besler - Beşler Sucuk Salam Jambon

Transkript

besler - Beşler Sucuk Salam Jambon
RÖPORTAJ
Beşler’den Türkiye ve
Orta Doğu’nun
en büyük yatırımı
Beşler, geçtiğimiz aylarda Türkiye ve Orta Doğu’nun en büyük şarküteri fabrikasını
devreye aldı. 40 dönüm arazi üzerine 30 bin metrekare kapalı alan içeren fabrikanın
yatırım bedeli 40 milyon dolar. Beşler Yönetim Kurulu Üyesi Oktay Söylemez ve
Beşler Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz Buldu ile Beşler’in yeni yatırımı, 2015 yılında gündeme alınacak yatırımlar ve sektör gündemi hakkında konuştuk
Röportaj / Murat KÜÇÜK , Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
B
eşler’in kuruluşundan bugüne
gelen süreç hakkında bizi bilgilendirirmisiniz?
Oktay Söylemez: 1945 yılında rahmetli
Bahri Beşler tarafından kuruldu. Kurulduğu tarihten itibaren sektörde birçok
ilke imza attı. Türkiyede ilk özel et kombinesi numarasını alarak faaliyete geçti. Ayrıca Türkiye’de ilk ‘Altın Madalyalı
Sucuk’ ödülüne layık görüldü. Bugünkü
şirket yapımızdan bahsedersek, Kenan
Altun’un Yönetim Kurulu Başkanlığı’nda,
5 kişiden oluşan bir Yönetim Kurulu’muz
mevcut.
2014 sizin açınızdan nasıl geçti? Hedeflenen satış ve büyüme rakamlarına ulaşabildiniz mi?
Oktay Söylemez: 2014 yılını firmamız
açısından iki ayrı pencereden değerlendirebiliriz. Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun
en büyük şarküteri fabrikasını yapmanın
gururunu yaşarken, sektördeki hammadde ve fiyatların istikrarsızlığı tüm firmalar
gibi bizi de üretim maliyetleri açısından
olumsuz etkiledi. Satış rakamlarımızda bir
önceki yıla göre büyüme yaşandı.
Türkiye’nin en büyük tesislerinden
birisini kurdunuz. Tesisin üretim kapasitesini, tesiste kullanılan teknolojiyi, yapılan yatırımı sizden dinleyebilir miyiz?
Yılmaz Buldu: Özellikle Rahmetli Ahmet
Beşler’in ciddi bir teknik bilgisi var. Burada büyük bir ekip çalışması söz konusu… İyi bir gelecek düşünülerek en ince
ayrıntılar titizlikle fabrikamızın yatırımında
uygulandı. Avrupa’da 5-6, Türkiye’de de
Oktay Söylemez
3-4 tesis gezdik, bununla da yetinmeyip
Kenan Bey’in Almanya’daki ortaklığı üzerinden Avrupa’nın ikinci büyük şirketinin
danışmanlarını buraya getirdik. Proses
akışını onlara da incelettik. Kendileri Avrupa’da bile böyle 1-2 tane tesis çıkacağını,
tesisimizi şarküteride bir numaralı tesis olmaya aday gördüklerini belirtti. Bu konuda mütevazı olmamıza gerek yok. Bunu
çok net bir şekilde ifade edebiliriz. Burası
40 dönüm arazi üzerine 30 bin metrekare kapalı alan içeriyor. Buranın 40 milyon
dolarlık yatırım bedeli var. Ancak bizim
donuk ürünler için 2015 yılında gündeme
alacağımız ek yatırımımız olacak. Bunun
altyapısı bitti. Sadece makine parkuru kurulacak. Bunun yatırım bedeli de 10 milyon dolar. Bütün olarak baktığımızda 50
milyon dolara bitecek bir yatırımdan bahsediyoruz. Donuk ürünler olarak hamburger, köfte, döner gibi ürün çeşitleri olacak.
Biz böyle bir yatırımı sadece Türkiye için
kurgulamadık. Orta Doğu ve Türk Cumhuriyetleri’nin potansiyeli dikkate alınarak
Yılmaz Buldu
öngörülmüş bir yatırım bu. Şarküteri olarak baktığımızda tesisimizin aylık 5 bin ton
üretim kapasitesi var. 2015 yılında donuk
ürün grubunu devreye soktuğumuzda ise toplamda üretim kapasitesi 6 bin tona
çıkmış olacak.
Ürün gamınızda hangi ürünler yer alıyor? Ürünlerinizi anlatır mısınız?
Oktay Söylemez: Ana marka Beşler
olmak üzere Piknik ve Hünkâr markalı
yaklaşık 80 kadar ürünümüz satışta. Son
