PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 437
10 Þubat 2004 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
■
ISSN: 1303-8923
■
Arkadaþlarýnýza önermek ister
misiniz?
■
■
KISAYOLLAR
■
■
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
FÝNCAN/SÝPARÝÞ
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
SEVGÝYÝ SÖYLEMEK ... Zeki Yýldýrým
DOSTA VEDA ... Zeynep Meryem Pýnar
TUTUNAMAYAN TUTANAKLARI-II ... Türker Ayyýldýz
BENÝ SÝZ DELÝRTTÝNÝZ ... Ayþe Nur Doksat
Küba'dan Ýzlenimler - 8 ... Cüneyt Göksu
IÞIÐA YAKLAÞTIKÇA BÜYÜR GÖLGELER ... KIRKYAMA HÝKAYE TOPLULUÐU
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin,
Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Editör'den : Neden acele ettiniz?
Merhabalar,
Biraz aceleye geldi galiba, ne dersiniz? Koca çýnar eksik uðurlandý. Bir gün daha beklenseydi, organize olunabilseydi uðurlayanlarýn yüzbine dayanmasý
mümkündü. Vasiyeti doðrultusunda tekbirle uðurlanýrken alkýþlardan da nasibini alabilirdi. Olmadý... Nur içinde yat Cem Karaca...
Kýbrýs çýkmazý nedeniyle AB tartýþmalarý ayyuka çýkmýþ durumda. Zaman geçtikçe AB'ye giriþ konusunda tedirginlikler, soru iþaretleri artýyor. Alýnan sinyaller
hiçte olumlu deðil. Mutlaka girmemiz gerek diyenlerle, boþa kürek çekiyoruz diyenler arasýnda gidip gelen sýradan beyinler ne tarafta yer alacaklarýný
þaþýrdýlar. Bunlardan biri de benim. Gönlümden geçenle mantýðýmýn söylediði birbirine yedi kat yabancý. Kriterleri kýtýr kýtýr yedikçe memleketim adýna
seviniyor ama içinden çýkan taþlar diþlerimi kýrdýkça lanet ediyorum. Þu sýralar Kýbrýs eldeki oyuncak, o da kýrýlýnca önümüze konacak kýrýlmaya hazýr yeni uzaktan kumandalý
araba ne marka olacak merak içindeyim. Sinirleniyorum, bir kaþýk suda boðasým geliyor þu dýþ güçleri. Mertçe 'Almayacaðýz!' demelerini bekliyorum. Derler mi? Sanmam... El
altýnda iyi bir pazarý oyalamak varken ve o pazar kapýda beklemeye razýyken ne halt yemeye söyleyip ortalýðý bulandýrayým deðil mi? Demokles'in kýlýcý tepemizde sallandýðý
sürece, bunlar Kýbrýs'ý almakla kalmaz kýçýmýzdan donumuzu da alýrlar sesimiz çýkmaz.
Popstar bitti ikincisi geliyor derken sürprize bak sen. Meðer popstarýn sahibi Osmantan'mýþ, o da pýlýsýný pýrtýsýný toplayýp kanal deðiþtirmiþ. Konu aslýnda Osmantan ve Med
Yapým anlaþmazlýðý gibi göründüðünden yeni yarýþma çok ilginç olacaða benzer. Armaðan ve Ercan'ýn olmadýðý, ÝMÇ sponsorluðunda bir yarýþmaya hazýrlýklý olun. Neyse...
Sabah ola hayrola, gün doðmadan neler doðar...
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
KAPI KOMÞULARIMIZ
Yukarý
PASTORAL EFEMER : Zeki Yýldýrým
SEVGÝYÝ SÖYLEMEK
Asistanlýða baþladýðým ilk yýldý. Ayný yýl sýnavý kazanan bir arkadaþla birlikte bir ev tutmuþ, mesleðimizin ilk yýl adýmlarýný birlikte atýyorduk. Ayný zamanda sýrlarýmýzý karþýlýklý
paylaþýyor, sorunlarýmýza birlikte çözüm arýyorduk. Yeni asistanlar, özellikle son sýnýf kýzlar arasýnda özel bir ilgi gurubunu oluþturuyordu. Daha doðrusu bu ilgi karþýlýklýydý
sanýrým. Arkadaþým, laboratuar derslerine girdiði bir son sýnýf kýz öðrenciye abayý yakmýþtý. O gün yaþayanlar için kolayca hatýrlanabilineceði için ve farklý kurulan hayatlar için
olumsuz etkiler taþýyabileceði için kýzýn ismini deðiþtirerek ona "Belma"; arkadaþým da Ýlker diyelim. Belma'nýn da arkadaþýma adý konulmayan bir ilgi duyduðunu gözlüyorduk.
Bizim dönemimizde pek revaçta olan bu kelime, aþký aþk gibi taþýyanlar için söylenirdi. Türkan Þoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiðit, Tarýk Akan, Kartal Tibet ve tabi ki Cüneyt
aðabeyli yýllardý ve hala aþk, o dönemin kutsal Hollywood atasözlerinden " Aþk, hiçbir zaman piþmanlýk duymamaktýr" ile tanýmlanýrdý. Bir gecelik aþklar, laf olsun diye aþklar
yoktu. Sevdin mi tam seveceksin vardý, bir karþý cinsin elinden tutmak, sonu uzun yýllara taþýnacak bir beraberliðin göstergesiydi. En azýndan bizim yaþadýðýmýz taþra dünyasýnda
böyleydi. Yani genç bir erkek için aþk; bir kýza karþý duyulan en coþkulu bir duyguydu ve mutlu ya da mutsuz ama uzun süreçli bir birlikteliði içeren kutsal, masum, dürüst ve ilkeli
bir tutkuydu.
Arkadaþým bu platonik duygularýný söylediðinde, oturup ciddi ciddi ne yapmamýz gerektiðini tartýþtýðýmýzý hatýrlýyorum. En son arkadaþýmýn bir yolunu bulup kýz ile görüþmesine
karar vermiþtik. Çünkü gerçekten platonik de olsa, gerçek bir aþk taþýyordu yüreðinde. Kýz deney raporlarý vb. için laboratuara çaðýrýlacak ve açýklanacaktý.
Akþam fakülte çýkýþý arkadaþýmýn suratýnda iþlerin hiçte iyi gitmediðine dair bir ifade vardý. Daha ne oldu bile demeden "Maalesef" dedi arkadaþým. "Baþka birisiyle ciddi bir iliþkisi
varmýþ; kalbime gömmekten baþka çarem kalmadý. Lütfen bu konuyu bir daha açmayalým, çünkü ziyadesiyle üzgünüm. Hatýrlamazsak, daha kolay olur unutmak" dedi. "Peki"
dedim, "ne zaman konuþtun, çünkü öðleden sonra Belma benim odama geldi ve oldukça neþeliydi. Yani önemli bir teklif almýþ ve kabul etmemiþ, bir havasý yoktu". "Boþ ver artýk,
bu kýz bana yar olmaz" dedi. "Sabahtan cesaretim yok gibiydi. Bu nedenle en yakýn arkadaþýný çaðýrarak durumunu sordum; maalesef ki sözlüymüþ".
Yýllar geçti, bir eski mezunlar günü için toplanmýþtýk. Belma da vardý, eþi ve çocuðu ile birlikte. Ayak üstü bir þeyler atýþtýrýrken Belma yanýma geldi. Öteden, beriden konuþtuk. Bir
ara bana Ýlker'i sordu. Artýk burada çalýþmadýðýný, çünkü mutsuz bir evlilik geçirdiðini ve boþandýðýný, dolayýsýyla burada kalmasýnýn onu mutsuz ettiðini söyledim. "Üzüldüðünü"
söyledi. Belma'nýn bu ilgisi, bana yýllarca merak ettiðim konuyu açma cesareti verdi. "Fakülte yýllarýnda sözlü olduðun kiþi ile mi evlendin ?". "Hayýr, ben sözlü deðildim ki" dedi ve
nereden çýktý bu laf gibi de bana anlamsýz anlamsýz baktý. Çok þaþýrmýþtým. Ona Ýlker'i ve o gün olanlarý anlattým. "Öyle mi ?" dedi. Þaþýrma sýrasý ondaydý, badem yeþili gözlerine
garip bir hüzün çöktü, yüzünün þekli deðiþti, neþesi kayboldu. "Artýk hiçbir yararý yok !" dedi, çok üzülmüþ olduðu her halinden belli oluyordu. "Bende onu sevmiþtim ve bana gelip
bunu söylemesini beklemiþtim. Ne yazýk ki o gidip arkadaþým bile olsa beni kýskanan ve bu anlamda iyiliðimi istemeyen birine sormuþ. Ne büyük talihsizlik" dedi. Gözleri
yaþlanmýþtý, hafifçe gözlerini sildiðini hatýrlýyorum ve izin isteyip bayanlar tuvaletine doðru koþar adým uzaklaþtý. Ýlker'in büyük platonik aþkýný düþündüm. Birkaç yýl hiç Belma
konusunu açmamýþtý ama gizliden gizliye sevdiðini biliyordum. Konuþtuðu günlerin hemen ardýndan, hocadan izin isteyip Belma'nýn sýnýfýnýn danýþmanlýðý ve uygulama
görevliliðinden ayrýlmýþtý ama aklý fikri ondaydý. Daha sonra bu aþkýn küllenmemiþ duygularý üzerine ani bir evlilik yaptý. Mutluluðu ne yazýk ki, bulamadý. Ýki yýl içinde boþandý. Çok
zayýfladý, güçsüz düþtü. Bunalýmlar yaþadý, tedavi oldu ve bir daha eski saðlýðýna ulaþamadý. Hocalarýn da desteðiyle memleketine yakýn bir fakültede öðretim görevlisi olarak
çalýþmaya baþladý. Beþ yýl önce de öldüðü haberi geldi.
