mardegot `un gölgesđ ardegot `un gölgesđ ardegot `un gölgesđ

Transkript

mardegot `un gölgesđ ardegot `un gölgesđ ardegot `un gölgesđ
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
MARDEGOT ‘UN GÖLGESĐ
BÖLÜM 1
Galakside son 400 yıldır süren Jedi&Sith mücadelesi yavaş yavaş yerini, yaşanılması
çok daha zor ve terör dolu bir zamana bırakıyordu. Barış ve huzur dolu yıllar geçirilmemişti
belki ama artık ümitsizlik hakimdi. Bunca zamandır savaşan Sith ve Jedi klanları da artık
kendilerini tehdit eden bu büyük güç karşısında gönülsüzce de olsa birleşme kararı
vermişlerdi.
Sithlerin Jediya karşı verdiği amansız mücadelenin bir parçası olan ve yanlızca kadın
üyelerden oluşan Night Sisters klanı üyeleri çok gizli savaş, silah kullanma taktikleri ve güç
sırlarıyla ünlenmişlerdi. Jedi ‘ında en çekindiği ve karşısında büyük kayıp verdiği düşmandı
bu klan. Night Sisters üyeleri sadece Jedi la savaşmıyor, aynı zamanda kendi çıkarları
doğrultusunda diğer Sith klanlarının savaşçılarını da öldürmekten çekinmiyorlardı. Bu
huzursuzluğu arttırdı ve zamanla bir Sith iç savaşı başladı.
Sith klanları dışında, bu klan sistemini reddeden ve usta-çırak şeklindeki Sith
geleneğine bağlı Sith Lordlarından biri olan Darth Rofos, gelişmeleri sessizce uzaktan
izliyordu. Amacı bu anlamsız savaşlara son verip kendinden başka tüm güç kullanıcılarını yok
etmek ve Sith i galaksiye hakim kılmaktı. Varlığından şimdiye kadar kimsenim haberi
olmamıştı. Yaşanan bu savaşlar ve mücadele onun için anlamsızdı. Kadim sith ilmi sayesinde
elde ettiği güç karşısında, güç klanlarının varlığının bir önemi yoktu onun için. Darth Rofos,
yanına Sith klanlarının birisinden ayrılmış genç bir öğrenciyi almış ve onu son on yıldır tüm
bilgisini kullanarak eğitmişti, ne var ki aradığı öğrenci bu genç Sith, Ti Shan değildi. Lord
Rofos ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Ti Shan eski klanından gelen alışkanlıklarla öğretilere dar
açıyla bakıyor ve belli bir noktadan öteye geçemiyordu.
Night Sisters klanı diğer tüm Sith klanlarına ve doğal olarak Jedi klanlarına savaşı tek
başına yürütmeye başlayınca Darth Rofos için aradığı fırsat doğmuş oldu. Bu klandan
faydalanabilirdi ve eğer planı işlerse Night Sisters de dahil tüm güç klanlarını yok edebilirdi.
Bu acımasız, gizemli klanın taktikleri son derece vahşiceydi ve hiç de alışıldık türden değildi.
Önce Sith klanlarına yöneldiler, ve kısa sürede çoğunu yok ettiler. Jedi henüz durumun farkına
bile varamamıştı, Sith saldırılarının azalmasına ve iç savaşa memnun olmuşlardı.
1
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Terör dolu savaşlar ve çatışmalar sürüyordu. Geriye sadece tek bir Sith klanı kalmıştı,
toplam 23 Sith savaşçı. Bu Sith klanı ile Jedi arasında bir toplantı gerçekleştirildi. Bu
yüzyıllardır görülmemiş bir durumdu. Bunca zamandır savaş dışında bir araya gelmemiş olan
Jedi ve Sith şimdi bir toplantı düzenliyordu, inanılacak gibi değildi. Toplantı çok hararetli
geçti, yumruklar masaya vuruldu, suçlamalar tehditler havada uçuştu. Sonunda Jedi ve Sith
durumun vehametini kabullenip bu zorunlu birleşmeyi gerçekleştirdiler. Tabi ki geçici olarak.
BÜYÜK BĐRLEŞME
Lord KaHN 'ın sancak gemisi Thunder, Rizan gezegenindeki Cumhuriyet Senatosu
ve Jedi Birliği’ nin bulunduğu üssün ana gemi hangarına inerken, Master Peregrinus ve
Master SenTĐnel endişeyle geminin inişini izlediler.
Thunder
Peregrinus:
Ne düşündüğünü biliyorum. Ama başka çaremiz yok.
SenTĐnel:
Aynı fikirde değilim, Sithlere güvenmedim hiçbir zaman. Bundan sonrada
güvenmeyeceğim.
Peregrinus:
Bu birleşme işi beni de rahatsız ediyor ama, senato kararına karşı gelseydik
kaos daha da büyürdü.
2
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
SenTĐnel:
Birlikte savaşmak ayrı şey, klanların birleşimi ayrı. Senatonun kararı tamamen
siyasi. Tüm galaksiye hükmetmek için bunu bir fırsat olarak görüyorlar. Eğer başarılı olursak,
Sith ‘in senatonun emri altında kalıp problem çıkarmayacağını umuyorlar.
Peregrinus:
Haklısın çok dikkatli olmak zorundayız.
Lord KaHN, Thunder 'ın açılan güverte kapısından yavaşça hangara doğru indi.
Arkasından da 22 Sith hangarın ortasına doğru ilerlediler. Night Sisters suikastlarından ve
saldırılarından sağ çıkmayı başarmış, KaHN liderliğindeki grubu hangar çıkışında bir protokol
subayı karşıladı ve onlara senatoya binasına götürecek araca kadar eşlik etti.
Lord KaHN Sithler için yaşayan bir efsaneydi. Koyu renkli cübbesinin ardındaki
karanlık, kendi klanındakiler de dahil pekçoklarını ürpertirdi. Yüzü yanık izleriyle doluydu ve
bu onu daha da ürkütücü yapıyordu. Bu izler ustasıyla yaptığı ölüm-kalım savaşı sırasında,
ustasının kullandığı yıldırımlar yüzündendi. Sonuçta kazanan o olmuştu. Onun hüneri
karşısında bir çok Jedi yenilgiye uğramıştı. Master Tristan da bunlardan biriydi.
Karşılaşmışlar, Tristan yenilmiş ama hayatta kalmayı başarmıştı. Ama bu yenilgiden sonra
geri dönmedi ve inzivaya çekildi. Master Tristanın genç öğrencisi Arpia, Sithlerin ve de
özellikle Lord KaHN 'ın gelişine çok kızgındı. Hocasının gidişinden beri kendini terkedilmiş
ve boşlukta hissediyordu. Birkaç kez Master Peregrinus ve SenTĐnel ile bir araya gelmiş,
eğitimini sürdürmüş, bol bol nasihat ve öğüt almıştı ama, yine de içindeki öfke büyüktü.
Senato binasının girişi yavaş yavaş kalabalıklaştı. Bir yanda Sith, diğer tarafta Jedi ve
ortada senatörler güneşli bir gökyüzü altında buluştular. Senatörler buluşmanın bildik
ritulelerinden hemen sonra herhangi bir gerilime engel olmak için misafirleri ve Jedi i senato
binası içine buyur ettiler. Senato binası 1000 yıllıktı ve Upatu ‘dan getirilen özel taş
bloklardan inşa edilmişti. Rizan, Astira, Upatu ve Kripetar dan oluşan 4 gezegenlik
cumhuriyetin yönetimi buradan yapılıyordu. Taraflar senatonun ana toplantı salonunda
yerlerini aldılar. Lord KaHN 'ın iki yanında Sith Knight lar Shadow ve Ontus, arka tarafta ise
Jedi tarafından bilinen diğer yüzler Ontus 'un çırağı Zaqual, KaHN 'ın acımasızlığı ile ün
yapmış çırağı Valorian ve genç sith Takkerator yerlerini aldılar.
Öte yanda ise kalan 3 Jedi klanının birleşiminden sonra oluşturulan yeni Jedi birliğinin
lideri Master Peregrinus, hemen yanında eski dostu ve yoldaşı Master SenTĐnel yanyana
oturdular. Yanlarında genç jedilar Exile ve BlackRose bulunuyordu. Arpia ise bu buluşmaya
katılmaya son anda karar vermiş, Peregrinus 'un "gelme" tavsiyesine rağmen toplantıda yerini
3
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
almıştı. Ustasının sözünü dinlemeyen jedi, hemen Peregrinusun arkasınaki koltuklardan birine
oturdu. Peregrinus oturağından kızgın bir şekilde Arpia ‘ya döndü.
Peregrinus:
Arpia sana gelmemen gerektiğini söylemiştim.
Arpia:
Affet usta ama KaHN 'ın yüzünü görmem gerekiyor. Yoksa huzur
bulamayacağım.
Peregrinus:
Bunun yeri ve zamanı değil. Şimdi madem sözümden çıkıp geldin, ayrılman
dikkat çeker. Sakinleş ve gözlerini KaHN dan uzak tut, sabır genç öğrenci.
"Kaish, diğerlerine söyle toplantıdan uzak dursunlar." diye düşündü Master
Peregrinus. Senato toplantı salonunun girişinde bekleyen Kaish kafasıyla ustasını selamladı ve
gözden kayboldu. Bir süre salona büyük bir sessizlik hakim oldu. Senatörler, pek de alışık
olmadıkları bu durum karşısında ne yapacaklarını bilemediler başlangıça. Sonunda senato
başkanı Nom Badur söze başladı.
Nom Badur: Evet. Bu koşullar altında bir araya gelmeyi hiç ummuyordum doğrusu, ancak
bildiğiniz üzere bu bir zorunluluk. Đki taraf içinde büyük tehdit oluşturan ortak bir düşmanımız
var. Ve ancak birlikte bu durumu bertaraf edebiliriz.
SenTĐnel:
Başkan Badur. Jedi birliği Sith olmadan da cumhuriyeti koruyacak güçte,
ayrıca bu birleşmede nereden çıktı. Beraber savaşabileceğimizden bile emin değilim ben. Đki
tarafta yüzyıllardır sayısız kayıp ve acı yaşadı. Bir anda tüm bu olanların unutulması çok zor.
Genç Jedi lar arasındaki huzursuzluk büyük. Sakinleştirmek için konsey olarak gösterdiğimiz
olanca çabaya rağmen her an istenmeyen bir gerilim yaşanabilir.
Nom Badur: Bunun farkındayım Usta SenTĐnel. Ancak sizde şunu bilinki eğer birlikte
savaşmazsak, ne Sith ne Jedi veya uğrunda savaşabileceğimiz hiç bişey kalmayacak.
KaHN:
Đstenmediğimizin farkındayım, ancak buraya senatonuz tarafından çağırıldık.
Master SenTĐnel, ben ve klanımda Jedi la birleşmeye pek meraklı değiliz. Ama Night Sisters
Klanını küçümsediğinizi hissediyorum. Keşke onlarla bir kere için bile olsa karşılaşıp
güçlerini görme şansınız olsaydı. Eminim yakında bu fırsat elinize geçer.
Master SenTĐnel bir an için Lord KaHN ‘la göz göze geldi. Master Tristan ve
yaşananları düşündü ve hafifçe dönüp Arpia ya baktı. Sonra tekrar konuşmaya döndü.
4
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
SenTĐnel:
Sith ‘le işbirliği yapmanın cumhuriyete yarardan çok zarar getireceğini
söylemek isterim başkan Badur. Ama son karar senatonundur tabii. Jedi ‘in görevi sentoyu ve
cumhuriyeti daima korumak ve gözetmek olacaktır.
Nom Badur: Master SenTĐnel endişelerinizi anlıyorum ama bu karar oy çokluğu ile verildi.
Ve geriye dönüp eski düşmanlıkları pekiştirmenin yararı yok. Artık birlik ve savaş zamanı. Siz
ne dersiniz Master Peregrinus ?
Peregrinus:
Master SenTĐnel ‘e katılıyorum. Şunu açıkça belirtmeliyim ki bunu konsey
olarak kabul etmemizin tek bir sebebi var oda bu kaos ve terrör ortamını daha da vahim bir
hale sokmamak. Gözümüz Sith ‘in üzerinde olacaktır.
KaHN:
Duygularımız tamamen karşılıklı Master. Jedi ‘ya hakim olmanızı öneririm.
Sinirler bir anda gerilmişti. Ama başkan hemen araya girdi.
Nom Badur: Eh, söylenecek başka birşey kalmadığına göre, Lord KaHN sizler yorgun
olmalısınız lütfen size kalacağınız Mavi Tapınağa kadar eşlik etmeme izin verin.
Başkan, senatötler ve Sithler salondan ağır adımlarala uzaklaştılar. Diğer Jedilar da
salondan ayrılırken Master Peregrinus ve SenTĐnel bir süre daha salonda kalıp konuştular.
Akşam üzeri Peregrinus kendini yanlız başına Jedi Tapınağı 'nı çevreleyen güney surlarının
üzerinde güneşin batışını izlerken buldu. "Umarım yarın aynı parlaklıkla doğar" diye düşündü.
O sırada aynı gün batışını KaHN da Mavi tapınağın avlusundan izliyordu.
Büyük birleşme işte böyle oldu.
DROĐD ORDUSU
Darth Rofos, Jedi&Sith birleşmesinin hemen ardından Night Sisters Klanı lideri
Siledian Xana ‘ya, bir silah tüccarı kimliğinde, klanın her türlü silah ve donanım ihtiyacını
karşılamaya talip olduğunu bildiren bir mesaj yolladı. Bu teklife önce sıcak bakmadı Siledian.
Ancak sonra Rofos ‘un savaş droidi teklifi onu heyecanlandırdı. Bir görüşme ayarlandı ve
Rofos, Tüccar Omarza kimliği ile Knight Sisters Klanına yüzyıllardır ev sahipliği yapan
Kamessi gezegenine geldi.
5
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Bu gezegende canlı hemen hiç bir şey yoktu, ama büyük maden ve gaz yatakları burayı
gözde bir ticaret ve liman gezegeni yapmıştı, tabi ki kontrol klanın elindeydi. Yuvarlak hatlı
gemi, gaz tüten tepeler arasından süzülüp, sönmüş bir volkan ağzından içeri girdi. Hafifce
alçalıp platformlarından birine indi. Rofos araçtan indi ve volkan çanağının yamaçlarına inşa
edilmiş 3 kulesi bulunan Sith tapınağına hayranlıkla baktı. Çanağın içi iklim değişikliği veya
başka bir nedenden ormanla kaplıydı, ancak ormanın alışık olmayanlar için pek de sevimli bir
yer olduğunu söylemek güçtü. Rofos manzaraya dalmışken bir Sith öğrenci yaklaştı ve onu
tapınağın içine buyur etti.
Tapınak koridorları boyunca ilerlerken bir çok salonun ve odanın önünden geçtiler.
Rofos burda kendini evindeymişçesine rahat ve huzurlu hissetti. Ne de olsa burası tüm Sith
klanlarından da eski, binlerce yıllık bir geçmişi olan ve kadim Sith ilminin her zaman çok
güçlü olduğu kutsal bir yerdi. Sonunda alevlerle aydınlatılmış büyük bir salona geldiler.
Silindir taş kolonların taşıdığı yüksek kubbeli salonun sonunda,
yükselen basamakların
üstünde büyük bir tahtta hareketsizce duran Siledian elini hafifçe kaldırdı ve Rofos ‘un
yanındaki genç Sith başıyla efendisini selamlayıp salonu terketti.
Siledian Xana ’nın Taht Salonu
6
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Siledian Zabrak ırkından güzel bir kadındı. Yüzünde liderlik işareti olan kızıl
dövmeler vardı. Bu türden dövmeler klanın tüm ileri gelen savaşçılarının yüzünde bulunurdu.
Night Sisters, Jedi veya diğer Sith klanları gibi üyelerini çocuk yaştaki güç yoğun kimselerden
seçmezdi. Böyle bir arayışı klanın safkanlığını bozacak bir uygulama olarak görürlerdi. Onlar
klan üyesi kadınların doğurdukları kız çocukları arasından özenle seçilirlerdi. Her doğan kız
bir Sith savaşçısı olamaz, erkek çocuklar ise hemen öldürülürdü. Sith olmayan kızlar ise klana
hizmet ederlerdi. Klan lideri mutlaka önceki liderlerin soyundan gelirli ve bu soyun
devamlılığı çok önemliydi. Lider soyunun, kadim safkan Sith ırkından geldiği rivayet edilirdi.
Rofos sakince yürüyüp basamakların dibine geldi. Gerçek bir tacirmiş gibi abartılı bir
selam verdi ve hemen konuşmaya başladı.
Rofos:
Selamlar Yüce Siledian Xana. Hizmetinizdeyim. Yüce savaşınızı kazanmanız
için elimden geleni yapmaya hazırım, tabii ki karşılığını almak kaydıyla.
Siledian:
Teklifini dinliyorum Omarza. Umarım vaktimi boşa harcamıyosundur yoksa,
Rancor lara yem olursun. Şu droid ordusu yaratma planından bahset önce.
Rofos:
Leydi Siledian, Kamessi ‘nin zengin maden yatakları ve ticaret imkanlarını bu
savaşta yeterince kullanmadığınızı görüyorum. Sadece yiğit savaşçılarınızla bu savaşı
kazanmanız uzun sürecektir ve kayıplarınız da umduğunuzdan fazla olacaktır. Cumhuriyet
senatosu şimdiden bir gönüllü ordusu toplamaya başladı.
Siledian:
Hmmm, savaşla bu kadar ilgilenmen ilginç Omarza. Almayı umduğun ücretin
dışında ne gibi bir çıkarın var, merak ettim. Bir silah tücarı olarak ikili çalışmadığını kim
söyleyebilir.
Rofos:
Şüphelerinizi anlıyorum efendim. Ama Jedi benimle asla çalışmazdı. Ne de
olsa şimdiye kadar hep Sith ‘le ticaret yaptığımı biliyorlar. Đkili çalışanları onlar da sevmez.
Ayrıca bir droid ordusunu kabul etmeyecek kadar kibirliler. Savaşı kazanmanın öneminin
sizin kadar farkında olduklarını hiç sanmıyorum.
Siledian:
Evet kibirleri sonları olacak. Diğer Sithlerle birleşmeleri bile onları
kurtaramayacak.
Rofos:
Merak ettiğim bir konu var efendim. Öteki Sith klanları ile birleşmek yerine,
neden onları da karşınıza aldınız. Bunu anlayamıyorum.
7
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Siledian:
Anlamanıda beklemiyorum zaten. Sadece şunu bil, öteki Sith klanları bizim
ilmimizi anlayamdıkları gibi küçümserler ve hatta bizi cadılıkla, büyücülükle itham edip
aşşağı görürler. Ama bunun bedelini ağır ödediler. Bir çoğu kılıçlarımız altında can verdi.
Onlar Jedi dan da beter bizim için. “Sith” iz diyorlar kendilerine ama en az Jedi kadar acizler.
Evet konumuza dönelim, anlat kafandakini Omarza, dinliyorum.
Master Siledian, size önerim burda, Kamessi de bir savaş droidi fabrikası
Rofos:
kurmak. Elinizde yeterli enerji ve hammadde mevcut. Üretimden tamamen ben sorumlu
olacağım. Zaferi kazanana kadar burada binlerce savaş droidi üretebiliriz. Emin olun bu
droidler işlerini iyi yapacaklardır. Böylece değerli savaşçılarınızı önemsiz saha çatışmalarında
kaybetmemiş olursunuz.
Siledian:
Karşılık olarak ne istiyorsun ? Para, enerji veya maden olarak ödeme
yapabiliriz. Tabii droidlerin dediğin kadar iyi çıkarsa.
Hiçbiri Leydi Siledian. Savaşı kazandıktan sonra, ki buna eminim, yeni
Rofos:
oluşturulacak Sith düzeninde önemli siyasi bir görev istiyorum. Sizi bürokratik işerin saçma
ve sıkıcı ağırlığından kurtarabilirim. Kısaca sizin siyasi yardımcınız olmak istiyorum.
Siledian bir anda kahkahalarla gülmeye başladı, tüm salon çınlıyordu. Rofos
sakinliğini koruyarak, Siledian ‘dan cevap bekler gibi pis pis sırıtmaya başladı. Başladığı gibi
bitirdi gülmesini Sith Kraliçe. Ama artık yüzünde tebessümden eser yoktu.
Siledian:
Omarza, seni açgözlü tacir. Bir düzen kuracağımıda kim söyledi sana. Gerçek
bir Sith imparatorluğu kurmak varken, siyasi istekleri karşılamak, gezegen yönetimlerini
memnun etmek gibi saçmalıklarla mı uğraşacağım.
Rofos:
Efendim, eğer bahsettiğiniz gibi bir imparatorluk kurmak niyetindeyseniz, önce
siyasi birliği ve düzeni sağlamanız gerekir. Buda ancak siyasetle yapılabilir, savaşla değil. Zor
kullanırsanız imparatorluğunuzun ömrü kısa olacaktır. Siyasi incelikle tüm galasiyi kontrol
etmek pekiala mümkün.
Siledian:
Göründüğünden daha akıllı olduğun belli Omarza. Ticareti siyasi amaçlar için
kullanman akıllıca. Söylediklerini düşüneceğim. Belki savaş sırasında düşmanla yapacağımız
görüşmelerde seni siyasi temsilcim olarak kullanabilirim. Şimdi git ve şu övündüğün droidleri
üretmeye başla. Acele et büyük bir savaşa girmek üzereyiz.
8
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Bana göstermiş olduğunuz güvene layık olmaya çalışacağım efendim. Ancak
Rofos:
üretim aşamasının biran önce başlayabilmesi için sınırsız yetki vermenizi isteyeceğim.
Sonradan tıkanıklık yaşamamamız ve sizin savaşa dikkatinizi vermeniz açısından önemli diye
düşünüyorum.
Siledian:
Peki tamam ama gözüm üzerinde olacak. Şimdi git.
Rofos eğilerek selam verdi. Döndü ve ağır adımlarla uzaklaştı. Salon çıkışında onu
yine bir Sith öğrenci karşıladı ve gemisine kadar refakat etti. Rofos kimliğini gizlemek için
büyük bir çaba sarfetmişti. Bu sandığından daha zor oldu. Siledian daki güç yoğunluğu
karşısında biraz şaşırmış görünüyordu. Ama tapınağın Rofos ‘a da ayrı bir güç ve enerji
verdiği kesindi. Aslında yıllardır kimliğini gizlemek için, kadim Sith Lorldlarının gizli kalmış
öğretilerini başarıyla kullanıyordu. Bunu hocasından öğrenmişti, oda kendi hocasından.
Yuvarlak hatlı küçük gemi yavaşça havalandı ve hızla atmosferin dışına çıktı. Rofos,
Mardegot için koordinatları girip, ışık hızına çıkmadan önce iletişim açtı.
Rofos:
Ti Shan, herşey istediğimiz gibi ilerledi. Hazırlıkları başlat.
Ti Sahn:
Emredersiniz master.
