Hukuk Yoksa Sokak var - Çağdaş Hukukçular Derneği

Transkript

Hukuk Yoksa Sokak var - Çağdaş Hukukçular Derneği
Sıkıyönetim Yasasına Hayır
1
İç Güvenlik Kılıfıyla Sunulan
SIKIYÖNETİM YASASINA
HAYIR !
AKP iktidarının Anayasal hakları ortadan kaldıran, halkı baskı ve devlet terörüne
mahkûm eden yeni bir “yasal” saldırı ile karşı karşıyayız.
“İÇ GÜVENLİK” yasası olarak ifade edilen, ancak yeni bir sıkıyönetim yasası olan
tasarı, Meclis’te yasalaşmak üzere.
Bu tasarı bir biriyle ilgisiz birçok yasayı “paket” halinde değiştiriyor. Değişikliklerin ortak özelliği polise ve hükümete keyfi yetkiler vermesi ve göstermelik “yargı
denetimiyle” kaybedilen zamanın ortadan kaldırmasıdır. Yargıya şu an için istediği
kadar hâkim olamayan AKP, “Vali, Kaymakam ve polisi” hâkim yerine geçirerek kendi
keyfine göre soruşturma, arama, gözaltı yapmasını yasalaştırarak keyfiyeti kılıfına uydurmaya çalışıyor.
Sokakta
serbestçe
yürümek,
kimsenin
keyfi
müdahalesi
olmadan
hareket etmek en basit hak
ve özgürlüklerden biridir. Bu
hak asıldır ve ancak çok sınırlı
ve zaruri hallerde hâkim kararı ile müdahale edilebilir. Bu,
hâkim güvencesidir ve AKP bu
güvenceyi ortadan kaldırıyor.
En temel, birincil haklarımız
yok sayılıyorsa ne siyasal ne de
sosyal hak ve özgürlüklerden
bahsedilebilir.
Bu “paketle”, AKP hükümeti, polise, her hangi bir hukuksal sınırlama ve yargısal
güvence olmaksızın “öldürme ve hapsetme” yetkisi istemektedir. Çünkü bir kere
polise, istediği kişiyi istediği gibi durdurma yetkisi verilince, durmayanı öldürme yetkisi de verilmiş olur.
Çağdaş Hukukçular Derneği
“YASA (PAKET)” NE GETİRİYOR?
Bu yasa, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun (PVSK) 16. maddesinde yaptığı
değişiklikle, gösteri yürüyüşü sırasında “mala zarar veren veya vermeye teşebbüs
eden” kişilere karşı, polise ateşli silahla doğrudan doğruya ateş etme yani öldürme
yetkisi veriyor.
Yani, bir gösteri yürüyüşüne polis müdahalesi başladığı anda, “yerden taş almaya Teşebbüs eden, çöp tenekelerini deviren, ya da devirmeye teşebbüs eden”
bir yurttaşın cezasını polis hemen tayin edecek ve cezanın infazını da hemen orada
gerçekleştirecektir. Unutmayın, başıma gelmez demeyin, yaşanan bir haksızlığa karşı
sokakta, yüksek sesle, sizin gibi düşünen başkaları ile birlikte sokakta itiraz etmek,
yüksek sesle bu itirazı duyurmak Devlete göre gösteridir, herkes bir gün haksızlığa
maruz kalabilir, bunu duyurmak isteyebilir.
Bu değişiklik, ceza sorumluluğunu kaldıran bir düzenleme olduğu için, sadece
yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylar hakkında değil, yargı
organları tarafından geçmişe etkili olacak şekilde uygulanacaktır. Dolayısıyla, gezi
direnişçilerini katleden, gözlerini gaz kapsülü ile çıkaran tüm polislerin ceza sorumluluğunu ortadan kaldıracak, açılmış davaların tümü sonuçsuz kalacaktır.
Çağdaş Hukukçular Derneği
2
Sıkı Yönetim Yasasına Hayır
Bir siyasal iktidara “öldürme ve hapsetme” yetkisini sınırsız bir şekilde bahşediyorsanız, artık diğer haklardan bahsedemezsiniz.
2007 yılında, Polis
Vazife ve Salahiyetleri
Kanunu (PVSK) adı verilen,
Polisin yetki kanununda
yapılan
değişikliklerle
durdurma ve zor kullanma yetkileri artırılan polisler tarafından, sırf dur
ihtarına uymadığı iddiası
ile Baran Tursun, Çağdaş
Gemik gibi yüzlerce insan
öldürüldü ve katil polisler
ceza almadı.
