ンヌerンk ンヌンn tıklayınız - Türk Büro-Sen

Transkript

ンヌerンk ンヌンn tıklayınız - Türk Büro-Sen
www.turkburosen.org.tr
N
O-SE
R
Ü
B
K
R
TÜ
yı
a
t
l
u
r
u
K
3. Kadın
Dünyada her şey kadının eseridir.
KADIN
VE
ERKEK
1. OTURUM
• Açılış Konuşmaları
• Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin YOKUŞ’un
Kadın Kurultayında Yaptığı Açılış Konuşması
• Türk Büro-Sen Genel Başkan Yardımcısı Nejla ÖKSÜZ’ün
Kadın Kurultayında Yaptığı Açılış Konuşması
• Aile İçi İletişim
Saygı Duruşu
ve
İstiklal Marşı
T
ürk Büro-Sen Genel Merkezi tarafından 8-10 Mart 2013 tarihleri
arasında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında gerçekleştirilen
Kadın Kurultayına, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut,
Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Enerji-Sen Genel
Başkanı Celal Karapınar, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir,
Birleşik Emekliler Derneği Başkanı Nalan Huriye Akçan, Türk Dünyası Kadınları
Dostluk ve Dayanışma Derneği Başkanı Doç. Dr. Şenol Bal, Kadın Hareketi
Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Loğoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Sema Doğan,
Erkek Eğitimine Destek Derneği Başkanı Sahibe Bahar Alban, Türk Büro-Sen
Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Genel Başkan Yardımcılarımız Bayram Öztürk,
Osman Eksert, Hüseyin Aslan, Tahir Yüzbaşıoğlu, Nejla Öksüz ve Türkiyenin her
ilinden gelen kadın üyelerimiz katılmıştır.
Genel Başkan Fahrettin YOKUŞ’un Kurultay Konuşması
B
Halen dünyanın birçok yerinde, kadınlar köle muamelesi görmeye devam ediyorlar. Türk kadını ise, tarih
boyunca diğer toplumların kadınlarına göre toplumda daha fazla değer ve
itibar görmüştür.
ütün kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Kadın ve erkek elmanın iki yarısı gibidir. Birbirlerini tamamlarlar. Biri olmadan diğerinin varlığı, hiçbir şey ifade
etmez. Ancak kadın ve erkek birlikte
nesillerin devamını ve insanlığın varlığının sürdürebilmesini sağlayacaktır.
Türklerin tarih sahnesine çıktığı yüzyılda da Türk kadını, diğer toplumlarda
olduğu gibi baskı altında tutulmuyor,
aşağılanmıyordu. Altay dağları’nın en
yüksek tepesine “Kadınbaşı” ismi verilerek, sanki kadının yüceliğini anlatmak
için çağlar sonrasına, bir mesaj veriliyor.
kadını
bir milletin
iç
h
a
d
a
y
Dün
n fazla
Kadınında
lu
o
d
a
n
A
“Ben
uluşa
illetimi kurt
çalıştım. M
Anadolu
ötürmekte
g
re
fe
a
z
e
v
im,”
r emek verd
a
d
a
k
ı
ın
d
Ka
İslam öncesi Türk topluluklarında kadına böyle bir bakış var iken, diğer
toplumlarda, milletlerde ise kadının
durumu acınacak haldedir.
Cahiliye devri Araplarında, kadının
kocasının yanındaki değeri, alınıp satılan bir maldan farksızdır. Arap erkeği, adet zamanında kadınla bir arada
oturmaz, onunla yiyip içmez, kadının
diyemez!
6
3. Kadın Kurultayı
miras hakkı yoktu. Oysa o dönemde de
Türklerde kadın miras hakkına sahiptir.
acı bir gerçektir. Araplarda ve Acemlerde kız çocuğuna sahip olmak şerifsizlik sayılmıştır.
Aynı dönemlerde; İngiltere’de XI. asra
kadar kocalar karılarını satabilirlerdi.
Hristiyanlar’da, kadına şeytan gözüyle bakılıyor ve “murdar” bir varlık sayıldığı için İncil’e el sürdürülmüyordu.
İngiliz piskoposu Dour’un 1888 yılında Westmisnter Kilisesinde vaaz verirken geçmişle ilgili söylediği sözler
insanı dehşete düşürmektedir;
Türklerin ise kızları ve kadını toplumun
şerefli birer ferdidir. Türk milleti hariç,
tüm milletler kadınlarını hor görmüş
ve aşağılamışlardır. İşte bu dönemlerde Türk kadınının, saygı görerek yaşaması Türk karakter ve kültürünün yüksek değerinin bir göstergesidir.
Yine destanlarımızda kadınlarımıza
verilen önem şöyle ifade bulmuştur.
Uygur Destanında Böğü Han, semavi
bir ışıktan doğmuştur.
Piskopos Dour şöyle diyor; “İngiltere’de
bundan yüz sene öncesine kadar kadın, erkeğin sofrasına oturma hakkına
sahip olmadığı gibi, sorulmadan söze
başlaması caiz değildi. Kocası başının
üzerine kocaman bir sopa asardı ki, karısı ne zaman bir emrini tutmazsa onu
kullanırdı. Kadının sözü kızlarına geçmezdi. Erkek çocuklar ise, annelerine
evde hizmetçi gibi davranırlardı.”
Dede Korkut destanında, kadının eş
ve sevgili olarak büyük değeri vardır.
Erkek, başı derde düştüğünde kadınına sığınır. Onu içten duygularla yüceltir. İşte bir örnek;
Bayındır Han’ın toyunda Dirse Han,
Hatununa (eşine) şunları söyler;
Çin’de ise boşanma hakkı sadece erkeğe mahsustu. Kadının böyle bir hakkı yoktu. Oysa Türklerde kadın boşanma hakkına da sahipti. Koca karısını,
karısı da kocasını boşayabilirdi.
Beri gel başımın bahtı, evimin tahtı
Evden çıkıp yürüyende, Servi boylum
Topuğunda sarmaşanda, kara saçlım
Kurulu yaya benzer, çatma kaşlım
Yine Çin’de yeni doğan çocuk erkekse
pahalı kumaşlara, kız ise bez parçalarına sarılırdı.
Çifte badem sığmayan dar ağızlım
Güz elmasına benzer, al yanaklım
Kadınım, evimin direği, döleğim
İran’da da kendilerine eş bulan kızlar
günahkâr sayılmıştır. Kanları bozmamak için yakın akrabalarla evlilik uygun görülmüştür. Bu nedenle anneleri
ve kız kardeşleri ile evlenen erkekler
olurdu. Aynı şekilde cahiliye Araplarının kız çocuklarını diri diri gömmeleri
Kadını da beyine şxöyle cevap verir;
Beri gel başım tahtı, evim bahtı
Han babamın güveysi, kadın anamın sevgisi
Atamın, anamın verdiği, göz açıp gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
7
Çin’de ise, baba öne alınır
ve baba-ana denilirdi.
Fransız yazar Kuitard’ın
derlediği Fransız
atasözlerinde ise, kadınlar;
• Şeytanın yapamadığını
kadın yapar.
• İyi kadın demek, kafası
olmayan kadın demektir.
• Bir kadında bir
takvimde ancak bir yıl
işine yarar.
• Erkek kadın için
değil, kadın erkek için
yaratılmıştır.
Şeklinde ifade edilerek
aşağılanmışlardır.
Görüldüğü gibi, hem kadın hem de erkek birbirlerine, “başımın tahtı, evimin bahtı” demektedirler.
Dede Korkut hikayelerinde, Bay Bican’ın beylere,
Allah’tan bir kız evlat vermesi için dua ettirmesi,
diğer toplumlarla Türk inanışının farkını göstermesi bakımından oldukça anlamlıdır.
Atalarımız, kadınlara hep güzel unvanlar vermiştir.
İnci manasına gelen Yün-çü, Hun imparatoriçelerine verilen bir isimdir. Yine Hazar Türkleri prenseslerine, “çiçek” adını vermişlerdir.
Türkler, kuvvet ve güce vurgu yapmak için bazı
öğelerin başına ana sözcüğünü getirmişlerdir. Ana
vatan, anayurt, ana damar gibi deyimler bunlardan bazılarıdır. Yine ana kelimesi, ana – baba ve
ana – ata şeklinde kullanılmıştır.
Atasözlerimizde de kadını yücelten ifadeler yer
almıştır. “Ana hakkı ödenmez”, “kadın erkeğin eşi,
evin güneşi”, “yuvayı dişi kuş yapar” gibi sözlerle
Türk kadınına verilen değer ortaya konulmaktadır.
8
3. Kadın Kurultayı
Değerli Hanımefendiler
hayatında kadın, bütün faaliyetlere
serbestçe katılıyordu. Kadına yönelik
suçlar en ağır şekilde cezalandırılıyordu.
Türk erkeğinin bu güne kadar, geleneklerine yerleşmiş çok aziz ve kutsal saydığı üç varlığı vardır; At, Avrat (Kadın),
Pusat (Silah)
5 bin yıllık Türk tarihi sürecinde, Türk
kadınları sadece devlet yönetimine ve
sosyal hayata katılmakla kalmamışlar
aynı zamanda, eşlerinin yanında savaşlara da katılmışlardır.
Türk toplumunda kadın, eşleriyle birlikte her türlü sosyal faaliyete iştirak
ederdi. Siyasi ve idari faaliyetlerinde,
en üst kademede bulunurlardı. Bu hususta, Orhun Kitabelerinden bir örnek
vermek istiyorum. “Türk milleti yok
olmasın diye, millet olsun diye babam
İlteriş Kağan, annem İlbilge Hatun’u
göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır” ifadesiyle Türk milletine
kurtarıcı olarak yalnız Kağan’ın değil
Kağan-Hatun ikilisinin gönderildiğini
belirtmektedir. İdari hayatta kağan
ve hayun, devlet yönetiminde her zaman beraberdi. Nasıl ailede kararları
karı-koca alıyorsa, devlet idaresinde
de kararları hatun-kağan alıyorlardı.
Kağanlar yabancı devlet elçilerini, hatunu ile birlikte kabul ederlerdi.
Türk tarihinde, savaşlara katılan kadınlar şöyle anılmışlardır; Amazonlar,
savaşçı kadınlar, Alp Kızlar, Kurt Kız
Asena, Kurt Analar, Bacıyan teşkilatı
(Baciyan-ı Rum)
Bir kaç örnekle de dünya tarihini değiştiren kadınlarımızdan bahsetmek
istiyorum
Ulun Hatun
Cengiz Han’ın annesi Ulun Hatun kocası Hügasay Bahadır öldüğünde oğlu
Cengiz 10 yaşlarındaydı. Ulun Hatun,
önce obasının dağılmasını önlemiş,
daha sonra Cengiz Han’ı Türk örf ve
adetlerine uygun bir şekilde yetiştirmiş, böylece büyük Moğol İmparatorluğunun temellerinin atılmasına
vesile olmuştur.
Bu yüzden Kağan eşleri hükümdar
Kut’una ( yetkisine) sahip kadın anlamında “Terken” unvanına sahip olurlardı. O dönemde hükümdar buyrukları, “Hakan ve Hatun buyuruyorlar
ki;” sözüyle başlardı.
Altuncan Hatun
Alparsalan Gazi’nin annesi olan Altuncan Hatun, ordu toplayarak üvey
kardeşine yenilmekle yüz yüze kalan
Tuğrul Beye destek vermiş, böylece
Selçuklu İmparatorluğunun dağılma-
Terkenlerin (yani hakan eşlerinin)
kendilerine ait vilayetleri, bunları
idareye memur divan teşkilatları, askerleri, hazineleri vardı. Türk cemiyet
9
sını önlemiş, ayrıca Anadolu topraklarının Türklere açılmasına da vesile
olmuştur.
kadına olağan üstü değer yüklemiş,
bu hususta Peygamber Efendimiz,
“Cennet anaların ayakları altındadır”
diyerek tüm kadınları yüceltmiştir.
Türkan (Terken) Hatun
Ancak, özellikle Sultan Melihşah’ın
Selçuklu imparatoru olduğu dönemde, Fars asıllı veziri Nizamül Mülk 29
yıl vezirlik yapmıştır.
Türkan Hatun Sultan Melihşah’ın
eşidir. Sultan Melihşah’ın ölümüyle
birlikte Selçuklu İmparatorlu’nda kargaşa başlamış, Türkan Hatun büyük
mücadeleler vererek küçük yaştaki
oğlu Mahmut’u tahta geçirerek devletin devamını sağlamıştır.
Bu dönemde devlet adamlarına itafen yazdığı “Siyasetname” eseriyle,
kadınların devlet ve sosyal hayattan
soyutlanması gerektiğini ısrarla ifade
etmiş, ne yazık ki Nizamül Mülk’ün
bu devlet öğretisi Selçuklu’dan
Osmanlı’ya hatta günümüze kadar etkisini göstermiştir.
Hüma Sultan
Osmanlı Sultanı 2. Murat Han’ın eşidir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın annesidir. Yetiştirdiği oğlu tarihe “çağ açıp,
çağ kapayan Sultan” olarak geçmiştir.
Halbuki Peygamberimiz döneminde
kadınlar çalışma hayatının her evresinde yerlerini almışlar, yine aynı dönemde pek çok mecliste hatta Mescit’te
kadınlarla erkekler birlikte sohbetlere
katılmış ve eğitim görmüşlerdir.
Zübeyde Hanım
Türk milletini tarihten silip, köle yapmak
isteyen yedi düvele karşı kurtuluş mücadelesinde önderlik yaparak, vatan topraklarını ve Cumhuriyeti bize emanet
eden yaşadığı yüzyılın en büyük devlet
adamı Büyük Atatürk’ün annesidir.
Peygamber Efendimiz, karşılaştığı kadınlara hal hatır sormuş, hasta kadınların evlerine ziyarete gitmiştir. Kendisini görmeye gelen kadınlara iltifat
etmiş, hatta bazen cüppesini çıkartıp
yere sererek, kadınların cüppesinin
üzerine oturmasını salık vermiştir.
Türk Devlet yönetimlerinde önemli
rol oynamış diğer Türk Kadınları ise;
Tomris Hatun, Kantura Hatun, Kabaç
Hatun, Suça Hatun, Naime Hatun,
Sultan Raziye…
Kıymetli Hanımefendiler
Dinimiz, çalışmayı, üretmeyi insanlar
için temel görev olarak ifade etmiş,
çalışmak ve yaptığı işi en güzel şekilde
yapmak Yüce Yaratanın emri olmuş-
Türklerin Yüce dinimiz İslam’la şereflenmesi, Türk aile yapısına daha
yüksek bir ilahi güç katmıştır. Dinimiz,
10
3. Kadın Kurultayı
tur. Bu nedenle, dinimizde çalışmak
ibadet mertebesine yükseltilmiştir.
