ı var. - Diş Dostu Derneği
Transkript
ı var. - Diş Dostu Derneği
*Yetişkinlerin dişlerine kıyasla. Çocuğunuzun dişleri %50 daha incedir.* Bu yüzden uzman korumamıza ihtiyaçları var. Tüketici Sağlığı ürünlerinin de dahil olduğu tüm GSK ürünleri ile ilgili istenmeyen etkileri veya görüşlerinizi GSK Türkiye Çağrı Merkezi‘ni (444 5 GSK - 444 5 475) arayarak iletebilirsiniz. 4 4 İÇİNDEKİLER HAZİRAN 2014 8 Gözle Görünmeyen Şeffaf Plaklarla Görenen Estetik Dt. Zerrin Tüfekçi 17 Klinikte Klorheksidin İçeren Verniklerin Uygulama Alanları Doç. Dr. Altay Uludamar Duygusal mı, fiziksel mi? 20 Klinik Psikolog Serra Kampeas ŞEBNEM ÖZİNAL: “Daha merhametli oldum...” DİŞ DOSTU Diş Dostu Derneği Adına İmtiyaz Sahibi Selda Alemdar Dinçer Diş Dostu Derneği Adına Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şila Koen Danışma Kurulu Prof. Dr. Betül Kargül Dr. Engin Aksoy Dr. Ilgaz Özer Prof. Dr. İlknur Tanboğa Dt. Mıgır Gülezyan Dr. Oktay Dülger Dr. Remzi Ülgen Dr. Seyhan Gücüm Yayına Hazırlayan KORORA Kuzguncuk Mah. Yapraklı Çınar Sok. No:9 Kuzguncuk / Üsküdar www.korotanitim.com DİŞ DOSTU DERNEĞİ Levent Mah. Nispetiye Cad. Dost Apt. Kat:1 Daire:2 Levent/İstanbul Tel: 0212 240 7353 Faks: 0212 240 7301 [email protected] www.disdostu.org Baskı Ege Basım LTD. ŞTİ. Esatpaşa Mh. Ziya Paşa Cd. Ege Plaza B. Ataşehir/İSTANBUL-TÜRKİYE Yayın Türü: Tel: 0216-470 4 470 Diş Sağlığı Projesi Fax: 0216-472 84 05 DİŞ DOSTU, 3 ayda bir yayınlanır. Derginin hiçbir bölümü izinsiz çoğaltılamaz, başka bir dergide ve web sitesinde yayınlanamaz. DİŞ DOSTU’nda yer alan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir ve yayıncı yazının içeriğinden sorumlu tutulamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. HAZİRAN 2014 DİŞ DOSTU’NDAN Sağlık Davranışı Kazanmak… Bizden önce yaşayan büyüklerimiz kadar alçak gönüllü değiliz artık. Yaşam süremiz ve kalitemiz çok arttı. 1930 yılında doğuştan itibaren beklenen ömür, kadında 36, erkekte 40; 2009 yılında kadınlarda 77, erkeklerde 71,7; 2010 yılında kadınlarda 79, erkeklerde 72,8, yaşa yükseldi. Seksen yılda ortalama ömrümüz iki kat arttı. Buna bağlı olarak yaşam kalitemiz ve yaşamdan beklentimiz de artıyor doğal olarak. Artık sağlığa en az iki kat daha fazla ihtiyacımız var. Ruh ve beden sağlığımız için artan iletişim araçları sayesinde bilgi yağmuruna, hem de sağanak yağmura tutulmuş durumdayız. Yazılı ve görsel medya sağlık haberleri ile dolup taşıyor. Ancak bu kadar çok bilgi gerçekten işe yarıyor mu? Dr. Remzi Ülgen Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan’da, sağlıksız çocuklar ailelerinden alınıp tedavi ve bakımları yapıldıktan sonra iade ediliyordu. Ancak yapılan çalışmaların işe yaramadığı görüldü. Çocukların aileleri sağlığın korunması ve geliştirilmesi konusunda sağlık davranışına ve bilgiye sahip değillerdi. Çocuklar kısa zamanda yeniden hastalanıp sağlık merkezlerine geri dönüyorlardı. Sağlığın korunabilmesi için toplumun sağlık bilincine ve davranışlarına sahip olması gerekir. Ayrıca bölgesel değil küresel sağlığın korunması ile sürekli sağlıklı toplumlar oluşturulabilir. 1946 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO) bu amaçla kuruldu. Elde edilen bilgilerin hemen davranışa dönüşmesi kısa zamanda gerçekleşmez. Önce bilgi, ardından tutum oluşturulur. Bilgiyi davranışa dönüştürme niyeti oluşur ve devamında bilgi davranışa dönüşür. Bu bir süreçtir. Medyanın toplumu bilgilendirmesi ile toplum, sağlığını koruma davranışını kazanamaz; sadece bilgi sahibi olur. Sağlık politikalarını oluşturan hükümetlere, yerel yönetimlere, okul ve ailelere bu konuda çok iş düşüyor. Örneğin ağız diş sağlığı için okul, aile, sivil toplum kuruluşları, sağlık görevlileri iş birliği içinde olmalı ve sürdürülebilir uzun süreli politikalar oluşturmalıdır. Diş hekimleri ve diğer sağlık çalışanları, okul ve aile sürekli birilikte çalışmalı. Diş fırçalama yaşına gelen her çocuğun eli ilk diş fırçalamaya başlarken bir diş hekimi veya asistanının eline değmeli. Onun elini tutmalı, yönlendirmeli. 3 veya 6 ayda bir her kontrolde aile ve çocuğa gerekli bilgiler verilmeli ve uygulamalar yapılmalıdır. Öğrenme, bilimsel öğrenme metotları ışığında, bireysel ve grup olarak çocuklarımıza sağlık ve ağız diş sağlığı eğitimi vermek, onlara sağlık davranışları kazandırmak gittikçe daha çok önem kazanıyor. Kendimize ve çocuklarımıza sağlık davranışı kazandırmak için hep birlikte bir şeyler yapalım. Konfiçyus’un M.