buğra regülatör ve hamzalı hes sistemleri değerlendirmesi

Transkript

buğra regülatör ve hamzalı hes sistemleri değerlendirmesi
BUĞRA REGÜLATÖR VE HAMZALI HES
SİSTEMLERİ
DEĞERLENDİRMESİ
Prof. Dr. Hasan ATAR
Ankara-2011
1-BUĞRA REĞÜLATÖR VE HAMZALI HES SİSTEMLERİNİN KURULDUĞU
KIZILIRMAK HAVZASI ÖZELLİKLERİ
1.151 km’lik uzunluğu ile Türkiye akarsularının en uzunu olan Kızılırmak, 78.180 km²’lik bir
sahanın sularını Karadeniz’e boşaltmakta ve yıllık su hacmi ise 5,5 milyar m3 olan Kızılırmak
havzasının 3.528.800 hektarlık bölümü ovalık alan niteliğindedir. Fırat’tan sonra Türkiye’nin
ikinci büyük havzası olan Kızılırmak Havzası, İç Anadolu’nun doğu bölümünde yer alır. Ülke
topraklarının
yaklaşık
%11’ini
kaplayan
havzanın
geniş
bölümü
tepelik
alan
görünümündeyken, yalnızca kuzey ve doğu kesimleri dağlıktır. Kırşehir ve Kırıkkale illerinin
bütünü; Sivas, Kayseri, Yozgat, Nevşehir, Kastamonu, Çankırı illerinin il merkezleri ve
büyük bir kısmı; Niğde, Ankara, Çorum, Sinop, Aksaray ve Samsun illerinin önemli kısımları
havza içinde kalır.
Kızılırmak doğuda, İmranlı yakınında doğar. Zara ve Sivas‟tan geçerek Avanos’a ulaşır.
Buradan Gülşehir, Kırıkkale, Hüseyinli, Osmancık üzerinden giderek geniş bir yay çizer.
Osmancık’tan keskin bir dönüşle kuzeybatıya yönelir. Kargı’nın güneyinden daha keskin
ikinci bir dönüşle doğuya akar. Bundan sonra geniş kıvrımlar oluşturarak ilerler ve Durağan
ve Bafra’dan geçtikten sonra Karadeniz’e ulaşır. Delice ırmağı, dağlık kuzey kesiminin
sularını toplayan Devres Çayı ve Gökırmak Havzanın en önemli dereleridir. Kızılırmak
İmranlı’da birçok derenin birleşmesiyle oluşur. Sivas il sınırları içinde Acısu, Hafik, Mısmıl,
Tecer, Koru, Yıldız, Kalın ve Göksu su kaynakları karışmaktadır. Karasu, Kayseri bölgesinin
sularını toplar ve Kızılırmak Nehri’ni besler. Kırıkkale’den sonra Kızılırmak Nehri‟ne katılan
2
Balaban Deresi Bala ilçesinin batı kesiminin sularını toplamaktadır. Kızılırmak Nehri’ne
batıdan gelen ve Çankırı-Şabanözü dolaylarının sularının toplayan Terme ile Acı Çay katılır.
İskilip ve Bayat kuzeyinden gelen Bayat, Ovacık Çayı ile Değirmen Dere Kızılırmak’la
birleşir. Orta, Kurşunlu, Ilgaz ve Tosya dolaylarının sularını toplayan Devres Çayı Kargı
yakınında Kızılırmak’a katılmaktadır. Daday, Kastamonu, Taşköprü ve Boyabat kesiminin
suları Gökırmak’ta toplanır
Şekil 1- Kızılırmak Havza alanı
Toplam yağış alanı 78.646 km2 olan Kızılırmak Havzası’nın yıllık ortalama yağış yüksekliği
446 mm; yıllık ortalama akışı ise 164,15 m3/s dir. Yıllık ortalama verimi 2,09 L/s/km2 olan
havzadaki akışın yağışa oranı 0,15 iken; iştirak oranı % 2,82’dir. Havzanın kıyı kesimlerinde
deniz, iç kesimlerinde ise karasal iklim özellikleri egemendir. En az yağış alan kesim
havzanın çukurluk olan orta kesimleridir. Havzanın bu kesimlerinde yıllık yağış ortalaması
300–400 mm arasında değişmektedir. Kızılırmak Havzası’nın güneybatısını oluşturan
Kayseri, endüstrinin en yoğun olduğu illerden biri ve havzanın en kalabalık yerleşim
merkezidir. Havzada yoğun olarak hububat tarımı yapılmaktadır. Havza genelinde hububat
yanında her çeşit sebze, patates, şeker pancarı, ayçiçeği, soğan, sarımsak, fasulye, bostan, bağ,
meyve, nohut, mercimek, fiğ, yonca, tütün ve mısır da yetiştirilmektedir.
3
Şekil 2. Kızılırmak nehri
2-NEHİR TİPİ HAMZALI HES VE BUĞRA REGÜLATÖR SİSTEMİNDEN
ETKİLENECEK KIZILIRMAK AKARSU YATAĞININ ÖZELLİKLERİ
Proje sahasının yerüstü su kaynağı, Kızılırmak Nehri ve kollarıdır. Ankara’nın yaklaşık 50 km
doğusundan geçen Kızılırmak, havzası, su ve toprak kaynakları bakımından en gelişmiş
bölgelerden biridir. Buğra regülatörü göl hacmi 1.7 milyon m3 ve göl yüzey alanı 0.54 km2
olarak planlanmıştır. Buğra regülatörü ile Hamzalı HES arasında yaklaşık 18 km uzunluğunda
enerji ve sulama amaçlı iletim kanalı bulunmaktadır. Buğra regülatörü sahasını, iletim
kanalını, Hamzalı kanal santralını ve bu proje ile Kızılırmak vadisinde sulanması hedeflenen
alanları içine alan proje sahası, Orta Kızılırmak havzası içinde yer almaktadır. Kızılırmak
üzerine kurulan Buğra regülatörü ve Hamzalı Hes’in nehrin doğal yaşamı üzerine
olumsuz bir etkisinin olacağı düşünülmemektedir. Kaldı ki Buğra regülatörü su toplama
ünitesinin balıklar için bir korunma gizlenme alanı, özellikle yavru balıklar için barınak
oluşturacağı açıkça görülmektedir. 18 km uzunluğundaki iletim kanalı da Kızılırmak’ın
suyuna artı bir iyileşme, yüzey alanı genişleyerek suyun hava ile temasının artması
sonucu kalitesinin artacağı, bunun da su ürünleri açısından olumlu olduğu
düşünülmektedir. Kızılırmak’ Ankara’nın yaklaşık 100 km kuzeydoğusunda Kırıkkale ilinin
4
ise 60 km kuzeyinde bulunan proje alanı, Ankara ili Kalecik ilçesine bağlı Buğra köyünden
başlayarak Çankırı ili Kızılırmak ilçesine kadar Kızılırmak nehri boyunca yaklaşık 55 km
uzunlukta devam eden sahayı içine almaktadır. Proje sahası içerisinde Ankara ili Kalecik
ilçesi, Kırıkkale ili Sulakyurt ilçesi, Çankırı ili Merkez ve Kızılırmak ilçesine bağlı
yerleşimler bulunmaktadır.
