Baskı önizleme - Eğitim Bilim Toplum

Transkript

Baskı önizleme - Eğitim Bilim Toplum
Hakemli Makale
EĞİTİMDE NEOLİBERAL POLİTİKALARA GERÇEK
ALTERNATİFLER YARATMA:
YURTTAŞ OKULU PROJESİ*
Creating Real Alternatives to Neo-Liberal Policies in Education:
The Citizen School Project
Luís Armando Gandin**
6
Öz
Bu makalede, Brezilya’nın güneyinde yer alan Porto Allegre şehrindeki yerel eğitim deneyimi
(Yurttaş Okulu Projesi), eğitimde neo-liberal hesap verebilirliğin homojenleştirilmesine
karşı alternatif yaratmaya bir örnek olarak sunulmaktadır. İlk olarak önerinin ortaya atıldığı
bağlamı tarif edecek ve yerel yönetimde ve şehir okullarında yaratılan mekanizma ve ilkeleri
açıklayacağım. Bu makale erişimin, yönetimin ve bilginin demokratikleştirilmesi süreçlerinin
nasıl eş zamanlı olarak ortaya çıktıklarını gösterecektir. Bu üç ilke, okul bileşenleri (sadece
öğretmenler değil, aynı zamanda veliler, diğer personel ve öğrenciler de dâhil olmak üzere)
tarafından demokratik olarak seçilmişlerdir ve bir okulun, içinde bulunduğu toplumla birlikte
nasıl bir etkileşim içerisinde olması gerektiği konusundaki yaygın görüşü değiştirmektedir. Bu,
aynı zamanda, devlete yerel topluluklar tarafından öğretilmek zorundadır. Engellere rağmen,
Porto Allegre deneyimi, güçlendirilmiş topluluklar ve etkili (effective) okullar yaratabilmek
için ekonomik hesap verebilirlik mantığının somut alternatiflerinin olduğunu göstermektedir.
*
Luís Armando Gandin, İstanbul’da yapılan 14. Dünya Karşılaştırmalı Eğitim Kongresi (1418 Haziran 2010)’nde sunduğu, “Creating Real Alternatives To Neo-Liberal Policies In
Education: The Citizen School Project” adlı bildirisini makale olarak yayımlanmak üzere
Eğitim Bilim Toplum Dergisi’ne göndermiş ve makale Hüseyin Ala*** tarafından Türkçe’ye
çevrilmiştir.
** Luís Armando Gandin, Brezilya’nın Federal do Rio Grande do Sul Üniversitesinin eğitim
fakültesinde eğitim sosyolojisi profesörü olarak çalışmaktadır. Gandin, Yurttaş Okulu
Projesi’nde aktif görev almış olan bir akademisyendir. / [email protected]
*** Yetişkin eğitimi alanında yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesinde
tamamlamış olan Hüseyin Ala, Devlet İlköğretim Okulu’nda (İstanbul) İngilizce öğretmeni
olarak çalışmaktadır. Ala, 2004 yılında Türkçe olarak yayımlanan, Michael W. Apple’ın
“Neoliberalizm ve Eğitim Politikaları Üzerine Eleştirel Yazılar” adlı kitabının çeviri
grubunda yer almıştır. / [email protected]
Eğitim Bilim Toplum Dergisi / Cilt:7 Sayı:26 Bahar: 2009 Sayfa: 6-38
Education Science Society Journal / Volume: 7 Issue: 26 Spring: 2009 Page: 6-38
EBT_SAYI_26.indd 6
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
Anahtar Sözcükler: Eğitimin demokratikleştirilmesi, demokratik okul, bilginin
demokratikleştirilmesi, yönetimin demokratikleştirilmesi.
Abstract
This paper presents the case of the municipal educational system of Porto Allegre, a city in the
southern region of Brazil, as an example of alternative building against the homogenization
of neoliberal accountability in education. I first describe the context in which the article was
created and offer a description of the principles and mechanisms created in the city schools and
in the municipal government. The article shows how three processes occurred simultaneously:
the democratization of access, of governance and of knowledge. These three principles were
democratically elected by delegates of all the schools (including not only teachers, but also
parents, staff members and students) and they change the idea of how a school should interact
with the community in which is in; the state has also to be taught by the local communities.
Despite obstacles, the experience of Porto Allegre shows that there are concrete alternatives to
the logic of economic accountability to create effective schools and empowered communities.
Keywords: Democratization of education, democratic school, democratization of knowledge,
democratization of administration.
Giriş
Bu günlerde ezilenlerin seslerine kulak vermek giderek zorlaşıyor.
Neoliberalizm istilacı politikalar üretme konusunda kabiliyetlidir fakat aynı
zamanda yeni gerçekleri yaratma konusunda olduğu kadar sosyal düşlerden
alıp götürdükleri konusunda da güçlüdür. Bu yüzden ikincil ve muhalif temelli
öykü ve seslerin güçlendirilmesi önemlidir. Silva, “neo-liberal söylemin
üretildiği ve başka bir ‘gerçekliği’ hayal etmeyi ve yalınlaştırmayı imkânsız
duruma getiren yeni bir ‘gerçekliği’ oluşturan sürece işaret ederek” bu görüşü
anlamamıza yardımcı olur (1994, s.16). Silva’nın görüşü biraz fazlaca
determinist olsa da, tartışmasının temeli doğru bir noktaya vurgu yapmaktadır:
Muhalif ve alternatif söylemler ve uygulamalar yayılmaz ve eski moda olarak
gösterilirler. Bunun nedeni muhalif söylemlerin olmayışı değil, egemen
söylemlerin sürekli onların üzerinde baskı kurmalarıdır. Bu süreç böyle
seslerin ‘gerçek’ sesler arasında sadece gürültü oldukları hissini üretir. Oysa
bu ‘gürültü’ye kulak verecek olursak uzun süredir açık bir mesaj vermeye
çalıştığını fark edeceğiz: Eğitimi düzenlemenin başka yolları da var ve bunları
uygulamak hiç de imkânsız değildir. Bu sesler çevre ülkelerden geldiğinde
ise duyulmaları daha da güçtür. Bu bölümde, yerel devlet politikasında yer
edinmiş bu muhalif seslerden birisiyle ilgileneceğiz: Breziya’nın Porto Allegre
kentinde uygulanan Yurttaş Okulu Projesi.
7
Bu bölümde anlatılan politika ve uygulama, her yere uyarlanılabilecek bir
eğitim reformu ‘modelini’ temsil etmesinden ötürü değil, eğitimin herkes için
EBT_SAYI_26.indd 7
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
tek tip ve piyasa temelli modellerine karşı mücadele edebilmek için söylemsel
ve kurumsal silahlar sağladığı için önemlidir. Yurttaş Okulu Projesinden
çıkarmamız gereken ders tam olarak ‘her yere uygulanabilecek bir modelin
olmadığıdır.’ Süreçte yer alan insanlara rağmen uygulanabilecek hiç bir ilerici
reform yoktur. Bu proje başka bir yerde denenecek olursa, yapılacak şey bir
kopyalama değil, yeni sosyal içerikte anlamlı bir çeviri olmalıdır ki, bu da her
zaman orijinalin yeniden ifade edilmesi olacaktır.
8
İşte bu ruhla okuyucuyu bu bölümü derinlemesine araştırmaya davet
ediyorum. Eğitimin gerçek dönüşümleriyle ilgili olarak fazlasıyla şüpheci
olduk. Bu gerçek dönüşümlerden birisinin ortaya çıkışını anlatmaya ve analiz
etmeye çalışacağım. Bu öneri henüz tamamlanmamış ve üzerinde küçük
pürüzler ve çelişkiler barındırmaktadır, fakat eğitime karşı yeni bir anlayışı
temsil etmektedir ve tek başına bu durum bile yakından incelemeyi hak
etmektedir. Bu, çözümlerini sınav ve ekonomik sorumluluklara odaklandıran
piyasa temelli politikaların uygulandığı yerlerin ötesindeki eğitim sorunlarına
yanıtlar araştıran bir öneridir. Bu bölümde, uygulanmasını mümkün kılan temel
mekanizmalarla birlikte bu görüşü ve bazı çelişkilerini sunacağım. Ancak, ilk
olarak Yurttaş Okulu Projesinin bulunduğu sosyal bağlamı açıklamaya ve
analiz etmeye çalışacağım.
Bağlam – Yerel ve Küresel
Porto Allegre, 1.4 milyon insanın yaşadığı Brezilya’nın güneyinde yer alan bir
kenttir. Rio Grande do Sul eyaletinin başkentidir ve bölgedeki en büyük şehirdir.
1989’dan beri sol parti koalisyonuyla ve İşçi Parti’sinin genel liderliğiyle
yönetiliyor (Sendikalar, sosyal hareketler ve diğer sol organizasyonların
koalisyonuyla Partido dos Trabalhadores-PT 1979’da kurulmuştur). PT üç
dönem üst üste seçilmiştir ve bu da kendisine ve uyguladığı politikalara daha
da fazla meşruluk kazandırmıştır.
İşçi Partisi, kuruluşundan beri komünist partilerin merkeziyetçi geleneğine
büyük ölçüde karşı çıkmıştır. Parti, “karar mekanizmaları ve demokratik
katılıma alışma dönemine bir temel oluşmasını sağlamış ve aynı zamanda
diğer tabakalardan yeni liderlerin ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır (Keck,
1986: 299-300)”. İşçi Partisi’nin kurulması Brezilya politikasında radikal bir
değişikliği temsil etmektedir1 . Siyasetin elitler için ayrılmış bir alan olduğu bir
ülkede İşçi Partisi’nin kuruluşu, Brezilya işçi sınıfının haklarını korumak ve
güçlendirmek için kurulan ilk siyasi partinin (Brezilya’daki geçmişinin büyük
kısmında yasa dışı olan Komünist Parti’nin dışında) somutlaştırılmasıydı
(Pinheiro, 1989). Bu temel bir bakış açısı değişikliğiydi. İşçiler ve ikincil
EBT_SAYI_26.indd 8
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
sınıflar (subaltern classes) yeni yönetim biçimleri ileri sürmek zorundaydılar,
çünkü Brezilya’daki elitlerin ve egemen grupların bunu onlar için yapmayacağı
kesindi. Ortak akılda bir değişiklik öne sürmek İşçi Partisi’nin olduğu kadar,
Yurttaş Okulu Projesi’nin de önemli bir parçası olmuştu.
Devlet ve rolü hakkındaki bu yeni düşünce tarzı kısa sürede Porto Allegre’de
ortaya çıkacaktı. Porto Allegre’nin eski belediye başkanlarından birisine
göre (ulusal olarak saygı gören bir İşçi Partisi üyesi), “Halk Yönetimi”
hükümetinin amacı (Porto Allegre yönetimi olarak da bilinir) “ütopyacı
enerjileri canlandırmak, gerçek bir sosyal süreç olarak yeni bir hayat tarzının
temellerini barındıran bir hareket yaratmak, ‘yeni bir ahlaklı yaşam’ (Gramsci)
ve devlet ve toplum arasında sosyal etkinliği ve yurttaşlık bilincini düzene
sokabilecek yeni bir söylem oluşturmaktır” (Genro, 1999:9).
Halkın çocuklarının eğitime gerçek katılımını teşvik etmek ve halk örgütünün
deneyimlerinden dersler çıkarmak da, aynı zamanda Halk Yönetimi’nin
eğitim politikasıdır. Bununla neo-liberal öneri arasında, açıkça görülen
radikal bir farklılık vardır. Bu sebeple, önerinin uygulamaya yönelik öğelerini
incelemeden önce Yurttaş Okulu projesinin bulunduğu küresel bağlamı
anlamamız önemlidir.
9
Neo-liberalizmin retoriği kapitalizmin sorunlarını çözmede eğitimin önemini
ısrarla vurgular. Bazı raporlar, eğitimin işçiler için gerekli becerileri etkili bir
şekilde niçin kazandıramadığını açıklamaya çalışır.2
Önerilen çözüm nedir? Neo-liberalizm yandaşları bu krizi çözmenin bir
tek yolu olduğunu söylerler: Piyasa mantığını eğitim sistemine uygulamak.
Toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi, işyeri üzerindeki devlet
müdahalesinin ve sendika kontrolünün okulun verimini yok ettiğini söylerler.
Öğretmen sendikalarının kolektif gücü ve okul bölgelerinin bürokratik yapısı
ya da yerel Eğitim Departmanları tarafından kontrol edilen okulların tarihsel
olarak süregelmiş verimsizliğini sonlandıracak tek güç rekabettir.
