buğra regülatör ve hamzalı hes sistemleri değerlendirmesi
Transkript
buğra regülatör ve hamzalı hes sistemleri değerlendirmesi
BUĞRA REGÜLATÖR VE HAMZALI HES SİSTEMLERİ DEĞERLENDİRMESİ Prof. Dr. Hasan ATAR Ankara-2011 1-BUĞRA REĞÜLATÖR VE HAMZALI HES SİSTEMLERİNİN KURULDUĞU KIZILIRMAK HAVZASI ÖZELLİKLERİ 1.151 km’lik uzunluğu ile Türkiye akarsularının en uzunu olan Kızılırmak, 78.180 km²’lik bir sahanın sularını Karadeniz’e boşaltmakta ve yıllık su hacmi ise 5,5 milyar m3 olan Kızılırmak havzasının 3.528.800 hektarlık bölümü ovalık alan niteliğindedir. Fırat’tan sonra Türkiye’nin ikinci büyük havzası olan Kızılırmak Havzası, İç Anadolu’nun doğu bölümünde yer alır. Ülke topraklarının yaklaşık %11’ini kaplayan havzanın geniş bölümü tepelik alan görünümündeyken, yalnızca kuzey ve doğu kesimleri dağlıktır. Kırşehir ve Kırıkkale illerinin bütünü; Sivas, Kayseri, Yozgat, Nevşehir, Kastamonu, Çankırı illerinin il merkezleri ve büyük bir kısmı; Niğde, Ankara, Çorum, Sinop, Aksaray ve Samsun illerinin önemli kısımları havza içinde kalır. Kızılırmak doğuda, İmranlı yakınında doğar. Zara ve Sivas‟tan geçerek Avanos’a ulaşır. Buradan Gülşehir, Kırıkkale, Hüseyinli, Osmancık üzerinden giderek geniş bir yay çizer. Osmancık’tan keskin bir dönüşle kuzeybatıya yönelir. Kargı’nın güneyinden daha keskin ikinci bir dönüşle doğuya akar. Bundan sonra geniş kıvrımlar oluşturarak ilerler ve Durağan ve Bafra’dan geçtikten sonra Karadeniz’e ulaşır. Delice ırmağı, dağlık kuzey kesiminin sularını toplayan Devres Çayı ve Gökırmak Havzanın en önemli dereleridir. Kızılırmak İmranlı’da birçok derenin birleşmesiyle oluşur. Sivas il sınırları içinde Acısu, Hafik, Mısmıl, Tecer, Koru, Yıldız, Kalın ve Göksu su kaynakları karışmaktadır. Karasu, Kayseri bölgesinin sularını toplar ve Kızılırmak Nehri’ni besler. Kırıkkale’den sonra Kızılırmak Nehri‟ne katılan 2 Balaban Deresi Bala ilçesinin batı kesiminin sularını toplamaktadır. Kızılırmak Nehri’ne batıdan gelen ve Çankırı-Şabanözü dolaylarının sularının toplayan Terme ile Acı Çay katılır. İskilip ve Bayat kuzeyinden gelen Bayat, Ovacık Çayı ile Değirmen Dere Kızılırmak’la birleşir. Orta, Kurşunlu, Ilgaz ve Tosya dolaylarının sularını toplayan Devres Çayı Kargı yakınında Kızılırmak’a katılmaktadır. Daday, Kastamonu, Taşköprü ve Boyabat kesiminin suları Gökırmak’ta toplanır Şekil 1- Kızılırmak Havza alanı Toplam yağış alanı 78.646 km2 olan Kızılırmak Havzası’nın yıllık ortalama yağış yüksekliği 446 mm; yıllık ortalama akışı ise 164,15 m3/s dir. Yıllık ortalama verimi 2,09 L/s/km2 olan havzadaki akışın yağışa oranı 0,15 iken; iştirak oranı % 2,82’dir. Havzanın kıyı kesimlerinde deniz, iç kesimlerinde ise karasal iklim özellikleri egemendir. En az yağış alan kesim havzanın çukurluk olan orta kesimleridir. Havzanın bu kesimlerinde yıllık yağış ortalaması 300–400 mm arasında değişmektedir. Kızılırmak Havzası’nın güneybatısını oluşturan Kayseri, endüstrinin en yoğun olduğu illerden biri ve havzanın en kalabalık yerleşim merkezidir. Havzada yoğun olarak hububat tarımı yapılmaktadır. Havza genelinde hububat yanında her çeşit sebze, patates, şeker pancarı, ayçiçeği, soğan, sarımsak, fasulye, bostan, bağ, meyve, nohut, mercimek, fiğ, yonca, tütün ve mısır da yetiştirilmektedir. 3 Şekil 2. Kızılırmak nehri 2-NEHİR TİPİ HAMZALI HES VE BUĞRA REGÜLATÖR SİSTEMİNDEN ETKİLENECEK KIZILIRMAK AKARSU YATAĞININ ÖZELLİKLERİ Proje sahasının yerüstü su kaynağı, Kızılırmak Nehri ve kollarıdır. Ankara’nın yaklaşık 50 km doğusundan geçen Kızılırmak, havzası, su ve toprak kaynakları bakımından en gelişmiş bölgelerden biridir. Buğra regülatörü göl hacmi 1.7 milyon m3 ve göl yüzey alanı 0.54 km2 olarak planlanmıştır. Buğra regülatörü ile Hamzalı HES arasında yaklaşık 18 km uzunluğunda enerji ve sulama amaçlı iletim kanalı bulunmaktadır. Buğra regülatörü sahasını, iletim kanalını, Hamzalı kanal santralını ve bu proje ile Kızılırmak vadisinde sulanması hedeflenen alanları içine alan proje sahası, Orta Kızılırmak havzası içinde yer almaktadır. Kızılırmak üzerine kurulan Buğra regülatörü ve Hamzalı Hes’in nehrin doğal yaşamı üzerine olumsuz bir etkisinin olacağı düşünülmemektedir. Kaldı ki Buğra regülatörü su toplama ünitesinin balıklar için bir korunma gizlenme alanı, özellikle yavru balıklar için barınak oluşturacağı açıkça görülmektedir. 