Eylül 2015 - Petinfo Dergi

Transkript

Eylül 2015 - Petinfo Dergi
PET SAĞLIĞI DERGİSİ
EYLÜL 2015 SAYI 79
verimli
klinik
yöne
timi
Fikirlere, yeniliklere karşı
ne kadar açık olursak
geleceğimiz, mesleğimiz de
o derece önem kazanmış olur.
S.36
Kedi ve köpeklerde
mama eliminasyonu 28
Pet sektörünün büyük firmalarını
buluşturan bir fuar 58
Kliniklerde köpek ısırıklarından
korunmanın beş yolu 54
İÇİNDEKİLER
20 > Kipa ve Goody’den
çocuklara armağan
Goody Çocuk Tiyatrosu’nun, tiyatro
sanatçısı Nedim Saban tarafından
kaleme alınan ve çocuklarda
hayvan sevgisini geliştirmek
amacıyla projelendirilen müzikli
çocuk oyunu “Bir Dostluk Hikâyesi”
2015 sezonunda İzmir ‘de...
sayfa
28
sayfa
sayfa
8
8 > DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN
SON HABERLER
Veteriner hekimlik mesleğinin
ve pet dünyasının tüm güncel
haberlerinin en doğru adresi olan
Petinfo Dergi’de bu ay da ilgi çekici
bilgiler paylaşıyoruz.
16 > İnterhas çalışanları
motive edici bir toplantı ile
bir araya geldi
İnterhas Hayvan Sağlığı
2015 - II. Dönem Değerlendirme
Toplantısı 19 - 22 Ağustos tarihleri
arasında Bolu/Abant’ta Büyük
Abant Otel’de gerçekleştirildi.
20
22 > Pire ve kenelere son!
Sanofi Grubu şirketlerinden biri
olan Merial, hayvan severleri
mutlu edecek bir gelişmeye imza
attı; pire, bit ve keneler hakkında
bilgi vermek, bunlarla mücadele
yollarını göstermek ve korunma
yollarını anlatmak amacıyla “Pire ve
Kenelere Son” adını taşıyan internet
sitesini hayata geçirdi.
24 > Babesiosis’e karşı
korunmasız hayvan kalmasın
Keneler tarafından taşınan ve
ciddi problemlere neden olan kan
parazitleri, petlerin yaşamını tehdit
eden önemli bir sorundur.
24
18 > Veteriner hekimlerin
beklediği ürün artık Türkiye’de!
Kedilerde daha düzenli ve stressiz iç
parazit mücadelesine imkan veren
Profender®, şimdi de büyük boyu ile
(5-8kg kediler için), siz hekimlere
yardımcı olmaya devam ediyor.
36 > VERİMLİ KLİNİK YÖNETİMİ
Türkiye, hele İstanbul pet klinikleriyle
dolu. Her sene yeni klinikler açılır
ama açılan kliniklerin çoğu zararına
çalışır, bir iki sene sonra ise yarışmayı
kaybeder, kapanır.
50 > Kedi ve köpeklerde
beslenmeye bağlı sindirim sistemi
hastalıkları
Mide - bağırsak rahatsızlıklarının
tespit edilmiş çok sayıda
potansiyel türü olmakla birlikte en
yaygın olanları ise kolit, kabızlık,
ishal, gastroenterit ve pankreatit
olarak sayılabilir.
54 > Köpek ısırıklarından
korunmanın 5 yolu
Eğitim köşemizin bu bölümünde
Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk,
hem köpekler hem de veteriner
hekimler için rahat bir klinik
ziyaretinin sırrını vermektedir.
sayfa
İnterhas A.Ş. Yön. Kurulu Bşk.
Dr. Vet. Hekim Tamercan Morkoç
28 > Mamadan olabilir
Mama eliminasyonu
Hassas kedi ve köpeklerde
Gİ sistemin bozuklukları ve
dermatolojik sorunlar, kliniklerde
sıklıkla görünen vakalardandır.
Böyle durumlarda veteriner
hekimlerin aklına gelen ilk şey gıda
alerjisi veya gıda intoleransıdır.
26 > Böbrek hastalıklarında
erken teşhis, hayat kurtarır.
İdrarda protein kreatinin oranı
(UPC Ratio) testini diagnostik
protokolünüze ekleyerek böbrek
hastalıklarını erken dönemde
yakalayabilir, bir çok hayvanın
yaşam kalitesini arttırabilir, hayatını
kurtarabilirsiniz.
PETİNFO 2015/09 04-05
58 > Pet Sektörünün büyük
firmalarını buluşturan bir fuar
Bu yıl 4.’sü düzenlenmiş olan
Türkiye’nin uluslararası evcil
hayvan ürünleri fuarı, Pet
İstanbul 2015 Evcil Hayvan
Fuarı 3-6 Eylül tarihleri arasında
gerçekleştirilmiştir.
EDİTÖR
28 Eylül Dünya
Kuduz Günü
Kendimiz ve toplumu
koruyabiliriz.
Her şeye rağmen Türkiye’yi parlak bir gelecek bekliyor
Ülkemiz, hayvancılık dahil olmak
üzere birçok sektörde dünyanın lider
üreticileri arasında yerini almayı başardı.
Bunun en iyi örneği, aynı ay içerisinde
pet sektörünün iki önemli etkinliğinin
de İstanbul’da gerçekleşmesidir. Bunlar
2-6 Eylül tarihleri arasında düzenlenen,
sektördeki firmaları biraraya getiren 4. Pet
İstanbul 2015 Fuarı ve 13-17 Eylül tarihleri
arasında dünyanın dört bir yanından
gelen veteriner hekimlerin kültürel ve
mesleki kaynaşmasını sağlayan 32. Dünya
Veteriner Hekimler Kongresi’dir. Medya
sponsoru olarak her iki etkinlikte de yer
alıp, Türkiye’nin gelişmesini yakından
takip etme şansını bulmamızdan dolayı
mutluyuz ve gururluyuz. Bu ve buna
benzer bütün organizasyonlarda yer alan
ve kalkınmamız için destek veren herkese
en içten teşekkürlerimizi sunarız.
İlerlemek için eğitim şarttır. Bu ilkeden
yola çıkarak sayımızın ana konusuna
petinfo
Eylül / Sayı: 79
Pet Sağlığı Dergisi
Ayda bir yayımlanır.
YAYIN TÜRÜ
SÜRELİ YEREL
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
MEHMET AKTOP
GENEL KOORDİNATÖR
BARIŞ KOLGU
[email protected]
Klinik Yönetimi’ni seçtik. Yazımızın,
bütün klinisyen arkadaşlarımıza faydalı
olacağını umut ediyoruz. Buna ek olarak
dergimize kalite katan firmaların ve
değerli hocalarımızın sağladığı gelişimler
sayesinde bilgilerinizi her daim güncel
tutmanızı sağlıyoruz. Tek Tıp- Tek Sağlık
yaklaşımı içerisinde, her hekimin bilinçli
beraberliği önemli hususlardan biridir.
Özellikle de 28 Eylül günü büyük anlama
sahiptir; 2007 yılında, kuduz aşısını bulan
Pasteur’un ölüm yıldönümü olan 28 Eylül
günü “Dünya Kuduz Günü” ilan edilmiştir.
Bu seneden itibaren 28 Eylül’de tüm
dünyada 120’ye yakın ülkede hayvanlarda
aşılama ve insanlarda farkındalık
yaratılmasına yönelik etkinlikler ve
çalışmalar yapılmaktadır.
Siz bu sene ne yapacaksınız?
ART DİREKTÖR
EBRU DERELİ
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
YAZI İŞLERİ SORUMLUSU
VET. HEKİM GİZEM KUTUN
[email protected]
KATKIDA BULUNANLAR
Dr. Gürbüz Ertürk
veteriner hekim ENİKÖ KIRALY
vet.hekim ismail serdar sayar
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
Bu yıl dördüncüsü
düzenlenmiş olan
Türkiye’nin uluslararası
evcil hayvan ürünleri
fuarı, Pet İstanbul 2015
Evcil Hayvan Fuarı 3-6
Eylül tarihleri arasında
gerçekleştirilmiştir.
Pet İstanbul Fuarı, ilk
defa KOSGEB desteği
alarak “uluslararası”
ibaresini hak kazanıp,
dünya fuarlarının
listesine de girdi ve
8000m2 fuar alanında
toplam 120 marka
buluşturdu.
BASKI
Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti.
100 YIL MAHallesi MASSİT
MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN
BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST
Sertifika No: 12002
ADRES
YAYINCILAR SK. 10/4 34414
SEYRANTEPE - İSTANBUL
TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59
www.matmedya.com
ABONE
BANU SAYINÇ
[email protected]
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
PETİNFO 2015/09 06-07
Pet Sektörünün
firmalarını
buluşturan bir fuar
> syf 58
Saygılarımla
Veteriner Hekim Gizem Kutun
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU
[email protected]
Veteriner Hekim
YAĞMUR AĞCAOĞLU
Pet Prozac;
köpek anksiyetesi
nasıl tedavi edilir?
Lincoln
Üniversitesi’nin yeni
çalışmalarına göre
davranış sorunu
yaşayan köpeklerde,
Prozac ‘ın etken
maddesi olan
fluoxetin’i kullanarak
ayrılık anksiyetenin
tedavisinde iyi
sonuçlar elde edilebilir.
Hayvan sahibi Jess
Cook, Lexi isimli
köpeğini komşularının
sürekli şikayeti üzerine
üniversitenin kliniğine
getirip araştırmaya
dahil etti. Evde
yalnız kaldığı zaman
durmadan havlayan
Lexi’ye, 2013’ten
bugüne her gün 2
adet tablet verildi.
Lexi, ilaç tedavisinin
yanında davranış
uzmanlarının da
devamlı ziyaretçisiydi.
Psikolojik
sorunlarından
başarıyla kurtulan
köpeğin ilaçları ise
tamamen kesildi.
Ayrılık anksiyetesi,
köpeklerde en yaygın
olan psikolojik
sorundur, ama bu
problemin tedavisi
için psikoaktif
ilaçların kullanımı çok
tartışılan bir konudur.
Psikoaktif ilaçlarla
birlikte yürütülen
davranış terapilerini
belgeleyen birçok
makale olsa bile, bu
çalışmaların çoğu
hayvanda meydana
gelen aktivite ve
“ruhsal” değişikliklerini
önemsemeden
sadece hayvanların
görünen davranışından
bahsetmektedir. Lincoln
Üniversitesi tarafından
BMC Veterinary
Research dergisinde
yayınlanan makale ise
bu konuyu ayrıntılarıyla
anlatıp hayvanların
duygusal durumunu
değerlendirmek üzere
yeni bir yöntemin
oluşturulması için ilk
adımlarını attı.
NOTLAR
WSAVA Foundation’un AFSCAN projesi Afrika’da bir fark yaratıyor!
Nijerya Küçük Hayvanlar
Veteriner Hekimleri Derneği
(SAVAN), WASVA’a katılarak
Afrika veteriner hizmet
standartlarının iyileştirilmesi
için çalışan Afrika Pet Hayvan
Ağı (AFSSCAN) ile birlikte büyük
gelişime imza attı. Derneğin
ilk amaçlarından biri, Sahraaltı Afrika’da sürdürülebilir bir
veteriner ağının oluşturmasıdır.
WASVA Başkanı Dr. Gabriel
Varga’ nın dediğine göre Afrikalı
ülkeler arasından Uganda ve
Kenya da yakın zaman içinde
üyeliklerini alabilecektir. Ana
sponsoru Zoetis olan AFSCAN bu
ülkedeki derneklerin gelişmesi
için tam destek vermeye hazırdır.
Aynı anda One Health ile beraber
yürütülmeye başlanan çalışmalar da
bölgenin gelişimi için büyük bir katkıdır.
PETİNFO 2015/08 10-11
NOTLAR
Toxoplasma’yı dert etmeyin
Ağzınızdan Toxoplasma gondii kelimesi çıktığı an insanlar hemen kedileri
suçlamaya başlar. Ama yeni araştırmalara göre kediler, bu dünya nüfusunun üçte
birini etkileyen sinsi parazitin bulaşmasında düşündüğümüz kadar büyük rol oynamaz;
kedi okşamaktan ziyade suçu az pişirilmiş yemeklerde aramalıyız. Sağlıklı insanlarda toksoplasmosisin çok hafif ya da
hiçbir semptomu görünmemektedir. Ama parazit, immun sistemi zayıf insanlar veya hamile kadınlar için tehlikelidir;
körlüğe, beyin hasarına, hatta ölüme de yol açabilir. Etken, her tür hayvanda bulunmasına rağmen sadece kedigillerin
bağırsaklarında ürer. Yani enfekte kediler ortalama 3 hafta boyunca sadece dışkılarıyla çıkarttıkları ookistlerin
yayılmasında rol oynamaktadır. İnsanlar ise toksoplasmayı kontamine sulardan veya yemeklerden alabilir. Yani korkuyla
yaşayan hasta sahiplerine kediyi sokağa atmalarına hiç gerek olmadığını anlatın; hijyenik kurallara uymaları yeterlidir.
