sera sigortası genel şartları uygulama esasları, risk
Transkript
sera sigortası genel şartları uygulama esasları, risk
Ferit Şentürk İşletici Şirket Bölge Müdür Yardımcısı SERA SİGORTASI GENEL ŞARTLARI UYGULAMA ESASLARI, RİSK İNCELEME VE POLİÇE SERALARDA HASAR TESPİTİ, UYGULAMA ESASLARI 1. SERALAR 1.1.SERANIN TANIMI Sera veya Ser’i kısaca “iklime bağlı kalmadan, bütün yıl boyunca bitkisel üretimin yapıldığı tesisler” olarak tanımlayabiliriz. Kapsamlı olarak da şöyle tanımlayabiliriz; İklimle ilgili çevre koşullarına, tümüyle veya kısmen bağlı kalmadan gerektiğinde sıcaklık, ışık ve hava gibi etmenler denetim altında tutularak, bütün yıl boyunca çeşitli kültür bitkileriyle bunların tohum, fide ve fidanlarını üretmek, bitkileri korumak, sergilemek amacıyla cam, plastik v.b. ışık geçirebilen malzeme ile kaplanarak değişik şekillerde yapılan, yüksek sistemli bir örtüaltı yetiştiriciliği yapısıdır. Bu tür tesislerin bulunduğu işletmelere “sera veya ser işletmesi” denir. Bunun yanında bitki yetiştirilebilmesi için çevre koşullarının olumsuz etkilerini kısmen ortadan kaldıran plastik malçlar, yüzeysel örtüler, yastıklar, alçak ve yüksek tüneller sera olarak nitelendirilemezler. 1.2.ÜLKEMİZDE SERACILIK * Ülkemizde sera sebzeciliği başlangıcı son 55-60 yıl kadar öncesine dayanır. * Sera işletmelerinin kurulması iklim yönünden en uygun olan Antalya ve İçel illerinde başlamıştır. Ülkemizin 2007 yılında toplam örtüaltı üretim alanları 49.331 hektar olmuştur ve bu rakamın % 55 seralar,% 45’ini ise plastik tüneller oluşturmaktadır.2002-2007 arası alçak plastik tünel alanları % 31 oranında azalırken, cam seralar % 18,plastik seralar ise % 8 oranında artmıştır. Ülkemizdeki 27.084 hektarlık sera alanlarının % 28 cam , %72’ise plastik seralardan oluşmaktadır. 22.227 hektarlık toplam plastik tünel alanlarının ise % 29’u yüksek,% 71’i alçak tünellerdir. Ülkemiz toplam sera alanlarının % 1’inde topraksız tarım uygulanmaktadır.Toplam 300 hektar alanın % 25’i cam sera,% 75’i plastik seradır.İlk olarak 1995 yılında Antalya’da uygulanmaya başlanmıştır.Topraksız yetiştiricilik ile üretilen ürünlerin % 60’ı domates,% 32’si biber,% 6’sı kesme çiçek,kalanı da yapraklı sebze,frambuaz,kavun ve çilektir. Ülkemiz diğer Akdeniz ülkelerine göre daha büyük bir seracılık potansiyeline sahiptir İspanya ve Fransa kıyıları altyapısı çok iyi olan bir turizm alanı olması ve bu tesislerden sera kurulacak alanın kısıtlı kalması, İtalya ve Yunanistan’da ise kıyılar oldukça engebeli ve dağlık olması, Fas, Cezayir, Tunus, Libya gibi ülkelerde ise, uzun süreli yetiştiricilik için kışın ısıtma yanında sıcak mevsimlerde, soğutmada gerekmektedir. Akdeniz bölgesinde, bütün kıyı boyunca yıllık sıcaklık ortalaması 18.5 0C’dir. Yaz günü sayısı 160200 gündür. Antalya ve İçel çevresinde uzun yıllar ortalaması olarak sera içinde ısıtma yapılan gün sayısı ekstrem yılların dışında 2-10 gün arasında değişmektedir. 1.3.ÖRTÜALTI YETİŞTİRİCİLİĞİ Örtüaltı yetiştiriciliği oldukça geniş kapsamlı ve çevre koşullarının olumsuz etkisini kısmen veya tamamen ortadan kaldırarak bitkisel üretim yapmaya yarayan alçak veya yüksek sistemler olarak tanımlanabilir. Örtüaltı yetiştiriciliğini dört ayrı sınıfta inceleyebiliriz; 1.Yüzeysel Örtüler: Örtüaltı yetiştiriciliğinde malçlama, yüzeysel örtüler, yastıklar şeklinde yapılan ve kısa veya uzun süre bitkilerin üzerlerini kapatan, tüm tarımsal işlemlerin dışarıdan yapıldığı sistemlerdir. 273 2.Alçak Tüneller: Yerden yüksekliği 1 m’ye kadar olan bu örtüler, havalar ısınınca ve bitkiler belirli bir yüksekliğe ulaşınca kaldırılır. Tarımsal işlemlerin hepsi örtü dışından yapılır. 3.Yüksek Tüneller: Örtüaltı yetiştiriciliğinde insanın içerisine rahatça girebileceği, tarımsal mekanizasyona olanak sağlayan, ancak ısıtma, havalandırma sistemleri genellikle olmayan, dar ve yarım daire kesitli yapılardır. 4.Seralar: Tüm iklim elemanlarının denetimine olanak sağlayabilecek örtülü yapılardır. 1.4.SERALARIN SINIFLANDIRILMASI Seralar büyüklüklerine, kuruluş şekillerine, sıcaklıklarına, çatı şekillerine, örtü ve iskelette kullanılan malzemelerin çeşitlerine ve seraların taşınabilirlilik durumlarına göre sınıflandırılır. 1. Büyüklüklerine göre seralar : a)Büyük b) Orta c) Küçük 2. Kuruluş şekillerine göre seralar : a) Bireysel b) Blok c) Poliblok 3. Sıcaklıklarına Göre Seralar : a) Sıcak b) Ilık c) Soğuk 4. Çatı Şekillerine Göre Seralar : a) Basit b) Beşik c) Yuvarlak (yay çatılı) d) Venlo Tipi f) Gotik çatılı g) Asimetrik tip h) Testere dişi çatılı 5. Yararlanma Şekillerine Göre Seralar : a) Yetiştirme seraları b) Koruma ve sergileme (gösteri) c) Çoğaltma ve üretme seraları d) Araştırma seraları 6. Örtü Malzemesine Göre Seralar : a) Cam seralar b) Plastik seralar c) Suni elyaf seralar d) Plexicam seralar 7. İskelet Malzemesine Göre Seralar : a) Ahşap b) Ahşap+Demir c) Demir d) Galveniz metal e) Alüminyum konstrüksiyonlu seralar 8. Taşınabilirlilik Durumlarına Göre Seralar : a) Sabit b) Hareketli c) portatif 1.5.SERA YAPI MALZEMELERİ VE YAPI ELEMANLARI 1.5.1.Temel Yapının yerleştirildiği kısım olan temel, yapıyı kapladığı alan üzerinde taşır. Temel kolonlarla kendi üzerine gelen seranın tüm yükünü temel zeminine çatlama, ayrılma ve yarılma olmadan iletebilirse, özellikle cam seralarda kırılmalar meydana gelmez. Eğer temel zemini üzerine iletilen yükü emniyetle taşıyamazsa sera stabilitesinin bozulması ile kapı ve pencerelerin açılıp kapanması zorlaşır. Sera temeli 1. dikme (kolon, I veya L profil demirden), Seralarda kullanılacak beton ayak ve sömeller. 2. betornarme hatıl, 3. takviyeli harçlı temel duvarı, A. Prizma şeklindeki beton ayak, B. Sömel, 4. betonarme temel sömeli, 5. mertekler (T profil demirden), C. Silindirik Beton 6. aşık (U profil demirden) 274 Cam seralarda; Zemin sağlam değilse ; 20 cm sömel veya tesviye betonu + zemini 10 cm geçecek şekilde ve 50 cm kalınlığında taş duvar (takviyeli kireç harcıyla örülmüş) + 20-30 cm kalınlığında betonarme hatıl Zemin sağlam ise ; 20-30 cm genişlikte 80-100 cm yükseklikte betonarme perde betonu, temel duvar görevi yapabilir. Rüzgar yükünün ve üst ağırlıkların fazla olduğu, gevşek zeminli yerlerde temel duvarlarının daha dayanıklı yapılması gerekir. Bu amaçla, sera iskeletini taşıyan dikmelerin tabanına bireysel sömeller dökülebilir. Sömel betonlarının dökümünden sonra.20-30 cm genişlikte 80-100 cm yükseklikte ve sömelleri birbirine bağlayan çevre betonu dökülür. Plastik seralarda; Her dikmenin altına 20x30x40 cm boyutlarında veya 20-30 cm çap ve 30-40 cm derinliğinde silindirik beton dökmek yeterli olmaktadır. Uzunluğu 20 m ‘yi geçen duvarlar, en az 20 m’de bir derz açıklığı bırakılarak inşa edilmelidir. 1.5.2.İskelet Malzemeleri ve Elemanları 1.5.2.1.İskelet Malzemeleri Seraların iskeletinde ahşap ve metal malzemeler kullanılır Ahşap Yapı Malzemeleri Metal Malzemeler Seralarda yaygın olarak kullanılan çelik ürünü haddelenerek değişik profiller kazandırılmış ve piyasada çelik profil olarak bulunan malzemelerdir. Seracılıkta kullanılan çeşitli demir profil kesitleri I-Profiller (Putrel çelikler) : Seralarda kullanılan bu çeliklerin, dar ve geniş başlıklı profilleri vardır. Dar Başlıklı I profiller seralarda, aşıklarda ve kolonlarda; geniş başlıklı olanlarda daha çok kolonlarda yada dikmelerde kullanılmaktadır. I profiller I 80 , I 100 gibi tanımlanır. T-Profiller: T- profiller seralarda cam örtü malzemesinin taşınmasında kullanılmaktadır. T 35, T 50 L- Profiller: Bu profillere korniyer veya köşebent de denilmektedir. L-profillerin kolları aynı uzunlukta ya da birbirinden farklı olmaktadır. L-profiller L 50.40.4, L 40.40.5 gibi tanımlanır. Kutu Profiller: Bunlar kare veya dikdörtgen kesitli olabilir. Genellikle kare kutu profiller seralarda dikmelerde, dikdörtgen kutu profiller aşıklarda ve dikmelerde kullanılır. Kutu profiller □ 80.50.4, □ 80.40.4, □ 100.100.4 gibi tanımlanır. U- Profiller: Seralarda genellikle aşıklarda ve kolanlarda kullanılır. U profiller U30.15.3 gibi tanımlanır. İlk rakam profilin yüksekliği, ikincisi ayakların uzunluğu ve üçüncüsü de et kalınlığını gösterir. 275 Boru Profiller: Yuvarlak kesitli içi boş profillerdir. Özellikle plastik yüksek tünel ve seraların yapı elemanı olarak kullanılır. Boru profiller dış çaplarına göre ya mm ya da parmak (inç= 2.54 cm) olarak tanımlanır ( Ø 40, Ø50, Ø80 ). Çelik Levhalar: Kalınlıkları 3 mm’den daha fazla olan çelik levhalar özel şekillerde bükülerek mukavemet kazandırılır. Bu yapı elemanları özellikle seri üretim olarak yapılan seraların tüm yapı elemanlarında kullanılır. 1.5.2.2.İskelet Elemanları Temel duvarlardan sonra başlayan ve seranın ağırlığını, yükünü sera temeline ileten yapı elemanlarıdır. DİREKLİ BEŞİK ÇATILI CAM SERA 1,50 L 40/40/4 6,00 L 40/40/4 1.00 L 40-40 BORU 0 1 1/2 2.00 T 35 -35 - 3,5 0,3 T35-35-3,5 T 25 - 25 -2,5 L 40 - 40-4 0,5 +000 0,5 2,80 2,95 2,95 11,80 276 2,80 DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI CAM SERA MAHYA AŞIĞI (OMURGA) Aşık uzunluğu T 30 Alın Orta Dikme L40 MERTEK Makas alt, üst başlıklar Çatı Eğim Açısı Makas derinliği (40 cm.) MAKAS L40, L50, I ÇATI AŞIKLARI Alın dayanması L 40 1:200 T 35 Makas alt üst başlıklar Rüzgar bağlantısı L40, T35 Çatı meyil açısı (26 ) + T30 + + + Alın Dikmeleri Kolon ( L- I ) Mahya Yüksekliği + + KOLON L40, L50, I + Yan T 30 Havalandırma Cam Bölmeleri + + + + Çevre betonu (200 Doz) Betonarme Hatıl) Betonarme Hatıl Bağlantı Demiri Ankraj Demiri 273 Pabuç (300 Doz) Yan rüzgar bağlantısı (L40,T35) 1.5.2.2.1.Direkler (Dikmeler, Kolonlar) : Direkler, çatı ağırlığını ve sera yüzeylerine gelen rüzgâr ve kar yükünü çeken ve sera temeline ve dolaylı olarak toprağa ileten yapı elemanlarıdır. Direkli seralarda 1980’lere kadar orta ve tali direkler L40 iken, 1985’lerden sonra orta direkler L50, tali direkler L40, 1990’lardan sonra orta direkler L50 destek demirleri L50, L40, Ø50, Ø80, orta direkler □ 50, tali direkler □ 40 kullanılmaya başlamıştır. Yan direklerde L40, L50, L40 + L40 örgü, L50+ L40 örgü, Ø50, Ø80 kullanılmaktadır. Direksiz seralar genellikle 1985’li yıllardan sonra yapılmaya başlanmıştır. Makaslarda genellikle l50+L50 örgü, L50+L40 örgü veya U80 gibi yapı elemanları kullanılmaktadır. Venlo tipi cam seralarda oluk altı, yanlar ve alınlardaki direkler □40.80, □50.80, □50.100, □100.100 galvaniz metal veya takviyeli alüminyum yapılmaktadır. Yay çatılı plastik seralarda oluk altı, yanlar ve alınlardaki direkler L40+L40 örgü, L40+L50 örgü L50+L50 örgü,L50, , Ø40, Ø50, Ø80, yapılmaktadır. Özellikle son yıllarda daha fazla rağbet bulan galvaniz metal, alüminyum konstrüksiyonlu seralardaU50, U80, U100, U120, Ø80, Ø100 gibi yapı elemanları kullanılmaktadır. 1.5.3.Çatı Elemanları Serayı üsten örten çatı elemanları, çatıyı oluşturan iskelet ve çatı örtü elemanları olarak iki sınıf altında incelenebilir. 1.5.3.1.Çatı İskelet Elemanları Bir seranın çatı iskeletini, mertekler, aşıklar, çatı kirişleri oluşturur. Sera çatısının temel elemanı çatı makas kirişleri, çatıdan gelen yüklerin kolonlara iletilmesine yarar. Çatı kirişleri belirli aralıklarla kolonlar üzerine yerleştirilir. Sera çatı elemanları 1.5.3.2.Çatı Örtü Malzemesi 1.5.3.2.1Cam Cam seralarda 50x60 cm, 50x64 cm ebatlarında 3 mm kalınlığında camlar kullanılmaktadır. Son zamanlarda büyük seralarda 45x187, 62x207, 75x130, 78x188, 80x182, 103x112 cm’lik değişik ebatlarda 4mm kalınlığında camlar kullanılmaya başlamıştır. 278 1.5.3.2.2.Plastik Plastikler genel olarak Termoplastlar ve Duroplastlar olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Termoplastlar, sadece sıcaklığa bağlı olarak yumuşarlar, soğuyunca sertleşirler, yine ısınınca tekrar yumuşarlar. Folyo adı verilen ve seralarda örtü malzemesi olarak kullanılan plastikler bu guruba girerler ve yumuşak plastikler olarak bilinirler. Duroplastlar ise ısı etkisiyle yumuşak haldeyken yapılan ilk sertleştirmede üç boyutlu ağ moleküller meydana getirirler ve yüksek sıcaklıklarda tekrar yumuşamazlar. Seralarda kullanılan plastikler genellikle polietilen (PE) ve polivinil klorittir (PVC). Yumuşak PVC plastikler pratik olarak PE’lerden şöyle ayırt edilebilir. PE suda yuzer, PVC’ler suda yüzmez. Ayrıca PVC’ler yakıldığında klor gazına benzer koku çıkarır. Son yıllarda cam alternatifi polikarbonat (PC) gibi sert plastiklerde seralarda kullanılmaya başlamıştır. Polikarbonat örtülerin ucuz ve tek kat oluklu levhaları olduğu gibi, pahalı ancak izolasyon kabiliyetleri yüksek 2 ve 3 katlı levhalarda vardır. Bunlardan başka cam lifleri ile kuvvetlendirilmiş polyesterler, PVC levhalar, Polimetilmetaakrilat olarak Akrilcam veya Plexicamlar da sera örtü malzemesi olarak kullanılmaktadır. Plastik Örtü Malzemesinde Kullanılan Katkı Maddeleri UV = (Ultraviyole) Sera plastiğinin uzun ömürlü olmasını sağlar AB = (Anti Bakteriyel) Bakteri engelleyici IR = (İnfra-red) Gündüz güneşin etkisiyle ısınan seranın, gece daha geç soğumasını sağlar. 1,5-3 0C sıcaklık avantajı sağlar. EVA = (Ethylenevinyl acetate) Plastiğin elastiki yapıda olmasını sağlar. AD = ( Antidust) Toz zerreciklerinin sera örtüsünün dış yüzeyine yapışmasına engel olur. AF = (Antifog) Sera içindeki rutubetin sera film iç yüzeyine büyük su damlacıkları şeklinde tutunmasına engel olur. AV = (Antivirüs) Özel optik yapısı sayesinde sera içerisinde başta beyaz sinek olmak üzere diğer böceklerin görme duyularını körleştirerek hastalık ve virüslerin yayılmasının engellenmesine yardımcı olur. 1.5.3.3.Oluklar Blok seralarda, iki sera ünitesinin saçak uzantılarının birleştiği yerde, yağmur sularının akışını kolaylaştıracak bir eğime sahip oluklar bulunmaktadır. Olukta suyun rahatça akması için, 30 m’den daha kısa seralarda, seranın bir ucundan diğer ucuna doğru oluk eğimi %0.5- 1 arasında olmalıdır. 30 m’den daha uzun seralarda bu eğim, seraların ortasından iki yöne doğru yapılmalıdır. Oluk kesitleri U, V veya dikdörtgen şeklindedir. 1.5.4.Rüzgarlıklar Rüzgârlıklar, seralarda rüzgârın etkisine karşı seranın dayanımını artıran ve rüzgârın yanlardan yaptığı basınçla yıkılmasını önlemek amacıyla çatı ve yan direkler arasında çapraz olarak dizayn edilen elemanlardır. 1.5.5.Pencereler Pencereler, sera içinde karbondioksit azalması ve oksijenin dengelenmesi, fazla ısı ve nemin istenilen sınırlar içinde tutulabilmesi için gerekli doğal havalandırmayı sağlayan sera yapım elemanlarıdır. 279 Doğal havalandırmanın yeterli miktarda olabilmesi için önerilen çatı pencerelerinin toplam alanı sera taban alanın %16-20’sı arasında olmalıdır. Yan havalandırma pencerelerin alan büyüklüğü ise çatı pencere alanı veya en az bunun 2/3’ü kadar olmalıdır. Serada yeterli havalandırma için havalandırma sisteminin hava değişim sayısı 30-40 kez/saat ve bunun üzerinde olmalıdır. Seralarda havalandırma sistemleri: a) Yan havalandırma b) Çatı Havalandırma olmak üzere iki grupta incelenir. Havalandırma sistemleri pencere tip ve açılıp kapanma durumlarına göre de, Baca, Pencere,Tek taraflı çatı (kremayer dişli), Kelebek tipi çatı (kremayer dişli), Kriko ( manuel), Rulo (manuel), Zincir makaslı (calaskar) isimlendirilmektedir. Ülkemizde son yıllarda gelişme gösteren modern sera işletmelerinde; doğal havalandırmanın yanı sıra zorunlu (mekaniksel) havalandırma sistemleri de bulunmaktadır. Zorunlu havalandırmada sera havasının değiştirilmesi vantilatör (sirkülasyon fanı) ve aspiratörler (emiş fanı) kullanılmaktadır. 2.ÜLKEMİZDE YAYGIN SERALAR TİPLERİ VE ÖZELLİKLERİ Ülkemizde yaygın sera tiplerinde kullanılan mahya ve yan yükseklikler tablo 5’de, Karışık örtü malzemeli seralar ise tablo 6’ da verilmiştir. Ülkemizde yaygın sera tipleri şekil olarak verilmiştir. Tablo 5. Seralarda Uygulanan Yan ve Mahya Yükseklikleri Sera Tipi Mahya (m) Beşik çatılı cam seralarda Venlo tipi cam seralarda Venlo tipi plastik seralarda Plastik seralarda Gotik çatılı seralarda 3.90 -6.50 4.00 – 6.50 4.00 – 6.00 4.00 – 6.50 6.00 – 6.50 Yan Yükseklik (m) 1.90 – 2.40 3.00 -4.50 3.80 – 4.40 2.50 – 4.00 3.50 -5.00 Tablo 6. Karışık örtü malzemeli Seralar ÇATI PE Plastik PE Plastik PE Plastik PE Plastik PE Plastik PE Plastik YANLAR Cam PE Plastik Cam Cam Sert Plastik PE Plastik ALINLAR Cam Cam PE Plastik Cam Sert Plastik Sert Plastik 280 KALKANLAR Cam Cam PE Plastik PE Plastik Sert Plastik Sert Plastik CAM SERALAR MAKAS 4-6 4-6 2 - 2,20 2-2,20 12 - 16 m DİREKLİ, BEŞİK ÇATILI, BİREYSEL 12 - 16 m DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI, BİREYSEL (Makaslı) 4-6 2 - 2,20 DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI, BLOK (Makaslı) DİREKLİ, BEŞİK ÇATILI, BLOK 6,50 3,50 16-18 16-18 DİREKLİ, BEŞİK ÇATILI, POLİBLOK DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI,POLİBLOK (Makaslı) "Wide Span Tipi, Akdeniz Sahil Kuşağına uygundur." "Venlo Tipi, Kar yükü olan, ısıtma ihtiyacının uzun sürdüğü Ege, Marmara Bölgelerine, Jeotermal alanlara uygundur." 4- 4,40 6,5 -7m 3,80 4-5m 4 m. 3,20 m. 8 m. 8,0 - 9,60 -12,80 (1,60m.nin 6,40 m. katları) WİDE SPAN (Multi Wide Span) VENLO TİPİ Her ünitede 2 çatı 281 PLASTİK SERALAR 3,75 4,5 5,00 6,20 6,80 2,5 - 3 5-6 6,40 - 9,60 9,00 - 8,00 YAY ÇATILI 6 - 6,5 YAY ÇATILI 7 6 7 4 9,00 4 9,60 9,70 GOTİK ÇATILI "Polikarbonat" GOTİK ÇATILI "Richell Tip" "Muz Seraları" 4,5 6,5 2 3,5 16 m. 18 m. DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI 3,90m 18 m. TESTERE DİŞLİ YÜKSEK PLASTİK TÜNEL TİPİ 282 4,9-5,9 3,90 3-4 18 6,40 - 8,00 - 9,60 GOTİK ÇATILI, YÜKSEK TÜNEL TİPİ GOTİK ÇATILI, MULTİSPAN TİPİ 4,9-5,9 3-4 6,40 - 8,00 - 9,60 (1,60' ın katları) MULTİSPAN TİP KARIŞIK ÖRTÜLÜ SERALAR 3,5 m 5 1,9 m 2 16 6m DİREKLİ, BEŞİK ÇATILI CAM + PLASTİK TÜNEL 3 m. 0,5 - 1 6 m. 0,6 - 2 YÜKSEK PLASTİK ALÇAK PLASTİK 283 3. SERALARDA TEKNİK DONANIMLAR 3.1.Sera Isıtma Sistemleri a) Sobalı ısıtma (Sobalar) b) Kaloriferli ısıtma c) Sıcak havayla ısıtma ( Sıcak hava üfleyicileri) d) Doğal enerji kaynaklarından yararlanarak ısıtma (Jeotermal enerji) 3.2.Sera Sulama Sistemleri a) Damla ( damla, damla-spagetti) b) Yağmurlama sulama c) Sisleme (mistleme) 3.3.Motorlar a) Çatı havalandırma iniş-kalkış motorları b) Gölgeleme ve termal perde motorları 3.4.Gölgeleme ve termal perdelere 3.5.Topraksız Tarım sistemleri 3.6.Yetiştirme ve Köklendirme sehbaları 3.7.Ana sulama ve drenaj boruları 3.8.Elektirik Sistemi 3.9.Sinek tülü ve screenler 4. RÜZGARKIRANLAR Rüzgarkıranlar, sürekli ve hızlı esen rüzgarların sera yapısı üzerine olan olumsuz etkilerini önlemek veya azaltmak amacıyla tesis edilen doğal (canlı) ve yapay (cansız) unsurlardır. Doğal rüzgarkıran olarak servi, okaliptus, kavak v.b. ağaçlar kullanılmaktadır. Yapay rüzgarkıran olarak ta araları %50 boşluklu kamış, ahşap çıtalar veya sert plastik levha şeritler kullanılmaktadır. Yapay rüzgarkıranlar en az sera yüksekliğinde olmalıdır. İşletme binaları ve diğer yardımcı binalar seraları gölgelendirmeyecek yönde (kuzeyde) yerleştirimelidir. Bu tür tesisler rüzgarkıran vazifesi görürler. Seraların etrafındaki doğal orman veya ağaçlar, seraya yakın tepeler, binalar, komşu seralar, rüzgarları engelleme durumlarına göre rüzgarkıran olarak kabul edilebilirler. 5. SERA RİSK İNCELEME UYGULAMA ESASLARI 5.1. SERA RİSK İNCELEME SÜRECİ 1. Eksper; sera sigortaları risk inceleme raporunu sistemden alır. 2. Eksper, sera risk inceleme talebinde bulunan kişiye, sera risk incelemesi yapacağı gün ve saati bildirir. 3. Eksper, kararlaştırılan gün ve saatte sera risk incelemesine başlar, 4. Eksper, toplu sera risk inceleme organizasyonlarında, sera risk inceleme çalışmalarını kolaylaştırıcı ve zamanı en verimli kullanacak şekilde, sera risk incelemesi planlaması yapar, 5. Eksper; sera risk inceleme çalışmalarına sabah mümkün olan en erken saatte başlar. 284 5.2. SERA RİSK İNCELEMESİNDE SÜRECİNDE EKSPERLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR 1. Risk inceleme raporunda seraya ilişkin acente tarafından bildirilen genel bilgiler ve ayrıca eksperin risk inceleme sonucunda tespit edip dolduracağı detay bilgiler yer almaktadır. 2.Seraya ilişkin ileride meydana gelebilecek olası bir hasar durumunda, risk inceleme bilgileri esas alınarak hasar tespitinin yapılacağı ve buna bağlı hasar sonrası aşamalarının gerçekleştirileceği düşünüldüğünde; risk inceleme çalışmasının ne derecede hassas, doğru ve detaylı bir şekilde yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu durumda risk inceleme yapan eksperin görev sorumluluğu seraya ilişkin bilgilendirmelerde esas teşkil etmektedir. 3. Eksper, risk inceleme raporunda yer alan bütün bilgileri tam ve eksiksiz olarak doldurur, 4. Eksper; serada sigortalanmak istenen her unsur ( konstrüksiyon, örtü, ürün ve donanım) için bu unsurları kolayca tanımlayan özellikte fotoğraf çeker. 5. Sera risk inceleme fotoğraf çekimlerinde bir sıra takip etmeli ( dıştan görünüm, alın ve yan direkler, oluk altı direkleri, çatı, teknik donanım, ürün…) çekilen her fotoğraf bir unsuru tanımlamalı ve bir amaca yönelik olmalıdır. 6. Eksper; seranın krokisini mutlaka çizilmeli ve tüm sera boyutlarını kroki üzerine işlemelidir. Büyük işletmelerde yerleşim planı da çizilmelidir. 7. Cam seralarda özellikle macunlara, yamalı ve çatlak camlara dikkat edilmeli, çatlak ve yamalı cam adedi rapora mutlaka yazılmalıdır. Macunların çok eski olması ve dökülmesi hasar riskini arttırmaktadır. Özellikle çatı macunlarının resimleri mutlaka risk incelemede çekilmelidir. Macunu düzgün olmayan, macunu dökülmüş seralarla ilgili eksper görüşü , değerlendirme kısmında kötü ifadesi kullanılarak bilgisayar rapor girişine yazılmalıdır. 8. Plastik seralar, fırtına teminatı bakımından en riskli grup olup özen istemektedir. Bu nedenle iskelet ile olan bağlantıları, temel duvarı bağlantıları, tutturucu elemanlar, delik, yırtık ve ek yapılmış olması önemlidir. Yırtık, yamalı plastik örtüler mutlaka resmedilmeli ve hasarların hangi ünitelerde olduğu ıslak raporda ve bilgisayar rapor girişlerinde açıklama kısmında belirtilmelidir. 9.Plastik seralarda dolu hasarı olup olmadığı hususu iyi incelenmeli ,seranın çatısı kesinlikle kontrol edilmelidir. Örtünün yeni çekildiği beyan edilse bile üst örtünün resmi çekilmelidir. Çatı örtüsünde dolu hasarı tespit edildiğinde, hasar noktaları daire şeklinde çizgi içine alınıp resmedilmelidir. Bilgisayar rapor girişleri açıklama kısmına yazılmalıdır. 