ı var. - Diş Dostu Derneği

Transkript

ı var. - Diş Dostu Derneği
*Yetişkinlerin dişlerine kıyasla.
Çocuğunuzun
dişleri
%50 daha
incedir.*
Bu yüzden uzman korumamıza ihtiyaçları var.
Tüketici Sağlığı ürünlerinin de dahil olduğu tüm GSK ürünleri ile ilgili istenmeyen etkileri veya görüşlerinizi
GSK Türkiye Çağrı Merkezi‘ni (444 5 GSK - 444 5 475) arayarak iletebilirsiniz.
4
4
İÇİNDEKİLER
HAZİRAN 2014
8
Gözle
Görünmeyen
Şeffaf
Plaklarla
Görenen
Estetik
Dt. Zerrin Tüfekçi
17
Klinikte Klorheksidin İçeren
Verniklerin Uygulama Alanları
Doç. Dr. Altay Uludamar
Duygusal mı,
fiziksel mi?
20
Klinik Psikolog
Serra Kampeas
ŞEBNEM ÖZİNAL:
“Daha merhametli
oldum...”
DİŞ DOSTU
Diş Dostu Derneği Adına
İmtiyaz Sahibi
Selda Alemdar Dinçer
Diş Dostu Derneği Adına
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Şila Koen
Danışma Kurulu
Prof. Dr. Betül Kargül
Dr. Engin Aksoy
Dr. Ilgaz Özer
Prof. Dr. İlknur Tanboğa
Dt. Mıgır Gülezyan
Dr. Oktay Dülger
Dr. Remzi Ülgen
Dr. Seyhan Gücüm
Yayına Hazırlayan
KORORA
Kuzguncuk Mah. Yapraklı Çınar Sok.
No:9 Kuzguncuk / Üsküdar
www.korotanitim.com
DİŞ DOSTU DERNEĞİ
Levent Mah. Nispetiye Cad.
Dost Apt. Kat:1 Daire:2
Levent/İstanbul
Tel: 0212 240 7353
Faks: 0212 240 7301
[email protected]
www.disdostu.org
Baskı
Ege Basım LTD. ŞTİ.
Esatpaşa Mh. Ziya Paşa Cd. Ege Plaza
B. Ataşehir/İSTANBUL-TÜRKİYE
Yayın Türü:
Tel: 0216-470 4 470
Diş Sağlığı Projesi
Fax: 0216-472 84 05
DİŞ DOSTU, 3 ayda bir yayınlanır. Derginin hiçbir bölümü izinsiz çoğaltılamaz, başka bir dergide ve web sitesinde yayınlanamaz.
DİŞ DOSTU’nda yer alan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir ve yayıncı yazının içeriğinden sorumlu tutulamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
HAZİRAN 2014
DİŞ
DOSTU’NDAN
Sağlık Davranışı Kazanmak…
Bizden önce yaşayan büyüklerimiz kadar alçak gönüllü değiliz artık. Yaşam süremiz ve kalitemiz çok arttı. 1930 yılında doğuştan itibaren beklenen ömür, kadında 36, erkekte 40; 2009 yılında kadınlarda 77, erkeklerde 71,7; 2010 yılında
kadınlarda 79, erkeklerde 72,8, yaşa yükseldi. Seksen yılda ortalama ömrümüz
iki kat arttı. Buna bağlı olarak yaşam kalitemiz ve yaşamdan beklentimiz de artıyor doğal olarak. Artık sağlığa en az iki kat daha fazla ihtiyacımız var.
Ruh ve beden sağlığımız için artan iletişim araçları sayesinde bilgi yağmuruna,
hem de sağanak yağmura tutulmuş durumdayız. Yazılı ve görsel medya sağlık
haberleri ile dolup taşıyor. Ancak bu kadar çok bilgi gerçekten işe yarıyor mu?
Dr. Remzi Ülgen
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan’da, sağlıksız çocuklar ailelerinden
alınıp tedavi ve bakımları yapıldıktan sonra iade ediliyordu. Ancak yapılan çalışmaların işe yaramadığı görüldü. Çocukların aileleri sağlığın korunması ve geliştirilmesi konusunda sağlık davranışına ve bilgiye sahip değillerdi. Çocuklar
kısa zamanda yeniden hastalanıp sağlık merkezlerine geri dönüyorlardı. Sağlığın
korunabilmesi için toplumun sağlık bilincine ve davranışlarına sahip olması gerekir. Ayrıca bölgesel değil küresel sağlığın korunması ile sürekli sağlıklı toplumlar
oluşturulabilir. 1946 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO) bu amaçla kuruldu.
Elde edilen bilgilerin hemen davranışa dönüşmesi kısa zamanda gerçekleşmez.
Önce bilgi, ardından tutum oluşturulur. Bilgiyi davranışa dönüştürme niyeti oluşur ve devamında bilgi davranışa dönüşür. Bu bir süreçtir. Medyanın toplumu
bilgilendirmesi ile toplum, sağlığını koruma davranışını kazanamaz; sadece bilgi
sahibi olur. Sağlık politikalarını oluşturan hükümetlere, yerel yönetimlere, okul
ve ailelere bu konuda çok iş düşüyor. Örneğin ağız diş sağlığı için okul, aile, sivil
toplum kuruluşları, sağlık görevlileri iş birliği içinde olmalı ve sürdürülebilir
uzun süreli politikalar oluşturmalıdır. Diş hekimleri ve diğer sağlık çalışanları,
okul ve aile sürekli birilikte çalışmalı. Diş fırçalama yaşına gelen her çocuğun
eli ilk diş fırçalamaya başlarken bir diş hekimi veya asistanının eline değmeli.
Onun elini tutmalı, yönlendirmeli. 3 veya 6 ayda bir her kontrolde aile ve çocuğa gerekli bilgiler verilmeli ve uygulamalar yapılmalıdır. Öğrenme, bilimsel
öğrenme metotları ışığında, bireysel ve grup olarak çocuklarımıza sağlık ve ağız
diş sağlığı eğitimi vermek, onlara sağlık davranışları kazandırmak gittikçe daha
çok önem kazanıyor. Kendimize ve çocuklarımıza sağlık davranışı kazandırmak
için hep birlikte bir şeyler yapalım. Konfiçyus’un M.Ö. 500 yılında belirttiği gibi;
“Duyarsam unuturum, görürsem hatırlarım, yaparsam öğrenirim.” Önceliğimiz
çocuklarımızı tedavi ettirmek değil, sağlıklarını nasıl koruyabileceklerini ve sürdürebileceklerini öğretmek olmalıdır.