18 km uzunluğundaki iletim kanalı da Kızılırmak’ın suyuna artı bir iyileşme, yüzey alanı genişleyerek suyun hava ile temasının artması sonucu kalitesinin artacağı, bunun da su ürünleri açısından olumlu olduğu düşünülmektedir. Kızılırmak’ Ankara’nın yaklaşık 100 km kuzeydoğusunda Kırıkkale ilinin 4 ise 60 km kuzeyinde bulunan proje alanı, Ankara ili Kalecik ilçesine bağlı Buğra köyünden başlayarak Çankırı ili Kızılırmak ilçesine kadar Kızılırmak nehri boyunca yaklaşık 55 km uzunlukta devam eden sahayı içine almaktadır. Proje sahası içerisinde Ankara ili Kalecik ilçesi, Kırıkkale ili Sulakyurt ilçesi, Çankırı ili Merkez ve Kızılırmak ilçesine bağlı yerleşimler bulunmaktadır. Şekil 3. Hamzalı HES Kızılırmak-Hamzalı Projesi Orta Kızılırmak havzası içinde yer almaktadır. Projenin kilit tesisini, su çevirme yapısını oluşturan ve Kızılırmak Nehri üzerinde düşünülen Buğra regülatörünün yeri Ankara iline bağlı Kalecik ilçesinin 15 km kuzeydoğusunda ve Buğra köyünün ise yaklaşık 800 km güneybatısında Kızılırmak üzerinde yer almaktadır. Buğra regülatörü sulama ve enerji amacına hizmet eden bir su çevirme yapısıdır. Buğra regülatörü göl hacmi 1.7 milyon m3 ve göl yüzey alanı 0.54 km2 olarak planlanmıştır. Buğra regülatörü ile Hamzalı HES arasında yaklaşık 18 km uzunluğunda enerji ve sulama amaçlı iletim kanalı bulunmaktadır. Buğra regülatörü 31725 km‘lik drenaj alanına sahiptir. Şekil 4. Buğra Regülatörü 5 Şekil 5. Buğra Regülatörü su toplama ünitesi Şekil 6. Buğra Regülatörü-Hamzalı HES iletim kanalı 6 3-KIZILIRMAK FAUNASI Aquatik ortamda, mikroorganizmalardan bitkilere ve daha kompleks canlılara kadar uzanan karmaşık bir ilişkiler yumağı söz konusudur. Dışarıdan bir etki söz konusu değilse doğal denge oluşumu zincirleme olarak bu ilişkileri düzenler (Eaton ve ark. 1995). Sağlıklı bir doğal balık popülasyonunun devamı için su sıcaklığı, diğer fiziksel ve kimyasal parametrelerin uygunluğu, debi ve akış rejiminin yapısı önemlidir. Bu unsurlara ek olarak, balığın direkt besin olarak kullandığı sucul organizmaların yanında, bu organizmaların tükettiği bitki ve planktonlar ile akarsu yatağını çevreleyen doğal yapının korunması önem taşımaktadır. Sucul ekosistemdeki tüm biyotik ve abiyotik unsurların birbiri ile ilişkilidir (Maisse ve Baglinière 1999). Akarsu içersinde mansap-kaynak arasında ya da ara bölümlerde gerçekleşen mevsimsel göç, birçok balık türünün biyolojisi (özellikle üreme ve beslenme) için çok önemli bir özelliktir. Bu nedenle, akarsular üzerinde elektrik üretimi için planlanan enerji yapıları aynı zamanda bu akarsularda yaşayan balıkların göçlerini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu etkiyi minimize etmek, çeşitli uzmanlık disiplinlerinin (planlamacılar, biyologlar, mühendisler) ve karar verme mekanizmalarının yakın bir işbirliğini gerektirmektedir (Nelson 1965, Duthie ve Ostrofsky 1975, Aksungur vd. 2007). Buğra regülatörü ile çevrilen su yaklaşık 18 km uzunluğundaki enerji ve sulama amaçlı iletim kanalıyla Hamzalı HES’ne iletilecektir. Bu nedenle regülatörle çevrilen suyun santral binasına iletim kanalıyla ulaştırıldığı durumlarda, nehrin kanalla çevrilmesi ile nehir yatağında su miktarının azalması özellikle sucul canlılar üzerinde etkilere neden olmaktadır. Projenin işletmesi aşamasında regülatör yeri ile santral yeri arasında kalan nehir yatağının yaklaşık 18 km’lik kısmı için regülatörden yatağa projenin işletme çalışmaları göz önünde bulundurularak kurak dönem debisi kadar su bırakılacaktır. Ayrıca, Buğra regülatör yerinden 2-3 km sonra yatağa Sulakyurt ilçesi içerisinden geçen kol karışmaktadır. 3.1.Balık faunası Bölgede yapılan çalışmalar ile literatürler birlikte değerlendirilerek bölgede yaşayan balıkların tür listesi çıkarılmış ve aşağıda sunulmuştur. Bu türler içerisinde alanda en yaygın olarak bulunan türler Cyprinus carpio, Barbus plebjus esherichi, Capoeta capoeta sieboldi ve Silurus glanis’tir. 7 Çalışma alanından tespit edilen balık türlerinden Barbus plebjus esherichi ve Silurus glanis Bern Sözleşmesi Ek III’te bulunmaktadır. Bu türler ve alandan belirlenen diğer balık türlerinin hiç birisi ERL (European Red List)’ te yer almamaktadır. Bern Listesi Ek III’te yer alan türler “koruma altındaki” türlerdir. Bunlar, populasyonlarının korunması için kanuni ve idari koruma sağlanacak türlerdir. Alınacak önlemler bu türlerin satışı, avlanması için gerekli tedbirleri içermektedir. Su ürünleri avcılığını düzenleyen tüzükde bu iki tür için de bir günde avlanabilecek boy ve miktarları belirlenmiştir. Havzada yaşayan balık türlerinin çoğunlukla sazan türleri gibi bir kısmı omnivor ( hem bitki hemde hayvan yiyen) bir kısmı karnivor (sadece hayvansal besin tüketen) ve bir kısmı herbivor (sadece bitkisel besin tüketen) türler olup türlerin beslenmesi için gerekli besinleri teşkil eden canlı türlerinin de üreme, gelişme ve göç etme ortamlarının korunması gereklidir. Sazan balığı (Cyprinus carpio), sazangiller (Cyprinidae) familyasına adını veren tatlısu balığıdır. Göl ve yavaş akan derelerde bulunur. Uzun gövdeli, solucan, böcek larvaları ve bitkilerle beslenen bir dip balığıdır. 