tarımsal örgütlenme

Transkript

tarımsal örgütlenme
TARIMSAL ÖRGÜTLENME
Bölüm 1. TARIMDA ÖRGÜTLENME
Bölüm 2. KOOPERATĠFLER
I. Kooperatifçilik Hakkında Genel Bilgiler
A. Kooperatifin anlam ve kapsamı
B.Toplu halde yaşam ve kooperasyon
C- Modern kooperatifçilik düşünce ekolleri
1. Avrupa’da Kooperatifçilik Hareketleri
2. Türkiye’de Kooperatifçiliğin Doğuşu ve Gelişimi
D- Bir ülkede kooperatiflerin yeri ve öneminin ortaya konulmas
II. Kooperatifin Tanımı ve Kooperatifçilik İlkeleri
A. Kooperatifin tanımı
B. Kooperatifçilik ilkeleri
1. Gönüllü ve Açık Üyelik
2. Üyeler tarafından gerçekleştirilen demokratik denetim ilkesi
3. Üyelerin ekonomik katılımı
4. Özerklik ve bağımsızlık
5. Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme
6. Kooperatifler arasında işbirliği
7. Topluma Karşı Sorumluluk
III. Kooperatif İle Şirketler Arasındaki Farklılıklar
A- Kooperatif kuruluşların ayırıcı özellikleri
B- İş dünyasındaki kuruluşlar
1. Kamu Kuruluşları
2. Özel Kuruluşlar
3. Kollektif Kuruluşlar
4. Genel olarak kooperatif ve şirketler arasındaki farklar
IV. Devlet ve Kooperatifler
V. Türkiye’de Kooperatiflerin Hukuki Statüsü
A. Türkiye’de kooperatiflerle ilgili yasalar
B. Ana sözleşmeler
C. Kooperatifin kuruluşu
1. Kurucular ve Ana Sözleşmenin Hazırlanması
2. İlgili bakanlıktan İzin Alınması
3. Tescil ve İlan
4. Kuruluştan Sonra Yapılacak İşlemler
VI. Kooperatiflerde Yönetim ve Yönetim Organları
A. Yönetim kavramı: Yönetmek
B. Genel kurul (Ortaklar)
C. Yönetim kurulu
D. Denetim kurulu
E. Kooperatifin diğer idari personeli
VII. Kooperatiflerde Üst Örgütlenme
A.Kooperatiflerde Üst Örgütlenmenin Niteliği ve Önemi
1.Kooperatifler Birliği
2.Kooperatifler Merkez Birliği
3. Kooperatifler Ulusal Birliği
VIII. Tarım Kooperatiflerinin Küçük Tarım İşletmelerini
Tamamlayıcı İşlevleri
IX. Kooperatiflerin Sınıflandırılması ve Kırsal Kooperatifler
A. Kooperatiflerin sınıflandırılması
B. Türkiye’de kooperatifler
C. Tarımsal kooperatifler
1. Tarımsal Hizmet ve Tedarik Kooperatifleri
2. Tarımsal İşleme ve Pazarlama Kooperatifleri
3. Tarımsal Üretim Kooperatifleri;
VII. Kooperatiflerin Başarısını Etkileyen Faktörler
VIII. Yeni Nesil Kooperatifler
Bölüm 3. ÜRETĠCĠ BĠRLĠKLERĠ
I.
Mahalli İdare Birlikleri
II.
Köylere Hizmet Götürme Birlikleri
A. Sulama Birlikleri
B. Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği
C. Tarımsal Amaçlı Üretici Birlikleri
Bölüm 4. AVRUPA BĠRLĠĞĠNDE TARIMSAL
ÖRGÜTLENME
2
Bölüm 1.
TARIMDA ÖRGÜTLENME
Tarımsal ve kırsal alanda örgütlenme, var olan sosyal yapı içerisinde aynı amaca
yönelmiş bireylerin bir araya gelerek, sorumluluk ve karar alma yetilerinin
geliştirilmesi ile tek başlarına yapamayacakları veya birlikte yapıldığı zaman
üyelerine daha çok fayda sağlayacak olan bir yapılanmadır. Bu yapılanma farklı
örgütlenme organizasyonları aracılığıyla sağlanmaktadır. Bu organizasyonlar
tarıma hizmet veren kurum ve kuruluşlar aracılığıyla olabileceği gibi, politik,
ekonomik ve sosyal amaçlı kuruluşlar da olabilir.
Bugün, gelişmiş ülkelerin ulaştıkları sosyal ve ekonomik refahın temelinde tarım
alanındaki gelişme yatmaktadır. Tarım, zenginlik üreten bir sektör olarak ülkelerin
sanayileşmesinde büyük rol oynamıştır. Tarım sektörünün oynadığı bu roldeki en
büyük pay ise üretici örgütlerinindir. Üretimden pazarlamaya kadar örgütlü bir
yapıda hareket eden üreticiler, gerek kendileri ve gerekse ülkeleri için yararlar
sağlamışlar ve güçlü üretici örgütleri sayesinde, tarım sanayi bütünleşmesini
(entegrasyonunu) başarı ile kurmuşlardır. Kurdukları pazarlama yapısı ile de
pazardan daha fazla pay almışlar ve ürettikleri ürünlerden daha fazla gelir elde
etme imkanına kavuşmuşlardır. Günümüzde, tarımsal örgütlenmenin en yaygın
olduğu ve geliştiği ülkelerin başında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri gelmektedir. Avrupa
Birliği’nde, tarım kesimine yönelik politikaların oluşturulmasında ve bu politikaların
uygulanmasında tarımsal örgütlerin önemli bir yeri vardır, tarıma dayalı sanayinin
yaklaşık %50’si de bu örgütler aracılığıyla yürütülmektedir. AB ülkelerindeki
tarımsal örgütlenme modellerinin geçmişi, uzun bir sürece dayanmaktadır; yaşanan
deneyimler neticesinde her ülke kendi koşullarına uygun bağımsız demokratik çiftçi
örgütlerini oluşturmuştur. Eğitim ve yayımdan başlayarak bilinçlenme sürecini
tamamlamış olan bu örgütler, kendi sorunlarına sahip çıkarak serbest piyasa
ekonomisi içersinde var olan pazarlara göre üretimlerini gerçekleştirmekte ve bu
süreçte hükümetler tarafından maddi olarak desteklenmektedirler. AB’de tarım
üreticilerinin kurdukları örgütler, izledikleri farklı hedeflere göre üretim ve pazarlama
ile ilgili olabildikleri gibi, çiftçinin üretim ve piyasa koşulları hakkında bilgilendirilmesi
ve çıkarlarının korunması gibi faaliyetlerle ilgili de olabilmektedir. Çiftçi kuruluşları,
rekabet hukukunu ilgilendirmediği sürece, ülkelerin ulusal düzenlemeleri ile
yönlendirildiği için tüm Avrupa Birliği bünyesinde aynı özellikleri taşımamakta, hatta
federatif yapıdaki üye devletlerde bir eyaletten diğerine üretici kuruluşlarının işlev
1
ve yöntemleri farklılık gösterebilmektedir. Ancak yapısal olarak farklılık gösterseler
de, AB genelinde tarımsal örgütlenme oldukça iyi işleyen bir mekanizmaya sahiptir.
Ülkemizde, kooperatifler, ziraat odaları, birlikler, vakıflar, dernekler gibi tarım
alanında faaliyette bulunan pek çok örgüt bulunmasına rağmen, bu örgütler,
üreticilerin yenilikleri izleyebilecekleri, dayanışma içinde olabilecekleri ve haklarını
koruyabilecekleri güçlü bir yapıya sahip değildir. Küçük tarım işletmelerinin hakim
olduğu, dağınık bir tarımsal yapıya sahip olan ülkemizde, tarımın istihdamdaki payı
çok yüksek buna karşılık milli gelirdeki payı oldukça düşüktür. Üreticiler bir araya
gelerek ortak çıkarlarını savunabilecekleri birlikler oluşturma konusunda çok geç
kalmışlar, bunun sonucunda da üreticilerden çok aracı kesimin söz sahibi olduğu
tarım sektöründe hem ürüne yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalan tüketiciler hem
de emeğinin karşılığını tam olarak alamayan üreticiler zarar görmüş ve ülkemiz
tarımı yeterince gelişememiştir. AB’ye tam üyeliğe aday kabul edildiğimiz bu
dönemde, Ortak Tarım Politikasına (OTP) uyum sağlayacak mekanizmaların
oluşturulabilmesi ancak, Birliğe üye ülkelerinkine benzer yapıda güçlü, demokratik
ve kendi sorunlarına sahip çıkan üretici örgütlerinin hayata geçirilmesiyle
mümkündür.
Tarımsal verimliliği arttırmak, tarım ürünlerinin kalitesini yükseltmek ve üreticilerin
gelir düzeyini istikrara kavuşturarak belli bir oranda tutmak için tarım kesimine
büyük miktarlarda destek aktarmak gerekmektedir. Tarımın bu kadar çok
desteklenmesinin en önemli nedeni, tarımın doğa koşullarından büyük ölçüde
etkilenmesi, bu durumun da elde edilecek ürün miktarı ve kalitesi üzerinde önemli
etkiler, dalgalanmalar yaratabilmesidir. Bu durumun tüketici fiyatlarında ve
dolayısıyla çiftçi gelirlerinde istikrarsızlık yaratmasının önüne geçebilmek ancak iyi
işleyen bir örgütlenme modeli yaratılarak mümkün olabilir. Günümüzde tarımda
örgütlenme konusu, tarımın ülke ekonomisindeki öneminin farkında olan gelişmiş
ve gelişmekte olan ülkelerin tümünde önemli bir çalışma alanıdır. Nitekim
dünyadaki en önemli ve başarılı entegrasyon hareketlerinden biri olan Avrupa
Birliği de kuruluşundan itibaren tarım sektörüne gerekli önemi vererek “Ortak Tarım
Politika”sını belirli amaçlar, ilkeler ve araçlar üzerine kurmuş ve dinamik bir
örgütlenme modeli oluşturmuştur.
Örgütlenme çok farklı şekilde anlaşılabilecek geniş bir kavramdır. Örgütlenme ortak
yaşama, birlikte hareket etme, işbirliği yapma ve kurumsallaşma olarak
tanımlanabilir. Bir ülkenin sahip olduğu siyasi ve ekonomik yapı ve gelişmişlik
düzeyi örgütsel yapısıyla yakından ilgilidir. Bir toplumda örgütlenmenin yaygın ve
2
güçlü olması gelişmişliğin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan
incelendiğinde gelişmiş batı dünyasının örgütlü bir yapıya sahip olduğunu
belirtebiliriz.
Örgütlenme en genel anlamda kamu örgütlenmesi ve sivil örgütlenme olarak
karsımıza çıkmaktadır. Günümüz küreselleşen dünyasında, toplumsal örgütlenme
içinde kamu örgütlenmesinin ağırlığının giderek azaldığı, sivil örgütlenmenin öne
çıktığı ve daha etkin hale geldiği açıktır. Dünyada her alanda olduğu gibi, kırsal
alanda ve tarımsal faaliyetlerde de yaygın bir örgütlü yapı söz konusudur. Tarım
alanında da kamu örgütlenmesi ve sivil örgütlenme ayrımı yapılabilir. Sivil
örgütlenme ana hatlarıyla mesleki örgütler ve ekonomik amaçlı örgütler şeklindedir.
Sivil Örgütlenme
Mesleki Örgütler
Ekonomik Amaçlı
Örgütler
(Ziraat Odaları, Çiftçi
Dernekleri, Diğer Çiftçi
Organizasyonları)
(Kooperatifler, Üretici
Birlikler)
Mesleki örgütler genellikle üreticileri mesleki olarak temsil eden, onların mesleki ve
sosyo-ekonomik sorunlarını dile getiren bu konuda politikalar oluşturulmasına
çalısan örgütlerdir. Mesleki örgütlerin basında “Ziraat Odaları” gelmektedir. Bunların
yanında, dernek vakıf gibi örgütlenmeler de söz konusudur. Dünya çiftçileri mesleki
açıdan uluslar arası düzeyde de örgütlenmiş bulunmaktadırlar. Türkiye Ziraat
Odaları Birliği’nin de üyesi olduğu Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu
(IFAP) 1946 yılından beri, 80 ülkeden 600 milyon çiftçinin ortağı olduğu 115
örgütün ortak kuruluşudur. Ayrıca yine Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin’de üye
olduğu Avrupa Profesyonel Tarım Örgütleri Komitesi (COPA) 1959 den beri
faaliyette olup, günümüzde 25 üye ve Türkiye’nin de arasında bulunduğu 53 üretici
örgütünün ortak olduğu bir üst kuruluştur.
Ekonomik örgütler ise, esas itibarıyla üretim, girdi temini, isleme, pazarlama vb
faaliyetleri yerine getiren daha çok ekonomik amaçlı örgütlenmelerdir. Bu örgütlerin
basında da kooperatifler gelmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık %10’u kooperatif
üyesidir. Örneğin ABD’de çiftçilerin (üreticilerin) kredi ve üretim girdileri
gereksiniminin neredeyse üçte biri kooperatifler tarafından sağlanırken, tarım
ürünleri pazarlanmasında kooperatiflerin payı sütte %70 ve diğer ürünlerde
ortalama %30 dolayındadır. AB’de tarım kooperatifleri 1959 yılında Tarım
Kooperatifleri Genel Komitesini (COGECA-General Confederation of Agricultural
Co-operatives in the European Union) olusturmus ve 1962 yılında bu örgütün
3
sekretaryası
COPA
ile
birleserek
ortak
hareket
etme
kararı
almıstır
(www.copacogeca.com). AB’de 12 bin dolayında tarım kooperatifi olup, AB
tarımında kooperatiflerin payı, girdi sağlamada %50, pazarlamada %60 ve dış
satımda ise %50 den fazladır.
4
Bölüm 2.
KOOPERATĠFLER
I. Kooperatifçilik Hakkında Genel Bilgiler
A. Kooperatifin anlam ve kapsamı
Kooperatif sözcüğünün kökeni latincede “Cooperation”; ingilizcede “Co-operation”
sözcüklerinden türemiştir. Kooperatifçilik ya da kooperasyon, geniş anlamda büyük bir
kitlenin aradığı bir sonuca ulaşmak için ortaklaşa gösterilen faaliyet ve gayret ve olanakların
birleştirmek, bir araya toplamak veya ahenkleştirmekt anlamına gelmektedir.
Gönüllü birleşme zararlara birlikte katlanma dış destek ve yardımlara fazla bel bağlamama,
prensipleri adil olarak uygulamak yukarıdaki tanımın ilkelerini oluşturur.
Kooperatifler başlı başına bir amaç olmayıp daha ziyade bir araç durumunda olduklarından
rasyonel (akılcı) üretim için sermayeyi teknikle birleştiren yolları arayıp buldukları gibi üretim
araçlarını ve küçük sermayelerin bir araya gelmesini sağladıklarından ferdi ekonomiye olan
faydaları yanında toplumsal kalkınmanın başlıca yollarından birini de oluştururlar.
Özellikle tarım sektöründe kooperatifçilik daha fazla önem kazanmaktadır. Kooperatifler çok
defa tarımsal reform programlarının vazgeçilmez araçları olarak kabul edilirler. Kooperatifler
tarımsal üretim dalında pazarlamada, satın almada (girdi temininde), tasarrufta, kredi
sağlamada, elektrifikasyonda ve diğer hizmetlerin sağlanmasında etkili olabilmektedirler.
Kırsal alanda kooperatiflerle ekonomik geliĢme aĢağıdaki Ģekillerde sağlanabilir:

Eğer bir bölgede bir kredi kooperatifi mevcut ise çok yüksek faizle borç veren
tefeciler barınamazlar.

