Biyografi: Alan Turing

Transkript

Biyografi: Alan Turing
Fizik Dünyası, 2012
Biyografi: Alan Turing
F. E. Öztürk, Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği
Alan Turing, bilgisayar bilimi, yapay zeka, hesaplanabilirlik teorileri gibi alanlarda bilim ve
teknolojiye tarihi öneme sahip katkılar yapmıştır. 2012 Yılının, Turing’in doğumunun
yüzüncü yılı olması vesilesiyle, yıl boyunca yapılacak çeşitli etkinlikler ile Turing’in hayatı
ve insanlığa katkıları hatırlanacaktır. “2012 Turing Yılı” olarak adlandırılmış bu etkinlikler,
Turing 100. Yıl Komitesi (İng. Turing Centenary Advisory Committee – TCAC)
danışmanlığında düzenlenmektedir.
Alan Turing, bilgisayar bilimi, yapay zeka,
hesaplanabilirlik teorileri gibi alanlarda bilim ve
teknolojiye tarihi öneme sahip katkılar yapmıştır.
2012 Yılının, Turing’in doğumunun yüzüncü yılı
olması vesilesiyle, yıl boyunca yapılacak çeşitli
etkinlikler ile Turing’in hayatı ve insanlığa katkıları
hatırlanacaktır. “2012 Turing Yılı” olarak
adlandırılmış bu etkinlikler, Turing 100. Yıl
Komitesi (İng. Turing Centenary Advisory
Committee
–
TCAC)
danışmanlığında
düzenlenmektedir.
Alan Mathison Turing, 23 Haziran
1912’de, Julius Mathison ve Ethel Sara Turing’in
ikinci oğulları olarak Paddington, Londra’da
doğmuştur. ‘Turing’ ismi, o zaman en çok Alan
Turing’in amcası H.D. Turing’in oltayla balıkçılık
üzerine çalışmaları nedeniyle biliniyordu ve
bilimsel çalışmalar ile bir ilgisi yoktu. Alan
Turing’in annesinin evlenmeden önceki soyadı
‘Stoney’ ise, uzak bir akrabaları olan İrlandalı
fizikçi George Johnstone Stoney (1826 – 1911)
sayesinde belli bir tanınmışlığa sahipti. G.J. Stoney,
“elektron” sözcüğünü tarihte ilk defa kullanmış
fizikçidir. Bir atomun iyonlaşırken kaybettiği yük
birimini “elektron” olarak adlandırmıştır [6]. Turing
için bilim, dersler dışında ilgilenebildiği bir
tutkuydu. Yine de Turing daha sonra, bu yıllarda
ona verilen ve kendisinde yeni ufuklar açacak
etkileri olmuş “Her Çocuğun Bilmesi Gereken
Doğa Harikaları” (İng. Natural Wonders Every
Child Should Know) [3] adlı kitaptan bahsetmiştir.
Bu hayat tarzına rağmen Turing, Sherborne
Okulu’na girmeyi başarmıştır. Kısa bir süre sonra
okul müdürü; “Eğer sadece bilimle uğraşacaksa bir
devlet okulunda vaktini boşa harcıyor” olduğunu
söylemiştir.
Turing’in Görelilik Kuramı üzerine kişisel
notları bir derece takdir görmüştür ancak yine de
başarısız olarak okulu utandırma ihtimali olduğu
gerekçesiyle Sherborne’dan mezun edilmemekten
son anda kurtulmuştur. Turing’i uyarıcı etki bir
A. Turing, F. E. Öztürk
başka çok yetenekli genç ile karşılaşması olmuştur,
Sherborne’da kendisinden bir sınıf üstte olan
Christopher Morcom ile. 1928 yılından 1930
yılındaki ani ölümüne kadar Christopher Morcom,
Turing’e belki de hayati öneme sahip bir entelektüel
arkadaşlık sunmuştur. Morcom’un yapamamış
olduğunu artık kendisinin yapmaya mahkum oluşu,
görünüşe göre Turing’in uzun bir kriz süresince
desteklemiştir. Turing’in, Morcom’un annesine üç
sene boyunca yazdığı mektuplardan anlaşılıyor ki
düşünceleri uzun süre boyunca insan zihninin,
özellikle Christopher’ın zihninin madde içerisinde
nasıl somutlaştığı ve ölümle maddeden serbest kalıp
kalamayacağı üzerine yoğunlaştı. Bu soru onun 20.
Yüzyıl fiziğine daha derinlemesine yönelmesine yol
açtı. başlangıç noktalarından birisi A. S.