dönemde yeni ambalaj şeklimizle Beşler
Bi Lokma ve Beşler Pazar Keyfi dilimli
ürünlerimiz pazara sunuldu. Sadece bizim markamıza özel sınırlı miktarda tam
fermente olarak üretilen Osmanlı Sucuğu
ürünümüz de satışta. Üretim esnasında
70 yıllık deneyim avantajıyla 1’inci kalite
baharat ve et kullanarak ürünlerimizi imal ediyoruz. Üretim departmanımızda
2 kuşaktır devam eden sucuk ve salam
ustalarımızla üretim yapmaya devam ediyoruz.
Irak pazarındaki payını
artıracak
Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
Hedeflenen yeni pazarlar var mı?
Oktay Söylemez: Sektörün ihracat durumu maalesef Orta Doğu pazarı ağırlıkta.
Biz Kıbrıs, Azerbaycan, Gürcistan, Kuzey
Irak ve Hong Kong’a ihracat yapıyoruz. Yeni fabrikamızla birlikte Irak pazarındaki payımızı artırmayı hedefliyoruz. Rusya pazarı
ile ilgili pazar fizibilitesi için ekip gönderdik.
Tarım Bakanlığı’na gerekli başvuraları yaptık. Kırmızı et hammadde fiyatlarının yüksek olmasından ve ülkelerin tüketim yapılarının farklı olmasından, maalesef ihracatta
rakamlar düşük seyrediyor.
Türkiye’deki işlenmiş et ürünlerinde
yüzde 100 olma zorunluluğu var. Bu
konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yılmaz Buldu: Nisan 2012’de Tarım Bakanlığı’nın direkt bu sektöre müdahalesi
var. Bu müdahalede Bakanlık bir yıl sonra
gıda kodeksi değişikliğine giderek -karışı-
mı kaldırarak- tamamen yüzde 100 beyaz,
yüzde 100 kırmızı et ve et ürünleri üretme
zorunluluğunu getirdi. Bu kartların yeniden
dağıtılması demek... Sektör geçiş sürecinde birtakım sıkıntılar yaşamış olsa da
genel itibarıyla taşlar yerine oturuyor. Biz,
marka bilinirliği açısından sektörde ilk beşteyiz. Kırmızı etten bahsetmek gerekirse,
dünyadaki kırmızı et tüketimi gelişmişlik
düzeyini gösterir. Bizde kişi başına düşen
kırmızı et tüketimi çok düşük; 12-16 kilogram arasında değişiyor. Oysa Avrupa’da
45 kilogram. Amerika’da ise daha fazla;
90-100 kilogram. Bu neden böyle? Türkiye hayvancılık sektöründe sorunlar yaşıyor.
Avrupa Birliği müktesebatında bizi en çok
zorlayan alan hayvancılık ve bizi zorlu bir
süreç bekliyor. Türkiye bu anlamda kırmızı
ette büyümek istiyor. Alım gücü düşük ama bu ülke gelişiyor. Üretken, nüfusu genç
bir ülkeyiz. Kişi başına düşen gelir olarak
15 bin dolar hedefi var Türkiye’nin. Bu yerlere geldiğimizde kırmızı ette daha rahat iyi
sonuçlar alınacağını düşünüyorum. Bilindiği gibi Türkiye’de bir markanın sürdürülebilir olması için çok ciddi bir reklam desteği
ve kurumsal yatırımda çok güçlü ilerlemek
gerekiyor.
Etin fiyatı sürekli artıyor, bir üretici olarak siz de bundan çok etkileniyorsunuz. Bu durumu çözülmesi gereken
bir sorun olarak görüyor musunuz?
Bu konuda resmi makamlarla görüşüp
herhangi bir öneri sundunuz mu?
Yılmaz Buldu: Tarım Bakanlığı önümüzdeki 5 yıl içerisinde yerli bir ırk yaratacaklarını öngörüyor, hayvan ıslahı ve birtakım
teşviklerle çözüm bulunmaya çalışılıyor.
Ancak hayvancılığın sorunları devam ediyor. Fiyatlar yüksek seyrediyor. Şu anda
kapalı olsa da kırmızı et ithalatının açılması
gerekecek. Aksi takdirde tüketici talebini karşılamakta zorluk yaşanacak. Sektör
olarak kırmızı et üreticilerinin bir platform
oluşturarak sorunları aşması ve kaliteli üretim standartlarını yakalaması lazım. Beyaz
etçiler kuş gribi krizini aşarak bu kurumsallaşmayı sağladı. Burada tüketiciden medyaya, üreticiden devlete herkesin sorumluluğu var. Herkes üzerine düşeni yaparsa
bu sorunlar zamanla aşılır.

Benzer belgeler