Ağustos 2015 - Çekmeköy Belediyesi

Transkript

Ağustos 2015 - Çekmeköy Belediyesi
RÖPORTAJ
gisi
Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Der
AĞUSTOS 2015 Sayı:9
SAĞLIKLI YAŞAM VE BESLENME UZMANI
TAYLAN KÜMELİ
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ…
ERZİNCAN
ONUN BAŞARISI SAMİMİYETİNDE GİZLİ
GÜLBEN ERGEN
İBRAHİM ERKAL
Çekmeköy2023
-1
YIKILDIĞI ZAMAN
ALTINDAN KALKABİLECEĞİMİZ
HAYALLER KURUYORUZ
Çekmeköy Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü
Bütün büyük işler küçük başlangıçlarla
0216 600 0 600
olur...
www.cekmekoy.bel.tr
Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı
Ahmet POYRAZ
Değerli dostlarım,
Belediye Başkanı
facebook.com
/BaskanAhmet
Poyraz
twitter.com/A
hmettPoyraz
instagram.com
/ahmettpoyra
z
İnsanın olduğu her coğrafya medeniyetin inşa edildiği, düşüncenin, felsefenin, estetiğin, teknolojinin geliştiği mekanlardır. Ama aynı zamanda insanın olduğu yerler
sorunların, savaşların, kavgaların entrikaların da yaşandığı yerlerdir. İnsanlık tarihini dikkatlice incelediğimizde bu döngünün her an devam ettiğini gözlemleriz. Her ne
kadar modern yaşama dair, teknolojiye dair her şey değişse de değişmeyen tek şeyin
“insan” olduğunu görürüz. İnsanın hırslarının, isteklerinin, ekolojik dengeye ve diğer
insanlara verdikleri zararların hiç değişmediğini görürüz. Temelde yaşamın sonsuz
olduğu zehabından kaynaklanan bu tutum farklı tezahürleri ile karşımıza çıkmaktadır
her daim.
Her zaman olduğu gibi bugün de ülkemiz stratejik konumu gereği zor bir süreçten
geçiyor. Savaşlar, ekonomik krizler, mülteci sorunları hemen yanı başımızda cereyan
ediyor. Bu kritik süreçlerde gündemi, dünyayı takip eden, olaylara ve olgulara merak
ve ilgi duyan herkesin önemli bir iş yaptığını düşünüyorum. Dünyayı ve insanlığı daha
iyiye taşıma konusunda her bireyin sorumlulukları olduğu kanaatindeyim.
Çevremizdeki yangını söndürmek, barış ve huzuru inşa etmek için düşünen ve üreten
her bir bireyin adımlar atması gerekmektedir. Bunun için de kendimize, çevremize,
topluma, ülkeye ve tüm insanlığa karşı iyi şeyler yapmak lazım.
Daha iyiye ulaşmak için daha güçlü olmalı, daha güçlü olmak için kalbimizi,
yüreğimizi daha güçlü kılmalıyız.
Huzur dolu bir ağustos geçirmenizi dilerim.
Çekmeköy2023
-3
Soner KARTAL / Editör
Ağustos 2015 Yıl:1 SAYI:9
Çekmeköy Belediyesi Adına
İmtiyaz Sahibi
Ahmet POYRAZ
Genel Yayın Yönetmeni
Şahmettin Yüksel
Başkan Yardımcısı
Danışma Kurulu
Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı
Latif Coşar-Başkan Yardımcısı
Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı
Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı
Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı
Genel Yayın Koordinatörü
Muhammed Sarı
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü
Editör
Soner Kartal
Yayın Kurulu
Muhammed Sarı
Nevzat Hartomacıoğlu
Salih Gebel
Ömer İslam
Cem Mutlu
Hikmet Tekin
Haber Servisi
Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve
Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Tasarım
Greenart Reklam
Matbaa
Greenart Reklam
İletişim
Çekmeköy Belediyesi
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
[email protected]
Tel:0216 484 82 57
Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir.Gönderilen
yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez. Gönderilen
yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir.
Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak
ve kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı
yapılabilir.
4 - Çekmeköy2023
“Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi. Belki biraz
serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür… “Kitap çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekalar topluluğunun bir neslin vasiyetnamesidir,” der Cemil
Meriç.
Başarınızı ilk unutan, başarısızlığınızı ilk gören siz olun. İşte bu bilinçle çıktığımız
dikenli yollara inat yürüyüşümüzün dokuzuncu adımını da Yüce Allah’ın izni ile atmış bulunuyoruz.
Fantezi müziğin güçlü sesi, usta yorumcu, bestekar ve oyuncu İbrahim Erkal’dan
ses getirecek açıklamalar. “Ben kullanılmaktan yoruldum. Ben bu şöhreti sevmedim”. “İnsanım önce, sonra anneyim, yorumcu, oyuncu ve ekran yüzüyüm, dernek
başkanıyım, evladım, arkadaşım, vatandaşım ve en önemlisi dost olanın dostuyum”
diyen ünlü Sanatçı Gülben Ergen’den samimi açıklamalar. Türkiye’yi geziyoruz
ekibiyle Erzincan yolculuğuna hazır olun… Erzincan’ı bizimle gezecek ve yeniden
keşfedeceksiniz.
Sağlıklı beslenmeyle ilgili kendi yöntemleriyle ön plana çıkan Taylan Kümeli, sağlıklı
yaşam, beslenme ve etkili zayıflamanın formüllerini “Çekmeköy 2023” okurlarıyla
paylaştı.“64 yıldır dünyayı güzelleştiriyoruz” sloganıyla kozmetik sektöründe çığır
açan Hakan Tuna’dan, ilginizi çekecek önemli tüyolar. Gençliğin ve güzelliğin sırlarını merak edenler, bu röportajı dikkatle okuyun.
“Suçlu Ayağa Kalk” Kanal A Spor Müdürü Murat Çimen, Futbol dünyasını derinden
sarsan 3 Temmuz ve sonrasını kaleme aldı. Çekmeköy’de faydalı ve kaliteli vakit
geçirmek isteyenlerin adresi olan Halk Eğitim Merkezinin müdürü Mustafa Kemal
Topaloğlu ile keyifle okuyacağınız bir röportaj gerçekleştirdik. Hepsi ve daha fazlası
için lütfen sayfaları çevirmeye başlayın.
Gelecek sayıda buluşmak temennisiyle Allah’a emanet olunuz.
Görüş ve önerileriniz için adresimiz: [email protected]
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER
06
12
ONUN BAŞARISI SAMİMİYETİNDE GİZLİ
GÜLBEN ERGEN
16
20
24
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ…
ERZİNCAN
XIX. YÜZYILDA ÇEKMEKÖY’ÜN SOSYO-İKTİSADİ DURUMU
MODERN ÇEKMEKÖY’ÜN TARiHi-9
AİLEMİZİN ÇINARLARI 6
BEN SENİ SEVDUĞUMİ DÜNYALARA BİLDURDUM..
Bedriye Üst/Çatalmeşe
SUÇLU AYAĞA KALK!
Murat Çimen/Kanal A Spor Müdürü
22 DİSKALKULİ KABUSUNUZ OLMASIN
Muhammed EROL/ Vatan Ortaokulu
34
36
SEVGİYE DAİR…
Hikmet TEKİN/ İlahiyatçı Araştırmacı
MAHALLEMİZİN MUHTARI
28
30
Hakan TUNA
Murat Altun / Alemdağ Mahalle Muhtarı
48
FARMASİ
56
İBRAHİM ERKAL
BİR RAMAZAN BÖYLE GEÇTİ
Mustafa Emrullah GÜR
68
SAĞLIKLI YAŞAM VE BESLENME UZMANI
TAYLAN KÜMELİ
Çekmeköy2023
-5
RÖPORTAJ
GÜLBEN
ONUN BAŞARISI SAMİMİYETİNDE GİZLİ
ERGEN
6 - Çekmeköy2023
RÖPORTAJ
“İnsanım önce, sonra anneyim, yorumcu, oyuncu ve televizyon yüzüyüm,
dernek başkanıyım, evladım, arkadaşım,
vatandaşım ve dostum.” Tebessümüyle
çevresine ışık saçan, taraflı tarafsız herkesin gönlünde taht kuran Gülben Ergen, kendini kısaca böyle özetliyor. O,
yüzündeki gülümsemenin her zaman
gerçek olmadığını söyleyebilecek kadar
da dürüst bir sanatçı.
Elini her attığı işte başarı oranı oldukça
yüksek olan ünlü sanatçı yine iş başında… “Öğrendim ki…” adlı ilk kitabıyla hayranlarının karşısına çıkan Gülben
Ergen’e ilgi her zaman ki gibi büyüktü.
İçten, samimi ve bitmeyen enerjisiyle
farkını fark ettiren bir Gülben Ergen
röportajına hazır olun…
“
“
Gülben Ergen sadece işimi yaparken giydiğim,
giyinmek zorunda olduğum, özendiğim bir elbisem...
Yerinde durmayan, her yaptığı işe
sımsıkı sarılan, başarı için gecesini
gündüzüne katan bir sanatçı, bir
anne olarak tanıyoruz Gülben Ergen’i. Biraz da şu ışıltılı dünyanın
dışındaki Gülben Ergen’i tanısak.
Yaşamımın
tümü
fotoğraflarda
gördüğünüz gibi ışıl ışıl değildi elbette.
Herkes gibi ben de üzüldüm, kırıldım,
yokluğu, zorluğu yaşadım, ama, hiç isyan
etmek gibi bir hataya düşmedim. “Allah
kahretsin,” “yeter ya,” “bıktım,” “nedir benim bu çektiğim,” “Bu benim başıma niye
geldi?” demedim ve demeyeceğim inşallah. Gülben Ergen sadece işimi yaparken
giydiğim, giyinmek zorunda olduğum,
özendiğim bir elbisem... Sadece sahnede,
ekranda, ışıkların yandığı, kameraların
bana yöneldiği zamanlarda üzerimde
olan bir elbise. Işıklar söndükten sonra
sarmalayıp kaldırıyorum onu. “İnsanım
önce, sonra anneyim, yorumcu, oyuncu
ve ekran yüzüyüm, dernek başkanıyım,
evladım, arkadaşım, vatandaşım ve en
Çekmeköy2023
-7
RÖPORTAJ
“
“
Dış güzelliğin ilk sıralarda olduğu bir mesleğin içindeyim.
Yaklaşık 11 yıldır içimi de süslemem gerektiğini anlayıp
bolca okuyup, törpüledim kendi kendimi.
önemlisi dost olanın gerçek dostuyum.
Peki ünlü olmanın avantajlarını
yaşıyor, her türlü dezavantajını
görmezden gelmeyi başarabiliyor
musunuz?
Ünlü olmanın dezavantajları elbette
koca kabarık bir liste, saymakla bitmez.
Gülünü seven dikenine de katlanacak elbet. Eksi olmadan artının, artı olmadan
eksinin bir kıymeti olmaz.
Geçmişi ardınızda bırakabiliyor
musunuz?
Geçmiş adı üstünde geçmiştir. Yerinde
saymayı istemiyor ve hep ileri gitmek
istiyorsan ardına bakmayı bir kenara
bırakıp hep önüne bakacaksın.
Mesleğiniz gereği dış güzellik çok
önemli. Güzellik kavramı size ne
ifade ediyor?
Benim için güzellik güzel huy ve edep
demek. Doğru, dış güzelliğin ilk sıralarda olduğu bir mesleğin içindeyim. Ben
önceleri dışımı süsleyenlerdendim, yani
sıradan ve olması gerektiği gibi... Yaklaşık 11 yıldır içimi de süslemem gerektiğini anlayıp bolca okuyup, törpüledim
kendi kendimi. İnsanlar bunun adına
geliştin, değiştin desin. Ben biliyorum
bende neyin tecellisinin göründüğünü...
Son zamanlarda Gülben Ergen
ismi tasavvuf kelimesiyle sık sık
anılır oldu. Tasavvuf, hayatınızda
inandığınız bir felsefe olmaktan
öteye geçtimi?
Okuyor, okuyor ve anlamak için tekrar
tekrar can kulağıyla dinliyorum. Ben öğrencisiyim Allah’a uzanan her yolun. Edep
8 - Çekmeköy2023
giyimle, parayla, tapuyla kazanılmıyor.
Benim anladığım edep kalpte, kalbi örtmekte...
bilincinde olan bir anneyim. Kısacası
gücüm nispetinde her alanda iyi olmaya
gayret ediyorum. (Gülüyor)
Kariyerinizin zirvesinde evlendiniz
ve üç çocuk annesi oldunuz. Hiç
pişman olduğunuz anlar oldu mu?
Peki hayatınızın akışı çocuklarla
birlikte nasıl değişti?
Pişmanlık mı? Oda ne? O, nasıl bir şey
yahu. (Gülüyor) Yüce yaratanın bana
en güzel üç ödülüdür evlatlarım. Çok
şükür… Çok şükür… Çok şükür.
Sanatçılığınızın yanında bir annesiniz. İkisi de oldukça zor ve titizlik
gerektiren meslekler. Hangi kimliğinize büründüğünüzde, kendinizi daha başarılı görüyorsunuz?
Ben önce anneyim, evladım, gelinim,
dostum, sonra eş, oyuncu, televizyoncu, yorumcu, ev kadınıyım. İçimde bir
boşluk oluyor bazen, hepsini en iyi şekilde yapmaya çalışırken. Başarı için
gereken tüm tohumları çok
çalışarak ektim. Ama şimdi dengesiz bir önceliğim
var çocuklarıma karşı.
Her şey bekleyebilir ama
Atlas, Ares, Güney beklemez, beklememeli diyorum. Bende artık bunun
Kesin ve net söylüyorum. Belki birilerine
abartı gibi gelecek ama benim için hayat
çocuklardan önce yokmuş. Bencil bir
hayatmış, dünyevi isteklerle dolu. Evlat
demek, Allah’a bakmak değil görmekmiş. Her nefese şükretmekmiş ve yaşamayı çok istemekmiş.
Sosyal medyayı en çok kullanan ve sıkı
takipçileri olan ender sanatçılardan
biride sizsiniz. Nedir bu sosyal
medyanın gücü?
Dünya artık sosyal medyaya bakarak
haberleri ve gündemi takip ediyor.
Gelişimi yakından takip etmeli ve bu
gelişmenin nimetlerinden faydalanmayı bilmemiz lazım. Anında haber, canlı yayınlar, eğlence, politika, süs, bakım
kısacası her şey sosyal medyada mevcut.
Bilinçli kullanıldıktan sonra sosyal
medyanın gücü her geçen gün daha da
artacak. Bana göre sosyal medya en kısa
zamanda yazılı ve görsel basını gölgede
bırakacak. Acımasız eleştirilere göğüs geriyor, iltifatlara tebessüm ediyorum. Twitter
RÖPORTAJ
“
“
Ben öğretmen değilim öğretemem, amacım
öğrendiğim ne varsa onları herkesle paylaşmak.
hayatımın en eğlenceli köşesi. Fakat her
zaman öncelikli maillerim var, takip ettiğim
web siteleri var. Tatil programımı internetten yapar, sinema biletlerini internetten
satın alırım. Rating’ler ve merak ettiğim
her şeyin elimin altında olmasını seviyorum. Sosyal medyanın gücü gerçekten
büyük…
El attığınız her işte maşallah başarı
oranınız çok yüksek. Model, sanatçı,
oyuncu, sunucu, dernek başkanlığı,
anne derken şimdi de yazarlığa el
attınız. Bu kadar yoğunluğun içinde
nereden çıktı bu fikir?
Hep söyledim yine söylüyorum ben
yazar değilim ve olamam da. Kendime
yazar demek haddim değil. Sadece yoğun
istek üzerine denemek istedim. Fakat
kısa sürede bu kadar ilginin olması beni
son derece mutlu etti. Benim yaşamımdan, yaşadıklarımdan öğrendiklerimi
yazdım. Ben öğretmen değilim öğretemem, amacım öğrendiğim ne varsa onları
herkesle paylaşmak. Çocuklar nasıl ki
düşe kalka büyüyorsa biz de düşe kalka
öğrendik ve anlatmaya çalıştık. Kitap yazma fikrim sosyal medya yüzünden oldu.
Yazmak istediklerimi sınırlı sayıda olan
karakterlerle anlatamayacağımı anlayınca
kitap yazmaya karar verdim. Tabii, bir de
uzun zamandır bende bir birikim vardı ve
bunları paylaşma isteği bu kitabı ortaya
çıkardı.
Röportaj Soner
KARTAL
Çekmeköy2023
-9
HABERLER
ÇEKMEKÖY
YENİ BİR CAMİYE KAVUŞTU
Ç
ekmeköy Hamidiye Mahallesi’nde
hayırsever
vatandaşların katkılarıyla yapılan Yeni Camii
dualarla ibadete açıldı.
Açılışa, İlçe Kaymakamı Cemal Hüsnü
Kansız, Başkan Ahmet Poyraz, İlçe
Başkanı Salih Kırıcı, Müftü Muhammet
Suiçmez ve başkan yardımcıları katıldı.
Açılış, şehitlerin ruhuna okunan Kuran-ı
Kerim tilaveti ile başladı.
10 - Çekmeköy2023
Cuma namazından önce konuşan Müftü
Muhammet Suiçmez; ‘’İnsan ölür kalır
eseri derler, her kim bu camiye katkı
sağlamışsa mutlaka yapmış olduğu katkının karşılığını görecektir.’’dedi.
Açılışta konuşan Başkan Ahmet Poyraz; ’’Yeni camimizin yapımında emeği
geçenlerden Allah razı olsun, Allah
birliğimize ve beraberliğimize zeval
vermesin,’’dedi.
Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü
Kansız, “ İnşallah bu mekanda Allah’ın
rızasını kazanacak, güzel insanlar yetişir,
ibadetler kabul edilir. Allah memleketimizin sıkıntılarını gidersin. İnşallah
bunlar geçici sıkıntılardır,” dedi.
Yeni Camide ilk Cuma Namazı kılındı.
Cuma Namazı’nın ardından Müftü Muhammet Suiçmez tarafından yapılan
duanın ardından cami ibadete açıldı.
HABERLER
HER ŞEY YAŞANILABİLİR
BİR ÇEKMEKÖY İÇİN
Ç
ekmeköy
Belediye
Başkanı Ahmet Poyraz;
inşaat denetimlerini yerinde inceleyerek yetkililerden bilgi aldı.
Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel’in, Yapı Kontrol Müdürlüğü
ekipleriyle birlikte katıldığı inşaat
denetimlerinde inşaatların usulüne
uygun yapılıp yapılmadığına bakılırken,
çevredekilerin ve inşaat çalışanlarının
görüşlerine de başvuruldu.
Aynı gün içinde 21 mahalleyi dolaşan
ekipler, inşaatların çevre düzenlemeleri, jüt file kullanımı, yol işgalleri
ve boş arsalardaki hafriyat atıkları
ya da malzeme konulması gibi birçok
kriteri değerlendirdi. Ekiplerin başında bulunan Başkan Yardımcısı Yüksel, kurallara uymadığı tespit edilen
birkaç inşaatın sahibini uyarırken, kurallara uygun olarak düzenli çalışan yapı
sahiplerine teşekkür etti.
Çekmeköy2023
- 11
YAZI DİZİSİ
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ…
ERZİNCAN
T
ürkiye’yi
Geziyoruz
köşemizde bu kez yolculuğumuz Erzincan’a.
Görülmeye değer doğası,
havası-suyu, tarihi eserleri,
sit alanları, zengin yemek
çeşitleri ve etkinlikleriyle birçok güzelliği
bir arada barındıran ilimiz can Erzincan
sizi kendisine hayran bırakacak… Doğu
Anadolu Bölgesi’nde Fırat’ın yukarı
kısmında yer alan Erzincan, Anadolu’nun en eski kültür merkezlerinden
biridir. Tarihi ipek yolu güzergahında
yer alan kent Hitit, Urartu, Med, Pers,
Hellen, Roma egemenliğinde kalmış,
Malazgirt Zaferi’nden sonra Osmanlı
hakimiyetine geçmiştir. Erzincan kültürel
zenginliği kadar doğal güzellikleriyle de
meşhurdur. Her köşesinde ayrı güzellik
saklayan Erzincan’dan Çekmeköy 2023
olarak sizin için seçtiklerimiz…
12 - Çekmeköy2023
ERZİNCAN
GELİYOR?
İSMİ
NEREDEN
Erzincan isminin nereden geldiği konusunda birçok rivayet bulunmaktadır.
En yaygın olan rivayete göre; Erzincan
adının Eriza’dan geldiği düşünülmektedir. Eriza adı Selçuklular tarafından
önce Erzingan; daha sonra da Erzincan
olarak anılmıştır. Farklı bir söylenceye göre
ise Erzincan isminin hikayesi şöyledir:
Eski çağlardaki “Azzi” bölgelerinden
dolayı Erzincan, Aziriz olarak bilinmekteydi. Selçuklular, Aziriz adını çok
beğenmiş ve buna “Rahmet yağarsa
can Aziriz can” rahmet yağmazsa “Yan
Aziriz yan” biçiminde bir tekerleme uydurmuş ve bu tekerlemedeki “Aziriz”
sözcüğü zamanla değişerek Erzincan
biçimini almıştır. Erzincan ismi de bu
sözcükten türemiştir.
YAZI DİZİSİ
ERZİNCAN’A HAS
Fırat Nehri
“Sessiz ve sakin tatiller bana göre
değil, ben maceracıyım” diyenlerin
uğrak yerleri arasına girmeyi başarmış
Fırat Nehrindeyiz. Nehir çevresindeki
yeşilliklerle ciğerlerimize oksijen
depolayan manzaranın haricinde ziyaretçilerine 40 km’yi bulan parkuru ile
harika bir rafting imkanı sağlıyor. “Sudan
korkmam, su benden korksun” diyenlere
meydan okuyan Fırat Nehri’nin Türkiye sınırları içerisindeki uzunluğu 1263
kilometreyi bulmaktadır. 720.000 km
su toplama havzasına sahip olan Fırat,
ülkemizin en verimli ve su potansiyeli
en yüksek ırmağıdır.
Ekşi Su
Erzincan doğal ve tarihi güzelliklerinin
yanı sıra, kaplıcaları ve içmeleriyle de
zengin bir şehirdir. Ülkemizin doğal
zenginliklerinden biri olan Ekşisu diğer
bir adıyla Böğert Maden Suyu; anemi,
karaciğer, mide, bağırsak ve safra yolları
hastalıklarına iyi gelmektedir. Maden suyunun yanı sıra kaplıca ve mesire alanıyla ziyaretçilerine farklı alternatifler sunan
Ekşi su Erzincan’da görülmesi gereken
yerler arasındadır.
Girvelek Şelalesi
Doğal sit alanı bakımından zengin Erzincan’ın Girlevik şelalesi, kayaların üzerinden parça parça akmasıyla nefes kesen
bir görüntüye sahip. Erzincan’ın 29 km
güneydoğusunda Çağlayan beldesinde
bulunan şelale yaz-kış birçok misafir ağırlamakta. Mesire alanı içindeki
şelale, kışın donmasıyla oluşan sarkıtlarda tırmanıcılık, yazın soğuk sularında serinleme imkanı sunar. Ziyaretiniz
yaz aylarına denk gelirse yöreye özgün
taşlardan 3 kademe şeklinde oluşan
şelalede serinleyerek doğal güzelliğin
tadını çıkarmanızı tavsiye ederiz…
ERZİNCAN’IN GÜZELLİKLERİ
Otlukbeli Gölü
Doğal sit alanı ilan edilerek koruma
altına alınan Otlukbeli ziyaretçilerine
huzur kelimesinin tam karşılığını
vermekte. Muhteşem manzarasının
eşliğinde yaşanılan tarifsiz duygu” iyi
ki Türkiye’de yaşıyorum” dedirtecek
cinsten. Otlukbeli Gölü’nün en önemli
özelliği kendi oluşumunun içerisinde
tek tip olmasıdır. Bu bakımdan Türkiye’nin önemli bir yeri olmasıyla da
görülmeye değer olan Otlukbeli Gölü
Erzincan’a yolu düşenlerin mutlaka
uğraması gereken yerler arasındadır.
Altıntepe
Urartu, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine
ev sahipliği yapmış, taşı-toprağı tarih olan
yer; Altıntepe. Doğal tepenin ne tarafına
bakarsanız binlerce yıl öncesini görmeniz ve
“zaman tünelindeyim” hissine kapılmanız
Çekmeköy2023
- 13
YAZI DİZİSİ
mümkündür. Tepeden görünümüyle
merak uyandıran Altıntepe’de tapınaksaray, sütunlu kabul salonu, açık hava
tapınağı, depo binası ve üç adet mezar bulunmaktadır. Yapılan arkeolojik çalışmalar sayesinde birçok bilgi ve esere ulaşılan
yer yaklaşık 3.000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Tüm dünya için kıymetli Altıntepe’yi
Türkiye’nin neresinde olursanız olun gezip
görmenizi öneririz. Altıntepe’de binlerce
yıllık tarihe tanıklık edeceksiniz…
Mama Hatun Kervansarayı
Erzincan doğal güzelliklerinin yanı sıra
bünyesinde birçok tarihi kalıntı barındırmaktadır. Mama Hatun Kervansarayı’nın
13. yüzyılda yapıldığı bilinmektedir ve
Osmanlı dönemlerinin han plan tipindedir. Kervansarayın mimarı bilinmemekle beraber kümbeti yapan Ahlatlı
Ebu’n-Nema b. Mufaddal’ın eseri olması
kuvvetle muhtemeldir. Kervansarayın
mimarının bilinmemesinin sebebi değişik
zamanlarda yapılan onarım çalışmalarıyla eserin orijinalliğinin zedelenmiş olmasıdır. Yılların örselediği eser, aslından
uzaklaşmış olsa da ziyaretçilerine görsel
bir şölen sunmaya devam etmektedir.
Karanlık Kanyon
Sarp kayalıklar arasına saklanmış kanyon,
görüldüğü anda nefes kesen bir manzarayla “hoşgeldin” diyor ziyaretçilerine. Yaklaşık 1,5 saatlik bot yolcuğunun ardından
ulaşılan kanyona karanlık denilmesinin
sebebi yüksek kayalıkların engellediği
güneş ışığı. Gün doğumunda dahi karanlık olan kanyon Erzincan’ın en etkileyici
noktalarından biri. Hafızanıza kazınacak
görüntülerden en güzel kareyi yakalamaya çalışmak gezinin en keyifli anlarını
yaşatıyor. Her karış toprağının ayrı bir
14 - Çekmeköy2023
güzellik sakladığı büyüleyici gezide
gözümüzü, gönlümüzü doyurduktan sonra sıra geldi yeni ve yöresel lezzetlerle
karnımızı doyurmaya…
ERZİNCAN LEZZETLERİ
Erzincan’ın mutfak kültürünü hayvansal
gıdalar, buğday ve buğday ürünleri oluşturmaktadır. Özellikle hamurişinin yoğunlukta olduğu yöremizin başlıca lezzetleri
Eşgili, kesme çorba (un çorbası), yaprak
sarma, Erzincan Ketesi olarak sıralanabilir.
Bu lezzetlerin yanı sıra Gendime pilavı,
Çökelek Piyazı, Erzincan Lokumu, leblebi ve tulum peyniri Erzincan’ın meşhur
yiyecekleri arasındadır. Keyifli gezimiz
sırasında sizin için tattığımız lezzetlerden
biri olan zeytinyağlı elma dolmasının tarifini vermek istiyoruz.
Zeytinyağlı Elma Dolması
Malzemeler:
4 adet yeşil elma, 1 tatlı kaşığı dolmalık
fıstık, 1 tatlı kaşığı kuş üzümü, 3 adet
soğan, 1 kahve fincanı pirinç, 4-5 dal maydanoz, 4-5 yaprak nane, 1 tatlı kaşığı toz
seker, 1 tutam tuz, 2 çorba kaşığı zeytinyağı
Yapılışı:
Rendelenmiş soğanları, fıstıklarla birlikte
zeytinyağında pembeleşinceye kadar ka-
YAZI DİZİSİ
vurun. Yıkanmış pirinci ekleyin. 1,5 kahve
fincanı su ilave edip pirinçler diri kalacak
şekilde pişirin. Şeker, tuz, kıyılmış nane ve
maydanoz ekleyip karıştırın. Limon suyunu
da ilave ettikten sonra soğumaya bırakın. Elmaları sivri uçlu ince bir bıçakla oyun. Hazırladığınız karışımı elmaların içine doldurun.
Orta ısılı fırında 40 dakika pişirin. Soğuk
olarak servis yapmaya dikkat edin. Tadı
damağınızda kalacak yeni bir lezzet daha sofralarınıza eklendi, afiyet olsun…
- Oğuzhan koç - Mustafa Sandal
- Kerim Tekin
- Oya Aydoğan.
ERZİNCAN HATIRASI
Her şehrin olduğu gibi Erzincanın’da
kendine has hediyelik eşyaları bulunmaktadır. El bakırcılığı, semaver, tepsi, biblo,
duvar tabağı, şekerlik, vazo gibi anı ve süs
eşyası Erzincan’dan alınabilecek özgün
hediyelik/hatıra eşyalarıdır. Erzincan tava
leblebisiyle vetulum peyniriyle de meşhurdur. Eğer kalıcı ve Erzincan’a özgü bir hatıra
saklamak isterseniz alacağınız eşya halı dokumacılığının bir eseri olan Eğin halısı olmalıdır.
