8. SAYI - Interkan
Transkript
8. SAYI - Interkan
10 KASIM ATATÜRK’Ü genel olarak tarihe mal olmuş yönleriyle; Asker Atatürk veya Devlet Adamı Atatürk olarak tanımaktayız. Acaba bunları biliyor muyuz? Doğumunun yüzüncü yılının tüm dünyada kutlanması konusunun 1978’de Unesco Genel Konferansında görüşülmesi sırasında İsveç Delegesinin: “Dünyada pek çok büyük adam var, hepsini böyle anacak mıyız?” şeklindeki sorusuna, Sovyet delegesi elini masaya vurarak şu yanıtı vermiştir: “Genç delege arkadaşıma hatırlatırım ki, Atatürk herhangi bir büyük adam değildir. Atatürk bu çağa damgasını vurmuş olan adamdır. Keşke O’nu sadece anmayıp yaptıklarından örnek almaya çalışsak” der. O’nun bütün insanlığa mal olmuş kişiliği 152 ülkenin katıldığı oylamada bir çekimsere karşı oybirliği ile bizim için gurur, mutluluk ve kıvanç kaynağı şu karar metni UNESCO’ya, 27 Kasım 1978 tarihinde yayınlatır. “Uluslar arası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi; Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci; Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder; İnsan haklarına saygılı; Dünya Barışının öncüsü; Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen; Eşsiz bir Devlet Adamı; Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu” UNESCO 30 Ağustos 1922 Zafer’inden sonra bir Tahranlı şairin duygularını aktardığı şiirinde “Tanrı bir topluma yardımcı olmak, onun elinden tutmak isterse; başına MUSTAFA KEMAL PAŞA gibi bir önder getirir” der. 10 KASIM Falih Rıfkı şunları anlatır: Biz Hindistan’da iken Çin Temsilcisi; Çankayşek’i görmeye gitmemizi istedi ve şöyle dedi: “Çankayşek yabancı düşmanıdır. Ne bir Avrupalının, ne de bir Amerikalının elini sıkmak ister. Yalnız siz Türkler siz müstesnasınız. Çünkü O, Atatürk hayranıdır. O’nun yolundadır. Başucu kitabı Atatürk’e dair yazılmış bir kitaptır.” Yine Hindistan’da iken Gandhi şöyle dedi: “Biz, Atatürk büyük devletlere baş eğdirinceye kadar, bir şark milletinin bir garp milleti esirliğinden tamamıyla kurtulabileceğine inanmazdık. Bizim gayemiz ‘muhtariyet’ idi. Ne zaman ki Atatürk zafer kazandı, Lozan’da büyük devletlere boyun eğdirdi, parolamızı ‘istiklal’e çevirdik.” Yaşadığımız kürenin iki kutbu olacak derecede uzak olan Haiti’nin Cumhurbaşkanı Dr. Duvalier’in “Papa Doc” un vasiyeti: ”Mezarımın üzerine yazın. Geçmişte Vespasien, son asırlarda ise Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek alarak yaşadım.” Ve ölümü üzerine mezar taşına: “Elveda eşsiz lider, Vespasien ve Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham alan François Duvalier… Bu kadar candan sevdiğin Haiti toprakların bol olsun.” ÜRÜNLERİMİZ Not: “Her Yönüyle İnsan Atatürk” isimli kitaptan alınmıştır. PET ( Polyethylene Terephthalate ) ÇEMBERLER 1860 yılında Alexsander PARKES tarafından keşfedilen plastikler günümüzde sadece mutfak donatımı ve oyuncaklarda kullanım alanı bulmamış, birçok alanda metallerle ve seramiklerle rekabet edebilen önemli mühendislik malzemeler haline gelmiştir. Sağlamlık, hafiflik, kolay şekillendirilebilme ve ucuzluk özelliklerine sahip olan plastikler, tüketiminde Türkiye’de ambalaj sektörü %32’lik dilimle lider