Ö. 500 yılında belirttiği gibi; “Duyarsam unuturum, görürsem hatırlarım, yaparsam öğrenirim.” Önceliğimiz çocuklarımızı tedavi ettirmek değil, sağlıklarını nasıl koruyabileceklerini ve sürdürebileceklerini öğretmek olmalıdır. Dr. Remzi Ülgen 3 HAZİRAN 2014 HOŞ SOHBET “Daha merhametli oldum...” Oyunculuğunun yanı sıra ona göre artık çok kutsal bir görevi daha var. Artık o bir anne. Anne olduktan sonra kısa bir süre tiyatro ve televizyona ara veren Şebnem Özinal yeni bir tiyatro oyunuyla sahnelere geri döndü. Özinal ile annelik, oyunculuk ve yaşama dair keyifli bir söyleşi yaptık. Oyuncu Şebnem Özinal, mesleğine ara verdiğinden beri hayatının çok büyük bir bölümünü kızı Ayşe’ye adamış. Ama yine de hemen her günü, bir gün oyunculuğuna geri dönme hayalleriyle geçmiş. Çocuk yetiştirmenin çok hassas ve güzel bir duygu olduğunu ifade eden Özinal, artık bir anne olarak tekrar oyunculuğa dönmenin mutluluğunu yaşıyor. “Tiyatroya geri döndüğüm ilk oyunda inanılmaz heyecanlar yaşadım.” Son dönemde neler yapıyorsunuz, biraz anlatabilir misiniz? En son bir tiyatro oyunuyla sahnelere döndünüz. Biraz oyundan bahsedebilir misiniz? Evet, 2 yıl aradan sonra Evlilik Bilme- 4 cesi oyunuyla tiyatroya döndüm. Çok keyifli bir komedi. Günümüzde evlilik kurumunun nasıl algılandığını anlatıyor. Bunun dışında TV’ye bir sağlık programı hazırlamaktayım. Tekrar sahnede olmak nasıl bir duygu? Çok hoş bir duygu. Tiyatro sahnesini çok özlemişim ve ilk oyunda inanıl- “Ayşe’yle her zaman çok yakın bir anne-kız olduk. Birlikte zaman geçirmekten büyük keyif alıyoruz. Bazen anlattıkları ve düşündükleri beni çok şaşırtıyor.” biri sekteye uğruyor mutlaka. Hele çocuk yetiştirmek gibi önemli ve hassas bir konu gerçek bir özen istiyor. Doğum fotoğrafçılığı fikri nasıl oluştu? Eşimin baskı işine girmesiyle gelişti aslında. Fotokitap Türkiye’de son yıllarda gelişmekte olan bir sektör, doğum fotoğraflarını fotokitap halinde ailelere teslim ediyoruz. Grafik tasarımı vs. yapılmış halde. Ekibi ben kurdum. Şu anda www.bebeletto.com’dan hizmet vermeye devam ediyor. “Annelik benim için ön planda!” maz heyecanlar yaşadım. Tekrar seyircinin karşısında olmak çok güzel. Önümüzdeki dönemde TV dizileri ya da sinema gibi farklı projeler olacak mı? Evet, TV dizisi istiyorum ve birkaç projeyi değerlendiriyorum. Bir komedi dizisine sıcak bakıyorum. Uzun bir aradan sonra dizi yapacağım için değerlendirmede titiz davranıyorum. Anne olduktan sonra mesleğe bir süre ara verdiniz. Zor olmadı mı? Aslına bakarsanız zor olmadı. Çünkü zaten böyle planlamıştım. Hatta kızımla zaman geçirmek ve büyümesini izlemek müthişti! Modern dönem kadınların “Çocuk da yaparım kariyer de” ısrarı ne kadar gerçek sizce? İkisi aynı anda ve aynı dengede mümkün mü? Valla bence mümkün değil. Birinden Çocuk sahibi olduktan sonra ruhsal olarak en çok ne değişti sizde? Çocuk sahibi olduktan sonra daha merhametli ve iyi niyetli olduğumu düşünüyorum. Olaylara hep olumlu tarafından yaklaşıyorum. Negatif ortamlarda ve tartışmalarda bulunmamaya özen gösteriyorum, o negatiflikler bana da geçecekmiş gibi geliyor... Anne olmadan önce “Asla bunları çocuklarıma yapmam” ya da “Böyle davranmam” dediğiniz ama çocuk doğduktan sonra uygulayamadığınız kararlar var mı? Evet daha önce asla yapmam dediğim şeyleri zaman zaman ben de yapıyorum maalesef. Örneğin otorite konusunda hep eleştirdiğim, çocuğun her dediğini yapma ve yapmama konularında ben de zorlanıyorum. Çoğunlukla Ayşe galip geliyor ve her dediğini yaptırıyor. Bir de beraber uyuma mevzusu var. Onunla beraber uyumak benim de hoşuma gittiği için hala beraber yatıyoruz... 5 “Çocuk sahibi olduktan sonra daha merhametli ve iyi niyetli olduğumu düşünüyorum. Olaylara hep olumlu tarafından yaklaşıyorum.” Kızınızla aranız nasıl? Sizce nasıl bir annesiniz? Ayşe’yle her zaman çok yakın bir anne-kız olduk. Birlikte zaman geçirmekten büyük keyif alıyoruz. Bazen anlattıkları ve düşündükleri beni çok şaşırtıyor. Daha 5 yaşında ama ondan bir şeyler öğrenebiliyorum. Bir de tabii ki ona öğrettiklerimi onun ağzından duyabilmek harika bir duygu... Oyunculuğun acı tatlı pek çok tecrübesini görmüş biri olarak Ayşe’nin oyuncu olmasını ister miydiniz? Evet, her şeye rağmen isterim oyuncu olmasını. Hangi meslekte mutlu olacaksa onu seçer umarım. En iyi şekilde yapabilmesi için elimden geleni yaparım. Çok enerji dolu, samimi ve doğal görünüyorsunuz. Bunun için özel bir çabanız var mı? Hayır yok. Hep olduğum gibi davranmaya ve gönlümce yaşamaya özen gösterdim. Mutlu bir kadınım… Hem anne olmak hem de kadın olmak… Bu ikisi arasındaki dengeyi kurmak zor mu? İlk doğum yaptığım zamanlarda biraz zorlandım ama 1 yıl içinde toparlandım. Anneliğim ön planda ama. Güzel bir kadınsınız, bakımınız için özel bir şeyler var mı? Genelde cilt temizliğime ve bakımıma çok özen gösteririm. Sporu hiç aksatmadan yapıyorum. Uyku ve beslenme düzenime çok özen gösteririm. Ağız ve diş sağlığınız için neler yapıyorsunuz? Düzenli olarak diş temizliğimi yaparım. Fırçalama vs. dışında mutlaka dişçide taş temizliği yaptırırım. Dişlerim çok sağlıklı. Şimdilik büyük bir problem yaşamadım. Dişçiye gitmeyi çok severim bu arada. Peki Ayşe’nin diş sağlığı konusunda neler yapıyorsunuz? Rutin kontrollerini yaptırıyorum düzenli olarak. 