Neo-liberalizm, eşitliğin sosyal nedenlerini görmezden gelen ve bireysel
yetenek ve çabalara getirilen açıklamaları sınırlayan bir söylemsel hareketi
de geliştirir. Silva (1996), “dilsel kategori ve kavramlar, mümkün olanın
çerçevesini sınırlandırarak ve engelleyerek ve belirli şeylerin düşünülmesine
müsaade ederek ya da etmeyerek, herhangi bir sosyal dönüşümün siyasi
projesinin merkezinde yer alırlar” demektedir (s.167). Eğitimdeki ilerici
sosyal hareketlerle tarihsel olarak ilişkili olan “katılım,” “demokrasi,”
EBT_SAYI_26.indd 9
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
“işbirliği” ve “dayanışma” gibi kavramlar önceki anlamlarından çıkarılmış
ve eğitim alanında, piyasalaştırma uygulamaları ve dili kullanılarak yeniden
ortaya atılmıştır (Apple, 1993). Bu kavramlar genel anlamda toplumsal ve
özellikle de eğitim alanındaki belirli adalet ve eşitlik mücadeleleriyle ilintili
anlamlarından koparılmış ve “verimlilik,” “üretkenlik” ve “bir ürün olarak
bilgi” kavramlarıyla ilişkilendirilmiştir. Gee, Hull ve Lanksear’ın belirttiği
gibi,
Sıkı kapitalist metinlerin bizi ‘etkisi altına almasının’ nedeni, bir ölçüde neredeyse
hepimizin kullanmayı sevdiği fakat üzerinde durup düşününce kapitalist metinlerde
bizim anladığımızdan farklı şeyleri kasteden sözcüklerin bizim anladığımız
şekliyle arasında bazen çok küçük bazen de gerçekten büyük anlam farklılıklaryla
kullanmalarıdır (s.29).
Bununla birlikte, bu zahmetli söylemsel projenin bir kerede ve tümden
gerçekleştirilemeyeceğini söylemek de önemlidir; bu her zaman söylemlerin
oluşturulduğu, yeniden şekillendirildiği ve her bir belirli sosyal oluşumun
tarihsel süreciyle ilişkilendirilmeye çalışıldığı bir süreçtir (bir durum değildir).
10
Eklemleme kavramı burada tartışmamızın merkezinde yer alır çünkü
düşünce ve uygulamaları birbirine bağlamada yapılması gereken ‘çalışmayı’
anlamamıza yardımcı olur. Yukarıdaki örnekler bunu göstermektedir: Tarihsel
olarak karşı-hegemonik hareketlerle ilgili bir kavramı ayırmak ve onu
hegemonik söylemle yeniden eklemlemek aslında oldukça ağır bir iştir.
Eklemleme kavramı hegemonyayı kurma ve sürdürme sürecindeki tarihsel ve
karmaşık “çalışmayı” anlamamız için bize bir araç sağlamaktadır. Bu bize aynı
zamanda var olan bir egemen söylemin belirgin homojenliği ve katılığının
aslında tarihsel bir oluşum olduğunu ve sürekli yenilenmesi gerektiğini
anlamada yardımcı olur. Belirli ideolojiler ve gruplar arasında kurulan bir
ilişki “gerekli” ya da mevcut değildir, merkezî egemen ideolojiden de kolayca
çıkarılamaz. Belirli bir bağlamda ve tarihsel noktada mümkün kılınmış zaruri
olmayan ve bir ölçüde muhtemel bir bağ, bir eklemleme olarak daha iyi
anlaşılabilir. “Muhafazakâr modernizasyon”, sağcı grupların ittifakı, başarılı
eklemlemenin iyi bir örneğidir.
Küreselleşme: Bir Karşıtlıklar Alanı
Muhafazakâr modernleşme yönünde alternatif reformların yüzleştiği sıkıntıları
anlamak için kabul edilmesi gereken açıkça fark edilebilir bir küresel hareket
olmasına rağmen, her toplumun belirli gerçekliklerinin bu egemen harekete
EBT_SAYI_26.indd 10
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
farklı zorluklar çıkartacağını anlamak önemlidir. Muhafazakâr modernleşme
hareketiyle ilgilenirken, Brezilya’da olup bitenin, merkez ülkelerden çevre
ülkelere sadece bir aktarım olduğu varsayımıyla mevcut küreselleşme
söylemini kullanma eğilimi gösterilebilir. Oysa, Brezilya’daki eğitim
politikası uygulamaları üzerine yaptığım araştırmalardan edindiğim izlenim,
bu uygulamaların, köken olarak merkez ülkelerde ortaya atılan muhafazakar
politikaların sadece Brezilya’daki eşsiz bir uygulaması olmadığı, hem küresel
ve yerel güçler arasındaki hem de egemen ve muhalif güçler arasındaki
mücadelelerde, eklemlemeler ve melezleştirmelerle biçimlenmiş olduğudur.
Küreselleşme en uzak yerel bölgelere bile ulaşmayı başarabilen bir süreç
olmasına rağmen yerel gerçekliklere bağlı olarak çok farklı sonuçlar
üretmekteydi. Küresel olarak egemen bir söylem ulusal bağlama ulaştığında
karmaşık bir dizi sonuç, melez bir ürün ortaya çıkarır. Ball’un da eğitime
gönderme yaparak ifade etiği gibi “eğitim politikalarındaki yeni ortodoks
yaklaşımlar çok farklı kültürel ve ulusal bağlamlara nakledilmiş, orada
hayata sokulmuş ve bu bağlamlardan etkilenmiş, bunlara bağlı olarak
saptırılmış ve dönüştürülmüşlerdir” (Ball, 1998, s. 133). Bu yüzden, küresel
hegemonik söylemlerin bu adaptasyonu yerel düzeyde ortaya çıktığında,
özel bir bağlamda “anlamlı olmak” için sadece yeniden şekillendirilmesi ve
eklemlenmesi yeterli değildir – bu egemen söylemin tam olarak doğasında
vardır, “anlamlıdır” ve yereldir, yabancı değil - aynı zamanda yerel grupların
muhalefetine ve direnişine de önem vermek zorundadır.
11
Yurttaş Okulu Projesinin Ön Koşullarının Yaratılması
Bu durum Yurttaş Okulu Projesi örneğine nasıl uygulanmaktadır? Neo-liberal
politikalar sadece dayatılarak uygulanamazlar. Bunun yanı sıra eğitimde
etken kesimlerin güvenini kazanmak zorundadırlar ve alternatif uygulamalar
yaratılabilmesi için gerekli alanların oluşturulması gerekir. Yurttaş Okulu,
bu alanları ayırır ve onları kendi projesi için fırsatlara çevirir. Boşluklar
(gaps) içinde işleme (operate) düşüncesi ile ilgili sorunlardan birisi, egemen
güçlerin gündemi belirliyor olmasıdır ve ilerici hareketler bu güçler tarafından
oluşturulmuş alanlarda uygulama alanı bulmak zorundadır. Yurttaş Okulu
Projesinin farkı, sadece neo-liberal politikalar tarafından yaratılan ve alternatif
bir projeyi başlatma inancından doğan, dolayısıyla da radikal yeni bir mantığa
sahip olan alanları kullanmasıdır. Bu sebeple Yurttaş Okulu, farklılıkların
bulunduğu bir alanda çalışmayı değil de, farklı öncelikleri ve varsayımları
olan bir alanı öngörmektedir ve gerçekten yeni bir alternatif eğitim önerisini
teşvik eder. Sadece taktik bir hamle olmaktan öte, bu proje yeni bir strateji
oluşturmaktadır.3
EBT_SAYI_26.indd 11
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
Muhafazakâr modernleşme söylemi Brezilya’ya özellikle de Porto Allegre
şehrine ulaştığında bazı yeni fikirler şekillenmiştir. Bu söylem tarafından
vurgulanan fikirlerden birisi, eğitimin kapitalist krizin çözümü olarak
tanımlanmasıdır. Egemen eğitim retoriği, eğer “biz” öğrencilerimizi giderek
daha rekabetçi bir hal alan yeni kapitalizme hazırlarsak, küreselleşen piyasada
öne çıkabilmek için daha hazırlıklı olacağımızı söylemektedir. Bu egemen
söylemde eğitim, dönüşüm için hedeflenen bir alan olarak vurgulanmaktadır.
12
Egemen söylemdeki eğitim vurgusu, bu alanı sömürgeleştirme ve piyasanın
ekonomik ihtiyaçlarına daha uygun bir eğitim çevresi üretme arzusuyla
ilişkilidir. Ancak bu küresel süreç ve federal politikalarla uyum sağlama
yöntemleri Porto Allegre’de uygulandığında, karşıtlıklar yaratıldı ve
bir yeniden eklemleme süreci işletildi. Egemen söylemin eğitim alanını
sömürgeleştirmeye çalıştığı doğru olmakla birlikte, aynı zamanda farkında
olmadan farklı deneyimlere alanlar yarattığı da doğrudur, çünkü eğitimin
ülkenin sorunlarını çözeceği yönündeki yaygın düşünce eğitime gerçek bir
yatırımın önünü açmaktadır. Halk Yönetimi, bu alanı, yoksulların eğitiminin
göz ardı edildiği bir ülkede eğitime öncelik vermek üzere kullanır. Bu alan
egemen retorik tarafından doldurulduğunda ve eğitim için daha fazla yatırım
çağrıları yapıldığında, Yurttaş Okulu projesi önceliklerini yeniden belirleyerek
kendi alternatif projesini hayata geçirebilir ve dışlanmış olanlar için eğitimde
bir dönüşüm projesine yatırım yapabilir. Halk Yönetimi ayrıca “otonomi”,
“yerelleşme (decentralization)”, “işbirliği” gibi şu anda neo-liberaller
tarafından farklı bir şekilde kullanılan kavramları iyileştirmeye ve yeniden
oluşturmaya başlayabilir. Bu kavramlar, Brezilya’daki halk hareketlerinde
tamamen farklı anlamlara sahiptirler ve şu anda neo-liberal söylemden çıkarılıp
Yurttaş Okulu projesinde yeniden ifade edilmeleri zorunludur. Brezilya eğitim
politikasında ifade edilen egemen yerinden yönetim söyleminden faydalanarak
Halk Yönetimi, hiçbir federal müfredat yönergesini takip etmek zorunda
olmayan ve eğitim yasasında da karşılığını bulan biçimlenme aşamalarıyla
yapılandırılabilen bir sistem oluşturmayı başarmıştır. Diğer eyaletlerin
başkentlerindeki yönetimler, neo-liberallerin etkili olduğu yerelleşme
konusunda kendilerine kaynak verilmeksizin sorumluluk yüklendiğinden
yakınırken, Porto Allegre’deki İşçi Partisi kaynak yetersizliğini ciddi bir
şekilde protesto etmesinin yanında yerelleşme önerilerini her açıdan mercek
altında tutmakta ve gerçek bir alternatif yaratmak için onları kullanmaktadır.
Federal yasaların yerel yönetimlerden beklediklerinin asgari bir şekilde
karşılanması yerine, Porto Allegre alternatif bir okul yapısı ve müfredat
oluşturmayı mümkün kılacak yasalar için her imkânı araştırmak ve özerk bir
EBT_SAYI_26.indd 12
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
şekilde Porto Allegre’deki eğitimi düzenlemek üzere demokratik bir Yerel
Eğitim Konseyi kurmuştur.
Bu, savaşın Halk Yönetimi tarafından kazanıldığı anlamına gelmez. Yeni
söylemler egemen gruplar tarafından oluşturulmakta ve eğitim alanındaki
mücadeleler devam etmektedir. Fakat önemli olan nokta, egemenlerin hiçbir
eyleminin tüm alanları eş zamanlı bir şekilde kapatamayacağıdır ve kendi
söylemleri bile karşı-hegemonik amaçlar lehine yeniden ifade edilebilir.
Yurttaş Okulu projesinin yaptığı da işte budur.
Bu eklemlemelerin yenilenmesi/kaldırılması süreci yurttaşlık kavramıyla
ilgili durumu anlamamızda da yardımcı olabilir. Belirli kavramlar farklı
bağlamlarda farklı anlamlar kazanabilirler. Porto Allegre’deki projenin
merkezinde yer alan yurttaşlık kavramı günümüz Brezilya’sında çok özel bir
anlama sahiptir. Rastgele seçilmiş bir sözcük olmaktan öte, aslında eğitim
gibi kamu alanlarına piyasa mantığının yerleştirilmesine yönelik girişimlere
karşı mücadeleleri temsil etmektedir. Bu yüzden, Brezilya bağlamında, devlet
okullarında yurttaşlar yetiştirmek istediğinizi söylemek neo-liberal söyleme
bir yanıt niteliğindedir. “Yurttaşlık” kavramı “müşteri” ya da “alıcı” gibi
neo-liberal söylemin ürünü olan kavramların rekabetine karşı söylemsel bir
silah olarak kullanılmaktadır. Devlet kurumuna bir dizi piyasa ilişkisinin
içindeki tüketici fikri tarafından sunulandan farklı konumlar sağlamaktadır.
Yurttaşlığın politik anlamı bireysel gelişmenin yanı sıra toplumsal güçlenmeye
de gerçekten odaklanarak yeni bir sağduyu yaratmayı amaçlayan sosyal olarak
daha eleştirel bir dizi fikir ve uygulamaya dönüştürülmüştür.