Dr. Remzi Ülgen
3
HAZİRAN 2014
HOŞ
SOHBET
“Daha merhametli oldum...”
Oyunculuğunun yanı sıra ona göre artık çok kutsal bir görevi daha var.
Artık o bir anne. Anne olduktan sonra kısa bir süre tiyatro ve televizyona
ara veren Şebnem Özinal yeni bir tiyatro oyunuyla sahnelere geri döndü.
Özinal ile annelik, oyunculuk ve yaşama dair keyifli bir söyleşi yaptık.
Oyuncu Şebnem Özinal, mesleğine ara
verdiğinden beri hayatının çok büyük
bir bölümünü kızı Ayşe’ye adamış.
Ama yine de hemen her günü, bir gün
oyunculuğuna geri dönme hayalleriyle
geçmiş. Çocuk yetiştirmenin çok hassas ve güzel bir duygu olduğunu ifade
eden Özinal, artık bir anne olarak tekrar oyunculuğa dönmenin mutluluğunu yaşıyor.
“Tiyatroya geri döndüğüm ilk
oyunda inanılmaz heyecanlar
yaşadım.”
Son dönemde neler yapıyorsunuz,
biraz anlatabilir misiniz? En son
bir tiyatro oyunuyla sahnelere döndünüz. Biraz oyundan bahsedebilir
misiniz?
Evet, 2 yıl aradan sonra Evlilik Bilme-
4
cesi oyunuyla tiyatroya döndüm. Çok
keyifli bir komedi. Günümüzde evlilik
kurumunun nasıl algılandığını anlatıyor. Bunun dışında TV’ye bir sağlık
programı hazırlamaktayım.
Tekrar sahnede olmak nasıl bir duygu?
Çok hoş bir duygu. Tiyatro sahnesini
çok özlemişim ve ilk oyunda inanıl-
“Ayşe’yle her zaman çok yakın bir
anne-kız olduk. Birlikte zaman geçirmekten
büyük keyif alıyoruz. Bazen anlattıkları ve
düşündükleri beni çok şaşırtıyor.”
biri sekteye uğruyor mutlaka. Hele çocuk yetiştirmek gibi önemli ve hassas
bir konu gerçek bir özen istiyor.
Doğum fotoğrafçılığı fikri nasıl
oluştu?
Eşimin baskı işine girmesiyle gelişti aslında. Fotokitap Türkiye’de son
yıllarda gelişmekte olan bir sektör,
doğum fotoğraflarını fotokitap halinde
ailelere teslim ediyoruz. Grafik tasarımı vs. yapılmış halde. Ekibi ben kurdum. Şu anda www.bebeletto.com’dan
hizmet vermeye devam ediyor.
“Annelik benim için
ön planda!”
maz heyecanlar yaşadım. Tekrar seyircinin karşısında olmak çok güzel.
Önümüzdeki dönemde TV dizileri ya da sinema gibi farklı projeler
olacak mı?
Evet, TV dizisi istiyorum ve birkaç
projeyi değerlendiriyorum. Bir komedi dizisine sıcak bakıyorum. Uzun bir
aradan sonra dizi yapacağım için değerlendirmede titiz davranıyorum.
Anne olduktan sonra mesleğe bir
süre ara verdiniz. Zor olmadı mı?
Aslına bakarsanız zor olmadı. Çünkü
zaten böyle planlamıştım. Hatta kızımla zaman geçirmek ve büyümesini
izlemek müthişti!
Modern dönem kadınların “Çocuk
da yaparım kariyer de” ısrarı ne kadar gerçek sizce? İkisi aynı anda ve
aynı dengede mümkün mü?
Valla bence mümkün değil. Birinden
Çocuk sahibi olduktan sonra
ruhsal olarak en çok ne değişti
sizde?
Çocuk sahibi olduktan
sonra daha merhametli
ve iyi niyetli olduğumu düşünüyorum. Olaylara hep
olumlu tarafından
yaklaşıyorum. Negatif ortamlarda ve
tartışmalarda bulunmamaya özen gösteriyorum, o negatiflikler bana da
geçecekmiş gibi geliyor...
Anne olmadan önce “Asla bunları çocuklarıma yapmam” ya
da “Böyle davranmam” dediğiniz ama çocuk doğduktan
sonra uygulayamadığınız kararlar var mı?
Evet daha önce asla yapmam
dediğim şeyleri zaman zaman
ben de yapıyorum maalesef.
Örneğin otorite konusunda
hep eleştirdiğim, çocuğun
her dediğini yapma ve yapmama konularında ben de
zorlanıyorum. Çoğunlukla Ayşe galip geliyor ve
her dediğini yaptırıyor.
Bir de beraber uyuma mevzusu var. Onunla beraber uyumak
benim de hoşuma gittiği için hala
beraber yatıyoruz...
5
“Çocuk sahibi olduktan sonra
daha merhametli ve iyi niyetli
olduğumu düşünüyorum.
Olaylara hep olumlu tarafından
yaklaşıyorum.”
Kızınızla aranız nasıl? Sizce nasıl
bir annesiniz?
Ayşe’yle her zaman çok yakın bir
anne-kız olduk. Birlikte zaman geçirmekten büyük keyif alıyoruz. Bazen
anlattıkları ve düşündükleri beni çok
şaşırtıyor. Daha 5 yaşında ama ondan
bir şeyler öğrenebiliyorum. Bir de tabii ki ona öğrettiklerimi onun ağzından duyabilmek harika bir duygu...
Oyunculuğun acı tatlı pek çok tecrübesini görmüş biri olarak Ayşe’nin
oyuncu olmasını ister miydiniz?
Evet, her şeye rağmen isterim oyuncu olmasını. Hangi meslekte mutlu
olacaksa onu seçer umarım. En iyi şekilde yapabilmesi için elimden geleni
yaparım.
Çok enerji dolu, samimi ve doğal
görünüyorsunuz. Bunun için özel
bir çabanız var mı?
Hayır yok. Hep olduğum gibi davranmaya ve gönlümce yaşamaya özen
gösterdim. Mutlu bir kadınım…
Hem anne olmak hem de kadın olmak… Bu ikisi arasındaki dengeyi
kurmak zor mu?
