röportaj - Arma Elektropanc
Transkript
röportaj - Arma Elektropanc
> editörden Necmi YILDIZ Satın Alma Müdürü Elektrik Mühendisi Değerli dostlarımız, Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini, yazılarımda konusunu ettiğim projelere başlama ve bitirme haberlerinin çokluğu ile bir kez daha idrak ediyorum. Geçtiğimiz üç ay içerisinde üç projemizi; Rixos The Palm Dubai, Radisson Blu - İstanbul Asia ve Acıbadem Akasya Projelerini tamamladık. Aynı süre içerisinde de Pulkova St. Petersburg Havalimanı ve Bakü SOCAR Yönetim Binası ihalelerini kazanarak işe başladık. Yani her yönüyle bereketli bir üç ay geçirdik. BAE’deki iki işimiz; Bab Al Qasr Otel ve Rezidans Binası ile Rixos The Palm Dubai (eski adıyla Al Fattan Otel) “Middle East Electrical Rewards” organizasyonu tarafından 2011’in En Büyük 5 Elektrik Projesi kategorisinde ödüle layık görüldü. Öte yandan Abu Dhabi Havalimanı Midfield Terminal Binası Projesi’nin Teknik Müteahhitlik işi ihalesi için dünyanın önde gelen inşaat şirketleri ile güç birliği yaparak devler liginde olduğumuzu bir kez daha ilan ettik. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin Şubat ayı dış ticaret açığı 5,9 milyar dolar ile geçen yılın aynı ayına göre 1,5 milyar dolar geriledi. Gene TÜİK verilerine göre, ülkemizin yılın ilk iki ayında enerji ithalatına akıttığı dövizin %72’sini enerji ithalatı oluşturdu. Hukuk Müşavirimiz Sn. Avukat İlker ULAŞ da yazısında, aynı konuyla bağlantılı olarak, yeni yasalaşan Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’ni ele alıyor ve hükümetin alternatif enerji kaynakları yanı sıra HES ve nükleer santral ihaleleri peşinde koşarken, enerji tasarrufunun da bu maliyetleri azaltmadaki katkısını anlayarak çıkarttığı, yönetmeliğin detaylarını işliyor. Teknoloji köşemizdeki konuk yazarımız Chloride Masterguard Satış Müdürü Sn. Serkan Turgut da aynı konuyu ele alarak “Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü” konulu yazısı ile dünyadaki fosil yakıtların azalmasıyla ters orantılı olarak her geçen gün önemi artan enerji tasarrufunun önemi ve çözüm önerileri üzerinde duruyor. Bu sayımızdaki röportaj konuğumuz YTÜ Makine Fakültesi emekli öğretim üyesi, değerli hocamız Sn. Prof. Nurullah GÜLTEKİN. Seyyahname köşemizde ise Satın Alma Bölümü çalışanımız, aynı zamanda YTÜ Elektrik Mühendisliği bölümü öğrencisi, genç bir mühendis adayı Serkan ÇAKIR’ın dil öğrenmek için yaptığı Amerika gezisini zevkle ve özenerek okuyabilirsiniz. Sağlıcakla kalın… 1 Ocak - fiubat - Mart Bir önceki yazımın satır aralarında birçok Avrupa şirketinin Türkiye’de ortaklıklar aradığından bahsetmiştim. Aslında bu bahsin ardında –resmileşmesine ramak kalmış- AE-Imtech ortaklığının ipucu vardı. Yönetim Kurulumuz, şirketimizin %80 hissesini Hollanda merkezli, dev bir Teknik Servis Sağlayıcı olan Imtech firmasına satışı için ön imzayı attı. Böylelikle her fırsatta dile getirdiğimiz global bir şirket olma hedefimizde son adıma gelmiş olduk. Imtech firması ise, hedefi olan Rusya ve Ortadoğu’ya girme fırsatını AE vasıtasıyla yakalamış olacak. Elektromekanik sektöründe büyük bir heyecana sebep olan bu ortaklığın, AE ve Imtech ailelerine hayırlı olmasını diliyoruz. AE ARMA-ELEKTROPANÇ www.arma-elektropanc.com.tr Kapak Fotoğrafı: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi Dergi Adı: AE Magazin İmtiyaz Sahibi AE Arma-Elektropanç A.Ş. adına Demir Özkaya Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Necmi Yıldız Yayın Kurulu Demir Özkaya, Turgay Ertan, Necmi Yıldız, Hakkı Önem, İlker Ulaş, Serdar Yüksel, Burcu Kızılhan Yönetim Yeri Fulya Mah. Vefa Deresi Sok. No.11 34394 Şişli / İSTANBUL T: +90 212 275 54 84 (pbx) • F: +90 212 274 06 41 [email protected] Rusya Federasyonu Temsilcisi Suat Önder Yıldız T: +7 495 775 01 49 [email protected] Birleşik Arap Emirlikleri Temsilcisi Yavuz Güvener T: +971 2 628 22 40 [email protected] 14 Proje /Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi Veysel Bilgin 22 Görsel Yönetmen Sezen Erkorol Basım İkon Yay. ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Çoban Çeşme Cad. No:12/11 Kağıthane / İSTANBUL T: 0212 294 23 31 • F: 0212 294 46 32 Yayın Türü Yerel süreli yayın. Üç ayda bir yayınlanır. Basım Tarihi Nisan 2012 Röportaj / Prof. Nurullah Gültekin Hakkı Önem içindekiler 30 38 Teknoloji / Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü - Serkan Turgut 34 Seyyahname / Amerika Birleşik Devletleri Serkan Çakır 42 Hukuk Penceresi / Binalarda Enerji Performansı - İlker Ulaş 1 Başlarken / Editör Necmi Yıldız 4 Yönetim Kurulun’dan Mesaj 6 İmtech’ten Mesaj 10 Kısa Kısa 14 Proje / Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi Veysel Bilgin 20 Global Bakış / Yeni Elektronik İcatlar Turgay Ertan 22 Röportaj / Prof. Nurullah Gültekin Hakkı Önem Edebi Köşe / Boris Pasternak Hakkı Önem 30 Teknoloji / Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü Serkan Turgut 34 Hukuk Penceresi / Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği - İlker Ulaş 38 Seyyahname / Amerika Birleşik Devletleri Serkan Çakır 42 Edebi Köşe / Boris Pasternak Hakkı Önem 46 Basında Biz 48 AE Ailesi’nden > Yönetim Kurulu’ndan Mesaj AE Arma-Elektropanç’ın değerli iş ortakları, Hollanda merkezli halka açık teknik servis sağlayıcı Imtech ile, yüzde 80 hissemizi devir etmek üzere ortaklığa ilk adımları atmış bulunuyoruz. Ancak, firmamızın gerek yönetim anlayışı gerekse yönetim kadrosunda hiçbir değişiklik söz konusu değildir. Imtech firması 5,1 milyar Euro cirosu ve 28.600 çalışanı ile dünya çapında elektrik, elektronik, mekanik ve bilgi-iletişim teknolojileri alanlarında çözümler sunan bir firmadır. Bu ortaklığın amacı, sayın müşterilerimize çağdaş teknik çözümleri, gerek mevcut projelerinizde gerekse de yeni alacağınız işlerde sunarak, teknik skalamızı geliştirmek ve sizlere de yoğun rekabet ortamında fark yaratma imkânı sağlamaktır. Imtech’in güçlü finansal yapısı ve enerji teknolojileri; enerjinin verimli kullanılması, atık su arıtma ve değerlendirme, data merkezleri, tıp teknolojisi, endüstriyel çözümler ve endüstriyel otomasyondaki güçlü bilgi birikimi ile, gerek Türkiye’de gerekse de şirketimizin faaliyet gösterdiği; Rusya Federasyonu, Türki Cumhuriyetleri, Orta Doğu Ülkeleri pazarlarında ve diğer yeni gelişen pazarlarda, son teknolojik çözümleri sunar hale gelmemizin ve sizlerin de yeni açılımlarınızın bir güvencesi olacaktır. AE Arma-Elektropanç’ın bugünkü mevcut ortakları görevlerinin aynen başında olup, her zaman siz değerli müşterilerimizin yanında ve eskisinden daha güçlü partnerlik anlayışı içinde, Sizlerle birlikte çalışmaya devam edeceklerdir. En derin saygılarımızla, Ocak - fiubat - Mart Kemal Kızılhan 4 Medih Ertan Hasan İnce Demir Özkaya Asım Coşkun 5 Ocak - fiubat - Mart AE Arma-Elektropanç ve Imtech arasındaki ortaklık sözleşmesinin imza töreni< > İmtech’ten Mesaj Message from Imtech < Güçlü Ana Firma, Kendi Büyüme Gücüne Tam İnanç: IMTECH Imtech: strong mother, faith in its own growth strength! 1993 yılında ‘doğuşu’ ile başlayan 28.600 çalışanıyla Imtech’in tarihi, yenilikçi kapasite, profesyonel çalışma ve azimli müşterilerin başarılı karışımından oluşan bir başarı hikayesidir. Teknolojiyle büyülenen insanların hikayesidir. Bu insanlar teknolojinin; çalışma yöntemlerini geliştirebileceğine, hayatı daha yaşanabilir hale getireceğine ve dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğine gerçekten inanan insanlardır. Kendi vizyonuna, misyonuna ve becerilerine inanan ve bunları diğer insanlarla paylaşabilen ve paylaşmaya istekli insanlardır. Imtech’in hikayesi büyüme ve kendi gücüne inanma hikayesi olduğu kadar kendi teknolojisinin de başarı hikayesidir. The story of Imtech (28.600 employees) from its ‘birth’ in 1993 is the story of a successful mix of innovative capacity, driven professionals and ambitious clients. It is the story of people who are fascinated by technology. Of people who firmly believe that technology can improve working procedures, make life more pleasant and make the world a better place. People who believe in their own vision, mission and drive, and who are eager and able to share these with other people. The story of Imtech is the story of the success of technology itself as well as the story of growth and having faith in your own strengths. Başlangıç Noktası Imtech’in nasıl başladığını açıklamak için 1854 yılına geri dönmemiz gerekir. 19. Yüzyılın ikinci yarısında dünya birçok teknolojik icatla çalkalanıyordu: elektrik, motor yakıtı, telefon, merkezi ısıtma. Bu dönemde Imtech’in ataları ve ana şirketleri doğdu. İleri görüşlü girişimciler büyük değişimlerin yakın olduğunu hissettiler ve bu onları teknik hizmetlerde uzman ve yenilikçi işyerleri kurmaya teşvik etti. Bu tüm Avrupa’da yaşandı. Örneğin Hollanda’da kurucu atamız Jan Jacob van Rietschoten 1860 yılında daha sonra başarılı bir şekilde büyüyecek olan Van Rietschoten & Houwens adında yenilikçi, teknik bir firma kurdu. 1808 yılından önce kurulan başka bir Hollanda firması olan Van Buuren de bu dönemde büyümeye başladı. Almanya’da ROM - Rudolf Otto Meyer ve Rheinelektra Technik 1858 ve 1874 yıllarında kuruldu, Genesis To explain how Imtech was started, we need to go back to 1854. In the second half of the 19th century, the world was turned upside down as the result of a large number of technological inventions: electricity, the fuel engine, the telephone, central heating. It was during this period that the parent companies and predecessors of Imtech were born. Visionary entrepreneurs sensed that great changes were at hand and this prompted them to establish innovative businesses that specialise in technical services. This happened all over Europe. In the Netherlands, for example, Jan Jacob van Rietschoten, our founding father, launched an innovative technical enterprise in 1860, an enterprise that would later grow into the successful Van Rietschoten & Houwens. Another Dutch company, Van Buuren, established as early as 1808, started flourishing at this time. In Germany, ROM - Rudolf Otto Meyer - and Rheinelektra Technik were established in 1858 and 1874 respectively, and in the US, Westinghouse was founded in 1886. All of these were initiatives that would develop into highly regarded companies. The other part of this book provides a summary of the history of these, our oldest, as well as other predecessors of Imtech. The I and M of Imtech Two reputable Rotterdam-based trading and shipping companies, Internatio (1863) and Müller (1878), also played a pivotal role in the establishment of Imtech. These two enterprises had been operating independently for some time, but decided to merge in 1970. Around 1990, Internatio-Müller (IM) consisted of a conglomerate of businesses, of which some 35 specialised in technology. All of them were mono-disciplinary specialised in electrical or mechanical solutions. Ocak - fiubat - Mart Kraliyet Donanması’nın iki yeni uçak gemisinin güvertesinde teknoloji çözümleri / Technology solutions on board of two new aircraft carriers of the Royal Navy Imtech = E + ICT + M In 1995, René van der Bruggen - the current CEO of Imtech N.V. - laid down the multidisciplinary vision in a strategic blueprint. The blueprint from 1995, Imtech’s birth certificate as it were, describes the cooperation between businesses in the field of electrical engineering, information and communication technology as well as 6 06-09 İmtech mesaj.indd 6 4/20/12 5:08 PM > İmtech’ten Mesaj Message from Imtech < Westinghouse Birleşik Devletler’de 1886 yılında kuruldu. Tüm bunlar birçok şirketi geliştirecek girişimlerdi. Bu makalenin sonraki bölümleri Imtech’in diğer ve en eski atalarının olduğu kadar tarihinin de bir özetini içermektedir. Imtech’in I ve M harfleri İki saygın Rotterdam ticaret ve sevkiyat şirketi olan Internatio (1863) ve Müller (1878) de Imtech’in kuruluşunda önemli bir rol oynamıştır. Bu iki şirket bir süre bağımsız olarak çalıştılar ancak 1970’te birleşmeye karar verdiler. 1990 yılı civarında Internatio-Müller (IM) teknolojide uzman 35 adet şirketten oluşmaktaydı. Bu firmaların tamamı yalnızca ya elektrik ya da mekanik çözümlerde uzmandı. İlk Yıllar Imtech’in ilk yıllarında (1995 ve hemen sonrası) E ve M şirketleri birlikte çalışmaya başladı ve bu da yavaş ama emin bir birleşme sürecine önayak oldu. Ayrıca bu dönem şirketlerin yeni teknoloji aktiviteleriyle karşılaşmalarının ilk patlak verdiği dönemdir. Önceleri bunlar ‘Telematikler’ ve Teknik Otomasyon olarak bilinmekteydi ancak daha sonra isim Bilgi ve İletişim Teknolojisi (ICT) olarak değiştirildi. Imtech ICT’nin potansiyelini erken fark etmiştir. Birçok yenilikçi ICT oyuncusu edinerek, Imtech ‘modern’ ICT’ye ilk adımını atmıştır. Düzinelerce başarılı edinim Imtech’e eşsiz bir portfolyo sağlayarak yıllarca sürdü: Avrupa’daki hiçbir şirket Imtech’in o zamandan beri sağladığı ölçekte elektrik mühendisliği, ICT ve makine mühendisliği kombinasyonunu sunamıyordu. Ayrıca Imtech coğrafik anlamda da hızla büyüdü.1997’de ROM (Rudolf Otto Meyer) şirketinin alımı – şu anda Imtech Deutschland (Almanya) – Imtech’in Almanya’da da teknik servis piyasasının en büyük oyuncularından biri olduğu anlamına gelmektedir. Imtech bir marka haline geldi 1998’de mono-disipliner şirketlerin birleşerek multi-disipliner organizasyonlara dönüşmesi şekil almaya başlamıştır. Imtech güçlü bir marka haline gelmiştir. Ancak bir sonraki dönüm noktası Internatio-Müller tarafından teknik olmayan ana aktivitelerin kaldırılması ve teknoloji üzerine odaklanılması kararıdır. 