10.Heyelan riski mutlaka incelenmelidir. Rapora heyelan riski ile ilgili yazılı açıklama yapılmalıdır. Eğimli araziler üzerine kurulmuş seralarda toprağın kaymasını önleyen istinat duvarının olup olmadığı belirtilmelidir. Yığma taş üzerine yapılan seralarda, yığma taşlar arasında harç olup olmadığı ifade edilip ve görüntülenmelidir. 11.Kar ve dolu yükü riski açısından zayıf iskelet malzemesi kullanılan seralar , raporlarda belirtilmeli. Plastik oluk, fiber oluklu seraların kar-dolu ağırlık kriterleri kısmında değerlendirmeler zayıf olarak yapılmalıdır. 285 12.Bitişik inşa edilen beşik çatılı cam sera ve plastik seralar, mutlaka raporda açıklanmalıdır. Örtü tipleri ve yapı unsurları farklı iki sera tipi , risklere karşı dayanımlar konusunda da farklılıklar gösterdiği için bu husus önemlidir. 13.Beşik çatılı inşaa edilip çatısı plastik kaplı seraların risk incelemelerinde, klipslerin sadece boydan çekilmesi; örtünün kuvvetli rüzgara mukavemetinde yeterli olmadığı alandaki tespitlerden anlaşılmıştır. Bu tip seralarda, fırtına hortum teminatının verilebilmesi için plastik örtülerin klipslerinin hem boydan hem de enine çekildiğinin resmedilmesi ve risk incelemeye yazılması gerekmektedir. 14.Plastik ve cam seraların önüne sera ile bağlantılı yan kısımları açık ,üstü plastik örtü ile kapalı ürün işleme, yükleme yerleri inşa edilmektedir. Seraya direkt bağlantılı sundurma denilen kısımlar, seranın fırtına açısından zayıf noktasıdır. Risk inceleme raporlarında bu husus belirtilmeli ve resmedilmelidir. 15.Vadi,göl,nehir,çay,dere, yatakları ve boşaltma kanallarına yakın seralar sel-su baskını yönünden dikkatle incelenmelidir. Risk noktaları resmedilmeli ve rapora yazılmalıdır. 16. Konstrüksiyon, örtü, teknik donanım sigorta bedelleri belirlenirken, seranın özelliği ve tipine göre raiç bedeler aralığında olmasına dikkat edilmeli, eksik veya aşkın sigorta bedellerinin oluşmasına meydan verilmemelidir. 17 .Ürün sigorta bedeli belirlenirken, o seradan alınabilecek ürün miktarı ve ve ortalama ürün birim fiyatları göz önünde bulundurulmalıdır. 18. Özellikle plastik seralarda örtünün garanti süresi içerisinde olup olmadığına dikkat edilmeli, bu konuda tereddüt var ise plastik örtünün faturası talep edilmelidir. 19. Cam+plastik, plastik+polikarbon v.b seralarda, her örtü malzemesinin alanları ayrı ayrı belirtilmelidir 20.ÇKS kayıtlarından otomatik gelen örtünün türü bilgisinin risk incelemesi sonucu farklı olduğu belirlenmektedir (örnek: önbilgi formunda plastik yazarken, risk incelemesinde seranın plastik+cam ya da cam olduğu belirlenmiştir).Ancak bu durum rapora yazılması gerekirken unutulmakta, fotoğrafların incelenmesi esnasında ortaya çıkmaktadır. 21. İçinde ürün bulunmayan seraların ürün yok ise de risk incelemesi yapılacaktır. 22. Genel değerlendirme bölümünde genellikle tüm sorulara İYİ yanıtının verildiği görülmektedir. Eksperin görüşü olan bu değerlendirmelerin gerçekçi yapılması gerekmektedir. 23. Sera risk inceleme raporlarına ve eklerine sigortalının imzası alınmalıdır. Seralar firma veya şirkete ait ise imza yetkisi olan kişinin imzası alınmalı ve şirket kaşesi bastırılmalıdır. 24. Fotoğraf CD’ leri hazırlanırken, her seraya ait fotoğraflar ayrı bir klasörde toplanmalı, klasörün isim yerine risk inceleme ön bilgi form no ve sigortalının ismi yazılmalıdır. 286 5.3.FOTOĞRAF ÇEKİLMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR 1.Sera Risk İnceleme Ön Bilgi Formu No 2. Seranın dıştan 4 cepheden fotoğraflanması - Sera örtüsünün bağlantısı (klips, macun vb.) - Sera örtüsünün çevre betonu ile bağlantısı - Germe kuşağı - Havalandırma sistemi - Plastik örtüde yırtık, yamalar, klipslerin bağlantıları. Çatı plastik örtüsünde dolu hasarının olup olmadığı incelenmeli ,dolu hasarı varsa kalemle yuvarlak içindeki resimleri -Cam seralarda catı macunlarının durumu -Kar- dolu yükü teminatı açısından birden fazla üniteli seraların oluklarının plastik, fiber ve ya saç oluk oluşu -Seranın kurulduğu yerin heyelan, sel su baskını riskleri açısından varsa risk yerleri açısından görüntülenmelidir. 3. Sera içi fotoğraf çekimleri - Yan ve alın direkler (dikmeler, kolonlar),oluk altı direkler - Çatı konstrüksiyonu (Mahya aşığı, aşıklar, mertekler, makaslar, yaylar) - Teknik donanım (fanlar, iniş kalkış motorları, panolar v.b) - Sulama sistemleri - Isıtma sistemleri - Elektrik sistemleri ( panolar, aydınlatma v.b.) - Gölgeleme ve termal perdeler - Yetiştirme ortamları (bençler, kasalar, sehbalar) 4. Ürün fotoğrafları - Ürünün yetişme evresini ve verimi tanımlayacak özellikte olmalıdır. 287 288 289 290 291 6. SERA RİSK İNCELEMEDE FAYDALI BİLGİLER 6.1 Serada yetişen bazı sebzelerin Akdeniz ikliminde yetiştiricilik dönemleri, sera tipleri, ekim dikim zamanları, örtü altındaki ortalama verimleri ve hasat zamanları. VERİM TON/DEKAR Ürün Domates Domates Domates Hıyar Hıyar Hıyar Patlıcan Sivri Biber Sivri Biber Sivri Biber Dolma Biber Dolma Biber Çarliston Biber Kapya Biber Taze Fasulye Taze Fasulye Kavun-Çıtır Karnabahar Sakız Kabağı Marul Yetiştiricilik Dönemi Güz Tek Bahar Güz Tek Bahar Tek Güz Tek Bahar Tek Bahar Tek Tek Güz Bahar Bahar Tek 5-6 Güz Cam Plastik 10 20 12 15 20 12 12 7 10 7 10 7 10 12 2-3 2 7 3-5 4-5 3-4 10 17 10 10 17 10 7 6 8 6 8 6 8 10 1,5 1,5 5 3-4 5 2-3 CamPlastik 10 18 11 13 18 11 12-15 7 10 7 10 7 10 12 2 2 6 4 2 3 Ekim-Dikim Ağustos-Eylül Ekim-Kasım Şubat-Mart Ekim Ekim-Kasım Şubat Eylül-Ekim Ağustos-Eylül Eylül Ocak Eylül Ocak Eylül Eylül Eylül Aralık Şubat Ekim Şubat Eylül-Ocak *Aşılı fidelerde 2 ton/dekar fazla olabilmektedir. *Topraksız Tarım Domates Yetiştiriciliğinde 5-10 Ton/da daha fazla ürün alınabilmektedir. *Yukarıdaki rakamlar bakım şartlarına göre değişebilir 292 Hasat Ekim-Kasım Nisan-Haziran Nisan-Haziran Aralık-Şubat Aralık-Haziran Mart-Haziran Kasım-Haziran Ekim-Kasım-Ocak Kasım-Mayıs Nisan-Haziran Kasım-Mayıs Nisan-Haziran Kasım-Mayıs Kasım-Mayıs Kasım-Ocak Şubat-May Nisan-Haziran Aralık-Mayıs Mart-Mayıs Kasım-Mayıs 6.2.Beşik çatılı 1 da cam serada 1 m2 cam maliyeti. 293 6.3. Yay çatılı 5 dekar plastik serada 1 kg plastik örtü maliyeti. 294 7. SERALARDA HASAR TESPİTİ UYGULAMA ESALARI 7.1. TEMİNAT KAPSAMINDA OLAN RİSKLER 7.1.1.DOLU ( Ana Teminat) Dolu daha çok ılıman iklim bölgelerinde ve sıcaklığın 0-25 0C civarında olduğu zamanlarda meydana gelir. Gecelerin soğuk geçmesi nedeniyle dolu yağışları genellikle gündüzleri görülür. Dolu yağışının meydana gelmesinde arazinin yapısı, toprağın ısınma özelliği, havadaki nem miktarı ve yörenin bitki örtüsü önemli rol oynar. Genellikle az ısınan toprakların üzerinde ve sık bir bitki örtüsü veya orman bulunan yerlerde dolu yağışı nispeten az meydana gelir. Seralarda direkt dolu hasarları : Cam kırılması, plastik örtü yırtılması, sera örtü malzemesinin hasar gördüğü kısımlardan giren dolu danelerinin sera içinde meydana getirdiği ürün ve teknik donanım hasarları. Seralarda dolaylı hasarlar : Cam kırılması veya plastik örtü yırtılması sonucu seranın içine giren yağmur, kar ve soğuk havanın oluşturduğu hasarlar. Kırılan camlardan ve yırtılan plastik örtüden dolayı sera içine girilememesi nedeniyle üretim işlerinin yapılamaması. 7.1.2.FIRTINA VE HORTUM Teminat Kapsamı: Yağmur, kar, dolu ile beraber olsun veya olmasın münhasıran fırtına (10 metre yükseklikte hızı 62 km/saatten fazla esen rüzgârlar fırtına olarak değerlendirilir ve bir hasar halinde en yakın meteoroloji istasyonundan Havuz tarafından temin edilen veriler dikkate alınır.) veya fırtına sırasında rüzgârın sürüklediği veya attığı şeylerin çarpması ve hortum sonucu sigortalı bitkisel ürünlerde doğrudan meydana gelecek zararları. Seralarda direkt fırtına hasarları : Cam kırılması, plastik yırtılması, ürün hasarları, konstrüksiyonda olan hasarlar, donanım hasarları, Seralarda dolaylı fırtına hasarları : Fırtına veya hortum hasarı sonucu seraya giren sıcak veya soğuk havanın, nem azalmasının veya yağmurun ürüne yapmış olduğu olumsuz etki ve zararlar. 7.1.3. YANGIN Teminat Kapsamı: Yangının, yıldırımın, infilakın veya yangın ve infilak sonucu meydana gelen duman, buhar ve hararetin sigortalı unsurlarda doğrudan neden olacağı maddi zararlar. Teminat Dışında Kalan Haller: Sera çevresinde yakılan ateşlerin veya serada ısıtma veya dondan koruma amaçlı yakılan sobaların neden olduğu yüksek sıcaktan dolayı örtü, ürün ve donanımda alev almaksızın oluşan kavrulmalar, hasarlar. 7.1.4.HEYELAN Teminat Kapsamı: Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin yerçekiminin etkisi altında yerlerinden koparak, yer değiştirerek sigortalı şeylere vereceği zararlar. Teminat Dışında Kalan Haller: Sigortalı sera civarında yapılan kazılar nedeniyle meydana gelen yer kayması ve toprak çökmesinden doğan zararlar. 295 7.1.5.DEPREM 7.1.6.TAŞIT ÇARPMASI 7.2. SERA HASAR TESPİT SÜRECİ 1. Eksper; hasar tespitine gitmeden önce hasar yapılan seraya ait poliçeyi, hasar raporunu ve risk inceleme raporunu sistemden alır. 2. Eksper, sigortalıya hasar tespitini yapacağı gün ve saati bildirir. 3. Eksper, kararlaştırılan gün ve saatte hasar tespit çalışmalarına başlar. 4. Eksper, toplu hasar tespit organizasyonlarında, hasar tespit çalışmalarını kolaylaştırıcı ve zamanı en verimli kullanacak şekilde, hasar tespit planlaması yapar, 5. Eksper; hasar tespit çalışmalarına sabah mümkün olan en erken saatte başlar. 7.2.1.HASAR TESPIT SÜRECİNDE EKSPERLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR 1. Sigortalı ;Rizikonun gerçekleşmesinden zararın belirlenmesine kadar geçen zaman içinde, hasara uğrayan sera ve serada yetiştirilen ürünün gelişmesi için, sigortalı değilmişçesine gereken bakımı göstermeli ve bu amaçla Havuz tarafından verilen talimatlara uymalıdır. Eksper ; Hasar tespitinde, sigortalının bu talimata uyup uymadığını kontrol etmek durumundadır. 2. Eksper; poliçede beyan edilmiş olan sera özelliklerini hasar tespit sırasında tek tek kontrol etmek ve tespit ettiği herhangi bir farklılığı tutanakla bildirmek durumundadır. 3. Eksper; poliçe teminat altındaki risklerle, hasar ihbarını karşılaştırır. 4. Eksper; aynı serada daha önce hasar olup olmadığı hasar rapor numarasından kontrol eder. 5. Eksper; daha önce aynı nedenle hasar tespiti yapılan poliçede, örtü ,iskelet hasarlarında; hasar verilen unsurların hasar oranına dikkat ederek, eğer unsurlar yenilenmemişse, yeni hasarın oranını ; bir önceki hasar oranını düşerek belirler. Unsurlar yenilenmişse hasar raporuna ek olarak tutanağa yazar.. 6. Eksper; sel-su baskını hasar ihbarlarında ,sel-su baskınının kaynağını resimler, tutanağına yazar. 7. Eksper; yangın hasar ihbarlarında, seranın yerine göre itfaiye veya köy alanlarında jandarma raporunu hasar raporuna ekler. 8. Eksper; serada sigortalı her unsur için ( konstrüksiyon, örtü, ürün ve donanım) hasarın niteliği ve boyutunu açıkça ortaya koyabilecek ,dolu hasarlarında ise çatı plastik örtüsünden dolu izlerini yuvarlak içine alarak resimlerini çeker. 9. Eksper; sigortalı seranın krokisini çizer, sera krokisi üzerinde hasarlı alanları belirtilir, sigortalı her bir unsur için yapmış olduğu hasar tespitine ait hesaplamaları detaylı bir şekilde verir, belirlediği hasar oranını sigortalıya bildirir, hasar oranını hasar raporuna ve tutanağa yazar. 10. Eksper; Ekspertiz raporlarını en geç 24 saat içerisinde Tarsim internet sitesindeki sisteme işler. 296 7.2.2.TUTANAK DÜZENLENME USUL VE ESASLARI Tutanak ekspertiz anında karşılaşılan sorunların yazılı hale getirilmesi ve çözüme sunulması açısından oldukça önemlidir. 1. Sigortalının hasar tespitinde bulunmaması, serayı başkasının göstermesi, 2. Seranın poliçede belirtilenden farklı olması, 3. Poliçedeki verim miktarı ile eksperin belirlediği verim miktarı arasında fark varsa, farkın oluşma nedenini, 4. Hasardan önce üründe hasat yapılmışsa, hasat edilen ürün miktarı ve kalan ürün miktarını, 5. Hasardan önce üründe hasat yapılmışsa, ekspertiz sonunda kalan üründe belirlenen hasar oranı ve genele yayılmış hasar oranını, 6. Sigortalı, hasar oranını kabul etmediğinden raporu imzalamaktan imtina etmesi durumunu, (bu itirazını ifade eden bir not tutanağa yazılmalı ve raporu imzalanması sağlanmalı, yine de imzadan imtina ederse tutanakta belirtilmelidir), 7. Teminat dışı hallerde belirlenen hasar oranı ve nedenini, 8. Eksper “Hasar Tespit ve Usul ve Esasları “ dışında anormal gördüğü her durum ve konuyu tutanakla bildirir. 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 İsmail ELMAS İşletici Şirket Bölge Müdürü SERİN İKLİM TAHILLARINDA HASAR TESPİTİ A. TAHILLARIN FENOLOJİK EVRELERİ Tahıllarda fenolojik evreler; çimlenme ile başlar ve aşağıdaki tablodaki sırayla devam eder. Bitkinin içinde bulunduğu fenolojik evrelere göre dayanıklılığı ve dış faktörlerden, dolayısıyla doludan zarar görme derecesi de değişir. Aynı dolu vuruşu 9 farklı gelişme evresinde farklı hasarlar meydana getirebilir. Bu yüzden hasar tespiti yaparken tahılın hangi evrede olduğu göz önüne alınmalıdır. Gelişme Dönemi Tanımı Bir Sonraki Döneme Geçiş Süresi A Çimlenme Bitkinin ilk gelişme safhasıdır. Çim kökünün ve embriyo kabuğunun toprağın altındaki filizle birlikte ortaya çıkmasıdır. B-D Yapraklanma Filizlenme, 1. ve 3. yaprak evresidir E-G Kardeşlenme Yapraklanmayla birlikte kök sistemindeki gelişmelere paralel olarak ana bitkinin yanlarından kardeşlenme başlar. Yan filiz ve ikincil kök oluşumu gerçekleşir. 9 ve daha çok kardeşlenme görülebilir. Kardeşlenme sonunda hububat tarlayı tamamen kaplar. 17 gün sürer H-M Sapa Kalkma (Sap Oluşumu) Sürgünlerin uzadığı ve boğumların oluştuğu dönemdir. Ana ve yan filizler doğrulur. Boğumlar birbirinden genelde 2 cm uzaklıktadır. Başak ve çiçek salkımı yaprak kını tarafından çevrilmiştir. 1.,2.,3.,4. boğum evresinden sonra son yaprak olan bayrak yaprağı görülür ve Ligula (yaprak yüzeyi) evresi başlar ve gelişir. 12 gün sürer N-O Başaklanma Başak ve bununla ilişkili olarak çiçek salkımı, ucu sıkışmış bir şekilde yaprak kınının yanından çıkar. 2 gün sürer P-Q Çiçeklenme Tomurcuklanma başlangıcı: toz kesesi başak ortasından çıkar. Tam çiçeklenme: başakçıklar olgun toz kesesine sahiptir. Çiçeklenme sonu: bütün başakçıklar açmıştır. Döllenme sırasında çiçek tozları daima mevcuttur. 9 gün sürer R-W Olgunluk Dane gelişimi şu sırayla olur: Süt olumu: daneler açık yeşil, süt kıvamındadır. Hamur olgunluğu: daneler sarı-yeşil görünümde ve yarı sıvımsıdır. Doludan kolay etkilenir durumdadır. Parmakla bastırdığımızda daneler basık kalır ve eski haline dönmez. Sarı olum: daneler sarı ve parlaktır, basıldığında plastik gibi serttir, fakat daha hasat için çok suludur, biraz daha katılaşması gerekir. 314 16 gün sürer 10 gün sürer 11 gün sürer 10 gün sürer Tam olum: Tohum serttir ve bitki ölmüştür. Ölü olgunluk (tam kuru): artık dane tırnakla bastırılıp kırılamaz. Dane serttir ve başaktan çözülmeye başlar. Hasat: ürünün elde edildiği evredir. Tahılların Fenolojik Evreleri A Çimlenme B- D E -G H-M Yapraklanma Kardeşlenme 1. Yaprak Evresi , 3. Yaprak Evresi Kardeşlenmenin Başlangıcı ve Bitişi Sapa Kalkma (Sap oluşumu) 1. boğum (1. resim) 2. boğum ( 2. resim) N-O Başaklanma (Başaklanmanın başlangıcı-sonu) N-O P-Q Başaklanma Çiçeklenme (Başaklanmanın başlangıcı-sonu) (Daha ayrıntılı görünümü) 315 (Çiçeklenme başlangıcı, Tam Çiçeklenme, Çiçeklenme Sonu) R-W Olgunluk (Tane Oluşumu Evresi, Süt Olum Evresi, Hamur Olum Evresi, Sarı Olum Evresi, Ölü Olum evresi) B. DOLU HASARI Dolu, atmosferik bir yağış sonucu oluşan genelde yuvarlak veya düzgün olmayan topak şeklinde şeffaf buz parçaları olarak tanımlanabilir. Dolu, tanelerinin iriliğine göre şiddetli, orta ve zayıf şeklinde üç kategoriye ayrılabilir. Hasarın büyüklüğünü etkileyen faktörler ise dolu tanelerinin iriliği, dolunun yağış süresi, bitkinin türü ve gelişme evreleridir. Gelişme Dönemlerine Göre Dolu Zararları Bütün tahıl çeşitleri gelişmesinin her evresinde doluya karşı farklı bir hassasiyet gösterir. Değişik tahıl çeşitleri kendi özel morfolojik ve fiziksel özelliklerinden dolayı aynı şiddetteki doludan kısmen farklı şekilde etkilenirler. Örnek olarak uzun başaklı çeşitler kısa başaklılara göre doluya daha hassastır. Dolu zararının tespitinde çiçeklenme evresinden-başak çıkışının başlamasına kadar olan erken dolu zararları ile başaklanma ile tam olum evresindeki geç dolu zararları belirleyicidir. 1. Erken gelişme dönemi ile kardeşlenme dönemi arasındaki dolu zararları Bütün tahıl çeşitlerinde erken gelişme dönemi ile kardeşlenme dönemindeki dolu vuruşları az zarar verir. Burada, dolu vuruşundan sadece yaprak zarar görür. Dolu orta vuruş şiddetindeyse, oluşan zararlar görülebilir ancak, bitki ileri dönemlerde bu zararı telafi eder ve kendini toparlar. Sapa kalkmanın hemen başlangıcında tahıl bitkisi doluya karşı hassastır. Sapa kalkmanın başlangıcı ile 2. boğum evresinde dolu vuruşuyla yaprak zararları oluşabilir. Bayrak yaprağın görülmesinden sonra açılan yaprak kınının dolu vuruşuyla parçalanması (başak zararları), yaprak kınının yırtılarak kopması ve derin kopmalar gözlenebilir ki bu da başaklanmayı durdurur. Sakat başak doğumlarına, dolayısıyla sakat başaktan kaynaklanan verim kayıplarına sebep olur. Yaprak kınının dolu vuruşu ile etkilenmesi başağın hiç çıkamamasına da sebep olabilir. 2. Başaklanma dönemindeki dolu zararı Başaklanma başlangıcında bitkinin dolu vuruşuna hassasiyeti fazladır. Başaklanma ile çiçeklenme sonunda dolu vuruşundan yaprak zararları, başak zararları, kırılma ve kopmalar ortaya çıkar. 3. Çiçeklenme dönemindeki dolu zararı Çiçeklenme dönemindeki dolu zararının etkisi her tahıl çeşidinde farklıdır. Kendi kendine tozlanan buğday, arpa ve yulafta toz kesesinin kısmen kopması ürün kaybına neden olur. Ama yabancı tozlanan çavdarlarda, toz kesesinin zararına rağmen sayısız miktarda polen dışarıdan geldiği için sorun olmaz. Üreme organının zarar görmesi dolunun vurduğu tarafta kümeleşmeye (başakta tane boşluğu) sebep olur. Yeni oluşmuş dane, ince kavuz tarafından henüz yeterli korunmamaktadır. 4. Olgunluk dönemindeki dolu zararı Çiçeklenmeden sonraki hafif dolu vuruşları genellikle zarara neden olmaz. Ancak dolu şiddetliyse kavuzlar parçalanır ve daneler zarar görür. Danenin oluşması devresinde oluşan dolu zararlarında başak dane kaybına uğrar. Dane oluşumunu tamamladığında başaktan dane dökülmelerine, eksik daneli başak oluşumuna ve verim kaybına neden olur. 316 Tahılların Gelişme Evrelerine Göre Muhtemel Dolu Zararları Gelişme Evreleri Zararlanmalar Çimlenmeden-Kardeşlenme sonuna kadar Yaprak zararı Sapa kalkma başlangıcından- bayrak yaprağın oluşumuna kadar Yaprak zararları, derin parçalanmalar ve tamamen kopmalar Bayrak yaprağı evresinden kılçıklı ucun oluşumuna kadar Sapta yukarıda ve aşağıda oluşan kırılmalar, yaprak kını yırtılması, parçalanması ve tam kopmalar Başaklanmadan-Çiçeklenme sonuna kadar Sapta yukarıda ve aşağıda oluşan kırılmalar, başağın ve geç kalmış çiçeğin kopması, dane dökülmesi, tam kopmalar. Meyve-Dane oluşumu Sapta yukarıda ve aşağıda oluşan kırılmalar, başağın ve geç kalmış çiçeğin kopması, dane dökülmesi, tam kopmalar. Süt olumundan- Tam oluma kadar Sapta yukarıda ve aşağıda oluşan kırılmalar, başağın ve geç kalmış çiçeğin kopması, dane dökülmesi, tam kopmalar. Yulaf doludan en fazla zarar gören tahıldır. Bu sadece tomurcuğun hassas yapısına bağlı olmayıp, özellikle uzun bir gelişme evresi geçirmesine de bağlıdır. Yulafta dolu zararına en hassas zaman tomurcuğun yaprak kınından çıkmadan önceki devresidir. Bu durum harmana kadar sürer. Geç evrede oluşan dolu zararı da büyük dane kaybına yol açar. Dolu vuruşu belirtileri Dolu zararı belirtisi dolunun yoğunluğuna ve bitkinin gelişim evresine göre değişir. Bütün yeşil, klorofilli ve henüz büyümekte olan bitki kısımlarında dolu vuruşları, nokta olarak vuruştan belli bir alanda sararmaya kadar gider. Bu vuruşlar tipik dolu zararlarıdır. Doluya maruz kalan kısımlar ölür. Dolu vurmuş alanlar önce beyaz görünür sonra grileşir. Eğer dolu yoğunsa zarar görmüş kısımlar birbirini yakın ve sık olarak takip eder, daha sonra bu kısımlar dökülür. Hafif vuruşlarda ana damarlar değil, sadece yüzey epidermisi ve zarın altındaki hücreler etkilenir. Eğer dolu bu ana damarlara hasar verir şiddette kuvvetliyse o zaman ağır zararlar ortaya çıkar ki bunlar sapın bükülmesi veya kopması şeklinde olur. Tahıl bitkisinin gelişimi ilerledikçe yapraklar ve sap sararmaya hazırdır. Bu durumdaki dolu vuruşlarında dolu vuruşunun izi az etkilidir ya da hiç belli değildir. Diğer taraftan dolu belirtilerinde mantar hastalıkları yoğun bir şekilde gözlenir. Bunu doğru tespit etmek için dikkat edilmesi gereken şey tipik dolu vuruşlarındaki lekelerin sapın bir tarafında bulunacağıdır. 1. Yaprak zararları % Asimilasyon oranı 1-14 15-28 29-42 43-56 Başak çıkışından sonraki gün sayısı 317 Genç tahıl bitkisi az yaprak kaybıyla kardeşlenme dönemine kadar ayakta kalmayı başarır. Erken dönemde hafif ve orta şiddetteki dolu yaralanmalarının bitkinin sonraki gelişimde bir tesiri yoktur. Sapa kalkmada basit yaprak yırtılması büyük bir önem teşkil etmez. Burada yapraktaki ana damarlar özümleme yapmaya devam eder ve böylece bitki zarar görmez. Saptaki iletişim kanalları sağlam dokudan dolayı kuvvetli bir doluda da az zarar görür. Sapa kalkma sırasındaki kuvvetli dolu zararlarında asimilasyon yapıcı olan yaprak alanının büyük bir kısmının yok olması, yaprak bükülmesi ve yaprak kopması muhtemel kabul edilen zararlardır. Yapılan bir araştırmada sapa kalkma döneminde yaprak kaybının verimde % 33’e varan bir kayıp meydana getirdiği, başaklanma döneminde %27, çiçeklenme döneminde ise % 17 oranında bir kayba neden olduğu saptanmıştır. 2. Tamamen kopmalar Tamamen kopmalar yalnızca kuvvetli doluda meydana gelir. Bunun yanında diğer dolu zararı belirtileri de ortaya çıkar. Bunlar, yaprak zararları ve parçalanmaları gibi çeşitli şekillerde olabilir. Doludan zarar görme derecesi, tür ve çeşitlere göre değişir. Tahıllarda tam kopmalar verimi önemli ölçüde etkiler. Resimdeki gibi yoğun sap kopmaları ve parçalanmaları başaklanmadan önce meydana gelirse, yüksek yaprak kayıplarına, daha sonra da verimde büyük kayıplara yol açar. Buğday, çavdar ve kışlık arpada, bu tam kopma zararından sonra bitki kendisini toplayamaz. Sapa kalkma evresinden sonra yulaf ve yazlık arpada da gelişen genç kısımlarda artık ürün oluşmaz. Başaklanmada tam kopma zararları Yazlık arpada sapa kalkma esnasındaki erken zararlar 318 Yulaf tarlasında sapa kalkmada sayısız tam kopmanın görüldüğü bir dolu vuruşu örneği (Dolu vuruşundan 10 gün sonra tarlanın hali) Aynı yulaf tarlasında dolu yağışından 8 hafta sonra yulaf gelişmiş, ancak tam bir verim alınmamış ve verim düşmüştür. 