röportaj - Arma Elektropanc

Transkript

röportaj - Arma Elektropanc
> editörden
Necmi YILDIZ
Satın Alma Müdürü
Elektrik Mühendisi
Değerli dostlarımız,
Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini, yazılarımda konusunu ettiğim projelere başlama ve bitirme haberlerinin çokluğu ile
bir kez daha idrak ediyorum. Geçtiğimiz
üç ay içerisinde üç projemizi; Rixos The
Palm Dubai, Radisson Blu - İstanbul Asia
ve Acıbadem Akasya Projelerini tamamladık. Aynı süre içerisinde de Pulkova St.
Petersburg Havalimanı ve Bakü SOCAR
Yönetim Binası ihalelerini kazanarak işe
başladık. Yani her yönüyle bereketli bir
üç ay geçirdik.
BAE’deki iki işimiz; Bab Al Qasr Otel ve
Rezidans Binası ile Rixos The Palm Dubai
(eski adıyla Al Fattan Otel) “Middle East
Electrical Rewards” organizasyonu tarafından 2011’in En Büyük 5 Elektrik Projesi kategorisinde ödüle layık görüldü.
Öte yandan Abu Dhabi Havalimanı Midfield Terminal Binası Projesi’nin Teknik
Müteahhitlik işi ihalesi için dünyanın
önde gelen inşaat şirketleri ile güç birliği
yaparak devler liginde olduğumuzu bir
kez daha ilan ettik.
TÜİK verilerine göre Türkiye’nin Şubat
ayı dış ticaret açığı 5,9 milyar dolar ile
geçen yılın aynı ayına göre 1,5 milyar
dolar geriledi. Gene TÜİK verilerine
göre, ülkemizin yılın ilk iki ayında enerji
ithalatına akıttığı dövizin %72’sini enerji
ithalatı oluşturdu. Hukuk Müşavirimiz
Sn. Avukat İlker ULAŞ da yazısında, aynı
konuyla bağlantılı olarak, yeni yasalaşan
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’ni ele alıyor ve hükümetin alternatif
enerji kaynakları yanı sıra HES ve nükleer santral ihaleleri peşinde koşarken,
enerji tasarrufunun da bu maliyetleri
azaltmadaki katkısını anlayarak çıkarttığı, yönetmeliğin detaylarını işliyor.
Teknoloji köşemizdeki konuk yazarımız
Chloride Masterguard Satış Müdürü Sn.
Serkan Turgut da aynı konuyu ele alarak
“Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü” konulu yazısı ile dünyadaki fosil
yakıtların azalmasıyla ters orantılı olarak
her geçen gün önemi artan enerji tasarrufunun önemi ve çözüm önerileri üzerinde duruyor.
Bu sayımızdaki röportaj konuğumuz
YTÜ Makine Fakültesi emekli öğretim
üyesi, değerli hocamız Sn. Prof. Nurullah GÜLTEKİN. Seyyahname köşemizde
ise Satın Alma Bölümü çalışanımız, aynı
zamanda YTÜ Elektrik Mühendisliği bölümü öğrencisi, genç bir mühendis adayı
Serkan ÇAKIR’ın dil öğrenmek için yaptığı Amerika gezisini zevkle ve özenerek
okuyabilirsiniz.
Sağlıcakla kalın…
1
Ocak - fiubat - Mart
Bir önceki yazımın satır aralarında birçok
Avrupa şirketinin Türkiye’de ortaklıklar
aradığından bahsetmiştim. Aslında bu
bahsin ardında –resmileşmesine ramak
kalmış- AE-Imtech ortaklığının ipucu
vardı. Yönetim Kurulumuz, şirketimizin
%80 hissesini Hollanda merkezli, dev
bir Teknik Servis Sağlayıcı olan Imtech
firmasına satışı için ön imzayı attı. Böylelikle her fırsatta dile getirdiğimiz global
bir şirket olma hedefimizde son adıma
gelmiş olduk. Imtech firması ise, hedefi
olan Rusya ve Ortadoğu’ya girme fırsatını
AE vasıtasıyla yakalamış olacak. Elektromekanik sektöründe büyük bir heyecana
sebep olan bu ortaklığın, AE ve Imtech
ailelerine hayırlı olmasını diliyoruz.
AE ARMA-ELEKTROPANÇ
www.arma-elektropanc.com.tr
Kapak Fotoğrafı: Mitişi Krasniy Kit
Alışveriş Merkezi
Dergi Adı: AE Magazin
İmtiyaz Sahibi
AE Arma-Elektropanç A.Ş. adına
Demir Özkaya
Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni ve
Yazı İşleri Müdürü
Necmi Yıldız
Yayın Kurulu
Demir Özkaya, Turgay Ertan, Necmi Yıldız,
Hakkı Önem, İlker Ulaş,
Serdar Yüksel, Burcu Kızılhan
Yönetim Yeri
Fulya Mah. Vefa Deresi Sok. No.11 34394
Şişli / İSTANBUL
T: +90 212 275 54 84 (pbx) • F: +90 212 274 06 41
[email protected]
Rusya Federasyonu Temsilcisi
Suat Önder Yıldız
T: +7 495 775 01 49
[email protected]
Birleşik Arap Emirlikleri Temsilcisi
Yavuz Güvener
T: +971 2 628 22 40
[email protected]
14
Proje /Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi
Veysel Bilgin
22
Görsel Yönetmen
Sezen Erkorol
Basım
İkon Yay. ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Çoban Çeşme Cad. No:12/11
Kağıthane / İSTANBUL
T: 0212 294 23 31 • F: 0212 294 46 32
Yayın Türü
Yerel süreli yayın. Üç ayda bir yayınlanır.
Basım Tarihi
Nisan 2012
Röportaj / Prof. Nurullah Gültekin
Hakkı Önem
içindekiler
30
38
Teknoloji / Enerji Tasarrufu İçin Optimum
UPS Çözümü - Serkan Turgut
34
Seyyahname / Amerika Birleşik Devletleri
Serkan Çakır
42
Hukuk Penceresi / Binalarda Enerji
Performansı - İlker Ulaş
1 Başlarken / Editör
Necmi Yıldız
4 Yönetim Kurulun’dan Mesaj
6 İmtech’ten Mesaj
10 Kısa Kısa
14 Proje / Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi
Veysel Bilgin
20 Global Bakış / Yeni Elektronik İcatlar
Turgay Ertan
22 Röportaj / Prof. Nurullah Gültekin
Hakkı Önem
Edebi Köşe / Boris Pasternak
Hakkı Önem
30 Teknoloji / Enerji Tasarrufu İçin
Optimum UPS Çözümü
Serkan Turgut
34 Hukuk Penceresi / Binalarda Enerji Performansı
Yönetmeliği - İlker Ulaş
38 Seyyahname / Amerika Birleşik Devletleri
Serkan Çakır
42 Edebi Köşe / Boris Pasternak
Hakkı Önem
46 Basında Biz
48 AE Ailesi’nden
> Yönetim Kurulu’ndan Mesaj
AE Arma-Elektropanç’ın değerli iş ortakları,
Hollanda merkezli halka açık teknik servis sağlayıcı Imtech ile, yüzde 80 hissemizi devir etmek üzere ortaklığa ilk adımları atmış bulunuyoruz. Ancak, firmamızın gerek yönetim anlayışı gerekse yönetim kadrosunda
hiçbir değişiklik söz konusu değildir. Imtech firması 5,1 milyar Euro cirosu ve 28.600 çalışanı ile dünya
çapında elektrik, elektronik, mekanik ve bilgi-iletişim teknolojileri alanlarında çözümler sunan bir firmadır.
Bu ortaklığın amacı, sayın müşterilerimize çağdaş teknik çözümleri, gerek mevcut projelerinizde gerekse
de yeni alacağınız işlerde sunarak, teknik skalamızı geliştirmek ve sizlere de yoğun rekabet ortamında fark
yaratma imkânı sağlamaktır. Imtech’in güçlü finansal yapısı ve enerji teknolojileri; enerjinin verimli kullanılması, atık su arıtma ve değerlendirme, data merkezleri, tıp teknolojisi, endüstriyel çözümler ve endüstriyel
otomasyondaki güçlü bilgi birikimi ile, gerek Türkiye’de gerekse de şirketimizin faaliyet gösterdiği; Rusya
Federasyonu, Türki Cumhuriyetleri, Orta Doğu Ülkeleri pazarlarında ve diğer yeni gelişen pazarlarda, son
teknolojik çözümleri sunar hale gelmemizin ve sizlerin de yeni açılımlarınızın bir güvencesi olacaktır.
AE Arma-Elektropanç’ın bugünkü mevcut ortakları görevlerinin aynen başında olup, her zaman siz değerli
müşterilerimizin yanında ve eskisinden daha güçlü partnerlik anlayışı içinde, Sizlerle birlikte çalışmaya devam edeceklerdir.
En derin saygılarımızla,
Ocak - fiubat - Mart
Kemal Kızılhan
4
Medih Ertan
Hasan İnce
Demir Özkaya
Asım Coşkun
5
Ocak - fiubat - Mart
AE Arma-Elektropanç ve Imtech arasındaki ortaklık sözleşmesinin imza töreni<
> İmtech’ten Mesaj
Message from Imtech <
Güçlü Ana Firma, Kendi Büyüme Gücüne
Tam İnanç: IMTECH
Imtech: strong mother, faith in its own
growth strength!
1993 yılında ‘doğuşu’ ile başlayan 28.600 çalışanıyla
Imtech’in tarihi, yenilikçi kapasite, profesyonel çalışma ve
azimli müşterilerin başarılı karışımından oluşan bir başarı
hikayesidir. Teknolojiyle büyülenen insanların hikayesidir. Bu insanlar teknolojinin; çalışma yöntemlerini geliştirebileceğine, hayatı daha yaşanabilir hale getireceğine
ve dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğine gerçekten
inanan insanlardır. Kendi vizyonuna, misyonuna ve becerilerine inanan ve bunları diğer insanlarla paylaşabilen ve
paylaşmaya istekli insanlardır. Imtech’in hikayesi büyüme
ve kendi gücüne inanma hikayesi olduğu kadar kendi teknolojisinin de başarı hikayesidir.
The story of Imtech (28.600 employees) from its ‘birth’
in 1993 is the story of a successful mix of innovative
capacity, driven professionals and ambitious clients. It is
the story of people who are fascinated by technology. Of
people who firmly believe that technology can improve
working procedures, make life more pleasant and make
the world a better place. People who believe in their own
vision, mission and drive, and who are eager and able to
share these with other people. The story of Imtech is the
story of the success of technology itself as well as the story
of growth and having faith in your own strengths.
Başlangıç Noktası
Imtech’in nasıl başladığını açıklamak için 1854 yılına geri
dönmemiz gerekir. 19. Yüzyılın ikinci yarısında dünya
birçok teknolojik icatla çalkalanıyordu: elektrik, motor
yakıtı, telefon, merkezi ısıtma. Bu dönemde Imtech’in
ataları ve ana şirketleri doğdu. İleri görüşlü girişimciler
büyük değişimlerin yakın olduğunu hissettiler ve bu onları teknik hizmetlerde uzman ve yenilikçi işyerleri kurmaya teşvik etti. Bu tüm Avrupa’da yaşandı. Örneğin
Hollanda’da kurucu atamız Jan Jacob van Rietschoten
1860 yılında daha sonra başarılı bir şekilde büyüyecek
olan Van Rietschoten & Houwens adında yenilikçi, teknik bir firma kurdu. 1808 yılından önce kurulan başka bir
Hollanda firması olan Van Buuren de bu dönemde büyümeye başladı. Almanya’da ROM - Rudolf Otto Meyer ve Rheinelektra Technik 1858 ve 1874 yıllarında kuruldu,
Genesis
To explain how Imtech was started, we need to go back
to 1854. In the second half of the 19th century, the world
was turned upside down as the result of a large number
of technological inventions: electricity, the fuel engine,
the telephone, central heating. It was during this period
that the parent companies and predecessors of Imtech
were born. Visionary entrepreneurs sensed that great
changes were at hand and this prompted them to establish
innovative businesses that specialise in technical services.
This happened all over Europe. In the Netherlands, for
example, Jan Jacob van Rietschoten, our founding father,
launched an innovative technical enterprise in 1860, an
enterprise that would later grow into the successful Van
Rietschoten & Houwens. Another Dutch company, Van
Buuren, established as early as 1808, started flourishing
at this time. In Germany, ROM - Rudolf Otto Meyer - and
Rheinelektra Technik were established in 1858 and 1874
respectively, and in the US, Westinghouse was founded in
1886. All of these were initiatives that would develop into
highly regarded companies. The other part of this book
provides a summary of the history of these, our oldest, as
well as other predecessors of Imtech.
The I and M of Imtech
Two reputable Rotterdam-based trading and shipping
companies, Internatio (1863) and Müller (1878), also
played a pivotal role in the establishment of Imtech. These
two enterprises had been operating independently for
some time, but decided to merge in 1970. Around 1990,
Internatio-Müller (IM) consisted of a conglomerate of
businesses, of which some 35 specialised in technology.
All of them were mono-disciplinary specialised in
electrical or mechanical solutions.
Ocak - fiubat - Mart
Kraliyet Donanması’nın iki yeni uçak gemisinin güvertesinde teknoloji
çözümleri / Technology solutions on board of two new aircraft carriers
of the Royal Navy
Imtech = E + ICT + M
In 1995, René van der Bruggen - the current CEO of
Imtech N.V. - laid down the multidisciplinary vision in
a strategic blueprint. The blueprint from 1995, Imtech’s
birth certificate as it were, describes the cooperation
between businesses in the field of electrical engineering,
information and communication technology as well as
6
06-09 İmtech mesaj.indd 6
4/20/12 5:08 PM
> İmtech’ten Mesaj
Message from Imtech <
Westinghouse Birleşik Devletler’de 1886 yılında kuruldu.
Tüm bunlar birçok şirketi geliştirecek girişimlerdi. Bu makalenin sonraki bölümleri Imtech’in diğer ve en eski atalarının olduğu kadar tarihinin de bir özetini içermektedir.
Imtech’in I ve M harfleri
İki saygın Rotterdam ticaret ve sevkiyat şirketi olan Internatio (1863) ve Müller (1878) de Imtech’in kuruluşunda
önemli bir rol oynamıştır. Bu iki şirket bir süre bağımsız
olarak çalıştılar ancak 1970’te birleşmeye karar verdiler.
1990 yılı civarında Internatio-Müller (IM) teknolojide uzman 35 adet şirketten oluşmaktaydı. Bu firmaların tamamı
yalnızca ya elektrik ya da mekanik çözümlerde uzmandı.
İlk Yıllar
Imtech’in ilk yıllarında (1995 ve hemen sonrası) E ve M
şirketleri birlikte çalışmaya başladı ve bu da yavaş ama
emin bir birleşme sürecine önayak oldu. Ayrıca bu dönem şirketlerin yeni teknoloji aktiviteleriyle karşılaşmalarının ilk patlak verdiği dönemdir. Önceleri bunlar ‘Telematikler’ ve Teknik Otomasyon olarak bilinmekteydi
ancak daha sonra isim Bilgi ve İletişim Teknolojisi (ICT)
olarak değiştirildi. Imtech ICT’nin potansiyelini erken fark
etmiştir. Birçok yenilikçi ICT oyuncusu edinerek, Imtech
‘modern’ ICT’ye ilk adımını atmıştır. Düzinelerce başarılı edinim Imtech’e eşsiz bir portfolyo sağlayarak yıllarca
sürdü: Avrupa’daki hiçbir şirket Imtech’in o zamandan
beri sağladığı ölçekte elektrik mühendisliği, ICT ve makine mühendisliği kombinasyonunu sunamıyordu. Ayrıca
Imtech coğrafik anlamda da hızla büyüdü.1997’de ROM
(Rudolf Otto Meyer) şirketinin alımı – şu anda Imtech Deutschland (Almanya) – Imtech’in Almanya’da da teknik
servis piyasasının en büyük oyuncularından biri olduğu
anlamına gelmektedir.
Imtech bir marka haline geldi
1998’de mono-disipliner şirketlerin birleşerek multi-disipliner organizasyonlara dönüşmesi şekil almaya başlamıştır. Imtech güçlü bir marka haline gelmiştir. Ancak
bir sonraki dönüm noktası Internatio-Müller tarafından
teknik olmayan ana aktivitelerin kaldırılması ve teknoloji
üzerine odaklanılması kararıdır. 2001 yılında eşsiz bir fenomen ortaya çıktı, bir iştiraki esas ana şirketi devraldı:
Internatio-Müller, Imtech adı altında faaliyetlerine devam
etti ve Amsterdam’da Euronext borsasına kote yeni ve
azimli bir şirket ortaya çıktı.
Londra’daki Deutsche Bank merkezinin yeşilinin yeniden canlandırılması / Green revitalisation of the Deutsche bank headquarters in London
mechanical engineering, expressed in the formula: Imtech
= E + ICT + M. The document sets out the ambition to
fulfil the entire package of services and describes the first
prospects for growth on the European market.
