1306 vilayet salnamesine göre aydın vilayeti
Transkript
1306 vilayet salnamesine göre aydın vilayeti
MUSTAFA ÖZDEMİR 1306 ( 1888) AYDIN VİLAYETİ SALNAMESİ’NİN TAHLİLİ 1888 Aydın vilayeti salnamesi’nin ilk kısmına baktığımızda karşımıza ilk olarak bir yıllık bir ‘Rumi’ takvim çıkar bu takvimde 1888 yılına ait Aydın vilayetinde yetiştirilen çeşitli tarım ürünlerinin ekim ve hasat zamanları meyve ağaçları ve sebze ve zerzevatların dikim zamanları ile budak zamanlarını yine orak ve aşı zamanlarını gösterir. Hayvancılıkla ilgili olarak ise koyun kırkım zamanını ve bunun yanında kuşların göç zamanı gibi tarımsal açıdan önemli zamanlar verilmiştir. Sosyal açıdan baktığımızda ise bayram ve kandil zamanları gibi halk için büyük önem taşıyan tarihler bir takvim şeklinde hazırlanarak salnamenin ilk kısmında verilmiştir. Takvim bölümünden sonra ise hicretten önce ve hicretten sonra adıyla geçen iki bölümde Hz İsa’nın doğuşundan itibaren 1299 Yani maarif meclisinin Aydında kurulmasına kadarki zamana kadar dünyada yaşanmış önemli olaylar kronolojik açıdan Rumi takvime göre verilir. Bu kısımdan sonra Osman Beyden itibaren bütün Osmanlı padişahlarının tahta çıkış, taht süreleri, kaç yıl yaşadıkları, tahttan iniş süreleri ve kabirlerin yerleri belirtilir. Daha sonra Aydın vilayetinin kurulmasından itibaren Aydın vilayetinde görev yapmış valilerin, defterdarların, mutasarrıfların ve mektubcuların göreve geliş zamanları, görev süreleri ve görevden ayrılış zamanları verilmiştir. Benim burada üzerinde durmak istedim konu Aydın vilayetinin 1888 tarihindeki idari, askeri, eğitim, güvenlik, sağlık, basın, ekonomi ve nüfus yapısını en güzel şekilde sizlere sunmaktır. Bu yüzden konunun daha iyi anlaşılması için üstte bahsettiğim başlıklar altında bir değerlendirme yapmaya çalıştım. 1. AYDIN VİLAYETİ’NİN İDARİ YAPISI Aydın vilayeti’nin idari yapısına girmeden önce bu dönemin merkez ve taşra idari yapısı hakkında bilgi verirsek Osmanlı İmparatorluğu, mülki idare bakımından II. Abdülhamid devri’nin başlarında imparatorluk bünyesinde üç çeşit idare bölgesine ayrılıyordu. Bunlar; Merkeze bağlı vilayetler, merkeze bağlı müstakil sancaklar ve imtiyazlı eyaletlerdi. 1 Bu merkeze bağlı vilayetlerin yeni bir düzene konulması 1864’de 1 Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, C. 8,Ankara 1995, s. 309–312. 212 Tuna vilayeti kanunnamesi’nin ayni adı taşıyan vilayette tatbik edilmesi ile başlamıştı 2 . 1868’de bu yeni düzen, Bağdat ve Yemen müstesna diğer vilayetlerde de tatbik edilmişti. 1870’de bu tatbikattan elde edilen neticelere göre bir vilayetler kanunu meydana getirildiği gibi, yedi yıl sonra da “idare ve nahiyeler” nizamnamesi çıkarılmak suretiyle mülki idare düzeni geliştirildi. Sözü geçen mevzuata göre ayarlanan mülki idare, II. Abdülhamit devrinin başlarında şu manzarayı gösteriyordu: Dâhiliye Nezareti tekrar kurulmuş (5 Şubat 1877) ve vilayetler bu Nezarete bağlanmıştır. Bu suretle merkeze bağlanan vilayetlerin sayısı 30 olup bunlardan 9’u Avrupa’da, 2’si Akdeniz bölgesinde, 13’ü Anadolu’da, 5’i Arap yarımadasında 1’i de Afrika’dadır. Vilayetler, sancaklara, sancaklar, kazalara, kazalar da nahiyelere taksim edilmiştir İstanbul özel bir idare tarzına sahip olduğu için bu vilayetler arasında gösterilmemiştir. Vilayetlerin idaresi valilere, sancakların idaresi mutasarrıflara, kazaların idaresi kaymakamlara, nahiyelerin idaresi de müdürlere verilmişti. Vali, Padişah tarafından tayin edilmekte ve vilayet merkezinde oturmaktaydı. Aynı zamanda valiler yürütme kuvveti, askerlik ve adalet dallardan başka, diğer dalların bütününü de temsil etmekteydi. Bu valilerin vazifeleri, daimi ve ıslahat vazifeleri olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Valinin daimi vazifeleri, vilayette huzur ve sükûnu sağlamak, memurların görevlerini yerine getirmelerine dikkat etmek, mahkemelerin düzenli ve süratli çalışmalarını sağlamak, hapishaneleri teftiş etmek, vergilerin usulü gereğince toplanmasını sağlamak, bayındırlık hususunda tedbirler almak, idare ve asayiş ile alakalı hususlarda mutasarrıflara ve kaymakamlara gerekli emirleri vermek ve onları denetlemekti. Islahat vazifelerine gelince, mahkemelerin ve meclislerin kurulmasına, hapishane işlerinin düzenlenmesine, ziraat, ticaret ve vergi hususlarında vilayet gücünün arttırılmasına dikkat etmekten ibaretti. Valinin doğrudan doğruya maiyetinde olan memurlar, defterdar ile mektupçudan ibaretti. Defterdar vilayetin mali işleriyle meşgul olup maliyeye karşı sorumluydular. Mektupçu, bir nevi genel sekreterdi, her türlü yazışma işlerini görür, doğrudan doğruya valinin emrinde bulunmayıp dâhiliyeden başka nezaretlere bağlı yüksek vilayet memurlarına gelince bunlar, hukuk işleri müdürü, naip (Kadı), Divanı Temyiz Reisi, Evkaf muhasebecisi ve Rüsumat Müdüründen 2 Süleyman Oğuz; Osmanlı Vilayet İdaresi ve Doğu Rumeli Vilayeti (1878–1885), Ankara 1986, s.21 213 ibaretti. Vali, bu memurların, vazifelerinde ihmal ve kötüye kullanma gördüğü takdirde, durumu alakalı nezarete bildirmeye mecburdu; aksi halde de bundan sorumluydu. Mutasarrıf, vali gibi Padişah tarafından tayin edilmekte ve sancak merkezinde oturup sancağı idare etmektedir. Sancağım idare teşkilatı, vilayet idaresinin, daha dar sınırlar içinde bir kopyasından ibarettir. Mutasarrıf, Vilayetler talimatnamesinde belirtilmiş olan mülki, idari, inzibati ve mali hususları yerine getirir. Ayrıca valinin livada temsilcisi durumundaydı. Bu sebeple vali ile fikir alışverişi eder, gerekli hususlarda, ondan talimat alır. Vi1yet sancaklarından biri merkez sancağıdır. Mutasarrıf gerekli hallerde, valiye vekâlet eder. Sancağa dâhil kaza kaymakamları üzerinde emir verme yetkisine sahipti. Maiyetinde bir muhasebeci ile bir tahrirat müdürü bulunuyordu. Muhasebeci, mali hususları, tahrirat kâtibi yazışma işlerini çevirirdi 3 . Kaymakam, prensip itibariyle Dâhiliye Nazırı tarafından tayin edilir, kaza merkezinde oturur ve mutasarrıfın bir nevi vekili gibi kazayı idare eder. Maiyetinde mali işleri görmek üzere bir mal müdürü ile yazışma işlerini sağlayan bir kâtip vardır. Nahiyelerin kuruluş ve idaresi de şu suretle tespit edilmiştir: Nahiye, her kazada mevcut karye, çiftlikler ve dağınık halde bulunan evlerden kurulmaktadır. Kuruluş esasına göre nahiyeler iki çeşittir. İki yüz ve daha fazla haneli köy veya mahalleden kurulan nahiyeler, münferit nahiyedir. Bu rakama ulaşmak için birkaç köy veya mahalleden kurulan nahiyeler de toplu nahiye itibar edilmiştir. Bir köyden ibaret nahiyeler köyün adını, birkaç köyden kurulan nahiyeler de en büyük köyün adını taşımaktadır. Her nahiyenin bir müdürü ve sekizden fazla olmamak üzere bir nahiye meclisi vardır. Nahiye müdürü ve meclisi üyeleri halk tarafından seçilir. Nahiye müdürü okumak yazmak bilenler arasından seçilir ve seçim vali tarafından tasdik edilir. Nahiye halkı, tamamen Müslüman ve Hıristiyan ise müdür ile üyeler de buna göre Müslüman ve Hıristiyan’dır. Nahiye halkı Müslüman ve Hıristiyan halktan ibaret ise meclis üyelerinin yarısı Müslüman yarısı Hıristiyan olur. Müdür de çoğunluğu teşkil eden sınıf nüfusu arasından seçilirdi. Nahiye müdürü, hükümet ile halk arasında, bir vasıta olarak vazife görür. Kaymakam tarafından verilen emirleri, halka bildirir ve meclis yardımı ile yürütür. Halkın dileklerini de kaza kaymakamına ulaştırır. Cunba ve cinayet vukuunda ilk soruşturmayı yapar ve elde ettiği bilgileri kaymakama bildirir. Bundan başka, halkın devlete olan vereceğini tahsil eder ve hükümete teslim ederdi 3 Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, C. 8, Ankara 1995, s.309–312 214 Merkeze bağlı vilayetlerde, bu organlar dışında, vilayetlerde, sancak ve kazalarda, yüksek mülki mirin başkanlığında toplanan idare meclisleri ile yine valinin başkanlığında yılda bir defa toplanan bir vilayet genel meclisi vardır 4 . 1.2. Aydın Vilayeti Merkezi’nin İdari Yapısı Aydın vilayetinin geçmişine kısaca bakarsak; Aydın vilayeti 4 Haziran 1867 de eyalet teşkilatı yapısından, vilayet teşkilatı yapısına dönüştürülmüş ve merkez Aydın’dan İzmir’e taşınmıştır. Bu değişimden sonra Aydın’ın önemi azalırken İzmir önem kazanmaya başlamıştır. Vilayetin bu şekilde teşkilatlandırılmasından sonra başa geçen ilk vali Sabri Paşa olmuştur. Bundan sonra vilayetin başına genelde beylerbeyi payesinde ki paşalar geçmişti. Hiç şüphesiz ki bunların en meşhuru meşrutiyet yönetiminin en önemli şahsiyeti olan Mithat Paşa’nın valilik zamanıdır. Salnamemizin konusunu teşkil eden 1888 de ise vilayetin başında Hüseyin Rıza Paşa bulunmaktaydı. Vilayet valilerine baktığımızda 1867’den 1872’ye kadar düzenli olarak her yıl birer vali değişirken,1872’de dört kez vali değişikliği olmuştur. Bu da bize bu dönemde Aydın vilayetinin idari açıdan bir buhran içinde olduğunu, merkez (İstanbul) ile valiler arasında bir anlaşmazlığın varlığını gösterir. Zira bir yıl içinde ki bu dört vali değişikliği normal dışı bir durumdur. Bu tarihten 1888‘e kadar Sabri Paşa dört kez, Hamdi Paşa üç kez ve Sadık Paşa da iki kez valilik yapmışlardır. Vilayet defterdarlarına bakarsak, ilk defterdar Rıfat Efendi’dir (1867). Merkez vilayet defterdarları genelde yılda bir değişirdi, ama iki veya üç yıl görevde bulunan defterdarlarımızda olmuştur. Merkez vilayet defterdarları ile valileri görev süresi açısından karşılaştırırsak defterdarlar daha istikrarlı bir yapı çizerler. Merkez vilayet naiblerinin ilki 1868 de göreve gelen Yakub Asım Efendi’dir. Daha sonra yerine Hayrah Efendi’dir (R.1301). Bu kişi aynı zamanda ticaret nezaretinde de görevli olduğu için vilayete gelememiş ve yerine bir naib yollamıştır. Dönemin naibi ise 1886 da göreve başlayan Emin Efendi’dir. Merkez vilayet mutasarrıflarının ilki Arif Paşa’dır(1867). Aydın vilayetinde mutasarrıflık 1871’de kaldırıldıysa da 1881’de tekrar kurulmuştur. Dönemin mutasarrıfı Ali Şevki Paşa’dır. Mutasarrıflar genelde devletin ileri kademelerinde olan ve büyük payelere sahip bulunan kişilerdir. Bunu da başa geçen mutasarrıfların Rumeli Beylerbeyi gibi büyük rütbelere sahip olmasından anlıyoruz. İzmir’den (merkez) başka Aydın, Saruhan, 4 Mutullah Sungur; “XIX. Yüzyıl Osmanlı Devletinde Taşra İdaresi ve Vilayet Yönetimi”, Osmanlı Ansiklopedisi, C. 6, Ankara, s.751 215 Menteşe ve Denizli sancaklarında da birer mutasarrıf bulunuyordu. Bu sancaklardaki mutasarrıflara bakarsak, genelde bir iki yıl görevde kaldıktan sonra İstanbul idaresi tarafından görevden alınmışlardır. 1867’den itibaren görev yapan mutasarrıflara göre bir değerlendirme yaparsak bunlardan 17’si Rumeli Beylerbeyi, 11’i Mir-i miran, 2’si Mir alay-ı miran, 8 Mütemayiz, 3 Saniye ve 1 Sadr-ı din rütbesindedir. Vilayet mektupçularımızdan ilki 1867’de göreve başlayan Rıza Efendi’dir. 1888 yılında ki mektupçu ise 1886 da göreve gelen Fehmi Efendi’dir. Vilayet ileri gelenlerine yani erkân-ı vilayet idaresine bakarsak başta Naib Efendi gelir. Bu da bize merkez vilayet mutasarrıfının gelmediğini ve yerine naibini yolladığın gösterir. Bundan başka Erkân-ı Vilayet meclisinde defterdar, mektubi ve vali muavininden oluşan bir heyet bulunuyordu. Vali yardımcısıda Rumeli Beylerbeyi rütbesine sahip bir kişidir. 1.2.1. Meclisler: Tanzimat döneminde; 1840’ta kurulan meclisler, taşrada ki idari düzenlemelerde önemli görevler üstlenmişlerdir. Meclislerin çeşitleri bakımından var olan memleket meclisleri, eyaletlerde ki büyük meclis adı altında çalışan meclisler ve küçük meclisler 1849’a kadar görevlerini sürdürmüşlerdir. Bu meclislere gayr-i müslim ve müslimler katılabilmekteydi. 1864 yılında Vilayet Nizamnamesi’nin yürürlüğe girmesiyle idare meclisleri oluşturuldu. Böylece vilâyet, sancak ve kazalarda Müslüman ve gayr-i müslimler, ilk kez aynı anda idareye katılma hakkına sahip oldular. Bu meclisler aynı zamanda I. ve II. meşrutiyetin temelini oluşturdular. Bu meclisler kazalarda ve hatta nahiyelerde de kurulmuştu 5 . 1.2.2. Merkez Vilayet Meclisi: Bu meclisler kendi içinde Aza-i Müntahibe ve Aza-i Tabiîye diye ikiye ayrılır. Aza-i Müntahibe de halk tarafından seçilen kişiler bulunuyordu. Bunlar genelde halkın ileri gelenlerinden ve zenginlerindendi. Aza-i Tabiîyye ise merkez vilayeti görevlilerinden yani devlet memurlarından oluşur ve içinde merkez valisi (kazalarda kaymakamlar) vali muavini, müftü, nakibü’l eşraf kaymakamı, mektubi ve bunun dışında gayr-i müslimlerin dini temsilcileri (haham başı, Ermeni murahhasası, Rum metropolidi ve Katolik murahhasası) bulunuyordu. Aza-i Müntahibe içinde 3 Müslim ve 3 gayr-i müslim vardır. Aza-i Tabiîyye de ise 6 müslim ve 4 gayr-i müslim olmak üzere toplam 16 kişi vardır. 5 Musa Çadırcı; Osmanlı İmparatorluğunda Eyalet ve Sancaklarda Meclislerin Oluşturulması (1840– 1864), Ord. Prof. Yusuf Bayur’a Armağan, Ankara, 1985, s. 265. 216 1.2.3. Komisyonlar: Aydın vilayeti merkezi teşkilatına baktığımızda vilayet içinde birçok komisyon kurulmuştu. Bu da Aydın’a Tanzimatın getirilerindedir. Zira tanzimatın ve ıslahatın ilk olarak uygulandığı vilayetlerden biri olması sebebiyle Aydın’da nahiyelere kadar muhacirin, maarif, ziraat, evkaf gibi birçok komisyon ve meclis kurulmuştur 6 . Ama biz bunlardan maarif komisyonlarını, maarif teşkilatını daha çok ilgilendirdiği için bu kurum içerisinde vermeyi daha uygun bulduk. Merkezdeki muhacirin komisyonuna bakarsak bu komisyonda 8 müslim bulunmaktadır. 1.2.4. Kalemler: Merkezi vilayetin içindeki muhasebe, evkaf, vilayet-i muhasebe, evrak kalemi gibi birçok kalemde 66 müslim memur görevlidir. Dairlere baktığımızda daireler içinde birinci ve ikinci belediye dairelerinin yanında umur-u nafıa dairelerini görüyoruz. Bu dairelerde 33 müslim ve 22 gayr-i müslim olmak üzere toplam 55 komisyon üyesi vardır. 1.2.5. Daireler: İdarelere bakarsak eyyam sandığı, maden, karantina hane ve pasaport idarelerinde 26 müslim ve 15 gayr-i müslim olmak üzere toplam 41 memur bulunmaktadır. Bunların dışında orman idaresinde de ormanı korumak için görevli 2 atlı ve 5 yaya asker bulunmaktaydı. 1.3. Kazalardaki İdari Yapı 1.3.1. Aydın Sancağı Aydın Sancağı’nın idari yapısına bakarsak bu yapıyı; meclisler, komisyonlar, belediye daireleri, idareler, odalar, sandıklar, kaza ve nahiyelerdeki memurlar oluşturmaktaydı. Aydın sancağındaki meclislere bakarsak merkezde (Aydın) bir sancak meclisi bulunuyordu. Bundan başka kaza ve nahiyelerde de idari konuları tartışmak ve uygulamaya koymak için meclisler açılmıştı. 1888 Aydın sancağında ki meclislerde 37 müslim ve 4 gayr-i müslim olmak üzere toplam 41 kişi bulunuyordu. Sancak merkezindeki liva-i tahrirat ve muhasebe kalemlerinde 12 müslim ve 1 gayr-i müslim olmak üzere toplam 13 kişi görevliydi. Aydın sancağına bağlı olan ve içerisinde komisyonları barındıran küçük idare birimlerde ki nafıa, muhacirin ve belediye komisyonlarında 24 müslim ile 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 26 kişi görevde bulunuyordu. 6 Ahmet Aksın; “Tanzimat’ın Harput Eyaletinde Uygulanması ve Karşılaşılan Güçlükler”, Belleten, C.62, S.235, Ankara, 1999, s.852. 217 1.3.1.1. Aydın sancağı Memurları: Kaymakamla birlikte sancakta 102 müslim ve 6 gayr-i müslim olmak üzere toplam 108 memur görevde bulunuyordu. 1.3.1.2. Daireler: Sancakta ki belediye dairelerinde 32 müslim ve 8 gayr-i müslim olmak üzere toplam 40 kişi bulunuyordu. 1.3.1.3. Odalar ve İdareler: Sancaktaki ziraat ve vergi odalarında 13 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 15 kişi bulunuyordu. Sonuç olarak Aydın sancağına bağlı idarelerdeki komisyonlarda, memurluklarda, meclislerde, belediye dairelerinde, kalemlerlerde, idarelerde ve odalarda 220 müslim ve 23 gayr-i müslim olmak üzere toplam 243 kişi görev yapmaktaydı. 1.3.2. Denizli Sancağı 1.3.2.1. Meclisler: Denizli Sancağına bağlı kazalardaki meclislerde 45 müslim ve 3 gayr-i müslim olmak üzere toplam 48 kişi görev yapmaktaydı. 1.3.2.2. Komisyonlar: Komisyonlarda 25 müslim ve 1 gayr-i müslim olmak üzere toplam 26 kişi görev yapmaktaydı. 1.3.2.3. Kalemler: 16 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 18 kişi grevliydi. 1.3.2.4. Sancak Memurları: Sancakta kaza ve nahiyelerde toplam 96 müslim ve 4 gayr-i müslim olmak üzere 100 kişi bulunmaktadır. 1.3.2.5. Belediye Daireleri: Kazalardaki belediye dairelerinde 33 müslim ve 3 gayr-i müslim olmak üzere toplam 36 müslim bulunmaktadır. 1.3.2.6. İdareler ve Odalar: Sancaktaki ziraat ve ticaret odalarında 15 müslim ve 5 gayr-i müslim olmak üzere toplam 20 kişi bulunuyordu. Denizli sancağındaki idari yapılarda 233 müslim ve 18 gayr-i müslim olmak üzere toplam 251 kişi görev yapıyordu. 1.3.3. Menteşe Sancağı 1.3.3.1. Meclisler: Menteşe sancağındaki meclislerde 62 müslim ve 8 gayr-i müslim olmak üzere toplam 70 kişi bulunmaktaydı. 1.3.3.2. Komisyonlar: Efkâf ve Ziraat komisyonlarında 8 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 10 kişi bulunuyordu. 218 1.3.3.3 Kalemler: Sancak merkezindeki arazi liva tahrirat vergi ve tahrirat kalemlerinde 27 müslim ve 3 gayr-i müslim olmak üzere 30 kişi bulunuyordu. 