Şekil 3. Hamzalı HES
Kızılırmak-Hamzalı Projesi Orta Kızılırmak havzası içinde yer almaktadır. Projenin kilit
tesisini, su çevirme yapısını oluşturan ve Kızılırmak Nehri üzerinde düşünülen Buğra
regülatörünün yeri Ankara iline bağlı Kalecik ilçesinin 15 km kuzeydoğusunda ve Buğra
köyünün ise yaklaşık 800 km güneybatısında Kızılırmak üzerinde yer almaktadır. Buğra
regülatörü sulama ve enerji amacına hizmet eden bir su çevirme yapısıdır. Buğra regülatörü
göl hacmi 1.7 milyon m3 ve göl yüzey alanı 0.54 km2 olarak planlanmıştır. Buğra regülatörü
ile Hamzalı HES arasında yaklaşık 18 km uzunluğunda enerji ve sulama amaçlı iletim kanalı
bulunmaktadır. Buğra regülatörü 31725 km‘lik drenaj alanına sahiptir.
Şekil 4. Buğra Regülatörü
5
Şekil 5. Buğra Regülatörü su toplama ünitesi
Şekil 6. Buğra Regülatörü-Hamzalı HES iletim kanalı
6
3-KIZILIRMAK FAUNASI
Aquatik ortamda, mikroorganizmalardan bitkilere ve daha kompleks canlılara kadar uzanan
karmaşık bir ilişkiler yumağı söz konusudur. Dışarıdan bir etki söz konusu değilse doğal
denge oluşumu zincirleme olarak bu ilişkileri düzenler (Eaton ve ark. 1995). Sağlıklı bir doğal
balık popülasyonunun devamı için su sıcaklığı, diğer fiziksel ve kimyasal parametrelerin
uygunluğu, debi ve akış rejiminin yapısı önemlidir. Bu unsurlara ek olarak, balığın direkt
besin olarak kullandığı sucul organizmaların yanında, bu organizmaların tükettiği bitki ve
planktonlar ile akarsu yatağını çevreleyen doğal yapının korunması önem taşımaktadır. Sucul
ekosistemdeki tüm biyotik ve abiyotik unsurların birbiri ile ilişkilidir (Maisse ve Baglinière
1999).
Akarsu içersinde mansap-kaynak arasında ya da ara bölümlerde gerçekleşen mevsimsel göç,
birçok balık türünün biyolojisi (özellikle üreme ve beslenme) için çok önemli bir özelliktir.
Bu nedenle, akarsular üzerinde elektrik üretimi için planlanan enerji yapıları aynı zamanda
bu akarsularda yaşayan balıkların göçlerini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu etkiyi
minimize etmek, çeşitli uzmanlık disiplinlerinin (planlamacılar, biyologlar, mühendisler) ve
karar verme mekanizmalarının yakın bir işbirliğini gerektirmektedir (Nelson 1965, Duthie ve
Ostrofsky 1975, Aksungur vd. 2007).
Buğra regülatörü ile çevrilen su yaklaşık 18 km uzunluğundaki enerji ve sulama amaçlı iletim
kanalıyla Hamzalı HES’ne iletilecektir. Bu nedenle regülatörle çevrilen suyun santral binasına
iletim kanalıyla ulaştırıldığı durumlarda, nehrin kanalla çevrilmesi ile nehir yatağında su
miktarının azalması özellikle sucul canlılar üzerinde etkilere neden olmaktadır. Projenin
işletmesi aşamasında regülatör yeri ile santral yeri arasında kalan nehir yatağının yaklaşık 18
km’lik kısmı için regülatörden yatağa projenin işletme çalışmaları göz önünde bulundurularak
kurak dönem debisi kadar su bırakılacaktır. Ayrıca, Buğra regülatör yerinden 2-3 km sonra
yatağa Sulakyurt ilçesi içerisinden geçen kol karışmaktadır.
3.1.Balık faunası
Bölgede yapılan çalışmalar ile literatürler birlikte değerlendirilerek bölgede yaşayan balıkların
tür listesi çıkarılmış ve aşağıda sunulmuştur. Bu türler içerisinde alanda en yaygın olarak
bulunan türler Cyprinus carpio, Barbus plebjus esherichi, Capoeta capoeta sieboldi ve
Silurus glanis’tir.
7
Çalışma alanından tespit edilen balık türlerinden Barbus plebjus esherichi ve Silurus glanis
Bern Sözleşmesi Ek III’te bulunmaktadır. Bu türler ve alandan belirlenen diğer balık
türlerinin hiç birisi ERL (European Red List)’ te yer almamaktadır. Bern Listesi Ek III’te yer
alan türler “koruma altındaki” türlerdir. Bunlar, populasyonlarının korunması için kanuni ve
idari koruma sağlanacak türlerdir. Alınacak önlemler bu türlerin satışı, avlanması için gerekli
tedbirleri içermektedir. Su ürünleri avcılığını düzenleyen tüzükde bu iki tür için de bir günde
avlanabilecek boy ve miktarları belirlenmiştir.
Havzada yaşayan balık türlerinin çoğunlukla sazan türleri gibi bir kısmı omnivor ( hem bitki
hemde hayvan yiyen) bir kısmı karnivor (sadece hayvansal besin tüketen) ve bir kısmı
herbivor (sadece bitkisel besin tüketen) türler olup türlerin beslenmesi için gerekli besinleri
teşkil eden canlı türlerinin de üreme, gelişme ve göç etme ortamlarının korunması gereklidir.
Sazan balığı (Cyprinus carpio), sazangiller (Cyprinidae) familyasına adını veren tatlısu
balığıdır. Göl ve yavaş akan derelerde bulunur. Uzun gövdeli, solucan, böcek larvaları ve
bitkilerle beslenen bir dip balığıdır. 1,5 metre boyunda, 35 kg ağırlıkta olanları vardır. Ömrü
40-50 yıla kadar varabilir. Nisandan hazirana kadar yumurtalarını bitkilerin bulunduğu sığ
alanlara bırakırlar. Dişinin yaş ve büyüklüğüne göre sayısı 1.000.000-1.600.000 arasında
değişen yumurtalar 16oC’lik sularda ortalama 5 günde açılır. Su ısısı artıkça süre 3 güne dek
iner. Oksijen azlığına karşı da oldukça dayanıklıdırlar. Cyprinidae’nin en geniş coğrafi
yayılım gösteren türü olup, ülkemiz sularında çok yaygındırlar.
