baba bana kitap oku!
Transkript
baba bana kitap oku!
BABA BANA KÝTAP OKU! OKULDA BAÞARININ TEMELLERÝ BEBEKLÝKTEN BAÞLAYARAK ATILIYOR. IGLU ve PISA ARAÞTIRMALARINDAN HANGÝ SONUÇLAR ÇIKARILABÝLÝR? PAPA LIES MIR BÜCHER VOR! Die Grundlagen des Schulerfolgs werden im Kleinkindalter gelegt. Welche Folgerungen kann man aus IGLU- und PISA-Studien ziehen? - Informationen für / Diskussion mit Eltern in türkischer Sprache - AKA - Aktiv für interKulturellen Austausch e.V. AEV - Ausländischer Elternverein München e.V. AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien BABA BANA KÝTAP OKU 1 Wir möchten hier folgenden FreundInnen einen besonderen Dank aussprechen, die uns mit Kritik, Vorschlägen und Denkanstössen unterstützt haben. Unser besonderer Dank gilt auch den StadträtInnen Frau Sedef Özakýn und Herrn Yaþar Fincan, die sich freundlicher Weise für eine Lektüre des Entwurfes Zeit genommen haben. Eleþtiri, öneri ve düþünceleriyle bizi destekleyen aþaðýdaki dostlarýmýza özel olarak teþekkür ederiz. Belediye Meclisi üyesi Bayan Sedef Özakýn ile Bay Yaþar Fincana da sýcak bir yaklaþým içinde zaman ayýrýp taslaðý okuduklarý için ayrýca teþekkür ederiz. Dr. Ýlhami Atabay, Dipl. Pädagoge, Psychologe Dr. Lidwina Genovich-Unterberger, Dipl. Psychologin, Psychotherapeutin Dr. Ahmet Toprak, Dipl. Pädagoge, Anti-Aggressivitäts-Trainer Tamer Miser, Jugendgerichtshelfer Mehmet Savaþçý, Dipl. Sozialpädagoge Hüseyin Özer, Dipl. Sozialpädagoge Sühran Aliþan und Yýldýz Yapýcý, Ausländischer Elternverein Mustafa Savaþ, Leiter des Kinderthetaers des AEV Text / Metin: Ali Poyraz, Sozialpädagoge Herausgeber / Yayýnlayan: AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien AEV - Ausländischer Elternverein München e.V. AKA - Aktiv für interKulturellen Austausch e.V. Bezug / Daðýtým: AÇILIM: kostenlos / ücretsiz Gestaltung / Mizanpaj: Ali Poyraz Auflage / Tiraj: 5000, September / Eylül 2003 © AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Ausländischer Elternverein München e.V. Yabancý Veliler Derneði Goethestr. 28/II Rgb., 80336 München Tel: 089 538 91 64, Fax: 089 538 91 36 @: [email protected] - Internet: aev-muenchen.de Zuschussgeber: Landeshauptstadt München Stadtjugendamt Aktiv für interKulturellen Austausch e.V. Rosenheimer Str. 123, 81667 München Tel: 089 48 45 42, Fax: 089 448 30 45 @: [email protected] Internet: www.aka-muenchen.de 2Zuschussgeber: StJA, LH München, Reg. v. Oberbayern Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Rosenheimer Str. 135, 81667 München Tel: 089 44 11 97 80, Fax: 089 44 11 97 81 @: [email protected] Internet: www.acilim.de Träger: AKA - Aktiv für interKulturellen Austausch e.V Zuschussgeber: Landeshauptstadt München Stadtjugendamt AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Ýçindekiler Bölüm I Okulda baþarý, okuyup-anlama yeteneðinin geliþimine baðlý ...................... 5 Anne-baba çok þey yapabilir ....................................................................... 5 Esas görev babalarda! ................................................................................ 8 Yazý diliyle yakýn iliþki okuldan çok daha önce kurulmalýdýr ....................... 9 Çocuðun yazý diline doðru geliþimi............................................................ 14 Sonuç: Sorunun boyutlarý bilmiyorum diyemiyecek düzeyde. ................ 15 Kaynaklar .................................................................................................. 17 Bölüm II Aynanýn karþýsýna geçelim ....................................................................... 19 Gerçeðin yüzüne bakalým ......................................................................... 21 Anahtar Yetenek: Okuyup Anlama ............................................................ 23 Okulda baþarýsýzlýk çocuklarýmýzýn yazgýsý olamaz ................................... 24 Sistemde reform gerekli ............................................................................ 24 IGLU ve PISAya Kýsa Bakýþ ..................................................................... 25 Bavyera Eðitim Bakanlýðý - BEB Yabancý Öðrencilerin Okuldaki Baþarýsýzlýklarýný Nasýl Ýzah Ediyor? .......................................................... 27 Alt sosyal katmanlarýn etnik rengi ............................................................. 43 Evlerde reform gerekli ............................................................................... 46 Bitirirken Baþa dönelim: El yordamýyla ...................................................... 50 Azýnlýk örgütleri ne yapabilirler? ................................................................ 52 Kaynaklar .................................................................................................. 55 Ek I: Eti Senin ......................................................................................... 56 Ek II :Çocuðunuz çokdilli mi yetiþiyor? ...................................................... 61 BABA BANA KÝTAP OKU 3 Broþür iki bölüm. Birinci bölüm PISA ve IGLU araþtýrma sonuçlarýndan hareketle okuyup anlama yeteneðini ön plana getiriyor, yazý dilinin geliþim ve önemini kýsaca toparlamaya çalýþýyor. Ýkinci bölüm ise araþtýrma sonuçlarýný biraz daha yakýndan ele alýyor ve Almanyadaki sivil kuruluþlarýmýzýn diðer uðraþý alanlarýnýn yaný sýra bu konuya da - bizlerin düzeltmesi gereken boyutlarýný unutmadan sarýlmalarý gereðini iþliyor. Taslaðý görüþ ve eleþtirilerini iletmeleri ricasý ile bazý dostlarýmýza sunduk. Sað olsunlar, üþenmediler. Görüþlerini de bildirdiler. Eleþtirilerini de. Eleþtirilerin neredeyse tümü broþürün çapý ile dilinin hedef kitlesi ile uyumlu olup olmadýðýna yönelikti. Ayrý ayrý broþür yapýlmasý önerileri geldi. Bu konuda özünde haklýydýlar. Ancak AÇILIMýn olanaklarý çok çok kýsýtlý. Bu hem mali açýdan ve hem de tek kiþilik personel ve buna baðýmlý olarak daðýtým kapasitesi açýsýndan geçerli. Yani atacak fazla kurþunu yok! Ayrýca sorunun broþürler, konferanslar yoluyla çözülemeyeceði inancýndayýz. Bunlar olsa olsa bir tartýþma baþlangýcý, sorunu gündemin üst sýralarýna getirme denemesi olabilir. Çok daha fazla kiþi ve kurum tarafýndan çok daha somut çalýþmalar yapýlmasý gerekiyor. Ve bunlar uzun erimli çalýþmalar; meyvalarýný hemen vermiyorlar, uzun soluk istiyorlar, sabýr ve sebat istiyorlar. Bir de insanlarýn konuþmak, düþünmek istemedikleri yaþam alanlarýný ilgilendiriyorlar. Yani þan, ün getirmiyorlar! Ancak broþür aktif gönüllü kesime itkiler verebilirse, kendimizi hep kurban gören, enerjilerimizi atýl býrakan anlayýþtan çýkmamýza yönelik çalýþmalarýnda onlara sýrt çýkabilirse amacýna ulaþmýþ olacaktýr. Her yaný ve ifadesiyle yüzde yüz katýlmamalarýna raðmen, dar olanaklarýna raðmen broþürün baský masraflarýna katýlarak yayýnlanmasýný olanaklý kýlan kurumlara teþekkür ediyorum, bu maddi bir desteði aþýyor, tüm azýnlýðýmýzý ilgilendiren önemli söylemleri birlikte yaparak duyulma þansýný arttýrýyor. Tekrarlar oldu, kaçýnýlabilirdi. Ama biz göze batsýn istedik. Hatalar oldu, yapýlmayabilirdi. IGLU tazeliðini yitirmeden broþürü yeni okul yýlýnýn baþýna yetiþtirmek amacýyla gerekli zaman ayrýlamadý denebilir, ancak özür olarak bahane edilemez. Buna raðmen azýnlýðýmýza ve dolayýsýyla tüm topluma yarar getireceðini umuyorum. Sevabýna tüm katkýsý olanlar ortaktýr. Günahlarýnýn tüm sorumluluðunun ise bana düþtüðünü vurgulamak istiyorum. Ali Poyraz 4 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Bölüm I Okulda baþarý, okuyup-anlama yeteneðinin geliþimine baðlý - Okuyup anlama yeteneði anahtar yetenek, diðer kapýlarý açan yetenek - Okuyup anlama yeteneði geliþmiþ çocuklar, matematikte de iyi, doða bilimlerinde de - Okuyup anlama yeteneðinin düzeyi düþünme süreçlerini, olay ve olgular arasýndaki karmaþýk iliþkileri anlama düzeyini belirliyor, geleceðimizi belirliyor - Okuyup anlama yeteneðinin temeli ilk okuldan çok önce atýlýyor. - Okuma-yazma genel olarak ilk okulda öðreniliyor, ama Almanyada - evinde 100den fazla kitap bulunan aileden, yani kitap okunan evden gelen ilk okul 4. sýnýf çocuðu ile 100ün altýnda kitabý olan aileden gelen çocuk arasýndaki okuyup anlama yetenek geliþim farký yaklaþýk bir yýl. 15 yaþ grubu çocuklarýnda bu fark 2 yýla çýkýyor. Makas açýlýyor. (1) - anne-babasý tarafýndan kendisine sýk sýk kitap okunmuþ ve büyütülmüþ ilk okul 4. sýnýf çocuðu ile kendisine hemen hemen hiç kitap okumadan büyütülmüþ çocuk arasýndaki okuyup anlama yetenek geliþimi farký 1 yýldan bayaðý fazla. (2) - kendine ait 100den fazla kitabý olan, yani okuma isteði uyarýlmýþ ve desteklenmiþ ilk okul 4. sýnýf çocuðu ile 11den az kitabý olan çocuk arasýndaki okuyup anlama yetenek geliþim farký yaklaþýk 2,5 yýl. (2) - okumaya yaklaþýmý sýcak ve yoðun olan anne-baba evinden gelen ilk okul 4. sýnýf çocuðu ile okuma ile iliþkisi düþük aile evinden gelen çocuk arasýndaki okuyup anlama yetenek geliþim farký neredeyse 1 yýl. (2) Anne-baba çok þey yapabilir Ýlk okula baþlayan çocuklar arasýnda daha baþlangýçta 3-4 yýla kadar varabilecek geliþim farklarý olabiliyor. Ancak okulda her çocuk sanki 0 noktasýndan baþlýyormuþ gibi ders yapýlýyor. Maalesef ayný sýnýf çerçevesinde güçlü ve zayýf öðrenciler farklý farklý teþvik görmüyorlar. Okumada ilerlemiþler, yeteneklerinin altýnda, ön koþullarý zayýf olanlar ise yeteneklerinin üstünde görevlerle karþýlaþabiliyorlar. BABA BANA KÝTAP OKU 5 Eðer bu farklýlýklar bedensel, ruhsal ve zihinsel rahatsýzlýklardan kaynaklanmýyorlarsa, nedenlerini uygun olmayan çocuk eðitimi ve ortamýnda aramak gerekir. Çünkü bu farklar bazen hiç kapatýlamadýðý gibi, fark makasýnýn aðzý gittikçe açýlýyor. Bu nedenle iþi baþýndan çok ciddiye almak gerekiyor. - Çocuk öðütlerle öðrenmiyor, karþýlýklý sosyal etkileþim ve eylemler içinde öðreniyor. En baþta da anne-babasýný ve giderek kardeþ ve diðer yakýn büyüklerini örnek alýyor. - Okuyup anlama yeteðinin, dolayýsýyla düþünme süreç ve mekanizmasýnýn temeli, sosyal etkileþimle, sözlü iletiþimle, yani çocukla konuþmakla atýlmaya baþlýyor. - Çocuðun doðuþundan itibaren, hatta ana karnýndayken kendisiyle sürekli konuþmak gerekiyor. Dilsel geliþim düþünsel, biliþsel, zihinsel faaliyetleri, bunlar da dilsel geliþimi etkiliyorlar. - Konuþurken en iyi bilinen dil hangisiyse onu, yani sevgi, öfke, kýzgýnlýk ve diðer duygularýmýzý ve karmaþýk iliþkileri en güçlü ve isabetli ifade edebildiðimiz dili, tutarlý olarak kullanmak gerekiyor. O dili de mümkün olduðunca en zengin biçimiyle, her yönüyle, ayrýntýlý ve çeþitli ifadelerle kullanmak gerekiyor. - Ýletiþim sadece konuþmakla deðil, iyi bir dinleyici olmakla saðlýklý ve geliþtirici olabiliyor. Çocuðu sorular yönelterek konuþmaya, yaþadýklarýný, hissettiklerini hayal ve fantazilerini anlatmaya teþvik etmek þart. Büyüklerin sözüne karýþmasýna fýrsat verip düþüncelerini söylemeye yönlendirmek þart. - Daha bebekliðinde eline tahtadan, kartondan kitapçýklar vererek kitaba ýsýnmasýna, heyecanla resimlerine bakmasýna olanak saðlamak, ona her nesnenin ismini tam, doðru-düzgün, anlaþýlýr biçimde ve çeþitli seçenekleriyle söyleyip yinelemek þart, ama bilmediklerimizi de kabul edip öðrenmek þart. - Bir yandan aralarda soru sorarak veya onun sorularýnýn üstünde durarak gerçek öyküler, duyduðumuz okuduðumuz veya fantazimizden kaynaklanan masallar anlatmak, günlük iþlerimizde hem onu yaþýna göre durmadan iþe katarak ve en önemlisi yaptýðýmýz iþleri ona sürekli anlatmak, onun da duygu, düþünce, coþku ve fantazilerine samimiyetle kulak vermek þart. Ama günlük konuþma dilinin çapý, çerçevesi, konularý, sözcük haznesi vs., bilgi düzeyi yüksek insanlarda dahi çabucak sýnýrlarýna varýyor. Konuþma dilinde yazý dilinin zenginlik, enginlik ve derinliðine ulaþmak, çok ama çok az insana nasip oluyor, belki de hiç olamýyor. 6 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien - Çaðýmýzda kitap okuma, dinleme, duyduklarýný deðerlendirip herhangi bir biçimde aktarma sürecinin geliþimsel getirilerini baþka bir yolla elde etmek hemen hemen olanaksýzdýr. - Bu nedenle küçük çocuklu aileler, çocuk kitabýný, küçük çocuklara konularý iyi seçilmiþ kitaplarý okumayý günlük yaþamýn olmazsa olmaz parçasý haline getirmekle kendilerini yükümlü hissetmelidirler, yoksa eðitim görevlerini hakkýyla yerine getirmemiþ olurlar. Nasýl ki, yemek, içmek, giyinmek, barýnmak, spor yapmak bedenin temel ihtiyacý, nasýl ki müzik ruhun gýdasý ise, kitap da her insanýn ama geliþim çaðýndaki çocuk beyninin ise en temel gereksinimidir. Hýzlý ve yoðun öðrenme çaðýnda bu gýdadan mahrum kalan beyinlerin bunu ilerde gidermeleri çok çok zordur, çoðu kez ise mümkün deðildir, tren kaçmýþ olabilir. Anne-babadan biri okur-yazar olmayabilir, ya da okumasý zayýf olabilir. Okuma-yazma bilmeyenler dahi bu süreçte çocuðuna karþý taþýdýðý sorumluluktan dolayý bunu öðrenebilir. (Ayrýca çok sayýda kurum bedava veya bedavaya yakýn kurslar vermektedirler.) Ancak genellikle her hanede en az bir þahsýn, çoðunlukla babalarýn okur-yazar olduðundan hareket etmek mümkündür, bu görev çözülmesi mümkün olmayan bir sorun deðildir. Tabi ki, en baþta da bunun düzenli yerine getirilmesi gerekli bir görev olduðunu kabullenmek ve uygulamak gerekir. Münih Belediye Kütüphanesinden Türkçe ve hatta Türkçe-Almanca iki dilde hazýrlanmýþ çok çok güzel ve faydalý çocuk kitaplarýný, ayrýca geliþtirici harika oyunlarý - hem de oldukça uzun süreler için ve çocuk üye yapýlýrsa bedava olarak - ödünç almak mümkündür. Kaldý ki, belli semt ve belirli günlerde Türkçe danýþabileceðiniz, sizi içtenlikle desteklemeye hazýr memurlarý dahi var. Ayrýca bedava olmasa dahi çocuklarýmýz ve gelecekleri için masraf da yapmak zaten gereklidir ve ne masraflar da yapýlmaktadýr. Ýlerde özel hocalara, kurslara yapýlacak masraflarý, aile içinde doðacak huzursuzluk ve üzüntüleri ve çocuðumuzun iyi bir okul/meslek eðitimi görememe olasýlýðýný göz önüne alýrsak bu yatýrýmýn ne kadar ucuz ve yerinde olduðu ortaya çýkar. Kökenimiz, kitabýn zor bir konumda olduðu, iyi bir okul eðitiminden geçmiþlerin dahi kitap okumaya pek itibar etmediði bir ülkeden kaynaklanýyor. Bazý alýþkanlýklar, azýnlýðýmýz üzerindeki etkilerini güçlerini yitirmeden halâ sürdürüyor. Ancak iþlevini yitirmiþ bu alýþkanlýk bir yazgý deðildir. En azýndan çocuklarýmýza karþý vicdani bir görev olarak deðiþtirebilir, kendimiz için okumasak dahi küçük çocuklarýmýza okuyarak onun zihin gýdasýný verebiliriz. BABA BANA KÝTAP OKU 7 Esas görev babalarda! Neden? Genellikle - çocuklarýyla az ilgilendikleri için, - onlara az veya doðru-dürüst hiç zaman ayýrmadýklarý için, - çocuk eðitimini, tüm ev iþlerini eþlerinin üstüne yýkma eðiliminde olduklarý için, - kendilerini sadece hesap sorma konusunda yetkili ve görevli gördükleri için - ama belirli kesimlerde okur-yazar olma konusunda - nedeni ne olursa olsun - çoðu annelerden daha avantajlý bir konumda olduklarý için. - ..... Bir kere çocuk dünyaya geldi mi, onun tüm yönleriyle geliþimini mümkün olan en iyi bir þekilde desteklemek, artýk anne-babanýn - bizlerin deyimi ile boyun borcudur. Türk annesinin nefes alacak durumu kalmamýþtýr, geliþimini köstekleyen sayýsýz engellerle cebelleþmek durumundadýr, kaldý ki, çoðu kez aileleri de ayakta tutan onlardýr. Çocuðun her þeyi ile sadece ve sadece annenin ilgilenmesi, artýk doðal bir durum deðildir. Babalar, özellikle küçük çocuklarý olan babalar, - pek ala her akþam en az bir, hafta sonunda ise bir kaç saat çocuklarýyla ilgilenerek, - yani onlarla oynayarak ve - bunun da en az yarým saatini, örneðin uygun zaman olarak çocuðu yatýrýrken, - çocuklarýnýn hoþuna gidecek, - yaþlarýna ve geliþim düzeylerine uygun kitaplar okuyarak annelere yardýmcý olabilirler. Bu iþleri hakkýyla yerine getirebilmek için diðer ailelerin deneyimlerinden yararlanabilirler, danýþma kurumlarýndan bilgi alabilirler, bilgilendirme toplantý ve etkinliklerine katýlabilirler. Çocuklarýný bu yönde desteklemeleri, hem onlarýn gelecekleri için en büyük katký olacak, ayrýca azýnlýðýmýz içinde bir kangrene dönüþmüþ okul/meslek eðitimi sorununun çözüm yolunu gösterip uzun vadede tümümüze yarar getirecektir. Ýlerde meyvalarýný topladýkça bunun getireceði vicdan rahatlýðýnýn, görevini yapmýþ olmanýn vereceði iç huzurunun da, keyifini de yine onlar çýkaracaklardýr. 