Siledian, Rofos gittikten hemen sonra yanına klanın önde gelen ustalarını topladı ve
yaklaşan savaş için gerekli hazırlıklara derhal başlanması emrini verdi. Sonra odasına çekildi.
Bu Omarza denen tüccarda anlayamadığı birşeyler vardı ve bu onu huzursuz etmişti. Öte
yandan adamın teklifi hiç de gözardı edilecek cinsden değildi. “Onu kullanır, işim bitincede
yok ederim.” diye düşündü. Sonra savaş planlarını incelemeye koyuldu.
9
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
GALAKSĐ HARĐTASI
RĐZAN
- - - Ticaret Yolu
UPATU
ASTĐRA
KRĐPETAR
Astroid Kuşağı
TESTARĐN
MORDEGOT
KAMESSĐ
TESTARĐN
Testarin, şimdiye kadar hiçbir birliğe bağlanmamış kendi federatif yapısıyla yönetilen
bağımsız bir gezegendi. Önemli doğal kaynakları olmamasına rağmen, ana ticaret yollarının
kesişiminde kilit bir noktada bulunuyordu. Testarin federasyonunun güçlü bir ordusu yoktu,
çünkü buna ihtiyaç duymuyordu. Herhangi bir güç gezegene saldırsa, diğer taraf bu ticari
kritik noktayı kaybetmemek için müdehale etmek zorundaydı. En azından yönetim böyle
düşünüyordu ve ordu kurmak pahalı bir işti.
Gezegenin bu ferderatif ve bağımsız yapısı onu, tüm kaçakçıların, katillerin, kelle
avcılarının, tüccarların ve zaman zaman da Jedi&Sith çatışmalarının merkezi haline
getiriyordu. Burda her türlü iş ücreti karşılığı yapılıyordu ve parası olan için olanaklar
sınırsızdı.
Kahverengi cübbeli iki adam Testarin ‘in başkenti De Morga sokaklarında ilerlediler.
Sonra kentin en işlek ve barlarıyla ünlü caddesine vardılar. Önde ilerleyen adam barlardan
birinin önüne geldiklerinde durdu. “Beni bu civarda bekle BlackRose. Sana ayrılma zamanını
bildiriceğim. Dikkat çekmemeye çalış.” diyerek barın içine girdi.
10
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Barın içerisi tam Testarin tarzına yakışır haldeydi. Her ırktan ve meslekten adam ve
kadın hınca hınç doldurmuştu alanı. Peregrinus cübbesinin başlığını açtı, barın köşesinde
oturan Kel Dor ırkından bir adama yaklaştı, hafif bir selam verip yanına oturdu. Đki adam
sessizce bir süre oturdular.
Peregrinus:
Jedi birliğine katılmamakta hata yapıyorsun Kaplan. Bu yanlızlık seni
karanlığa sürükleyecek.
Kaplan:
Master Peregrinus, şimdiye kadar Jedi ya zarar verecek hiçbir faaliyette
bulunmadım. Ayrıca Testarin ‘deki tüm Sith faaliyetlerini izleyen ve size bildiren de benim.
Buna rağmen bana şüpheyle yaklaşmanız birliğe olan güvenimi ve inancımı daha da azaltıyor.
Peregrinus:
Senden
şüphelenmiyorum,
ama
birliğe
katılmama
kararın
beni
endişelendiriyor. Amacı olmayan bir Jedi yarı yarıya karanlığa düşmüştür.
Kaplan:
Bunu tartışacak vaktimiz yok master. Önemli haberlerim var. Son iki ayda
Testarin ‘e gelen Sith ticaret gemisi sayısında önemli bir artış var. Öğrenebildiğim kadarı ile
genellikle droid yapımında kullanılan bazı parçalarla, çok sayıda enerji hücresi yükleyip
doğru Kamessi ‘ye gidiyorlar.
Peregrinus:
Hmmm, savaş droidi üretimine başlamış görünüyorlar. Bildik Night Sisters
klanı yöntemleriyle uyuşmayan bir gelişme. Bu işi daha derin araştırmamız lazım. Kaplan, bu
konuya odaklanıp ne bulursan en kısa sürede bana bildirmeni istiyorum. Bu işin arkasında kim
ya da kimler var bilmek istiyorum.
Kaplan:
Her zaman olduğu gibi elimden geleni yapacağım. Ama bilgi kaynaklarım için
bir miktar nakte ihtiyacım var.
Peregrinus:
Đstediğin miktarı sağlayacağım. Ayrıca...
Master Peregrinus bir an durakladı. Barın kapısından yeni girmiş üç adam dikkatli bir
şekilde onlara bakıyordu. Mandalorian zırhı altındaki yüzleri gözükmüyordu ama Peregrinus
kendileriyle ilgilendiklerinden emindi.
Peregrinus:
Kaplan, arka taraftan çık ve izini derhal kaybettir. Bunu ben hallederim.
Kaplan:
Güç sizinle olsun master.
11
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Kaplan ‘ın bir anda gözden kaybolduğunu gören kelle avcıları hızla Peregrinus’a
yaklaştılar. Liderleri derhal blasterini çıkartıp yaylım ateşine başladı. Diğer ikisi de arka
kapıya yöneldiler. Đlk birkaç atış aradaki zavallı iki twilek tüccarı öldürdü. Sonraki atışları
Peregrinus ustaca karşıladı. Bir yandan da çıkışa yönelen ikiliye odaklanmıştı. Güç kullanarak
arada duran masalardan birini, ateş eden kelle avcısına fırlattı ve adam çarpmanın etkisiyle
dört beş metre geriye yuvarlandı. Sonra kısa bir sıçrama ile çıkış kapısının önüne iki avcının
hemen dibine geldi. Çok ani bir darbeyle kendisine yakın olan adamın kafasını gövdesinden
ayırdı. Avcı ateş etmeye fırsat bile bulamamıştı. Ancak ikincisi yana doğru bir takla atıp,
doğrulur doğrulmaz kolundaki püskürtücüyle bir alev topu gönderdi. Peregrinus ani bir yan
takla atarak bu saldırıdan kurtuldu ama cübbesi alev almıştı. Dehal çıkarıp attı. Aradaki
zamanı fırsat bilen saldırgan ikinci alev topunu gönderdi. Master pergerinus aradaki
masalardan birini alev topunu karşılayacak şekilde kelle avcısıyla kendi arasına fırlattı. Kelle
avcısı bu karşılamın hızı karşısında şaşkınlıktan afalladı. Bu arada saldırganların lideri ayağa
kalmış ve blasteri ile ateş etmeye başlamıştı bile. Lider bir anda belinde bir acı hissetti.
Arkasından önüne geçen havada döner durumdaki saberi gördü ve gözleri kararıp iki parça
halinde yere yuvarlandı. Havada dönmeye devam eden mavi kristalli saber hareketini
tamamlayıp BlackRose ‘un eline geri döndü. Sonuncu saldırgan Peregrinus tarafından duvara
fırlatıldı ve çarpmanın şiddetiyle boynu kırıldı. Peregrinus ancak yanına gelip adamı kontrol
edince ödüğünü anladı.
Peregrinus:
Ölmesi iyi olmadı. Onu konuşturabilirdik. Sen neden bu kadar geciktin
padawan.
BlackRose:
Bir sokak ötede bunlardan bir tanesi daha yerde yatıyor usta. Yine de bu kadar
geç kalmamalıydım haklısın.
Peregrinus:
Çevrede daha fazlası da olabilir. Umarım Kaplan izini kaybettirmeyi
başarmıştır. Kimliğinin açığa çıkması hiç iyi olmaz. Önden çıkmamız lazım, arka yolu Kaplan
kullandı. Avcıları o tarafa çekmemeliyiz
Peregrinus ve BlackRose barın kapısından çıkar çıkmaz, yirmi kadar kelle avcısı ve
silahşör yaylım ateşine başladı. Đkili hemen saberlarını açıp gelen atışları karşılamaya başladı.
Bu yolu kullanmaları neredeyse imkansızdı. Blaster ve ion topu atışlarını el bombaları
izlemeye başladı. Pusu iyi kurulmuş ve saldırganlar iyi mevzilenmişlerdi.
12
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Peregrinus:
Arka tarafa, çabuk ! Buradan geçit vermeyecekler anlaşılan.
BlackRose:
Master, bırakın işlerini bitireyim. Altı üstü birkaç çapulcu.
Peregrinus:
Bu sefer sözümü dinleyeceksin genç öğrencim. Bu pusu göründüğü kadar basit
değil.
BlackRose ustasını dinledi, barın içine geri girdi ve arka çıkışa yöneldi. Arkasından
Peregrinus barın girişine geldi. Đçeri girmeden, saber tutan kolu geriye doğru yarım bir yay
çizdi ve gelen blaser atışını sahibine geri gönderdi. Silahşör acı bir çığlık attı ve siper aldığı
binanın çatısından sokağa düştü.
Đkili gücü kullanarak hızlandılar. Az sonra ilerde kelle avcılarının diğer grubuyla
çarpışan Kaplan ‘ın yanına vardılar. Kaplan dört sadırgan tarafından kuşatılmıştı. Peregrinus
durmaksızın zıpladı, havada düz bir uşuştan sonra saberi ile avcılardan birini ikiye ayrıdı.
Kaplanda ileri atıldı ve yerde bir takla attıktan sonra karşısındaki Twilek kadının midesine
kullandığı staffın bir ucunu soktu. Kalan iki saldırgan yaylım ateşine başladı. Jedi lar tüm
atışları karşılayıp yeteri kadarını sahiplerine geri gönderdiler. Ölü saldırganların yanından
uzaklaşırlarken barın girişindeki kalabalık grup da peşlerindeydi.
Peregrinus:
Artık kim olduğunu biliyorlar Kaplan. Burada kalamazsın bizimle Astira ‘ya
gelmelisin.
Kaplan:
Önce bu tuzaktan kurtulmalıyız master, bunu sonra konuşuruz.
BlackRose:
Arkadakilerle arayı açtık ama artık gemiyle aramızdalar. Buradan ayrılmak
istiyorsak geri dönmemiz lazım. Tabi onu çoktan ele geçirip giriş kodlarını değiştirmedilerse.
Peregrinus:
Gemiyle bağlantıya geç ve pilot droide bizi kentin kuzeyindeki açıklıktan
almasını söyle. Dediğin gibi böyle bir şansımız kalmamış olabilir.
Üçlü kentin kuzeyine doğru yöneldiler. BlackRose gemideki droidle bağlantı kurmaya
çalışıyordu. Bir süre sonra bunun faydasız olduğuna karar verdiler. Ne yapmaları gerektiğini
düşünürken, yanlarından havada hızla ilerleyen küçük bir keşif droidi geçti. BalckRose derhal
saberini droide doğru fırlattı ama saber onu vuramadan bir binanın köşesinden ara sokağa
saptı.
13
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Peregrinus:
Bu tuzak önceden planlanmış. Kaplan, anlaşılan seni izliyorlardı. Şimdi
yapmamız gereken başkentten hemen ayrılıp batıdaki tarım çiftliklerinden birine gidip
gizlenmek ve hemen Master SenTĐnel ‘e haber vermek olmalı. Başkentte haberleşme imkanı
bulsak da muhtemelen tüm hatları izliyorlardır. Hemen yerel ulaşım istasyonlarından birine
gidip speeder bike edinelim.
Kentin güneybatı ucunda, nispeten tehnalaşan yerleşkeler arasında istasyona vardılar.
Ama burası olması gerekenden daha tehna durumdaydı. Etrafta sadece birkaç Jawa, speeder
ve iç hat gemilerinin bakımını yapıyorlardı. Ama tedirgin bir halleri vardı. Jedi lar istasyonun
kalkış platformlarının ortasına geldiğinde Jawa lar aniden işlerini bırakıp ortadan kayboldular.
Jedi lar saberlarını aktif hale getirdi. Peşlerindeki takipçilerin onlardan evvel buraya gelmesi
imkansızdı. Bir anda istasyon binalarının birinin çatısında bir kadın savaşçı belirdi. Kendinden
çok emin bir kesinlikte havaya zıpladı ve bir takla atıp Jedi ların on metre kadar önüne indi.
Aynı anda iç hat gemilerinin arasından iki kadın savaşçı daha çıktı ve liderlerinin iki yanında
yerlerini aldılar. Master Peregrinus lider savaşçının gözlerine baktı. Kırmızı bir çift alev
gibiydiler. Jedi ustası düşmanının içindeki gücü ve nefreti hissetti. Aynı anda arkasından
üzerlerine gelen başka iki savaşçının varlığını da hissetti ve “Arkanıza dikkat! Yakın durun ve
....”. Lafını bitiremeden havada uçan keskin kenarlı metal diskler Jedi ların üzerine yağdı.
Hepsi aynı anda havalandı ve istasyonu farklı noktalarına indiler. Beş Night Sisters
savaşçısına karşı üç Jedi. Arkadan gelen kelle avcısı grubuda izlerini bulmuş ve istasyona
varmak üzereydiler. Sith savaşçılarının başındaki Siledian Xana ‘nın komutanlarından biri,
Kri Yepani ‘iydi. Kri Yepani, Siledian tarafından bu tür suikast görevleri için özellikle
görevlendirilirdi. Tuzak kurmada çok ustaydı ve şimdiye kadar başarısız olduğu görülmemişti.
Master Peregrinus zor durumda olduklarının farkındaydı ama daha kötülerinide
görmüştü. Master SenTĐnel ile birlikte düzinelerce badire atlatmışlardı. “Keşke oda burda
olsaydı, hem şu dişi Sithleri de merak edip duruyordu” diye düşündü. Ve Sithler saldırdı. Kri
Yepani hemen Peregrinusun karşısına zıpladı ve sırtından iki adet Vibro Blade çıkradı. Bunlar
kenarları çok keskin ve light saber saldırılarını kolaylıkla karşılayabilecek kılıçlardı. Kadın
savaşçılardan biri hemen arkasına geçti. Elinde iki ucunda kıvılcımlar saçan elektron topları
bulunan bir sopa vardı. Peregrinus derhal geriye bir takla atıp, arkasındaki Sithin gerisine indi.
Ve iner inmez ona dönmüş ve hamle yapmak üzere olan kadını Kri yepani ‘nin üzerine güç
kullanarak fırlattı. Kri Yepani derhal ileri yere doğru zıpladı ve yerde bir takla atıp üzerinden
14
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
geçen yardımcısının arkasından Peregrinus ‘a Vibro Blade leri savurmaya başladı. Darbeler
arkası arkasına ve çok hızlı geliyordu. Peregrinus da bunları aynı hızda karşılıyordu.
Bu arada BlackRose ve Kaplan kalan üç Sith savaşçısıyla mücadeleye başlamışlardı.
Bir ara Sithleden biri “grip” kullanarak BlackRose ‘u boğazından yakaladı ve yakındaki
binanın duvarına hızla fırlattı. BlackRose çarpmanın etkisiyle bi süreliğine kendinden geçti.
Kaplan, en yakınındaki savaşçıya müthiş bir döner tekme attı ve kadın uzunca bi süre havada
uçtuktan sonra yerde çarptı. Arkasından da staffı ile ünlü kelebek hareketine başladı ve diğer
Sith savaşçısına doğru atıldı. Saldırısı boşa gitti Kaplan ‘ın, Çünkü Night Sisters klanı üyeleri
bu tür Jedi taktiklerini biliyor ve ustaca karşılıyorlardı. Kaplan hareketi biter bitmez göz
ucuyla BlackRose ‘un yerde baygın yattığını ve onu bayıltan savaşçının saberini ona saplamak
üzere olduğunu gördü. Terettüd etmeden staffını bir mızrak gibi şimşek hızıyla Sith ‘e
fırlattı. Kadın acı bir çığlık atıp yere yığıldı. Diğer iki Sith bu hareket karşısında çok şaşırdı.
Bildik bir Jedi tavrı değildi ve bir arkadaşları ölmüştü, hırsla Kaplan a saldırdılar. Kaplan
havaya sıçradı ve staffını ölen kadın savaşçının üzerineden güç yardımıyla çekti. Silahı tekrar
elinde yere indi.
Peregrinus, Kri yepani ve yardımcısının ataklarından bunalmaya başlamıştı. Blade
darbeleri, tekmeler, güçle itmeler ardı arkasına geliyor ve Jedi ustası ise sadece bu atakları
savuşturuyordu. Peregrinus bi anda savunmadan saldırı tekniğine geçti. Sol eli ilerde, orta ve
işaret parmağı Kri Yepani ‘ye dönük, diğer elindeki mor lightsaber başının yanından rakibini
işaret edecek şekilde tutumuş bir pozisyondaydı şimdi. Sith komutan umursamaz bir tavırla
Peregrinus ‘un üzerine atıldı. Jedi ani bir hareketle olduğu yerde hızlı ters bir takla attı.
Dönerken her iki ayağı ile Sith ‘in suratına güçlü bir darbe indirmişti. Neye uğradığını şaşıran
Kri Yepani darbenin etkisiyle geriye doğru bir takla attı ama, havada konsantrasyonunu
korumuş ve yeniden iki ayağı üzerine yere inmişti. Bu arada diğer Sith elektron sopasını tek
eliyle hızla Peregrinus ‘un kafasına doğru savurdu. Eğilen Jedi ustası bu fırsatı kaçırmadı ve
üzerinden geçen sopayı tutan kolu dirseğin üzerinden kesti. Acıyla haykıran Sith yere yığıldı.
Kolundan fışkıran kan, Peregrinus ‘un yüzünü yarı yarıya kaplamıştı. Kri Yepani bir an için
Peregrinus ‘la göz göze geldi. Đrkildi, daha önce hiç böyle hissetmemişti. Bu Jedi ustasında
farklı bir şeyler sezmişti.
Peregrinus, artık çok az Jedi ın kullanmaya cesaret edebildiği ve kullanıcılarının
çoğunu karanlık tarafa sürükleyen Vaapad saber tekniğini kullanıyordu. Çoğu kez kendini
15
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
frenlemek zorunda kalıyor ve her Vapaad dövüşünden sonra, Jedi tapınağında uzun süren
meditasyonlar yapıyordu. Ama bu defa Vaapad kullanmak istemedi.
Jedi&Sith kapışması sürerken kelle avcıları da iç hat istasyonunun etrafını sarmış ve
duellonun gidişatına göre saldırmaya hazırlanıyorlardı. Kaplan, staffını ustaca kullanıyor ve
her iki Sith in saber darbelerini karşılıyordu. Bu arada BlackRose kendine geldi. Durum şimdi
üç e üç olmuştu. Kaplan ‘ın karşısındaki Sithlerden biri, bir anda sol elini dışarıya yay çizecek
şekilde hızla savurdu. Havadaki vınlama sesleri kulak tırmalayıcıydı. Kaplan gelen metal
disklerden çoğunu staffı ile havada biçti. Ama kaçırdıkları vücuduna saplanmıştı. Birkaç
saniye dondu kaldı, ardından dizlerinin üzerine çökmek zorunda kaldı. Ağzını kenarından kan
sızıyordu. Öne doğru kapaklandı ve açılan elinden düşen staffı yerde yuvarlandı.
Kaplan ‘ın yere düştüğünü gören Peregrinus derhal BlackRose ‘un yanına doğru uzun
bir atlayış yaptı. Yere iner inmez durmaksızın tekrar sıçradı ve yaklaşmakta olan Sithlerden
birine yere inerken tek ve net bir darbe indirdi. Dişi Sith bağırmaya bile fırsat bulamadan öldü.
Durum, Kri Yepani ‘nin umduğu gibi değildi. Birkaç Jediyı kolayca sıkıştırıp yok
etmeyi planlamış, tüm olasılıkları değerlendirmişti. Sayıca üstün bir güçle saldırmıştı. Ama
anlaşılan edindiği bilgi eksikti. Karşısındaki Jedi lar basit savaşçılar değildi. Jedi ustasının
yakınına kadar geldi ve vibrobladeleri sırtına kaldırdı. Gözleri artık farklı bakıyor, ağzından
kadim Sith lisanından kelimeler fısıldıyordu. Peregrinus bu duruma bir anlam vermedi önce ve
Sith komutana doğru hamle yaptı. Ama hamlesini tamamlayamadan Kri Yepani ‘nin iki
elinden çıkan kızıl “lightning” le etrafı sarıldı. Ayakları yerden kesildi ve Sith onu arkasındaki
speeder bike ların arasına fırlattı. Bunu fırsat bilen diğer Sith savaşçı Peregrinus ‘un üzerine
atladı ve saberini yerde baygın yatan Jedi ustasına indirmek üzereyken BlackRose ‘un suratına
indirdiği tekmeyle olduğu yerde bir takla attı ve yere yığıldı. Yerden kalkmaya çalıştığı anda
havada dönen saber Sith ‘in kafasını gövdesinden ayrırdı. Ama saberini eline geri alamadan
BlackRose da ustasıyla aynı kaderi paylaştı. Kri Yepani Jedi ‘yı lightningle yerden kaldırıp
ustasının yanına fırlattı.
Her iki Jedi da yerde yanayana ve acı içindeydi. Bu Kri Yepani ‘yi keyiflendirdi.
Đstasyon çevresinde konuşlanmış kelle avcısı grubunun liderine bir işaret yaptı. Adam Jetpack
‘ini kullanarak havalandı ve Sith komutanın yanına indi.
Kri Yepani: Umduğumdan daha uzun sürdü ama işte zafer yine bizim Novar.
Novar:
Her zamanki gibi efendim. Jedi ları ne yapacağız.
16
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Kri Yepani: Aslında öldürmeyi planlamıştım. Ama şimdi esir tutmanın daha akıllıca
olacağını düşünüyorum. Sıradan Jedi değil bunlar. Savaşın gidişatına göre takas veya tehtid
amaçlı kullanabiliriz. Onları gemime bindirin ve dikkatli olun. Başlarına en iyi adamlarını
koy.
Emredersiniz Master Yepani.
Novar:
Novar adamlarını istasyonun ortasındaki Jedi ların yanına çağırdı. Silahşörler yavaş
yavaş gizlendikleri yerden çıkıp Jedi lara yaklaştılar. Ancak tam o anda plarformun ortasına,
baygın Jedi larla avcıların arasına şimşek hızıyla küçük bir saldırı gemisi indi. Geminin açılan
kapsından hızla dört adam çıktı; Jedi Master SenTĐnel, Jedi Adept Exile, Sith Lord KaHN,
Sith Knight Shadow. Dörtlü saberlarını aktif hale getirdi hemen. Đkisi mavi, ikisi kırmızı
renkli saberları görünce Kri Yepani biraz şaşırdı. Demek birleşme haberleri doğruydu.
Exile hemen ustasına en yakın duran silahşörün önüne atladı ve yere doğru eğilip yatay
bir vuruşla adamı ikiye ayrıdı. Diğerleri çatışmaya başlarken o ustasının yanına geldi ve
hayatta olup olmadığını kontrol etti. Sonra da BlackRose için aynı kontrolu yaptı neyseki hala
hayattaydılar.