13
“Müşteri” ya da “alıcı” kavramlarına karşıt olarak “yurttaştan” bahsetmek
tartışma alanına “politik” kavramları da taşıyabilmek için bilinçli bir
harekettir. Daha önceden kenara itilmiş alternatifleri tartışmanın merkezine
taşıma yönünde de açık bir çaba vardır. Politik tartışmanın tam da merkezine
yoksullaştırılmış toplulukların, “uzman” görüşünün aksine, sosyal kaderlerin
şekillendirilmesinde katılım gösterebilecekleri fikrini getirme yönünde bir
çaba olduğu açıktır. Böylelikle sadece kenara itilmiş kavramlar kamusal
tartışmalar alanına geri döndürülmüş değil, aynı zamanda kenara itilmiş ve
toplumun ekonomik, sosyal ve politik ürünlerinden dışlanmış tüm o grupların
da belirli bir sosyal alan, ses ve sosyal varoluş sahibi oldukları onaylanmış
olmaktadır. Ezilenler sadece seslerini duyurabilme değil, kendi tarihlerinin
özneleri olabilme konusunda da gerekli alanı edinme şansı bulmuşlardır.
Dahası da, Yurttaş Okulu deneyimini yasallaştırma, sosyal olarak görülebilir
hale getirme, eğitim üzerine tartışmaları farklı koşullarda çerçevelendirme ve
EBT_SAYI_26.indd 13
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
eğitimi teknik bir konu olmaktan çıkararak, daha politik bir alana dâhil etme
konusunda sürekli bir mücadele söz konusudur.
Yine de, hiçbir ilerici politika yeni projenin uygulanmasına engel yaratan
yapıları değiştirmeden gerçek bir alternatif oluşturamaz. Yurttaş Okulu’nun
gerekli değişiklik için hem bir uyarıcı hem de eyleme geçirilmiş gerçek bir
alternatif örneği, yeni deneyimler için bir dayanak noktası olup olmadığı,
farklı bir yapı oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmelidir. Diğer bölümde
işte bunu yapacağım.
Yurttaş Okulu Projesi
Tarihsel olarak, Brezilya’da okullar genellikle çok az özerkliğe sahip
olmuşlardır. Eyalet ve şehirlerin çoğunda, okul müdürlerini bir kenara
bırakın, eyalet ve şehir eğitim kurulları için bile seçimler yoktur (Geleneksel
bir bürokratik yapı vardır ve üyeler yöneticiler tarafından atanırlar). Müfredat
genellikle şehir ve eyaletlerdeki eğitim sekreterlikleri tarafından belirlenir. Bu
kaynaklar, merkezî devlet daireleri tarafından yönetilirler ve okulların finansal
özerklikleri, genelde yok denecek düzeydedir.
14
Brezilya, son zamanlarda, okullara giriş konusunda oldukça yüksek bir erişim
oranına sahip olmakla birlikte, başarısızlık ve terk göstergeleri ürkütücü
boyutlardadır. Yurttaş Okulu’nun ve Halk Yönetimi’nin tüm eğitim projesinin
en temel amacı bu gerçeklikte yatmaktadır. Proje, bu göstergeleri üreten
politikalarla keskin bir karşıtlık ortaya koymaktadır. Eğitim alanı, Halk
Yönetimi’nin devlet, okullar ve toplum arasında yeni ilişkiler kurma projesinin
merkezinde yer almaktadır. Yurttaş Okulu, tüm şehri dönüştürmeye yönelik
bir sürecin temel ve birbirlerine organik olarak bağlı parçalarından biridir.
Porto Allegre yerel yönetimi okullarının tümü şehrin ‘favelas’ bölgesindeki
en yoksul mahallelerinde bulunmaktadır. Bunun nedeni, sistemin son
zamanlarda (1989’da Halk Yönetimi başa geçtiğinden beri) genişlemiş olması
ve o zamanlar bu okulların eğitim olanaklarından önemli ölçüde yoksun olan
bölgelerde kurulmuş olmasıdır.
Yurttaş Okulu projesi, eğitimi kuşatan piyasalaştırma ideolojisine açıkça bir
alternatif oluşturmak üzere ortaya atılmış ve yurttaşlık kavramı, bilgiyi bir
meta olarak gören sürece net bir şekilde karşı çıkmak üzere kullanılmıştır.
Yurttaş okulu sadece tüketiciler değil, yurttaşlar yaratmayı amaçlar. Yerel
Eğitim Sekreterliği’ne (SMED) göre, yurttaşlar, hayatta kalabilmek için
yeterli maddi mallara, öznellikleri için gerekli sembolik mallara ve sosyal
EBT_SAYI_26.indd 14
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
varoluşları için gerekli politik mallara sahip olanlardır (Azevedo, 1999b, s.16).
SMED üyeleri, sosyal hareketlere katılımlarından ve öğretmen sendikalarının
demokratik deneyimleriyle bağlantılarından öğrendikleri kadarıyla,
gündelik okul yaşamında kendilerinin yaratmadığı bir öneriyi bireylere
dayatamayacaklarını bilmektedirler. Yurttaş Okulu’nun koordinatörlerinin
politik temelleri, önerinin demokratik bileşeninde önemli bir etkendir.
Katılımcıların çoğu öğretmen sendikalarının yıllardır süren mücadelelerinde
yer almışlardır. Katılımcı ve demokratik alternatifler inşa etme konusunda açık
bir politik irade göstermelerinin nedeni bu deneyimleridir. SMED okulların
eylemlerini koordine etme ve demokratik bir gündem oluşturma konusunda
önemli bir rol oynasa da, aslında SMED’in eylemlerini resmî olarak
şekillendiren ilkeler öğretmenlerin, okul yöneticilerinin ve personelinin,
öğrencilerin ve demokratik katılım için kurumsallaştırılmış forumlarda
velilerin aktif katılımlarıyla, kolektif olarak oluşturulmuştur.
Yurttaş Okulu projesinin temel amaçları eğitim sekreterinden bir alıntıyla
özetlenebilir. Eğitim Sekreteri projenin yaratmak istediği okulun,
içeriğin aktarımıyla sınırlı kalmaksızın, herkesin erişiminin garanti altına alındığı;
popüler bilginin bilimsel bilgiyle eklemlenebildiği bir yer olduğunu belirtmektedir.
Yurttaşlığın inşa edilmesi ve deneyimlenmesi için kamusal bir mekân olan,
yalnızca bilgiyi aktarmanın ötesine geçerek kendisini sosyal-kültürel bir mekâna
dönüştüren bir okul, toplumsal dönüşüme yönlendirilmiş bir pedagoji politikası
ile ve pedagojinin disiplinlerarası bir perspektifle ele alındığı bir yerde, bugün
okullarda var olan müfredat bölünmesinin (curricular fragmentation) üstesinden
gelir. Bu, tüm toplumsal katmanların kendi katılımlarını garanti ettikleri ve gerçek
bir demokratik yönetimle tüm toplumun özerk bir okul inşasına yönlendirilebildiği
bir toplumda, bu politikayı uygulamak için zorunlu olan maddî kaynaklara sahip
olan bir okuldur. (Azevedo, 1999b, pp. 19-20).
15
Projenin temel amaçları (okullara erişimin demokratikleştirilmesi, bilginin
demokratikleştirilmesi ve yönetimin demokratikleştirilmesi), bu amaçları elde
etmek üzere oluşturulmuş katılımcı bir yapı olan Kurucu Meclis tarafından
kolektif olarak üretilmiştir.
Yurttaş Okulu’nun eylemlerini yönlendirecek prensiplerin oluşturulması
amacıyla demokratik, bilinçli ve katılımcı bir forum olarak Kurucu Meclis
oluşturulmuştur. Bu proje, okul topluluklarının uzun süren çabaları sonucunda
oluşmuştur (Katılımcı Bütçeleme seferberliğinden çıkarılan dersler de
EBT_SAYI_26.indd 15
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
kullanılarak) ve Porto Allegre bölge okullarının politikalarına rehberlik
edecek ilkeleri üretmek amacını taşımıştır.
Kurucu Meclis’in organizasyon süreci oldukça uzun zaman almıştır. Projenin
tamamı 1994’ün Mart ayında başlamış, 18 ay sürmüş ve okullardaki
tematik toplantılar, bölgesel toplantılar, Meclis’in kendisi ve okulların iç
yönetmeliklerinin detaylandırılmasını içeren bir süreçte şekillenmiştir.
Tartışmaları yönlendiren temalar okul yönetimi, müfredat, beraber yaşama
ilkeleri ve değerlendirme olmuştur.
16
Yurttaş Okulu projesi, amaçların belirlenmesinin bu amaçları uygulayacak
mekanizmaların yaratılmasından ayrılmaması ilkesiyle yaratılmıştır.
Uygulamaya yönelik hedeflerin üretilmesi süreci, kendi içerisinde, okul ve
toplum arasındaki ilişkilerin dönüşümünü sağlayacak yenilikçi mekanizmaları
temsil etmelidir. Okullardaki uygulamaya rehberlik edecek olan normatif
amaçlar, kolektif olarak ve katılımcı bir süreçle oluşturulmuştur. Buradaki
düşünce, haklarında çok az bilgiye sahip oldukları yönetenler olarak uzaktaki
hükümet yetkililerinin geleneksel ilişkisinin yerine geçen ve kolektif olarak
oluşturulmuş normatif hedeflerin gerçek gelişimi için kanallar yaratan bir
hükümeti güçlendirmektir.
Kurucu Meclis, Yurttaş Okulu projesinin temel kuralsal (normative) hedefi
olarak, belediye okullarındaki eğitimin kökten demokratikleştirilmesi için
oylama yapmıştır. Bu kökten demokratikleşme üç boyutta ortaya çıkacaktı:
Okullara erişimin demokratikleşmesi, bilginin demokratikleşmesi ve
yönetimin demokratikleşmesi. Bu üç ilke Porto Allegre yerel sistemindeki her
hareketi yönlendiren ilkelerdi. Bu üç ilke okulların yapısını ve okullarla SMED
arasındaki ilişkiyi değiştirdi. Şimdi bu değişiklikleri incelemeye çalışacağım.
Okullara Erişimin Demokratikleştirilmesi
Porto Allegre’nin en yoksul semtlerinde yaşayan çocukların hayatlarında
okulların bir etkisi olacaksa, okula erişim bir öncelik olmalıdır. Bu sebeple
Halk Yönetimi için bu erişimi garanti altına almak sosyal haklardan tarihsel
olarak dışlanmış topluluklara sosyal adalet getirmenin ilk aşamasıydı.
Okul yaşına gelmiş tüm çocukların okula erişimini garanti altına almak
zannedildiği kadar kolay değildir. Tarihsel olarak Brezilya’da okula gitmeyen
çok büyük sayıda çocuk olmuştur. Ulusal istatistikler bunun hızla değişmekte
olduğunu göstermektedir, ancak 1991’de Halk Yönetimi işe başlarken ve
hatta 1994’te Yurttaş Okulu projesi henüz bir yaşındayken bile okula erişim
EBT_SAYI_26.indd 16
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
konusunda durum çok tehlikeli boyutlardaydı. Brezilya’da, 1991 yılında, okul
yaşındaki çocukların %17si örgün eğitimden yoksundular ve 1994 yılında bu
oran neredeyse %13’e gerilemişti.
Bu demokratikleşme, Halk Yönetimi’nin ve SMED’in temel endişelerinden
birisiydi ve okula erişimin tanımının en temel önceliklerinden birisi olması da
bunun kanıtıydı. SMED daha fazla okul yapımına ve bu okullarda çalışacak
öğretmenlerin sayısının artırılmasına yatırım yaptı.
1988’de İşçi Partisi seçildiğinde Porto Allegre kentinde sadece 19 tane K-8
okulu (Brezilya’da ilköğretim okulu olarak adlandırılır), 14,838 öğrenci
ve 1698 öğretmen, müfredat koordinatörü ve eğitim yöneticisi vardı. Halk
Yönetimi döneminde öğrenci sayısı önemli ölçüde arttı. 1988 ile 2000 yılları
arasında ilköğretim okullarındaki öğrenci sayısı %232 arttı. Bu rakam bize
SMED eylemlerinin etkisinin Porto Allegre’de ne kadar önemli olduğunu
göstermektedir ve karşılaştırma her ne kadar eşit koşullarda gerçekleşmese
de 1991 ve 1998 yılları arasında okul yaşına gelen çoçukların sayısı sadece
%22,3 oranında artış göstermiştir (INEP, 2000: 53).
İlköğretim okullarının sayısı Halk Yönetimi döneminde %126 artış
göstermiştir (ve eğer yerel yönetim kontrolündeki bütün okulları okul öncesi
dönemi, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemleriyle özel eğitimi de dahil
ederek hesaba katacak olursak, artış oranı %210 olarak karşımıza çıkacaktır).
Bu okulların şehrin en yoksul semtlerinde inşa edilmiş olduğunu ve yeni
okulların çoğunluğunun aslında favelas bölgesi içerisinde ya da çevresinde
olduğunu da belirtmek gerekir. Bu da, sadece devlet okullarını bırakan
öğrencileri geri döndürmek değil, aynı zamanda hiç daha önce okula gitmemiş
ve yerel yönetim olmasa muhtemelen de gidemeyecek olan çocuklara bir alan
yaratmak anlamına gelir.