8 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Yazý diliyle yakýn iliþki okuldan çok daha önce kurulmalýdýr Konuþma dili doðal yollarla öðreniliyor: gözlem, taklit, karþýlýklý sosyal etkileþim, varsayýmlar oluþturmak ve bunlarý sýnamak. Peki yazý dili nasýl öðreniliyor? Yazý dilinin sadece ve sadece okulda baþlayan ilk dersle alfabeler, çalýþma materyalleri, yazý alýþtýrmalarý ile .... biçimsel olarak mý öðretilmesi gerekir? Son yýllarda yazý dilini öðrenmeye iliþkin araþtýrmalarda, yeni bilgiler henüz kalýcý deðiþikliklere yol açmamýþ olsalar dahi, bir çok düþünce deðiþikliði gerçekleþti. ... Sonuçlar, yazý dilini öðrenmek ile konuþma dilini öðrenmek arasýnda önceden tahmin edilenden çok daha fazla ortak yanlar olduðunu ortaya çýkardý. Çocuklar çok küçük yaþlarda yazý deneyimleri yapmaktadýrlar. Öðrenme sürecini ilerleten mekanizmalar konuþmayý öðrenme sürecindekinin aynýsýdýr: Çocuklar gözlem yapmakta ve baþkalarýyla karþýlýklý sosyal etkileþim sürecinde taklit etmekte, kendi varsayýmlarýný geliþtirmekte, bunlarý gözden geçirip geliþtirmektedirler. Ýnsanlýðýn binlerce yýl içinde gerçekleþtirdiði, resim dilinden baþlayarak stilize edilmiþ kavram yazýsý üzerinden sese dayalý yazýya kadar uzanan yazýyý keþfetme ve geliþtirme sürecini kýsa bir zaman içinde aynen yeniden yaþayan küçük bir çocuðu, yetiþkinler ve deneyim sahibi diðer çocuklar destekleyebilirler. (3a) Okuma ve yazmayý öðrenme süreci okula gidilen ilk günde baþlamaz, aksine çok daha önceleri baþlar. Erken edinilimiþ yazý deneyimlerinin ölçü ve yoðunluðu gelecekteki okul geliþimini olumlu etkiler. Anne-baba, yazmayý bilen kardeþ ve diðer yakýn yetiþkinler tarafýndan verilen teþvik ve tartýþmalar bu süreçte büyük bir rol oynar. Dilsel teþvik, biliþsel yeteneklerin teþviði ile özgüven ve öðrenme isteðinin, konsantrasyon ve belleme yeteneklerinin, merak ve geliþtirici güdülerin teþviði bu süreçte önemlidir. (3b) - Evde çocuða düzenli kitap okumak, yazý dilinin geliþimini (özellikle okuma istek ve güdüsünü) ve hatta okuldaki okuma randýmanýný geliþtirici yönde çok etkiler. Okuma ortamýna dikkat etmek gerekir (örneðin metin seçimi, anne-babanýn dili, okuma sýrasýndaki ve sonrasýnda yapýlan konuþmalar) - Gerçi çocuða yoðun olarak kitap okumak ve erken yaþlarda kitaplarla iliþki çocuðu okula iyi hazýrlar, ama yazýya yaklaþým için daha bir dizi olanak vardýr. ... (Alýþ-veriþ, yemek hazýrlama, sohbet, bilgi edinme, not alma, ....) gibi günlük yaþam uðraþýlarý teþvik önlemlerine gerekçe olabilirler. - Çocuklar aile içinde erken çaðlarda yazý deneyimleri kazanýrlar. Bu biçimsel olmayan bir þekilde, günlük yaþamla baðlantý içinde, çoðu kez farkýna BABA BANA KÝTAP OKU 9 varmadan ve sistematik olmadan gerçekleþir. Okuma ve yazmanýn az önem taþýdýðý aileler de yazýnýn güçlü etkisi altýndadýrlar (mutfakta, ilaç dolabýnda, televizyonda, reklam kaðýtlarý vasýtasýyla, süpermarkette, ...). - Okuldan önce okumayý öðrenen çocuklar çoðu kez (anne-babadan veya daha yaþlý kardeþlerinden (ders deðil) destek almaktadýrlar. (Sadece kitap deðil) bir çok yazýlý materyal bu çocuklarýn kullanýmýna sunulmaktadýr. Birlikte okuma buna katýlan herkes tarafýndan neþe dolu bir süreç olarak yaþanmaktadýr. Ama okumaya erken baþlamýþ çocuklarýn hepsi de zeka testlerinde yüksek sonuçlar almamaktadýr. - Yazý dili öðrenimi oyunlarla da teþvik edilebilir. Okul çaðý öncesi çocuklarý özellikle rollü oyunlarda okuyor, yazýyor gibi yaparlar (oyuncak bebeðe okumak, anne-baba-çocuk-oyunlarýnda, oyun arkadaþýna not yazmak, satýþ tezgahýna tabela, etiket hazýrlamak, ....). Sýk sýk rollü oyunlara katýlan ve özellikle de yaþý biraz daha ileri çocuklar bu yollar üzerinden daha çabuk yazmayý öðrenirler. Bu baðlamda özellikle iki kýstas yazýdili geliþimini ilerletir gibi görünmektedir: yetiþkinlerin ve yazý deneyimli çocuklarýn örnek olmasý ve yazýya yönelik uðraþýlarda yaþýtlarla yaþanan çatýþmalar (örneðin bir çocuðun kargacýk burgacýk þekilde yazdýðý alýþ-veriþ listesi diðer çocuklar tarafýndan okunmaz olarak görülüyorsa, bu durumda o çocuk belki de geçerli yazý biçimlerini araþtýracaktýr). - Çocuk yuvalarýnda somut konular da yazýyla uðraþmak için bahane yaratabilirler: Örneðin bir gezi veya bir proje gibi birlikte yapýlan somut deneyimlerden sonra çocuklar geliþim düzeyleri ve önceliklerine göre konuya iliþkin görüþlerini sözlü olarak, boyama ve resim yoluyla, yazarak veya oynayarak ifade edebilirler. Tabelalar, listeler, diyagramlar, resimler ve yetiþkinlere yazdýrýlan tartýþma konularý gibi þeyler yazýya uygun ve yöneliktir. Araþtýrmalarýn sonuçlarýna ve yazý dili öðrenimine iliþkin diðer bilgilere ... bakýldýðýnda þu saptama yapýlabilir: Okuma ve yazma - çok farklý þekilllerde biçimsel dersle veya biçimsel ders olmaksýzýn okul öncesinde ve okulda az veya çok büyük destekle ama daima baþkalarýyla karþýlýklý etkileþim içinde öðrenilebilir. Çocuklar alma yoluyla deðil, daha çok aktif bir þekilde ve kendi 10 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien güdüleri yönelimiyle çevrelerinde bir anlam arayarak öðrenirler. Yazý kültürümüzün bir parçasýdýr ve ilerleyen yaþla birlikte çocuklar için önemi gittikçe artar. Yazýya iliþkin erken deneyimler okuldaki geliþim sürecini olumlu yönde etkilerken, bu tür deneyimlerin yapýlmamýþ olmasý veya baþka deneyimlerin yapýlmýþ olmasý okuma ve yazmayý öðrenmeyi çok büyük çapta zorlaþtýrabilirler. (3c) Burada baþa dönelim: okuyup anlama yeteneðinin düzeyi, matematik dersini de doða bilimleri derslerini de büyük oranda etkiliyor! Okul baþlangýcýnda çocuklar okuma ve yazmada baþarýsýz olurlarsa bunun gelecek okul kariyerinde tüm dersler, özdeðer duygusu ve öðrenme isteði üzerinde ve bir çok baþka konuda büyük çaplý olumsuz etkileri olur. Külfetli teþvik önlemleri ve pahalý terapiler çoðu kez sýnýrlý baþarý saðlamaktadýr. (3d) Okulda baþarýsýzlýk kalýcýlaþtýðý zaman, ders ve okul iyice çekilmez oluyor, aileiçi çeliþkiler artýyor ve özellikle ergenlik çaðýnda okuldan kaçmalar da artmaya baþlýyor. Okuldan kaçmayla suç iþleme eðiliminin arttýðýný araþýrmalar durmadan ispatlayýp duruyor. Bu konuda araþtýrmalarý bir yana býrakalým, günlük deneyim ve gözlemlerimiz zaten yetiyor. Kýsaca toparlarsak: Okuma-yazma öðrenme süreci okuldan çok önce baþlar: - Çocuklar yazý dilini þahsi deneyimleriyle öðrenirler, bu nedenle her çocuðun geliþim yolu farklýdýr. - Okuma-yazma düzenli bir ilerleme þeklinde deðil, çoðu kez nitel sýçramalarla ilerleyen bir düþünme geliþimidir. Bu süreçte çocuklar varsayýmlar geliþtirir, pratikte dener ve düzeltirler. - Hatalar doðaldýr, çocuklar bunlardan öðrenip bir üst düzeye çýkarlar. Yetiþkinler de bu hatalardan çocuðun geliþim düzeyini izleyebilirler. - Yazý dilini öðrenmek, okul öncesi ve sýrasýnda yazý ile yapýlan deneyimlere baðlýdýr. Temel deneyimler eksikse, tamamlanmasý gerekir. BABA BANA KÝTAP OKU 11 12 (3e) Okuma-Yazma Öðrenme Geliþim Modeli Çocuðun yetenekleri Basamak ve gözlem yoluyla kavradýklarý Okuma Örnekler Yazma Örnekler 0 Yazý öncesi deneyimler Resimleri tanýmak, resimleri okumak, taklit, dinleme Kitaplara bakmak, Boyamak, resim çizmek, Çocuk resimleri, okunan kitaplarý yapýcý inþaa uðraþýlarý, Lego/yapý taþlarý, dinlemek grafik düzenleme, oyun rollü oyunlar 1 Yazý bilenlerin davranýþlarýný taklit Resimli öykü kitaplarýnýn içeriklerini anlatma Okur gibi yapma Karalamalar Karalama mektuplar, uyduruk harfler AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Yetiþkin ve geliþkin çocuklarý taklit: karalama, yazdýðýný okuma, sanki okuyor-yazýyormuþ gibi davranma. Yazýnýn çevrenin önemli bir parçasý olduðunu kavrama, yazýyý resimlerden ayýrdetme, konuþulan dilin yazýya dönüþtürüldüðünü ve yine okunup konuþma diline dönüþtürüldüðünü kavramaya baþlama 2 Tek tek harfleri / kelimeleri tanýmaya baþlama safça-tümcül okuma (okuyup sökme deðil) Kendi ismini ve Harf dizileri ve kýsmen amblemleri (Lego, (uyduruk) ilk sözcükleri Aldi, Coca Cola,...)resim gibi çizme yeniden tanýma, Kendi çizdiði resimlere harf ekleme, harf ve rakamlarla mektup yazma" Gözlem, soru ve taklit yoluyla ilk harf ve kelimeler öðrenilir. Harflerin özel bir resim olduðu, her resmin yazý olmadýðý kavranýlýr. Baþlangýçta isimleri bilinmez. Yazýlmalarý zevk verir, harfe benzer çizgiler yapýlýr. Çocuklar bu konuda büyük bir sabýr gösterirler. Resimlere (matbaa) harflerinden oluþan listeler eklenir. Ýlk kez çoðunlukla kendi isimlerini yeniden tanýrlar. Firma isimlerini ve amblemleri de renk ve biçimden dolayý bütünselliði içinde tanýnýrlar. BABA BANA KÝTAP OKU 3 Harf ve ses iliþkisini kavramaya baþlama Ses unsurlarýný çoðunlukla ilk harflere yönelik olarak isimlendirme Bazý harflerin ses- iskelet yazý lerini tanýma ve uygun kelimeleri çizgi ve resimler yoluyla tahmin denemeleri BM" (Baum), SLT" (Salat) gibi Çocuklarýn sayýca az bir bölümü daha okul öncesinde harfleri bilinçsizce sýralamayý býrakýr. Konuþma ve yazý dilinin iliþki içinde olduðunu kavrar. Tek tek harfler (genellikle baþ harfler) tamamlanýp kelime haline getirilir veya anlamla baðlantý beklentisi vardýr. Tek harfli sözcük: "B" harfi = baba. Ýskelet sözcük: "ARB" = araba vs. Sayýca az da olsalar bazý çocuklar alfabeye doðru yolculukta epey mesafe almýþlardýr. 4 Harf-ses iliþkisini kavrama harf harf okumaya çalýþma (kýsmen anlamýný bilmeden) (M - A - S - A) Konuþtuðu gibi yazma Rola" (Roller) gibi (Almancada bazý sesli/ sessiz harfler birkaç tane harften oluþabilir: ch=h, sondaki "er" nin "a" gibi okunmasý vs. ...) Bu ve sonraki basamaklara çocuklar okul çaðýnda ulaþýrlar. 13 5 Okumada ilerleme, ilk yazým kurallarýna uyma okuduðu anlamaya, Birkaç harften olu- Ýlk yazým kurallarý daha büyük birimler þan birimleri, hece þablonlarýný kullanmaya kullanmaya baþlama ve takýlarý dikkate baþlama alma Yayan-"h"m sessiz harf çiftleri (mm, ll), aþýrý genellemeler 6 Kýsmi süreçleri otomatik hale getirme Akýcý ve anlam çýkaran okuma kendine özgü yapýlar azalmakta, gittikçe öðrenilmiþ kelimeler kullanýlmakta Tanýmadýðý (Alman) Duden-Yazým metinleri okurken Kurallarýný benimseme doðrudan anlama Okuma-yazmayý baþarýyla öðrenmek için gerekli temel ön koþullar: - Görme, iþitme yeteneði Denge ve motorik/hareket koordinasyonu Sað veya sol el kullanýmýnýn homojen/tektürden geliþimi Duyum organlarýyla elde edilen bilgilerin bütünü içinde deðerlendirilmesi Duyumlar ile hareketlerin koordinasyonu/eþgüdümü Dil (konuþma), dilin deðerlendirilmesi ve biliþsel dil analizi Ancak bu organik ve biliþsel temel ön koþullarýn ötesinde önemli bazý yeteneklerin geliþim düzeyi de belirleyicidir: - Özgüven Öðrenme zevki Konsantrasyon ve belleme yeteneði Merak ve istek Tek tek ön koþul bozukluðu veya eksikliði söz konusu olduðu zaman okuma-yazma öðrenme geliþimi - yavaþ ve/veya çok zor olabilir, - yoðun ek teþvik gerektirebilir ve hatta - daima düþük düzeyde kalabilir. Okuma ve yazým konusunda zayýf çocuklara iliþkin tesbitler þöylece özetlenebilir: - Dilin en küçük ses birimine iliþkin yapýsýný anlayýp yansýtma yeteneði çoðu kez kýsýtlýdýr. - Kalýtým konusu daha kesin bir þekilde açýklýða kavuþturulmamýþtýr. - Hatalarý diðer çocuklar gibidir, ama çok daha fazladýr ve okuma-yazma öðrenme geliþimi gecikmelidir. - Erkek çocuklar kýzlardan 2,5 misli daha çok maðdurdurlar. (3f) Çocuðun yazý diline doðru geliþimi Bir þeyi önceden vurgulamakta yarar var: Erken okuma alýþtýrmalarý hem çocuklara zevk vermemekte ve hem de zeka geliþtirici olmamaktadýrlar. Fakat okuldan önce doðru yönlendirim ve oyun yoluyla okumayý öðrenmiþ çocuklar ilerde bu konuda baþarýsýz olmamakta, erken bir dönemde yazý dilinin avantajlarýný kullanabilmektedirler. - 4 yaþýndaki bir çok çocuk yazýnýn dil olduðu bilincinde olmadan resim ile resim olmayan çizgileri birbirinden ayýrdedebilmektedir. 14 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien - Bu aþamada asgari miktar varsayýmý geliþtirmektedirler: bir metni okuyabilmek için en az 3 iþaret gerekir düþüncesi, yani yeterince iþaret olursa okunabilir. Bunlarýn hangi iþaret olduðu bu aþamada önemsizdir. - Metnin okunabilmesi için yazý iþaretlerinin farklý olmasý gerekir varsayýmý: Ya harf sayýsý deðiþtirilir ya da ayný sayýda harflerin þekli. - Çocuklar dikkatlerini kelimelerin sessel özelliklerine yöneltmeðe baþladýklarý zaman kelimelerin birbirinden farklý parçalarý olduðunu keþfederler. Her harfin bir hece olduðu düþüncesiyle çoðu kez bir hecevarsayýmý oluþtururlar: Gerçi böylece harf miktarýný deðiþtirmek mümkün olur, ama örneðin tek heceli bir sözcüðün tek bir harften oluþtuðunu düþünür, fakat bu asgari miktar ilkesi ile çeliþir, çünkü bir yazýnýn okunabilir olmasý için asgari bir yazý iþareti sayýsýna gerek görülür. - Yazý öðrenme yolundaki bir çocuk bu ve baþka çeliþkilerle karþýlaþýr. Bu çeliþkiler ve ayrýca çoðu kez de yetiþkinlerle, okuma bilen çocuklarla yapýlan konuþmalar hece-varsayýmýný terk etmeye götürür ve konuþma dilinin hecelerden daha küçük birimlerden, yani seslerden oluþtuðu keþfedilir. - Eðitmen ve öðretmenler iki yanýlgýya düþebilirler: - Okula yeni baþlayan çocuðun yazý hakkýnda bilgisi yoktur düþüncesiyle, onun bilgi düzeyini küçümsemek, - Yazý, dili açýk ve doðal bir þekilde yansýtýr düþüncesiyle onun yeteneklerinin abartýlmasý. Ancak bu iki faktör arasýndaki iliþki kendiliðinden oluþmaz. (3g) Sonuç: Sorunun boyutlarý bilmiyorum diyemiyecek düzeyde. Bilmiyorum, ama öðrenmeye çalýþýyorum deyip davranma zamaný geldi. Ýçinde yaþadýðýmýz zaman ve mekânda düþünsel ve biliþsel faaliyetlerin geliþimi için gerekli uyarýmlar salt konuþma diliyle verilemiyor. Bizler sýradan vatandaþ olarak bile düþünüp taþýnýp kaleme aldýðýmýz zaman bildiðimiz konularý sözlü anlatýmdan çok daha güçlü ve çeki-düzen içinde ifade edebiliyoruz. Bir de uzmanlarý tarafýndan hazýrlanan kitaplarý göz önüne alýrsak o zaman yazý dilinin güç ve boyutlarýný kavrayabiliriz. Bilgi çaðýnda yazý dilinin nimetlerinden yararlanamamak, gri beyin hücrelerimizin yeteneklerini geliþtirememek, zihinsel açýdan yoksullaþmak anlamýna geliyor. Dünyanýn en zengin, ileri ve modern ülkelerinden biri olan Almanyada toplumsal geliþim ve deðiþimin hýzý ve yoðunluðu baþ döndürücü bir ivme ile BABA BANA KÝTAP OKU 15 artýyor. Ýyi bir meslek eðitimi görmemiþ olanlar vasýfsýz iþçiliðe mahkum ve giderek de sosyal yardýma muhtaç kalýyor. Artýk bir meslek öðrenmiþ olmak da yetmiyor, hayat boyu çalýþýlan meslekler gittikçe kayboluyor, meslekler bazen bir kaç yýlda yýpranýyor, adýný aklýmýzda tutamayacaðýmýz yeni yeni meslekler doðuyor. Belirleyici olan öðrenmeyi öðrenmek, geliþim ve deðiþimlere ayak uydurmak için gerekli yetenek ve becerileri sebatla geliþtirmek. Liseye giden öðrenci sayýmýzýn ne kadar az, buna karþýn Förderschulelere ayrýlanlarýn da ne kadar yüksek olduðunu biliyoruz. Çocuklarýmýzýn ezici çoðunluðu ise Hauptschulelere yýðýlýyor, önemli bir bölümü Hauptschuleyi dahi bitiremiyor. (Ýkinci bölüme bkz.) Bu, yalnýz sistemin bizi, özellikle etnik rengi bayaðý göze batan alt sosyal katmanlarý elediði, çocuklarýn Almancalarýnýn yetersiz olduðu gibi gerekçelerle izah edilemez. Bu gerekçeler gerçek, ama sorunun sadece bir boyutunu açýklýyabiliyor. Kaldý ki, - Biz sorunun bu yanýný çözmek için ne yapýyoruz? - Sistemde bize yararlý deðiþiklikler ve düzeltmeler talep eden kuruluþlarýmýzý ne kadar destekliyoruz? - Sistemin bize sunduðu karara katýlým mekanizmalarýnýn kapýsýna uðruyor muyuz? - Yoksa bizim için birilerinin iyi bir çözüm bulmasýný mý bekliyoruz? Bunu bekliyorsak daha çok beklemeyi göze alýyoruz demektir! Sorunun diðer boyutu ise okul öncesi çaðda çocuðumuzu, önündeki zorlu hayata nasýl hazýrladýðýmýza baðlý. Çocuk eðitim ve teþvik yöntemlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor, hatalarý düzeltmek, eksikleri gidermek gerekiyor. En hýzlý, en çok ve en yoðun öðrenilen çaðda kaybedilen zamaný, en iyi, en donanýmlý, olanaklarý en geniþ okul ve kurumlar en büyük özveriyle dahi tamamen kapatamaz. Bunca büyük çaba ve fedakârlýklarla sürdürülen ev ödevlerine yardým kurslarý, özel ders sunumlarý ve benzeri önlemlerle bile varýlan nokta ortada. Malzemeden çalýnarak yapýlan binalar yýkýlýrken, temeli saðlam atýlan binalar depreme dayanýyor. Sistemin eleþtirisi bu bölümde yapýlmadý. (Ancak unutulmadý, ikinci bölüme bakýnýz.) Çünkü hem bunu söyleyen çok ve hem de bizim birbirimize söylememiz pek bir þey deðiþtirmiyor. Sadece sistem adil deðil! diyerek pratikte hareketsizliðe devam söylemini verenlere sýrt çýkýlmamaya çalýþýldý. Sorunun bu yanýnýn çözümü sadece baský gruplarý oluþturarak, var olanlara aktif katýlýp destekleyerek mümkün. 16 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Kaynaklar Karþ. = 1. bilgilerin bulunacaðý yer; 2. metin italik/yatýk yazýlmýþsa = derleme/özet yapýlan yer, Bkz. = olduðu gibi alýntý yapýlan yer. 1 Karþ. sayfa 36 Erste Ergebnisse aus IGLU, Schülerleistungen am Ende der vierten Jahrgangsstufe im internationalen Vergleich - Zusammenfassung ausgewählter Ergebnisse, Hamburg April 2003, www.erzwiss.uni-hamburg.de/IGLU/home.htmden bulabilirsiniz. 2 Karþ. Hans Brügelmann, Die Konzept- und Kontextabhängigkeit von Maßnahmen der Leseförderung, Zu zentralen Förderpraktiken bzw. bedingungen in Elternhaus und Schule, extrahiert und aufbereitet , aus: Mullis, I. V.. S., et al. (2003): PIRLS 2001 International Report: IEAs Study of Reading Literacy Achievement in Primary Schools. Boston College: Chestnut Hill, MA/USA. è www.timss.bc.edu/pirls 2001.html www.grundschulverband.deden bulabilirsiniz. 