NOTUNUZU ALMAYI UNUTMAYIN
Altıntepe şehir kalıntılarını gezmeden, Terzi
Baba Türbesini ve Kemah Kalesini görmeden, Erzincan Girlevik Şelalesinin karşısında alabalık yemeden, Esentepe’den şehrin
görünümü izlenmeden, İhsan Gezgin Parkında Kemaliye’yi izlemeden, Kadı Gölü’nün
alabalıklarını görmeden, Beytahtı mesire
alanında piknik yapmadan, Erzincan Melik
Gazi türbesini ziyaret etmeden, Altıntepe’de
tarihi kalıntılara bakmadan, Erzincan Ilıcasında şifa bulmadan
Dönmeyin.
BİR TÜRKÜ…
Ondört bin yıl gezdim divanelikte
Sıdk-ı ismin duydum pervanelikte
Güruh-u naciye özümü kattım
İnsan sıfatından çok geldim gittim
İçtim şarabını mestanelikte
Kırkların cem’inde haydar haydar haydar
dara düş oldum.
Bülbül oldum firdevs bağında öttüm
Bir zamanlar gül için haydar haydar haydar
Dara düş oldum.
Ali Ekber Çiçek
BİR FIKRA…
Erzincan’da kadının biri otobüse binmiş. Tek
boş yerin şoför koltuğu olduğunu görünce
oraya oturmuş.
Şoför gelmiş, “hele bacı hadi aşağıya!” demiş.
Kadın cevap vermiş, “ene her gün biz ayakta
gediyük bugün de sen get!”
ERZİNCANLI ÜNLÜLERİMİZ
- Binali Yıldırım
- Cemal Süreya - Ali Ekber Çiçek
MUSTAFA SANDAL’IN
KALEMİNDEN
ERZİNCAN
Her insan için kendi memleketi
şüphesiz bir başkadır, özeldir,
değerlidir. Havası, suyu, herkes için
sıradan gelen belki de birçok şey insana memleketinde özel ve kıymetli
gelir. Erzincan’a gittiğimde bu duyguların fazlası bende oluşuyor.
Kesme çorbasıyla, kete ve tatlılarıyla mutfağının eşsiz olduğu
Erzincan’ın o doğal ve tertemiz
atmosferi yok mu... Beni benden alan
asıl olay da bu aslında... Anadolu’nun
en eski kültür merkezlerinden biri
olma özelliğine sahip olan Erzincan, aslında keşfedilmemiş tam bir
turizm cenneti. Girlevik Şelalesi,
Aygır Gölü, Buz Mağaraları ve
daha niceleri... Say say bitmez
bu eşsiz şehrin güzelliklerini...
Benden size bir dost tavsiyesi...
Değerli zamanınızdan harcayacağınız birkaç günü bu güzelliklere
ayırın... Doğasıyla mutfağıyla ve
güzellikleriyle yaşamınızda unutulmazınız, hatta ve hatta yeniden
gelmek için can attığınız bir yer
olacağının garantisini veriyorum...
Hazırlayan:
Soner KARTAL – İrem OKUMUŞ
Çekmeköy2023
- 15
YAZI DİZİSİ
AİLEMİZİN ÇINARLA
BEN SENİ SEVDUĞUMİ DÜNYALARA BİLDURDUM..
A
ilemizin
Çınarları
projesi
kapsamında
kadın görüşmecilerle
gerçekleştirilen sözlü
tarih anlatıları, projenin
farklı bir bakış açısı ve boyut kazanmasında temel rol oynamıştır. Görüşmecilerin dörtte birinin kadın olduğu dikkate
alınırsa, yani çoğunluğun içinde azınlık
oldukları dikkate alınırsa, kadının hayat
ve aile içerisindeki yapıcı, kurucu ve
dönüştürücü rolüne ilişkin bir fikre ulaşılabilir. Bu kadınların büyük çoğunluğunun
okuma yazma dahi bilmeyen ev hanımları
olmaları da atlanmaması gereken bir detaydır. Bedriye Üst de hikâyesiyle herkesi kendine hayran bırakan, sevginin
gücüne bizi yeniden inandıran Çekmeköy’ün güçlü kadınlarından biridir.
Bedriye Teyze’nin hayat hikâyesi sinema filmlerine konu olacak kadar dolu ve
sempatiktir. 79 yaşındaki Bedriye Teyze,
Rize Pazar’ın varlıklı ailelerinden birinin
ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Baba
evi bir konaktır. Konak içerisinde kalabalık ve bolluk içinde yaşamış. Geniş
bağ ve bahçelerde çalışıp, sayısız hayvana çobanlık yapmış. Ancak tüm bu
zenginliğe rağmen Bedriye Teyze de
ailelerin kız çocuklarına ilişkin genel tutumlarından nasibini almış. ‘Kız kısmı
okumaz’ dendiği için okula gönderilmemiş ve okuyup yazamamak Bedriye Teyze’nin hayatındaki en talihsiz
durumlardan biri olarak zihnine kazınmıştır.
Gençlik çağı Bedriye Teyze’nin hayatında bir dönüm noktasıdır. Bir akrabanın
düğün merasiminde gördüğü çocuğa
âşık olan Bedriye Teyze, ne aklına ne de
gönlüne söz geçirebilmiş bundan sonra..
Bedriye Teyze’nin bu gizli aşkı, hayatını
bambaşka bir yöne çevirir. Daha 16
yaşındayken ailesinin evlendirmek istediği kişiye sırtını dönen Bedriye Teyze,
nişan günü sevdiği adamın elini tutar
16 - Çekmeköy2023
ve ölüm onları ayırana dek gözünün
nuru eşini bırakmaz. Böylece Bedriye
Teyze’nin İstanbul yolculuğu, sevdiği
adam uğruna gurbet ele gelmekle başlar.
Baba evinden bir başını alıp gelen
Bedriye Teyze, İstanbul’a geldiğinde
bütün bir hayatı eşi Şemsettin Bey ile
birlikte yeniden kurmak zorunda kalır.
Aile Alemdağ’a yerleşir ve bir daha da buradan ayrılmazlar. Şemsettin Bey, ayakkabı
tamirciliği yaparak geçimlerini sağlamaya
çalışırken, Bedriye Teyze yoklukla mücadele ederek kendi evlerinin inşaatında
bir amele gibi çalışmaktan geri durmaz.
Alemdağ’da, 93 Rus Savaşı sonrası,
1870’lerin sonunda buraya göç eden
Hopa muhacirleri vardır. O dönemin
Çekmeköy’ü oldukça farklıdır:
“Burada hiç kimse yoktu. Bi kaç tane
Hopa’dan gelen yerliler, onlar vardı.
Başka kimse yoktu. Dört beş tane ev
vardı. Komşularım çok iyiydi. Yardımcı
oluyolardı, birlikte yemek yapıyoduk. At
arabası vardı. Öküz arabası vardı. Onlarla ormandan odun çekiyolardı.”
O zamanlar, Çekmeköy’de yaşayanlar için alışverişin merkezi Üsküdar’dır.
Tek bir minibüsün çalıştığı Alemdağ’dan
Üsküdar’a gidilir, her türlü yiyecek ve
giysi alışverişi yapılır, Cuma pazarına gi-
dilirmiş. Ancak bir tek minibüs olduğu
için onu yakalayamayanlar geceyi de burada geçirmek zorunda kalırmış. Suyun
ve elektriğin olmadığı, ulaşımın ise büyük
zorluklarla sağlandığı o yokluk yıllarında
Bedriye Teyze bir gün bile baba evinin
zenginliğini aramadığını büyük bir mutlulukla anlatıyor:
“ Zenginliği hiç özlemedim. Sevdiğim
için gözüm başka hiç bir şey görmedi,
aramadı.”
Bedriye Teyze’nin bütün hayat anlatısı
eşine olan sevgisi üzerinden şekillenir.
Nişan günü onun elini tutup hayatına
ortak olduğu gibi ölümde de ona ortak
olmaya çalışmak, bugünlerde Bedriye
Teyze’nin en büyük gayreti. Vefat eden
eşinin cenazesini memleketine göndermemiş, hemen evinin yakınındaki
mezarlığa defnedilmesini istemiştir.
‘Ölüm bile onları ayıramamış’ cümlesi,
adeta Bedriye Teyze de vücut bulmuştur:
“Eşimin mezarı burada. Biz ki burada
yerleştuk. Memlekette olsa her zaman
ziyaretine gidemezdim ki. Ben şimdi her
Cuma ziyaretine gidiyorum. Ama oraya
gidebilir miyim.. Yerim de yanında.”
YAZI DİZİSİ
ARI 6
Bedriye Üst/Çatalmeşe
Çekmeköy2023
- 17
EKONOMİ
Mehmet DUMAN
Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanı
Üç dönem AK Parti
iktidarının ardından
koalisyon veya azınlık hükümeti kurulması özellikle yeni
nesil genç dimağlar
için oldukça yeni bir
dönem. Siyasal anlamda bu yeni dönem
ne ifade ediyor? Ama
bu sorunun cevabı bu
yazının konusu değil.
E ne peki? Bu yeni
dönem piyasadaki
aktörler için ne ifade
ediyor?
18 - Çekmeköy2023
PİYASANIN
SEÇİMLE
DANSI
B
u yazı yazılırken henüz
hükümet kurma çabaları
netleşmemişti ama üç dönem tek başına güçlü bir
iktidar olan AK Parti’den
sonra koalisyon veya azınlık hükümetinin
işbaşına gelmesinin siyasi sonuçları elbette olacak ama bizim asıl konumuz bu
değil. Ancak şunu belirtmemiz gerekir
ki, piyasaların seçim sonuçlarıyla ilgili
gördüğü en kuvvetli ihtimal hiç şüphesiz
tek parti hükümetidir, çünkü piyasalar bu
durumu görüyor, onu fiyatlandırmış durumdadır. Yani bu şu anlama gelmektedir. 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen
önce AK Parti’nin tek başına iktidarını
sürdüreceğine yönelik beklentilerin artması doları aşağı çekerken borsayı 5
gündür yükseltiyordu. 2015 yılbaşından
bugüne TL ve TL cinsi yatırım araçlarında siyasi endişelerle yaşanan negatif ayrışma 7 Haziran genel seçimlerinde AK
Parti’nin tek partili hükümeti statüsünü
sürdüreceğine yönelik beklentilerin
seçim anketleriyle birlikte kuvvetlenmesiyle yerini pozitif ayrışmaya bırakıyor.
Birçok analist ise seçim sonucunda AK Parti’nin anayasayı tek başına
değiştirmeye yetecek şekilde iktidarını
koruyabilecek oranda sandalye kazanmasının piyasa açısından en tercih edilen
senaryo olduğunu belirtmekteydi. Bu
tespiti destekleyici olarak da 7 Haziran
seçimlerinden yaklaşık 20 gün önce bir
araştırma şirketinin direktörü seçim
arifesinin o puslu havasında tahvil
faizinde gevşemenin olduğunu, kurda
düşüşler yaşanırken Türk Lirası’nda
güçlenmenin bulunduğunu, bunun sonucunda da hisse senedi piyasasında
yukarı yönde eğilimin sürdüğünü belirterek şöyle dedi: “Tüm bunlar bize
tipik yabancı girişini gösteren sinyaller,
çünkü TL’de gelişmekte olan piyasalara
göre pozitif ayrışma var” demiştir. Tüm
bu ve benzeri türden yorumlar tek parti iktidarının geleceği kanaatini taşıdığı
içindi. Seçim öncesi yapılan bir çok an-
EKONOMİ
ket çalışmalarında da piyasa ne istiyor
sorusuna cevap aranmıştır. Hemen hepsinde de net bir cevap vardı: “Piyasa tek
başına ekonomideki gerekli adımları
atabilecek bir tek parti hükümeti istiyor.”
AK Parti, 2002 yılından bu yana girmiş
olduğu 4. genel seçimden de yüzde 40,87
oy oranıyla yine birinci parti çıkmıştır.
Fakat tek başına hükümet kurma yetkisi halk tarafından kendisine verilmemiş
ve koalisyon gündeme gelmiştir. Böylesi
bir dönemde piyasalar tek parti iktidarını
beklerken böyle bir durumla karşılaşmış
ve başta da kendisinden beklenildiği
şekilde sendelemiştir. Doğal olarak 13
yıllık tek parti iktidarının sona erdiği 7
Haziran seçimlerinin ardından piyasalar
hükümet senaryoları netleşinceye kadar
dalgalanmaya devam edecektir de. Meclis’te temsil gücünün artmasına neden olan
bu sonuç demokrasi açısından önemli
bir kazanım olarak görülse de, ilk etapta nasıl bir hükümet kurulacağı, erken
seçime gidilip gidilmeyeceği konusundaki belirsizliğin piyasalara olumsuz etki
yapması da gayet normaldir.
Tüm bu beklentilere ve yaşanılan siyasi atmosfere rağmen seçim sonrası ilk günlerde
yaşanılan hareketlilik ve kaos girdabı bir
anda yerini sükunete bırakıverdi. Yükselen
dolar birden gerileyerek olması gereken seviyeye, borsa da gitmesi gereken yatırımcının gitmeyerek siyasi konjonktüre göre
bir beklenti içine girmesine ve bir anda hızla
yükselen altının bu yazının yazıldığı anlarda bile gerilemeye başladığını görüyoruz.
Bu ise ekonominin şu anda (belki de ümitli
bir bekleyişten olsa gerek) mikro düzeyde
de olsa dengede olduğunun göstergeleridir.
Bu sürecin meydana gelmesi 13 yıllık tek
parti iktidarınca uygulanmış para ve maliye
politikalarının bir ürünü müdür yoksa “kurt
puslu havayı severmiş” misali piyasadaki
etkili aktörlerin ümidi midir bilinmez.
Ancak genel kanaat o ki; uzun süren
tek parti iktidarlarınca uygulanmış
olan ekonomik politikalar, piyasaların
uzun süre devam edecek olan dengeye
gelmelerinde önemli roller oynamaktadır. Bunun sebebi ise piyasaların yeni
ve devrimsel ekonomik politikalara
karşı oldukça direnç göstermesidir. İşte
böylesini yaşadığımız bir dönemde 13
yıllık tek parti iktidarınca uygulana gelen ekonomik politikalar, seçim sonrası
piyasa korsanlarına fazla göz açtırmış
olmasa gerek, kısa sürede piyasaların
toparlanmasına ve seçimin kara bulutlarının dağılmasına sebep oldu. Piyasaların durumunu birtakım kesimler
Stockholm sendromuna da benzetmekte
ve piyasaların bir müddet bu şekilde
dengede gideceğini söyleseler de durumun nasıl bir seyir izleyeceğini hep beraber bekleyip göreceğiz…
Çekmeköy2023
- 19
KÖŞE YAZISI
SUÇLU
AYAĞA KALK!
Murat Çimen
Kanal A Spor Müdürü
T
ürk futbolu her geçen gün kan
kaybetmeye devam ediyor.
Özellikle 3 Temmuz süreciyle
başlayan çöküş her geçen gün
daha da büyüyor. Peki, ne oldu da futbol
bu hale geldi? Tarihler 3 Temmuz 2011’i
gösterdiğinde başta Fenerbahçe kulübü
başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere
birçok kişi şike yapmak iddiasıyla gözaltına alındı. Ve biz spor medyasına uzak
olan hukuk terimleri havalarda uçuşmaya
başladı. Yıllardır bu işin içinde olan biri
olarak aslında yaşananlar bana hiç de yabancı gelmedi. Çünkü bizler hep şikenin
varlığından bahsederdik. Ama sigara dumanı gibi bizi rahatsız eden bu gerçeği
elimizle tutamazdık. Bu kez ortaya ses
kayıtları, tapeler saçıldı.
Nasıl ortaya çıktığını bilemediğimiz bu
tapelere bakıldığında durumun ne kadar
içler acısı olduğu ortadaydı. Ve ardından
mahkemeler, yargılamalar, hapis cezaları,
yeniden yargılanma… Peki sonuç? Kocaman bir sıfır. Bu olay taraftarların futbola olan ilgisini ve sevgisini yitirmesini
sağladı. Sahada oynanan futboldan hariç
dışarıda da bazı oyunların oynandığını
gözler önüne serdi. Artık her kaleci
hatasında her forvetin gol kaçırmasının
altında insanlar bir şeyler aramaya
başladı. Tıpkı Galatasaray-Gençlerbirliği
maçında olduğu gibi. Kısacası futbolda
güven kalmadı.
Bir de üzerine pasolig zorunluluğu getirilince vatandaş futboldan iyiden iyiye soğumaya başladı. Bu sezon birçok
maça gittim. Tribünlerdeki seyirci sayısı
gerçekten içler acısı. Hatta bu sezon
Gaziantepspor - Gençlerbirliği maçında rakip takım tribünlerinde sadece 1
20 - Çekmeköy2023
taraftarın olması bu durumu
özetliyordu. Güvensizlik ortamı aldı başını gitti. TFF
kuralları aldıkları tüm kararlarla bu güvensizlik ortamını
körükledi. Hakemlerin 3
büyüklere şirin gözükme
çabası ve Anadolu takımlarının
figüran
olması
hakemlere olan güvenin
yitirilmesini sağladı. PFDK
cezai yaptırımlar konusunda
çifte standart uyguladı. Tahkim kurulu affedici kurulu olurken bunu
sadece 3 büyükler için yaptı.
Sonuç net, güvensizlik ortamı… Bu ortamda taraftarları yeniden statlara çekmek için kolaylıklar yapmak gerekirken
tam tersine zorlaştırdılar. Unutmadan
bire de “Milli takımımız” var, vardı desem daha doğru olacak her halde. Son
yıllarda Avrupa ve dünya kupası finallerine gidemeyen ve sıralamada hızla
alt sıralara doğru gerileyen “A milliler” futbol sevgisini çürütmeye ve hatta değim yerinde ise öldürmeye
devam etti.
Peki ülke futbolunu bu hale getirenler kim? Sadece görevde
olan TFF başkanı ve onun
komiteleri mi? Tabii ki hayır.
TFF’nin 297 delegesinden 214’ü
bu kötü tabloya rağmen yine
mevcut başkana oy verdi. Üstelik bu ülkeye dünya üçüncülüğü
yaşatmış bir Haluk Ulusoy aday
olmak için gereken 61 imzayı
bile toplayamadı.
Ülke futbolu böyle yönetildiği sürece bir
adım yol alamaz. Ve korkarım ki böyle
giderse bu ülkede futbol, futbol olmaktan
çıkacak ve cazibesini yitirecektir.
AKTÜEL
BİR SANAT ESERİNİN
HARİKA DÖNÜŞÜMÜ
Çekmeköy’ün gizli
kalmış bahçelerinden
birinde; binlerce saksılık
orkide serası, kurutulmuş
çiçekleri ve 1254 yıllık
ağaç masalar hayranlık
uyandırıyor.
Çekmeköy’ün yeşillikleri arasında kaybolmuş, kapısında tabelası bile olmayan, gizli bir bahçe… Toprak yoldan
gidilen, dalların arasında kaybolmuş,
kapıdan içeri girildiğinde alışılmış şehir
hayatından çok uzakta, bambaşka bir
dünyaya merhaba diyorsunuz. Bahçede
adım attıkça şaşkınlıklar artıyor...
Ağaç dallarından gökyüzünün görülmediği
bahçenin sol cephe sınırı dere ile
çizilmiş. Huzur veren suyun sesini daha
derinden dinlemek isterseniz, 1254 yıllık
ağaçlardan yapılan masalar size yeterli gelecektir. Yanlış okumadınız. Afrika’dan
getirilen 1254 yıllık ağaçların, doğal
tasarımlarla mucize dönüşümü. Hepsinin
plakaları üzerinde duruyor.
Çiftliğin sahibi Ziya Soner, yoğun çalışma temposunu ve şehrin stresini ardında
bırakmış. Yıllarca ülkenin nabzını tutan
önemli bir kuruluşta yöneticilik yapan
Soner’in son dönemlerdeki tek uğraşı
çiftliği olmuş. Çiftliğindeki sıra dışı uygulamalar saymakla bitmeyen namı diğer
Bahçıvan Ziya Soner, “Masaların yaşına
inanmayan çizgilerini saysın,” diye de
meydan okuyor.
BAYANLARIN VAZGEÇİLMEZİ
OLACAK
sonucunda kurutularak, aksesuar haline
getiriliyor. Kadınların vazgeçilmezi olan
takıdan, ev ve ofis süslerine kadar onlarca çeşitte kullanılan orkidelerin bakımları da, kurutulma şekli de bir sır olarak
saklanıyor.
Dalında bile narin olan orkide çiçekleri,
büyük bir özenle kurutulduktan sonra ipekten bile daha yumuşak ve ince oluyor. En
ufak bir yanlış harekette çöp olan orkideler,
usta tasarımcıların ellerinde yeniden hayat
bularak, bazen kadınların boyunlarında kol-
Narinliği, kısa dönemde çiçek açması ve
bakımındaki
zorlukla
bilinen
orkideler, Bahçıvan Ziya Soner’in
çiftliğinde ölümsüzleştirilmiş. İçinde
binlerce orkidenin bulunduğu seradan
elde edilen çiçekler, 5 yıl süren bir uğraş
ye, saçlarında toka, elbiselerinde bir detay
olarak karşımıza çıkarken, bazen de ev
ve ofisin tarzını değiştiren bir süs eşyası
halini alıyor. Verilen emeğin karşılığında
paha biçilmez güzellikleriyle karşımıza
çıkan bu tasarımlar, iş ve cemiyet
hayatının yeni gözdesi olmuş durumda…
Çekmeköy2023
- 21
KÖŞE YAZISI
Muhammed EROL
Vatan Ortaokulu
Matematik Öğretmeni
DİSKALKULİ
KABUSUNUZ
OLMASIN
T
atilin ortalarına geldiğimiz
şu günlerde yıl içerisinde
edindiğim bir kitabı okumaya başladım.
‘Umut Işığı’ isimli bu
kitabın benim okuma listeme girmesinin
sebebi büyük ihtimalle giriş cümlesiydi;
“Annesinin Kaleminden Bir Dahinin
Hikayesi”
İki yaşındayken Otizm teşhisi konulan bir
çocuğun yapamadıkları değil yapabildikleri
üzerine gitmeyi anlatan, yaşanmış bir mücadele öyküsünü anlatıyordu kitap. Kitabı
okurken bazı psikolojik kavramlarda
takıldım ve zaman zaman arama motorlarından yardım aldım. Bir gün öğrenme
bozukluklarına bakarken karşıma diskalku-
22 - Çekmeköy2023
li çıkıverdi. Bu zamana kadar duymamış
olduğum bu kavram nedense bana yakın
geldi, başladım araştırmaya. Bildiğim durumlar ve kavramlar olduğunu gördükçe
rahatladım ama bir taraftan da literatüre
geçmiş bir öğrenme bozukluğunu (kendi
branşımla ilgili) daha önce duymamış olmamın hayıflanmasını yaşarken aşağıdaki
araştırma ortaya çıktı…
DİSKALKULİ NEDİR?
Aritmetik bozukluk olarak da bilinen
diskalkuli, özel öğrenme bozukluklarından biridir.
Şimdiye kadar yapılan ve literatürde yer
alan çalışmalar göz önüne alındığında
diskalkulik bireylerinin ortak özellikleri ya
da diskalkulinin belirtileri aşağıdaki gibidir:
KÖŞE YAZISI
• Belleğin zayıf çalışması sebebiyle
yapılan hatalı hesaplamalar,
• Temel matematik becerileri içeren işlemlerin oldukça yavaş ve zor çözülmesi,
• Toplama ve çarpma işlemlerinin değişme
özelliğini tanımadaki yetersizlik,
• Matematik problemlerinde kullanılan
adım ve işlemleri sergilemede zorlanma,
• Özellikle dikkatsizlik yüzünden yapılan
hataların çok olması,
• Görsel ve mekansal işleyiş ile ilgili
problemler,
• İşlemlerde sürekli on parmak kullanma,
• Sayıları kıyaslamada zorlanma, negatif
ve pozitif sayıları ayırt edememe,
• Para üstü verirken şaşırma,
• Gün, hafta, ay, mevsimler vb. kavramları anlamada güçlük çekme,
• Zamanı anlatmada, yer-yön bulmada
zorlanma,
• Stratejik planlamada beceri eksikliği
(örn: satranç oynarken),
• Matematikteki genel kavramları anlayamama ve hatırlayamama,
• Kesirler konusunu anlamada zorlanma,
• Sayıların geçtiği öğrenmelerde hafıza
zayıflığı,
• Matematiksel sembollerin kafa karıştırması,
• Günlük hayat problemlerini anlamada,
bilgileri ve olayları sıralamada zorlanma,
• Basit geometrik şekilleri çizememe ve
tanımlayamama.
TANI VE TEDAVİSİ
Özel öğrenme bozukluğu yaşam boyu
sürdüğü için, çocuğun bu sorununun
fark edilmesi ve uzmanlardan yardım
alınması, ilerdeki yaşamının kalitesini
de etkileyecektir. Erken tanı, çocuğun
akademik başarısı kadar, toplumsal
yaşamını da etkileyecektir. En azından,
yaşıtları kadar zeki olan ve derslerine
çalışma konusunda sorunu olmayan bir
çocuğun akademik başarısızlığa uğraması,
arkadaşlarınca dışlanmasına yol açabilir.
Bu da hem kendisine olan güvenini sarsar, hem de okuldan soğumasına neden
olabilir. Ayrıca, normal ya da normalin
üzerinde kavrama becerileri olmasına
karşın, öğrenme bozukluğu yaşadıkları
için bütün okul yaşamı boyunca
kendilerince özel yöntemler geliştirebilirler ya da yalan söylemek zorunda
kalabilirler.
Eğer anne – baba ya da öğretmen, çocukta
özel öğrenme bozukluğu belirtileri gözlemliyorsa, önce sakin olup çocuğun okuma,
yazma, konuşma ve motor becerilerindeki
gelişimini bir süre izlenmelidir. Ne kadar
erken tanı konur ve ne kadar çabuk tedaviye başlanırsa, çocuğun akademik ve
toplumsal yaşamı öğrenme bozukluğundan
o kadar az etkilenir.
Unutmamak gerekir ki, her yavaş
öğrenme durumu, özel öğrenme bozukluğu anlamına gelmeyebilir. Özel
öğrenme bozukluğu tanısı bir uzman
tarafından konulmalıdır. Özel öğrenme
bozuklukları kişiden kişiye farklılık
gösterdiğinden, her çocuk için farklı
bir yönteme gerek duyulabilir. Bunun
için özel olarak hazırlanan birtakım
tarama testlerinden yararlanılmaktadır.
Böylece nasıl bir psiko-pedagojik terapi
ve teknik kullanılacağına karar verilir.
(Gerçekte, özel öğrenme bozukluğunun
diğer hastalık ya da bozukluklar gibi kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Tedavi
olarak sunulan şey daha çok, bu bozuklukla başa çıkma becerisinin çocuğa kazandırılması biçimindedir.)
Doğru bir tedavi yöntemiyle, çocuk bu
bozukluğun üstesinden rahatlıkla gelebilir. Özel öğrenme bozukluğu bulunduğu bilinen birçok büyük bilim adamı
ve sanatçı bunun üstesinden gelmeyi
başarmışlardır. Mesela Einstein…
Özetle diskalkuli, temel matematiksel
işlemleri ve kavramları öğrenirken ya
da uygularken kişinin matematiksel yeteneğini olumsuz yönde etkileyen bir bozukluktur. Eğer çocuğunuz diskalkulikse
yapacağınız ilk iş sabretmektir. Unutmayın, gelişimsel olarak çocuğunuzun
zekasında herhangi bir kusur yoktur.
Yalnızca diğer öğrenenlerden farklı olarak,
matematiği öğrenirken sizin ona daha
çok zaman harcamanız gerekecektir.
Bunun için, ona zeka oyunları kitabı
alabilir, birlikte bu kitaplardaki problemleri çözebilirsiniz. Beraber satranç,
dama, mangala, dokuztaş gibi oyunlar
oynayarak onun dikkatini toplamasına yardımcı olabilirsiniz. Okulunuzun
matematik ve rehber öğretmenine
danışarak matematik konularını farklı
tarzda öğrenebilir ve ona öğretebilirsiniz.
Markete gittiğinizde vereceğiniz parayı
birlikte hesaplayabilirsiniz. Önemli olan
sizin iyi bir ekip olmanızdır. Böylece
çocuğunuz matematik korkusuyla tanışmayacak ve matematik başarısı sürekli
yükselecektir.
Çekmeköy2023
- 23
YAZI DİZİSİ
MODERN
ÇEKMEKÖY'ÜN
TARiHi-9
XIX. YÜZYILDA ÇEKMEKÖY’ÜN
SOSYO-İKTİSADİ DURUMU
24 - Çekmeköy2023
YAZI DİZİSİ
NÜFUS DEFTERLERİNDE
ÇEKMEKÖY
Osmanlı İmparatorluğu’nda başlangıçtan
itibaren, vergi ve asker toplamak gibi
pratik gayeler güden tımar sisteminin bir
gereği olarak, XVII. yüzyıla değin belirli periyotlarla tahrir denilen bir sayım
sistemi uygulanırdı. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nde nüfus sayımı uzun süre,
toprak yazımı için yapılmıştı. XVII.
yüzyılda ise nüfus sayımı yapıldığına
dair kayıtlara rastlanılmadığı araştırmacılar tarafından söylenmektedir.