İlk doğum yaptığım zamanlarda biraz
zorlandım ama 1 yıl içinde toparlandım. Anneliğim ön planda ama.
Güzel bir kadınsınız, bakımınız için
özel bir şeyler var mı?
Genelde cilt temizliğime ve bakımıma
çok özen gösteririm. Sporu hiç aksatmadan yapıyorum. Uyku ve beslenme
düzenime çok özen gösteririm.
Ağız ve diş sağlığınız için neler yapıyorsunuz?
Düzenli olarak diş temizliğimi yaparım. Fırçalama vs. dışında mutlaka
dişçide taş temizliği yaptırırım. Dişlerim çok sağlıklı. Şimdilik büyük bir
problem yaşamadım. Dişçiye gitmeyi
çok severim bu arada.
Peki Ayşe’nin diş sağlığı konusunda
neler yapıyorsunuz?
Rutin kontrollerini yaptırıyorum düzenli olarak.
6
HAZİRAN 2014
DİŞİMİZE
TAKILANLAR
Gözle Görünmeyen Estetik:
Şeffaf Plaklar
İnsan yüzüne bakıldığında en çok dikkati çeken bölgelerden biri de, hiç kuşkusuz ki
dişlerin de yer aldığı ağız bölgesidir. Güzel, düzgün sıralanmış, bembeyaz dişlerle
gülümseyen bir kişi, karşısındakinin dikkatini direkt çenenin bu bölgesine çekecektir.
Dişlerimiz kişisel imajımızın en önemli unsurlarından biridir.
Yazan: Dt. Zerrin Tüfekçi
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
S
on yıllarda modern tıp ve diş
hekimliğinde konuşulan konuların başında “minimal invaziv
yaklaşım” adı verilen ve dokularda
mümkün olan en az hasarı oluşturmayı amaçlayan, tedavi alternatifleri
gelmektedir. Bugün diş hekimlerine
başvuran hastaların bilinç düzeylerinin ve tedavi isteklerinin de oldukça
değiştiği görülmektedir. Hastaların
çoğu kendi sağlıklı diş dokularının
maksimum düzeyde korunduğu kali-
8
teli, ekonomik, kolay, acısız ve zaman
tasarrufu sağlayan tedavi tekniklerini
tercih etmektedirler.
Örneğin dişlerinin renginden memnun
olmayan hastalar eskiden olduğu gibi
dişlerini kestirip kaplatmak yerine, beyazlatma metodlarından yararlanarak,
istedikleri diş rengine kavuşabilmektedir. Dişlerindeki aralıklardan, renk
ve şekil bozukluklarından şikayetçi
olan hastaların ise, tüm dişleri kaplatmak yerine, dişlerine çok az, hatta
hiç kesim yaptırmaya gerek olmadan
porselen ya da kompozit laminalardan
yana tercihlerini kullandıkları görülmektedir. İmplant cerrahilerinde bile
zahmetli ve tedavi süresini uzatacak
tedavi metodlarını tercih etmeyen hastalar için kısa implantların kullanılması bazı durumlarda tedavi alternatifi
olarak sunulmaya başlanmıştır.
Dişlerde konum bozuklukları ve
çapraşıklıkların olması, sosyal hayatımızda önemli sorunlara neden
olabilmektedir. Dişlerin çapraşıklığı
durumunda dişler daha kolay çürüyebilmekte, renklenmeler daha çabuk
oluşabilmekte, dişeti hastalıklarına bu
çapraşıklıklar zemin hazırlayabilmektedir. Bu sebeple ortodontik tedaviler,
bu bozuklukları düzeltmek için uygulanabilecek diğer pek çok yönteme
nazaran daha minimal invaziv olduğu
için tercih edilen bir tedavi yaklaşımıdır. Bu sorunların genellikle çocukluk
yaşlarında tedavi ile düzeltilmesi tercih edilmektedir. Çocuklukta tedavi
edilmediğinde ise kişilerin iş yaşamına ve sosyal yaşamlarına devam ederlerken dişlerine tel taktırmaları çok
kolay karar verilebilen bir durum olamamaktadır. Özellikle pazarlama ve
satış sektöründe çalışanlar, medyada
veya ekran önünde olanlar, sinema ve
tiyatro sanatçılarının da içinde olduğu
meslek gruplarında, tellerin ve braketlerin kullanılması estetik sorunlara neden olabilmektedir.
Son günlerde ki en popüler yaklaşımlardan birisi ise, hastaların bir kısmında kullanılabilecek olan dişlere
braket ve teller takmadan, şeffaf plaklarla yapılan ortodontik tedavilerdir.
Bu tedavi Kore’li bir diş hekimi olan
Prof. Dr. Taewon Kim’in literatürde
ilk kez 1999 yılında yayınlanmasıyla
ortaya çıkmıştır. Ecligner adı verilen
sistemin bütün dünyada ve Türkiye’de
uygulanması giderek yaygınlaşmaktadır. Bu metotta kişinin ağzından alınan ölçülerden elde edilen modeller
tarama merkezlerince taranır ve yurt
dışındaki merkezlerde ortodontistler
tarafından bir tedavi planı ve hastaya
gösterilmek üzere bir simulasyon hazırlanır. Hazırlanan bu simulasyon ile
hasta, tedavinin başından sonuna kadar kaç plak kullanacağını ve tedavi
sonunda dişlerinin ve yüzünün nasıl
görüneceğini önceden görmüş olur.
Tedavi üçer haftalık periyotlarda aynı
plağın yumuşak, orta ve set formda
üretilen şeffaf plaklarını kullanmak
suretiyle uygulanır. İstenilen son noktaya gelmesiyle tedavi sonuçlandırılır.
Böylelikle “Ben tel takamam” diyen
kişilere de dişlerin orijinal yapısını
bozmadan ama daha düzgün sıralanmış halde tedavilerini sonlandırma
şansı verilmiş olur.
Dişlerimize iyi bakmak ve korumak,
9
tedaviye ihtiyacımız varsa daha basit
ve koruyucu yöntemleri tercih etmek,
dişlerimizin yaşam boyunca ağzımızda kalmasını sağlamak için, aklımızdan hiç çıkartmamamız gereken hareket noktalarımız olması dileğiyle.
