Sayı: 4 - YAZ - Bayrampaşa Devlet Hastanesi

Transkript

Sayı: 4 - YAZ - Bayrampaşa Devlet Hastanesi
Sayı: 4 - YAZ
Başyazı
Dördüncü Sayımız ve Hoşgeldin Ramazan
Ş
Bayrampaşa Devlet Hastanesi Adına Sahibi
Op. Dr. Fahrettin ÖZKAN
Yayın Kurulu
Op. Dr. Ali ÖZER
Başhemşire İlknur KILIÇ
Müdür Yard. Zehra BALTACI
Hemşire Hülya DAĞLI
Yayın Koordinatörü
Hemşire Hülya DAĞLI
Tasarım - Grafik
www.LimraAjans.com
0532 747 60 60
Baskı - Cilt
Mavi Etiket Matbaacılık
Yazılarınızla bültene katkıda bulunmak
isterseniz hastanemizin web sitesini ziyaret
ederek mail yollayabilir yada Hasta Hakları
birimine teslim edebilirsiniz. Yayınlanan
yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Hastane içi iletişimi sağlamak amacıyla
düzenlenen bülten Bayrampaşa Devlet
Hastanesinin ücretsiz yayınıdır.
Adres: İsmetpaşa Mah. Kenar Sk. No: 22
Bayrampaşa – İSTANBUL
Telefon: 0212 5676774
Faks: 0212 5443594
Web Adresi: www.bayrampasadh.gov.tr
Bülten tamamıyla reklâm gelirleri ile
bastırılmaktadır.
Reklâmların sorumluluğu reklâm verene aittir.
Reklâm rezervasyon: 0212 501 58 00
Bayrampaşa Sağlık Hizmetleri Yardımlaşma
Derneği
2
aka maka derken hem 4.sayımıza hem de Ramazanımıza ulaştık. Şükürler olsun.
Eksikliklerimizi de her sayımızda biraz daha aşmak istiyoruz. Ramazanında hayrı ve bereketiyle inşallah ulaşırız hedeflerimize;
Ayrıca; bu yıl ki Ramazan teması, günümüz insanının ihtiyaç duyduğu “
Paylaşmak. ” Sevinci, acıyı, kederi, hüznü paylaşmak… Bilgiyi, sorumluluğu
paylaşmak… Sevgi dolu bir yüreği, bir düşünceyi birbirimize açabilmek, bir
tebessümü paylaşabilmek… Özveri, fedakarlık ve güzellikler adına ne varsa
harmanlayıp gönülden gönüle sunabilmek, yüreğimizin kapılarını herkese
açabilmek…”Ben”i “Biz” yapan yüce dinimizin çağrılarına kulak vererek çevremizdeki fakirlere, kimsesizlere el uzatmak ve sayısız nimetlerle donatılıp
cennet gibi ayaklarınızın altına serilen dünyayı bizlere zindan eyleyen bu hırs
ve bencilliğimizi sorgulayarak “neyimizi paylaşamıyoruz?” sorusuna cevap
aramak…
Öteki kavramını kaldırmak ve herkese bizden bir parça olarak bakmak gerekir. Çünkü hepimiz insanız, hepimizin artı ve eksileri var. O yüzden paylaşmacı, içtenlikli olmak ve kardeşlerimizle aramıza koyduğumuz mesafeleri kaldırmamız gerekir. Kimseyi yargılamadan, sınıflandırmadan bir duygu ortaklığı
sağlamamız gerekir…
Bu anlamda oruç ibadeti hem manevi anlamda bir arınma hem de maddi anlamda bedenin arınması olarak değerlendirilebilir. İnsanın manevi anlamda
arınması, zihnini ve gönlünü kötü duygu, düşünce, tutum ve davranışlardan
uzaklaştırması buna mukabil, iyi, güzel ve faydalı duygu, düşünce, tutum ve
davranışlara yönlendirmesi olarak düşünülebilir. Çünkü maddi anlamda aç
kalan ve ibadetlerle de manevi alana yönelen bir insan, açlığı ve yokluğu düşündüğü gibi, kendi yaratılış gayesinin ne olduğunu ve nasıl hareket etmesi
gerektiğini de düşünmeye başlar. Bunlarda kişinin insanlık değerlerini geliştirerek, yükselmesini sağlar. Zaten ideal olan da yüksek ahlak değerlerini
kazanmak ve o çerçevede bir hayat yaşamaktır.
Özellikle insanlar arası ilişkilerde sevgi, saygı ve hoşgörü gibi değerlerin hayat bulduğu toplumlarda hayat daha huzurlu ve güvenlidir.
Nice sayılarımızda ve nice Ramazanlarda buluşmak dileğiyle sevgi ve huzurla
kalın.
Op. Dr. Fahrettin ÖZKAN
Baştabip
Op. Dr. Ali ÖZER / Başhekim Yardımcısı
Gerçek
Gibi
Tatbikat
U
MKE ( Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi ) dünyada
oluşabilecek herhangi bir deprem, sel, çığ,
yangın gibi afet durumlarında tıbbi müdahale
ve sağlık hizmetlerinin devamlılığını sağlama amaçlı
gönüllü sağlık çalışanlarını bünyesinde barındıran
Sağlık Bakanlığının oluşturduğu tek yapılanmadır.
Bu ekip çalışmasını İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü
3
kurumumuzun tüm UMKE gönüllüsünün yanı sıra
Bayrampaşa itfaiyesinden bir ekip de hazır bulundu.
Başhekimimiz Fahrettin ÖZKAN3’ın da takip ettiği tatbikat,
hazırlanan senaryo gereği, saat 15.00’da, siren başladı.
Senaryoya göre, serviste yatan hastaların mahsur kaldığı
ve onların kurtarılma faaliyetleriyle başlandı. Haberi
alan UMKE ekibi, toplanma merkezinden, donanımlı bir
şekilde çıkış yaptı. Bayrampaşa itfaiyesinden bir ekipte
kuruma ulaştı. Müdahale için gelen itfaiye ekipleri, yangını
söndürdü. Ayrıca, ‘’kırmızı kod’’ bilgisiyle adlandırılan
hastalarda hastanemizin acil birimine ulaştırıldı.
Sonuç olarak böyle özellikli bir çalışma sergileyebildiğimiz
için ekip adına çok mutluyum ve tüm ekip arkadaşlarıma
ve katılımcılara teşekkür ediyorum.
kendi bünyesinde kurumlar arası iletişimi sağlayarak,
denetimlerini yaparak itibarlı bir seviyede sürdürmektedir.
Bizde Bayrampaşa Devlet Hastanesi olarak düzenli
eğitimlerini alan, katılımı yüksek, nicelikleri ve nitelikleri
arttırılmış bir UMKE ekibi yapılandırdık. Bende bu
ekibin gönüllü bir şekilde idari yönetimini üstlenmiş
bulunmaktayım.
Çalışmalarımıza bir yenisini ekleyerek, hızlı ve güvenli
şekilde hasta veya yaralı naklinin sağlanması, nakil
sonrasında acil tedavi ünitelerinin, hizmetinin
temini ve tüm işleri için gerekli profesyonel yönetim
organizasyonunun oluşturulması yolu ile afetlerde ölüm
ve sakatlıkların en aza indirgenmesi için hastanemizde
tatbikat yapıldı.
Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE), büyük bir yangın
çıktığını varsayarak yatan hastaların bulunduğu servis
binamızda gerçek gibi bir tatbikat yapıldı. Tatbikatta,
4
Uz. Dr. Ahmet KOLSUZ / Aile Hekimliği
GASTROÖZOFAJİYAL
Reflü
G
kaçağını önleyecek şekilde yeniden
şekillendirilmektedir.
astroözofajiyal reflü hastalığı
mide içeriğinin yemek borusuna
geri kaçmasıdır.
Yemek borusu boğazdan mideye kadar
ilerleyen, erişkinlerde ortalama 40 cm.
boyunda olan tüp şeklinde bir organdır.
Mide ile yemek borusunun birleşim
yerinde doğal bir kapak sistemi bulunur.
Kapak sadece besinlerin mideye geçişi
sırasında açılmalıdır. Böylece besinlerin
ve midede bulunan asit ve diğer
sindirimden sorumlu maddelerin yemek
borusuna geri kaçışı önlenir.
REFLU ŞİKAYETİ OLAN
HASTALARA BAZI ÖNERİLER
• Gerekmedikçe aspirin ve diğer
ağrı kesici, romatizma ilaçlarını
kullanmayınız.
• Öğünlerde çok fazla yemeyiniz.
Bunun yerine az miktarda ve daha
sık (ara öğünlerle) yemek yiyerek
midenin gerginliğini ve asit salgısını
azaltabilirsiniz.
• Yemek yedikten hemen sonra
yatmayınız, eğilerek iş yapmayınız ve
güç gerektiren işlerden kaçınınız.
• Dar ve sıkı giyecekler giymeyiniz.
• Yatmadan önceki 2 saat içinde gıda
almayınız, aksi halde midedeki asit
miktarı daha fazla olacaktır.
Erişkinlerin yaklaşık %20’sinde reflü
görülmektedir. Nedenleri ve riski arttıran
durumlar ise şöyledir:
• Mide fıtığı
• Gebelik
• Şişmanlık
• Travma
• Skleroderma (bir çeşit cilt hastalığı)
• İlaçlar
• Besinler: kafein, nikotin
BAŞLICA ŞİKAYETLER
• Göğüste yanma hissi: yemek sonrası ve
yatmakla artar, anti-asit ilaç kullanımı ile
azalır. Akşamları daha sık olur ve daha
şiddetlidir.
• Geğirme
• Alınan sıvı ve katı gıdaların ağza
gelmesi
• Karın ağrısı ve kusma
• Öksürük
• Diğerleri: yineleyen zatürre, ses
kısıklığı, astım, uyku bozuklukları ve diş
çürükleri gibi
TEDAVİSİ
1. İlaç tedavisi: Doktorunuz mide asidini
azaltmak için bazı ilaçları kullanmanızı
isteyebilir.
2. Cerrahi tedavi: tıbbi tedaviye yanıt
alınamayan uzun süreli hastalık
durumunda kapalı (laparoskopik)
veya açık cerrahi müdahale ile
tedavi yapılabilir. Ameliyatta yemek
borusu ile midenin birleşimi, asit
5
Yönetimi
Gözden Geçirme
Toplantısı Yapıldı
H
astanemiz Başhekimi
Fahrettin ÖZKAN’ın başkanlık
ettiği toplantıya Başhekim
yardımcıları, hastane müdürü ve
yardımcıları, birimlerden sorumlu
hekim ve hemşireleri katıldı.
Toplantı programı ve gündemi Kalite
temsilcisi Başhekim yardımcısı Dr. Kadir
KEKLİK tarafından sunulduktan sonra
Başhekim Op. Dr. Fahrettin ÖZKAN
açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında
yakın zamanda yapılan ve TSE
belgemizin devamlılığını öngören
denetimdeki başarıdan dolayı personeli
tebrik etti ve kalite çalışmalarını üst
6
yönetim olarak sahiplendiklerini ve
tüm çalışanların da aynı sahiplenmeyi
göstermeleri konusunu tekrar
hatırlattı. Kurum olarak belirlenen yıllık
hedeflerin açıklaması yapıldı.
Toplantıda ayrıca DÖF ( düzenleyici ve
önleyici faaliyet formu ) uygulamasına
da değinildi ve birimlerden gelen
DÖF’lerin kurum işleyişine kılavuz
olacağını belirtti. Geçmiş yıla ait yapılan
faaliyetler ve iyileştirmeler hakkında
bilgi verdi. Sistemle ilgili genel
değerlendirme yapıldıktan sonra, 2010
yılının yoğun bir çalışma yılı olacağı
bildirildi. Birim sorumluları birimleriyle
ilgili yapılan iyileştirmeler, eksiklikler
ve sebepleri hakkında bilgi aktardılar.
Toplantıda birimlere ait 2010 yılı
hedefleri de görüşüldü.
Birim sorumlularının görüş ve önerileri
alındıktan sonra Op. Dr. Fahrettin
ÖZKAN değerlendirme konuşması
yaptı. 2010 yılının tüm çalışanlar için
mutlu, sağlıklı ve başarılı geçmesi
temennisinde bulunarak toplantıyı
bitirdi, katılımcılara teşekkür etti.
Op. Dr. Varujan HAVİTERS / Ortopedi Uzmanı
Diz Kireçlenmesi (Osteoartrit)
Gonartroz
K
ireçlenme (osteoartrit) diz
eklem kıkırdağının parlak ve
pürüzsüz yapısının bozulması ve
eklemin fonksiyonlarının bozulmasıdır.
Kireçlenmelerde kıkırdakla beraber
menisküslerde yırtıklar, kemik
çıkıntıların oluşumu da genellikle
birlikte olur. Kireçlenen dizde ağrı
başlar. Zaman içinde eklem hareketleri
kısıtlanır ve kireçlenme ilerledikçe
bacaklar eğrilmeye başlar.
Kireçlenmede hastalar
öncelikle ağrıdan yakınırlar.
Ağrı başlangıçta uzun ayakta
kalındığında, yürüyüş sonrası
başlar, dinlenince ve basit ağrı
kesicilerle geçer. Zamanla basit
ağrı kesiciler etki etmemeye
başlar. Daha da ilerleyince ağrı
sürekli bir hal alır ve hiçbir ilaç ile
kontrol edilemez.
Ağrıyla birlikte hastaların hayat
standartı düşmeye başlar. Hastalar
önce uzun yürüyüşler gibi aktivitelerini
azaltır. Zamanla hastalar alışveriş, dost
ziyaretlerini yaparken zorlanmaya
başlar. En ileri dönemlerde hastalar
zorunlu ihtiyaçlarını bile güçlükle
giderirler. Buradan anlaşılabileceği gibi
kireçlenme ilerleyici bir hastalıktır
KİREÇLENMEDE TEDAVİ
1. Kilo verilmesi
2. Egzersiz ve yürüyüş
3. Ağrı kesici ilaç tedavisi
4. Glukozamin ve kondroitin
preparatları
Ağrıyı azaltmak ve kıkırdak onarımı
üzerinde yararlı etkileri gözlenmekle
birlikte bu konuda kanıtlanmış bilgi
henüz yoktur.
