Santiago de Cuba Pinar del Rio Küba`ya ait bilgiler Varadero

Transkript

Santiago de Cuba Pinar del Rio Küba`ya ait bilgiler Varadero
BAŞKANDAN
2005 yılında odağına insanı koyduğumuz "Hizmetin en üstünü ve kutsalı
insana hizmettir" anlayışıyla, göz ve göz çevresi sağlığına dair her türlü
soruna çözüm bulabilmek amacıyla yola çıktık.
Avrupagöz olarak bilimsel, vicdani, etik kurallar ve ilkelerinden taviz
vermeden, yüksek kalitede sağlık anlayışı ile hizmet veriyoruz. Üstlenmiş
olduğumuz bu büyük sorumluluk ile başta kendi ekibimiz olmak üzere,
toplumun tüm kesimine yönelik bilinçlendirme ve farkındalık yaratma
çabamız tüm hızıyla devam ediyor.
Ramazan Burak TELLİ
Avrupagöz
Yönetim Kurulu Başkanı
Yüksek standartlarda hizmet kalitesi ve bilimsel sağlık ilkeleri doğrultusunda
kısa sürede ülkemizin bu alanda referans merkezlerinden biri olarak anılan
Avrupagöz, göz sağlığındaki bilimsel gelişmeleri ve teknolojideki yenilikleri
yakından takip ederek, profesyonel hizmet konusunda kendisini geliştiriyor.
Avrupagöz Grup olarak kendi bünyemizde özellikle hekimlerimize ve sağlık
personelimize eğitimler veren Avrupagöz Akademisi’ni referans noktası
olabilecek bir üniversiteye dönüştürmeyi hedefliyoruz. Böylelikle hem kendi
uzman kadromuzu oluşturacak hem de ülkemize göz uzmanlığı alanında
branşlaşmış doktor yetiştireceğiz.
Avrupagöz'ün yurtiçi ve yurtdışından sayısız hastaya hizmet vermesi, sürekli
yenilenen teknolojik alt yapısı, alanında uzman doktorlardan oluşan deneyimli
medikal kadrosu, iyi yetişmiş sağlık personeli ve çağdaş yönetim anlayışı,
vizyoner kimliğimizin sonucudur.
“Önce görmek lazım” sloganıyla kendimizi adadığımız bu yolda, verdiğimiz
hizmetin toplumumuz ve insanlık için önemini ve kutsallığını unutmadan
bünyemize kattığımız yeni şubelerimizle yurt içinde ve dışında daha çok
kişiye ulaşmanın vermiş olduğu heyecanla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Biz, Avrupagöz Grubu’na insanların değer kattığına inanıyoruz.
Bu nedenle hedefimiz, birlikte daha ileriye gitmek.
2
3
Minik gözler daima gülsün diye,
biz hep buradayız.
İçindekiler
Künye
İMTİYAZ SAHİBİ
AVRUPAGÖZ GRUP ADINA
YÖNETİM KURULU BAŞKANI
RAMAZAN BURAK TELLİ
GENEL YAYIN MÜDÜRÜ
TAYYAR IŞIKSAÇAN
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Avrupagöz 1. Oftalmoloji Günleri'ni
Kıbrıs'da Gerçekleştirdi! syf. 8
Avrupagöz 14. Merkezini
Tekirdağ'da Açtı! syf. 16
AV. VEDAT İŞÇİ
YAYIN DANIŞMANI
PROF. DR. ÖMER KAMİL DOĞAN
YAYIN KURULU
DR. HAKAN KAZANCI
HAMZA TEPE
YÜKSEL TUNA
FİGEN OĞUL AKKAYA
Katarakt Çeşitleri ve Tedavisi
syf. 18
Gözlerimiz Hakkında İlginç
Bilgiler syf. 26
EDİTÖR
AYBÜKE SAYAR
GÖRSEL YÖNETMEN
MERYEM ERCAN
REKLAM VE SATIN ALMA
MEVLÜT KARAGÖZ
YÖNETİM YERİ
YEŞİLOVA MAH. 1012 SOK. NO:5
Seyahat / Küba syf. 32
Bizden Haberler / Avrupagöz'ü
Tercih Eden Ünlüler syf. 44
İSTANBUL/ KÜÇÜKÇEKMECE
TEL: 0 (212) 603 69 20
FAKS: 0 (212) 603 69 24
[email protected]
www.avrupagoz.com.tr
BASKI
Elyaf Matbaa Baskı Hizm. San. Tic. Ltd. Şti
Yedikule Çırpıcı yolu Topkapı Ticaret Merkezi 2
No.81 Cevizlibağ / Topkapı / İSTANBUL
/avpgoz
/avrupagoz
4
0212 699 99 70
Biyografi / Türkan Şoray syf. 48
Havuzlara Dikkat! syf. 38
5
HAKKIMIZDA
2005 yılında kurulan Avrupagöz, Türkiye’nin önde gelen göz sağlığı gruplarından biridir.
2011 yılından itibaren ülke genelinde artan şube ağı ile yenilikçi ve herkese eşit hizmet
felsefesinin öncüsü olmayı amaçlamaktadır.
İlk olarak İstanbul Aksaray’da hizmete giren Avrupagöz, 75 uzman doktor ve 750 çalışanı ile
İstanbul’da Küçükçekmece, Beşyüzevler, Esenyurt, Sultanbeyli, Bağcılar göz merkezlerinde
faaliyet göstermektedir. Ankara, Elazığ, Çorlu, Kütahya, Tekirdağ, Malatya, Isparta ve
Trabzon’da da şubeleri bulunan Avrupagöz, hizmet ağını her geçen gün genişletmektedir. Kısa
bir süre sonra açılacak yeni şubeleri ile Avrupagöz, Türkiye genelinde 14 ilde 21 noktada hizmet
verecektir.
2013 yılı sonuna Suudi Arabistan merkezli Nesmal ve Reaya Holding ile gerçekleştirdiği
ortaklıkla birlikte büyümeye devam eden Avrupagöz, sadece Türkiye’nin değil dünyanın da
önde gelen referans göz merkezlerinden biri olmak için yatırımlarına hızla devam etmektedir.
Avrupagöz Grup kendi uzmanlık alanında, her kesimden hastaların kaliteli sağlık hizmeti
ihtiyaçlarını en iyi şekilde gidermek yönünde sürekli ve azimli çabaları temsil eder. Avrupagöz,
alanında uzman doktorlara, deneyimlerini güler yüzlü hizmet anlayışıyla birleştiren sağlık
personeline, hasta odaklı hizmet anlayışına ve ileri tıp teknolojisiyle donatılan tanı ve tedavi
ünitelerine sahiptir.
Avupagöz, Türkiye’de en fazla hastaya ulaşan ve sürekli gelişen, yenilikçi, lider göz sağlığı grubu
olarak gelecekte de halkımıza kaliteli ve ekonomik hizmet sunmaya devam edecektir.
AVRUPAGÖZ
6
MİSYONUMUZ
Göz sağlığı alanında bilimsel, vicdani ve ilkelerden ödün vermeden; açık, dürüst, güvenilir bir
tanı ve tedavi hizmeti sunmak. Hastaların ve çalışanların memnuniyetine odaklı, yüksek kalitede
“ Sağlık Hizmetini, En Uygun Fiyatlarla Sunmak”.
VİZYONUMUZ
Göz sağlığı alanında bilimsel araştırmalar ve uygulamalarda öncü, uluslararası düzeyde güvenirliğe sahip.
“ Referans Göz Grubu Olmak ”.
KALİTE POLİTİKAMIZ
Misyon, vizyon ve değerlerimiz doğrultusunda, uluslararası standartlarda hizmet veren, hasta ve çalışan
memnuniyetini en üst düzeyde sağlayan, kanıta dayalı verilerle sürekli iyileştirmeler yapan, öğrenen
organizasyon ve güvenilir sağlık hizmeti sunan bir kuruluş olmaktır.
İLKELERİMİZ
• Genel ve tıbbi ahlak kurallarından ödün vermemek,
• Sağlık hizmeti verirken hasta mahremiyetine özen göstermek,
• Irk, cins, din, dil ayrımı yapmadan insan hayatına saygı duymak,
• Hasta ve yakınlarını doğru ve yeterli bilgilendirmek,
• Son teknoloji; teşhis ve tedavi imkanlarını hastalarımızın hizmetine sunmak,
• En önemli gücümüzün yetişmiş insan kaynağımız olduğu bilinciyle hareket etmek,
• Koruyucu ve önleyici eğitimlerle insan sağlığının korunmasına katkıda bulunmak.
7
AVRUPAGÖZ,
1. OFTALMOLOJİ GÜNÜ’NÜ
KIBRIS’TA GERÇEKLEŞTİRDİ!
Zincir göz merkezlerinde hasta sayısında dünya lideri Avrupagöz, 1. Avrupagöz Oftalmoloji
Günleri’ni Kıbrıs’ta 150 doktor ve seçkin davetliler eşliğinde gerçekleştirdi.
Türkiye’de göz sağlığı alanında hızla büyüyen ve dünyanın önde gelen holdingleri arasında yer alan, Suudi Arabistan
merkezli Nesmal Holding ve körfez ülkelerinde sağlık alanında önemli yatırımlara imza atan Reaya Holding ile yüzde 50
ortaklığa imza atan Avrupagöz, bu yıl ilkini yaptığı 1. Avrupagöz Oftalmoloji Günleri’ni Kıbrıs’ta düzenledi.
8
15 profesör, 3 doçent, 132 operatör doktor olmak üzere
toplam 150 doktorun katılımı ile gerçekleşen 1. Avrupagöz
Oftalmoloji Günleri'nde, Yönetim Kurulu Başkanımız
Ramazan Burak Telli yaptığı açılış konuşmasıyla
Avrupagöz ile ilgili bilgiler aktardı. Konuşmasında;
Avrupagöz'ü 2013 yılında 14 şubeye çıkararak bir
yılda yüzde 300’lük bir büyüme kaydettik. 2014 yılında
şube sayımızı 20’ye, 2015 yılında ise 32’ye çıkarmayı
hedefliyoruz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yatırım
yapmak bizi heyecanlandırıyor. Orta vadedeki hedeflerimiz
Türkiye’nin tüm illerinde yer almak. "Öncelikli olarak iki yıl
içerisinde Azerbaycan, Kuzey Irak ve Türkmenistan’da
şubeler açmayı planlıyoruz. İlk şubemizi ortaklığımız
dolayısıyla Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde açıyoruz"
dedi.
Yönetim Kurulu Başkanımız Ramazan Burak Telli, "Diğer
bir hedeflerinin de Nesma ve Reaya Holding ortaklığı ile
birlikte 2015 yılında Londra Borsasına açımak. Bu sırada
eğitime de yatırım yapacağız. "Kendi bünyemizde özellikle
hekimlerimize ve sağlık personelimize Avrupagöz Akademisi
çatısı altında eğitim veriyoruz. Ana hedefimiz; Avrupagöz
Akademisi’ni referans noktası olabilecek bir üniversiteye
çevirmek. Başta kendi uzman hekim kadromuzu oluşturmak
ve sektöre göz uzmanlığı alanında branşlaşmış doktor
yetiştirmektir." dedi.
10
Ramazan Burak Telli’den sözü alan Reaya Holding CEO’su
Dr. Ahmed Emara “Avrupagöz ile yapmış olduğumuz
ortaklıktan dolayı büyük bir heyecan duyuyoruz. Türkiye
sağlık sektöründe bölgesel bir üs durumuna gelmiştir.
Birçok ülkeden Türkiye’nin sağlık sektörüne yatırım
gelmektedir. Yükselmekte olan ekonomilerin geleceği
hakkındaki tartışmaların yoğunlaştığı böylesi bir dönemde
gerçekleşen bu yatırım Türkiye ekonomisine duyulan
güvenin devam ettiğinin bir göstergesidir” dedi.
1. Avrupagiz Oftalmoloji Günleri’nin birinci bölümü, Türk
Oftalmoloji Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Demir
Başar’ın“Oftalmolojinin Dünü, Bugünü ve Geleceği” ile ilgili
konuşması ile devam başladı. Göz hastalıklarının teşhisi,
tedavisi ve ameliyatlarının geçmişi ve bugünü hakkında
bilgiler aktarıldı.
Konferansın ikinci bölümünde Prof. Dr. İhsan Öge
moderatörlüğünde, Prof. Dr. Ilgaz Sağdıç Yalvaç ve Yard.
Doç. Yıldıray Yıldırım Glokom ile ilgili bilgiler sundu. 2.
oturumda ise Prof. Dr. Yusuf Özertürk’ün moderatörlüğünde
Prof. Dr. Dilaver Erşanlı, Prof. Dr. Melih Ünal ve Op. Dr.
Gürkan Erdoğan tarafından “Vitreoretinal Cerrahi” ile ilgili
olgu sunumları gerçekleştirdi. Son oturumda, Prof. Dr. Ömer
Kamil Doğan moderatörlüğünde Doç. Dr. Banu Acar, Op.
Dr. Baha Toygar ve Op. Dr. Baran Kandemir, “Kornea Nakli,
Katarakt ve Refraksiyon Cerrahisi” ile ilgili bilgiler paylaştı.
11
Gözleriniz Her Şeyi Anlatır
Onları İhmal Etmeyin!
/avpgoz
/avrupagoz
12
1
3
13
GÖZÜNÜZ BİZDE OLSUN
Yeni sayıda yine birlikteyiz, geçen süre içinde AVRUPAGÖZ ailesindeki
gelişmeleri sizinle paylaşacağım.
Her geçen gün hizmet ağını genişleten, uzman ve tecrübeli sağlık
kadrosu ile hızla büyüyen AVRUPAGÖZ yıl sonuna kadar hedeflediği ülke
çapında 20 şubeye neredeyse ulaşmak üzere. Siz bu dergiyi okurken
bizler Isparta ve Kütahya şubelerimizi de hizmete sokmuş olacağız.