Bu hususta Yüce Kitabımız Kuran-ı
Kerim’de, “İnsan ancak çalıştığının
karşılığına sahip olur. Onun çalışması
şüphesiz görülecek ve ona karşılığı tas
tamam verilecektir.” (Necm Suresi)
denilmektedir.
l
ı, toplumsa
ğ
a
n
y
a
k
n
Milleti
adın
meli olan k
te
n
tı
a
y
a
h
revini
li olursa gö
t
e
il
z
fa
k
a
anc
rebilir.
yerine geti
Yine Peygamberimiz, “çalışmak sizlerin üzerinize farzdır” buyurmuşlardır.
Bütün bu buyruklardan anlaşılıyor ki,
kadınların da eşleriyle birlikte çalışma
hayatında tam ve eksiksiz yer almaları
inancımızın bir gereğidir.
Ancak ta Nizamül Mülk’ten gelen anlayış, maalesef kısmen de olsa ülkemizde devam etmektedir.
Faika Hakkı, Sultan Hanım, Süreyye
Sülün Hanım, Nafize Kadın, Domaniçli
Habibe, Satı Çırpan, Bitlis Defterdarının Hanımı) Onları bugün burada,
vatan için şehit olmuş tüm şehitlerimizle birlikte rahmet ve minnet duygularımızla anıyoruz. Ruhları Şad,
Mekânları Cennet Olsun…
Çok Değerli Hanımefendiler,
Değerli Hanımefendiler
Yakın tarihimizde, özellikle kurtuluş
savaşında Türk Kadınları, vatan savunmasında yerlerini almış, Türk askeriyle birlikte cephelerde savaşmıştır.
Sözlerime Atatürk ile ilgili bir anıyı anlatarak devam etmek istiyorum. “Yıl:
17 Mart 1923 Yer: Mersin - Tarsus
Büyük Atatürk halkı selamlayarak, istasyonda trenden inip, şehir merkezine doğru yürüyor. Milli Mücadeledeki çete kıyafetlerini giymiş bir kadın,
Atatürk’ün yolunu keserek ayaklarına
kapanıyor ve şöyle haykırıyor.
Yüce Dinimizde, kesinlikle kadınlarımızı eve kapatıp, tüm sosyal hayattan
soyutlamak yoktur.
(Nene Hatun, Halide Onbaşı, Nezahat
Onbaşı, Şerife Bacı, Erzurumlu Kara
Fatma, Halime Çavuş, Hafız Selman
İzbeli, Gördesli Makbule Hanım, Çete
Emir Ayşe, Tayyar Rahime, Tarsuslu Adile Onbaşı, Klavuz Ayşe, Saime
Hanım, Yirik Fatma, Naciye Hanım,
“Bastığın toprağa kurban olayım, Paşam”
11
Atatürk, kadını yerden kaldırmak için eğildiğinde
yanında bulunanlardan biri Atatürk’ün kulağına
şunları fısıldıyor;
“Paşam, Bu kadın, Kurtuluş Savaşında çeşitli cephelerde savaşmış olan “Adile Çavuş” diyor.
Bu sözler, Atatürk’ün gözlerinden yaşlar akmasına
yetiyor. Atatürk elinden tutup kaldırıyor ve şöyle
sesleniyor:
Bizim sosyal
toplumumuzun
başarısızlığının
sebebi, kadınlarımıza
karşı gösterdiğimiz
ilgisizlikten ileri
gelmektedir. yaşamak
demek faaliyet
demektir. bundan
dolayı bir sosyal
toplumun bir organı
faaliyette bulunurken
diğer bir organı
işlemezse o sosyal
toplum felçlidir
“KAHRAMAN TÜRK KADINI, SEN YERLERDE
SÜRÜNMEYE DEĞİL, OMUZLAR ÜZERİNDE
YÜKSELMEYE LAYIKSIN”
Şerefli Türk Kadınları, Kadın olmanın zor olduğu
ülkemizde, çalışan kadın olmak daha da zordur…
Çalışan kadınlar ömürlerini, İş - Eş - Ev - Çocuk
dörtgeninde geçiriyorlar. “Evimin işleri aksamasın, çocuklarım iyi yetişsin, kocama iyi eş olayım,
işimde başarılı olayım…” diye kadınlarımız büyük
bir yükün altında ezilmektedirler. Çalışan kadınlarımız iş - eş - ev - Çocuk sarmalında tabir-i caizse,
4 karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışıyor.
Bu gayret ve özverileri de maalesef, çoğu zaman
takdir de görmemektedir. Kendisine zaman ayıramayan kadınlarımızın önemli bir bölümü, yaşamlarını huzur ve mutluluk içinde sürdürememektedir.
Bir psikiyatris bu konuda diyor ki; “kadınlar mutlaka kendilerine zaman ayırmalıdırlar. Saçını süpürge yapmaktan vazgeçmelidirler. Her işe yetişeceğim diye koşturmamalıdırlar. Ancak bunları
yaptıkları zaman yaşamdan zevk alabilecek, kendilerini dolap beygirine benzetmeyeceklerdir.”
12
3. Kadın Kurultayı
Ey Türk Kadını, Ne mevcut eğitim sistemi, ne yaşadığımız çevre şartları ve
toplumun yapısı sağlıklı nesiller yetiştirmeye maalesef elverişli değildir.
sağlıklı yaşaması için daha çok çaba
sarfetmek sana kalıyor. Bu hususta
yalnız değilsin. Türkiye Kamu-Sen var.
Onun tüm mensuplarının destek ve
gayreti ile bunu başaracak güçtesin.
Kendine güven, milletine inan, yolun
aydınlık olsun!
Bütün bu olumsuzluklara rağmen,
ümit yine sensin… Her türlü zorluğun
üstesinden gelmelisin…
Unutmayınız ki, Türk kadını başka hiçbir milletin kadınlarına benzemez.
Çocuklarımızın geleceği öncelikle senin elinde… Sağlıklı ve aydın nesiler
yetiştirmek senin en birinci görevin.
Çünkü büyük milletimizin geleceği
buna bağlı. Büyük Atatürk’ün Türk
Milletine hedef olarak gösterdiği muhasır medeniyet seviyesine Türkiye’yi
ulaştırmak senin ellerinde, dolayısıyla
senin yetiştireceğin nesillerin elinde
olacaktır. Onun için gelecek nesillerimizin daha mutlu, daha huzurlu ve
Hiçbir milletin kadını, Türk kadını kadar cefakâr ve fedakâr değildir.
Ne Mutlu Türk Kadınlarına!
NE MUTLU TÜRKÜM
DİYENE !
13
Genel Başkan Yardımcısı Nejla ÖKSÜZ’ün Açılış Konuşması
S
“Benim İlkem önce ülkem diyen
ayın Genel Başkanlarım, Genel
Merkez Yöneticilerim, emek ve
hak mücadelemizde bize omuz
veren Türk Büro-Sen’li hanımlar ve
değerli misafirlerimiz Kurultayımıza
hoş geldiniz, sefa geldiniz.
Çalışan, üreten ve emeğinin karşılığını, hak ettiğini almak için mücadele
eden,’’
Türk Büro-Senli hanımlar 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüzü kutluyorum.
8 Mart 1908 de New-York’taki bir
tekstil fabrikasında, daha iyi çalışma
koşulları için “Ekmek ve gül aşkına”
sloganıyla greve giden kadın işçilerin
fabrikaya kilitlenmesi ve çıkan yangından kaçamadıkları için yanarak can
vermelerine ithaf edilen ve 1970’lerden sonra uluslararası alanda kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe
anlamını veren mücadelenin temelinde yatan, Seçme ve seçilme hakkı,
çalışma hayatını bozan dengesizliklerin giderilmesi, eşitlik, bağımsızlık ve
lnız birinin
slerden ya
in
c
,
m
lu
p
Bir to
i elde
ktirdiklerin
re
e
g
ın
ız
yüzyılım
toplum
etinirse, o
y
le
iy
s
e
tm
e
r.
yıflamış olu
za
a
y
rı
a
y
rı
ya
radığı
umuzun uğ
m
lu
p
to
mıza
Bizim
i, kadınları
b
e
b
e
s
n
rı
la
başarısızlık
ur.
l ve kusurd
karşı ihma
14
3. Kadın Kurultayı
politik haksızlıkların ortadan kaldırılması, iyi bir yaşam ve çalışma koşulları elde edilebilmesidir.
yaşından büyük her 100 kadından
10’u yani yüzde 9,8’i okuryazar değil
yüzde 3,6’ sı ise okuma yazmayı bir
şekilde öğrenmiş ancak diploması
yok.
Türk toplumu; kadınları hiçbir zaman
geri plana itmemiş, onları ailenin de
toplumsal yaşamında odak noktasına
yerleştirmiştir.
Yüzde 30,4’ü lise mezunu olan kadınlarımızın sadece yüzde 9’u üniversite
okuyabilmiş, Seçme ve seçilme hakkını 1934’te elde eden Türk kadını parlamentoda ancak yüzde 14,2 oranında temsil edilmektedir.
Ancak Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de halen kadınlar bir çok sorunla karşı karşıyadır.
Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş mücadelesinin ilk kıvılcımını ateşleyen,
kurtuluş savaşında erkeklerle omuz
omuza çarpışan Türk kadınını toplum
içinde birer birey haline getirecek
hukuki düzenlemeleri Avrupa’daki ve
dünyadaki pek çok çağdaş ülkeden
önce ülkemizde gerçekleştirmiştir.
Evli kadınlarımızın yüzde 51,8’i 20 yaş
altında evlenmiş ve yüzde 6,2 sinin
resmi nikâhı yok.
Kadına yönelik şiddet, hız kesmeden
devam etmekte, son yıllarda yapılan
yasal düzenlemeler maalesef bunları
önlemekte yetersiz kalmaktadır.
Kadınlarımızın toplumsal hayata, iş
hayatına atılmalarının, seçme ve seçilme haklarının, erkeklerle aynı haklara sahip olmalarının önünde hukuki
hiçbir engel bulunmamaktadır.
Bir araştırma şirketinin yaptığı araştırmaya göre, evli ve ya boşanmış 100
kadından 47’si eşinden fiziksel şiddet
gördüğünü, Yine bu araştırmaya göre,
evli kadınların yüzde 83’ü, bekâr kadınların yüzde 78,4’ü aile içinde şiddete maruz kaldığını söylüyor. Erken
yaşta evlenen kadınlar daha çok baskı
ve aile içi şiddete maruz kalıyor.
Bu gün kadınlarımızın önündeki en
büyük engel, toplum içinde oluşmuş
sabit fikirler, gelenek zannedilen yanlış inanışlar, eğitimsizlik ve kadının
cinsel bir öğe gibi gösterilmesi ve istismarıdır. TÜİK verilerine göre;
Kız çocuklarının erken yaşlarda evlenmeleri ve özellikle akraba evliliği
yapmaları, ülkemizde bebek ve anne
ölümlerinin sayısını artırıcı bir etkendir.
2012’de Ülkemizin nüfusu 75.627.384
bunun 37.671.216’sı kadın Kadınların
iş gücüne katılım oranı yüzde 30,2 18
15
Özel sektöre oranla kamuda kadın istihdamı daha
yüksek olmakla birlikte devlet kademesinde üst
düzey idari görevlerde kadın sayısı yok denecek
kadar azdır.
Yukarıda sıralanan istatistikî veriler aslında kadın
açısından neden değil, sonuçtur
Oysaki kadın ve erkek bir vücudun dayandığı iki
ayak gibidir. Bunlardan herhangi birisi toplumdaki
işlevini yitirirse o vücut eksik ve sakat kalır
Kadınlarımız eğer
milletin gerçek
anası olmak
istiyorlarsa,
Birde kadınların sosyal hayattan soyutlanmasında
en önemli kanıt olarak yüce dinimiz kullanılmaktadır. Oysaki bizim dinimiz akıl ve mantık dinidir.
körü körüne itaat etmemeyi, Allahın bize verdiği
aklımızı, irademizi başkalarına ipotek etmememizi
buyurur.
Sevgili Hanımlar,
Dirayetle, inançla yapabileceğimizin en iyisiyle
mücadele ettiğimiz sürece sonuçları değiştirilemeyecek hiçbir şey yoktur.
erkeklerimizden
çok daha aydın ve
faziletli olmaya
çalışmalıdırlar.
16
3. Kadın Kurultayı
Bunun içinde Kadın eğitim almalı, is-
evlat yetiştiren, yozlaşan kültürel
terse çalışmalı, toplumun her kade-
şartlar karşısında vakarını bozmayan,
mesinde temsil edilmeli, her ortamda
Amine Hatundan, Nene Hatundan,
söz sahibi olmalıdır.
Halide Edip den devraldığı iffet ve
onurlu mücadele bayrağını dalgalan-
Kimlerin bizi dinlediği, önemsediği, al-
dıran, çocuklarına vatan millet sevgi-
kışladığı yada eleştirdiği çokta önem-
sinden, helalden ve doğruluktan baş-
li değil bir kişiyi bile uyarabilirsek bu
ka bir şey öğretmeyen, Türk milletinin
bizim için bir başarıdır. Başaramamak
temel direği, ciğer paresi evladını şe-
gibi bir lüksümüz yok başarmak zo-
hit verdiğinde “Vatan Sağ Olsun” di-
rundayız bu bizim gelecek nesillere
yebilen Türk kadını,
borcumuzdur.
Sadece bu özel günlerde değil, daima
Göktürk vezirlerinden Tonyukuk ki-
saygı görmeyi, temsil edilmeyi, omuz-
tabesinde “Yufka olanın delinmesi,
larda taşınmayı kuşkusuz dünyadaki
ince olanın kırılması kolaydır” der. O
her kadından daha çok hak ediyor.
zaman yufka ve ince olmayacağız, bir
olacağız iri olacağız diri olacağız.
Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun diyor,
kurultayımızın tüm kadınlar için hayır-
Her geçen gün daha da zorlaşan sos-
lara vesile olmasını diliyorum.
yal ekonomik şartlar altında çalışan,
17
Uzm. Psk. Hülya KORKMAZ
Aile İçi İletişim
“Yeni Bir Dünya Kurulurken Biz”
“Aile kalpsiz bir dünyada son sığınaktır.”
Strese Dirençli Ailelerin Özellikleri
Aile üyelerinin ortaklaşa paylaştıkları inanç ve değer sistemlerinin varlığı,
Aile bireylerinin aktif, insiyatif sahibi ve birbirlerine bağlı olmaları,
Kuşakları açık seçik belirleyen bir yapının olması,
Problemlerin inkar edilmesi yerine kabul edilmesi,
Dostlarla toplumla ve çok sayıda insanla ilişkilerin devam ettirilmesi.
18
3. Kadın Kurultayı
Sağlıksız Ailede Gizli Kurallar
Sağlıksız ailede kurallar açığa çıkmamıştır, bilinçaltındadır.
Denetlem: Çocuk duygularını sürekli kontrol
altında tutmak zorundadır kendiliğinden ortaya
çıkan davranışlar kötüdür affedilmez.
Mükemmeliyetçilik: Her şey mükemmel
olmak zorundadır.
Suçlama: Olayları olduğu gibi kabul etmemenin
bir sonucudur. Kişide kaygı ve utanca sebep olur.