17
Okullara erişimin garanti altına alınması bu çocukların okuldan
faydalanabileceğini de garanti altına almaz. Gerçekten okula erişimi
demokratikleştirmek için 1995’te SMED, belediye okulları için yeni bir
organizasyon önermiştir. Bir yıllık süreleriyle geleneksel sınıf yapısını
korumak yerine (ilköğretimde 1. ile 8. sınıflar arasındaki) ortaya atılan
düşünce Formasyon Dönemleri/Devreleri (Cycles of Formation) adında
yeni bir yapı benimsemektir. Müfredatın ve okulun alan-zaman özelliklerinin
senelik sınıflar yerine dönemler/devreler halinde yeniden şekillendirilmesi
Porto Allegre’de ilk kez ortaya atılmış bir fikir değildir. Hattı zatında Yurttaş
Okulu uygulaması da yeni değildir, fakat SMED’e göre bu uygulama, temelde
EBT_SAYI_26.indd 17
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
bilgi ve erişimin demokratikleştirilmesi için gerekli olanlarla ilgilenirken,
büyük ölçüde daha iyi olanaklar sağlayacak yeni bir düzenlemedir.
Sekreterlikteki yöneticiler, okullara erişim sorununun dönemsel olarak ele
alınmasının daha iyi olacağı konusunda ikna olmuşlardır. SMED, “öğrenci
kayıplarıyla ciddi bir şekilde ilgilenebilmek için dönem/devre yapısının daha
iyi bir çözüm yolu önerdiğini, çünkü [bu yapının dayandığı] eğitim anlayışının,
öğrencinin içinden geçtiği sosyo-bilişsel süreçleri kavramaya yöneldiğini,
[bunu] incelediğini ve saygıyla karşıladığını” belirtmektedir (SMED, 1999a:
11). Buradaki düşünce, öğrenme/zaman denklemi üzerine farklı bir algı
kullanarak, Yurttaş Okulu’nun, öğrenme sürecinde “yavaş” oldukları iddia
edilen öğrencileri cezalandırmayacağıdır. Bu yeni düzenlemede, öğrencilerin
“öğrendiklerini ispatladıkları” geleneksel bitiş zamanı – akademik yılın
sonu – farklı bir zaman düzenlemesiyle ortadan kaldırılmıştır. Dönemlerin
(devrelerin) kurulması okullardaki dışlama, kayıp, okul terkleri kadar bunun
kurbanlarının suçlanmasını ebedileştiren okul mekanizmalarını ortadan
kaldırma yönünde atılmış bilinçli bir adımdır.
18
O halde formasyon dönemleri Yurttaş Okulunda nasıl işleyecektir? Okullarda
şu anda her biri üç yıldan oluşan üç formasyon dönemi vardır ve bu da
ilköğretime bir yıl eklenmesi anlamına gelmektedir (Okullara bir yıllık okul
öncesi eğitim ekleniyor ve ilköğretim dokuz yıla çıkarılıyor). Bu, belediye
okullarını 6 ile 14 yaş arası çocukların eğitiminden sorumlu hale getiriyor.
Üç formasyon dönemi, insan gelişimindeki üç önemli döneme karşılık
geliyor: çocukluk, ergenlik ve gençlik. Bu düşünce, üç formasyon döneminin
her bir yılında, aynı yaştaki öğrencileri birlikte gruplamayı öngörür. Bunun
amacı, Brezilya’daki halk sınıflarının ihtiyacını karşılayan devlet okullarının
çoğunluğundaki gerçekliği değiştirmeye yöneliktir. Bu uygulamayla, aynı
zamanda, SMED’in Halk Yönetiminin işbaşına gelmesinden sonra karşı
karşıya kaldığı bir sorun olan, birden fazla sene kaybı olan öğrencilerin
kendilerinden yaşça çok küçük öğrencilerle aynı sınıfta olmalarına da çözüm
üretmek amaçlanmaktadır. SMED, aynı yaştaki öğrencileri formasyon
döneminin belirli bir yılına toplayarak, birçok kez başarısız olmuş çocukların
yeniden motive edilebileceğini iddia etmektedir.
Bu dönemleri kullanan okullarda öğrenciler, dönemlerin içindeki bir yıldan
diğerine ilerler ve “sene kaybı” kavramı ortadan kaldırılmıştır. Bu başarıya
rağmen SMED, dışlama mekanizmalarının ortadan kaldırılmasının bilginin
demokratikleştirilmesi sürecinde yeterli olmayacağını anlamıştır. Buna bağlı
olarak Yurttaş Okulu, öğrencilerin kaynaştırılmasını garanti altına alan bazı
EBT_SAYI_26.indd 18
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
mekanizmalar yaratmıştır. Öğrendikleri şeyle yaşları arasında uyumsuzluk
olan öğrenciler için Gelişim Grupları oluşturmuştur. Buradaki temel
düşünce, geçmişte birden çok sene kaybı olan öğrencilere kendi hızlarında
öğrenebilecekleri ve sene kayıplarına bağlı olarak akademik formasyonlarında
oluşan boşlukları doldurabilecekleri uyarıcı ve ilgi çekici bir çevre sağlamaktır.
Bunun da ötesinde, Gelişme Grupları, diğer okul sistemlerinden (örneğin
başka bir şehir ya da eyalet okullarından) gelen ve yaşlarına bağlı olarak
ilgili formasyon dönemine uyum sağlamaları için daha yakından ilgilenilmesi
gereken, birden çok sene kaybına uğramış öğrenciler için de bir ortam
oluşturacaklardır. Böylelikle formasyon dönemlerine, yaşlarına uygun olarak
tamamen kaynaştırılırlar. Bunun dayandığı temel düşünce, okulun öğrencilere
uyum sağlamak için kendi yapısını değiştirmesi gerektiğidir, tarihsel olarak
olduğu gibi tersi değil (Souza ve diğerleri, 1999: 24-25).
Öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeni bir yapı oluşturma fikri, başka
bir tüzel yapının ortaya çıkmasına neden olmuştur: Öğrenme Laboratuarı.
Bu, daha ciddi öğrenme problemi olan öğrencilerin bireysel yardım aldıkları,
fakat aynı zamanda öğretmenlerin normal sınıfların kalitesini artırmak için
araştırma yapabilecekleri bir alandır. Özel eğitim öğrencilerine yönelik olarak,
“özel eğitime ihtiyaç duyan ve kaynaştırılmaları ve eğitim zorluklarının
üstesinden gelebilmeleri için tamamlayıcı ve ayrıntılı pedagojik çalışma
gerektiren öğrencileri incelemek ve onlara yardımcı olabilmek adına özel
olarak tasarlanmış” Entegrasyon ve Kaynak Odaları vardır (SMED, 1999a,
s. 50).
19
Tüm bu mekanizmalarla Yurttaş Okulu projesi, sadece okula erişimi garanti
etmez, aynı zamanda ikincil toplumsal sınıfların çocuklarının olduğu eğitim
mekânlarının, onları onurla, saygıyla ve onları okulda tutmak için gerekli
niteliğe sahip olarak ve onların gerçek yurttaşlar olarak eğitim aldığı bir
mekân olarak oluşturulmasını garanti altına alır.
Bilginin Demokratikleştirilmesi
Porto Allegre projesinin aktif yurttaşlık inşa etmede en önemli parçalarından
birisi de müfredatın dönüştürülmesidir. Bu boyutun geleneksel bilgiye erişimle
sınırlandırılamayacağını belirtmek önemlidir. İnşa edilmekte olan, aynı
zamanda, neyin bilgi sayıldığı konusunda yeni bir epistemolojik anlayıştır.
Bu sadece yeni bilgiyle ‘insanlığın sahip olduğu sağlam bilgi birikiminin’
sınırlarının birleştirilmesi değil, kökten bir dönüşümdür. Yurttaş Okulu projesi,
kültürel manifestoların veya sınıf, ırk, cinsel ve toplumsal cinsiyet temelli
EBT_SAYI_26.indd 19
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
baskıların yalnızca zaman zaman dile getirilmesinin ötesine geçmektedir.
Proje, bu temaları, bilgi inşa sürecinin temel bir parçası olarak içerir.
Yurttaş Okulu projesinde, bilgideki ‘merkez’ ve ‘çevre’ kavramları
sorunsallaştırılmıştır. Müfredattaki bilginin oluşturulmasında başlangıç
noktası, sadece içerik açısından değil aynı zamanda perspektif açısından da,
topluluk ya da kültür(ler)in kendileridir. Eğitim sürecinin tamamı, mevcut
öncelikleri tersine çevirip, tarihsel olarak ezilmiş ya da dışlanmış gruplara
odaklanmayı amaçlamaktadır. Bu yeni bilgi üretim sürecinin başlangıç
noktası, Tematik Bütünlükler (Thematic Complexes) fikridir. Bu müfredat
organizasyonu, tüm okulu, disiplinlerarası bir çabayla, bilgi alanlarının
ve disiplinlerinin içeriklerini inşa edecekleri merkezî bir tema üzerinde
çalıştırmanın bir yoludur.
Okullar, tematik bütünlüğü oluşturabilmek ve müfredata makro tartışmaları
aktarmak üzere, on aşamayı takip etmeleri yönünde teşvik edilir.
SMED’dekilerin ve okullardakilerin ‘decalogue’ olarak adlandırdığı aşamalar
şunlardır:4
20
1. Toplumdaki okul kolektifi tarafından yapılan katılımcı araştırmayla
[okulun bulunduğu] sosyal bağlamın anlaşılması ve üzerinde çalışılması;
2. Bu araştırmanın [bulgularının] okunması ve sorunsallaştırılması;
araştırmayla toplanan ve istek ve ilgileri, kavramları ve toplumun
kültürlerini temsil eden ve önemli bulunan ifadelerin seçilmesi;
3. Formasyon dönemlerinde yer alan kolektiflerde tematik bütünlüğün
tanımlanması; organizasyona en önemli bilgiyi verecek ve araştırılmış
gerçekliğin boyutlarını ortaya koyacak bir olgunun belirlenmesi;
4. Bilgi alanlarındaki ilkelerin güçlendirilmesi;
5. Kavramsal matrisin kolektif olarak seçimi; kavramsal matrisin alanlarda
genişletilmesi;
6. Bütünlüğün grafik temsilinin oluşturulması;
7. Her bir bilgi alanında, formasyon döneminde ve bu dönemler içindeki
her bir yıldaki çalışma planlarının güçlendirilmesi;
8. Bu planların tüm katılımcılar arasında dolaşımının sağlanması,
formasyon dönemleri arasında ve içerisinde disiplinlerarası stratejilerin
oluşturulması;
9. Formasyon dönemlerinin kendi içinde, onları oluşturan yılların
kendi içinde ve bilgi alanlarında yapılacak düzenli toplantılar
yoluyla, değerlendirmelerin ve periyodik yeniden planlamaların
gerçekleştirilmesi;
EBT_SAYI_26.indd 20
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
10. Bir sonraki tematik bütünlüğün odağını bulabilmek amacıyla, yaşanan
tematik bütünlüğün sorunsallaştırılması (Gorodicht & Souza, 1999, s.
82).
Görüldüğü gibi, araştırma yoluyla (okulun yer aldığı topluluklarda öğretmenler
tarafından uygulanacak bir süreç) toplulukların ilgi duydukları ve/veya
ilişkili oldukları temalar bir araya toplanmaktadır. Toplulukların üyelerinden
görüş alınması sürecinden sonra, en önemli ifadeler, tamamen bu iş için
görevlendirilmiş ve tartışmaya katılan öğretmenlerin oluşturduğu kolektif
tarafından seçilecek ve tematik bütünlüğün inşası sürecinde kullanılacaktır.
Bu tematik bütünlük, okulun tamamına, bir dönem ya da bir eğitim yılı gibi bir
süre için okulun müfredatını yönlendiren temel odak noktasını sağlamaktadır.
İlkeleri belirledikten sonra, her bir bilgi alanının tematik bütünlük ve
kavramsal matris tartışmasına daha geniş katılımıyla öğretmenler, kendi bilgi
alanları tarafından düzenlenen formasyon dönemlerinin her yılında, plan ve
müfredatı güçlendirmek üzere toplantılar yaparlar. Bu kavramsal matris,
tematik bütünlükle ilgilenirken öğretmenlerin, gerekli olduğunu düşündükleri
bağımsız gerçeklerden öte bilgi alanının kavramlarını oluşturduğu bir ağdır.
Kendi bilgi alanlarını öğretmenler ‘çalışmak’ zorundadırlar ve tematik
bileşkeyi sorunsallaştıracak kavramları seçmelidirler. Aynı zamanda,
öğretmenler, tematik bileşkede listelenen konulara eş zamanlı olarak yeterince
yoğun ve bütünleşik bir şekilde değinen bir müfredat oluşturabilmek için diğer
alanlardan öğretmenlerle birlikte çalışmak zorundadırlar.
