çağdaş türk ve dünya tarihi 1

Transkript

çağdaş türk ve dünya tarihi 1
T.C.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI
AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI
AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ - MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ
ÇAĞDAŞ TÜRK
VE
DÜNYA TARİHİ
1
DERS NOTU
YAZAR
Çetin SUNGUR
ANKARA 2015
MEB HAYAT BOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI
AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI DERS NOTLARI DİZİSİ
Copyright © MEB
Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Tümü ya da bölümleri izin
alınmadan hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Yazar
: Çetin SUNGUR
Grafik
: Hatice DEMİRER
Kapak
: Güler ALTUNÖZ
İÇİNDEKİLER
1. ÜNİTE
XX. YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA
A. I. DÜNYA SAVAŞI VE SONUÇLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 11
B. SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ (SSCB), ORTA ASYA ‘DAKİ TÜRK
DEVLET VE TOPLULUKLARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 14
C. ORTA DOĞU’NUN YENİ YÜZÜ: MANDACILIK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 18
D. UZAK DOĞU’DA YENİ BİR GÜÇ: JAPONYA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 21
E. 1929 DÜNYA EKONOMİK KRİZİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 23
F. İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE AVRUPA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 24
G. İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE DÜNYA _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 29
H. ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 30
NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 35
ETKİNLİK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 36
1.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 38
2 .ÜNİTE
II.DÜNYA SAVAŞI
A.YENİ BİR SAVAŞA DOĞRU _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 45
B. SAVAŞ YILLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 50
C. BARIŞA DOĞRU_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 57
D. SAVAŞIN ETKİLERİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 63
E. SAVAŞ YILLARINDA TÜRKİYE _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 65
NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 71
ETKİNLİK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 72
2.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 74
3. ÜNİTE
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ
A.BLOKLARIN KURULUŞU _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 82
B. PAYLAŞILAMAYAN ORTA DOĞU_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 90
C. UZAK DOĞU’DA ÇATIŞMA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 93
D. ASYA VE AFRİKA’NIN KURTULUŞU _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 97
E. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 99
F. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE DÜNYA _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 105
NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 107
ETKİNLİK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 109
3.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 111
ETKİNLİK VE DEĞERLENDİRME SORULARININ CEVAP ANAHTARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 115
SÖZLÜK_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 117
KRONOLOJİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 121
KAYNAKÇA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 123
1. ÜNİTE
XX. YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA
Liderlerin takip ettikleri
politikalarının kendi
milletleri ve insanlık tarihi
için önemi nedir? Barışı
korumak niçin önemlidir?
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
Bu ünitenin sonunda:
1. I. Dünya Savaşı’nın neden ve sonuçlarını, I. Dünya Savaşı sonunda yapılan
antlaşmaları,
2. Çarlık Rusya’sının yıkılışı ve SSCB’nin kuruluşunu, SSCB yönetimindeki Türk
topluluklarının durumunu ve Basmacı Hareketi’ni,
3. İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’da manda yönetimleri kurmalarını,
4. Japonya’nın Uzak Doğu’da yeni bir güç olarak ortaya çıkmasını ve sonuçlarını,
5. 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin nedenleri ve sonuçlarını, Türkiye’ye etkilerini,
6. I. Dünya Savaşı’ndan sonra barışın sürekliliğini sağlama çabalarını, Avrupa’da
sosyal ve ekonomik hayatı, İtalya’da Faşizm ve Almanya’da Nazizmin ortaya
çıkışını,
7. Atatürk Dönemi’nde Türk dış politikasında meydana gelen gelişmeleri (Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girişi, Balkan Antantı, Montrö Boğazlar
Sözleşmesi, Sadabat Paktı, Hatay meselesi ve Hatay’ın Anavatan’a katılması)
öğreneceğiz.
ANAHTAR KAVRAMLAR
HAM
MADDE
MillîYETÇİLİK
PAZAR
BASMACI
HAREKETİ
MONROE
DOKTRİNİ
MANDA
YÖNETİMİ
BOLŞEVİK
ASİMİLE
SİYASETİ
10
FAŞİZM
NAZİZM
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
A. I. DÜNYA SAVAŞI VE SONUÇLARI
1. I. Dünya Savaşı
I. Dünya Savaşı; savaş alanının genişliği, savaşan devletlerin sayısı, etkileri ve
sonuçları bakımından tarihte o zamana kadar yapılan en büyük savaştır. Bu savaş,
önce Avrupa’da başlamış, kısa bir süre içinde bütün dünyaya yayılmıştır.
I. Dünya Savaşı’nın nedenlerini Fransız İhtilali’nin dünyaya yaydığı düşünce
akımlarında ve Sanayi İnkılabı’nın yol açtığı ham madde ve pazar arayışındaki yarışta aramak gerekir.
XIX. yüzyılın sonlarına doğru siyasi birliklerini tamamlayan İtalya ve Almanya,
kısa zamanda sanayileşerek Avrupa’nın güçlü devletleri arasında yer aldılar. Ancak
bu devletlerin sanayilerini devam ettirecek ucuz ham madde ve pazar alanları yoktu. Bu durum Almanya ve İtalya’nın daha önce sanayileşen ve sömürgecilikte ilerleyen İngiltere ve Fransa gibi devletlerle rekabete girmesine yol açtı. Almanya’nın
kısa sürede dünya pazarlarında etkin bir duruma gelmesi ve her geçen gün biraz
daha güçlenmesi İngiltere’yi rahatsız etti. Almanya bu sırada Fransa ile Alsace-Lorraine (Alsas-Loren) bölgesi yüzünden anlaşmazlık hâlindeydi. Fransa 1871yılında Almanya’nın işgal ettiği bu bölgeyi geri almak için fırsat kolluyordu. Bu durum
Fransa’nın İngiltere’nin yanında yer almasına ortam sağladı.
Rusya’nın izlediği Panslavizm politikası, bünyesinde çok sayıda Slav barındıran Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Almanya’nın yanında yer almasına yol
açtı. Rusya’nın İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını ele geçirerek Akdeniz’e inmek istemesi ise, Osmanlı Devleti’nin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Almanya ile
yakınlaşmasına yol açtı.
Bütün bu ekonomik rekabet ve siyasi mücadele Avrupa devletlerinin birbirine
düşman iki bloka ayrılmasına neden oldu. Bunlardan birincisi 1882 yılında Almanya, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu ve İtalya’nın oluşturduğu üçlü ittifak (üçlü
bağlaşma), diğeri ise 1907 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya’nın oluşturduğu üçlü
itilaftır (üçlü anlaşma). İttifak devletlerine daha sonra Osmanlı Devleti ve Bulgaristan
da katıldı. İtalya ise I. Dünya Savaşı başında bu gruptan ayrılarak itilaf devletlerine
katıldı. Bu gruba daha sonra Brezilya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Japonya, ABD ve
Yunanistan katıldı.
28 Haziran 1914’te Avusturya- Macaristan İmparatorluğu veliahdının
Saraybosna’da bir Sırp Millîyetçisi tarafından öldürülmesi, I. Dünya Savaşı’nın kıvılcımı oldu. Önce Avrupa’da başlayan savaş kısa bir süre sonra bütün dünyaya yayıldı.
Savaş başladığında tarafsız olan ABD, İtilaf Devletlerine silah ve cephane taşıyan ticaret gemilerinin Almanlar tarafından batırılması üzerine itilaf devletleri yanında savaşa katıldı. Bu durum savaşın gidişini değiştirdi. ABD’nin desteği ile güçlenen itilaf devletleri, ittifak ordularına karşı üstünlük elde ettiler. Böylece dört yıl
11
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
süren ve milyonlarca insanın ölümüne, yüzlerce kentin yakılıp yıkılmasına neden
olan I. Dünya Savaşı itilaf devletlerinin galibiyeti ile sona erdi(1918).
2. Paris Barış Konferansı
İtilaf devletleri I.Dünya Savaşı sonrası yenilen
devletlerle imzalanacak barış antlaşmalarının esasların,
belirlemek için 18
Ocak 1919 tarihinde Paris’te bir konferans düzenlediler. Konferansa 32
devletin temsilcileri
katıldı. Konferansın
Harita. 01.01: I.Dünya Savaşı’nda Avrupa ve Osmanlı Devleti
kararlarında etkili
olan devletler ise ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya idi. ABD konferansta uluslararası
ilişkilerde sürekli bir barışı sağlayacak ve koruyacak olan Milletler Cemiyetinin kurulmasını sağlamayı amaçlıyordu. ABD Başkanı Wilson savaşta sağladığı büyük prestijle
öteki devlet adamlarını etkilemeye çalıştı. Onun en çok üzerinde durduğu konu olan
Milletler Cemiyetinin kurulması kararının alınmasından sonra ülkesine döndü. ABD
böylece tekrar yalnızlık politikasına döndü. Bundan sonra İngiltere ve Fransa, Paris
Barış Konferansı’nı çıkarlarına uygun şekilde yönlendirdiler. Fransa’nın bütün amacı
Almanya’yı etkisiz ve güçsüz bir hâle getirmekti. İngiltere ise denizlerde kendisine
rakip olan Alman donanmasını ortadan kaldırmak ve Almanya’nın Avrupa devletler
dengesini bir daha bozamayacağı tedbirler almaktı. İtalya ise I. Dünya Savaşı sırasında yapılan gizli paylaşım tasarılarına uygun olarak Batı Anadolu’nun kendisine
verilmesini bekliyordu.
E
BİLGİ NOTU
ABD Başkanı Monroe 1823 yılında kongrede yaptığı konuşmada ABD’nin Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki sorun, savaş ve politikalara karışmamayı esas
aldığını, Avrupa’nın da kendi kıtalarına karışmamasını belirtmiştir. Böylece ABD,
Avrupa diplomasisinden ve sorunlarından uzak durarak kendi kıtasına kapanmış
ve yalnızlık politikasına dönmüş oluyordu.
12
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
3. I.Dünya Savaşı Sonunda Yapılan Antlaşmalar
Rusya’da Bolşevik İhtilali’nden sonra
kurulan SSCB, ittifak
devletlerine başvurarak barış istedi. BrestLitowsk’ta yapılan görüşmelere
Almanya,
Sovyetler Birliği, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti
katıldı. 3 Mart 1918’de
Brest- Litowsk AntResim. 01.01: Paris Barış Konferansı’nda İngiltere, İtalya, Fransa ve
laşması
imzalandı. Bu
ABD Temsilcileri
antlaşma ile Sovyetler,
Polonya, Litvanya, Estonya ve Ukrayna’dan çekildiler. Bu ülkelerin geleceğine ittifak
devletleri karar verecekti. Rusya, Kars, Ardahan ve Batum’u da Osmanlı Devleti’ne
verdi ve Doğu Anadolu’dan çekildi. I. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşmalar şunlardır:
Versailles (Versay) Antlaşması (28 Haziran 1919): Almanya ile itilaf devletleri
arasında imzalandı. Almanya, Alsas- Loren bölgesini Fransa’ya geri verdi ve önemli
ölçüde toprak kaybetti. Denizaşırı toprakları İngiltere, Fransa ve Japonya arasında
paylaşıldı.
St. Germain (Sen Jermen)Antlaşması (10 Eylül 1919): Avusturya ve itilaf devletleri arasında imzalandı. Avusturya; Macaristan, Çekoslovakya ve Yugoslavya’nın
bağımsızlığını tanıdı. Topraklarının bir bölümünü bu devletlere bıraktı.
Neuilly (Nöyyi) Antlaşması (27 Kasım 1919): Bulgaristan ile itilaf devletleri arasında imzalandı. Bulgaristan bir kısım topraklarını Romanya ve Yugoslavya’ya verdi.
Batı Trakya’yı Yunanistan’a vermek zorunda kaldı. Böylece Bulgaristan’ın Ege Denizi
ile bağlantısı kesilmiş oldu.
Trianon (Triyanon) Antlaşması (4 Haziran 1920): Macaristan ile İtilaf Devletleri
arasında imzalandı. Macaristan’ın Avusturya ile birleşmesi yasaklandı ve bir kısım
toprakları Yugoslavya, Romanya ve Çekoslovakya’ya verildi.
Sevres (Sevr) Antlaşması (10 Ağustos 1920): Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı. I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren barış antlaşmalarının en ağır
hükümler içeren antlaşmasıdır. Sevr Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ne Anadolu’da
küçük bir toprak parçası bırakılıyor ve bağımsızlığı elinden alınıyordu. Ancak Türk
milletinin Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde yapmış olduğu Millî Mücadele, Sevr
13
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Barış Antlaşması hükümlerinin uygulanmasını ve yürürlüğe girmesini önlemiştir.
4. I. Dünya Savaşı’nın Sonuçları
I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti, Almanya İmparatorluğu, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu ve Rus Çarlığı yıkılarak yerine yeni devletler kuruldu.
İtilaf Devletlerinin çıkarlarını gözeten yeni dengeler kuruldu. Avrupa’nın siyasi haritası yeniden çizildi. Çekoslavakya, Yugoslavya,
Macaristan, Polonya, Litvanya, Ukrayna, Estonya
gibi yeni devletler kuruldu. Sömürgecilik anlayışı
manda yönetimi adı altında sürdürüldü. Sınırların
çizilmesinde etnik yapıya
dikkat
edilmemesinde
de yeni sorunlar ortaya
çıktı. Osmanlı Devleti’nin
yıkılışı ile Orta Doğu’da
Harita. 01.02: I. Dünya Savaşı’ndan Sonra Avrupa
kuvvetler dengesi değişti. İngiltere ve Fransa bu bölgeyi sömürge anlayışlarının merkezi hâline getirdiler.
Yenilen devletlere çok ağır hükümler içeren antlaşmalar imzalatıldı. Bu ise II. Dünya
Savaşı’nın çıkmasına neden oldu.
B.SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ (SSCB),
ORTA ASYA’DAKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI
1. Çarlık Rusya’sının Yıkılışı ve Bolşevik İhtilali
XIX. yüzyılda Çarlık Rusya’sında halkın büyük bölümü tarımla geçiniyordu.
Tarım ilkel aletlerle yapıldığından verim de düşüktü. XIX. yüzyılın ikinci yarısında
Rusya’da sanayileşme faaliyetlerinin başlaması işçi sınıfının ortaya çıkmasını sağladı.
Sanayileşme süreci fakir köylülerin köyden şehirlere göç etmesine yol açtı. Fabrikalarda çalışma saatleri kadın ve çocuklar için bile 12-14 saatten aşağı değildi. Ücretler
düşük, çalışma şartları sağlık açısından çok kötüydü. I. Dünya Savaşı’nın olumsuz etkileri bu toplumsal sınıfların hayat şartlarını daha kötüleştirdi. Rusya’da maliye, tıpkı
Fransız İhtilali öncesinde olduğu gibi iflas etmiş durumdaydı. Savaşın finansmanı
dış borçlarla sağlanmaktaydı. Çarlık yönetimine karşı tepkiler arttı. Petersburg’da
kadın işçilerin başlattığı grev kısa sürede her tarafa yayıldı. Zor durumda kalan Çar
II.Nikola iktidardan çekildiğini açıkladı. Yetkileri geçici hükûmet devraldı. Ancak geçici hükûmet halkın barış ve ekmek taleplerini yerine getiremedi. Bolşevikler sürgündeki İlyiç Vilademir Lenin’in Rusya’ya dönmesiyle geçici hükûmeti devirmeye
14
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
karar verdiler. Geçici hükûmetin
Bolşeviklerin üzerine gönderdiği
ordu ‘’barış, ekmek ve toprak’’ sloganlarıyla ortaya çıkan Bolşeviklere katıldı. Böylece Bolşevikler yönetimi ele geçirdi (Ekim 1917).
Bolşevikler için en önemli konu, iç barışın sağlanmasıydı.
Bunun için 3 Mart 1918 tarihinde
İttifak Devletleriyle Brest-Litowsk
Antlaşması’nı imzalayarak I. Dünya Savaşı’ndan çekildiler. Bir süre
sonra Rusya’da totaliter tek parti
diktatörlüğü kuruldu. Bolşeviklerin bu faaliyetlerine karşı tepkiler
yükselmeye başladı. Bu tepkiler İtilaf Devletlerinin çar yanlılarını desteklemesiyle iç savaşa dönüştü. İç
savaşta milyonlarca insan öldü. I.
Dünya Savaşı ve Ekim Devrimi sırasında fakir ve yoksul düşen halk
Resim 01.02: Bolşevik İhtilali Öncesinde
üç
yıl daha bu zorlukları yaşadı. İç
Petersburg’da Yapılan Gösterilerden Biri
savaş sonunda Lenin’in Komünist
Partisi bu mücadeleden galip çıktı (1921) ve Rusya toprakları üzerinde tam bir diktatörlük kurdu.
Lenin iç savaşın açtığı yaraları ve tahribatı iyileştirme amacına yönelik olarak
Yeni Ekonomik Politika ( Novaya Ekonomiçeskaya Politika-NEP ) dönemini başlattı.
Eski Rus imparatorluğu federasyona dönüştürüldü ve devlet 1 Ocak 1923’te Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) adını aldı.
1924’te Lenin’in ölümünden sonra yerine geçen Stalin, Rusya’nın kendi öz kaynaklarını kullanarak kalkınmasını sağlamayı amaçladı. Eski fabrikalar modernleştirildi. Ağır sanayide hızlı bir ilerleme görüldü. 1950’den sonra Sibirya’da petrol, gaz
ve maden rezervleri işletilmeye başlandı. Bu gelişmelere karşın gelir dağılımında
büyük bir eşitsizlik vardı. Komünist parti yöneticileri ve rejimin savunucusu yazar
ve sanatçılar birçok hizmetten parasız yararlanırken köylüler sefalet içindeydi. Stalin döneminde toplum üzerinde büyük bir baskı kuruldu, muhalifler tasfiye edildi.
Resmî ideoloji eşitlik ilkesini benimsemesine rağmen toplumda ve gelir dağılımında
büyük bir adaletsizlik vardı.
15
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
2. Rusların Orta Asya’yı İstilası
XV. yüzyılın sonlarına doğru Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla Rusya’nın
Orta Asya’ya doğru yayılması başladı. Rusların Orta Asya’yı işgalleri 1552’de Kazan
Hanlığı’nın işgali ile başladı. Peşinden Hazar Denizi’ne kadar bütün İdil (Volga) bölgesini kontrolleri altına aldılar. Ruslar 1556’da Astrahan’ı aldıktan sonra Volga ile
Sibirya arasındaki bölgede üstünlük sağladılar. Rusların teknik donanım ve silah
üstünlüğü onların Orta Asya’da ilerleyişlerini kolaylaştırdı. Ruslar XVIII. yüzyılda Hokand Hanlığı (1865) Buhara Emirliği (1866) topraklarını ele geçirdiler. Ruslar o ana
kadar Türkistan’da işgal ettikleri yerleri doğrudan ilhak ettiler ve 1867 yılında Türkistan Genel Valiliği’ni kurdular. Sırada Hive Hanlığı bulunuyordu. Hazar Denizi’nden
Aral’a kadar uzanan hattın güneyini oluşturan Hive toprakları Türkmenlerin direnişine rağmen ele geçirildi(1873). Hive’nin işgali ile Ruslar, Uygur Türklerinin yaşadığı
Doğu-Türkistan dışında tüm Orta Asya’ya hâkim oldular. Türkistan’daki Türk hanlıklarının bu kadar kolayca ve kısa zamanda Rus istilasına uğramasında, Orta Asya’daki
Türk hanlıklarının birlik ve beraberlik içinde hareket etmemeleri, kendi iç mücadeleleri ve Rusların disiplinli, iyi silahla donatılmış kuvvetleri etkili oldu.
Orta Asya’yı işgal eden Ruslar ilk önce bu bölgelerin yöneticilerini kendileri
tayin ettiler. Ağır vergilerle halkın fakirleşmesine yol açtılar. Ayrıca sayıları yüz binleri
bulan Rus göçmenlerini Türk topraklarında yerleştirmeye başladılar. Rusların bu tür
faaliyetlerine karşı Türkler yer yer isyan etmeye başladılar.
XX. yüzyılın başında Rusya’da gelişen meşruti fikirler Türklerin haklarını istemede yeni fırsatlar oluşturdu. Nitekim 1905’te Rusya’da kurulan Duma’ya (Meclis)
Türkler de kendi temsilcilerini gönderme fırsatı buldular. Yusuf Akçura ve İsmail
Gaspıralı’nın çalışmalarının da etkisiyle 15 Ağustos 1905’te ‘’ Rusya Müslümanları I.
Kongresi’’ toplandı. Kongrenin ikinci ve üçüncü toplantısı 1906’da yapıldı. Türklerin fikrî ve
siyasi uyanışını hazmedemeyen Ruslar, tekrar
baskılarını artırdılar. Buna karşılık Türkler bir
seri konferanstan sonra Rusya Müslümanları İttifakı’nı kurarak hakları için mücadeleye
başladılar. Türklerin fikrî uyanışına Kazan ve
Kırım Türkleri öncülük yaptılar. Bu Türk toplulukları eğitime ve ilme önem vermişler, bu ise
onların fikren uyanmalarını sağlamıştır. Kültür alanındaki bu uyanış onların siyasi alanda
da gelişmelerini sağlamıştı.
Resim 01.03:Yusuf Akçura
16
Öncülüğünü İsmail Gaspıralı Bey’in
yaptığı Türkler arasında modern eğitimin yayılması ve gençlerin modern eğitim sistemiyle yetiştirilmesi düşüncesi Orta Asya Türk topluluklarınca süratle benimsendi. Dinî ilimlerin
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
yanında modern ilimleri öğreten Usul-i Cedid (Yeni Metot) mektepleri açıldı. Kısa
zaman içinde bu okullardan binlercesi açıldı. İsmail Gaspıralı Bey’in ‘’ Dilde, Fikirde,
İş’te Birlik’’ parolası ile hareket eden bu okullar Orta Asya Türklerinin uyanmaları ve
canlanmalarında etkili oldu.
3. SSCB Yönetimindeki Türk Topluluklarının Durumu
Bolşevik yönetimi, Türklerin ve diğer milletlerin bağımsızlık hareketlerine
engel olmak için onlara kendi kaderlerini tayin etme hakkı tanıdı. Bu karar Sovyet
Rusya’nın o günkü şartlarda zaman kazanmak için uyguladığı bir oyalama politikasıydı. İlk olarak Tatar Türkleri, Ufa şehrinde 29 Kasım 1917’de İdil-Ural Devleti’ni; Kazaklar, 13 Aralıkta Alaş Orda Özerk Cumhuriyeti’ni, yine aynı tarihlerde Hokand’da
toplanan IV. Müslümanlar Kongresi’nde de Özerk Türkistan Cumhuriyeti’ni kurdular.
Sovyetler Birliği’nin kurulduğu dönemdeki karışıklıktan yararlanan Türkler,
bulundukları bölgelerde bağımsız devletler kurmaya başladı. Bu gelişmelerden rahatsız olan Sovyet yönetimi, 1920 yılının sonlarına doğru Türk devletleri üzerinde
doğrudan hâkimiyet kurmaya yöneldi.
Basmacı Hareketi
‘’Baskın yapan, hücum eden’’ manasına gelen basmacı tabiri, Çarlık döneminde Ruslar tarafından Türkmenistan, Başkurdistan ve Kırım’da faaliyet gösteren kuvvetler için kullanılmıştı. 1918 yılı başında Millî Hokand Hükûmeti’nin Ruslar tarafından dağıtılması üzerine Basmacı Hareketi bir halk hareketine dönüştü.
Hokand şehrinde başlayan bu hareket, kısa zamanda Fergana vadisine ve
diğer bölgelere yayıldı. Basmacı Hareketi’nin tek gayesi,
Türkistan’ı Ruslardan kurtararak istiklaline kavuşturmaktı.
Bütün Türkistan’ı işgal etmek
isteyen Sovyet Rusya ve Basmacılar arasında çok çetin
mücadeleler yaşandı.
Enver Paşa’nın 8 Kasım 1921’de Türkistan’a gelip
Basmacılara katılmasıyla mücadeleler daha da şiddetlendi. 1922’de Sovyet Rusya’nın genel bir saldırıya geçmesi
üzerine Basmacı liderleri birbirlerinden ayrılmak zorunda kaldılar. Enver Paşa’nın
Ağustos 1922’de şehit olmasıyla Basmacı Hareketi devam etmesine rağmen istenilen sonuca ulaşılamadı. Bu mücadeleler 1931’e kadar sürdü ve bu tarihten sonra
Resim 01.04: Basmacı Hareketi’nin Bayrağı
17
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Ruslar, Basmacı Hareketi’ne kesin olarak son verdiler. 5 Aralık 1936’da Batı
Türkistan’da SSCB’ye bağlı Kazakistan,
Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan cumhuriyetleri kuruldu. Bu cumhuriyetlerin millî bir askerî güce sahip
olma hakları kaldırıldı.
Resim 01.05: Enver Paşa
C. ORTA DOĞU’DA MANDA YÖNETİMLERİNİN
KURULMASI
Orta Doğu, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasındaki stratejik konumu, özellikle XX. yüzyılın başlarından itibaren zengin petrol kaynaklarıyla öne çıktı. Bu özellikleri Orta Doğu’yu büyük Avrupa devletleri arasında bir rekabet alanı hâline getirdi.
İngiltere I. Dünya Savaşı’nda Arapları Osmanlılara karşı ayaklandırarak, bağımsız bir
Arap İmparatorluğu kurdurmak için yoğun çaba sarf etti. Diğer yandan da Rusya
ile yaptığı anlaşmalarla
Orta Doğu’yu kendisiyle Fransa arasında
paylaşılmasını kabul
ettirmişti. I. Dünya Savaşı sürerken İngiltere
ve Fransa, aralarında
yaptıkları gizli antlaşmalarla Orta Doğu’yu
paylaştılar.
Ancak
Rusya’nın I. Dünya
Savaşı’ndan çekilmesi ve gizli antlaşmaları
açıklaması bu iki devleti zor duruma düşürdü.
ABD Başkanı Wilson
Harita. 01.03: Orta Doğu’da Manda Yönetimleri ve Sınırları
yayımladığı Wilson il18
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
keleriyle gizli antlaşmaları tanımayacağını belirtti. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa
ortak bir deklarasyon yayımlayarak Orta Doğu’da serbest seçimlere dayanan millî
hükûmetler kuracaklarını bildirdiler. ABD’nin I. Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar yalnızlık politikasına dönmesi İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu ile ilgili düşüncelerini
daha rahat bir şekilde uygulama imkânı sağladı. 1920 Nisanında toplanan San Remo
Konferansı’nda İngiltere ve Fransa, ABD’nin bu konferansta olmamasından da yararlanarak Orta Doğu’ da manda rejimleri kurdular. Suriye ve Lübnan Fransız; Irak,
Ürdün ve Filistin İngiliz mandasına bırakıldı.
1.Orta Doğu’da Büyük Devletlerin Durumu ve Politikaları
Osmanlı egemenliğinde huzurlu ve sorunsuz bir hayat yaşayan bölge halkı,
İngiltere ve Fransa gibi sömürgeci devletlerin sözlerine inanarak bağımsızlıklarının
verilmesini bekledi. Ancak vaatlerini yerine getirmeyen büyük devletlerin izledikleri
politikalar, bölgede yeni bir siyasi harita ve statü ortaya çıkardı. Bu durum günümüze kadar süren bazı sorunların ortaya çıkmasında etkili oldu.
a.İngiltere ve Orta Doğu
İngiltere’nin Uzak Doğu’daki sömürgelerine ulaşmada en kısa yol olan Orta
Doğu, 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılması ve XIX. yüzyılın sonlarında bölgede önemli petrol rezervlerinin bulunmasıyla daha da önem kazandı. Almanya’nın Osmanlı
Devleti’yle yakın ilişkiler kurarak Hicaz demir yolları projesiyle de bölgede üstünlük sağlaması İngiltere’yi tedirgin etti. İngilizlerin kışkırtmaları sonucunda Orta Doğu’da yerel liderler Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaya başladılar.
I.Dünya Savaşı’ndan sonra daha da güçlenen İngiltere, Orta Doğu’dan aldığı
büyük payla bölgenin hâkim gücü oldu. Böylece İngiltere, Libya sınırından Hayfa
‘ya kadar uzanan bütün Akdeniz kıyısını egemenliği altına aldı. İngiltere, bölgedeki
çıkarlarını sürdürecek bir politika izlerken kandırıldıklarını gören bölge halkı da İngiliz egemenliğinden kurtulmanın yollarını aramaya başladı.
Arabistan Yarımadası: Hicaz Emiri Şerif Hüseyin, I. Dünya Savaşı sürerken İngiltere ile yaptığı antlaşmaya dayanarak 1916 yılında kendisini “Arap ülkeleri kralı”
olarak ilan etti. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Hüseyin, oğullarını Irak ve Ürdün’e kral
olarak tayin etti. Şerif Hüseyin’in Arap dünyasında bu denli nüfuz kazanması bölge
liderliği konusunda rekabet halinde olduğu Necd Emiri, Abdülaziz İbni Suud’u rahatsız etti.
Şerif Hüseyin’in, Türkiye’nin 3 Mart 1924’te halifeliği kaldırması üzerine kendisini halife ilan etmesi, Abdülaziz İbni Suud’un savaş açmasına yol açtı. Abdülaziz
İbni Suud, tüm Hicaz topraklarını ele geçirerek, kendisini Hicaz ve Necd kralı ilan etti.
İngiltere bu krallığı 1927’de tanıdı. Bu krallık 1932’de Suudi Arabistan Krallığı adını
aldı. Bölgeye yakın ilgi duyan ABD, Amerikan petrol şirketi Aramco’ya (ArabistanAmerican Oil Company) imtiyazlar elde etti. Böylece ABD bölgeye girmiş oldu.
19
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Arap Yarımadası’nda Osmanlı Devleti’ne en çok bağlılık gösteren bölge Yemen
olmuştur. I. Dünya Savaşı’nda İngiltere Yemen’i de işgal etti. Yemenliler, İngiltere’ye
karşı mücadele ettiler. Bu mücadelede İtalya, Yemenlilere yardım etti. İngiltere 1934
yılında Yemen’in bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
Irak: Osmanlı Devleti için I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandığında Irak toprakları Musul bölgesi hariç İngiltere’nin işgali altına
girmiş bulunuyordu. San Remo Konferansı’nda Musul dâhil Irak’ın manda idaresi
İngiltere’ye verildi. İngiltere 1921’de Hicaz Kralı Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’ı Irak
krallığına getirdi. İngiltere Irak’ta Faysal’ı krallığa getirerek onun vasıtasıyla zengin
petrol kaynaklarını kontrol altında tutmayı amaçlıyordu. Ancak kısa bir süre sonra ülkenin pek çok yerinde İngiliz yönetimine karşı ayaklanmalar başladı.İngiltere,
Irak’ta çıkarlarının tamamen kaybolmaması için 1930 yılında Irak’a bağımsızlık verdi.
Bundan sonra Irak 1932’de Milletler Cemiyeti’ne üye oldu. Kral Faysal 1933 yılında
öldü ve yerine oğlu Gazi geçti. Gazi zamanında Irak’ın iç politikası karışıklıklar içinde geçti. Türkiye’deki reformlar ve Atatürk’ten esinlenen Irak Millîyetçileri muhalif
bir grup olarak teşkilatlandılar. Bunlar 1936 yılında General Bekir Sıtkı komutasında
bir hükûmet darbesi yaparak iktidarı ele geçirdiler. Türkiye ile yakın ilişkiler kuran
bu hükûmet 1937’de Sadabat Paktı’na katıldı. General Bekir Sıtkı, Türkiye’de yapılan
manevralara davetli olarak giderken Musul’da öldürüldü. 1938’den itibaren Irak’ın
yönetimi İngiliz taraftarı olan Başbakan Nuri Sait’in eline geçti. Böylece İngiltere, II.
Dünya Savaşı öncesinde Irak üzerindeki egemenliğini sürdürmüş oldu.