1,5 metre boyunda, 35 kg ağırlıkta olanları vardır. Ömrü 40-50 yıla kadar varabilir. Nisandan hazirana kadar yumurtalarını bitkilerin bulunduğu sığ alanlara bırakırlar. Dişinin yaş ve büyüklüğüne göre sayısı 1.000.000-1.600.000 arasında değişen yumurtalar 16oC’lik sularda ortalama 5 günde açılır. Su ısısı artıkça süre 3 güne dek iner. Oksijen azlığına karşı da oldukça dayanıklıdırlar. Cyprinidae’nin en geniş coğrafi yayılım gösteren türü olup, ülkemiz sularında çok yaygındırlar. Şekil 7. Sazan balığı 8 Şekil 8.Sazan Balığı dağılım alanları 9 Kızılırmak Nehri Balık Türleri Tür No. Familya Tür Adı Türkçe Adı 1 Cyprinidae Cyprinus carpio Sazan 2 Siluridae Silurus glanis Yayın 3 Cyprinidae Barbus plebeus esherichi Bıyıklı Balık 4 Cyprinidae Capoeta capoeta sieboldi Siraz Balığı 5 Cyprinidae Capoeta tinca Karabalık 6 Cyprinidae Leuciscus cephalus Tatlısu Kefali Proje alanında belirlenmiş balık türlerinden şu anda sayıca fazla olan Barbus plebejus esherichi (Bıyıklı balık) nin yerine regülatör gölünün oluşumunu takiben Capoeta capoeta sieboldi (siraz balığı), Silurus glanis(yayın) ve Cyprinus carpio (sazan) bireylerinin daha fazla olması beklenmektedir. Proje alanında belirlenmiş olan balık türleri, ülkemizde yaygın ve göl ekosistemine adapte olabilen türleri içermektedir. Bu nedenle mevcut regülatörün balıklar üzerinde olumsuz bir etki yaratması beklenmemektedir. Ancak bu arada baraj ve hidroelektrik santrallerinden en çok etkilenen biyolojik kaynaklar ise balık populasyonlarıdır. Nehirlerde yaşayan bazı balık türleri üreme ve beslenme amacı ile nehir sistemi içerisinde göçler yapmaktadırlar. Bu türler yaşamlarını sürdürebilmek için nehirlerin bir bölümünden diğerine göç etmek zorundadırlar. Nehirler üzerinde yapılan baraj ve hidroelektrik santrali gibi çeşitli yapılar bu göçleri engellemektedir. Söz konusu balık populasyonlarının nesillerini devam ettirebilmesi ve stok yoğunluklarını koruyabilmeleri için bölgede yapılan su yapılarının balıkların yaşamları dikkate alınarak tasarlanması gerekir. Bu ise ancak ilgili balık populasyonlarının göç yollarının, göç zamanlarının, üreme bölgelerinin ve üreme zamanlarının tespit edilerek bunlara uygun balık geçitleri yaparak ve üreme alanlarını koruyarak gerçekleşebilir. Balık populasyonlarının sürdürülebilirliği için önemli rolleri olan habitatlar nehirler üzerinde yapılan barajlar, hidroelektrik santralleri vs. gibi mühendislik çalışmalarından olumsuz yönde etkilenmektedir. Eğer uygun bir balık geçidi yoksa barajlar, üreme ve beslenme zonları arasındaki balık göçlerini engellerler. Bu etki stokların yok olmasına, türün neslinin tükenmesine veya belli türlerin nehirlerin çok sınırlı bir bölümüne hapsolmasına neden. 10 Fransa’da 19. yüzyıldan beri diadrom türlerin stoklarında sürekli düşmeler olmuş ve bunun asıl nedeni ise nehirlerin yukarı kesimlerine doğru balıkların serbestçe geçişlerinin barajlarca engellenmesinden kaynaklanmıştır. Çin’deki Xinanjiang Barajı’ndan dolayı göçleri engellendiği için 107 balık türünden 83 ünün kaldığını rapor edilmiştir. Latin Amerika’daki nehirlerin yukarı kesimlerinde yapılan barajların reservuardaki patodrom türlerin stoklarının ve üst kısımlardaki balık çeşitliliğinin azalmalarına neden olduğunu belirtilmiştir. Avustralya’da balık göçlerinin engellenmesi sonucu etkilenen havzada balık çeşitliliği ve yoğunluğu önemli ölçüde azalmıştır. 4-BARAJ VE DİĞER SU YAPILARININ SUCUL EKOSİSTEME ETKİLERİ VE ALINMASI GEREKLİ TEDBİRLER Nehir tipi Regülatör-HES projelerinin inşaat ve işletme aşamasında sucul ekosisteme etkileri ve akarsu yatağına bırakılması gereken ekolojik su ihtiyacının belirlenmesi için birçok farklı yöntem mevcuttur. Veri ve kaynakların yeterliliğine, akarsuyun ekolojisine, su debisi ve yatağın morfolojisine ve farklı kullanım amaçlarına göre farklı yöntemler uygulanabilir. Suyun tamamının bir ya da birkaç km yataktan uzaklaştırılması durumunda havza ekosistemini bölünmesine neden olacaktır. Yatağa yeterince su bırakılması durumunda bu etki ortadan kaldırılacaktır. Nehir tipi santral HES sisteminde reğülatör amaçlı yapılan bent ya da baraj gövdesi tesisin bulunduğu akarsuyun alt ve üst havzasını birbirinden ayıran yapılardır. Reğülatör yapısında balıkların alt ve üst havzalar arası üreme ve beslenme geçişini sağlayacak balık geçitleri bulunmalıdır. Bu geçitler yeterince düşük eğimde, genişlikte, her boy ve türden balığın emniyetli bir şekilde geçişine imkan verecek miktarda sürekli akan bir su bırakılan yapılar olmalıdır. Balıkların üst havzaya göç için bu geçitleri kullanabilmesi için geçitlerin dere yatağı ile buluşma noktası bent ya da baraj gövdesinin sonlandığı, taşkın sularının boşaldığı bent önüne yakın ve dere yatağı zemini ile aynı seviyede olmalıdır. Nehir tipi HES sistemleri kurak yaz dönemlerinde suyun yetersiz olması nedeni ile, enerji üretimi için suyun tamamını kullanma gereksinimi duyabilmektedir. Akarsu ekosistemi ve havzada yaşayan pek çoğu endemik, kritik derecede koruma altında olan balık türlerinin üreme, beslenme, barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve popülasyonunu koruyabilmesi için dere yatağındaki su seviyesinin ekolojik su ihtiyacı için gerekli seviyede tutulması 11 zorunludur. Bu nedenle su sıcaklığının arttığı ve oksijen seviyesinin azaldığı, özellikle yaz döneminde gerektiğinde akarsuyun tamamı akarsu yatağına bırakılmalıdır. Bent ve iletim tüneli uzun süreli durgun su kütlesi oluşturması ve akarsuya göre geç ısınıp geç