Hatýrladýðýmda içimden bir þeyler kopartan bu yaþanmýþlýk "sevgiyi söylemenin ve paylaþmanýn" ne kadar önemli olduðunun bir göstergesidir elbet. Buna iki örnek daha sunmak
istiyorum. Bunlardan ilki bir öykü. Ýkincisi ise çocuðum bana gönderdiði bir mail.
Öykü; "Rahip, mezarlýktaki iþine bitirmek üzereydi" diye baþlamaktadýr. O anda elli yýllýk karýsýný kaybeden 78 yaþýndaki adam: "Onu ne kadar çok sevdim." diyerek çýðlýk çýðlýða
aðlamaya baþlamýþtý.Yaþlý adamýn yaslý sesi törenin asil sessizliðini bozmuþtu. Mezar baþýndaki diðer aile bireyleri ve dostlar þok olmuþlardý, utanç içindeydiler.Yetiþkin çocuklarý
alý al moru mor babalarýný yatýþtýrmaya çalýþtýlar : "Tamam, baba. Seni anlýyoruz." Yaþlý adam gözlerini dikmiþ kazýlan mezara yavaþ yavaþ inen tabuta bakýyordu. Rahip törene
devam etti.Törenin sonunda,aile bireylerini ölüm töreninin kapanýþý olarak tabutun üstüne toprak atmaya çaðýrdý. Yaþlý adam hariç hepsi sýrayla toprak attýlar. Yaþlý adam hala :
"Onu ne kadar çok sevdim" diye sesli sesli konuþuyordu. Kýzý ve iki oðlu konuþmasýný engellemek istediler, ama o devam etti, "Onu sevmiþtim!" Kalabalýk mezarlýðý terk etmeye
hazýrlanýrken, yaþlý adam gitmemekte direniyordu. Gözlerini mezara dikmiþ bakýyordu. Rahip yaklaþtý : "Kendinizi nasýl hissettiðinizi biliyorum, ama gitme zamaný geldi. Buradan
ayrýlmalý ve kendimizi hayatýn akýþýna býrakmalýyýz." dedi. Yaþlý adam çaresizlik içinde bir kez daha "Onu ne kadar çok sevdim." diyerek söylendi. "Beni anlamýyorsunuz" dedi
Rahip'e "Ben bunu ona sadece bir kere söyleyebildim... "
Mail ise geçen yýl çocuðumun bana gönderdiði bir yazý. Sanýrým bir yerlerden almýþ ama bana mesaj verdiðini düþünüyorum ve onu haklý buluyorum. Maildeki mesaj "Hayatým
boyunca sadece iki kez mutluluktan aðladým" diye baþlýyor. "1. Ýlkokuldayken babam bana ilk defa "Kýzým" dediðinde yanaklarýmdan yaþlar süzülmüþtü. 2. Geçen hafta annemlere
kalmaya gittim. Sabah iþe geç kaldýðým için babam beni uyandýrmak için odama geldi. Uyandýrýrken de hayatýmda ilk defa saçlarýmý okþadý.
Babalar... Lütfen sevginizi gösterin. Dokunun, sarýlýn, öpün... Benim çocuðum anlar demeyin, çünkü anlaþýlsaydý herhalde ilk ben anlardým".
Zeki Yýldýrým
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Zeynep Meryem Pýnar
DOSTA VEDA...
*Geçmiþ zaman olur ki,hayali cihan deðer...
Nasýl anlatsam ki? Yada nasýl anlatýlýr ki? Bazen mutluluðun kaynaðýný arýyorum,hani bulunmuyor ya.. kaçýp saklanýyor ya... hanki markete baksan yeni bitmiþ oluyor ya...Ýþte bu
gün uyandýðýmda yastýðýmýn ucundaydý, öyle bir his ki;
Bahçedeki tomurcuk gülün üzerinde son kalan çið tanesi gibi, o su damlasýnýn pembe gül yapraðýndan topraða düþmesini seyretmek gibi...
Nasýl anlatsam ki?
Özleyip özleyip kavuþmak gibi, "sen mi geldin" derken kelimelerin benden önce gülümsemesi gibi,havadaki o kavuþma kokusu gibi....
Onca soðuktan kýþtan sonra, bir sabah sokakta yürürken duvar dibinden filizleniveren o minicik mavi çiçeði görmek gibi...
Nasýl anlatsam ki?
Hani dibe vurduðunda her þey bitti diye düþündüðünde son dakikada sana uzanan o el gibi..
Hani bir bahar akþamý durup duruken gelen o titreme hissi gibi, telefon çaldýðýnda koþarak açmak gibi, kapýyý açtýðýnda tamda beklediðin kiþinin karþýnda durmasý gibi...
Nasýl anlatýlýr ki?
Dilimin ucuna gelip söyleyemediðim dünyanýn en güzel iki kelimesini ard arda duymak gibi, insaný çarpan o ýlýk rüzgarýn yüzünü okþamasý gibi,gözlerini yumup rüzgarla gelen
kokuyu içine çekmek gibi...
Nasýl anlatsam ki,nasýl dile gelir ki? Ne bileyim iþte mesela; en sevdiðin þarkýyý ýslýkla çalmayý baþarmak gibi, gün ortasýnda,akþamýnda hep o þarkýyý mýrýldanmak gibi, evdekilerin
geliþini senden önce gelen ýslýk sesinden bilmesi gibi...Açýk pencereden içeriye sýzan hanýmeli kokusuyla birlikte çocukluðunun çat kapý gelmesi gibi...
Cebinizde kalan son bozukluklarý birleþtirip final sýnavýyla bir kilo çileði deðiþmek gibi, beþ parasýz kalýp akþam yemeðinde kuru ekmek domates yemek ama yinede her þeye
katýla katýla gülebilmek gibi,dedim ya dalýndan yeni koparýlmýþ çileði tadýna vararak yemek gibi...
Nasýl anlatsam ki?
Bir otobüs koltuðunda uyandýðýnda mavi gri denizi görmek gibi,uyandýðýnda Ýstanbul'da olmak gibi,daha önemlisi yalnýz olmamak gibi...Herkesin umudunu kestiði yalnýzca senin
umudunu yitirmediðin þeyin gerçekleþmesi gibi, mutluluktan aðlarken "biliyordum" demek gibi...
Yorgun bir Pazar akþamý gemileri yakýp geceye daldýktan sonra dünyanýn en masum bakýþýyla uyanmak gibi,canýndan can bir bebeðin gül tenini koklarken her þeyi geride
býrakmak gibi..
Gözlerinin feri kaçmýþ bir ihtiyarýn kapýsýný hiç beklemediði bir anda çalýp gözlerindeki sevinci yakalamak gibi,sevinç olmak gibi...
Sessiz bir kýþ akþamý kendini kimsesiz hissederken sessizlik bir sis gibi çökmüþken çalan telefonda annenin "keklik kýzým" deyiþini duymak gibi
Nasýl anlatsam ki? Ne bileyim iþte anlatýlmýyor ki...