Kişisel özgürlüklerin inkarı
Konuşmanın yasak olması: Özellikle
çocukların konuşturulmaması Çocuklarda
değersizlik duygusuna neden olur.
Küskünlük ve kırgınlıkların uzun sürmesi.
Kimseye güvenmeme
19
İnsan ilişki arayan bir varlıktır.
Eş İlişkimizi Gözden Geçirelim:
Eşler birbirlerinin eksiğini gidermede, birbirlerini tamamlamada uyum
sağlayabiliyorlar mı?
Eşler yaşam olaylarını algılamada, değerlendirmede, bu olaylardan
haz almada ya da acı duymada, bunları anlayıp yorumlamada uyum
sağlayabiliyorlar mı?
Ruhsal uyumları var mı?
“Ben’in ben olmak için bize ihtiyacı vardır.”
Çatışma
İnsanlar çatışma durumlarında ya susarlar ya da kavga ederler ki; genelde kavga
ederler. Bu da kısa sürede işi güç ve benlik savaşına dönüştürür. Bu noktadan
sonra ise amaç; problem çözme değil kavgadan galip ayrılmadır.
Her uzlaşma iki çıkar temeline dayanır. Biri işin özüyle diğeri de ilişkiyle ilgilidir.
Özellikle yakın ilişkilerde her ikisini de kollamak zorundayızdır. Sen ben kavgasına
dönüşmüş bir ilişkide ne işin özü yani problem çözülür, ne de ilişki korunur.
Uzlaş
Karşı tarafın kendini ifade etmesine izin verin. Sabırla dinleyin ve
anladığınızı belli edin.
Tartışmanın haklı çıkmak için değil, uzlaşmak için yapıldığını unutmayın.
Size yönelik her saldırıyı sanki probleme yönelikmiş gibi alın.
İnsan anlam arayan bir varlıktır. Bizleri dünyada biricik kılan, diğer
varlıklardan ayıran şey anlam arayan bir varlık oluşumuzdur.
“Nereye gidersen git bulacağın aydınlık, kendi kafanın aydınlığı kadardır.”
Cemil Meriç
‘Sen,’ ‘Ben,’ ve ‘Biz’ İlişkileri
20
2. OTURUM
• Çalışan Kadının Sorunları Çalıştayı
Moderatör: Yasemin GÜNGÖR
Kadın Dediğin
Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ama ağırbaşlı ve sıcak olur.
Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet.
Şımarıklığın da hakkını verir.
Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de.
Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına benzemeyecek.
Bu tebessümler sevgidir.
Yumuşacık bir sevgi olur kadın yüreğinde.
Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun.
Erkeğini dizine yatırıp saçlarını okşamayı bilir gerçek bir kadın.
Kadının hası nerede, nasıl davranacağını bilir…
İnsanların içinde kapris yapmaz, hır çıkarmaz;
Ama gerçek bir Osmanlı kadını gibi, adabıyla, raconuyla istediğini alır.
Dırdır etmez.
Çok konuşup, baskı yapıp erkeği bezdirmez.
Yüz göz olmaz kadının hası.
Bazen öyle bir bakar ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki,
bin tümceye bedeldir bu bakmalarla susmalar.
Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da, kızmayı da.
Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez.
Gerçek bir kadın ezik durmaz.
Kambur yürümez, dimdik durur.
Kendine saygısı, güveni vardır.
Erkeğine can yoldaşı olur, destek olur, onu dinlemeyi bilir.
Bazen utangaç olur, bazen ürkek.
Soğuktan ya da yalnızlıktan korkabilir kadın.
Aptal olmaz gerçek bir kadın.
Bön bön bakmaz adamların suratına.
Hülyalı bakışları da olsa, zihni uyanık olur.
Hüznü, gökten deli deli yağan yağmur gibi olur, saçlarından akar.
Neşesi ise öyle renkli, öyle dağınık; saçları savrulur.
Kahkahaları vardır bu kadının, çın çın eder odaların duvarlarında.
Sesi güzel olur kadının, biraz buğulu…
Arada bir pencereye yaslar başını, sokağa dalıp gider, bir şarkı söyler.
Olgunluğuyla şaşırtır erkeği.
Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam saçmalar ki,
yine, yine şaşırtır onu.
22
3. Kadın Kurultayı
Sıkmaz kadın,
bunaltmaz, yaşa yaşa bitmez.
Huzur verir varlığıyla. İçmesini de bilir kadının hası.
Bazı akşamlar anason kokulu tüter sofrasının sıcağı.
İçli bir türkü dinler bazen, üşür, sırtına hırkasını alır.
Konuşurken insanın yüzüne bakar kadın.
Kibirli olmaz. Kültürsüz olmaz. Bomboş olmaz kafası.
Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir, anlar,
söyleyecek sözü vardır.
Kişiliklidir. Beceriklidir.
Tırnağı kırılınca üzülür, üzülür işte,
profesör de olsa, sultan da olsa, boksör de olsa üzülür.
Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındaki kızlara benzemez.
Etini teşhir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, loş bir cazibesi
vardır.
Albenisi metrelerce öteden çarpar adamı.
Ne kadar örtüneceğini, ne kadar açılacağını, yerine ve zamanına görebilir.
Gerçek bir kadın Paris podyumlarında yürüyen,
17. yüzyılın vebalı kadınları gibi mankenlere benzemez.
Uzun saçları vardır kadının.
Yumuşak olur, güzel kokar.
Kadının hası saçlarını ne zaman toplayacağını, ne zaman salacağını bilir.
Kadına yaraşmaz soğukluk.
Gerçek bir kadın göbek atmayı, gerdan kırmayı, iyi becerir;
Ama öyle her yerde masaların üstüne çıkıp oynamaz.
Havasında oldu mu, bir oynadı mı, herkes onu izler.
Kadın korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç olmaz.
Erkekler korumayı severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan
hoşlanmazlar.
Güçlü kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar.
Kadının hası bu dengeyi kurmayı bilir;
gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz.
Has kadına naz da yakışır, kapris de.
Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder ki,
onun nazını erkek zevkle çeker.
Gerçek bir kadın şiir gibi olur,
mey gibi olur,
ömür gibi olur
Can yücel
23
ı
r
a
a
Ç
a
m
ş
lı
l
u
n
o
K
Çalışma Ortamında Cinsiyet Ayrımı
Çalışan Anne
Çalışan Eş
Bekar Kadın Olmak
Mobbing (Psikolojik Taciz)
Sendikal Beklentiler
Toplumsal Şartlar
Şiddet
Sağlık
Avantajlar
Elticilik
Kariyer
Pozitif Ayrımcılık
Kıyafet
Mesai Düzeni
Eğitim
İletişim Araçları
Çalışma Ortamı
Öğle Tatili
İş Güvencesi
Dayanışma
Kadın Yönetici
Sosyal Etkinlik
Büyükşehirde Yaşamak
Aile Bütünlüğü
24
3. Kadın Kurultayı
1. Grup
Çalışma Ortamında
Cinsiyet Ayrımı
Emine İŞ , Devrim AYKUTLU, Şule ARSLANOĞLU, Gülcan KAYAYERLİ,
Rahime ÖZCAN, Nimet TARAKACI, Fatma İRTEN, Reyhan ÖZSUYU
25
1.
Çalışanların bilgi ve becerilerini
artıracak, onlara çalışma hayatında statü kazandıracak eğitimlerde, erkeklere öncelik verilmesi.
disini göstermektedir. Gerek aile
Hizmet içi eğitimlerde genellikle erkek
memurlara öncelik verilmekte, bayanlar geri plana itilmektedir. Böylece de
açılacak sınavlarda eşit şartlarda yarışmaları engellenmiş olmaktadır.
davranacağı, yönetim zaafiyeti gös-
çevresi, gerekse toplum bu olguyu
güçlendirmektedir.
Kadının otorite kuramayacağı, zayıf
tereceği gibi ön yargılar hala toplumumuzda kabul görmektedir. Kadının da idareci olabileceği olgusu
ise toplumda henüz yerleşmemiştir.
Bu nedenle çalışanlara, kendisini
geliştirmesine katkı sağlayacak hizmet içi eğitimlere katılma yetkinlik
kazandırılması konusunda adil davranılarak, tüm memurların değerlendirilmesi gerekir.
Hatta bayan yöneticilere hitap edilirken “Müdür Bey” gibi gaflar yapılması da bu önyargıyı kuvvetlendirmektedir.
Bu nedenle yönetici kademesine
yapılacak atamaların, cinsiyet ay-
2.
Yönetici pozisyonu için ilk etapta
sadece erkeklerin düşünülmesi.
rımına bakılmadan, yetkinliklerine
göre yapılması, iş hayatında kadın
Zihinlere yerleşen erkek egemen
olgusu, çalışma hayatında da ken-
ve erkek dengesinin korunması gerekmektedir.
26
3. Kadın Kurultayı
5.
3.
Yetki ve görev dağılımında er-
Çalışma ortamında bayan yöneticilerden emir almaktan imtina edilmesi.
keklere öncelik verilmesi.
Özellikle üst kademelere genellikle
Erkek egemen bir toplumda yetişen
bireyler, aile hayatından başlayarak, aile reisliğini örnek alması ve
baskın davranmayı kendisine hak
görmesi nedeniyle; bayan yöneticinin emrinde olmayı kabul edememektedir. İş yaşamı içinde kadınlara
daha fazla roller verilerek, bu olgunun kırılması gerekir.
erkek yönetici atanmaktadır. Oysa
kadın çalışanlar içinde üst görevleri
de en iyi seviyede yapacak yetkinliğe sahip, kişilerin sayısı azımsanamayacak derecededir. Bu nedenle,
üst kademelere yapılacak atamalarda kadın çalışanların da değerlendirilmeleri gerekir.
6.
4.
Görevlerin erkek ve kadın olarak
Amir pozisyonunda olan erkeklerin çalışma ekibini kurarken bayan memur istememeleri.
cinsiyete göre tanımlanması.
Bazı görevlerin sadece erkeklerce
Bayan çalışanların, evlilik, doğum,
annelik gibi nedenlerle, fazla izin
kullanacakları, dolayısıyla da verim
alınamayacağı düşünüldüğünden
özellikle erkek yöneticiler çalışma
ekiplerini kurarken bayan memur
istememektedirler.
yapılabileceği düşünülerek, kadın
Ailenin önemi ve gerekliliği göz
önüne alınarak kadınların çalışma
hayatını düzenleyen kuralların bu
müesseselerin varlığını devam ettirecek şekilde düzenlenmesi, çalışma
ekipleri oluşturulurken erkek-kadın
dengesini göz ardı etmeden, görev
dağılımı yapılmasına gayret edilmelidir.Annelik çalışan kadın için dez
avantaj gibi algılanmamalıdır.
tiren işler hariç her işte erkeklerle
ve erkeklerin yapacağı görevler ayrı
ayrı tanımlanmaktadır.
Halbuki okullarda erkeklerle birlikte aynı eğitim alan ve iş hayatında
gerekli her türlü bilgiyle donanımlı
olan kadınlarımız fiziksel güç gerekyarışacak durumdadır.
Bu nedenle, her sorunda karşımıza
çıkan cinsiyet ayrımının yapılmasının engellenmesi ve tüm görevlerde
kadına hak ettiği rollerin verilmesi
gerekmektedir.
27
2. Grup
Çalışan Eş
Çalışan Anne
Nejla ÖKSÜZ, Fikriye YOKUŞ, Hülya BÜYÜKYENİGÜN, Belgin ÇALİKPINAR,
Zehra Nur SOYLU, Zekiye SÜMER, Hürriyet KARAKOÇ, Elvan USTAOĞLU,
Tuğba SALİMOĞLU, Fatma TOKMAN, Tezcan ALADAĞ, Ülker ÜNAL
28
3. Kadın Kurultayı
1.
ma saatlerinin çalışanların mesai saatlerine göre düzenlenmesi.
Kadınlara doğum sonrası verilen ücretli izinler yeterli değil.
3.
Doğum sonrası ücretli izinlerin süresinin uzatılması anne ve çocuk
sağlığı için önem arz etmektedir.
Doğum sonrası ücretsiz izne ayrılan
hanımlara maaşının belli bir oranında ücret ödenmesi (işsizlik maaşı kadar) ve ücretsiz izni süresince
emekli keseneğinin devlet tarafından ödenmesine devam edilmesi.
Çocuk sahibi olmak için tedavi
gören bayanların tedavi süreci
ve izinleri.
Bu tedavilere devlet katkısı sağlanması, bu durumdaki hanımların
çalışma koşullarının, sağlık durumuları göz önüne alınarak düzenlenmesi.
4.
2.
Çalışan kadının anne olma hakkının güvence altına alınması.
Kreş sorunu
Kadının, anne olma hakkı güvence
altına alınarak doğumdan sonra iş
güvencesi sağlanmalı.
Kreş sorunu çalışan annelerin en
önemli sorunu olmaya devam etmektedir. Bu sorunun biran önce çözülmesi, bütün çalışanlara kreş hizmetinin
verilebilmesi, verilemediği takdirde
memurlara dışarıdan kreş hizmeti
alabilmeleri için belli bir oranda katkı
sağlanması. Kamu kreşlerinde çalış-
5.
Yeni eğitim sisteminde ailelere
fazlaca yük yüklenmesi.
Çalışan, uzun bir mesaiden sonra
eve yorgun gelen anne; çocuğuyla
29
7.
geçirdiği zamanın çoğunu onunla
ödev yaparak geçirmek zorunda kalıyor. Performans ödevi olarak çocuğun kesinlikle tek başına yapamayacağı ödevler verilmekte çocuklar
anne ve babalarının yeteneklerine
becerilerine göre not almaktadır.
Okula giden çocuklarımız için
yeterli etüt ve gençlik merkezlerinin olmaması.
Gerek etüt merkezlerinin çok pahalı
olması gerekse yeterli sayıda olmaması ve ulaşılabilirliğinin az olması
nedeniyle çocuklar okuldan artta
kalan zamanlarının büyük çoğunluğunu bilgisayar başında oyunla
geçirmekteler, ödevlerine yardımcı
olmakda akşam işten yorgun gelen anne ve babaya kalmaktadır.
Gençlik merkezleri çocukların spor
yapmasına imkan sağlayacağı gibi
onların sosyalleşmesini de sağlayacaktır. Gençlere bu merkezlerde kişisel gelişim eğitimi de verilmelidir.
6.
Çocuklarla evde geçirilen zamanın azlığı ve bu zamanı etkin değerlendirilmemesi.
Evin düzeni konusunda anne ve
baba arasında rol paylaşımı yoksa,
ailede yük kadının üzerinde ise anne
çocuklarına yeterli zamanı ayıramıyor bu durum hem annenin hem de
çocuğun ruh sağlığının bozulmasına
neden olmaktadır. Anne ve babaların çocuklarıyla geçirecekler zamanı
onların ruh ve beden sağlığına katkı sağlayacak şekilde düzenlemeleri sağlıklı gelecek nesiller için bir
zorunluluktur. Eşlerin izinleri aynı
dönemde almalarına imkan sağlanmalıdır.Çalışan annelerin çocukları
çok çabuk büyümek zorunda kalıyor
bazen çocuklara kaldırabileceğinden çok fazla yük yükleniyor. Ailelere aile içi iletişimi geliştirecek psikolojik destek sağlanmalıdır. Ailede
evin yükü çoğunlukla kadının üzerinde olduğu için kadının kariyerini
olumsuz etkilemektedir. Toplumu
bilinçlendiren eğitimler verilmelidir.