konumundadır. (TÜYAP - Türkiye'de Plastik Endüstrisine Bakış ) Günümüzde büyük ölçüde petrol endüstrisine dayalı olan plastik sektöründe hızlı bir gelişme yaşanmakta ve yeni yeni plastik türleri kullanıma sunulmaktadır. Ayrıca; grafit, cam ve karbon elyafları ile karıştırılması neticesi elde edilen yeni ürünler, plastik gelişiminde önemli bir aşama olmuştur. Bu tür malzemelerin mekanik özelikleri metallerinkine yaklaşmıştır. PET (Polyester) Çemberler bu tür malzemelere iyi bir örnektir. Açılımı Polyethylene Terephthalate (Polietilen tereftalat) olan PET, John Rex Whinfield ve James Tennant Dickson 1939–1941 yılları arasında tereftalik asit ve etilenglikolün kondenzasyonu sonucu polietilen tereftalatı bulmuşlar ve bundan da polyester lifini üretmişlerdir. Kondenzasyon, her iki komponentin kendileri ile reaksiyon vermeyen bir çözücü ortamında, klorlu suyun katalizörlüğü altında ısıtılması ile meydana gelir. Polietilen glikol tereftalat molekülü simetrik olduğu için kristalleşme yeteneği çok fazladır. Bunun sonucu olarak özgül ağırlığı 1,4 olan çok sıkışık yapı meydana gelir.Bu sıkışık yapı moleküller arasındaki Van der Walls ve Dipol kuvvetlerinin etkisinin artmasına, bu da elyafın çok sağlam, erime noktasının çok yüksek olmasına neden olur. Polietilen tereftalat ve tereftalik asit, taş kömürü katranından veya petrol ürünlerinden üretilir. Son zamanlarda petrol ürünlerinden daha çok yararlanılmaktadır. Bu bakımdan polietilen tereftalat petro kimyanın önemli bir ürünü olmuştur. PET çemberlerin özelliklerine bakıldığında; 9–32 mm arası genişlik, 0,50–1,27 mm arası et kalınlığına ve 2000–12000 N arası mukavemet değerlerine sahiptirler. Esneme payları % 10 – 15 arasındadır. Çalışma sıcaklıkları -20oC ile +120oC arasındadır, bu sıcaklıklar arasında çemberin mukavemet değerleri değişmez. Özgül ağırlığı ise 1,38 g/cm3 tür. (Bu değerler MESSERSI PET Çemberleri için geçerlidir.) NEDEN PET ÇEMBER? • • • • • • • • • • • • PET çemberler özellikle çok kuvvetli dirençler sağlamak üzere ve çelik çemberlere bir alternatif sunmak üzere tasarlanmışlardır, Çelik gibi paslanmazlar, esnektirler, hafiftirler, her türlü el ve yarı otomatik çember makinelerinde kullanılabilirler, PET Çemberler tam otomatik makinelerde kullanıma uygundur, Nakliye ve yükleme sırasında yüksek güvenlik sağlar, Bağlama ve çözme esnasında fiziksel yaralanma gibi tehlikeler oluşmaz, Çelik çembere göre daha hafif ve daha ekonomik bir üründür, Sıcak, soğuk, nem ve UV ışınlarından etkilenmez, Bağlandığı ürünlere pas, leke, çizik, aşındırma gibi zararlar vermez, Nakliye sırasında malın hacmi küçülürse çember elastikliği sayesinde oluşan boşluğu rahatça telafi ederek malı sabitler. Zaman içerisinde diğer çemberlerde görülen gevşeme ve direnç kaybı görülmez. Kimyasal maddelerin yol açtığı hasarlara karşı dayanıklıdır. Bağlama sırasındaki pratikliği sayesinde; zamandan ve işçilikten kazanç sağlar. İbrahim AVCIOĞLU (Pazarlama&Satış Teknik Servis) ETKİNLİKLER Bowling Turnuvası 27.12.2005 tarihinde Carrefour’ da düzenlenen “Bowling Turnuvasına” çalışanlarımız, eş, çocuk ve danışmanlarımızın da katılımıyla renklendirdiği gecede, İnterkan-Poliner