CT taraması DNA’ya
zarar verebilir
28 Eylül 2015
Dünya Kuduz
Günü
Kuduz, bilinen en
eski zoonozlardan
birisidir ve
dünyanın pek
çok ülkesinde
hâlâ önemli bir
sağlık sorunudur.
Dünya üzerinde
Antarktika dışında
her kıtadaki insan
ve hayvanlar için
kuduza yakalanma
tehlikesi vardır.
Kardiyoloji uzmanı
Patricia Nguyen’in, American
College of Cardiology’nin
Temmuz sayısında yayınlanan
makalesinde; “Radyasyonun
en düşük düzeyine bile maruz
kalan hücrelerde değişikliklerin
meydana gelmeleri
bilinmektedir. Bu değişikliklerin
kansere ya da herhangi bir
olumsuz etkiye neden olması
hala net olmasa bile, hücrelerin
maruz kalacağı dozajın
azaltılması için kesinlikle
çalışmalar yürütülmeli” dedi.
Bu araştırma, röntgen veya CT
çekerken güvenlik kurallarına
uymamız gerektiğinin güzel bir
hatırlatmasıdır.
PETİNFO 2015/09 12-13
NOTLAR
Bu yeni teknolojinin bize verebileceği imkanlara
bakarak önümüzdeki yıllar içerisinde bilim
kesinlikle çok heyecan verici olacaktır.
Veterinerler 3D baskı makinesi
ile kemikler çoğaltır
Amerika’daki veteriner fakülteleri teker teker 3D baskı sistemi
kurarak cerrahi eğitiminde yeni kapılar açmaya başladılar. Teknolojinin
gelişimi sayesinde yeni nesil öğrenciler, CT tarayıcı görüntülerini 3D
printer’in yardımıyla tam kemik modelleri üretme fırsatı buldular. Bu
şekilde elde edilen modeller hastaların kemiklerinin tıpatıp kopyası olup
ve hem öğrencilerin eğitimini hem de hastaların sağaltımını kolaylaştırır.
Cornell Üniversitesinin 3D baskı sistemi, her katmanı 700 ince plastik
dizeden oluşan bir modeli 24 saat içinde üretebilir.
Başarılı bir
dünya kongresi
Dünyanın değişik
ülkelerinden 3000 civarında
veteriner hekim, bilim insanları,
sektöre hizmet veren ulusal ve
uluslararası firmalar ile OIE, FAO,
WHO ve EFSA gibi uluslararası
kuruluşların katıldığı Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığının
destekleriyle düzenlemiş olan
32. Dünya Veteriner Hekimliği
Kongresi sona erdi. Katılan ve
emeği geçen herkese teşekkür
ederiz. WVC2015 Dünya Başkanı
Dr. René A. Carlson ve OIE Genel
Müdür Yardımcısı Dr. Brian Evans
ile yaptığımız söyleşileri Petinfo
ve İnfovet Dergisi’nin ekim
sayısında okuyabilirsiniz.
Araştırmaların başarılı
olması ile böbrek
hastalıklarının tedavisi
hepimiz için kesinlikle
daha kolay olacaktır.
Veteriner hekimlerin yeni çaresi; ayılar
Hepimizin bildiği üzere ayılar kışın, yuvalarına çekilip
uyur. Kış uykusu bu canlılara özgü bir korunma ve savunma
mekanizmasıdır. Burada araştırmacıları heyecanlandıran durum ise;
ayıların kış uykusuna yattıklarında, hiç bir dışkı ve idrar kalıntısına
rastlanmamasıdır. Sizce bu hayvanlar hiç idrar yapmazsa, kış
uykusunu sağlıklı böbreklerle nasıl atlatabilirler? İlkbaharda uyanan
hayvanların böbreği fonksiyon göremeyecek kadar zarar görmesine
rağmen, organ kendini kısa süre içinde onarır ve eskisi gibi çalışmaya
devam eder. Jackson Laboratuvarı’nın bilim adamları bu olayı bütün
ayrıntılarıyla incelemeye başladı. Acaba ayı ve kış uykusu geçiren
diğer hayvanların böbreği nasıl çalışır? Eğer araştırmacılar böbreğin
rejenerasyonundan sorumlu geni bulup, soruyu cevaplarsa böbrek
hasarlarını tedavi edebilecek bir yöntem geliştirebilir miyiz?
PETİNFO 2015/09 14-15
NOTLAR
İnterhas çalışanları
motive edici bir toplantı
ile bir araya geldi
İnterhas Hayvan Sağlığı 2015 - II. Dönem Değerlendirme Toplantısı 19 - 22 Ağustos
tarihleri arasında Bolu/Abant’ta Büyük Abant Otel’de gerçekleştirildi.
İnterhas Hayvan Sağlığı
2015-2nci Dönem değerlendirme
toplantısı 19-22 Ağustos tarihleri
arasında Bolu/Abant’ta Büyük Abant
Otel’de gerçekleştirildi. İnterhas A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Vet.Hek.
Sayın Tamercan Morkoç’un açılış
konuşması ile başlayan toplantıda ilk
olarak, göreve yeni başlayan İnterhas
A.Ş. Satış Müdürü Vet.Hek.Sayın
Mustafa Eker yönetiminde yıllık satış
hedefleri değerlendirildi. Sonrasında
da Sayın Dr.Tamercan Morkoç’un
değerli katkıları ile ürün stratejileri
tartışıldı ve ürünler ile ilgili eğitimler
yapıldı. Dönem toplantısının eğitim
bölümünde aşağıdaki ürünler ile ilgili
swot analiz çalışmaları yapıldı.
İçeriğindeki fenbendazol,
pyrantel pamoate ve praziquantel’in
sinerjist etkisi sayesinde tüm köpek,
köpekgil, kedi ve kedigillerde iç
parazit türlerine karşı terapötik
etkisi güçlü, geniş spektrumlu
antiparaziter ilaç CANİVERM. Köpek
ve kedilerde Microsporum canis’in
sebep olduğu mikozisin önlenmesi ve
tedavisinde kullanılan, hayvanların
yaşı, ağırlığı ve ırkına bakılmaksızın
dozu 1 ml olan mantar aşısı BIOCAN
M PLUS. 6 haftalık ve daha büyük
köpeklere rahatlıkla uygulanabilen
köpek karma aşısı BİOCAN DHPPI+L.
Köpekler için yaygın tehdit oluşturan
Canine Coronavirus’a karşı köpeklerin
aktif bağışıklığını sağlamak üzere
5 haftalıktan itibaren uygulama
kolaylığı olan BİOCAN C. Ülkemiz
coğrafyasında görülen tipik suşların
B.burgdorferi, B.afselii ve B.garinii’nin
tamamını içeren köpekleri ve de
sahiplerini zoonoz Lyme hastalığına
karşı koruyan BİOCAN B. 8 haftalık
ve daha büyük yaştaki kedilerde
panleucopenia, herpesvirus ve
calicivirus enfeksiyonlarına karşı aktif
bağışıklık sağlamak için kullanılan,
gebe kedilerde güvenli, 3 etkeni de
aynı şişede barındıran hazır likit formu
sayesinde uygulama kolaylığı olan
BİOFEL PCH. Köpeklerde ölümcül
ve çok bulaşıcı olan hastalıklara
karşı tedavi edici ve koruyucu amaçlı
olarak kullanılan hazır immünglobulin
Polyglob. Ektoparazitlere karşı
kesin ve güvenilir koruma sağlayan,
köpeklerde ve atlarda kene, pire
ve sivrisinek, at sineği, karasinek
gibi uçan böceklere karşı koruma
sağlayan TOP SPOT ON. Ve son
olarak da güçlü analjezik etki ve
PETİNFO 2015/09 16-17
İnterhas A.Ş. Yön. Kurulu Bşk.
Dr. Vet. Hekim Tamercan Morkoç
güvenli sedasyon sağlayan, sentetik
opioid grubu santral etkili bir
analjezik olan, hem agonist hem
de antagonist etki (karma etki)
gösteren, çok kısa sürede etkisini
gösteren, yüksek güvenlik profiline
sahip BUTOMİDOR ile ilgili yapılan
swot analiz ve detailingler ile eğitim
çalışması tamamlandı.
İnterhas çalışanları gün boyu
devam eden verimli toplantıların
ardından akşamları Abant gölü
ve Büyük Abant Oteli’nin güzel
atmosferinde dinlenip eğlenme
ve özellikle de ekibe yeni katılan
satış temsilcilerini yakından tanıma
imkanı buldular. Üç gün süren yoğun
toplantıların ardından İnterhas
çalışanları yıl sonu hedeflerini
tutturmak üzere, motive bir şekilde
bölgelerine döndüler.
NOTLAR
Profender®
nasıl kullanılır?
Veteriner
hekimlerin
beklediği ürün
artık Türkiye’de!
Kedilerde daha düzenli ve stressiz iç parazit
mücadelesine imkan veren Profender®, şimdi de
büyük boyu ile (5-8kg kediler için), siz hekimlere
yardımcı olmaya devam ediyor.
Günümüzde kedilerde iç parazit
enfestasyonlarının ne kadar yaygın
gözlemlendiği veteriner hekimler
tarafından iyi bilinmektedir. Birçok iç
parazit türü, sokakla ilişkisi olmayan
kediler de dahil olmak üzere, büyük
zararlara neden olmaktadır. Yeni
yapılan bir çalışma, iç parazit taşıyan
kedilerin % 20’sinin daha önce hiç
sokağa çıkarılmadığını gösteriyor.
Kedi sahiplerinin çoğu, onlar için en iyi
olanı yapmaya çalışır; fakat ilginçtir ki,
iyi bakım koşulları altındaki kedilerin %
71’i iç parazitlere karşı yılda üç kereden
daha az ilaçlanmakta ve kedi sahiplerinin
yaklaşık % 53’ü onlara düzgün bir şekilde
tablet yutturamamaktadır.
Bu bilgilerin ardından bilim
ve yaşam kalitesini 150 senelik
tecrübesi ile arttıran BAYER, kendisini
petlerin sağlığından sorumlu tutarak
Profender®’i Türkiye pazarına sundu.
Profender®, stressiz kullanımı ve daha
geniş etki spektrumu ile kısa zamanda
PETİNFO 2015/09 18-19
Üç ayda bir, tek doz uygulama
yeterlidir. Tenya, askarid ve
kancalı kurtların erişkin ve tüm
larval formlarına karşı koruma
ve tedavi sağlar. Profender®,
emodepsit ve praziquantel
olmak üzere iki farklı etken
madde içerir. Ense kökündeki
tüyler aralandıktan sonra ense
derisine uygulanır.
Etken maddeler kıl köklerinden
kolaylıkla emilir ve kana karışarak
vücuda dağılır; bağırsaklara
ulaşarak parazitlere doğrudan
etkili olur (emodepsit) ya
da karaciğerde bir miktar
metabolize olduktan sonra
etki ederler (prazikuantel).
Güvenlik indeksi yüksek bir
ilaçtır. Profender 8 haftalıktan
itibaren ve/veya 0.5 kg ağırlığın
üzerindeki kedilerde, gebe
ve emzirenlerde kullanılabilir.
Yapılan araştırma sonuçlarına
göre, kedi sahiplerinin % 75’i
pratik olmasından dolayı
damlatma çözelti ürünleri
tercih etmektedir.
hem veteriner hekimler hem de hasta
sahipleri tarafından tercih edilen bir
ürün oldu. Ürün şimdiye kadar 0-2,5
kg ve 2,5-5 kg olmak üzere iki farklı
boyutta mevcuttu. Fakat Türkiye’deki
kedilerin büyük oranda 5 kg’ın üzerinde
olması göz önünde bulundurularak
Bayer Hayvan Sağlığı, hekimler ve
kedi sahipleri tarafından beklenen 5-8
kg kediler için yeni büyük ambalajlı
Profender® iç parazit damlasını Türkiye
pazarına sundu.
NOTLAR
Kipa ve Goody’den
çocuklara armağan
Goody Çocuk Tiyatrosu’nun, tiyatro sanatçısı Nedim Saban tarafından kaleme
alınan ve çocuklarda hayvan sevgisini geliştirmek amacıyla projelendirilen
müzikli çocuk oyunu “Bir Dostluk Hikâyesi” 2015 sezonunda İzmir ‘de...
