BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) BOS`a (Büyük Ortadoğu Savaşı)

Transkript

BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) BOS`a (Büyük Ortadoğu Savaşı)
ya işçi - yoksul köylü hükümeti, ya kıyamet!
İSCİ
.
. . KARDESLİĞİ
www.iscikardesligi.org
İşçi Kardeşliği Partisi
merkezi gazetesidir
mazluma dini, milliyeti sorulmaz!
BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)
BOS’a (Büyük Ortadoğu Savaşı)
Dönüşürken!
Bombardımanın ardından Gazze
T
Sayı 56 • Şubat 2012 • 2 TL
ürkiye’de cereyan eden hâdiseleri
sırf Türkiye’den bakarak değerlendirmeye çalışmak emekçi sınıfları ve tabii onlar adına hareket ettiklerini sananları siyasi olarak oldukça körleştiriyor. Kuşkusuz bu, tersinden de doğru, şöyle ki: Türkiye’de
olup bitenin iç dinamiğini yakalamadan sadece dış gelişmelere bakarak
değerlendirme yapmak da oldukça
yanıltıcı sonuçlara varabilir. Bununla birlikte, Türkiye’nin yıllar içinde
büyük bir hızla Washington-Brüksel
eksenine bağlanması ve bu çerçevede söz gelimi, parlamentosunun kısmi egemenliğini (1 Mart 2003 tezkeresini reddeden bir parlamentodan,
Libya’ya müdahalenin kendisine haber bile verilmeden gerçekleştirilmesini sorgulayamayan bir parlamentoya geçiş) yitirmesi dış dinamiğin et-
kisinin giderek artmasının açık bir hassas olmaya” ve TSK’yı bir an evgöstergesi olsa gerek.
vel müdahalede bulunmaya itmişti.
Bu yüzden de, ABD’den hesap sor12 Eylül 1980’i önceden
madan Kenan Evren’den hesap sorgörmek için falcı
ma anlayışı büyük bir ikiyüzlülüktür.
olmaya gerek yoktu
Ya da onun sırasının da böylece geleKenan Evren ve şürekâsının gerçek- ceğini sanmak ikiyüzlülük değil, olsa
leştirdikleri askeri darbeyi önceden olsa safdillik olabilir – meğer ki art
görebilmek için sadece Türkiye’deki niyetli bir yaklaşım değilse.
gelişmelere bakmaya gerek yoktu
Günümüzde Türkiye’de
(kuşkusuz Türkiye’deki sınıf mücadelelerinin gelişimi, bu darbeyi, ege- olan biteni anlamak
men sınıflar açısından bir zorunlu- Günümüzde Türkiye’de olan biteni
luk haline getirmişti, ama zaman- anlayabilmek için 1980’de bile oldulamasının Türkiye’nin iç politik ge- ğundan çok daha fazla dış gelişmelelişmelerine göre ayarlandığı olduk- re bakmanın anlamlı olduğunu göreça su götürür). Gerçekten de, önce bilmek için allame olmaya hiç gerek
İran Devrimi ve hemen ardından ge- yok. Büyük Ortadoğu Projesi’nin
len Afganistan’ın Sovyetler Birliği ta- (BOP) mantıki sonucu Büyük Ortarafından işgâli ABD’yi Türkiye ko- doğu Savaşı’nın (BOS) patlatılmasınusunda “her zamankinden daha dır. Ve maalesef bu savaşa doğru ko-
şar adım gidildiğinin farkında olmamak için de kör olmak gerekir.
Çöküş halindeki emperyalizmin
can havliyle her tarafa saldırmaya başladığı açıkça görülüyor: Mağripten Maşrıka, Yunanistan’dan Portekiz ve İrlanda’ya, oradan ABD’ye
dünya devriminin hızlı bir yükseliş
içine girdiği, bunu görmemek için
inat edenler hariç herkesçe tespit
edilebiliyor. Tabii bu, aynı zamanda
karşı-devrimin de eşzamanlı saldırısı anlamına geliyor. Türkiye’deki gelişmelere bu açıdan bakmak işçi sınıfının öncüleri için hayati bir önem
taşıyor. Dolayısıyla bırakalım bazıları (özellikle “Yetmez ama Evet”çiler)
AKP hükümetinin herkese karşı yürüttüğü (işçi sınıfına ve Kürt halkına
karşı) saldırılardan şaşkına dönsünler! Nerede referandumdan önceki
“demokrat” AKP desinler! Ne oldu
da AKP “milliyetçileşti” desinler!
Emperyalizmin dünyada
İzlediği politika neyse AKP’nin
de Türkiye’de izlediği odur!
Şaşkınlık AKP’yi emperyalizmin politikalarından bağımsız düşünmek
olduğu kadar, bizzat emperyalizmin
çok doğal olan savaş politikalarının
vahşeti karşısında da duyulan şaşkınlıktır. Evet, emperyalizm dünyayı olduğu gibi içinde yaşadığımız
bölgeyi de daha büyük bir kan gölüne çevirmenin çok ciddi bir hazırlığı
içindedir. Libya’dan sonra, şimdi de
Suriye ve İran tehdit altındadır. Eğer
emperyalizmin bu savaş politikalarına karşı sadece içinde bulunduğumuz bölgede değil, başta Avrupa ve
ABD olmak üzere tüm dünyada kapsamlı bir barış ve “halkların kardeşliği” politikası yürütülemezse karşıdevrim zafere ulaşacak ve bölgemizden başlayarak barbarlık ya da bizim
deyimimizle KIYAMET hızla yaklaşacaktır.
Cezayir Konferansı
doğru yolu gösteriyor
Gazetemizin bu sayısında ayrıntılı haberini bulacağınız Uluslararası Cezayir Konferansı ve onun sonuç
bildirgesi emperyalizmin savaş politikalarına karşı nasıl bir mücadele
yürütülmesi gerektiğini en yalın biçimiyle ortaya koyuyor. Türkiye işçi
sınıfının kurtuluş mücadelesiyle ezilen Kürt halkının özgürlük mücadelesinin hangi zeminde birleştirilebileceğinin de yolunu gösteriyor bu
konferans.
GÜNCEL
DİSİPLİN
AKP Yargının Yükünü Hafifletmek için Yeni Bir Yol Buldu:
“Gider Avansı” ile Yargıda
Peşin Para Dönemi Başladı
Özlem Ayata
H
ukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’ndaki (HMK)
değişiklik 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu kanunla birlikte Hukuk, Aile, Ticaret, Kadastro, Tüketici, Fikri ve Sınaî Haklar mahkemelerinde açılacak ve görülecek davalarla ilgili giderler de “gider
avansı” başlığı altında düzenlendi. Buna göre, her yıl Adalet
Bakanlığınca çıkarılacak gider
avansı tarifesinde belirlenecek
olan tutar, “gider avansı” olarak
dava açarken mahkeme veznesine yatırılmak zorunda. Amaç,
taraflarca aksatılan giderler nedeniyle uzayan dava sürelerini kısaltmak, böylece yargıyı
hızlandırmak ve yüküne azaltmak olarak açıklandı. Ancak bu
“avansı” yatıramayanlar hakkını aramak için hukuk yoluna
başvuramayacak.
Yasa yürürlüğe girdiğinden
bu yana Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) verilerine göre Ankara İş Mahkemelerinde açılan
dava sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 oranına
azalmış. 1 Bunun nedeni memleketimiz işverenlerinin insafa gelmesi değil elbet. Dava sayılarının azalmış olmasının nedeni, uygulamadaki sorunlar ve
belirsizlikler bir yana dava açılırken taraflarca karşılanması gereken maddi yükün artmış
olmasıdır.
Bu kanun ile getirilen en
önemli değişikliklerden biri,
muhtemel yargılama giderlerinin (tebligat, tanık dinletme,
delil sunma, keşif, bilirkişi vd.)
hesaplanarak henüz dava açılırken peşin olarak ödenecek
olmasıdır. Bunun anlamı şu-
dur: adalet arayan vatandaş neredeyse bir asgari ücret kadar
avansı mahkeme veznesine yatırmaksızın dava açamayacak,
yani parayı veren düdüğü çalacak!