XIX. yüzyılda birçok defa nüfus sayımına teşebbüs edilerek bazen kısmi bazen
de genel sayımlar yapıldı. Bu dönemde yapılan sayımların en karakteristik
özelliği, öncekiler gibi toprak veya mülk
yazımı amacıyla değil, doğrudan nüfusu
tespit için yapılmış olmasıydı.
II. Mahmud döneminde ilk nüfus sayımı
teşebbüsü Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile Rusya’ya karşı harbe girişilen
yıllar arasında (1826-1828) oldu. Genel
bir nüfus sayımı için bir nev’i tecrübe olan
bu sayım savaş dolayısıyla neticelendirilemedi. Çünkü Osmanlı-Rus savaşı bunun
tüm ülkede yapılmasına engel oldu ve
sayım sadece İstanbul’da gerçekleştirilebildi.
Bu sonuçsuz kalan girişimden sonraki
ilk nüfus sayımı yine II. Mahmud döneminde yapıldı. 1831 yılındaki bu sayımda sadece erkek nüfusun miktarı tespit
edilebilmişti. Edirne Antlaşması’nın
imzalanmasından sonra mesele yeniden
ele alındı ve yapılan geniş hazırlıklardan
sonra padişah tarafından konuyla ilgili
bir irade çıkarıldı. Bu iradeyle, Osmanlı
ülkesinde bulunan eyalet, vilayet, kaza,
kasaba ve köylerde oturan küçük büyük,
İslâm ve reaya erkek nüfusunun yazılması istendi. Böylece 1831 yılında başta Rumeli olmak üzere pek çok eyalette
sayım yapıldı.
1831 sayımından sonra, Serasker Rıza
Paşa tarafından orduyu yeniden tanzim etmek ve asker alma usulünü
değiştirmek amacıyla, 1844 yılında
modern esaslara göre tüm imparatorluk
dâhilinde nüfus sayımına girişildi. Fakat
hükümetin bu ciddi adımı halk tarafından
tereddütle karşılandı. Çünkü halk arasında hükümet tarafından nüfus adedine göre
her vilayet, liva ve kazalara vergiler konulacağı şâyiası yayılmış, bundan dolayı da
çoğu yerde nüfus, olduğundan daha az
gösterilmek istenmişti. Sayım esnasında düştüğü hatayı anlayan hükümet,
sonuçları başlangıçta yayımlamak istemedi. Ancak meseleyle ilgilenen bazı
yabancı görevliler, hükümetten aldıkları
bu bilgileri yarı resmi mahiyette olmak
üzere eserlerinde neşretti.
1854’de temettü vergisinin konulması
nedeniyle, emlak ile beraber nüfusun da
sayılması nizamnameye konuldu, fakat
bu da bitirilemedi. 1856 yılında ise yalnız
Anadolu ve Suriye’yi kapsayan bir sayım
yapıldı, 1870’de genel nüfus sayımı için
irade çıkarıldı, fakat İmparatorluğun içinde
bulunduğu sıkıntılı durum nedeniyle uygulamaya geçilemedi. 1874 yılında Tuna vilayetini
kapsayan bir sayımın yapılmasının ardından, 1878’de çok uzun süren yeni bir
genel sayım daha yapıldı. Hatta sadece İstanbul sayımları 6 ay kadar sürdü.
Çekmeköy2023
- 25
YAZI DİZİSİ
İmparatorlukta
modern
anlamda
yapılan bu ilk nüfus sayımında tutulan
defterlerdeki verilerden hareketle, incelediğimiz köylerin hane nüfuslarının
sayısal olarak büyüklüğü, hanedeki fertlerin
kuşak ve akrabalık açısından birbirleriyle
olan ilişkisi, hane fertlerinin doğum ve
ölüm kayıtları ve yaşlarına dair mevcut
verilerden nüfusun yaş ortalaması,
doğurganlık ve ölüm oranlarına ilişkin
veriler gibi pek çok alandan bilgilere
sahip olunabilir. Defterlerde başta hane
reisi olmak üzere her hanede çalışan veya
çalışabilir durumdaki şahısların mesleği,
işi, yıllık kazançları ve bu kazançlardan
alınan vergi oranları kaydedilmişti.
Dolayısıyla bu verilere dayalı sağlıklı
bir değerlendirme de yapılabilir. Yine
bir nüfus sayımındaki verilerden hareket
edilerek 1830’lu yıllarda Çekmeköy
köylerindeki yaşamın genel görüntüsü
ortaya çıkarılabilir.
Elimizde Çekmeköy, Hüseyinli, Sırapınar, Koçullu, Ömerli, Alemdağı ve
Sultançiftliği’ne ait nüfus defterleri
bulunmaktadır. Sadece Müslüman
ahalinin kaydedildiği Çekmeköy, Hüseyinli, Sırapınar, Koçullu ve Ömerli
köylerinin nüfus defterleri II. Mahmud
26 - Çekmeköy2023
dönemine (1248/1832) ait iken; Alemdağı
ve Sultançiftliği nüfus defterleri 1858
tarihli olup sadece Ermeni reaya
kaydedilmişti. Bunların yanında her iki
defter şekil ve bilgi bakımından da birbirinden farklıydı. Mesela, II. Mahmud
dönemine ait defterlerde kişilerin isimleri belirtildikten sonra altta kaç yaşında
olduğu yazılırdı. 1858 yılına ait defterde ise şahısların yaşı değil doğum tarihi yazılmıştı. Yine ilk defterlerde bazı
kişilerin (ak sakallı, kır saçlı, bıyıklı vs.)
fiziksel özelliklerinden bahsediliyordu.
Diğer defterde hiçbir şekilde bu özellikler belirtilmemişti. Bunların yanında
Alemdağı ve Sultançiftliği nüfus defterinde
kişilerin meslekleri ve işleri (arabacı, berber,
çiftçi, papaz vb) özellikle vurgulanmıştı.
Diğer defterlerde ise bazı kişilere ait meslek
bilgileri yazılmıştı.
ÇEKMEKÖY’DE 1832’DE 65
MÜSLÜMAN ERKEK VARDI
Defterden Çekmeköy’ün 1832 yılında
Yoros’a bağlı bir köy olduğu anlaşılmaktadır. Daha ayrıntılı değerlendirme yapabilmek için köylere ait nüfus defterlerini
ayrı ayrı incelemek gerekir. Çekmeköy’e
ait defterde 65 Müslüman erkek nüfus
bulunuyordu.
Nüfus bilgileri incelendiğinde Çekmeköy’de bir imam, bir muhtarla birlikte
65 erkek nüfus olduğu görülür. Erkek ve
kadın sayısı eşit olarak kabul edilirse bu
tarihte köyün nüfusunun 130 civarında
olduğu ifade edilebilir.
Defterlere yeni doğan çocuklar da
dâhil olmak üzere bütün erkek nüfus
kaydedilmişti. Önce aile reisleri ya da
ailenin yaşça en büyük olanı yazılmıştı.
Sonra da yine yaşça büyükten küçüğe doğru
sıra devam etmişti. Bir aile fertlerinin kaydı bittikten sonra başka bir aileninkine
geçilmişti. Kayıtlarda herkesin yaşı, aile
reisine olan yakınlığı (oğlu, kardeşi vs.) belirtilmişti. Bazılarının lakapları ya da fiziksel özellikleri ve mesleğinin de yazıldığı
görülmekteydi.
Yaş gruplarına gelince, köyde 0-9 yaş arası
18 kişi, 10-19 yaş arası 12 kişi, 20-29 yaş
arası 13 kişi, 30-39 yaş arası 11 kişi, 5059 yaş arası 6 kişi, 80-89 yaş arası 2 kişi
ve 100 yaş üzeri de 1 kişi bulunmaktaydı.
40-49, 70-79 ve 90-99 yaş arasında kimse yoktu. Genel olarak bakıldığında en
fazla nüfus 0-9 yaş arasındaydı. Köydeki
yaş ortalaması 25,8’di. Bu rakam diğer
köylerle birlikte değerlendirildiğinde,
köyler içerisinde en yüksek rakam
YAZI DİZİSİ
olarak karşımıza çıkıyordu. Bunda en
önemli etken ise köyde 115 yaşında
birisinin olmasıydı. Bu kişi hariç genel
olarak bakıldığında Çekmeköy’de yaşam
süresinin oldukça düşük olduğu söylenebilir.
HÜSEYİNLİ’DE ORTALAMA
YAŞ: 22.6
Hüseyinli Köyü’nün erkek nüfusu 56 idi.
Buna göre köyün nüfusu 110 civarındaydı. Köyde imam ve muhtar bulunuyordu. Yaş gruplarına gelince; köyde 0-9
yaş arası 15 kişi, 10-19 yaş arası 16 kişi,
20-29 yaş arası 4 kişi, 30-39 yaş arası
12 kişi, 40-49 yaş arası 8 kişi, 70-79 yaş
arası 1 kişi kaydedilmişti. Burada da en
fazla nüfus 0-10 yaş arasındaydı. Dikkati çeken başka bir husus da Hüseyinli’de
bir kişi hariç 50 yaşın üzerinde insan olmamasıydı. Hüseyinli Köyü’ndeki yaş
ortalaması 22.6 idi.
EN GENÇ KÖY: SIRAPINAR
Erkek nüfusu 62 olan Sırapınar
Köyü’nde bir imam ve muhtar vardı.
İmam listenin en başına kaydedilmişti. İmamla ilgili bilgilerin olduğu yerde
erkek çocuklarının yanında damadı da
kaydedilmişti. Damadın köy imamının
yanında iç güveyi olarak bulunduğu anlaşılmaktaydı.
Yine kayıtlardan hane sahiplerinin bazılarının kendi çocukları haricinde
kardeşi, kardeşinin çocukları ya da diğer
akraba çocuklarına da baktığı görülüyordu. Köyün tahmini nüfusu 120 civarın-
daydı.
Yaş gruplarına gelince; Sırapınar’da 0-9
yaş arası 20 kişi, 10-19 yaş arası 15 kişi,
20- 29 yaş arası 11 kişi, 30-39 yaş arası 5
kişi, 40-49 yaş arası 6 kişi, 50-59 arası 2
kişi ve 70-79 arası 1 kişi bulunmaktaydı.
Sırapınar’da da nüfusun yoğunluğu 0-10
yaş grubu içerisinde olup 20 kişiydi. Bu
da toplam nüfusun üçte birine eşitti. Burada da 50 yaş üzeri sadece 4 kişi vardı.
Köydeki yaş ortalaması 21 olup, bu oran
diğer köyler içerisinde en düşük rakamdı.
EN GENÇ İMAM KOÇULLU’DA
Koçullu Köyü’nde bulunan erkek nüfus sayısı 44’tü. Buna göre köyde 90
civarında toplam nüfus olduğu anlaşılmaktaydı. Köyde iki imam ve bir muhtar
vardı. İmamlardan yaşça daha genç olanı
(25 yaşında) listenin en başında, diğeri
de (60 yaşında) en sonunda kaydedilmişti.
Yaş gruplarına bakıldığında Koçullu’da
0-9 yaş arası 12 kişi, 10-19 yaş arası 4
kişi, 20-29 yaş arası 10 kişi, 30-39 yaş
arası 7 kişi, 40-49 yaş arası 7 kişi, 50-59
arası 1 kişi ve 60-69 arası 1 kişi vardı.
Burada da en fazla nüfus 12 kişi ile 0-10
yaş aralığındaydı. Köyde 50 yaş üzeri 3
kişi bulunmakta olup, köyün yaş ortalaması 25.7 idi.
EN KALABALIK KÖY: ÖMERLİ
Ömerli Köyü’nde toplam 142 erkek nüfus vardı. Bu da köydeki toplam nüfusun
280’in üzerinde olduğunu gösteriyordu.
Köy imamı 41 yaşında olan Ömer oğlu
Es-seyyid Hüseyin, köy muhtarı da 43
yaşındaki Salih oğlu Hüseyin isimli
kişilerdi. Sayım sırasında askerlik gibi
görevleri dolayısıyla köy dışında olanların da kaydedildiği anlaşılıyordu.
Yaş grupları ile ilgili bilgilere bakıldığında köyler içerisinde nüfusu en kalabalık
köy olan Ömerli’de 0-9 yaş arası 33 kişi,
10-19 yaş arası 35 kişi, 20-29 yaş arası
18 kişi, 30-39 yaş arası 28 kişi, 40-49
yaş arası 14 kişi, 50-59 arası 6 kişi ve
60-69 arası 5 kişi ve 70 ve üzeri 3 kişi
bulunmaktaydı. Nüfusun en fazla olduğu
yaş grubu diğer köylerden farklı olarak
35 kişiyle 10-19 yaş aralığındaydı. Bunu
33 kişiyle 0-10 arası yaş grubu takip
etmekteydi. Köyde yaş ortalaması 24.2
olarak belirlenmişti. Tıpkı diğer köylerde
olduğu gibi Ömerli’de de 50 yaş üzerinde
fazla kişi olmayıp, yaşam süresinin 50
yaş civarında olduğu görülmekteydi.
Sonuç olarak Çekmeköy, Hüseyinli,
Sırapınar, Koçullu ve Ömerli köylerine
ait nüfus defterleri incelendiğinde her
köyde bir imam ve bir muhtar olduğu
anlaşılıyordu. Defterlerin en başında
imam kaydedilmişti. Muhtar bazen hemen imamdan sonra bazen de ortalarda yazılmıştı. Diğer bir husus da gayrimüslimlerin dâhil edilmeyip sadece
Müslüman nüfusun yazılmış olmasıydı.
İstanbul’un Yaşam Pınarı Çekmeköy
Kitabından alınmıştır.
Çekmeköy2023
- 27
YAZI DİZİSİ
BAŞARI HİKAYELERİ İLE
PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ
6
FARMASİ
Hakan TUNA
KOZMETİĞİN
DEV İSMİ
FARMASİ
“64 yıldır dünyayı
güzelleştiriyoruz”
sloganıyla kozmetik sektöründe
çığır açmış Farmasi
firmasının sahibi Hakan Tuna ile
beraberiz. Biz sorduk, Hakan Tuna
başarı ve güzellik
hakkındaki sırlarını
bizlerle paylaştı.
28 - Çekmeköy2023
YAZI DİZİSİ
da bizim sistemimizle hareket ediyorsa,
tüketiciler için risk ihtimali yoktur. Kozmetik ürünlerini satın alırken fiyat yerine
güvendiğimiz markalara bakmayı tercih
edersek sağlıksız ürünlerden korunmuş
oluruz. Kozmetik ürünlerinde önemli
olan fiyat değil güvenilirliktir.
Makyaj ve saç bakımı gibi uygulamalar geçici bir güzellik
sağlıyor. Makyajsız da estetik bir
görünüm kazanmak için neler
yapılabilir?
Hakan Tuna’yı tanıyabilir miyiz?
1961 yılında doğdum. Balkan göçmeniyiz;
anne tarafım Yunanistanlı, baba tarafım
Romanyalı. İlkokul eğitimimi İstanbul’da,
orta öğrenimimi yurtdışında aldım. Askerliğimi tamamlayınca ticarete atıldım ve 40
yıllık iş hayatımda her yaptığım işte zirveyi
gördüm. Evliyim, iki çocuk babasıyım. Babam Doktor Cevdet Tuna’nın kurduğu ve
açtığı yoldan şu anki konumuma gelmiş
bulunmaktayım.
Farmasi firmasından bahsedebilir
misiniz?
19 yıl önce babam Cevdet Tuna ile birlikte kozmetik ürünler üretmeye karar
vererek Farmasi firmasını kurduk. Kısa
sürede elde ettiğimiz başarıyla Farmasi
firması olarak 120 ülkeye ihracat yapmaya başladık. A’dan Z’ye kozmetik üretimi
yapan firmamız ürün üretiminden-satışına kadar her faaliyeti kendi bünyesinde
gerçekleştirmektedir. Günde, altı yüz bin
parça ürün üretip dünya pazarlarına ulaştırmaktadır. Ürünlerimizi bir ailede üç ya da dört
kişinin kullandığını varsayarak 350 bin kişiye
ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. Amacımız;
ekolojik bir alanda pırıl pırıl ürünlerimizle
tüm dünyaya hizmet vermektir. Bundan
sonraki hedefimiz kendimizi geliştirerek
Ar-Ge’mizi daha iyiye götürmek ve Farmasi Türk markasını dünyaya tanıtmaktır.
Farmasi’nin başarısının sırrı nedir?
Kendimizde ve ailemizde kullanmayacağımız ürünleri üretmiyoruz. Üretilecek
tüm ürünlerle ilgilenerek onay-ret kararını
bizzat veriyorum. Onaylanmayan ürünler
incelenerek tüketicinin kullanımına uygun
hale getirildikten sonra üretimi yapılıyor.
İlk kuralınız kendinizin de kullanabileceği
ürünleri satmak olunca kalite açısından
oluşabilecek bütün problemleri kaldırmış
oluyorsunuz. İşte bu kalite size başarıyı
getiriyor. Başarımızdaki bir diğer etken ise
üretim sırasında tam anlamıyla bağımsız
şekilde çalışabilmektir. Ürünlerimizin
üretimi, ambalajı ve satışı dahil her şeyiyle
firma olarak biz ilgileniyoruz. Bu sayede
doğru strateji ve doğru ürünlerle kalite,
güvenilirlik ve tüketici memnuniyetine
öncelik vererek başarıya ulaşıyoruz.
Farmasi’yi sektördeki diğer firmalardan ayıran farklar nelerdir?
Ve sektöre ne gibi yenilik kazandırdınız?
Bu firmayı kuran babam Doktor Cevdet
Tuna, doğal bitkilerle kozmetik ve ilaç
geliştirmiştir. Adına yansıyan birçok ürün
mevcut ve bu ürünlerin hepsi doğadan
endeksli ve % 100 sonuç alınan ürünlerdir. Diğer kozmetik ürünlerine göre özenilmiş, tamamen doğal ve sağlıklı üretim
yaptığımızı söylemek mümkündür. Ayrıca Farmasi olarak ürünün ambalajından
satışına kadar her şeyiyle ilgilenmemiz bizi
diğer firmalardan ayıran temel farkımızdır.
Ürünlerimizin çeşitliliğine bakıldığında
sektörde yer alan birçok firmaya göre geniş
bir yelpazeye sahip olduğumuzu söylemek mümkün. Makyaj ürünlerinin yanı
sıra temizleme ürünleri ve kişisel bakım
ürünleri (cilt güzelleştirme, saç bakım…)
üretiyoruz. Diğer firmalar; bebek, genç,
kadın gibi gruplara ayrılırken, biz bütün
kategorilere birlikte sunabileceğimiz bir
üretim gerçekleştiriyoruz. Tüm bunların
sonucunda ulaştığımız başarı sektöre
heyecan katmış durumda. Bu heyecanla
ithalatı neredeyse yok ettik diyebilirim. En
önemlisi güvenilirliğimizle bir Türk markasının da bu başarıyı sağlayabileceğini
göstermiş olduk.
Güzelleşmek için kullanılan kozmetik ürünleri ciltte ciddi hasarlar
bırakıyor. Bunun için herhangi bir
öneriniz var mı?
Bunun birçok yöntemi var. Örneğin; cilt
diri bir görünümle genç, güzel ve bakımlı
tutmak isteniyorsa şu formül uygulanmalıdır: maydanozu kaynatıp, elde edilen su
buz kalıbına yerleştirip dondurmalıdır.
Elde edilen bu malzemeyle her sabah 5
dakika cilde masaj yapılmalıdır. Bu uygulama cildin zinde ve güzel kalmasını
sağlıyor. Maydanoz, yumurta, bal,
sarımsak… gibi birçok yiyecek cildimiz
için ilaçtır. Hangi bitki neye yarıyor buna
bakmak lazım, güzelleşmek için uygulayacağımız yöntemlerde doğada var
olan malzemelerden faydalanmak gerek.
Bu sayede evimizde olan malzemelerle
birçok krem yapabiliriz. Kozmetik ürünleri üreten firmaların da bulduğu sihirli
bir şey yok. İyi bir araştırma sonucu
güzellik ve sağlık için ihtiyacımız olan
her şeyin doğada var olduğunu göreceğiz. Ve bu sayede kendi oluşturduğumuz kremlerimizle makyajsız da güzel
ve sağlıklı bir görünüme kavuşabiliriz.
Farmasi Firması’nın Çekmeköy’ü
tercih etme sebebi nedir?
Farmasi tesisini kurmak için yaptığımız
araştırmalarda en iyi sonuç alabileceğimiz iki yer vardı; Çekmeköy ve
Hadımköy. Her iki ilçeyi de analiz ettiğimizde Çekmeköy’ün kozmetik ürün
üretmeye daha elverişli bir alan olduğunu
gördük. O yüzden ormanlarla çevrili bir köyün içinde kalıp doğal ürünler
üreterek dünyaya adımızı duyurmayı hedefledik. Gelen misafirlerimize ilçemizi
gezdirdiğimizde firmamıza olan güveni
de arttırmış olduk. Gelişen ve doğası korunan Çekmeköy’ü seçerek doğru tercih
yaptığımızı günümüzde bozulan yerleri
gördüğümüzde daha iyi fark edebiliyoruz.
Farmasi firması adına cevap vermek
gerekirse; Farmasi ürünlerinde kullanılan
hammaddeler her ciltte kullanılabilir mi?
Ürünlerimiz risk taşıyor mu? Herhangi bir
hasar meydana gelir mi? Bu gibi sorulara
kesin ve olumlu cevap alabilmek için ciddi çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Birçok
testten geçerek sertifikalanmış ürünler
ürettiğimiz için ürünlerimiz herhangi bir
risk taşımamaktadır. Üretim sırasında
kullanılan maddeleri doğadaki yapısını
bozmadan kullanıyoruz. Başka firmalar
Çekmeköy2023
- 29
AKTÜEL
BİR RAMAZAN BÖYLE GEÇTİ
nlara yakışır şekilde ağırladı.
Çekmeköy, büyük hazırlıklarla ve sevinçle karşıladığı Ramazan’ı, sulta
B
elediye binası önünde
kurulan ‘Ramazan Etkinlik Alanı’ ve sokak
iftarlarıyla
birlikte,
yardımlaşma ve beraberlik ruhu, gücünü
yeniden topladı.
Etkinlik alanı ilk misafirlerini ve
Ramazanı, Doç. Dr. Casim Avcı ile
karşıladı. Avcı’nın anlatımıyla, Sevgili
Peygamberimizin hayatını, sabır ve merhametini yeniden öğrendik. Bu güzel sohbetin devamında, Tasavvuf müziğinin
etkili seslerinden Murat Doğru’nun
yorumuyla huzura biraz daha yaklaştık.
Büyüsünü kaybetmeyen huzur ortamında ünlü hafızlar eşliğinde huşu ile ilk
Teravih Namazımızı kıldık. Her namaz
sonrası ikram edilen lokum ve şerbetin
tadı damağımızdayken yeni buluşmalara
doğru yol aldık…
İFTAR SOFRALARINDA BULUŞTUK…
İlk olarak Sivil Toplum Kuruluşları, aynı
sofrada iftar yapmak için bir araya geldi.
Farklı alanlarda çalışsalar da ortak bir
amaç için hizmet veren üyeler oruçlarını
birlikte açmak için toplandı. Bereketli
30 - Çekmeköy2023
iftar yemeğinin ardından Eşref Ziya Terzi’nin ezgileri ile manevi gücümüze güç
kattık.
SOKAKLARDA ORUÇ AÇTIK…
Birbirini tanıyan, tanımayan, gören,
görmeyen binlerce kişiyi bir sofrada
birleştiren gelenek bozulmadı ve ilk
sofra Taşdelen’ de kuruldu. Kral Fm’in
Taşdelen’den canlı yayın yaptığı iftarda, mahalle sakinleri ve davete icabet
eden herkes ezan sesiyle birlikte bu
büyük sofrada yemek yedi. İftar sonrasında çoğunluğun katılımıyla, Vehbi
Vakkasoğlu’ nun hoş sohbetini dinleme
fırsatı bulduk. Eski Ramazanları ve unuttuğumuz değerleri, bu büyülü atmosferde
yeniden hatırladık. Kur’an’ı tüm benliğiyle
hissederek okuyan hocalar eşliğinde
kıldığımız Teravih Namazıyla birlikte,
bir iftar akşamını daha huzurla doldurarak bitirdik.
Ömerli’de kurulan ikinci büyük sofrada
yeniden toplandık ve bir kez daha hep
birlikte aynı gökyüzü altında ezanı
bekledik. Birlikte olmanın, birlikte doymanın mutluluğuyla irfan sohbetlerini
dinlemeye koyulduk…
Maneviyatın derinliklerine inmemize
vesile olan Engin Noyan’ın o güzel muhabbetiyle bir kez daha huzura erdik.
Anlattıklarıyla, kendimizde yarım bıraktığımız ne varsa tamamladık.
Kendi evlerimizde, tatlı telaşlarla beklediğimiz misafirlerimizle iftarımızı yaptıktan sonra, soluğu yine etkinlik alanında
aldık. İrfan sohbetlerinin bir diğer ismi,
Şevki Yılmaz’dan, Kur’an’ı tam olarak
anladığımızda bize neler katacağını, anlamını bilmediğimizde nelerden mahrum
kalacağımızı öğrendik. Otağ çadırlarında
dolaşıp kahvemizi içmeden de dönmedik.
ALEMDAĞ’ DA İFTAR YAPTIK…
Alemdağ’da iftar vakti geldiğinde;
kimsenin yalnız olmadığını bilmek
ve hissettirmek, bir olduğumuzda daha
güçlü olduğumuzu görmek için yine buluştuk. İstanbul Fm ve Şebnem Doğan’ın
istikameti de Alemdağ Mahallesiydi.
Sokak iftarına katılamayanlar, canlı yayınla, Başkan Ahmet Poyraz’la
yapılan muhabbeti dinleme fırsatı buldu.
Ekranlardan takip ettiğimiz Necmettin Nursaçan’ı, bu defa Çekmeköy’de
dinleyerek, engin bilgileriyle kendimize
yeni bilgiler aşıladık. Teravih namazını
kıldık ve başka bir sokakta başka bir iftar
AKTÜEL
akşamında yeni sohbetlerde buluşmak
üzere bir akşamı daha huzurla geride
bıraktık.
ÇOCUKLARIMIZLA BİRLİKTE
EĞLENDİK…
Yeni bir buluşma akşamında iftarımızı
yapıp, erkenden çıktık yola… Etkinlik alanında çocuklarımız için kurulan eğlence alanları vardı. Programlar
başlamadan önce onları eğlendirmeliydik
ki, biz dinlerken engel olmasınlar uslu
uslu otursunlar. Ama bu bizim için çoktan
düşünülmüş. Çocuklarımızı oyun alanlarındaki güvenliklere emanet ettik ve
gönül rahatlığıyla programlara katıldık.
Çocuklarımızda palyaçolarla birlikte,
yüz boyama etkinlikleriyle doyasıya
eğlendi ve vazgeçilmezleri olan pamuk
şekerlerden yediler. Kendileri için
hazırlanan alanlarda sinema izlediler.
Diş bakımı, dengeli beslenme, saygı ve
sevgiyi anlatan “Şaban’ın Maceraları”
oyunuyla yeni şeyler öğrendiler. Nasrettin Hoca ve Keloğlan’ın buluşmasına
tanıklık ettiler. Ramazan’ın vazgeçilmezi
olan Hacivat-Karagöz oyunuyla kahkahalar attılar.
Peki bizim programımız neydi? Serdar
Tuncer’in şiirleri, sohbeti, naatları... Bir
Ramazan akşamında daha duygularımızı
en had safhada yaşayıp, manevi coşkumuzu zirveye taşıyarak uğurlandık evlerimize.
DOLU DOLU YAŞAYARAK
GELDİK RAMAZAN’IN ORTASINA…
Yine bir sofra, yine birlikte bekleyiş…
Bu defa Ekşioğlu Mahallesi’nde oturduk soframıza. Farklı sohbetlerle,
farklı insanların arasında aynı duygularla bekledik. Amacımız aynıydı.
Manevi huzura ermek…Yüzün zekatı
sayılan gülümseyişimizi, aynı ekmeği
bölüştüğümüz, aynı anda doyduğumuz,
başka insanlarla paylaştık.
Sokak iftarlarının amacı hepimizi bir
araya getirmek ve bu birlikteliği devam
ettirebilmemizi sağlamaktı. Gerçekleştirdi de…
Çekmeköy
Kaymakamlığı
Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı da boş
durmadı. Gaziler, şehit yakınları, yetim ve
öksüz çocuklar ve engelliler onuruna iftar
yemeği düzenledi. Bu güzel akşamın sonrasında, gaziler, şehit yakınları ve kimsesiz olduğunu düşünen çocuklar yalnız
olmadıklarının bilincinde, huzur içinde
evlerine uğurlandı.
Bir sonraki iftar için üç mahalle bir
sokaktaydı. Cumhuriyet, Kirazlıdere ve
Aydınlar Mahallesi için hazırlanan iftara
binlerce kişi katıldı.