8.
Özürlü çocuğu olan çalışan anneler
Özürlü çocuğu olan annenin
yükü şüphesiz ki çok daha fazladır.
Özürlü çocuğunun bakımını üstlenen bakımlarıyla ilgilenen annelerin
izinlerinin diğer memurlardan farklı
düzenlenmesi ve bakım giderleri
için katkı sağlanması önemlidir.
9.
Eşinden şiddet görmek
Maalesef ülkemizde çalışan hanımlar da şiddete maruz kalmaktadırlar. Çalıştığı halde ekonomik özgürlüğe yeterince sahip değillerdir.
BİZ GRUP OLARAK SORUMLULUKLARIN PAYLAŞILDIĞI BİR AİLE YAPISI İSTİYORUZ.
30
3. Kadın Kurultayı
3. Grup
Bekar Kadın Olmak
Makbule ÇALIŞKAN, Kamile GÜMÜŞ, Sevgi YILMAZ, Meriç ZOR,
Handan SOLAK, İnci KIRÇİÇEK, Güler BENLİ, Demet YURDASUCU
31
1.
Bekar bayan sahipsizmiş gibi
Ve lütfen bize acımayın ya da güç-
görünüyor “sen bekarsın” de-
süz sanmayın. Aa…! Yazık evlenme-
nip mesai dışında çalışma ve geçici
din mi? Güzelsinde aslında…. Aaa…
görevlerde ilk olarak bekarlar tercih
tabi armudun sapı üzümün çöpü
edilmektedir. İtiraz edersen “gitsen
dersen böyle olur işte demeyin.
ne olur ki?” “senin bekleyenin mi
Biz bekarız, tek başınayız, kusurlu
var?” deniliyor. Ya da evli olanlar
ya da üretim hatası değiliz. Biz va-
hele de eşleri makam sahibi ise koru-
rız. Kocamız olmasa da ailemiz var
nup kollanıyorlar.
sahipsiz değiliz.
Bize koca bulun demeyeceğiz tabi.
2.
Bekar ve boşanmış bayanlar,
Hemcinslerimiz olarak evinizde gö-
çalışanlar ve kurum amirlerince
rev dağılımı yapıldığını ama bizim
farklı muamele görüyorlar. Sözlü taciz
o görevleri tek başımıza yaptığımız
ya da aşağılanmaya maruz kalıyorlar.
unutmayın.
32
3. Kadın Kurultayı
Öncelikle bunu şikayet edecek mer-
Konu her ne olursa olsun “eğitim ai-
ci yok. Olsa da kadınların toplum
lede başlar” deriz ama uygulamada
tepkisinden korkarak susmasının
sıkıntı yaşarız. Aslında bütün sorun-
önlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
ların tek çözümü var. O da EĞİTİM…
Ailede başlayıp okulda, işyerinde,
Örneğin sendikanın ya da işyerinin
her yerde bu eğitimin devam etme-
psikologu olmalı. Anlaşmalı psiko-
si. Cinsiyet ayırmaksızın insanlara
log aylık, 6 aylık periyotlarla sendi-
olan bakış açımızın değiştirilmesi.
ka üyelerini dinlesin veya kurumlar-
İnsana insan olduğu için değer ve-
da psikolog kadrosu olsun.
rilip, ona göre hareket edilmesi, bu
3.
bilincin yerleştirilmesi.
Bekar bayanların çalışma ortamındaki erkek iş arkadaşlarıyla
“SEN” ya da “BEN” DEĞİL, “BİZ”
diyaloglarının kınanması veya yanlış
OLMALIYIZ.
lanse edilmesi ve en üzücüsü de bu
Son olarak belirtmek istiyoruz ki,
işlerin hem cinslerimizce yapılması.
Siz nasıl evliyseniz ve tercihinizin
Ya o benim abimse bunu hiç düşün-
sorumluluğunu alıyorsanız, biz de
dünüz mü? Lütfen çocuklarınızı ye-
bekar kalma veya boşanma kararı-
tiştirirken kadın ve erkeğin arkadaş
mızın sorumluluğunu alıyoruz.
olabileceğini öğretin.
4.
Eğer profesyonel isek medeni du-
Dairelerde yapılan sosyal et-
rumun iş hayatında öne çıkmaması
kinliklerde evlilere haber veri-
gerekir.
lip, bekarlara haber verilmemesi.
Bu tür toplantılar sadece ailelerle
AYNASI İŞTİR KİŞİNİ LAFA
yapılacaksa bizim de bir ailemiz var
BAKILMAZ.
unutmayın.
33
4. Grup
Mobbing
Canan KARUL, Gülsüm ALTUNTAŞ, Nevin KARLI
34
3. Kadın Kurultayı
Mobbing, kişilerin vücuduna değil ruhuna yapılan bir saldırıdır.
Psikolojik tacizin dozu aşılınca şiddet oluşur. Mobbing tüm hayatını
olumsuz etkileyen taciz olup cinayet, intihar ve ailelerin dağılmasına
kadar varan sorun haline gelmiştir.
Çoğumuz mobbinge uğradığımızın farkında değiliz. Kamerayla
izlenmek de mobingtir. Turnikelerle takip de.
Mobbing Çeşitleri:
1. Dikey mobbing (amirin personeline uyguladığı mobbing türüdür.)
2. Yatay mobbing (personel arkadaşının uyguladığı mobbing türüdür.)
3. Hükümetin uyguladığı mobbing.
4. Kurumların çalışanlarına uyguladığı mobbing.
5. Hizmet verdiğimiz kesimin uyguladığı mobbing.
35
Çalışma esnasında amirin yanında çalıştığın mesai arkadaşın tarafından
da mobinge maruz kalınabiliyor. Amirin çalışma esnasında gelip başına
dikilmesi, lavaboda ya da sigara içmede geçirdiğin süre, başarılı olmadığın bir işte zorla çalıştırılma, (bir aşçının büroda, bir mühendisin arşiv de
görevlendirilmesi gibi…) işyerlerinde karşı karşıya olunan birkaç mobbing
türüdür.
Öneriler:
• Sağlık kuruluşları içerisinde mobbing kliniklerinin oluşturulması
• Sendikalar ve kurumlarımızda mobbing danışma ve yardım birimlerinin oluşturulması.
• Varolan mobbing yasalarının hayata geçirilmesi ve iyileştirilmesi
• Mobbing açılım ve tanıtımlarının basın ve yayın organlarınca halka
sunulması
• Vücuda yapılan saldırıları kesinlikle tasvip etmiyoruz. Ancak şu bilinir
ki beden arızayı örter ama ruh örtmüyor.
Ruha yapılan saldırı düzeltilmesi veya tedavisi en zor olanı…
Hele ki DİL YARALARI can yarası oluyor…
36
3. Kadın Kurultayı
5. Grup
Sendikal Beklentiler
Belgin ALACAGÖZ, Semra KÖKSAL, Esra BİNGÖL, Binnur YALÇIN,
Kadriye KAVAK, Semiha ÇAYCI
37
1
Sendikaların bütün iletişim yollarını
kullanarak çalışmalarını üyeleriyle
paylaşması sendikal bilincin artmasına
büyük katkı sağlayacaktır. Broşür, cep
telefonu, e-mail, sohbet toplantıları ile
sendikanın faaliyetlerinin üyelerine duyurulması, bu etkinliklere katılımlarının
sağlanması önerilmektedir.
. Sendikanın üyelerine sunacağı hizmetlerin içinde çalışanların bireysel
ihtiyaçlarına da cevap verecek etkinliklere daha çok yer verilmesi.
Bunlar kişisel gelişim eğitimleri, sosyal
etkinlik, kültür gezileri, kitap okumaya
teşvik edici ortamlar yaratılması, sohbet mekanları, spor alanları oluşturulması şeklinde olabilir.
5
. Sendikaların yönetiminde kadınların daha az yer alması, kadın kollarının etkinliğinin yetersiz olması.
2
. Aynı şehirde ve Türkiye genelinde
üyelerin birbirini çok fazla tanımaması
Sendika tüzüğünde yapılacak bir düzenlemeyle kadınların daha çok sendikal örgütlenmenin içinde yer alması
sağlanabilir, kadın kolları daha etkin
çalıştırılabilir.
Üyelerin birbirini daha iyi tanıyacağı,
gurup olmanın, güç olmanın yaratacağı sinerjiyi yakalayabileceği etkinliklere ağırlık verilmesi.
3
6
. Üyelerin sendikal bilinçlerinin artırılması.
. Sendikaların üyelerine sunduğu
hukuki desteğinin az olması, ya da
üyelerin bu tür hizmetler konusunda
yeterli bilgiye sahip olmaması.
Sendikalar; sendikalarla ilgili mevzuatı, sendikaların yapısını, sendikalı olmanın memura sağlayacağı katkıları
üyelerine sık sık yapacağı eğitim ve
toplantılarla anlatmalıdır.
Sendikaların memur mevzuatına yeterince hakim olan hukukçulardan bir
büro oluşturulması.
4
. Sendikanın hizmetlerini ve yaptığı
faaliyetleri üyelerine yeterince duyuramaması
38
3. Kadın Kurultayı
6. Grup
Toplumsal Şartlar
Esma KÜTÜK, Gülseren ATABEY KELEÇ, Zuhal AKILLI, Naciye ŞEHİRLİ,
Selma ÇİÇEK, Filiz BAŞPINAR, Nurden ŞENOCAK, Nurten TÜRKELİ
39
B
izim toplumumuzda yerleşmiş
kültür, erkek çalışır kazanır, kadın ona hizmet eder, çocuk doğurur, büyütür, temizlik yapıp yemek
pişirir. Kadının görevi budur.
erkek arkadaşlarımıza da teyit ettirilmektedir.
Sonuç olarak bu sorunların çözümü
de yine biz kadınlara düşmektedir.
Çünkü bir anne olarak toplumu oluşturan kadını da erkeği de yetiştiren
bizleriz. Onun için biz de üzerimize
düşeni yapıp önce kendimizi eğitip
sonra ailemizi, çevremizi ve toplumumuzu eğitim ve çalışma hayatı açısından bilinçlendirmeliyiz.
İş müracaatı yapan kadınların elenerek önceliğin erkeklere verilmesinin
nedeni kadınların verimli olamayacağı düşüncesidir. (doğum izni, süt izni
gibi)
Toplum olarak ataerkil yani erkek etkin olarak yetiştirilmektedir. Bu erkekleri yetiştiren anneler bizleriz.
Eminiz ki toplum bilinçlenirse çalışan
ve çalışmayan kadının da sorunu kalmayacak .
Toplumun kadınların çalışması konusunda güvensiz davranması; kadın ne
kadar işine hakim olsa da, “kadın ne
bilir” ön yargısının henüz yıkılmamış
olmasıdır.
İki ahretlik bacı yolda karşılaşırlar.
Biri diğerine sorar “oğlunu da evlendirdin kızını da gelin ettin, gelinin nasıl damadın nasıl?” der. Öteki başlar
anlatmaya “ahh ahh ahretlik hiç sorma, öyle bir geline düştüm ki oğlu-
Hepimiz bunu iş hayatında yaşamışızdır. Şöyle ki bizim verdiğimiz bir bilgi
40
3. Kadın Kurultayı
mun ocağına incir ağacı dikecek, ne
kalkıp sabah bir kahvaltı hazırlar ne
bir temizlik yapar, yemekleri her gün
dışarıda yerler, gelinim bir rahat bir
rahat, oğlum elinden neler çekiyor.
Gelinin annesinin oğlumun arabasına
binerken bir kasılışı var ki, çatlıyorum.
Ama, kızım öyle biriyle evlendi ki çok
şükür, damadım kızıma kıyıp kahvaltı
hazırlatmaz, kızımın elini sıcak sudan
soğuk suya sokmaz, her hafta eve temizlikçi gelir, kızım bir rahat bir rahat
anlatamam, hele bir de damadım arabanın kapısını açıp beni oturtuyor ya
dünyalar benim oluyor.
en
r öncelikle
Biz kadınla
k
n başlayara
a
d
ız
m
rı
la
yakın
aya
rını okutm
kız çocukla
da
u bu konu
ve toplum
t
meye gayre
bilinçlendir
yiz.
göstermeli
Toplumda kadınların çalışmasına karşı olanlar kendi ailesinde eşi veya kızının çalışmasını istemezken; oğluna
kız ararken çalışan kız, eşini doktora
götürürken de bayan doktor aramaktadır.
Haber yayınlarında erkek sürücü tarafından yapılan kazalarda “erkek sürücü tarafından” ibaresi kullanılmaz
ama kadın sürücünün yaptığı kazada
“kadın sürücünün yaptığı kaza” başlığı
haber ile ifşa edilir.
Kadını tarlada, bahçede, bağda çok
ağır ve zor şartlarda çalışılırken gören
seslerini çıkarmayanlar, kadının masa
başında çalışmasına hor bakmaktadırlar.
Toplumun kız çocuklarını okutma eğilimi olmadığından ileride hayat şartlarının değişmesi ve maddi imkansızlıklar nedeniyle çalışmak zorunda kalan
eğitim almamış kadın zor şartlarda
çalışmaya itilmektedir.
Toplum, kadınlar için meslekler belirlemiştir. Kadınlar sadece öğretmen,
hemşire, hostes olabilirler, Milli eğitim müdürü, doktor, pilot olamazlarmış gibi, toplum olaya hep kadınlar
erkeklerden bir adım geride olmalıdır
diye bakmaktadır.
Bu nedenle biz kadınlar öncelikle en
yakınlarımızdan başlayarak kız çocuklarını okutmaya ve toplumu bu konuda bilinçlendirmeye gayret göstermeliyiz.
41
7. Grup
Şiddet
Sevim GÖKALP, Özlen TUĞAN, Papatya KISACIK, Handan FİDAN,
Meral TÜRKAN, Sinem COŞKUN, Didem ORHAN, Mürüfe Mutlu ÖZGÜR
42
3. Kadın Kurultayı
Toplumda Güçsüz Olanın Şiddetle
Bastırılması,
rımız
ın çocukla
y
a
m
t
u
n
U
iklerinin
n öğrend
e
d
in
r
le
k
büyü
nürler.
unu düşü
ğ
u
ld
o
u
r
doğ
r
iz doğrula
im
ğ
e
c
e
r
e
Onlara v
hem de
ceklerini
hem gele
rtarır.
bizleri ku
Çocuklarımızın geleceğin yetişkinleri
oldukları göz önünde bulundurularak
çocuklarımızın doğumundan itibaren
kişisel gelişimlerinin sağlanması açısından, gerekli adımlar atılmalı, dürüst, vicdan sahibi, gücünün farkında
olan bunu iyiyi kullanan adil nesillerin
yetiştirilmesi amaçlanmalıdır. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığınca danışmanlık tedbirleri konusunda gerekli
tedbirlerin bir an evvel alınması gerekmektedir. Ancak belediyelerde de
bu kadrolar tam anlamıyla oluşturulup
faaliyete geçirilememiştir. Milli Eğitim
Bakanlığınca da çocuklarımıza anayasal haklarının ders olarak verilmesi ve
Türk Ceza Kanunu ile ilgili çocuklarımızın bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Çocuklarımız şiddet uyguladıklarında başkasının hak ve özgürlüklerini
kısıtladığını bunun oyun olmadığını
43
ayırt edebilmelidir. Televizyonlardaki
çocuk programları şiddete tamamen
kapalı, sevgi ve adalet unsurları içeren görsel eğitim araçları haline getirilmelidir. Sevgi ve saygı ile yetiştirilen
neslin geleceği hem düzgün olur hem
de yetiştireceği nesiller düzgün olur.