The early years
In the early years of Imtech (post-1995), E and M
businesses started working together and this set the ball
rolling for the slow but sure process of integration. It was
also the period when the concern experienced the first
boom in its new technology activities. Initially, these
were known as ‘Telematics’ and Technical Automation,
but the name was later changed to Information and
Communication Technology (ICT). Imtech recognised
the potential of ICT early on. With the acquisition of
several innovative ICT players, Imtech took its first step
towards ‘modern’ ICT. Dozens of successful acquisitions
followed in the subsequent years, giving Imtech a close
to unique portfolio: No other enterprise in Europe was
able to offer the combination of electrical engineering,
ICT and mechanical engineering at the scale on which
Imtech has been able to provide since then. Imtech also
grew rapidly in geographical terms. Important was but the
acquisition of ROM (Rudolf Otto Meyer) in 1997 – now
Imtech Deutschland (Germany) - meant that Imtech in
Germany also became one of the largest players on the
technical services market.
Imtech becomes a brand
From 1998, the pooling of mono-disciplinary companies
into a multidisciplinary organisation started to take shape.
Imtech had become a strong brand. Yet another milestone
was the decision by the Internatio-Müller conglomerate
to hive off any non-technical core activities and focus
exclusively on technology, Imtech’s core business. A
unique phenomenon occurred in 2001: a subsidiary
essentially took over its parent company. Internatio-Müller
continued under the name Imtech, a new and ambitious
7
06-09 İmtech mesaj.indd 7
Ocak - fiubat - Mart
Imtech = E + ICT + M
1995’te René van der Bruggen - Imtech N.V.’nin şu andaki CEO’su – stratejik planda multi disipliner görüşü ortaya atmıştır. Imtech’in doğum belgesi gibi olan bu plan
1995’ten beri Imtech = E + ICT + M formülü ile ifade
edilen makine mühendisliği ve elektrik mühendisliği, bilgi
ve iletişim teknolojileri alanları arasındaki işbirliğini açıklamaktadır. Belge tüm teknik servis paketlerini yerine getirmek için azmi düzenler ve Avrupa pazarında büyümesi
için ilk umutları tanımlar.
4/20/12 5:08 PM
> İmtech’ten Mesaj
Message from Imtech <
stock-listed company with a quotation on the Euronext
stock exchange in Amsterdam.
Madrid’teki Kristal Kule (Crystal Tower) için bakım
Maintenance in the Crystal Tower in Madrid
Girişimcilik
Imtech’te girişimcilik, her biri son derecede başarılı birer girişimci olan kurucuları zamanında olduğu gibi, son
derece değerlidir. Sonuçta Imtech, her yönetim pozisyonunda safkan girişimcilerin bulunduğu merkezi yapıda olmayan bir organizasyondur. Girişimcilik ve teknoloji Imtech’in başarısı için vazgeçilmez unsurlardır.
Her Imtech organizasyonu (ülke, bölüm, iş birimi, ya
da departman)kendi pazarına yakındır, kendi pazarında
eşsiz bilgilere sahiptir ve fırsatları sezip hemen harekete geçer. Yeni gelişmeleri ayrıntılı şekilde değerlendirilir.
Avrupa’nın trafiği tehlikeli bir şekilde durma noktasına
mı geldi? Imtech trafik akış yönetimi için trafik kontrol
merkezleri kurar. Internet kullanımı büyük oranda veri
depolama talebini mi artırıyor? Yenilikçi data merkezleri
kurarız. Hatta UMTS (Evrensel Mobil Telekomünikasyon
Sistemleri) yeniliklerini takiben tüm ağların sunumuna
bile dikkat gösteririz. Ve enerji tasarrufu ve enerji yönetimi için yeni konseptler geliştiririz. Çevreci enerji talebi mi
artıyor? Imtech hemen harekete geçer öyle ki Imtech’in
cirosunun dörtte biri enerji & çevre pazarından elde ettiği
işlerden gelir. Dahası, denizcilik teknolojisi alanında, gemiler için otomasyon platformunda ve güverte dizel sevk
gücünde Imtech son teknolojik gelişmeleri uygulamaya
koyan yenilikçi bir liderdir. Imtech yeni teknolojik geliş-
Entrepreneurship
Entrepreneurship is highly rated within Imtech, as
was the case for the innovative ‘founders’ of Imtech,
each of whom was a successful entrepreneur. After
all, Imtech is a decentralised organisation with a fullblooded entrepreneur in each management position.
Entrepreneurship and technology make up the ingredients
for Imtech’s success. Each Imtech organisation (be it
country, division, business unit or department) is close
to the market, has unique knowledge of their own
market and is able to ‘smell’ opportunities and take
immediate action. New developments are seized with
both hands. Is Europe’s traffic in jeopardy of grinding to
a halt? Imtech builds the traffic control centres for traffic
flow management. Is the internet hype increasing the
demand for large-scale data storage? We build innovative
data centres. We even take care of the roll-out of entire
networks following the breakthrough of UMTS. And we
develop new concepts for energy savings and energy
management. Is the demand for sustainable energy
increasing? Imtech takes prompt action and nowadays a
quarter of its revenue comes from the market for energy
& environment. There’s more: in the field of maritime
technology, Imtech is an innovation leader in platform
automation and onboard diesel propulsion for ships.
Imtech has proven itself capable of introducing appealing
new concepts again and again. We translate concept
innovation into process and product innovation and
are able to successfully develop these further into new
services.
Geographic Growth
Imtech took over a large number of companies over the
years. The past two decades have proven that Imtech is
on the right track. The CAGR (Compound Annual Growth
Rate or the average annual growth over a unit of time) in
the period from Imtech’s establishment in 1993 to 2011
is 13% for revenue and 21% for results (EBITA). With
such healthy percentages, Imtech rates among the fastest
growing technical businesses in Europe and is considered
the sector’s number one benchmark by many financial
analysts. Imtech is growing rapidly in and outside Europe
and is building a strong reputation. No, revenue is 5.1
billion euro and there are 28.600 employees. We have
shown progress on all strategic fronts in recent years and
this has subsequently enabled us to take important steps
towards our objective for 2015: Imtech wants to become
the best service provider, in and outside Europe and
on the international maritime market. We want to rank
among the top 3 of every country in which we are active
and in every market that we consider relevant. Our aim
for the year 2015 is to achieve revenues of 8 billion euro
while maintaining the objective for an operational EBITA
margin between of 6% and 7%.
Ocak - fiubat - Mart
BMW için rüzgar tünelleri / Wind tunnels for BMW
8
06-09 İmtech mesaj.indd 8
4/20/12 5:08 PM
> İmtech’ten Mesaj
Message from Imtech <
meleri uygulamaya sokma kapasitesini her yeni projesinde tekrar tekrar kanıtlamıştır. Teknolojik yenilikleri sürece
ve gelişmiş ürün haline dönüştürür ve bunları başarılı bir
şekilde teknik müşteri çözümleri haline getirerek müşterilerine sunar.
Coğrafik Büyüme
Imtech yıllar boyunca birçok şirketi devralmıştır. Geçen
yirmi yıl Imtech doğru rotada olduğunu kanıtlamıştır.
Imtech’in CAGR (Yıllık Bileşik Büyüme Oranı ya da bir
birim süresindeki yıllık ortalama büyüme) oranı 1993’teki
kuruluşundan itibaren 2011’e kadar gelir açısından %13
ve sonuçlar (EBITA) için de %21’dir. Böyle sağlıklı oranlarla Imtech, Avrupa’da en hızlı büyüyen teknik işletmelerden biridir ve birçok finansal analiste göre sektörünün bir
numarası olarak düşünülmektedir. Imtech Avrupa içinde
ve dışında hızla büyümekte ve saygınlığını artırmaktadır.
Evet, gelir 5.1 milyar Avro ve 28.600 çalışan mevcuttur.
Son yıllarda tüm stratejik cephelerde ilerleme gösterdik
ve bu da sonuç olarak bizim 2015 için amacımız ulaşma
yolunda önemli adımlar atmamızı sağlıyor: Imtech Avrupa içinde, dışında en iyi teknik servis sağlayıcı ve uluslararası deniz piyasasında en iyi hizmet sağlayıcı olmak
istiyor. Aktif olduğumuz her ülkede ve pazarda en iyi ilk
üç arasında yer almak istiyoruz. 2015 yılı için amacımız
%6 ve %7 arasındaki operasyonel EBITA hedefimizi sağlayarak gelirimizi 8 milyar Avroya çıkarmaktır.
Imtech’e Hoşgeldiniz!
Yukarıdakiler Imtech’in kısa bir hikâyesidir. Bu, bir grup
vizyon sahibi, motive olmuş, yenilikçi teknolojilerin entegrasyonunda birlikte çalışan becerikli insanların hikayesidir. Bu, ekonomik gelişim ve toplumun ilerleme
noktasında aktif olan insanların hikâyesidir. Imtech konseptleri ve hizmetleri ölçülebilir artı değerler sağlamaktadır. Imtech, işi geliştirecek yeni imkânlar açacak tam teknik çözümler sunmaktadır. Ayrıca Imtech, çevreci enerji,
emisyon azaltma, çevre, su, bakım, trafik ve güvenlik gibi
sosyal konularda da yoğun bir şekilde çalışmakta topluma olan sorumluluğunu yerine getirmeye azami çaba
göstermektedir. – Teknoloji toplumu geliştirir!. Tüm bunları birkaç cümle ile özetleriz: Teknoloji bizim, Sonuçlar
sizin, Imtech: Paylaşılan Başarı! Bu yüzden yeni iş ortağımız AE Arma-Elektropanç’ı sıcak bir şekilde karşılıyoruz.
Yeşil Veri Merkezleri / Green Data Centres
Welcome to Imtech
This, in a nutshell, is the story of Imtech. It is the story of
a group of motivated people with vision; go-getters who
work together as one on the integration of innovative
technologies. People who are active at the crossroads
of economy and society. Imtech’s concepts and services
provide quantifiable added value. Imtech offers total
technical solutions that improve business. But Imtech
also works intensively on solutions for social issues, such
as energy, sustainable energy, emission reduction, the
environment, water, care, traffic and safety – Technology
that improves society!. We summarise all of this in a
catchy payoff: Technology is ours, Results are yours,
Imtech: Shared Success! Therefore a warm welcome to
our new colleagues AE Arma-Elektropanç!
Londra, Parlamento Binası’nda teknolojik bakım hizmetleri
Technological maintenance services in the Houses of parliement in
London
Not: Resimler Imtech’in referanslarından seçilmiştir.
Note: Pictures has been selected from Imtech references.
9
06-09 İmtech mesaj.indd 9
Ocak - fiubat - Mart
Yüksek teknolojiye sahip trafik merkezleri / High-tech traffic centres
4/20/12 5:08 PM
> kısa kısa
Pulkova St. Petersburg Havaalanı işine başladık.
Otel, AVM, Rezidans vb. projelere imza atan AE Arma-Elektropanç, toplamda 208.000 m kapalı alana sahip
olan, Pulkova St.Petersburg Havaalanı’nın elektrik ve elektronik işlerini üstlendi.
SOCAR projesi alındı.
Ocak - fiubat - Mart
“Azerbaycan Devlet
Petrol Şirketi SOCAR’ın
Bakü’deki Yeni Yönetim Binası’nın tüm
elektrik ve elektronik
sistemleri işini üstlendik. 2 bodrum, 38 normal kat ve kule kısmı
ile 200 mt yüksekliğe
erişecek bina, toplam
100 bin m kapalı alana sahip olacak.”
10
kısa kısa <
Ak-Asya Acıbadem Konutları teslim edildi.
Benzersiz alışveriş
merkezi ve sosyal
tesisleri içeren, 99.500
m kapalı alana
sahip, 430 daireden
oluşan, Ak-Asya
Acıbadem Konutları’nın
kapsamımızda bulunan
13’er katlı B1 ve B2
blokları ile 19 katlı B3
bloğu ve 44 katlı B3-C
Kule’de yaptığımız
elektrik ve elektronik montaj işlerini
tamamlayarak işverene
zamanında teslim ettik.
Radisson Blu Hotel
İstanbul Asia teslim edildi.
11
Ocak - fiubat - Mart
İstanbul Asya yakasının en prestijli otellerinden biri olmaya
aday Radisson Blu Hotel - İstanbul Asia, 195 odası, mükemmel
donanımlı 13 farklı toplantı salonu ve balo salonları ile
müflterilerine kapılarını açtı.
> kısa kısa
Rixos The Palm Dubai açıldı!
Rixos Hotels zincirinin Birleşik Arap
Emirlikleri’ndeki ilk halkası Dubai’de
açıldı.
dünyanın 8. harikası olarak anılan
ünlü Palmiye Adası’nın en prestijli
bölgesinde kapılarını aralayan Rixos
The Palm Dubai, Rixos Hotels
Yönetim Kurulu Başkanı Fettah
Tamince’nin ev sahipliğinde çok
sayıda işadamının ve bakanların
katıldığı açılış töreniyle hizmete
girdi…
Türk misafirperverliğini BAE’ye
taşıyacak olan Rixos The Palm Dubai;
233 oda ve 28 rezidanstan oluşuyor.
Otel, çağdaş ve lüks mimariyle
yapılan geleneksel Türk dokunuşlarla
dikkat çekiyor.
51.000 m kapalı alana sahip
Hotel’in, elektrik, elektronik ve
mekanik sistemlerinin yapımını (MEPMechanical, Electrical Plumbing) çok
kısa sürede tamamladık.
BAE’deki Projelerimize Büyük Ödül!
8 Subat 2012 tarihinde, Dubai’de
yapılan ‘Middle East Electrical
Rewards’ organizasyonun’da,
BAE’de üstlenmiş olduğumuz
‘Rixos The Palm Dubai’ ve ‘Bab Al
Qasr’ projelerimiz büyük bir ödüle
layık görüldü. 2011’in En Büyük
5 Elektrik Projesi’nden biri olarak
secilen hotel projelerimiz, hepimizi
bir kere daha gururlandırdı.
Ocak - fiubat - Mart
Soldan sağa Elektrik Koordinatör Anu Alexander, BAQ Proje Müdürü Nidal Salam, BAE Ülke
Müdürü Yavuz Güvener, Mekanik Koordinatör Mokhles Islam ve İş Geliştirme Müdürü Burak
Kızılhan
12
kısa kısa <
MEP Turkey 2012’ye sponsor olduk...
21-22 Şubat tarihlerinde
İstanbul Maslak Sheraton
Otel’de düzenlenen
mekanik, elektrik ve sıhhi
tesisat - MEP (Mechanical,
Electrical Plumbing) konulu
konferansa sponsor olduk.
CEO’muz Sn. Murat
KARAKARTAL, “Dikey
Şehir” adlı sunumunda,
yüksek katlı binaların
ihtiyaçlarını ve çözüm
önerilerini ele aldı.
8. RLC Günleri...
13
Ocak - fiubat - Mart
Sektörün dünü, bugünü ve yarını için, Sektör için daha kaliteli ve bilinçli bireylerin yetişmesine katkıda bulunmak
amacıyla ve AE ARMA-ELEKTROPANÇ’ın ALTIN SPONSOR olarak destek verdiği, Arçelik, Schneider Electric,
EAE, ABB, Phoenix Contact, Viko, Keban Mühendislik, Borusan Makina ve Güç Sistemleri, Alstom, Obo Bettermann, Mercedes-Benz, Honda, 2M Kablo, İstanbul Ulaşım gibi sektördeki önemli firmaların da katılımıyla bu yıl
Sekizincisi gerçekleşen RLC Günleri, 27-28-29 Şubat tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik – Elektronik
Fakültesi Konferans Salonu’ nda gerçekleşti. Etkinlikte; Zayıf Akım Sistemleri Koordinatörümüz Sn. Mustafa Kemal
Muci, “Akıllı Bina Uygulamaları” konulu sunumuyla, günümüzde yüksek katlı binalarda uygulanan elektrik, elektronik ve mekanik mühendislik hizmetlerinin birbirleriyle entegrasyonu üzerine bir konuşma yaptı.
> proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi
Veysel B‹LG‹N
Makine Mühendisi
Proje Müdürü
Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi
proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi<
Bodrum kat alanında soğuk hava depoları, et ve balık mezbahaları, pano
odaları, mekanik odalar, staff ofis,
giyinme odaları, WC ve duş mahalleri, +1 kat alanında et ve balık satış
reyonları, süt ve sütlü ürünler mamülleri, kuru gıda ve içecek satış reyonları, manav tezgahları, fırın, unlu
mamuller, eczane, telekomunikasyon
ürünleri satış dükkanları, evcil hayvan
gıda satış noktaları, +2 kat alanında
giyim butik reyonları, banka ,restau-
rant, çocuk oyun odası, ayakkabı ve
hediyelik eşya satış mağazaları gibi ticari dükkanlar ile elektrik ana pano,
server ve ofis odaları mevcuttur. +3.
kat tamamen mekanik katlar olup çatı
kat alanlarında HVAC egzost fanlarımevcut.
Binanın Toplam ısıl yükü (Isı Santral
Odası kapasitesi) 1.6 GKcal, Soğutma
kapasitesi 850 kW’tır.
Mekanik sistemler kapsamında Soğutma sisteminde 2 adet Remote
Condenser chiller, 2 adet Condenser,
Havalandırma sistemlerinde 12 adet
Klima Santrali (9 Klima santrali ısıtma
+ soğutma, 3 adet Klima santrali sa-
dece ısıtma özelliklidir) , 17 adet egzost fanı, 6 adet duman egzost fanı, 4
adet basınçlandırma fanı mevcuttur.
Isıtma sisteminde statik ısıtma panel
radyatörler ve hava apareyleri ile yapılmakta olup ayrıca bina ana giriş
mahallerinde yerden ısıtma mevcuttur.