6 HAZİRAN 2014 DİŞİMİZE TAKILANLAR Gözle Görünmeyen Estetik: Şeffaf Plaklar İnsan yüzüne bakıldığında en çok dikkati çeken bölgelerden biri de, hiç kuşkusuz ki dişlerin de yer aldığı ağız bölgesidir. Güzel, düzgün sıralanmış, bembeyaz dişlerle gülümseyen bir kişi, karşısındakinin dikkatini direkt çenenin bu bölgesine çekecektir. Dişlerimiz kişisel imajımızın en önemli unsurlarından biridir. Yazan: Dt. Zerrin Tüfekçi Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi S on yıllarda modern tıp ve diş hekimliğinde konuşulan konuların başında “minimal invaziv yaklaşım” adı verilen ve dokularda mümkün olan en az hasarı oluşturmayı amaçlayan, tedavi alternatifleri gelmektedir. Bugün diş hekimlerine başvuran hastaların bilinç düzeylerinin ve tedavi isteklerinin de oldukça değiştiği görülmektedir. Hastaların çoğu kendi sağlıklı diş dokularının maksimum düzeyde korunduğu kali- 8 teli, ekonomik, kolay, acısız ve zaman tasarrufu sağlayan tedavi tekniklerini tercih etmektedirler. Örneğin dişlerinin renginden memnun olmayan hastalar eskiden olduğu gibi dişlerini kestirip kaplatmak yerine, beyazlatma metodlarından yararlanarak, istedikleri diş rengine kavuşabilmektedir. Dişlerindeki aralıklardan, renk ve şekil bozukluklarından şikayetçi olan hastaların ise, tüm dişleri kaplatmak yerine, dişlerine çok az, hatta hiç kesim yaptırmaya gerek olmadan porselen ya da kompozit laminalardan yana tercihlerini kullandıkları görülmektedir. İmplant cerrahilerinde bile zahmetli ve tedavi süresini uzatacak tedavi metodlarını tercih etmeyen hastalar için kısa implantların kullanılması bazı durumlarda tedavi alternatifi olarak sunulmaya başlanmıştır. Dişlerde konum bozuklukları ve çapraşıklıkların olması, sosyal hayatımızda önemli sorunlara neden olabilmektedir. Dişlerin çapraşıklığı durumunda dişler daha kolay çürüyebilmekte, renklenmeler daha çabuk oluşabilmekte, dişeti hastalıklarına bu çapraşıklıklar zemin hazırlayabilmektedir. Bu sebeple ortodontik tedaviler, bu bozuklukları düzeltmek için uygulanabilecek diğer pek çok yönteme nazaran daha minimal invaziv olduğu için tercih edilen bir tedavi yaklaşımıdır. Bu sorunların genellikle çocukluk yaşlarında tedavi ile düzeltilmesi tercih edilmektedir. Çocuklukta tedavi edilmediğinde ise kişilerin iş yaşamına ve sosyal yaşamlarına devam ederlerken dişlerine tel taktırmaları çok kolay karar verilebilen bir durum olamamaktadır. Özellikle pazarlama ve satış sektöründe çalışanlar, medyada veya ekran önünde olanlar, sinema ve tiyatro sanatçılarının da içinde olduğu meslek gruplarında, tellerin ve braketlerin kullanılması estetik sorunlara neden olabilmektedir. Son günlerde ki en popüler yaklaşımlardan birisi ise, hastaların bir kısmında kullanılabilecek olan dişlere braket ve teller takmadan, şeffaf plaklarla yapılan ortodontik tedavilerdir. Bu tedavi Kore’li bir diş hekimi olan Prof. Dr. Taewon Kim’in literatürde ilk kez 1999 yılında yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Ecligner adı verilen sistemin bütün dünyada ve Türkiye’de uygulanması giderek yaygınlaşmaktadır. Bu metotta kişinin ağzından alınan ölçülerden elde edilen modeller tarama merkezlerince taranır ve yurt dışındaki merkezlerde ortodontistler tarafından bir tedavi planı ve hastaya gösterilmek üzere bir simulasyon hazırlanır. Hazırlanan bu simulasyon ile hasta, tedavinin başından sonuna kadar kaç plak kullanacağını ve tedavi sonunda dişlerinin ve yüzünün nasıl görüneceğini önceden görmüş olur. Tedavi üçer haftalık periyotlarda aynı plağın yumuşak, orta ve set formda üretilen şeffaf plaklarını kullanmak suretiyle uygulanır. İstenilen son noktaya gelmesiyle tedavi sonuçlandırılır. Böylelikle “Ben tel takamam” diyen kişilere de dişlerin orijinal yapısını bozmadan ama daha düzgün sıralanmış halde tedavilerini sonlandırma şansı verilmiş olur. Dişlerimize iyi bakmak ve korumak, 9 tedaviye ihtiyacımız varsa daha basit ve koruyucu yöntemleri tercih etmek, dişlerimizin yaşam boyunca ağzımızda kalmasını sağlamak için, aklımızdan