Kipa ve Goody işbirliği ile sergilenecek olan 5 oyunun zamanları ve yerleri
4 Ekim Pazar
Konak Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi
saat 13:00
4 Ekim Pazar
Konak Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi
saat 15:00
17 Ekim Cumartesi
Bostanlı Fuat Taşer Açıkhava Tiyatrosu
saat 14:00
18 Ekim Pazar
Narlıdere Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi
saat 13:00
18 Ekim Pazar
Narlıdere Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi
saat 15:00
Kurulduğu 2012 yılından bu
yana onbinlerce küçük izleyiciyle
buluşan Goody Çocuk Tiyatrosu,
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma
Günü’nde İzmir’de özel bir galayla
perde açacak. Nedim Saban’ın yazıp,
yönettiği “Bir Dostluk Hikayesi”
adlı müzikli çocuk oyunu 4 Ekim
2015 Cumartesi günü 15.00’da Konak
Atatürk Kültür Merkezi’nde.
Genç izleyicilere hayvan sevgisini
aşılamayı amaçlayan “Bir Dostluk
Hikayesi” oyununda bir ev köpeği ile
sokakta yaşayan bir kedinin insanlığa
örnek olabilecek dostluğu anlatılıyor.
Bir sosyal sorumluluk projesi
kapsamında, sokak hayvanlarına destek
sağlamak için hazırlanan oyunda
kullanılan videolarda Ömür Gedik,
Yavuz Seçkin, Tuna Arman, Reyhan
Kararca gibi ünlü sanatçılar çeşitli
hayvan kılıklarına girerek , La Fontaine
fabllarını canlandırdılar. Davranış
Bilimleri Enstitüsü’nün danışmanlığında
PETİNFO 2015/09 20-21
Ünlü oyuncular
Ömür Gedik ile
Nedim Saban “Bir
Dostluk Hikâyesi”nde
bir arada çalıştılar.
hazırlanan ve 6-11 yaşlarına hitap eden
oyun tüm Türkiye’de büyük ilgi gördü.
Bedava Goody Çocuk Tiyatrosu
biletleri İzmir Kipa’larda
“Bir Dostluk Hikayesi” Ekim
ayında İzmir’li tiyatroseverlerle
buluşacak. Oyunu ücretsiz olarak
izlemek isteyenler, 25 TL’lik kedi
köpek maması alışverişi karşılığında
Kipa mağazalarından hediye biletlerini
alabilecekler.
NOTLAR
Pire ve kenelere son!
Sanofi Grubu şirketlerinden biri olan Merial, hayvan severleri mutlu edecek
bir gelişmeye imza attı; pire, bit ve keneler hakkında bilgi vermek, bunlarla
mücadele yollarını göstermek ve korunma yollarını anlatmak amacıyla
“Pire ve Kenelere Son” adını taşıyan internet sitesini hayata geçirdi.
Halk sağlığını doğrudan
ilgilendiren hayvan sağlığı alanında
ürünler geliştirip hizmet sunan Merial,
hayvan ve insan sağlığını tehdit eden
pire ve kenelere karşı mücadele
için hazırladığı web sitesini hayata
geçirdi. Türkiye’de 2014 yılından
bu yana faaliyette bulunan Merial,
pire ve kenelerin bulaştırdıkları ciddi
hastalıkları önlemek için hazırladığı
“Pire ve Kenelere Son” adını taşıyan
internet sitesi ile sorumluluk sahibi
olan hayvan severlerin bir sorununa
daha çare bulmayı hedefliyor.
Günümüzde her 5 kediden biri
ve her 10 köpekten biri pire sorunu
yaşıyor. Üstelik pire ve keneler sadece
hayvanlara zarar vermekle kalmıyor,
evcil hayvanların yanında evleri de
istila ederek insan sağlığını tehdit
ediyor. Bununla mücadele için hayvan
severlerin çok daha fazla bilinçli
olması gerekiyor. Bu amaçla kurulan
“http://www.pirevekenelereson.
info.tr/” adresli web sitesi, Merial’ın
halk sağlığını da doğrudan
ilgilendiren hayvan sağlığı alanındaki
çalışmalarının bir yansıması olarak
karşımıza çıkıyor.
En doğru ve en etkili
korunma yöntemleri
Web sitesinde pire, bit ve keneler
hakkında önemli istatistiki bilgileri
de içeren geniş kapsamlı bir içerik
yer alıyor. Ayrıca pire, bit ve keneleri
önleme, bunlardan korunma ve
kurtulma yolları da detaylı bir şekilde
anlatılıyor. Web sitesine giren hayvan
severler ne tür bir tehlikeyle karşı
Merial’ın hazırladığı
bu bilgilendirici ve
çözüm üreten internet
sitesini ziyaret ederek
evcil hayvanlarınızı,
kendinizi, çocuklarınızı
ve evinizi pire, bit
ve kenelerden nasıl
koruyacağınızı
öğrenebilirsiniz.
karşıya olduklarını verilen içerikle
kapsamlı bir şekilde öğrenebiliyor.
Tabii sadece bunu öğrenmekle sınırlı
kalmayıp en doğru ve etkili korunma
yöntemlerini de inceleyebiliyorlar.
En iyi dostlarımızdan biri olan
evcil hayvanlarımız nereye giderse
binlerce pire, kene ve bit de onları
takip ediyor. Bu, onlar için oldukça
PETİNFO 2015/09 22-23
can sıkıcı bir durum olurken aynı
zamanda insan sağlığını da tehdit
ediyor. Pireler bıraktıkları yumurta
ve larvalarıyla, evimizdeki kanepe,
halı ve koltukları istila ediyorlar.
Keneler de yine aynı şekilde evcil
hayvanlarımız yolu ile evimize,
bahçemize yerleşip çocuklarımıza ve
bizlere hastalık bulaştırabiliyorlar.
Babesiosis’e
karşı korunmasız
hayvan kalmasın
Keneler tarafından taşınan ve ciddi problemlere neden olan kan
parazitleri, petlerin yaşamını tehdit eden önemli bir sorundur.
Her sene düzenlenen Alman
Çoban Köpeği Dünya Şampiyonası’na
(WSUV) 2011 yılında Ukrayna
ev sahipliği yaptı. Fakat o seneki
yarışmanın galibi seçilemedi.
Sebebi de yarışmacıların çoğunun
aniden hastalanıp akut Babesiosis
nedeniyle ölmesiydi. Yarışmaya
katılan yaklaşık 120 köpeğin hepsi,
kendi ülkesinde yarışmalara katılarak
çeşitli eleme yarışması sonucu dünya
şampiyonasına katılma şansları
oldu. Bu tabi hem köpekler hem
de sahipleri için büyük bir onurdur;
PETİNFO 2015/09 24-25
bu hayvanların arkasında en az 3
sene ciddi, günlük çalışma, sayısız
yarışma ve sınav, binlerce hayran,
üreticilerin bilinçli seleksiyon
çalışması ve hepsinin sonunda
yüzlerce Euro’luk yol masrafı vardır.
Böyle bir köpek, farazi değerinin ve
sahipleri ile olan ilişkisinin yanı sıra
3.000-10.000 Euro değerindedir.
Bu örnek, Babesiosis’in ne kadar
tehlikeli olduğunu ve ne kadar büyük
önem arz ettiğini göstermektedir.
Tedavi olmaksızın çoğu zaman ölüm
ile sonuçlanan hastalığın nedeni
olan armut şeklindeki protozoa,
hayvanlara kan yoluyla bulaşır.
Parazit enfekte konakçının alyuvarları
içinde bölünerek çoğalır ve alyuvarları
parçalar. Bu durum ise dalak
büyümesi, karaciğer problemleri ve
hematüri’ye neden olur.
Türkiye tehlike altındadır
Ülkemizde bu hastalığın bilinen
kene vektörleri Dermacentor
reticulatus, Dermacentor venistus,
Rhipichephalus sanguineus,
Hyaloma marginatum ve Ixodes
ricinus’tur. Vektörler etkenin
yayılmasında iki şekilde rol oynar;
birincisinde babesia ile enfekte
olan dişi kenenin enfekte yumurta
bırakması ve yumurtalardan enfekte
kenelerin çıkması. İkincisi ise
etkenden ari olan bir kenenin babesia
içeren kanı emmesi ile meydana
gelir. Keneler etkeni aldıktan iki-üç
gün sonra bulaştırmaya başlar;
babesia etkenlerinin kenenin tükürük
bezinde olgunlaşması için bu kadar
zamana ihtiyacı vardır. Etkenin
olgunlaşma zamanı vektöre ve
etkenin türüne bağlıdır. Vektörün
kan emmesinden yaklaşık 48 saat
sonra vücudu, köpekleri enfekte
etmeye hazır etkenlerle doluyor.
Babesia’ nın köpeğe aktarılma imkanı
kan emmenin ilk 24 saatinde çok
az, 24-48 saat arası az, 48-72 saat
arası yüksek, 72 saatten fazlasında
ise kesindir. Etkenin geçmesi kan
transfüzyonuyla da mümkün
olduğundan, uygulamadan önce
donörün muayenesi önemlidir.
Zamanlama ve doğru tehşis
Semptomlar, bulaşmayı takip
eden günlerde - nadiren 2-3 hafta
sonra- meydana gelir. Bu zaman
diliminden dolayı; hayvan sahibi
köpeğin gösterdiği semptomları fark
ettiği zaman, kene artık konağını
terk etmiş olur. Hasta sahiplerinden
de “eskisi gibi neşeli değil”, “ sanki
daha az yemek yiyor” ve benzeyen
ifadelerinden fazla anamnez de
maalesef alınamıyor. Babesia’ ya
yakalanıp kliniğe gelen hayvanlar
birinci ve ikinci haftada halsizlik,
iştahsızlık, keyifsizlik semptomunu
göstermektedir. Bunu takip eden
günlerde yüksek ateş (41-42 °C)
ve parçalanan alyuvarlardan dolayı
meydana gelen hematüri görülür.
Parçalanmış alyuvarlar böbreğe
geçerek idrar ile karışır, yani burada
parazitler çoğalıp farklı böbrek
sorunları da ortaya çıkartırlar.
ADVANTIX, köpeklerin
kene gibi vektörlere karşı
korunmasında mükemmel
bir çözüm ortağıdır.
iyileşir mi?
Bilinçli hayvan sahipleri
tarafından kliniğe götürülen
köpeklerin ilaç tedavisi sonucu
kurtuluş şansı olsa bile,
uygulanan ilaçlar parazitlerin
meydana getirdiği böbrek ve
karaciğer bozukluğuna karşı şifa
sağlayamazlar. Böylece hayvan
iyileşse bile, bütün hayatı boyunca
özel bakıma muhtaç olacaktır. Ek
olarak ise, tedavi olarak uygulanan
ilaçların bir hayat boyu koruma
sağlamadığını hatırlamalıyız. İlaç
etkenleri vücuttan uzaklaştıktan
sonra hayvanın Babesiosis’e karşı
direnci kırılabilir ve hastalık yine baş
gösterebilir. Unutmayın ki hastalığın
profilaksisi çok büyük bir öneme
sahiptir. Bu sebeple vektörlere karşın
etkin ve kaliteli bir ürün uygulamak
hem petlerin hem de yaşadıkları
ortam için en iyi yöntemdir.
Hiçbir hayvan Babesiosis’e karşı
savunmasız bırakılmamalıdır. 
MVM MEDİKAL
Böbrek hastalıklarında
erken teşhis,
hayat kurtarır
Veteriner hekimlikte, renal
hastalıkların tespiti oldukça
zordur; böbreklerdeki aksaklık
genellikle kan biyokimyasal
testlerinde farkedilir ve ne
yazık ki bu dönemde hastalık
3. veya 4. evreye ulaşmış olur.
Bu noktada, böbreklerin %75’i
fonksiyonunu kaybetmiş olur.
P
eki böbrek hastalıklarını
1. veya 2.dönemde teşhis
edip önlem alabilmemiz
mümkün müdür? “İdrarda protein
kreatinin oranı (UPC Ratio)” testini
diagnostik protokolünüze ekleyerek
böbrek hastalıklarını erken dönemde
yakalayabilir, bir çok hayvanın
yaşam kalitesini arttırabilir, hayatını
kurtarabilirsiniz.
İdrarda Protein: Kreatinin (UPC)
oranı testi ile neyi ölçerim?
UPC, vücuttan idrarla atılan
proteini ölçer. Bu test kedi ve köpek
idrar numunelerindeki çok düşük
protein seviyelerini (>5 mg/dL) dahi
tespit edebilir. UPC testinde idrardaki
kreatinin ve protein değerleri
ölçülerek bir oran oluşturulur,
bu sayede idrarın volümü ve
konsantrasyonu değişiklik gösterse
de “oran” olduğu için sonuç değişmez.