Şekil 7. Sazan balığı
8
Şekil 8.Sazan Balığı dağılım alanları
9
Kızılırmak Nehri Balık Türleri
Tür No.
Familya
Tür Adı
Türkçe Adı
1
Cyprinidae
Cyprinus carpio
Sazan
2
Siluridae
Silurus glanis
Yayın
3
Cyprinidae
Barbus plebeus esherichi
Bıyıklı Balık
4
Cyprinidae
Capoeta capoeta sieboldi
Siraz Balığı
5
Cyprinidae
Capoeta tinca
Karabalık
6
Cyprinidae
Leuciscus cephalus
Tatlısu Kefali
Proje alanında belirlenmiş balık türlerinden şu anda sayıca fazla olan Barbus plebejus
esherichi (Bıyıklı balık) nin yerine regülatör gölünün oluşumunu takiben Capoeta capoeta
sieboldi (siraz balığı), Silurus glanis(yayın) ve Cyprinus carpio (sazan) bireylerinin daha fazla
olması beklenmektedir. Proje alanında belirlenmiş olan balık türleri, ülkemizde yaygın ve göl
ekosistemine adapte olabilen türleri içermektedir. Bu nedenle mevcut regülatörün balıklar
üzerinde olumsuz bir etki yaratması beklenmemektedir.
Ancak bu arada baraj ve hidroelektrik santrallerinden en çok etkilenen biyolojik kaynaklar ise
balık populasyonlarıdır. Nehirlerde yaşayan bazı balık türleri üreme ve beslenme amacı ile
nehir sistemi içerisinde göçler yapmaktadırlar. Bu türler yaşamlarını sürdürebilmek için
nehirlerin bir bölümünden diğerine göç etmek zorundadırlar. Nehirler üzerinde yapılan baraj
ve hidroelektrik santrali gibi çeşitli yapılar bu göçleri engellemektedir. Söz konusu balık
populasyonlarının nesillerini devam ettirebilmesi ve stok yoğunluklarını koruyabilmeleri için
bölgede yapılan su yapılarının balıkların yaşamları dikkate alınarak tasarlanması gerekir. Bu
ise ancak ilgili balık populasyonlarının göç yollarının, göç zamanlarının, üreme bölgelerinin
ve üreme zamanlarının tespit edilerek bunlara uygun balık geçitleri yaparak ve üreme
alanlarını koruyarak gerçekleşebilir.
Balık populasyonlarının sürdürülebilirliği için önemli rolleri olan habitatlar nehirler üzerinde
yapılan barajlar, hidroelektrik santralleri vs. gibi mühendislik çalışmalarından olumsuz yönde
etkilenmektedir. Eğer uygun bir balık geçidi yoksa barajlar, üreme ve beslenme zonları
arasındaki balık göçlerini engellerler. Bu etki stokların yok olmasına, türün neslinin
tükenmesine veya belli türlerin nehirlerin çok sınırlı bir bölümüne hapsolmasına neden.
10
Fransa’da 19. yüzyıldan beri diadrom türlerin stoklarında sürekli düşmeler olmuş ve bunun
asıl nedeni ise nehirlerin yukarı kesimlerine doğru balıkların serbestçe geçişlerinin barajlarca
engellenmesinden kaynaklanmıştır. Çin’deki Xinanjiang Barajı’ndan dolayı
göçleri
engellendiği için 107 balık türünden 83 ünün kaldığını rapor edilmiştir. Latin Amerika’daki
nehirlerin yukarı kesimlerinde yapılan barajların reservuardaki patodrom türlerin stoklarının
ve üst kısımlardaki balık çeşitliliğinin azalmalarına neden olduğunu belirtilmiştir.
Avustralya’da balık göçlerinin engellenmesi sonucu etkilenen havzada balık çeşitliliği ve
yoğunluğu önemli ölçüde azalmıştır.
4-BARAJ VE DİĞER SU YAPILARININ SUCUL EKOSİSTEME ETKİLERİ VE
ALINMASI GEREKLİ TEDBİRLER
Nehir tipi Regülatör-HES projelerinin inşaat ve işletme aşamasında sucul ekosisteme etkileri
ve akarsu yatağına bırakılması gereken ekolojik su ihtiyacının belirlenmesi için birçok farklı
yöntem mevcuttur. Veri ve kaynakların yeterliliğine, akarsuyun ekolojisine, su debisi ve
yatağın morfolojisine ve farklı kullanım amaçlarına göre farklı yöntemler uygulanabilir.
Suyun tamamının bir ya da birkaç km yataktan uzaklaştırılması durumunda havza
ekosistemini bölünmesine neden olacaktır. Yatağa yeterince su bırakılması durumunda bu etki
ortadan kaldırılacaktır.
Nehir tipi santral HES sisteminde reğülatör amaçlı yapılan bent ya da baraj gövdesi tesisin
bulunduğu akarsuyun alt ve üst havzasını birbirinden ayıran yapılardır. Reğülatör yapısında
balıkların alt ve üst havzalar arası üreme ve beslenme geçişini sağlayacak balık geçitleri
bulunmalıdır. Bu geçitler yeterince düşük eğimde, genişlikte, her boy ve türden balığın
emniyetli bir şekilde geçişine imkan verecek miktarda sürekli akan bir su bırakılan yapılar
olmalıdır. Balıkların üst havzaya göç için bu geçitleri kullanabilmesi için geçitlerin dere
yatağı ile buluşma noktası bent ya da baraj gövdesinin sonlandığı, taşkın sularının boşaldığı
bent önüne yakın ve dere yatağı zemini ile aynı seviyede olmalıdır.
Nehir tipi HES sistemleri kurak yaz dönemlerinde suyun yetersiz olması nedeni ile, enerji
üretimi için suyun tamamını kullanma gereksinimi duyabilmektedir. Akarsu ekosistemi ve
havzada yaşayan pek çoğu endemik, kritik derecede koruma altında olan balık türlerinin
üreme, beslenme, barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve popülasyonunu koruyabilmesi için
dere yatağındaki su seviyesinin ekolojik su ihtiyacı için gerekli seviyede tutulması
11
zorunludur. Bu nedenle su sıcaklığının arttığı ve oksijen seviyesinin azaldığı, özellikle yaz
döneminde gerektiğinde akarsuyun tamamı akarsu yatağına bırakılmalıdır.