DİJİTAL DİŞ HEKİMLİĞİ
SEMPOZYUMU
14-15 KASIM 2014
Hilton İstanbul Bomonti Otel
09.30 -10.00
10.00 -11.00
11.00-11.30
11.30-12.30
12.30-13.30
13.30-14.30
14.30 - 15.00
15.00-16.00
16.00-16.30
16.30-17.30
17.30-18.30
19.00-20.00
20.00-24.00
15 Kasım 2014 Cumartesi
Açılış
Selim Pamuk - Moderator
Dijital ve Konvensiyonel Diş
Hekimliğinin Karşılaştırılması
Dennis Fasbinder
Dijital Diş Hekimliği Konseptini Daha
Geniş Bir Perspektifte İncelemek
Kahve Arası
Umberto De Luca
CEREC CAD/CAM Sistemi ile Klinikte
Bir Gün
Öğle Yemeği
Bernd Reiss
CEREC ile Muayenehanede 28 Yıl:
Deneyimler, Güçlükler ve İzlenimler
Kahve Arası
Daniel Vasquez
CEREC AC ile Kolay Çalışmanın Evrimi:
Alternatifi Olmayan Yeni Olanaklar
Kahve Arası
Erhan Çömlekoğlu
Anterior Estetiğinin Anahtar Başarı
Kriterlerine İndirgenmesi
Andreas Kurbad
Bilgisayar Destekli Estetik - Dijital
Gülüş Tasarımı
Kokteyl
Gala
Albert Mehl
Klinik CAD/CAM’de Yeni Gelişmeler Biogeneric’ten Bugüne
Kahve Arası
Bastian Heinloth
Dijital Bağlantı: Klinikler ve
Laboratuvarlar
Öğle Yemeği
Galip Gurel
En Üst Düzey Kişiselleştirilmiş Gülüş
Tasarımı: CAD/CAM İşin İçinde mi?
Kahve Arası
Andreas Bindl
CAD/CAM ve İmplantoloji: İmplant
Planlamasından Final Restorasyona
Kahve Arası
Mete Fanusçu
Posterior Restorasyonların Sanatı
ve Bilimi
Andreas Ender
Artikulasyon: İzlenimler, Limitler,
Tavsiyeler
%20
İNDİRİMLİ
14 Kasım 2014 Cuma
09.00-09.30
30 Haziran 2014’e kadar
erken kayıt
imkanını kaçırmayın!
Detaylı bilgi için: www.dijitaldishekimligi.com
WORKSHOP PROGRAMI
SAAT
14 Kasım 2014 Cuma
09.30 -13.00
13.30 -16.30
09.30 -12.30
13.30 -16.30
09.30 -12.30
13.30 -16.30
09.30 -12.30
13.30 -16.30
KONUŞMACI / KONU / TARİH
15 Kasım 2014 Cumartesi
1. KURS SALONU
Dennis Fasbinder
–
Cerec Köprüleri: Planlama, Tasarım, Frezleme, Teslimat
Dennis Fasbinder
Dennis Fasbinder
CEREC İş Akışına Giriş: Preparasyon, Kamera
Öngörülebilir CEREC Restorasyonları: Preparasyon
Kullanımı, Tasarım, CEREC Onley ve Kuronlarının
Kılavuzları, Parametre Ayarları, Kuronlar, Onleyler ve
Simantasyonu
Endokuronlar için Tasarım İpuçları
2. KURS SALONU
Andreas Kurbad
Erhan Çömlekoğlu
İleri Düzey Restorasyonlar - Inleyler ve Parsiyel
Anterior Estetiğinin Anahtar Başarı Kriterlerine
Kuronların Kompozitle Kombinasyonu”
İndirgenmesi
Umberto De Luca
Umberto De Luca
CEREC sistemi ile Kuron, İnley, Onley, Lamina ve
Doğrudan Preparasyon Görüntüsünün Alınamadığı
Abutment Uygulamalarını Mükemmelleştirmek
Durumlarda CEREC’i Hasta Başında Kullanmak
3. KURS SALONU
Daniel Vasquez
Andreas Kurbad
CEREC ve Galileos Entegrasyonu: Restoratif Odaklı
Bilgisayar Destekli Estetik - Dijital Gülüş Tasarımı
Implant Planlama, Cerrahi Kılavuzlar ve İmplant
Restorasyonları
Erhan Çömlekoğlu
Bastian Heinloth
Dijital Artikülasyon ve Full Anatomik Zirkonyum
Dijital Bağlantı: Klinikler ve Laboratuvarlar
Restorasyonlar: Limitler ve Hayat Kurtaran Durumlar
4. KURS SALONU
Andreas Ender
Andreas Ender
Optik Ölçü
Detaylı CAD/CAM İş Akışı
Andreas Ender
Andreas Ender
Frezelemenin Arkasındaki Sırlar
Artikulasyon: İzlenimler, Limitler, Tavsiyeler
Kongre Katılım Bedeli
1 GÜN
2 GÜN
Tek Kurs
31
Haziran
öncesi
219¤
438¤
49¤
Konaklama Bedeli
31 Haziran Sonrası
01 Kasım
sonrası
275¤
550¤
60¤
345¤
690¤
75¤
Tek Kişi / Günlük
31
Haziran
öncesi
159¤
Çift Kişi / Günlük
179¤
31 Haziran Sonrası
01 Kasım
sonrası
199¤
250¤
219¤
275¤
Workshop katılımları en fazla 10 kişi ile sınırlıdır.
Detaylı bilgi için: www.dijitaldishekimligi.com
HAZİRAN 2014
DİŞ
DOSTU’NDAN
HABERLER
Hazırlayan: Ceylan Akgün
Diş Dostu Derneği 20.000 Öğrenci ile Buluştu!
Diş Dostu Derneği uzun zamandır sürdürdüğü Dişler Yolunda Projesi kapsamında birçok ildeki 20.000 ilkokul öğrencisine
ağız ve diş sağlığı bakım eğitimi verdi. Diş Dostu Derneği, üye diş hekimlerine kendi bölgelerindeki okullarda düzenledikleri eğitimlere, eğitim materyalleri sağlayarak destek olmaya devam ediyor.