1.3.3.4 Sancak Memurları: Sancaktaki kaza ve nahiyelerde 55 müslim ve 4 gayr-i müslim olmak üzere 59 kişi görev yapar. 1.3.3.5. Belediye Daireleri: Sancaktaki kazalardaki belediye dairelerinde 17 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 19 kişi görev yapar. 1.3.3.6. Odalar ve İdareler: Sancaktaki ziraat ve nafıa odalarında 8 müslim ve 1 gayr-i müslim olmak üzere toplam 9 kişi bulunuyordu. 1.3.3.7. Sandıklar: Sancaktaki menafi ve nafıa sandıklarında 6 müslim bulunuyordu. Menteşe sancağındaki idari yapılarda 183 müslim ve 20 gayr-i müslim olmak üzere toplam 203 kişi görev yapıyordu. 1.3.4. Saruhan Sancağı 1.3.4.1. Meclisler: Sancaktaki kazalarda ve bazı nahiyelerde 75 müslim ve 11 gayr-i müslim olmak üzere toplam 86 kişi görev yapmaktaydı. 1.3.4.2. Komisyonlar: Sancakta, tahsilât, nafıa, ziraat komisyonu gibi komisyonlarda 21 müslim ve 1 gayr-i müslim olmak üzere toplam 22 kişi bulunuyordu. 1.3.4.3. Belediye Daireleri: Sancaktaki belediye dairelerine bakarsak 61 müslim ve 20 gayr-i müslim olmak üzere toplam 81 kişi bulunuyordu. 1.3.4.4. Kalemler: Defter-i hakani tahrirat ve muhasebe kalemleri gibi kalemlerde 27 müslim kişi bulunuyordu. 1.3.4.5. Odalar ve İdareler: Sancaktaki evkaf, nafia, ziraat komisyonları ve orman, hapishane ve vergi idarelerinde 60 müslim ve 13 gayr-i müslim olmak üzere toplam 73 kişi bulunuyordu. 1.3.4.6. Sandıklar: Menafi ve nafıa sandıklarında 29 müslim ve 9 gayr-i müslim olmak üzere toplam 38 kişi bulunuyordu. Saruhan sancağı genelinde idari yapı içinde 273 müslim ve 54 gayr-i müslim olmak üzere toplam 327 kişi görev yapar. 1.3.5. İzmir Sancağı 1.3.5.1. Meclisler: Saruhan sancağındaki meclislerde 40 müslim ve 17 gayr-i müslim olmak üzere toplam 57 kişi bulunuyordu. 1.3.5.2. Komisyonlar: Sancaktaki komisyonlarda 7 müslim bulunuyordu. 219 1.3.5.3. Belediye Daireleri: Sancaktaki kazalardaki belediye meclislerine bakarsak 34 müslim ve 12 gayr-i müslim olmak üzere toplam 46 kişi bulunuyordu. 1.3.5.4. Sandıklar: Sancakta menafi ve nafıa sandıklarında 6 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 8 kişi bulunuyordu. 1.3.5.5. Sancak Memurları: Sancakta 129 müslim ve 6 gayr-i müslim olmak üzere toplam 135 kişi bulunuyordu. 1.3.5.6. İdareler ve Odalar: Sancaktaki odalarda ve idarelerde 34 müslim ve 12 gayr-i müslim olmak üzere toplam 46 kişi bulunuyordu. 1.3.5.7. Kalemler: Sancakta 4 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 6 kişi bulunuyordu. İzmir Sancağında 254 müslim ve 51 gayr-i müslimle birlikte toplam 305 kişi idari yapı içinde görev almıştır. İzmir sancağının idari alanda görevlileri’nin az olmasının sebebi merkez teşkilatını ayrı değerlendirmemizden kaynaklanmıştır. Merkez vilayet olan İzmir’de, İzmir sancağının içinde olduğu için yani sancaktaki idari görevlilerle merkezdekileri de eklersek toplam olarak İzmir sancağında 252 müslim ve 84 gayr-i müslim olmak üzere 336 kişi bulunmaktadır. Bu 5 sancağın tümüne baktığımızda merkezi idare hariç vilayet sancakları‘nın idari yapısı içinde 1030 müslim ve 158 gayr-i müslim olmak üzere toplam 1188 kişi idari yapı içinde yer alır. Buna merkez yapı içindeki 75 müslim ve 44 gayr-i müslimde eklersek 1263 müslim ve 202 gayr-i müslim olmak üzere toplam 1465 görevli idari alanda vilayet genelinde görevde bulunuyordu. 2.ADLİ TEŞKİLAT Tanzimat’tan sonra adalet sistemi yine tam olarak ıslah edilememişti bu yüzden diğer Osmanlı müesseselerinde görülen aksaklıkların benzerini yaşamaktaydı. Beş çeşit mahkeme vardı. Nizamiye Mahkemeleri, Şeriat Mahkemeleri, Cemaat Mahkemeleri, Karma Ticaret Mahkemeleri ve Konsolosluk Mahkemeleri bulunuyordu. Nizamiye Mahkemeleri; Osmanlı tebaasının medeni işleri dışında kalan anlaşmazlıkları, Şeriat Mahkemeleri; Müslüman halkın evlenme, boşanma ve miras meselelerini ve bu meselelerden doğan anlaşmazlıkları, Cemaat Mahkemeleri; Müslüman olmayan halkın aynı cinsten işlemlerini, Karma Ticaret Mahkemeleri; Türkiye’de yerleşmiş yabancılarla Osmanlı tebaası arasında ticaret i1tilaflarını, 220 Konsolosluk Mahkemeleri de Konsolosluğun temsil ettiği devlet tebaası ile Osmanlı tebaası arasındaki ticaret konuları dışında kalan davalara bakarlardı. Adalet dağıtmada bu kadar çeşitli adalet mercilerinin varlığı, İslam hukukunun Müslüman olmayanlara tatbik edilemeyeceği hakkındaki anlayışın bir neticesi idi. Gülhane Hattı Hümayunu prensiplerinin ilanı üzerine başlamış olan ıslahat, din esasları dışında kalan hususlar yani siyasi ve idari haklar alanında bir eşitlik sağlamayı amaç tuttuğu için adalet verilmesindeki aksaklıkları ortadan kaldırmadıktan başka, karma ticaret mahkemeleri kurmak suretiyle bu aksaklıkları arttırmıştır. Bununla beraber cins ve mezhep farkı gözetilmeksizin medeni ve ticaret hukuku dışında kalan hukuk konularını inceleyen Nizamiye Mahkemeleri’nin temelleri Abdülmecit devrinde atılmış, Abdülaziz devrinde de teşkilatları, mülki idare kademelerine göre ayarlanıp tamamlanmıştır. Nizamiye Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri Adliye Nezaretine, Şeriat Mahkemeleri, Meşihat (Şeyhülislamlık) dairesine, Cemaat Mahkemeleri, ruhani teşkilatlara, Konsolosluk Mahkemeleri de Konsoloshanelere bağlı idiler. Bu yönden, devletin tasarrufu ancak Şer’iye ve Nizamiye Mahkemeleri üzerinde mevcut idi. Aydın vilayetinin 1888’de ki adli teşkilatını; merkez adli teşkilatı ve sancaklardaki adli teşkilatlar olmak üzere iki başlık altında incelemeyi uygun buldum 7 . 2.1.Aydın Vilayeti Merkez Adli Teşkilatı Aydın vilayeti merkez adli teşkilatındaki mahkemelere bakarsak Ticaret ve Bidayet Mahkemeleri vardır. Bunlardan Ticaret mahkemelerine bakarsak 4 müslim ve 5 gayr-i müslim aza bulunuyordu. Mahkeme dairelerinde merkez adli teşkilatı içindeki icra dairesi, mukâvelet muharrirliği dairesi, istinaf ve bidayet ceza ve hukuk mahkemesi daireleri vardır. Bu dairelerde 16 müslim 6 gayr-i müslim bulunmaktaydı. Yine bu mahkemelere ait istinaf, bidayet ve şer’iyye kalemlerinde ise 15 Müslim ve 6 gayr-i müslim bulunuyordu. Yine ticaret mahkemesi içinde 5 müslim ve 1 gayr-i müslimden oluşan zabıt kâtipleri heyeti vardı. Aydın vilayeti adli sitemi ile ilgili bir değerlendirme yaparsak vilayette bir Ticaret mahkemesi vardı. Oda vilayet merkezindeydi. Genelde ticaret mahkemelerinde gayr-i müslimler, müslimlerden daha fazla oranda sayı ve buna bağlı olarakta bir güce sahipti. 7 Enver Ziya Karal;a.g.e., s. 342-343 221 İdarelerde ise müslimlerin fazla olmasına rağmen azımsanmayacak ölçüde gayri müslim bulunuyordu. Yine odalara bakınca ticaret odasında gayr -i müslim daha fazladır. Bu da bize gayr-i müslimlerin ticari hayattaki güçlerini gösterir. Ayriyeten Ticareti hayatta müslimlerden daha etkin olduklarını ve ticari gücü ellerine aldıkları hakkında bizi bir yargıya götürür. Genel olarak merkez adli teşkilatını değerlendirirsek müslimler adli yapı içinde önemli bir yer tutar ama çoğunlukla ‘Meda-i Umum’ (savcılık) görevi bir gayr-i müslimin elindedir. Zira bu görevli mahkemeler içinde önemli bir güce sahip bir karar mercidir. 2.2.Sancaklardaki Adli Teşkilatlanma 2.2.1. Aydın Sancağı: Aydın Sancağında Ticaret ve Bidayet Mahkemesi bulunuyordu. Bidayet Mahkemesi Aydın dışında Bozdoğan ve Nazilli kazalarında bulunmaktaydı. Bu mahkemelerde 26 müslim ve 8 gayr-i müslim olmak üzere toplam 34 adli görevli bulunmaktaydı. Ceza ve hukuk dairelerinde ise 14 müslim ve 1 gayr-i müslim olmak üzere toplam 15 adli görevli bulunuyordu. 2.2.2. Denizli Sancağı: Denizli Sancağı’nın Tavas, Saray, Buldan, Çal, Garb-i Karaağaç kazalarında birer Bidayet Mahkemesi bulunmaktaydı. Bu mahkemelerde 32 müslim ve 3 gayr-i müslim olmak üzere 35 kişi bulunuyordu. Bundan ayrı ceza ve hukuk daireleri ve şer’iyye kaleminde görevli 16 müslim ve 3 gayr-i müslim olmak üzere toplam 19 adli görevli bulunuyordu. 2.2.3. Menteşe Sancağı: Menteşe sancağı’nın Milas, Bodrum, Marmaris, Köyceğiz ve Mekri (Fethiye) kazalarında birer Bidayet Mahkemesi vardır. Bu mahkemelerde 23 müslim ve 3 gayr-i müslim olmamak üzere toplam 26 adli görevli bulunuyordu. Bidayet mahkemesi ceza ve hukuk dairelerinde ise 17 Müslim 1 gayr-i müslim olmak üzere toplam 18 kişi bulunuyordu. 2.2.4. Saruhan Sancağı: Saruhan sancağında Ticaret ve Şer’iyye Mahkemeleri’nin yanın da Kasaba, Salihli, Alaşehir, Demirci, Kula, Eşme, Gördes, Soma, Akhisar ve Kırkağaç kazalarında birer Bidayet Mahkemesi vardı. Bu mahkemelerde 74 müslim 14 gayr-i müslim olmak üzere toplam 88 adli görevli bulunuyordu. 222 Bidayet ceza ve hukuk dairelerine bakarsak bunlarda 18 müslim ve 2 Gayr-i müslim olmak üzere toplam 20 adli görevli bulunuyordu. 2.2.5. İzmir Sancağı: İzmir sancağı’nın Kuşadası, Menemen, Foçateyn, Bergama, Tire ve Ödemiş kazalarında birer Bidayet Mahkemesi vardı. Bu mahkemelerde 39 müslim ve 9 gayr-i olmak üzere 48 adli görevli bulunuyordu. Sancaklardaki Bidayet ve Ticaret Mahkemelerinde toplam 194 müslim ve 37 gayr-i müslim olmak üzere toplam 231 görevlinin yanı sıra Bidayet, Ceza, Hukuk ve Ticaret mahkemeleri dairelerinde 71 müslim ve 9 gayr-i müslim olmak üzere toplam 80 görevli memur çalışmaktaydı. Böylece sancaklardaki adli teşkilatlarda 265 müslim ve 46 gayr-i müslim olmak üzere toplam 311 kişi görev yapmıştır. Bu sayıya merkez adli teşkilatındaki 40 müslim ve 18 gayr-i müslim eklendiğinde Aydın vilayeti genellindeki adli teşkilat içinde 305 müslim ve 64 gayr-i müslim olmak üzere toplam 369 kişi görev yapmaktaydı. Genel olarak sancaklardaki adli teşkilatlanmayı değerlendirirsek hemen hemen her kazada bir Bidayet Mahkemesi bulunuyordu. Yine bazı sancaklarda (Aydın ve Saruhan) Ticaret Mahkemeleri kurulmuştu. İzmir Sancağı’nda da bir ticaret mahkemesi vardı. Zira merkez İzmir olduğu için merkez adli teşkilatı içinde göründüğünden burada verilmemiştir. Mahkemelerdeki görevli sayısına bakarsak Şer’iyye Mahkemelerinde gayr-i müslimler bulunmaz, Bidayet Mahkemelerinde ağırlık müslimlerin elindedir. Ticaret Mahkemelerine bakarsak gayr-i müslimler önemli bir yer tutar. Genelde de gayr-i müslimlerin sayıları bu mahkemelerde ya müslimlerden fazladır yada müslimlerle eşittir. 3. JANDARMA TEŞKİLATI Osmanlı ordusu, Yeniçeri Ocağı’nın (1826) kaldırılmasından beri batılı tarzda sağlam bir ordu kurmak için çalışmalara başlamıştı. Osmanlı devlet adamları ve halkı, devletin çeşitli müesseselerinde yapı1maya çalışılan ıslahatların lüzumu hakkında aynı fikirde olmadıkları halde, yeni bir askeri teşkilat ile modern bir ordu kurulması hususunda aynı fikirde idiler. Bu sebeplerledir ki II. Mahmud’dan beri girişilmiş olan askeri ıslahatlara Abdülmecit ve Abdülaziz devirlerinde de devam edilmiştir. II. Abdülhamid tahta çıktığında, Osmanlı askeri teşkilatı ve ordusu modern bir görünüşe sahipti. Ordu yapısı ise şu ana bölümlere ayrılmakta idi; Bab-ı Seraskeri, Dar-ı Şûray-ı Askeri, Erkânı Harbiye (Genelkurmay) ve Tophane-i amire Nezaretidir. 223 Yine Ordu teşkilatı içinde Nizamiye kuvvetleri (kuruluş) savunma ihtiyacını göz önünde tutulmak üzere belli merkezler etrafında, yedi orduya taksim edilmiş bulunuyordu. Her ordu, bulunduğu bölgenin adını taşımaktaydı. Yalnız merkezi İstanbul olan birinci orduya Hassa Ordusu denilmekte idi. İkinci ordu (Tuna Ordusu) merkezi Şumnu, üçüncü ordunun (Rumeli Ordusu) merkezi Manastır, dördüncü ordunun (Anadolu Ordusu) merkezi Erzurum, beşinci ordunun (Suriye Ordusu) merkezi Şam, altıncı ordunun (Arabistan Ordusu) merkezi Bağdat, yedinci ordunun (Yemen Ordusu) merkezi San’a idi. Redif kuvvetlerine bakarsak yukarıda işaret edilen ordulardan her birinde ordu bölgesinde olmak üzere redif teşkilatı kurulmuştu. Kuruluş ünitesi alay idi. Her ordunun 5 veya 6 redif alayı vardı 8 . 3.1.Aydın Vilayet Merkez Jandarma Teşkilatı Aydın vilayetindeki Merkezi askeri jandarma teşkilatına bakarsak ilk olarak karşımıza Jandarma alay meclisi çıkar. Bu meclisin başkanı Mir-Liva rütbesindeydi ve meclis 7 kişiden oluşuyordu. Ayrıca Mecliste Piyade sınıfından 24 süvari sınıfından ise 9 kişi vardır. Aydın vilayeti askeri teşkilatı 5 taburdan oluşur, bunlar; 1- İzmir Taburu, 2- Aydın Taburu, 3- Saruhan Taburu, 4- Muğla Taburu 5–Denizli Taburudur. Vilayetin jandarma alay mevcudu aşağıdaki tabloda verilmiştir. 8 Enver Ziya Karal; a.g.e,. s. 353 224 Vilayet Jandarma Alayının Mevcudu Süvari Ekradı Tabur Yekûn Neferat Piyade Ekradı Onbaşı Bölük Emini Çavuş Yekûn Neferat Onbaşı Bölük Emini Çavuş 1 İzmir 106 75 19 3 9 602 491 23 8 40 2 Aydın 30 20 5 1 4 228 189 24 3 12 3 Manisa 51 36 9 1 5 304 256 32 4 12 4 Muğla 35 24 6 1 4 186 152 19 2 9 5 Denizli 35 24 6 1 4 123 104 13 2 4 Yekûn 257 180 45 7 16 1439 1192 151 19 77 1696 Süvari Ve Piyadenin Yekûnu Müceddeden Teşkil Olunan Tahsildar Sınıfı Piyade Süvari Birinci İzmir 29 54 İkinci Aydın 10 16 Üçüncü Saruhan 22 34 Dördüncü Menteşe 9 15 Beşinci Denizli 9 16 Yekûn 131 79 210 1906 225 Bu tabloya göre Aydın vilayetinde 1439 piyade 257 süvari olmak üzere toplam 1696 kişidir. Bundan ayrı yeni kurulan tahsildar ordu sınıfına bakarsak 79 süvari 131 piyade olmak üzere 210 asker vardır. Bunun la beraber vilayetin toplam jandarma mevcudu 1906’dır. Aydın vilayeti gibi büyük bir vilayet içindeki güvenliği sağlamak için vilayette bulunan bu teşkilat kuvvet ve sayı bakımından oldukça azdır. Jandarma sayısını sancaklara göre bir sıralamaya tabi tutarsak İzmir’de 791, Saruhan’da 411, Aydın’da 284, Menteşe’de 245,Denizli’de de 183 jandarma vardır. Buna bakarak askeri teşkilattan en büyük payı İzmir alıyordu. En talihsiz olanda tabi ki Denizli sancağıydı. Sancaklardaki bu asker sayısına bakarsak askerlerin geneli sancaklara bağlı büyük kazalarda bulunmasına karşın bazı kaza ve nahiyelerde bu askeri teşkilatların teşkilatlanamadıklarını anlarız. Zira jandarma sayıları ancak merkez kazanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasitedir. Bunun sonucunda Ege’de kırsal kesimde yaşayan halk, zengin kişiler ve yine bazı kötü niyetli devlet memurları tarafından soyulan halkın can ve mal güvenliği’nin bu jandarma birliklerince sağlanamaması üzerine halk kendi haklarını korumak için ellerine silahını alarak dağa çıkmıştır. Bunun sonucunda efelik veya zeybeklik denen bir yapı ortaya çıkmıştır. Bu durum bu dönemlerde de etkinliğini devam ettirmişti. Belki kırsal kesimdeki halkın can ve mal güvenliğini tam manasıyla koruyan sağlam bir askeri teşkilat kurulmuş olsaydı, halk arasında böyle bir yapılanma kısa süre oluşup bir süre sonrada sona ererdi. 4. POLİS TEŞKİLATI 1845’de kurulan polis teşkilatının 43. yılında hala istenilen düzeye gelmediğini ve teşkilatlanma çabası içinde olduğunu görüyoruz. 