Kanun yürürlüğe girmeden
önce 30 veya 40 TL masrafla
açılan davalar için şimdi dosyanın içeriğine göre 300-1000
TL arasında ödeme yapıldıktan
sonra açılabilecek. Örneğin, bu
değişiklikten önce açılan bir
işe iade davasında başlangıçta yaklaşık 100 TL harç ödenirken şimdi dava açılırken peşin
olarak ödenmesi gereken gider
avansı yaklaşık 700-800 TL olarak hesaplanıyor.
Yeni HMK’nin en çok vurduğu kesimlerin ise özellikle yoksullar ve şiddet gören kadınlar
olacağı ortada, zaten bunu görmek için uzun süre beklemeye
de gerek kalmadı. Geçtiğimiz
günlerde Gebze’de bunun bir
örneği yaşandı. 700 TL net maaşla çalışan bir işçi, işvereninden almış olduğu sözlü izin ile
bir akrabasının cenazesine katıldığı için işe gitmedi ve verilen izne rağmen ertesi gün “mesaiye gelmediği” gerekçesiyle
iş akdi feshedildi. İş akdi haksız ve hukuka aykırı olarak feshedilen işçi, işe iade davası açmak istese de yeni Kanun nedeniyle davayı açabilmesi için 616
TL masraf çıkarılınca dava açamadı. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, yatırılamayan “gider avansı” nedeniyle
açılamayan bu dava üzerinden
uygulamanın “adalete erişim
hakkını ortadan kaldırdığı” gerekçesiyle iptali için Danıştay’a
başvurdu. 2
Hiçbir geliri olmayan, şiddet gören kadınlar da yaşadıkları mağduriyeti yargıya taşıya-
1 Şahin Çil, Bektaş Kar, 6100 Sayılı
HMK’ye Göre İş Yargısında Belir- 2 Ayça Söylemez, http://bianet.org/
siz Alacak Davası ve Kısmi Dava, bianet/insan-haklari/133466-istenYetkin Yayınları, 2012, s.7
cikarilan-hakkini-arayamayacak.
2 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
mayacaklar. Örneğin, şiddetten korunmak isteyen kadından mahkeme veznesinde 110 TL talep ediliyor.
Dosya üzerinden incelenen ve
duruşmasız olarak karar verilen bu dosyalarda 110 TL olarak tahsil edilen gider avansının nerede kullanılacağı merak
konusu. Bu parayı bulamayan
ve yatıramayan kadın ise evdeki
şiddete boyun eğmek zorunda.
Yargıda peşin para dönemi
ile birlikte “tahsilat”ın artacağı aşikar, peki ama parası olmayanlar adalet için mahkemeye
başvuramayınca çözümü nerede arayacaklar? Hükümetin bu
soruya yanıtı yok!
Barolar Birliği, bazı barolar
ve çeşitli hukukçu ve tüketici
dernekleri tarafından yeni düzenlemenin adalete erişim hakkına engel olduğu, adaleti paralı hale getirdiği ve Anayasaya
aykırılık teşkil ettiği gerekçesi
ile iptali için dava açılmış olsa
da düzenleme halen yürürlükte.
Açılan davalar ile mevcut
düzenlemenin,
Anayasanın
başlangıç hükümlerine, “Sosyal Hukuk Devleti”’ başlıklı 5.
maddesine, “Hak Arama Özgürlüğü” başlıklı 36. maddesine ve “Mali yükümlülüklerin adaletli ve dengeli dağılımını” öngören 73. maddesine
aykırı olduğu gerekçesi ile iptali istendi. Dilekçelerde ayrıca düzenlemenin İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne, Kişisel
ve Siyasal Haklar Uluslararası
Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’ne göre de
“Adil Yargılama” ve “Etkin Hukuk Yoluna Başvurma” haklarına aykırı olduğuna yer verildi. 3
3 http://www.chd.org.tr/haber_detay.asp?haberID=597, http://www.istanbulbarosu.org.tr/detail.asp?CatI
D=1&SubCatID=1&ID=6169,http://
www.adaletvehukuk.org/iverik/haber_detay.php?id=809.
Yargının özgürlüğünün, etkinliğinin ve etkililiğinin tartışıldığı bugünlerde AKP hükümeti, yargılamayı hızlandırma
ve yargının yükünü hafifletme
bahanesiyle ezilenlerin ve işçilerin zaten zar zor ulaştığı adaleti haraca bağlıyor. Hak arama özgürlüğünü ve adalete erişim hakkını engelleyen; evrensel insan haklarına, uluslararası
sözleşmelere ve anayasaya aykırı bu durumun derhal düzeltilmesi gerekiyor.
Kıdem tazminatı davalarına
yeni engel
Y
eni HMK’nin getirdiği “gider
avansı” zorunluluğunu anlatmak için somut bir örnek verelim:
4 yıldır asgari ücretle çalıştığı
işinden çıkarılan bir işçinin, yaklaşık 6.000 TL tutarındaki kıdem
ve ihbar tazminatı alacaklarının
tahsili istemiyle dava açabilmesi
için;
• Taraf sayısının 5 katı tutarında
2 x 5=10 x 6 TL = 60 TL tebligat gideri
• En az 3 tanık için 3 x 6 TL= 18
TL tebligat gideri
• En az 3 tanık için 3 x 30 TL= 90
TL tanıklık ücreti
• Bilirkişi için 300 TL bilirkişi
ücreti
• Keşif için 300 TL keşif ücreti
• Diğer iş ve işlemler için 50 TL
• Peşin nispi harç için 90 TL
• Başvurma harcı olarak 18,40
TL
Toplam 926,40 TL, yani neredeyse alacağının 1/6’sı kadar avans
yatırması gerekiyor. İşten çıkarılan
birinin bu kadar yüksek bir avans
ödemek zorunda bırakılması, üstelik bunun davayı açmak için şart
koşulması, o kişiyi davayı açamaz
hale getiriyor.1
1 Örnek hesap ÇHD’nin sitesinden alınmıştır: http://
www.chd.org.tr/haber_detay_
asp?haberID=597
DİSİPLİN
GÜNCEL
Sağlığı özelleştiren ve sağlık çalışanlarının köleleştirilmesini hedefleyen saldırılara karşı
21 Aralık’ta G(Ö)REVDEYDİK!
Birsen Yeşilkanat
• Türk Diş Hekimleri Birliği’nin tün hastane çalışanları gibi sözleşmeasgari ücret belirleme yetkisi kal- li çalışacak.
dırılıyor!
ağlık Bakanlığı ve Bağlı KuruluşlaGenel sekreter, idari ve mali hizrının Teşkilat ve Görevleri hakkınmetler
başkanı, hastane yöneticisi,
Özetle; 633 saylı KHK, sadece Sağda 633 sayılı Kanun Hükmünde Kalık Bakanlığı’nı değil, bütün sağlık or- müdür ve müdür yardımcısı olabilrarname (KHK) yangından mal kaçımek için herhangi bir sağlık mesleğitamını yeniden şekillendiriyor.
rırcasına 2 Kasım 2011’de gece yarıne mensup olmak gerekmeyecek. İş633 sayılı KHK’yle birlikte kamu
sı kabul edildi ve Resmi Gazete’de yaletme, mühendislik, arkeoloji vs. dört
sağlık örgütlenmesindeki en önemyınlandı.
yıllık yükseköğretim kurumlarından
li düzenlemeler devlet hastanelerinmezun olmak ve kamu veya özel sek663 sayılı KHK sağlık örgütlerince
de gerçekleşecek. KHK’ye göre bir yıl
törde genel sekreterlik için sekiz yıl,
hazırlanan greve çağrı metninde* şöyiçinde bütün illerde birer (büyük illerhastane yöneticiliği için beş yıl iş tecle anlatılıyor:
de daha fazla) Kamu Hastaneler Birli• Üniversite hastanelerine Sağlık
Bakanlığı tarafından el konuluyor!
S
• Yurtdışından hekim ve hemşire
ithalatının önü açılıyor!
• Serbest sağlık bölgeleri kuruluyor!
• İlaçta reklam serbest bırakılıyor!
• Özel hastane/sağlık kurumlarının
lisansları açık artırmaya çıkartılıyor!
• Mevcut klinik şef ve şef yardımcılarının unvanları iptal ediliyor!