Eddington’un kitabı “Fiziksel Dünyanın Doğası”
(İng. The Nature of the Physical World) [4]
olmuştur. Turing, Kuantum Mekaniği teorisinin
klasik zihin ve madde sorusuna cevap olup
olamayacağını merak etmiştir.
1931 Yılından itibaren ‘King’s College’de
lisans öğrenimine başladı ve özgür düşünmenin
daha fazla teşvik edildiği bir dünyaya girdi. 1932
Yılında von Neumann’ın kuantum mekaniğinin
mantıksal temelleri üzerine çalışmalarını [5]
incelemesi, ilgilendiği alanlara duygusal değil
dikkatli ve titiz bir araştırmacı bakış açısıyla
yaklaşmasına yardımcı oldu. Bilimsel alanda
sağlam adımlarla ilerledi. 1935 Yılında King’s
College’den burs kazandı ve 1936 yılında olasılık
teorisi üzerine çalışmaları sırasında yazdığı
“Gaussiyen Hata Fonksiyonu üzerine” (İng. On
Gaussian Error Function” makalesi ile Smith
Ödülü’ne layık görüldü [7]. Kariyeri, hafif sıra dışı
bir okul olan King’s College’in matematik alanında
bir öğretim üyesi olmak üzere yolunda gibi
görünüyordu. Ancak sıra dışı zihni, onu hiç
öngörülememiş bir yöne itti.
1933 Yılında Turing, çoktan Russel ve
Whitehead’in ‘Doğa Felsefesinin Matematiksel
C1. S1. M6 1
Fizik Dünyası, 2012
İlkeleri’ (İng. Principia Mathematica)[8] ile ve o
zaman için gizemli bir alan olan matematiksel
mantık ile tanışmıştı. Bertrand Russel’a göre
mantık, matematiksel gerçeğin temeliydi, fakat
onun bu fikri üzerine pek çok tartışma mevcuttu.
1935 Yılında Turing, Cambridge’de topolojist olan
M.H.A. Newman’ın derslerine katılırken Hilbert
tarafından ortaya atılmış ve o zamana kadar
cevaplanamamış bir sorudan haberdar oldu. Karar
verilebilirlik problemi; Entscheidungsproblem.
Prensip olarak, önerien herhangi bir matematiksel
iddianın kanıtlanabilir olup olmadığına karar
vermek için kesin bir yöntem veya süreç olabilir
miydi? Bu soruya cevap verebilmek için ‘yöntem’in
tanımlanması gerekiyordu. Turing bunu yapmıştır.
Kesin olarak tanımlanmış temel matematiksel
işlemleri yapabilen bir makine hayal etti. Turing
Makinesi; kağıttan bir teyp üzerinde semboller ile
ifade edilmiş matematiksel komutları okuyabilen ve
uygulayabilen hayali bir makinedir. Böyle bir
makinenin
‘kesin
bir
yöntem’
olarak
adlandırılabilecek işlemleri gerçekleştirebileceğini
ikna edici kanıtlar ile ortaya koydu.
Turing’in ‘kesin bir yöntem’ olarak
koyduğu tanım, günümüzde ‘algoritma’ olarak
bilinmektedir. Güncel bilgisayarlar bir program
vasıtasıyla iyice tanımlanmış herhangi bir ‘işi’
yapabilirler. Bu anlamda Turing Makinesi ile,
bilgisayarın temel prensipleri 1936 yılında ortaya
konmuştur.Turing’in
bu
tanımından
sonra
Hilbert’in sorusuna olumsuz bir yanıt vermek zor
olmamıştır; önerilen herhangi bir matematiksel
iddianın kanıtlanabilir olup olmadığına karar
vermek için kesin bir yöntem veya süreç mümkün
değildir. Turing, Nisan 1936’da sonuçlarını
Newman’a gösterdi. Fakat aynı zamanda Amerikan
mantıkçı Alonzo Church’de paralel bir sonuç ortaya
koydu. Turing’in Ağustos 1936’da ortaya çıkan
makalesi; ‘Hesaplanabilir Sayılar Üzerine,
Entscheidungsproblem’in bir Uygulaması ile
Birlikte (İng. On Computable Numbers with an
application to the Entscheidungsproblem) [9]’ de
Church’ün makalesini referans göstermek zorunda
kaldı. Ancak o zaman da görülüyordu ki Turing’in
yaklaşımı farklıydı, Church yaklaşımında, fiziksel
dünyada gerçekten yapılabilecek işlemler üzerinde
durmuyordu. Daha sonra ‘Turing Makinesi,’
modern hesap teorilerinin temeli olarak kabul
edildi.