Bina giriş kapılarında statik ısıtmadan
bağımsız hava perdeleri bulunmaktadır.
Binanın günlük soğuk+domestik sıcak
su tüketimi 98.58 m³ ‘tür.
15
Ocak - fiubat - Mart
12.336 m² İnşaat Alanı üzerine Kurulu Mytishchi Shopping Mall Projesi
“ECOBAZAAR” Bodrum, +1, +2 ve
+3 katlarından oluşmakta olup toplamda 4 kattır.
> proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi
Kuvvetli Akım Sistemleri:
ECOBAZAAR alışveriş merkezinde
elektrik ihtiyacını karşılamak üzere
toplam 2488 kW kurulu güce sahip
6 adet ana dağıtım panosu kullanılmıştır. Güç dağıtımında kullanılan
halogen free kablolar kablo tavaları
aracılığıyla taşınmaktadır.
Ocak - fiubat - Mart
Binanın iç aydınlatması için yapılan lüks hesaplarına ve mekânların
işlevine göre 25 farklı tipte armatür
16
kullanılmıştır. Ayrıca bütün teknik
alanlarda acil durum aydınlatması
bulunmaktadır. Bina genel aydınlatmasının dışında binada bulunan 128
dükkânın da dekoratif aydınlatması
yapılmıştır.
Zayıf Akım Sistemleri:
Yangın algılama ve alarm sistemi için
bir adet Yangın Alarm Paneli’nin kurulumu yapılmıştır. Yangın Alarm Pa-
neli, 11 adet loop vasıtasıyla sistem
dâhilindeki 1072 eleman ile gerçek
zamanlı iletişim kurmaktadır. Bunların içerisinde duman dedektörleri, ısı
dedektörleri, yangın alarm butonları,
I/O elemanları bulunmaktadır. Yaklaşık 15m yüksekliğe sahip atrium
alanı ise yine sistem tarafından lineer
dedektörler aracılığıyla izlenmektedir.
Yangın durumunda devreye giren
yangın otomasyonu; belirlenen
6 farklı yangın zonunda bulunan
proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi<
Seslendirme ve Acil Durum Anons
sistemi için ise her biri 200W çıkış
gücüne sahip 10 adet amplifikatör
bulunan bir adet seslendirme paneli
bulunmaktadır.
Otomasyon Sistemi
EcoBazaar-Mytischi projesi bina otomasyon sisteminin gerçekleştirilmesi
sırasında kullanılan ürünlerin tamamı
sektörün önde gelen markalarından
Amerikan menşeli Johnson Controls
firmasına aittir.
Sistem dizaynı sırasında öncelikli
hedef olarak enerji tasarrufu, işletme
kolaylığı, süreklilik ve sürdürülebilirlik ilkeleri göz önünde bulundurulmuştur. Bu bağlamda kullanım
sırasında maksimum enerji tasarrufu
yapabilecek, minimum iş gücü ile
kolaylıkla işletilebilecek, coğrafyanın
getirdiği iklimsel zorluklara rağmen
güvenli bir şekilde çalışabilecek ve
uzun vadede isletme maliyetlerini minimuma çekebilecek bir sistem oluşturulmuştur.
17
Ocak - fiubat - Mart
duman atış ve basınçlandırma fanları,
anons sistemi, asansörler, yürüyen
merdivenleri kontrol etmekte ve binaya temiz hava girişini kesmektedir.
Yangın senaryosu tamamen yerel yönetmelik ve standartlara uygun olarak
tasarlanmıştır.
> proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi
Projenin kullanılan nokta kapasitesi yaklaşık 1000 olup, haberleşme
için N2 ve Modbus protokolleri
kullanılmıştır. BMS kapsamında havalandırma, hava perdeleri, hava apareyleri, ısıtma, soğutma, aydınlatma,
temiz su, atık su, enerji izleme sistemleri kontrolu yapılmaktadır.
Ocak - fiubat - Mart
Merkezi bilgisayardaki kullanıcı ara
18
yüzü tamamen Rusça olup, ekran
resimleri mümkün olduğunca sahadaki dizayna uygun olacak şekilde
hazırlanmıştır. Resimler sıklıkla animasyonlarla desteklenerek kullanıcı
tarafından algılanması daha kolay
hale getirilmiştir.
Sistemlerde oluşan arızalar anında
bilgisayar ekranında görsel ve yazılı
olarak izlenmekte ve sesli ikaz verilmektedir. Böylece arızalı ekipmanın
çalışmamasından kaynaklanabilecek
verimsizlik, arızanın büyümesi, arızanın diğer ekipmanları etkilemesi
gibi durumlar ortadan kaldırılmakta
ve cihazların ömrü uzatılmaktadır.
Ayrıca kademeli ve yedekli çalışan
ekipmanların çalışma sıraları belirli
sürelerde değiştirilerek, ekipmanların
proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi<
Oluşabilecek alarm durumlarının ve
kritik noktalardaki değişikliklerin kayıt
altına alınması sayesinde sistem ve
kullanıcı performansı gözlenebilmektedir. Örneğin bir alarm durumunda;
alarmın oluşması, kullanıcı tarafından
bu durumun fark edilmesi ve alarm
durumunun ortadan kaldırılması zamanları kayıt altına alınarak işletmeci
performansı, benzer şekilde bir nokta
için atanan set değeri ve o noktadan
elde edilen değişken verinin gösterildiği grafik kayıtların karşılaştırılması
sonucunda ise sistem performansı değerlendirmesi yapılabilmektedir.
zamanları kolaylıkla kullanıcı tarafından girilebilmektedir.
Keyifli alışverişler!
Tüm sistemler için ayrı ayrı çalışma
19
Ocak - fiubat - Mart
bir dönem sonunda eşit sürelerde yaşlanması sağlanmaktadır.
> global bak›fl: Yeni Elektronik İcatlar
Turgay ERTAN
İş Geliştirme Koordinatörü
Ocak - fiubat - Mart
Yeni Elektronik İcatlar
20
global bak›fl: Yeni Elektronik İcatlar <
K
“Akıllı Kutu Teknolojisi”
Otomobillere monte edilecek olan bu
aygıt, aynen uçaklarda halen kullanılmakta olan kara kutulara benzemektedir. Kaza detaylarının tespitinde ve
sigorta şirketlerinin prim uygulamalarında her iki taraf için faydalı olabilecek detaylara sahip olacaktır. Aygıt
aracın elektronik sistemine bağlanacaktır. Aracın hızını, frenleme anını,
dönüş şartlarını, hızlanmayı ve yol
şartlarını kayıt edebilecektir. Aygıt bütün bu bilgileri sigorta şirketinin merkezine elektronik olarak anında gönderecektir. Araç kullananlar da böyle
bir aygıtın mevcudiyetini bildiklerinden daha dikkatli kullanacaklar ve dolayısı ile daha az hata ve kaza yaparak
daha az prim ödeyeceklerdir.
“Elektronik Hap’lar”
Yıllar süren araştırmalardan sonra
normal bir kapsül büyüklüğündeki
elektronik haplar sağlığımızla alakalı
cihazların bulunduğu pazarlara ulaşmak üzeredir. Bu ufak haplar vitamin
tabletleri büyüklüğünde olup, sensör-
ler ve fotografik özelliklere sahiptir.
Vücutta hareket ettiği bölgelerden
geçerken, öncelikle sindirim sistemindeki rahatsızlıkları kati olarak tespit
edebilmekte, bir-iki gün içerisinde de
vücuttan atılabilmektedir. Bu işlem sırasında aygıt, vücuttaki asit miktarlarını, basınçları, ısı değişikleri bilgilerini
ve çekilen filmleri doktorun bilgisayarına analiz için gönderebilmektedir.
Bu haplar, evvelce tespiti çok zor olan
kas hareketlerini ve yürüme zorluklarının sebeplerini kati olarak teşhis
edebilecektir.
“Digital Kalemler”
Dijital kalemlerle bilgi kaydedebilmek bizlere çok yardımcı olacaktır.
Dijital çağda yaşamamıza rağmen
hala bilgi kayıtları için kalem kâğıt
kullanmaktayız. Bundan böyle kullanacağımız yeni tip kalemler ile yazdıklarımızı otomatik olarak kalemimizin bilgisayarına kayıt edebileceğiz ve
anında da ana bilgisayara göndermiş
olabileceğiz. Kalem bizim yazı karakterlerimizi bilecek, yazıların sınıflandırılmasını yapabilecek, sözlük
kullanıp düzeltmeler yapabilecek ve
on beş değişik lisanda da aynı yazıyı
yazabilecektir.
“Anında Baskı İşlemleri”
Bu yeni baskı aygıtları, dijital kameralarda çektiğimiz resimleri anında tab
edebileceklerdir. Mürekkep kullanmadan resimleri renkli olarak, özel fotoğraf kâğıdındaki ısı ile harekete geçen
kristalleri kullanarak resimleri ortaya
çıkarmaktadır. Fotoğraflar, suya dayanıklı, yırtılmaz ve silinmez özelliklere
sahiptir.
Bu yeni icatlara ilave olarak, neodymium mıknatıslar, petrol yiyen bakteriler, havasız lastikler, kir tutmayan
kumaşlar, güneş ısısı ile şarj olan oto
aküleri gibi bir sürü icat da yakında
pazarlara ulaşmak üzeredir.
Saygılarımla,
Turgay Ertan
Kaynaklar: Kaist Edu., Exigeninsurance,
Smartpill corp. Zink com
21
Ocak - fiubat - Mart
ıymetli Okurlarım,
Bugün yine mesleki faaliyet sahamızla çok yakın alakalı bir
konuya girmek istiyorum. Konu başlığımız, “Yeni Elektronik İcatlar” olacaktır. Hepimizin bildiği gibi, elektronik çok geniş ve çeşitlilik içeren bir
saha olduğundan insanlığın geleceği
de uzay araştırmaları ve henüz gerçekleşmemiş icatların keşfi ile direkt
alakalı bulunduğundan (Nano ve Quantum teknoloji araştırmaları ve CERN
deneyleri gibi) gelecekte insanlık için
en önemli çalışma alanı olacaktır. İlk
olarak, “Şeffaf Elektronik Aygıtlar”
dan başlamak istiyorum. Güney Kore
İleri Teknolojiler Araştırma Enstitüsünde yapılan çalışmalarda, teknik adı
TRRAM olarak anılacak transparant
bilgisayar chip’leri üretilmeye başlanmıştır. Koreliler, bu tip chip’leri
üst üste veya birlikte kullandığımızda
birçok sistemi şeffaf olarak bir arada
kullanabileceğimizi söylemektedirler.
Bu teknoloji ile evlerdeki pencere ve
aynalar bilgisayar ekranı veya TV göstericisi olarak kullanılabilecektir. Teknolojinin önümüzdeki 3–4 yıl içinde
pazara dâhil olacağı tahmin edilmektedir.
> röportaj: Prof. Nurullah Gültekin
Hakkı ÖNEM
Yurtdışı Projeler Koordinatörü
Elektrik Mühendisi
Prof. Nurullah Gültekin
Ocak - fiubat - Mart
Hocam, aslında adınızı eğitim camiasında bilmeyen yoktur ama biraz bize
kendinizden bahsedip okuyucularımızın sizi daha yakından tanımalarına
yardımcı olur musunuz?
1943’de Kadıköy’de doğdum. İlk ve
orta öğrenimimi Üsküdar’da tamamladım. Askerlik görevimi yüksek öğre-
22
nimden önce 1962-64 yıllarında, 19
yaşında ve hazırlıksız bir durumda Yd.
Sb. Öğretmen olarak yapmak durumunda kaldım. Lisans ve yüksek lisans
öğrenimlerimi İstanbul Teknik (Yıldız)
okulu Makine Bölümünde tamamladım. Ara sürelerde iki yıl endüstride
çalıştım. 1970’de İDMMA’da asistan
olarak göreve başladım. 1975- 76 yıllarında SLV-Mannheim (Almanya)’da
Doçentlik çalışmamın deneysel kısmını tamamlayarak, 1989’da Doçent,
1998’de Profesör oldum. YTÜ’ de öğretim üyeliğini sürdürmemin yanında,
Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcılığı, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdür-
lüğü, Makine Fakültesi Dekanlığı,
Rektör Yardımcılığı ve Üniversitelerarası Kurul Üyeliği görevlerinde bulundum. Değişik zaman aralıklarında
kürsü ve Anabilim Dalı Başkanlıkları
da yaptım. Yönetim kurulları ve senato üyeliklerinde de bulundum.
Görev tarihlerindeki yasalara göre,
bu görevlerin bir kısmına atanarak
bir kısmına ise seçim yolu ile getirildim. Seçim yolu ile göreve gelmelerin daha yararlı olduğu düşüncem
hiç değişmedi. Katılımcılığın bu yolla
sağlanabileceğine, ortak aklın ancak
bu yolla egemen kılınabileceğine dair
inancımı koruyorum. Hatta bu inancım doğrultusunda, üniversitelerde ilk
uygulamaya konulan Rektörlük seçimine de katıldım. Üniversite içinde
yapılan hem özel hem de resmi seçimde en çok oyu almama rağmen,
YÖK tarafından liste dışı tutularak ilk
veto edilen rektör adayı oldum.
Eğitim hayatınız süresince hem
Türkiye’de hem de Almanya’da yaşama imkânı buldunuz. Bize biraz
o yıllardan, üniversite günlerinizden
bahseder misiniz?
YTÜ geçtiğimiz sene 100 yılını geride bıraktı ve çok güzel etkinliklerle
de kendi tarihinin kayıtlarına geçirdi.
Bu kadar yılı, dünyadaki seçkin üniversiteler bağlamında, Yıldız’ı genç
üniversiteler arasında sayılabiliriz
ama ülkemiz için eskiler gurubundadır. Bu gelişim sürecinin, öğrenciliğimizi de içine katarsak, yaklaşık 50
2008’de emekli oldum. Halen YTÜ’
de ve GEV (Gedik Eğitim Vakfı)Kaynak Mühendisliği Programında
ders vermeye devam ediyorum, ayrıca
birçok bilimsel ve sosyal amaçlı vakıf
ve kuruluşlarda da çalışmalarımı
sürdürüyorum.
yılına tanıklık ettik. Ben öğrenciliğe
başladığım yıllarda, ülkemizde mühendislik-mimarlık alanlarında öğretim yapan 3 yüksek öğretim kurum
vardı. Bu gün 10 fakülte, 43 bölüm,
2 enstitü, 2 meslek yüksek okulu, 1
yüksek okul, 20.000’e yakın öğrencisi
olan Yıldız’da, o tarihlerde 5 bölüm
ve gündüz-akşam kısımlarında toplam
3.000 öğrenci bulunuyordu. Bugün
ülke çapında mühendislik-mimarlık
alanlardaki program sayıları yüzlerle
ifade ediliyor. Yıldızdaki gelişim süreci içinde, lisans öğrenciliğim Teknik
Okulda, yüksek lisans ve asistanlığım
Akademide, doçentliğim Üniversitede, Profesörlüğüm de Teknik Üni-
versite’ de geçti. Dolayısıyla hem
geçiş zorluklarını hem de gelişim
mutluluklarını yaşadık. Asistanlığa
EKİ (Ereğli Kömür İşletmeleri)’de bir
yıl çalıştıktan sonra başladım. O tarihlerde kürsü, bir kürsü yöneticisi profesör, bir kıdemli asistan, birde ben, bir
oda ve iki masadan ibaretti. Bu gün
bu birim, 4 temel laboratuarı, yirmiye
yakın öğretim üyesi ve yardımcısı ile
emsalleri ile yarışır bir konumda. Bu
gün ülkemizde mevcut olan bilim insanı birikimi, mali kaynak ve örneklerden yararlanma gibi, gerekli alt yapıların var olması, çok kısa zamanda
üniversiteler kurulmasını sağlayabiliyor. Bunları zaman sürecini dikkate
23
Ocak - fiubat - Mart
Özetlediğim gibi, üniversitede geçirdiğim son 30 yıl içinde, hep yönetici
kadroların içindeydim. Bu çalışma
ortamlarında yaşadıklarımdan ve
gördüklerimden şu sonucu çıkardım.
Genelde yasa, yönetmelik ya da kararlardan hep şikayet edilir. Bence
bu yazılı kurallardan ziyade işi zorlaştıran uygulayıcıların kendi niyet
ve yorumlarıdır. Ben buna “zaafların
mazeret olarak gösterilmesi” diyorum.
2008’de emekli oldum. Halen YTÜ’
de ve GEV (Gedik Eğitim Vakfı )-Kaynak Mühendisliği Programında ders
vermeye devam ediyorum, ayrıca birçok bilimsel ve sosyal amaçlı vakıf ve
kuruluşlarda da çalışmalarımı sürdürüyorum.
Yurtdışı üniversitelerle
üniversitelerimiz sürekli işbirliği
protokolleri imzalar ancak işbirliğine
işlerlik kazandıracak konuya inanmış
ve çaba gösterecek bireylerdir.
almadan kıyaslamanın fazla anlamlı
olamayacağını belirtmek için söylüyorum.
Ocak - fiubat - Mart
O tarihlerde doçent olmak için gerekli
prosedür farklıydı. Ben de doçentlik
çalışmasının deneysel kısmını tamamlamak için Almanya’ya gönderildim.