2001 yılında eşsiz bir fenomen ortaya çıktı, bir iştiraki esas ana şirketi devraldı: Internatio-Müller, Imtech adı altında faaliyetlerine devam etti ve Amsterdam’da Euronext borsasına kote yeni ve azimli bir şirket ortaya çıktı. Londra’daki Deutsche Bank merkezinin yeşilinin yeniden canlandırılması / Green revitalisation of the Deutsche bank headquarters in London mechanical engineering, expressed in the formula: Imtech = E + ICT + M. The document sets out the ambition to fulfil the entire package of services and describes the first prospects for growth on the European market. The early years In the early years of Imtech (post-1995), E and M businesses started working together and this set the ball rolling for the slow but sure process of integration. It was also the period when the concern experienced the first boom in its new technology activities. Initially, these were known as ‘Telematics’ and Technical Automation, but the name was later changed to Information and Communication Technology (ICT). Imtech recognised the potential of ICT early on. With the acquisition of several innovative ICT players, Imtech took its first step towards ‘modern’ ICT. Dozens of successful acquisitions followed in the subsequent years, giving Imtech a close to unique portfolio: No other enterprise in Europe was able to offer the combination of electrical engineering, ICT and mechanical engineering at the scale on which Imtech has been able to provide since then. Imtech also grew rapidly in geographical terms. Important was but the acquisition of ROM (Rudolf Otto Meyer) in 1997 – now Imtech Deutschland (Germany) - meant that Imtech in Germany also became one of the largest players on the technical services market. Imtech becomes a brand From 1998, the pooling of mono-disciplinary companies into a multidisciplinary organisation started to take shape. Imtech had become a strong brand. Yet another milestone was the decision by the Internatio-Müller conglomerate to hive off any non-technical core activities and focus exclusively on technology, Imtech’s core business. A unique phenomenon occurred in 2001: a subsidiary essentially took over its parent company. Internatio-Müller continued under the name Imtech, a new and ambitious 7 06-09 İmtech mesaj.indd 7 Ocak - fiubat - Mart Imtech = E + ICT + M 1995’te René van der Bruggen - Imtech N.V.’nin şu andaki CEO’su – stratejik planda multi disipliner görüşü ortaya atmıştır. Imtech’in doğum belgesi gibi olan bu plan 1995’ten beri Imtech = E + ICT + M formülü ile ifade edilen makine mühendisliği ve elektrik mühendisliği, bilgi ve iletişim teknolojileri alanları arasındaki işbirliğini açıklamaktadır. Belge tüm teknik servis paketlerini yerine getirmek için azmi düzenler ve Avrupa pazarında büyümesi için ilk umutları tanımlar. 4/20/12 5:08 PM > İmtech’ten Mesaj Message from Imtech < stock-listed company with a quotation on the Euronext stock exchange in Amsterdam. Madrid’teki Kristal Kule (Crystal Tower) için bakım Maintenance in the Crystal Tower in Madrid Girişimcilik Imtech’te girişimcilik, her biri son derecede başarılı birer girişimci olan kurucuları zamanında olduğu gibi, son derece değerlidir. Sonuçta Imtech, her yönetim pozisyonunda safkan girişimcilerin bulunduğu merkezi yapıda olmayan bir organizasyondur. Girişimcilik ve teknoloji Imtech’in başarısı için vazgeçilmez unsurlardır. Her Imtech organizasyonu (ülke, bölüm, iş birimi, ya da departman)kendi pazarına yakındır, kendi pazarında eşsiz bilgilere sahiptir ve fırsatları sezip hemen harekete geçer. Yeni gelişmeleri ayrıntılı şekilde değerlendirilir. Avrupa’nın trafiği tehlikeli bir şekilde durma noktasına mı geldi? Imtech trafik akış yönetimi için trafik kontrol merkezleri kurar. Internet kullanımı büyük oranda veri depolama talebini mi artırıyor? Yenilikçi data merkezleri kurarız. Hatta UMTS (Evrensel Mobil Telekomünikasyon Sistemleri) yeniliklerini takiben tüm ağların sunumuna bile dikkat gösteririz. Ve enerji tasarrufu ve enerji yönetimi için yeni konseptler geliştiririz. Çevreci enerji talebi mi artıyor? Imtech hemen harekete geçer öyle ki Imtech’in cirosunun dörtte biri enerji & çevre pazarından elde ettiği işlerden gelir. Dahası, denizcilik teknolojisi alanında, gemiler için otomasyon platformunda ve güverte dizel sevk gücünde Imtech son teknolojik gelişmeleri uygulamaya koyan yenilikçi bir liderdir. Imtech yeni teknolojik geliş- Entrepreneurship Entrepreneurship is highly rated within Imtech, as was the case for the innovative ‘founders’ of Imtech, each of whom was a successful entrepreneur. After all, Imtech is a decentralised organisation with a fullblooded entrepreneur in each management position. Entrepreneurship and technology make up the ingredients for Imtech’s success. Each Imtech organisation (be it country, division, business unit or department) is close to the market, has unique knowledge of their own market and is able to ‘smell’ opportunities and take immediate action. New developments are seized with both hands. Is Europe’s traffic in jeopardy of grinding to a halt? Imtech builds the traffic control centres for traffic flow management. Is the internet hype increasing the demand for large-scale data storage? We build innovative data centres. We even take care of the roll-out of entire networks following the breakthrough of UMTS. And we develop new concepts for energy savings and energy management. Is the demand for sustainable energy increasing? Imtech takes prompt action and nowadays a quarter of its revenue comes from the market for energy & environment. There’s more: in the field of maritime technology, Imtech is an innovation leader in platform automation and onboard diesel propulsion for ships. Imtech has proven itself capable of introducing appealing new concepts again and again. We translate concept innovation into process and product innovation and are able to successfully develop these further into new services. Geographic Growth Imtech took over a large number of companies over the years. The past two decades have proven that Imtech is on the right track. The CAGR (Compound Annual Growth Rate or the average annual growth over a unit of time) in the period from Imtech’s establishment in 1993 to 2011 is 13% for revenue and 21% for results (EBITA). With such healthy percentages, Imtech rates among the fastest growing technical businesses in Europe and is considered the sector’s number one benchmark by many financial analysts. Imtech is growing rapidly in and outside Europe and is building a strong reputation. No, revenue is 5.1 billion euro and there are 28.600 employees. We have shown progress on all strategic fronts in recent years and this has subsequently enabled us to take important steps towards our objective for 2015: Imtech wants to become the best service provider, in and outside Europe and on the international maritime market. We want to rank among the top 3 of every country in which we are active and in every market that we consider relevant. Our aim for the year 2015 is to achieve revenues of 8 billion euro while maintaining the objective for an operational EBITA margin between of 6% and 7%. Ocak - fiubat - Mart BMW için rüzgar tünelleri / Wind tunnels for BMW 8 06-09 İmtech mesaj.indd 8 4/20/12 5:08 PM > İmtech’ten Mesaj Message from Imtech < meleri uygulamaya sokma kapasitesini her yeni projesinde tekrar tekrar kanıtlamıştır. Teknolojik yenilikleri sürece ve gelişmiş ürün haline dönüştürür ve bunları başarılı bir şekilde teknik müşteri çözümleri haline getirerek müşterilerine sunar. Coğrafik Büyüme Imtech yıllar boyunca birçok şirketi devralmıştır. Geçen yirmi yıl Imtech doğru rotada olduğunu kanıtlamıştır. Imtech’in CAGR (Yıllık Bileşik Büyüme Oranı ya da bir birim süresindeki yıllık ortalama büyüme) oranı 1993’teki kuruluşundan itibaren 2011’e kadar gelir açısından %13 ve sonuçlar (EBITA) için de %21’dir. Böyle sağlıklı oranlarla Imtech, Avrupa’da en hızlı büyüyen teknik işletmelerden biridir ve birçok finansal analiste göre sektörünün bir numarası olarak düşünülmektedir. Imtech Avrupa içinde ve dışında hızla büyümekte ve saygınlığını artırmaktadır. Evet, gelir 5.1 milyar Avro ve 28.600 çalışan mevcuttur. Son yıllarda tüm stratejik cephelerde ilerleme gösterdik ve bu da sonuç olarak bizim 2015 için amacımız ulaşma yolunda önemli adımlar atmamızı sağlıyor: Imtech Avrupa içinde, dışında en iyi teknik servis sağlayıcı ve uluslararası deniz piyasasında en iyi hizmet sağlayıcı olmak istiyor. Aktif olduğumuz her ülkede ve pazarda en iyi ilk üç arasında yer almak istiyoruz. 2015 yılı için amacımız %6 ve %7 arasındaki operasyonel EBITA hedefimizi sağlayarak gelirimizi 8 milyar Avroya çıkarmaktır. Imtech’e Hoşgeldiniz! Yukarıdakiler Imtech’in kısa bir hikâyesidir. Bu, bir grup vizyon sahibi, motive olmuş, yenilikçi teknolojilerin entegrasyonunda birlikte çalışan becerikli insanların hikayesidir. Bu, ekonomik gelişim ve toplumun ilerleme noktasında aktif olan insanların hikâyesidir. Imtech konseptleri ve hizmetleri ölçülebilir artı değerler sağlamaktadır. Imtech, işi geliştirecek yeni imkânlar açacak tam teknik çözümler sunmaktadır. Ayrıca Imtech, çevreci enerji, emisyon azaltma, çevre, su, bakım, trafik ve güvenlik gibi sosyal konularda da yoğun bir şekilde çalışmakta topluma olan sorumluluğunu yerine getirmeye azami çaba göstermektedir. – Teknoloji toplumu geliştirir!. Tüm bunları birkaç cümle ile özetleriz: Teknoloji bizim, Sonuçlar sizin, Imtech: Paylaşılan Başarı! Bu yüzden yeni iş ortağımız AE Arma-Elektropanç’ı sıcak bir şekilde karşılıyoruz. Yeşil Veri Merkezleri / Green Data Centres Welcome to Imtech This, in a nutshell, is the story of Imtech. It is the story of a group of motivated people with vision; go-getters who work together as one on the integration of innovative technologies. People who are active at the crossroads of economy and society. Imtech’s concepts and services provide quantifiable added value. Imtech offers total technical solutions that improve business. But Imtech also works intensively on solutions for social issues, such as energy, sustainable energy, emission reduction, the environment, water, care, traffic and safety – Technology that improves society!. We summarise all of this in a catchy payoff: Technology is ours, Results are yours, Imtech: Shared Success! Therefore a warm welcome to our new colleagues AE Arma-Elektropanç! Londra, Parlamento Binası’nda teknolojik bakım hizmetleri Technological maintenance services in the Houses of parliement in London Not: Resimler Imtech’in referanslarından seçilmiştir. Note: Pictures has been selected from Imtech references. 9 06-09 İmtech mesaj.indd 9 Ocak - fiubat - Mart Yüksek teknolojiye sahip trafik merkezleri / High-tech traffic centres 4/20/12 5:08 PM > kısa kısa Pulkova St. Petersburg Havaalanı işine başladık. Otel, AVM, Rezidans vb. projelere imza atan AE Arma-Elektropanç, toplamda 208.000 m kapalı alana sahip olan, Pulkova St.Petersburg Havaalanı’nın elektrik ve elektronik işlerini üstlendi. SOCAR projesi alındı. Ocak - fiubat - Mart “Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın Bakü’deki Yeni Yönetim Binası’nın tüm elektrik ve elektronik sistemleri işini üstlendik. 2 bodrum, 38 normal kat ve kule kısmı ile 200 mt yüksekliğe erişecek bina, toplam 100 bin m kapalı alana sahip olacak.” 10 kısa kısa < Ak-Asya Acıbadem Konutları teslim edildi. Benzersiz alışveriş merkezi ve sosyal tesisleri içeren, 99.500 m kapalı alana sahip, 430 daireden oluşan, Ak-Asya Acıbadem Konutları’nın kapsamımızda bulunan 13’er katlı B1 ve B2 blokları ile 19 katlı B3 bloğu ve 44 katlı B3-C Kule’de yaptığımız elektrik ve elektronik montaj işlerini tamamlayarak işverene zamanında teslim ettik. Radisson Blu Hotel İstanbul Asia teslim edildi. 11 Ocak - fiubat - Mart İstanbul Asya yakasının en prestijli otellerinden biri olmaya aday Radisson Blu Hotel - İstanbul Asia, 195 odası, mükemmel donanımlı 13 farklı toplantı salonu ve balo salonları ile müflterilerine kapılarını açtı. > kısa kısa Rixos The Palm Dubai açıldı! Rixos Hotels zincirinin Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki ilk halkası Dubai’de açıldı. dünyanın 8. harikası olarak anılan ünlü Palmiye Adası’nın en prestijli bölgesinde kapılarını aralayan Rixos The Palm Dubai, Rixos Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince’nin ev sahipliğinde çok sayıda işadamının ve bakanların katıldığı açılış töreniyle hizmete girdi… Türk misafirperverliğini BAE’ye taşıyacak olan Rixos The Palm Dubai; 233 oda ve 28 rezidanstan oluşuyor. Otel, çağdaş ve lüks mimariyle yapılan geleneksel Türk dokunuşlarla dikkat çekiyor. 51.000 m kapalı alana sahip Hotel’in, elektrik, elektronik ve mekanik sistemlerinin yapımını (MEPMechanical, Electrical Plumbing) çok kısa sürede tamamladık. BAE’deki Projelerimize Büyük Ödül! 8 Subat 2012 tarihinde, Dubai’de yapılan ‘Middle East Electrical Rewards’ organizasyonun’da, BAE’de üstlenmiş olduğumuz ‘Rixos The Palm Dubai’ ve ‘Bab Al Qasr’ projelerimiz büyük bir ödüle layık görüldü. 2011’in En Büyük 5 Elektrik Projesi’nden biri olarak secilen hotel projelerimiz, hepimizi bir kere daha gururlandırdı. Ocak - fiubat - Mart Soldan sağa Elektrik Koordinatör Anu Alexander, BAQ Proje Müdürü Nidal Salam, BAE Ülke Müdürü Yavuz Güvener, Mekanik Koordinatör Mokhles Islam ve İş Geliştirme Müdürü Burak Kızılhan 12 kısa kısa < MEP Turkey 2012’ye sponsor olduk... 21-22 Şubat tarihlerinde İstanbul Maslak Sheraton Otel’de düzenlenen mekanik, elektrik ve sıhhi tesisat - MEP (Mechanical, Electrical Plumbing) konulu konferansa sponsor olduk. CEO’muz Sn. Murat KARAKARTAL, “Dikey Şehir” adlı sunumunda, yüksek katlı binaların ihtiyaçlarını ve çözüm önerilerini ele aldı. 8. RLC Günleri... 