Unutmayın çocuklarımız, büyüklerinden öğrendiklerinin doğru olduğunu
düşünürler. Onlara vereceğimiz doğrular hem geleceklerini hem de bizleri
kurtarır.
aileler daha da ileriye gidip çocuklarını boşanmada ve sonrasında birbirlerine karşı silah olarak kullanmakta ve
hatta ellerine birer silah alıp birbirlerini hatta çocuklarını öldürmektedirler. Bu konuda da yine belediyelerin
tasdik ettikleri evlilik müessesesinde
yine danışmanlık tedbirleri belediyelerce yerine getirilmeli, belediyelerce
başlatılan evlilik belediyelerde açılan
danışmanlık hizmetleri kadrolarıyla
desteklenmelidir.
Aile içi şiddet son zamanlarda sürekli karşılaştığımız bir şiddet türüdür.
Karısını çocuklarının gözü önünde
öldüren erkeler veya nadiren de olsa
kocasını kıskançlık yüzünden öldürten
kadınlar. Bu bize yukarıda ele aldığımız yanlışlarla büyümüş çocuklarımızın getirisidir. Bu da toplum olarak
evlilik müessesesinde ve ebeveyn olmadaki başarısızlıklarımızı ortaya koymaktadır. Evlenip yuva kurmak, çocuk
sahibi olup yetiştirmek isteyen insanların bu konuda gerekli eğitim ve psikolojik destekleri aldıktan sonra giriş
yapılmalı, evlilik belediyede atılan iki
imza karşılığı olmamalıdır. Zira ülkemizde bireyler iki imza ile belediyelerde güle eğlene evlenip, mahkemelerde kavga dövüş boşanmaktadırlar. Bu
İş yerinde de yine çalışan kadınlarımız
daha güçsüz görülmekte ve amirlerince hatta iş arkadaşlarınca şiddete
maruz bırakılmaktadır. Bunu bayan
olarak kısıtlamamak gerekir zira bizim
kafasına laptop vurulan erkek katip
arkadaşlarımız da vardır. İşyerinde
psikolojik şiddet de mobbing alanına
girdiği için çok fazla değinemedik. Bu
bağlamda insanların hayatlarını devam
ettirebilmeleri adına parasını kazandığı yerde gördüğü şiddet artırımına
tabi tutularak cezalandırılmalı, işyerlerinde Danışmanlık Hizmetleri Birimleri oluşturulmalı böylece iş stresinin
azaltılması, çalışanların sevgi ve saygı
bağları güçlendirilmeli, çalışanlara motivasyon amaçlı eğitimler verilmelidir.
44
3. Kadın Kurultayı
8. Grup
Sağlık
Semanur ŞAHİN, Handan AKIN, Sema ÖZALP KESKİN, İlkay TOMAKİN
45
K
esinlikle kurum çalışanları için
ratılışımızın erkeklere göre çok farklı
onların fiziki ve ruhsal şartları-
olması hamilelik dönemimiz, regli
nı öne alan çözümler getirilme-
dönemimiz gibi. Özellikle regli döne-
li. Bir çoğumuz gerek psikolojik gerek
mi ve doğumdan sonra gerek bede-
bedensel sorunlarla karşı karşıyayız.
nen gerek ruhen yıpranıyoruz ve bu
zamanlarda ihtiyacımız olan izinlerin
Zaten kadın olmanın zor olduğu bir
verilmesi önemlidir. Çoğu Avrupa ül-
toplumda bir de genel özelliklerimizin
kelerinde bununla ilgili izin kullanıla-
sorumluluğu ve yükü ile daha zor du-
bilme imkanı bulunmaktadır.
rumlara ve dolayısıyla beylere oranla
iki kat üç kat erken yıpranmaya maruz
Sıkça hastanelere gitmek zorunda
kalıyoruz. Bunları tek tek saymaya
olan ve gerçekten genetik rahatsızlığı
gerek yok anatomik yapımızın ve ya-
olan çalışanların hastanelere giderken
46
3. Kadın Kurultayı
zorluk çekmeleri, amirine ve arkadaşlarına karşı inandırıcı olmak zorunda
kalınmaktadır ve çok baskı altında kalınmaktadır. Bu hem çalışma ortamında sorunlara hem de maddi anlama-
m
afa sağla
Sağlam k
da sıkıntılara sebep olmaktadır.
bulunur.
vücutta
Çözüm;
Özel durumlarımızla ilgili izinler, regli
döneminde rahatlıkla izin alabilmek,
hamilelik döneminde daha esnek ça-
Genel olarak çalışan kadınların fizi-
lışma saatlerinin sağlanması, doğum-
ki ve ruhsal anlamda erkeklere gün
lar arası süt izni, ücretli iznin yetersiz
içinde çift mesaiye maruz kaldıkların-
olması göz önünde bulundurularak
dan ve fiziki yaratılışları gereği zaten
çözüm üretilmesi gerekmektedir.
daha hassas olduklarından, psikolojik
Hastaneye sürekli gitmek zorunda
destek ve egzersiz alanları sağlanma-
olanlara kurumunda bu konunun çö-
sı mesai saatleri içerisinde bunlardan
zümüyle ilgili gerekli desteğin, hasta-
yararlanabilmemize imkan verilmesi
nelere her giriş çıkışta yapılan kesin-
gerekmektedir. Bütün bu çalışmalar,
tinin makul boyutlara getirilmesinin
daha verimli bir çalışan olunmasına
sağlanması yoluna gidilmesi, hasta-
yardımcı olacağı kanısındayız.
nelerden çıkarken istememiz halinde
giriş çıkışımız ve yapılan müdahaleler
ile ilgili belgeler alınabilmelidir..
47
9. Grup
Sosyal Hayatımızdaki
Avantajlar
Nurhan HAKKOYMAZ, Makbule BUKAN, Serpil YILDIZGÖZ, Emine ÖZKAN,
Emine SARI, Gülderen DEMİR, Nesrin KARSLIGİL, Semra TAŞKIN,
Deniz ÇAKIR
48
3. Kadın Kurultayı
E
konomik özgürlük, aile içi ve sosyal
çevre de saygınlık, özgüven, kendi
kendine yetebilme, çocuklarına ve
çevresine karşı rol model edinme, zamanını etkin kullanma, sorun çözebilme
yeteneğinin artması, kendini ifade etme
özgürlüğü, bu avantajları avantaj olarak
görüyoruz, sahipleniyoruz. Fakat bu avantajlarımızın çoğunu maalesef kullanıyoruz. Süt izni, doğum öncesi ve sonrası izin
erkeklerden 5 yıl erken emekli olma hakkı.
Çözüm olarak ortak kullanım havuzu
oluşturulması.
2. Çalıştığı kurumda hizmet verdiği vatandaş grubu karşısındaki tutumu,
karşılaştığı sorunlar,
Ben çalışma ve iş kurumunda çalışıyorum
ve yaptığım iş gereği niteliksiz, eğitimsiz,
işsiz ve bunlardan kaynaklanan nedenlerle psikolojisi bozulan vatandaşla karşı karşıya kalıyorum. Tehditler savuran,
küfürler atan bir vatandaş. Bir kadın bu
durumda ne yapabilir?
Bütün bu avantajlarımın geri dönüşü
masada birikmiş evraklar, izin aldığı için
amiri tarafından azarlanan arkadaşlar
ve arkadaşlarına kötü örnek oluyorsun
şeklinde lanse edilen bir memur modeli
oluyoruz kadın olarak.
Çözüm olarak kadın böyle bir kurumda çalışıyorsa bunu vatandaşla daha az karşı karşıya
geleceği servislerde çalıştırılabilir. Ya da anında güvenlik müdahale sistemi sağlanabilir.
Dezavantajlar;
3. Çalıştığı kurumda karşı cins arkadaşları tarafından aldığı olumsuz eleştiriler. İzin aldığı için amiri tarafından
azarlanan ve arkadaşlarına kötü örnek oluyorsun şeklinde lanse edilen
bir memur modeliyiz.
1. Ekonomik kısıtlama, ekonomik özgürlüğünün eşi tarafından suistimal edilerek bu özgürlüğün kısıtlanması,
Emek harcayarak kazandığımız bu hakkı
kullanmak için de eşimizden izin almak
istemiyoruz. Parayı kazandığımız gibi
harcayamıyoruz.
İş hayatındaki avantajımız demeyelim
ama sendikal anlamda bugün burada olmamız en büyük avantajımız.
49
10. Grup
Kariyer
Saniye LİSAN, Naciye EFE, Yasemin TÜRKAN, Figen BABADAĞ,
Sultan PAÇAL, Beyhan SERDAROĞLU
50
3. Kadın Kurultayı
1. Erkekler eğitilsin! Kadınların da toplum hayatında ve çalışma hayatında yeri olmalı
2. İletişim! Kendimizi ifade etmeliyiz
3. İşyerinde amirin yükselme sınavında köstek değil destek olması, mevzuat ile ilgili, seminer düzenlenmesi, böylelikle memurunu bilgilendirmiş ve sınava hazırlanmasında yardımcı olmuş olur,
4. Mesai arkadaşlarının hoşgörülü olması, Kariyer yapmak için alınan
izinlerde iş arkadaşından anlayışlı olması beklenir.
Kariyer yaptıktan sonra da sorunlar bitmiyor,
1. Evde eşler arası sorunlar,
2. Dairede çalışma arkadaşları
3. Kadının kariyer yapması toplumumuzda istenmiyor,
Temel hamle bu noktada Eğitim!
51
11. Grup
Pozitif Ayrımcılık
Gülsen TOSUNOĞLU, Yasemin ÖZTÜRK, Hilal DOĞAN, Gül TOPÇU, Hatice SERT,
Filiz AYKURT, Zülfiye ÇANAKÇI, Naciye DOĞRUKONYAR, Tülin DEMİRÖZ KOÇ
52
3. Kadın Kurultayı
M
Çözüm Önerileri
erhaba Sevgili Hanımlar,
Benim adım Hatice SERT,
1. Görevde yükselme sınavlarında
Türk Büro Sen İst. 2 nolu
sınav komisyonunda görev alan
şube Yön. Kur. Üyesiyim Grubumuz, İs-
kadın ve erkek sayılarının eşit ol-
tanbul 1, 2 ve 4 nolu şubelerinden ve
ması,
Tokat şubesinde görev yapan arkadaş-
2. Sınav komisyonları tarafından, sı-
larımızdan oluşmuştur.
navda başarılı olduğu halde kadın
Konumuza katkı sağlayan ekibimize
çalışanların mülakatlarda elenme
ve kurultayımıza renk veren sizlere de
sebeplerinin açıklanması,
teşekkür ederim.
3. Kadın çalışanların mülakatlarda
Sorun: Çalışma hayatımızda kariyer
bir eş, bir anne gibi değil, çalışan
yapmak isteyen bayan çalışanlarımıza
bir birey olarak düşünülmesi,
yapılan pozitif ayrımcılık
53
4. Kadına yapılan pozitif ayrımcılık
- Çalışma alanlarında bayan persone-
noktasında sınavlarda başarılı olan
lin çocuklarından, evindeki iş yükün-
kadın ve erkek çalışanın göreve
den dolayı tercih yapılamaması,
alınması yaptırımının sağlanması,
- İdarecilerin görevlendirme yaparken
5. Kadın çalışanlarımızın kamuoyunu
kurum içerisinde mevcut servislerin
bilinçlendirmek adına toplumsal
bazılarını aktif, bazılarını pasif düşü-
seminerler ve paneller düzenlen-
nerek personel arasında ikilem yara-
mesi,
tılması, örneğin Maliye; Vergi Dairesi
bölümlerinden KDV, Tarama Kontrol
Değerli arkadaşlar kesinlikle feminen
Vergilendirme gibi servislerin önem-
yaklaşmıyorum sadece konumuzla il-
sendiği, Evrak kayıt, Sicil gibi bölüm-
gili olarak çalışma hayatında eşit yak-
lerin pasifize edildiği gibi,
laşım istiyoruz.
- Çalışan Eş Çalışan Anne konusunda
- Çalışma yaşamında idareci belirle-
da; çocuğunu dünyaya getirdikten
nirken çok başarılı, bilgi birikimine,
sonra 3 yıl gibi süreli olarak ücretli ve
çalışma sürelerine bakılmaksızın yapı-
yarı ücretli olarak izinli sayılması, sağ-
lan görevlendirmeler,
lıklı nesiller ve sağlıklı toplumlar için
- Yapılan görevde yükselme sınavla-
önemlidir.
rında personelin daha başarılı olduğu
halde mülakatta elenmeleri,
54
3. Kadın Kurultayı
12. Grup
Kıyafet
Serpil BAYINDIR, Nurdagül ÖZÇELİK, Şerife ERYİĞİT, Emine KOCAGİL
Şerife DENİZLİ
55
Ö
nce kendimiz sonra kuru-
de kurum ve çalışan olarak bize yakı-
mumuzun imajı için kıyafet-
şanı, saygınlığımıza zarar vermeyecek
lerimize özen göstermeliyiz.
şekilde giyinmeliyiz.
Pantolon serbest bırakıldı fakat bizler
Aslında kılık kıyafet yönetmeliğinde
tayt giyerek (güya üzerine uzun tişört/
sorun yok, asıl görev bizlere ve buna
tunik) iş yerine geliyoruz. Çok kısa ti-
göz yuman idarecilere düşmektedir.
şört, yakasız bluz, kısa ve dar etek
giyiliyor. Bu da zaman zaman hoş ol-
Serbest kıyafet güzel, amacını aşınca
mayan görüntülerin ortaya çıkmasına
çirkinleşiyor. Hem kendimizi, hem işi-
neden oluyor. Özellikle biz hanımların
mizi hem de kurumumuzun saygınlı-
bu konularda daha hassas davranma-
ğını korumalıyız.
sını faydalı olacağına inanıyoruz.