21
Bu kavramsallaştırmanın ‘yaratıcılarından’ birisine (Rocha) göre, Yurttaş Okulu
projesi bağlamında “tematik bütünlük, sürece tüm katılanların dünya görüşünü
açıkça görülebilir kılmakta ve gerçekliğin algılanmasını ve kavranmasını
beraberinde getirmektedir” (SMED, 1999a: 21). Tematik bütünlük sosyal
sorunlarla yakından ilişkili olduğu için, süreç, öğretmenleri disiplinin sosyal
gerçeklikle bir bütün olarak nasıl ilişkilendiğini araştırmaya sevk eder. Son
olarak, tematik bütünlük için çıkış noktası popüler bilgi ya da sağduyu olduğu
için, öğretmenler aynı zamanda resmi bilgi ile sağduyu arasındaki ilişkiyi
sorgulamaya da itilmektedir. Bu yüzden bu yaklaşım geleneksel eğitimin üç
sorunuyla eş zamanlı olarak ilgilenir: Bilginin parçalarına ayrılması, okul
içeriğinin açıkça görünen tarafsızlığı ve geleneksel okulların bilimsel bilgiye,
toplulukların, özellikle de Porto Allegre’deki gibi yoksul toplulukların, yerel
bilgisi karşısında kesin bir üstünlük vermesi.
EBT_SAYI_26.indd 21
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
Yurttaş Okulu projesi, sadece müfredat içerisinde alternatif bir bilgi
üretebilmenin bir yolu olarak değil, aynı zamanda bir politik müdahale olarak
müfredatın kurulumunu tematik bir bileşke etrafında oluşturur.
Tematik bileşkeleri kullanarak öğretmek, sadece öğrenciler için önemli olan
bilginin seçilmesini mümkün kılmaz. Aynı zamanda, öğrencilere, düzenleme ve bu
yolla anlamalarını sağlama ve eleştirel, bilinçli ve kolektif sosyal uygulamalar
doğrultusunda hareket ederek yaşadıkları dünyayı analiz edebilmek için bir araca
sahip olma konusunda bir bakış açısı kazandırır (Gorodicht ve Souza, 1999: 78).
Geleneksel sıkı disiplin yapısı kırılmıştır ve genel disiplinler arası alanlar
yaratılmıştır. Bu çalışma alanları sosyal ifade, biyolojik, kimyasal ve fiziksel
bilimler, sosyo-tarih ve mantık-matematiksel alan olarak adlandırılırlar.
22
Bunun nasıl işlediğine somut bir örnek vermek gerekirse, şimdi sosyal
tarih bilgi alanının Porto Allegre’de bir okulda, müfredatın oluşturulması
aşamasında nasıl işlediğini anlatayım. Topluluk içerisinde araştırma yürütme
aşamasından sonra okul, “favela’da hayatın kalitesi”ni tematik bütünlük olarak
seçmiştir. Sosyo-tarihsel bilgi alanı, bu alanın ilkesini, yani bu alanın seçilmiş
olan tematik bileşkeyi ele almadaki katkısını ortaya koymak zorundadır.
Bu alan, muhtemel katkısını şöyle ifade etmiştir: “Bulunduğu zaman ve
mekânda, temellerini canlandırarak, hayatın kalitesini artırmayı hedefleyerek
ve bu bireyin içinde bulunduğu topluluğun fikirlerini hesaba katarak, yurttaşın
bireysel ve kolektif dönüşümüne yardımcı olmak.”
Sosyo-tarih alanının öğretmenleri, “yaşam kalitesi” başlıklı temel tematik
bütünlük ile ilgili olarak üç yan tema belirlemişlerdir: Kırsal göç, sosyal
organizasyon ve mülkiyet. Kırsal göç yan temasındaki konular, şu anda bir
‘favela’da yaşayan fakat aslında kırsal kesimlerden gelen topluluğun kökenini
yansıtmaktadır. Bu, kırsalda hiçbir şeyleri olmayan ve kente yalnızca daha
fazla dışlanma üzere gelen insanların, ‘favela’lıların, yaygın hikâyeleridir. Bu
yan temada tartışılan konular göç hareketleri, şehirlerin aşırı kalabalık oluşu,
işgücünün “niteliksizleşmesi” ve marjinalleşmedir. Sosyal organizasyon
temasında konular geçici, politik, yerel ve sosyokültürel ilişkiler olarak
dağılmışlardır. Bu konular, toplumun örgütlenmesiyle ilgili önemli soruları
temsil ederler: Bazı mahalle derneklerindeki aşırı ve eleştirel olmayan faydacılık
ve aşırı dindarlık, vücut dili, Afrika kökenliler, dans grupları ve samba okulları
gibi kültürel konular. Üçüncü yan tema olan mülkiyette konular, favela’da
herhangi bir hakları olmadan, musluk suyunun ve temel sağlık koşullarının
olmamasının yanı sıra diğer altyapı sorunlarıyla yaşayan çok sayıda yasadışı
EBT_SAYI_26.indd 22
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
göçmeni bir arada bulunduran ailelerin durumlarıyla, bu insanların yasallaşma
mücadelelerinin tarihiyle ve onların mahalledeki yurttaşlar olarak temel kamu
mallarına sahip olmak gibi hakları ve vergilendirmenin sosyal işlevini ve
önemini kavrama gibi görevleriyle ilgilidir.
Bu örnek Porto Allegre’deki okullarda oluşan gerçek müfredat dönüşümünü
göstermektedir. Öğrenciler tarih ya da sosyal ve kültürel çalışmaları gerçek
sorunlarına ve ilgilerine hitap etmeyen kitaplar vasıtasıyla öğrenmezler.
Tematik bütünlüklerin oluşturulmasıyla öğrenciler, tarihi ailelerinin tarihsel
deneyimlerinden başlayarak öğrenirler. Önemli sosyal ve kültürel bir
içeriği kendi kültürel manifestolarını değerlendirerek ve onlara odaklanarak
çalışırlar. Bu öğrencilerin yine de “yüksek” kültür dâhil olmak üzere sonunda
Brezilya ve dünya tarihini öğreneceklerini söylemek önemlidir ama bu, farklı
merceklerden bakarak gerçekleşecektir. “Üst tabaka” kültürünü öğrenmeleri
için kendi kültürleri unutulmayacaktır. Aksine durumlarını ve kültürlerini
anlayarak ve onlara değer katarak, bu öğrenciler, eş zamanlı olarak dışlanma
durumlarını öğrenme ve dönüştürme şansı bulacaklardır. Yurttaş Okulu,
sorunların (kırsal göç, yasadışı topluluklar halinde yaşama, vs) üzerine giderek
ve bununla da yetinmeyip kendi örgütlerinin (mahalle dernekleri ve kültürel
etkinlik ve gruplarının) güçlü yönlerini keşfederek çok olumsuz koşullarda
yaşayan topluluklara alternatifler inşa etmede yardımcı olmaktadır.
23
Bilginin çekirdeği ya da merkezi olarak görülen bu değişiklik, sadece
sınıflardaki günlük yaşamı yönlendiren pedagojik teorileri etkilemez, aynı
zamanda okulun bir bütün olarak işleme şeklini de dönüştürür. Bu bilgi
kavramı, şu anda tüm okul sistemine yayılmaktadır. Proje, “dışlanmışlara”
sadece öğrenciler için farklı bir örgün eğitim oluşturarak hizmet etmekten öte,
tarihsel olarak toplumdan dışlanmış olanlara, hem maddi hem de sembolik
itibarlarını kazanmalarını mümkün kılacak yenilikçi bir yapı sunmaktadır.
Yönetimin Demokratikleştirilmesi
Yönetimin demokratikleştirilmesinin ilk mekanizması Eğitim Kongresidir.
Bu Kongre, projenin yönetimine karar vermek için bir alan yaratmasının yanı
sıra, Yurttaş Okulu’nun amaçlarının tanımındaki gerçek katılımı mümkün
kılar.
Porto Allegre eğitim sisteminin yönetiminin demokratikleştirilmesi için
yaratılan mekanizmalardan Okul Kurulu çok önemli bir öğedir. Kurul’un
rolü ise, Porto Allegre’deki eğitim yönetimi ve karar alma mekanizmalarının
demokratikleştirilmesini desteklemektir. Halk Yönetiminin politik iradesinin
EBT_SAYI_26.indd 23
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
ve şehirdeki eğitimde var olan sosyal hareketlerin taleplerinin bir ürünü olarak,
Aralık 1992’de yerel yasayla kurulmuş ve 1993’te uygulamaya geçirilmiş
olan okul kurulları, okullardaki en önemli kurumlardır. Bu kurul seçilmiş
öğretmenler, okul personeli, veliler, öğrenciler ve yönetimden bir üyeden
oluşur ve danışma, müzakere ve izleme işlevlerini yerine getirir.
Okul Kurulu, üyeliklerinin %50’sini öğretmen ve personele, diğer %50’yi ise
veli ve öğrencilere ayırır. Bir üyelik de okul yönetimine, genellikle de okulun
tüm üyeleri tarafından seçilmiş okul müdürüne ayrılmıştır. Okul Kurulunun
görevi, okulla ilgili genel projeler ve temel yönetim ilkelerini tartışmak,
ekonomik kaynakları düzenlemek ve kararların uygulanışını izlemektir. Müdür
ve ekibi, Okul Kurulu tarafından belirlenen bu politikaların uygulanmasından
sorumludur.
24
Halk Yönetimi başa geçmeden önce Brezilya’da yaygın bir merkezî bütçe
uygulamasının olduğunu söylemek önemlidir. Günlük harcamalar da
dahil olmak üzere tüm masraflar, onaylanmadan önce merkezî yönetime
gönderilmek zorundaydı ve ancak o zaman ödenek okula gönderiliyordu ya
da merkezî bir kurum gerekli olan hizmet ya da ürünü satın alıyordu. Böyle bir
sistemde okul kurulu “eli kolu bağlı” bir halde hiçbir özerkliğe sahip olmadan
kalıyordu. SMED bu yapıyı değiştirdi ve her üç aylık dönemde okulların her
biri için mümkün olan parayı sağlamak üzere yeni bir politika oluşturdu.
SMED’e göre, bu, okul kurulları tarafından belirlenen hedef ve öncelikler
doğrultusunda okulların harcamalarını yönetmesine imkân sağlayan finansal
özerkliği kurumsallaştıran özelliktir. Özerkliği yaratmasının yanı sıra, bu
karar, kurulda görev alan veli, öğrenci, öğretmen ve personele kamu kaynağını
yönetme konusunda sosyal sorumluk yüklemekte ve onlara, dayanışmayı
akıllarından çıkarmadan bu yatırımları düzenlemeyi öğretmektedir (SMED,
1999b).
Okul Kurulu, kendi aldığı kararların uygulanmasını, müdür ve ekibi
aracılığıyla kontrol etme gücüne sahiptir (SMED, 1993: 3). Aslında, Okul
Kurulu okullarda yetkilendirilmiş bir yapıdır, okullardaki temel yönetim
mekanizmasıdır ve sınırlılıkları, sadece yasalar ve demokratik toplantılarda
kolektif olarak oluşturulmuş eğitim politikalarıdır. Müfredat hakkındaki
kararlar, müzakerelerin bir parçası sayılabilirler ve veliler, öğrenciler ve
personelin (geleneksel okul yapısını düşünecek olursak öğretmenlerin bile)
bu sürece dahil edilmesi modelin getirdiği çok önemli bir yeniliktir.
EBT_SAYI_26.indd 24
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
Okul kuruluyla birlikte, başka bir yapı da Yurttaş Okulu’ndaki demokratik
uzamları (spaces) garanti altına alır: Porto Allegre belediye okullarında okul
topluluğu bir bütün olarak, okul müdürünü doğrudan oylarıyla seçerler. Okul
kurulunun kararlarını uygulamaktan sorumlu olan müdür, okul yönetimi için
belirli bir projeyi savunarak o makama seçilir. Bu gerçeğin beraberinde getirdiği
bir yasallık vardır. Okul kurullarında müdür, merkezi yönetimin çıkarlarını
temsil eden bir pozisyonda olmak durumunda değildir; o, eğitim topluluğunda
kendisini destekleyen bir çoğunluğa sahip olan bir kişidir. Müdürler büyük
ölçüde [projeyle] bütünleşik bir durumdadır, bu yüzden SMED, bu yolla,
projeyle bağı olmayan birisinin okul kurulundaki müzakerelere biçim
vermekten sorumlu olması gibi potansiyel bir problemden kaçınmanın
mümkün olduğunu düşünmektedir. Ancak, topluluğun sorumluluğu burada
bitmez: Okul topluluğu okul kurulu vasıtasıyla müdürün icraatını izleme
şansı bulacak ve demokratik kararların uygulanması sorumluluğunu ona
yükleyecektir.
Doğrudan oylarla oluşturulmuş bir okul kurulunun yönergelerini uygulamaktan
sorumlu kişinin doğrudan oylarla seçilmesi, okulun yerel düzeyde demokratik
yönetimi ilkesini üretmeyi amaçlayan bir mekanizmayı temsil eder.
25
Yeni Eğitim Yapılarının Başarısının Değerlendirilmesi
Yurttaş Okulu projesinin şüphesiz önemli bir boyutu erişimin
demokratikleştirilmesidir ve SMED bu alanda sağlam bir şekilde gelişme
şansı bulmuştur. Okula erişimi gerçekten demokratikleştirme kaygısı varsa,
mutlaka okul terkleri probleminin de ele alınması gerekeceğini tespit etmiştir.
