İstanbul`un 100 Görülecek Yaşanacak Yeri!

Transkript

İstanbul`un 100 Görülecek Yaşanacak Yeri!
Bahar’a girerken…
İstanbul’un
100
Görülecek
Yaşanacak Yeri!
Boğaz’da Dilenci Vapuru
Salacak’ta Günbatımı
Galata Mevlevihânesi’nde Sema
Soğukçeşme Sokağı
Arasta Çarşısı
Bağdat Köşkü Terası
Aynalı Kavak Kasrı
Bozdoğan Kemeri
Tekfur Sarayı
Kariye Müzesi
Armada Teras
Pera Müzesi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., her biri İstanbul’un semtlerine
birer inci gibi serpiştirilmiş 100 görülecek ve yaşanacak yeri, tek kitapta
topladı.
Araştırmacı ve aynı zamanda fotoğraf sanatçısı olan Bahar Kaleli tarafından
hazırlanan “İstanbul’un 100 Görülecek ve Yaşanacak Yeri”, okuyucuya tarihi
mekânlarla ilgili önemli bilgiler vermesinin yanı sıra farklı gezi güzergâhlarını
takip ederek kendi gezi planını yapma imkânı sunuyor.
Özel olarak çekilmiş 200’den fazla fotoğrafla desteklenen kitap, “Görülecek
Yerler” ve “Yaşanacak Yerler” olarak iki bölüm halinde hazırlanmış. Aralarında
Topkapı Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Bozdoğan Kemeri, Kariye Müzesi, Tekfur
Sarayı, Kılıç Ali Paşa Camii, Nusretiye Camii ve Neve Şalom Sinagogu’nda yer
aldığı pek çok tarihsel yapı, “Görülecek Yerler” başlığı altında toplanmış.
Görülecek yerlerin dışında tarihten gelen izlerle büyük olaylara ve anılara
tanıklık eden Soğuk Çeşme Sokağı, Üsküdar, Yedi Tepe, Haliç, Zeyrekhane ve
Salacak “Yaşanacak Yerler” başlığı altında anlatılmış.
Samimi bir üslup ve detaylı bir anlatımın hakim olduğu kitap, Bahar’da
İstanbul’u yeniden keşfetmek isteyenler için başucu rehberi olmaya aday.
İşte İstanbul’un 100 Görülecek ve Yaşanacak Yeri’nden Birkaç Örnek!
Kanlıca Yoğurdunu Kaşıklamak, Demli Çay İçmek İçin:
Boğazda Dilenci Vapuru
İstanbul’u denizden görün ve ona bir kez daha âşık olun. Dilenci Vapuru,
İstanbul Boğazı’nın her iki yakasındaki iskelelere uğraya uğraya Karadeniz’e,
Anadolu ve Rumeli kavaklarına ulaşan tarifeli Boğaz hattı vapurlarına verilen
isimdir. “Dilenci Vapuru gibi dolaşmak” diye bir deyim bu nedenle
kullanılmaktadır.
Eminönü’nden Beykoz’a doğru Beşiktaş, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Kandilli,
Anadoluhisarı, Paşabahçe, Çubuklu, Kandıra ve Yeniköy iskelelerine uğrayarak
yol alan bu vapurlar sabah ve akşamları Boğaz manzaralı yolculukları
İstanbullulara yaşatmaktadır.
Niyetiniz gezmek, keyifli bir akşam geçirmekse, Kanlıca yoğurdunu
kaşıklamak, demli çay içmekse, kente yavaş yavaş karanlık çökerken canınız
Boğaz havası almak isterse, dilenci vapuru kaçırılmaz bir fırsat.
Dilenci Vapuru Eminönü’nden Boğaz’ın kıyı semtlerine yol almaya devam
ediyor.
Günbatımının Şahlandığı Yer: Salacak
Günbatımının şahlandığı nokta Salacak’tır. Kentin sembolü İstanbul silueti en
güzel buradan görülür.
Dünyanın en görkemli siluetlerinden biri, Rumeli yakasındaki eski kentte
Ahırkapı’dan başlayarak, Sultan Ahmed ve Ayasofya manzarasını
kapsamaktadır. Günbatımında Tarihi Yarımada’nın bu eşsiz görüntüsü en iyi
karşı kıyıdan, Salacak’tan izlenir.
Salacak, Üsküdar’da yer alan, Şemsipaşa ile Harem arasında, Kızkulesi’nin
karşısında bulunan kıyı ve arkasındaki semtin adıdır.