Kooperatif etkin pazarlama ile çiftçinin gelirini yükseltebilir. Kırsal kesimde
endüstrinin kurulmasına ortam hazırlar.

Dağınık arazi parçaları toplulaştırılabilir.

Arazi ıslah çalışmaları yapılabilir ve sulama şebekeleri geliştirilebilir.

Elektrik, telefon, tarım sigortası vb. hizmetler yaygınlaştırılabilinir.

Kooperatiflerle hayvan yetiştiriciliği teşvik edilir, hayvansal ürünlerin pazarlama
koşullarının geliştirilmesiyle üretici güven altına alınır.
Kırsal alanda kooperatiflerle sosyal geliĢme ise Ģu Ģekilde sağlanabilir:

Kırsal hayatın iyi organize olmamış dağınık yaşam tarzı beraber çalışma faaliyetleri
ile (kooperatifleşme ile) daha uyumlu hale getirilebilinir.

Kırsal kesimin durgun ortamı dinamik bir hale dönüştürülebilinir.

Birlikte çalışma, dayanışma, yardımlaşma duygularının gelişmesiyle daha açık
görüşlü, daha az ferdiyetçi bireyler yaygınlaşır.

Kooperatifler kitle eğitimine olumlu katkılar yaparak üreticilerin çeşitli iş metodlarına
aşina olmalarına, demokratik olarak idare etme ve edilme koşullarına alışmalarına
yardım eder.
5

Gerek fertler gerek onun ait olduğu toplumun, birlikte alım-satım, ödünç alıp verme,
makina kiraları vb. dışa açık tutumlarla, kapalı ekonomi tipinden ayrılarak pazar için
üretimde bulunurlar.

Kooperatifleşme yolu ile yurttaşlar arasındaki sosyal bağlar kuvvetlenir.
B.Toplu halde yaĢam ve kooperasyon
İlk kooperatif karekterli arazi kiralama sisteminin M.Ö. 2067-2025 yılında Babiller’de
uygulandığı, Eski Çin’de kooperatiflere benzeyen kredi kurumlarının olduğu ayrıca orta
çağda, Eski Yunan ve Roma’da yine kooperatif benzeri kurumların olduğu bildirilmektedir.
İskoçya’da 1761’de ev dokumacılığı yapan ailelerin kurduğu kooperatif ilk kooperatif
örneklerindendir.
Kooperasyonun (kooperatifçiliğin) insanlar ve toplumlar tarafından benimsenmesi ve tarihler
boyu sürdürülmesinin mutlaka belirli nedenleri vardır. Bu nedenler, kooperasyonun bir çok
faziletine dayandırılabilir. Kooperasyonun faziletleri aşağıdaki gibi özetlenebilir.

İlk kooperasyon insanlara dayanışma ve birlikte güçlü olma durumlarını
kazandırmıştır.

Kooperasyon sayesinde anlaşmazlıkların giderilebilmesi sağlanabilmiş, çıkar
sürtüşmeleri ve gereksiz yere rekabet ortadan kalkmıştır.

Kooperasyonda adil fiyatlar ve aşırı kazançların giderilebilmesi sağlanabilmiştir.

Kooperasyonda fertlerin mülk edinebilmeleri sağlandığı gibi gruplara ve toplumlara
ait varlıklar kazandırılmıştır.

Kooperasyon yolu ile ekonomik ve sosyal faaliyetlerde her kesimden kişilerin katkısı
elde edilmiştir.

Kooperasyon ile gereksiz aracılar saf dışı edilmiştir.
C- Modern kooperatifçilik düĢünce ekolleri
1. Avrupa’da Kooperatifçilik Hareketleri
İngiliz Robert Owen (1771-1858) ilk kooperatif terimini kullanmıştır. Owen, insanlara konut
yaptırmış ve onların sağlıklarıyla ilgilenmiş, bulunduğu yere mutluluk getiren adam diye
tanınmış ve kooperatifçiliğin babası olarak kabul edilmiştir.
Fransız Charles Gide (1848-1932) 1902’de Fransız kooperatifler birliği başkanı olmuş,
1903’de de Uluslararası Kooperatif Alyansını (ICA-International Cooperatives Alliance)
kurmuştur.
Charles Gide kooperatifçiliğin 12 fazileti olduğunu söylemiştir.

Daha iyi yaşamak

Peşin alış-veriş

Zahmetsiz tasarruf

Kötü alışkanlıklarla savaşım

Aracıların ortadan kaldırılması

Kadınların katılımı

Halkın ekonomik eğitimi
6

Mülkiyet sahibi olma

Ortaklaşa mülkiyet yaratılması

Adil fiyat

Kârın ortadan kaldırılması

Anlaşmazlıkların giderilmesi
1844’de İngiltere’nin Rochdale kasabasında ilk kooperatif hareketlerinden olan Rochdale
kooperatifi kurulmuştur. Dokuma işçilerinin kurmuş olduğu bu kooperatif 150 yıl boyunca
bazı hedefleri paylaşmış üyelerden oluşmaktadır.
Halen faaliyetlerine devam etmekte olan bu kooperatifin hedefleri şunlardır:

Ortağa tüketim maddeleri sağlamak,

Ortağa konut ihtiyacını karşılamak,

Ortağa çocuk eğitimini sağlamak,

Ortak için gerekli tüketim, maddelerinin üretim yollarını aramak,

Kooperatifin serbest piyasaya göre aynı fiyatta, fakat daha kaliteli malların
satılmasını sağlamak,

Kooperatifin veresiye satış kapısını kapatmak,

Kooperatifin gelir-gider farkı (bir anlamda kâr) alışveriş yapan ortağa alış-veriş
miktarı ile orantılı olarak dağıtılmalıdır.

Kooperatif ortağının iştirak paylarını ifade eden sermayelerinin, bu sermayenin
miktarı ne olursa olsun tüm ortaklara aynı hak ve imtiyazlar verilmelidir.

Kooperatif ortağın dini ve siyasi görüşleri konusunda tarafsız olmalıdır.
2. Türkiye’de Kooperatifçiliğin DoğuĢu ve GeliĢimi
Ziraat Bankası: 19 yy ın II. yarısında Avrupadaki kooperatifçilik hareketlerinden etkilenen
Mithat Paşa Türkiye’deki ilk kredi kooperatifini “Memleket Sandıkları” adı ile kurmuştur.
Mithat Paşa (1822) 1858’de Avrupa’ya gitmiş döndükten sonra 1861’de Niş’e vali olarak
tayin olmuştur. Toplumcu bir insan olarak tanınan Mithat Paşa kan davalarını önleme,
kimsesiz çocuklara yardım, yol, sulama, kanal yapımı konularında önemli çalışmalar
yapmıştır. Daha sonra Tuna valiliğine atanan Mithat Paşa belediyeyi ıslah etmiştir.
Mithat Paşa Memleket Sandığı adını verdiği ilk tarım kredi organizasyonunu 1863 yılında
Niş şehrinin Pirot kasabasında kurmuştur. Memleket Sandıklarının yayılması düşüncesini
uygulama amacıyla hazırlamış olduğu bir nizamnameyi hükümetçe kabul edilmiş ve
Memleket Sandıkları ülkenin her tarafında kurulmuştur.
1861-63 Memleket Sandıklarının Oluşum Dönemi
1863-67 Memleket Sandıklarının yayılması ve nizamnamenin uygulanması
1883-88 Menafi Sandıkları
1888- Ziraat Bankasının Kurulması
1913’de Kâzım Nuri ve Nazmi Topçuoğlu şu andaki Tarişin temeli olan Aydın İncir
Müstahsilleri Kooperatifi kurulmuştur. Daha sonra üreticiye kredi verebilmek ve kurulan bu
7
ilk tarım satış kooperatifine mali yardımda bulunabilmek amacıyla 1914’de şu anki adı
Tarişbank olan Milli Aydın Bankası kurulmuştur.
Kooperatifçilikle ilgili konular:
1924 → itibari Zirai Birlikler Kanunu
1926 → Türk Ticaret Kanunu’na kooperatiflerle ilgili madde eklenmiş
1929 → Zirai Kredi Kooperatif Kanunu
1935 → 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu
2836 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu
1985 → 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu
D- Bir ülkede kooperatiflerin yeri ve öneminin
ortaya konulması
Uluslar arası Kooperatif Alyansı (ICA) 1951’den beri kooperatiflerin toplumsal ve ekonomik
katkılarını ortaya koymak amacıyla birçok ülkeden bilgi toplamakta ve değerlendirmektedir.
Bir ülkede kooperatiflerin yeri ve önemini belirlemenin iki yolu vardır. Bunlardan ilki
Demografik (nüfusla ilgili) Katılım Oranı, diğeri ise Ekonomik Katılım Oranıdır.
Demografik Katılım Oranı (DKO); ülkedeki kooperatiflerin toplam ortak sayılarının,
ortalama aile sayısı olan 4 ya da 5 ile çarpılarak toplam nüfusa oranlanması şeklinde hesap
edilir. Bu oranın % ifadesi ülkede kooperatifçiliğin yeri ve önemi hakkında fikir verir. Tahmin
edileceği gibi bu oranın yüksek olması kooperatifçilik açısından gelişmeyi ortaya koyarken,
bu oranın düşük olması ülkede kooperatifçiliğin daha az geliştiğini belirtebilmektedir.

DKO %30’un üzerindeyse kooperatifçilik açısından yüksek düzeyde gelişmiş ülkeler

DKO %20 - %30 arasında ise kooperatifçilik açısından gelişmiş ülkeler

DKO %10 - %20 arasında ise kooperatifçiliğin orta düzeyde geliştiği ülkeler

DKO %10’nun altında ise kooperatifçiliğin az geliştiği ülkeler
Ekonomik Katılım Oranı (DKO) – Katma Değer Yöntemi; ülkede kooperatifler aracılığı ile
elde edilen toplam katma değerin, ülkenin toplam Milli Gelirine oranlanması ile bulunur. Bu
yöntemde de kooperatiflerin ülke ekonomisindeki yeri ve önemi belirlenmeye çalışılır.
8
II. Kooperatifin Tanımı ve Kooperatifçilik Ġlkeleri
A. Kooperatifin tanımı
Geniş anlamda ortak bir hedef için birlikte çalışmadır. Ancak kooperatifin evrensel bir tarifini
yapmak güçtür. Bunun nedeni kooperatiflerin çok farklı amaçlara ve birbirinden çok ayrı
ekonomik ve toplumsal sistemlere kolayca uyabilen bir organizasyon olmasıdır.
Amerikan Literatüründe Kooperatif Tanımı: Üretim işlemlerinde birikimleri iyi kullanmada
veya ürünlerin pazarlanmasında yada diğer hizmetlerin gerçekleştirilmesinde adil prensipler
üzerine kurulmuş devlet yardımı olmaksızın oluşturulan gönüllü şahıs birliğidir.
Türkiye’de 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununa Göre Kooperatif Tanımı: Tüzel kişiliği haiz
olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik faaliyetlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait
ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla
gerçek ve kamu tüzel kişileriyle özel idareler, belediyeler, köyler ve dernekler tarafından
kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli müteşekkillerdir.
En genel anlamıyla kooperatif ise üretim, kredi, tüketim ve konut temini gibi başlıca
ekonomik ihtiyaçları sağlamak amacıyla kendi arzu ve iradeleriyle bir araya gelen bu
ihtiyaçları karşılamak için kendi ekonomik gayretleriyle bir iş yeri ve işletme vücuda
getiren insanların birleşme ve teşebbüsü olarak tanımlanabilir.
B. Kooperatifçilik ilkeleri
1. Gönüllü ve Açık Üyelik
Kooperatifler üye olmanın sorumluluğunu almaya gönüllü herkese açık organizasyonlardır.
Cinsiyet, sosyal, ırk, politik ve dini ayrım gözetmeksizin herkese açıktır. Önceleri serbest
giriş-açıklık ilkesi olarak tanımlanan bu ilke insanların istedikleri zaman kooperatiflere üye
olabilecekleri ya da istedikleri zaman üyelikten çıkabilecekleri anlamını taşır. Elbette ki
üyelikten ayrılabilmek için ortağın kooperatife olan bütün yükümlülüklerini yerine getirmesi
gerekir. Bu ilkenin üç yönü vardır. Bunlar;