SMED okul terkleri sorununun bir kaza olmadığını, aksine Apple (1996: 90)
tarafından da belirtildiği gibi, toplumun yapısıyla ilgili olduğunu fark etmiştir.
Okulu terk eden öğrencilerin sayısını çok büyük ölçüde azaltarak ve böylece
daha iyi olanaklar bulma şansını büyük ölçüde arttırarak, Yurttaş Okulu
projesi bu temel soruna karşı mücadele etmektedir. Okulda kalan öğrenciler,
Yurttaş Okulu tarafından alternatif olarak tasarlanmış eğitim programını
deneyimleyebilirler ve ilk başta okulu bırakmalarına neden olan çevreyle
yüzleşme ve mücadele etme fırsatı bulabilirler. Bu konuya ilişkin eldeki
bilgiler söze gerek bırakmamaktadır: 1989’daki %9’luk okul bırakma oranları
2003’te %1 civarına gerilemiştir (SMED, 2003).
Dönem uygulamasıyla birlikte terklerin düşmesine neden olan bir başka
uygulama da öğrenci devamsızlığının çok yakından takip edilmesidir.
Yurttaş Okulu, belirli bir günden fazla okula gelmeyen çocukların ailelerine
ziyaretlerde bulunarak ve çocukları için okula gelmemenin ne kadar zararlı
EBT_SAYI_26.indd 25
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
olduğunu onlara açıklayarak, okul bırakma oranlarını ciddi ölçüde azaltmıştır.
Toplumun tümünü ve mahalli dernekleri bu izleme sürecine katmak bir diğer
başarılı stratejidir. Aslında okul terkindeki ciddi azalmanın, aynı zamanda,
toplulukların okula ne kadar katıldıklarıyla bağıntılı olduğu görülmektedir.
Toplulukların okullara gönüllü olarak gösterdikleri “özen” açıkça görünür
durumdadır. Eyalet okulları sürekli zarara uğratılıp, soyulup, yakılıp
yıkılırken, belediyeye ait okullar genellikle hedef olarak seçilmemektedir.
Okulların herhangi bir ciddi sorunu yoktur ve eski okullar bile çok iyi bir
durumdadır. Bu, elbette doğal kabul edilmemelidir. Tüm ülkede, hatta Porto
Allegre’deki eyalet okullarında bile öğretmen, öğrenci ve velilerin maddi
olanaklar hakkında şikâyetleri vardır.
26
Öğretmenlere daha fazla değer vererek, okulun tüm çevresini değiştirerek,
bir kamu kurumu olan okulla toplumu iç içe katarak, her bir öğrencinin
önemli olduğunu savunarak Yurttaş Okulu projesi, açıkça okullara erişimi
demokratikleştirme amacına ulaşmıştır. Bunu gerçekleştirirken, Yurttaş
Okulu, Brezilya’daki devlet okulu öğrencilerine genellikle sağlanmayan
kamusal olanaklara erişmeyi belirli bir düzeyde mümkün kılmıştır. Sayılar
bunu daha iyi ifade eder: Öğrenci sayıları 1989 ve 2000 yılları kıyaslandığında
üçe katlamıştır.
Projenin bilgiyi ne derecede demokratikleştirdiğini anlamak için bir kaç
öğeyi incelememiz gerekir. Bunlardan birisi, okul örgütlenmesinin geleneksel
sınıflar yerine formasyon dönemleri şeklinde oluşturulmuş olmasıdır. Daha
önce gösterdiğim gibi, okulların örgütlenmesinde radikal bir değişimin tercih
edilmesinin arkasında, bilgi ve öğrenmenin politik kavranışı yatmaktadır.
SMED, okullarındaki eğitimde önceliğin öğrencilerin öğrenme süreçlerine
verildiğinden emin olabilmek için, öğretmen eğitimi ve öğretmen maaşlarına
büyük miktarda yatırım yapmaktadır. Sınıf tekrarının kaldırılması, değerli
bilginin ve gerçek demokratikleşmenin ne olduğuna ilişkin derin bir tartışmayı
da içeren yeni eğitim kavrayışı ile bütünleşen ölçütlerden yalnızca bir tanesidir.
Bu sebeple, sınıf tekrarının olmaması, öğrencilerin öğrenme süreçlerinin
izlenmediği ve değerlendirilmediği anlamına gelmemektedir.
Bununla beraber, SMED tarafından oluşturulmuş ve bilginin
demokratikleştirilmesiyle doğrudan alakalı başka bir mekanizma daha vardır:
Tematik bileşke. Tematik bileşke ciddi bir problemle mücadele edebilmek için
oluşturulmuş metodolojik bir tekniktir. Yurttaş Okulu projesinin yaratıcılarının
karşılaştığı problem, toplumun bilgisinin ve kültürünün nasıl eşanlı olarak
EBT_SAYI_26.indd 26
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
değerlendirileceği ve işletileceği ve insanlığın bilgi birikiminin öğrenciler için
mevcut ve erişilebilir kılınabileceğidir. Sorun burada tam olarak bitmez, çünkü
Yurttaş Okulu projesi öğrencilere (ve öğretmenlere) yerel ve resmî bilginin
sorunsallaştırılması ve bunlar arasındaki diyalog sürecinde yeni bilginin
yapılandırılması konusunda yardım etmek istemiştir. Yurttaş Okulu projesi
için sadece özgürleştirici olan bilgi, yani değişik konular ve kendi hayatları
ile daha geniş sosyal bağlam arasındaki ilişkilerin kurulmasında öğrencilere
yardım eden bilgi, okullarda öğretilmeye değer olarak görülmektedir.
Bununla birlikte, Yurttaş Okulu projesi geleneksel okul bilgisinin terk edilmesi
gerektiğini iddia etmez. Yurttaş Okulu projesinin yaratıcıları, okul sisteminde
öğrencilerin ilerlemesi için kesinlikle bu bilginin gerekli olduğunu bilmektedir.
Aynı zamanda, öğrencilerin belediyenin okullarındaki öğrencilerin “insanlığın
bilgi birikiminden” de faydalanması gerektiği konusunda ısrarcıdırlar. Yoksul
öğrenciler için sadece temel beceriler gerektiren işlerde çalışabilecekleri ve bu
yüzden daha iyi bir eğitime ihtiyaç duymadıkları düşünülerek “zayıf” eğitim
sağlayan bazı eğitim programları vardır. Bu, Yurttaş Okulu’nun öğretmenleriyle
programlarında ciddi şekilde savaştığı bir durumdur. Favelas’ta yaşayan
öğrencilerin yoksul oldukları için eksik olduklarını söyleyen egemen kültürel
modelleri ortadan kaldırmak gerekmektedir (Paes da Silva ve Vasconcelos,
1997).
27
Kenar mahallelerdeki öğrencilerin Brezilya’nın varlıklı öğrencilerinin
aldığı eğitimle aynı kalitede eğitim alması gerektiğinde ısrar ederken (ve
yukarıda bahsettiğim gibi aslında bu okullarda sunulan maddi imkânlar bazı
alt-orta sınıf özel okullarında sunulanlarla çok benzerlik göstermektedir),
Yurttaş Okulu, aynı zamanda, bu öğrencilere sunulan bilginin irdelenmesi
ve eleştirilmesi nosyonunu da sorunsallaştırmak istemektedir. Her tür bilgi
eleştiriye açık olmalıdır. Bu Santos’un “ikili epistemolojik kopuş” kavramıyla
daha iyi anlaşılabilir. Santos,
(…) ikili epistemolojik kopuşun hem sağduyu hem de bilimi dönüştürme çalışmasını
temsil ettiğini iddia eder. İlk kopuş bilimin oluşumu için gerekliyken – ki bu daha
önce bilim olarak işlev gösteren sağduyuyu değiştirmez – ikinci kopuş bilim
temelinde sağduyuyu dönüştürür. Bu ikili kopuşla amaç, aydınlanmış (enlightened)
bir sağduyuya ve sakınımlı (prudent) bir bilime ulaşmak (…),uygulamacının
aydınlanmış olmayı sürdürdüğü ve bilge olmanın demokratik olarak dağıtıldığı bir
bilgi yapısı oluşturmaktır (Santos, 1989, s. 54).
EBT_SAYI_26.indd 27
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
Bu kavram, Porto Allegre belediye okullarının geleneksel okul bilgisini
tarafsız bir bilgiymiş gibi basitçe öğretmelerini değil, öğrencilerle birlikte
kullanmalarını kolaylaştırabilir. Santos ve Freire, böyle bir bilgi hakkında
eleştirel olmak gerektiği ve orada “hiç de sorunsallaşmamış, genel kabul gören
bir bilgi birikimi varmış gibi davranmamak gerektiği” yönündeki anlayışı
paylaşırlar (Silva ve McLaren, 1993: 43).
Bu duruş, halk topluluklarının sahip oldukları bilgi ile geleneksel okul bilgisi
arasında gerçek bir diyaloğu mümkün kılar gibi görünmektedir; bu diyalog
birini diğerine indiren değil, ama ikisinin de sınırlılıklarının üstesinden
gelmelerini sağlayan bir diyalog olacaktır. Tematik bileşke oluşturulurken
öğretmenlerle tartışılan vizyonlardan birinin bu olması, çok pozitif bir durum
olarak belirtilebilir.
28
Yurttaş Okulu’nda böylesine önemli rol oynayan epistemolojik kopuş,
projenin eğitimde yeni bir ilerici alternatif oluşturmayı başardığının işaretidir.
Bilgi olarak değerlendirilen, konunun önemli ya da önemsiz bir parçası
olarak görülen şeylere karşı sergilenen duruş, bilginin demokratikleştirilmesi
anlayışının özünü temsil etmektedir. Yurttaş Okulu projesi, büyük ölçüde
egemen genel bir sistem bağlamında, izole edilmiş çok kültürlü programlar
ya da içerikler oluşturmak yerine, halkın katılımıyla, gerçekte kültürlerin
çeşitliliğinin ortaya çıkmaya başladığı bir yapıyı oluşturmaktadır. Yurttaş
Okulu, çok kültürlü uygulamaları organik olarak bütünleştirilen ve sadece
yapay bir biçimde bürokratik olarak belirlenmiş, farklılığa karşı gönülsüz
bir tutuma sahip bir yapıya eklenmeyen alanlar (spaces) yaratmıştır. Çok
kültürlülük deneyimlerinin güçlü ve demokratik bir dizisini oluşturmak için
tüm kurumsal yapı değiştirilmiştir.
Bu bakımdan, Yurttaş Okulu, “anaakım” çok kültürlülük kavramıyla
ilişkili olarak ilerlemektedir. Aslında, “çok kültürlülük aşırı derecede kolay
depolitikleştirilmektedir” (Pagenhart, 1994: 178). Halk Yönetiminin kaçınmak
istediği tam da bu depolitizasyondur. Proje, Giroux’nun “âsi çokkültürlülük”
diye adlandırdığı “tüm katılımcıların neyin öğretileceği, kimin işe alınacağı ve
eleştirel yurttaşlık ve sivil cesareti besleyen bir öğrenme laboratuarına okulun
nasıl dönüştürüleceği gibi hayati kararlarda kurucu roller üstlendiği” duruma
tam olarak uyuyor gibi gözükmektedir (Giroux, 1995: 340-341).
Yönetimin demokratikleşmesi açısından, Kurucu Meclis temel bir öğedir.
SMED tarafından oluşturulan temel politika yönergelerinin kaynağı bu
meclistir. Bu da, kararların yukardan geldiği, ama uygulamada okulların
EBT_SAYI_26.indd 28
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
kendi haline bırakıldığı geleneksel modelden çok net bir şekilde ayrışmayı
gösterir. Porto Allegre’deki okullar ve topluluklar, seçilmiş delegeleriyle,
temel eğitim politikalarının oluşturulmasında aktif rol alırlar. Bu da Yurttaş
Okulu projesinin tamamen kendine özgü bir özelliğidir. Chicago’daki Yerel
Okul Konseylerini incelemiş (1999) ve onları yüksek derecede pozitif olarak
sınıflandırmış olan Fung, “kendilerini müzakereler yoluyla biçimlendiren
merkezî müdahalelerin, yerel eylemlerden dışlanan grupların müzakereci,
katılımcı karakterini güçlendirdiklerini” (Fung, 1999: 26) belirtmektedir.
Fung tarafından bir ideal olarak gösterilen bu bileşke tam da Porto Allegre’de
başarılan şeydir.
Porto Allegre deneyiminde vurgulanması gereken bir başka önemli öğe de,
bu projeyle, Brezilya’daki devlet okullarının kalitesini yönetme ve izleme
açısından, neoliberal piyasa temelli çözümlere iyi bir alternatif sunulmasıdır.