Zeynep Meryem Pýnar
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Türker Ayyýldýz
TUTUNAMAYAN TUTANAKLARI-II
Sýkýldým yine efendim çok mühim sýkýntýlar sardý etrafýmý..olur olmaz dumanlar ve tütün kokusu içerisinde kaldým günlerdir.. isimlendiremediðim birçok dehliz içinde þekline
þimaline inanamadýðým sarkýt ve dikitler oluþtu coðrafyamda..hele hele lodosla gelen kimi iç çekiþlere gebe kalýyor bazý anlar..bedenim uzak ara birinci gelen dopingli bir safkanýn
teri ve þaþkýnlýðý arasýndayken farkýnda olmadan kaybettiðim ve kaybettirdiðim bahislerin yasýný tutuyor yýllarca tabela dýþý býrakýlmýþ eküri ruhum..tüm bunlarýn mutlak bir
açýklamasý vardýr..hayra yahut þerre yorumlanmasý gereken bir yaný muhakkak bulunuyordur sayýn yazýlarýnýzda.. lakin çok uzun süredir haber alamamaktayým sizden.. uzun
soluksuz yazýlarýnýza çok uzak býraktýnýz beni.. belki bu gün postadan bir zarfýnýz gelir diye ara ara çalýþtýðým iþime ara verip posta kutusunu kontrol ediyorum.. apartmanýn demir
kapýsýndan her iþaret geldiðinde..bir koþu fýrlýyorum yataktan .. iþarete zamanýnda yetiþememekten korktuðum için askerden geldiðim yýl Kadýköy'den aldýðýmýz kahverengi
papuçlarýmý modifiye ettirdim -inanamayacaksýnýz..sýradan kahve rengi bir çift papucun seksen küsür yaþýnda bir çift el tarafýndan dört mevsim koþullarýna nasýl uygun hale
geldiðine inanamayacaksýnýz..umarým en kýsa sürede þahsen görüþebilme ihtimalimiz doðar da sayýn ayaklarýnýzla size de tecrübe ettirebilirim efendim..ikamet ettiðim apartmanýn
demir kapýsý malumunuzdur..kutup mevsimi þeklinde cereyan eder kapýlýk vazifesi.. yýlýn altý ayý kapatýlamaz iken kalan altý ay ise açabilirseniz aþk olsun..abartýsýz kolluk
kuvvetlerine muhannet olursunuz..hal böyle olunca da ne gelenden haberiniz olur ne gidene mendil sallayacak haliniz..Ýþte bu bakýmdan bu ithal eski mo kapýsýna özellikle iki adet
postacý sensörü monte ettirdim..niçin iki adet diye sormayýnýz efendim ithalatçý firmanýn tanýtým amaçlý promosyonuymuþ ikinci..kutusunda çin malý olduðu iddia edilse bile bak
postacý geliyor selam veriyor melodisiyle haberdar etmesi tüm inandýrýcýlýðýný bertaraf etmekte..bilirsiniz millet olarak kanarya sesi yada iki din donga alýþkýndýr kulaklarýmýz..
neyse efendimiz bu melodi haftada iki gün periyodik olmasa bile çaldýðýnda on iki satýr önce bahsettiðim papuçlarýmý geçirip ayaðýma fýrlýyorum .. ilk üç katý nasýl bir hýzla iniyorlar
bilemezsiniz.. Lakin sonra Mediha Haným teyzenin katýnda bu süper papuclarda kendini bilmezci , vurdumduymazcý , adamsendeci bir arýza peydahlanýyor her seferinde..hele en
alt kata geldiðimizde nerdeyse kýmýldayamýyorlar yerlerinden..ardýndan kan ter içerisinde posta kutusunun boþ olduðunu görüyorum..(mutlaka bir sebebi vardýr bu kadar ara
vermenizin..)pençe ömürlerine tanrý uzun ömür versin -kýyamadýðýmdan papuçlarýmý itina ile çýkartýp yalýn ayak yollanýyorum tekrar tekrar daireme..tabi ara katlarda karþýlaþtýðým
apartman sakinlerine durumu uzun uzun izah etmem imkansýz.. Sanýrým zaten alýþtýlar..Ýlk zamanlar tuhaf bakýþlarý,gereksiz bir sürü sorularý oluyordu çoðunun..Artýk pek oralý
olmuyorlar..hatta hiç oralý olmuyorlar..Sadece apartman görevlisiyle hummalý bir tartýþma yaþadýðýmýzý belirtmeliyim..çok deðil birkaç hafta evvel temizlik aidatý için geldiðinde
kendisine talep ettiði ücretin yarýsýný ödeyebileceðimi söyledim..Hiç bir þey söylemeden öylece uzun uzun gözlerime baktý..ben de ona günlerdir hiç dýþarý çýkmadýðýmý çýkmayý da
düþünmediðimi, temizlediðini iddia ettiði basamaklardan çoðu gün nerdeyse uçarak indiðimi dolayýsýyla kirletmediðimi, kirletmeye kýyamadýðýmý..çýkarken de zaten yalýn halimi
kullandýðýmdan bilakis merdivenlerdeki bilumum toz kir vesairenin toplanmasýna yada onun deyimiyle temizlenmesine katkýda bulunduðumu medeni bir apartman sakini olarak
izah etmeye çalýþtým..Bu arada ki sayýn efendim -aslýnda istemeyerek konudan uzaklaþýyorum ama- karþý dairemin komþusu açýldý..Aslýnda tam açýldý da diyemeyiz
sanýrým..açýlmakla açýlmamak arasýnda bir þey yaptý..Sayýn apartman görevlisiyle etüd ettiðimiz Temizlik Probleminde (Problemin P sini bizzat büyük harf kullandým
efendim..Havuz Problemlerine gönderme yaptým sanýrým..bilemiyorum....) kapý aralýðýný ses tonlarýmýza göre ayarlayarak fonda görsel bir zenginlik saygýyla önünde eðileceðimiz
bir çeþitlilik yarattý..Lakin býrakýnýz saygýyý mutfaðýndan gelen düdüklü tencerenin düdük sesi ile karýþýk kapuska yemeðinin o bedbaht kokusu sevgili problemimizi içinden çýkýlmaz
bir hale dönüþtürüyordu..evden çýkmadýðým ve çýkmak istemediðim konusu saygýdeðer aparman görevlimizde (cevap hakký doðmasýndan korktuðum için ismini özellikle telaffuz
etmekten imtina ediyorum) bazý mülteci kaygýlarýn oluþmasýný saðladýðýný önceleri maalesef anlayamadým..dilinin altýnda sürekli büyüyen bir bakla olduðunu anlamýþtým ama
yýllardýr tarafýmdan þahsýna tediye edilen hatýrý sayýlýr bahþiþlerin varlýðý bu baklanýn dilaltýnda habis bir ur olarak büyümesini saðlýyordu.. O sýrada yükselen alçalan sesler bazý
komþularýmýzýn alarmýna nazar etmiþ olacak ki caným problemimizin apartman yöneticisine ihbar edilmiþ olmasý sebebiyle sadece duyuru panosunda duyurularý sebebiyle
müþerref olduðumuz sayýn yöneticimiz teþrif ettiler..emekli memur olduklarýný söylerlerken dikkatlice modifiye edilmiþ papuçlarýma niçin sýký sýkýya sarýldýðýmý anlamaya
çalýþýyorlardý..hatta bir ara papuçlarýmýn kucaðýmda deðil de ayaklarýmda olsalar daha çok iþe yarayacaðýný ima eder gibi baksalar da bu zarif kýyafetlerin sadece iniþ için
kullanýldýðý izah etmeme gerek kalmadan bakýþlarýný kararmýþ ayaklarýmdan ayýrdýlar.. Kendilerinin de dairemden yana (benden deðil..) bazý þikayetlerinin olduðunu,elinde ha bire
saða sola sallayarak konuþtuðu üzerinde iþletme defteri yazan bu noter onaylý gelir gider kayýtnamesinin sað yanýnýn dokuzuncu sýrasýna iþaretlenmiþ dairemin aylardýr bakiye
verdiðini diðer dairelerinde benim gibi davranmasý halinde kapý zillerinin çalýþmayacaðý..elektrik buatlarýnýn yuvalarýndan fýrlayacaðý..basamaklardaki anlamlý mozaik tanelerinin
kararacaðý..merdiven korkuluklarýnýn sadece korku saçacaðý..bir tarafýnda hoþ geldiniz diðer tarafýnda güle güle yazan paspaslarýmýzýn pasaklaþacaðý þeklindeki konuþmasýný
tam selam verip,etek tutup bitirecekken apartman görevlimizin aðzýnda forsa olmuþ bakla -efendim çöpler demesiyle özgürlüðüne kavuþtu..sayýn yöneticimizin ne olmuþ çöplere
(sarýlýk olmuþlar efendim..geçen yýl aþý yaptýralým diye uyarmýþtý devlet büyüklerimiz..) diye saniyenin bilmem kaçý kadar es verdikten sonra toparlayabilmenin haklý gururuyla
dairemin bir çöp eve dönüþmüþ olmasýndan üzüntüye kuþkulandýklarýný ,ekstre tarihi geçmiþ çöplerimde bazý gecikmeler olduðunu eðer kendilerinden habersiz süpürme iþlemi