Tayyar IŞIKSAÇAN
[email protected]
Avrupagöz
Kurumsal İletişim ve Medya Müdürü
Bundan böyle ülkenin hangi köşesinde olursanız olun AVRUPAGÖZ’ü
yanı başınızda bulacaksınız. Ülke genelinde başlatacağımız
“ÖNCE GÖRMEK LAZIM” projemizi yaz sonunda hayata geçireceğiz,
bize gelemeyen hastalarımıza hizmet olarak biz ulaşacağız.
Önemli ve değerli bulduğumuz büyük projelere katkıda bulunmaya,
toplumun değer verdiği büyük organizasyonların destekçisi olmaya,
eğitim ve kültürel etkinliklerde AVRUPAGÖZ GRUP olarak yer almaya da
devam ediyoruz.
Bundan böyle kurumumuzun çok değerli hekimlerini ekranlarda
yayınlanan sağlık programlarında daha sık izleyecek ve merak ettiğiniz
soruların cevaplarını bizzat kendilerinden öğreneceksiniz.
Ben ve ekibim şimdilerde bir yandan Ramazan Ayı boyunca şubelerimizin
bulunduğu bölgelerde Ramazan etkinlikleri çerçevesinde AVRUPAGÖZ
ile sizleri buluşturmak için organizasyonlar düzenlerken, diğer yandan da
Isparta ve Kütahya şubelerimizin açılış organizasyonun telaşındayız.
Açılışını yaptığımız her şubemiz bizim için bir inci tanesi. Her şube
hekimleriyle, teknolojik yatırımıyla, idareci ve personeliyle bölgesinin göz
bebeği durumunda. Bu inci tanelerimizi zaman içinde ülkenin dört bir
tarafına serpiştirip hizmet ağımızı genişletmek için çalışıyoruz.
yönetimin kurulumuzun aldığı karar doğrultusunda Anadolu’ya yatırımı
hızlandırdık ve bu yatırımlar hızla devam edecek.
Bu sayıda sizlere şubelerimizi ve şubelerde hizmet veren çok değerli
hocalarımızı daha detaylı tanıtmak adına sayfalar hazırladık. Dergimizi
okurken, bilgilenecek, eğlenecek ve keyifli bir zaman geçireceksiniz.
Biz her geçen gün bize güvenen sizlerle büyümeye devam
ediyoruz, gözünüz bizde olsun.
14
15
Bizden Haberler
AVRUPAGÖZ,
14. MERKEZİ’Nİ TEKİRDAĞ’DA AÇTI!
Hızla büyüyen ve yeni yatırımlar ile hizmet ağını genişleten Avrupagöz Grubu, 14. merkezini Tekirdağ’da açtı.
2013 yılında yüzde 300’lük büyüme kaydeden Avrupagöz, merkezlerine bir yenisini daha ekleyerek Tekirdağ’da
da hizmet vermeye başladı.
Sağlık sektöründe önemli yatırımları ile adından söz ettiren Avrupagöz Grubu’nun 14. merkezi Tekirdağ’da hizmete girdi.
Merkez açılışını, Avrupagöz Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Burak Telli, Avrupagöz ortaklarından Reaya Holding
Ceo'su Ahmed Emara, Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya ve sanatçı Metin Şentürk ile birlikte gerçekleştirdi. Siyaset dünyasından
birçok ismin katıldığı açılışa iş ve sanat dünyasının tanınmış isimleri de yoğun ilgi gösterdi. Hizmet kalitesini koruyarak ve
artırarak büyümeye devam eden Avrupagöz Grup, 2014 yılı sonunda merkez sayısını 22’ye çıkarmayı hedefliyor.
Yapılan açılışta konuşan Avrupagöz Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Burak Telli, “Avrupagöz Merkezi olarak,‘halka
en ekonomik değerlerle kaliteli sağlık hizmeti sunma’ anlayışı ile yola çıktık. Bu anlayış doğrultusunda, 18 milyon TL’ye mal
olan merkezimizi son teknolojik cihaz donanımları ve kaliteli medikal kadrosu ile halkımızın hizmetine sunuyoruz. Merkezimiz
10 hekim, 14 sağlık personeli ve toplamda 53 çalışanı ile yılda ortalama 5000 hastaya tedavi ve 1000 hastaya da ameliyat
imkânı sağlamaktadır. 3500 metrekare açık, 2500 metrekare kapalı alan üzerine kurulmuş olan merkezimiz Trakya’nın ilk
ve tek özel göz hastanesidir. Avrupagöz Grubu olarak bu yılsonuna kadar açacağımız yeni merkezlerimizle toplamda şube
sayımızı 22’e çıkarmayı planlıyoruz. Çok yakın bir tarihte Diyarbakır ve Isparta’da açacağımız Avrupagöz merkezleri ile
kaliteli ve ekonomik sağlık hizmetini orada yaşayan vatandaşlarımıza da ulaştıracağız” dedi.
Avrupagöz Merkezleri’nde sunulan hizmetlere de
değinen Ramazan Burak Telli, “Attığımız adımlarda
önceliğimiz, her vatandaşımızın sağlık hizmetlerinden
en iyi şekilde yararlanmasıdır. Merkezlerimizden özel
sağlık sigortalı vatandaşlarımız yararlanabileceği
gibi SGK’ya bağlı hastalar da fark vermeden hizmet
alabilecekler” diye konuştu.
17
KATARAKT
KATARAKTIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
ÇOCUKLUK DÖNEMİ KATARAKTI
• Görmede azalma,
• Puslu görme,
• Çift görme,
• Gözlerde çabuk yorulma,
• Akşamları görme azalması,
• Etrafın bulanık veya sarı görülmesi,
• Gözlük ihtiyacının sık sık değişmesi,
• Araba farları, sokak lambaları gibi parlak ışıkların etrafında
halelenme ve gözü fazla rahatsız etmesi.
Doğum ile ergenlik dönemi arasındaki kataraktlara
çocukluk dönemi kataraktı denir. Doğuştan veya sonradan
oluşmasına göre isimlendirilir.
Hastalığın en sık görülen belirtisi; görme keskinliğinin
azalması ve görmenin bulanıklaşmasıdır. Hasta, görmesinin
sürekli bulanık olmasından, giderek daha kötüleştiğinden
ve okuyamadığından şikâyet eder. Bazı katarakt türlerinde
görülen tipik bir görme şikâyeti de gözün miyop hale
gelmesidir. Bu hastalar, yakın gözlüklerine ihtiyaç duymadan
kitap ve gazete okuyabildiklerini, hatta gözlüksüz daha
rahat gördüklerini ifade ederler.
Kataraktı olan hasta, kataraktlı gözüyle cisimleri; bir tülün,
bir filmin veya buzlu camın arkasından bakıyormuş gibi
algılar. Renkleri bulanık ve soluk olarak görmeye başlar. Işık
problemleri ortaya çıkar, hastanın gece araba kullanması
giderek zorlaşır, keza kataraktı olan kimse, okurken ya
da yakın işler yaparken yeterli ışık bulamamaktan yakınır.
Genelde siyah olan göz bebeğinin rengi değişmeye başlar.
Katarakt yavaş ilerleyen bir hastalık olup bazı türlerinde
yakın görme netleşebilir. Bu durum geçicidir. Başlangıç
seviyesindeki kataraktlarda görme fazla etkilenmediğinden
hastalık ancak detaylı muayenelerle teşhis edilebilir.
KATARAKTIN NEDENLERİ
Katarakt, göz bebeğinin arkasındaki, şeffaf olan göz merceğinin görmeyi
azaltacak derecede saydamlığını kaybederek bulanıklaşması ve net
görmeyi engellemesidir. Katarakt sıklıkla yaşlılıkla birlikte gelişen bir
hastalıktır. Bununla beraber uzun süreli kortizon kullanımlarında, şeker
hastalarında katarakt oluşma riski yüksektir. Doğuştan görülebilen bir
hastalık olduğu gibi, göz yaralanmalarından sonra da oluşabilir. Katarakt
hastanın görmesini, günlük yaşamını veya mesleğini engelleyecek kadar
ilerlediğinde mutlaka tedavi edilmelidir.
18
Kataraktın en önemli nedeni yaştır. Yaşın artması ile
birlikte katarakt oluşma riski de artmaktadır. Kataraktın
nadir görülen diğer nedenleri ise; doğuştan gelen katarak
(Gebelik esnasında geçirilen hastalıklar ve bilinmeyen
nedenlerden dolayı), aile hikâyesi, şeker hastalığı, göz
yaralanmaları, kortizonun uzun süre kullanımı, göz içi
iltihaplanmaları, uzun süre korunmadan güneş ışığına
kalma, önceden geçirilmiş göz cerrahileridir.
Konjenital Katarakt
Doğuştan olan kataraktlara konjenital katarakt adı verilir.
Genellikle iki taraflı olmakla birlikte tek taraflı da görülebilir.
Gebelik esnasında annenin geçirdiği hastalıklar, kullandığı
ilaçlar ve bilinmeyen değişik etkenler ile ortaya çıkar.
Glokomla birlikte olduğunda göz için daha büyük risk
oluşturur.
Çocukluk Dönemi Kataraktı
Çocukluk döneminde ortaya çıkan kataraktlara çocukluk
dönemi kataraktı denir. Çeşitli hastalıklara (metabolik
hastalıklar) bağlı olabileceği gibi kullanılan ilaçlara bağlı
olarak da gelişebilmektedir. Bu dönemde ortaya çıkan
kataraktın en önemli nedenlerinden biri de travmalardır.
Çocukluk Dönemi Kataraktının Belirtileri
Göz kayması, göz bebeğinde renk değişimi, obje takibinin
olmaması gibi kataraktın yoğunluğuna ve tek veya çift taraflı
olmasına bağlı olarak oluşan değişik görme bozuklukları
ortaya çıkabilmektedir.
Çocukluk Dönemi Kataraktının Tedavisi
Tedavisi cerrahi olup 2 yaştan itibaren yapılan katarakt
ameliyatlarında göz içi merceği konabilir. İlk yaşlarda yapılan
katarakt cerrahisinde genellikle arka kapsüloreksiz ve ön
vitrektomi uygulanmalıdır. Yapılan cerrahi teknik FAKO
cerrahisi olup genellikle dikiş konmadan tamamlanır. Ancak
çocuklarda tek dikiş atılabilmektedir.
KATARAKT TEDAVİSİ
Günümüzde gelişen katarakt cerrahisinde; özel durumlar
dışında artık genel veya lokal anestezi uygulanmamaktadır.
Hasta ameliyata gözü uyuşturan damlalar yardımı ile
hazırlanmaktadır.
19
MULTIFOKAL (ÇOK ODAKLI LENSLE TEDAVİ
FAKO YÖNTEMİ
Uzak ve yakın görme problemini aynı anda tedavi
edebilmek için geliştirilmişlerdir. Optik özelliklerinden
dolayı değişik ışık kaynaklarını aynı anda değişik odak
noktalarında toplayabilirler. Bu sayede kişi uzak ve
yakın nesneleri gözlüksüz olarak aynı anda net görebilir.
Tedavi; katarakt hastalarının görme problemine en sade
ve basit şekilde çözüm bulması yönüyle büyük önem
taşır.
Doktor gerekli tetkikleri yaptıktan sonra göz içine
koyacağı merceğin numarasını özel bir ölçüm cihazı
yardımıyla ölçer ve göz bebeğini genişleterek ameliyata
hazırlar. Ameliyat lokal anestezi ile yapıldığı için hasta
herhangi bir ağrı duymaz. Gözün şeffaf tabakasında
(kornea) küçük bir kesi yapılır ve ultrasonik ses dalgaları
yardımıyla mercek gözün içinde küçük parçalara
ayrılarak emilir. Daha sonra katlanır halde bulunan yapay
göz içi merceği göze yerleştirilir. Kesi küçük olduğu
için dikiş genellikle konmaz. Fako ameliyatı küçük bir
kesiden yapılması, hastaların gündelik yaşantılarına
daha erken dönmelerini sağlaması, astigmat olasılığını
azaltması nedeniyle giderek daha fazla tercih edilen bir
yöntem olmuştur.
Bazı hastalarda merceğin üzerine konduğu arka
kapsülde zamanla ikincil bir opaklaşma ortaya çıkabilir
ve daha önce iyi olan görmede bozulma olabilir. Bu
durumda görmeyi tekrar iyileştirip opaklaşmayı ortadan
kaldırabilmek için YAG lazer adı verilen bir uygulama
yapılır. Bu işlem ameliyathaneye gerek kalmadan
5 saniye gibi kısa bir sürede muayene ortamında
tamamlanır.
SİZLER İÇİN VARIZ
Çıkardığımız mecmuamızla 4. kez sizlerle beraberiz.
Avrupagöz Grubu olarak süratli bir şekilde büyümekteyiz.
Bir yıl önce 7 göz hastanesi ve göz merkezinden ibaretken şu anda
8 ilimizde 14 göz hastanesi ve göz merkezimiz ile son teknolojiyi
kullanarak uzman kadromuzla sizlere hizmet vermekteyiz. Çok yakında
Trabzon, Malatya, Diyarbakır, Zonguldak, Erzurum ve İzmir'deki göz
hastanelerimizle büyümeye ve hizmet vermeye devam edeceğiz.
Ömer Kamil DOĞAN
[email protected]
Avrupagöz
Medikal Direktör
Sizlere sunduğumuz sağlık hizmetlerinin yanında meslektaşlarımızla
bilimsel toplantılar yapmaktayız. İstanbul da 3 bilimsel toplantı
gerçekleştirdik. 13 Eylül'de Elazığ ve çevre illerdeki meslektaşlarımızla
birlikte olacağız.