Okuldaki önemli kararlara ve aktif izlemeye öğrenci ve velilerin katılımı
(sadece önemsiz kararlara değil), onlara, bir kamu okulunda “kamu”nun
gerçekte ne anlama geldiğini göstermektedir. Aynı zamanda SMED,
dönüşümlere öğretmenleri aktif bir şekilde dahil edebildiği – tıpkı kendi
niteliklerini ve maaşlarını artırmalarına yardım ettiği gibi – ve sadece basit
anlamda onları ve sendikalarını eğitiminin sorunlarından sorumlu tutmadığı
için, Halk Yönetimi, okulların her bir katmanını, belediye okullarının yer
aldığı yoksul mahallelerdeki eğitimin yeniden inşasını amaçlayan kolektif
projeye dahil edilmiştir. Bu yüzden, ebeveynleri sadece eğitimin tüketicileri
olarak gören bir doktrini uygulamak yerine (kendisini bir mal olarak gören),
Yuttaş Okulu, bu fikre alternatif sunan bir yapı kazanmıştır. Ebeveynler,
öğrenciler, öğretmenler, personel ve yöneticiler kolektif bir şekilde çalışmakla
yükümlüdür ve her biri kendi bilgisi ve deneyimiyle katkıda bulunur, daha iyi
bir eğitim yaratmaya çabalar. Bu yolla, Yurttaş Okulu kendisini “çıkış” yolları
ve rekabet öneren piyasa mantığına somut bir alternatif olarak ortaya atar.
29
Yurttaş Okulu projesinde, toplumun okula aktif katılımı daha iyi bir okul
performansını garantileyecek ve öğretmen ve idarecileri velilere karşı güvenilir
kılacak bir mekanizmayı temsil eder. Okul kurulu, eğitim bölgeleriyle birlikte,
düzenleme ve izleme yetkileriyle kuralların oluşturulduğu yerlerde, daha
kaliteli eğitim sunan okulları üretebilecek bir mekanizmayı temsil eder.
Yukarıda gösterdiğim gibi, Yurttaş Okulu, gerçekten de dışlanmış kesimler
için ortaya atılmış bir projedir. Bununla birlikte, eğitimin kalitesinden
yalnızca öğrenciler faydalanmazlar. Ebeveynler, öğrenciler ve okul personeli,
genellikle geleneksel okullarda süreçlerin sadece seyircisi konumundadır,
EBT_SAYI_26.indd 29
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
ama burada, okul kurulunun içinde, yönetim yapısının bir parçasıdırlar ve
bilgilerini “masaya dökerler.” Aslında, Yurttaş Okulunda işleyen tüm süreç,
fakir ve eğitimsiz insanların, nasıl yapacaklarını bilmedikleri için sürece
katılamayacaklarını varsayan modeli de sarsmaktadır.
Bazı Çatışmalar ve Potansiyel Sorunlar
Porto Allegre deneyimiyle ile ilgili değerlendirmeler baştan beri pozitiftir.
Proje aslında, okulları ve tümüyle eğitim sistemini demokratikleştirme amacı
doğrultusunda gerçekten önemli bir ilerleme kaydetti. Ancak bu kadar geniş
çaplı yenilikleri başarmayı hedefleyen her projede olacağı gibi, Yurttaş Okulu
projesi de kaçınılmaz olarak bazı zorluklar ve çatışmalarla karşılaşacaktır.
Hargraves’in (1997) dediği gibi “yeniden yapılanma bizim sorunlarımızın
bitişi değil, başlangıcıdır (s 352).” Bu bölümde, bu sorunların ve çatışmaların
bir kısmıyla ilgileneceğiz.
30
SMED üst düzey yöneticileriyle yaptığımız, projenin uygulanmasındaki
zorlukların muhtemel kaynakları üzerine görüşmelerimizde, bir kaç kez,
öğretmenlerin “muhafazakâr” olduğu ve değişime direndiği görüşüyle
karşılaştık. Bunun ciddi sonuçları vardır. Öğretmenlerden gelen tüm karşı
duruşu bir “muhafazakar yanıt” olarak görerek, SMED, proje için sorun
yaratmaktadır. Muhafazakâr bir pozisyona sırtlarını yaslayan bu öğretmenler
–bu yolla okullardaki geleneksel yapıyı biraz olsun “koruyabileceklerini”
düşünenler – sorunlarının dikkate alınmaması karşısında bu konuma daha da
fazla itiliyor olabilirler. Apple ve Oliver (1996)’ın işaret ettikleri gibi, herhangi
bir karşı duruşu hemen “muhafazakarlık” olarak gören ve yanıtsız bırakan bir
devlet kurumu, kendi özne konumunu, gelecekte, karşı duruş sergileyen bu
kişilere bırakabilir. Dahası, muhafazakar olmayan ve aktif alternatif bir bakış
açısına ve uygulamaya sahip olanlar da yanlış anlaşılmaya maruz kalabilir.
Tüm karşı duruşu muhafazakarlık şeklinde ele alarak SMED, en aktif okullar
arasından müttefik kaybetme riskini almaktadır.
Öğretmenlerin projenin değişik yönlerine karşı çıktıkları için “muhafazakar”
olarak nitelendirilmesi konusundaki ısrar, SMED’in bazı üyeleri arasındaki
indirgeyici Marxist bakış açısına bağlı olabilir. Özellikle SMED’in
gerçekleştirdiği maaş artışından sonra, öğretmenler ironik olarak orta sınıf
olarak görülmüş, oysa öğrenciler ve öğrenci ebeveynleri işçi sınıfına dahil
edilmiştir. Eğer işçi sınıfının “devrimi” ya da gerçek dönüşümleri yöneteceği
doğruysa, o halde öğretmenler sadece “devrimci bilincin” tetiklenmesinden
sorumludur. Eğer öğretmenler direnirse, bu indirgeyici anlayışta, çalışanların
eğilimi, onların eylemlerini muhafazakâr olarak karakterize etmek
EBT_SAYI_26.indd 30
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
olacaktır, çünkü “devrimci projeyi” destekler şekilde hareket etmemekle
suçlanacaklardır. Bu, söz konusu mantığın fazlaca basite indirgenmesi olsa
da, SMED üyeleri arasında bu kültürel modelin izlerini tanımlamaya çalıştım.
Öğretmenlere yönelik bu tutum (“onlar gerekli ama bizim hareketimizin temel
hedefi gerçek devrimin ortaya çıkacağı topluluklardır”) sorunludur. Çabaları
topluluklara odaklandırma konusunda hiçbir problem yoktur, ama öğretmenler
bu okulu ayakta tutarlar ve topluluklarla ittifak kurabilmek için onları gözden
çıkarmak kötü bir strateji olarak gözükmektedir ve bu stratejinin geri tepme
olasılığı vardır. Projeyi uygulayanlar öğretmenlerdir ve eğer saygı görmezlerse
ve müttefikler olarak dikkate alınmazlarsa, Yurttaş Okulu projesince büyük
oranda kaybedilirler.
Bir diğer çatışma da projenin uygulanmasında sağduyunun rolü konusundadır.
Daha önce Santos’un “ikili epistemolojik kopuş” ihtiyacı konusundaki
görüşlerine değinmiştim, ki bu yolla hem sağduyunun hem de bilimin yeni
özgürleştirici bilginin inşasına dönüştürülmesi gerektiğini ortaya koymuştuk.
Bu çok karmaşık vizyon, SMED’in tüm üst düzey üyeleri ve danışmanları
arasında kabul görmüş gibi görünmemektedir.
Dokümanları ve görüşme metinlerini incelerken, sağduyunun yerine daha
politize edilmiş eleştirel bir düşüncenin konulması gerektiği söylemini tespit
etmeyi başardım. Görüşmelerde, birçok SMED üyesi tarafından, “üstesinden
gelmek”, “sorgulamak,” ve “meydan okumak” gibi sözcükler kullanıldığı
görülmektedir. Bu ifadeler, Santos’un görüşlerinden haberi olmayan bir
söyleme işaret etmektedir. Sağduyu sınırlarında işleyen bir söylemin
(toplum içerisindeki bireylerin), sağduyuyu çoktan yenmiş bir söylemle
(öğretmenlerin) karşılaşacağını öngörmektedirler. Fakat bu SMED üyelerine
göre, öğretmenler sağduyuyu çıkış noktası olarak kullanıyor olabilirler.
Tematik bileşkeden bahsederken, SMED’in üst düzey üyelerinden birinin
de belirttiği gibi, “sorun çoğu kez öğretmenlerin, toplumun sağduyusunu
sorgulamak ya da meydan okumak yerine aynı fikirde olmalarıdır.” Buradaki
mantık şu şekilde anlaşılabilir: “Öğretmenler, toplumla nasıl aynı fikirde
olabilir? Onlar, bu kusurlu vizyona nasıl katılım gösterebilirler?”
31
SMED üyelerinin kullandığı bu tür sözcükler, sağduyunun olumsuz
çağrışımlarını vurgulamakta ve bunun yerini daha aydın ve eleştirel bir bakış
açısının alması gerektiği belirtilmektedir. Bu terimlerin kullanımı, aslında
konuşmacıların, ideolojiyi “yanlış bilinç” olarak tanımlayan Marxist geleneğe
dayanan bir söylem içinden konuştuklarını göstermektedir. Bu, Marxist
düşüncenin genelini yansıtmayan tek bir gelenektir. Gramsci, Hall ve Apple’ın
EBT_SAYI_26.indd 31
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
katkıları, sağduyuya pratik bilgi olarak yaklaşma ve içindeki doğru mantığı
anlama gerekliliğini vurgulamaktadır. Oysa SMED üyelerinin ifadeleri, onları,
bu katkılardan çok uzak bir noktaya koyuyor gibi görünmektedir.
Sağduyuyu karakterize etmede “yanlış bilinç” kavramını kullanma ile aynı
zamanda, okullarda bilgiyi oluşturmak için bu kavramdan (sağduyudan)
başlanması ve ona bağlı kalınması gerektiğinde ısrarcı olma arasında alenen
bir çatışma vardır. Eğer sağduyu her zaman yanlış bilinçle doluysa, bununla
başlanmasından niye rahatsız olunsun? Bu, öğrencilere nasıl düşünmemeleri
gerektiğini gösterecek çok değerli bir deneyim olarak desteklenebilir. Bu tür
bir mantığın sorunu, Yurttaş Okulu projesinin öğrenme sürecinde öğrencilerin
kültürünü kullanma gereksinimi üzerine yaptığı vurguyla doğrudan ters
düşüyor olmasıdır. Öğrencilerin kültürünü sadece sorunsallaştırmak için
kullanmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu, yararlı olmaktan öte, çok yıkıcı
sonuçlara götürebilir.
32
Son olarak, Yurttaş Okulu Projesinin potansiyel bir problemi de
sürdürülebilirliktir. Sorulacak soru şudur: Zaman içinde, bu mekanizmayı
sürdürmek ve yararlı sonuçlar elde etmek mümkün olacak mıdır?
Yurttaş Okulu Projesinde sürdürülebilirlik sorunu, sadece, insanların yaratılan
mekanizma içinde katılıma devam etme kapasitesine değil, aynı zamanda
nitelikli katılımına da karşılık gelmektedir. Eğer bu mekanizma, karar verme
süreçlerine toplumun tüm kesimlerinden (ebeveynler, öğrenciler, personel
ve öğretmenler) üyeleri katmaya devam ederse ve kararlar verilirken bu
kesimler arasındaki küçük ölçekli hiyerarşi sürerse, o zaman mekanizma
doğru işlemeyecektir. Çünkü Yurttaş Okulu Projesinin amacı, sadece ebeveyn
ve öğrencileri karar alma sürecine dahil etmek değil, bunu aktif olarak ve
demokratik bir yolla yapmaktır ve katılımın doğası projenin amaçlarını
değerlendirmede temel bir sorundur. Bu yüzden, sürdürülebilirliği Yurttaş
Okulu Projesi bağlamında tartışmak, aynı zamanda, tüm sosyal kesimlerin
aktif ve gönüllü katılımının nasıl sağlanacağını tartışmayı da içerir.
Okul Kurulları örneğinde kurum hakkında teknik bilgiye sahip olan
öğretmenlerin kararları baskı altına alması yönünde ciddi bir risk vardır. Bazı
öğretmenler, bunun doğal olduğunu çünkü eğitimden anlayanların kendileri
olduğunu bile düşünebilirler, ama bu okul kurullarının amaçlarıyla çatışır.
Bu kurullar öğretmenlerin, öğrencilerin, ebeveynlerin ve personelin sadece
finansal olarak değil, aynı zamanda pedagojik olarak okulu nasıl daha iyi
yönetebileceklerini birlikte öğrendikleri yerler olmalıdır. Görünen o ki, bu
EBT_SAYI_26.indd 32
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
durum Porto Allegre okullarında tam olarak uygulanmamaktadır ve yönetim
mutlaka bu konu üzerinde durmalıdır.
Okulun karşılaştığı zorluklara dikkat etme gerekliliği elbette vardır. Daha
önce belirttiğim gibi, eğer ciddiye alınmazlarsa bu zorluklar ve çatışmalar
tüm projeyi tehlikeye atabilirler. Bununla birlikte, iyimser bakılması gereken
bir tablo da ortadadır. Tüm okullarda eleştirel olan ve önerinin sorunlarıyla
ilgilenmenin daha iyi yollarını arayan ve günlük hayatı nasıl yeniden
yaratabileceğini araştıran çok aktif öğretmen grupları vardır.