1938 Yılında Turing’e, Von Neumann
tarafından Princeton’da geçici bir kadro teklif
A. Turing, F. E. Öztürk
edildi, ama Turing Cambridge’e dönmeyi tercih
etti. 1938 – 1939 arasında üniversitede ders
vermedi ve sahip olduğu ‘King’s College’ bursu ile
yaşadı, mantık ve sayı teorisyeni olarak çalıştı.
Wittgenstein’ın matematik feslfesi derslerine katıldı
ve Riemann Zeta fonksiyonunu çözmek için
tasarlanan özel bir makine için çarklar yaptı. Genç
bir Alman Yahudi’nin Britanya’ya girmesine
sponsor oldu. Bu sırada gizli olarak, “Devlet Kodu
ve Şifre Okulu” olarak adlandırılan Britanya kripto
analiz departmanı için kısmi zamanlı çalışıyordu.
Britanya’da bu göreve atanan bilimsel altyapıya
sahip ilk kişiydi. O güne kadarki birikim ile alman
şifre makinesi Enigma’nın şifreleri (Ayrıntılı bilgi
için bkz Ek-1) kırılamadığı için, departman böyle
bir yenilik yapmaya karar vermişti. Ancak Polonya
tarafından Enigma makinesi ile ilgili hayati bilgiler
gönderildiği 1939 yılına kadar herhangi bir ilerleme
kaydedilemedi. Polonya’da matematikçiler bu
konuda çalışmaya çok daha erken başlamıştı (Ek-1).
Britanya’nın 3 Eylül’de savaş ilan
etmesiyle beraber Turing, Bletchley Parkındaki
savaş zamanı kripto analiz merkezinde tam zamanlı
olarak çalışmaya başladı. Polonyalıların çalışması,
Almanların
Enigma
makinesin
kullanma
yollarından sadece belli bir tanesi üzerine olduğu
için yeterli değildi. Çalışmalarının daha ileriye
götürülebilmesi için, Polonyalıların yaptığı
‘Bomba’
makinesinin
(Ek-1)
geliştirilmesi
gerekiyordu. Geliştirilecek yeni makinenin,
şifrelenmiş bir mesajın çok küçük bir kısmının
doğru olarak tahmin edilmesi ile, bütün yazının
şifresini
kırabilmesi
gerekiyordu.
W.G.
Welchman’ın da katkılarıyla geliştirdiği makine ile
Turing, 1939 yılının sonunda Alman donanma
şifrelerini kırmayı başardı. Kullandığı daha
karmaşık
Enigma
teknikleri
ile
Alman
donanmasının şifreli mesajlarının kırılması o
zamana kadar imkansız görülüyordu. Alman
donanmasından bilgiler ele geçirilmesi ve daha
gelişmiş istatistik yönetmlerin geliştirilmesi ile
1941 yılının ortasında yeni geliştirdikleri makine ile
şifre kırmak artık düzenli ve sürekli bir işlem haline
geldi.
İkinci dünya savaşının bitiminden itibaren
Turing, kendisi öngörmüş olduğu bilgisayarın
potansiyelinden etkileniyordu. Her ne kadar 1936
yılındaki çalışması [9], ‘hesaplanabilir’in mutlak
sınırlarını göstermiş olsa da Turing makinesinin
yapamadıkları değil, yapabildikleri onu cezp
ediyordu. Bilgisayarın, zekaya sahip yapay bir
C1. S1. M6 2
Fizik Dünyası, 2012
makine olma yolunda gelişmelere açık olduğunu
düşündü. Newman, Turing’in bilgisayar fikrine
destek verdi ve temel prensipleri önde gelen bir
radar mühendisi olan F.C. Williams’a iletti.
Williams’ın parlak fikirleri ile 1948 yılının haziran
ayında Turing’in bilgisayar’ının ilk pratik gösterimi
yapıldı.
1951
Yılında
yayınlanan
makalesi
‘Morphogenesis’in Kimyasal Temelleri’ (İng. The
Chemical Basis of Morphogenesis), doğrusal
olmayan
dinamik
teorinin
temel
kurucu
makalelerinden biri olmakla birlikte, elektronik
bilgisayarın matematiksel araştırma amacıyla
kullanıldığı ilk çalışma olmuştur.
8 Haziran 1954 yılında, kırk iki yaşında vefat
etmiştir.
Ek-1 Enigma Makinesi:
Şifreleme amaçlı basit bir elektromekanik
cihazdır. Metin girilmesi için klavyesi ve şifreleme
için mekanik ve elektronik bileşenleri bulunur. Bir
harf tuşuna basıldığında, makine elektrik akımı
üretir. Akım makine içerisinde belli işlemleri
tetikler ve tuşlanan harf başka bir harfe
dönüştürülmüş şekilde gösterilir. Bir harf başka bir
harf olarak şifrelenmeden önce makinenin
içerisindeki bileşenlerde 7-9
kere arasında
dönüştürülür. Makine içerisindeki bileşenlerin
başlangıç konumları, dizilişleri gibi faktörler
değiştirilerek farklı şifrelemeler elde edilebilir.