Avrupagöz Grubu olarak Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Ramazan
Burak Telli'nin desteği ile ulusal düzeyde bilimsel toplantılar yapmaya
başladık. 6 - 8 Haziran 2014 tarihlerinde KKTC Girne'de "Avrupagöz 1.
Oftalmoloji Günleri"ni gerçekleştirdik.
15 i Yavru Vatan'dan olmak üzere 125 meslektaşımızın katılımı ile üst
düzey bir bilimsel toplantı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda TOD Onursal
Başkanımız Prof. Dr. Sayın Demir Başar, "Oftalmolojinin Dünü, Bugünü
ve Yarını" konulu bir konferans verdi. Ayrıca üç ayrı oturumunda 11
meslektaşımız tarafından olgular sunulup katılımcı meslektaşlarımızla
tartışılmıştır.
Sağlık ve huzur dolu günler geçirmenizi dilerim.
20
21
MULTIFOKAL
GÖZ İÇİ MERCEĞİ (GİM)
Katarakt ameliyatlarında kullanılan merceğin
türüne göre adlandırılmış tedavi tekniğidir.
Hem yakını hem uzağı görmeyi sağlayan çok
odaklı göz içi mercekleridir. Bu mercek
kullanımında sağladığı avantajlarla hastalara
hem uzak görmede hem yakın görmede yüksek
kaliteye ulaşma imkânı sağlamıştır.
MULTIFOKAL GİM’İN ÜSTÜNLÜKLERİ
• Hemen hemen her derecede kırılma kusurunu tedavi
edebilme,
• Her derecede öngörülebilir sonuçlar,
• Görmenin hızlı düzelmesi,
• Korneada incelme, doku kaybı olmaması, yüksek optik
kalitesinin muhafazası,
MULTIFOKAL GİM KİMLERE UYGULANIR?
Katarakt ameliyatında takılan multifokal mercekler, özel
bir sebebi yoksa katarakt hastalarının büyük bir kısmına
uygulanabilir. Ayrıca genç yaşta kataraktı olmayan ancak
ileri derecede hipermetrop olan ya da yüksek miyopi
nedeniyle lazer olamayan, yakın gözlüklerinden erken
yaşta kurtulmak isteyen kişilere de uygulanabilir.
• Başarılı bir ameliyattan sonra hemen hemen hiç yan etki
olmaması,
• Gerekirse diğer refraktif ameliyatlarla birlikte
yapılabilmesi.
MULTIFOKAL GİM NASIL UYGULANIR?
Multifokal GİM yerleştirme tekniği tamamen bir katarakt
cerrahisidir. Standart katarakt ameliyatında ne yapılıyorsa
multifokal GİM cerrahisinde de aynı işlemler uygulanır.
Katarakt cerrahisinde hastanın gözü içinde bulunan doğal
mercek çıkartılarak yerine gözünün iç yapısına uygun ve
hastanın görmesini iyileştirecek bir mercek yerleştirilir.
Fakat bu cerrahide farklı olarak, standart (sadece
uzağı gösteren, yakın için gözlük gerektiren) bir mercek
yerleştirme yerine multifokal (yakını ve uzağı gösteren)
mercekler göz içine yerleştirilir.
Multifokal, çok odaklı, tasarımına bağlı olarak yakın-uzak
ve orta mesafeli diyebileceğimiz odaklama özelliğine sahip
merceklerdir. Katarakt ameliyatında takılan bu mercek
ömür boyu göz içinde kalmaktadır. AVRUPAGÖZ’ün
uzman hekimlerince, titizlikle uygulanan multifokal GİM
yerleştirilmesi; ortalama 10 dakika süren ameliyat süresi
ile dikiş konulmaksızın uygulanıp uzak ve yakın görme
problemine en sade ve basit şekilde çözüm bularak
hastanın görme becerisini iyileştirir.
22
23
Dönerci, kaynakçı, fırıncı gibi yüksek ısı ve ateş
karşısında çalışılan bazı meslek gruplarında ve
özellikle sıcak cam endüstrisinde çalışan işçilerde
yaşa bağlı olmaksızın çok daha erken yaşlarda
katarakt gelişebiliyor.
Prof. Dr. Dilaver Erşanlı
YÜKSEK ISI VE ATEŞ
ERKEN YAŞTA
KATARAKTA
NEDEN
OLUYOR
Isı ve ateş karşısında uzun süre bulunmaktan
dolayı, göz merceğindeki opaklaşma sonucu
katarakt oluşmaktadır. İlerlemiş kataraktta göz
merceğinde, sarı, kahverengi pigment kümelerinin
görülmesi çok sık karşılaşılan bir durumdur.
EN AZ 6 AYDA BİR DÜZENLİ BİR GÖZ
KONTROLÜNDEN GEÇİLMELİ
Katarakt ameliyatı sırasında göze yerleştirilecek merceğin
kalitesinin, kişinin yaşam kalitesini sürdürmesi açısından
çok önemlidir. Ameliyatla opaklaşan mercek alınır ve
yerine aynı kırıcılıkta ömür boyu göz içinde kalacak
yapay mercek yerleştirilir. Bu mercekler tek odaklı veya
çok odaklı olabilir. Burada çok odaklı (multifokal) mercek
tercih edilirse hastanın hem yakını hem uzağı iyi görmesi
sağlanır.
Özellikle ısı ve ateş karşısında çalışan kişilerin en az
İnsan göz merceğinin ıslak ağırlığının yüzde 33’ü
mükemmel protein dizilimlerinden oluşur. Genç insanlara
baktığımızda göz merceği proteinlerinin yüzde 90’ı
suda çözünen proteinlerden oluşur. Bu proteinlerden
en önemlisi olan alfa kristalin protein kompleksi kısmi
olarak sıcaklık nedeni ile bozulmuş ve miktarı artmış suda
erimeyen proteinlere bağlanarak opaklaşmayı başlatır. Bu
opaklaşma ışığın sinir tabakasına düşmesini engeller ve
bunun sonucunda görme keskinliği ve kalitesi bozulur.
6 ayda bir düzenli bir göz kontrolünden geçmeleri
gerekmektedir.
KATARAKT’IN
TEK ÇARESİ
AMELİYAT
İster yaşa bağlı isterse koşullar neticesinde gelişen
katarakt olsun, tek çaresi ameliyattır. Kataraktın ilaç ile
tedavisi yoktur, FAKO yöntemi ile yapılan ameliyatta
sertleşmiş yapı, ses dalgaları ile parçalanıp sıvı halde
dışarı alınır. Isı karşısında kişinin kataraktı çok daha erken
opaklaştığından, görme kalitesini ve düzeyini azalttığından
en uygun zamanda, geciktirilmeden alınması doğru
karardır.
24
25
8. Göz kası vücudunuzdaki en hızlı kastır. Bir göz kırpma
100 - 150 milisaniyede gerçekleşir ve bir saniyede 5 defa
göz kırpmak mümkündür.
9. Yaşlandıkça okuma gözlüğüne ihtiyaç duyarsınız.
Nüfusun yaklaşık %99'u için okuma gözlüğüne ihtiyaç
duyma yaşı 43 - 50 arasındadır. Çünkü göz lensleri
yaşlanmayla birlikte odaklanma kabiliyetini yavaş yavaş
kaybeder.
GÖZLERİMİZ
HAKKINDA
İLGİNÇ BİLGİLER
1. Göz renginiz değişebilir. İnsan gözü irisinde veya oküler
sıvı içerisinde mavi ve yeşil pigmentler her halükarda
bulunur. Bu sebeple bulunulan ortamın ışık koşullarına göre
özellikle açık renkli gözlerin rengi değişiklik gösterebilir.
Yani gözünüzün güneşli havada bal rengi veya ela olması
gerçekten olasıdır.
2. Gözleriniz mavi ise dünya üzerindeki mavi gözlü diğer
herhangi bir kişi ile ortak bir atanız var demektir. İlk mavi
gözlü insan bundan yaklaşık 6.000 ila 10.000 yıl önce
yaşadı, o tarihten önce herkes kahverengi gözlüydü.
3. Her gözde her biri ışığa duyarlı 107 milyon hücre bulunur.
Yedi milyon koni hücresi renkleri ve detayları görmenize,
100 milyon çubuk hücre de siyah ile beyazı ayırt etmenize
yardımcı olur. Yani esasen gözünüzdeki hücrelerin 10 da
birinden azı renkleri algılar.
26
4. 20/20 görüş = normal görüş. Bu sayı büyük oranda
kişiseldir ancak göz doktorları insanların harf tabelasını
20 feet (6 metre) mesafeden okumaları gerektiğini
belirlemişlerdir. Normal ışıklandırma koşulları altında bu
normaldir.
5. Görüntüyü ters çeviren bir gözlük takarsanız beyniniz bu
görüntüyü düzeltecektir. Nesneleri baş aşağı görüyor olsanız
bile, beyniniz buna önünde sonunda adapte olacak ve
nesneler gerçekte oldukları taraftaymış gibi hareket etmeye
başlayacaksınız.
6. Dakikada ortalama 17, günde 14.280 ve yılda 5,2 milyon
kere göz kırparsınız.
7. İnsan konuşurken, okurken olduğundan daha fazla göz
kırpar.
10. Göz lensleri herhangi bir kameranın lensinden daha
hızlıdır. Gözbebeğinin hemen arkasında baktığınız nesneye
odaklanan lens bulunur. Bir saniyeliğine bulunduğunuz
ortama göz gezdirin ve odaklandığınız çeşitli mesafeleri
düşünün. Bunu her yaptığınızda, göz lensleriniz siz
farkında olmadan odağının anlık olarak değiştirecektir.
11. Göz kırpmak, gözyaşını gözün tamamına dağıtarak
göz yüzeyindeki kirin temizlemesinde önemli rol oynar.
Önemli antibakteriyel özelliklere sahip olan gözyaşı, gözü
nemlendirmeye ve kayganlaştırmaya yardımcı olur.
12. Yaşlandığında herkes katarakt olur. Kataraktın,
yaşlandıkça saçların beyazlaması gibi normal bir şey
olduğunu düşünebilirsiniz, doğal gelişen bir durumdur.
İnsanlarda kataraktın ortaya çıkma yaşı ortalama 70'tir.
16. 20/20 görüş en iyi görüş değildir. Tipik harf testinde,
20/20 görüş alttan birinci satırdır. Onun altındaki satır çok
daha küçüktür ve bu satırı görebilirseniz bu sizin 20/16
görüşe sahip olduğunuz anlamına gelir. Kaydedilmiş en
iyi insan gözü görüşü 20/8'dir, yani bu normal insanların
8 feet (2.5 metre) mesafeden gördüğü şeyi, siz 20 feet (6
metre) mesafeden görebilirsiniz demektir.
17. Gözyaşı üç farklı bileşenden oluşur; yağ, mukus ve
tabii ki su. Eğer bu bileşenler doğru miktarlarda olmazsa
gözleriniz kuruyabilir. Bu tür bir kuruluğa tepki olarak
beyniniz daha fazla gözyaşı üretir.
18. Gözler hızlı iyileşir. Düzgün bir bakım ile gözün kornea
yırtığını onarması sadece 48 saat sürecektir.
19. Yenidoğanlar gözyaşı üretmez. Bağırarak ağlamalarına
karşın, bebeklerde 4-13 haftalık oluncaya kadar gözyaşı
olmaz.
20. Henüz göz küresi nakli yapılamamaktadır. Göz ile
beyin arasındaki bağlantıyı sağlayan optik sinir herhangi
bir müdahaleye karşı son derece hassastır.
21. Ortalama bir göz küresi 2,25 cm çapında ve 7 gr
ağırlığındadır.
13. Diyabet sıklıkla ilk olarak göz muayenesinde teşhis
edilir. Tip 2 diyabet hastaları genellikle semptom
göstermezler, yani bu hastalığı taşıdıklarını bilmezler. Bu
tip diyabet normal olarak göz muayenesi sırasında, gözün
arkasında kanayan küçük damarların görünmesiyle ortaya
çıkar.
14. Gözlerinizle değil, beyninizle görürsünüz. Bunu zaten
bildiğinizi söyleyebilirsiniz, ancak çoğu zaman bulanık
veya az görme gözün kendisinden kaynaklanmaz. Beynin
görme korteksinde bir şeylerin yanlış gittiğinin işaretidir.
15. Gözleriniz kör noktalara adapte olabilir. Glokom gibi
belli başlı göz sorunları görüşünüzde kör noktaların ortaya
çıkmasına sebep olabilir. Tıpkı ters çevrilmiş görüntüye
alışmanız gibi beyniniz boşlukları doldurarak kör noktalara
adapte olmanızı sağlar.
22. İki gözü de doğuştan farklı renklerde olan kişileri
tanımlamak için kullanılan terime heterokrom adı verilir.
23. Vücuttaki tüm kaslar göz önünde bulundurulduğunda
göz kasları en aktif olanlardır.
24. Tam olarak işlevsel olmak için gözleriniz iki milyondan
fazla çalışır kısımdan oluşmuştur.
25. Köpekbalığı korneaları insan gözü korneasına
son derece benzerdir. Bu benzerlikten dolayı göz
ameliyatlarında nakil için kullanılır.
27
Antidepresan ve kortizon kullanan hastalarda
göz kuruluğuna bağlı olarak kirpik dibi iltihabı
oluşabiliyor. Bu tür ilaçları kullanan hastaların
düzenli göz muayenesinden geçmeleri önem arz
etmektedir. Düzenli kontroller sayesinde hastalığa
erken dönemde müdahale edilerek oluşabilecek
kirpik dibi iltihabının önüne geçilebilir.