Bent ve iletim tüneli uzun süreli durgun su kütlesi oluşturması ve akarsuya göre geç ısınıp geç
soğuması nedeni ile akarsuyun akış rejimini değiştirmesi yanında, depolama sistemlerinin
sularının HES sonrasında akarsuya bırakıldığı bölgede su sıcaklığının kışın normalden daha
sıcak ve de yazın normalden daha soğuk olmasına neden olması durumunda doğal balık ve
diğer su canlılarının ekosisteminin değişmesine ( su sıcaklığına bağlı üreme ve beslenme
aktiviteleri sekteye uğrayabileceğinden) üreme periyotlarının değişerek türlerin devamlılığının
tehlike altına girmesine neden olabilecektir.
Barajlar ve regülatörler üst havzadan erozyonla nehirlere taşınan ve akarsu yatağında
birikerek kıyıların aşınması ve erozyonuna engel olan, deniz kıyıları ve plajların oluşumunu
sağlayan sedimantasyon ve sedimentlerin baraj ve reğülatör yapıları içinde birikmesine neden
olurlar. Bu durum akarsuyun baraj alt havzasında balık ve diğer su canlılarının barınma,
üreme ortamı sağlayan sedimentlerin akarsu yatağında aşınımını ortadan kaldıracaktır. Bu
jeolojik ve ekolojik yapı (habitat) üzerindeki en önemli fiziki etkenlerden birisi olacaktır. Bu
etkiyi ortadan kaldırmak için reğülatör yapılarından sadece taşkın zamanlarında olmak koşulu
ile bent gerisinde ya da çökeltim havuzunda biriken sedimentler akarsu yatağına
bırakılmalıdır. (Taşkın dönemleri dışında zamansız olarak yatağa bırakılacak sediment
akarsuda yaşayan organizmalar, balık ve diğer organizma yurmurtaları, larvaların siltle
kaplanması , oksijen yetersizliği, baktriyel kontaminasyon vb nedenlerle ölümüne ve de
ekosistemin tahribine neden olacaktır)
5-BUĞRA REĞÜLATÖR VE HAMZALI HES SİSTEMLERİNİN OLASI EKOLOJİK
ETKİLERİ İÇİN ALINMASI GEREKLİ VE ALINAN TEDBİRLER VE EKOLOJİK
SU İHTİYACININ BELİRLENMESİ
5.1. Nehirde ne kadar su akmalı?
Rio de Jenario 1992 dünya zirvesi, ekosistemlerin bir doğal kaynak olarak kullanımlarından
bağımsız olarak, birer kamu malı olarak korunmasını ön plana çıkartmıştır. İnsanoğluna
sağlandığı gibi diğer türlere ve ekosistemlere de su haklarının verilmesi gereklidir. Yapılan
çalışmalar, insanoğluna sunulan ekosistem fonksiyonlarının ve hizmetlerinin muazzam
ekonomik önemini gözler önüne sermektedir.
12
Lahey 2000 II Dünya Su Forumu
deklarasyonu “Sürdürülebilir su kaynakları yönetiminin ekosistem entegrasyonunu geliştirip
güçlendirdiği” ni önemle vurgularken Johannesburg 2002, Dünya Süründürülebilir Kalkınma
zirvesi, çevre korumanın sürdürülebilir kalkınmanın anahtar bir unsuru olduğu gerçeğini
güçlendirmiştir.
Akarsular sahip oldukları tür çeşitliliği, sağladıkları ürün ve fonksiyonlar açısından bu
habitatlarda yaşayan canlı toplulukları ile insanlık için çok önemli, vazgeçilemez
ekosistemlerdir. Akarsu ekosistemlerinin fiziksel, kimyasal ve biyolojik bütünlüğü ve
sürekliliği için en önemli faktör akarsu içinden akan suyun miktar ve kalitesidir. Akarsuların
doğal yapı ve fonksiyonlarını, ekolojik bütünlüklerini devam ettirebilmesi için yıl boyu yeterli
debide suyu taşımaları gereklidir. Bu debi “ çevresel akış, ekolojik akış, akarsu içi akış
ihtiyacı, telafi suyu veya cansuyu” olarak adlandırılır. Her bir akarsu kendine has doğal bir
akış rejimine sahiptir. Bu doğal akış rejimi, akarsulara yapılan müdahaleler, aşırı ve yanlış
kullanım nedeniyle bozulmaktadır. Bu bozulmanın önde gelen göstergeleri debi miktarlarının
yetersiz kalması, akarsuyun tümünde veya belirli kısımlarında kurumalar, debinin kritik
değerlerin altına düşmesi habitat bütünlüğünün ve akarsu fonksiyonlarının ortadan
kalkmasıdır. Akarsular alabalık türleri için en uygun, üreme söz konusu olduğunda da
vazgeçilemez ekosistemlerdir. Akarsuların doğal yaşam ortamı olmaları dışında diğer bir çok
kullanım için de gerekli olması, akarsuyun ekolojik bütünlüğünü devam ettirmek ve her bir
kullanım amacını rasyonel bir düzeyde karşılamak için “cansuyu ihtiyacının” belirlenmesi,
uygulanması ve izlenmesi gereklidir.
5.2. Akarsu Ekolojik Bütünlüğü ve Cansuyu
IUCN “cansuyu” kavramını entegre su kaynakları yönetimi için anahtar bir unsur olarak
görmektedir. Bir nehir sisteminin sağlığını ve bütünlüğünü bir çok faktör belirler.Nehir
yatağındaki akış (debi), nehir yatağı ve kıyı zonunun fiziksel yapısı,nehir suyu kalitesi,nehir
yatağı yönetimi (bitki kesimi ve yatakta yapılan çalışmalar),nehrin sömürülme/kullanılma
(balıkçılık) seviyesi,nehrin sürekliliğini etkileyebilecek mevcut engellerdir.Bir nehri sağlıklı
olarak koruyabilmek için gerekli su debisi en önemli faktördür. Bu debi “çevresel akış,
akarsu içi akış, çevresel ihtiyaç veya tahsis, ekolojik akış (debi) ihtiyacı gibi isimlerle de
anılmaktadır. Türkçede ise bu anlamda “can suyu” veya “telafi suyu” terimleri
kullanılmaktadır. Cansuyu nehir ekosistemini yaşatacak su akışını ifade eder.