Kooperatife katılmanın gönüllü olma niteliği,

Bu ilkenin sürekli olarak korunması

Dini ve siyasi tarafsızlık
2. Üyeler tarafından gerçekleĢtirilen demokratik denetim ilkesi
Kooperatif, ortaklarının denetimi altında, onların yararına çalışan bir örgüttür. Kooperatifler
demokratik bir yönetime sahiptir. Bu ilke genellikle “bir oy bir insan” deyimiyle özetlenmiştir.
Demokratik yönetim ortakların eşitliğine dayalı, kendi kendini yönetme anlamına gelir. Karar
almada, şirketlerin tersine yatırılan sermaye değil, kişisel katılım önemlidir.
Kooperatifler, siyasa oluşturma ve karar alma süreçlerine katılan üyelerince denetlenen
demokratik kuruluşlardır. Seçilmiş temsilci olarak hizmet eden erkekler ve kadınlar üyelere
9
karşı sorumludur. Birim kooperatif kuruluşlarında üyeler eşit oy hakkına sahiptir (her üyeye
bir oy hakkı). Diğer düzeydeki kooperatif kuruluşlarında ise oy hakkı demokratik bir
yaklaşımla düzenlenir.
3. Üyelerin ekonomik katılımı
Üyeler, kooperatiflerinin sermayesine adil bir şekilde katkıda bulunur ve bunu demokratik
olarak yönetirler. Bu sermayenin en azından bir kısmı genellikle kooperatifin ortak
mülkiyetidir.
Çoğunlukla üyeler, üyeliğin bir koşulu olarak taahhüt edildiği üzere (var ise) sermaye
üzerinden kısıtlı miktarda gelir elde ederler. Üyeler gelir fazlasını, muhtemelen "en azından
bir kısmı taksim olunamaz kaynaklar" oluşturma yoluyla kooperatiflerini geliştirme,
kooperatifle yapmış oldukları işlemlerle orantılı olarak üyelerine kar sağlama ve üyelerce
onaylanan diğer faaliyetlere destek olma gibi amaçların biri ya da tamamı için ayırırlar
Bu ilke iki kapsamda incelenebilir, bunlardan ilki “sermayeye sınırlı faiz verilmesi” diğeri ise
“Bölüşümün
düzenlenmesi-risturn”dir.
Kooperatiflerin
finansmanlarıyla
ilgili
olarak
sermayeye sınırlı oranda faiz verilmesi gerekmektedir. Bununla beraber sermaye, ortaklar
için gerekli işlemlerin düzenli bir akışını sağlamak için de gereklidir.
Kooperatifin sabit tesislerini yapmak ve işleri çevirebilmek için ortaklar bir miktar sermaye
getirmek zorundadır. Her ortak kooperatife girerken “isme yazılı” en az bir pay senedi olmak
zorundadır (aksiyon= pay senedi). Fakat bu pay senedi başka bir kişiden satın alınamaz.
Kooperatif her yeni ortak için yeni bir pay senedi yaratır. Bu pay senetleri işletme kârından
(gelir-gider farkı) yararlanma hakkı vermezler. Zorunlu olmamakla beraber ortakların bu
sermaye paylarına sınırlı oranda faiz verilir.
Risturn dağıtımında şöyle bir sıra izlenir. Öncelikle yasada ve sözleşmede belirlenmiş fonlar
ayrılır. Daha sonra ortakların sermayelerine verilecek olan faizler ayrılır. Son olarak da
ortada bir kaynak varsa üyelere dağıtılır. Bu dağıtılan paya risturn adı verilir. (Yedek akçe,
eğitim fonu, sosyal fon vb.)
Risturn dağıtımı şu şekilde yapılabilir:
Dağıtılacak Kâr x 100
Ödeme oranı =--------------------------------------------------------------Ortaklarla yapılan toplam iş hacmi
Üyenin kooperatifle yaptığı işlem hacmi x Ödeme oranı
Üye başına ödenecek miktar =-------------------------------------------------------------------------------100
4. Özerklik ve bağımsızlık
Kooperatifler özerk, kendi kendine yeten ve üyelerince yönetilen kuruluşlardır. Kooperatifler,
hükümetler dahil olmak üzere diğer kuruluşlarla bir anlaşmaya girmeleri ya da dış kaynaklar
10
yoluyla sermayelerini artırmaları durumunda, bunu kooperatiflerin özerkliğini sürdürecek ve
üyelerinin demokratik yönetimini koruyacak şekilde gerçekleştirirler.
5. Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme
Kooperatifçiliğin gelişmesinde sermaye ve yararlardan çok eğitim önemlidir. Kooperatifçilik
eğitiminin önem verildiği ülkelerde kooperatif birçok sosyal ve ekonomik sorunların
çözümüne katkılarda bulunmaktadır. Bu nedenle her kooperatif kendi ekonomik bünyesi
içinde kooperatifçilik yöntem ve ilkelerini ortaklarına ve halka öğretmek ve yaymak için çaba
göstermeli, bu iş için bir fon kurulmalıdır. Kooperatifler gelişim odaklı olarak, üyeleri ve
seçilmiş temsilcileri, yöneticileri ve çalışanları için eğitim sağlayabilir.
Kooperatifler genel kamuoyunu, özellikle de gençleri ve kamuoyunu oluşturanları işbirliğinin
şekli ve yararlan konusunda bilgilendirirler.
6. Kooperatifler arasında iĢbirliği
Kooperatifler, yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası oluşumlarla birlikte çalışarak üyelerine
daha etkin bir şekilde hizmet eder ve kooperatifçilik hareketini güçlendirir. Kooperatifler
genellikle tam rekabet piyasasına yakın piyasalardaki fiyatları oluşturmaktan çok piyasadaki
fiyatları etkileyen ekonomik bir örgütlenme biçimidir. Çağımızda ekonomik kurumlar giderek
bütünleşmekte
ve
piyasa
koşullarını
kendi
lehlerine
çevirmek
istemektedirler.
Kooperatiflerde kendi aralarında bütünleşmeye giderek rekabeti kendi lehlerine çevirmenin
yollarını aramalıdır.
7. Topluma KarĢı Sorumluluk
Kooperatifler, üyelerince onaylanan politikalar aracılığıyla toplumlarının sürdürülebilir
kalkınması için çalışırlar.
11
III. Kooperatif Ġle ġirketler Arasındaki Farklılıklar
A- Kooperatif kuruluĢların ayırıcı özellikleri
Kooperatifin kendi ortaklarını piyasa ekonomisinin yaratmış olduğu olumsuzluklardan
koruma ve bu amacını gerçekleştirmek için herşeyden önce kooperatifin bir girişim olması
gerekir. İşte kooperatifi diğer halk örgütlerinden ayıran ilk nitelik bu noktada belirlenir.
Kooperatif girişim, ortaklara mülkiyet ilkesine dayanan kendine has bir girişimdir. Örneğin
ortaklara mülkiyet ilkesine göre beş farklı ekmek fabrikası kurulduğunu düşünelim. Bunlar;

İş ortaklığı (şirket)

Yardım veya hayır derneği (hizmet işletmesi)

Belediye tarafından kurulmuş ekmek fabrikası (gelir işletmesi)

Bizzat tüketiciler tarafından ihtiyaçlar için kurulmuş bir fabrika (tüketim kooperatifi)

Fırın işçileri tarafından kurulmuş bir fabrika olsun (üretim kooperatifi)
Dış görünüş ve teknik denetim bakımından bütün işletmeler aynı özellikleri taşır. Ancak bu
işletmeler hakkında bazı soruların yanıtları arandıkça aralarındaki farklar ortaya çıkar.
Örneğin; bu işletmeyi kuranların amaçları aynımıdır? Bu işletmeler kimler tarafından
yönetilir, sahipleri kimlerdir? Bunlar kimlerin menfaatlerine çalışmaktadır?

Birinci tip fırın bir şirkettir. Bu ekmek fabrikasının amacı ortakların sermayelerini
değerlendirmek ve onlara kâr sağlamaktır. Yani bu girişimin tek amacı kârdır.
Sermaye ekmek fabrikasından kâr elde edemediğini anladığı anda yeni kârlı alanlar
arayacaktır.

İkinci ekmek fabrikası onu kuranların kişisel ihtiyaçları göz önüne alınmadan
yönetilir. Böyle bir ekmek fabrikası sermayeye kâr arayan bir işletme değil, bir
hizmet işletmesidir.

Belediye tarafından kurulan üçüncü ekmek işletmesine gelince bu işletme yörenin
bir takım ihtiyaçlarını karşılamak yanında gelir sağlamak içinde kurulmuş olabilir.
Eğer sadece belediyeye hizmet etmek amacıyla kurulmuşsa bir hizmet işletmesi
gelir sağlamak amacıyla kurulmuşsa gelir işletmesi sayılır.

Gerek tüketicilerin gerekse fırın işçilerinin kurmuş olduğu son iki tip ekmek
fabrikasının mülkiyeti onlara, kuranlara ait olduğu gibi onların yönetenler ve onların
hizmetlerinden yararlananlar aynı kişilerdir. İşte böyle kuruluşlara “kooperatif”
hizmet veya mal üretmek için kurdukları işyerlerine de “kooperatif girişim” denir.
Burada açıklanan kooperatif tiplerinden dördüncü tip ekmek fabrikası “tüketim
kooperatifi”, beşinci tip ekmek fabrikası ise “işçi üretim kooperatifidir”.
B- ĠĢ dünyasındaki kuruluĢlar
1. Kamu KuruluĢları
Devlet savunmasında ve yurt kalkınmasında ihtiyaçların giderilmesinde kurulmak üzere
temel malların devlet üretebilir. Bu tip teşebbüslerin bir kısmının sermayesi devlete ait
olabileceği gibi bir kısmının ise devlet, özel ve tüzel kişilere ait olabilir. KİT, KİK, T.C. Ziraat
Bankası, İş Bankası
12
2. Özel KuruluĢlar
Her şeyden önce kazanç gayesi hakimdir. Bu bakımdan özel teşebbüslerin amaçları
aynıdır. İşleyişleri farklıdır. Genel olarak özel kuruluşlar, bireysel ve şirket halindeki
teşebbüsler olmak üzere 2 kısımda incelenir. 2 veya daha çok kimsenin emek veya
mallarını ortak bir amaca erişmek için birleştirdiği organizasyonlara şirket denilmektedir.
Şahıs şirketleri (kollektif şirketler, komandit şirketler) ve sermaye şirketleri (anonim şirketler,
limited şirketler) olmak üzere farklı şekilleri mevcuttur.
3. Kollektif KuruluĢlar
Ekonominin işleyişinde düzenleyici bir rol üstlenen kooperatifler aşırı kazanç ve
spekülasyonlara karşıdırlar. Tam rekabet piyasasında bir regülatör görevi üstlenmişlerdir. Bu
yönüyle kooperatifler antikapitalist değil, iş hayatında düzenleyici bir görev yapan
kuruluşlardır.
4. Genel olarak kooperatif ve Ģirketler arasındaki farklar

Sermaye şirketleri mümkün olduğunca fazla kâr elde etmeye çalışırlar. Bunun
içinde işçilere ve ham madde üreticilerine az ödemeye, tüketicilere ise fazla
ödetmeye uğraş gösterirler. Kooperatiflerde ise amaç bunun tersi doğrultusundadır.
Çünkü kooperatiflerde mülkiyet ve işletme görevi ortaklar (müşteri yada üretici)
tarafından yüklenilmiştir. Sermaye şirketleri kâr amaçlıyken, kooperatif kuruluşlar
kâr amaçlı değildir.

Sermaye şirketlerinde elde edilen kârlar sermaye sahiplerine temettü olarak
sermaye katılım miktarına göre verilir. Kooperatiflerde ise elde edilen kârlar
ortakların kooperatifle yapmış oldukları işlem esasına göre dağıtılır.

Şirket ortakları diğer ortakların kimler olduklarını bilmeyebilirler. Çünkü şirkette hisse
senetleri borsalarda alınıp satılır. Oysa kooperatiflerde ortaklık senetleri ancak
kooperatife veya kooperatifin rızası ile başkasına devredilir.

Sermaye şirketlerinde bir şahıs hisse senetlerinin % 50 sinden fazlasına sahip
olunca şirkete hakim duruma geçebilir. Oysa kooperatiflerde bir şahsın ortak
olabileceği max ortaklık sınırı kanunla belirlenmiştir. Bu durumda bir veya birkaç
şahıs kooperatif üzerinde hakimiyet kuramazlar.

Sermaye şirketlerinde ortaklar sahip oldukları hisse senetleri miktarlarına göre oy
verirler. Kooperatiflerde ise ortaklık payı ne olursa olsun genel kurulda her kişinin bir
oy hakkı vardır.

Sermaye şirketlerinde sosyal amaç çok sınırlı olduğu halde, kooperatiflerde sosyal
amaç kuruluşun temel felsefelerinden birisidir.

Kooperatifler serbest ticaretin aleyhinde değil, onları düzenleyen mekanizmalar
olarak işlev gösterirler.
13
IV. DEVLET VE KOOPERATĠFLER
Milyonlarca ortağı bulunan ve birçok ülkelerde tarımsal üretimin nerdeyse tamamına sahip
olan kooperatiflerin devlet politikası ve yasaların kapsamı içerisine gireceği de beklenen bir
sonuçtur. Devlet ilk planda, kooperatif hareketine yön verecek yasaları hazırlama sorumluluğu
nedeniyle kooperatif hareketine ilgi duyar.
Kooperatif hareketinin ekonomik yönü de devleti kooperatiflerle ilgilenmeye zorlar.
Kooperatifler esas itibariyle bir ekonomik örgüttür. Kooperatif hareketin ekonomik fonksiyonu
ve kooperatifin devletin ekonomi politikasını etkileme olasılığından gibi nedenlerden dolayı
da devlet ekonomik açodan kooperatiflerle ilgilenir.
Devletle kooperatifler arasındaki ilişkiler kooperatif teorisyenlerini her zaman uğraştırmış çok
karmaşık bir konudur. En sık kullanılan sistematik ayrım ünlü bir kooperatifçi olan Gine’nin
oluşturduğu sınıflandırmadır. Gine, devletle kooperatifler arasındaki ilişkileri şu biçimde
sınıflandırmıştır.
a. Serbest sistem;
Bu sistemde devletle kooperatifler arasında hiçbir bağlılık yoktur. Devletten hiçbir yardım
istenmez. Bu sistemde kooperatifler devlet içinde bir devlet gibidir. Devlet kooperatifçilik
hareketini tamamen serbest bırakmıştır. (İngiltere ve Danimarka)
Bu sistem bugün İngiltere’de ve birçok batı ülkelerinde görülmektedir. Öyle ki özellikle
İngiltere’de kooperatifler devlet içinde devlettir. Yani kooperatifler devlet kurumlarının yanı
başında kuvvetli bir biçimde yerleşmiş ve başlı başına bir güç haline gelmişlerdir. İngiltere’de
kooperatiflerin böylesine güçlü olmasının nedeni Rocdale kooperatifçiliğinin temelini
oluşturan birlik, bireyin özgürlüğüyle bir arada bulunan beraberliktir. Bu beraberlik ise
karşılıklı bağlılık fikrinin güçlenmesine neden olmuştur. Böylece Rochdale kooperatifçiliği
kuruluşundan başlayarak devletten hiçbir yardım istememiştir.
Danimarka’da da benzer şekilde olup kooperatifler, ekonominin esasını oluşturmasına
rağmen devlet kooperatifçilik hareketini tamamen serbest bırakmıştır.
b. KarĢılıklı yardım sistemi;
Bu sistemde devlet kooperatiflere kuruluş ve işleyişlerinde çeşitli yönlerden (eğitim,
araştırma, devlet mal ve hizmetlerinden yararlandırma, ucuz kredi, vergi kolaylığı, hibe, v.b)
yardımcı olur. Hatta kooperatif belli bir düzeye gelince devlet yavaş yavaş yardımı azaltır.
Ancak bu yardımlarına karşılık devlet kooperatiflerin yönetimine karışmaz. (Fransa,İtalya)
Karşılıklı yardım sistemi Fransa’da doğmuş olup daha sonra başka ülkelere de yayılmıştır.
Kooperatifçilik Fransa’ya ilk girdiğinde bir taraftan sosyalisler, öte yandan kapitalislerle
çatışmıştır. Sosyalisler, bu yeni hareketi kendilerine mal etmeye çalışırken, kapitalistler
tavsiye etmeye çalışmışlardır. Kooperatifleri bir yandan sosyalislerin ellinden kurtarmak için,
diğer yandan kapitalistlerin rekabetine karşı koymak için Fransa’da devlet Rochdale temel
fikirlerine bağlı kalarak kooperatiflere yardımı ilke olarak kabul etmişlerdir. Bu amaçla
Fransa’da devlet, kooperatiflere öncülük yapmış, onların gereksinim duydukları maddi
olanakları sağlamış ve eğitici görevini yerine getirmiştir; fakat bu yardımlarına karşılık
kooperatiflerin yönetiminde etki ve oy sahibi olmak yoluna girmemiştir.
14
Devletin yardımları, ortaklara kooperatifçiliği ve kooperatif ortağı olarak sorumluluk
yüklenmesi gerektiğini öğretmiştir. Böylece ortaklar, her şeyi devletten beklemeyerek, kendi
kendilerine de güvenmeyi öğretmiştir.
c. Vesayet sistemi;
Devlet sadece kooperatiflere ait yasaları çıkartmakla kalmaz, ayrıca kooperatiflerin
yönetiminde de sorumluluk alır, onları kontrolü altında tutar ve gerektikçe
müdahalelerde bulunur.
Bugün birçok az gelişmiş ülkede görülen sistem budur. Türkiye’deki kooperatifçilik
hareketinde özellikle Tarım Kredi ve Tarım Satış gibi önemli bir kısmında da 1995 yılına
kadar esas itibariyle vesayet sistemi uygulamıştır.
Vesayet sisteminin çok çeşitli sakıncaları vardır. Özel hukukta yasa vesayetin
sonlanacağı tarihi saptamıştır. Fakat siyasal ve toplumsal haklar söz konusu olduğunda
devlet tarafından bu tarih tespit edilmeme durumu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla
kooperatiflerde devlet vesayetinin sona erdirilmesi çok güç olmaktadır.
Vesayet sisteminde kooperatifçiliğin “ortağın demokratik yönetimi” ile “özerklik ve
bağımsızlık” ilkeleri tamamen ihlal edilmiş olmaktadır.
d. Devletçilik Sistemi;
Bu sistem, Çin Halk Cumhuriyeti ve eski Sovyetler Birliğindeki kooperatiflerin ve
özellikle de Komün ve kolhozların halidir. Bu sistemde kooperatifler demokratik
kuruluşlar olmaktan çıkmış; devletin organları haline girmiştir. Diğer bir değimle
kooperatifler devletleşmiştir. Hatta denilebilir ki bu sistemde devlet ve kooperatifler
özdeş haline gelmiştir. Bu sistemde artık batı anlamında demokratik kooperatiflerden
söz etmek olanaksızdır.
V. Türkiye’de Kooperatiflerin Hukuki Statüsü
A. Türkiye’de kooperatiflerle ilgili yasalar
Türkiye’de kooperatiflerle ilgili genel olarak yasalar şunlardır.