ailesi eğlenceli bir organizasyonda, yine bir araya geldi. Beşer kişilik gruplar halinde yapılan turnuvadaki devrilen labutlar, karavana atışlar… Gerçekten görülmeye değerdi. Sıra ilk üçü açıklamaya geldiğinde; 190 puan alarak herkesi şaşırtan İnsan Kaynakları Sorumlumuz Dilek Hn. 40 kişi arasında birinci oldu. Öyle ki turnuva birincisinin erkek olacağı düşünülerek hazırlanan kupa böylelikle bir bayanda kalmış oldu. Sırasıyla Vardiya Sorumlumuz Murat Akpınar ve Satış Destek Sorumlumuz Yeşim Çalışkan’ın eşi Serkan Çalışkan ikinci ve üçüncü oldular. Çok keyifli ve eğlenceli geçen gecede, en iyi ilk üçe kupa ve madalyaları; sıralamada son üçte yer alanlara da teselli ödülleri verildi. İÇİMİZDEKİ YETENEK “Bu köşemizdeki konuğumuz Şampiyon Zafer Spor’un futbolcusu Önder Dursun. Çoğumuzun sadece güvenlik görevlisi olarak tanıdığı Önder Dursun’ un aynı zamanda profesyonel bir futbolcu olduğunu da biliyor muydunuz? Öyle ki Önder Dursun gol kralı olmuş milli futbolcumuz Okan Yılmaz ile aynı takımda oynamış, milli takımımızla hazırlık karşılaşması yapmış bir futbolcudur. Şimdi Önder Dursun’ un futbolcu kimliğine göz atalım. Önder Dursun kimdir? 10.05.1975 Ardahan doğumlu olan Önder Dursun,13.03.2005’ten itibaren İnterkan-Poliner şirketlerinde güvenlik görevlisi olarak çalışmaktadır. Futbol Hayatı: Futbola 1987 yılında Görükle İpek Spor altyapısında başlar ve 1bir sene sonra A takıma yükselerek aynı sezon 1.amatör kümede Bursa gol kralı olur. Böylece diğer kulüplerin dikkatini çekmeyi başaran Önder profesyonel futbola ilk adımı 3.lig ekiplerinden Bozüyükspor’ a transfer olarak atar. Orda da güzel futboluyla göz doldurur ve İnegölspor forması giyerek 2.lig’de Okan Yılmaz ile takım arkadaşı olur. Daha sonra sırasıyla Gölcükspor, Kestelspor ve Bandırmaspor formalarını giyen Önder, bir sene aradan sonra son olarak şirketimize başlamasıyla aynı zamanlara denk gelen bir teklif karşısında Yönetim Kurulunun da izin ve onayıyla Zaferspor ile futbola dönüş yapar.2005-2006 sezonundaki şampiyonluk da büyük pay sahibi olur. Şu sıralarda Takımla birlikte 3.lige çıkmak için Türkiye elemelerine hazırlık yapmaktadır. İÇİMİZDEKİ YETENEK Söyleşi: -Öncelikle Zaferspor ile elde ettiğiniz şampiyonluğu tebrik ederek söze başlamak istiyorum. Hazır bahsetmişken, şampiyonluk pek de kolay kazanılmadı sanırım, işle birlikte nasıl yürüttünüz gerçekten? Ö.D:Gerek çetin geçen kış şartları gerekse zorlu antrenman ve maç temposunun yanı sıra güvenlikte beş aydır iki kişi çalışmanın sebep olduğu yorucu ve sıkıntılı bir dönem yaşadık. Yönetim kurulu ve özellikle diğer güvenlik görevlisi Soner Hündür’ ün anlayış ve desteğiyle maç ve idmanları aksatmadım. Bu vesile ile teşekkürlerimi sunuyorum. -Bu arada ailenizin tepkisi nasıl futbol tutkunuza? Ö.D:Eşim kendisine pek fazla vakit ayıramadığım için üzülse de, sağ olsun desteğini hiç esirgemedi benden. -Futbolu ne zaman bırakmayı düşünüyorsunuz, bıraktıktan sonra futbolla ilgili bir düşünceniz var mı? (Eşinizin de cevabını merak ettiği bir soru olsa gerek;)) Ö.D:Büyük konuşmak gibi olmasın ama önümüzdeki elemelerden sonra bırakmayı düşünüyorum ama yine de nasip diyeyim