5. Eklem içi kayganlaştırıcı sıvı
enjeksiyonları
Bu yöntemi en basit şekilde diz
eklemine enjeksiyon yaparak
menteşeleri yağlamaya benzer bir
etki elde etmek olarak açıklamak
mümkündür. Bu ilaçların eklem içinde
kıkırdak oluşumunu arttırdıkları
iddia edilmektedir. Ancak bu konuda
henüz kesin kanıtlar yoktur. Genellikle
birer hafta arayla 3-5 defada işlem
tamamlanır. Bu yöntem herkeste işe
yaramayabilir. Enjeksiyon tedavisi
diğer yöntemlerin işe yaramadığında
ve gerekli cerrahiyi geciktirmek için
kullanılmalıdır.
6. Eklem içi kortizon enjeksiyonu
Dizde şişlik olan durumlarda en fazla
1-2 kez eklem içi kortizon uygulaması
şişliğin ve ağrının kontrolünü
sağlayabilir.
İleri kireçlenmelerde uygulanan
kortizon hastaların ağrılarını geçici süre
kontrol edebilir.
Hafif-orta kireçlenmelerde kortizon
uygulaması ise kireçlenmenin
ilerlemesini hızlandırabilir.
7. Fizik tedavi ve Rehabilitasyon
8. Kireçlenmelerde artroskopik cerrahi
Dizde hafif-orta kireçlenmelerde
başarılı sonuçlar alınabilen bir
yöntemdir. Bir diz kireçlenmesinde
hastanın artroskopik cerrahisinden
yararlanıp yararlanmayacağı
cevaplanması zor bir sorudur.
Kıkırdağın durumu hakkında MR
ipuçları verse de kesin durum tespiti
ancak artroskopi sırasında yapılabilir.
Yine de hastaların kesinlikle
bilmesi gereken en önemli konu
kireçlenmelerde artroskopi, hastaların
yakınmalarını geçici olarak tedavi
etmek için yapılır ve sonuç hakkında
garanti verilemez.
Kireçlenmelerde artroskopik cerrahi
ile diz içindeki hasarlı kıkırdağın, yırtık
menisküslerin temizlenip düzeltilmesi
yapılır. Burada yeni kıkırdak oluşumu
söz konusu değildir.
Hastalar 4 saat hastanede tutulmakta
ve sonrasında evlerine yollanmaktadır.
Ameliyat sonrası ağrı olmamaktadır.
Ameliyattan hemen sonra hasta koltuk
değneği kullanmadan direkt bacağına
yük vererek yürüyebilmekte, merdiven
inip çıkabilmektedir
7
9. Diz protezi
Dizde diğer tedavi yöntemlerine cevap
vermeyen kireçlenmeler diz protezi ile tedavi
edilir. Protez, dizde eklem yapan üç kemiğin
eklem yüzeylerinin kesilerek çıkarılması ve
bu yüzeylerin metal ve plastik parçalar ile
kaplanmasıdır. Yukarıdaki alternatif tedavilere
cevap yok ve diz sorunları hastanın hayat
standartını bozuyorsa diz protezi gereklidir
denebilir.
DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
1. 45 yaş altı: Fonksiyonu ileri derecede bozan
romatizmal hastalıklara bağlı kireçlenmelerde
protez seçeneği kullanılabilir. Bunun dışındaki
durumlarda kıkırdak ameliyatları gerekebilir.
Çok hafif hasarlar dışında hastaları fazlaca
bekletmeden tedavileri yapılmalıdır. Aksi halde
hastalık hızla ilerleyebilir
2. 45-60 yaş arası: Fonksiyonu ileri derecede
bozan romatizmal hastalıklara bağlı
kireçlenmelerde protez seçeneği kullanılabilir.
Diğer hastalarda ilaç, eklem içi enjeksiyonlar,
glukosamin-kondroitin tabletleri, fizik
tedavi gibi (cerrahi dışı) yöntemler öncelikle
denenebilir. Yanıt elde edilmediği durumlarda
artroskopik cerrahi ve/veya yönlendirme
cerrahileri kullanılabilir. Bunlara yanıt vermeyen
ve hayat standartını bozan hastalarda protez
önerilebilir.
8
Dt. Yaşar GÜNANÇ / Diş Hekimi
Diş Çürükleri
D
iş çürükleri önlenebilir bir
hastalık olmasına karşın
dünyada diş çürüğü olmayan
yaşamayan çok az insan vardır.
Dişler neden çürür?
Ağızda bulunan bakterilerden
oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu
yiyeceklerin ağızda kalan artıkları
ile asit oluşturur. Bu asitler, dişlerin
mineral dokusunu bozup dişin
minesinin bozulmasına ve sonuçta
da diş çürüğünün başlamasına ve
oyuklara neden olmaktadırlar.
Uzun yıllar, nedeni bilinmeyen bir
hastalık gözüyle bakılan diş çürüğünün
günümüzde birçok sebebe bağlı
olabileceği anlaşılmıştır. Diş çürüğünün
başlıca 3 etkeni vardır:
Bakteri plağı (Diş plağı adı da verilir),
Karbonhidratlı gıdalar (Şeker, un... gibi),
Bünyesel etkenler (Genetik vs.)
Diş sağlığı dengeli olan bir kimsede bu
etkenlerden birisi değişikliğe uğrarsa,
çürük ortaya çıkar.
Çürük belirtileri nelerdir?
Çürük ve oyulmuş bir diş, koyu renkli
boşluğuyla kolayca tanınır. Fakat bazen
çürük çukurcuğu gizli kalır ve diş
hekimi ancak yardımcı tanı araçlarıyla
(mesela diş röntgeni gibi) teşhis
koyabilir.
Çoğu zaman çürük dişin boyun
kısmında görülür. İki diş arasında kalan
gizli çürükler uzun süre fark edilmez.
Bu tür çürüklerde “... akşam yemek
yerken dişime taş geldi zannettim,
bir de baktım, dişimin bir parçası
ağzımda...” denildiğini sıkça duyarız.
Diş çürüğünde diş hekimine
başvurmayı gerektiren en önemli
belirti ağrıdır. Ağrının şiddeti kişiden
kişiye değişir, fakat tedavi edilmeyen
çürüklerde ağrılar bir süre sonra sürekli
olmaya başlarlar.
Diş çürüğü nasıl ilerler?
Diş çürümesi önlenebilir mi?
Çürük, daima dişin yüzeyinden başlar
ve ilerleyerek dentin tabakasına erişir.
Dentin, mineden daha fazla organik
madde içerir. Bu nedenle çürük bu
tabakada daha çabuk yayılarak dentini
bir burgu gibi deler; fakat çürüğün
ilerleme hızı, kişiden kişiye ve dişten
dişe değişir.
Unutulmaması gereken bir husus da,
dentinin dişin bir savunma organı
olduğudur. Kendiliğinden olan bu
savunma, bazen hızla ilerleyen çürük
karşısında yetersiz kalabilir.