yaptýysam bu uyarýlarýný ciddiye almamamý dairemden özür dileyerek vurguladýlar..hoover marka süpürgemi mahallenin çocuklarýna elektrikli scooter olarak tasarlayýp hiçbir
patent baþvurusu yapmadan hediye etmem þüphelerinin filanca maddesiydi..tüm bunlara temizliðin imandan gelmesi ana fikrine sadýk kalarak yazýlý olarak cevap vermem
gerektiði yazýmýn giriþ geliþme ve sonuç olmak üzere üç paragrafý aþmamasý ve tek sayfa çizgisiz mektup kaðýdý kullanmamak zorunluluðum sevgili yöneticimiz tarafýndan sayýn
apartman görevlimiz þahitliðinde teblið edildi..bu arada susan düdüklü tencerenin düdüðü o melül kapaðýn az sonra bir insan oðlu tarafýndan bilerek ve istenilerek açýlacaðý
tedirginliðini bünyemde acýmasýz bir tahrifata sebep oluyordu..Yalnýzca bu kapaðýn açýlmasýyla birlikte dairemin önündeki sorunlarýn bir sihirbaz eli deðmiþçesine baþka bir
zamana ve mekana tehir edilmesini dört kiþilik bir kapuskanýn saðlayacaðý hiç düþünemezdim sayýn efendim.. dairemin yaþadýðý bu sýkýntýlar ister istemez galoplarýmda bir
düþüþe sebebiyet verecekti..müstakil bir hayatý özlemem gerekiyordu artýk..tam o sýrada elektrikli süpürgemden sýkýlan ama yine de teþekkür ederek iade etmek için ziyaretime
gelen birkaç genç arkadaþýmla paylaþtým size anlattýðým bu badireleri.. bir posta beklerken bu kadar ýzdýraba katlanmamalýydým nerden baksanýz..(lütfen ýzdýrap kelimesini
üzerinize alýnmayýnýz..)geçen sene süpermarketin yýlbaþý çekiliþinde biletime isabet eden bilgisayarýn tüm bunlara son vereceðini öðrendim sevinerek..ki o ana kadar kutularý
üzerine serdiðim gazeteler vasýtasýyla kahvaltý yaptýðým birkaç sehpadan öteye gitmemiþlerdi..sonra içinde salyangoz olan bir adres belirledik hep beraber..salyangoz fikrine
müslüman mahallesinde salyangoz satmak deyimi sebebiyle çekindiðimden karþý çýksam da her evde bir kaç tane olduðundan bahsedilmesi az da olsa rahatlattý diyebilirim sayýn
efendim..(yine de teknoloji bu iþaretin yerine uður böceði þeklini tasarlar mý diye umutlarýmýn baki olduðunu belirtmeden geçemeyeceðim..)bu önemli iþaretçiðin mahalle mi cadde
mi anlamýna geldiðini uzun gecelerdir düþünsem de bir sonuca varabilmiþ deðilim..ancak papuçlarýmdan da postacý sensörümden de daha çok sever oldum bu vefalý
salyangozu..hiç tanýmadýðým salyangozlardan ardý arkasý gelmeyen karikatürler getiriyor itina ile her sabah..konuþan inekler ,cehennemde Türkleri karþýlayan zebaniler en sýklýkla
gelenler..bir çoðu da hareket eden resimler içli þiirlerle bir þeyler anlatmaya çalýþýyorlar lakin çoðu üzerime alýnmayacak kadar tecrübeyle sabit..bir de yüzüm kýzararak
belirtmeliyim ki anadan üryan kadýn resimleri yollayan tanýmadýðým birçok dostum oldu salyangozlar ülkesinde..hepsine itinayla cevap yazýp bunlar yerine örneðin manzara
resimleri göndermelerini rica ediyorum efendim..henüz bu isteðime cevap alabilmiþ deðilim..
Lakin bir dosttan gelen siyah dolmakalemle yazýlmýþ pullu damgalý mektuplarý çok özlüyorum kusuruma bakmazsanýz efendim.. zamanýn o zarflarý bir daha getirmeyeceði
konusunda derin kaygýlar taþýmaktayým..Lütfen son kez bir zarf beklediðimi belirtmeme müsaade ediniz..Ýçine bir þeyler yazmasanýz da kabulümdür..
Hürmetlerim..Sevgilerim..Saygýlarýmla..
Bedbaht Sarýkazak
Türker Ayyýldýz
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Þifacý Kahveci : Ayþe Nur Doksat
BENÝ SÝZ DELÝRTTÝNÝZ
Birþeyler hissetmemek mümkün mü? Burukluk en baþta. Burukluðumu derinlemesine kovaladýðýmda çýnarsýzlýk en çok. Bir bir huzura kavuþuyor çýnarlar. Rahat uyuduklarýna
inanýyoruz. Yalaným varsa namerdim!
Bir gün belki hayattan
Geçmiþteki günlerden
Bir teselli ararsýn
Bak o zaman resmime
Gör o akan yaþlarý
Çok yýllar önceydi. Politik göçmenlerin toplaþtýðý ülkelerden bir ülke. Umutlar en taze gerçek hezeyanlarýnda. Kavgalar ruha ruh, gönüle gönüldü o zamanlarda. Kargalar en
uzaklarda.
Merak edenlere, þehirlerden devrimlerin ta kendisi. Sakinlerin hepsi kendi kývamýnda direniþçi. Romantizm doruk noktasýnda. Doruk ise serhoþ.
Chantal Grim (çift em olabilir) çýktý bir akþam sahneye. Gerçek erkeðin ebegümeci topladýðýný kýrlarda, sütlü kahve yanýnda çikolatalý pasta yediðini, þefkat dolu o güzelim yüreðini
yavrusundan esirgemediðini anlattý pamuk gibi sesinde. Kadýn erkek isyanlarýmýz þaha kalktý þarkýsý bittiðinde. Delice alkýþlýyorduk.
Benden sana son kalan
Bir küçük resim þimdi
Cevap veremez ama
Aðlar yalnýzlýðýna
Bu sabah öðrendim. Öldü. Kalbi, ardýndan da solunumu yetmedi. Olabilir. Önce solunumu, ardýndan da kalbi yetmemiþ olabilir. Ya da, her ikisi ayný anda yetmemiþ olabilir. Ya da
o kadar yetmiþtir ki, birileri için henüz tanýmlanmamýþ bir görev vaktidir.
Ve iþte arada kalan
Bir avuç aný þimdi
Koyup da bir baþýna
Býrakýp gittin beni
Chantal Grim (çift em olabilir) sahneyi býraktý ne idüðü beklirsiz "gerçek erkek" tanýmýyla. Öyle ki, biz kadýnlar deliler gibi kadýnlýðýmýzdan þüphe ettik. Yoksa esas gerçek erkekler
bizler miydik?
Bin þükür, Cem Karaca tam da o sýrada sahne aldý.
At bizim
Avrat bizim
Silah bizim
Þan bizim
Namus belasýna gardaþþþþ
Döktüðümüz kan bizim
Namus belasýna gardaaþþþ
Döktüðümüz kan...
Bizim.
O zaman topyekun þaþýrdýk iþte, þu güzelim virgül amanýn neresine gelecek diye. Ötesine koyduk olmadý, berisine koyduk hiç olmadý. Saðýna soluna dolandýrdýk, dolandýrdýðýmýzý
arandýrdýk. Arandýrdýðýmýzý þahlandýrdýk. Þahlandýrdýðýmýzý taçlandýrdýk.
Þaþkýndýk. Gerçek erkek ebegümeci topluyordu kýrlarda. Ancak, at bizimdi, avrat bizimdi, silah bizim, þan bizimdi. Üstelik namus belasýna gardaþ, döktüðümüz kan bizimdi.
Sen yalnýz deðilsin
Biliyorum nerdesin
Bu üzerdi beni
Yaþasaydým ve görseydim
Bir gün belki hayattan, geçmiþteki günlerden, bir teselli ararsýn, bak o zaman resmime. Gör o akan yaþlarda benden sana son kalan bir küçük resim þimdi. Cevap veremez ama,
aðlar yalnýzlýðýna. Ve, iþte arada kalan bir avuç aný þimdi. Koyup da bir baþýna, býrakýp gittin beni. Sen yalnýz deðilsin, biliyorum nerdesin. Bu üzerdi beni, yaþasaydým ve
görseydim.
Beni siz delirttiniz.
Þükran.
ANur
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Gezgin Kahveci : Cüneyt Göksu
Küba'dan Ýzlenimler - 8
"Hasta La Victoria Siempre"
Yeniden Havana'dayýz.
Santiago - Havana otobüsümüz 15:30'da kalkacaktý. Yaklaþýk 1 saat önce, Viazul terminaline geldik. Otobüsü beklerken, geride býraktýklarýmýzý, geçirdiðimiz günleri
düþünüyorduk; birçok seramik, resim, oyma aðaç ve heykel sergilerini gördüðümüz, birbirinden farklý galeriler gezmiþtik. Bunlardan birinde tanýþtýðýmýz bir gemicinin yolu, bir
tarihte Ýstanbul'dan geçmiþ, fakat inip de gezememiþ. Bütün dünyayý gezip gördükten sonra da yeniden ülkesine dönmeye karar vermiþ. Bize, Heredia Caddesi'ni kesinlikle
görmemiz gerektiðini, burada en güzel aðaç oymalarýný bulabileceðimizi söylemiþti.