5.3.Cansuyu Konusunda Yaklaşımlar-I
13
Önceleri cansuyu minimum akış seviyelerine odaklanmıştır. Bu yaklaşım, “tüm nehir sağlığı
problemleri düşük akışlarla ilgilidir, akış belli bir kritik seviyenin üzerinde tutulabilirse nehir
ekosistemi korunmuş olacaktır”
fikrine dayanır. Ancak bugün “taşkınları, minimum ve
maksimum debileri” de kapsayan akış rejimlerinin her bir bileşeni bir nehrin sağlığı ve
ekolojik dengesi için önemli olduğu” görülmüştür. Bu nedenle akış rejimindeki herhangi bir
değişim nehir ekosistemini etkileyecektir. Amaç, bir nehri doğal ekolojik yapısında korumak
ise cansuyu akışının doğal akış rejimine oldukça yakın tutulması gerekir.
5.4.Cansuyu Konusunda Yaklaşımlar-II
Akarsuların büyük bir çoğunluğu, insanoğlunun zorunlu olan ihtiyaçlarını karşılamak
amacıyla az-çok değiştirilmiştir. HES ve endüstri soğutma suyu kullanımı suyu kullanıldıktan
sonra tekrar nehre verir. Nehir üzerinde baraj yapılarak elektrik üretiminde, mansap
bölgesinde su hızı değişimi, baraj gölünde suyun biriktirip bekletilmesi yoluyla “nehir akışı
sürekliliği” azalır, memba-mansap yönünde balık göçleri engellenir. Su kalitesinde değişim
gerçekleşir. Eğer HES için nehir bir kanal veya boru ile başka bir yere alınıyor, su
saptırılıyorsa, akış değiştiriliyor,
bay pas edilen kesimde de su azalıyor, yatak kuruyor
demektir. Sulama için su alımında ise atık su ancak çok az miktarlarda ve alındığı noktadan
uzakta nehre geri dönme şansına sahiptir. Sulama için su alımı nehir suyu akışını etkin olarak
değiştirir debiyi azaltır. İçme ve kullanma amaçlı su alımı akarsuda debiyi, akış hızını azaltır.
Alınan suyun nehre geri dönüş şansı azdır. Döndüğünde ise tamamen değişmiş, kalitesi
düşmüş ve kirlenmiş halde olacaktır.
Nehirler için yalnızca tek bir basit cansuyu akışı tanımlamak mümkün değildir. Cansuyunu
belirleyen çok sayıda faktör vardır. Bunlar; Nehrin büyüklüğü ( basit ya da karmaşık bir havza
yapısına, çok sayıda ana ve yan kola sahip olup olmamasına);Doğal mevcut durumu, tipi ve
kaydedilen hassasiyeti; Nehrin istenen durumu ile halihazırdaki durumu, kullanım şekillerinin
kombinasyonları; akış ihtiyaçlarını belirlemeden önce kullanım amaçları ve nehrin tipi ve
nehrin olması istenen durumu belirlenmelidir.
Bazı nehir sistemlerinde, cansuyu önceden belirlenen ekolojik, ekonomik ve sosyal amaçlara
ulaşmak için belirlenir. Bu amaca dayalı cansuyu belirleme olarak adlandırılır. Amaç sulama
ise nehrin hangi kesiminde ne düzeyde cansuyu olacağına sulanacak alan ve su ihtiyacı göz
önüne alınarak karar verilir. Amaç nehrin ekolojik durumunu ve bütünlüğünü korumak veya
iyileştirmek, belirlenen kriter değerlerini yakalamak ise o zaman can suyu miktarı bu
amaçlara ulaşabilmek için belirlenir.
14
5.5.Cansuyu için Kılavuz Kurallar
1-AB Su çerçeve direktifi (WFD) üye ülkelerde akarsuların “ekolojik statülerinin” iyi
durumda (GS) olması, su yönetiminde bu amacın daima gözetilmesi kuralını getirmiştir.
2- İyi durumda olmak ekolojik (GES) ve kimyasal statülerin (GCS) birlikte karşılanması
anlamına gelir.
3- GES referans konumdan çok az bir sapmayı ifade etmektedir. Ekolojik olarak “Referans
statü” yüzey sularındaki balık populasyonları ve kommuniteler, makro omurgasızlar,
makrofitler ve fito bentos ve fitoplanktonlara dayalı olarak tanımlanır.
4-Bu statü aynı zamanda biyolojik unsurları destekleyen , yatak formu, su derinliği ve debi
gibi fiziksel bileşenleri de kapsar. İyi statü (GS) ye ulaşmada uygun cansuyu akışının
belirlenmesi anahtar bir adımdır.
5.6. Cansuyu Belirleme metotları
•
Hidrolojik temele dayalı: (Arama-Belirleme tabloları)
•
Islak Çevre Metodu
•
Tennant Metodu
•
ABF Metodu(Aquatic Base Flow)
•
Diğer metotlar ( Hidrolojik endeks, doğal düşük akış indeksi Q95 vs.)
•
Ekolojik Temele dayalı
•
Masa başı analizleri
•
Fonksiyonel Analizler
•
Hidrolik habitat Modellemesi
•
Holistik ( Bütünsel ) Yaklaşımlar.
Bu metotların her biri az çok uzman kullanımı ve uzman bilgi girişini gerektirir, nehir
sisteminin bir kısmına veya tümüne yöneliktir. Uzman kullanımı, metodun holistik (sistemin
tüm unsurlarını dikkate alan) oluş seviyesi her bir metodun karakteristiklerini oluşturur.
15
Ekolojik temele dayalı yaklaşımlar ve metotlar Türkiye şartları için “veri toplama ve analiz,
gerekli uzman, süre, maliyet açısından” henüz uygulanamaz durumdadır.
Tennant metodu
Montana veya Tennant metodu olarak bilinen metot ortalama akış yüzdeleri ve balıklar için
farklı kalitedeki habitatlar temeline dayanır. Örneğin %10 (yıllık ortalama debinin %10 u)
düşük kalitede (ancak yaşamaya uygun), %30 orta kalitede (yeterli, tatmin edici) ve %60
mükemmel bir habitatı garanti altına alan minimum akış olarak sınıflandırılmaktadır. Tennant
metodu herhangi bir yerde de uygulanabilir. Ancak her yeni bölge için doğru indislerin
yeniden belirlenmesi gerekir. Bu indisler Kuzey Amerika da diğer iklim bölgelerine de adapte
dilmiş ve geniş ölçüde nehir havzası seviyesindeki planlamalarda kullanılmıştır. Bununla
birlikte, bu indisler uzlaşmanın gerekli olduğu yerlerdeki özel çalışmalar için tavsiye
edilmemektedir
Ekolojik ya da minimum su ihtiyacının belirlenmesinde, pek çok farklı yaklaşım ve model
kullanılmakladır. Her yaklaşım ve model ekosistem ve akarsuyun kapasitesine göre
değişkenlik göstermektedir. Ağırlıklı kullanılan yaklaşımlardan bazıları tarihi akım değerleri
modeli, habitat modeli, hidrolik modeldir. Ülkemizde küçük akarsu ekosistemlerinin mevcut
durumu, bu akarsulara ait uzun süreli ve güvenilir meteorolojik, hidrolik, morfolojik, ekolojik
veri eksikliği olduğundan modellerden herhangi birisini ve özellikle uygulanması gereken
habitat modeli ile güvenilir bir sonuç üretmesi zordur.Türkiye’de uygulamasının kolay olması
dolayısı ile en çok kullanılan yöntem Tennant (Montana) modelidir (tablo 1).