• Bütün sağlık mesleklerinin etik
ilkeleri Sağlık Bakanlığı tarafından belirleniyor!
İşçi Kardeşliği
Sayı: 56 • Şubat 2012
• “Meslek yetersizliği tespit edilen”
sağlık meslek mensupları meslek
icrasından men ediliyor!
• Sağlık çalışanlarını meslekten
(geçici veya sürekli) men etme
yetkisi Sağlık Bakanlığı’na verili- ği (KHB) kurulacak. O şehirdeki büyor!
tün devlet hastaneleri ve işbirliği pro• Sağlıkta yerli ve yabancı sermaye- tokolü çerçevesinde tıp fakültesi hasli konsorsiyumların önü açılıyor! taneleri de bu KHB’ye bağlanacak.
• Meslekten sürekli men edilen sağ- KHB’leri “genel sekreter”, hastanelelık meslek mensuplarının diplo- ri “hastane yöneticisi” yönetecek. Kamaları, uzmanlık veya meslek bel- muda şimdiye kadar olmadığı kadar
geleri Bakanlık tarafından imha geniş yetkilere sahip olacak genel sekreter ve hastane yöneticisi de diğer büediliyor!
Abone Formu
İşçi Kardeşliği gazetesine abone olmak istiyorum.
İsim, Soyisim:
Görev:
Adres:
Posta Kodu:
İlçe, İl:
Telefon, Faks:
E-Posta:
Abonelik Bedeli (Asgari 20 TL):
İmza:
Ziraat Bankası Kadıköy Şubesi TR46 0001 0006 2558 4384 7550 01 hesabına yatırdığınız abonelik ücreti dekontunuzu bu formla beraber faks veya posta yoluyla bize ulaştırın.
(Bilgiler künyededir.)
REVDEYDİK!!!
Sabahın erken saatlerinde Çapa Tıp
Fakültesi’nde toplanmaya başladık.
Hastane bahçesine kurulan grev çadırı
etrafında toplanan öğrenciler, asistanlar, hocalar, hemşireler, laborantlar, kayıt elemanları, taşeron işçileri ve hasta
yakınları tarafından oluşturulan coşkulu kalabalık hastane içinde sloganlar
atarak yürümeye başladı. Daha sonra
Haseki Hastane’si önünde Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi’nden gelen grupla birleşerek Beyazıt Meydanı’na doğru yürümeye başladık. Yürüyüş boyunca yapılan konuşmalarda AKP’nin yıkım politikaları dile getirildi. KESK ve DİSK’e
bağlı sendikalar ve Anadolu yakasından gelen emekçilerle yaklaşık 10 bin
kişi Beyazıt Meydanı’nı doldurduk.
Büyük bir coşkuya sahne olan meydanda İstanbul Üniversitesi’nin kapısına “Bu İş Yerinde Grev Var!” yazılı
pankart asıldı. Yapılan konuşmalarda
AKP hükümetinin sağlık politikaları
sert bir dille eleştirildi. Konuşmaların
ardından miting Grup Yorum’un konseriyle sona erdi.
rübesine sahip olmak yeterli olacak.
Kamu hastaneleri tıpkı özel hastanelerde olduğu gibi “tıbbi ve mali kriterler ile kalite, hasta ve çalışan güvenliği ve eğitim kriterleri çerçevesinde”
A, B, C, D, E sınıflarına ayrılacak.
Bu sınırsız yetkili, güvencesiz, çoğunluğu özel sektörden transfer edilecek yöneticilerin işlerini koruyabilmek için başta bakanlığın koyduğu
mali kriterleri tutturabilmeleri şart.
Bunun için de maliyetleri kısmak, giderleri azaltmak, kârı arttırmak, hastaların sağlığını değil müşteri memnuniyetini öncelemek gerekecek, yani
hastaneler birer şirkete dönüştürülecek!
Biz sağlık çalışanları sağlığı piyasalaştıran, sağlık hizmetlerini ticarileştiren, kamu sağlık kurumlarını özelleştiren, sağlık çalışanlarını köleleştirmeyi amaçlayan 633 sayılı KHK’ye karşı
KESK ve TTB’nin çağrısıyla ülke genelinde 21 Aralık 2011 günü G(Ö)
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü:
İşçi Kardeşliği Partisi adına Engin
Bodur
Yönetim Yeri:
İKP Genel Merkezi
Öncebeci Mh. İncesu Cd. Doğan Apt.
7/B
Çankaya/Ankara
Telefon: (312) 430 32 68
İstanbul
İl Merkezi: Osmanağa Mahallesi,
Nüzhet Efendi Sokak, 20/5 34714
Kadıköy, İstanbul
Telefon: (216) 700 16 30
Eskişehir
İl Merkezi: İstiklal Mahallesi,
Demirciler Sokak, Verem Savaş
İşhanı, No:10, Kat:2, Daire:30.
Telefon: (222) 233 55 46
İnternet:
http://www.ikp.org.tr
[email protected]
Hesap Bilgileri:
PTT Posta Çeki: 1051319
Ziraat Bankası, Kadıköy Şubesi:
TR46 0001 0006 2558 4384 7550 01
Baskı:
Ofis Matbaa Yayın Kağıt Sanayii Ltd.
Davutpaşa Kışla Cd. Güven Sanayi
Sitesi No: 388 Topkapı, İstanbul.
Telefon: (212) 576 47 15
İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
3
ULUSLA
İşgallere ve Ülkelerin İçişlerine Müdahaleye Karşı, Halkl
Uluslararası Acil Durum Ko
Cezayir, 10-12
B
izler; Mağrip, Sahra-altı Afri- şıyayız; bir işgal savaşıyla Irak’ı parka ve Afrika kıtasının diğer böl- çalayan, hâlihazırda Afganistan’da sagelerinden, Avrupa, Amerika ve vaşı sürdüren, Haiti’yi askeri işgal alAsya’dan siyasiler ve sendika tem- tında tutan ve dünyanın çeşitli bölgesilcileri, akademisyenler, avukatlar lerinde askeri üslerini dikte eden Büve insan hakları savunucuları ve di- yük Güçler, şimdi de NATO çatısı alğer mesleklerden katılımcılar olarak tında Libya’ya askeri müdahalede buaşağıdaki bildiriyi kaleme almış bu- lunma kararı alarak bölgede güvensizlunuyoruz.
lik ve istikrarsızlığın yolunu açmış ve
Bizler, UGTA (Cezayir İşçileri Ge- Sahra-altı Afrika ülkelerinin bütünlünel Sendikası) ve PTA (Cezayir İşçi ğünü tehlikeye atmış bulunmaktalar.
Partisi) çağrısıyla “İşgallere ve ülkeleBizler, Libya’da aşiretler arası, etnik
rin iç işlerine müdahaleye karşı, halk- ve toplumsal şiddetin altyapısını haların bütünlüğünün ve bağımsızlığının zırlayacak olan, Libya halkını özgürsavunulması için” 10-12 Aralık 2011 leştirmekten uzak bu askeri müdahatarihlerinde Cezayir Konferansı’nda leyi kınıyoruz.
bir araya geldik.