ben. Daha sonrası için de işle birlikte olması şartıyla antrenörlük yapabilirim. -Peki futbolla ilgili hayaliniz neydi? En beğendiğiniz futbolcular kimdir? Ö.D:En azından 1.lig’de oynamak isterdim ama şartlar dâhilinde bu kadarını başarabildim. Yabancı olarak Romario ve Ronaldinho, yerli ise Galatasaraylı olmama rağmen Fenerbahçeli eski golcü Aykut en beğendiğim futbolculardır -Futbolun size ne kazandırdığını söyleyebilirsiniz? Ö.D:Belki maddi anlamda pek bir şey kazandırmadı ama arkadaşlık, dostluk açısından güzel ilişkiler ve sosyal bir çevre kurmama vesile olduğundan futbolun hayatımda önemli bir yer tuttuğunu söyleyebilirim. -İnterkan-Poliner futbol takımının geçen sene Nosab’daki turnuva performansını ve bu seneki şansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ö.D:Geçen sene ilk katılım olmasına rağmen çeyrek final oynayıp, centilmenlik kupası kazandıysak; bu sene takviyeler ile birlikte aynı takımla en az final oynarız bence. -Son olarak firmamızda her hafta düzenlenen halı saha karşılaşmaları ile ilgili görüşünüz nedir? Ö.D:Maçları kaynaşma ve takım ruhunu yakalamak açısından ve aynı zamanda turnuvalar için de antrenman niteliği olması sebebiyle çok önemli buluyorum. -Size elemelerde ve bundan sonraki yaşamınızda başarılar diliyor ve bu keyifli sohbet için teşekkür ediyorum Ö.D:Ben teşekkür ederim. Röportaj: Mustafa ZIBAK SAĞLIK KÖŞESİ SAĞLIKLI DİYET Özel sağlık sorunları nedeniyle tedavi amaçlı bir diyete ihtiyacı olan insanlar hariç olmak üzere, en iyi genel diyet planı basitçe şöyle dile getirilebilir: meyve, sebze ve hububattan gelen karbonhidratlar ve et, balık, yumurta ve süt ürünleri gibi protein içeren gıdalar dâhil olmak üzere çok çeşitli yiyecekler yiyin. Vitaminler ve mineraller hemen hemen yediğimiz gıdaların hepsinde vardır. Diyetinizdeki her tür yağ miktarını azaltın. Ortalama olarak günlük kalorinin neredeyse yüzde 40’ını yağlardan aldığımız tahmin edilmektedir. Bir kişinin toplam yağ tüketimini günlük kalori tüketiminin yüzde 30 una indirme hedefi makuldür. Doymuş yağ tüketimi günlük kalorinin yüzde 10 una düşürülmelidir ve kolesterol tüketimi günde 300 ml den az olmalıdır. Birçok insan için, yağ oranı yüksek bir diyet, çeşitli sağlık sorunlarına yol açan şişmanlığa neden olmaktadır. Ailesinde kalp rahatsızlıkları ve yüksek tansiyon bulunan insanlar, yağ oranı yüksek bir diyet uygularlarsa, özellikle risk altında olabilirler. Diyet ve egzersizler arzu edilir bir vücut ağırlığına ulaşın ve onu koruyun. Şişmanlık, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalığı dâhil olmak üzere, birçok hastalığın tedavisini güçleştiren önemli bir etkendir. Diyetinizde karmaşık karbonhidrat ve lif miktarını arttırın. Pek çok kişi kalorilerinin çok az bir kısmını karmaşık karbonhidratlardan alma eğilimindedir. Günlük kalorimizin yüzde 50 ilâ 55 ini karbonhidratlardan (meyveler, sebzeler ve tahıl) alarak, bazı vitaminlerin, minerallerin ve lifin tüketimini arttırırken, yağ tüketimini azaltabiliriz. Günde beş porsiyon ya da daha fazla, meyve ve sebze özellikle yeşil yapraklılar, sebzeler ve turunçgiller yemeye çalışın. Günde altı porsiyon ya da daha