Tablo 1. Tennant metoduna göre ekosistem minimum su ihtiyacı
Ekosistem için Kalite
Ekim-Mart Döneminde
Nisan-Eylül Döneminde
Sınıfı
Önerilen (Aylık Ortalama
Önerilen (Aylık Ortalama
Akımların %)
Akımların %)
60–100
60–100
40
60
30
50
20
40
Mükemmel
Çok İyi
İyi
Orta
16
Vasat
Kötü
Çok Kötü
10
30
10
10
0–10
0–10
Tennant yöntemi kullanılarak belirlenen su ihtiyacında, son yıllarda tercih edilen kriter
ortalamanın %10 unun ekolojik su ihtiyacı olarak bırakılması şeklindedir. Tennant yöntemi
ile akım hesaplama, habitatın doğal besin üretiminin en az 2/3 ünün sağlanması koşuluna
dayalıdır. Küçük nehir ve derelerde habitat/ akım ilişkisi lineerdir ve ortalama akımın %30 u
doğal habitatın 2/3 oranında devamlılığını sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak bu koşullar
akarsuyun ekolojik özelliklerine göre daha yüksek su ihtiyacı gösterebilir.
Tennant metoduna benzer ve uygulama kolaylığı olan bir diğer yöntem ise ABF (Sucul Akım
Modeli) dir. Bu modelde Tennant modeli gibi ortalama ve minimum akım değerleri baz
alınmakta ve ortalamaya göre aylık minimum değer ekolojik su ihtiyacı olarak
tanımlanmaktadır. Bu metotta balıkların yumurtlama ve kuluçka dönemleri için ekstra su
bırakılması önerilmektedir. Yapılan araştırma ve incelemelere göre bu metoda göre
hesaplanan su miktarının sucul yaşam, su ürünleri açısından yeterli olduğu sonucuna
varılmıştır.
Minimum su ihtiyacı belirlenmesinde, Kızılırmak havzasında (farklı dönemlerde) havza ve
bölge için kritik ve korunması zorunlu tür olması dolaysı ile hedef tür olarak sazan ya da
yayın seçilerek ekolojik su ihtiyacı belirlenmeye çalışılmıştır. Habitat sürekliliğine oldukça
toleranslı balıkların yeraldığı balıkların ekolojik su ihtiyacını göz önüne alarak, son on yılın
ortalama akım değerlerine göre (Tablo 2.) Buğra Regülatöründen Tennant modeline göre
bırakılması gereken su miktarı:
Tablo 2. Buğra Regülatörü 2000-2009 yılları akım değerleri1
1
Data provided by General Directorate of State Hydraulics Works, Department of Survey and Planning,
Hydrology Branch”
17
Ortalama
38.65m3/s olan debinin Ekim-mart
döneminde 3.445 m3/s
Nisan-Eylül
döneminde ise en az 4.285 m3/s olması gereklidir.
Sonuçlar irdelendiğinde regülatör sistemlerinden yatağa bırakılması gereken su miktarı en az
3.5-4.3 m3/s olması gereklidir. Bu değer sıcaklığın en düşük ortalama akışa sahip ekim
ayında 2.187 m3/s olarak karşımıza çıkmaktadır. Sahada yapılan gözlem ve inceleme
çalışmalarında akıntı ve debi ölçer ile ölçüldüğü belirtilen bırakılan suyun sürekli
olarak 6 m3/s olduğudur ki bu da cansuyu miktarının sürekli olarak üzerindedir. Daha
önce yapılan izleme çalışmalarında gerek hesap yapılarak (Manning metodu; hesaplama
formülü aşağıda verilen); balık geçidinden bırakılan su miktarı minimum 3.91 m3/s olarak
bulunmuştur. Bu rakam bizim Tennant metoduna göre hesapladığımız 2.187 m3/s
rakamından oldukça fazladır. Yıllık akım değerlerine göre (Tablo 2) debinin ekolojik olarak
kritik değerlere düştüğü/düşebileceği dönemlerde enerji üretimine ara verilerek akarsuyun
tamamının dere yatağına burakılması gereklidir. Bırakılacak su miktarı Kızılırmak’ta yaşayan
diğer balıklar ve bu türlerin besinlerini oluşturan organizmalar ve habitatlarının korunmasını
için gerekli sudur.
6-BUĞRA REGÜLATÖRÜ BALIK GEÇİDİ
Birçok balık türü normal davranışı gereği, hayatlarının belirli dönemlerinde uzun ya da kısa
mesafeli göç etmektedir. Bu türlerin en çok bilinenlerine örnek olarak denizden nehirlerdeki
yumurtlama alanlarına donerken binlerce kilometre yol kat eden somon (Salmo salar) ve
mersin balığı (Acipenser sturio) verilebilir. Uzun mesafeli göç eden bu türlerin yanı sıra diğer
balıklar ve omurgasızlar da, yaşam döngülerinin belirli aşamalarında nehrin bir bölümünden
diğer bölümüne kısa sureli ya da küçük çaplı göçler yapmaktadır. Balık geçitleri, su
18
canlılarının göç yolları üzerindeki baraj ve bent gibi engelleri aşarak memba veya mansap
göçlerini kolaylaştıran yapılardır. Su kütleleri arasındaki bağlantının yeniden sağlanması,
sadece balıkların yararına olmayıp, bütün su canlıları için önemlidir.