hiç çıkartmamamız gereken hareket noktalarımız olması dileğiyle. DİJİTAL DİŞ HEKİMLİĞİ SEMPOZYUMU 14-15 KASIM 2014 Hilton İstanbul Bomonti Otel 09.30 -10.00 10.00 -11.00 11.00-11.30 11.30-12.30 12.30-13.30 13.30-14.30 14.30 - 15.00 15.00-16.00 16.00-16.30 16.30-17.30 17.30-18.30 19.00-20.00 20.00-24.00 15 Kasım 2014 Cumartesi Açılış Selim Pamuk - Moderator Dijital ve Konvensiyonel Diş Hekimliğinin Karşılaştırılması Dennis Fasbinder Dijital Diş Hekimliği Konseptini Daha Geniş Bir Perspektifte İncelemek Kahve Arası Umberto De Luca CEREC CAD/CAM Sistemi ile Klinikte Bir Gün Öğle Yemeği Bernd Reiss CEREC ile Muayenehanede 28 Yıl: Deneyimler, Güçlükler ve İzlenimler Kahve Arası Daniel Vasquez CEREC AC ile Kolay Çalışmanın Evrimi: Alternatifi Olmayan Yeni Olanaklar Kahve Arası Erhan Çömlekoğlu Anterior Estetiğinin Anahtar Başarı Kriterlerine İndirgenmesi Andreas Kurbad Bilgisayar Destekli Estetik - Dijital Gülüş Tasarımı Kokteyl Gala Albert Mehl Klinik CAD/CAM’de Yeni Gelişmeler Biogeneric’ten Bugüne Kahve Arası Bastian Heinloth Dijital Bağlantı: Klinikler ve Laboratuvarlar Öğle Yemeği Galip Gurel En Üst Düzey Kişiselleştirilmiş Gülüş Tasarımı: CAD/CAM İşin İçinde mi? Kahve Arası Andreas Bindl CAD/CAM ve İmplantoloji: İmplant Planlamasından Final Restorasyona Kahve Arası Mete Fanusçu Posterior Restorasyonların Sanatı ve Bilimi Andreas Ender Artikulasyon: İzlenimler, Limitler, Tavsiyeler %20 İNDİRİMLİ 14 Kasım 2014 Cuma 09.00-09.30 30 Haziran 2014’e kadar erken kayıt imkanını kaçırmayın! Detaylı bilgi için: www.dijitaldishekimligi.com WORKSHOP PROGRAMI SAAT 14 Kasım 2014 Cuma 09.30 -13.00 13.30 -16.30 09.30 -12.30 13.30 -16.30 09.30 -12.30 13.30 -16.30 09.30 -12.30 13.30 -16.30 KONUŞMACI / KONU / TARİH 15 Kasım 2014 Cumartesi 1. KURS SALONU Dennis Fasbinder – Cerec Köprüleri: Planlama, Tasarım, Frezleme, Teslimat Dennis Fasbinder Dennis Fasbinder CEREC İş Akışına Giriş: Preparasyon, Kamera Öngörülebilir CEREC Restorasyonları: Preparasyon Kullanımı, Tasarım, CEREC Onley ve Kuronlarının Kılavuzları, Parametre Ayarları, Kuronlar, Onleyler ve Simantasyonu Endokuronlar için Tasarım İpuçları 2. KURS SALONU Andreas Kurbad Erhan Çömlekoğlu İleri Düzey Restorasyonlar - Inleyler ve Parsiyel Anterior Estetiğinin Anahtar Başarı Kriterlerine Kuronların Kompozitle Kombinasyonu” İndirgenmesi Umberto De Luca Umberto De Luca CEREC sistemi ile Kuron, İnley, Onley, Lamina ve Doğrudan Preparasyon Görüntüsünün Alınamadığı Abutment Uygulamalarını Mükemmelleştirmek Durumlarda CEREC’i Hasta Başında Kullanmak 3. KURS SALONU Daniel Vasquez Andreas Kurbad CEREC ve Galileos Entegrasyonu: Restoratif Odaklı Bilgisayar Destekli Estetik - Dijital Gülüş Tasarımı Implant Planlama, Cerrahi Kılavuzlar ve İmplant Restorasyonları Erhan Çömlekoğlu Bastian Heinloth Dijital Artikülasyon ve Full Anatomik Zirkonyum Dijital Bağlantı: Klinikler ve Laboratuvarlar Restorasyonlar: Limitler ve Hayat Kurtaran Durumlar 4. KURS SALONU Andreas Ender Andreas Ender Optik Ölçü Detaylı CAD/CAM İş Akışı Andreas Ender Andreas Ender Frezelemenin Arkasındaki Sırlar Artikulasyon: İzlenimler, Limitler, Tavsiyeler Kongre Katılım Bedeli 1 GÜN 2 GÜN Tek Kurs 31 Haziran öncesi 219¤ 438¤ 49¤ Konaklama Bedeli 31 Haziran Sonrası 01 Kasım sonrası 275¤ 550¤ 60¤ 345¤ 690¤ 75¤ Tek Kişi / Günlük 31 Haziran öncesi 159¤ Çift Kişi / Günlük 179¤ 31 Haziran Sonrası 01 Kasım sonrası 199¤ 250¤ 219¤ 275¤ Workshop katılımları en fazla 10 kişi ile sınırlıdır. Detaylı bilgi için: www.dijitaldishekimligi.com HAZİRAN 2014 DİŞ DOSTU’NDAN HABERLER Hazırlayan: Ceylan Akgün Diş Dostu Derneği 20.000 Öğrenci ile Buluştu! Diş Dostu Derneği uzun zamandır sürdürdüğü Dişler Yolunda Projesi kapsamında birçok ildeki 20.000 ilkokul öğrencisine ağız ve diş sağlığı bakım eğitimi verdi. Diş Dostu Derneği, üye diş hekimlerine kendi bölgelerindeki okullarda düzenledikleri eğitimlere, eğitim materyalleri sağlayarak destek olmaya devam ediyor. Diş Dostu Derneği Diş Hekimliği Fakültelerinde Diş Dostu Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından, İstanbul Aydın Üniversitesi, Medipol Üniversitesi ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi Diş Hekimliği Fakülteleri’nde 200 öğrenciye Diş Dostu Derneği’nin amacı ve faaliyetlerini anlatan bir sunum gerçekleştirildi. İlk olarak Medipol Üniversitesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencileri tarafından Diş Dostu Kulüpleri kuruldu. 