RAMAZAN’IN MANASINA
YAKIŞAN KAVUŞMALAR
YAŞADIK…
Mehmet Akif Mahallesinde kurulan;
Çamlık, Hamidiye ve Mimar Sinan Mahallelerini de kapsayan iftar sofrasına
davetliydik. Coşku içinde açılan orucun
sonrasında, etkinlik alanında Dursun Ali
Çekmeköy2023
- 31
AKTÜEL
Erzincalı’ nın şiirleriyle mest olduk.
Edebiyat, müzik ve felsefeyi birleştiren,
Tasavvuf müziğine farklı bir renk katan
Bezm-i Sefa konseriyle ilahiye doyduk. Müzik eşliğinde yapılan sohbet
de doyumsuzdu. Her akşam farklı bir
program, farklı bir usta yorumcunun
eşliğinde yaşadık Ramazanı.
Tasavvuf müziğinin yaşayan ustalarından Amir Ateş’ten ilahiler dinleyip,
ona eşlik ettik.
Aşk-ı Sada ile orkestranın büyüsüne
kaptırdık kendimizi… Müzikler, şiirler,
ilahiler başka bir aleme taşıdı ruhumuzu.
Programların bitiminde, ünlü hafızların
kıldırdıkları Teravih Namazıyla orucumuzu bütünleştirdik. İbadetlerin en
güzelini yapmak için kendimizle yarıştık
adeta.
Sokak iftarlarının sonuncusu ise
Merkez Mahallesi’ndeydi. Son kez bu
büyük sofrada, binlerce insan hep bir
ağızdan bir kez daha ‘Bismilllah’ dedi
yemeğine başlarken… Ezanı birlikte
dinledik, birlikte uzandık sularımıza, birlikte böldük pidelerimizi, lokmalarımıza
birlikte şükrettik. ‘Bu birlikteliğe kavuşturan Rabbim, bir kez daha hamdolsun
verdiğin nimetlere’ diyerek hep birlikte
kalktık soframızdan.
Ömer Karaoğlu’nu misafir ettik bir başka iftar akşamında huzur yolculuğumuza.
Eserlerinin dinleyicisi büyük bir kitleydi. Hitaplarıyla herkesi büyüleyen Ömer
Karaoğlu’nun birçok ezgisini dinleyebildik. Tasavvuf konserlerinin ardı arkası
kesilmezken başka bir gecede Grup Genç
ile buluştuk.
BÜTÜN ŞEHİRLERİ ÇEKMEKÖY’DE DOLAŞTIK…
Bütün illeri gezme fırsatı bulamamıştık
bugüne kadar. Çekmeköy’de, hepsini
aynı anda gezebildik. Rize, Trabzon,
Sivas, Erzincan, Erzurum ve sayamadığımız bütün şehirler… Tatmadığımız
bütün lezzetleri tattık. Yörelerin kendine
has yemeklerini, bilmemiz gereken
özelliklerini öğrendik. Kurulan çadırları tek tek dolaştık. Erzurum’un Cağ
Kebabı, Trabzon’un tereyağı, Antep’in
baklavası, Kayseri’nin mantısı, Kars’ın
meşhur peyniri… Adını yeni duyduğumuz, daha önce görmediğimiz bütün lezzetlerin yarışına ortak olduk. Şiveleriyle,
eğlenceli kişilikleriyle gecemize renk
katan o samimi, sıcak insanları tanıdık.
TASAVVUF MÜZİĞİ İLE
HUZURA ERDİK…
Sokak iftarları bitti ama onun bizde
bıraktığı hissiyatını devam ettirdik. Sofralarımızı evlerimizde hazırlayıp, ikramlar yapmaya, paylaşmaya devam ettik
ve tabii ki sonrasında yine açık havada
Tasavvuf müziği dinletisi için yollara
düştük. Meragi Musiki Topluluğu’nun
birbirinden güzel müzikleri ve ezgileriyle
ruhumuzu dinlendirdik. Varoluşumuzun sırlarına dair, elde ettiği bilgileri
bizimle paylaşan Halil Paçacı’yla tanıştık.
‘Marifetullah’ Allah’ı tanımak, Allah’ı bilmek…
BİR DAHA ‘YA KISMET’
Engin Noyan’dan Sami Özer’e uzanan,
işin ehli insanlarla ruhumuzu huzurla
doldurma fırsatı bulduk. Eğlendik, eğlenirken öğrendik. Ramazan’a yakışan
maneviyatımızla bir aradaydık. Paylaştık, yoldaş olduk. Eksik yanlarımızı
32 - Çekmeköy2023
tamamladık.
Bilip
sustuklarımızı
konuştuk. Öğrenip uygulamadıklarımızı
uyguladık. Hissettik… İlahi gücün bizi
taşıdığı huzuru bulduk yeniden. Arındık
belki de. Yeni ufuklara yelken açtık. Ufkumuzu genişlettik…
Peygamber Efendimize ve ümmetine
bağışlanan, “bin aydan daha hayırlı”
olan Kadir Gecesine kavuştuk. Şükürler
olsun kavuşturana… İbrahim Pekgeçgil
eşliğinde İrfan Paçacı’nın yorumuyla bu
gecenin hayrını, dualarımızın bizi taşıyacağı sonsuzluğu, huzuru hep birlikte
dinledik. Semaya açtık ellerimizi… Bu
mübarek ayın, bu değerli gecenin hürmetine yalvardık Allah’a… Biliyorduk ki,
bu geceyi ibadetle geçirmenin fazileti
büyüktü. Hele bir de cemaat olarak
dönmek kıbleye… Binlerce kişi Kadir
Gecesi’ni dualarla, Kur’an dinleyerek
ve ibadet ederek idrak etti. Rabbim tuttuğumuz oruçları, kıldığımız namazları,
okuduğumuz Kuran’ı, yaptığımız hayır
ve hasenatı kabul eylesin.
“Allah’ım; sen affedicisin, affı seversin,
bizleri affet”
Hazırlayan
Soner KARTAL – Sibel KARIŞAN
SENEYE YA KISMET...
Çekmeköy2023
- 33
KÖŞE YAZISI
SEVGİYE DAİR…
B
Hikmet TEKİN
İlahiyatçı Araştırmacı
[email protected]
Yüce Kitabımız
sevgi ve nefrette
ölçülü olmayı; gerek
sevgi gerekse nefret
ettiklerimize karşı
aşırıya gitmemeyi
özellikle belirtir.
34 - Çekmeköy2023
ir gün bir sahabe, yoldan
geçen bir kişiyi işaret
ederek “Ey Allah’ın Resulü, o çok iyi biridir;
onu çok severim” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v): “Sevdiğini hiç
ona söyledin mi?” diye sordu. Sahabe
“Hayır” deyince Hz. Peygamber: “Bir
an evvel ona git ve onu sevdiğini söyle”
dedi.
İnsanın yaratılışında var olan en önemli
duygulardan biri hiç şüphesiz sevgidir.
Kur’an’da insani ilişkilerin yanı sıra
toplumsal huzur ve barışın birleştirici unsuru olarak gösterilir sevgi… Kalplerin
ancak sevgiyle birleşebileceği özellikle belirtilir: “…Birbirinize düşman
iken Allah, kalplerinizi nasıl uzlaştırdı.
O’nun lütfuyla kardeş oldunuz…” (Al-i
imran 103). Sevgili Peygamberimiz de: “…
Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız…” buyurarak sevginin nihai
hedefini belirtmiştir.
Maddi hiç bir karşılığı olmayan sevgi,
fedakarlık ve samimiyetin de en önemli
göstergesidir. Nitekim peygamberler; görevlerini yerine getirirken samimi olduklarını
insanlara hatırlatır ve bu işle ilgili sevgiyle
yaklaşım dışında kendilerinden herhangi
bir ücret istemediklerini, bunun karşılığını
yalnızca Allah’tan beklediklerini sıkça
vurgulamışlardır.
Öte yandan Yüce Kitabımız sevgi ve nefrette
ölçülü olmayı; gerek sevgi gerekse nefret
ettiklerimize karşı aşırıya gitmemeyi
özellikle belirtir.
Sevgide ölçülü olmak
Birini severken genelde aşırıya gidebiliyoruz. Sevdiğimiz kişiye öylesine
ölçüsüzce bağlanıyoruz ki, o kişiye karşı
objektif davranmayı ve onunla ilgili mantıklı düşünmeyi adeta unutabiliyoruz.
Öyle ki, her şeyi bilen ve her yaptığını
doğru yapan; hatta bazı sevdiklerimize
kutsiyet ve efsanevi bir kişilik bile atfedebiliyoruz. Oysa insan olarak hiç kimsenin
“La yüs’el “ olmadığı; her kesin hata yapabileceği ve yanılabileceği kesinlikle göz
ardı edilmemelidir.
Aynı ölçüsüz durum, sevmediklerimiz için
de söz konusudu olmaktadır. İtidali bir yana
bırakarak sevdiklerimizi göklere çıkarmanın; sevmediklerimizi de yerin dibine
batırmanın Müslümana yakışmayan bir
davranış olduğu açıktır. Sevgili Peygam-
KÖŞE YAZISI
berimiz bize orta yolu öğretmiştir: “Dostunuzu bir gün düşman olacak şekilde
seviniz. Düşmanınıza da bir gün dost
olabilecek şekilde buğzediniz” (Tirmizi, Sünen).
Takdir etmek
Başkalarını yüksek sesle, hatta acımasızca eleştirebiliyoruz. Ancak sıra övgüyü
gerektirecek güzel davranışlara geldiğinde
sesimizi kısıyor belki de görmezden gelebiliyoruz. Oysa meydana gelen başarı
takdir edilmelidir. Bu kadirşinaslık, gayret ve başarının artarak sürdürülmesini
sağlayacaktır. Aksi durum yılgınlığa
sebebiyet verebilir. Rahmet Peygamberi
bize; takdir ve iltifatlarımızı açıkça ifade
etmemizi öğretmiştir. Öyle ki, başkaları
bunu bizden açıkça duymalıdır.
Bir Müslüman’ın en temel prensibi tabii
ki; övgüye en layık olan Yüce Allah’ı
övmektir. Ancak bu övgü çevremizdeki
dostlarımıza da yansıtılmalıdır. Nitekim
sevgili Peygamberimiz: “İnsanlara
teşekkür etmeyen Allah’a şükran duymaz…” (Tirmizi, Sünen) buyurmuştur.
Yüce Kitabımız bunu çok özel açıklar:
“…Eğer şükrederseniz, size nimetimi elbette artıracağım. Şayet nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım şiddetlidir!”
(İbrahim 14/7). Buna göre Allah’tan
daha fazla nimet istemenin anahtarı,
O’na daha çok şükretmektir.
“Marifet iltifata tabidir” prensibi gereği; her
iyi şey ve güzel davranış ortaya koyan kimsenin, güzel söz duyma ve takdir edilmeyi
bekleyeceği göz ardı edilmemelidir. Sesli takdir ve sessiz eleştiri öne çıkarılarak
onlardan gelecek daha iyi davranışlara
da kapı aralanmış olacaktır. Zira Takdir etmek, iyilik ağacının daha çok
meyve vermesi için gereken sulamadır. Anne-babalar dikkat! Çocuklarınız
için gereken sağlıklı kan; onları teşvik
ve takdir etmenizdedir. Lütfen, onları bu muhteşem ödülden mahrum
etmeyin; kansız düşebilirler. Sevgi
toplumu inşa etmenin en pratik yolu da
bu olsa gerek…
Katılmadığımız düşünceleri en baştan
reddetmek yerine, üzerinde konuşulmaya değer bulduğumuzu; ancak her hangi
bir düşüncede ortak noktalar elde etmenin oldukça yavaş seyreden uzun bir
zaman alacağı da aşikardır.
Bir tür karşı tez demek olan eleştiri,
belli bir bilgi ve birikime sahip kimseler
tarafından yapıldığında daha anlamlı
olsa gerek. Aksi takdirde sırf karşı çıkmış olmak için yapılan eleştirinin kırıcı
ve karalayıcı olmaktan öte bir anlam ifade
etmeyeceği unutulmamalıdır.
Ailede istişare
Şura/istişare, sadece siyasi ve büyük organizasyonlarda olmaz. ‘ Sevgi toplumu’
temellerinin atıldığı aile içerisinde de
istişare yapılmalıdır. Bir düşünelim...
Kaç koca eşine danışır? Kaç kadın kocasıyla istişare eder? Çocuklara herhangi
bir konuda danışılmanın ise sözü bile
edilmez. Oysa sınırlı sayıda insan aklına
bahşedilen en mübarek nimettir istişare.
Bu yüzden işlerini danışarak / istişare
ederek planlayanlar bir akıl deryasından
faydalandıklarını bilmelidirler.
Aynı zamanda başkalarına danışarak
verdikleri kararın sonucuna göre pişman
olmayacak ve kendilerini suçlamayacaklardır. Hatta eşi ve çocuklarıyla istişare
eden kimsenin; elde edeceği bol nimet ve
bereket karşısında şaşırıp kalması işten
bile değildir. Böyle bir aile pratiğinin
faydaları sayısızdır. Bu yüzden; bilgi ve
karar ufkumuza yeni boyutlar kazandıracak olan çocukların katkısı küçümsenmemelidir. Bilge bir kişi: “Bir çocuğa
danıştığım fakat faydasını görmediğim
bir tek olay bile hatırlamıyorum,” der.
Söz dili mi hal dili mi?
Çocuklar sosyal becerileri; insani ve ahlaki
davranışları anne-babalarıyla birlikte ve
yaşayarak öğrenirler. Ailede başlayan
güzel davranışların kazanılması, okulda artarak devam eder ve çevrenin de
desteği ile başarıya ulaşır. Bu yüzden
anne-babanın söz dilinden çok hal dili
etkili olacaktır. Konuşup nasihat etmekten çok, bizzat örnek olmanın daha
kalıcı olacağı kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Yalan söylememek, sözünde
durmak, yardım sever olmak ve çalışkan
olmak gibi erdemli davranışların kazanılmasında çocuklar; rol model olarak
gördükleri anne-babalarını örnek alırlar.
Sevgili Peygamberimiz: “Çocuklarınızı,
toprağı işler gibi işleyin” derken, güzel
davranışlarla çocukları şekillendirmenin
önemini belirtmiştir. Zira istenilen her
şeyin yazılabileceği beyaz ve boş bir
sayfa gibidir çocuklar… Hz. Ali ( r.a) de
Hz. Peygamber’in bir başka vasiyetini
hatırlatır:“Çocuklarınızla 7 yaşına kadar çocuklaşın, oynayın. 7-15 yaş arası
çocuklarınızla arkadaş olun ve onlarla
istişare edin. Bu peygamber ahlakıdır.”
Eleştiride ölçülü olmak
Etrafımızdaki herkesin bizim gibi düşünebileceğini ve olaylara bizim penceremizden
bakabileceğini bekleyemeyiz. İnsanların
farklı düşüncelere sahip olabileceği tabiidir.
Çekmeköy2023
- 35
RÖPORTAJ
MAHALLEMİZİN
MUHTARI
Alemdağ Mahallesinin hikayesini öğrenmek ve sessizliğine ses olabilmek için
Alemdağ Mahalle Muhtarı Murat Altun
ile röportajımıza başlıyoruz…
Murat Altun’u tanıyabilir miyiz?
Murat Altun
Alemdağ Mahalle Muhtarı
1972 yılında İstanbul’da doğdum, aslen
Samsun Çarşambalıyım. Eğitimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra, Tahtakale’de 17 yıl esnaflık yaptım. Askerlik
görevi sonrası gayrimenkul danışmanlığı
ve müteahhitlik hizmetlerine başladım.
12 yılı aşkın bir süredir birçok öncü
çalışmalara imza attım. Çekmeköy Emlak ve Yatırımcıları Derneğini kurdum,
aynı zamanda Alemdağ Merkez Emlak’ta
yönetim kurulu üyeliği, Çekmeköy Samsunlular dernek başkanlığı, SADEF (Samsun Dernekleri Federasyonu)’de Anadolu
Yakası başkan yardımcılığı, Çekmeköy
Eğitim Gönüllüleri Derneği yönetim kurulu üyeliği, gibi birçok sivil toplum kuruluşlarında üst düzey yöneticilik yapmaktayım. Evli ve 3 çocuk babasıyım.
Muhtar olma düşüncesi nasıl
oluştu? Muhtar olmanızdaki en
büyük etkenler nelerdir?
Muhtar olma düşüncesi, önceki dönemlerde muhtarlık yapan arkadaşımın
fikriyle ortaya çıktı. Görevine devam
ederken çevresine yeni muhtar adayı
olarak beni tanıtmasıyla bu düşünceyi
faaliyete geçirmeme yardımcı oldu. Bu
şekilde oluşan muhtar olma fikri, çevremdekilerin desteğiyle gerçekleşti. Destekgörmek beni bu göreve daha çok teşvik
etti. Buna karşılık olarak muhtarlık görevine başladığım andan itibaren mahalle
ve mahalle sakinleri için elimden geleni
36 - Çekmeköy2023
yapmaya çalışıyorum. Bir muhtar olarak
görevimi yerine getirirken insanlara da
faydalı olmaya çalışıyorum.
Ne zamandır muhtarlık görevini
yerine getiriyorsunuz? Bu süreç
içinde ne gibi çalışmalar yaptınız?
2. dönemimi sürmekte olduğum muhtarlık görevini 2010 yılından beri yerine
getirmeye çalışmaktayım. Görevime
başlamamla birlikte önceki dönemlerde
başlanılan ve devam etmekte olan çalışmaları da eklersek Alemdağ’da birçok çalışma gerçekleşti. Önceliği yol ve sokaklara
ayırarak vatandaşımızın güvenli ve huzurlu bir şekilde mahallemizde yaşamasına
imkan sağlamaya çalıştık. İmam Hatip Lisemiz yapılarak faaliyete geçirildi. Birçok
okula tadilat ve malzeme gibi konularda
destek verildi. Mahallemizdeki parkları
yenilenerek çocukların daha faydalı kullanabileceği bir hale getirildi. En büyük sorun olan 2B ile ilgili 40 haneyi kapsayan
ailelerin tapularını alabilmeleri için ön
ayak olundu. Tüm bu çalışmalar, en büyük
destekçimiz olan Çekmeköy Belediyesi ile gerçekleştirildi. Buna benzer yarım
kalan çalışmaları tamamlama ve mahallemizin ihtiyaçlarına yönelik birçok çalışma
gerçekleştirildi.
Alemdağ Mahallesi hakkında
bize bilgi verir misiniz?
Alemdağ mahallesine 1877 Rus savaşı
sonrası yerleşim olmaya başlamıştır. En
çok Artvin yoğunluğu olan mahallemizde
nüfusun artmasıyla Ordu, Giresun, Bayburt,
Trabzon, Samsun gibi birçok ilimizden insanımız bulunmaktadır. Toplamda 7.200
civarında nüfusumuz var. Mahallemizde
RÖPORTAJ
vatandaşımızın ihtiyaçlarına rahatlıkla cevap veren sağlık ocağı, camiler, okullar,
park ve sosyal alanlar mevcuttur.
Muhtar olarak mahalle sakinlerine ne gibi yardımlarda bulunuyorsunuz? En çok hangi
konuda yardım isteniyor?
Belediyemizin çalışmaları sayesinde mahallemizde çok fazla sorun yaşadığımızı
söyleyemem. En ufak sorunumuzda bir
telefonla belediye çalışanları her türlü
sorunumuza yardımcı oluyor. Yolumuzda
bir problem çıktığında, parklarımızda eksiklik fark edildiğinde veya bir hastamız
olduğunda hastaneye götürülmesi için
yardım istendiğinde hızlı ve aktif bir
şekilde sorunumuz çözüme ulaştırılıyor.
Bir tek su sorunumuz olduğu söylenebilir. Muhtarlık görevine başladığımdan
beri su hatlarıyla ilgili ciddi çalışmalar
gerçekleştirdim. Fakat dağdan gelen suları kullanmaya yönelik çok fazla talep
geliyor. Bununla ilgili ayrı ve kapsamlı
çalışmalar gerçekleştirmek gerekiyor.
Mahallenizle
ilgili
geleceğe
yönelik planlarınız neler?
Mahalle için birçok çalışma yapmaya
çalıştım ve bu çabalarım devam edecektir. Fakat asıl hedefim gençleri
kapsayan aktiviteler gerçekleştirebilmek. Uyuşturucu, sigara ve alkol gibi
gençlerimizin ensesine yapışarak batağa
sürükleyen illetlere bulaşmaması için
faydalı ve keyifli vakit geçirmeleri gerekmektedir. Bu amaç uğruna ne yapılması
gerekiyorsa elimden gelen tüm çabayı
sarf etmeye hazırım. Muhtarlık binamızın
yanında “1877 Spor Kulübü” yaptırıldı.
Bir nevi dernek görevini yerine getiren
kulübümüzde gençlerimiz bir araya gelerek
fikir alışverişinde bulunma, yararlı vakit
geçirme ve spor faaliyetleri gibi etkinliklerde bulunuyorlar. Bu sayede kahvehane köşelerinde okey, tavla gibi oyunlarla
vakit öldürmek yerine birbirleriyle faydalı
zaman geçirmiş oluyorlar. Buna benzer
çalışmalar tüm mahallelerde yapılmalı ve
gençlerimiz uyarılar yerine daha iyi alternatifler sunularak kötü alışkanlıklardan
korunmalıdır. Tüm vatandaşlarımız için
ormanlara yürüyüş parkurları, dinlenme
yerleri ve çeşmeler kurulmalıdır. Bu şekilde insanlarımız spora ve sağlıklı yaşama
teşvik edilebilir. Buna benzer birçok fikrim
mevcut Allah’ın izni ve belediyemizin
desteğiyle bu fikirlerin gerçekleştirilmesi
için önayak olmaya çalışmaktayım.
Mahallenizle ilgili Çekmeköy
belediyesinden beklentileriniz
var mı?
Başkanımız Ahmet Poyraz ve belediye çalışanları muhtarlıklara ciddi destek
vermektedir. Açıkçası özellikle şu konuda destek bekliyorum diyebileceğim bir
konu yok. Çünkü her konuda bir telefonla yardımımıza koşuyorlar. Kapalı spor
kompleksi yapılması düşüncesi vardı şu
anlık sadece dile getirilmiş bir düşünce.
İlerleyen zamanlarda Çekmeköy Belediyesinden bu konuyla ilgili destek beklemekteyim.
‘Çekmeköy 2023’ aracılığıyla
okuyucularımıza neler iletmek
istersiniz?
Çekmeköy ulaşımı, konumu, temiz havası
ve çevre düzeniyle İstanbul’un gözbebeği.
İleride daha da güzelleşeceğini düşünmekteyim. Bu güzel ilçemizin dergisini okuyan
herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Çekmeköy2023
- 37
ŞİİR
2 ŞİİR 1 ŞAİR
KOŞARKEN YAZILAN ŞİİRLER:
MEHMET AKİF İNAN
Ş
airler
yaşamın
içinden
kendilerine bir kuytu köşe
seçerler. Oradan seslerini
ulaştırmak için kelimelerle
bir alan kurarlar. Etkilerinin,
cümleleri şiirlere baş tacı edince var
olduğu düşünülür. İşte bu anlatım bir
şair genellemesi gibidir. Bazıları bunun
çok dışında bir yerde, hareketliliğin ve
etkinin merkezindedir. Koşar, koşturur,
anlatır, dinler, nitelikli insan biriktirir,
dostluklarını pekiştirir, hep bir yeni temiz
yürek bulma arzusunu taptaze tutar…
38 - Çekmeköy2023
İstisna şairleri saymak niyetiyle bir
gözden geçirme yaptığımızda karşımıza
çıkan ilk isimlerden birisi M. Akif İnan’dır.
1992’de Eğitim Bir-Sen ve 1995’te Memursen’i kurması aktif yaşamının
yansımalarından biri olarak ortaya çıkmaktadır. M.Akif İnan’ı hareketli ve
durmadan mücadele eden bir şair olarak
anlatma yolunda ilerlerken ayaklarını
güçlü basmasına vesile olan unsurlara ve
dostluklara da ayrıca değinmek gerekir.
Bunların başında; Rasim Özdenören,
Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Erdem
Bayazıt, Alaeddin Özdenören gibi
edebiyatımızın dertli yazar ve şairleri ile
edebiyatın ve sanatın nitelikli bireylerin
yetişmesine vesile olması amacıyla kurdukları kadim beraberliklerdir. 1969’da
Edebiyat Dergisi ve 1976’da Mavera
Dergisi’nin kurucularından olması bu
mefkurenin yansımasıdır.
Sezai Karakoç’un ifade ettiği “Değerli
olan hayat değil, hayatın amacıdır.” ilkesi etrafında çalışmalarını sürdürmüş
olan M.Akif İnan şiir ile olan derinlikli
bağını hiç bırakmamıştır. Şiirinin Anado-
ŞİİR
Bir Işık Yalımı
Gözlerin kalbime değmeden önce
İstanbul o kuşlar acep nerdeydi
Deniz ki dilimin lugat kitabı
Şarkılar kardeşim onlar nerdeydi
İçimde sürekli yağmur bulutu
Ormanlar nehirler güller nerdeydi
lu sakinliğini barındırmasının yanında
coşkun bir dile yatkın oluşu, şiirleri sesli
okunduğunda şairin yaşamının durmaz
yorulmaz ritmini de ortaya koymaktadır.
Bunun en iyi göstergelerinden birisi de
Ömer Karaoğlu tarafından Şehir Gazeli
şiirinin bestelenmesidir.
Mehmet Akif İnan’ın ilk şiir kitabı Hicret’tir.
Hicret şiir kitabını yayınlamadan önce
birçok farklı mecrada şiirleri yayınlanmış olmasına rağmen bu şiirlerinden çok
az bir kısmını kitabına almıştır. Şiirinin
sesini bulduğuna inandığı şiirler dışında
olanların peşine düşmemiş ve damıtılmış
bir duruluğu okura sunmayı tercih etmiştir. Şiirleri İkinci Yeni geleneğine
uygun içerikler barındırmasına rağmen
şekil olarak farklılıklar göstermektedir.
Bunların en başında da şiirlerinin önemli bir kısmını beyit şeklinde yazması
gelmektedir. Hem ilk kitabı Hicret’te
hem de ikinci kitabı Tenha Sözler’de bu
böyledir.
Yedi İklim Dergisi’nin M.Akif İnan
üzerine hazırladığı özel sayıda Nurettin Durman şair M.Akif İnan’ı ve şiirini
şöyle anlatmaktadır: ‘Tok sesli bir şair
olarak tarzıyla, söyledikleriyle, yazıya
döktüğü kelime kümesiyle, şiirlerinin kendisine yakıştığı bir şairdir. Açık, anlaşılır,
bir kişiliğin ortaya serdiği davasının
şairidir bana göre. Şiiri hep aynı tonda
sürdürmüş hemen hemen bütün şiirlerinde
arzuladığı o sesi yakalamış bir şairdir.’
M.Akif İnan’ın içinde coşkuyla biriken
istifadeli olabilme tutkusu, 1969’da
arkadaşlarıyla beraber oluşturdukları
edebiyat birlikteliğinden öncesine
dayanmaktadır. Necip Fazıl Kısakürek
Anadolu’yu dolaşıp konferanslar
verirken M.Akif İnan Necip Fazıl’ın
yanında olmuştur. Ayrıca M.Akif İnan
İslam coğrafyasından yüreğini hiç geri
çevirmeyen şairlerimizdendir. Mescid-i
Aksa şiiri bu yürekliliğin marş haline
geldiği ve bir çağrı olduğu şiirlerindendir.
Hicret ve Tenha Sözler şiir kitaplarının
yanı sıra şiir üzerine değerlendirmelerin
olduğu Cumhuriyetten Sonra Türk Şiiri
kitabı bulunmaktadır. Kitapta; Ahmet
Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı,
Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Kutsi Tecer, Turgut Uyar gibi şairlerin içerisinde
yer aldığı şiir akımlarını anlatılmakta
ve şairlerin şiirleri yorumlanmaktadır.
Bu vesileyle M.Akif İnan’ın şiire dair
düşünceleri de alt metin olarak okunabilmektedir.
Bir ışık yalımı parmaklarındır
Anamın kızımın eli nerdeydi
Ülkemin çığlığı her saat zili
Nerde ortadoğu savaş nerdeydi
Gözlerin kalbime değmeden önce
Acılar gülüşler düşler nerdeydi
El Gazeli
Ellerine sarın kalbimin içini
O ayla boyanmış nar ellerine
Bahar ellerine giydir düşleri
Göksel şarkıları sar ellerine
O kar ellerine yar ellerine
Deme sabah akşam var ellerine
Rüzgar mı asker mi biçti yolumu
Önünde kaç engel var ellerine
Bitirip şu kara kuru ekmeği
Göç etsem diyorum yar ellerine.