13 Ocak - fiubat - Mart Sektörün dünü, bugünü ve yarını için, Sektör için daha kaliteli ve bilinçli bireylerin yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla ve AE ARMA-ELEKTROPANÇ’ın ALTIN SPONSOR olarak destek verdiği, Arçelik, Schneider Electric, EAE, ABB, Phoenix Contact, Viko, Keban Mühendislik, Borusan Makina ve Güç Sistemleri, Alstom, Obo Bettermann, Mercedes-Benz, Honda, 2M Kablo, İstanbul Ulaşım gibi sektördeki önemli firmaların da katılımıyla bu yıl Sekizincisi gerçekleşen RLC Günleri, 27-28-29 Şubat tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik – Elektronik Fakültesi Konferans Salonu’ nda gerçekleşti. Etkinlikte; Zayıf Akım Sistemleri Koordinatörümüz Sn. Mustafa Kemal Muci, “Akıllı Bina Uygulamaları” konulu sunumuyla, günümüzde yüksek katlı binalarda uygulanan elektrik, elektronik ve mekanik mühendislik hizmetlerinin birbirleriyle entegrasyonu üzerine bir konuşma yaptı. > proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi Veysel B‹LG‹N Makine Mühendisi Proje Müdürü Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi< Bodrum kat alanında soğuk hava depoları, et ve balık mezbahaları, pano odaları, mekanik odalar, staff ofis, giyinme odaları, WC ve duş mahalleri, +1 kat alanında et ve balık satış reyonları, süt ve sütlü ürünler mamülleri, kuru gıda ve içecek satış reyonları, manav tezgahları, fırın, unlu mamuller, eczane, telekomunikasyon ürünleri satış dükkanları, evcil hayvan gıda satış noktaları, +2 kat alanında giyim butik reyonları, banka ,restau- rant, çocuk oyun odası, ayakkabı ve hediyelik eşya satış mağazaları gibi ticari dükkanlar ile elektrik ana pano, server ve ofis odaları mevcuttur. +3. kat tamamen mekanik katlar olup çatı kat alanlarında HVAC egzost fanlarımevcut. Binanın Toplam ısıl yükü (Isı Santral Odası kapasitesi) 1.6 GKcal, Soğutma kapasitesi 850 kW’tır. Mekanik sistemler kapsamında Soğutma sisteminde 2 adet Remote Condenser chiller, 2 adet Condenser, Havalandırma sistemlerinde 12 adet Klima Santrali (9 Klima santrali ısıtma + soğutma, 3 adet Klima santrali sa- dece ısıtma özelliklidir) , 17 adet egzost fanı, 6 adet duman egzost fanı, 4 adet basınçlandırma fanı mevcuttur. Isıtma sisteminde statik ısıtma panel radyatörler ve hava apareyleri ile yapılmakta olup ayrıca bina ana giriş mahallerinde yerden ısıtma mevcuttur. Bina giriş kapılarında statik ısıtmadan bağımsız hava perdeleri bulunmaktadır. Binanın günlük soğuk+domestik sıcak su tüketimi 98.58 m³ ‘tür. 15 Ocak - fiubat - Mart 12.336 m² İnşaat Alanı üzerine Kurulu Mytishchi Shopping Mall Projesi “ECOBAZAAR” Bodrum, +1, +2 ve +3 katlarından oluşmakta olup toplamda 4 kattır. > proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi Kuvvetli Akım Sistemleri: ECOBAZAAR alışveriş merkezinde elektrik ihtiyacını karşılamak üzere toplam 2488 kW kurulu güce sahip 6 adet ana dağıtım panosu kullanılmıştır. Güç dağıtımında kullanılan halogen free kablolar kablo tavaları aracılığıyla taşınmaktadır. Ocak - fiubat - Mart Binanın iç aydınlatması için yapılan lüks hesaplarına ve mekânların işlevine göre 25 farklı tipte armatür 16 kullanılmıştır. Ayrıca bütün teknik alanlarda acil durum aydınlatması bulunmaktadır. Bina genel aydınlatmasının dışında binada bulunan 128 dükkânın da dekoratif aydınlatması yapılmıştır. Zayıf Akım Sistemleri: Yangın algılama ve alarm sistemi için bir adet Yangın Alarm Paneli’nin kurulumu yapılmıştır. Yangın Alarm Pa- neli, 11 adet loop vasıtasıyla sistem dâhilindeki 1072 eleman ile gerçek zamanlı iletişim kurmaktadır. Bunların içerisinde duman dedektörleri, ısı dedektörleri, yangın alarm butonları, I/O elemanları bulunmaktadır. Yaklaşık 15m yüksekliğe sahip atrium alanı ise yine sistem tarafından lineer dedektörler aracılığıyla izlenmektedir. Yangın durumunda devreye giren yangın otomasyonu; belirlenen 6 farklı yangın zonunda bulunan proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi< Seslendirme ve Acil Durum Anons sistemi için ise her biri 200W çıkış gücüne sahip 10 adet amplifikatör bulunan bir adet seslendirme paneli bulunmaktadır. Otomasyon Sistemi EcoBazaar-Mytischi projesi bina otomasyon sisteminin gerçekleştirilmesi sırasında kullanılan ürünlerin tamamı sektörün önde gelen markalarından Amerikan menşeli Johnson Controls firmasına aittir. Sistem dizaynı sırasında öncelikli hedef olarak enerji tasarrufu, işletme kolaylığı, süreklilik ve sürdürülebilirlik ilkeleri göz önünde bulundurulmuştur. Bu bağlamda kullanım sırasında maksimum enerji tasarrufu yapabilecek, minimum iş gücü ile kolaylıkla işletilebilecek, coğrafyanın getirdiği iklimsel zorluklara rağmen güvenli bir şekilde çalışabilecek ve uzun vadede isletme maliyetlerini minimuma çekebilecek bir sistem oluşturulmuştur. 17 Ocak - fiubat - Mart duman atış ve basınçlandırma fanları, anons sistemi, asansörler, yürüyen merdivenleri kontrol etmekte ve binaya temiz hava girişini kesmektedir. Yangın senaryosu tamamen yerel yönetmelik ve standartlara uygun olarak tasarlanmıştır. > proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi Projenin kullanılan nokta kapasitesi yaklaşık 1000 olup, haberleşme için N2 ve Modbus protokolleri kullanılmıştır. BMS kapsamında havalandırma, hava perdeleri, hava apareyleri, ısıtma, soğutma, aydınlatma, temiz su, atık su, enerji izleme sistemleri kontrolu yapılmaktadır. Ocak - fiubat - Mart Merkezi bilgisayardaki kullanıcı ara 18 yüzü tamamen Rusça olup, ekran resimleri mümkün olduğunca sahadaki dizayna uygun olacak şekilde hazırlanmıştır. Resimler sıklıkla animasyonlarla desteklenerek kullanıcı tarafından algılanması daha kolay hale getirilmiştir. Sistemlerde oluşan arızalar anında bilgisayar ekranında görsel ve yazılı olarak izlenmekte ve sesli ikaz verilmektedir. Böylece arızalı ekipmanın çalışmamasından kaynaklanabilecek verimsizlik, arızanın büyümesi, arızanın diğer ekipmanları etkilemesi gibi durumlar ortadan kaldırılmakta ve cihazların ömrü uzatılmaktadır. Ayrıca kademeli ve yedekli çalışan ekipmanların çalışma sıraları belirli sürelerde değiştirilerek, ekipmanların proje: Mitişi Krasniy Kit Alışveriş Merkezi< Oluşabilecek alarm durumlarının ve kritik noktalardaki değişikliklerin kayıt altına alınması sayesinde sistem ve kullanıcı performansı gözlenebilmektedir. Örneğin bir alarm durumunda; alarmın oluşması, kullanıcı tarafından bu durumun fark edilmesi ve alarm durumunun ortadan kaldırılması zamanları kayıt altına alınarak işletmeci performansı, benzer şekilde bir nokta için atanan set değeri ve o noktadan elde edilen değişken verinin gösterildiği grafik kayıtların karşılaştırılması sonucunda ise sistem performansı değerlendirmesi yapılabilmektedir. zamanları kolaylıkla kullanıcı tarafından girilebilmektedir. Keyifli alışverişler! Tüm sistemler için ayrı ayrı çalışma 19 Ocak - fiubat - Mart bir dönem sonunda eşit sürelerde yaşlanması sağlanmaktadır. > global bak›fl: Yeni Elektronik İcatlar Turgay ERTAN İş Geliştirme Koordinatörü Ocak - fiubat - Mart Yeni Elektronik İcatlar 20 global bak›fl: Yeni Elektronik İcatlar < K “Akıllı Kutu Teknolojisi” Otomobillere monte edilecek olan bu aygıt, aynen uçaklarda halen kullanılmakta olan kara kutulara benzemektedir. Kaza detaylarının tespitinde ve sigorta şirketlerinin prim uygulamalarında her iki taraf için faydalı olabilecek detaylara sahip olacaktır. Aygıt aracın elektronik sistemine bağlanacaktır. Aracın hızını, frenleme anını, dönüş şartlarını, hızlanmayı ve yol şartlarını kayıt edebilecektir. Aygıt bütün bu bilgileri sigorta şirketinin merkezine elektronik olarak anında gönderecektir. Araç kullananlar da böyle bir aygıtın mevcudiyetini bildiklerinden daha dikkatli kullanacaklar ve dolayısı ile daha az hata ve kaza yaparak daha az prim ödeyeceklerdir. “Elektronik Hap’lar” Yıllar süren araştırmalardan sonra normal bir kapsül büyüklüğündeki elektronik haplar sağlığımızla alakalı cihazların bulunduğu pazarlara ulaşmak üzeredir. Bu ufak haplar vitamin tabletleri büyüklüğünde olup, sensör- ler ve fotografik özelliklere sahiptir. Vücutta hareket ettiği bölgelerden geçerken, öncelikle sindirim sistemindeki rahatsızlıkları kati olarak tespit edebilmekte, bir-iki gün içerisinde de vücuttan atılabilmektedir. Bu işlem sırasında aygıt, vücuttaki asit miktarlarını, basınçları, ısı değişikleri bilgilerini ve çekilen filmleri doktorun bilgisayarına analiz için gönderebilmektedir. Bu haplar, evvelce tespiti çok zor olan kas hareketlerini ve yürüme zorluklarının sebeplerini kati olarak teşhis edebilecektir. “Digital Kalemler” Dijital kalemlerle bilgi kaydedebilmek bizlere çok yardımcı olacaktır. Dijital çağda yaşamamıza rağmen hala bilgi kayıtları için kalem kâğıt kullanmaktayız. Bundan böyle kullanacağımız yeni tip kalemler ile yazdıklarımızı otomatik olarak kalemimizin bilgisayarına kayıt edebileceğiz ve anında da ana bilgisayara göndermiş olabileceğiz. Kalem bizim yazı karakterlerimizi bilecek, yazıların sınıflandırılmasını yapabilecek, sözlük kullanıp düzeltmeler yapabilecek ve on beş değişik lisanda da aynı yazıyı yazabilecektir. “Anında Baskı İşlemleri” Bu yeni baskı aygıtları, dijital kameralarda çektiğimiz resimleri anında tab edebileceklerdir. Mürekkep kullanmadan resimleri renkli olarak, özel fotoğraf kâğıdındaki ısı ile harekete geçen kristalleri kullanarak resimleri ortaya çıkarmaktadır. Fotoğraflar, suya dayanıklı, yırtılmaz ve silinmez özelliklere sahiptir. Bu yeni icatlara ilave olarak, neodymium mıknatıslar, petrol yiyen bakteriler, havasız lastikler, kir tutmayan kumaşlar, güneş ısısı ile şarj olan oto aküleri gibi bir sürü icat da yakında pazarlara ulaşmak üzeredir. Saygılarımla, Turgay Ertan Kaynaklar: Kaist Edu., Exigeninsurance, Smartpill corp. Zink com 21 Ocak - fiubat - Mart ıymetli Okurlarım, Bugün yine mesleki faaliyet sahamızla çok yakın alakalı bir konuya girmek istiyorum. Konu başlığımız, “Yeni Elektronik İcatlar” olacaktır. Hepimizin bildiği gibi, elektronik çok geniş ve çeşitlilik içeren bir saha olduğundan insanlığın geleceği de uzay araştırmaları ve henüz gerçekleşmemiş icatların keşfi ile direkt alakalı bulunduğundan (Nano ve Quantum teknoloji araştırmaları ve CERN deneyleri gibi) gelecekte insanlık için en önemli çalışma alanı olacaktır. İlk olarak, “Şeffaf Elektronik Aygıtlar” dan başlamak istiyorum. Güney Kore İleri Teknolojiler Araştırma Enstitüsünde yapılan çalışmalarda, teknik adı TRRAM olarak anılacak transparant bilgisayar chip’leri üretilmeye başlanmıştır. Koreliler, bu tip chip’leri üst üste veya birlikte kullandığımızda birçok sistemi şeffaf olarak bir arada kullanabileceğimizi söylemektedirler. Bu teknoloji ile evlerdeki pencere ve aynalar bilgisayar ekranı veya TV göstericisi olarak kullanılabilecektir. Teknolojinin önümüzdeki 3–4 yıl içinde pazara dâhil olacağı tahmin edilmektedir. > röportaj: Prof. Nurullah Gültekin Hakkı ÖNEM Yurtdışı Projeler Koordinatörü Elektrik Mühendisi Prof. Nurullah Gültekin Ocak - fiubat - Mart Hocam, aslında adınızı eğitim camiasında bilmeyen yoktur ama biraz bize kendinizden bahsedip okuyucularımızın sizi daha yakından tanımalarına yardımcı olur musunuz? 1943’de Kadıköy’de doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Üsküdar’da tamamladım. Askerlik görevimi yüksek öğre- 22 nimden önce 1962-64 yıllarında, 19 yaşında ve hazırlıksız bir durumda Yd. Sb. Öğretmen olarak yapmak durumunda kaldım. Lisans ve yüksek lisans öğrenimlerimi İstanbul Teknik (Yıldız) okulu Makine Bölümünde tamamladım. Ara sürelerde iki yıl endüstride çalıştım. 1970’de İDMMA’da asistan olarak göreve başladım. 1975- 76 yıllarında SLV-Mannheim (Almanya)’da Doçentlik çalışmamın deneysel kısmını tamamlayarak, 1989’da Doçent, 1998’de Profesör oldum. YTÜ’ de öğretim üyeliğini sürdürmemin yanında, Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcılığı, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdür- lüğü, Makine Fakültesi Dekanlığı, Rektör Yardımcılığı ve Üniversitelerarası Kurul Üyeliği görevlerinde bulundum. Değişik zaman aralıklarında kürsü ve Anabilim Dalı Başkanlıkları da yaptım. Yönetim kurulları ve senato üyeliklerinde de bulundum. Görev tarihlerindeki yasalara göre, bu görevlerin bir kısmına atanarak bir kısmına ise seçim yolu ile getirildim. Seçim yolu ile göreve gelmelerin daha yararlı olduğu düşüncem hiç değişmedi. Katılımcılığın bu yolla sağlanabileceğine, ortak aklın ancak bu yolla egemen kılınabileceğine dair inancımı koruyorum. Hatta bu inancım doğrultusunda, üniversitelerde ilk uygulamaya konulan Rektörlük seçimine de katıldım. Üniversite içinde yapılan hem özel hem de resmi seçimde en çok oyu almama rağmen, YÖK tarafından liste dışı tutularak ilk veto edilen rektör adayı oldum. Eğitim hayatınız süresince hem Türkiye’de hem de Almanya’da yaşama imkânı buldunuz. Bize biraz o yıllardan, üniversite günlerinizden bahseder misiniz? YTÜ geçtiğimiz sene 100 yılını geride bıraktı ve çok güzel etkinliklerle de kendi tarihinin kayıtlarına geçirdi. Bu kadar yılı, dünyadaki seçkin üniversiteler bağlamında, Yıldız’ı genç üniversiteler arasında sayılabiliriz ama ülkemiz için eskiler gurubundadır. Bu gelişim sürecinin, öğrenciliğimizi de içine katarsak, yaklaşık 50 2008’de emekli oldum. Halen YTÜ’ de ve GEV (Gedik Eğitim Vakfı)Kaynak Mühendisliği Programında ders vermeye devam ediyorum, ayrıca birçok bilimsel ve sosyal amaçlı vakıf ve kuruluşlarda da çalışmalarımı sürdürüyorum. yılına tanıklık ettik. Ben öğrenciliğe başladığım yıllarda, ülkemizde mühendislik-mimarlık alanlarında öğretim yapan 3 yüksek öğretim kurum vardı. Bu gün 10 fakülte, 43 bölüm, 2 enstitü, 2 meslek yüksek okulu, 1 yüksek okul, 20.000’e yakın öğrencisi olan Yıldız’da, o tarihlerde 5 bölüm ve gündüz-akşam kısımlarında toplam 3.000 öğrenci bulunuyordu. Bugün ülke çapında mühendislik-mimarlık alanlardaki program sayıları yüzlerle ifade ediliyor. Yıldızdaki gelişim süreci içinde, lisans öğrenciliğim Teknik Okulda, yüksek lisans ve asistanlığım Akademide, doçentliğim Üniversitede, Profesörlüğüm de Teknik Üni- versite’ de geçti. Dolayısıyla hem geçiş zorluklarını hem de gelişim mutluluklarını yaşadık. Asistanlığa EKİ (Ereğli Kömür İşletmeleri)’de bir yıl çalıştıktan sonra başladım. O tarihlerde kürsü, bir kürsü yöneticisi profesör, bir kıdemli asistan, birde ben, bir oda ve iki masadan ibaretti. Bu gün bu birim, 4 temel laboratuarı, yirmiye yakın öğretim üyesi ve yardımcısı ile emsalleri ile yarışır bir konumda. Bu gün ülkemizde mevcut olan bilim insanı birikimi, mali kaynak ve örneklerden yararlanma gibi, gerekli alt yapıların var olması, çok kısa zamanda üniversiteler kurulmasını sağlayabiliyor. Bunları zaman sürecini dikkate 23 Ocak - fiubat - Mart Özetlediğim gibi, üniversitede geçirdiğim son 30 yıl içinde, hep yönetici kadroların içindeydim. Bu çalışma ortamlarında yaşadıklarımdan ve gördüklerimden şu sonucu çıkardım. Genelde yasa, yönetmelik ya da kararlardan hep şikayet edilir. Bence bu yazılı kurallardan ziyade işi zorlaştıran uygulayıcıların kendi niyet ve yorumlarıdır. Ben buna “zaafların mazeret olarak gösterilmesi” diyorum. 