9 Zaten baktığımızda İzmir hariç diğer sancaklarda yapılan teşkilatlanmanın bir sancaktaki nüfusun güvenliğini sağlayamayacağını anlıyoruz. Bundaki amaç güvenlikten ziyade bir yapılaşmanın yani polis teşkilatının vilayet içinde bir alt yapı hazırlama endişesi içinde kurulduğunu anlıyoruz. Beklide bunda birazda günümüzdeki gibi Avrupa’ya yaranmak için gayr-i müslimlerin can ve mal güvenliğini temini için zorunluluktan yapılan bir teşkilatlanma olarakta algılayabiliz. Polis teşkilatına bakarsak askeri teşkilattaki gibi gayr-i müslim yoktur. Yani vilayetin ihtiyaçlarını yani güvenliğini sağlama bakımından yetersizdir. Bu yüzden onun görevini çoğunlukla jandarma teşkilatı yürütmüştür. Buna bakarsak İzmir 9 Hasan Yağar; Osmanlı Polis Teşkilatı ve Yenileşme Süreci, Türkler Ansiklopedisi, C. 13, Ankara, 2002, s.630 226 dışında yer alan diğer sancaklardaki polis teşkilatı yapısının hiçbir işlevi olmamış, sadece var olması için kurulmuşlardır. Merkez polis teşkilatında 6 kişiden oluşan bir heyet vardır. Toplam 5 sancakta 125 polis memuru bulunuyordu. Ayrıca bir baş komiser bulunuyordu ve bu kişi merkezde yani İzmir’dedir. Polis teşkilatı’nın mevcudun 85 kişi gibi büyük bir kısmı İzmir sancağında bulunuyordu. Diğer sancaklara bakarsa durum epey vahimdir. Zira Aydın sancağında 9, Denizli sancağında 8 Menteşe sancağında 8, Saruhan sancağında ise 15 polis memuru bulunuyordu. Bu sayıları günümüzle karşılaştırırsak biraz gülünç bir durum ortaya çıkar. Ancak o zamanın şartlarına göre yeni kurulan polis teşkilatı için bu normaldi. POLİS İDARESİ Polis Efradının Heyet-i Mecmuası İkinci Komiser Üçüncü Komiser Nefer Yekûn 3 16 66 86 Saruhan Sancağı 1 13 15 Aydın Sancagı 1 8 9 Denizli Sancağı 1 6 8 Menteşe Sancağı 1 7 8 20 100 125 Ser Komiser İzmir Sancağı 1 Yekün 1 3 227 5. EĞİTİM TEŞKİLATI Osmanlı Devleti’nin genel bir eğitim politikasına sahip olması gereğini, II. Mahmud devrinde kavramış ve çağdaş eğitim politikasının prensipleri kabul ederek medrese eğitiminin dışında batılı bir eğitim sistemi kurulması faaliyetlerine başlanmıştı. Sultan Abdülmecid, Mustafa Reşit Paşa ve arkadaşları imparatorluğun çöküşünü durdurmak ve devlete yeniden canlılık kazandırmak için devletin geleceğini ancak batılı eğitim sistemi ile sigorta edebileceklerini düşünmüşler ve bu sistemin kabataslak bir şemasını oluşturmuşlardı. Abdülaziz devrinde ise Sadrazam Ali ve Fuat Paşalar ile Mithat Paşa, Cevdet Paşa ve Genç Osmanlılar cemiyeti üyeleri aralarında bazı görüş farklılıkları olmasına rağmen Avrupa’nın teşviki ile devletçe yapılan ıslahatların başarılması için, eğitim politikasını birinci derecede önem vermişlerdi. Bu maksatla ve ilk defa olarak 1869’da Osmanlı devletinin eğitimi bir bütün olarak kabul edilerek genel bir eğitim yönetmeliği (Maarifi Umumiye Nizamnamesi) hazırlanmış ve tatbikine geçilmiştir 10 . Devletin genel bir eğitim politikası vardı. Bu hükümette bir maarif nazırının bulunması ve bütçeden eğitim için bir miktar paranın tahsisinden anlaşılmaktadır. Bu politikanın amacı da kız ve erkek çocuklara mahsus olmak üzere ilk, orta ve yüksek kademelerini içeren bir eğitim sistemini geliştirmek; orta ve yüksek dereceden meslek ve teknik okullar kurmaktı. Abdülaziz devrinde kurulan veya kurulması prensibe bağlanmış olan öğretim kademeleri şunlardır: İlköğretim: Sıbyan okulları ve onların üstünde Rüştiye ve ibtidai okullarını içermekteydi. Orta Öğretim: İdadiler ve onların üstünde Sultaniler (Liseler) sınıfını kapsamaktaydı. Yüksek Öğretim: Darülfünun (Üniversite) içerisindeki eğitimi kapsamaktaydı. Meslek Okulları: Mahreci Eklâm, Darülmuallimin (Erkek Öğretmen Okulu), Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu), Mektebi Mülkiye (Siyasal Bilgiler Okulu) Mülki tıbbiye, Teknik öğretim, Kız ve Sanat okullarını içerisinde kapsamaktaydı. Buna göre, öğretim kademelerinin temelini Sibyan mektepleri teşkil etmektedir. Çok eskiden beri mevcut olan bu okullara mahalle mektebi de denmekteydi. Yalnız 10 10 Enver Ziya Karal; a.g.e,s.389 228 Müslüman çocuklarının devam ettiği genel olarak bir tek odadan ibaret olan bu okullarda Müslüman çocuklarına Kur’an okumayı öğretmek başlıca hedef idi 11 . II. Abdülhamid devri başında, eğitim işlerini çekip çevirmekle vazifeli olan maarif nezareti çok basit bir surette teşkilatlanmıştı. Maarif nazırının en yakın yardımcıları olan iki memurdan başka; reis, ikinci reis ile 14 üye ve 2 kâtipten kurulan bir genel maarif meclisinden ve birkaç kalem memurundan ibaretti. Vilayetlerde ise henüz maarif işlerini çevirmeye memur bir kimse mevcut değildi. Devrin sonlarında ise maarif nezareti teşkilatı şöyledir: Özel Kalem (Mektubi Kalemi), Orta Öğretim Dairesi (Mekteb-i İdadiye Dairesi), Yüksek İlk Öğretim (Mekteb-i Rüştiye Dairesi), İlk Öğretim (Mekteb-i İbtidaiye Dairesi) Sicil şubesi, muhasebe kalemi, sağlık müfettişliği, istatistik kalemi, üyeleri sayısı 30’a çıkarılan Maarif Meclisi, 11 üyeden kurulan telif eserleri tetkik cemiyeti ile 75 üyesi bulunan bir teftiş ve muayene heyetinden ibarettir12 . Bu son heyet, II.Abdülhamid devrinin maarif sansür heyetidir. Ülkede hangi dilden olursa olsun, basılması istenen eserleri gözden geçirmekte ve istibdadın şekli ve ruhu ile yayınlanmayanları reddetmekte veya düzeltilmek üzere sahiplerine iade etmekteydi. Bu dairelerden ve heyetlerden başka, vilayetlerde maarif müdürlükleri ve maarif müfettişlikleri kurulmuştu 13 . 5.1. İzmir Sancağı 5.1.1. Maarif İdaresi ve Komisyonları İzmir sancağındaki komisyonun bir tanesi merkezde ve diğerleri Kuşadası, Menemen, Foçateyn, Bergama, Tire ve Ödemiş’te olmak üzere bu komisyonlarda 42 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 44 kişi bulunmaktaydı. 5.1.2. Mektebler 5.1.2.1. Mekteb-i İbtidai: İzmir sancağında toplam biri merkezde, diğerleri de Kuşadası, Menemen ve Ödemiş’te birer tane ve Tire’de de (Mekteb-i İbtidai, Mekteb-i Selimiye ve Mekteb-i Feyziyye) 3 tane olmak üzere toplam 7 mekteb-i ibtida-i bulunuyordu. Ayrıca Kuşadası’nda ki Mekteb-i ibtidai içinde kızlar için bir sınıf vardır. Bu mekteblerde 23 müslim muallim vardır bunlardan 2 si bayandır. 11 Osman Ergin; Türk Maarif Tarihi, İstanbul 1977,s.895–923 Muammer Demirel; Türk Eğitiminin Modernleşmesinde Rüşdiye Mektebleri, TürklerAnsiklopedisi, Ankara 2002,s.36 13 Enver Ziya Karal; a.g.e, s.390 12 229 5.1.2.2. Mekteb-i Rüşdiye: İzmir sancağında 4 mekteb-i Rüşdiyeye vardır. Bunlardan biri merkezde diğerleri de Kuşadası, Menemen ve Bergama’dadır. Buralarda 12 müslim muallim ve 1 hademe bulunmaktadır. 5.1.2.3. Mekteb İdadi: İzmir mekteb-i idadisi hakkında biraz bilgi verirsek: 1302 Temmuz ayında açılan bu mektebe öğrenci almak için bir imtihan düzenlenmiş ve bunu geçen öğrenciler mektebe alınmıştır.1305 de ise tekrar mektep öğrencileri içinde yapılan bir imtihanla bu imtihanı geçenler için mektebin 5. sınıfı açılmıştır. I. sene fazla öğrenci başvurduğundan 1. sene için 2 şube kurulmuştur. Öğrenciler sınıf geçme durumu yapılan sınavda başarılı olmalarına bağlıdır. İzmir merkez maarif teşkilatı içinde İzmir mekteb-i idadisi’nin önemli bir yeri vardır. Bu mektebte öğrencilere burada verilen derslere bakarsak Arapça, Farsça, Osmanlıca, Fransızca, Osmanlı Tarihi, Coğrafya, Hesab (Matematik) ,Hendese, Hüsn-ü Hatt, Rasim, Mebadi Tarih-i Tabi, Genel Tarih, Mebadi Hikmet-i Tabiye, Tabakat-ı Arz, Cebir, Kavanin-i Hususa, Cebr-i Eskal, Kimya, Müsellesat-ı Müsteviye, İlm-i Heyet, Fenni Tedbir, Hıfz-üs-Sıhha, gibi 22 çeşit ders verilirdi. Bu derslere bakarsak bu okulun eğitim kalitesinin gayet yüksek olduğunu anlayabiliriz zira burada 4 çeşit dil dersinin yanı sıra 3 çeşitte tarih dersi verilmektedir. İzmir Mekteb İdadisinde toplam öğretim süresi 5 yıldır. Mektebin I. sınıfı iki şubeden oluşur. Bu beş yıldaki verilen derslere sene sene bakarsak; I.Sene’nin I şube sinde Arapça, Farsça, Fransızca, Tarih-i Osmanî, Coğrafya, Hesab, Hendese, Hüsn-ü Hatt ve Resim dersleri verilirken I sene’nin II. Şubesinde ise bu derslere ek olarak Lisan-i Osmanî dersi verilir. 2. sene ise I.sınıftaki derslere ek olarak Mebadi Tarih-i Tabii dersi verilir 3. sene bu derslere ek olarak Tarih-i Tabii, Tarih-i Umumi ve Tabakat-ı Arz dersleri verilir.4. Sene ise; Hendes-i Resmiye, Cebir ve hikmet-i tabiîye dersleri verilir. 5. Senede ise Kuvveteyn-i Hususiye, İlm-i Heyet, Hıfz-üs-sıhha Müsellesat-ı Müsteviye, Kimya, Cebir-i Eskal ve Fenn-i Tedbir gibi dersler verilirdi. Bu Mektebte 3. sene 12 ders verilirdi diğer 1–2–4 senelerde ise 10’ar ders verilirdi. Bu derslere toplam 15 farklı hoca girer bazı derslere ise aynı muallimler girerdi. Okulun muallim sayısına bakarsak okulda 14 müslim 1 de Gayr-i müslim olmak üzere 15 muallim bulunuyordu. Ayrıca okulda bir kâtib ve birde hademe bulunuyordu. 5.1.2.4. Mekteb-i Terakki: 27 Mart 1302 de açılmış olan bu mektebde mekteb-i idadi gibi vilayet defterdarı Kadri Bey’in sorumluluğu altındadır. 1304 de ise kızlar 230 kısmı açılmıştır Mektebte 6 erkek ve 3 kız olmak üzere toplam 9 sınıf bulunuyordu. Yine bu mektebde de öğrenci alımı ve sınıf geçmede imtihan usulü uygulanır. Okulda verilen derslere bakarsak; Elifba-i Osmani, Kur’an-ı Kerim, Kıraat-ı Terakkiye, Talim-i Hat, Hesab Zihni, İlmihal, Fevâi’d-üt Talim, Esma-i Terakkiye, Hattı Rika, Arapça, Farsça, Nesihte El Hikme, Hesabtan Kesr-i Adi ve İşâri, Fransızca, Hüsn-ü Hatt, İmla, Muhtasar Sarf-ı Osmani, Coğrafya-i Osmani, Resim, Hüsn-ü Hatt, Muhtasar Tarih-i Osmani, Gülistan, Nahv-ı Arabi, Hesabtan Tenasübe Kader, İfal-i Kıyasiye ve Gayr-i Kıyasiyenin Tasrif, Muhtasar Tarih-i Umumi Kuvvaid, Gülistanın Tamamı, Mükemmel Hesab, Muhtasar Tarihi Tabi, Gramer, Tatbikat ve Kolay Tercümeler ve Genel Coğrafya gibi bir çok ders öğrencilere verilmekteydi. Okul mevcuduna bakarsak 120 erkek öğrenci bulunmaktaydı. Bu erkek kısmında 15 muallim 18 derse girmekteydi. Bu muallimlerden 14’ü Müslim ve 1 tanesi de gayr-i müslimdi. (Resim Muallimi ) Bundan başka okulda bir kız örgencilerin eğitimi için bir kısım oluşturulmuştur. Burada da 80 kız öğrenci bulunuyordu. Yine bunların başında 2 bayan muallime 1 Kalfa (Muallime yardımcısı) 2 bayan nakkaş ustası ve 1 bayan hademe bulunuyordu. Okuldaki toplam öğrenci sayısına bakarsak kız ve erkek olmak üzere 200 öğrenci vardır. Toplam olarak erkek ve bayan 17 muallim ve bundan ayrı 1 (Kalfa)muallim yardımcısı, 2 nakkaş ustası, 2 mübessir ve 2 hademe biri erkek biri bayan olmak üzere toplam 24 kişi bulunuyordu. 5.1.2.4.1. Mekteb-i Terakki Ders Programı: 5.1.2.4.1.1. Birinci Sene: Elifba-i Osmanî, Kur’an-ı Kerim, Kıraat-ı Terakkiye, Talim Hat, Hesab Zihni. 5.1.2.4.1.2. İkinci Sene: Kur’an-ı Kerim, İlm-i-hal, Fevâid-üt Tâlim, Hesabtan Tâ’dat Terkim, Esmâ-i Türkiyye, Hatt-ı Rika. 5.1.2.4.1.3. Üçüncü Sene: Kur’an-ı Kerim, Tevcid, Kısas-ı Enbiya, Hesabdan İmal-i Erba, İlm-i Hal-i Kebir, İmla, Hatt-ı Rik’a. 5.1.2.4.1.4. Dördüncü Sene: Sarf-ı Arabi, Usul-i Farisi, ve nesihte El-hikme, Hesabdan Kesr-i adi ve İşârı, Fransızca, Kıraat ve Hüsn-ü hat, İmla, Muhtasır sarf-ı Osmani, Muhtasır cografya-i Osmani, Muhtasar tarih-i Osmani, Hüsn-i Hatt, Resim. 231 5.1.2.4.1.5. Beşinci Sene: Nahv-i Arabî, Gülistan, Hesabdan Tenasübe Kâder, Muhtasır Cografya-i Umumi, Fransızca Usulü Tedris ve İfal-i Kıyasiye ve gayr-i kıyasiyenin tasrif, Muhtasar-ı Tarih-i Umumi Kavaidi Osmaniye, İmla, Handese-i Muhtasar, Resim Altıncı Sene; Mantık, Gülistan’ın tamamı, Mükemmel hesab, Muhtasar-ı Tarih-i Tabii, Fransızca gibi dersler verilir. 5.1.2.5. İzmir Rüşdiye Mektebi: İlkokul ve ortaokul düzeyinde eğitim ve öğretim veren bu mektebe bakarsak mektebte 7 muallimin yanında birde hademe görev yapardı. Okulda 200 öğrenci bulunmaktaydı. 5.1.2.6. İzmir Darü’l Muallim (Hamidiye Mektebi ):Bu okulda 7 müslim muallim ve 272 öğrenci bulunmaktadır. 5.1.2.6. Hamidiye Şubesi Mekteb-i Hafız: Bu mektebde merkez Hamidiye’nin bir şubesidir. Burada 1 muallim ve 12 öğrenci bulunuyordu. 5.1.2.7. Selanikli-Zade Mektebleri: Bu okulda Hamidiye’nin bir diğer şubesidir. Bu şubede 1 müslim muallim ve 48 öğrenci bulunmaktaydı. Yine Selanikli zade Efendi tarafından yaptırılan ikinci okulun 1 müslim muallimi ve 56 öğrencisi bulunmaktaydı. Bu iki mekteb Selanikli-zade Hacı Ahmed Efendi tarafından yapılmış ve maarif teşkilatına bağışlanmıştı. 5.1.2.8. Sahiliye Mektebi: Bu okulda Hamidiye’nin bir şubesidir. Bu okulda da 1 müslim muallim ve 59 öğrenciye eğitim verilmekteydi. 5.1.2.9. Namazgâh Mektebi: Bu okulda 6 müslim muallim ve 1 hademe görev yapmaktaydı. Aynı zamanda 217 öğrenciye eğitim verilirdi. 5.1.2.10 Teshiliye Mektebi: Bu okulda 7 muallim ve 1 hademe bulunuyordu. Yine 297 öğrenciye eğitim verilmekteydi. 5.1.2.11. Mekteb-i Hafız: Bu okul Teshiliye’nin bir şubesidir. Burada 5 müslim muallim bulunuyordu ve 228 öğrenciye eğitim verilirdi. 5.1.2.12. Mecidiye Bayan Mektebi: Bu mektebte 3 müslim bayan muallime bulunuyordu. 1 tane de gayr-i müslim olmak üzere 4 muallime görev yapıyordu. Ayrıca 1 bayan hademe 1 de erkek hademe bulunmaktaydı. Burada 147 kız öğrenciye eğitim veriliyordu. 232 5.2. Aydın Sancağı 5.2.1. Maarif Komisyonları ve Meclisleri Aydın sancağının Bozdoğan, Yenipazar, Söke ve Nazilli Kazalarında birer Maarif komisyonu vardı. Bu komisyonlarda 19 müslim olup hiç gayr-i müslim bulunmamaktaydı. 5.2.2. Mektebler Mekteb-i ibtida-i olarak 3 okul vardı. Bunlar; Veysi Paşa, Sercuhioğlu Ali ve Paşaoğlu mektebleriydi. Bu mekteblerde 3 müslim muallim bulunuyordu. Yine diğer idadi mektebinde ise 2 muallim bulunmaktaydı. Mekteb-i Rüşdiyeler’e bakarsak 2 okul vardı. Bunlarda 6 muallim müslim ve 1 hademe bulunuyordu. 5.3. Denizli Sancağı 5.3.1. Maarif Komisyonu: Denizli sancağında bir tanesi merkezde olmak üzere Tavas, Saray, Buldan ve Çal kazalarındaki maarif komisyonlarında 27 müslim bulunuyordu. 5.3.2. Mektebler: Denizli sancağındaki mekteblere bakarsak biri Denizli merkezde olmak üzere diğerleri, Tavas ve Buldan da olmak üzere 3 Mekteb-i Rüşdiyeye bulunuyordu. Bu okullarda 9 muallim ve 1 hademe bulunuyordu. Yine biri Denizli merkezde olmak üzere iki tane (Değirmenönü ve Çavuşbaşı) diğeride Tavasta olmak üzere 3 tane mekteb-i idadi bulunuyordu. Bu okullarda 8 muallim bulunuyordu. Tavas’taki mektebin muallim sayısı 4 olduğunu göz önüne alırsak bu mekteb diğerlerinden daha büyük olmalıydı. 5.4. Menteşe Sancağı 5.4.1. Maarif Komisyonları: Menteşe sancağında biri merkezde olmak üzere Milas, Bodrum ve Marmaris’te birer maarif komisyonu bulunuyordu. Bu komisyonlarda 17 müslim görev yapar. Ama buna karşın salnamemizde bu sancakta bir mekteb ismine rastlayamadık. 5.5. Saruhan Sancağı 5.5.1 Maarif Komisyonları: Saruhan sancağı’nın merkezde bir maarif idaresi vardı. Yine bundan ayrı Kasaba, Alaşehir, Demirci, Kula, Soma, Akhisar ve Kırkağaç 233 kazalarında da birer maarif komisyonu bulunuyordu. Bu komisyonlarda 57 müslim bulunmaktaydı. 5.5.2. Mektebler 5.5.2.1. Mekteb-i İdadi: Saruhan sancağı merkezinde yani Manisada bir Mekteb-i İdadi bulunuyordu. Burada 4 sene boyunca eğitim ve öğretim verilirdi. Bu mektebte Tarih-i Osman, Tarih-i Umumi, Tarih-i Tabiîye, Hesab ve Hendese, Arabça, Farsça, Türkçe, Fransızca, Umumi Coğrafya, Sınaî Coğrafya, Coğrafya-i Osmanî, Kavanin-i Mülkiye, Cebir, Kimya, Hikmet-i Tabiîyye, Tabakat-ı Arz ve Resim dersleri verilirdi. Mektebte 8 müslim muallim ve 2 de kâtib olmak üzere 10 görevli bulunmaktadır. Mektebte birinci sene 4, ikinci sene 15, üçüncü sene 14 ve dördüncü sene de 5 öğrenci olmak üzere toplam 38 öğrenci bulunuyordu. 5.5.2.2. Mekteb-i Rüşdiye: Bu mektebde 4 sınıftan oluşmaktaydı. 1. sınıfta 12, 2.sınıfta 22, 3.sınıfta 33 ve 4. sınıfta 43 kişi olmak üzere 110 örenci bulunmaktaydı. Yine burada 4 müslim muallim görevliydi. Saruhan sancağındaki mekteblere genel olarak bakarsak 9 tane Mekteb-i İbtidai vardı. Bunlardan biri merkezde olmak üzere diğerleri de kasaba, Salihli, Alaşehir, Demirci, Kula, Soma, Akhisar ve Kırkağaç kazalarındaydı. Bu okullarda 27 müslim ve 1 de gayr-i müslim (Fransızca Muallimi) muallimin yanında 1 tane de hademe bulunuyordu. Bunlardan merkez mektebi 4 sınıftan oluşur ve toplam 38 öğrencisi vardı. Yine Demirci kazasındaki mektebte de 85 öğrenci bulunuyordu. Ama işin acayibi burada yalnızca 2 müslim muallim bulunuyordu. Merkezdeki 38 öğrencili mektebte ise 8 muallim vardı. Burada verilen derslere bakarsak; Osmanlı Tarihi, Genel Tarih, Hesab ve Hendese, Arapça, Farsça, Fransızca, Türkçe, Coğrafya, Umumi ve Sına-i Kuvvanin, Mülkiye, Cebir, Kimya, Tarih-i Tabiye, Tabakat-ı Arz ve Resim dersleri verilirdi. Ayrıca Manisadaki mekteb-i rüşdiyede 40 öğrenci bulunur.Bu mektebte 2 müslim muallim vardır.Yine Buradaki Mekteb-i İbtidai bulunur.Bu 7 mektebte 819 öğrenci bulunur. Sıbyan okullarında 17 mektebte 437 erkek müslim çocuk,14 mektebte 405 gayr-i müslim erkek ,5 mektebte 196 Yahudi erkek bulunurken ,16 mektebte 415 müslim kız ve 13 mektebte ise 795 gayr-i müslim kız çöcuk öğrenim ve eğitim görürür. 234 5.2.3. Mekteb-i Rüşdiye: Sancakta biri merkezde olmak üzere toplam 7 okul vardı. Bunlar Kasaba, Alaşehir, Demirci, Kula, Soma ve Kırkağaç kazalarında bulunuyordu. Bu mekteblerde 20 müslim muallim ve 1 hademe bulunuyordu. Merkezdeki mekteb bir sınıftan oluşur ve 43 öğrencisi vardı. Yine Demirci kazasındaki okulun 65 öğrencisi ve Kırkağaç’taki okulunda 40 öğrencisi vardı. Aydın vilayeti genelindeki mekteblere bakarsak 2966 erkek Müslim, 642 müslim kız 601 gayr-i müslim erkek ve 795 erkek olmak üzere toplam 5004 öğrenci bu mekteblerde eğitim almaktadır. Ama bu vilayetteki bütün öğrencilerin tam sayısı değildir zira bazı mekteblerin öğrenci sayısı salnamede verilmediğinden bunları hesaplayamadık. Bu yüzden bu rakam doğru bir rakam değildir. Yine salnamede Menteşe sancağında bir okula rastlayamadık. Ama büyük ihtimal burada da bir okulun olması muhtemeldir. Yine vilayetteki maarif komisyonlarında 28 komisyonda 162 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 164 kişi bulunurdu. Yine vilayetteki 73 mektebte 180 müslim erkek muallim 2 gayr-i müslim erkek muallim 5 muallime (Bayan) ve 1 gayr-i müslim muallime olmak üzere 206 muallim vardı. Bundan ayrı 2 nakkaş ve 1 kalfa bulunuyordu. Bu sayılar sadece bizim bu salnameden çıkarttığımız sayılardır. Zira Bunun dışında bazı mekteb, muallim ve öğrenci sayıları bu salnamede verilmemiş olduğundan bu sayılar vilayetin muallim öğrenci ve mekteb sayısını vermez 235 236 6. VİLAYETİN SOSYAL YAPISI VE NÜFUSU Ben bu bölümde sancaklardaki nüfusu kazalar bazında inceleyerek yerli ve yabancı olarak kazalardaki müslim ve gayr-i müslim erkek ve kadın sayısını istatistikî bir şeklinde verdim. Bundaki amacım ise kazalardaki yerli ve yabancı nüfus içindeki müslim ve gayr-i müslim nüfus hakkındaki sosyal yapıyı göstermektir. 