EVET. Sabah kahvaltısından sonra
ve akşam yatmadan önce dişlerin
fırçalanması en etkili yoldur. Yiyecek
artıkları en çok dişlerin çiğneme
yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin
birbirine değdiği ara yüzeylerde
biriktiği için, diş fırçaları küçükbaşlı
seçilmelidir. Dişlerin iç yüzeyleri,
dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve
dilin üstü fırçalanmalıdır. Fırçalar,
orta derecede sert ya da yumuşak
kıllı olmalı ve belirli aralıklarda
değiştirilmelidirler. Fırça kıllarının
aşınmamış olması ve bakteri
taşımayacak bir şekilde muhafaza
edilmesi gerekmektedir. Asla
başkasının diş fırçası kullanılmamalıdır.
Diş fırçalama
sırasında florürlü bir diş macunu
kullanılarak, florürün diş çürüğünü
önlemedeki rolünden yararlanılmalıdır.
Florürlü macunlara yardımcı olarak
aynı zamanda ağız kokusunu gidererek
ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü
gargaralar da kullanılabilir.
Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde
tüketmeye çalışmak ve yemek
aralarında bir şey yememeye gayret
etmek de diğer bir önlemdir.
Diş hekimine muntazam aralıklarla
başvurmak bir çürüğü önlemek ya da
erken yakalamada en iyi yoldur.
Kimlerde daha çok çürük olur?
Şekerli ve unlu yiyeceklerle bakterilerin
buluşması sonucunda çürükler
oluştuğuna göre herkes için bir tehlike
var demektir. Ancak beslenmelerinde
karbonhidratlı ve şekerli yiyeceklerin
oranı çok yüksek olanlar bir de
sularında florür oranı çok düşükse çok
daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar.
Bakteri plağı tarafından oluşturulan
aside karşı tükürük doğal bir savunma
mekanizması oluştursa da tek başına
çürüğü önleyemez. Tükürük akışını
ve miktarını azaltan hastalıklar
ya da ilaçlar da çürük oluşumunu
hızlandırmaktadırlar. Bu nedenle de diş
hekimleri tükürük akışını artırdığı için
şekersiz sakızları sıklıkla önerirler.
Çürük oluşumuna bazı
alışkanlıkların etkisi:
Beslenme alışkanlıklarının çürük
oluşumuna etkisi olduğu öteden
beri bilinmektedir. (Örneğin sert ve
lifli gıdalarla beslenen Eskimolarda
çürük hemen hemen hiç görülmez.)
Buna karşılık yumuşak ve yapışkan
besinlerin dişler üzerine tutunmaları,
plak oluşturmaları ve çürük meydana
getirmeleri daha kolaydır.
9
Op. Dr. Ömer ATASOY / Beyin Cerrahi Uzmanı
Stres
Yönetimi
S
tres, günümüzde artık
hayatımızın bir parçası oldu.
Haksızda sayılmayız! İşin
uzmanları da stresin kanserden
kilo sorununa, kalp krizinden felce,
gastritten kolite her şeyle ilgisi
olduğunu söylüyor. Dahası taşikardi
atakları, uyku sorunları, tansiyon
düşme veya yükselmeleri, baş
dönmeleri, kulak çınlamaları kısacası
aklınıza gelen pek çok şey stresten
kaynaklanabiliyor.
Sözcük anlamı itibarıyla stres,
“bedeniniz veya egonuza yönelik
gerçek veya var olduğu zannedilen
herhangi bir tehdit”ten başka bir şey
değil. Bu tehdidin sonuçları “bedensel
ve ruhsal bazı belirtilere yol açıyor.
Durum böyle olunca “stresi yok etmek”
başarılması asla mümkün olamayacak
bir hedeftir. Bu nedenle amacımız stres
kaynaklarından uzak durmaya çalışmak
ve yüklendiğimiz stresleri adam gibi
yönetmeyi öğrenmek olmalıdır.
İşte size çözüm planı. Umarım
faydalanırsınız...
1. Liste yapın
Stresi yenmek için önceliklerimizi
belirlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Her
günün başlangıcında tanımlamanız
gereken en önemli işinizi seçin ve onu
bitirin. Eğer yapılacaklar listesi yapan
biriyseniz bir kerede beşten fazla
madde koymayın. Bu şekilde bütün
işlerinizi bitirebilir ve kendinizi daha
başarılı hissedebilirsiniz.
10
(Yaşam Reçetesi)
yaratan durumdan kaçınamıyorsanız,
hazırlıklı yaklaşın, stresi önlemek için
adımlar atın.
3. Başkalarına yardımcı olun
Gönüllü olun. Yalnızlık duygusu
endişelerinizi artırır. Başkalarına
yardımcı olmak, başarı duygusu
ve kendine saygıyı aşılar. Ayrıca
başkalarının dertlerini görünce
kendinizinkilerin ne kadar da önemsiz
olduğunu anlayabilirsiniz. İşte size bir
fayda daha; fedakârlık yapmak daha
uzun yaşamanızı sağlayabilir. Michigan
Üniversitesi’nde Ann Arbor tarafından
yapılan 10 yıllık bir çalışmada hiç
gönüllü iş yapmayan erkeklerde ölüm
oranının, haftada en az bir kez gönüllü
iş yapan erkeklere göre iki kat daha
fazla olduğu saptanmıştır.
4. Sosyal bağlarınıza önem verin
ve İlişkilerinizi güçlendirin
Geleneksel yapısını koruyan, kültürel
ilişkilerini önemseyen, geliştirenlerde
stres daha az oluyor. Annenizi,
babanızı, kardeşlerinizi, teyze ve
halanızı, amcalarınızı arayın, onlarla
zaman zaman birlikte olmaya çalışın.
Eski aile geleneklerinizi koruyun.
5. Öfkenizi kontrol edin
Bir top oyununda duygularınızı dışa
vurarak sisteminizden gerginliğin bir
kısmını uzaklaştırabilirsiniz. Çok yoğun
stres altında olduğunuzda bir spor
karşılaşmasına gidin, tezahürat yapın.
2. Farklı açıdan bakın
6. Kaslarınızı gevşetin
Size stres veren duruma başka bir
açıdan bakmaya çalışın. Gerçekten bu
kadar kötü mü? Soruna başka türlü
bakmanın bir yolu yok mu? Stres
Kaslarınızı gerçekten gevşetmek
istiyorsanız sıcak küvete yatın. En iyi
gevşemeyi sağlamak için, sıcaklığı
vücut derecesinden bir-iki derece
yüksek olan küvette 15 dakika yatın.
7. Espri gücünüzü kullanın
Yapılan çalışmalar, güldüğümüzde
stresle savaşan beyin kimyasallarının
salgılandığını göstermiştir. Uzmanlar
iyi bir kahkahanın gergin kasları
gevşettiğini, vücudumuza daha
fazla oksijen girmesini sağladığını
ve kan basıncımızı düşürdüğünü
söylemektedir. İyi bir ruh halini
yakalamanın sadece bir kahkahayla
bile olabileceğine inanan uzmanların
sayısı hiç de az değil.
