ンヌerンk ンヌンn tıklayınız - Türk Büro-Sen
Transkript
ンヌerンk ンヌンn tıklayınız - Türk Büro-Sen
www.turkburosen.org.tr N O-SE R Ü B K R TÜ yı a t l u r u K 3. Kadın Dünyada her şey kadının eseridir. KADIN VE ERKEK 1. OTURUM • Açılış Konuşmaları • Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin YOKUŞ’un Kadın Kurultayında Yaptığı Açılış Konuşması • Türk Büro-Sen Genel Başkan Yardımcısı Nejla ÖKSÜZ’ün Kadın Kurultayında Yaptığı Açılış Konuşması • Aile İçi İletişim Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı T ürk Büro-Sen Genel Merkezi tarafından 8-10 Mart 2013 tarihleri arasında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında gerçekleştirilen Kadın Kurultayına, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut, Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, Birleşik Emekliler Derneği Başkanı Nalan Huriye Akçan, Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği Başkanı Doç. Dr. Şenol Bal, Kadın Hareketi Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Loğoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Sema Doğan, Erkek Eğitimine Destek Derneği Başkanı Sahibe Bahar Alban, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Genel Başkan Yardımcılarımız Bayram Öztürk, Osman Eksert, Hüseyin Aslan, Tahir Yüzbaşıoğlu, Nejla Öksüz ve Türkiyenin her ilinden gelen kadın üyelerimiz katılmıştır. Genel Başkan Fahrettin YOKUŞ’un Kurultay Konuşması B Halen dünyanın birçok yerinde, kadınlar köle muamelesi görmeye devam ediyorlar. Türk kadını ise, tarih boyunca diğer toplumların kadınlarına göre toplumda daha fazla değer ve itibar görmüştür. ütün kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Kadın ve erkek elmanın iki yarısı gibidir. Birbirlerini tamamlarlar. Biri olmadan diğerinin varlığı, hiçbir şey ifade etmez. Ancak kadın ve erkek birlikte nesillerin devamını ve insanlığın varlığının sürdürebilmesini sağlayacaktır. Türklerin tarih sahnesine çıktığı yüzyılda da Türk kadını, diğer toplumlarda olduğu gibi baskı altında tutulmuyor, aşağılanmıyordu. Altay dağları’nın en yüksek tepesine “Kadınbaşı” ismi verilerek, sanki kadının yüceliğini anlatmak için çağlar sonrasına, bir mesaj veriliyor. kadını bir milletin iç h a d a y Dün n fazla Kadınında lu o d a n A “Ben uluşa illetimi kurt çalıştım. M Anadolu ötürmekte g re fe a z e v im,” r emek verd a d a k ı ın d Ka İslam öncesi Türk topluluklarında kadına böyle bir bakış var iken, diğer toplumlarda, milletlerde ise kadının durumu acınacak haldedir. Cahiliye devri Araplarında, kadının kocasının yanındaki değeri, alınıp satılan bir maldan farksızdır. Arap erkeği, adet zamanında kadınla bir arada oturmaz, onunla yiyip içmez, kadının diyemez! 6 3. Kadın Kurultayı miras hakkı yoktu. Oysa o dönemde de Türklerde kadın miras hakkına sahiptir. acı bir gerçektir. Araplarda ve Acemlerde kız çocuğuna sahip olmak şerifsizlik sayılmıştır. Aynı dönemlerde; İngiltere’de XI. asra kadar kocalar karılarını satabilirlerdi. Hristiyanlar’da, kadına şeytan gözüyle bakılıyor ve “murdar” bir varlık sayıldığı için İncil’e el sürdürülmüyordu. İngiliz piskoposu Dour’un 1888 yılında Westmisnter Kilisesinde vaaz verirken geçmişle ilgili söylediği sözler insanı dehşete düşürmektedir; Türklerin ise kızları ve kadını toplumun şerefli birer ferdidir. Türk milleti hariç, tüm milletler kadınlarını hor görmüş ve aşağılamışlardır. İşte bu dönemlerde Türk kadınının, saygı görerek yaşaması Türk karakter ve kültürünün yüksek değerinin bir göstergesidir. Yine destanlarımızda kadınlarımıza verilen önem şöyle ifade bulmuştur. Uygur Destanında Böğü Han, semavi bir ışıktan doğmuştur. Piskopos Dour şöyle diyor; “İngiltere’de bundan yüz sene öncesine kadar kadın, erkeğin sofrasına oturma hakkına sahip olmadığı gibi, sorulmadan söze başlaması caiz değildi. Kocası başının üzerine kocaman bir sopa asardı ki, karısı ne zaman bir emrini tutmazsa onu kullanırdı. Kadının sözü kızlarına geçmezdi. Erkek çocuklar ise, annelerine evde hizmetçi gibi davranırlardı.” Dede Korkut destanında, kadının eş ve sevgili olarak büyük değeri vardır. Erkek, başı derde düştüğünde kadınına sığınır. Onu içten duygularla yüceltir. İşte bir örnek; Bayındır Han’ın toyunda Dirse Han, Hatununa (eşine) şunları söyler; Çin’de ise boşanma hakkı sadece erkeğe mahsustu. Kadının böyle bir hakkı yoktu. Oysa Türklerde kadın boşanma hakkına da sahipti. Koca karısını, karısı da kocasını boşayabilirdi. Beri gel başımın bahtı, evimin tahtı Evden çıkıp yürüyende, Servi boylum Topuğunda sarmaşanda, kara saçlım Kurulu yaya benzer, çatma kaşlım Yine Çin’de yeni doğan çocuk erkekse pahalı kumaşlara, kız ise bez parçalarına sarılırdı. Çifte badem sığmayan dar ağızlım Güz elmasına benzer, al yanaklım Kadınım, evimin direği, döleğim İran’da da kendilerine eş bulan kızlar günahkâr sayılmıştır. Kanları bozmamak için yakın akrabalarla evlilik uygun görülmüştür. Bu nedenle anneleri ve kız kardeşleri ile evlenen erkekler olurdu. Aynı şekilde cahiliye Araplarının kız çocuklarını diri diri gömmeleri Kadını da beyine şxöyle cevap verir; Beri gel başım tahtı, evim bahtı Han babamın güveysi, kadın anamın sevgisi Atamın, anamın verdiği, göz açıp gördüğüm Gönül verip sevdiğim 7 Çin’de ise, baba öne alınır ve baba-ana denilirdi. Fransız yazar Kuitard’ın derlediği Fransız atasözlerinde ise, kadınlar; • Şeytanın yapamadığını kadın yapar. • İyi kadın demek, kafası olmayan kadın demektir. • Bir kadında bir takvimde ancak bir yıl işine yarar. • Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratılmıştır. Şeklinde ifade edilerek aşağılanmışlardır. Görüldüğü gibi, hem kadın hem de erkek birbirlerine, “başımın tahtı, evimin bahtı” demektedirler. Dede Korkut hikayelerinde, Bay Bican’ın beylere, Allah’tan bir kız evlat vermesi için dua ettirmesi, diğer toplumlarla Türk inanışının farkını göstermesi bakımından oldukça anlamlıdır. Atalarımız, kadınlara hep güzel unvanlar vermiştir. İnci manasına gelen Yün-çü, Hun imparatoriçelerine verilen bir isimdir. Yine Hazar Türkleri prenseslerine, “çiçek” adını vermişlerdir. Türkler, kuvvet ve güce vurgu yapmak için bazı öğelerin başına ana sözcüğünü getirmişlerdir. Ana vatan, anayurt, ana damar gibi deyimler bunlardan bazılarıdır. Yine ana kelimesi, ana – baba ve ana – ata şeklinde kullanılmıştır. Atasözlerimizde de kadını yücelten ifadeler yer almıştır. “Ana hakkı ödenmez”, “kadın erkeğin eşi, evin güneşi”, “yuvayı dişi kuş yapar” gibi sözlerle Türk kadınına verilen değer ortaya konulmaktadır. 8 3. Kadın Kurultayı Değerli Hanımefendiler hayatında kadın, bütün faaliyetlere serbestçe katılıyordu. Kadına yönelik suçlar en ağır şekilde cezalandırılıyordu. Türk erkeğinin bu güne kadar, geleneklerine yerleşmiş çok aziz ve kutsal saydığı üç varlığı vardır; At, Avrat (Kadın), Pusat (Silah) 5 bin yıllık Türk tarihi sürecinde, Türk kadınları sadece devlet yönetimine ve sosyal hayata katılmakla kalmamışlar aynı zamanda, eşlerinin yanında savaşlara da katılmışlardır. Türk toplumunda kadın, eşleriyle birlikte her türlü sosyal faaliyete iştirak ederdi. Siyasi ve idari faaliyetlerinde, en üst kademede bulunurlardı. Bu hususta, Orhun Kitabelerinden bir örnek vermek istiyorum. “Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İlteriş Kağan, annem İlbilge Hatun’u göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır” ifadesiyle Türk milletine kurtarıcı olarak yalnız Kağan’ın değil Kağan-Hatun ikilisinin gönderildiğini belirtmektedir. İdari hayatta kağan ve hayun, devlet yönetiminde her zaman beraberdi. Nasıl ailede kararları karı-koca alıyorsa, devlet idaresinde de kararları hatun-kağan alıyorlardı. Kağanlar yabancı devlet elçilerini, hatunu ile birlikte kabul ederlerdi. Türk tarihinde, savaşlara katılan kadınlar şöyle anılmışlardır; Amazonlar, savaşçı kadınlar, Alp Kızlar, Kurt Kız Asena, Kurt Analar, Bacıyan teşkilatı (Baciyan-ı Rum) Bir kaç örnekle de dünya tarihini değiştiren kadınlarımızdan bahsetmek istiyorum Ulun Hatun Cengiz Han’ın annesi Ulun Hatun kocası Hügasay Bahadır öldüğünde oğlu Cengiz 10 yaşlarındaydı. Ulun Hatun, önce obasının dağılmasını önlemiş, daha sonra Cengiz Han’ı Türk örf ve adetlerine uygun bir şekilde yetiştirmiş, böylece büyük Moğol İmparatorluğunun temellerinin atılmasına vesile olmuştur. Bu yüzden Kağan eşleri hükümdar Kut’una ( yetkisine) sahip kadın anlamında “Terken” unvanına sahip olurlardı. O dönemde hükümdar buyrukları, “Hakan ve Hatun buyuruyorlar ki;” sözüyle başlardı. Altuncan Hatun Alparsalan Gazi’nin annesi olan Altuncan Hatun, ordu toplayarak üvey kardeşine yenilmekle yüz yüze kalan Tuğrul Beye destek vermiş, böylece Selçuklu İmparatorluğunun dağılma- Terkenlerin (yani hakan eşlerinin) kendilerine ait vilayetleri, bunları idareye memur divan teşkilatları, askerleri, hazineleri vardı. Türk cemiyet 9 sını önlemiş, ayrıca Anadolu topraklarının Türklere açılmasına da vesile olmuştur. kadına olağan üstü değer yüklemiş, bu hususta Peygamber Efendimiz, “Cennet anaların ayakları altındadır” diyerek tüm kadınları yüceltmiştir. Türkan (Terken) Hatun Ancak, özellikle Sultan Melihşah’ın Selçuklu imparatoru olduğu dönemde, Fars asıllı veziri Nizamül Mülk 29 yıl vezirlik yapmıştır. Türkan Hatun Sultan Melihşah’ın eşidir. Sultan Melihşah’ın ölümüyle birlikte Selçuklu İmparatorlu’nda kargaşa başlamış, Türkan Hatun büyük mücadeleler vererek küçük yaştaki oğlu Mahmut’u tahta geçirerek devletin devamını sağlamıştır. Bu dönemde devlet adamlarına itafen yazdığı “Siyasetname” eseriyle, kadınların devlet ve sosyal hayattan soyutlanması gerektiğini ısrarla ifade etmiş, ne yazık ki Nizamül Mülk’ün bu devlet öğretisi Selçuklu’dan Osmanlı’ya hatta günümüze kadar etkisini göstermiştir. Hüma Sultan Osmanlı Sultanı 2. Murat Han’ın eşidir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın annesidir. Yetiştirdiği oğlu tarihe “çağ açıp, çağ kapayan Sultan” olarak geçmiştir. Halbuki Peygamberimiz döneminde kadınlar çalışma hayatının her evresinde yerlerini almışlar, yine aynı dönemde pek çok mecliste hatta Mescit’te kadınlarla erkekler birlikte sohbetlere katılmış ve eğitim görmüşlerdir. Zübeyde Hanım Türk milletini tarihten silip, köle yapmak isteyen yedi düvele karşı kurtuluş mücadelesinde önderlik yaparak, vatan topraklarını ve Cumhuriyeti bize emanet eden yaşadığı yüzyılın en büyük devlet adamı Büyük Atatürk’ün annesidir. Peygamber Efendimiz, karşılaştığı kadınlara hal hatır sormuş, hasta kadınların evlerine ziyarete gitmiştir. Kendisini görmeye gelen kadınlara iltifat etmiş, hatta bazen cüppesini çıkartıp yere sererek, kadınların cüppesinin üzerine oturmasını salık vermiştir. Türk Devlet yönetimlerinde önemli rol oynamış diğer Türk Kadınları ise; Tomris Hatun, Kantura Hatun, Kabaç Hatun, Suça Hatun, Naime Hatun, Sultan Raziye… Kıymetli Hanımefendiler Dinimiz, çalışmayı, üretmeyi insanlar için temel görev olarak ifade etmiş, çalışmak ve yaptığı işi en güzel