2834 sayılı “tarım satış kooperatifleri ve birlikleri kanunu”

1581 sayılı “tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri kanunu”

1196 sayılı “tütün tarım satış kooperatifleri ve birlikleri kanunu”

1163 sayılı “kooperatifler kanunu”
B. Ana sözleĢmeler
Bir kooperatifin kuruluş ve işleyişi için yasal bir esasa dayandırılması gerekmektedir. Çünkü
kooperatifin kuruluşu ve işleyişi yasal gücünü ilgili kanundan alır. Kooperatifle ilgili diğer
esaslar ise ana sözleşmede belirtilir.
1163 sayılı kooperatifler yasası ana sözleşmede bulunması gereken hükümleri zorunlu
hükümler ve isteğe bağlı hükümler olmak üzere gruplandırmıştır.
15
Zorunlu hükümler:
- Kooperatif adı ve merkezi
- Kooperatifin amacı ve çalışma konuları
- Ortaklık sıfatını kaybettiren veya kazandıran durum ve şartlar
- Ortaklık pay tutarı ve kooperatif sermayesinin ödenme şekli
- Ortakların ayni sermaye (malla ilgili) koyup koymadıkları
- Ortakların sorumluluk durumu ve derecesi
İsteğe bağlı hükümler:
- Genel kurulun toplanması, kararların alınması, oyların kullanılması ile ilgili açıklayıcı hükümler,
- Kooperatifin birliklerle olan ilişkilerini açıklayan hükümler,
- Kooperatifin diğer kooperatiflerle birleşme koşullarını açıklayan hükümler
C. Kooperatifin kuruluĢu
Kooperatif kuruluşu şirketlere göre daha basit ve kolaydır. Kooperatif kurmak isteyen
bireyler kendi sorunlarını bilmekte ve bu sorunlara ancak kooperatif yoluyla çözüm
bulabileceklerine inanmaktadırlar. Kooperatif kurmak için girişimde bulunacak kişiler
aşağıdaki sorulara açık ve net yanıt aramalıdırlar:

Kooperatif hangi sorunları çözmek için kurulacaktır?

Kurulacak kooperatif türü hangi grup insanların sorunlarına yönelik olacaktır?

Kurulacak kooperatifin çalışma alanı ne olacaktır?

Yeteri kadar kurucu üye var mıdır? (7 kişi)

Kurucu üyelerin kooperatifçilik hakkında bilgi durumları nedir?

Kooperatifin ortaklarına sağlayabileceği faydalar nelerdir?
Bu yönde bir incelemenin yapılmasından sonra kooperatif kurmanın yararlı olacağına
inanılıyorsa kooperatif kurulması işlemlerine geçilir.
1163 sayılı kanunun 1. maddesinde tanımı yapılan kooperatiflerin en az 7 ortaklı bir ana
sözleşme ile ilgili bakanlığın iznine ihtiyacı vardır. Ancak bu şekilde kooperatifin tescil ve ilanı
yapılabilir.
Bir kooperatifin kurulabilmesi için gerekli olan aşamalar şunlardır:
1. Kurucular ve Ana SözleĢmenin Hazırlanması
Ana sözleşmenin kooperatif kurucuları tarafından (7 kişi) imzalanması ve bu imzaların noter
tarafından onaylanması gerekir.
On kopya ana sözleşme 7 ortak tarafından ayrı ayrı imzalanır. 3 tanesi notere onaylatılır.
Onaylanmış olan bu 3 ana sözleşmenin 1 tanesi noterde kalır. Diğer 2 tanesi ilgili bakanlık
dilekçesine eklenmek üzere saklanır.
16
2. Ġlgili bakanlıktan Ġzin Alınması
İlgili bakanlıktan izin alınması için aşağıda örneği görülen bir dilekçe hazırlanır. Bu dilekçeye
ek olarak 2’si noterden onaylı olmak üzere toplam 9 adet ana sözleşme eklenir. Bu
dilekçeye eklenmesi gereken diğer bir belge ise kuruluş sermayesiyle ilgili olan bir
makbuzdur. Bu makbuz kuruluş sermayesinin ¼ ünün ulusal bankalardan birine (T.C. Ziraat
Bankası) yatırıldığını gösteren bir makbuzdur.
3. Tescil ve Ġlan
İlgili bakanlığın izninden sonra, kooperatif bulunduğu yerin ticaret siciline kaydedilmelidir. Bu
kayıt ile T.C. ticaret sicili gazetesinde kooperatifin kuruluş ilanı kamuoyuna duyurulur. Ancak
bu işlemlerden sonra kooperatif tüzel bir kişilik kazanır.
4. KuruluĢtan Sonra Yapılacak ĠĢlemler
Tescil edilerek resmen kurulmuş olan kooperatifin ilk yapacağı iş bakanlık adına bankada
bloke edilmiş olan sermayenin serbest bırakılması işlemidir.
Kooperatif ana sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa kurucu ortakların görevi bitmiş
sayılır. Bu durumda kurulan kooperatifi yönetmek için gerekli kurulların seçimleri
yapılmalıdır. Bu amaçla ilk genel kurul toplantıya çağrılır.
Kooperatifin ilk kuruluş sürecinde yapılan masraflar kurucu ortaklar tarafından karşılanmıştır.
Belgelendirilen bu masraflar ilk genel kurula sunulur. Genel kurul bu masrafların kurucu
ortaklara geri ödenmesi hususunda yeni seçilecek olan yönetim kuruluna yetki vermelidir.
17
VI. Kooperatiflerde Yönetim ve Yönetim Organları
A. Yönetim kavramı: Yönetmek
Geniş anlamda belli konularda karar vermek ve işletmedeki işleri yönetmektir. Burada karar
vermek değişik alternatifler arasından bir seçimi gerektirir. Sonuç olarak yönetim işletme
bünyesinde amaç, araç ilişkilerini düzenleyen ve yürüten çabalar bütünü şeklinde
tanımlanabilir.
Kooperatif grubun etkin ve etkili bir işbirliğini örgütlemesi herşeyden önce dağınık bireysel
faaliyet ve çabaları uyumlaştırması ve bulunmaktadır. Kooperatiflerin yönetimi birbirinden
ayrı üç grubun birleşimiyle sürdürülmektedir. Bu gruplar genel kurul (ortaklar), yönetim
kurulu ve denetim kurulları ile idari kadrolardır.
B. Genel kurul (Ortaklar)
Kuşkusuz insan faktörü kooperatif girişimin hem ekonomik, hem de sosyal başarısının
temelidir. Ortak sayısı, sermayesi, tesisleri ve benzeri birçok özellikleri birbirine çok
benzeyen iki örgütten birisinin başarılı diğerinin ise başarısız olduğu görülebilir. Başarıyı
etkileyen temel faktör insandır.
Ortakların başlıca görevleri:

İlgili kanunlar, ana sözleşme ve yönetmelik hükümlerine uymak.

Kooperatifin bütün hizmetlerine yardımcı olmak.

Yüklendiği paylar ve kooperatife olan borçlarını zamanında ödemek.

Kooperatifi siyasi görüş ve amaçlarına alet etmemek.
Genel kurul kooperatif organları olarak nitelendirilen 3 kuruldan (genel kurul, yönetim kurulu,
denetim kurulu) tüm ortakları temsil eden, ortakların biraraya toplanmaları ile oluşan
kooperatifin en yetkili kuruludur. Genel kurul ortaklardan oluştuğuna göre ortakların yetkili
olduğu anlamına gelmektedir.
Genel kurulun yetkileri:

Ana sözleşmeyi değiştirmek.

Yönetim kurulu üyelerini, denetçileri ve gerektiğinde tasviye kurulu üyelerini
seçmek.

Risturn dağıtımı hakkında karar almak.

İmalat ve inşaat işleri hakkında karar almak.
C. Yönetim kurulu
Yönetim kurulu kooperatif işletmesi bakımından gerçek iş sahibi durumundadır. Genel
kuruldan almış olduğu yetkiyle kooperatifin amacına uygun, her türlü işleri yapmaya yetkili
bir yürütme organıdır.
Yönetim kurulunun bazı görevleri:
18

Kooperatif işlerini ortaklar menfaatine uygun bir şekilde yürütmek,

Aylık masrafları incelemek, kasa ve mevcutları tespit etmek.

Gerekli defterleri tutmak

Genel kurulu toplantıya çağırmak

Genel kurul tarafından verilen kararları yerine getirmek.
Yönetim kurulu üyelik şartları

T.C. vatandaşı olmak.

Aynı tür diğer bir kooperatifin yönetim kurulu üyesi olmamak.

Türk ceza kanunundaki zimmet, görevi suistimal, hırsızlık, dolandırıcılık, yüz
kızartıcı suçlardan mahkum olmamak.

Birbirleriyle ve denetleme kurulu üyeleriyle 3. dereceden bile akraba olmamak.

Aralarında herhangi bir iş ortaklığı bulunmamak.

18 yaşından büyük olmak.

En az ilkokul mezunu olmak.
D. Denetim kurulu
Kooperatif ortaklığındaki topluluk adına ve yönetim kurulundan bağımsız olarak kooperatifin
muhasebesini ve hesaplarını sürekli denetleme yetkisiyle donatılmış bir organdır.
Denetleme kurulu görevini genel kurul adına yapar. Kooperatif ortaklarının büyük
çoğunluğunun yönetimde fiilen görev almadıkları düşünülürse denetçilerin önemi daha iyi
anlaşılmış olur.
Kooperatiflerin başarısı birçok faktörle ilgilidir. Fakat bu faktörlerden en önemlisi yönetim ve
denetim mekanizmalarının iyi işleyebilmesidir.
Denetim kurulunun görev ve yükümlülükleri;

Denetim kurulunun görev ve yükümlülükleri üç çeşittir. Bunlar inceleme, rapor
hazırlama ve sır saklamadır.

Denetçilerin inceleme görevlerini kendiliklerinden veya ortakların ikazlarıyla yerine
getirirler.

Yönetim kurulu gerekli defterleri denetçilere vermek zorundadır.

Denetçiler hazırladıkları raporları yönetim kuruluna gerektiği hallerde de genel
kurula sunarlar.

Denetçiler öğrendikleri bilgileri kooperatif ortaklarının zarar görebileceklerini
düşünerek başkalarına açıklamamak zorundadır.
E. Kooperatifin diğer idari personeli
Müdür ve idari personel mekanizması her kooperatifte olmayabilir. Özellikle küçük
kooperatiflerde idari personel istihdamına rastlanılmaz. Bu hallerde müdürlük görevi yönetim
kurulu başkanı veya yönetim kurulu üyesi tarafından yürütüldüğü gibi, bazen kooperatifin bir
başka ortağı tarafından yürütülebilmektedir. Herhangi bir ortağın müdürlük görevini yerine
getirmesi her zaman sağlıklı bir yöntem değildir.
Müdürlük şartları:
19

Kooperatifçilik bilgilerine sahip olmak ve işinin ehli olmak

Siyasi bir partinin faal bir üyesi olmamak

Memuriyete engel bir hali bulunmamak
Müdürün görevleri:

Yönetim kurulu kararlarını yıllık çalışma programlarını göz önüne alarak uygulamak