Artan UPC oranı böbrek
hastalığını mı işaret eder?
Artan UPC oranı idrarda klinik
olarak belirgin bir protein varlığına
işaret eder. Protein kaybının
sorumlusunun böbrek hastalığı olup
olmadığını tespit etmek için öncelikle
prerenal ve postrenal sebepler
(anamnez, fiziksel muayene, tam
kan sayımı, biyokimyasal profil, tam
idrar tahlili ile) elemine edilmelidir.
Test çok hassas olduğundan yangı,
vücut sıcaklığındaki değişiklikler,
egzersiz gibi sebeplerden kaynaklı
geçici proteinüri de her durumda göz
önünde bulundurmalıdır.
İdrar stribinden alınan
negatif protein sonucuna
ne kadar güvenebilirim?
İdrar stripleri semi–kantitatiftir;
idrar pH’ından, volümden,
konsantrasyondan ve renkten
PETİNFO 2015/09 26-27
etkilenir. Her ne kadar kullanımı
kolay olsa da idrar stribi protein
kaybını tespit etmek için duyarlı
ve spesifik değildir. Stribin tespit
edebildiği minimum protein miktarı
30 mg/dL’dir; IDEXX Urine P:C
Ratio’nun ölçtüğü minimin limit
ise 5 mg/dL’dir ve bu kedi ve köpek
proteinürisi için oldukça yüksek bir
spesifitedir). UPC, konsantrasyon
veya volümden etkilenmez; bu
yüzden idrar stribinde negatif
sonuç da alınsa, şüpheli olan tüm
hastalarda çalışılmalıdır.
Erken böbrek hastalığı tespiti için
hangi yaştaki kedi ve köpeklere
UPC testi uygulamalıyım?
Geriatrik kedi ve köpeklerde
böbrek hastalıklarında yüksek
prevelans olduğu için UPC’nin
geriatrik hastaların diagnostik
protokolüne eklenmesi önerilir. Bunun
Catalyst ONE®
VetTest®
Catalyst Dx®
“İdrarda protein kreatinin
oranı (UPC Ratio)” IDEXX’in
biyokimyasal analiz cihazları
ile kendi kliniğinizde kolaylıkla
gerçekleştirebileceğiniz bir testtir.
dışında yaşa bakılmaksızın, böbrek
hastalığı şüpheli tüm hastalarda bu
testin uygulanması önerilir. Renal
hastalıklara predispoze olan ırklara
ve renal komplikasyon gelişebilecek
hastalara özellikle dikkat edilmelidir.
İdrarda Protein: Kreatinin oranı
hastanın prognozuyla ilişkili midir?
Çalışmalar UPC sonucu ile
prognozun uyumlu olduğunu gösterir.
Yüksek UPC oranı daha kötü prognoz
demektir. UPC testi tamamen
kantitatif olduğundan veteriner hekim
bu testi aynı zamanda prognozu da
takip etmek amacıyla da kullanabilir.
Böbrek hasarını fizyolojik olarak
geri döndürülebilir miyim?
Günümüzde nefron hasarının
fizyolojik olarak geri döndürülebildiğini
kanıtlayan bir medikal müdahale
yapılmamıştır. Ancak hastalık erken
safhada teşhis edilirse veteriner hekim
daha fazla hasar oluşmadan hastalığın
ilerlemesini önleyecek fırsatı elde
etmiş olur.
Süregelen proteinürinin ayrımını
nasıl yaparım?
Proteinüri geçici olabilir ve
renal bir hastalıktan bağımsız
olabilir. Bu nedenle kalıcı olup
olmadığı tespit edilmelidir. Azotemik
olmayan hastalarda ısrarcı renal
proteinüri, erken böbrek hastalığının
göstergesidir. Eğer idrardaki proteinin
böbrek kaynaklı olduğuna karar
verildiyse ve alt üriner sistemde
hastalık tespit edilmediyse
proteinürinin kalıcı olduğuna
kanaat getirilir. Azotemik olmayan
hayvanlarda en iki hafta arayla
yapılan testlerde 3 veya daha fazla
kez proteinüri gözlenmesiyle kalıcılık
tespit edilir. Veteriner hekim UPC testi
ile, henüz azotemi tablosu oluşmadan
böbrek hasarını ve idrarın konsantre
edilemediğini tespit ederek, hastalığın
ilerlemesini önleyebilir ve prognozunu
düzeltebilir. Eğer hayvan hem
azotemik hem proteinurik ise ve alt
üriner sistem hastalıkları elemine
edildiyse proteinüri böbrek hastalığı
ile ilişkilendirilmelidir. 
mamadan
olabilir
Mama eliminasyonu
Hassas kedi ve köpeklerde Gİ
sistemin bozuklukları ve dermatolojik
sorunlar, kliniklerde sıklıkla görünen
vakalardandır. Böyle durumlarda
veteriner hekimlerin aklına gelen ilk
şey gıda alerjisi veya gıda intoleransıdır.
Gıda alerjisinde ortaya çıkan
reaksiyonları tetikleyen bazı bağışıklık
sistemi elemanları mevcuttur.
Özellikle IgE’nin tetiklediği allerjik
reaksiyonlar hemen ortaya çıkarlar
ve anaflaksi tablosu dahil olmak
üzere ciddi sonuçlara yol açarlar.
Alerjik reaksiyonlar IgE dışındaki bir
bağışıklık sistemi elemanının etkisi ile
başlarsa, bu sefer gecikmiş bölgesel
ve genel belirtiler görülüyor.
Gıda intoleransı ise vücudun belli
maddeleri metabolize edemediğini ve
bu maddelerin uzaklaştırılamadığını
göstermektedir. İntolerans oluşum
mekanizmasında alerjinin aksine
PETİNFO 2015/09 28-29
bağışıklık sistemi yer almıyor. Örnek
olarak laktoz intoleransı, gıda
zehirlenmesi, gıda içindeki toksinlere
veya katkı maddelerine karşı
hassasiyet, vs. Çeşitli çalışmalarda
da gösterildiği gibi, bazı maddeler,
gıda ile ilgili hassasiyete daha sık yol
açmaktadır. Bu maddeler ise;
BESLENME
yağlı kırmızı et, süt ürünleri, tavuk
eti ve sakatatı, balık, yumurta,
mısır, buğday ve soyadır. Sizin de
kesinlikle farkettiğiniz gibi, en sık
rahatsızlığa neden olan maddeler, pet
mamalarında yaygın kullanılmaktadır.
Bu korrelasyon tabiki tesadüf
değildir. Bazı proteinlerin içerdiği
antijenler diğerlerinden fazladır ve
proteinlerin yapısı genellikle benzerlik
göstermektedir. Yani rahatsızlık,
hayvanın ne kadar proteine maruz
kalması ile yakından ilişkilidir. Bu
yüzden de mamaların rasyonu ve
kalitesi önemlidir.
GIDA İLE İLGİLİ HASSASİYETE
YOL AÇAN MADDELER;
YAĞLI KIRMIZI ET, TAVUK
ETİ/SAKATATI, YAĞLI SÜT
ÜRÜNLERİ, YUMURTA VE
BAZI HUBUBATLAR.
Klinik belirtiler
Besinlerden dolayı meydana
gelen alerjik reaksiyonlar bütün
kedi ve köpeklerde, diğer tür
alerjik reaksiyonlarına benzerlik
göstermektedir. En çok görülen
semptomlar yüzde, ayaklarda,
kulaklarda, koltuk altı ve anüs
bölgesinde meydana gelen kaşıntıdır.
Semptomlar arasında kronik veya
tekrarlayan kulak enfeksiyonları,
tüy kaybı, aşırı kaşınma ve çeşitli
deri enfeksiyonları da gözükebilir.
Bu semptomlar antibiyotiğe cevap
verse bile, ilaçlar kesildikten sonra
yine ortaya çıkarlar. Çalışmalara
göre mama alerjilerinin bağırsak
hareketleri ile yakından ilişkisi
olmaktadır; alerji göstermeyen
köpeklerin günlük bağırsak hareketeri
ortalama 1,5 olurken, alerji
gösteren köpeklerin günlük bağırsak
hareketleri 3 ya da daha fazla da
olabilir. Sadece klinik belirtilere
bakarak atopi veya diğer alerjilerden
mama alerjisini ayırt etmek oldukça
zordur. Fakat bazı belirtiler mama
alerjisi olma ihtimalini arttırabilir.
Bunlardan biri; tekrarlanan kulak
enfeksiyonları, özellikle mantar
enfeksiyonlarıdır. Diğeri ise çok
genç yaşta meydana gelen alerjidir.
Semptomların kışın başlaması ve yıl
boyu devam etmesi, aynı zamanda
kaşıntıların steroidlere cevap
vermemesi de şüphe uyandırabilir.
Diagnoz
Gıda alerji tanısını koymadan
önce diğer alerjik etkenlerini
tamamen elimine ettiğimizden
emin olmamız gerekmektedir;
atopi, pire ısırığı alerjisi, bağırsak
parazitlerine karşı aşırı duyarlılık,
sarkoptik uyuz ve mantar, bazı
bakteriyel enfeksiyonların
semptomları da gıda alerji ile aynı
semptomlar göstermektedir. Eğer
bütün bunları elimine ettiysek
ve semptomlar hala mevcut ise,
mama eliminasyon denemelerine
başlayabiliriz. Bu yöntemin amacı;
hastayı hassasiyet gösterdiği
antijenden veya katkı maddesinden
tamamen arındırmaktır. Hayvanların
bu mamaları düzenli tükettiği
durumlarda klinik semptomlarında
da azalma gözükecektir. Diyagnoz
için gerekliyse, eski mamaya geri
dönüp hayvanın alerjik olduğu
madde ile yükleme yapabiliriz. Klinik
semptomların geri gelmesiyle kesin
diagnoz konulabilir.
Denemeler ve eliminasyon diyeti
Mama denemelerinde bir
hayvana en az 12 hafta süreyle yeni
protein ve karbonhidrat kaynakları
sunulmaktadır. Yeni gıdalar, hayvanın
daha önce hiç karşılaşmadığı protein
PETİNFO 2015/09 30-31
BESLENME
ve karbonhidrat içermelidir. Örnek
olarak tavşan eti ve pirinç pilavı ya da
geyik eti ve patates. Piyasada çeşitli,
bu tür ticari mamalar mevcuttur.
Hatta özellikle alerjik ve hipersensitif
hayvanlar için üretilmiş profesyonel
sınırlı antijenli veya hidrolize
protein diyetler de bulunabilir.
Bu mamalardaki proteinlerin ve
karbonhidratların moleküler boyutu
diğer mamalardakine kıyasla daha
küçüktür, böylece alerjik mekanizmayı
tetikleyemezler. Ne olursa olsun,
uygulanan diyet, hayvanın 12 ay
boyunca yediği tek şey olmalıdır; buna
ödül mamaları, tatlandırıcı içeren
ilaçlar da dahildir. Sadece mama ile
temiz su verilmelidir. Hayvanların
dışarı çıkması ve herhangı bir çöpe
ya da yemek yiyebileceği yere
yaklaşması da yasaktır. Veteriner
hekimler mama denemelerine
genellikle 3 hafta boyunca devam
etmektedir, fakat araştırmalara göre
bu süre zarfında hayvanların sadece
%26’sında sonuçlar görünmektedir.
Bu sebepten dolayı deneme en az 12
hafta boyunca devam ettirilmelidir.
Eğer hayvanda klinik semptomların
azalması ve tamamen yok olması
görünürse, hayvanın eskiden
kullandığı mamaya geri dönerek
testlere devam edilmelidir. Buna
provokasyon testi denilmektedir
ve diyagnozun doğrulanmasında
yardımcı olmaktadır. Eğer eski
mamayı kullanarak semptomların
geri geldiğini görürsek, mama
alerjisinden %100 emin olabiliriz.
Eğer klinik semptomlarda değişiklik
olmasına rağmen halen mama
alerjisinden şüpheleniliyorsa, farklı bir
mama ile test tekrarlanmalıdır.
Tedavi
Mama alerjisinin en etkili
tedavisi her zaman profilaksidir.
Rahatsızlığa neden olan etkenlerin
tespitinden sonra, hayvanların
diyetinde bu maddeleri kullanmaktan
kaçınılmalıdır. Yağ asitleri,
antihistaminikler ve steroidlerle geçici
bir iyileşme elde edebiliriz; ancak
LAbor Testleri
Mama alerjilerinde kan testlerinin
pek faydası yoktur. Veteriner
dermatologlara göre kan
testlerinden, kesin sonuç elde
edebileceğimizin hiç bir kanıtı
yoktur. İntradermal deri testleri
ise inhale alerjenlerin tetiklediği
atopik dermatit gibi rahatsızlıkların
teşhisi için mükemmel bir yöntem
olmasına rağmen, mama alerjisinin
tespitinde işe yaramamaktadır.