Kıyafetimiz bizim, biz kurumumuzun
Yine erkek memurlar spor/keten
kalitesini gösteririz.
ayakkabı, sandalet giyiyorlar, kravatı
Beni dinlediğiniz için teşekkür ede-
atıp müdüre gidileceğinde takıyorlar,
rim.
keten pantolon giyiyorlar; en temel
56
3. Kadın Kurultayı
13. Grup
Mesai Düzeni
Gül DİNA, Handan MİRZA ERBAŞ, Gülay KARSÖZ,
Fatma ŞİŞMAN,Gülay SATILMIŞ
57
1. Mesai saatleri her ne kadar belli
bir bütünlüğün sağlanması için,
belli saatlerle belirtilmiş ise de kurumsal farklılıklar nedeniyle bağlayıcı olmamaktadır.
3. Görev alanı dışında görev yaptırılmaması
4. İş yüküne göre personel çoğaltılıp, vardiya sistemi getirebilir
(Adliyelerde yapılabilir)
2. Özlük hakları kullanılmamaktadır.
(Süt izni, doğum izni, babalık izni,
yemek molası, senelik izni, sigorta
molası vb)
5. Çalışan annelerin mesaisi daha
esnek yapılabilir.
6. Sendikalarımızın bu konularda
desteğini bekliyoruz.
3. Ücreti ödenmeyen nöbetler.
7. Kaldırılan fazla mesai ücretlerinin
mesai adı altında değil de maaşlara yansıtılarak ödenmesi,
4. Görev alanı dışında nöbet tutulması
5. Bireyler üzerine fazla iş yüklenmesi.
Çözüm;
8. Çalışanlarımız yargısız infaz edilmemeli,
1. Özlük haklarının kullanılabilmesi
için, sendika kuruluşlarının ve sivil
toplum kuruluşlarının ciddi yönde
çalışması ve desteği gerekir.
9. Çalışma yükünün fazla olduğu kurumlarda yıpranma payı verilmeli
(Adliye, Maliye, Vergi Daireleri)
2. Nöbet ücretlerinin ödenmesi,
10. Çalışma yükünün fazla olduğu kurumlarda erken emeklilik verilmeli
58
3. Kadın Kurultayı
14. Grup
Eğitim
Katıl
nile
Bilgini Ye
da
İş Hayatın
t,
Fark Yara
Fark At!
Sirazın NALLAR, Nimet GÜN, Ayşegül AKÇİÇEK ÖZTÜRK, Neriman ŞAHİN,
Zahide YALÇIN, Selime KAYA, Refika DABA, Ümmü Gülay ŞAHİN
59
Öneriler
5. Lise mezunu hizmetli kadrosunda
çalışanların genel hizmetler kadrosuna sınavsız geçiş yapılması,
1. Meslek Liselerinde okuyanlara iki
yıllık üniversiteye geçiş hakkı olmaktayken, düz lise mezunu çalışanlara da böyle bir kolaylık sağlanması,
6. Lise mezunu veya üniversite mezunu olan hizmetli kadrosunda
çalışanlara ek gösterge verilmesi,
7. Görevde yükselme sınavları için
kurum içi eğitim verilmesi,
2. Çalışan anne ve babaların okuyan çocuklarına eğitimde gerekli
kolaylığın sağlanması; bur ve yurt
gibi,
8. Çalışanlara uygulamalı eğitim verilmesi,
3. Lise mezunları çalışanların uzmanlık ya da şeflik sınavına girmesi,
Eğitim kadın erkek olarak değil bir
bütün olarak verilmeli. Her iki taraf
eğitimli olduğu zaman iş hayatındaki sorunlar tamamen bitmese de en
azından karşımıza çıkacak sorunları
halletmek daha kolay olacaktır.
4. Çalışan bir memurun örgün bir
okul kazandığında gideceği okulun
olduğu ilde görev yapmasını sağlaması,
60
3. Kadın Kurultayı
15. Grup
Çalışma Ortamı
Gülseren BULUT İPİÇÜRÜK, Hilal KARABULUT, Sevgi RAKICI,
Nezihe KONCELİ , Sebahat ÜREGEN, Özlem ÜNAL, Fatma SARIYER,
F.Lale KARAKUŞ Çiğdem GÜRLER
61
Öneriler
Kamu kurumlarına gerekli önem verilmediğinden çalışma ortamları ve fiziki
koşulları yeterli olmadığından, personelin üretimde daha faydalı ve daha mutlu çalışma ortamını sağlamak için fiziki
koşulların iyileştirilmesi gerekmektedir.
Ergonomi, insanın fiziksel ve psikolojik özelliklerini inceleyerek insan,
makine ve çevre uyumunu doğal ve
teknik olarak araştırma ve geliştirme
çalışmaları topluluğudur.
Cinsiyet Dağılımı
Gelişen teknoloji ile birlikte çalışma
ortamlarında insan sağlığı tartışılır
duruma gelmiştir. Tüm makine ve bilgisayar gibi elektronik cihazların yaymış olduğu radyasyon insan sağlığını
etkilemektedir. Bu hususta sağlıklı
ortamın yaratılması ve bu zararların
asgariye indirilmesi gerekmektedir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında kadın
üst düzey yöneticilerin toplam yöneticiler içindeki oranı %13 dolaylarındadır. Yani yok denecek kadar azdır. Kadınların üst yönetime talip olması ile
birlikte, yasal düzenlemelerin bu şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Yerleşim Planı
Tüm kurumlarda yine gelişen teknoloji konusunda personel eğitiminden
geçirilmeden, sistemle ve sorunlarla baş başa bırakılmaktadır. Örneğin
Adalet Bakanlığı’nda UYAP, SGK’da
DYS, Maliye’de KBS gibi,
Çalışma ortamında yerleşim planlarında üst yöneticiler söz sahibi olduğundan alt kademedeki personel ikinci
plana atılmaktadır. Fiziki ortamları nedeniyle ikinci sınıf insan gibi görmesini
ve psikolojik baskıya neden olmaktadır.
Personelin bu konuda günü kurtarmak için kısmen değil, yeterli eğitimden geçirilerek sisteme uyarlanması
gerekmektedir.
Adam olmak cinsiyet meselesi değil
şahsiyet meselesidir.
62
3. Kadın Kurultayı
16. Grup
İş Güvencesi
Nejla ÖKSÜZ
63
İş Güvencesi
Elimizden Alınmak
İsteniyor
İ
ş Güvencemizin elimizden alınmak istendiği bir dönemde siz sendikal
mücadelenin içinde yer alan hanımlarımızın bu konuda çalışanları bilinçlendirmenizi, güvencemizin sendikamızın ve bizim kırmızı çizgimiz
olduğunu bundan asla taviz vermeyeceğimizi anlatmanızı istiyorum.
64
3. Kadın Kurultayı
17. Grup
Dayanışma
Tülay ALTINOK, Hamiyet ECEMİŞ, Demet YALÇIN, Munise BERKAN,
Fethiye ALTANÇ, Handan ŞEFİKOĞLU
65
ÖNERİLER
Dayanışmanın, çözümün olmadığı
yerde hiddet, şiddet olacaktır ki, bu
da sağlığı bozar,
Dayanışma ilk önce örgütlenme ile
başlar, memurun örgütlenmesi de
“sendika”dır.
Avantajlar: Bu anlatılan konuları
avantaja çevirebilmek için dayanışma
olmalıdır.
Kreş: örneği hem memur hem de kadın açısından dayanışma olmadığının
göstergesidir.
Kıskançlık: Kişisel ihtiraslarımızı bırakarak toplumsal sorunlar olarak algılarsak dayanışma olur.
Bekar kadın olmak: her konuda hem
cinsleri tarafından daha çok eleştirilmesi.
Kariyer, her makama her yerde ihtiyaç
vardır. Kıskançlık olmadan her yere
gelmesine yardımcı olmak gerekir.
Mobing: Kötü muamele yapılırken
hangimiz karşı çıkıyoruz, tepki gösteriyoruz,
Eğitim: Dayanışma ve bir kural içinde
yapılması gerekir
Sendikal Beklenti: üye sayımız ne kadar dayanışma içerisinde olduğumuzu gösterir,
Çalışma ortamı: örgütlü dayanışma
sonucu
Öğle Tatili: Örgütlü dayanışma sonucu
Toplumsal Şartlar ve Şiddet: Kadına
şiddet topluma yansıdıkça kadın dayanışmasının arttığı,
İş Güvencesi: örgütlü dayanışma sonucu
Dayanışma Mihenk Taşı...
66
3. Kadın Kurultayı
18. Grup
Kadın Yönetici
Nevin DUMAN, Saniye GÜNEŞ, Elife DENİZ, Mine ODABAŞI,
Esmahan AKGÜN ERÇİN, Elif GÜLAR, Nesrin ÖZDEMİR YAZAN,
Şenay GÖKDEMİR
67
1. İdarecilerin zaman zaman stres
yönetimi ve motivasyon konusunda eğitim almaları, öfke kontrolünün sağlanması konusunda uzman
desteği sağlanmalı,
çıkaran olmaktan öte çözüm üreten, uzlaştıran bir amir olmalıdır,
6. Unvan değişikliği sınavı ile idareci
olarak atanacakların atama öncesi
çalıştığı tüm amirlerinden idarecilik vasfının olduğuna dair uygun
görüşü alınmalı,
2. Çalışan personelin stresle baş
etme yollarını öğrenmesi için uzman desteği sağlanmalı,
7. Kadın yönetici yetkilerini kullanarak personelini tehdit etmemelidir.
3. İdarecilerin sınavlardan yeterlilik
aldıktan sonra atanma öncesi “psikolojik açıdan yöneticilik yapabilir
onayı” alması gereklidir.
8. İdareci olduğumuzda bizde yaşadığımız sorunları unutmayalım.
4. Erkek personele gösterdiği sabrı
ve müsamayı kadın personele de
göstermelidir.
5. Kadın yönetici şikayet eden, sorun
68
3. Kadın Kurultayı
19. Grup
Sosyal Etkinlik
Fatma İLHAN, Olcay Nagan YARALI, Hatice AKDENİZ, Hikmet SAYIN
69
Öneriler
oldukları faaliyetler olup hem kendilerini motive eden hem de toplu-
Sosyal etkinlik; insanların kendi mes-
mun hassas olduğu konularda, in-
leklerinin dışında yapmış oldukları
sanları kaynaştıran, bilinçlendiren
spor, eğlence, resim, tiyatro, gezi ve
faaliyetler,
kurs gibi faaliyetlerdir. Bu faaliyetler
yapılırken amaç; insanları bir bütün
3. Sosyal etkinlikleri yaparken karşıla-
olarak eğitmek ve sorumluluk duygu-
şılan sorunlar ve çözümü nelerdir?
su aşılamaktır.
Karşılaşılan Sorunlar
Sosyal faaliyetleri grup olarak ikiye
1. Sosyal etkinlikler düzenlenirken er-
ayırdık
kekler ve bayanların tercih farklılıkları,
1. Kişisel Faaliyetler, yani insanların
2. Bayanın anaç tavuk olma özelliği,
kendilerini motive ve tatmin için
(erkek gezmeyi, tozmayı severken,
yaptıkları faaliyetler, bunlar erkek-
bayanın eşi ve çocuklarının arasın-
lerin kahve ve futbol maçları alış-
da gidip gelmesi, gelgitler)
kanlıkları, kadınların günleri gibi
3. Erkeğin ve kadının ayrı ayrı kendi
2. Toplumsal sosyal faaliyetler, bu
sözlerinin geçerli olmasını isteme-
faaliyet türü insanların sosyal so-
leri ve bunun neticesinde demok-
rumluluklar kapsamında yapmış
rasinin olmaması,
70
3. Kadın Kurultayı
4. Ailenin ekonomik durumu,
5. Kişilerin iş hayatındaki sorunları,
(İzin isteyip de alamadıkları du-
ların
lik; insan
in
k
t
e
l
a
y
Sos
dışında
sleklerinin
e
m
i
d
n
e
k
lence,
rı spor, eğ
la
k
u
ld
o
yapmış
kurs gibi
o, gezi ve
r
t
a
y
ti
,
resim
aliyetler
rdir. Bu fa
le
t
e
y
li
a
fa
ütün
nları bir b
a
s
in
;
ç
a
am
yapılırken
umluluk
ek ve sor
m
it
ğ
e
k
olara
tır.
aşılamak
duygusu
rumları gibi)
6. Mahalle baskısı
Sosyal etkinliklerin daha etkin yapılması için çözüm?
Eğitim, eğitim, eğitim
Sosyal etkinlikler aslında insanları bir
bütün olarak eğitmek ve sorumluluk
duygularını geliştirmektir.
Futbol oynamak, piknik yapmak, kahveye gitmek-elişi kurslarına gitmek,
alışveriş yapmak, balık tutmak-sine-
vardır, sosyal etkinlikleri sevmezler
maya, tiyatroya gitmek sosyal etkin-
ama bazıları da bayılırlar böyle etkin-
liktir.
liklere. Sendikamızın yapmış olduğu
bu kurultay konumuza iyi bir örnektir.
İnsanlar kendilerini ve başkalarını eği-
Türkiye’nin değişik illerinden gelen in-
tirken sosyal sorumluluk duygularını
da geliştirmelidir.
sanları birbirine kaynaştırdı.
Örneğin huzurevi ve çocuk esirgeme
Özellikle
okullarda
öğretmenlerin
yapmış olduğu sosyal etkinlikler ço-
kurumlarının ziyaret edilmesi aynı za-
cuklara sorumluluk duygusunu aşıla-
manda sosyal sorumluluk kapsamında yapılan sosyal faaliyetlerdir.
makta ve aynı zamanda eğitmektedir.
Kadınların sosyal etkinliklere katılım-
Daha çok sosyal etkinlikler düzenleyerek hem kendimizi mutlu edelim hem
larını engelleyen birsürü neden saya-
de bu etkinliğe katılan kişileri mutlu
biliriz, eşleri, çocukları, işleri izinleri
edelim.
vs. ancak bazı insanların yaradılışında
71
20. Grup
Büyükşehirde
Yaşamak
Gülten ÖNDER, Şenay TAYMAZ, Filiz ERDOĞMUŞ, Ayşegül TEKİN,
Aysun SUNAL, Ferda ESER, Mülki TÜRKÖZÜ, Hayriye ATİLLA
72
3. Kadın Kurultayı
Sorunlar:
6. İş yükü ve sorumluluklarının fazla
olması,
1. Yol ve ulaşım sorunları, sabahları erkenden kalkmak gün henüz
7. Güvenlik problemleri,
ağarmadan yollara düşmek,
8. Çocukların bakım sorunu
2. Büyükşehirlerde personel yığıl-
Çözüm önerileri
ması olması ve bunlara yetecek
lojman bulunmaması mevcut loj-
1. Büyükşehirlerde yaşayanlara ek
manların iş yerlerine çok uzak ol-
tazminat verilmeli,
ması,
2. İş yerlerinde kreş zorunluluğu ge-
3. Kılık kıyafette daha özenli, bürok-
tirilmeli,
rasiye uygun kıyafet zorunluluğu
3. Mevcut büyükşehirlerde ve eklene-
4. Maddi sorunlar,
cek olan yeni büyükşehirlerde kültür ve sosyal seviyeyi arttırılmaya
5. İkamet ve işyeri arasındaki uzak-
yönelik sosyal projeler geliştirilmeli.
lığın çok olmasından dolayı yaşanan zaman kaybı ,
73
Büyükşehirde yaşayan biz kadın me-
cukları ders çalıştırmak, sorunlarını
murlar işyeri ile ikametlerimizin bir-
dinlemek vs. evin bütçesini ayarla-
birinden uzak olması nedeniyle sa-
mak, ihtiyaçları tespit etmek gibi işler
bahları daha erken kalkmak, eşin ve
bizleri beklemektedir.