Op. Dr. Azat Alınak
Yağlı ciltlere sahip kişilerde kirpik diplerinde
gözyaşının yapılmasına neden olan bezlerin
ağızlarının tıkanması ile beraber göz kapağında
tıkanmaya bağlı şişlikler oluşabilir. Kirpik dibi
iltihapları erken dönemde teşhis ve tedavi
edilmediklerinde gözde ciddi sağlık sorunlarına
yol açabilir.
Göz kapağının nemli ve yağlı yapısı, normal şartlarda
da burada zararsız bir takım bakterilerin yaşamasına
olanak sağlayabilir. Ancak bazı durumlarda bu bakteriler
çoğalarak enfeksiyona neden olabilir. Diğer taraftan
bağışıklık sisteminin zayıflaması, kirpik dibindeki yağ
hücrelerinin aşırı yağ salgılaması, sigara dumanı,
bir takım ilaçlar, kimyasal maddeler, viral etkenler,
antidepresan ve kortizon gibi bir takım alerjik maddeler
kirpik dibi iltihabının gelişmesine neden olan bazı
etmenlerdir.
Tedaviye başlanmazsa yayılan enfeksiyon kirpiklerin
dökülmesine neden olur.
• Çabuk enfekte olabilen kirpik diplerimizi kirpik dibi
iltihabından korumak için öncelikle temizliğine dikkat
etmemiz gerekir. Kişisel hijyen ve kirpik diplerinin
temizliği çok önemlidir. Aynı zamanda gözlerimizle sık
sık temas halinde olan ellerimizin de temizliğine dikkat
etmeliyiz.
Her gün gece yatmadan önce bir pamuk yardımıyla
kirpik diplerimizi bebek şampuanı ile temizlemeliyiz.
Böylece gün boyu gözlerimize yapışan toz ve
kirpiklerimizde kalan makyaj kalıntılarından kurtulmuş
oluruz.
Blefaritin tedavisinde; bebek şampuanı ile kirpik diplerini
temizleyerek sıcak su ile durulamak, antibiyotikli ve
kortizonlu damlalar, suni gözyaşı damlaları, antibiyotikli
haplar kullanılmaktadır. Kirpik dibi iltihabının tedavisinde
dikkatli ve özenli davranılmadığı takdirde hafif vakaları
bile tedavi etmenin son derece güçleşebilir ve tedaviden
sonra aynı şikâyetlerin baş gösterebilir, bu sebeple
erken teşhis ve tedavi oldukça önem arz etmektedir.
Kirpik dibi iltihabı genellikle ergenlik döneminde
başlayarak uzun yıllar devam edebilir. Bu durum
hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir
durumdur. Kronik bir problem olan blefarit tedavi
edilmediğinde kirpiklerin içe dönmesine, kirpiklerde
beyazlama, konjonktivit, korneada kuru noktalar,
arpacık ve şalazyon denen sert yağ kistleri oluşabilir.
Kirpik dibi iltihabının en sık görülen belirtilerini ve
korunma yöntemlerini şu şekilde sıralanabilir:
ANTİDEPRESAN VE KORTİZON KULLANANLAR
GÖZ SAĞLIĞINIZA DİKKAT!
28
• Göz kapaklarında kızarıklık ve şişlik, kirpik
diplerinde kabuklanmadır. Bu kabuklar kalınlaştıkça
oluşan çapaklar sabahları göz kapaklarının birbirine
yapışmasına neden olur. Tedavi edilmediği takdirde
bu durum daha da kötüye gider ve gözün diğer
bölümlerine yayılarak daha ciddi durumun oluşmasına
neden olur.
29
GÖZ YARALANMALARINA KARŞI
ALINABİLECEK
ÖNLEMLER
Göz yaralanmaları ‘önlenebilir’ sorunlardandır. Bu tür
patlayıcı maddeleri mutlaka kullanmak gerekiyorsa
alınabilecek tedbirler şu şekilde sıralanabilir:
• Patlayıcı maddeleri kapalı yerlerde kullanmayınız.
Duvarlara çarpan fişekler geri gelerek gözü yaralar. Bu
tür fişekleri yalnızca açık alanlarda kullanmalısınız.
• Şişenin ucunu kesinlikle şaka olsun diye
arkadaşlarınıza doğru çevirmeyin veya kendi gözünüze
doğru tutmayın.
• Şişenin ucunu yakın bir duvara çevirmeyin.
Çünkü duvardan çarpan tıpa geriye dönerek göze
gelebilir.
ÇAM AĞAÇLARI MASUM OLMAYABİLİR!
• Patlayıcı fişekleri, torpilleri cam şişelerin içine
koymayınız. Kırılan camlar saçılarak gözde ağır
yaralanmalara neden olur.
• Kısa fitilli (bozuk) fişek ve maytapları kullanmayınız.
Daha elden atmaya fırsat vermeden patlama olacağı
için ağır göz yaralanmaları oluşabilir.
• Havai fişekleri yakmadan önce koruyucu gözlük
takılması, havai fişeklerden kaynaklanan bazı
yaralanmaları önleyebilir.
• Bu nedenle bu tür fişekleri kullanmadan önce
kullanma kılavuzunu mutlaka okumanız ve yazılanları
harfiyen uygulamanız gerekmektedir. Havai fişekler birer
oyuncak değildir!
Sıkça görülen ve uzun süren rahatsızlıklara neden
olan bir yaralanma çeşidi de çam ağaçlarının iğne
yapraklarının göze değmesi ile oluşur. Çam ağacını
taşırken, yerleştirirken veya yanından geçerken, yaz
aylarında piknik alanlarında yüze ve göze çarpmalar
olabilmektedir. İğne gibi olan çam yaprakları da bu
sırada gözün saydam tabakasını çizer. Ayrıca çam
ağacının reçinesi de göze temas ettiği takdirde uzun
süre iyileşmeyen sık tekrarlayan sıyrıklar (erozyonlar)
olabilir.
Acil göz yaralanmalarına neden olabilecek diğer risklere
karşı alınabilecek tedbirleri şu şekilde sıralanabilir:
• Çocuklara sivri ve keskin cisimler kullanırken nasıl
dikkat edeceklerinin öğretilmesi gerekmektedir,
ŞAMPANYALI KUTLAMALARA DİKKAT!
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan düğün, nişan gibi özel günlerde ve kutlamalarda, dikkatsiz ve
tedbirsiz davranışlar çeşitli göz yaralanmalarını tetikliyor. Bu duruma en çok patlayıcı maddeler, şampanya
şişesi kapakları ve çam ağacının iğne yaprakları neden olabiliyor.
Düğün, nişan, sünnet, kına gecesi, asker uğurlama gibi özel günlerde ve kutlamalarda, havai fişeklerin
kullanımına bağlı olarak, çeşitli göz yaralanmalarıyla karşı karşıya kalınıyor. Özellikle fişek, maytap, torpil,
roket gibi tehlikeli patlayıcı maddeler, ciddi derecede göz yaralanmalarına sebebiyet veriyor.
Havai fişekler birer oyuncak değil!
Görme kaybına kadar götüren en kötü yaralanmalar, tehlike arz eden patlayıcı maddelerle olmaktadır. Havai
fişeklerin kullanımına bağlı olarak göz, vücudun en sık yaralanan bölümüdür. Özellikle çocuklar, daha küçük
yaşlarda görme engeli ile karşı karşıya kalmaktadır.
30
Diğer bir ağır göz yaralanması çeşidi de, köpüklü şarap
veya şampanya şişesini açarken aniden büyük bir güçle
fırlayan mantarın veya tıpanın göze çarpması ile oluşan
göz yaralanmalarıdır. Bu durum gözde ağır kanamalar,
göz bebeğinin yuvarlaklığını kaybetmesi, göz merceğinin
yerinden oynaması, ağ tabakanın yırtılması gibi ağır
kalıcı hasarlara neden olabilir. Şampanya ve şarap
şişesini açarken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi
gerekmektedir:
• Bu tür şişeleri açarken şişenin ucunu odada hiç
kimsenin olmadığı bir yöne eğik olarak çevirin veya
şişenin tıpasını açarken üstününe bir havlu kapatın ki
tıpa fırlamasın.
• Kaynak gibi güçlü bir ışık kaynağına korumasız
bakılmaması mutlaka koruyucu bir gözlük kullanılmalıdır,
• En fazla göz yaralanmalarına neden olan trafik
kazalarına karşı önlem almak için araçlarda mutlaka
emniyet kemeri takılmalıdır,
• Herhangi bir kimyasal madde göze temas ettiğinde
gözü bir an önce bol ve temiz su ile yıkanmalıdır.
Göz yaralanmalarında kalıcı hasara yol açan en önemli
nedenler; hasta çocuksa olayın geç fark edilmesi,
işyerinde veya evlerde tedavinin doktora gidilmeden
yapılmaya çalışılması ve ihmal edilmesi, en önemlisi de
yaralanmanın şiddetidir.
Tüm bu önlemlere rağmen gözde bir yaralanma söz
konusu ise, sabahı beklemeden acil olarak bir doktora
başvurulması gerekmektedir.
31
Havana
Seyahat
Tarihi ve doğası ile dünyanın en ilginç yerlerinden biri olan
Küba’nın en büyük şehri olan Havana aynı zamanda ülkenin
de başkentidir. 1515 yılında keşfedilen Havana, Avrupalılar
tarafından bulunan en eski şehirdir. Ticari liman özelliği
taşıyan bu şehir tarihin belli zamanlarında korsan saldırılarına
maruz kalmış şehrin ve ticaretin korunması için İspanyollar
tarafından şehre birçok kale yapılmıştır.
1930 larda Küba turizmine katkıda bulunmak için şehre çok
sayıda lüks otel, casino ve gece kulüpleri inşaa edilmiştir.
Şehirde mimarı 16. yy. da kaleler üzerine yoğunlaşırken 17.
yy. da taş binaların yapımına önem verilmiştir. 18. yy. da
yapılan binaların çoğu barok tarzında yapılmış, ancak 19.
yy. ile birlikte binalarda neoklasik tarzın etkileri görülmüştür.
1950’ler ile birlikte şehirde gökdelenlerin yapılmasına
başlanmış, 1959’dan sonra sosyalist dönemin başlamasıyla
gökdelenler yerini prefabrike çirkin binalara bırakmıştır.
KÜBA
Paranın mutluluk olmadığını tüm dünyaya ispatlayan,
yaşam renkleri ve hayattan aldıkları keyifle ütopik olabilmeyi başaran
bir Karayip adası...
Küba 11 milyonu aşkın nüfusu, Karayipler'in en geniş yüzölçümü ve en kalabalık
nüfusu ile bilinen bir ülkedir. Tropikal bir iklime sahip olan ada,1232.5 km uzunluğu ile
yeryüzündeki en büyük 13. adadır.
32
Ordu Meydanı, ilk kurulduğunda kilise meydanı olarak
anılmış olan bugünkü Havana’nın ilk kurulan meydanıdır.
Meydanın girişinde Castillo de la Real Fuerza bulunmaktadır.
Meydanın kuzeydoğusunda yer alan El Templete ise şehrin
kuruluşunun anısına inşa edilmiştir. El Templete’nin hemen
yanında Santa Isabel Oteli yer alıyor. Zamanında Santovenia
Kontu’nun malikânesi olan bu otel bir çok ünlüyü misafir
etmiştir. Palacio de los Capitanes Generales adı verilen
İspanyol Vali’nin Sarayı, 1968’den bu güne Havana Şehir
Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müzede 18. ve 19. yy. da
Havana’da yaşayan üst kesim insanların hayatını, dönemin
silahlarını, arabalarını, kısacası önemli bir tarih kesitini görmek
mümkündür.
Küba’nın babası olarak nitelendirilen Cespedes’in anıtı da
Ordu Meydanı’nda yer almaktadır. Havana’nın en eski ikinci
meydanı olan San Francisco de Asis Meydanı, konumu
sayesinde kurulduğu günden beri ticaretin merkezi olmuştur.
Meydanın ortasındaki Fuente de los Loenes (Aslanlar
Çeşmesi) 1836’da İtalyan heykeltıraş Guiseppe Goggini
tarafından Elhamra Sarayı’ndaki Aslanlı Çeşme’nin kopyası
olarak yapılmıştır.
33
Cienfuegos
tesi ersite.
i
s
r
e
v
Üni
ilk üniv
an
na
Havaski kentte bulun a taşınmıştır.
Aynı isimli eyaletin başkenti olan bu şehir, iyi korunmuş tarihi
bir merkeze ve Karaip Denizi’ndeki en güzel kumsallardan
birine sahip olan liman şehridir.
Koloni Dönemi’nde verilen “Güneyin İncisi” ismini de bu
kumsalı sayesinde almıştır. Şehir, Neo-Klasik dönemin tipik
geometrik düzenine göre kurulmuştur.
ın
’de e
keli
binas
1728
er hey
t
ünkü
a
g
u
M
b
a
ları
’de
bir Alm
oyduk
1902
k
e
d
e
n
ğ
ürürlü
ın önü
lkenin
Binan
1’de y
6
9
var. Ü
1
i
.
r
ğ
li
o
r
y
e
u
eferb
iliyor.
bulun
zma s
zma b
a
a
y
y
a
a
okum
i okum
%95’
ık
ş
la
yak
Havana’nın en eski üçüncü meydanı olan Plaza Vieja (Eski
Meydan), ilk yapıldığında Plaza Nueva (Yeni Meydan) olarak
adlandırılmış ve önceleri balolar, at yarışları, boğa güreşleri
gibi sosyal etkinlikler için kullanılmıştır. 1835’te Havana’nın
açık pazarı buraya taşındığı için var olan atmosferi
değişmiştir. Diktatör Batista döneminde (1952) meydanın
ortasına bir amfi tiyatro altına da otopark yapılmıştır.