Mama alerjisinin kesin tanısını
koymak için günümüzde bilinen en
etkili yöntemi, eliminasyon diyetidir.
hayvanın sağlığını da düşünerek, bu
yöntemleri uzun vadeli kullanamayız.
Uzun vadeli çözümü sadece mama
değişikliği ile sağlayabiliriz. Hayvan
sahiplerinin iki seçeneği vardır.
Ya piyasada bulunan ve veteriner
hekimlerin tavsiyesi üzerine
kullanılan özel mamaları alacaklar
ya da hayvanın mamasını evde özel
olarak yapacaklardır. Sahipler ikinci
seçenekten yana ise diyetin rasyonu
PETİNFO 2015/09 32-33
için kullanılan maddeleri bilinçli
kullanmalı ve hayvanı belli periyotlar
içerisinde profesyonel diyetisyenin
kontrölünden geçirmelidir.
Unutulmamalıdır ki; hayvanlar
uzun süredir kullanılan her türlü
mamaya karşı reaksiyon gösterebilir.
Sahipler bu konuda bilinçlendirilirse,
hayvanlar komplikasyonlar
göstermeden önce bir veteriner
hekimin emin ellerine ulaşabilir. 
KAPAK
verimli
klinik
yönetimi
Türkiye, hele İstanbul pet klinikleriyle doldu. Her sene yeni klinikler açılır
ama açılan kliniklerin çoğu zararına çalışır, bir iki sene sonra ise yarışmayı
kaybeder, kapanır. Üniversitede A’dan Z’ye bütün hastalıkları ezberlediysekte
serbest piyasanın kargaşasında nasıl ayak uydurabileceğimizi ya da batan
bir gemiden nasıl kurtulabileceğimizi hiç bir derste görmedik.
Hekimlik mesleğinin bu ‘duygusal’ yönüne de bakmakta fayda var.
A
merika Birleşik
Devletleri’ndeki
ünversitelerde ‘Veteriner
Klinik Yönetimi’ ayrı bir
ders olarak okutuluyor. Bu konu
hakkında her ay 3 tane büyük dergi
yayınlanmakta (‘Veterinary Economics’,
‘Veterinary Practice Management’ ve
‘Practice Marketing and Management’)
Çıkan aylık dergilerde, bu alanlarda
uzmanlaşmış olan veteriner
managerlerin yanı sıra ülkenin dört bir
tarafında pet klinisyeni olarak çalışan
hekimler de yazı yazar ve tecrübelerini
paylaşırlar. Veteriner Klinik Yönetimi
Derneği devamlı forumlar, kongreler
düzenler ve ülke çapında çalışan
veteriner managerlerin çalışmalarını
koordine eder. Bütün bunlardan
anlayabiliriz ki, Amerikadaki veteriner
hekimlerin hayatında hekimlik ve klinik
yönetimi birbirlerinden ayrılamayan
bir ikilidir ve sadece hekimlik yaparak
kimsenin karnı doymaz. Kliniğe yatırılan
para, sürekli yükselen ilaç ve ekipman
fiyatları, çalışanların maaşı ve bunun
yanında sahiplerin beklentileri bunu
imkansız kılar.
PETİNFO 2015/09 36-37
Klinik yönetimi
Veteriner klinik yönetimi sadece
bir hastanenin tedavi yöntemlerinde
kalmaz, bundan daha fazlasını belirler;
> hastanenin yapısını (kim neyi,
nerede ve ne zaman yapar, vs...)
> veteriner hekimin amaçlarını
(hekim mesleki olarak neyi hedefler,
işinin kalitesi nasıl olmalı)
> uygun çalışanların seçilmelerini
ve sürekli eğitimini
> yeni müşterilerin kazanılması
(marketing) ve eskilerin kaçırılmamasını
> kayıt işlemlerinin düzenini ve
Fikirlere, yeniliklere
ne kadar açık
olsak, geleceğimiz,
mesleğimiz de
o derece önem
kazanmış olur.
KAPAK
bunların doğru yönetimini
> çalışma yöntemlerinin sürekli
iyileştirilmesini
> hekimlik ve management
yönünden sürekli eğitimi vs
İyi bir yönetimin sözkonusu
olduğu durumda, kliniğimiz ekonomik
olarak da sıkıntı çekmez ve daha
önemlisi; hem hastasına hem
müşterisine daha yüksek bir hizmet
verebilir. Yönetim ve verilen hizmetin
kalitesi arasındaki ilişki de gayet
açıktır; bir kliniğin ‘ürettiği kazancı
ne kadar fazla ise satın alabileceği
malzemelerin kalitesi ve hastaneye
yatırabileceği masrafların miktarı
da o kadar fazla olacaktır. Bunun
yanında iyi eğitilmiş elemanların
alımına ve sürekli çalıştırılabilmesine
de imkan sağlar. Hekimlik bilgisi ile
birlikte sağlık biliminin en modern
icatlarını kullanan bir veteriner
hekimin - yani ekonomik olarak iyi
çalışan bir hastanenin - ise sosyal
prestiji ve müşteri sayısı da yükselir.
Türkiye’de de pet
hayvancılığını en hızlı ve en ucuz
geliştirme yöntemlerinden birisi
beşeri hekimlerle, cerrahlarla,
oftalmologlarla, dermatologlarla,
laboratuvarlarla işbirliği yapmak
olurdu... Veteriner fakültelerinde
öğretilen dersler (Radyoloji, diş
hekimliği, oftalmoloji, parazitoloji,
vs.) öğrencinin gerçek hayatta da
kullanabileceğini bilmesi ile anlam
kazanır. Bu alanlara pet hayvanlar,
ekonomik değeri ile sınırlı olan
büyükbaşlardan daha iyi imkan verir.
Pet hayvanlarla çalışmayı seçen
kişilerin sebebi de genellikle budur.
Günümüzde çalışan veteriner
hekimlerin amacı ise müşterilerine
yüksek seviyeli hizmet vermek
ve mesleki yarışmada çeşitli
uzmanlıklar kazanarak ilerlemek.
Uzmanlıkların ve özel hizmetlerin
amacı ise müşterinin kliniği daha
sık ve düzenli ziyaret etmesi. Bizim
için özellikle ‘düzenli’ kelimesini
vurgulamak gerekir.
Yani bir sene içinde hayvan
sahibinin kliniğe yaptığı ziyaretlerin
sayısı bu şekilde yükseltilebilir. Bu
amaca hasta sahiplerinin eğitimi,
çeşitli özel hizmetlerin verilmesi
ve veteriner hekim- müşteri arası
ilişkilerinin devamlı iyileştirilmesi ile
ulaşılabileceğine inanılır.
Bir genel muayene sırasında örn.
meme tümörü, kulak sorunu, deri
problemi ile karşılaşırsak, aciliyeti
olmayan, ertelenebilen müdahaleleri
hemen, aynı anda yapmayalım. Bu
süreci birkaç hafta, gerekirse birkaç
ay içinde tamamlamamız daha
uygun olabilir. Hasta sahiplerine
uzatacağımız faturayı da tek
seferde, kabartıp çıkartırsak müşteri
memnuniyetini önemli oranda
düşürmüş oluruz. Bunun yerine
hem uygulanabilecek tedavileri
hem de faturayı üçe- beşe bölmek
daha mantıklı olabilir. Araştırmalara
göre müşterilerin çoğu hiç ödemek
istemediği miktarı bu şekilde
geciktirmeden ve çekinmeden daha
rahat verirler. Veterinerlerin çoğu şu
konuda hem fikir; pet hayvancılığında
Günümüzde pet kliniklerin amacı,
hekimlerin çeşitli uzmanlıklar kazanarak
müşterilerine daha iyi hizmet vermek
olmalıdır. Buradaki amaç, hasta sahiplerinin
kliniği daha sık ve düzenli ziyaret etmesidir.
PETİNFO 2015/09 38-39
KLİNİK BÜLTENİNİ ANLAŞMALI PETSHOPLARA VE
YAKIN OTURAN MÜŞTERİLERİN POSTA KUTUSUNA
BİLE BIRAKABİLİRSİNİZ YA DA MAİL OLARAK
GÖNDEREBİLİRSİNİZ. KLİNİK VE VETERİNER HEKİM
İÇİN HİÇ BİR REKLAMIN ZARARI OLAMAZ.
KLİNİK BÜLTENİ
Aylık, 3 aylık bültenler bilgilendirmenin
hızlı ve pratik yöntemidir. Örnek olarak;
Veteriner kliniği, yeni gelen asistan,
veteriner hekim ya da uygulanan hizmet
ile ilgili bilgi verebiliriz. İç-dış parazitler,
aşılamalar ve mevsimsel hastalıklar
hakkında bilgilendirmeler yazabiliriz.
Geçen ayın hastalarından da bir iki
başarı hikayesi ise hayvanseverlerin
en sevdiği kısım olacaktır. Çalıştığımız
mama ve ilaç firmaları ile anlaşıp
bültenimize reklamlarını da ekleyebiliriz.
Bülten yazmanın püf noktaları; hayvan
sahiplerini gerçekten ilgilendiren konular
hakkında yazmalıyız ve yazımız ilgi
çekiciyse yeni müşteriler kazanabiliriz.
Bülten gerçekten bir veteriner hekim
tarafından hazırlandığı hissi vermelidir.
başarılı olmak istiyorsak mesleki
becerilerimiz yetmeyebilir. Bizim
verdiğimiz hizmet satılabilir ve
satılması gerekir. Yazının bundan
sonraki bölümünde yurtdışındaki
hastanelerde uygulanan ve biraz
çabayla Türkiye’de de rahatlıkla
hayata geçirilebilecek olan klinik
yönetim sistemlerinin birkaç
örneğinden bahsedeceğiz.
Randevu sistemi
Bu yaklaşım zaman yönetiminin
bir beceri olduğu görüşüne dayanır.
Zaman yönetiminde etkili olabilmek
için şu becerilerde uzman olmamızı
zorunlu kılar. Randevu sistemi hem
kliniğin gelirini hem de çalışanların
ve müşterilerin rahatını yükselten
bir sistemdir. Bu sistem ile günlük
müşteri dalgaları önlenebilir ve gün
boyu rahat çalışan bir sistem elde
edebiliriz. Her hastaya zamanımız
olabilir ve bu sadece verdiğimiz
PETİNFO 2015/09 40-41
hizmetin kalitesinin yükselmesi ile
sonuçlanabilir. Böylece müşteriler
de hayvanlarını daha büyük istekle
geri getirecektir, çünkü saatlerce
beklemeyeceklerini ve istedikleri
hizmete hemen ulaşabileceklerini
biliyorlar. Konuya hekim açısından
bakarsak; ne zaman, hangi hastanın
geleceğini, muayene sırasında
neyle karşılaşacağımızı bildiğimiz
için hazırlıklarımızı da daha rahat
bir şekilde yapabiliriz. Profesyonel
bir hekim, müşteri gözünde de
hekimdir...Bu yöntem hasta sahibine
de düzenin ve disiplinin hissini verir.
‘Hayallere bak, Türkiye’de böyle bir
sistem hayatta mümkün olamaz!’
dediğinizden eminiz; ancak beşeri
hekimler ya da diş hekimleri bu
sistemi seneler önce kullanmaya
başladı, hatta bazı avukat büroları
ve güzellik salonları da başarıyla
uygulamaktadırlar. Onlar yaparsa
biz neden yapmayalım? Sadece
KAPAK
Rutin muayeneler sırasında verdiğimiz
bilgiler hayvan sahibinin en çok ilgisini
çeken kısım olabilir, çünkü burda genel
bilgilendirmeden ziyade sevdiği hayvan
hakkında özel bir bilgiye sahip olabilir.
müşterilerin bilinçlendirilmesi ve
onların da bu sistemden faydalı
çıkacaklarını bilmesi yeterlidir.
Telefonda ‘Abi, şimdi müşteriye
çıktım, bir saat bekle’ demek
ya da asistanın bekleyen bir
müşteriye çay, kahve verip sohbetle
oyalanması ve kendi işlerini
yapmaması hoş bir şey değildir.
Kendimiz bile, bu şekilde verilen bir
hizmetten asla memnun olamayız.