Otobüsümüz geldi. Uçaktakilerden daha geniþ, rahat ve konforlu koltuklar, dondurucu sayýlabilecek derecede çalýþan havalandýrmasýyla, kocaman, Brezilya yapýmý bir Volvo'ydu.
Çantalarýmýz özenle etiketlendi ve bagaja yerleþtirildi. Yaklaþýk 16 saat sürecek bir yolculuk olacaktý bu. Belli baþlý þehirlere uðrayarak gidecektik.
Küba'yý bir uçtan diðerine baðlayan ve yapýmý hala devam eden bir otoban var. Yol boyunca, yürüyen ya da araç bekleyen
onlarca insan gördük. Þehirlerarasý ulaþým çok geliþemediðinden her türlü araç kullanýlýyor; kamyonlar, at arabalarý, bisiklet
vb. herþey var. Çoðu insan, özellikle köprülerin altýnda, yükleriyle, kendilerini alacak birilerini bekliyor. Aslýnda yolcusuz
giden bir araç da yok.
Turistlerin kiraladýðý arabalarýn birilerini almasý zorunlu deðil ama, onun dýþýnda, devlete ait araçlarýn boþ gitmesi yasak.
Özellikle bu iþi kamyonlar yapýyor. Yükünü boþaltýp dönüyorsa, yolda bekleyenler arka kasaya muhakkak alýnýyor. Her
þehrin kendine özgü ulaþým araçlarý "icat edilmiþ"; örneðin, bisikletin yanýna monte edilmiþ mini bir koltukla, bisikletli taksi;
veya eklenen mini bir motor ve pet þiþeden oluþan benzin deposuyla, 'motorlu-bisiklet' vb. çoðu araç eldeki imkanlarla
yaratýlmýþ.
Yol kenarlarý kýskanýlacak derecede temiz ve bakýmlý. Çöp görmek olasý deðil. Elinde "maçete"leriyle ot kesen insanlar var,
kedigözü yok, bu yüzden gece araba kullanmak çok zor. Ayrýca, yollarda her türlü þeyle karþýlaþmak mümkün olduðundan, otobüsümüz yolun daraldýðý yerlerde, bazen bir
hayvan sürüsüne, bazen de bir bisikletliye sabýrla yol veriyordu.
Ýlk mola yerinde beni þaþýrtan bir diðer olay da, þoförlerin arabanýn camlarýný yýkamasý oldu. Niye derseniz, ülkemizde þehirlerarasý otobüs kaptanlarýnýn molalarda buna benzer
birþey yaptýklarýný göremezsiniz, mümkün deðildir. Birbirleriyle þakalaþarak camlarý temizlediler ve yine bizim þoförlerin aksine, yolcularla beraber yemeklerini yediler.
1 aylýk Küba yolculuðumuz sýrasýnda üþüdüðümüz iki yer tren ve otobüstü. Burada da uçakta verilen örtülerle ýsýnmaya çalýþtýk. Yolculuk boyunca 2 saat süreyle, "Ninja
Kaplumbaðalar!"ý (çizgi film) ve Matrix'i seyrettik.
Mola yerleri, Viazul'un kendi tesisleriydi, ufak, temiz, özenli ve emniyetliydi.
Havana'ya ertesi sabah 07:30'da vardýk; tam saatinde. Bu þehir, artýk bize hiç yabancý gelmiyordu. Günün geri kalanýný, Türk Büyükelçiliði'nin de bulunduðu Miramar'da
geçirmeye karar verdik. Santiago'ya gitmeden önce Büyükelçi'yle de görüþebilmek için randevu almýþtýk. Telefonda 3. Katip Belkan Pazarcý'yla konuþmuþtuk. Kibarca ne konuda
görüþeceðimizi, bir problem olup olmadýðýný anlamaya çalýþtýðý sorularýnýn ardýndan, randevu saatini kararlaþtýrmýþtýk. ABD ve Suudi Arabistan'da kaldýðým dönemlerde, maalesef
elçiliklerimizle ilgili, hoþ olmayan anýlarým vardý. Özellikle Suud'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramý resepsiyonuna alýnmayýþýmýz, beni çok rahatsýz etmiþti. Bu yüzden biraz
çekingenlikle, Elçiliðin yolunu tuttuk.
Miramar, elçiliklerin ve çalýþanlarýnýn konutlarýnýn bulunduðu, diplomatlarýn, yüksek bürokratlarýn, devlet konuklarýnýn kaldýðý bir bölge. Vedado'dan çok daha bakýmlý bir semt.
Bindiðimiz Coco Taxi, bizi, Elçiliðe yakýn bir yerde býraktý; daha içerilere girilmesine izin verilmeyen taþýtlar sýnýfýna giriyormuþ. Türk Büyükelçiliði'ne vardýðýmýzda, bizi Ýngilizce
bilen güvenlik görevlisi karþýladý. Camekanlý bekleme salonu, bakýmlý bahçenin içindeydi. Biraz sonra Belkan Bey geldi ve üst katta baþka bir odaya çýktýk. O da, Küba'ya bizden 2
hafta önce gelmiþ. Çok rahat ve samimi bir sohbet havasý içindeydik. Belkan bey sorduðumuz sorularý bilebildiði ölçüde cevapladý. Havana Türk Büyükelçiliði ayný zamanda,
Dominik Cumhuriyeti, Haiti gibi 14 bölge ülkelesine de hizmet veriyormuþ. Küba ve Türkiye arasýnda 5 Milyon USD gibi çok çok küçük bir ticaret hacmi varmýþ ki, bu neredeyse
yok sayýlýr. Geçen sene 4000 turist gelmiþ Türkiye'den; bunlarýn %99'u Havana ve Varadero'nun dýþýna çýkmýyormuþ. Elçiliðe kayýtlý, Küba'da yaþayan 4 Türk vatandaþý olduðunu
söyledi. Bu ve buna benzer bir çok konuda konuþurken, Büyükelçi Vefahan Ocak da gelerek, sohbetimize katýldý. Yýllardýr buradaymýþ; görülmesi gereken yerler, Küba'da yaþam
vb. bir çok konudaki tecrübelerini ve bilgisini bizimle paylaþtý. 1 saat'den fazla süren bu bilgilendirici toplantýdan izin isteyip çýktýðýmýzda, öðleni geçmiþti zaman. Sohbet sýrasýnda,
Miramar'da görülmesi gereken iki yer daha olduðunu öðrendik. Havana Maket'i ve Ýçiþleri Bakanlýðý Müzesi.
Havana Maket'i 1/1000, 1m = 1km, ölçeðinde olan, yapýmý hala devam eden, þu anda 144 m2 büyüklüðünde. 9 teknisyenin üzerinde çalýþtýðý maket, 37 masadan oluþuyor,
yaklaþýk aðýrlýðý 6 ton. Bütün detaylar düþünülmüþ. Koloni, devrim öncesi ve devrim sonrasý yapýlaþma, farklý renklerle gösterilmiþ. Böylece, þehrin bütün geliþimi izlenebiliyor.
Buradan, yakýndaki 'Ýçiþleri Bakanlýðý Müzesi'ne gittik. Bu müzenin özelliði, devrim sonrasý, Fidel'e yapýlan suikast giriþimleriyle, Küba'da yakalanan CIA ve FBI ajanlarýnýn
kullandýðý teknik ve taktiklerin sergileniyor olmasý. Fidel'e gönderilmiþ bombalý purolar, sakalýný dökmeye yarayan ilaçlar, taþlarýn içinde gizlenmiþ dinleme aygýtlarý vb. akýl almaz
"ilginç" cinlikler var. ABD'nin ilk biyolojik silah denemelerini de görmek mümkün; kimliksiz uçaklardan tütün ve þeker kamýþý tarlalarýna atýlan kimyasallarla, senelerce bu tarlalarýn
iþ göremez hale geliþlerini anlatan belgeler sergileniyor.
Müzeden çýktýðýmýzda, müthiþ bir yaðmur bizi bekliyordu, bir dam altýnda hem dinlendik, hem de o temiz yaðmurun keyfini, izleyerek, koklayarak çýkardýk. Yol yorgunu da
olduðumuzdan, bugünü fazla uzatmadan, Casa'mýza geri döndük. Akþam, Havana'da týp okuyan bir arkadaþýmýza, yemeðe davetliydik. Kýsýtlý malzemelerle mükemmel bir
köfte/piyaz hazýrlamýþtý. Saatler süren harika bir sohbetin ardýndan, geç vakit eve döndük. Günler azalýyordu ve ertesi sabah görülecek yeni yerler bizi bekliyordu.