şekilde yapmak Yüce Yaratanın emri olmuş- Türklerin Yüce dinimiz İslam’la şereflenmesi, Türk aile yapısına daha yüksek bir ilahi güç katmıştır. Dinimiz, 10 3. Kadın Kurultayı tur. Bu nedenle, dinimizde çalışmak ibadet mertebesine yükseltilmiştir. Bu hususta Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim’de, “İnsan ancak çalıştığının karşılığına sahip olur. Onun çalışması şüphesiz görülecek ve ona karşılığı tas tamam verilecektir.” (Necm Suresi) denilmektedir. l ı, toplumsa ğ a n y a k n Milleti adın meli olan k te n tı a y a h revini li olursa gö t e il z fa k a anc rebilir. yerine geti Yine Peygamberimiz, “çalışmak sizlerin üzerinize farzdır” buyurmuşlardır. Bütün bu buyruklardan anlaşılıyor ki, kadınların da eşleriyle birlikte çalışma hayatında tam ve eksiksiz yer almaları inancımızın bir gereğidir. Ancak ta Nizamül Mülk’ten gelen anlayış, maalesef kısmen de olsa ülkemizde devam etmektedir. Faika Hakkı, Sultan Hanım, Süreyye Sülün Hanım, Nafize Kadın, Domaniçli Habibe, Satı Çırpan, Bitlis Defterdarının Hanımı) Onları bugün burada, vatan için şehit olmuş tüm şehitlerimizle birlikte rahmet ve minnet duygularımızla anıyoruz. Ruhları Şad, Mekânları Cennet Olsun… Çok Değerli Hanımefendiler, Değerli Hanımefendiler Yakın tarihimizde, özellikle kurtuluş savaşında Türk Kadınları, vatan savunmasında yerlerini almış, Türk askeriyle birlikte cephelerde savaşmıştır. Sözlerime Atatürk ile ilgili bir anıyı anlatarak devam etmek istiyorum. “Yıl: 17 Mart 1923 Yer: Mersin - Tarsus Büyük Atatürk halkı selamlayarak, istasyonda trenden inip, şehir merkezine doğru yürüyor. Milli Mücadeledeki çete kıyafetlerini giymiş bir kadın, Atatürk’ün yolunu keserek ayaklarına kapanıyor ve şöyle haykırıyor. Yüce Dinimizde, kesinlikle kadınlarımızı eve kapatıp, tüm sosyal hayattan soyutlamak yoktur. (Nene Hatun, Halide Onbaşı, Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı, Erzurumlu Kara Fatma, Halime Çavuş, Hafız Selman İzbeli, Gördesli Makbule Hanım, Çete Emir Ayşe, Tayyar Rahime, Tarsuslu Adile Onbaşı, Klavuz Ayşe, Saime Hanım, Yirik Fatma, Naciye Hanım, “Bastığın toprağa kurban olayım, Paşam” 11 Atatürk, kadını yerden kaldırmak için eğildiğinde yanında bulunanlardan biri Atatürk’ün kulağına şunları fısıldıyor; “Paşam, Bu kadın, Kurtuluş Savaşında çeşitli cephelerde savaşmış olan “Adile Çavuş” diyor. Bu sözler, Atatürk’ün gözlerinden yaşlar akmasına yetiyor. Atatürk elinden tutup kaldırıyor ve şöyle sesleniyor: Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. yaşamak demek faaliyet demektir. bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir “KAHRAMAN TÜRK KADINI, SEN YERLERDE SÜRÜNMEYE DEĞİL, OMUZLAR ÜZERİNDE YÜKSELMEYE LAYIKSIN” Şerefli Türk Kadınları, Kadın olmanın zor olduğu ülkemizde, çalışan kadın olmak daha da zordur… Çalışan kadınlar ömürlerini, İş - Eş - Ev - Çocuk dörtgeninde geçiriyorlar. “Evimin işleri aksamasın, çocuklarım iyi yetişsin, kocama iyi eş olayım, işimde başarılı olayım…” diye kadınlarımız büyük bir yükün altında ezilmektedirler. Çalışan kadınlarımız iş - eş - ev - Çocuk sarmalında tabir-i caizse, 4 karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışıyor. Bu gayret ve özverileri de maalesef, çoğu zaman takdir de görmemektedir. Kendisine zaman ayıramayan kadınlarımızın önemli bir bölümü, yaşamlarını huzur ve mutluluk içinde sürdürememektedir. Bir psikiyatris bu konuda diyor ki; “kadınlar mutlaka kendilerine zaman ayırmalıdırlar. Saçını süpürge yapmaktan vazgeçmelidirler. Her işe yetişeceğim diye koşturmamalıdırlar. Ancak bunları yaptıkları zaman yaşamdan zevk alabilecek, kendilerini dolap beygirine benzetmeyeceklerdir.” 12 3. Kadın Kurultayı Ey Türk Kadını, Ne mevcut eğitim sistemi, ne yaşadığımız çevre şartları ve toplumun yapısı sağlıklı nesiller yetiştirmeye maalesef elverişli değildir. sağlıklı yaşaması için daha çok çaba sarfetmek sana kalıyor. Bu hususta yalnız değilsin. Türkiye Kamu-Sen var. Onun tüm mensuplarının destek ve gayreti ile bunu başaracak güçtesin. Kendine güven, milletine inan, yolun aydınlık olsun! Bütün bu olumsuzluklara rağmen, ümit yine sensin… Her türlü zorluğun üstesinden gelmelisin… Unutmayınız ki, Türk kadını başka hiçbir milletin kadınlarına benzemez. Çocuklarımızın geleceği öncelikle senin elinde… Sağlıklı ve aydın nesiler yetiştirmek senin en birinci görevin. Çünkü büyük milletimizin geleceği buna bağlı. Büyük Atatürk’ün Türk Milletine hedef olarak gösterdiği muhasır medeniyet seviyesine Türkiye’yi ulaştırmak senin ellerinde, dolayısıyla senin yetiştireceğin nesillerin elinde olacaktır. Onun için gelecek nesillerimizin daha mutlu, daha huzurlu ve Hiçbir milletin kadını, Türk kadını kadar cefakâr ve fedakâr değildir. Ne Mutlu Türk Kadınlarına! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ! 13 Genel Başkan Yardımcısı Nejla ÖKSÜZ’ün Açılış Konuşması S “Benim İlkem önce ülkem diyen ayın Genel Başkanlarım, Genel Merkez Yöneticilerim, emek ve hak mücadelemizde bize omuz veren Türk Büro-Sen’li hanımlar ve değerli misafirlerimiz Kurultayımıza hoş geldiniz, sefa geldiniz. Çalışan, üreten ve emeğinin karşılığını, hak ettiğini almak için mücadele eden,’’ Türk Büro-Senli hanımlar 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüzü kutluyorum. 8 Mart 1908 de New-York’taki bir tekstil fabrikasında, daha iyi çalışma koşulları için “Ekmek ve gül aşkına” sloganıyla greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve çıkan yangından kaçamadıkları için yanarak can vermelerine ithaf edilen ve 1970’lerden sonra uluslararası alanda kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe anlamını veren mücadelenin temelinde yatan, Seçme ve seçilme hakkı, çalışma hayatını bozan dengesizliklerin giderilmesi, eşitlik, bağımsızlık ve lnız birinin slerden ya in c , m lu p Bir to i elde ktirdiklerin re e g ın ız yüzyılım toplum etinirse, o y le iy s e tm e r. yıflamış olu za a y rı a y rı ya radığı umuzun uğ m lu p to mıza Bizim i, kadınları b e b e s n rı la başarısızlık ur. l ve kusurd karşı ihma 14 3. Kadın Kurultayı politik haksızlıkların ortadan kaldırılması, iyi bir yaşam ve çalışma koşulları elde edilebilmesidir. yaşından büyük her 100 kadından 10’u yani yüzde 9,8’i okuryazar değil yüzde 3,6’ sı ise okuma yazmayı bir şekilde öğrenmiş ancak diploması yok. Türk toplumu; kadınları hiçbir zaman geri plana itmemiş, onları ailenin de toplumsal yaşamında odak noktasına yerleştirmiştir. Yüzde 30,4’ü lise mezunu olan kadınlarımızın sadece yüzde 9’u üniversite okuyabilmiş, Seçme ve seçilme hakkını 1934’te elde eden Türk kadını parlamentoda ancak yüzde 14,2 oranında temsil edilmektedir. Ancak Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de halen kadınlar bir çok sorunla karşı karşıyadır. Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş mücadelesinin ilk kıvılcımını ateşleyen, kurtuluş savaşında erkeklerle omuz omuza çarpışan Türk kadınını toplum içinde birer birey haline getirecek hukuki düzenlemeleri Avrupa’daki ve dünyadaki pek çok çağdaş ülkeden önce ülkemizde gerçekleştirmiştir. Evli kadınlarımızın yüzde 51,8’i 20 yaş altında evlenmiş ve yüzde 6,2 sinin resmi nikâhı yok. Kadına yönelik şiddet, hız kesmeden devam etmekte, son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler maalesef bunları önlemekte yetersiz kalmaktadır. Kadınlarımızın toplumsal hayata, iş hayatına atılmalarının, seçme ve seçilme haklarının, erkeklerle aynı haklara sahip olmalarının önünde hukuki hiçbir engel bulunmamaktadır. Bir araştırma şirketinin yaptığı araştırmaya göre, evli ve ya boşanmış 100 kadından 47’si eşinden fiziksel şiddet gördüğünü, Yine bu araştırmaya göre, evli kadınların yüzde 83’ü, bekâr kadınların yüzde 78,4’ü aile içinde şiddete maruz kaldığını söylüyor. Erken yaşta evlenen kadınlar daha çok baskı ve aile içi şiddete maruz kalıyor. Bu gün kadınlarımızın önündeki en büyük engel, toplum içinde oluşmuş sabit fikirler, gelenek zannedilen yanlış inanışlar, eğitimsizlik ve kadının cinsel bir öğe gibi gösterilmesi ve istismarıdır. TÜİK verilerine göre; Kız çocuklarının erken yaşlarda evlenmeleri ve özellikle akraba evliliği yapmaları, ülkemizde bebek ve anne ölümlerinin sayısını artırıcı bir etkendir. 2012’de Ülkemizin nüfusu 75.627.384 bunun 37.671.216’sı kadın Kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 30,2 18 15 Özel sektöre oranla kamuda kadın istihdamı daha yüksek olmakla birlikte devlet kademesinde üst düzey idari görevlerde kadın sayısı yok denecek kadar azdır. Yukarıda sıralanan istatistikî veriler aslında kadın açısından neden değil, sonuçtur Oysaki kadın ve erkek bir vücudun dayandığı iki ayak gibidir. Bunlardan herhangi birisi toplumdaki işlevini yitirirse o vücut eksik ve sakat kalır Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, Birde kadınların sosyal hayattan soyutlanmasında en önemli kanıt olarak yüce dinimiz kullanılmaktadır. Oysaki bizim dinimiz akıl ve mantık dinidir. körü körüne itaat etmemeyi, Allahın bize verdiği aklımızı, irademizi başkalarına ipotek etmememizi buyurur. Sevgili Hanımlar, Dirayetle, inançla yapabileceğimizin en iyisiyle mücadele ettiğimiz sürece sonuçları değiştirilemeyecek hiçbir şey yoktur. erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar. 16 3. Kadın Kurultayı Bunun içinde Kadın eğitim almalı, is- evlat yetiştiren, yozlaşan kültürel terse çalışmalı, toplumun her kade- şartlar karşısında vakarını bozmayan, mesinde temsil edilmeli, her ortamda Amine Hatundan, Nene Hatundan, söz sahibi olmalıdır. Halide Edip den devraldığı iffet ve onurlu mücadele bayrağını dalgalan- Kimlerin bizi dinlediği, önemsediği, al- dıran, çocuklarına vatan millet sevgi- kışladığı yada eleştirdiği çokta önem- sinden, helalden ve doğruluktan baş- li değil bir kişiyi bile uyarabilirsek bu ka bir şey öğretmeyen, Türk milletinin bizim için bir başarıdır. Başaramamak temel direği, ciğer paresi evladını şe- gibi bir lüksümüz yok başarmak zo- hit verdiğinde “Vatan Sağ Olsun” di- rundayız bu bizim gelecek nesillere yebilen Türk kadını, borcumuzdur. Sadece bu özel günlerde değil, daima Göktürk vezirlerinden Tonyukuk ki- saygı görmeyi, temsil edilmeyi, omuz- tabesinde “Yufka olanın delinmesi, larda taşınmayı kuşkusuz dünyadaki ince olanın kırılması kolaydır” der. O her kadından daha çok hak ediyor. zaman yufka ve ince olmayacağız, bir olacağız iri olacağız diri olacağız. Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun diyor, kurultayımızın tüm kadınlar için hayır- Her geçen gün daha da zorlaşan sos- lara vesile olmasını diliyorum. yal ekonomik şartlar altında çalışan, 17 Uzm. Psk. Hülya KORKMAZ Aile İçi İletişim “Yeni Bir Dünya Kurulurken Biz” “Aile kalpsiz bir dünyada son sığınaktır.” Strese Dirençli Ailelerin Özellikleri Aile üyelerinin ortaklaşa paylaştıkları inanç ve değer sistemlerinin varlığı, Aile bireylerinin aktif, insiyatif sahibi ve birbirlerine bağlı olmaları, Kuşakları açık seçik belirleyen bir yapının olması, Problemlerin inkar edilmesi yerine kabul edilmesi, Dostlarla toplumla ve çok sayıda insanla ilişkilerin devam ettirilmesi. 