çocukların ihtiyaçlarını karşıladıktan
Tüm bunları karşılamak üzere kurum-
sonra (kahvaltı, giyim gibi) işyerimizin
lar bazında büyükşehirlerde yaşayan
kılık ve kıyafet gereklerini yerine ge-
biz memurlara Büyükşehir tazminatı
tirerek varsa servise yetişmek yok ise
adı altında ödenek verilerek bu mali
2-3 araç değiştirerek, yaklaşık 1-1,5
yükümüzün hafifletilmesi gerekmek-
saat yol kat ederek işyerimize ulaş-
tedir.
maktayız. Bunun aile bütçesine getir-
Bazılarımızın görev yerinin önemi
diği yük malumunuz.
bakımından akşamları bazen çok
Öğle paydoslarının kısa olması nede-
geç saatlere kadar mesaiye devam
niyle yemek, fatura vs banka işlemle-
etmekteyiz. Kurumlarımızda ve ser-
rine yetişememe durumları meydana
vislerde sağlanan güvenlik yeterli ol-
gelmektedir. Akşam mesai bitiminde
makla birlikte tek başına yola çıkan
yine koşuşturarak tabi elimizde ve
bir kadın için güvenlik sadece kendi-
karşımızda işini yapmak üzere bekle-
sine kalmaktadır. Bu konuya çözüm
yen vatandaş yok ise servise yetiştir-
getirilmelidir.
mek ya da uzun yolcu kuyruklarında
bekleyerek mesai 17.00’da bitse bile
Mevcut büyükşehirlerde yaşadığımız
evimize ulaşmak 19.00 ya da 19.30’da
daha pek çok sorun olmakla birlikte
evimize ve diğer bizi bekleyen işlerin
sosyal ve kültürel anlamda pek çok
başına geçmek ve bir sonraki günün
eksikliklerin yaşandığı bir gerçektir.
hazırlıkları ile mücadele etmek, ço-
74
3. Kadın Kurultayı
21. Grup
Aile Bütünlüğü
Nafiye OFLU, Sebahat ÖZGÜL, Hasibe OĞUZ, Mediha TAMER, Zübeyde ŞENER
Çiğdem SANCI, Özlem YÜKSEL, Beyhan DURMUŞ, Mehtap ÖLÇEN,
Güler ÖZTÜRK, Funda BAŞER
75
D
evlet çalışanların atamalarını
eşlerin çalışma konumlarını da
dikkate alınarak yapılmalı.
cağının cevabını onlardan sormak istiyoruz.
Kadının çalışma hayatına atılmasıyla
Türk aile toplum yapısı değişmiştir.
Anne ve babalar aile içi rollerini tam
olarak yerine getiremediğinden sevgi,
saygı, bağlılık ve iletişim hemen hemen kaybolmuştur diyebiliriz. Hemen
bu noktada aile bireylerinin eğitilmeleri gerekir diyebiliriz. Her ailenin bir
yaşam koçu olabilir, sağlıklı toplum
için mutlu aile yaşam merkezleri olabilir. Sağlıklı toplum, iyi aile eğitimle
olur diyorsak, devlet mutlu bireyler
yetiştirmek adına bunu asli görevleri
arasına almalıdır. Bunu duyurmak bir
sivil toplum kuruluşu olarak sendikamıza ve sendikanın bir üyesi olarak bir
anne ve çalışan kadın olarak hepimize
düşmektedir.
Aile bütünlüğü birinci derece akrabaları da kapsamalıdır. Hasta ebeveynlere bakmak, hastalıklarını tedavi
ettirmek amacıyla yapılan tayin taleplerine öncelik tanınmalıdır.
Çalışanların atandıkları yerlerde görev süreleri ve tayin dönemleri çocukların okul dönemleriyle paralellik
göstermelidir. (uyum sorunu)
Aile bütünlüğünü korumak adına çalışan eşlerin mesai saatleri birbirinden çok farklı olmamalıdır.
“800 liraya geçinilir” diyen devlet
büyüklerinin olduğu bir ülkede aile
bütünlüğünün parasız nasıl koruna-
76
Çalışma Hayatında Kadın
Anketi
Proje Ekibi:
Yasemin GÜNGÖR, Hasan KORUCU, Yasin DURDU,
Ayşen ÇETİNBAŞ, Hakan KORUCU
77
SORU SETİ
1.
Çalışma yaşamı bir kadının iyi bir anne ve eş olmasına engel midir?
Evet
Hayır
2.
Çalışma yaşamında kadın-erkek ayrımı yapıldığını düşünüyor
musunuz?
Evet
Hayır
3.
Kadınların çalışma yaşamlarını düzenleyen yasalar yeterli midir?
Evet
Hayır
4.
Çalışma hayatında bulunmaları ile ilgili olarak kadınlar üzerinde
toplumsal bir baskı olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet
Hayır
5.
Çalışmak kadını özgürleştirir mi?
Evet
Hayır
6.
Geçimi sağlamak erkeğe, çocuk doğurmak, büyütmek ve ev işleri
kadına aittir düşüncesine katılıyor musunuz?
Evet
Hayır
7.
Meslek seçimi konusunda kadın / erkek mesleği ayrımı yapılmasını
doğru buluyor musunuz?
Evet
Hayır
8.
Statü ilerlemesinde kadın-erkek arası eşitsizlik var mıdır?
Evet
Hayır
9.
Evlilik ve çocuk kadınların tam gün kendilerini işlerine vermelerine
engel olmakta mıdır?
Evet
Hayır
10.
Evlilik, bir kadının çalışma yaşamında başarıya ulaşmasını engeller
mi?
Evet
Hayır
Evet
Hayır
11. Kadının çalışmasına karşı ailelerin engelleyici bir tutumu var mıdır?
12.
Çalışan kadının aile içi kararlarda söz hakkı daha fazla olduğunu
düşünüyor musunuz?
Evet
Hayır
13.
Çalışma yaşamının erkeklere göre düzenlendiğini düşünüyor
musunuz?
Evet
Hayır
Evet
Hayır
14. Kadının çalışması çocuklarının bakım ve büyütülmesini zorlaştırır mı?
15.
Çalışan kadınlar çocuklarını daha iyi yetiştirdiğini düşünüyor
musunuz?
Evet
Hayır
16.
İşyerinizde özellikle kadının mobbinge maruz kaldığını düşünüyor
musunuz?
Evet
Hayır
17. Çalışmanın kadını aile içi şiddetten koruduğunu düşünüyor musunuz?
Evet
Hayır
18. Esnek çalışma saatinin uygulanmasını ister misiniz?
Evet
Hayır
Evet
Hayır
19.
Kadına özgü sağlık durumları (regl-hamilelik-doğum) çalışma
hayatında olumsuzluklara yol açar mı?
78
3. Kadın Kurultayı
GENEL SONUÇ RAPORU
Kurultayımızda kadınlarımızın çalışma hayatlarını kendi bakış açılarıyla değerlendirebilmeleri amacıyla bir anket düzenlenmiştir. Anket sorularında “Çalışma Hayatında Kadın” konusu işlenmiş ve çalışma hayatının her yönüyle irdelenmesine
yönelik 20 soruya yer verilmiştir. Sorulara verilen cevaplar neticesinde aşağıdaki
sonuçlara ulaşılmıştır:
• Katılımcılarımız çalışma hayatının, iyi bir anne ve eş olmasına engel olmadığına inanmakta olup, katılımcılarımızın çoğu iş hayatında bulunmaları ile ilgili olarak üzerinde toplumsal bir baskı hissetmektedirler.
• Kadınlarımızın büyük bölümü, çalışma hayatında cinsiyet ayrımı yapıldığı
kanaatinde olup, meslek seçimi konusunda cinsiyet ayrımı yapılmasını
yanlış bulmaktadır.
• Katılımcılarımızın büyük çoğunluğu çalışma yaşamlarını düzenleyen yasaların yeterli olmadığını, aynı zamanda da çalışan kadının daha özgür olduğunu düşünmektedir.
• Ankete cevap veren katılımcılarımızın çoğunluğu; kadınların çalışmasına
karşı ailelerin engelleyici bir tutum göstermediğini ancak kadına özgü sağlık durumlarının (regl-hamilelik-doğum) çalışma hayatında olumsuzluklara
yol açtığını düşünmektedir.
• Ankete katılan kadınlarımızın çoğunluğu; çalışıyor olmalarının kadını aile
içi şiddetten korumadığını, bununla birlikte Kadınlarımızın yine büyük
çoğunluğu çalışma hayatında mobbinge (psikolojik taciz) maruz kaldığını
ifade etmektedir.
• Çalışan kadınların karşılaştığı sorunların temel kaynağının kurum idaresi
olduğu belirtilmektedir.
• En yakın amir ve toplumsal baskı da kadınlarımızın şikayetçi olduğu diğer
konular arasında yer almaktadır.
79
Ç
17
alışma yaşamı, bir
kadının, iyi bir anne ve
174
eş olmasına engel midir
sorusuna verilen cevaplar;
Evet
Hayır
Evet
Hayır
17
174
Katılımcı kadınlarımız % 91 oranında çalışma yaşamının bir kadının, iyi bir anne
ve eş olmasına engel olmadığı konusunda hemfikirdir.
Ç
44
alışma yaşamında
kadın-erkek ayrımı
yapıldığını düşünüyor
musunuz verilen cevaplar;
145
Evet
Hayır
Evet
Hayır
145
44
Çalışma hayatında kadın-erkek ayrımı yapıldığını düşünen kadın oranımızın % 77
olması, kadınlarımızın bu konudan da muzdarip olduğunu göstermektedir.
80
3. Kadın Kurultayı
K
adınların çalışma
yaşamlarını düzenleyen
yasalar yeterli midir
sorusuna verilen cevaplar
9
177
Evet
Hayır
Evet
Hayır
9
177
Anketimize katılan kadınlarımızın % 95 ‘i çalışma yaşamlarını düzenleyen
yasaların yeterli olmadığına dair görüş birliğine varmışlardır.
Ç
alışma hayatında
bulunmaları ile ilgili
olarak kadınlar üzerinde
toplumsal bir baskı olduğunu
düşünüyor musunuz verilen
cevaplarverilen cevaplar;
61
128
Evet
Hayır
Evet
128
Hayır
61
Kadınlarımızın % 95 ‘i çalışma hayatında bulunmaları ile ilgili olarak üzerinde
toplumsal bir baskı hissetmektedirler.
81
Ç
alışmak kadını özgürleştirir mi
sorusuna verilen cevaplar
Evet
Hayır
Evet
161
Hayır
23
23
161
Kadınlarımızın % 88 ‘i çalışan kadının daha özgür olduğunu düşünmektedir.
G
eçimi sağlamak erkeğe, çocuk
doğurmak, büyütmek, ev işleri
kadına aittir düşüncesine katılıyor
musunuz verilen cevaplar;
Evet
Hayır
Evet
Hayır
8
183
8
183
Ankete katılan kadınlarımız; geçimi sağlamak erkeğe, çocuk doğurmak, büyütmek,
ev işleri kadına aittir gibi bir düşünceye % 96 oranında katılmadığını göstermiştir.
M
eslek seçimi konusunda
kadın / erkek mesleği ayrımı
yapılmasını doğru buluyor musunuz
sorusuna verilen cevaplar
Evet
Hayır
Evet
Hayır
34
154
34
154
Meslek seçimi konusunda cinsiyet ayrımı yapılmasını kadınlarımız % 82
oranında yanlış bulurken, % 18 oranında bu ayrımın yapılmasını doğru bulan
kadınımız bulunmaktadır.
82
3. Kadın Kurultayı
S
tatü ilerlemesinde kadın - erkek
arası eşitsizlik var mıdır sorusuna
verilen cevaplar
Evet
Hayır
Evet
131
Hayır
52
52
131
Kadınlarımızın % 72 ‘si statü ilerlemesinde cinsiyet ayrımı gözetildiği konusunda
beyan verirken % 28 ‘i böyle bir ayrımın olmadığını düşünmektedir.
E
vlilik ve çocuk kadınların tam gün
kendilerini işlerine vermelerine engel
olmakta mıdır verilen cevaplar;
63
121
Evet
Hayır
Evet
63
Hayır
121
Kadınlarımızın % 66 ‘sı evlilik ve çocuğun kendilerini işlerine vermelerine engel
olduğunu düşünmemektedir. Bununla birlikte % 34 oranında kadınımız bu
konuda aksini düşünmektedir.
E
vlilik bir kadının çalışma
yaşamında başarıya ulaşmasını
engeller mi sorusuna verilen cevaplar
Evet
Hayır
Evet
38
Hayır
152
38
152
Kadınlarımızdan % 80 ‘i evliliğin çalışma hayatındaki başarıya engel olmadığını
düşünmektedir. Kalan % 20 kadınımız ise evliliğin başarıya bir engel olduğunu
düşünmektedir.
83
K
adının çalışmasına karşı
ailelerin engelleyici bir
tutumu var mıdır sorusuna
verilen cevaplar
Evet
Hayır
60
121
Evet
60
Hayır
121
Ankete cevap veren katılımcılarımıza göre % 67 oranında kadınların
çalışmasına karşı aileler engelleyici bir tutum göstermemektedir. Kalan %
33 lük kısım ise aileler bu konuda bir engel oluşturmaktadır.
Ç
alışan kadının aile içi
kararlarda söz hakkı daha
fazla olduğunu düşünüyor
musunuz sorusuna verilen
cevaplar;
Evet
Hayır
64
124
Evet
124
Hayır
64
Çalışan kadının aile içi kararlarda söz hakkı daha fazla olduğunu düşünen
kadınlarımızın oranı % 66 olmakla beraber, aksi düşüncede olan kadınlarımız %
34 ‘lik dilimi oluşturmaktadır.
84
3. Kadın Kurultayı
Ç
alışma yaşamının erkeklere
göre düzenlendiğini
düşünüyor musunuz sorusuna
verilen cevaplar
Evet
Hayır
66
119
Evet
119
Hayır
66
Kadınlarımızın % 65 ‘ine göre çalışma hayatı erkeklere göre düzenlenmektedir.
Kalan % 35 lik kesimin ise böle bir konudan şikayeti bulunmamaktadır.
K
adının çalışması çocuklarının
bakım ve büyütülmesini
zorlaştırır mı sorusuna verilen
cevaplar;
Evet
Hayır
Evet
123
Hayır
63
63
123
Kadınlarımızın % 66 ‘sı çalışmalarının çocuklarının bakım ve büyütülmesini
zorlaştırmadığını düşünürken, kalan % 34 ‘ü ise bu konudan şikayetçidir.