soğuması nedeni ile akarsuyun akış rejimini değiştirmesi yanında, depolama sistemlerinin sularının HES sonrasında akarsuya bırakıldığı bölgede su sıcaklığının kışın normalden daha sıcak ve de yazın normalden daha soğuk olmasına neden olması durumunda doğal balık ve diğer su canlılarının ekosisteminin değişmesine ( su sıcaklığına bağlı üreme ve beslenme aktiviteleri sekteye uğrayabileceğinden) üreme periyotlarının değişerek türlerin devamlılığının tehlike altına girmesine neden olabilecektir. Barajlar ve regülatörler üst havzadan erozyonla nehirlere taşınan ve akarsu yatağında birikerek kıyıların aşınması ve erozyonuna engel olan, deniz kıyıları ve plajların oluşumunu sağlayan sedimantasyon ve sedimentlerin baraj ve reğülatör yapıları içinde birikmesine neden olurlar. Bu durum akarsuyun baraj alt havzasında balık ve diğer su canlılarının barınma, üreme ortamı sağlayan sedimentlerin akarsu yatağında aşınımını ortadan kaldıracaktır. Bu jeolojik ve ekolojik yapı (habitat) üzerindeki en önemli fiziki etkenlerden birisi olacaktır. Bu etkiyi ortadan kaldırmak için reğülatör yapılarından sadece taşkın zamanlarında olmak koşulu ile bent gerisinde ya da çökeltim havuzunda biriken sedimentler akarsu yatağına bırakılmalıdır. (Taşkın dönemleri dışında zamansız olarak yatağa bırakılacak sediment akarsuda yaşayan organizmalar, balık ve diğer organizma yurmurtaları, larvaların siltle kaplanması , oksijen yetersizliği, baktriyel kontaminasyon vb nedenlerle ölümüne ve de ekosistemin tahribine neden olacaktır) 5-BUĞRA REĞÜLATÖR VE HAMZALI HES SİSTEMLERİNİN OLASI EKOLOJİK ETKİLERİ İÇİN ALINMASI GEREKLİ VE ALINAN TEDBİRLER VE EKOLOJİK SU İHTİYACININ BELİRLENMESİ 5.1. Nehirde ne kadar su akmalı? Rio de Jenario 1992 dünya zirvesi, ekosistemlerin bir doğal kaynak olarak kullanımlarından bağımsız olarak, birer kamu malı olarak korunmasını ön plana çıkartmıştır. İnsanoğluna sağlandığı gibi diğer türlere ve ekosistemlere de su haklarının verilmesi gereklidir. Yapılan çalışmalar, insanoğluna sunulan ekosistem fonksiyonlarının ve hizmetlerinin muazzam ekonomik önemini gözler önüne sermektedir. 12 Lahey 2000 II Dünya Su Forumu deklarasyonu “Sürdürülebilir su kaynakları yönetiminin ekosistem entegrasyonunu geliştirip güçlendirdiği” ni önemle vurgularken Johannesburg 2002, Dünya Süründürülebilir Kalkınma zirvesi, çevre korumanın sürdürülebilir kalkınmanın anahtar bir unsuru olduğu gerçeğini güçlendirmiştir. Akarsular sahip oldukları tür çeşitliliği, sağladıkları ürün ve fonksiyonlar açısından bu habitatlarda yaşayan canlı toplulukları ile insanlık için çok önemli, vazgeçilemez ekosistemlerdir. Akarsu ekosistemlerinin fiziksel, kimyasal ve biyolojik bütünlüğü ve sürekliliği için en önemli faktör akarsu içinden akan suyun miktar ve kalitesidir. Akarsuların doğal yapı ve fonksiyonlarını, ekolojik bütünlüklerini devam ettirebilmesi için yıl boyu yeterli debide suyu taşımaları gereklidir. Bu debi “ çevresel akış, ekolojik akış, akarsu içi akış ihtiyacı, telafi suyu veya cansuyu” olarak adlandırılır. Her bir akarsu kendine has doğal bir akış rejimine sahiptir. Bu doğal akış rejimi, akarsulara yapılan müdahaleler, aşırı ve yanlış kullanım nedeniyle bozulmaktadır. Bu bozulmanın önde gelen göstergeleri debi miktarlarının yetersiz kalması, akarsuyun tümünde veya belirli kısımlarında kurumalar, debinin kritik değerlerin altına düşmesi habitat bütünlüğünün ve akarsu fonksiyonlarının ortadan kalkmasıdır. Akarsular alabalık türleri için en uygun, üreme söz konusu olduğunda da vazgeçilemez ekosistemlerdir. Akarsuların doğal yaşam ortamı olmaları dışında diğer bir çok kullanım için de gerekli olması, akarsuyun ekolojik bütünlüğünü devam ettirmek ve her bir kullanım amacını rasyonel bir düzeyde karşılamak için “cansuyu ihtiyacının” belirlenmesi, uygulanması ve izlenmesi gereklidir. 5.2. Akarsu Ekolojik Bütünlüğü ve Cansuyu IUCN “cansuyu” kavramını entegre su kaynakları yönetimi için anahtar bir unsur olarak görmektedir. Bir nehir sisteminin sağlığını ve bütünlüğünü bir çok faktör belirler.Nehir yatağındaki akış (debi), nehir yatağı ve kıyı zonunun fiziksel yapısı,nehir suyu kalitesi,nehir yatağı yönetimi (bitki kesimi ve yatakta yapılan çalışmalar),nehrin sömürülme/kullanılma (balıkçılık) seviyesi,nehrin sürekliliğini etkileyebilecek mevcut engellerdir.Bir nehri sağlıklı olarak koruyabilmek için gerekli su debisi en önemli faktördür. Bu debi “çevresel akış, akarsu içi akış, çevresel ihtiyaç veya tahsis, ekolojik akış (debi) ihtiyacı gibi isimlerle de anılmaktadır. Türkçede ise bu anlamda “can suyu” veya “telafi suyu” terimleri kullanılmaktadır. Cansuyu nehir ekosistemini yaşatacak su akışını ifade eder. 5.3.Cansuyu Konusunda Yaklaşımlar-I 13 Önceleri cansuyu minimum akış seviyelerine odaklanmıştır. Bu yaklaşım, “tüm nehir sağlığı problemleri düşük akışlarla ilgilidir, akış belli bir kritik seviyenin üzerinde tutulabilirse nehir ekosistemi korunmuş olacaktır” fikrine dayanır. Ancak bugün “taşkınları, minimum ve maksimum debileri” de kapsayan akış rejimlerinin her bir bileşeni bir nehrin sağlığı ve ekolojik dengesi için önemli olduğu” görülmüştür. Bu nedenle akış rejimindeki herhangi bir değişim nehir ekosistemini etkileyecektir. Amaç, bir nehri doğal ekolojik yapısında korumak ise cansuyu akışının doğal akış rejimine oldukça yakın tutulması gerekir. 