3 Thomas Franzkowiak, Lesen und Schreiben vor der Schule, www.uni-siegen.deden bulabilirsiniz. a Bkz., sayfa 5 b Karþ. 9 - 13 c Bkz., sayfa 15 - 16 d Bkz., sayfa 1 e Karþ., sayfa 6 - 9 (tabelanýn aslý Alman dili özelliklerine göre hazýrlanmýþtýr) f Karþ., sayfa 9 - 12 g Bkz., sayfa 14 Kind, 3 1/2 Jahre BABA BANA KÝTAP OKU 17 18 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Bölüm II Aynanýn karþýsýna geçelim Bize haksýzlýk yapýyorlar demek kolay. Diyenleri de çok severiz. Haksýzlýðý önlemek için biz ne yapýyoruz? Sorun burada! Yabancýlar politikasýna - az ya da çok soyunmuþ - insanlarýn çoðu talep üretme konusunda çalýþkandýrlar. Bunda hem haklýlar ve hem de doðru yoldalar. Çünkü sorunlarýn büyük bir kýsmý bizim tek baþýmýza deðiþtiremiyeceðimiz boyut ve nitelikte, müttefik kazanmak zorundayýz. Ancak sorunlarýmýzýn bir kýsmýný ancak biz çözebiliriz, çünkü kaynaklarý bizim kafamýzda. Belirli anlayýþ ve yaklaþýmlarýmýzý düzeltmek durumundayýz. Yoksa o sorunlar uzun vadede bizi düzeltecekler, çünkü çýð gibi büyümeye devam edegelmekteler. Devlet kurumlarýnýn belirli sorunlarýmýza yönelik önlem ve sunumlarý, onlarýn çözümü için yeterli olamaz. Ayrýca bu önlem ve desteklerin sosyal devletin çatýrdamaya yüz tutuðu, köklü deðiþikliklere ve büyük çapta kýsýtlamalara yöneldiði bu ve ileriki dönemlerde gittikçe azalacaðýný da varsaymak gerçekçi olacaktýr. Kaldý ki sadece bize sunulacak önlem ve destekleri beklemek pasif bir tüketici tavrý olarak kalacaktýr. Bu durumda haklý talepleri doðru formule edip yaygýn ve etkin duyurma görevi devam ederken, bizim üstesinden gelmemiz gereken görevlere de sarýlmak gerekiyor. Bir talep öne sürerken, peki bunda bize düþen görev ne? sorusunu da muhakkak sormak gerekiyor. Ve bu görevi sadece çýrpýnýp duran taban örgütlerimizin üstüne yýkmak insafsýzlýk olur. Daha okul çaðýna girmemiþ çocuklarýn günümüz gençliðinden daha iyi bir perspektif sahibi olmasýný istiyorsak, anne-babalarýn hem talepleri ifade etmeleri, kabul ettirmek için taban örgütlerinin içinde ve yanýnda yer almalarý ve hem de çocuk eðitimi yöntemlerini gözden geçirmeleri kaçýnýlmazdýr. Aynanýn önüne geçip kendimize bakma zamaný çoktan geldi. Çünkü canügönülden bizleri destekleyenler dahi bazý sorunlarý açýkça söyleyemiyorlar, söylemiyorlar. Hem yabancý düþmaný kesimlerin eline koz vermekten çekiniyorlar ve hem de bizler tarafýndan yanlýþ anlaþýlacaklarýndan korkuyorlar. Ancak korkunun ecele faydasý yoktur!. Biz yetersizliklerimizi kendimiz söylersek, onlarý aþmak için gerekli ilk ve belki de en zor adýmý atmýþ oluruz. Evet, dostlarýmýzýn bize söylemekten çekindikleri bazý eleþtirel noktalarý bizlerin kendi aramýzda söylemesi gerekir. Bir takým kötü birilerinin çýkýp tatsýz konularý yineleyerek gündeme getirmeye çalýþmasý þarttýr. Bu broþürde ele alýnan konular ve kullanýlan ifadeler sohbet ve toplantýlarda hemen hemen tüm katýlýmcýlar tarafýndan farklý ve bazen daha da sert biçimlerde dile getirilmektedir. Yani bu broþürde yeni bir þey yoktur. BABA BANA KÝTAP OKU 19 Bizimkine benzer her göçün bir kaç kuþaðý kapsayan büyük boyutlu toplumsal sonuçlarý vardýr. Yani bu sorunlar ne bizimle baþladý ne de bizimle bitecek. Ama biz kendimizi daha iyi bir konuma getirmek için ne yapabiliriz? Mesele budur. Bu broþürü kaleme alma dürtüsünün kaynaðý budur, sadece budur. Ýnsan/insan gruplarý kendini iyi görmek ve iyi göstermek eðiliminin cazibesindedir. Bu nedenle zaaflarý açýða çýkýnca keyfi kaçar, suçlu arar vs. - - Kafayý kuma gömmekle mek parmak yol alýnamayacaðý düþüncesiyle, yakamý býrakmayan bir yýðýn tereddüte raðmen, soyutlanma rizikosunu da unutmadan, ama bir yandan da içimi rahat býrakmayan istediðim daha fazlaydý duygusuna karþý mücadele ederek ve özel anlamda da baðrýndan çýktýðým ve kendilerine derin duygusal baðlarla baðlý olduðum Türkiye insanlarýna karþý ve 35 yýldýr da yaþam perspektifi ve de sürekli mücadele edecek noktalarý bulduðum Alman çoðunluk toplumuna karþý da bir görevi yerine getirme iç rahatlýðý ile geniþ anlamda insan haklarý için bunca yýlki gönüllü toplumsal uðraþýlarýn þemsiyesi altýna sýðýnarak, çorbadan dönenin kaþýðý kýrýlsýn diyerek ve yazýya dökülen düþüncenin daha çok eleþtiriye de açýk olduðunu bilerek bu broþürü oluþturmaya çalýþtým. Sorumluluðu þahsen bana aittir diyerek de yaklaþýk 2 yýllýk bir çalýþma ile ulaþabildiðimiz vatandaþlarýn neredeyse hepsinden etkinlikleri hakkýnda olumlu duyumlar aldýðýmýz AÇILIMýn ve yüklenicisi AKAnýn çalýþmalarýna halel getirmemeyi umuyorum. Azýnlýðýmýzýn pek ala vizyonlarý olacaðýna inanýyorum. Vizyonumuz 15-20 sene içinde dinamik, giriþken, kendi ve toplumla barýþýk, üretken, kendini yetenek ve becerileriyle kabul ettirmiþ, kilit mevkilerde söz sahibi, önü açýk kuþaklar yetiþtirmek olsun önerisinde bulunuyorum. Bunun ön koþullarýný içimizde taþýyoruz, gerekli iç dinamizmi de! Düþe-kalka da olsa, birbirimizi yiye-yiye de olsa içimizdeki potansiyeli harekete geçirmek bizim elimizde! Dünyayý yeniden keþfetmeyeceðiz, baþkalarýndan da öðreneceðiz. Öðrendiklerimizi, gerçekleþtirmesi mümkün yöntemlerle abartýsýz, patýrtýsýzgürültüsüz küçük adýmlarla uygulamaya koyulacaðýz. Böyle bir süreç baþladýðý zaman onun özgür kýlacaðý içdevinim, bizleri biteviye yakýnmaya deðil, daha üst düzeylere varmaya yönlendirecektir. 20 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Gerçeðin yüzüne bakalým 3 Haziraný 4 Hazirana baðlayan gece TRT INTte bir sohbeti izlerken Avrupa Birliðinden gelen bayan delegelerin Diyarbakýrda kadýnlarýn % 55inin okumayazma bilmediðini öðrenince hem þaþýrdýklarýný ve hem de bunun ABne girme konusunda önemli bir handikap olduðunu söylediklerini duydum. Tabi buna karþýn bula bula Diyarbakýrý mý buldular, Balýkesire gitselerdi durum baþka olurdu demek ve arkasýnda bir ardniyet yattýðýný söylemek mümkün. Ancak bu tür bir yaklaþýmýn Diyarbakýrdaki ve daha bir dizi yerdeki gerçeði deðiþtirmeyeceðini düþünebiliriz. Bu delegelerin müslüman Türkiyeyi aralarýna almak istemeyen hristiyan AB temsilcileri olduðu itirazý olasýlýðýndan dolayý dini konumundan kuþku duyulamayacak AKPli Milli Eðitim Bakaný Hüseyin Çelikin 5 Mayýs 2003 Haberanaliz Sitesinde Ýstanbul (AA) kaynaklý þu sözlerine kulak verelim: ... Hüseyin Çelik .... Türkiyede okuma-yazma bilmeyen 7,5 milyon insanýn 6 milyona yakýný kadýnlar ... dedi. ....Okuma-yazma bilmekle sorunun halledilmediðini, Türkiyede entelektüel derinliði olan bir okuma-yazma sorunu bulunduðunu söyledi. ... Biz bunun 6-7 yaþ üzeri kadýn nüfusunun % 20si anlamýna geldiðini, aktif annelik yapan kesimde daha da yüksek olabileceðini düþünebiliriz. Burada amaç, Türkiyeyi kötülemek deðil, gerçeðimizin arkaplanýný görmek. Kaldý ki Türkiye insaný gözünü Avrupaya çevirmiþ, ABye girmek için istemediði, gönülden he demediði þeyleri bile yapmaya hazýr. Peki bizim gözümüz nerede, kýsmen hala arkada. Fakat Türkiye gerçeðimizin sadece bir yaný. Kaldý ki, Türkiye bizden destek bekliyor. Bu desteði sadece Türkiyede yapýlan yatýrýmlar olarak görmek, meselenin boyutlarýný bütünlüðü içinde görmemek olur. Unutmamak gerekir ki, yapýlan yatýrýmlar esas olarak þahsi refahý ve seçimi gösterir, bunlarý sadece Türkiyenin kaþý gözü için yapmýyoruz. Örneðin Patagonyada yapýlacak yatýrýmýn garantili ve çok getirili bir iþ olduðu gibi bir gerçek olsaydý ve bu iþi becerecek durumda olsaydýk, doðal olarak oraya da yönelenlerimiz az olmazdý. Ayrýca içinde bulunduklarý toplumda kendilerini saðlama almamýþ insanlar, baþkalarýna nasýl destek olurlar? Hepimiz Alman vatandaþlýðýný alsak ve ayný siyasi tavrý koysak bile bunun Türkiyenin lobi gereksinimine yeterli cevap veremeyeceðini bilmemiz þart. Halbuki kilit mevkilerinde yeterli temsil olanaðý bulmak için gerekli koþullarýný yaratmýþ sayýca küçük azýnlýklar bile etkin lobi yapabiliyorlar. Anlaþýlan sadece nicelikler, sayýlar yetmiyor, nitelik özellikler de önemli. BABA BANA KÝTAP OKU 21 Konuya dönelim: Kökenimizin uzandýðý yerdeki durum malum. Ancak Almanyaya iþçi getirme dönemi 1973de resmen sona ermiþ olsa da, göçümüz doðal yollarla devam edegeliyor. Dolayýsýyla zaten boyumuzu aþan sorunlarýmýz bu göç yoluyla da sürekli beslenmekte. Bu satýrlardan Yahu evlenmeyecek miyiz? gibi bir mesaj çýkarmaya lütfen çalýþmayalým. Tabi evleneceðiz, hem de istediðimiz kiþiyle. Ancak buraya getirdiðimiz insanlara bu toplumun koþullarýný öðrenip baðýmsýz davranacak kadar dil öðrenme þansýný vererek, ona bu zamaný tanýyarak, onu bu yönde destekleyip teþvik ederek. Hatta bunun pazarlýðýný evlenmeden önce yaparak. Bu bölümden okur-yazar olmayan insanlarý Türkiyeden ithal ettiðimiz gibi bir sonuç çýkarmaya da çalýþmayalým, çünkü herkes beþ aþaðý beþ yukarý kendine göre bir eþ seçiyor. Gerçi bu seçimlerde Almanyaya açýlan kapýnýn anahtarýný elinde tutanlar daha güçlü bir konumda, ama bunun toplumsal ortalamada önemli bir etkisi olduðu kuþku götürür. Söylemek istediðimiz, burada da yeterince okur-yazar olmayan veya çok yüzeysel derecede yazý diline hakim olan bir çok insanýmýzýn olduðunu kabul etmek gerekir. Suçlu aramak, o suçlu, bu suçlu diye birilerini göstermek üretken bir yaklaþým deðil. Gerçeðin bu olduðunu görmek yeter. Ama bu gerçeði deðiþtirmek bizim elimizde, en azýndan buradaki bölümünü. Azýnlýðýmýz niye Türkiyeye örnek olmasýn? Neden biz daha geliþmiþ bir ülkedeyiz, eðitim düzeyimizin daha iyi olmasý gerekir demesin? Buna bir noktayý da eklemekte yarar var: okur-yazar olmayan velilerin çocuklarý okulda harikalar yaratabilirler ve bunun için de onlarýn harika çocuk olmalarýna gerek yok. Ama okur-yazar da olmasalar velilerinin sevecen, doðru ve okumaya-yazmaya sýcak yaklaþan teþviklerine gereksinimleri var. Ve bu öðütle olmuyor. Bunun için birikimlerden vaz geçmeye bile gerek yok. Milli Eðitim Bakaný yukarda aktarýlan sözlerini Türkiyede ders kitabýndan baþka kitaba elleri uzanmayanlara deðinerek bitiriyor. Entelektüel derinliði olan bir sorundan bahsediyor. Bakanýn entelektüel sýðlýk terimini kullanmaktan çekindiðini de düþünmek mümkün. Bu konu sadece Türkiyeye mi özgü? Tabi ki deðil. Kitaba ve yazý diline sýcak yaklaþým malesef azýnlýðýmýz içinde de çok çok yetersiz düzeyde. Kitap okumamaya deðil, okumaya azmetmiþ bir topluluk olmak zorundayýz. Çocuklarýmýzýn geleceði önemli oranda buna da baðlý. Arkasýna sýðýnacak hiç bir bahane bulmadan yazý dili ile iliþkilerimizi dürüstçe gözden geçirip tavrýmýzý deðiþtirmemiz mümkün. 40'ýndan 50sinden sonra okuma-yazma kurslarýna giden kiþileri, özellikle anneleri örnek almak gerekiyor. Türkiye de bu konuda çabalar içinde. Cumhurbaþkaný öncülüðünde okumayazma ve benzeri baþka kurslarla eðitim düzeyini yükseltme uðraþýlarý var. 22 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Bunun 80li yýllarda okur yazar istatistiklerini güzelleþtirmek için yapýlan kurslar düzeyinde kalmamasýný, Avrupa Birliðine girme koþullarýný yerine getirmek deðil, Türkiye halkýnýn temel gereksinimini giderme amacýný taþýmasýný ve toplumumuzu tümüyle saran bir iddia, bir hýrs haline dönüþmesini gönülden dileriz. Almanyada 4 milyon civarýnda iþlevsel okuma-yazma bilmeyen olduðu tahmin edilmektedir. Yani bu sorun burada da var. Hem de bunlarýn çoðu neredeyse 9 yýllýk bir okul sürecinden geçmiþ insanlardan oluþuyor. Okuma-yazmayý bilmek yetmiyor, yaþamýn olmazsa olmaz bir parçasý haline getirmek gerekiyor. Zaten öyle deðil mi? Anahtar Yetenek: Okuyup Anlama Yaþamýn hemen hemen her alaný okuma-yazma yeteneðimizden etkilenir. Bazý mesleklerde okuma-yazma bilmeden çalýþmak mümkün deðildir. Ýyi bir okul eðitimi görmeden iþ ve meslek yaþamýnda baþarýlý olmak, saðlam bir sosyal statüye kavuþmak çok çok güç, büyük çoðunluk için ise mümkün deðil. Araþtýrmalar okuma-yazma ve okuduðunu anlama yeteneðinin tüm diðer derslerdeki baþarýyý da etkilediðini göstermektedir. Okul eðitimi de geriye kalan yaþamýmýzý önemli oranda belirliyor. Nisan 2003de açýklanan IGLU adlý uluslararasý ilk okul (Grundschule) okuma testi sonuçlarýna göre okul baþarýsý ile okul sisteminin, ancak bunun yaný sýra da - velinin sosyal statüsü, - velinin eðitim düzeyi, - velinin birinin veya ikisinin Almanya veya Almanya dýþýnda doðup doðmama durumunun iliþki içinde olduklarý bir daha onaylanmýþtýr. Bunun yaný sýra önemli bir bulgu da aile evinde 100den fazla kitap bulunan çocuklarýn 100'ün altýnda kitap bulunanlardan okuyup anlama konusunda çok daha baþarýlý olduklarýdýr. Yukarda sayýlan sonuçlar bir süre önce Almanyada büyük tartýþmalara yol açan PISA araþtýrmasý (Hauptschule, Realschule, Gymnasiumdaki 15 yaþ grubu öðrencileri) sonuçlarýný onaylamaktadýr. Bu faktörler açýsýndan bakýldýðýnda Türk azýnlýðý þanssýz bir konumda. Ve bu faktörler genel olarak çocuklarýmýzýn okul baþarýsýný olumsuz yönde etkilemektedir. Okuma-yazma ve okuduðunu anlama yeteneðinin ise tüm diðer dersleri etkilediðini burada vurgulayarak tekrar etmek gerekmektedir. BABA BANA KÝTAP OKU 23 Okulda baþarýsýzlýk çocuklarýmýzýn yazgýsý olamaz Peki çocuklarýmýzýn önemli bir bölümünün okulda yeterli baþarýyý gösterememesi, bu nedenle de iyi bir meslek eðitimi almamasý, çok az bir bölümünün lise ve yüksek okullara gidebilmesi bir yazgý mýdýr? Bunun kesinlikle yazgý olmadýðý açýk! Peki nedenleri nelerdir? Nedenler bir deðil, çok çeþitlidir. En önemlilerinden bir kaç tanesini kabaca adlandýralým. Sistemde reform gerekli - Alman, özellikle Bavyera okul sistemi yabancý kökenli (çoðunluk Türkler) öðrencilerin özel önkoþullarýný yeterince dikkate almamaktadýr. Daðarcýklarýnda birlikte getirdikleri güçlü yanlarýnýn, örneðin yazý dili olarak anadilin geliþimini özellikle ilk okul düzeyinde yeterince teþvik etmemekte, aksine kösteklemektedir. Ancak bu yönde ek önlemler alýnacaðýný yetkili merciler açýklamaktadýr. Her þeyin Almanca ile baþladýðýný ve Almanca ile bittiðini telkin eden bir görüþe takýlýp kalmak yetmez, diðer boyutlarý dikkate almak gerek. - Bu toplumda olmazsa olmaz türünden gerekli, fakat göçmen konumlarýndan dolayý ailelerde yeterince geliþtirilemeyen beceri ve yeteneklerin özel teþviki çok yetersiz düzeyde kalmaktadýr. - Sosyal köken dolayýsýyla etnik aidiyete göre eleme yapan sistem, en çok bizleri vuruyor. Tektür yani ayný seviyede randýman gruplarýna ulaþmak için daha ilk okul 4ten sonra yollar ayrýldýðý için, zayýf kalan çocuklar elene elene aralarýnda kalýyor, geliþim þanslarý azalýyor. Bu ve buna benzer sistemden kaynaklanan bir çok sorunun çözümü politik. Politika da aktif katýlým gerektiriyor. Çayýrýn kenarýnda oturarak güreþ kazanýlmýyor. Okul aile birliklerinden partilere kadar her tür toplumsal kurumda oranlarý ölçüsünde yer almayan azýnlýklar altta kalmaya mahkum. Seyirci deðil aktör olmak zorunlu. Almanca bilmiyorum, vaktim yok, kredi borcunu ödemem için ikinci iþe gitmem gerek dedikçe, baþkalarýnýn adýmýza bulduklarý çözümlere razý olmaktan baþka çare kalmýyor. Yakýnma hakkýmýzý yitiriyoruz. Çocuklarýmýza olan sevgimizi, bu tür uðraþýlara da zaman ayýrarak göstermek zorundayýz. Bu sorumluluk herkese düþüyor, en baþta velilere. 24 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien IGLU ve PISAya Kýsa Bakýþ Ýlk okuldan sonraki okul sisteminin büyük hata ve eksikliklerini ortaya çýkaran PISA araþtýrmasýnda Almanya uluslararasý karþýlaþtýrmada 5 gibi kötü bir not almýþken, IGLUda Alman ilk okullarý (-) 2 gibi iyi bir not aldý. IGLU sonuçlarý, toplumun eðitim konusuna yaklaþýmýný da ortaya koydu. Zengin Almanya IGLUda 11. sýrada yer alýrken Bulgaristan ise Ýsveç, Hollanda ve Ýngiltereden sonra 4. sýra ile çok yüksek bir randýman düzeyine ulaþtý. Sadece eðitim harcamalarý belirleyici olmamakta, iyi ve fýrsat eþitliðini teþvik eden bir okul sistemi ile toplumun/ebeveynin eðitim ve okumaya yaklaþýmý büyük önem taþýmaktadýr. Ayrýca Bulgaristan alt yetenek düzeyindeki öðrenci oranýný oldukça düþük tutabilirken, üst yetenek düzeyindeki oraný da çok yüksek tutarak (2. sýrada) baþarýlý oldu. Türkiye katýlan 35 ülke içinde 27. sýrada. Türkiye ayrýca alt yetenek düzeyinde kalan öðrenci oranýnýn çok yüksek, üst yetenek düzeyine ulaþan öðrenci oranýn ise çok düþük olmasý nedeniyle malesef baþarýsýz ülkeler içinde. Yabancý ve özellikle Türk öðrencileri açýsýndan bakýldýðýnda iki araþtýrma da zaten bilinen gerçekleri ortaya koyuyor: - Sosyal kökenin okul baþarýsý ile derin bir iliþkisi var: Alt katmanlarýn çocuklarý Hauptschulelerde yýðýlýrken, üst katmanlarýn çocuklarý liselerde yüksek oranda temsil ediliyorlar. 4üncü sýnýf gibi çok erken bir dönemden sonra çocuklarý ayýran sistem sosyal ayrýþýmý pekiþtiriyor, fýrsat eþitliði saðlamýyor. Almanyaya benzer bir yapýsý olan Ýsveç, çocuklarý ilk 8 yýl hem de not vermeden bir arada okutarak fýrsat eþitliði ve randýman açýsýndan daha iyi sonuçlar alýyor. Almanyada ilk okul döneminin en az 6 yýl sürmesi gerekli. - Sosyal köken, ebeveynin eðitim düzeyi ve kitap, okuma gibi konulara yaklaþýmý ile çocuðun okuyup anlama yeteneðinin geliþimi arasýnda büyük bir iliþki var. Çocuðun aldýðý uyarýmlar yetenek geliþimini belirliyor. - Okuyup anlama anahtar yetenek: Bu yeteneði iyi geliþmiþ öðrenciler genel olarak matematik ve fen derslerinde de baþarýlý oluyorlar. Alt katmanlarýn, eðitime uzak katmanlarýn çocuklarýnýn - okul öncesi dönemde ve özellikle evlerinde yeterli teþvik görmedikleri için - okul baþlangýcýnda bir kaç yýla varabilen dezavantajlarý oluyor. Almanyada ilk okullarda sosyal fark makasý çok açýk deðilse de okul sistemi bunu kapatamýyor, ileriki yýllarda makas açýldýkça açýlýyor. Ýlk okul sonunda rizk grubuna dahil olanlarýn durumu ilerde gittikçe kötüleþiyor. BABA BANA KÝTAP OKU 25 - Okumaya ve yazý diline sýcak ve yoðun yaklaþan ailelerin, çocuðunu küçüklükten beri kitap ile haþýr neþir eden, onlara sýk sýk kitap okuyan, bu konuda yönlendirici örnek olan ailelerin çocuklarý, bu konuda ilgisiz kalan ailelerin çocuklarýyla karþýlaþtýrýldýðýnda Almanyada aralarýnda okuyup anlama anahtar yeteneðinin geliþiminde 2 yýlý aþkýn bir fark ortaya çýkabiliyor. Burada kastedilen çocuða okul öncesinde ders verip okumayý yazmayý öðretmek deðil, eðer çocuk kendi isteði ve meraðý ile bu yönelim içindeyse bu ayrý bir konu. Kastedilen yazý dilinin çocuðun zihinsel ve biliþsel geliþimi açýsýndan oynadýðý rol. Hem alt katmanlara dahil olmalarý ve özellikle de okuma ve yazý diline yönelik uyarýmlardan yoksun olmalarý yönünden Türk öðrencileri þanssýz konumdalar. - Anasý ve babasýnýn ikisi de Almanyada doðmamýþ göçmen aile çocuklarý okuyup anlama konusunda diðer yaþdaþlarýndan bir yýldan daha fazla gerideler. Anasý veya babasýndan biri burada doðmuþ olanlarýn durumu biraz daha iyi. Her karþýlaþtýrmada hemen hemen en son sýralarý iþgal eden Kuveyt bu konuda iyi, çünkü oraya gelen göçmenler yüksek eðitimli uzman kiþiler, çocuklarý da yerli halkýnkinden daha randýmanlý. Kanýmýzca sadece Almancayý bilmek yetmiyor, ilk veya anadiline çapraþýk iliþkiler yumaðýný çözüp kavrayacak kadar iyi hakim olmak, düþünme yeteneðini geliþtirmiþ olmak gerekiyor, bu aþamaya varmýþ çocuklar diðer bir dili zaten okulun gereklerini yerine getirecek düzeyde iyi öðreniyorlar. Yani çocukluk çaðýnda kazanýlan zihinsel ve biliþsel donaným belirleyici oluyor. Yoksa günlük Almancayý çatýr-çatýr konuþmasýna raðmen Hauptschuleyi bile bitiremeyen sayýsýz çocuðumuzun ezici çoðunluðunun tamamen ve sadece Alman okul sisteminin, yabancý düþmaný öðretmenlerin kurbaný olduðu gibi mantýk dýþý bir iddiada bulunmak gerekir. Liseyi bitirdikten sonra yurtdýþýna gidip, yabancý dil öðrenip üniversiteyi bitirmenin de mümkün olduðunu unutmamak gerekir. - Ýlk okuldan sonra gidilecek okullar konusunda öðretmenlerin yaptýklarý tavsiyeler küçümsenmeyecek bir oranda isabetsiz olabiliyor. Ayný yetenekte çocuklarýn bir kýsmý Gymnasium veya Realschuleye giderken bir kýsmý Hauptschuleye gidiyor. Öðretmenlerin teþhis bilgilerinin arttýrýlmasý, teþhis standartlarýnýn iyileþtirilmesi gerekli. Ancak kýsmen doðru da olsa Ya zaten bize haksýzlýk ediyorlar düþüncesine kapýlýp kendi katkýmýzý gözden geçirmekten kaçýnmamak gerekir. 