Kooperatif işlerini yürütmek işlerin uyum ve düzenini sağlamak

Yönetim kurulu toplantılarında oy kullanmamak şartıyla hazır bulunmak
VII. Kooperatiflerde Üst Örgütlenme
1. Kooperatiflerde Üst Örgütlenmenin Niteliği ve Önemi
Kooperatiflerde üst örgütlenme bir ülke kooperatifinin birim kooperatiften ulusal birliğe
kadar, aşağıdan yukarıya doğru, piramit biçiminde dikey olarak örgütlenmesini ifade eder.
Bireylerin tek başlarına yapamayacakları veya birlikte yapmalarında yarar bulunan işleri en
iyi bir biçimde ve maliyet fiyatında üzere dayanışma suretiyle ekonomik güçlerini bir araya
getirerek örgütlenmelerinden birim kooperatifler; aynı amaçla birim kooperatiflerinin bir
araya gelerek örgütlenmelerinden ise birim üstü kooperatifler oluşmaktadır.
Kooperatiflerde üst örgütlenmeye, kooperatif literatüründe “kooperatiflerle merkezi
örgütlenme” ya da kooperatiflerde fedaratif örgütlenme” de denilmektedir.
Bazı kooperatifçiler birim kooperatiflerine birinci derece kooperatif, kooperatif birliklerine
ikinci derece kooperatif, kooperatif merkez birlikleri ve ulusal birliklere üçüncü derece
kooperatif adını vermektedirler.
Kooperatiflerde üst örgütlenmede, birim kooperatifler, işletme bütünlüğünü korumakta ve
faaliyetlerini, bazı sınıflandırmalarla serbestçe yürütmektedirler. Birimin üstünde meydana
gelen kooperatif birlikleri, onu kuran ve finanse eden birim kooperatifler tarafından
yönetilmektedir. Aynı biçimde birlikler kooperatifler, merkez birlikler ise birlikler tarafından
oluşturulmakta ve yönetilmektedirler. Kısacası, bütün kooperatifin üst örgütünün yönetimi de
esas olarak kooperatif hareketinin temelini oluşturan fertlere dayanmaktadır.
Kooperatiflerde üst örgütlenme, bir bakıma kooperatiflerde ekonomik merkezileşmeyi
sağlamaktadır. Ekonomik merkeziyetleşme ilkesinden şirketler kolaylıkla yararlanabildikleri
halde birim kooperatifleri yararlanamamaktadırlar. Çünkü bir birim kooperatif, kooperatifin
sosyal temeline zarar vermeden ekonomik merkeziyetleşmeyi sağlayamamaktadır. Bir birim
kooperatifinin sosyal temeli fertlerdir. Bu şekilde kooperatiflerde üst örgütlenme yardımıyla
kooperatiflerin sosyal temelini bozmadan ekonomik amacına yanıt verme suretiyle
merkeziyetleşme sorununu çözebilmektedir.
20
ġekil. Kooperatiflerde Üst Örgütlenme Piramidi
a. Kooperatifler Birliği
Aynı sektörde faaliyet gösteren birim kooperatifler, kendi aralarında ve kendilerinin
üstünde ve bizzat kooperatiflerin gereksimlerini karşılamak için, kooperatif şeklinde
birleşerek kooperatifler birliğini oluşturmaktadır. Söz gelişi, bir bölgede şeker pancarı
tarım satış kooperatifleri aralarında birleşerek bir pamuk tarım satış kooperatifleri birliği
oluşturmaktadır. Türkiye’de bu şekilde kurulmuş birçok tarım satış kooperatifleri birliği
bulunmaktadır.
Ör. Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliği
b. Kooperatifler Merkez Birliği
Aynı konuda çeşitli kooperatif birliklerinin birleşmesiyle oluşan bir üst örgütlenmedir.
Türkiye’de çeşitli Tarım Kredi Kooperatif Birliklerinin Birleşimi ile Türk-Koop’u
kurmuşlardır. (Köy-Koop,Kent-Koop)
Bir Kooperatifler Merkez Birliğinin amacı, mali, idari ve teknik bütünleşmeden doğan
yararları üyeleri olan kooperatif birliklerine ve varsa kooperatiflere sağlamaktır.
c. Kooperatifler Ulusal Birliği
Tarım veya tarım dışı kooperatifçilikle ilgili öyle hizmetler veya amaçlar vardır ki, bunları
kooperatif merkez birlikleri tam anlamıyla sağlayamayabilir. Bu durumda tarım ve tarım
dışı kooperatifleri bütün olarak ilgilendiren durumlarda, tarım ve tarım dışı merkez
birlikleri bir araya gelerek ulusal birliği oluştururlar.
21
VIII. Tarım Kooperatiflerinin Küçük Tarım ĠĢletmelerini
Tamamlayıcı ĠĢlevleri
Küçük tarım işletmesi: Bir üreticini kendi aile fertleriyle, dışarıdan hiç işçi almadan veya çok
az alarak kendi emeği ile işlediği işletmedir. Bu işletme tipi ülkemizde büyük çoğunluğunu
oluşturur.
Tarım kooperatiflerinin asıl önemi küçük tarım (aile) işletmeleri diğer bir değimle küçük
çiftçiler yönündendir. Hiç bir zaman ne tarım satış kooperatifleri, ne tarım kredi kooperatifleri
ne de diğer tarım kooperatifleri, zengin ve büyük işletmeler için kurulmazlar. Asıl amaç, küçük
tarım işletmelerinin, kooperatifler yardımıyla kendi haklarını savunmalarıdır. Bu sayede tarım
kooperatifleri, küçük köylü işletmelerinin pozisyonlarını sağlamlaştırmakta ve hatta yeni küçük
tarım işletmelerinin doğmasını da sağlamaktadır. Çoğu zaman, bir ülkede tarımsal
kooperatifçiliğin geliştirilmesi ve özendirilmesi, dolaylı olarak küçük tarım kooperatiflerinin
güçlenmesi anlamına gelmektedir.
Küçük tarım işletmeleri tarımsal kooperatifçilik için önemlidir. O halde, küçük tarım
işletmelerinin üstünlükleri ve sakıncalarının nitelikleri bilinmelidir.
Küçük Tarım İşletmelerinin Üstünlükleri
1) Üretime katılan şahıslar (işçi ve işveren) arasında olabilecek bütün anlaşmazlıklar, zıtlıklar,
küçük tarım işletmelerinde ortadan kalkar: Bu tip işletmelerde çiftçi aynı zamanda müteşebbis,
işçi, kapitalist ve yöneticidir. Kısacası bu işletmelerde işçi ve işveren aynı kişidir. Küçük tarım
işletmeler sayesinde kapitalist spekülasyonlar (işçi ve iş veren arasındaki zıtlıklar) önlenmiş
olunur.
2) Küçük tarım işletmelerinde işin randımanı fazladır: Bir çiftçinin kendi işletmesinde bir saat
çalışmakta elde edeceği randıman, bir ortakçının ya da bir gündelikçinin başkasının toprağında
bir saat çalışmakla vereceği randımandan fazladır.
3) Küçük tarım işletmeleri işgücüne dayanan melyorasyon daha fazla yapılır: Bir küçük tarım
işletmesi sahibi, yaptığı işten kendisinin ve çocuklarının da yararlanacağını düşünmesi,
melyorasyon yapma isteğini arttırmaktadır. Öyle ki, bu sayede birçok Kayılıklar ve kumluklar,
küçük tarım işletmeleri sayesinde zengin topraklar haline dönüştürülmüştür.
4) Küçük işletme sahipleri tasarruf etme zihniyeti hakimdir: Bu tip işletmelerde gelecek kaygısı
yüksek olmasından dolayı tasarruf etme anlayışı yoğun olarak görülmektedir. Bu tasarruflar bir
çok ülkede ulusal tasarrufların temelini oluşturmaktadır.
5) Dekar başına verim küçük köylü işletmelerinde, büyük işletmelere oranla daha yüksektir: Bu ip
işletmelerde toprak daha entansif olarak işlenmektedir.
Küçük Tarım İşletmelerinin Sakıncaları
1) Tarım tekniğinin noksanlığı: Küçük tarım işletmeleri modern teknikleri ve modern tarım
yöntemlerini uygulamada biraz yavaş hareket ederler. Bu çiftçiler sadece kendi el emeklerinin
değerini bilirler ve bunu bol bol kullanırlar. Bu nedenle Kimyevi gübre, kesif hayvan yemi, zirai
mücadele ilacı, sertifikalı tohum v.s. almak için pazarla temas etmekten çekinirler ve bu üretim
araçlarını mümkün olduğunca az kullanırlar. Küçük tarım işletmelerinin bilgi noksanlığı bu tür
araçların kullanımına yönelik benimseme de güçlük çekmektedirler.
22
2) Sermaye ve direktife bağlı melyorasyon yapılması güçlüğü: Büyük ıslah işleri, rasyonel
plantasyonlar, büyük sulama projeleri gibi geniş sermaye ve yöneticiliğe bağlı melyorasyon
işlerini küçük tarım işletmeleri gerçekleştiremez.
3) Kapalı ekonomi: Bu tip işletmeler çoğunlukla kendi tüketimlerini tatmin etme hedefini güderler.
Pazar için yapmış oldukları ürünler oldukça azdır.
4) Kredi olanaklarının azlığı: Kredi veren (şahıs yada banka) büyük işletmelere olan güvenleri daha
fazladır. Büyük işletmeler bu nedenle küçük tarım işletmelerine göre daha kolay kredi temin
edebilmektedir. Küçük tarım işletmeleri kredi için garanti gösterme yeteneği azdır.
5) Ürünlerini satma ve işletmelerine gerekli tarımsal girdi ve üretim aracı sağlama yönünden Pazar
karşısında aşağı durumda olmaları: küçük çiftçiler hem sayıları çok ve hemde iyi örgütlenmemiş
olduklarından, temasta bulundukları, sayıları az ve iyi örgütlenmiş tüccar veya sanayici
karşısında aşağı durumdadırlar. Bu sebeple tüccar yada sanayiciler tarafından ürünlerine verilen
düşük fiyatı kabullenme durumunda kalırlar.
6) Modern tarımsal endüstriyi işletmeleri dahilinde kurulabilmelerinin olanaksızlığı: Küçük tarım
işletmeleri , yalnız başlarına, ürettim miktarları çok düşük olduğundan, işletmeleri içerisinde
tarımsal endüstrinin ancak çok ilkel biçimlerini kullanabilirler.(Bu tür işletmelerde, tereyağ, peynir,
salça yapılmasında görülen ilkel durumlar örnek teşkil eder)
Küçük tarım (aile)iĢletmelerinin yukarıda saydığımız bu sakıncalar en iyi ve en
rasyonel biçimde giderebilecek tek örgüt tarımsal kooperatifler ve bu
kooperatiflerin üst örgütleridir. Tarım kooperatifleri ister kendi kendilerine
doğmuĢ olsun, ister devlet politikası olarak yaratılmıĢ olsunlar, her iki halde de
küçük tarım iĢletmelerine birçok yönden yararlı olmaktadırlar. Çoğu zaman
kooperatifler küçük tarım iĢletmelerine, büyük tarım iĢletmelerinin bazı
üstünlüklerini kazandırmaktadır.
IX. Kooperatiflerin Sınıflandırılması ve Kırsal Kooperatifler
A. Kooperatiflerin sınıflandırılması
Kooperatifler farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma ortakların biçimine göre ya
da gösterdikleri faaliyet türlerine göre olabilir.
Ortakların birleşme biçimine göre kooperatifler:

Köylü ve esnaf tarafından kurulan üretim kooperatifleri

Küçük tüccar ve sanayiciler tarafından kurulan esnaf kooperatifleri
Gösterdikleri faaliyet türlerine göre kooperatifler

Kredi kooperatifleri

Yapı kooperatifleri

Satış kooperatifleri

Tüketim kooperatifleri

Alım kooperatifleri

İmalat kooperatifleri
B. Türkiye’de kooperatifler

Tarımsal Kooperatifler (Kırsal Kooperatifler)
23
İşleme ve pazarlama kooperatifleri
- Tarım satış kooperatifleri
- Köy kalkınma kooperatifleri
- Su ürünleri kooperatifleri
- Çiçekçilik kooperatifleri
- Hayvan ve hayvansal üretim kooperatifleri
Alım (Tedarik) kooperatifleri
- - Pancar ekicileri istihsal (üretim) kooperatifleri
- - Çay ekicileri ishitsal (üretim) kooperatifleri
Hizmet kooperatifleri
- - Toprak ve tarım reformu kooperatifleri
- - Tarımsal sigorta kooperatifleri
- - Toprak su kooperatifleri
Kredi kooperatifleri
- Tarım kredi kooperatifi

Tarım DıĢı Kooperatifler (Kentsel Kooperatifler)
Yapı kooperatifleri
Tüketim kooperatifleri
Esnaf kooperatifleri
- - Esnaf kefalet kooperatifleri
- - Küçük zanatkarlar kooperatifleri
Diğer kooperatifler
- Motorlu taşıyıcılar kooperatifi
- Yayıncılık kooperatifi
- Sigorta kooperatifi
- Turizm geliştirme kooperatifi
C. Tarımsal kooperatifler
1. Tarımsal Hizmet ve Tedarik Kooperatifleri
Tarımsal kesime tarım dışı sektörlerden gelen girdi ve hizmetlerin tedarik ve dağıtımını
üstlenen üretim girdilerinin düşünülmesini amaçlayan kooperatiflerdir.
2. Tarımsal ĠĢleme ve Pazarlama Kooperatifleri
Üreticiler ürettiği üründen daha yüksek gelir elde etme yollarını aramaktadır. Piyasa
ekonomisinin geçerli olduğu ülkelerde daha yüksek gelir elde edebilme pazarlık gücüne
bağlıdır. Ayrıca yüksek gelir elde etmede üretimi çeşitlendirmeye ve yetiştirilen tarımsal
ürünlerin ham olarak satan yerine işleyerek satarak onların katma değerlerini arttırmak
suretiyle elde edilir. Ayrıca tarımsal merkezli ekonomilerde üretim sonrası süreçte ürünleri
işleyerek satan kooperatifler ortaya çıkmaktadır. Bu kooperatifler genellikle ürün adıyla
adlandırılır. Örneğin sütçülük, şarapçılık sop ve benzeri.
3. Tarımsal Üretim Kooperatifleri;
Tarımsal üretim kooperatifleri ortaklarının üretim faktörlerini birleştirerek üretimin ortaklaşa
yapıldığı bir örgüt biçimidir. Tarımsal üretim kooperatifçiliği genellikle tarımsal üretim öncesi
alım hizmetleri tarımsal üretimin organizasyonu ve tarımsal üretim sonrası hizmetlerini
içeren çok amaçlı bir kooperatif türüdür. Tarımsal üretim kooperatifleri en yaygın çeşidi
kooperatif çiftlikleridir.
24
25
VII. Kooperatiflerin BaĢarısını Etkileyen Faktörler
Kooperatifçilik hareketi özellikle gelişmiş ülkelerde iyi bir düzeye gelmiştir. Fakat bu süreç
pek zahmetsiz ve pek de kolay olmamıştır. Birçok yeniliklerin karşılaştığı güçlüklerle,
kooperatif hareketle karşılaşmıştır. Her ülkede kooperatiflerin benimseyenler olduğu gibi
onun karşıtları hatta düşmanları bile olmuştur. Burada kooperatiflerin gelişmesini ve
başarısını engelleyen faktörler Türkiye örneği dikkate alınarak şu şekilde özetlenebilir.

Genel Nitelikli Faktörler:
Kooperatiflerin başarısını etkileyen genel nitelikli faktörler şu başlıklar altında toplanabilir.