2008’de emekli oldum. Halen YTÜ’ de ve GEV (Gedik Eğitim Vakfı )-Kaynak Mühendisliği Programında ders vermeye devam ediyorum, ayrıca birçok bilimsel ve sosyal amaçlı vakıf ve kuruluşlarda da çalışmalarımı sürdürüyorum. Yurtdışı üniversitelerle üniversitelerimiz sürekli işbirliği protokolleri imzalar ancak işbirliğine işlerlik kazandıracak konuya inanmış ve çaba gösterecek bireylerdir. almadan kıyaslamanın fazla anlamlı olamayacağını belirtmek için söylüyorum. Ocak - fiubat - Mart O tarihlerde doçent olmak için gerekli prosedür farklıydı. Ben de doçentlik çalışmasının deneysel kısmını tamamlamak için Almanya’ya gönderildim. Çalıştığım Enstitü rahmetli hocam Prof.Dr. Muzaffer Sagışman’ın birkaç yıl danışman olarak çalışmış olduğu ve çok iyi ilişkiler içinde bulunduğu, üniversite uzantısı bir araştırma kurumu idi. Bu iki sene içinde bir yandan deneysel çalışmayı sürdürürken, diğer yönden de çalıştığım bilim alanında, üniversitede ders verilme tek- 24 nikleri ve araçlardan yararlanılma şekillerini gözleme imkanı buldum. Yurt dışı deneyimin kişiye çok şey kazandırdığı bir gerçek. Burada bir hususa da değinmekte yarar var. Yurtdışı üniversitelerle üniversitelerimiz sürekli işbirliği protokolleri imzalar ancak işbirliğine işlerlik kazandıracak konuya inanmış ve çaba gösterecek bireylerdir. Genelde bu konunun istenen seviyede olmadığını söyleyebilirim. Akademisyenliğiniz süresince YTÜ’ nün haricinde Devlet MühendislikMimarlık Akademilerinde ve bir süre de Okan Üniversitesi’nde dersler verdiniz. Eğitim dilinin Türkçe mi, yabancı dilde mi yapılması konusundaki görüşünüz nedir acaba? Öğretim üyesi olarak çalıştığım bilim alanına giren dersleri birçok yüksek öğretim kurumunda verme şansına sahip oldum. Bunun, mensubu olduğum okulun ülkemizde yüksek öğretimde okullaşmada almış olduğu rol ve sorumluluktan kaynaklandığını söyleyebilirim. Bilindiği gibi 70’li yılların başında Anayasa Mahkemesi Özel Yüksek Okullarla ilgili yasayı iptal etti. İstanbul’daki mühendislikmimarlık okullarının mühendislik bölümleri yüksek okul olarak Yıldız’a bağlandı. Bizler bu okullara da derse gider olduk. Diğer yönden yasa ile ülke çapında 10 yeni Mühendislik Mimarlık Akademisinin kurulması da bu zaman aralığına rastlamış oldu. Bu Akademilerin kuruluş ve gelişmelerinde, o günlerdeki koşullar gereği Yıldız’dan katkılar beklendi. Akademiler arası Kurul Başkanlığını uzun yıllar Yıldız’ın Akademi Başkanı yürüttü. Bu okullara kurucu yöneticiler Yıldız’dan görevlendirildi. Birçok öğretim elemanı da bazen gönüllü bazen de görevlendirilerek bu kurumlarda dersler yürüttüler. 1978 -82 yılları arasında ben de Elazığ, Ankara ve Isparta Devlet Mühendislik-Mimarlık Akademilerine derslere gittim. Ders programları 15 günlük yapılıyordu, cumartesi-pazarlara rastlatarak, gençliğin verdiği heyecanla, esas görevlerimizi de aksatmamaya çalışarak bu dersleri yürüttük. O yıllarda mezun ettiğimiz öğrencileri, bugün aynı unvanlı meslektaşlarımız olduklarını gördükçe ayrı bir mutluluk duyuyoruz. Bu kurumlar 1982 sonrası o şehirlerde kurulan üniversitelerin hazır mühendislik-mimarlık fakültelerini oluşturdu ve ülkemiz yüksek öğretim kurumları arasında seçkin yerleri var. Okan Üniversitesine derse gitmem, kadrolu eleman bulunana kadar üç yıl içinde sadece üç yarıyıldır. Üniversitelerde eğitimin Türkçe mi, yabancı dilde mi olması sorusuna gelince. Bu soruya önce bir dil bilimcisinin görüşü ile yaklaşmak istiyorum. Bu bilim adamı diyor ki “hiçbir dil dizgesi doğasından bilim dili değildir. Bir dilin bilim dalı olmasının ön koşulu o dilin konuşulduğu toplumda röportaj: Prof. Nurullah Gültekin < Genelde mühendislikte, özellikle tasarım ve imalatta çalışacak makine mühendislerinde, hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar, birbirleri ile ya da alt kademeleri ile anlaşma dilleri, standartlara uygun çizim olacaktır. Bu durumda yabancı dilde eğitim yerine, yabancı dil öğretiminin neden istenen seviyede olamadığı sorununa yoğunlaşmanın daha gerçekçi ve yararlı olacağı düşüncesindeyim. Bu konuyu bir de ülkemizdeki yabancı dilde öğretim yapan eğitim - öğ- retim kurumları yönünden değerlendirirsek, seviye yönünden önde giden sınırlı sayıda bir öğrenci gurubuna sunulduğu gerçeğini ihmal etsek bile, dersleri izleyen öğrencilerin aynı ya da birbirlerine yakın seviyede algılayabildiklerini söyleyebilecek miyiz? Türkçe anlatımlarda bile, zaman zaman konulara bağlı algılama sorunları yaşadığımızı yok mu kabul edeceğiz? Yabancı dilde ders vermede “Bu konuyu bir de Türkçe ele alalım” gerçeğini görmemezlikten mi geleceğiz? Sizin öğrencilik yıllarınızdaki okul, laboratuar ve eğitim imkânları ile günümüzü karşılaştırdığınızda sizce hangi nesil daha şanslı? Doğal olarak bugünkü nesil daha şanslı diyebilirim. Daha iyi donanım ve alt yapıya sahip okullarda okuyorlar. Aradan geçmiş yaklaşık elli yıl, böyle de olması gerekir. Bizim bir sürgülü hesap cetvelimiz vardı, o’nu bile temin etmek, e-tabanlısını bulmak, sınav heyecanı ile doğru hesaplar yapmak bayağı zorlardı. Bugün öğrencideki bir diz üstü bilgisayar dünyayı avucunun içine almasına yetiyor. Kitap, ders notu gibi sıkıntıları yok. Sabahlara kadar proje de yapmıyorlar. Bilgiye ulaşmaları daha da kolay. Ancak olanaklar onları da biraz kolaycılığa itti. Bul-çek-yapıştırla işlerini yürütüyorlar. Yazmayı sevmiyorlar, çizmeyi de sevmiyorlar. Halbuki ben öğrencilerle şu inancımı hep paylaşırım. Kişi için en güzel olan, o konu ile ilgili ders kitabı, derste tutulan notların, daha sonra tekrar okuma aşamasında zenginleştirilmesi ile elde edilendir. Bu yol izlendiğinde, öğrenciye başka kazanımlar da sağlayacağı ayrı bir gerçek. Çizim konusuna bir kez daha değinmek istiyorum. Genelde mühendislikte, özellikle tasarım ve imalatta çalışacak makine mühendislerinde, hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar, birbirleri ile ya da alt kademeleri ile anlaşma dilleri, standartlara uygun çizim olacaktır. Öğrenme ve öğretmede ya da başkaları ile iletişim kurmada beş duyuyu kullanma büyük avantajdır. Üst seviyede çizimlerin 25 Ocak - fiubat - Mart bilim üretiminin var olmasıdır”. Bu görüşe aynen katılıyorum ve bu alanda da zayıf tarafımızın mazeret olarak gösterildiği kanımı tekrarlıyorum. Dil ile düşünce arasında doğrudan ilişki olduğu dil bilimcilerin ortak görüşüdür. Bu, şu sonucu ortaya çıkarmaktadır. Yabancı bir dille düşünmeye çalışmak, doğrudan doğruya, o dil mensuplarının düşünce alt yapısını benimsemek anlamına gelir. Bağımsız düşünce ise, bireyin kendi aklıyla doğruyu aramasıdır. Ancak, belirtilen bu hususlar, bilgiye ulaşma ve ulaştırma, her alanda ilişki kurma, kendini ifade etme gereksinimler bağlamlarında, en az bir popüler yabancı dile hakim olma gerekliliğini ortadan kaldırmamaktadır. > röportaj: Prof. Nurullah Gültekin Ocak - fiubat - Mart yeteneğe bağlı olduğunu kabul ediyorum ancak “hocam benim resmim iyi değildir” denilerek anlaşılmaz bir şeyler çizilmesini de kabul edemiyorum. Kabul edemememin sebebi de bugünkü öğrencilerin, bizim neslimizden daha donanımlı olduklarına, 26 çok daha iyisini yapabileceklerine inandığımdan kaynaklanıyor. Siz akademisyenliğinizin yanı sıra sektörle de hep içi içe oldunuz. Piyasa gerçeklerini birebir yaşayan bir akademisyen olarak sektörel ihtiyaç- ları daha yakından görerek problemlere ve ihtiyaçlara çözüm üretiyor, üniversite-sanayi işbirliğine köprü oluyorsunuz. Bu konudaki görüşlerinizi okuyucularımızla paylaşır mısınız? Mühendislik Bilimleri esasta, temel röportaj: Prof. Nurullah Gültekin < gerçek imalat hepsi bulunmaktadır. Bu nedenle de çalıştığım alanda yalnız teorik çalışmalar içinde kalınması, ya da laboratuar sınırlarının dışına çıkılmaması, amaçlananların sağlanamaması anlamına gelmektedir. Bu bakış açısı ile öğretim üyeliğimin son 15- 20 yılında, yasal mevzuat çerçevesinde, sanayide eğitim ve seminerler vermek, yurt dışı akredite kuruluşlara danışmanlık yaparak çalışan ve iş yeri sertifikalamalarında yardımcı olmak, yerli firmaların yurt içi ve yurt dışı yapımını üstlendikleri, bu arada belirtmeliyim -yaptıkları işlerden ne kadar öğünseler yeridir- büyük çelik konstrüksiyonların imalatında danışmanlık yapmak gibi alanlarda sektörle ilişkilerimiz sürdü. Bu faaliyetlerde başkalarına faydamız oldu. O alanlarda biz de çok şey öğrendik, bunları eğitim-öğretime taşıdık, öğrencilerimizle de paylaştık. Ancak bu kadarını yetersiz buluyorum. Sanayi çok sınırlı isteklerle üniversiteye geliyor, öğretim elemanları da birikimlerini sanayiye sunamıyor. 3- 4 yıl İstanbul Sanayi Odası-Üniversiteler işbirliği komitesinde de ve bir o kadar da KOSGEB proje değerlendirme kurulunda üniversitemizi temsilen çalıştım, geriye baktığımda anlatacak bir şey de bulamıyorum. Nedenleri hususunda epey bir birikimim var, ancak buradaki sınırımızı biraz aşar. Üniversite-Sanayi işbirliği konusunda şu anda ümit beslediğim çalışma alanları Teknoparklar. Buralardaki işbirliği alanları AR-GE ve yazılım ile sınırlanmış durumda. Yazılım konusunda çok önde gidiliyor, temennim diğer alanların da aynı hızı kazanması yönünde. Yetiştirmiş olduğunuz mühendisler, artık yurtdışında çalışarak ülkemizi temsil etmekte ve orada mesleki faaliyetlerini sürdürmekteler. Sizce Türk mühendisler artık dünya ile entegre olmuş, bilimin gerektirdiği araştırma ve çalışmaları takip edecek formasyon alabiliyorlar mı? Bu soruya tek kelime ile dün olduğu gibi bu gün de evet demek mümkün. Ölçülebilir bir durum olmadığı için bu subjektiv bir cevap olur. Geçmişte mühendis istihdam eden kuruluşların ağırlığını devlet kuruluşları teşkil ederdi. O kurumlar da yeni mezunların bir eksiklikleri varsa bu eksikliklerin tamamlanması ve geliştirilmesi için kendilerine bir nevi misyon yüklenmişlerdi. O tarihler için mezunlardaki mesleki formasyonun, yurt dışı mezunlardan geri kalan bir yönü 27 Ocak - fiubat - Mart bilimlerin uygulamalara dönük alanlarını içermektedir. Teknoloji dediğimiz kavramı en kısa ifade ile tanımlayalım dersek, düşünülen bir şeyi somuttan soyuta ulaştırma aşamalarıdır. Bu aşamalarda, alt yapı imkanları, eğitim, tasarım, AR-GE, prototip ve > röportaj: Prof. Nurullah Gültekin olduğunu düşünmüyorum. Zira sanayinin beklediği özellikler bu kadar geniş kapsamlı değildi. Ocak - fiubat - Mart Bugün küreselleşmenin ortaya çıkardığı rekabet ortamında, temel mühendislik formasyonundan ödün verilmeyerek, mesleklerin yapısı değişmiştir. Yeni uzmanlık alanlarına her gün bir yenisi katılmakta ve iş gücünde aranan nitelikler de farklılıklar göstermektedir. Bu duruma göre, sorumluluk alma, yaratıcı düşünme, değişime uyum sağlama, problem çözme, kolay iletişim kurma, gurup çalışmalarına ve işbirliğine yatkınlık, karmaşık teknolojik sistemleri anlama gibi özellikler ayrımsız olarak bütün mesleklerin ortak ta- 28 banı durumuna gelmiştir. Bütün bu beklentilerin sağlanması bağlamında dünyadaki seçkin üniversiteler ne yapıyorlarsa ülkemiz üniversiteleri de aynı şeyleri yapma çabasına girmişlerdir. Bu çabalardan üç tanesinin özetini vermenin yararlı olacağını düşünüyorum. İlk olarak, Amerika’da mühendislik öğretimi yapan birçok üniversitenin bölümlerinin kendilerini değerlendirme şekli olan, ABET kriterlerine göre ölçüm yolu seçilmiştir. Amerika’daki üniversitelerin mühendislik bölümlerinin uyması gereken esaslar, saptanmış kurallara göre, uzmanlarca değerlendiren ve derecelendiren, koşulları sağlayanları akredite eden kuruluş ABET (Accreditation Board for Engineering and Technology) dir. Amerika dışından da başvurular olabildiğinden, ülkemizden de birkaç üniversitenin mühendislik bölümleri koşulları sağlayarak bu kuruluşa başvurmuş ve bölümler bazında akredite olabilmişlerdir. tirilebilmesidir. Öğretimde aşamalar, ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora kademeleri olarak kabul edilmiştir. Bu şekilde öğrenci ve öğretim elemanları için geçişler ve istihdam imkanları yaratılmış olacaktır. Yanılmıyorsam 47 Avrupa ülkesi durumlarını bu esaslara göre sorgulamaktadır. Türkiye’de buna dahildir. Aynı amaç için benzer bir yapılanma ülkemizde de oluşturulmuştur. Farklı mühendislik programları için akreditasyon bilgilendirme çalışmaları yapılarak Türkiye’de mühendislik eğitim-öğretiminin kalitesinin yükseltilmesini amaçlayan, Mühendislik Fakülteleri Dekanları’nca sivil bir girişimle “Mühendislik Değerlendirme Kurulu” adlı bir oluşum gerçekleştirilmiştir. Bağımsız bir platform olan bu girişim, daha sonraları YÖK tarafından da benimsenmiştir. MÜDEK adıyla işlevini sürdüren oluşum, Avrupa