Ürdün: Sınırları ve yönetim biçimi İngiltere’nin isteğine göre Milletler Cemiyeti
kararıyla belirlenen Ürdün, 1922 yılında İngiltere’nin mandası olarak kuruldu. Başına
Hicaz Kralı Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah’ın getirildiği Ürdün’ün yönetimi doğrudan
Filistin’deki İngiliz komiserine bağlıydı. Ürdün bağımsızlığına 1946’da kavuştu.
Filistin: Filistin I. Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı toprakları içinde bulunurken San Remo Konferansı’nda İngiliz mandasına bırakılmıştı. Bölge Ürdün nehri tarafından ikiye ayrılır. Akarsuyun batısı Filistin, doğusu ise Ürdün’dür. 1919 yılında
Filistin’in nüfusunun tamamı Arap’tı. İngiltere’nin Filistin’de ‘’Yahudi yurdu’’ kurma
çalışmaları ABD tarafından da desteklendi. İngilizlerin koruması altında Filistin’e yerleşen Yahudi sayısı 1934’te 900.000’i buldu. Bu durum Arapların tepkisini çekti. Günümüze kadar karışıklıkların devam ettiği Filistin’deki sorunlar İngiltere ve ABD’nin
bu tutumları sonucunda ortaya çıktı.
Mısır: İngiltere 1882’de işgal ettiği Mısır’ı Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na
girmesi üzerine topraklarına kattığını duyurdu. Bu durum Mısır Millîyetçilerinin tepkisine neden oldu. I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin Mısır’ı üs olarak kullanması ve çok sayıda İngiliz, Avustralya ve Yeni Zelanda askerinin buradaki varlığı Mısır
halkını rahatsız etti. Halkın tepkisi ve çıkan ayaklanmalar üzerine İngiltere1922’de
Mısır’ın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı. Ancak Süveyş Kanalı’nın güvenliği ve
azınlıkların haklarının savunmasını üzerine alarak Mısır’daki etkinliğini devam ettirdi.
1936 yılında İtalya’nın Habeşiştan’ı işgal ederek Nil Nehri’nin kaynaklarına egemen
20
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
olması ve Almanya ile birlikte Orta Doğu’da bağımsızlık için mücadele eden Arap
topluluklarına yardım etmesi üzerine 1936’da Mısır ile bir ittifak antlaşması yaptı.
Bu antlaşmayla İngiltere, Mısır’dan çekilirken, Süveyş Kanalı’nda sürekli asker bulundurma hakkını elde etti. Ayrıca Mısır bir saldırıya uğrarsa İngiltere Mısır’ı koruyacaktı.
b.Fransa ve Orta Doğu
Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla Orta Doğu’da söz sahibi olmak isteyen devletlerden birisi de Fransa’ydı. San Remo Konferansı’nda Fransa’nın payına Suriye ve
Lübnan düşmüştü. Ayrıca Sevr Antlaşması ile Güney Doğu Anadolu’yu, diğer İtilaf
Devletleriyle birlikte, Boğazları ve İstanbul’u işgal etmişti. Fransa’nın amacı, aldığı
yerleri korumak hatta daha da genişletmekti.
San Remo Konferansı’ndan bir ay önce (1920 Martında) Suriye Millî Kongresi
toplanmış ve Filistin ve Lübnan’ı da içine alan Suriye Krallığını ilan ederek, krallığına Hicaz Kralı Hüseyin’in oğlu Faysal’ı getirmişti. Ancak San Remo Konferansı bunu
tanımadı ve Filistin’i Suriye’den ayırarak İngiliz mandasına verdi. Suriye ve Lübnan’ı
ise Fransa mandasına verdi. 1920 yılında Suriye’yi işgal eden Fransızlar, Faysal’ı tahttan indirerek bölgeyi sıkı bir askerî yönetim altına aldılar. Fransızlar Arap muhalefetini zayıflatmak için Suriye’yi parçalama yoluna gittiler, Lübnan topraklarını iki kat
artırarak Suriye’den ayırdılar. Bu ise Arapların kızgınlığını büsbütün artırdı. Fransa
kuvvet yoluyla buralarda egemenliğini sürdüremeyeceğini anlayınca 1926 yılında
Lübnan’a, 1930’da da Suriye’ye görünüşte bağımsızlık verdi. Çünkü her iki ülkenin
de anayasasında Fransız mandasını sürdüren geniş yetkiler vardı. II. Dünya Savaşı
öncesinde İtalya ve Almanya’nın Orta Doğu ülkelerinde, İngiltere ve Fransa aleyhindeki yoğun propaganda faaliyetleri üzerine Fransa, Lübnan ve Suriye ile olan ilişkilerini daha yumuşattı ve ittifak antlaşmaları yaptı. Fransa’nın Suriye ve Lübnan’daki
hâkimiyeti II. Dünya Savaşı sonuna kadar devam etti. Amerika ve İngiltere bu bölgede Fransa nüfuzunun sürmesini istemiyordu. Sonunda Fransa, ekonomik ve stratejik imtiyazlarını garanti altına alarak, özel antlaşmalar yaparak 1946’da Suriye ve
Lübnan’dan tamamen çekildi.
D. UZAK DOĞU’DA YENİ BİR GÜÇ: JAPONYA
Japonya Orta Çağ’dan beri dış dünyaya kapalı bir şekilde yaşıyordu. Ülke yarı
feodal askerî bir sınıf tarafından yönetiliyordu. Feodal beylerin (derebey) en güçlüsünden şogun adı verilen ordu komutanı seçiliyordu. Japon imparatorunun sembolik bir anlamı vardı. Bütün yetki ve güç şogunun elindeydi. Japonya’yı Batı’ya açılmaya zorlayan ülke ABD olmuştur. 1853 yılında savaş gemileriyle Japon sularına gelen
Amerikalılar, Japon limanlarının ticarete açılmasını istediler. Şogunlar bu baskı karşısında ABD ile baş edemeyeceğini anlayarak limanlarını Amerikan gemilerine açtılar.
Bu gelişme şogun yönetiminin ülke üzerindeki etkisini kaybetmesine yol açtı.
1867’de tahta geçen İmparator Meiji ( Mutsuhito) Japonya’da Meiji Restorasyonu denilen reform sürecini başlattı. İlk olarak 1868 yılında Japonya’yı bin yıldır
21
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
yönetmekte olan şogunluk yıkılarak askerî
aristokrasiye son verdi. Japonya bir dizi hızlı
ve köklü değişiklikler yaşadı. İlköğretim kadın-erkek her Japon için zorunlu hâle getirildi. Kısa bir zamanda yüksek bir okuryazarlık
oranına ulaşıldı. Amerika ve Avrupa’ya çok
sayıda öğrenci gönderildi. Mecburi askerlik sistemi getirildi. Avrupalı uzmanlardan
yararlanılarak Japon ordusu ve donanması
kuruldu. Japon subayların Batılı okullarda
eğitim alması sağlandı.
Resim 01.06: İmparator Mutsuhito
Ekonomik alanda da önemli hamleler
yapıldı. Demir yolu yapımına ve deniz taşımacılığına büyük önem verildi. Çok sayıda
fabrika açıldı. Japonya 1868 yılında derebeylikle yönetilen bir ülke iken 30 yıl gibi kısa
bir sürede Batılı ülkelerinin seviyesine geldi.
Ancak Japonya’nın doğal kaynaklarının yetersiz olması, bu ülkeyi yayılmacı bir politika
izlemeye sevk etti. Bunun için Çin’in
yönetimindeki Kore’ye göz dikti. Kore
hem bir ham madde ve pazar hem de
Japonya’nın Asya’da yayılabilmesi için
bir atlama taşı olabilirdi. 1894 yılında
Çin ve Japonya’nın savaşı Japonların kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Japonların bu başarısı en çok Rusya’nın
tepkisine neden oldu. Japonların Kore’deki hâkimiyeti ve Mançurya’ya yaklaşması bölgeyi doğal yayılma alanı
olarak gören Rusya’yı harekete geçirdi.
Batılı ülkeler de Rusya’yı destekleyince
Japonya ele geçirdiği toprakları Çin’e
geri verdi. Japonya’nın çekilmesinden
sonra Rusya Çin’le bir antlaşma yaparak Mançurya’da demir yolu yapma
ve yeraltı kaynaklarını işletme hakkı
elde etti. Daha sonra demir yolları ve
madenleri korumak için bölgeye asker
gönderdi. Mançurya toprakları üzerindeki Japon-Rus rekabeti 1904 yılında Harita. 01.04: Orta Doğu’da Manda Yönetimleri ve
Sınırları
savaşa dönüştü. Japonlar hem deniz
22
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
hem de kara savaşlarında Rusları ağır yenilgiye uğrattılar (1905). Yapılan antlaşma
ile Rusya, Mançurya’da elde ettiği bütün haklarını Japonya’ya devretti. Japonya bir
süre sonra Kore’yi işgal edip kendi topraklarına kattı. Böylece Japonya dünyanın bu
bölgesinde büyük bir güç olarak ortaya çıktı.
E. 1929 DÜNYA EKONOMİK KRİZİ
1. Ekonomik Kriz Öncesi Dünya
1929 dünya ekonomik krizi, 1929’da başlamış, 1930’lu yıllar boyunca devam
etmiş; Kuzey Amerika ve Avrupa’yı merkez almasına, dünyanın özellikle sanayileşmiş diğer ülkelerinde de yıkıcı etkiler meydana getirmiştir.
Amerika’da I. Dünya Savaşı’nın getirdiği zorluklar karşısında küçük şirketler birleşerek savaş sonrasında tekeller oluşturmuşlardı. Öyle ki 1929 yılına gelindiğinde
Amerikan ekonomisinin % 50’si üzerinde söz sahibi olan holding sayısı 200 kadardı.
Bu da bu holdinglerden birinin iflasının bile ekonomiyi sarsacağının göstergesiydi.
ABD 1924 – 1929 yılları arasında gerçekleştirdiği ihracat fazlası ile dünyanın kredi
veren ülkesi konumuna geldi. Ancak Amerika’nın verdiği kredileri geri alamaması zamanla Amerikan ekonomisini zorda bıraktı. Bu esnada ülkede otomobil, yapı,
elektrikle çalışan makineler gibi yeni endüstriler gelişmeye başladı. ABD, tüketici piyasalara mal arz eden sektörleri geliştirmiş, Avrupa’nınkinden daha büyük bir büyüme oranına ulaşmayı başarmıştı. Amerika’da yeni gelişen endüstrilere talebin fazla
olması borsanın spekülatif olmasına sebep oluyordu.
2. Ekonomik Krizin Ortaya Çıkışı (Kara Perşembe)
New York Borsası 1929 Ekim ayının
başına kadar sürekli yükselmiş ve yüksek
kazanç sağlamıştı. Ancak 3 Ekim 1929
tarihine gelindiğinde borsanın yükselişi
durmuş hatta birkaç büyük holdingin
hisse senetleri düşmeye başlamıştı. Bu
düşüş üzerine yabancı yatırımcılar ellerindeki kâğıtlarını ellerinden çıkarmaya
başladılar. ‘’ Kara perşembe ‘’ olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa,
dibe vurdu. 1929 yılının fiyatlarıyla 4,2
milyar dolar yok oldu. Bu süreçte çok
sayıda banka batmış, çok sayıda insanın
mal varlığı yok olmuştu. Sadece 1930’da
1345 banka batmıştı. Kriz 1929 ile 1932
Resim 01.07: ABD’de Ekonomik Kriz Nedeniyle yılları arasında millî gelirin % 38 düşmesi
Teneke Barakalarda Yaşayan Bir Aile
ile giderek büyüdü. Ekonomik kriz ve bu23
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
nalımın etkileri II. Dünya Savaşı’na kadar yaklaşık on yıl devam etti. Bunalım sürecinde tarım ürünleri fiyatlarında % 40 – 60’lık düşüşler meydana geldi. Bu durum kırsal
kesimde yaşayan halkı ve çiftçileri olumsuz etkiledi. Talebin beklenmedik düzeyde
düşmesi nedeniyle madencilik alanı buhranın en fazla etkilendiği sektörlerden biri
oldu. Ekonomik kriz dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, dünya ticaretinin %
65 oranında azalmasına sebep oldu. Ekonomik kriz farklı ülkelerde değişik tarihlerde sona erdi.
3. Krizin Türkiye’ye Etkileri
Türkiye ülke içinde siyasal, sosyal ve ekonomik sorunları aşmaya çalışırken
1929 dünya ekonomik krizi patlak verdi. Dünyayı sarsan bu ekonomik kriz özellikle
tarım ürünleri piyasalarında fiyatların hızla düşmesine neden oldu. Geleneksel tarım
ürünleri ihracatçısı olan Türkiye’nin döviz gelirleri hızla düştü. Dolayısıyla tarımsal
ürünlerin üreticileri büyük bir yoksullaşma süreciyle karşı karşıya kaldılar. Millî ekonomik düzenini kurmaya çalışan Türkiye, ekonomik seferberlik ilan etmek zorunda
kaldı. Siyasal, toplumsal ve kültürel reformların yanında, bu kez
hızlı ve köklü ekonomik reformlar başlatıldı. Millî sanayiyi korumak ve güçlendirmek
için gümrük vergileri
yükseltildi. Halk yerli
malı kullanmaya teşvik
edilirken bir yandan da
tasarruf tedbirleri alındı.
Grafik. 01.01: 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nde Türkiye’nin İthalatı
ve İhracatı
F. İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE AVRUPA
1. Barışın Sürekliliğini Sağlama Çabaları
Paris Barış Konferansı’nda (18 Ocak 1919) I. Dünya Savaşı’nın galip devletleri
dünya barışını sağlamak ve sürekliliğini devam ettirmek için uluslararası bir teşkilatın kurulmasını kararlaştırdılar. 10 Ocak 1920’de merkezi Cenevre olmak üzere Milletler Cemiyeti kuruldu. Ancak kısa bir süre sonra bu Cemiyet, kuruluş amacından
saparak İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarını koruyan bir kurum hâline geldi. Türkiye
aldığı davet üzerine 1932’de Milletler Cemiyetine üye oldu.
Uluslararası barışı korumaya yönelik girişimlerden biri de Locarno
Antlaşması’dır. Fransa’nın Almanya’ya karşı tutumunu yumuşatması üzerine Fran24
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
sa, İngiltere, Almanya, İtalya ve Belçika arasında İsviçre’de imzalandı (1925). Bu antlaşma ile Almanya’nın Fransa ve Belçika ile sınırları kesin olarak belirlendi. Locarno
Antlaşması ile Almanya yeniden uluslararası işbirliğine katılmış oldu. Almanya 1926
yılında Milletler Cemiyeti’ne üye olarak kabul edildi. 1925- 1930 yıllarını kapsayan
Locarno dönemi, gerginliğin azaldığı ve iki savaş arası dönemin ‘’altın yılları’’ olarak
kabul edilmektedir.
Fransa, ABD’ye daha yakın olmak ve ilişkileri güçlendirmek için savaşı kanun
dışı kabul eden bir antlaşma teklif etti. ABD Dışişleri Bakanı Kellogg, savaşı bir millî
politika aracı olarak kullanmaktan vazgeçme önerisini dünyadaki bütün devletlerce
imzalanarak çok taraflı bir antlaşma yapılmasını ileri sürdü. İngiltere ve Fransa bu karşı teklife tereddütle yaklaştılar. Ancak bu iki ülkenin kamuoyları Kellogg’un teklifine
büyük destek verince Fransa ve İngiliz hükûmetleri antlaşmayı kabul etmek zorunda
kaldılar. 1928 yılında Paris’te imzalanan Kellogg Paktını ilk önce ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Polonya, Çekoslovakya ve Belçika imzaladı. 1928 yılı sonuna kadar aralarında Sovyetler Birliği ve Türkiye’nin de olduğu 46 ülke pakta dâhil
oldu. İki savaş dönemi arasının en önemli gelişmelerinden olan Kellogg Paktı’nı imzalayan devletler anlaşmazlıkların çözümü
için savaş yolunu tutmayacaklarını ve bütün
anlaşmazlıkları
barış
yoluyla
çözümleyeceklerini taahhüt
ediyorlardı. Ancak pakta üye
Harita. 01.04: Briand – Kellogg Paktı’na 1928 – 1929 Yıllarında Katılan
Devletler
devletlerin ve
özellikle İngiltere ve Fransa’nın samimiyetten uzak politikaları, Almanya, İtalya ve Japonya’nın
1930’lardan sonra takip ettikleri saldırgan politikalar, Kellogg Paktı’nın anlamını ortadan kaldırdı.
Barışı korumaya yönelik bu çabalar II. Dünya Savaşı’nın çıkmasını önleyememiştir. Bunda büyük devletlerin iç ve dış politikalarında meydana gelen gelişmeler
de önemli rol oynamıştır.
2. Avrupa’da Sosyal ve Ekonomik Hayat
I. Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da önemli siyasi gelişmeler meydana geldi. Çoğu ülkede yetişkin erkeklere ve bazı ülkelerde kadınlara oy hakkı verildi. İstihdam ve çalışma şartlarında yasal düzenlemeler yapıldı.
25
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Gıda ve ham madde fiyatlarında görülen düşüş Avrupa’da köylü ve çiftçilerin durumunu kötüleştirdi. Almanya’da hızla yükselen enflasyon ekonomik hayatı
felce uğrattı. 1920’li yıllarda ABD ekonomisi hızla büyürken borçlanmaya dayalı bir
tüketim patlaması yaşanıyordu. Aynı yıllarda ülkelerini yeniden imar ve inşa etmek
isteyen Avrupa devletleri de ABD bankalarından borç para alıyordu. Ekim 1929’da
ABD borsasının çökmesi üzerine Amerika verdiği borçları geri istedi. Borçlarını ödeyemeyen çok sayıda şirket ve banka battı. İşsizlik hızla yükseldi.
Almanya’da Adolf
Hitler’in 1933’te iktidara gelmesi ile köklü bir rejim değişikliği meydana geldi.
Hitler sıkı bir disiplin
ve çalışma sonunda
işsizliği sona erdirdi.
Almanya’yı kısa bir süre
içinde Avrupa’nın en
etkin gücü hâline getirdi. İtalya’da I. Dünya
Resim 01.08: Alman Lideri Adolf Hitler
Savaşı’ndan sonra meydana gelen huzursuzluklar 1922’de Faşist Partisini (Partito Nazionale Fascista)iktidara getiren bir hükûmet darbesine yol açtı.
3. Totaliter Rejimlerin Kuruluşu
a. İtalya’da Faşizm
İtalya I. Dünya Savaşı’na egemenlik alanını genişletmek ve yeni sömürgeler
elde etmek için girmişti. Ancak Paris Barış Konferansı’nda İtalya isteklerini elde edememişti. Savaş, İtalya’da ekonomik hayatı olumsuz etkiledi. İtalyan hükûmeti büyük
bir borç, büyüyen bir dış ticaret açığı ve yüksek enflasyon ile karşı karşıyaydı. Üstelik
savaş sırasında halkın desteğini almak için köylülere toprak, işçilere ücret artışı vadetmişti. Bu söz yerine getirilemeyince grevler ve işgaller birbirini takip etti. Ülkenin
her tarafına dağılmış olan asker kaçakları, terhis olan askerler ve aydınların beklentileri karşılanamamıştı.
Bu durum Benito Mussolini’nin lideri olduğu Faşist Partisi’nin işine yaradı. İtalya’da faşist hareket 1919 yılında örgütlenmiş ve o yıl yapılan seçimlerde 35
milletvekili çıkarmıştı. Faşist Parti 1922 yılında 200.000 ‘’kara gömlekli’’ taraftarı ile
Napoli’den Roma’ya doğru yürüdü. Kral Vittorio Emmanuella, başbakanlığı Faşist
Parti’nin başkanı Mussolini’ye vermek zorunda kaldı.
İktidarı mutlak şekilde ele geçiren Mussolini muhalefeti tümüyle ortadan kaldırdı. Mussolini kısa sürede İtalya’da birliği sağladı. İşsizliği ortadan kaldırmaya yönelik adımlar attı ve toplumsal reformlara girişti. Mussolini, Paris Barış Konferansı’nda
26
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
küçük düşürülen İtalya’yı
Roma İmparatorluğu’nu
yeniden kurarak yine dünyanın etkin güçlerinden
biri hâline getirmeyi amaçlıyordu.
b.Almanya’da Nazizm
Almanya I. Dünya
Savaşı’ndan sonra ağır bir
ekonomik kriz ve siyasal
çatışmaların içine girdi.
1919 yılında Weimar kasaResim 01.09: Benito Mussolini
basında toplanan kurucu
meclis yeni bir anayasa yaptı. Weimar Anayasası ile Almanya’da demokratik bir düzene geçildi. Bu sırada Versay Antlaşması’nın ağır tamirat borcu enflasyonun patlamasına, üretim ve ekonomik hayatın felç olmasına yol açtı. 1929 dünya ekonomik
krizi Almanya’yı daha kötü hâle düşürdü. Endüstri üretimi yarı yarıya azaldı. Çok sayıda ticaret firması iflas etti. Milyonlarca insan işsiz kaldı. Bu durum Nazi Partisine
iktidar yolunu açtı.
E
BİLGİ NOTU
Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisinin ( National Sozialistische Deutcsche
Arbeiterpartel) veya kısaca Nazi Partisi’nin başlangıcını, 1918’de Münih’te kurulan
Alman İşçi Partisi teşkil eder. Bu parti 1920’de Nasyonal Sosyalist Alman İşçiPartisi
adını almış ve Adolf Hitler’in 1919’da partinin liderliğini ele almasıyla etkinliğini
artırmıştır.
Resim 01.10: Nazilerin Propaganda Afişleri
27
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
( 1. ‘’ Alman öğrencileri Führer ve halk için savaşır. ‘’ 2.’’ Benim şu anda Alman
İmparatorluğu’nun ilk askeri olmak dışında bir arzum yoktur.’’ 3. ‘’ Almanya’nın zaferi Avrupa’nın özgürlüğüdür.’’ )
1928 seçimlerinde ancak 12 milletvekili çıkarabilen Nazi Partisi 1930 seçimlerinde 107, 1932 seçimlerinde 230 milletvekili çıkararak Almanya’nın en büyük partisi oldu. Cumhurbaşkanı 1933 yılında başbakanlığı Nazi Partisi lideri Adolf Hitler’e
verdi. Böylece Nazi Partisi iktidara geldi. Hitler iktidara geldikten hemen sonra yeni
seçimler için Reichtag’ı dağıttı ve yapılan seçimlerde sandalye sayısını artırdı. Bu
andan itibaren anayasa ve hukuka bağlılığı bir kenara bıraktı. Nazi Partisi dışındaki tüm partileri kapatarak siyasi faaliyetleri yasakladı. 1934 yılında Cumhurbaşkanı
Hindenburg’un ölümü üzerine, hükûmet başkanlığının yanı sıra devlet başkanlığını
da alarak Almanya’nın ‘Führer’ i hâline geldi.
Hitler Almanya’nın talep edeceği dış politikanın esaslarını da belirledi.
Bu politika:
1. Almanya’nın Versay Barış Antlaşması’nın kısıtlamalarından kurtarılması,
2. Almanya dışında yaşayan bütün Almanların birleştirilmesi ve bir tek devlet
sınırları içinde toplanması,
3. Almanya için yeni hayat sahaları bulunması (Nazi Emperyalizmi)
şeklinde üç aşamadan oluşuyordu.
Öte yandan Hitler, Almanya’nın sosyal, ekonomik ve kültürel hayatını kontrol
altına aldı. Alman gençliği Nazi Partisi’nin idealleri doğrultusunda askerî bir anlayış
doğrultusunda yetiştirilmeye başlandı. Gizli polis teşkilatı Gestapo vatandaşların ve
toplumun her hareketini kontrol altına aldı.
Resim 01.11: Toplu Kitap Yakma
Törenlerine Katılmaları İçin Alman
Gençlik Dergisi’nden Yapılan Çağrı
28
Resim 01.12: Nazilerin Kitap Yakma Törenlerinden Bir
Görüntü
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
c. İspanya’da Franco Dönemi
İspanya XX. yüzyılın başından itibaren siyasi ve ekonomik sorunlar yaşıyordu.
Durumu düzeltmek isteyen ordu 1923 yılında bir darbe ile yönetime el koydu. Krala
dokunulmaksızın başbakanlığa General Rivera getirildi. Rivera, Mussolini’yi örnek
alarak faşist diktatörlük uygulamalarını benimsedi. Rivera, İspanya’nın içinde olduğu sorunlara çözüm getiremedi ve ordunun da desteğini kaybedince 1930 yılında
görevinden ayrıldı. 1931 yılında yapılan seçimleri cumhuriyetçiler kazandı ve Kral
Alfonso ülkeyi terk etti. Cumhuriyetçiler kiliseye karşı harekete geçerek kilisenin
mallarına el koydular ve okullarını kapattılar. Toprak reformu ile köylülerin durumunu düzeltme çabaları ağır işleyince köylüler, zenginlerin topraklarına zorla el koydular. Bu ise silahlı çatışmalara yol açtı. Bu durum bir süre sonra Millîyetçiler ve cumhuriyetçiler olarak ikiye bölünen İspanya’da iç savaşa dönüştü. Millîyetçiler General
Franco başkanlığında Burgos’ta, cumhuriyetçiler Valencia’da hükûmet kurdular. İç
savaşta Sovyet Rusya, cumhuriyetçileri, Almanya ve İtalya ise Millîyetçilere destek
verdiler. İspanya iç savaşı Millîyetçilerin 1939’da Madrid’e girmeleri ile sona erdi.
İç savaş sonrasında iktidara gelen Franco yönetimi ilk dönemlerde Batılı devletler tarafından dışlandı. Soğuk savaş döneminde kutuplaşmanın artmasıyla Batılı
devletlerin İspanya’ya yakınlaşması ilişkilerin düzelmesini sağladı. İspanya 1955’te
BM’ye, 1958 tarihinde de Avrupa Ekonomik İş Birliği Teşkilatına üye oldu.
Resim 01.13: Picasso’nun İspanya İç Savaşını Konu Edinen Tablosu
G. İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE DÜNYA
I. Dünya Savaşı toplumları siyasi, ekonomik, kültürel vb. birçok yönden etkiledi. Savaş sırasında yaşanan ekonomik sıkıntılar, savaştan sonra tüketim isteğinin artmasında ve sanayinin gelişmesinde etkili oldu. Sanayide kullanılan petrol ve elektrik günlük hayata girdi. Evlerde elektrikli araçların kullanımında artış görüldü. Kara
ve demir yolları yapımı hızlandı. Bu durum ulaşımı kolaylaştırırken taşıt yapımında
seri üretimin yaygınlaşmasına neden oldu. Kıtalararası ulaşımda gemilerin yanında
uçaklar da kullanılmaya başlandı.
29
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Bu dönemde şehircilik ve mimari gelişti. Yüksek binalar, geniş düzenli caddeler ve yeşil alanları ile büyük şehir projeleri tasarlandı.
İletişim araçlarının gelişmesiyle haberleşme kolaylaştı. Yazılı basında önemli tiraj artışı oldu. Radyonun önem kazanması ile konuşan basın dönemi başladı. Radyo
siyasi faaliyetlerde vazgeçilmez bir iletişim aracı olarak kullanıldı. Radyo aracılığıyla
caz, klasik müzik, tiyatro da halka ulaştı. 1895’te ortaya çıkan sessiz sinema, 1920’li
yılların sonuna doğru, sesin de kullanılmasıyla önemini daha da arttırdı. Dünyadaki
siyasi gelişmelere paralel olarak sinema propaganda aracı olarak kullanıldı.
Almanya’da rejim değişikliği üzerine çok sayıda bilim insanının ülkelerini terk
etmeleri bilimin milletlerarası bir kimlik kazanmasına ortam sağladı. Başta fizik olmak üzere doğa bilimlerinde önemli gelişmeler meydana geldi. Tıp ve biyoloji alnında ilerlemeler sağlandı. Bazı hastalıkların tedavisi için aşı ve ilaçlar bulunurken
organ nakline başlandı.
Sosyal bilimler alanında da gelişmeler görüldü. Psikoloji önem kazandı. Felsefe ve tarih alanlarında yeni görüş ve ekoller ortaya çıktı. İmparatorlar ve hanedanlar
tarihi önceliğini kaybetti. Sosyal, ekonomik ve medeniyet konuları öne çıktı.
İki savaş arasında klasik müziğe dönüş yaşandı. ABD’nin Avrupa üzerinde etkili
olmasıyla caz müziği bütün Batı dünyasında yayılma fırsatı buldu.
H. ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Atatürk
döneminde Türkiye, dış politikada ‘’ Yurtta barış,
dünyada barış. ‘’ ilkesini esas aldı. Batılı
devletlerle ilişkilerini
geliştirdi. Bölgesel ve
uluslararası alandaki
barışçı faaliyetlere aktif
olarak katılarak dünya
barışına katkıda bulundu. Balkan ve Sadabat
Paktlarının kuruluşuna
öncülük etti. Boğazlar
ve Hatay meselelerini
Resim 01.14: Atatürk, İngiltere Kralı VIII. Edward ile
uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde barışçı bir politika ile kendi lehine çözümledi. Batılı ülkeler ile
Sovyetler Birliği arasında hassas bir denge kurmaya gayret gösterdi. Böylece izlediği
dış politika sayesinde Türkiye, bölgesinde bir istikrar unsuru oldu.
30
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
1.Dış Politikadaki Gelişmeler
a. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine (Cemiyet-i Akvam) Girişi ( 18
Temmuz 1932)
Milletler Cemiyeti, I. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası barışın korunması
ve iş birliğinin sağlanması için galip devletler tarafından kurulmuştu (1920). Milletler
Cemiyeti, uluslararası barışı sağlamak amacıyla kurulmasına rağmen, bir süre sonra
amacından uzaklaşmış, İngiltere önderliğindeki büyük devletlerin çıkarlarını gözetmeye başlamıştı. Türkiye ise bu şartlarda faaliyette bulunan Milletler Cemiyeti’ne
güvenmediği için üye olmayı düşünmedi. Musul meselesinin çözümlenmesinde
Milletler Cemiyeti’nin İngiltere’nin yanında yer alması güvensizliğin artmasında etkili oldu. 1930 yılına doğru Avrupa’da belirginleşen gruplaşma hareketi statükocu
devletlerin Türkiye’ye önem vermesine yol açtı. Türkiye’nin uluslararası politikada
ağırlığını hissettirmesi, barışçı bir dış politika izlemesi, Batılı devletlerle sorunlarını büyük ölçüde çözmesi Milletler Cemiyeti’ne davet edilmesine ortam sağladı.
İspanya’nın girişimi ve Yunan temsilcisinin desteği ile 6 Temmuz 1932’de Genel Kurula sunulan önergenin oy birliğiyle kabulünden sonra Türkiye’nin davet edilmesine karar verildi. TBMM bu daveti 9 Temmuz 1932’de kabul etti. Türkiye 18 Temmuz
1937’de de Milletler Cemiyeti’ne üye oldu. Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne üye olmakla
dünya barışına katkıda bulunmayı ve dış politikada karşılaştığı sorunları çözümlemek için diplomatik destek sağlamayı amaçlamıştır.
b. Balkan Antantı ( 9 Şubat 1934)
1933’ten sonra İtalya ve Almanya’nın dünya barışını tehdit eden faaliyetleri Balkanlarda da kaygı uyandırmaya başlamıştı. İtalya, Balkanlarda ve Doğu Akdeniz’de,
Almanya ise Doğu Avrupa’da yayılmacı bir politika izliyordu.
Türkiye ise Balkan devletleriyle iyi ilişkiler kurmak istiyordu. Bu amaca yönelik
olarak 1923’te Arnavutluk, 1925’te Bulgaristan ve Yugoslavya ile karşılıklı dostluk
antlaşmaları imzalamıştı. Yunanistan ile yaşanan nüfus mübadelesi sorunu 1930 yılında çözümlendi. 30 Ekim 1930’da Venizelos Ankara’yı ziyaret ederek siyasi, askerî
ve ekonomik konulara ilişkin Dostluk, Tarafsızlık ve Uzlaşma Antlaşması’nı imzaladı.