Diş Dostu Derneği
Diş Hekimliği
Fakültelerinde
Diş Dostu Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından, İstanbul Aydın Üniversitesi, Medipol Üniversitesi ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi Diş Hekimliği Fakülteleri’nde 200
öğrenciye Diş Dostu Derneği’nin amacı ve faaliyetlerini
anlatan bir sunum gerçekleştirildi. İlk olarak Medipol Üniversitesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencileri tarafından Diş Dostu Kulüpleri kuruldu.
12
Diş Dostu Dental Asistanlar Eğitimi
Diş Dostu Dental Asistanlar Hizmet İçi Eğitim ve Gelişim Programı’nın ilki İstanbul’da gerçekleştirildi. Eğitim içeriğinde,
Klinikleri Ayakta Tutan Dinamikler; Ekip Olmak, Temel Malzeme Bilgisi, Cerrahi Müdahalelerde Asistanın Rolü, Çürüksüz Bir Gelecek için; Neyi, Ne Zaman Yapalım, İnfeksiyon Kontrolü konularının yanı sıra bireysel gelişim programlarına
da yer verildi. Eğitim, Dr. Kübel İltan ÖZKUT, Dr. Seyhan GÜCÜM, Dr. Engin AKSOY, Dr. Buket TUZCU, Dr. Oktay
Dülger, Dr. Arzu Özyol ve Funda Haberal tarafından verildi. Eğitim sonunda yapılan değerlendirmede katılımcılar eğitimin
kendilerine kattığı değeri vurguladılar. Eğitimin ikincisi İzmir’de planlanıyor. Duyuruları, Diş Dostu Dergisi,
www.disdostu.org ve sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz.
facebook.com/DisDostuDernegi
twitter.com/DisDostuDernegi
facebook.com/DislerYolunda
Sosyal medyada
Diş Dostu ürünler
tanıtılmaya
devam ediyor
13
GÜNCEL
HAZİRAN 2014
Ağız Gargaraları
Hakkında Her Şey
Biz diş hekimleri hastalarımızı sık sık ağız bakımı
konusunda ciddi uyarılarla ağız sağılığını daha iyi
düzeye çekmek için motive etmeye çalışırız. Hastalarımız
da bu konuda aslında istediğimiz ağız bakımı girişimleri
yerine daha kolaya kaçabilecekleri direkt diş macunu ve
gargara kullanımı ile her şeyin üstesinden gelebilmeyi
istemektedirler.
D
aha evvelki sayılarımızda belirttiğimiz gibi her şeyden önce
doğru yöntemlerle ve doğru fırçalarla sabah kahvaltıdan sonra, akşam
yatmadan önce dişleri ve dili fırçalamak akşamları buna ek olarak diş ipi
kullanmak her şeyden evvel olmazsa
olmaz ağız bakımı girişimleridir. Ancak
günümüzde hem bireyler her şeyin daha
da iyisini istemekte, hem de her bireyin
içinde bulunduğu çok çeşitli ağız problemleri ve özel durumları olmaktadır.
Bunların biri yapılmakta olan tedavilere
ek olarak ağız bakımı için olarak kullanılan ağız gargaralarıdır.
Örneğin; ortodontik tedavi gören hastalar ne kadar iyi ağız bakımı yaparlarsa
yapsınlar tedavinin doğası gereği takılan sabit ve hareketli apareyler daha
fazla bakteri plağı birikmesine neden
olur. Hastalar bunu temizlemek için
mekanik temizlik yanında bakterilerin
aktivitesini azaltan bir gargara kullanmak ağız bakımı için normalden de
daha fazla gerekli olabilir. Aynı şekilde
dişeti tedavisi (periodontal tedavi) gören hastalar da bu tedaviyi destekleyici
gargaralar kullanarak daha iyi ve kolay
iyileşme süreci geçirebilirler.
önem taşır. Ağız kaynaklı enfeksiyonların tedavisi sırasında kullandığınız kür
şeklindeki ağız gargaraları sonrasında
günlük kullanıma yönelik gargaralara yönelebilirsiniz. Herhangi bir sorun
olmayan ve aynı zamanda sindirim
sisteminde de problem olmayan hastalarda ağız kokusunun sebebi genellikle biriken mikroorganizmaların neden
oldukları sülfür bileşikleridir. Bireyler
beslenme alışkanlıklarını değiştirmenin
yanı sıra ağız bakımına ek olarak kullanacakları gargaralarla bu sorunun üstesinden gelebilirler.
Yine hızlı çürük oluşmaya yatkın hastalarda kullanılabilecek çok sayıda ağız
gargaraları, ağızdaki bakteri sayısını
azaltarak bireylerin çürükle savaşında
onlara ciddi bir savunma ve tamir aracı
olarak yardımcı olacaktır. Günümüzün
önemli sorunlarından olan diş hassasiyetine karşı geliştirilmiş ağız gargaraları da dişlerin bu sorunlarını gidermekte
yardım alınabilecek ağız bakımı ajanları arasında sayılabilirler.
Tabii ki gereğinden fazla kullanım ağız
florasını bozarak doku zedelenmelerine
neden olabilir.
Ağız kokusunun nedenini
bulmak önemli
Ayrıca günümüzde ağız kokusu da büyük bir sosyal olgu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Birçok kişi bu durumda ne
yapacağını bilemez halde ağız gargaralarına yönelmektedir. Halbuki burada en
önemli öge bu ağız kokusunun nedenini
bulmaktır; eğer ki ağızda bir enfeksiyon
varsa... Bu enfeksiyon diş kaynaklı da
dişeti kaynaklı da olabilir. Bunun için
öncelikle diş hekimi ziyareti son derece
14
Yazan: Dr. Seyhan GÜCÜM
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
Sonuç olarak sorun ne olursa olsun diş
hekiminize danışarak önce sorunun belirlenmesi gerekir. Sonrasında doğru
gargaraların kullanılması ağız sağlığı
ve sosyal ilişkilerin daha konforlu olmasını sağlar. Görüldüğü gibi doğru ve
yerinde kullanıldığı zaman ağız bakımı
girişimlerine ek olarak kullanılan ağız
gargaraları bizlerin yanında ve yardımcımız olarak işlevlerini görmektedirler.
Hepinize sağlıklı ve konforlu, ışıl ışıl
gülüşler dileğiyle.
Nano-optimize 4-mm kompozit
Zamandan
kazandıran
yeni kompoziti
keşfedin
4 mm.’de başarıyı yakalayın
• Patentli ışık reaksiyon başlatıcısı Ivocerin sayesinde büyük parçalar halinde dolgu yapılabilir.