Randevu sisteminin en önemli
püf noktası, her muayeneden sonra
yeni randevunun verilmesi. Bu birkaç
gün, birkaç ay ya da 6 aydan fazla
bir süreç de olabilir. Veteriner hekim
bütün bunları hastanın dosyasına
yazar ve asistanına verir. Yeni randevu
tarihi kayıt sistemine kaydedilir ve
bir gün önce müşteriye mesajda
bildiri gönderilir. Gerekirse müşteri
telefonla aranabilir. Her ziyaretten
sonra müşteriye asistan tarafından
bir kartvizit verilir. Bu kartvizitte bir
sonraki randevunun tarihi ve saati ile
kliniğin adı ve iletişimi belirtilmelidir.
Müşteri bir sebepten dolayı bu
randevuya gelmediyse, kibar bir
mesajla geri bildirim almalı. Gerekli
durumda müşteriyi veteriner hekim
arayıp ziyaretin önemi hakkında bilgi
verebilir ve yeni bir randevu saati
belirleyebilir.Bu yöntem tamamen
yönetimsel becerilere dayandığı
için hiç para harcama gerektirmez.
Türkiye de kliniklerin çoğunda hasta
trafiği tamamen öngörülmeyen
bir olaydır. Bir iki saat boyunca
hiç müşteri gelmezken birkaç
dakika içinde bekleme salonu
sağlıklı- sağlıksız hayvanlarla ve
sabırsız sahipleriyle dolabilir.
Bunun sonucu ise aceleyle yapılan
işlerden başka bir şey olamaz.
PETİNFO 2015/09 42-43
ÖZEL BROŞÜRLER
Amerika Veteriner Hekimler Odası
(AVMA) yüzlerce eğitim videosuna
ve broşüre sahiptir. Bunları bütün
AVMA üyeleri bedava ya da çok
düşük miktarda bağış vererek
internet sitesinden indirebilir/satın
alabilirler. Ayrıyeten en çok görülen
hastalıklar hakkında hazır bir-iki
sayfalık bilgilendirme broşürleri de
mevcuttur. Bu broşürlerin başına
hastanın adını yazıp, varsa resmini
koyup çıktısıni hasta sahibine
verirler. Müşteriler bu broşürleri
büyük zevkle okurlar çünkü başında
kendi petinizin ismi vardır. Örnek:
Paşa’nın strüvit üroliti.
aldığımız eğitimler sonucunda bazı
bilgiler bizim için temel ve önemsiz
görünse bile müşterilerimizin
hayvanlarının doğru beslenmesi,
bakımı ve hastalıkları hakkında çok
az bilgiye sahip oldukları aşikârdır.
Müşterilerin eğitimine de zaman
harcamamız şarttır.
Sahiplere harcayabileceğimiz kısıtlı
zaman ise yaptığımız işin seviyesini,
kazanabileceğimiz paranın miktarını
ve müşteri güvenini düşürür. Böyle
zamanlarda ne yeterli muayeneye
ne de sahiplerle yeterli sohbete vakit
kalmaz ve bir sonraki randevunun
önemi de vurgulanmamış olur.
Ve bizim amacımız randevu
saatlerinin kısaltılması değil,
randevuların sıklığını arttırmak
olmalıdır. Fakültede senelerce
GENEL MUAYENE
VE ÖNEMİ
Bir genel muayene sırasında bile
hayvana yaptıklarımızı sahibine
anlatalım (‘Şimdi Tarçının kulağına
bakalım, şimdi de otoskop ile kulak
zarına bakacağım. Bir de Tarçın’ın
dişlerine de bakayım, çünkü dişlerin
bakımı köpeklerde çok önemlidir’
gibi). Sadece bir kuduz aşısına gelen
hastanın vücut ısısını, kilosunu kontrol
etmeyen ve genel muayene sırasında
hasta sahibiyle iletişim kurmayan
veteriner hekim hem kendine hem de
hayvana zarar verir. Bu rutin yöntemleri
göz ardı etmemizden dolayı hayvanın
üzerindeki örneğin deri kızarıklığını
fark etmemiz zordur. Yapabileceğimiz
tek şey, hayvanın hasta olarak kliniğe
getirilmesini beklemek olacaktır. Bu
durumda veteriner hekimin ‘neden daha
önce getirmediniz’ soruları da eksik
kalmamış olur.
Veterinerin yaptığı işin değeri hayvan
sahiplerine verdiği bilgilerden
kaynaklanır. Veterinerin verebileceği bilgi
eksikliğinde sahiplerin karar vermesine
yardımcı olan tek faktör fiyattır.
PETİNFO 2015/09 44-45
Hasta sahiplerinin eğitimi
Müşterilerin hayvan sağlığı ile
ilgili bilgisini arttırmak ve güncel
tutmak klinik yönetiminin anahtar
noktasıdır. Önemli hastalıklar,
semptomlar, aşılama ve profilaksinin
önemi, veteriner muayenelerin önemi
ve yöntemleri hakkında bilgi sahibi
olan, bilinçli bir pet sahibi, hayvanını
kliniğe zamanında getirecek ve hekimi
tarafından tavsiye edilen yöntemleri
de uygulayacaktır. Bu konuya karşı
herkesin bir cevabı vardır. ‘Neden
insanların eğitimi ile uğraşıyım?
Öğrense zaten bir daha gelmez.’ ya da
‘ Türkiye’de buna kimse para vermez’
ve ‘Burası Amerika değil’,’ insanlar
sadece fiyatı merak eder’.
Bir Klinik Yönetimi (Clinic
Management) eğitim notundaki birinci
cümle buna cevap olsun; ‘Veterinerin
yaptığı işin değeri hayvan sahiplerine
verdiği bilgilerden kaynaklanır.
Veterinerin verebileceği bilgi
eksikliğinde sahiplerin karar vermesine
yardımcı olan tek faktör fiyattır.’
Bu işe bakarsak, reklamı olan
ürünler her zaman daha fazla
tüketilir. Örnek olarak, arabalar için
satılan farklı çeşitli ve motorun
ömrünü uzatan pahalı yağları neden
satın alırız?
Kesinlikle ürünün etki
mekanizmasını ya da içeriğini merak
ettiğimiz için değildir. Fakat reklamlar
ve bildirimler sağ olsun bu ürünlerin
kullanımının faydalarını öğrendik,
bu maddelerin kullanımı ile hangi
sorunlardan kaçabileceğimizi ve
motorun ömrünü uzatabileceğimizi
öğrendik (profilaksi).
Mamalar hakkında da aynı durum
söz konusudur. Büyük firmaların
bilgilendirme kampanyaları sayesinde
KAPAK
DOĞRU İLETİŞİM
bize gelen müşterilerin çoğuna
ürünler hakkındaki açiklamaları
vermemiz gerekmez, sadece doğru
ürünün seçiminde yardımcı olmak
bize kalır. Yani internet, televizyon,
radyo, vs vasıtası ile bilgi sahibi
olan bir müşteriyle veteriner hekim
arasında daha kolay bilgi akışı olabilir
(İnternetin müşterilerde yarattığı
etkisi hakkında daha fazla bilgi sahibi
olmak için Petinfo Dergisi’nin 74.
sayısına bakın).
Aynı durum aşılar ve pet
malzemeler hakkında da söz
konusudur. Daha 15 sene öncesinde
bile pazarın bu kadar çeşitli
olabileceği tahmin bile edilemezdi.
Hastanedeki ilk ziyaretin önemi
büyüktür. İlk olarak hayvan sahibinin
bilgisi ölçülmeli. Bazı hastanelerde
her yeni müşteriye bir hoşgeldin
bilgilendirme paketi verilir. Bu paket
içinde temel hayvan sağlığı bilgilerinin
yanında veteriner hizmetlerin ve
sürekli kontrollerin önemi hakkında
da kısa bir bilgilendirme broşürü
mevcuttur. Veteriner ilk muayene
sırasında kısırlaştırma, devamlı
aşılama, predispoze ırklarda gereken
kontrollerin (örn kalça displazisi)
önemini vurgulamalı. Asistanlar ise
Günümüzde ÇALIŞAN EN İYİ VETERİNER HEKİMLERİN
AMACI HASTA SAHİPLERİNE YÜKSEK SEVİYELİ
HİZMET VERMEK, KLİNİKLERİNİ PROFESYONEL
BİR BİÇİMDE YÖNETMEK VE MESLEKİ YARIŞMADA
UZMANLIKLAR KAZANARAK İLERLEMEKTİR.
PETİNFO 2015/00 00-00
Veteriner hekimler bir hastalığın
nedeninin araştırmasını, laboratuvar
sonuçlarının açıklamasını ve röntgenlerin
değerlendirmesini hasta sahipleriyle
beraber yapmalı. Bu şekilde müşterimiz
de kendisini önemli hisseder, neye para
vereceğini kendi gözüyle görür, anlar.
Türkiye’deki hayvan sahiplerinin
çoğunun anlattığı kadarıyla, muayene
sırasında hayvanın kilosu ya da vücut
ısısı hiç bir zaman ölçülmedi. Hayvana
‘sıktıkları’ aşı hakkında çok az ya da hiç
bir bilgi verilmedi ve muayene odasından
da çabuk çıkartıldılar.
Müşterilerin çoğu anlamadığı bir şey için
enerji harcamaz, para vermez. Hakkında
hiç bir şey bilmediği bir hastalık ve
tedavi yöntemi için neden para versin
ki? Müşteri eğitimi, dolaylı olarak kliniğin
gelirini de yükseltmiş olacaktır.
mamalar hakkında, ağız-kulak-tüy
bakımı ile ilgili bilgiyi verebilirler. Bir
sonraki ziyaret sırasında ise bu yüzeysel
anlatılan konular hakkında daha detaylı
konuşmalar yapılabilir. Bu şekilde
müşteri kendisini önemli hisseder.
İyi bir veteriner hekim; hayvan
sahiplerini eğitir, hayvanlara karşı
olan sevgisini ve mesleğine gösterdiği
önemi hissettirir, müşterilerini
devamlı ziyaret etmeleri konusunda
teşvik eder, kliniğinin trafiğini ve
gelirini yükseltir.
Bütün bunlar zaman ve enerji
gerektiren bir sürecin parçası
ama uzun vadeli olarak kesinlikle
faydasını göreceksiniz. Daha önce
de dediğimiz gibi, pet pazarının
bu kadar gelişebileceğini daha
dün bile hayal edemezken aniden
mamaların, ilaçların, aksesuarların
ve hastalıkların karmaşasında bulduk
kendimizi. Bu pazardan kendi payımızı
almanın yöntemlerini biz bulmalıyız.
Fikirlere, yeniliklere karşı ne kadar
açık olursak geleceğimiz, mesleğimiz
de o derece önem kazanmış olur. 
TALAT GÜLBAY ANLATIYOR
KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ
Kedi ve köpeklerde beslenmeye
bağlı sindirim sistemi hastalıkları
Kedi ve köpeklerde en yaygın
hastalıkların başında sindirim
sistemi hastalıkları gelmektedir.
M
ide ve bağırsak sistemini
etkileyen sindirim sistemi
hastalıklarında kedi ve
köpeklerde görülen en önemli
belirtiler: kusma, öğürme, gaz,
halsizlik, ishal veya kabızlıktır.
Mide – bağırsak rahatsızlıklarının
çok sayıda potansiyel türü olmakla
birlikte en yaygın olanları ise kolit,
kabızlık, ishal, gastroenterit ve
pankreatit olarak sayılabilir.
KOLİT
Kolonun (kalın bağırsağın)
akut ya da kronik yangılarına genel
olarak kolit denir. Kedi ve köpeklerde
kolitin bir çok sebebi vardır.
Tümörler, iç parazit hastalıkları
ve sindirim sistemini etkileyen
birçok hastalıkta kolit tablosu
ortaya çıkabilir. Beslenme hataları,
gıda intoleransları ve alerjileri ve
yabancı cisim ya da kemik gibi
sindirim ve bağırsak sistemine
zarar verebilecek sert cisimler
de önemli kolit sebeplerindendir.
Kolite sebep olabilecek en önemli
beslenme hatalarından birisi de ani
ve hızlı gıda değişiklikleridir. Kedi ve
köpeklerin sindirim sistemleri belirli
gıdalarla belli bir sure içinde adapte
olabilmektedir. Özellikle tam olarak
formüle edilmiş ve tüm ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde tasarlanmış
hazır beslenme ürünlerinin aniden
değiştirilmesi önemli kolit sebepleri
arasındandır. Kedi ve köpeklerde
mama değişikliklerinin bu nedenle
tedricen yapılması sindirim sistemi
sağlığı için büyük önem taşımaktadır.