5.4.Cansuyu Konusunda Yaklaşımlar-II Akarsuların büyük bir çoğunluğu, insanoğlunun zorunlu olan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla az-çok değiştirilmiştir. HES ve endüstri soğutma suyu kullanımı suyu kullanıldıktan sonra tekrar nehre verir. Nehir üzerinde baraj yapılarak elektrik üretiminde, mansap bölgesinde su hızı değişimi, baraj gölünde suyun biriktirip bekletilmesi yoluyla “nehir akışı sürekliliği” azalır, memba-mansap yönünde balık göçleri engellenir. Su kalitesinde değişim gerçekleşir. Eğer HES için nehir bir kanal veya boru ile başka bir yere alınıyor, su saptırılıyorsa, akış değiştiriliyor, bay pas edilen kesimde de su azalıyor, yatak kuruyor demektir. Sulama için su alımında ise atık su ancak çok az miktarlarda ve alındığı noktadan uzakta nehre geri dönme şansına sahiptir. Sulama için su alımı nehir suyu akışını etkin olarak değiştirir debiyi azaltır. İçme ve kullanma amaçlı su alımı akarsuda debiyi, akış hızını azaltır. Alınan suyun nehre geri dönüş şansı azdır. Döndüğünde ise tamamen değişmiş, kalitesi düşmüş ve kirlenmiş halde olacaktır. Nehirler için yalnızca tek bir basit cansuyu akışı tanımlamak mümkün değildir. Cansuyunu belirleyen çok sayıda faktör vardır. Bunlar; Nehrin büyüklüğü ( basit ya da karmaşık bir havza yapısına, çok sayıda ana ve yan kola sahip olup olmamasına);Doğal mevcut durumu, tipi ve kaydedilen hassasiyeti; Nehrin istenen durumu ile halihazırdaki durumu, kullanım şekillerinin kombinasyonları; akış ihtiyaçlarını belirlemeden önce kullanım amaçları ve nehrin tipi ve nehrin olması istenen durumu belirlenmelidir. Bazı nehir sistemlerinde, cansuyu önceden belirlenen ekolojik, ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşmak için belirlenir. Bu amaca dayalı cansuyu belirleme olarak adlandırılır. Amaç sulama ise nehrin hangi kesiminde ne düzeyde cansuyu olacağına sulanacak alan ve su ihtiyacı göz önüne alınarak karar verilir. Amaç nehrin ekolojik durumunu ve bütünlüğünü korumak veya iyileştirmek, belirlenen kriter değerlerini yakalamak ise o zaman can suyu miktarı bu amaçlara ulaşabilmek için belirlenir. 14 5.5.Cansuyu için Kılavuz Kurallar 1-AB Su çerçeve direktifi (WFD) üye ülkelerde akarsuların “ekolojik statülerinin” iyi durumda (GS) olması, su yönetiminde bu amacın daima gözetilmesi kuralını getirmiştir. 2- İyi durumda olmak ekolojik (GES) ve kimyasal statülerin (GCS) birlikte karşılanması anlamına gelir. 3- GES referans konumdan çok az bir sapmayı ifade etmektedir. Ekolojik olarak “Referans statü” yüzey sularındaki balık populasyonları ve kommuniteler, makro omurgasızlar, makrofitler ve fito bentos ve fitoplanktonlara dayalı olarak tanımlanır. 4-Bu statü aynı zamanda biyolojik unsurları destekleyen , yatak formu, su derinliği ve debi gibi fiziksel bileşenleri de kapsar. İyi statü (GS) ye ulaşmada uygun cansuyu akışının belirlenmesi anahtar bir adımdır. 5.6. Cansuyu Belirleme metotları • Hidrolojik temele dayalı: (Arama-Belirleme tabloları) • Islak Çevre Metodu • Tennant Metodu • ABF Metodu(Aquatic Base Flow) • Diğer metotlar ( Hidrolojik endeks, doğal düşük akış indeksi Q95 vs.) • Ekolojik Temele dayalı • Masa başı analizleri • Fonksiyonel Analizler • Hidrolik habitat Modellemesi • Holistik ( Bütünsel ) Yaklaşımlar. Bu metotların her biri az çok uzman kullanımı ve uzman bilgi girişini gerektirir, nehir sisteminin bir kısmına veya tümüne yöneliktir. Uzman kullanımı, metodun holistik (sistemin tüm unsurlarını dikkate alan) oluş seviyesi her bir metodun karakteristiklerini oluşturur. 15 Ekolojik temele dayalı yaklaşımlar ve metotlar Türkiye şartları için “veri toplama ve analiz, gerekli uzman, süre, maliyet açısından” henüz uygulanamaz durumdadır. Tennant metodu Montana veya Tennant metodu olarak bilinen metot ortalama akış yüzdeleri ve balıklar için farklı kalitedeki habitatlar temeline dayanır. Örneğin %10 (yıllık ortalama debinin %10 u) düşük kalitede (ancak yaşamaya uygun), %30 orta kalitede (yeterli, tatmin edici) ve %60 mükemmel bir habitatı garanti altına alan minimum akış olarak sınıflandırılmaktadır. Tennant metodu herhangi bir yerde de uygulanabilir. Ancak her yeni bölge için doğru indislerin yeniden belirlenmesi gerekir. Bu indisler Kuzey Amerika da diğer iklim bölgelerine de adapte dilmiş ve geniş ölçüde nehir havzası seviyesindeki planlamalarda kullanılmıştır. Bununla birlikte, bu indisler uzlaşmanın gerekli olduğu yerlerdeki özel çalışmalar için tavsiye edilmemektedir Ekolojik ya da minimum su ihtiyacının belirlenmesinde, pek çok farklı yaklaşım ve model kullanılmakladır. Her yaklaşım ve model ekosistem ve akarsuyun kapasitesine göre