6.1. Menteşe Sancağı Menteşe sancağına baktığımızda sancak idari açıdan 5 kazaya bölünmüştür bizde her sancağı kendi içinde bir değerlendirmeye tabi tutacağız. Menteşe sancağının genel nüfus yapısına bakarsak; 6.1.1. Yerli Nüfusu Yapısı Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 65527 Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 65172 Yerli Müslim Nüfusu: 130699 Yerli Rum Erkek Nüfusu: 5062 Yerli Rum Kadın Nüfusu: 4727 Yerli Rum Nüfus:9789 Yerli Yahudi Erkek Nüfusu: 197 Yerli Yahudi Kadın Nüfusu: 173 Yerli Yahudi Nüfus:370 Teba-i Ecnebiye Erkek Nüfusu: 50 Teba-i Ecnebiye Kadın Nüfusu: 53 Teba-i Ecnebiye Nüfusu:103 Yerli Gayr-i müslim Erkek Nüfusu: 5309 Yerli Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 4953 Yerli Gayr-i müslim Nüfusu:10262 Yerli Müslim ve Gayr-i Müslim Erkek Nüfusu: 70836 Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 70125 Yerli Müslim ve Gayr-i Müslim Nüfus:140.961 6.1.2. Yabancı Nüfusu Yapısı Yabancı Müslim Erkek Nüfusu: 499 Yabancı Müslim Kadın Nüfusu: 290 237 Yabancı Müslim Nüfusu:789 Yabancı Rum Erkek Nüfusu: 171 Yabancı Rum Kadın Nüfusu: 66 Yabancı Rum Nüfusu:237 Yabancı Yahudi Erkek Nüfusu: 41 Yabancı Yahudi Kadın:12 Yabancı Yahudi Nüfusu:53 Yabancı Teba-i Ecnebiye Erkek Nüfusu: 3 Yabancı Teba-i Ecnebiye Kadın Nüfusu: 1 Yabancı Teba-i Ecnebiye Nüfusu:4 Yabancı Protestan Erkek Nüfusu: 3 Yabancı Protestan Kadın Nüfusu: 2 Yabancı Protestan Nüfusu:5 Yabancı Gayr-i müslim Erkek Nüfusu: 218 Yabancı Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 81 Yabancı Gayr-i Müslim Nüfusu:299 Yabancı Erkek Nüfusu: 717 Yabancı Kadın Nüfusu: 371 Yabancı Nüfus:1088 Yerli Yabancı Gayr-i Müslim Erkek Nüfusu:5527 Yerli Yabancı Gayr-i Müslim Kadın Nüfusu:5034 Yerli Yabancı Gayr-i Müslim Nüfusu: 10561 Toplam Erkek Nüfusu: 70842 Toplam Kadın Nüfusu: 71207 Sancağın Toplam Nüfusu: 142.049 Menteşe sancağı 6 kaza ve 4 nahiyeden meydana gelir. Sancaktaki bütün kaza ve nahiyelerde müslim nüfus gayr-i müslim nüfustan daha fazladır. Ula ve Eşin nahiyelerinde ise sadece gayr-i müslim nüfus bulunmaktadır. Sancak nüfus bakımında Aydın vilayetindeki en az nüfusa sahip sancaktır. Gayr-i müslim nüfus bakımından 4. sıradadır. Sancakta yerli ve yabancı gayr-i müslimler içinde en fazla nüfusla Rumlar, Yahudiler ve Teba-i Ecnebiye ve Protestan nüfusu gelir. Sancakta bundan başka Ermeni vb bir gayr-i müslim nüfus bulunmamaktadır. 238 6.2. Saruhan Sancağı Saruhan sancağının genel nüfus yapısına bakarsak; 6.2.1. Yerli Nüfusu Yapısı Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 147.625 Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 142627 Yerli Müslim Nüfusu: 290252 Yerli Rum Erkek Nüfusu: 24924 Yerli Rum Kadın Nüfusu: 22933 Yerli Rum Nüfusu: 47857 Yerli Ermeni Erkek Nüfusu: 1960 Yerli Ermeni Kadın Nüfusu: 1922 Yerli Ermeni Nüfusu: 3882 Yerli Yahudi Erkek Nüfusu: 998 Yerli Yahudi Kadın Nüfusu: 951 Yerli Yahudi Nüfusu:1949 Yerli Gayr-i müslim Erkek Nüfusu: 27882 Yerli Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 25806 Yerli Gayr-i müslim Nüfusu: 53688 Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 343.940 6.2.2. Yabancı Nüfusu Yapısı Yabancı Müslim Erkek Nüfusu: 632 Yabancı Müslim Kadın Nüfusu:127 Yabancı Müslim Nüfusu:759 Yabancı Rum Erkek Nüfusu:389 Yabancı Rum Kadın Nüfusu: 34 Yabancı Rum Nüfusu:423 Teba-i Ecnebiye Erkek Nüfusu:813 Teba-i Ecnebiye Kadın Nüfusu:122 Teba-i Ecnebiye Nüfusu:935 Yabancı Erkek Nüfus:1834 Yabancı Kadın Nüfus:638 Yabancı Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 2117 239 Sancağın Toplam Erkek Nüfusu: 149459 Sancağın Toplam Kadın Nüfusu: 143265 Kazanın Toplam Nüfusu: 292724 Saruhan sancağı Aydın Vilayeti’nin İzmir sancağından sonra en fazla nüfusu içinde barındıran sancağıdır. Sancak 9 kazadan ve 21 nahiyen meydan gelir. Sancağın genelindeki kaza ve nahiyelerde müslim nüfus fazla olmasına rağmen Salihli kazası ve Emlak nahiyesinde gayr-i müslim nüfus daha fazladır. Buna karşın Eşme kazası ve Dağmaramara İnegöl, Selindi, Serge, Güney, Küre, Karataş, Borlu, Ortapare nahiyelerinde ise gayr-i müslim nüfus bulunmamaktadır Yabancı nüfusa bakarsak erkek nüfus diğer kazalarda olduğu gibi erkek nüfus kadın nüfustan gayet fazladır. Yine genel sancak nüfusu içinde Rum nüfusundan sonra, Ermeni, Yahudi ve Teba-i Ecnebiye nüfusu gelir. Bunların dışında gayr-i müslim nüfus bulunmamaktadır. Aydın vilayetinde yabancı nüfus içindeki nüfus sayısı bakımından vilayete 3. sırada yer alır. 6.3. Aydın Sancağı Aydın Sancağının Genel Nüfus Yapısına bakarsak; 6.3.1. Yerli Nüfusu Yapısı Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 91991 Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 91838 Yerli Müslim Nüfusu:183829 Yerli Rum Erkek Nüfusu: 7831 Yerli Rum Kadın Nüfusu: 8786 Yerli Rum Nüfusu:16617 Yerli Ermeni Erkek Nüfusu: 336 Yerli Ermeni Kadın Nüfusu: 273 Yerli Ermeni Nüfusu:609 Yerli Yahudi Erkek Nüfusu: 1009 Yerli Yahudi Kadın Nüfusu: 999 Yerli Yahudi Nüfusu:2008 Yerli Katolik Erkek Nüfusu: 52 Yerli Katolik Kadın Nüfusu: 62 Yerli Katolik Nüfusu:114 240 Yerli Gayr-i müslim Erkek Nüfusu: 9228 Yerli Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 10120 Yerli Gayr-i müslim Nüfusu:19348 Toplam Erkek Nüfusu:103435 6.3.2. Yabancı Nüfusu Yapısı Yabancı Müslim Nüfus:1253 Yabancı Kadın Nüfus:1186 Toplam Kadın Nüfusu:103216 Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 203177 Aydın sancağı 5 kaza ve 17 nahiyen meydana gelmektedir. Sancak içindeki bütün kaza ve nahiyelerde müslim nüfus gayr-i müslim nüfustan fazladır. Amasya, Dallıca, Karpuzlu, Karahayıt, Mazon, Sultanhisar ve Şahme Nahiyelerinde ise hiç gayr-i müslim bulunmamaktadır. Kazadaki gayr-i müslim nüfus içinde sayı olarak ilk önce Rum sonra sırayla Yahudi, Ermeni ve Katolik nüfus gelir. Yine Aydın vilayeti, vilayet içine genel nüfus olarak 4.sırada yer alır Yabancı nüfusa bakarsak da 2. sıradadır. Buda bize Aydın sancağının ticari açıdan vilayet içinde etkin olduğunu gösterir. 6.4. Denizli Sancağı Denizli sancağının genel nüfus yapısına bakarsak 6.4.1. Yerli Nüfusu Yapısı Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 105967 Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 103645 Yerli Müslim Nüfusu:209612 Yerli Rum Erkek Nüfusu: 1393 Yerli Rum Kadın Nüfusu: 1367 Yerli Gayr-i müslim Nüfusu:2760 Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 212372 6.4.2. Yabancı Nüfusu Yapısı Yabancı Müslim Erkek Nüfusu:95 Yabancı Müslim Kadın 90 Yabancı Müslim Nüfus:185 241 Yabancı Rum Erkek 199 Yabancı Rum Kadın 41 Yabancı Rum Nüfusu:240 Yabancı Ermeni Erkek 10 Yabancı Ermeni Kadın 6 Yabancı Yahudi Erkek Nüfusu:15 Yabancı Yahudi Kadın Nüfusu:3 Yabancı Gayr-i müslim Nüfusu:274 Yerli ve Yabancı Kadın Nüfusu:140 Yerli ve Yabancı Erkek Nüfusu: 319 Yabancı Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu:459 Toplam Erkek Nüfusu:106286 Toplam Kadın Nüfusu:103785 Yerli Yabancı Gayr-i müslim Nüfusu: 210071 Denizli Sancağı 6 kaza ve 5 nahiyeden meydana gelir. Sancak genelinde yerleşim birimlerinde müslim nüfus yoğundur. Garbi Karaağaç ve Saray kazaları ile Bakalan ve Günay nahiyelerinde gayr-i müslim nüfus bulunmaz. Yerli müslim ve gayr-i müslim erkek arasındaki fark biraz fazladır. Yerli Gayr-i Müslim nüfusun ve yabancı nüfusun vilayet içinde en az olduğu sancaktır. Yerli gayr-i müslim nüfus olarak sadece Rum cemaati vardır. Diğer Gayr-i müslim tebaadan bir nüfus yoktur. Ama yabancı nüfusa bakarsak Rum nüfusun yanında bir kısım Ermeni nüfus bulunuyordu. Yani sancak genelinde yerli ve yabancı olmak üzere hiçbir şekilde Yahudi, Teba-i Ecnebiye vb gayr-i müslim topluluk bulunmamaktadır. 6.5. İzmir Sancağı İzmir sancağı’nın genel nüfus yapısına bakarsak; 6.5.1. Yerli Nüfusu Yapısı Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 149182 Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 145750 Yerli Müslim Nüfusu: 294932 Yerli Rum Erkek Nüfusu: 71232 Yerli Rum Kadın Nüfusu: 71692 Yerli Rum Nüfusu:142924 242 Yerli Ermeni Erkek: 3875 Yerli Ermeni Kadın: 3984 Yerli Yahudi Nüfusu:7859 Yerli Yahudi Erkek:8481 Yerli Yahudi Kadın: 7900 Yerli Yahudi Nüfusu:16381 Teba-i Ecnebiye Erkek: 18303 Teba-i Ecnebiye Kadın: 19044 Yerli Katolik Erkek:365 Yerli Katolik Kadın: 372 Yerli Katolik Nüfusu:737 Yerli Protestan Erkek: 74 Yerli Protestan Kadın: 77 Yerli Protestan Nüfusu:149 Yerli Latin Erkek:591 Yerli Latin Kadın: 472 Yerli Latin Nüfusu:1063 Yerli Gayr-i müslim Erkek Nüfusu:103541 Yerli Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 102921 Yerli Gayr-i müslim Nüfusu:206462 Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu:501394 6.5.2. Yabancı Nüfusu Yapısı Yabancı Müslim Erkek Nüfusu: 11451 Yabancı Müslim Kadın Nüfusu: 1270 Yabancı Müslim Nüfusu:12721 Yabancı Rum Erkek 5144 Yabancı Rum Kadın 1017 Yabancı Ermeni Erkek 772 Yabancı Ermeni Kadın 43 Yabancı Yahudi Erkek 39 Yabancı Yahudi Kadın 8 Yabancı Teba-i Ecnebiye Erkek 8626 243 Yabancı Teba-i Ecnebiye Kadın8790 Yabancı Bulgar Erkek 265 Yabancı Bulgar Kadın 148 Yabancı Erkek Gayr-i müslim Nüfusu: 14846 Yabancı Kadın Gayr-i müslim Nüfusu: 10006 Yabancı Gayr-i müslim Nüfusu:24852 Yabancı Nüfusu:37573 Toplam Erkek Nüfusu: 279020 Toplam Kadın Nüfusu:259947 Müslim Erkek Nüfusu: Müslim Kadın Nüfusu: Toplam Müslim nüfus: Yerli ve Yabancı Kadın Gayr-i müslim: Yerli ve Yabancı Gayr-i müslim Nüfusu: Toplam Gayr-i müslim Nüfus: Kazanın Toplam Yerli Ve Yabancı Nüfusu:538967 Yukarıda İzmir Sancağı’nın nüfus yapısını kaza ve sancak bazında istatistikî vererek merkez İzmir şehri nüfusu ile kaza ve genel sancak nüfusunu bütün yönleriyle ayrıntılı olarak ele aldım. İzmir sancağı içindeki kaza ve nahiyelere bakarsak sancakta toplam 11 kaza ve 19 nahiyede bulunuyordu. Aşağı yukarı bunların çoğunda Müslim nüfus ile gayr-i müslim nüfusun beraber yaşadığını görüyoruz. Tabi ki Müslim nüfus çoğunda gayr-i müslimlerden daha fazlaydı. Kaza ve nahiyelerdeki nüfusun dağılımına bakarsak İzmir sancağında Kozak, Sığacık, Balyanbolu ve Kalas nahiyelerinde hiç gayr-i müslim nüfusa rastlayamayız. Ama buna karşın Karaburun, Foça-i Cedid ve Ayasluğ nahiyeleri ile Çeşme, Foçateyn ve Urla merkez kazalarında gayr-i müslim nüfus ve özelliklede Rum nüfus müslim nüfustan fazladır. Bunun yanı sıra Birunabad, Cumaabad ve Seydiköy nahiyelerinde ki gayr-i müslim Rum nüfus ile müslim nüfus birbirine yakındır. İzmir sancağı nüfusu hakkında bir değerlendirme yaparsak Aydın vilayetinin nüfus bakımından gerek yerli gerekse de yabancı nüfusun en fazla bulunduğu sancaktır. Yine diğer sancaklar içinde müslim ve gayr-i müslim nüfusun birbirine en yakın olduğu sancakların başında gelir. Sancaktaki en kalabalık sosyal zümreleri nüfuslarına göre bir 244 sıralamaya sokarsak en fazla nüfusu Rumlar, daha sonra Teba-i Ecnebiye, Yahudi, Ermeni, Katolik, Latin Bulgar ve son olarak da Protestanlar gelir. Yine toplam kadın ile erkek nüfusu arasındaki orantıya bakarsak erkek nüfusu kadın nüfusundan 22739 kişi daha fazladır. Yerli gayr-i müslim nüfus ile ardaki erkek kadın farkı azdır yine mislim nüfus içindeki erkek kadın nüfusundaki fark 7828’dir. Toplam nüfus içindeki erkek ve kadın arasındaki farkın fazla olmasının nedeni yabancı nüfus içindeki kadın nüfusunun erkek nüfusuna oranla düşük olmasıdır. Bundaki sebep ise bu yabancı nüfusun genelde ticaret yapmak için dışardan gelip Aydın vilayetine yerleşmiş tüccarlardan meydana gelmesidir. Bu yüzden bu kişiler sadece kendileri ticaret yapmak için gelen kişilerdir. İzmir sancağı Osmanlı devletinin de bu dönemde en büyük ve güzel şehirlerinden biriydi bu yüzden yabancıları kendine çekmesini bilmiştir. Zira Osmanlı içindeki ticari şehirlerin başında geliyordu. Arpadan gelen mallar Osmanlı pazarına buradan dağılıyordu. Bu yüzden yabancı tüccarların vazgeçemediği ticaret şehirleri’nin başında geliyordu bu yüzden pek çok yabancı tüccar İzmir’e yerleşmiş buralarda büyük işletmeler açmışlardı. Bu dönem İzmir’deki sigorta şirketleri gibi çeşitli şirketlere bakılırsa hepsinde yabancılar imtiyaz sahibidir. 6.6. Aydın Vilayetinin Genel Nüfus Yapısı 6.6.1. Yerli Nüfusu Yapısı Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 560.292 Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 549030 Yerli Müslim Nüfusu:1109322 Yerli Rum Erkek Nüfusu:111397 Yerli Rum Kadın Nüfusu: 109505 Yerli Rum Nüfus: 220932 Yerli Ermeni Erkek: 6171 Yerli Ermeni Kadın: 6179 Yerli Ermeni Nüfusu: 12350 Yerli Yahudi Erkek: 10685 Yerli Yahudi Kadın: 10023 Yerli Yahudi Nüfus:20708 Teba-i Ecnebiye Erkek: 19097 Teba-i Ecnebiye Kadın:18353 245 Teba-i Ecnebiye Nüfusu:37450 Yerli Katolik Erkek:417 Yerli Katolik Kadın: 434 Yerli Katolik nüfusu:851 Yerli Protestan Erkek 74 Yerli Protestan Kadın 77 Yerli Protestan Nüfusu:151 Yerli Latin Erkek591 Yerli Latin Kadın 472 Yerli Latin Nüfusu:1063 Yerli Gayr-i Müslim Erkek Nüfusu: 146540 Yerli Gayr-i Müslim Kadın Nüfusu: 145043 Yerli Gayr-i Müslim Nüfusu:291583 Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 1400905 6.6.2. Yabancı Nüfusu Yapısı Yabancı Müslim Erkek Nüfusu: 13930 Yabancı Müslim Kadın Nüfusu:2963 Yabancı Müslim Nüfusu:16893 Yabancı Rum Erkek: 6866 Yabancı Rum Kadın: 1335 Yabancı Rum Nüfusu:8201 Yabancı Ermeni Erkek:782 Yabancı Ermeni Kadın: 49 Yabancı Ermeni Nüfusu:831 Yabancı Yahudi Erkek: 95 Yabancı Yahudi Kadın: 23 Yabancı Yahudi Nüfusu:118 Yabancı Teba-i Ecnebiye Erkek:9442 Yabancı Teba-i Ecnebiye Kadın:8913 Yabancı Teba-i Ecnebiye Nüfusu:18355 Yabancı Bulgar Erkek: 265 Yabancı Bulgar Kadın: 148 246 Yabancı Bulgar Nüfusu:413 Yabancı Protestan Kadın: 3 Yabancı Protestan Erkek: 2 Yabancı Protestan Nüfusu:5 Yabancı Erkek Gayr-i müslim Nüfusu: 17453 Yabancı Kadın Gayr-i müslim Nüfusu:10470 Yabancı Gayr-i Müslim Nüfusu: Toplam Yabancı Erkek Nüfusu:31383 Toplam Yabancı Kadın Nüfusu:13433 Toplam Yabancı Nüfusu:44816 6.6.3. Yerli ve Yabancı Toplam Nüfus Müslim Erkek Nüfusu:574222 Müslim Kadın Nüfusu:551993 Toplam Müslim Nüfusu:1126215 Toplam Gayr-i müslim Erkek Nüfusu:163993 Toplam Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 155513 Toplam Gayr-i müslim Nüfus:319506 Toplam Erkek Nüfus:736349 Toplam Kadın Nüfus:710469 Kazanın Toplam Yerli Ve Yabancı Nüfusu:1445721 Aydın vilayeti salnamesinin bazı kısımlarına gerek yazım ve hesaplama yanlışları bulunmaktadır. Bu yüzden salnamedeki vilayet nüfusu rakamları ile benim verdiğim rakamlar arasında bir uyumsuzluk bulunmaktadır. Bundaki sebep ise bu salnamedeki nüfusun yanlış hesaplanmış olmasıdır. Bu aydınlatıcı bilgiden sonra size aydın vilayeti nüfusu ve sosyal yapısı hakkında Aydın Vilayeti salnamesinden çıkardığım değerlendirmeme göre Aydın vilayeti 1888 de şu haldeydi: Aydın Vilayeti’nin nüfus yapısını vilayet genelinde değerlendirirsek vilayetteki en fazla yerli ve yabancı müslim ve gayr-i müslim nüfusu barındıran sancağı İzmir sancağıdır. İzmir sancağından sonra Saruhan sancağı geliyordu. Saruhan Sancağı ile İzmir sancağı arasında müslim nüfus açısından çok fazla bir fark olmasına rağmen müslim nüfus açısından çok az bir fark vardır. Bundan sonra nüfus fazlalığı açısından Denizli sancağı gelir. Bu sancakta müslim nüfus yoğundu ama yerli ve yabancı gayr-i 247 müslim nüfus açısından Aydın sancağının gerisinde kalır. Denizli sancağından sonrada Aydın Sancağı gelir Denizli ile Aydın sancağı arasında nüfus açısından aşırı bir farklılık bulunmaz sancakların nüfusu birbirine yakındır. Son olarak ise vilayetin en düşük nüfusuna Menteşe sancağı sahiptir. Bu sancak gerek müslim gerekse de gayr-i müslim nüfus açısından diğer sancaklara oranla daha zayıftır. Sancakların nüfusu hakkında daha önce ayrıntılı bilgi verdiğimden dolayı burada bu sancakların nüfus yapısı hakkında fazla bilgi vermeye gerek duymadım. Vilayet geneline bakarsak yerli ve yabancı nüfus içinde gerek müslim gerekse de gayr-i müslim nüfusun genelinde erkek nüfus oranı kadın nüfus oranından fazlaydı. Ama bu nüfus oranı yabancı nüfus içinde daha bir aşırılık gösteriyordu. Bunun sebebi ise bu yabancı nüfusun Aydın vilayetindeki sancaklara ve bunlardan özelliklede İzmir sancağında bulunmalarının birinci sebebi bu kişilerin burarla ticaret yapmak için gelmeleridir. Bundaki sebep de hiç şüphesiz kapitülasyonların Avrupa ülkelerinin tüccarlarına cazip gelmesidir. Zira bu kapitülasyonlar sayesine çok az bir gümrük vererek ülke genelinde olduğu gibi Aydın vilayeti genelinde de büyük parala kazanmaktalar ve ayrıca birçok ayrıcalıktan yaralanmaktaydılar. Bu ticaret sırasında bunların en iyi yardımcıları hiç şüphesiz Osmanlı tebaası içindeki gayr-i müslimlerdi Ama bunların arasında Rumların Ayrı bir yeri bulunuyordu. Bu sayede yerli gayr-i müslim halkta zenginleşmeye başladı. Zira bu yabancı tüccarlar Avrupa’dan getirdikleri bu malları gayr-i müslimler aracılığıyla Aydın vilayeti piyasasına satmaktaydılar. Bu sayede de bu işten büyük paralar kazanıyorlardı. Bu sayede gayr-i müslim halk zenginleşirken ucuz sanayi maddeleriyle başa çıkamayan müslim esnaf kepenklerini bir bir indirmeye başlıyorlar bunun sonucunda ise yine ülke genelinde olduğu gibi Aydın vilayeti sanayisi ve ekonomisi de günden gene eriyor ve artık kendine yetmez bir hale geliyordu. Yine bu sebepten gayr-i müslim halk zenginleşirken Osmanlının öz ve öz kurucu halkı olan Müslüman Türkler her gün biraz daha fakirleşiyorlar ve gayr-i müslimlerin ekonomik gücü altında her gün biraz daha eziliyorlardı. Ekonomik gücü ellerine alan gayr-i müslim halk bu parayla milli bütünlüğe karsı bazı bağımsızlık yanlısı gayr-i müslim cemiyetlere maddi anlamda büyük paralar sağlıyorlardı. Bu sayede bu cemiyetler amaçlarını ülke çapında yaymaya başlıyorlar ve Avrupa’nın himayesi altında kanunen Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla elde ettikleri hakların koruyuculuğu altında amaçlarına emin adımlarla gidiyorlardı. Yani bir nevi kendi sonumuzun geleceğini kendi tebaamız hazırlıyordu. Müslüman halktan ticaretle kazandıkları paralar yine Müslüman halka silah olarak dönüyordu. Bu 248 yabancı sınıf içinde sadece tüccar kesimi saymak yanlış olur. Zira bu dönem de Avrupa’dan ülke genelinde olduğu gibi Aydın vilayeti geneline de bir Misyoner akını başlamıştı. Bu misyoner sınıfı da yabancı nüfus içinde önemli bir yer teşkil ediyordu Bunların Osmanlı Ülkesine giriş yaptıkları ilk durak ve ilk yer hiç şüphesiz İzmir limanıydı. Buradan amaçlarını gerçekleştirmek için ülke geneline dağılarak kendilerine bir bölge seçiyorlar ve burada hain amaçlarını uygulamaya koyuyorlardı. 