Novar ve adamları kısa bir şaşkınlıktan sonra ateş etmeye başladılar ama artık onlar
için yapılacak birşey yoktu. Avcı grubunun arkasında kalmış olan Kri Yepani, adamlarının
göz açıp kapayıncaya kadar öldürüldüğünü gördü. Sadece Novar ve birkaç avcı ona doğru
kaçmaya başlamıştı. Lord KaHN müthiş bir sıçramayla kaçan avcıların ortasına daldı ve ünlü
“Baracuda” harketiyle adamlardan birini biçti.
Shadow diğer silahşörleri önemsemden Novar ‘a odaklanmıştı. Novar kendisine doğru
sıçrayan Sith i farketti ve daha Shadow yere inmeden metal sarma ipiyle onu durdurdu.
Shadow sımsıkı bağlı sertçe yere çarptı. Novar blasterı ile Shadow a nişan aldı. Ancak Sith
yattığı yerden konsantre olup, Novar ı güç kullanarak birkaç metre uzağa fırlattı. Güçle ipi
çözen Shadow hızla yerden kalkıp, kelle avcısına doğru hızla ilerledi. Bunun üzerine Novar,
Jetpack ‘ini kullanarak havalandı ve gözden kayboldu.
Master SenTĐnel, Sith komutanın da kaçmakta olduğunu farketti ve önünü kesmek
için speederbike ‘lardan birine atladı. Avcı grubunun yanından geçerken saberi havada daire
çizdi ve adamlardan birinin kolunu koparttı. Ara sokaklardan birine dalan Sith ‘in ardından
hızlandı. Avcılar av olmuşlardı. SenTĐnel bir süre takip ettikten sonra, Kri yepani ‘nin izini
kaybetti, ama hızını kesemeden kentin ana limanına yöneldi. Limana vardığında Sith Komutan
17
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
ve Novar çoktan gemilerine binmişti. Yaklaşan Jedi ustasına havalanmakta olan gemiden,
güdümlü küçük bir füze fırlatıldı ve gemi hızla gözden kayboldu. Yaklaşan füzeyi hisseden
SenTĐnel aniden yüksek bir sıçrama yaptı. Füze speeder ‘ini o yere inmeden parçalara ayırdı.
Master SenTĐnel, yerel ulaşım istasyonuna döndüğünde Lord KaHN Saldırı gemisinin
yanında onu bekliyordu. Đki usta kısa bir süre birbirlerinin gözüne baktılar. Sonra SenTĐnel,
KaHN ‘ın yanından geçip gemiye yöneldi. Gemiye binmeden durakladı ve geriye dönüp
konuşmaya başladı.
SenTĐnel:
Elimden kaçırdım. Gezgenden ayrıldılar.
KaHN:
Dostların yaşıyor. Kaplan ağır yaralı ama hepsi iyi olacak. Artık gitmemiz
gerek.
SenTĐnel:
Kripetar ‘a gidelim. Kaplan için en yakın tıp istasyonu orada.
Kri yepani ve Novar, Hyperspace ‘e geçmeden önce Kamessi için son koordinat
ayarlarını yaptılar. Sith ustası Novar ‘ın huzursuzluğunu hissetti.
Kri Yepani: Neyin var. Adamlarına mı üzülüyorsun yoksa başarısızlık karşısında Leydi
Siledian ‘ın göstereceği tepkiden mi korkuyorsun.
Novar:
Hiçbiri efendim. Sonradan gelen savaşçılardan birini ve Ustasını tanıyorum.
Savaşçının adı Shadow. Yıllar önce bir kelle avcısıydı. Onu bir Jedi tapınağına yaptığımız
saldırısı sırasında esir aldım. Onbir yaşındaydı. Gözü önünde ustalarını ve diğer şovalyeleri
katletmiştik. Jedi ya olan inancı sarsıldı ve bende bunu iyi değerlendirdim tabii. Onu bir kelle
avcısı olarak yetiştirdim. Onbeş yaşına geldiğinde, artık ufak tefek işlerimi ona yaptırıyordum.
Ama Sith ustalarından KaHN bir karşılaşmamızda Shadow daki güç yoğunluğunu hissetti ve
beni zorla konuşturdu. Đstemeye istemeye Shadow ‘u ona teslim ettim. Şimdi ise az daha beni
öldürüyordu.
Kri Yepani: Bunu dert etme. Tekrar karşılaşacağız ve bu kadar ucuz kurtulamayacaklar.
Ayrıca KaHN ‘ı da problem değil. Onu bizzat öldüreceğim. Tabii şu mor saberli Jedi
ustasından sonra.
18
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
CUMHURĐYET SALDIRISI
Kripetar gezegenindeki cumhuriyet birliklerine ait gemi hangarlarında yoğun bir
faaliyet vardı. Istihbarat subayları, Testarin ‘den gelen ve yaralı Jedilarla dolu olduğu
bildirilen geminin ana hangara inmek üzere olduğunu Genaral Ratahal ‘a bildirdi. Ratahal
gemiyi karşılamak üzrere yerinden kalktı ve yanında bulunan Arpia ‘yı geminin ineceği
hangara gidecek askeri nakliye aracına buyur etti.
Đkili araçta yol alırken Arpia Ratahal ‘ı izledi bi süre. Ratahal cumhuriyet ordusundaki
en gözüpek ve en çok savaş deneyimi olan generaldi. Daima askerlerinin önünde olur, onlarla
birlikte savaşırdı. Bir keresinde Master SenTĐnel ‘in hayatını kurtarmıştı. Sınır çatışmalarının
birinde, bir ion bombası SenTĐnel ‘in dibinde patlamış, Jedi ustası yarı baygınken üzerine
gelen 3 düşmanı görüp derhal kendisini ortaya atmıştı Ratahal. Sol gözünün üzerinden
başlayıp, çene kemiğine kadar uzanan derin yarayı o zaman almıştı. Ama SenTĐnel ‘i
kurtarmayı başarmıştı. Ratahal küçüklüğünden beri hep bir Jedi olmak istemişti. Ancak yeterli
midiclorian sayısına sahip değildi ve eğitilmeye değer görülmedi.
Ratahal ve Arpia küçük saldırı gemisinin açılan kapısına doğru yaklaştılar. Gemiden
ilk Peregrinus, ardından SenTĐnel ve KaHN, ardından diğerleri indi. Kaplan hariç hepsinin
durumu iyi gözüküyordu. Yolculuk boyunca yapılan tedavi ile Peregrinus ve BlackRose Sith
komutanın üzerlerinde bıraktığı etkiyi atmış gözüküyorlardı. Kaplan havada ilerleyen bir
sedye ile yarı baygın bir şekilde gemiden indirildi. Ratahal tıp birimine derhal tedaviye
başlamaları için emir verdi. Arpia da ustalarının önüne gelip eğilerek selam verdi.
19
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Hoşgeldiniz. Umarım Kaplan ‘ın durumu kötü değildir. Neler oldu Master
Arpia:
Peregrinus?
Peregrinus:
Hemen bir toplantı yapmalıyız Arpia. Dehal başkan Badur ‘la bağlantıya geç
ve senatoyla bir toplantı ayarlansın. Kaybedecek vaktimiz yok!
Arpia:
Emredersiniz usta.
Peregrinus:
General Ratahal, seni tekrar görmek güzel. Ancak yine savaş sebebiyle
biraradayız. Olanları toplantıda detaylı olarak açıklıyacağım.
Ratahal:
Sizi sağ gördüğüme sevindim efendim. Đsterseniz hemen karargahdaki komuta
kontrol merkezine geçelim orada Jedi Konseyine ve Senatoya ordunun son durumu ile ilgili
daha fazla bilgi verebilirim.
KaHN:
Artık Jedi&Sith birliğini kabullensen iyi olur general Ratahal. Bundan böyle
bilgiyi sadece Jedi ‘ya sunmayacaksın.
Ratahal, KaHN ‘ a çok sert bir ifadeyle baktı. Şakaklarındaki damarlar sinirden bir
anda şişti. Peregrinus durumun farkındaydı ama şu an daha farklı konulara odaklanmış
olduğundan, araya girmedi ve komuta kontrol merkezine gidecek nakliye gemisine yöneldi.
Ancak SenTĐnel hiç de durumu alttan almaya niyetli değildi.
SenTĐnel:
Ratahal yıllarca Sith ‘e karşı bizim en güçlü savaşçılarımızdan biri olmuştur
Lord KaHN. Şimdi birden size saygı duymasını beklemek hata olur. Üstelik ailesi de Sith
tarafından yok edilmiş birinden.
KaHN:
Onun saygısına ihtiyacım yok. Sadece görevini yapıp yerini bilsin yeter.
SenTĐnel:
Dilin gereğinden fazla sivri Sith. Elimden geldiğince birliği korumaya
çalışıyorum, ama gözüm üzerinde. Jedi ‘ın sabrını test etmeni tavsiye etmem.
KaHN:
En azından gerçekçisin. Bu hoşuma gitti Jedi ustası.
Peregrinus gemiye binmeden arkasına döndü her iki ustaya öyle bir baktı ki, ikiside de
tartışmayı kesmeleri gerektiğini anladı. Herkes gemiye bindi ve havalandılar. Komuta
merkezine giderken kimse tek bir kelime etmedi.
Kripetar ‘da cumhuriyetin ana birlikleri ve ileri karagahı bulunuyordu. Bu gezegen
aynı zamanda bir ön karakol görevi de görüyordu. Jedi&Sith birleşmesinden sonra cumhuriyet
senatosu, derhal ordunun güçlendirilmesi gerektiği yönünde bir karar almıştı. Geçen zaman
20
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
içinde mevcut birlikler teçhizat ve donanım olarak güçlendirmeye çalışılmış, ayrıca yeni bir
gönüllü ordusu toplanmaya başlanmıştı. Ancak şu anda ciddi ve uzun süren bir savaşı
çıkaracak durumda değildi ordu.
Gemiden inen grup beklemeden, askeri eğitim sahaları ve Turan sınıfı kruvazörlerin
hangarlarını gören, tüm komuta merkezine hakim bir toplantı salonuna geldi. Daire şeklindeki
masanın etrafında yerlerini aldılar. Başkan Badur da hologramla toplantıya katılıyordu.
Peregrinus yerine oturmadan bi süre geniş camekandan eğitim gören askerleri izledi. Sonra
endişeli bir şekilde yerine geçti. Nom Badur ‘un hologram görüntüsü aktifleşti ve toplantı
başladı.
Nom Badur: Master Peregrinus, Master SeNTinel, Lord KaHN ve diğer saygın savaşçılar,
hepinizi selamlarım. Zor bir görevden döndüğünüz söylendi Master Peregrinus. Neler oluyor,
bu kadar acil toplanmamızın sebebi nedir?
Peregrinus:
Başkan Badur. Testarin ‘de dostumuz Kaplan ‘la buluşup öğrendiği son
bilgileri ilk ağızadan almaya gittim. Bu son derece gizli bir görevdi. Senatonun ve ordu genel
kurmayının bu buluşmadan haberi yoktu. Ancak ben, çırağım BlackRose ve Kaplan, çok iyi
hazırlanmış bir tuzakla karşılaştık. Zamanında yetişilmeseydi şu an aranızda olamayacaktık.
Kaplanın durumu hala ciddiyetini koruyor.
Nom Badur: Bunu duyduğuma üzüldüm. Orada olduğunuz bilgisini nereden elde etti acaba
tuzağı kuranlar. Peki birşeyler öğrenebildiniz mi Kaplan ‘dan master?
Peregrinus:
Bu konuyu sonra bizzat araştıracağım başkan ancak şu an daha önemli bir
problemimiz var. Anladığım kadarı ile Night Sisters bir droid ordusu kuruyor. Hammadde
kaynaklarının yeterli olduğunu biliyoruz ama, Testarin ‘den droidler için gerekli diğer teknik
malzeme ve parçaları alıyorlar. Bu durumun önüne geçmezsek yakında başa çıkamayacağımız
bir düşmanla karşılaşacağız.
KaHN:
Droid ordusu mu? Bildiğim kadarı ile Night Sisters bu tür yöntemlerle
savaşmaz. Bunun arkasında kim var merak ettim doğrusu. Bu arada içimizden bilgi sızdığı
kesin. Bu konuyu en kısa sürede çözmemiz gerekiyor.
SenTĐnel:
Bu konuyu bizzat araştıracağım. Đşin içinde kim varsa bedelini ödeyecek.
Ancak eskiden böyle şeyler olmazdı. Đçimize sızan sith ajanlarını hemen tespit eder ve
temizlerdik.
21
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
KaHN:
Master SenTĐnel, sözlerinizle ne ima ettiğinizi hepimiz anlıyoruz sanırım.
Ancak sezgilerinizin zayıflamış olması benim ve klanımın suçu değil. Đmalarınız canımı
sıkmaya başladı.
Ratahal:
Yoksa ne Sith. Bu bir tehtid mi? Eğer öyleyse iki kez düşünmeni öneririm.
Peregrinus:
Beyler, beyler. Lütfen konuya odaklanın. Eğer şu anda gerekli müdehaleyi
yapamazsak, korkarım yakında sayıca bizden çok üstün bir droid ordusuyla karşı karşıya
kalacağız. Üstelik yok edilen droidlerin
yerine yenilerini yapacak güçteler. Ama bizim
askerlerimizin arkasından ağlayacak eş ve çocukları var.
Nom Badur: Öneriniz nedir master? Bir savaşın içerisindeyiz. Senato sizin kararlarınıza
güveniyor ve saygı duyuyor. Gereken neyse yapılmalı.
Peregrinus:
Savaş acı ve kayıp getirir ancak başka çaremiz yok. Kripetar ‘a gelirken yol
boyunca tartıştık ve Master SenTĐnel bir saldırı planı geliştirdi. Lord KaHN da bu planı
onaylıyor. Master SenTĐnel buyurun lütfen.
SenTĐnel:
Yaşanan çatışmadan sonra olanların farkına vardığımızı biliyorlar. O yüzden
onlar önlem almadan önce Testarin ‘e ani bir saldırı yapmamız gerekiyor. Amacımız droid
parçası ticareti yapan tüm limanları, üretim yapan fabrikaları ve depoları yok etmek olacak.
Saldırıya ondört jedi ve altı sith katılacak. Bu sayı Jedi ve Sith savaşçılarının birlik içindeki
oranına göre belirlendi. Bu yirmi savaşçı dörtlü gruplar halinde, yüzer kişiden oluşan beş
komando bölüğüne komuta edecekler. Böylece beş ayrı noktadan ana saldırıya başlayacağız.
Bizler gerekli noktaları ele geçirdiğimizde, Genaral Ratahal bin kişilik bir hafif zırhlı piyade
taburu ile gereken genel kontrolu sağlayacak.
Bizi bekliyor olacaklarını düşünmeliyiz. O yüzden saldırı birliklerini korumak için iki
Turan sınıfı kruvazör gezegen yörüngesine konuşlanacak. Her birinde yirmişer adet X-Wing,
sekizer adet Y-Wing, hem hava koruması sağlayacak,
hem de yer saldırılarına destek
verecekler. Bizim komando birliklerimizi ve General Ratahal ‘ın piyade birliklerini iki ayrı
nakliye gemisi taşıyacak. Bu gemiler yörüngeye oturduktan sonra, hava desteği ile beraber
çıkarma araçlarıyla saldırıya başlayacağız.
Testarin de uzun süre kalamayız. Amacımız orayı ele geçirmek değil sadece düşman
ikmal hatlarını yok etmek. Bu yüzden saldırı çok ani olmalı ve işimiz bitince derhal Kripetar
‘a, savunma hatlarına geri çekilmeliyiz. General Ratahal, öngördüğüm asker sayılarını
sağlayabileceğimizi umuyorum.
22
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Ratahal:
Verdiğiniz rakamlar buradaki ana gücümüzün neredeyse yarısını oluşturuyor.
Daha fazla adamla ve gemiyle oraya gidersek Kripetar savunmasız kalır. Ama evet bu
rakamları sağlarım efendim.
KaHN:
Bu plan eğer düşman bizi beklemiyorsa iyi sonuç verecektir. Ama ben tüm
güçleriyle bizi beklediklerini düşünüyorum. Önceki gibi bir tuzakla karşılaşabiliriz.
Peregrinus:
Haklısın Lord KaHN. Ancak bu saldırı mutlaka yapılmalı ve düşman
kaynakları yok edilmeli.
Shadow:
Đzin verin ben önden gidip size durumu rapor edeyim master. Eğer bir tuzak
varsa saldırı planlarını yeniler ve daha az kayıp veririz.
KaHN:
Bunu bekliyor olacaklar. Ama başka bir yol da yok gibi gözüküyor.
Peregrinus:
Katılıyorum.
SenTĐnel:
Arpia. Shadow ‘a katıl ve en kısa sürede bize raporunuzu ulaştırın. Saldırı
başladığında bize katılırsınız.
Đki kişi dikkat çekmez miyiz master? Bence ayrı ayrı gitmemiz ve farklı
Arpia:
noktalardan gezegene girmemiz daha doğru olur. Böylece en azından birimizin şansı olur.
SenTĐnel:
Hmmm, haklısın genç öğrenci. Dediğin gibi olsun ama birbirinizle bağlantı
halinde olun. Dikkat edin tüm iletişim hatlarını dinliyor olabilirler. Bombardıman
başladığında sizlere buluşma koordinatlarını ileteceğim. Şimdi gidin.
Đki savaşçı toplantı salonundan ustalarını ve başkan Badur ‘u selamlayarak ayrıldı.
Gemi hangarlarına giden araca binene kadar konuşmadılar. Sonunda Arpia bu sessizliği
bozdu.
Bu görevi bu kadar istemenin sebebi nedir? Saldırının başarısından öte
Arpia:
birşeyler var gibi. Bunu hissedebiliyorum.
Shadow:
Sen verilen görevi yap ve bana karışma Jedi. Böylece saldırının başarısını
garantilemiş oluruz.
Đkili ana gemi hangarlarına vardı. Birbirlerini selamladılar ve ticari kargo gemisi süsü
verilmiş, farklı tipte gemilerle arka arakaya havalandılar. Bu arada toplantı salonunda
saldırının son detayları konuşuldu. Başkan Badur, senatonun daha önceden kendisine verdiği
başkomutanlık yetkisi ile saldırıya onay verdi ve toplantıdan ayrıldı.
23
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Peregrinus:
General Ratahal hazırlıklara derhal başlayın. Đkinci günün şafağında yola
çıkmalıyız.
Ratahal:
Emredersiniz efendim.
Peregrinus:
BlackRose, konseyle bağlantıya geç ve ihtiyacımız olan Jedi ve Sith savaşçılar
Kripetar ‘a gelsinler. Bu arada Kaplan ‘ı da Rizan ‘a göndermeliyiz. Orada, Jedi tapınağında
yaraları daha çabuk iyileşecektir. Exile sende hazırlıklarla ilgili General Ratahal ‘a yardımcı ol
lütfen.
General Ratahal, BlackRose ve Exile da selam vererek toplantıdan ayrıldılar. Salonda
sadece üç usta kalmıştı. Peregrinus birleşmeden beri huzursuzdu ve KaHN ‘a bir türlü tam
olarak güvenemiyordu. Ama o da, kısa süre önce hayatını kurtaranlar arasındaydı. En büyük
rakiplerinden biri günün birinde silah arkadaşı oluvermişti.
Peregrinus:
Lord KaHN, birleşmeden bu yana yaşanan gerilimin farkındasınız umarım.
Yani bunu önlemenin öneminin farkında mısınız diye soruyorum? Gördüğüm kadarı ile bu
konu ile ilgili bir endişeniz yok ve gerilimi tırmandırmaktan da çekinmiyorsunuz.
KaHN:
Önemli olan benim ne düşündüğüm değil, sizinki. Sürekli suçlanan, şüphe ve
zan altında kalan ben ve klanım. Bu koşullar altından benden hoşgörü beklemeniz çok garip.
SenTĐnel:
Birleşmeye kadar yaptığınız saldırı ve katliamlar bu şüphenin sebebi olabilir mi
acaba? Arkanızda çok fazla yetim ve acı bıraktınız.
Peregrinus:
Sizden tek isteğim düşman yok edilinceye kadar gereksiz tartışmaların
yaşanmaması için biraz uyum göstermeniz.
KaHN:
Bunları tartışmanın bir yararı yok. Birbirimizi anlamak zorunda değiliz.
Savaşmak için birleştik. Gereğini yapacağım. Benden ve klanımdan daha fazlasını
beklemeyin. Şimdi izninizle savaş için hazırlanmalıyım.
KAHN salondan sakince ayrıldı. Đki jedi ustası birbirlerine anlamlı bir şekilde baktılar.
SenTĐnel:
Ona hiç güvenmiyorum dostum. Onda beni rahatsız eden birşeyler var. Bir Sith
Lordu olmasının dışında başka birşeyler. Düşman beni daha az tedirgin ediyor. En azından bu
24
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
bir savaş ve gerekirse savaşarak ölürüz. Ama KaHN bize karşı birşeyler yapacak ,
hissediyorum.
Peregrinus:
Bende. Ama şu an düşmana odaklanmalıyız. Tabii KaHN ve klanı üzerindeki
kontrolümüzüde aksatmadan. Şimdi ayrılalım ve hazırlıklara odaklanalım dostum. Zamanımız
az.
Đki usta selamlaştı, SenTĐnel hazırlıkları ve birlikleri kontrol etmek üzere komuta
kontrol merkezine gitti. Peregrinus ise bir süre daha toplantı salonunda kaldı. Bu saldırı
kararını vermekle savaşı resmen başlatmış oluyorlardı. Ama düşmanın hamlesini beklemek
anlamsızdı. Bu düşüncelerle bir süre daha salonda kaldı Jedi ustası. Droid ordusu kurma
fikrinin Siledian Xana da nasıl oluştuğunu mutlaka öğrenmesi gerekiyordu. Night Sisters bu
tür savaş yöntemlerini şimdiye kadar hiç kullanmamıştı.
Aradan geçen iki gün içinde saldırıya katılacak birlikler son hazırlıklarını
tamamladılar. Komandolar sadece hafif silahlarla saldıracaklardı ve mümkün olan en az
kayıpla en iyi vuruşlarını yapmak zorundaydılar. Piyadelere ise elli adet hafif zırhlı tank eşlik
edecekti. Tüm askerler, tanklar ve çıkarma gemileri ana nakliye gemilerine yüklendi. X ve Y
Wing ‘ler de kullanılacak proton füzeleri gemilere yüklenirken. Jedi ve Sith savaşçılar Turan
sınıfı kruvazörlerden birinin kalkış platformunda buluştular.
Saldırıya Jedi dan Peregrinus, SeNTinel, Arpia, BlackRose, Exile, Kaish, Mimesis,
kardeşi Nemesis ile diğer altı savaşçı ve Sith den KaHN, Shadow, Ontus, Valorian ve diğer iki
savaşçı katılacak, komando bölüklerine komuta edeceklerdi.