Hazırlayan
Deniz BİNİCİ
Çekmeköy2023
- 39
RÖPORTAJ
HALK EĞİTİM MERKEZİ
Mustafa Kemal Topaloğlu
Halk Eğitim Merkezi Müdürü
H
alk Eğitim Merkezi;
bulunduğu bölgenin
eğitim- öğretim, kültür
ve sanat merkezine
açılan kapısıdır. Gerek
unutulmaya yüz tutmuş, gerekse popüler pek çok sanat ve
el becerileri kurslarıyla her yaştan insanımıza meslek kazandırarak üretim
ve istihdama katkı sunmaktadır. Çekmeköy’de faydalı ve kaliteli vakit geçirmek
40 - Çekmeköy2023
isteyenlerin adresi olan Halk Eğitim
Merkezinin müdürü Mustafa Kemal
Topaloğlu ile keyifle okuyacağınız bir
röportaj gerçekleştirdik.
Mustafa Kemal Topaloğlu’nu
tanıyabilir miyiz?
1967 Trabzon doğumluyum ilk/orta ve
Lise tahsilimi Maçka’da tamamladım.
1988 yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim
Fakültesi müzik eğitimi bölümünden me-
zun olarak aynı yıl İstanbul’a öğretmen
olarak atandım. 1993 yılında başladığım
okul ve eğitim yöneticiliğine Çekmeköy
Halk Eğitim Merkezi’nde devam etmekteyim. 2014 yılında Eğitim Yönetimi
ve Denetimi alanında yüksek lisansımı
tamamladım. Müzik öğretmenliği lisans
eğitimim döneminde müziğin ülkemiz folklorik yaşantısında çok güçlü bir taşıyıcı
olduğunu fark ettim. Bu farkındalık
kültürümüze ait diğer alanlara ilgi duy-
RÖPORTAJ
mama vesile oldu. Bu nedenle İçinde
Anadolu’nun tarihsel, Kültürel, sanatsal
ve mesleki birikimini, yaşayan ve gelecek nesillere ulaştırma vizyonu olan
Halk Eğitim Merkezi’nde görev yapmayı
arzu ettim. Tarihsel olarak ustanın yanında çalıştırdığı çırağı eğitmesi ile nesiller
boyu devam eden eğitim sistemi sanayi
devriminden sonra daha fazla eğitilmiş
işgücüne ihtiyaç duyulduğundan bu eğitimler derslikler ve atölyelerde eğitmenler /
öğreticiler tarafından verilmeye başlanmış. Halk Eğitim Merkezimiz bireyin
yaşamı boyunca öğrenme isteğini hiç
kaybetmemesi kendini ve mesleki gelişimini sürekli güncellenmesi, geliştirmesi
ve yenilemesi amacıyla bireye hizmet
vermektedir. Bu nedenle bağlı bulunduğumuz genel müdürlüğümüzün adı
MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel
Müdürlüğü’dür.
Halk Eğitim Merkezi vatandaşa
ne gibi hizmetlerde bulunur?
Merkezlerimizce çok geniş bir yelpazede;
69 alanda 2213 öğretim programı içeriği
ile kurslar açılmakta ve başvuran bireylere
eğitim verilip sertifikalandırılmaktadır. Bu
alanlar; mesleki ve teknik alandaki kurslar, kişisel gelişim kursları, sanatsal alanlardaki kurslar, spor, vb. ana başlıklarda
ifade edilebilir. Ayrıca Hijyen Eğitimi,
Girişimcilikte Önce Kadın, Bağımlılıkla Mücadele, Okullar Hayat Olsun 0-18
yaş Aile Eğitim programı projeleri Halk
Eğitim Merkezlerimizde sürdürülmektedir. Ayrıca örgün eğitim dışında kalmış
vatandaşlarımızın öğrenimlerine devam
edebilmeleri için açık öğretimle ilgili
iş ve işlemlerini de yürütmektedir. Bu
öğrencilerimizin öğrenme becerilerini
desteklemek amacıyla açık lise mezunlarına
destekleyici kurslar düzenlemektedir. Halk
Eğitim Merkezlerince
düzenlenen
kurslara
Milli Eğitim Bakanlığı
Hayat Boyu Öğrenme
Genel Müdürlüğünün
ana sayfasında öğretim programları butonu
içeriği açılmak suretiyle
erişilip bilgi edinilebilir.
(hbogm.meb.gov.tr)
Halk Eğitim
Merkezinde Branş
ve alanlar neye
göre belirleniyor?
Halk Eğitim Merkezi eğitim programları
sürekli
geliştirilebilir
nitelikte
programlarlardır. Ülke genelinde
talep edilen ya da istihdam
alanlarından
gelen ihtiyaçlara göre
yeni öğrenme alanlarına ilişkin öğretim
programları
Hayat
Boyu Öğrenme Genel
Müdürlüğünce hazırlanarak
uygulamaya
sunulmaktadır. Ayrıca
STK’lar ve diğer bakanlıklarla, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılıp
protokoller düzenleyerek
mevcut insan kaynaklarının ihtiyaç duyduğu
geliştirici, destekleyici,
yeniden yapılandırıcı içerikteki eğitimler
de yapılmaktadır.
Faaliyetleriniz sadece Halk
Eğitim Merkezlerinin olanaklarıyla mı düzenleniyor?
Kurs ve faaliyetlerimizin büyük bir
çoğunluğu, Hayat Boyu Öğrenme Genel
Müdürlüğünün bütçesi ile Genel Bütçe
tahsisi ile yapılmaktadır. Bunun yanında Çekmeköy Beklediyesi ile İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü arasında yapılan yaygın eğitimi desteklemek ve iş birliği protokolü ile belediyemizden kurs yeri, afiş
tanıtım, ulaşım, temizlik, bakım onarım
vb. oldukça geniş bir alanda destek almaktayız. Bunun için başta Çekmeköy Belediye Başkanımız Sayın Ahmet
Poyraz olmak üzere belediyemizin tüm
çalışanlarına kurumum adına teşekkür
ediyorum. Faaliyetlerimizin gerçekleşmesinde muhtarlarımızla, kurum ve kuruluşlarımızla, dernek ve vakıflarla işbirliği,
güç birliği yapmaktayız bu işbirliklerinin
oluşmasında Çekmeköy Kaymakamımız
Sayın Cemal Hüsnü Kansız’ın destekleri
çalışmalarımızın verimliliğini arttırmaktadır. Kendisine müteşekkiriz.
Kurs ve etkinliklere nasıl kayıt
olunur?
Kurs ve etkinliklere kurumumuza gelerek
müracaat edilebildiği gibi (e-Yaygın)
elektronik sistemine kursiyer olarak başvurup şifre temin ettikten sonra Halk Eğitim
Merkezlerinde açılmış ya da açılmak üzere
tanımlanmış kursların her hangi birine
kayıt olabilmektedir. Ayrıca merkezimiz
mahallelerde alan taraması yapmak yoluyla, toplu masaj sistemi kullanılarak, anket
ve görüşme formları kullanılarak Halk
Eğitim Merkezleri’nin halka ulaşmasını
sağlamaya gayret etmektedir.
Vatandaş en çok hangi kurslara
ilgi gösteriyor?
Kurslara ilgi vatandaşın eğitim durumu
Çekmeköy2023
- 41
RÖPORTAJ
935 kursiyere eğitim verilerek bunlardan
devam edip başarılı olan 740 kursiyer
sertifikalandırıldı.
Girişimcilik alanında 85 kadın kursiyere
Girişimcilikte Önce Kadın Projesi kapsamındaki eğitimleri devam etmektedir.
Ayrıca sosyal alanda toplumumuzu,
gençlerimizi tehdit eden bağımlılıkla
mücadele projesi kapsamında;
Liselerimizin 12. sınıfına devam eden
öğrencilerimiz öncelikli olmak üzere bu
alanda bakanlığımızca özel eğitim almış
rehber öğretmenlerimiz tarafından 225
gencimize bilinçlendirme eğitimleri devam etmektedir.
Kurslara katılanlara başarı değerlendirmesini nasıl yapıyorsunuz?
sosyo-ekonomik rolleri, çalıştığı meslek
alanı, bireysel ilgi, beceri ve yeteneğine
göre değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte halkımızın daha çok nakış,
iğne oyası, gümüş işlemeciliği, ahşap
boyama, takı tasarım, temel bilgisayar
kullanıcılığı, 0-3 yaş çocuk gelişimi,
emlak danışmanlığı kurslarına daha
fazla ilgi gösterdiğini söyleyebiliriz.
Halk Eğitim Merkezi’nde kimler öğretici olabilir? Hangi şart
ve kriterlere göre seçiliyor?
Halk Eğitim Merkezlerimizde öncelikle
eğitim ve teknik eğitim fakültelerinden
mezun olanlardan Milli Eğitim Bakanlığı’nca ataması yapılanlar öğretmen olarak
görev yaparlar. Öğretmen olmaması durumunda öncelikle üniversitelerin öğretim
üyeleri, öğretim görevlileri, okullardaki
kadrolu öğretmenler istemeleri halinde
görevlendirilirler. İhtiyaç duyulduğunda usta öğretici, usta ve uzmanlara
da görev verilir. Usta Öğretici’lerin
görevlendirilmesinde öğrenim durumu, mesleki deneyimi verimliliği dikkate
42 - Çekmeköy2023
alınır 2014- 2015 öğretim yılında Halk
Eğitim Merkezimizde 8 kadrolu öğretmen
49 usta öğretici ile hizmet verdik.
Kadromuzla 261 mesleki ve teknik kurs,
171 genel kurs ve 63 okuma yazma kursu düzenleyerek 6515 kursiyere eğitim
verdik. Bu kursların dışında değişik iş
kollarından Hijyen Eğitimi için başvuran
Kurslarımıza katılan kursiyerlerimiz kayıtlı
oldukları kursun öğretim programına uygun olarak eğitilirler. Programlar modüler
bir yapıdadır. Her program modüllere
bölünmüştür. Kursiyerler tamamladıkları
modüllerden teorik ya da uygulama sınavlarına tabi tutulurlar. Değerlendirmeler
kursun öğretmeni tarafından yapılır. Herhangi bir modülden başarısız olan kursiyer,
öğretim programına ait sertifikayı almaya
hak kazanamaz. Ancak başarısız olduğu
kursa ait programın ilgili modülüne ülke
çapında açılmış herhangi bir Halk Eğitim
Merkezi’nde kayıt olup devam etmesi ve
başarılı olması durumunda sertifika almaya
hak kazanır.
Bu arada her geçen gün kalitesine kalite
katarak büyüyen ve bizi bu sayısında konuk etme nezaketini gösteren Çekmeköy
2023 dergisi emekçilerine teşekkür ediyor çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.
Röportaj: Soner KARTAL
HABERLER
ÇEKMEKÖY 2023’E
HAZIRLANIYOR…
Ç
Ekşioğlu Mahallesi’nde Çalışmalar Hız Kesmiyor
Çekmeköy Belediyesi Fen
İşleri
Müdürlüğü’nün,
Ekşioğlu
Mahallesi’nde
başlattığı alt ve üst yapı
çalışmaları aralıksız devam
ediyor. Gelecekteki nüfus yoğunluğu
göz önüne alınarak uzun vadeli planlama
yapıldı ve atık su kanalları yenilendi.
Çalışmalara “dere ıslahı” ile başlandı.
Yapılacak çalışmayla; mahallede bulunan derenin taşması önlenecek ve yağmur suyu
kanalları
yenilenecek.
Kanalizasyon
altyapı
çalışmaları tamamlandıktan sonra mahallenin üst
yapı çalışmaları ile modern
bir hal alacağı ifade edildi.
Sokaklarda asfalt ve
kaldırım çalışmaları devam ederken, AESAŞ
elektrik alt yapısını da
yeniledi.
Çekmeköy ilçesinin kuruluşundan önce,
okul olarak yapılan fakat müteahhit firmayla yaşanan sorunlar nedeniyle kullanıma açılamayan okulla ilgili Çekmeköy
Kaymakamlığı ve Çekmeköy Belediyesi’nin yaptığı çalışmalar sonuç verdi. Uzun
yıllar kullanılmadığı için zarar gören bina,
yapılış amacına uygun olarak eğitim yuvası haline getiriliyor. Hukuki sorunları
Kaymakamlık tarafından çözülen ve
Çekmeköy Belediyesi tarafından bakım
ve onarımları gerçekleştirilen bina, 20152016 eğitim öğretim yılında öğrencilere
kapılarını açacak.
Çekmeköy2023
- 43
HABERLER
ÖNE ÇIKAN HABERLER
Geri Sayım Başladı…
Çekmeköy Belediyesi’nin planladığı ve yakın zamanda
tamamlanacak olan Kapalı Pazar Yeri Projesi’nde geri sayım
başladı. Çekmeköy Belediyesi’nin “ kalıcı eser” niteliğinde
Çekmeköy’e kazandıracağı, Çekmeköy halkı için geniş imkan ve rahatlık sunacak olan Kapalı Pazar Yeri Kompleksi’nde servis, kreş ve ambulans da bulunacak. Bu sayede
Çekmeköy halkı rahatça pazar yerine ulaşabilecek, çocuklar
alışveriş esnasında kreşte vakit geçirecek ve herhangi bir
sağlık sorununda ambulansta bulunan sağlık ekipleri müdahale edebilecekler.
Dünyayı Sarsacak Türk Buluşu!
Türk bilim insanları bor ve hidrojenden petrole alternatif
yakıt geliştirdi. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Mühendislik
ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Mükerrem Şahin başkanlığındaki ekip tarafından, benzinli ve dizel araçlarda doğrudan kullanılabilecek formda bor
ve hidrojen içeren sıvı yakıt geliştirildi. Alevi yeşil renkteki “greengas” adındaki sıvı yakıt, karbon emisyonlarını
azalttığından çevreye duyarlı özelliğiyle dikkati çekiyor.
Sıvı yakıtın her depoda benzine ya da dizele doğrudan katkı
olarak karıştırılarak ya da ek bir yakıt tankıyla kullanımı
öngörülüyor. Yakıtın, uzun menzilli roketlerde de kullanımı
hedefleniyor.
Türkiye’de Bir İlk!
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin alçak irtifa hava savunma ihtiyacının milli imkanlarla karşılanması amacıyla başlatılan
Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi (HİSAR-A) projesi
kapsamında, otopilot kontrolüne sahip Kontrollü Test Füzesi
(KTF-1) ve Türkiye’de de bir ilk olan çift darbeli motora
sahip Balistik Test Füzesi (BTF-2) test atışları Aksaray’da
yapıldı. Otopilot kontrolünde gerçekleşen test atışları
başarılı bir şekilde sonuçlandı.
44 - Çekmeköy2023
HABERLER
ÖNE ÇIKAN HABERLER
Ovit Tüneli
Türkiye’de ilk, dünyada ikinci en uzun tünel niteliğindeki
Ovit Tüneli’nde sona yaklaşıldı. 14 kilometre uzunluğundaki çift tüpten oluşan dünyanın en uzun ikinci tüneli olan Ovit
Tüneli başta Rizeliler olmak üzere Karadeniz bölgesinde
yolculuk eden herkesi rahatlatacak. 2013 yılında çalışmaları
başlatılan tünelin girişi bin 988, çıkışı ise 2 bin 258 koddan açılıyor. 605 milyon TL bedelli projede maksimum örtü
kalınlığı ise 873 metre. Ovit Tüneli Projesi’nin yakın zamanda tamamlanıp açılışının yapılması bekleniyor.
Üçüncü gerdanlık bitmek üzere
İstanbul Boğazı’nı üçüncü kez bir araya getirecek ve dünyanın en geniş asma köprüsü özelliğini taşıyan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
Köprünün en önemli kısımlarından olan 59 çelik tabliyenin
18 tanesi, 9’u Avrupa yakasına, 9’u Asya yakasına olmak
üzere yerleştirilip montaj işlemleri tamamlandı. Köprünün
çelik tabliyelerinin ilerlemesi yüzde 30,5 seviyesine ulaştı.
Köprünün her iki yakasında bulunan kuleler de 304,5
metreye ulaştı. İtalya’dan getirilen kule semerinin birkaç
gün içerisinde montaj işlemi yapılacak. Kulenin dağıtım
semeri ve kablo bileziklerinin döküm işleri ise tamamlanarak test prosedürlerine geçilecek. Köprünün ana kablolarının çekilmesi için gerekli çalışma platformu oluşturan
kedi yolunun (catwalk) ise döşeme işlemi tamamlanarak
yüzde 90’ı tamamlandı. Çalışan personel bu sayede Asya
kıtasından Avrupa kıtasına kedi yolu üzerinden geçebilecek.
Köprüde kullanılacak 176 adet eğik askı halatın 60’ının
montajı gerçekleştirildi. 5,2 mm çapında ve 1960 mega
paskal (MPa) mukavemetine sahip olan eğik halatların, ana
kablodaki çelik tellerden daha kuvvetli olduğu vurgulandı.
Çekmeköy2023
- 45
HABERLER
ÖNE ÇIKAN HABERLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanat ve spor
camiasının ünlüleriyle iftarda bir araya
geldi
Mustafa Ceceli’nin ezan okuduğu iftar programına ilgi
büyüktü. Adeta “yıldızlar geçidini” anımsatan gecede, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine
Erdoğan’ın, ünlü isimlerle tek tek ilgilendiği, sohbet ettiği
görüldü. Sanat ve spor dünyasından pek çok ünlü ismin
katıldığı iftar programına deyim yerindeyse ünlü yağdı.
Günün anısına, davete katılanlara Prof. Dr. Celaleddin
Vatandaş tarafından kaleme alınan “Hazreti Muhammed’in
(S.A.V) hayatı ve İslam Daveti” isimli eserin yanı sıra şal ve
kravat hediye edildi.
46 - Çekmeköy2023
HABERLER
“İYİLİK”
İNSANİ DEĞERDİR…
Ç
ekmeköy Belediyesi’nin
Nisan 2015’te başlattığı
yeni projesiyle ihtiyaç sahibi ailelere eşya yardımlarıyla da destek oluyor.
Proje kapsamında, ihtiyaç sahipleri,
Çekmeköy Belediyesi’ne başvuruyor.
Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne
bağlı ekipler, ihtiyaç sahiplerinin evlerini
ziyaret ederek incelemelerde bulunuyor
ve durum tespiti yapıyor. Mağduriyeti
bir şekilde devam etmekte.
Eşya yardımı kapsamında verilenler
arasında; buzdolabı, baza, elektrikli
süpürge, fırın, gardırop, halı, televizyon,
çamaşır makinesi, koltuk takımı ve
ısıtıcılar gibi ev eşyaları bulunuyor.
Nisan 2015’ten bu yana 6 aileye 19
parça eşya hediye edildi.
belirlenen ailelerin öncelikleri, Çekmeköy Belediyesi’nin Yardım Esasları
Kurulu tarafından değerlendiriliyor.
Değerlendirmede, hane halkının nüfus yoğunluğuna ve varsa hastası olan
ailelere öncelik veriliyor.
Daha öncesinde su baskınları ve
yangın gibi nedenlerle eşyaları kullanılamaz hale gelen ailelere eşya
yardımı yapılırken, bu yardımlar projenin geliştirilmesiyle daha kapsamlı
Çekmeköy2023
- 47
RÖPORTAJ
İBRAHİM ERKAL
BEN BU ŞÖHRETİ SEVMEDİM…
BEN İKİYİ BİRLEDİM…
BEN KULLANILMAKTAN YORULDUM…
Çekmeköy 2023, bir zamanlar şöhretin doruğunda
olan ancak son yıllarda kabuğuna çekilen bestekar,
dizi oyuncusu ve Türk fantezi müziğinin güçlü seslerinden
İbrahim Erkal’ı misafir ediyor. İşte dünüyle bu
günüyle 2015 İbrahim Erkal.
48 - Çekmeköy2023
RÖPORTAJ
Sahne insanı olarak tanıdığımız İbrahim Erkal, sosyal yaşantısında nasıl
biridir ve kısaca İbrahim Erkal’ı
tanıyabilir miyiz?
Kendi halimde yaşamaya çalışan bir
insanım. Herkes gibi evimle ve işimle meşgul oluyorum. Bu hayattaki en
büyük zevkim şarkı yazmak. Hayatıma
renk katan dostlarımla ve hemşehrilerimle vakit geçirmek. Onun dışında son 1
yıldır iş hayatına yoğunlaşmış durumdayım. Sahne ve stüdyo arasında mekik
dokuyorum. 10 yıldır ara verdiğim üretkenliğime dönmüş bulunmaktayım. Genel
olarak hayattan şikayet etmeyen biriyim.
“Şikayet kapılarının” kapalı olduğunu çok
iyi bilen has bir Erzurum insanıyım. Herkesin malumu Erzurum insanı fazlaca
sıcak kanlı ve delidolu bir yapıya sahip
olur. Ben de Erzurum’da yetişen biri
olarak sevecen ve delidolu bir insanım.
Müzik dünyasına nasıl girdiniz? Size
bu konuda destek olanlar oldu mu?
Müziğe çocukluğumdan itibaren yatkınlığım ve ilgim hep oldu. İlk sahnem okul
müsamereleriydi. Bizim çocukluğumuzda, şu an gençlerin ellerindeki imkanlar
yoktu. Evimizde beyaz bir radyomuz
vardı ve ben o radyo sayesinde müzik
dinliyordum. İstediğim şarkıyı dinleyebilmek için bir hafta öncesinden radyoya
istekte bulunuyorduk. İstek parçam çıktığı anda da şarkı sözlerini defterime
yazardım. Bu sayede gazeteciler gibi
hızlı yazı yazar bir hale geldim. Çocukluğumda bu şekilde başlayan müzik
hayatımı daha sonrasında şiir yazma
merakıyla pekişti. Bu yetenek, Allah
vergisi bir durum. Siz bunun fakrına
varıp çalışmaya başladığınızda Allah bir
şekilde önünüzü açıyor. İnanın şarkıları
yazıp albümü piyasaya çıkarttıktan sonra, albümü dinlerken şarkılar için ben
yazdım diyemiyorum. Şarkıyı ilk defa
dinliyor gibi dikkatle kulak veriyorum.
Yazdığım bütün şarkılar anlık bir olay
neticesinde oluyor. İçinizde biri var ve
sanki o anda size ilham veriyor. Oradaki
söylüyor, ben yazıyorum. Hz. Yunus Emre’nin dediği gibi; “bir ben var benden öte,
benden içeri”…
Müzik konusunda çevremde bana destek
verenler de oldu, desteklemeyenler de...
Yanımda, gerek yaş ve gerekse deneyim
olarak kendimden büyük insanlar bulundurdum. Hep bu sayede müzikle ilgilenme fırsatı buldum. Bu şekilde bir
başlangıç yaparak ilk albümümü çıkarttım. Sonrası bilinir hikaye… Yakışıklı
popçular furyasının olduğu bir dönemde
yaptığım arabesk albümün tutulmayacağı düşünüldü. O zaman yapımcımız
olan İskender Bey benim için bir riske
girdi, biz ona destek olduk o da bize
destek oldu ve bugünlere geldik.
tanbul’a geldiğimde Beyoğlu sahnesini
gördüm. O zamanlar matematik profesörü bir ağabeyimiz vardı ve ona gidip
o sahneye çıkacağıma Nişantaşı’nda
bir garsonluk işine yerleşmek istediğimi belirttim. Daha önceleri garsonluk
tecrübem vardı. Bu isteğimin sebebi,
Beyoğlu’ndaki sahnenin hiç beklemediğim gibi olmasıydı. Bu şekilde garsonluğa başladığım dönemlerde müzik
öğretmenliği yapmaya da başladım.
Müzikten tamamen kopmam mümkün
değildi. Müziğe ilgim ve yeteneğim
fark edilince Arnavutköy’de sahne almaya başladım. Bu hayat deneyimlerimi
anlatmam şikayetçi olduğum için değil,
bilakis bana bir çok şey kattığı içindir.
Çünkü hayatım boyunca yaşadığım her
deneyim bana yeni bir kazanç ve yeni
bir öğreti oldu. Askerlik, garsonluk
yapmam, sahne almam ve tüm bunları
yaşarken tanıştığım insanlar, her şey
bana bir ders oldu. Bu hayatta şikayet
etmeden ders almasını bilene öğretmen
çok, meraklı olmayana öğretmen yok.
Ben de gerekli dersleri alıp karşıma çıkan her olaydan beslenmeye gayret ediyorum.
İbrahim Erkal bir zamanların en
şöhretli ismiyken son zamanlarda
göz önünde olmayan bir sanatçı.
Bunun sebebi nedir? Doyum mu,
yorgunluk mu?
Bu durumun yaşanmasının temel iki sebebi var. İlk sebebi, 2002’lerde çalıştığımız
firmayla çeşitli anlaşmazlık durumu
yaşanmasıdır. Firmayla aynı pencereden bakamaz olduk, kendi yatırımları
için büyük atılımlar farklı ortaklıklar
gerçekleştirmek istenildi. Bu durum bize
uymayınca farklı yollara yönelmek durumunda kaldık. Daha sonrasında albüm-
Müzik ile uğraşmadan önce farklı
iş deneyimleriniz oldu mu? Bunları
bizimle paylaşır mısınız?
Müzikten, askerden geldiğim 88’li yıllardan sonra yani çok sonraları para
kazanmaya başladım. Müzikten yeni
yeni para kazanmaya başladığımda, İs-
Çekmeköy2023
- 49
RÖPORTAJ
ler çıkarttım fakat tanıtım ve yeterli klip
yapılmadığını için öncekiler gibi olmadı.
Bu sefer de insan ister istemez kendini
geriye çekmeye başlıyor. Bende de bu
durum yaşandı.
İkinci sebebi ise, aile ortamına büyük bir
özlem duymamdı. Geçmişimdeki aile ortamını yakalama isteğim ağır bastı ve diğer
önceliklerimin önüne geçti. Evlenip çocuk
sahibi olduktan sonrada insan eskisi
gibi koşturup anlık yaşayamıyor. Tüm
vaktimi aileme harcayıp eşimle birlikte
çocuklarımın büyümesini izlemek istedim. Bu süreçte de eskiye nazaran az iş
ortaya çıkarttım. Tüm bunların sonucu
olarak popüler sanatçı hayatından uzaklaştım.
4 yıl önce sahnelere tekrar dönmeye
karar verdim. Şu anda haftanın iki günü
sahne alıyorum. Ve inanın bana istediğiniz kadar uzak kalın ya da kendinizi
soyutlayın geri döndüğünüz anda aynı
coşku ve heyecana kapılıyorsunuz. Bu
işte bir doyum yok, üretkenliğin sınırı
yok. Sahnelere döner dönmez yeni şarkı
yazma isteği belirdi. Bu istekle birbirinden güzel olduğuna inandığım ve
güvendiğim 8 parça oluşturdum. Artık
eski günlere geri dönmek istemiyorum,
insanlara daha iyi hizmet vereceğim
yeni güzel günler istiyorum. Koşturma
ve hengame olan değil, seveceğim bir
şöhreti yaşamak istiyorum. Az, öz ve
50 - Çekmeköy2023
kaliteli işler ortaya koyarak insanlığa
hizmet edeceğim. Her iş kaliteli ve tadındayken güzel.
Hemen hemen herkes tarafından
sevilen bir insansınız. Kendinizi
sevdirmeyi nasıl başardınız?
Benim en büyük şansım dedemi kendime idol olarak benimsememdir.
Dedem, çevremizdeki insanlardan farklı
olarak kahveye gitmekten hoşlanmayan
evcimen bir yapıya sahipti. En büyük
tutkusu bitkilerle uğraşmaktı ve bu bitki sevgisiyle birlikte daha birçok güzel
huyunu bana aşılamayı başardı. Bu
sayede insanların iyi yönlerini gören,
yumuşak başlı, kin ve nefret duygularını
barındırmayan bir insan oldum. Kusur
bulmak, kötülük aramak en kolayıdır, zor
olan ise her şeyde bir güzellik aramaktır. Ben zor olanı başarmaya çalışıyorum.
Arkadaş ortamıma çok dikkat ediyorum.
Çevre konusunda çok seçici ve dikkatli davranıyorum. Hayatımda her şeye
dikkat ediyorum ve gerçekten herkesi
sevmeye çalışıyorum. Bu zamana kadar da kimseyle ciddi bir münakaşam
olmadı, hiçbir zaman kötülük peşinde
koşmadığım için insanların sevgisini bu
şekilde çektiğimi düşünüyorum. Hayat
kısa da olsa uzun da olsa tek çabamız
hayatımızı güzelleştirmek olsun.
Hem müzik dünyasıyla ilgili hem
hayatınızla ilgili en büyük hayaliniz
nedir?
Müziğe dönmekle birlikte hayat meşgalem, bilgi ve görgüme yenilerini katmak. Fikret Erkaya hocamızın kurmuş
olduğu musiki vakfımız var. Vakfa her
gidişimde Halkve tasavvuf musikisi dinliyorum. Çoğu zamanımı oraya ayırıp
kendimi müzik bakımından oradan besliyorum. Sokaktan beslenirsen sokaktaki
gibi, kamilden beslenirsen kamil gibi
olursun. Ben de elimden geldiği kadar iyilerden beslenmeye çalışıyorum.
Gayemiz güzel olmaya çalışmak, öm-
RÖPORTAJ
ve diğer konularla ilgili. Şöhretin aile
yaşantıma olumsuz bir etkisi olmuyor.
Bunun için elimden gelen çabayı gösteriyorum. Evlilik hayatı bekar hayatına benzemiyor tabii... Eskisi gibi çok gezen anlık yaşayan bir insan değilim. Şimdi bir
aile babası olarak daha önce gittiğim
yerlere tekrar eşimle ve çocuklarımla
gezmek istiyorum. Tüm tatillerimi özellikle yaz aylarını buna ayırmayı planlıyorum. Genel olarak iyi bir eş ve baba
olmaya çalışıyorum.