İki ülke arasında sağlanan yakınlaşma 1931 yılında Başbakan İsmet Paşa’nın Atina’yı
resmî ziyaretiyle güçlendirildi. İlişkiler o kadar samimi bir hâl aldı ki 1934 yılında Venizelos, Atatürk’ü, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Türk-Yunan yakınlaşması Balkanlarda da etkisini gösterdi. Balkan devletleri arasında bir dizi Balkan konferansının
toplanmasına yol açtı. Bu konferanslarda İtalya’nın etkisinde bulunan Arnavutluk ve
Bulgaristan’ın uzlaşmaz tavırları tüm Balkan devletlerini kapsayan bir antlaşmanın
yapılmasını önledi. Buna rağmen 9 Şubat 1934’te Atina’da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı imzalandı. Balkan Antantı ile imzacı
devletler Balkanlardaki sınırlarını karşılıklı olarak güvence altına almayı ve diğer bir
Balkan devletine karşı birbirine önceden haber vermeksizin, hiçbir siyasi eylemde
31
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
bulunmamayı ve siyasi yükümlülük altına girmemeyi taahhüt ediyorlardı. Ancak
Almanya’nın Balkanları ekonomik olarak etkisi altına alması, İtalya’nın bölge üzerindeki siyasi nüfuzu, Antantın zayıflamasına yol açtı. Balkan Antantı Bakanlar Konseyi
son toplantısını Şubat 1940’da II. Dünya Savaşı içinde yaptı. Bundan sonra konsey
bir daha toplanamadığı gibi üye devletler Türkiye hariç, Almanya ve İtalya’nın işgaline uğradılar. 1941 yılında Balkan Antantı savaş şartları sonucunda tarihe karıştı.
c. Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi ( 20 Temmuz 1936)
Lozan Barış Antlaşması ile Boğazlar bölgesi silahtan arındırılmış ve Boğazlardan geçişi denetlemek üzere bir Uluslararası Boğazlar Komisyonu kurulmuştu. Bölgenin güvenliği Milletler Cemiyeti’nin teminatı altına alınmıştı. Türkiye 1923 yılında
Milletler Cemiyeti’nin uluslararası barış ve güvenliği koruyacağı umudu taşıyordu.
Ancak silahsızlanma çabalarının olumsuz sonuçlanması ve Milletler Cemiyeti’nin etkinliğinin azalması, Türkiye’yi harekete geçirdi. Türkiye ilk kez 1933’te Londra’da Silahsızlanma Konferansı’nda, daha sonra 1935’te Milletler Cemiyeti Genel Kurulu’nda
Boğazların statüsünün değiştirilmesi için diplomatik girişimlerde bulundu. Türkiye
tek taraflı bir oldubitti gerçekleştirme yerine, barışçı yollardan sonuç almayı düşünüyordu.
Türkiye 10 Nisan 1936 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’na taraf devletlere bir
nota göndererek Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesini istedi. Sovyetler Birliği,
Boğazlar rejiminde kendi lehine düzenleme yapılabileceğini düşünerek Türkiye’nin
önerisini destekledi. Bulgaristan, Nöyyi Barış Antlaşması’nın kendi lehine değiştirilebilmesi için Boğazlar rejimindeki değişikliği örnek alarak kullanabileceği düşüncesindeydi. Fransa, 1935 yılında Sovyetler Birliği ile bir ittifak imzalamış olduğundan
bu devletle ters düşmek istemezdi. Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya ise Balkan
Antantı nedeniyle bu konuda Türkiye’ye destek vermişlerdi. İngiltere ise Akdeniz’deki İtalyan tehdidine karşı Türkiye’nin desteğini almak istediğinden Türk önerisini
olumlu karşıladı. Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesine tek tepki İtalya’dan geldi.
İtalya, Avrupa’da ve Milletler Cemiyeti’nde kendisine karşı olan atmosferden dolayı
olumsuz bir tutum takındı. Bu nedenle konferansa katılmadı. 22 Haziran 1936’da
İsviçre’nin Montrö kentinde toplanan konferansa Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan Japonya ve Avustralya katıldı.
Görüşmeler sonunda 20 Temmuz 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, İtalya dışında Lozan Barış Antlaşması’nın bütün
imzacı taraflarınca onaylanarak yürürlüğe girdi. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne
göre ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebileceklerdi. Savaş durumunda,
Türkiye savaşın içindeyse Boğazlarda istediği tedbiri alabilecek, su yolunu istediğine
açıp, istediğine kapatabilecekti. Türkiye’nin yer almadığı herhangi bir savaş durumunda savaşın içinde olan devletlerin savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi yasaklandı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Uluslararası Boğazlar Komisyonu kaldırılarak
Türkiye’ye Boğazlar ve çevresinde asker bulundurma hakkı tanındı.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye’nin milletlerarası ilişkilerdeki etkinliği daha da arttı. Sözleşmenin süresi 20 yıldı. Ancak bu sürenin geçmesinden iki
32
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
yıl önce antlaşmaya taraf devletlerden hiçbirisi sözleşmenin feshini talep etmezse
yürürlükte kalacaktı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin süresi 1956 yılında dolduğu
hâlde, böyle bir fesih talebinde bulunulmadığı için hâlâ yürürlüktedir.
d. Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937)
İngiltere’nin Irak’ta manda yönetimine son vererek Irak’ın bağımsızlığını
tanımasından sonra Irak, komşuları Türkiye ve İran ile iyi ilişkiler kurmak istiyordu.
Bu amaca yönelik olarak Irak kralı Faysal
ve Başbakan Nuri Sait Paşa 1931 yılında
Türkiye’yi ziyaret etmişti. Bu sırada İran ile
Irak arasında sınır anlaşmazlıkları vardı.
Türkiye bu anlaşmazlığın giderilmesi konusunda aktif bir rol oynadı. Öte yandan
Türkiye, İran ile de samimi ilişkiler kurmuştu. İran Şahı Rıza Pehlevi 1934 yılında
Türkiye’yi ziyaret etmişti.
Bu sırada İtalya’nın Asya, Doğu Akdeniz ve Afrika’ya yayılmacı politikalar
izlemesi Türkiye ve Orta Doğu ülkelerini
Resim 01.15: Atatürk, İran Şahı Rıza Pehlevi endişelendiriyordu. İtalya’nın 1935 yılında
ile
Habeşiştan’a saldırısı durumun ciddiyetini
ortaya koyuyordu. Türkiye, İran ve Irak 1935’te Cenevre’de bir antlaşma imzaladılar. Ancak Irak-İran sınır anlaşmazlığının devam etmesi paktın imzalanmasını geciktirdi. Sonunda Afganistan’ın da katılımıyla 8 Temmuz 1937’de Tahran’da Sadabat
Sarayı’nda pakt imzalandı. Sadabat Paktı’yla taraflar birbirlerinin iç işlerine karışmamayı, ortak çıkarlarını ilgilendiren uluslararası nitelikteki anlaşmazlıklarda
birbirlerine danışmayı,
birbirlerine karşı eylemde bulunmamayı kabul
ediyorlardı.
Sadabat Paktı’nın
önemi II. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla azalmış,
1980’de İran-Irak Savaşı
çıkınca artık var oluş nedenini de yitirmiştir.
Resim 01.16: Sadabat Paktı’nın İmzalandığı Sadabat Sarayı
(Tahran )
33
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
c. Hatay Meselesi ve Hatay’ın Anavatana Katılması (30 Haziran 1939)
20 Ekim 1921 yılında Türkiye ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması
ile İskenderun Sancağı (Hatay) Fransız mandası altındaki Suriye’de kalmıştı. Ancak
Türkiye antlaşmaya, İskenderun Sancağı’ndaki Türklerin haklarını koruyucu, kültürlerini geliştirici ve Türkçenin resmî dil olmasını öngören maddeler koydurmuştu. Bu
durum Fransa’nın 1936 yılında Suriye’deki manda yönetimine son vermesine kadar
devam etti. Sancak’ta yaşayan Türklerin geleceği Türkiye’yi endişeye sevk etti. Türkiye, Fransa’ya verdiği notada Suriye’ye verilen bağımsızlığın İskenderun Sancağı’na
da verilmesini istedi. Ancak Fransa, Suriye topraklarının parçalanacağı görüşüyle
bunu kabul etmedi. Türkiye’nin İskenderun Sancağı’na verdiği önem Atatürk’ün 1
Kasım 1936’da TBMM’yi açarken yapmış olduğu konuşmada şu şekilde ortaya konmuştu: ‘’ Bu sırada milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele, gerçek sahibi öz Türk olan İskenderun- Antakya ve havalisinin mukadderatıdır. Bunun
üzerinde, ciddiyet ve katiyetle durmaya mecburuz.’’
Fransa meselenin Milletler Cemiyetine götürülmesini teklif etti. Türkiye’nin bu
teklifi kabul etmesi üzerine İskenderun Sancağı konusu Milletler Cemiyeti Meclisine
getirildi. 27 Ocak 1937’de varılan prensip anlaşmasına göre İskenderun ve Antakya
iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Suriye’ye bağlı olacak, Türkçe resmî dil olarak kullanılacaktı. Sancak’ın toprak bütünlüğü Türkiye ve Fransa tarafından güvence altında tutulacaktı.
Türkiye, Milletler Cemiyetinin aldığı kararın hemen uygulanmasını istedi. Ancak Suriye’de Arapların alınan bu kararı protesto etmeleri ve gösterileri Fransa’nın
olumsuz tutumuyla birleşince Türkiye yeniden harekete geçti. Türkiye 1930 tarihli
Türk-Fransız Dostluk Antlaşması’nı feshetti. Atatürk 1938 yılı Mayıs ayında hastalığının giderek ağırlaşmasına rağmen orduyu denetleme gezisine çıkarak Mersin ve
Adana’ya gitti; Hatay sınırına asker yığdı. Bu sırada Avrupa’da uluslararası ilişkiler gerginleşmişti. Fransa ve İngiltere’nin Orta Doğu’nun en güçlü devleti olan Türkiye’ye
ihtiyacı artmıştı. Bunların sonucunda Türk ve Fransız askerî temsilcileri arasında yapılan görüşmeler sonunda 3 Temmuz 1938’de Sancak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi
statüsünün ortaklaşa korunması konusunda bir askerî antlaşma yapıldı. Bu antlaşmanın imzalanmasından iki gün sonra Türk kuvvetleri Sancak’a girdi.
Resim 01.17: Hatay Devleti’nin Bayrağı
1938 Ağustos’unda yapılan seçimler
sonunda Sancak Meclisi toplandı. Meclisin
Türk, Arap, Ermeni, Rum milletvekilleri Türkçe yemin ettiler( 2 Eylül 1938).Millet Meclisi,
Sancak’a ‘’Hatay Devleti’’ adını verdi. Abdülgani Türkmen meclis başkanı, Tayfur Sökmen cumhurbaşkanı, Abdurrahman Melek
başbakan seçildi. Türk bayrağına çok benzeyen bir bayrak Hatay bayrağı olarak kabul
edildi.
Hatay Devleti bir yıl kadar bağımsız
kaldıktan sonra 23 Haziran 1939’da Hatay Millet Meclisi oybirliğiyle Türkiye’ye katılma kararı aldı. 23 Temmuz 1939 günü yapılan törenle de Hatay, Türkiye’ye katıldı.
34
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
NELER ÖĞRENDİK?
•I. Dünya Savaşı’nın neden ve sonuçlarını, Paris Konferansı ve önemini, I Dünya
Savaşı sonunda yapılan barış antlaşmalarını,
•Rusya’da Bolşeviklerin Çarlık yönetimini yıkarak iktidarı ele geçirmelerini,
SSCB’nin kuruluşunu, Lenin ve Stalin dönemlerinde SSCB’de meydana gelen
gelişmeleri, Rusların Orta Asya’yı işgal etme sürecini, Basmacı Hareketi ve
özelliklerini, Enver Paşa’nın Basmacı Hareketi’ne katılması ve ölümünü,
•I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz ve Fransızların Orta Doğu’da manda yönetimleri
kurmalarını, Arap Yarımadası, Irak, Ürdün, Filistin, Suriye ve Mısır’da manda
yönetimlerinin sona ermesini,
•Japonya’nın XIX. yüzyılın sonlarına doğru yaptığı reform ve ıslahatlarla güçlü bir
devlet hâline gelmesini, Çin ve Rusya ile rekabetini,
•1929 dünya ekonomik krizinin nedenlerini, yayılışı ve sonuçlarını, krizin Türkiye’ye
etkilerini,
•I. Dünya Savaşı’nın ardından dünya barışını sağlamak amacıyla yapılan
çalışmaları, Milletler Cemiyeti’nin kuruluşunu, Locarno Antlaşması, Kellogg Paktı
ve özelliklerini,
•I. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da meydana gelen sosyal, siyasal ve ekonomik
gelişmeleri,
•İtalya’da Faşizm ve Almanya’da Nazizm gibi totaliter rejimlerin kurulmasını,
•Atatürk dönemi Türk dış politikasının esaslarını, Türkiye’nin Milletler Cemiyetine
girmesini,
•Balkan Antantı, Montrö Sözleşmesi ve Sadabat Paktı’nın imzalanması ve önemini,
•Hatay meselesi ve Hatay’ın Anavatan’a katılış sürecini öğrendik.
35
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
1. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
1.I. Dünya Savaşı’na…………………Devletlerinin yanında katılan………………
…………………, Uzak Doğu’da geniş çıkarlar elde ederek bu bölgede söz sahibi
oldu.
2.…………………….Savaşı’ndan sonra yapılacak barış antlaşmalarının esaslarını
belirlemek için 18 Ocak 1919’da…………………’te bir konferans toplandı.
3.………………………. Hareketi, Türkistan’ı Rus işgalinden kurtararak bağımsızlığına kavuşturmayı amaçlamıştır.
4. I. Dünya Savaşı’ndan sonra……………………. ve………………….Orta Doğu’da
manda yönetimleri kurdular.
5.1867 yılında tahta geçen İmparator…………………………..’nun Japonya’da
başlattığı reform sürecine …………………………………… adı verilir.
6.Balkanlar ve Doğu Akdeniz’de yayılmacı bir politika izleyen…………………’nın
faaliyetleri 9 Şubat 1934’te ………………………………’nın kurulmasına ortam
hazırladı.
7.……………………………………. Sözleşmesi ile Türkiye, Boğazlar ve çevresinde
asker bulundurma hakkını elde etti.
8.Atatürk’ün son siyasi başarısı……………………….’ın bağımsız olmasını sağlamasıdır.
9. Türkiye, savunmaya dayanmayan, savaşı kanun dışı sayan ve devletler arası ilişkilerde barışçı yollara başvurulmasını esas alan…………………………………
Paktı’na 1928 yılında katılmıştır.
10. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Suriye ve Lübnan………………………..mandası altında kalmıştır.
11.Büyük devletler sömürgecilik faaliyetlerini
I. Dünya Savaşı’ndan sonra…………………………………………yönetimi adıyla devam ettirdiler.
12.I.Dünya Savaşı’ndan sonra İtilaf Devletleriyle Almanya arasında……………
…..;Avusturya ile …………………..; Macaristan’la…………………………;
Bulgaristan’la………………; Osmanlı Devleti ile…………………….Antlaşması
imzalanmıştır.
13.Türkiye, Atatürk Döneminde dış politikada‘’……………………………………
…………’ ilkesini esas almıştır.
14.Türkiye, Hatay sorununun çözümü için barışçı bir politika izlemiş ve konuyu
………………..……..ne götürmüştür.
36
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
2. ETKİNLİK
Aşağıdaki ifadelerin doğru olanların başına (D), yanlış olanların başına (Y) yazınız.
1. ( ) ABD’nin savaşa girmesiyle I. Dünya Savaşı’nı İttifak Devletleri kazandı.
2. ( ) I. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın bir daha böyle bir felaket yaşamaması için
Milletler Cemiyeti kuruldu.
3. ( ) Filistin I. Dünya Savaşı’ndan sonra Fransız mandasına bırakıldı.
4. ( ) 1929 Dünya Ekonomik Krizi dünyada milyonlarca insanın işsiz kalmasına neden
oldu.
5. ( ) ABD, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Monroe Doktrini’ne uygun olarak Avrupa politikasında daha aktif rol oynadı.
6. ( ) 1923’ten sonra Türkiye dış politikada Lozan’da tam olarak çözülemeyen sorunlarla uğraştı.
7. ( ) Türkiye Milletler Cemiyetine Atatürk’ün ölümünden sonra girdi.
8. ( ) Balkan Paktı’nın oluşumuna ABD öncülük etti.
9. ( ) Türkiye, Sadabat Paktı’na üye olarak doğu sınırlarının güvenliğini sağlamıştır.
10. ( ) İngiltere ve Fransa, Orta Doğu’nun stratejik önemi ve sahip olduğu zengin petrol rezervleri nedeniyle bölgede etkin olmak istemiştir.
11. ( ) Enver Paşa’nın 1921 yılında Türkistan’a gelmesiyle Basmacı Hareketi’nin Ruslarla mücadelesi daha da şiddetlendi.
12. ( ) Çarlık döneminde Ruslar işgal ettikleri Türk topraklarında asimilasyon politikası uyguladılar.
13. ( ) Japonya’da Meiji Restorasyonu I. Dünya Savaşı’ndan sonra başlatıldı.
14. ( ) Türkiye’de ‘’ Yerli Malları Haftası’’ kutlamaları 1929 dünya ekonomik krizinin
etkilerini azaltmaya yöneliktir.
15. ( ) İki savaş arası dönemde dünyada radyo, sinema, gazetecilik, tiyatro ve sanat
alanlarında önemli ilerlemeler yaşandı.
37
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki devletlerden hangisi İttifak Devletlerinden biri değildir?
A. Almanya
B. Avusturya – Macaristan
C. Osmanlı
D.Rusya
2. İtilaf Devletleri I. Dünya Savaşı sonrasında yenilen devletlerle yapılacak barış
antlaşmalarının esaslarını belirlemek amacıyla ………………………….Barış
Konferansı’nı düzenlemişlerdir.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A. Lozan
B. Sevr
C. Paris
D.Londra
3. İtilaf Devletleri ile Almanya arasında yapılan barış antlaşmasının bazı maddeleri
şunlardır.
. Alsace – Lorraine bölgesi Fransa’ya verildi.
. Bütün sömürgeleri İngiltere, Fransa ve Japonya arasında paylaşıldı.
. Zorunlu askerlik kaldırıldı.
Bu antlaşma aşağıdakilerden hangisidir?
A. Versay
B.Nöyyi
C.Triyanon
D.Sen Jermen
4. Aşağıdakilerden hangisi I. Dünya Savaşı’nın sonuçlarından biri değildir?
A. Avrupa’nın siyasi haritasının değişmesi
B. Yeni millî devletlerin ortaya çıkması
C. Millîyetçilik düşüncesinin güç kazanması
D.Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulması
5. Aşağıdakilerden hangisi Sovyetler Birliği döneminde Türk topraklarında yapılan
asimilasyon politikalarından biri değildir?
A. Din adamı yetiştiren medreselerin kapatılması
B. Yüz binlerce Türk’ün Sovyetlerin diğer bölgelerine göç ettirilmesi
C. Cami ve mescitlerin ibadete kapatılması
D.Beş yıllık kalkınma planlarının hazırlanması
38
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
6. İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’da manda yönetimleri kurmalarında bölgenin,
I. stratejik bir konumda olması,
II. zengin ham madde kaynaklarına sahip olması,
III. farklı etnik ve dinî gruplardan oluşması
durumlarından hangilerinin etkili olduğu savunulabilir?
A.Yalnız I
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
7. Japonya’da Meiji Döneminde yapılan yenilikler arasında aşağıdakilerden
hangisi yer almaz?
A. Feodal düzenin yıkılarak Batı tarzı hükümet kurulması
B. Modern bir bankacılık sisteminin kurulması
C. Latin alfabesinin kabul edilmesi
D.Subayların Batılı askerî akademilere gönderilmesi
8. Aşağıdakilerden hangisi 1929 dünya ekonomik krizinin sonuçlarından biri
değildir?
A. Türkiye’nin ihracatının artması
B. İşsizliğin büyük boyutlara ulaşması
C. Dünya ticaretinin yarı yarıya azalması
D.Toplumsal sorunların yaygınlaşması
9.
I. Gümrük vergilerinin yükseltilmesi
II. Yerli malı kullanımının teşvik edilmesi
III. İthalatın kolaylaştırılması
Yukarıdakilerden hangileri Türkiye’nin 1929 dünya ekonomik krizine karşı aldığı önlemlerdendir?
A. Yalnız I
B. I ve II
C. II ve III
D. I, II ve III
10.
I. Milletler Cemiyetinin kurulması
II. Locarno Antlaşması’nın imzalanması
III. Briand – Kellogg Paktı’nın kurulması
Yukarıdaki gelişmelerden hangileri dünya barışını korumaya yöneliktir?
A. Yalnız I
B. I ve II
C. I ve III
D. I, II ve III
39
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
11.
I. Milletler Cemiyetinin kurulması
II. Locarno Antlaşması’nın imzalanması
III. Briand – Kellogg Paktı’nın kurulması
IV. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girmesi
Yukarıdaki gelişmelerin kronolojik sıralaması aşağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiştir?
A. I – II- III – IV
B. II – I – III – IV
C. IV – III – I – II
D.III – II – IV – I
12.
I. Milletler Cemiyeti
II. Paris Barış Konferansı
III. Balkan Antantı
IV. Sadabat Paktı
Türkiye yukarıdaki oluşumlardan hangilerine öncülük etmiştir?
A. I ve II
B. I ve III
C. II ve III
D. III ve IV
13. Atatürk ‘’İtalya ……………………….. yönetimi altında kuşkusuz büyük bir
kalkınmaya ve gelişmeye sahne olmuştur. Ancak korkarım ki İtalya’nın bugünkü
şefi, Sezar rolünü oynamak isteğinden kendisini kurtaramayacaktır.’’ demiştir.
dir?
Atatürk’ün yukarıdaki sözündeki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmeliA. Mussolini
B. Hitler
C. Franco
D.Mutsuhito
14. Aşağıdakilerden hangisi Balkan Antantı’na katılan ülkelerden biri değildir?
A. Bulgaristan
B. Yunanistan
C. Yugoslavya
D. Türkiye
40
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
15.Aşağıdakilerden hangisi Atatürk Döneminde meydana gelmemiştir?
A.
B.
C.
D.
16.
Sadabat Paktı’nın imzalanması
NATO’ya girilmesi
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalanması
Milletler Cemiyetine girilmesi
I. Türkiye Boğazlarda asker ve silah bulundurma hakkını elde etmiştir.
II. Türkiye, batı sınırlarını güvence altına almıştır.
Yukarıdaki gelişmeler sırasıyla aşağıdakilerden hangisinin sonucudur?
A. Briand – Kellogg Paktı - Sevr Antlaşması
B. Montrö Sözleşmesi - Balkan Antantı
C. Sadabat Paktı - Lozan Barış Antlaşması
D.Sadabat Paktı - Balkan Antantı
17. Türkiye’nin,
I. Milletler Cemiyetine girmesi
II. Briand – Kellogg Paktı’nı imzalaması
III. Balkan Antantı’na öncülük etmesi
IV. Sadabat Paktı’nı kurması
gelişmelerinden hangileri bölgesel barışı korumaya yöneliktir?
A. I ve II
B. I ve III
C. II ve III
D. III ve IV
18.Sadabat Paktı’na aşağıdaki devletlerden hangisi katılmamıştır?
A. Suriye
B. İran
C. Irak
D.Afganistan
41
2. ÜNİTE
II. DÜNYA SAVAŞI
Japonya’nın Nagazaki kentine atılan atom bombası, düştüğü noktanın 18 km.
üzerine yükselen bir mantar bulutu meydana getirmiştir. Bu durumun insanlar
ve diğer canlılar üzerindeki etkileri nelerdir?
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
Bu ünitenin sonunda:
1. II. Dünya Savaşı öncesinde Japonya, İtalya ve Almanya’da meydana gelen ekonomik
ve siyasi gelişmeleri,
2. Almanya, İtalya ve Japonya’nın yayılmacı bir politika izlemelerinin neden ve sonuçlarını,
3. Almanya’da Hitler’in faaliyetlerinin II. Dünya Savaşı’nın başlamasına etkilerini,
4. Mihver ve müttefik devletlerin ortaya çıkışını,
5. Almanya’nın 1Eylül 1939’da Polonya’ya saldırması ile II. Dünya Savaşı’nın çıktığını,
6. Savaşın Avrupa ve Kuzey Afrika’daki gelişimini,
7. ABD’nin savaşa girmesine neden olan gelişmeleri, Pasifik Okyanusu’nda Amerikan –
Japon savaşlarını,
8. Müttefik devletlerin, mihver devletler grubuna karşı üstünlük elde etmesini, Yalta ve
Potsdam Konferanslarını,
9. Almanya ve Japonya’nın teslim olmasını, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesini,
10. II. Dünya Savaşı’nın siyasi, ekonomik ve toplumsal sonuçlarını,
11. II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin takip ettiği dış politikayı, müttefik devletlerin
Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak istemelerinin nedenlerini,
12. II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’de neden olduğu siyasi, ekonomik ve toplumsal sonuçları
öğreneceğiz.
ANAHTAR KAVRAMLAR
NÜFUZ BÖLGESİ
YAYILMACILIK
HAYAT
SAHASI
YATIŞTIRMA
POLİTİKASI
EMPERYALİZM
MİLLÎ
KORUNMA
KANUNU
VETO HAKKI
BİRLEŞMİŞ
MİLLETLER
TEŞKİLATI
44
VARLIK
VERGİSİ
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
A.YENİ BİR SAVAŞA DOĞRU
I. Dünya Savaşı sonunda galip devletler, yenilen devletlere ağır ekonomik, siyasi ve askerî kısıtlamalar getirdiler. Osmanlı Devleti, Rus Çarlığı, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılması kuvvetler dengesini bozdu. Osmanlı Devleti’nin
yıkılmasıyla Orta Doğu’da meydana gelen boşluğu İngiltere ve Fransa yayılmacı
politikalarla doldurmaya çalıştı. 1925 Locarno Antlaşması ve 1928 Briand – Kellogg
Paktı ile uluslararası politikada yumuşama ve iş birliği esas alınarak barışın korunması ve sürekliliği sağlanmaya çalışıldı. Bu çalışmalar sürerken meydana gelen 1929
Dünya Ekonomik Krizi dünyanın her yerinde ekonomik ve siyasi çalkantılara neden
oldu. 1931’de Japonya’nın Mançurya’ya saldırması ve art arda çıkan siyasi buhranlar,
dünyayı yeni bir savaşın eşiğine getirdi.
1.Savaş Öncesindeki Gelişmeler
a. Japonya
1905 yılında sonra Pasifik bölgesinde etkin üç devletten biri Japonya’ydı. ABD,
Rusya ve Japonya bölgedeki güç dengesini oluşturuyorlardı. Uzak Doğu ve Pasifik bölgesi uluslararası rekabet ve mücadelenin merkezi hâline gelmişti. Japonya I.
Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa devletlerinin birbirleriyle mücadelesinden yararlanarak 1930’lu yıllarda Uzak Doğu’nun en güçlü devleti oldu. Japonya önemli yer altı
ve yer üstü kaynaklarına sahip olan Mançurya’ya hâkim olmak istiyordu. Bu nedenle Mançurya’da önemli ekonomik yatırımlar ve demir yolu ağı ile etkinliğini artırmıştı. Bu sırada ABD, dünya ekonomik bunalımının etkilerini hafifletmekle meşguldü.
Sovyet Rusya ise bölgedeki askerî gücünü tam olarak artıramamıştı. Bu durumdan
yararlanan Japonya 1931 yılında Mançurya’yı işgal etmeye başladı. Japonya’nın bu
girişimini Çin, Milletler Cemiyetine şikâyet etti. Milletler Cemiyeti bölgeye sadece
bir araştırma komisyonu göndermekle
yetindi ve Japonya’nın
Mançurya’dan çekilmesini istedi. Büyük
devletler olayı protesto etmekten öte bir
harekette bulunamadılar. ABD de tek başına bir harekete girişmeyi göze alamadı.
Buna karşılık Japonya
1933 yılında Milletler
Cemiyeti üyeliğinden
çekildi.
Resim. 02.01: Japon Askerlerinin Mançurya’yı İşgali
45
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Japonya 1934’te, ‘’ Asya, Asyalılarındır.’’ diyerek Batılıların Çin’le olan münasebetlerini kesmelerini istedi. Mançurya’nın işgali I. Dünya Savaşı sonrası dünyada
meydana gelen en önemli gelişmelerden biridir. Japonya’nın bu saldırgan ve yayılmacı faaliyetinin karşılıksız kalması Avrupalı diktatörlükleri de harekete geçirdi.
Mussolini’ni Afrika’da yayılma ve Hitler’in Doğu Avrupa’yı etkisi altına alma amaçlarını kamçıladı. Nitekim Japonya’nın peşinden Almanya da 1933 yılında Milletler
Cemiyeti’nden ayrılarak saldırgan niyetini ortaya koydu.
b. İtalya
Mussolini, I. Dünya
Savaşı’nda İtalya’nın isteklerini elde edemediği için
haksızlığa uğradığını düşünüyordu. İtalya, endüstrisi için ham madde kaynakları bulmak ve 1929
dünya ekonomik buhranının İtalyan ekonomisinde meydana getirdiği
ekonomik sarsıntıyı atlatmak için sömürge arayışına yöneldi. 1931 yılında
Resim. 02.02: Hitler ve Mussolini
Japonya’nın Mançurya’ya
saldırısı karşısında Milletler Cemiyetinin bir şey yapamaması, Almanya’nın Versay
Antlaşması’nın kayıtlarından kurtulma çabalarının, İngiltere ve Fransa tarafından
gereken tepkiyle karşılaşmaması üzerine İtalya, 5 Ekim 1935’te Habeşistan’ı işgale
başladı. Bu gelişmeler üzerine toplanan Milletler Cemiyeti Konseyinin İtalya’ya yaptırım kararı etkili olmadı ve İtalya 1936 Mayıs’ında Habeşiştan’ın işgalini tamamladı.
Bu gelişmenin önemli sonuçları oldu. Milletler Cemiyeti, Japonya’nın
Mançurya’yı işgalinden sonra İtalya’nın saldırganlığını da önleyemeyerek başarısızlığa uğradı. Uluslararası politikadaki etkinliğini ve saygınlığını kaybetti. Nitekim Japonya ve Almanya’nın ardından İtalya da Milletler Cemiyeti’nden ayrıldığını
açıkladı(1937). Almanya, İtalya- Habeş Savaşı’nı fırsat bilerek 1936 yılında Versay
Antlaşması’nın Ren bölgesinin askersiz olması ile hükümlerini kaldırdı. Locarno
Antlaşması’nı feshetti.
46
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
c. Ülkeler Arası Gruplaşmalar
İtalya, Nazilerin Almanya’da iktidara gelip Avusturya ile birleşerek Orta
Avrupa’da etkinlik kurmasından endişe ediyordu. Bu yüzden İngiltere ve Fransa ile
1935’te ortak bir cephe kurdu. İtalya Habeşistan’ı işgal etmesine İngiltere tepki gösterince Almanya’ya yaklaştı. İtalya’ nın Habeşiştan’ı işgaline destek veren Almanya ile
bu ülke arasında Berlin- Roma Mihveri kuruldu. Bir ay sonra da Almanya ile Japonya
arasında Berlin- Tokyo Mihveri kuruldu (25 Kasım 1936). Almanya ve Japonya kendileri için Sovyet Rusya’yı ve komünizmi ortak tehlike olarak görüyorlardı. Bu nedenle
komünizmle mücadeleyi esas alan Anti- Komintern Paktı’nı imzaladılar. İtalya’nın 5
Kasım 1937’de katılımıyla Berlin-Roma-Tokyo Mihveri kurulmuş oldu.
d. Almanya
1929 dünya ekonomik buhranının, Alman ekonomisi ve halkı üzerindeki
olumsuz etkileri Hitlerin liderliğindeki Nasyonal Sosyalist Partinin 1933 yılında iktidara gelmesine neden oldu. Bu durum Almanya’nın iç ve dış politikasında önemli değişikliklere yol açtı. Nazi Partisinin iktidara gelmesi Fransa ve Sovyet Rusya’yı
endişeye sevk etti. Fransa, Versay Antlaşması’yla elde ettiği üstünlüğü kaybetme,
Sovyet Rusya ise Almanya’da komünist milletvekillerinin tutuklanmasından sonra
muhtemel olumsuz gelişmelerden dolayı endişe taşıyordu. SSCB bu duruma tepki
olarak Almanya ile ilişkilerini kesti ve ABD’ye yaklaştı. Milletler Cemiyeti ile iş birliği
yapan SSCB, 1934’te Milletler Cemiyetine kabul edildi.