249 250 7. SAĞLIK TEŞKİLATI Osmanlıda her alanda olduğu gibi sağlık alanında da bir batılılaşma ihtiyacı doğmuştu zira eldeki sağlık kuruluşları çağın çok gerisinde olmakla beraber halkın ve özelliklede askeriye’nin ihtiyacını karşılayamaz bir haldeydi. İlk olarak sağlık alanında batılı tarzda ki çalışmalar III. Selim Döneminde başlamıştı. Hatta bu dönemde ilk askeri hastanemiz olan “Zeytinburnu Askeri Hastanesi” (1794) kurulmuştur. Ama gerçek anlamdaki sağlık çalışmaları II. Mahmud döneminde ağırlık kazanmış ve bunun sonucunda “Tıbbıye-i Şahane” kurulmuştur. Yine Bu dönemde yetişen önemli Türk tıpçılarından Mustafa Behçet Efendi bulunuyordu. 1827 de kurulan tıp okuluna ilaveten 1831 de bir cerrahane kurulmuştu. Bunlara ek olarak da 1845te bir Darülfünun açılmıştı. Bu dönemden itibaren hızlı bir şekilde memleket genelinde sivil ve askeri hastaneler açılmaya başlanıyordu. İlk sivil hastanelerimizden olan “Mabeyin Hastanesi”(1834) kurulmuştu. Bu dönemde açılan ilk hastanelere “Gureba” hastanesi deniliyordu. Yine II. Abdülhamid devrinde de sağlık teşkilatı hızlı bir şekilde ülke genelinde teşkilatlanmaya ve yayılmaya devam etmişti. Sağlık hizmetleri’nin idari açıdan örgütlenmesine bakarsak Osmalıda ilk sağlık örgütlenmesi 1826’dan sonra başlamıştı.1850 de Tıbbiye Nezareti kurulmuştu. Yine 1867 vilayet nizamnamesinin içine bazı sağlık kanunları eklenmiştir.1877 de ise Mekteb-i Tıbbiye nezaretine bağlı Tıbbiye-i Mülkiye nezareti kurulmuş böylece askeriye’nin dışında sivil halka için sağlık hizmetleri çalışmalı hız kazanmıştı.1871 den itibaren sağlık müfettişlikleri ile memleket tabiblikleri kurularak mevcut sağlık sistemi denetlenmeye başladı.1888‘e gelindiğinde ülkedeki sağlık teşkilatı bu görünümdeydi 14 . 7.1. İzmir Gureba Hastanesi İzmir Gureba hastanesinde idari yapı içinde 4 Müslim bulunurdu. Bunlardan biri de bayandı. Heyet idaresine bakarsak burada da 5 Müslim bulunur ve bunlardan 4’dü İSE esnaftı. Hastanedeki sağlık personeline bakarsak burada 2 doktor 2 cerrah ve 2 eczacı bulunurdu. Gureba hastanesi 120 yatak kapasitesine sahip olup erkek ve kadın olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Hastane İzmirli Muhlis Paşanın gayretleri ile 1267 de yapılmış olup hastanenin yıllık 2350 lira civarında geliri vardır. Senede hastanede 5400 kişi muayene 14 EsinKâhya-Ayşegül D.Erdemir;Osmanlıdan Cumhuriyete Tıp ve Sağlık Kurumları,Ankara 2000,s.255 251 edilmektedir. Hastane tıbbı aletler bakımından tam donanıma sahip olup nöbetçi bir doktor ve eczacı gece gündüz nöbet tutmaktadır. Burada tedavi edilen hastalar hangi din ve mezhepten olursa olsun ayırmadan muayene edilirdi. Yani aynı zamanda Müslimlerin yanında gayr-i müslim halkta burada tedavi olunurdu. 7.2. İzmir Askeri Hastanesi Bu hastane adında anlaşılacağı gibi bir askeri hastaneydi. Hastanede 2 doktor ve 2 cerrah bulunurdu. Bunlar müslimdi ama eczacı gayr-i müslimdi. Bundan ayrı bir imam ve bir kâtip hastanede görev yapmaktaydı. 1888de Aydın Vilayeti genelinde 6 Gayr-i Müslim ve 11 de Müslim doktor olmak üzere 17 doktor ile 4 Müslim cerrah ve yine 3 Gayr-i Müslim eczacı olmak üzere 24 sağlık personeli vardı. Bunlardan 12 doktor 4 cerrah ve 3 eczacı İzmir sancağında,1 doktor Saruhan sancağında, 2 doktor Aydın sancağında, 1 doktor Menteşe sancağında ve 1 doktor da Denizli sancağında bulunmaktaydı. 7.3. Karantina haneler II. Mahmud Döneminde ülkedeki salğın hastalıkların özelliklede kolera’nın bazı yerlerde görülmesi üzerine bu sağlın hastalıklarla savaş için 1838 de merkezde (İstanbul)Karantina meclisi kurulmuştu. Bu meclis Doğrudan Doğruya hariciye nezaretine bağlıydı. Reisi de Hariciye nazırıydı. Bir müddet sonra bu meclisler vilayetlerde de kurulmaya başlanmıştı. Bu yüzden aynı uygulama Aydın vilayetinde de başlatılarak bazı sancaklarda ve kazalarda karantinahaneler kurulmaya başlandı 15 . 1888 deki Aydın vilayetindeki karantina hanelere bakarsak 5 tane karantina hane vardır. Bunların biri İzmir Merkezde diğerleri Urla, Kuşadası, Mekri ve Çeşme de bulunuyordu. Bunlarda 9 görevli bulunuyordu En büyüyü tabi ki merkezdekiydi. Bu karantinahane 3 müslim ve 2 gar-i müslim olmak üzere 5 kişiden oluşuyordu. Yine burada görevli bir doktor bulunuyordu. Bundan ayrı sağlık teşkilatı içinde olmasa da bir bilgi olması açısından verebileceğimiz baytarlık (Veteriner) müessesine bakarsak vilayette sadece bir baytar vardır. O da gayr-i müslimdi ve merkezde bulunuyordu. 15 EsinKâhya-Ayşegül D.Erdemir;a.g.e ,s.250 252 7.4. İzmir Islahhanesi Yine sağlık teşkilatı içinde değerlendirebileceğimiz İzmir ıslahhanesi hakkında biraz bilgi verirsek vilayette sadece bir tane ıslahhane bulunuyordu o da vilayet merkezi olan İzmirdeydi. Islahhane bir komisyonca yönetilmekte olup, Defterdar Kadri Beyin sorumluluğundaydı. Islahhane’nin mali ve idari işlerine bakan bazı memurlar bulunurdu. Bundan başka ıslahhanede müslim ve gayr-i müslim muallimler bulunmaktaydı. 1306(1888) da ıslahhanede 160 yetim barınmaktaydı. Burada bu yetimlerin bütün ihtiyaçları’nın yanı sıra sağlık ihtiyaçları ve eğitim alanındaki ihtiyaçları da karşılanmaktaydı. Özelliklede bunlardan musiki üzerinde önemle durulmuştu. Bundan başka ıslahhane’nin içinde kunduracı, marangoz, demirci, dökmeci, terzi, çulhacı, çorapçı ve matbaacı gibi birçok esnaf grubundan kişilerin çalıştığı atölyeler ıslahhane’nin ihtiyaçlarını karşılardı. Buda bize ıslahhane’nin büyük bir kompleksten oluştuğunu gösterir. Yine Islahhanede bir kütüphane bulunurdu. Burada da bir Mürettip(Tertip eden) ve bir Mücellid (Ciltçi) görev yapardı. Bu dönemde ıslahhaneye ek bina veya odalar yapılmak istenmiş ama bütçe yetmediğinden yapılamamıştı. Bunun üzerine kısa zamanda sermayenin artırılarak bunların tamamlanacağı beyan edilmişti. Islahhanedeki yetimlerin kıyafetleri askeri okullardaki öğrencilerin kıyafetlerine benzer ve bu oklulardakine benzer eğitim alırlardı. Ama bu ıslahhane’nin en önemli özelliği hiç şüphesiz ıslahhanedeki yetimlerden kurulmuş olan musiki topluluğuydu. Bu müzik topluluğunda 100 notadan fazla musiki bilenler 30 kişi olmakla beraber 16 kişi de yeni yetişmekteydi. Islahhanede bir tanede musiki muallimi bulunmaktaydı. Buradaki musiki topluluğu gayet başarılı olup hatta Avrupalı musiki hocalarınca takdir edilmişlerdi. Bu topluluk 5 yıldan beri devamlı musiki çalılaşmaları yapmaktadır. Bu musiki topululuğunda olan kişilere ıslahhane tarafından diploma verilmekteydi. Bu diplomayı alan kişiler isterse şahsi olarak isterlerse de yetim hanede ücret karşılığı bu musiki topluluğunda çalışabilirlerdi. Bunlara verilen maaşlar devletçe karşılanırdı. Genel olarak İzmir Islahhanesi Sadece yetimlerin barındıkları ve karnını doyurdukları bir kurum olmaktan ziyade sosyal olarak onların gelişmelerine yardımcı 253 olan ve bunu yaparken de müziğin evrensel güzelliğinden yararlanarak yetimlere çok güzel ve modern bir müzik eğitimi verilerek kendilerini geliştirmeleri ve onların bu eğitim sayesinde kendilerine yeni bir hayat kurarak bunu bir meslek haline getirmeleri sağlanmıştır. 8. BASIN ve YAYIN 8.1. Gazeteler Osmanlı devletinde İbrahim Müteferrika tarafından 1727’de ilk Osmanlı resmi matbaasının kurulmasından sonra, belli bir çevre içinde haberleşme, risaleler aracılığıyla olmuştu. Matbaanın kullanılışından yaklaşık bir asır sonra Mısır valisi Mehmed Ali Paşa tarafından Kahire’de 1828 yılında Türkçe ve Arapça olarak Vakayi-i Mısriyye adlı resmi vilayet gazetesi yayınlandı İkinci Mahmud Han devrinde 11 Kasım 1831 yılında İstanbul’da Takvim-i Vekayi adlı ilk resmi gazete çıkarıldı. Türkçenin yanında; Arapça, Fransızca, Rumca ve Ermenice de yayınlanan Takvim-i Vekayi’nin basılması için İstanbul’da Takvimhane matbaası kuruldu. Sultan Abdülmecid Han tahta geçince, 1840’ta Türkçe yayınlanan Ceride-i Havadis adlı gazeteyi neşrettirdi Başında, William Churchill adlı bir İngiliz gazetecisi vardı. Türkler tarafından çıkarılan ilk özel gazete ise 21 Ekim 1860’ta neşredilen Tercüman-ı Ahval’di. Sahibi Çapanoğlu Agâh Efendi, başyazarı Şinasi olan bu gazete, bir haber gazetesi olmaktan ziyade, hükümet tenkidine kadar bugünkü gazetecilikte görülen pek çok şeyin menşeini teşkil eden hususlara yer verirdi. Ahval gazetesinden ayrılan Şinasi, 27 Haziran 1862’den itibaren Tasvir-i Efkâr’ı çıkarmaya başladı. Tasvir-i Efkâr 1830 sayı çıktıktan sonra 1866’da kapandı. İlk Türk dergisi ise, 1850’de yayınlanmaya başlayan Vekayi-i Tıbbiye’dir. 1862’de Münif Paşa tarafından Mecmua-i Fünun yayınlanmaya başladı. Ancak 1864’te kolera salgını yüzünden yayınını durduran Mecmua-i Fünun, 1866’da yeniden yayınlanmaya başladıysa da kısa bir müddet sonra yayına ara verdi. Üçüncü defa 1883 yılında tekrar yayınlanmaya başladı. Fakat yeniden kapandı. Mir’at-ı Mecmua-i İber-i İntibah ve devamı olan İbretnüma ile Ceride-i Askeriyye de ilk çıkan dergilerdendir. 1860’tan sonra Türkçe basınının, devlet ve hükumet ile hükumet ricaline karşı tutum alması, diğer dillerde yayınlanan gazetelerin de Osmanlı Devletinin bütünlüğünü bozmaya yönelik yıkıcı yazılar neşretmeleri üzerine, saltanatı, hükumeti, Osmanlı toplumunu meydana getiren milletleri ve dinlerini saldırılardan koruyabilmek için bazı tedbirler alındı. 1860’ta özellikle yabancı basından şöyle bir taahhütname alınmaya 254 başlandı: 1864’te Matbuat Nizamnamesi çıkarıldı. 1881’de Encümen-i Teftiş ve Muayene, Maarif Nezareti’nde de Tetkik-i Müellefat Komisyonu kuruldu. 1888’de matbaaların bastığı bütün yayınlara önceden izin aldıktan sonra basma şartı getirildi 16 . 1888 de İzmir de çıkarılan gazetelere bakarsak toplam 10 gazete çıkarılmaktaydı. Bunlardan biri (Aydın) resmi gazeteydi. Bundan ayrı birde müslim bir şahsa ait özel bir gazete vardı. Bu iki gazete Türkçe olup perşenbe, cumartesi ve salı günleri çıkardı. Bu gazetelerden sadece ‘İzmirni’ adlı gazete her gün yayınlanır diğer gazeteler haftanın belli günleri yayınlanırdı. Bundan ayrı 3 Rumca 3 Fransızca 1 Yahudice ve 1 İtalyanca olarak gazeteler çıkarılırdı. İzmir’de çıkarılan gazetelerden İtalyanca çıkarılan gazetenin geçici olarak basımı durdurulmuştu. İZMİRDE NEŞROLUNAN GAZETELER Esami Sahib-i İmtiyaz Eyyâm-ı İntişar İzâhât Aydın Resmi Perşenbe Türkçe Hedamet Mehmed Şerif Efendi Cumartesi- Salı Türkçe Amalitya Sukaz Salmanidi Pazar- Salı Rumca Armonya Yorgaki Astidi Perşembeden Maada Rumca İzmirni Şikari Efendi Hergün Rumca İmpersiyal Röv Çarşanba Cumartesi Fransızca Lereform Oskan Çarşanba Cumartesi Fransızca Jurnal Dismir Arlov Çarşanba Cumartesi Fransızca Espirones Harran Her Cuma Yahudice Kodu İtalya Benlerini Muvakkaten Tatil İtalyanca 8.2. Matbaalar 1888 de İzmir’de bulunan Matbaalara bakarsak 17 matbaa bulunurdu. Bu matbaalardan sadece biri müslim bir kişiye aitti. Diğerleri gayr-i müslimlere ait matbaalardı. Bunlardan 2 si Yahudice, 1’i Ermenice, 4’ü Rumca - Fransızca, 7 taneside 16 Necdet Hayta; Tasvir-i Efkâr Gazetesi(1862–1869),Ankara 2002,s.5–9 255 Türkçe, Rumca ve Fransızca ve bir tane de birçok dilde yayın yapan bir gazete vardı. Yani bu matbaalar da genelde Fransızca, Rumca yayınlar basılıyordu ancak bunlardan sonra 3. sırada Türkçe basım yapılıyordu. Buda bize gösteriyor ki gazete ve matbaalar gibi alanlarda da gayr-i müslimler bunlardan özelliklede Rumlar Ticareti ellerinde tuttukları gibi basını da ellerine geçirmişlerdi. Bunda da etken gayr-i müslim halkın müslim halka nazaran daha çok okuma yazma bilmesi ve daha iyi eğitim ve öğretim aldıklarını gösteriyordu. Aynı zamanda bu gazetelerle gayr-i müslimler hükümet üstünde baskı kurmaya çalışıyorlar ve kurdukları matbaalarla da bağımsızlık taraftarı yayınlarla tabii bulundukları halkları devlete karşı isyana teşvik ediyorlardı. Gayr-i müslimlerin ülkenin dört bir yanında kurdukları bu gazete ve matbaalar sayesinde bağımsızlık mücadeleleri’nin bir nevi alt yapısını oluşturmakla beraber. Bu düşüncelerini geniş halk kitlesine yayarak amaçlarına bir bütünlük ve amaç birlikteliği katıyorlardı. Bu sayede bizim önemsemediğimiz tavizler gelecekte kuracakları devletler için önemli bir aşama oldu. İZMİRDE BULUNAN MATBALAR Mevki Sahib-i İmtiyaz İzâhat Çukur Handa Nuri Efendi Türkçe Frenk Mahallesinde Mihail Nikolayidi Fransızca ve Rumca İzmir Kâr- hânesinde Tatkiyan Fransızca ve Rumca Vezir Hanı İttisâlinde Markoplov Fransızca ve Rumca Alyati Kâr- hanesinde Antuvan Vavruti Fransızca ve Rumca Ermeni Külliyesi Nikola Damiyanoz Fransızca Türkçe Rumca Mati Kâr-hanesinde İzmirni Matbaası Fransızca Türkçe Rumca Yusuf Bey Kârhanesinde Serçoli Davrani Fransızca Türkçe Rumca Öngeli Mektebi Derununda Ligonidi Matbaası Fransızca Türkçe Rumca Lazeris Derunuda Lareform Matbaası Fransızca Türkçe Rumca Esbanti Kâr-Hanesinde Empersiyal Matbaası Fransızca Türkçe Rumca Gül Mahallesinde Ameletya Matbaası Fransızca Türkçe Rumca Arab Hanında Esperans Matbaası Yahudice Basmacılar İçinde Dedeyan Her Lisan Üzere Acem Hanında Hayyem Yahudice Ayestefonos Külliyesi Mamuryan 256 Ermenice 9. EKONOMİK YAPI 9.1. Şirketler ve Kumpanyalar 9.1.1. İzmir Hamidiye Şirketi Şirketin imtiyaz sahibi Yahya Hayati Paşadır ve Rumeli Beylerbeyi rütbesindedir. Şirketin idare meclisinde 9 gayr-i müslim bulunur. Şirketin kalem dairesine bakarsak burada 2 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere 4 kişi bulunur. Ayıca diğer çalışanlarına bakarsak 2 müslim ve 3 gayr-i müslim bulunur. Şirketin sahip olduğu 12 vapur vardır ve bunlar seyrettikleri iskelelerin adıyla anılırlar bu vapurlar Urla, Foça, Ayvalık, Midilli, Edremit, Kemer, Dikili, Kuşadası, Sakız, Çeşme, Sisam, Kalunya ve Pavmara haftanın beli günleri seferler yaparlar. 9.1.2. Aydın Demiryolu Kumpanyası Aydın Demiryolunun yapımına 1856 başlanıp 1867 de130 kmlik kısmı yapılmıştı.1879 da Aydın Dinar Eğridir hattının yapımına başlanmış ve 1912 de bitirilmiştir. Tire Ödemiş ve Çivril Hattının yapımına da 1883 de başlanmış ve 1911 de bu hatta hizmete açılmıştır 17 . Baş komiser bir gayr-i müslimdir. İdari heyetinde ise 9 gayr-i müslim ve 2 müslim bulunur. Demiryolu ücret tarifesine bakarsak azimet ve adi bilet olarak ikiye ayrılır. Azimet bileti birinci sınıf bilete adi bilet ise ikinci sınıf bilete eşdeğerdir. Yine azimet ve avdet biletleri kendi içinde birinci ve üçüncü mevki olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Bu demiryolunun sefer istikameti Puntadan Sarayköye kadardır. Bu istikamet üzerinde 37 istayonda durur. Bu demir yolu torbalıda ödemiş ve Tirede olmak üzere iki hata ayrılır. 17 Vedat Eldem;Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik,Ankara 1994,s.104 257 ÜCRET TARİFESİ Mevkilerin Namı Punta Kemer Paradiso Gaziemir Cuma-abad Develiköy Kıyas Tiryende Torbalı Gürgor Arıkbaşı Çıblak Bayındır Çatal Karaağaç Tire Derebaşı Hacı İlyas Ödemiş Cellad Gözpınar Ayasluğ Aziziye Balatcık Degirmencik Erbeyli Karapınar Aydın Umurlu Köşk Çiftekahve Sultanhisar Atça Nazilli Kuyucak Horsunlu Ortakcı Sarayköy Azimet ve Avdet Bileti Üçüncü Para Guruş 3 6 12 18 23 28 33 38 42 47 53 60 68 75 41 45 53 63 72 78 83 86 90 95 99 102 105 108 113 119 125 131 138 20 Adi Bilet Birinci Mevki Para Guruş 20 20 4 7 18 26 33 41 48 54 60 66 75 86 98 108 56 63 73 84 96 102 108 114 120 126 132 137 141 147 156 160 174 183 190 258 Üçüncü Guruş Para 1 6 4 8 13 15 18 22 25 28 31 35 40 45 43 46 50 27 30 35 42 48 52 55 57 60 63 66 68 70 72 75 79 83 87 92 Birinci Mevki Para Guruş 1 20 3 6 12 17 22 27 32 36 40 44 50 57 65 62 66 72 37 42 48 56 64 68 72 76 80 84 88 91 94 98 104 110 116 122 130 9.1.3. Kasaba Demiryolu Kumpanyası İzmir Kasaba demiryolunun yapımına 1863 de başlanmış olan 93 km olan hat 1866 da tamamlanmıştır. Daha sonra Kasaba Alaşehir hattı (1885–1886 -76 km),Manisa Soma hattı(1888–1890–92 km), Alaşehir Afyon Hattı (1894–1896–252) km, Soma Bandırma (1888–1890 -184 km) ve İzmir Bandırma (1888–1890- 5 km) hattı yapılmıştır 18 . Yine buranın baş komiseri yani en üst idarecisi devlet tarafından atanan aynı zamanda Aydın demiryolunun da baş komiseri olan Rubileski efendidir.