3. Yaprak kınındaki zararlanmalar Yaprak kını yarılmaları İkinci boğumdan yaprak kınının açılmasına kadar, sapa kalkmaya başlama yerinde başak filizi ya da sürgün oluşur. Orta ve kuvvetli dolu daneleri yaprak kınına etki eder, büker veya yarar. Bu da, vuruşun olduğu yerde bulunan içinde başak ya da sürgünün olduğu kısma zarar verir. Genel olarak bu vuruşların olduğu başak iki taraflı zedelenir. Vuruş kuvvetliyse, başak ve sürgün ucu da zarar görebilir. O zaman başağın üst kısmı (dolu vuruşunun görüldüğü yer) ölür. Böylece doluyla oluşan beyaz başak belirtisi görülür. Yaprak kını yarılmalarında arpa ve yulaf en hassas olan tahıllardır. Çünkü başakçık ve sürgünün buğday ve çavdara göre çok ince ve narin bir yapısı vardır. Buğday, arpa ve çavdarda saptaki yaprak kını yarılmaları %5-30 arasında verim azalmasına sebep olur. Bu oran, yulafta daha yüksektir. Yaprak kını yarılmaları, yaprak kını parçalanmalarını da beraberinde getirir. Yaprak kını kopması Dolu vuruşuyla yaprak kınının, başağın üst kısmından bükülmesi durumudur. Başağı büküldüğü yerde tutar, engeller. Tehlikeli olan dolu yağışı, yaprak kını kopmasının erken safhasında, yani 2. boğum evresinde veya son yaprak görüldüğünde olanıdır ki, eğer bu dönemde dolu yağışı olursa başak hiç çıkamayabilir. Ama genellikle başak yaprak kınını yırtıp çıkmayı başarır. Sap da bu çıkışa göre az ya da çok formunu kaybeder. Yulafta yaprak kını bükülmelerindeki kayıplar, diğer tahıl çeşitlerine göre azdır. Son yaprağın görülmesinde yaprak kını yarılması Yaprak kınının üst tarafında meydana gelen kopma birçok çiçeğin durumunu değiştirmez. Çünkü, güçlü başak ligula evresinde yaprak kınının açılmasında üst kısmı rulo halinde kıvrılmış yaprak kınının engeli olmadan ortaya çıkar. Erken evrelerdeki zararlarda da başak yanlardan çıkar, ama bir süre eğri kalır (eğri 319 başak). Serbest kalan başağın bir kısmında başak ekseni uzayarak olgunlaşıncaya kadar normal durumuna gelir. Ama eğri tarafı kırılgandır ve hasatta da kopar. Bu tür sonuçlar başak kopmaları gibi kötü durumlarda değerlendirilir. Eğer eğrilik uzun süre kalırsa danenin oluşumu eğri kısımda gelişmemiş durumdadır. Genel bilgilere ve sonuçlara göre eğri çavdar ve buğday başağında dane kayıpları % 25’i geçmez. Sadece kışlık arpada yüksek olabilir. Çavdar ve Tritikaledeki zararlar Çavdar ve tritikale yaprak kını kopmalarına ve buğdaydaki gibi kında dolu vuruntularına tepki verir. Çavdarda ve tritikale’ de kavuzlardan dolayı daha çok tutucular ortaya çıkar. Yaprak kını kopması sonucu asılı kalan çavdar başağı Çavdarda başak zararlanması sonucu yaprak kınının yarılması. yarılması, başak ekseninin kopması ve bayrak yaprağın kaybına sebep olur Buğdayda tipik yaprak kını kopmaları 320 Yaprak kını Buğday bitkisinde dolu sonucu asılı kalmış başaklar 6 hafta sonra aynı başaklar: asılı kalan başakların büyük bir kısmı düzelir ve normal gelişimine devam eder. Sadece çok az başakta eğrilik görülür. Yaprak kını kopmaları 10 günden fazla bir zaman önce oluşmuşsa, asılı kalan başaklar diğer tahıllarda olduğu gibi buğdayda da yapışıp kalır. Ya da gelişen başağın altında sert bir bükülme oluşur. Sonra başak uçları hasada kadar yaprak kınına takılır ve çıkamaz. Bu durum verim üzerinde çok az etkilidir. Bazı başaklarda az sayıda dane meydana gelir. Yazlık buğdaylar, kışlık buğdaylara göre yaprak kopmalarına daha hassastır. Solda, doluya bağlı yaprak kını bükülmesi, sağda yaprak kını yarılması sonucu başak kaybı görülmektedir 1 2 3 4 Buğdayda yaprak kını kopması sonuçları: 1. başağın sapa doğru asılı kalması, 2 ve 3. başak ekseninin dolu vuruşuyla eğrilmesi ve cılız başağın meydana gelmesi (başağın vuruş almış kısmı genellikle kış şartlarında kısmen kaybedilir), 4. normal gelişmiş başak 321 Başak zararlarına örnek olarak kışlık buğdayda yaprak kını yarılması Kışlık buğdayda yukarıda yaprak kını yarılmasında zarar gören başakta % 15 başakçık sıkışmış ve boştur. Böyle bir görünümdeki başakta zarar payı % 20’dir. Arpada yaprak kını yarılması Çavdarda yaprak kını yarılması Yazlık buğday başağında yaprak kını kopması sonucu görülen büyük zarar 322 Zarar şekilleri ve verim azalması Buğday Zarar Şekli Verim Azalması Yüzdesi (%) Başağın çıkamaması 100 Başağın altından sapın bükülmesi sonucu başağın asılı kalması 40-60 Başak altından sapın kopması, asılı kalma hali 100 Başağın eğriliği 10-30 Yaprak kını kopmasına rağmen yeniden doğrulan başak 0-15 Arpadaki zararlar Kışlık arpadaki zararlar Kışlık arpada, eğer dolunun olduğu zaman ile başaklanma arasında uzun bir süre varsa yaprak kını kopmaları fazla değildir. Arpada son yaprağın görülmesinden sonra yaprak kını kopmasına göre çıkan başak sayısı % 10 azalır. Yaprak kınının açılmasından hemen önce meydana gelen dolu vuruşu, başak sayısını % 1 oranında azaltır. Kışlık arpada, uzun süreli kılçıklanmış çiçek dönemi başaktaki erken yaprak kını kopmaları sonucunda başağın asılı kalmasına ve sıkça sap bükülmelerine neden olur. Başağın çıkmasına yakın meydana gelen doluda başağın tutulması azalır. Çiçeğin büyük bir kısmı genelde boş kalır. Eğri başak ve buna ilaveten başağın altında oluşan sap bükülmeleri yaprak kını kopmalarına göre kışlık arpada buğdaydan daha azdır. Çünkü bu eğri başakta, çiçeğin bir kısmında meyve oluşmaz. Burada ürün kaybı oldukça yüksektir. Genellikle diğer zararlarda, yaprak kınının içindeki başakta daha çok kopmalar olur. 323 Yaprak kını kopması sonucu kışlık arpa başağı asılı kalır Başağın yaprak kını kopmasında zarar görmeden serbest kalması, dolunun zarar tarihinin başaklanmaya yakınlığına bağlıdır. Çiçeklenmede yapışan başak, olgun evreye kadar tekrar kendini düzeltmek için çaba gösterir. Burada sadece kılçıklar eğri kalır. Yaprak kını kopmalarıyla oluşan farklı sap ve başak formu kışlık arpadaki bin dane ağırlığını az etkiler. Esas zarar başaktaki dolmayan kısımlarda oluşur. Yaprak kınının kopmasında kındaki başağın basılı kalması büyük verim kaybına neden olabilir. Başağın üst tarafında meydana gelen yaralanma başağın ölmesine ve beyaz başağa sebep olur. Kışlık arpada yaprak kını kopmaları sonuçları: sağda iki zarar görmemiş başak; solda iki asılı kalmış başakta kılçıkları eğilmiş durumda olan başak görülmektedir. Burada rüzgârla başağın sallanma tehlikesi vardır. Başak zararlarına örnek kışlık arpada yaprak kını yarılması sonuçları 324 Zarar şekilleri ve verim azalması Kışlık Arpa Zarar Şekilleri Verim Azalması Yüzdesi (%) Başağın çıkamaması 100 Başağın altından sapın bükülmesi sonucu başağın asılı kalması 30-70 Başak eğriliği 30-60 Yeniden doğrulmuş başak 10-40 Kışlık arpada başağın yaprak kını yarılması sonucu meydana gelen başak zararı, ortalama % 30’dur. Buna karşılık çiçek kısmı daha çok zarar görür. Bu görünüm başaklanmadan sonra meydana gelen çiçeklenmeyi ve meyve tutumunu etkiler. Danenin geri kalan kısmı hemen hemen normal oluşurken, kabuklar ve kılçıkların başak ekseninde kuruması da görünür olur. (Solda) başağın asılı kalması, dolunun sonucu yaprak kını kopması; (sağda) yaprak kını yarılması sonucu beyazlaşma Yazlık arpadaki zararlar Yazlık arpada, son yapraktan önce görülen dolu, tam yaprak kını kopmalarıyla beraber %20’lik verim kaybına neden olur. Bitkideki sapın ana kısmında, başaklanmadan önceki evrede eşit gelişememekten dolayı 325 azda olsa ölümler meydana gelebilir. Yaprak kını kopmasında, eğri başak ekseni yazlık arpada fazla verim kaybına sebep olur. Bu durum buğdayda daha az geçerlidir. Ama kılçığın formunu kaybetmesi daha sık görülür. Yaprak kınından çıkamayan başakta oluşan eksik kısımlar, eğri başağa göre daha fazladır. Küçük başaklarda çoğu kez dane dolmamıştır. (solda) yazlık arpada yaprak kını kopması sonucu asılı kalan başak; (sağda) zarar görmemiş başak Yazlık arpada yaprak kını yarılmasıyla oluşan başak zararları Yazlık arpada, yaprak kını kopmalarında sapta başağın altında spiral şeklinde dalgalı form bozukluğu görülür. Bu verime etki etmez, ama başak kında kalırsa etkili olur. Yaprak kını kopmalarında dolunun etkisi tek başına görünürse de kılçık eğriliğine sebep olmaz. Yazlık arpada yaprak kını yarılması sonucu başak zararı örneği 326 Zarar şekilleri ve verim azalması Yazlık Arpa Zarar Şekli Verim Azalması Yüzdesi (%) Başağın çıkamaması 100 Başak ekseninin ve kılçıkların eğriliği (eğri başak) 40-70 Yeniden doğrulmuş başak 10-40 Yulaftaki zararlar Yaprak kınındaki dolu vuruşu sürgün zararına yol açar. Sürgün çıkışı engellenir, zarar gören sürgün kın içinde kalır. Sürgünün bir bölümü boştur ve beyazlaşır. Bu tür zararlar, yaprak kınından çıkan sürgündedir veya dolu vuruşu belliyse dolu döküntüsü ve boş başak olarak görülür. Başak dolu vuruşuyla yaprak kınının içinde daha fazla gelişemeyecek kadar kuvvetle basılır, boş kalır ve beyazlaşır. Yaprak kınındaki vuruş dolu vuruşu zararının işaretidir. Bunun gibi arpa ve yulafta da ikiz gelişmeye eğilim vardır. Sürgün oluşumunun sonuyla dane olgunluğu evresinde, sürgün ve kabuklar yeşildir. Sürgünün dökülen kısımları erken oluşan solma evresinde belirgindir. Bu evre bitkiyi boş dane evresine götürür. 4. Sap bükülmeleri ve sap kopmaları Dolunun sıkça görülen sonuçları sap bükülmesi ve sap kopmasıdır. Dolu zararının tahılda hangi evrede gerçekleştiği önem arz eder. Dolu zararı en çok çiçek zamanındaki sap bükülmelerine sebep olur. Danenin daha sonraki gelişim safhasında verim kayıpları az olur. Sap dolu vuruş yönünün tersinden bükülür. Sap iri dolu tanesinin vuruşuyla önce rüzgâra karşı basılır, daha sonra rüzgâr yönünde geri döner ve büküldüğü kısımda da sapın ters dönmesi ya da sapın kopması, ufalanması meydana gelir. Sapın birden fazla bükülmesi tipik bir sap kopmasını meydana getirir. Bu normal durum dışıdır ve tam zarardır. Hafif dolu vuruşlarında da sap dönmeleri zarar meydana getirebilir. Burada sapta hafif burulma vardır ya da hiç yoktur ve kopan kısım da saptaki sağlam kısmı bir bölümüyle tutar. Dolunun vurduğu yerde sap çeperinde tam veya tama yakın ufalanma, parçalanma meydana gelir ve büyük bir alanda sapın dönmesinden dolayı karşı taraftaki bağlarını kaybeder ve ölür. Tipik sap kopmalarına sadece kuvvetli dolu sebep olur. Pratikte, her iki durum da sap kopmasını meydana getirir. Kopmalar alt (derin) ve üst (yüksekte) kopmalar olarak belirlenir. 4.1. Alt (derin) kopmalar Alt kopmalar üst boğumun alt kısmındadır. Dolu sapın alt kısmında zarar meydana getirebilir. Kardeşlenme evresinde uzayan sapın alt öğelerinden başaklanmaya kadar bütün tahıl çeşitlerinde genellikle ortaya çıkan 327 alt kopmalardır. Bitki kalınlaşıp güçlendikçe sapın alt kısmında dolunun etkisi güçleşir, alttaki kopmalar azalır. İlk gelişme evresinden başaklanmaya kadar alt tarafta bükülen sap eğilerek boğumdan döner. Zamanla bu dönme düzelerek eski haline gelir. Hafif ve orta şiddetteki dolu vuruşlarında sap bir kez bükülmüşse büyüme yine devam eder. Bükülmede, başak sapın olması gereken uzunluğun altında kalmasından dolayı, bitkinin nemli kısmında kalan sap yağmurlu kış şartlarında kolay gelişmez, tahıl hastalıklarından ve zararlılarından dolayı kopar. Çiçeğe kadar bükülen daha sonra düzelen sap eğri başak verir. Şiddetli dolu, birden fazla bükülmeye sebep olur ve sapı yere yatırırsa tam zarar oluşur. Bütün tahıl çeşitlerinde tehlikeli günlerde alt kopmalar başaklanmadan çiçeğe kadar ki zamanda olursa verim azalmasına sebep olur. Alt ve Üst Kopma Kayıpları (%) Gelişme Evresi Dolu Zararı Çeşidi Çavdar Buğday Arpa Yulaf Kardeşlenmeden-Başaklanmaya Kadar Alt Kopma 100 100 100 100 Başaklanmadan-Çiçeklenme sonuna kadar Alt Kopma Üst kopma 45-60 50-70 35-50 30-40 40-60 40-70 30-50 20-35 sonundan-süt Alt Kopma Üst kopma 40-60 55-80 20-40 20-35 20-40 20-40 20-40 20-30 10-30 10-30 0-20 0-10 0-10 0-20 0-15 0-10 Çiçeklenme olumuna kadar Yumuşak (hamur) dönemi Alt Kopma Üst kopma 4.2. Üst (yüksekte) kopmalar Üst kopmalar kuvvetli sap bükülmeleridir ve sapın üst boğumundadır. Bu üst kopmalarda, sapın iletim organı tamamen zarar görmez. Bundan dolayı sap kısmı başakla genellikle bağlı kalır. Dane sayısı azaldığından verim düşmüştür. Ama dane oluşumu tamamen durmamıştır. Başağın erken sürmesi evresinde meydana gelen dolu zararı kaybı yüksektir. Bitki çiçekteyken meydana gelen doluda, tam verim kayıpları artık meydana gelmez. Dane oluşumu evresinde bu verim kaybı gittikçe azalır. Saptaki son boğumun üstünde meydana gelen kopmalarda bağ dokusu çok zayıftır. Bunun sonucunda tam başak kaybı görülür. Hafif doludan orta şiddetteki doluya kadar, özellikle üst kısımda hafif sap dönmeleri görülür. Gerçi dolunun vurduğu yerde sap basılmıştır, ama sapın iletim kanalları kısmen görevini yapmaktadır. Bundan dolayı danenin gelişimi tamamlanır, tamamen durmaz. Ağır dolu yaralanmalarında kopan sapta danenin gelişimi tamamlanması az ya da çok etkilenir. Burada dolu zararı tahıl çeşidine, gelişme evresine ve saptaki kopan kısmın durumuna göre faklılık gösterir. Kuvvetli dolu vuruşlarında sap tamamen kopabilir ya da özellikle çavdar ve arpada rüzgârla kopan kısımda dönme olur. Bu da, boşta kalan başağın sallanması olarak görülür. Alt ve üst kopmaların ifadesi Hamur olum evresinden sonraki doludan kaynaklanan üst kopmalar verim kaybı meydana getirmez. Arpa ve yulafta sap dönmesi sonucu ikiz büyüme sıkça görülür. Sap dönmesi ve kopması sap kaybını azaltır. Kardeşlenme evresi ile sapa kalkma evresinde birden fazla bükülmüş ya da tam kopmuş saptaki sap kaybı % 20-25, sapa kalkma ve başaklanma evresinde % 30-40 olabilir. Başaklanmadan sonra sap kaybı hızlı bir şekilde azalır. Erken süt olum evresinde % 0’dır, kayıp olmaz. 328 Tahılda üst kopma Çavdarda sap bükülmeleri ve sap kopmaları Çavdar, sap bükülmelerine karşı çok hassastır. Alttaki bükülmeler özsu dolaşımını az etkiler. Bitkide bükülmeden sonra genelde sap yeniden düzelir. Daha sonra dane olgunlaşır, ama tam ağırlığına ulaşmaz. Bitkinin üst kısmındaki sap boğumunda meydana gelen hafif sap bükülmeleri rüzgârın etkisiyle (boşta sallanma) başak kaybı meydana getirmez. Buna karşılık çavdar kışlık buğdayla kıyaslandığında üst boğumda meydana gelen kopmalardaki kayıp (üst kopma) başağın kaybı olarak hesaplanır. İnce gergin çavdar sapında üst kopmalarda başağın tamamı ölür ya da rüzgârın etkisiyle döner. Çavdarda üst kopmalar (özellikle başağın sallanma tehlikesine neden olur) Kopan kısım ne kadar yukarıdaysa boşta sallanan başak kısımları o kadar fazladır. Kısa saplı çavdar cinsinde boşta sallanan başak daha azdır. Sap bükülmelerinin çokluğu sapa kalkma evresinde tam kayıplara sebep olur. Daha az sık olan kışlık çavdarlarda orta şiddetteki doluda tam kopma bitkinin alt kısmında görülür. Verim kaybı başağın çıkmasına kadar meydana gelen dolu vuruşlarında yüksektir. Çünkü birçok sap büküldüğü yerden kopar. 1 2 3 4 Çavdarda dolu vuruşuyla sap bükülmeleri sonucunda dane veriminin azalması. Sağdan sola: 1. zarar görmemiş başak tam dane verimiyle, 2. alt kopmalı başak dane verimi zarar görmemiş başağa göre azalmıştır, 3. üst kopmalı başak, özsu iletimi kesilmez ve cılız dane oluşumu, dane sayısı azalma gözlenir, 4. üst kopmalı başak, özsu iletimi kesilmiştir, bu başaklarda dane oluşmaz. Buğdayda sap bükülmeleri ve sap kopmaları Başaklanmayla buğday sapı güçlenir ve sertleşir. Diğer tahıl çeşitlerine göre buğdayda, bükülme ve kopmalar daha çabuk olur. Alttaki kopmalar çavdara göre daha kolaydır. Dolu zararı çiçeklenmeye kadar olursa alttaki kopmalar başak verimini büyük bir oranda düşürür. Çiçeklenmenin sonuna doğru dane oluşumu başlar, üst kopmalar buğdayda büyük zararlara yol açar. 329 Sayısız alt kopmaların yanında resimde başağın üst kopmayla son sap boğumunun sertçe bükülmesi görülmektedir Kışlık buğdayda dolu zararı çiçeklenmeden sonra olursa, üstteki kopmalar belli ölçüde verim kaybına sebep olur. Sapın üst boğumundaki kopmalar, başağı tam kayba götürür. Çiçeklenmede buğday sapının bir kez bükülmesinde her başaktaki dane sayısı bin dane ağırlığındaki azalmayı çok etkilemez. Saptaki birden fazla kırılma başağın eğrilmesine sebep olur. Başağın boşta sallanması buğdayda çavdar ve arpaya göre azdır. Sadece normal kış şartlarının dışında bu özel bir durum olarak gözlenir. Danenin oluşumunda ve süt olumda meydana gelen dolu, buğdayda büyük oranda küçük dane oluşumuna sebep olur. Hastalıklar ve zararlılarla oluşan başak kayıpları buğdayda da dikkate alınmalıdır. İlk dane oluşumundan hamur olum evresine kadar olan üst kopmalar, buğdayda genellikle küçük dane oluşumuna sebep olur. Ama oluşan zarar daha önceki bir evrede meydana gelen dolu vuruşu zararına göre yüksek değildir. Solda tipik bir üst kopma, önde ve sağda çok sayıda alt kopma görülmektedir. Arpada sap bükülmeleri ve sap kopmaları Sapa kalkmanın başında arpa hassastır. Sapa kalkmada sap buğdaydaki gibi her zaman serttir, sık sık sap kopmaları meydana gelir. Büyük zarar gören esas sürgünler kolay ölür. Kışlık arpada saptaki alt kopmalar ya da bükülmeler kışlık buğdaydan daha sık görülür. Başaklanmaya kadar dolu zararlarında verim kaybı yüksektir. Daha sonraki dolu vuruşları bin dane ağırlığını az etkiler. Çiçeklenmenin sonuna kadar bitkideki üst kopmalar büyük verim düşüşlerine sebep olur. Başaklar boş kalıp sallanır durumdadır ve dane bağlamazlar Özellikle üst kopmada başağın alt bölümü doludur. Kışlık arpa, dolu olmadan da hasat öncesine kadar üstten kopmalara hassastır. Ama bu tahılın çeşidine göre değişir. 330 Kışlık arpada üst kopmalar dolu vuruşunda başakta tam kayba neden olurken dolaylı olarak da üst sap boğumunda ölen başaklarda beyazlaşmaya neden olur Solda zarar görmemiş başak; ortada iki tam kırılma, dolu vuruşu sonucu tam kayıplı başak dolaylı olarak sap boğumunun üstünde ve sağda alt kopma Üst kopmalarda da boğumun üstünde çiçeğin bir kısmı ölür. Yazlık arpada büyük zararlar, alt kopmalarla oluşur. Genellikle başaklanmadan önce sapta meydana gelen kuvvetli bir bükülme ya da kopma kayıp olarak görülmektedir. Yazlık arpada iletim kanallarındaki bozulmalar sapın az büküldüğü durumlarda fazla değildir. Ama bu kış şartlarıyla, hastalıklarla ve zararlılarla beraber görülür. Yazlık arpada çiçeklenme sonuna kadar görülen üst kopmalar, oldukça yüksek ürün azalmalarına sebep olur. Çiçeklenmeden sonra meydana gelen kayıplar azdır. Yulafta sap bükülmeleri ve sap kopmaları Yulaf diğer bütün tahıl çeşitleri içinde mekanik zararlara, sap bükülmesine ve kopmasına karşı daha az hassastır. Yulafta alt kopmalar genel olarak fazla zarar verir. Öncelikle 1-2 boğum evresine kadar erken oluşan dolu vuruşunda yulafın gelişme gücü göz önüne alınmalıdır. Sürgün çıkışından sonraki üst kopmalar yulafta dolu zararı tahmininde diğer tahıl çeşitlerine göre daha az rol oynar. Çünkü, bu zamanda meydana gelen doluda sürgündeki dolu vuruşları danenin dökülmesine neden olur. Yapılan araştırmalara göre, buğday ve çavdarda alt kopmalar yulafın gelişme evresine göre % 10-30 oranında daha azdır. Üst kopmalardaki farklılıklar fazladır. Yulafta alt kopmalar Yulafta alt kopmalar ve bununla gelişen ikiz büyüme 331 Dane oluşumundaki yulaf sürgününde dolu nedeniyle olan kısmi üst kopma. Sürgünde yan boğum bükülür, hemen hemen kopar ve erken sararır. Sürgünün temelinde doluya bağlı olmayan alışılmış dökülme görülür. 5. Başaklanmadan sonraki başak zararları Yaprak kınının açılmasından sonra başak ya da sürgün doludan şiddetle zarar görür. Dolu vuruşları başakçığı basar (ezer) onu boş bırakır ya da kötü dane oluşumuna götürür. Büyük ve şiddetli dolu vuruşu, bitkide tek başına başağı saptan ayırabilir, ya da başağın sapını büker, kısmen veya tamamen başağı koparır. Başaklanmanın başında oluşan doluda, danenin oluşumuna kadar oluşan ürün azalmaları buğday, arpa ve çavdarda %10-25 seviyesindedir. Verim azalmasındaki büyük değişiklikler dolu tanesinin farklı ağırlığı ya da tek bir açıdan vurmasından meydana gelir. Dolu yoğunluğunun artmasıyla zarar fazlalaşır. Süt olum evresine kadar yaralı başakların oranı kolayca tahmin edilir. Başaktaki zarar tipleri tek tek tanınabilir, ama tek tek ayırarak bir zarar tespiti önerilmez. Süt olum evresinden sonra sararmış kısımlar zarar görmemiş dokuda açıkça fark edilmez. Başaklanmadan sonra çavdarlarda başak zararları: soldaki başak dolu vuruş tarafı, sağdaki başak dolu vuruş tarafı değil Doluya maruz kalmış eksik kısımların görünümü daha sonraki olgunluk evresinde kesin olarak bellidir. Cılız dane oluşumunda ve başakta boş kısımların meydana gelmesinde don ya da fırtına etkisi, beslenme ve su eksikliği, zararlılar ve mantar hastalıkları rol oynar. Bütün başak zararlarında dolunun olduğu zamanla ilgili tam bir kontrol gereklidir. Dane tahmini dolu zararı meydana gelmemiş diğer çevre tarlalarla kıyaslanmalıdır. Eğer bu vuruşlar hep aynı şartlardan meydana gelmemiş ise yapılan karşılaştırmada önemli ipuçları belirlenebilir. Çavdarda yabancı tozlanma olmasına rağmen toz kesesinin kısmi kopması verim kayıpları oluşturmaz. Her zaman tozlaşma için yeterli polen kalır. Çavdarda çiçekten sonra görülen ağır dolu vuruşu zararları: tek tek başakçıklar dolu vuruşuyla kesilmiştir. Vuruş yerlerinde başakçıklar erken solmaya başlarlar. 