Hitler iktidara geldiği andan itibaren Versay Antlaşması hükümlerinden kurtulmaya yönelik adımlar attı. 1933 yılında Silahsızlanma Konferansı’ndan ve Milletler Cemiyetinden çekildi. 1934’ten itibaren ordusunu modern silahlar, araç ve gereçlerle güçlendirdi. Asker sayısını hızla artırarak, askerliği mecburi hâle getirdi. Versay
Antlaşması ile Alman- Fransız sınırındaki kömür bakımından zengin Saar bölgesi 15
yıllığına Fransa’ya verilmişti. 1935 yılında yapılan halk oylaması sonucu Saar bölgesi
Almanya’ya geçti. Almanya 7 Mart 1936’da Versay Antlaşması ile askerden arındırılmış olan Ren bölgesine asker gönderdi. Fransa bu durumu kabul etmek zorunda
kaldı.
Almanya, 13 Mart 1938’de Avusturya ile birleştiğini ilan ederek burayı ilhak
etti. Böylece Versay Antlaşması’nın son kalıntısından kurtulan Hitler, dış politikadaki
ikinci hedefine ulaşmak için çalışmalara başladı.
Almanya, Avusturya’yı ilhak ettikten sonra dikkatini Çekoslovakya’nın Südetler
(Südetenland) bölgesini çevirdi. Südetler bölgesinde 3,5 milyon Alman yaşamaktaydı. Bölgede faaliyette bulunan Nazilerin çıkarttığı karışıklık üzerine Hitler, Çekoslovakya sınırına asker yığdı. Avrupa’da yeni bir savaş ihtimalinin ortaya çıkması
üzerine İngiltere’nin girişimiyle 29 Eylül 1938’de Münih’te bir toplantı düzenlendi.
Toplantıya Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya katıldı. Dönemin büyük devletleri-
47
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
nin katıldığı Münih Konferansı’na Sovyetler çağrılmamıştı. Çeklere hiç danışılmadan
yapılan konferans sonucunda Südetlerin Almanya’ya verilmesi kararlaştırıldı. Hitler,
hedeflerinin ikinci aşamasını ‘’ Bir Millet, Bir Devlet: Ein Folk, Ein Reich. ‘’ da tamamlamıştı. Münih Konferansı’na davet edilmeyen ve Çekoslovakya ile ilgili kararlarda
kendisinin görüşü alınmayan SSCB, Batılı devletlerden uzaklaşıp Almanya’ya yaklaştı. Münih Konferansı’ndan kısa bir süre sonra Polonya, Çekoslovakya’da Leh azınlığın
yaşadığı bölgeleri, Macaristan ise Macarların yaşadığı toprakları ele geçirdi.
e. Savaş Yılı: 1939
Münih Konferansı’nda İngiltere ve Fransa, Çekoslovakya sınırlarını garanti etmişti. Buna karşın Alman orduları 15 Mart 1939 günü Çekoslovakya sınırından geçerek Prag’ı işgal etti. Hitler hedefinin üçüncü aşamasını uygulamaya koymuştu. Südetlerin alınması ‘’Bir millet, Bir devlet’’ politikasını hayata geçirmişti. Çekoslovakya’nın
işgali Hitler’i ‘’hayat sahası’’ politikasını gerçekleştirmeye yöneltti.
E
BİLGİ NOTU
Hayat sahası, I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yeterli gelmeyeceğine ilişkin mevcut fikrin, Hitler tarafından
yayılma politikasının gerekçesi olarak kabul edilmesi sonucunda ortaya çıkan kavramdır. Benzer iddialar İtalyanlar ve Japonlar tarafından da dile getirilmiştir.
Almanya’nın işgallerinden cesaret alan İtalya, 7 Nisan 1939’da, 1926’dan beri
nüfuzu altında bulunan Arnavutluk’u işgal etti. İngiltere ve Fransa’nın tepki gösterdiği bu gelişme Almanya tarafından desteklendi.
Bu gelişme İngiltere ve Fransa’yı harekete geçirdi. Buna rağmen Hitler,
Litvanya’yı tehdit ederek Memel’i aldı. Hayat sahası politikasını sürdüren Almanya,
Romanya ile yaptığı ticaret antlaşmasıyla Romanya’nın petrol, maden ve orman zenginliklerine el attı. Ardından Almanya, Dantzig’de yaşayan Almanları bahane ederek Polonya üzerinde baskı kurdu. Hitler bir süre sonra Dantzig’i Polonya’dan istedi.
Bu istek kabul edilmeyince Hitler Polonya’yı işgale karar verdi. Almanya 23 Ağustos
1939’da SSCB ile saldırmazlık paktı imzaladı. Buna göre taraflar birbirlerine saldırmayacak, ortak çıkarları ilgilendiren konularda birlikte hareket edeceklerdi. Paktın gizli
maddelerine göre Baltık bölgesi ve Polonya toprakları ile iki devlet arasında paylaşılıyordu. Bu gelişme üzerine İngiltere ve Fransa, SSCB ile ilişkisini kesti. 1 Eylülde Alman orduları Polonya sınırını geçtiler. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa, Almanya’ya
bir ültimatom vererek Polonya’dan çekilmesini istedi. Almanya bu ültimatoma cevap bile vermedi. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa 3 Eylül 1939 günü Almanya’ya
savaş ilan ettiler.
48
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Harita. 02.01: II. Dünya Savaşı Öncesinde Almanya ve İtalya’nın Yayılışı
49
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Harita. 02.02: : II. Dünya Savaşı’na Katılan Devletler (Koyu Yeşil Renk Müttefik
Devletleri, Açık Yeşil Renk Pearl Harbour Saldırısından Sonra Müttefik Devletlere
Katılanları, Mavi Renk Mihver Devletleri, Gri Renk İse Tarafsız Devletleri
Göstermektedir.)
B.SAVAŞ YILLARI
II. Dünya Savaşı, Avrupa, Pasifik ve Kuzey Afrika olmak üzere üç cephede cereyan etti.
1.Avrupa’da Savaş
Almanlardan sonra Ruslar 17 Eylül günü Polonya’yı işgale başladılar. Ruslar,
Polonya’yı Almanlarla paylaştıktan sonra ekim ayında Letonya, Litvanya ve Estonya’yı
egemenlik altına aldılar.Kasım ayının sonlarında Sovyet orduları Finlandiya sınırını
geçerken Sovyet uçakları Helsinki’yi bombardıman ediyordu. Finlerin direnişi karşısında zaman zaman zor duruma düşen Sovyet orduları sayısal üstünlükleri sayesinde bu direnişi kırdılar. Fin- Rus Savaşı, Sovyetlerin askerî gücünün nitelik olarak zayıflığını ortaya koymuş, Hitler’in Rusya’ya saldırma kararı almasında etkili olmuştur.
İngiltere ve Fransa 3 Eylül’de Almanya’ya savaş ilan etmişlerse de altı ay süreyle bir çatışma olmadı. İngiltere ve Fransa, Alman ekonomisini zayıflatmak amacıyla İsveç’ten Norveç yoluyla Almanya’ya gelen kömür cevherinin gelişini durdurmak istediler. Bunun için Norveç kıyılarını mayınladılar. Almanlar Nisan 1940’ta
yeniden harekete geçtiler. 9 Nisan günü Alman deniz ve kara birlikleri bir gün içinde Danimarka’yı işgal ettiler. Aynı gün Norveç’e giren Almanlar bir ay içinde tüm
Norveç’i ele geçirdiler. Bu gelişme İngiltere’de hükümet değişikliğine neden oldu.
Yeni hükümeti Winston Churchill kurdu(11 Mayıs 1940).
Almanya, Danimarka ve Norveç’i işgal ederek doğu ve kuzey bölgesini güvenlik altına almıştı. Artık rahat bir şekilde batıya yönelebilirdi. 10 Mayıs sabahı Almanlar, Hollanda, Belçika ve Fransa’ya saldırdı. Hollanda ancak birkaç gün dayanabildi
ve 15 Mayıs 1940’ta teslim oldu. İngiliz ve Fransız birliklerinin desteklediği Belçika
biraz daha fazla dayandı. Ancak Belçika da 27 Mayıs’ta teslim oldu. Müttefik kuv-
50
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Resim. 02.03: Maginot Hattı’nda Sığınaklar
vetler Manş kıyılarına çekildi. Fransızların, muhtemel bir Alman saldırısına
karşı yaptıkları Maginot
Hattı’nı da geçen Alman
birliklerinin bir kısmı
Paris’e doğru ilerlerken
diğer bir kısmı geri çekilen İngiliz, Fransız ve Belçika ordularını (toplam
335.000 kişi) Dunquerque Limanı civarında kuşattılar. Bu birlikler bütün
silah ve malzemelerini
bırakarak İngiltere’ye sığındılar.
Harita. 02.03: : Maginot Hattı
E
BİLGİ NOTU
Maginot hattı, savunma kuleleri ve bunlarla bağlantılı yer altı sığınaklarından oluşmaktaydı. Sığınaklarda askerlerin yaşaması için her şey düşünülmüştü.
Almanlar, Fransızların aşılmaz dedikleri Maginot hattını geçerek Belçika sınırına
yığılmış olan Fransız ordularını arkadan çevirerek teslim aldılar.
51
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Bu arada 10 Haziran 1940’ta İtalya, Fransa’ya savaş ilan ederek II. Dünya Savaşı’na
katıldı. Fransız Hükümeti 22 Haziran 1940 tarihinde Almanya ile ateşkes imzaladı.
Alman orduları Paris’e girdiler.
Almanlar, Fransızlara teslim belgesini,
Almanya’nın 11 Kasım 1918’de ateşkes
imzaladığı vagonda imzalatarak I. Dünya Savaşı’nın rövanşını aldılar. Ateşkes
anlaşmasına göre Fransa’nın kuzey yarısı ile Atlantik kıyıları Almanya’nın işgaline bırakıldı. Güneyde Vichy kentinde
Almanya yanlısı bir hükümet kuruldu.
Almanlara esir düşmüş olan 1,5 milyon
Fransız askeri rehin olarak tutulacaktı.
Fransa’nın teslim olmasıyla Almanya’nın karşısında sadece İngiltere
kalmıştı. 13 Ağustos 1940’dan itibaren
Alman uçakları İngiltere’yi bombardıman etmeye başladılar. İngilizler de
başta Berlin olmak üzere Alman şehirlerini bombardımana tabi tuttu. Savaş
ekim ayının ortalarına kadar devam
etti. İngiltere teslim olmaya yanaşmadığı gibi Alman hava kuvvetleri ağır kaResim. 02.04: Hitler, Paris’te
yıplara uğradı. Hitler, İngiltere’nin deniz
ve hava kuvvetleri üzerinde üstünlük sağlayamayacağını anlayınca hayat sahası için
gerekli zenginlikleri ele geçirmek için doğuya dönmeye karar verdi ve bu amacına
ulaşmak için SSCB’yi hedef aldı. SSCB’nin Almanya’nın hayat sahası olarak gördüğü
Orta Avrupa ve Balkanlara doğru genişlemesi Almanya’nın çıkarlarına uygun değildi. Fin- Rus Savaşı sırasında, Sovyetlerin askerî gücünün nitelik olarak zayıflığının
ortaya çıkması, Hitler’in Rusya’ya saldırma kararı almasında etkili olmuştur.
Almanya 1940-1941kışını SSCB’ye saldırı hazırlıklarının tamamlanmasıyla geçirdi. Hitler SSCB’ye saldırmadan önce güney kanadını güvence altına almak istiyordu. Bu amacına yönelik olarak 1941 yılı başlarında Macaristan, Romanya ve Bulgaristan üzerinde baskı kurarak bu devletleri kontrolü altına aldı. 6 Nisan 1941 sabahı
Alman hava kuvvetleri Belgrad’ı bombardıman etti ve Yugoslavya’da Alman işgali
başladı. 17 Nisan’da Yugoslavya teslim oldu. Bulgaristan ve Yugoslavya üzerinden
saldırıya geçen Alman orduları 25 Nisanda Atina’yı, nisan ayı sonunda tüm Mora‘yı
ele geçirdi. Almanya şimdi bütün Balkanlara, Ege Denizi’ne ve Doğu Akdeniz’e hâkim
duruma gelmişti. Fakat Balkanlarda kaybedilen bu aylar SSCB’nin işgalini geciktirerek Hitler’in kış gelmeden Moskova’yı ele geçirme planını bozmuştur.
52
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Resim. 02.05: Churchill, Alman Uçaklarının Londra’yı Bombardımanından Sonra
İnceleme Yaparken
22 Haziran 1941‘de Almanya ‘’ Barbarossa’’ harekâtını başlatarak Baltık’tan
Romanya’ya kadar uzanan geniş bir cephe üzerinden üç koldan Sovyet sınırını geçti
ve savaşı başlattı. Silah ve malzeme üstünlüğüne sahip olan Alman ordularının hücumu Leningrad, Moskova ve Kiev istikametinde gelişti. Kiev ve bütün Kırım Almanlarca işgal edildi. Kasım ayında Moskova’yı ele geçirmek için yapılan taarruz sonuç
vermedi. Hitler’in Rusya’yı iki ay içerisinde Rusya’yı işgal etme planı suya düştü. Aradan 6 ay geçmesine rağmen hâlâ devam eden savaş Alman ordularını erken gelen
kış şartlarıyla karşı karşıya bıraktı. Bu durum Almanların ilerleyişinin durmasına yol
açtı. Almanya, 1942 ilkbaharında ikinci kez saldırıya geçti ise de Moskova’yı alamadı.
Aynı anda Almanlar, güneye doğru ilerledi. Böylece Kafkaslar üzerinden İran’a geçerek petrol merkezlerini ele geçirecekler ve Müttefiklerin İran üzerinden SSCB’ye yardım etmeleri önlenecekti. Daha sonra da Hindistan’a ulaşarak buraya kadar ilerlemiş
olan Japonya ile birleşilecekti. Alman ordusu Mayıs ayında Kırım’ı alarak Kafkaslara
girdi ve Rusların kömür ve elektrik kaynaklarının yarısını ele geçirdi.
Bu arada Sovyetler ordularını geri çekerek Stalingrad’da toplamıştı. 22 Ağustos 1942’de iki ordu Stalingrad’da karşı karşıya geldi. Stalingrad, konumu ve Kafkas
petrol yataklarına yakınlığından dolayı büyük bir stratejik öneme sahipti. Ruslar,
Stalingrad’da kışa kadar dayanarak Almanları ikinci defa Rus kışını yaşamaya mecbur ettiler. Bu arada İngiltere’den ve ABD’den gelen malzemeyle güçlenen Sovyetler,
Almanları geri çekilmeye zorladılar. Ocak 1943’ten itibaren de karşı taarruza geçerek Alman ordusunun önemli bir bölümünü esir aldılar. Bu Alman ordusunun o ana
kadar yaşadığı en büyük yenilgiydi. Ve savaşın dönüm noktası oldu.
53
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Resim 02.06: Stalingrad Savaşı II. Dünya Savaşı’nın Dönüm Noktalarından Biridir.
2. Kuzey Afrika’da Savaş
İtalya’nın 10 Haziran 1940’ta Fransa’ya savaş ilan ederek II. Dünya Savaşı’na girmesi İngiltere’yi tedirgin etti. Zira İtalyan donanması Cebelitarık ve Süveyş arasındaki bağlantıyı kesebilirdi. Nitekim Trablusgarp’taki İtalyan birlikleri 13 Eylül’de Mısır’a
doğru saldırıya geçtiler. İngilizler bu saldırıyı püskürttükleri gibi karşı taarruza geçip
Bingazi’yi ele geçirdiler. İtalyanların bu başarısızlığı üzerine Almanya, Kuzey Afrika’ya
birlikler gönderdi. Almanlar 24 Mart 1941’de saldırıya geçerek İngilizleri geri püskürttü. Almanya, bu harekâta büyük önem veriyordu. Plana göre İtalya güneyden, Almanya Kafkaslar ve İran üzerinden Mısır’a gelip Orta Doğu bölgesini kıskaç içine
alacaktı. Japonya’nın Birmanya ve Hindistan üzerinden İran’a gelmesiyle savaş sona
erecekti. Alman – İtalyan saldırısı ile Bingazi, Derne ve Tobruk, İngiltere’den alındı.
Ancak bu sırada Almanya, SSCB’ye savaş açtığı için Kuzey Afrika’ya yeni kuvvetler
gönderemedi. İngilizler Ekim 1942 yılında karşı saldırıya geçerek Alman – İtalyan
kuvvetlerini Mısır ve Libya’dan attı. Diğer taraftan ABD, II. Dünya Savaşı’na girince
Fas ve Cezayir kıyılarına asker çıkarmıştı. Tunus’a giren ABD ordusu buradaki mihver kuvvetlerini (yaklaşık 250.000 kişi) teslim aldı. Böylece Kuzey Afrika’daki savaşlar
sona ermiş ve müttefikler, Akdeniz’in güney kıyılarına egemen olmuşlardı. Bundan
sonra müttefikler, Avrupa’ya yöneldi.
3. Asya ve Pasifik’te Savaş
a. Savaş öncesi ABD
I. Dünya Savaşı’ndan sonra Monroe doktrinine uygun olarak Avrupa’daki gelişmelere karışmama kararı alan ABD, II. Dünya Savaşı çıktığında bu politikasını devam
54
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
ettirdi. Başlangıçta taraflara silah satmayan ABD, savaşın Almanya lehine gelişmesi
üzerine silah satışını serbest bıraktı. Almanya’nın ilerleyişi durdurulamayınca 1940
yılında İngiltere’ye para ve silah yardımı da yaptı. ABD, 1941’de Ödünç Verme ve Kiralama Yasası’nı çıkardı. Bu yasaya göre dileyen ülkeler ABD’den her türlü yiyecek ve
savaş malzemesini bedeli savaş sonunda ödenmek şartıyla alabilecekti.
b. Pearl Harlbour Baskını ve ABD’nin Savaşa Girişi
ABD’nin II. Dünya Savaşı’na girmesi Japonya ile yaşanan gerilim ve mücadelenin sonucunda olmuştur. Japonya’nın Çin’i işgale başlaması (1937) ve buradaki
Amerikan çıkarlarını tehdit etmesi ilişkileri gerginleştirdi. Ocak 1941’den itibaren bir
araya gelen Amerikan ve İngiliz heyetleri Güneydoğu Asya’nın bir Japon saldırısına
uğraması hâlinde uygulanmak üzere planlar yapmaya başladılar. ABD Başkanı Roosevelt 11 Mart 1941’de Ödünç Verme ve Kiralama Kanunu’nu çıkardı. Bu kanun ABD
başkanına, ABD’nin savunması için çok önemli saydığı herhangi bir ülkeye, savaş
malzemeleri dâhil her türlü yardımı yapma yetkisi veriyordu. ABD tüm imkânlarını
önce İngiltere, ardından da mihver devletlerine karşı mücadele eden diğer devletlere sundu.
Bu gelişmeler üzerine Japonya, Amerika’dan Çin’e ve İngiltere’ye yaptığı yardımı kesmesini istedi. Peşinden Çinhindi bölgesine ordu gönderdi. Buna karşılık
Amerika da Japonya’nın Amerika’daki alacak ve mallarını dondurdu. Japonya süratle
hareket ederek güneye doğru ilerledi. Hainan Adası’nı ele geçirerek Singapur, ÇinHindi, Endonezya ve Filipinlere yaklaştı. ABD Başkanı Roosevelt, Japon yayılmasına,
bu ülkeye uygulamakta olduğu petrol ambargosunu sıkılaştırarak cevap verdi. Japon
ekonomisi bu ambargodan büyük zarar gördü. İthal edilen petrolün 9/10’u kesildi.
Bu durum karşısında Japonya, ABD’ye geçici bir barış önerdi. Ancak barış önerisi ABD
tarafından reddedildi. Bunun üzerine Japonya savaş kararı verdi.
7 Aralık 1941 sabahı, Pasifik’te rakipsiz kalmak isteyen Japonlar ABD’nin Hawaii’deki Pearl Harlbour deniz ve hava üslerine ani bir saldırı yaparak ABD’ye savaş
açtı. Almanya’nın da ABD’ye savaş ilan etmesiyle birlikte o zamana kadar müttefiklere yakın tarafsızlık politikası izleyen ABD, artık resmen müttefiklerin safında savaşa
katılıyordu.
E
BİLGİ NOTU
Sabah saat 8.00’de başlayan ve altı uçak gemisinden kalkan 360 uçakla iki
saat süren saldırıda ABD’ye ait 14 savaş gemisi batırıldı ve 350 uçak imha edildi.
Baskında 3500 Amerikan askeri öldü. Saat 10.00’da ABD’nin Pasifik donanmasıyla,
hava filosunun büyük bir bölümü imha edilmişti. Ancak Hawaii’deki büyük petrol
depolarının vurulmaması ve Pearl Harlbour’un işgal edilmemesi, harekâtın stratejik açıdan başarılı olmasını engelledi.
55
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Harita. 02.04: : II. Dünya Savaşı Öncesi ve Savaş Sırasında Japonların Ele Geçirdiği Yerler
56
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
c. Pasifik Savaşları
Resim 02.07: Pearl Harlbour Baskınında Vurulan Bir ABD
Uçak Gemisi
Japonya 1942 yılına
gelindiğinde Uzak Doğu’da
üstünlüğü elinde bulunduruyordu. 1941 yılı sonlarına doğru Hong Kong’u
ele geçirerek Malezya, Filipinler ve Borneo’ya asker
çıkardı. Hollanda 100.000
esir vererek bu bölgedeki
hâkimiyetini kaybetti. 1942
yılında Filipinler, Birmanya,
Cava, Sumatra, Singapur
Japonların eline geçti.
7-8 Mayıs 1942’de Mercan Denizi’nde yapılan savaşta Japonlar Müttefik donanmasına karşı üstünlük sağlayamadılar. ABD donanmasının toparlandığını gören
Japonlar 4 Haziranda ABD’nin Midway üssüne saldırdı. Japonlar bu savaşta 4 uçak
gemisi ve 250 uçak kaybetti. Bu gelişme Pasifik’teki savaş için bir dönüm noktası
oldu. Bu deniz savaşları ile Japonların Pasifik’teki ilerleyişleri durduruldu.
C. BARIŞA DOĞRU
1. Avrupa’da Savaşın Sona Ermesi
14 – 24 Ocak 1943’te Roosevelt ve Churchill, Kazablanka Konferansı’nda mihver devletlerin kayıtsız şartsız teslim alınması kararını aldılar ve harekete geçtiler.
Kuzey Afrika’yı ele geçiren ve İtalyanları bölgeden atan müttefikler, İtalya’yı işgal
etmek üzere Sicilya’ya 10 Temmuz 1943 günü kuvvet çıkardılar. Mihver kuvvetleri
çok sayıda esir verdiler. İtalya’daki Mussolini iktidardan düştü ve Abruzzes dağlarında bir otelde hapsedildi. Genelkurmay Başkanı Mareşal Badoglio başbakan oldu ve
Müttefikler nezdinde barış girişiminde bulundu. Müttefikler, bu teklifi kabul ettiler
ve 3 Eylül 1943’de İtalya ile ateşkes anlaşması imzaladılar. İtalya’nın savaştan çekilmesi, Almanya için bir darbe oldu. Akdeniz hemen hemen müttefiklerin egemenliği
altına girmiş oluyordu. Almanya bu düzenlemeye tepki olarak Kuzey İtalya’yı işgal
etti. Mussolini’yi tutsak olduğu yerden bir hava harekâtıyla Almanya’ya kaçırdılar.
Daha sonra Almanlar, Roma’yı ele geçirerek müttefiklere karşı güçlü bir savunma
hattı kurdu. Müttefikler ancak 1944 Haziran’ında Roma’ya girip 1945 yılının başında
Kuzey İtalya’yı ele geçirebildiler.
İtalya ‘da bu gelişmeler meydana gelirken Almanlar, Sovyet cephesinde de
güçlüklerle karşılaşıyordu. 1943 sonbaharında Sovyetler Kiev’i alarak Almanları Din-
57
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
yeper Nehri’nin batısına çekilmek zorunda bıraktılar. Sovyetler 1944 Mayıs’ında da
Kırım’ı alarak Tuna’ya doğru ilerlemeye başladılar.
6 Haziran 1944’te müttefikler, Fransa’nın Normandiya kıyılarına çıkartma yapmaya başladılar. Almanların çok iyi tahkim ettikleri Normandiya kıyılarında müttefikler ağır kayıplar vermelerine rağmen başarılı oldular ve 26 Ağustos 1944’te
Fransa’nın güneyinden gelen birliklerle birleşerek Paris’e girdiler. Müttefikler 3 Eylülde de Ren nehrini aşarak Alman topraklarına girdiler. Doğuda ise Sovyet ordusu
Polonya ve Baltık ülkelerine girdi. 23 Haziran 1944 de Ruslar genel bir saldırıya geçerek Romanya, Bulgaristan, Macaristan ve Yugoslavya’yı, 1945’te ise Çekoslovakya’yı
işgal etti.
E
BİLGİ NOTU
Tarihin gördüğü en büyük çıkartma olan Normandiya çıkartması, 100 km’lik
bir kıyı boyunca yapıldı.1000 uçaktan oluşan bir filo, 3 tümenlik bir kuvveti havadan indirdi. Aynı anda 4000 çıkartma gemisi de denizden çıkartma yaptı. Çıkartmayı 11.000 avcı ve bombardıman uçağı destekledi. 16 Haziran’da müttefikler kıyıya 700.000 asker, 100.000 kamyon, otomobil ve tank çıkarmış bulunuyordu.
II. Dünya
Savaşı’nın sonlarına doğru yapılacak barışın
esaslarını
belirlemek amacıyla Roosevelt,
Churchill ve Stalin arasında 4-11
Şubat 1945’te
Yalta Konferansı yapıldı. Konferans sonunda Sovyetlerin
Japonya’ya karşı
savaşa girmesi, Almanya’nın
dört işgal bölgeResim 02.08: Müttefiklerin Normandiya Çıkartması
sine ayrılması,
Birleşmiş Milletlerde Güvenlik Konseyi’nin devamlı üyeleri için veto ilkesi kabul edildi. SSCB kurulacak olan Birleşmiş Milletlerde üç sandalye ( Sovyetler Birliği, Belarus,
Ukrayna) aldı.
58
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Resim 02.09: (Soldan sağa) Churchill, Roosevelt ve Stalin, Yalta
Konferansı’nda
belgesini imzaladı.
Almanya müttefik kuvvetler tarafından işgal edilmeye
başlandı. Berlin’de
sokak muharebeleri
yapılıyordu. Muharebelerin başbakanlık
binasına geldiği sırada 30 Nisan 1945’te
Hitler, intihar etti.
2 Mayıs’ta Berlin,
müttefiklere teslim
oldu. Hitlerin yerine bıraktığı Amiral
Doenitz, temsilcisini
7 Mayıs 1945 günü
Amerikalı
General
Eisenhower’in karargâhına göndererek
kayıtsız şartsız teslim
Resim 02.10: Berlin’i İşgal Eden Ruslar Bayraklarını Asarken
59
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Bunun üzerine müttefikler, Berlin yakınlarında Potsdam’da 17 Temmuz- 2
Ağustos tarihleri arasında bir konferans topladılar. Konferansa ABD adına Truman
(Başkan Roosevelt 12 Nisan 1945 de ölünce yerine Harry S. Truman geçmiştir.), SSCB
adına Stalin katıldı. Konferansa İngiltere adına katılan Churchill, ülkesinde yapılan
seçimler sonucunda yenilgiye uğrayınca yerini rakibi Attle’ye bıraktı.
Resim 02.11: Attle ( İngiltere), Truman ( ABD) ve Stalin (SSCB), Potsdam Konferansı’nda
Potsdam Konferansı’nda, Almanya’nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan
sorunlar, yapılacak olan barış antlaşmalarının şartları belirlendi. Almanya, dört işgal
bölgesine ayrılarak ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB yönetimine bırakıldı. Almanya için
askerî ve ekonomik kısıtlamalar getirildi. Almanya’da demokratik bir rejim kurma
konusunda bu dört devlet anlaştı. Avusturya’nın da dört işgal bölgesine ayrılması,
İtalya ile şartları ağır olmayan bir barış antlaşması yapılması kararlaştırıldı. Potsdam
Konferansı’nda devletlerin kendi çıkarlarını öne çıkarmaları, anlaşmazlıklara da neden oldu. Bu anlaşmazlıkların artması daha sonra dünyanın başlıca iki nüfuz alanına
ve bloka ayrılmasına yol açtı.
60
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Harita. 02.05: : Almanya ve Berlin’in Müttefik Devletler Tarafından Bölünmesi
2. Pasifik’te Savaşın Sona Ermesi
Amerikalı General Mac Arthur, Japonları Filipinler’de Leyte Savaşı’nda ağır bir
yenilgiye uğrattı ( Ekim 1944). Japon donanması hemen hemen imha edildi. ABD,
bundan sonra Pasifik adalarını atlama taşı olarak kullanıp Japonya’ya ulaşmayı, temel savaş stratejisi olarak belirledi. Ancak bunun ABD’ye maliyetinin ağır olacağı ve
çok sayıda kayıp verileceği düşünülerek atom bombası kullanılmasına karar verildi.
İlk atom, bombası 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atıldı. İlk anda 70.000 kişi öldü. 9
Ağustos’ta ikinci atom bombası Nagazaki’ye atıldı ve orada 80.000 kişi öldü. Hemen
harekete geçen SSCB 8 Ağustosta Japonya’ya savaş ilan edip Mançurya’yı işgale başladı. Bu korkunç gücün karşısında Japonya 14 Ağustos’ta teslim oldu. 2 Eylül 1945’te
Tokyo limanında Missouri zırhlısında ateşkes anlaşması imzalandı ve II. Dünya Savaşı
sona erdi.
61
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Resim 02.12: Atom Bombası Atılmadan Önce ve Sonra Nagazaki
Resim 02.13:Amerikalı General Mac Arthur, Japonya ile Ateşkes Anlaşmasını
İmzalarken
62
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
D. SAVAŞIN ETKİLERİ
a. Siyasi Sonuçlar
II. Dünya Savaşı’nın müttefiklerce kazanılması ile Faşizm ve Nazizm gibi akımlar tasfiye edildi. 1945’ten sonra dünyanın siyasi yapısı yeniden inşa edilmeye başlandı.
Asya, Afrika ve Orta Doğu’da yaşayan halklar, II. Dünya Savaşı’nda, emperyalist
devletlerin zayıflığını görerek bu devletlere karşı mücadeleye başladı.
İngiltere ve Fransa’nın II. Dünya Savaşı sonunda galip devletler arasında olmasına rağmen ekonomileri oldukça bozuldu, sömürgeleri üzerindeki etkileri de azalmaya başladı.
Savaşın mağlup devletleri İtalya ve Almanya’nın toprakları işgal edildi. Müttefik ordularının denetimi altında başkentleri Berlin ve Viyana da dâhil olmak üzere,
Almanya ve Avusturya toprakları dört işgal bölgesine ayrıldı. Sömürge imparatorluğunu kaybeden İtalya, ekonomik ve siyasi alanda yeniden yapılanmanın güçlükleriyle karşı karşıya kaldı.
Savaşın diğer mağlup devleti Japonya, ABD orduları tarafından işgal edildi.
Japonya savaş sırasında işgal ettiği toprakların yanı sıra XIX. yüzyıl sonlarından itibaren elde ettiği toprakları da geri vermek zorunda kaldı. ABD, tekrar savaşa girmesini yasaklayan demokratik bir anayasa hazırlaması, orduyu kaldırma konusunda
Japonya’ya baskı yaptı.