1982'de UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'ne aldığı
bölge; 2000 yılından itibaren restore edilmeye başlanmıştır.
Bir süre Bataklık Meydanı olarak da anılan Plaza de
Catedral de San Kristobal (Katedral Meydanı), 1632’de
plaza olarak tanımlanıp sit alanı ilan edilmiştir. Meydanda
bulunan katedralin Kristof Colomb anısına yapıldığı, hatta
kemiklerinin İspanya’ya gönderilmeden önce burada
muhafaza edildiği söylenmektedir.
1926’da yapımı tamamlanan Capitolio, Amerika’da
bulunan Capitol’un bir minyatürü gibidir. Neoklasik bir
tarzda inşa edilen bina 1959’a kadar hükûmet binası olarak
kullanılmıştır. Günümüzde Bilim, Teknoloji ve Çevre Bakanlığı
binası olarak kullanılan Capitolio, ülkeye gelen turistler için
turlara açıktır. Havana’da yaşayan yabancıların bulunduğu
Miramar Bölgesi, devrimden önce Batista ve yandaşları
ile Amerikan iş adamlarının oturduğu aynı zamanda
büyükelçiliklerin de yer aldığı zengin bir bölgedir.
34
Devrim Meydanı, Ulusal Tiyatro, üzerinde Che’nin rölyefi
olan İçisleri Bakanlığı, İletişim Bakanlığı, Milli Kütüphane,
Savunma Bakanlığı ve Jose Marti heykeli ile çevrilidir. 1
Mayıs ve 26 Temmuz gibi özel günlerde toplu gösteriler için
kullanılır.
Santa Clara
Trinidad
Tipik Küba taşra yerleşimlerinin özelliklerini taşıyan
kentteki en önemli sanayi, Che Guevara zamanında
kurulmuş ve ev gereçleri üreten INPUD fabrikasıdır.
Kentin merkezi, adını 1898’de burada ölen bir
vatanseverden alan Plaza Vidal Meydanı oluşturuyor.
Meydanın kuzeyinde Caridad Tiyatrosu, kuzeydoğu
köşesinde Dekoratif Sanat Müzesi (Burada Koloni
döneminin zengin ailelerinin eşyaları sergilenmektedir.)
ve doğusunda 1922’de yapılmış, iki sıra İon tarzı
sütunla çevrili Belediye Sarayı bulunuyor.
Küba’nın Koloni Dönemi kimliğini en iyi şekilde koruyabilmiş
Trinidad, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.
Sokakları, mavi, yeşil, kırmızı, sarı boyalı evlerle doludur.
İlk yerleşim 1513’de, Diego Velasquez’in adamlarınca
kurulmuştur. Kent, şeker kamışı üretiminin patlamasıyla
gelişmiş, Afrika ve Avrupa’dan pek çok zengin buraya
gelmiştir. Günümüzde de Küba’da turistlerin en çok rağbet
ettikleri yer Trinidad'tır.
Bu şehirdeki iki meydan önemli; Cespedes ve Plaza Mayor.
Plaza Mayor, UNESCO’nun koruması altındadır. Buradaki
Museo Romantico görülmesi gereken yerlerden biridir. Şeker
ticaretinden zengin olan Brunet Ailesi için 1808 yılında yapılan
bu binada, harika bir mobilya koleksiyonu vardır. Plaza
Mayor’un çevresinde Trinidad Kilisesi (yapımı 1620, 1812’de
restore edilmiş), Mimarlık Müzesi, Sanat Galerisi ve Arkeoloji
Müzesi yer almaktadır. Tarih Müzesi ve Karşı Devrimcilerle
Mücadele Müzesi de meydana yakın bir mesafededir.
35
Santiago de Cuba
Santiago de Cuba, 1589 da hükümetin Havana’ya
taşınmasına kadar Küba’nın başkenti olarak hizmet
vermiştir. Küba’nın ikinci büyük kenti olan Santiago
de Cuba’nın büyük Küba Devrimi’nde yeri oldukça
önemlidir. 1 Ocak 1959'da Fidel Castro, devrimi bu şehir
merkezinde yaptığı balkon konuşmasında ilan etmiştir.
Ülke edebiyatının önemli isimlerinden biri olan, şair Jose
Maria Heredia da burada yaşamıştır.
Santiago de Cuba şehrinde yer alan Moncado Kışlası,
ünlü 26 Temmuz 1953 saldırısının başlıca hedefi olmuştur.
Binanın dış yüzünde, saldırı sırasında bombaların
meydana getirdiği delikler Batista’nın adamları tarafından
doldurulmuş ve daha sonra bu delikler özgün fotoğraflar
esas alınarak restorasyon çalışmaları sırasında tekrar
açılmıştır. İçeride yer alan müzede saldırının nedenleri ve
sonrası hakkında çok sayıda doküman bulunmaktadır.
Santiago kentinin merkezinde 1868 savaşının
kahramanlarından Carlos Manuel de Cespedes Parkı
bulunmaktadır. Alana hakim olan en önemli bina Katedral,
ilk olarak 1516 da yapılmış daha sonra birkaç defa
felaketlere uğrayarak hasar görmüş ve bir öncekinden
daha büyük olarak yeniden yapılmıştır. Bugünkü yapısı
1922 de tamamlanan katedralin iç mekan süslemeleri bu
yy.ın ilk yarısına aittir.
36
Miguel Mataramos Kültür Evi ve neoklasik tarzdaki
belediye binası (1 ocak 1959 gecesi Fidel Castro
halka buradan seslenmiştir.) bu meydanın diğer önemli
yapılarındandır.
Pinar del Rio
Adanın en batı ucunda bulunan Pinar Del Rio, Küba'nın
en etkileyici manzaralarına sahip eyaletidir. Bu bölge,
kilometrelerce uzanan mağaraları ve mağara resimleri
ile ünlüdür. Pinar del Rio, geçimini büyük ölçüde
tarımdan kazanır. En büyük sanayisi ise Matahambra
bakır madenlerine dayalıdır. Ayrıca burası Küba'nın
simgesi olan ve guajiro denilen, at sırtında dolaşan,
bıyıklı, hasır şapkalı, dişleri arasında tütün parçası
çiğneyen köylülerin yurdudur.
Pinar del Rio'da 27 km uzunlukta olağanüstü
güzelliğe sahip Vinales Vadisi uzanmaktadır. Sierra
de los Organos ile Sierra del Rosario sıradağlarının
oluşturduğu bu vadide çok miktarda fosil bulunmakta
ve bu jeolojik bölgenin tarihi 150 milyon yıl öncesine
dek uzanmaktadır. Vadinin diğer bir özelliği de
mağaralarıdır. Santo Tomas ve Los Portales en ünlüleri
olup kilometrelerce uzanan bu mağaralarda yer altı
nehirleri ve kör mağara balıklarının yaşadığı yer altı
havuzları bulunmaktadır.
Vadide bulunan ve günümüzde ulusal müze haline
getirilmiş Vinales, kentin bölgedeki tek yerleşim yeridir.
Ana caddesinin iki yanında 1875-1910 arasında
yapılmış tek katlı, kiremit çatılı ve sütunlu verandaları
olan çok güzel evler sıralanmaktadır.
Varadero
Varadero, Matanzas bölgesinde yer alan bir tatil
beldesi olup Karayipler'de bulunan en büyük tatil
beldelerinden birisidir. Varadero aynı zamanda “Playa
Azul” olarak da bilinir, anlamı İspanyolca' da "Mavi
Kumsal" demektir. Varadero oldukça turistik bir bölge
olup 20 kilometreden uzun bembeyaz bir kumsala
sahiptir.
Küba'ya ait bilgiler
• UNESCO’nun araştırmasına göre dünya üzerinde en
çok görülmek istenen ülke Küba’dır.
• Ülkede 60 bin tane en yenisi 1959 model Amerikan
arabası bulunmaktadır. Tamircinin olmadığı ülkede tamir
işi babalar tarafından oğullarına öğretilmektedir.
• En ünlü içecekleri Pina Colada ve Mojito’dur.
• Bir puro, tohumunun atılmasından dumanının çıkışına
kadar 136 işlemden geçirilmektedir. Puro fabrikalarının
en büyük özellikleri ustabaşlarının işçilere mesai
bitimine kadar kitap ve gazete okumasıdır. İnsanlar
çalışırken bile eğitilmektedirler.
devletin desteklediği yerlerde geçmektedir. Cuc ise
turistler tarafından kullanılmakta ve fiyatları devlet
belirlemektedir.
• Küba’da kahvaltı genelde tropikal meyveler, meyve
suları, şarküteri ürünleri, peynir ve yumurtadan
oluşmaktadır. Ülkede zeytin bulunmamaktadır. Bunlar
dışında otellerde ve pastanelerde bulunabilecek kek ve
çöreklerde kahvaltı alternatiflerindendir.
• ABD ambargosundan dolayı hiçbir ülke Amerika’dan
izin almadan Küba ile alışveriş yapamamaktadır.
• Bir ada ülkesi olan Küba’da deniz
mahsüllerine sıkça rastlanmaktadır.
İstakoz, karides gibi kabuklu deniz
mahsülleri ve balık oldukça bol ve
ucuzdur. Restaurantlarda genellikle
üç seçenek bulunmaktadır.
Bunlar; tavuk, balık ve istakozdur.
• Amerikan ambargosundan sonra en büyük darbeyi
ilaç sektöründen yemişlerdir. İlaç üretimi önemli olan
ülke, mecbur kalınca bu konuda kendini geliştirerek
çok başarılı sonuçlar elde etmiştir. Hatta dünyanın en iyi
tansiyon düşürücü ilacı Küba tarafından üretilmektedir.
• Baklagiller Küba mutfağında
önemli bir yer kaplamaktadır.
Paella adı verilen pilavları oldukça
ünlüdür. İçerisinde karides, midye ve
tavuk eti bulunmaktadır.
• Tıp eğitiminin büyük önem arz ettiği ülkede herkes
bedava sağlık hizmetlerinden yararlanabilmektedir.
• Küba; dış borcu, bankası ve borsası bulunmayan bir
ülkedir.
• Küba’da iki tip otel işletmesi bulunmaktadır.
Birincisi; otelin tamamı devletin ve buradaki personelin
tamamı devlet memuru olarak çalışmaktadır.
İkincisi; otelin %51 i devletin %49 u İspanyollar’ındır.
• Havana’da deniz kenarında yer alan bir parkta
Atatürk büstü bulunmaktadır.
• Taksilerin %95 i devlete aittir. Taksilerin benzin
giderlerini de devlet karşılamaktadır.
• Küba’nın para birimi Peso’dur. Bu para birimi sadece
37
Op. Dr. Hasan Oğuzhan
Yaz aylarının
vazgeçilmez
eğlencesi
havuzlara dikkat!
Sıcak yaz günlerinin vazgeçilmezi havuzlar, hijyen kuralları
ihmal edildiği taktirde gözde ciddi enfeksiyonlara ve
tehlikelere yol açabilmektedir. Hijyenik olmayan şartlarda
hizmet veren havuzların neden olduğu mikrobik göz
hastalıklarının görülme oranı yaz aylarının gelişi ile birlikte
en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Havuzlardaki kirli veya
fazla klorlu su kırmızı göz sendromuna yol açarak göz
sağlığımızı tehdit etmektedir. Kırmızı göz sendromu,
yüksek klora bağlı olarak kornea epitel problemlerinden,
diğer dezenfektanların gözde oluşturduğu alerjik
reaksiyonlardan ya da mikroorganizmalara bağlı infeksiyöz
iltihaplanmalardan dolayı oluşmaktadır.
gelebilmektedir. Keratit özellikle lens kullananlarda daha
sık gelişir. Havuza lensle girmek riski ileri derecede
arttırır. Görmeyi daha çok tehdit eden durum keratit
adını verdiğimiz saydam tabaka infeksiyonudur. Klora
bağlı kornea problemleri için havuzdan çıkar çıkmaz suni
gözyaşı damlaları damlatılması yeterli olur. Bu damlalar,
kloru seyrelterek gözün nemlenmesi sağlar. İnfeksiyöz
iltihaplanmalarda ise bir göz hekimine başvurmak gerekir.
Böyle bir durumda ileri derecede çapaklanma ve yapışkan
bir sekresyon, yoğun ödemle gözlenir.
Deniz suyu da gözlerde kızarıklığa yol açmaktadır ancak
havuzlar göz enfeksiyonları için daha büyük bir risk
taşımaktadır. Denize girilen bölgenin temizliği büyük önem
taşımaktadır. Denize mutlaka temizliği ölçülmüş ve güvenilir
olarak belirlenmiş mekanlarda girilmelidir.
Havuzlar birçok insanın içine girmesi sonucu infekte
olabilmektedir. Göz sağlığı için büyük tehlike arz eden
infekte olmuş havuz suları görme engeli yaratacak kadar
ağır göz hastalıklarına neden olabilmektedir.
HAVUZLARA DİKKAT!
38
Kullanılan klor miktarı yetersiz olur veya havuzlar iyi
temizlenmezse mikroorganizmaların üremesi için uygun
bir ortam yaratılmış olur. Bunun sonucu özellikle gözlerde,
havuz konjonktiviti denilen havuzdaki mikroorganizmalara
bağlı infeksiyöz göz nezlesi ortaya çıkar. Konjonktivit,
gözün beyaz tabakasını ve göz kapaklarının iç yüzeyini
döşeyen ince, saydam bir tabaka olan konjonktivanın
iltihaplanmasıdır. Alerjik tipteki konjonktivitlerde en belirgin
şikayet kaşıntı ve kızarıklıktır. İnfeksiyöz konjonktivitlerde
ise, hasta daha çok çapaklanmadan şikayet eder. Özellikle
çocuklar havuz konjonktivitine daha eğilimli olmaktadırlar.