• Özel doldurucu teknolojisi sayesinde büzülme stresi düşüktür.
• Posterior bölgede en estetik sonuçlar, en hızlı ve etkili şekilde elde edilir.
GÜNEY DİŞ DEPOSU TİCARET VE SANAYİ A.Ş.
19 Mayıs Cad. No:22 34776 Ümraniye - İstanbul
Tel: 0216 466 8383 • Fax: 0216 313 5724
http:// www.guneydis.com
e-mail: [email protected]
Ivoclar Vivadent Pazarlama Ofisi
Teşvikiye Mah. Şakayık Sok. Nişantaşı Plaza
No:40 K:6 D:31-32 34021 Şişli - İstanbul
Tel : 0212 343 08 02 • Fax : 0212 343 08 42
web : www.ivoclarvivadent.com.tr
Klinikte Klorheksidin
İçeren Verniklerin
Uygulama Alanları
HAZİRAN 2014
TREND
SAĞLIK
Ağız içinde yüksek sayıda bulunan bazı bakteriler dişlerin, diş etlerinin ve oral mukoz
membranların sağlığını olumsuz yönde etkilerler. Bu bahsettiğimiz dokuların yanı sıra
dental implantlar, protezler ve dental restorasyonlar da risk altındadır.
Yazan: Doç. Dr. Altay Uludamar
K
lorheksidin, bu bakterileri kontrol altında tutabilme kapasitesine sahiptir. Klorheksidin içeren
preparatların kullanımında tedavi planlaması, aktif içeriğin konsantrasyonu ve
uygulama şekli açısından sonuca yönelik kişisel çözümler içermelidir. Burada
anlatacağım %1 klorheksidin ve %1
thymol içeren Cervitec® Plus vernik
özellikle tedavi sonrası bakım ve restorasyonların uzun ömürlü olabilmesi açısından, diş hekimi muayenehanelerinde
bulunması gereken, vazgeçilmez bir
yardımcıdır. Yıllardır kendi kliniğimde
kullandığım bu verniğin kullanım alanlarını sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Streptococci mutans sayısındaki belirgin artış çürük riskindeki artışı da beraberinde getirir. Böylesi bir durumda
rutin oral hijyen yöntemleri, profesyonel
diş temizliği ve florlama dişlerin zarar
görmesinin önüne yeterince geçemeyebilir. Cervitec Plus vernik, aktif içeriği
olan klorheksidin ve thymol sayesinde
bakterileri hedefe yönelik olarak kontrol
ederek çürük riskini düşürür.
Klinikte çok sık karşılan aşınmış, dentin/sement yüzeyi açığa çıkmış hassas dişlerde
koruyucu amaçla ve özellikle diş taşı temizliği sonrası Cervitec Plus uygulaması.
Vernik, açık kök yüzeylerini koruyarak
riskli bölgelerdeki bakteriyel aktiviteyi
azaltır. Bu tip problemlere minimal invazif bir çözüm bulabilmek ortalama insan hayatı süresinin uzadığı günümüzde
daha da önem kazanmaktadır. Cervitec
Plus çürük riskini azaltırken aynı zamanda gingivit oluşumunu önler veya
tedavisine yardımcı olur. Vernik kullanımın en güzel yanı hedefe yönelik uygulama yapılabilmesi ve etkisinin 3-4 ay
gibi uzun süreli olmasıdır.
Cervitec Plus ulaşılması güç ve riskli bölgelerde ileri bir koruma sağlar bu
bölgeler şu şekilde özetlenebilir;
Koruyucu amaçlı hedefe yönelik implant tutucuları ve implant üstü prortezlerde
kullanımı.
17
Özellikle implant uygulamalarının
çok yaygınlaştığı günümüz diş
hekimliğinde implant çevresinde
görülebilecek peri-implantitise karşı
koruyucu ve hedefe yönelik uygulama
avantajı bu verniklerin en önemli
kullanım endikasyonlarından birisini
oluşturmaktadır.
Cervitec Plus klorheksidin verniğin bazı kullanım
endikasyonları.
Cervitec jel diş fırçası veya interdental fırça üzerine
uygulanabilir.
n Açığa çıkmış kök yüzeyleri
n Açık dentin tübülleri
n Fissürler
n Dişler sürerken
n Dişlerin proksimal yüzeyleri
n Ortodontik braket ve bantların çevresindeki bölgeler
n İmplant, kron ve köprü marjinleri
ti hastalarındaki olumlu etkisi çeşitli diş hekimliği fakültelerimizde yapılan araştırmalarla da onaylanmıştır. Bu verniklerin
önemli bir kullanım alanını da fırça kullanımının güçleştiği
yaşlı hastalar, immuno-supresif hastalar, ağız hijyen rejiminin
sekteye uğradığı durumlar ve sıklıkla rastlanan xerostomia (ağız
kuruluğu) olgularıdır. Bu tip hastalarda çürük riski arttığından
%1 klorheksidin ve %1 thymol içeren bu verniklerin kullanımı
koruyucu bir yaklaşım olarak düşünülmelidir.
Koruyucu vernik uygulaması
Bu koruyucu vernik uygulamasını takiben hastaya ayrıca Cervitec jel gibi içerisinde % 0.2’lik klorheksidin glukonat ve 900
ppm sodyum florit içeren ve akşam fırçalamasında rutin kullanılan diş macunun yerini alabilecek bir jel de verilebilir. Uzun
süreli kullanımda dahi dişlerde renklenmeye ve ağızda tat duyusunda değişime sebebiyet vermemektedir. İstenirse hasta bu
jeli problemli bölgeye masaj yaparak uygulayabilir. Jelin aynı
zamanda ağız içi protez vuruğu benzeri yaralarda da rahatlatıcı
bir etkisi vardır.
Özellikle implant uygulamalarının çok yaygınlaştığı günümüz
diş hekimliğinde implant çevresinde görülebilecek peri-implantitise karşı koruyucu ve hedefe yönelik uygulama avantajı
bu verniklerin en önemli kullanım endikasyonlarından birisini
oluşturmaktadır.
Bu tür klorheksidin içeren verniklerin etkinlikleri yıllar içinde
pek çok araştırmaya konu olmuş ve kanıtlanmıştır. Ortodon-
18
HAZİRAN 2014
YAŞAMA
AÇILAN
PENCERE
Duygusal mı, fiziksel mi?