18 3. Kadın Kurultayı Sağlıksız Ailede Gizli Kurallar Sağlıksız ailede kurallar açığa çıkmamıştır, bilinçaltındadır. Denetlem: Çocuk duygularını sürekli kontrol altında tutmak zorundadır kendiliğinden ortaya çıkan davranışlar kötüdür affedilmez. Mükemmeliyetçilik: Her şey mükemmel olmak zorundadır. Suçlama: Olayları olduğu gibi kabul etmemenin bir sonucudur. Kişide kaygı ve utanca sebep olur. Kişisel özgürlüklerin inkarı Konuşmanın yasak olması: Özellikle çocukların konuşturulmaması Çocuklarda değersizlik duygusuna neden olur. Küskünlük ve kırgınlıkların uzun sürmesi. Kimseye güvenmeme 19 İnsan ilişki arayan bir varlıktır. Eş İlişkimizi Gözden Geçirelim: Eşler birbirlerinin eksiğini gidermede, birbirlerini tamamlamada uyum sağlayabiliyorlar mı? Eşler yaşam olaylarını algılamada, değerlendirmede, bu olaylardan haz almada ya da acı duymada, bunları anlayıp yorumlamada uyum sağlayabiliyorlar mı? Ruhsal uyumları var mı? “Ben’in ben olmak için bize ihtiyacı vardır.” Çatışma İnsanlar çatışma durumlarında ya susarlar ya da kavga ederler ki; genelde kavga ederler. Bu da kısa sürede işi güç ve benlik savaşına dönüştürür. Bu noktadan sonra ise amaç; problem çözme değil kavgadan galip ayrılmadır. Her uzlaşma iki çıkar temeline dayanır. Biri işin özüyle diğeri de ilişkiyle ilgilidir. Özellikle yakın ilişkilerde her ikisini de kollamak zorundayızdır. Sen ben kavgasına dönüşmüş bir ilişkide ne işin özü yani problem çözülür, ne de ilişki korunur. Uzlaş Karşı tarafın kendini ifade etmesine izin verin. Sabırla dinleyin ve anladığınızı belli edin. Tartışmanın haklı çıkmak için değil, uzlaşmak için yapıldığını unutmayın. Size yönelik her saldırıyı sanki probleme yönelikmiş gibi alın. İnsan anlam arayan bir varlıktır. Bizleri dünyada biricik kılan, diğer varlıklardan ayıran şey anlam arayan bir varlık oluşumuzdur. “Nereye gidersen git bulacağın aydınlık, kendi kafanın aydınlığı kadardır.” Cemil Meriç ‘Sen,’ ‘Ben,’ ve ‘Biz’ İlişkileri 20 2. OTURUM • Çalışan Kadının Sorunları Çalıştayı Moderatör: Yasemin GÜNGÖR Kadın Dediğin Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ama ağırbaşlı ve sıcak olur. Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet. Şımarıklığın da hakkını verir. Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de. Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına benzemeyecek. Bu tebessümler sevgidir. Yumuşacık bir sevgi olur kadın yüreğinde. Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun. Erkeğini dizine yatırıp saçlarını okşamayı bilir gerçek bir kadın. Kadının hası nerede, nasıl davranacağını bilir… İnsanların içinde kapris yapmaz, hır çıkarmaz; Ama gerçek bir Osmanlı kadını gibi, adabıyla, raconuyla istediğini alır. Dırdır etmez. Çok konuşup, baskı yapıp erkeği bezdirmez. Yüz göz olmaz kadının hası. Bazen öyle bir bakar ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki, bin tümceye bedeldir bu bakmalarla susmalar. Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da, kızmayı da. Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez. Gerçek bir kadın ezik durmaz. Kambur yürümez, dimdik durur. Kendine saygısı, güveni vardır. Erkeğine can yoldaşı olur, destek olur, onu dinlemeyi bilir. Bazen utangaç olur, bazen ürkek. Soğuktan ya da yalnızlıktan korkabilir kadın. Aptal olmaz gerçek bir kadın. Bön bön bakmaz adamların suratına. Hülyalı bakışları da olsa, zihni uyanık olur. Hüznü, gökten deli deli yağan yağmur gibi olur, saçlarından akar. Neşesi ise öyle renkli, öyle dağınık; saçları savrulur. Kahkahaları vardır bu kadının, çın çın eder odaların duvarlarında. Sesi güzel olur kadının, biraz buğulu… Arada bir pencereye yaslar başını, sokağa dalıp gider, bir şarkı söyler. Olgunluğuyla şaşırtır erkeği. Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam saçmalar ki, yine, yine şaşırtır onu. 22 3. Kadın Kurultayı Sıkmaz kadın, bunaltmaz, yaşa yaşa bitmez. Huzur verir varlığıyla. İçmesini de bilir kadının hası. Bazı akşamlar anason kokulu tüter sofrasının sıcağı. İçli bir türkü dinler bazen, üşür, sırtına hırkasını alır. Konuşurken insanın yüzüne bakar kadın. Kibirli olmaz. Kültürsüz olmaz. Bomboş olmaz kafası. Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir, anlar, söyleyecek sözü vardır. Kişiliklidir. Beceriklidir. Tırnağı kırılınca üzülür, üzülür işte, profesör de olsa, sultan da olsa, boksör de olsa üzülür. Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındaki kızlara benzemez. Etini teşhir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, loş bir cazibesi vardır. Albenisi metrelerce öteden çarpar adamı. Ne kadar örtüneceğini, ne kadar açılacağını, yerine ve zamanına görebilir. Gerçek bir kadın Paris podyumlarında yürüyen, 17. yüzyılın vebalı kadınları gibi mankenlere benzemez. Uzun saçları vardır kadının. Yumuşak olur, güzel kokar. Kadının hası saçlarını ne zaman toplayacağını, ne zaman salacağını bilir. Kadına yaraşmaz soğukluk. Gerçek bir kadın göbek atmayı, gerdan kırmayı, iyi becerir; Ama öyle her yerde masaların üstüne çıkıp oynamaz. Havasında oldu mu, bir oynadı mı, herkes onu izler. Kadın korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç olmaz. Erkekler korumayı severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan hoşlanmazlar. Güçlü kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar. Kadının hası bu dengeyi kurmayı bilir; gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz. Has kadına naz da yakışır, kapris de. Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder ki, onun nazını erkek zevkle çeker. Gerçek bir kadın şiir gibi olur, mey gibi olur, ömür gibi olur Can yücel 23 ı r a a Ç a m ş lı l u n o K Çalışma Ortamında Cinsiyet Ayrımı Çalışan Anne Çalışan Eş Bekar Kadın Olmak Mobbing (Psikolojik Taciz) Sendikal Beklentiler Toplumsal Şartlar Şiddet Sağlık Avantajlar Elticilik Kariyer Pozitif Ayrımcılık Kıyafet Mesai Düzeni Eğitim İletişim Araçları Çalışma Ortamı Öğle Tatili İş Güvencesi Dayanışma Kadın Yönetici Sosyal Etkinlik Büyükşehirde Yaşamak Aile Bütünlüğü 24 3. Kadın Kurultayı 1. Grup Çalışma Ortamında Cinsiyet Ayrımı Emine İŞ , Devrim AYKUTLU, Şule ARSLANOĞLU, Gülcan KAYAYERLİ, Rahime ÖZCAN, Nimet TARAKACI, Fatma İRTEN, Reyhan ÖZSUYU 25 1. Çalışanların bilgi ve becerilerini artıracak, onlara çalışma hayatında statü kazandıracak eğitimlerde, erkeklere öncelik verilmesi. disini göstermektedir. Gerek aile Hizmet içi eğitimlerde genellikle erkek memurlara öncelik verilmekte, bayanlar geri plana itilmektedir. Böylece de açılacak sınavlarda eşit şartlarda yarışmaları engellenmiş olmaktadır. davranacağı, yönetim zaafiyeti gös- çevresi, gerekse toplum bu olguyu güçlendirmektedir. Kadının otorite kuramayacağı, zayıf tereceği gibi ön yargılar hala toplumumuzda kabul görmektedir. Kadının da idareci olabileceği olgusu ise toplumda henüz yerleşmemiştir. Bu nedenle çalışanlara, kendisini geliştirmesine katkı sağlayacak hizmet içi eğitimlere katılma yetkinlik kazandırılması konusunda adil davranılarak, tüm memurların değerlendirilmesi gerekir. Hatta bayan yöneticilere hitap edilirken “Müdür Bey” gibi gaflar yapılması da bu önyargıyı kuvvetlendirmektedir. Bu nedenle yönetici kademesine yapılacak atamaların, cinsiyet ay- 2. Yönetici pozisyonu için ilk etapta sadece erkeklerin düşünülmesi. rımına bakılmadan, yetkinliklerine göre yapılması, iş hayatında kadın Zihinlere yerleşen erkek egemen olgusu, çalışma hayatında da ken- ve erkek dengesinin korunması gerekmektedir. 26 3. Kadın Kurultayı 5. 3. Yetki ve görev dağılımında er- Çalışma ortamında bayan yöneticilerden emir almaktan imtina edilmesi. keklere öncelik verilmesi. Özellikle üst kademelere genellikle Erkek egemen bir toplumda yetişen bireyler, aile hayatından başlayarak, aile reisliğini örnek alması ve baskın davranmayı kendisine hak görmesi nedeniyle; bayan yöneticinin emrinde olmayı kabul edememektedir. İş yaşamı içinde kadınlara daha fazla roller verilerek, bu olgunun kırılması gerekir. erkek yönetici atanmaktadır. Oysa kadın çalışanlar içinde üst görevleri de en iyi seviyede yapacak yetkinliğe sahip, kişilerin sayısı azımsanamayacak derecededir. Bu nedenle, üst kademelere yapılacak atamalarda kadın çalışanların da değerlendirilmeleri gerekir. 6. 4. Görevlerin erkek ve kadın olarak Amir pozisyonunda olan erkeklerin çalışma ekibini kurarken bayan memur istememeleri. cinsiyete göre tanımlanması. Bazı görevlerin sadece erkeklerce Bayan çalışanların, evlilik, doğum, annelik gibi nedenlerle, fazla izin kullanacakları, dolayısıyla da verim alınamayacağı düşünüldüğünden özellikle erkek yöneticiler çalışma ekiplerini kurarken bayan memur istememektedirler. yapılabileceği düşünülerek, kadın Ailenin önemi ve gerekliliği göz önüne alınarak kadınların çalışma hayatını düzenleyen kuralların bu müesseselerin varlığını devam ettirecek şekilde düzenlenmesi, çalışma ekipleri oluşturulurken erkek-kadın dengesini göz ardı etmeden, görev dağılımı yapılmasına gayret edilmelidir.Annelik çalışan kadın için dez avantaj gibi algılanmamalıdır. tiren işler hariç her işte erkeklerle ve erkeklerin yapacağı görevler ayrı ayrı tanımlanmaktadır. Halbuki okullarda erkeklerle birlikte aynı eğitim alan ve iş hayatında gerekli her türlü bilgiyle donanımlı olan kadınlarımız fiziksel güç gerekyarışacak durumdadır. Bu nedenle, her sorunda karşımıza çıkan cinsiyet ayrımının yapılmasının engellenmesi ve tüm görevlerde kadına hak ettiği rollerin verilmesi gerekmektedir. 27 2. Grup Çalışan Eş Çalışan Anne Nejla ÖKSÜZ, Fikriye YOKUŞ, Hülya BÜYÜKYENİGÜN, Belgin ÇALİKPINAR, Zehra Nur SOYLU, Zekiye SÜMER, Hürriyet KARAKOÇ, Elvan USTAOĞLU, Tuğba SALİMOĞLU, Fatma TOKMAN, Tezcan ALADAĞ, Ülker ÜNAL 28 3. Kadın Kurultayı 1. ma saatlerinin çalışanların mesai saatlerine göre düzenlenmesi. Kadınlara doğum sonrası verilen ücretli izinler yeterli değil. 3. Doğum sonrası ücretli izinlerin süresinin uzatılması anne ve çocuk sağlığı için önem arz etmektedir. Doğum sonrası ücretsiz izne ayrılan hanımlara maaşının belli bir oranında ücret ödenmesi (işsizlik maaşı kadar) ve ücretsiz izni süresince emekli keseneğinin devlet tarafından ödenmesine devam edilmesi. Çocuk sahibi olmak için tedavi gören bayanların tedavi süreci ve izinleri. Bu tedavilere devlet katkısı sağlanması, bu durumdaki hanımların çalışma koşullarının, sağlık durumuları göz önüne alınarak düzenlenmesi. 4. 