Bazı durumlarda gözün saydam tabakası olan korneada
da keratit adını verdiğimiz infeksiyon gelişebilir.
Bu durum konjonktivit tedavi edilmediğinde veya yüksek
klora bağlı kornea epitelinin tahrip olarak doğal bariyerin
bozulması sonucu kornea tutulumu gelişerek de meydana
39
PETEK GÖZ
AVRUPAGÖZ
KÜTAHYA VE ISPARTA ŞUBELERİYLE
HİZMETE AÇILIYOR!
Bilim dünyasında yeni buluşlar ve gelişmeler devam ediyor.
Meyve sineğinden esinlenerek panoramik görüş sağlayan
yapay “Petek Göz” geliştirilerek, oldukça başarılı bir buluşa
imza atılmıştır.
Avrupalı Bilim adamları, sinekler ve benzer hayvanları hızlı
hareket etmelerini yakalama özelliğin ilk kez yapay göze
aktararak bu konuda büyük bir başarı elde edilmiştir.
Bilimsel bir dergi tarafından yapılan araştırmada bilim
adamlarının, meyve sineklerinin gözünü örnek alarak
geliştirilen, “Curvace” adı verilen prototipin, çevredeki
farklı ışıkları çabuk ve doğru algılamada çok başarılı olması
ve yüksek çözünürlükte görüş sağlaması bu gelişmenin
dünya çapında büyük bir başarı kazanmasını sağlamıştır.
Geliştirilen yapay gözün, hızın daha yüksek olduğu
40
karada veya havada ani çarpışmaları engellemede, 3D
özelliği olarak kullanılabilineceği söylenmektedir ve bu
alandan da önemli sayılacak birçok ciddi çarpışmaların da
önüne geçerek oldukça fayda sağlaması beklenmektedir.
Araştırmacıları, 360 derecelik görüş elde etmek için 2
yapay gözün sırt sırta yerleştirilmesinin yeterli olacağını ve
bu konuda da görüş mesafesi olarak büyük ölçüde etkili
olacağı bilinmektedir. Yapay göz sayesinde çok daha hızlı
olan ortamlarda fark edememe algısı yüzünden meydana
gelen çarpışmalar ciddi derecede önemlidir.
ISPARTA
2 Ağustos 2014 Cumartesi
KÜTAHYA
23 Ağustos 2014 Cumartesi
Hastanelerimizin açılışında siz değerli halkımızı
aramızda görmekten mutluluk duyarız.
Avrupalı bilim adamlarının, meyve sineklerinin hızlı
gözlerinden yola çıkarak geliştirdikleri yapay göz ani
çarpışmaların önüne geçmede büyük fayda sağlayacaktır.
41
ÜÇ BOYUTLU YAZICIYLA
GÖZ HÜCRESİ
KOPYALANDI
İngiliz bilim adamları, gözden alınan hücreleri üç
boyutlu yazıcı yardımıyla kopyalamayı başardı.
Hayvanlar üzerinde üç boyutlu yazıcı ile yaptıkları
deneyler sonucunda göz yapısına yakın kopya
hücreler üretmeyi başaran bilim adamlarının
çalışması bilimsel dergide yayımlandı.
BBC’nin internet sayfasında yer alan haberde,
Profesör Keith Martin ve Dr. Barbara Lorber
başkanlığında Cambridge Üniversitesi’nden bilim
adamlarınca yapılan bilimsel çalışmanın, gözünün
retina tabakası zarar görmüş kişilerin tedavisinde
kullanılabileceği bildirildi. Araştırmacılar, üç boyutlu
yazıcıyla kopyalanan hücrelerin tıp dünyasında çığır
açacak nitelikte bir buluş olmasına karşın henüz
insanlar üzerinde deneme aşamasına gelmediğini
belirtti. Bu şekilde kopyalanan hücrelerin erişkin
farelerin retinalarındaki gangliyon ve glia hücreleriyle
uyumlu olduğunu kaydeden araştırmacılar, bu
hücrelerin gözün içindeki uyarıları beynin belli bir
bölgesine ilettiğini bildirdi. Araştırmacılar, yeni
teknolojiyle kopyalanan bu hücrelerin yerleştirildikleri
bölgedeki sinir hücrelerince desteklendiğini ve
hayatta kalmayı sürdürdüğüne işaret etti.
Görme bozukluğuyla ilgili birçok sorun, gözdeki
görme işlevini yerine getirmede kritik önemi olan
retina tabakasındaki sinir hücrelerinin kaybından
kaynaklanıyor. Elektronik retina implantı umut verici
bir gelişme olarak yorumlansa da uzmanlar bu
çalışmanın insan üzerinde uygulama aşamasında
olmadığına dikkati çekiyor. Ancak araştırma
ekibinde yer alan Clara Eaglen, bu çalışma
sonucunda elde edilecek en küçük bir umut ışığının
bile insanlar için büyük bir değişikliğe kapı
aralayabileceğini belirtti.
42
43
Bizden Haberler
i
r
e
l
h
i
c
r
e
T
ilk
AVRUPAGÖZ
AVRUPAGÖZ hızla bir dünya markası olma yolunda
ilerlerken iş, sanat ve spor dünyasının ünlü isimlerinin de
ilk tercihi olmaya devam ediyor.
44
Göz sağlığı hizmeti almak için AVRUPAGÖZ’ü
tercih edenler kervanına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ın eşi
Aydın Denktaş ve kızları Değer Denktaş, Ender Denktaş,
ses sanatçısı Linet ve Yusuf Güney’de AVRUPAGÖZ Küçükçekmece şubemizde göz kontrolünden geçtiler.
Ses sanatçısı Linet ise annesinin göz sorunu
için AVRUPAGÖZ’ü tercih etti. Linet “Sağlık
hizmeti aldığınız kuruma ve onu sunan hekime
güvenmeniz lazım AVRUPAGÖZ bizi evimizde
ki gibi rahat ettirdi.” dedi.
Aydın Denktaş ve kızları göz kontrolünden geçtikten sonra “AVRUPAGÖZ adını adada çok yakın dostlarımızdan
duymuştuk, memnuniyetlerini o kadar çok anlattılar ki Türkiye’ye gelir gelmez randevumuzu aldık ve kontrollerimizi
yaptırdık. Başta Ramazan Burak Telli olmak üzere bizden yakın ilgisini esirgemeyen bütün AVRUPAGÖZ ailesine teşekkür
ederiz.” dedi.
AVRUPAGÖZ’ün müdavimleri arasında yer
alan Yusuf Güney ise “Burası benim yuvam
gibi ilk tanışmam kendi göz sağlığım ile
ilgili oldu sonrasında bu konuda yardıma
ihtiyacı olan bütün dostlarımı AVRUPAGÖZ
ile tanıştırdım, her zaman söylüyorum önce
görmek lazım.” dedi.
45
Bizden Haberler
DOĞDUĞU
TOPRAKLARDA
BAŞARI HİKAYESİNİ
ANLATTI
46
Avrupagöz Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Burak Telli, doğduğu topraklara yıllar sonra başarılı bir iş adamı olarak
döndü.
Afyon Karahisar’ın Bolvadin ilçesinde 1977 yılında doğan ve 1986 yılında doğduğu ilçeden ayrılarak İstanbul’a ailesi
ile yerleşen Ramazan Burak Telli, Kocatepe Üniversitesi Bolvadin Meslek Yüksel Okulu’nun davetlisi olarak “Bir Başarı
Öyküsü” panelinde öğrencilerle buluştu. Okulun toplantı salonunda gerçekleşen söyleşide öğrencilere kendisinin ve
Avrupagöz’ün başarı hikâyesini anlatan Ramazan Burak Telli, panel sonrasında öğrencilerin sorularını cevapladı. Salonu
dolduran öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada Ramazan Burak Telli “Gönül isterdi ki sizler gibi eğitimimi tamamlayıp
hayat mücadelesine başlayayım. Ama olmadı, o günün şartları beni erken yaşta ticaret ile tanıştırdı. İş hayatım boyunca
kendime, kararlarıma ve sonuçlarına hep saygı duydum. Bu beni hep bir adım ileriye taşıdı. Geldiğimiz noktada
Avrupagöz’ü bir dünya markası haline getirmekte cesur adımlar atmaktan hiç çekinmedim. Bugün karşınızda eksiklerini
bilen bir abiniz olarak tavsiyem, asla vazgeçmeyin, ertelemeyin ve cesur olun. İş hayatının her köşesinde sizler gibi eğitim
görmüş ve dünya vizyonu geniş arkadaşlara ihtiyacımız var” dedi.
350 öğrencinin izlediği söyleşi sonrasında okul müdürü Doç. Dr. Abdurrahman Karabulut ve müdür yardımcısı Öğr. Gör.
Mehmet Akif Çakırer ile bir araya gelen Telli, burada Bolvadin Meslek Yüksek Okulu ile Avrupagöz Grup arasında yapılan
“Stajyer Kabulü” sözleşmesine imza attı.
47
Tanınırlığı her geçen gün daha da artan Türkan Şoray,
birçok yayında boy göstermeye başlamıştır. Sinemam
ve Ben adlı kitabında setteki ilk gününü şu şekilde ifade
etmiştir: "Yaptığım işin ne kadar önemli olduğunun
farkında değilim; hiçbir sorumluluk hissetmiyorum.
Başarılı veya başarısız olmak gibi hiçbir endişem, korkum,
hırsım, hedefim yok. Bu yüzden kameranın önünde hiç
heyecanlanmadan, rahat, içgüdüsel yeteneğimle, rolümü
canlandırıyorum. Rol yapmıyorum, o gün kamera önünde
benden yapmamı istedikleri, benim için sanki gündelik
yaşamda yaşadıklarım gibi geliyor."
Biyografi
48
Türkan Şoray
Türk sinemasının gelmiş geçmiş en güzel oyuncularının
başını çeken, “Sultan” lakabını sonuna kadar hak eden
Türkan Şoray, 1945 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir.
Devlet Demir Yollarında memur baba Halit Şoray ve ev
hanımı Meliha Şoray’ın kızı olan Şoray, ailesinin yaşadığı
zorlu ekonomik şartlar sebebiyle öğrenimine farklı
okullarda devam etmiştir. Kız kardeşi Nazan Şoray’ın
dünyaya gelmesiyle birlikte artan ekonomik sıkıntılar karı
koca arasındaki geçimsizliği artırmış ve çift boşanma
kararı almıştır. Liseye devam eden Türkan Şoray,
boşanma sonrası kardeşiyle birlikte annesi ile kalmaya
devam etmiştir. Annesi ile birlikte taşındıkları Karagümrük
Şoray’ın kaderini değiştirecek tanışmanın da gerçekleştiği
yer olmuştur. Ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız sayesinde
Yeşilçam’la tanışan Şoray, Türker İnanaoğlu tarafından
keşfedilerek ilk sinema filmi “Köyde Bir Kız Sevdim”
için kamera karşısına geçmiştir. Annesi Meliha Şoray’ın
istemeyerek maddi sıkıntılar nedeniyle onaylamak zoruna
kaldığı bu iş Şoray’ın hayatında yepyeni bir sayfanın
açılmasını sağlamıştır.
Türker İnanoğlu ile nişanlanan Şoray, Aşk Rüzgarı ve
Utanmaz Adam filmleriyle basının dikkatini çekmeyi
başarmış, dönemin ünlü haftalık dergilerinden “Sinema”
için kapak kızı olarak seçilmiştir.
1960 lı yıllarla birlikte birçok filmde rol alan Türkan
Şoray’ın başarı grafiği de giderek artış göstermiştir.
Şoray'a ilk Altın Portakal ödülü getiren film, 1964 yapımlı
yönetmenliğini Metin Erksan'nın yaptığı başrollerinde
Şoray ve Ekrem Bora'nın yer aldığı “Acı Hayat”tır.
“Manikürcü Nermin” karakterini canladıran oyuncu için
bu film kariyerinde önemli bir basamak olmuştur. 1968
yılında, Şoray'a kariyerinde ikinci Altın Portakal ödülünü
Sait Faik Abasıyanık'ın 'Menekşeli Vadi' adlı öyküsünden
esinlenerek Safa Önal tarafından senaryosu yazılan
“Vesikalı Yarim” filmi olmuştur.
49
Şoray, Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un 1970 yılında
kaleme almış olduğu Selvi Boylum Al Yazmalım kitabından
esinlenilerek 1977 yılında Atıf Yılmaz tarafından yönetilen
Selvi Boylum Al Yazmalım filminde Kadir İnanır ile başrolü
paylaşmış ve en iyi kadın oyuncu ödülünü kazanmıştır.
Türkan Şoray bir süre setlerden uzak kalmış, 1981 yılında
üçüncü yönetmenlik çalışması “Yılanı Öldürseler” ile
setlere geri dönmüştür.
80’li yıllar Şoray’ın hem mesleğinde hem de özel
yaşamında önemli değişikliklere sahne olmuştur. Şoray
kanunları yıkılmış, oynadığı “Mine” adlı filmiyle “kadın
filmleri” akımını başlatmıştır. Özel yaşamında ise yirmi
yılını feda ettiği Rüçhan Adlı’yı 1983’te terk ederek, aynı
yıl sinema ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal ile evlenmiştir.
1984 yılında annesini kaybettikten bir süre sonra kızı
Yağmur dünyaya gelmiştir. Şoray Ünal çifti beraber birkaç
filmde rol almış fakat filmler beklenen ilgiyi görmemiştir.
Çift 1987 yılında ayrılmıştır. 90’lı yılları da birkaç filmde rol
alan Şoray, 94’te babasını, 95’te de büyük aşkı Rüçhan
Adlı’yı kaybetmiştir.
Döneminin ünlü yapımcılarını peşinden koşturan Şoray,
çok kısa sürede 60 lı yıllara damgasını vurmuştur.
Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın ile birlikte Türk
sinemasının en iyi dört kadın oyuncularından biri olan
Şoray, 1965 yılında rol aldığı “Sürtük” adlı filmle büyük
bir seyirci kitlesine ulaşmış, böylelikle Türk sinemasında
gazino filmlerinin döneminin başlamasını sağlamıştır.
1970 li yıllarda da zirvedeki yerini koruyan Türkan Şoray,
1972 yılında çektiği Cemo ve Dönüş filmleriyle büyük
başarı kazanmıştır. Özellikle Dönüş filmi Şoray için büyük
bir önem arz etmektedir. Bu filmle ilk defa yönetmenlik
deneyimini yaşayan Şoray, kimi çevrelerden tepkilerle
karşılaşsa da Yılmaz Güney’den rejisörlüğü için tebrik kartı
almış 1973 yılında da “Moskova Film Festivali”nde özel
bir ödül almıştır. Ancak aynı yıl yönetmenliğini yaptığı ikinci
film olan “Azap” ile aynı başarıyı yakalayamamıştır.
50
Türkan Şoray 2000 yılında Türk televizyon tarihinde çok
önemli bir yere sahip olan “İkinci Bahar” 2001 yılında
ise rol aldığı “Tatlı Hayat” ile kamera karşısına geçmiştir.
Şoray, son olarak 2006’da Uğur Yücel’in yönetmenliğini
yaptığı “Hayatımın Kadınısın” isimli filmle izleyiciyle
buluşmuştur.
Türkan Şoray; güzel, çekici, alımlı bir kadın kişiliği yaratmış
ve bunu hem güldürü, hem dram dalında aynı başarıyla
sürdürmüştür. Sosyal kökenler itibarıyla bir uçtan öbürüne,
bir kutuptan diğerine kolaylıkla gidip gelebilen yönüyle
Türk toplumu, onun halk kızı veya burjuva tiplemelerini
aynı ilgiyle kabul etmiştir.
Tip olarak da Türk kadınını yansıtan Türkan Şoray, Türk
sinemasının en güzel resim veren kadın oyuncusudur.
Sinemasal açıdan zengin, seyirciyi çarpan bir görüntüsü
olan Şoray’ın halkın içinden gelmesi, zor şartlarda
büyümesi onu halka daha da yakın kılmıştır. Türk
sinemasında hiçbir kadın oyuncu onun gibi çevresinde
yaygın bir etkinliğe sahip olmamıştır.
Türkan Şoray, 2012 yılında kendi hayatını anlattığı
“Sinemam ve Ben” adlı kitapla okuyucuların karşısına
çıkmıştır. Bugüne kadar 203 filmde rol alan Türkan Şoray,
“Sinema Benim Aşkım” adlı ilk televizyon programında
kendi sinema kariyerini ve konuklarının meslek yaşamlarını
konu edinmiştir.
51
Gölge Oyunu
Kökeni hakkında net bir bilgi olmayan gölge oyunu; geleneksel olarak hayvan derilerinden
kesilerek hazırlanmış insan, hayvan, eşya gibi figürlerin bir ışık kaynağı önünde oynatılarak,
gölgelerinin gerdirilmiş, beyaz bir perdeye düşürüldüğü gösteri sanatıdır.
Bir rivayete göre; M.Ö. 100'lü yıllarda Çin İmparatoru “Wu” nun eşi ölünce, Wu derin
bir üzüntüye boğulmuştur. Halk arasından bir Çinli, İmparator’un üzüntüsünü hafifletmek
için ona karısının hayalini gösterebileceğini söylemiştir. İmparator bu teklifi kabul
edince, bu Çinli sarayda boş bir odaya beyaz bir perde gerdirmiş, arkasından da
ışıkla bir kadının gölgesini o perdeye düşürmüş ve İmparator’a eşinin hayalini
göstermeye çalışmıştır. İmparator bu oyunu sevmiş ve daha sonra bu Çinli’ye
bunu sık sık yaptırmıştır. İşte birçok kişinin kabul ettiği düşünceye göre
“gölge oyunu” bu şekilde ortaya çıkmış ve günümüze kadar gelmiştir.
Bir başka rivayet ise; Asya'nın zengin gölge oyunu geleneği, bu sanatın
Cava'dan (Endonezya) veya Hindistan'dan 10. yüzyıldan itibaren yayıldığını söyler.
Gölge oyununun Anadolu'ya 16. yüzyılda Mısır'dan gelmiş olma ihtimali büyüktür.
Ancak bu sanatın Türklere, Cava ve Hindistan'dan, Çingene oynatıcılar yoluyla geldiği de
iddia edilmektedir. Zamanla bu oyuna Türkler kendi yaratıcılıklarını katmış; ona çok daha renkli,
hareketli, özgün bir biçim vermişlerdir. Tipler yerleştikten, yeni içerik, yerli oyunlar,
yerel mizah ve nükteler, eklendikten ve “zili ü hayal” adı
başkahramanın adıyla değiştikten sonra ise gölge oyunu
genellikle Karagöz adıyla anılmıştır.
Doğu Asya örneklerine karşıt, Türk Gölge Oyunu olan
Karagöz, geleneksel dinsel biçimlerin dışında
gelişme gösterdiği kadar, dünyevi ve
komik içerikli de olmuş, toplumsal çizgiler taşımış;
bütün Osmanlı topraklarına,
Yunanistan ve Balkanlar'a
yayılmıştır.
İslam dünyasında bu oyuna zıll-i hayâl (hayal gölgesi), hayâl-el sitare (perde hayâli)
gibi adlar verilmiştir. Bazı İslam tasavvufçularının eserlerinde hayâl sahnesi Dünya’ya,
insanlar ve diğer varlıklar perdedeki geçici hayallere benzetilmiş, oyundaki hayaller
nasıl perde arkasındaki sanatçı tarafından oynatılıyorsa, evrendeki varlıkları da
görünmeyen bir yaratıcının hareket ettirdiği anlatılmıştır.
16. yüzyılda hayâl oyununun yaygınlığını ve Osmanlı eğlence sanatlarının başlıcalarından
olduğunu gösteren pek çok belge vardır. Şeyhülislam Ebussuut Efendi’nin (1490-1574)
hayâl oyununu ibret gözüyle seyretmenin cezayı gerektirmeyeceği yolundaki fetvası
bunların en önemlisidir.
17. yüzyılda belgeler daha da çoğalmaktadır. Evliya Çelebi, Naima gibi yerli yazarların
eserlerinden ve o çağda İstanbul’da bulunmuş Avrupalıların anı ve gezi kitaplarından
öğrenildiğine göre Ramazan Ayı’nda kahvehanelerde,
başka zamanlarda da evlenme, doğum, sünnet düğünü
vs. dolayısıyla saray, konak ve evlerde yapılan şenliklerde
oynatılan bu oyunlar Osmanlı toplumunun belli başlı
eğlencelerinden biridir. Esnek yapısı itibariyle doğaçlamaya ve güncel olayların
işlenmesine son derece açık olan Karagöz perdesi, zamanının en önemli toplumsal
yergi vasıtasıdır.
Mukaddime (giriş), muhavere (söyleşi, atışma), fasıl (öykünün anlatıldığı asıl oyun) ve bitiş olmak
üzere dört ana bölümden oluşan gölge oyununda, farklı yörelere ait insanlar yer almaktadır.
Karagöz Gölge Oyunu'nun başlıca ana karakterleri; Karagöz, Hacivat, Çelebi, Zenne,
Tiryaki, Bebe Ruhi, Tuzsuz Deli Bekir ve Laz’dır. Ayrıca Hüsmen Ağa, Türk, Bolulu, Kayserili,
Kürt, Arnavut, Acem, Ak Arap, Zenci Arap, Yahudi, Ermeni, Frenk, Rum 'da Karagöz
Gölge Oyunu'nun diğer karakterlerdir. Avrupa'da 17. yüzyıldan başlayarak tanınan Gölge Oyunu,
kukla oyununun yaygınlığı karşısında gelişme olanağı bulamamış; ancak Fransa'da "Çin gölgeleri"
adı altında, kabare tiyatrosu özellikleri içinde ele alınmıştır.
Gölge oyunu, bu geniş yayılma süreci içinde birçok kültür etkinleşmesini kendinde
barındırmış; temel özelliği aynı kalmakla birlikte, tasvirler ve oynatma bakımından teknik
ayrılıklar gösterdiği kadar, değişik toplumlardaki işlevselliği bakımından da içerikçe ayrı
özellikler göstermiştir.
52
53
Kıssadan Hisse
MUTLULUĞUN SIRRI
Bir tüccar, mutluluğun sırrını öğrenmesi için oğlunu insanların
en bilgesinin yanına yollamış. Delikanlı bir çölde kırk gün
yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel
bir şatoya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş. Bir
ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda
hummalı bir manzarayla karşılaşmış:
Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir
orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş; dünyanın dört bir yanından
gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış. Bilge
sırayla bu insanlarla konuşuyormuş ve bizim delikanlı kendi
sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış.
Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş
bilge, ama mutluluğun sırrını açıklayacak zamanı olmadığını
söylemiş. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra
görmeye gelmesini söylemiş. Bilge, "Ama sizden bir ricada
bulunacağım," diye ekleyerek delikanlının eline bir kaşık verip
sonra bu kaşığa iki damla sıvıyağ koymuş. “Sarayı dolaşırken
bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz.”
Bilge, "Öyleyse git, evrenin harikalarını tanı, oturduğu evi
tanımadan bir insana güvenemezsin." demiş. İçi rahatlayan
delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara
asılmış, tavanları süsleyen sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş.
Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları
yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş. Bilgenin
yanına dönünce, gördüklerini bütün ayrıntılarıyla anlatmış.
Bilge delikanlıya, "Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ
nerede?" diye sormuş. Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın
dökülmüş olduğunu görmüş. Bunun üzerine bilgeler bilgesi,
"Peki, sana verebileceğim tek bir öğüt var.
Mutluluğun sırrı, dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama
kaşıktaki iki damla yağı unutmadan!
Delikanlı sarayın merdivenlerini inip-çıkmaya başlamış, gözünü
kaşıktan ayırmıyormuş. İki saat sonra bilgenin huzuruna
çıkmış. Bilge, "Güzel, peki yemek salonumdaki Acem halılarını
gördünüz mü? Bahçıvanbaşının oluşturmak için on yıl çalıştığı
bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenleri
fark ettiniz mi?" diye sormuş. Utanan delikanlı hiçbir şey
göremediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin
kendisine verdiği iki damla yağı dökmemeye çabalamış, başka
bir şeye dikkat edememiş.
54
55
DOĞAN CÜCELOĞLU / YETİŞKİN ÇOCUKLAR
NURİ BİLGE CEYLAN / KIŞ UYKUSU
Artık emekliye ayrılmış ve emeklilik günlerini geçirmek üzere Orta
Anadolu'nun küçük bir şehrine taşınan ve burada bir otelde
çalışmaya başlamış eski bir oyuncu olan Aydın'ın (Haluk Bilginer), eşi
(Melisa Sözen) ve kardeşi (Demet Akbağ) ile sorunlu ilişkisini anlatan
filmin çekimlerinin önemli bir kısmı Kapadokya bölgesinde yapılmıştır.
Film, 2014 Cannes Film Festivali'nde büyük ödül Altın Palmiye'yi
kazanarak 1982 yapımı Yol'un ardından bu ödülü kazanan 2. Türkiye
yapımı film oldu.
Yetişkin çocuklar, bedenen gelişmiş ama duygusal olgunluğa
erişememiş insanlardır. Bu kitap aslında bildiğimiz, fakat üzerinde
düşünme gereğini pek duymadığımız bir öyküyü anlatıyor. Bu
öykünün kahramanlarını tanıdıkça çocukluğunuzu, ailenizi,
çevrenizdeki insanları ve en önemlisi de kendinizi daha iyi
anlayacaksınız.
MEHMET ERCAN / DUDAK PAYIM
Mehmet Ercan, aşkı bulanlara, aşkı
gidince kendine gelenlere, aşkını ifade
edemeyenlere, bilerek susanlara, sitemini
biriktirenlere yazıyor. Kelimelerin gücünden
yararlanıyor, onları zekice kullanarak anlamı
zenginleştiriyor. Deyimleri tersyüz ediyor, aşkı
tersyüz ediyor. Aşkta tüm suskunlukların dili
oluyor. Yazdıkları için "deneme" diyorlar ama
o denemekten vazgeçmiyor. Ve gençlere
soruyor: Siz aşkınızda noktayı, virgülü nereye
koyuyorsunuz? Dudak Payım, yoğun duygu
barındıran aforizma ve kısa yazılardan oluşan
bir aşk manifestosu.
KİTAP
SİNEMA
STEPHEN KING, FRANK DARABONT/
ESARETİN BEDELİ
Filmde, masumiyetini iddia etmesine rağmen
karısını ve sevgilisini öldürdüğü gerekçesiyle
Shawshank Devlet Cezaevi'nde yaklaşık
20 yılını geçiren bankacı Andy Dufresne'in
hikâyesini anlatılır. Cezaevinde kaldığı süre
boyunca diğer mahkûmlardan Ellis Boyd "Red"
Redding ile arkadaşlık kuran Dufresne, cezaevi
müdürünün para aklama faaliyetlerine yardım
etmeye başladıktan sonra gardiyanlar tarafından
korunmaya başlanır.
ROLF DOBELLİ / HATASIZ DÜŞÜNME SANATI
Rolf Dobelli, tekrar tekrar tuzağına düştüğümüz en sinsi düşünce
hatalarını mercek altına alıyor. Ve bize şu soruların cevaplarını veriyor:
Kendi bilgimizi neden sistematik olarak gözümüzde büyütürüz ve
diğer insanları olduklarından daha aptal sanırız?