Yemek yemek aslında öyle düşündüğünüz kadar kötü bir şey
değil. Sadece neden yediğinizin farkına varmanız gerekiyor.
Klinik Psikolog Serra Kampeas “Dünyaya gözlerimizi
açtığımız anda yemenin sakinleştirici etkisini öğreniriz”
diyerek aslında yemenin nasıl bir duygusal eyleme denk
geldiğini açıklıyor. Serra Kampeas’a yemek yemek üzerine
merak ettiklerimizi sorduk.
Duygusal olarak sıkıntılı durumlarda neden yemek yemeye meyilliyiz?
Diğer bir deyişle duygusal açlık nedir?
Duygusal açlığın temeli doğumla
birlikte atılır. Bebek için doğum bir
travmadır. Güvenli ve huzurlu olduğu anne karnından çıktığında, doğum
travmasıyla korkar ve ağlar. O anda
onu sakinleştiren tek şey anne memesidir. Dolayısıyla, dünyaya gözlerimizi açtığımız anda yemenin sakinleştirici etkisini öğreniriz. Sonrasında bu
davranış öğrenilip tüm duygular için
genelleniyor.
Pek çok kilo probleminin ardında
duygusal problemler olabilir diyebilir miyiz?
Evet, günümüzde artık kilo problemi
psikosomatik rahatsızlık olarak ele
alınmaktadır. Tıp dilinde psiko ruh
soma ise beden anlamına gelmektedir.
Ruhun herhangi bir rahatsızlık geçirmesi ile bedenin de bu durumdan etkilenmesi ve sorun yaşaması halidir.
Dolayısıyla, fiziksel bir rahatsızlık
olmadığı sürece alınan kiloların temelinin duygusal olduğunu söylemek
yanlış olmaz. Ancak bu noktada kilo
probleminin tanımı doğru yapılma-
20
Serra Kampeas
Klinik Psikolog
lıdır. Kısa bir sürede, ani ve fazla bir
şekilde alınan kilolar ile zaman içinde
hayat düzeninin ve yeme düzeninin
değişmesi sonucu alınan kilo arasında
fark vardır.
“Su içsem yarıyor” klişesini bir kenara bırakalım mı, yoksa ciddiye
alalım mı?
Eğer kişinin yeme düzeni olması gerektiği gibi değilse; bu laf ciddiye
alınmalıdır. Olması gereken, düzenli
bir şekilde 3 ana öğün ve 2 ara öğünün
alınmasıdır. Aksi takdirde, metabolizmada bozulmalar oluşmaya başlar.
Birçok kişi, diyete girdiğinde kendisini aç bırakarak kilo vereceğini sanıyor.
Böyle bir durumda, vücut kendisine az
besin verildiği için kendini korumaya
alıyor ve yenen her şeyi yağa çeviriyor.
Kısıtlamak daha çok kısıtlanan şeye
yönelmeye neden oluyor. Ama akışına bırakınca bir bakmışsınız farkında varmadan kilo vermişsiniz.
Bunun nedeni nedir?
Yasaklanan her şey çok daha cazibeli
gelmeye başlar. Ne kadar çok kendimizi aç bırakırsak o kadar çok tıkınırcasına yeme bozukluğu geliştirme riskimiz artmaktadır. Tıkınırcasına yeme
bozukluğu veya atakları, kalori değeri
yüksek olan besinlerin kısa bir sürede,
normalde tüketebileceğimizden çok
daha hızlı bir şekilde, adeta transtaymışız gibi tüketme durumudur. Dolayısıyla sağlıklı ve kalıcı bir şekilde
kilo vermenin temeli mahrumiyet ve
kısıtlama değil, her besin grubundan
dengeli ve düzenli bir şekilde tüketmektir.
Yeme bozukluğu tam olarak nedir?
Birey için yemek yemek ve kiloyla ilgili endişeler çok kuvvetli hale geldiğinde, yemeye yönelik davranışlar ya
da yemekten kaçınma davranışı kontrol dışı bir hale geldiğinde, o bireyde
“yeme bozukluğu” olduğundan söz
edilebilir.
Obezite ve anoreksiyanın aynı duygusal temelden çıktığı doğru mu?
Biraz açabilir misiniz?
Evet doğrudur. Her iki rahatsızlıkta da
kişi kendisini kilolu görür, beden algısı çarpıktır ve sürekli diyet yapması
gerektiğini düşünür. Duygusal temelde her ikisi de albeni ve cazibeden
uzaklaşmaya çalışmaktadır. Aralarındaki tek fark, anoreksiyada birey bunu
bedenin sınırlarını kendi içine çekerek
ve çocuksu bir görünümle; obezite de
ise bedenin sınırlarını dışa doğru genişleterek hatların kaybolmasıyla cazibe ve albeniden uzaklaşmaktadır.
Sağlıklı bir süreçte bir insanın yeme
alışkanlığı nasıl olmalıdır?
3 temel öğünün ve 2 ara öğünün tüketildiği, sık aralıklarla ve az miktarlarda
21
yenen bir beslenme düzeni oluşturulmalıdır. Bu düzende her besin grubundan tüketilmeli ve asla mahrumiyet
duygusu yaşanmamalıdır. Bunun yanı
sıra, uyku düzeni de oldukça önemlidir. Günlük kalorinin % 65’ini uyku,
dinlenme ve uyanma zamanlarında
yakıyoruz. Bu da gece uykumuzda
salgıladığımız melatonin hormonu
sayesinde gerçekleşiyor. 20-30 yaş
arası ortalama 8 saat, 30-40 yaş arası
ortalama 7 saat, 40 yaş ve sonrasında
ortalama 6 saat uyku sağlığımız için
ideal olandır.
Diyet yaparken haz veren yiyecekler
direkt suçluluk duygusuna neden
oluyor. Bunu aşmak için ne yapmak
gerekir?