Birçok Afrika ülkesinin silahlı çaDünyanın son durumunu ve tüm tışma ve borç yükü altında yabancı takıtalarda yaşanan güncel gelişmeleri lanla perişan edildiği bir dönemde, bu
tartıştık. Halkların, işçilerin ve genç- müdahale bölge halklarının içerisinlerin sosyo-ekonomik ve demokratik de bulunduğu güvenlikten yoksun ve
haklarıperişan
nı savundurumu
ma ve geri
daha kötü
kazanma
hale getirmücadelemektedir.
lerine verGerdiğimiz
çek amadesteği
cı halklakonferans
rın kayboyunca
naklarına
v u rg u l a el koymak
dık.
ve onlara
Şunu
baskı uyaçık bir
gulamak
şekilde
olan bu
deklare
emperyaediyoruz:
list müdahaleyi kıEvet,
bir
acil Konferans’a Türkiye’den Korkut Boratav (kürsüde), Gençay nıyoruz.
d u r u m l a Gürsoy, Ahmet Tonak ve İKP Genel Başkanı Şadi Ozansü
B i r
katıldı
karşı karyandan
İmzalayanlar:
ABD: Colia CLARK, Haiti-Guadeloupe Dayanışma Komitesi; Nellie HESTER, Harlem Savaşa Karşı Yeniden Mücadele, Harlem’i İşgal Et; Omowale
CLAY, organizatör, 12 Aralık Hareketi Uluslararası Sekreterya; Alan BENJAMIN, delege, SF İşçi
Konseyi ; Nancy WOHLFORTH, ABD Savaş Karşıtı İşçi Birliği;
AFGANİSTAN: Mohammad Khan, Radikal Sol
Örgüt üyesi;
AZANIA/GÜNEY AFRİKA: MABASA Lybon,
Azania Sosyalist Partisi Genel Başkanı;
BENİN: SETONDJI AHOUNOU Florentine, sendika üyesi; ASSOGBA Innocent, sendika üyesi; KOUNOUHOU G. Marcel, sendika üyesi;
BREZİLYA: Shakespeare Martins de Jesus, temsilci,
CUT Ulusal Sendika Merkezi;
BURKİNA FASO: DIALLO Moussa, CGT-B sendika üyesi; NAMA MAMADOU, USTB genel sekreteri;
4 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
BURUNDİ: Paul NKUNZIMANA, İşçi ve Demokrasi Partisi (PTD) Genel Başkanı; Fabrice NIKUZE, PTD üyesi;
CEZAYİR: Sidi Said Abdelmadjid, Genel Sekreter,
UGTA; Louisa HANOUNE, Genel Sekreter, İşçi
Partisi (PT); BENMOHAMED Mustapha, PT Cezayir; Mohamed MECHATI, ulusal militan; Zohra Drif Bitat, Senato Başkan Yardımcısı; Mbarek
SERAI, uluslararası uzman; TELLI Achour, Ulusal Sekreter UGTA; BOUHAMIDI Mohamed, filozof ve tarihçi; Ramdane TAZIBT, PT milletvekili,
Başkan Yardımcısı/Ulusal Halk Meclisi; MESSOUS Abd El Kader, Ulusal Sekreter, UGTA; Djelloul Djoudi, PT; ZARAT Rachid, eski PT milletvekili;
KHERBACHE Zoubida, PT milletvekili, BEDRAOUI Malika, PT miletvekili; KOUADRIA Smain,
Genel Sekreter , Arcelor Sendikası; DAIFFALLAH
Mourad, Arcelor Sendikası üyesi; Brahim DJEBAR,
Ulusal Sekreter UGTA ; EL MALTAOUI Ahmed,
Genel Sekreter, UW UGTA Tamanrasset; DJOUDI Mohamed, Genel Sekreter, UW Biskra; ZEGH-
Cezayir İşçi Partisi başkanı Louisa Hanoune açılış konuşmala
hakları ve bağımsızlıkları için savaşan
halkları korkutma, diğer yandan da
onların geleceklerini tayin etme haklarına el koyarak yabancı himayesini
dayatma amacı taşıyan bu müdahaleyi kınıyoruz.
ABD’nin başını çektiği Büyük Güçlerin, yağma ve baskı ile ulusları aşiret, etnisite ve din temelli parçalamayı
amaçlayan planlarını kınıyoruz.
Her ne bahaneyle olursa olsun – ister AFRICOM ister bir başkası tarafından– Sahra-altı Afrika bölgesinde kurulacak tek bir askeri üsse bile karşıyız
ve tüm dünyada bulunan yabancı askeri üslerin kaldırılması gerektiğini savunuyoruz.
Bir acil durumla karşı karşıyayız;
Büyük Güçler Maşrık bölgesinde geniş çaplı bir savaşın koşullarını hazırlarken, aynı zamanda Filistin halkının elinden alınamayacak tarihi haklarını ve mültecilerin evlerine geri dönüş haklarını görmezden geliyor, yaptığı baskı ve ardı ardına saldırılarla bu
insanları Gazze ve Batı Şeria’da abluka
altında tutuyor.
Bizler, Suriye halkının demokrasi
ve eşitlik özlemlerini sonuna dek destekliyoruz. Ancak “rejimi değiştirecek” bir askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla emperyalist güçlerin ve taşeronlarının halkın bu özlemlerini sömürmelerini şiddetle kınıyoruz.
Suriye ve İran da dahil olmak üzere dünyanın herhangi bir bölgesinde,
Birleşmiş Milletler desteğini arkasına
alarak veya almadan gerçekleştirilecek her türlü yabancı askeri müdahaleye karşıyız.
Bahreyn’de yabancı askeri müdahaleye karşı çıkıyoruz. Bahreyn halkına
yapılan baskıyı kınadığımızı, talepleri
ve siyasi hakları uğruna verdikleri mücadelede onlarla dayanışma içerisinde
olduğumuzu belirtiyoruz.
Bir acil durumla karşı karşıyayız;
aynı emperyalist güçler ve uluslararası kuruluşlar spekülatörleri, bankaları
ve sigorta şirketlerini kurtarmak için
DI Abdelhalim, UW El Oued; Zerougui SAHRAOUI, UGTA birlik üyesi-El Oued; ZOUAOUI Ahmed, Genel Sekreter UGTA Hazine Bakanlığı sendikası; CHOUITEM Nadia, PT milletvekili; KOUIDRI Dalila, Genel Sekreter, Ulusal Kayıp Aileleri
Derneği; Ali Bendhob, Genel Sekreter, UW Laghouat; LABATCHA Salim, Genel Sekreter UGTA Tarımsal Sanayi Birliği; ALOUANE Mohamed, Devrim ve İşçi Sınıfı baş editörü; ARFOUTNI Abderahmane PT Cezayir; LABCHRI Karim, PT Cezayir; Abdelhamid Boubeghla, PT ; DERRADJI Abdelhamid, GS Demiryolu İşçileri Birliği; Amira BAYA,
FNTR; BEL-KHODJA Mouloud, FNTR; Abderahmane BASSALEM, UGTA sendika üyesi; ZITOUNI Lemtaï, Afrika Maden, Elektrik, Kimya Sendikaları Birliği Genel Sekreteri; Ali GHALEM, Cezayir Müslüman Birliği; Mohamed MOKHTARI, Genel Sekreter, UW UGTA El Bayadh; BOUCHERMA Ahmed, Genel Sekreter, UW UGTA Jijel; BAROUDI Souad, UGTA sendika üyesi; ALLOUA
Fatiha, mimar; MEGHRABI Sofiane, danışman;
BENDJE- DOU Nassima, PT belediye danışmanı; DJOUAMBI Amar, PT; MECHAAL Samia, PT;
BENBESSA Rahima, İnşaat ve Kamu İşleri Sendikası militanı; Nassira BOUDRICHE, UGTA sendika üyesi; Ahmed El MELTAOUI, UGTA sendika üyesi;
FAS: Karim ELKHEMLICHI, sendika militanı, Informations Ouvrières gazetesi editörü; Khalid HOUIR, Demokratik İşçi Federasyonu (CDT) temsilcisi; Khalid El ADJBARI, Ulusal Öğretmenler Federasyonu militanı;
FİLDİŞİ SAHİLLERİ: OUATTARA Mamadou, sendika üyesi (CNEC); YAO K. Francois,
SYNASEC-Fildişi Sahilleri; EDIA Oi Edia, CNECFildişi Sahilleri;
FİLİSTİN: SALAH Mohamed, PFLP; Salah Salah,
Filistin Ulusal Konseyi üyesi;
FRANSA: Daniel GLUCKSTEIN, POI ulusal sekreteri, ILC koordinatörü; Clément Robert, POI;
HEBERT Patrick, sendika üyesi ; GAUTHIER Lu-
ARARASI
ların Bütünlüğünün ve Bağımsızlığının Savunulması İçin
onferansı Sonuç Bildirgesi
2 Aralık 2011
arından birini yaptı
adeta ölüm saçan kemer sıkma politikalarıyla, Avrupa ve ABD’de sosyal savaşın patlak vermesine neden oluyor.
Bir acil durumla karşı karşıyayız; Büyük Güçler ülkelerin içişlerine müdahale ederek ulusların ve halkların geleceklerine karar veriyorlar.