Tayyip Erdoğan’ın, Gezi direnişçisi Ethem Sarısülük’ü katleden polise verilen
ve henüz Yargıtay incelemesi aşamasında olan hapis cezası ile ilgili olarak “Kendini
savundu, paralel yargı 8 yıl verdi ” derken kastettiği tam da budur: “Polis’in eli soğutulmamalı, sınırsız, keyfi olarak kullanılabilen yetkilerin önü tamamen açılmalıdır”.
Bu noktadan sonra, derin ve teknik hukuki tartışmaların hiçbir anlamı kalmamıştır.
“Bedenimizi, hayatımızı, özgürlüğümüzü” bu iktidara “ne yaparsan yap” diyerek
teslim edecek miyiz?
Kendimize sormamız gereken tek soru bu olmalıdır.
Sıkıyönetim Yasasına Hayır
3
Tabi ki; başta Tayyip Erdoğan’ın “Kendini savundu, paralel yargı 8 yıl verdi” diyerek arka çıktığı Ethem Sarısülük’ün Katili Ahmet Şahbaz serbest bırakılacak, 14
yaşındaki Berkin Elvan’ı öldürdüğü tespit edilen polislerin açık kimlikleri açıklansa
dahi, bu “hukuka uygunluk” halinden yararlanacaktır.
POLİS, İSTEDİĞİ KİŞİYİ YARGI KARARI OLMADAN
TUTACAK VE GÖZALTINA ALACAKTIR!
2007 yılında yine toplumsal eylemelerin arttığı bahanesi ile getirilen yetkiler
daha da genişletiliyor; polisin hâkime sormadan yakalama, durdurma ve arama yetkileri artırılıyor.
Yine
PVSK’da
getirilen
değişiklikle polise, her hangi bir
gerekçe göstermeden ve hâkim/
savcı kararı olmaksızın dilediği kişiyi durdurma, üzerinde, eşyalarında
ve aracında, kolluk amirinin sözlü
emri ile arama yetkisi verilmektedir.
Düzenlemede “aramanın süresi ve yeri konusunda” her hangi
bir sınırlama olmadığı gibi aranan kişiye uygulanacak fiili gözaltı süresi de polis
müdürünün insafına ve keyfine terk edilecektir. Bu gibi yetkiler bütün dünyada ayrımcılığa ve ırkçılığa yol açmıştır. Batı ülkelerinde siyahlar ve göçmenler beyazlara
göre kat be kat daha fazla durdurulup aranmakta, itiraz edince öldürülmektedirler.
İşte en son Ferguson olayları önümüzdedir. Bizim ülkemizde de hakkını arayan işçilerin, sömürüye itiraz eden yoksulların, şiddete hayır diyen kadınların, barınma hakkına
sahip çıkanların, öğrencilerin, Alevilerin, Kürtlerin, gurbetçilerin ve tüm muhaliflerin
olağan şüpheli olarak görüldüğü ortadadır.
YASAL BİR EYLEMDE BİLE POLİSE, EYLEME
MÜDAHALE ETME VE GÖZALTI YETKİSİ
VERİLMEKTEDİR!
PVSK’nın 13. maddesinde, akıl hastalığı, sarhoşluk gibi sebeplerin yol açtığı belli
acil hallerde polise “SADECE YAKALAMA VE KANUNİ İŞLEM YAPMA” yetkisi
verilmiş iken, bu maddeye “EYLEMİN DURUMUNA GÖRE, KORUMA ALTINA ALIR, UZAKLAŞTIRIR YA DA YAKALAR KANUNİ İŞLEM YAPAR” eklemesi yapılmaktadır. Yani ortada suç teşkil eden bir eylem olmasa dahi polise “sokakta
gezen” bir kişiye karşı “koruma bahanesi ile” denetimsiz, keyfi gözaltı ve müdahale
yetkisi verilmektedir.
Çağdaş Hukukçular Derneği
GÖZALTI İŞLEMLERİNDE
SAVCI VE YARGIÇ DEVRE DIŞIDIR!
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 91. maddesine göre suçüstü hallerinde yakalama işlemi tamamlandıktan sonra, Polis hemen Savcıyı bilgilendirmek ve
Savcı’nın gözaltı talimatını almak zorundadır.
Getirilen düzenlemede ise başta siyasi suçlar olmak üzere, öldürme, hırsızlık, cinsel saldırı, uyuşturucu ile ilgili suçlar, fuhuş, yağma, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
yasasına muhalefet gibi davaya ve soruşturmaya en çok konu olan suç türlerinde
gözaltı yetkisi ve kararı polise bırakılmakta, gözaltı süresi de 48 saate çıkarılmaktadır.
