Pişti
Transkript
Pişti
Borusan Quartet’le Bohem Gecesi Borusan dörtlüsü, Dvorak’ın Amerikan Kuarteti’ni ve dünya çapındaki piyanist Itamar Golan’la birlikte piyanolu beşlisini İstanbul Akıngüç Oditoryumu ve Sanat Merkezi’nde izleyicileriyle buluşturacak. Candan Erçetin yine büyüleyecek 17 KASIM 6 KASIM ETKİNLİKLER - KASIM AJANDA Kendi albümlerinde yer alan şarkıların yanı sıra, hayatında önemli etkiler bırakmış yerli ve yabancı şarkılara da repertuarında yer verecek olan sanatçı Bostancı Gösteri Merkezi’nde hayranlarını bekliyor. FARUK ÖMRÜUZAK TİMUÇİN ALPAY [email protected] 17 62- sigortacı / kasım 2012 İstanbul Macy Gray’i ağırlıyor 20 KASIM İKSV, dünyanın en iyi senfoni orkestralarından biri olarak kabul edilen, her biri virtüöz 120 müzisyenden oluşan Kraliyet Concertgebouw Orkestrası’nı Haliç Kongre Merkezi’nde ağırlıyor. Serbest cazın önde gelen isimlerinden saksafoncu David Murray’i, R&B ve Soul’un parlak sesi Macy Gray ile aynı sahnede buluşturan bu özel bir projeyi İstanbul İş Sanat Kültür Merkezi’nde izleyebilirsiniz. Pişti O Borusan’ın genç yetenekleri Güher ve Süher Pekinel’in “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesinin dört genç yıldızı, Sascha Goetzel’in şefliğindeki BİFO ile birlikte, Caddebostan Kültür Merkezi’nde bir seçki sunacak. Şehirde Fransa’dan esintiler 20 KASIM 12 KASIM lacağı buydu; oldu sonunda… Yazıyı en son güne bırakırsan işte böyle pişti olursun. Ne yapalım, yine sağlık olsun diyeceğiz, başka çare yok… Pişti olmamızın sebebi son sayıdaki “İlla ki sağlık olsun” başlıklı yazım. Aslında sayfa komşum Eşber abiyle geçen sayıdaki yazılarımız demek daha doğru olur. Viyolonist Pelin Halkacı'nın 1725 yılında Venedikli Gobetti’nin yaptığı kemanı ve İris Şentürker'in kristal tuşları, sizi İstanbul Akıngüç Oditoryumu’ndan alıp 19. yüzyıl Fransa’sında bir yolculuğa çıkaracak. Bilmem farkına vardınız mı ikimiz de yazılarımızda birbirimizden habersiz Can Yücel’in “sağlık olsun” şiirini kullanmışız, yani pişti olmuşuz. Tabii Eşber abi yazısını benden çok önce göndermiş olduğundan piştilenmiş olan ben oluyorum. Eşber abim ne düşünür bilmiyorum ama Can Yücel’in şiirini ikimizin de kullanması bir Can Yücel hayranı olarak beni ziyadesiyle memnun etti. Otuz yılı aşkın görkemli kariyerinde alto saksafonda caz müziğinde yeni ufuklar açan ve cazın en yetkin isimlerinden sayılan Kenny Garrett, İstanbul İş Sanat Kültür Merkezi’nde hayranlarıyla buluşacak. Yelda Abbasi-Mohsen Mirzazadeh “Kuwat” isimli albümle seslerini duyuran, Horasan'dan Kürt ve İran müziğinin en yeni ve en güzel seslerinden olan Yelda Abbasi ve Mohsen Mirzazadeh İstanbul’da, The Mekan’da sahne alacak. Jennifer Lopez İstanbul’u sarsacak Ünlü şarkıcı Jennifer Lopez, “Dance Again” turnesi kapsamında Ülker Sports Arena’da sahne alacak. Müzik kariyeri boyunca 7 albüm çıkaran Jennifer Lopez'in satışları, 1999 yılındaki parlak çıkışından bu yana dünya çapında 55 milyona ulaştı. 2001 yılında rol aldığı ve Amerika'da en çok izlenen film olan "The Wedding Planner" ile büyük bir başarı elde eden popstar, aynı yıl "J. Lo" albümüyle Billboard Top 200 listesinde ilk sıraya yerleşti. Her yaştan milyonlarca hayranı olan Lopez’in görkemli sahne şovlarıyla büyük yankı uyandıracak İstanbul konserini kaçırmayın. www.sigortacigazetesi.com.tr Piyano dâhisi İstanbul’da 22 KASIM Cazda Kenny Garrett çağı Pişti, günümüzde popülerliğini kaybetse bile hepimizin gençlik yıllarında oynadığı eskilerden beri bilinen zevkli iskambil oyunlarından biri. İş Sanat’ın heyecanla beklenen Virtuoso kuşağı bu sezon müzik otoritelerince “piyano dâhisi” olarak anılan ünlü piyanist Arcadi Volodos ile İstanbul İş Sanat Kültür Merkezi’nde açılıyor. Usta kadroyla muhteşem güldürü 24 KASIM 16 KASIM 13 KASIM Şimdi pişti nedir diye soracaksınız? 