İdari heyetinde ise 8 gayr-i müslim bulunuyordu. Burada da aynı şekilde iki birinci ve ikinci sınıf olmak üzere ikiye ve bunlara da kendi içinde birinci ikinci ve üçüncü mevki olmak üzere 3 mevki ye ayrılırdı. Trenin sefer istikameti İzmir’den Alaşehir’e kadar olup bu yol üzerinde 17 istasyon da dururdu. Kasaba Şimendiferinin Ücret Tarifesi Adi Bilet Azimet ve Avdet Bileti Esami Muvakkıf Birinci İkinci Üçüncü Birinci İkinci Üçüncü Mevki Mevki Mevki Mevki Mevki Mevki 8 20 27 36 42 60 69 72 87 102 116 120 80 85 92 99 104 108 3 6 9 12 16 24 27 28 34 55 62 67 90 96 104 112 117 122 4 10 14 18 22 32 36 38 46 55 26 27 73 78 84 90 94 100 5 13 18 24 28 40 46 47 58 68 77 83 53 56 61 66 69 72 İzmirden Karşıyakaya Çiğli Ulucak Menemen Emir Alim Hamidiye Horos Köyü Mağnisa(Manisa Kasaba Urganlı Ahmedli Sart Salihli Munvak Kahvesi Dereköyü Alhan Alaşehir 18 5 9 14 18 24 26 41 42 51 60 68 74 130 144 156 168 176 180 6 15 21 27 33 48 54 57 69 82 93 101 110 117 124 135 141 150 Vedat Eldem;a.g.e,s.104 259 Bundan ayrı İzmir’de bir rıhtım kumpanyası ve imtiyaz sahibi İngiliz olan bir havagazı kumpanyası bulunuyordu. Bu kumpanyaların idari heyetlerin de toplam 13 kişi vardı ve hepside gayri müslimdi. 9.1.4. İzmir’deki Sigorta Kumpanyaları İzmir’de bina ve eşya sigorta eden kumpanyalar bulunuyordu. Bu sigorta şirketleri toplam olarak 16 taneydi. Bu sigorta şirketleri’nin mensup oldukları milletlere bakarsak 13 tanesi İngiliz, 2’si Fransız ve biri Nemçelidir ne yazık ki bunların dışında hiçbir tane Müslüman acentesi bulunmamaktaydı. İZMİRDE BİNA ve EŞYA SİGORTA EDEN ŞİRKETLER KumpanyanınNamı Acentanınİsmi İdarehane Tabiyet Nörtern Hantkinson Yusuf Bey Kâhanesinde İngiliz Komer Siyal Onyon Mösyö Kov Tenekidi Kâr-hanesinde İngiliz Londron Lankeşör Frankiyan Yuanoğlu Kârhanesinde İngiliz Liyon Ermayen Gün Tenekidi Kâr-hanesinde İngiliz Kayen Conkov Eksinovbeli Kârhanesinde Fransız Şön Rişar Roz Esroçineger Kârhanesinde İngiliz Bov Kotaric Elyati Kâr-hanesinde Nemçe Norc -Cüzani Honişer Honişer Kâr-hanesinde İngiltere Livirpul ve London Jon Anderya Anderya Kâr-hanesinde İngiltere London İşverns Convukadi Yusuf Bey Kârhanesinde London Lancashire Mösyö Riz Yuanoğlu Hanında İngiltere Lozan Yertişi Haynic Baltacı Frank-hanesinde Fransız Fanges Rişar Roz Eşrev Çinaganesinde İngiliz Rıhtım Üzerinde İngiliz Eskorçiveni ☼ Gifre Royal ☼ Kurişham Tötil Norveç Onyon Vanleb Honişer Kâr-hanesinde İngiliz Tirazlebed Oskar Yuanoğlu Kâr-hanesinde İngiliz 260 9.1.5. İzmir’de Ticaret Gemilerini Sigorta Eden Şirketler İzmir’de 1888 de ticaret gemilerini sigortalayan 14 sigorta şirketi bulunmaktaydı. Bunlarda 9’u İngiliz, 1’i Fransız, 1’i Yunan, 3’ü İsveç Miletlerine tabi kişilere aitti. Bu şirketler ayrıca insanda sigorta ediyordu. Bu şirketler Bina ve maldan ziyade uluslar arası deniz ticareti yapan tüccarların gemilerin sigortalardı. Bu yüzden ticari hayatta önemli yerleri bulunmaktaydı. Zira bu sigorta şirketler ininde çoğunu İngilizler ellerine ele geçirmişlerdi. İZMİRDE SEFÂİN-İ TİCARİYE SİGORTA EDEN KUMPANYALAR Kumpanyanın ismi Acentenın İsmi İdarehane İsmi Tâabiyet Marin Rişar Roz Östürce Kârhanesinde İngiliz Loneg Şayir Culi Baltacı Kârhanesinde Fransız Lankes Hacı Kostari Cuya Hanında Yunan Biyer Yetsin Andakiyan Baterson Bateson Hanında İngiliz Garuyan Henri Kezer Yusuf Bey Hanında İngiliz Osean Datvedi Rük Hanında İngiliz Onyon Martim Hövnişer Hövnişer Hanında İngiliz Roli Banes Cunkov Frenk Mahallesinde İngiliz Lui d Esuyic Forkov Tenekidi Hanında İsveç Lasvic Ren Ren Hanında İsveç Elvetya Farkov Tenekidi Hanında İsveç İniversal Kezer Yusuf Bey Hanında İngiliz Lakov Niko Nefyas Mecar Sinanoğlu Hanında İngiliz Onyon Martin Baterson Rusya Hanında İngiliz Sigorta şirketlerine bakarsak yoğunluk İngilizlere aitti. Ondan sonra da Fransızlar geliyordu. İngilizlerin bu kadar çok sayıda sigorta şirketi kurmaları’nın bir sebebi de genelde ticari faaliyetlerini İngiltere ile yapmasıdır. Bu yüzden ticari 261 güvenliklerini sağlamak için bu yola gitmişlerdir. Zira 1838 Balta Limanı antlaşmasıyla birçok ayrıcalık kazanmışlardı. Bu ayrıcalıkları kullanarak İzmir Pazarından ve genel olarak Osmanlı pazarından diğer devletlere oranla daha fazla pay almışlar ve bir nevi Osmanlı pazarını ellerine geçirmişlerdi. Bu sayede istedikleri ticareti rahatlıkla yapıyorlardı. Bunun Sonucunda bu tüccarlar Avrupa’dan getirdikleri ucuz sanayi mallarını gayr-i müslim tüccarlar aracılığıyla Osmanlı pazarına sürüyorlardı. Bunun sonucunda ticaretle uğraşan gayr-i müslim halk zenginleşiyor buna karşın Osmanlı esnafı bu ucuz sanayi mallarıyla başa çıkamayarak dükkânlarını bir bir kapatıyor ve böylece gayr-i müslim halk zenginleşirken müslim halk bunun tam tersi bir şekilde fakirleşiyordu. Bunun sonucunda Osmanlı ekonomisi günden güne eriyordu. Zenginleşen bu gayr-i müslimler ellerindeki bu aşırı zenginliği bağımsızlıklarını sağlamak için kullanarak “Etnik-i Eterya” gibi ayrılıkçı cemiyetleri maddi açıdan destekleyerek dolaylıda olsa Osmanlı bütünlüğünü olumsuz yönde etkiliyorlardı. 9.2. Ticaret Odaları Ticaret odalarının ticari hayatta büyük bir önemi vardır. İlk ticaret odası’nın kuruluş tarihine bakarsak 1880 de İstanbul’da Ders-i Adet ticaret odası kurulmuştu.1882 ye gelindiğinde ise merkezden ziraat ve ticaret nezareti tarafında livalara gönderilen yazıda liva ve kazalarda birer ticaret odası’nın kurulması istenmiştir. Bunun üzerine 1884 de Aydın Vilayetinde ilk ticaret odaları kurma faaliyetlerine başlanmış ve bunun sonucu 1885 de İzmir’de ilk ticaret odası kurulmuştur. 1888 Aydın vilayetine bakarsak bu 6 yıl da hatta bunu 4 yıla indirebiliriz bu odalar hızlı bir şekilde yaygınlaşmış ve ticari hayata önemli bir yere gelmiştir. Hatta bu gelişme öyle bir hal almıştı ki 1888 de vilayetteki çeşitli gazeteler aracılığıyla 1889 da Patiste açılacak olan ticaret fuarına çeşitli mal göndermek isteyenlerin adlarını ticaret odalarına yazdırmaları istenilmiştir buda bize bu odaların ticari hayattaki geldikleri son durumu gösterir 19 . 1888 deki Aydında bulunan ticari odalarına bakarsak bu dönemde 4 ticaret odası bulunmaktaydı. Bunlardan merkezdeki yani İzmir’deki ticaret odası 12 kişiden oluşuyordu. Bu 12 kişiden sadece 2 si müslimdi geriye kalan 10 kişi gayr-i müslimdi. Yine bu ticaret odası’nın başkanlığını bir gayr-i müslim yapıyordu. 19 http://www.izto.org.tr;İzmir Ticaret Odası Tarihi. 262 Diğer 3 meclisten biri Denizli sancağın merkezindeki Denizli şehrinde 1 müslim 1 gayr-i müslim, Çeşmede 2 müslim ve 2 gayr-i müslim, Bergama kazası merkezinde ise 2 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere 4 kişiden oluşuyordu. Yani Aydın vilayetinde 4 ticaret odasında 7 müslim ve 17 gayr-i müslim olmak üzere 22 kişi bulunuyordu. İzmir dışındaki sancaklarda odalardaki müslim ile gayr-i müslim sayısı birbirine eşit olmasına rağmen vilayet merkezi olan İzmir’deki ticaret odasındaki müslim sayısı gayr-i müslim sayısına oranla çok azdı. Bide buradaki oda reisinin de gayr-i müslim olması gayr-i müslimlerin İzmir de neredeyse bütün ticareti ellerine geçirdiklerini gösterir. İzmir gibi büyük bir şehrin ticaret hayatını eline geçiren gayr-i müslimler bunun sonucu aşırı bir şekilde zenginleşmişlerdi. Buna karşın ticari hayatta kendilerini hissettiremeyen müslim halk ise tam aksi şekilde fakirleşmeye başlamıştı. Bu durum Aydın vilayeti’nin genelinde İzmir deki kadar olmasa da aynı şekilde gelişmişti. 9.3. Duyun-u Umumiye ve Reji İdaresi 9.3.1. Duyun-u Umumiye İdaresi Duyun-u Umumiye idaresinin kuruluşuna bakarsak 1854 ten başlayarak 1875’e kadar çok büyük borçlar aldı. Bu borçların senelik taksidi 7 milyon Osmanlı lirasına çıktı. Bunu da bütçesi 20 milyon civarında olan Osmanlı maliyesi’nin bu parayı ödemesi imkânsızdı. Zira devlet 1875 te iflas ettiğin açıkladı. 93 harbinden sonra 1881 20 de Avrupa İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Osmanlıdan borçlarını almak için yeni çözüm arayışları içine girdiler bunun sonucunda 1881 de Duyun-u Umumiye idaresi kurulmuş oldu. Memleket genelinde Osmanlı maliyesi içinde bağımsız ve kendisine has kuralları olan bir kurum halini alarak vilayetlerdeki sağlam ve devamlı gelirleri kendi bütçesine katmaya başladı. Duyun-u Umumiye görevlilerine bakarsak bu görevliler maaşlarını Duyun-u Umumiye idaresinde alıyorlardı yani devlet memuru niteliğine sahip değillerdi 21 . Aydın vilayetinde 1888 de yani Duyun-u Umumiye idaresinin kurulmasından 7 yıl sonrasında ki teşkilatlanmasına bakarsak bir hayli hızlı bir teşkilatlanma yaşanmıştır. Bu dönem içinde Aydın vilayetinde 16 şube de 8 gayr-i müslim ve 12 müslim olmak üzere 20 kişi bulunmaktaydı. Vilayetin merkez Duyun-u Umumiyesi İzmir’deki Duyun-u Umumiye idaresiydi. Buradaki İdarede görevlilerin 4’ü gayr-i müslim ve 2 20 21 Enver Ziya Karal;a.g.e,s.426 Erdoğan Keskinkılıç;Duyun-ı Umumiye İdaresi,Türkler Ansiklopedisi,c.14,Ankara 2002,s.372-373 263 side müslimdi. Yani burada gayr-i müslimler daha fazlalık gösteriyordu. Buna karşın diğer sancaklarda ise müslim görevliler fazlalık gösteriyordu. Bu sancaklardaki Duyunu Umumiyelere bakarsak, İzmir sancağında; Menemen, Bergama, Bayındır, Tire, kazaları’nın yanında Birunabad, Dikili ve Karaburun nahiyelerinde, Saruhan sancağında; Alaşehir ve Akhisar Kazalarında, Menteşe sancağında; Menteşe merkez sancağı (Muğla) ,Köyceğiz ve Mekri kazalarında, Denizli sancağında; Garb-i Karaağaç, Urla kazalarında, Duyun-u Umumiye idareleri kurulmuştu. Buna karşın Aydın vilayetinde bir duyun-u Umumiye şubesine rastlayamıyoruz. Bütün bunlara baktığımızda 1881 den 1888 e kadar deyimi yerindeyse özellikle İzmir sancağındaki çeşitli gelirleri el koymuşlar ve bir nevi Duyun-u Umumiye idaresi devlet içinde bir devlet haline gelmişti. 9.3.2. Reji İdaresi İlk olarak Reji idaresi hakkında biraz bilgi verirsek Reji idaresi, “Müşterek-ül Menfaa İnhisarı Duhanı Devlet-i Aliye-i Osmaniye” ya da “Memaliki Şahane Duhanları Müşterek-ül Menfaa Reji İdaresi” isimleriyle de anılan bu şirketin imtiyazı, Duyunu Umumiye idaresiyle 1882’de başlayan görüşmeler sonucunda, 27 Mayıs 1883 tarihinde yapılan bir anlaşma ile Osmanlı Bankası Müdürü Emil Deveaux’a verilir. Böylece, Viyana’da Anstald Kredi ve Grubu, Berlin’de Banker S. Bleichroeder ve grubu ile Osmanlı Bankası ve ortaklarının katılımıyla oluşturulan Reji Şirketi 14 Nisan 1884’de faaliyete geçer. Reji Şirketi Şartnamesi gereğince bir anonim ortaklık olup süresi, 1914 yılında sona ermek üzere 30 yıllık bir sözleşme yapılır. Reji Şirketinin yönetim merkezi “Dersaadet”dir. Bu şirketle ilgili olarak ortaya çıkacak adli ve ticari sorunların çözümünde Osmanlı mahkemeleri yetkili kılınır. Reji Şirketi, Şarkî Rumeli hariç olmak üzere, bandrol sisteminin geçerli olduğu vilayetlerin hepsinde, iç tüketime ayrılan tütünleri satın almak, imal etmek ve satmak ve sigara üretimi ile satışı aşamalarını da gerçekleştirme hakkına sahiptir. Bağdat, Musul vilayetleri ile Diyarbakır vilayetinin bazı yerlerinde ise şirket o zamana kadar Osmanlı hükümetine ödenen vergileri tahsil eder. Ayrıca, Ticaret anlaşmalarına uymak koşuluyla; puro, çiğnenecek tütün ve enfiyeler üzerinden ithalat resmi, ihraç olunan tütünlerden ihracat resmi ile lisans resimlerini tahsil eder. Lübnan ve Girit adası inhisarın dışında kalır. Şirketin sermayesi başlangıçta 500 Franklık 200.000 paya bölünmüş hisse senedi ile, temsil edilen 100 milyon Frank 4.400.000 Osmanlı lirasıdır. 264 (Türk Lirası) Reji Şirketi, hâsılat elde edilemese bile Duyunu Umumiye’ye yıllık sabit 750.000 Osmanlı Lirası ödeme yapacaktır. Reji Şirketi, Osmanlı Devletinden aldığı Maliye Tetkik Kurulu, Malisel haklarla kısa zamanda etkinliğini arttırır. Osmanlı Devleti Reji yönetim kurulunda bir komiserle temsil edilir. 13 Haziran 1923 tarihinde Reji Şirketi ile Hükümet arasında bir anlaşma yapılır ve ertesi yıl 30 Temmuz 1924 tarihinde şirketin imtiyazı iptal edilerek, "Bütün malları, hakları ve taahhütleri" Türkiye Cumhuriyeti Devletine" geçer.1925 tarihinde "Osmanlı Devletinin ağır - ve tütün üreticileri bakımından acı, hatta kanlı miraslarından biri olan Tütün Rejisi 4 milyon Türk lirasına satın alınarak devletleştirilir ve tütün tarihinde yeni bir sayfa açılır 22 . Kurulan bu Reji idaresi özellikle Aydın vilayetinde halk üzerinde olumsuz bir etki yarattı, Şayet halk elindeki tütünü yok fiyata reji idaresine satmak zorunda idi eğer bu tütünü ağustos ayına kadar reji ambarlarına teslim etmesse Reji idaresi bu tütünü kaçak tütün olarak sayıyor ve hiçbir para vermeksizin el koyuyordu. Bu yüzden halk çok mağdur oluyordu. Elindeki tütünden daha fazla kâr elde etmek isteyen halk yasa dışı yollara başvurmak zorunda kalıyor ve elindeki tütünü kaçak yollardan deniz yoluyla Yunanistan’a kaçırıyordu. Bunu önlemek için Reji idaresi sert önlemler almaya başladı ve ilk olarakta Aydın vilayeti genelinde “ Kordon Bölükleri’’ Adıyla kaçakçılıkla savaşmak üzere bir teşkilat oluşturma yoluna gitti. Ama bu teşkilat halk arasında telafisi olmayan sorunlar açmaya başlarken halkın reji idaresine olan öfkesini de son noktaya taşıdı. Bu yüzden bu idareye karşı halk içinde efe veya zeybek olarak tabir edilen kişiler kendi haklarını ve halkı korumak amacıyla ortaya çıkmaya başladı. Bu Kordon birlikleri tütün kaçakçılığını önlemek adıyla birçok kişi yi ya öldürdü ya da sakat bıraktı. Bu yüzden gerek Aydın vilayetinde gerekse de diğer vilayetlerde Reji idaresi halk tarafından nefret edilen bir kurum halini aldı. 1888 Aydın Vilayetine bakarsak aradan geçen 4 yıl süresince Reji İdaresi Duyun-u Umumiye adar gelişememiş ve teşkilatlanamamıştır. Vilayetin merkez Reji İdaresi İzmir’deki reji nezaretidir. Bu nezaretteki memurlara bakarsak Duyun-u Umumiye’den bir farkı yoktu. Merkez Reji idaresinde de 6 gayr-i müslim ve 2 müslim olmak üzere 8 kişi bulunmaktaydı. Bundan ayrı İzmir sancağında; Sefer-i hisar kazası ve Birunabad ve Karaburun Nahiyelerinde, 22 Tiğinçe Oktar; Osmanlı Devletinde Reji Şirketi’nin kurulmasından Sonraki gelişmeler :\tarih\oktarreji idaresi. htm 265 Saruhan sancağı merkezinde (Manisa) birer Reji İdaresi bulunmaktaydı. Bu idarelerde merkez reji idaresi de dâhil, 6 müslim ve 13 gayr-i müslim olmak üzere 19 kişi bulunuyordu. 9.4. Vilayetin 1888 Yılındaki Gelirleri Aydın Vilayeti’nin 1888 yılı mali gelir kalemlerine bakarsak bunlar içinde Emlak, Akar Vergileri ve Bundan Ayrı Bedel-i Askeri, Ağnam Vergisi, Maktûan (Götürü Usulü)Ve Emaneten Aşar Vergisi, Orman Hakkı, Kereste ve Pul, Maden, Emlak Vergileri Tapu Harçları Emlak-ı Miriyey-i Muacele ve İcar ve Hâsılat-I Müteferrika, Maarif, Menafi, Mahkeme, dıhan aşarı gibi 16 kalemden oluşan vergi gelirlerine sancaklar bazında bakarsak bu gelirler içinde en fazla payı 50.945.868 guruş ile İzmir sancağı bundan sonra sırayla,28.017.999 kuruşla Saruhan,19.071.394 guruşla Aydın, 12.239.495 guruşla Denizli ve 11.776.894 guruşla da Menteşe sancakları izlerdi. Vilayetin toplam geliri ise 122.052.650 guruştu. Vilayet gelir kalemleri içinde en fazla payı toptan satış ile ihale olunan aşar bedeli alır. Bunu sırayla, Emlak ve Akar vergileri, temettü yani kârlar ve ağnam vergisi gibi gelir kalemleri karşılardı. En az gelir getiren gelir kalemlerine bakarsak Cenvar, Emlak-ı miriye-i Muacele (Beylik ve Evkâf Kiraları) icar ve hasılatından alınmaktadır. 