8. 10 dakikalık bir “masa başı tatili”
yapın
Meditasyon çok iyi bir rahatlatıcıdır,
ancak bazen bunu yapmak için uygun
ortam ve zaman bulunamayabilir.
Sadece gözlerinizi kapatın,
diyaframdan derin bir nefes alın ve
kendinizi Antalya’da deniz kenarında
düşleyin. Güneşin sıcaklığını hissedin.
Dalgaları dinleyin. Havadaki deniz
kokusunu içinize çekin. Kendinizle stres
arasına biraz mesafe koyun. Günde
birkaç dakika süreli bir “tatil araları” size
çok yardımcı olabilir.
9. Su için
Masanızda daima su bulundurun ve sık
sık için. Stres altında olduğunuzdan,
daha fazla terlersiniz ve tabii ki ağzınız
kurur. Su içerek kendinizi daha iyi
hissedebilirsiniz.
10. Aç kalmayın
Sık ve az yiyin. Öğün atlamayın. Güçlü
bir kahvaltı ile güne başlayın. Ara
öğünler yapıp “sağlıklı şeyler” atıştırın:
Meyve, fındık-fıstık-ceviz, az yağlı
yoğurt veya ayran...
Op. Dr. Ali KOCATAŞ / Genel Cerrahi Uzmanı
Endoskopi
H
astanemizde uygulanabilen bu
tetkik ile hekimin hastaya koyacağı
kesin teşhis hızlanmakta ve hastalara
büyük kolaylık sağlamaktadır. Genel cerrahi
yada dahiliye muayeneleri yapılan hasta
hiçbir sevk işlemine tabi olmaksızın hekimin
günlük çalışması içerisinde hizmete erişimi
gerçekleşmektedir.
Endoskopi Nedir?
Endoskopi içi boş lümenli bir organın
ucunda soğuk ışık kaynağı ve kamera sistemi
olan özel cihazlarla incelenebilmesi işlemine
verilen genel addır. İncelenen organın
ismine göre gastroskopi, kolonoskopi gibi
özel isimler alır. Kurumumuz endoskopi
biriminde şu an başarılı bir şekilde
gastroskopi işlemleri uzman kadrolarımızca
uygulanmakta ve yakın zamanda da
11
Karnın üst kısmında şişkinlik, ağrı
Tedaviye dirençli kansızlık
Nedeni bilinmeyen ani ve hızlı kilo
kayıpları
- Kahve telvesi şeklinde veya kırmızı
kan kusma,
- Büyük abdest renginin katran
renginde olması,
- Ağza acı su gelmesi,
- Nedeni bilinmeyen kusma,
- Gastroskopiye takiben boğazda
yanma hissi ve boğazınız uyuşuk
olduğu için bir süre yutma güçlüğü
gerçekleşebilir. Bu nedenle bir saat
kadar bir şey yememelisiniz. Midenize
işlem esnasında hava verildiği için bir
süre şişkinlik ve gaz yakınması olabilir.
Bunlar için endişe etmemek gerekir.
birimimizde kolonoskopi yapılması için
çalışmalar devam etmektedir.
Gastroskopi Nedir?
Ucunda kamera olan 8-12 mm
çapındaki kıvrılabilen bir alet yardımı
ile üst gastrointestinal sistem denilen
yemek borusu, mide, onikiparmak
bağırsağının incelenmesine olanak
veren endoskopik işleme gastroskopi
denir. Gastroskopi yemek borusu;
mide ve oniki parmak bağırsağının
rahatsızlıklarında; nedenin ortaya
çıkarılması amacıyla yapılan oldukça
etkin ve güvenilir bir yöntemdir.
Gastroskopi teşhis amacıyla kullanıldığı
gibi; mide kanamaları gibi durumlarda
ve mide poliplerinin alınmasında
tedavi amacıyla da kullanılabilmektedir.
İşlem esnasında mide içerisinde
herhangi bir tümöral oluşum izlenirse
tanıyı kesinleştirmek amacıyla biyopsi
alınmasına da olanak sağlar.
Gastroskopi Niçin Yapılır?
Yemek borusu, mide, on iki parmak
bağırsağının sürekli ve rahatsız edici
şikâyetlerinin nedenini araştırmak ve
gerekli durumlarda biyopsi alınarak
12
mikroskobik incelemenin ardından
kesin tanının konulması amacıyla
yapılır. Helicobakteri pilori denilen
bakterinin midede varlığını araştırmak
için parça alınmasına, mide poliplerinin
alınmasına ve mide kanamalarında
uygun durumlarda sklerotrapi
yapılmasına olanak sağlar.
Gastroskopiye Nasıl Hazırlanır?
Hastalarımızın endişelenmesine gerek
yoktur. Bu işlem için kan sulandırıcı ilaç
kullanıyorsanız bu ilacı almayı 3 gün
önceden kesmeniz istenir. İşlemden
önce en az 6-8 saat boyunca hiçbir şey
yenilmemesi ve içilmemesi gereklidir.
Gastroskopi Hangi Durumlarda
Yapılır?
1. Yemek Borusu ile ilgili problemler;
Yutma güçlüğü
Katı ve sıvıları yutmada güçlük
Ağrılı yutma
Gıda maddelerinin yutulmasında
takılma hissi
2. Mide ilgili problemler;
Tıbbi tedavi ile geçmeyen ekşime ve
yanmalar
İstanbul ve ülkemizin
birçok yerinde
günler ve aylarca
uzak tarihlere
randevu verilirken,
hastanemizde tüm
endoskopik hizmetler
48 saat içerisinde
verilmektedir.
Uz. Dr. Mustafa YILMAZ /
Göğüs Hastalıkları
Tüberküloz
T
überküloz Nedir?
Soluduğumuz hava ile akciğerlere
giren Tbc basilinin (mikrobunun)
yol açtığı, asıl olarak akciğerlerde yerleşen,
fakat kan ve lenf yoluyla tüm vücuda
dağılabilen mikrobik, bulaşıcı bir hastalıktır.
Görülme Sıklığı: Yapılan çeşitli bilimsel
araştırmalara göre dünyada her sene
sekiz milyon insan verem hastalığına
yakalanmakta, üç milyon kişi bu hastalık
sebebiyle ölmektedir. Dünyadaki insan
sayısının 3’te biri yani 1.9 milyar kişi verem
mikrobuyla enfekte haldedir. Bunlardan
en az 50 milyonunun klasik ilaçlara
dirençli verem basilleriyle enfekte olduğu
sanılmaktadır.
Hastaların %75’i sosyo-ekonomik bakımdan
geri kalmış 13 ülkede ortaya çıkmaktadır.
Ancak 1985’lerden sonra ileri endüstri
ülkelerinde de artış olması, bu ülkeleri de
konuya yeniden önem vermeye ve ciddi
tedbirler almaya zorlamıştır.