2. Çalışan kadının anne olma hakkının güvence altına alınması. Kreş sorunu Kadının, anne olma hakkı güvence altına alınarak doğumdan sonra iş güvencesi sağlanmalı. Kreş sorunu çalışan annelerin en önemli sorunu olmaya devam etmektedir. Bu sorunun biran önce çözülmesi, bütün çalışanlara kreş hizmetinin verilebilmesi, verilemediği takdirde memurlara dışarıdan kreş hizmeti alabilmeleri için belli bir oranda katkı sağlanması. Kamu kreşlerinde çalış- 5. Yeni eğitim sisteminde ailelere fazlaca yük yüklenmesi. Çalışan, uzun bir mesaiden sonra eve yorgun gelen anne; çocuğuyla 29 7. geçirdiği zamanın çoğunu onunla ödev yaparak geçirmek zorunda kalıyor. Performans ödevi olarak çocuğun kesinlikle tek başına yapamayacağı ödevler verilmekte çocuklar anne ve babalarının yeteneklerine becerilerine göre not almaktadır. Okula giden çocuklarımız için yeterli etüt ve gençlik merkezlerinin olmaması. Gerek etüt merkezlerinin çok pahalı olması gerekse yeterli sayıda olmaması ve ulaşılabilirliğinin az olması nedeniyle çocuklar okuldan artta kalan zamanlarının büyük çoğunluğunu bilgisayar başında oyunla geçirmekteler, ödevlerine yardımcı olmakda akşam işten yorgun gelen anne ve babaya kalmaktadır. Gençlik merkezleri çocukların spor yapmasına imkan sağlayacağı gibi onların sosyalleşmesini de sağlayacaktır. Gençlere bu merkezlerde kişisel gelişim eğitimi de verilmelidir. 6. Çocuklarla evde geçirilen zamanın azlığı ve bu zamanı etkin değerlendirilmemesi. Evin düzeni konusunda anne ve baba arasında rol paylaşımı yoksa, ailede yük kadının üzerinde ise anne çocuklarına yeterli zamanı ayıramıyor bu durum hem annenin hem de çocuğun ruh sağlığının bozulmasına neden olmaktadır. Anne ve babaların çocuklarıyla geçirecekler zamanı onların ruh ve beden sağlığına katkı sağlayacak şekilde düzenlemeleri sağlıklı gelecek nesiller için bir zorunluluktur. Eşlerin izinleri aynı dönemde almalarına imkan sağlanmalıdır.Çalışan annelerin çocukları çok çabuk büyümek zorunda kalıyor bazen çocuklara kaldırabileceğinden çok fazla yük yükleniyor. Ailelere aile içi iletişimi geliştirecek psikolojik destek sağlanmalıdır. Ailede evin yükü çoğunlukla kadının üzerinde olduğu için kadının kariyerini olumsuz etkilemektedir. Toplumu bilinçlendiren eğitimler verilmelidir. 8. Özürlü çocuğu olan çalışan anneler Özürlü çocuğu olan annenin yükü şüphesiz ki çok daha fazladır. Özürlü çocuğunun bakımını üstlenen bakımlarıyla ilgilenen annelerin izinlerinin diğer memurlardan farklı düzenlenmesi ve bakım giderleri için katkı sağlanması önemlidir. 9. Eşinden şiddet görmek Maalesef ülkemizde çalışan hanımlar da şiddete maruz kalmaktadırlar. Çalıştığı halde ekonomik özgürlüğe yeterince sahip değillerdir. BİZ GRUP OLARAK SORUMLULUKLARIN PAYLAŞILDIĞI BİR AİLE YAPISI İSTİYORUZ. 30 3. Kadın Kurultayı 3. Grup Bekar Kadın Olmak Makbule ÇALIŞKAN, Kamile GÜMÜŞ, Sevgi YILMAZ, Meriç ZOR, Handan SOLAK, İnci KIRÇİÇEK, Güler BENLİ, Demet YURDASUCU 31 1. Bekar bayan sahipsizmiş gibi Ve lütfen bize acımayın ya da güç- görünüyor “sen bekarsın” de- süz sanmayın. Aa…! Yazık evlenme- nip mesai dışında çalışma ve geçici din mi? Güzelsinde aslında…. Aaa… görevlerde ilk olarak bekarlar tercih tabi armudun sapı üzümün çöpü edilmektedir. İtiraz edersen “gitsen dersen böyle olur işte demeyin. ne olur ki?” “senin bekleyenin mi Biz bekarız, tek başınayız, kusurlu var?” deniliyor. Ya da evli olanlar ya da üretim hatası değiliz. Biz va- hele de eşleri makam sahibi ise koru- rız. Kocamız olmasa da ailemiz var nup kollanıyorlar. sahipsiz değiliz. Bize koca bulun demeyeceğiz tabi. 2. Bekar ve boşanmış bayanlar, Hemcinslerimiz olarak evinizde gö- çalışanlar ve kurum amirlerince rev dağılımı yapıldığını ama bizim farklı muamele görüyorlar. Sözlü taciz o görevleri tek başımıza yaptığımız ya da aşağılanmaya maruz kalıyorlar. unutmayın. 32 3. Kadın Kurultayı Öncelikle bunu şikayet edecek mer- Konu her ne olursa olsun “eğitim ai- ci yok. Olsa da kadınların toplum lede başlar” deriz ama uygulamada tepkisinden korkarak susmasının sıkıntı yaşarız. Aslında bütün sorun- önlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. ların tek çözümü var. O da EĞİTİM… Ailede başlayıp okulda, işyerinde, Örneğin sendikanın ya da işyerinin her yerde bu eğitimin devam etme- psikologu olmalı. Anlaşmalı psiko- si. Cinsiyet ayırmaksızın insanlara log aylık, 6 aylık periyotlarla sendi- olan bakış açımızın değiştirilmesi. ka üyelerini dinlesin veya kurumlar- İnsana insan olduğu için değer ve- da psikolog kadrosu olsun. rilip, ona göre hareket edilmesi, bu 3. bilincin yerleştirilmesi. Bekar bayanların çalışma ortamındaki erkek iş arkadaşlarıyla “SEN” ya da “BEN” DEĞİL, “BİZ” diyaloglarının kınanması veya yanlış OLMALIYIZ. lanse edilmesi ve en üzücüsü de bu Son olarak belirtmek istiyoruz ki, işlerin hem cinslerimizce yapılması. Siz nasıl evliyseniz ve tercihinizin Ya o benim abimse bunu hiç düşün- sorumluluğunu alıyorsanız, biz de dünüz mü? Lütfen çocuklarınızı ye- bekar kalma veya boşanma kararı- tiştirirken kadın ve erkeğin arkadaş mızın sorumluluğunu alıyoruz. olabileceğini öğretin. 4. Eğer profesyonel isek medeni du- Dairelerde yapılan sosyal et- rumun iş hayatında öne çıkmaması kinliklerde evlilere haber veri- gerekir. lip, bekarlara haber verilmemesi. Bu tür toplantılar sadece ailelerle AYNASI İŞTİR KİŞİNİ LAFA yapılacaksa bizim de bir ailemiz var BAKILMAZ. unutmayın. 33 4. Grup Mobbing Canan KARUL, Gülsüm ALTUNTAŞ, Nevin KARLI 34 3. Kadın Kurultayı Mobbing, kişilerin vücuduna değil ruhuna yapılan bir saldırıdır. Psikolojik tacizin dozu aşılınca şiddet oluşur. Mobbing tüm hayatını olumsuz etkileyen taciz olup cinayet, intihar ve ailelerin dağılmasına kadar varan sorun haline gelmiştir. Çoğumuz mobbinge uğradığımızın farkında değiliz. Kamerayla izlenmek de mobingtir. Turnikelerle takip de. Mobbing Çeşitleri: 1. Dikey mobbing (amirin personeline uyguladığı mobbing türüdür.) 2. Yatay mobbing (personel arkadaşının uyguladığı mobbing türüdür.) 3. Hükümetin uyguladığı mobbing. 4. Kurumların çalışanlarına uyguladığı mobbing. 5. Hizmet verdiğimiz kesimin uyguladığı mobbing. 35 Çalışma esnasında amirin yanında çalıştığın mesai arkadaşın tarafından da mobinge maruz kalınabiliyor. Amirin çalışma esnasında gelip başına dikilmesi, lavaboda ya da sigara içmede geçirdiğin süre, başarılı olmadığın bir işte zorla çalıştırılma, (bir aşçının büroda, bir mühendisin arşiv de görevlendirilmesi gibi…) işyerlerinde karşı karşıya olunan birkaç mobbing türüdür. Öneriler: • Sağlık kuruluşları içerisinde mobbing kliniklerinin oluşturulması • Sendikalar ve kurumlarımızda mobbing danışma ve yardım birimlerinin oluşturulması. • Varolan mobbing yasalarının hayata geçirilmesi ve iyileştirilmesi • Mobbing açılım ve tanıtımlarının basın ve yayın organlarınca halka sunulması • Vücuda yapılan saldırıları kesinlikle tasvip etmiyoruz. Ancak şu bilinir ki beden arızayı örter ama ruh örtmüyor. Ruha yapılan saldırı düzeltilmesi veya tedavisi en zor olanı… Hele ki DİL YARALARI can yarası oluyor… 36 3. Kadın Kurultayı 5. Grup Sendikal Beklentiler Belgin ALACAGÖZ, Semra KÖKSAL, Esra BİNGÖL, Binnur YALÇIN, Kadriye KAVAK, Semiha ÇAYCI 37 1 Sendikaların bütün iletişim yollarını kullanarak çalışmalarını üyeleriyle paylaşması sendikal bilincin artmasına büyük katkı sağlayacaktır. Broşür, cep telefonu, e-mail, sohbet toplantıları ile sendikanın faaliyetlerinin üyelerine duyurulması, bu etkinliklere katılımlarının sağlanması önerilmektedir. . Sendikanın üyelerine sunacağı hizmetlerin içinde çalışanların bireysel ihtiyaçlarına da cevap verecek etkinliklere daha çok yer verilmesi. Bunlar kişisel gelişim eğitimleri, sosyal etkinlik, kültür gezileri, kitap okumaya teşvik edici ortamlar yaratılması, sohbet mekanları, spor alanları oluşturulması şeklinde olabilir. 5 . Sendikaların yönetiminde kadınların daha az yer alması, kadın kollarının etkinliğinin yetersiz olması. 2 . Aynı şehirde ve Türkiye genelinde üyelerin birbirini çok fazla tanımaması Sendika tüzüğünde yapılacak bir düzenlemeyle kadınların daha çok sendikal örgütlenmenin içinde yer alması sağlanabilir, kadın kolları daha etkin çalıştırılabilir. Üyelerin birbirini daha iyi tanıyacağı, gurup olmanın, güç olmanın yaratacağı sinerjiyi yakalayabileceği etkinliklere ağırlık verilmesi. 3 6 . Üyelerin sendikal bilinçlerinin artırılması. . Sendikaların üyelerine sunduğu hukuki desteğinin az olması, ya da üyelerin bu tür hizmetler konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması. Sendikalar; sendikalarla ilgili mevzuatı, sendikaların yapısını, sendikalı olmanın memura sağlayacağı katkıları üyelerine sık sık yapacağı eğitim ve toplantılarla anlatmalıdır. Sendikaların memur mevzuatına yeterince hakim olan hukukçulardan bir büro oluşturulması. 4 . Sendikanın hizmetlerini ve yaptığı faaliyetleri üyelerine yeterince duyuramaması 38 3. Kadın Kurultayı 6. Grup Toplumsal Şartlar Esma KÜTÜK, Gülseren ATABEY KELEÇ, Zuhal AKILLI, Naciye ŞEHİRLİ, Selma ÇİÇEK, Filiz BAŞPINAR, Nurden ŞENOCAK, Nurten TÜRKELİ 39 B izim toplumumuzda yerleşmiş kültür, erkek çalışır kazanır, kadın ona hizmet eder, çocuk doğurur, büyütür, temizlik yapıp yemek pişirir. Kadının görevi budur. erkek arkadaşlarımıza da teyit ettirilmektedir. Sonuç olarak bu sorunların çözümü de yine biz kadınlara düşmektedir. Çünkü bir anne olarak toplumu oluşturan kadını da erkeği de yetiştiren bizleriz. Onun için biz de üzerimize düşeni yapıp önce kendimizi eğitip sonra ailemizi, çevremizi ve toplumumuzu eğitim ve çalışma hayatı açısından bilinçlendirmeliyiz. İş müracaatı yapan kadınların elenerek önceliğin erkeklere verilmesinin nedeni kadınların verimli olamayacağı düşüncesidir. (doğum izni, süt izni gibi) Toplum olarak ataerkil yani erkek etkin olarak yetiştirilmektedir. Bu erkekleri yetiştiren anneler bizleriz. Eminiz ki toplum bilinçlenirse çalışan ve çalışmayan kadının da sorunu kalmayacak . Toplumun kadınların çalışması konusunda güvensiz davranması; kadın ne kadar işine hakim olsa da, “kadın ne bilir” ön yargısının henüz yıkılmamış olmasıdır. İki ahretlik bacı yolda karşılaşırlar. Biri diğerine sorar “oğlunu da evlendirdin kızını da gelin ettin, gelinin nasıl damadın nasıl?” der. Öteki başlar anlatmaya “ahh ahh ahretlik hiç sorma, öyle bir geline düştüm ki oğlu- Hepimiz bunu iş hayatında yaşamışızdır. Şöyle ki bizim verdiğimiz bir bilgi 40 3. Kadın Kurultayı mun ocağına incir ağacı dikecek, ne kalkıp sabah bir kahvaltı hazırlar ne bir temizlik yapar, yemekleri her gün dışarıda yerler, gelinim bir rahat bir rahat, oğlum elinden neler çekiyor. Gelinin annesinin oğlumun arabasına binerken bir kasılışı var ki, çatlıyorum. Ama, kızım öyle biriyle evlendi ki çok şükür, damadım kızıma kıyıp kahvaltı hazırlatmaz, kızımın elini sıcak sudan soğuk suya sokmaz, her hafta eve temizlikçi gelir, kızım bir rahat bir rahat anlatamam, hele bir de damadım arabanın kapısını açıp beni oturtuyor ya dünyalar benim oluyor. en r öncelikle Biz kadınla k n başlayara a d ız m rı la yakın aya rını okutm kız çocukla da u bu konu ve toplum t meye gayre bilinçlendir yiz. göstermeli Toplumda kadınların çalışmasına karşı olanlar kendi ailesinde eşi veya kızının çalışmasını istemezken; oğluna kız ararken çalışan kız, eşini doktora götürürken de bayan doktor aramaktadır. Haber yayınlarında erkek sürücü tarafından yapılan kazalarda “erkek sürücü tarafından” ibaresi kullanılmaz ama kadın sürücünün yaptığı kazada “kadın sürücünün yaptığı kaza” başlığı haber ile ifşa edilir. Kadını tarlada, bahçede, bağda çok ağır ve zor şartlarda çalışılırken gören seslerini çıkarmayanlar, kadının masa başında çalışmasına hor bakmaktadırlar. Toplumun kız çocuklarını okutma eğilimi olmadığından ileride hayat şartlarının değişmesi ve maddi imkansızlıklar nedeniyle çalışmak zorunda kalan eğitim almamış kadın zor şartlarda çalışmaya itilmektedir. Toplum, kadınlar için meslekler belirlemiştir. Kadınlar sadece öğretmen, hemşire, hostes olabilirler, Milli eğitim müdürü, doktor, pilot olamazlarmış gibi, toplum olaya hep kadınlar erkeklerden bir adım geride olmalıdır diye bakmaktadır. Bu nedenle biz kadınlar öncelikle en yakınlarımızdan başlayarak kız çocuklarını okutmaya ve toplumu bu konuda bilinçlendirmeye gayret göstermeliyiz. 