Genellikle bu tarz gıda geçişlerinin
sağlıklı olabilmesi ve sindirim
sistemine zarar vermemesi için ilk
2-3 gün eski maması ¾ oranında
+ yeni maması ¼ oranında; sonraki
2-3 gün eski ve yeni mama ½ oranında
eşit karıştırılarak ve sonraki 2-3 gün
ise eski mama ¼ oranında + yeni
maması ¾ oranında olacak şekilde
karıştırılarak kullanılması önerilir.
Bu şekilde 7-10 gün gibi bir sürede
yapılan geçişler kolit gibi bağırsak
problemlerinin ortaya çıkmasını
önlemek için son derece önemlidir.
M. TALAT GÜLBAY, Veteriner Hekim
KABIZLIK
Kabızlık kedi ve köpeklerde en
çok yetersiz lif alımı ve yetersiz su
tüketimi sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bunun yanı sıra kedilerde yutulan
tüyler sonucu oluşan tüy topakları
ve köpeklerde de yutulan kemik ve
yabancı cisimler kabızlığa neden
olabilmektedir. Beslenme hataları
dışında kabızlığa yaşlılık, prostat
hastalıkları, omurilik ve sinir iletimi
ile ilgili hastalıklar, metabolik
ve hormonal hastalıklar da yol
açabilmektedir.
Kolit de olduğu gibi ani gıda
geçişleri de kedi ve köpeklerde
kabızlığa yol açabilmektedir.
Kedi ve köpeklerde kabızlığı
önlemek için yeterli ve kaliteli lifler
içeren bir beslenme çok önemlidir.
Lifler bağırsak içeriğinin miktarının
ve su düzeyinin artmasına yardım
ederler. Lifler bu nedenle bağırsak
içeriğinin bağırsaktan geçiş süresinin
düzenlenmesinde de büyük öneme
sahiptir. Bağırsakların yavaş çalıştığı
ve içeriğin yavaş geçiş yaptığı (kabızlık
gibi) hallerde geçiş süresini hızlandırır
veya geçişin çok hızlı olduğu (ishal
gibi) durumlarda da geçiş süresini
yavaşlatarak sindirim sisteminin
sağlıklı çalışmasına yardımcı olurlar.
Bu nedenle lifler hem ishal hem de
kabızlıktan korunmada etkilidirler.
Bazı lif türleri aynı zamanda
sindirim sistemindeki zararlı
bakterilerin aşırı üremesini
engellerken hasar görmüş bağırsak
hücrelerinin yenilenmesinde ve
özellikle bağırsak kanserlerinin
önlenmesinde de etkilidirler.
Dengeli ve yeterli su tüketimi
de kabızlığın önlenmesinde kedi ve
köpekler için çok önemlidir. Sağlıklı
CHAMPION'UN
DESTEKLERİYLE
HAZIRLANMIŞTIR.
1969 yılında Ankara’da doğan M.Talat GÜLBAY, 1983 yılında girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nden
1987 yılında mezun olmuş ve İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde eğitimine devam
etmiştir. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin sonrasında 1993 yılında Veteriner Hekim olarak
mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Besleme ve
Beslenme Hastalıkları ana bilim dalında Doktora eğitimine başlamış ve 1995 yılında yeterlilik
sınavını başarı ile tamamlayarak kedi ve köpeklerde obezite problemlerinin düzeltilmesi, kilo
kontrolü ve kilo vermeye yardımcı doğal beslenme ilaveleri ve yöntemleri konusunda doktora
çalışmasına başlamıştır. 1993 yılında kurduğu veteriner kliniğinde profesyonel iş yaşantısını
başlatmış ve 1994 yılında kliniğin işletmesini de kapsayan Patiş Veteriner Hizmetleri Limited
şirketini hayata geçirmiştir. Gülbay, 1994 yılında akademik çalışmalarını sürdürürken yerli ve
yabancı birçok firmaya teknik danışmanlık yapmış ve özellikle hasta hayvanların beslenmesi konusunda hazırladığı aylık bültenler ve özel reçete diyetlerin evcil hayvan sağlığında
kullanımı konusunda hem firmalara ve sektöre bilimsel desteklerde bulunmuştur. 1999
yılında ülkemizde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin kuruluşunda bulunmuş ve
ilk başkanı olarak 2000 yılında WSAVA (Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği)’ya
üye olunmasını sağlamıştır. Amsterdam’da gerçekleşen bu başarı ile birlikte 4 yıl süre ile
WSAVA Ulusal Temsilciği ve Uluslararası Genel Kurul Üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Bu
süre zarfında birçok ulusal ve uluslararası bilimsel konferans ve seminerler düzenlemiş ve
birçok konferansta katılımcı olarak yer almıştır. 2001 ve 2005 yılında dünyada en başarılı ve
prestijli mesleki konferanslardan birisi olan Kuzey Amerika Veteriner Konferansı’na (The North
American Veterinary Conference) Avrupa veteriner hekimlerini temsilen Özel Konuk olarak
katılmıştır. Çeşitli dergi yazıları ve akademik makaleleri bulunmaktadır. Örneğin Doğan Yayın
Grubu’nda Hürriyet Gazetesi “Pako’nun Sayfasında” kendisine ait köşesinde haftalık olarak
evcil hayvan sahiplerine yönelik bilimsel yazılar yayınlamaya başlamıştır. National Geografic
Kids Türkiye Dergisi’nin evcil hayvanlarla ilgili olarak hazırladığı ve çocukların gönderdiği
evcil hayvanlarla ilgili soruların yanıtları ve merak ettikleri konulardaki yazıları ile çocukların bilgi ve birikimlerine katkıda bulunmaya başlamıştır. Türkiye’nin ilk spesifik
kuru kedi ve köpek maması, Premium Champion ve Goody markalarının sahibi
Tropikal Pet’in fabrikasının kuruluş aşamasında bünyesine katılmış ve
tüm ürünlerin tasarım, formülasyon ve üretimlerini gerçekleştirerek ulusal pet sektörüne tamamen yerli ve yüksek kaliteli
ürünlerle büyük bir başarı ile katkıda bulunmuştur.
Tropikal Pet teknik danışmanlık görevini de
devam ettirmektedir.
KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ
bir kedi ve köpeğin günlük su
ihtiyacı her kilogram vücut ağırlığı
için yaklaşık 50 ml’dir. Bu ihtiyaç
tükettiği yemeğin kuru mama veya
konserve olmasına göre değişebilir.
Özellikle kuru mama tüketen kedi
ve köpeklerin su ihtiyacı konserve
yiyenlere göre daha fazladır. Mama
kaplarının yanında daima temiz ve
taze içme suyu bulundurulması
bu nedenle çok önemlidir. Kedi ve
köpeklerde fiziksel aktivitelerde, artan
çevre ısısı ve vücut ısısını yükselten
tüm durumlarda ve emzirme
dönemlerinde de su ihtiyacı artar.
İSHAL
Kedi ve köpeklerde görülen
bir diğer önemli sindirim sistemi
problemi ishaldir. Enfeksiyonlar,
iç parazitler ve vücuttaki diğer
organlara bağlı bazı bozukluk ve
hastalıklar ishale sebep olabilir.
Ancak kedi ve köpeklerde en çok
görülen ishal sebepleri genellikle
beslenme hatalarına bağlı olarak
ortaya çıkmaktadır. Özellikle
gıda değişikliklerinin tedricen
yapılmayarak aniden yapılması
kabızlık ve kolit de olduğu gibi
ishalde de önemli bir etkendir.
Kedi ve köpeklerin sofra artıkları
ile beslenmeleri de çok önemli
bir ishal sebebidir. Bunların yanı
sıra ödül ürünlerinin önerilen
miktarlardan fazla yedirilmesi, bozuk
yiyecekler ve çöpten yedikleri pis ve
enfekte besin maddeleri de kedi ve
köpeklerde ishale yol açabilmektedir.
Kabızlıkta olduğu gibi ishalde de lif
ve su tüketiminin dengeli olması son
derece önemlidir.
GASTROENTERİT
Kedi ve köpeklerde sindirim
sisteminin ve özellikle mide bağırsak kanalının enfeksiyonlarına
ve yangısına da son derece sık
rastlanmaktadır. Iç parazitler ve
bazı hastalıkların etkisiyle de ortaya
çıkabilen gastroenteritlerde yine en
önemli etkenler ekşimiş ve kokuşmuş
sofra artıkları ve çöplerin tüketilmesi,
zehirli bitkilerin yenmesi, kedi ve
köpeklerin sindirim sistemine zarar
veren bazı insan gıdaları ve besinleri,
gıda alerjileri ve intoleranslarıdır.
Kemik ve yabancı cisim yeme ve
yutma sonucunda da gastroenterit
tablosu ortaya çıkabilmektedir.
YETERLİ VE DENGELİ
SU TÜKETİMİ
HASTALIKLARIN
ÖNLENMESİNDE
ÇOK ÖNEMLİDİR.
GÜNLÜK SU MİKTARİ
50ML/KG’DIR.
PANKREATİT
Kedi ve köpeklerde pankreasın
yangısına ve enfeksiyonuna bağlı
sindirim sistemi hastalıkları da yaygın
olarak görülebilmektedir. Enfeksiyonlar
ve yangılar pankreasın hastalanmasına
yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra
özellikle aşırı yağlı beslenme ve
genel beslenmenin sofra artıkları ile
yapılması en önemli pankreatit sebebi
olarak görülmektedir.
Yukarıda yer alan sindirim
sistemi hastalıklarının beslenmeye
bağlı olarak ortaya çıkmasını
engellemek için sindirilebilirliği ve
biyodeğerliliği yüksek kaliteli kedi
ve köpek mamalarının kullanılması,
dengeli bir lif içeriğine sahip ve aşırı
yağlı olmayan beslenme ürünleri
ile beslenme uygulanması, sofra
artıkları ve çöplerden; kemik ve
sindirim sistemine zarar verebilecek
yabancı cisimlerden kedi ve
köpeklerin uzak tutulması son derece
önemlidir. Bunların yanı sıra yeterli
su tüketimi ve gıda değişikliklerinin
kademeli olarak yapılması da kedi ve
köpeklerde beslenmeye bağlı sindirim
sistemi problemlerini önlemek için
dikkat edilmesi gereken şeylerin
başında gelmektedir.
EĞİTİM
Klinikler, köpeklerin
yaşamları boyunca
sık ziyaret ettikleri
yerlerdir.
Köpek ısırıklarından
korunmanın 5 yolu
Eğitim köşemizin bu bölümünde Vet. Hekim Dr. Gürbüz Ertürk, hem köpekler
hem de veteriner hekimler için rahat bir klinik ziyaretinin sırrını vermektedir.
Köpekler, veteriner hekimler
ve yardımcı çalışanların kendi
sağlıklarına katkı sunduklarının
ayırdında değillerdir kuşkusuz. Onlar
sadece ortamın kokusu, canı yanan
birinin bağırtısı, soğuk ve kaygan
bir masa, o masaya konmak için
havaya kaldırılmak ve anüse sokulan
derece gibi şeylerle ilgilidirler.
Birçoğu kliniklerden fiziksel sağlığına
kavuşmuş ama ruhsal sağlığından
kayıplarla ayrılır. Bu nedenle bir
sonraki gelişte çoğunlukla stres
altındadırlar ve korkarlar. Korku; eğer
fark edilemezse agresyona kadar
uzanır ve çalışanların ısırılmaları
PETİNFO 2015/09 54-55
ile veya işlerini yapmada zorlukla
karşılaşmalarına neden olur.
Güvenilir ve rahat bir çevre oluşturun
Köpeklerin çoğu, tanımadıkları
ortam ve kişilerden korkarlar. Bu
nedenle bekleme salonları sakin
ve rahat olmalıdır. Belki bir takım
bölmeler oluşturularak köpeklerin
birbirleri ile veya insanlarla yüz yüze
olmaları engellenmelidir. Kedilerle
köpeklerin bekleme yerleri kesinlikle
ayrı olmalıdır.
Köpeklerde korkunun
beden dilini tanıyın
Kliniklerde ısırılmadan
korunmanın ilk adımı, korkan
köpeği tanımaktır. Korkan bir insanı
bakışından, duruşundan yani vücut
hareketlerinden anlayabiliriz. Benzer
durum köpekler için de geçerlidir.
Beden dilleri hissettikleri duygular
hakkında büyük ipuçları verirler. Bu
nedenle köpeklerin beden dillerini
anlamak; o anı ve bir sonraki adımı
anlamak için önemlidir.
Korkan bir köpek;
> Esner, burnunu yalar
> Dik kulaklı köpeklerde kulaklar
düzleşir (Napolyon şapkası),düşük
kulaklılarda kafanın aksi tarafa yani
geriye doğru yatar. Kaşlar çatıktır.
> Kuyruk düşmüş veya bacak
arasında saklıdır.
> Göz temasından çoğunlukla
kaçınır ve kafayı yere eğmiştir.