Bu yeni günde, Havana liman'ý giriþindeki tarihi "Castillo del Morro" kalesini gezmek, bu kalede, akþam saatlerinde yapýlan ve Ýspanyol dönemi geleneði olan, zincir çekme
törenini izlemek istiyorduk. Kale, limanýn diðer tarafýnda. Denizin altýndan geçen bir tünelle geçiliyor ve yaya yolu yok; mecburen taksiyle gidiliyor. Kale 1597'de, þehrin
savunmasýný güçlendirmek için yapýlmýþ. Aslýnda iç içe iki kale var. Biri hemen körfezin aðzýnda, diðeriyse daha içerde kalýyor. Dýþ kale daha ufak; hemen önünde, geceleri
gemilere yol gösteren tarihi denizfeneri var; ve süs deðil, çalýþýyor! Taksi þöförü bizi, her iki kaleyi birbirine baðlayan yolun baþýnda býraktý. Dýþ kaleye tahta bir köprünün
üzerinden geçerek ulaþtýk. Hemen giriþte hediyelik eþya satanlar var. Dar ve uzun bir dehlizden geçildiðinde, kalenin avlusuna çýkýlýyor. Dehlizin duvarlarýnda, koni þeklinde ok ve
silah delikleri var. Kalenin içi tertemiz ve bakýmlý. Tarihi toplar korunmuþ. Burada çok kalmadan, asýl törenin yapýldýðý iç kaleye geçmek için, yürümeye baþladýk. Ýki kale arasýnda,
yaklaþýk 1km'lik yol var. Ýç kale Havana körfezine daha hakim ve týrmandýkça manzara daha da geniþliyor. Bu kaleye giriþ ücretli: 3 USD, saat 18:00'den sonra gelirseniz 5 USD
ödeniyor. Kale'nin içinde ufak bir Che müzesi de var.
Önce, geniþ ve yaklaþýk 10m. derinlikteki hendeðin üzerindeki asma köprüden geçtik. Burasý da diðer kale gibi
tertemiz, yemyeþil çimler çok bakýmlý. Yolumuzun üzerindeki ilk durak, merkezi avludaki Che müzesi oldu. Che'nin
birkaç özel eþyasý, Angola ve Bolivya'da çekilmiþ fotoðraflarýyla, Kübalý sanatçýlarýn yaptýðý Che portreleri
sergileniyordu. Portrelerin en ilginci, Che ile ilgili gazete haberlerinin kesilip yapýþtýrýlarak yapýlmýþ olanýydý.
Avlu çok güzel düzenlenmiþti. Eski toplar ve mühimmatlar arasýnda ziyaretçiler dolaþýyor, çocuklarýna, hikayeler
anlatýyorlardý. Bütün bilgi tabelalarý sadece Ýspanyolca yazýldýðýndan, bunlarýn hiç birini, biz anlamadýk,
yakaladýðýmýz bir kaç kelimeyle kýsmen yorumluyorduk. Baþka bir avluya çok þýk insanlarýn gittiðini gördük. Çok hoþ
dekolte kýyafetler içinde genç kýzlar, aileler, çocuklar... Düðün varmýþ. Bir süre sonra, gelin ve damat üzeri açýk bir
Chevroletle geldiler. Çok sade, abartýlý olmayan, ama ayný zamanda asil ve gösteriþsiz bir törendi.
Hava kararmaya baþladýðýnda, zincir töreninin yapýlacaðý
bölüme doðru yanaþtýk. Bu tören Ýspanyol zamanlarýndan
beri sürdürülen bir alýþkanlýkmýþ. Her akþam saat 21:00'de
körfezin giriþine kenti korumak için zincir çekilirmiþ.
Günümüzde de her akþam, ayný saatte bu tören yapýlýyor.
Baþlama saati yaklaþýrken 3-4 asker, eski toplardan birini
kurusýký doldurmaya baþladý.
Fotoðraf çekmemize izin vermeyen askerler, eski top
kovanlarýndan meþaleler yapýp, bütün avluya yerleþtirdiler.
Emniyet kuþaðýný da hazýrladýktan sonra, kalenin tüm
ýþýklarý söndü. Önce uzaktan trompet sesini duyduk, sonra,
eski Ýspanyol askeri üniformasý içinde bir asker göründü; elinde yanan meþalesiyle avluyu dolaþtý ve diðer meþaleleri yakarak topun yanýna geldi. Sonra, kýrmýzý spot ýþýðýnýn
eþliðinde, bir manga asker gözüktü. Aðýr aðýr topun çevresine yerleþtiler, tüfekler çatýldý. Komutanlarýnýn emirleriyle, topu doldurup ateþlediler. Güzel bir görsel þölendi. Kalabalýk
genellikle sessiz olarak dinledi. Birkaç turist dýþýnda, izleyenlerin çoðu Küba'lýydý.
Plaj
Küba denince akla gelen bir diðer özellik, tabii ki deniz, güneþ ve kumsallarýyla ünlü plajlarý. Varadero, belki de dünyanýn en güzel plajlarýndan
biriymiþ. Matanzas iline baðlý bu sahil tamamen turistik; burada neredeyse Kübalýlar yaþamýyor. Herþey 5 yýldýz kalitesinde. Biz buraya gitmedik. Zaten her yerde ve her ülkede
görebileceðimiz bu türden insanlar ve tesisler yerine, Kübalýlarýn, haftasonlarýnda, Havana çevresinde gittikleri plajlara gitmeyi ve olabildiðince onlarla olmayý tercih ettik. Santa
Maria Playa bunlardan biri. Viazul'un baþarýlý hizmetinden burada da yararlandýk. Sabah plajlara götüren ve akþam oradan Havana'ya dönen iki servis vardý. Bu plaj Havana'ya en
yakýn ve en çok ilgi gören, yaklaþýk 15km. uzunluðunda bir sahil. Bembeyaz ve incecik bir kumu var. Pazar günü olduðundan, oldukça kalabalýktý. Sahilde bol bol yengeç vardý.
Yengeçler herkesle beraber denize giriyor, çocuklar da onlarý kovalýyordu. Sahilde ufak tefek bir çok tesis var. Herþey USD ile satýlýyor, ama fiyatlar þehirden farklý deðil. Gölgelik
ve yatak kirasý 2 USD. Saat 11'e doðru, plaj iyice doldu. Herkes denizdeydi, eðleniyordu, dalgalarla oynuyorlardý ve çok az yüzen vardý. Bu çok komiðimize gitti, acaba Kübalýlar
yüzme bilmiyor mu diye aklýmýzdan geçirirken, ya köpek balýðý varsa düþüncesiyle irkildik.
Kimse kimseyi rahatsýz etmeden günün tadýný çýkartýyordu. Ýtalyan, Ýspanyol turistler top peþinde koþuyor, Kübalýlar rom eþliðinde salsa yapýyor, minik lokantada 3 kiþilik grup,
Latin ezgileri çalýyordu.
Bizim güneþlendiðimiz yerin hemen önünde, bir grup genç Kübalý çok eðleniyordu. Yavaþ yavaþ kaynaþmaya baþladýk.
Onlar bize rom ikram etti (pet þiþe), biz de sigara. Güneþin altýnda bira içtim ama raký içmedim. Rom, Raký'dan daha
sert, hele sek içince. Sanki saf alkol içiyormuþ gibi. Rom'u tavsiye ederim, ama güneþ altýnda deðil!
Albertino'yla burada tanýþtýk. Fotoðrafta, kumlara gömülmüþ olan zat. Avukatlýk okuduðunu söylemiþti. Ufak bir kýz
kardeþi vardý. Sohbetimiz ilerledikçe, boynundaki seramik kolyeyi çýkarýp bana uzatýrken, boynumdaki mavi nazar
boncuðuyla deðiþtirmek istediðini söyledi. Bu güzel bir hareketti, ama ben bu kolyenin çok hatýrasý olduðunu ve onun
yerine bandanayla deðiþtirebileceðimi söyledim. Bu deðiþim, bizi daha da samimi yaptý. Sohbetin bir yerinde, ne yazýk
ki bizden para istedi, buna hem þaþýrmýþ ayný zamanda da gerçekten çok üzülmüþtük. Dilimiz döndüðünce, para
üzerine kurulan dostluklarýn kalýcý olamayacaðýný, bu davranýþýnýn doðru olmadýðýný, zaten özel eþyalarýmýzý
deðiþtirerek birbirimizin arkadaþý olduðumuzu anlattýk.
Ülkemizde ve her yerde yaþanan bu, "parayla kirlenme", bir defa daha karþýmýza çýkmýþtý. Akþam oluyordu ve biz, Havana'ya
dönmek üzere, yeniden, otobüsümüzü bekleyeceðimiz yere döndük. Yeni bir güne, süprizlere ve dostluklara hazýrlanmak
üzere yola çýktýk.