9.5. Vilayetin 1888 Yılındaki Giderleri Vilayetin gider kalemlerine bakarsak dâhiliye, şer’iyye, maliye, Zaptiye Adliye Maarif, Nafia, Orman, Maden, Esham-ı matnua, Jandarma ve Polis Gibi gider kalemleri vardı. Bu gider kalemleri içinde yine gelir kalemlerinde de en fazla payı alan İzmir Sancağı 9.404.588 guruşla ilk sırayı alıyordu. Bunu 3.440.726 guruşla Saruhan,1.918.471 guruşla Aydın,1.756.869 guruşla Menteşe ve 1.538.107 guruşla Denizli sancakları izliyordu. Vilayetin giderleri 18.058.771 guruştu. Gider kalemlerinden sancaklarda en fazla payı; Dâhiliye, Nafia ve jandarma alırken en az gider payını; Orman, Şer’iyye ve Zaptiye gibi gider kalemleri alırdı. Gider kalemlerine göre Aydın vilayeti hakkında bir değerlendirmede bulunursak askeri, idari ve nafia gibi kalemler bütçeden büyük bir pay alırken ne yazık ki maarif, zaptiye ve orman yani eğitim çevre ve güvenlik gibi konulara gereken düzeyde önem 266 gösterilmemişti. Ama bu durum sadece bu dönemdeki merkez teşkilatı ve taşra teşkilatı içindeki gerek Aydın vilayeti gerekse de diğer vilayetler içinde geçerliydi. Bu yüzden eğitim gerektiği şekilde halk düzeyine indirilememiş bunun sonucunda tanzimat, ıslahat ve meşrutiyetle yapılan yenilikler halk tarafında anlaşılamamış ve amaçlanan hedeflere ulaşılamamıştı. Yine eğitim yanında çevre konusunda halkın bilinçlendirilememesi sonucu hızlı bir çevre tahribi başlamış ve ormanlık alanlar azalmaya başlamıştır. Vilayet içindeki sancakların gelirleri ve giderleri arasındaki orantıya bakarsak İzmir Sancağı 41.541.280 guruştan fazla net bir geliri vardı bunu 24.578.273 guruşla Saruhan, 17.153.923 guruşla Aydın, 11.238.787 guruşla Menteşe ve 10.701.388 guruşla da Denizli Sancağı İzliyordu.da Aydın sancağının 1888 yılı net geliri 105.213.651 guruştu. Bunu günümüzle karşılaştırdığımız zaman vilayetin gayet iyi bir ekonomik yapısının olduğunu söylemek yanlış olmaz zira bu gün birçok il borç batağında yüzmektedir. Aydın vilayetinin genel ekonomisine bakarsak 1888 de Aydın vilayeti genelinde yerli ve yabancı gayr-i müslimler ticareti tekellerine almışlardı. Özellikle İzmir’de Ticaretle uğraşan büyük bir tüccar kesimi vardı. Özellikle yabancılar içinde İzmir’deki sigorta, vapur ve demiryolu şirketlerinde tartışmasız bir şekilde İngiliz üstlüğü bulunuyordu. Yabancı devletler kapitülasyonlardan yaralanarak ülkenin her yerinde olduğu gibi İzmir dede büyük bir ticaret ilişkisi içindeydiler. Zira İzmir limanı Avrupa’nın birçok devletinden gelen ticaret gemilerinin istilasına uğramıştı. Getirdikleri ticaret mallarını çok az bir gümrük ödeyerek İzmir gümrğüden içeri soktukları bu malları gayr-i müslim tüccarlar aracılığıyla da Aydın vilayeti genelinde ve diğer vilayetlerde halka satıyorlardı. Bunun sonucunda zaten zor geçimini sağlayan Aydın vilayeti genelindeki esnaflar bu mallarla daha fazla rekabet edemeyerek ülkenin genelinde olduğu gibi dükkânlarını kapatmak zorunda kalıyorlardı. Bunun sonucunda vilayet genelindeki müslim halk fakirleşirken gayr-i müslim teba ise bolluk ve refah içinde yaşıyordu. Yine gayr-i müslimlerin vilayet içindeki ticarette etkinliklerini gösteren en net göstergelerden biri de sancak genelinde bazı kazalarda kurulmuş olan ticaret odalarında daha etkin olmalarıydı. Ama gayr-i müslimler İzmir Sancağı merkezi hariç diğer sancaklardaki odalarda üstünlüğü tam olarak ellerine geçirememişlerdi. Buralardaki 267 ticaret komisyonlarında müslim tüccarlar biraz daha baskındılar. Vilayet gelir ve giderlerine bakarsak sancakların geliri giderlerinden daha fazlaydı. Buda bize vilayetin kendi kendine yettiğini gösteriyordu. Vilayet içindeki Reji ve Duyun-u Umumiye idarelerine bakarsak reji idaresi pek gelişmemiş olmasına rağmen duyun-u umumiye idaresi nahiyelere kadar varan bir teşkilatlanma içine girmiştir. Ayrıca Aydın vilayetinin Saruhan sancağında bir Osmanlı bankası şubesi bulunur. Ama bundan başka özelliklede İzmir’de bir Osmanlı bankası vardı. Ama bu salnamede bahsedilmemiştir. 10. VİLAYETTEKİ MÜHENDİS VE MİMAR SAYISI Aydın vilayetinde 11 mühendis vardı. Bunlardan 3 tanesi gayr-i müslim 8 tanesi müslimdi. Yine bundan başka 1 gayr-i müslim ve 1 de onun yardımcısı olan müslim olmak üzere 2 mimar vardı. 11. AYDIN VİLAYETİNDEKİ YABANCI DEVLETLERE AİT KONSOLOSLUKLAR Aydın vilayetinde Merkezde (İzmir) İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya Macaristan, İran, Almanya, Belçika, Rusya, Yunanistan, Amerika, İsveç-Norveç, İspanya, Flemenk, Danimarka, Portekiz gibi ülkelerin elçilikleri vardır. Bunun dışında sancaklarda da elçilikler bulunuyordu. Aydın vilayetindeki devletlerin elçilik sayıları bakarsak, 4 Yunan, 3 İtalyan, 2 İngiliz, 3 Fransız, 2 Alman, 2 İran, 2 Avusturya-Macaristan olmak üzere diğerleride de 1 tane olmak üzere 27 tane elçilik bulunuyordu. 27 konsolos görevlisinden 15 konsolos İzmir’deki elçiliklerde bulunuyordu. Sancaklarda ise 11 konsolos memuru görev yapıyordu. Yine bu elçiliklerde 36’sı merkezde 4’dü de sancaklarda olmak üzere 40 Tercüman vardır. Saruhan Sancağında: Fransa, İran, İtalya ve Yunan konsolos vekilleri ile bu konsolosluklarda memur 4 tercüman bulunurdu. Aydın Sancağında: Fransa, İtalya, Almanya, Yunan konsolosluklarında 3 konsolos memuru görev yapardı. Zira İngiltere ve İtalya’nın konsolos memurlularını aynı kişilerdi. . Bunlar konsolosluk şubelerinde tercüman yoktu. 268 İzmir Sancağına bağlı Urla Kazasında ise Fransa İtalya Almanya ve Yunan devletlerine ait birer konsolosluktan ziyade daha küçük konsolosluk şubeleri bulunurdu. Burada 3 konsolos memuru vardı. Zira burada da Fransa ile İtalya’nın konsolos memuru aynı kişidiydi. Bu konsolosluklarda 15 konsolos 11 konsolos memuru ve 40 tercüman olmak üzere 66 kişi bulunur. Tercümanlara baktığımızda tercümanları genelde çoğu Rumlardandı. 269 SONUÇ Sonuç olarak 1888 Aydın vilayeti salnamesine göre Aydının bu tarihteki idari, ekonomik, sosyal askeri, adli, güvenlik, sağlık ve eğitim gibi ana başlıklar altında bir değerlendirmesini yaptım. Buna göre Aydın vilayeti mali açıda kendi kendine yeten bir görüntü çizerken eğitim açısında ülkenin diğer yerlerine göre bu dönemin şartlarında gayet iyi bir yerdedir. Sağlık açısından ise ülke genelinde olduğu gibi gayet zayıf bir durumdadır. Zira sağlık kuruluşlarının büyük bir çoğunluğu merkez de yani İzmir şehri ve sancağındadır. Bundan ziyade diğer sancaklarda birer ikişer doktor bulunurdu. Yine vilayet genelinde pek çok Karantinahaneler açılarak bulaşıcı hastalıklarla bir mücadeleye başlamıştı. Askeri alanda vilayet genelinde çok büyük bir jandarma birliği bulunmamaktaydı. Yine Polis teşkilatı da merkezde yoğunluk kazanmış ve sancaklarda ise bir teşkilatlanma içinde olsa da sancaklardaki güvenliği sağlayacak kapasitede değildi. Ticarete bakarsak ne yazık ki gayr-i müslim halk bütün ticari faaliyetleri tekeline almıştı. Yabancı tüccarlar ve iş adamları ise İzmir ve Aydın demir yolu, havagazı ve sigorta kumpanyalarını ellerine geçirmişlerdi. Aydın vilayeti genelindeki şirketler üzerinde büyük bir İngiliz hâkimiyeti vardı. Zira bu şirketlerin çoğunun imtiyaz sahibi İngilizlerdi. Yine ticaret odalarında azımsanmayacak bir gayr-i müslim gücü vardı. İdari açıdan merkez İzmirdi. Merkezde bir merkez valisi bulunurdu, sancaklardaki kazalarda bir kaymakam idareci olarak kazaların başında bulunurdu. Vilayet genelinde nahiyelere kadar çeşitli meclislerde, komisyonlarda idarelerde, sandıklarda, odalarda ve belediye dairelerinde ağırlıklı olarak müslim nüfus bulunuyordu. Ama Tanzimatın ve Islahatın getirilerinden yararlanan gayr-i müslim halk idari görev ve memurluklarda görev almaya başlamışlardı. Vilayetteki Avrupalıların bir nevi Osmanlı içindeki özel bir mali yapısı olan Duyun-u umumiye ve Reji idaresine bakarsak 7 yıl gibi kısa bir süre içinde vilayet genelinde özellikle duyun-u umumiye büyük bir teşkilatlanmaya gitmiş bunun sonucunda nahiyelere kadar şubeler açmıştı. Reji İdaresi Duyun-u Umumiye kadar gelişememiştir. Sadece Merkezde ve bazı Büyük Kazalarda şube açabilmiştir. Adli yapıya bakarsak aşağı yukarı her kazada birer bidayet mahkemesi kurulmuştur. Bundan ayrı sancak merkezlerinde ve vilayet merkezinde birer ticaret mahkemesi bulunuyordu. 270 Yine Aydın vilayetinin gerek ticari hayatın ve gerekse de sosyal hayatın en canlı geçtiği yer İzmirdi. Bu dönemde de İzmir Aydın vilayetinde ziyade Osmanlı’nın önemli şehirlerinden biriydi. Bu yüzden vilayetin merkezi haline getirilmiştir. Bunun sonucunda İzmir devamlı gelişmiş ama Aydın tam tersi bir şekilde gerilemeye başlamıştı. Bu salnamenin tahlil kısmında elimden geldiğince Aydın vilayetinin ekonomik, sosyal, askeri, idari, eğitim ve adli yapısı hakkında bilgi vermeye çalışarak bu dönem Aydının bir resmini size yansıtmaya çalıştım. 271 KAYNAKÇA 1. AKSIN, Ahmet; “Tanzimat’ın Harput Eyaletinde Uygulanması ve Karşılaşılan Güçlükler”, Belleten, C.62, S.235, Ankara, 1999. 2. ÇADIRCI, Musa; Osmanlı İmparatorluğunda Eyalet ve Sancaklarda Meclislerin Oluşturulması (1840–1864), Ord. Prof. Yusuf Bayur’a Armağan, Ankara, 1985. 3. DEMİREL, Muammer; Türk Eğitiminin Modernleşmesinde Rüşdiye Mektebleri, Türkler Ansiklopedisi, Ankara, 2002. 4. DOĞANAY, Rahmi – AÇIKSES, Erdal; 1298 (1881 M ) Tarihli Ma’muratü’l Aziz Vilayeti Salnamesi, Elazığ, 2001. 5. DUMAN, Hasan; Omsalı Salnameleri ve Nevsâlleri Bibliyografyası ve Toplu Katoloğu, C.I, Ankara, 1999. 6. ERGİN, Osman; Türk Maarif Tarihi, İstanbul, 1977. 7. HEYET; Gravürlerle Türkiye Anadolu 1, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002. 8. HEYET; “Salname Maddesi”, İslam Ansiklopedisi, M.E. B.Yayınları, C.10, Ankara, 1968. 9. http://www.atob.org.tr/ Aydın Ticaret Odası Tarihi. 10. KÂHYA, Esin – ERDEMİR, Ayşegül D; Osmanlıdan Cumhuriyete Tıp ve Sağlık Kurumları, Ankara, 2000. 11. KARAL, Enver Ziya; Osmanlı Tarihi, C. 8, Ankara, 1995. 12. OĞUZ, Süleyman; Osmanlı Vilayet İdaresi ve Doğu Rumeli Vilayeti (1878– 1885), Ankara, 1986 13. OKTAR , Tiğinçe; Osmanlı Devletinde Reji Şirketi’nin kurulmasından Sonraki gelişmeler :\tarih\oktarreji idaresi. htm 14. SUNGUR, Mutullah; “XIX. Yüzyıl Osmanlı Devletinde Taşra İdaresi ve Vilayet Yönetimi”, Osmanlı Ansiklopedisi, C. 6, Ankara. 15. YAĞAR, Hasan; Osmanlı Polis Teşkilatı ve Yenileşme Süreci, Türkler Ansiklopedisi, C. 13, Ankara, 2002. 16. TÜRKOĞLU, Ömer; Salnamelerde Çankırı (1869–1903), Çankırı, 1993. 272 OSMANLICA SÖZLÜK A ACUZ(E) : Çok yaşlı kadın. Kocakarı, Kılıç, Şarap, Sırtlan. AHİR: Biten. Hitam bulan. Sonra gelen. Son. Sonraki. ÂHİR: Biten. Hitam bulan. Sonra gelen. Son. Sonraki. AKAR: Zayi etme, kaybetme, Kumlu yer, Para getiren mülk. (Ev, dükkân gibi.) AKLAM: (Kalem. C.) Kalemler, Oklar, Yayla atılan eski zaman silahlarından biri. ALEL: İkinci defada içmek. ALEYH-İS-SELAM: Ona selam olsun, Peygamberimizin adı anılırken kullanılır ÂLİYE: Yüksek, yüce, Şerif ve aziz olan, Necid ve Hicaz ülkesi, (C.: Avali) Süngü başı. AMADEN: Gelme geliş, vürud etmek AMEDEN-İ ÇAYLAK: Kuşların gelme zamanı AMİL: Arzusu, isteği olan. ARAYÎ: Süsleyicilik, çalışmak, Kesin karar vermek, Yola çıkmak, gitmek. ASÂD: (Esed. C.) Esedler, arslanlar. ASÂR: Toz, Sığınak, Atiyye, hediye. ASAR: Vazifeler, Yükler, Cürümler, Kabahatler. ASAR-I ATİKA: Eski eserler. AŞA: (C.: A'şiye) Akşam yemeği. AZAM : (C: Azamât) Kin, husûmet, adâvet, garaz, fena niyet, Öfke, hiddet, Kıskançlık AZİMET: Takvâ ile amel etmek. Allah'ın emirlerini en mükemmel ve eksiksiz yapmağa B BÂB: Kapı, Kısım, Mevzu, Fasıl, Bölüm, Parça, Kitap, Hususi madde, Sığınacak Yer, İş, Şekil, Tövbe BÂB: Lâyık, uygun, münasip, elverişli, Hayır, uğur BÂDA: Ola, olaydı BADE-İ SÜKÛT-I ORAK: Orak mevsimini başlaması BÂHİR: Aşikâr,Açık,Belirli,Apaçık, Güzel,Meşhur, namdar,Galip. BAHUR: Çok sıcak. Çok sıcaklık BAHÛR: Sıcakta yerden yükselen buhar, Tütsü, Yakılarak güzel kokular elde edilen ot ve sâir şey. BAKİYE: Kalan 273 BAKAR: (C.: Bukur-Bikar) Öküz. Dana. Sığır.(Bakr, yarmak demek olduğundan, bu hayvan dahi toprağı sürüp yarmak için kullanılması itibariyle bu isim verilmiştir. E.T.) BÂLÂ: f. Yüksek. Yukarı. Yüce. Yüksek kat. BÂLİĞ: (Bâliğa) Yetişmiş. Olgun yaşına gelmiş. Aklı kemal bulmuş, erişmiş, varmış. GÂN: Kullar, köleler, padişah hizmetinde olanlar BERED: Daha ziyade fırtınalı havalarda yağan dolu. BERD: Soğuk. Soğukluk. Soğutmak. Noksan hararet,Ölmek,Soğuk su ile gusletmek, Uyumak,Sabit olmak, Zayıf olmak,Bir şeyi eğelemek, Sürme çekmek, Söğmek, BESİM: (Besm. den) Güleryüzlü kimse. BEVVAB: Kapıcı,Menedici.,çocukları evlerine getirib götüren okul hademesi BEVVABÎN: Kapıcılar. BEYT: Ev, oda, hane. * Geceyi bir işle geçirmek, Edb: İki satırlık manzume. BİDAYET: Başlama, başlangıç BİDAYET MAHKEMESİ: Bu tabir eskiden Asliye Mahkemeleri için kullanılırdı. Bİ- PAYAN: Sonsuz C-Ç CARİYYE: Cari olan, geçer CEBİR: Zabt etmek. Zor. Kuvvet, Bir şeyi ıslah ve tamir etmek, düzeltmek, Batıl bir fırka. Mat: Harflerle yapılan hesab, Tıb: Fevkalâde ameliyat, kırık kemiği sarıp bütünlemek. CEDDEN: Atalara ait olarak, atalarla ilgili olarak CESİM: İri vücudlu, Kebir, Ehemmiyetli. Büyük. CÜLUS: Oturuş. Oturma, Padişahın taht'a oturması. ÇERAKİSE: (Çerkez. C.) Çerkezler, Kafkasya’da yerli bir kabilenin adı. ÇERH: f. Çark. Dolap, Felek. Talih, Dingil üzerine dönen,Gök.,Def,Zemberek, Mancınık, Elbise yakası, Ok yayı, Çakır gözlü doğan kuşu. Kırık veya çıkık uzva sarılan Tahtalar. D DÂNİŞ: Bilgi, ilim. Biliş. DEBER: Batı rüzgârı Fırak, ayrılık, Halef etmek DELL(DİLAL): Naz, Hey'et, Güzel ahlâk. DEKÂYIK: İnce ve anlaşılması güç ve dikkate muhtaç şeyler 274 DERCAN: Can içinde DERC: İçine almak. Katmak, Kitaba koymak, Nakışlı kâğıt üzerine yazılan yazı. DÎHAN: Bugday DİRAN: Evler, gayri Müslim ismi DUHAN: Duman, tütün Hattatın yazılmış kâğıt tomarı. DUHUL: İçeri girme. İçeri dâhil oluş. E EBNİYE :Binalart ,yapılar EFRAN: Neş'eli, keyifli, sevinçli olan kimse. Mesrur. ELİYY: Çok yemin eden adam. EMAN: Korkusuzluk, Af ve yardım dileme. Eminlik. (Bak: Aman) ENVİYYE:Keyif için buruna çekilen çürütülmüş ve içine bazı maddeler konulmuş tütün tozu ,burun otu ERBAİN: Kırk. Kırk gün devam eden kara kış. ER’ES: Başı büyük, kocakafa ERES: Çiftçilik, çiftçi olma. ESAMİ: İsimler, adlar. ESMA: Adlar. Nâmlar. İsimler. ESHAB :Sahibler, malik ve mutasarrıf olanlar , ESHAM: (Sehm. C.) Oklar,Nasibler, hisseler. ESKAL: (Sekal. C.) Ağır yükler, ağır şeyler. Kalabalık, ağırlık. EŞEN: f. Karpuz ve kavun hamı, kelek, Ters giyilmiş elbise. EŞÇAR: Ağaçlar EŞÇAR-I MÜSMİRE: Meyve Ağaçları EŞTAT: (Şetit. C.) Takımlar, fırkalar, bölümler. Esnaf, sınıflar. Çeşitler, cinsler, neviler. EYYAM : (Yevm. C.) Devirler, Günler, Güç, iktidar, nüfuz. EYTAM: (Yetim. C.) Yetimler. Babaları ölmüş çocuklar. F FENN: Hüner. Marifet, San'at, Tecrübe, İlim, Nevi, sınıf, çeşit, tabaka, Türlü, Fizik, kimya, biyoloji, matematik ilimlerinin umumi adı, Tatbikat ve isbat ile meydana gelen ilim 275 FERAG: Vaz geçmek. Hiç bir şeyle meşgul olmayıp dinlenmek, Boşaltma. FEVÂİD: (Fayda. C.) Faydalar. Faydalı şeyler. H HABB: Tane, çekirdek, Yuvarlak olarak hazırlanmış ilâç, Buğday tanesi veya buna benzer Tohum. HABAK: Mandıra, ağıl, Dört yanı bir duvar veya set ile çevrilmiş yer, avlu. HALBE: (C.: Halâbib) Bir yarış yapmak veya bir şeye yardım etmek için toplanan atlılar HAMİYYET-MENDÂNE: Hamiyetlicesine, Hamiyetli olan bir kimseye yakışacak şekil ve surette. HAMİYYET-MENDÂN: Hamiyetliler HAMEL: Kuzu, Ast: Burçlardan birinin adıdır, Bu burcu teşkil eden yıldızlar kuzuya benzediği için arapça kuzu demek olan hamel denilmiştir, Güneş bu burca 21 Mart'ta girer ve gece ile gündüz bir olur. HAREMEYN: İki mukaddes harem, Müşrik ve kâfirlere yasak olan mukaddes Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere. HÂRİM: Fakir. HEML: Gözden yaş akmak. HEVAMM: Böcekler, haşereler. Pire, tahtakurusu, bit, örümcek, yılan gibi, kışın gizlenip yazın meydana çıkan, insan ve hayvanın vücudundan beslenerek yaşayan, insana zararı dokunan (parazit yaşayan) küçük canlılır. HEBÛT: İniş, yer HÜCCET: Senet. Vesika. Delil. Bir iddianın doğruluğunu isbat için gösterilen resmi vesika. * Şâhid. HULÂSA: Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası. HİKMET-İ TABİİYE: Fizik bilgisi. HIFZI-ÜS-SIHHA: Sağlık bilgisi HIFZISSIHHA : (Hıfz-üs sıhha) Sağlıklı yaşamak için doğrudan doğruya kişi ve içinde 276 bulunan çevrenin sağlıkla alâkalı şartlarını tetkik edip inceleyen, gerekli tedbirleri olan ve bu çeşit çalışmalardan bahseden hekimlik kolu veya sağlık bilgisi. * Sıhhatini korumak. Sağlığını muhafaza etmek. HIFZ: Saklama. Koruma. Siyanet. Muhafaza. * Ezber etmek. Hatırda tutmak. Kur'an'ı ezberde tutmak. HİDMET: Birinin işini görme. Bir kimsenin hesabına veya menfaatına iş görme, bu suretle yapılan iş, vazife. Memuriyet. * Bir insan, hayvan veya nebatın muhtaç olduğu işler ve takayyüdat. HİLKAT: Doğuştan gelen vasıf. Yaratma. Yaratılış. HÜMAYUN: Padişaha ait. * Mübarek. Kutlu. Uğurlu. Âlî, Kuvvetli. (Bak: Hümâ kuşu) HÛRUÇ: Ayrılmak ,Çalışmak HÜSNA: (Ahsen'in müennesidir) İyi zan. En güzel. Amel-i sâlih. Pek güzel. * Cennet. * İyi amel ve haslet. Cenab-ı Hakk'ı görmek ve Ona iman ve ubudiyetle şereflenmek. * Düşman üzerine fevz ve zafer bulmak, şehidlik. HÜSN: (Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. Cemal ile kemal. (Bak: Celal, Cemal)(Evet mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal, Bâki-i Hakiki'nin hüsün ve ihsan ve kemalâtının işaratı ve çok perdelerden geçmiş zaif gölgeleridir; belki cilve-i esmâ-i hüsnânın gölgelerinin gölgeleridir. S.)grubu. I-İ İBKA: Bâkileştirmek. Devamlı etmek. Azletmeyip yerinde bırakmak. Yerinde devamlı etmek. Tayinleri her sene, bir sene müddetle yapılan memurlardan bu müddet bitmeden evvel hizmetleri beğenilenlerin yeniden bir sene için yerlerinde kalmalarına müsaade edilmesi. * Mc: Sınıfta bırakmak İBTİSAR: (Basar. dan) Kalb gözüyle görme. Basiret, Görüp hakikatına varma. İD-İ TECELLİ-İ İSA-YI HAVARİN: Hz İsa’nın havarileri’nin tecellisi’nin bayramı İHTİRAÎ: (C.: İhtiraiyyat) İcad ve ihtira ile alâkalı. İHTYİRA: Evvelce keşfolunmamış, bilinmeyen bir şeyi keşfetmek. İcad etmek, Edb: Hiç kimse tarafından kullanılmamış tabirler ve mazmunlar kullanma. (Bak: Delil-i ihtira', İbda') İHTİKA: Bir şeyin sağlamlığı, muhkemliği, Dimağ heyecanı. İKTİSAB: Kazanmak. Tahsil etmek. Elde etmek. İKSAR: (Kesret. den) Çoğaltma, fazlalaştırma, arttırma. İLM-İ HEY’ET: Gökler ve yıldızlar ilmi. Astronomi. 