Ülkemizde durum incelendiğinde ise şu
durum görülmektedir. 1950’lerde verem
görülme sıklığı ve ölüm nedenleri arasında
birinci sırada yer almaktaydı. 1945 yılında
verem ölüm oranı yüz binde 262 ve
1965 yılında hastalığa yakalanma oranı
yüz binde 172 idi. 1953 yılından itibaren
başlatılan aşı kampanyaları, açılan verem
savaş dispanserleri ve sanatoryumlarda
uygulanan tedavi hizmetleri, geniş halk
kitlelerinin röntgenle tarama çalışmaları,
Sağlık Bakanlığı, UNİCEF ve verem savaş
derneklerinin destek ve faaliyetleri ile
verem nedeniyle ölümler ve vereme
yakalanma oranları hızla düşüş göstermiştir.
Bu düşüş halen devam etmekte olup bu
gün verem ölüm oranı yüz binde 2.8 ve
vereme yakalanma oranı ise yüz binde 29
civarındadır. Ancak bu rakam Batı Avrupa
ülkelerinden yüksek olup, amacımız
bu ülkelerde olduğu gibi yüz binde 10
oranının altına düşmektir. Ülkemizde
enfeksiyon havuzunun genişliği halen 12-15
milyon kişi civarındadır. Hastalığın en sık
görüldüğü bölge Marmara Bölgesi olup,
bunu Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip
(Verem)
etmektedir. Hastalığın en az görüldüğü
bölgeler ise Akdeniz ve İç Anadolu
Bölgesidir.
Günümüzde tüm dünyanın verem ile
ilgili en önemli problemlerinden biri 1.
kuşak etkin ilaçlara direnç kazanmış hasta
sayılarının artma göstermesidir. Özellikle
tedavi programlarının iyi takip edilemediği
ülkelerde bu oranlar inanılmaz boyutlara
ulaşmaktadır. Ülkemizde klasik ilaçlara
direnç kazanmış veremli hasta sayısı 2000
civarında olup bu konu özel bir dikkatle
takip edilmektedir.
Nasıl Bulaşır?
Hastalığı yalnızca aktif tüberküloz bulunan
kişiler bulaştırabilir. Akciğer dışı organ
tüberkülozu olanlar,15 gündür tedavi alıyor
olanlar pratik olarak bulaştırıcı değildir.
Hastalık damlacık yoluyla bulaşır. Hastanın
hapşırma öksürmesi sonucu havaya yayılan
basiller kapalı bir ortamda uzun süre aynı
havayı soluyan sağlam kişilerce alınır. Ancak
mikrobu soluyan kişilerin az bir kısmında
hastalık gelişir. Hastalık solunan mikrobun
sayısına, hastalık yapma gücüne, kişinin
direncine, bağışıklık sisteminin kuvvetine
göre farklılık gösterir. Hastalık tabak, bardak
veya diğer nesnelerle bulaşmaz.
Kimler Risk Altında?
- Hasta kişiyle aynı evde yaşamış veya uzun
süreli temasta bulunmuş olanlar.
- Hastalığın yaygın olduğu ülkelere gidenler.
- Bağışıklık sistemini zayıflatan kanser, AIDS
gibi hastalıklara yakalananlar
- Toplu yaşanan yurt, hastane, cezaevi gibi
yerlerde kalanlar
- Beslenmesi bozuk, kötü yaşam koşullarına
sahip kişiler
- Alkol ve madde bağımlıları
Tüberküloz olabilir miyim?
- Birkaç hafta içinde gittikçe kötüleşen inatçı
öksürük,
- Belli bir neden olmaksızın kilo kaybı
- Ateş ve gece terlemesi
- Alışılmışın üzerinde yorgunluk sağlıksız
hissetme
- Öksürükle birlikte kan gelmesi
Hastalık sinsi ve yavaş ilerler.
Tanı: Kişinin tüberküloz olduğu ancak vücut
örneklerinde balgam, idrar, mide sıvısı,
BOS, plevra periton sıvısı gösterilmesiyle
söylenebilir. Alınan doku biyopsilerinde
tüberküloza özgü değişikliklerin
izlenmesiyle de tanı konabilir.
Aktif hastalığı olanlarla yakın temasta
bulunanlar, birlikte yaşayanlara PPD
Testi yapılır. PPD Testi, Tbc basilini alıp
almadığımızı gösterir, ancak hastalığı
göstermez. Testin (+) çıkması, hastalık
yönünden araştırmayı gerektirir.
Tedavi: Günümüzde hastalık tedavi edilebilir hale
gelmiştir. Ancak günlük uygulamalarda
tedavinin uzun ve çok ilaçla yapılıyor olması
hasta uyumunu güçleştirmektedir. Tedavi
en az 6 ay olmak üzere hastanın durumuna
göre 9,12 hatta 24 aya kadar uzatılabilir.
Düzensiz ya da eksik yapılan tedavi ilaç
direncine yol açarak, hastalığın tedavisini
güçleştirir.
Ülkemizde Verem Savaş Dispanserleri
ücretsiz olarak hastalığın tetkik ve tedavisini
yapmaktadır.
BCG Aşısı Hastalıktan Korur mu?
BCG aşısı, çocuklarda kanla yayılan (milier)
ve beyin zarını tutan(menenjit) tüberküloz
gibi ciddi hastalıkları önler. Ancak
erişkinlerde hastalık için koruyucu değildir.
Korunma:
Tüberküloz hastalığı dünyada ve ülkemizde
ciddi bir Halk Sağlığı sorunudur.
Her ne kadar artık eskisi gibi ciddi bir
ölüm nedeni olmasa da hastalık kontrolü
çabalarının azaldığı ülkelerde, özellikle AIDS
hastalığının da yaygınlaşmasıyla görülme
sıklığında artma gözlenmektedir. Korunma
yöntemlerinin başında, hastaların erken
tanısı, hızlı, etkin biçimde tedavisi ve hasta
kişiden sağlam kişiye bulaşma yollarının
engellenmesi gelir.
Hastalığın, toplu taşıma araçlarını
kullanmakla veya günlük işlerle uğraşırken
bulaşma riski yok gibidir. Tüberkülozlu
çocukların hastalığı yayma olasılığı
çok düşüktür.
13
Psikolog Kübra AKHAMAN
Özgüvenli Çocuklar
S
on zamanlarda çocuk gelişimi
alanında çalışan profesyonellerin
yardımına en sık başvurulan
konulardan birisi özgüven eksikliği
problemidir. Ebeveynler eski zamanların o
uslu, akıllı, ağırbaşlı ve sessiz çocuklarının
yerine bugün daha atılgan, kendini daha
net ortaya koyan çocuklar görme isteğini
dile getirmektedir. Bu yolla çocuklarının
daha bağımsız olabileceklerine,
kendilerine kıyasla hayatta daha iyi
yerlere gelebileceğine, bir taraftan
da onları daha iyi yerlerde görerek
geçmişte kendi mahrum kaldıkları/
bırakıldıkları şeyleri telafi edebileceklerine
inanmaktadırlar.
Her şeyden önce kendine güven
duygusunun insanı güçlü kıldığını
söyleyebiliriz. Kendinizi emniyette
hisseder ve kendinize güvenirseniz
hemen hiçbir şey ters gitmez. Bu
durumda da herkes tarafından kabul
görür ve hemen hemen her konuda
başarılı olursunuz. Bu da sizi yeni
sorumluluklar alma konusunda
cesaretlendirir. Güvensizlik duygusu ve
kendi yeteneklerinden şüphe etmekse
bunun tersi bir etki yapar.