II. Dünya Savaşı’nda SSCB’nin Almanya’ya karşı önemli zafer kazanması ile
1930’larda karşılaştığı uluslararası alandan dışlanma süreci sona erdi. Avrupa kıtasının yarısına hâkim olan SSCB, savaş sonunda büyük bir güç hâline geldi.
II. Dünya Savaşı’ndan en az etkilenen devlet olan ABD, atom bombasına sahip
olmakla önemli bir avantaj elde etti. Birleşmiş Milletlerin New York’u, Uluslararası
Para Fonunun (IMF) Washington’u merkez olarak seçmesi ABD’nin gücünü ve Avrupa merkezli uluslararası sistemin sona erdiğini göstermekteydi. 1945’te Birleşmiş
Milletleri resmen kurmak için San Francisco Konferansı toplandı. Bu Konferans’ta
ABD, SSCB, İngiltere, Çin ve daha sonra Fransa’nın katılımıyla oluşan büyük devletler, teşkilat üzerinde kesin üstünlük kurmak istediler. Görüşmeler sonucunda genel
kurulda devletlerin eşitliği, Güvenlik Konseyinde büyük devletlerin üyeliklerinin sürekliliği ve veto haklarının varlığı kabul edildi. Konferans sonunda Birleşmiş Milletler
Antlaşması kabul edilerek Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu. I. Dünya Savaşı’ndan
sonra kurulan Milletler Cemiyeti, 19 Nisan 1946’da yetkilerini bu teşkilata devretti.
63
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Resim 02.14: Birleşmiş Milletler Teşkilatı Binası
b. Ekonomik Sonuçlar
II. Dünya Savaşı’nda şiddetli çarpışmalar ve hava bombardımanları, Almanya
başta olmak üzere Avrupa’da birçok kentin hasar görmesine, fabrikaların, limanların
ve demir yolu hatlarının yıkılmasına, üretim ve ticaretin olumsuz yönde etkilenmesine sebep oldu. Tarım ve sanayi üretimi 1939’a göre % 30-70 arasında düşüş gösterdi.
Maddi hasar tahminen 2 trilyon dolara yaklaştı.
II. Dünya Savaşı sonrası dünyada, I. Dünya Savaşı sonrasına göre sarsıntısız
ve hızlı bir ekonomik düzelme görüldü. 1949’da dünya ekonomisi eski canlılığına
kavuştu. Savaşın açtığı tüm hasar kısa sürede onarıldı. Avrupa, hemen hemen tüm
denizaşırı kolonilerini yitirmesine karşın, savaş öncesi herhangi bir dönemde görülmeyen verimliliğe ve refaha ulaştı. Avrupa’nın yeniden toparlanışında toplumun
tüm kesimlerinin aynı amaçla iş birliği yapması etkili oldu. Avrupa yanında SSCB ve
Japonya’da da aynı ilerlemeler görüldü.
c. Toplumsal Sonuçlar
II. Dünya Savaşı sadece cephede değil cephe gerisindeki sivillerin de hayatını kaybettiği bir savaş olmuştur. Hava saldırıları, karne uygulaması, işgal edilen ülkelerin talan edilmesi, sivil esirlerin öldürülmesi, Nazilerin toplama kamplarındaki
katliamları ve verem gibi hastalıkların yayılması neticesinde 60 milyona yakın kişi
hayatını kaybetti.
64
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
d. İnsan Hakları İhlalleri
II. Dünya Savaşı’nda insan hakları ve uluslararası anlaşmalar ihlal edildi. Özellikle Almanya, SSCB ve Japonya savaş esirlerine ve sivillere yönelik kötü muamele,
yargısız infaz, talan, askerî neden olmaksızın yakıp yıkma vb. faaliyetlere yönelerek
savaş kurallarını ihlal ettiler ve savaş suçu işlediler. Almanya, Avrupa’nın Yahudi ve
Roman azınlıklarının ve muhaliflerin önemli bir kısmını toplayarak ölüm kamplarında yok etti.
E. SAVAŞ YILLARINDA TÜRKİYE
İtalya’nın 7 Nisan 1939’da Arnavutluk’u işgal etmesi, tehlikeyi Türkiye’nin güvenlik sahasına taşıdı. On İki Ada’yı elinde bulunduran İtalya’nın Balkanlara doğru
yayılma eğilimi, Türkiye’de ciddi endişeye neden oldu. Bu durum Türkiye, İngiltere
ve Fransa’yı birbirine yaklaştırdı. Türkiye aynı zamanda SSCB ile de dostluğunu sürdürmek istiyordu. 23 Ağustos 1939’da Almanya ile SSCB’nin imzaladıkları Dostluk ve
Saldırmazlık Paktı’yla Doğu Avrupa’yı aralarında paylaşmaları Türkiye’yi bir yol ayrımına getirdi. SSCB, Türk Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu’nu Moskova’ya davet etti.
Saracoğlu’nun amacı Türkiye, İngiltere ve Fransa arasında imzaya hazır hâle gelmiş
olan ittifak ile Türk-Sovyet dostluğu arasında bir bağlantı kurmaktı. SSCB’nin hedefi
ise Montrö Sözleşmesi’nin Boğazların geçiş statüsünü kendi lehine değiştirilmesini
sağlamak, Boğazlar üzerinde söz ve kontrol sahibi olmaktı. Bu nedenle görüşmeler
sonuçsuz kaldı. Sovyetlerle anlaşma mümkün olmayınca Türkiye 19 Ekim 1939’da
Ankara’da İngiltere ve Fransa ile üçlü bir ittifak imzaladı. Buna göre bir Avrupa devletinin saldırısı ile başlayan ve İngiltere ile Fransa’nın katılacakları bir savaş Akdeniz’e
sıçradığı takdirde Türkiye, İngiltere ve Fransa’ya yardım edecekti. Bu antlaşmanın
Türkiye’ye getirdiği sorumluluklar, İngiltere ve Fransa’nın taahhüt ettiği yardımların
yapılmasına bağlandı. Antlaşmaya konan bir ek madde ile Türkiye kendisini SSCB ile
savaşa girmek zorunda bırakacak bir yükümlülükten muaf tutuldu.
1941 yılında Almanların Balkanlar’da ilerlemeleri, Yunanistan’ı işgal etmeleri
ve Bulgaristan’ın mihver devletleri yanında savaşa girmesi, savaş tehlikesini Türkiye sınırlarına kadar dayandırdı. Bu gelişmeler üzerine Türkiye başta İstanbul olmak
üzere bazı şehirlerde sıkıyönetim ilan edip, Trakya’ya asker yığdı ve sınır boyunca
güvenlik tedbirleri aldı. Türk Dışişleri ‘’Türkiye, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına karşı yapılacak her saldırıya silahla karşı koyacaktır.’’ diyerek Türk topraklarına saldırması hâlinde Almanya’ya karşı savaşacağını açıkça belirtti. Hitler, 1 Mart 1941’de
İnönü’ye bir mektup göndererek Almanya’nın Türkiye’ye karşı saldırgan emelleri
olmadığını ve Alman ordularının Türk sınırından 60 km. uzakta kalacağını bildirdi.
Bu gelişmelerden sonra Almanya, Türkiye ile İngiltere’nin yakınlaşmasını önlemeye
çalıştı. 18 Haziran 1941’de Almanya ile Türkiye arasında bir saldırmazlık anlaşması
imzalandı. 22 Haziran’da Alman ordularının SSCB üzerine saldırıya geçmesiyle Türkiye üzerindeki baskı azaldı.
65
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
E
BİLGİ NOTU
Hükümet savaş ihtimaline karşı ilk aşamada sivil halkı ve şehirleri koruyucu
birtakım tedbirler aldı. Bu düşünce ile 15 Kasım 1940’ta büyük şehirlerde geceleri
karartma yapılmasına geçildi. Karartma, sokakların aydınlatılmaması ve binalardan dışarıya ışık sızdırılmaması şeklinde uygulandı. Öte yandan büyük bir stratejik
önem taşıyan Boğazlar çevresinde bulunan Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İstanbul,
Çanakkale ve Kocaeli’de sıkıyönetim ilan edildi. Bu altı ildeki sıkıyönetim uygulaması II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar sürmüştür.
SSCB 1942 Kasım’ında Alman ilerleyişini Stalingrad’da durdurup savaşta üstün duruma geçtikten sonra, Türkiye’ye karşı sert bir politika izlemeye başladı.
Türkiye’nin savaş dışı politikası ilişkileri gerginleştirdi. Almanya’nın yenilgisi, Türkiye
üzerindeki Alman tehlikesini kaldırmış ama bunun yerini Sovyet tehlikesi almıştı.
Almanların Kasım 1942’de Stalingrad yenilgisinden sonra müttefiklerin Türkiye
üzerindeki beklentileri arttı. Churchill’de, 1943 ilkbaharında Türkiye’nin savaşa girmesinin zamanı geldiğine inanıyordu. Ona göre Türkiye’nin savaşa katılması, Almanya’ya
karşı Balkanlarda bir cephe açılmasını sağlayacaktı. Stalin ise ‘’Türkiye’nin baharda
bizim tarafımızda savaşa katılması için mümkün olan her şeyin yapılması arzu edilir.
Hitler ve suç ortaklarının yenilgilerinin hızlandırılması için bu çok önemlidir.’’ diyerek
aynı düşünceyi paylaşıyordu. Churchill, bu amaca yönelik olarak 30 Ocak 1943’te
Adana’ya geldi. Churchill, İnönü’den Almanlara karşı Balkanlarda girişilecek bir
harekâta katılmasını ve Türkiye’deki hava ve deniz
üslerinden
yararlanılması isteğinde bulundu.
Ancak Türkiye,
Almanya’nın yenilmesiyle daha
da güçlenecek
olan
Sovyet
Rusya’ya güvenmemekteydi. Asıl
önemlisi Türk ordusunun savaş
araç ve gereçleri,
Resim 02.15: İnönü ve Churchill Adana’da Görüşürlerken
Almanya ile savaşacak düzeyde değildi. İngiltere, konferans sonunda Türkiye’nin askerî ihtiyaçlarının
66
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
tespit edilerek müttefik devletlerce yapılacak yardımın artırılmasına karar verildi.
Böylece Türkiye, müttefiklere yakınlaşmakla beraber savaş dışında kalmayı başardı.
ABD, SSCB ve İngiltere liderlerinin buluştukları Tahran Konferansı ‘nda (28
Kasım- 1 Aralık 1943) Stalin, Türkiye’nin savaşa zorlanması konusunda ısrar edince,
ABD Başkanı Roosevelt ile Churchill Tahran dönüşünde İnönü’yü Kahire’ye davet ettiler. İnönü, Kahire’ye giderek Roosevelt ve Churchill ile görüştü (4 – 6 Aralık 1943).
Churchill öncelikle müttefik kuvvetlerin yararlanabilmesi için Türkiye’deki havaalanlarının süratle tamamlanmasını istedi. Bu sefer müttefiklerin ağır baskısı ile karşılaşan İnönü, sonunda ‘’prensip olarak ‘’savaşa katılmayı kabul etti. Fakat Türkiye’nin
ihtiyaç duyduğu askerî malzeme ve teçhizatın tamamlanmasını ve ortak hareket
planının belirlenmesini bunun ön koşulu saydı. 1944 yılı başlarında Türk ve İngiliz
askerî yetkililerinin Türkiye’nin ihtiyaçlarının tespiti konusundaki çalışmaları sonuca
ulaşamadı. Bu durum müttefiklerin, Türkiye’ye yaptıkları silah ve malzeme yardımını
durdurmalarına neden oldu. Bu dönemde Türkiye ile müttefikler arasında bir güven bunalımı başladı. Çünkü İngiltere ve ABD, savaşta olmadığı için Türkiye’ye savaş
planları hakkında bilgi vermekten kaçınıyor, Türkiye ise nerede, nasıl ve ne zaman
savaşacağını kesin olarak öğrenmeden savaşa girmeye razı olmuyordu. 1944 yılı içerisinde Türkiye, müttefiklerle olan ilişkilerini yeniden canlandırmaya gayret etti. Bu
amaçla askerî nitelikli Alman gemilerinin Boğazlardan geçişini engelledi ve savaş sanayisinde stratejik önemi bulunan kromun Almanya’ya ihracatını durdurdu. Türkiye,
müttefiklerle ilişkilerini daha da düzeltmek amacıyla 2 Ağustos 1944’te Almanya ile
diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kesti.
Türkiye 23 Şubat 1945’te savaş sonrası düzenin oluşturulacağı San Francisco
Konferansı’na katılabilmek ve Yalta Konferansı kararları uyarınca Birleşmiş Milletler
Teşkilatının asil üyeleri arasında yer alabilmek için Almanya’ya savaş açtı. Ancak bu
savaş ilanı sadece simgesel bir anlam taşımaktaydı.
2. II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye Etkileri
Türkiye II. Dünya Savaşı’na fiilen katılmamasına rağmen, savaşın getirdiği ağır
ekonomik şartları tümüyle yaşadı. Savaş ihtimaline karşılık ülke gelirinin önemli bir
kısmı savunma alanına ayrıldı. 1929 dünya ekonomik buhranı sonucunda büyük
ölçüde daralmış olan ihracat, daha savaşın ilk yıllarında yarı yarıya düştü. Müttefik
ülkelerin Türkiye’nin Almanya ile olan ticari faaliyetlerini durdurma yönündeki telkinleri ekonomik gelişme sürecini de durdurdu.
Savaş yıllarında Türkiye’de izlenen ekonomik politika, büyümeyi ve gelişmeyi
hızlandırmak hedefinden ziyade, mal darlığını hafifletmek, fiyat artışını frenlemek,
karaborsa ile mücadele etmek ve sosyal adaleti sağlamak gibi hedeflere yönelmişti. Çünkü savaşın başladığı ilk günlerde hemen hemen her eşyaya önemli ölçüde
talebin olması, gereksiz yere fazla mal alınarak stoklanmasına yol açtı. Bu malların
yüksek kâr elde edilerek satılması, mevcut hükümetleri bazı kararlar almak zorunda
bıraktı.
67
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Fiyatlar ( Kuruş)
1938
1942
4,62
13,5
Pirinç
20
40
Sadeyağ
55,5
95
Et ( canlı )
18,6
31
Pamuk
42
70
Çimento
1.920
2.070
Buğday
Tablo 02.01: 1938 – 1942 Yılları Arasında Türkiye’de Temel Tüketim Mallarındaki Fiyat Artışları
Savaşın etkilerini azaltmak ve ekonomik yönden gerekli koruyucu önlemleri almak amacıyla 18 Ocak 1940’ta TBMM’de Millî Korunma Kanunu çıkarıldı. Buna
göre hükümet, üretimin ihtiyaçları karşılayabilecek ölçü ve nitelikte olmasını sağlayabilmek için sanayi ve maden kuruluşlarını denetleyebilecek, bu kuruluşlara üretim programları verebilecekti. Bazı maddelerin tüketim miktarları belirlenecek ya da
sınırlandırılabilecekti. İç piyasada satılan bazı malların en üst fiyatları ile cinsleri ve
türleri de belirlenebilecekti.
Resim 02.16: Karne ile Ekmek Satışı
68
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Millî Korunma Kanunu uygulamada daha çok dar gelirlilerin aleyhine işlemişti.
Tüm tedbirlere karşın pahalılığın önü alınamamış, yer yer yiyecek ve giyecek sıkıntıları doğmuştu. Hükümet yiyecek sıkıntısını giderecek önlemleri almak ve dağıtımı
düzenlemek için 1941 Şubatında Ticaret Bakanlığına bağlı bir İaşe Müsteşarlığı kurdu. 1941-1942 ürünü tahıla, Toprak Mahsulleri Ofisince el konulması ve ekmek yapımında yalnızca buğday kullanılması kararlaştırıldı. Arkasından da pasta ve benzeri
unlu maddelerin yapımı yasaklandı (24 Kasım 1941).Bu da yeterli olmayınca 13 Ocak
1942’de büyük kentlerde ekmeğin karne ile dağıtılması kararlaştırıldı.
Savaş döneminin en yüksek enflasyonu bu dönemde yaşandı. Bu yıllarda
Türkiye’nin savaşa girme ihtimalinin artması üzerine savunma giderlerine ayrılan
pay yeterli görülmedi. Aşırı kazanç ve yüksek enflasyon da dikkate alınarak Varlık
Vergisi ve Toprak Mahsulleri Vergisi olmak üzere iki olağanüstü vergi uygulaması
getirildi.
Varlık Vergisi Kanunu, 11 Kasım 1942’de kabul edildi. Belli komisyonların belirlediği miktarlara göre, önceliği ticaret ve sanayi ile uğraşan kentliler olmak üzere,
çiftçi, esnaf ve ücretlilerden alındı. Yasaya göre Varlık Vergisi’ni ödeme süresi içinde
borçlarını ödeyemeyenlerin mallarına el konulması kararlaştırıldı. Bu yolla da öngörülen miktar sağlanamazsa yükümlülerin bedenen çalıştırılmaları uygun görüldü.
Çalıştırma yeri olarak da Erzurum’un Aşkale istasyonu seçilmişti. Varlık Vergisi uygulaması 15 Mart 1944’te kaldırıldı.
II. Dünya Savaşı sürerken Millî Korunma Kanunu ile alınan önlemlere, uygulanan fiyat belirlemelerine karşın, gerek halkın gerekse ordunun beslenme sorunu çözülememişti. Bu yüzden 18 milyonu aşan nüfusun toprak ürünlerine dayalı yiyecek
ihtiyacını karşılayabilmek için, bu ürünlerin doğrudan doğruya üreticiden alınması
gerekli görülmüştü. Ürünler daha tarlada iken belirlenecek ve o belirlenen oranda
aynî olarak alınacaktı.
Saracoğlu hükümeti bu amaçla hazırladığı yasa tasarısını 1943 baharında
TBMM’ye sunmuştu. Toprak Mahsulleri Vergisi Kanunu denilen tasarının gerekçesinde ‘’ekonomik zorlukların toplumda dengeli bir biçimde paylaştırılabilmesi için, maliyet fiyatlarının birkaç misli derecesinde artan toprak ürünlerinden vergi alınmasını
gerekli kıldığı ‘’ belirtilmişti. Vergi, ürünlerin olgunlaşması döneminde sahibinden
alınacaktı. Ancak kimi usulsüzlüklerin, yolsuzlukların önü alınamamıştı. Bu yüzden
savaş sona erer ermez 23 Ocak 1946’da bu uygulamaya son verilmiş, yasa yürürlükten kaldırılmıştır.
Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntılar sonucunda 1940 ve 1945 yıllarında
nüfus artışında azalma gö rüldü. 2. beş yıllık sanayi planı uygulanamadı. Savaş bittiğinde Türkiye ekonomisi 1934’te bulunduğu gelişme düzeyinin altına düştü.
69
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Grafik 02.01: II. Dünya Savaşı Sırasında Türkiye Ekonomisi
Bu dönemde 1942 yılı hariç millî gelirde sanayi ve tarımsal üretim sürekli olarak
düşüş gösterdi. Yıllık sanayi üretimi 1940-1945 döneminde ortalama % 5.6, tarımsal
gelir %7.2 millî gelir ise %6.3 geriledi. Devlet sanayisindeki daralma, özel sanayiye
göre daha az olmuştur. Bu dönemde savaş şartlarına rağmen devlet harcamalarının
bir kısmı eğitim ve kültüre ayrıldı. Örneğin 1939-1945 döneminde eğitime ayrılan
yatırımlar cumhuriyetin ilanından, savaşın çıktığı yıla kadar yapılmış olan toplam
yatırımdan daha fazla oldu. Bir yandan ilkokul yapımına hız verirken diğer taraftan
1940’ta çıkarılan bir kanunla köylülerin kendi yörelerinde ve pratik bilgilerle eğitilmesini öngören köy enstitüleri kuruldu. Böylece mesleki ve teknik okul sayısı savaş
boyunca üç katına, bu okullardaki öğrenci sayısı ise aynı dönemde dört katından
fazlaya çıktı. Basın yayın organlarıyla beraber okuryazar oranının artması, dünyadaki siyasi, edebî ve sanatsal gelişmelerin yakından takip edilmesine ortam hazırladı.
Savaş yıllarında insanların siyasi gelişmeleri takip etme isteğinden dolayı, radyo sevilip yaygınlaştı. Ankara Radyosunun yanı sıra, İstanbul Radyosu deneme yayınlarından sonra 1943’te sürekli yayına geçti.
70
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
NELER ÖĞRENDİK?
•I. Dünya Savaşı sonunda yapılan antlaşma ve düzenlemelerin II. Dünya Savaşı’na
etkilerini,
•Savaş öncesinde Almanya, İtalya ve Japonya’nın yayılmacı bir politika takip
etmelerini,
•Milletler Cemiyetinin gelişmeler karşısında yetersiz kalmasını,
•Mihver ve müttefik devletler grubunun ortaya çıkışını,
•Almanya’da Hitler’in iktidara geliş sürecini, Versay Antlaşması’nın yaptırımlarından
kurtulma aşamalarını, Avusturya’yı ilhak etmesini,
•Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesiyle II. Dünya Savaşı’nın başlamasını,
•Almanya’nın kısa sürede Avrupa’nın büyük bir bölümünü ele geçirmesini ve
Fransa’yı işgal etmesini,
•Hitler’in yoğun hava saldırılarına rağmen İngiltere’yi yenememesi üzerine SSCB
topraklarını işgal etmek istemesini,
•Sovyetlerin, Alman ilerleyişini durdurmalarını ve bunun II. Dünya Savaşı’ndaki
yerini,
•II. Dünya Savaşı’nda Kuzey Afrika’daki gelişmeleri,
•ABD’nin savaş sırasında takip ettiği politikayı, ABD’nin II. Dünya Savaşı’na
girmesinin nedenlerini,
•Pasifik üzerinde Japon – ABD savaşlarını,
•II. Dünya Savaşı’nın sona ermesini,
•II. Dünya Savaşı’nın dünya üzerindeki siyasi, ekonomik ve toplumsal sonuçlarını,
•II. Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’nin takip ettiği dış politikanın özelliklerini,
•Mihver ve müttefik devletlerin Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak
istemelerini,
•II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’de meydana getirdiği ekonomik, toplumsal ve
kültürel sonuçlarını öğrendik.
71
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
1. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
1.II. Dünya Savaşı öncesinde Almanya, İtalya ve Japonya arasında......................
………………..Mihveri kuruldu.
2.Ham madde kaynakları bakımından dışarıya bağımlı olan İtalya, ekonomisini güçlendirmek ve ham madde kaynakları bulmak için 1934 yılında doğal zenginliklere
sahip olan…………………………’ı işgal etmeye başladı.
3.Almanya 1933 yılında ………………………. Konferansı ve …………………….
Cemiyeti’nden çekildi.
4.
Almanya’nın 1 Eylül 1939’da ……………………’ya saldırması üzerine
…………………….. ve ………………3 Eylülde Almanya’ya savaş açtı.
5.Almanya 22 Haziran 1941’de SSCB’ye saldırarak,……………………… Harekâtı’nı
başlattı. Ancak olumsuz……………….. şartlarından dolayı başarılı olamadı.
6.Japonların ……………………………..’a saldırısı üzerine ABD, II. Dünya Savaşı’na
girdi.
Japonya 6 Ağustos 1945’te ………………………’ya, 9 Ağustos 1945’te
7.
……………………’ye atılan atom bombaları sonucunda barış istedi.
8.II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru gelecekteki barışın esaslarını belirlemek amacıyla ABD, İngiltere ve Rusya ……………………..Konferansı’nı düzenlediler.
9.Mihver ve müttefik devletler II. Dünya Savaşı’nda Türkiye’yi ………………………..
konumundan dolayı kendi yanlarında savaşa sokmak istediler.
10. Türkiye’de 18 Ocak 1940’ta çıkarılan ……………………………………..Kanunu,
hükümete ekonomik hayatı düzenleyici çok geniş imkânlar sağladı.
11. Türkiye II. Dünya Savaşı’na girmemesine rağmen, savaşın ağır …………………
şartlarını yaşadı.
12. Türkiye II. Dünya Savaşı’na girme ihtimaline karşı…………………………. ve
…………………………olmak üzere iki olağanüstü vergi uygulamasına başvurdu.
13. 2. beş yıllık sanayi planı,…………………………………………. nedeniyle uygulanamadı.
14. II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye dengeli ve ……………………….. bir dış politika izledi.
15. I. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Milletler Cemiyeti, II. Dünya Savaşı’ndan sonra yetkilerini Birleşmiş Milletler Teşkilatına devretti.
72
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
2. ETKİNLİK
Aşağıdaki ifadelerin doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) harfini yazınız.
1. ( ) Japonya II. Dünya Savaşı’na Müttefik Devletler yanında katılmıştır.
2. ( )II. Dünya Savaşı’nın çıkmasında Almanya ve İtalya’nın yayılmacı politikaları etkili olmuştur.
3. ( ) II. Dünya Savaşı Almanya’nın Avusturya’yı ilhak etmesiyle başladı.
4. ( ) II. Dünya Savaşı yıllarında Pasifik Savaşları Almanya ile ABD arasında geçti.
5. ( ) Almanlar, Fransa’dan sonra İngiltere’yi de işgal ettiler.
6. ( )Almanya, Mihver Devletler arasında II. Dünya Savaşı’ndan en son çekilen devlettir.
7. ( )Japonya II. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkınca toprakları ABD orduları tarafından
işgal edildi.
8. ( ) Müttefik Devletler Almanya’ya karşı Normandiya Çıkartması’nı yapmışlardır.
9. ( ) II. Dünya Savaşı’ndan ilk çekilen devlet Japonya’dır.
10. ( ) Türkiye, Mihver ve Müttefik Devletler arasındaki çıkar çatışmalarından yararlanarak denge politikası takip etti.
11. ( ) Almanya, Türkiye’nin İngiltere ile yakınlaşmasını önlemek amacıyla 1941 yılında Türkiye ile saldırmazlık antlaşması imzaladı.
12. ( ) Türkiye II. Dünya Savaşı yıllarında ülke gelirlerinin önemli bir bölümünü eğitim
ve sanayi alanında kullandı.
13. ( ) 1939 – 1945 yılları arasında Türkiye’nin ihracatı, ithalatını geçti.
14. ( ) II. Dünya Savaşı sonunda Almanya toprakları ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB
arasında dört işgal bölgesine ayrıldı.
15. ( ) Türkiye’de 1942 yılında çıkarılan varlık vergisinin amacı savaş sırasında elde
edilen haksız kazançların önüne geçmekti.
73
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI
Aşağıda verilen çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Almanya aşağıdaki devletlerden hangisinin topraklarını II.Dünya Savaşı’ndan
önce işgal etmiştir?
A. Fransa
B. Çekoslovakya
C. Polonya
D.Hollanda
2. II. Dünya Savaşı’nın başlamasına yol açan gelişme aşağıdakilerden
hangisidir?
A. Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesi
B. Japonya’nın Pearl Harlbour’daki Amerikan üssüne saldırması
C. Alman uçaklarının Londra’yı bombalaması
D.Yalta Konferansı’nın toplanması
3. Almanya II. Dünya Savaşı sırasında Barbarossa Harekâtı’nı aşağıdaki
devletlerden hangisine karşı başlatmıştır?
A. Fransa
B. İngiltere
C. SSCB
D.ABD
4. 1922 yılında yapılan ‘’ Washington Deniz Silahsızlanması Konferansı’’ aşağıdaki
devletlerden hangisinin yayılmacı politikalarını önlemeye yöneliktir?
A. Japonya
B. Almanya
C. SSCB
D.İtalya
5. 1934 yılında ‘’ Asya, Asyalılarındır.’’ diyerek Batılıların Çin’le olan ilişkilerini
kesmelerini isteyen devlet aşağıdakilerden hangisidir?
A. Almanya
B. Japonya
C. Hindistan
D.Endonezya
74
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
6. II. Dünya Savaşı öncesinde Roma İmparatorluğu’nun yeniden kuruluşunu millî
bir ülkü hâline getiren devlet aşağıdakilerden hangisidir?
A. İtalya
B. Almanya
C. Yunanistan
D.Avusturya
7. Aşağıdaki devletlerden hangisi mihver devletlerinden biri değildir?
A. SSCB
B. Almanya
C. Japonya
D.İtalya
8. Mihver ve müttefik devletlerin Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak
istemelerinin temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A. Asker sayısının fazlalığı
B. Nüfusunun kalabalık olması
C. I. Dünya Savaşı’ndaki deneyimi
D.Sahip olduğu stratejik konum
9. Türkiye’nin II. Dünya savaşı sırasında,
I. Almanya ile saldırmazlık paktı imzalaması,
II. İngiltere ve Fransa ile ‘’ karşılıklı yardım antlaşması ‘’ imzalaması
III. Seferberlik ilan etmesi
lir?
gelişmelerinden hangileri denge politikası izlediğine kanıt olarak gösterilebiA. Yalnız I
B. I ve II
C. II ve III
D. I, II ve III
10. Türkiye II. Dünya Savaşı sırasında aşağıdaki konferanslardan hangisine
katılmıştır?
A. Yalta
B. Potsdam
C. Kahire
D.Tahran
75
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
11.Aşağıdakilerden hangisi II. Dünya Savaşı’nın siyasi sonuçlarından biridir?
A. Faşizm ve Nazizm gibi akımların tasfiye edilmesi
B. Tarım ve sanayi üretiminin önemli ölçüde azalması
C. Milyonlarca sivilin hayatını kaybetmesi
D.Birçok kentin tahrip olması
12.II. Dünya Savaşı aşağıdaki özelliklerinden hangisi ile I. Dünya Savaşı’ndan ayrılır?
A. Çok sayıda devletin katılması
B. Savaşın bitmesinde ABD’nin etkili olması
C. Yayılmacı ve emperyalist devletler tarafından çıkarılması
D.Atom bombası kullanılması
13.Türkiye’de II. Dünya Savaşı yıllarında kabul edilen Millî Korunma Kanunu’nun
amaçları arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A. Özel teşebbüsün faaliyetlerine son vermek
B. Hükümetin ekonomik hayatı düzenlemesine imkân sağlamak
C. Üretim ve tüketim ilişkilerini denetim altına almak
D.Devletin dış ticareti kontrol etmesini sağlamak
14.Türkiye’nin 1945’te Almanya’ya savaş açmasının nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A. NATO’ya üye olmak
B. Marshall yardımından yararlanmak
C. Birleşmiş Milletler Teşkilatına üye olmak
D.Sınırlarını genişletmek
15.Atom bombasına sahip olan ilk devlet ve kullanıldığı ilk ülke aşağıdakilerden
hangisidir?
A. ABD - Almanya
B. SSCB - Japonya
C. ABD - Japonya
D.İngiltere - Almanya
16.Milletler Cemiyetinin faaliyetleri aşağıdakilerden hangisiyle sona ermiştir?
A. NATO’nun kurulması
B. Potsdam Konferansı’nın yapılması
C. Birleşmiş Milletler Teşkilatının kurulması
D.II. Dünya Savaşı’nın çıkması
76
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
17.Yalta Konferansı’na aşağıdaki devletlerden hangisi katılmamıştır?
A.
B.
C.
D.
ABD
SSCB
İngiltere
Almanya
18.Aşağıdakilerden hangisi II. Dünya Savaşı’nın sonuçlarından biri değildir?
A.
B.
C.
D.
SSCB’nin Doğu ve Orta Avrupa’da etkin hâle gelmesi
Almanya’nın ikiye ayrılması
Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulması
ABD’nin dünyadaki politik gelişmelerden uzak durması
19. Aşağıdaki devletlerden hangisinin Birleşmiş Milletler Teşkilatında veto hakkı
bulunmamaktadır?
A.
B.
C.
D.
Çin
Almanya
Fransa
İngiltere
20.1943 yılında yapılan Kahire Konferansı’na aşağıdaki liderlerden hangisi
katılmamıştır?
A.
B.
C.
D.