16-17 KASIM ’nci yüzyıl Avrupa’sında henüz mal ve nakliyat sigortaları bilinirken Amerika’da bir siyaset ve diplomasi adamı çıkıp insanların yaşlılıklarında ya da ölümleri halinde geride kalan varislerinin sıkıntı çekmemesi için “sağlık ve hayat sigorta şirketi” daha doğrusu kooperatifi kuruyor. Seksen dört yıllık hayatı boyunca insanlık için sosyal, siyasal ve bilimsel bir çok alanda önemli çalışma ve buluşları olan bu kişinin adı Benjamin Franklin’dir. Birçok insan yüz doların üzerinde resmi bulunan Benjamin Franklin’i Amerikan devlet başkanlarından birisi olarak görse de o aslında başkanlık yapmamakla beraber Amerikan tarihinin en çok bilinen devlet ve siyaset adamlarından biridir. Aslına bakılır ise Benjamin Franklin'in tam olarak kim olduğu ve ne ile uğraştığı konusunda ortak bir görüşe varmak da o kadar kolay olmayacaktır. Amerika’da ilk kurulan kooperatiflerden biri sigorta kooperatifleridir. İlk sigorta kooperatifi İngiliz kolonilerinde (Charleston, Güney Carolina) 1735’te kuruldu. Aynı Londra’da yaşanan olaylar gibi 1740’ta yaşanan yangında insanlar kendi birikimleri ile kayıplarını karşılayamayınca bir çok sosyal trajedi yaşandı. Bunun üzerine aynı zamanda bir siyaset ve bilim adamı olan Benjamin Franklin ülkede en köklü sigorta sistemini oluşturdu. Halen de ülke düzeyinde faaliyetlerine devam eden Filedelfiya Sigorta Kooperatifi Benjamin Franklin tarafından 1752’de kuruldu. Şehir yangınları sonrasında yangına karşı sigorta sistemini geliştirdi ve ortaklarını bu konuda bilinçlendirdi. Gerçekten de Benjamin Franklin kim acaba? 1706'da, on yedi çocuklu bir ailenin oğlu olarak Amerika’da doğdu. 10 yaşında okulunu bırakarak bıçakçılık yapmak üzere çıraklığa başladı. Bu konuda başarılı olamayacağını anlayıp, 12 yaşında, basımevi yöneten ve liberal bir gazete yayımlayan ağabeyi William Franklin’in yanında çalışmaya başladı. Ancak ağabeyiyle çalışması oldukça zorlaşmaya başladığında, şirketiyle olan tüm bağlarını kopardı ve 1723’te Boston’dan ayrılmaya karar verdi. New York’a yerleşmeyi düşünmesine rağmen, kentte yayıncıya ihtiyaç duyulmaması nedeniyle, Philadelphia'ya gitti. 1732-1757 yılları arasında yönetmenliğini yaptığı gazetede Richard Sounders imzasıyla yazılar yazdı. Siyaset, felsefe, bilim, iş ilişkileri gibi konuların tartışıldığı Junto adlı bir kulüp dışında, kütüphane, hastane ve yangına karşı sigorta şirketi de kurdu. Basımevlerini çoğalttı. 1744’te tasarımını kendisi yaptığı ve “Pennsylvania Şöminesi” adını verdiği sobayı halka tanıttı. Oldukça ilgi gören bu yeni soba, tasarımı geliştirilerek günümüzde “Franklin’in Sobası” olarak anılan modelin ilk versiyonuydu. 1748’de yayıncılıktan emekli olmasından 2 yıl sonra, Pennsylvania meclisine seçildi ve arazi vergisine karşı olan büyük ailelerle mücadele etti. İngiliz Amerikası postalarının genel müdürlüğüne getirildikten sonra posta servisinde çeşitli düzenlemeler yaptı. Bu dönemde, elektrik mekanizmasıyla ilgili araştırmalar yapan Franklin, elektrik yüklerindeki artı ve eksi uçlarını keşfetmesiyle “Elektriğin Korunumu” ilkesini ortaya attı. Fırtınalı bir havada uçurtma uçurarak gerçekleştirdiği deney sonunda, şimşeğin elektriksel olduğunu keşfetti, iki yardımcısını elektrik çarpması nedeniyle trajik biçimde kaybettiği bu deneyler sırasında Paratoner'i de keşfetti. Ayrıca, güneş ışığından daha fazla yararlanmak için, saat uygulamasını başlattı. 1772'de sömürge halkına karşı hakaretler içeren mektuplarını ele geçirdiği Massachusetts Valisi Hutchinson'u ele vermesiyle kolonideki itibarının artmasından sonra, Amerikan Kongresi’ne milletvekili seçildi. 1776'da Thomas Jefferson ve John Adams ile birlikte bağımsızlık bildirgesini hazırladı. 