Çalıştığım Enstitü rahmetli hocam
Prof.Dr. Muzaffer Sagışman’ın birkaç
yıl danışman olarak çalışmış olduğu
ve çok iyi ilişkiler içinde bulunduğu,
üniversite uzantısı bir araştırma kurumu idi. Bu iki sene içinde bir yandan deneysel çalışmayı sürdürürken,
diğer yönden de çalıştığım bilim alanında, üniversitede ders verilme tek-
24
nikleri ve araçlardan yararlanılma şekillerini gözleme imkanı buldum. Yurt
dışı deneyimin kişiye çok şey kazandırdığı bir gerçek. Burada bir hususa
da değinmekte yarar var. Yurtdışı üniversitelerle üniversitelerimiz sürekli
işbirliği protokolleri imzalar ancak işbirliğine işlerlik kazandıracak konuya
inanmış ve çaba gösterecek bireylerdir. Genelde bu konunun istenen seviyede olmadığını söyleyebilirim.
Akademisyenliğiniz süresince YTÜ’
nün haricinde Devlet MühendislikMimarlık Akademilerinde ve bir süre
de Okan Üniversitesi’nde dersler
verdiniz. Eğitim dilinin Türkçe mi,
yabancı dilde mi yapılması konusundaki görüşünüz nedir acaba?
Öğretim üyesi olarak çalıştığım bilim
alanına giren dersleri birçok yüksek
öğretim kurumunda verme şansına
sahip oldum. Bunun, mensubu olduğum okulun ülkemizde yüksek öğretimde okullaşmada almış olduğu rol
ve sorumluluktan kaynaklandığını
söyleyebilirim. Bilindiği gibi 70’li
yılların başında Anayasa Mahkemesi
Özel Yüksek Okullarla ilgili yasayı
iptal etti. İstanbul’daki mühendislikmimarlık okullarının mühendislik
bölümleri yüksek okul olarak Yıldız’a
bağlandı. Bizler bu okullara da derse
gider olduk. Diğer yönden yasa ile
ülke çapında 10 yeni Mühendislik Mimarlık Akademisinin kurulması da
bu zaman aralığına rastlamış oldu.
Bu Akademilerin kuruluş ve gelişmelerinde, o günlerdeki koşullar gereği
Yıldız’dan katkılar beklendi. Akademiler arası Kurul Başkanlığını uzun
yıllar Yıldız’ın Akademi Başkanı yürüttü. Bu okullara kurucu yöneticiler
Yıldız’dan görevlendirildi. Birçok
öğretim elemanı da bazen gönüllü
bazen de görevlendirilerek bu kurumlarda dersler yürüttüler. 1978 -82 yılları arasında ben de Elazığ, Ankara ve
Isparta Devlet Mühendislik-Mimarlık
Akademilerine derslere gittim. Ders
programları 15 günlük yapılıyordu,
cumartesi-pazarlara rastlatarak, gençliğin verdiği heyecanla, esas görevlerimizi de aksatmamaya çalışarak bu
dersleri yürüttük. O yıllarda mezun
ettiğimiz öğrencileri, bugün aynı unvanlı meslektaşlarımız olduklarını
gördükçe ayrı bir mutluluk duyuyoruz. Bu kurumlar 1982 sonrası o şehirlerde kurulan üniversitelerin hazır
mühendislik-mimarlık fakültelerini
oluşturdu ve ülkemiz yüksek öğretim
kurumları arasında seçkin yerleri var.
Okan Üniversitesine derse gitmem,
kadrolu eleman bulunana kadar üç
yıl içinde sadece üç yarıyıldır.
Üniversitelerde eğitimin Türkçe mi,
yabancı dilde mi olması sorusuna gelince. Bu soruya önce bir dil bilimcisinin görüşü ile yaklaşmak istiyorum.
Bu bilim adamı diyor ki “hiçbir dil
dizgesi doğasından bilim dili değildir. Bir dilin bilim dalı olmasının ön
koşulu o dilin konuşulduğu toplumda
röportaj: Prof. Nurullah Gültekin <
Genelde mühendislikte, özellikle
tasarım ve imalatta çalışacak
makine mühendislerinde, hangi dili
konuşurlarsa konuşsunlar, birbirleri
ile ya da alt kademeleri ile anlaşma
dilleri, standartlara uygun çizim
olacaktır.
Bu durumda yabancı dilde eğitim yerine, yabancı dil öğretiminin neden
istenen seviyede olamadığı sorununa
yoğunlaşmanın daha gerçekçi ve yararlı olacağı düşüncesindeyim.
Bu konuyu bir de ülkemizdeki yabancı dilde öğretim yapan eğitim - öğ-
retim kurumları yönünden değerlendirirsek, seviye yönünden önde giden
sınırlı sayıda bir öğrenci gurubuna
sunulduğu gerçeğini ihmal etsek bile,
dersleri izleyen öğrencilerin aynı ya
da birbirlerine yakın seviyede algılayabildiklerini söyleyebilecek miyiz?
Türkçe anlatımlarda bile, zaman
zaman konulara bağlı algılama sorunları yaşadığımızı yok mu kabul edeceğiz? Yabancı dilde ders vermede “Bu
konuyu bir de Türkçe ele alalım” gerçeğini görmemezlikten mi geleceğiz?
Sizin öğrencilik yıllarınızdaki okul,
laboratuar ve eğitim imkânları ile
günümüzü karşılaştırdığınızda sizce
hangi nesil daha şanslı?
Doğal olarak bugünkü nesil daha
şanslı diyebilirim. Daha iyi donanım
ve alt yapıya sahip okullarda okuyorlar. Aradan geçmiş yaklaşık elli
yıl, böyle de olması gerekir. Bizim
bir sürgülü hesap cetvelimiz vardı,
o’nu bile temin etmek, e-tabanlısını
bulmak, sınav heyecanı ile doğru hesaplar yapmak bayağı zorlardı. Bugün
öğrencideki bir diz üstü bilgisayar
dünyayı avucunun içine almasına yetiyor. Kitap, ders notu gibi sıkıntıları
yok. Sabahlara kadar proje de yapmıyorlar. Bilgiye ulaşmaları daha da
kolay. Ancak olanaklar onları da biraz
kolaycılığa itti. Bul-çek-yapıştırla işlerini yürütüyorlar. Yazmayı sevmiyorlar, çizmeyi de sevmiyorlar. Halbuki
ben öğrencilerle şu inancımı hep
paylaşırım. Kişi için en güzel olan, o
konu ile ilgili ders kitabı, derste tutulan notların, daha sonra tekrar okuma
aşamasında zenginleştirilmesi ile elde
edilendir. Bu yol izlendiğinde, öğrenciye başka kazanımlar da sağlayacağı
ayrı bir gerçek.
Çizim konusuna bir kez daha değinmek istiyorum. Genelde mühendislikte, özellikle tasarım ve imalatta
çalışacak makine mühendislerinde,
hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar,
birbirleri ile ya da alt kademeleri ile
anlaşma dilleri, standartlara uygun
çizim olacaktır. Öğrenme ve öğretmede ya da başkaları ile iletişim kurmada beş duyuyu kullanma büyük
avantajdır. Üst seviyede çizimlerin
25
Ocak - fiubat - Mart
bilim üretiminin var olmasıdır”. Bu
görüşe aynen katılıyorum ve bu
alanda da zayıf tarafımızın mazeret
olarak gösterildiği kanımı tekrarlıyorum. Dil ile düşünce arasında doğrudan ilişki olduğu dil bilimcilerin
ortak görüşüdür. Bu, şu sonucu ortaya çıkarmaktadır. Yabancı bir dille
düşünmeye çalışmak, doğrudan doğruya, o dil mensuplarının düşünce alt
yapısını benimsemek anlamına gelir.
Bağımsız düşünce ise, bireyin kendi
aklıyla doğruyu aramasıdır. Ancak,
belirtilen bu hususlar, bilgiye ulaşma
ve ulaştırma, her alanda ilişki kurma,
kendini ifade etme gereksinimler bağlamlarında, en az bir popüler yabancı
dile hakim olma gerekliliğini ortadan
kaldırmamaktadır.
> röportaj: Prof. Nurullah Gültekin
Ocak - fiubat - Mart
yeteneğe bağlı olduğunu kabul ediyorum ancak “hocam benim resmim
iyi değildir” denilerek anlaşılmaz bir
şeyler çizilmesini de kabul edemiyorum. Kabul edemememin sebebi de
bugünkü öğrencilerin, bizim neslimizden daha donanımlı olduklarına,
26
çok daha iyisini yapabileceklerine
inandığımdan kaynaklanıyor.
Siz akademisyenliğinizin yanı sıra
sektörle de hep içi içe oldunuz. Piyasa gerçeklerini birebir yaşayan bir
akademisyen olarak sektörel ihtiyaç-
ları daha yakından görerek problemlere ve ihtiyaçlara çözüm üretiyor,
üniversite-sanayi işbirliğine köprü
oluyorsunuz. Bu konudaki görüşlerinizi okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Mühendislik Bilimleri esasta, temel
röportaj: Prof. Nurullah Gültekin <
gerçek imalat hepsi bulunmaktadır.
Bu nedenle de çalıştığım alanda yalnız teorik çalışmalar içinde kalınması,
ya da laboratuar sınırlarının dışına
çıkılmaması, amaçlananların sağlanamaması anlamına gelmektedir. Bu
bakış açısı ile öğretim üyeliğimin son
15- 20 yılında, yasal mevzuat çerçevesinde, sanayide eğitim ve seminerler vermek, yurt dışı akredite kuruluşlara danışmanlık yaparak çalışan ve
iş yeri sertifikalamalarında yardımcı
olmak, yerli firmaların yurt içi ve yurt
dışı yapımını üstlendikleri, bu arada
belirtmeliyim -yaptıkları işlerden
ne kadar öğünseler yeridir- büyük
çelik konstrüksiyonların imalatında
danışmanlık yapmak gibi alanlarda
sektörle ilişkilerimiz sürdü. Bu faaliyetlerde başkalarına faydamız oldu.
O alanlarda biz de çok şey öğrendik,
bunları eğitim-öğretime taşıdık, öğrencilerimizle de paylaştık. Ancak bu
kadarını yetersiz buluyorum. Sanayi
çok sınırlı isteklerle üniversiteye geliyor, öğretim elemanları da birikimlerini sanayiye sunamıyor. 3- 4 yıl
İstanbul Sanayi Odası-Üniversiteler
işbirliği komitesinde de ve bir o kadar
da KOSGEB proje değerlendirme kurulunda üniversitemizi temsilen çalıştım, geriye baktığımda anlatacak
bir şey de bulamıyorum. Nedenleri
hususunda epey bir birikimim var,
ancak buradaki sınırımızı biraz aşar.
Üniversite-Sanayi işbirliği konusunda
şu anda ümit beslediğim çalışma
alanları Teknoparklar. Buralardaki
işbirliği alanları AR-GE ve yazılım ile
sınırlanmış durumda. Yazılım konusunda çok önde gidiliyor, temennim
diğer alanların da aynı hızı kazanması yönünde.
Yetiştirmiş olduğunuz mühendisler,
artık yurtdışında çalışarak ülkemizi
temsil etmekte ve orada mesleki faaliyetlerini sürdürmekteler. Sizce Türk
mühendisler artık dünya ile entegre
olmuş, bilimin gerektirdiği araştırma
ve çalışmaları takip edecek formasyon alabiliyorlar mı?
Bu soruya tek kelime ile dün olduğu
gibi bu gün de evet demek mümkün.
Ölçülebilir bir durum olmadığı için
bu subjektiv bir cevap olur. Geçmişte
mühendis istihdam eden kuruluşların ağırlığını devlet kuruluşları teşkil
ederdi. O kurumlar da yeni mezunların bir eksiklikleri varsa bu eksikliklerin tamamlanması ve geliştirilmesi
için kendilerine bir nevi misyon yüklenmişlerdi. O tarihler için mezunlardaki mesleki formasyonun, yurt
dışı mezunlardan geri kalan bir yönü
27
Ocak - fiubat - Mart
bilimlerin uygulamalara dönük alanlarını içermektedir. Teknoloji dediğimiz kavramı en kısa ifade ile tanımlayalım dersek, düşünülen bir şeyi
somuttan soyuta ulaştırma aşamalarıdır. Bu aşamalarda, alt yapı imkanları,
eğitim, tasarım, AR-GE, prototip ve
> röportaj: Prof. Nurullah Gültekin
olduğunu düşünmüyorum.
Zira sanayinin beklediği
özellikler bu kadar geniş
kapsamlı değildi.
Ocak - fiubat - Mart
Bugün küreselleşmenin ortaya çıkardığı rekabet ortamında, temel mühendislik formasyonundan ödün
verilmeyerek, mesleklerin
yapısı değişmiştir. Yeni uzmanlık alanlarına her gün
bir yenisi katılmakta ve iş
gücünde aranan nitelikler
de farklılıklar göstermektedir. Bu duruma göre,
sorumluluk alma, yaratıcı
düşünme, değişime uyum
sağlama, problem çözme,
kolay iletişim kurma, gurup
çalışmalarına ve işbirliğine
yatkınlık, karmaşık teknolojik sistemleri anlama gibi
özellikler ayrımsız olarak
bütün mesleklerin ortak ta-
28
banı durumuna gelmiştir.
Bütün bu beklentilerin sağlanması bağlamında dünyadaki seçkin üniversiteler
ne yapıyorlarsa ülkemiz
üniversiteleri de aynı şeyleri yapma çabasına girmişlerdir. Bu çabalardan üç
tanesinin özetini vermenin
yararlı olacağını düşünüyorum.
İlk olarak, Amerika’da mühendislik öğretimi yapan
birçok üniversitenin bölümlerinin kendilerini değerlendirme şekli olan,
ABET kriterlerine göre
ölçüm yolu seçilmiştir.
Amerika’daki üniversitelerin mühendislik bölümlerinin uyması gereken esaslar,
saptanmış kurallara göre,
uzmanlarca değerlendiren
ve derecelendiren, koşulları sağlayanları akredite
eden kuruluş ABET (Accreditation Board for Engineering and Technology)
dir. Amerika dışından da
başvurular olabildiğinden,
ülkemizden de birkaç üniversitenin mühendislik bölümleri koşulları sağlayarak
bu kuruluşa başvurmuş ve
bölümler bazında akredite
olabilmişlerdir.
tirilebilmesidir. Öğretimde
aşamalar, ön lisans, lisans,
yüksek lisans ve doktora
kademeleri olarak kabul
edilmiştir. Bu şekilde öğrenci ve öğretim elemanları
için geçişler ve istihdam
imkanları yaratılmış olacaktır. Yanılmıyorsam 47
Avrupa ülkesi durumlarını
bu esaslara göre sorgulamaktadır. Türkiye’de buna
dahildir.
Aynı amaç için benzer
bir yapılanma ülkemizde
de oluşturulmuştur. Farklı
mühendislik programları
için akreditasyon bilgilendirme çalışmaları yapılarak
Türkiye’de mühendislik
eğitim-öğretiminin kalitesinin yükseltilmesini amaçlayan, Mühendislik Fakülteleri Dekanları’nca sivil
bir girişimle “Mühendislik
Değerlendirme Kurulu”
adlı bir oluşum gerçekleştirilmiştir. Bağımsız bir
platform olan bu girişim,
daha sonraları YÖK tarafından da benimsenmiştir.
MÜDEK adıyla işlevini sürdüren oluşum, Avrupa Mühendislik Eğitimi Akreditasyon ağının yetkilendirilmiş
üyesidir ve ayrıca 2011’
de IEA’ ya tam üye olarak
kabul edilmiş olup, üniversitelerimiz mühendislik bölümleri nezdinde etkinliğini
sürdürmektedir.
Bilindiği gibi ABET ve
MÜDEK sadece mühendislik bölümleri için, iç
denetim ve akreditasyon
sistemleri iken, bu proje
bütün bilim alanlarındaki
işleyişteki eşgüdüm ile mezunlarını kapsamaktadır.
Mademki bu soru ile Türk
Mühendislerinin dünya
ile entegrasyonunun durumunu sorguluyoruz kısaca
Bologna sürecinden de
biraz bahsetmemiz gerekiyor.
Avrupa Birliği çerçevesinde, Bologna Sürecinde
hedef, yüksek öğretim sistemlerinin kendilerine özgü
farklılıkları korunarak, birbirleri ile karşılaştırılabilir
olması ve uyumlu hale ge-
Başlangıçtaki sorunuza dönecek olursak, bu sorunun
sadece Türk Mühendislerine özgün olmadığı, çalışmalardan da anlaşılacağı
gibi, evrensel bir boyutu da
bulunduğu görülmektedir.
Bu alanda geri kalmamak
için bundan sonrada bu çalışmaları daha da yoğunlaştırarak sürdürmek gerektiği
kanısındayım.
Emekli olmak çalışma
temponuzu değiştirdi mi?
Emeklilik için özel planlarınız var mıydı yoksa eskisi
gibi yoğun tempoda mı çalışıyorsunuz?
Emekli oluşumdan bu yana
üç yılı aştı. Kapsamlı bir
emeklilik planım yoktu, sadece geniş zaman isteyen
birkaç şey yapmayı düşünüyordum. Kısmetse gene
de olabilir. Bir hususu da
itiraf edebilirim. Eski günler ile kıyaslarsam daha
çok zaman darlığı çekiyorum. Çevremden de bol bol
sitem yiyorum. Eski günlerde serbest gezilere daha
fazla zaman ayırdığımı
zannediyorum, şimdi ise
etrafıma baktığımda daha
röportaj: Prof. Nurullah Gültekin <
Sevilerek yapılan bir iş ile başarı
arasında doğrudan bir ilişki olduğu
herkesçe kabul ediliyor.