Stalin
İnönü
Roosevelt
Churchill
77
3. ÜNİTE
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ
Sivil insanları tankların önüne bile çıkartan duygular nelerdir?
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
Bu ünitenin sonunda:
1. Soğuk Savaş Döneminin özelliklerini,
2. SSCB öncülüğünde Doğu Bloku’nun kurulmasını, Doğu Bloku içindeki gelişmeleri, Macaristan ve Çekoslovakya’da gelişen Sovyet aleyhtarlığını,
3. Batı Bloku’nun ortaya çıkışını, ABD’nin SSCB’nin yayılmasına karşı aldığı önlemleri,
4. NATO’nun kuruluşu ve gelişimini,
5. Avrupa Konseyi ve Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kuruluşunu,
6. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Orta Doğu’da meydana gelen gelişmeleri, İsrail
Devleti’nin kuruluş süreci ve sonuçlarını,
7. Uzak Doğu’da hâkimiyet mücadelelerini, Kore Savaşı’nın neden ve sonuçlarını,
8. Bağlantısızlar Hareketi’nin ortaya çıkışını,
9. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Afrika’da meydana gelen gelişmeleri, Afrika
Birliği Teşkilatı’nın kuruluşunu,
10. Soğuk Savaş Döneminde Türk dış politikasındaki gelişmeleri,
11. Türkiye’nin NATO’ya girişini, Kore Savaşı’na katılmasını, Balkan Paktı ve
Bağdat Paktı’nın kuruluşuna öncülük etmesini,
12. Soğuk Savaş Döneminde Türkiye’de siyaset alanındaki gelişmeleri, çok partili hayata geçilmesini, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda meydana gelen gelişmeleri,
13. Soğuk Savaş Döneminde dünyadaki ekonomik, toplumsal ve bilimsel gelişmeleri öğreneceğiz.
ANAHTAR KAVRAMLAR
ÜÇÜNCÜ DÜNYA
SOĞUK SAVAŞ
SOSYALİZM
SİYONİZM
BAĞLANTISIZLAR
HAREKETİ
MARSHALL
PLANI
KOMÜNİZM
COMECON
NATO
80
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ
II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ve Asya’da, güçler dengesinde büyük boşluklar meydana geldi ve dengeler beklenildiği gibi hemen kurulamadı. Bu durumun
oluşmasında, yenilen devletlerle birlikte galip devletlerden İngiltere ve Fransa’nın
savaştan büyük ölçüde yıpranmış olarak çıkması önemli rol oynadı. Bu devletlerin kendilerine gelebilmeleri için uzun yıllara gerek vardı. Avrupa’da Almanya’nın,
Asya’da Japonya’nın yerini tek başına dolduracak nitelikte bir devlet yoktu. Bununla beraber Batılı devletler barışı tesis ettiklerine inanarak ve Birleşmiş Milletler
Teşkilatı’nın varlığına güvenerek, ordularının büyük bir kısmını terhis ettiler. Bu ortamda savaştan sonra güçlü olarak ayakta kalabilenler ise siyasi ve ekonomik doktrinleri birbiriyle çatışan ABD ile SSCB idi.
SSCB, savaş sonundaki anlaşmalarla Avrupa’nın önemli bir bölümünü nüfuzu
altına aldı ve ordusunu güçlendirerek savaş sanayini geliştirdi. Dış politikasını kendi
rejimini bütün dünyaya yaymak esası üzerine kuran SSCB, yayılmacı bir politika izledi. Savaş sırasında işgal ettiği Doğu ve Orta Avrupa ülkelerini her yönüyle kendine
bağlayan SSCB, Türkiye, Yunanistan ve İran üzerinde baskı kurmaya çalıştı.
E
BİLGİ NOTU
En genel anlamıyla Soğuk Savaş, II. Dünya Savaşı’ndan sonra, savaştan galip çıkmış iki büyük devlet ve bu devletlerin çevresinde kümelenmiş küçük devletler
arasındaki anlaşmazlık ve çatışmanın, doğrudan birbirlerine karşı silah kullanmadan sürdürüldüğü belirli bir tarihsel döneme verilen addır.
II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası mücadele, farklı dünya görüşlerinin çatışmasıyla oluştu. Soğuk savaş olarak adlandırılan dönemde bu devletler, aralarındaki anlaşmazlık ve çatışmaları doğrudan birbirlerine karşı sıcak bir savaşa girmeden
sürdürdüler.
1945 yılına gelinceye kadar, uluslararası ilişkilerin yoğunlaştığı başlıca alan
Avrupa idi. Avrupa politikası demek dünya politikası demekti. Asya, Afrika ve Latin
Amerika XX. yüzyılın ortalarına kadar, uluslararası politikada aktif bir rol oynayamıyorlardı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra farklı ülkeler ve kıtalar dünya politikasında öne
çıkmaya başladılar. Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan gibi geniş topraklara ve kalabalık nüfusa sahip iki ülkenin ortaya çıkışı ve Japonya’nın Asya’da büyük bir ekonomik güç olarak tekrar sivrilmesi ile Asya önemli bir uluslararası politika alanı hâline
geldi. Asya ve Afrika’daki sömürge durumundaki ülkeler bağımsızlıklarını kazanmaya başladı. Böylece üçüncü dünya ülkeleri ya da bağlantısızlar hareketi adı verilen
yeni bir oluşum ortaya çıktı.
II. Dünya Savaşı uluslararası mücadeleyi dünya yüzeyinden atmosfere taşıdı.
İlk adımlarını II. Dünya Savaşı sırasında atan füze teknolojisi, savaştan sonra büyük
bir gelişme göstererek büyük devletler arasındaki mücadeleyi uzaya taşıdı.
81
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
A.BLOKLARIN KURULUŞU
1.Doğu Bloku’nun Kuruluşu
Resim 03.01: Soğuk Savaş Döneminde Füze
Teknolojisi Bir Yarış Hâlini Aldı.
SSCB, II. Dünya Savaşı’nda Almanları durduran ve ilk kez yenilgiye uğratan
devlet olmuştu. 1944 yazından itibaren
Almanları topraklarından çıkarmayı başardı ve batıya doğru işgal hareketlerini sürdürdü. Batılı devletler savaşın bir
an önce bitmesini istediği için SSCB’nin
Almanya’ya karşı savaştan çekilmesinden endişe duydu ve bu işgallere karşı
çıkmadı.
SSCB orduları Doğu Avrupa’da ilerleyerek bu topraklardaki Alman işgalini
son erdirdiler. SSCB, bu böl gelerde savaş öncesinde Moskova’ya sığınan komünist
parti liderlerinin ülkelerine geri dönmelerine imkân sağladı. SSCB ordularının kurtarıcı olarak görüldüğü bu bölgelerde kalması, komünist partiler için büyük bir dayanak oldu. SSCB bir taraftan Orta Doğu’ya girmeye çalışırken bir yandan da Avrupa’daki durumunu sağlamlaştırmak için, işgal altında tuttuğu ülkelerde komünist
rejimler kurdu. Böylece uydu devletler oluşturarak Doğu Bloku’nun oluşmasına zemin hazırladı.
Harita 03.01: Berlin Şehrinin Müttefik Devletler Tarafından İşgal Bölgelerine
Ayrılması
82
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Savaştan yenik çıkan Almanya, savaş sonunda dört işgal bölgesine ayrılmıştı.
Barış antlaşmaları imzalandıktan sonra Batılılar, Almanya’nın işgal statüsünün sona
erdirilerek bütünlüğünün tekrar sağlanabileceğini düşünüyordu. Birleşmeye giden
yolu açmak için İngiltere, Fransa ve ABD işgalleri altındaki bölgeleri birleştirdiler. Bu
gelişme üzerine SSCB, Batılıları Berlin’den atmaya çalıştı. Şehri, elektrik ve yiyecekten yoksun bıraktı.
Batılı devletler hava
köprüsü kurarak şehre aylarca erzak ve yiyecek taşıdı.
Ablukadan istediği sonucu
alamayan SSCB, ablukayı
kaldırdı.
Sonunda 23 Mayıs
1949’da Federal Alman
Anayasası ilan edilerek Batı
Almanya’da resmî adı ile Federal Alman Cumhuriyeti
kuruldu.
Federal Alman Cumhuriyeti’nin
kurulmasına
Resim 03.02: Berlin’e Yardım Malzemesi Taşıyan Uçaklardan
Biri
karşılık, SSCB de kendi işgal bölgelerinde Ekim 1949’da Demokratik Alman Cumhuriyeti’ni kurdu.
Federal Alman
Cumhuryetiyeti Batı’nın desteğiyle hızlı bir gelişme gösterdi. Bu gelişme
Demokratik Alman
C u m h u r i y e t i ’n d e
ya-şayanların ilgisini çekmeye başladı.
Bunun üzerine Demokratik Almanya
tarafından Federal
Almanya’ya geçişler
yasaklandı. Bu itibar
kaybını
önlemek
Resim 03.03: Berlin Duvarı, Şehri ve İnsanları İkiye Ayırmıştır.
için Sovyetler batıya kaçışları önlemek
için Berlin Duvarı’nı örmeye başladı.
83
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
a.Doğu Bloku İçindeki Diğer Gelişmeler
Komünist rejimlerin kurulması Doğu Bloku içinde genellikle SSCB’nin etkisi
ile gerçekleşirken Yugoslavya ve Arnavutluk’ta bu rejimler farklı şekillerde iktidara
geldi. Her iki ülke savaş sırasında Alman işgaline uğrayınca bu ülkelerin komünist
partileri hemen direniş kuvvetleri oluşturmuşlar ve savaş boyunca Almanlara karşı
çarpışarak ülkelerinin kontrolünü ellerine almışlardır. Bu gelişmelerde SSCB’ nin hiçbir yardımı ve tesiri olmamıştı. Bu nedenle Yugoslavya ve Arnavutluk, Moskova’ya
karşı bundan sonra daha bağımsız bir tutum izlemişler ve Moskova’nın etkisinde
kalmamışlardır.
Çin’de komünist yönetimin kurulması iç savaşlar sonucunda gerçekleşmiştir.
Savaş sırasında Japon saldırılarına karşı beraber mücadele eden Çinli komünistler
ve Millîyetçiler, savaştan sonra birbirleriyle iktidar mücadelesine girdiler. Sovyet
Rusya’dan yardım alan komünistler, Millîyetçileri yenilgiye uğrattılar. Mao Zedong, 1
Temmuz 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti.
Kore, 1945’te Yalta Konferansı’nda alınan kararla iki işgal bölgesine ayrılmıştı.
Rusya Kuzey Kore’yi; ABD ise Güney Kore’yi işgal edecekti. Potsdam Konferansı’nda
38. enlem, iki bölgeyi ayıran sınır kabul edildi. ABD, 10 Mayıs 1948 ‘de Güney Kore’de
seçimler düzenledi ve bunun sonucunda Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu. SSCB
de Kuzey Kore’de 1948 Ağustosunda bir seçim düzenledi ve onlar da kuzeyde, 9
Eylül 1948’de Kore Halk Cumhuriyeti’ni kurdular. Böylece SSCB kontrolünde Kuzey
Kore’de komünist yönetim kurulmuş oldu.
Mao Zedong’un Çin
Halk Cumhuriyeti’ni kurduğu
1959 yılında Küba’da da Fidel
Castro, Batista diktatörlüğünü yıkarak kendi hükümetini
kurmuştu. ABD’nin Castro’yu
iktidardan uzaklaştırmak istemesi ve muhalifleri desteklemesi ilişkilerin bozulmasına ve
Küba’nın SSCB’ye yaklaşmasına neden oldu. Bu gelişmelerden sonra Castro, Küba’da sosyalist bir yönetim kurdu.
Resim 03.04: Küba Lideri Fidel Castro
b. Sovyet Modeline Göre Ekonomik ve Sosyal Düzenin Kurulması
SSCB’nin Avrupa’da egemenlik kurmaya başlaması, ABD’yi tedbir almaya sevk
etti. Amerika bu nedenle 1947 Mart’ında Truman Doktrini’ni ve 1947 Haziranında da
84
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Marshall planını uygulamaya koydu. Truman doktrini, Amerika’nın Sovyet tehdidine
maruz kalan ülkeleri destekleme, Marshall planı da hür Avrupa’yı ekonomik bakımdan kalkındırma ve güçlendirme amacını taşıyordu.
Amerika’nın bu yeni tutumu SSCB’yi telaşlanırdı. SSCB, uydu ülkelerle Moskova arasındaki bağları daha da güçlendirmek ve aynı zamanda da uluslararası ideolojik faaliyetleri bir merkezden idare etmek için yeni tedbirlere başvurmaya karar
verdi. Bu amaçla 1947 Eylül ayında Sovyet Rusya, Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya,
Macaristan, Polonya, Çekoslovakya, Fransa ve İtalya komünist partilerinin liderleri
Polonya’da toplandı. Yayımladıkları bildiride 5 Ekim’de Cominformun (Kominform)
kurulduğunu ilan ettiler.
E
BİLGİ NOTU
II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin tekrar kendi kabuğuna çekileceğini ve
meydanın kendisine kalacağına inanan Moskova, ABD’nin tam tersi bir tutum benimsemesinden telaşlandı. Uydu ülkelerle Moskova arasındaki bağları daha da
güçlendirmek, uluslararası komünist hareket ve faaliyetleri bir merkezden idare
etmek için birtakım adımlar attı. Komünist parti liderleri 1947 yılında Polonya’nın
Wilcza Gora şehrinde bir araya gelerek Kominformun ( Komünist Enformasyon Bürosu) kurulduğunu ilan ettiler.
25 Ocak 1949’da komünist ülkeler arasında ekonomik iş birliği ve dayanışmayı hızlandırmak ve aralarında eşgüdüm sağlamak amacıyla COMECON kuruldu. Bu
teşkilatta kurucu üye olarak SSCB, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Polonya ve
Çekoslovakya gibi ülkeler yer almaktaydı. Kuruluşa daha sonra Arnavutluk, Demokratik Almanya, Moğolistan ve Küba da katıldı.
1949’da kurulan NATO’nun askerî etkinliklerini artırması üzerine Doğu Bloku
ülkeleri arasında kolektif savunma ve iş birliği amacıyla 14 Mayıs 1955’te Varşova
Paktı kuruldu. Paktın kurulmasına ilk imza atan ülkeler Arnavutluk, Romanya, SSCB,
Demokratik Almanya, Bulgaristan, Polonya, Çekoslovakya ve Macaristan’ dı.
c. Sosyalist Blokta Sarsıntılar
1924’ten beri SSCB’yi yöneten Stalin, 5 Mart 1953’te Moskova’da öldü. Daha
Stalin ölmeden önce baş gösteren siyasi çatışmalar ve onun ölümüyle ortaya çıkan
iktidar mücadelesi bloktaki sarsıntıları iyice artırdı. SSCB’nin hâkimiyet politikasına
karşı, gerek rejim ortaklığı olan devletlerde gerekse uydu devletlerde tepkiler ortaya çıktı. Blok içindeki bu sarsıntılar SSCB’nin dış politikasını da etkiledi.
85
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
SSCB- Yugoslavya İlişkileri
Yugoslavya Doğu Bloku’na dâhil olmakla beraber, 1945 yılından beri bazı konularda SSCB ile anlaşmazlık içindeydi. SSCB diğer uydu devletlerde olduğu gibi
Moskova’yı da tam denetimi altına almak istiyordu. Bu gelişmeler sonucunda iki
devletin arası açıldı ve SSCB’nin direktifleri sonucunda Yugoslavya Haziran 1948’de,
Cominform’dan çıkarıldı.
SSCB-Çin İlişkileri
Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1949’da kurulması, güçler dengesini etkilemiştir.
Yeni yönetim, SSCB ile ilişkilerini güçlendirmeye yönelik politika izlemeye başladı.
1950’de imzalanan dostluk anlaşmasından sonra aynı yıl başlayan Kore Savaşı bu
yakınlaşmayı daha da güçlendirdi.
Zamanla büyük bir güç hâline gelen Çin Halk Cumhuriyeti, SSCB’den bağımsız
bir politika gütmeye başladı.
Çin, 1965- 1966’daki Kültür İhtilali’nden sonra çok yönlü dış politika izleyerek
Amerika ile ilişkilerini düzeltmiş, BM’ye tekrar üye olmuştur. Bu gelişmeler Doğu
Bloku’nun güç kaybetmesine yol açmıştır.
SSCB- Macaristan İlişkileri
Stalin’in ölümünden sonra Doğu Bloku’nda ayaklanmalar hızla yayılmaya başlandı. Doğu Berlin’den sonra Macaristan’daki fabrika işçileri ekonomik şartlardan dolayı Haziran 1953’te ayaklandılar. Barışçı gösteriler bir anda ayaklanmaya dönüştü.
Halk silahlanmaya başladı. SSCB, 31 Ekimde Budapeşte ’yi kuşattı. Başbakan İmre
Nagi, 1 Kasımda Varşova Paktı’ndan ayrılma kararını açıklayarak Birleşmiş Milletler
aracılığıyla büyük devletlerin korumasını istedi. Bu gelişme üzerine SSCB birlikleri
Budapeşte’yi işgal etti.
Resim 03.05: Stalin Heykelini Yıkan Macar Halkı
86
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
SSCB- Çekoslovakya İlişkileri
Çekoslovakya, savaştan sonra SSCB’nin
etkisinde kalarak Varşova Paktı’na girmişti. 1953 yılı baharında
Doğu Bloku’nda görülen ağır ekonomik şartlar Çekoslovakya’da da
kendini gösterdi. Bazı
şehirlerdeki fabrika işçileri ‘’hür seçim’’ sloganıyla ayaklanarak mevcut yönetimi ve SSCB
Resim 03.06: Sovyet Tanklarına Karşı Direnen Bir Çek Vatandaşı
‘yi protesto etmişlerdi.
SSCB’nin de desteğini alan Çekoslovak Komünist Partisi yönetimi, sert tedbirlerle
ayaklanmaları bastırdı. Sovyet ordusu 21 Ağustos 1968’de Çekoslovakya’yı işgale
başladı.
2. Batı Bloku’nun Kuruluşu
II. Dünya Savaşı sonunda uluslararası politikada daha önce aktif rol üstlenen devletlerin savaştan yıpranarak çıkması, Avrupa ve dünya siyasetinde boşluk
meydana getirmişti. SSCB’nin yayılmacı politika izlemesi ve Sovyet yayılmasını ancak ABD’nin engelleyebileceği yönündeki görüşler, kabuğuna çekilmeyi düşünen
ABD’nin Batı’nın liderliğini üstlenmesi için açık bir davetti. Bu davet ABD’yi aktif politika izlemeye sevk etti.
ABD, 1946’dan sonra SSCB yayılmasına karşı Doğu Bloku’nu kuşatmaya yönelik
bir ‘’çevreleme politikası’’ izlemeye başladı. Bu doğrultuda Truman doktrini ve Marshall planı uygulamaya konulmuş, paktlar kurulmuş, askerî anlaşmalar imzalanmıştır.
a.Truman Doktrini
ABD’nin Batı dünyasının liderliğini açık bir şekilde üstlenmek için yaptığı ilk
girişim, Truman doktrininin ilanı olmuştur. Truman doktrini, yeryüzünün iki bloka
ayrıldığını ve SSCB- ABD mücadelesinin başladığını ilan etmiştir. İngiliz birliklerinin
çekilmesi ile Yunanistan’da Sovyet rejimine yakın bir iktidarın iş başına geçmesi Sovyet etki alanını güneye doğru genişletmişti. ABD Başkanı Truman’a göre, SSCB’nin
Yunanistan’dan sonra Türkiye’de de etkin olması, ABD ve Batı Avrupa için hayati
önem taşıyan Orta Doğu’nun SSCB’nin kontrolüne girmesi demekti. Amerikan Senatosu, Truman’ın istekleri doğrultusunda 1947’den itibaren Yunanistan ve Türkiye’ye
87
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
askerî ve mali yardımda bulundu.
E
BİLGİ NOTU
Truman doktrini Sovyet – Amerikan mücadelesinin başladığını ilan edip 1990’lı
yıllara kadar devam edecek olan soğuk savaşın ilk adımlarıdır. ABD bu doktrini
Orta Doğu’yu da içine alacak biçimde genişletmek için girişimlerde bulundu. Ancak kendilerini doğrudan bir Sovyet tehdidi altında görmeyen Arap ülkeleri, Truman doktrininin genişletilmesine izin vermediler.
b. Marshall Planı
ABD, ekonomik sıkıntılarına yardımcı olmak için Batı Avrupa’ya ekonomik yardım yapmış, fakat bu yardım verimli kullanılmamıştı. Marshall planına göre Avrupa
ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik iş birliğine girişmeli, iş birliği
sonunda ekonomik açık ortaya çıktığında ABD, bu açığın kapatılması için yardım
etmeliydi. Plan her Avrupa ülkesine Amerikan malı malzeme ve makine yardımını
kapsıyordu. Nitekim Türkiye’ye yapılan yardımların % 60’ı tarım alanında kullanıldı.
1953’te Türkiye dünyanın önde gelen buğday üreticilerinden biri oldu. Diğer yandan tarım aletlerinin yurt dışından alınması dolayısıyla yedek parça, bakım – onarım
konularında dışarıya bağımlılık arttı.
ABD,1948 yılında 16 ülkeye (İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre, İzlanda, Avusturya, Norveç,
Danimarka ve İsveç) 6 milyar dolarlık bir ekonomik yardım yaptı. Bu yardım daha
sonraki yıllarda 12 milyar dolara ulaştı. Avrupa’da Marshall yardımları sonucunda
üç yıllık bir süre içinde tarım ve sanayi üretimi savaş öncesine oranla büyük bir artış
gösterdi. ABD, bu yardım programına Doğu Avrupa ülkelerini de katmak istemiş ancak bu devletler SSCB’nin etkisiyle bu çağrıyı reddetmişlerdir.
E
BİLGİ NOTU
SSCB, ABD’nin Marshall planına karşılık uyduları ile kendisi arasında ekonomik iş birliğini güçlendirmek amacıyla Molotof planı adını verdikleri bir program
hazırladı. ABD Dışişleri Bakanı George Marshall’ın ismine karşılık, Sovyet Dışişleri
Bakanı Molotof’un adını alan plan esas itibariyle ABD’nin Doğu Avrupa ülkeleri
üzerinde etki kurmasını önlemeye yöneliktir.
88
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
c. NATO’nun Kuruluşu
Marshall planı ve Truman doktrini, SSCB’nin Orta Doğu ve Avrupa’daki yayılma faaliyetlerine karşı ABD’nin
almış olduğu ilk tedbirlerdir. Çekoslovak darbesinden (Şubat 1948) sonra,
İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve
Lüksemburg arasında Batı Avrupa Birliği adı verilen bir ittifak sistemi kurulmuştur (Mart 1948). Ancak Batı Avrupa
devletlerinin gücü SSCB’ye karşı gerekli
dengeyi kurmaktan yoksundu. Bu nedenle Amerika’nın bu savunma sistemini desteklemesi gerekiyordu. Sonunda
SSCB’nin tehditlerine karşılık 4 Nisan
1949’da on iki Batılı ülke ( İngiltere,
Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İzlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç,
Portekiz, ABD, Kanada )arasında kısa
adı ile NATO (North Atlantic Treaty OrResim 03.07: Marshall Planı ile İlgili Poster
ganization)olan Kuzey Atlantik ittifakını
(Hava nasıl olursa olsun biz beraber olmalıyız)
kurdu. İttifak savunma amacı yanında
siyasi, ekonomik, sosyal alanlarda da iş birliğini amaçlıyordu. İçlerinden birine yapılmış bir saldırı hepsine yapılmış sayılacaktı. NATO’nun kurulmasıyla Sovyet yayılmasına karşı etkili bir set kurulmuş, Doğu Bloku’na karşı denge sağlanmış ve Batı Bloku
ortaya çıkmıştır. Türkiye ve Yunanistan 1952’ de, Batı Almanya 1955’te ve İspanya ise
1982 yılında NATO’ya katılmıştır.
E
BİLGİ NOTU
Türkiye, 1949’da ABD’nin öncülüğünde kurulan NATO’ya birçok nedenle ilgi
duymaktaydı. Bunlardan birincisi,1945 yılındaki Sovyet istekleri ve tehdidinin
meydan getirdiği endişedir. Türkiye, Truman doktrini ve Marshall planı sayesinde
ABD ile yakın iş birliği içine girmişti. Ancak bu durum SSCB’nin taleplerinden doğan
endişeyi azaltmamıştı. Türkiye, ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin meydana getirdiği
güvenlik şemsiyesi içinde yer alarak SSCB kaynaklı dış tehdidi önlemeyi düşünüyordu. İkincisi, Türk devlet adamları NATO’ya üye olmayı, cumhuriyetin ilanından
beri izlenen Batı’ya dönük dış politikanın bir gereği olarak görüyorlardı. Üçüncüsü
Türkiye NATO üyesi olarak hem mevcut yardımları korumak hem de yeni yardım
programlarına dâhil olmayı düşünüyordu.
89
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
d. Avrupa Konseyi’nin
Kuruluşu
Resim 03.08: NATO’nun Amblemi ve Üye Ülkelerin
Bayrakları
İngiltere, Fransa, Belçika,
Hollanda, İtalya, İrlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç ve İsveç
5 Mayıs 1949’da Londra’da Avrupa
Konseyini kurdular. Konseyin çalışma alanları, insan hakları, medya,
hukuki iş birliği, sosyal dayanışma,
sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik
vb. olarak belirlenmiştir. Türkiye
konseye 8 Ağustos 1949’da üye olmuştur.
e. Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)
XX. yüzyılın ilk yarısında iki büyük savaşın acısını yaşayan Avrupa, bir daha bu
tür çatışmaların yaşamaması için çözüm arayışına girmiştir. Çözüm olarak da Avrupa
devletleri arasındaki düşmanlığı ortadan kaldıracak bir bütünleşmenin gerçekleştirilmesi düşüncesi benimsenmiştir.
Bu girişimin sonucunda Fransa, Federal Almanya, Belçika, İtalya, Lüksemburg
ve Hollanda’nın katılımıyla Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulmuştur (18 Nisan1951). Bu başarılı girişim, Avrupa’da daha geniş kapsamlı bir ekonomik birleşmenin gerçekleştirilmesine yönelik yeni görüşlerin doğmasına yol açmış ve 1957’de
Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu kurulmuştur.
B. PAYLAŞILAMAYAN ORTA DOĞU
Orta Doğu bölgesi, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya politikasının merkezinde yer almıştır. Her şeyden önce bölge Asya, Afrika ve Avrupa kıtaları
arasında geçiş kavşağı durumundadır. Dolayısıyla XIX. yüzyılda Avrupa devletlerinin
ana sömürge bölgelerinden biri hâline gelirken, XX. yüzyılın ikinci yarısında Batı ve
Doğu Bloklarının nüfuz mücadelesine sahne olmuştur. Hele bölgede bol miktarda
çıkan petrol hâlâ temel enerji kaynağı olma özelliğini koruduğundan, Orta Doğu
üzerindeki etkinlik mücadelesi şiddetlenmiş, bölgenin dünya politikasındaki önemi
artmıştır.
I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere ve Fransa’nın kışkırtmaları sonucunda
Orta Doğu’da Osmanlı Devleti egemenliğinde yaşayan bazı Arap toplulukları millî
devletlerini kurabilmek için ayaklanmışlardı.
SSCB yönetiminin Çarlık dönemine ait gizli anlaşmaları açıklaması ve I. Dünya ABD’nin sömürgeci politikalara karşı çıkması, İngiltere ve Fransa’nın planlarını
90
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
bozmuştu. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa manda yönetimleri kurarak bölgedeki
egemenliklerini devam ettirmişlerdi.
I.Dünya Savaşı’ndan yıpranarak çıkan Avrupa devletleri, Orta Doğu ülkelerinin
bağımsızlık mücadelelerine karşı koyacak durumda değildi. Ayrıca SSCB ve Nazi Almanya’sından gelen tehditler İngiltere ve Fransa’nın hareket alanını kısıtlıyordu. Bu
şartlar İngiltere ve Fransa’nın bölgedeki etkinliklerinin azalmasına neden oldu. Bu
gelişmeler üzerine bölge ülkeleri bağımsızlıklarını kazanmaya başladı ve monarşik
yönetimler kuruldu.
1.İsrail’in Kuruluşu
II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra dünya gündemini yoğun bir biçimde meşgul etmeye başlayan Filistin sorununun temelleri, I. Dünya Savaşı sırasında Batılı devletlerin Osmanlı Devleti’ni parçalamak için yürüttükleri politikalarda
yatar.
İngiliz mandası altındaki Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması çalışmaları,
XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştı. Bu amaçla toplanan ilk kongre, 29 Ağustos1897 ‘de İsviçre’de Basel’de toplanmış ve bu kongrede Yahudilerin Filistin’de bir
yurt edinmesi kararı alınmıştı.
Filistin, Osmanlı toprakları içerisinde yer almaktaydı. Bu nedenle Dünya Siyonist Örgütü Başkanı Theodor Herzl, Yahudilerin Filistin’e göç etmelerine izin verilmesine karşılık II. Abdülhamid’e Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını ödemeyi önermiş
ancak istediği sonucu alamamıştı.
I.Dünya Savaşı sırasında, Başkan Wilson’un da Yahudi sorununu benimsemesi,
İngiltere’yi harekete geçirmiş, İngiliz Dışişleri Bakan James Balfour, 2 Kasım 1917’de
Siyonist Federasyonu Başkanı’na gönderdiği mektupta, İngiltere’nin Filistin’de bir
Yahudi devleti kurulmasını kabul ettiğini resmen bildirmişti. ‘’ Balfour deklarasyonu’’ adını alan bu belge, Yahudi devleti kurulması konusunun bir dönüm noktası
sayılmaktadır. Deklarasyonda Yahudiler için ulusal bir yurt kurulmasının, bu ülkede
yaşayan ve Yahudi olmayan toplumların her türlü haklarının hiçbir şekilde ihlal etmeyeceği ifade ediliyorsa da Yahudilerin siyasi hakları öne çıkartılıyordu. Bu tarihten
sonra Yahudiler dünyanın her yerinden büyük kitleler hâlinde Filistin’e göç etmeye
başladılar. Zengin Yahudilerden toplanan paralarla 60.000 Yahudi, büyük toprak sahibi Araplardan aldıkları topraklar üzerinde yerleşmeye başladı. 1919 yılında Filistin
topraklarının tamamına yakını Araplardan meydana geliyordu. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve Almanya’da Hitler’in Yahudi karşıtı politikası sonucu yüz binlerce Yahudi, Filistin topraklarına göç etti. 1934 yılında Filistin’deki Yahudilerin sayısı 900.000’i
bulmuştu. Ancak yine de Yahudilerin Araplara oranı 1/3’tü. Ne var ki gerekli eğitim
ve sermayeden mahrum Arap üreticisi, eğitimli ve sermayesiyle gelmiş Yahudiler ile
rekabet edecek durumda değildi. Bu durum kısa bir süre sonra Araplarla Yahudiler
arasında geçimsizlikler ve çatışmalara yol açtı. Aynı dönemde, Filistin’de faaliyet gös-
91
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Harita 03.09: İsrail Askerleri ile Filistinliler Arasındaki Bir Çatışmayı
İzleyen Çocuklar
teren Yahudi terör örgütleri, sivil
Arap halkını hedef
alan eylemlerini
artırdı. Bu durum
Arapların da Yahudi sivillere yönelik
eylemler düzenlemelerine yol açtı.
Filistin’deki çatışmalar sonucunda
Araplar, çoğunlukta oldukları birçok
yerleşim birimini
Yahudilere terk etmek zorunda kaldılar.
Yahudiler, II. Dünya Savaşı sırasında da Filistin’de bir İsrail devleti kurmak
amacıyla çalışmalarını sür-dürdüler. Savaşın sonlarına doğru Filistin’deki Yahudiler
de girişimlerini hızlandırdılar. Bu arada Filistin’de bağımsız Arap devleti kurulması
için Arap devletleri de çalışmalara başladılar. İngiltere, 14 Mayıs 1948’de, Filistin’deki
manda yönetimini tek taraflı olarak kaldırdı. Aynı gün, İsrail devletinin kurulduğu
ilan edildi. Bu tarihten sonra bugüne kadar, bu devlet ile Arap devletleri arasında
sürekli silahlı çatışmalar ve savaşlar meydana gelecektir.