12 Diş Dostu Dental Asistanlar Eğitimi Diş Dostu Dental Asistanlar Hizmet İçi Eğitim ve Gelişim Programı’nın ilki İstanbul’da gerçekleştirildi. Eğitim içeriğinde, Klinikleri Ayakta Tutan Dinamikler; Ekip Olmak, Temel Malzeme Bilgisi, Cerrahi Müdahalelerde Asistanın Rolü, Çürüksüz Bir Gelecek için; Neyi, Ne Zaman Yapalım, İnfeksiyon Kontrolü konularının yanı sıra bireysel gelişim programlarına da yer verildi. Eğitim, Dr. Kübel İltan ÖZKUT, Dr. Seyhan GÜCÜM, Dr. Engin AKSOY, Dr. Buket TUZCU, Dr. Oktay Dülger, Dr. Arzu Özyol ve Funda Haberal tarafından verildi. Eğitim sonunda yapılan değerlendirmede katılımcılar eğitimin kendilerine kattığı değeri vurguladılar. Eğitimin ikincisi İzmir’de planlanıyor. Duyuruları, Diş Dostu Dergisi, www.disdostu.org ve sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz. facebook.com/DisDostuDernegi twitter.com/DisDostuDernegi facebook.com/DislerYolunda Sosyal medyada Diş Dostu ürünler tanıtılmaya devam ediyor 13 GÜNCEL HAZİRAN 2014 Ağız Gargaraları Hakkında Her Şey Biz diş hekimleri hastalarımızı sık sık ağız bakımı konusunda ciddi uyarılarla ağız sağılığını daha iyi düzeye çekmek için motive etmeye çalışırız. Hastalarımız da bu konuda aslında istediğimiz ağız bakımı girişimleri yerine daha kolaya kaçabilecekleri direkt diş macunu ve gargara kullanımı ile her şeyin üstesinden gelebilmeyi istemektedirler. D aha evvelki sayılarımızda belirttiğimiz gibi her şeyden önce doğru yöntemlerle ve doğru fırçalarla sabah kahvaltıdan sonra, akşam yatmadan önce dişleri ve dili fırçalamak akşamları buna ek olarak diş ipi kullanmak her şeyden evvel olmazsa olmaz ağız bakımı girişimleridir. Ancak günümüzde hem bireyler her şeyin daha da iyisini istemekte, hem de her bireyin içinde bulunduğu çok çeşitli ağız problemleri ve özel durumları olmaktadır. Bunların biri yapılmakta olan tedavilere ek olarak ağız bakımı için olarak kullanılan ağız gargaralarıdır. Örneğin; ortodontik tedavi gören hastalar ne kadar iyi ağız bakımı yaparlarsa yapsınlar tedavinin doğası gereği takılan sabit ve hareketli apareyler daha fazla bakteri plağı birikmesine neden olur. Hastalar bunu temizlemek için mekanik temizlik yanında bakterilerin aktivitesini azaltan bir gargara kullanmak ağız bakımı için normalden de daha fazla gerekli olabilir. Aynı şekilde dişeti tedavisi (periodontal tedavi) gören hastalar da bu tedaviyi destekleyici gargaralar kullanarak daha iyi ve kolay iyileşme süreci geçirebilirler. önem taşır. Ağız kaynaklı enfeksiyonların tedavisi sırasında kullandığınız kür şeklindeki ağız gargaraları sonrasında günlük kullanıma yönelik gargaralara yönelebilirsiniz. Herhangi bir sorun olmayan ve aynı zamanda sindirim sisteminde de problem olmayan hastalarda ağız kokusunun sebebi genellikle biriken mikroorganizmaların neden oldukları sülfür bileşikleridir. Bireyler beslenme alışkanlıklarını değiştirmenin yanı sıra ağız bakımına ek olarak kullanacakları gargaralarla bu sorunun üstesinden gelebilirler. Yine hızlı çürük oluşmaya yatkın hastalarda kullanılabilecek çok sayıda ağız gargaraları, ağızdaki bakteri sayısını azaltarak bireylerin çürükle savaşında onlara ciddi bir savunma ve tamir aracı olarak yardımcı olacaktır. Günümüzün önemli sorunlarından olan diş hassasiyetine karşı geliştirilmiş ağız gargaraları da dişlerin bu sorunlarını gidermekte yardım alınabilecek ağız bakımı ajanları arasında sayılabilirler. Tabii ki gereğinden fazla kullanım ağız florasını bozarak doku zedelenmelerine neden olabilir. Ağız kokusunun nedenini bulmak önemli Ayrıca günümüzde ağız kokusu da büyük bir sosyal olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok kişi bu durumda ne yapacağını bilemez halde ağız gargaralarına yönelmektedir. Halbuki burada en önemli öge bu ağız kokusunun nedenini bulmaktır; eğer ki ağızda bir enfeksiyon varsa... Bu enfeksiyon diş kaynaklı da dişeti kaynaklı da olabilir. Bunun için öncelikle diş hekimi ziyareti son derece 14 Yazan: Dr. Seyhan GÜCÜM Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi Sonuç olarak sorun ne olursa olsun diş hekiminize danışarak önce sorunun belirlenmesi gerekir. Sonrasında doğru gargaraların kullanılması ağız sağlığı ve sosyal ilişkilerin daha konforlu olmasını sağlar. Görüldüğü gibi doğru ve yerinde kullanıldığı zaman ağız bakımı girişimlerine ek olarak kullanılan ağız gargaraları bizlerin yanında ve yardımcımız olarak işlevlerini görmektedirler. Hepinize sağlıklı ve konforlu, ışıl ışıl gülüşler dileğiyle. Nano-optimize 4-mm kompozit Zamandan kazandıran yeni kompoziti keşfedin 4 mm.’de başarıyı yakalayın • Patentli ışık reaksiyon başlatıcısı Ivocerin sayesinde büyük parçalar halinde dolgu yapılabilir. • Özel doldurucu teknolojisi sayesinde büzülme stresi düşüktür. • Posterior bölgede en estetik sonuçlar, en hızlı ve etkili şekilde elde edilir. GÜNEY DİŞ DEPOSU TİCARET VE SANAYİ A.