41 7. Grup Şiddet Sevim GÖKALP, Özlen TUĞAN, Papatya KISACIK, Handan FİDAN, Meral TÜRKAN, Sinem COŞKUN, Didem ORHAN, Mürüfe Mutlu ÖZGÜR 42 3. Kadın Kurultayı Toplumda Güçsüz Olanın Şiddetle Bastırılması, rımız ın çocukla y a m t u n U iklerinin n öğrend e d in r le k büyü nürler. unu düşü ğ u ld o u r doğ r iz doğrula im ğ e c e r e Onlara v hem de ceklerini hem gele rtarır. bizleri ku Çocuklarımızın geleceğin yetişkinleri oldukları göz önünde bulundurularak çocuklarımızın doğumundan itibaren kişisel gelişimlerinin sağlanması açısından, gerekli adımlar atılmalı, dürüst, vicdan sahibi, gücünün farkında olan bunu iyiyi kullanan adil nesillerin yetiştirilmesi amaçlanmalıdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca danışmanlık tedbirleri konusunda gerekli tedbirlerin bir an evvel alınması gerekmektedir. Ancak belediyelerde de bu kadrolar tam anlamıyla oluşturulup faaliyete geçirilememiştir. Milli Eğitim Bakanlığınca da çocuklarımıza anayasal haklarının ders olarak verilmesi ve Türk Ceza Kanunu ile ilgili çocuklarımızın bilgilendirilmesi gerekmektedir. Çocuklarımız şiddet uyguladıklarında başkasının hak ve özgürlüklerini kısıtladığını bunun oyun olmadığını 43 ayırt edebilmelidir. Televizyonlardaki çocuk programları şiddete tamamen kapalı, sevgi ve adalet unsurları içeren görsel eğitim araçları haline getirilmelidir. Sevgi ve saygı ile yetiştirilen neslin geleceği hem düzgün olur hem de yetiştireceği nesiller düzgün olur. Unutmayın çocuklarımız, büyüklerinden öğrendiklerinin doğru olduğunu düşünürler. Onlara vereceğimiz doğrular hem geleceklerini hem de bizleri kurtarır. aileler daha da ileriye gidip çocuklarını boşanmada ve sonrasında birbirlerine karşı silah olarak kullanmakta ve hatta ellerine birer silah alıp birbirlerini hatta çocuklarını öldürmektedirler. Bu konuda da yine belediyelerin tasdik ettikleri evlilik müessesesinde yine danışmanlık tedbirleri belediyelerce yerine getirilmeli, belediyelerce başlatılan evlilik belediyelerde açılan danışmanlık hizmetleri kadrolarıyla desteklenmelidir. Aile içi şiddet son zamanlarda sürekli karşılaştığımız bir şiddet türüdür. Karısını çocuklarının gözü önünde öldüren erkeler veya nadiren de olsa kocasını kıskançlık yüzünden öldürten kadınlar. Bu bize yukarıda ele aldığımız yanlışlarla büyümüş çocuklarımızın getirisidir. Bu da toplum olarak evlilik müessesesinde ve ebeveyn olmadaki başarısızlıklarımızı ortaya koymaktadır. Evlenip yuva kurmak, çocuk sahibi olup yetiştirmek isteyen insanların bu konuda gerekli eğitim ve psikolojik destekleri aldıktan sonra giriş yapılmalı, evlilik belediyede atılan iki imza karşılığı olmamalıdır. Zira ülkemizde bireyler iki imza ile belediyelerde güle eğlene evlenip, mahkemelerde kavga dövüş boşanmaktadırlar. Bu İş yerinde de yine çalışan kadınlarımız daha güçsüz görülmekte ve amirlerince hatta iş arkadaşlarınca şiddete maruz bırakılmaktadır. Bunu bayan olarak kısıtlamamak gerekir zira bizim kafasına laptop vurulan erkek katip arkadaşlarımız da vardır. İşyerinde psikolojik şiddet de mobbing alanına girdiği için çok fazla değinemedik. Bu bağlamda insanların hayatlarını devam ettirebilmeleri adına parasını kazandığı yerde gördüğü şiddet artırımına tabi tutularak cezalandırılmalı, işyerlerinde Danışmanlık Hizmetleri Birimleri oluşturulmalı böylece iş stresinin azaltılması, çalışanların sevgi ve saygı bağları güçlendirilmeli, çalışanlara motivasyon amaçlı eğitimler verilmelidir. 44 3. Kadın Kurultayı 8. Grup Sağlık Semanur ŞAHİN, Handan AKIN, Sema ÖZALP KESKİN, İlkay TOMAKİN 45 K esinlikle kurum çalışanları için ratılışımızın erkeklere göre çok farklı onların fiziki ve ruhsal şartları- olması hamilelik dönemimiz, regli nı öne alan çözümler getirilme- dönemimiz gibi. Özellikle regli döne- li. Bir çoğumuz gerek psikolojik gerek mi ve doğumdan sonra gerek bede- bedensel sorunlarla karşı karşıyayız. nen gerek ruhen yıpranıyoruz ve bu zamanlarda ihtiyacımız olan izinlerin Zaten kadın olmanın zor olduğu bir verilmesi önemlidir. Çoğu Avrupa ül- toplumda bir de genel özelliklerimizin kelerinde bununla ilgili izin kullanıla- sorumluluğu ve yükü ile daha zor du- bilme imkanı bulunmaktadır. rumlara ve dolayısıyla beylere oranla iki kat üç kat erken yıpranmaya maruz Sıkça hastanelere gitmek zorunda kalıyoruz. Bunları tek tek saymaya olan ve gerçekten genetik rahatsızlığı gerek yok anatomik yapımızın ve ya- olan çalışanların hastanelere giderken 46 3. Kadın Kurultayı zorluk çekmeleri, amirine ve arkadaşlarına karşı inandırıcı olmak zorunda kalınmaktadır ve çok baskı altında kalınmaktadır. Bu hem çalışma ortamında sorunlara hem de maddi anlama- m afa sağla Sağlam k da sıkıntılara sebep olmaktadır. bulunur. vücutta Çözüm; Özel durumlarımızla ilgili izinler, regli döneminde rahatlıkla izin alabilmek, hamilelik döneminde daha esnek ça- Genel olarak çalışan kadınların fizi- lışma saatlerinin sağlanması, doğum- ki ve ruhsal anlamda erkeklere gün lar arası süt izni, ücretli iznin yetersiz içinde çift mesaiye maruz kaldıkların- olması göz önünde bulundurularak dan ve fiziki yaratılışları gereği zaten çözüm üretilmesi gerekmektedir. daha hassas olduklarından, psikolojik Hastaneye sürekli gitmek zorunda destek ve egzersiz alanları sağlanma- olanlara kurumunda bu konunun çö- sı mesai saatleri içerisinde bunlardan zümüyle ilgili gerekli desteğin, hasta- yararlanabilmemize imkan verilmesi nelere her giriş çıkışta yapılan kesin- gerekmektedir. Bütün bu çalışmalar, tinin makul boyutlara getirilmesinin daha verimli bir çalışan olunmasına sağlanması yoluna gidilmesi, hasta- yardımcı olacağı kanısındayız. nelerden çıkarken istememiz halinde giriş çıkışımız ve yapılan müdahaleler ile ilgili belgeler alınabilmelidir.. 47 9. Grup Sosyal Hayatımızdaki Avantajlar Nurhan HAKKOYMAZ, Makbule BUKAN, Serpil YILDIZGÖZ, Emine ÖZKAN, Emine SARI, Gülderen DEMİR, Nesrin KARSLIGİL, Semra TAŞKIN, Deniz ÇAKIR 48 3. Kadın Kurultayı E konomik özgürlük, aile içi ve sosyal çevre de saygınlık, özgüven, kendi kendine yetebilme, çocuklarına ve çevresine karşı rol model edinme, zamanını etkin kullanma, sorun çözebilme yeteneğinin artması, kendini ifade etme özgürlüğü, bu avantajları avantaj olarak görüyoruz, sahipleniyoruz. Fakat bu avantajlarımızın çoğunu maalesef kullanıyoruz. Süt izni, doğum öncesi ve sonrası izin erkeklerden 5 yıl erken emekli olma hakkı. Çözüm olarak ortak kullanım havuzu oluşturulması. 2. Çalıştığı kurumda hizmet verdiği vatandaş grubu karşısındaki tutumu, karşılaştığı sorunlar, Ben çalışma ve iş kurumunda çalışıyorum ve yaptığım iş gereği niteliksiz, eğitimsiz, işsiz ve bunlardan kaynaklanan nedenlerle psikolojisi bozulan vatandaşla karşı karşıya kalıyorum. Tehditler savuran, küfürler atan bir vatandaş. Bir kadın bu durumda ne yapabilir? Bütün bu avantajlarımın geri dönüşü masada birikmiş evraklar, izin aldığı için amiri tarafından azarlanan arkadaşlar ve arkadaşlarına kötü örnek oluyorsun şeklinde lanse edilen bir memur modeli oluyoruz kadın olarak. Çözüm olarak kadın böyle bir kurumda çalışıyorsa bunu vatandaşla daha az karşı karşıya geleceği servislerde çalıştırılabilir. Ya da anında güvenlik müdahale sistemi sağlanabilir. Dezavantajlar; 3. Çalıştığı kurumda karşı cins arkadaşları tarafından aldığı olumsuz eleştiriler. İzin aldığı için amiri tarafından azarlanan ve arkadaşlarına kötü örnek oluyorsun şeklinde lanse edilen bir memur modeliyiz. 1. Ekonomik kısıtlama, ekonomik özgürlüğünün eşi tarafından suistimal edilerek bu özgürlüğün kısıtlanması, Emek harcayarak kazandığımız bu hakkı kullanmak için de eşimizden izin almak istemiyoruz. Parayı kazandığımız gibi harcayamıyoruz. İş hayatındaki avantajımız demeyelim ama sendikal anlamda bugün burada olmamız en büyük avantajımız. 49 10. Grup Kariyer Saniye LİSAN, Naciye EFE, Yasemin TÜRKAN, Figen BABADAĞ, Sultan PAÇAL, Beyhan SERDAROĞLU 50 3. Kadın Kurultayı 1. Erkekler eğitilsin! Kadınların da toplum hayatında ve çalışma hayatında yeri olmalı 2. İletişim! Kendimizi ifade etmeliyiz 3. İşyerinde amirin yükselme sınavında köstek değil destek olması, mevzuat ile ilgili, seminer düzenlenmesi, böylelikle memurunu bilgilendirmiş ve sınava hazırlanmasında yardımcı olmuş olur, 4. Mesai arkadaşlarının hoşgörülü olması, Kariyer yapmak için alınan izinlerde iş arkadaşından anlayışlı olması beklenir. Kariyer yaptıktan sonra da sorunlar bitmiyor, 1. Evde eşler arası sorunlar, 2. Dairede çalışma arkadaşları 3. Kadının kariyer yapması toplumumuzda istenmiyor, Temel hamle bu noktada Eğitim! 51 11. Grup Pozitif Ayrımcılık Gülsen TOSUNOĞLU, Yasemin ÖZTÜRK, Hilal DOĞAN, Gül TOPÇU, Hatice SERT, Filiz AYKURT, Zülfiye ÇANAKÇI, Naciye DOĞRUKONYAR, Tülin DEMİRÖZ KOÇ 52 3. Kadın Kurultayı M Çözüm Önerileri erhaba Sevgili Hanımlar, Benim adım Hatice SERT, 1. Görevde yükselme sınavlarında Türk Büro Sen İst. 2 nolu sınav komisyonunda görev alan şube Yön. Kur. Üyesiyim Grubumuz, İs- kadın ve erkek sayılarının eşit ol- tanbul 1, 2 ve 4 nolu şubelerinden ve ması, Tokat şubesinde görev yapan arkadaş- 2. Sınav komisyonları tarafından, sı- larımızdan oluşmuştur. navda başarılı olduğu halde kadın Konumuza katkı sağlayan ekibimize çalışanların mülakatlarda elenme ve kurultayımıza renk veren sizlere de sebeplerinin açıklanması, teşekkür ederim. 