1775-1783 Amerikan Bağımsızlık Savaşı sonunda İngiltere ile barış görüşmelerini sürdürmek üzere seçilen diplomatlardan birisi olarak İngiltere'ye gitti. İngiltere ile barış antlaşmasının imzalanmasından sonra 1785'te Amerika'ya döndü. 1790 senesinde, solunum yetmezliği nedeniyle seksen dört yıllık yaşamı sona ermiştir. Bana “Benjamin Franklin kimdir?” diye sorulursa; “Benjamin, şair hariç her şeydir” derim. Kraliyet Orkestrası İstanbul’da “Beni Yeniden Sev”de Ali Poyrazoğlu ile birlikte Neriman Uğur, Bülent Kayabaş, Nur Gürkan ve Ümit Kantarcılar, Caddebostan Kültür Merkezi’nde Alphonso Paso’nun karakterlerine can katıyor. Sting yeniden İstanbul’da 26 KASIM Sigortacı Benjamin Franklin 10 KASIM [email protected] Müzik dünyasının efsanevi ismi Sting, Back to Bass turnesi ile altı yıllık bir aradan sonra yeniden İstanbul’a geliyor. 1970’lerde The Police grubuyla başlayıp, 1981 yılından beri sürdürdüğü solo müzik kariyeri boyunca 10 stüdyo albümüne imza atan ve pek çok ödüle layık görülen Sting, bu turnede konsept bir formatla, beş enstrüman eşliğinde klasikleşmiş şarkılarını çalacak. En son 2006’da İstanbul’a gelen ve 15 bini aşkın dinleyicisiyle buluşan Sting, İstanbullu hayranlarına Ataköy Atletizm Arena’da bir kez daha unutulmaz anlar yaşatacak. Bilmeyenler için nasıl oynandığını kısaca anlatayım. Pişti 2 veya 4 kişi arasında (eşli) 52 kâğıtlık tek bir desteyle oynanıyor. Oyuna başlamak için yere 3 kapalı 1 açık kâğıt konuyor ve her oyuncuya da 4’er kâğıt dağıtılıyor. Oyuna kâğıdı dağıtan oyuncunun sağındaki oyuncu ile başlanıyor. Oyuncular sırasıyla ellerindeki bir kâğıdı yerdekinin üstüne atıyorlar. Elinde en üstte bulunan kâğıdın aynısından bulunan oyuncu onu atarak yerdeki bütün kâğıtları alıyor. Vale her zaman atılabilen ve yerdeki bütün kâğıtları alan ayrıcalıklı bir kâğıt özelliği taşıyor. Aynen hayatımızın her anında karşılaşabileceğimiz ayrıcalıklı kişiler gibi… Boş yere atılan kâğıdın üstüne aynısından atan oyuncu pişti yapmış oluyor. Oyun diğer oyuncunun attığı kâğıtla devam ediyor. Pişti blöflü veya pas geçmeli de oynanabiliyor. Hayatımızda da blöf yapmıyor muyuz? Piştiler 10 puan olarak değerlendiriliyor, aslar ve valeler 1 puan, sinek ikilisi 2 puan, karo onlusu (güzel onlu) ise üç puan. 26 karttan fazla toplayan taraf ayrıca üç puan kazanıyor. 151 puana ulaşan taraf oyunu kazanıyor. Kaybeden taraf, seyirciler dâhil, içilen çay, oralet ve meşrubat parasını ödüyor. Kazanan taraf ise sınırsız dalga geçme hakkını elde ediyor. Pişti, gırgırı bol, kolay, zevkli bir oyun. Bizim de üniversite hayatımızda Sultanahmet’te Kaya abinin kahvesinde çok pişti oynamışlığımız vardır. Ayrıca Kabataş’ta Altın Mızrak kulübünde de çok zarplı maçlarımız oldu. Çok hesap ödettik. İtiraf edeyim, zaman zaman hesap da ödemişliğimiz yok değil. Peki, pişti olmak ne? Adından anlaşılacağı gibi iki şeyin üst üste gelmesi olarak açıklanabilir. Özellikle hanımlar giydikleri kıyafet bakımından bir toplulukta pişti olmak istemiyorlar ve bunu ar meselesi yapıyorlar. Düşünün sosyal bir aktivitede aynı elbiseyi giyen iki hanımın durumunu… Etek, ceket, çanta, ayakkabı birbirinin aynı. Allahım, bundan daha büyük bir felaket olabilir mi? Pişti olan hanımlar, intihar etmenin eşiğinde, birbirinden uzak, salonun kutuplarında kaybolarak bu onur kırıcı durumdan kurtulmaya çalışırlar ama gönüllerindeki yara ömür boyu kapanmaz. Allah düşmanıma vermesin, öyle bir durum yani. İşte biz de geçen sayıda Eşber abiyle, Can Ustanın “sağlık olsun” şiirinde pişti olduk. Bizimkisi gurur verici bir durum. Böyle piştiye can kurban. Demek ki, ikimiz de aynı duygular içinde anmışız büyük ustayı. Bu arada belirteyim, yazıyı en son gönderen, yani piştilenen benim. Ne yapalım; illa ki sağlık olsun. Her gününüz bayram olsun… www.sigortacigazetesi.com.tr sigortac› / kasım 2012 - 63