Sizce kadın olmak mı, yoksa erkek
olmak mı daha zor?
Her iki tarafın da işi gerçekten zor…
Ancak herkes sorumluluğunu bilir, paylaşmayı, sevmeyi saymayı, hoşgörülü
olmayı becerebilir ise işte o zaman bir
tarafın zorluğu diye bir şey kalmaz. Fakat
şu noktada durup bir düşünmek lazım
“Cennet Annelerin ayakları altındadır”
demiş Peygamber efendimiz (s.a.v). Babaların dememiş. Varın bundan sonrasını
siz düşünün.
Bir dönem oyunculuk deneyiminiz de
oldu. Sizce meslek olarak şarkıcılık
mı, oyunculuk mu daha meşakkatli?
rümüzün yettiği kadar buna uğraşmak,
en azından güzel olma yolunda olmak.
Şöhretin doruğundayken bir anda evlenme kararı aldınız ve nikah masasına oturdunuz. Keşke evlenmeseydim
dediğiniz anlar oldu mu?
Evlilik fikrini başta annem olmak üzere
ailem dile getirdi. Eşim, kız kardeşimin
arkadaşıydı. Ailem eşimi beğenince bu
fikirle bana geldiler. Zaten aile özlemi ve
ortamının sıcaklığını her anımda isteyen bir
insanım. Bu şekilde bir başlangıç yaptık..
Örf adetlerimize uygun olarak güzel bir
evlilik gerçekleştirdik hiç de pişman olmadım. Allah’a şükür iyi ki de evlendim
ve bir aileye sahip oldum.
Oyunculuk ve müzik çok farklı alanlar.
Benim gönlüm her zaman müzikten yana
oldu. fakat oyunculuk müzikten çok daha
meşakkatli bir iş. Oyuncu olmak için her
kalıba girmek ve başka şeylerden kendini
tamamen soyutlamak gerek. Haftanın
nerdeyse her günü koşturmak durumundasınız. Ben oyunculuk yaptığım zaman-
larda dahi yine kendime yakın karakterleri oynadım. Ama kalıcı hiçbir zaman
bir meslek haline getirmekten taraf olmadım. Çünkü benim kalbim müzikte
ve müzik diğer tüm mesleklerden daha
üstün benim için.
Gideceğiniz yer ne kadar uzak olursa
olsun ulaşımda her zaman karayollarını tercih ediyorsunuz. Daha kolay
ve zahmetsiz ulaşım araçları varken
neden kara yolu?
Karayolunu tercih sebebim yolculuk
sırasındaki duraklarım. Varacağım yere
ulaşmadan önce dostlarımın yanına
uğramak, onlarla vakit geçirmek veya
daha önce görmediğim bir yerde yemek
yemek.Bunlar benim yolculuğuma renk
katıp keyifli hale getiriyor. Karayolunu
tercih sebeplerimden diğeri ise, uçakla
yolculuk etmeyi sevmiyor olmam. Yolculuk sırasında benim ayaklarım yere
değecek. Arabayla giderken de yola
değmiyor ama en azından arabanın
tekerlekleri yere değiyor. Uçakta böyle
bir şansımız yok… (gülüyor…)
Çekmeköy 2023 aracılığıyla okuyucularımıza ve hayranlarınıza neler iletmek
istersiniz?
Çekmeköy Belediyesi kendisine yakışır
bir dergiye imza atmış. Bizim ülkemiz,
bizim insanımız güzel şeyleri hak ediyor. Daha mutlu yarınlar için birlik ve
beraberliğimizi bozmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. Tüm okuyucularınız ve
hayranlarıma sevgilerimi iletiyorum.
Bir baba ve eş olarak kendinizi nasıl
değerlendiriyorsunuz? Şöhret, aile
yaşantınıza nasıl yansıyor?
Çocuklarına düşkün, onların üzerlerine
titreyen bir babayım. Vazifemin sadece
babalık olmadığının bilincinde olan
bir aile reisi olarak eşine yardım etmeye
çalışan bir bireyim. Evde iş bölümü
yapıyoruz eşimle. Çocuklarla ilgilenmek
Çekmeköy2023
- 51
KÜLTÜR SANAT
KÜLTÜR
KÜLTÜR sanat
sanat
Deniz BİNİCİ / SOSYOLOG
u
s
u
c
l
o
Y
e
z
ü
M
asın!
Kalm
B
ayram geçti ama önümüzde kocaman bir tatil mevsimi var. O
yüzden bu sayıda kültür-sanat
bölümünün her zamanki öğeleri
yerine, içi dolu dolu ve buram buram kültür-sanat kokan bir tatil geçirebilmenin anahtarlarından söz edeceğim.
Tatil deyince akla ilk gelen, genel tatil
anlayışı icabı deniz-kum-güneş üçlüsü
oluyor.Tatilcilerin çoğu gittikleri otelden
hiç çıkmadan bir şehri tüketiyor. Oysa bir
şehir diliyle, insanıyla, tarihiyle, sanatıyla, kültürüyle solunabildiğinde yaşanmış
olur. Dolayısıyla bölge halkı ile sohbet
etmek, tarlasında karpuz yetiştirene selam
vermek, tarladan domatesi koparıp üzerinize
silip suyunu akıta akıta yemek, Osmanlı’dan kalma tarihi camisini keşfetmek,
bölgelere özgü nitelikler çerçevesinde
oluşturulmuş küçük müzelerini gezmek
bir şehri solumanın en önemli argümanlarındandır.
Bu çerçevede benim en önemsediğim
tarih, sanat ve kültürün kalbinin attığı
alanlar olarak gördüğüm müzeler, bence
bir tatil vaktini en anlamlı kılan oluşumlardır. Müze deyince akla hemen tarihi ürünlerin bir arada bulunduğu sıkıcı
alanlar geliyor. Ancak günümüzde o kadar çeşitli konular üzerine oluşturulmuş
farklı konseptte müzeler mevcut ki, bu
müzelerin her biri sizi eğlendirmekle birlikte ufkunuzu açıyor, hayal dünyanızı
52 - Çekmeköy2023
genişletiyor. Bir müze bunları yapabilir
mi? Evet. Bir müze tüm bunları bir saat
içerisinde gerçekleştirebilir.
Mutfak Müzesini Duydunuz mu?
Tarihi bir kent olması sebebiyle müzeler
bakımından en zengin şehirlerimizden
biridir Gaziantep. Birçok farklı konudaki
birikimini müze olarak somut gerçekliğe
yansıtabilmek de, şehir yöneticilerinin
bir marifetidir elbette. Kentin farklı konseptteki müzelerinden biri mutfak müzesidir. Yemekleriyle artık adını dünyaya
duyurmaya başlamış olan Gaziantep için
çok uç bir konsept olmasa da, sahip olduğumuz müze algısı içerisinde ayrı bir yerde
durmaktadır.
Emine Göğüş Mutfak Müzesi’ne tarihi
bir konak ev sahipliği yapmaktadır. 1905
yılında yapıldığı bilinen konak, Kethü-
KÜLTÜR SANAT
dazade Göğüş İbrahim Efendi Konağı
olarak bilinir. Gaziantep’in önemli şahsiyetlerinden biri olan, 13 yıl boyunca
bakanlık ve milletvekilliği yapan, Türkiye’nin ilk turizm bakanı olan Ali İhsan
Göğüş tarafından 2005 yılında Gaziantep
Büyükşehir Belediyesi’ne bağışlanmıştır.
Bu konak günümüzde mutfak müzesi
olarak değerlendirilmektedir.
Müzede Antep yemek malzemesinden mutfak araç gereçlerine, yöresel yemeklerden
içeceklere ve erzakların saklanmasına
kadar mutfak kültürü detaylıca anlatılmaktadır.
Müzede Gaziantep geleneksel mutfak kültürü; Ocaklık, Mutfak ve Sofra Eşyaları, Misafir Ağırlama, Sahre
(piknik) Geleneği, Özel Gün Yemekleri
salonları ile anlatılmaktadır.
Gaziantep mutfağının tadına tat katan
bakır kap-kacaklarında sergilendiği
müze, ziyaretçiler için bilgi panolarıyla donatılmış, konseptlere uygun canlandırmalar da müzenin hareketlenmesini sağlanmıştır.
Camın Ateşle Dansına Canlı Tanık
Olmak İster misiniz?
Cam sanatlarının sergilendiği müzeler,
ülkemizde birçok farklı şehirde ziyaret
edilebilir. Cam işlemeciliğinin geleneksel el sanatlarımızdan olması dolayısıyla
her şehirde bir cam müzesine rastlamak
mümkündür. Ancak tarihi cam sanatı
ürünlerini bir arada bulmak, nadir bir
müze koleksiyonu sayesinde rastlayabileceğiniz bir durumdur. Gaziantep’teki
Medusa Cam Arkeolojik Eserler Müzesi
işte böyle bir koleksiyonun ürünüdür.
Gaziantep Medusa Cam Arkeolojik Eserler
Müzesi, kurucusu Füsun İşsever’in koleksiyonunda biriktirdiği tarihi eserlerin evine
sığmaması üzerine, satın alarak restore
ettirdiği tarihi Antep evini müze haline
getirmesi ile kurulmuştur.
Türkiye’nin ilk özel cam müzesi olan
Medusa, Rahmi Koç’un koleksiyonundan sonraki en büyük koleksiyonlardan birisidir. Aynı zamanda Gaziantep’in
ilk özel müzesidir.
Medusa Kültür ve Sanat Evi adı verilen
müzede cam eserler, porselenler, el
işi örtüleri yer almaktadır. Müzenin
bir bölümünde ise kuyumcu dükkanı,
kapalı çarşıdan gelen bir kuyumcu
ustası, Mardin Midyat’tan gelen bir
telkari ustası yer alıyor. Ustanın kiremit
işleme, masaüstünde alevle cam boncuk
çalışması, mücevher tasarımları, müzeyi
ziyaret edenlerin ilgi gösterdiği bölümlerden biridir. Müzede kafeterya ve tarihi
eserlerin sergilendiği 5 ayrı bölüm bulunmaktadır.
Müzede sikkeler hariç 1500’den fazla
cam eser bulunuyor. Bu Türkiye’deki
ikinci büyük koleksiyondur. Müzede 2
bin yaşından, 4 bin yaşına yakın cam eserler bulunuyor.
Müzenin bir bölümünde minyatür cam
ocağı kuruludur. Burada cam üfleme
sanatçısı ziyaretçilere canlı olarak camı
işleme tekniğini gösteriyor, camın nasıl
oluştuğunu, cama nasıl şekil verildiğini
ve camın nasıl süslendiğini canlı olarak
ziyaretçilere gösteriyor.
Çekmeköy2023
- 53
KÜLTÜR SANAT
Bunun dışında Gaziantep’te gezilebilecek
birçok müze daha var. Bakır Eserler Müzesi, ünlü Zeugma Mozaik Müzesi, Şahinbey
Savaş Müzesi, Oyun ve Oyuncaklar Müzesi
farklı konseptleriyle dikkat çeken müzelerden
bazılarıdır.
Adile Naşit ve Kemal Sunal Yaşıyor!
Müzede bireysel olarak fotoğraf çekilebileceği gibi bazı bölümlerde profesyonel
fotoğrafçılara fotoğraf çektirebilme ve
sonra o fotoğrafı satın alma imkânı bulunmaktadır. Profesyonel fotoğraf çektirilebilen bölümlerin gelirleri, bağış
şartı gereğince kız çocukları ile engelli
çocukların eğitimi için kullanılmaktadır.
Bu müzeyi ziyaret ederek hem eğlenceli
vakit geçirebilir, hem de kız çocukların ve
engelli çocukların eğitimine katkıda bulunabilirsiniz.
Sabancı Uzay Evi ve Bilim, Deney
Merkezi
Cam ve Bellek Müzesi
Eskişehir günümüzün en önemli müzelerinden birine ev sahipliği yapmaktadır.
2013 yılında açılmış olan Balmumu
Heykeller Müzesi, oldukça keyifli vakitleri
önünüze seriyor.
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in, Eskişehir’e kazandırdığı ve dünyanın pek çok
ülkesinde bulunan ‘Madam Tussaud’
Müzesi’nin Türkiye’deki ilk örneği olan
‘Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller
Müzesi’nde, Yılmaz
Büyükerşen’in
Büyükşehir Belediyesi’ne bağışladığı,
tarihi kişiler ile yerli ve yabancı ünlü 160
kişinin heykeli yer almaktadır.
Müzede, Atatürk’ün çeşitli dönemlerini
yansıtan heykelleri, Atatürk’ün ailesinin
yanı sıra yerli ve yabancı devlet adamlarının, sanatçıların, medya mensuplarının
ve sporcuların canlı hissi veren heykelleri,
değişik dekorlar önünde sergilenmektedir. Müzede aynı zamanda Eskişehir’in
ve Türkiye’nin tarihinden kesitlere de yer
verilmiştir.
Zaman içinde Eskişehir’e gelecek
olan ünlü kişilerin ölçüleri alınıp, özel
fotoğrafları çekilerek yapılacak olan balmumu heykelleri de müzedeki yerini
alacaktır.
54 - Çekmeköy2023
Eskişehir’de Balmumu Heykeller Müzesi’nin hemen üst tarafında, tarihi Odunpazarı
evleri sergilenmektedir. Safranbolu evlerine
benzeyen bu ev kümesinin iç kısmında
Atlıhan El Sanatları Çarşısı ve iki farklı
konseptte müze bulunur. El sanatları
çarşısında camdan yapılma ürünler ve Eskişehir’in meşhur lüle taşından yapılma el
emeği göz nuru ürünlerini bulabilir, satın
alabilir, yapımlarını izleyebilir, lüle taşı
ustaları ile sohbet edebilirsiniz.
Çarşının hemen yanında iki katlı bir binada iki farkı konseptte iki müze yer almaktadır: Çağdaş Cam Sanatları Müzesi
ve Kent Belleği Müzesi. Binanın alt katı
cam müzesi. Birbirinden güzel eserlerin
sergilendiği müzede, farklı tekniklerle
üretilmiş cam eserlerine rastlamak mümkün.
Burada ödül almış sanatçıların da eserleri
sergilenmektedir.
Binanın üst katı, özgün bir çalışmanın
eseri olan Kent Belleği Müzesi’ne ev
sahipliği yapmaktadır. Burası eskiden
günümüze Eskişehir’i yaşayabilmek ve
tanıyabilmek için oluşturulmuş son derece
modern bir müze.
Tarih, Kültür Mirası, Etnik Kültür, Eğitim,
Kültür ve Sanat, Spor, Genetik Miras
ve Benim Eskişehir’im olmak üzere 9
temadan oluşmakta. Bu temaların içerisi 97 kişi ile gerçekleştirilen sözlü tarih
çalışması ile zenginleştirilmiş ve müze
algısı farklı bir biçime büründürülmüştür.
Her bir tema için ayrılan bölümlerde Eskişehir’in eski ve yeni yüzüne ilişkin
fotoğraflar, belgeler, resimler, şiirler derlenmiş, dijital ortamda video sunumları
halinde izleyebileceğiniz bir tasarımla
sunulmaktadır.
Eskişehir’de uğramadan dönülmemesi
gereken bir diğer önemli mekan da Sabancı Uzay Evi ve Bilim, Deney Merkezi’dir.
Sazova Parkı içindeki Bilim Deney
Merkezi ve Uzay Evi çocuklar başta olmak üzere toplumun her kesimini
yaşadığı evreni tanımaya sürüklemektedir. Burada geçirilen zaman ilginç bilgilerle donanmanızı sağlayacaktır. Bilim merkezi
içinde yer alan çeşitli aktiviteler ziyaretçileri
parkın bağımlısı haline getirmektedir.
Uzay Evi de her birimizin çocukluk hayallerinde büyük yer kaplayan astronotluk
hissini kamçılamaktadır.
Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi
pazartesi günleri ziyarete kapalıdır. Hafta sonu ziyaretlerinde de önceden bilet
alınması gerekmektedir. Hafta sonları
aşırı talep yüzünden biletlerin tükenmesi
olasıdır.
Eti Sualtı Dünyası
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve ETİ
firmasının desteği ile açılan yer Sazova Parkı’nın en genç üyesi. Sualtı Dünyası içinde 84 farklı türden toplam 2150
adet balık sergilenmektedir. Kuzey Ege,
Kızıldeniz, Atlas Okyanusu, Amazon
Nehri ve Güney Amerika gölleri gibi dünyanın farklı noktalarından getirilen birçok
türden balığı Sualtı Dünyası’nda görebilirsiniz. Üstelik Eti Sualtı Dünyası‘nın
en güzel yanı giriş ücretinin çok düşük
düzeyde tutulması.
HABERLER
YANIBAŞINIZDAYIZ…
Ç
Çekmeköy Belediyesi dar gelirli ailelerin yaşam kalitesini yükseltmek için çalışıyor
ekmeköy
Belediyesi
Sosyal Yardım İşleri
Müdürlüğü’ne
bağlı
ekipler, ilçede sokak
sokak dolaşarak maddi
durumu yetersiz ailelerin sofralarını
bereketlendiren erzak yardımları da
diğer yardımlar gibi aralıksız devam
ediyor.
ERZAK YARDIMI NASIL
YAPILIYOR
Komşuların ihbarı, ailelerin kendi başvurusu ve 2009 yılından bugüne kadar
gelen tüm başvuruların yeniden değerlendirmeleri sonucu, “Komşusu açken
tok yatan bizden değildir” anlayışı
gereği erzak yardımı yapılacakların
listeleri düzenli olarak güncelleniyor.
Güncellemelerde; mağduriyetin ortadan
kalkması, ölüm, taşınma gibi kriterler
değerlendirmeye alınıyor. Gerekli evraklarla ve belediye ekiplerinin ev tespiti ile
mağduriyeti belirlenen ailelerin dosyaları,
Çekmeköy Belediyesi Yardım Esasları
Kurulu tarafından değerlendiriliyor.
Yardıma uygun bulunan ailelere, ihtiyaç durumlarına göre tek seferlik, 3-6
aylık periyotlarla yardımlar ulaştırılıyor.
Bu periyotlar sonunda ihtiyaç durumu
devam eden aileler yapılan güncellemelerde yeniden değerlendirmeye
alınıyor.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, “Belediye olarak, maddi durumu yetersiz ailelerin tüm ihtiyaçlarını
karşılamak için çalışıyoruz. İlk hedefimiz, ailelerin mağduriyetlerini gidermek. Öncelikle o ailenin düzenli bir
geliri olması için belediyenin İstihdam
Masası aracılığıyla çalışabilecek durumdaki aile bireylerine iş buluyoruz.
Gönül ister ki bu yardımlara ihtiyacı
olan kimse olmasın. Ama öyle hayatlar var ki, çalışacak durumda olmayanlarından tutun, bir kişinin çalıştığı
yerde onlarca nüfusun barındığı evlere
kadar… İşte bu durumlarda belediye
olarak biz devreye giriyoruz. Ailenin
neye ihtiyacı varsa onu karşılıyoruz.
Bunların başında gıda yardımı geliyor.
Evinde huzur içinde karnını doyuran
bir aileye, çocuklarının önüne bir tas
çorba koyabilen anne ve babanın mutluluğuna vesile olmak bizim için çok
önemli.
Dinimizin emrettiği gibi, parası olanlar
olmayanların elinden tutsa, Zekatlar sadece Ramazan ayında değil, yıl içinde
de verilse, aynı sokakta aç olduğunu
bilinen komşuyla bir tencere aşını paylaşsa, ihtiyaçlı aileler için hayat daha
kolay olacak. Komşular, çevrelerindeki
yardıma muhtaç insanlar için hiçbir
şey yapamıyorsa, belediyeye haber
versinler. Ekiplerimiz hemen gidip ilgileneceklerdir,” dedi.
Çekmeköy2023
- 55
YAZI DİZİSİ
MECLİS ÜYELERİMİZ
Halkın seçtiği temsilcilerden AK Parti Meclis Üyesi
Mustafa
Emrullah GÜR
56 - Çekmeköy2023
YAZI DİZİSİ
Mustafa Emrullah Gür’ü tanıyabilir miyiz?
1982 İstanbul doğumluyum, aslen Erzincanlıyım. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. 1993
yılından beri Çekmeköy’de yaşadığım
için Çekmeköy’ün dününü ve bugünü
çok iyi bilirim. Temiz havası, konumu
ve sakinliği sebebiyle Çekmeköy’de
yaşıyor olmaktan mutluluk duyuyorum.
Sağlıklı yaşayabilmek için hayatımda spor aktivitelerine ağırlık vermeye
çalışıyorum. Yoğun bir tempo içinde olmama rağmen sosyal hayattan kopmayan
biriyim. Elimden geldiği kadarıyla ailemle
ve arkadaşlarımla birlikte olmaya çalışırım.
Evliyim, 2 kız çocuğu babasıyım.
Siyasete ne zaman ve nasıl
başladınız?
Siyasi hayatım 2002 yılının Nisan ayında
başladı. Çekmeköy ilçe olmadan önce Belde
Gençlik Kollarında kurucu teşkilat başkanlığı yaparak siyasete başladım. O günden bu
zamana kadar ara vermeksizin çalışmalarıma devam ettim. Bu süreç içerisinde 5 yıl
İlçe Gençlik Kolları’nda da başkanlık görevini yerine getirdim. Şu an Çekmeköy Belediyesi’nde Divan Katibiyim ve Bütçe
Komisyon başkanlığı görevini yürütmekteyim.
Sizin için siyaset nedir?
Siyaset; ülkeyi ve çocuklarımızı daha
iyi bir geleceğe taşımamız için araçtır.
Amacımız vatana ve millete hizmetlerimizle
faydalı olmaya çalışmaktır. Bu ülke çok
zor zamanlar atlatmıştır. Özellikle 2000’li
yıllarda antidemokratik uygulamalarla
öğrencilerin önlerine katsayı adaletsizliği ve başörtü yasağı gibi birçok
engel konulduğuna şahitlik ettik. Aynı
zamanda ekonomik krizlerin yaşandığı
bir dönem olduğu için okumak oldukça
güçtü. Tüm bu dönemleri birebir yaşayan
biri olarak tekrar aynı veya benzer olayların yaşanmaması adına bir mücadele
içine girmiş bulunuyoruz. Kısacası siyaset
kötü olanı iyileştirme, iyi olanı koruma
yolunda en etkili araçtır.
Meclis üyesi olarak komisyondaki göreviniz nedir?
Divan Katipliği yapmaktayım, aynı zamanda Plan Bütçe Komisyon başkanlığı
görevini sürdürmekteyim.
Bağlı bulunduğunuz komisyon
vatandaşa ne gibi hizmetler
sunuyor?
Divan Katiplerinin görevi meclis oturumlarını yönetmektir. Plan Bütçe
Komisyonu’nun görevi ise; beledi-
yenin yapacağı tüm uygulamalarla ilgili
müdürlüklerden gelen dosyaların plan ve
bütçe bazında uygunluğuna karar vermektir. Konuyla ilgili karar aşamasında
uygunluk ölçülerine göre en doğru ve
sağlıklı kararlar almaya çalışmaktayız.
Her yıl daha iyi hizmet verebilmek adına görev değişikliğinin gerçekleştirildiği
meclisimizde şimdilik bu komisyonlarda
görev yapmaktayım. Vatandaşa hizmet
noktasında diğer komisyonlarla birlikte
meclisimiz, en yararlı ve sağlıklı kararları
almaya yönelik çalışmaktadır. Mecliste
görüşülen tüm konular ve alınan kararlar
vatandaşımız içindir. Çekmeköy’ün geleceği için ve Çekmeköy halkını daha iyi
yerlere taşımak için çalışıyoruz.
Siyasi kimliğinizin dışında ne
işle meşgulsünüz?
Siyasi hayatımın dışında mali müşavirlik
yapmaktayım. Aynı zamanda işletmeciyim, kendime ait bir kafe işletmekteyim.
Sosyalleşme ve insanlara yararlı faaliyetler içinde bulunabilme adına çeşitli
derneklerde görev yapmaktayım. Geleceğimiz olan gençlerimize yönelik
elimden geldiği kadarıyla bütün projelerde bulunmaya çalışıyorum. Çünkü
gençlerimizin iyi yetişmesi demek
ülkemizin ve kendi geleceğimizin iyi olması demektir, bu sebeple gençlere çok
önem veriyorum.
Hangi takımı tutuyorsunuz?
Fanatik Galatasaraylıyım. Elimden geldiği
kadarıyla her maça gitmeye çalışırım.
Çalışma hayatının yoğunluğu içinde
katılamadığım maçlar olsa da bir şekilde
takip etmeye çalışırım.
Hayatınızda ‘iyi ki yapmışım’ ve
‘keşke yapmasaydım’ dediğiniz
şeyler var mı?
Allah’a çok şükür, hayatımı etkileyecek
çok büyük bir hata yaptığımı söyleyemem.
İnsanız, bir kul olarak hatasız olduğumu
iddia edemem. Büyük hatalar haricinde
günlük yaşantımızda elbette ufak tefek
hatalar yapmışımdır. Fakat herhangi
bir şey için derin pişmanlık yaşadığımı
“keşke yaşamasaydım” diyebileceğim
bir şey olduğunu söyleyemem.
‘İyi ki yapmışım’ diyebileceğim en
büyük olay siyasetin içinde olmamdır.
İyi ki siyaset hayatına atılmışım. Genç
yaşta ülke sevdalısı olarak çekirdekten
yetişen Recep Tayyip Erdoğan’ın açtığı
bu yolda yürüyebilmekten mutluluk
duyuyorum. Gençlik kollarında yer
alarak gençlere ulaşabilmek, onlarla
fikir alışverişinde bulunup hemhal olmak büyük bir keyiftir. AK Parti kadrolarında yer alarak ülkeme hizmet ettiğim
için çok mutluyum.
Mustafa Emrullah Gür’ün olmazsa olmazları nelerdir?
Olmazsa olmazım disiplindir. Kırmızı
çizgilere sahip bir hayatım var. Siyasetle
ilgilenmek ve siyasi hayatın içinde politik olmamak olmazsa olmazlarımdır.
Ailem benim için çok önemli, birbirine
sevgi ve saygıyla bağlı bir aileye sahibim. Hayatımda önemli olan bir diğer
konu terbiyedir. Özellikle çağımızın en
büyük hastalığı çoğunlukla gençlerde
görülen saygısız tavırlardır. Yaş ve çevre
bu konuda etken bir rol oynuyor. Konuyla ilgili çeşitli vakıf ve derneklerde görev
yapıyorum. Gençlerin eğitimiyle ilgili
konularda gerek belediyemizdeki faaliyetlerde, gerekse vakıf ve derneklerde her
türlü çalışmaya katkı vermeye çalışırım.
Son olarak ‘Çekmeköy 2023’
okuyucularına neler iletmek istersiniz?
Öncelikle ilçemizden bahsetmek istiyorum. Çekmeköy durmaksızın yenilenen ve hızla gelişen bir ilçe. Çekmeköy’e gelenler veya burada yaşayanlar
kolay kolay kopamıyorlar. Çok ciddi
yatırımların yapıldığı ve doğanın korunduğu Çekmeköy’ü herkesin gelip görmesini istiyorum. Derginiz ‘Çekmeköy 2023’
sizlerin de büyük çaba ve emekleriyle diğer
belediye dergilerinin çok önünde olan
bir dergi. Sadece belediye faaliyetlerini
bülten olarak yayınlayan bir dergi olmak
yerine her eve rahatlıkla girebilen, 7’den
70’e her okuyucuya hitap eden bir dergi
oluşturulmuş durumda. Tüm bu çalışmalarınız için sizleri tebrik ediyorum. Sevgi
ve saygılarımla…
Röportaj /
Soner KARTAL
Çekmeköy2023
- 57
TEKNOLOJİ
KUANTUM
DÜNYASI
Oğuzhan AYDEMİR
Gelecekten Gelenler
Bilim ve Teknoloji Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
G
ünümüzden 55 yıl önce
ünlü fizikçi John Wheeler ve
çalışma arkadaşı Bryce
DeWitt kuantum fiziği
teorisini tüm evrene
uygulamaya karar vererek sonuçlarını
görmek istediler. Kara deliklere adını veren
nükleer fisyonu bulan, uzay-zamandaki kestirme geçitleri tanımlayan Wheeler,
Einstein’ın genel görecelik kuramını
deneylerde kullanılabilecek hale getiren
bol ödüllü bir dahidir. Wheeler, kuantum
fiziği teorisini, tüm evrene uygulayarak
“Zamanı Öldüren Denklem” geliştirdi ve
evrenin kuantum evresinde zaman diye
bir şeyin olmadığını gözler önüne sermiş
oldu! Aklınıza gelen herşeyin çözümüne
yönelik yeni bir bakış açısı ile birbirinden farklı cihazlar ve tedavi yöntemleri
58 - Çekmeköy2023
zamanın durduğu bu aşamada çözüme
kavuşturulmaya çalışılıyor.