332 Başaklanmadan sonra dolu vuruşuyla oluşan başaktaki zararlar 1 2 3 4 5 6 Başaklanmadan sonra dolu vuruşuyla oluşan zararlar: 1. zarar görmemiş başak, 2, 3,4. başaklarda dolu vuruşları, 5. başağın dolu vuruşuyla kesilmesi, 6. dolu vuruşuyla üst kısmı kesilmiş başak Başak zararlarına Tritikale diğerlerinden daha dayanıklıdır. Dane dökümü ve dolu vurmuş başağın kesilmesi Süt olum evresinden tam olgunluk evresine kadarki gelişim döneminde dolu, dane dökülmesiyle büyük zarara sebep olur. Bu kaybın yüksekliği dolunun yoğunluğuyla ve tahılın olgunluk evresiyle ilişkilidir. Dolunun gücü ve vuruşu başakta dane dökülmesinde ölçüdür. Dikey olarak düşen tok dolu tanesi, ince dolu tanesine göre daha az dane dökümü meydana getirir. Buğdayda başak zararları Dane dökülmesiyle oluşan zararlar verim gücüne göre tahmin edilir. Hasar tespitinde başaktaki eksik daneler ve yere düşen başak dikkate alınır Bu durum daha sonra verim ve hafif zararların saptanmasında yarar sağlar. Daha geç meydana gelen dolu vuruşlarında sadece dane dökülmesi görülmez, aksine; başakların bir kısmı veya tamamı kopar. Kopan başaklar sayım için gereklidir. Bazen de kuş yemesinden oluşan bir zarar da gerçek bir zarar gibi görülebilir. Ama burada kavuzlar yerde görülür. Kuvvetli fırtına ve bölgesel yağmurlarda dane kayıpları meydana getirir. Sarı olum ve tam olum evresinde kavuzlar tam gelişmiştir. Hatta bu, çavdarda kavuzların birbirinden ayrı durması şeklindedir. Danede duran kavuzlar dolu danesinin vuruşuyla dökülür. Çavdar ve Tritikalede başak zararları Çavdar ve Tiritikalede başağın hassaslığı artan olgunlukta daha da azalır. Geç zararların daha büyük olacağı tahmin edilir. Aynı güçteki dolu zararı yulafta %80, buğdayda %50, çavdar da ise % 20’dir. 333 Buğdayda başak zararları Aynı doluya buğday çeşitleri farklı tepki verirler. Olgun başaktaki zarar dikkat çekicidir. Bazı çeşitlerde başaktaki dane boş, bazılarında da doludur. Bundan dolayı aynı şiddetteki dolu farklı dane dökümlerine sebep olur. Arpada başak zararları Burada hasat öncesi zarara dikkat edilmelidir. Oluşan dane dökülmesi ve başağın kaybı fırtınadan ve bölgesel yağmurlardan da olabilir. Olgun yazlık arpada dane dökülmesi şeklindeki zarar, kışlık arpaya göre oldukça fazladır. Yulafta başak zararları Olgun yulaf, dolu zararına karşı oldukça dayanıklıdır. Ama kuvvetli bir rüzgâr ya da kuvvetli bir yağmur, dane kayıpları meydana getirebilir. Kuvvetli dane dökümü: burada dökülen tohum tahmini mümkün değildir. C. BUĞDAYDA SOĞUK ZARARI Sonbahar veya kış süresince buğdayda gelişen soğuğa karşı direnç, havaların ısınmasıyla yok olur. Bundan sonra tekrar havaların soğuması halinde bitkiler zarar görebilir. Aynı gelişme evresinde farklı çeşitlerin soğuğa karşı reaksiyonlarının pek farklı olmaması, soğuğa direncin çeşitten (genotip) çok bitkilerin gelişme evresiyle ilgili olduğunu göstermektedir. Buğdayın gelişme evrelerine göre soğuk zararına neden olabilecek sıcaklık dereceleri ve soğuk zararının belirtileri aşağıdaki çizelgede özetlenmiştir. Buğdayda gelişme evrelerine göre soğuk zararının belirtileri ve verime etkileri Gelişme devresi Sıcaklık (ºC) (2 saat) Soğuk Zararının Belirtileri Zarar Derecesi Kardeşlenme - 11 Yapraklarda sararma, uç yanıklığı, tarlada mavimsi görünüş, silaj kokusu Az-Orta Sapa kalkma -4 Yaprak sararması ve yanıklığı, büyüme konisinin ölümü, sapların bükülüp-yatması, silaj kokusu OrtaÇok Kın -2 Büyüme konisinin ölümü, çiçek kısırlığı, başakların kında sıkışması, sapların alt kısımlarda ve yapraklarda renk bozuklukları Çok Başaklanma -1 Çiçek kısırlığı, beyaz kılçık veya beyaz başaklar, sapların alt kısımlarında zarar, yapraklarda renk bozuklukları Çok Süt olum -2 Beyaz kılçık ve beyaz başaklar, yapraklarda bozuklukları, buruşuk bozuk renkli taneler. OrtaÇok Sarı olum -2 Buruşuk bozuk renkli taneler, çimlenme düşüklüğü renk Az-Çok Ortaya çıkabilecek zararın; yalnızca sıcaklık derecelerine bağlı olmadığı ve tek başına bu çizelgeye bakarak zarar tahmini yapmanın mümkün olamayacağı unutulmamalıdır. Soğuğun süresi, sıcaklığın düşme hızı, bitkinin gelişme evresi, tarlanın konumu, zarar derecesini etkileyen başlıca faktörlerdir. Don öncesi sıcak hava, bol azot ve su gibi bitki gelişmesine elverişli koşullar soğuğa duyarlılığı arttırmaktadır. 334 Her gelişme evresine özgü belirtilerin bilinmesi, soğuk zararı derecesinin saptanmasında ve zararın etkilerini tahmin etme ve önlem almada yardımcı olmaktadır. Kardeşlenme evresinde soğuk zararı Kardeşlenme evresinde (ana sap üzerinde 4-6 yaprak çıktığında) yaprak morarması, sararması ve kuruması şeklinde görülen soğuk zararları bitki gelişimini yavaşlatır. Ancak havanın ısınmasıyla birlikte, yeni yaprak ve sürgünlerin oluşumuyla zararın etkisi giderilebilir. Büyüme konisinin toprağa yakın olmasıyla, soğuktan fazla bir etkilenme olmadığı bu devrede soğuk zararının olumsuz etkilerinin diğer gelişme evresine göre daha az olduğu tespit edilmiştir. Sapa kalkma evresindeki soğuk zararı Sapa kalkma evresindeki soğuk zararı, kardeşlenme evresindeki zarara benzer belirtiler gösterebilir. Zarar arttıkça; bitkiler sarı, beyaz ya da esmer renkte suda haşlanmış gibi bir görünüm almaktadırlar. Bu evrede görülen orta şiddetteki soğuk zararı tolere edilebilir. Ancak ağır zararlar, ileride verim kayıplarına ve sap zayıflığı nedeniyle, hasatta çeşitli problemlere neden olmaktadır. Başaklanmadan önceki evrede soğuk zararı Başaklanmadan önceki evrede soğuk zararı, büyüme konisinin ölmesine neden olacağı için önemlidir. Bu evrede, çok kısa bir süre donma noktasına yakın sıcaklık derecelerine maruz kalan bitkiler normal görünüşlü olmasına rağmen, ileri gelişme evrelerinde tane bağlayamazlar. Orta ve ağır şiddetli soğuk zararlarında, sapların bükülüp, kırılması şeklinde görülen zaralar ve polen kısırlığı yanında, kılçıklarda ve başaklarda ortaya çıkardığı beyazlıkla da etkisini gösterir. Buğday başağında ve yaprağında soğuk zararı Ayrıca başağın 3-5 cm altında açık yeşil veya beyaz renkli don halkası oluşabilir. Bitkinin normal gelişmesini ve tane doldurmasını engellemeyen bu halka, hasat öncesi veya hasatta başakların düşmesine neden olarak verim kayıplarına yol açmaktadır. Tane oluşumundan sonra hava soğumuş ve tane gelişmesi durmuşsa, bu devrede soğuk zararı etkili olabilir. Bu devrede soğukların fazla zarar yapmadığı şartlarda tane gelişmesi devam eder. Fakat taneler normalden hafif olur. Bu devredeki zarar, tane dökmeye ve çimlenme düşüklüğüne neden olur. Don kesmesi Don kesmesi (kök kopması) olayı ise, kış aylarında uzun süreli donlar olduğu zaman, genç bitki köklerinin yukarı çekilerek kopması şeklinde oluşur. Yine uzun süreli kalın kar örtüsü durumunda, kar küfü hastalığı soğuk zararına benzer etkiler gösterebilir. Bu hastalıkların etkisi, hububatta sürme veya kardeşlenme evresinde ortaya çıkar. Don zararları Geç Don Zararları: Olağan dışı kış şartlarında sıkça görülen bir durumdur. Bu zarar, verim tespitinin belirlenmesini güçleştirir. Kışlık tahıllarda başaklanmadaki geç don olayları zararlı olur. Geç donun tipik belirtileri, başak ekseninin başakçıkla beraber beyaz olması ve kavuz kısmının gelişmemesi gibi durumlardır. Daha sonra dondan zarar görmüş başak genellikle siyah iz bırakan mantarla kaplanır. Sapa kalkan kışlık arpada don zararı: sapa kalkmada kuvvetli başağında geç don zararları Don bütün tahıl çeşitlerinde merkezi yaprağı öldürür. 335 Kışlık buğday Çavdar başağında geç donda zarar çoğunlukla başağın bir kısmıyla sınırlıdır. Burada başak ne kapatıcı ne de örtücü kavuzlarla görünür. Başağın zarar görmüş kısmında başak ekseninin her iki yanında normal bir sırada oluşmuş başakçık izler. Ortadan başlayan başakçığın gelişimi yukarı ve aşağı doğrudur. Geç donlarda sıklıkla başakçık başağın ortasında ya da aynı zamanda hem üst hem alt kısmında görülür. Son yıllarda yazlık tahılda sapa kalkma evresindeki geç donlar sıkça gözlenmiştir. Bu belirtiler başağın asılı kalmasından ana sürgünlerin ölümüne kadar yaprak kın kopmalarıyla benzerlik gösterir. İkiz gelişmede sıkça görülür. Erken ekilen yazlık arpa, özellikle geç dona hassastır. Çavdar başağında geç don zararları Kışlık arpa başağında geç don zararları D. DİĞER NEDENLERLE OLUŞAN HASARLAR Özel gelişme şartları, kış şartları, bazı tahıl çeşitlerindeki özellikler, gübre ve bitki koruma maddeleri, bitki hastalıkları ve zararlıları gibi nedenler tahıl bitkisinde tıpkı dolu zararlarına benzer şekilde hasar belirtilerine sebep olabilir. Kış Şartlarına Bağlı Olarak Görülen Hasarlar Olağan dışı kış şartları, don, soğuk, yüksek sıcaklık, kuraklık, şiddetli yağmur ve fırtına gibi sebepler bir dolu vuruşundaki gibi belirtilere sebep olursa; bu hasar tespitini zorlaştırır. Tespit yapan kişi için, sadece görünür olanın tespiti değil, aynı zamanda dolu nedeniyle meydana gelen dane dökülmesinin, zararı ne oranda etkilediği de önemlidir. Burada önemli olan, hasar tespitinde kararın oluşmasından önce bitkinin gelişme süreci içerisinde hangi iklim şartlarına maruz kaldığının bilinmesidir. Kuraklıktan Kaynaklanan Hasarlar Özellikle uzun süren kuraklıkta tahıl çeşitlerinde dolu hasarına benzer bir zarar tablosu görülebilir. Bunun bazı özel durumlarda önemi büyüktür. Eğer dolu vuruşu kurak zamanda veya kuraklık evresinden sonra meydana gelmişse gerçek dolu zararını kuraklığa bağlı zarardan ayırmak güç olur. Burada dikkat edilmesi gereken: sapa kalkma evresinden daha sonra meydana gelen su eksikliğinin yaprak uçlarında sararmaya ve kurumaya sebep olup olmamasıdır. Bu durumda bitkinin boğum araları kısalır ve küçülür. Kuraklık sonucunda daneler cılız kalır. Ciddi kuraklıkta bitki boyları kısalır başak yaprak kınından çıkmakta zorlanır ve başaklar çok küçük olur. Alışılmışın dışındaki kuraklık, çiçeklenme zamanında muhtemel başak bozukluğuna yol açabilir. Dane oluşumu evresindeki kuraklık daha sonra bin dane ağırlığında azalmaya sebep olur. Bu demektir ki, hasarı tahmin eden kişi böyle bir durumla karşılaştığında hangi zararların kuraklıktan, hangilerinin doludan meydana geldiğinin belirlenmesi konusunda problem yaşayabilir. Kuraklığa maruz kalmış tarla görünümü 336 Şiddetli Yağış ve Fazla Islaklıktan Oluşan Zararlar Uzun süreli yağmurlar veya kısa süreli şiddetli yağmur (kuvvetli yağış), eğer çiçeklenme evresindeyse tahılda bitkiyi etkiler ve dane tutumunu azaltır. Bunun yanında çavdar yabancı tozlaşma nedeniyle diğer tahıllara göre daha hassastır. Yağmur özellikle hasat öncesi döneme denk gelirse zarar önemli boyuttadır ve bu tahıl hasat olgunluğuna ulaşmaz. Şiddetli yağışlar tam olum evresinde başağın kopmasında ve danenin dökülmesinde etkili olur. Özellikle drenajı kötü tarlalarda şiddetli yağışların çokça görüldüğü ilkbahar aylarında ve yoğun yağışta bitkide yere inmeler (çökme) ortaya çıkar. Tahılın gelişmedeki gecikmesi aynı zamanda bitki sapında incelmeye sebep olur. Şiddetli yağış devam ederse su basmaları büyüme zararı meydana getirir Tahıllarda ıslak kalma zararı Kötü drenajlı alanlarda ve toprak çökmelerinde taban suyunda yükselme olur Kuvvetli Rüzgâr ve Fırtınadan Kaynaklanan Hasarlar Doludaki dane dökülmesine benzer bir zarar kuvvetli bir rüzgârda da ortaya çıkabilir. Fırtına sonrasında yerde sayısız tahıl danesi bulunabilir. Rüzgârın dalgalı formdaki vuruşu, başaktaki olgun daneyi yere düşürür. Başak rüzgârdan dolayı tek tek kuvvetli geliş gidişler ve dairesel hareketler yapar. Sonunda bütün tarladaki başaklarda bu geliş gidişler oluşur. Arpa başağında rüzgârın sebep olduğu dane kabı Erken dönemlerde aşırı rüzgâr nedeni ile toprak taşınması şeklinde bitkilerin tamamının toprak tarafından kapatılması ve engebeli arazilerde yüksek kısımlardaki bitkilerin sökülmesi gibi zararlar oluşmaktadır. Arpada Kısmi Çiçek Kısırlığı (Fener Formunda Çiçek) İki sıralı arpa çeşitlerinde bazen fener formunda çiçeklenme ortaya çıkar, böylece teke tek çiçeğin dane bağlamamasına sebep olur. Çiçeklenmeden sonra kavuzlar artık kapanmazlar. Boş başakçık ışık altında bakıldığında fener formundadır (fener çiçeklenme, şişmiş arpa). Daha sonra, boş kavuzların hepsi kurur ve dökülür. Olgunluk evresinde boş başak görülür, kavuz atımı ortaya çıkabilir. Bu oluşum dolu zararına benzemektedir. Kısmi çiçek kısırlığının nedeni günümüzde henüz açıklanamamıştır. Burada söz konusu olan fiziksel görünümün meydana gelmesine kış şartlarının da etkisi vardır. Bu görünüme sebep olan neden henüz belli değildir. 337 Arpada fener formunda çiçeklenme Yulafta Dökülme ve Beyaz Tomurcuklanma Yulaftaki dökülmelerin tamamı dolu zararına benzer dökülmelerdir. Bu dökülmelerde dolu vuruşu olmasa da, dolu zararına benzer belirtiler görülmektedir. Mayıstan itibaren tomurcuğun altında beyaz kısım solar, cılız başakçık ve dökülme ortaya çıkar. Tomurcuğun tamamen beyazlaşması ve boş başak kalması seyrek görülür. Tomurcuğun oluşumunda veya öncesinde dökülmeler su veya besin eksikliğine, başaklanmada ise fazla gübrelemeye (azot fazlası) dayandırılır. Dökülme eğilimi bazı çeşitlerde çok farklıdır. Bunun genetik yapıyla ilgili olduğu düşünülür. Uygun olmayan gelişme şartlarında tomurcuklanmadaki don zararı yoğun olmayan bir dökülmeyi ifade eder. Geç ekimlerde dökülme bazen frit sineğinden dolayı da ortaya çıkar. Dolu nedeniyle olan dökülmelerde ise, tomurcuk daha yaprak kınındayken dolu vuruşuna maruz kalır. Dolunun vuruşu yeteri kadar güçlüyse yaprak kını basılır ya da tomurcuğun altındaki kısımları büyük zarar görür. Yulafta doludan kaynaklana döküm Yulafta y. ot ilaçlarının yanlış kullanımı ile oluşmuştur Böylece tomurcuk artık gelişmez ve oluşan bu beyaz kısım dökülür. Kesin olarak doludan oluşan bir dökülme dolu tanesinin vurduğu yerde yaprak kınının zarar görmesi demektir. Arpada Danenin Patlaması (Premalting) Olgun yazlık arpada danenin patlaması bazen danenin ortasındaki çizgi boyunca meydana gelir. Bu da az çok danenin olgun başaktan ayrılmasına sebep olabilir. Bu zarar tablosu dolu vuruşu gibi değildir. Bilakis daha çok olgunluk evresindeki yüksek sıcaklıktan sonra hasat periyodundan önceki evrede kısa yoğun dolu vuruşlarında ve buna bağlı olarak yüksek sıcaklıkta değişebilir. Danenin akması ve küçülmesiyle kavuzlar yırtılır. Bu şartlarda ortaya çıkan güçlü değişimler danenin çimlenme öncesi premalting adıyla bilinir. Başakta Kısmi Boşluk Buğdayda kısmi başak olum eksikliğinde, başağın alt kısmında boşluk görülür. Ama bunun dolu zararıyla bir ilişkisi yoktur. Bitkinin görünümündeki bu durum, çiçeklenmedeki soğuğun etkisi ya da kış şartlarına bağlı olarak suda kalması ve beslenme yetersizliği gibi durumlardan kaynaklanabilir. Çeşitle ilgili olarak genetik şartlar da, kısır bir çiçek sonunda başak ekseninde boş bir başak oluşumuna neden olabilir. Buğdayda çok sıkça görülen “ beyaz uçluluk” ve başak ucunun boşluğu genelde, çiçek zamanındaki soğuklardan kaynaklanmaktadır. Buna benzer belirtiler, başaklanmadan önceki su eksikliğinden ya da kış şartlarından dolayı bitkinin yetersiz beslenmesinden de kaynaklanabilir. Günümüzde ekilen, verimi yüksek kışlık buğdayda, başak ucuna kadar dane oluşumu nadir görülür. Dolu sebebiyle, başak ucunun boş olması yanında başağın alt tarafları da zarar görür. 338 Buğdayda “beyaz uçluluk” Fusaryum’daki belirtiler, kış şartlarına bağlı olarak oluşan beyaz uçluluğa çok benzerlik gösterir. Çavdar başağında da bazen beyaz uçluluk belirtileri ortaya çıkar. Başağın zarar görmüş kısımlarında normal gelişmiş kısımlara göre farklılık gözlenir. Bu görünüm çoğunlukla geç dondan bazen de alışılmamış düşük sıcaklıktan ve çiçeklenmede kötü iklim şartlarından ortaya çıkar. Buğday başağında başak ekseninde boş başakçık buğday başağında kuruma Uzun süren kuraklıktan dolayı Çavdarda Kısmi Dökülmeler Başağın içindeki boşluklarda, başakçık normal gelişmiş kısımlara göre cılızdır. Çiçekte ve sonrasında meydana gelen doludan dolayı bu kısmi dökülme çok görülür. Çavdardaki esas nedenler yabancı tozlaşma olarak eksik dane oluşumuna sebep olur. Bu, bazı durumlarda verim kaybına neden olur. Başakçığın aynı zamanda solması ve bütün işlemleri yapan toz kesesinin doluyla zarar görmesi mümkün değildir. Başaklanmadan sonraki doluda danenin içindeki boşluk tek taraflı olarak vuruş yönünde yara alır. Çavdar başaklarında döküntüler Gübre ve İlaçların Yanlış kullanılmasıyla Oluşan Hasarlar Bitki koruma ilaçları, gübreler ve bitki gelişim düzenleyicilerinin kullanımı dolu zararlarındaki gibi belirtilere neden olabilir. Kural olarak kültür bitkisinde uygun şekilde kullanılmayan (doz, uygulama vs açısından) ilaçlar rüzgârın etkisiyle dağılınca bitkiye ulaştığı da belli olmaz. Fazla yabancı ot ilaçlaması yapılan tahılda katlamayla oluşan şeritler. 339 Y. ot ilaçlarının buğday başağına zararı Yazlık arpada büyüme düzenleyicilerinin başağa zararı Büyüme düzenleyicilerinin yanlış kullanımı Y. Ot ilaçlarının yanlış kullanımı ile arpada anormal kavuzlanma Yukarıda: yanlış Y. ot ilacı karışımıyla oluşan ile Y. ot başak deformasyonu; soğuk aşağıda: işleme uğramamış başak bozuklukları Kışlık arpada gelişim düzenleyicileri ilaçlarının uygulanmasından sonraki vurmasında meydana gelen şekil Gübrenin gelişigüzel dağılımıyla oluşan zararlar ile dolu zararından meydana gelen belirtiler nadiren birbirine benzer. Yine büyümeyi düzenleyiciler de eğer geç kullanılırlarsa dolu zararına benzer belirtiler görülebilir. Başaklanmadan kısa bir süre önce CCC (Chlorcholinchlorid) verilirse ve bunu dolu vuruşu takip ederse arpa ve buğday alanında büyük bir oranda başak tutucular gözlenir. Özellikle bazı yazlık buğday çeşitlerinde bu başak tutucular sıkça görülür. 340 Kışlık çavdar çeşitlerinde kalsiyumlu azotlu gübrenin geç kullanımıyla oluşan zarar Sağda: çift başlı başak, ortada: tek taraflı başak, solda: normal başak. Besin Eksikliklerinden Kaynaklanan Hasarlar Besin eksiklikleri dolu zararına benzer yaprak lekeleri ya da başka belirtiler gösterir. Bakır (Cu) eksikliği Bakır eksikliğinde ortaya çıkan belirtiler diğer tüm tahıl çeşitlerine göre özellikle yulafta tipiktir. Bitki kardeşlenmeye başlarken mayıstan itibaren yaprak uçları, kenarları beyazlaşır ve kurur, bitki beyaz görünür, oluşan dane genelde boş veya az değerdedir. Tahılda bakır eksikliği Yulafta mangan (Mn) eksikliği Mayıs ve haziranda eski yaprakların alt kısımları solar. Önce gri-yeşil, sonra sarı-yeşil ve kahverengi lekeler görülür. Sonunda yaprakların uçları önce yeşildir, sonra bükülüp kapanır ve kurur. Sap yatar, sürgün cılız kalır. Arpa, çavdar ve buğdayda topraktaki Mn eksikliği yapraklarda hafif bir renk açılmasıyla görülür. Yaprak damarları arasında gri-yeşil lekeler oluşur. Daha sonra kahverengileşip kururlar. Arpada mangan eksikliği Yulafta mangan eksikliği E. HASAR TESPİT PROSEDÜRÜ Bitkisel ürün sigortasında hasar tespitleri genel olarak ön ekspertiz ve kesin ekspertiz olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilir. Riskin özelliğine, hasarın şekline, boyutuna ve hasarın oluşum zamanının hasat dönemine olan yakınlığına göre ekspertizin bir defada ve kesin olarak gerçekleştirilmesi de mümkündür. Geçici Ekspertiz Verimin tam olarak belirlenemeyeceği veya hasarın hasada kadar değişebileceği durumlarda geçici ekspertiz yapılır. 341 Kesin Ekspertiz Kesin ekspertiz aşağıdaki durumlarda yapılır: Hasar hasat dönemine yakın bir tarihte meydana gelmiş ise, Ürün tam hasara uğramış ise, Geçice ekspertiz daha önceden yapılmış ise, Teminat kapsamındaki riske bağlı olarak bir hasar meydana gelmemiş ise, Belirlenen hasar oranında ilerideki günlerde bir değişiklik olmayacağı kanaati oluşursa, Yapılan kesin ekspertize itiraz edilmiş ise, Sayım Yapılacak Bitkilerin Seçimi Sigortalı tarlanın verimi ve hasar oranı, örnekleme yöntemi ile tarlayı temsil edecek şekilde seçilen bitkilere ve bunlardan alınan ürüne bakılarak belirlenir. Bitkilerin seçiminde; bitkilerin yerleri ve özellikleri tarlanın tamamını temsil edecek şekilde olmalıdır. Tarlanın sınırlarına yakın sıralardan bitki seçilmemelidir. Eğer parselde aynı tür içerisinde farklı çeşitler bulunuyorsa, sadece sigorta yapılan çeşitler alınmalıdır. Sigortalı üründe çeşit ayrımı yapılmamışsa çeşitlerin ağırlıkları oranında örnekler alınır. Örnekleme amacıyla seçilecek bitkilerin sayısı hasarlı tarlanın tamamını temsil edecek şekilde tarlanın büyüklüğüne göre aşağıdaki sayılarda belirlenir. Eksper gerekli gördüğü takdirde daha fazla sayıda sayım yapabilir. Sayım yapılan yerler çizilecek krokide gösterilir Tarlanın Alanı Sayım Yapılacak Bitki Sayısı (0,25 m²’lik örnekleme alanı olarak-en az) 1- 5 dekar 2 6 - 10 dekar 3 11-25 dekar 4 26-50 dekar 5 51-100 dekar 6 100 dekardan büyük tarlalarda 7 Verim Tespiti Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen hasarın oranı belirlenmeden önce, poliçede beyan edilmiş olan verimin doğruluğu kontrol edilir. Bunun için öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar olmasaydı söz konusu tarlada ne kadar verim elde edileceğinin tahmin edilmesi gerekir. Ürünün dekara verimi Verim (Kg/da)=((1 m2’deki başak sayısı (adet) X bir başaktaki ortalama dane sayısı (adet) X ürünün bin dane ağırlığı (g)) / 1000 Bir Dekardaki Bitki Sayısı: 1000 / (Bitkilerin Sıra Arası Mesafesi x Sıra Üzeri Mesafesi) Bir başaktaki ortalama dane sayısı, çeşitlere ve türlere göre değişmekle birlikte 20-50 adet arasında, ortalama olarak bin dane ağırlığı da 30- 50 g arasında değişmektedir. Önemli çeşitlere ait değerler aşağıda verilmiştir. 