The Triumph Of Death

Transkript

The Triumph Of Death
The Triumph Of Death
by Gabriele D'-Annunzio
(view spoiler)[Triumful mortii este povestea de dragoste a doi tineri, Giorgio si Ippolita, care se devora unul pe
altul sfirsind prin a se distruge. Giorgio simte pe zi ce trece ca dragostea lor e tot mai pacatoasa si se sinucide,
omorind-o si pe ea. (hide spoiler)]
Giorgio: "Exista pe pamint o singura betie durabila: siguranta de a poseda o alta fiinta, siguranta absoluta, de
neclintit. Eu caut aceasta betie. As vrea sa pot spune: - iubita mea, aproape sau departe, nu traieste decit cu gindul
la mine- se supune cu bucurie la orice dorinta a mea, are vointa mea drept unica lege, daca n-as mai iubi-o ar
muri- expirind, ea n-ar regreta decit dragostea mea." (p. 153)
Ippolita:"Eu sint intotdeauna neinvinsa. Prin trupul meu tu ai cunoscut toate desfatarile de care iti este insetata
dorinta nesfirsita si ma voi investminta in minciunile pe care dorinta ta le va plasmui la nesfirsire. Ce-mi pasa de
vederea ta patrunzatoare? Eu pot tese la loc intr-o clipa valul pe care l-ai sfisiat tu- pot intr-o clipa sa-ti leg din
nou ochii cu fisia pe care ti-ai smuls-o.Sint mai tare decit gindul tau. Cunosc taina transfigurarilor mele in sufletul
tau. Cunosc gesturile si cuvintele care au darul de a ma transfigura in tine insuti. Parfumul pielii mele poate dizolva
in tine o lume." (p. 283) |** spoiler alert **
I had a lot of romantic quotes to write down from this one.
I may use them from time to time, thanks Giorgio & D'Annunzio! A lot of death and suffering in this I guess. Pretty
good.|Savaşı Gabriele Başlattı
İnsanın şuuruyla gerçek hayat arasında, kalınlığı sihirli kelimlere bağlı bir diyafram gerili. Bazen kalın ve tecrit edici.
Bazen de sinsice göz kırparak kayboluyor birbiriyle karışsın her şey diye. Adlar yeniden verilsin, formlar değişsin,
her şey başka bir şey olsun diye…
Ben onun kayboluşunu ilk seninle tanıştığım yıl gördüm Gabriele.
Yazarı ben olmayı nasıl da istediğim kitabında- tumturaklı zahitlik rüyalarında, bunu bazen örtbas ettiğin saf su
Yazarı ben olmayı nasıl da istediğim kitabında- tumturaklı zahitlik rüyalarında, bunu bazen örtbas ettiğin saf su
yüzeyinde dengede durma savaşına yenilmeyen melekelerinde, kendini bir deniz perisi boyu gibi farklı hissettiğin
kökünden ayrı düştüğün anlarda, ölümden çok insan yıkıntısındaki yaşama hayret edişinde bıraktığın kırıntılarda
yolu buldum…
Bulduğum yola açılan ve tavanlara uzanan kütüphanende belki sen Nietzsche’nin süperkahramanı ya da Nietzsche
senin süper kahramanın olarak hep oradasınız. Durmadan dolaşarak konuşuyorsun. Michetti’nin gözlerine değil
ruhuna baka baka anlatıyorsun.
Faşistsin, kibirdesin, ölüsün!
“Sevdiğin kitap?” dediğinde biri bana, o yıldan beri Demetrio’nun yayından çıkan ilahi bir keman ezgisinden,
Giorgio’nun durmak bilmeyen çıldırmış zihninden, İppolita’nın tanrı bildiği uçurumda bıraktığı aşktan, aslında asla
iflah olmaz bir hakim olma, kaybedilmiş ruha ait parçaları bulma, sonumun iplerini kendi ellerimle çekme
dürtüsünden parçalar koşuşturararak sahnede bir önceki bıraktığım yerlerine yeniden yerleşiveriyorlar.
Çıldırmışsın, zekanın ağırlığı altında savunmasız bir kurbansın. Bu yüzden kocamansın!
İppolita’nın hasta solgun yüzünü, bileklerindeki fışkırmak isteyen kanı tutan şeffaf -herşeyden habersiz- damarları,
tanrıyı mabette bilen kuş beyinlileri, kendini kaybedip yeniden bulmaları, damar atışının nasıl dinlemek zorunda
bırakılan çekiç sesi cezasına döndüğünü, soluk almanın nasıl defalarca ölmeye denkleniverdiğini… Hepsini, hepsini,
hepsini sendeki gibi tarifsiz bir sihirle ben anlatsaydım…
Estetik düşkünüsün, Michetti’siz kalsa kütüphanen dilsizsin!
Senin anıldığın sohbetlerde kahve buğusunda oynaşan ruhsun.
Tombul elli, cübbeli bir adamın ikonayı anlatırken takındığı bilgeliği yerden yere vuracak tek kelimeden kurşunu
atacak sembolistsin. Orvietto’da dilek ağaçlarında sallanan kağıtlar senin kıvranan bilincin.
Diyaframsızsın!
Bana perdelerin yokolabileceğini gösteren pelerinli, tek gözlü, tılsımlı bir askersin. Acımasızsın.
Baharın kutsal soluğu iyi gelmiyordu muhtemelen sana.
İnsanın evreni diye birşeyler çizseydik bile beraber - bana uçurumlarından bahsetmezdin eminim. Alnında
gizlediklerinden de…
Ben de senin kalemini oracıkta kırarak herkesi senden korumak istediğimi ya da kelimelerinin kızgın yağ
damlalarına dönüşüp birgün kurbanlarının diyaframını eleğe çevireceğini söylemezdim sana.
Prenssin, pilotsun, şairsin, gözünü kan bürümüş katilsin!
Elimde değil,
On yıldır aklımdan çıkmayan dizelerin sahibisin.
…
…
…
Günlerin Tortusu mimledi, Gabriele D’annunzio’dan Ölümün Zaferi ‘ni seçtim. Ben de Tuna‘ya soruyorum:
Hangi kitabı yazmış olmak isterdin?
…………………………………………………………………………….
Banu Kevser|maybe even more complete than Il piacere, since it alternates ravishing, decadent descriptions of
feminine beauty and art, with nostalgic evocation of a primordial Abruzzo..|або ж тріумф ідіотизму.
дочитала з чистої цікавості, чи весь час він такий нудний і з пальця виссатий. ага, весь.
дочитала з чистої цікавості, чи весь час він такий нудний і з пальця виссатий. ага, весь.

Benzer belgeler