24 Kasım 2014 tarihinde TBMM’ye sunulan ‘’İç Güvenlik Yasa Tasarısı’’nın 6.
maddesi ile CMK’nın 91. maddesi değiştirilerek, maddeye 14 maddelik bir suç kataloğu eklenmiş ve bu suçlarla sınırlı olmak üzere, polise bireysel suçlarda 24 saat, toplu suçlarda 48 saat gözaltı yetkisi verilmesi, gözaltı sebebi ortadan kalktığında veya
süre dolduğunda savcıya bilgi verilmesi öngörülüyor.
Bu suçlarla ilgili olarak suçüstü halinde yakalandığı iddia edilen bir kişi gözaltına
alındığında artık Savcı 48 saat boyunca devre dışıdır.
Polisin, Savcı’ya haber verme ve ondan talimat alma zorunluluğu ortada kalkacaktır.
Bırakalım toplumsal olayları, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş en ağır suçlarda dahi tüm yetki bütünüyle polise geçmiş olacaktır.
Bundan sonraki ikinci aşamada, Emniyet Müdürünün “Savcının ve Hâkimin sıralı
amiri” pozisyonuna getirileceği de şimdiden görülmektedir.
Çağdaş Hukukçular Derneği
4
Sıkıyönetim Yasasına Hayır
Bunun “süresi” de aynı şekilde polisin keyfiyetine bırakılmaktadır.
Bildirimi yapılmış bir yasal gösteride ya da basın açıklamasında, hatta kapalı salon toplantısında dahi polis istediği kişiyi, araçta tutabilecek, karakola ya da herhangi
bir yere götürebilecektir.
Bu yetki ile, yasal bir eyleme yönelen gerici bir saldırıya karşı, saldırganları
bertaraf etme amaçlanmamakta; tam tersine polise, koruma bahanesi ile saldırıya
uğrayanları döverek gözaltına alma yetkisi verilmektedir.
Düzenlemede polisin “koruma yapacağı eylem” tarif edilmediği için, “sokakta gezen, vitrinleri seyreden” bir yurttaş dahi “gözaltı hakkından mahrum” bırakılmamıştır!
Sadece hukuk dışı değil, akıl dışı olduğu da açıkça belli olan bu düzenlemenin
bir yönünün de CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN VE BAKAN KORUMALARI ile ilgili olduğu açıktır.
Bu düzenleme ile “Devlet büyüklerini” hedef alan tarzda slogan veya laf atan, onların karşısında “sigara içen” yurttaşlara müdahale edebilmeleri için “Devlet büyüklerini koruyan” korumalara da fiili olarak gözaltı yapma yetkisi verilmektedir.
Sıkıyönetim Yasasına Hayır
5
SUÇ SORUŞTURMASINDA TÜM YETKİ ARTIK
VALİ VE KAYMAKAMDADIR
Ceza Muhakemesi Kanununun mevcut düzenlemesinde soruşturma makamı
tektir; O da Cumhuriyet Savcısıdır.
İl İdaresi Kanunu’nda getirilen değişiklikte ise, “lüzumu halinde” (Bu lüzumun
takdiri tabiî ki Vilayet Makamına aittir) suç faillerinin bulunması ve suçun aydınlatılması konusunda her türlü tedbiri almak ve kolluğa emir vermek konusunda tek yetkili makam” artık Vali olacaktır.
CMK madde 91’de getirilen
değişikle önemli ve ağır cezayı
gerektiren suçlar dışında yetkinin
Cumhuriyet Savcısına bırakıldığı
gibi “bir algının” yerleşmemesi için
ister suçüstü olsun ister olmasın her
türlü soruşturma yetkisinin “VALİLİK
VE KAYMAKAMLIK MAKAMINDA”
olduğu İL İDARESİ KANUNUNUN 11.
maddesinde tekrar zikredilmiştir.
“Suç faillerini bulmak ve suçun aydınlatılması konusunda her türlü tedbir almak”
yetkisi bir Suç soruşturmasında Savcı’da bulunmayan yetkilerin Valiye ve Kaymakama
verildiği anlamına gelmektedir. “Tedbir” kelimesi ile normalde Mahkemelere verilmiş olan yakalama, arama, el koyma gibi yetkiler laf cambazlığı ile Valilere devredilmekte, Mahkemeler aradan çıkarılmaktadır. Düzenleme bu şekliyle geçerse, İl İdaresi
Kanununun 11. maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu devreden çıkarılmış olacak ve
yargısal yetkiler idareye (Valiye) devredilmiş olacaktır.
Savcı’nın elinde kalan tek yetkisi “İDDİANAME DÜZENLEMEK”, Hâkimin elinde
kalan tek yetkisi ise “CEZA VERMEK” olacaktır.