Sağlıklı bir kendine güven duygusu
kazandırma aşamasında aile çocuğa
önemli yardımlar sunar. Çünkü
ebeveynler çocuğa hayatının ilk
yıllarından itibaren şekil verir ve her
an çocuğun yakınında bulabileceği bir
örnek olma özelliği taşır. Anne babasının
kendisini sevdiğini ve değerli bulduğunu
gören çocukta kendine güven duygusu
gelişirken; eleştirilen, hakarete uğrayan
ve sonuç olarak başarısızlığa uğrayan
çocuk da kendini değersiz biri olarak
hissetmeye başlar. Ne yazık ki çok sık
görülen yanlışlardan biri de, daha hırslı
olsun ve aileyi yanıltmaya gayret etsin
diye çocuğu aşağılamak ve başarısız
olduğunu söylemektir. Bu yöntemlerin
çocukları hiçbir şekilde motive etmediği
açık şekilde görülmekte, bununla birlikte
kronikleşmeye yüz tutan iletişim sorunları
mevcut sorunlara eklenmektedir.
Bir ebeveyn olarak, çocukların özgüven
14
gelişimini desteklemek adına yapılacak
ilk şey ona iyi ve kendine güven duygusu
aşılayacak bir ortam hazırlamaktır. Bunun
için öncelikle çocuğun güçlü olduğu
durumları fark edip vurgulayabilmek,
ceza vermek, eleştirmek ve hakaret etmek
yerine onun olumlu yönlerini dile getirip
bu davranışları tekrar etmesini sağlamak
gerekir.
Sağlam bir kendine güven duygusunun
oluşması yıllar alabilir, kimse bu
yetenekle doğmaz. Çocuklar ve hatta
pek çok yetişkin, bilinmedik durumlar
ve yabancı insanlar karşısında acele
edip yanlış kararlar almamak adına ilk
etapta geri çekilme davranışı gösterebilir.
Bu yüzden çocukların biraz çekingen
olması kabul edilebilir bir durumdur.
Yabancılarla kurulan ilk ilişkilerde
çocuğunuza destek olarak ona yardımcı
olabilirsiniz. Söz gelimi çocuğunuzla
birlikte eve birkaç arkadaşını davet
edin, bu sayede evde hissettiği emniyet
duygusu da avantaj olacaktır. Evini
iyi tanıyan çocuk, oyuncaklarıyla ilgili
önerilerde de bulunabilir. Oyun sırasında
çocuk “Ben bazı şeyleri iyi, bazı şeyleri
kötü yapabiliyorum. Arkadaşlarımla
olmayı seviyorum, onlar da beni seviyor”
düşüncesine ulaşırsa doğru yoldayız
demektir. Ancak bu süreçte çocuk yerine
hareket edilmesi yani ebeveynlerin
oyunlara müdahele etmesi tercih
ettiğimiz bir yol değildir.
Bazen ebeveynlerin destek ve baskı
arasındaki farkı yakalamada sıkıntıları
olabilir. Bununla ilgili çarpıcı bir araştırma
yapılmıştır: iki grup çocuk arasından
birinci gruptaki çocukların anneleri
yanında ve sürekli olarak çocuğa
arkadaşlarının oyununa katılması
için baskı yapmakta, ikinci gruptaki
çocukların anneleri ise hiçbir müdahelede
bulunmamaktadır. Sonuçta annenin
katılımı için baskı yaptığı çocuklar
ortalama 40 dakika gibi bir sürede
oyuna katılırken, hiçbir müdahelede
bulunulmayan çocuklar ortalama 20
dakika gibi bir sürede oyuna dahil
olmaktadır.
Çocuklar için uyum gösterme ve karşı
çıkmanın ne zaman gerçekleştirilmesi
gerektiği de önemlidir. Uyum sağlamak
kolaydır, çünkü insana acı vermez
ve sürtüşme yaratmaz. Ancak karşı
çıkmada iş değişir. Yetişkinlerin daima
haklı olduğunu ve çocukları kontrol
altında tutmaları gerektiğini öğrenen
bir çocuk, koşullar değişip durum
başka bir şeyi gerektirdiğinde kendini
değiştirmekte sıkıntı yaşar. Bu yüzden
fikirlerini ve makul isteklerini uygun
yollarla gerçekleştirmeleri için çocukları
cesaretlendirmek büyük önem taşır.
Çocuklar kendi kararlarını vermeyi
küçük yaşta öğrenebilirler. Ancak bunun
için yaşlarına uygun işler konusunda
tercih yapmaları istenmelidir. İki yiyecek
veya giyecek arasından tercih yapabilir
ancak hayal güçlerini zorlayacağı için
yaz tatilini Antalya’da mı yoksa İzmir’de
mi geçireceğiniz konusunda karar
veremezler. Yaşlarına uygun kararlar
verebilmek çocuklara önemli olduklarını
ve ciddiye alındıklarını hissettirir. Yine
de bu anne baba olarak hiçbir şeye
karışmayacağınız anlamına gelmez; farklı
istekler üzerine siz de fikirlerinizi söyleyin
ve sonunda herkesi memnun eden ortak
bir çözüm bulmaya gayret edin.
Uz. Dr. Ramazan KUTLUK / Cildiye Uzmanı
Akne
A
kne en çok görülen cilt hastalığıdır ve
yetişme çağının bireylerin % 80’inden
fazlasını etkiler.
Akne neden tedavi edilmelidir?
Akne yaşamı tehdit edici bir hastalık olmamasına
rağmen, hastaların zihinsel ve fiziksel durumunda
yıkıcı bir etkisi olabilir. Akne hastaları, anksiyete,
depresyon, kalıcı skar ve güven kaybına daha
yatkındırlar. Bu etkiler, hastalığın sadece şiddetli
biçimlerinde değil, çok hafif vakalarında dahi
bildirilmektedir.
Aknenin nedenleri nelerdir?
Aknenin gerçek sebebi bilinmemektedir. Ergenlik
çağının başlangıcında kan dolaşımında artan
androjen seviyesi nedeniyle büyürler ve Akneye yol
açarlar.
Kapalı komedonlar, gelişmiş akne biçimleri şeklinde
görülen iltihaplı lezyonların işaretleridir. Serbest
yağ asitleri aknenin kötüleşmesine katkıda bulunan
metabolik yan ürünleridir. Tedavi edilmediği
takdirde klasik iltihaplı lezyonlara yol açabilir:
papüller, püstüller, nodüller ve kistler.
Akne Tedavisi
Akne tedavisinin amacı, akne lezyonlarının
sayısını azaltmak, her türlü fiziksel ve fizyolojik
skarı önlemektir. Akne, ilerleyen bir hastalıktır, bu
nedenle çoğu zaman skar ve fizyolojik rahatsızlık
erken tedaviyle önlenebilir.
Antibiyotikler, hafif ile orta derecede aknenin
tedavisinde, özellikle inflamatuvar lezyonların
baskın olduğu durumlarda etkilidir.