fazla, ekmek, baklagiller ve tahıllar dâhil olmak üzere karmaşık karbonhidratlar yiyin. Liften zengin bir diyet, gıdaların sindirilmesinde ve özümsenmesinde önemli bir rol oynar. Uygun miktarlarda protein yiyin. Diyetimiz çoğunlukla, özellikle hayvansal proteinler olmak üzere çok fazla protein içermektedir. Ayrıca aldığınız protein miktarını azaltırsanız, yağ tüketiminizin de düştüğünü fark edebilirsiniz, çünkü alınan yağın büyük kısmı, özellikle kolesterol, hayvani ürünlerde bulunmaktadır. Ama et yemeyi bırakmayın; yalnızca daha az yiyin. Sodyum oranı görece düşük gıdaları seçin ve yemeklerinize pişirirken ve masada ektiğiniz tuzun miktarını sınırlayın. Pek çok insan ihtiyacından fazla tuz tüketmektedir. Çoğu insan için, sodyum seviyeleri hiçbir zaman bir sağlık sorununa yol açmayabilir, ama diyetinizdeki fazla tuzu düşürmek yine de iyi bir fikirdir. Ailenizde yüksek tansiyon varsa ya da sodyuma duyarlılığınız varsa, diyetinizde tuzu kısıtlamak daha da önemlidir. Kadınların ve ergenlik çağındaki kızların diyetlerinde daha fazla kalsiyum ve demire ihtiyaç vardır. Kadınların ve genç kızların çoğu sağlıklı büyüme ve kemiklerin ömür boyu bakımı için gerekli olan kalsiyum miktarının yaklaşık yarısını tüketmektedir. Çocuk doğurma yıllarında, birçok kadın ve genç kız sağlığı korumak için gerekli olandan çok daha az demir almaktadır. . Doktorunuz söylemedikçe ek vitamin ve mineral almayın. Ne kadar fazla o kadar iyi teorisi, vitaminler ve mineraller için mutlaka geçerli değildir. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitaminleri ve mineralleri elde etmenin en iyi yolu, çeşitlilik içeren bir diyettir. Ek vitamin ve mineral almak genellikle zararlı değildir ve diyetiniz bazı açlardan eksikse yararlı olabilir, ama daha fazlası sağlığınıza zarar verebilir. NOT: Bu kurallar, normal beslenmeyi etkileyen durumlar ve hastalıklar nedeniyle özel diyetlere ihtiyaç duyanlar için değil, sağlıklı insanlar içindir. LEZZET KÖŞESİ CEVİZLİ KÖFTELİ PİLAV MALZEMELER:2 Su bardağı Amerikan Pirinci 3,5 Su bardağı sıcak su, 2 büyük kuru soğan 5 çarliston biber, 1 demet maydanoz 1 yemek kaşığı dolusu domates salçası 1 tatlı kaşığı biber salçası 6 yemek kaşığı mısırözü yağı, 1 tatlı kaşığı nane, 1 tatlı kaşığı şeker, 1tatlı kaşığı dolusu tuz 150 gr yağsız kıyma, 75 gr ceviz HAZIRLANIŞI 150 gr yağsız kıymadan fındık büyüklüğünde minik top köfteler hazırlanır. Ayrı bir yerde sıvı yağda kızartılır. Ardından yağsız tavada ufalanmış ceviz parçaları hafif kavrulur. Köfte ve cevizler bir kenara ayrılır. Küçük doğranmış soğanlar 6 yemek kaşığı mısırözü yağında hafif kavrulur. Ardından küp küp doğranmış biberler ilave edilerek pembeleşinceye kadar birlikte kavrulur. Domates ve biber salçası da ilave ettikten sonra pirinçle birlikte 1–2 dakika daha kavrulur. Sıcak su ilave ettikten sonra ince ince doğranmış maydanoz, nane tuz, şeker ilave edilir. Pişen pilava, demlendikten sonra ceviz ve köfteler ilave edilir. Pilav servise hazırdır. AFİYET OLSUN! GÜLMECE Baba, Baba, ortaokul üçüncüüçüncü sınıfa giden oğlunun karneyle girdiğini görür. "Allah Allah, dönem ortaokul sınıfa giden elinde oğlunun elindesalona karneyle salona girdiğini görür. ne çabuk"Allah bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir: allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir: -"Getir bakayım şu karneyi!" -"Getir bakayım şu karneyi!" -"Al baba..." -"Al baba..." Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf. Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf. -"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce kursu dedin İngilizce kursuna -"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının ingilizce gönderdik, gitarşey!" kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız haddi hesabı yok.kursuna Ne bu notların hali, rezil arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Nearasında bu notların hali, rezilbirini -"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin karnelerinden şey!" bulmuştum..." -"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum... Öğretmen çocuğa sormuş. Oğlum elini pantolonun sağ cebine attın ve bir 10 milyon lira çıkarttın, sol cebinden de 5 milyon lira çıktı. Senin şimdi neyin var? Öğretmen çocuğun '15 milyon liram var' cevabını vermesini beklerken Çocuk cevap vermiş: 'Her halde üzerimde başka birinin pantolonu var!' BİZDEN BİRİ İstanbul Şube Yöneticisi Rıza Özgür NİZAM ile kısa bir söyleşi yaptık. ÖZGÜR BEY KENDİNİZİ BİZE BİRAZ ANLATIR MISINIZ? 1978 Uşak’ın Karahallı ilçesi doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Uşak’ta tamamladım. Kocaeli Üniversitesi Pazarlama Bölümünü bitirdikten sonra da askerlik görevimi yerine getirdim. Askerlik dönüşü ise; tamamen İstanbul’da yaşamaya başladım. MESLEK HAYATINIZDAN KISACA BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ? Doğduğum köy 1500 nüfuslu ve geçimini tamamen tekstilden, dokumadan sağlayan bir yerdir. Bu vesileyle de köy halkı hep ticaretin içindedir. Böyle bir yerde yaşamak, ailemin de hep ticaretin içinde olması ve eğitimini aldığım bölümünde ticaretle ilgili olması beni meslek seçiminde etkilemiştir. İlk mesleki deneyimimi okuduğum ilkokula kantin kurarak yaşadım. Öğrencilerden kar ortaklığı adıyla para toplayıp, bu sermayeyle de okul kantinine malzeme alarak bu parayı değerlendirdik ve yıl sonunda öğrenci arkadaşlara yatırdıkları paranın iki katını geri ödedik. Kurduğumuz kantin bugün hala hizmet vermektedir. İNTERKAN'LA TANIŞMANIZI BİZİMLE PAYLAŞIR MISINIZ? İnterkan’la tanışmama gelince; genel olarak gazete ilanlarına çok itibar etmeyiz. Ama ben İnterkan’la gazete ilanından tanıştım. Görüşmelerden sonra İnterkan bünyesine katıldım. Merkezdeki oryantasyon döneminden sonra da İstanbul Şube’de göreve başladım. Yeni bir sektör, yeni bir şirket, yeni bir iş… Bütün bu yeniliklere zamanla alıştık ve İstanbul Şube’yi bugünlere taşıdık. MESLEĞİNİZİN SEÇİMİNDE EN ÇOK HANGİ FAKTÖR ETKİLİ OLMUŞTUR? Yaşadığım çevre ve benim içimdeki ticaret yapma isteği diyebilirim. Ben ticaretin içindeki iniş çıkışlara yıllardır o kadar alışmışım ki bu hisleri algılamadan yaşamak sıkıcı olur diye düşünüyorum. İNTERKAN'IN İSTANBUL ŞUBE OLARAK GELECEĞİNİ NASIL GÖRÜYORSUNUZ? Bir masayla başladığımız şubemizde şu anda; 6 personel, 4 araç ve yaklaşık 800 m2 kapalı alanıyla gelecek için çok