Laboratuar çanağında çekilen acı

Transkript

Laboratuar çanağında çekilen acı
Laboratuar çanağında çekilen acı
Deri hücresinden, acı algılayan nörona
Altı yıl süren çabaları süresince peş peşe gelen başarısızlıklardan yılmayan Harvard’lı araştırmacılar,
sonunda insan ve fare deri hücrelerini laboratuar çanağında acı algılayan nörönlara (sinir hücreleri)
dönüştürmeyi başardılar (üstteki resim).
Boston Çocuk Hastanesi’ndeki Harvard Kök Hücre Enstitüsü (HSCI)ile, Harvard Üniversitesi Kök Hücre ve
Rejeneratif Biyoloji Bölümü’nden (HSCRB) araştırmacılarca petri çanaklarında geliştirilen hücrelerin,
keskin acı ve yangı türü acılara yol açan uyartılara yanıt verdikleri açıklandı. Bu hücrelerle yapılacak
çalışmaların, bireylerin acı eşiklerinin (acıya dayanma derecelerinin) ya da kronik acı çekme risklerindeki
farklılıkların açıklanmasına ve daha etkili acı dindirici ilaçlar geliştirilmesine yardımcı olacağı düşünülüyor.
HSCI’nin Sinir Sistemi Hastalıkları
Programı’nın eş yöneticisi Cliffoord
Woolf’un ekibince oluşturulan acı
algılayıcı sinirlerin, hem fiziki
yaralanmalarca tetiklenen ve “aaah
türü” acılara yol açan uyartılara, hem
de yangıyla tetiklenip, daha derinden,
bastırılınca ortaya çıkan “oooff” türü
ağrı ya da hassasiyetlere yol açan
uyartılara yanıt verdiği açıklandı.
Nature Neuroscience dergisinde
yayımlanan çalışmayla ilgili bilgi veren
Woolf, nöronların insanlarda farklı acı
türlerine yol açan hem şiddetli, hem de
görece derin ve hafif uyartılara tepki
vermelerinin, doğal nöronlar gibi işlev
yaptıklarının kanıtı olduğunu belirtti.
Önce insan embriyonik kök hücrelerle
başarısız deneyler geçiren ekip, daha
sonra “yönlendirilmiş çok yetili kök
hücre” ( iPSC) teknolojisinin gelişmesiyle
açılım sağlamış ve bu teknoloiyle deri
hücrelerini önce çok yetili kök hücrelere,
ardından da acı algılayan nöronlara
dönüştürmüş.
Raşit Gürdilek
KAYNAKLAR:
“Pain in a dish”, Harvard University, 24
Kasım 2014
ETİKETLER:
Nöron, sinir hücresi, acı, kök hücre, iPSC
Kök hücreler, son 30 yıl içinde tıbbın ve genetiğin odak noktasına yerleşmiş
olan ve tıbbın şimdiye kadar çare bulamadığı hastalıkların iyileştirilmesinde
ve doku mühendisliği uygulamalarında büyük umutlar vadeden hücreler.
Onları bu kadar değerli kılan, vücudun her hücresine dönüşebilme
yetenekleri. Farklı kök hücreler, bu yeteneğin farklı derecelerine sahipler.
En yeteneklileri (totipotent-heryetili), döllenen yumurtanın embriyo
aşamasındaki farklılaşmamış (ör: kan, beyin, kalp, deri ya da saç hücreleri
olma yoluna henüz girmemiş) hücreleri olan “embriyonik kök hücreler”
(alttaki resim). Döllenmiş yumurtanın gelişim sürecinin ilk dört günü içinde
çoğalan hücreler totipotent. Bunlardan biri rahme yerleştirilince tüm bir
insan organizmasını oluşturabiliyor. Dördüncü günün ardından embriyoda
iki katman oluşuyor. Üstteki, plasenta’yı oluştururken, altta hemen her
vücut dokusuna dönüşecek bir hücre yığını bulunuyor. Ancak bunlar tek
başlarına tüm bir organizmayı oluşturamıyorlar. Ayrıca, vücut dokularını,
dış katman olmadan oluşturamadıkları için totipotent sayılmıyorlar ve
bunlara pluripotent (çok yetili) deniyor. çoğalmaya devam eden hücreler
farklılaşmaya başladıktan sonra bunların başka hücrelere dönüşme yetisi
azalıyor ve ancak aynı dokunun farklı birimlerine dönüşebiliyorlar.
Örneğin, kan hücreleri, alyuvarlar, akyuvarlar ve pıhtı pulcuklarına; beyin
hücreleri de sinir hücrelerine (nöron) ve destek hücrelerine
dönüşebiliyorlar. Bunlara multipotent (birkaç yetili) kök hücre deniyor.
Nihayet dokular oluştuktan sonra da her dokuda kendini kopyalayabilen ve
bir yedekparça malzeme deposu işlevi gören ve yalnızca o dokunun
hücrelerine dönüşebilen (unipotent- tek yetili) bir kök hücre stoku
bulunuyor. Bunlara yetişkin kök hücre deniyor. Ancak son yıllarda
geliştirilen tekniklerle farklılaşmış vücut hücreleri de (Ör: mide, karaciğer,
deri ve kan) yalnızca dört genin faaliyeti artırılarak yeniden pluripotent kök
hücrelere dönüştürülebiliyor. Bunlara da yönlendirilmişkök hücreler
(induced pluripotent stem cells) ya da kısaca iPSC deniyor.