Mühendislik Eğitimi Akreditasyon ağının yetkilendirilmiş üyesidir ve ayrıca 2011’ de IEA’ ya tam üye olarak kabul edilmiş olup, üniversitelerimiz mühendislik bölümleri nezdinde etkinliğini sürdürmektedir. Bilindiği gibi ABET ve MÜDEK sadece mühendislik bölümleri için, iç denetim ve akreditasyon sistemleri iken, bu proje bütün bilim alanlarındaki işleyişteki eşgüdüm ile mezunlarını kapsamaktadır. Mademki bu soru ile Türk Mühendislerinin dünya ile entegrasyonunun durumunu sorguluyoruz kısaca Bologna sürecinden de biraz bahsetmemiz gerekiyor. Avrupa Birliği çerçevesinde, Bologna Sürecinde hedef, yüksek öğretim sistemlerinin kendilerine özgü farklılıkları korunarak, birbirleri ile karşılaştırılabilir olması ve uyumlu hale ge- Başlangıçtaki sorunuza dönecek olursak, bu sorunun sadece Türk Mühendislerine özgün olmadığı, çalışmalardan da anlaşılacağı gibi, evrensel bir boyutu da bulunduğu görülmektedir. Bu alanda geri kalmamak için bundan sonrada bu çalışmaları daha da yoğunlaştırarak sürdürmek gerektiği kanısındayım. Emekli olmak çalışma temponuzu değiştirdi mi? Emeklilik için özel planlarınız var mıydı yoksa eskisi gibi yoğun tempoda mı çalışıyorsunuz? Emekli oluşumdan bu yana üç yılı aştı. Kapsamlı bir emeklilik planım yoktu, sadece geniş zaman isteyen birkaç şey yapmayı düşünüyordum. Kısmetse gene de olabilir. Bir hususu da itiraf edebilirim. Eski günler ile kıyaslarsam daha çok zaman darlığı çekiyorum. Çevremden de bol bol sitem yiyorum. Eski günlerde serbest gezilere daha fazla zaman ayırdığımı zannediyorum, şimdi ise etrafıma baktığımda daha röportaj: Prof. Nurullah Gültekin < Sevilerek yapılan bir iş ile başarı arasında doğrudan bir ilişki olduğu herkesçe kabul ediliyor. Haftada bir gün YTÜ’ de ve ortalama olarak bir gün de IIW/EWF’nin Türkiye’de yetkili üyesi olan Gedik Eğitim Vakfı’nın uluslararası Kaynak Mühendisliği Programında dersler yürütüyorum. Her iki öğrenci grubunun da lisans mezunu mühendisler olması, yapılan işin yorucu yönünü hissettirmiyor. Makine Mühendisliği her zaman en popüler mesleklerden olmuştur. Üniversiteye gireceklere ve yeni mezunlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Makine mühendisliği her devirde popülerliğini korumuş bir meslek ve bilim alanı. Öğrencilerle ilk dersler- deki sohbetlerimde, Makine Mühendisliğinin yetişkinler için hayat bilgisi olduğunu söylerim. Çünkü yaşamın her noktasında var, ayrıca tabiatla da iç içe. Aynı zamanda temel bilimlerin günlük hayata yansıtılmasında en etkin mühendislik alanlarından birisi. Bu meslek için çocukluğumda hayal kurdum, elde edince de büyük mutluluk duydum. Akademik kariyere geçmem ise biraz tesadüfidir. Bilimsel yönden ise, makine mühendisliğinin en eski mühendislik dallarından birisi olması dışında, bir de doğurgan bir bilim alanı olması özelliği var. Birçok üniversitede, Endüstri Mühendisliği, Gemi İnşa-Makine Mühendisliği, Malzeme Mühendisliği, Tekstil Mühendisliği, Mekatronik Mühendisliği gibi bölümler bu bilim alanından çıkmıştır, daha çıkacaklar da vardır. Enerji dönüşümleri, hareketli sistemler, tasarımdan malzeme seçimine, imalattan son kullanmaya, yaşam konforunu arttırmaya dönük her türlü çalışmaların içinde bu alanın elemanları vardır. Bazen yaratıcı, bazen araş- tırıcı, bazen yönetici, bazen üretici bazen de işletmeci olarak. Üniversiteye girişlerde meslek seçimi eskiden daha kolay ya da objektif değerlendirmelerle oluyordu gibi bir düşünceye sahibim. En azından, büyük emek ve endişelerle sınavlara giren gençlerin, aman puanım zayi olmasın diye bir endişeleri yoktu. Ailelerin hedef aldığı mesleklere dönük baskıları da bunun cabası. Yıllarca sıralamalarda çok sayıda gence fahri danışmanlık yaptım. Bu değerlendirmelerim, birebirlik bu gözlemlerimin sonucu. Sevilerek yapılan bir iş ile başarı arasında doğrudan bir ilişki olduğu herkesçe kabul ediliyor. Meslek seçiminde de mezun olduktan sonrada temel kriterin bu olması gerektiğine inanıyorum. Değişmeyen gerçek şu, seçilen meslekle çalışılırken yaşam da devam ediyor. 29 Ocak - fiubat - Mart çok şey görüyorum, böylece denge sağlanıyor. Emeklilik ile yaşlılığı ayırmak gerekiyor. Emeklilik, kurallar gereği uyulması gerekli olan bir statü. Yaşlılık ise, bir düşünürün tanımladığı gibi, insanın artık yapacağı bir şeyinin olmadığını algıladığı kendine ait zaman dilimidir. Galiba daha yapacak bir şeylerimiz var. > teknoloji: Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü Serkan TURGUT Sektör Satış Müdürü Chloride Masterguard Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü G ünümüzde en yaygın şekilde tartışılan konulardan biri de hızla artan enerji maliyeti ve artan enerji talebidir. Bununla birlikte fosil yakıtların çevre üzerindeki etkileri ve bu yakıtların azalmakta olması, doğal olarak enerji tasarrufunu gerekli kılmış, yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufunun en iyi uygulamalarının yanı sıra enerji verimliliği standartları, prosesleri ve teknolojilerinin geliştirilmesini ve iyileştirilmesini geniş ölçüde teşvik etmiştir. Artan bir ivmeyle kötüleşen çevre koşullarının sonucu olarak enerji arzının geleceğine dair güçlü bir belirsizlik, global enerji tasarrufu arayışını gündeme getirmiştir. Bu arayışın ön planında, sabit ancak önemli seviyedeki enerji gereksinimlerinin sonucu olarak operasyonları toplam enerji tüketiminin önemli bir kısmını oluşturan sektörler bulunmaktadır. Günümüzde işle ilgili faaliyetlerin güvenilir güç tedarikine olan bağımlılığı kuruluşları, kritik yüklerinin iş sürekliliğini tehdit eden gerçek tehlikelerden her ne pahasına olursa olsun sakınırken, enerji tüketimlerini azaltmanın yollarını aramaya zorlamaktadır. Dünyanın önde gelen bu kuruluşların büyük bir kısmı için maksimum çalışılabilir sürenin önemli olduğu bu durumda UPS’in bulunması, maksimum yük koruma ve tasarruf elde edilebilmesi için öncelikli bir gereksinimdir. UPS sistemleri; bilgisayar ağları ve sunucular, bina yönetimi ve güvenlik sistemleri gibi elektronik altyapılar için kesintisiz güç sağlarken aynı zamanda operasyonların durmasına, bilgi, verimlilik ve gelir kaybına yol 1 açabilecek güç kesintilerine karşı da korur. UPS sistemleri ayrıca yük için temiz bir güç kaynağı temin ederek genel elektrik şebekesinin düşük kalitesini minimum seviyeye indirir veya tamamen ortadan kaldırır; böylece şebeke tarafındaki kesintiler ortadan kalkar. Sonuç olarak güç kalitesinde artış ve maksimum enerji verimliliği arayışı, yeni nesil UPS’ler için geleceğin temel performans ölçütleri olacaktır. %100 çalışılabilirlik sağlayan yüksek güvenilirlik ve maksimum enerji verimliliği. Bir UPS’in enerji verimliliği, UPS’e giren güç ile yük için enerji sağlamak amacıyla UPS’den çıkan güç arasındaki oran olarak değerlendirilir. Akım UPS’in dahili bileşenlerinden her geçtiğinde belirli bir miktar enerji ısı olarak kaybedilir. Bu da enerji kayıplarına yol açar. Tesisatın ideal ortam sıcaklığını korumak amacıyla klima çalıştırıldığında da ek enerji tüketimi söz konusu. Belirli bir miktar enerji kaybı kaçınılmazdır; ancak UPS güç tüketiminin azaltılmasının ve verimliliğinin artırılmasının, artık enerjinin azaltılmasına ve dolayısıyla enerji faturalarında genel maliyet tasarrufunun maksimum seviyeye çıkarılmasına katkıda bulunacağı açıktır. 365 gün 24 saat temelinde beş yılda sağlanacak tasarruf, bir UPS’in satın alma maliyetini karşılamakla kalmayacak aynı zamanda CO2 ve küresel ısınmaya neden olan diğer emisyonların azaltılmasına katkıda bulunacak, seçilen güç koruma çözümünün çevre üzerindeki etkisini en düşük seviyeye çekecektir. Enerji tasarrufu için optimum UPS çözümü Enerji tasarrufuna olan eşi görülmemiş talep ve mevcut UPS teknolojisi değerlendirildiğinde, enerji verimliliği anlamında, ideal bir UPS'in şebekedeki kesinti ve hata olaylarını öngörebileceğini ve gerçek zamanlı olarak en uygun çözümü, yük için en yüksek kalitede güç sağlamak için gereken minimum enerjiyi kullanarak uygulayabileceğini düşünebiliriz. Chloride, ilk kapsamlı enerji verimliliği UPS'ini üreterek bu ideali gerçek ve somut bir çözüme dönüştürmüştür. Trinergy, Chloride tarafından geliştirilen, elektrik ortamını sürekli analiz eden, giriş koşullarını ve yükün özelliklerini değerlendirdikten sonra Ocak - fiubat - Mart Termodinamik ikinci yasasında belirtildiği gibi enerjinin bir türden diğerine her dönüştürüldüğünde, belirli bir miktar enerji ısı olarak kaybedilecektir. Daha basit bir ifadeyle: bu nedenle araba motorları çalışırken sıcaktır, cep telefonları şarj edildiğinde ısınır ve nükleer reaktörlerde sürekli soğutma yapılmalıdır. 30 teknoloji: Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü < UPS uzmanları ve Uluslararası Elektroteknik Topluluğu (IEC) tarafından geniş ölçüde kabul görmüş üç mevcut UPS konfigürasyonunun tüm tesisatlarla uyumlu tek bir ünite içinde ilk kez bir arada bulunduğu dikkate alındığında bunun mümkün olduğu anlaşılacaktır. Maksimum Güç Kontrolü (VFI) Sistem, elektrik ortamının iyileştirilmesi gerektiğini belirlediğinde yük için optimum gücün sağlanmasını mümkün kılar. sağlayan maksimum enerji tasarrufu modu seçilir. Yüksek Verimlilik ve Güç iyileştirme (VI) Maksimum Güç Kontrolü konfigürasyonuna geçmeden sistemin sağlanan enerjiyi yeterli seviyede iyileştirmesini mümkün kılar. UPS'e doğrusal olmayan bir yük bağlandığında ve harmonikler söz konusu olduğunda Trinergy, yalnızca hat kesintilerini kompanse etmek için gerekli enerjiyi tüketen ve kesinti kalitesine göre mümkün olan en yüksek verimliliği sağlayan, böylece %96 - %98 arasında verimliliği mümkün kılan bir aktif filtre olarak işlev görebilir. Örnek Veri Merkezi Çalışması Veri merkezlerinde, şebekenin sürekliliğinin ve güvenliğinin sağlanması amacıyla gücün iyileştirilmesi, anlık kesintiler, düşmeler, yükselmeler ve temiz, eş fazlı güçten diğer her türlü sapmanın engellenmesi için UPS kullanılır. Peki bu enerji nereye gider? IT ekipmanlarına ulaşmadan önce elektrik, dahili bileşenlerden geçerek veri merkezi için güç sağlamak amacıyla temizlendiği UPS'e gider. Şebeke koşullarında bir kötüleşme söz konusu olduğunda ve izlenen parametreler tolerans dışına çıktığında Maksimum Güç Kontrolü modu, %95 verimlilikle çift dönüştürme modu kullanılarak tam iyileştirme ve yük için enerji tedariki sağlar Bu güç dağıtımı zincirinde tüketilen elektrik, bir veri merkezi için gereken gücün önemli bir kısmını oluşturur. Trinergy, bu üç çalışma moduyla birlikte, aynı zamanda yüksek kaliteli bir UPS için temel nitelik olan standart özelliklere de sahiptir. Maksimum Enerji Tasarrufu (VFD) Ünite için ana şebeke tarafından sağlanan enerjinin ideal kalitede olduğunu ve iyileştirme gereksiniminin bulunmadığını belirler. • Yükte optimum güç kalitesi • Her türlü şebeke tarafı kaynakla tam uyumluluk - Düşük giriş toplam harmonik bozulması - Yüksek giriş güç faktörü • Her türlü yük için sağlanan enerjide maksimum uyumluluk • Tesisat ve ekipman standartlarıyla kanıtlanmış uyumluluk Trinergy cihazını diğer UPS'lerden ayıran özellik, tek bir üründe ilk kez bir araya gelen enerji verimliliği parametreleri, güç sürekliliği ve mükemmel performanstır: Şebeke koşulları istikrarlı halde iken, enerjinin bypass hattından geçmesini mümkün kılan ve %99 verimlilik • Maksimum yük kullanılabilirliği • Optimum çalışma verimliliği Tipik bir veri merkezi tesisatında şebeke koşulları ve yükün elektriksel özellikleri, temel olarak trafik miktarına göre değişir; bu da güçte dalgalanmalara ve UPS tarafından korunacak farklı elektrik yükü koşullarına yol açar. Verilen elektrik ortamında UPS, Giriş Güç Faktörü (PF) ve Giriş THDi (Toplam Harmonik Akım Bozulması) üzerinden şebeke tarafı dağıtımı etkiler. Bu elektriksel özellikler yükteki dalgalanmalara göre sırasıyla PF ve THDi için 0,8 ile 0,9 ve %6 ile %20 arasında değişir; yani harmonik problemleri söz konusu olur ve buna bağlı olarak farklı seviyelerde iyileştirme gereklidir. UPS yük tarafından çekilen akımın iyileştirilmesinde temel bir rol oynar; reaktif akımın ve güç kaynaklarına ulaşan harmoniklerin engellenmesine yardımcı olur; böylece transformatörün aşırı ısınması, bileşenlerin hızla 31 Ocak - fiubat - Mart güç sürekliliğini, iyileştirme ve enerji tasarrufu anlamında mükemmel çözümü sezgisel olarak seçen devrim niteliğinde bir UPS sistemidir. > teknoloji: Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü eskimesi, kabloların büyük kesitte kullanılması gereksinimi, daha yüksek kurulum ve işletme maliyetleri gibi şebeke tarafı ekipman ve elektrik şebekesindeki olası sorunları engeller. Günümüzde veri merkezlerinden yaygın olarak kullanılan standart bir UPS, çift çevrim modunda çalışarak yüksek güç kalitesini ve iyileştirmeyi garanti eder. Çift çevrim modu AC (giriş gücü) gücünü DC'ye ve DC gücünü AC'ye (çıkış gücü) dönüştürerek, giriş kalitesinden bağımsız olarak mükemmel bir çıkış dalga biçimi sağlar. Kesintilerin çok küçük olduğu durumlarda dahi sürekli olarak çift çevrim modunda çalışmanın dezavantajı, büyük miktarda gereksiz artık enerjinin kaybedilmesidir. Bu nedenle veri merkezi tesisatları için ideal güç iyileştirme çözümü, akım ve harmonikleri sezgisel olarak mümkün olan en az miktarda enerjiyi kullanarak iyileştiren çözüm olacaktır. Trinergy esasen, invertörün paralel aktif filtre olarak çalıştığı ve bu nedenle THDi ve PF ile yükü kompanse ettiği bir paralel aktif filtre olarak işlev görebilir. Trinergy aynı zamanda, düşmelerin ve yüksek gerilimlerin söz konusu olması halinde, %98'e kadar genel verimlilikle giriş penceresi gerilim toleranslarını iyileştirmeye yönelik bir seri aktif filtre olarak işlev görebilir. Yüksek seviyede güç iyileştirme gereksiniminin veya özel bir şebeke koşulunun söz konusu olması halinde Trinergy, derhal tepki