Yurttaş Okulunun güçlendirdiği çevrede, eleştirel düşünce ve eyleme değer
verilmekte, öğretmenler ise okul kolektifinde ve ilk eğitim kongresinde
önerilen radikal demokratikleştirmeyi sürdüren projeler oluşturmanın daha iyi
yollarını araştırmakta, kendilerini ifade etmek için alan bulabilmektedirler. Bu
gibi şeyler, şimdi okullara iyice yerleşmiştir. Okulların SMED’e karşı aktif
eleştirilerinin ve çatışmanın bastırılmaması gerektiği, çünkü bunların yeni
fikirlerin kaynağı ve okulların doğru yönde ilerlediğinin bir işareti olduğu;
yani eleştirel bir kitlenin projede bahsedilen eleştiren yurttaşı yaratmakta
olduğu düşünülmektedir, çünkü okullar önerinin uygulama alanlarıdır. Tam da
bu noktada öğretmen, öğrenci, ebeveyn ve yönetici ekiplerin etkileşimlerinde
bu çatışmalar ve sorunlarla karşılaşılacaktır.
33
Son Görüşler
Porto Allegre belediye okullarında, kendi okudukları okullardan radikal
derecede farklı okulları kurabilme ihtimaline yeni bir umutla bakan
öğretmenlerle karşılaştım. Kendilerine ayrılan ve kurumsal olarak
programlanan zamanlarda düzenli toplantılar yaparak, metodolojileri ve
öğrencileriyle birlikte geliştirmekte oldukları spesifik kavram örüntüleriyle
ilgili amaçları hakkında topluluklarla etkileşim kurarak, aktif bir şekilde
okulları için müfredat hazırlayan öğretmenler gördüm. Sadece test sonuçlarına
bakan bir çeşit hesap verebilirlik için baskı altına tutulmak yerine, bu
öğretmenler sosyal, politik ve kültürel olarak öğrencilerine nitelikli eğitim
sunmaktan sorumludurlar. Bu bağlamda nitelik, sadece bilgi birikimine
ve hatta kavramlar arasında ilişki kurma yeteneğine de indirgenemez; aynı
zamanda okulun öğrencileri yaratıcı düşünmeye ve büyük ölçüde gelecekte
sosyal dönüşümlere neden olabilecek eylemlere yer veren, kültürel olarak
bütünleşik bir müfredat üretme kapasitesine bağlıdır. Tüm dünyada vurgu
sınavlar, ekonomik hesap verebilirlik ve kurbanları suçlama üzerine
yapılırken, Porto Allegre, eklemlemelerin ilerletilebildiği, eğitimin etrafında
yeni bir sağduyunun yaratılabildiği alternatif bir mekânı yaratmanın mümkün
EBT_SAYI_26.indd 33
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
olduğunu gösteriyor. Çocukların ve toplumun kendilerini okula bağlı
hissettikleri, seslerinin sadece işitilmekle kalmayıp aynı zamanda çözümler
için çok önemli olduğu, bu yüzden de okulun kendilerine hizmet ettiğini
hissettikleri bir mekân yaratmak mümkündür.
Yurttaş Okulu Projesinin en önemli farklılığı, okulların öğrenci ve ebeveynlere
yeterince yanıt veremiyor olması ya da gerçek ve anlamlı öğrenmenin
olmayışı gibi eğitim sorunlarına yönelik çözümlerin kaynağında yarattığı
gerçek değişimdir. Piyasayı, olumlu etki ve değişim için bir model veya
uzmanlık bilgisini eğitimi geliştirmenin yegâne yolu olarak görmek yerine,
Yurttaş Okulu projesi, toplumu dahil etmeyi ve yerel bilgiye değer vermeyi,
dönüştürücü öğrenme deneyimlerine başlangıç noktası olarak görür. Çözüm,
bir uzmanın yoksul mahallelerde yaşayanlara ne yapacaklarını söylemesi
değil, popüler bilgi denen şeyle bilimsel bilgi arasında gerçek bir diyalog
kurabilmektir.
34
Ezilenlerin sesleri, ancak gerçek sorunlara değinilince ortaya çıkacaktır.
Ezilenler, kendi kültürlerindeki güçlü yanları bilimsel bilginin anahtar
unsurlarıyla
birleştirebildiklerinde, yeni ve güçlendirilmiş bilgiyi
biçimlendirebildiklerinde, sesleri güçlenecek ve eğitimsel çözümler alanında
kendilerine yer edineceklerdir. Yurttaş Okulu projesi, bu örneklerden birisidir
ve burada yapılmaya çalışılana dikkat etmeliyiz. Ezilenlerin seslerinden
öğrenilecek dersler vardır ve bu dersler, alternatiflerin uygulanmasının
gerçekten zorlaştığı bir dünyada, gerçek alternatifler sunmaktadır.
Son olarak, okullardan birindeki bir öğretmenin sözleriyle değerlendirmemi
bitirmek istiyorum:
Bizim gerçekleştirmeye çalıştığımız dönüşüm, istatistiksel verilerle kolayca
ölçülebilecek türden değildir. Kayıtlı öğrencilerin sayısının artışını ve okul
terklerindeki net azalmayı gösterebiliriz, ama öğretmen, ebeveyn ve öğrencilerin
eğitimin rolüne ve bilginin doğasına ilişkin algılarındaki radikal değişim
konusunda veri sunmak kolay olmayacaktır. Bunlar, özellikle rakamların
beklendiği raporlarda ve medyada, kolaylıkla nicelleştirilebilir şeyler değildir.
Belki de Yurttaş Okulu projesi, başarılı okulları nasıl kavradığımız ve
değerlendirdiğimize ilişkin yeni bir sağduyu oluşturmanın yaratıcı bir
yöntemini ortaya atmalıdır. Bu, böylesi sınav ve çıktı-temelli değerlendirme
döneminde, daha da büyük bir katkı olacaktır.
EBT_SAYI_26.indd 34
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
DİPNOTLAR
1 Daha fazla bilgi için bakınız Kowarick, 1979; Keck, 1986.
2 Bu konuda daha fazla bilgi Molnar, 1996; Gee, Hull, & Lankshear, 1996’da
bulunabilir.
3 Bu taktik ve strateji tartışmaları üzerine daha fazla bilgi için bakınız Certeau, 1984.
4 Bu adımlar zaman içerisinde ve okullar arasında küçük değişikliklere
uğramıştır, fakat bu tarif SMED’in okullara önerisinin temelini özetlemektedir.
KAYNAKÇA
Apple, M. W. (1993). Official knowledge. New York: Routledge.
35
Apple, M. W. (1996). Cultural politics and education. New York: Teacher
College Press.
Apple, M. W. ve Oliver, A. (1996). Becoming right: Education and the
formation of conservative movements. Teachers College Record, 97 (3).
419-445.
Azevedo, J. C. (1999). Escola, Democracia e Cidadania. In Simon, C., Busetti,
D. D., Viero, E., & Ferreira, L. W. (Eds.). Escola Cidadã: Trajetórias (pp.
11-33). Porto Allegre, Brazil: Prefeitura Municipal de Porto Allegre Secretaria Municipal de Educação.
Ball, S. J. (1998). Cidadania Global, consumo e política educacional. In Silva,
L.H. (Ed.). A Escola Cidadã no Contexto da Globalização (pp. 121-137).
Petrópolis, Brazil: Vozes.
Certeau, M. (1984). The practice of everyday life. Berkeley, CA: University
of California Press.
EBT_SAYI_26.indd 35
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
Fung, A. (1999). Deliberative democracy, Chicago style. Unpublished
manuscript.
Gee, J. P., Hull, G., & Lankshear, C. (1996). The new work order: behind the
language of the new capitalism. Boulder, CO: Westview Press.
Genro, T. (1999). Cidadania, emancipação e cidade. In Silva, L.H. (Ed.).
Escola Cidadã: Teoria e prática (pp. 7-11). Petrópolis, Brazil: Vozes.
Giroux, H. (1995). Insurgent multiculturalism and the promise of pedagogy.
In Goldberg, D.T. (Ed.) Multiculturalism: A critical reader (pp. 325-343).
Cambridge, MA: Blackwell.
Goroditch, C. ve Souza, M. C. (1999). Complexo Temático. In Silva, L.H.
(Ed.). Escola Cidadã: Teoria e prática (pp. 76-84). Petrópolis, Brazil:
Vozes.
36
Hargreaves, A. (1997). Restructuring Restructuring: Postmodernity and the
prospects for educational change. In Halsey, A. H., Lauder, H., Brown,
P., ve Wells, A. S. (Eds.). Education: Culture, Economy, Society (pp. 338353). Oxford, UK: Oxford University Press.
INEP (2000). Education for all: Evaluation of the year 2000. Brasilia, Brazil:
INEP.
Keck, M. E. (1986). From movement to politics: The formation of the
Workers’Party in Brazil. Doctoral Dissertation, New York: Columbia
University.
Molnar, A. (1996). Giving kids the business: the commercialization of
America’s schools. Boulder, CO: Westview Press.
Paes da Silva, I. ve Vasconcelos, M. (1997). Questões raciais e educação: Um
estudo bibliográfico preliminar. In Kramer, S. (Ed.). Educação infantil em
curso (pp. 38-66). Rio de Janeiro, Brazil: Escola de Professores.
Pagenhart, P. (1994). Queerly defined multiculturalism. In L. Garber (ed.)
Tilting the Tower (pp. 177-185). New York: Routledge.
EBT_SAYI_26.indd 36
3/14/11 11:36 AM
Luís Armando Gandin
Pinheiro, P. S. (1989). Prefácio. In Meneguello, R. PT – A formação de um
partido – 1979-1982 (pp. 9-13). Rio de Janeiro, Brazil: Paz e Terra.
Santos, B. S. (1989). Introdução a uma ciência pós-moderna. Porto, Portugal:
Afrontamento.
Silva, T. T. (1994). A nova direita e as transformações na pedagogia da
política e na política da pedagogia. In Silva, T. T. ve Gentili, P. (Eds.).
Neoliberalismo, qualidade total e educação: visões críticas (pp. 9-29).
Petrópolis, Brazil: Vozes.
Silva, T. T. (1996). O projeto educacional da nova Direita e a retórica da
qualidade total. In Silva, T. T. ve Gentili, P. (Eds.). Escola S.A. – quem
ganha e quem perde no mercado educacional do neoliberalismo (pp. 167188). Brasília, Brazil: CNTE.
Silva, T. T. ve McLaren, P. (1993). Knowledge under siege: The Brazilian
debate. In McLaren, P. ve Leonard, P. (Eds.). Paulo Freire: a critical
encounter (pp. 36-46). New York: Routledge.
37
SMED (1993). Projeto Gestão Democrática - Lei Complementar no. 292.
Unpublished text.
SMED (1999a). Ciclos de formação – Proposta político-pedagógica da Escola
Cidadã. Cadernos Pedagogicos, 9 (1), 1-111
SMED (1999b). Official Homepage of the SMED. Retrieved December 15,
1999, from http://www.portoAllegre.rs.gov.br/smed
SMED (2003). Boletim Informativo – Informações Educacionais. Year 6, No.
11.
Souza, D.H., Mogetti, E.A., Villani, M., Panichi, M.T.C., Rossetto, R.P., and
Huerga, S.M.R. (1999). Turma de progressão e seu significado na escola.
In Rocha, S. ve Nery, B.D. Turma de progressão: a inversão da lógica da
exclusão (pp. 22-29). Porto Allegre, Brazil: SMED.
EBT_SAYI_26.indd 37
3/14/11 11:36 AM
Eğitimde Neoliberal Politikalara Gerçek Alternatifler Yaratma: Yurttaş Okulu Projesi
TERİMLER
Articulation: Eklemleme
Cycles of Formation: Formasyon Dönemleri
Decentralization: Yerelleşme
Dissident voices: Muhalif sesler
Municipal Secretariat of Education (SMED): Belediye Eğitim Sekreterliği
Popular Administration: Halk Yönetimi
Progression Groups: Gelişim Grupları
Subaltern(s): Makalede bu terimin Türkçe karşılığı olarak “ezilen(ler)”
sözcüğü kullanılmıştır. Gerçekte, “subaltern(s)” sözcüğünün Türkçe
karşılığı “madun(lar)” iken,
38
“ezilen(ler)” teriminin İngilizce karşılığı
“oppressed”dir (Nitekim, Paulo Freire’nin Pedagogy of the Oppressed
kitabı
Türkçe’ye Ezilenlerin Pedagojisi olarak çevrilmiştir). Ancak,
madun(lar) sözcüğü Türkçe’de pek kullanılmayan ve çoğu okuyucunun
da âşina olmadığı bir sözcüktür. Bu durum göz önünde tutularak ve aynı
zamanda da Freire’nin ve Gandin’in sözünü ettikleri toplumsal kesimlerin
benzerliğinden yola çıkılarak, “subaltern(s)” sözcüğünün Türkçe karşılığı
olarak, Türkçe literatürde daha yaygın kullanıma sahip olan “ezilen(ler)”
sözcüğü kullanılmıştır.
Thematic Complexes: Tematik Bütünlükler
EBT_SAYI_26.indd 38
3/14/11 11:36 AM