Günbatımında Salacak’ta en özel köşelerinden biri olan Kırmızı Yalı’nın
önündeki sahanlıktan, ön planda erguvanlar, sandallar, rüzgâr, deniz ve yalılarla
birlikte izlendiğinde insana büyük bir keyif verir.
Galata Mevlevihanesi’nde Sema
Mistik estetiğin en güzel örneklerinden biri burada yaşanabilir. Beyoğlu’nun
Tünel tarafında, Galip Dede Caddesi’nin başında bulunan eski mevlevihanedir.
Öndeki caddeye adını veren ve dergâhının 24. şeyhi olan Şeyh Galib’in padişah
III. Selim’le olan yakınlığı nedeniyle mevlevihane 1700’lerde altın dönemini
yaşamıştır.
Mevlevihane 1491 yılında Semai Mehmed Dede tarafından kurulmuştur. 16.
yüzyılda bir dönem tekke olarak kullanılmış, 1994’te Divan Edebiyatı Müzesi
haline getirilmiştir.
Yapının sağ tarafında, 1649 yılında inşa edilen bir çeşme vardır. Cümle kapısı
1819 yılında yaptırılmıştır. Eser, özgün çizgileriyle ampir tarzındadır. 1970’li
yıllarda yeniden restore edilen mevlevihanede belli dönemlerde sema gösterisi
yapılmaktadır.
Mevlevihanelerde sema yapılan yer, evrenin temsil edildiği yerdir. Postnişine
selam verilerek başlayan sema ayini, yalnız İstanbulluların değil, dünyanın dört
bir yanından gelen ziyaretçilerin de büyük ilgisini çekmektedir.
Bu Sokağın Adını III. Selim Koydu! “Soğuk Çeşme Sokağı”
Soğukçeşme Sokağı, Sultanahmet semtinde yer alan, üzerinde yeniden
yapılandırılmış tarihsel ahşap evlerin bulunduğu küçük bir sokaktır
Naziki Tekkesi şeyhinin konağı ve cumbalı ahşap evlerden oluşan bir sokaktır.
İstanbul ahşap mimarisinin bütün özelliklerini taşıyan bu cumbalı ve kafesli
evlerin kimisi iki, kimisi ise üç katlıdır.
Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı arasında yer alan bu sokak trafiğe kapalıdır.
Soğukçeşme Sokağı, adını yine bu sokakta bulunan, III. Selim dönemine ait
1800 tarihli mermer bir Türk çeşmesinden almıştır.
Çeşme tamamen yenilenmiş, eski kapının iki tarafına birer kapı daha açılmıştır.
Burası Gülhane Parkı'nın girişidir. Yol çok dar olduğu için evler Topkapı
Sarayı’nın duvarlarına yapışık olarak inşa edilmiştir.
Burada yapılan son kazılarda, sokağın güney ucunun yakınında, Ayasofya’nın
kendisi kadar eski bir Bizans sarnıcı ortaya çıkarılmıştır.
Osmanlı Sipahilerinin Alışveriş Merkezi: Arasta Çarşısı
Osmanlı döneminde sipahilerin malzemelerinin satılmasından dolayı Sipahiler
Çarşısı olarak da anılmıştır.
İstanbul’da, Sultan Ahmed Camii’nin hemen arkasındaki Torun Caddesi’nin
kuzey kanadında yer alan Arasta Çarşısı, el sanatları eşyalarının satıldığı bir
yerdir. Çarşıda yetmişten fazla dükkân bulunmaktadır.
Dar sokağın her iki yanındaki bu dükkânlarda halı, kilim, çanak, çömlek, İznik
çinileri, tablolar, cam eşyalar, deri ceket ve boyun atkısı gibi geleneksel
hediyelik eşyalar satılmaktadır. Bu ürünlerin önemli bir kısmı özel tasarımlardır
ve Kapalıçarşı gibi daha büyük yerlerde kolay kolay bulunmamaktadır.
Bağdat Zaferi’nin Hatırası: Bağdat Köşkü Terası
Sultanların Haliç’i Boğaziçi’ni seyir için tercih ettikleri, Topkapı Sarayı’nın en
güzel köşkü olan Bağdat Köşkü, 1639'da Sultan IV. Murad tarafından, Bağdat
zaferinin hatırasına, Mimar Kasım Ağa'ya yaptırılmıştır.