85
Ç
alışan kadınların çocuklarını
daha iyi yetiştirdiğini düşünüyor
musunuz sorusuna verilen cevaplar
Evet
Hayır
Evet
Hayır
51
137
137
51
Anketimize katılan kadınlarımız % 73 oranında çalışan kadınların çocuklarını
daha iyi yetiştirdiğini düşünüyor, kalan % 27 ise aksi düşüncededir.
İ
şyerinde özellikle kadının mobbinge
(psikolojik taciz) maruz kaldığını
düşünüyor musunuz sorusuna
verilen cevaplar
Evet
Hayır
Evet
120
Hayır
69
69
120
Kadınlarımız % 63 oranında çalışma hayatında mobbinge (psikolojik taciz) maruz
kaldığını düşünüyor, kalan % 37 ‘lik dilimin ise böyle bir konudan şikayetçi değil.
Ç
alışmanın kadını aile içi şiddetten
koruduğunu düşünüyor musunuz
sorusuna verilen cevaplar
Evet
Hayır
Evet
81
Hayır
107
107
81
Ankete katılan kadınlarımızın % 43 ‘ü çalışan kadının aile içi şiddetten koruduğunu
düşünüyor, kadınlarımızdan kalan % 57 ‘lik oran ise bu konuda tam tersini
düşünmektedir.
86
3. Kadın Kurultayı
E
snek çalışma saatlerinin
uygulanmasını ister misiniz
sorusuna verilen cevaplar
66
123
Evet
Hayır
Evet
Hayır
123
66
Kadınlarımızın % 65 lik kısmı çalışma saatlerinin esnek olmasından yanayken,
kalan % 35 ‘lik kısmın ise böyle bir talebi bulunmamaktadır.
K
adına özgü sağlık
durumları (regl-hamilelikdoğum) çalışma hayatında
olumsuzluklara yol açar mı
sorusuna verilen cevaplar
Evet
Hayır
71
118
Evet
118
Hayır
71
Kadınlarımızın % 62 ‘si kadına özgü sağlık durumları (regl-hamilelik-doğum)
çalışma hayatında olumsuzluklara yol açtığını düşünürken, kalan % 38 ‘i ise böyle
bir konudan şikayetçi değil.
87
Çalışan kadınların karşılaştığı sorunların temel kaynağı sizce nedir sorusuna verilen
cevaplar
Kurum idaresi
103
En yakın amir
75
Hizmet alan vatandaş
23
Aynı düzeydeki çalışma arkadaşları
60
Hemcinslerim
26
Eş ve aile çevresi
29
Toplumsal baskı
72
Kendim
11
Çalışan kadınların karşılaştığı sorunların temel kaynağı kadınlarımızın büyük bir
çoğunluğuna göre kurum idaresidir. Bununla birlikte en yakın amirinden ve toplumsal
baskıda kadınlarımızın şikayetçi olduğu diğer konulardır.
Kurum İdaresi
En Yakın Amir
Hizmet Alan Vatandaş
Aynı Düzeydeki Çalışma Arkadaşları
Hemcinslerim
Eş ve Aile Çevresi
Kendim
Toplumsal Baskı
88
3. Kadın Kurultayı
Çalışma Hayatında Kadın
Kadınlarımızın sendikaya bakışının değerlendirildiği birinci bölümümüzde;
▪▪
Katılımcıların büyük çoğunluğu sendikayı etkin bulmuştur.
▪▪
Katılımcılar sendikanın işlevi açısından en fazla önem verdikleri konunun Özlük
haklarının korunması ve geliştirilmesi olduğunu belirtmiştir.
▪▪
Katılımcılar Hükümetin hazırladığı kamu personel reformunun, çalışan
kadınların sorunlarına çözüm getirmeyeceğine inanmaktadır.
▪▪
Katılımcılarımızın yarıdan fazlasının sendikalarına güvendiği görülmüştür.
▪▪
Katılımcılarımız sendikadan özlük hakları ve sosyal hakları konusunda çözüm
üretmesini beklemektedir.
▪▪
Kadınlarımız sendikada yeterli oranda temsil edilip, edilmediği sorusunda bir
görüş ayrılığı yaşamış olup, evet- hayır cevaplarını yarı yarıya cevaplamışlardır.
▪▪
Çalışma Hayatında Kadın konusunun değerlendirildiği ikinci bölümümüzde ise
aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
▪▪
Katılımcılarımız çalışma hayatının, iyi bir anne ve eş olmasına engel olmadığına
inanmakta olup, katılımcılarımızın çoğu iş hayatında bulunmaları ile ilgili olarak
üzerinde toplumsal bir baskı hissetmektedirler.
▪▪
Kadınlarımızın büyük bölümü, çalışma hayatında cinsiyet ayrımı yapıldığı
kanaatinde olup, meslek seçimi konusunda cinsiyet ayrımı yapılmasını yanlış
bulmaktadır.
▪▪
Katılımcılarımızın büyük çoğunluğu çalışma yaşamlarını düzenleyen yasaların
yeterli olmadığını, aynı zamanda da çalışan kadının daha özgür olduğunu
düşünmektedir.
▪▪
Ankete cevap veren katılımcılarımızın çoğunluğu; kadınların çalışmasına karşı
ailelerin engelleyici bir tutum göstermediğini ve kadına özgü sağlık durumları (reglhamilelik-doğum) çalışma hayatında olumsuzluklara yol açtığını düşünmektedir.
▪▪
Ankete katılan kadınlarımızın çoğunluğu; çalışıyor olmalarının çalışan kadının
aile içi şiddetten korumadığını, bununla birlikte Kadınlarımızın yine büyük
çoğunluğu çalışma hayatında mobbinge (psikolojik taciz) maruz kaldığını ifade
etmektedir.
▪▪
Çalışan kadınların karşılaştığı sorunların temel kaynağının kurum idaresi olduğu
belirtilmektedir.
▪▪
En yakın amir ve toplumsal baskı da kadınlarımızın şikayetçi olduğu diğer
konular arasında yer almaktadır.
89
Katılımcı Listesi
1
FATMA TOKMAN
28
LEYLA C. ALBAY
2
TEZCAN ALADAĞ
29
NURCAN SÖNMEZ
3
HÜLYA BÜYÜKYENİGÜN
30
AYSUN SUNAL
4
FİGEN KOR
31
SENİHA ÇAYCI
5
ÖZLEM ÜNAL
32
NEŞE GÜNER YENER
6
ÇİĞDEM GÜRLER
33
ASUMAN AYDOĞMUŞ
7
F. LALE KARAKUŞ
34
BİNNUR YALÇIN
8
NEVİN DUMAN
35
BELGİN ALACAGÖZ
9
SANİYE GÜNEŞ
36
SEMRA KÖKSAL
10
ELİFE DENİZ
37
ESRA BİNGÖL
11
FİKRİYE YOKUŞ
38
TESLİME ACAR
12
S.BAHAR ALBAN
39
FATMA ŞİMAY
13
AYTEN AKYÜZ
40
GÜLTEN AYAN
14
AYNUR KORUCU
41
GÜLAY KARAGÖZ
15
GÜLAY SATILMIŞ
42
GÜLDİNÇ ERDOĞAN
16
HİLAL AĞCA
43
DİLEK ALBAY
17
HANDAN MİRZA ERBAŞ
44
GÜLCAN KAYAYERLİ
18
SEVİNÇ TUNÇ AYDIN
45
RAHİME ÖZCAN
19
SONGÜL UÇAKÇIOĞLU
46
NİMET TALAKACI
20
NURAN EĞRİ
47
EMİNE İŞ
21
ÜLFET AYGÜN
48
REYHAN ÖZSUYU
22
DEMET YALÇIN
49
FATMA İRTEN
23
SONGÜL UÇAKÇIOĞLU
50
ZAKİRE KARACA
24
HAMİYET ECEMİŞ
51
AYŞE GÜLTEKİN
25
GÜLPERİ ŞİMŞEK
52
NAFİYE OFLU
26
MÜLKİ TÜRKÖZÜ
53
HANDAN AKIN
27
ÇİĞDEM SANCI
54
FERDAĞ ESER
Katılımcı Listesi
55
HASİBE OĞUZ
82
ZAİDE YILMAZ
56
ÖZLEM YÜKSEL
83
SEMA ÖZALP KESKİN
57
BEYHAN DURMUŞ
84
BEYHAN AKSAY
58
SEMRA ÖZTÜRK
85
HAVA AÇAR KAYA
59
ZUHAL DEMİRKAN
86
GÜLCAN ÇELİK
60
SONGÜL ÜNLÜ TAŞKIN
87
NEVİN KARLI
61
DÜRDANE YAMAN
88
AYTEN KÖKSAL
62
DİLEK BEYHAN
89
N.BELGİN ÖZDEMİR
63
AYSUN ÇİMELİ
90
AYŞE YAVUZ
64
FİLİZ ERDOĞMUŞ
91
TÜLAY ALTINOK
65
EMEL DEVRAN
92
KADRİYE KAVAK
66
NURAY GÖKÇAY
93
ELİF GÜLAR
67
HÜLYA TEKİNER
94
ŞENAY GÖKDEMİR
68
NURAY DUMAN
95
NESRİN ÖZDEMİR YAZAN
69
AYŞE ÖZTÜRK
96
FATMA SARIYAR
70
FATMA KUTSAL
97
SERPİL BAYINDIR
71
FUNDA BAŞER
98
MERİÇ ZOR
72
ZÜBEYDE ŞENER
99
GÜLER BENLİ
73
MEDİHA TAMER
100
DEMET YURDASUCU
74
GÜLER ÖZTÜRK
101
GÜLSÜM ALTUNTAŞ
75
MEHTAP ÖLÇEN
102
ESİN EVRENSEL
76
NURAY ALBAY
103
NİLGÜN ÖNEÇ
77
SEBAHAT ÖZGÜL
104
DEVRİM AYKUTLU
78
MERCAN İNCİ
105
AYTEN ÇİÇEK
79
ÇİĞDEM KAPANCIK
106
ESMAHAN AKGÜN ERÇİN
80
EMİNE ÇİÇEK
107
MİNE ODABAŞI
81
NEZAHAT BAĞIŞ
108
ESMA KÜTÜK
Katılımcı Listesi
109
FİLİZ BAŞPINAR
137
GÜLSEREN BULUT İPİÇÜRÜK
110
NURDAN ŞENOCAK
138
YASEMİN ÖZTÜRK
111
AYSUN BUDAK
139
AYŞE BANU SALTUK
112
ARZU YILMAZALP
140
TÜLAY ARISOY
113
ŞAHİNDE KELEŞ
141
SEVGİ RAKICI
114
NURŞEN ARSLAN KAMBER
142
HİLAL KARABULUT
115
PINAR TAŞKENT
143
MERAL TÜRKAN
116
A. SEMRA TAŞKIN
144
HANDAN FİDAN
117
DENİZ ÇAKIR
145
DİDEM ORHON
118
NESRİN KARSLIGİL
146
ÖZLEM TUĞAN
119
GÜLDEREN DEMİR
147
PAPATYA KISACIK
120
NİMET GÜN
148
SEVİM GÖKALP
121
AYGÜL AKÇİÇEK ÖZTÜRK
149
SİNEM COŞKUN
122
REFİKA DABAN
150
MÜRÜFE MUTLU ÖZGÜR
123
SELİME KAYA
151
CANAN KARUL
124
İLKAY TOMAKİN
152
NURGÜL ÖZÇELİK
125
SEMANUR ŞAHİN
153
ŞERİFE ERYİĞİT
126
ŞULE ARSLANOĞLU
154
HATİCE AKDENİZ
127
GÜLTEN ÖNDER
155
FATMA İLHAN
128
ŞENAY TAHMAZ
156
ZUHAL AKILLI
129
FİLİZ AKYURT
157
OLCAY NAGAN YARALI
130
GÜL TOPÇU
158
HİKMET SAYIN
131
HATİCE SERT
159
NACİYE ŞEHİRLİ
132
ZÜLFÜ ÇANAKÇI
160
BEYHAN SERDAROĞLU
133
GÜLSEN TOSUNOĞLU
161
SULTAN PAÇAL
134
HİLAL DOĞAN
162
FİGEN BABADAĞ
135
NEZİHE KONCELİ
163
SANİYE LİSAN
136
SEBAHAT ÜREGEN
164
NESLİHAN GÖZGÖREN
92
Katılımcı Listesi
3. Kadın Kurultayı
165
İNCİ KIRÇİÇEK
194
MAKBULE ÇALIŞKAN
166
HANDAN SOLAK
195
YADİGAR HAMŞİOĞLU
167
SELMA ÇİÇEK
196
AYŞE DURGUT
168
GÜLSEREN ATABEY KELEŞ
197
AYTEN YALÇIN
169
ÜMMÜ GÜLAY ŞAHİN
198
ZEHRA KURU
170
SİRANUR NALLAR
199
AYDAN FİLİZ ACAR
171
NERİMAN ŞAHİN
200
FETHİYE ALTAŞ
172
ZAHİDE YALÇIN
201
MUNİSE BERKAN
173
SERPİL YILDIZGÖZ
202
NURŞEN HIZLI
174
EMİNE SARI
203
HANDAN ŞEFİKOĞLU
175
EMİNE ÖZKAN
204
LEYLA YAMUÇ
176
MAKBULE BUKAN
205
SELDA PEKEROĞLU
177
NURHAN HAKKAYMAZ
206
NURTEN TÜRKELİ
178
NACİYE EFE
207
ZEYNEP KÖYBAŞI
179
YASEMİN TÜRKKAN
208
ZERRİN KALA
180
İLKNUR DURDU
209
NURTEN ÖZBEK
181
SUMAYE KOÇYİĞİT
210
İLKNUR AYNA
182
KEVSER YILMAZ
211
MERAL HAVVA ÖZÇELİK
183
ZEKİYE SÜMER
212
ŞERİFE DEMİRCİ
184
BELGİN ÇELİKPINAR
213
EMİNE KOCAGİL
185
ZEHRA NUR SOYLU
214
ZEYNEP ÖZKAN
186
HÜRRİYET KARAKOÇ
215
HALİME BAYRAKTAR
187
ÜLKER ÜNAL
216
SEVAL SOLMAZ
188
NACİYE DOĞRU KONYAR
217
ASLIHAN ÇELİK
189
TÜLİN DEMİRÖZ
218
NERMİN ÖNDER
190
TUĞBA SALİMOĞLU
219
DENİZ GÜRBÜZ
191
ELVAN USTAOĞLU
220
NACİYE KIRMIZIGÜL
192
KAMİLE GÜMÜŞ
221
MEDİNE BÜYÜKKAYA
193
SEVGİ YILMAZ
93
94
3. Kadın Kurultayı
95
96
www.turkburosen.org.tr
TÜRK BÜRO-SEN
Dr. Mediha Eldem Sokak No:85 Kocatepe / ANKARA
Tel: +90 (312) 424 22 11 / Faks: +90 (312) 424 22 19 / E-posta: [email protected]

Benzer belgeler