Kuantum Fiziği’nin İnsan Hayatındaki Etkileri
Bilim dünyasını doğduğu günden bugüne
heyecanlandıran ve üzerinde daha fazla
araştırma yapmaya yönelten Kuantum
Fiziği’nin Klasik Fizik’ten birçok sebepten dolayı ayrılması, onun sınırlarının ve
TEKNOLOJİ
Giyilebilen Aygıtlarda Pillerin Yerini Alabilecek Enerji Üretebilen Giysiler
yapısının çok farklı oluşu ve hayatımıza
girme çabalarını sindirmek ya da onu
alıştığımız bakış açısından farklı bir bakış
açısıyla bakmamız gerekliliği çabuk
gerçekleşmesini bekleyebileceğimiz bir
durum değildir. Ama Kuantum’dan yola
çıkılarak yapılan çalışmalar; “Kuantum
Düşünce Yöntemleri”, “Kuantum Tedavi Yöntemleri”, “Kuantum Fiziği” temel
alınarak yapılmış bilgisayarlar daha şimdiden hayatımızda önemli değişiklikler
yapacak gibi görünüyor. İşte özünde bir
yerde Wheeler’in kuramının ışık tuttuğu ve
kuantum ışıltıları görünen bazı teknolojiler;
Sanal Gerçeklik Ve Bazı Cihazlar
Teknik olarak sanal gerçeklik terimi
bireylerin orada olma hissini yaşadığı
bilgisayar kaynaklı 3 boyutlu ortamlar için kullanılıyor. Kullanıcılar, çeşitli çevre birimleri (kasklı ekran vb.)
aracılığıyla sanal ortamlara dahil oluyor.
Kelimeler her zaman aktarılan niyetin
basit bir yoludur. Sanal gerçeklik, ba-
sit sözlü yaklaşımlardan daha çok, tam
olarak ne demek istediğimizi bir başkasına göstermenin yolunu açıyor. Kelimelerin
sınırları, ilettikleri anlamların okuyucu
veya dinleyicinin onlara kattığı anlamlar
kadar detaylı olmasından kaynaklanıyor.
Bu yüzden sanal gerçeklik, iletişimin
evrim geçirip hayal güçlerimiz arasındaki boşluğu birleştirme olasılığını sunuyor.
Sanal gerçekliği bize deneyimletmek
amacıyla icat edilmiş cihazlar şöyle;
Günümüzde akıllı saatlerden, giyilebilen
medikal cihazlara kadar çok geniş bir yelpazede olan giyilebilen aygıtların en büyük
sorunu, kısa pil ömürleri nedeniyle istenilen sürelerde kullanılamamalarıdır. Bu
sınırlamalar araştırmacıların geliştirdikleri
yeni bir inovasyon ile ortadan kalkacak
gibi görülüyor. Bilim adamlarının
geliştirdikleri esnek ve dayanıklı kumaş, insan hareketlerinden elektrik enerjisi sağlayan bir özelliğe sahip.
Sang-Woo Kim ve çalışma arkadaşları,
robotik deri veya biyomedikal uygulamaların kullanımında önemli gelişmeler
sağlayacak ultra esnek ve uzun ömürlü
çalışan bir enerji kaynağı olan triboelectric
nanogenerators “TNG” temelli bir sistem üzerine çalışmaktalar. Bu sistem
günlük hareketlerden enerji elde etme
prensibine dayanmakta. Nanoçubuklar
ve silikon bazlı organik malzemeler ile
kaplanmış gümüş bazlı kumaş ile elektrik
eldesi mümkün. 12.000 kez yeniden enerji
eldesi sağlanabilen bu inovasyonun yakın
gelecekte günlük hayatımıza girmesi
bekleniyor.
Kendini Onaran Plastik
Oculus Rift
Oculus Rift sanal gerçeklik curcunasını
başlatan cihaz. 21 yaşındaki Palmer
Luckey tarafından geliştirildi, Kickstarter tarafından fonlandı ve Facebook
tarafından 2 milyar dolar gibi bir rakama
satın alındı. Oculus Rift bilgisayarınıza
DVİ ve USB girişlerinden bağlanıyor
ve stereo ekranlarında 3 boyutlu görüntü
sağlamak için kafa hareketlerinizi takip
ediyor.
Google Cardboard
Akıllı telefonu karton bir kutuya yerleştirip kafaya bir kayışla geçirmek kulağa komik gelse de Cardboard gerçekten
çalışıyor ve sanal gerçekliği deneyimlemek için ucuz bir yol. Sonuçta, akıllı
telefonların kafa hareketlerini takip edebilmesi için gerekli jiroskopik sensörleri
ve konumlama sistemleri var.
Organik plastikten yapılan eşyalar tıpkı insan vücudu gibi iyileşerek kendini
onarabilecek! Bilim kurgu filmlerinde
gördüğümüz sahnelerin gerçekleşmeye
başladığı günümüzde en önemli gelişmelerden birine Illinois Üniversitesi imza
attı. Hasar aldıktan sonra kendini onaran
ve canlı insan dokusu gibi iyileştirilen
polimer bazlı bir sıvı geliştiren Profesör Scott White ve ekibi araştırma
sonuçlarını yayınlayarak, Polimerlerde
büyük hacimli hasarların restore edilebildiğini tüm dünyaya ilan etmiş oldular.
Çekmeköy2023
- 59
SOKAĞIN SESİ
“Kadın olmak mı
daha zor, erkek
olmak mı?”
Ö
teden beri süre gelen bir tartışma konusudur; “Kadın olmak mı daha zor,
erkek olmak mı?” Şüphesiz herkesin bu soruya verecek bir cevabı vardır. Biz
de Çekmeköy 2023 olarak sokağın verdiği cevapları sizlerle paylaşıyoruz;
B
Mustafa Duman
u zamanda erkek olmak daha zor benim kanaatimce. Kadınlar eskisi gibi
değil, bizim gençlik yıllarımızda böyle değildi. Kadın daha özgür hissediyor kendini. Kimseyi dinlemiyor. Ne yapacaksa kendi kafasına göre yapıyor,
zarar da görüyor. Yine de umursamıyor kimseyi. Eski zamanda, biraz geride
dururdu kadın.Evin reisi erkektir. Eşe, babaya danışılırdı. Şimdi böyle değil, kadının bu
gidişini beğenmiyorum. Erkek olmak bu yüzden daha zor, kadını da idare etmesi gerekiyor erkeğin. Erkek eğer kumara ve diğer kötü alışkanlıklara yönelirse tabii ki kadın
karışacak, evin ortağıdır çünkü. İslam’a uygun yaşarsak, terbiye olarak kendimizi iyi
yetiştirirsek kadın da erkek de mutlu olur, sevilir.
67 yaşında 20 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor
K
Mehmet Orun
55 yaşında 30 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor
60 - Çekmeköy2023
adının yaşı kaç olursa olsun hep uğraşıyor. Kadınlar herşey için koşuşturma
halinde. Evine, kendine, eşine, çocuğuna bakıyor. Okumuş olan kadına
nazaran okumamış olan için hayat daha zor. Bizim annelerimiz de zor
zamanlar yaşamış. Eskiden bu yana kadın için yaşamak hep daha zor. Her
yerde kadını ezmeye çalışıyorlar. Haberlerde izliyoruz, sokaklarda şahit oluyoruz.
Kadına şiddeti layık görüyorlar. Çağ atlıyoruz ama bu zulmü bir türlü yok edemiyoruz.
Kadınlar hep şiddet görüyor, öldürülüyor, başlık parasıyla satılıyor. Kadına haksızlık
ediliyor. Bütün bunları düşündüğümüzde tabii ki kadın olmak daha zordur.
SOKAĞIN SESİ
B
Erdoğan Kurnaz
48 Yaşında
Tarabya’da oturuyor,
Çekmeköy’de esnaf
Emine Çoban
ence kadın da erkek de eşit derecede zorluk yaşıyor. Herkesin kendine göre
sıkıntısı var. Saygı ve sevgi çerçevesinde ilerlediğimiz zaman hiç kimse kimseye zorluk yaşatmaz. Kadınlık da erkeklik de olumlu taraflarıyla yaşanabilir. Anadolu’ da büyüdüm ben. Annemin yaşayışıyla değerlendiriyorum.
Şimdi kadınlar hiçbir şeye değer vermiyor. Sahip oldukları hiçbir şeyi beğenmiyorlar,
yetinmiyorlar. Bu açıdan baktığımda söyleyebileceklerim bunlar. Ama bence her iki
tarafın da mutlu olması için karşılıklı saygı çok önemli.
K
adın olmak zor tabii ki. Erkek sadece maddi anlamda zorluk çekiyor. Onun
dışında temizlenmiş, yemek yapılmış eve geliyor, gidiyor. Bütün yükü kadın
taşıyor. Hele bir de çalışıyorsa, hem dışarda çalışıp hem evde uğraşıyor.
2 tane çocuğum var benim. Herşeyle ben ilgileniyorum. Erkek bu kadar
zorluk çekmiyor. Eve bakmak, çocuklarla ilgilenmek ve eşlere bakmak yine kadına
düşüyor. Kadın olmak her koşulda zor bence.
27 yaşında 6 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor
Soner Kurt
40 yaşında 27 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor
H
angi koşulda olursa olsun kadın olmak daha zor. Erkek daha özgür yaşıyor.
Kadın öyle değil, herşeyle uğraşmak zorunda. Bizimle bile ilgileniyorlar.
Çalışıyorsa, çalıştığı ortamda zor, okuyorsa orası zor, bulunduğu her ortamda zorluk yaşıyor. Evinde bile en çok kadın yoruluyor. Çocuklarla
ilgileniyor. Kocasıyla ilgileniyor. Herkes için ayrı çaba göstermek zorunda. Kısaca
kadın nerede olursa olsun hep en çok yorulan ve ezilen o oluyor.
B
Yasemin Circi
50 Yaşında 1,5 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor
irbirine anlayışsız davranırsa her iki taraf için de herşey zor olur. Ancak bu
toplumda kadın olmak daha zor… “ Erkek egemen” bir toplumda yaşıyoruz,
bu yüzden kadın için hayat daha zor oluyor. Erkekler kadına hoşgörülü
davranmıyor. Şiddetin çözüm olmayacağını bilmeliyiz. Her gün izliyoruz
‘şu kadar çocuğu var öldürüldü, bu sebeple vuruldu’ bunu hak gören bir toplumda
yaşıyoruz. Kadının bunu hak ettiğini düşünmek çok yanlış… Her iki tarafın da sorumluluğu var. Ama kadına bu kadar şiddet uygulanırken, onun için yaşamak biraz daha
zorlaşıyor. Çözümü şiddette aramamak lazım… Cinayet haberlerini görmek istemiyorum artık, bunlar çok üzücü. Kadın olarak yaşamak bu kadar zorlaştırılmamalı.
Çekmeköy2023
- 61
SOKAĞIN SESİ
Mehtap Yavuz
27 yaşında 2 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor
K
adın olmak daha zor. Evlilikte ele alırsak; belirli bir dönemden sonra erkek,
sorumluluğunun bir kısmını kadına bırakıyor. Zaten kadının kendi sorumlulukları var. Bu defa ne oluyor, kadın kendi işini yapmak için uğraşırken,
eşinin sorumluluğundaki işlerle de ilgilenmeye başlıyor. Sonra çocuk
oluyor, kadının sorumluluğu biraz daha artıyor. Erkek rutin işlerine devam ediyor.
Kadının her aşamada biraz daha ağırlaşıyor yükü… Hepsiyle başa çıkmak için daha
çok çaba sarf ediyor. Zor, kadın olmak zor…
K
Çiçek Dönüş
adınlık daha zor bence. Peygamber Efendimiz bile ‘eşlerinize yardım ediniz’ demiştir. Kadının sorumluluğu daha çok, birden fazla şeyle uğraşıyor.
Kadın çalışıyor, eve geliyor eviyle uğraşıyor, çocuklarına bakıyor. Erkek
öyle değil, eve gelip dinlenme lüksü var. Kadını bekleyen bir sürü iş varken
kadının böyle bir şansı yok. Kadın el üstünde tutulmalı. Her şey kadına bağlı. Kadına
hak ettiği değer verilmiyor. Her anlamda daha zor şartlarda yaşıyoruz. Gerçekten kadın
olmak zor…
26 yaşında 26 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor
K
Almira Kalayıs
35 yaşında 14 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor
Hakan Yelkenci
42 yaşında 1 yıldır
Çekmeköy’de yaşıyor.
adın olmak zor. Çalışan kadın, evine bakan kadın, çocuğa bakan yine
kadındır. Hem çalışıp para kazanıyoruz, hem gidiyoruz evde çalışıyoruz.
Bu kadar çalışmamıza, bunca çabamıza rağmen yine de aşağılanıyoruz.
Özgürce hareket edemiyoruz. Toplum kadını sürekli aşağılıyor. Her türlü
zorlanıyoruz. Hepsinin üstesinden gelmek için var gücümüzle uğraşıyoruz. Ama kimseye kendimizi beğendiremiyoruz. Bizim hayatımızı her türlü zora sokuyorlar. Her
şeyin sorumluluğunu alıp, herşeyi yola koymak için ekstra çaba sarf ediyoruz. Kadın
olarak yaşamaya çalışırken erkeklerin de yükünü biz taşıyoruz. Herşeyi kadından bekliyorlar. Eskiden de böyleydi. Tarlada kadın çalışırdı. Eve gelip yemeği kadın yapardı.
Kadın çocuk doğurur, kadın çocukları büyütür. Kadın kocasına da bakar. Şimdi de
böyle, kadın koşuyor bütün işlere. Ama değer veriliyor mu? Hayır! Hiç değilse hak
ettiğimiz değeri görebilseydik. Biz zaten bunca yükü omuzlanmışız, daha fazlasına
mahkum etmeseler keşke. Özgürce yaşamamıza bile izin verilmiyor. Hayatımızı çok
zorlaştırıyorlar.
B
ence erkek olarak yaşamak daha zor. Bütün ağırlığın bizim omuzlarımızda olduğunu düşünüyorum. Kadın önce kendini topluma kabul ettirmelidir.
Erkek kadın eşit diyerek kendilerini kandırıyorlar. Önce kendi sorumluluklarını kabullenip onun üstesinden gelmeliler. Erkeklerle yarışmayı bırakırlarsa daha mutlu ve daha yararlı olurlar. Yarışacaklarsa kendileriyle ya da başka kadınlarla yarışsınlar. Kendilerini geliştirdikleri takdirde bizim de yükümüz hafifleyecektir.
Onların bu yarışı, herşeyle bizim uğraşmamızı gerektiriyor. Bu durumda erkek olarak
yaşamak daha zor…
Röportaj
ÖMER İSLAM
62 - Çekmeköy2023
HABERLER
1.ORDU KOMUTANI
ÇEKMEKÖY’DE
Ç
ekmeköy Kaymakamı
Cemal Hüsnü Kansız
ve Çekmeköy Belediye
Başkanı Ahmet Poyraz, 1.Ordu Komutanı
Orgeneral Salih Zeki Çolak’ı Çekmeköy Belediyesi’nde misafir etti.
Göreve geldiği dönem hayırlı olsun
ziyaretine giden Kansız ve Poyraz’a
iade-i ziyarette bulunan Çolak’a,
Çekmeköy’ün gelişimi ile ilgili de
bilgi verildi.
Çekmeköy2023
- 63
AKTÜEL
k
a
c
n
A
r
Bunla
.
.
r
u
l
O
Bizde
e dantel örtmek,
-Her şeyin üstün
nla kaplamak,
mak,
-Kumandayı naylo
tamir etmeye çalış
k
ra
ra
u
leyerek söylemek,
v
ce
rı
e
la
h
a
y
e
ş
v
e
k
n
ra
la
a
ır
zu
ğ
o
a
-B
eyi b
rken, Türkçe kelim
u
ş
u
n
ko
e
rl
le
t
s
ri
-Tu
in kavga etmek,
-Hesap ödemek iç
karşılık vermek,
e
iy
d
k’
o
y
i
m
iç
-“Yok” cevabına ‘H
raba sürmek,
a
e
n
tü
s
ü
ce
n
rü
ö
-Tanıdığı g
mak,
ığı ayakkabıya bas
ld
a
i
n
e
y
ın
ş
a
d
a
-Ark
ı anda bitirmek,
n
y
a
ı
n
ak,
ra
y
a
ile
r
-Döne
n havaya ateş açm
e
çt
in
v
e
s
,
e
rd
le
n
ü
e merak etmek,
iy
d
”
a
b
ca
a
i
itt
-Milli maç ve düğ
g
emir
k,
buraya kaç ton d
e, her yeri silme
iy
d
in
s
-Binalara bakıp, “
e
itm
g
a
ş
o
ak,
ıslak mendil b
sına kadar kullanm
la
m
a
d
n
-Elimizi sildiğimiz
o
s
,
p
ru
u
ak,
tusuna su dold
ns oyunu oynam
a
ş
,
ip
d
e
s
is
h
-Biten şampuan ku
lı
s
n
şa
lediği için kendini
-Kafasına kuş pis
ek,
sına sorarak çözm
mek,
-Bulmacayı başka
t sözcükleriyle öv
re
ka
a
h
i,
in
ir
b
n
la
-İşinde iyi o
ak,
tülbente yapıştırm
an saksı yapmak,
ki
d
a
ın
d
b
ın
ka
s
fa
rt
u
ka
ğ
o
in
y
iç
k
tik
e
-Plas
ğnem
sonra yeniden çi
a
h
a
d
ı
arısını göstermek,
kız
ş
a
a
s
b
i
a
iğ
d
m
n
lla
ku
-Çiğne
n
a
ad
ambalajını çıkartm
-On yıllık arabanın
akla kontrol etmek,
km
ça
ı
ın
ğ
ça
ka
z
a
-G
ak,
“Beni Yıka” yazm
ra
la
m
ca
iş
m
n
le
-Kir
in?’ diye sormak,
is
m
e
d
v
‘E
ıp
y
ra
ları...
-Ev telefonunu a
ranlıkla izlemek,
y
a
h
i
y
çe
ra onlara sarılma
p
n
ke
o
s
n
a
ke
ö
kik
d
a
d
n
to
10
e
b
n
attıkta
-İnşaata
n çocuklara terlik
a
p
a
y
ık
zl
a
m
ra
a
y
-Annelerin,
64 - Çekmeköy2023
HABERLER
ÇEKMEKÖY AİLESİ
BAYRAMDA BULUŞTU
Ç
ekmeköy Kaymakamı
Cemal Hüsnü Kansız ve
Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz’ın ev sahipliği
yaptığı bayramlaşmaya Çekmeköylüler yoğun ilgi gösterdi.
Ramazan ayı boyunca etkinlik alanı
olarak kullanılan belediye bahçesi, bu kez
bayram sevinci yaşayan vatandaşları
ağırladı.
Bayramlaşmaya; Ak Parti Çekmeköy
İlçe Başkanı Salih Kırıcı, belediye
başkan yardımcıları, İlçe Milli Eğitim
müdürü, İlçe Müftüsü, meclis üyeleri,
muhtarlar ve çok sayıda Çekmeköylü
katıldı.
Bayramlaşma
töreni
öncesi
vatandaşlara hitap eden protokol üyeleri, birlik beraberlik mesajı verirken,
İslam coğrafyasında yaşanan acıların
son bulması temennisinde bulundular.
Müftü Muhammet Suiçmez’in duasıyla devam eden program, Çekmeköy
protokolünün vatandaşlarla tek tek
bayramlaşmasıyla son buldu. Bu arada
Belediye Başkanı Ahmet poyraz, belediye merkez binasında mesai arkadaşları
ve belediye çalışanlarıyla bir araya gelerek herkesin bayramını kutladı. Belediye başkan yardımcılarının da bulunduğu bayramlaşma töreninde çalışma
arkadaşlarına seslenen Başkan Poyraz,
“anne-baba duasını almadan tatile çık-
mayın” tavsiyesinde bulundu.
Başkan Poyraz, “Mübarek Ramazan’ı
uğurluyoruz. Rabbim ibadetlerimizi
kabul etsin. Kusurlarımızı, günahlarımızı
bağışlasın. Bu Ramazan’da da birlikte bu şehre hizmet ederek kazasız
belasız Ramazan’ın sonuna geldik,
Allah hepinizden razı olsun. Rabbim
birliğimizi, beraberliğimizi daim etsin. Bayramlar tatile gitme, gezme
ve dolaşma gibi algılanıp o şekilde
yaşanmaya başladı. Oysa bayramlar,
büyüklerin duasını almak, sevdiklerimizle
helalleşmek ve sevdiklerimizin gönlünü almak içindir. Önce annelerimizin,
babalarımızın ellerini öpelim, uzaktalarsa, bayram namazının ardından
onları arayalım, dualarını alalım. Tatil
vesilesi ile yola çıkacak arkadaşlarıma kazasız belasız yolculuklar diliyor,
hepinizi Allah’a emanet ediyorum,”
dedi.
Başkan Poyraz, konuşmasının ardından tüm personelle tek tek bayramlaştı.
Çekmeköy2023
- 65
KÖŞE YAZISI
EVLİLİKTE
MUTLULUĞUN
FORMÜLÜ
Ayşe Nurcan ÖZÜÇAĞLIYAN
Klinik Psikolog
[email protected]
L
eyla ile Mecnun, Aslı ile
Kerem, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre... Bu ve bunun
gibi nice aşk hikayeleri
vardır. Yüzyıllara sığmayan
bu hikayeler hüzün, mutluluk ve de umut
doludur aslında. Bu nedenle bizler de bu
aşk hikayelerini her okuduğumuzda mutluluğu, hüznü, ağlamayı ve gülmeyi bir arada
yaşarız. Gördüklerimiz ve duyduklarımız
karşısında yüzümüzde bir tebessüm oluşur
ve hayallere dalıp gideriz…
Elbette bunlar bizim için birer masaldan
ibarettir. Hepimizin kendine özgü, kendi
için kıymetli olan özel yaşam hikayeleri
66 - Çekmeköy2023
vardır. Herkesin hayat arkadaşıyla tanışma
hikayesi farklıdır. Kimimiz okulda tanıştık,
kimimiz arkadaş ortamında, kimimiz akrabalar arasında, kimimiz düğünde… Belki
de sokakta yürürken birden bire çarpıştık
ve aşık olduk. Biraz önce de dediğim gibi
hepimizin hikayesi kendine has ve özel.
Sonuç olarak nasıl tanışmış olursak olalım
güzel bir adım attık ve evlenmeye karar
verdik. Sözler verildi, imzalar atıldı ve mutlu son, evlendik.
Peki ya sonra…
Yeni bir hayata hoş geldiniz… Tamam
evlendik ama önemli olan kurmuş olduğu-
KÖŞE YAZISI
muz yuvayı, mutlu ve sağlıklı bir şekilde
ileriye taşımak.
Evliliğin ilk zamanlarında, eşlerimizi daha
önceden tanıdığımızı düşünsek de, aslında
aynı evi paylaştığımızda birbirimizi tanımaya başlıyoruz. Bazı zamanlar düşüncelerimiz, beklentilerimiz uymayabiliyor ancak ortak bir noktada
buluşmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Bazı zamanlar da birbirimizi
kırıyoruz ve evliliğimiz zorlu yollara girebiliyor. Aradan
yıllar geçiyor… Ya sorunların üstesinden geliyoruz ya
da üstünü kapatıyoruz. Velhasıl, düşe kalka evliliğimizi devam ettirmeye çalışıyoruz.
İşte bu noktada; iyi giden ilişkimizi
aynı şekilde sürdürmek ya da sorunları
çözmek için yapmamız gereken en önemli
şey iletişimimizi hiçbir zaman koparmamaktır.
Peki bunun için neler yapabiliriz?
En başta,birbirimizi “dinlemeyi” bilmeliyiz. İçinizde, ‘Eşim beni pek dinlemez’
diyenler olabilir. Belki biz de eşimizi yeterince dinlemiyoruzdur. Eşler arasındaki
iletişimde temel problemin bu olduğunun
unutulmaması gerekir.
İkincisi, birbirimize empati ile yaklaşmalıyız; yani eşimizin söylediklerine,
düşüncelerine veya davranışlarına her
zaman katılmasak bile onun bakış açısıyla bakıp ona saygı duyabilmeliyiz. Bunu
yapabilmek ilişkideki motivasyonu fazlasıyla arttıracaktır.
Üçüncüsü, birbirimize özgür alanlar oluşturmalıyız, özelimize ve kişisel
gelişimimize saygı duymalı, birbirimize
nefes aldırmalıyız. Evliliğimizin ilk
yıllarında birbirimizi kıskanmamız, her
yere beraber gitmemiz, birbirimiz hakkın-
da karar verici olmamız çok
eğlenceli gelebilir ancak
sonraki zamanlarda bu durum ilişkimizi yıpratabilir.
Bu nedenle eşimizin ve bizim,
bazı zamanlar kendi başımıza,
arkadaşlarımızla,
komşularımızla, iş arkadaşlarımızla
sosyalleşmeye, iletişim kurmaya ihtiyacımız olduğunu
unutmamalıyız. Mesleki veya
ilgi duyduğumuz alanlarda
(mesleki eğitimler, kurslar… vb) vakit geçirmek
istediğimizde
birbirimizi
engellememeliyiz. Hani, evlenince sen-ben
olmayı bırakırız artık “biz” oluruz ya, eğer
bireyliğimizi “biz” kelimesinin içerisinde
yitirirsek yani sadece “biz” olacağız
diye
kendimize, bireyselliğimize önem
vermezsek ya da eşimizin birey olma ihtiyacını elinden alırsak işte o zaman ‘’biz’’
de anlamını yitirir. Bu nedenle ben ne kadar mutluysam, eşim ne kadar mutluysa
‘’biz’’de o kadar mutlu oluruz. Elbette ki
bütün bunlar yaşanırken, evliliğin ve aile
olmanın sorumluluğunu taşımamız gerektiğini de aklımızın bir köşesinde tutmalıyız.
Dördüncü olarak, eşimizle aramızdaki uyumu arttırmaya çalışmalıyız. Her düşüncemiz birbirimize uymayabilir, eşimizin her
hoşlandığından hoşlanmayabiliriz. Ancak
karşılıklı anlayış ve en başta söz ettiğim
empati becerimizi de kullanarak aramızdaki uyumu sağlayabiliriz. Bununla beraber
ortak noktada buluşabileceğimiz, ikimizin
de zevk alacağı aktiviteler planlayabiliriz. Eşler birbirleriyle vakit geçirdikçe
aralarındaki sevgi ve şefkat duygusu pekişecektir.
Beşincisi, birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmeliyiz. ‘’Hele bir evlenelim ben onu
değiştiririm veya evlenince değişir… vb.’’
Bu cümleler size tanıdık geliyor mu? Ne
yazık ki bu şekilde yola çıkılan evliliklerde
sonradan çok ciddi anlaşmazlıklar çıkabiliyor. Elbette hayat sürekli değişiyor, biz
de değişiyoruz eşimiz de değişiyor ancak
karşılıklı ikna olmadan ve kişinin kendi
istemediği bir değişim çabası tartışmalara
bırakabilir kendini. Bu nedenle eşler birbirlerinin değişim süreçlerinde zorlayıcı
değil destekleyici olmalıdır.
Altıncısına geldiğimizde ise, aile desteği
evliliğimizin sağlam ve güçlü olabilmesi
için çok önemli bir yapı taşıdır. Birliktelikler iki kişiyle kurulur gibi gözükse de
ailelerin arkasında durduğu, destek olduğu
evliliklerin çoğu zaman daha uzun ömürlü
olduğu görülmüştür. Burada önemli olan
ailelerin, evliliklerin içinde olması değil ne
kadar içinde olduğudur. Yani eşlerin aileleri
ile evlilikleri arasındaki sınırı ne şekilde
koyabildikleridir. Eğer bu sınır her ailenin
kendi belirleyeceği düzeyde, sağlam
temeller üzerine inşa edilirse
çiftler arasındaki ilişkinin
temelleri de sağlam bir
şekilde atılmaya devam eder.
Son olarak, bazen kendimizi ortaya koymak veya
hayatımızı daha iyi
şartlarda sürdürmek
adınakavgalar,
tartışmalar yaşayabiliyoruz.
Peki tartıştığımız zamanlarda neler
yapabiliriz?
Tartışmalar, hem çiftlerin kendilerini ve
birbirlerini daha iyi tanımasına hem de sorunların ortaya konup daha etkili şekilde
çözülmesine zemin hazırlayabiliyor. Pas
geçilmemesi gereken nokta ise tartışırken
de karşı tarafı dinleyebilmek, kendimizin
ve eşimizin sınırlarını bilmek, kendimizi
ifade ederken kalp kırmamaya özen göstermek ve empati yoluyla tartışmayı sakin bir
şekilde sürdürebilmektir.
İlişkimiz için çaba harcamak demek,
evliliğimize sahip çıkmak demektir. Bu
yolda çaba harcayan herkese mutluluklar
dilerim.
Çekmeköy2023
- 67
SAĞLIK
SAĞLIKLI YAŞAM VE
BESLENME UZMANI
TAYLAN KÜMELİ
68 - Çekmeköy2023
SAĞLIK
Diyabet, kalp-damar hastalıkları, kanser,
sindirim sistemi hastalıkları ve beslenme
konusundaki çalışmalarıyla bilinen
bir kaç isimden biridir Taylan Kümeli.
Beslenme ile ilgili kendine özgü yöntemler geliştiren, hatta bazı konularda “ezber
bozan” Taylan Kümeli ‘ye sağlıklı yaşam,
beslenme ve “etkili kilo verme” konusunda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik ve
merak ettiklerimizi sorduk.