Sekiz cepheli olan köşk, dört girinti, dört çıkıntı ve kubbe saçağıyla orijinal bir
mimariye sahiptir. Çepçevre saçağın tavanı dört köşe çıtalarla yapılmıştır.
Köşkün üç kapısı ve yirmi iki penceresi vardır. Kapılar, pencereler ve dolaplar
fildişi ve sedeflerle süslenmiştir. Duvarlar ve kemerler çinilerle süslüdür.
Köşkün içindeki görkemli bakır ocağın yanlarındaki gömme gözler ile bu
gözlerin çevresindeki çiniler eşsiz bir sanat eseridir.
Bağdat Köşkü’nün güzelliğini artıran özelliklerden biri de, balkonunda
“İftariye” diye bilinen tombak kaplı kameriyenin bulunduğu yerdir. Burası,
İstanbul’un en geniş ve en güzel manzarasını kucaklamaktadır.
Ortaçağ İstanbul’unun Suyu: Bozdoğan Kemeri
Şehzadebaşı’ndan Bozdoğan Kemeri’ne doğru bakıldığında burada yaşayan
geçmiş canlanıverir.
Günümüzde Bozdoğan Kemeri olarak bilinen Valens Kemeri, Ortaçağ’da
İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiş kemerlerin en
önemlilerinden biridir. Farklı dönemlerde Osmanlı sultanları tarafından da
onarılan bu kemer, İstanbul’un imarı sırasında altından geçirilen yolla, kentin en
seçkin tarihi eserlerinden biri haline gelmiştir.
Bugün ayakta kalan bölümü, orijinal uzunluğundan 50 metre daha kısa olan 921
metrelik bölümüdür. Atatürk Bulvarı, kemerin taban kavislerinin arasından
geçerek devam etmektedir.
Tekfur Sarayı
7. ve 8. yüzyıldan itibaren Haliç kıyılarından tepeye devam eden surlara bitişik
bölümde, geniş bir alana yayılmış Blakhernai Saray Kompleksi Osmanlı fethine
kadar kullanılmıştır. Blakhernai Saray Kompleksi, önceki dönemlerden
günümüze kalan tek eserdir. Burası 18. yüzyılda bir süre çini ve cam atölyesi
olarak da hizmet vermiştir.
Sarayın günümüze ulaşan tek pavyonu, surlara bitişik inşa edilmiş Tekfur
Sarayı’dır. Bugün çatısı olmayan üç katlı yapı 12. yüzyılda inşa edilmiştir.
Önünden küçük kemerli bir yolla girilen avlunun bulunduğu renkli cephe, tuğla
ve taş sıralarıyla dekorludur.
Yahya Kemal Bu Tepelerin Hangisinden İstanbul’a Baktı
Yedi tepeli kentin güzelliği buralarda yaşanır. Roma İmparatorluğu’nun başkenti
Roma gibi, İstanbul'un surlar içinde kalan bölümünün yedi tepe üzerinde
kurulduğu bilinmektedir. Bu tepelerin yerleri şu şekildedir:
1- Topkapı Sarayı, Ayasofya ve Sultan Ahmed Camii’nin bulunduğu tepe.
2- Çemberlitaş ve Nuruosmaniye Camii’nin bulunduğu tepe.
3- Bayezid Camii, İstanbul Üniversitesi ve Süleymaniye'nin bulunduğu tepe.
4- Fatih Camii’nin bulunduğu tepe.
5- Yavuz Selim Camii’nin bulunduğu tepe.
6- Edirnekapı semtinde, Mihrimah Sultan Camii’nin bulunduğu tepe.
7- Kocamustafapaşa semtinin bulunduğu tepe.
Bir başka tepeden
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Yahya Kemal Beyatlı
Künye:
Yayın Evi: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.
Yazar Bahar Kaleli
Türü: Şehir Tarihi
Satış Noktaları: İstanbul Kitapçısı ve tüm seçkin kitabevlerinde.
www.istanbulkitapcisi.com
www.kultursanat.org
Kitap içindeki görseller ektedir.
Saygılarımızla.
İletişim: Neriman Erbaş / İBB Kültür A.Ş. Basın Danışmanlığı /
02124670777 / 05368641628 / [email protected]
Hüseyin Sorgun / İBB Kültür A.Ş. Basın Danışmanı / 02124670771 /
05323040802 / [email protected]

Benzer belgeler