3. Kadın çalışanların mülakatlarda Sorun: Çalışma hayatımızda kariyer bir eş, bir anne gibi değil, çalışan yapmak isteyen bayan çalışanlarımıza bir birey olarak düşünülmesi, yapılan pozitif ayrımcılık 53 4. Kadına yapılan pozitif ayrımcılık - Çalışma alanlarında bayan persone- noktasında sınavlarda başarılı olan lin çocuklarından, evindeki iş yükün- kadın ve erkek çalışanın göreve den dolayı tercih yapılamaması, alınması yaptırımının sağlanması, - İdarecilerin görevlendirme yaparken 5. Kadın çalışanlarımızın kamuoyunu kurum içerisinde mevcut servislerin bilinçlendirmek adına toplumsal bazılarını aktif, bazılarını pasif düşü- seminerler ve paneller düzenlen- nerek personel arasında ikilem yara- mesi, tılması, örneğin Maliye; Vergi Dairesi bölümlerinden KDV, Tarama Kontrol Değerli arkadaşlar kesinlikle feminen Vergilendirme gibi servislerin önem- yaklaşmıyorum sadece konumuzla il- sendiği, Evrak kayıt, Sicil gibi bölüm- gili olarak çalışma hayatında eşit yak- lerin pasifize edildiği gibi, laşım istiyoruz. - Çalışan Eş Çalışan Anne konusunda - Çalışma yaşamında idareci belirle- da; çocuğunu dünyaya getirdikten nirken çok başarılı, bilgi birikimine, sonra 3 yıl gibi süreli olarak ücretli ve çalışma sürelerine bakılmaksızın yapı- yarı ücretli olarak izinli sayılması, sağ- lan görevlendirmeler, lıklı nesiller ve sağlıklı toplumlar için - Yapılan görevde yükselme sınavla- önemlidir. rında personelin daha başarılı olduğu halde mülakatta elenmeleri, 54 3. Kadın Kurultayı 12. Grup Kıyafet Serpil BAYINDIR, Nurdagül ÖZÇELİK, Şerife ERYİĞİT, Emine KOCAGİL Şerife DENİZLİ 55 Ö nce kendimiz sonra kuru- de kurum ve çalışan olarak bize yakı- mumuzun imajı için kıyafet- şanı, saygınlığımıza zarar vermeyecek lerimize özen göstermeliyiz. şekilde giyinmeliyiz. Pantolon serbest bırakıldı fakat bizler Aslında kılık kıyafet yönetmeliğinde tayt giyerek (güya üzerine uzun tişört/ sorun yok, asıl görev bizlere ve buna tunik) iş yerine geliyoruz. Çok kısa ti- göz yuman idarecilere düşmektedir. şört, yakasız bluz, kısa ve dar etek giyiliyor. Bu da zaman zaman hoş ol- Serbest kıyafet güzel, amacını aşınca mayan görüntülerin ortaya çıkmasına çirkinleşiyor. Hem kendimizi, hem işi- neden oluyor. Özellikle biz hanımların mizi hem de kurumumuzun saygınlı- bu konularda daha hassas davranma- ğını korumalıyız. sını faydalı olacağına inanıyoruz. Kıyafetimiz bizim, biz kurumumuzun Yine erkek memurlar spor/keten kalitesini gösteririz. ayakkabı, sandalet giyiyorlar, kravatı Beni dinlediğiniz için teşekkür ede- atıp müdüre gidileceğinde takıyorlar, rim. keten pantolon giyiyorlar; en temel 56 3. Kadın Kurultayı 13. Grup Mesai Düzeni Gül DİNA, Handan MİRZA ERBAŞ, Gülay KARSÖZ, Fatma ŞİŞMAN,Gülay SATILMIŞ 57 1. Mesai saatleri her ne kadar belli bir bütünlüğün sağlanması için, belli saatlerle belirtilmiş ise de kurumsal farklılıklar nedeniyle bağlayıcı olmamaktadır. 3. Görev alanı dışında görev yaptırılmaması 4. İş yüküne göre personel çoğaltılıp, vardiya sistemi getirebilir (Adliyelerde yapılabilir) 2. Özlük hakları kullanılmamaktadır. (Süt izni, doğum izni, babalık izni, yemek molası, senelik izni, sigorta molası vb) 5. Çalışan annelerin mesaisi daha esnek yapılabilir. 6. Sendikalarımızın bu konularda desteğini bekliyoruz. 3. Ücreti ödenmeyen nöbetler. 7. Kaldırılan fazla mesai ücretlerinin mesai adı altında değil de maaşlara yansıtılarak ödenmesi, 4. Görev alanı dışında nöbet tutulması 5. Bireyler üzerine fazla iş yüklenmesi. Çözüm; 8. Çalışanlarımız yargısız infaz edilmemeli, 1. Özlük haklarının kullanılabilmesi için, sendika kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının ciddi yönde çalışması ve desteği gerekir. 9. Çalışma yükünün fazla olduğu kurumlarda yıpranma payı verilmeli (Adliye, Maliye, Vergi Daireleri) 2. Nöbet ücretlerinin ödenmesi, 10. Çalışma yükünün fazla olduğu kurumlarda erken emeklilik verilmeli 58 3. Kadın Kurultayı 14. Grup Eğitim Katıl nile Bilgini Ye da İş Hayatın t, Fark Yara Fark At! Sirazın NALLAR, Nimet GÜN, Ayşegül AKÇİÇEK ÖZTÜRK, Neriman ŞAHİN, Zahide YALÇIN, Selime KAYA, Refika DABA, Ümmü Gülay ŞAHİN 59 Öneriler 5. Lise mezunu hizmetli kadrosunda çalışanların genel hizmetler kadrosuna sınavsız geçiş yapılması, 1. Meslek Liselerinde okuyanlara iki yıllık üniversiteye geçiş hakkı olmaktayken, düz lise mezunu çalışanlara da böyle bir kolaylık sağlanması, 6. Lise mezunu veya üniversite mezunu olan hizmetli kadrosunda çalışanlara ek gösterge verilmesi, 7. Görevde yükselme sınavları için kurum içi eğitim verilmesi, 2. Çalışan anne ve babaların okuyan çocuklarına eğitimde gerekli kolaylığın sağlanması; bur ve yurt gibi, 8. Çalışanlara uygulamalı eğitim verilmesi, 3. Lise mezunları çalışanların uzmanlık ya da şeflik sınavına girmesi, Eğitim kadın erkek olarak değil bir bütün olarak verilmeli. Her iki taraf eğitimli olduğu zaman iş hayatındaki sorunlar tamamen bitmese de en azından karşımıza çıkacak sorunları halletmek daha kolay olacaktır. 4. Çalışan bir memurun örgün bir okul kazandığında gideceği okulun olduğu ilde görev yapmasını sağlaması, 60 3. Kadın Kurultayı 15. Grup Çalışma Ortamı Gülseren BULUT İPİÇÜRÜK, Hilal KARABULUT, Sevgi RAKICI, Nezihe KONCELİ , Sebahat ÜREGEN, Özlem ÜNAL, Fatma SARIYER, F.Lale KARAKUŞ Çiğdem GÜRLER 61 Öneriler Kamu kurumlarına gerekli önem verilmediğinden çalışma ortamları ve fiziki koşulları yeterli olmadığından, personelin üretimde daha faydalı ve daha mutlu çalışma ortamını sağlamak için fiziki koşulların iyileştirilmesi gerekmektedir. Ergonomi, insanın fiziksel ve psikolojik özelliklerini inceleyerek insan, makine ve çevre uyumunu doğal ve teknik olarak araştırma ve geliştirme çalışmaları topluluğudur. Cinsiyet Dağılımı Gelişen teknoloji ile birlikte çalışma ortamlarında insan sağlığı tartışılır duruma gelmiştir. Tüm makine ve bilgisayar gibi elektronik cihazların yaymış olduğu radyasyon insan sağlığını etkilemektedir. Bu hususta sağlıklı ortamın yaratılması ve bu zararların asgariye indirilmesi gerekmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında kadın üst düzey yöneticilerin toplam yöneticiler içindeki oranı %13 dolaylarındadır. Yani yok denecek kadar azdır. Kadınların üst yönetime talip olması ile birlikte, yasal düzenlemelerin bu şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir. Yerleşim Planı Tüm kurumlarda yine gelişen teknoloji konusunda personel eğitiminden geçirilmeden, sistemle ve sorunlarla baş başa bırakılmaktadır. Örneğin Adalet Bakanlığı’nda UYAP, SGK’da DYS, Maliye’de KBS gibi, Çalışma ortamında yerleşim planlarında üst yöneticiler söz sahibi olduğundan alt kademedeki personel ikinci plana atılmaktadır. Fiziki ortamları nedeniyle ikinci sınıf insan gibi görmesini ve psikolojik baskıya neden olmaktadır. Personelin bu konuda günü kurtarmak için kısmen değil, yeterli eğitimden geçirilerek sisteme uyarlanması gerekmektedir. Adam olmak cinsiyet meselesi değil şahsiyet meselesidir. 62 3. Kadın Kurultayı 16. Grup İş Güvencesi Nejla ÖKSÜZ 63 İş Güvencesi Elimizden Alınmak İsteniyor İ ş Güvencemizin elimizden alınmak istendiği bir dönemde siz sendikal mücadelenin içinde yer alan hanımlarımızın bu konuda çalışanları bilinçlendirmenizi, güvencemizin sendikamızın ve bizim kırmızı çizgimiz olduğunu bundan asla taviz vermeyeceğimizi anlatmanızı istiyorum. 64 3. Kadın Kurultayı 17. Grup Dayanışma Tülay ALTINOK, Hamiyet ECEMİŞ, Demet YALÇIN, Munise BERKAN, Fethiye ALTANÇ, Handan ŞEFİKOĞLU 65 ÖNERİLER Dayanışmanın, çözümün olmadığı yerde hiddet, şiddet olacaktır ki, bu da sağlığı bozar, Dayanışma ilk önce örgütlenme ile başlar, memurun örgütlenmesi de “sendika”dır. Avantajlar: Bu anlatılan konuları avantaja çevirebilmek için dayanışma olmalıdır. Kreş: örneği hem memur hem de kadın açısından dayanışma olmadığının göstergesidir. Kıskançlık: Kişisel ihtiraslarımızı bırakarak toplumsal sorunlar olarak algılarsak dayanışma olur. Bekar kadın olmak: her konuda hem cinsleri tarafından daha çok eleştirilmesi. Kariyer, her makama her yerde ihtiyaç vardır. Kıskançlık olmadan her yere gelmesine yardımcı olmak gerekir. Mobing: Kötü muamele yapılırken hangimiz karşı çıkıyoruz, tepki gösteriyoruz, Eğitim: Dayanışma ve bir kural içinde yapılması gerekir Sendikal Beklenti: üye sayımız ne kadar dayanışma içerisinde olduğumuzu gösterir, Çalışma ortamı: örgütlü dayanışma sonucu Öğle Tatili: Örgütlü dayanışma sonucu Toplumsal Şartlar ve Şiddet: Kadına şiddet topluma yansıdıkça kadın dayanışmasının arttığı, İş Güvencesi: örgütlü dayanışma sonucu Dayanışma Mihenk Taşı... 66 3. Kadın Kurultayı 18. Grup Kadın Yönetici Nevin DUMAN, Saniye GÜNEŞ, Elife DENİZ, Mine ODABAŞI, Esmahan AKGÜN ERÇİN, Elif GÜLAR, Nesrin ÖZDEMİR YAZAN, Şenay GÖKDEMİR 67 1. İdarecilerin zaman zaman stres yönetimi ve motivasyon konusunda eğitim almaları, öfke kontrolünün sağlanması konusunda uzman desteği sağlanmalı, çıkaran olmaktan öte çözüm üreten, uzlaştıran bir amir olmalıdır, 6. Unvan değişikliği sınavı ile idareci olarak atanacakların atama öncesi çalıştığı tüm amirlerinden idarecilik vasfının olduğuna dair uygun görüşü alınmalı, 2. Çalışan personelin stresle baş etme yollarını öğrenmesi için uzman desteği sağlanmalı, 7. Kadın yönetici yetkilerini kullanarak personelini tehdit etmemelidir. 3. İdarecilerin sınavlardan yeterlilik aldıktan sonra atanma öncesi “psikolojik açıdan yöneticilik yapabilir onayı” alması gereklidir. 8. İdareci olduğumuzda bizde yaşadığımız sorunları unutmayalım. 4. Erkek personele gösterdiği sabrı ve müsamayı kadın personele de göstermelidir. 5. Kadın yönetici şikayet eden, sorun 68 3. Kadın Kurultayı 19. Grup Sosyal Etkinlik Fatma İLHAN, Olcay Nagan YARALI, Hatice AKDENİZ, Hikmet SAYIN 69 Öneriler oldukları faaliyetler olup hem kendilerini motive eden hem de toplu- Sosyal etkinlik; insanların kendi mes- mun hassas olduğu konularda, in- leklerinin dışında yapmış oldukları sanları kaynaştıran, bilinçlendiren spor, eğlence, resim, tiyatro, gezi ve faaliyetler, kurs gibi faaliyetlerdir. Bu faaliyetler yapılırken amaç; insanları bir bütün 3. Sosyal etkinlikleri yaparken karşıla- olarak eğitmek ve sorumluluk duygu- şılan sorunlar ve çözümü nelerdir? su aşılamaktır. Karşılaşılan Sorunlar Sosyal faaliyetleri grup olarak ikiye 1. Sosyal etkinlikler düzenlenirken er- ayırdık kekler ve bayanların tercih farklılıkları, 1. Kişisel Faaliyetler, yani insanların 2. Bayanın anaç tavuk olma özelliği, kendilerini motive ve tatmin için (erkek gezmeyi, tozmayı severken, yaptıkları faaliyetler, bunlar erkek- bayanın eşi ve çocuklarının arasın- lerin kahve ve futbol maçları alış- da gidip gelmesi, gelgitler) kanlıkları, kadınların günleri gibi 3. Erkeğin ve kadının ayrı ayrı kendi 2. Toplumsal sosyal faaliyetler, bu sözlerinin geçerli olmasını isteme- faaliyet türü insanların sosyal so- leri ve bunun neticesinde demok- rumluluklar kapsamında yapmış rasinin olmaması, 70 3. Kadın Kurultayı 4. Ailenin ekonomik durumu, 5. Kişilerin iş hayatındaki sorunları, (İzin isteyip de alamadıkları du- ların lik; insan in k t e l a y Sos dışında sleklerinin e m i d n e k lence, rı spor, eğ la k u ld o yapmış kurs gibi o, gezi ve r t a y ti , resim aliyetler rdir. Bu fa le t e y li a fa ütün nları bir b a s in ; ç a am yapılırken umluluk ek ve sor m it ğ e k olara tır. aşılamak duygusu rumları gibi) 6. Mahalle baskısı Sosyal etkinliklerin daha etkin yapılması için çözüm? Eğitim, eğitim, eğitim Sosyal etkinlikler aslında insanları bir bütün olarak eğitmek ve