değişkenlik göstermektedir. Ağırlıklı kullanılan yaklaşımlardan bazıları tarihi akım değerleri modeli, habitat modeli, hidrolik modeldir. Ülkemizde küçük akarsu ekosistemlerinin mevcut durumu, bu akarsulara ait uzun süreli ve güvenilir meteorolojik, hidrolik, morfolojik, ekolojik veri eksikliği olduğundan modellerden herhangi birisini ve özellikle uygulanması gereken habitat modeli ile güvenilir bir sonuç üretmesi zordur.Türkiye’de uygulamasının kolay olması dolayısı ile en çok kullanılan yöntem Tennant (Montana) modelidir (tablo 1). Tablo 1. Tennant metoduna göre ekosistem minimum su ihtiyacı Ekosistem için Kalite Ekim-Mart Döneminde Nisan-Eylül Döneminde Sınıfı Önerilen (Aylık Ortalama Önerilen (Aylık Ortalama Akımların %) Akımların %) 60–100 60–100 40 60 30 50 20 40 Mükemmel Çok İyi İyi Orta 16 Vasat Kötü Çok Kötü 10 30 10 10 0–10 0–10 Tennant yöntemi kullanılarak belirlenen su ihtiyacında, son yıllarda tercih edilen kriter ortalamanın %10 unun ekolojik su ihtiyacı olarak bırakılması şeklindedir. Tennant yöntemi ile akım hesaplama, habitatın doğal besin üretiminin en az 2/3 ünün sağlanması koşuluna dayalıdır. Küçük nehir ve derelerde habitat/ akım ilişkisi lineerdir ve ortalama akımın %30 u doğal habitatın 2/3 oranında devamlılığını sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak bu koşullar akarsuyun ekolojik özelliklerine göre daha yüksek su ihtiyacı gösterebilir. Tennant metoduna benzer ve uygulama kolaylığı olan bir diğer yöntem ise ABF (Sucul Akım Modeli) dir. Bu modelde Tennant modeli gibi ortalama ve minimum akım değerleri baz alınmakta ve ortalamaya göre aylık minimum değer ekolojik su ihtiyacı olarak tanımlanmaktadır. Bu metotta balıkların yumurtlama ve kuluçka dönemleri için ekstra su bırakılması önerilmektedir. Yapılan araştırma ve incelemelere göre bu metoda göre hesaplanan su miktarının sucul yaşam, su ürünleri açısından yeterli olduğu sonucuna varılmıştır. Minimum su ihtiyacı belirlenmesinde, Kızılırmak havzasında (farklı dönemlerde) havza ve bölge için kritik ve korunması zorunlu tür olması dolaysı ile hedef tür olarak sazan ya da yayın seçilerek ekolojik su ihtiyacı belirlenmeye çalışılmıştır. Habitat sürekliliğine oldukça toleranslı balıkların yeraldığı balıkların ekolojik su ihtiyacını göz önüne alarak, son on yılın ortalama akım değerlerine göre (Tablo 2.) Buğra Regülatöründen Tennant modeline göre bırakılması gereken su miktarı: Tablo 2. Buğra Regülatörü 2000-2009 yılları akım değerleri1 1 Data provided by General Directorate of State Hydraulics Works, Department of Survey and Planning, Hydrology Branch” 17 Ortalama 38.65m3/s olan debinin Ekim-mart döneminde 3.445 m3/s Nisan-Eylül döneminde ise en az 4.285 m3/s olması gereklidir. Sonuçlar irdelendiğinde regülatör sistemlerinden yatağa bırakılması gereken su miktarı en az 3.5-4.3 m3/s olması gereklidir. Bu değer sıcaklığın en düşük ortalama akışa sahip ekim ayında 2.187 m3/s olarak karşımıza çıkmaktadır. Sahada yapılan gözlem ve inceleme çalışmalarında akıntı ve debi ölçer ile ölçüldüğü belirtilen bırakılan suyun sürekli olarak 6 m3/s olduğudur ki bu da cansuyu miktarının sürekli olarak üzerindedir. Daha önce yapılan izleme çalışmalarında gerek hesap yapılarak (Manning metodu; hesaplama formülü aşağıda verilen); balık geçidinden bırakılan su miktarı minimum 3.91 m3/s olarak bulunmuştur. Bu rakam bizim Tennant metoduna göre hesapladığımız 2.187 m3/s rakamından oldukça fazladır. Yıllık akım değerlerine göre (Tablo 2) debinin ekolojik olarak kritik değerlere düştüğü/düşebileceği dönemlerde enerji üretimine ara verilerek akarsuyun tamamının dere yatağına burakılması gereklidir. Bırakılacak su miktarı Kızılırmak’ta yaşayan diğer balıklar ve bu türlerin besinlerini oluşturan organizmalar ve habitatlarının korunmasını için gerekli sudur. 6-BUĞRA REGÜLATÖRÜ BALIK GEÇİDİ Birçok balık türü normal davranışı gereği, hayatlarının belirli dönemlerinde uzun ya da kısa mesafeli göç etmektedir. Bu türlerin en çok bilinenlerine örnek olarak denizden nehirlerdeki yumurtlama alanlarına donerken binlerce kilometre yol kat eden somon (Salmo salar) ve mersin balığı (Acipenser sturio) verilebilir. Uzun mesafeli göç eden bu türlerin yanı sıra diğer balıklar ve omurgasızlar da, yaşam döngülerinin belirli aşamalarında nehrin bir bölümünden diğer bölümüne kısa sureli ya da küçük çaplı göçler yapmaktadır. Balık geçitleri, su 18 canlılarının göç yolları üzerindeki baraj ve bent gibi engelleri aşarak memba veya mansap göçlerini kolaylaştıran yapılardır. Su kütleleri arasındaki bağlantının yeniden sağlanması, sadece balıkların yararına olmayıp, bütün su canlıları için önemlidir. Şekil 9.Buğra Regülatörü Balık geçidi Şekil 10. Buğra Regülatörü Balık Geçidi girişi 19 Şekil 11.Buğra Regülatörü Balık Geçidi gözlem/havalandırma bacaları Vannote vd. (1980) tarafından ortaya konulan “Nehir Sürekliliği Kavramı”nda, doğrusal ekosistem olan nehirlerin ekolojik işlevi ve bağlanabilirliklerine ilişkin engellerin etkileri