26 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien - Yetenek ve dil bakýmýndan diðer yaþdaþlarý ile ayný konumda olan çocuklarýmýz liseye girebiliyorlarsa sistem onlarý orada artýk yabancý olmalarýndan dolayý dýþlamýyor. Kýsaca: Almanyada ilk okullarda da düzeltmesi gereken yanlar az deðil. En baþta birlikte okuma süresi ikiye katlanýp fýrsat eþitliði yönünde büyük bir katký saðlanabilir. Sekundarstufe Ie iliþkin olarak (yani Hauptschule, Realschule, Gymnasium) sisteminin köklü reforma ihtiyacý var. Genel olarak tüm okul sisteminin göçmen aile çocuklarýna, onlarýn güçlü yanlarýnýn da teþvik edileceði önlemler sunmasý ve bunlarý yoðunlaþtýrmasý gerekir. Türkler açýsýndan bakýldýðýnda ise tüm eðitim görevinin anaokulu ve okuldan beklenilmesinden vaz geçmek gerekiyor. Ebeveynlerin doðumdan itibaren çocuklarýnýn yeteneklerini, içinde bulunduðumuz ve kalmaya devam etmek istediðimiz bu toplumun gereklerinin üstesinden gelebilecekleri þekilde geliþtirmeye, teþvik edip yönlendirmeye çalýþmalarý ve bunu birincil görev olarak görmeleri gerekiyor. Sonuç ortada! Bavyera Eðitim Bakanlýðý - BEB Yabancý Öðrencilerin Okuldaki Baþarýsýzlýklarýný Nasýl Ýzah Ediyor? Bavyeranýn 15 yaþ grubuna iliþkin olarak Almanya eyaletlerarasý karþýlaþtýrmada iyi bir konumda olduðu açýk. Ama uluslararasý karþýlaþtýrmada benzeri ülkelerin bayaðý gerisinde. BEB, PISA-E - Ergebnisse und Folgerungen sayfa 8de þu saptamalarla ile övünüyor: 1. Göçmen ailelerden gelen kýz ve erkek öðrenciler, en iyi Bavyerada teþvik görmektedirler. Lehrerinfo 11, 02/03 sayfa 11de de þu saptama yapýlýyor: (Eski eyaletlere iliþkin) sonuçlar, ebeveyninden en az biri Türkiyede doðmuþ gençlerin teþvikinin en iyi Bavyera (1. sýra) ve BadenWürttembergde (2. sýra) baþarýldýðýný göstermektedir. Bu ve takibeden tesbitlere dürüstçe yaklaþmakta yarar var. Önce öðrencilerin eyalet ve göç durumuna göre daðýlýmýna bakalým: BABA BANA KÝTAP OKU 27 2000 yýlýnda 15 yaþ grubu sayý olarak Baden-Württemberg Bayern Hessen Niedersachsen Nordrhein-Westfalen Rheinland-Pfalz Saarland Schleswig-Holstein Brandenburg Mecklenburg-Vorpommern Sachsen Sachsen-Anhalt Thüringen Berlin Bremen Hamburg 113.048 127.401 59.907 84.138 188.531 43.342 10.953 27.370 38.744 27.689 58.432 35.843 33.789 35.303 5.946 14.578 geçmiþinde göç olanlarýn oraný (%) 28,8 22,4 32,7 20,1 32,2 25,3 19,6 14,3 5,0 3,8 5,5 3,6 2,9 25,2 40,7 38,5 anne ve babasý (ikisi de) Almanya dýþýnda doðmuþ olanlarýn oraný (%) 20,3 14,8 24,5 14,8 24,0 16,6 13,2 8,4 2,0 2,0 2,7 2,3 1,5 15,9 30,6 28,7 (PISA 2000 - Die Länder der Bundesrepublik Deutschland im Vergleich - Zusammenfassung zentraler Befunde s. 10dan) Küçük kent eyaleti Bremende göçmen kökenli 15 yaþ öðrencilerinin oraný, büyük ve zengin Bavyeranýn iki misli. Ayný þekilde topluma uyumda daha zor engeller aþmasý gereken (yani ebeveynin ikisi de Almanya dýþýnda doðmuþ) Almancasý daha zayýf öðrenci oraný da iki misli. Eyaletler arasýnda koþullar çok farklý, zorluklar da, maddi kaynaklar da. Orta randýman basamaðýnda bulunan 15 yaþ öðrencilerine iliþkin eyaletlerarasý fark büyük deðil. Ancak alt randýman basamaklarýnda bulunanlar arasýnda eyaletlerarasýnda büyük farklar var. Ayný kaynak sayfa 21deki tabelaya göre en alt randýman basamaðýnda hatta onun altýnda bulunan dolayýsýyla risk grubuna dahil olan ve anne-babasýndan biri veya ikisi de Almanya dýþýnda doðmuþ öðrencilerin oraný en düþük Bavyerada, en yüksek Bremende. Yani Bavyera, alt grubu görece olarak küçük tutabilme baþarýsý göstermiþ. Ama bu sadece görece. Bunda Bavyera okul sisteminin daha sert olmasýnýn bir rol oynadýðý söylenebilir. Fakat ayný yer sayfa 65deki tabelanýn okula 1 yýl geç baþlatýlma ve sýnýf tekrarlama konusunda verdiði bilgiler Bremen ile Bavyera arasýndaki bu uygulamalarýn benzer olduðunu gösteriyor: 1 yýl geç baþlayanlar (%) Anadili Anadili Almanca Almanca deðil Bayern 5,4 20,8 Bremen 6,5 23,2 Batý Almanya 6,6 22,0 28 Sýnýf tekrarlayanlar (%) Anadili Anadili Almanca Almanca deðil 23,5 44,4 27,9 42,4 21,3 40,8 Anadili Almanca olmayanlarýn tüm içindeki oraný 11,5 28,5 16,5 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Ancak bu gerçeðin bir yaný. Göçmen aile çocuklarýna en iyi teþviði verdiðini iddia eden Bavyeraya iliþkin olarak ayrý ayrý Alman, Türk Hariç Yabancý ve Türk gruplarý oluþturup kendi içlerinde ilkokuldan sonraki(**) daðýlýmýný hesaplarsak yaklaþýk durumun Türk öðrencileri açýsýndan ne kadar acý bir görünüm aldýðýný anlarýz. YOL AYRIMI: OKULLARA DAÐILIM ALMAN TR'siz YABANCI TÜRK 60,00% 50,00% 40,00% Bu karþýlaþtýrmada küçük bir hata var Förderschulelerin içindeki Grundschule payý çýkarýlamadý, sonucu pek etkileyeceðini sanmýyoruz. 30,00% 20,00% 10,00% . ul Sc hl en l. fl. be ru fss ru tig e Be g. ns so ns t. all ch .S bi ld na so Hauptschuleye Förderschuleye Realschuleye Gymnasiuma Sonst. berufl. Sch. ch m e siu ul ch ym G er hi als nd hu sc Be pt f. au VS H Re le te 0,00% Alman Grubu % 22,93 = 1 % 04,45 = 1 % 14,22 » 2,5 % 25,70 » 4 % 08,59 » 1,5 En düþük oraný 1 alýp diðer gruplarýn yol ayrýmýnda bazý okul türlerine görece kaç kat fazla öðrenci gönderdiðini yaklaþýk olarak hesaplarsak gruplararasý eðitime katýlým durumu kabaca ortaya çýkar. Durum zaten biliniyor, bilinç altýna itiliyor. Diðer Yabancýlar Grubu % 35,20 » 1,5 % 08,02 » 2 % 07,66 » 1,5 % 15,27 » 2,5 % 09,78 » 2 Türk Grubu % 49,02 » 2 % 09,52 » 2 % 06,10 = 1 % 06,33 = 1 % 05,63 = 1 Alman Grubu Förderschuleye görece 1 öðrenci gönderdiði zaman Türk Grubu 2 gönderiyor. Alman Grubu liseye 4 öðrenci gönderdiði zaman Türk Grubu ancak 1 öðrenci gönderebiliyor. Realschulede de durum iyi deðil, 2,5 Alman öðrenciye 1 Türk öðrenci düþüyor. Hem Realschule ve hem lise açýsýndan diðer yabancýlarýn durumu Almanlardan kötü ama Türklerden iyi. Ayrýca bu karþýlaþtýrma okulu baþarýyla bitirme oranýný yansýtmýyor. Ama Türk öðrencilerin baþarýsýzlýk oranýnýn yüksek olduðunu BEB açýklýyor (aþaðýya bkz.). Býrakýnýz liseyi, Hauptschuleden bile diploma almadan ayrýlanlarýn sayýsý az olmasa gerek. BABA BANA KÝTAP OKU 29 Bu bölümde bizim açýmýzdan çýkarýlabilecek sonuç: 1. Yine bizi dýþlýyorlar!, yani hareketsizliðe devam olabilir veya 2. - Bavyera okul sistemi adil deðil, BEBnin bu oranlarý adilleþtirecek önlemler almasý þart ve - Biz, a) çocuklarýmýza hem okul öncesi çaðda yeterli donanýmý vermiyoruz b) ve hem de siyasi çözümleri kabul ettirecek etkinlikte baský gruplarý oluþturmak için çalýþmaya yanaþmýyoruz olabilir. 2. BEB: Eðitime uzak katmanlarýn çocuklarý en iyi Bavyerada teþvik görüyor. Ancak liseye gitme ile sosyal katmana aidiyet arasýndaki iliþki güçlü bir þekilde belirginleþiyor. Liseye giden 15 yaþ grubu kýz ve erkek öðrencilerinin oraný % 25 (Niedersachsen!) ile % 31 (Hessen) arasýnda hareket ediyor, bu oran Bavyerada % 26,6. Her ülkede alt sosyal katmanlarýn çocuklarý ile üst sosyal katmanlarýn çocuklarýnýn arasýnda hem yetenek teþvik geliþimi ve hem de okul randýmaný açýsýndan büyük farklar var. Üst sosyal katmanlarýn çocuklarý ilkokula baþlarken anne-babalarýn eðitim düzeyi ile çað ve de toplumun gereklerine daha uygun çocuk eðitim yöntemleri sonucu alt katmanlarýn çocuklarýna kýyasla büyük avantajlarla geliyorlar (birincil sosyal eþþitsizlik). Okul sisteminin fýrsat eþitliðine yönelik olup olmamasý çocuklarýn bundan sonraki geliþimini derinden etkiliyor, ayný yetenek geliþim düzeyindeki çocuklar sosyal katman aidiyetine göre ayrýþýyorlar (ikincil sosyal eþþitsizlik). BEBnin yukardaki söylemi gerçekten þaþýrtýcý. PISA E(rweiterung)-Zusammenfassung sayfa 51den aktaralým: Birincil ve ikincil sosyal eþitsizliðe birlikte bakýldýðýnda ..... Eðitime katýlým açýsýndan sosyal farklýlýðýn en belirgin olduðu eyaletler Bavyera, RheinlandPfalz ve Schleswig-Holstein. Buralarda uzman iþçi hanelerinden gelen çocuklara kýyasla üst tabakalarýn gençlerinin görece avantajý, sekiz - on misli fazla [eðitime] katýlým þansýyla ilginç boyutlara ulaþmýþtýr. .... Sadece ikincil sosyal eþitsizliðe bakýldýðýnda ... eyaletlerarasý farklar azalýyor. Ancak bazý eyaletlerde, sadece ayný biliþsel temel yeteneklere ve okuma yeteneðine sahip fakat farklý sosyal kökenden gelen öðrenciler karþýlaþtýrýldýðýnda da eðitime katýlým açýsýndan sosyal farklýlýk öze iliþkin anlamda devam ediyor. ... Üst katman çocuklarýnýn daha iyi eðitim þansýna sahip olmasý eski eyaletlerden Bavyera, Rheinland-Pfalz, Schleswig-Holstein ve Niedersachsende özellikle belirgindir. 30 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Kýsaca BEBnin fýrsat eþitliði ve sosyal köken iliþkisine yönelik uygulamalarý konusunda henüz öðünecek gerçekten hiçbirþeyi yok. Sosyal kökenden kaynaklanan okuma yeteneðine iliþkin eþitsizlik Bavyerada Finlandiyadaki eþitsizlikten iki mislinden daha fazla ve Almanyaya benzer koþullarý olan Ýsveçtekinden ise iki misline yakýn derecede fazla. Alýnacak önlemler ve sonuçlarýný zaman gösterecek. Türk velilerinin bu önlemlerin belirlenmesine ne denli katýlacaklarýný da. ... PISA, Almanyada Grundschuleden sonraki Sekundarstufe I (Hauptschule Realschule vb. - Gymnasium ilk dönem) kapsamýndaki okul sisteminin ne denli hatalarla dolu ve adil olmadýðýný ortaya koydu. Sekundarstufe I kapsamýndaki kurum ve kiþiler suçu Grundschule ve Kindergartenlerin üstüne attýlar, onlarýn kendilerine iyi yetiþtirilmemiþ, yetersiz öðrenci gönderdiklerini, bu kurumlarýn düzeltilmesi gereðini iddia ettiler. Ancak gerçeðin böyle olmadýðýný, sosyal köken ve fýrsat eþitliði açýsýndan ilkokullarýn daha iyi bir konumda ve iþlerlikte olduðunu ilkokul okuma araþtýrmasý IGLU ortaya çýkardý. Buna göre sosyal ayrýþým ilkokullarda da mevcut, ancak sonraki okul sistemi kadar acýmasýz deðil. Ancak yollar 4üncü sýnýftan sonra çoðu kez bir daha buluþmamak üzere ayrýlýyor. Hem PISA hem IGLU sosyal elemenin aþýlamayacak katýlýkta olmadýðýna dair güçlü ipuçlarý veriyor. Ben zaten alt tabakadaným. Benim eðitimim ne ki çocuðumu destekleyebileyim. Bize öðretmediler, ki biz öðretelim. Benim Almancam yetersiz gibi düþünce, daha doðrusu bahanelerin arkasýna mý sýðýnacaðýz, yoksa okuma-yazma bilmesek dahi çocuðumuza yaþamda gereksinim duyacaðý bedensel, sosyal, zihinsel, biliþsel donanýmý vermeye mi çalýþacaðýz? Ýþte bu çabanýn içine girenler, doðumundan itibaren çocuðunun yetenek ve becerilerinin geliþimi için çaba gösterirken, toplumsal reform ve deðiþimler için siyasal ve sosyal etkinliklere katýlýmdan erinmeyecekler, çayýrýn kenarýnda durup kaderlerinin belirlenmesine seyirci kalmayacaklardýr. Yoksa ödenecek fiyat ortadadýr. 3. BEB Internet Sitesinde yabancý öðrencilerin dilsel ve kültürel kimliklerini korumak açýsýndan anadil teþvikinin önemli bir rol oynadýðýný söylüyor. Ancak birkaç paragraf sonra okulda baþarýsýzlýðýn kaynaðý özetle þöyle tesbit ediliyor: (Förderung ausländischer Schülerinnen und Schüler an den Grund- und Hauptschulen im Freistaat Bayern) Çok çeþitli teþvik önlemlerine raðmen yabancý öðrencilerde istenilen okul baþarýsýna ulaþýlamýyor. Çok sayýda yabancý aile günlük yaþamda esas olarak anadillerini kullanýyor, kendi kültürel ve dinsel BABA BANA KÝTAP OKU 31 kabuklarýna çekiliyor, bundan dolayý yabancý öðrencilerin Almanca diline iliþkin teþvikleri yeterince kalýcý biçimde desteklenmiyor. Ausländerintegration in Bayern, Folgebericht, April 2003, sayfa 29dan özet: PISA Araþtýrmasý sonuçlarý ve gözlemler, anadili Almanca olmayan öðrencilerin okul baþarýsýzlýklarýnýn (bitirmede yüksek baþarýsýzlýk oraný, pratik sýnýflarýndaki yüksek yabancý öðrenci sayýlarý) bu öðrencilerin Almanca dilini çok az bilmelerinden ve hemen hemen bu dile hiç hakim olmadýklarýndan ve de (genel dil ve düþünme eðitimi kitaplar, kaðýt, boya, kalem, makas vs. ile iliþki gibi konularda aile içinde) Alman çocuklarýndan daha az teþvik gördüklerinden dolayý daha okula baþlarken dezavantalara sahip olduklarýný göstermektedir. Bu tesbit ikinci hatta üçüncü kuþakta Almanyada yaþýyor olsalar dahi Türk kökenli öðrenciler için daha çok geçerlidir. Bu ne perhiz bu ne lahana turþusu dense herhalde abes kaçmaz. Hem anadili teþvik etmeyi hedef olarak koyacaksýn ve hem de günlük aile yaþamýnda kullanýlmasýný kýnayacaksýn. Madem anadil teþviki önemli, günlük yaþamda neden kullanýlmayacak? En güzel teþvik bu: anadilin kullanýlmasý. Kültürel ve dinsel kabuðuna çekilmekle çoðunluk toplumu tarafýndan yeterince kabul görmemek, hatta dýþlanmak arasýnda bir iliþki olduðunu görmek ise þart. Ýnsanlar hem din ve kültürlerini istedikleri gibi yaþayýp hem de çoðunluk toplumuyla çýkar tartýþma ve çekiþmelerine raðmen barýþ içinde hatta dostça birlikte yaþayabilirler. Burada atýlacak adým esas olarak çoðunluk toplumu ve kurumlarýna düþüyor. Ancak azýnlýðýn da çoðunluða açýlma isteði somut olarak ortaya koyulmalýdýr. Çoðunluk içinde eriyip gitme, kendi deðerlerini yitirme korkularý boþ. Çoðunluða açýlmayan azýnlýklar itilip kakýlmaya mahkum. Bunu sadece genel anlamda düþünmemek, örgütsel bir açýlým anlamýnda dar alanda tanýmlamamak, aksine bireysel çabalar gösterip yaþama geçirmeyi en azýndan denemek, denediðini göstermek gerekir. Sorumlusu kim olursa olsun genel toplumsal ortam ve atmosferin de bir anlamda çocuklarýmýzýn okul baþarýsýyla iliþkisi var. Ancak bu iliþkilerin düzey ve niteliðini hareketsiz kalmak için bahane edemeyiz. Okul durumunun arkasýnda yatan temel gerçek ise, azýnlýðýmýzýn çoðunluðunun Türkiyenin alt katmanlarýndan gelmiþ olmasý, bu göçün benzeri koþullarý yeniden üretir biçimde sürüp gidiyor olmasý ve Almanyada da alt katmanlarda takýlýp kalmýþ olmasýdýr. Bir de sosyal köken ile eðitim düzeyinin 32 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien iliþkisi göz önüne alýnýrsa gerçeðin bir diðer boyutu da belirginleþir. Buna þunu da eklemek gerekir: Okul sistemi bu güne kadar bu sosyal farklarý kapatmaya yönelik deðil, aksine bunlarý pekiþtirici ve sosyal ayýklayýcý yönde iþledi. Ama suçu sadece okul sistemine yýkmak çözüm deðil. Gerçeðin baþka boyutlarý da var. Alt sosyal katmanlarýn sosyal statü basamaklarýnda yükselmek istemesi en doðal dürtüsüdür. Bir yandan da süregelen toplumsal dýþlanma dönüþ planýmýzý hep sýcak tutarken, öte yandan - gerçeði söylemek gerekirse zaten kalbimizin derinliklerinde yatan - geriye dönüþ hayali kuþaklar boyunca yaþam tarzýmýzý belirledi, maddi güçlenme yoluyla sosyal yükselme amacýný öncelikler sýramýzýn hep baþýnda tuttu. Yaþam amacý, doðal olarak mümkün olduðunca tasarruflu yaþamak, birikim yapmak ve herhangi bir biçimde Türkiyede yatýrým yapmaktý. Bunun için de az kazanan bir kesim olarak normal iþten sonraki zamaný ikinci, üçüncü ... iþlere, hafta sonu iþlerine ayýrmaya yönelindi. Hem bu nedenle hem de alýþkanlýklar sonucu çocuklarla kaybedecek zaman yoktu. Evet, çocuklar için zaman kaybedilmedi, ama kýsmen çocuklar kaybedildi. Yýðýnsal olarak Türkiyeye geri dönüþ hayali bir köpük gibi söndü. Çoðu gencimiz, ana-babalarýnýn gece-gündüz çalýþýp krediler çekip ödeyerek yaptýklarý evlere dönüp bakmak bile istemiyorlar, çünkü yaþam gerçekleri baþka. Dönüþ hayali bir köpük gibi söndü, ama yaþam önceliðini neredeyse sadece maddi birikime ipoteklemiþ anlayýþýn faturasý büyük bir kesim açýsýndan ortada: Geriye dönmüyoruz, kalacaðýz, ama bunun gereklerini yerine getirmekte tereddütlü olanlarýmýz hala az deðil. Ailelerin hepsi çocuklarýnýn iyi Almanca öðrenmelerini istiyor. Bazýlarý teþvik etmek için gerekli ön koþullara sahip deðil. Bazýlarý da üretkenliðini yitirmiþ yöntemlere takýlýp kalmýþ durumda. Ancak bu yöntem ve anlayýþlarla yetiþen çocuklarýmýz modern toplumun gereklerinin üstesinden gelecek donanýmdan yoksun kalýyorlar. Çocuklarýna Türkçe konuþma yasaðý koyarak sorunu çözeceklerini zannedenler, Almancalarý yetersiz olmasýna raðmen günlük yaþamda aileiçi iletiþimde Almancayý zorunlu dil yapanlar bile var. Zihnsel ve biliþsel geliþimde iyi ve derinlemesine konuþulan (ana veya esas) dilin önemi, saymakla bitirilemez. Günlük yaþamda kullanýlan dil birkaç yüz, belki de daha az kelimeyle ve sadece konuþmayla sýnýrlý kalýrsa, bilgi çaðýnýn karmaþýk iliþkiler yumaðýný çözmek doðal olarak mümkün olmaz. Derslerde öðretilmek istenen ve de gittikçe artan bir þekilde karmaþýklaþan olaylar ve olgular arasýndaki iliþkileri kavramak, geliþimini anlamak, yaþama aktarmak ve okul yaþamýnda uygulamak, sýnýr ve içeriði zaman ve mekân deðiþkeni BABA BANA KÝTAP OKU 33 tarafýndan tanýmlanan entelektüel bir düzeyi gerekli kýlýyor. Ýnsan en iyi konuþtuðu/anladýðý/bildiði dilde bu düzeye ulaþamýyorsa, öðrenmek için cebelleþtiði baþka bir dilde nasýl ulaþacaktýr? En iyi bildiði dilde karmaþýk iliþkileri çözümleyemeyen insandan bunu baþka bir dilde yapmasýný beklemek boþtur. O zaman canla baþla çocuklarýmýza çok küçük yaþtan itibaren bu yeteneklerinin geliþimi için gerekli koþullarý sunmanýn yollarýný aramak, bulmak ve uygulamak gerekir. Bunlara sahip olmamak ne suç ve ne de hatadýr, ancak bu yolda çaba göstermemek çocuklarýmýza karþý iþlenen affedilmez bir suç olarak görülebilir. Bu nedenle öncelikleri ve tercihleri deðiþtirmek gerekir. Tercih, sosyal statümüzü yalnýz maddi birikimle deðiþtirmek olmamalý, manevi ve maddi gücümüzü ve en önemlisi zaman potansiyelimizi çocuklarýmýzý teþvik yönünde olmalýdýr. Bir üst sosyal statatüye varmak yalnýz varlýk biriktirimi ile olmuyor. 