GÖSTERİLERDE YÜZÜN MASKE İLE
KAPATILMASI BAHANESİ!
İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nın 3. maddesinde ayrıca toplantı ve gösterilere maskeyle veya yüzü kapatan, benzeri şeylerle katılmanın cezası artırılmakta ve 2,5 yıldan
4 yıla kadar hapisle cezalandırılacağı öngörülmektedir.
Ancak hemen belirtelim ki, toplantı ve gösterilere maske ile katılmak, mevcut
durumda zaten suç olarak düzenlenmiş olup hem yasadışı toplantı ve gösteri yapmak hem de yasadışı örgüt üyeliği suçundan ceza verilmesine neden olmaktadır.
Çağdaş Hukukçular Derneği
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ
Çağdaş Hukukçular Derneği Şubeleri
Ankara Şube Başkanı Av. Murat Yılmaz
Antalya Şube Başkanı Av. Nusret Gürgöz
Adana Şube Başkanı Av. Sefa Aydoğan
Alanya Şube Başkanı Av. Canel Durak
Bursa Şube Başkanı Av. Aslı Evke
İstanbul Şube Başkanı Av. Güray Dağ
İzmir Şube Başkanı Av. Şule Aslan Hızal
Kocaeli Şube Başkanı Av. Doğan K. Şimşek
Mersin Şube Başkanı Av. Cüneyt Durnaoğlu
Urfa Şube Başkanı Av. Eyüp Sabri Tinaş
Şırnak Şube Başkanı Av. Veysel Vesek
Van Şube Başkanı Av. Murat Koç
: 0 533 716 94 16
: 0 532 711 52 83
: 0 532 638 00 14
: 0 554 202 03 21
: 0 533 208 92 31
: 0 533 647 49 32
: 0 536 462 62 53
: 0 532 485 71 49
: 0 532 716 51 36
: 0 532 785 24 07
: 0 532 737 11 97
: 0 505 231 84 17
Çağdaş Hukukçular Derneği
6
Sıkıyönetim Yasasına Hayır
Bu durumun esasen, temel bir insan hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasının engellenmesi için halka gözdağı verilmektedir.
Türkiye’de polis, yürüyüşleri engellemek için tüm bir şehrin ulaşımını durdurmakta, tamamen barışçıl dahi olsa birçok gösteriyi dağıtmakta ve bunu yaparken
aşırı güç kullanmakta ve insan öldürecek, sakat bırakacak kadar çok gaz bombası atmakta hiçbir beis görmemektedir.
Bu durumda asıl, kolluk kuvvetlerinin davranışı bir insan hakkı ihlali teşkil ederken, getirilmesi düşünülen uygulama ile sadece kendisini korumak için yüzüne
mendil tutanların, ağızlarına maske takanların dahi ağır cezalarla cezalandırılmaları
öngörülmektedir.
HUKUK YOKSA SOKAK VAR!
Siyasal iktidarın, Kürt halkına yönelik Kobane’deki katliamları protesto eylemlerini bahane ederek, zaten elinde hazır bir şekilde beklettiği paketi, “kamu düzeni” adına ileri sürmesi sürpriz değildir. Kamu
düzenini sağlayacağı iddiasıyla devlet, halka, sözde ‘kamu hizmeti’
veriyor. Ama hizmet diye önümüze koydukları, sokakta yürümemize bile hükümetin, polisin keyfine göre müdahale etmesidir.
İktidarın “KAMU DÜZENİ” dediği şey, işlediği insanlık suçlarını
örtmek, iş kazası adı altında işlenen işçi katliamlarına karşı biriken toplumsal öfkeyi dizginlemek, sokağa çıkan toplumsal muhalefeti susturmak, Halkların meşru haklarını yok etmektir.
AKP; ülkeyi, keyfine göre, süresi belirsiz bir olağanüstü hal dönemine sokmaya hazırlanmaktadır. Siyasi iktidarın saldırı yasaları varsa
Halkın da meşruluk bilinci, direnme hakkı olduğu unutulmamalıdır.
Bu saldırıya, üzerinde polis vesayeti olmadan serbestçe dolaşıp, sesimizi duyurabilmemiz için, bizim olması gereken sokak cevap vermelidir.
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ
İlkiz Sokak No : 18 / 3 – Sıhhıye / Ankara
Tel : 0312 232 36 69 / Faks : 0312 232 36 69
facebook.com/groups/cagdashukukculardernegi
facebook.com/chdgenelmerkez
twitter.com/chdgenelmerkez
e-posta : [email protected]

Benzer belgeler