Neden bir şey, sırf milyonlarca insan doğru buluyor
diye olduğundan daha doğru değildir?
Neden yanlış oldukları ispatlanmış teorilerden bile kopamayız?
Rolf Dobelli'nin metinleri hem içerik olarak zenginleştirici hem de
gerçek bir okuma keyfi.
56
VITTORIO DE SICA / BİSİKLET HIRSIZLARI
İşsiz olarak gezen Antonio Ricci, iş bulmasından sonra bir bisiklet satın alır fakat iş için
gerekli olan bisikleti bir afişi yapıştırmaya çalıştığı sırada çalınır. Polise giden Antonio,
polisten hırsızları kendilerinin aramalarını gerektiğini duyunca 10 yaşındaki oğlunu
yanına alıp Roma'yı dolaşarak bisikletlerini ararlar.
57
AVRUPAGÖZ
AKSARAY
Şube Müdürü
FİGEN YILMAZ
Avrupagöz Grubu’nun ilk
yatırımı olarak 1998 yılında
faaliyete geçen Aksaray
Şubesi, göz sağlığı alanında
“Hizmetin en kutsalı insana
verilenidir.” anlayışı ile
ilerlemektedir. 2400 metrekare
alana kurulan merkezimiz,
modern binası, son teknoloji
cihazları ve uzman medikal
kadrosu ile aylık ortalama
10000 hastaya muayene,
1000 hastaya da ameliyat
kapasitesine sahiptir.
Prof. Dr. Dilaver Erşanlı
Op. Dr. İbrahim Artemel
Op. Dr. Sait Edipsoy
Op. Dr. Sibel Pınar
Op. Dr. Özgür Öğreten
58
AVRUPAGÖZ
KÜÇÜKÇEKMECE
Şube Müdürü
TAHSİN KOLSAL
2011 yılının Mayıs ayında
faaliyete geçen Avrupagöz
Küçükçekmece Şubesi göz
sağlığı alanında, “Hizmetin
en kutsalı insana verilenidir.”
anlayışıyla ilerlemektedir.
1950 metrekare alana kurulan
merkezimiz; modern binası,
son teknoloji cihazları ve
uzman medikal kadrosu ile
aylık 10000 hastaya muayene,
800 hastaya da ameliyat
kapasitesine sahiptir.
Op. Dr. Hasan Oğuzhan
Op. Dr. Okan Oral
Op. Dr. Serdar B. Yüksel
Op. Dr. Hatice Karakaya
Op. Dr. Nuri Ceyhan
Op. Dr. Murat Çiftçioğlu
Aksaray Mah. Turgut Özal Millet Cad. No:5 Aksaray - Fatih / İstanbul
Yeşilova Mah. 1012 Sok. No:3 Küçükçekmece / İstanbul
[email protected]
[email protected]
59
AVRUPAGÖZ
BEŞYÜZEVLER
Şube Müdürü
MURAT DEMİRLİÇAKMAK
2011 yılının Aralık ayında
faaliyete geçen Avrupagöz
Beşyüzevler Şubesi göz sağlığı
alanında, “Hizmetin en kutsalı
insana verilenidir.” anlayışıyla
ilerlemektedir. 2600 metrekare
alana kurulan merkezimiz;
modern binası, son teknoloji
cihazları ve uzman medikal
kadrosu ile aylık 7500 hastaya
muayene, 650 hastaya da
ameliyat kapasitesine sahiptir.
Op. Dr.
Elvan Demiryay Öztürk
Şube Müdürü
HARUN ERDAĞI
Op. Dr. Nuray Candan
Op. Dr. Yusufcan Yurtseven
60
AVRUPAGÖZ
ESENYURT
Op. Dr. Zafer Söyük
Op. Dr. Gökhan Aktuna
2012 yılının Mayıs ayında
faaliyete geçen Avrupagöz
Esenyurt Şubesi göz sağlığı
alanında, “Hizmetin en kutsalı
insana verilenidir.” anlayışıyla
ilerlemektedir. 1600 metrekare
alana kurulan merkezimiz;
modern binası, son teknoloji
cihazları ve uzman medikal
kadrosu ile aylık 4000 hastaya
muayene, 450 hastaya da
ameliyat kapasitesine sahiptir.
Op. Dr. Kazım Savcı
Eski Edirne Asfaltı No:183 Beşyüzevler - Bayrampaşa /İstanbul
Fatih Mah. Bahçe Yolu Cad. No:14 Esenyurt / İstanbul
[email protected]
[email protected]
61
AVRUPAGÖZ
SULTANBEYLİ
Şube Müdürü
CENGİZ AKYOL
Op. Dr. Nihal Borataç
Op. Dr. Halit Özhisar
2012 yılının Ekim ayında
faaliyete geçen Avrupagöz
Sultanbeyli Şubesi göz sağlığı
alanında, “Hizmetin en kutsalı
insana verilenidir.” anlayışıyla
ilerlemektedir. 2900 metrekare
alana kurulan merkezimiz;
modern binası, son teknoloji
cihazları ve uzman medikal
kadrosu ile aylık 6500 hastaya
muayene, 720 hastaya da
ameliyat kapasitesine sahiptir.
Op. Dr. Murat Ün
62
Op. Dr. Tansel Atgın
AVRUPAGÖZ
BAĞCILAR
Şube Müdürü
MEHMET ÜMİT
2013 yılında faaliyete geçen
Bağcılar Avrupagöz Şubesi,
göz sağlığı alanında “Hizmetin
en kutsalı insana verilendir.”
anlayışı ile ilerlemektedir.
2000 metrekare alana kurulu
Merkezimiz, modern binası,
son teknoloji cihazları, alanında
uzman medikal kadrosu
ve güler yüzlü personeli ile
aylık ortalama 6000 hasta
muayene, 500 hasta ameliyat
kapasitesine sahiptir.
Op. Dr.
Abdurrahman Hüseyinoğlu
Op. Dr. Celaleddin Nayman
Op. Dr. Naki Doğan
Abdurrahman Gazi Mah. Şanlıurfa Cad. No:70 Sultanbeyli / İstanbul
Yavuz Selim Mah. 26/1 Sok. No:29 Bağcılar / İstanbul
[email protected]
[email protected]
63
AVRUPAGÖZ
ANKARA
Şube Müdürü
ALİ SALİH VARINCA
2013 yılında açılan Avrupagöz
Ankara Şubesi bölgesinde
sunduğu kaliteli hizmet ile
bilinirliğini sürekli artırmaktadır.
Yeni binası, tecrübeli ve güler
yüzlü personeli ve son teknoloji
cihazları ile hastalarımıza
güvenli ve etkili bir hizmet
sunulmaktadır. Konusunda
uzman 3 doktoru ve eğitimli
medikal personeli ile aylık
2500 poliklinik ve 250 ameliyat
kapasitesine sahiptir.
64
Op. Dr. Kubilhan Elmas
Op. Dr. Tuğhan Duran
Op. Dr. Mehmet Şahin
AVRUPAGÖZ
ELAZIĞ
Şube Müdürü
ÖZGÜR ÇİÇEK
Avrupagöz Grubu’nun Doğu
Anadolu'daki ilk yatırımı olarak
2013 yılında faaliyete geçen
Avrupagöz Elazığ Şubesi,
göz sağlığı alanında “Hizmetin
en kutsalı insana verilenidir.”
anlayışı ile ilerlemektedir.
2700 metrekare alana kurulan
merkezimiz, modern binası,
son teknoloji cihazları ve
uzman medikal kadrosu ile
aylık ortalama 5000 hastaya
muayene, 500 hastaya da
ameliyat kapasitesine sahiptir.
Op. Dr. Azat Alınak
Op. Dr. Mehmet Kaan Kaya
Op. Dr. Sermal Arslan
Kocatepe Mah. Kızılırmak Sok. No:25 Kızılay / Ankara
Sürsürü Mah. Malatya Cad. No:1 Elazığ
[email protected]
[email protected]
65
AVRUPAGÖZ
TEKİRDAĞ
Şube Müdür Yardımcısı
SEVİM KAHRAMAN
Op. Dr. S. Serhan Aytekin
AVRUPAGÖZ
KÜTAHYA
Şube Müdürü
SERKAN ÇETİNTAŞ
Op. Dr. Suphi Alolo
2014 yılında açılan Avrupagöz
Tekirdağ Hastanemiz, 4 göz
hastalıkları uzmanı, 1 anestezi
uzmanı ve 5 pratisyen hekimi
ile aylık ortalama 5000
muayene, 1200 ameliyat
yapma kapasitesine sahiptir.
Hastalarımızın ameliyatlarında,
tetkiklerinde ve muayenelerinde
kullandığımız cihazların
donanımı, Avrupa ve ABD’de
kullanılan en son teknolojik
cihazlardan oluşmaktadır.
66
Prof. Dr. Ömer K. Doğan
Op. Dr. Uğur Aydın
2014 yılının Ağustos ayında
hizmete giren Avrupagöz
Kütahya Şubemiz, göz sağlığı
alanında “Koşulsuz hasta
memnuniyeti” anlayışı ile
ilerlemektedir. 3000 metrekare
alana kurulan şubemiz son
teknoloji cihazları, alanında
uzman doktor ve medikal
kadrosu ile hizmet vermektedir.
Op. Dr. Reya Çelebi
Uzm. Dr. R. Cengiz Özgen
Hürriyet Mah. İstanbul Yolu Üzeri Dereağzı Yalıkolu Mevkii No: 4 Tekirdağ
100. yıl Mah. Afyon Karayolu 3.km Süleymanoğlu Plaza Kütahya
[email protected]
[email protected]
67
AVRUPAGÖZ
ÇORLU
Şube Müdürü
YUNUS BÜLENT YAZICI
Op. Dr. Mustafa Mete
Op. Dr. Nurcan Sonat
Avrupagöz Grubu’na Mart
2013’de katılan Çorlu Şubemiz,
göz sağlığı alanında “Koşulsuz
hasta memnuniyeti” anlayışı ile
ilerlemektedir. 1600 metrekare
alana kurulan merkezimiz, son
teknoloji cihazları,alanında
uzman doktor ve medikal
kadrosu ile hizmet vermektedir.
Aylık ortalama 5.000 poliklinik,
900 ameliyat kapasitesine
sahiptir.
Op. Dr. Özgür Kocabıyık
68
Op. Dr. Yener Çelik
AVRUPAGÖZ
ISPARTA
Şube Müdürü
NİHAT GENÇGÖNÜL
Avrupagöz Hastanesi
Isparta; Akdeniz bölgesinde
en fazla hastaya ulaşan ve
sürekli gelişen, yenilikçi, lider
göz sağlığı grubu olarak
halkımıza kaliteli ve ekonomik
hizmet sunmaktadır. 1250
metrekare kullanım alanına
sahip modern hastane
olarak yapılan binamızda,
kişiye özel tam donanımlı
hasta odaları ve 3 ayrı tam
donanımlı ameliyathanesi ile
aylık ortalama 4500 hastaya
muayene ve 600 hastaya
ameliyat kapasitesine sahiptir.
Op. Dr. Nezih Aydoğan
Op. Dr. Yusuf Özdemir
Op. Dr. Yenal Erten
Muhittin Mah. Omurtak Cad. 29 / A Çorlu / Tekirdağ
Çelebiler Mah. 1414.Sok. No: 22 Isparta
[email protected]
[email protected]
69
MALATYA
ELAZIĞ
AVRUPAGÖZ
YAKINDA
ŞANLIURFA’DA
AVRUPAGÖZ
YAKINDA
DİYARBAKIR’DA
AVRUPAGÖZ
YAKINDA
TRABZON’DA
TRABZON
ISPARTA
KÜTAHYA
ANKARA
AVRUPAGÖZ
YAKINDA
İZMİR’DE
Avrupagöz Grubu’nun 2014
yılında faaliyete geçecek olan
Malatya Şubesi, göz sağlığı
alanında “Hizmetin en kutsalı
insana verilenidir.” anlayışı ile
ilerlemektedir. 2000 metrekare
alana kurulan merkezimiz,
modern binası, son teknoloji
cihazları ve uzman medikal
kadrosu ile aylık ortalama
3500 hastaya muayene,
250 hastayada ameliyat
kapasitesine sahiptir.
Op. Dr. Murat Uğuralp
TEKİRDAĞ İSTANBUL
Op. Dr. Elif Damar Güngör
AVRUPAGÖZ
YAKINDA
KARADENİZ
EREĞLİ’DE
Şube Müdürü
YUSUF İNAL
AVRUPAGÖZ ÇOK YAKINDA
TÜRKİYE'NİN HER NOKTASINDA
HİZMETİNİZDE!
AVRUPAGÖZ
MALATYA
Atatürk Cad. 1. Ara No: 14 Malatya
[email protected]
70
71
BULMACA
72
Esentepe Mahallesi T. Erdönmez Sokak No: 7 Esentepe - Şişli / İstanbul 0 (212) 288 19 60
73
AMSLER GRİD TESTİ
RENK KÖRLÜĞÜ TESTİ
30 CM’DEN TEK GÖZÜNÜZÜ KAPATIP DİĞER
GÖZÜNÜZLE SİYAH NOKTAYA BAKARKEN ÇİZGİLERDE
KIRILMA OLUYOR MU?
Bu test ile "Yaş Tip Sarı Nokta Hastalığı"nın ilk belirtilerini
saptamak mümkündür.
ÇENGEL BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
Detaylı bilgiye www.avrupagoz.com.tr adresimizden
Tedaviler / Retina Hastalıkları / Makula Dejenerasyonu
bölümünden ulaşabilirsiniz.
74
DAİRELER İÇİNDE YER ALAN
RAKAMLARI OKUYABİLİYOR MUSUNUZ?