E
BİLGİ NOTU
Bugüne kadar sürmüş olan Arap –İsrail çatışmasında İsrail, Orta Doğu’da var
olma mücadelesi verirken Arap devletleri en azından Filistin’de bir Arap devleti kurma çabasında olmuşlardır. 60 yılı aşkın bir zamandan beri süren bu çelişkinin nedenlerini kısa bir biçimde ortaya koymakta yarar vardır. Bir kere 1947’de 2 milyona
yaklaşan Yahudi’ye Filistin’de ‘’yurt ‘’ verilirken, bin yıldır bölgede oturmakta olan
Arapların oyuna başvurulmuş değildir. İkinci olarak ‘’ siyonizm davasının’’ savunucuları olarak bu topraklara yerleşmişlerdir. Üçüncü olarak Yahudiler, emperyalist
Avrupa devletlerinin koruyuculuğu ve teşvikiyle Filistin’e gelmişler ve her bunalımda başta ABD olmak üzere bu güçlere dayanmışlardır. Son olarak, ekonomik girişimi, zenginliği ve toprakları elinde bulunduran Yahudiler karşısında Araplar, kendi
topraklarında ‘’ ikinci sınıf yurttaş ‘’ durumuna düşmüşlerdir. İşte temel çelişki burada yatmaktadır.
Oral SANDER, Siyasi Tarih ( 1918 – 1994 ), s. 299
92
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
2.Eisenhower Doktrini
İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’dan çekilmesinden sonra ABD bölgedeki siyasi boşluğu doldurmak istedi. 1956 yılında patlak veren Süveyş krizinde İngiltere
ve Fransa’nın işgalci tutumuna karşın SSCB Araplardan yana bir tutum benimsedi.
Bu durum Orta Doğu’da Sovyetlere karşı bir sempati oluştururken Batı karşıtlığının
artmasına yol açtı.
ABD Başkanı Eisenhower, Orta Doğu’nun SSCB’nin kontrolüne girmesini engellemek ve bölge halkını ABD’nin yanına çekmek için 5 Ocak 1957’de Kongre’ye
bir mesaj gönderdi. ‘’Eisenhower doktrini’’ adını alan bu mesajın amacı, Orta Doğu
ülkelerine ekonomik ve askerî yardım yapmak, bu ülkelere komünist bloktan bir saldırı gelmesi hâlinde Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin kullanılması için izin almak ve
her yıl 200 milyon dolar harcama yetkisi istemekti. Eisenhower doktrini ile ABD, Orta
Doğu ile ilişkilerini geliştirmiş, SSCB ile ilk defa Orta Doğu’da karşı karşıya gelmeye
başlamıştı.
C. UZAK DOĞU’DA ÇATIŞMA
1. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu
Eylül 1949’da Mao’nun yönetimi ele geçirmesi ile Çin’de komünist yönetim iş
başına gelmişti. Çin’deki rejim değişikliği, ülke içinde büyük değişikliklere neden olduğu için Çin’in dış siyasetini ve uluslararası politikayı da etkilemiştir.
Harita 03.02: Çin Halk Cumhuriyeti ve Komşuları
93
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Çin’deki yeni rejim, SSCB ve müttefikleri tarafından hemen tanındı. Bu durum
Asya’daki güçler dengesinde Doğu Bloku’nun ağırlığının artırmasına neden oldu.
Komünistler iktidarı ellerine geçirdikten sonra Çin toplumunu değiştirme çabasına giriştiler. Mao, Ruslara güvenmemesine ve Moskova ile Pekin arasında tam içten olmayan ilişkilere rağmen dış politikasında Sovyet yanlısı bir tutum benimsedi.
ABD, yönetimi ise yeni hükümetin bir Sovyet uydusu olduğu düşüncesiyle Çin Halk
Cumhuriyeti’ne karşı sert bir politika takip etti.
Çin, ideolojisine uygun dış politika
izleyerek ABD’ye karşı Kore Savaşı’na girdi.
1956 Süveyş Krizi’nde Batılı devletlere karşı
Mısır’ı destekledi. Çin, Vietnam Savaşı’nda
da ABD’ye karşı komünist Kuzey Vietnamlılara destek oldu.
Resim 03.10: Çin Halk Cumhuriyeti’nin
Kurucusu Olan Mao Zedong
Hindistan’ın güçlenen Çin’i bir tehdit
unsuru olarak görmesi, Çin’in Hindistan sınır bölgesindeki Nepal, Bhutan ve Tibet’te
ideolojisini yaymak istemesi, 1959’dan
itibaren iki ülke ilişkilerinin bozulmasına
neden oldu. Ayrıca Pakistan’ın Keşmir meselesinden dolayı Hindistan ile ilişkilerinin
bozulması, Çin- Pakistan yakınlaşmasına
ortam sağladı.
İzlediği dış politikayla uluslararası alanda yalnız kalan ve SSCB ile ilişkileri
bozulan Çin, 1960’ların sonundan itibaren Batılı devletlerle ilişkilerini düzeltmeye
başlamış ve 1972’de BM’ye tekrar üye olmuştur.
2. Uzak Doğu’da Hâkimiyet Mücadeleleri
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da oluşan soğuk savaş bir süre sonra Uzak
Doğu’da da çatışmalara neden oldu. Uzak Doğu’daki bu durumun sebebi, ABD ile
SSCB arasındaki çıkar çatışmalarıdır.
a.Kore Savaşı
Kore 1945’te Japonya’nın tesliminden sonra Sovyetlerle ABD arasında başlayan güç mücadelesinin merkezi oldu. II. Dünya Savaşı sonunda yapılan anlaşmalara
göre Japonları Kore’den uzaklaştırma görevi ABD ve SSCB’ye verilmişti. Japonya savaşta yenilip teslim olunca SSCB, Kuzey Kore’ye, ABD de Güney Kore’ye yerleşerek
38. enlem sınır olarak kabul edilmişti. Daha sonra SSCB ve ABD’nin iki bölgeyi birleştirme girişiminden bir sonuç çıkmayınca kuzeyde SSCB kontrolünde Kore Halk
Cumhuriyeti, güneyde de ABD kontrolünde Güney Kore Cumhuriyeti kurulmuştu.
94
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
ABD’nin Güney Kore
ve Japonya’da asker bulundurarak üstünlük sağlaması,
SSCB’yi tedirgin etmişti. SSCB
bu duruma Çin’de komünist
yönetim kuruluncaya kadar
ses çıkartmadı. SSCB, Çin’de
komünist yönetimin iş başına gelmesiyle ABD’yi Uzak
Doğu’dan uzaklaştırmaya karar verdi.
Moskova’nın
talimatı ile Kuzey Kore, 25 Haziran
1950’de 38. enlemden güneye doğru saldırıya geçerek
Güney Kore topraklarına girdi.
Hemen toplanan BM Güvenlik Konseyinin aldığı kararda
Kuzey Kore’nin saldırgan olduğu belirtilmekte, çatışmaların hemen durdurulması ve
tarafların 38. enlemin iki yanına çekilmeleri istenmekteydi.
27 Haziran’da BM Güvenlik
Konseyi, barışı korumak için
BM üyelerini Güney Kore’ye
yardım etmeye çağıran bir karar tasarısını kabul etti. Bu karar sonrasında ABD’nin başını
çektiği bir Birleşmiş Milletler
kuvveti oluşturuldu. ABD’den
sonra en çok asker gönderen
ikinci devlet olan Türkiye’nin
gönderdiği piyade tugayı 25.
Amerikan Tümeni’ne bağlı
Harita 03.03: Kore Savaşı’nın Gelişimi
olarak görev aldı. Çin’in de katılmasıyla savaş, bir BM - Çin
savaşı hâline geldi. Güney Kore’yi işgale başlayan Çin, BM kuvvetlerinin karşı saldırıları sonucunda 38. enlemin kuzeyine çekilmek zorunda kaldı. Savaş 1953 yılında sona erdiyse de iki tarafta birbirine kesin üstünlük sağlayamadı. Savaş sonunda
SSCB, ABD’yi Kore’den çıkaramayacağını anladı.
95
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Resim 03.11: Kore Savaşı’nda Sığınmacı Bir Kadın ve Çocuğu
E
BİLGİ NOTU
Türkiye Kore’ye ilk aşamada 4.500 asker gönderdi. Savaşın ilerleyen safhalarında Kore’deki Türk askerlerinin sayısı 6.000’in üzerine çıktı. 26 – 30 Kasım 1950
tarihleri arasında Kunuri bölgesinde meydana gelen savaşlarda Çin birliklerinin
hücumunu kesen Türk tugayı, 8. Amerikan Tugayı’nın imha edilmeden geri çekilebilmelerini sağladı. Kurtuluş Savaşı’ndan beri muharebe alanlarına girmemiş olan
Türk askeri, Kore Savaşı’nda büyük kahramanlıklar göstermiş, bu durum Türkiye’nin
1951 yılında NATO’ya alınmasında önemli rol oynamıştır.
b. SEATO’nun Kuruluşu (8 Eylül 1954)
Kore Savaşı ABD’yi yeni tedbirler almaya yöneltti. ABD, Uzak Doğu’daki etkinliğini arttırmak için bu bölgede yeni bağımsız olan Tayland, Laos, Kamboçya ve
Güney Vietnam’a askerî yardımlarını arttırdı. Ayrıca Güney Doğu Asya Anlaşma Teşkilatını (SEATO) kurdu. Bu teşkilat ABD, İngiltere, Fransa, Yeni Zelanda, Avustralya,
Filipinler, Tayland ve Pakistan’dan oluşmuştu. Böylece ABD, kurmuş olduğu SEATO
ve diğer teşkilatlarla SSCB’yi ve Çin’i, Batı Avrupa kıyılarından Pasifik’e kadar uzanan
bir çember içine almıştı.
96
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
D. ASYA VE AFRİKA’NIN KURTULUŞU
II. Dünya Savaşı’ndan önce Avrupa’da eğitim gören halkın içinden çıkan bazı
aydınlar Asya’da ve Afrika’da milliyetçiliği yayarak bu düşüncenin önemli bir ideolojik güç hâline gelmesinde etkili olmuşlardı.
II. Dünya Savaşı ise Millîyetçiliğin dünya genelinde yayılmasında ve sömürgeler
üzerinde Batı egemenliğinin yıkılmasında belirleyici etken oldu. II. Dünya Savaşı’nda
Batılı devletlerin üst üste aldığı askerî başarısızlıklar, sömürge altında yaşayan milletlerin bağımsızlık mücadelesine hız kazandırdı.
1.Güney Asya’daki Gelişmeler
İngiliz sömürgesi olan Hindistan’da 1917’de
Mahatma Gandhi’nin faaliyetleri Millîyetçilik hareketlerine hız kazandırdı.
Bağımsızlık hareketleri Batı’da okuyan
Hintli aydınlar tarafından örgütlendi. Bu sırada
Hindu egemenliğindeki Müslümanlar, Hintlilerden ayrılarak ayrı bir devlet kurma isteklerini
dile getirdiler. Bu hareketin liderliğini Muhammed Ali Cinnah yapmaktaydı. Cinnah bir bütün
hâlinde Hindistan’ın bağımsız olması hâlinde
Müslümanların, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Hinduların egemenliği altına girmesi ve ekonomik olarak sömürülmesi ihtimalinden endişe
ediyordu.
Resim 03.12: Mahatma Gandhi
Gandhi’nin liderliğini yaptığı Kongre
Partisi, Pakistan’ın kurulmasına razı olunca İngiltere 1947
Ağustosunda
Hint
Yarımadası’ndan çekildi ve 15 Ağustos
1947’de Hindistan ile
Pakistan iki ayrı bağımsız devlet olarak
kuruldular.
Resim 03.13: Pakistan Devleti’nin Kurucusu Muhammed Ali Cinnah
97
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Harita 03.04: Hindistan ve Pakistan’ın Kuruluşu
Hindistan ve Pakistan’daki bağımsızlık mücadelesi bölge ülkeleri üzerinde etkisini göstermiş; Seylan, Birmanya ve Malezya İngiltere’den; Endonezya Hollanda’dan;
Vietnam, Laos ve Kamboçya Fransa’dan bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
Bölge ülkeleri soğuk savaş dönemindeki siyasi şartlara bağlı olarak farklı bloklarla ilişki kurmuşlarsa da kendi aralarındaki sorunların çözümünde büyük güçlerin
müdahalesini dengelemek, siyasi, ekonomik ve ticari alanda iş birliğini sağlamak
amacıyla ASEAN (Güneydoğu Asya Milletleri Birliği) ‘ı kurdu (8 Ağustos 1967). Filipinler, Malezya, Tayland, Endonezya ve Singapur’un kurduğu bu teşkilata daha sonra
Brunei, Vietnam, Laos, Birmanya ve Kamboçya dâhil olmuştur.
Bölge ülkeleri yer üstü ve yeraltı zenginliklerine (demir, kömür, petrol, manganez, çinko vb.) sahip olmasına rağmen uzun yıllar sömürge yönetiminde kaldıkları
için ekonomik açıdan birkaç ülke dışında (Malezya, Endonezya gibi) yeterince gelişme gösterememişlerdir.
2.Afrika’daki Gelişmeler
Afrika’da sömürgeciliğin sona ermesi, İtalyanların Etiyopya ve Libya’dan çıkarıldığı 1940’lı yıllarda başladı.1950’lerden itibaren bağımsızlık hareketleri yoğunluk
kazandı. İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İspanya’nın sömürgeleştirdiği ülkeler birer birer bağımsız olmaya başladılar. Ancak kabilecilik anlayışı, eğitim seviyesinin
çok düşük olması, tek parti ve askerî diktatörlüklerin iş başında olması, etnik ayrımcılık gibi faktörler Afrika’nın gelişimini olumsuz şekilde etkilemiştir. Dünyanın en
borçlu kıtası olan Afrika’da, dünyanın en fakir ülkeleri yer almaktadır. Çok zengin
ham madde kaynaklarına sahip olmalarına rağmen Avrupalıların emperyalist uygulamaları nedeniyle geri kalmışlardır.
98
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Resim 03.14: BM Kampına Gitmeye Çalışan Afrikalı Bir Çocuk ve Onu Takip Eden
Akbaba
Bağımsızlıklarını kazanan Afrika devletleri soğuk savaş döneminde Doğu ve
Batı Bloklarının mücadelesinin dışında kalarak öncelikle ekonomik kalkınmayı hedeflemişler ve bu amaçla 25 Mayıs 1963’te Afrika Birliği Teşkilatını (OAU) kurmuşlardır. Teşkilatın başlıca amaçları Afrika ülkeleri arasında birlik ve dayanışmayı geliştirmek, üyelerinin ekonomi, diplomasi, eğitim, sağlık, bilim ve savunma politikalarını
uyumlu hâle getirmektir.
E. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE
1. Soğuk Savaş Döneminde Türk Dış Politikası
ABD soğuk savaş döneminde SSCB yayılmacılığına karşı Türkiye’yi yanında
görmek istiyordu. Türkiye ise SSCB’nin baskılarına karşı ABD ve Batılı devletlerle iş
birliği yaparak kendi güvenlik alanını genişletmeye yönelik siyaset izlemeye yönelmiştir. Bu doğrultuda Türkiye, Avrupa Konseyine ve NATO’ya girmiş, Balkan ve Bağdat Paktlarının kurulmasında etkili rol oynamıştır.
a.Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne Girişi
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı Avrupa’nın Sovyetler Birliği tehdidi altında
kalması üzerine İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Danimarka, İrlanda, İtalya, Norveç, İsveç 5 Mayıs 1949’da Londra’da antlaşma imzalayarak Avrupa
Konseyini kurmuşlardı.
99
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Batı ile siyasi, ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi ve güvenliğini arttırma adına Türkiye ittifaklar sistemine yönelik önemli bir adım atarak askerî niteliği olmayan
bu teşkilata 8 Ağustos 1949’da üye oldu.
b. Türkiye’nin NATO’ya Girişi
Ekonomi ve güvenlik arayışı Türkiye’nin soğuk savaş döneminde Batı ile ilişkilerinde belirleyici etkenler olmuştu. Türkiye’nin modernleşme sürecini devam
ettirmek istemesi de Batı ile ilişkilerin geliştirilmesinde bir etkendi. Bu dönemde
Türkiye’nin dış politikada en önemli hedeflerinden biri de NATO’ya üyelikti. Türkiye,
kurulduğu andan itibaren NATO’ya dâhil olmaya çalışmıştı. Truman doktrininden
sonra Amerikan yardımının NATO vasıtasıyla Batı Avrupa’ya yayılması, Türkiye’de
kendine yapılan yardımın azalacağı endişesi doğurdu.
25 Haziran
1950’de
başlayan Kore Savaşı,
Türkiye’nin
Batı
Bloku içinde yer
alması için bir fırsat oldu. Türkiye,
Kore
Savaşı’nın
başlaması üzerine
Birleşmiş Milletler
Teşkilatının davetine olumlu cevap
vererek 4.500 kişilik bir kuvvetle BM
gücünde yer aldı.
Böylece Türkiye
Resim 03.15: Kore Savaşı’nda Türk Birliği
Cumhuriyeti tarihinde ilk kez yurt dışına asker yollandı. Türkiye, bu girişimi ile Amerika’yı etkileyerek
NATO konusunda bu devletin desteğini almak istiyordu.
Kore Savaşı’nın meydana getirdiği kaygı verici ortam ve Türkiye’nin Kore
Savaşı’nda gösterdiği başarı, Türkiye ile ilgili bazı Batılı ülkelerin itirazlarını azaltmıştı. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin Avrupa’ya saldırma ihtimaline karşı SSCB’ye yakın bir
bölgede üs gerektiği, bunun için en uygun yerin Türkiye olduğu strateji uzmanlarınca belirtilmiş, bu da Türkiye’ye ilgiyi artırmıştı.
15 Eylül 1951’de Ottowa’da toplanan NATO Bakanlar Konseyi, Türkiye ve
Yunanistan’ın birlikte kabul edilmesine karar verdi.
TBMM, 18 Şubat 1952 tarihinde Kuzey Atlantik Antlaşması ve protokolünü
kabul etti. Türkiye’nin NATO’ya girişi ile Türkiye- ABD ilişkileri daha da gelişti. Türk
100
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
toprakları NATO güvencesi altına alınmış oldu.
c.Balkan Paktı’nın Kurulması
Gerek 1930’larda, gerekse 1950’lerde yaşanan Türk – Yunan yakınlaşması
Balkan ülkeleri arasında iş birliği arayışlarının başlamasına ve güvenlik endişelerinden kaynaklanan nedenlerle Balkan Paktlarının imzalanmasına yol açmıştır. II.
Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş’ın etkilediği alanlardan biri de Balkan Yarımadası’ydı. Bölgede sosyalist ülkeler SSCB’den, Türkiye ve Yunanistan ise
ABD’den destek alıyordu. Moskova’dan bağımsız bir politika izleyen Yugoslavya’nın
Kominform’dan çıkarılması üzerine harekete geçen ABD, Yugoslavya’ya önce ekonomik, daha sonra askerî yardım göndermeye başladı.
E
BİLGİ NOTU
1949’da kurulan NATO’ya 1952’de Türkiye ve Yunanistan’ın üye olmasıyla birlikte ABD, SSCB’ye karşı çevreleme politikasını uygulamaya başladı. NATO dışında
Balkanlarda ve Orta Doğu’da kurulacak ittifaklarla hem SSCB çevrelenmiş olacak,
hem de NATO’nun askerî savunma hattı Atlantik’ten İran’a dek uzanmış olacaktı.
Türkiye’nin NATO’ya üye olması Sovyetler Birliği ve onun nüfuzu altındaki
Bulgaristan tarafından tepki ile karşılanmıştı. NATO’nun yanında Balkanlarda aktif
politika izlemenin gerektiğine inanan Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında
Ankara’da 28 Şubat 1953’te dostluk ve iş birliği antlaşması imzalanarak Balkan Paktı
kurulmuştur. Bu belgeyle üç devlet aralarında ekonomik ve kültürel iş birliği yapacaklar, sorunlarını barışçı yollarla çözecekler, ortak savunma konusunda iş birliğini sürdüreceklerdi. Balkan Paktı’nı imzalayan üç ülke de II. Dünya Savaşı’nın ekonomileri üzerindeki olumsuz etkilerini silmek, ekonomik kalkınmalarını sağlamak
amacındaydılar. Bunun için ABD’den gelen yardıma ihtiyaç duyuyorlardı. NATO’nun
savunma stratejisini güçlendirecek bir Balkan Paktı’nı gerçekleştirmek, Batı’dan gelecek askerî ve ekonomik yardımı da artıracaktı. Fakat zamanla ittifakı oluşturan
devletler arasındaki görüş farklılıkları ve sorunlar, ittifakın ömrünün uzun süreli olmasını engelledi. Stalin’in ölümünden sonra 1954’ten itibaren Yugoslavya’nın SSCB
ile tekrar yakınlaşması ve Türk – Yunan ilişkilerinin Kıbrıs meselesinden dolayı bozulması, Balkan Paktı’nı olumsuz etkiledi. Böylece Türk – Yunan dostluğu sonucunda doğan Balkan Paktı, Türk – Yunan uyuşmazlıklarının artması sonucunda önemini
kaybetti.
101
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
d. Bağdat Paktı’nın Kurulması
Türkiye, NATO’ya girişinin ardından hem Balkanlarda hem de Orta Doğu’da
savunma sistemi arayışına girmişti. Bu tarihlerde Arap- İsrail gerginliği, İngiliz- Mısır
anlaşmazlığı Orta Doğu’da gergin bir hava oluşturmuştu.
Bu ortamda bölgede savunma ve güvenlik amaçlı kurulan, Bağdat Paktı’nın
temeli Türkiye ile Irak arasında atılmış (24 Şubat 1955), daha sonra pakta İngiltere,
İran ve Pakistan da katılmıştır. Arap Birliği’ni kurmak isteyen Arap ülkeleri ve bu ülkeleri yanına çekmek isteyen SSCB, Bağdat Paktı’na tepki göstermişlerdir.
1958 Temmuzunda Irak’ta krallık rejiminin yıkılması sonucu yeni yönetim 24
Mart 1959’da, Bağdat Paktı’ndan çekildiğini resmen açıkladı. ABD bu gelişmelere
rağmen Paktın devamından yana tavır sergiledi. Irak’ın ayrılmasından sonra Paktın
merkezi Ankara oldu ve adı 18 Ağustos 1959’da Merkezî Antlaşma Örgütü ( Central
Treaty Organization - CENTO) olarak değiştirildi. Bu şekliyle yirmi yıl devam eden
örgüt, Pakistan ve İran’ın ayrılmasıyla hukuken olmasa bile fiilen sona ermiş oldu.
Resim 03.16: CENTO Anı Pulları
Harita 03.05: CENTO Üyesi Ülkeler ( Yeşil Renkli Olanlar)
102
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
2. Türkiye’de Hayat
a. Siyaset
II. Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası ortamın elverişli olması, Batı’nın
demokratik fikirlerinden etkilenmiş bir
kuşağın ve halkın demokrasi talepleri, çok
partili hayata geçişte etkili olmuştur. İlk
muhalefet partisi, Temmuz 1945’te Nuri
Demirağ tarafından Millî Kalkınma Partisi
adıyla kuruldu. Diğer taraftan bir grup CHP
milletvekili (Celal Bayar, Adnan Menderes,
Refik Koraltan, Fuat Köprülü ) parti prog
ramı ve kanunlarındaki bazı değişiklik tekliflerinin (dörtlü takrir) CHP grup toplantısına reddedilmesi üzerine partiden ayrılarak 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’yi (DP)
kurdular.
Resim 03.17: Adnan Menderes
Birden fazla parti ile 1946 yılında seçimlere gidildi. CHP 397, DP
69, Bağımsızlar da 7 milletvekilliği ka
zandı. 1948 yılında DP’nin iktidara
karşı muhalefetini yetersiz gören bir
grup milletvekili DP’den istifa ederek
Millet Partisi’ni kurdular. Böylece Mecliste üç parti yer aldı (CHP, DP, MP). 14
Mayıs 1950’ de yapılan seçimlerden
Demokrat Parti aldığı %55,2 oy oranı
ile birinci parti olarak çıktı. Böylece 27
yıl süren CHP iktidarı sona ermiş ve DP
iktidarı başlamıştı.
Uyguladığı sosyal politikalar,
1947’de başlayan ABD yardımlarının
bu dönemde artması ve II. Dünya Sa
vaşı’nın ekonomik etkilerinin azalması
1954’te yapılan seçimlerde DP’yi 1950
seçimlerinden daha yüksek bir oyla
Resim 03.18: Demokrat Parti’nin 1950’deki Ünlü
Seçim Afişi
103
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
(%58.4) tekrar iktidara taşımıştır. Ekonomi alanında CHP’nin devletçilik modeline
karşı daha liberal bir ekonomi modelini benimseyen DP aralıksız on yıl iktidarda kalmıştır.
b. Ekonomi
DP iktidarı ekonomide liberalleşmenin gerektiğine inanıyordu. Bu amaca yönelik olarak devletçi ekonomiden liberal serbest pazar ekonomisine geçmek için
adımlar atıldı. ABD’nin Marshall planının kredileri kullanılarak tarıma büyük yatırım
yapıldı. Yeni alanlar tarıma açıldı. 1945’te 1.000 olan traktör sayısı bu krediler kullanılarak ABD’den getirilenlerle 1955’te 40.000’e çıktı. İş makineleri getirtilerek kara
yolları ve liman – rıhtım gibi ihracatta kullanılacak tesislere başlandı. Bu durumda
tarımsal üretim büyük artış gösterdi. Bunda tarım faaliyetlerinde makinenin ve suni
gübrenin kullanımının artmasının yanı sıra havaların çok uygun gitmesi de etkili
oldu. Kişi başına düşen millî gelir 1950 – 1953 arasında %28 arttı. Nitekim ihracat
1950’den itibaren hızla yükselmiş ve 1949 ile 1953 yılları arasında 2 kat artmıştır.
1954 yılına kadar böyle giden bir durum sonucunda DP 1954 yılı seçimlerinde oylarını daha da artırarak TBMM ‘deki milletvekili oranını % 86’dan % 93’e çıkardı.
Türk ekonomisindeki canlanma dönemi 1954’te sona erdi. Tarımda büyüme
modern tarım yöntemlerinin kullanılmasından çok, ekili alanların genişletilmesine
bağlı olduğundan yaşanan kuraklıklar tarım üretimini düşürdü. Türkiye buğday ithal
etmek zorunda kaldı. Dış ticaret ve bütçe açığı artmaya başladı. 1952’de 0.8 olan
enflasyon 1954’te % 11’e çıktı. Ağustos 1958’de hükümet dış borca ihtiyaç duydu ve
IMF’den borç para almak zorunda kaldı.
c. Sosyal ve Kültürel Hayat
Türkiye’de II. Dünya Savaşı’ndan sonra birçok alanda yaşanan değişim, kültürel alanda da kendisini göstermiştir. Bu dönemde insanlar tarımda hızlı makineleşmeyle beraber köyden kente göç etmeye başlamışlardır. Karayollarının gelişmesi le
kentleşme hızlanmış, kente gelenler kentin tüketim alışkanlıklarını benimsemiş ve
tüketim kültürü, toplumun alt katmanlarına doğru yayılmıştır.
Bu dönemde başta caz olmak üzere rock and roll ve diğer müzik türleri
Türkiye‘yi etkisi altına almaya başlamıştır. Özellikle gençler, radyo ve plaklar aracılığıyla bu yeni müzik akımlarını takip ediyorlardı. Zeki Müren, Müzeyyen Senar ve
Neşet Ertaş gibi sanatçılar büyük beğeni topluyorlardı.
Batı etkisi savaştan sonra sinemada da hissedilmeye başlandı. 1949-1959 arasında çoğu edebiyat eserleri ve yabancı filmlerden uyarlama yüzlerce film çekildi.
Tiyatroda ise ekonomik durum ile ahlak ilişkisi, sarsılan değer yargıları, orta
sınıfın sıkıntıları, aydınların toplumdan kopukluğu bu dönem oyunlarının başlıca
temalarıdır.
104
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
Roman ve hikâye yazarları, II. Dünya Savaşı’nın toplumumuzda sebep olduğu
çeşitli olumsuzlukları, çevrelerindeki yoksulluğu, geri kalmışlığı, köyden kente göçü
ve bunun getirdiği sorunları, tarım - sanayi ilişkilerini ve gelir dağılımındaki dengesizlikleri eserlerinde sıkça işlediler.
Genel sağlık konusunda ise bu dönemde başta verem olmak üzere salgın hastalıklarla mücadele millî bir dava olarak kabul edilmiştir. Kırsalda yaşayan halkın
sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi, sağlık personeli sayısının artırılması, personelin eğitim amacıyla yurt dışına gönderilmesi, genel bütçeden sağlığa ayrılan payın artırılması, sağlık politikasının temelini oluşturmuştur.
F.SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE DÜNYA
1930’larda büyük bir ekonomik bunalım geçiren dünya, II. Dünya Savaşı’ndan
sonra esaslı bir büyüme sürecine girdi. Petrol, elektrik ve otomotiv gibi bazı sektörlerde üretim, on kat hatta daha fazla arttı.
Sanayileşmeyle birlikte şehirlere göç hızlandı. Şehirlerin hızla genişlemesi ulaşımda otomobilin kullanılmasına ve otomobil kültürünün doğmasına neden oldu.
Savaş yıllarında erkeklerin cephede olmaları kadınların birçok iş kolunda çalışmalarına sebep oldu. Savaştan sonra erkekler tekrar iş hayatına döndüyse de kadınlar da iş hayatında etkin olmaya devam ettiler. Bu dönemde birçok ‘’kadın hareketi’’
ortaya çıktı.
Resim 03.19: Soğuk Savaş Döneminde Uzay Araştırmalarında Büyük Rekabet
Yaşanmıştır.
105
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
II. Dünya Savaşı sırasında geliştirilen bilgisayarlar insan yaşamını her alanda
etkiledi. Füze teknolojisinde sağlanan ilerleme sonucunda ilk uydu Sputnik, SSCB
tarafından uzaya gönderildi (1957). Böylece atmosfer ve uzayın keşfedilmesiyle,
yerküremiz ve onun çevresi hakkında pek çok yeni bilgilere sahip olundu. Bu gelişmeler uluslararası rekabeti uzaya taşıdı.
Tarımsal alanda ilaçlarla, uygun tohumlukların seçilmesi ve gübrelemeyle, sanayide ilerlemiş tüm ülkelerde tarım hayatı kökten değişti.
Resim 03.20: SSCB’nin Sputnik Uydusu Dünya Yörüngesinde
106
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
NELER ÖĞRENDİK?
•Soğuk Savaş Döneminin nasıl başladığını,
•Doğu Bloku’nun kurulmasına neden olan gelişmeleri,
•SSCB’nin Doğu Avrupa, Çin, Kuzey Kore ve Küba’daki etkinliğini,
•Sosyalist blokta meydana gelen sarsıntıların neden ve sonuçlarını,
•ABD’nin Sovyet yayılmacılığına karşı izlediği çevreleme politikasını, Truman
doktrini ve Marshall planını, bunların Türkiye’deki yansımalarını,
•NATO’nun kuruluş amaçlarını ve genişleme sürecini, Avrupa Ekonomik
Topluluğu’nun nasıl kurulduğunu,
•Orta Doğu üzerinde Doğu ve Batı Bloklarının nüfuz mücadelelerini, İsrail
Devleti’nin kuruluşuna ortam sağlayan gelişmeleri, Arap – İsrail mücadelesinin
ortaya çıkışını,
•Soğuk savaş döneminde Uzak Doğu’daki gelişmeleri, Kore Savaşı’nın neden ve
sonuçlarını,
•Hindistan’da İngiliz hâkimiyetine karşı verilen mücadeleyi, Hindistan ve
Pakistan’ın kuruluşunu,
•Afrika’da Avrupalı sömürgeci devletlere karşı bağımsızlık mücadelelerini,
•Türkiye’nin NATO’ya girmesinin neden ve sonuçlarını,
•Türkiye’nin Balkan Paktı ve Bağdat Paktı’nın kurulmasına öncülük etmesini,
•Demokrat Partinin kuruluşunu ve iktidara gelmesini, takip ettiği ekonomik
politikanın özelliklerini,
•Soğuk savaş döneminde Türkiye’de meydana gelen ekonomik, sosyal ve kültürel
alanlarda meydana gelen gelişmeleri,
•Soğuk savaş döneminde dünyada sanayi ve ekonomi alanındaki gelişmeleri
ve etkilerini, müzik, edebiyat, bilim, sanat ve spor alanlarındaki gelişmeleri
öğrendik.