Bir dünya yok oluyor
Bazılarımız NATO üyesi ülkelerin yabancı askeri müdahalelerinin doğrudan veya dolaylı kurbanları olan, bazılarımızsa bu müdahalelere karşı olan
ülkelerden geliyoruz. Cezayir’de toplanan siyasiler ve sendika temsilcileri, akademisyenler, avukatlar ve insan hakları savunucuları olarak şunları deklare ediyoruz:
Ulusların varlığı, demokrasi için bir
önkoşul olup çağdaş medeniyetimizin
kazanımlarından biridir. Bu kazanımların yok edilmesini reddediyoruz.
Sebep oldukları savaş, açlık ve toplumsal yıkımlar nedeniyle Büyük Güçler ve onların hizmetindeki kuruluşları
insanlığın devamını tehlikeye atmakla
suçlamakta sonuna kadar haklıyız.
Büyük Güçleri barbarlığı tüm dünyaya yaymakla, siyasi demokrasinin
temellerini oluşturan devletleri, siyasi
partileri ve bağımsız sendikaları yozlaştırarak totaliter rejimlerin zeminini
hazırlamakla suçlamakta sonuna kadar haklıyız.
Uluslararası işçi sınıfı ve sendika
hareketinin sorumluluğu; uluslararası
kuruluşların, emperyalist hükümetlerin ve G20’nin ölüm saçan plan ve politikalarına karşı sosyal hakları, sendikal hakları ve ulusların egemenlik
haklarını savunacak birleşik dayanışmayı örgütlemektir.
Bizler, halklarımızın, ulusal kaynaklarını barış ve huzur içinde kullanabilmeleri için, bugünleri ve gelecekleri hakkında özgürce karar verebilmeleri için mücadele eden bireyler
olarak; ulusların ve halkların egemenliğine yönelik saldırılara ve doğal kaynakların talanına karşı mücadele etme
kararlılığımızı ilan ediyoruz.
Hangi ülkede olursa olsun, politik
ve sosyo-ekonomik hakları için mücadele eden halklara ve militanlara yönelik baskıları kesinlikle kınıyor, beraberinde barbarlığı, çürümüşlüğü, yıkımı
ve kaosu getiren tüm emperyalist işgal
ve talan savaşlarını reddettiğimizi duyuruyoruz.
Halk egemenliğinin önüne set çeken tüm yabancı müdahalelere karşı
olduğumuzu ilan ediyoruz.
Bağımsızlığının 50. yıldönümü
kutlamalarından birkaç hafta sonra,
10-12 Aralık tarihlerinde Cezayir’de
bir araya gelen Afrika, Asya, Amerika
ve Avrupalı siyasiler ve sendika tem-
silcileri, akademisyenler ve avukatşim, sağlık, dünya genelinde yaygınlaşan açlık ve kıtlıkla mücadele
lar olarak; herhangi bir dış müdahale olmaksızın Cezayir halkının kengibi alanlara kanalize edilmesi için
seferberlik örgütlenmesi.
di geleceğine karar verebilmesinin ayrılamaz hakları olduğunu tekrar edi- 4. IMF, Dünya Bankası, Avrupa Birliği
gibi kuruluşların ölümcül politiyoruz. Çağdaş medeniyetin kazanımkalarına ve işçilerin ve halkların
larında ve halkların mücadelelerinin
boyun eğmeye zorlandıkları yapıgelişmesinde payı olan Cezayir halkısal uyum planlarına karşı seferbernın sosyo-ekonomik kazanımlarını ve
lik örgütlenmesi.
Cezayir’in egemenliğini yabancı baskı ve şantajlara karşı savunacağımızı
deklare ediyoruz.
Panel:
Emperyalist güçler tarafından
kontrol edilen ülkelerin insanları olarak bizler, kendi hükümetlerimizin
Cezayir’in içişlerine karışma hakkını reddediyoruz. Açıkça farkındayız
ki, Cezayir’in egemenlik ve bağımsızlığını savunarak, diğer bölge ülkelerinin kendilerini emperyalist tehditlere
karşı savunabilmelerine katkıda bulunuyoruz.
Acil Durum Konferansı’nda kararlaştırdığımız önerileri uygulamak
amacıyla “Uluslararası Daimi Göze- Konuşmacılar*:
tim Komitesi” kurulması kararını almış bulunuyoruz. İlk aşamada komite
Prof. Dr. Korkut Boratav
tarafından uygulanacak öneriler şunProf. Dr. Gençay Gürsoy
lar:
1. İşgal, talan ve ulusların yıkımı suç- Prof. Dr. Ahmet Tonak
larını işleyen ve azmettirenlere Şadi Ozansü
karşı uluslararası bir kovuşturma *
10-12 Aralık tarihleri arasında Cezayir’de
başlatacak, Bertrand Russell ben- düzenlenen “İşgallere ve Ülkelerin İçişlerine
zeri uluslararası bir mahkemenin Karışılmasına Karşı, Milletlerin Birliğini ve
kurulması için hazırlıkların yapıl- Egemenliğini Savunmak İçin Acil Uluslararası
Konferans”ın Türkiye delegasyonu
ması.
2. Ulusların bütünlüğü ve bağımsızlı- 19 Şubat Pazar 13:00-16:00
ğını korumak üzere harekete geçe- Makine Mühendisleri Odası
cek birleşik eylem gücünün koordiİstanbul Şubesi Büyük Salon
ne edilmesi.
3. Savaşa karşı çıkılması ve savaş büt- İstiklal Cd. İpek Sk. 9/2
çelerinin sosyo-ekonomik geli- Beyoğlu/İstanbul
Ortadoğu’da
Emperyalist Savaşı
Durdurmanın
Bir Aracı Olarak
Uluslararası Cezayir
Konferansı
cien, Informations Ouvrières POI editörü ; HAYON Samy, sendika üyesi; RAGUIN Hubert, sendika üyesi; Majed NEHME, Afrique-Asie gazetesi;
başkanı;
NİJER: HAMANI Harouna, milletvekili;
GABON: Joseph MENGARA, UTG uluslararası
dayanışmadan sorumlu genel sekreter yardımcısı;
LİBYA: Mohamed Said Ben Abdelhamid, yazar;
Aissa Hassan Ismail, militan;
MALİ: ISSA DIAKITE, sendika üyesi; DAO Baba,
sendika üyesi; Guissé Ibrahima, sendika üyesi
synacome EDMSA/UNTM; Nouhoum Keita, Afrika Demokrasi ve Özgürlük için Dayanışma Partisi (SADI) genel sekreteri; KONARE BALLA, akademisyen, activist ve SADI merkez komite üyesi;
NİJERYA: Promise ADEWUSI, Nijerya İşçi Kongresi (NLC) Başkan Yardımcısı; BELLO ILIYAS Abdulraoof, Senior staff, Nijerya Üniversiteler Sendikası (SSANU) yöneticisi;
GİNE: DIALLO Abdoulaye Lelouma, Afrika Sendikaları Örgütü Cenevre temsilcisi (OUSA);
HAiTi: St-CYR Fignole, Ge, Haiti İşçileri Özerk
Konfederasyonu (CATH) Genel Sekreteri;
İSPANYA: Luis GONZALEZ, CC.O.O Federal
Konseyi üyesi ; Xavier ARRIZABALO, Madrid
Üniversitesi Ekonomis profesörü; Angel TUBAU,
Informaciones Obreras; Myriam JOSA, La vanguardia gazetesi (Barselona);
İTALYA: MONASTEROLO Andrea, fabrika işçisi, CGIL üyesi; GRANAGLIA Dario, fabrika işçisi,
CGIL üyesi; CIGNA Alessandra, öğretmen, CGIL
üyesi;
KAMERUN: Ruth EKOUT ABOUI, CSTC genel
sekreteri; NTONE DIBOUTI Maximilien, CSTC
MISIR: Zeinab SALEM, militan ; Ibrahim ESSAYED Ali Kamal, El Amal El Watani dernek üyesi; Mohamad Abdellah Enahas, işçi sınıfı militanı /
sendika üyesi; Mohamad Hassen Khalil, Mısır Sosyalist Partisi;
MORİTANYA: SIDI Ould Ahmedou Ould Boyé,
Moritanya Bağımsız Sendikalar Kongresi (USLM)
genel sekreter yardımcısı; Boumediene Ahmed Salem, Moritanya İşçi Sendikası dış ilişkiler sekreteri;
MORİTYUS: M. Haniff PEERUN, Morityus İşçi
Kongresi Başkanı;
ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ: ZAKARIA
Patrice, Genel Sekreter, SNECASV, Chad, BASSOU
Rakis Singa, sendika üyesi;
PORTEKİZ: AIRES Rodrigues, Sosyalist Birlik İşçi
Partisi (POUS) ;
RUSYA: Mark VASILIEV, Rusya Sosyalist Hareketi;
SENEGAL: MAMADOU Diouf, CSA Genel Sekreteri; Malick SY, Yoonu Askan Wi Halk Özerklik
Hareketi;
SIRBİSTAN: VELICKOVIC Djuro, Elektrik Sendikası; IMSI- ROVIC Pavlusko, Siyasi İşçiler Birliği;
SOMALİ: Mohamed Maié, yönetici, Tools for Humanity;
İSVEÇ: CARLSTEDT Marcus, sendika militanı,
anti-emperyalist blok; Annika BLOMBERG, işçi
militan. anti-emperyalist blok;
TOGO: DJISSENOU Yawo Marius, MTRP militan; KIFALANG TE Marguerite, UFESYL Başkanı;
GBIKPI-BENISSAN Tetevi, Genel Sekreter, Togo
Bağımsız İşçi Sendikaları Ulusal Birliği (UNSIT);
TUNUS: DHIBI Kheireddine, öğrenci; GUESMI Lotfi, İlkokul Öğretmenleri Sendikası üyesi
UGTT; Mohamed EL HADDAD, Arapça öğretmeni; BEN LARBI Mohamed, Sawt Al Oumal gazetesi; Amar Amroussia, Tunus İşçileri Komünist Partisi (PCOT) merkez komitesi üyesi; Tahar Mohamed CHEGROUCHE, militan;
TÜRKİYE: Korkut BORATAV, akademisyen; Gencay GÜRSOY, akademisyen; Şadi OZANSÜ, İşçi
Kardeşliği Partisi (İKP) Genel Başkanı; Ahmet TONAK, akademisyen;
VENEZUELA: Saul ORTEGA, Venezuela Birleşik
Sosyalist Partisi.
İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
5
ULUSLARARASI
Yunanistan: GENOP-DEH Sendikası Başkanı Nikos Photopoulos ve
arkadaşlarının adli kovuşturmasına derhal son verilsin!
“Hükümet ve Troyka’nın defterleri
sokakta dürülecek, ya onlar ya biz!”
Bu röportaj, Yunanistan
Ulusal Elektrik Kurumu
işçilerinin sendikası olan
GENOP-DEH’un başkanı
Nikos Photopoulos ile
1 Aralık’ta, Atina’da
ILC Uluslararası Bülten
tarafından yapılmıştır.
Ağır cezaya çarpıtılmanız ihtimali karşısında uluslararası
işçi hareketine seslenen geniş bir
kampanya yürütmemiz, bugünden 10 Ocak’a dek tüm davaların iptalini talep etmemiz gerekmez mi?
Öneri için teşekkür ederim.
Zira hükümet üzerinde baskı kurabilmek için böyle bir kampanyaya ihtiyaç var. İşçilere yalnız olmadıklarını göstermeliyiz. Hükümet ve Troyka (İMF, Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası) sonu
çok acı olacak bir savaş açtı. Hiçbir şey onları durdurmayacak.
Hükümet ve Troyka’nın tüm defterleri artık açık. İşte o defterler
sokakta dürülecek. Ya onlar ya
biz... Zenginleri daha da zenginleştirmenin faturasını işçilere kesen politikalara daha fazla katlanamayız. Borçlanan biz işçiler değiliz, bu yüzden borçları ödemeyeceğiz.
Bugün Yunanistan’da bir sınıf savaşı yürüyor. Bu, bizim için
bir varoluş mücadelesi çünkü geleceğe çıkan tüm yolları kapattılar. Ama tüm engelleri aşacağız.
Bizden çalınan hayallerimizi geri
alacağız. Yunanistan’da bir buçuk
milyon işçi yoksulluk sınırının altında ve bir milyon işsiz var.
Bir buçuk yılı aşkın bir süredir
bizleri ülkemizde yaşananlardan
sorumlu olduğumuza inandırmaya, beynimizi yıkamaya çalışıyorlar. Ama nafile. Halk uyandı
ve mücadeleleri gündemin merkezine oturdu. Bu yüzden onların karşısına dikilmekten çekinmiyor, korkumuz olmadığını gösteriyoruz. Bilimcimiz açık, yolu
6 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
Nikos Photopoulos (solda) geçtiğimiz yaz bir protesto yürüyüşüne önderlik ediyor
açıp ilerleyeceğiz.
Dün, eğer hapis kararı çıkarsa, yaptıklarının tüm sorumluluklarıyla yüzleştirmek için kolektif olarak itiraz etmeme kararı aldık. Kahraman veyahut şehitmiş gibi yapmıyoruz, tüm farkındalığımızla, kafamızı öne eğmiyoruz. Vicdanımız temizdir.
Bizi yargılayanlar hapis cezasına karar verirlerse onları sorumluluklarıyla karşı karşıya bırakmak için temyize gitmeyeceğiz. Bu kararı çok bilinçli olarak
aldık, bunu bir kahramanlık taslama eylemi olarak değil başımızı
önümüze eğmeyeceğimizin göstergesi olarak yapacağız. Ve böyle
bir kararı uygulayacağımızı huzur
içerisinde ilan ediyoruz.
Kholargos bölgesinin merkezini işgal etme kararı nasıl alındı?
Bunda sendikanın payı ne oldu?
Bizler faturalarını ödeyemeyen işsiz ve fakirlerin elektriklerinin kesilmesini engellemek için
işgale giriştik. Bu eylem hükümete katlanılamaz geldi ve bizi dağıtmak için polis yolladı. Elbette
yaptıklarımızın bu şekilde sonlanacağını biliyorduk. Yasanın iptalini istiyoruz. Elektriğe erişim,
toplum üzerinde baskı kurmanın
aracı olamaz. Bu yasaya “evet” diyen vekillerin hiçbiri bir saat bile
elektriksiz yaşayamaz. Ama mesele başkalarının elektriksiz kalması olunca bu umurlarında bile
olmuyor.
Sizi ve arkadaşlarınızı yargılayan hâkim kararın alınmasını
dün, yani GSEE ve ADEDY konfederasyonlarının genel grevi-
nin arifesinde, 10 Ocak’a erteledi. Neyle suçlanıyorsunuz, cezanız ne olabilir?
Kanun ve asayişin işleyişini engellemek ve kamu hizmetlerinin
işleyişini engellemekle suçlanıyoruz. 6 aydan 5 yıla kadar hapsimiz
isteniyor. Ama hükümet suçlu bulunmamızın yaratacağı sonuçlardan korkuyor. Bu yüzden kararı
ertelettiler.
Uluslararası sınıf dayanışmasının basıncıyla GENOP-DEH
davası bir kez daha ertelendi
1
0 Ocak’taki duruşma, dava bir günde bitecek denmesine karşın sadece
iddia makamının tanıklarının dinlenmesinin ardından 20 Ocak’a ertelendi. Yunan işçi hareketinden önemli isimler, Yunan Sendikaları Konfederasyonu başkanı Ployzogopulos, 1941’de Parthenon’dan Nazi bayrağını indiren ünlü direnişçi Glezos dayanışma amacıyla duruşmaya katıldı. İspanya ve Fransa’daki Yunanistan konsoloslukları üst düzey işçi örgütü temsilcilerince ziyaret edildi. İngiltere Sendikalar Konfederasyonu ve
Polonya’dan Dayanışma Sendikası Yunan yetkililerine mektup gönderdi.