342 Bazı Arpa Çeşitlerinin Verimleri Çeşit Karatay 94 Kıral 97 Larende Kate A-1 Özdemir 2005 Akhisar 98 Süleymanbey 98 Vamık Hoca 98 Şerife Hanım 98 Kalycı 97 Çıldır 2002 İnce 2004 Beyşehir 98 m2 de ortalama başak sayısı (adet) 300-500 300-500 300-500 300-500 300-500 Başaktaki ortalama dane sayısı (adet) 20-50 20-50 20-50 20-50 20-50 Ürünün bin dane ağırlığı (g) Verim (kg/dekar) 37-46 37-41 41-48 34-38 45-50 200-500 450-900 500-950 500-750 200-500 300-500 300-500 20-50 20-50 40-42 35-38 480-500 500-520 300-500 20-50 38-42 480-500 300-500 20-50 36-38 480-500 araziler için 300-500 20-50 45-50 200-500 araziler için 300-500 20-50 37-47 200-500 araziler için 300-500 20-50 33-49 200-500 araziler için 300-500 20-50 38-46 400-700 300-500 20-50 35-44 400-650 başaktaki dane sayısı (adet) 20-50 20-50 20-50 20-50 Ürünün bin dane ağırlığı (g) Verim (kg/dekar) 40-42 36-39 39-44 32-38 600-800 600-700 600-800 200-500 20-50 32-38 400-800 20-50 20-50 35-37 32-34 500-900 475-870 20-50 20-50 20-50 20-50 38-42 38-44 36-40 32-36 450-700 150-600 200-650 500-600 20-50 20-50 36-37 34-38 700-900 700-800 Özelliği Kuru tarım için uygundur Sulu tarım için uygundur Sulu tarım için uygundur Taban uygundur Taban uygundur Taban uygundur Taban uygundur Konevi 98 Bazı Buğday Çeşitlerinin Verimleri Çeşit Özelliği Adana 99 Basri Bey Konya 2002 Karahan 99 Kınacı 97 Ekiz Ahmetağa Pehlivan Bezostaja 1 Altay 2000 Gerek-79 Golia Gönen m2 de başak sayısı (adet) Ekmeklik buğday 300-500 Ekmeklik buğday 300-500 Ekmeklik buğday 300-500 Ekmeklik buğday (Kuru 300-500 tarım için uygundur) Ekmeklik buğday (Sulu 300-500 tarım için uygundur) Ekmeklik buğday 300-500 Ekmeklik buğday (Sulu 300-500 için) Ekmeklik buğday 300-500 Ekmeklik buğday 300-500 Ekmeklik buğday 300-500 Ekmeklik buğday (Kuru 300-500 için) Ekmeklik buğday 300-500 Ekmeklik buğday 300-500 343 Kırkpınar Kızıltan Meram Orso Pandas Seyhan 95 Bağcı 2002 Ekiz Dağdaş-94 Göksu-99 Konya-2002 Selçuklu-97 Meram-2002 Makarnalık buğday için) Makarnalık buğday Makarnalık buğday Ekmeklik buğday Ekmeklik buğday Ekmeklik buğday Ekmeklik buğday Ekmeklik buğday tarım için uygundur) Ekmeklik buğday için) Ekmeklik buğday tarım için uygundur) Ekmeklik buğday için) Ekmeklik buğday için) Ekmeklik buğday için) (Sulu 300-500 20-50 38-40 800-900 300-500 300-500 300-500 300-500 300-500 300-500 (Sulu 300-500 20-50 20-50 20-50 20-50 20-50 20-50 20-50 46-48 37-48 28-32 77-79 40-42 33-42 34-37 600-800 400-750 300-800 550-600 700-800 400-700 475-895 (Kuru 300-500 20-50 36-42 200-500 (Kuru 300-500 20-50 30-36 450-900 (Sulu 300-500 20-50 40-49 400-800 (Sulu 300-500 20-50 35-45 350-750 (Sulu 300-500 20-50 37-48 400-750 Bir başaktaki ortalama dane sayısı 20-50 Ürünün bin Verim dane (kg/dekar) ağırlığı (g) Bir başaktaki ortalama dane sayısı 20-50 20-50 Ürünün bin Verim dane (kg/dekar) ağırlığı (g) Bazı Çavdar Çeşitlerinin Verimleri Çeşit Özelliği Aslım 95 Kuru alanlar için Bazı Yulaf Çeşitlerinin Verimleri Çeşit Özelliği Faikbey Seydişehir Bir m2 deki başak 300-500 Bir m2 deki başak 300-500 300-500 35-37 30 30 150-500 278-533 300-550 Dolu hasar tespiti için kullanılacak sayım tablosu aşağıdadır. Tahıllarda fırtına hasarının değerlendirilmesinde ise şöyle bir yol izlenebilir; Fırtına hasada yakın bir dönemde meydana gelmişse yatmayla birlikte dane dökme meydana gelir. Dane dökme ile meydana gelen kayıp sayım tablosunun ikinci kısmındaki tablo kullanılarak belirlenebilir. Buna ilave olarak yatma çok şiddetli olmuş ve başaklar biçerin alamayacağı şekilde toprağa yakın bir yere kadar yatmışsa bununda dikkate alınması gerekir. Eğer fırtına erken bir dönemde meydana gelmiş ise bu durumda yatma meydana gelir ve geçici ekspertiz yapılır. Daha sonra bu yatmanın verime nasıl yansıdığını belirlemek için kesin ekspertiz yapılır. Bu ekspertizde tarlanın büyüklüğüne göre örnek sayısı değişecek şekilde uygun sayıda örnek alınarak değerlendirme yapılır. Önce yatan alanın tarlanın ne kadarına tekabül ettiği belirlenir. Bunun için tarla gezilir ve yatan kısımlar belirlenir. Daha sonra yatan alanda hasar tespiti yapılır. Bunun için örnek alınacak yerde yatan saplardan tesadüfen bir kısmı kesilir ve bunlardan 50 veya 100 sap sayılır. Sayılan bu saplarda işe yaramaz daneler (boş dane, cılız dane, yeşil dane, çürümüş dane vs.) ve biçilebilecek yüksekliğin altında kalmış dane sayısı belirlenir. Yatmayan alanda da aynı sayımlar yapılır ve birbiri ile mukayese edilerek hasar oranı bulunur. 344 Hasarlı alandaki hasar oranı = (Hasarlı alandaki kayıp dane – Hasarsız alandaki kayıp dane) / Toplam dane Daha sonra bulunan bu hasar tarlanın tümü için hesaplanır. Hasar oranı = (Hasarlı alan x hasarlı alandaki hasar oranı ) / Tarlanın toplam alanı TAHIL EKSPERTİZ SAYIM TABLOSU Sigortalının Adı Soyadı: Uğur Köroğlu Poliçe No: 23400 Ürün Türü: Buğday (Makarnalık) Ürün Çeşidi: 1250 Ekspertiz Tipi: Geçici Kesin Hasarın Verime Etkisi (%) Hasar Oranı A B AxB Sayılan Toplam Sap Sayısı 5 100 10,00 28 0 0 17 29,19 (Aşağıdaki tablo sonucu alınacak) Sap Sayısı Hasar Şekilleri Yaprağı Hasarlı Sap Sayısı Yaprak Kını Kırılmaları Oluşmamış başak Sapın başağın altından bükülmesi- asılı kalmış başak Eğrilmiş-bükülmüş başak Yeniden doğrulmuş başak Yaprak Kını Yarılması Sonucu Zarar Gören Başak Kısmi Hasarlı Saplar Alttan bükülmüş saplar Üstten bükülmüş saplar Tam Hasarlı Sap Sayısı (Biçilebilecek başak yok) Hasarsız Sap Sayısı Başaklarda Meydana Gelen Dane Kaybı (kırılmış, körlenmiş, danesi dökülmüş başaklar) Sayılan Toplam Sap Sayısı (*) 50 TOPLAM HASAR ORANI = 9,92 % 20 (*) Hasarlı parseli temsil edecek 50 adet sap örneği alınır ve hasar şekline göre ayrılarak tabloya işlenir. 345 X Aşağıdaki tablo sadece süt olumundan sonraki dönemlerde meydana gelen hasarlarda doldurulacaktır. Hasar Başaklarda Meydana Gelen Dane Kaybı Tam sız Toplam K x Sayım Hasarl Topl Sap 100 No ı Sap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 am Sayıs Toplam D Sayısı ı 18 K 7 5 6 6 1 18 X 100/86 1 86 D 28 28 30 30 K 4 6 7 4 9 4 1 30 X 100/138 2 138 D 26 28 28 28 28 41 K 6 8 27 7 0 41 x 100/83 3 83 D 28 28 27 23 K 8 7 8 6 1 23 x 100/84 4 84 D 26 30 28 22 K 6 10 6 5 2 22 x 100/83 5 83 D 28 28 27 Topla Ortalama Dane 28 5 17 m Kaybı Oranı: Hasar Oranı 20,93 % 21,74 % 49,40 % 27,38 % 26,51 % 29,19 % K: Dolu nedeniyle başaklarda meydana gelen dane kaybı (kırılmış, körlenmiş, danesi dökülmüş başaklar) D: Sayım yapılan saplara ait başaklarda dolu hasarı olmadığı varsayıldığında bulunması gereken dane sayısı. ÇELTİK A. FENOLOJİK DÖNMELER Çeltikte fenolojik dönemler genel olarak üç dönemde açıklanabilir; Vegetatif dönemler (çimlenmeden başak oluşumuna) Generatif dönemler (başak oluşumundan çiçeklenmeye) Olgunlaşma (çiçeklenmeden olgun daneye) Generatif dönem yaklaşık 35 gün, olgunlaşma dönemi ise yaklaşık 30 gün sürer. Vegetasyon süresinin farklılığı vegetatif dönemin uzunluğuna göre değişir. Örneğin 110 günde olgunlaşan bir çeşit 45 günlük, 130 günde olgunlaşan bir çeşit ise 64 günlük bir vegetatif döneme sahiptir. Bu üç gelişme dönemi 10 ayrı alt dönemeden oluşmaktadır. Bu dönemler şu şekilde numaralandırılmakta ve tanımlanmaktadır. Dönem 0. Çimlenmeden çıkışa kadar olan dönemdir. Tohumlar genellikle 24 saat suda bekletilip, 24 saatte inkübe edilerek önceden çimlendirilir. Bu tohumlar ekilirler ve ekimden 2-3 gün sonar ilk yaprak görülür. 346 Dönem 1. Fide olarak adlandırılır. Fide dönemi çıkıştan hemen sonar başlar ve ilk kardeş görülünce sona erer. Fide gelişmeye devam ettikçe iki yaprak daha gelişir. Yapraklar erken dönemde 3-4 günde bir yaprak olacak şekilde gelişir. Kalıcı kök sistemini oluşturan adventif kökler hızlı bir şekilde seminal köklerin yerini alır. Yukarıdaki resim 18 günlük ve fidelemeye hazır bir çeltik fidesidir. Fide 5 yapraklıdır ve hızlı gelişen kök sistemine sahiptir. Dönem 2. Kardeşlenme. Bu dönem ilk kardeşin görünmesinden maksimum kardeş sayısına erişilmesine kadar sürer. Kardeşlenme başlangıcından sonar primer kardeşler segonder kardeşlerin oluşmasına katkıda bulunur. Bu fidelemeden 30 gün sonar olur. Bitki hızla büyümekte ve kardeşlenmektedir. Bitki büyüyüp geliştikçe primer ve segonder kardeşlerden sonar tersiyer kardeşler de oluşur. Bu safhada kardeşler o kadar çoğalırki ana sapı ayırdetmek güçleşir. Kardeşler bir sonraki dönem olan sap uzaması dönemine kadar gelişmeye devam eder. 347 Dönem 3. Gövde uzaması. Bu dönem başak oluşumundan once veya kardeşlenmenin sonunda meydana gelir. Bu nedenle 2. ve 3. dönemler arasında bir çakışma vardır. Kardeşler sayı ve boy olarak artmaya devam eder ve alt yaprakların sararması ve kaybolması farkedilemeyecek derecededir. Bitki görünümü oluşmaya ve toprak kapatılmaya başlamıştır. Vegetasyon süresi sap uzaması ile yakından ilgilidir. Geççi çeşitlerde sap uzaması daha fazladır. Bu bakımdan çeltik çeşitleri 105-120 günde olgunlaşan kısa vegetasyon süreli çeşitler ve 150 günde olgunlaşan uzun vegetasyon süreli çeşitler olmak üzere iki grupta toplanır. Erkenci ve yarı kısa çeşitlerde sapın 4. boğum arası, başak çıkış noktasının altı, başak oluşumundan önce 2-4 cm kadar uzar. Erkenci çeşitlerde maksimum kardeşlenme, sap uzaması ve başak oluşumu hemen hemen aynı zamanda olur. Geççi çeşitlerde maksimum kardeşlenme döneminde uzun vegetatif period vardır. Bunu sap uzaması ve boğum arası uzaması ve sonunda başak oluşumu takip eder. Bu 4 dönem vegetatif safhayı oluşturmaktadır. Generatif safha Dönem 4. Başak oluşumu başlangıcından başak uyanmasına (şişme) kadar Büyüyen sürgünün ucunda başak oluşumunun başlangıcı generatif safhaya girildiğini gösterir. Başaklanmanın başlangıcından 10 gün sonar başak gözle görünür hale gelir. Bundan sonar başağın çıkışına kadar 3 yaprak daha çıkacaktır. Başak gelişmeye devam ettikçe, başakçık fark edilebilir hale gelir. Genç başak büyüdükçe ve bayrak yaprak kını içerisinde yukarıya doğru uzadıkça bayrak yaprak kını şişer. Bu duruma çıkış için ön hazırlık denir. Bayrak yaprak kınının şişmesi once ana sapta olur. Şişme döneminde bitkinin alt kısımlarında yaşlanıp ölen yapraklara ve kardeşlere rastlanabilir. 348 Dönem 5. Başak çıkışı Başaklanma başağın ucunun bayrak yaprak kınından çıkışı ile başlar. Başak kından kısmen veya tamamen çıkıncaya kadar hareketine devam eder. Dönem 6. Çiçeklenme Başakçıklardan anter çıkışı ile başlar ve döllenme meydana gelir. Çiçeklenmede çiçekçikler açıktır, anterler çiçek kavuzlarından çıkmıştır ve polen vermeye başlar. Daha sonar çiçekçikler kapanır. Polen yumurtayı döllemek üzere pistil üzerine dökülür. Pistil pollen tüpünün ovaryuma ulaştığı tüylü bir yapıdır. Çiçeklenme başakçıkların çoğunun çiçeklendiği döneme kadar devam eder. Çiçeklenme başağın ucundan başlayarak alt tarafa doğru devam eder. Aşağıdaki ortadaki resimde solda başak ucunda çiçeklenme (başaklanmadan 1 gün sonar), ortada başağın orta kısmındaki çiçeklenme (başaklanmadan 2 gün sonar ve sağda başağın aşt kısmındaki çiçeklenme (başaklanmadan 3 gün sonar) görülmektedir. Çiçeklenme başak çıkışından 1 gün sonar başlar. Genelde çiçekçikler sabahları açıktır. Bir başaktaki bütün başakçıkların açılması 7 gün surer. 4, 5, ve 6. dönemler generatif safhayı oluşturmaktadır. Olgunlaşma safhası Gelişmenin son üç dönemi, 7. 8. ve 9. dönmeler, olgunlaşma dönemini oluşturur. Dönem 7. Süt 349 Bu dönemde dane süt kıvamında bir sıvı ile doludur. Dane parmaklarla sıkıldığında bu madde kolaylıkla dışarı çıkar. Başak yeşildir ve eğilmeye başlamıştır. Alt kısımlardaki yaşlanma ve sararma ilerlemektedir. Bayrak yaprak ve 2 alt yaprak yeşildir. Dönem 8. Hamur Bu dönemde danenin süt kısmı önce yumuşak sonrada sert hamur haline dönüşür. Dane yeşilden sarıya dönmeye başlar. Kardeş ve yaprakların yaşlanması fark edilir hale gelir. Tarla sarımsı bir renk alır. Yapraklar uçtan kurumaya başlar. Dönem 9. Olgun dane Dane olgunlaşmış, tam gelişmiş, sertleşmiş ve sarı renk almıştır. Yukarıdaki resim olgun dane dönemindeki bitkileri göstermektedir. Döllenmiş danelerin % 92-100 ü sertleşmiş ve sarı renktedir. B. DOLU ZARARI Çeltikte dolu zararı serin iklim tahıllarında olduğu gibi zarar yapar. Ancak gövdenin bir kısmı gelişmenin değişik dönemlerinde değişik yüksekliklerde su içinde bulunacağı için dolunun şiddetinin azalması ve daha az zarar yapması söz konusudur. Ayrıca çeltik başağı salkım şeklinde olduğundan doluya karşı buğdaya göre biraz daha hassas olabilir. C. HASAR TESPİTİ Çeltikte dolu hasar tespitinde genel olarak buğdayda izlenen yol izlenir. Sayım Yapılacak Bitkilerin Seçimi Sigortalı tarlanın verimi ve hasar oranı, örnekleme yöntemi ile tarlayı temsil edecek şekilde seçilen bitkilere ve bunlardan alınan ürüne bakılarak belirlenir. Bitkilerin seçiminde; bitkilerin yerleri ve özellikleri tarlanın tamamını temsil edecek şekilde olmalıdır. Tarlanın sınırlarına yakın sıralardan bitki seçilmemelidir. Eğer parselde aynı tür içerisinde farklı çeşitler bulunuyorsa, sadece sigorta yapılan çeşitler alınmalıdır. Sigortalı üründe çeşit ayrımı yapılmamışsa çeşitlerin ağırlıkları oranında örnekler alınır. 350 Örnekleme amacıyla seçilecek bitkilerin sayısı hasarlı tarlanın tamamını temsil edecek şekilde tarlanın büyüklüğüne göre aşağıdaki sayılarda belirlenir. Eksper gerekli gördüğü takdirde daha fazla sayıda sayım yapabilir. Tarlanın Alanı Sayım Yapılacak Bitki Sayısı (0,25 m²’lik örnekleme alanı olarak-en az) 1- 5 dekar 2 6 - 10 dekar 3 11-25 dekar 4 26-50 dekar 5 51-100 dekar 6 100 dekardan büyük tarlalarda 7 Verim Tespiti Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen hasarın oranı belirlenmeden önce, poliçede beyan edilmiş olan verimin doğruluğu kontrol edilir. Bunun için öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar olmasaydı söz konusu tarlada ne kadar verim elde edileceğinin tahmin edilmesi gerekir. Verim (Kg/da)=((1 m2’deki başak sayısı (adet) X bir başaktaki ortalama dane sayısı (adet) X ürünün bin dane ağırlığı (g)) / 1000 Bazı Çeltik Çeşitlerinin Verimleri Çeşit Özelliği Osmancık-97 Gönen Durağan Neğiş Edirne Kırkpınar Halilbey Beşer Şumnu Kızıltan Gala Karadeniz Kızılırmak Yüksek verimli, orta geççi Verimli, orta erkenci Verimli, orta geççi Verimli, orta erkenci Verimli, orta geççi Verimli, orta geççi Yüksek verimli, orta geççi Verimli, orta erkenci Yüksek verimli, orta geççi Yüksek verimli, orta geççi Yüksek verimli, orta geççi Verimli, orta erkenci Verimli, orta erkenci Bitki boyu (cm) 95-100 100-105 90-100 100-105 105-110 100-105 95-100 95-100 80-85 75-85 90-95 100-130 80-95 351 Randıma n (%9 60-65 60 60 60 60 60 60-65 60 60-65 60 60-65 60 70 Ürünün bin dane ağırlığı (g) 33-34 39-40 32-34 37-38 38-39 37-38 33-34 35-36 33-34 31-33 32-33 37-38 28-30 Verim (kg/dekar) 600-1000 500-900 700-900 500-700 500-700 500-700 600-1000 700-800 800-1000 700-900 600-900 600-900 600-900 Çeltikte fırtına hasarının değerlendirilmesinde ise şöyle bir yol izlenebilir; Fırtına hasada yakın bir dönemde meydana gelmişse yatmayla birlikte dane dökme meydana gelir. Dane dökme ile meydana gelen kayıp sayım tablosunun ikinci kısmındaki tablo kullanılarak belirlenebilir. Buna ilave olarak yatma çok şiddetli olmuş ve başaklar biçerin alamayacağı şekilde toprağa yakın bir yere kadar yatmışsa bununda dikkate alınması gerekir. Eğer fırtına erken bir dönemde meydana gelmiş ise bu durumda yatma meydana gelir ve geçici ekspertiz yapılır. Daha sonra bu yatmanın verime nasıl yansıdığını belirlemek için kesin ekspertiz yapılır. Bu ekspertizde tarlanın büyüklüğüne göre örnek sayısı değişecek şekilde uygun sayıda örnek alınarak değerlendirme yapılır. Önce yatan alanın tarlanın ne kadarına tekabül ettiği belirlenir. Daha sonra yatan alanda hasar tespiti yapılır. Bunun için örnek alınacak yerde yatan saplardan tesadüfen bir kısmı kesilir ve bunlardan 50 veya 100 sap sayılır. Sayılan bu saplarda işe yaramaz daneler (boş dane, cılız dane, yeşil dane, çürümüş dane vs.) ve biçilebilecek yüksekliğin altında kalmış dane sayısı belirlenir. Yatmayan alanda da aynı sayımlar yapılır ve birbiri ile mukayese edilerek hasar oranı bulunur. Hasarlı alandaki hasar oranı = (Hasarlı alandaki kayıp dane – Hasarsız alandaki kayıp dane) / Toplam dane Daha sonra bulunan bu hasar tarlanın tümü için hesaplanır. Hasar oranı = (Hasarlı alan x hasarlı alandaki hasar oranı ) / Tarlanın toplam alanı TAHIL EKSPERTİZ SAYIM TABLOSU Sigortalının Adı Soyadı: Poliçe No: Ürün Türü: Ürün Çeşidi: Ekspertiz Tipi: Geçici Kesin Sap Sayısı Hasarın Verime Etkisi (%) Hasar Oranı A B AxB Sayılan Toplam Sap Sayısı Hasar Şekilleri Yaprağı Hasarlı Sap Sayısı Yaprak Kını Kırılmaları Oluşmamış başak Sapın başağın altından bükülmesi- asılı kalmış başak Eğrilmiş-bükülmüş başak Yeniden doğrulmuş başak Yaprak Kını Yarılması Sonucu Zarar Gören Başak Kısmi Hasarlı Saplar Alttan bükülmüş saplar Üstten bükülmüş saplar Tam Hasarlı Sap Sayısı (Biçilebilecek başak yok) 100 Hasarsız Sap Sayısı 0 (Aşağıdaki tablo sonucu alınacak) Başaklarda Meydana Gelen Dane Kaybı (kırılmış, körlenmiş, danesi dökülmüş başaklar) Sayılan Toplam Sap Sayısı (*) TOPLAM HASAR ORANI = (*) Hasarlı parseli temsil edecek 50 adet sap örneği alınır ve hasar şekline göre ayrılarak tabloya işlenir. 352 Aşağıdaki tablo sadece süt olumundan sonraki dönemlerde meydana gelen hasarlarda doldurulacaktır. Sayım No Hasarsız Sap Sayısı Başaklarda Meydana Gelen Dane Kaybı Tam Hasarlı Sap Sayısı Toplam 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Toplam K x 100 Toplam D Hasar Oranı K 1 D K 2 D K 3 D K 4 D K 5 D Ortalama Dane Kaybı Oranı: Toplam K: Dolu nedeniyle başaklarda meydana gelen dane kaybı (kırılmış, körlenmiş, danesi dökülmüş başaklar) D: Başakta olması gereken toplam dane sayısı Bülent YAŞAROĞLU İşletici Şirket Bölge Müdürü FINDIK HASAR TESPİT TEKNİĞİ FINDIK HAKKINDA GENEL BİLGİ Ülkemizde ekonomik olarak 15 ilde yaklaşık 250.000 aile işletmesine ait 650.000 hektar alanda 500800.000 ton fındık ürünü yetiştirilmekte ve bunun 450-550.000 tonu ihraç edilerek Ülkemize 2 Milyar $ gelir getirmektedir. Diğer bir ifadeyle de dünya tüketiminin %70’i ülkemiz fındığından karşılanmaktadır. Ülkemizde ekonomik olarak 15 ilde yaklaşık 250.000 aile işletmesine ait 650.000 hektar alanda 500800.000 ton fındık ürünü yetiştirilmekte ve bunun 450-550.000 tonu ihraç edilerek Ülkemize 2 Milyar $ gelir getirmektedir. Diğer bir ifadeyle de dünya tüketiminin %70’i ülkemiz fındığından karşılanmaktadır. Fındık bitkisi; bitkiler aleminin Fagales takımı, Betulaceae Familyası, Corylus cinsi içinde yer almaktadır. Fındığın Kuzey Yarım kürenin ılıman iklim kuşağını, Japoya’dan, Çin, Kafkasya, Türkiye, Avrupa ve Kuzey Amerika’ya kadar yabani formlar biçiminde kapladığı bilinmekte olup, kültür formlarını oluşturan en önemli türler ise Artvin’den Kırklareli’ne kadar uzanan Kuzey Anadolu Dağları ve Kuzey Geçit bölgelerinde yoğun olarak bulunmaktadır. Fındığın kültüre alınma tarihi 2500 yıl öncelerine kadar dayanmaktadır. Fındığın anavatanının yurdumuzun Karadeniz Bölgesinde Giresun civarı olduğu ve kültür fındığının dünyaya buradan yayıldığı kabul edilen bu meyvenin 1400 yılından günümüze kadar ticareti yapılmaktadır. Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan 16 çeşit fındık mevcuttur. 1938 yılında kurulan ve dalında ülkemizde tek olan Giresun Fındık Araştırma Enstitüsünde seleksiyon ve melezleme çalışmaları sonucunda ticari değeri olan 7 çeşit adayı daha geliştirmiştir. FINDIK GENEL YETİŞTİRİCİLİK BİLGİSİ a)- İklim istekleri: Karadeniz kıyı bölgesi fındık yetiştiriciliği bakımından en uygun iklim özelliğine sahip bulunmaktadır. Fındık Karadeniz Bölgesinde sahilden 60 km içeriye ve 750 m yüksekliğe kadar ekonomik olarak yetiştirilebilmektedir. 353 Fındık için en uygun şartlar; yıllık ortalama sıcaklığın 13-16 C olduğu, en düşük sıcaklığın -8, -10 C’yi, en yüksek sıcaklığın ise 36-37 C’yi geçmeyen, yıllık yağış toplamının 700 mm’nin üstünde olduğu, yağışların da aylara dağılımının dengeli olduğu, bunun yanında Haziran ve Temmuz aylarındaki oransal nemin de %60’ın altına düşmediği yerler yetiştiricilik için en uygun yerlerdir. Bir çok çeşitte kış döneminde tomurcuklar -10 C’ye kadar zarar görmez iken, -15 C den itibaren zararlanma önem kazanır, -20 C den sonra ise bu zarar önemli oranda artar. Dişi çiçek tomurcuklarının kabardığı dönemde -4 C’lerde başlayan zararlanma, meyve oluşum(çotanak taslağı oluşum-ilk yaprakcıkların oluşum evresi) döneminde ise -2 C lerde başlamaktadır. Don zararının boyutu; bitkinin bulunduğu fenolojik evre, sıcaklık derecesi, sıcaklığın düşüş hızı, düşük sıcaklıkta kalınan süre v.b etkenlere göre değişim göstermektedir. b)- Toprak İstekleri: Fındık saçak köke sahip bir kültür bitkisi olduğundan kökleri fazla derine gitmeyip meyilli arazilerde 80 cm toprak derinliğine kadar ulaşabilmektedir. Toprak istekleri olarak fazla seçici olmamakla birlikte, toprak Ph’ı 6 civarında olan, besin maddelerince zengin, tınlı-humuslu ve derin topraklarda iyi bir gelişme gösterir. c)- Morfolojisi: Erkek çiçekler 6-7 cm uzunluğunda silindirik yapıdadır. Bölgede bunlara püs veya kedi kuyruğuna benzediğinden kedicik de denir.1 adet erkek çiçek topluluğunda (püs, kedicik) 150-200 adet erkek çiçek bulunmakta ve bunlar yaklaşık 6 milyon kadar çiçek tozu verebilir. Dişi Çiçekler tomurcuk içinde bulunur, bu tomurcuklar genelde küçük ve dik olur. Aralık ve ocaktan sonra stigmalar kırmızı pembemsi renklerde demet şeklinde görülmeye başlarlar, her bir çiçek demetinde 14-24 adet çiçek bulunur ve bunların her birinden ikişer tane stigma çıkar, genelde de bunun yalnızca biri döllenir, İkisi birden döllendiğinde ise ikiz fındık oluşur. Erkek ve dişi çiçekler aynı bitki üzerinde, farklı yerlerde bulunurlar. 354 d)- Biyolojisi: Erkek çiçekler, Eylül ayından itibaren gelişip belirmeye başlar. Dişi çiçeklerin açmaya başladığı Aralık ayından şubat sonuna, hatta mart ayı ilk yarısı sonuna kadar (çeşit, yükselti ve fenolojiye göre) polen yaymaya devam eder. Fındıkta polen taşınımı(tozlanma) rüzgarla olmaktadır. Tozlanmanın meydana geldiği bu dönemlerde, dişi çiçeklerde eşey organları tam olarak oluşmadığı için dişicik tepesi (stigma) üzerine gelen çiçek tozu burada çimlenir ve dişicik borusu (style) içinde, kısa bir çim borusu meydana getirdikten sonra, burada yumurtalığın gelişmesine kadar duraklarlar. Dişi çiçek, eşey hücrelerinin oluşumu için dört-beş ay bekler. Mayıs ayına doğru havaların ısınmasıyla olgunlaşan yumurtalık, çim borusunun yeniden hareketlenmesini sağlar ve yeniden hareketlenen çim borusu uzayarak yumurtalık tabanına kadar ulaşır. İlkbaharda yumurta hücreleri oluştuktan sonra döllenme olur ve genelde 1 yumurta hücresi döllenir ve meyve içi gelişmeye başlar. Tozlanmamış dişi çiçekler 2-3 ay reseptif kaldıkları için, bahçede erkek çiçekleri geç açan tozlayıcıların bulunması verimlilikte önemlidir. 355 356 357 e)- Yetiştiriciliği: Fındık 6-7 adet dal topluluğundan oluşan ocak adı verilen kümeler halinde yetiştirilir. Ancak çoğu üretici bahçesinde ocaktaki dal sayısı 7-10 arasında değişmektedir. Son yıllarda özellikle taban arazilerde kurulan bazı plantasyonlarda tek dal, sıra dikim ve çit dikim sistemleri de uygulanmaktadır. Parseldeki Ocak Sayısının Bulunması: Bahçedeki inceleme sırasında ocakların sıra arası ve sıra üzeri mesafeleri tespit edilerek, bahçedeki 1 dekardaki ocak sayısı belirlenir. Bunun için aşağıdaki tablodan da yararlanılabilir. Örnek: 4 mt x 5mt= 20 m² 1da=1000 m² 1000 m² / 20 m² = 50 ocak/da Ayrıca, Ocakların miktar tespiti yapılırken, ocaklardaki ortalama dal sayılarının da tespit edilmesi gerekir. Bunun için bahçedeki dalların genel taç yapısına göre, ocaktaki dalların sayısı belirlenir. Gerekirse bazı ocaktaki verim çağındaki birkaç dal, bir dal olarak da değerlendirilebilir. 358 FINDIK HASAR TESPİT KILAVUZU 1. Hasar Tespit Prosedürü Bitkisel ürün sigortasında hasar tespitleri genel olarak ön ekspertiz(geçici) ve kesin ekspertiz olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilir. Ancak, ürünün özelliğine, riskin cinsine, hasarın şekline, boyutuna, hasarın oluşum zamanda bitkinin fenolojik evresine, hasat dönemine olan yakınlığına ve bitkinin biyolojik ve fizyolojik özelliğine göre, ekspertizin bir defada kesin olarak gerçekleştirilmesi de mümkündür. Her iki durumda da sigortalı üründe, hasar tespit işlemleri; ürünün yetiştirildiği arazi ve ürünün özelliklerine göre örnekleme yöntemi ile belirlenen dallarda verim sayımı yapılarak gerçekleştirilir. TARIM SİGORTASINDA FINDIK FENOLOJİK EVRELERi Bir Dekardaki Ocak Sayısı: Ocakların sıra arası ve sıra üzeri mesafesi çarpılır ve çıkan sayı 1000’e bölünerek bir dekardaki ocak sayısı bulunur. Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı: Bahçenin tamamı gezilerek, ocak başına düşen verim çağındaki ortalama dal sayısı esas alınır. Tam verim çağına gelmemiş veya taç yapısı küçük olan birkaç dal, bir dal olarak değerlendirilebilir. Bir Daldaki Ortalama Çotanak Sayısı: Bahçeyi temsil eden ocaklardan tespit edilen dallardaki sayılan hasarlı ve hasarsız çotanaklar ile teminat kapsamındaki risk nedeniyle yere dökülmüş çotanak taslaklarının toplamının, sayım yapılan dal sayına bölünmesiyle bulunan çotanak sayısına denir. Bir Çotanaktaki Ortalama Dane Sayısı: Verim tespitinde kullanılacak çarpanlardan birisi olan bir çotanaktaki dane sayısı, fındık çeşitlerine göre değişmektedir. (Tablo 2) 2. Verimin Belirlenmesinde ve Hasar Tespitinde dikkat edilmesi gereken hususlar Sigortalı bahçenin gerek verim, gerekse hasar oranının doğru tespit edilmesi için; örnekleme yöntemi ile seçilen ocakların ve bunlardan tespit edilen dalların bahçeyi temsil edecek şekilde belirlenmesi çok önemlidir. Bunun için; Ocak seçiminde, ocakların yerleri, özellikleri ve sayıları bahçenin tamamını temsil edecek şekilde olmalıdır. Bahçenin sınırlarına ve yola yakın yerlerden örnek alınmamalıdır. Eğer popülasyon içinde önemli bir yer tutmuyorsa çok kısa, çok büyük, çok yaşlı ve normal gelişme göstermeyen ocakların dalları seçilmez. Bahçedeki dalların genel taç yapısı dikkate alınarak örnek seçilmeli. Bahçenin genel yapısı dışında tam verim çağına gelmemiş veya taç yapısı küçük olan birkaç dal, bir dal olarak değerlendirilebilir. Bahçenin tapoğrafik durumu, toprak özellikleri ve bahçenin bakı yönü göz önüne alınarak örnek seçiminde bu farklılıkların ağırlıkları ölçüsünde örnekler seçilir Bahçedeki ağırlıklı çeşidin birden fazla olması durumunda her bir çeşit için bahçedeki çeşidin miktarına göre orantısal sayıda ocakta dal sayımı yapılır. Eksper, gerekli gördüğü takdirde daha fazla sayıda dal sayımı yapabilir. Unutulmamalıdır ki tablodaki sayılar en az sayım yapılacak dal miktarıdır. 359 Bahçedeki ocakların dal sayıları her birinde farklılık gösterebilir, bu nedenle dal sayısı ortalamalarının sayılan örnek ocaklardaki dal ortalamasına göre belirlenmesi ve verim tespitinde de hesaplamanın buna göre yapılması gerekir. 3. Fındıkta Verim Tespiti Fındığın Fenolojik durumuna göre; Dişi Çiçek(Karanfil)- açtıktan sonraki-Çotanak Taslağı dönemi ve fındığın Çotanak ve Dane oluşturduğu dönemde olmak üzere iki farklı şekilde yapılır. Fındıkta verim, genel anlamda dekara alınan ürün miktarı olarak ifade edilse de, sigortacılıkta ocak verimi olarak ifade edilir. Tespit edilen ocaklardan belirlenen, örnek dallarda yapılan ürün (çotanak taslağı,çotanak) sayımı ile bulunan ürün miktarının ocaktaki ortalama dal sayısı ile çarpılarak, 1 adet ocak verimi bulunur. Dekardaki ocak sayısı ile ocak veriminin çarpımında ise dekar verimi elde edilir. Fındıkta verim değerleri kurutulmuş kabuklu dane fındık olarak ifade edilmektedir. 3.1. Fındığın, Karanfil veya Çotanak taslağı olduğu dönemde verim tespiti: Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen bir hasarın toplam verime oranını belirleyebilmek için, öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar olmasaydı söz konusu bahçede ne kadar verim elde edilebileceğinin belirlenmesi gerekir. Fındık Ürününde Verim Miktarının Hesaplanması: (KARANFİL VE ÇOTANAK TASLAĞI DÖNEMİNDE:) Verim (Kg/dekar) = Bir daldaki sağlam dane sayısı(Bir daldaki ortalama çotanak taslağı sayısı x Fındık Çeşidinin bir Çotanaktaki Ortalama Dane Sayısı) x Tutum oranı(Ek:1) x Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı x Bir dekardaki Ocak Sayısı / Çeşidin 1 kg’da ki ortalama dane sayısı Örneğin; 1 dekarında 75 ocak, her bir ocakta da ortalama 6 adet dal olan ve bir daldaki ortalama çotanak taslağı sayısı 120 olan Giresun yağlısı çeşidinden oluşan bahçenin, 1 dekarındaki verimi nasıl hesaplanır.(Nisan ayı) Verim (Kg/dekar) = 456 (120 x 3.8(tablo 2)) x 0,54 (Ek:1) x 6 x 75 / 596 = 456 X 0.54 X 6 X 75 / 596 = 186Kg/da 186 / 75= 2,48 kg/ocak 360 3.2. Fındığın Çotanak ve Dane oluşturduğu dönemde verim tespiti: Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen bir hasarın toplam verime oranını belirleyebilmek için, öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar olmasaydı söz konusu bahçede ne kadar verim elde edilebileceğinin belirlenmesi gerekir. Şayet zarar döneminde çotanaktaki danelerin içi oluşmuş, zuruflarından ayrılabilecek kadar gelişmiş, büyüklük olarak sayıları belirlenebilecek yapıda ise (Temmuz ayı başlarından hasada kadarki dönemlerde) direkt olarak sağlam dane sayımı da yapılabilir. (Böylece; Bir daldaki ortalama çotanak sayısı x Fındık Çeşidinin bir Çotanaktaki Ortalama Dane Sayısı, işlemi yapılmış olur) Şayet çotanaktaki dane sayıları, ortalamadan önemli sapma göstermedikçe, HT çalışmalarının hızla tamamlanması açısından uygulanması bölge koordinatörlüğünce bildirilmektedir. Verim Tespiti(Kg/dekar)= Bir daldaki ortalama sağlam dane sayısı (dalda bulunan çotanaklardaki daneler sayılarak yapılır) x Nihai Verim Çarpanı (Ek:1)x Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı x Bir dekardaki Ocak Sayısı / Çeşidin 1 kg’da ki dane sayısı. ÇOTANAK – DANE SAYIM CETVELİ Not: (HER BİR KUTU İÇİNE 1 ÇOTANAK İÇİN /, İKİ ÇOTANAK İÇİN İSE X ŞEKLİNDE İŞARETLENİR ) TUTUM ORANI (verim Çarpanı): (Ek:1) Verim tespiti için sayım yapılan dönemdeki danelerin ne kadarının, % değer olarak hasat edilebilecek sağlam dane duruma geleceğini bulmak için kullanılan 1. DAL Çotanaktak sayısı Çotanaktaki 2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 26 28 30 32 34 36 38 40 Toplam dane sayısı 1 X X 2 / 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 TOPLAM DANE SAYISI oransal değer olup, fındığın fenolojik durumuna göre değişiklik gösteren bir faktördür. (yaklaşık 30 yıllık istatiksel verilerin derlenmesi ile bulunmuştur.) 361 TUTUM ORANLARI (%) (BİR DALDAKİ ORTALAMA DANE SAYISI MİKTARINA GÖRE) FENOLOJİK EVRELER DİŞİÇİÇEK AÇIM & ÇOTANAK DANE SAYISI TASLAĞI ORTALAMASI OLUŞUM ŞUBAT-NİSAN 1-50 98 ÇOTANAK ÇOTANAKTAKİ DANENİN GELİŞİM & İÇİNDE DÖNMESİ & DANENİN İÇ HASAT OLUŞUMU NİSAN-MAYIS 98 HAZİRAN-AĞUSTOS 98 51-75 97 97 97 76-100 94 94 97 101-120 91 92 95 121-140 89 91 95 141-160 85 90 95 161-180 83 85 93 181-200 81 85 93 201-220 78 80 93 221-240 76 80 93 241-260 74 80 93 261-270 72 80 93 271-280 70 77 90 281-300 68 75 90 301-320 66 75 90 321-340 341-360 64 62 75 70 90 90 361-400 60 70 85 401-420 58 70 85 421-450 56 65 85 451-500 54 65 85 501-550 551-600 52 50 65 65 85 80 601-650 48 60 80 651-700 46 60 80 701-750 44 60 80 751-800 42 60 80 801-850 40 60 75 851-900 39 55 75 901-950 38 55 75 999 VE ÜZERİ 36 50 70 ZURUF Fındığın fenolojik dönemine göre bu faktörün % oranı değişmektedir ki, nedeni de hasada yakınlaştıkça üründe oluşabilecek kayıp miktarı da % olarak düşmektedir. 362 Örneğin: Mart ayındaki bir daldan sayılan karanfilin çeşit dane sayısı çarpanı sonucu elde edilen dane sayısı 400 olsun bunun tablodaki tutum oranı yani çotanağa dönüşüm oranı; mart ayında %60 iken, bu işlem nisan ayı sonlarında %70 olarak, Haziran ve Temmuz aylarında ise tutum oranı %85 olarak değerlendirilmektedir. Çünkü karanfil bir çotanak adayı olma yolunda bir çok risk faktörünü atlatmış ve artık hasat olgunluğuna çok kısa süre kalmıştır. 3.3 Hasar gören ürünün Tespiti: Hasar gören ürün miktarının, hasar öncesi verim ile orantılanması yöntemi yanında, direkt hasar gören ürünün sayısı üzerinden de hasar oranı tespit edilebilir. Yapılacak işlem, hasar görmüş çotanakların veya bunlardaki sağlam dane sayısının, daldaki hasar görmemiş diğer sağlam çotanak veya bunlardaki danelerin sayısına orantılanmasıdır. Bu işlem sonucunda toplam hasar oranı tespit edilir. Hasar Oranı= Toplam Hasarlı Çot./Çot. Taslağı Sayısı Ortalaması x 100 / Toplam Çot./Çot. Taslağı Sayısı Ortalaması Toplam Hasarlı Çotanak/Çotanak Taslağı Sayısı= Teminat Kapsamındaki Risk Nedeniyle Dal Üzerindeki ve Yere Dökülen Toplam Hasarlı Çotanak/Çotanak Taslağı Sayısı Ortalaması . Toplam Çotanak/Çotanak Taslağı Sayısı= Hasarlı ve Hasarsız toplam Çotanak/Çotanak Taslağı Sayısı Ortalaması. Hasar gören ürünün miktarını tespit etmekte, yine normal verim tespiti hesaplaması mantığıyla yapılır, tek farkı bulunan değerin toplam verim değeri değil, hasarlı ürün miktarıdır. Ancak bu yöntemde kullanılan tutum oranı değeri, hasarlı ve hasarsız toplam dane ortalamasına karşılık gelen değer olmalıdır. Hasar gören ürün miktarı(Kg/dekar) = Bir daldaki zarar gören ortalama dane sayısı (dalda veya yere düşmüş olan çotanaklardaki daneler sayılarak veya çotanak taslakları sayısına göre dane hesaplanır) x Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı x Bir dekardaki Ocak Sayısı x Nihai Verim Çarpanı (Ek:1) / Çeşidin 1 kg’da ki dane sayısı Sonuçta, Hasar gören ürün ve hasar görmeyen sağlam ürün miktarı tespit edilmiş olur. Her ikisinin toplamı ise 1 dekardaki hasardan önceki ortalama verim miktarı tespit edilmiş olur. 363 364 365 366 367 368 4. HASAR TESPİTİ 4.1. Ön (Geçici) Ekspertiz 4.1.1 Dolu, Fırtına, Hortum, Heyelan, Yangın, Sel ve su baskını Hasarlarında Ön Ekspertiz Dolu, fırtına, hortum, heyelan, yangın, sel ve su baskını hasarları için; Fındıktaki Hasar Tespitleri genel uygulamasında ön ekspertiz (geçici ekspertiz) çok istisna olaylar dışında yapılmaz. Çünkü hasara uğrayan ürün net olarak görülmektedir ve hasat olgunluğuna gelmeyen ürünün hiçbir değeri yoktur. 4.1.2 Don Hasarında Ön Ekspertiz Don hasarları için; Fındıktaki Hasar Tespitleri genel uygulamasında ön ekspertiz (geçici ekspertiz) için genellikle eksper görevlendirilmesi çok istisna olaylar dışında yapılmaz. Bu amaçla Bölge Koordinatörlüğümüzce; Bölgedeki hasar oluşturabilecek iklimsel şartlar çok yakından takip edilmekte, gerek tahmini gerekse gerçekleşmiş meteorolojik veriler toplanır, Bu dönemde bölgede fındık bahçelerinin feneolojik evresi tespit edilir ve don teminatının başlama evresi olan; “Fındık ürününde bahçedeki ocaklarda bulunan dişi çiçeklerin en az %90’ ının (Karanfilli tomurcukların) etrafını çevreleyen pulcuklardan ayrılıp, sap oluşturmaya başladıktan ve ilk yaprakçıklar görülmeye başladıktan”, sonraki evrede olup olmadığı belirlenir. Bunun için bölgeyi temsil edecek şekilde bahçeler seçilir ve yüksekliği farklı olanlar, kuzey, güney, doğu, batı yönde, tepe ve dere-ırmak kenarları, hakim rüzgar alan kısımlarından, farklı çeşitlerden yeterli sayıdaki dal örnekleri alınır. Kar yağışlarının başladığı ve henüz don hasarı oluşmadan araziler taranır resimlenir kar yağışının olduğu rakımlardaki araziler resimlenir, not edilir, ürün üzerinde de bunlar ayrıca resimlenir. 369 Don Hasarında Ön Ekspertiz Bu amaçla; bölgedeki hasar oluşturabilecek iklimsel şartlar çok yakından takip edilmekte, risk taşıyan zamanlarda gece ve gündüz arazi taramaları ile hasar oluşup oluşmadığı, hasarın boyutları kayıt altına alınır. Hasar oluşturacak bir iklimsel şart gerçekleşmiş ise ilk 3-4 gün bölgeyi temsil eden lokasyon il-ilçeköy bazında yüksekliği farklı olanlar, kuzey, güney, doğu, batı yönde, tepe ve dere-ırmak kenarları, hakim rüzgar alan kısımlarından yeterli sayıdaki bahçeler incelenir buralardan dal örnekleri alınır ve bunlarda hasar boyutunu belirleyecek çalışmalar yapılır. Hasar çok şiddetli boyutta olmamış ve homojen bir hasar değilse don oluşturan düşük sıcaklığın ürüne etkisini tespit etmek amacıyla çok titiz, dikkatli incelemelerle birlikte bir karara varılır. Hasarın bitkideki etkileri de gün gün fotoğraflanır. Hasar boyutu net ortaya çıkıncaya kadar arazi taramalarına devam edilip, üründe hasar emareleri görülüp tespit edilebildiğinde, bunlar fotoğraflandıktan sonra, hasar ihbarlarına eksper görevlendirmeleri yapılır. Don Hasarında Ön Ekspertiz Bu çalışmalarda alınan numune dallar boyanarak numaralandırılır. Seçilen örnek dallar işaretlenir, sap oluşturmuş veya varsa oluşturmamış dişi çiçekler sayılarak not edilir. Hasar tarihinden 7-10 gün sonra tekrar aynı bahçelere tekrar gidilir. İşaretlenen dallarda toplam çotanak taslakları ile kahverengileşmiş, ölü veya kayıp çotanak taslakları sayılır ve bölgedeki hasar boyutuyla ilgili net bilgi edinilir. Daha sonra TARSİM’e gelen hasar ihbarlarının sayısal değerlendirmeleri yapılarak eksper görevlendirmeleri yapılır. HT çalışmaları için görevlendirilen eksperlere görevlendirildikleri bölgenin durumlarıyla ilgili bilgiler verilir. 370 371 4.2- Kesin Ekspertiz 4.2.1. Dolu, Fırtına, Hortum, Yangın, Heyelan, Sel ve su baskını Hasarlarında Kesin Ekspertiz Hasarın meydana geldiği günle ilgili Fırtına raporu Bölge koordinatörlüğünce alınır. Hasarlı araziye gidildiğinde meteorolojik veriyi destekleyen hasar olup olmadığı tespit edilir, bölgedeki hasar durumu, çevreye etkisi mutlaka raporda belirtilmeli. Yalnızca yere dökülmüş ürün değil, bitkideki diğer aksamlarındaki oluşan etkilerde raporlanmalı. Bitkinin kendi doğası gereği ve çeşitli hastalık ve zararlıların (teminat dışı) etkisiyle meydana gelen dökümler hasar tespitinde dikkate alınmaz. Hasarın Fındıktaki tüm teminatların başlama evresi olan; “Fındık ürününde bahçedeki ocaklarda bulunan dişi çiçeklerin en az %90’ ının (Karanfilli tomurcukların) etrafını çevreleyen pulcuklardan ayrılıp, sap oluşturmaya başladıktan ve ilk yaprakçıklar görülmeye başladıktan”, sonraki evrede olup olmadığı belirlenir. Dolu, Don, Fırtına, Hortum, Heyelan, Yangın, Deprem, Sel ve su baskını Hasarlarında yapılacak ekspertizde hasarlı alan ve çevresinde yapılan gözlem ve kontrol sonuçlarının yanı sıra aşağıdaki hususlar kesin ekspertiz raporunda belirtilir: -Poliçede belirtilen bahçe ile hasarlı bahçenin aynı olup olmadığı, -Hasar nedeni, -Sigortalı bahçenin büyüklüğü, -Hasarlı alanın büyüklüğü, -Arazi bilgileri (rakımı, tapoğrafik durumu, bakı yönü, toprak yapısı vb.), -Ürün bilgileri (ocak sayısı, ocaktaki dal sayısı, homojenlik, gelişme evresi, bitkilerin yaşları, çeşitleri, verim kapasitesi, periyodisite durumu, vb.), -Bakım işlemlerinin yeterliliği (toprak işleme, budama, gübreleme, bitki koruma vb.), -Teminat kapsamı dışındaki risklerin etkileri (belirtileri, verim üzerine etkileri vb.), -Belirlenen hasat tarihi. -GPS ile mutlaka arazide rakım ve koordinatları, belirlenmelidir. 372 4.2.2 Don Hasarında Kesin Ekspertiz Hasar ihbarı yapılan bahçelerde, hasar tarihinden itibaren 7-10 gün sonra hasar tespitlerine başlanır. Bu bahçelerde ürünlerin hasarın olduğu tarihteki gelişme evreleri belirlenir. Fındıkta don teminatının başladığı; “Fındık ürününde bahçedeki ocaklarda bulunan dişi çiçeklerin en az %90’ ının (Karanfilli tomurcukların) etrafını çevreleyen pulcuklardan ayrılıp, sap oluşturmaya başladıktan ve ilk yaprakçıklar görülmeye başladıktan”, sonraki evrede olup olmadığı belirlenir. Sigortalı arazi ve ürün bilgileri poliçe bilgileriyle karşılaştırılır, farklılıklar varsa not edilir. Hasarlı bölgede saptanan minimum sıcaklık, arazinin rakımı, eğimi, arazinin bakı yönü not edilir. Belirlenen örnekleme yöntemiyle bahçeyi temsil edecek uygun yerlerden ocaklar seçilip, yine bu ocaklardan bahçedeki dalları temsil eden dalda sayımlar yapılır. 373 Hasar Tespiti yapılacak bahçeyi temsil eden ve arazinin büyüklüğüne göre belirlenen yeterli sayıda dal tespit edilerek, bunlardaki sağlam ve siyah-kahverengileşmiş, nekrotik çotanaklar veya çotanak taslakları sayılarak tablodaki yerlerine not edilir. Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen bir hasarın toplam verime oranını belirleyebilmek için, öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar olmasaydı söz konusu bahçede ne kadar verim elde edilebileceğinin belirlenmesi gerekir. Fındık ürününde verim miktarı aşağıdaki formülle hesaplanır. Verim (Kg/dekar) = Bir daldaki toplam (hasarlı-hasarsız) dane sayısı(Bir daldaki ortalama çotanak taslağı sayısı x Fındık Çeşidinin bir Çotanaktaki Ortalama Dane Sayısı) x Tutum oranı (Ek:1) x Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı x Bir dekardaki Ocak Sayısı / Çeşidin 1 kg’da ki ortalama dane sayısı Örnek: Dekardaki ocak ortalaması 75 adet, ocaktaki ortalama dal sayısı 6 adet, Dal sayımı sonunda çotanak taslağı ortalaması ise 120 olan, 15 dekarlık Giresun tombul fındığı çeşidinden oluşan fındık, bahçesinin verimi nedir.? (Mart ayı) Verim (Kg/dekar) =456 (120 x 3.8) x 0.54 (Ek:1)x 6 x 75 / 596 = 186 Kg/da 186 / 75 = 2,48 kg/ocak 15 186= 2.790 kg HASAR TESPİTİ Örnek: Giresun tombul fındığı çeşidinden oluşan 15 da’lık fındık bahçesinin, dekardaki ocak ortalaması 75 adet, ocaktaki ortalama dal sayısı 6 adet, dal sayımı sonunda hasarsız çotanak taslağı ortalaması 100, don hasarlı çotanak taslağı ortalaması ise 20 olan, bu bahçenin hasar oranı nedir.? (Mart ayı) 374 375 FINDIK EKSPERTİZ FORMU Sigortalının Adı Soyadı :………………………………………………. Poliçe No :………………………… 376 377 378 Dr. Erol YALÇINKAYA İşletici Şirket Müdür Yardımcısı SERT ÇEKİRDEKLİ MEYVELER ŞEFTALİ-NEKTARİN ŞEFTALİ VE NEKTARİNİN FENOLOJİK EVRELERİ Şeftalinin fenolojik evreleri aşağıdatablo halinde verilmiştir. Bu fenolojik evreler; dinlenmeyi takiben tomurcuk kabarmasıyla başlar, çiçeklenme, meyve oluşumu ve gelişimi, daha sonra da hasat ile son bulur. Şeftalinin Fenolojik Evreleri A Dinlenme Dönemi B-E Tomurcuk Kabarması ve Tomurcuk Patlaması Dönemi Daha tomurcukların kabarmadığı, dormant (dinlenme) halde olduğu dönemdir Tomurcuk Kabarması (B): Tomurcukların kabardığı, ancak yeşil dokunun görülmediği dönemdir Tomurcuk Patlaması: bu dönem kendi içinde şu şekilde gruplandırılabilir: Yeşil Tomurcuk (C, D): Tomurcuğun üst tarafının açıldığı, tepe kısmı ve yanlarda yeşil dokunun görünebilir hale geldiği dönemdir Pembe Tomurcuk (E): Tomurcuklarda pembe renkli taç yaprakların görülmeye başladığı dönemdir F Çiçeklenme Başlangıcı Çiçeklerin %5’inin açıldığı dönem G Tam Çiçeklenme Çiçeklerin %70’inin açıldığı dönem H Çiçeklenme Sonu (Meyve Bağlama Dönemi) Çiçek taç yapraklarının %95’inin döküldüğü ve ilk meyve taslağının görülmeye başlandığı dönemdir. I-L Meyve Büyüme ve Gelişme Dönemi Çeşitlere göre değişmekle birlikte meyvenin büyümeye başladığı dönemi takiben, fındık iriliğinden ceviz iriliğine kadar ulaşabildiği küçük meyve döneminden, olgunluğa kadar olan dönemdir. M Olgunlaşma ve Hasat Dönemi Meyvenin çeşide özgü irilik ve rengini aldığı ve hasat olumuna geldiği dönemdir. 379 Şeftali Meyvesinin Fenolojik Evreleri B C D A B-E F G Dinlenme Dönemi Tomurcuk Kabarması ve Tomurcuk Patlaması Dönemi Tomurcuk Kabarması (B) Tomurcuk Patlaması (C,D,E) Çiçeklenme Başlangıcı Tam Çiçeklenme I J K H I-L M Çiçeklenme Sonu (Meyve Bağlama Dönemi) Meyve Büyüme ve Gelişme Dönemi Meyve Büyüme Başlangıcı (I) Küçük Meyve (J) İri Meyve (K) Olgunluk Başlangıcı (Hasat Öncesi) (L) Olgunlaşma ve Hasat Dönemi 380 ŞEFTALİ VE NEKTARİN ÇEŞİTLERİ VE ÖZELLİKLERİ Şeftali Çeşitleri Early Red Ağacı yaygın ve çok kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; orta irilikte, 125-145gr ağırlıkta, basık şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine parçalı kırmızıdır. Meyve eti; sarı renkte, çekirdek ete bağlı, ince dokulu, tatlı, lezzetlidir. Sofralık bir çeşittir. Kendine veri Sprıngtıme Ağaçları yarı dik ve orta kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; küçük, ortalama 90 gr ağırlıkta, basık şekillidir. Meyve kabuk rengi; sarı zemin üzerine %80 pembe-kırmızıdır. Meyve eti; beyaz renkte,çekirdek ete bağlı, tatlı ve orta derecede suludur. Sofralık bir çeşittir. Kendine verimlidir. J. H. Hale Ağaçları yarı dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 225-230 gr ağırlıkta, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama koyu kırmızıdır. Meyve eti; sarı renkte, çekirdek etten ayrı, sulu, aromalı, ince dokuludur. Sofralık bir çeşittir. Kendine kısırdır. Diğer tüm çeşitler dölleyici olarak kullanılır. Elegant Lady Ağaçları, yarı dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 210-220 gr ağırlıkta, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi; sarı-turuncu zemin üstüne sıvama koyu kırmızıdır. Meyve eti; sarı renkte, çekirdek etten ayrı, çok sulu, tatlı, lifli ve aromalıdır. Kendine verimlidir. Kış soğuklama isteği yüksektir. Dıxıred Ağaçları, yayvan ve kuvvette gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 175-190 gr ağırlıkta, basık şekillidir. Meyve kabuk rengi, koyu sarı zemin üzerine akıtmalı kırmızı renklidir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek ete bağlı, az lifli, orta derecede sulu ve tatlıdır. Sofralık bir çeşittir. Kendine verimlidir. Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri için uygundur. Cresthaven Ağaçları yarı dik ve orta kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 240-250 gr ağırlıkta, basık-yuvarlaktır. Meyve kabuk rengi; sarı zemin üzerine akıtmalı koyu kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek etten ayrı, lifli, çok sulu ve tatlıdır. Kendine verimlidir Redhaven ABD Michigan orijinlidir. Ağaçları; yarı dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 185-210 gr ağırlıkta, basık-yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine akıtmalı koyu kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek ete yarı bağlı-olgunlukta etten ayrı, lifli, orta derecede aromalı, çok sulu ve tatlıdır. Sofralık bir çeşittir. Yalova’da Temmuz ortalarında, Eğirdir koşullarında 1-5 Ağustos tarihleri arasında olgunlaşır. Kendine verimlidir. Kış soğuklama isteği 950 saattir. Ege, Marmara, Kuzey Geçit ve Güney Doğu Anadolu bölgeleri için tavsiye edilir Glohaven ABD Michigan orijinlidir. Ağaçları, yarı dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 210-215 gr ağırlıkta, basık-yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi; sarı zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek etten ayrı, ince dokulu, sulu, lezzetli ve tatlıdır. Sofralık bir çeşittir. Redhaven çeşidinden 8-14 gün sonra olgunlaşır. Sofralık kaliteli bir çeşittir. Kendine verimlidir. Kış soğuklama isteği 850 saattir. Ege, Marmara, Kuzey Geçit ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri için tavsiye edilir. Nektarin Çeşitleri Armkıng Ağaçları dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; orta irilikte, 115-125 gr ağırlıkta, uzunumsu- yuvarlak şekillidir. Meyve kabuğu, turuncu zemin üzerine sıvama kırmızı renktedir. Meyve eti, sarı-turuncu renkte, çekirdek ete bağlı, lifli, sert, sulu, tatlı ve aromalıdır. Kendine verimlidir. Kış soğuklama isteği azdır. Independence Ağaçları, yayvan ve orta kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; orta irilikte, 110-125 gr ağırlıktadır. Meyve kabuğu, sarı zemin üstüne sıvama koyu kırmızı rentedir. Meyve eti; sarı renkte, çekirdek ete yarı bağlı, lifli, az sulu ve ekşimsi tatlıdır. Sofralık, orta kalitede bir çeşittir. Kendine verimlidir. Fantasıa Ağaçları, yarı dik ve orta kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 165-190gr ağırlıkta, kalp şeklindedir. Meyve kabuğu, sarı zemin üstüne parlak kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı rente, çekirdek etten ayrı, lifli, sulu, tatlı ve orta derecede aromalıdır. Kendine verimlidir. Faırlane Ağaçları, yayvan ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi orta irilikte, 150-175 gr ağırlıkta, basık- yuvarlak şekillidir. Meyve kabuğu; sarı zemin üzerine açık kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek ete 381 bağlı, gevrek, lifli, az sulu ve orta derecede aromalıdır.. Kendine verimlidir. Eğe, Marmara ve Kuzey geçit bölgelerine tavsiye edilir Venus Ağaçları, geniş,yayvan ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi, iri, 240-260 gr ağırlıkta, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuğu, sarı zemin üzerine koyu kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek etten ayrı, orta derecede sulu ve tatlıdır. Kendine verimlidir Fenolojik Dönemlere Göre Şeftalinin Dayanabildiği Düşük Sıcaklık Dereceleri 30 dakika süreyle maruz kalınan sıcaklıklarda görülen zarar oranı Zarar Tomurcuk Tomurcuk İlk Çiçek (%) Kabarması Patlaması 10 -7,7 -5 -3,3 90 -17,7 -12,8 -6,1 Kaynak: http://www.msue.msu.edu Çiçek Sonu -2,2 -3,8 Tam Çiçek -2,8 -4,4 Şeftali ve Nektarinde çiçek gözü ve meyve için değişik gelişme dönemlerindeki kritik düşük sıcaklıklar Gözler Kapalı Fakat İçindeki Renk Gözüküyorken Tam Çiçeklenme Döneminde Meyveler Küçük ve Yeşil İken - 2.7 ºC - 1.1 ºC - 3.9 ºC Kaynak: Doğanay,2000 Çiçek tomurcuklarında ve çiçeklenme döneminde dona karşı en hassas çiçek organı dişi organ (pistil)’dır. Bir çiçekte dişi organın zarar görmesi, o çiçeğin döllenememesi, dolayısıyla meyve bağlayamaması anlamına gelmektedir. Şeftali ve Nektarin çeşitlerinin Meyve Ağırlıkları ve Ölçü Birimleri Şeftali Çeşit Bir Meyve Ağırlığı (gr) Nektarin Bir Kg’daki Meyve Sayısı(Adet) Çeşit Bir Meyve Ağırlığı (gr) Bir Kg’daki Meyve Sayısı (Adet) Dixired 175-190 5-6 Armking 115-125 8-9 Redhaven 185-210 4-5 Big Top 170-190 5-6 J.H.Hale 225-230 4-5 Fantasia 165-190 5-6 Crimson Gold 130-140 7-8 Summer Super Star 150-170 6-7 382 KİRAZ VE VİŞNE KİRAZ VE VİŞNENİN FENOLOJİK EVRELERİ Kirazın fenolojik evreleri, aşağıda tablo halinde verilmiştir. Bu fenolojik evreler; dinlenmeyi takiben tomurcuk kabarmasıyla başlar, çiçeklenme, meyve oluşumu ve gelişimi, daha sonra da hasat ile son bulur. Kirazın Fenolojik Evreleri: A Dinlenme Dönemi Daha tomurcuklarda kabarmasının görülmediği ve dormant (dinlenme) halde olduğu dönemdir. B Tomurcuk Kabarması Tomurcukların kabarmaya başladığı ve ilerleyen dönemde yan tarafında yeşil dokunun görülmeye başladığı dönemdir. C-E Tomurcukların Patlaması Dönemi Kendi içinde şöyle ayrılır: Tomurcuk patlaması (C): tomurcuğun uç kısmında bireysel yeşil çiçek tomurcuklarının görülmeye başladığı dönemdir. Erken beyaz tomurcuk (D): çiçek tomurcuklarının açılmaya devam ettiği ve beyaz petallerin (taç yaprakların) görülmeye başladığı dönemdir. Beyaz tomurcuk (E): çiçeklenmeden önceki dönemdir. F Çiçeklenme Başlangıcı İlk çiçeklerin açıldığı (çiçeklerin %5’nin açıldığı) dönemdir. G Tam Çiçeklenme Çiçeklerin %70-75’inin açıldığı dönemdir. H Çiçeklenme Sonu (Meyve Bağlama Dönemi) Çiçek taç yapraklarının %95’inin döküldüğü ve meyvenin ilk görülmeye başlandığı dönemdir. I-K Meyve Büyüme ve Gelişme Dönemi Meyve Büyüme Başlangıcı (I): Çiçek taç yapraklarının tamamen döküldüğü ve meyve taslağının oluşmaya başladığı dönemdir. Yeşil Meyve Dönemi (J): Meyve tutumuyla ben düşme dönemi arasındaki dönemdir. Ben Düşme Dönemi (K): Meyvede renk dönüşümün başladığı olgunluk öncesi dönemdir. L Olgunlaşma ve Hasat Dönemi Meyve rengi, meyve eti, tat ve aromanın değiştiği, meyvenin çeşide özgü renk ve iriliği alarak, pazara sunulacak konuma geldiği dönemdir. 383 Kirazın Fenolojik Evreleri C A Dinlenme Dönemi D B C-E Tomurcuk Kabarması Tomurcukların Patlaması Dönemi E F Tomurcuk patlaması (C) Erken beyaz tomurcuk (D) Çiçeklenme Başlangıcı Beyaz tomurcuk (E) G H I-K L Meyve Büyüme ve Gelişme Dönemi Meyve Büyüme Başlangıcı (Küçük Meyve) (I) Yeşil Meyve (İri Meyve) (J) Ben Düşme (Olgunluk Başlangıcı, Hasat Öncesi) (K) Olgunlaşma ve Hasat Dönemi Tam Çiçeklenme Çiçeklenme Sonu (Meyve Bağlama Dönemi) 384 ÖNEMLİ KİRAZ VE VİŞNE ÇEŞİTLERİ Kiraz Çeşitleri Early Burlat Bu çeşidin ağacı, yarı dik ve kuvvetli gelişir. Kirazların birinci haftasında olgunlaşır. Meyvesi iri, parlak koyu kırmızı renktedir. Kendine kısırdır. 0900 Ziraat (Napolyon) Bu kiraz çeşidi ülkemizde çok tutulan, çok yaygın, ihrac edilen, yurt dışında “Türk kirazı”olarak bilinen kaliteli bir çeşitdir. Farklı bölge ve yörelerde farklı ismlendirilmiştir. Ağacı kuvvetli ve yayvan gelişir. Kirazların 5. haftasın da olgunlaşan bu çeşidin meyvesi çok iri ve parlak koyu kırmızı renktedir. Haziran ayının 3.haftasından itibaren hasat edilmeye başlanır. Meyve çatlaması olmayıp yola çok dayanıklıdır. Big Ağacı dik, yayvan ve kuvvetli gelişir. Meyvesi çok iri ve koyu kırmızı renktedir. Kirazların 4. haftasında olgunlaşır. Napolon grubu kirazlar için tozlayıcı olarak kullanılır. Stark Gold Ağaçları yarı dik ve kuvvetli gelişir. Birçok kiraz çeşidi için tozlayıcı olarak kullanılmaktadır. Geç olgunlaşan, orta irilikte, kabuğu sarı renkte, sert ve orta kalitede bir kiraz cinsidir. Kirazların 5. haftası itibariyle olgunlaşır Vişne Çeşitleri Kütahya En yaygın olarak yetiştirilen standart vişne çeşitlerindendir. Çok geççidir. Meyvesi yuvarlak, çok iri ve koyu kırmızı renkte, çok sert, çok sulu, az lifli ve çok iyi kalitelidir. Montmorency Çok geççidir. Meyvesi yuvarlakça, orta iri (4,62 gr), kırmızı renkli, orta sert, sulu ve kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, genelde meyve çatlaması görülmez. YUMUŞAK ÇEKİRDEKLİ MEYVELER (Elma, Armut, Ayva) ELMA ELMANIN EKOLOJİK İSTEKLERİ İklim İstekleri Elma ılıman iklim meyvesidir. Dünyada 30°-50° enlemler arasında yetişmektedir. Gece gündüz sıcaklık farklarının yüksek olduğu yerlerde iyi renk oluşumu sağlanır..Elma ağacı düşük sıcaklıkların olduğu sert kışlara dayanıklıdır. Dinlenme periyodunda -35 ile -40 °C arasındaki sıcaklık derecelerinde zarar görmezler. Elma çiçekleri - 2.2°C’den -2.3°C’ye; küçük meyveler ise -1.1°C ile - 2.2°C sıcaklığa dayanırlar. Elma çeşitlerine bağlı olarak + 7.2°C altında 2322-3648 saat soğuklama ihtiyacı vardır. Bü süre 0°C’ nin altında 1081-2094 saat arasındadır. Soğuklanma isteğinin karşılanmaması durumunda açan çiçeklerde çiçek silkmesi denen olay görülür. Kalan çiçeklerin açılması daha geç ve düzensiz olur. Böylece geç açan çiçekler döllenme yetersizliği nedeni ile dökülür. Soğuklama ihtiyacı giderememiş elma ağaçlarında yaprak gözleri sürmez ve ağaç çıplak kalır. Elma yüksek yaz sıcağından da hoşlanmaz. Sıcaklık 40°C’nin üzerine çıktığı zaman büyüme durur, daha yüksek sıcaklıklarda ise zararlanma görülmeye başlar. Toprak İstekleri Elma toprak bakımından seçici değildir. Orta bünyeli derin, geçirgen topraklar elma yetiştiriciliği bakımından idealdir. En iyisi alt toprağın çakıllı-tınlı olmasıdır. Toprak pH’nın 6.0-6.5 pH ve arasında olması istenir. 385 ELMANIN FENOLOJİK EVRELERİ Elmanın fenolojik aşamaları aşağıdaki şekilde olduğu gibi şematize edilmiştir. . 1 2 3 Tomurcukların Kabarması (1) Tomurcukların Patlaması (2, 3, 4) Pembe TomurcukDönemi (5) İlk Çiçeklenme (6) Tam Çiçeklenme (7) Meyve Tutumu (8) 4 5 6 7 8 : ELMA ÇEŞİTLERİ Starkrimson Delicious Ağacı orta kuvvette, yarı dik-dik gelişir, çok verimlidir. Eylül ortasında toplanır. Genellikle tohum anacı veya MM106 kullanılır. Starkspur Golden Delicious Ağacı yarı bodur olup, çok verimlidir. Meyvesi iri, sarı renkli, düzgün şekillidir. Eylül’ün ikinci haftasında toplanır. Meyveler soğuk depoda Mart ayına kadar saklanabilir. Yeni plantasyonlarda tozlayıcı olrak yer alır. Jerseymac Kuvvetli ağaçları yüksek verimlidir. Meyveler geniş ve şişkindir.Yazlık çeşit olup, beyaz ve sulu meyve etlidir.Taşımaya dayanıklıdır. Erkenci elma çeşididir. Temmuzun ortasında toplanmaya başlanır. Red Delicious ve Golden delicious tozlayıcılarıdır. Breaburn Tatlı ekşi, aroması çok iyi, gevrek, cezbedici bir tadı vardır. Meyveleri konik şeklinde ve orta iriliktedir. Zayıf gelişir, spur tip büyür, erken çiçek açar. Erken meyveye yatar, bol meyve verir. Kendine verimli olup, Ekim ayında olgunlaşır. 386 Fuji Gevrek ve sulu yapısı ile dikkat çeker. Meyveleri orta büyüklüktedir. Geç dönem olgunlaşır. Golden Delicious Meyveleri sarı renkte, silindirik-konik şekildedir. Eylül ayının son haftasında hasat edilir. Ağaçları orta kuvvette, yarı dik, yayvandır. Eylül ayının ikinci haftasında hasat edilir.. Granny Smith Meyveleri orta iriliktedir. Meyveleri yeşil renklidir ve uzun surely depolama kapasitesine sahiptir. Kuvvetli ve dik büyür. Ekim sonlarında hasat edilir. Mondial Gala Meyve eti sarımsı, kabuki rengi sarı zemin üzerine kırmızıdır. Yüksek miktarda meyve verir. Kendine verimli olup iyi bir tozlayıcıdır. Hasadı Ağustos ayı ortalarında yapılabilir. Red Chief Meyveleri orta irilikte sulu, lezzetli ve aromalıdır. Meyveleri oldukça iridir. Ortalama 80 mm . çapında yaklaşık 180- 230 gr. ağırlığındadır. Spur bir çeşit olup, zayıf gelişir, dik büyür.. Eylül ayı sonlarında olgulaşır. 387 Anaçlara ve Dikim Mesafelerine Göre Başına Ağaç Sayıları Anaç Çöğür Bodur Yarı Bodur Ağaç Sayısı (Adet/Dekar) 40, 25, 20 350, 250, 285 166, 125, 60 Dikim Mesafesi (m) 5 x5, 6 x 6, 7 x 7 0.8 x 3.5, 1 x 4, 1 x 3.5 1.5 x 4, 2 x 4, 4 x 4 Ağaçtaki toplam meyve sayısı x bir meyvenin ortalama ağırlığı Meyve ağırlığı, kesin ekspertizde tartılabilir veya çeşidin ortalama meyve ağırlığı baz alınır. Geçici ekspertizde ise, meyve ağırlığı çeşidin literatür ağırlığı alınır. Aşağıdaki tabloda elma çeşitlerinin ağaç yaşina ve anaçlara gore verim değerleri verilmiştir. Tablodaki verim değerleri, çeşitli faktörler dikkate alınarak belirlenmiş olan genel değerler olup, lokasyon, çeşit özelliği, arazinin topografik yapısı ve bakım koşulları nedeniyle üreticilerin poliçelerindeki verim değerleri arasında önemli düzeyde farklılıklar olabilir. Ayrıca, poliçede beyan edilen verim değerleri sigortacılık mevzuatına göre belirlendiğinden, bu tablodaki verimlerin sigorta uygulamalarında bağlayıcılık özelliği yoktur. Elma Çeşitlerinin Ağaç Yaşina ve Anaçlara Gore Verim Değerleri (Kg) Anaç Bodur Yarı bodur Çöğür üzerine yarı bodur (çöğür üzerine spur) Kuvvetli (klasik) /çöğ Yaş aralığı Verim alt sınır Verim-üst sınır 3-4-5 2 5 6-7 6 10 8-9 10 15 10-11-12 12 20 13-14 18 30 ≥15 25 40 3-4-5 2 10 6-7 3 20 8-9 5 30 10-11-12 12 40 13-14 18 50 ≥15 25 65 3-4-5 6 10 6-7 12 25 8-9 18 50 10-11-12 25 75 13-14 45 100 ≥15 60 120 3-4-5 15 6 6-7 35 12 8-9 75 25 10-11-12 100 35 13-14 125 60 ≥15 150 75 388 ARMUT GİRİŞ Armut yetiştiriciliği ülkemizin tüm bölgelerinde yapılmakla birlikte, ticari anlamda kapama armut bahçeleri Bursa başta olmak üzere ve Samsun, Amasya ve Antalya illerinde yaygınlaşmıştır. Son yıllarda Isparta ve Antalya’nın yüksek kesimlerinde yeni üretim alanları oluşturulmaya başlanmıştır. ARMUTUN EKOLOJİK İSTEKLERİ İklim İstekleri Ilıman iklim meyvesi olan armut, 7,2°C nin altında 1000 – 1500 saat soğuklama isterler. Soğuklara dyanımı elmalar kadar değildir. Kış dinlenme döneminde -30 0C ye kadar olan düşük sıcaklıklarda zarara görmezler. Ancak kışların uzun ve şiddetli geçmesi durumunda yıllık sürgünlerde zararlanlamalla karşılaşılmaktadır.. Armut çiçekleri -2.2 oC ye, küçük meyve dönemi ise -1.1 oC de zarar görürler. Armut yetiştiriciliğinde ilkbahar geç donları çok önemlidir. Özellikle geçit bölgelerinde uyanmadan sonra oluşan şiddetli donlar dallara kadar zarar vermektedir. Toprak İstekleri Armut toprak bakımından fazla seçici değildir. Armut, derin geçirgen orta bünyeli topraklarda daha iyi sonuç verir. Kloroz armut yeiştiriciliğinde en büyük sorunlardan biridir. Bu nedenle, kireçli, alkali topraklar armut için tercih edilmezler. ARMUTUN FENOLOJİK EVRELERİ Elmanın fenolojik aşamaları aşağıdaki şekilde olduğu gibi şematize edilmiştir. 1 2 3 4 5 6 7 Tomurcukların Kabarması (1,2) Tomurcukların Patlaması (3,4) İlk Çiçeklenme (5) Tam Çiçeklenme (6) Meyve Tutumu (7) Armut çiçek tomurcuklarının farklı gelişme dönemlerindeki dona dayanımları ( ° C ) Zarar Tomurcukların Çiçek Demetleri Çiçeklenme (%) Kabarması Patlaması Görülmesi Belirginleşmesi İlk Tam Son 10 - 9.4 - 6.7 - 4.4 - 3.3 - 2.8 - 2.2 - 2.2 90 -18.0 - 14 - 9.4 - 5.6 - 5.0 - 4.4 - 4.4 ARMUT ÇEŞİTLERİ June Beauty Erkenci armut çeşididir. Meyve sarı zemin üzerine kısmen pembe renktedir. Olgunlaşması Haziran ayı sonlarını bulur. Akça Erkenci yerli armut çeşitlerindendir. Meyvesi küçük, tatlı ve suludur. Meyve kabuk rengi yeşil, yeme olumunda sar-sarı renktedir. Temmuz ayı başında hasat edilir. Santa Marıa: İri ve orta iri meyvelere sahiptir. Meyve eti hasat olumunda yeşil, yeme olumunda ise sarı renktedir. Meyve eti beyaz, orta sulu, ve az tatlıdır. Temmuz sonu ile Ağustosun ilk haftasında hasat edilir. Depolama süresi uzundur. 389 Wıllıams Meyvesi orta-iri, konik ve boyunludur. Meyve eti beyaz, ince dokulu, tereyağ tipinde , çok sulu, tatlı ve aromalı olup kalitesi mükemmeldir. Ağustos ortalarında hasat edilir. Abbe (Abbate) Fetel Meyvesi iri, boyun kısmı çok uzundur. Yurtdışında çok yaygın olarak üretilmesine karşın, ülkemizde son zamanlarda yetiştiriciliği artan bir çeşitir. Meyve üst rengi yeme olumunda koyu sarıdır. Meyve eti beyaz, sulu, tereyağ tipindedir. Eylül başında hasat olumuna gelir.: Deveci Ülkemizde yetiştiriciliği en fazla yapılan çeşitlerden biridir. Meyvesi çok iri, alt kısmı geniş ve boyunsuzdur. Meyve yüzeyi hafif pürüzlü, , zemin rengi sarı, bazı yerlerde yanak yapar. Meyve eti beyaz, sulu ve, az, tatlıdır. Ekim sonlarında hasat edilir. Depolama süresi oldukça uzundur. ARMUT DİKİM ARALIKLARI, ANAÇLARA VE ÇEŞİTLERE GÖRE VERİM Anaçlara ve Dikim Mesafelerine Göre Başına Ağaç Sayıları Anaç Dikim Mesafesi (m) Çöğür 5 x5, 6 x 6, 7 x 7 Klon Anaçları 1.5 x 4, 2 x 4, 4 x 4 Ağaç Sayısı (Adet/Dekar) 40, 25, 20 150, 125, 60 Armut Ağaç Yaşina ve Anaçlara Gore Verim Değerleri (Kg) Çeşit Anaç Santa maria Normal Yaş 4-5 6-7 8-9 10-12 Yarı bodur Santa maria Bodur Santa maria Alt Verim 3 6 18 35 50 55 60 Üst Verim 3 8 25 50 75 100 110 90 3 5 10 12 12 18 25 125 4 6 10 15 20 25 30 13-14 15-20 20-25 30 3 5 6 10 12 15 6 40 4 6 8 10 12 15 10 ≥25 5 5 13-14 15-20 20-25 ≥25 3-4 5-6 7-9 10-12 13-14 15-20 20-25 ≥25 3-4 5-7 8-9 10-12 390 Normal Deveci Yarı bodur Deveci 3-4 5-6 7 8-9 10-11 12-13-14 15-20 20-25 6 12 25 60 95 120 130 140 8 15 40 65 100 125 165 180 ≥25 3-4 5-6 7-9 10-12 90 5 10 12 18 25 30 35 30 225 5 15 25 30 30 45 50 45 13-14 15-20 20-25 ≥25 AYVA GİRİŞ AYVA ÇEŞİTLERİ Ülkemizde ayva yetiştiriciliğinde en yaygın olarak kullanılan standart çeşitler ; Eşme, Limon ve Ekmek ayva çeşitleridir. AYVA ANAÇLARI Ayva yetiştiriciliğinde genellikle tohum anaçları (Generatif anaçlar=Çöğür=Yoz) kullanılır. Bunun dışında armut yetiştiriciliğinde kullanılan Quince A, B ve C serisi anaçlardan da yararlanılır. MEYVELERDE BAZI ÖNEMLİ HASARLAR VE HASAR TESPİT ESASLARI DOLU HASARI Dolu, atmosferik bir yağış sonucu oluşan genelde yuvarlak veya düzgün olmayan topak şeklinde şeffaf buz parçaları olarak tanımlanabilir. Dolu zararı üzerinde etkili olan faktörler Dolu tanelerinin iriliği, Dolunun yağış hızı, 391 Dolunun yağış yoğunluğu, Dolunun yağış süresi Meyvelerin içinde bulundukları gelişme evresi, dolunun hasar oranı üzerinde etkilidir. Erken dönem yağan dolular meyve tutumu ve küçük meyve dönemine, yaz mevsimde yağan dolular olgunlaşma başlangıcına, yaz sonu yağan dolular da olgun meyve dönemine denk gelir ve meyvelere zarar verir. Erken dönemde ve yaz mevsimi başında yağan doluların neden olduğu mantari dokular iyileşebilir, ancak yaz sonu yağan doluların neden olduğu yaralar ise iyileşemez. Dolu hasarlarını, dolu tanelerinin iriliklerine göre; üç kategoriye ayrılabiliriz. İri Taneli Dolu Hasarları Fındık, ceviz hatta yumurta iriliğindeki doluların meydana getirdiği hasarlardır. Bu dolu hasarında: a) Meyveye veya sap kısmına çarpan şiddetli dolular, meyve dökümlerine neden olur. b) Meyve etinin küçük veya büyük bir kısmı zedelenir, sonrasında da meyve dökülür ya da seyreltilir. c) Bir veya daha fazla çarpmaya maruz kalan meyvede epidermis ve ayrıca meyve eti yırtılır. Ağaç taç hacmi büyüklüğü de doludan zararlanma oranında etkilidir. Genç ve küçük taç hacmine sahip ağaçların doluya karşı dayanıklılığı, yaşlı ve daha geniş taç hacmine sahip ağaçlara göre daha azdır. Meyvenin olgunlaşmasına yakın dolunun neden olduğu yaralanma iyileşemez ve çürümelere karşı meyve daha hassas olduğu için dökülür. Orta İrilikteki Dolu Hasarları Orta irilikte dolular olup, nohut iriliğindeki dolulardır. Orta irilikteki dolularda aşağıdaki hasar belirtileri gözlenir: a) Meyve şeklinde deformasyonlara neden olarak meyvenin pazar değerini düşürür. Bu meyvelerde kalite kaybı meydana geldiği için hasat zamanı meyve suyu sanayinde değerlendirilebilir. b) Bazen dolu tanesi, meyve etine zarar vermeden yalnızca meyve kabuğuna yüzeysel zarar verebilir. Bu durumda meyvenin yalnızca dış görünüşü etkilenir. Özellikle erken dönemdeki dolular, bazı çeşitlerde meyveyi yaralar ve bu kısımda zamk akıntısına neden olabilir. Hasat dönemine yakın yazın yağan dolular, meyveyi zedelediğinden çürümelere ve dökümlere neden olur. Küçük İrilikteki Dolu Hasarları Boyutları küçük olup, pirinç, buğday iriliğindeki dolulardır. Bu doluların zararı, koyu renkli şeftali çeşitlerinde zor fark edilirken, açık renkli çeşitlerde ise kaliteyi etkilemeyecek şekilde meyve kabuğunda lekeler şeklinde görülebilir. Hasat dönemine yakın yazın yağan dolular, meyveyi zedelediğinden çürümelere ve dökümlere neden olur. Hafif Şiddetli Dolu Hasarları Erken dönemdeki zarar gören dokular iyileşebilirken, geç dönemde meyvede meydana gelen zararlar ise iyileşemez. Meyvelerdeki bu hasar görüntülerine benzer şekilde hasar görmüş meyveler, “% 30’’ oranında kalite kaybına uğrayan meyveler şeklinde gruplandırılarak değerlendirilmeye alınmaktadır. Şeftali Küçük Meyve Dönemi Meyve Eti Sertleşmeden Önceki Küçük Şeftali Meyvesinin Enine ve Dikine Kesiti Orta Şiddetli Dolu Hasarları Meyvelerdeki bu hasar görüntülerine benzer şekilde hasar görmüş meyveler, “% 50” oranında kalite kaybına uğrayan meyveler şeklinde gruplandırılarak değerlendirilmeye alınmaktadır. 392 Şiddetli Dolu Hasarları Bu irilikteki dolu tanelerinin açtığı yara yerlerinde zamk çıkışı görülebilir. Meyvelerdeki bu hasar görüntülerine benzer şekilde hasar görmüş meyveler, “% 70” oranında kalite kaybına uğrayan meyveler şeklinde gruplandırılarak değerlendirilmeye alınmaktadır. Şeftalide hasat öncesi dolu zararı Doğal Seyrelme Sonucu Dökülen Meyveler Dolu Yağışı Sonucu Dökülen Meyveler Çok Şiddetli Dolu Hasarları (Meyve suyuna gidecek meyveler için) Bu irilikteki dolu tanelerinin açtığı yara yerlerinde zamk çıkışı olur. Bu meyveler ancak meyve suyunda değerlendirilebilir. Meyvelerdeki bu hasar görüntülerine benzer şekilde hasar görmüş meyveler, “% 90” oranında kalite kaybına uğrayan meyveler şeklinde gruplandırılarak değerlendirilmeye alınmaktadır. Doludan kaynaklanan hasar oranları belirlenirken dolu tanelerinin iriliği yanında bir meyvedeki dolu yaralarının sayısı ve bahçedeki yoğunluğu da göz önüne alınır. Örneğin, bahçedeki ağaçlarda bir meyvede orta irilikteki bir dolu tanesinin yaptığı hasar oranı başka bir meyvede küçük birkaç tane dolu tanesinin yaptığı hasara eşit olabilir. Yani dolunun iriliği ve meyvedeki vuruş sayıları ve interaksiyonu hasar oranını belirlerken dikkate alınır. Burada önemli olan meyve üzerindeki dolu tanesinin neden olduğu vuruş sayısından çok, dolunun zarar verdiği alanın büyüklüğü ve derinliğidir. Bu zarar alanı iri bir dolu tanesi tarafından da oluşturulmuş olabilir, küçük irilikteki birkaç dolu tanesi tarafından da oluşturulmuş olabilir. Şeftalide Hasat Döneminde Dolu zararı Şeftali ve nektarin meyvelerinde dolu zararı 393 Kirazlarda Dolu Zararı Yapraklarda Dolu Hasarı 394 Dolunun vurması nedeniyle yere dökülmüş meyveler Elmada dolu zararına ait çeşitli görünüşler Ayvada dolu zararına ait çeşitli görünüşler DON HASARI Donlu günler; Akdeniz ve Ege Bölgelerinde Kasım ortasından Mart ortasına kadar, Karadeniz Bölgesinde Kasım başlarından Nisan ayı başlarına kadar görülebilmekte iken, İç Anadolu ve Doğu Anadolu ile Güney Anadolu Bölgesinin kuzey kesimlerinde ve diğer bölgelerin yüksek kesimlerinde ise, erken sonbahardan ve geç ilkbahara kadar görülebilmektedir. Sert çekirdekli meyve türleri erken çiçek açtığından, genellikle ilkbahar geç donlarından zarar görmektedir. Yumuşak çekirdekli meyvelerinin ilkbahar geç donlarından etkilenme derecesi sert çekirdeklilere gore daha azdır. Elma ağaçlarının sürgün ve çiçek tomurcukları ekstrem sıcaklıklar dışında sonbahar ve kış donlarından pek fazla zarar görmez. Ülkemizde Akdeniz ve Güney Ege sahil kesimleri dışında kalan diğer bölgeler ilkbahar geç donlarının tehdidi altındadır. Özellikle İç bölgelerde sık sık görülen geç ilkbahar donları sert çekirdekli meyve bahçelerinde önemli zararlanmalara ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Düşük Sıcaklıklara Dayanıklılık Üzerine Etki Eden Faktörler Düşük sıcaklığa dayanımda etkili olan faktörler aşağıda verilmiştir: Bitkinin fenolojik dönemi, Düşük sıcaklığın derecesi ve düşük sıcaklıkta kalma süresi, Ağaçların beslenme durumu, Ağacın meyve yükü (verimi), Ağacın meyveye yatmış olup olmaması, Ağacın yaşı, Kullanılan anaçlar, Hastalık ve zararlılar, Tür ve çeşit, Ağacın gelişimi, Isının düşme hızı, Kültürel işlemler. 