sorumluluk duygularını geliştirmektir. Futbol oynamak, piknik yapmak, kahveye gitmek-elişi kurslarına gitmek, alışveriş yapmak, balık tutmak-sine- vardır, sosyal etkinlikleri sevmezler maya, tiyatroya gitmek sosyal etkin- ama bazıları da bayılırlar böyle etkin- liktir. liklere. Sendikamızın yapmış olduğu bu kurultay konumuza iyi bir örnektir. İnsanlar kendilerini ve başkalarını eği- Türkiye’nin değişik illerinden gelen in- tirken sosyal sorumluluk duygularını da geliştirmelidir. sanları birbirine kaynaştırdı. Örneğin huzurevi ve çocuk esirgeme Özellikle okullarda öğretmenlerin yapmış olduğu sosyal etkinlikler ço- kurumlarının ziyaret edilmesi aynı za- cuklara sorumluluk duygusunu aşıla- manda sosyal sorumluluk kapsamında yapılan sosyal faaliyetlerdir. makta ve aynı zamanda eğitmektedir. Kadınların sosyal etkinliklere katılım- Daha çok sosyal etkinlikler düzenleyerek hem kendimizi mutlu edelim hem larını engelleyen birsürü neden saya- de bu etkinliğe katılan kişileri mutlu biliriz, eşleri, çocukları, işleri izinleri edelim. vs. ancak bazı insanların yaradılışında 71 20. Grup Büyükşehirde Yaşamak Gülten ÖNDER, Şenay TAYMAZ, Filiz ERDOĞMUŞ, Ayşegül TEKİN, Aysun SUNAL, Ferda ESER, Mülki TÜRKÖZÜ, Hayriye ATİLLA 72 3. Kadın Kurultayı Sorunlar: 6. İş yükü ve sorumluluklarının fazla olması, 1. Yol ve ulaşım sorunları, sabahları erkenden kalkmak gün henüz 7. Güvenlik problemleri, ağarmadan yollara düşmek, 8. Çocukların bakım sorunu 2. Büyükşehirlerde personel yığıl- Çözüm önerileri ması olması ve bunlara yetecek lojman bulunmaması mevcut loj- 1. Büyükşehirlerde yaşayanlara ek manların iş yerlerine çok uzak ol- tazminat verilmeli, ması, 2. İş yerlerinde kreş zorunluluğu ge- 3. Kılık kıyafette daha özenli, bürok- tirilmeli, rasiye uygun kıyafet zorunluluğu 3. Mevcut büyükşehirlerde ve eklene- 4. Maddi sorunlar, cek olan yeni büyükşehirlerde kültür ve sosyal seviyeyi arttırılmaya 5. İkamet ve işyeri arasındaki uzak- yönelik sosyal projeler geliştirilmeli. lığın çok olmasından dolayı yaşanan zaman kaybı , 73 Büyükşehirde yaşayan biz kadın me- cukları ders çalıştırmak, sorunlarını murlar işyeri ile ikametlerimizin bir- dinlemek vs. evin bütçesini ayarla- birinden uzak olması nedeniyle sa- mak, ihtiyaçları tespit etmek gibi işler bahları daha erken kalkmak, eşin ve bizleri beklemektedir. çocukların ihtiyaçlarını karşıladıktan Tüm bunları karşılamak üzere kurum- sonra (kahvaltı, giyim gibi) işyerimizin lar bazında büyükşehirlerde yaşayan kılık ve kıyafet gereklerini yerine ge- biz memurlara Büyükşehir tazminatı tirerek varsa servise yetişmek yok ise adı altında ödenek verilerek bu mali 2-3 araç değiştirerek, yaklaşık 1-1,5 yükümüzün hafifletilmesi gerekmek- saat yol kat ederek işyerimize ulaş- tedir. maktayız. Bunun aile bütçesine getir- Bazılarımızın görev yerinin önemi diği yük malumunuz. bakımından akşamları bazen çok Öğle paydoslarının kısa olması nede- geç saatlere kadar mesaiye devam niyle yemek, fatura vs banka işlemle- etmekteyiz. Kurumlarımızda ve ser- rine yetişememe durumları meydana vislerde sağlanan güvenlik yeterli ol- gelmektedir. Akşam mesai bitiminde makla birlikte tek başına yola çıkan yine koşuşturarak tabi elimizde ve bir kadın için güvenlik sadece kendi- karşımızda işini yapmak üzere bekle- sine kalmaktadır. Bu konuya çözüm yen vatandaş yok ise servise yetiştir- getirilmelidir. mek ya da uzun yolcu kuyruklarında bekleyerek mesai 17.00’da bitse bile Mevcut büyükşehirlerde yaşadığımız evimize ulaşmak 19.00 ya da 19.30’da daha pek çok sorun olmakla birlikte evimize ve diğer bizi bekleyen işlerin sosyal ve kültürel anlamda pek çok başına geçmek ve bir sonraki günün eksikliklerin yaşandığı bir gerçektir. hazırlıkları ile mücadele etmek, ço- 74 3. Kadın Kurultayı 21. Grup Aile Bütünlüğü Nafiye OFLU, Sebahat ÖZGÜL, Hasibe OĞUZ, Mediha TAMER, Zübeyde ŞENER Çiğdem SANCI, Özlem YÜKSEL, Beyhan DURMUŞ, Mehtap ÖLÇEN, Güler ÖZTÜRK, Funda BAŞER 75 D evlet çalışanların atamalarını eşlerin çalışma konumlarını da dikkate alınarak yapılmalı. cağının cevabını onlardan sormak istiyoruz. Kadının çalışma hayatına atılmasıyla Türk aile toplum yapısı değişmiştir. Anne ve babalar aile içi rollerini tam olarak yerine getiremediğinden sevgi, saygı, bağlılık ve iletişim hemen hemen kaybolmuştur diyebiliriz. Hemen bu noktada aile bireylerinin eğitilmeleri gerekir diyebiliriz. Her ailenin bir yaşam koçu olabilir, sağlıklı toplum için mutlu aile yaşam merkezleri olabilir. Sağlıklı toplum, iyi aile eğitimle olur diyorsak, devlet mutlu bireyler yetiştirmek adına bunu asli görevleri arasına almalıdır. Bunu duyurmak bir sivil toplum kuruluşu olarak sendikamıza ve sendikanın bir üyesi olarak bir anne ve çalışan kadın olarak hepimize düşmektedir. Aile bütünlüğü birinci derece akrabaları da kapsamalıdır. Hasta ebeveynlere bakmak, hastalıklarını tedavi ettirmek amacıyla yapılan tayin taleplerine öncelik tanınmalıdır. Çalışanların atandıkları yerlerde görev süreleri ve tayin dönemleri çocukların okul dönemleriyle paralellik göstermelidir. (uyum sorunu) Aile bütünlüğünü korumak adına çalışan eşlerin mesai saatleri birbirinden çok farklı olmamalıdır. “800 liraya geçinilir” diyen devlet büyüklerinin olduğu bir ülkede aile bütünlüğünün parasız nasıl koruna- 76 Çalışma Hayatında Kadın Anketi Proje Ekibi: Yasemin GÜNGÖR, Hasan KORUCU, Yasin DURDU, Ayşen ÇETİNBAŞ, Hakan KORUCU 77 SORU SETİ 1. Çalışma yaşamı bir kadının iyi bir anne ve eş olmasına engel midir? Evet Hayır 2. Çalışma yaşamında kadın-erkek ayrımı yapıldığını düşünüyor musunuz? Evet Hayır 3. Kadınların çalışma yaşamlarını düzenleyen yasalar yeterli midir? Evet Hayır 4. Çalışma hayatında bulunmaları ile ilgili olarak kadınlar üzerinde toplumsal bir baskı olduğunu düşünüyor musunuz? Evet Hayır 5. Çalışmak kadını özgürleştirir mi? Evet Hayır 6. Geçimi sağlamak erkeğe, çocuk doğurmak, büyütmek ve ev işleri kadına aittir düşüncesine katılıyor musunuz? Evet Hayır 7. Meslek seçimi konusunda kadın / erkek mesleği ayrımı yapılmasını doğru buluyor musunuz? Evet Hayır 8. Statü ilerlemesinde kadın-erkek arası eşitsizlik var mıdır? Evet Hayır 9. Evlilik ve çocuk kadınların tam gün kendilerini işlerine vermelerine engel olmakta mıdır? Evet Hayır 10. Evlilik, bir kadının çalışma yaşamında başarıya ulaşmasını engeller mi? Evet Hayır Evet Hayır 11. Kadının çalışmasına karşı ailelerin engelleyici bir tutumu var mıdır? 12. Çalışan kadının aile içi kararlarda söz hakkı daha fazla olduğunu düşünüyor musunuz? Evet Hayır 13. Çalışma yaşamının erkeklere göre düzenlendiğini düşünüyor musunuz? Evet Hayır Evet Hayır 14. Kadının çalışması çocuklarının bakım ve büyütülmesini zorlaştırır mı? 15. Çalışan kadınlar çocuklarını daha iyi yetiştirdiğini düşünüyor musunuz? Evet Hayır 16. İşyerinizde özellikle kadının mobbinge maruz kaldığını düşünüyor musunuz? Evet Hayır 17. Çalışmanın kadını aile içi şiddetten koruduğunu düşünüyor musunuz? Evet Hayır 18. Esnek çalışma saatinin uygulanmasını ister misiniz? Evet Hayır Evet Hayır 19. Kadına özgü sağlık durumları (regl-hamilelik-doğum) çalışma hayatında olumsuzluklara yol açar mı? 78 3. Kadın Kurultayı GENEL SONUÇ RAPORU Kurultayımızda kadınlarımızın çalışma hayatlarını kendi bakış açılarıyla değerlendirebilmeleri amacıyla bir anket düzenlenmiştir. Anket sorularında “Çalışma Hayatında Kadın” konusu işlenmiş ve çalışma hayatının her yönüyle irdelenmesine yönelik 20 soruya yer verilmiştir. Sorulara verilen cevaplar neticesinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır: • Katılımcılarımız çalışma hayatının, iyi bir anne ve eş olmasına engel olmadığına inanmakta olup, katılımcılarımızın çoğu iş hayatında bulunmaları ile ilgili olarak üzerinde toplumsal bir baskı hissetmektedirler. • Kadınlarımızın büyük bölümü, çalışma hayatında cinsiyet ayrımı yapıldığı kanaatinde olup, meslek seçimi konusunda cinsiyet ayrımı yapılmasını yanlış bulmaktadır. • Katılımcılarımızın büyük çoğunluğu çalışma yaşamlarını düzenleyen yasaların yeterli olmadığını, aynı zamanda da çalışan kadının daha özgür olduğunu düşünmektedir. • Ankete cevap veren katılımcılarımızın çoğunluğu; kadınların çalışmasına karşı ailelerin engelleyici bir tutum göstermediğini ancak kadına özgü sağlık durumlarının (regl-hamilelik-doğum) çalışma hayatında olumsuzluklara yol açtığını düşünmektedir. • Ankete katılan kadınlarımızın çoğunluğu; çalışıyor olmalarının kadını aile içi şiddetten korumadığını, bununla birlikte Kadınlarımızın yine büyük çoğunluğu çalışma hayatında mobbinge (psikolojik taciz) maruz kaldığını ifade etmektedir. • Çalışan kadınların karşılaştığı sorunların temel kaynağının kurum idaresi olduğu belirtilmektedir. • En yakın amir ve toplumsal baskı da kadınlarımızın şikayetçi olduğu diğer konular arasında yer almaktadır. 79 Ç 17 alışma yaşamı, bir kadının, iyi bir anne ve 174 eş olmasına engel midir sorusuna verilen cevaplar; Evet Hayır Evet Hayır 17 174 Katılımcı kadınlarımız % 91 oranında çalışma yaşamının bir kadının, iyi bir anne ve eş olmasına engel olmadığı konusunda hemfikirdir. Ç 44 alışma yaşamında kadın-erkek ayrımı yapıldığını düşünüyor musunuz verilen cevaplar; 145 Evet Hayır Evet Hayır 145 44 Çalışma hayatında kadın-erkek ayrımı yapıldığını düşünen kadın oranımızın % 77 olması, kadınlarımızın bu konudan da muzdarip olduğunu göstermektedir. 80 3. Kadın Kurultayı K adınların çalışma yaşamlarını düzenleyen yasalar yeterli midir sorusuna verilen cevaplar 9 177 Evet Hayır Evet Hayır 9 177 Anketimize katılan kadınlarımızın % 95 ‘i çalışma yaşamlarını düzenleyen yasaların yeterli olmadığına dair görüş birliğine varmışlardır. Ç alışma hayatında bulunmaları ile ilgili olarak kadınlar üzerinde toplumsal bir baskı olduğunu düşünüyor musunuz verilen cevaplarverilen cevaplar; 61 128 Evet Hayır Evet 128 Hayır 61 Kadınlarımızın % 95 ‘i çalışma hayatında bulunmaları ile ilgili olarak üzerinde toplumsal bir baskı hissetmektedirler. 81 Ç alışmak kadını özgürleştirir mi sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır Evet 161 Hayır 23 23 161 Kadınlarımızın % 88 ‘i çalışan kadının daha özgür olduğunu düşünmektedir. G eçimi sağlamak erkeğe, çocuk doğurmak, büyütmek, ev işleri kadına aittir düşüncesine katılıyor musunuz verilen cevaplar; Evet Hayır Evet Hayır 8 183 8 183 Ankete katılan kadınlarımız; geçimi sağlamak erkeğe, çocuk doğurmak, büyütmek, ev işleri kadına aittir gibi bir düşünceye % 96 oranında katılmadığını göstermiştir. M eslek seçimi konusunda kadın / erkek mesleği ayrımı yapılmasını doğru buluyor musunuz sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır Evet Hayır 34 154 34 154 Meslek seçimi konusunda cinsiyet ayrımı yapılmasını kadınlarımız % 82 oranında yanlış bulurken, % 18 oranında bu ayrımın yapılmasını doğru bulan kadınımız bulunmaktadır. 