Haftada bir gün YTÜ’ de ve ortalama olarak bir gün de IIW/EWF’nin
Türkiye’de yetkili üyesi olan Gedik
Eğitim Vakfı’nın uluslararası Kaynak
Mühendisliği Programında dersler
yürütüyorum. Her iki öğrenci grubunun da lisans mezunu mühendisler
olması, yapılan işin yorucu yönünü
hissettirmiyor.
Makine Mühendisliği her zaman en
popüler mesleklerden olmuştur. Üniversiteye gireceklere ve yeni mezunlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak
istersiniz?
Makine mühendisliği her devirde
popülerliğini korumuş bir meslek ve
bilim alanı. Öğrencilerle ilk dersler-
deki sohbetlerimde, Makine Mühendisliğinin yetişkinler için hayat bilgisi
olduğunu söylerim. Çünkü yaşamın
her noktasında var, ayrıca tabiatla da
iç içe. Aynı zamanda temel bilimlerin günlük hayata yansıtılmasında en
etkin mühendislik alanlarından birisi.
Bu meslek için çocukluğumda hayal
kurdum, elde edince de büyük mutluluk duydum. Akademik kariyere
geçmem ise biraz tesadüfidir. Bilimsel
yönden ise, makine mühendisliğinin
en eski mühendislik dallarından birisi
olması dışında, bir de doğurgan bir
bilim alanı olması özelliği var. Birçok
üniversitede, Endüstri Mühendisliği,
Gemi İnşa-Makine Mühendisliği, Malzeme Mühendisliği, Tekstil Mühendisliği, Mekatronik Mühendisliği gibi
bölümler bu bilim alanından çıkmıştır, daha çıkacaklar da vardır.
Enerji dönüşümleri, hareketli sistemler, tasarımdan malzeme seçimine,
imalattan son kullanmaya, yaşam
konforunu arttırmaya dönük her türlü
çalışmaların içinde bu alanın elemanları vardır. Bazen yaratıcı, bazen araş-
tırıcı, bazen yönetici, bazen üretici
bazen de işletmeci olarak.
Üniversiteye girişlerde meslek seçimi
eskiden daha kolay ya da objektif
değerlendirmelerle oluyordu gibi
bir düşünceye sahibim. En azından,
büyük emek ve endişelerle sınavlara
giren gençlerin, aman puanım zayi
olmasın diye bir endişeleri yoktu. Ailelerin hedef aldığı mesleklere dönük
baskıları da bunun cabası. Yıllarca
sıralamalarda çok sayıda gence fahri
danışmanlık yaptım. Bu değerlendirmelerim, birebirlik bu gözlemlerimin
sonucu. Sevilerek yapılan bir iş ile
başarı arasında doğrudan bir ilişki olduğu herkesçe kabul ediliyor. Meslek
seçiminde de mezun olduktan sonrada temel kriterin bu olması gerektiğine inanıyorum. Değişmeyen gerçek şu, seçilen meslekle çalışılırken
yaşam da devam ediyor.
29
Ocak - fiubat - Mart
çok şey görüyorum, böylece denge
sağlanıyor. Emeklilik ile yaşlılığı ayırmak gerekiyor. Emeklilik, kurallar gereği uyulması gerekli olan bir statü.
Yaşlılık ise, bir düşünürün tanımladığı
gibi, insanın artık yapacağı bir şeyinin olmadığını algıladığı kendine ait
zaman dilimidir. Galiba daha yapacak bir şeylerimiz var.
> teknoloji: Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü
Serkan TURGUT
Sektör Satış Müdürü
Chloride Masterguard
Enerji Tasarrufu İçin
Optimum UPS Çözümü
G
ünümüzde en yaygın şekilde tartışılan konulardan biri de hızla artan enerji maliyeti ve artan
enerji talebidir. Bununla birlikte fosil yakıtların çevre üzerindeki etkileri ve bu yakıtların
azalmakta olması, doğal olarak enerji tasarrufunu gerekli kılmış, yenilenebilir enerji ve enerji
tasarrufunun en iyi uygulamalarının yanı sıra enerji verimliliği standartları, prosesleri ve teknolojilerinin
geliştirilmesini ve iyileştirilmesini geniş ölçüde teşvik etmiştir.
Artan bir ivmeyle kötüleşen çevre koşullarının sonucu olarak enerji arzının
geleceğine dair güçlü bir belirsizlik,
global enerji tasarrufu arayışını gündeme getirmiştir.
Bu arayışın ön planında, sabit ancak
önemli seviyedeki enerji gereksinimlerinin sonucu olarak operasyonları
toplam enerji tüketiminin önemli bir
kısmını oluşturan sektörler bulunmaktadır. Günümüzde işle ilgili faaliyetlerin güvenilir güç tedarikine olan
bağımlılığı kuruluşları, kritik yüklerinin iş sürekliliğini tehdit eden gerçek
tehlikelerden her ne pahasına olursa
olsun sakınırken, enerji tüketimlerini
azaltmanın yollarını aramaya zorlamaktadır.
Dünyanın önde gelen bu kuruluşların
büyük bir kısmı için maksimum çalışılabilir sürenin önemli olduğu bu durumda UPS’in bulunması, maksimum
yük koruma ve tasarruf elde edilebilmesi için öncelikli bir gereksinimdir.
UPS sistemleri; bilgisayar ağları ve
sunucular, bina yönetimi ve güvenlik sistemleri gibi elektronik altyapılar için kesintisiz güç sağlarken aynı
zamanda operasyonların durmasına,
bilgi, verimlilik ve gelir kaybına yol
1
açabilecek güç kesintilerine karşı da
korur. UPS sistemleri ayrıca yük için
temiz bir güç kaynağı temin ederek
genel elektrik şebekesinin düşük kalitesini minimum seviyeye indirir veya
tamamen ortadan kaldırır; böylece
şebeke tarafındaki kesintiler ortadan
kalkar.
Sonuç olarak güç kalitesinde artış
ve maksimum enerji verimliliği arayışı, yeni nesil UPS’ler için geleceğin
temel performans ölçütleri olacaktır.
%100 çalışılabilirlik sağlayan yüksek
güvenilirlik ve maksimum enerji verimliliği.
Bir UPS’in enerji verimliliği, UPS’e
giren güç ile yük için enerji sağlamak
amacıyla UPS’den çıkan güç arasındaki oran olarak değerlendirilir. Akım
UPS’in dahili bileşenlerinden her
geçtiğinde belirli bir miktar enerji ısı
olarak kaybedilir. Bu da enerji kayıplarına yol açar. Tesisatın ideal ortam
sıcaklığını korumak amacıyla klima
çalıştırıldığında da ek enerji tüketimi
söz konusu.
Belirli bir miktar enerji kaybı kaçınılmazdır; ancak UPS güç tüketiminin
azaltılmasının ve verimliliğinin artırılmasının, artık enerjinin azaltılmasına
ve dolayısıyla enerji faturalarında
genel maliyet tasarrufunun maksimum seviyeye çıkarılmasına katkıda
bulunacağı açıktır. 365 gün 24 saat temelinde beş yılda sağlanacak tasarruf,
bir UPS’in satın alma maliyetini karşılamakla kalmayacak aynı zamanda
CO2 ve küresel ısınmaya neden olan
diğer emisyonların azaltılmasına katkıda bulunacak, seçilen güç koruma
çözümünün çevre üzerindeki etkisini
en düşük seviyeye çekecektir.
Enerji tasarrufu için optimum UPS
çözümü
Enerji tasarrufuna olan eşi görülmemiş talep ve mevcut UPS teknolojisi
değerlendirildiğinde, enerji verimliliği
anlamında, ideal bir UPS'in şebekedeki kesinti ve hata olaylarını öngörebileceğini ve gerçek zamanlı olarak
en uygun çözümü, yük için en yüksek
kalitede güç sağlamak için gereken
minimum enerjiyi kullanarak uygulayabileceğini düşünebiliriz.
Chloride, ilk kapsamlı enerji verimliliği UPS'ini üreterek bu ideali gerçek
ve somut bir çözüme dönüştürmüştür.
Trinergy, Chloride tarafından geliştirilen, elektrik ortamını sürekli analiz eden, giriş koşullarını ve yükün
özelliklerini değerlendirdikten sonra
Ocak - fiubat - Mart
Termodinamik ikinci yasasında belirtildiği gibi enerjinin bir türden diğerine her dönüştürüldüğünde, belirli bir miktar enerji ısı olarak kaybedilecektir. Daha
basit bir ifadeyle: bu nedenle araba motorları çalışırken sıcaktır, cep telefonları şarj edildiğinde ısınır ve nükleer reaktörlerde sürekli soğutma yapılmalıdır.
30
teknoloji: Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü <
UPS uzmanları ve Uluslararası Elektroteknik Topluluğu (IEC) tarafından
geniş ölçüde kabul görmüş üç mevcut UPS konfigürasyonunun tüm tesisatlarla uyumlu tek bir ünite içinde
ilk kez bir arada bulunduğu dikkate
alındığında bunun mümkün olduğu
anlaşılacaktır.
Maksimum Güç Kontrolü
(VFI)
Sistem, elektrik ortamının iyileştirilmesi gerektiğini belirlediğinde yük
için optimum gücün sağlanmasını
mümkün kılar.
sağlayan maksimum enerji tasarrufu
modu seçilir.
Yüksek Verimlilik ve Güç iyileştirme
(VI)
Maksimum Güç Kontrolü konfigürasyonuna geçmeden sistemin sağlanan
enerjiyi yeterli seviyede iyileştirmesini mümkün kılar.
UPS'e doğrusal olmayan bir yük bağlandığında ve harmonikler söz konusu olduğunda Trinergy, yalnızca
hat kesintilerini kompanse etmek için
gerekli enerjiyi tüketen ve kesinti kalitesine göre mümkün olan en yüksek
verimliliği sağlayan, böylece %96
- %98 arasında verimliliği mümkün
kılan bir aktif filtre olarak işlev görebilir.
Örnek Veri Merkezi Çalışması
Veri merkezlerinde, şebekenin sürekliliğinin ve güvenliğinin sağlanması
amacıyla gücün iyileştirilmesi, anlık
kesintiler, düşmeler, yükselmeler ve
temiz, eş fazlı güçten diğer her türlü
sapmanın engellenmesi için UPS kullanılır.
Peki bu enerji nereye gider? IT ekipmanlarına ulaşmadan önce elektrik,
dahili bileşenlerden geçerek veri
merkezi için güç sağlamak amacıyla
temizlendiği UPS'e gider.
Şebeke koşullarında bir kötüleşme
söz konusu olduğunda ve izlenen parametreler tolerans dışına çıktığında
Maksimum Güç Kontrolü modu, %95
verimlilikle çift dönüştürme modu
kullanılarak tam iyileştirme ve yük
için enerji tedariki sağlar
Bu güç dağıtımı zincirinde tüketilen
elektrik, bir veri merkezi için gereken
gücün önemli bir kısmını oluşturur.
Trinergy, bu üç çalışma moduyla birlikte, aynı zamanda yüksek kaliteli bir
UPS için temel nitelik olan standart
özelliklere de sahiptir.
Maksimum Enerji Tasarrufu
(VFD)
Ünite için ana şebeke tarafından sağlanan enerjinin ideal kalitede olduğunu ve iyileştirme gereksiniminin
bulunmadığını belirler.
• Yükte optimum güç kalitesi
• Her türlü şebeke tarafı kaynakla tam
uyumluluk
- Düşük giriş toplam harmonik bozulması
- Yüksek giriş güç faktörü
• Her türlü yük için sağlanan enerjide
maksimum uyumluluk
• Tesisat ve ekipman standartlarıyla
kanıtlanmış uyumluluk
Trinergy cihazını diğer UPS'lerden
ayıran özellik, tek bir üründe ilk kez
bir araya gelen enerji verimliliği parametreleri, güç sürekliliği ve mükemmel performanstır:
Şebeke koşulları istikrarlı halde iken,
enerjinin bypass hattından geçmesini mümkün kılan ve %99 verimlilik
• Maksimum yük kullanılabilirliği
• Optimum çalışma verimliliği
Tipik bir veri merkezi tesisatında
şebeke koşulları ve yükün elektriksel özellikleri, temel olarak trafik
miktarına göre değişir; bu da güçte
dalgalanmalara ve UPS tarafından
korunacak farklı elektrik yükü koşullarına yol açar.
Verilen elektrik ortamında UPS, Giriş
Güç Faktörü (PF) ve Giriş THDi (Toplam Harmonik Akım Bozulması) üzerinden şebeke tarafı dağıtımı etkiler.
Bu elektriksel özellikler yükteki
dalgalanmalara göre sırasıyla
PF ve THDi için 0,8 ile 0,9 ve
%6 ile %20 arasında değişir;
yani harmonik problemleri söz
konusu olur ve buna bağlı olarak farklı seviyelerde iyileştirme
gereklidir.
UPS yük tarafından çekilen akımın iyileştirilmesinde temel bir
rol oynar; reaktif akımın
ve güç kaynaklarına ulaşan
harmoniklerin engellenmesine
yardımcı olur; böylece transformatörün aşırı ısınması, bileşenlerin hızla
31
Ocak - fiubat - Mart
güç sürekliliğini, iyileştirme ve enerji
tasarrufu anlamında mükemmel çözümü sezgisel olarak seçen devrim
niteliğinde bir UPS sistemidir.
> teknoloji: Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü
eskimesi, kabloların büyük kesitte
kullanılması gereksinimi, daha yüksek kurulum ve işletme maliyetleri
gibi şebeke tarafı ekipman ve elektrik
şebekesindeki olası sorunları engeller.
Günümüzde veri merkezlerinden
yaygın olarak kullanılan standart bir
UPS, çift çevrim modunda çalışarak
yüksek güç kalitesini ve iyileştirmeyi
garanti eder. Çift çevrim modu AC
(giriş gücü) gücünü DC'ye ve DC
gücünü AC'ye (çıkış gücü) dönüştürerek, giriş kalitesinden bağımsız olarak mükemmel bir çıkış dalga biçimi
sağlar. Kesintilerin çok küçük olduğu
durumlarda dahi sürekli olarak çift
çevrim modunda çalışmanın dezavantajı, büyük miktarda gereksiz artık
enerjinin kaybedilmesidir.
Bu nedenle veri merkezi tesisatları
için ideal güç iyileştirme çözümü,
akım ve harmonikleri sezgisel olarak
mümkün olan en az miktarda enerjiyi
kullanarak iyileştiren çözüm olacaktır.
Trinergy esasen, invertörün paralel
aktif filtre olarak çalıştığı ve bu nedenle THDi ve PF ile yükü kompanse
ettiği bir paralel aktif filtre olarak işlev
görebilir. Trinergy aynı zamanda,
düşmelerin ve yüksek gerilimlerin söz
konusu olması halinde, %98'e kadar
genel verimlilikle giriş penceresi gerilim toleranslarını iyileştirmeye yönelik bir seri aktif filtre olarak işlev
görebilir.
Yüksek seviyede güç iyileştirme gereksiniminin veya özel bir şebeke koşulunun söz konusu olması halinde
Trinergy, derhal tepki vererek ve çift
çevrimde çalışarak mümkün olan en
iyi güç çıkışı kalitesini koruyabilir.
Sonuç olarak, şebeke koşulları ne
olursa olsun çift çevrim modunda çalışan standart UPS'in aksine Trinergy,
kesintilerin kompanse edilmesi için
gereken en etkin yöntemi sezgisel olarak seçmeden önce şebekenin çevresel çalışma koşullarını izler; böylece
yalnızca gereken enerjiyi kullanarak
standart UPS'e göre %4 - %7 daha
fazla verimlilik sağlar. Sonuç olarak
daha yüksek bir verimlilik seviyesi
elde edilirken çift çevrimli UPS tarafından sağlanan ile aynı seviyede güç
iyileştirme sağlanır.
Gerçek bir tesisat
Trinergy cihazının avantajları, cihazın farklı şebeke giriş koşullarını ayırabilmesini ve en iyi çalışma modunu
seçebilmesini, böylece yalnızca en iyi
çıkış güç kalitesini sağlamak ve yükü
iyileştirmek için gereken miktarda
enerji kullanmasını mümkün kılar.
Bu devrim niteliğindeki mimariden
kaynaklanan avantajları daha iyi
anlamak ve Trinergy ile elde edilebilecek enerji tasarrufunu rakama
dökmek amacıyla pazarda bulunan
çeşitli UPS teknolojileri ile ilgili bir
simülasyon yapılmıştır.
Simülasyonların güvenilirliği gerçek
şebeke koşullarının dikkate alınmış
olup olmamasına bağlıdır; bu nedenle
Chloride, tüm dünyada kendisine ait
UPS ve güç dağıtımı sistemlerinde
uzaktan arıza tespiti, izleme ve çalışma durumu yönetimi için tasar-
Ocak - fiubat - Mart
UPS'in gerçek şebeke koşullarındaki
işlevselliği ile ilgili veriler İngiltere'de
yılın 365 günü, günün 24 saati 2374
UPS cihazı izlenmektedir.2008 yılında gerçekleştirilen 12 aylık bir
LIFE.net analizi ile Chloride UPS'nin
kurulduğu yerde ortalama olarak aşağıdakilere karşı koruduğunu göstermiştir:
• 2709 tolerans dışı durum / UPS
• Tolerans dışı durum ortalama süresi
8 sn
• 11 ana şebeke arızası / UPS
• Ana şebeke arızası ortalama süresi
120 sn
Bunların tamamı yük için potansiyel
olarak zararlıdır.