Şekil 9.Buğra Regülatörü Balık geçidi
Şekil 10. Buğra Regülatörü Balık Geçidi girişi
19
Şekil 11.Buğra Regülatörü Balık Geçidi gözlem/havalandırma bacaları
Vannote vd. (1980) tarafından ortaya konulan “Nehir Sürekliliği Kavramı”nda, doğrusal
ekosistem olan nehirlerin ekolojik işlevi ve bağlanabilirliklerine ilişkin engellerin etkileri
açıklanmaktadır. Bu enerji-akış modeli; nehir sistemlerinin doğrusal bağlanabilirliği tezine
dair kuramsal bir temel sağlar ve bir nehir boyunca abiyotik faktörlerde görülen belirgin
değişimi esas alır. Sucul türler; belirli bir nehir kesiminde hüküm süren özel yaşam şartlarına
uyum sağlar ve akarsu boyunca abiyotik faktörlerin değişimine bağlı olarak doğal bir
ardışıklıkla değişim gösteren karakteristik biyosonozlar meydana getirir.
Dikey bağlanabilirlik, sucul türlerin farklı göç ihtiyaçlarını ekolojik yönden karşılamak için
çok önemlidir. Bu konu, içerisinde yerli göçmen türlerin bulunduğu bütün sular için temel
kuraldır. Bir nehir sisteminin dikey ve yatay bağlanabilirliğini yeniden sağlarken, akarsu ana
yatağı ile barajın arkasında biriken su kütlesi ve malzeme alındıktan sonra oluşan su kütleleri
(örneğin, su ile dolan taş ocakları, kum ve çakıl alınan alanlar, turba çıkarılan yerler) gibi
ikincil biyotoplar arasında bağlantı kurulması ekolojik olarak gerekli bir uygulamadır. Bu
bağlamda Buğra Regülatörü balık ve diğer su canlılarının refahı göz önüne alınarak
yapılmış uygun bir yapıdır (18-23,32).
Su canlıları nehirlerde yönlerini bulurken akıntıdan faydalanır. Kaynağa doğru göç eden ergin
balıklar, çoğunlukla akıntıya karşı (pozitif reotaksi) yüzerler. Bununla birlikte, akışın en çok
20
olduğu dönemde göç etmeleri gerekmez; ancak yüzme kabiliyetine bağlı olarak kıyı boyunca
da yüzebilirler. Göç yolu bir engelle kesilmişse, balıklar, barajın kenarlarından birine doğru
yanal olarak kaçmaya çalışarak ileriden bir geçiş imkanı ararlar. Bu şekilde davranarak pozitif
reotaksi ile tepki vermeye devam ederler; balık yolundan gelen akıntıyı algılayarak kendilerini
balık geçidine doğru yönlendirirler. Bir barajın mansabındaki su karakteristikleri (su hızı ve
türbulans derecesi), balık geçidinde oluşan çağırma akıntısını etkiler. Balıkların geçitten
membaya daha rahat geçmesini sağlamak maksadıyla geçidin çıkış yerinde şiddetli türbulans
olmamalıdır.
Sonuç olarak; balık geçidinin etkinliğini izlemek maksadıyla çıkışa bir kontrol düzeneği
(örneğin, tuzak) yerleştirmek gibi tedbirlerin alınması gerekir. Bu tedbirlere örnek olarak,
balık tuzağı ve hemen yanı başındaki kaldırma tertibatı verilebilir.
7.KAYNAKLAR
1- AK, O., ÇAKMAK, E, AKSUNGUR, M, ÇAVDAR, Y., ZENGİN, B, 2008, Akarsu
Üzerindeki Doğal ve İnsan Kaynaklı Faaliyetlerin Sucul Ekosisteme Etkisine Bir
Örnek: Yanbolu Deresi (Arsin, Trabzon), Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Dergisi, Cilt 24, Sayı 1-2
2- Ak, O., Çakmak, E., Aksungur, M. ve Çavdar, Y. 2008. Akarsu Üzerindeki
Faaliyetlerin Sucul Ekosisteme Etkisine Bir Örnek: Yanbolu Deresi (Arsin, Trabzon).
Su ve Enerji Kullanımı Kongresi. 22–23 Ekim.Artvin: 334–340
3- Ak, O., Aksungur, M., Özdemir, A., 2009,Nehir Tipi Hidroelektrik Santrallerinde
ÇED Süreci ve Sucul Ekosisteme Etkide Doğal Alabalıkların Yeri, Doğal Alabalık
Çalıştayı – 22-23 Ekim, Trabzon
4- Aksungur, M., Tabak, İ., Zengin, M., Yılmaz, C., Aksungur, N. ve Alkan, A., 2005.
Türkiye’nin Doğu Karadeniz Kıyılarında ve Akarsularında Dağılım Gösteren
Karadeniz Alabalığı (Salmo trutta labrax, PALLAS, 1811)’nın Göç Özellikleri. 1-4
Eylül 2005 XIII. Ulusal Su Ürünleri Sempozyumu, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Su
Ürünleri Fak. Çanakkale
5- AKSUNGUR, M. ALKAN, A. ZENGÝN, B. TABAK, Ý. YILMAZ C. , 2007,
Karadeniz Alabalıklarının Tatlısu Ortamındaki Göçü Üzerine Bazı Çevresel
Parametrelerin Etkisi, , Ekoloji, 17, 65, 28-35
21
6- Aksungur, M., Alkan, A., Zengin, B., Yılmaz, C., and Tabak, İ., 2007. The Effect of
Environmental Parameters on Migration Patterns of Black Sea Trout in Fresh Water in
Eastern Black Sea Region, Ekoloji, 17(65): 28-35
7- Baran, İ. 2005, Türkiye Amfibileri ve Sürüngenleri. Tübitak Popüler Bilim Kitapları,
Ankara.
8- TÜBİTAK MAM ÇEVRE ENSTİTÜSÜ (ÇE) Proje Adı: Havza Koruma Eylem
Planlarının Hazırlanması
9- BERN, 1984, Yaban Hayatını Koruma Sözleşmesi.
10- Demirsoy, 1997, Türkiye Amfibileri (Monografi), METEKSAN Yayınları, Ankara.
11- Demirsoy, 1998, Türkiye Memelileri (Monografi), METEKSAN Yayınları, Ankara.
12- Demirsoy, 2006, Türkiye Sürüngenleri (Monografi), METEKSAN Yayınları, Ankara.
13- Elliott, J.M. 1994. Quantitative ecology and the brown trout. Oxford University Press,
Inc. New York, NY. 286 pp.
14- Erüz, C., Düzgüneş, E., 2010, Ecological İmpacts of Hydro Electrical Power Stations
on Mountain Stream Ecosystems in South West Caucasus, Energyonline №1(2)
15- Kutrup, B., Çakır, E., Yılmaz, N. Food of the Banded Newt, Triturus vittatus
ophryticus (Berthold, 1846), in different sites in Trabzon. Turkish Journal of Zoology,
29, 83-89, 2005.