Şifreli metnin okunabilmesi için makinenin
bileşenleri, orijinal metnin yazıldığı durumlarına
ayarlanmalıdır. Bu şekilde ayarlanmış makineye
şifrelenmiş metin girilirse çıktı orijinal metin
olacaktır. Makinenin ilk haldeki durumunu
bilmeden metni okumak (şifreyi kırmak) oldukça
zordur. Enigma makinesinin dijital bir versiyonunu
internet üzerinden kullanmak mümkündür [11].
Enigma Makinesinin Tarihi:
1918 yılında Albert Scherbius, dönen
çarklar ile çalışan bir şifre makinesi fikrini Alman
ordusu'na sundu. Alman ordusu fikri ile
ilgilenmediği için Albert Scherbius, fikrini bir
Alman firmasına götürdü. Bu firma onun
patentlerini satın aldı. İlk Enigma Makinesi
1920'lerin başında üretildi. Bu makine dönen
çarklar sayesinde o zamanki makinelere kıyasla
daha iyi şifreleme sağlayabiliyordu. Alman deniz
kuvvetleri 1925 yılında Enigma makinesini satın
almaya ve geliştirmeye başladı. Almanlar Enigma
A. Turing, F. E. Öztürk
makinesine oldukça güveniyordu ve düşmanları
tarafından şifrenin kırılmasının çok küçük bir
olasılık olduğuna inanıyorlardı. Almanların bu
inançlarına karşın Enigma makinesi güvenli değildi.
1928 Yılında Polonyalılar, başkentleri Warsaw'daki
Alman Büyükelçiliğine gönderilmekte olan bir
Enigma makinesine gümrükte el koydu ve onu
incelediler. Polonya'nın Poznan üniversitesinden bir
grup parlak matematik öğrencisi(Rejewski, Rozycki
and Zygalski), Polonya ordusunun şifreleme (İng.
cryptology) bölümünde çalışmak üzere işe alındı.
Warsaw'daki bir fabrikada birçok Enigma makinesi
üretildi. 1932 Yılında Polonyalılar Almanların
sinyallerini deşifre etmeyi başardı. Şifreyi kırmak
için Rejewski programlanabilir bir elektromekanik
cihaz tasarladı. Bu cihaza 'Bomba' adını verdi
(bomba kelimesi Polonya'da Türkçe'deki anlamıyla
aynı anlamda kullanılmaktadır) çünkü cihaz
çalıştırılırken geri sayım yapan bir bomba gibi “tik
tak” sesleri çıkartıyordu. 1939 Yılında Polonyalılar,
Fransız ve Britanyalılara Polonya'da üretilmiş
Enigma makinelerini ve bunlar için teknik bilgi ve
çizimleri, Bomba'yı ve Alman şifrelerini kırmak
için diğer bilgileri verdi.
Kaynaklar
[1]: İnternet adresi, Aralık 2011,
http://www.turing.org.uk/turing/
[2]: İnternet adresi, Aralık 2011,
http://www.historylearningsite.co.uk/india_1900_to_194
7.htm
[3]: Natural Wonders Every Child Should Know,
Brewster Edwin Tenney, 1912
[4]: The Nature of the Physical World, Eddington Arthur
Stanley, 1928
[5]: Mathematische Grundlagen der Quantenmechanik
(Tr. Kuantum Mekaniği’nin Matematiksel Temelleri) ,
John von Neumann, 1932
[6]: Kuantum Fiziği Laboratuvarı Deney Notları, Ankara
Üniversitesi Fizik Bölümü, Ankara Üniversitesi Fizik
Mühendisliği Bölümü, 2011
[7]: Military Communications, Christopher H. Sterling,
Syf 460, 2008
[8]: Principia Mathematica, Alfred North
Whitehead and Bertrand Russell , 1910-1913
[9]: On Computable Numbers with an application to the
Entscheidungsproblem, Alan Turing, 1936
[10]: İnternet adresi, Aralık 2011,
http://russells.freeshell.org/enigma/history.html
C1. S1. M6 3
Fizik Dünyası, 2012
[11]: İnternet adresi, Aralık 2011,
http://russells.freeshell.org/enigma/how.html
[12]: İnternet adresi, Aralık 2011,
http://www.mathcomp.leeds.ac.uk/turing2012/
A. Turing, F. E. Öztürk
C1. S1. M6 4

Benzer belgeler