Yukarıdaki sonuçların; şebeke koşulları, UPS mimarisi, verimlilik ve UPS
algoritması gibi bir dizi parametre ile
özel olarak geliştirilmiş bir simülatör
kullanılarak mevcut UPS teknolojileri
ile karşılaştırmalı olarak analiz edildiklerinde, son derece önemli oldukları kanıtlanmıştır.
Gerçek şebeke verilerinin ve mimari
göstergelerinin kullanılabilirliği dikkate alınarak simülasyon gerçekleştirilmiş ve her bir çalışma modu için
UPS çalışma verimliliği hesaplanmıştır. Aynı zamanda giriş gücü dikkate
alınmış ve bir yıllık bir dönem içinde
toplam enerji kaybı elde edilmiştir.
Görünür
güç
kVA
Aktif
güç
kW
Ortalama
çalışma
verimliliği
%
Giriş
gücü
kW
Soğutma
Katsayısı
Kaybedilen
Enerji
kWh
Enerji
Maliyeti
£/KWh
Mevcut standart teknoloji
(Çift çevrim)
600
540
92,5
584
1,7
8693708
0,09
Mevcut teknolojide
eco-modda sınıfının en iyisi
(eco modlu çift çevrim)
600
540
94,9
569
1,7
8473846
Trinergy
600
540
97,9
552
1,7
8214178
*Hesaplama Modeli ve Hesaplama Aracı, Ekte derinlemesine incelenmiştir.
32
lanmış çift yönlü, tüm yıl 24 saat
boyunca kullanılan iletişim sistemi
olan LIFE.net uygulaması aracılığıyla
ölçülen şebeke verilerinin analizini
gerçekleştirmiştir.
Enerji
Tasarrufu
kWh
Mali
Tasarruf
/ Yıl
£
0,09
219862
19788
0,09
479530
43158
teknoloji: Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü <
%98'e kadar ortalama çalışma verimliliği, yani enerji tasarrufu, maliyet tasarrufu ve çevresel etkilerde azalma
sağlayacak şekilde en uygun çalışma
modunu sezgisel olarak seçebilir.
Aşağıdaki tabloda, her bir teknoloji
ile UPS işlevselliği karşılaştırma sonuçlarının özeti verilmiştir.
Mevcut standart teknoloji
Invertör trafosu teknolojisine sahip
bu UPS topojojisi, tam yükte yaklaşık
%92,5 verimlilik sağlar. Kontrollü ortamdaki klimalı bir tesisatta tam yükte
bir yıllık enerji kaybı 8694 MWh seviyesindedir.
Mevcut teknolojide ECO mod ile sınıfının en iyisi
Eco-mod ve akıllı çift çevrime sahip
bu UPS topolojisi sistemin çalışma
verimliliğini önemli ölçüde artırır
ve %97'ye yükselebilmesini sağlar.
Akıllı çift çevrimde çalışan bir UPS'in
ortalama çalışma verimliliği %95'tir;
bu da mevcut standart teknolojiyle
karşılaştırıldığında 220 MWh enerji
tasarrufu ve maliyette önemli bir
düşüş sağlar.
Trinergy teknolojisi
Chloride’ınyeni ve devrim niteliğindeki teknoloji mimarisi üstün avantajlar sunar.
Yükü etkileyen farklı koşullar dikkate alındığında Trinergy, en düşük
miktarda enerji kullanırken mükemmel güç kalitesini garanti edecek ve
bilir; bu veriler şebekedeki en yaygın
kesintilerin genel ana şebeke kesintileri değil küçük tolerans dışına çıkışlar
veya şebekedeki farklılıklar olduğunu
net bir şekilde göstermektedir; bu
nedenle sınıfının en iyi teknolojisine
sahip ve eco modlu bir UPS için maksimum güç kontrolü amacıyla çift dönüşüm moduna geçme gereksinimi
çok sık söz konusu olacaktır.
Trinergy cihazında bulunan ve önceki
sayfalarda anlatılmış olan geleceğin
devrim niteliğindeki teknolojisi çok
büyük avantajlara sahiptir.
Sonuç
Kritik öneme sahip her türlü ekipman
ve prosesin güvenceye alınma çabaları kapsamında şu sonuca varabiliriz
ki bugüne kadar iki temel teknoloji
arasında seçim yapmak mümkün olmuştur; mevcut standart teknoloji ve
eco mod ile sınıfının en iyi mevcut
teknolojisi. Bu kabul görmüş teknolojilerin her birinin enerji verimliliği
ile ilgili avantajları ve dezavantajları
vardır.
Standart UPS çift çevrim modunda
çalıştığında, küçük gerilim farklılıklarından büyük güç arızalarına kadar
her durumda optimum yük koruması
sağlar. Her iki durumda UPS tarafından kaybedilen enerji eşittir. Bu durumda soru, birbirine zıt iki şebeke
koşuluna uyum sağlayabilecek ancak
daha az enerji kullanan, yani küçük
gerilim farklılıklarında enerji kaybını
minimum seviyeye indiren bir UPS'in
mümkün olup
olmadığıdır.
Sınıfının en iyi teknolojisine sahip ve
eco modlu UPS'in temel eksikliği, eco
modda çalışırken küçük kesintiler için
dahi herhangi bir iyileştirme gerçekleştirememesidir. Ayrıca invertör harmonikleri iyileştiremez veya gerilim
farklılıklarını kompanse edemez; bu
da yükün iyileştirilmesi için çift çevrim moduna geçilmesini (akıllı çift
çevrim) gerekli kılar, böylece büyük
miktarda enerji kaybedilir.
Mevcut her bir işlevsellik modunun
verimliliği maksimum seviyeye taşınmakla kalmamış, UPS'in çalıştığı ortamı izleyebilmesi ve maksimum yük
koruması ve maksimum enerji tasarrufu sağlarken optimum UPS çalışma
performansını mümkün kılabilmesi
için yeni bir algoritma oluşturulmuştur.
Trinergy’nin üstün özelliği sadece
eşsiz ve kanıtlanmış verimliliği değildir. Trinergy sahip olduğu teknolojiler
sayesinde aynı zamanda işletme maliyetlerinin minimum seviyeye indirilmesi için de en iyi çözümdür.
Esasen, yaptığımız analizde sunulduğu gibi, standart modda çalışan bir
UPS sürekli çift çevrim modunda çalıştığından enerji veya maliyet tasarrufu için herhangi bir marj sağlamaz.
Standart teknoloji ile sınıfının en iyi
eco modlu UPS'in teknolojisi karşılaştırıldığında, enerji ve maliyet tasarruflarının her ikisinin de önemli olduğu
görülmüştür. Son olarak, mevcut tüm
teknolojileri bir araya getiren Trinergy
teknolojisine sahip UPS'in, sınıfının
en iyi teknolojisine sahip bir UPS'in
iki katı tasarruf sağladığı kanıtlanmıştır.
Trinergy, UPS Sektöründeki devrim!
Bu durum LIFE.net ile izleme ve arıza
tespit esnasında sistemden çekilen
verilerde daha net bir şekilde görüle-
33
Ocak - fiubat - Mart
Elde edilen ortalama verimlilik değerleri aşağıdaki tabloda verilmiş ve
üç farklı teknolojinin sağladığı enerji
tasarrufunun hesaplanması ve karşılaştırılmasında kullanılmıştır.
> hukuk penceresinden: Binalarda Enerji Performansı
İlker ULAŞ
Müşavir Avukat
Binalarda Enerji Performansı
D
eğerli okurlar, yeniden merhaba derken, öncelikle AE-ARMA ELEKTROPANÇ AİLESİNİ, yapmış
olduğu şirket evliliği nedeniyle kutluyorum. Hollanda menşeli, halka açık, ULUSLARARASI
Teknik Servis Sağlayıcı, yeni partneri ve ortağı IMTECH N.V.‘nin 27.400 çalışanı, 5,1 Milyar
Euro cirosu ile AE-ARMA ELEKTROPANÇ’ı iş başında kalan mevcut yetenekli yönetim kadrosu ve
çalışanlarının da çabaları ile tüm coğrafyalarda iddialı projelere imza atacak global şirket düzeyine
taşıyacağına yüksek inancımı belirtirim. Şirket ortakları, çalışanları ve ülkemiz mühendisliği için hayırlı
olmasını diliyorum...
Ocak - fiubat - Mart
Bu sayımızda, Ülkemiz için yeni
yerleşmeye başlayan ve yasal alt yapısı nihayet -eksik de olsa- hazırlanmış olan bir konudan: BİNALARDA
ENERJİ PERFORMANSI kavramından
bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere,
ülkemiz için enerji üretimine yarayacak sınırlı doğal kaynakların hayata
geçirilmesi; ülke ekonomisi için hayati önem arzettiği gibi, yüksek maliyetleri nedeniyle finans kaynaklarına
34
gereksinimi yüzünden devletin temel
sorunlarından en hayati olanıdır. Gelecek savaşlar, muhtemelen enerji
kaynakları ve su yüzünden çıkacaktır.
Alternatif enerji ve yenilenebilir enerji
kavramları artık sık duymaya başladığımız kavramlardır. Devlet enerji üretimi için yasal alt yapı kurmakta ve
özel sektöre geniş teşvikler ve lisans
hakları devretmektedir. Ancak doğal
dengenin bozulması ve çevre faktör-
leri nedeniyle özellikle HES projeleri
için bölge halklarının protestoları ve
açılan iptal davaları basında sıklıkla
yer almaktadır. Enerji üretiminin,
ülkelerin refahı ve özgürlüğü için
önemi, artık tartışmasız kabul görmekte olup, enerji üretiminin %70 ‘ini
dış kaynaklardan döviz ile sağlamak
zorunda kalan ülkemiz, enerji israfında ise Avrupa ortalamalarının çok
yukarılarında yer almaktadır. Avrupa
hukuk penceresinden: Binalarda Enerji Performansı <
Anılan Yönetmelik 29. Maddesi hükmüne göre yayımından bir yıl sonra
yani 05.12.2009’ da yürürlüğe girmiştir. Artık iki yıllık bir uygulamayı
geride bırakmıştır. Şimdi aşağıda,
ülkemiz için hayati önemi haiz olan
bu yönetmeliğin önemli hükümlerine
bakalım:
Amaç
Madde 1 – (1) Bu Yönetmeliğin
amacı dış iklim şartlarını, iç mekân
gereksinimlerini, mahalli şartları ve
maliyet etkinliğini de dikkate alarak,
bir binanın bütün enerji kullanımlarının değerlendirilmesini sağlayacak
hesaplama kurallarının belirlenme-
sini, birincil enerji ve karbondioksit
(CO2) emisyonu açısından sınıflandırılmasını, yeni ve önemli oranda
tadilat yapılacak mevcut binalar için
minimum enerji performans gereklerinin belirlenmesini, yenilenebilir
enerji kaynaklarının uygulanabilirliliğinin değerlendirilmesini, ısıtma ve
soğutma sistemlerinin kontrolünü,
sera gazı emisyonlarının sınırlandırılmasını, binalarda performans kriterlerinin ve uygulama esaslarının
belirlenmesini ve çevrenin korunmasını düzenlemektir.
yecek biçimde enerji verimliliğini
arttırıcı uygulamaların yapılmasına,
ilişkin usul ve esasları kapsar.
(2) Sanayi alanlarında işletme ve
üretim faaliyetleri yürütülen binalar,
planlanan kullanım süresi iki yıldan
az olan binalar, toplam kullanım
alanı 50 m²’nin altında olan binalar,
seralar, atölyeler ve münferit olarak
inşa edilen ve ısıtılmasına ve soğutulmasına gerek duyulmayan depo,
cephanelik, ardiye, ahır, ağıl ve benzeri binalar bu yönetmeliğin kapsamı
dışındadır.
Kapsam
Madde 2 – (1) Bu Yönetmelik;
a) Mevcut ve yeni yapılacak konut,
ticari ve hizmet amaçlı kullanılan
binalarda uygulanmak üzere; mimari tasarım, mekanik tesisat, aydınlatma, elektrik tesisatı ve elektrik
tüketen binaların sabit ekipmanları
konularındaki asgari performans
kriterlerine, enerji performans hesaplama usûllerine, enerji kimlik
belgesinin hazırlanmasına, binaların
kontrolleri ve enerji kimlik belgesini
hazırlayacak ve denetleyecek onaylanmış bağımsız yetkili kuruluşların
yetkilendirilmesine ve yetkilerinin
düzenlenmesine, ülke enerji politikasının oluşturulmasına yönelik gerekli
araştırmalar, incelemeler yapılmasına
ve bunun sonucunda elde edilen deneyimler ile ilgili bilgilerin toplanmasına,
b) 1000 m’nin üzerinde kullanım
alanına sahip binalarda; elektrik, ısı
ve sıhhi sıcak su ihtiyacının kojenerasyon sistemi ve yenilenebilir enerji
kaynaklarından üretim imkânlarının
araştırılarak, ekonomik yapılabilirliği
olan uygulamalara,
c) Bina sahipleri ve son kullanıcıların
bilinçlendirilmesi, sektörde faaliyette
bulunan kurum ve kuruluşların çalışanlarının eğitimleri ve eğitimlerin
güncelleştirilmesi vasıtasıyla enerjinin
daha verimli kullanımına,
ç) Korunması gerekli kültür varlığı
olarak tescil edilen binalarda, enerji
verimliliğinin arttırılmasına yönelik
önlemler ve uygulamalar ile ilgili,
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulunun görüşünün alınarak bu
görüş doğrultusunda yapının özelliğini ve dış görüntüsünü etkileme-
İlkeler
Madde 5 – (1) Yeni bina tasarımında,
mevcut binaların proje değişikliği gerektiren esaslı onarım ve tadilat projelerinde, mekanik ve elektrik tesisat
değişikliklerinde binanın özelliklerine
göre bu Yönetmelikte öngörülen esaslar göz önüne alınır.
(2) Binanın mimari, mekanik ve
elektrik projeleri, diğer yasal düzenlemeler yanında, enerji ekonomisi
bakımından bu Yönetmelikte öngörülen şartlara uygun değil ise, ilgili idare
tarafından yapı ruhsatı verilmez.
(3) Bu Yönetmelik esaslarına uygun
projesine göre uygulama yapılmadığının tespiti halinde, tesbit edilen eksiklikler giderilinceye kadar binaya,
ilgili idare tarafından yapı kullanım
izin belgesi verilmez.
(4) Bu Yönetmelikte tanımlanmamış
olan ve açıklık gereken hususlar hakkında, Ek-7a’da verilen Türk Standartlarının güncel halleri, bu standartların
olmaması halinde ise, Ek-7b’de verilen Avrupa Standartlarının güncel
halleri esas alınır.
(5) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında
proje, yapım, denetim ve diğer konularda tereddüte düşülen hususlar hakkında Bakanlığın uygulamaya esas
olacak yazılı görüşü alınarak işlem
yapılır.
Görev, yetki ve sorumluluk
Madde 6 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasından;
a) İdili idareler,
b) Enerji kimlik belgesi düzenlemeye
yetkili kuruluşlar,
c) Yatırımcı kuruluşlar,
ç) Bina sahipleri, bina yöneticileri
veya enerji yöneticileri,
35
Ocak - fiubat - Mart
ortalaması 50-70 kilowatt saat (kWh)
iken bizde; Antalya ve İzmir’de 150
kWh, İstanbul‘da 550 kWh değerler
ölçümlenmektedir. İşte enerji israfının önlenmesi suretiyle doğal kaynakların çabuk tüketilmemesi yanı sıra
döviz kaybının da önlenmiş olacağı
gerçeği nihayet devleti bu konuda
tedbirler almaya zorlamıştır. Zira ülkemizde enerji tüketiminin %30-40’ı
binalarda tüketilmektedir. Tüketilen
enerjide ithalat girdisi yüzde 75 oranındadır. İthalata ödenen para 40-50
milyar dolar aralığında olup, örneğin
2008 yılında ödenen 45 milyar dolar
enerji faturasının 12 milyar doları
konutlara gitmiştir. Günlük doğalgaz
tüketimi 130-150 milyon m³ aralığındadır. Ülkemizde yapılan mevcut
her kategoriden toplam 17 milyon
adet binanın %70’i yalıtımsızdır. Bu
binaların yalıtılması halinde enerji
faturasının 7,5 milyar dolar azalacağı
öngörülmektedir. Yaklaşık %92’ si
enerji verimliliği mevzuatı kapsamı
dışında kalan 8,5 milyon adet mertebesinde büyük bir yapı stoğu ile ülkemiz önemli oranda enerji tasarruf
potansiyeline sahip iken uzun yıllar
boşa harcanmıştır. (Kaynak: www.yalitim.net/?pid=20948) Ancak nihayet
18.04.2007 tarih ve 5627 sayılı Enerji
Verimliliği Kanunu ile ciddi adım atılmış ve son olarak da anılan kanunun
7. ve 3194 sayılı İmar Kanununun 44.
maddesi dayanak yapılarak hazırlanan BİNALARDA ENERJİ PERFORMANSI YÖNETMELİĞİ 05.12.2008
tarih ve 27075 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
> hukuk penceresinden: Binalarda Enerji Performansı
d) İşletmeci kuruluşlar,
e) İşveren veya temsilcileri,
f) Tasarım ve uygulamada görevli
mimar ve mühendisler,
g) Uygulayıcı yükleniciler ve üreticiler,
g) Binanın yapılmasında, kullanımında ve enerji kimlik belgesi düzenlenmesinde görev alan müşavir,
danışman, proje kontrolü yapan gerçek veya tüzel kişiler, enerji kimlik
belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar,
onaylanmış denetleme kuruluşları ve
işletme yetkilileri, görevli, yetkili ve
sorumludur.