vererek ve çift çevrimde çalışarak mümkün olan en iyi güç çıkışı kalitesini koruyabilir. Sonuç olarak, şebeke koşulları ne olursa olsun çift çevrim modunda çalışan standart UPS'in aksine Trinergy, kesintilerin kompanse edilmesi için gereken en etkin yöntemi sezgisel olarak seçmeden önce şebekenin çevresel çalışma koşullarını izler; böylece yalnızca gereken enerjiyi kullanarak standart UPS'e göre %4 - %7 daha fazla verimlilik sağlar. Sonuç olarak daha yüksek bir verimlilik seviyesi elde edilirken çift çevrimli UPS tarafından sağlanan ile aynı seviyede güç iyileştirme sağlanır. Gerçek bir tesisat Trinergy cihazının avantajları, cihazın farklı şebeke giriş koşullarını ayırabilmesini ve en iyi çalışma modunu seçebilmesini, böylece yalnızca en iyi çıkış güç kalitesini sağlamak ve yükü iyileştirmek için gereken miktarda enerji kullanmasını mümkün kılar. Bu devrim niteliğindeki mimariden kaynaklanan avantajları daha iyi anlamak ve Trinergy ile elde edilebilecek enerji tasarrufunu rakama dökmek amacıyla pazarda bulunan çeşitli UPS teknolojileri ile ilgili bir simülasyon yapılmıştır. Simülasyonların güvenilirliği gerçek şebeke koşullarının dikkate alınmış olup olmamasına bağlıdır; bu nedenle Chloride, tüm dünyada kendisine ait UPS ve güç dağıtımı sistemlerinde uzaktan arıza tespiti, izleme ve çalışma durumu yönetimi için tasar- Ocak - fiubat - Mart UPS'in gerçek şebeke koşullarındaki işlevselliği ile ilgili veriler İngiltere'de yılın 365 günü, günün 24 saati 2374 UPS cihazı izlenmektedir.2008 yılında gerçekleştirilen 12 aylık bir LIFE.net analizi ile Chloride UPS'nin kurulduğu yerde ortalama olarak aşağıdakilere karşı koruduğunu göstermiştir: • 2709 tolerans dışı durum / UPS • Tolerans dışı durum ortalama süresi 8 sn • 11 ana şebeke arızası / UPS • Ana şebeke arızası ortalama süresi 120 sn Bunların tamamı yük için potansiyel olarak zararlıdır. Yukarıdaki sonuçların; şebeke koşulları, UPS mimarisi, verimlilik ve UPS algoritması gibi bir dizi parametre ile özel olarak geliştirilmiş bir simülatör kullanılarak mevcut UPS teknolojileri ile karşılaştırmalı olarak analiz edildiklerinde, son derece önemli oldukları kanıtlanmıştır. Gerçek şebeke verilerinin ve mimari göstergelerinin kullanılabilirliği dikkate alınarak simülasyon gerçekleştirilmiş ve her bir çalışma modu için UPS çalışma verimliliği hesaplanmıştır. Aynı zamanda giriş gücü dikkate alınmış ve bir yıllık bir dönem içinde toplam enerji kaybı elde edilmiştir. Görünür güç kVA Aktif güç kW Ortalama çalışma verimliliği % Giriş gücü kW Soğutma Katsayısı Kaybedilen Enerji kWh Enerji Maliyeti £/KWh Mevcut standart teknoloji (Çift çevrim) 600 540 92,5 584 1,7 8693708 0,09 Mevcut teknolojide eco-modda sınıfının en iyisi (eco modlu çift çevrim) 600 540 94,9 569 1,7 8473846 Trinergy 600 540 97,9 552 1,7 8214178 *Hesaplama Modeli ve Hesaplama Aracı, Ekte derinlemesine incelenmiştir. 32 lanmış çift yönlü, tüm yıl 24 saat boyunca kullanılan iletişim sistemi olan LIFE.net uygulaması aracılığıyla ölçülen şebeke verilerinin analizini gerçekleştirmiştir. Enerji Tasarrufu kWh Mali Tasarruf / Yıl £ 0,09 219862 19788 0,09 479530 43158 teknoloji: Enerji Tasarrufu İçin Optimum UPS Çözümü < %98'e kadar ortalama çalışma verimliliği, yani enerji tasarrufu, maliyet tasarrufu ve çevresel etkilerde azalma sağlayacak şekilde en uygun çalışma modunu sezgisel olarak seçebilir. Aşağıdaki tabloda, her bir teknoloji ile UPS işlevselliği karşılaştırma sonuçlarının özeti verilmiştir. Mevcut standart teknoloji Invertör trafosu teknolojisine sahip bu UPS topojojisi, tam yükte yaklaşık %92,5 verimlilik sağlar. Kontrollü ortamdaki klimalı bir tesisatta tam yükte bir yıllık enerji kaybı 8694 MWh seviyesindedir. Mevcut teknolojide ECO mod ile sınıfının en iyisi Eco-mod ve akıllı çift çevrime sahip bu UPS topolojisi sistemin çalışma verimliliğini önemli ölçüde artırır ve %97'ye yükselebilmesini sağlar. Akıllı çift çevrimde çalışan bir UPS'in ortalama çalışma verimliliği %95'tir; bu da mevcut standart teknolojiyle karşılaştırıldığında 220 MWh enerji tasarrufu ve maliyette önemli bir düşüş sağlar. Trinergy teknolojisi Chloride’ınyeni ve devrim niteliğindeki teknoloji mimarisi üstün avantajlar sunar. Yükü etkileyen farklı koşullar dikkate alındığında Trinergy, en düşük miktarda enerji kullanırken mükemmel güç kalitesini garanti edecek ve bilir; bu veriler şebekedeki en yaygın kesintilerin genel ana şebeke kesintileri değil küçük tolerans dışına çıkışlar veya şebekedeki farklılıklar olduğunu net bir şekilde göstermektedir; bu nedenle sınıfının en iyi teknolojisine sahip ve eco modlu bir UPS için maksimum güç kontrolü amacıyla çift dönüşüm moduna geçme gereksinimi çok sık söz konusu olacaktır. Trinergy cihazında bulunan ve önceki sayfalarda anlatılmış olan geleceğin devrim niteliğindeki teknolojisi çok büyük avantajlara sahiptir. Sonuç Kritik öneme sahip her türlü ekipman ve prosesin güvenceye alınma çabaları kapsamında şu sonuca varabiliriz ki bugüne kadar iki temel teknoloji arasında seçim yapmak mümkün olmuştur; mevcut standart teknoloji ve eco mod ile sınıfının en iyi mevcut teknolojisi. Bu kabul görmüş teknolojilerin her birinin enerji verimliliği ile ilgili avantajları ve dezavantajları vardır. Standart UPS çift çevrim modunda çalıştığında, küçük gerilim farklılıklarından büyük güç arızalarına kadar her durumda optimum yük koruması sağlar. Her iki durumda UPS tarafından kaybedilen enerji eşittir. Bu durumda soru, birbirine zıt iki şebeke koşuluna uyum sağlayabilecek ancak daha az enerji kullanan, yani küçük gerilim farklılıklarında enerji kaybını minimum seviyeye indiren bir UPS'in mümkün olup olmadığıdır. Sınıfının en iyi teknolojisine sahip ve eco modlu UPS'in temel eksikliği, eco modda çalışırken küçük kesintiler için dahi herhangi bir iyileştirme gerçekleştirememesidir. Ayrıca invertör harmonikleri iyileştiremez veya gerilim farklılıklarını kompanse edemez; bu da yükün iyileştirilmesi için çift çevrim moduna geçilmesini (akıllı çift çevrim) gerekli kılar, böylece büyük miktarda enerji kaybedilir. Mevcut her bir işlevsellik modunun verimliliği maksimum seviyeye taşınmakla kalmamış, UPS'in çalıştığı ortamı izleyebilmesi ve maksimum yük koruması ve maksimum enerji tasarrufu sağlarken optimum UPS çalışma performansını mümkün kılabilmesi için yeni bir algoritma oluşturulmuştur. Trinergy’nin üstün özelliği sadece eşsiz ve kanıtlanmış verimliliği değildir. Trinergy sahip olduğu teknolojiler sayesinde aynı zamanda işletme maliyetlerinin minimum seviyeye indirilmesi için de en iyi çözümdür. Esasen, yaptığımız analizde sunulduğu gibi, standart modda çalışan bir UPS sürekli çift çevrim modunda çalıştığından enerji veya maliyet tasarrufu için herhangi bir marj sağlamaz. Standart teknoloji ile sınıfının en iyi eco modlu UPS'in teknolojisi karşılaştırıldığında, enerji ve maliyet tasarruflarının her ikisinin de önemli olduğu görülmüştür. Son olarak, mevcut tüm teknolojileri bir araya getiren Trinergy teknolojisine sahip UPS'in, sınıfının en iyi teknolojisine sahip bir UPS'in iki katı tasarruf sağladığı kanıtlanmıştır. Trinergy, UPS Sektöründeki devrim! Bu durum LIFE.net ile izleme ve arıza tespit esnasında sistemden çekilen verilerde daha net bir şekilde görüle- 33 Ocak - fiubat - Mart Elde edilen ortalama verimlilik değerleri aşağıdaki tabloda verilmiş ve üç farklı teknolojinin sağladığı enerji tasarrufunun hesaplanması ve karşılaştırılmasında kullanılmıştır. > hukuk penceresinden: Binalarda Enerji Performansı İlker ULAŞ Müşavir Avukat Binalarda Enerji Performansı D eğerli okurlar, yeniden merhaba derken, öncelikle AE-ARMA ELEKTROPANÇ AİLESİNİ, yapmış olduğu şirket evliliği nedeniyle kutluyorum. Hollanda menşeli, halka açık, ULUSLARARASI Teknik Servis Sağlayıcı, yeni partneri ve ortağı IMTECH N.V.‘nin 27.400 çalışanı, 5,1 Milyar Euro cirosu ile AE-ARMA ELEKTROPANÇ’ı iş başında kalan mevcut yetenekli yönetim kadrosu ve çalışanlarının da çabaları ile tüm coğrafyalarda iddialı projelere imza atacak global şirket düzeyine taşıyacağına yüksek inancımı belirtirim. Şirket ortakları, çalışanları ve ülkemiz mühendisliği için hayırlı olmasını diliyorum... Ocak - fiubat - Mart Bu sayımızda, Ülkemiz için yeni yerleşmeye başlayan ve yasal alt yapısı nihayet -eksik de olsa- hazırlanmış olan bir konudan: BİNALARDA ENERJİ PERFORMANSI kavramından bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere, ülkemiz için enerji üretimine yarayacak sınırlı doğal kaynakların hayata geçirilmesi; ülke ekonomisi için hayati önem arzettiği gibi, yüksek maliyetleri nedeniyle finans kaynaklarına 34 gereksinimi yüzünden devletin temel sorunlarından en hayati olanıdır. Gelecek savaşlar, muhtemelen enerji kaynakları ve su yüzünden çıkacaktır. Alternatif enerji ve yenilenebilir enerji kavramları artık sık duymaya başladığımız kavramlardır. Devlet enerji üretimi için yasal alt yapı kurmakta ve özel sektöre geniş teşvikler ve lisans hakları devretmektedir. Ancak doğal dengenin bozulması ve çevre faktör- leri nedeniyle özellikle HES projeleri için bölge halklarının protestoları ve açılan iptal davaları basında sıklıkla yer almaktadır. Enerji üretiminin, ülkelerin refahı ve özgürlüğü için önemi, artık tartışmasız kabul görmekte olup, enerji üretiminin %70 ‘ini dış kaynaklardan döviz ile sağlamak zorunda kalan ülkemiz, enerji israfında ise Avrupa ortalamalarının çok yukarılarında yer almaktadır. Avrupa hukuk penceresinden: Binalarda Enerji Performansı < Anılan Yönetmelik 29. Maddesi hükmüne göre yayımından bir yıl sonra yani 05.12.2009’ da yürürlüğe girmiştir. Artık iki yıllık bir uygulamayı geride bırakmıştır. Şimdi aşağıda, ülkemiz için hayati önemi haiz olan bu yönetmeliğin önemli hükümlerine bakalım: Amaç Madde 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı dış iklim şartlarını, iç mekân gereksinimlerini, mahalli şartları ve maliyet etkinliğini de dikkate alarak, bir binanın bütün enerji kullanımlarının değerlendirilmesini sağlayacak hesaplama kurallarının belirlenme- sini, birincil enerji ve karbondioksit (CO2) emisyonu açısından sınıflandırılmasını, yeni ve önemli oranda tadilat yapılacak mevcut binalar için minimum enerji performans gereklerinin belirlenmesini, yenilenebilir enerji kaynaklarının uygulanabilirliliğinin değerlendirilmesini, ısıtma ve soğutma sistemlerinin kontrolünü, sera gazı emisyonlarının sınırlandırılmasını, binalarda performans kriterlerinin ve uygulama esaslarının belirlenmesini ve çevrenin korunmasını düzenlemektir. yecek biçimde enerji verimliliğini arttırıcı uygulamaların yapılmasına, ilişkin usul ve esasları kapsar. (2) Sanayi alanlarında işletme ve üretim faaliyetleri yürütülen binalar, planlanan kullanım süresi iki yıldan az olan binalar, toplam kullanım alanı 50 m²’nin altında olan binalar, seralar, atölyeler ve münferit olarak inşa edilen ve ısıtılmasına ve soğutulmasına gerek duyulmayan depo, cephanelik, ardiye, ahır, ağıl ve benzeri binalar bu yönetmeliğin kapsamı dışındadır. Kapsam Madde 2 – (1) Bu Yönetmelik; a) Mevcut ve yeni yapılacak konut, ticari ve hizmet amaçlı kullanılan binalarda uygulanmak üzere; mimari tasarım, mekanik tesisat, aydınlatma, elektrik tesisatı ve elektrik tüketen binaların sabit ekipmanları konularındaki asgari performans kriterlerine, enerji performans hesaplama usûllerine, enerji kimlik belgesinin hazırlanmasına, binaların kontrolleri ve enerji kimlik belgesini hazırlayacak ve denetleyecek onaylanmış bağımsız yetkili kuruluşların yetkilendirilmesine ve yetkilerinin düzenlenmesine, ülke enerji politikasının oluşturulmasına yönelik gerekli araştırmalar, incelemeler yapılmasına ve bunun sonucunda elde edilen deneyimler ile ilgili bilgilerin toplanmasına, b) 1000 m’nin üzerinde kullanım alanına sahip binalarda; elektrik, ısı ve sıhhi sıcak su ihtiyacının kojenerasyon sistemi ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim imkânlarının araştırılarak, ekonomik yapılabilirliği olan uygulamalara, c) Bina sahipleri ve son kullanıcıların bilinçlendirilmesi, sektörde faaliyette bulunan kurum ve kuruluşların çalışanlarının eğitimleri ve eğitimlerin güncelleştirilmesi vasıtasıyla enerjinin daha verimli kullanımına, ç) Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen binalarda, enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik önlemler ve uygulamalar ile ilgili, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun görüşünün alınarak bu görüş doğrultusunda yapının özelliğini ve dış görüntüsünü etkileme- İlkeler Madde 5 – (1) Yeni bina tasarımında, mevcut binaların proje değişikliği gerektiren esaslı onarım ve tadilat projelerinde, mekanik ve elektrik tesisat değişikliklerinde binanın özelliklerine göre bu Yönetmelikte öngörülen esaslar göz önüne alınır. (2) Binanın mimari, mekanik ve elektrik projeleri, diğer yasal düzenlemeler yanında, enerji ekonomisi bakımından bu Yönetmelikte öngörülen şartlara uygun değil ise, ilgili idare tarafından yapı ruhsatı verilmez. (3) Bu Yönetmelik esaslarına uygun projesine göre uygulama yapılmadığının tespiti halinde, tesbit edilen eksiklikler giderilinceye kadar binaya, ilgili idare tarafından yapı kullanım izin belgesi verilmez. (4) Bu Yönetmelikte tanımlanmamış olan ve açıklık gereken hususlar hakkında, Ek-7a’da verilen Türk Standartlarının güncel halleri, bu standartların olmaması halinde ise, Ek-7b’de verilen Avrupa Standartlarının güncel halleri esas alınır. (5) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında proje, yapım, denetim ve diğer konularda tereddüte düşülen hususlar hakkında Bakanlığın uygulamaya esas olacak yazılı görüşü alınarak işlem yapılır. Görev, yetki ve sorumluluk Madde 6 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasından; a) İdili