395 Kiraz-Vişnelerde Don Zararı Kiraz ağaçlarının gövde ve ana dalları kış dinlenme döneminde -26 ºC’lere dayanabilme özelliğindedir. Buna karşılık, yetiştiriciliği tehdit eden önemli faktörlerden biri ilkbahar donlarıdır. Dona karşı çiçek tomurcukları -2.4 ºC’ye kadar dayanabildiği halde, çiçeklenme döneminde bu sınır -2 ºC’dir. Don süreci zararlanma oranını etkiler. Meyve ağaçları ilkbaharda gelişmeye başladığı zaman, tomurcuklar patlamaya başlamakta ve düşük sıcaklıklara dayanıklıkları azalmaktadır. Tomurcuklar havalar ısındıkça gelişmeye devam ederler, bu dönemde sıcaklık donma noktasının altına düşmesi durumunda da zarar görürler. Kritik sıcaklık, genelde öldürücü sıcaklık diye adlandırılır. Bu sıcaklığa tomurcuklar yarım saat dayanabilmektedir. Genelde don, ağacın alt kısmındaki çiçeklere veya en iyi gelişen çiçeklere zarar verir. Tomurcuk döneminde; kayısı, kiraz, vişne, şeftali ve erik gibi sert çekirdekli meyvelerde, çiçeğin içi açıldığı zaman tek bir pistil içerdiği görülür. Meyvelerde don zararı Kiraz-Vişne Tomurcuğundaki Çiçeklerin Görünümü Erken dönemde, çiçek tomurcukları pistili incelemek için genelde enine kesilir. Eğer çiçek siyahsa, bu çiçek ölür ve meyve oluşturamaz. Kiraz, vişne tomurcuklarında her bir tomurcuk içinde, bireysel birkaç çiçek vardır. Yukarıdaki resimde dondan bir hafta önceki vişne çiçek tomurcukları görülmektedir. Merkezdeki çiçek tomurcuğu, 4 tane çiçek içermektedir ve resim çekilmeden 4 saat önce sabah olan dondan sol aşağıdaki zarar görmüştür veya ölmüştür. Soldaki tomurcuk ise 3 çiçek içermektedir ve ikisi ölüdür. Normalde tomurcuktaki ölü çiçekler, tomurcuğun gelişmesi sırasında kolaylıkla ayırt edilirler ve ölü çiçeklerde gelişme durur. Çiçeklenme Öncesi; çiçeklerin henüz açılmadan önceki beyaz tomurcuk dönemidir. Çiçeklerin petalleri (taç yaprakları) bu dönemde açıkça görülmektedir, fakat daha henüz açılmamıştır. Bu dönemdeki donlar, taç yaprakların rengini değiştirebilir ve içerideki pistili öldürebilir. 396 Sağlıklı ve Dişi Organı Ölmüş Çiçekler Eğer pistil ölmüşse, çiçek yukarıdaki resimdeki gibi görünür. Dondan zarar gördükten sonraki gün, bunu kolaylıkla görebiliriz. Aşağıdaki çiçekde ise kısmi bir hasar görülmektedir. Pistilin stil kısmı sezondaki erken donlardan ölmüştür. Bu şekilde zarar görmüş çiçeklerde artık polen döllenemez ve bu yüzden de bu çiçekler asla bir kiraz meyvesi oluşturamaz. Bu tür bir zarara kirazlarda çok rastlanır. Ancak, ağaçlar çiçeklendiği için neden kiraz ağaçlarında meyve olmadığını anlaşılmaz. Eğer tomurcuktaki pistil ölüyse çiçek gelişimini durdurur. Eğer stil ölüyse ve pistil canlıysa çiçek gelişmeye devam eder, ancak tozlanamadığı ve yumurtalık döllenmediği için meyve oluşmaz ve çiçeklenmeden sonra çiçekler dökülür. Yukarıdaki resimdeki kiraz çiçek tomurcuğunda, pistil ve stil ikisi birden yeşildir. Çiçekler açıldığı zaman, çiçeğin içine bakıldığında, pistilin renk değiştirip değiştirmediği görülebilmektedir. Soğuk havanın oturması sonucu, ağacın etek dallarındaki çiçekler dondan zarar görüp kavrulmuş bir görünüm sergilerken, ağacın tacının tepe kısmına yakın olan çiçeklerin soğuktan zarar görmediği görülmektedir. 397 Çiçeklenme sonrası; küçük Sert Çekirdekli meyve oluşur ve bir çiçek kılıfı içinde yer alır. Bu kılıf meyveler küçükken onları soğuktan belli ölçüde korur. Fakat meyve bu kılıfı doldurduğu zaman, kılıf artık tam bir koruma sağlamaz. Yukarıdaki resimde görülen vişne çiçek demetlerinde pistiller bir miktar zarar görmüştür. Bazı durumlarda, dondan dolayı stil yanmıştır, fakat eğer ovül hasar görmediyse halen döllenme yeteneği var demektir ve bundan tohum meydana gelir. Yeşil meyve; kılıf yarılıp meyve açığa çıktığı zaman dona oldukça duyarlı hale gelir. Genelde donma sıcaklığının altında aşırı zarar olur. Yukarıdaki resimde kiraz meyvelerinin üstü donmuştur ve buzların çözülmesinden sonra sulu bir görünüm alırlar. Soldaki yeşil bir meyve ölmemiştir. Dondan yüzey hücreleri zarar gören meyve kabuğu kırmızımsı kahverengi bir renk almaktadır. HASAR TESPİT UYGULAMA ESASLARI Bitkisel ürün sigortasında hasar tespitleri genel olarak ön ekspertiz ve kesin ekspertiz olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilir. Riskin özelliğine, hasarın şekline, boyutuna ve hasarın oluşum zamanının hasat dönemine olan yakınlığına göre ekspertizin bir defada ve kesin olarak gerçekleştirilmesi de mümkündür. Örneğin; hasarın hasat zamanına yakın bir dönemde meydana gelmesi, tam hasar olması, hasarın artma veya azalma olasılığının olmaması durumlarında ön ekspertiz yerine, kesin ekspertiz yapılır. Hem hasarın tahmini hem de beklenen ve gerçekleşen verimin saptanması arazi ve ürünün özelliklerine göre örnekleme yöntemi ile sayım yapılarak gerçekleştirilir. Ekspertiz işlemi sırasında, sigortalının veya sigortalı vekilinin arazide bulunması ve imzasının alınması gerekir. Ön Ekspertiz Teminat kapsamındaki risklerin neden olduğu hasarlarda, aşağıdaki hususlardan belirlenebilenler ekspertiz raporunda belirtilir: Hasarlı parseldeki gözlemler, Hasarlı parselin çevresindeki gözlemler, Poliçede belirtilen bahçe ile hasarlı bahçenin aynı olup olmadığı, Hasarın nedeni, Hasarın tarihi, Dolunun şiddeti (düşük, orta, şiddetli) ve geliş yönü, Don hasarında bölgede saptanan en düşük sıcaklıklar, Sigortalı parselin alanı (da), Hasarlı alanın büyüklüğü, Hasarın, bitkinin hangi gelişme evresinde meydana geldiği, Ağaç başına ortalama verim (Kg) Verim veren ağaçların sayısı, 398 Verim çağında olmayan veya çeşitli nedenlerle meyve oluşmamış ağaç sayısı, Parseldeki ağaçların yaşlarına göre dağılımı, Parseldeki ağaçların verimlerine göre dağılımı, Ağaçların dikim aralıkları, Toplam ağaç sayısı (adet), Dekardaki ağaç sayısı (adet/da), Sigortalının gerekli olan yetiştirme tekniklerini (sulama, çapalama, gübreleme, ilaçlama) yeterince uygulayıp uygulamadığı, Bahçede farklı tür ve çeşit varsa, bu tür ve çeşitlerin isimleri ve ağaç sayıları, Bu çeşitlerde periyodisite olup olmadığı, Arazi bilgileri (rakım, topografya vb.), Arazi eğimli ise eğimin yönü Teminat kapsamı dışındaki risklerin etkileri (belirtileri, verim üzerine etkileri), Tahmin edilen hasat tarihi, Geçici ekspertiz yapılmış ise belirlenen kesin ekspertiz tarihi, Kesin Ekspertiz Hasar ihbarı yapılan bahçede kesin ekspertiz aşağıdaki durumlarda yapılır: Hasar hasat dönemine yakın bir tarihte meydana gelmiş ise, Ürün tam hasara uğramış ise, Geçici ekspertiz daha önceden yapılmış ise, Teminat kapsamındaki riske bağlı olarak bir hasar meydana gelmemiş ise, Belirlenen hasar oranında ilerideki günlerde bir değişiklik olmayacağı kanaati oluşursa, Yapılan ekspertize itiraz edilmiş ise, Üreticinin hasadı yapma zorunluluğunun olduğu; hasar ve verim tespitinin hasat sonrasına kaldığı durumlarda ise (Genel ve Teknik Şartlarda belirtildiği üzere hasar tespitini mümkün kılınacak şekilde parseli temsil eden numunelerin bırakılması şartıyla), o bahçeyi temsil edecek şekilde uygun sayıda bırakılan ağaçların dışındaki ağaçlar hasat edilir, hasat sonrasında da bırakılan bu ağaçlarda kesin ekspertiz yapılır. Hasarın meydana geldiği gelişme evresine bağlı olarak yere düşen meyvelerin sayısı, ağaçta kalan meyvelerin gelişmesinde etkilidir. Erken dönemde meydana gelen hasarlarda dökümden sonra ağaç üzerinde kalan diğer meyvelerde daha fazla ağırlık artışı olacağından (meyveler irileşeceğinden) bu durum hasar tespiti sırasında dikkate alınmalıdır. Bitkinin kendi doğası gereği olan normal dökümler ve olgunluk dönemi geçen meyvelerde meydana gelen dökümler dikkate alınmaz. Hasar Tespiti Yapılacak Ağaçların Seçimi ve Örnekleme Yöntemi Örnekleme amacıyla seçilecek ağaçların sayısı hasarlı bahçenin tamamını temsil edecek şekilde bahçenin büyüklüğüne göre yeterli sayıda ağaçtan meyve örnekleri alınarak belirlenir. Ağaçlar arasında verim bakımından yüksek bir varyasyon varsa daha fazla sayıda ağaçta sayım yapmak doğru olur. Bahçe büyüklüğü göz önünede bulundurularak, hasar tespitlerinde sayım yapılacak ağaç sayıları genel olarak aşağıdaki tabloda verilmiştir. Hasarın özelliğine göre, gerektiğinde eksperler daha az veya çok sayıdaki ağaçlarda hasar tespiti ve sayım yapabilir. Sayım Yapılacak Ağaç Sayısı Bahçenin Alanı Sayım Yapılacak Ağaç Sayısı 1- 5 dekar 6 - 10 dekar 11-25 dekar 26-50 dekar 51-100 dekar 101 dekardan fazla Hasar Tespiti Yapılacak Ağaçlardan Meyve Örneklerinin Alınması Ağaç tacının içinden, dışından, etek dallarından ve tepe kısmından olmak üzere ağacın dört yönünden; hasarlı ve hasarsız meyve ayrımı yapılmaksızın tamamen tesadüfî olarak seçilmiş ve ağacı en iyi temsil edecek şekilde meyve örnekleri alınarak hasar tespiti yapılmalı ve hasar oranı belirlenmelidir. Verim ve Hasar Tespit Yöntemi Verim ve hasar tespitleri genellikle hasat öncesinde yapılmalıdır.Verim tespiti hasat öncesinde yapılacaksa, o ağacı yansıtacak özellikte bir ana dal veya ana dal üzerinde bir tali dal seçilir. Seçilen dal üzerindeki meyveler sayılır, bulunan rakam ağaçtaki toplam tali dal sayısı ve ortalama meyve ağırlığı ile çarpılmak 399 suretiyle verim tespit edilir. Hasar tespiti ise 8.3.2 maddesindeki tanımlamaya uygun olarak alınmış olan meyve örneklerinde yapılır. Bu işlemler zorunlu nedenlerden dolayı hasat döneminde yapılacaksa, verim ve hasar tespiti, seçilen ağaçlar tamamen hasat edilmek suretiyle de yapılabilir. Üreticinin hasadı yapma zorunluluğunun olduğu; hasar ve verim tespitinin hasat sonrasına kaldığı durumlarda ise, o bahçeyi temsil edecek şekilde uygun sayıda bırakılan ağaçların dışındaki ağaçlar hasat edilir, hasat sonrasında da bırakılan bu ağaçlarda meyve sayımı ve hasar tespitleri yapılır. Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen hasarın oranı belirlenmeden önce, poliçede beyan edilmiş olan verimin doğruluğu kontrol edilir. Bunun için öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmediği ve hasarın olmadığı varsayılarak söz konusu bahçede ne kadar verim alınacağının tahmin edilmesi gerekir. Verim tahmininde, ağacın iskelet yapısı dikkate alınmalıdır. Öncelikle iskeleti oluşturan ana dal ve tali dallar (seconder) saptanır. Daha sonra, bir tali dal üzerindeki meyve sayısı belirlenir ve ağaçtaki seconder dal sayısıyla çarpılarak, örnek ağaçtaki toplam meyve sayısı bulunur. Ağacın toplam verimi de, her bir meyvenin ortalama ağırlığının, toplam meyve sayısıyla çarpılması suretiyle hesaplanır DOLU HASAR ORANININ TESPİTİ Miktar Kaybı Dolu yağışının etkisiyle meydana gelen miktar kaybı; yere dökülen meyvelerin oluşturduğu miktar kaybı ve ağaç üzerinde değerlendirilemeyecek derecede şiddetli zararlanmış meyvelerin oluşturduğu miktar kaybından oluşur. Yani, aşağıdaki tablodaki gibi, yere dökülen meyveler ve ağaç üzerindeki tam hasarlı meyveler toplanarak miktar kaybı tespit edilir. Özellikle meyve suyu sanayi vs. de hiçbir şekilde değerlendirilemeyecek ve ağaç üzerinde değerlendirilemeyecek durumda olan tam hasarlı olan meyveler miktar kaybına girer. Örnek sayım için kurallara uygun şekilde belli sayıda ağaçtan meyveler toplanır. Değerlendirilemeyecek durumdaki meyveler tam hasarlı kabul edilip, sayılarak miktar kaybı sayım tablosuna işlenir. Eğer poliçede kalite kaybı teminatı var ise, ağaç üzerindeki değerlendirilemeyecek durumdaki tam hasarlı meyvelerin dışındaki diğer meyveler kalite kaybının belirlenmesinde kullanılır. Kalite Kaybını Belirlemek Amacıyla Meyve Örneklerinin Alınması Kalite kaybını belirlerken tüm bahçedeki zararı tespit ve ifade etmek için belli sayıda meyve örneğinin alınması ve değerlendirilmesi gerekir. Meyve örnekleri daha önce de belirtildiği gibi, bahçenin uygun yerlerinden bahçeyi temsil edecek sayıda ve özellikte (yaş, gelişme durumu vs.) uygun ağaçlar seçilerek, bu ağaçların farklı yerlerinden ağacı temsil edecek şekilde makul sayıda tesadüfî olarak meyveler alınır. Örnek alınan meyveler içinde tam hasarlılar miktar kaybı hesabında kullanılmak üzere bir kenara konulur. Diğer meyveler, hasar şiddetine göre aşağıda açıklandığı üzere 5 gruba ayrılır ve sayımları yapıldıktan sonra, sayım tablosuna işlenir. Dolu Hasarı Kalite Kaybı Sınıfları Dolu yağışının meyve üzerinde meydana getirdiği yaraların büyüklüğüne bağlı olarak ürünün pazar değerinde kayıplar olmaktadır. Meyve üzerinde meydana gelen yaranın büyüklüğü ve derinliğine göre, ürünün pazar değerindeki eksilmeler hasarsız, hafif, orta, şiddetli ve çok şiddetli olarak aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi sınıflandırılır. Kalite Kaybı Sınıfları Kalite Kaybı Sınıfları 1 2 3 4 5 Hasar Büyüklüğü Hasarsız Hafif Orta Şiddetli Çok şiddetli Kalite Kaybı Faktörü %0 %30 %50 %70 %90* Hasar tespiti yapılan meyve, meyve suyu olarak veya başka bir şekilde değerlendirilebiliyorsa kalite kaybı faktörü %90, değerlendirilemiyorsa tam hasarlı olarak kabul edilecektir. Dolasıyla şeftali, meyve suyu sanayinde değerlendirilebildiği için çok şiddetli zarar gören meyveler “%90” oranındaki kalite kaybı sınıfına dâhil edilir. Hiçbir şekilde değerlendirilemeyecek durumdaki tam hasarlı meyveler de (meyve suyu da dâhil olmak üzere, hiçbir şekilde değerlendirilemeyenler), miktar kaybına dahil edilir. 400 Dolu Hasarında Sayım Tablolarının Doldurulması ve Kalite Kaybı Hasar Oranının Hesaplanması Ağaç üzerindeki kalite kaybını belirlemek üzere ağacın tepe kısmından, dolu yağışının olduğu yönden ve dolu yağışının aksi yönünden toplanan meyveler Dolu zararları ve neden oldukları kalite kayıplarında anlatıldığı şekilde %0, %30, %50, %70, %90 ‘lık kalite sınıflarına ayrılarak gruplandırılır. Daha sonra, her bir grupta yer alan meyveler sayılarak tabloya yazılır. Örnek alınan her bir ağaç için kalite sınıfları ve kalite kaybı faktörlerine göre ayrılan meyveler kalite kaybı faktörü ile çarpılır ve her bir ağaçtan sayım için alınan hiçbir şekilde değerlendirilemeyecek durumdaki tam hasarlı meyveler dışındaki toplam meyve sayısına bölünerek aşağıdaki formül uygulanır. Ortalama Oranı= Kalite Kaybı (Her bir Hasar Grubundaki Toplam Meyve Sayısı x Kalite Kaybı Faktörü) / Sayım Yapılan Meyve Adedi Dolu kalite kaybı teminatı olan bir poliçe için; kalite kaybı oranı hesaplanırken; dolu yağışından kaynaklanan bir miktar kaybı (yere dökülen meyve ve ağaç üzerinde tam hasarlı meyve) var ise, ortalama kalite kaybı aşağıdaki formülde olduğu gibi hesaplanır. Toplam Kalite Kaybı Oranı (%) = (% 100 - % Toplam Miktar Kaybı Oranı) x Ortalama Kalite Kaybı Oranı Bahçede meydana gelen dolu hasarında, kalite kaybı olduğu halde dolu yağışından kaynaklanan bir miktar kaybı (yere dökülen meyve ve ağaç üzerinde tam hasarlı meyve) yok ise; Toplam Kalite Kaybı Oranı aşağıdaki şekilde bulunur: Toplam Kalite Kaybı Oranı (%) = (% 100 - % 0) x (%41) Toplam Hasar Oranı = Toplam Miktar Kaybı Oranı (%) + Toplam Kalite Kaybı Oranı (%) Hasar oranı ondalık sayı olarak ifade edilemez, tam sayı olarak ifade edilir. Bu nedenle küsuratlı çıkan sayılar tam sayıya uygun şekilde yuvarlanır (0,5 ve yukarısı bir üst tamsayıya tamamlanır, 0,5’den küçük sayılar ise sıfırlanır). Dolu Hasarında Sayım Tablolarının Doldurulması ve Miktar + Kalite Kaybı Hasar Oranının Hesaplanması Dolu Kalite Kaybı teminatı olan bir poliçe için; bahçede meydana gelen dolu hasarından dolayı hem miktar kaybı hem de kalite kaybı söz konusu ise, o zaman toplam hasar oranı ise şu şekilde belirlenir. Yukarıdaki örnekte, örnek seçilen ağaçların her birinden alınan 50 meyve örneğindeki tam hasarlı meyveler ayrılarak bunlar yukarıdaki miktar kaybı tablosuna işlenmiş, tam hasarlı meyvelerin dışında geriye kalan meyvelerde kalite kaybı sınıflarına ayrılarak kalite kaybı tablosuna işlenmiştir. Bu durumda toplam hasar oranı aşağıdaki şekilde hesaplanır: Toplam Kalite Kaybı Oranı (%) = (%100 - % Toplam Miktar Kaybı Oranı) x Ortalama Kalite Kaybı Oranı HASAR TESPİT FORMUNDAKİ EDİLECEK HUSUSLAR VERİM DEĞERLERİ DOLDURULURKEN DİKKAT Sigortalı Ağaçtan Mevcut Bakım Ve Yetiştirme Koşullarına Göre Alınabilecek Verim Burada belirtilen verim; üretim periyodunda sigortalı ürünün yetişme koşullarına, gelişimine, beslenme durumuna, dış etkilere, teminat dışı farklı risklere göre alınabilecek verimdir. Yani, sigortalı meyve bahçesinde kuraklık,sıcak hava dalgası, bakım koşulları ve beslenme eksikliği gibi teminat kapsaminda olmayan nedenler sonrasında elde edilen net verimdir. Burada sorulan verim değeri potansiyel yani sigortalı alandan alınabilecek verim değeri değildir. Potansiyel verimden yukarıda açıklanan teminat dışı nedenlerden kaynaklı verim değerlerinin düşülmesi sonrası kalan verim değeridir. Örnek olarak; 15 yaşındaki bir elma ağacının normal yetiştirme koşullarında potansiyel verimi ağaç başına maksimum 40 Kg’ dır. Potansiyel verimi 40 Kg olan elma ağacından fizyolojik nedenli yani teminat dışı nedenler dolayısıyla alınabilecek verim ağaç başına 25 Kg’a inebilir. Buradaki sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim 25 Kg/ağaçtır. Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verimin anlamı teminat kapsaminda bir hasar gerçekleştiği anda hasara uğrayan ürün miktarıdır. 401 Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ürün gelişim dönemine göre farklı yorumlanabilir. Yani geçici ekspertiz ile kesin ekspertiz raporlarında farklı değerler olabilir. Örnek vererek açıklamak gerekirse; elma için Mayıs ayı ortasında meyve bağlama döneminde olan 15 yaşındaki ağaç için 40 Kg/ağaç verim değeri kullanılabilir. Ancak ürünün gelişme dönemi süresince ürün üzerinde oluşan teminat dışı etkiler nedeniyle bu verim değişir. Kesin ekspertiz işleminde geçici hasar tespitinde uygulanan yöntemin aksine verimi etkileyen tüm dış etkiler dikkate alınır. Hasar işlemi üretim döneminin sonlarına doğru yani hasat dönemine yakın oluşmuş ise teminat dışı etkilerin kesinlikle dikkate alınması gerekmektedir. Ekspertiz Aninda Tespit Edilen Mevcut Verim (Kg/Ağaç) Buradaki verim ifadesi ağaç üzerinde teminat kapsamındaki bir hasar sonrasında belirlenen ürün miktarıdır. Yani daha farklı bir ifade ile teminat kapsamındaki bir hasar sonrası hasar görmeden ağaç üzerinde kalan üründür. Sigortalı ağaçtan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim arasındaki fark hasar gören ürün miktarıdır. Yani, sigortalı ağaçtan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim miktarı 40 Kg ise ve ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim 25 Kg ise, belirlenen hasar oranının % 62,5 olması gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken bunun sadece miktar kaybi biçiminde hesaplandığıdır. Ancak meyvelerde ek teminat olarak verilen kalite kaybı teminatı için verim değerleri biraz daha farklı yazılmalıdır. Kalite kaybı söz konusu olduğunda; 1. Sadece kalite kaybı varsa Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim değerleri aynı olacaktır. Çünkü miktar kaybı yoktur. Hasar oranı kalite kaybı tablosunda hesaplanan değerdir. 2. Sadece miktar kaybı varsa Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim değeri arasında hasar oranı kadar fark olmalıdır. 3. Kalite kaybı ve miktar kaybı varsa Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim değeri arasında miktar kaybı olarak hesaplanan değer kadar fark olmalıdır. Kalite kaybı miktar kaybı olarak burada gösterilmeyecektir. Geçici ekspertiz işleminde ister kalite kaybı olsun, isterse miktar kaybı olsun rapor üzerinde mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim değeri aynı yazılacaktır. Miktar kaybı ya da kalite kaybı açıklaması raporun ikinci- üçüncü sayfalarında açıklamalı yazılacaktır. Birbirini takip eden hasarlardan sonra verim değerlerinin değiştirilmemesi gerekmektedir. Örnek olarak; 40 Kg verim değeri teminat kapsamındaki fırtına hasarı sonrasında 25 Kg inerse ve ikinci bir fırtına hasarı olması durumunda Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim değeri 25 Kg değil, teminat kapsamındaki hasar gerçekleşmeden önce belirlenen değer yani 40 Kg olacaktır. Böylece birbirini takip eden aynı nedenli hasarların tek bir değer vermesi sağlanmış olacaktır. Teminat kapsamındaki bir hasardan sonra farklı nedenli ikinci bir hasar olursa; örnek olarak fırtına hasarından sonra dolu hasarı olması durumunda Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim yine ilk belirlenen verim değeri yazılacaktır (40 Kg). Ancak burada bir önceki fırtına hasarından kaynaklanan verim azalmasının verim farklılığı var ise nedenini yazınız bölümüne sadece “fırtına” olarak yazılması ve raporun diğer sayfalarında çok net olarak açıklanması gerekmektedir. Bu işlemin yapılmaması durumunda; yani fırtına hasarı sonrasında Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim değeri olarak fırtına hasarı sonrası belirlenen verim değeri yazıldığında sistem tarafından verim düşüklüğü olarak algılanmakta ve zeyil işlemine yönlendirmektedir. Bu da hatalı işlemdir. VERİM FARKLILIĞI VAR İSE NEDENİ Burada poliçede beyan edilen verim değeri ile Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim değeri arasında farklılık varsa nedeni açıklanacaktır. Bu iki verim değeri arasında farklılık olmasının; a. Aşkın verim beyanı yapılması b. Bakım ve yetiştiricilik koşulları nedeniyle verimin yeterli alınamaması c. Teminat dışı nedenlerden kaynaklanan verim azalmaları d. Hastalık, zararlı gibi verimi etkileyen diğer faktörler, nedenleri ile birlikte açıklanması gerekmektedir. Teminat kapsamındaki bir hasardan dolayı oluşan verim azalması bu kapsamda değerlendirilmeyecektir. Yani, poliçede beyan edilen verim değeri ile Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim aynı ise (örneğin 75 Kg) ve teminat kapsamındaki bir hasar sonrası (örneğin dolu yağışı) 50 Kg’ a düşmüşse bu verim azalması olarak değerlendirilmeyecektir ve “hasardan dolayı verim azaldı” ifadesi kullanılmayacaktır (takip eden farklı hasarlar hariç).” Çünkü bu doğrudan tazminatı gerektiren bir hasardır. 402 ŞEFTALİ HASAR TESPİT FORMLARI 403 404 405 406 407 408 409 KİRAZ HASAR TESPİT FORMLARI 410 411 412 413 414 415 416 417 ELMA HASAR TESPİT FORMLARI 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 DEVLET DESTEKLİ BİTKİSEL ÜRÜN SİGORTASI MEYVE VERİM TESPİT FORMU Poliçe NO Verim Tespit Tarihi : : Bir Dalcık Üzerindeki Ortalama Meyve Adedi ORT. VERİM (Kg/ağaç) Bir Ağaçtaki = Ana Dal sayısı 1.Ağaç 3 X 4 X 3 X 3 X 180 / 1.000 = 19,440 2.Ağaç 3 X 4 X 4 X 3 X 180 / 1.000 = 25,920 3.Ağaç 3 X 3 X 3 X 4 X 180 / 1.000 = 19,440 4.Ağaç 3 X 3 X 4 X 3 X 180 / 1.000 = 19,440 5.Ağaç - X - X - X 6.Ağaç Bir Ana Daldaki Ortalama Yan Dal Sayısı Bir Yan Daldaki Ortalama Dalcık Sayısı Meyve Çeşidine göre Ortalama Ağırlık (Gr) X / 1.000 = / 1.000 = = 21,06 ORTALAMA *Bu form, Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası kapsamında, “Meyve Kesin Ekspertiz Raporu (EK2) ve Açık Alan Verim Tespit Tutanağı” ekinde kullanılır. X X X 428 X