Ş. 19 Mayıs Cad. No:22 34776 Ümraniye - İstanbul Tel: 0216 466 8383 • Fax: 0216 313 5724 http:// www.guneydis.com e-mail: [email protected] Ivoclar Vivadent Pazarlama Ofisi Teşvikiye Mah. Şakayık Sok. Nişantaşı Plaza No:40 K:6 D:31-32 34021 Şişli - İstanbul Tel : 0212 343 08 02 • Fax : 0212 343 08 42 web : www.ivoclarvivadent.com.tr Klinikte Klorheksidin İçeren Verniklerin Uygulama Alanları HAZİRAN 2014 TREND SAĞLIK Ağız içinde yüksek sayıda bulunan bazı bakteriler dişlerin, diş etlerinin ve oral mukoz membranların sağlığını olumsuz yönde etkilerler. Bu bahsettiğimiz dokuların yanı sıra dental implantlar, protezler ve dental restorasyonlar da risk altındadır. Yazan: Doç. Dr. Altay Uludamar K lorheksidin, bu bakterileri kontrol altında tutabilme kapasitesine sahiptir. Klorheksidin içeren preparatların kullanımında tedavi planlaması, aktif içeriğin konsantrasyonu ve uygulama şekli açısından sonuca yönelik kişisel çözümler içermelidir. Burada anlatacağım %1 klorheksidin ve %1 thymol içeren Cervitec® Plus vernik özellikle tedavi sonrası bakım ve restorasyonların uzun ömürlü olabilmesi açısından, diş hekimi muayenehanelerinde bulunması gereken, vazgeçilmez bir yardımcıdır. Yıllardır kendi kliniğimde kullandığım bu verniğin kullanım alanlarını sizlerle de paylaşmak istiyorum. Streptococci mutans sayısındaki belirgin artış çürük riskindeki artışı da beraberinde getirir. Böylesi bir durumda rutin oral hijyen yöntemleri, profesyonel diş temizliği ve florlama dişlerin zarar görmesinin önüne yeterince geçemeyebilir. Cervitec Plus vernik, aktif içeriği olan klorheksidin ve thymol sayesinde bakterileri hedefe yönelik olarak kontrol ederek çürük riskini düşürür. Klinikte çok sık karşılan aşınmış, dentin/sement yüzeyi açığa çıkmış hassas dişlerde koruyucu amaçla ve özellikle diş taşı temizliği sonrası Cervitec Plus uygulaması. Vernik, açık kök yüzeylerini koruyarak riskli bölgelerdeki bakteriyel aktiviteyi azaltır. Bu tip problemlere minimal invazif bir çözüm bulabilmek ortalama insan hayatı süresinin uzadığı günümüzde daha da önem kazanmaktadır. Cervitec Plus çürük riskini azaltırken aynı zamanda gingivit oluşumunu önler veya tedavisine yardımcı olur. Vernik kullanımın en güzel yanı hedefe yönelik uygulama yapılabilmesi ve etkisinin 3-4 ay gibi uzun süreli olmasıdır. Cervitec Plus ulaşılması güç ve riskli bölgelerde ileri bir koruma sağlar bu bölgeler şu şekilde özetlenebilir; Koruyucu amaçlı hedefe yönelik implant tutucuları ve implant üstü prortezlerde kullanımı. 17 Özellikle implant uygulamalarının çok yaygınlaştığı günümüz diş hekimliğinde implant çevresinde görülebilecek peri-implantitise karşı koruyucu ve hedefe yönelik uygulama avantajı bu verniklerin en önemli kullanım endikasyonlarından birisini oluşturmaktadır. Cervitec Plus klorheksidin verniğin bazı kullanım endikasyonları. Cervitec jel diş fırçası veya interdental fırça üzerine uygulanabilir. n Açığa çıkmış kök yüzeyleri n Açık dentin tübülleri n Fissürler n Dişler sürerken n Dişlerin proksimal yüzeyleri n Ortodontik braket ve bantların çevresindeki bölgeler n İmplant, kron ve köprü marjinleri ti hastalarındaki olumlu etkisi çeşitli diş hekimliği fakültelerimizde yapılan araştırmalarla da onaylanmıştır. Bu verniklerin önemli bir kullanım alanını da fırça kullanımının güçleştiği yaşlı hastalar, immuno-supresif hastalar, ağız hijyen rejiminin sekteye uğradığı durumlar ve sıklıkla rastlanan xerostomia (ağız kuruluğu) olgularıdır. Bu tip hastalarda çürük riski arttığından %1 klorheksidin ve %1 thymol içeren bu verniklerin kullanımı koruyucu bir yaklaşım olarak düşünülmelidir. Koruyucu vernik uygulaması Bu koruyucu vernik uygulamasını takiben hastaya ayrıca Cervitec jel gibi içerisinde % 0.2’lik klorheksidin glukonat ve 900 ppm sodyum florit içeren ve akşam fırçalamasında rutin kullanılan diş macunun yerini alabilecek bir jel de verilebilir. Uzun süreli kullanımda dahi dişlerde renklenmeye ve ağızda tat duyusunda değişime sebebiyet vermemektedir. İstenirse hasta bu jeli problemli bölgeye masaj yaparak uygulayabilir. Jelin aynı zamanda ağız içi protez vuruğu benzeri yaralarda da rahatlatıcı bir etkisi vardır. Özellikle implant uygulamalarının çok yaygınlaştığı günümüz diş hekimliğinde implant çevresinde görülebilecek peri-implantitise karşı koruyucu ve hedefe yönelik uygulama avantajı bu verniklerin en önemli kullanım endikasyonlarından birisini oluşturmaktadır. Bu tür klorheksidin içeren