82 3. Kadın Kurultayı S tatü ilerlemesinde kadın - erkek arası eşitsizlik var mıdır sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır Evet 131 Hayır 52 52 131 Kadınlarımızın % 72 ‘si statü ilerlemesinde cinsiyet ayrımı gözetildiği konusunda beyan verirken % 28 ‘i böyle bir ayrımın olmadığını düşünmektedir. E vlilik ve çocuk kadınların tam gün kendilerini işlerine vermelerine engel olmakta mıdır verilen cevaplar; 63 121 Evet Hayır Evet 63 Hayır 121 Kadınlarımızın % 66 ‘sı evlilik ve çocuğun kendilerini işlerine vermelerine engel olduğunu düşünmemektedir. Bununla birlikte % 34 oranında kadınımız bu konuda aksini düşünmektedir. E vlilik bir kadının çalışma yaşamında başarıya ulaşmasını engeller mi sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır Evet 38 Hayır 152 38 152 Kadınlarımızdan % 80 ‘i evliliğin çalışma hayatındaki başarıya engel olmadığını düşünmektedir. Kalan % 20 kadınımız ise evliliğin başarıya bir engel olduğunu düşünmektedir. 83 K adının çalışmasına karşı ailelerin engelleyici bir tutumu var mıdır sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır 60 121 Evet 60 Hayır 121 Ankete cevap veren katılımcılarımıza göre % 67 oranında kadınların çalışmasına karşı aileler engelleyici bir tutum göstermemektedir. Kalan % 33 lük kısım ise aileler bu konuda bir engel oluşturmaktadır. Ç alışan kadının aile içi kararlarda söz hakkı daha fazla olduğunu düşünüyor musunuz sorusuna verilen cevaplar; Evet Hayır 64 124 Evet 124 Hayır 64 Çalışan kadının aile içi kararlarda söz hakkı daha fazla olduğunu düşünen kadınlarımızın oranı % 66 olmakla beraber, aksi düşüncede olan kadınlarımız % 34 ‘lik dilimi oluşturmaktadır. 84 3. Kadın Kurultayı Ç alışma yaşamının erkeklere göre düzenlendiğini düşünüyor musunuz sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır 66 119 Evet 119 Hayır 66 Kadınlarımızın % 65 ‘ine göre çalışma hayatı erkeklere göre düzenlenmektedir. Kalan % 35 lik kesimin ise böle bir konudan şikayeti bulunmamaktadır. K adının çalışması çocuklarının bakım ve büyütülmesini zorlaştırır mı sorusuna verilen cevaplar; Evet Hayır Evet 123 Hayır 63 63 123 Kadınlarımızın % 66 ‘sı çalışmalarının çocuklarının bakım ve büyütülmesini zorlaştırmadığını düşünürken, kalan % 34 ‘ü ise bu konudan şikayetçidir. 85 Ç alışan kadınların çocuklarını daha iyi yetiştirdiğini düşünüyor musunuz sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır Evet Hayır 51 137 137 51 Anketimize katılan kadınlarımız % 73 oranında çalışan kadınların çocuklarını daha iyi yetiştirdiğini düşünüyor, kalan % 27 ise aksi düşüncededir. İ şyerinde özellikle kadının mobbinge (psikolojik taciz) maruz kaldığını düşünüyor musunuz sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır Evet 120 Hayır 69 69 120 Kadınlarımız % 63 oranında çalışma hayatında mobbinge (psikolojik taciz) maruz kaldığını düşünüyor, kalan % 37 ‘lik dilimin ise böyle bir konudan şikayetçi değil. Ç alışmanın kadını aile içi şiddetten koruduğunu düşünüyor musunuz sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır Evet 81 Hayır 107 107 81 Ankete katılan kadınlarımızın % 43 ‘ü çalışan kadının aile içi şiddetten koruduğunu düşünüyor, kadınlarımızdan kalan % 57 ‘lik oran ise bu konuda tam tersini düşünmektedir. 86 3. Kadın Kurultayı E snek çalışma saatlerinin uygulanmasını ister misiniz sorusuna verilen cevaplar 66 123 Evet Hayır Evet Hayır 123 66 Kadınlarımızın % 65 lik kısmı çalışma saatlerinin esnek olmasından yanayken, kalan % 35 ‘lik kısmın ise böyle bir talebi bulunmamaktadır. K adına özgü sağlık durumları (regl-hamilelikdoğum) çalışma hayatında olumsuzluklara yol açar mı sorusuna verilen cevaplar Evet Hayır 71 118 Evet 118 Hayır 71 Kadınlarımızın % 62 ‘si kadına özgü sağlık durumları (regl-hamilelik-doğum) çalışma hayatında olumsuzluklara yol açtığını düşünürken, kalan % 38 ‘i ise böyle bir konudan şikayetçi değil. 87 Çalışan kadınların karşılaştığı sorunların temel kaynağı sizce nedir sorusuna verilen cevaplar Kurum idaresi 103 En yakın amir 75 Hizmet alan vatandaş 23 Aynı düzeydeki çalışma arkadaşları 60 Hemcinslerim 26 Eş ve aile çevresi 29 Toplumsal baskı 72 Kendim 11 Çalışan kadınların karşılaştığı sorunların temel kaynağı kadınlarımızın büyük bir çoğunluğuna göre kurum idaresidir. Bununla birlikte en yakın amirinden ve toplumsal baskıda kadınlarımızın şikayetçi olduğu diğer konulardır. Kurum İdaresi En Yakın Amir Hizmet Alan Vatandaş Aynı Düzeydeki Çalışma Arkadaşları Hemcinslerim Eş ve Aile Çevresi Kendim Toplumsal Baskı 88 3. Kadın Kurultayı Çalışma Hayatında Kadın Kadınlarımızın sendikaya bakışının değerlendirildiği birinci bölümümüzde; ▪▪ Katılımcıların büyük çoğunluğu sendikayı etkin bulmuştur. ▪▪ Katılımcılar sendikanın işlevi açısından en fazla önem verdikleri konunun Özlük haklarının korunması ve geliştirilmesi olduğunu belirtmiştir. ▪▪ Katılımcılar Hükümetin hazırladığı kamu personel reformunun, çalışan kadınların sorunlarına çözüm getirmeyeceğine inanmaktadır. ▪▪ Katılımcılarımızın yarıdan fazlasının sendikalarına güvendiği görülmüştür. ▪▪ Katılımcılarımız sendikadan özlük hakları ve sosyal hakları konusunda çözüm üretmesini beklemektedir. ▪▪ Kadınlarımız sendikada yeterli oranda temsil edilip, edilmediği sorusunda bir görüş ayrılığı yaşamış olup, evet- hayır cevaplarını yarı yarıya cevaplamışlardır. ▪▪ Çalışma Hayatında Kadın konusunun değerlendirildiği ikinci bölümümüzde ise aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmaktadır. ▪▪ Katılımcılarımız çalışma hayatının, iyi bir anne ve eş olmasına engel olmadığına inanmakta olup, katılımcılarımızın çoğu iş hayatında bulunmaları ile ilgili olarak üzerinde toplumsal bir baskı hissetmektedirler. ▪▪ Kadınlarımızın büyük bölümü, çalışma hayatında cinsiyet ayrımı yapıldığı kanaatinde olup, meslek seçimi konusunda cinsiyet ayrımı yapılmasını yanlış bulmaktadır. ▪▪ Katılımcılarımızın büyük çoğunluğu çalışma yaşamlarını düzenleyen yasaların yeterli olmadığını, aynı zamanda da çalışan kadının daha özgür olduğunu düşünmektedir. ▪▪ Ankete cevap veren katılımcılarımızın çoğunluğu; kadınların çalışmasına karşı ailelerin engelleyici bir tutum göstermediğini ve kadına özgü sağlık durumları (reglhamilelik-doğum) çalışma hayatında olumsuzluklara yol açtığını düşünmektedir. ▪▪ Ankete katılan kadınlarımızın çoğunluğu; çalışıyor olmalarının çalışan kadının aile içi şiddetten korumadığını, bununla birlikte Kadınlarımızın yine büyük çoğunluğu çalışma hayatında mobbinge (psikolojik taciz) maruz kaldığını ifade etmektedir. ▪▪ Çalışan kadınların karşılaştığı sorunların temel kaynağının kurum idaresi olduğu belirtilmektedir. ▪▪ En yakın amir ve toplumsal baskı da kadınlarımızın şikayetçi olduğu diğer konular arasında yer almaktadır. 89 Katılımcı Listesi 1 FATMA TOKMAN 28 LEYLA C. ALBAY 2 TEZCAN ALADAĞ 29 NURCAN SÖNMEZ 3 HÜLYA BÜYÜKYENİGÜN 30 AYSUN SUNAL 4 FİGEN KOR 31 SENİHA ÇAYCI 5 ÖZLEM ÜNAL 32 NEŞE GÜNER YENER 6 ÇİĞDEM GÜRLER 33 ASUMAN AYDOĞMUŞ 7 F. LALE KARAKUŞ 34 BİNNUR YALÇIN 8 NEVİN DUMAN 35 BELGİN ALACAGÖZ 9 SANİYE GÜNEŞ 36 SEMRA KÖKSAL 10 ELİFE DENİZ 37 ESRA BİNGÖL 11 FİKRİYE YOKUŞ 38 TESLİME ACAR 12 S.BAHAR ALBAN 39 FATMA ŞİMAY 13 AYTEN AKYÜZ 40 GÜLTEN AYAN 14 AYNUR KORUCU 41 GÜLAY KARAGÖZ 15 GÜLAY SATILMIŞ 42 GÜLDİNÇ ERDOĞAN 16 HİLAL AĞCA 43 DİLEK ALBAY 17 HANDAN MİRZA ERBAŞ 44 GÜLCAN KAYAYERLİ 18 SEVİNÇ TUNÇ AYDIN 45 RAHİME ÖZCAN 19 SONGÜL UÇAKÇIOĞLU 46 NİMET TALAKACI 20 NURAN EĞRİ 47 EMİNE İŞ 21 ÜLFET AYGÜN 48 REYHAN ÖZSUYU 22 DEMET YALÇIN 49 FATMA İRTEN 23 SONGÜL UÇAKÇIOĞLU 50 ZAKİRE KARACA 24 HAMİYET ECEMİŞ 51 AYŞE GÜLTEKİN 25 GÜLPERİ ŞİMŞEK 52 NAFİYE OFLU 26 MÜLKİ TÜRKÖZÜ 53 HANDAN AKIN 27 ÇİĞDEM SANCI 54 FERDAĞ ESER Katılımcı Listesi 55 HASİBE OĞUZ 82 ZAİDE YILMAZ 56 ÖZLEM YÜKSEL 83 SEMA ÖZALP KESKİN 57 BEYHAN DURMUŞ 84 BEYHAN AKSAY 58 SEMRA ÖZTÜRK 85 HAVA AÇAR KAYA 59 ZUHAL DEMİRKAN 86 GÜLCAN ÇELİK 60 SONGÜL ÜNLÜ TAŞKIN 87 NEVİN KARLI 61 DÜRDANE YAMAN 88 AYTEN KÖKSAL 62 DİLEK BEYHAN 89 N.BELGİN ÖZDEMİR 63 AYSUN ÇİMELİ 90 AYŞE YAVUZ 64 FİLİZ ERDOĞMUŞ 91 TÜLAY ALTINOK 65 EMEL DEVRAN 92 KADRİYE KAVAK 66 NURAY GÖKÇAY 93 ELİF GÜLAR 67 HÜLYA TEKİNER 94 ŞENAY GÖKDEMİR 68 NURAY DUMAN 95 NESRİN ÖZDEMİR YAZAN 69 AYŞE ÖZTÜRK 96 FATMA SARIYAR 70 FATMA KUTSAL 97 SERPİL BAYINDIR 71 FUNDA BAŞER 98 MERİÇ ZOR 72 ZÜBEYDE ŞENER 99 GÜLER BENLİ 73 MEDİHA TAMER 100 DEMET YURDASUCU 74 GÜLER ÖZTÜRK 101 GÜLSÜM ALTUNTAŞ 75 MEHTAP ÖLÇEN 102 ESİN EVRENSEL 76 NURAY ALBAY 103 NİLGÜN ÖNEÇ 77 SEBAHAT ÖZGÜL 104 DEVRİM AYKUTLU 78 MERCAN İNCİ 105 AYTEN ÇİÇEK 79 ÇİĞDEM KAPANCIK 106 ESMAHAN AKGÜN ERÇİN 80 EMİNE ÇİÇEK 107 MİNE ODABAŞI 81 NEZAHAT BAĞIŞ 108 ESMA KÜTÜK Katılımcı Listesi 109 FİLİZ BAŞPINAR 137 GÜLSEREN BULUT İPİÇÜRÜK 110 NURDAN ŞENOCAK 138 YASEMİN ÖZTÜRK 111 AYSUN BUDAK 139 AYŞE BANU SALTUK 112 ARZU YILMAZALP 140 TÜLAY ARISOY 113 ŞAHİNDE KELEŞ 141 SEVGİ RAKICI 114 NURŞEN ARSLAN KAMBER 142 HİLAL KARABULUT 115 PINAR TAŞKENT 143 MERAL TÜRKAN 116 A. SEMRA TAŞKIN 144 HANDAN FİDAN 117 DENİZ ÇAKIR 145 DİDEM ORHON 118 NESRİN KARSLIGİL 146 ÖZLEM TUĞAN 119 GÜLDEREN DEMİR 147 PAPATYA KISACIK 120 NİMET GÜN 148 SEVİM GÖKALP 121 AYGÜL AKÇİÇEK ÖZTÜRK 149 SİNEM COŞKUN 122 REFİKA DABAN 150 MÜRÜFE MUTLU ÖZGÜR 123 SELİME KAYA 151 CANAN KARUL 124 İLKAY TOMAKİN 152 NURGÜL ÖZÇELİK 125 SEMANUR ŞAHİN 153 ŞERİFE ERYİĞİT 126 ŞULE ARSLANOĞLU 154 HATİCE AKDENİZ 127 GÜLTEN ÖNDER 155 FATMA İLHAN 128 ŞENAY TAHMAZ 156 ZUHAL AKILLI 129 FİLİZ AKYURT 157 OLCAY NAGAN YARALI 130 GÜL TOPÇU 158 HİKMET SAYIN 131 HATİCE SERT 159 NACİYE ŞEHİRLİ 132 ZÜLFÜ ÇANAKÇI 160 BEYHAN SERDAROĞLU 133 GÜLSEN TOSUNOĞLU 161 SULTAN PAÇAL 134 HİLAL DOĞAN 162 FİGEN BABADAĞ 135 NEZİHE KONCELİ 163 SANİYE LİSAN 136 SEBAHAT ÜREGEN 164 NESLİHAN GÖZGÖREN 92 Katılımcı Listesi 3. Kadın Kurultayı 165 İNCİ KIRÇİÇEK 194 MAKBULE ÇALIŞKAN 166 HANDAN SOLAK 195 YADİGAR HAMŞİOĞLU 167 SELMA ÇİÇEK 196 AYŞE DURGUT 168 GÜLSEREN ATABEY KELEŞ 197 AYTEN YALÇIN 169 ÜMMÜ GÜLAY ŞAHİN 198 ZEHRA KURU 170 SİRANUR NALLAR 199 AYDAN FİLİZ ACAR 171 NERİMAN ŞAHİN 200 FETHİYE ALTAŞ 172 ZAHİDE YALÇIN 201 MUNİSE BERKAN 173 SERPİL YILDIZGÖZ 202 NURŞEN HIZLI 174 EMİNE SARI 203 HANDAN ŞEFİKOĞLU 175 EMİNE ÖZKAN 204 LEYLA YAMUÇ 176 MAKBULE BUKAN 205 SELDA PEKEROĞLU 177 NURHAN HAKKAYMAZ 206 NURTEN TÜRKELİ 178 NACİYE EFE 207 ZEYNEP KÖYBAŞI 179 YASEMİN TÜRKKAN 208 ZERRİN KALA 180 İLKNUR DURDU 209 NURTEN ÖZBEK 181 SUMAYE KOÇYİĞİT 210 İLKNUR AYNA 182 KEVSER YILMAZ 211 MERAL HAVVA ÖZÇELİK 183 ZEKİYE SÜMER 212 ŞERİFE DEMİRCİ 184 BELGİN ÇELİKPINAR 213 EMİNE KOCAGİL 185 ZEHRA NUR SOYLU 214 ZEYNEP ÖZKAN 186 HÜRRİYET KARAKOÇ 215 HALİME BAYRAKTAR 187 ÜLKER ÜNAL 216 SEVAL SOLMAZ 188 NACİYE DOĞRU KONYAR 217 ASLIHAN ÇELİK 189 TÜLİN DEMİRÖZ 218 NERMİN ÖNDER 190 TUĞBA SALİMOĞLU 219 DENİZ GÜRBÜZ 191 ELVAN USTAOĞLU 220 NACİYE KIRMIZIGÜL 192 KAMİLE GÜMÜŞ 221 MEDİNE BÜYÜKKAYA 193 SEVGİ YILMAZ 93 94 3. Kadın Kurultayı 95 96 www.turkburosen.org.tr TÜRK BÜRO-SEN Dr. Mediha Eldem Sokak No:85 Kocatepe / ANKARA Tel: +90 (312) 424 22 11 / Faks: +90 (312) 424 22 19 / E-posta: [email protected]