daha güzel şeylerin olabileceği bir oluşum haline geldik. İstanbul Şube yavaş yavaş tamamladığı altyapısıyla geleceğe daha umutla bakıyor. ÇALIŞMA HAYATINIZDA HANGİ KRİTERLERİ ÖNEMSERSİNİZ? Temel değerlerimiz olan dürüstlük ve müşteri odaklı yaklaşımlarımız sayesinde uzun vadede pazarımızda örnek firma olacağımızı ve mevcut pazar payımızı daha da arttıracağımızı söyleyebilirim. İş hayatında herkesin uygulaması gereken şey bence empati’dir. Bu sayede yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı çok daha isabetli planlayabiliriz. Empati uygulayacağımız kişi; müşterimiz, yöneticimiz, çalışanımız kısacası iş yaşamımızda çevremizde bulunan herkes olmalıdır. ÇALIŞMA HAYATINIZ DIŞINDA NASIL VAKİT GEÇİRİRSİNİZ? GENELDE HAFTA SONLARINI NASIL GEÇİRİRSİNİZ? İş dışında zamanları ise daha çok ailemle değerlendiririm. Fırsat buldukça kırlara, dağlara doğaya kaçarım. Bence, doğa insanın ruhunu dinlendirebildiği en güzel yerdir. HOBİLERİNİZ NELERDİR? Balık tutmak, yüzmek ve doğa gezileri ARKADAŞLARIMIZA SÖYLEŞİMİZİN SONUNDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ? Bu çalışmaya verdiğiniz emek için teşekkür eder, bu çalışmanın daha da gelişerek devam etmesini temenni ederim. ETKİNLİKLER İNTERKAN VE POLİNER 2006’YA BÖYLE GİRDİ… Şubeler de dahil olmak üzere çalışanlarımızın büyük ilgi gösterdiği yılbaşı çekilişi 30 Aralık 2005 tarihinde Poliner toplantı odasında gerçekleştirildi. Şubelerin de canlı telefon bağlantısıyla katıldığı organizasyon İnsan Kaynakları Bölümü tarafından hazırlandı. Herkesin en azından küçük bir teselli armağanı aldığı çekilişte televizyondan halıya, ütüden mikro dalga fırına kadar 24 adet büyük hediye vardı. Çekilişten akılda kalanlar; İlk büyük ödülün talihlisi Fabrika Müdürümüz Timur Göktekin; belirleyen de Genel Müdürümüz Hüseyin Yılmaz olunca bir anda şaşkınlık içerisinde kahkahalar ve alkışlar yükseldi. Ancak Timur Bey çekiliş tamamlandıktan sonra, kendisine çıkan ödülün çekilişinin tekrarlanmasını isteyerek, televizyonun yeni sahibinin bir Poliner çalışanı olmasını sağladı. Ardından yine bir büyük ikramiye çekilişini yapmak üzere elini kavanoza atan Pazarlama- Satış Sorumlumuz Tayfun Şentürk’ ün kendi bilet numarasını çekmesi “şansın da bu kadarı” dedirten bir olay olarak hafızalarda kaldı. 1.Vardiya çalışanları, Poliner ve İnterkan ailesinin yeni yılını kendilerine has bir şekilde kutlamak isteyince ortaya böyle güzel bir tablo çıktı. 30.12.2005 YENİLER Aramıza Yeni Katılan Arkadaşlarımız ADI SOYADI TARİH FİRMA Fatih Aktaş Muharrem Vuran Serkan Cellat Mehmet Özbek Güner Başoğlu Fatih Kuş Mutlu Ergöz Zeynep Kahraman Beytullah Din 16.11.2005 23.11.2005 24.11.2005 28.11.2005 28.11.2005 30.11.2005 05.12.2005 01.12.2005 16.01.2006 İNTERKAN POLİNER İNTERKAN POLİNER POLİNER POLİNER İNTERKAN İNTERKAN POLİNER BÖLÜM İSTANBUL ÜRETİM ESKİŞEHİR ÜRETİM ÜRETİM ÜRETİM ESKİŞEHİR MANİSA ÜRETİM Çocuğu Olan Çalışanlarımız ADI SOYADI FİRMA BÖLÜMÜ TARİH ÇOCUĞUNUN ADI CEM ÖZBEY RAMAZAN AYDOĞDU POLİNER ÜRETİM&PLANLAMA POLİNER ÜRETİM 22.11.2005 06.01.2006 AHMET ESAT SUDENUR Evlenen Çalışanlarımız ADI SOYADI FİRMA BÖLÜMÜ TARİH EMRULLAH ÖZTÜRK POLİNER ÜRETİM 07.11.2005