277 İMTİYAZ MADALYASI: 2. Abdülhamid'in 11/10/1885 tarihli emriyle devlet ve memleket yararına hizmet edenlere, vazifeyle gönderildikleri yerde başarı gösterenlere verilmek üzere çıkarılan madalya. Altun ve gümüşten olmak üzere iki çeşit olan bu madalyaların ön yüzünde II. Abdülhamid'in "Elgazi" tuğrası, bunun altında saltanat arması yer alır. Arka yüzünde: "Devlet-i Osmaniye uğrunda fevkalâde ibraz-ı sadakat ve şecaat edenlere mahsus madalyadır" yazısı altında madalyayı alacak olanın adının yazılacağı boş bir bölüm vardır. En altta 1300 rakamı okunmaktadır. İNAS: (Ünsâ. C.) Kadınlar, kızlar. İŞTİDAD: (Şiddet. den) Şiddetlenme, Sertleşme, Katılaşma, Büyüme, Artma, çoğalma, ziyâdeleşme. İŞAR: Birlikte geçinmek, muâşeret etmek,Hoş geçinmek. İTTİSAL: Ulaşmak,Bitişmek,Birbirine dokunmak, Yakınlık, Bağlılık, Kavuşmak. İYAD: Kuvvetlendirme, takviye etme, Takviye eden âlet. İRTİHAL: Bir yerden başka yere göçmek, gitmek, Nakl-i mekân etmek,Ölmek. İZAM: (Azim. C.) Büyükler. Büyük kimseler, (Azm. C.) Kemikler. İTHAMİYE: İthamla ilgili İTHAMÎ: İthamla ilgili. İSA’: Zenginleştirme veya zenginleştirilme, Genişletme. İSTİMALE: Avutmak. Meylettirmek, cezp ettirmek,Gönül almak, Çok mal sahibi olmak. İSTİNAF: Baştan başlamak,Yeniden başlamak,Gr: Sözün başlangıcı, Huk: Dâvâ Mahkemesinin verdiği hükmü beğenmeyip bozulmasını daha üst mahkemeden istemek. Dâvâ Ümahkemeleri ile Temyiz Mahkemesi arasındaki bir derece yüksek mahkemeye verilen isim. İTMAM: Tamamlamak. Bitirmek. İkmal etmek. Tekmil etmek(...Ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar; ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmâm ettikten sonra; yine onları gönderen Hâlik-ı Zülcelâline dönecekler ve Mevlâ-yı Kerimlerine kavuşacaklar!... M.) K KABL: Kabul eden KÂFFE: Hep. Bütün. Cümle. KAHT Ü GALA: Yokluk, Kıtlık, Fakirlik, Pahalılık. KARİB: Çok yakın. Yerce ve mekânca uzak olmayan,Yakın hısım. 278 KÂRHANE: f. İş yeri, iş yapılan yer, Süt satılan yer, Süt fabrikası. KARİNE: Bilinmeyen bir şeyin anlaşılmasına yarayan ipucu. Anlaşılması zor olan hususun hak ve hakikatına dâir cüz'i delil olan şey. İşaret. KASR: Köşk. Yüksek ve ferah bina. Taştan veya kârgir küçük saray. KAVAİD: (Kaide. C.) Kaideler. Hareket porgaramları. Dil öğreten bir kitaptaki kaideler. Arab lisanındaki kaidelerin dercedildiği gramer kitabı. KERM: (C.: Kürum) Bağ kütüğü. Asma, üzüm çubuğu. KESRET: Çokluk, sıklık, Bir şeyin ekserisi ve muazzamı, Bolluk. (Bunun zıddı kıllettir)(Hayat, kesrette bir çeşit tecelli-i vahdettir, Onun için ittihada sevkeder. Hayat, bir şeyi her şeye mâlik eder. M.) (...Hem bütün âlemlerin Rabbi kesret tabakatında vahdaniyeti ilân etmek istemesine mukabil; en azamî bir derecede bütün merâtib-i tevhidi ilân eden, yine bizzarure O Zâttır. S.) (Bak: Tefekkür) KIRAAT: Okuma, Düzgün ve çabuk okuma, Okuma kitabı. KIYAM: Ayakta durmak, Ayağa kalkmak, Ayaklanmak, İsyan, Ölümden sonra tekrar Dirilmek, Bir işe başlamak, devam etmek, Satılan bir mal hakkında müşteri ile anlaşıp kararlaşma, Canlanmak, Kıyâmet günü (mânâsına da gelir),Namazın iftitah tekbiriyle rüku arasındaki ayakta durma kısmı. KONDÜKTÖR: Fr. Kılavuz, memur, müdür. * Trenlerde vagon ve bilet işlerine bakan vazifeli kimse. KURRA: (Kari'. C.) Okuyucular, Kur’ân-ı Kerimi usul ve tecvidine göre okuyanlar, Dindar ve sâlih kimse. KUVVAD: Kumandanlar, seraskerler, komutanlar. KUYUDAT-I VAKFİYYE: Vakıflar genel müdürlügü’nün arşivi KUYUDAT: Kayıtlar. L LÜTUF: Rıfk ve nevâziş. İltifatla mülâyemet üzere muâmele eylemek. Allah (C.C.) Hazretlerinin kullarını rıfk ve sühuletle murâdına muvaffak eylemesi. * Güzellik, hoşluk. * İyilik, iyi muâmele. M MA’DELET: (Ma'dilet) Adalet eylemek. Hak ile hükmeylemek, Adalet yeri. MAHREC: Çıkacak yer, Ses ve harflerin ağızdan çıktıkları yer, Mat: Bayağı kesirde çizginin altındaki sayı. (Payda) ,Hususi bir meslek için adam yetiştirmeğe mahsus mekteb ve dâire. (Meselâ: Mekteb-i fünun-u harbiye zâbit mahrecidir.) ,Tarik-i ilmiyede 279 büyük bir pâyeye vesile-i irtika addolunan bir rütbe, Mevleviyet, Dahilde çıkarılan mahsulât ve emtianın sarfı için hariç memlekette bulunan mahal. MAKULAT: (Makule. C.) Çeşitler, takımlar, Kategoriler. MAKTUAN: Götürü olarak, toptan. MECALİS: Meclisler. Toplantılar. Toplantı yerleri. MECCANEN: Ücretsiz, parasız. MECİDİ: Sultan Abdülmecid zamanında 1840'da basılmış 20 kuruş değerinde gümüş para. MEDFUN: Defnedilmiş, Gömülmüş. MEKÂTİB: (Mekteb. C.) Mektebler, okullar. MEKRİ: Fethiye MEKTUBÎ: Yazılı, yazılmış kâğıt,mektub. ME’NUS: Alışılmış. Alışık. Ünsiyet edilmiş, Beğenilmiş, Mergub MENZUR: (Nezr. den) Adanmış, nezrolunmuş, va'dedilmiş, Adak olarak belirtilmiş. MERİ’: (C: Emrâ-Emru) Otu çok olan yer, Ucuzluk olan yer. MERZA: (Mariz. C.) Hastalıklar, illetler, Hastalar. MESALİH: (Maslahat. C.) Maslahatlar. İşler. MESERRET: Sevinç, şenlik, Sürur. MEŞKÛK: şekli, şüpheli, Kendinden şüphe edilen. MEVRUDE: (C.: Mevrudât) Ulaşmış, gelmiş. MEVLEVİYYET: Mevlevilik. Mevlevi tarikından olmak, Mollalık, Müderrislikten sonra MEYAMİN: (Meymenet. C.) Bereketler, mutluluklar, uğurlar. MEZAHİR: Şereflenmeler, Mazharlar, Eşyanın göründüğü yerler, Eşyanın görünen tarafları. Zâhir ve meşhud olanlar, (Bak: Müzâhir) MİYAH: Sular MİZAN: Terazi, ölçü, tartı, Akıl, idrak, muhakeme, Mikyas, Fık: Mahşerde herkesin amellerini tartmağa mahsus bir adâlet ölçüsü olup, hakiki mâhiyeti ancak âhirette bilinecektir. MUACCELE: Beylik ve evkaf kiralarından peşin alınan kısım. MUALECE: Bir hususa çalışıp devam etmek, Hastaya bakmak, İlâç kullanmak, ilâç Vermek, Bir işe teşebbüs, bir işe girişmek. MÜBAYAA: Satın almak. Pazarlıkla bir şeyin değerini verip almak. 280 MÜBEYYİZ: Temize çeken, İlk yazılan müsvedde sahifeyi temizce tekrar yazan. MÜBEYYİN: Açıklayan, Beyan eden, Meydana koyan. MÜCEDDEDEN: Yeni baştan Yeni ve mücedded olarak. MÜCELLED: Ciltlenmiş, Ciltli kitab. MÜCELLİD: Ciltçi, cilt yapan, kitap ciltleyen. MÜCERRED: (C.: Mücerredât) Yalnız, tek, Hâlis, saf, katışıksız, karışık olmayan, Tek başına, Çıplak, soyulmuş, Tek başına yaşayan, evlenmemiş, bekâr, Edb: Kur'ân yazısında noktasız harflerle yazılı mensur veya manzume, Bu şekil yazıya mahzuf veya mühmel de denir.Fls: Müşahhas olmayan. Vücuda gelmiş eşya ve ef'âlin şekil ve suretlerinden ayrı olarak düşünülen her keyfiyet ve mefhuma veya nisbet mefhumuna denir. Bunun zıddı müşahhasıdır ki, eşyanın bütün vasıfları ile zihinde husulüdür. (Bak: Mücahede - Tecerrüd) MÜCEVVEZ: (Cevaz. dan) Câiz görülüp izin verilmiş.Mat: Yapılan hesabın doğruluğunu anlamak için yapılan diğer bir hesap sağlama gelen ilmiye sınıfından oluş. Eyâlet kadılığı; yani, bir eyâletin bütün hukuki ve kazai işlerine bilfiil bakan kadı. "Mevâli" de denir. MUCİB: (Mucibe) İcâb eden, lâzım gelen, Bir şeyin peydâ olmasına vesile ve sebep olan. Gereken. Gerektiren, lâzım gelen. MÜDDEY-İ UMUMÎ: Milletin umum haklarını korumak üzere muhakemede hazır bulunan vazifeli, hukuk tahsilini bitirmiş hükümet memuru. Adliye bakanlığına bağlı, icra kuvvetini birlik halinde temsil eylemek üzere teşekkül eden, adlî idare makamında bulunan şahıs. Savcı. MÜDDEÂ: İddia olunan. Dava olunan şey. Asılsız iddia edilen. MÜFREZE: Bir kaç alaydan müteşekkil. Ordudan ayrılmış bir kol asker. MUHABERE MEMURU: Telgrafçı. MUHABERAT: Muhabereler. Haberleşmeler. Haberleşme yapan dâireler MUHAKEMAT: (Muhakeme. C.) Muhakemeler. MUHALLİS: (Halâs. dan) Kurtaran, halâs kılan, tahlis eden. MUHARRERÂT: Yazılı şeyler. Yazılmış kâğıtlar. Mektuplar. MUHARRİR: Yazan. Tahrir eden. Kâtib. Kitab te'lif eden. Gazetede yazı yazan. MUHAVVEL: Hâvâle edilmiş. Ismarlanmış. Tebdil ve tağyir edilmiş. Değiştirilmiş. Bırakılmış 281 MUHAVVEL: Hâvâle edilmiş. Ismarlanmış. Tebdil ve tağyir edilmiş. Değiştirilmiş. Bırakılmış, Kıymeti biçilmiş, Beğenilmiş, Yazılmış olan. MURAHHASA: Ermeni piskoposu. MURAHHAS: Devlet veya herhangi bir teşekkül nâmına, salâhiyyetli olarak bir yere bir vazife ile gönderilen kimse, Terhis edilen. İzin verilen, Tâlimat verilen kimse. MÜRETTEB: Tertib edilmiş, dizilmiş, yerli yerine konulmuş, sıralanmış, Kasden Uydurulmuş, Tayin edilmiş. Bir şey, bir yer için ayrılmış, Sonradan kurulmuş. MUKADDER: Tayin olunmuş, Kısmet. Kader. Miktarı tâyin ve takdir olunmuş olan, Kazâ. MUKADDİME: Evvel gelen. Öne geçen. Her şeyin evveli, Bir kitapta asıl maksada başlamadan evvel kitapda olan bahisler hakkında ve kitabın muhteviyatına dâir yazılan makale, önsöz. MUKAVELAT MUHARRİRİ: Noter. Kâtib-i adl. MÜKTESABAT: Elde edilmiş olanlar. Kazanılmış olanlar. Çalışmak suretiyle kazanılmış MÜLAZIM-I EVVEL: Üsteğmen. MÜLAZIM-I SÂNİ: Teğmen. MÜLHAKAT: (Mülhak. C.) Bir merkeze bağlı veya ait olan yerler. Ekler, ilâveler, katmalar. MÜLÛK: Melikler, hükümdarlar. MUNTAHİB : (Nahb. dan) Seçen, intihâb eden. Seçmen. MÜNASEBE: Benzemek. MÜNKASIM: (Kısım. dan) Bölünen, kısım kısım ayrılan, taksim edilen. MÜRGAN: Kuşlar MUVAFFAKİYET: (C: Muvaffakiyât) (Vefk. den) Allah'ın yardımıyla başarı gösterme. Ele geçirme, başarma MU’TEBER: İtibâr gören. Beğenilen. İnanılır, Güvenilir, Hatırı sayılır, Hükmü geçen. MÜSADİF: Rastlayan, tesadüf eden. MÜSLİM: İslâm olan, Allah'a teslim olmuş olan, selâmette olan. MÜSELLESAT: Trigonometri MÜSELLES-İ MESTEVİ: Düzlem, üçgen MÜSTANTIK: İstintak eden, soran. Mahkemede ilk ifadeyi alan, ilk soruşturma tahkikatı açan hâkim. Sorgu hâkimi. Sual soran. Sorguya çeken. 282 MÜSTEBAN: Vâzıh, âşikâr, beyanı açık olarak anlaşılan, açıklanmış. MÜSTEDELL: (Delâlet. ten) İstidlâl olunmuş. Bir delil ile isbat edilmiş. (Müstedlel, yanlıştır.) MÜŞARÜN-İLEYH: Kendine işaret edilen. İsmi evvelce söylenmiş olan. MÜŞTEMEL: (Şümul. den) Bir şeyin içinde bulunan. Bir şeyin hâvi olduğu, içine aldığı, ihtivâ ettiği. MUTTASIL: Bitşik. Aralıksız. Fâsılasız. Hiç durmadan. İttisâl eden, ulaşan, kavuşan. MÜTEMAYİZ: Temayüz etmiş, ayrılmış olan. İyiliğinden dolayı başkalarından ayrı olan MÜTERAKİM: Teraküm etmiş, birikmiş, yığılmış. MUVAZZAF: Vazifeli. Bir işle meşgul. İlk yapılan askerlik hizmeti. MÜVELLED: Doğmuş, doğurulmuş, iki şeyin birleşmesiyle olmuş, sonradan olmuş, melez. * MÜVESSİ’: Genişlettiren Aslında yok iken sonradan meydana gelmiş. MÜVEZZİ’: İddia olunan. Dâvâ olunan şey. Asılsız iddia edilen. MÜZEYYEN: Bezenip süslenmiş, ziynetli. N NAİB(E): (Nevb. den) Vekil, birinin yerine geçen. Şeriat hâkimi olan kadı vekili. Nöbet mbekleyen. NAHV: (Nahiv) Yol, cihet. Etraf, yön. Misâl. Miktar. Kasd ve azmeylemek. Gr: Kelimelerin birbirine rabt, izafet ve amel eylemeleriyle ilgili olan kaideleri içine alan ilim. Nahiv ilmi ile Arapça kelimelerin yeri ve usulü bilinir, yani cümle tahlili yapılır. NAİL: Muradına eren, nâil olan, ele geçiren. Erişmiş. NA-KABİL: f. Mümkün olmayan. Kabil olmayan. Câhil, kabiliyetsiz. NAZIR: (C.: Nüzzâr) Nazar eden, bakan. Bir idarenin veya dairenin umur ve işlerine bakan en büyük memur. Bir işin idaresine memur reis. Kabine azalarından herbiri. Nâzır. Vekil. Bakan. Vâsinin yapacağı tasarruflara nezarette bulunmak üzere musi veya hâkim tarafından tayin olunan zat. (Ist. Fık. K.)(Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira, şu kitab-ı kebir-i kâinatın herbir harfinin, bâhusus zihayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır. M.) NEBİYY: Yükseklik. Yol. 283 NEFASET: Beğenilir olmak, kıymetlilik, değerlilik, çok güzellik, pek iyilik. Nefis ve mergub olmak. NEFERÂT: (Nefer. C.) Neferler, askerler, erler. NEVAHİ: (Nahiye. C.) Taraflar, yanlar, nahiyeler. NEVH: Yükseltmek, yüceltmek. Kuvvetli ve kavi olmak. PAYAN: f. Kenar, son nihayet, uç. Tas: Ehl-i tarikatın ulaşacağı birlik âlemi. Akıbet. PÂYE-İ MÜCERREDE: Ulemaya mahsus mühim ve me’muriyetsiz bir rütbe R RABİÂ: (Müe.) Dördüncü. Saatteki sâlisenin altmışta biri.Tanzimattan sonra kolağası derecesinde sivil ve memurluta bir rütbe RADDE: Derece. Rütbe. Sıra. Kerte. Mertebe. Aşağı yukarı. Fayda, menfaat. Çizgi, hat. RABİ: Dördüncü. REFT: Gitme, gidiş REFTEN: Gitmek REİS: Baş, başkan. RESM: (Resim) Yazma, çizme, desen. Eser, iz, nişan, alâmet. * Suret. * Tertib. Tarz, üslup. Fotoğraf resmi. Âdet, usul, tavır, davranış. Alay, merâsim. Man: Bir şeyi başkalarından ayırdeden tarif. RES-İ SENE-İ MALİYE: Mali sene’nin başlangıcı, 1 veya 14 Ocak RES-İ SENE-İ RUMİYE: Rumi senenin başlangıcı, garblı efrenci takvimini kabul etmemiş olan şark hıristiyanları için 1 ocak bugünkü yürk takvine göre 14 ocak RÜŞDİYE: Eskiden orta tahsil derecesindeki mektep. Rüşde dair. REV: f. (Reften mastarının emir kökü) "Giden, yürüyen" mânasında olup birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Piş-rev : Önde giden. RÛZ: Gün S-Ş SÂBIKA: Geçmiş. Önceki. Zamanca veya rütbece ileride olan. Eskiden işlenmiş suç. SAC: Hint vilâyetinde yetişen siyah ve büyük cins bir ağaç. * Geniş, yuvarlak libas. (Araplar giyerler) ŞAHADETNAME: f. Bir işin yapılmasına müsaade veren resmî izin kâğıdı. Vesika. Diploma. SAHULET: Kolaylık. (Bak: Sühulet) 284 SAİKA: Yıldırım. Ölüm, mevt. Nüzul ateşi. Semadan gelen şiddetli ses. Mühlik ve azab. Bulutları sevke vazifeli melek. ŞAKİRDAN: Talebeler, öyrenciler SALB: Asmak. Darağacına çekmek. Çarmıha germek. Kemikten yağ çıkarmak. SAVM: Oruç. İkinci fecirden başlıyarak güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten ve cinsi mukarenetten nefsi men'etmek suretiyle yapılan ibâdet. SEFÂİN: Gemiler SEHVE: Ev önünde yapılan sofa. Gevşek yürüyüşlü deve. ŞEHR-İ YAR: Padişah SELÂTİN: (Sultan. C.) Sultanlar. SEMUM: Zehirli şey. Sam yeli. Gündüz vakti sıcak çölde esen pek sıcak rüzgar olup, bitki ve hayvanları mahveder. SENİYYE: Yüksek, yüce SEZA: f. Lâyık, münasip. SEZAVAR: f. Münâsib, uygun, lâyık, şâyân. ŞETTA: Çeşitli, başka başka, ayrı ayrı. Çok ve müteferrik olan. ŞETT: Dağınık olmak, târumar etmek, dağıtmak. Başka başka olmak SEVR: Öküz, boğa. Koz: Boğa burcu. Dünyaya müekkel melâikeden birisinin ismi. (Bak: Sahretullah) SIBYAN: Çocuklar SINAÎ: (Sınâiyye) San'atla ve sanayi ile alâkalı. İnsan yapısı SINF: Sınıf ŞİKESTEN-İ KERMA: Kırma’nın başlaması SİM MECİDİYE: Yirmi kuruş degerinde gümüş para SİTTE-İ SEVR: Güneş'in Sevr burcunda bulunduğu Nisan ayında fırtınalariyle meşhur olan altı gün. SUDUR: Olma, meydana gelme. Sâdır olma. (Sadr. C.) Göğüsler, sadırlar. SUN’: Yapmak. Eser, yapılan iş. Te'sir. Güzel iş yapmak ŞÜHUR: (şehr. C.) Aylar. 30 günlük müddetler. SÜLÜS: Üçte bir. Üç parçadan biri. Bir yazı çeşidi. ŞUYÛ: Duyulma, yayılma, bilinme, dağılma SÂRİ: (Sâriye) Sirayet eden, bulaşıcı, geçici olan. Genişleyip başkasına da geçmeğe, yayılmağa müsaid olan. 285 T TABİBÂN: (Tabib. C.) Doktorlar, tabibler, hekimler. TABİİYYET: Tabi'lik. Tâbi olma. Bir kimseye mensub bulunma. Bir devletin teb'asından olma. Tabi'lik. Tâbi olma. Bir kimseye mensub bulunma. Bir devletin teb'asından olma. TACDAR: Taçlı. Taç giyen padişah. Hükümdar. TA’DAD: Sayı saymak. Sayıp dökmek. Birer birer söylemek. Sıralamak. TEDRİSİYYE: Dersle ilgili, derse ait TAHATTÜM: (Hatm. dan) Lüzumlu ve gerekli olma. Vâcib olma. TAKSİR: (Kasr. dan) Kısaltma, kısma. Kusur, hata, kabahat, suç. Günah. Bir işi eksik yapma. Bir şeyi yapabilir iken yapmama. Zayıflatmak, süstlük etmek. Geri kalmak. TALİ: Tilavet eden, okuyan. İkinci derecede. Sonradan gelen. Man: Birbirine bağlı iki kaziyeden ikincisi. Meselâ: "Duman çıkıyorsa ateş vardır" sözünde "Ateş vardır" sözü tâli'dir. TERAHİ: İşde gayretsizlik, gevşeklik, ihmal. Uzaklaşma. Sonraya bırakma. Gecikme, geç kalma. Geri durma, geri çekilme. TERAKKİYAT: Terakki. C.) Terakkiler. Yükselişler. İlerlemeler. TAYR(TUYUR) :Kuş TEMHİD: (Mehd. den) Döşeme, yayma, düzeltme. İskân etme. Bir maddede özür, bahane beyan eylemek. Özür sahibinin özrünü kabul ile tasdik eylemek. Serd etme, izah etme, arz etme. Mukaddeme yapma. Hazırlama. TENASÜB: Uygunluk, uyma, tutma. Yakınlaşma. Nisbet, kıyas TESAVİ-İ LEYL-Ü NEHAR:21 Mart ve 23 Eylülde gece ile gündüzün birbirine eşit olması ,gün-yün eşitligi . İki adet birbirine nisbet edilerek yapılan hesap usulü. Edb: Mânaca birbirine uygun kelimeleri bir arada söze güzellik vermek maksadı ile zikretmek. TEVZİ’: Dağıtmak. Herkesin hisselerini ayırıp vermek. Pay ederek dağıtmak. TEZKERE: (Tezkire) Pusula. Herhangi bir iş için izin verildiğini bildirmek üzere alınan resmî vesika. Bazı meslek sahipleri için yazılan, o şahsın şahsî ve meslekî durumu hakkında bilgi. Biyografi. TULÛ-İ ŞEMS: Güneşin doğuşu U-Ü UBUR: Geçmek. Atlamak. Zorlamak. Suyun öte kıyısına geçmek. 286 ULÛM: İlimler UMERA: Emirler, beğler, binbaşı yarbay ve albay rütbelerinde bulunan fermanlı subaylar UMUR: (Emir. C.) Emirler. İşler. Hususlar. Maddeler.(Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı, ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. L.) V VİLADET: Doğmak, doğuş, dünyaya gelmek, doğurmak. (Veladet galattır) VİLAYAT: (Vilayet. C.) Vilayetler VİLAYET: Bir şeyi kudretle elde etme. İl. Birisine kefil olmak. Dostluk. Muhabbet. Y YAVER: Yardımcı YEK: f. Bir, münferid. Bir oluş, birlik. YEVM: Gün. Yirmidört saatlik zaman. Sene. Asır. Devir. Devre. Z ZABT: Zabt etmek. İdâresi altına almak. Sıkıca tutmak. Kendine mal etmek. Kavramak. Kaydetmek. Hülâsasını yazmak. Bağlamak. ZAL: İhtiyar. Aksakallı. İranlı meşhur kuvvet ve pehlivanlık sembolü Rüstemin babasının adı. ZAMM: Bir şeye bir şeyi ekleme. Artırma. Katma. Fazla olarak verme. Kenarlarını bitiştirme. Gr: Bir harfin zammeli (ötreli) okunuşu. ZARİ’: (Zer'. den) Ekin eken. Çiftçi. ZİR-DESTÂN: El altındaki halk acizler ZİŞÂN: Canlı şerefli ,meşhur, bir çeşit lale, kadın ismi ZÜKUR: (Zeker. C.) Erkekler. 287