(2) Yönetmelik hükümlerine göre inşa
edilmemiş binalardan;
a) Projenin eksik veya hatalı olması
veya standartlara uygun olmaması
halinde, proje müellifleri; yapımın
eksik veya hatalı olması veyahut standartlara uygun olmaması halinde ise,
varsa yapı denetim kuruluşu ve yüklenici veya yapımcı firma, yetkileri
oranında sorumludur.
b) Sistemin uygun çalışmaması işletmeden kaynaklanıyor ise, bina sahibi,
yöneticisi veya varsa enerji yöneticisi
veya isletmeci kuruluş doğrudan sorumlu olur.
c) İdili idareler, sorumluluğun takip,
tespit ve gereğinin yerine getirilmesi
hususunda görevli ve yetkilidir.
(3) İlgili idareler ve enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar,
projelerin ve uygulamaların bu yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadıgını denetler.
(4) Bu yönetmeliğe uygun tasarım
ve uygulaması yapılmayan binalara
yapı ruhsatı veya yapı kullanım izin
belgesi verilmesi durumunda, ilgili
idareler, enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar ve varsa
yapı denetim kuruluşları sorumlu
olur.
Ocak - fiubat - Mart
Görüleceği gibi Enerji Performansı
Yönetmeliği hükümlerine uyulmaması ve Bina Enerji Kimlik Kartı alınmaması hallerinde kimlerin sorumlu
olacağı yönetmelikte düzenlenmiş olmasına karşın sorumlulara verilecek
ceza ve yaptırımların neler olduğu
ortada yoktur. Ceza kuralları zaten
yönetmelik ile getirilemez yasa ile
konur. Şimdilik yeni yapılan binalara
36
iskan (Yapı Kullanma İzni) verilmeyeceği etkin yaptırım olarak görülmektedir.
Mevcut yapılar için ne olacaktır?
Yönetmeliğin GEÇİCİ 3. Maddesi:
Mevcut binalar ve inşaatı devam
eden henüz yapı kullanma izni almamış binalar için Enerji Verimliliği
Kanununun yayımı tarihinden itibaren 10 yıl içinde Enerji Kimlik Belgesi
düzenleneceği kuralını koymaktadır.
Kanun 14.04.2007 de yayımlandığına göre 2017 yılının 4. ayına kadar
yani kalan 5 yıl içinde tüm binaların
(konut, işyeri, fabrika ) Bina Enerji
Kimlik Kartı almaları zorunludur.
Yani beş yıl süreleri kalmıştır. Esaslı
tamir ve tadilat gören binalar için ise
tadilat projesi tasdiki aşamasında bu
belge alımı hemen zorunludur.
O halde ister bina sahibi ister apartmanda kat maliki ve /veya yönetici
olun, beş yıl içinde artık binalarınızı
ENERJİ PERFORMANSI YÖNETMELİĞİ hükümlerine göre ısı ve enerji
kayıplarını önlemek için mantolamak, su ısıtma dahil, güneş enerjisinden azami yararlanabilir hale
getirmek, sarfiyatı düşük (akkor flamanlı olmayan lambaları kaldırarak)
lambalar kullanmak, tüm mekanik ve
elektrik tesisatını otomatik devre kesiciler ve sensörlerle donatmak yani
bina otomasyonuna yatırım yapmak
zorundasınız. Yeni kat mülkiyeti yasası bu işler için artık kat malikleri
kurulunda %51 oy çokluğunu yeterli
saymaktadır. Bu da yöneticilerin işini
kolaylaştıracaktır.
Belediyeler ise bu konuda görevli olduklarından enerji tasarrufu amaçlı
tadilat projelerinizi onaylamak zorundadırlar. Belki SİT sahaları ve eski
eser olarak tescilli yapılar ile Boğaziçi
ön görünüm ve sahil bölgesinde yer
alan konutlar için sıkıntılar yaşanabilecektir. Bu arada belirtmeliyim ki en
önemli tadilat işiniz depreme hazırlık
için YAPI GÜÇLENDİRME PROJESİ
hazırlatarak belediyeye tasdik için
sunmanızdır. Ancak unutmayınız
bunun için özellikle apartmanlarda
karar almanın ön şartı DEPREM İÇİN
GÜÇLENDİRME gerektiğinin tespiti
için mahkemeden karar almanız ge-
rektiğidir. Yani apatmanınızın bulunduğu bölgedeki nöbetçi Sulh Hukuk
Mahkemesine başvururarak Delil
Tespiti Yöntemi ile binanızın taşıyıcı
sisteminin depreme mukavim olup,
olmadığını tespit ettirmeli ve bu tespit kararı ile kat malikleri kurulundan
% 51 çoğunlukla KARAR almanız halinde tüm kat malikleri bu masrafa katılmak zorunda kalacaktır. Mahkeme
kararı olmadan diğer kat maliklerini
zorlayamazsınız . Katılmayanın dairesini kat mülkiyeti yasasına göre sattırarak bedeli tahsil etme imkanınız
var!.. Belediyeler de Mahkeme tespit
karşısında kıvırmayarak yapı tadil
izni düzenlemek zorunda kalacaklardır. İşte bu işle , binanızı ısı yalıtımı ve Enerji Verimliliği Yönetmeliğe
uydurma ve Enerji Kimlik Kartı alma
şansınız da doğmuş olacaktır. Yani
birlikte yapmak daha akılcı ve doğru
karar olacaktır.
Müstakil iş yeri veya konut binası
maliki iseniz 5 yıl içinde pamuk eller
cebe demek zorundasınız. Sanırım bu
yolla sağlanacak enerji tasarrufu ülkemizin şimdiki toplam enerji tüketimin
%50‘ sini ortadan kaldıracak boyutlardadır. Yani biz Türkler umursamadan yıllarca gökyüzünü ısıttık !.. artık
evlerimizi ısıtacağız.
Bu yönetmelik yeni yapılmakta olan
yapılar için yürürlükte ise de asıl furya
2016 – 2017 yıllarında başlayacak
demektir. Böylece bina otomasyonu
işi ile uğraşanlar ile akkor flaman
içermeyen aydınlatıcı ve ısıtıcı yatırımı ve imali yapanlar için altın yıllar
yakın demektir. Bu firmalardan biri
olan AE-ARMA ELEKTROPANÇ dâhil
tesisat elektrikçileri için yönetmelik
ne diyor? bakacak olursak:
Elektrik tesisatı ve aydınlatma sistemleri
Madde 21 – (1) Binanın toplam enerji
tüketimi içerisindeki aydınlatma
enerjisi payının hesaplanmasında EN
15193 standardında verilen hesap
yöntemi kullanılır.
(2) Binalarda gün ışığından azami
derecede faydalanmak ve gereksiz
yapay aydınlatmadan kaçınmak için;
a) Mahalli erişimi kolay el ile kontrol
edilen anahtarlardan,
hukuk penceresinden: Binalarda Enerji Performansı <
bu sayfa yeterli olmadığından sevgili
okurlarımızın yönetmeliğin tümünü
internetten indirerek incelemelerini
salık veririm.
a)Zorunluluk olmadıkça akkor flamanlı lambaların kullanılmaması,
renk sıcaklığının önemli olmadığı durumlarda A ve B sınıfı elektronik balastlı tüp biçimli fluoresan, kompakt
tip fluoresan veya sodyum buharlı
lambaların tercih edilmesi,
b) Enerji tüketimi yüksek olan dekoratif aydınlatma gereçlerinin kullanılmaması,
c) Çalışma alanlarında yeterli aydınlık
seviyesini sağlayacak armatür seçiminin ve dağılımının yapılması,
ç) Yapılabilirliği uygun olan
mekânlarda, hareket, ısı veya ışık duyarlı ekipmanların kullanılması gerekir.
Özellikle merdiven boşluklarında ve
çalışma ortamlarında bulunan tuvaletlerde sensörlü lambaların kullanılması ve gereksiz kullanımların önüne
geçilmesi,
d) Daha az sayıda armatür ve dolayısıyla daha az elektrik tüketimiyle istenen aydınlık seviyelerine ulaşmayı
sağlayacağı için, açık renk mobilya ve
duvar renkleri tercih edilmesi,
e) Armatürlerin verimlerini ve odalardaki aydınlık seviyesini artırmak için
aydınlatma gereçlerinin periyodik
olarak temizlenmesi hususlarına dikkat edilir.
(9) Konut harici binaların aydınlatma
enerjisi ihtiyacı belirlenirken binanın
iç aydınlatma yüküne ilaveten, güvenlik aydınlatması hariç, binanın dış
dekoratif aydınlatma yükü de dikkate
alınır.
Efendim!, Bu yönetmelik ülkemizin
kuzey sahilinde yer almakta olan ve
bu yüzden de rutubetten en çok etkilenen Karadeniz illerimiz ile Karadeniz kökenli bina sahiplerimiz için de
geçerlidir. Karadeniz ilimiz Rize’de
ramazan ayında iftar vaktini bildirmek için bir tepeden top atışı yapılmaktaymış. Topu ateşlemekle görevli
belediye işçisi, her nasılsa saati şaşırmış ve minare ışığını görmeden topu
4-5 dakika önce ateşlemiş. Böylece
tüm Rize orucunu beş dakika erken
açmış. Ertesi gün müftü fetva vermiş:
“Sevgili Rizeliler, orucunuz sakatlandı. Bu gün için ayrıca kaza orucu
tutacaksınız.“ Almanya’da yaşayan
Rizeli vatandaş, telefonla katıldığı
TV programında soruyor. “ Sn.Muftü
Efendi, Biz de, Rizeliyiz biz de kaza
orucu tutacakmuyuk?..”
Ayrıca, bu enerji performans yönetmeliği gereği hedeflenen ısı tasarrufu,
yeni evlenen AE-ARMA ELEKTROPANÇ ailesi için de bol kazanç sağlayacak ve iyi gelecektir sanırım.
Fakirlikten -değil ısı yalıtımı- yakacak
odunu bile olmayan Temel, aşkı Fadime ile sonunda evlenmiş, gerdek
gecesi oda soğuk, birlikte yatağa
girmişler. Fadime “ Temel, çok uşudüm. En çok ayaklarum uşudi . Bağa
saril da, ayaklarin ile ayaklarimi sar
ısinayum” demiş. Temel ayaklarını
Fadimenin ayaklarına sarar sarmaz.
Fadime uy!.. “ Hiç bu kadar soğuk
ayaklı adam ile yatmamuştum. Ula
Temel ne kadar soğuk ayaklarin var“
demiş. Bakalım yeni evlilerden kim
kimi ısıtacak!.. Ya nasip!...
Kalın sağlıcakla,
Haydi tesisat eletrikçileri köşeyi döndünüz!..
Otomasyoncular, Mekanikçiler
vd.leri için de yönetmelik önemli
düzenlemeler getirmektedir. Ancak
37
Ocak - fiubat - Mart
b) Gün ışığından faydalanma imkânı
olan yerlerde, gün ışığı ile bağlantılı
foto elektrikli anahtarlar ile telefon,
kızıl ötesi, sonik ve ultrasonik kontrollü uzaktan kumandalı anahtarlardan,
c) Mahalde kimse olmadığında
mekânın boş olduğunu algılayabilen
ve yapay aydınlatmayı kapatan otomatik anahtar ve sistemlerden,
ç) Zaman ayarlı anahtarlardan biri
veya bir kaçı kullanılır.
(3) Çalışma ofisleri ve depolama binaları için mahalli erişimi kolay, el
ile veya kumanda ile kontrol edilen
anahtar tiplerinin kullanılması tercih
edilir. Ayrıca, diğer bina kullanımları
için (örneğin çalışma saatleri boyunca
devamlı aydınlatma gerektiren diğer
tip binalardaki kullanım için), zaman
ayarlı veya gün ışığı ile bağlantılı foto
elektrikli anahtarlarının kullanılması
gerekir.
(4) Binalarda kullanılan lambaların
özellikleri EK-2’de verilen tabloya
göre olur.
(5) Yapılabilirliği uygun olan
mekânlarda, içerisinde insan bulunduğu zaman bile; idari personelin
yetkisinde olan her türlü mahalin,
aydınlatmanın açılmasına ve kapatılmasına imkan veren bir cihaza sahip
olması gerekir. Bu cihaz, söz konusu
mekân içerisinde yer almıyor ise,
mekândaki aydınlatma durumunun
bir noktadan görülmesine imkân vermesi gerekir. Sportif amaçlı ve çok
amaçlı salonlar gibi farklı aydınlatma
seviyelerinin söz konusu olduğu, en
az iki ve daha çok farklı kullanım mahallerinin bulunduğu binalarda, temel
aydınlatma seviyesini yalnızca yetkili
personelin artırmasına imkân verecek
biçimde tedbirler alınır.
(6) Aynı mekân içerisinde, bir pencere
boşluğuna 5 metreden daha yakın
olan yapay aydınlatmalı noktalarının
her birindeki kurulu güç 200 W’ı aştığında, bu noktalar diğer aydınlatma
noktalarından bağımsız olarak kumanda edilir.
(7) Doğal aydınlatma yeterli olduğunda, zaman ayarlı veya insan mevcudiyetini algılayan cihaz ile yapay
aydınlatmanın otomatik olarak devreye girmesi zorunludur.
(8) Binalarda elektrik enerjisinin verimli kullanılması amacıyla;
> seyyahname: Amerika Birleşik Devletleri
Serkan Çakır
Satın Alma Departmanı
YTÜ Elektrik Müh. Böl. Öğrencisi
Özgürlükler Ülkesi
Amerika
Milenium Park - Chicago
Ocak - fiubat - Mart
NBA, Hollywood, donat, fast-food, Özgürlük Heykeli... Amerika deyince ilk akla gelenlerdir bunlar.
Biz de iki arkadaş, bu aklımıza gelenlerle başlamıştık
üç aylık tatilimize. “Work and travel” yurt dışı eğitim programıyla daha önce filmlerde gördüğümüz
ülkede onlarla çalışarak onlar gibi yaşama fırsatı
bulduk. Tabi her şey düşündüğümüz gibi tozpembe
olmadı. Öncelikle “work” kısmındaki arkadaşlıklarımızdan daha sonra da “travel” kısmında gezdiğimiz
önemli yerlerden bahsetmek istiyorum sizlere.
38
seyyahname: Amerika Birleşik Devletleri <
Çalıştığımız yer Wisconsin eyaletinin
kuzeyinde Oakfield adında küçük bir
kasabaydı. Çalıştığımız süre boyunca
başta Amerikalılar ve Meksikalılar
olmak üzere; Polonya, Romanya ve
hatta Nijerya’dan birçok insanla tanıştık. Tabi ilk kez yurt dışına çıkınca
herkesi kendimiz gibi sandık. Ama
öyle değil; olumlu-olumsuz birçok
farklı noktamız varmış.
Öncelikle Amerikalılar kendi içlerinde çok çeşitli insanlar. Müslümanız deyince ‘Müslümanlar çok iyidir,
kötüsü varsa sadece yüzde biridir’ diyeni de var, biraz sarhoş olunca ‘Beni
öldürecek misiniz?’ deyip ağlamaya
başlayanı da var. Bir tarafta bayramımızı kutlayan hatta yemek hazırlayıp
iftara davet edenler var diğer taraftan
herkese 11 Eylül’den bahsedip bizi
suçlayanlar. Hatta bir akşam ‘Siz
Türksünüz ama burası Amerika’ deyip
bilardo sopalarıyla bize saldıran Amerikalıları mekânlarından kovup bizi
kollayan yine Amerikalı dostlarımız
olmuştu. Yaşadığımız yer ufak ve
sakin bir yerdi. Hiç zenci olmamasının sebebi ırkçı bir yer olmasından
kaynaklanıyormuş. Meşhur Harlem
kasabası gibi zencilerin yaşadığı ve
beyazların dışlandığı, bizim yaşadığımız yer gibi zencilere çok saygı gösterilmeyen yerler de halen mevcut.
Diğer taraftan Meksikalılar kişilik
olarak bize daha yakınlardı. Yiyeceklerini paylaşmak isteyenler, bize İspanyolca öğretmeye çalışanlar, kendi
aramızdaki konuşmalarımıza dikkat
edip Türkçe öğrenmeye çalışanlar
bile vardı. Kanka’ ya İspanyolca bir
hava katıp ‘La Kankas’ diyorlardı
Türkler için. Amerikalılar beysbol gibi
bize sıkıcı gelen oyunlarla ilgilenirken
Meksikalı ve Rumenlerle genellikle
futboldan konuşuyorduk. Hatta Real
Madrid Galatasaray’ı yenince dillerinden düşmedik Meksikalıların.
Yemeklerine gelince, Türk yemeklerini fazlasıyla özlettiler bize. Damak
tadımıza uygun sadece fast-food’ları
var o da ziyadesiyle sağlıksız. Genel
olarak geleneksel bir mutfaklarının
olmamasından olsa gerek yemekleri
lezzet ve sağlık bakımından çok kötü.