idareler, b) Enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar, c) Yatırımcı kuruluşlar, ç) Bina sahipleri, bina yöneticileri veya enerji yöneticileri, 35 Ocak - fiubat - Mart ortalaması 50-70 kilowatt saat (kWh) iken bizde; Antalya ve İzmir’de 150 kWh, İstanbul‘da 550 kWh değerler ölçümlenmektedir. İşte enerji israfının önlenmesi suretiyle doğal kaynakların çabuk tüketilmemesi yanı sıra döviz kaybının da önlenmiş olacağı gerçeği nihayet devleti bu konuda tedbirler almaya zorlamıştır. Zira ülkemizde enerji tüketiminin %30-40’ı binalarda tüketilmektedir. Tüketilen enerjide ithalat girdisi yüzde 75 oranındadır. İthalata ödenen para 40-50 milyar dolar aralığında olup, örneğin 2008 yılında ödenen 45 milyar dolar enerji faturasının 12 milyar doları konutlara gitmiştir. Günlük doğalgaz tüketimi 130-150 milyon m³ aralığındadır. Ülkemizde yapılan mevcut her kategoriden toplam 17 milyon adet binanın %70’i yalıtımsızdır. Bu binaların yalıtılması halinde enerji faturasının 7,5 milyar dolar azalacağı öngörülmektedir. Yaklaşık %92’ si enerji verimliliği mevzuatı kapsamı dışında kalan 8,5 milyon adet mertebesinde büyük bir yapı stoğu ile ülkemiz önemli oranda enerji tasarruf potansiyeline sahip iken uzun yıllar boşa harcanmıştır. (Kaynak: www.yalitim.net/?pid=20948) Ancak nihayet 18.04.2007 tarih ve 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ile ciddi adım atılmış ve son olarak da anılan kanunun 7. ve 3194 sayılı İmar Kanununun 44. maddesi dayanak yapılarak hazırlanan BİNALARDA ENERJİ PERFORMANSI YÖNETMELİĞİ 05.12.2008 tarih ve 27075 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. > hukuk penceresinden: Binalarda Enerji Performansı d) İşletmeci kuruluşlar, e) İşveren veya temsilcileri, f) Tasarım ve uygulamada görevli mimar ve mühendisler, g) Uygulayıcı yükleniciler ve üreticiler, g) Binanın yapılmasında, kullanımında ve enerji kimlik belgesi düzenlenmesinde görev alan müşavir, danışman, proje kontrolü yapan gerçek veya tüzel kişiler, enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar, onaylanmış denetleme kuruluşları ve işletme yetkilileri, görevli, yetkili ve sorumludur. (2) Yönetmelik hükümlerine göre inşa edilmemiş binalardan; a) Projenin eksik veya hatalı olması veya standartlara uygun olmaması halinde, proje müellifleri; yapımın eksik veya hatalı olması veyahut standartlara uygun olmaması halinde ise, varsa yapı denetim kuruluşu ve yüklenici veya yapımcı firma, yetkileri oranında sorumludur. b) Sistemin uygun çalışmaması işletmeden kaynaklanıyor ise, bina sahibi, yöneticisi veya varsa enerji yöneticisi veya isletmeci kuruluş doğrudan sorumlu olur. c) İdili idareler, sorumluluğun takip, tespit ve gereğinin yerine getirilmesi hususunda görevli ve yetkilidir. (3) İlgili idareler ve enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar, projelerin ve uygulamaların bu yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadıgını denetler. (4) Bu yönetmeliğe uygun tasarım ve uygulaması yapılmayan binalara yapı ruhsatı veya yapı kullanım izin belgesi verilmesi durumunda, ilgili idareler, enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar ve varsa yapı denetim kuruluşları sorumlu olur. Ocak - fiubat - Mart Görüleceği gibi Enerji Performansı Yönetmeliği hükümlerine uyulmaması ve Bina Enerji Kimlik Kartı alınmaması hallerinde kimlerin sorumlu olacağı yönetmelikte düzenlenmiş olmasına karşın sorumlulara verilecek ceza ve yaptırımların neler olduğu ortada yoktur. Ceza kuralları zaten yönetmelik ile getirilemez yasa ile konur. Şimdilik yeni yapılan binalara 36 iskan (Yapı Kullanma İzni) verilmeyeceği etkin yaptırım olarak görülmektedir. Mevcut yapılar için ne olacaktır? Yönetmeliğin GEÇİCİ 3. Maddesi: Mevcut binalar ve inşaatı devam eden henüz yapı kullanma izni almamış binalar için Enerji Verimliliği Kanununun yayımı tarihinden itibaren 10 yıl içinde Enerji Kimlik Belgesi düzenleneceği kuralını koymaktadır. Kanun 14.04.2007 de yayımlandığına göre 2017 yılının 4. ayına kadar yani kalan 5 yıl içinde tüm binaların (konut, işyeri, fabrika ) Bina Enerji Kimlik Kartı almaları zorunludur. Yani beş yıl süreleri kalmıştır. Esaslı tamir ve tadilat gören binalar için ise tadilat projesi tasdiki aşamasında bu belge alımı hemen zorunludur. O halde ister bina sahibi ister apartmanda kat maliki ve /veya yönetici olun, beş yıl içinde artık binalarınızı ENERJİ PERFORMANSI YÖNETMELİĞİ hükümlerine göre ısı ve enerji kayıplarını önlemek için mantolamak, su ısıtma dahil, güneş enerjisinden azami yararlanabilir hale getirmek, sarfiyatı düşük (akkor flamanlı olmayan lambaları kaldırarak) lambalar kullanmak, tüm mekanik ve elektrik tesisatını otomatik devre kesiciler ve sensörlerle donatmak yani bina otomasyonuna yatırım yapmak zorundasınız. Yeni kat mülkiyeti yasası bu işler için artık kat malikleri kurulunda %51 oy çokluğunu yeterli saymaktadır. Bu da yöneticilerin işini kolaylaştıracaktır. Belediyeler ise bu konuda görevli olduklarından enerji tasarrufu amaçlı tadilat projelerinizi onaylamak zorundadırlar. Belki SİT sahaları ve eski eser olarak tescilli yapılar ile Boğaziçi ön görünüm ve sahil bölgesinde yer alan konutlar için sıkıntılar yaşanabilecektir. Bu arada belirtmeliyim ki en önemli tadilat işiniz depreme hazırlık için YAPI GÜÇLENDİRME PROJESİ hazırlatarak belediyeye tasdik için sunmanızdır. Ancak unutmayınız bunun için özellikle apartmanlarda karar almanın ön şartı DEPREM İÇİN GÜÇLENDİRME gerektiğinin tespiti için mahkemeden karar almanız ge- rektiğidir. Yani apatmanınızın bulunduğu bölgedeki nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine başvururarak Delil Tespiti Yöntemi ile binanızın taşıyıcı sisteminin depreme mukavim olup, olmadığını tespit ettirmeli ve bu tespit kararı ile kat malikleri kurulundan % 51 çoğunlukla KARAR almanız halinde tüm kat malikleri bu masrafa katılmak zorunda kalacaktır. Mahkeme kararı olmadan diğer kat maliklerini zorlayamazsınız . Katılmayanın dairesini kat mülkiyeti yasasına göre sattırarak bedeli tahsil etme imkanınız var!.. Belediyeler de Mahkeme tespit karşısında kıvırmayarak yapı tadil izni düzenlemek zorunda kalacaklardır. İşte bu işle , binanızı ısı yalıtımı ve Enerji Verimliliği Yönetmeliğe uydurma ve Enerji Kimlik Kartı alma şansınız da doğmuş olacaktır. Yani birlikte yapmak daha akılcı ve doğru karar olacaktır. Müstakil iş yeri veya konut binası maliki iseniz 5 yıl içinde pamuk eller cebe demek zorundasınız. Sanırım bu yolla sağlanacak enerji tasarrufu ülkemizin şimdiki toplam enerji tüketimin %50‘ sini ortadan kaldıracak boyutlardadır. Yani biz Türkler umursamadan yıllarca gökyüzünü ısıttık !.. artık evlerimizi ısıtacağız. Bu yönetmelik yeni yapılmakta olan yapılar için yürürlükte ise de asıl furya 2016 – 2017 yıllarında başlayacak demektir. Böylece bina otomasyonu işi ile uğraşanlar ile akkor flaman içermeyen aydınlatıcı ve ısıtıcı yatırımı ve imali yapanlar için altın yıllar yakın demektir. Bu firmalardan biri olan AE-ARMA ELEKTROPANÇ dâhil tesisat elektrikçileri için yönetmelik ne diyor? bakacak olursak: Elektrik tesisatı ve aydınlatma sistemleri Madde 21 – (1) Binanın toplam enerji tüketimi içerisindeki aydınlatma enerjisi payının hesaplanmasında EN 15193 standardında verilen hesap yöntemi kullanılır. (2) Binalarda gün ışığından azami derecede faydalanmak ve gereksiz yapay aydınlatmadan kaçınmak için; a) Mahalli erişimi kolay el ile kontrol edilen anahtarlardan, hukuk penceresinden: Binalarda Enerji Performansı < bu sayfa yeterli olmadığından sevgili okurlarımızın yönetmeliğin tümünü internetten indirerek incelemelerini salık veririm. a)Zorunluluk olmadıkça akkor flamanlı lambaların kullanılmaması, renk sıcaklığının önemli olmadığı durumlarda A ve B sınıfı elektronik balastlı tüp biçimli fluoresan, kompakt tip fluoresan veya sodyum buharlı lambaların tercih edilmesi, b) Enerji tüketimi yüksek olan dekoratif aydınlatma gereçlerinin kullanılmaması, c) Çalışma alanlarında yeterli aydınlık seviyesini sağlayacak armatür seçiminin ve dağılımının yapılması, ç) Yapılabilirliği uygun olan mekânlarda, hareket, ısı veya ışık duyarlı ekipmanların kullanılması gerekir. Özellikle merdiven boşluklarında ve çalışma ortamlarında bulunan tuvaletlerde sensörlü lambaların kullanılması ve gereksiz kullanımların önüne geçilmesi, d) Daha az sayıda armatür ve dolayısıyla daha az elektrik tüketimiyle istenen aydınlık seviyelerine ulaşmayı sağlayacağı için, açık renk mobilya ve duvar renkleri tercih edilmesi, e) Armatürlerin verimlerini ve odalardaki aydınlık seviyesini artırmak için aydınlatma gereçlerinin periyodik olarak temizlenmesi hususlarına dikkat edilir. (9) Konut harici binaların aydınlatma enerjisi ihtiyacı belirlenirken binanın iç aydınlatma yüküne ilaveten, güvenlik aydınlatması hariç, binanın dış dekoratif aydınlatma yükü de dikkate alınır. Efendim!, Bu yönetmelik ülkemizin kuzey sahilinde yer almakta olan ve bu yüzden de rutubetten en çok etkilenen Karadeniz illerimiz ile Karadeniz kökenli bina sahiplerimiz için de geçerlidir. Karadeniz ilimiz Rize’de ramazan ayında iftar vaktini bildirmek için bir tepeden top atışı yapılmaktaymış. Topu ateşlemekle görevli belediye işçisi, her nasılsa saati şaşırmış ve minare ışığını görmeden topu 4-5 dakika önce ateşlemiş. Böylece tüm Rize orucunu beş dakika erken açmış. Ertesi gün müftü fetva vermiş: “Sevgili Rizeliler, orucunuz sakatlandı. Bu gün için ayrıca kaza orucu tutacaksınız.“ Almanya’da yaşayan Rizeli vatandaş, telefonla katıldığı TV programında soruyor. “ Sn.Muftü Efendi, Biz de, Rizeliyiz biz de kaza orucu tutacakmuyuk?..” Ayrıca, bu enerji performans yönetmeliği gereği hedeflenen ısı tasarrufu, yeni evlenen AE-ARMA ELEKTROPANÇ ailesi için de bol kazanç sağlayacak ve iyi gelecektir sanırım. Fakirlikten -değil ısı yalıtımı- yakacak odunu bile olmayan Temel, aşkı Fadime ile sonunda evlenmiş, gerdek gecesi oda soğuk, birlikte yatağa girmişler. Fadime “ Temel, çok uşudüm. En çok ayaklarum uşudi . Bağa saril da, ayaklarin ile ayaklarimi sar ısinayum” demiş. Temel ayaklarını Fadimenin ayaklarına sarar sarmaz. Fadime uy!.. “ Hiç bu kadar soğuk ayaklı adam ile yatmamuştum. Ula Temel ne kadar soğuk ayaklarin var“ demiş. Bakalım yeni evlilerden kim kimi ısıtacak!.. Ya nasip!... Kalın sağlıcakla, Haydi tesisat eletrikçileri köşeyi döndünüz!.. Otomasyoncular, Mekanikçiler vd.leri için de yönetmelik önemli düzenlemeler getirmektedir. Ancak 37 Ocak - fiubat - Mart b) Gün ışığından faydalanma imkânı olan yerlerde, gün ışığı ile bağlantılı foto elektrikli anahtarlar ile telefon, kızıl ötesi, sonik ve ultrasonik kontrollü uzaktan kumandalı anahtarlardan, c) Mahalde kimse olmadığında mekânın boş olduğunu algılayabilen ve yapay aydınlatmayı kapatan otomatik anahtar ve sistemlerden, ç) Zaman ayarlı anahtarlardan biri veya bir kaçı kullanılır. (3) Çalışma ofisleri ve depolama binaları için mahalli erişimi kolay, el ile veya kumanda ile kontrol edilen anahtar tiplerinin kullanılması tercih edilir. Ayrıca, diğer bina kullanımları için (örneğin çalışma saatleri boyunca devamlı aydınlatma gerektiren diğer tip binalardaki kullanım için), zaman ayarlı veya gün ışığı ile bağlantılı foto elektrikli anahtarlarının kullanılması gerekir. (4) Binalarda kullanılan lambaların özellikleri EK-2’de verilen tabloya göre olur. (5) Yapılabilirliği uygun olan mekânlarda, içerisinde insan bulunduğu zaman bile; idari personelin yetkisinde olan her türlü mahalin, aydınlatmanın açılmasına ve kapatılmasına imkan veren bir cihaza sahip olması gerekir. Bu cihaz, söz konusu mekân içerisinde yer almıyor ise, mekândaki aydınlatma durumunun bir noktadan görülmesine imkân vermesi gerekir. Sportif amaçlı ve çok amaçlı salonlar gibi farklı aydınlatma seviyelerinin söz konusu olduğu, en az iki ve daha çok farklı kullanım mahallerinin bulunduğu binalarda, temel aydınlatma seviyesini yalnızca yetkili personelin artırmasına imkân verecek biçimde tedbirler alınır. (6) Aynı mekân içerisinde, bir pencere boşluğuna 5 metreden daha yakın olan yapay aydınlatmalı noktalarının her birindeki kurulu güç 200 W’ı aştığında, bu noktalar diğer aydınlatma noktalarından bağımsız olarak kumanda edilir. (7) Doğal aydınlatma yeterli olduğunda, zaman ayarlı veya insan mevcudiyetini algılayan cihaz ile yapay aydınlatmanın otomatik olarak devreye girmesi zorunludur. (8) Binalarda elektrik enerjisinin verimli kullanılması amacıyla; > seyyahname: Amerika Birleşik Devletleri Serkan Çakır Satın Alma Departmanı YTÜ Elektrik Müh. Böl. Öğrencisi Özgürlükler Ülkesi Amerika Milenium Park - Chicago Ocak - fiubat - Mart NBA, Hollywood, donat, fast-food, Özgürlük Heykeli... Amerika deyince ilk akla gelenlerdir bunlar. Biz de iki arkadaş, bu aklımıza gelenlerle başlamıştık üç aylık tatilimize. “Work and travel” yurt dışı eğitim programıyla daha önce filmlerde gördüğümüz ülkede onlarla çalışarak onlar gibi yaşama fırsatı bulduk. Tabi her şey düşündüğümüz gibi tozpembe olmadı. Öncelikle “work” kısmındaki arkadaşlıklarımızdan daha sonra da “travel” kısmında gezdiğimiz önemli yerlerden bahsetmek istiyorum sizlere. 38 seyyahname: Amerika Birleşik Devletleri < Çalıştığımız yer Wisconsin eyaletinin kuzeyinde Oakfield adında küçük bir kasabaydı. Çalıştığımız süre boyunca başta Amerikalılar ve Meksikalılar olmak üzere; Polonya, Romanya ve hatta Nijerya’dan birçok insanla tanıştık. Tabi ilk kez yurt dışına çıkınca herkesi kendimiz gibi sandık. Ama öyle değil; olumlu-olumsuz birçok farklı noktamız varmış. Öncelikle Amerikalılar kendi içlerinde çok çeşitli insanlar. Müslümanız deyince ‘Müslümanlar çok iyidir, kötüsü varsa sadece yüzde biridir’ diyeni de var, biraz sarhoş olunca ‘Beni öldürecek misiniz?’ deyip ağlamaya başlayanı da var. Bir tarafta bayramımızı kutlayan hatta yemek hazırlayıp iftara davet edenler var diğer taraftan herkese 11 Eylül’den bahsedip bizi suçlayanlar. Hatta bir akşam ‘Siz Türksünüz ama burası Amerika’ deyip bilardo sopalarıyla bize saldıran Amerikalıları mekânlarından kovup bizi kollayan yine Amerikalı dostlarımız olmuştu. Yaşadığımız yer ufak ve sakin bir yerdi. Hiç zenci olmamasının sebebi ırkçı bir yer olmasından kaynaklanıyormuş. Meşhur Harlem kasabası gibi zencilerin yaşadığı ve beyazların dışlandığı, bizim yaşadığımız yer gibi zencilere çok saygı gösterilmeyen yerler de halen mevcut. Diğer taraftan Meksikalılar kişilik olarak bize daha yakınlardı. Yiyeceklerini paylaşmak isteyenler, bize İspanyolca öğretmeye çalışanlar, kendi aramızdaki konuşmalarımıza dikkat edip Türkçe öğrenmeye çalışanlar bile vardı. Kanka’ ya İspanyolca bir hava katıp ‘La Kankas’ diyorlardı Türkler için. Amerikalılar beysbol gibi bize sıkıcı gelen oyunlarla ilgilenirken Meksikalı ve Rumenlerle genellikle futboldan konuşuyorduk. Hatta Real Madrid Galatasaray’ı yenince dillerinden düşmedik Meksikalıların. Yemeklerine gelince, Türk yemeklerini fazlasıyla özlettiler bize. Damak tadımıza uygun sadece fast-food’ları var o da ziyadesiyle sağlıksız. Genel olarak geleneksel bir mutfaklarının olmamasından olsa gerek yemekleri lezzet ve sağlık bakımından çok kötü. Bu nedenle büyük çoğunluğu fazla kiloluydu. Çalışmaya başladıktan bir ay sonra hem işyerinin hem de kasabanın kurdu olmuştuk adeta. Herkesi tanıyorduk. O kadar alışmıştık ki karşımızdaki İngilizce konuşmasına rağmen Türkiye’deki gibi kafa sallayarak onaylıyorduk. Konakladığımız barakalarda geceleyin horlayan Meksikalı amcalara ve uyurgezer Polonyalı öğrencilere artık fazlasıyla alışmıştık. Üç aylık çalışmanın ardından sıra travel kısmına gelmişti. Dört arkadaş iki haftalığına kiraladığımız araçla yola çıktık. Yolculuk da cahilliklerimizin göstergesi oldu. Yanlışlıkla özel bir havalimanına girmek, trafik ışıkları kavşağın diğer tarafında olduğundan ışıklarda bekleyelim derken kavşağın ortasında beklemek, ücretli park için kaldırımdaki makineleri yolculuğun son günü fark etmek gibi çok sayıda enteresan olayla tamamladık travel kısmını. 39 Ocak - fiubat - Mart Miller Park Brewers Stadyumu - Milwaukee > seyyahname: Amerika Birleşik Devletleri Willis Tower - Chicago Abraham Lincoln Heykeli Lincoln Memorial - Washington DC Gezdiğimiz şehirler Milwaukee bulunduğumuz eyaletin en büyük şehri. Beysbol sezonunun bu seneki şampiyonu Brewers takımı ve birasıyla ünlü şehir. Bütün eyaletlerin bir veya birkaç şehri ön plana çıkarak vatandaşlarının sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına yanıt vermektedir. Ocak - fiubat - Mart Chicago gezdiğimiz yerler arasında en etkileyici şehirdi. Amerika’nın en 40 Meclis Binası - Washington DC yüksek binası Willis Tower seyir katındaki cam balkonlarıyla zirveye ayrı bir hava katmış. Millenium Park adına yakışır bir şekilde şehrin milenyum şehri olduğunu gösteren bir başka sembolü. Niagara şelaleleri gezdiğimiz turistlik yerler arasında tek doğa harikası. Nehirde yaptığımız tekne turunda hem şelaleleri hem de Japon turistlerin he- yecanla fotoğraf çektirmelerini büyük bir keyifle seyrettik. Ardından başkent Washington DC’ ye ulaştık. Meşhur dikili taşı, meclis binası, Lincoln Anıtı ve meydanın etrafındaki müzelerle tarihi bir şehir gezdiğinizin farkına varıyorsunuz. Müzeler ücretsiz ve hepsinde ülkenin farklı özellikleri sergilenmiş. Amerikan tarihi, Kızılderililer, sanat eser- seyyahname: Amerika Birleşik Devletleri < Niegara Şelalesi leri, uzay ve havacılık... Hepsinin bir arada olması yaya olarak bütün bu yerlerin gezilebilmesini sağlamış. Atlantic City, doğu yakasının kumarhaneleri ile ünlü şehri. Sahil şeridinde mükemmel plajları, rengârenk ve lüks kumarhaneleri ilk göze çarpanları. Faytonlar yerine insanların çektiği padycapler turistlere hizmet veriyor. Sadece doğu bloğunu gezebildiğimiz- den Las Vegas yerine Atlantic City’yi gezdik. Tabi kumarda kaybedecek kadar zengin olmayınca fazla da bir eğlencesi olmadı. Gezimizin son durağı ve en bilindik olanı New York şehri oldu. Birbirine paralel numaralandırılmış caddeleri sayesinde aradığımız her şeyi elimizle koymuş gibi kolayca bulduk. Şehrin her yanını örümcek ağı gibi sarmış Taj Mahal Casino - Atlantic City olan metrosu sayesinde özel araca ihtiyaç duyulmuyor. Times Meydanı, Empire States binası, Özgürlük Heykeli gibi bilindik yerlerini gezebildik. New York’da öğrendiğimiz ilginç bir bilgi de Özgürlük Heykeli’nin New Jersey kara sularında bulunduğu oldu. Örneğin New Jersey eyaletinin açtığı bir dava sonucu New York taksilerinin plakalarından Özgürlük Heykeli sembolü kaldırılmış. 41 Ocak - fiubat - Mart New York > edebi köşe: Boris Pasternak Hakkı ÖNEM Yurtdışı Projeler Koordinatörü Elektrik Mühendisi Boris Leonidoviç Pasternak (1890-1960) M oskova’lı sanatçı bir aileden geliyordu. Ünlü bir ressamın oğludur. Bir süre müzik eğitimi gördü. 1909’da müzik eğitimini yarım bırakarak Moskova Üniversitesi’nde felsefe okumaya başladı. 1912’de Almanya’ya giderek Marburg Üniversitesi’nde bir süre felsefe derslerini izledi. İtalya üzerinden Moskova’ya döndü ve Moskova Üniversitesi’ndeki öğrenimini tamamladı. Ocak - fiubat - Mart Yapıtlarında doğa tutkusunu doğaya ilişkin imgelerle dile getirmiş, insan 42 ve toplum sorunlarını kaynaşmış bir bütünlük içinde yansıtmıştır. İlk şiirlerinde sembolizm ve fütürizm akımının etkileri görülmüştür. Pasternak bireysel yaratıcılığın toplumsal eyleme boyun eğmek zorunda kaldığı bir dönemde yetişmiş, şiirinde bireysel ve toplumsal yaşantıları organik bir bütünlüğe kavuşturmuş, toplumsal sarsıntıları kendi benliğinde derinliğine yaşayarak çağının trajik gerçekliğini dile getirmiştir. Şiire yeni söyleyiş özellikleri kazandırmış. Özellikle aşk ve tabiat temaları üzerinde durmuştur. İmge ve sözdizimi açısından Rus şiirine getirdiği yeniliklerle geleneksel Rus şiirinin yalın biçimlerini uzlaştırmıştır. Çağımızın en büyük şairlerinden biri sayılmaktadır. 1958 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasına rağmen ödülü Stokholm’da kabul ederse SSCB vatandaşlığından atılacağı korkusuyla ödülü geri çevirdi. Peredelkino’da öldü. edebi köşe: Boris Pasternak < Kış Şiiri Kapı açıldı, buharla doldu mutfak, Soğuk, yuvarlana yuvarlana daldı içeri. Her şey eskisi gibi oluverdi bir anda Çocuk yıllarındaki o akşamlar gibi Hava kupkuru ve tertemiz Ve dışarda, beş adım ötede Süklüm püklüm duruyor kış Yüzü tutmuyor içeri girmeye Kış. Ve işte her şey ilk kez başlıyor sanki. Ağarmış uzaklıklarına doğru kasımın Uzaklaşıyor aksöğütler Değneksiz ve rehbersiz körler gibi.... Nehir buz tutmuş, donmuş sepetçi söğütü. Ve konsol üstünde bir ayna gibi Bir buz tabakasına, enlemesine Yerleşmiş kara gök kubbesi. Ve karşısında onun, yol kavşağında, -yarı yarıya kara gömülmüş kavşaktaSeyrediyor bu aynada kendini Kayın ağacı, saçında bir yıldızla. Ve gizlice sezmektedir ki o Kış, harikalarla doldurmuştur her yeri; Kır evini, uzakta görülen, Ve kendi tepelerini... Korkulu Şiir Her şey değişecek her şey Asıl olana doğru, büyük olana, çocukların uykusunu bölenler Bağışlanmayacak asla. Unutulmayacak, unutulur mu hiç Şu minik yüzlere işlemiş gam, tasa, Düşman saldığı bu dehşeti Ödeyecek bir gün mutlaka. Gün gelecek yolu onun da Tüyler ürpertici bir öyküden geçecek, Alınacak yüzlerce yüzlerce defa Yetimin, sakatın, dulun öcü. Aklına getir bir o bombaları O astığı astık dönem O cinayetler, o yıkıntılar, Herode’un Bethleem’de yaptığı gibi. Eli kulağında daha iyi bir çağın, Değişecek her şey , besbelli, Ama şu sakatlanmış küçükleri Unutabilir mi insan unutabilir mi? Çeviri: Cemal Süreya 43 Ocak - fiubat - Mart Çeviri: Ataol Behramoğlu > edebi köşe: Boris Pasternak Şairin Ölümü (Mayakovski’nin ölümü için) Başka türlüsüne kim inanır, saçmaladığınız söyleniyordu Ama iki başka adam daha, aynı işi tekrarlayan Ve bir üçüncüsü, dünyayı peşinde koşturan Yan yanaydınız, hepinizi sarıp sarmalayan Hiç kıpırtısız bir zaman. Öyledir Öyle Başlar İnsan iki yaşında da öyle başlar işte Ezgilerin karanlığına sıyrılır kucaklardan, Cıvıl cıvıl cıvıldar, mırıldar bir süre, Derken, üçüne doğru, sözler dökülür ağzından. Öyledir işte, yavaşça başlarsın anlamaya, Kapılıp bir türbinin büyük gürültüsüne, Sen misin bu, bir başkası mı yoksa, Yabancılaşmıştır evin, bir gölgedir annen de Bu zalim leylâk parıltısının nedir derdi? bu dökülen, bu inen bir park kanepesine, Nedir ? çocukları kaçırmak gibi bir şey mi? Öyledir işte, kuşlar öyle doluşur içine Arttıkça artan kıvamını bulan acılardan : Yüreğinde ulaşılmayanın özlemi, uzak yıldızlar, Faust gibi olduğun, kafan bulandığı zaman Öyledir, öyle başlar çingene çalgıcılar. Uçaraktan yüce yüce gök katlarından Çevrili alanlar görürsün, evsiz topraklar, ve denizler bir iç çekiş kadar ansızın, İşte tıpkı öyle doğar heceler ve uyaklar. Yulafların üstünde, sırtüstü, yaz geceleri, yakarır durur : her şey yerini alsın diye, Sakınarak gözünden şafağı ve evreni Öyle olacaktır, öyledir dalaşımız güneşle. Öyledir, öyle başlar yaşamak, dizelerle. Ocak - fiubat - Mart Çeviri: Cemal Süreya 44 Memur evleri ve tüccarlarınki vardı Ağaçlar, avlular vardı yaşayan Ve iki karga, güneşin sarhoş ettiği Dişileriyle hırlaşan iki karga Bundan böyle Budala karılar burunlarını her şeye sokmasınlar diye Şimdi felâket yağıyor üstünüze ! Çizgiler vardı yüzünüzde, yırtık ağlar gibi kırış kırış ve ıslaktı yüzleriniz Gönlünce yaşadığın, düzinelerle yaşadığın Günlerden biriydi o gün Evinin kapısında bir kalabalık Tek bir tabanca sesi hizaya getirmiş hepsini Suların havaya tükürdüğü balık Şenlik fişeği sanarak nasıl koşuyorsa Saz diplerindeki ölümüne Tetikteki kurşunun içini çekmesi gibi, tıpkı öyle. Uyuyordun, dedikodulu ve kıskanç bir döşek sermişlerdi uykuna Uyuyordun, artık susturulmuş, ama hâlâ korkulu ürpertilerle komşu Ve yakışıklıydın, yirmi iki yaşın avuçlarındaydı bunlar Dört bölümlü şiirinde yazılıydı. Uyuyordun, başın yastığındaydı Boylu boyunca yaylanarak En genç efsaneydin başımızda Tetiğini çektiğin kurşun Etna yanardağına benziyordu Gittikçe büyüyordun, ama birdenbire eğilip Korkak ve değersizlerin ayağına yüz sürüyordun. Çeviri: Erdoğan Tokatlı edebi köşe: Boris Pasternak < Ağustos Tam söz verdiği üzre İlk sabah güneşi perdeler arasından içeri girdi Ve safran renginde, meyilli bir çizgi Sedire ulaşıverdi. Elveda süresiz yıllar Ve alçalış uçurumlarına Meydan okuyan kadın Ben alanıydım savaşınızın. Güneşin sıcak cilası Kapladı yakın ormanı, köy evlerini Yatağımı, ıslak yastığımı Ve kitaplarımın arkasındaki duvarı. Elveda gerilmiş kanatların köprüsü Özgür inatçılığı uçuşun Şekli dilde açıklanan dünya Yaratıcılık, mucizelerin çalışma gücü.” Yastığımın niçin ıslak olduğunu hatırlarım Geleceğinizi görmüştüm düşümde Birbiri ardısıra, ormanın içinden Beni uğurlamaya. Dağınık bir kalabalığın içinden yürüyordunuz Sonra biriniz hatırlamıştı Eski takvime göre Bugün Ağustos’un altısı, Tecelli Yortusu’ydu. Yürümüştünüz, küçük, dilenci çıplaklığında Titreyen kızılağaç korusu içinden Mezarlığın zencefil kızılı çalılığına Ballı bir petek gibi parlayıp birden. Nobel Ödülü Gökyüzü ulu komşusuydu Susmuş ağaç doruklarının Ve uzaklık çağırıyordu uzaklıkları Çoktan uyuklamış ötüşlerinde horozların. Bitkinim, izlenen bir hayvan gibi Gürültü, şamata ardım sıra. Bir yerlerde insanlar, özgürlük, aydınlık Bir çıkış yolum yok dışarıya. Ağaçların arasında, kilise avlusunda Mezbaha memuru gibi durmuştu ölüm Ve bakmıştı solgun donuk yüzüme Ölçmek için mezarım, büyüklüğüm. Kara bir orman ve göl kıyısı Devrik bir köknar kütüğü karşımda Yolum kesilmiş dört bir yandan Olsun artık ne olacaksa. Hepiniz işitebiliyordunuz net Yakınınızdaki bitkin sesi Benim yiten sesimdi o, peygamberane Yok olmanın henüz el değmediği. Ne yaptım, işlediğim suç ne, Katil miyim, mücrim miyim ben? Ülkemin güzelliği üstüne şiirlerimle Ben değil miyim dünyaya gözyaşı döktüren. “Elveda gök mavisi ve altını Tecelli Yortusu’nun Bir kadının son okşayışlarıyla yumuşak Ölüm saatimin acılığı. Yine de, çok az kala ölümüme Gelecek bir zamana inanıyorum. Alçaklığı ve kötülüğü Aşacağına iyilik ruhunun. 45 Ocak - fiubat - Mart Her zaman böyle bir gün Tabor dağından Alevsiz bir ışık gelir Ve sonbahar, bir levha gibi temiz Tüm bakışlar ona yönelir. Ocak - fiubat - Mart > bas›nda biz 46 47 Ocak - fiubat - Mart bas›nda biz < > AE ailesinden Rize’nin 94. Kurtuluş Yıl Dönümü Gecesi’ne sponsor olduk. Rize Vakfı’nın Rize’nin Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 94. Yıldönümünde, Maslak Tim Show Center’da düzenlediği muhteşem organizasyon yoğun katılımla gerçekleşti. Volkan Konak’ın sahne aldığı programa İnşaat, Gıda, Denizcilik, Eğitim sektörünün önde gelen iş adamları ile Rize Vakfı üyelerinden yaklaşık 3000 kişilik katılım oldu. BAE’de doğum günleri... Mokhles ISLAM Mekanik Koordinator Ocak - fiubat - Mart Ersen YÜCEL Maliyet Kontrol ve Planlama Müdürü 48 Abu Dhabi ofisimizde çalışan Mekanik Koordinator Mokhles ISLAM ve Maliyet Kontrol ve Planlama Müdürü Ersen YÜCEL’in doğum günleri kutlandı. Arkadaşlarımıza nice seneler diliyoruz. AE ARMA-ELEKTROPANÇ ST.PETERSBURG’A UÇTU! Pulkova St. Petersburg Havaalanı Otel, AVM, Rezidans vb. projelere imza atan AE Arma-Elektropanç, Toplamda 208.000 m² kapalı alana sahip olan, Pulkova St.Petersburg Havaalanı’nın elektrik ve elektronik işlerini üstlendi. Ana yüklenici: IC İÇTAŞ- ASTALDİ İNŞ. A.Ş. AE ARMA-ELEKTROPANÇ www.arma-elektropanc.com.tr www.facebook.com/armaelektropanc • www.twitter.com/armaelektropanc • www.linkedin.com/company/ae-arma-elektropanc TÜRKİYE • KKTC • RUSYA FEDERASYONU • AZERBAYCAN • BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ • KATAR • LÜBNAN • CEZAYİR