Sizi hiç tanımayan birine kendinizi nasıl tanıtırsınız?
Kendimi kısaca şöyle anlatabilirim;
1986 yılında Hacettepe Üniversitesi
Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden
mezun oldum. 86-88 yılları arasında
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda
Mühendisliği bölümünde “Gıda Katkı Maddelerinin İnsan Sağlığına Etkileri Üzerine” konulu teziyle yüksek lisans programımı tamamladım.
sağlıklı yaşamanın bilincine erişmiş,
sürekli okuyan, araştıran, öğrenen ve
öğrendiklerini öğretmekten bir gün olsun
vazgeçmeyen biriyim. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra seyahat, sanat, bilim ve
sevgiyle besleniyorum. Bunların yanında iyi bir eş, anne ve hayata her yönüyle
güzel bakmaya çalışan bir kadın olduğumu da ekleyebilirim.
Çağın en büyük sorunlarından
biri olan yanlış beslenme için
çözüm önerileriniz nelerdir?
Hiçbir ilaç zayıflatıcı özellikte değildir.
Diyelim ki, size ilaçla zayıfladığını
söyleyen bir kişiye inanmak üzeresiniz...
Lütfen kendinize sorun: Bir ömür boyu
ilaç içerek mi zayıf kalacağım. Dünyada bunca kilolu insan varken ilaçla
zayıflamak ne kadar gerçekçi olabilir
ki?
Kilo vermenize ve vücudunuzun şekillenmesine yardımcı olan yöntemler doğru beslenme alışkanlığı ile birleştiğinde
olumlu sonuçlar alınabiliyor. Ama içinde
kimyasal madde kullanılmayan ürünler ve ehil kişilerin yaptığı sistemler olmalıdır.
Kilo verme programınız bittiğinde, diyetteyken yemediğiniz yiyeceklere
yönelmeniz bu süreci geçici görmeniz
demektir. Aynı kiloda kalmak için, eski
beslenme alışkanlığı ile yeni beslenme
alışkanlığınız
arasındaki
davranış
farklılıklarını hayata geçirmelisiniz.
Çevrenizdeki olumsuz beslenme alışkanlıklarına aldırış etmeyin. Doğru beslenerek, kilonuzu koruyarak ve spor yaparak
çevrenize örnek olun.
Sağlıklı yaşam için ‘asla
vazgeçmeyin’ ve ‘kesinlikle
vazgeçin’ dedikleriniz neler?
Sağlıklı yaşam için hayatımızda tüm
besin gruplarına yer vermeliyiz. Ancak herşeyin bir ölçüsü vardır. Burada
da porsiyon kontrolü devreye giriyor.
Sebzeler, meyveler, işlenmemiş etler,
iyi karbonhidrat kaynakları ve sağlıklı
yağlar olmazsa olmazlardır. Bunlardan
vazgeçmeyin. Rafine şeker, işlenmiş yiyecekler, trans yağlar vücuda yalnızca
zarar vereceğinden kesinlikle vazgeçilmesi önerilir.
Açlık hissinden nasıl kurtulabiliriz?
Açlık hissinin en belirgin nedeni bir sonraki öğün saatine yaklaşıyor olmanızdır.
Fakat yeme isteme nedeni birkaç değişik
durumdan kaynaklı da olabilir. Düzenli bir şekilde yemek yiyor ve hala açlık
hissinizin kaybolmadığını veya sık sık
acıktığınızı hissediyorsanız, vücudunuz
ihtiyaç dışında daha fazla yiyebilmek
için size sinyaller yolluyor olabilir.
Eğer
diyetiniz; organik yiyecekler, tam tahıllar ya da gökkuşağının tüm renklerini
kapsayacak meyve ve sebzeleri içermiyorsa, elbette açlığınızın nedeni bu olabilir. Çünkü vücudunuz tok hissetmek
için vitamin, mineral, protein ve sağlıklı
yağlara ihtiyaç duyar.
Duygusal Açlık:
Birçok kişi için “yemek
yeme” duygusal bir faaliyet kabul edilir. BaÇekmeköy2023
- 69
SAĞLIK
telafi etmelisiniz.
Asitli İçecekler:
Asitli içecekleri çok
fazla tüketiyorsanız, en iyi yol onlardan
vazgeçmektir. Çünkü bu tür içecekler daha
fazla yeme isteği oluşturarak vücudun
tokluk mekanizmasını etkileyecek çeşitli
maddeler içerir. Yüksek su kaybını tetikleyen asitli içeceklerin diyet olanları da
kesinlikle çözüm değildir.
Stresli oluşumuz kilo vermemizi
neden engelliyor?
Yapılan araştırmalarda özellikle orta
yaşlı kadınlarda stresin kilo alımına
neden olduğu tespit edilmiştir.Sürekli
değişken bir uyku düzeni ve yağ koruma
arasında bir bağlantı olduğu görülüyor ki
ikisi de hormonlarla ilgilidir. Ama aynı
zamanda çoğu kadın duygularını yiyeceklerle yöneterek, düşüncesizce yemek
yer. Çünkü yemeklerin ulaşılabilirliği
kolaydır ve çabuk rahatlatıcı özellikleri
vardır. Ne yazık ki kalori almak için de
en kolay yoldur. Stresli kişilerde stres
hormonu dediğimiz kortizol artmaya
başlar ve artan kortizol hormonu da kan
şekerini yükseltir.
Diyet esnasında yapılan hatalar
nelerdir?
zıları bunu stres, üzüntü, öfke ve sinirlilik durumlarına cevaben yapar. Yemek, başlangıçta
bu duyguları yatıştırıyor gibi görünürken, en
derine baktığımızda çözümün bu olmadığını
hepimiz çok iyi biliyoruz. Duygusal açlığa
sahip olduğunu düşünen biriyseniz, yeme
dürtüsü oluştuğunda ne hissettiğinizin bir
günlüğünü oluşturarak, duygularınız ve
yeme arasındaki bağlantının derinlerine inmenize yardımcı olabilirsiniz. Uyku Eksikliği:
Açlık ataklarının bir diğer
nedeni ise yeterli uyumamaktır. Uyku yetersizliği vücut açlığını tetikleyen ghrelin
hormonunu yüksek seviyelerde üretmeye
başlar. Aynı zamanda şekerli ve tuzlu atıştırmalıklara yönelmenize sebep olur.
Su Kaybı:
Bazı kişiler açlık hissini susuzlukla karıştırarak hata yapar. Her gün
8 ila 10 bardak su içtiğinizden emin olmalısınız. Çünkü su kaybı yaşamanız,
açlık hissinizin artmasına neden olur.
Su dışındaki içecekler su kaybını arttırmaya eğilimlidir. Eğer gün içinde kahve,
çay ve meyve suyu gibi içecekleri fazla
tüketiyorsanız, daha fazla su içerek bunu
70 - Çekmeköy2023
Diyet hataları kilo durumunu etkiler. Basit diyet hataları en sevdiğiniz kotunuza girebilmeniz için yaptığınız planları
suya düşürebilir. Tartıda sabit kalıyorsanız veya verdiğiniz kiloyu hemen geri
alıyorsanız, diyette ciddi hatalar yapıyor
olabilirsiniz. Bir de önümüze büyük hedefler koymayalım.
Kilo vermek için her duyduğunu uygulayan bir toplum
haline geldik. Bununla ilgili
neler söyleyebilirsiniz?
Kısa vadeli hedefler peşinde olmayan,
doğruları yapmak isteyen insanlar mucize peşinde olmazlar. Eğer yaşamımız
boyunca istediğimiz kilo ve görünümde
olmak istiyorsak, o zaman yaşamımız boyunca uygulayacağımız ve vazgeçmeyeceğimiz doğruları, yani sağlıklı beslenme
ilkelerini öğrenmemiz şarttır.
İnsanların
doğduğu andan itibaren daha sonraki
beslenme düzenini birçok faktör belirler.
Bu faktörlerin en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz. Genetik faktörler, kişinin kan
bulguları ile belirlenebilen organik durumu, sosyal yaşamı ve beslenme alışkanlıkları. Gazetelerde, dergilerde ya da
kitaplarda yer verilen ve çekici bir tanımlamayla “mucize” oldukları bildirilen
rejim listeleri hem yanılsama yaratıyor
hem de bunları deneyip başarısız olan
insanların daha fazla umutsuzluğa kapılmasına neden oluyor. Oysa birçok insan
için geçerli olabilecek, tek tip beslenmeye yönelten “mucize diyet” diye bir
kavram yoktur. Öğrenmeniz gereken tek
şey sağlıklı beslenme ilkeleridir.
Kilo vermenin en etkili ve en basit yöntemi nedir?
Kilo vermek için “kolay” olanı değil
“sağlıklı” olan önemsemektir. Kilo vermek için hızlı yöntemler seçtiğinizde,
geçici bir iş yaptığınızı, ilerleyen zamanlarda fazlasıyla kilo aldığınızı, bunun sizi
daha çok yıpratacağını ve başa saracağınızı bilmelisiniz. O yüzden en kolay
yöntemden ziyade en makul ve bilimsel
yöntem en kalıcı yöntemdir. Kalıcı olanı
önemseyin.
HABERLER
SİNEKLERDEN KORUNURKEN
SAĞLIĞINIZDAN OLMAYIN!
Y
etkililer, özellikle
vücuda
sürülen
sinek ilaçlarındaki
kimyasal maddelerin
verdiği zararlardan
korunmak için bitkisel çözüm önerilerinde bulunuyor.
Çekmeköy Belediyesi yetkilileri, sinek
ve böceklerle mücadelede kullanılan
kimyasal ilaçların tehlike saçtığı konusunda vatandaşları uyarıyor. Özellikle yaz aylarında sinek ve haşere ile
mücadelede kullanılan ve çok çeşitli
formlarda piyasaya sürülen ilaçların
içinde bulunan kimyasallar, insan
sağlığını tehdit ediyor. Sprey, tablet
hatta vücuda sürülen jel şeklinde bulunan ilaçlar, haşerelere verdiği zararı
insana da veriyor.
İçerdikleri Deet ve Pretrin gibi maddelerin; düşük tansiyon, kusma, nefes
darlığı, felç ve hatta direkt ölüme
neden olduğu konusunda uyaran yetkililer, sinekle mücadelede bitkisel
çözümleri öneriyor. Koruyucu giysiler,
kapı ve pencerelerde önlemlerin alınmasının yanı sıra lavanta, tarçın, nane
gibi bitkiler sinek ve haşere ile mücadelede unutulan bitkisel çözümler
vatandaşlara hatırlatılıyor.
Çekmeköy2023
- 71
BULMACA
ZEKA SORULARI/OYUNLARI
Aşağıdaki şekildeki sekiz boş kutuya ilk sekiz tek
asal sayıyı öyle yerleştirin ki her kenardaki
sayıların toplamları birbirine eşit olsun.
Soru işareti yerine hangi sayı gelmelidir?
Sayılar:3-5-7-11-13-17-19-23
GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ
1 m farkla yine hızlı olan
yarışmacı kazanır.
HAZIRLAYAN/DÜZENLEYEN: Fatma EROL
Cevapları bir sonraki sayımızda bulabilirsiniz
72 - Çekmeköy2023
BULMACA
1
3
BULMACA
2
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
1-Birbirine bağlanmak istenen ağaç veya demir parçalarının üzerinde hazırlanmış olan deliklerden geçirilerek ucuna somun takılıp sıkıştırılan
iri başlı vida
2-Sinir sisteminin uyarıyı iletmekle görevli anatomik ve işlevsel birimi
3-Mersingillerden, asıl yurdu Avustralya olan, boyu 100 metreyi aşabilen, toprağın suyunu çekerek yerin bataklık duruma gelmesini önleyen
bir ağaç, sıtma ağacı
4-Boğaya gelmemiş 1-2 yaşında dişi sığır (soldan sağa)
4-Deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri (yukarıdan aşağı)
5-Değişik renkte boya kullanılarak kumaş üzerine desen ve zemin basma işlemi
6-Açgözlü
7-Dantel veya nakış ipliği yumağı
8- Patladığında etrafa küçük parçalar saçan bir tür top mermisi
9- Çok anlamlı bir kelimeye, her defasında başka bir anlam yükleyerek birbirine yakın birkaç yerde kullanma
10- Özellikli, bir türün veya olayın karakteristik yönünü veren
11- Bir tiyatroda en üst balkon
12- Yerleşme, oturma. Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer, yurt
13- Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek
14- Sağanlardan, kentler ve açık alanlarda yaşayan, kırlangıca göre kanatları daha uzun ve kavisli bir tür kuş, dağ kırlangıcı
15- Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri
16- Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş
17- Veteriner hekim
18-Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme
19-XVIII. yüzyılın başında Fransa’da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli bir bezeme üslubu
20- Çöl
21- Genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi
22- Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçası veya bir dantel dikilerek yapılan süs
Çekmeköy2023
- 73
KISSADAN HİSSE
KISSADAN HİSSE
İBRETLİK HİKAYELER
ÇOCUĞUN ANAVATANI
Bir seminer öncesi konuşmacının yanına
gelen bir baba:
- Hocam elinizi öpmek istiyorum, der.
- Hayrola, neden?
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinize
katıldım. Hayatım değişti. O seminerden
sonra daha mutlu bir ailem var ve size
teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi
öpmek istedim.
- Ne oldu, nasıl oldu?
- O seminerde dediniz ki, “Bir insanın
anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunu
doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir
babanın en önemli görevi; çocuklarının
çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsat
vermelisidir.”
- Hatta dediniz ki; “Bir ulusun en önemli
görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya
yaşamasına zemin hazırlamaktır.” Ben bir
baba olarak sizi duyduğum zaman
kendi kendime düşündüm: Bir baba
olarak çocuğumun çocukluğunu doya
doya yaşamasına fırsat veriyor muyum? O
zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark
ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm.
Sanırım birçok babanın yaptığı da benden
farksızdır. Şöyle ki; dokuz yaşındaki oğlum
ben işten eve gelince benden kaçmaya
çalışıyordu. Çünkü onu görünce hemen:
“Oğlum bugün ödevini yaptın mı?” diye
sorardım. O da suçluluk edasıyla yüzünü
çeviriyor; sıkıştırınca da “ hayır” anlamına
gelen, “cık” sesini çıkarıyordu.
Kızıyordum, söyleniyordum, “Niye yapmıyorsun ödevini!” diyordum. Aramızda
sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluyordu.
Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.
Daha sonra düşünmeye başladım. “Ben
nasıl bir babayım,” diye kendime sordum.
Eşimle de konuşarak; çocuğumun sınıfta kalması pahasına da olsa doya doya
çocukluğunu yaşamasına fırsat verme
konusunda radikal bir karar aldım.
- Anlaşılan eşini ikna etmen zor olmuş.
Sonra ne yaptın?
- Akşam eve döndüğümde spor
kıyafetlerimi hazırladım ve oğlumun
gözlerine baktım; “oğlum bugün doya
74 - Çekmeköy2023
doya oynadın mı? Diye sordum. Bana
hayretle baktı ve “Hayır!” anlamına gelen “cıkk” dedi. “ O zaman, haydi gel
beraber aşağıya inip oynayalım” dedim.
Sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları
bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar;
birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat
altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık.
Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber
banyoya girdik, duş aldık. Havluyla kuruladım kendisini, çok mutluyduk ve o
günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün,
her gün oynadım. Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken
onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu,
bana döndü ve dedi ki, “ baba ya, ben seni
çok seviyorum.”
Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı,
konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki,
şimdiye kadar oğlum beni sevdiğini hiç
söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar
hiç söylemediğinin farkında bile değildim;
belki ömür boyu söylemeyecekti…
“Ne büyük tehlike!” diye düşündüm.
Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım.
- Demek farkına vardın, seni kutlarım.
Senin farkına vardığın bu durum birçok
anne ve babanın farkında olmadığı gizil,
örtük ama önemli bir tehlike!
- İçimde bir şükür duygusuyla çocuğumu
kuruladım, giydirdim ve artık her gün
oyun oynamaya devam ettik. İki hafta
sonra okul, öğretmen- veli buluşması için
okula davet etti. Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen, “Sizin oğlunuz
akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık
burgacık yazıyor, dikkat etmiyor. Sınıfta
arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor
kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını
rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst
yapsın,” demişti. O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu
davet gelince ben eşime dedim ki, hadi
okuldaki buluşmaya beraber gidelim! Yok,
dedi, sen yalnız git, ben gelmeyeceğim.
- Eşiniz gelmek istemedi mi?
- Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye
ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız gittim ve diğer
veliler geldikçe sıra bende olduğu halde
sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına
geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye. Mahcup olacağımı
düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye
gittiğini düşünüyordum.
En nihayet bütün veliler öğretmenle
konuşmalarını bitirip gittiler.
Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim,
bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu
çocuğa, dedi. Hiç cevap vermedim, önüme
baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu
çocuğa, dedi. “Çok mu kötü hocam?” diye
sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil,
dedi. “Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa
siz?”
- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?
- Hocam biliyor musunuz öğretmenin
karşısında ağlamaya başladım. Kulaklarıma inanamıyordum, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar,
duygusu vardı. Eve geldim, eşim yüzüme
baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. “O
kadar mı kötü?” diye sordu. Ona da cevap
veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım.
Hocam onun için sizin elinizi öpmek
istedim, teşekkür ediyorum. Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını
kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu.
Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. “Anavatanı” mutlu olan bir
çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini
bütün gücüyle yapar ve orada başarılı
olurmuş.
“Gel seni yeniden kucaklayayım!” dedim.
Kucaklaştık.
“Çocuklar Gülsün diye!” yaşayalım.
Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur.
Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse,
sonunda büyükler güler. Büyükler mutlu
olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık
güler.
Çocukların gülmesine hizmet veren herkese
selam olsun!
TARİHTE BU AY
Agustos
~
Tarihte Bu Ay
1 Ağustos Kıbrıs Adası’nın fethi (1571).
1 Ağustos Helsinki Nihai Senedi (1975).
1 Ağustos Almanya’nın, Rusya’ya harp ilan etmesi (1914).
2 Ağustos I. Dünya Savaşı’na girmek için Türkiye’nin seferberlik ilan etmesi (1914).
2 Ağustos Irak’ın, Kuveyt’i işgali (1990).
2 Ağustos Türkiye’nin; İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nin önerisi üzerine, Almanya ile siyasal ve ekonomik ilişkilerini kesmesi (1944).
11 Ağustos II. Dünya Savaşı’nda, Japonya’nın kayıtsız
şartsız teslim oluşu (1945).
13 Ağustos Mustafa Kemal’in, yeniden, Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na seçilmesi (1923).
13 Ağustos Berlin’de “Utanç Duvarı”nın yapılışı (1961).
14 Ağustos İkinci Kıbrıs Harekatı (1974).
14 Ağustos Süleymaniye Camisi’nin açılış töreni (1556).
15 Ağustos Süveyş Kanalı’nın büyük bir törenle işletmeye
açılması (1869).
2 Ağustos Türkiye ile Almanya Arasında İttifak Antlaşması
(1914).
16 Ağustos Kıbrıs’ın, bağımsız bir cumhuriyet oluşu
(1960).
4 Ağustos I. Dünya Savaşı’nın başlaması (1914).
17 Ağustos Kocaeli merkez olmak üzere İstanbul, Adapazarı, Yalova, Bolu ve Eskişehir’de sabah saat 03.02’de
7.4 şiddetinde meydana gelen depremde 14.095 kişi
öldü, 27.234 kişi yaralandı (1999).
5 Ağustos Mustafa Kemal Paşa’nın, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Orduları’na başkumandan oluşu (1921).
6 Ağustos II. Dünya Savaşı’nda, Amerika Birleşik Devletleri tarafından, Japonya’nın Hiroşima şehrine ilk atom
bombasının atılışı (1945).
8 Ağustos Türk jetlerinin Kıbrıs’ı bombardımanı ve Yüzbaşı Cengiz Topel’in uçağı ile düşerek şehit oluşu (1964).
8 Ağustos İran-Irak savaşında ateşkes (1988).
9 Ağustos Türkiye -Yugoslavya -Yunanistan arasında İttifak Antlaşması (Balkan Paktı, 1954).
9 Ağustos Nagazaki’ye ikinci atom bombasının atılışı
(1945).
9 Ağustos I. Dünya Savaşı’nda, 1. Anafartalar Zaferi
(1915).
10 Ağustos Sevr Antlaşması’nın imzalanışı (1920).
11 Ağustos I. Dünya Savaşı’nda, Alman Göbel (Yavuz)
ve Breslav (Midilli) zırhlılarının Türk sularına sığınmaları
(1914).
21 Ağustos I. Dünya Savaşı’nda, 2. Anafartalar Zaferi
(1915).
23 Ağustos Lozan Barış Antlaşması’nın Büyük Millet Meclisi’nce onaylanması (1923).
23 Ağustos Atatürk’ün Kastamonu’ya gelip, şapka ve
kıyafet devrimini başlatması (1925).
24 Ağustos NATO’nun yürürlüğe girmesi (1949).
26 Ağustos Büyük Taarruz’un başlaması (1922).
26 Ağustos Malazgirt Zaferi (1071).
26 Ağustos İş Bankası’nın kuruluşu (1924).
28 Ağustos Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü kuruldu (1952).
29 Ağustos Mohaç Meydan Savaşı (1526).
30 Ağustos Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlanması
(1922).
Çekmeköy2023
- 75
TARİFLER
KIYMALI
BÖREK
Zeli
ş
Ze
ları
Sır
u
t
f
M
ak
n
’i
Malzemeler:
1 adet yufka
200 gram kıyma
1 adet soğan
1 diş sarımsak
5 dal maydanoz
2 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar
peyniri
2 çorba kaşığı margarin
1 çay bardağı süt
1 adet yumurta
Tuz, karabiber, yenibahar
li h a B o l at
Yapılışı:
Kıymayı tavaya alın ve üzerine kıyılmış soğan ile sarımsak ekleyin.
Ara sıra karıştırarak suyunu salıp yeniden çekinceye dek kavurun.
Tuz, karabiber ve yenibahar ekleyip ocaktan alın. Karışımınızı soğutup kıyılmış maydanoz ve kaşar peyniri ilave edin. Margarini eritip,
sütle karıştırın.
Yufkanızı dörde bölün. Her parçanın üzerine bir fırçayla sütlü
karışımdan sürün. Yufkanın geniş tarafına kıymalı harçtan koyup,
rulo şeklinde sarın. İstediğiniz büyüklükte parçalara bölün. Yumurtayı çırpıp böreklerin üzerine sürün. Önceden ısıtılmış 180 derece
fırında böreklerin üzeri kızarana kadar pişirin. Kıymalı börek hazır.
Afiyet Olsun...
76 - Çekmeköy2023
TARİFLER
Malzemeler:
TAVUK SALATASI
200 gr. tavuk göğsü
1 çorba kaşığı soya sosu
1 tatlı kaşığı sıvı yağ
Akdeniz yeşilliği
1 rende havuç
1 doğranmış biber
1 fincan mısır
Frenk maydanozu
Salata Sosu İçin:
1 çorba kaşığı limon suyu
1 çorba kaşığı sıvı yağ
Tuz
Yapılışı:
Tavaya tavukları julyen kesip, soya sosu ve yağ ekleyip kızartalım. Yeşilliği bol suda yıkayıp, elde koparak servis tabağına yerleştirelim. Hardal, limon suyu, yağ ve tuzunu ekleyip yeşilliğin üzerine dökelim. Üzerine de kaşar dilimi ve tavukları koyarak servis
edelim. AFİYET OLSUN...
Malzemeler:
2 tane yumurta
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı yoğurt
1 çorba kaşığı sirke
BÜZME BAKLAVA
Bir çimdik tuz
3 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
Şerbet Malzemeleri:
3 su bardağı su
3 su bardağı toz şeker
1 çay kaşığı limon suyu
Bir çimdik tuz
Üzerine Sürmek İçin:
250 gram tereyağı veya margarin
İç malzeme için ceviz
Yufka aralarına sürmek için nişasta
Yapılışı:
Geniş bir kabın içine baklava hamuru malzemelerini koyun
ve 20 dakika yoğurun. Elde ettiğiniz yumuşak hamuru 12′ye
bölün ve üzerini bir bezle örtüp yarım saat bekletin. Yarım saat
sonra her bir bezeyi tek tek açın ve açarken üzerlerine nişasta
serpin. Elde ettiğiniz her bir yufkayı dörde kesin. Ardından
yufkanın sivri uç kısmından tutup, geniş tarafına doğru
çekerek buruştun yufkayı. İki uzun tarafını birleştirin ve
ortasına yarım ceviz koyup, uçların üzerine kapatın ve hemen
ters çevirip, yağlanmış fırın tepsisine dizin. Bütün yufkaları
aynı şekilde yapın.
Tereyağını eritin ve tepsideki büzme baklavaların üzerine dökün. Fırını 170 dereceye ayarlayın üzerleri kızarana kadar pişirin. Bu esnada
hemen bir tencereye şerbet malzemelerini koyun ve kaynatıp kenara kaldırın ve soğumasını bekleyin. Büzme baklavalar fırında pişince çıkarın
ve üzerine soğumuş olan şerbeti dökün ve çekmesi için kenara kaldırın. Her günümüz baklava tadında olsun… İyi bayramlar. Afiyet olsun
Çekmeköy2023
- 77
Bunları Biliyor Musunuz?
BUNLARI BİLİYOR
MUSUNUZ?
78 - Çekmeköy2023
Sabahları yataktan çık
mak istememek psikoloj
ik bir semptomdur ve tıp
adı Dysania’dir.
da ki
Bir insanın doğum gü
nü aynı zamanda düny
a üzerindeki en az 9 m
insanın da doğum günü
ilyon
dür.
Başınıza gelmesinden
korktuğunuz şeyleri faz
la düşünürseniz gerçe
ihtimalini arttırırsınız.
kleşme
Bilimde buna ‘ters çaba
kuralı’ denir.
Meyveleri taze tutabilm
ek için, içlerine herhan
gi bir cins yaprak serpip
layın, böylece uzun sü
sakre bozulmadan kalabile
cektir.
Bilinenin aksine gökk
uşağında yedi renk yo
ktur. Gökkuşağında ke
bir renk spektrumu va
sintisiz
rdır. Ancak insanın ren
k
algısı, ortada bir kuşak
olduğu yanılgısını yara
serisi
tır.
Kahkaha attığınızda vü
cudunuzdaki antikorlar
ın seviyesi yaklaşık % 20
tarak, virüslerin ve tüm
arör hücrelerinin yok olm
asına yardımcı olur.
Sıcak su, soğuk sudan
daha ağırdır.
Balıkların hafızası bir
kaç saniye ile kısıtlı de
ğildir. Japon balıkları
aylık hafızaya sahiptir
en az 3
ler.
Bukalemunlar kamufl
aj, karşı cinsi etkileme
ve vücut sıcaklığını de
için renk değiştirirler.
ngeleme
Koku alma duyusu be
ynin hafızaları ve duyg
uları kontrol ettiği bölge
bağlıdır. Bu yüzden tan
ye
ıdık kokular duygusal
olarak bizi etkiler.
Sol kulak müziği, sağ ku
lak ise konuşmayı daha
iyi algılar ve her iki kulak
sesi farklı ölçülerde duym
da
aktadır.
ACİL TELEFONLAR
Polis İmdat
Vergi Danışma
Hızır Acil Servis
Ankesör Arıza
Yangın İmdat
Teleks Arıza
Alo Doktorum Yanımda
Data Arıza
Telefon Arıza
Kablo TV Arıza
Sağlık Danışma
Posta Kodu Danışma
Su Arıza
Uyandırma
155
189
112
122
110
123
113
124
121
126
184
119
185
135
Elektrik Arıza
Milletlerarası Kayıt
Gaz Arıza
Bilinmeyen Numaralar Danışma
Alo Zabıta
Şehirlerarası Kayıt
Alo Trafik
Çağrı
Jandarma İmdat
Yerinde Olmayan Abone
Alo Sahil Güvenlik
Fono Tel
Zehir Danışma
TTNET
186
115
187
118
153
131
154
133
156
134
158
141
114
145
Alo Turizm Bilgi
İnternet Çevir Sesi
Kadın ve Sosyal Hizmetler
Telekom Hizmet Danışma
Telekom Borç Sorma
Alo Gürültü
Masal Müzik
Orman Yangını İhbar
Kodlu Arama
Alo Valilik
Alo Post
Çevre Bilgi
Uyuşturucu Bilgi
Cenaze Hizmetleri
170
146
183
161
163
176
166
177
168
179
169
181
171
188
RÖPORTAJ
Haberin
Olsun
www.cekmekoy2023.com
Yayındayız...
Çekmeköy2023
- 79
RÖPORTAJ
MODERN ÇEKMEKÖY’E
MODEL PAZAR
BURADA HER GÜN
PAZAR
• Dinlenme Alanları
• Kreş
instagram.com/cekmekoybeltr
twitter.com/Cekmekoybeltr
facebook.com/cekmekoybelediyesi
youtube.com/cekmekoybelediyesi
www.cekmekoy.bel.tr
80 - Çekmeköy2023
• Otopark
• Bankamatik

Benzer belgeler