Arkasý Yarýn...
Cüneyt Göksu
[email protected]
Fotoðraflar: Serpil Yýldýz
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
KIRKYAMA HÝKAYELERÝ : KMKYHT
IÞIÐA YAKLAÞTIKÇA BÜYÜR GÖLGELER :
Faik Karaege
Aysel, Aysel, Aysel. Aysel'in Günlüðü. Evet Aysel'in Günlüðünde neler olduðu bir gün mutlaka ortaya çýkacaktý. Devlet sýrlarý bile bir müddet sonra karaya vurmuyor muydu? Bu
kadar sene defterde neler olduðunun mahallede duyulmamasý bile þaþýrtýcýydý. Günlüðü elinde tutan uygun bir zaman bekliyor olabilirdi. Ya da Aysel'e duyulan deðiþik bir sevgi,
bir saygýmýydý neden? Neden ne olursa olsun muhakkak bunun da bir açýklamasý vardý.
Geçen gün Rýdvan'ýn Aysel ile evlenmesinde ki asýl neden bomba gibi düþtü mahallenin sokaklarýna. Söylentilere göre Rýdvan doktorluk diplomasýný alýrken bazý karanlýk iþlere
bulaþmýþtý. Bu iþlerin aslýnda uyuþturucu kaçakçýlýðý olduðu söyleniyordu. Resmi bir polis açýklamasý yoktu, kulaktan kulaða yayýlan dedikodular böyle diyordu. Aysel de Rýdvan'ýn
kafasýnda iyi bir taþýyýcý olarak belirmiþti. Güzel, alýmlý bir kadýn ve bir doktordan hiç kimsenin þüphelenmeyeceðini düþünmüþtü. Aysel'i olduðu gibi kabul etmesindeki neden
aslýnda sevgi deðildi. Aysel ta baþtan beri bunu biliyordu. Bu evliliði kabul etmesinde kendince bazý nedenler vardý. Bu mahalleden kurtulmak, maceracýlýk ve paralý bir hayat
sürme isteði bu þekilde karþýlanmýþ olacaktý.
Günün birinde bir yerlerde nasýlsa bir þekilde sona erecekti bu hayat. Aysel'de yaþamaya ve yaþatmaya büyük önem veriyordu onun için. Yaþlýlar evine yardýma devam ediyordu.
Miktarýný ise bayaðý büyütmüþtü. Bakým evinin yan tarafýna da gelir getirmesi için ufak çapta bir dükkanlar kompleksi kurmuþlardý. Bakým evinin sýrtý pek yere gelmezdi artýk. Aysel
de örnek bir kuruluþ haline gelmesi için her türlü yardýma hazýr olduðunu bildirmiþti. Bu ne kadar daha böyle sürerdi bilinmez, ama gittiði yere kadar böyle gidecekti. Aysel ve
Rýdvan belki birer kaçakçýydýlar ama mahallelinin gözünde onlar birer iyilik meleði, birer kahraman ve dünyanýn en iyi insanlarýydýlar.
Evet Aysel'in rüyalarýma girdiðini yalanlamak kendime karþý saygýsýzlýk olacaktý. Giriyordu, girmiþti tabi ki. Onun gibi kadýnlar her erkeðin hayallerini süslerdi. Suna ise sevgili
karýmdý sadece. Çocuklarýmýn annesi ve evinin kadýný. Suna ile niçin evlenmiþtim? Bunun tam bir açýklamasýný hiçbir zaman yapamadým. Neden Aysel deðil di? Ya da Þule
hemþire? Neden Suna olmuþtu? Eskiden neden 4 kadýn alýndýðýný þimdi daha iyi anlýyordum. Hayat ikilemlerle doluydu. Bir yaþadýðýmýz, yaþamak zorunda kaldýðýmýz hayat bir de
hayallerimizde yaþadýðýmýz hayat. Bunlarý ortak bir yerlerde çakýþtýranlar bir miktar mutlu olabilen insanlar oluyordu herhalde. Hiç kimsenin de tam mutluluðu bulabildiðini
zannetmiyordum. Sadece dýþardan bakýnca mutlu bir yuva gibi gözüküyordu bizimkisi. Keþke her þey dýþardan göründüðü gibi olsaydý.
Ben ve yaþamýmla ilgili her þey önceden kararlaþtýrýlmýþtý sanki. Suna ile evlenmeyi pastasýný kaçýrdýðým günden beri düþünmüþtüm. Ama asýl aþýk olduðum kadýn baþkaydý.
Herkes bir bedel ödüyordu hayalleri ve yaþadýklarý arasýnda. Benim ödeyeceðim bedel ne olacaktý acaba? Kendi hayatýmý yanlýþ formüle ettiðimi yavaþ yavaþ anlýyordum.
Sevdiðin iþi yaparak hayatýný kazanmak ne kadar güzelse, insan istediði þeyi olduðu gibi söylemeyi de becerebilmeliydi yaþam boyunca. Kendi görüþlerinin kurbaný olmak,
düþlerinin arkasýndan gidememek, onlarýn zaman içinde parçalanmalarýna þahit olmak. Zaman içinde bunlarýn yerine, iç dünyamýzý dengede tutmak için yenilerini koymaya
çalýþmak. Ve konulanlarýn ne kadar yamru yumru durduðuna þahit olmak. Sonuçta yaþamýmýzýn gerçekten yalnýzca çok küçük bir kýsmýný yaþadýðýmýzý görüyordum. Büyük kýsmý
ise gereksiz yere verilmiþ bir mola gibi yaþanýyordu. Muhakkak ki bu da yaþamýn bir parçasýydý, ama kesinlikle yaþamýn kendisi deðildi. Arkasýndan koþtuðumuz zamana nasýl ve
ne zaman yetiþebilecektik? Zaman akýp gidiyordu ve bizim yaþamýmýz sonsuzluk içinde bir nokta bile deðildi.
Peki, ya Suna neden benimle evlenmiþti? Ýki dost gibi konuþtuðumuz gecelerde bu olayý çözmeye çalýþmýþtýk. Ama çözülecek gibi deðildi tabi. Suna'nýn bana ilgisi bir abi kardeþ
sevgisinden öte deðildi aslýnda. Liseden sonra bir yerlere girememesi ve iþ bulamamasý sonucunda benim evlenme teklifime hayýr diyememiþti. Zafer yaþasa idi belki benim
yerimde o olacaktý. Bir yerde hayatýn kolay yolunu seçmiþ, kendisine bakacak bir koca bulmuþtu. Genç yaþta yapýlan bu evliliðin üzerinden seneler geçtikçe, kolay yolun bu
olmadýðýný anlamýþtý. Hayatý daha hiç tanýmadan çoluk çocuða karýþmýþtý. Gençliðinde yapamadýklarýný da orta yaþlara geldiði þu sýralarda yaþamak istiyordu. Özgürlüðü tam
tadamamýþtý. Gençliðinde anne baba baskýsý, þimdi ise evli bir kadýn olmasýnýn verdiði sýkýntýlar. Bir zamanlar kendini meþhur bir avukat gibi görüyordu. Koltuðunun altýnda
dosyalar o dava senin bu dava benim koþturup duracaktý. Yoðun bir çalýþmanýn ardýndan da akþamlarý onun olacaktý. O zamanlarda da istediði gibi gezip eðlenecekti. Ama böyle
þeyler ancak ya dizilerde ya filimler de oluyordu. Halbuki o ne yapmýþtý? Herkes gibi evlenmiþ, doðurmuþ ve de artýk bütün evliliklerde olduðu gibi geri sayýma geçmiþti. Her
akþam baþ aðrýsý, karýn aðrýsý v.s. icat etmekten sýkýlmýþtý. Ya günün birinde bu geri sayýma yeter artýk diyecek, okyanusa açýlan bir yelkenli gibi rüzgara kendini býrakacak ya da
kocasýyla yaþlanýp ölümü bekleyeceklerdi. Ayrýlmaya kalksa tek baþýna yaþayacak ekonomik gücü yoktu. Baþka bir adamla beraber yaþamak ise yapýlacak iþlerden en anlamsýzý
olur diye düþünüyordu. Bir müddet sonra ayný sýkýntýlar onunla da yaþanacaktý. Yelkenli iþi biraz zor görünüyordu. Ya rüzgar yeterince esmezse, ya okyanus bir yerlerde biterse?
Çocuklarýna karþý bazý sorumluluklarý vardý. Sonuçta kaderine razý olmaktan baþka yolu yoktu. Baþka bir çözümde hayatýna kendi isteðiyle son vermek olabilirdi. Bu da çok
bencilce olacaktý. Geride kalanlarý üzmeye hakký yoktu. Yine de hayat neler gösterecekti acaba?