-
Ekonomik ve politik çevrenin direnci
-
Finansman yetersizliği
-
Yetişkin personel yetersizliği
-
Genel eğitim ve kültür düzeyi düşüklüğü
Ülkenin sosyo ekonomik yapısına bağlı faktörler
Yukarıda belirtilen genel özellikli konular yanında kooperatifçiliğin gelişememesinde özel
nitelik taşıyan çeşitli nedenlerin bulunduğu söylenebilir. Kooperatifçiliğin gelişmesini önemli
derecede yavaşlatan bu nedenler şunlardır:
-
Sosyolojik faktörler
-
Kooperatif politikalarının uygulanmasında karşılaşılan aksaklıklar.
Türkiye’de hükümetlerin politikalarında kooperatiflere yeterince yer verildiğini söylemek
güçtür. Ülkemizde kooperatifçilik zaman zaman ele alınmış, çoğu kez zaman parlamış,
ancak kısa süre sonra sönmüştür. Bununla beraber tam anlamıyla vazgeçilemeyen
kooperatifçilik uygulamalarında çeşitli hatalar yapıldığı da bir gerçektir. Bunlar aşağıdaki
şekilde gruplandırılabilir:
-
Devletin kooperatifçiliğe müdahalesi
-
Kooperatifçiliğin hızlı yayılması
-
Kurulacak kooperatif yapının bilinmemesi
-
Kooperatifler arası işbirliğinin eksikliği
-
Kooperatifçiliğe siyasetin karıştırılması.
26
VIII. Yeni Nesil Kooperatifler
Yeni nesil kooperatif (New Genertion Coopreatives-NGC); geleneksel kooperatif yapısını,
yatırımcıların sahip olduğu şirket değerleri ile birleştiren bir organizasyondur. NGC’lerin çoğu
tarımsal ürünlerin katma değer eklenmiş ürün haline getirilmesi sürecinde yer almakta, bu
da üretici-üyenin üretim ve pazarlamadan doğan çıkarlardan yararlanmasına olanak
sağlamaktadır.
İyi yönetilen bir NGC üreticilerin tarla üretimini katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmesini
sağlamaktadır. NGC ler çiftçilere; daha güvenli bir pazar, daha fazla pazarlama gücü,
pazarlama ve üretim karlarına eriştirerek daha fazla kârlılık, iş ve gelir yaratma imkanları
sağlar.
Eğer kooperatif belirli bir varlık için yatırım yapmış ise bu operasyonun yürütülebilmesi için
çiftçi üyelerinden önemli bir üretim miktarını alabileceğinden emin olmak ister. Hem üretici,
hem de işletici olarak her NGC üyesi uygun kalitede malı temin etmek için özen
gösterecektir. NGC modelindeki teslim şartlarını göz önüne alırsak, her üye piyasa şartlarına
bakmaksızın ürün teslim etmek zorundadır. Böylece de kooperatif ürün kaynağı sorununu
garantilemiş olacaktır. Kooperatif operasyonlarında ürünün kalitesi ve miktarı kritik
faktörlerdir, NGC bu faktörlerde eşitliği sağlayan bir modeldir.
Çiftçiler NGC modelini gelirlerini arttırmanın ve tarımda son zamanlarda yapılan
değişikliklerin bazı negatif etkilerini telafi etmenin (dengelemenin) bir yolu olarak
görmektedirler. Teknoloji, kurumsal yapılar, uygulamalar, değer yargısının entegrasyonu,
tarımsal pazarların globalleşmesi gibi alanlardaki değişiklikler, aile çiftliğinin besin dağıtım
halkası ile artan bir şekilde içiçe girdiği entegrasyon sistemlerinin oluşması ile
sonuçlanmaktadır. Bugün tüketicilerin seçenek, kalite, devamlılık ve değer (kıymet) gibi
konularda artan talepleri mevcuttur. Tarımın yapısında değişiklikler yapılması koşuluyla
üreticiler ve besin endüstrisi müşterilerin taleplerini karşılayacak durumdadır. Bu teknolojik
değişiklikler, pazarlama kanallarında da değişiklik yapılmasını zorunlu hale getirmiştir.
Tüketicinin talep ettiği, belirli bir özelliğe sahip ürünün, müşteriye (tüketiciye) ulaşması, bu
ürünün özelliğinin korunmasını gerektirmektedir.
NGC’nın kendine özgü bir yapısı vardır. Hisse yapısı üç sınıfa ayrılır: Üyelik Hissesi, Öz
Varlık (Hakkaniyet) Hissesi ve Tercih Edilen Hisse.
Üyelik Hissesi; Teslimat haklarında belirtilen, hakkaniyet hisselerini alma hakkını ve oy
kullanma hakkını verir. Sadece, malın üreticileri üyelik hisselerine sahip olabilirler ve böylece
kontrol üreticilerin elinde olur. NGC bir üye bir oy sistemi ile demokratik bir kontrol sağlar. Oy
verme hakları, ne kadar yatırımı olduğuna bakılmaksızın üyeliğine bağlıdır.
27
Özvarlık Hissesi; Teslim haklarını, kooperatife tahsis etme hakkını ve işletmenin tesis
edilebilmesi için gerekli sermayeyi sağlar. Satın alınan her hisse üyeye bir birim teslim etme
hakkını ve yükümlülüğünü verir. Bu teslim kontratı iki yönlü bir kontrattır. Üye teslim etmekle,
kooperatif de teslimatı almakla yükümlüdür. Kontrat kalite standartlarını belirler ve işletmeyi
daima randımanlı çalıştırabilecek bir düzene sokar.
Günümüz pazarında kalite ve devamlılık çok önemlidir. Bu sebepten dolayı, teslimat
kontratında belirli kalite şartları tespit edilmiştir. Kooperatif bu teslimat şartlarına uymayan
malları geri çevirebilir. Nadiren bu gerekli olur. Çünkü üyeleri sadece ürünlerinin belli bir
kısmı için kontrat yaparlar ve ürünün en iyi kısmını kendi işletmelerinde işlemek için seçerler,
üyenin teslimatı yapamadığı veya teslimatı yapmak istemediği durumlarda kooperatif
kontratta belirtilen ürünü satın alır ve maliyetini üyenin özvarlık hesabına geçer. Bu strateji
kooperatifin aynı kalite ve miktardaki malı alarak gelişen pazarlara yönelmesini sağlar.
Teslim haklarının (özvarlık hisseleri) satın alınması üretici-üyeler adına belli bir yatırımı ve
kooperatif içinde belli bir infüzyonu temsil etmeyi sağlar.
Teslimat haklarının satışı,
başlangıç sermayesinin güvene alınması için bir mekanizmadır. Üye özvarlık yatırımı,
başlangıç sermayesinin % 50’sini temsil eder. Üye büyük bir yatırım yapmıştır ve bu
yatırımın başarıya ulaşması için çaba gösterecektir. Özvarlık hisseleri alınıp-satılabilir veya
transfer edilebilir. Hisselerin bir değeri vardır ve yönetim kurulunun onayıyla diğer üreticilere
satılabilir.
Tercih Edilen Hisse; Bu tip hisseler, kooperatifin üretici olmayan hisseleridir. Yasada
belirtilen durumlar haricinde tercih edilen hisselere sahip olan hissedarlar oy kullanamazlar.
Bu tip hisse belirli, sabit bir getirisi olan hissedir. Topluluklar ve üretici olmayanlar bu tip
senetleri seçerler çünkü kendi toplumlarında; gelişmeleri desteklemek, iş sahiplerini teşvik
etmek ve çevrenin maddi yönden kalkınmasını sağlamak isterler.
28
Bölüm 3.
ÜRETĠCĠ BĠRLĠKLERĠ
Türkiye’de üretici birlikleri kapsamında üç örgütlenme biçimi bu bölümde ele alınacaktır,
bunlar Mahalli İdare Birlikleri, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve Tarımsal Amaçlı Üretici
Birlikleridir.
3.1. Mahalli Ġdare Birlikleri
Son yıllarda yasal yönden İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak Türkiye’ de Bakanlar Kurulu
kararıyla mahalli idare birlikleri kurulmaktadır. Bunlar; köylere hizmet götürme birlikleri,
turizm, çevre, eğitim vb. konularındaki diğer birliklerdir.
3.1.1. Köylere Hizmet Götürme Birlikleri
İl İdaresi Kanunu, Belediye Kanunu ve Köy Kanununun bazı maddelerine dayanarak
hazırlanan tip tüzüğe göre kurulan ve çok amaçlı görünen ama uygulamada sütün belirli bir
komisyon karşılığı pazarlanmasından başka önemli faaliyetleri olmayan “köylere hizmet
götürme birlikleri” son yıllarda hızla çoğalmaya başlamıştır.
Bu birliklerin yönetimi tamamen mülki idare amirlerinin kontrolünde olduğundan özerk ve
bağımsız değildirler. Diğer birliklerin çoğunun kuruluşunda örnek alınan Malkara Birliğinde
genel kurul görevini yapan Birlik Meclisinde seçilmiş, tabii ve gözlemci üyeler bulunmaktadır.
Seçilmiş üyeler köy muhtarları, tabii üyeler kaymakam ile ilçenin ileri gelen kamu görevlileri
ve gözlemci üyeler ise ilçenin ikinci derece kamu görevlileri ve ziraat odası gibi bazı üretici
örgütlerinin başkanlarıdır. Muhtarlar, Birlik Meclisinin seçilmiş üyeleri kabul edilmektedirler.
Oysa muhtarlar süt üreticilerini temsil etmek için değil, köylerinde muhtarlık yapmak için
seçilmişlerdir. Öte yandan, üreticilerce süt birliği olarak bilinen bu birliklere süt üreticileri üye
değildir.
Yönetim kurulu görevini yapan Birlik Ercümeni tip tüzüğe göre 7 kişiden oluşmakta ve
bunların üçü (başkan, genel sekreter ve sayman) daimi üye olup, geri kalan 4 üye meclis
tarafından 1 yıl süre ile seçilmektedir. Görüldüğü gibi, yönetim organlarının üye yapısı
homojen olmayıp, yönetim demokratik değildir. Bu ileride çıkar çatışmalarına yol açabilir.
Başkan genelde ilçenin mülki idare amiri olan kaymakamdır. Diğer iki daimi üye başkanın
tayin ettiği kamu görevlileridir. Trakya bölgesinde yapılan bir araştırma sonucuna göre, bu
birliklerin yönetiminde en çok sözü geçen %71.4 oranıyla başkandır. Malkara birliğinde
başkanın yönetimde söz sahibi olduğunu ileri süren süt üreticilerinin oranı %98.5’dir. Tarım
kooperatiflerinde bu oranlar %21.9 (yağlı tohumlar) ile %45.9 (köy kalkınma kooperatifleri)
arasında değişmekte, yönetim kurulları ve genel kurulların kararlardaki etkileri daha fazla
olmaktadır. Pancar kooperatiflerinde genel kurulun etki oranı %25 iken, hizmet birliklerinde
birlik meclisinin etkisi yoktur.
29
Birliklerde denetim organı olmadığından öz denetim yapılmamaktadır. İç denetimi olmayan
bir örgütte yöneticiler bilerek veya bilmeyerek birliği kendi çıkarları yönünde kullanabilirler.
Malkara Birliğinin kuruluş amacı incelendiğinde, birliğin devletin, belediyelerin ve özel
sektörün yaptığı her çeşit işleri (üretim, pazarlama, satış, inşaat vb.) yapmaya ve yaptırmaya
yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Yol, su, okul, lojman, cami, sağlık tesis, köy konağı,
kanalizasyon gibi altyapı tesisleri ve inşaat işleri de buna dahildir. Bu kadar çeşitli ve her biri
ayrı uzmanlık isteyen işin hizmet birliğince etkili bir biçimde yapılması kolay değildir.
Bu birliklerin kırsal kesimin sorunlarını çözümü için uygun örgütler olmadıkları, kooperatifçilik
ilkeleri ve değerlerine ters düşen bir yönetim yapısına sahip oldukları görülmektedir. Bütün
bu nedenlerle, hizmet birliklerinin kooperatiflere alternatif gösterilmeye çalışılması ve devlet
tarafından da desteklenmesi doğru değildir. Ayrıca, araştırmalar üreticilerin bu birliklerin
demokratik olmayan yönetim yapısından memnun olmadıklarını ve süt satışından toplanan
büyük komisyonların hizmet birlikleri tarafından yerinde ve etkin kullanılmadığını
göstermektedir.
Köylere hizmet götürme birliklerinin yeniden yapılanması, yönetimlerinin demokratikleşmesi
ve birliklerin üreticilere devri gerekir. Kamu yöneticilerinin görevi kamu kurumlarının yönetimi
olduğundan, ekonomik faaliyette bulunan bu birliklerin yönetimlerinde görev almaları doğru
değildir. Ayrıca kaymakam, daire müdürleri vb., kamu görevlilerinin görev yerlerinin
değişmesi de profesyonel yöneticiler tarafından işletilmesi gereken birlik işletmeleri
açısından dezavantajdır.
Hizmet birlikleri köylerdeki tarımsal kalkınma kooperatiflerinin ilçelerdeki üst örgütleri haline
getirilebilir. Ancak bunun için hukuki açıdan iyi bir inceleme yapmak ve gerekli mevzuatı
hazırlamak gerekecektir. Bir başka çözüm bunların tasfiye edilip mallarının illerdeki tarımsal
kalkınma kooperatif birliklerine devredilmesidir.
3.1.2 Sulama Birlikleri
Birliklerin gerçekleştirilmesinde iki temel yaklaşım vardır. Birincisi; inisiyatif ve etkinliğin
kamuda olması, diğeri ise, çiftçilerin en üst düzeyde katılımının sağlanarak sorumlu
kılınmasıdır. Ancak inisiyatif ve etkinlik kamuda olduğu taktirde çiftçilerin yönetime en üst
düzeyde katılımını sağlamak olanaksızdır.
Bu örgütlerin oluşumunda katılımcılık savunulmakla birlikte, istenen anlamda katılım
sağlanamadığı
gibi
birlikler
sınırlı
sorumlu
yerel
yönetim
birliklerine
dönüşmüş
bulunmaktadır.
Sulama birlikleri de hizmet birlikleri gibi İçişleri Bakanlığının tip tüzüğüne göre beldelerde
kurulmaktadır. Bir beldede sulama birliğinin kurulması için sulama tesisinin birden çok
beldeye hizmet vermesi gerekmektedir.
Sulama birliklerinin yönetimi organları ve yapısı aynen köylere hizmet götürme birliklerindeki
gibidir. Bu nedenle, kamu kuruluşu niteliğindeki bu birliklerin yönetimi tamamen devletin
kontrolündedir. Köylere hizmet götürme birlikleri için yapılan değerlendirmeler büyük ölçüde
bu birlikler için de geçerlidir.
30
3.2. Damızlık Sığır YetiĢtiricileri Birliği
Damızlık sığır yetiştiricileri birlikleri 4631 sayılı “Hayvan Islahı Kanunu’na ve 19.12.2001
tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanan Islah Amaçlı Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve
Hizmetleri Hakkında Yönetmelik” e dayanarak kurulmaktadır. Damızlık sığır yetiştiricileri
birlikleri 9 Ağustos 1995 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca
hazırlanan “Türkiye Damızlık Süt Sığırı Yetiştiricileri Birliği Hizmetleri Hakkında Yönetmelik”
uyarınca kurulmakta ve faaliyette bulunmaktadır.
Yönetmelikte hayvan yetiştiricilerinin üstün verimli hayvanlar yetiştirmek için kendi aralarında
örgütlenerek, gerek yurt dışından ithal edilen, gerek yurt içinde yetiştirilen ve gerekse yerli
ırk hayvanların genetik potansiyellerinin geliştirilmesi, verimlerinin artırılması, bunların soy