verniklerin etkinlikleri yıllar içinde pek çok araştırmaya konu olmuş ve kanıtlanmıştır. Ortodon- 18 HAZİRAN 2014 YAŞAMA AÇILAN PENCERE Duygusal mı, fiziksel mi? Yemek yemek aslında öyle düşündüğünüz kadar kötü bir şey değil. Sadece neden yediğinizin farkına varmanız gerekiyor. Klinik Psikolog Serra Kampeas “Dünyaya gözlerimizi açtığımız anda yemenin sakinleştirici etkisini öğreniriz” diyerek aslında yemenin nasıl bir duygusal eyleme denk geldiğini açıklıyor. Serra Kampeas’a yemek yemek üzerine merak ettiklerimizi sorduk. Duygusal olarak sıkıntılı durumlarda neden yemek yemeye meyilliyiz? Diğer bir deyişle duygusal açlık nedir? Duygusal açlığın temeli doğumla birlikte atılır. Bebek için doğum bir travmadır. Güvenli ve huzurlu olduğu anne karnından çıktığında, doğum travmasıyla korkar ve ağlar. O anda onu sakinleştiren tek şey anne memesidir. Dolayısıyla, dünyaya gözlerimizi açtığımız anda yemenin sakinleştirici etkisini öğreniriz. Sonrasında bu davranış öğrenilip tüm duygular için genelleniyor. Pek çok kilo probleminin ardında duygusal problemler olabilir diyebilir miyiz? Evet, günümüzde artık kilo problemi psikosomatik rahatsızlık olarak ele alınmaktadır. Tıp dilinde psiko ruh soma ise beden anlamına gelmektedir. Ruhun herhangi bir rahatsızlık geçirmesi ile bedenin de bu durumdan etkilenmesi ve sorun yaşaması halidir. Dolayısıyla, fiziksel bir rahatsızlık olmadığı sürece alınan kiloların temelinin duygusal olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak bu noktada kilo probleminin tanımı doğru yapılma- 20 Serra Kampeas Klinik Psikolog lıdır. Kısa bir sürede, ani ve fazla bir şekilde alınan kilolar ile zaman içinde hayat düzeninin ve yeme düzeninin değişmesi sonucu alınan kilo arasında fark vardır. “Su içsem yarıyor” klişesini bir kenara bırakalım mı, yoksa ciddiye alalım mı? Eğer kişinin yeme düzeni olması gerektiği gibi değilse; bu laf ciddiye alınmalıdır. Olması gereken, düzenli bir şekilde 3 ana öğün ve 2 ara öğünün alınmasıdır. Aksi takdirde, metabolizmada bozulmalar oluşmaya başlar. Birçok kişi, diyete girdiğinde kendisini aç bırakarak kilo vereceğini sanıyor. Böyle bir durumda, vücut kendisine az besin verildiği için kendini korumaya alıyor ve yenen her şeyi yağa çeviriyor. Kısıtlamak daha çok kısıtlanan şeye yönelmeye neden oluyor. Ama akışına bırakınca bir bakmışsınız farkında varmadan kilo vermişsiniz. Bunun nedeni nedir? Yasaklanan her şey çok daha cazibeli gelmeye başlar. Ne kadar çok kendimizi aç bırakırsak o kadar çok tıkınırcasına yeme bozukluğu geliştirme riskimiz artmaktadır. Tıkınırcasına yeme bozukluğu veya atakları, kalori değeri yüksek olan besinlerin kısa bir sürede, normalde tüketebileceğimizden çok daha hızlı bir şekilde, adeta transtaymışız gibi tüketme durumudur. Dolayısıyla sağlıklı ve kalıcı bir şekilde kilo vermenin temeli mahrumiyet ve kısıtlama değil, her besin grubundan dengeli ve düzenli bir şekilde tüketmektir. Yeme bozukluğu tam olarak nedir? Birey için yemek yemek ve kiloyla ilgili endişeler çok kuvvetli hale geldiğinde, yemeye yönelik davranışlar ya da yemekten kaçınma davranışı kontrol dışı bir hale geldiğinde, o bireyde “yeme bozukluğu” olduğundan söz edilebilir. Obezite ve anoreksiyanın aynı duygusal temelden çıktığı doğru mu? Biraz açabilir misiniz? Evet doğrudur. Her iki rahatsızlıkta da kişi kendisini kilolu görür, beden algısı çarpıktır ve sürekli diyet yapması gerektiğini düşünür. Duygusal temelde her ikisi de albeni ve cazibeden uzaklaşmaya çalışmaktadır. Aralarındaki tek fark, anoreksiyada birey bunu bedenin sınırlarını kendi içine çekerek ve çocuksu bir görünümle; obezite de ise bedenin sınırlarını dışa doğru genişleterek hatların kaybolmasıyla cazibe ve albeniden uzaklaşmaktadır. Sağlıklı bir süreçte bir insanın yeme alışkanlığı nasıl olmalıdır? 3 temel öğünün ve 2 ara öğünün tüketildiği, sık aralıklarla ve az miktarlarda 21 yenen bir beslenme düzeni oluşturulmalıdır. Bu düzende her besin grubundan tüketilmeli ve asla mahrumiyet duygusu yaşanmamalıdır. Bunun yanı sıra, uyku düzeni de oldukça önemlidir. Günlük kalorinin % 65’ini uyku, dinlenme ve uyanma zamanlarında yakıyoruz. Bu da gece uykumuzda salgıladığımız melatonin hormonu sayesinde gerçekleşiyor. 