21 yýl boyunca Berlin Senatosu Yabancýlar Görevlisi olan ve haklý olarak Türk Dostu diye göklere çýkarýlan Sayýn Barbara John, Türkler yatýrýmlarýný Türkiyeye deðil çocuklarýnýn eðitimine yapsýn dediði zaman, neredeyse Türk Dostu sýfatýný yitiriyordu. Sayýn Bayan John bu ifadesinde haksýz mýydý? Bu yol bizleri tek tek aile olarak ve uzun vadede de azýnlýk olarak saygýn ve saðlam bir konuma götürecek yoldur. Batý dünyasýnda yaþayan Türklerin etkin lobi çalýþmalarýna þiddetle gereksinim duyan Türkiyenin uzun vadede esas çýkarý da budur. Ayrýca yapýlan her türlü maddi yardým ve yatýrýma raðmen, (hedef olmasa bile) evlenme yoluyla Türkiyedeki nüfus patlamasý, geçim ve iþsizlik sorununa azýnlýðýmýzýn yaptýðý önemli katkýlara raðmen Türkiyede sayýsý az olmayan bir kesimin halâ býyýk altýndan bizlere gülmesine, bizleri küçük görmesine verilecek en iyi yanýt da budur: Dünyanýn en zengin ve modern ülkelerinde yaþama fýrsatýndan yararlanýp eðitim düzeyi toplumsal ortalamaya yaklaþmýþ bir azýnlýk konumuna varmak. Ancak bu aþamaya vardýðýmýzda hem bu toplumda ciddiye alýnýp saygýn bir azýnlýk statüsüne varabiliriz ve hem de Türkiyede hakkettiðimiz içten yaklaþýmý elde edebiliriz. Eðitim sorunumuzun sadece Alman devleti tarafýndan, hatta yoksul ve bizden destek uman Türkiye tarafýndan çözülmesini beklemek çözümsüzlük beklemektir. Devletler okul sistemlerini iyileþtirebilirler, eðitime katýlým daðýlýmýný daha adil bir duruma getirebilirler, ancak belirleyici niteliði olan aileiçi yaþamý belirleyemezler, bu destekleri doðrudan veremezler. Bu konuda sadece bilgilendirici, yönlendirici ve teþvik edici önlemler alabilirler. Doðrusu da budur! Unutmayalým: Günlük yaþamda gerekli Almancayý bilmek, bu anlamda bu dili çatýr-çatýr konuþmak yetmiyor, yetseydi Almanlarýn da hepsi lise ve üniversite mezunu olurdu. Demek ki, çocuklarýmýzýn okul ve meslek 34 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien yaþamýnda gerekli yetenek ve becerilerini bebeklikten itibaren geliþtirmek, doðru yönlendirip yararlý uyarýmlar vermek, olaðan koþullarda her çocuðun sahip olduðu potansiyelin açýlýp yeþermesine çabalamak gerekiyor. Bu yönde atýlacak ilk adým, öncelikler sýrasýný doðru tesbit etmek, yani çocuk ve geliþimini ön plana almaktýr, buna da tutarlýca uymaktýr. Kýsaca: Anadilimizden vaz geçmeye gerek yok, aksine anadilimizi günlük yaþamýn bir kaç yüz sözcüðünün içine hapsetmeden, okuyarak, anlatarak, yazarak derinliðine geliþtirmeye, yazý dili olarak çocuklarýmýza aktarmaya gerek var. Bunda da sadece devlet kurumlarýndan talepte bulunmak yetmez. Bu çok çok önemli! Ancak küçüklükte evde teþvik edilmeyen yeteneklerin ilerde sadece okul çercevesinde geliþtirilmesini beklemek saflýktan öte vurdumduymazlýktan kaynaklanýyorsa - görev kaçaklýðý ve sorumsuzluk anlamýna gelmez mi? Aileiçi teþvik konusunda BEBnin yaptýðý tesbitlerde haklýlýk payý az deðildir. Bunu kabullenmek bize düþüyor. Kabullenip düzeltmek de! Anadilin ilkokuldan itibaren yazý dili olarak öðretilmesini istemek de bize düþüyor. Bavyera Eðitim Bakanlýðýnýn açýklamasýna karþý söylenecek þudur: Baþarýsýzlýðýn bir nedeni anadilini konuþmak deðil, yetersiz konuþmaktýr. Sorun alt sosyal basamaklarda ve dolayýsýyla düþük bir eðitim düzeyinde bulunmaktan kaynaklanmaktadýr. Olanaklarýný bu yönde seferber etmek devletin görevi, sunulan olanaklarý kullanma ise bizim görevimizdir. Ayrýca özellikle genç ana-babalarýn, baþ edebilecekleri türden bir aile planlamasý ve zamanlamasý yaparak, çocuklarýna ilerde iyi bir okul eðitimi alabilecekleri ön koþullarý hazýrlamalarý da görevleridir. Bu iþler, okulun, anaokulunun görevidir anlayýþýyla gelinen durum bugün ortadadýr. Bu özünde Eti senin, kemiði benim! anlayýþýnýn devamýdýr. Bu anlayýþ yalnýz - dövme hakkýný da içeren - baba otoritesini kýsmen öðretmene veya ustaya devretme iþlevi görmemekte, ebeveynin eðitim sorumluluðunu da tamamen üçüncü þahýslara devretmesi amacýný da gütmekteydi. Bu dönem Türkiyede bile kapandý, ama artýk Eti de benim, kemiði de benim! diyen babalar bir yandan dayak atma hakkýný saklý tutarak sorumluluklarýndan kaçýyorlar, öte yandan Etim de benim, kemiðim de diyen çocuklarýna ne göz açtýrýyorlar ne de tutarlý ve mantýklý sýnýrlar koyup geliþtirici uðraþýlara zaman ayýrýyorlar: Bu tür yöntemlerle büyüyen çocuklar eðer ilerde baðýmsýz, giriþimci ruhlu, yaratýcý olabiliyorlarsa, bu onlarýn olaðanüstü çabalarýnýn sonucudur. Konuþulan dil ile o dilin konuþulduðu ortamýn iliþkisi inkâr edilemez. Kiþinin kabul görmediði, eþit insan davranýþý bulmadýðý, fýrsat eþitliðinin yetersiz BABA BANA KÝTAP OKU 35 kaldýðý bir ortamda o ortamýn dilini seve seve öðrenip konuþmak güçtür. Burada çoðunluk esas sorumluluðu taþýsa da, azýnlýk da kendi giriþimiyle çoðunluða açýlma görevini yerine getirmekle yükümlüdür. Ayrýca geleceðimizi burada kurmaya kararlý olduðumuza göre, baþka çaresi de yoktur. Bu temelde iletiþim ortamlarý aramak, bulmak ve yaratmak ayný zamanda azýnlýðýn da görevidir. Sadece örgütlerinin deðil, tek tek bireylerin, anne ve babalarýn da görevidir. Topluluklararasý iletiþimde baz, bir iletiþim aracýna sahip olmaktýr. Almanyada bu Almancadýr. Yasal geliþim, bugün olmasa dahi ilerde evlenme yoluyla bile gelenlere oturma izni verirken yeterli Almanca bilgisinin þart koþulacaðý ipuçlarýný içermektedir. Yani türü ve süresi açýsýndan ikamet statüsünde böyle bir þartýn, uzak olmayan bir gelecekte ön koþulacaðýnýn ayak sesleri duyulmaktadýr. Dinsel ve kültürel yaþama gelince: Her bireyin - baþka bireylerin hak ve sýnýrlarýný çiðnemeden - kendi din ve kültür anlayýþýna göre yaþamasý evrensel ve anayasal hakkýdýr. Büyük bir olasýlýkla tek dinli, tek kültürlü toplum yoktur. Çokdinli, çok kültürlü toplumlarda azýnlýklar içinde diðerlerine açýlmayý engelleyen anlayýþlar hakim olursa, bu azýnlýklar en baþta kendilerine zarar vermiþ ve soyutlanmýþ olurlar. Toparlarsak sadece iþveren sayýmýzýn, sermaye yatýrýmýmýzýn Alman toplumu açýsýndan önemli bir düzeye ulaþtýðýný, topluma bu yöndeki katkýmýzýn önemini vurgulayýp durmak yetmiyor. - Buradaki nüfusumuzun okur-yazar olmayanlarýnýn oranýný, - okur-yazar olanlarýn buna ne derece vakýf olduðunu, - küçük çocuklu ailelerimizin/özellikle babalarýn yüzde kaçýnýn çocuklarýyla her gün ne kadar nasýl oynadýðýný, hergün yatmadan onlara ne kadar kitap okuduðunu, çocuklarýnýn kitap ve yazý dilini sevmeleri için neler yaptýklarýný - kaç hanemizde þiddetin günlük yaþamýn parçasý ve geçerli eðitim yöntemi olduðunu - hiç bir diploma alamadan okullarý terk eden, meslek eðitimi yapmamýþ/ yapamamýþ genç nüfusumuzun oranýný, - vasýfsýz iþçi ve iþsiz oranýmýzý, - sosyal yardýma muhtaç kalan kesimimizin oranýnýn hangi düzeye vardýðýný da düþünmek ve benzeri bir yýðýn kýstasý daha kullanarak durumumuzu bütünlüðü içinde saptamak gerekiyor. Sistemden taleplerimizi buna uygun olarak yaparken, üstümüze düþen ve bizden baþka kimsenin yapmayacaðý ve yapamayacaðý bir yýðýn özgörevimizi de tanýmlayýp yerine getirmek gerekiyor. 36 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Genelleme tehlikesine ve sadece gözlemlere dayanmasýna raðmen sorun kaynaklarýmýzýn bir ikisinin ismini koymakta yarar var: - Eðitim yöntemlerimiz, çocuklarýmýza kendilerini bekleyen görevlerin üstesinden gelmeleri için gereksinim duyduklarý donanýmý vermekte yetersiz kalýyor, kýsmen bundan uzak, hatta kýsmen karþý yönde iþliyor. Ama özellikle okul ve benzeri kurumlarda yaptýðýmýz tüm toplantýlarda özellikle annelerin bu konuya ne denli açýk olduklarýný gördükçe, bunlarý kocalarýmýza da anlatýn dediklerini duydukça toplumsal ilerleme ve deðiþim isteðinin ne denli güçlü olduðunu görüyoruz. Ancak babalarýn henüz çocuklarý için kaybedecekleri zamanlarý pek yok. Ya televizyonun baþýndalar, ya kahvedeler ya da Galatasaray maçýný izlemekle meþguller. Babalarý kazanmak gerekiyor. - Çocuklarýmýzý kýsmen donanýmsýz býraktýðýmýz bir gerçek, buna bir de uyguladýðýmýz sert eðitim yöntemlerini eklemek gerekir. Sert demek sorunun boyutlarýný tam yansýtmýyor. 13.1.2003 tarihli Berlindeki TAZ gazetesiyle söyleþi yapan psikolog Hacý Halil Uslucan özetle þunlarý söylüyor (röportajýn tümü ektedir): Araþtýrmalara göre tüm Türk hanelerinin nerdeyse yüzde yirmisinde þiddet uygulanmaktadýr. Bu her beþ çocuktan birinin dövüldüðü anlamýna gelmektedir. Eðitim stilleri açýsýndan geleneksel ve kollektivist toplumlarda, bireyin deðil gruplarýn daha önemli olduðu toplumlarda þiddet biçimi de alan itaat eðitiminin bir iþlevi olabilir. Ancak bu, bireyselliðin güçlü olduðu ilerlemiþ toplumlarda sonuç vermemektedir. Bu ayrýca Almanyadaki göçmenler içinde anne-babalarýn deðer ölçülerini çocuklarýna Türkiye Türklerinden daha fazla oranda aktarmaya çalýþtýklarýný da göstermektedir. Aileler gurbette saflarýný daha fazla sýklaþtýrmaktadýrlar. Otoritatif, yani çocuða hem duygusal sýcaklýðý veren ve hem de açýkseçik kurallar koyan eðitim stili ile yetiþen çocuklar okulda en iyi randýman düzeyine ulaþmaktadýrlar. Otoriter, yani cezalandýrýcý eðitim ise çocuðun özdeðerini köreltmekte ve otoriter tutumla ona sen kendi baþýna kurallar koyamazsýn mesajýný vermektedir. Sonuç yararsýz olmaktadýr. Bu konuda da babalarý kazanmak gerektiðini söylemeye gerek yok. BABA BANA KÝTAP OKU 37 - Baðýmlýlýk ve itaat iliþkisi içinde tutmaya çalýþtýðýmýz çocuklarýmýzý dýþ dünyayý tanýma fýrsatlarý olmasýn, gözleri açýlmasýn diye evlilik ve çocuk yetiþtirme olgunluðuna eriþmeden evlendiriyoruz, en azýndan buna yönlendiriyor, bunu bekliyoruz. Özellikle - neredeyse anne kucaðýndan ayrýlmamýþ - erkek çocuklarýmýzý baþgöz edip sorumluluðunu genç bir kýza devrediyoruz. Arkadan da buyurgan bir tavýrla kumanda etmeye devam ediyoruz. Kýsmen de birbirlerine yeterince ýsýnmadan, birbirlerini sýnayýp denemeden çocuk yapmalarý için açýk veya dolaylý baský yapýyoruz. Anneler bu konuda babalarýn arkasýnda kalmýyorlar, birlikte ipin ayný ucuna asýlýyorlar. Ama gençler hem anne-babalarýna sevgi ve saygýyý devam ettirmek istiyorlar, hem de eþ seçimi ve zamaný, çocuk yapma ve zamaný konusunda, yani kendi yaþamlarýnýn en önemli kararlarýný gittikçe artan bir þekilde kendileri veriyorlar. Bu alanda anne-babalarý çocuklarýna güven duymalarý için kazanmak gerekiyor. Gençleri baðýmsýz davranýþa cesaretlendirmek gerekiyor, çünkü yapacaklarý evlilikte mutluluk ve mutsuzluðun, çocuklarýnýn baþarý veya baþarýsýzlýlýðýnýn ilk elden keyfini çýkaracak veya ýzdýrabýný çekecek olanlar onlar. Atýlacak adýmýn sonuçlarý ve sorumluluðunu taþýyacak olanlar da onlar. - Bu iliþkiler içinde yoðrulmuþ genç babalarýn bir kýsmý Türkiyeden yeni gelmiþ eþlerinin önce Almanca öðrenmeleri, bu toplumda baðýmsýz bir kiþi olarak hareket etmeleri için gerekli zaman ve fýrsatý vermeye yanaþmýyorlar. Dilsiz býrakýlmaktan dolayý bu annelerin toplumun geliþim ve gereklerini izlemelerine olanak kalmýyor. Bazen neredeyse modern esaret diyecebileceðiz koþullar altýnda yaþayan bu annelerden okulda baþarýlý olacak çocuk eðitmelerini beklemek, - babalarýn da sorumluluk almaktan kaçýndýklarý düþünülürse - onlara yapýlacak büyük bir haksýzlýktan baþka bir þey deðil. Yani aileiçi yaþamda yapýlacak düzeltmeler çok: - kadýn ve erkeði eþit gören aile anlayýþý, - adil bir görev bölümü, - anne-baba ve çocuklarýn hepsine geçerli olan bir aileiçi demokrasi - .... Bunun için ne ahlak anlayýþýmýzý, kültürel deðerlerimizi deðiþtirmeye ve ne de baþkalarýnýn ne diyeceðine bakmaya gerek var. Baþkalarýnýn ne diyeceði doðal olarak önemsiz deðil, ama faturayý kimin ödeyeceði daha önemli! 38 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Burada da ilk elden babalarý kazanmak gerekiyor: Haklarý gibi gördükleri bir takým þeylerin adil olmayan özlerini birlikte araþtýrýp görmeye, artýk bizi geri býrakan iþlevini yitirmiþ zincirleri silkeleyip atmaya gerek var. Kýsaca: BEB yaptýðý saptamalarýn hepsinde haksýz deðil. Her iki tarafýn somut adýmlar atmasý gerekiyor. Tek taraflý çaba, istenilen sonucu kesinlikle veremez. 4. BEB, Mecburi okul çaðýndaki çok sayýda yabancý genç ve çocuðun Bavyeraya gelip gitmeleri olumsuz sonuçlar vermektedir, okul baþarýsý ise uzun vadede okula düzenli ve kalýcý devamla mümkündür saptamasýný yapýyor Mecburi okul çaðýndaki çocuklarýn ikamet ülkesini deðiþtirmelerinin okul yaþamlarýný derinden etkileyeceði açýk ve gerçektir. Bunda ana-babanýn bireysel yaþamlarýndaki - çoðu kez iradeleri dýþýndaki - olumsuz geliþimler büyük rol oynamaktadýr. Fakat önemli sosyal iliþkiler aðý kaybedilince veya yeniden kurulamayýnca kent, semt deðiþtirmek bile çocuklarda okulun ötesinde ciddi olumsuz ruhsal geliþimlere neden olabilir. Eskiden küçük ve ucuz konutta yaþayýp, çok çalýþýp kýsa zamanda çok para biriktirmek için, bazen de metrekare koþulunun zorlamasýyla baþvurulan bu yöntem, büyük anne ve baba gibi yakýnlarýn yanýna býrakýlan çocuklarýn baþýna patlamýþtýr. Bunun faturasý sadece okul kariyeri ile sýnýrlý kalmamýþ, çoðu kez maddi çýkarlar adýna ana-babadan ayrý býrakýlmanýn yarattýðý duygusal sorunlar kontrolden çýkan boyutlara da varmýþtýr. Duygusal boyutun yaný sýra çocuðun bütüncül geliþimi için almasý gereken uyarýmlarýn en iyi anne-baba tarafýndan verileceðini de kesinlikle unutmamak gerekir. Bir deðil bir kaç kez sýcak sudan soðuk suya girer gibi mekân deðiþtirmek zorunda kalanlarý düþünmek gerekir. Bugün ana-baba olan kuþaðýn içinde bu tür bir çocukluk geçirmiþ olanlarýn sayýsý az deðildir. Artýk yasal deðiþikliklerin bu tür hareketleri kýsýtlamasýnýn ötesinde, insanlarýmýz ve bu deneyimi yaþamýþ anne-baba kuþaðýmýz bu yöntemlerin zararýný kavramýþ durumdadýr. Evlilik ile çocuk yapma planlama ve zamanlamasýný buna göre yapmak durumundayýz. Bunlar tesadüflere býrakýlamayacak kadar önemli konular. 5. BEBnin diðer bir saptamasý da þu: Okullarýn, çabalarý aileler tarafýndan desteklenmediði ve hatta boykot edildiði sürece, yalnýz baþlarýna yabancý çocuklarýn tam bir entegrasyonunu ve teþviðini saðlamalarý mümkün deðildir. Yabancý kelimesinin sorunlu meselerde genellikle Türklere verilen ad olduðunu unutmadan bu önemli konuya yaklaþmak zorundayýz. BABA BANA KÝTAP OKU 39 Okullarýn çabalarýnýn aileler tarafýndan desteklenmediði hatta bazen boykot edildiði iddiasýna bizlerin bilimsel verilere dayanarak yaklaþma olanaðýmýz yok. Böyle bir iddianýn da bilimsel dayanaðý olup olmadýðýný en azýndan biz bilmiyoruz. Ancak toplantýlarda dinleyicilerden, özellikle annelerden bazý babalarýn çocuklarýnýn hangi okula gittiðini, kaçýncý sýnýfa gittiðini bile bilmediklerini duyuyoruz. Buna bir de çocuklar Hauptschulelerde takýlýp kaldýkça pekiþen düþ kýrýklýðýný ve bunla iliþkili olarak ebeveynin nasýl olsa bir sonuç çýkmayacak düþüncesiyle okula iyice uzak durmak için bulduðu gerekçeyi eklemek yararlý olacaktýr. Sosyal ve eðitimsel nedenler belli! Bavyera okul sisteminin bugüne kadar fýrsat eþitsizliðini körüklediði de. PISA ve IGLU Araþtýrmalarý bunun açýk belgeleridir. 15 yaþ grubunu inceleyen PISA araþtýrmasý þu gerçeði ortaya çýkarmaktadýr (Die PISA-Studie im Überblick, 2002, Max-Planck-Institut für Bildungsforschung, Karþ. s. 13): - Liselere en üst sosyal katmanlarýn çocuklarýnýn yaklaþýk % 50si, iþçi ailelerinin çocuklarýnýn ise ancak % 10undan biraz fazlasý gitmektedir. - Ayný biliþsel temel yetenekleri haiz çocuklar içinden en üst sosyal katman kökenlilerin Realschule yerine Gymnasiuma gitme þanslarý iþçi çocuklarýndan yaklaþýk 3 misli daha fazladýr. - Okuma yeteneðine iliþkin olarak: en alt okuma yeteneði basamaðý ve bunun altýnda bulunan çocuklarýn içinde en üst sosyal katman çocuklarýnýn sadece % 10u, diðer sosyal katmanlarýn çocuklarýnýn % 20 - % 30u, kalifiye olmayan iþçilerin çocuklarýnýn ise % 40'ý bulunmaktadýr. - PISA Araþtýrmasýna katýlan her ülkede sosyal köken ile doðuþtan olmayan, yani sonradan kazanýlan yetenekler arasýnda bir iliþki vardýr. Bu iliþki en bariz þekilde Almanyada ortaya çýkmaktadýr. - Japonya, Kore, Finlandiya ve Kanada gibi Almanyaya benzer konumdaki ülkelerde sosyal kökenle randýman arasýndaki iliþki - hem de üst randýman düzeyinde, yani seviye aþaðý çekilmeden - asgari düzeyde tutulabilmektedir. Yanda Pisa 2000 Zusammenfassung Zentraler Befunde s. 40tan alýnan diyagram her ülke içindeki en üst sosyal katman kökenli öðrencilerin % 25inin ortalama randýmanlarý ile en alt sosyal katman çocuklarýnýn % 25inin ortalama randýmanlarý arasýndaki farký gösteriyor. Þerit uzadýkça 1. Grup ile 2. Grup arasýndaki fark artýyor. Maþallah Almanya baþý çekiyor. 