Blackrose ve Arpia hariç grup bir araya geldi ve kısa bir selamlaşmadan sonra
kruvazöre bindiler. Peregrinus, SeNTinel ve KaHN kruvazörün köprüsüne general Ratahal ile
amiral Arden ’in yanına geldiler.
Arden:
Hoşgeldiniz efendim. Tüm hazırlıklarımız tamamlandı ve harekete hazırız.
Peregrinus:
Daha fazla beklemeye gerek yok amiral. Arpia ve Shadow ‘dan gelen bilgiler
belirgin bir tuzak veya savunma hazırlığının olmadığı yönünde. Master SenTĐnel, buluşma
koordinatları Arpia ve Shadow ‘a şifreli mesajla gönderildi sanırım.
SenTĐnel:
Evet ama bu mesajın ele geçirilmesi ve şifresinin çözülmesi ihtimali var. Acele
etmeliyiz. Bu bilginin gönderilemesi ile büyük bir risk almış olduk.
25
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Peregrinus:
Meraklanma. Gönderilen koordinatlar yanlış. Doğru olanlar saldırı ile birlikte
yeniden gönderilecek. Böylece ele geçirilen koordinatlarda tedbir almaları onların aleyhine
olacak ve savunmaları zayıflayacak.
SenTĐnel:
Hmmm, bunu iyi düşünmüşsün dostum. Yola çıkalım o zaman.
Tüm gemiler ağır ağır havalandı ve giderek hızlanarak atmosferden çıktılar. Kripetar
yörüngesinde toplandılar ve çok geçmeden hyperspace ‘a topluca geçtiler. Yolculuk boyunca
tüm savaşçılar ve askerler dinlenmeye çekildi. Gemi personelide kullanılacak avcı ve
bombardıman gemilerinin, tankların ve ağır silahların son kontrollerini yaptılar, cephanelerini
yüklediler.
TUZAK
Darth Rofos, Kamessi ‘den Siledian Xana ‘yı ikna edip ayrıldıktan sonra vakit
geçirmeksizin Mardegot ‘a gitmiş ve planının ikinci aşamasına geçmek için gereken
hazırlıklara başlamıştı.
Mardegot da onu önceden bekleyen teknisyenlerini ve mühendislerini derhal Kamessi
‘ye göndermişti. Savaş droidi üretim tesileri için için hemen çalışmalar başlatıldı. Üretim
hatları kısa sürede inşa edildi ve hammadde de Kamessi ‘nin zengin maden yataklarından
toplanmaya başlandı. Droidler için gereken bazı parçaları Kamessi de üretmek zaman
alacağından, bu tür ekipmanın bol bulunduğu Testarin ‘den getirtmek daha akıllıca ve hızlıydı.
Fakat bu malzeme naklinden eninde sonunda Jedi ‘ın haberi olacaktı. Bunun farkında olan
Siledian Xana, Rofos ‘a droidlerin üretimini hızlandırması ve güçlü bir saldırıya hazır birlikler
oluşturması emrini verdi. Ayrıca kurduğu tuzaklarla ve kelle avcılığı ile ünlü komutanlarından
Kri Yepani’ ye de derhal Testarin ‘e gitme emri verdi. Kri Yepani, araştırma yapmak için
gelen Jedi ajanlarını bulup yok etmekle görevlendirilmişti.
Kri Yepani Testarin’e vardığında yerel ajanlarından, bir Jedi ‘ın uzun süredir
gezegende Sith faaliyetlerini izlediği yönünde rapor aldı. Anlaşılan Kaplan, kendini bir şekilde
26
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
ele vermişti. Bunun üzerine bu Jedi ‘ı ve onunla bağlantıya geçenleri ele geçirmek üzere,
Kaplan izlemeye alındı.
Siledian Xana, savaş hazırlıklarını gözden geçirmek ve ordusunun son durumunu
öğrenmek için bir toplantı düzenledi. Toplantıya droid üretimi ile bilgisine başvurulmak üzere
Omarza (Darth Rofos) ‘da çağırıldı. Omarza toplantı salonuna girdiğinde gözleri hayranlıkla
parladı. Salonun tavanında kadim Sith Lordlarının ve bugüne kadarki tüm Night Sisters klanı
liderlerinin resimleri, ve duvar diplerinde de heykelleri vardı. Bir süre bu eserleri izledi.
Đzlemeye o kadar dalmıştı ki, Siledian Xana’nın seslenişiyle birden irkildi.
Siledian :
Omaraza! Üretilen droid sayısı nedir? Ayrıca sadece droid üretmekle
yetinemeyiz. Bize çok sayıda tank ve taktik araçta gerekiyor. Bu araçların da üretimine bir an
önce başlamamız şart. Gereken hazırlığı derhal yap.
Şu ana kadar onbin standart savaş droidi, beşbin süper savaş droidi ve bin adet
Rofos:
de yokedici droid üretildi efendim. Ayrıca dediğiniz gibi taktik araç üretimi için gereken
çalışmalara da çoktan başlamış bulunuyoruz.
Siledian :
Bu güzel işte. Komutan Yepani ‘den gelen bilgilere göre Testarin de
faaliyetlerimizi Jedi a rapor eden bir ajan tespit edilmiş. Şu an izleniyor ve yakında işini
bitireceğiz. Ama önce kimlerle bağlantıya geçtiğini bulmalıyız. Bir droid ordusu kurduğumuz
çoktan öğrenilmiş olmalı. Bunu uzun süre saklayabileceğimizi ummuyordum zaten. Ancak
Jedi her an Testarin ‘e saldırabilir ve ikmal hatlarını kesebilir. Bunun için üretilen tüm droid
gücünü Testarin yörüngesinde konuşlandırmayı planlıyorum. Bir saldırı olursa hazır
olmalıyız.
Tüm Sith generaller bu kararı onayladı. Ama Rofos’un daha parlak bir fikri vardı.
Rofos:
Master Siledian! Efendim eğer cürretimi hoş görürseniz size bu konudaki
fikrimi söylemek isterim.
Siledian :
Bu savaş senin ticari entrikalarına benzemez tacir. Ama senin gibi kurnaz
birinin fikrini de almak isterim doğrusu. Konuş Omarza seni dinliyoruz.
Rofos:
Eğer Testarin yörüngesine gücümüzü konuşlandırırsak saldırganlara seçenek
sunmuş oluruz. Bu gücü görüp saldırmaktan vazgeçebilirler. Ayrıca saldırmaya karar
verirlerse de neyle karşı karşıya olduklarını bilecekler. Bunun yerine donanmayı Testarin ‘den
27
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
birkaç parsek uzakta hazır tutup düşmanın saldırısına müseade etmek ve düşman çıkarmasını
tamamladıktan sonra kaçamayacakları şekilde hızla gezegeni kuşatıp işlerini bitirmek akıllıca
olacaktır.
Siledian :
Hmm, yine zekanı ortaya koydun Omarza. Hakkını vermek zorundayım,
burada bulunan birçok generalden daha iyi bir komutan olabilirdin.
Teşekkürler efendim. Sadece gördüğümü söylüyorum. Bu biraz da ticaretteki
Rofos:
rekabete benziyor.
Siledian :
Fikrin hoşuma gitti. En azından süprizi bozmayacağız. Hmmm, bu süprizi
genişletmek de mümkün. Aynı anda hem Tastarin ‘e hem de Kripetar ‘a saldırmak için yeterli
sayıda avcı gemimiz ve kruvazörümüz mevcut. Şu anki droid gücümüzü eşit iki parçaya
ayırmamız yeterli. Alınan istihbarata göre düşmanın Kripetar ‘daki ileri karargahında üç-dört
bin kişilik bir kara gücü mevcut. Bu gücün en az yarısı ile saldıracaklardır. General Kien Pia,
tüm saldırının planını en kısa zaman da hazırla.
Kien Pia:
Emredersiniz efendim. Şu an diğer sith klanlarından ele geçirdiklerimizle
birlikte toplam 24 adet değişik tipte kruvazöre sahibiz. Her iki gezegen için de 6 ‘şar adet
gemi ile saldırırsak bu işi bitiririz leydim. Bildiğimiz kadarı ile Kripetar da düşmanın sadece 4
kruvazörü var. Yardım gelene kadar dayanamazlar. Diğer detayları en kısa sürede size
ileteceğim.
Kien Pia, Siledian Xana’nın sağ kolu ve klanda ondan sonra gelen isimdi. Çok
yetenekli bir lightsaber kullanıcısı olan bu Sith aynı zamanda karanlık ilimlere Siledian kadar
hakimdi.
Toplantı bitti ve Rofos tüm generalleri ve Siledian Xana’yı selamlayıp salondan
ayrıldı. Derhal droid üretim tesislerine yöneldi. Gene amacına ulaşmış, Siledian Xana’yı
cesaretlendirip daha saldırgan bir tutum takınmasını sağlamıştı. Böylece her iki tarafın kaybı
da artacaktı. Rofos hiç vakit kaybetmeden droid üretim tesislerine gitti. Bu droidlere çok
güveniyordu. Zamanı geldiğinde hepsi kendini ispatlayacaktı.
Testrain yörüngesinde herzamanki ticaret trafiği sürüyordu. Shadow bir tüccar
kılığında yerel ticarethanelerden birinin avlusunda oturmuş birşeyler yiyip içiyordu. Birden
avlunun kapısından, yoldan geçen bir kaç adam gördü. Đçlerinden birini Novar ‘a benzetti.
Yerinden fırladı ve adamları takibe başladı. Biraz takip ettikten sonra emin oldu, grubun
başındaki adam Novar ‘dı. Burada olduğuna göre, acaba düşmanın saldırıdan haberi olmuş
olabilir miydi? Ya da bunu tahmin edip bir tuzak mı kurmuşlardı? Shadow bunları
28
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
düşünürken, Novar ve adamları başka bir grupla buluştu. Adamların hepsi kelle avcısıydı.
Tepeden tırnağa silahlanmışlardı. Biraz ayaküstü konuştuktan sonra bir yük hangarına
yöneldiler. Shadow biraz uzak kalarak grubu izledi. Sonuncu avcıda da hangara girdikten
sonra, hangarın kapıları kapandı. Shadow içeri girmenin bir yolunu bulup ne planladıklarını
öğrenmek zorundaydı.
Hangar duvarlarını çevreleyen ara sokalardan birine girdi. Etrafta izleyen biri
olmadığından emin olunca uzun bir sıçramayla hangar binasının ara kat balkonlarından birine
ulaştı. Balkona açılan kapıyı güçle açtı ve yavaşça içeri süzüldü. Hangarın içerisindeki asma
kattan biraz ilerleyince Novar ve adamlarını hangarın ortasında dizilmiş kırk-elli kadar
speeder bike’ın yanında konuşurken buldu. Bu kadar aracı ne yapacaklarını merak etti. Artık
beklemenin manası yoktu. Asma kattan sıçradı havada bir takla attıktan sonra adamların
yanına hızlı bir iniş yaptı. Havada aktif hale getirdiği saberi avcılardan birine indirmek
üzereydi ki, birşeylerin ters gittiğini sezdi. Aynı anda acıyla sarsıldı ve gözleri karardı.
Novar yerde yatan Shadow ‘un yanına geldi. Pis pis sırıttı ve adamlarına sith savaşçıyı
hangarın alt katındaki hücreye kapatmalarını emretti. Bu sırada bina duvarlarının dibindeki
konteynerların arasından bir başka grup adam çıktı.
Novar:
Silahlarınızı bayıltmaya ayarlamayı unutmadınız sanırım. Değerli esirimizin
şimdi ölmesi hiç hoşuma gitmez.
Adamlardan herhagi bir tepki gelmedi. Novar çok keyiflenmişti ve kısa tiz bir kahkaha
attı.
Testarin yörüngesinde bir anda bir grup gemi hyperspace ‘den çıkıp normal uçuşa
geçtiler. Bunlar cumhuriyet donanmasına ait iki Turan sınıfı kruvazör ve iki nakliye
gemisiydi. Kruvazörler derhal yörüngedeki bombardıman koordinatlarına konuşlandılar.
Gezegenin arkasından doğmakta olan Testarin güneşinin ışıkları göz kamaştırıyordu. Nakliye
gemilerinin birinden, her biri elli komando taşıyan on adet çıkarma aracı ayrıldı. Gemiler hızla
Testarin atmosferine girdiler. Bu arada kruvazörlerden de X ve Y-wingler bombardımana ve
çıkarmaya destek olmak amacıyla hızla ayrılıyorlardı.
Kruvazörler, çıkarma gemileri hedeflere varmadan önce işlerini kolaylaştırmak için
ana bombardımana dev lazer ve ion toplarıyla başladı. Bu arada Sith grup Lord KaHN ‘ın ana
saldırı gemisi Thunder ‘la, Jedi grubuda Jedi Defender tipi hafif saldırıyı gemisi ile çıkarma
29
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
yapan komando birliklerine katılmak için yola çıktılar. Bu arada general Ratahal, diğer
nakliye gemisinde piyade birliklerinin ve hafif tankların son kontrollerini yapıyordu.
De Morga sokakları günlük rutin işlerini yapan tüccar, esnaf ve fahişelerle doluydu.
Bir anda kentin beş ayrı noktasına ikişer adet çıkarma gemisi indi. Aynı anda Thunder ve Jedi
Defender gemileride belirlenen noktalara indiler. Kısa sürede komandolar, Jedi ve Sith
savaşçıları ile birleşti.
Ve baskın harekatı başladı. De Morga ‘nın ana ticari gemi hangarları ve nakliye
depoları Master Peregrinus ve Master KaHN ‘ın komuta ettiği bölük tarafından vurulacaktı.
Hızla ilerleyen birliğin karşısına şaşkın halde birkaç Testarin yerel güvenlik polisi çıktı.
Komandolar acımasızdı. Bunlar cumhuriyetin en elit birlikleriydi ve sorgulamadan ölüme bile
giderlerdi. Bu gruba Arpia ve Shadow ‘unda katılabilmesi için hemen koordinatlar gönderildi.
Hedefe varmadan biraz önce Lord KaHN ‘ın hemen önüne havadan bir savaşçı indi. KaHN
saber ‘ini son anda vurmadan kapattı. Gelen Arpia ‘ydı. Ama Shadow görünürlerde yoktu. Şu
anda onu bekleyemezlerdi. Bölük yoluna devam etti.
Kruvazörlerin ve Y-wing lerin yoğun bombardımanından sonra artık yarı harabe
halindeki gemi hangarları ve nakliye depolarının her tarafı alevler içindeydi. Pergerinus derhal
bölük komutanına patlayıcı detanatörlerini yerleştirmeleri emrini verdi. Komandolar bir kaç
savunucuyu bertaraf edip detanatörleri yerleştiridiler. Bölük belli bir uzaklığa geldiğinde
hangar ve depolardan geri kalanlar da havaya uçuruldu.
Operasyon hızlı ve kolay ilerliyordu. Düşman herhangi bir tedbir almamıştı ve yerel
savunmada çok zayıftı. Diğer bölüklerde işlerini kolayca bitirip hedefleri yok ettiler. De
Morga ‘dan dumanlar tütüyordu. Testarin federasyonu bu saldırıyı beklemiyordu zaten bilse
bile sayıları birkaç yüzü bulan yerel polis birlikleriyle savunma yapması olanaksızdı.
Opersayon sonlanıyordu. Yüz kadar savunucu öldürülmüş, sadece oniki komado
kaybedilmişti. Peregrinus General Ratahal ve piyade birliklerinin ikinci çıkarmayı yapmasına
gerek olmadığını düşündü.
Tüm bölükler planlandığı gibi vuruşlarını yaptıktan sonra De Morga ‘nın kuzey
doğusundaki kentin yerleşimi az sanayi bölgesinde buluştu.
KaHN:
Shadow ‘un çoktan gelmesi gerekirdi. Başı dertte hissedebiliyorum.
Peregrinus:
Onu arayacak vaktimiz yok Lord KaHN. Derhal geri çekilmemiz lazım.
30
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
KaHN:
Geri çekilmek mi? O plan gezegende yoğun bir düşman direnişi varsayımına
göre yapılmıştı. Şimdi ise kalıcı olarak Testarin ‘i ele geçirecek durumdayız. Eğer şimdi
çekilirsek düşman kısa zamanda yok ettiklerimizin yerine yenilerini inşa eder. Artık Testarin
yeni ileri karargahımız olmalı. Böylece düşmanı daha yakından kontrol edebiliriz.
SenTĐnel:
Ama bunu yaparak Kripetar daki öncü kuvvetlerimizi ikiye bölmüş ve
zayıflatmış oluruz. Henüz ana ordu karargahından ne Kripetar’a ne de Testarin ‘e
gönderebilecekleri eğitimli yedek birlikler mevcut değil. Ayrıca gemi sayımız da yetersiz.
Gönüllü ordusu yeni yeni toparlanıyor.
Peregrinus:
Hmmm, Lord KaHN ‘ın hakkı var dostum. Burayı kalıcı olarak almazsak,
bütün operasyon boş bir çabadan öte gitmemiş olacak. Risk almak zorundayız. Savaş bu.
Üstelik düşmanın hazırlıklarını abartıyor olabiliriz. Şu droid ordusu hazır olsaydı çoktan
üzerimize gönderilirdi.
SenTĐnel:
Aldığımız risk çok fazla. Shadow ‘un başına ne geldiğini bilmiyoruz. Tuzak
kokusu alıyorum.
Peregrinus:
Bu bir tuzak bile olsa şansımızı denemeliyiz. Düşman saldırısını püskürtürsek
kalıcı olarak Testarin ‘e üs kurarız.
SenTĐnel:
Bilemiyorum. Düşmanı görmeden rahat edemeyeceğim sanırım.
KaHN:
Siz general Ratahal ‘ın piyade taburunu kentte konuşlandırın. Ben Shadow’u
arayacağım.
KaHN yakındaki bir yerel istasyondan edindiği speeder bike ile hızla gözden kaybolup
şehrin ara sokalarına daldı. Peregrinus, general Ratahal ‘a piyade taburunun çıkarmaya
başlaması için emir verdi. Bu arada komandolar da başlarındaki savaşçılarla birlikte savunma
pozisyonuna geçti.
Shadow yavaş yavaş kendine geldi. Biraz başı ağrıyordu ama yaralanmamıştı. Bir
koltukta oturuyordu. Elleri koltuğa kelepçelenmiş bir vaziyetteydi. Kelepçeler güç kullanarak
açılacak mekanik türden değildi. Az ötede iki adam ona bakıyordu. Burası girdiği yük
hangarının bodrum katında bir yer olmalı diye düşündü. Birden adamların arkasındaki kapı
açıldı ve içeri Novar girdi. Yüzünde alaycı bir ifadeyle Shadow ‘a yaklaştı.
Novar:
Evet sith. Nihayet uyandın. Adamlarım seni öldürdü diye korkmuştum. Bu işi
bizzat ben yapacağım. Ama önce biraz konuşmamız lazım. Dostların burada. Sanırım sende
31
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
onları bekliyordun. Buluşmanızı engellediğim için üzgünüm ama bunu dert etme. Yakında
onların yanına gideceksin. Hepiniz sonsuzluğa karışacaksınız.
Shadow:
Her zamanki gibi aşşağılıksın Novar. Seni daha önce bulup öldürmeliydim.
Novar:
Senin en çok sevdiğim özelliğinde bu. En umutsuz durumda bile rakiplerine
diklenmekten geri kalmıyorusun. Seni KaHN ‘a teslim etmek zorunda kaldığım için hala
kızıyorum kendime.
Shadow:
Eğer Lord KaHN beni alıp yetiştirmeseydi. Bu kadar uzun yaşayamazdın.
Novar:
Her neyse. Zavallı dostların Testarin ‘i ele geçirdiklerini düşünedursunlar, bu
arada Night Sisters tüm gücüyle hem Testarin’i hem de Kripetar ‘ı vurmak üzere. Sonunuz
geldi. Senin beni izlemen bile tuzaktı. Her şey ayarlandı. Birazdan tekrar geleceğim sith. Ama
bu konuşmak için olmayacak.
Novar konuşmayı kesip yanındaki adamlardan birine derhal tüm avcıların
hazırlanmaya başlaması emrini verdi. Đşaretiyle birlikte speeder bike larla düşman avına
başlayacaklardı. Sonra odadan ayrıldı.
Shadow, Novar ayrılır ayrılmaz, derhal burdan kurtulup dostlarına haber vermesi
gerektiğini düşündü. Düşman saldırısına habersiz yakalanırlarsa bu felaket olurdu. Odada
duran iki muhafızı dikkatle inceledi. Adamlardan biri Kel Dor ırkından, diğeri insandı. Đnsana
odaklandı. Bir süre sonra adamın bakışları donuklaştı ve elindeki blasterı yavaş yavaş
arkadaşına doğrulttu. Diğer savaşçı ne olduğunu anlayamadan acıyla yere yığıldı. Boğazından
olukoluk kan akmaya başladı. Adam ağır hareketlerle duvardaki kontrol panosuna yöneldi ve
güvenlik şifresini tuşladı. Shadow ‘un elleri anında serbest kaldı. Dehal ölen adamın silahını
aldı ve kalan muhafızı öldürdü. Şimdi dikkatli olmak zorundaydı. Silah sesleri çoktan
duyulmuştu ve birazdan başka çıkışı olmayan odaya adam dolacaktı. Hızlı düşünmek
zorundaydı.
Bu sürede general Ratahal ve piyade taburu, hafif tanklar desteğinde çıkarmayı
tamamladılar. Şehrin genel kontrolü sağlandı. Komandoların oluşturduğu savunma hatlarına
ulaşıp, onlarla birlikte savunma pozisyonlarını güçlendirdiler. General Ratahal birliklerinin
yerleşimlerini kontrol edip master Peregrinus ve SenTĐnel ‘in yanına geldi.
32
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Ratahal:
Tüm birlikler savunma pozisyonunda hazır bekliyor efendim. De Morga ‘nın
kontrolü bizde. Đki yüz civarında yerel polis esir alındı ve şehrin federasyon binasına
yöneticilerle birlikte hapsedildiler.
Peregrinus:
Đyi iş çıkardınız Ratahal. Artık yapmamız gereken gönüllü ordusunun bize
takviyeye gelecek duruma ulaşmasını bekleyip, Testarin ‘i elimizde tutmak. Bu ne kadar sürer
tahmin etmek zor.
Savunma üzerinde konuşmaya devam eden grubun yanına Exile yaklaştı.
Amiral Arden ‘den mesaj geldi master. X-wing ‘ler yörünge kontrolünü ele
Exile:
geçirip devriye uçuşlarına başmamışlar.
SenTĐnel:
Đşgal tahmin ettiğimden çok daha kolay oldu. Ciddi bir savunma görmedik ve
düşmandan da haber yok. Bu durum beni huzursuz ediyor.
Exile:
Katılıyorum master. Ben de yanlış birşeyler olduğunu hissediyorum.
Peregrinus:
Şimdi artık savunmaya odaklanmalıyız. Umalım da hislerimiz bizi yanıltsın.
Ama Shadow ‘un ortalarda gözükmemesi benide endişelerindiriyor.