Mahallemizin ortasýndan geçen o güzelim yol bir yerde kaderlerimizi ikiye bölen bir kýlýç gibiydi. Zaferi genç yaþýnda aramýzdan almýþ, Sami'yi hapishaneye yollamýþ, Aysel'i
Amerikanyalý yapmýþ, beni Suna ile evlendirmiþti. Hayat hiç durmayan bir nehir gibi akýþýna devam ediyordu. Kýþ aylarýnda suyun artmasýyla önüne çýkan kayalarýn üzerinden
büyük bir coþkuyla aþýyor, yazlarý sularýn azalmasýyla kayalarýn etrafýndan dolaþýp yolunu bulmaya çalýþýyordu.
Mahallemiz de zaman içindeki deðiþime ayak uydurmaya çalýþýyordu. Mahallemizin nüfusu her geçen gün gittikçe artýyordu. 2-3 katlý evler yerlerini blok apartmanlara býrakýyordu.
Daha üç beþ sene öncesine kadar herkes herkesi tanýrken artýk etrafta yabancý bir sürü insan dolaþmaya baþlamýþtý. Yine de eski iliþkiler, kahve sohbetleri devam ediyor, yaþlýlar
evinde ki toplantýlar bir mutluluk aðacý gibi mahallenin ortasýnda büyüyordu.
Geçen hafta içinde kuyumcu Kamil de aramýzdan ayrýlmak zorunda kalmýþtý. Polis açýklamasýna göre "kimliði belirsiz kiþiler" dükkanýný soymak istemiþlerdi. Kamil bunlara karþý
koymaya çalýþmýþ ve 5 yerinden býçaklanarak öldürülmüþtü. Polis seneler sonra bir kez daha mahallemizde boy gösteriyordu. Bu kiþilerin mahallenin içinden mi, yoksa oradan
geçen birilerimi olduðu sorgulanmýþtý. Kimileri Aysel'in bir ara yanýnda görülen iri yarý kiþiye benzeyen birinin oralarda dolaþtýðýný söylemesi üzerine polis araþtýrmalarýný o yönde
geliþtirmiþti. O adam hakkýnda bilinen yalnýzca iri yarý biri olduðuydu. Daha fazla bilgi Aysel'in günlüðünden bulunabilirdi belki. Ama günlüðü ortaya çýkarmaya da kimsenin niyeti
yok gibiydi. Soruþturma birkaç gün sürdü ve suç aleti bile bulunmadan olay yavaþ yavaþ unutulmaya baþlandý.
Kamil'i öldüren/öldürenler zaman içinde kaybolup gidecekler miydi? Devamlý bir yakalanma korkusu ile yaþamak? Onlar için hayat yakalanmadan önce ve yakalandýktan sonra
diye ikiye ayrýlmýþtý bile. Zaman onlar için çözülmesi imkansýz bir olay olarak sürüp gidecekti.
Kamil'in defninden sonra birkaç ay geçmiþti. Mahallede yaþam yine sessizleþmiþti. Bu gelecek bir fýrtýnanýn habercisi gibiydi. Çok gecikmeden bu haberde geldi. Sami bayram affý,
seçim affý, iyi hal ve davranýþ derken cezasýný çekmiþ oluyordu. Önümüzdeki birkaç gün içinde tahliye olmasý bekleniyordu. Mahalleye tekrar döner miydi? Jale ile beraberliði
devam edecek miydi? Zafer'in kardeþi bunu duyunca ne yapacaktý? Bir sürü soru iþaretiyle zaman akýþýna bu cephede de devam ediyordu.
Ýpekböcekleri kendilerini ipek lifleriyle ördükleri kozalarýna hapsederler ve böylece ölüp giderlermiþ. Bizim mahalle de yavaþ yavaþ ördüðü kozasý içinde yok olup gidecek miydi?
Aydýnlýða çýktýkça, gölgeler yok oluyorlardý.
Faik Karaege
Devamý varrr...
KIRKYAMA Hikayelerinin tamamýný aþaðýdaki adreste bulabilirsiniz:
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/ozel/kirkyama.asp
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, aþaðýdaki adresten tek týklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn...
Ayrýca bugünden itibaren duygu ve görüþlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_1.asp
Devamý yok. BÝTTÝ
[email protected]
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Dost Meclisi
Kahve Molasý, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir.
Kahve Molasý bugün 4.127 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
Ege boydan boya mavi
Ayvalýk yollarý
Zeytinlikler incir aðaçlarý
Çamlýk Koyu çay bahçesi
Ve durgun deniz
Kýyýda doðduðum hastane
Senin büyüdüðün ev
Yanýbaþýndan geçtim Ayvalýk'ýn
Þeytan Sofrasý'ný gördüm uzaktan
Karanlýkta belli belirsizdi yollar
Eski Rum evleri uykuda
Rýhtýmda balýkçýlar susmuþ
Kedilerin karný tok
Yýldýzlarýn ortasýnda anneannemizin yüzü
Sarýmsaklý Plajýný anýmsar mýsýn Tozan?
Beyaz dutun tadý damaðýmýzda
Tenimiz tütün gibi kararýncaya dek
Yuvarlanýrdýk kumda
Ne inceydin ne güzeldin
Baktýkça kýskanýrdým seni
Dalgalarý kucaklardým telaþla
Baðýrýrdým Býrakma Ellerimi
Nerde çocukluðumuzun yaz akþamlarý
Küçük sevinçlerimiz
Neden böyle aðlar olduk
En doðal karanlýðýndan gecenin
Neden korkar olduk Tozan
Ayvalýk yakýnlarýnda
Elif Su Alkan
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Jennifer Loppisipisi!!...
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.rettsyndrome.org.tr/rett_b.htm
...Rett Sendromu, dünyada çeþitli ýrklarda ve etnik gruplarda, özellikle kýz çocuklarýnda görülen nörolojik bir rahatsýzlýktýr. Bu sendromun, erkeklerde de görülebileceði
bilinmektedir, fakat erkeklerde genellikle, düþük yapma, doðum anýnda ölüm veya anne karnýnda erken ölüm gibi durumlarla sonuçlanmaktadýr... Daha detaylý bilgi edinmek için
lütfen bir týk.
http://www.norvecgenci.com/htm_swf/sevgi/prensesler_ve_kurbagalar.htm
Siz hala bir öpücükle prens olan kurbaða masalýna inanýyormusunuz? Peki ya öpünce kurbaðaya dönüþen prens kýrmalarýnýn varlýðý hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Hadi bakalým
kendinizi fazla yormadan þu hikayeyi bir de prenseslerin cümleleriyle gözlemleyin. Belkide kendisini hala prens zanneden kurbaðalar biraz olsun ders alýrlar.
http://www.reikiturkey.org/tr01.htm
Benim çakralarým hala kapalý diyorsanýz ya da ne demek istediðimi anlayamadýysanýz, buyrun buradan týklayýn. ...Reiki, stresleri çözerek þifa bulmada kullanýlan çok güçlü, ayný
zamanda da etkileri yumuþak olan bir enerjidir. Zihinsel ve duygusal sýkýntýlarýn pek çok fiziksel hastalýðýn nedeni olduðu artýk kabul edilmektedir ve enerji kanallarýmýzda bu
sýkýntýlar sonucu oluþan týkanýklýklarýn açýlmasýný saðlayan Reiki, birçok hastalýðýn ortadan kalkmasýna yardým edebilmektedir...
http://www.yemekvakti.com/
Böyle bir web sayfasýný görüpte hala ayný kiloda kalabilenlerdenmisiniz? ...Makarnayý bir tabaða alýn ve üzerine krema kývamýna gelmiþ sosu her tarafýný kaplayacak þekilde
dökün.Üzerine kýyýlmýþ maydanozu serpin ve sýcak sýcak yeyin... gibi dünya mutfaðýndan leziz tariflerle dolu, mükellef bir web sayfasý.
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
FontRenamer [52k] W9x/2k/XP FREE
http://www.neuber.com/free/fontrenamer/index.html
Font klasörünüzdeki font isimlerine baktýðýnýzda, anlaþýlmaz isimlerle karþýlaþýrsýnýz. Neyin ne olduðu anlamak içinde akla karayý seçersiniz. Bu minik program font
klasörünüzdeki tüm font dosya isimlerini esas font adlarýyla deðiþtiriyor. Merak etmeyin fontlarýnýza hiçbirþey olmuyor, sadece tanýmak kolaylaþýyor. Grafikle uðraþanlarýn iþine
çok yarýyacaktýr eminim.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20040210.asp
ISSN: 1303-8923
10 Þubat 2004 - ©2002/04-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 437

Detaylı

23 Aralik 2003 - KAHVE MOLASI

23 Aralik 2003 - KAHVE MOLASI Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 437

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 437

Detaylı