Tatlı yiyecekler beyindeki haz bölgesini uyarmaktadır. Dolayısıyla ne
kadar çok tatlı ve şekerli yiyecekler tüketilirse, beyin o kadar çok haz
duygusuna ihtiyaç duymaktadır. Birey
çikolata gibi tatlı yiyecekleri acıktığı
için yemez. Tamamen haz duygusunu
yaşamak için yer. Dolayısıyla, bireyin
hayatındaki diğer haz kaynakları tespit edilmeli ve sağlıklı olanlarla yer
değiştirilmesi gerekmektedir. Beynimiz aynı bir bilgisayar gibi çalışmaktadır. Nasıl ki bilgisayara kodlarla giriş yapılıyor ve emirlerle çalışıyorsa,
beyin de aynı şekilde çalışmaktadır.
Düzenli bir şekilde aynı mesajlar ve
davranışlar beyine iletildiği zaman,
beyin o şekilde çalışmaya başlar. 21
gün boyunca tatlı yenilmediğinde, artık beyin çikolatanın haz verdiği bilgisini unutur ve yeni bilgiyle devam
eder. Dolayısıyla, istikrarlı bir şekilde
aynı bilgileri 21 gün tekrarlamak bir
çözüm olabilir. Diğer çözüm de, haz
bölgesini uyaracak başka aktivitelerin
keşfedilmesi ve uygulanmasıdır.
Bir de galiba Türk insanı olarak
yemekle ilişkimiz biraz duygusal.
Yemek yerken bile yemek konuşabiliyoruz. Bu duygusal bağdan kurtulmak gerekir mi?
Eğer bu duygusal bağ bize kilo ve sağlık problemi olarak geri dönüyorsa,
tabii ki kurtulmak gerekir. Ancak şunu
da unutmamak gerekir ki, duygusal
yeme olgusu tamamen ortadan kalkabilecek bir şey değildir. Bağımlılık
Duygusal açlığı fiziksel açlıktan ayıran 5 temel unsur vardır.
n Duygusal açlık bir anda gelirken, fiziksel açlık yavaş yavaş kendisini gös-
terir.
n Bir duyguyla baş edebilmek için yemek yeniyorsa, belirli gıdalar tercih
edilirken (örn: hamburger, pizza), fiziksel açlıkta alternatif gıdalarda tercih
edilir.
n Duygusal açlık anında doyurulmayı beklerken, fiziksel açlık kendisini do-
yurmak için bekleyebilir.
n Duygusal açlığın doyurulması için yemek yeniyorsa tokluk hissi olsa bile
yemek yemeye devam edilebilir ancak fiziksel açlık gideriliyorsa, tokluk
hissedildiğinde yemeye devam edilmez.
n Duygusal yemenin ardından suçluluk duygusu yaşanırken, fiziksel açlığı
gidermek için yenilen yemeklerden sonra suçluluk duygusu yaşanmaz.
tedavisi duygusal olarak bağımlı olunan şeyden mahrum kalmaktır. Ancak
yemek tamamen mahrum kalabileceğimiz bir şey olmadığı için tek yapabileceğimiz mümkün olduğu kadar duygularımızın farkında olmak ve duygu
kontrolünü sağlayabilmektir.
22
Yemek yemekle doğru ilişkiyi kurmak için neler önerebilirsiniz?
Tamamen duygusal dünyamıza hakim
olmalıyız. Öncelikle duygusal açlık
ile fiziksel açlık arasındaki farklar
iyice anlaşılmalı ve farkındalık kazanılmalıdır. Farkındalıkla beraber birey karnının mı yoksa ruhunun mu aç
olduğunu tespit edebilir. Bu tespitten
sonra nasıl ruhunu doyurabileceğini
keşfetmeli ve keşfettiklerini hayatına
uygulamalıdır. Ancak yine tekrarlamak istiyorum ki, yemeklerle duygular tamamen birbirinden ayrılamazlar.
Zaman zaman üzüntüden, sevinçten,
öfkeden yemek yememiz kadar normal bir şey olamaz. Ancak önemli
olan bunu sağlığımızın bozulmayacağı düzeye indirgemektir.
*Yetişkinlerin dişlerine kıyasla.
Çocuğunuzun
dişleri
%50 daha
incedir.*
Bu yüzden uzman korumamıza ihtiyaçları var.
Tüketici Sağlığı ürünlerinin de dahil olduğu tüm GSK ürünleri ile ilgili istenmeyen etkileri veya görüşlerinizi
GSK Türkiye Çağrı Merkezi‘ni (444 5 GSK - 444 5 475) arayarak iletebilirsiniz.
4
4
İÇİNDEKİLER
HAZİRAN 2014
8
Gözle
Görünmeyen
Şeffaf
Plaklarla
Görenen
Estetik
Dt. Zerrin Tüfekçi
17
Klinikte Klorheksidin İçeren
Verniklerin Uygulama Alanları
Doç. Dr. Altay Uludamar
Duygusal mı,
fiziksel mi?
20
Klinik Psikolog
Serra Kampeas
ŞEBNEM ÖZİNAL:
“Daha merhametli
oldum...”
DİŞ DOSTU
Diş Dostu Derneği Adına
İmtiyaz Sahibi
Selda Alemdar Dinçer
Diş Dostu Derneği Adına
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Şila Koen
Danışma Kurulu
Prof. Dr. Betül Kargül
Dr. Engin Aksoy
Dr. Ilgaz Özer
Prof. Dr. İlknur Tanboğa
Dt. Mıgır Gülezyan
Dr. Oktay Dülger
Dr. Remzi Ülgen
Dr. Seyhan Gücüm
Yayına Hazırlayan
KORORA
Kuzguncuk Mah. Yapraklı Çınar Sok.
No:9 Kuzguncuk / Üsküdar
www.korotanitim.com
DİŞ DOSTU DERNEĞİ
Levent Mah. Nispetiye Cad.
Dost Apt. Kat:1 Daire:2
Levent/İstanbul
Tel: 0212 240 7353
Faks: 0212 240 7301
[email protected]
www.disdostu.org
Baskı
Ege Basım LTD. ŞTİ.
Esatpaşa Mh. Ziya Paşa Cd. Ege Plaza
B. Ataşehir/İSTANBUL-TÜRKİYE
Yayın Türü:
Tel: 0216-470 4 470
Diş Sağlığı Projesi
Fax: 0216-472 84 05
DİŞ DOSTU, 3 ayda bir yayınlanır. Derginin hiçbir bölümü izinsiz çoğaltılamaz, başka bir dergide ve web sitesinde yayınlanamaz.
DİŞ DOSTU’nda yer alan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir ve yayıncı yazının içeriğinden sorumlu tutulamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

Benzer belgeler