Tüm Jedi ve Sith savaşçılar birliklerinin başına geçti ve sessiz bir bekleyiş başladı.
Lord KaHN, speederin hızını arttırdı. Shadow’un varlığını hissediyordu, yaklaşmış
olmalıydı. Bir yük hangarının önünden geçerken, bir blasterin atış sesini duydu ve aniden geri
döndü. Hangar yakınlarında speeder dan indi.
Novar:
Sizi aptallar! Ateşi kesin. Düşmanı uyandıracaksınız. Nasıl olsa o hücreden
çıkamaz. Bizim saldırı güçlerimiz gelene kadar onu orda tutalım yeter.
Shadow, hücresinin girişinde mevzilenmiş ve gelen adamlardan iki tanesini
öldürmüştü. Dışarıdakiler hücreye giden koridorun diğer ucunu tutmuşlardı. Buradan bir an
önce kurtulmalıydı ama, dışarı çıkamadan elli kadar avcının atışına maruz kalacaktı. Güçle
hızlansa bile vurulmadan bunu başarması imkansızdı. Birden dışarıdan blaster atışları ve bir
lightsaberin açılma sesini duydu. Bağırışlar ve çığlık sesleri hücrenin girişine doğru
yaklaşıyordu. Shadow beklemeden hızla koridoru geçti ve dışa çıkar çıkmaz havaya zıplayıp
elindeki silahla yere inerken avcılara ateş etmeye başladı. Yere inerken Lord KaHN’ın
hangarın bir köşesinde bir grup avcıyı biçiyor olduğunu gördü.
33
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Yere iner inmez kendisine yaklaşmakta olan adamları güçle geri fırlattı. Novar
adamlarına derhal hangardan kaçma emrini verdi. Kendiside bir speeder bike a atlayıp hızla
uzaklaştı. Otuzdan fazla adam kaçmayı başarırken. Kalanlar için umut yoktu. KaHN köşeye
sıkıştırdığı dört adamı lightingle kavurdu. Shadow’un lightsaberi Novar da kalmıştı. Ama
blaster atışları da bir o kadar etkiliydi Sith savaşçının. Sonunda avcılar temzilendi. Shadow
ustasının yanına gelip saygıyla selam verdi.
Shadow:
Tam zamanında geldiniz master. Önemli haberlerim var. Bu bir tuzak, herşey
önceden planlanmış. Düşman her an saldırabilir. Testarin ‘le Kripetar’ı aynı anda vurmayı
planlıyorlar.
KaHN:
Hmmm, buradan hemen ayrılmalıyız. Düşmanın gücünü küçümsedik. Umarım
bir felaketle karşılaşmayız.
Testarin yörüngesinde bir anda hyperspace den çıkan altı Night Sisters kruvazörü
belirmişti. Kruvazörlerden beklemeksizin, yüzelli Sith Fighter avcı uçağı, driod askerleri ve
Night Sisters savaşçılarını taşıyan onlarca çıkarma gemisi ayrıldı. Ortalık bir anda karışmıştı.
X-wingler ve Sith Fighter’lar arasında amansız bir it dalaşı başladı.
KaHN iletişim cihazını çıkardı.
34
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
KaHN:
Acil durum kodu 1303. Master Peregrinus duyuyor musunuz? Bu bir tuzak,
tekrarlıyorum bu bir tuzak!
Peregrinus:
Artık çok geç. Her taraftan saldırıyorlar derhal yanımıza dönü.......
Đletişim bir anda kesildi ve aynı anda bulundukları hangarın yakınlarında bir füze
patladı. Şok dalgası KaHN ‘la Shadow ‘u yere fırlattı. Đkili derhal kalkıp, hangarın dışına çıktı.
Đnmiş veya inmek üzere olan düşman çıkarma gemilerini gördüler. Hemen yakınlarına hızla
inen gemilerden birinin kapıları açıldı. Önce bir grup süper savaş droidi, hemen arkalarından
standart savaş droidleri gemiden ayrılıp ateşe başladılar. KaHN ve Shadow hangara geri
dönüp kalan speeder bikelardan ikisine atlayıp cumhuriyet birliklerinin savunma hatlarına
doğru yola çıktılar.
Night Sisters planladıkları gibi elindeki mevcut gücü ikiye bölmüş ve aynı anda
Kripetar ‘a da saldırmıştı. Testarin ‘e beşbin standart droid, ikibinbeşyüz süper droid ve
beşyüz de yokedici droidle çıkarma yapmışlardı. Ayrıca çok sayıda ayaklı tankda onları
destekliyordu. Droidlere Kien Pia komuta ediyor, Kri Yepani de otuz kadar Sith savaşçıyla
düşman güç kullanıcılarını yok etmeyi planlıyordu.
KaHN ve Shadow ilerlerken, Novar öncülüğündeki kelle avcıları spederlarının
üzerinde ara sokalardan birinden hızla fırladılar. KaHN yanında her zaman taşıdığı yedek
saberini Shadow ‘a fırlattı. Birlikte bu grubun peşine düştüler.
Öte yanda düşman, cumhuriyet savunma hatlarına çoktan ulaşmış, müthiş bir sokak
savaşı başlamıştı. Savunmaya yaklaşan ilk droid grubu piyade, komando ve hafif tankların çift
namlulu ve seri atış yapan lazer taretlerinin yoğun atışları sayesinde yok edildiler. Ayrıca Jedi
ve Sith savaşçılar da düzenli bir şekilde ilerleyen droid gruplarının arasına dalıp bir çoğunu
yok etmişlerdi.
Ama çember giderek daralıyordu. Droiler bir süre için ilerlemeyi kesip yeniden
toparlandılar. Şimdi artık ayaklı tanklarda destek için yanlarındaydı. Birden yokedici droidler
düşman hatlarından havalandılar. Bu droidler kısa mesafe uçuşlarıyla düşman hatlarının
gerisine iniyor, iner inmez savunma kalklanları sayesinde vurulmadan önce birçok düşmanı
yok edebiliyorlardı. Havalanan yok edicileri gören SenTĐnel derhal tankların ion toplarını inen
bu driodlere yönlendirmelerini emretti. Ayrıca piyade ve komando birliklerine toplu halde
durmamaları yönünde uyarıda bulundu. Savunma hatlarının gerisine inen iki yüz kadar
yokedici droid hemen kalkanlarını açıp seri lazer atışına başladı. Piyadeler omuzdan atma
35
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
roketler, tanklar da ion toplarıyla yokedicilere saldırdı. Ama bu kadar çok olmaları hem
savunma hatlarının dikkatini dağıtıyor hemde yok edilmelerini uzatıyordu. Ayrıca verdikleri
kayıp azımsanamayacak kadar fazlaydı.
Kien Pia, ikinci ana saldırı için emri verdi. Driod birlikleri ayaklı tankların
öncülüğünde saldırıya başladı. Ayaklı tankların öncelikli hedefleri cumhuriyet hafif
tanklarıydı. Bu araçlar düşmanın hafif ve ağır lazer atışlarına ve değişik tipdeki el
bombalarına dayanabilirlerdi ama ayaklı tankların zırh delici roketleri karşısında çaresizdiler.
Ön saflardaki cumhuriyet tankları ardı ardına havaya uçmaya başladı. Ayaklı tanklar mutlaka
durdurulmalıydı yoksa tam bir kıyım yaşanacaktı. Exile ve Backrose tereddüt etmeden
bulundukları mevziden fırladı. En önde ilerleyen ayaklı tanklardan birinin üzerine sıçarayan
Exile, saberini tankın üst kapağına sapladı. Kısa sürede kapağın kilidi açıldı ve içeri bir el
bombası fırlatan Exile, tankın üzreinden atladı. Tank bir kaç adım daha atıp infilak etti.
Blackrose daha faklı bir yol izlemiş, diğer bir düşman tankını yok etmek yerine ele geçirmişti.
Arkadan gelen bir başka tankı roketler ve seri lazer topu atışlarıyla havaya uçurdu. Ardından
tankını droidlerin üzerine sürüp ateş etmeye devam etti. Ancak gereğinden fazla oyalanmıştı.
Neyseki üzerine gelen düşman roketleri tankı havaya uçurmadan açık kapaktan hızla dışarıya
fırlayabildi.
Ontus ve Valorian da yanlarındaki diğer iki sith savaşçı ile birlikte komuta ettikleri
komando bölüğünü savunma hattından ayırmıştı. Amaçları düşmanı beklemedikleri bir
yönden vurup, hiç değilse geride kalanlara geri çekilip gezegenden ayrılacak zaman
kazandırmaktı. Bölük ve dört sith savaşçı yakındaki büyük bir binanın dış kısmında ve
balkonlarında konuşlandılar. Droid birlikleri hizalarına gelince amansız bir yan atış başladı.
Droidler hemen karşılık verdi ama açıkta olduklarından daha fazla kayıp veriyorlardı
Bulundukları balkondan en yakın droid bölüğünün üzerine atladı dört savaşçı. Önlerine gelen
droidi biçmeye başladılar. Komandolarda bulundukları balkonlardan mümkün olduğu kadar
dörtlünün etrafında ateşleriyle bir koruma çemberi oluşturdu. Böylelikle daha uzun süre
dayanabileceklerdi.
Droid saldırısı durmaksızın sürüyordu. Yandan gelen atışlardan yavaşça uzaklaşan
droid birlikleri kanat değiştirip, zayıf buldukları noktalardan cumhuriyet savunmasını yarmaya
çalışıyorlardı. General Ratahal ön saflardaki tüm tankların atışlarını, en yakında bulunan iki
ayaklı düşman tankına yoğunlaştırmaları için emir verdi. Đon topları ve çift namlulu lazer
taretlerinin yoğun atışı işe yaradı ve tanklar ardı ardına yere devrilip infilak ettiler. Ama
36
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
düşmanın arkası kesilecek gibi değildi. Đlerdeki ayaklı tanklardan gelen güdümlü füzeler
Ratahal ‘ın yakındaki bir cumhuriyet tankını havaya uçurdu. Patlamadan kurtulmak için
Ratahal kendini bulunduğu sipere doğru fırlattı.
Cumhuriyet savunmasının güneyinde bunlar yaşanırken kuzeyden gelen düşmanın
karşısında da Master Peregrinus, Arpia, Mimesis ve iki jedi savaşçısının komuta ettiği birlikler
mücadele veriyordu. Peregrinus öndeki ayaklı tanklardan birinin yakınına sıçradı. Bunu gören
tank müretebatı derhal bir füze gönderdi jedi ustasının üzerine. Tam olarak istediği şeydi bu
Jedi ‘ın. Füze yarı yoldayken bir anda yön değiştirdi ve fırlatıldığı tankı havaya uçurdu. Arpia
toparlayabildiği kadar tankı atış pozisyonuna geçirdi ve seri atış emri vedi. Tanklar
durmaksızın ion topları ve lazer taretleriyle seri atışa başladı. Bu ön taraftan yaklaşan birkaç
droid bölüğünü gafil avladı ve kısa sürede hepsi hurdaya döndü. Ama tanklara doğru düşman
güdümlü füzeler gelmekte gecikmedi. Ve arka arkaya üç tanesi havaya uçtu. Kalanlar derhal
geri çekildiler.
Mimesis de yanındaki Jedi ile birlikte savunma hatınının ön tarafında gelen droid
bölüklerini engellemeye uğraşıyordu. Birden yakındaki bir kulenin hemen arkasından ayaklı
bir tank çıktı ve iki jedi ın üzerine roket yağdırdı. Mimesis geriye doğru sıçradı ama patlayan
roketlerin şok dalgaları, onun kontrollü bir iniş yerine yere çarpmasına ve sürüklenmesine
sebep olmuştu. Hafif sıyrıklarla doğruldu Mimesis. Ama diğer jedi o kadar şanslı değildi.
Yerde hareketsiz yatıyordu. Mimesis yanına gitmeye karar verdiği anda düşman tankı jedi ‘ı
çiğneyip geçti. Mimesis acı bir çığlık attı ve tankın üzerine koşmaya başladı. Tankın ayağına
sıçradı ve tek eliyle atağa tutunurken diğer elindeki saberi ayağın eklem noktasına saplayıp bir
süre tuttu. Sonra bir başka sıçrayışla tanktan uzağa yere indi. Tank bir kaç adım atıp
yalpalamaya başladı ve sert bir düşüşle infilak etti.
Bu arada master SenTĐnel, Nemesis ve kalan üç jedi piyadelerle beraber, savunma
hatlarının arkasına inmiş olan tüm yokedici droidlerin işlerini bitirmişlerdi. Ama kayıpları da
fazla olmuştu. Jedi savaşçılardan biri ve iki yüz kadar piyade kaybedildi. Neredeyse her bir
yok edici için bir piyade. SenTĐnel kalan birliklerine derhal ana savunma hatlarına dönmeleri
için emri verdi. Kendisi ve Nemesis kuzey savunmasına yöneldi. Kalan iki jedi da güneye.
Atmosferin dışında da durum pek farklı değildi. Kırk X-wing ve onaltı Y-wing, yüzelli
kadar Sith Fighter avcı gemisi ile mücadele ediyordu. Şu ana kadar on altı X-wing ve yedi Ywing kaybedilmişti. Düşmanın kaybı ise kırkiki avcıydı. Nihgt Sisters kruvazörleri,
cumhuriyet gemilerini kuşatmış ve şimdiden iki kruvazörden birini çok ağır hasara uğratmıştı.
37
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Cumhuriyet nakliye gemilerinin ise yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Savunmaları sadece
küçük avcı gemilerine karşı konuşlandırılmış hafif lazer topu taretleriydi. Birden ağır hasarlı
cumhuriyet kruvazörü infilak etti ve parçaları etrafa dağıldı. Tüm düşman gemileri kalan tek
kruvazöre yüklenmeye başladı. Amiral Arden umutsuz bir şekilde son emrini verdi.
Ellerindeki tüm ağır silahlarla en yakındaki yaralı düşman kruvazörüne saldırılacaktı.
Ellerindeki tüm proton füzeleri ve ion toplarıyla en yakın düşman gemisine yüklendi
cumhuriyet kruvazörü. Kısa süre sonra düşam gemisi büyük bir patlamayla ikiye ayrıldı ve her
iki parçada atmosfere doğru yanarak düşmeye başladı. Ama artık amiral Arden ve mürettebatı
için son yakındı. Arden ani bir kararla, gözüne kestirdiği diğer bir düşman gemisine
kruvazörün yönlendirilmesi için emri verdi. Tüm motorlara tam güç verildi ve düşmanın
yoğun ateşi ve şaşkın bakışları altında iki gemi çarpıştı. Her ikisinin akibeti de aynı oldu.
Amiral Arden son onurlu savaşını yapmıştı.
Kalan iki nakliye gemisi için artık koruma kalmamıştı. Sadece yaklaşan düşman avcılarını
püskürtebiliyorlardı. X-wing grup lideri kalan tüm avcıların nakliye gemilerini koruma altına
alması için emri verdi. Ama karşılarındaki dört düşman kruvazörüne karşı ne yapabilirlerdi?
Sith Fighter larda aman vermiyordu. Nakliye gemisi komutanı master Peregrinus la bağlantıya
geçip derhal ayrılmaları gerektiğini bildirdi. Eğer bir an önce geri çekilmezlerse, yörüngede
bir hava gücü kalmayacaktı. Peregrinus iletim cihazını kapadığı anda yanına SenTĐnel
gelmişti. Đki usta birbirlerine umutsuzca baktı.
38
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Amiral Arden ‘in sancak gemisi
Peregrinus:
Vakit kaybetmeden kalan birlikleri buradan uzaklaştımalı ve geri çekilmeliyiz.
Kruvazörlerimizin ikisi de imha edilmiş. Amiral Arden de ölenler arasında. Kripetar ‘la
iletişim kesilmiş. Sanırım engleleyici sinyal kullanıyorlar. Seni dinlemeliydim dostum. Ama
artık çok geç.
SenTĐnel:
Derhal merkezde toparlanıp, düşman hattında bir yarık açmalıyız. Çıkarma
gemilerine zamanında varabilirsek belki bir şansımız olur.
Peregrinus:
Bencede tek şansımız bu. Hadi vakit kaybetmeyelim. Ben KaHN ve Shadow’a
ulaşmaya çalışacağım. Sana yetişirim.
Peregrinus iletişim cihazını açtı. Bir kaç kez seslendikten sonra herhangi bir cevap
alamayınca KaHN’a acil çekilme mesajı gönderdi.
Lord KaHN ve Shadow, speeder bike lı avcı grubunu takibe devam ediyorlardı.
Grubun sayısı iki Sith ‘in vuruşlarıyla on avcıya kadar düşmüştü. Novar grubunu Night
Sisters mevzilerine doğru yönlendirdi. Shadow hızını arttırdı. Bu sefer Novar ‘ı elinden
kaçırmamaya kararlıydı. Önündeki hedef monitöründe Novar ‘ın speeder ını gördü. Ateş etti
ve Novar ‘ın aracı vurularak hızla ekseni etrafında dönmeye başladı. Araç bir binanın
39
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
duvarına çarpmadan önce Novar yere atladı ve yerde bir süre yuvarlandı. Shadow hızını azalttı
ve aracından sıçrayarak Novar ‘ın birkaç adım yanına indi. KaHN da aracını biraz daha geride
durdurdu ama inmedi. Novar sendeleyerek ayağa kalktı. Karşısında Shadow’u görünce bir an
tereddüt etti ama hemen toparlanıp ateş etmeye başladı. Shadow sakince gelen tüm atışları
karşıladı. Bir yandan da rakibine doğru ilerliyordu. Birden saberini kapatıp diğer eline aldı ve
sağ elini rakibinin boğazını sıkıyormuş gibi havaya kaldırdı. Novar silahını bırakıp iki eliyle
boğazını tuttu. Nefes almakta güçlük çekmeye başlamıştı. Birden ayakları yerden kesildi ve
havada asılı iki eli boğazında yavaş yavaş boğuldu. Shadow elini indirdi ve Novar ‘ın cansız
bedeni yere düştü.
Lord KaHN, Shadow’un yanına geldi. Çırağının zaferinden memnun gözüküyordu.
KaHN:
Şimdi kuvvetlerimizin yardımına dön. Ben daha sonra sizinle buluşacağım.
Gezegenden ayrılırken Thunder’ı kullanmayın, ona ihtiyacım var. Kripetar ‘ın da artık
kaçabilecek bir gezegen olmadığını unutmayın. Bence oradaki durum daha da kötü. Bir an
önce Astira ‘ya ulaşmalısınız.
Shadow:
Peki master. Nereye gidiyorsunuz?
KaHN:
Şimdilik bilmen gereken bu genç öğrencim. Sana sonra açıklarım. Git artık.
Shadow ustasını selamladı ve aracına binip hızla uzaklaştı. Bu arada kalan cumhuriyet
birlikleri savunma merkezinde toparlanmış, yarma harekatı için son hazırlıklarını yapıyordu.
Şu ana kadar üçyüzelli komando, altıyüz kadar piyade, otuzdört tank, bir Jedi ve bir Sith
savaşçısı kaybedilmişti.
Kri Yepani ve Night Sisters savaşçıları henüz kendilerini göstermemişlerdi. Sith
komutan yine bir tuzak kurmuş, savaşçılarını cumhuriyet çıkarma gemileri ve Jedi Defender
gemisinin
yakınlarında konuşlandırmıştı. Eninde sonunda düşman kaçmak için buraya
gelecekti.
Peregrinus ve SenTĐnel hemen organize bir yarma harekatı planı geliştirdi. Kalan
onaltı tank, dörtlü gruplar halinde önden ilerleyecek, arkalarındaki kuvvetlerin fazla zaiyat
vermesini engelleyeceklerdi. Mümkün olduğu kadar ara sokaklardan ilerlemeleri gerekiyordu.
Böylece düşman ateşinden korunacaklardı. Vakit git gide daralıyordu zamanında varamazlarsa
kaçabilecekleri bir nakliye gemisi kalmayacaktı.
40
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Shadow speederi ile öncül droid askerlerinin arasından bazılarını da biçerek sıyrıldı.
Cumhuriyet savunma hatlarına vardı ve Jedi ustalarının yanında durdu. Kısaca düşmanın esas
planını, Kripetar ‘ı da aynı anda vuruyor olduklarını anlattı. Lord KaHN ‘ın sancak gemisi
Thunder’ı kurtarmaya gittiğini söyledi. Aldıkları haber Peregrinus, SenTĐnel ve konuşmayı
dinleyen diğer savaşçılar üzerinde şok etkisi yaptı. Geriye yapabilecekleri tek şey, kalan
birlikleri kurtarıp Astira’ya kaçmaktı.
Yarma harekatı başladı. Düşmanın planını sezen Kien Pia, droidlere ve tanklara
kesinlikle geri çekilmemeleri için emri verdi. Pozisyonlar korunacak ve düşmanın kaçmasına
müseade edilmeyecekdi. Cumhuriyet birlikleri yoğun ateşle saldırıya başladı. Aynı yoğunlukta
karşılık geliyordu droidlerden. Cumhuriyet birlikleri savunma mevzilerinden çıkıp geniş
açıklığı geçti ve kentin güneyine doğru ara sokaklardan ilerleme başladı. Yoğun sokak
çatışmalarından sonra, ulaşmaya çalıştıkları çıkarma gemilerinin yanına geldiklerinde hepsinin
imha edildiğini gördüler. Peregrinus bunu bekliyordu zaten. Alışılmadık bir emir verdi
yörüngedeki nakliye gemilerine. Gezegen atmosferine girecek ve kentin batı sınırının hemen
dışına ineceklerdi. Böylece kalan birlikleri kurtamak için son şanslarını denemiş olacaklardı.
Emir verildi ve iki nakliye gemisi yoğun ateş altında gezegen atmosferine girip alçalmaya
başladılar. Ama gemilerden birine atmosfere girmeden hemen önce çok sayıda proton füzesi
fırlatıldı düşman kruvazörlerinen. Gemi çok ağır yara aldı ve ardı ardına patlamalarla
atmosferde parçalara ayrıldı. Kalan tek gemi belirlenen koordinatlara ağır bir iniş yaptı.
Cumhuriyet birlikleri kentin batısına ilerlemeye başlayacakken, toplandıkları
meydanın etrafındaki binaların üzerlerinde esrarengiz savaşçılar belirdi. Peregrinus SenTĐnel’
e baktı ve cübbesini sırtından attı.
SenTĐnel:
General Ratahal. Biz bunları hallederiz. Tüm birliklerin komutasını alın ve
kalan gemiye ulaşmaya çalışın. Astira ‘da görüşürüz.
Ratahal:
Emredersiniz efendim. Güç sizinle olsun.
Ratahal birliklere ilerleme emri verdi ve ara sokaklarda ateş altında hedefe doğru
ilerlemeye başladılar. Meydanda onyedi birlik savaşçısı kalmıştı sadece. Peregrinus otuz kadar
Night Sisters klan üyesi saydı. Aralarında Kri Yepani de vardı.