107
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
OKUMA PARÇASI
SULTAN ABDÜLHAMİD’DEN HERZL’E TARİHİ CEVAP
‘’ Ona( Dünya Siyonist Örgütü Başkanı Theodor Herzl’e) söyleyin bu meselede
ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış dahi olsa toprak satmam zira bu vatan bana
değil, milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmışlar ve
yine kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehit
düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında
kalmışlardır. Türk İmparatorluğu bana ait değildir, Türk milletinindir. Ben onun hiçbir
parçasını vermem. Bırakalım, Yahudiler milyarlarını saklasınlar, benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin’i hiç karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat yalnız
bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.’’
Prof. Dr. M. Kemal Öke, II. Abdülhamit, Siyonistler ve Filistin Meselesi, s.81.
?
1.Yukarıdaki okuma parçasına göre Yahudiler, II. Abdülhamid’den ne gibi isteklerde bulunmuşlardır?
2. II. Abdülhamid’in bu isteklere karşı tepkisi ne olmuştur?
3. Böyle bir teklifle siz karşılaşsaydınız tepkiniz ne olurdu?
108
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
1. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
1.SSCB, II. Dünya Savaşı sonundaki anlaşmalarla Avrupa’nın önemli bir bölümünü
……………….. altına aldı.……………… bir politika izledi.
2. ………………Savaş olarak adlandırılan dönemde devletler, aralarındaki anlaşmazlık ve çatışmaları doğrudan birbirlerine karşı sıcak bir savaşa girmeden sürdürdüler.
3. SSCB’nin komünist partiler aracılığıyla Doğu Avrupa’da egemenlik kurması üzerine
ABD,…………………ve …………………….Planı’nı uygulamaya koydu.
4. …………………………deklarasyonu, Yahudi devleti kurulmasında bir dönüm
noktasıdır.
5. Batı Bloku’nun NATO’yu kurmasından sonra Doğu Bloku’da…………………….
Paktı’nı kurdu.
6. ……………………… Doktrini’nin amacı Orta Doğu ülkelerine ekonomik ve askerî
yardım sağlamaktı.
7. 1949 yılında Mao’nun yönetimi ele geçirmesi ile ………………..’de komünist bir
yönetim kuruldu.
8. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Kore Halk Cumhuriyeti……………………….. kontrölünde, Güney Kore Cumhuriyeti ise ……………………kontrolünde kurulmuştur.
9. Sovyet tehdidine karşı 1949’da ABD’nin öncülüğünde Batılı ülkeler savunma amaçlı ……………..’yu kurdular.
10. Avrupa Ekonomik Topluluğunun temeli 1951’de kurulan…………………………
Topluluğu’dur.
11. Soğuk Savaş Döneminde Batılı devletler……………, Doğu Bloku ülkeleriyse
………..…önderliğinde iki kutba ayrıldı.
12. ……………………………………….. Hindistan’da İngiliz sömürgeciliğine karşı
kampanyalar yürüttü.
13. Bağdat Paktı’nın temelleri………………………… ile……………………devletleri arasında atılmıştır.
14.Türkiye’de 1950’de yapılan seçimlerde…………….birinci parti olarak çıkmış, 27
yıl süren……………iktidarı sona ermiştir.
15. Türkiye’de……………………… ekonomi anlayışından, liberal serbest ekonomiye geçiş……………… iktidarı döneminde başlamıştır.
109
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
2. ETKİNLİK
zınız.
Aşağıdaki ifadelerden doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) ya-
1.( ) SSCB, II.Dünya Savaşı’nda Almanları durduran ve ilk kez yenilgiye uğratan devlettir.
2.( )Federal Alman Cumhuriyeti, SSCB’nin desteğiyle kurulmuştur.
3.( ) Varşova Paktı, Doğu Bloku ülkeleri arasında savunma ve iş birliği amacıyla kurulmuştur.
4.( ) Çin Halk Cumhuriyeti, Bolşevik İhtilali’nden sonra kurulmuştur.
5.( ) İsrail Devleti 1948’de İngiltere ve ABD’nin desteğiyle kurulmuştur.
6.( ) Çin, Vietnam Savaşı’nda ABD’ye karşı Kuzey Vietnamlılara destek vermiştir.
7.( ) Türkiye, Kore Savaşı’nda Batı Bloku içinde yer almıştır.
8.( ) Bağdat Paktı 1959 yılında CENTO’ya dönüşmüştür.
9.( )Hindistan, Bağlantısızlar Hareketi’nin önde gelen devletlerinden biridir.
10.( ) Afrika’da sömürgeciliğin sona ermesi I. Dünya Savaşı’nın sonucunda olmuştur.
11.( )Hindulardan ayrı bir Pakistan Devleti kurulması hareketinin liderliğini Muhammed Ali Cinnah yaptı.
12.( ) ABD’nin Orta Doğu’da İsrail yanlısı bir politika izlemesi, İslam ülkelerinde Amerikan karşıtlığını artırmıştır.
13. ( )ABD’nin Marshall planından en çok yararlanan devlet Türkiye’dir.
14. ( ) Bağlantısızlar Bloku, II. Dünya Savaşı ile etkinliğini kaybetti.
15. ( ) Soğuk Savaş döneminde Uzak Doğu’da ABD ile SSCB arasında çıkar çatışması
yaşandı.
Aşağıdaki kuruluş adlarını ilgili oldukları kısaltmalarla eşleştiriniz.
1. NATO
2. OAU
3. CENTO
4. ASEAN
5. SEATO
110
( A) Güneydoğu Asya Anlaşma Devletleri
(B) Afrika Birliği Teşkilatı
(C) Merkezî Antlaşma Örgütü
( D) Kuzey Atlantik İttifakı
( E) Güneydoğu Asya Milletler Birliği
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI
Aşağıda verilen çoktan seçmeli sorularını cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi II. Dünya Savaşı sonrasında SSCB ile ilgili doğru bir bilgi
değildir?
A. Avrupa’nın önemli bir bölümünü nüfuzu altına alması
B. Uluslararası politikada aktif rol oynaması
C. Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışması
D.İnsan hakları ve düşünce özgürlüğüne önem vermesi
2. Asya ve Afrika’daki sömürge durumundaki ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmaya
başlamaları aşağıdakilerden hangisinin oluşumuna ortam hazırlamıştır?
A. NATO
B. Varşova Paktı
C. Bağlantısızlar Bloku
D.Soğuk Savaş
3. Aşağıdakilerden hangisi SSCB önderliğinde kurulan Doğu Bloku ülkelerinden
biri değildir?
A. Romanya
B. Avusturya
C. Çekoslovakya
D. Bulgaristan
4. Soğuk savaş döneminde aşağıdaki devletlerden hangisinin nükleer silah ve
kıtalararası füze yapımını gerçekleştirmesi, ABD’nin nükleer silah alanındaki
üstünlüğünün sona ermesine neden olmuştur?
A. SSCB
B. İngiltere
C. Almanya
D. Fransa
5. Soğuk savaş döneminde Doğu Bloku’nun temsilcisi olan SSCB,
I. Cominform,
II. Varşova Paktı,
III. ASEAN
örgütlerinden hangilerinin kuruluşuna öncülük etmiştir?
A.Yalnız I
B. I ve II
C. I ve III
D. II ve III
111
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
6. Günümüzde de devam eden Keşmir sorunu aşağıdaki devletlerden
hangilerinin savaşmalarına neden olmuştur?
A. Pakistan – Hindistan
B. Çin – Japonya
C. Afganistan – Hindistan
D.Çin – Pakistan
7. Soğuk savaş döneminde ‘’ Müttefik olmayan, sadece düşman olabilir.’’ düşüncesi
aşağıdakilerden hangisine neden olmuştur?
A.
B.
C.
D.
Blokların kurulmasına
Nükleer silahların sınırlandırılmasına
Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulmasına
Milletlerarası işbirliğinin artmasına
8. Stalin’in ölümünden sonra Doğu Bloku ülkelerinde ayaklanmalar başlamış,
SSCB Doğu Bloku’nun parçalanacağını düşünerek ayaklanmaları şiddet
kullanarak bastırmıştır.
Buna göre,
I.Macaristan,
II. Çekoslovakya,
III.Yugoslavya
devletlerinden hangileri bu tür ayaklanmalar nedeniyle SSCB orduları tarafından işgal edilmiştir?
A.Yalnız I
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
9. ABD, II. Dünya Savaşı’ndan sonra SSCB yayılmasına karşı Doğu Bloku’nu
kuşatmaya yönelik bir ‘’ çevreleme politikası’’ izlemeye başlamıştır.
ABD’nin,
I.Monroe doktrini,
II. Truman doktrini,
III. Marshall planı
uygulamalarından hangilerinin bu amaca yönelik olduğu söylenebilir?
A. Yalnız I
112
B. Yalnız II
C. I ve II
D. II ve III
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
10.Aşağıdakilerden hangisi NATO üyesi ülkelerden biri değildir?
A. Türkiye
B. Japonya
C. İtalya
D.Yunanistan
11.Aşağıdakilerden hangisi Afrika Birliği Teşkilatının amaçları arasında değildir?
A. Afrika ülkeleri arasında dayanışma sağlamak
B. Sömürgecilik ve kolonileştirme biçimlerini ortadan kaldırmak
C. Üyelerinin bağımsızlığını gözetmek
D.Üye ülkeler arasında sınırların kaldırılmasını sağlamak
12.Aşağıdakilerden hangisi soğuk savaş döneminde Türkiye’de meydana gelen
gelişmelerden biri değildir?
A. Bağlantısızlar Hareketi’ne katılmak
B. Kore Savaşı’na katılmak
C. Çok partili hayata geçmek
D. NATO’ya üye olmak
13.Kısa adı AET olan Avrupa Ekonomik Topluluğunun kuruluşunda,
I. Schuman Bildirgesi,
II. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu,
III. Roma Antlaşması
gelişmelerinden hangilerinin etkili olduğu söylenebilir?
A. Yalnız I
B. I ve II
C. II ve III
D I, II ve III
14.İsrail Devleti aşağıdaki devletlerden hangisinin Filistin’deki manda yönetimini
kaldırdığı 14 Mayıs 1948’de kurulmuştur?
A. İngiltere
B. Fransa
C. ABD
D. İtalya
15.Aşağıdakilerden hangisi İngiliz mandasının sona ermesinden sonra Güneydoğu
Asya’da kurulan devletlerden biri değildir?
A. Hindistan
B. Pakistan
C. Vietnam
D. Bangladeş
113
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
16.
I. Kore Savaşı
II. Vietnam Savaşı
III. II. Dünya Savaşı
Çin, yukarıdaki gelişmelerden hangilerinde ABD’ye karşı bir dış politika izlemiştir?
A.Yalnız I
B. Yalnız III
C. I ve II
D. II ve III
17. I. NATO
II. Bağdat Paktı
III. Balkan Paktı
Yukarıdaki oluşumlardan hangilerinde Türkiye kurucu olarak rol oynamıştır?
A.Yalnız I
B. Yalnız II
C. I ve II
D. II ve III
18.ABD, aşağıdaki örgütlerden hangilerinin kurulmasında etkili olmamıştır?
A. NATO
B. Cominform
C. Birleşmiş Milletler Teşkilatı
D.Uluslararası Para Fonu
19.Aşağıdakilerden hangisi 1953’te kurulan Balkan Paktı’nın üyelerinden biri
değildir?
A. Bulgaristan
20.
B. Yunanistan
C. Yugoslavya
D. Türkiye
I. Adnan Menderes
II. Celal Bayar
III. Refik Koraltan
Yukarıdakilerden hangileri Cumhuriyet Halk Partisinden ayrılarak Demokrat
Partiyi kuranlar arasındadır?
A. Yalnız I
114
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİRME SORULARI İÇİN CEVAP ANAHTARI
1. ÜNİTE
1. ETKİNLİK
BOŞLUK DOLDURMA
CEVAP ANAHTARI
1.
2.
3.
4.
5.
İttifak-Japonya
Paris
Basmacı
İngiltere - Fransa
Mutsuhito - Meiji Restorasyonu
6. İtalya - Balkan Antantı
7. Montrö Boğazlar
8. Hatay
9. Briand - Kellogg
10. Fransız
11. manda
12.Versay - Sen Jermen - Triyanan - Nöyyi - Sevr
13.Yurtta barış, dünyada barış
14. Milletler Cemiyeti
11. D
12. D
13. Y
14. D
15. D
ÇOKTAN SEÇMELİ
CEVAP ANAHTARI
1.D
2.C
3.A
4.D
5.D
6.C
7.C
8.A
9.B
10.D
11.A
2. ÜNİTE
1. ETKİNLİK
BOŞLUK DOLDURMA
CEVAP ANAHTARI
1.
2.
3.
4.
Berlin - Roma - Tokyo
Habeşistan
Silahsızlanma - Milletler
Polonya - İngiltere Fransa
5. Barbarossa - iklim
6. Pearl Harlbour
7. Hiroşima - Nagazaki
8. Yalta
9. Stratejik
10. Millî Korunma
11. ekonomik
12. Varlık Vergisi - Toprak
Mahsulleri Vergisi
13. II. Dünya Savaşı
14. tarafsız
15. Birleşmiş Milletler Teşkilatına
2. ETKİNLİK
DOĞRU-YANLIŞ
CEVAP ANAHTARI
12.D
1. Y
15.B
1. Y
2. D
16.B
2. D
3. Y
17.D
3. Y
4. D
18.A
4. Y
13.A
14.A
2. ETKİNLİK
DOĞRU-YANLIŞ
CEVAP ANAHTARI
5. Y
5. Y
6. D
6. Y
7. Y
7. D
8. Y
8. D
9. D
9. Y
10. D
10. D
115
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
11. D
12. Y
13. Y
14. D
15. D
ÇOKTAN SEÇMELİ
CEVAP ANAHTARI
1.B
2.A
3.C
4.A
5.B
6.A
7.A
8.D
9.B
10.C
11.A
3. ÜNİTE
1. ETKİNLİK
BOŞLUK DOLDURMA
CEVAP ANAHTARI
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
egemenliği - yayılması
Soğuk
Truman Doktrini - Marshall
Balfour
Varşova
Truman
Çin
SSCB - ABD
NATO
Avrupa Kömür ve Çelik
ABD - SSCB
Mahatma Gandi
Türkiye - Irak
DP - CHP
devletçi - DP
EŞLEŞTİRME
CEVAP ANAHTARI
1.D
2.B
3.C
4.E
5.A
ÇOKTAN SEÇMELİ
CEVAP ANAHTARI
1.D
2.C
3.B
4.A
5.B
6.A
7.A
8.C
13.A
2. ETKİNLİK
DOĞRU-YANLIŞ
CEVAP ANAHTARI
14.C
1. D
11.D
15.C
2. Y
12.A
16.C
3. D
13.D
17.D
4. Y
14.A
18.D
5. D
19.A
19.B
6. D
20.D
20.A
7. D
12.D
8. D
9. D
10. Y
11. D
12. D
13. Y
14. Y
15. D
116
9.D
10.B
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
SÖZLÜK
A
: Kuşatma.
abluka
: Düşünce ve amaç bakıanlaşma
mından birleşip uyuşma.
antlaşma
: İki ya da daha çok devlet
arasında yapılan bağlayıcı yazılı sözleşme.
aristokrasi : Soylular sınıfı.
asimilasyon : Farklı kökenden gelen
azınlıkları veya etnik
grupları, bunların kültür
birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı
içinde eriterek yok etme
sürecinin sonu.
: Savaşan iki kuvvetin karateşkes
şılıklı olarak savaşı durdurması, bırakışma, mütareke.
atmosfer : İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam,
hava.
diktatör
doktrin
duma
ülkelerinden ayıran sınıra ve bu ülkelere taktıkları ad.
:
Bütün siyasi yetkileri
kendinde toplamış bulunan kimse.
: Öğreti.
: Rus parlamentosunun
alt kanadı.
E
emperyalizm: Bir milletin sömürü temeline dayanarak başka
bir milleti siyasi ve ekonomik egemenliği altına
alıp yayılması veya yayılmayı istemesi, yayılmacılık, yayılımcılık.
enflasyon : Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artış.
: Kavimle ilgili, budunsal,
etnik
kavmî.
B
: Bir kimse, bir topluluk
veya bir ülkeyle amaca
ulaşmak için her türlü
ilişkiyi kesme.
: Bunalım, kriz.
F-G-Ğ
federasyon : 1. Savunma ve dış politika alanında dayanışma
amacıyla birden fazla
devletin bir birlik devleti
buhran
içinde birleşmesi. 2. Aynı
alandaki çeşitli kuruluşC–Ç
ları bir arada toplayan
dayanışma birliği
: Çarın yönetiminde buluçarlık
federe
devlet
:
Bir
federasyona bağlı
nan devlet.
olan.
feodal
: Derebeylikle ilgili:
D
feshetmek : Verilmiş bir yargıyı kaldırma, bozma.
deklarasyon : Bildirme, duyurma, ilan
filo
: Bir arada ve bir komuta
etme.
altında bulunan savaş
demirperde : İkinci Dünya Savaşı songemilerinin veya uçaklarası soğuk savaş dönerının bütünü.
minde, batılı ülkelerin
kendilerini Doğu Bloku
boykot
117
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
harekât
havali
hüküm
iaşe
ihlal
ilhak
imar
imtiyaz
istikrar
H-I-İ
: Belli bir amaç gözetilerek
bir askerî birliğe yaptırılan manevra, çarpışma,
çevirme, kovalama vb.
işler, operasyon.
: Yöre.
: Egemenlik,hâkimiyet.
: Yedirip içirme, besleme,
bakma.
: 1. Bozma, zarar verme. 2.
yasa ve düzene uymama.
: 1. Katma, bağlama, ekleme. 2. egemenliği altına
alma.
: Bayındırlık.
: Başkalarına tanınmayan
özel, kişisel hak veya şart,
ayrıcalık
:
Aynı kararda, biçimde
sürme, kararlılık, stabilizasyon
: Birinci
Dünya
Savaşı’ndan sonra bazı
az gelişmiş ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek
düzeye eriştirip bağımsızlığa kavuşturuncaya
kadar Birleşmiş Milletler
Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen vekillik.
: Meşrutiyetle ilgili olan.
meşruti
millî gelir : Bir yıllık toplumsal üretimde, üretim araçları
için harcananların düşülmesinden sonra kalan
bölüm, ulusal gelir.
: Siyasi otoritenin genelmonarşi
likle miras yolu ile bir
kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya
rejim, tek erklik.
monarşik
: Monarşi ile ilgili.
: 1. bağışlanmış, affedilmiş.
muaf
2. ayrı tutulmuş, ayrıcalık
tanınmış. 3. özgür, serbest.
: Bir tutuma, bir görüşe,
muhalif
bir davranışa karşı olan,
aykırı olan kimse
mukadderat : Yazgı
mütareke : Ateşkes.
manda
J-K-L
karaborsa :Piyasada olmayan bir
malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi.
kayıtsız şartsız: Hiçbir şart ve bağı olmaksızın.
koloktif
: Birçok kimseyi veya nesneyi içine alan, birçok
kişi ve nesnenin bir araya
nezdinde
gelmesi sonucu olan.
: 1. sömürge. 2. göçmen
koloni
topluluğu veya bu toplu- nitelik
luğun yerleştiği yer.
maliyet
118
M
nüfuz
: Bir malın üretilebilmesi
için gerekli olan girdilere nota
yapılan ödemelerin toplamı.
N
: Yanında, huzurunda, gözetiminde.
: Bir şeyin nasıl olduğunu
belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet.
: 1. içine geçme. 2. söz geçirme, güçlü olma, erk
: Bir devletin başka bir
devlete ya da onun el-
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
çisine yazılı ya da sözlü
olarak yaptığı bildiri.
oldubitti
önerge
O–Ö
: Başkasına karışma fırsatı
vermeden bir işi aceleye
ve kargaşalığa getirip sonuca bağlama, olupbitti,
emrivaki.
: Meclis, kongre vb. resmî
bir toplantıda, herhangi bir konu veya sorunla
ilgili olarak bir öneride
bulunmak için üyelerden
biri veya birkaçı tarafından başkanlığa verilen,
oya sunularak karar verilmesi istenen yazılı kâğıt,
takrir.
P-R
panslavizm : Slav asıllı bütün halkları aynı yönetim altında
toplama amacı güden
politik akım ve hareket.
: Askerlerin birbirlerini taparola
nımalarını sağlayan ve
kendi aralarında önceden kararlaştırdıkları kelime veya söz.
prensip
: İlke
prestij
: Saygınlık:
rehin
: 1. tutu. 2. borcun ödenmemesi durumunda alacaklı tarafından el konulmak üzere sözleşmenin
yapıldığı anda alacaklıya
borçlu tarafından güvence olarak gösterilen taşınır veya taşınmaz değer.
rejim
: Yönetme, düzenleme biçimi, düzen.
resmen
: 1. devlet adına, devletçe,
resmî olarak 2. kanuna,
yönteme uygun olarak,
yöntemince:
restorasyon : Yenileme.
Roman
: Çingene.
S–Ş
savaş tazminatı: Savaşta yenilen devletin, yenen devlete vermiş olduğu zarara karşılık ödemek zorunda
olduğu ödence.
: Herhangi bakımdan bir
seri
bütün oluşturan şeylerin
tümü, dizi.
spekülatif : 1. kurgusal.2. saptırıcı.
: Bir kimsenin, bir kurum
statü
veya bir toplum içindeki
durumu
statükocu : Süregelen durumu korumaya meyilli olan. 2. değişime direnen.
stratejik
: 1. izlemsel. 2. önemli.
: Hukuki sonuç doğurmak
sözleşme
amacıyla iki veya daha
çok kişinin, kuruluşun
karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla
gerçekleşen işlem, bağıt,
akit, mukavele, kontrat.
taahhüt
tabir
tahıl
tahkim
T
: Bir şey yapmayı üstüne
alma, üstlenme.
: Deyiş, anlatım, ifade.
: Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb.
hasat edilen ürünler ile
tohumlarının genel adı,
hububat.
: Kuvvetlendirme,
sağlamlaştırma.
119
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
tasfiye
teçhizat
telkin
terhis
totaliter
tümen
: Arıtma, ayıklama, temizleme.
: Silah dışındaki savaş gereçleri, donatı.
: Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama.
: Askerlik ödevini bitirenleri ordudan bırakma.
: Demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında
tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük
bir yönetici grubunun
elinde toplandığı demokratik olmayan devlet düzeni, bütüncül.
: Tugayla kolordu arasında
yer alan birlik, fırka.
U–Ü
: Öge:
unsur
usulsüzlük : 1. yöntemsizlik. 2. yolsuzluk:
uydu devlet : Bağımsız olmakla birlikte, izlediği siyasa ve
ekonomisinde, başka bir
devletin az ya da çok etkisi ve denetiminde bulunan devlet.
ültimatom : 1. bir devletin başka bir
devlete verdiği ve hiçbir
tartışma veya karşı koymaya yer bırakmaksızın,
tanıdığı sürede isteklerinin yerine getirilmesini
istediği nota. 2. uyulması
gereken kuralları kesin
bir dille anlatma.
120
V-Y-Z
yaptırım
:Davranış kurallarını düzenleyen ve destekleyen
caydırıcı ya da özendirici
güç.
yasa tasarısı : Hükümet tarafından hazırlanarak yasalaşması
için meclise gönderilen
kanun metni, kanun tasarısı, kanun layihası.
yayılmacı
: Emperyalist.
: Pek çok, daha çok, daha
ziyade
fazla.
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
KRONOLOJİ
1919 – Paris Barış Konferansı
1920 – 10 Ocak, Milletler Cemiyeti’nin kurulması
1922 – Faşizmin İtalya’da iktidara gelmesi
1929 – Dünya Ekonomik Krizi’nin çıkması
1932 – 18 Temmuz, Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üye olması
1933 – Hitler’in Almanya’da iktidara gelmesi
1934 – 9 Şubat, Balkan Antantı’nın imzalanması
1936 – 20 Temmuz, Montreux ( Montrö) Boğazlar Sözleşmesi
1937 – 8 Temmuz, Sadabat Paktı’nın imzalanması
1939 – 30 Haziran, Hatay’ın Anavatana katılması
1939 – 1 Eylül, Hitler’in Polonya’ya saldırması
1939 – 3 Eylül, İngiltere ve Fransa’nın Almanya’ya savaş ilan etmesi
1940 – 10 Mayıs, Almanya’nın, Hollanda, Belçika ve Fransa’ya saldırması
1940 – 14 Haziran, Alman ordularının Paris’e girmesi
1941 –22 Haziran, Almanya’nın Rusya’ya saldırması
1941 – Japonların, Pearl Harlbour hava üssüne saldırması
1943 – Temmuz, Mussolini’nin iktidardan düşmesi ve İtalya’nın savaştan çekilmesi
1944 - 6 Haziran, ABD ve İngiliz birliklerinin Normandiya çıkartmasını yapmaları
1945 – 7 Mayıs, Almanya’nın teslim olması ve Avrupa’da savaşın sona ermesi
1945 – 6 Ağustos, Hiroşima’ya atom bombası atılması
1945 – 2 Eylül, Japonya ile ateşkes anlaşması yapılması ve II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi
1946 – 7 Ocak, Demokrat Parti’nin (DP) kurulması
1947 – İsrail Devleti’nin kuruluşu
1947 – Truman Doktrini’nin ilanı
1947 – Marshall Planı
1947 – 5 Ekim, Cominform’un kuruluşu
1949 – 25 Ocak, Comecon’un kurulması
1949 – 23 Mayıs, Federal Alman Cumhuriyeti’nin kurulması
1949 – NATO’nun kurulması
121
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
1949 – 5 Mayıs, Avrupa Konseyi’nin kurulması
1949 – 8 Ağustos, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne üye olması
1950 – 14 Mayıs, Demokrat Parti’nin seçimleri kazanması ve CHP iktidarının sona ermesi
1950 – 26 Haziran, Kore Savaşı’nın çıkması
1951 – 18 Nisan, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun kurulması
1951 – Akdeniz Oyunlarının Mısır’da başlaması
1952 – Türkiye’nin NATO’ya üye olması
1953 – 28 Şubat, Balkan Paktı’nın kurulması
1954 – 8 Eylül, SEATO’nun kurulması
1955 – 24 Şubat, Bağdat Paktı’nın kurulması
1955 – 14 Mayıs, Varşova Paktı’nın kurulması
1957 – Roma Antlaşması ile AET’nin kurulması
1957 – SSCB’nin Sputnik uydusunu uzaya göndermesi
122
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
KAYNAKÇA
AHMAD, Feroz, Demokrasi Sürecinde Türkiye, Hil Yayınları, İstanbul 1994.
AKANDERE, Osman, Millî Şef Dönemi, İz Yayıncılık, İstanbul 1998.
AKŞİN, Sina, Türkiye Tarihi c. IV, V, Bugünkü Türkiye ( 1980 – 1995), Cem Yayınevi, İstanbul 1997.
ARI, Tayyar, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, MKM Yayıncılık,
İstanbul 2008.
ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi ( 1914 – 1995), Türkiye İş Bankası Yay. Ankara 1993.
19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789 – 1914), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1997.
ATAÖV, Türkkaya , II. Dünya Savaşı, İleri Yayınları, İstanbul 2008.
BAL, İdris, Türk Dış Politikası, Ankara 2006.
DAVER, Bülent, Çağdaş Siyasal Doktrinler, Sevinç Matbaası, Ankara 1969.
GORBAÇOV, Mihail, Perestroika, Güneş Yayınları, İstanbul 1988.
GÖNLÜBOL, Mehmet, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919 – 1985), Siyasal Kitabevi, Ankara 1996.
GÜRKAN, İhsan, Türk Dış Politikası ve Orta Doğu, Dış Politika Enstitüsü Yayını, Ankara 1983.
HALAÇOĞLU, Yusuf, Ermeni Tehciri, Mopsan Matbaacılık, İstanbul 2006.
HART, Liddell, İkinci Dünya Savaşı Tarihi, c. 1-2, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1998.
İZZETBEGOVİÇ, Aliya, Tarihe Tanıklığım, Klasik Yayınları, İstanbul 2003.
JACOBSEN, Hans - Adolf, Kronoloji ve Belgelerle II. Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi,
Ankara 1989.
KAYAALP, Mehmet,’’ Prof. Dr. Kemal Çiçek ile Ermeni Meselesi Üzerine Röportaj ’’, Ankara Ünv.
Tıp Fakültesi Tarih Topluluğu Yay. Ankara 2013.
KOÇAK, Cemil, Türkiye’de Millî Şef Dönemi (1938 – 1945), İletişim Yayınları, İstanbul 2003.
LANGLOIS, Georges, 20. Yüzyıl Tarihi, Nehir Yayınları, İstanbul 2000.
LEE, J. Stephen, Avrupa Tarihinden Kesitler 1789 – 1980, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara 2004.
MCNEİLL,William H, Dünya Tarihi, çev. Alaeddin Şenel, İmge Kitabevi Yayıncılık, İstanbul 2007.
ORAN, Baskın, Türk Dış Politikası, c. I -II, İletişim Yayınları, İstanbul 2006.
ÖKE, Mim Kemal, II. Abdülhamit, Siyonistler ve Filistin Meselesi, Kervan Yayınları, İstanbul 1981.
ÖZDEMİR, Hikmet, Türkiye Cumhuriyeti, İz Yayıncılık, İstanbul 1995.
SANDER, Oral, Siyasi Tarih (1918-1994), İmge Kitabevi, Ankara 1989.
SARAY, Mehmet, Azerbaycan Türkleri Tarihi, Nesil Matbaacılık, İstanbul 1993.
SOYSAL, İsmail, Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, Ankara 1989.
SÖNMEZOĞLU, Faruk, Türk Dış Politikası, Der Yayınları, İstanbul 2006.
STRADLING, Robert, 20. Yüzyıl Avrupa Tarihi Nasıl Öğretilmeli, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2003.
UÇAROL, Rifat, Siyasi Tarih ( 1789-2001), Filiz Kitabevi, İstanbul 2009.
123
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
WOODRUFF, William, Modern Dünya Tarihi, Pozitif Yayınları, İstanbul 2006.
YERASİMOS, Stefanos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, c. III, Belge Yayınları, İstanbul 1992.
YILMAZ, Türel, Uluslararası Politikada Orta Doğu, Akçağ Yayınları, Ankara 2004.
ZÜRCHER, Erik Jan, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul 1995.
Türk Dış Politikası, ed. Baskın ORAN, İletişim Yayınları, c. I-II, İstanbul 2006.
Türkler Ansiklopedisi, c. 18, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, Anadolu Yayıncılık, İstanbul 1983.
Yeni Türk Ansiklopedisi, c. 11, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1985.
124
GÜNEY KIBRIS
RUM YÖNET‹M‹
NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti
(Azerbaycan)
İl merkezleri
Başkent (Ankara)
N
)
RB .Ö
AY .C
CA
N
ZE
(A

Benzer belgeler

12. SINIF ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ.indd

12. SINIF ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ.indd 1. I. Dünya Savaşı I. Dünya Savaşı; savaş alanının genişliği, savaşan devletlerin sayısı, etkileri ve sonuçları bakımından tarihte o zamana kadar yapılan en büyük savaştır. Bu savaş, önce Avrupa’da...

Detaylı