16- Kutrup, B., Yılmaz, N., Preliminary data on some new specimens of Vipera barani
collected from Trabzon (Northeastern Turkey). Biota, 3/1-2, 85-90, 2002.
17- KÜÇÜK, F., Türkiye’deki Bazı Endemik İçsu Balıklarının Dünya Doğayı Koruma
Birliği (IUCN) Ölçütlerine Göre Değerlendirilmesi, I.Balıklandırma ve Rezervuar
Yönetimi Sempozyumu, 07-09 Şubat 2009, Antalya
18- J.P. PORCHER and M. LARINIER.
Designing fishways, supervision of
construction, costs, Hydraulic model studies. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002, 156-165.
19- F. TRAVADE and M. LARINIER. Fish Locks And Fish Lifts. Bull. Fr. Peche.Piscic.
2002,102-118.
20- M. LARINIER. Location of Fishways. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002,39-53.
21- F. TRAVADE and M. LARINIER.Monitoring Techniques For Fishways. Bull. Fr.
Peche.Piscic. 2002,166-180.
22
22- F. TRAVADE and M. LARINIER Fishways : Biological Basis, Limits And Legal
Considerations. Bull. Fr. Peche.Piscic. 2002,9-20.
23- M. LARINIER. Biological factors to be taken into account in the design of
fishways,The concept of obstructions to upstream migration. Bull. Fr. Peche.Piscic.
2002,23-38.
24- URL1.http://www.worldwildlife.org/wildworld/profiles/terrestrial/pa/pa0515_full.html
25- URL 3. http://www.briancoad.com/
26- URL 4. http://www.fishbase.org/
27- http://www.nationalredlist.org/
28- http://www.feow.org/ecoregion_details.php?eco=433
29- 8-http://www2.cedgm.gov.tr/icd_raporlari/trabzonicd2008.pdf
30- 9-http://www.eea.europa.eu/data-and-maps/data/iucn-red-list-of-threatened-species
31- http://www.cites.org/eng/app/e-appendices.pdf
32- www.fao.org/docrep/012/y4454tr/y4454tr.pdf
23
BUĞRA REGÜLATÖR VE HAMZALI HES
SİSTEMLERİ
DEĞERLENDİRMESİ
EK GÖRÜŞÜ
Prof. Dr. Hasan ATAR
21/06/2012
Ankara
24
1-
Sahada yapılan bir günlük gözlem ve inceleme çalışması sırasında ölçüm cihazı
aracılığıyla bırakılan suyun; saha ziyareti esnasında kayıtlara dayanarak 6 m3/s
olduğudur saptanmıştır ki bu da cansuyu miktarının sürekli olarak üzerindedir. Benim
görüşüm bırakılan suyun yeterli olduğudur. Öte yandan yıllık akım değerlerine göre
debinin ekolojik olarak kritik değerlere düştüğü/düşebileceği dönemlerde enerji üretimine ara
verilerek akarsuyun tamamının dere yatağına burakılması gereklidir ki bu önerilmiştir. Bu
kapsamda bırakılacak su miktarı Kızılırmak’ta yaşayan diğer
balıklar ve
bu türlerin
besinlerini oluşturan organizmalar ve habitatlarının korunmasını için gerekli sudur. Sediment
taşınımı benim uzmanlık alanım dışıdır. Saha ziyareti esnasında, çiftçiler tarafından iletim
kanalından herhangi bir kısıtlama olmadan su alınabildiği gözlemlenmiştir.
2- Gözlem ve izleme ünitelerinin yerleştirilmesi saha ziyareti
sonrasında yer
gerçekleştiğinden bu konuda yorum yapmam mümkün değildir. DSİ uzmanları tarafından
hazırlanan tutanağa göre, yer seçimi için uygun akım seviyeleri beklenmiş olup, herhangi bir
sıkıntı olacağı düşünülmemektedir. Regülatör sistemlerinden yatağa bırakılması gereken su
miktarı en az 3.5-4.3 m3/s olması gereklidir. Bu değer sıcaklığın en düşük ortalama akışa
sahip ekim ayında 2.187 m3/s olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu rakamın kim tarafından ve
hangi sıklıkta kontrol edildiği benim konum değil. Bölge ziyareti bir kere yapılmış, gerekli
olabilecek ölçümler, balık geçitleri, kanal vd. yerinde gözlenmiştir.Bu ziyaret ilişkin detaylı
bilgilere de
raporda yer verilmiştir. Saha ziyareti 15 Temmuz 2011 tarihinde
gerçekleştirilmiştir.
3-Biyoçeşitlilik; Bölgede yapılan çalışmalar ile literatürler birlikte değerlendirilerek bölgede
yaşayan balıkların tür listesi çıkarılmış ve aşağıda sunulmuştur. Bu türler içerisinde alanda en
yaygın olarak bulunan türler Cyprinus carpio, Barbus plebjus esherichi, Capoeta capoeta
sieboldi ve Silurus glanis’dir ve bu türler raporda da belirtildiği üzere çok fazla göç eden
balıklar değildirler. Yaptıkları üreme göçleri de özellikle tecrübe ile sabit olmak üzere göl,
gölet ve nehirlerin sığ olan kısımlarına doğru olmaktadır. Bunun nedeni genellikle sığ olan
kısımların bitkili olması ve buraların sığ olduğu için daha sıcak olmasıdır ve bu durum bu
balıkların biyolojik özellikleri olmuştur. Dolayısı ile söz konusu 30 cm derinlik üreme için
tercih edilen bir derinliktir. Öte yandan eğer bu dönem üreme dönemi dışı ise balıkların
yaşamını kısıtlayan bir durum değildir. Biyoçeşitliliğin değişip değişmediği ise dönemsel
olarak deneme avcılıkları yapılarak izlenebilir.
25
4- ‘Balık geçidinin etkinliğini izlemek maksadıyla çıkışa bir kontrol düzeneği (örneğin, tuzak)
yerleştirmek gibi tedbirlerin alınması gerekir. Bu tedbirlere örnek olarak, balık tuzağı ve
hemen yanı başındaki kaldırma tertibatı verilebilir.’ şeklinde raporda belirtilmiştir. Balık
geçidi civarında dönemsel avcılık yapılarak ve özellikle balıkları ölmeden canlı olarak
yakalayabilen balık tuzakları kullanılabilir. Türlerin devamlılığının ve sürdürülebilirlik
açısından adı geçen türlerin üreme dönemleri olan ilkbahar ortası ve yaz başı örnekleme
sıklığı artırılarak balık geçidinin etkinliği ortaya konulabilir.
Tuzak çeşitleri aşağıda sunulmuştur.
26
27
28
29
30

Benzer belgeler