41
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Bu arada Lord KaHN, Thunder’ın yanına vardı ve speeder dan indi. On kadar droid
gemiyi bekliyordu. Saberini çıkarmaya gerek duymadı. Geminin kapısı açılırken son droid
yalpalayarak yürüdü ve yere düştü. Ağır ağır kalkan Thunder, atmosferde gözden kayboldu.
Peregrinus ve ardından tüm savaşçılar saberlarını aktif hale getirdiler. Bir süre iki
taraftan da hiçbir hareket gelmedi. Yavaş yavaş uzaklaşan çatışma sesleri dışında meydanda
çıt çıkmıyordu. Kri Yepani, bir önceki karşılaşmadaki gibi, bulunduğu binanın çatısından
kendini boşluğa doğru bıraktı. Havada bir takla atıp yere indi. Diğer Night Sisters savaşçıları
da arkasından meydana indiler. Durum neredeyse bire iki, birlik savaşçılarının aleyhineydi.
Peregrinus güç savaşı başlamadan önceki son emrini verdi.
Peregrinus:
Üçlü gruplar oluşturun ve birbirinizden ayrılmamaya bakın. Arkadaşınızın
sırtını kollayın. Güç bizimle olsun.
Üçer savaşçıdan beş grup oluşturdu birlik savaşçıları. Master Peregrinus ve master
SenTĐnel de ayrıca bir grup olmuşlardı. Düşman etraflarını ağır ağır daralan bir çember
şeklinde sarmıştı. Kri Yepani yavaşça yürüyüp Peregrinus ‘un tam karşısında durdu. Đki
savaşçı göz göze geldi. Peregrinus olabildiğince sakin gözüküyordu. Farklı bir konsantrasyon
seviyesine geçti. Bu yarı trans hali, onu bambaşka bir kişiliğe geçiş yapmasına olanak
sağlıyordu. Vaapad saber dövüş tekniğini uygulayan nadir Jedi’lardan biriydi. Bir önceki
karşılaşmada bu tekniğe gerek duymamış ve rakibini hafife almıştı. SenTĐnel ise savunması
tüm stillerden daha fazla olan Soresu (Form III) ya geçti. Tüm jedilar pozisyonlarını aldılar ve
gergin bekleyiş bir süre daha devam etti.
Birden Kri Yepani vahşi bir savaş narası attı ve Peregrinus’a doğru sıçradı. Ama yere
inemeden jedi ustası onu güçle geri itip uzaklaştırdı. Ardınan diğer Night Sisters savaşçıları
hücuma geçti. Ortalık tamamen karışmıştı. Saber savrulma ve çarpışma sesleri meydanı
çevreleyen binalarda yankılanıyordu. Peregrinus ve Kri Yepani kendilerine gelen saldırıları
savuşturup birbirlerine yaklaşmaya başladı. Her iki savaşçıda hedeflerine odaklanmıştı.
SenTĐnel bu birebir duele hiç karışmayıp birlik savaşçılarının, başında onları bir arada
tutmanın daha faydalı olacağına karar verdi. O anda kendisine en yakın düşman savaşçısı ani
bir hamle yapıp, saberini jedi ustasının vücuduna doğru hızla savurdu. SenTĐnel saberini
arkadan öne doğru bir hamleyle çevirip, rakibinin saberini karşıladı. Đki saber kilitlenmiş
kıvılcımlar saçılmaya başlamıştı. SenTĐnel bu durumun uzamasına müseade etmeden havaya
42
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
sıçradı ve rakibinin arkasına indi. Yere inmez kendi ekseni etrafında saberi yarım tur atacak
şekilde hızla döndü. Night Sisters savaşçısı yere iki parça olarak yığıldı.
Arpia yanındaki iki genç Jedi ile bir grup olmuştu. Bu jedilar gençti ve daha önce hiç
Sith savaşçılara karşı dövüşmemişlerdi. Arpia mümkün olduğunca bu genç jediların savunma
açıklarını kapatmaya çalışıyordu. Ama gelen sürekli düşman atakları, baskıyı arttırdı. Genç
savaşçılar hata yapmaya başladılar. Çok geçmeden Night Sisters savaşçıları hataları affetmedi
ve iki Jedi ı yere serdiler. Arpia yanlız kalmış ve sıkışmıştı. Ama ölen jedilar kadar kolay
lokma olmadığını düşmana gösterdi. Önce, yine tek başına mücadele veren master SenTĐnel ‘e
katılmaya karar verdi. Ardından kendisine geniş bir yan vuruşla saldıran sith savaşçısından
geri sıçrayarak kurtuldu. Yere indiği anda yeniden ileri sıçrayarak, doğrudan rakibinin
kafasına indirdiği bir darbeyle işini bitirdi. Son ve uzun bir sıçramayla SenTĐnel’in yanına
ulaştı.
Ontus, Valorian ve diğer sith savaşçısınun oluşturduğu grup düşmana büyük bir öfke
ve nefretle saldırıyordu. Valorian acımasız, hile ve şaşırtmacalı stili ile düşmanını geriletmeyi
başarmıştı. Ama bire iki girdiği mücadelede avantaj karşısındaki iki sith savaşçıda gibi
gözüküyordu. Düşman savaşçılarından birinin savurduğu iki ucu keskin bıçaklı mızrak,
Valorianın hemen başının üzerinden hızla geçti. Diğer düşman savaşçısı saberini savurdu ve
Valorian bunu fırsat olarak görüp saberi ile saldırıyı karşıladı. Saberlar çarpıştı ve Valorian
kendisininkini yere düşürdü. Bunu gören düşman hızla düşen saberin üzerinden geçip
gerilemekte olan Valorian ‘a saldırdı. Valorian bir anda durdu, gözlerindeki keyifli parlamayı
düşmanı da farketmişti ama artık çok geçti. Valorian saberini eline geri çağırdı. Havada aktif
hale gelen saber düşmanın sol bacağını diz üzerinden kopradı ve sahibinin eline geri döndü.
Yerde acı çekmekte olan sith savaşçısının gözünün son gördüğü, kendisine saplanmakta olan
kızıl bir saberdi.
Arkadaşının ölümü mızraklı sithi çok öfkelendirmişti. Saldırı pozisyonu alan sith, bir
anda mızrak ucundaki bıçaklardan birini Valorian ‘a fırtlattı. Yayından kurtulan bıçak çok
hızlıydı ve Valorian aniden sağa doğru sıçrayarak ölümden kurtulabilmişti. Ama
yaralanmaktan değil. Bıçak omuzunda derin bir yara açıp sıyırmıştı. Savaşçı derhal mızrağın
diğer ucunu çevirip yerde yatan düşmanına saldırdı. Tam mızrağı saplayacakken ayakları
yerden kesildi ve kendini yerde yuvarlanırken buldu. Ontus güçle dostunu kurtarmıştı.
Düşmanı yerden kalkmadan uzun bir sıçrayış yapıp rakibinin yanına geldi. Kalkmaya çalışan
43
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
savaşçıya çok şiddetli bir döner tekme attı. Acıyla yere yığılan kadın, yeniden doğrulamadan
göğsüne saplanan saber darbesiyle öldü.
Master SenTĐnel, Arpia ‘nın yanına gelip arka tarafını savunmaya başlaması ile
birlikte savunmadan saldırıya geçiş fırsatı buldu. Kendisine saldıran bir savaşçının yan
darbesinden hafif bir sıçramayla kurtuldu. Rakibinin saberi derin bir vınlama sesi çıkarıp
hemen ayaklarının altından geçti. Kadın savaşçı saberini savurduğu darbeden hemen savunma
pozisyonuna geçirecekti ama, yere inen jedi ustasının çapraz güçlü darbesine engel olamadan
can verdi.
Blackrose, Exile ve diğer bir jedi savaşçısı düşman grubunun ortasına doğru ilerlemiş
ve sıkışmışlardı. Etrafları tamamen sarılmış ve ümütsizce kendilerini savunuyorlardı. Onları
kurtarmak için Kaish, Mimesis ve kardeşi Nemesis harekete geçti. Kalabalık düşman grubuna
tereddüt etmeden saldırdılar. Kısa sürede iki grup birleşip savunmalarını güçlendirdi. Aniden
çevrelerini saran grup önceden anlaşmışcasına hepbirlikte ellerini boşluğa doğru savurdu.
Havadaki metal ve keskin kenarlı disklerin kulak tırmalayıcı vınlamları gruba hızla yaklaştı.
Kimi kendini yere attı, kimi sıçrayarak kurtuldu düşmanın atışından. Jedilardan biri çok
sayıdaki disklerin ancak birkaçından kurtulabilmişti. Bağırmaya bile fırsat bulamadan cansız
bedeni yere düştü. Mimesis de yaralanmıştı. Kardeşinin yerde yatmakta olduğunu gören
Nemesis onu savunmak için yanına koştu. Staff türü saber kullanan bir düşman kardeşini
öldürmek üzereyken yetişip araya girdi. Havaya sıçrayan Nemesis yere inerken düşmana sert
bir tekme indirdi. Kadın savaşçı yere yuvarlandı. Nemesis saberini havaya kaldırdı, tam
düşmanına darbesini indirecekken araya kırmızı bir başka saber girip onu durdurdu. Nemesis
bu rakibini de bir yan tekmeyle kendinden uzaklaştırdı ama yerden kalkıp toparlanan düşman
savaşçısı staffının bir ucunu Nemesis ‘in karnına sapladı. Nemesis ‘in elinden boşluğa düşen
saberi Mimesis ‘e doğru yuvarlandı. Nemesis elleri karnında dizlerinin üzerine çökmüş
vaziyette kısa bir süre kaldı. Kardeşler gözgöze geldiler. Ve Nemesis öldü.
Master SenTĐnel ve Arpia yaralı Mimesis ‘i kurtarmaya geldi. Diğer savaşçılar kendi
mücadelelerini veriyorlardı. SenTĐnel yerde yatan Mimesis ‘in yanına gelip onu kaldırdı.
Arpia ise Nemesis ‘i öldüren stafflı düşmanla çarpışmaya başladı. Birkaç seri atakla birbirini
deneyen savaşçılar birkaç adım gerilediler. Đlk hareket stafflı savaşçıdan geldi. Arpia düşman
iyice yaklaşana kadar bekledi ve bir anda havaya sıçradı. Ayakları gökyüzüne doğru döndü,
kafası ve elleri yere bakar vaziyette rakibini tam altına alacak pozisyondayken saberini
44
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
savurdu. Düşman savaşçısının kafası uçtu ve yere yuvarlandı. Yere inen Arpia, ustasına
yardım etti ve Mimesis ‘i alandan uzaklaştırdılar.
Peregrinus nihayet Kri Yepani ile karşı karşıya geldi. Alanı çevreleyen binaların
birinin terasındaydılar. Sith komutan bu sefer jedi ustasını öldürmeye kararlıydı. Đkiz blade
lerini çıkardı ve kollarını yukarı kaldırıp kılıçlarını çapraz şekilde birbirine çattı. Ağzından
çıkan mırıldanmalar sith lisanında birtakım yakarışları andırıyordu. Kri Yepani sustu,
havalandı ve Peregrinus ‘a doğru saldırısına başladı. Peregrinus kılını bile kıpırdatmadı. Kri
Yepani yere inerken sağ kolunu geriye doğru iyice gerdi ve Peregrinus ‘a yaklaşırken
darbesini hırsla savurdu. Peregrinus basit bir yana kaçmayla saldırıyı savuşturdu neredeyse
yerinden kıpırdamamıştı. Saldırısı boşa giden Kri Yepani öfkelendi. Đki bladedide elinden
fırlatıp Peregrinus ‘un üzerine yoladı. Kılıçlar dönerek yolaldılar ve tam saplanacaklarken
jedi ustası havaya sıçradı. Bir takla atıp Kri Yepani ‘nin dibine indi. Đner inmez ünlü yan
vuruşlarından birini savurdu ama rakibi daha hızlı davranıp geriye bir takla atıp saldırıdan
kurtuldu. Kri Yepani doğrulur doğrulmaz ellerini ileriye uzattı. Peregrinus arkasından gelen
tehlikeyi hissetti ve yana bir takla attı. Đkiz silahlar jedi ın yanından hızla geçip Kri Yepani
‘nin ellerine geri döndü. Sith komutan kendi etrafında, blade leri başının üzerinden sırayla
savurup dönerek jedi ustasına yaklaşmaya başladı. Gelen saldırıyı saberi başının üzerinde
yanlamasına tutarak bekleyen jedi ustası birden sol elini sithe doğru uzattı. Bu hareketi hiç
beklemeyen sith komutan kendini yerde yuvarlanırlen buldu. Ayağa doğrulurken Peregrinus
‘un kendisine darbesini indirmek üzere olduğunu hissetti. Elleriyle yerden destek alarak güçlü
bir ayak vuruşunu jedi in tam karnına oturttu. Sendeleyen Peregrinus geriye doğru
düştü.Tekmenin etkisiyle hafif bir şok yaşayan jedi ustasının, saberi da elinden düşmüştü. Kri
Yepani ellerini iki yana açtı, bladeler bi süre yerde sürünüp kıvılcım saçtıktan sonra sith in
ellerine geri geldiler. Sith komutan beklemeksizin her iki silahı da jedi ustasına saplamak için
havaya kaldırdı. Peregrinus yerde sırt üstü durumdaydı. Biraz uzakta yerde duran saber ini
geri çağırdı ve tam zamanında ikiz blade leri karşıladı. Sith tekrar vurmak için sağ elini geriye
gerdi. Jedi ustası bunu fırsat bilip yan bir tekme savurdu ve darbesi düşmanının koltuk altında
patladı. Yana savrulan sith yerde bir takla atıp hemen doğruldu. Peregrinus da tam karşısında
ayaktaydı. Kri Yepani bu klasik mücadeleden sıkıldı ve blade lerini sırtına kaldırdı.
Arkasından elleri ileri uzandı ve lightning akmaya başladı jedi ustasına. Peregrinus anında
saberi ile karşıladı düşmanın saldırısını. Ama bu artık bir silah savaşı değildi. Bir eliyle
saberini tutarken diğeri ile yavaş yavaş düşman lightningini emmeye başladı. Bir süre sonra
45
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
saberini kaldırdı ve tam bir güç mücadelesi başlamış oldu. Kri Yepani ‘nin gözleri kızıl alevler
gibi parlıyordu. Peregrinus bi süre sonra yorulmaya ve gerilemeye başladı.
Ama
konsantrasyonunu sağladı ve tekrar denge kuruldu. Tabi jedi ustası kadar sith inde gücü
tükeniyordu.
Master Peregrinus yavaş yavaş dizlerinin üstüne çöktü. Artık daha fazla dayanamazdı.
Sith komutan rakibinin haline keyiflendi ve tüm gücüyle yüklenmeye başladı. Bir yandan da
jedi ustasına yavaş yavaş yaklaşıyordu. Artık zaferinden neredeyse emin klanındakilere bir
sevinç narası attı Kri Yepani. Peregrinus başını yavaşça yukarı doğrulttu. Rakibi jedi ın
bakışlarını görünce yüzündeki sırıtış yavaş yavaş yok oldu. Master Peregrinus yeterince
düşman enerjisi emdiğine karar verdi. Büyük bir güç harcayıp son kozunu oynadı ve iki
rakibin çatıştığı terasdan büyük bir patlama sesi geldi. Sonra havalanan bir bedenin
yıldırımlarla sarılmış vücudu havalandı ve meydanın ortasına kadar uçup yere şiddetli bir
şekilde çarptı. Kri Yepani ‘nin cansız ve üzerinden dumanlar tüten bedenini gören Night
Sisters üyeleri şok oldular. Bu hiç beklemedikleri bir yenilgiydi. Başlarını çevirip terasa
baktıklarında Master Peregrinus ayakta meydanı izliyordu. Ne yapacaklarını bilemez bir halde
geri çekilmeye başladı kadın savaşçılar. Peregrinus çok yorgun ve bitkin olmasına rağmen
meydana indi ve durumunu belli etmedi.
Düşman meydanı çevreleyen ara sokaklarda geldiği gibi aniden ortadan kayboldu. Kri
Yepani dahil dokuz Night Sisters üyesi öldürülmüştü. Birlik savaşçılarının kaybıda şu ana
kadar Nemesis de dahil yedi jedi ve iki sith di. SenTĐnel dostunun yanına geldi ve kolunu
omzuna aldı.
SenTĐnel:
Arpia grubu toparla derhal buradan ayrılmalıyız. Jedi Defender ‘in yerini tespit
edin.
Arpia:
Hemen master. Umarım master Peregrinus iyidir.
Birlik savaşçıları mümkün olduğu kadar hızlı ilerleyip Jedi Defeneder ‘i buldular.
Koruma olarak etrafta bulunan on kadar droid hemen temzilendi. Gemi hızlı bir hazırlanış
devresinden sonra asmosferde gözden kayboldu. Ardından Astira’nın koordinatlarını girildi ve
hyperspace’ e geçti Jedi Defender. Master Peregrinus ve Mimesis ‘in durumları iyiydi. Ancak
Peregrinus kendini çok yorgun hissetti ve derin bir uykuya daldı. Master SenTĐnel de olanları
düşündü bi süre. Hata yapmışlardı ve bedeli ağır olmuştu. Acaba Kripetar da durum nasıldı.
46
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Tüm bağlantılar kesikti ve durum ümitsiz gözüküyordu. Astira ya varır varmaz yeni bir plan
yapmak zorundaydılar. Yoksa savaşı kaybedeceklerdi.
BELĐAH
Thunder astroid kuşağı yakınlarında hyperspace den çıktı. Bir süre sonra küçük çaplı
astroidler arasında manevra yapa yapa ilerlemeye başladı. Çok geçmeden bir ay
büyüklüğündeki astroide yöneldi gemi. Astroide yaklaştı ve üzerindeki küçük kraterlerden
birinin içine girdi. Kraterin tabanına yaklaştığında, bir gemi hangarı giriş kapağı açıldı.
Yavaşça içeri inişini tamamladı Thunder. Lord KaHN gemisinden indi. Onu yarı kambur,
elindeki tahta bir baston yardımıyla yürüyen yaşlı bir adam karşıladı. Adam doksansekiz
yaşındaydı ve bu haline rağmen Sith Lordunu saygıyla ve titizlikle selamladı.
KaHN:
Seni iyi gördüm Keasar. Bana gelişmeleri anlat yaşlı dostum.
Keasar:
Sizi yeniden aramızda görmek çok güzel lordum. Herşey umduğunuz gibi
gelişiyor. Çırağınız büyük ilerleme kaydetti ve artık eğitimini tamamladı. Görmek isterseniz
Beliah ‘ı hemen huzurunuza getireyim.
KaHN:
Evet vaktim dar. Bir an önce görmek istiyorum. Artık onu kullanmanın zamanı
geldi.
Keasar:
Emredersiniz Lordum.
47
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Keasar, Lord KaHN ‘dan tek bir meşalenin aydınlattığı karanlık bir mağaranın
girişinde ayrıldı. KaHN yavaşça mağaraya girdi. Meşalenin altındaki taştan yapılma, üzeri
kürk parçalarıyla kaplanmış genişçe bir koltuğa oturdu.
Burası Lord KaHN’ın kendi klanındaki en yakın adamlarının bile bilmediği gizli
üssüydü. Ara sıra uğrar ve derin meditasyonlar yapar, karanlık sith ilmini araştırır, üzerinde
çalışırdı. Uzun yıllar yaptığı araştırmalar ve elde ettiği bilgiler, onu çok eski sith
efsanelerinden birinin gerçek olabileceği sonucuna götürmüştü. Efsaneye göre yanlızca kadim
sith ırkından olan gelmiş geçmiş en büyük oniki Sith Lord ‘unun genetik olarak babası olduğu
bir erkek çocuk doğacaktı. Oniki baba ve tek anneden olacak bu çocuk safkan olmanın dışında
tüm bu sith lordlarının özelliklerini taşıyacak, ama hepsinden öte şu ana kadar görülmemiş
olan bir yoketme gücüne sahip olacaktı.
Lord KaHN oturup bu efsaneyi ve yaşananları düşünürken birden mağaranın girişinde
bir çift kırmızı gözün ona baktığını hissetti. Gelen Beliah dı. Ağır adımlarla efendisine
yaklaştı ve birkaç adım kala saygıyla diz çötü. Ama bakışlarını KaHN’ın gözlerinden hiç
ayırmamıştı. Sith Lordu bu kırmızı birer alev parçasını andıran gözlerin arkasında inanılmaz
bir nefret, şiddet ve yıkım görüyordu. Ancak saf ve katıksız kötülük olarak açıklanabilcek bu
gücün kontrol edilebilmesi çok önemliydi.
KaHN yıllarca efsanede bahsi geçen sith lordlarının mezarlarını aramış, zaten yeri belli
olan mezarlardaki mumyalanmış cesetlerden, tüm lanetlere ve yasaklamalara rağmen ilik ve
kurumuş kan ve dna örnekleri toplamıştı. Mezarları belli olmayan atalarının ise savaş
kayıtlarını incelemiş, kimlerle dövüştüklerini araştırmış, rakiplerinin mezarlarından onlara ait
olmayan örnekleri toplamıştı. Bulduğu örneklerin ustalara ait olmasını ummuştu. Sonunda on
iki sith lorduna ait tüm dna ve kan örneklerini bir araya getirmeyi başarmıştı. En azından
birçoğunun doğru örnek olduğunu biliyordu. Lord KaHN ‘ın elde ettiği tüm örnekleri ve
kadim sith ilmini bir araya getiren ise Keasar olmuştu. Bu yaşlı sith büyücüsü, KaHN ‘a
ustasından yadigar bir yardımcıydı. KaHN ustasını öldürünce, o zamana kadar ustasına hizmet
etmiş ve kendisini büyütmüş olan bu yaşlı büyücü, hiç tereddüt etmeden onun hizmetine
girmişti.
Keasar tüm hünerini kullanmış ve saf kan sith ırkından bir kadını elindeki örneklerden
elde ettiği bilgileri kullanrak sunni olarak hamile bırakmıştı. Sonuç Beliah dı. Kadın doğum
sırasında ölmüştü.
48
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
KaHN:
Kalk Beliah. Artık düşmanla karşılaşma vaktin geldi. Eksiksiz yetiştirildin. Đlk
görevini veriyorum sana. Kamessi ‘ye gideceksin. Düşmanın gücünü ve bu droid ordusu
fikrinin kaynağını öğreneceksin. Raporunu en kısa zamanada bekliyorum. Düşmanla temasa
geçmemeye çalış ama mecbur kalırsanda acımasız ol. Bundan eminim zaten, şimdi git.
Beliah:
Nasıl isterseniz efendim.
Beliah ‘ın sesi metal iki plaka birbirlerine sürtünüyormuşçasına çıktı. Bu ses alışık
olmayan kişilerin bir anda kanını donduracak güçteydi. Genç savaşçı saygıyla efendisini
selamladı ve mağaradan ayrıldı. Kısa bir süre sonra mağara ağzında Keasar belirdi. Konuşmak
ister gibiydi. KaHN hafif bir baş hareketiyle ihtiyar dostunu içeri davet etti. Keasar yavaş ve
aksayarak yürüdü ve taş oturağın dibinde yere çöktü. Bir süre iki adamda konuşmadı.