Bu nedenle büyük çoğunluğu fazla
kiloluydu.
Çalışmaya başladıktan bir ay sonra
hem işyerinin hem de kasabanın
kurdu olmuştuk adeta. Herkesi tanıyorduk. O kadar alışmıştık ki karşımızdaki İngilizce konuşmasına
rağmen Türkiye’deki gibi kafa sallayarak onaylıyorduk. Konakladığımız barakalarda geceleyin horlayan
Meksikalı amcalara ve uyurgezer
Polonyalı öğrencilere artık fazlasıyla
alışmıştık.
Üç aylık çalışmanın ardından sıra travel kısmına gelmişti. Dört arkadaş iki
haftalığına kiraladığımız araçla yola
çıktık. Yolculuk da cahilliklerimizin
göstergesi oldu. Yanlışlıkla özel bir
havalimanına girmek, trafik ışıkları
kavşağın diğer tarafında olduğundan
ışıklarda bekleyelim derken kavşağın
ortasında beklemek, ücretli park için
kaldırımdaki makineleri yolculuğun
son günü fark etmek gibi çok sayıda
enteresan olayla tamamladık travel
kısmını.
39
Ocak - fiubat - Mart
Miller Park Brewers Stadyumu - Milwaukee
> seyyahname: Amerika Birleşik Devletleri
Willis Tower - Chicago
Abraham Lincoln Heykeli
Lincoln Memorial - Washington DC
Gezdiğimiz şehirler
Milwaukee bulunduğumuz eyaletin
en büyük şehri. Beysbol sezonunun
bu seneki şampiyonu Brewers takımı
ve birasıyla ünlü şehir. Bütün eyaletlerin bir veya birkaç şehri ön plana
çıkarak vatandaşlarının sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına yanıt vermektedir.
Ocak - fiubat - Mart
Chicago gezdiğimiz yerler arasında
en etkileyici şehirdi. Amerika’nın en
40
Meclis Binası - Washington DC
yüksek binası Willis Tower seyir katındaki cam balkonlarıyla zirveye ayrı
bir hava katmış. Millenium Park adına
yakışır bir şekilde şehrin milenyum
şehri olduğunu gösteren bir başka
sembolü.
Niagara şelaleleri gezdiğimiz turistlik
yerler arasında tek doğa harikası. Nehirde yaptığımız tekne turunda hem
şelaleleri hem de Japon turistlerin he-
yecanla fotoğraf çektirmelerini büyük
bir keyifle seyrettik.
Ardından başkent Washington DC’
ye ulaştık. Meşhur dikili taşı, meclis
binası, Lincoln Anıtı ve meydanın
etrafındaki müzelerle tarihi bir şehir
gezdiğinizin farkına varıyorsunuz.
Müzeler ücretsiz ve hepsinde ülkenin
farklı özellikleri sergilenmiş. Amerikan tarihi, Kızılderililer, sanat eser-
seyyahname: Amerika Birleşik Devletleri <
Niegara Şelalesi
leri, uzay ve havacılık... Hepsinin bir
arada olması yaya olarak bütün bu
yerlerin gezilebilmesini sağlamış.
Atlantic City, doğu yakasının kumarhaneleri ile ünlü şehri. Sahil şeridinde
mükemmel plajları, rengârenk ve lüks
kumarhaneleri ilk göze çarpanları.
Faytonlar yerine insanların çektiği
padycapler turistlere hizmet veriyor.
Sadece doğu bloğunu gezebildiğimiz-
den Las Vegas yerine Atlantic City’yi
gezdik. Tabi kumarda kaybedecek
kadar zengin olmayınca fazla da bir
eğlencesi olmadı.
Gezimizin son durağı ve en bilindik
olanı New York şehri oldu. Birbirine
paralel numaralandırılmış caddeleri
sayesinde aradığımız her şeyi elimizle
koymuş gibi kolayca bulduk. Şehrin
her yanını örümcek ağı gibi sarmış
Taj Mahal Casino - Atlantic City
olan metrosu sayesinde özel araca
ihtiyaç duyulmuyor. Times Meydanı,
Empire States binası, Özgürlük Heykeli gibi bilindik yerlerini gezebildik.
New York’da öğrendiğimiz ilginç bir
bilgi de Özgürlük Heykeli’nin New
Jersey kara sularında bulunduğu oldu.
Örneğin New Jersey eyaletinin açtığı
bir dava sonucu New York taksilerinin plakalarından Özgürlük Heykeli
sembolü kaldırılmış.
41
Ocak - fiubat - Mart
New York
> edebi köşe: Boris Pasternak
Hakkı ÖNEM
Yurtdışı Projeler Koordinatörü
Elektrik Mühendisi
Boris Leonidoviç Pasternak
(1890-1960)
M
oskova’lı sanatçı bir aileden geliyordu. Ünlü bir
ressamın oğludur. Bir süre
müzik eğitimi gördü. 1909’da müzik
eğitimini yarım bırakarak Moskova
Üniversitesi’nde felsefe okumaya
başladı. 1912’de Almanya’ya giderek
Marburg Üniversitesi’nde bir süre felsefe derslerini izledi. İtalya üzerinden
Moskova’ya döndü ve Moskova Üniversitesi’ndeki öğrenimini tamamladı.
Ocak - fiubat - Mart
Yapıtlarında doğa tutkusunu doğaya
ilişkin imgelerle dile getirmiş, insan
42
ve toplum sorunlarını kaynaşmış bir
bütünlük içinde yansıtmıştır. İlk şiirlerinde sembolizm ve fütürizm akımının
etkileri görülmüştür. Pasternak bireysel
yaratıcılığın toplumsal eyleme boyun
eğmek zorunda kaldığı bir dönemde
yetişmiş, şiirinde bireysel ve toplumsal
yaşantıları organik bir bütünlüğe kavuşturmuş, toplumsal sarsıntıları kendi
benliğinde derinliğine yaşayarak çağının trajik gerçekliğini dile getirmiştir.
Şiire yeni söyleyiş özellikleri kazandırmış. Özellikle aşk ve tabiat temaları
üzerinde durmuştur.
İmge ve sözdizimi açısından Rus şiirine getirdiği yeniliklerle geleneksel
Rus şiirinin yalın biçimlerini uzlaştırmıştır. Çağımızın en büyük şairlerinden biri sayılmaktadır.
1958 yılında Nobel Edebiyat
Ödülü’nü kazanmasına rağmen ödülü
Stokholm’da kabul ederse SSCB vatandaşlığından atılacağı korkusuyla ödülü
geri çevirdi. Peredelkino’da öldü.
edebi köşe: Boris Pasternak <
Kış Şiiri
Kapı açıldı, buharla doldu mutfak,
Soğuk, yuvarlana yuvarlana daldı içeri.
Her şey eskisi gibi oluverdi bir anda
Çocuk yıllarındaki o akşamlar gibi
Hava kupkuru ve tertemiz
Ve dışarda, beş adım ötede
Süklüm püklüm duruyor kış
Yüzü tutmuyor içeri girmeye
Kış. Ve işte her şey ilk kez başlıyor sanki.
Ağarmış uzaklıklarına doğru kasımın
Uzaklaşıyor aksöğütler
Değneksiz ve rehbersiz körler gibi....
Nehir buz tutmuş, donmuş sepetçi söğütü.
Ve konsol üstünde bir ayna gibi
Bir buz tabakasına, enlemesine
Yerleşmiş kara gök kubbesi.
Ve karşısında onun, yol kavşağında,
-yarı yarıya kara gömülmüş kavşaktaSeyrediyor bu aynada kendini
Kayın ağacı, saçında bir yıldızla.
Ve gizlice sezmektedir ki o
Kış, harikalarla doldurmuştur her yeri;
Kır evini, uzakta görülen,
Ve kendi tepelerini...
Korkulu Şiir
Her şey değişecek her şey
Asıl olana doğru, büyük olana,
çocukların uykusunu bölenler
Bağışlanmayacak asla.
Unutulmayacak, unutulur mu hiç
Şu minik yüzlere işlemiş gam, tasa,
Düşman saldığı bu dehşeti
Ödeyecek bir gün mutlaka.
Gün gelecek yolu onun da
Tüyler ürpertici bir öyküden geçecek,
Alınacak yüzlerce yüzlerce defa
Yetimin, sakatın, dulun öcü.
Aklına getir bir o bombaları
O astığı astık dönem
O cinayetler, o yıkıntılar,
Herode’un Bethleem’de yaptığı gibi.
Eli kulağında daha iyi bir çağın,
Değişecek her şey , besbelli,
Ama şu sakatlanmış küçükleri
Unutabilir mi insan unutabilir mi?
Çeviri: Cemal Süreya
43
Ocak - fiubat - Mart
Çeviri: Ataol Behramoğlu
> edebi köşe: Boris Pasternak
Şairin Ölümü
(Mayakovski’nin ölümü için)
Başka türlüsüne kim inanır, saçmaladığınız söyleniyordu
Ama iki başka adam daha, aynı işi tekrarlayan
Ve bir üçüncüsü, dünyayı peşinde koşturan
Yan yanaydınız, hepinizi sarıp sarmalayan
Hiç kıpırtısız bir zaman.
Öyledir Öyle Başlar
İnsan iki yaşında da öyle başlar işte
Ezgilerin karanlığına sıyrılır kucaklardan,
Cıvıl cıvıl cıvıldar, mırıldar bir süre,
Derken, üçüne doğru, sözler dökülür
ağzından.
Öyledir işte, yavaşça başlarsın anlamaya,
Kapılıp bir türbinin büyük gürültüsüne,
Sen misin bu, bir başkası mı yoksa,
Yabancılaşmıştır evin, bir gölgedir annen de
Bu zalim leylâk parıltısının nedir derdi?
bu dökülen, bu inen bir park kanepesine,
Nedir ? çocukları kaçırmak gibi bir şey mi?
Öyledir işte, kuşlar öyle doluşur içine
Arttıkça artan kıvamını bulan acılardan :
Yüreğinde ulaşılmayanın özlemi, uzak
yıldızlar,
Faust gibi olduğun, kafan bulandığı zaman
Öyledir, öyle başlar çingene çalgıcılar.
Uçaraktan yüce yüce gök katlarından
Çevrili alanlar görürsün, evsiz topraklar,
ve denizler bir iç çekiş kadar ansızın,
İşte tıpkı öyle doğar heceler ve uyaklar.
Yulafların üstünde, sırtüstü, yaz geceleri,
yakarır durur : her şey yerini alsın diye,
Sakınarak gözünden şafağı ve evreni
Öyle olacaktır, öyledir dalaşımız güneşle.
Öyledir, öyle başlar yaşamak, dizelerle.
Ocak - fiubat - Mart
Çeviri: Cemal Süreya
44
Memur evleri ve tüccarlarınki vardı
Ağaçlar, avlular vardı yaşayan
Ve iki karga, güneşin sarhoş ettiği
Dişileriyle hırlaşan iki karga
Bundan böyle
Budala karılar burunlarını her şeye sokmasınlar diye
Şimdi felâket yağıyor üstünüze !
Çizgiler vardı yüzünüzde, yırtık ağlar gibi kırış kırış
ve ıslaktı yüzleriniz
Gönlünce yaşadığın, düzinelerle yaşadığın
Günlerden biriydi o gün
Evinin kapısında bir kalabalık
Tek bir tabanca sesi hizaya getirmiş hepsini
Suların havaya tükürdüğü balık
Şenlik fişeği sanarak nasıl koşuyorsa
Saz diplerindeki ölümüne
Tetikteki kurşunun içini çekmesi gibi, tıpkı öyle.
Uyuyordun, dedikodulu ve kıskanç bir döşek
sermişlerdi uykuna
Uyuyordun, artık susturulmuş, ama hâlâ korkulu
ürpertilerle komşu
Ve yakışıklıydın, yirmi iki yaşın avuçlarındaydı bunlar
Dört bölümlü şiirinde yazılıydı.
Uyuyordun, başın yastığındaydı
Boylu boyunca yaylanarak
En genç efsaneydin başımızda
Tetiğini çektiğin kurşun Etna yanardağına
benziyordu
Gittikçe büyüyordun, ama birdenbire eğilip
Korkak ve değersizlerin ayağına yüz sürüyordun.
Çeviri: Erdoğan Tokatlı
edebi köşe: Boris Pasternak <
Ağustos
Tam söz verdiği üzre
İlk sabah güneşi perdeler arasından içeri girdi
Ve safran renginde, meyilli bir çizgi
Sedire ulaşıverdi.
Elveda süresiz yıllar
Ve alçalış uçurumlarına
Meydan okuyan kadın
Ben alanıydım savaşınızın.
Güneşin sıcak cilası
Kapladı yakın ormanı, köy evlerini
Yatağımı, ıslak yastığımı
Ve kitaplarımın arkasındaki duvarı.
Elveda gerilmiş kanatların köprüsü
Özgür inatçılığı uçuşun
Şekli dilde açıklanan dünya
Yaratıcılık, mucizelerin çalışma gücü.”
Yastığımın niçin ıslak olduğunu hatırlarım
Geleceğinizi görmüştüm düşümde
Birbiri ardısıra, ormanın içinden
Beni uğurlamaya.
Dağınık bir kalabalığın içinden yürüyordunuz
Sonra biriniz hatırlamıştı
Eski takvime göre
Bugün Ağustos’un altısı, Tecelli Yortusu’ydu.
Yürümüştünüz, küçük, dilenci çıplaklığında
Titreyen kızılağaç korusu içinden
Mezarlığın zencefil kızılı çalılığına
Ballı bir petek gibi parlayıp birden.
Nobel Ödülü
Gökyüzü ulu komşusuydu
Susmuş ağaç doruklarının
Ve uzaklık çağırıyordu uzaklıkları
Çoktan uyuklamış ötüşlerinde horozların.
Bitkinim, izlenen bir hayvan gibi
Gürültü, şamata ardım sıra.
Bir yerlerde insanlar, özgürlük, aydınlık
Bir çıkış yolum yok dışarıya.
Ağaçların arasında, kilise avlusunda
Mezbaha memuru gibi durmuştu ölüm
Ve bakmıştı solgun donuk yüzüme
Ölçmek için mezarım, büyüklüğüm.
Kara bir orman ve göl kıyısı
Devrik bir köknar kütüğü karşımda
Yolum kesilmiş dört bir yandan
Olsun artık ne olacaksa.
Hepiniz işitebiliyordunuz net
Yakınınızdaki bitkin sesi
Benim yiten sesimdi o, peygamberane
Yok olmanın henüz el değmediği.
Ne yaptım, işlediğim suç ne,
Katil miyim, mücrim miyim ben?
Ülkemin güzelliği üstüne şiirlerimle
Ben değil miyim dünyaya gözyaşı döktüren.
“Elveda gök mavisi ve altını
Tecelli Yortusu’nun
Bir kadının son okşayışlarıyla yumuşak
Ölüm saatimin acılığı.
Yine de, çok az kala ölümüme
Gelecek bir zamana inanıyorum.
Alçaklığı ve kötülüğü
Aşacağına iyilik ruhunun.
45
Ocak - fiubat - Mart
Her zaman böyle bir gün Tabor dağından
Alevsiz bir ışık gelir
Ve sonbahar, bir levha gibi temiz
Tüm bakışlar ona yönelir.
Ocak - fiubat - Mart
> bas›nda biz
46
47
Ocak - fiubat - Mart
bas›nda biz <
> AE ailesinden
Rize’nin 94. Kurtuluş Yıl Dönümü Gecesi’ne
sponsor olduk.
Rize Vakfı’nın Rize’nin Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 94. Yıldönümünde, Maslak Tim Show Center’da düzenlediği muhteşem organizasyon yoğun katılımla gerçekleşti. Volkan Konak’ın sahne aldığı programa İnşaat,
Gıda, Denizcilik, Eğitim sektörünün önde gelen iş adamları ile Rize Vakfı üyelerinden yaklaşık 3000 kişilik
katılım oldu.
BAE’de doğum günleri...
Mokhles ISLAM
Mekanik Koordinator
Ocak - fiubat - Mart
Ersen YÜCEL
Maliyet Kontrol ve Planlama Müdürü
48
Abu Dhabi ofisimizde çalışan
Mekanik Koordinator Mokhles
ISLAM ve Maliyet Kontrol
ve Planlama Müdürü Ersen
YÜCEL’in doğum günleri kutlandı.
Arkadaşlarımıza nice seneler
diliyoruz.
AE ARMA-ELEKTROPANÇ
ST.PETERSBURG’A UÇTU!
Pulkova St. Petersburg Havaalanı
Otel, AVM, Rezidans vb. projelere imza atan AE Arma-Elektropanç,
Toplamda 208.000 m² kapalı alana sahip olan, Pulkova St.Petersburg Havaalanı’nın
elektrik ve elektronik işlerini üstlendi.
Ana yüklenici: IC İÇTAŞ- ASTALDİ İNŞ. A.Ş.
AE ARMA-ELEKTROPANÇ
www.arma-elektropanc.com.tr
www.facebook.com/armaelektropanc
•
www.twitter.com/armaelektropanc
•
www.linkedin.com/company/ae-arma-elektropanc
TÜRKİYE • KKTC • RUSYA FEDERASYONU • AZERBAYCAN • BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ • KATAR • LÜBNAN • CEZAYİR

Benzer belgeler