40 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Görüldüðü üzere, Alman olsun olmasýn alt sosyal katmanlarýn çocuklarý fýrsat eþitliðine sahip deðildir. Ancak Türk azýnlýðýnýn önemli bir bölümü alt sosyal katmanlara dahildir. PISA 2000 ... sayfa 34ten aktaralým: Uzun süre Almanyada kalmalarýna raðmen göçmen ailelerin sosyal yapýsý Alman ailelerinden belirgin bir fark göstermektedir. Bu ailelerde çocuklarla ilgilenen kiþilerin neredeyse 2/3'ü iþçi olarak ve bu 2/3'ün de yarýsý kalifiye olmayan iþçi olarak çalýþmaktadýr. BABA BANA KÝTAP OKU 41 Bu yaþ grubu öðrencilerinin Almanyada doðmamýþ anne-babalarýnýn daðýlýmý ise þöyledir (agy) Babasý Almanyada doðmamýþ 15 yaþ çocuklarýnýn yarýsý Almanyada doðmuþtur. Bu yaþ grubundaki göçmen gençlerin % 70i anaokulundan mecburi okul çaðýnýn bitimine kadar Alman eðitim kurumlarýna gitmiþlerdir. (Altýný çizmemizin nedeni, bu olmazsa olmaz koþullu yerine getirmek tek baþýna yetersiz kalmaktadýr.) Anne ve babasýnýn veya en azýndan birisinin Almanyada doðmuþ olmasýnýn çocuðun okul kariyerine olumlu etkide bulunduðu, aþaðýdaki diyagramda görülmektedir (agy, s. 38): 42 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Diyagramda Sonderschuleye ayrýlmýþ öðrenciler dikkate alýnmamýþtýr. Anne ve babasýnýndan her ikisi veya biri burada doðmuþ olanlarýn okul kariyerleri benzemekte, hemen hemen ayný oranda liseye gitmektedirler. Farklar Hauptschule ve Realschuleye iliþkindir. Ancak þunu da eklemek gerekmektedir: Eyalet Milli Eðitim Bakanlýklarý bu sorunlarý çözmek için somut adýmlar kararlaþtýrmýþlardýr. Tüm günlük okullar gündeme girmiþtir. Ýçinde bulunduðumuz ekonomik darboðazda bu isteklerin ne zaman ve ne denli gerçekleþtirileceði daha belirsizdir. Üç bölümlü okul sisteminde köklü deðiþiklikler yapmadan, çocuklarý tam gün okulda tutmak sadece kýsmi çözümler getirebilecek, kadýnlarýn iþ yaþamýna katýlabilmesine katkýda bulunacaktýr. Bunun çok yönlü faydalarý muhakkak olacaktýr. Ama gerçek ortadadýr her sosyal katmandan çocuðu uzun süre birlikte okutmak sosyal makasýn daha yavaþ açýlmasýna karþý en etkin önlemdir. Baþka ülkelerden de görüldüðü gibi bu bir yazgý sorunu deðil, önemli politik bir sorundur. Kaynaklarýn hangi amaçla, hangi sosyal katmanlara ayrýlacaðý sorunu. Politikanýn esas uðraþý alaný kimden ne kadar alýp, kime ne kadar verileceði deðil midir? Ama bunun da ötesinde her anne-babanýn çocuðu için yapacaðý çok þey var. Alt sosyal katmanlarýn etnik rengi Þimdi de arka planlarýnda göçmenlik olan aile çocuklarýna yönelik saptamalara bakalým (agy): - Annesi veya babasýndan biri Almanyada doðmuþ olanlarla her ikisi de Almanyada doðmuþ olan göçmen çocuklar arasýnda liseye gitme açýsýndan hemen hemen fark yok. Velilerinden biri veya ikisi Almanyada doðmuþ olanlarýn % 30undan fazlasý, velilerinin ikisi de yurtdýþýnda doðmuþ olanlarýn ise ancak % 15 kadarý liseye gidiyor. Birinci grupun % 25 kadarý ikinci grubun ise hemen hemen % 50si Hauptschuleye gidiyor. - Derinleþtirilmiþ analizler, ailelerin sosyal katmanlarý kontrol edildiði zaman eðitime katýlým þanslarý arasýndaki farklarýn azaldýðýný göstermektedir. Ayný okuma yeteneðindeki gençler karþýlaþtýrýldýðýnda göçmen ailelerden gelen gençlerin aleyhine bir durum gösterilememektedir. PISA E - Zusammenfassung sayfa 52de þu tesbit yapýlýyor: - Sosyal daðýlým adaleti sorunlarýnýn dar anlamda sosyal zayýf halk kesiminin göçle gelmesinin bir yan ürünü olduðu söz konusu olamaz. Ýletiþim diline BABA BANA KÝTAP OKU 43 eþdeðer düzeyde hakimse, göçmen aileden gelen bir gencin liseye gitme þansýnýn sosyal katmana daha az baðýmlý olduðu belirginleþmeye baþlamaktadýr. Ýlginç ve bir anlamda da yüreklendirici sonuç. Gerçi yukarda Bavyerada okul türlerine daðýlým tabelasýnda Türk gençlerinin ne kadar düþük oranda bu aþamaya vardýklarý görülüyordu. Ancak varma þansý var, bunun ön koþullarýnýn yaratýlmasý gerekiyor. Kasti, sistematik bir eleme olmadýðý tesbitine raðmen, bu alýntý liseye kadar çýkabilenleri kapsamýna alýyor. Bu kesimin etnik ve sosyal aidiyetini (her yabancý vasýfsýz iþçi olmadýðýna göre), ebeveynin eðitim düzeyini, teþvik yöntemlerini ayrýca tam bilemiyoruz, gerekli de deðil. Bizi ilgilendirenler en baþta, Hauptschulelere yýðýlanlar, Hauptschuleyi dahi bitiremiyenler, geçerli bir meslek eðitimi göremeyenler. Amaç, çocuklarýmýzýn hepsinin liseye gitmesi deðil, iyi bir meslek sahibi olmalarý: Ýster inþaat ustasý olsunlar, ister büroda memur, isterse mühendis, doktor. Yeteneklerine, becerilerine uygun, baþarýyla bitirebilecekleri bir meslek öðrenmeleri ve de öðrenmeyi, kendilerini geliþtirmeyi öðrenmeleri. Almanyada sokaklarda daha ayakkabý boyacýsý yok, sosyal yardým düzeyindeki ücretlere razý olan yok, ama bunu kabul ettirmek isteyenlerin cephesi sürekli güçlenmekte. Ýþsizliðin büyük bir bölümü yapýsal, vasýfsýz iþçiye gereksinim yok! Bunlarýn iþ bulma þansý yok! Ýlerde, pek yakýnda olacak, ama ayakkabý boyacýsý, bulaþýkçý olarak, orta hallilerin ucuz ev iþçisi olarak, ..., sýnýrsýz olanaklar ülkesi, rüyalar ülkesi Amerikada olduðu gibi, ve hayat boyu bir deðil iki, üç iþe koþturarak ve buna raðmen en geç de emekliliðinde sosyal yardýma muhtaç kalarak. Yanda Erste Ergebnisse aus IGLU s. 34ten alýnmýþ iki diyagram ailesel teþvik ve anne-babanýn eðitim durumuna dayalý olarak 4üncü sýnýf çocuklarýnýn yetenek daðýlýmýný gösteriyor. Ýlki sosyal statü baðlamýnda, ikincisi ise göçmen konumuna / ebeveynin doðum yerine göre. Birincide sosyal statüyle birlikte görülen düþüþ ikincide arkaplanýnda göç olmayanlardan olanlara doðru hemen hemen aynen görülüyor, iyi bakýlýrsa neredeyse çakýþýyor. Bu çakýþmayý daha iyi görebilmek için ilk tabeldaki ilk 5 sosyal statü grubunun okumaya iliþkin ortalamasýný çýkarýp ikinci tabeladaki göçmen olmayan grupla yani birinci sütunla karþýlaþtýrdýk. Ýkinci tabeladaki ikinci ve üçüncü sütün olan göç arkaplanlýlarýn ortalamasýný da birinci tabeladaki en alt sosyal katman ile karþýlaþtýrdýk. Bu bilimsel bir izah deðildir, ancak alt katmanlarýn etnik rengini beþ aþaðý beþ yukarý gösterme konusunda yararlý olabilir. Arkaplanýnda göç olanlarýn çoðunluðunun kim olduðunu ve bunlarýn da hangilerinin en çok alt katmanlarda bulunduðunu söylemeye gerek yok. 44 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien A1 A2 A3 A4 A5 A6 B1 B2 B3 Okuma yeteneði karþýlaþtýrmasý Kompetenzvergleich: Schicht - Migration 104 103 102,1 - Ýlk diyagramdaki ilk 5 sosyal katmanýn (A1 - A5) toplamýnýn ortalamasý ikinci diyagramdaki 1. sütun (B1: arkaplanýnda göç olmayanlar) ile nerdeyse denk düþüyor. Ýkisi de100ün üstünde. - Birinci diyagramdaki son sütun (A6: en alt katman) ikinci diyagramdaki 2.+3. sütunun (B2 + B3: arka planýnda göç olanlarýn) ortalamasý ile neredeyse denk düþüyor. Ýkisi de 95in altýnda. - Matematik ve doða bilimlerinde de durum hemen hemen ayný. 94 92 90 94,25 93,5 D. B2+B3 96 A6 98 B1 Lesekompetenz 100 Durchschnitt A1-A5 102 BABA BANA KÝTAP OKU Durchschnitt Schüler ( mind. 1 Eltern Teil im Ausland geboren unterste Schicht Schüler ohne Migrationsgeschichte Durchschnitt der ersten 5 Schichten 88 45 Evlerde reform gerekli AKA bülteni Team Sayý 14 September 2002de kýsa bir haberi özetle verelim: Yaprak 1,5 yýldýr, Nesrin 1 yýldýr Almanyada yaþýyorlar ve düzenli olarak Türk Genç Kýz Grubuna geliyorlar. Ýkisi de kýsa sürede Almanca öðrendiler, Übergangsklasseye gidiyorlar. Ayrýca grupta ev ödevlerine, Almanca ve Matematik derslerine destek veriliyor. Yapraðýn bir yýl sonra U7den sonra, Nesrinin ise gelecek yýl Realschuleye geçecekleri kesinleþti. Bu kýsa haber neyi gösteriyor? Çocuklarýn Almancalarý önemli, ama her þeyi belirlemiyor, çünkü ortam müsaitse kýsa zamanda öðrenebilirler. Okul baþarýsý için günlük Almancayý su gibi konuþmak da yetmiyor. Okul kariyerinin baþarýlý geçebilmesi için önemli olan, çocuðun öðrenme, kavrama, olay ve olgular arasýndaki iliþkileri kurabilme yeteneði, kýsaca biliþsel yeteneklerinin geliþim düzeyidir. Bu baðlamda okuyup anlama yeteneði anahtar yetenek, diðer alanlarý da etkiliyor. Okuyup anlama yeteneðinin geliþim temelleri küçük çocuklukta atýlýp sürekli geliþiyor. Huzurlu bir aile ortamý içinde, okumaya, kitaba pratikte soðuk yaklaþmayan, çocuðun öðrenme isteðini sürekli teþvik edip ona örnek olan ailelerde diðer yan faktörler de olumlu yönde geliþirse (Bkz. Çocuk Eðitimi Üzerine, AÇILIM) çocuðun okulda baþarýlý olmamasý için, yeterli Almancayý öðrenmemesi için bir engel yok demektir. Doðal olarak anne-babanýn iyi Almanca bilmesi kolaylaþtýrýcý çok büyük bir avantaj. Ama her þey bununla bitmiyor. Ayrýca - Alman toplumunun bize, bizim Alman toplumuna yaklaþýmýmýzý, velilerin eðitim düzeyini vs. hesaba katarsak - bugünden yarýna herkesin çok iyi Almanca öðrenmesini bekleyemeyiz. Bu hedef önemli! Yaþ ve diðer faktörlerden baðýmsýz olarak buna yaklaþmaya çaba göstermek þart! Çoðunlukla düþük ücretlerle yapýlan sunumlardan yararlanmak þart! Bunun için de bilgimiz ve yeteneklerimizin geliþip artmasýný deðerli bulmamýz gerekiyor. Çoðumuz Almanca öðrense, hatta iyi bilse dahi çocuðunun derslerine yardýmda ne çabuk sýnýrlarýna vardýðýný görecektir. Belki çocuklarýmýzýn derslerine doðrudan doðruya yardým mümkün olmayacaktýr, ama çocuðun yaþam, ders çalýþma ortam ve çerçevesini olumlu kýlmak, tutarlý kurallarla yan destekler vermek olanaklý. Ancak bugünden yarýna çocuk eðitimine yaklaþýmýmýzý deðiþtirme çabasý içine girmek zor. Fakat - alýþkanlýklarýn zorlu direniþine raðmen - mümkün! Yaþam öncelikleri sýrasýný buradaki koþullarý hesaba katarak gözden geçirmekte yarar var. Türkiyede - gördüðümüz ve iþittiðimiz kadarýyla - özellikle büyük kentlerdeki velilerin küçümsenemeyecek bir bölümü çocuklarýnýn okul geliþimiyle oldukça 46 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien sýký bir iliþki içinde. Devlet okul sisteminin doðru dürüst yürümemesi, ona koþut ikinci bir özel okul sistemini yaratmýþ. Bir üst okula girebilmek için öðrenciler kurslardan kurslara koþturuyor, hafta sonlarý da dahil ikinci bir okula gidiyor denebilir. Gerçi bütün sistem bir sonraki iyi bir okula/dala girebilme yarýþý üzerine kurulu. Çocuðun okul eðitim masraflarý aile bütçesinin çok önemli bir bölümünü oluþturuyor, bu iþlere ayrýlan zaman da gerçekten çok. Burada Türk okul sisteminin eleþtirisini yapmýyoruz. Ancak kabul etmemiz gereken bir þey, bizlerin burada neredeyse sýfýra yakýn masrafla bir çok olanaða sahip olmamýz. Bu olanaklara raðmen geldiðimiz nokta açýk. Okulda geri kalma baþlayýnca kurslar vs. yoluyla sorunu çözmeye çalýþýyoruz. Bu doðal, ancak bunca kurslara, bir yýðýn kurumun özverili destek çabalarýna raðmen varýlan düzey de ortada. (Ýnsanýn bunlar olmasaydý acaba hangi noktaya gelinirdi diye kendi kendine sorasý geliyor.) Kurs ve benzeri destek önlemleri aslýnda olaðandýþý durumlar için söz konusu olmalý. Tabî bizim durumumuz zaten olaðandýþý denebilir. Ancak böyle mi kalmak istiyoruz? Tabi ki hayýr! Olaðan olan ve hedef olmasý gereken çocuklarýmýzý küçüklükten öðrenmeyi öðrenmelerini saðlayacak konuma getirmek. Ve gerektiðinde kurslara da göndermek. Bu nedenle genç anne-babalarýn veya adaylarýnýn düþünmeleri gereken, büyüklerinin de - diþ gýcýrdatarak deðil - uymalarýnda yarar bulunan noktalarý bir daha toparlayalým: - Ne zaman evlilik? Meslek eðitimini bitirmeden ve iþ hayatýnda en az 4-5 yýl geçirmeden evlenmek, içinde bulunduðumuz koþullarda sýk sýk olumsuz sonuçlara yol açmaktadýr. Hiç olmazsa en az 25 yaþýna kadar eþ ve çocuk sorumluluðu taþýmadan gençlik çaðýný doya doya yaþamak her gencin hakký olmalýdýr. 25 yaþ bile esasýnda evlilik sorumluluðunu taþýmak için gerekli olgunluk açýsýndan oldukça erkendir. Ayrýca evliliðin gerektirdiði ve süreklilik içerebilecek maddi koþullarýn yaratýlmasý da önem taþýmaktadýr. Evlilik kararý anne-babadan alýnacak maddi yardým ve destekler hesaba katýlmadan verilmelidir! Yani yeni bir hane, tüm sorumluluk çiftte, ama kararlar da! - Kiminle evlilik? Bu soruyu sormak abes kaçýyor gibi gelse de, deðildir. Tabî ki, herkes istediði ile evlenecektir. Bunun tartýþmasý bile olamaz. Masraflarýný bir yana býrakýrsak, evlilik ve eþ seçimi kolay bir iþ deðil. Neredeyse herkesin gönlünde yatan, hayat boyu koklayabileceði bir hayat arkadaþý bulmak BABA BANA KÝTAP OKU 47 ve mutlu bir birliktelik kurmak. Koklamak deyip geçmemek gerekir, bu sözü tam anlamýyla almakta yarar var. Çünkü iyi gün var, kötü gün var, saðlýk var, hastalýk var. Neþe, üzüntü, tasa ve sevinç var, var da var. Ve tüm bunlarý paylaþabilmek var. Gülü seven dikenine katlanýr. Ama o gül onun için gül deðilse veya istediði gül deðilse, dikenine neden katlansýn? Bu nedenle kimin eþ olarak seçileceði son kertede sadece evlenecek kiþilerin özgür kararý olmak zorundadýr. Çocuklarýmýzýn evlenecek olgunluða eriþtiklerini varsayýyorsak, doðru eþ seçecek olgunluða vardýklarýný da varsaymak zorundayýz. Eþ seçimini biz belirliyorsak, çocuðumuza güvenimiz olmadýðýný, onu baðýmsýz kararlar verecek düzeye gelecek yönde eðitemediðimizi alenen kabul etmiþ oluruz. Çünkü onun yanlýþ karar vereceði, yanlýþ seçim yapacaðý düþüncesi yakamýzý býrakmaz. Anne babasý tarafýndan eþi seçilmiþ kýz-erkek genç veya onlarý kýrmamak için razý olmuþ genç de nihayet baðýmlý bir kiþiliðe sahip olduðunu içersemiþ, özümsemiþtir, boynuna takýlý itaat zinciri ile kendi yaþadýklarýný neredeyse aynen gelecek kuþaklara aktarmaya namzet bir kiþiliðe sahiptir. Bundan bu tür evliliklerin mutsuzlukla son bulduðu anlamýný çýkarmamak gerekir. Ýnsanlar bu ortamlarda da medenice bir birlikteliðin koþullarýný yaratma becerisi gösterebiliyorlar, ama sonu hüsranla biten örneklerin sayýsý da çok. Bu tür hüsranlarýn nedenini bizde töre böyledir, geleneklerimiz böyle diye açýklayýp teselli bulmaya çalýþmak yetmez. Ne tür duygular yaþadýklarýný hüsrana uðrayanlara sormak gerekir. Evliliðe aracýlýk yapmak, eþ bulmakta güçlük çekenlere destek olup önerilerde bulunmak aslýnda hayýrlý bir iþtir. Zorlamak ise hayýrsýz. - Ne zaman çocuk? Önceden tanýþýyor olsalar, hatta önceden arkadaþlýklarý olmuþ olsa dahi sürekli bir çatý altýnda yaþamak en olumlu karakter özelliklerine sahip iki insan için de kolay bir þey deðildir. Birisi kabak dolmasý sever diðeri karnýyarýk. Ýlk heyecanlar durulmaya baþladýðý zaman hoþa gitmeyen yanlar yavaþ yavaþ batmaya baþlar. Çiftlerin birbirlerini anlayýp yaklaþmalarý bir yýðýn itiþip kakýþmayý gerektirir, ancak bunlar sonunda iki tarafýn da kazançlý çýkacaðý bir uzlaþmaya varmak mümkündür. Bu da zaman gerektirir. Ýçinde kaybetmiþ olma hissiyle evliliðini sürdürmek durumunda kalanlar mutlu olamazlar, mutlu da edemezler. Bu çocuk eðitimine güçlü bir þekilde yansýr. Bu nedenle insanlarýn Biz birbirimize uygun deðiliz, anlaþamýyoruz, iki medeni insan gibi ayrýlalým, herkes kendi yoluna gitsin! diyebilme þansýna sahip olmalarý gerekir. Ancak çocuk olduðu zaman bu çok çok güçleþir. Çocuk yapmadan geçirilecek bir kaç yýl, birlikteliði 48 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien sýnamak için önemlidir. Yüzlerini dahi görmeden birbirleriyle evlendirilen bir yýðýn çift, gül gibi geçinip yaþýyordu! diyenler muhakkak çýkacaktýr. Buna verilecek yanýt ancak Eski çamlar bardak oldu! olabilir. Zaman ve mekân deðiþti, insanlar da, beklentileri de. Mutlu bir ortam içinde yetiþen çocuklarýn mutlu olma ve iyi teþvik görme þanslarý çok daha yüksektir. Kendisiyle ve eþiyle barýþýk insanlar hiç bir baský olmaksýzýn evlerine baðlý olurlar, huzurlarý yerindedir, durmadan gözleri dýþarda olmaz, dýþ sosyal yaþamlarýný ev yaþamlarýný sarsmayacak þekilde dengeli tutarlar. Kendileri keyf alýrlar, bunu eve de yansýtýrlar. Çocuklarýna ayýracaklarý zamanlar kendilerine kayýp gibi gelmez, bunu kendilerinin de bir þey kazandýklarý keyfli bir uðraþý olarak algýlarlar. Bu nedenle çocuklarýnýn mürüvvetini görmek isteyen büyükler torunlarýnýn mürüvvetini hemen görmek, bir an önce bu sevinci yaþamak için genç çiftlere baský yapmamalý, aksine aceleniz yok, önce birbirinizi sýnayýn diyecek olgunluðu göstermelidirler. Buraya bir þey de eklemekte yarar var: Almanyada çocuk sayýsý ile aile refahýnýn iliþkisi bariz. Fazla çocuklu ailelerin - kadýnýn da çalýþma þansý neredeyse tamamen ortadan kalktýðý, masraflar arttýðý, devlet yardýmlarý belirli bir aþamadan sonra yetersiz kaldýðý vs. vs. için - yoksulluða düþme tehlikesi çok daha fazladýr. Yoksulluk ortamý sevgi ortamýný da yok etmekte þiddet ortamýný körüklemektedir. Aile planlamasýnda çocuk sayýsýný onlara ayýrabileceðimiz/ayýrmaða razý olduðumuz zaman kapasitesini de hesaba katarak yapmakta yarar var. - Nasýl çocuk eðitimi? Çocuk eðitimi baþlý baþýna bir konu. ÇOCUK EÐÝTÝMÝ ÜZERÝNE adlý küçük broþürümüzde önemli bazý alanlarýna iliþkin kýsa bilgiler var. Burada sadece BEBnin genel dil ve düþünme eðitimi kitaplar, kaðýt, boya, kalem, makas gibi þeylere iliþkin eleþtirisini anýmsayalým: Bunun Türkçeye aktarýmý þöyle de olabilirdi: Türk ebeveyn okul öncesi çaðda çocuklarýyla az oynuyor, onlara kitap okumuyor dolayýsýyla düþünme geliþimini desteklemiyor, kaðýt-kalem, boya, makas gibi araçlarla çocuklarýnýn beceri ve yetilerinin geliþimi için çaba sarfetmiyor, bu nedenle de çocuklarý okulda baþarýsýz oluyor. Bu sözlerle ifade belki haksýz; adil olmayan ve acýmasýz bir genelleme. Bu azýnlýðýmýzýn ezici çoðunluðu için bu boyutlarýyla kesinlikle geçerli deðil. Ama azýnlýðýmýzýn azýmsanmayacak bir azýnlýðý için geçerli olabilir. Bana ne onlardan! demek mümkün, diyenler de muhakkak var. Paçayý kurtarmak için, etnik kökenini bile gizlemeye çalýþmak mümkün. Bunda BABA BANA KÝTAP OKU 49 ayýplanacak bir þey yok. Herkes nihai aþamada kendinden sorumlu. Ama bazý yaþam alanlarýnda bireysel çözümler yetmiyor, gerçek bazen insan istemese de gelip yakasýna yapýþýyor. Devletin bu alanda yönlendirici destek ve teþvik vermesi gerekir, ama bunun hem sorunun boyutlarý açýsýndan yetersiz kalacaðýný ve hem de toplumsal kasalarýn tam takýr kuru bakýr olduðu bu dönemde gerçekçi olamayacaðýný düþünmek gerekir. Bu alanda azýnlýk örgütlerinin yapabileceði þeyler ise çok: Çocuk lobisi anlayýþýný toplumsal bir kavram ve hareket haline getirmek, somut çözüm sunumlarý yapmak. Bunun aciliyetini ve gereðini kavramýþ insanýmýz ve kuruluþumuz gerçekten pek çok, somut giriþimleri olanlar da var. Ancak bu giriþimleri toplumsallaþtýrmak, temenni deðil uzun vadeli ve kalýcý sunumlarla, projelerle zenginleþtirip hedeflerini aileler içine taþýmak gerekiyor. Taban örgütlerimizin, kýsaca senin, benim, bizlerin devlet kurumlarý karþýsýnda parayla telafi edilemeyecek bir avantajý var: Kol kýrýlýr yen içinde kalýr anlayýþýný aþmýþ kuruluþlarýmýzýn söylemlerinin kabul edilebilme ve samimiyetle özümsenme þansý - gerekçesi ne olursa olsun - çok kez kuþkuyla karþýlanan devlet sunumlarýnýn þansýndan kýyaslanamayacak kadar yüksektir. Bu bir. Buna ek olarak, bu düzeye ulaþmýþ hareketlerin devlet katýnda duyulma þansý ve yaptýrým gücü de çok yüksektir. Bu da iki. Bitirirken Baþa dönelim: El yordamýyla Yaklaþýk iki yýl önce bu iþe baþlamadan kuþkularým yoktu dersem doðru olmaz. Projenin esas amacý azýnlýðýmýz içinde yadsýnamayacak bir gerçek olan aileiçi þiddeti azaltmaya yönelikti ve hala da öyle. Bu zaten baþlý baþýna bir sorun. Ezici çoðunluðumuz þiddeti iyi bulmama ve kýnama eðilimindedir. Ancak elastikiyete izin vermeyen bir anlayýþa da takýlý olanýmýz az deðil: ailenin eleþtirilemez kutsallýðý. Bu konuda akan sular duruyor. Ýsteyenler dahi sonuçlarýndan çekinip tartýþmaya sunmaktan kaçýnýyorlar. Bunun karþýsýnda bir de neredeyse dövüþen her çocuðun hesabýný kamuoyunda vermek gibi bir halet-i ruhiye söz konusu. Tabi ki, Türkiyenin uluslararasý konumu ve durumu da bizim yaþamýmýzý ister istemez olumlu/ olumsuz etkiliyor. Bir yandan kamusal baský azýnlýðýmýz üstünde damoklesin kýlýcý gibi sallanýp duruyor, bir de buna tepki olarak kendine bakmayý yadsýyan ve sonucunda da kendinde hiç bir deðiþiklik yapmadan bir takým kamu düzenlemeleriyle sorunlarýmýzýn çözülebileceðini telkin eden yaygýn anlayýþ. Öte yandan þu durumda þunu, bu durumda da bunu yapacaksýn! anlamýnda üç satýrlýk reçeteler bekleyen özverili bir sosyal yardýmcýlar ordusu. Görevini bihakkýn yapmak isteyenler için pek iç açýcý ön koþullar deðil bunlar. 