kütüğü, ön soy kütüğü kayıtlarının tutulması ve bu kayıtlara esas teşkil edecek verim
kontrollerinin yapılması, hayvanlarla ilgili sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve sigorta
işlemlerinin yapılması, üyelerin eğitimlerinin sağlanması, üyeler arasında yarışmalar
düzenlenmesi, üye ihtiyaçlarının temin ve tedariki ile her türlü üretimin yurt içi ve yurt dışında
pazarlanması, ürünlerin değerlendirilmesi için gerekli tesislerin kurulması, kiralanması ve
işletilmesi gibi hususlar ile Hayvan Islahı Milli Komitesi’nin önereceği ve Bakanlıkça
belirlenecek her türlü hayvan ıslahı çalışmalarının yapılması amacıyla kurulacak birliklerin
kuruluş ve hizmetleri ile ilgili esas ve usuller belirlenmektedir.
Yönetmelik damızlık birliklerinin hizmetlerini çok geniş tutmuş ise de, birliklerde temel amaç,
sığır yetiştiricilerinin kendi aralarında örgütlenerek üstün verimli hayvanlar yetiştirmelerini
sağlamaktır.
1990’lı yılların başlarında İtalya ve Almanya ile yapılan çalışmalar çerçevesinde yürütülen
Türk-Anafi ve GTZ projeleri ile Türkiye’ de bir kayıt sistemini yürütecek Yetiştirici Birliklerinin
kurulması amaçlanmıştır. Bu amaç için bir araya gelen yetiştiriciler 1995 sonu itibariyle
damızlık sığır yetiştiricileri birliklerini kurmaya başlamışlar ve 1998 yılında da üst örgütleri
olan Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’ni kurmuşlardır.
Türk-Alman Teknik İşbirliği çerçevesinde Türkiye’ de damızlık süt sığırcılığını geliştirmek için
yürütülmüş olan “Sığır Yetiştiricileri Enformasyon Sistemi” adlı projenin birliklerin
kurulmasında önemli rolü olmuştur.
1990 yılında bir soy kütüğü sistemi kurulması amacı ile proje başlamış ve 1998 yılında kayıt
altına alınan süt ineği sayısı 15000’e yükselmiştir. 1994 yılından itibaren proje ile
desteklenen 7 birlikte süt verimlilik kontrollerinin yapılmasına başlanmıştır. Bu kontroller, her
inek için her ay mümkün olmamaktadır. Bununla birlikte, birliklerin çoğunda soy kütüğünün
ve buna bağlı verimlilik kontrollerinin önemi anlaşılmıştır.
Aynı saf ırktan en az 5 ineği bulunan en az 7 yetiştirici bir araya gelip Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığının İl Müdürlüklerine başvurduğu taktirde, o ilde damızlık sığır yetiştirici birliği
kurulabilmektedir ama bir ilde aynı ırk için sadece bir birlik kurulabilmektedir. Ancak, o ilde
farklı ırktan birlik kurulamaması durumunda bu ırklara sahip işletmeler, kurulmuş olan birliğe
31
geçici üye statüsünde alınırlar. Bu üyelerin oy hakkı bulunmamasına karşın asil üyelerle
aynı hizmeti alma hakkına sahiptirler.
Merkez Birliği ve Tarım Bakanlığı tarafından yürütülen projelerle Türkiye’de ilk kez soy
kütüğü kayıtları tutulmaya başlanmış ve AB tarafından yayınlanan ilerleme raporunda
hayvancılık sektöründe ilerleme sağlanan alanlardan biri olarak gösterilmiştir.
Birliklerin gelirleri; giriş aidatları, yıllık aidatlar, yetiştiricilere götürülen hizmetler (suni
tohumlama, veteriner vb.) karşılığı elde edilen gelirler, damızlık belgesi vb. gelirleri, hayvan
satış komisyonları, bağış ve yardımlardır.
Birliklerin özerk ve nispeten bağımsız yönetim yapıları ve faaliyetleri dikkate alındığında,
bunların gelişmiş ülkelerdeki hayvan ıslahı kooperatiflerine çok benzedikleri görülür. Bu
nedenle, devletin yönetiminde söz sahibi olduğu köylere hizmet götürme birliklerinden çok
farklıdırlar.
Damızlık sığır yetiştiricileri birliklerinden Türk-Alman projesi çerçevesinde destek alan bazı
birliklerden (Edirne ve Kırklareli gibi) olumlu sonuçlar alınmış ise de, projenin
tamamlanmasından sonra bu birliklerin finansman sorunları artmaya başlamıştır.
3.3. Tarımsal Amaçlı Üretici Birlikleri
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Üretim Geliştirme Genel Müdürlüğünce kurulup
geliştirilen damızlık sığır yetiştiricileri birliklerinden alınan olumlu sonuçlar üzerine,
Bakanlığın Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü bu birliklere benzer örgütleri
kendisine bağlı kurdurmak için “Tarımsal Amaçlı Üretici Birlikleri” Kanun Tasarısını
hazırlamıştır. Uzun yıllar Bakanlık bu tasarıyı Meclisten kanun olarak çıkarmaya çalışmışsa
da, 2004 yılının Haziran ayına kadar mümkün olmamıştır.
Tasarı, Türkiye Milli Kooperatifler Birliği, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, Tarım
Satış Kooperatifleri Birlikleri, Ziraat Mühendisleri Odası ve kooperatifçilik konusunda çalışan
bilim adamları ile kooperatifçilerin büyük bir kısmının ve üretici örgütlerinin karşı çıkmalarına
rağmen, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme genel Müdürlüğü’nün
uzun yıllar süren çabaları sonucu 2004 yılında nihayet kanunlaşmıştır.
Tasarı hazırlanırken Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı elemanlarının Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı’nın tarım satış kooperatifleri ve birliklerine ait mevzuatından yararlandıkları tahmin
edilmektedir. Çünkü kanunun maddeleri, 3186 sayılı Tarım Satış ve Birliklerinin Kuruluşu
Hakkında Kanun
Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair
Kanun
maddelerine pek çok yönden benzemektedir.
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı içerisinde kurulması öngörülen üretici birlikleri, Sekizinci
Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer almıştır. Planda “Kamudan bağımsız bir yapıda üreticilere
üretimden pazarlamaya kadar olan aşamalarda hizmet vermek üzere kar amacı gütmeyen
organizasyonlar oluşturmaya yönelik bir Üretici Birlikleri Kanunu çıkarılacaktır. Örgütlü çiftçi
kesimin desteklenmesi ve bu yönde teşvik önlemlerinin uygulamaya geçirilmesi
sağlanacaktır. Söz konusu örgütlerde denetimin özerkleştirilmesi yönünde düzenlemeler
yapılacaktır” denilmektedir.
32
Kalkınma planları çerçevesinde Avrupa Birliği’ndeki üretici örgütleri yapısına uyum için
kurulması öngörülen üretici birlikleri 29.06.2004 tarihinde 5200 sayılı yasa ile yürürlüğe
girmiştir. Kanunun birinci maddesinde amaç; “üretimi talebe göre planlamak, ürün kalitesini
iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara uygun
ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslar arası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı
tedbirler almak üzere tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu bazında bir araya gelerek,
tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici birliklerini kurmalarını sağlamak” olarak belirtilmiştir.
Kanuna istinaden hazırlanan yönetmelik uyarınca, üretici birlikleri bitkisel üretimle ilgili
ürünler ve ürün grupları, hayvansal üretimle ilgili ürünler ve ürün grupları, su ürünleri üretimi
ve organik ürün yetiştiriciliği alanlarında kurulabilmektedir. Kurulacak üretici birliği ürün ve
ürün grubu için belirlenen asgari üretim kapasitesine sahip gerçek ve tüzel kişiliği haiz on altı
tarımsal üreticinin imzaladıkları tüzük ve kuruluş belgeleri ile Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığı’na müracaatları sonucunda tüzel kişilik kazanır. Aynı ürün veya ürün grubu için
ilçe düzeyinde en fazla bir birlik kurulabilir.
2005 yılı itibariyle 134 adet üretici birliği kurulmuştur. Kurulan birliklerin %43.3’ü hayvansal
üretimle ilgili üreticiler, %32.8’i meyve üreticileri, %12.7’si sebze üreticileri, %8.2’si tahıl ve
çay üreticileri ve %3’ü süs bitkileri üreticileri tarafından kurulmuştur. Aynı yıl 7 birlik bir araya
gelerek Ankara’da süt üreticileri merkez birliğini kurmuşlardır.
Birliğin gelirleri; üyelik aidatları, üyelere sağlanan danışmanlık hizmetleri karşılığında alınan
ücretler, yurtiçi ve yurtdışından sağlanan bağış, fon ve yardımlar, taşınır ve taşınmaz
mallardan elde edilen gelirler, reklam, tanıtım ve yayın gelirleri, birlik aracılığı ile pazarlanan
ürünlerin satış bedeli üzerinden kesilecek hizmet payı ve diğer gelirlerdir. Birlikler üyelerinde
gelirlerinden pay dağıtmazlar.
Yönetmelikte “çeşitli kanunlarla kurulmuş birlikler ve kooperatif birlikleri hangi ürün veya ürün
grubunda faaliyet gösteriyorlarsa yönetmelikte belirlenen kriterleri taşıması halinde üretici
birliği üye/kurucu üye olabilir” denilmektedir. Bu durum mevcut üretici örgütleri arasındaki
amaç farklılığından doğabilecek sorunları daha da artırabilir.
Yasaya göre, üretici birliklerinin amaçları çok kapsamlı olup, tarım kooperatifleri ile çeşitli
çiftçi örgütlerinin neredeyse tüm faaliyetlerini içine almaktadır. Bu bağlamda amaçlar bir
başka çiftçi örgütüne ihtiyaç duyulmayacak şekilde düzenlenmiştir.
Madde 20’de uygulanacak diğer hükümler bölümünde şöyle denmektedir: “Bu kanunda
hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlerle ilgili 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı
dernekler kanununun ilgili hükümleri uygulanır.”
Yasa incelendiğinde, tarım kooperatiflerinin yaptığı faaliyetlerin üretici birlikleri tarafından da
üstlendiği anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle kooperatiflere alternatif örgütler yaratılmak
istenmektedir. Yasanın tarım sektöründeki mevcut örgütlenmeyi de zayıflatma ihtimali
bulunmaktadır.
Üretici Birlikleri tasarısı hazırlanırken üreticilerin, bilim adamlarının ve kooperatifçilerinin
görüşleri alınmamış ve merkeziyetçi bir anlayışla tasarı yasalaşmıştır. Birim örgüt anlamında
kullanılan “Birlik” sözcüğü de yasada hatalı kullanılmıştır. Birlik; birim örgüt değil, bölge birliği
33
veya merkez birliği gibi üst örgütler için uygun bir sözcüktür. Bu sorun köylere hizmet
götürme birlikleri ve damızlık birlikleri için de geçerlidir.
Avrupa Birliği’nin tarımsal piyasaları düzenlemek amacıyla kurulmasını teşvik ettiği üretici
örgütleri Tarım Bakanlığının çıkarttığı yasadakinden tamamen farklı örgütlerdir. AB
ülkelerinde üretici örgütleri 3 grupta toplanmaktadır. Bunlardan birincisi, üreticilerin mesleki
çıkarlarını temsil eden çiftçi kuruluşları ya da ülkemizdeki benzeri olan ziraat odalarıdır.
İkincisi ekonomik faaliyette bulunan tarım kooperatifleridir. Üçüncüsü ise asıl görevi tarım
ürünleri piyasalarını düzenlemek olan üretici örgütleri (producer organisations) veya üretici
grupları (producer groups)’dır. Üretici örgütleri olarak ifade edilmesi gereken bu örgütler
muhtemelen bizde hatalı biçimde üretici birlikleri olarak isimlendirilmektedir.
AB üyesi ülkelerde üretici örgütleri, tarım kooperatifleri gibi ürün pazarlama veya üreticilere
girdi sağlama gibi ekonomik faaliyetlerde bulunmazlar. Bunlar bir bakıma tarım lobisi gibi
hareket ederek politikacıları etkilemek, kamuoyu oluşturmak, üreticilere danışmanlık ve
eğitim hizmetleri vermek, reklam yoluyla tarım ve gıda ürünlerini tanıtmak, ürün kalitelerini
yükseltmek ve en önemlisi tarım ürünleri piyasalarını düzenlemek amacıyla faaliyetlerde
bulunmaktır.
Yasanın öngördüğü üretici birlikleri, ne kooperatife, ne derneğe ve ne de şirkete
benzemektedir. Bu bağlamda yasal bir boşluk doğabilir. Ekonomik faaliyetlerde bulunması
öngörülen üretici birliklerinin kanunda bulunmayan hükümlerdeki boşlukları Dernekler
Yasası’na tabi olarak çözmesi son derece güç görünmektedir. Bilindiği gibi, dernekler
kooperatifler gibi ticari faaliyetlerde bulunamazlar.
34
Bölüm 4.
AVRUPA BĠRLĠĞĠNDE TARIMSAL ÖRGÜTLENME
Avrupa Ekonomik Topluluğunu oluşturan ve Ortak Tarım Politikasını kabul eden 6 üye
ülkenin 13 tarım örgütüne mensup çiftçi temsilcileri 6 Eylül 1958 tarihinde Avrupa Tarımsal
Örgütler Komitesini (Committee of Agricultural Organizations) kurmuştur. Bu örgüt bugün
AB üyesi 15 ülkenin 29 tarımsal örgütünden oluşmaktadır.
24 Eylül 1959 tarihinde Avrupa Topluluğu tarım kooperatifleri Tarımsal Kooperatifçilik Genel
Komitesini (COGECA) oluşturdular. Daha sonra COPA ve COGECA birleşerek Avrupa
Birliği Tarım Kooperatifleri Konfederasyonu (COGECA)’yı oluşturdu.
COGECA’nın amaçları:
- Tarımsal kooperatiflerin yasal, ekonomik, finansal, sosyal, ve diğer alanlarda
çalışmalarını yürütmek.
- Ortak sorunlara çözümler bulmak
- Ortak tarım politikasının gelişimiyle ilgili her konuda inceleme ve işbirliği yapmaktır.
AB ülkelerinde kooperatifçilik 19.yy. da başlamıştır. Tarım kooperatifleri ortaklarının
gelirlerini iyileştirmeye ve ürünlerine pazar temin etmeye yardım etmektedirler. Ekonomide
ve sosyal alanda sosyo-ekonomik arabulucu olarak görev yaparlar.
Son 35-40 yıl içerisinde, AB ülkelerindeki tarımsal kooperatiflerin sayısı, İngiltere ve İtalya
hariç olmak üzere yarıdan fazla azalmış, buna rağmen kooperatif ortak sayısı artmıştır. AB
genelinde geleneksel kooperatif niteliği yerine ticaret ve sanayi alanlarında büyük
işletmelerin yer aldığı bir yapılaşma başlamıştır. AB ülkelerinde 32 bin tarımsal kooperatif
bulunmaktadır. Kooperatiflerin ortak sayısı 12 milyondur. 210 milyar Euro’luk bir ciroya sahip
olan kooperatifler tarım girdileri piyasalarında % 50’nin üzerinde, tarım ve gıda ürünlerinin