20-30 yaş arası ortalama 8 saat, 30-40 yaş arası ortalama 7 saat, 40 yaş ve sonrasında ortalama 6 saat uyku sağlığımız için ideal olandır. Diyet yaparken haz veren yiyecekler direkt suçluluk duygusuna neden oluyor. Bunu aşmak için ne yapmak gerekir? Tatlı yiyecekler beyindeki haz bölgesini uyarmaktadır. Dolayısıyla ne kadar çok tatlı ve şekerli yiyecekler tüketilirse, beyin o kadar çok haz duygusuna ihtiyaç duymaktadır. Birey çikolata gibi tatlı yiyecekleri acıktığı için yemez. Tamamen haz duygusunu yaşamak için yer. Dolayısıyla, bireyin hayatındaki diğer haz kaynakları tespit edilmeli ve sağlıklı olanlarla yer değiştirilmesi gerekmektedir. Beynimiz aynı bir bilgisayar gibi çalışmaktadır. Nasıl ki bilgisayara kodlarla giriş yapılıyor ve emirlerle çalışıyorsa, beyin de aynı şekilde çalışmaktadır. Düzenli bir şekilde aynı mesajlar ve davranışlar beyine iletildiği zaman, beyin o şekilde çalışmaya başlar. 21 gün boyunca tatlı yenilmediğinde, artık beyin çikolatanın haz verdiği bilgisini unutur ve yeni bilgiyle devam eder. Dolayısıyla, istikrarlı bir şekilde aynı bilgileri 21 gün tekrarlamak bir çözüm olabilir. Diğer çözüm de, haz bölgesini uyaracak başka aktivitelerin keşfedilmesi ve uygulanmasıdır. Bir de galiba Türk insanı olarak yemekle ilişkimiz biraz duygusal. Yemek yerken bile yemek konuşabiliyoruz. Bu duygusal bağdan kurtulmak gerekir mi? Eğer bu duygusal bağ bize kilo ve sağlık problemi olarak geri dönüyorsa, tabii ki kurtulmak gerekir. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, duygusal yeme olgusu tamamen ortadan kalkabilecek bir şey değildir. Bağımlılık Duygusal açlığı fiziksel açlıktan ayıran 5 temel unsur vardır. n Duygusal açlık bir anda gelirken, fiziksel açlık yavaş yavaş kendisini gös- terir. n Bir duyguyla baş edebilmek için yemek yeniyorsa, belirli gıdalar tercih edilirken (örn: hamburger, pizza), fiziksel açlıkta alternatif gıdalarda tercih edilir. n Duygusal açlık anında doyurulmayı beklerken, fiziksel açlık kendisini do- yurmak için bekleyebilir. n Duygusal açlığın doyurulması için yemek yeniyorsa tokluk hissi olsa bile yemek yemeye devam edilebilir ancak fiziksel açlık gideriliyorsa, tokluk hissedildiğinde yemeye devam edilmez. n Duygusal yemenin ardından suçluluk duygusu yaşanırken, fiziksel açlığı gidermek için yenilen yemeklerden sonra suçluluk duygusu yaşanmaz. tedavisi duygusal olarak bağımlı olunan şeyden mahrum kalmaktır. Ancak yemek tamamen mahrum kalabileceğimiz bir şey olmadığı için tek yapabileceğimiz mümkün olduğu kadar duygularımızın farkında olmak ve duygu kontrolünü sağlayabilmektir. 22 Yemek yemekle doğru ilişkiyi kurmak için neler önerebilirsiniz? Tamamen duygusal dünyamıza hakim olmalıyız. Öncelikle duygusal açlık ile fiziksel açlık arasındaki farklar iyice anlaşılmalı ve farkındalık kazanılmalıdır. Farkındalıkla beraber birey karnının mı yoksa ruhunun mu aç olduğunu tespit edebilir. Bu tespitten sonra nasıl ruhunu doyurabileceğini keşfetmeli ve keşfettiklerini hayatına uygulamalıdır. Ancak yine tekrarlamak istiyorum ki, yemeklerle duygular tamamen birbirinden ayrılamazlar. Zaman zaman üzüntüden, sevinçten, öfkeden yemek yememiz kadar normal bir şey olamaz. Ancak önemli olan bunu sağlığımızın bozulmayacağı düzeye indirgemektir. *Yetişkinlerin dişlerine kıyasla. Çocuğunuzun dişleri %50 daha incedir.* Bu yüzden uzman korumamıza ihtiyaçları var. Tüketici Sağlığı ürünlerinin de dahil olduğu tüm GSK ürünleri ile ilgili istenmeyen etkileri veya görüşlerinizi GSK Türkiye Çağrı Merkezi‘ni (444 5 GSK - 444 5 475) arayarak iletebilirsiniz. 4 4 İÇİNDEKİLER HAZİRAN 2014 8 Gözle Görünmeyen Şeffaf Plaklarla Görenen Estetik Dt. Zerrin Tüfekçi 17 Klinikte Klorheksidin İçeren Verniklerin Uygulama Alanları Doç. Dr. Altay Uludamar Duygusal mı, fiziksel mi? 20 Klinik Psikolog Serra Kampeas ŞEBNEM ÖZİNAL: “Daha merhametli oldum...” DİŞ DOSTU Diş Dostu Derneği Adına İmtiyaz Sahibi Selda Alemdar Dinçer Diş Dostu Derneği Adına Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şila Koen Danışma Kurulu Prof. Dr. Betül Kargül Dr. Engin Aksoy Dr. Ilgaz Özer Prof. Dr. İlknur Tanboğa Dt. Mıgır Gülezyan Dr. Oktay Dülger Dr. Remzi Ülgen Dr. Seyhan Gücüm Yayına Hazırlayan KORORA Kuzguncuk Mah. Yapraklı Çınar Sok. No:9 Kuzguncuk / Üsküdar www.korotanitim.com DİŞ DOSTU DERNEĞİ Levent Mah. Nispetiye Cad. Dost Apt. Kat:1 Daire:2 Levent/İstanbul Tel: 0212 240 7353 Faks: 0212 240 7301 [email protected] www.disdostu.org Baskı Ege Basım LTD. ŞTİ. Esatpaşa Mh. Ziya Paşa Cd. Ege Plaza B. Ataşehir/İSTANBUL-TÜRKİYE Yayın Türü: Tel: 0216-470 4 470 Diş Sağlığı Projesi Fax: 0216-472 84 05 DİŞ DOSTU, 3 ayda bir yayınlanır. Derginin hiçbir bölümü izinsiz çoğaltılamaz, başka bir dergide ve web sitesinde yayınlanamaz. DİŞ DOSTU’nda yer alan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir ve yayıncı yazının içeriğinden sorumlu tutulamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.