50 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Gerçekten çok kýsýtlý maddi ve personel olanaðýyla yürüyen proje çalýþmalarýnda bu kuþkularý daðýtacak geliþimler oldu: - Siyasi yelpazenin içinde þu veya bu þekilde daðýlmýþ gurup ve kuruluþlarýmýz esas çalýþma amaç ve alanlarý ne olursa olsun - kuþkularý dahi olsa, derece derece de olsa - konuya açýklar, saðlýklý bir yaklaþým söz konusu. (Profesyonel sosyal kurumlarý ve çalýþanlarýný bahsetmiyorum, onlar meslek icabý yapýyor denebilir, ama bu çoðu için geçerli deðil! Yaklaþým içten!) - Bu kuruluþlarýmýzýn gönüllü personel ve maddi potansiyelleri küçümsenemez, doðal olarak bu olanaklarýný esas amaçlarý yönünde kullanacaklar. Ama - suni farklýlaþtýrmalarý kaale almazsak - çocuklarýmýzýn perspektifini deðerlendirmeleri, hemen hemen ayný: Saðýnda da ayný solunda da, orta yolcusunda da. Bazý kadýn gruplarý ise kendilerini gönüllü yardým çalýþmalarýna adamýþlar. Bunlar da önemli kaynaklarý bir araya getirebiliyorlar: Konunun insani boyutlarýna inanmalarý gerekiyor. - Basýnýmýzýn ilgisi sansasyonelliði aþan boyutlarda. Candan destek veriyorlar. Büyük bir günlük gazetemizin iki kez yaptýðý broþür tanýtýmýndan sonra sadece Münih dýþýndan mektupla, faksla, telefonla, e-maille talepte bulunan anne-baba, öðretmen ve bazý sosyal çalýþmanlarýn sayýsý 100'ü aþýyor. Büyük bir rakam deðil, ama az da deðil! 100 ile 250 arasýnda broþür isteyenlerin sayýsý az deðil. Destek vermek istiyorlar. - Özellikle ilkokullarda yaptýðýmýz toplantýlarda ve de özellikle anneler kulaða kýrýcý gibi gelse de - açýklýkla dile getirilen konularýn bilincindeler, zaten çözüm arayýþý içindeler, çeliþki içindeler. (Babalar okullara pek uðramýyorlar! Zaten sorun bu demek yetmiyor, çalýþmalarý bu alana yoðunlaþtýrmak gerekiyor.) - Yakýn iliþkiler içinde bulunduðum uzman arkadaþlarýn meseleye ilgi ve angajmaný maddi beklentilerini kat kat aþan bir düzeyde, yüreklerindeki sýzýyý görüyorsunuz, yaþýyorsunuz. - ....... Tabî ki her þey güllük gülistanlýk deðil! Olumluluklar sürtünme kaybýný kat kat aþýyor. Amaç insanlarý deðiþtirmek olamaz, amaç çocuklarýmýzý güçlü kýlmak. Bunun için üretken yöntemleri tanýtmak gerek. Ama bu yöntemlerin uygulanmasý deðiþimlere yol açar kuþkusu olabilir. Deðiþim biz istesek de oluyor, istemesek de! Gençler yollarýný arayýp buluyorlar. Bunlar sadece ne bize ne de Türkiyeye özgü geliþimler. Zamanýn akýþýna karþý yürüyenler ise bulunduklarý basamakta dahi kalamýyorlar. BABA BANA KÝTAP OKU 51 Amaç, aileler içinde çeliþki yaratmak olamaz, çeliþkili geliþimlerin aile içinde en az hasar yaratmasýna, aile bütünlüðünün saðlýklý temeller üzerine oturtulmasýna çalýþmak olabilir! Amaç, saðlýksýz deðer yargýlarý tartýþmalarýna giriþmek olamaz! Amaç, bu zaman ve mekânda baþarýnýn yollarýný birlikte arayýp bulmak, bu yönde itkiler vermek olabilir! Bu yolda hatalar da olacaktýr, gerilemeler de. Yalnýz sosyal ordu reçete beklemiyor, herkes bekliyor. Ýþin kötü yaný: bu iþin reçetesi yok! Herkes kendi reçetesini yazmak zorunda. Yapýlabilecek en iyi þey, bilebildiðimiz kadarýyla sebep-sonuç iliþkilerini açýklamak, çýkmaz gibi görünen sokaðýn çýkýþlarýna iþaret etmek. Bu sürece girenler çýkýþ kapýsýndan nasýl gireceðini, oradan yola nasýl devam edeceðini kendisi bulmak durumunda. Azýnlýk örgütleri ne yapabilirler? Onlarýn yapacaðý ilk þey, düþünen, aktif, gönüllü, özverili ve örgütlü kesim olarak, profesyonel sosyal kurumlardan farkla maddi olanaklarýný saðlama yaratýcýlýðýna sahip kesim olarak cesaret vermek, korkularý aþmaya yardýmcý olmak, model etkinliklerle yönlendirmek, ..... vs. olabilir. Bunun için esas hedeflerinden vazgeçmelerine gerek yok, çocuklar için biraz daha yer açmalarýna gerek var. O kadar! Bir baþlangýç olarak Münihte akla gelen sýrasýyla ne tür etkinlik ve önlemler düþünebilir? - Babalarý sorumluluklarý için kazanmak amacýyla Baba bana kitap oku gibi yinelenen bir plakat kampanyasý. En azýndan birbiriyle anlaþma þansý yüksek gruplar tarafýndan birlikte yapýlmasý en yol gösterici ve ucuz bir yöntem. - Belediye Kütüphanesi ile irtibat kurmak, Türkçe çocuk kitap listesini edinmek ve daðýtmak, ödünç verilen oyunlarýn hiç olmazsa en önemlilerini iþlevleriyle öneri listesi halinde tanýtmak, oyun kurallarýný Almancasý yetersiz anne-babalarýn da öðrenebilmeleri için - yoksa - Türkçeleþtirip kütüphanenin kullanýmýna sunmak. (* Bkz. Kaynaklar) Tek tek birey ve gruplar da yapabilir, bedavaya yakýn yöntem. Genç anne gruplarýna ulaþabilen kurumlar/kiþiler bunlarý uygun bir zamanda - belki de Türkçe konuþan kütüphane memuru ile randevu alarak götürebilirler - üyelik koþullarý ve nasýl üye olacaklarý, nasýl ve hangi kitabý/ 52 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien oyunu ödünç alýp geri verecekleri gösterilebilir. Bir defa kendisi yapan kolay kolay unutmaz, çoðaltman da olur, baþkalarýný da yönlendirir. Çok etkin ve bedava bir yöntem. - Büyük oyuncak firmalarýna eðer yoksa (Türkiyede satýlanlarda var) oyun kurallarýný Türkçe olarak da eklemelerini önermek, gerektiðinde bazýlarýný ücretsiz hazýrlayýp sunmak. Denemeye deðer yöntem, satýþ þansý belirleyici olduðu için bilinemez. - Çocuk kitaplarý yarýþmasý: Bu toplumun gereklerine yönelik modeller oluþturmak, okumayý ve yazý diliyle uðraþmayý teþviðe yönelik (örneðin Türkçe bitkileri, hayvanlarý, iþ hayatýný ve ekonomik yaþantýyý, alet ve aygýtlarý, para ve alýþ-veriþi, rakamlar dünyasýný ... vs. vs. tanýtacak, kitap seçimini yönlendirme iþlevi taþýyan, biliþsel yetenek teþvikine iliþkin, ama belki de ek sayfalarý ile çocukla iletiþimimizde biz anne-babalarýn da bilgisini dolaylý yoldan artýracak, ufkunu geniþletecek çocuk kitap örnekleri), kazananlara küçük ödüller vermek, çocuk kitabýný kamuoyumuzda konu etmek, kitabý basýp ücretsiz daðýtmak ... Topluca yapýlmasý en yol gösterici, etkin söylem ve anlamlý ve de daha ucuz yöntem. - Federal, bölgesel ve yerel düzeydeki dergi ve gazetelerden düzenli çocuk kitaplarý ekleri hazýrlayýp sunmalarýný, çocuk kitaplarý yarýþmasý düzenleyip ödüllendirmelerini rica etmek, gerektiðinde somut önerilerle özellikle içerik ve iþlev konusunda destek olmak. Tek tek denenebilir, topluca bir istek geldiðinde zaten konuya duyarlý olan basýnýmýz kuþkusuz büyük katkýda bulunabilir, hatta bir gelenek yaratabilir. - Torunuma kitap okuyorum: Büyük anne ve baba kuþaðýný, bu büyük potansiyeli, torunlarýyla, komþu dost çocuklarýyla vakit geçirirken kitap okumalarý için kazanmak, bu konuda duyarlý kýlmak . - En güzel hediye, çocuk kitabý: Çocuklara yaþýna uygun kitaplarý hediye etmek, bu konularda önerilerde bulunmak - Oyun deyip de geçme þeklinde oyunun belirleyici geliþimsel iþlev ve önemini ön plana çýkarmak: Yayýn, kurs ve toplantý türü etkinlikler: Hangi oyun, hangi el iþleri, nasýl, ne zaman ...? Hangi oyuncaklar? Nasýl? .... Anne-babalarla somut alýþtýrmalar: Kendi yaptýðýný unutmama eðiliminden yararlanmak. Bu, ucuz hatta bazen sadece materyal parasýna çýkarýlabilecek sunumlarý tek tek kuruluþlar küçük çapta yapabilirler, dýþardan uzman destek arayýp BABA BANA KÝTAP OKU 53 bulabilirler. Türk eðiticilerin sayýsý artýyor, zaten bu iþ için Türkçe bilmeye bile gerek yok. Oyun ve oyuncaklarý kolay ve ucuz edinme olanaklarý, bu konuda aileler arasý dayanýþma, mümkünse merkezi etkinlikler ... - Baþlangýç rehberi paketi: Her yeni doðan çocuðun anne babasýna ulaþabilen kurumlarla iþbirliði içinde (örneðin Nüfus Memurluðu, Gençlik Dairesi, örneðin Münih Baþkonsolosluðu ...) ve bu ailelerle destek ve danýþma iliþkilerini sürdürebilecek bir çerçevede bir iyi ki doðdun paketi vermek. Bunun içinde neler olabilir?: Saðlýk, geliþim, kazadan korunma, oyunlar, el iþleri ve materyalleri, kitaplar (hangileri, nasýl okunur, soru ve konuþma örnekleri) ... vs. konusunda bilgi donanýmý veren, Nereden, nasýl bilgi ve destek alýrým, önemli sorularýmý gerektiðinde Almanca nasýl söylerim? sorularýna yanýt veren mevcut materyaller ve yeni hazýrlanabilecek sürekli geliþtirilen küçük materyaller, ailenin yapacaðý harcamalarý yönlendirmek amacýyla en az ilk üç yaþa iliþkin bir kaç örnek oyuncak, bir kaç çocuk kitabý ... Topluca davranýldýðýnda iþ adamlarýný maddi ve materyal destek için kazanmak - biraz reklam olanaðý da - tanýyarak mümkün olabilir. - Önerileriniz?: - .................. Bu çalýþmalarda büyük iddialarla ortaya çýkmak, tüm iyi niyetlere raðmen yapýlamama tehlikesini, dolayýsýyla hüsrana uðrama rizkini içerir. Adý küçük, etkisi adýndan büyük, fakat yapýlmasý mümkün, süreklilik içeren ve bu nedenden de güven verip destek kazanacak etkinlikler tercih edilmelidir. Küçük iþleri baþaranlar, büyükleri de baþarýrlar. Uzun soluklu gürültüsüz-patýrtýsýz küçük iþler kalýcý meyva verirler. Yapanlarýn saygýnlýðý da kalýcý olur, kuruluþlarý da güçlenir. Bu kuruluþlar sadece azýnlýk açýsýndan güçlenmezler, saydam sunumlar sonucu yetkili kurumlar nezdinde kredi ve güvenilirlikleri artar, yavaþ-yavaþ kaynaklarýn aðzý da açýlýr. Biz bu kadar yaptýk ve yapmaya da devam edeceðiz. Hani kendi kendine yardýma yardým ilkesi, iþte ben görevimi yaptým ve yapýyorum. Muhattabýn benim ve yeterliyim. Gönüllü katkýlar önemli, ama sýnýrlý! Aç kesenin aðzýný! denebilir, bastýrýlabilir. Ýnsanlarý ben sana demedim mi? öðütleri, verilen akýllar deðiþtirmiyor! Ama gerçeðin yüzüne bakmadan da harekete geçmek zor, bu arada verilen kayýplar da çok. Doðal olarak gerçekleri düþünmek bile istemeyenler olacak, gözünün önünden kovup rahatlamaya çalýþanlar olacak. Bundan çekinecek, yýlacak 54 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien bir þey yok. Sabýrsýzlýkla taban örgütlerinden gelecek dürtüleri bekleyenler ise pek pek çok. Sadece teselli, temenni ve talep düzeyinde kalmadan ben bu iþte varým diyenlerin önünü kimse kapatamaz! Topluluðumuzun iç devinim ve dinamizmi bizlere hadi baþla davetini yapýyor. Kaynaklar 1 Erste Ergebnisse aus IGLU, Schülerleistungen am Ende der vierten Jahrgangsstufe im internationalen Vergleich - Zusammenfassung ausgewählter Ergebnisse, Hamburg April 2003, www.erzwiss.unihamburg.de/IGLU/home.htm 2 PISA-E - Ergebnisse und Folgerungen Schule und Bildung in Bayern 2002, Statistik 2000/2001 zum Unterricht für Kinder aus den Entsendestaaten, für Aussiedler-, Asylanten- und Flüchtlingskinder in Bayern an Grund- und Hauptschulen Lehrerinfo 11, 02/03 Förderung ausländischer Schülerinnen und Schüler an den Grund- und Hauptschulen im Freistaat Bayern, Türkçe de var: Temel Okullarda Anadil Tamamlama Dersi Bayerisches Staatsministerium für Unterricht und Kultus, www.km-bayern.de Burada okullarla ilgili çok detaylý bilgi var. 3 Ausländerintegration in Bayern - Folgebericht , April 2003 Bayerisches Staatsministerium für Arbeit und Sozialordnung ..., www.stmas.bayern.de 4 PISA 2000 - Die Länder der Bundesrepublik Deutschland im Vergleich - Zusammenfassung zentraler Befunde, Max-Planck-Institut für Bildungsforschung, 2002 PISA 2000 - Zusammenfassung zentraler Befunde, Max-Planck-Institut für Bildungsforschung, 2001 PISA 2000 - Die Studie im Überblick, Max-Planck-Institut für Bildungsforschung, 2002 www.mpib-berlin.mpg.de/pisa/ * Münih Blediye Kütüphanesine oyunlarýn Türkçe kurallarý olup olmadýðýný sorduk. 80li yýllarda 16 oyun için kurallarý çevirdiklerini, aradan geçen zamanda Türkçe kurallara olan talebin neredeyse sýfýr olmasýndan dolayý artýk çevirmediklerini bildirdiler. Kütüphaneleri desteklemeyi, olanaklarýný tanýtmayý - iyi oyunlarýn ne denli pahalý olduðu da düþünülürse - bizlerin de görevi. Olanaklar kullanýldýklarý sürece sunuluyor, kullaným arttýkça sunum da artýyor. Kullanýlmayan olanaklar ise yitiriliyor. ** Diyagram ve tabela yukarda 2 numaradaki ikinci ve üçüncü kaynak ile Die allgemeinbildenden Schulen in Bayern Schuljahr 2001/02, Volksschulen sayfa 29dan yararlanýlarak hazýrlandý. Ayrýca yararlý iki adres: - Lernen für das Leben - Erste Ergebnisse der internationalen Schulleistungsstudie PISA 2000, OECD, 2001, www.pisa.oecd.org - www.grundschulverband.de BABA BANA KÝTAP OKU 55 Ek I: Günlük gazete, taz Nr. 6952, 13.1.2003, sayfa 14ten Eti Senin Araþtýrmalar þunu göstermektedir: Almanyadaki tüm Türk hanelerinin yüzde 20sinde çocuklar þiddet kullanarak eðitilmektedir. Bu otoriter eðitim stili bireyselleþmiþ bir toplumda iþlevsel deðildir ve sadece okulda sorunlara yol açmamaktadýr. Röportaj: Edith Kresta ve Alke Wierth taz: Siz Federal Eðitim Bakanlýðý adýna Türk ailelerinin eðitim yöntemleri hakkýndaki bir araþtýrma üzerinde çalýþýyorsunuz. Çalýþmanýzdan ne sonuç bekliyorsunuz? Hacý Halil Uslucan: Arkasýnda yatan neden, federal hükümetin þiddet içermeyen eðitimin göçmenler tarafýndan da kabul edilmesini saðlama çabalarý. Bugüne kadarki bulgular Türk kökenli ailelerde eðitimde þiddete Alman ailelerden daha sýk baþvurulduðunu göstermektedir. Araþtýrmalara göre tüm Türk hanelerinin neredeyse yüzde 20sinde þiddet mevcuttur. Bu her beþ çocuktan birinin dövüldüðü anlamýna gelmektedir. Bu Türk eðitim stilinin bir parçasý mýdýr, yoksa þiddet göçün yarattýðý baský altýnda mý ortaya çýkmaktadýr? Ýki faktür birleþmektedir. Eðitim stilleri baðlamýnda bakýldýðýnda kollektivist tarým toplumlarýnda, yani grubun bireyden daha önemli olduðu toplumlarda itaat eðitiminin ve de þiddet biçimini alan eðitimin iþlev görebildiði görünmektedir. Ancak bu, bireyselliðin çok daha güçlü bir özellik olduðu, baðýmsýzlýðýn ve kendine özgü yaþam planlamasýnýn daha önemli olduðu ileri toplumlarda anlamýný yitirmektedir. Ayný zamanda Almanyadaki göçmenlerde deðerlerin ebeveyn tarafýndan çocuklara aktarýmýnýn Türkiye Türklerinden daha güçlü olduðu görünmektedir. Bunun da bir anlamý vardýr: aileler gurbette saflarýný sýklaþtýrmaktadýrlar. Peki bu toplumda iþlevsel olabilecek eðitim stili ne olabilir? Eðitim stilleri araþtýrmalarý otoritativ eðitimin çocuk ve gençler için en iyi geliþim olanaklarýný sunduðunu göstermektedir. Otoritatif eðitim bir yandan çocuða karþý sýcak duygusal iliþkiler sürdürmekte, onu desteklemekte, öte yandan ise açýk-seçik kural ve ölçüler koymaktadýr. Bu þekilde yetiþtirilen çocuklarýn en iyi geliþim ön koþullarýna sahip olduklarýný okul randýman testleri de göstermiþtir. Otoriter, yani cezalandýrýcý ve otoriter tutumla Sen kendi kendine kurallar koyamazsýn mesajýný vererek çocuðun özdeðer duygusunu köreltici eðitim olumsuz sonuçlar vermektedir. 