pazarlanması, toplanması ve işlenmesinde % 60’ın üzerinde pazar payına sahiptirler. Tarım
kooperatiflerinin cirosunun tarımsal üretime oranı % 90’a ulaşmıştır.
Avrupa Birliği ülkelerinde tarımsal kooperatifler değişen ekonomik koşullara ayak
uydurabilmek için kooperatifçiliğin temelini oluşturan ilkelerin özünü kaybetmeden yeniden
yorumlanarak uygulanmasında bazı ekler yapmışlardır.
Örneğin; mevcut ekonomik koşullarda ortaklarına maliyetine "hizmet" sunmak olan klasik
temel amaç, zamanla paranın ekonomide artan rolü ve rekabet gücünün arttırılması gibi
nedenlerden dolayı birde "kar" amacını üstlenmiştir.
Günümüzde kooperatiflerin amacının "hizmet+kar" şeklinde tanımlanması gerektiği
benimsenmiştir. Bir "şahıs" şirketi olan kooperatiflerde sosyal paylar kişinin ismine yazılı ve
başkalarına devredilemez nitelikte olmasına rağmen değişen ekonomik koşullarda bu ilkenin
özü zedelenmemek kaydıyla uygulamada ortaklar ellerindeki payların bir kısmını kooperatif
hizmetlerinden yararlanabilecek kişilere devredilebilmektedir. Demokratik yönetim ilkesi
gereği "bir insan-bir oy" şeklinde tanımlanmasına karşın kooperatifle daha çok ticari ilişkide
bulunan ortaklara bir miktar "ek oy" verilebilmektedir. Kooperatiflerin salt kendi ortakları ile
ticari faaliyetlerde bulunma zorunluluğu olsa da bazen kooperatiflerin ortak dışı kişilerle
ticaret yaptığı da olmaktadır. Kooperatiflerin çalışma alanları artık eskisi gibi yöresel
kalmamakta, bölgeler ve uluslar arası olabilmektedir.
35
4.1 ALMANYA
Raiffeisen Modelini uygulayan ülkelerin başında gelir. Raiffeisen kooperatiflerinin
örgütlenme şeması aşağıda gösterilmiştir.
Alman Raiffeisen Federasyonu (DRV)
Bölge Birlikleri (11 Adet)
Federal Kooperatifler (4 adet)
Bölge Kooperatifi (11 adet)
Girdi Temini, Ürün pazarlama ve hizmet Kooperatifleri
Kooperatifler son yıllarda birleşmişlerdir. Sayıları azalmış ancak işletmelerin iş hacmi ve
performansları artmıştır. 1960’da Raiffeisen kooperatiflerinin yıllık cirosu 8.7 milyar Euro iken
1999’da 38 milyar Euro olmuştur.
4.2 AVUSTURYA
Tarım Kooperatiflerinin organizasyon yapısında Raiffeisen Merkez Birliği en üst örgüt olup,
bu örgüte bağlı değişik tarım kooperatifleri üst örgütleri yer almaktadır.
Uluslar arası ürün ve girdi piyasalarında tarımsal kooperatiflerin önemli rolleri vardır.
Örneğin, ülkede üretilen hububat ve patates işlenerek katma değerleri ile üreticilere
tatminkar bir gelir sağlamaktadır. Raiffeisen satış mağazaları ortakları olan üreticiler adına
her türlü tarımsal girdiyi düşük maliyetle ve toplu olarak temin eder, üreticinin ürününü en iyi
şekilde işler ve pazarlar. Böylece ortaklarına piyasa koşullarına göre ürün bedeli olarak daha
yüksek fiyatlar ödeme imkanını bulur.
4.3 BELÇĠKA
Tarımsal kesimin ürün pazarlama, girdi ve kredi temini vb. sorunlarının çözümünde tarım
kooperatiflerinin rolü son derece önemlidir.
Belçika tarım kooperatiflerinin örgütlenme yapısı:
Boerenbond Grup adındaki en üst örgüte bağlı kooperatifler ve tarımla ilgili ziraat odası vb.
kuruluşlar üç ayrı merkez birliğinin çatısı altında örgütlenmişlerdir.
Bunların biri Kooperatif Merkez Birlikleri’dir. Bu birlikler tarım ürünlerinin pazarlanması ve
tarımsal girdi alımları, ortaklara onların ihtiyaçları olan çeşitli hizmetleri sunma ve
mühendislik-danışmanlık gibi konularda faaliyet göstermektedir.
Belçika tarımsal kooperatif birlikleri, bitkisel ve hayvansal üretim dallarında özellikle süt
üretimi, tahıllar, endüstri bitkileri, meyvecilik, sebze ve çiçekçilikte üretimden pazarlamaya
kadar olan aşamalarda tüm hizmetleri verebilmektedir.
36
AB’nin meyve ve sebzeye ilişkin “Ortak Piyasa Düzeni” ile ilgili olarak Belçika’da iki şemsiye
örgütü bulunmaktadır. LAVA adlı grup müzayede yapılan 7 piyasaya ve HABO adlı grup 2
müzayede piyasasına sahiptir. Bu iki grup birlikte meyve sebzede yıllık cironun %70’inden
fazlasını kontrol etmektedir.
The Boerenbond Grup
Kooperatif Merkez Birlikleri
Temel ve Merkez Örgütleri
-AVEVE
-Boerenbond Ziraat Odası
Tarımsal Ürün Paz.
(eğitim ve yardım)
Süt Kooperatifleri
-SBB Hizmet
-KVLV & AGRA
-COVAVEE
Katolik Kadınlar Örgütü
-KLI & GROENE KRING,
Gençlerin Katolik Örgütü
-STABO
Mühendislik
-LRV
Ürt.ve Pazarlama Kooperatifleri
-AVCZ
Et Pazarlama Koop.
-VBT
Meyve- Sebze Paz.
Kooperatifleri
At yetiştirme ve binme
Danışmanlığı
4.4 DANĠMARKA
Danimarka Tarım Kooperatiflerinin organizasyon yapısında üst örgüt olan Tarım
Kooperatifleri Federasyonu ve bu federasyona bağlı uzmanlaşmış birlik düzeyinde
kooperatif işletmeler yer almaktadır. Üretim sektöründe kooperatiflerin rolü üretimin
sürekliliğini ve verimliliğini sağlamaktır. Ürünlerin işlenmesi, pazarlanması ve diğer rutin işler,
konusunda uzman profesyonel yöneticiler tarafından yerine getirilmektedir.
Özel kooperatif yasası yoktur. Kooperatifler de ticaret yasası kapsamındadır.
4.5 FĠNLANDĠYA
Kooperatif organizasyon yapısında en üst örgüt olan Konfederasyona bağlı kooperatifler tek
amaçlı ürün ya da konu bazında uzmanlaşmış kooperatiflerdir.
Finlandiya’da kooperatiflerin finansmanı kuruluşlarından bugüne kadar ortaklık paylarından
ve yıl sonu dağıtılmayan risturnlardan meydana gelen fon ve karşılıklardan sağlanmaktadır.
4.6 FRANSA
Kooperatifler ortaklarının tarımsal faaliyetleri için gerekli tüm girdi ihtiyaçlarını karşılayacak
ve ürünlerini pazarlayacak şekilde hizmette bulunur. Bu hizmetlere kırsal kesimin
finansmanı için bankacılık ve sigortacılık hizmetleri de dahildir. Fransa tarım kooperatiflerinin
organizasyon yapısında tepe örgütü “Fransa Tarım Kooperatiflerinin Ulusal
Konfederasyonu”’dur. Konfederasyona bağlı üç büyük federasyon ve bunlara bağlı diğer
federasyonlar, birlikler ve bankalar mevcuttur. En alt düzeydeki kooperatifler, uzmanlaşmış
bölge federasyonlarına, belirli bir departmanla ilgili uzmanlaşmış federasyonlara ya da çok
amaçlı federasyonlara bağlıdırlar.
1998 yılı itibariyle çiftçiler, 3800 adet tarımsal amaçlı kooperatife ve bunlara ait endüstriyel
entegre-tarımsal işletmelere sahiptir. Kooperatiflerin ülke çapında 720.000 ortağı vardır.
37
Üreticiler, ortak oldukları kooperatifler aracılığıyla üretiminin % 50’sini yaklaşık 120.000
kişinin çalıştığı kooperatif işletmelerde değerlendirmekte ve pazarlamaktadır.
Fransa’da tarımsal amaçlı kooperatifler kurumlar vergisinden muaftır.
Kooperatifçiliğin gelişmesi için 70 civarında ar-ge kuruluşu vardır ve kooperatifler yıllık
cirolarının % 0.5’ini ar-ge harcamaları için kullanmaktadırlar.
4.7 HOLLANDA
Hollanda tarım kooperatifleri, ortaklarına kredi ve tarımsal girdi sağlayan ve üreticilerin
ürünlerini işleyerek pazarlayan çok amaçlı kooperatiflerdir. II. Dünya Savaşından sonra
sayıları azalmış, bu şekilde verimliliği arttırarak birim maliyetlerini düşürmüş ve ortaklarına
daha iyi hizmet sunarak iş hacimlerini ve rekabet güçlerini arttırmışlardır.
Hollanda çiftliklerinde üretilen süt, et, yumurta, meyve ve sebzenin önemli bölümü
kooperatifler tarafından üreticilerden satın alınmakta, işlenerek toptan düzeyde
pazarlanmaktadır.
Hollanda tarım kooperatiflerinin en karakteristik özelliği, hiç devlet yardımı almadan,
üreticilerden sağlanan öz kaynaklarından finansman ihtiyaçlarını karşılamalarıdır. Mevcut
kooperatif sayıları azalırken, yeni konularda çalışan kooperatifler kurulmaktadır. Örneğin
ekolojik ürün üretmek ve pazarlamak amacıyla kooperatifler kurulmaktadır.
4.8 BĠRLEġĠK KRALLIK
En üst örgüt olan Tarım Kooperatifleri Federasyonuna bağlı 5 federasyon ve merkezi örgüt
bulunmaktadır. Bunlar süt Grubu Federasyonu, İskoç, Galler ve Ulster Tarım üreticileri
Örgütleri, İngiltere ve Galler NFU İşletmesidir.
İngiltere’de toplam 565 adet tarımsal amaçlı kooperatif faaliyette bulunmaktadır. Bunların %
65i ortakları olan üreticilerden satın aldıkları tarımsal ürünleri işleyerek ya da paketleyerek
pazarlamaktadır. Kooperatiflerin ortak sayısı 241.000’dir. İngiltere’de daha çok ürün yada
ürün grubu bazında uzmanlaşmış tarımsal pazarlama kooperatifleri vardır. Bu kooperatifler
ürün pazarlamanın yanısıra ortakların tarımsal girdi ihtiyaçlarını da karşılarlar.
Kooperatif yapısında ortakların oluşturduğu genel kurulun seçtiği yönetim kurulu yanında
atanmışların da yer aldığı bir yönetim biçimi vardır. İç kontrolü ortaklar ve yönetim kurulu
yapar. Dış kontrol ise bağımsız bir denetim kuruluşu tarafından yapılır. Kooperatifte
ortakların ürünlerinin en az 2/3’ünün kooperatife teslim zorunluluğu vardır. Kooperatiflerin
finansmanında ortaklar tarafından ödenen ortaklık payı önemlidir ve bu paya kooperatifçilik
ilkeleri dikkate alınarak sınırlı faiz ödenir.
Tarımsal amaçlı yerel kooperatifler ve güçlü bölgesel kooperatifler kendi uzmanlık
alanlarında ithalat ve ihracatlarını yapabilecek şekilde örgütlenmişlerdir.
Örneğin gıda sektöründe çalışan tarımsal amaçlı kooperatifler, tarım ürünlerinin üreticiden
son tüketiciye doğru akışında pazarlama kanallarını kontrolünde tutarak; standardizasyon,
soğutma, depolama ve ambalajlama gibi hizmetleri de kendileri gerçekleştirmektedirler.
Böylece ürün bazında dikey entegrasyon sağlanarak ülke ekonomisine katma değer
kazandırılmaktadır.
4.9 ĠRLANDA
Tarımsal kooperatifler bölgesel ve merkezi örgütlerini kurarak üst örgütlenme sürecini
tamamlamışlar ve Ulusal Tarım Kooperatifleri Birliği’ni gerçekleştirmişlerdir.
Kooperatifler de diğer ticari şirketler gibi her türlü vergiyi öderler, vergi muafiyeti yoktur.
38
Kooperatiflerin finansmanında kullanılan başlıca kaynaklar; ortakların paylarıyla
dağıtılmayan müspet gelir gider farklarından oluşmaktadır. İrlanda tarım kooperatifleri
genelde çok amaçlıdır; üreticilere tarımsal girdi temin ederler ve üretilen ürünlerin işlenmesi
ve pazarlanması konusunda faaliyette bulunurlar.
1999 yılı istatistiklerine göre 122 tarımsal kooperatifin 185.600 ortağı vardır.
4.10 ĠSPANYA
İspanya Tarım Kooperatifleri Federasyonu (CCAE), çatısı altında tarım kooperatiflerine ait
15 bölgesel Federasyonu/Birliği barındırmaktadır. Bu Federasyon ve Birliklerin Başkanları
CCAE’nin yönetim kurulu üyeleridir.
Her tarım veya hayvancılık sektörü için bir tane olmak üzere ayrıca 18 sektörel bord
bulunmaktadır. Bu bordlar, her sektördeki Federasyon/Birlik temsilcilerine sahip olup, üst
örgüt olan CCAE’nin sektörel politikası ve işletmecilik hedeflerini belirler.
1999 yılında ulusal Kooperatifçilik Yasası çıkarılmıştır.bununla birlikte Andalusia, Aragon,
Valencia gibi özerk bölgeler de kendi kooperatifçilik yasalarını çıkarmıştır.
Son 20 yıl boyunca kooperatiflerin faaliyet alanları genişlemiştir. Başlangıçta ortaklarının
ürünlerini değerlendirmeye ağırlık verildi ve ortaklara girdi sağlandı. Halen kooperatifler
tarımsal ürünleri de işlemekte ve yaş ya da işlenmiş ürünleri parakende piyasasına
satmaktadırlar.
Kooperatifler daha çok pazarlama konusuna eğilirler. Yeni kurulan kooperatiflerin faaliyet
alanları özellikle meyve sebze ve narenciyedir.
Ortakların kooperatifin karar verme sürecine katkısı sınırlı olmakla birlikte, kooperatifin
ekonomik faaliyetlerine katılma oranına göredir.
Ortakların kooperatifin gelişimi ve ürün kalitesinin iyileştirilmesi için alınacak kararlara daha
fazla katılımı ve kooperatiflerin faaliyette bulundukları çevreyi tanımaları ve korumaları için
çalışmalar yapılmaktadır. Yeni teknolojinin izlenmesi ve uygulanması da öncelikli konular
arasındadır.
4.11 ĠTALYA
İtalyan tarım ve gıda kooperatiflerinin belirlediği stratejiler :
Ölçek ekonomilerinden yararlanmak ve etkinliği arttırmak için kooperatif
işletmeler arasında birleşmeler
AB tarım kooperatifleri ile işbirliği
Uluslararası ticaret startejileri
Üretimi, kaliteyi ve ürünlerin orijinini geliştirmeyi hedefleyen pazarlama stratejisi
Tarım kooperatiflerinin Pazar payı ülkesel düzeyde toptan pazarlanan ürünün % 25’i
civarındadır. Şarap, meyve ve sebzelerde bu oran daha yüksek olup, kooperatifler pazarda
lider durumundadır.
4.12 LÜKSEMBURG
Lüksemburg tarım kooperatiflerinin üst örgütleri Ulusal Tarım Konseyi, Genel Sekreterlik ve
Komite’den oluşmaktadır. Ulusal Tarım Konseyine bağlı tarım grupları ve örgütleri ürün
pazarlama, girdi ve kredi temini, hayvan ıslahı gibi faaliyetleri yerine getiren kooperatif
işletmeleridir.
39
4.13 YUNANĠSTAN
Yunanistan’da tarım kooperatiflerinin üst örgütü PASEGES adı ile anılan federasyondur. Bu
federasyona bağlı ikinci derece kooperatiflerin birlikleri ve onlara bağlı kooperatif işletmeler
ile üçüncü derece kooperatifler vardır. 1999 yılında tarım kooperatiflerini de kapsayan yeni
bir kooperatifçilik yasası yürürlüğe girmiştir. Amacı kooperatif işletmelerinin yoğunlaşma,
bütünleşme ve işbirliği ile büyümesi ve rekabet güçlerinin artmasıdır.
40

Benzer belgeler