Sessizliği Keasar bozdu.
Keasar:
Lordum, Beliah’ı oraya göndermek sizce gerekli mi? Kamessi ‘de
yaşanabilecekler konusunda endişeliyim.
KaHN:
Neden hala böyle düşündüğünü bir türlü anlayamıyorum ihtiyar büyücü. Night
Sisters klanı liderine olan bu düşkünlüğün canımı sıkmaya başladı.
Keasar:
Siledian Xana ‘nın sıradan biri olmadığını ikimizde biliyoruz. Onun ilmi ve
geçmişi benim ilgi alanıma giriyor. Kadim sith ilmi ile ilgilenen tek grup Night Sisters.
Onların benim ötemde ne bildiklerini öğrenmeliyim. Ayrıca bütün bunların dışında öz kız
kardeşinizi öldürmek istememelisiniz. Birlikte sizi kimse durduramaz. Birleşmelisiniz lordum.
Bu sizin kaderiniz.
KaHN:
O beni, benim onu öldürmek istememden daha fazla öldürmek istiyor. Üstelik
birleşmemiz mümkün değil. Bu konuyu defalarca tartıştık ihtiyar. Bana ne yapacağımı mı
öğretiyorsun? Bu kadar yeter! Şimdi git ve Beliah ‘ı yolculuğa hazırla.
Keasar yavaşça oturduğu yerden kalktı. Saygıyla efendisini selamladı ve yavaş
adımlarla mağarayı terk etti.
KaHN, Siledian Xana ‘nın ikiz kardeşiydi. Night Sisters geleneklerine göre
öldürülmesi gerekiyordu. Ancak infazı yapacak olan klan üyesi kadın, zayıflık göstermiş ve
bu erkek çocuğu öldürememişti. Çocuğu Testarin’e kaçırmış ve köle tacirlerine satmıştı. Bu
öğrenildiğinde kadın için artık yapacak birşey yoktu. Klan üyelerini tüm aramaları sonuçsuz
kalmış ve KaHN köle bir çocuk olarak hayata başlamıştı. Kendisine bir çırak bulma umuduyla
49
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
galaksinin dört bir yanını dolaşan Sith Lordu Exka Boss köle pazarlarından birinde KaHN’ı
görmüş ve çocuğun özellikleri dikkatinden kaçmamıştı. Köle tüccarını biraz sıkıştırınca
çocuğun geçmişini öğrendi. Kısa bir pazarlıktan sonra çocuğu satın almış ve hisleri ona bunun
doğru bir seçim olduğunu söylemişti. Zamanla KaHN ustasını haklı çıkarmış, yeteneklerini
göstermişti. Yıllar geçtikçe, saf kan olmanın ve geçmişinin de yardımıyla ustasını her açıdan
geçti. Bu durum sith lordunu rahatsız etmiş ve kaçınılmaz olan yaşanmıştı. Mücadele zorlu
geçmiş, ama sonunda genç sith savaşçısı ustasını öldürmüştü. Exka Boss ‘un cesedini KaHN
kendi elleriyle ateşe verdi. Bu ustası için yaptığı son görevdi.
Keasar yeni efendisine bir süre sonra gerçeği açıkladı Ona nereden geldiğini ve aslında
kim olduğunu anlattı. Gerçeği öğrendiğinde bunu önemsemedi bile KaHN. Onun, geçmişi ve
kendine acıyarak geçirecek zamanı yoktu. Zaman içinde ünü yayıldı ve kendi klanını kurdu.
Bu klan sith iç savaşı sırasında Night Sisters ‘in en büyük rakibi olmuştu. Zaten savaş sonu
hayatta kalan ve jedi la birleşen klan dı bu.
KaHN yavaşça yerinden kalktı. Beliah’ı gidişinden hemen sonra vakit geçirmeksizin
Astira’ya gitmesi gerekiyordu. Birlik içerisindeki yokluğunu daha fazla uzatamazdı. Kalkış
platformuna vardığında Beliah ‘ın gemisi henüz kalkmıştı. Keasar ve birkaç droid Thunder ‘ı
kalkışa hazırlıyorlardı. Đhtiyar dostunun yanına gelip elini omuzuna koydu ve başıyla
selamladı. Sonra ağır adımlarla gemisine bindi. Thunder platformdan havalanıp yavaşça
uzaklaştı. Keasar efendisinin uzaklaşan gemisine düşünceli gözlerle bakıyordu.
DARTH ROFOS ‘UN SIRRI
Ağır hasarlı askeri nakliye gemisi Astira yörüngesinde hyperspace den çıktı.
Cumhuriyet ordusunun ana birlikleri ve karargahı Astira ‘da konuşlanmıştı. Kısa süre sonra
geminin yanına bir düzine yardım ve itfaiye gemisi geldi ve yaralı nakliye gemisine vakit
geçirmeksizin müdehale ettiler. Hep birlikte atmosfere girip acil iniş pistlerinden birisine
yöneldiler. Nakliye gemisi zorlu bir iniş yaptı. Geminin hasar görmemiş kısmı kalmamıştı.
Neredeyse hyperspace ‘e bile çıkamayacak kadar kötü durumdaydı.
Ana kapılar açıldı ve general Ratahal, Testarin ‘den kurtulabilen askerlerinin önünde
gemiden indi. Ardından da önce yaralılar indirildi gemiden. Toplam yüz komando, ikiyüz
piyade, yedi tank, dört X-wing ve bir adet Y-wing kurtulmuştu Testarin savaşından. Düşmana
50
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
da ağır kayıp verdirmişti cumhuriyet birlikleri. Ancak düşman kaybettiklerinin yerine yenisini
koyabilirdi. Cumhuriyetin ise düşmanınkine karşılık verebilecek bir droid ordusu kuracak ham
madde kaynakları son derece kısıtlıydı. Bu tür doğal kaynaklar, cumhuriyet gezegenleri içinde
sadece Upatu ‘da bulunuyordu.
Cumhuriyet senatosu başkanı Nom Badur ‘da savaştan dönenleri karşılamak için
Astira ‘ya gelmişti. General Ratahal birliklerinin nakliye gemisini boşaltışını izlerken yanına
Başkan Badur geldi. Başkanı taşıyan air speeder generalin yanında durdu ve başkan endişeli
bir surat ifadesiyle araçtan indi. Başkanı saygıyla selamlayan Ratahal bakışlarını tekrar
birliklerine döndürdü. Nom Badur savaşın şiddetini, nakliye gemisinden ve bu gemiden inen
askerlerin suratından okumuştu.
Nom Badur: General, kayıplarımız için ne kadar üzgün olduğumu söylemek isterim.
Kaybettiğimiz kahramanlar için bu gece tüm cumhuriyette bir anma töreni düzenlenecek.
Birlik savaşçılarını arkada bırakmak zorunda kalmışsınız anlaşılan. Master Peregrinus ‘dan
gelen son haberlere göre savaşçılar da kurtulmayı başarmışlar ve Astira ‘ya doğru yola
çıkmışlar. Ancak onların da kayıpları ağır malaesef.
Ratahal:
Kayıplara rağmen kurtulmuş olmalarına sevindim efendim. Çünkü gemimizin
tüm iletişimi saldırılar sonucu hasar gördü ve hiçbir yerle bağlantı kuramadık. Kripetar ‘dan
haber var mı? Bildiğim kadarı ile aynı anda orayı da vurdu düşman.
Nom Badur: Malesef general, Kripetar tümüyle işgal edildi ve şu ana kadar kurtulabilen
olduğu yönünde bir bilgi ulaşmadı elime. Korkarım tümüyle kaybettik orayı. Siz şimdi biraz
dinlenin. Birlik savaşçıları geldiği zaman bir toplantı yapmalıyız.
Başkan generali selamladı ve aracına binip uzaklaştı. Ratahal, Kripetar ‘la ilgili habere
şok olmuştu. Tüm bir gezegen ve öncü cumhuriyet birliklerinin neredeyse tamamı tek bir
savaşta kaybedilmişti. Artık düşman ordusunu durdurmak daha da zor olacaktı. Ratahal
askerlerinin boşaltma işlemini bitirmesinin ardından dinlenmek ve biraz da son askeri durumu
değerlendirmek için Astira ‘daki askeri karargaha gitti.
Bir süre sonra Jedi Defender gemisinin Astira ‘ya vardığı haberi geldi.
General
Ratahal ve Başkan Badur, gelen savaşçıları karargah binasının girişinde karşıladı. Başkan tüm
savaşçıları selamladıktan sonra master Peregrinus ‘un yanına geldi ve sessiz bir sohbet
başladı.
51
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Nom Badur: Master Peregrinus, sizi yeniden aramızda görmek kendimi iyi hissetmemi
sağladı ama askeri durum pek iç açıcı değil anladığım kadarı ile. En kısa sürede tüm
senatörlerin, Jedi&Sith birliği konseyinin ve ordu komutanlarının katılacağı bir toplantı
yapmalıyız.
Peregrinus:
Evet acil bir toplantı şart başkan Badur. Ama şimdiden bu savaşın çok zor ve
kanlı geçeceğini bilmenizi isterim. Düşman tahminimizden daha hazırlıklı ve güçlü durumda.
Korkarım saldırıdan savunma durumuna geçmek zorunda kalacağız.
Nom Badur: Düşman klanının komutanlarından birini öldürmeyi başardığınızı duydum. Bu
onların moralini bozacaktır. En azından bize toparlanmak için biraz zaman kazandırır.
Peregrinus:
Pek sanmam başkan. Night Sisters klanının bizde olduğu gibi ölenlerin
arkasından uzun yas tutma gibi bir adetleri yoktur. Ölenin yerini bir yeni üye doldurur. Gerçi
yok ettiğim güçlü komutanlardan birisiydi. Biz ise yeri doldurulamayacak bir komutan
kaybettik.
Nom Badur: Evet amiral Arden ‘in kaybı hepimiz için büyük oldu. Ama kahramanlığı asla
unutulmayacak. O çok onurlu bir askerdi.
Peregrinus:
Sayın başkan, şimdi müseadenizle hepimizin kısa bir süre için dinlenmeye ve
düşünmeye ihtiyacımız var. En kısa sürede bahsettiğiniz toplantıyı düzenleriz. Bu arada Lord
KaHN ‘dan herhangi bir haber alabildiniz mi?
Nom Badur: Henüz kendisiyle iletişime geçilemedi bildiğim kadarı ile. Sizden neden
ayrıldığı konusunda bilginiz var mı?
Peregrinus:
Sanırım sancak gemisi Thunder ‘ı düşmana bırakmak istemedi, ama bu kadar
gecikmesi pek normal değil.
Tüm savaşçılar başkan Badur ‘u selamlayıp dinlenmeye çekildiler. Peregrinus ve
SenTĐnel odalarına çekilmek yerine karargah avlusunda sohbete başladılar.
SenTĐnel:
KaHN ’ın gecikmesi normal değil. Bir şeyler çeviriyor birliğin arkasından ama
ne? Ayrıca çatışmanın ortasında bizi bırakması da kabul edilebilir bir durum değil.
Peregrinus:
Haklısın eski dostum. Geldiği zaman durumu birlik konseyi huzurunda
açıklamasını isteyeceğim. Bu ayrı bir sorun bizim için. Ancak şu anda düşmanın tehtidi çok
kritik bir noktaya geldi cumhuriyet için.
52
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
SenTĐnel:
Düşmanı evinde vurup droid üretimini durduramazsak savaşı kaybederiz.
Bizim de derhal droid üretimine başlamamız lazım. Kaynaklarımız bol olmayabilir ama
sayısal eksiğimizi kapatmak zorundayız. Gerekirse zorunlu askere almalar başlayabilir.
Peregrinus:
Bu savaş galaksinin düzenini değiştirecek gibi gözüküyor. Bu sefer ya düşmanı
yok edeceğiz, ya da yok olacağız.
Đki jedi ustası bir süre daha sohbet edip odalarına çekildiler. Aynı günün akşamı Lord
KaHN Astira ‘ya vardı. Gelişini haber alan Zaqual ustasını iç avlulardan birinde karşıladı.
Zaqual:
Hoşgeldiniz Lordum. Gecikmeniz beni endişelendirdi. Ayrıca jedi bu
durumdan hiç hoşnut değil. Korkarım sizden konsey önünde bir açıklama yapmanızı
isteyecekler.
KaHN:
Endişelenme genç öğrencim. Durum nedir bana kısaca anlat.
Zaqual ustasına az miktarda kuvvetin general Ratahal komutasında kurtulmayı
başardığını, Kripetar ‘ın ise tamamen düştüğünü anlattı. Ertesi sabah Astira ‘daki ana karagah
binasının en büyük toplantı salonunda Jedi&Sith birliğindeki savaşçılar, cumhuriyet
senatosunun bütün üyeleri ve tüm kuvvet komutanları bir araya geldi. Başkan Badur, bir süre
salondaki hararetli konuşmaların ve fikir yürütmelerin yarattığı uğultunun geçmesini bekledi.
Sonunda ayağa kalkan senato başkanını görenler birer ikişer sustu ve Nom Badur toplantıyı
başlattı.
Nom Badur: Değerli senatörler, yiğit birlik savaşçıları ve komutanlar. Bu gün burada
cumhuriyetin ve galaksinin kaderini tayin edecek bir savaşın gidişatını değerlendirmek amacı
ile toplandık. Askeri harekatımız, düşmanın üstün kuvvetleri karşısında başarısız oldu. Çok
sayıda cesur adam ve kadın kaybettik. Testarin ve Kripetar düşmanın kontrolüne geçti.
Üzülerek söylemek isterim ki Kripetar ‘daki birliklerimizden kurtulan olmadı. Gezegenin
yerel halkının da Kamessi deki madenlerde köle olarak çalıştırılmak üzere, bu gezegene
götürülmüş olduğunu öğrendik. Şimdi master Peregrinus sizlere son askeri gelişmelerin
detaylarını anlatacak. Buyurun master Peregrinus.
Peregrinus:
Sözü uzatmak istemiyorum. Yenildik. Düşmanın gücünü hafife aldık ve
kaybımız büyük oldu. Bu noktada sorumluluk tamamen bana aittir. Ancak saldırıyı başlatan
53
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
biz olmasaydık bile sonucun değişeceğini düşünmüyorum. Bu durumda düşman tüm kuvvetini
Kripetar ‘a yönlendirecek ve bu gezegeni büyük ihtimalle yine kaybedecektik. Ayrıca
kuşatmayı aşma ve kurtulma şansımız malesef olamayacaktı. Bu noktada düşmanın sayısal
üstünlüğü yenilginin esas sebebidir. Bu sayısal farkı ortadan kaldıracak tedbirleri en kısa
sürede almazsak korkarım bu savaşı kaybedeceğiz. Şu anda oluşturulan gönüllü ordusu ve
mevcut birliklerimiz, düşmanın sürekli üreteceği droidlerin karşısında ancak bir süre
dayanabilecektir. Yüce senatodan Upatu ‘daki kaynakları derhal devreye sokmak ve
düşmanınkine benzer bir droid ordusu kurmak için izin talep ediyorum. Yeterli güce
ulaştığımızda ise doğrudan Kamessi ‘ye yapılacak ağır bir saldırı ile bu meseleyi kökünden
çözmek gerektiğine inanıyorum. Biz sonuna kadar cumhuriyeti ve onun senatosunu
koruyacağız. Jedi adına bunu söyleyebilirim. Son karar senatonundur.
Senatörler arasında bir anda ikili konuşmalar ve tartışmalar başladı. Bu kargaşa ve
uğultu arasında Peregrinus yavaşça yerine oturdu. Oturur oturmaz KaHN ‘la göz göze
geldiler. Đkisininde yüz ifadesi son derece ciddiydi. Nom Badur ‘un önündeki kürsüye
vurmasıyla salon yeniden sessizleşti.
Nom Badur: Değerlendirmelerinizi titizlikle tartışacağız master, ve en kısa sürede senato
kararını verecektir. Şimdi söz almak isteyenleri hep birlikte dinleyelim.
SenTĐnel:
Başkan Badur, aslında Lord KaHN ‘a birlik konseyi ve senato önünde bir şey
sormak isterim. Bizi Kripetar ‘da yanlız bırakması bir yana Astira ‘ya neden bu kadar geç
geldiğini açıklayabilir mi acaba? Bildiğim kadarı ile gemisinin herhangi bir arızası ve hasarı
yok. Bu kadar kritik bir dönemde böyle bir gecikme için açıklama istemek hakkım sanırım.
KaHN:
Birlikten gizleyecek bir şeyim yok jedi ustası. Siz burda oturup ne yapacağınızı
planlarken, ben düşmanın durumunu öğrenmek için Kamessi ‘ye bir ajan göndermekle
meşguldüm. Gecikmemin sebebi budur. Sizde takdir edersiniz ki bu tür bir girişim için
hazırlık ve planlama gerekir. Buda bir miktar vaktimi aldı.
Peregrinus:
Böyle bir girişimden önce birlik konseyini bilgilendirmeniz gerekirdi lord
KaHN. Kendi başınıza hareket etmeniz pahalıya malolabilir. Ayrıca bu tür gizli davranışlar
jedi tarafından kabul edilemez.
KaHN:
Bu tartışma anlamsız master Peregrinus. Adamım şu anda Kamessi ‘ye çoktan
varmıştır. Yapmamız gereken ondan gelecek olan bilgileri iyi değerlendirip, savaşın gidişatını
lehimize çevirmek olmalı.
54
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
SenTĐnel:
Lord KaHN! Kendi başınıza hareket etmeniz birliğin amacından sapmasına
sebep oluyor. Kamessi ‘ye gönderdiğiniz adam kim? Bu işin altından kalkamaz ve düşmanın
eline geçerse bizim durumumuz hakkında onlara ne söyleyebilir?
KaHN:
Endişelenmekte haklısınız ama meraklanmayın jedi ustaları. Gönderdiğim
adam bu tür görevler için biçilmiş kaftan. Yararlı bilgileri elimize en kısa sürede
ulaştıracağından eminim. Ayrıca sadece şikayet ederek bu savaşı kazanamazsınız. Ben
elimden geleni yapıyorum. Eğer savaşı kazanmak için gösterdiğim çabalar takdir edilmek
yerine suçlanıyorsam, ben ve klanım birliği derhal terk edip yolumuza gideriz. Bu konuda en
ufak bir tereddütüm olmaz.
Tehdit işe yaradı ve koca salonun duvarlarında yine uğultular ve tartışma sesleri
yankılanmaya başlandı. Senatörlerin bir kısmı Lord KaHN ‘ı desteklediler açıkça. Jedi ın
yetersiz davrandığı ve cesur hamlelerden kaçındığı gibi mırıldanmalar geliyordu. Master
Peregrinus ve master SenTĐnel bu manevra karşısında KaHN’ın elini daha fazla
güçlendirmemek için konuyu daha fazla uzatmadılar. Đkiside sith lordunun gizemli adamını
merak etmişti. Toplantı uzadıkça uzadı, tartışmalar ve sataşmalar oldu. Sonunda ana
birliklerin açıklarını kapatacak bir droid ordusu yaratma fikri benimsendi. Ayrıca kalan tüm
cumhuriyet gezegenlerinde en üst seviyeli savaş durumu tedbirlerine geçilmesie karar verildi.
Buna göre Astira ve Upatu ‘daki kadın ve çocuklar Rizan ‘a gönderilecek, onsekiz ve üstü
yaştaki eli silah tutan tüm erkekler orduya katılacaktı. Toplantı bitti ve herkes toplantı
kararlarına göre üstüne düşenleri yapmak için görev yerlerine dağıldı. Đki jedi ustası karargah
avlularından birinde lord KaHN ’ın son hamlesi üzerine sohbet etmeye başladı.
SenTĐnel:
Senatörlerin
takındığı
tavıra
inanmakta
güçlük
çekiyorum.
Yıllardır
cumhuriyeti yok etmek için uğraşmış bir sith lorduna arka çıktılar.
Peregrinus:
Siyaset bizim anlayamayacağımız bir dil dostum. Senatörler işin ciddiyetinin
farkındalar.
Cumhuriyeti
ve
koltuklarını
kaybetmektense,
bunu
en
iyi
biçimde
koruyabilenlerin arkasından gideceklerdir. Şu anda bunu lord KaHN ‘ın yaptığına inanıyorlar.
SenTĐnel:
Senatörleri zayıf noktalarından yakaldı sith lordu. Görev için kullandığı adam
kim acaba? Bu tür bir görevin altından ancak bir güç kullanıcısı çıkabilir. Bize bunu
açıklamamakta ısrarlı gözüküyor.
55
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Peregrinus:
Şu anda düşman için hazırlık yapmaya başlamaktan başka bir seçeneğimiz yok
gibi gözüküyor. Bekleyelim ve gelişmeleri takip edelim derim ben. KaHN ‘ın adamının kim
olduğunu öğreneceğiz elbette. He zamanki gibi bu mücadelede ancak sabırla çözülecek.
Ayrıca Testarin saldırısı için acele ettim ve senin uyarılarını gözardı ettim. Bunun için senden
özür dilerim. Sen haklıydın ve benim yüzümden kaybımız büyük oldu.
SenTĐnel:
Verdiğin karar yanlış değildi dostum. Ancak düşmanın hazırlığını tahmin
etmeliydik. Bunun için kendini suçlama. Güçle birleşen ruhlar için mutluluk duymaktan başka
elimizden birşey gelmez. Şimdi geleceğe odaklanmalıyız.
Đki usta birbirini selamladı ve ayrıldılar. Ertesi günün akşamı Astira ‘ya yabancı bir
gemi yaklaştı. Küçük gemi sessizce askeri karargah binalarını çevreleyen ormandaki bir
açıklığa indi. Đçinden siyahlara bürünmüş bir yabancı indi ve vakit geçirmeksizin karargah
binalarına doğru giden ormanın içine daldı. Çok hızlı ilerliyordu. Nihayet ormanı geçti ve
çalılıklar arasından karargah genel idare binasına yöneldi. Burası tüm askeri bilgilerin ve
savaş planlarının saklandığı binaydı. Binanın dış duvarlarına ulaştığı anda, en yakın köşede iki
nöbetçi belirdi. Duvara sırtına verdi ve nöbetçiler hiçbirşey yokmuş gibi sohbet ede ede
hemen önünden geçtiler. Görüşleri gölgelenmişti. Nöbetçiler uzaklaşana kadar bekledi ve
binanın yan girişlerinden birinin önüne kadar ilerledi. Kilitli kapı güç kullanılarak açıldı ve
yabancı içeri girdi.
Genel idare binasında, şu ana kadar cumhuriyet ordusunun bu savaşla ilgili geliştirdiği
tüm saldırı ve savunma planları, birliklerin mevcut durumu, sayısı ve techizat alt yapıları, tüm
ordu üsleri ve bunlara ait veriler bulunuyordu. Bu yüzden sıkı koruma tedbirleri alınmıştı.