açıklanmaktadır. Bu enerji-akış modeli; nehir sistemlerinin doğrusal bağlanabilirliği tezine dair kuramsal bir temel sağlar ve bir nehir boyunca abiyotik faktörlerde görülen belirgin değişimi esas alır. Sucul türler; belirli bir nehir kesiminde hüküm süren özel yaşam şartlarına uyum sağlar ve akarsu boyunca abiyotik faktörlerin değişimine bağlı olarak doğal bir ardışıklıkla değişim gösteren karakteristik biyosonozlar meydana getirir. Dikey bağlanabilirlik, sucul türlerin farklı göç ihtiyaçlarını ekolojik yönden karşılamak için çok önemlidir. Bu konu, içerisinde yerli göçmen türlerin bulunduğu bütün sular için temel kuraldır. Bir nehir sisteminin dikey ve yatay bağlanabilirliğini yeniden sağlarken, akarsu ana yatağı ile barajın arkasında biriken su kütlesi ve malzeme alındıktan sonra oluşan su kütleleri (örneğin, su ile dolan taş ocakları, kum ve çakıl alınan alanlar, turba çıkarılan yerler) gibi ikincil biyotoplar arasında bağlantı kurulması ekolojik olarak gerekli bir uygulamadır. Bu bağlamda Buğra Regülatörü balık ve diğer su canlılarının refahı göz önüne alınarak yapılmış uygun bir yapıdır (18-23,32). Su canlıları nehirlerde yönlerini bulurken akıntıdan faydalanır. Kaynağa doğru göç eden ergin balıklar, çoğunlukla akıntıya karşı (pozitif reotaksi) yüzerler. Bununla birlikte, akışın en çok 20 olduğu dönemde göç etmeleri gerekmez; ancak yüzme kabiliyetine bağlı olarak kıyı boyunca da yüzebilirler. Göç yolu bir engelle kesilmişse, balıklar, barajın kenarlarından birine doğru yanal olarak kaçmaya çalışarak ileriden bir geçiş imkanı ararlar. Bu şekilde davranarak pozitif reotaksi ile tepki vermeye devam ederler; balık yolundan gelen akıntıyı algılayarak kendilerini balık geçidine doğru yönlendirirler. Bir barajın mansabındaki su karakteristikleri (su hızı ve türbulans derecesi), balık geçidinde oluşan çağırma akıntısını etkiler. Balıkların geçitten membaya daha rahat geçmesini sağlamak maksadıyla geçidin çıkış yerinde şiddetli türbulans olmamalıdır. Sonuç olarak; balık geçidinin etkinliğini izlemek maksadıyla çıkışa bir kontrol düzeneği (örneğin, tuzak) yerleştirmek gibi tedbirlerin alınması gerekir. Bu tedbirlere örnek olarak, balık tuzağı ve hemen yanı başındaki kaldırma tertibatı verilebilir. 7.KAYNAKLAR 1- AK, O., ÇAKMAK, E, AKSUNGUR, M, ÇAVDAR, Y., ZENGİN, B, 2008, Akarsu Üzerindeki Doğal ve İnsan Kaynaklı Faaliyetlerin Sucul Ekosisteme Etkisine Bir Örnek: Yanbolu Deresi (Arsin, Trabzon), Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Cilt 24, Sayı 1-2 2- Ak, O., Çakmak, E., Aksungur, M. ve Çavdar, Y. 2008. Akarsu Üzerindeki Faaliyetlerin Sucul Ekosisteme Etkisine Bir Örnek: Yanbolu Deresi (Arsin, Trabzon). Su ve Enerji Kullanımı Kongresi. 22–23 Ekim.Artvin: 334–340 3- Ak, O., Aksungur, M., Özdemir, A., 2009,Nehir Tipi Hidroelektrik Santrallerinde ÇED Süreci ve Sucul Ekosisteme Etkide Doğal Alabalıkların Yeri, Doğal Alabalık Çalıştayı – 22-23 Ekim, Trabzon 4- Aksungur, M., Tabak, İ., Zengin, M., Yılmaz, C., Aksungur, N. ve Alkan, A., 2005. Türkiye’nin Doğu Karadeniz Kıyılarında ve Akarsularında Dağılım Gösteren Karadeniz Alabalığı (Salmo trutta labrax, PALLAS, 1811)’nın Göç Özellikleri. 1-4 Eylül 2005 XIII. Ulusal Su Ürünleri Sempozyumu, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fak. Çanakkale 5- AKSUNGUR, M. ALKAN, A. ZENGÝN, B. TABAK, Ý. YILMAZ C. , 2007, Karadeniz Alabalıklarının Tatlısu Ortamındaki Göçü Üzerine Bazı Çevresel Parametrelerin Etkisi, , Ekoloji, 17, 65, 28-35 21 6- Aksungur, M., Alkan, A., Zengin, B., Yılmaz, C., and Tabak, İ., 2007. The Effect of Environmental Parameters on Migration Patterns of Black Sea Trout in Fresh Water in Eastern Black Sea Region, Ekoloji, 17(65): 28-35 7- Baran, İ. 2005, Türkiye Amfibileri ve Sürüngenleri. Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Ankara. 8- TÜBİTAK MAM ÇEVRE ENSTİTÜSÜ (ÇE) Proje Adı: Havza Koruma Eylem Planlarının Hazırlanması 9- BERN, 1984, Yaban Hayatını Koruma Sözleşmesi. 10- Demirsoy, 1997, Türkiye Amfibileri (Monografi), METEKSAN Yayınları, Ankara. 11- Demirsoy, 1998, Türkiye Memelileri (Monografi), METEKSAN Yayınları, Ankara. 12- Demirsoy, 2006, Türkiye Sürüngenleri (Monografi), METEKSAN Yayınları, Ankara. 13- Elliott, J.M. 1994. Quantitative ecology and the brown trout. Oxford University Press, Inc. New York, NY. 286 pp. 14- Erüz, C., Düzgüneş, E., 2010, Ecological İmpacts of Hydro Electrical Power Stations on Mountain Stream Ecosystems in South West Caucasus, Energyonline №1(2) 15- Kutrup, B., Çakır, E., Yılmaz, N. Food of the Banded Newt, Triturus vittatus ophryticus (Berthold, 1846), in different sites in Trabzon. Turkish Journal of Zoology, 29, 83-89, 2005. 16- Kutrup, B., Yılmaz, N., Preliminary data on some new specimens of Vipera barani collected from Trabzon (Northeastern Turkey). Biota, 3/1-2, 85-90, 2002. 