> Tıpkı bizlerdeki gibi titreme ve
aşırı gerginlik gözükür.
> Korkunun şiddetine bağlı olarak
ürinasyon ve/veya defekasyon görülür
> Sessizce, sürünürcesine
uzaklaşmaya çalışır.
> Kaçma, saklanma gibi
davranışlar gösterir.
> Anlamsız hareketler yapar ve
devamlı volta atar.
> Yiyecek sunulduğunda kafasını
aniden ters yöne çevirir.
> Sıcak olmamasına, susuz
olmamasına karşın sık nefes alır.
Köpekler korkunca veya
anksiyete durumlarında kendilerini
savunmasız hissederler. Bu durumda
temel köpek içgüdüsü gereği
davranırlar. Yani “kaç ya da savaş”
politikası uygularlar. Her köpek farklı
bir birey ve doğal olarak tepkileri de
farklıdır. Köpekler korku durumunda
farklı farklı beden dili sergilerler.
Köpekle kuracağınız ilk ilişkiyi
düzgün kurun
Karşılaşmalarınızı heyecansız
yapın ve İlk hareketin ondan gelmesini
sağlayın. Sizi koklasın. Üzerine
eğilerek değil, çömelerek sevin.
Severken ani hareketler yapmayın
ve kafa üzerinden sevmeyin. Çene
altı, göğüs ve kostal bölge rahatça
sevebileceğiniz yerlerdir. Gözlerinin
içine bakmayın, ona doğru bakarken
alnına odaklanın. Elinizi uzatırken
avuç içinizi göstererek uzatın. Yavru
kedi ve köpeklerin aşı, muayene gibi
işlemlerinde lezzetli ödüller vererek
“pozitif koşullandırma” oluşturun.
Konuşurken her zaman mutlu
ve sevecen bir ses tonu kullanın.
Köpeğin yanındayken dışardaki
yardımcınızı bağırarak çağırmayın.
Gereksiz kaldırma, dokunma ve
yatırma hareketlerinden kaçının:
Köpekler, yabancı biri tarafından
dokunulmak ve kucaklanmaktan
hoşlanmazlar. Genellikle
kucaklamaları sahibinden isteyin
veya dikkatli kucaklayın. Dokunurken
sizi görsün ,yandan yaklaşın. Elinizin
tersiyle veya parmak uçlarınızla
yumuşak dokunuşlar (masaj benzeri)
çoğunlukla rahatlama sağlar.
Köpekleri; ilaç içmeleri, tırnak
kestirme ve tıraş konularında pozitif
koşullandırma yöntemleri ile kısa
sürede eğitebilirsiniz.
Köpekler duygularımızla beslenirler
Duygularımızı bir sünger
gibi emer ve bir ayna gibi ortama
yansıtırlar. Bu nedenle köpeklere
yaklaşırken özgüvenle, güçlü ve en
önemlisi sevgi ile yaklaşın. 
Hayvanların
kliniklerinde
yaşadıkları deneyimler,
bir sonraki ziyarette
oluşacak davranış
biçimlerini belirler.
Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk
1988’den bu yana pet sağlığı, köpek eğitimi ve davranışları ile ilgilenen Veteriner Hekim
Dr. Gürbüz Ertürk köpek eğitimi ve rehabilitasyonu konusunda Macaristan İş Köpeği Spor
Kulübü, T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı gibi kurumlardan aldığı diplomaları ile profesyonel
olarak köpek eğitmekte ve kurslar düzenlemektedir. Çeşitli meslek
Gürbüz Ertürk, örgütlerinde yöneticilik de yapan Dr. Ertürk, FCI üyesi Romanya Köpek
Türk Köpek Eğitim
Eğitim Kulübü’nün kurucu onursal üyesidir. Köpek Sağlığı ve Eğitimi
Derneği kurucusu
üzerine bir kitabı bulunmaktadır.
ve başkanıdır.
Pet sektörünün
büyük firmalarını
buluşturan bir fuar
Bu yıl 4.’sü düzenlenmiş olan Türkiye’nin uluslararası evcil
hayvan ürün MALZEME VE TEDARİKÇİler fuarı, Pet İstanbul 2015,
3-6 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
PETİNFO 2015/09 58-59
Dünyada
100 milyar dolardan fazla evcil hayvan ürünleri ve evcil hayvan gıdası ticaret hacmi mevcuttur. Hayvanseverler her gün küçük dostlarına daha
fazla değer verdikçe hayvan sevgisi yayılıyor, hayvanlar refaha kavuşuyor, dolaylı
yoldan ticaret de artıyor. Uluslararası fuarlar sayesinde dünyanın herhangi bir yerinde bulunan kaliteli, konforlu ve sağlıklı pet ürünleri tüm ülkemize de sunuluyor.
Aynı anda Türk markaların da dünyaya yayılma şansı artıyor. Bu yıl Pet İstanbul
Fuarı, ilk defa KOSGEB desteği alarak “uluslararası” ibaresini hak kazanıp, dünya
fuarlarının listesine de girdi ve 8000m2 fuar alanında toplam 120 marka buluşturdu. Bu fuar hayvan refahı ve haklarına saygı gösteren bilinçli hayvanseverlerin
çoğalmasına büyük katkı sağlamaktadır. Ayrıca sektörün büyümesi tüm taraflar
açısından iş hacminin artmasını beraberinde getirecektir. Gelişmiş ülkelerde pet
sektörü çok büyük ekonomik döngüyü içermektedir. Ülkemizde de bu sektördeki
gelişmelerin bu noktalara ulaşacağını umut ediyoruz.Önümüzdeki sene Pet İstanbul ismi yerine PetZoo Türkiye olarak gerçekleştirilecek fuarda görüşmek dileğiyle.
Pet İstanbul Fuarı’na bu sene ilk kez katılan Mopsan, her bir markası için ayrı ayrı ilgi
çekici ve eğlenceli stant alanları hazırladı. Hayvan beslemesi ve yem katkı endüstrisinde
ilklere imza atmış GordIon Global da ekibiyle organizasyonun değerini arttırdı.
PETİNFO 2015/09 60-61
Fuarı ziyaret eden çocuklar stantlara renk katarken jürinin önünde duran
yarışmacılar heyecan dolu anlar yaşadı. Goody ve Champion mamaları ile fuara ana
sponsor olarak katılan Tropikal Pet’in düzenlediği etkinliklere ise ilgi büyüktü.
PETİNFO 2015/09 62-63
Anadolu Pet, tam kadrosuyla katılarak ülkemizdeki fuar kültürünün oluşmasına
destek verdi. Yarışmalar tam hızla devam ederken üst kalite ürünler üreten
Biyoteknik, standına gelen ziyaretçileri güler yüzle karşıladı.
PETİNFO 2015/09 64-65
FUAR
Mopsan birbirinden farklı
beş standıyla göz doldurdu
Mopsan bu yıl ilk kez yer aldığı fuarda 5 markası ile birlikte katılım gösterdi.
Yönetim, satış ve pazarlama kadrosuyla fuara tam bir katılım sağlayan Mopsan;
evcil hayvan sahipleri ile birlikte sektör profesyonellerini ağırladı.
Mopsan standlarında
katılımcılara ürünler hakkında
detaylı bilgi verilmesinin yanı sıra
evcil hayvan sahipleri ve sektör
profesyonelleri ile karşılıklı görüş
alışverişinde bulunularak talep ve
beklentiler gözlemlendi.
70 yılı aşkın süredir kendini
evcil hayvan sağlığı ve beslenmesine
adamış Hill’s markasının stand
alanında, markanın hem hasta hem
de sağlıklı evcil hayvanlara yönelik
geliştirdiği Hill’s Prescription Diet ve
Hill’s Science Plan ürün skalasının
tamamı katılımcılara tanıtılırken, ekim
ayı itibariyle raflarda yerini alacak olan
yeni ıslak ürün serisi olan pouchlar da
ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.
Doğallığa, sağlıklı beslenmeye
ve kaliteye verdiği önem ile ön plana
çıkan İsveçli Bozita, evcil hayvanların
yaşam evresine ve besin içeriğine
göre sınıflandırılan kedi ve köpekler
için özel geliştirilmiş kuru ve yaş
mama ürün serisi ile ziyaretçilerin
beğenisine sunuldu. Özellikle
açıldıktan sonra tekrar kapatılıp uzun
süre bozulmadan tazeliğini muhafaza
edilebilen Tetra ıslak mamalara
rağbet fazlaydı.
İtalyan mama markaları Golosi
ve Better, kedi ve köpeklerin günlük
beslenmesinde ihtiyacı olan ve hiçbir
katkı ve boya maddesi içermeyen
besin içerikleriyle, yaşam evresi ve ırk
boyutuna göre özel olarak formüle
edilmiş ürün skalasındaki yaş ve
kuru mama formlarını ziyaretçilerle
buluşturdu. Ağustos ayı itibari ile
veteriner klinikleri ve petshoplardaki
PETİNFO 2015/09 66-67
raflarda yerini alan pet aksesuar
markası Imac, ilk kez böyle bir
organizasyonda ziyaretçilerle
buluştu. Yüksek kalitesi ve tasarım
gücünü İtalyan şıklığı ile birleştiren
Imac, kedi-köpek, kuş, kemirgen ve
balıklar için geliştirdiği aksesuarlarını
oldukça renkli ve tasarımsal bir
sergileme standı aracılığıyla hayvan
severlerle buluşturdu. Haftasonu
Imac standında gerçekleştirilen yüz
boyama aktivitesi ile küçük hayvan
sever dostlarımız da unutulmadı.
Yüzlerini çeşitli hayvan figürleri ile
boyatan çocuklar Imac standına renk
kattı ve sürpriz hediyeler kazandı.
Mopsan açısından oldukça
verimli geçen Pet fuarı, sektör
profesyonelleri ve evcil hayvan
sahipleriyle buluşmak anlamında
stratejik öneme sahip bir
organizasyon olmuştur. Bu noktada
Mopsan sektöre yatırım yapan ve
değer katan her türlü faaliyetin
içinde yer almanın haklı gururunu
yaşamaktadır.
KEDİ&KÖPEK
Tropikal Pet’in Pazarlama
Direktörü Petek Ulusu
Pet İstanbul 2015
fuarına büyük destek
Uluslararası zeminde gerçekleştirilen Pet
İstanbul 4. Evcil Hayvan Ürün Malzeme ve
Aksesuar Fuarı’na destek veren Tropikal Pet,
organizasyona tam kadrosuyla renk kattı.
Türkiye’de ilk kez kedi-köpek
maması üretimi için 2005 yılında
Tuzla’da fabrika kuran Tropikal
Pet, ürünlerini bugün üç kıtaya
ulaştırıyor. Sektörümüzün doğru
yönde büyümesi için yapılan her
türlü çabayı desteklemeyi bir
borç bilen Tropikal Pet, Pet İstanbul
2015 ana sponsorluğunu, katma
değerli fonksiyonel sağlık faydaları
sunan Premium Champion markası
ile üstlendi.
Tropikal Pet’in Pazarlama
Direktörü Petek Ulusu
gerçekleştirdikleri etkinliklerin
ayrıntılarını anlattı; Bu sene
dördüncüsü yapılan ve yine bu sene
uluslararası statüsü kazanan Pet
İstanbul fuarına firma olarak katıldık.
Sektörümüzü bir araya getiren
PETİNFO 2015/09 68
ve iş kolumuzun ileri gitmesi için
ortak bilinç oluşmasını sağlayan bu
fuara bu sene Champion markamızla
ana sponsor olarak destek verdik.
Fuara sadece ana sponsor olmadık
ayrıca etkinliklerimiz ile de ekstra
destek verdik.
İlk gün standımızda herkesin
davetli olduğu “Açılış Kokteyli” ile
fuarın ilk gününü kutladık.
Fuar girişine dinlenme alanı kurmanın
faydalı olacağını düşündük. Yabancı
ülkelerde ziyaretçilerin dinlenmesi için
benzeri alanlar vardı bu sene biz de
böyle bir alan oluşturduk.
Sponsor olduğumuz, benzeri
Türkiye’de değil dünyada az bulunan
Champion Agility & Frisbee Team 16
insan ve 24 köpek üyesiyle fuarda
“Champion Dog Arena“ etkinlik
alanında gösteriler ve workshop
gerçekleştirdi. Köpekleri ile gelenler
Eğitmenimiz Uğur Kurşun ile birebir
çalışma imkanı buldu. Son olarak
fuarın son günü KIF (Köpek Irkları
Federasyonu) ve BCI (Türkiye Border
Collie Irk Derneği) Champion Dog
Arena’da Dog Show gerçekleştirdi.

Benzer belgeler