4 Ocak’ta Yunan Sendikaları Konfederasyonu bir dayanışma mesajı gönderdi ve bu baskının nedeninin AB’nin kemer sıkma programı olduğunu
belirtti. Aynı zamanda eğer kemer sıkma önlemleri geri çekilmezse Pire,
Elefsina ve Lavrio limanlarında greve gidileceği deklare edildi. Türkiye’den
de Hava-İş ve Petrol-İş sendikaları destek verdi. İşte bu dayanışma ve sınıf
mücadelesi karşısında dava ertelenmek zorunda kalındı. Mücadeleyi daha
da yükseltmek ve bu cesur sendikacıların beraat etmesini sağlamak zorundayız ve bunu yapabiliriz. ILC’nin bu konuda başlattığı kampanya çağrı metnini yan sayfada bulabilirsiniz, kampanya hâlâ devam ediyor, destek
mesajlarınızı gönderebilirsiniz.
ULUSLARARASI
İşçiler ve
İşçi Örgütleri
Engin Bodur
Kan Bedelinin Adı: “Bedelli Askerlik”
G
Nikos Photopoulos (sağda) ve tutuklu bulunan arkadaşları
İşçilerin ve Halkların Uluslararası Bağlantı
Komitesi’nden (ILC) Çağrı
GENOP-DEH sendikasından Nikos Photopoulos ve
arkadaşları için açılmış olan adli takibe son verin!
2
4 Kasım 2011’de çevik kuvvet birlikleri, Atina’da Mesogeion Bulvarı’nda elektrik şirketi tesislerine hücum etti ve birkaç gündür oturma eylemi yapan işçileri ve sendikacıları
vahşi bir şekilde dağıttı. Bu şirketler, Troyka’nın
(IMF-Avrupa Komisyonu–Avrupa Merkez Bankası) talimatı üzerine Yunan Hükümeti tarafından dayatılan ve elektrik faturalarıyla zorla toplanan yeni mülk vergisini reddeden binlerce
emekçi ailelerin elektriğini kesmekle sorumludurlar. Aynı ofisler, kriz yüzünden faturalarını
ödeyemeyen binlerce ailenin de elektriğini kesmekten sorumludur.
30 Kasım 2011’de GENOP-DEH genel sekreteri Nikos Photopoulos’un da aralarında bulunduğu 15 sendika üyesi “verilen emrin yerine getirilmesinde güçlük çıkarmak” ve “toplum hizmetinin doğru bir şekilde işletilmesine engel olmak”
gerekçesiyle mahkeme karşısına çıkartıldı. Ve 6
aydan 5 yıla kadar kefaretsiz, şartlı tahliyesiz hapis cezasıyla karşı karşıya kaldılar. İşçi sendikaları konfederasyonları GSEE ve ADEDY tarafından çağrılan genel grevin (1 Aralık) arifesinde
hükümet buna dayanarak, ateşkes imzalar gibi,
akıllıca bir karar verdi ve duruşmayı 10 Ocak
2012’ye erteledi.
Tüm dünyada işçiler ve halklar Yunanlı işçi
kardeşlerimizle ve onların sendikal örgütleriyle
omuz omuza durmaktadır. Çünkü onlar, Yunan
hükümeti tarafından uygulanan Troyka’nın barbarca planlarına karşı savaşmaktadırlar. İşçilerin
eylemleri meşrudur, elektrik kesintilerini önlemek ve hükümet tarafından dayatılan vergilerin
iptalini sağlamak amacıyla Yunan Elektrik Şirketlerinde çalışan işçiler ve sendikacıların yaptıkları eylemler de meşrudur.
Hiçbir işçi, hiçbir emekçi militan, hiçbir işçi
örgütü, işçi haklarına ve demokratik haklara
darbe vuran bu baskı tehdidini kabul edemez.
İşte bu yüzden, İşçilerin ve Halkların Uluslararası Bağlantı Komitesi (ILC) dünyanın her tarafından işçi örgütlerini bu son derece ciddi konuda bilgilendirmeye karar vermiştir. ILC tüm
işçi örgütlerini, Yunan otoritelerin bu kararı geri
çekmeleri için gerekli yasal düzenlemeleri yapmasında kendi üstüne düşen rolü oynamaya davet etmekte ve işçi kardeşlerimize beraberlik mesajını bildirmektedir.
İşçilerin ve Halkların Uluslararası Bağlantı Komitesi Koordinatörleri:
Louisa Hanoune, Cezayir İşçi Partisi Genel
Başkanı
Daniel Gluckstein, Fransa Bağımsız İşçi Partisi Genel Sekreteri
Mesajlarınızı aşağıdaki adreslere gönderebilir ya
da faks çekebilirsiniz:
• Yunanistan
Başbakanı
Papademos:
internationalmediaoffice@primeminister.
gr
• Yunanistan Çalışma Bakanı: Çalışma
Bakanlığı 40 Pireos Str. 10182 Athens Yunanistan Faks: 00 30 210 5295 186 E-Posta:
[email protected]
• Yunanistan Adalet Bakanı: Adalet Bakanlığı
96 Messoghion Avenue 11527 Ambelopiki
Athens – Yunanistan Faks: 00 30 210 7755835
Lütfen tüm destek mesajlarınızın birer kopyasını
aşağıdaki adreslere iletin:
• GENOP-DEH Sendikası: [email protected] ve
[email protected]
• İşçilerin ve Halkların Uluslararası Bağlantı
Komitesi (ILC): [email protected] ve
[email protected]
elin kardeşler olan biteni yeniden gözden geçirelim. Deprem oldu, çürük ve denetimsiz binalarda öldü binlerce insanımız. Kurtulan canlarımız açlık ve soğuktan ölmeye devam ediyor. Sığınacak yazlık çadır verdikleri için ise çoluk çocuk yanarak ölüyor. Onlar her yerde evlerimize el koyup
iyi yerlerde lüks konut yaparak zenginleri yerleştirecekler, kötü yerlerdeki kötü konutları ise 20 yıl vadeyle biz yoksullara satma derdindeler.
“Demokratik açılım” dediler, hangi operasyondan kimin ne zaman hapse atılacağını kimse bilmiyor artık. Kulüp mafyası dışında ancak Deniz Feneri sanıkları ile Hizbullah katilleri bırakıldı.
“Kürt açılımı” dediler, altından tarihimizin en
büyük Kürt seçilmişlerini tutuklama dalgası çıktı.
Sadece Kürtleri değil onları düşman görmeyen ve
halkların kardeşliğini savunan aydınlar, bilim insanları ve gazeteciler tutuklanmaya başladı.
Komşularımızla “sıfır sorun ve vizesiz geçiş” dediler, altından Amerika’nın İran’a karşı füze kalkanı
çıktı. Yetmedi Suriye ile savaş naraları atıyorlar. Zalim Esed Suriye halklarına eziyet ediyormuş ve emperyalistlerse ülkeye barış ve demokrasi getireceklermiş(!) Peki, kimlerle beraber: Suudi Kralı, Birleşik Arap Emiri, Ürdün Kralı gibi ortaçağ zalimlerinden oluşan, ABD uşağı Arap Birliği ile. Birleşmiş Milletler kararı ile Afganistan’a ve Irak’a, NATO
kararı ile Libya’ya getirdikleri “barış ve demokrasi”
adlı filmin kanlı bilançosunu unutmadan aynı oyunu oynamak istiyorlar.
“Özelleştirme ile yük olan kamu işletmelerinden
kurtulacağız” dediler, altın yumurtlayan kârlı işyerlerini yağmaladılar. Ama yetmedi iç ve dış borcumuz tarihin en büyük rakamlarına ulaştı, şimdi orman alanlarını ve kıyıları yağmalıyorlar.
“Darbe yapan orduyu düzenliyoruz” dediler, altından profesyonel ve iyi eğitilmiş savaş gücü çıktı.
Amerikan askeri “pahalı” olduğu için “ucuz asker”
lazım. Bugünlerde “parçalanan Yugoslavya’da askerlerimizi Rum komutanın emrinde bırakmayız” gibi
laflar ediyorlar. İsrail sınırındaki, Afganistan veya
Libya savaşındaki Türkiye birliklerini ve gemilerini kim yönetiyor acaba? Artık kalabalık bir ordu
değil paralı, iyi eğitilmiş ordu istiyorlar, askerde ölmeyecek olanlardan da kan parası almak fikri geldi
akıllarına. Biz insanca yaşamak için mücadele ederken onlar “Neyi satarız?” derdinde. Sıra kan parasına geldi. Eğer ölmek istemiyorsan ödersin parasını
bir gün bile askere gitmezsin. Bizler yıllarca “askerde angarya olmasın” derken, “herkese asgari ücret
ve sigorta” isterken vatan, millet ve kutsallık nutukları atanlar şimdi “öde parayı, satın al özgürlüğünü”
diyorlar. Biz işçilere ise her zamanki gibi ölümlerden ölüm beğenme özgürlüğü düşüyor.