17- KÜÇÜK, F., Türkiye’deki Bazı Endemik İçsu Balıklarının Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Ölçütlerine Göre Değerlendirilmesi, I.Balıklandırma ve Rezervuar Yönetimi Sempozyumu, 07-09 Şubat 2009, Antalya 18- J.P. PORCHER and M. LARINIER. Designing fishways, supervision of construction, costs, Hydraulic model studies. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002, 156-165. 19- F. TRAVADE and M. LARINIER. Fish Locks And Fish Lifts. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002,102-118. 20- M. LARINIER. Location of Fishways. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002,39-53. 21- F. TRAVADE and M. LARINIER.Monitoring Techniques For Fishways. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002,166-180. 22 22- F. TRAVADE and M. LARINIER Fishways : Biological Basis, Limits And Legal Considerations. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002,9-20. 23- M. LARINIER. Biological factors to be taken into account in the design of fishways,The concept of obstructions to upstream migration. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002,23-38. 24- URL1.http://www.worldwildlife.org/wildworld/profiles/terrestrial/pa/pa0515_full.html 25- URL 3. http://www.briancoad.com/ 26- URL 4. http://www.fishbase.org/ 27- http://www.nationalredlist.org/ 28- http://www.feow.org/ecoregion_details.php?eco=433 29- 8-http://www2.cedgm.gov.tr/icd_raporlari/trabzonicd2008.pdf 30- 9-http://www.eea.europa.eu/data-and-maps/data/iucn-red-list-of-threatened-species 31- http://www.cites.org/eng/app/e-appendices.pdf 32- www.fao.org/docrep/012/y4454tr/y4454tr.pdf 23 BUĞRA REGÜLATÖR VE HAMZALI HES SİSTEMLERİ DEĞERLENDİRMESİ EK GÖRÜŞÜ Prof. Dr. Hasan ATAR 21/06/2012 Ankara 24 1- Sahada yapılan bir günlük gözlem ve inceleme çalışması sırasında ölçüm cihazı aracılığıyla bırakılan suyun; saha ziyareti esnasında kayıtlara dayanarak 6 m3/s olduğudur saptanmıştır ki bu da cansuyu miktarının sürekli olarak üzerindedir. Benim görüşüm bırakılan suyun yeterli olduğudur. Öte yandan yıllık akım değerlerine göre debinin ekolojik olarak kritik değerlere düştüğü/düşebileceği dönemlerde enerji üretimine ara verilerek akarsuyun tamamının dere yatağına burakılması gereklidir ki bu önerilmiştir. Bu kapsamda bırakılacak su miktarı Kızılırmak’ta yaşayan diğer balıklar ve bu türlerin besinlerini oluşturan organizmalar ve habitatlarının korunmasını için gerekli sudur. Sediment taşınımı benim uzmanlık alanım dışıdır. Saha ziyareti esnasında, çiftçiler tarafından iletim kanalından herhangi bir kısıtlama olmadan su alınabildiği gözlemlenmiştir. 2- Gözlem ve izleme ünitelerinin yerleştirilmesi saha ziyareti sonrasında yer gerçekleştiğinden bu konuda yorum yapmam mümkün değildir. DSİ uzmanları tarafından hazırlanan tutanağa göre, yer seçimi için uygun akım seviyeleri beklenmiş olup, herhangi bir sıkıntı olacağı düşünülmemektedir. Regülatör sistemlerinden yatağa bırakılması gereken su miktarı en az 3.5-4.3 m3/s olması gereklidir. Bu değer sıcaklığın en düşük ortalama akışa sahip ekim ayında 2.187 m3/s olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu rakamın kim tarafından ve hangi sıklıkta kontrol edildiği benim konum değil. Bölge ziyareti bir kere yapılmış, gerekli olabilecek ölçümler, balık geçitleri, kanal vd. yerinde gözlenmiştir.Bu ziyaret ilişkin detaylı bilgilere de raporda yer verilmiştir. Saha ziyareti 15 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleştirilmiştir. 3-Biyoçeşitlilik; Bölgede yapılan çalışmalar ile literatürler birlikte değerlendirilerek bölgede yaşayan balıkların tür listesi çıkarılmış ve aşağıda sunulmuştur. Bu türler içerisinde alanda en yaygın olarak bulunan türler Cyprinus carpio, Barbus plebjus esherichi, Capoeta capoeta sieboldi ve Silurus glanis’dir ve bu türler raporda da belirtildiği üzere çok fazla göç eden balıklar değildirler. Yaptıkları üreme göçleri de özellikle tecrübe ile sabit olmak üzere göl, gölet ve nehirlerin sığ olan kısımlarına doğru olmaktadır. Bunun nedeni genellikle sığ olan kısımların bitkili olması ve buraların sığ olduğu için daha sıcak olmasıdır ve bu durum bu balıkların biyolojik özellikleri olmuştur. Dolayısı ile söz konusu 30 cm derinlik üreme için tercih edilen bir derinliktir. Öte yandan eğer bu dönem üreme dönemi dışı ise balıkların yaşamını kısıtlayan bir durum değildir. Biyoçeşitliliğin değişip değişmediği ise dönemsel olarak deneme avcılıkları yapılarak izlenebilir. 25 4- ‘Balık geçidinin etkinliğini izlemek maksadıyla çıkışa bir kontrol düzeneği (örneğin, tuzak) yerleştirmek gibi tedbirlerin alınması gerekir. Bu tedbirlere örnek olarak, balık tuzağı ve hemen yanı başındaki kaldırma tertibatı verilebilir.’ şeklinde raporda belirtilmiştir. Balık geçidi civarında dönemsel avcılık yapılarak ve özellikle balıkları ölmeden canlı olarak yakalayabilen balık tuzakları kullanılabilir. Türlerin devamlılığının ve sürdürülebilirlik açısından adı geçen türlerin üreme dönemleri olan ilkbahar ortası ve yaz başı örnekleme sıklığı artırılarak balık geçidinin etkinliği ortaya konulabilir. Tuzak çeşitleri aşağıda sunulmuştur. 26 27 28 29 30