56 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Ýþlevsel olmayan bu eðitim sistemi neden hala sürmektedir? Anne-babanýn Türk veya Türk olmamasýndan baðýmsýz olarak, geliþim psikolojisi araþtýrmalarýna göre iþlevsel olmayan eðitime götüren faktörler, örneðin ebeveynin düþük eðitim düzeyi, genç yaþta olmasý, yoksulluk ve de kendi yaþadýðý þiddettir. Bunlar da Türk annelerinde sýk sýk rastlanan birleþmiþ rizk durumlarýdýr. Çoðunun kendisi daha çocuk denecek yaþtadýr, kendilerinin duygusal desteðe gereksinimi vardýr, ama o durumda iki hatta üç çocuða bakmak zorundadýrlar. Eðitim düzeyine gelince: Türkiyeden buraya gelen bir çok annenin sadece ilk okul eðitimi vardýr. Bunlar, duygusal anlamda iyi anne olsalar dahi, eðitim düzeylerinden dolayý burada çocuklarýný okul konusunda destekleyecek durumda deðildirler. Sosyal durum ne gibi bir rol oynamaktadýr? Yabancýlar arasýnda iþsizlik yüzde 20 ile Almanlarýnkinin iki katýdýr. Yani bunlar yoksulluktan daha çok maðdurdurlar. Kendi aldýklarý eðitime gelince: Eðitimde þiddet Türkiyede hala burada olduðundan çok daha fazla kullanýlmaktadýr. Ve anne-babalar bilinçli eðitim araçlarýna sahip olmadýklarý zaman daima kendilerine uygulanmýþ eðitim stillerine baþ vurmaktadýrlar. Okula gelindiði zaman eðitim stilleri birbiriyle çatýþmalý olarak karþýlaþmaktadýrlar Türkiyede babalar çocuklarýný öðretmene teslim ettikleri zaman söylenen bir deyim var: Eti senin, kemiði benim. Babanýn yetkileri böylece öðretmene emanet edilmektedir. Türk babalarýndan okulun burada çok baþý boþ býrakýldýðý, öðretmenlerin kendilerini kabul ettiremediði sýk sýk duyulmaktadýr. Bu, özellikle daha yaþlý olan ve kendileri öðretmeni bir otorite rolüyle içersemiþ olan, öðrenci-öðretmen iþbirliði içinde, diyalog içinde öðrenilebileceðini tahayyül edemeyenlerin izlenimidir. Bu farklý eðitim anlayýþlarý çocuklara da sorun yaratmakta mýdýr? Bunlarýn birbiriyle uyuþumsuzluðunu, anne-babalarýnýn görmüþ olduklarý ve çocuklarýna vermeye devam ettikleri eðitimin kendileri için artýk yaþanýp anlaþýlamayacaðýný hissetmektedirler. Bu durum, otoriteyi yýkan, söz konusu çocuk ve gençleri, kontrol bilincinin geliþmesini engelleyecek ve ne yapacaklarýný bilmeyecek hale getirecek kadar tereddütte býrakan çeliþik bir durumdur. Bu tutumu þu takip eder, bu eyleme þu tepki gelir. Bu da bazý okullarda öðretmenlerin mücadele etmek zorunda kaldýklarý sýnýrlarý yitirme durumuna mý yol açýyor, en baþta da görünürde hiç bir sýnýrý algýlamayan Türk gençlerinde mi söz konusu? Bunun arkasýnda son yýllarda pek deðiþime uðramamýþ olan belirli bir erkeklik BABA BANA KÝTAP OKU 57 anlayýþýnýn yattýðýný zannediyorum. Bu sarsýlmasý en zor bir kale gibi. Erkeklerin duygularýný göstermemesi, kendilerini sadece sertlik ve saldýrganlýk yoluyla kabul ettirebilecekleri, bu maço anlayýþý hala sürmektedir. Gençlerin bakýþ açýsýndan durum þu: yüksek bir gerilim içindeler ve de çoðu kez kendileri hakkýndaki görüþleri çabuk bozulup yýkýlma eðilimi gösteriyor. Çok çabuk þiddete eðilim gösteriyorlar, çünkü yoksa Sana pazarlýk yapmayý teklif ediyorum. Gel konuyu görüþelim dedikleri takdirde veya amaca yönelik akýlcýlýkla davranýp Bu bana sopa atar, en iyisi aðzýmý çok açmayayým durumunu kavradýklarý takdirde biliþsel açýdan yumuþamýþ olacaklarýný düþünüyorlar. Türk ve bir çok Arap genci bu geri çekilmeyi, bu amaca yönelik akýlcý hesabý erkeklere yakýþmaz buluyorlar. Kendilerine meydan okunduðu zaman bunu kabul etmeyi, bir güç göstergesi, erkeklik göstergesi olarak görüyorlar. Bu eðilimin ayrýca babalar tarafýndan da pekiþtirildiði düþünülebilir. Anne-babalarýn kendileri, geldikleri kültürlerden bilip tanýdýklarý cinsler arasýndaki ayrýmýn yumuþayýp azalmasý karþýsýnda terdeddüte düþmektedirler. Bu anlayýþýn sarsýntýya uðradýðý durumlarda, dünyaya çeki-düzen vermek, dünyanýn karmaþýklýðýný sadeleþtirmek amacýyla suni ayýrým sýnýrlarý çekmektedirler. Yani bu da bir kuþaklararasý çatýþma mý? Bu hem bir kuþak ve hem de kültür çatýþmasý. Alman gençleri de geliþim döneminde zorluklarla karþýlaþmaktadýrlar - bireyselleþme süreci hepsini ilgilendirmektedir. Bunun bir taraftan yaþamýn saydamlýðýný yitirmesi açýsýndan olumsuz yanlarý, ama diðer taraftan bir dizi seçeneklerimizin olmasý, öncüllerimizden daha özgür olmamýz açýsýndan da olumlu yanlarý da var. Türk gençleri bireyselleþme sürecinin olumsuz sonuçlarýný kendileri taþýmak, ama olumlu sonuçlarýný da anne-babalarýna kabul ettirmek zorundadýrlar. Burada herkesi ilgilendiren bir kuþak çatýþmasý bir kültür çatýþmasý ile örtüþmektedir. Entegrasyonun arzu edilen hýz ile geliþmemesinin bir nedeni de budur. Türk gençleri çok hýzlý entegre olduklarý zaman bu anne-babalara kendi kültürlerine yabancýlaþmak anlamýna gelmektedir. Bu sürecin sürtünmeler olmaksýzýn yürümesi mümkün deðildir, daima kaybetme deneyimleriyle baðlantý içindedir. Öðretmenler nasýl tepki göstersinler? Otoriter mi olmalarý gerekiyor? Tut kulaðýný çek demek bir gerileme olur. Öte yandan istedikleri gibi davranmalarýna göz yumup sadece diyaloða girmek denenirse karþý tarafýn gözünde zaaf göstermiþ olursun. Somut konuya iliþkin bir otorite, yani öðretmenlerin daha bilgi ve deneyimli olduðu anlamýnda bir otorite daha uygun olur. Türk kültüründe öðretmenin sadece kuvvetli bir el, baba simgesinin bir uzantýsý olmayý aþan bir rolü vardýr. Öðretmen þahsiyeti aþýrý olumlu bir 58 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien çaðrýþým yapar; öðretmen [sadece ders vermez kiþilik - AP] eðitimi verir, o neredeyse bilgedir. Alman öðretmenlerin kiþilik eðitimi vermemeleri, aksine sadece bilgi aktarýmýnda bulunmalarý bir çok Türk ebeveyni tereddüte düþürmektedir. Alman toplumunun bu durum karþýsýnda nasýl davranmasý gerekir? Türk anne-babalarýný eðitime ve de modern eðitime iliþkin bilgiler konusunda - tabî iþaret parmaðý ile deðil - güçlendirmek, olanaklardan biridir. Eðitim stilleri bunu, þunu uygulayacaðýz denen belirgin kurallar deðildirler, aksine alýþkanlýklar sonucu uygulanan bir þeydir, daimi bir durumdur. Bu, Peki, artýk çocuðumu býrakayým koþsun þeklindeki bir karar verme süreci üzerinden çözülemez. Ben bir eðitim stilinin içinde bulunduðu baðlamdan söz ettim. Bu, gelinen kültür için bir anlam taþýmaktaydý. Burada bir anlamý olmadýðýný, burada çocuklarý itaate yönelik, kuru deðerleri takibe yönelik eðitmenin iyi olmadýðiný, bunun da güven kaybý ve anne-babaya olan baðlarýn kesilmesi ile bir ilgisi olmadýðýný onlara açýklamak gerekir. Ancak evlenip buraya gelen ve daima burada iþlevsel olmayan eðitim stillerini ithal eden anneler var. Ve iþin daha iyi bilincinde olmasý gereken babalar da çocuk eðitimini onlara býrakýyorlar. Bu tür evlilikler deðiþime karþý bir direnme deðil midir? Tabî, burada çoðunluk kültürüne karþý mesafeler üretilmektedir. Burada bir yandan cinsel namus, yani cinsel açýdan temiz olma, öte yandan da bir kadýnýn birisine baðlý olmasý anlamýndan baðýmlýlýk bir rol oynamaktadýr. Genç erkekler ve sadece onlar deðil, çoðu kez onlarýn anne ve babalarý da þu görüþtedirler: Bu kadýn bize daha çok itaat eder, bir kaç yýl büyük aile çerçevesinde, ortak hanede yaþamayý kabul eder. Onun bir yandan evin kýzý gibi ev iþlerini, öte yandan oðullarýna eþlik yapmasý ve de annelik yapmasý beklenir. Bunlar, baþka gerçekleri de tanýyan, durum sýkýþýk ve gergin olduðu zaman kendi ana-babasýna sýðýnma olanaðý olan, ayný zamanda Alman kamuoyunu, Alman kurumlarýný tanýyan buralý bir kýz karþýsýnda belki de kabul ettirilemeyecekleri istemlerdir. Bu tür bir kadýn getirmek, modernite karþýsýnda teslim olmak mýdýr? Mümkündür, bu þekilde baþýmýz daha az aðrýr, daha az uzlaþma yapmak zorunda kalýrýz diye düþünüyor olabilirler. Eþit haklara sahip bir hayat arkadaþýna duyulan ihtiyaç demek ki büyük deðil? Bu tipik modern bir düþüncedir: Eþit haklara sahip olma düþüncesi ve de hem dýþarýya ve hem de içeriye yönelik olarak saydam olduðumuza dair, BABA BANA KÝTAP OKU 59 hem dýþ dünyaya yönelik kiþiliðimizle ve hem de özel yaþamýmýza yönelik kiþiliðimizle bir bütünlük teþkil ettiðimize dair olduðumuz gibi olma/otantik olma düþüncesidir. Bu anlayýþlarýn kollektivist kültürlerde kendilerini daha kabul ettiremedikleri kanýsýndayým. Bunlarda dünya anlayýþý kamusal mekâna yönelik ve özel mekâna yönelik olarak, kadýnlara iliþkin mekâna ve erkeklere iliþkin mekâna yönelik olarak çok daha güçlü biçimde yapýlandýrýlmýþtýr. Bunlar Türklerde etkinliði çok daha güçlü fakat büyük çapta da azalmýþ kýstaslardýr. Burada modernitenin bir sorunu da rol oynamaktadýr: bireysel çatýþmalar, tek tek bireyler bunun gerilimini yaþamak zorunda kalmaktadýr, ancak çoðu kez kendileri ne tür çatýþmalar tarafýndan yönlendirildiklerinin farkýna varmamaktadýrlar. Özeleþtiriye, deðiþime açýklýk Türk topluluðunun büyük kesimlerinde mevcut mudur? Özeleþtiri konusuna gelince: Yüksek sesle dýþa vurulursa kendi hareket etme yeteneðini yok etmiþ olursun, kendi kendini tereddüte düþürürsün. Kimliðinin belirli bölümlerinden vazgeçmek, daima bugüne kadarki kimliðinin zayýflamasý anlamýna gelir. Yeni kimlik genel olarak hiç bir zaman eski kimliði eskimiþ bir deriyi üstünden sýyýrýr gibi kazanýlmaz. Bunlar daha çok göze batmadan arkaplanda geliþen çakýþma süreçleridir, bunlar karar verme süreçleri deðildir. Kaba bir þekilde, þimdi baþka bir hayat sürdürmeye karar verdim, kýzýmý, oðlumu baþka türlü yetiþtireceðim denmez. Deðiþimlerin olmakta olduðu belirgindir; bu deðiþimler konusunda anne-babalar gençlerden daha fazla zorluk çekmektedirler. Bazýlarý var olana sýký sýkýya sarýlmakta ve deðiþimin hýzýný yavaþlatmak istemektedirler. Belki de bu konuþmayý iki, üç kuþak sonra bir daha yapmak zorunda kalacaðýz ve uzun kesite bakarak gerçekten neyin deðiþtiðine bakacaðýz. (Psikolog Hacý Halil Uslucan, Sachsen-Anhalt eyaleti tarafýndan finanse edilen Sosyal Çözülmelerin Sonucu Olarak Gençlik Þiddeti adlý projenin yöneticisidir.) 60 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Ek II : Çocuðunuz çokdilli mi yetiþiyor? Anne-babalar için bilgiler Wächst Ihr Kind mehrsprachig auf? - Informationen für türkisch sprechende Eltern - Die Originalfassung in deutscher Sprache wurde erstellt vom Arbeitskreis Sprachentwicklungsstörungen Isserlin Akademie e.V. Dünyadaki insanlarýn çoðu iki dilli veya çokdilli yetiþmektedir! Ýki dil öðrenmek çocuðunuz için bir kazançtýr. Genellikle çocuklar büyük bir sorun yaþamadan bunu baþarmaktadýrlar. Çokdillilik ne demektir? Çokdilli yetiþmenin bir çok yolu vardýr. Örneðin: - Çocuðun Polonyalý babasý çocuðuyla Polonyaca, Alman annesi de Almanca konuþur. - Almanyada yaþayan bir Ýspanyol ailesi evde Ýspanyolca konuþur. - Çocuðun Ýsveçli babasý çocuðuyla Ýsveçce, Ýngiliz annesi de Ýngilizce konuþur, çocuk anaokulunda Almanca öðrenir. Çokdilli geliþimin kendine özgü özellikleri var mýdýr? Çocuklar deðiþik dillerin telafuzunu, kelime haznesini ve dil bilgisini öðrenirler. Doðal olarak her iki dili de ayný derecede iyi konuþamazlar. Örneðin: - Bir Türk çocuðu anaokulu oyunlarýný Almanca olarak iyi bir þekilde açýklayabilir. Buna karþýn aile içindeki bir kutlamayý da Türkçe olarak daha iyi anlatýr. Çokdillilik her çocuk için zorlu bir görevdir. Ýki dil sistemi yavaþ yavaþ öðrenilmek zorundadýr. Dili anlarken ve kullanýrken telafuzunu, kelime haznesini, dil bilgisi ve cümle yapýsýný da öðrenmek gerekir. Ayrýca çocuk konuþurken günlük konuþma diline iliþkin özellikler ve kültürel özelliklere de dikkat etmek zorundadýr. Doðuþlarýndan itibaren iki dilli yetiþen çocuklarýn, - daha geç konuþmaya baþlamalarý - önce bir dili daha sonra da diðer dili kullanmalarý - her iki dili de baþlangýçtan itibaren kullanmalarý mümkündür. Bazý çocuklar iki dili birbirine karýþtýrarak konuþurlar; yani bir dilde bilmedikleri sözcükler yerine diðer dildeki karþýlýðýný kullanýrlar. Bu tür özel durumlarýn olmasý belirli bir süre doðaldýr. Ancak bir dilde veya her iki dilde ortaya çýkan belirgin ve uzun süreli sorunlarýn ciddiye alýnmasý ve nedeninin araþtýrýlmasý gerekir. Çocuðunuzun konuþma geliþiminde neler olaðandýr, hangi belirtiler olaðan deðildir? Çokdilli çocuklarýn konuþma geliþimine iliþkin kýstaslar kabaca þunlardýr: - Çocuk ikinci doðum günü civarýnda yaklaþýk 50 kelime kullanabilir. Ýki dilli bir ortamda ise bu yaklaþýk yarým yýl gecikmeyle gerçekleþebilir. - Üç yaþý civarýndaki çocuk en azýndan üç kelimelik cümlelerle bir dilde kendini ifade eder. - Dört yaþýndaki bir çocuk aile dýþýndaki kimselerle konuþup anlaþabilir. - Çocuk düzenli olarak anaokulu, okul gibi kurumlarda Almanca duyuyor ve konuþuyorsa, yaklaþýk bir yýl sonra kendini iyi bir þekilde Almanca ifade edebilir. BABA BANA KÝTAP OKU 61 Çocukta konuþma geliþimine iliþkin olumsuz belirtiler: - Çocuðun konuþmaya az ilgi göstermesi - Uzun süre konuþmaktan kaçýnmasý - Kendine (resimli) kitaplar okunmasýný istememesi - Az veya hiç soru sormamasý - Yanlýþ anlaþýlmalarý ender olarak veya hiç açýklýða kavuþturmamasý - Dinleyen kiþinin hangi dili anladýðýný dikkate almadan dilleri birbirine karýþtýrmasý - Konuþmayý çok geç öðrenmesi Özet olarak: Çocuðunuz belirgin biçimde farklý bir dil geliþimi gösteriyorsa veya dilsel geliþiminde göze çarpan olumsuz belirtiler mevcutsa, çocuðunuzun konuþma yeteneðini etraflýca kontrol ettirmeniz gerekir. Olumsuz belirtilerin olasý nedenleri Konuþma geliþimine iliþkin olumsuz belirtilerin her zaman açýkca anlaþýlan bir nedeni yoktur. Çoðu kez bir çok neden birlikte etkide bulunurlar. En sýk rastlanan nedenler þunlardýr: - Ýþitme sorunlarý: Bazý çocuklarýn uzun süre iþitme sorunlarý vardýr veya duyduklarýný yeterince deðerlendirip anlayamazlar. Buna iliþkin olasý belirtiler örneðin sýk sýk üþütme veya orta kulak iltihaplanmasý olabilir. - Dil geliþimi bozukluklarý: Özellikle konuþmayý öðrenirken diðer çocuklardan daha büyük zorluklar çeken çocuklar vardýr. Bu sorunlar hem anadilin ve hem de ikinci dilin öðrenilmesinde ortaya çýkarlar. Çokdilli geliþime doðru yaklaþým Çocuðunuz iki dilli yetiþiyor: Böylece çocuðunuza özel fýrsatlar sunumuþ oluyorsunuz! - Çocuðunuzla anadilinizde konuþunuz. - Çocuðunuzun konuþma sevincini destekleyiniz, anlatmaya teþvik ediniz. - Anlattýklarýný dinleyiniz. - Konuþmasý için cesaretlediriniz, anlattýklarýna yönelik sorular sorunuz. - Çocuðunuz konuþurken bir hata yaparsa düzeltmeyiniz, aksine cümleyi doðru olarak tekrarlayýnýz, örneðin Orada metro dediyse Evet, metro oradan geliyor deyiniz. - Sofrayý kurmak, giyinmek, alýþ-veriþ yapmak, oyun oynamak veya resimli kitaplara bakmak gibi günlük uðraþýlarýnýzda çocuðunuzla konuþunuz. - Unutmayýnýz: Televizyon seyretmek konuþma geliþimini teþvik etmez. - Dilleri mümkün olduðunca birbirine karýþtýrmamaya, ayýrmaya çalýþýnýz: Örneðin, anne veya baba çocukla her biri kendi anadilinde konuþur veya evinizde kendi dilinizde konuþursunuz, çocuk da anaokulunda Almanca konuþur. Sorularýnýz için aþaðýdaki yerlere baþvurabilirsiniz: - Çocuk veya ev doktoru - Kulak-Boðaz-Burun doktorlarý (HNO-Ärzte) - Ýþitme Sorunlu Çocuklar Ýçin Danýþmanlýklar (pädaudiologische Beratungsstellen) - Erken Teþvik Merkezleri (Frühförderstellen) - Eðitim Danýþmanlýklarý (Erziehungsberatungsstellen) - Özel-Pedagojik Teþvik Merkezleri (sonderpädagogische Förderzentren) 62 AÇILIM - Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Herausgeber AÇILIM - präventive Arbeit mit Migrantenfamilien Das Projekt hat schwerpunktmäßig das Ziel, - Migrantenfamilien für Fragen der Erziehung und Gewaltprävention zu sensibilisieren und sie für Angebote der Jugendhilfe zu öffnen, - Selbsthilfepotentiale und bürgerschaftliches Engagement der Betroffenen zu stärken, und - Einrichtungen der Jugendhilfe beim Zugang zu Migrantenfamilien zu unterstützen. AKA - Aktiv für interKulturellen Austausch e.V. Ziele des Vereins sind, - einen Beitrag zur Verbesserung der Lebensbedingungen der ausländischen Mitbürger-Innen und zur Verständigung zwischen Deutschen und AusländerInnen zu leisten. - die gesellschaftliche Anerkennung der in Deutschland tatsächlich existierenden multikulturellen Gesellschaft zu fördern, - sich für rechtliche, politische und soziale Gleichstellung und gesellschaftliche Teilhabe der nichtdeutschen BürgerInnen mit demokratischen Mitteln einzusetzen, - den Austausch und die Verständigung zwischen den einzelnen Kulturen zu fördern. Ausländischer Elternverein München e.V. (Yabancý Veliler Derneði) Das Ziel des Vereins ist es, - ausländische Eltern für Probleme und Nöte von Kindern und Jugendlichen im Prozess ihrer familiären und schulischen Sozialisation zu sensibilisieren und sie bei der Lösung dieser Probleme zu unterstützen, - um der Vertiefung der Integrationsprozesse zwischen deutschen und nichtdeutschen Bevölkerungsgruppen in München beizutragen, Risiken und Chancen des Zusammenlebens in einer multikulturellen Gesellschaft bewusst zu machen. BABA BANA KÝTAP OKU ÇOCUK HAKLARI Çocuklarýn, - þefkat, sevgi, saygý ve anlayýþ görme, - yeterli beslenme ve saðlýk bakýmý, - bir ad sahibi ve bir ülkenin vatandaþý olma, - güvenli bir ortam içinde saðlýklý, yoksulluk ve yoksunluktan uzak yaþama, - öðrenme, gereksinim ve yeteneklerine uygun bir meslek eðitimi yapma, parasýz eðitim görme, - anne ve babanýn her ikisi tarafýndan da sevgi, þefkat görme ve bakýlma, güvenli bir ev ortamýna sahip olma, - özel yaþamlarý ve onurlarý konusunda saygý görme, - kendilerini ilgilendiren her konuda karara katýlma ve düþündüklerini söyleme, - gereksinim duyduklarý tüm bilgileri edinme ve görüþlerini yayma, - savaþ ve felaket zamanlarýnda öncelikle korunma - þiddet, istismar, ihmal ve sömürüden korunma - oynama, dinlenme ve sanatsal eylemlerde bulunma, kiþisel yeteneklerini geliþtirme - bedensel ve zihinsel engelleri varsa yaþama aktif olarak katýlabilmeleri için özel bakým ve teþvik görme - ulusararasý barýþ ve evrensel kardeþlik bilinci içinde yetiþme, - ýrk, renk, dil, din, cins ve kökenlerinden baðýmsýz olarak tüm çocuk haklarýndan eþitçe yararlanma haklarý vardýr. Schul- und Bildungsberatung International Goethestr. 53 80336 München Tel.: 089-233 268 74 63 Okulda baþarý, okuyup-anlama yeteneðinin geliþimine baðlý - Okuyup anlama yeteneði anahtar yetenek, diðer kapýlarý açan yetenek - Okuyup anlama yeteneði geliþmiþ çocuklar, matematikte de iyi, doða bilimlerinde de - Okuyup anlama yeteneðinin düzeyi düþünme süreçlerini, olay ve olgular arasýndaki karmaþýk iliþkileri anlama düzeyini belirliyor, geleceðimizi belirliyor - Okuyup anlama yeteneðinin temeli ilk okuldan çok önce atýlýyor. - Okuma-yazma genel olarak ilk okulda öðreniliyor, ama Almanyada - evinde 100den fazla kitap bulunan aileden, yani kitap okunan evden gelen ilk okul 4. sýnýf çocuðu ile 100ün altýnda kitabý olan aileden gelen çocuk arasýndaki okuyup anlama yetenek geliþim farký yaklaþýk bir yýl. 15 yaþ grubu çocuklarýnda bu fark 2 yýla çýkýyor. Makas açýlýyor. - anne-babasý tarafýndan kendisine sýk sýk kitap okunmuþ ve büyütülmüþ ilk okul 4. sýnýf çocuðu ile kendisine hemen hemen hiç kitap okumadan büyütülmüþ çocuk arasýndaki okuyup anlama yetenek geliþimi farký 1 yýldan bayaðý fazla. - kendine ait 100den fazla kitabý olan, yani okuma isteði uyarýlmýþ ve desteklenmiþ ilk okul 4. sýnýf çocuðu ile 11den az kitabý olan çocuk arasýndaki okuyup anlama yetenek geliþim farký yaklaþýk 2,5 yýl. - okumaya yaklaþýmý sýcak ve yoðun olan anne-baba evinden gelen ilk okul 4. sýnýf çocuðu ile okuma ile iliþkisi düþük aile evinden gelen çocuk arasýndaki okuyup anlama 64 AÇILIM1- Präventive Arbeit mit Migrantenfamilien yetenek geliþim farký neredeyse yýl.