Ama bu tedbirlerin bir çoğu güç kullanıcıları için yetersizdi. Yabancı güç kullanıcısı bina
içerisinde hedefine doğru ilerliyordu. Karşılaştığı nöbetçileri ne öldürüyor, ne de bayıltıyordu.
Ölmüş ve bayıltılmış nöbetçilerin diğerleri tarafından farkedilmesi riskini ortadan kaldırmak
için sadece zihinlerini karıştırıp farkedilmeden yoluna devam etti. Karşılaştığı tüm hareket
algılayıcı sensörleri hissedip devre dışı bırakıyordu. Nihayet tüm askeri verilerin saklandığı
ana kripto odasının önüne geldi. Bir süre kapı önünde bekledi. Kapıya iyice odaklanmış ve
yarı trans haline geçmişti şimdi. Kapı açıldı. Ardında ne yaptığını bilemez halde bir subay
duruyordu. Yabancı içeri girip verilerin yüklü olduğu bilgisayara yönelirken, subay yerde başı
gövdesinden ayrılmış bir halde yatıyordu.
56
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Esrarengiz savaşçı işini bitirip yine geldiği yoldan sessizce binayı terketti. Çalılıklara
vardı ve hızla ilerlemeye başladı. Tam ormana girmek üzereyken birden durdu. Ormanın
girişindeki ağaçların arasında birinin varlığını sezmişti. Karşısındaki gölge yavaş yavaş ona
doğru yaklaştı. Đkili birbirini süzdü bir süre. Gölge birkaç adım daha attı ve yabancı savaşçı
Zaqual ‘ın yüzünü ancak o zaman seçebildi. Kızıl renkli lightsaber lar aynı anda açıldı.
Düşmanın havada uçan saberi altından geçerken, Zaqual havada düz bir uçuş yapıp, yere
inerken hırsla saberini ileri savurdu. Ama sadece havayı biçti. Yabancı güçle hızlanmış ve
yere inen Zaqual ‘ın arkasına geçmişti. Geriye döner dönmez suratına şiddetli bir tekme yiyen
genç sith, dengesini kaybedip yerde yuvarlanmaya başladı. Yerden kalkar kalkmaz havadaki
metal disklerin sesini duydu ve beklemeksizin geriye uzun bir sıçrayış yaptı Zaqual. Bunu
fırsat bilen yabancı güçle hızlandı ve ormana daldı. Bu sırada askeri karargah binalarında
alarmlar çalmaya başladı. Binalar arasındaki avlularda nöbetçiler ve subaylar koşuşturuyordu.
Zaqual da hızlandı ve ormanın içlerine yabancının arkasından daldı. Onu hemen ötesinde
hissedebiliyordu. Birden orman içinde bir açıklığa geldi ve ufak bir yıldız gemisi gördü.
Hemen durdu ve bütün gücünü kullanarak uzun bir atlayış yaptı. Yabancıyla gemi arasına
inmeyi başarmıştı. Saber lar yeniden aktif hale geldi ve müthiş bir kapışma başladı. Siren
sesleri şiddetlendi ve ormanın içinden takipçilerin yaklaşan sesleri geliyordu. Yabancı fazla
vaktinin olmadığının farkındaydı. Bir an önce rakibinden kurtulması ve gezegeni terketmesi
gerekiyordu. Bu durum gerilimi arttırdı ve yabancı hızlı ve acele savunmalarla Zaqual ‘ın
ataklarından kurtulmaya çalıştı. Ancak yine acele ile savurduğu saberi havayı yanlamasına
yardı ama hamlesi bittiğinde hareketsiz kaldı tüm bedeni. Zaqual tek dizinin üzerinde, sol eli
yerde sağ elindeki saberi rakibinin gövdesine girmiş bir haldeydi. Hiç istifini bozmadı ve
gizemli savaşçının sırt üstü yere yığılmasını izledi. O anda ormandaki takipçiler geminin
bulunduğu açıklığa vardılar.
Master Peregrinus ölen savaşçının yanına geldi, eğildi ve yüzündeki peçeyi kaldırdı.
Bir kadındı. Yüzünde Night Sisters klanına özgü kırmızı döğmeler vardı. Bu döğmeler ölenin
ileri gelen savaşçılardan biri olduğunu gösteriyordu. Jedi ustası biraz daha araştırınca kadının
üzerinde ufak bir veri depolama cihazı buldu. Bu sırada Zaqual yanına gelen ustasının önünde
saygıyla eğildi.
Zaqual ‘ı o gece uyku tutmamış ve dışarıda gökyüzünü izlerken ormanın içine inen
gizemli gemi dikkatini çekmişti. Kontrol etmek için geminin yanına vardığında kimseyi
bulamadı ama sahibinin er geç döneceğini biliyordu.
57
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
KaHN:
Tebrikler genç öğrencim, ilk ciddi savaşını verdin. Düşman savaşı kazanmak
için her yolu deniyor. Bu ajan engellenmeseydi durum daha da vahim bir hal alacaktı.
Peregrinus:
Sithler benzer taktik kullanıyorlar. Sizin ajanınıza karşılık onların ajanı.
Umarım adamınız yeterince iyidir de düşman eline geçmez.
KaHN:
Bunu birlikte göreceğiz usta jedi.
Karargahdaki güvenlik önlemleri arttırıldı. Önemli noktalarda Jedi veya sith
savaşçıların da nöbet tutması kararlaştırıldı.
Bu arada Beliah da Kamessi ‘ye varmıştı. Ustasının verdiği koordinatlara göre Night
Sisters tapınağının bulunduğu volkan çanağının dışında ıssız bir bölgeye indirdi gemisini.
Etrafdaki diğer krater ve maden yataklarında yoğun bir faaliyet gözledi. Madenle dolu yük
gemileri sürekli belli bir bölgeye doğru yol alıyordu. Droid fabrikası orada olmalıydı. Önce
fabrikaya gitmeye karar verdi Beliah. Speeder bike bindi ve havadaki nakliye araçlarını
izlemeye başladı. Çok geçmeden devasa boyutlarda bir fabrika kompleksiyle karşılaştı. Tüm
savaş droidleri, sith fighterlar, ayaklı tanklar ve diğer taktik araçlar burada üretiliyordu.
Aracını fabrika yakınlarındaki bir kaya kovuğuna gizledi ve yaya olarak fabrikaya ilerledi.
Fabrikanın içinde sürekli bir faaliyet, bir koşuşturmaca vardı. Kripetar ‘dan getirilen
esir halk burda çalıştırılmaya başlanmıştı. Durumları çok kötü gözüküyordu. Onları birden
yok etmek yerine ölümüne çalışarak ortadan kaldırmak daha mantıklı gelmişti Siledian ‘a.
Beliah çok fazla vakit harcamadan tüm olan biteni görüntülü kayıt cihazına aktardı. Tekrar
speederinin yanına vardığında hemen önündeki tepenin ardından bir kruvazör havalandı ve
gökyüzünde bir süre asılı kaldıktan sonra hızla atmosferi terk etti. Geminin köprüsünden
Kamessi ‘yi seyretti bir süre Kien Pia. Sonra donanmaya yörüngede toplanma emrini verdi.
Beliah bu sefer tapınağın bulunduğu volkan çanağının dibine kadar geldi speederi ile.
Artık onu sıkı bir tırmanış ve sonrasında çanağın içine doğru aynı zorlukta bir iniş bekliyordu.
Çanağın içine indiğinde Kamessi ‘nin ikiz güneşleri çanağı çevreleyen tepelerin ardında
kararmak üzereydi. Karanlık Beliah ‘ın işini kolaylaştıracaktı. Üç kuleli tapınakla arasındaki
karanlık ormandan hızla ilerlemeye başladı. Bu ormanda kendini çok güçlü hissetmişti.
Tapınağı çevreleyen askeri yapılar ve iniş platformları arasından geçerken son derece dikkatli
davrandı Beliah. Ne de olsa güç kullanıcılarıyla dolu bir ine giriyordu. Nihayet kutsal sith
mabedinin dış duvarları dibine ulaştı. Bu noktadan sonra gizlenmesi çok daha zor olacaktı.
58
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
Yavaş yavaş tapınağın dış duvarlarını tırmanmaya başladı. Güç ‘ten destek almayan
birinin bu duvarı çıplak elle tırmanması neredeyse imkansızdı. Yorucu bir tırmanış olması
gerekirdi, ama Beliah sanki yeşil çayırlarda yürüyormuş gibi sakin ve usulca tapınağın ilk
teraslarındandan birine ulaştı. Teras boştu ve uzun bir açıklıktan sonra tapınak içine açılan
genişçe bir kapı vardı. Beliah bu kapıdan içeri girdi. Night Sisters klanı bu tapınağa herhangi
bir jedi veya başka bir ajanın girmeye cesaret edemeyeceğini düşündüğünden herhangi özel
bir tedbir almaya gerek görmemişti. Tapınağın içi geceyle beraber,
sadece meşalelerin
aydınlattığı kadim zamanlardan kalan halini daha çok hatırlatır hale geliyordu. Uzun ve
karanlık koridorlardan, geniş kubbeli sessiz salonlardan geçti Beliah. Herhangi bir klan
üyesiyle karşılaşmamıştı henüz.
Siledian Xana ve Omarza (Darth Rofos) tapınak içerisinde bir yandan yürüyor bir
yandan da sohbet ediyorlardı. Klan lideri, tüccar yardımcısının hizmetlerinden son dercece
memnundu. Onun sayesinde savaş tamamen lehlerine gelişiyordu. Böyle gitmesi halinde kısa
sürede zafer kaçınılmazdı. Gerçi son yapılan çarpışmada en iyi savaşçılarından Kri Yepani
ölmüştü ama, Siledian bunun kazanılacak zafer için ödenen küçük bir bedel olduğunu
düşünüyordu. Rofos da savaşın iyice kızışmış olmasına seviniyordu.. Jedi ve cumhuriyet
ordusu fena halde bozguna uğramıştı. Ancak bu Rofos’un tam da istediği şey değildi.
Cumhuriyetin ve Jedi ın yok olmasını Siledian kadar istemesine rağmen, düşmanın bir süre
dayanmasını ve Night Sisters klanının mümkün olduğunca zayıflamasını da istiyordu. Kri
Yepani ‘nin ölümü Rofos ‘u çok memnun etmişti. Đkili sohbet ede ede geniş tapınak
salonlarından birine vardılar.
Siledian:
Senin gibi bir komutanımın olması çok hoşuma giderdi omarza. Bazen, sadece
akıl ve kurnazlıkla kazanılamayacak savaş yok diye düşünüyorum. Senin varlığında bu
düşüncemi destekliyor. Gücü hissedememen ve Night Sisters tarafından yetiştirilmiş bir kadın
olmaman büyük kayıp doğrusu.
Rofos:
Bu söylediklerinizle beni onurlandırıyorsunuz leydim. Size layık bir yardımcı
olmaya çalışacağım. Ancak size çok daha fazlasını verebilirim. Eğer beni savaş danışmanınız
yaparsanız, sizinle ve komutanlarınızla yapılan toplantılara katılıp, görüşlerimi aktarma şansı
bulabilirim belki. Böylelikle benden çok daha iyi yararlamış olursunuz.
Siledian:
Bu konuyu düşünmem ve klan konseyini de ikna etmem gerekiyor Omarza.
Şimdiye kadar hiç yapılmamış bir şey bu. Ama zaten bu fikir benimde aklımdaydı. Sende
59
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
birçok komutanımda olmayan bir yetenek var. Olayları önceden görüp karar verebiliyorsun.
Bu aslında güç kullanıcılarına ait bir özelliktir.
Keşke sizin gibi gücün sırlarına vakıf biri olasaydım leydim. Ancak aklımı
Rofos:
kullanarak da size hizmet edebilirim.
Siledian:
Droid ordusu yaratma fikrin başlangıçta pek cazip gelmemişti bana itiraf
edeyim. Ancak şimdi ne kadar doğru bir karar olduğu tartışılmaz.
Beliah bu son cümleyi duyduktan sonra ustasının istediği şeyi öğrenmiş oldu. Hiç
tereddütsüz Rofos ‘un bir sith lordu olduğunu da sezmişti. Bu tapınak her sith için olduğu gibi
onu daha da güçlü kılıyor, üstün yeteneklerini daha da pekiştiriyordu. Bir anda iki sith
ustasıda irkildi. Salonda kendileri için tehdit oluşturan birinin varlığını hissettiler. Rofos,
Siledian ‘a belli etmemeye çalıştı ama çok tedirgin olmuştu. Beliah, hissedildiğini anladı.
Artık bir an önce ayrılması gerekiyordu. Gereğinden fazla kalmış ve farkedilmesini
engelleyememişti. Saklandığı büyük taş sütunun arkasından çıktı. Şimdi Siledian ve Rofos
salonun karanlık köşesinden kendilerine bakan bir çift kırmızı göz görüyordu. Siledian Rofos
‘u korumak için bilinçsizce bir eliyle onu geriye itti ve kendisi Beliah la Rofos arasında
savunmaya hazırlandı. Đki sith ustasınında hisleri çok karışmış ve içlerini bilmedikleri bir
korku sarmıştı. Beliah onlara doğru bir kaç adım attı ve “Rofos, Dark Lord” diye fısıldadı.
Sesi kulak tırmalayıcı bir şekilde salonun taş duvarlarında yankılandı.
Siledian rakibinin ne demek istediğini anlayamadı. Beliah daha fazla beklemedi ve
güçle hızlandı. Siledian ve Rofos salonun duvarlarına yakın duruyorlardı. Beliah hemen
duvara yöneldi ve duvarda yanlamasına koşmaya başladı. O kadar hızlıydı ki, rakipleri onu
takip edememişlerdi. Siledian ‘ın hizasına geldiğinde duvardan ayrıldı ve havada yarım bir
takla atıp sith kraliçenin suratına çok güçlü bir tekme indirdi. Rakibini son anda farketmiş
ancak saldırıdan kurtulamamıştı Siledian. Beliah yere indiğinde Siledian yerde kendinden
geçmiş, Rofos da ne yapacağını düşünür haldeydi. Ya kendini savunacak ve kimliği açığa
çıkacak ya da kaçmaya çalışacaktı. Ancak güç kullanmadan da kaçamazdı düşmanından.
Kaçamayacağına karar verdi sith lordu ve ellerini rakibine doğru uzattı. Beliah hiç
çekinmeden saldırdı Rofos ‘a. Ama üzerine gelen yıldırımlar onu çevrelemiş ve ayağını
yerden kesip onu duvara fırlatmıştı. Rofos yıldırımlarını göndermeye devam etti ama
düşmanın ilk andaki kadar etkilenmediği belliydi. Beliah üzerine gelen yıldırımları emmeye
başladı. Bunun için ekstra bir çaba sarfetmedi ve ayağa kalktı. Rofos ‘un tek yapabileceği tüm
60
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
gücüyle yıldırım göndermeye devam etmek oldu. Siledian kendine geldi yavaş yavaş ve
yerden iki sithin mücadelesine şahit oldu. Rofos ‘un elinden çıkan yıldırımlar zayıflamaya
başladı ve Beliah emdiği tüm enerjiyi tek bir seferde geri gönderdi. Rofos üzerinde patlayan
enerji bombasının etkisiyle salonun diğer ucuna kadar uçtu ve taş duvara şiddetli bir şekilde
çarpıp bayıldı.
Siledian şok olmuştu gördükleri karşısında. Rofos ‘un bir güç kullanıcısı olduğunu
nasıl olurda hissedemezdi. Ama şimdi bunu düşünecek zamanı yoktu hızla yattığı yerden
doğruldu ve saberini aktif hale getirdi. Beliah, Siledian ‘a döndü ve sakince kadim sith
lisanında bir şeyler söyledi. Siledian şaşırmış bir halde saberini kapadı. Beliah güçle hızlandı
ve karanlık koridorda kayboldu.
Son yaşananlar yüzünden kafası oldukça karışan Siledian, baygın haldeki sith lordunun
yanına geldi. Aynı anda çatışma seslerini duymuş birkaç klan savaşçısı salona ulaşdı. Siledian,
Rofos ‘un eskiden sith savaşçıları hapsetmek için kullanılan ve güce karşı sith büyüleri ile
efsunlanmış hücrelerden birine koyulmasını emretti. Hücrenin başında en iyi savaşçılardan
dördünün daima nöbet tutmasını istedi. Bir müddet sonra yabancı bir geminin peşindeki sith
fighterları atlatıp hyperspace ‘e geçtiği haberi geldi. Düşman ajanı ellerinden kaçmıştı.
Siledian meditasyon yapmak ve düşünmek için tapınağın karanlık salonlarından birine çekildi.
Rofos kendine geldiğinde yarı karanlık bir hücrede olduğunu gördü. Herhangi bir yeri
kelepçelenmemişti ama hücrenin kapısına yaklaştığında çıkmasına mani olan bir enerji alanı
ile karşılaştı. Güçle kilit mekanizmasını hissetmeye çalıştı ama bir sonuç elde edemedi. Son
hatırladığı şey esrarengiz düşmanıyla bir güç savaşına girdiğiydi. Gücünün yavaş yavaş
azaldığını hissetmişti kendinden geçmeden önce. Şimdi ise hapsedilmiş bir halde, kimliği
açığa çıkmış, bütün planları altüst olmuştu. Eğer Siledian ‘ı ikna edemezse sonu ölüm olacaktı
kuşkusuz. Dehal çırağı Ti Shan ‘a ulaşmalıydı. Üzerindeki tüm iletişim cihazları ve tabiki
lightsaberi alınmıştı. Bir süre ne yapabileceği üzerine düşündü. Eğer sith kraliçeyi birlikte
çalışmaya ikna edebilirse, amaçlarına biraz dolaylı yoldan da olsa ulaşabilirdi. Aksi takdirde
ölmeden önce en azından Siledian ‘ı da öldürmeliydi ki Ti Shan ‘ın planın geri kalanını
gerçekleştirebilmek için şansı olabilsin.
Darth Rofos tüm bunları düşünürken, hücresinin girişindeki enerji kalkanı aniden
açıldı ve duvarnda bulunan meşalelerden bir kaçı yanmaya başladı. Đçeri Siledian Xana girdi.
Sith kraliçenin gözlerindeki büyük öfke Rofos ‘u endişelendirdi. Siledian ‘la içeri dört sith
savaşçı daha girmişti ve hepsinin silahı aktif haldeydi. Rofos doğruları belli sınırlar içinde
61
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
söylemenin yararına olacağını düşündü. Artık bakışları ve tavrı değişmiş, kurnaz tüccar
görüntüsünden eser kalmamıştı. Gizlenmek için kullandığı sith hilelerine gerek yoktu artık.
Doğrusu Siledian da karşısındakinin bir sith lordu olduğunu görüyordu.
Siledian:
Omarza, bunu gerçek adın olmadığı belli sahtekar. Söyle, kimsin ve neyin
peşindesin. Şu ana kadar yaptıklarının hiç birisi aleyhimize değildi. Şu an yaşamanın yegane
sebebi bu. Derhal konuşsan iyi edersin. Sabrımı test etmeni tavsiye etmem.
Bu koşullar altında tanışmayı istemezdim doğrusu leydim. Adım Darth Rofos.
Rofos:
Ustam, efsanevi oniki sith lordundan biri olan Darth Estrea ‘nın çırağı Darth Harahan ‘dır.
Ben atalarım olan bu lordların geleneğini sürdürüyorum. Amacım sizinkisi ile aynı. Jedi ı ve
koruduğu cumhuriyeti yok etmek. Ancak size kendimi olduğum gibi tanıtsaydım, muhtemelen
beni
de
onlar
gibi
yok
etmeye
kalkışacaktınız.
Klanınız
dışındaki
sith
lere
tahammülsüzlüğünüz herkesçe bilinen bir gerçek. Ancak sizde görüyorsunuz verdiğim
tavsiyeler ve size sağladığım olanaklar, savaşın tamamiyle lehimize gelişmesini sağladı. Bunu
sizin klanınızın yiğit savaşçıları olmadan tek başıma yapamazdım. Ayrıca dediğiniz gibi
klanınız aleyhine hiçbir faaliyetim olmadı şu ana kadar. Đsteseydim sizi çoktan öldürmüştüm.
Şu anda beni yok etmenizin size hiçbir faydası olmaz. Bırakın güçlerimizi birleştirelim ve
birlikte düşmanı yok edelim. Size bağlılığımı sunuyorum leydim.
Darth Rofos saygıyla eğilip tek dizinin üzerine çöktü. Bunu şu anda içinde bulunduğu
durumdan kurtulmak için tek çare olarak görüyordu. Hayatından olmaktansa kişisel egolarını
bir süreliğine rafa kaldırabilirdi. Elbet onun da günü gelecekti.
Siledian Xana ‘nın düşünceleri, karşısında diz çökmüş sithin canını almakla onu
kullanmak arasında gidip geliyordu. Onun yeteneklerine sahip birinin hayatta kalması çok
tehlikeli bir seçimdi. Ancak Rofos haklıydı. Onun sayesinde savaşı neredeyse kazanmak
üzereydiler. Siledian bu adamın klan üyesi generallerden çok daha üstün bir güce ve karar
verme becerisine sahip olduğunun farkındaydı.
Siledian:
Karar vermesi zor bir durum bu. Derhal klan konseyini toplayıp, hakkındaki
hükmü belirleyeceğiz Rofos. Hakkını vermek zorundayım. Yeteneklerin hoşuma gidiyor.
Ancak sen aynı zamanda tehlikeli bir düşmansın. Klan üyesi bir kadın olmaman ne acı. Temsil
ettiğin kadim geleneğe saygı duymakla beraber, artık zamanın güç klanları tarafından
62
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ
yönetildiğini anlaman gerekir. Eğer sen ustaysan ki öyle gözüküyor, en kısa sürede çırağını
buraya çağır ve numara yapmaya kalkma. Sana bir iletişim cihazı göndereceğim. Bu hareket
konseyi bağışlanman için ikna edebilir.
Siledian cümlesini bitirir bitirmez hızla hücreyi terk etti. Ardından da savaşçılar
ayrıldılar ve enerji kilidi devreye girdi. Rofos gidenlerin ardından ayağa kalktı. Artık yapacağı
tek şey Ti Shan ‘la bağlantıya geçip onun buraya gelmesini sağlamaktı. Çırağının ona ihanet
etmeyeceğini ummaktan başka şansı yoktu. Sith geleneğinde ustaya sonuna kadar bağlılık
diye bir şeyden söz etmek güç olduğundan. Ti Shan, pekiala korkup Night Sisters ‘a teslim
olmaya yanaşmayabilirdi. Bu durumda klan konseyi Rofos ‘un başka bir şeyler çevirdiğini
düşünüp ölüm kararını vermekte gecikmezdi. Rofos, aklını kemiren bu düşünceler arasında
derin bir uykuya daldı. Henüz son sözünü söylememişti.
63

Benzer belgeler