Artık takkeniz düştü ve keliniz görünüyor. Baskı ve zulüm sizleri kurtaramayacak. Daha Başbakan
Erdoğan bağırsak kanseri olur olmaz ortaya çıkan
iktidar kavganız ise sonunuzun ne kadar yakın olduğunu gösteriyor. İşçiler, kardeşlerim haydi birleşelim ve bu kirli düzeni yıkalım. Gerçek demokrasi
ancak işçilerin mücadelesi ile gelir.
İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
7
Sendikal Güç Birliği Platformu girdiği yolun sonuna kadar devam etmelidir!
Türk-İş Genel Kurulu ve
Sendikal Güç Birliği Platformu
Doğan Fennibay
T
ürk-İş 21. Genel Kurulu’nu 8-11 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirdi. İşçi
Kardeşliği olarak yakından takip ettiğimiz
Genel Kurul sürecine Sendikal Güç Birliği
Platformu’nun (SGBP) yürüttüğü kampanya
damgasını vursa da SGBP Genel Kurul seçimlerini 227’ye karşı 123 oyla kaybetti.
SGBP’nin Genel Kurul’a
olumlu etkileri oldu
SGBP seçimleri kaybetse de beklediğinden
fazla oy aldı ve Genel Kurul’u olumlu yönde
bir miktar etkilemeyi başardı. Kumlu yönetimi Genel Kurul’u şehir dışında düzenleyerek,
özel güvenlik güçleri kullanarak
işçileri dışarıda tutmaya çalışsa
da az sayıda işçi Genel Kurul’a
girmeyi başardı ve 21. Genel Kurul’un tarihe hükümetin protesto edildiği bir Genel Kurul olarak
geçmesini sağladı. Öte
yandan, kıdem tazminatının fona devrinde
dahi genel grevi öngören karar,
uygulanıp uygulanmayacağı su götürür olsa da olumlu
bir karardı. Uzun tutukluluk sürelerini eleştiren
karar da benzer nitelikte.
Kıdem
tazminatına karşı saldırı Genel
Kurul’da alınan net karar sebebiyle ve SGBP basıncını sürdürdüğü
için bir süre ertelenmiş gözüküyor. Bu erteleme işçi mücadelesinin başarısı olsa da kıdem
tazminatının imhasının patronlar ve hükümet
için eskisi kadar önemli olmadığını unutmamalıyız. Zira taşeronlaştırma vasıtasıyla zaten
işçi sınıfının büyük kesimi kıdem tazminatına hak kazanamıyor. Büyük birkaç fabrikadaki işçilerin kıdem tazminatı ise patronlar için
bir eylem dalgasını göze almaya değmeyecek
kadar ufak bir meblağ oluşturuyor. TÜSİAD
Başkanının temmuz ayında kıdem tazminatıyla ilgili hakların hem bugün hem de ileriye
dönük olarak korunması gerektiğini ifade etmesi de bu sebeple idi.
Fırtınalı bir dönem bizi bekliyor
Kıdem tazminatındaki durum bu olmakla beraber önümüzdeki dönem Türk-İş için hiç de
sakin bir dönem olmayacak. Şeker-İş Başkanı, Genel Kurul’da sendikasının özelleştirmelere karşı başarılı bir mücadele vermiş oldu-
ğunu söylese de Özelleştirme İdaresi ülke çapında otuz iki fabrikayı ve Şeker Enstitüsü’nü
özelleştirme kapsamına almış durumda.
Danıştay’ın aralık ayı ortasında ihaleyi iptal
etmesi süreci yavaşlatsa da kasım ayı sonunda
altı şeker fabrikası özelleştirildi. Öte yandan,
Kumlu’nun geldiği işkolu olan enerjide yaşanan özelleştirmelerin ardından, bu dönem
sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma saldırıları beklenmeli. Yine bazı sendikacıların
umutla beklediği yeni sendikal yasalar aslında
yeni saldırıları bağrında taşıyorlar. Örneğin,
işkolu yetki barajının düşürülmesi ya da barajın yerine “her işkolunda en büyük iki sendikaya yetki verilir” hükmünün yürürlüğe girmesi doğrudan hâlihazırda Hak-İş’in henüz
mesinden geçiyor.
Mustafa Kumlu konuşmasında hükümetin
saldırılarından vazgeçmeyeceğini söylemekle beraber, kendilerine önceki Genel Kurul’da
işçi sınıfının iktidarını kurma gibi bir görev verilmediğini söyleyerek muhalefetle alay
ediyor. İşçileri daima patron hükümetlerine tabi olmaya mecbur sanan Kumlu’ya karşı
SGBP’nin “partiler üstü sendikacılık” anlayışına karşı çıkan tavrı çok olumlu. Öbür yandan, bundan CHP gibi alternatif patron partilerinin altında sendikacılık yapma anlamı çıkarılmamalı. Ayrıca, SGBP’yi siyasi olarak etkilemeye çalışan Aydınlık grubunun işçi sınıfı ve “milli burjuvazi” arasında ittifak arzulayan politik hattının etkisine girilmemeli. İşçi sınıfının kendi bağımsız siyasal ifadesini oluşturma hattına girilmeli.
Uluslararası
korporatist saldırıya
karşı mücadele şart
örgütlü olmadığı işkollarında örgütlenmesiyle mevcut sendikalardan üye kaydırma operasyonlarına zemin hazırlayacaktır.
Patron dostu bu hükümetten sendikal örgütlenmeyi kolaylaştıracak yasalar beklemek saflık olur. Önümüzdeki dönemde sendikal alanda öngörebildiğimiz saldırılar bunlar, daha da
fazlasına hazırlıklı olmak durumundayız.
SGBP’nin önerdiği politikaları tutarlı
bir şekilde gerçekleştirmesinin
tek yolu bağımsız bir işçi sınıfı
siyasetinin inşasından geçiyor
SGBP bu etkiyi birkaç kitlesel bölge toplantısı örgütleyerek elde etti, büyük bir miting
örgütleme imkânı olmadı. SGBP’nin önünde duran en önemli mesele işçi kitlesiyle olan
güven ilişkisini sağlamlaştırmak ve sokağa
inme imkânı elde edebilmektir. Bunun yolu
kuşkusuz SGBP’nin dile getirdiği çizgisini tutarlı biçimde sürdürmesinden ve eyleme dök-
Son olarak, SGBP uluslararası alana gözünü daha çok açmalıdır. Bunun birinci ayağı,
yanı başımızda haklarını savunmak için ayağa kalkmış
Tunus, Mısır, Yunanistan işçileri ve halklarıdır. Aynı mücadeleyi vermek istediğini söyleyen SGBP’nin bölge toplantılarında bu ülkelerdeki durumlara değinilmemiştir.
Oysa örneğin Tunus’ta gerçekleşen, Türk-İş gibi köhneleşmiş bir yapıdaki sendikal konfederasyonun, örgütün basıncıyla devrimin iskeletini oluşturması olmuştu. SGBP’nin bu benzerlikleri görmesi ve çevre ülkelerdeki mücadelelerle dayanışma göstermesi gerekir.
Uluslararası alanın ikinci ayağı ise sermayenin dünya çapında sürdürdüğü korporatizm, yani sendikal hareketi bütünüyle teslim
alma saldırısıdır. Sosyal tarafların yerine sosyal ortakların, toplu pazarlığın yerine sosyal
diyalogun geçirildiği bu anlayış sınıf mücadelesinin değil, sınıf işbirliğinin yoludur. Avrupa ölçeğinde ETUC (Avrupa Sendikaları Konfederasyonu) ve dünya ölçeğinde ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) bu çizgiyi temsil etmekte ve üyesi olan sendikalara
bunu dayatmaktadırlar. SGBP bu hattı incelemeli ve neden halen ITUC ve ETUC üyelikleri
konusunda Kumlu yönetimi ve Hak-İş’le aynı
hattı paylaştığını sorgulamalıdır.