Hormon tedavileri, sebase bezleri üzerindeki
androjenik aktiviteyi azaltırlar ve sadece kadınlarda
kullanılır.
“Zayıflamak” için
Kullanılan
Bitkisel Ürünlere
Dikkat!
A
ktarlarda ve bilhassa internette, bitki veya
bitki karışımları herhangi bir bilimsel bilgi
ve araştırmaya dayanmayan ürünler halinde
“zayıflatıcı ürünler” olarak satılmaktadır. Bu bitkilerin,
önemli bir kısmının kilo vermeye yardımcı etkisinin
olmamasının yanında, uzun süreli kullanıldığında yan
ve zararlı etkilerinin de olabileceği hususu göz ardı
edilmemelidir.
Piyasadaki ürünlerin formülleri genellikle sağlıkla
ilgili olmayan kişiler tarafından hazırlanmaktadır. Bu
ürünlerde kalite sorunu da bulunmaktadır. Üretimde
kullanılan bitkilerin ve ürünlerin kalitesi hakkında hiçbir
bilgi yoktur. Piyasa kontrolleri de yapılamamaktadır.
Yeşil çay, kırmızı biber gibi bazı bitkilerin veya
ekstrelerinin yağları erittiği ve yağ yıkım mekanizmasına
etkileri olduğu iddia edilmektedir. Ama çalışmalar
devam etmektedir. Hiç biri hakkında bu güne kadar
zayıflama ilacı veya zayıflama diyetleri sırasında
yardımcı ürün olabileceği hakkında kesin bilimsel bilgi
bulunmamaktadır. Piyasadaki ürünlerin formülleri
genellikle sağlıkla ilgili olmayan kişiler tarafından
hazırlanmaktadır. Bu kişilerin etkili doz, zararlı doz,
etkileşim, yan etki gibi kavramları bilmeleri beklenemez.
Bu yüzden, ürünler lenzer etkiye sahip çok sayıda bitkiyi
formüllerinde taşımaktadır. Dolayısıyla bu tip ürünlerin
kullanılması önemli bir risktir. Zayıflama ürünlerinde
beyan dışı sentetik maddelerin bulunabileceği hususu
da son derece önemlidir.
Piyasadaki ürünlerin kalite ve formülleri açısından
kontrol edilmelerinin yanında zayıflatıcı etkiye sahip
sentetik maddeler taşıyıp taşımadıkları da analiz
edilmelidir.
Sağlık ve Mutluluklar.
15
Satranç
Turnuvası
H
astanemizde Satranç Turnuvası
Düzenlendi
Kurumumuz Sosyal Komite
çalışmaları kapsamında Op. Dr. Orhan
GÜL’ün çalışmalarıyla satranç turnuvası
düzenlendi.
Turnuvaya; … personelimiz ve yakınları
katıldı. Çalışanlarımızın satrancın pozitif
etkilerinden yararlanma, doğru ve
zamanında kara verme ve verdikleri kararları
uygulayabilme yeteneklerini geliştirmek
amaçlı yapılan turnuvada Başhekimimiz
Op. Dr. Fahrettin ÖZKAN’da katılımcı olarak
16
bulundu. Üç gün devam eden turnuva
sonunda dereceye girenlere ödüller verildi. Yapılan turnuvada;
1. Volkan Yaşar IŞIKSAÇAN
2. Orhan GÜL
3. Mustafa KASAPOĞLU elde etti.
Kurallara uymayı, dostça oynamayı,
kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı
kutlamayı öğreten satranç turnuvası yoğun
iş temposu haricinde çalışanlar arası ortak
paylaşım ortamı oluşturdu. Katılımcıları ve
kazananları tebrik ederiz…
Taner DENİZ / Diyetisyen
Hoşgeldin Ramazan
Ramazanda
Beslenme
O
ruç tutmak dinimizin en
önemli farzlarından biridir.
Dünyada yaklaşık 1,5 milyar
Müslüman, ergenliğe ulaşır ulaşmaz
her yıl bu dini gereğe uymakla
yükümlü hale gelmekte ve ramazan
boyunca, güneşin doğuşundan
batışına kadar geçen sürede yeme,
içme, sigara ve cinsel ihtiyaçlardan
uzak durmaktadır.
Ramazan yaklaşık 29- 30 gün sürmekte
ve bu sürede bireylerin günlük
yaşantılarında özelliklede beslenme
alışkanlıklarında önemli değişikler
görülmektedir.
Ramazan ayında uzun süre aç kalmak,
beslenme şeklinin ve saatlerinin
değişmesi, hareketin azalması,
yemeklerden hemen sonra yatılması
gibi pek çok neden fazla kilo sorununu
da beraberinde getirmektedir.
Ramazan ayındaki beslenme şeklinin
her zamankinden büyük farklılık
göstermemesi, günlük alınması
gereken enerji, protein, vitamin
ve mineral oranının değişmemesi
gerekiyor.
Ramazanda gün boyunca aç kalınacağı
için aşırı yemek yerine, yavaş sindirilen,
kana geçiş hızı düşük, az oranda
glisemik indeksli olan esmer tahıl
ürünleri, sebze, salata gıdaları tercih
etmek daha doğrudur.
Oruç tutmanın vücut bileşimi
üzerindeki etkileri
Yapılan çalışmalarda ramazan ayı
boyunca oruç tutan bireylerde
vücut suyunda kesinlikle bir azalma
olduğu ancak oruç bitimine doğru
bu azalmanın normal düzeye geldiği
bildirilmektedir. Bu nedenle vücut su
kaybının en fazla yaşandığı orucun
ilk haftasında oruç açımından imsak
vaktine kadar bol sıvı alımının önemi
bilinmelidir. Birçok çalışmada ramazan
boyunca vücut ağırlığında artışın
olduğunu, az da olsa bazı çalışmalarda
ise vücut ağırlığının değişmediğini
bildirmektedir.
Ramazan ayı boyunca öğün sayısının
en az üç olmasına dikkat edilmeli oruç
sırasında vücutta yaşanan değişimle
konusunda bilinçli ve dikkatli olmak
gerekiyor. Oruç sırasında kan şekerinde
düşme ve vücut ısında azalma
meydana gelmektedir.
Bu nedenle üşüme, halsizlik, baş ağrısı
yaşanabiliyor. Uzun süre aç kalmak
iştahı ve doyma eşiğini arttıracağından
normalden çok fazla miktarda ve hızlı
yemek yenir. Bu sebeple kilo vermek
bir yana, kilo alınır. Kilo almamak için
sahura mutlaka kalkmak, yedikten
en az 40 dakika sonra yatmak,
suyu yatmadan hemen önce bolca
içmek, hafif gıdaları tercih etmekte
yarar var. Ramazan ayında ilk dikkat
edilmesi gereken nokta sahura
kalkmak. Sahurda ağır yiyeceklerden
kaçınarak hafif, kahvaltılık gıdalar
tercih edilmelidir. Ramazan ayında
dengeli beslenmek için öğün sayısının
en az üç olacak şekilde planlanması
gerekiyor. Sahurda sadece su içerek
niyetlenmenin veya yatmadan önce
yamak yemenin son derece zararlı
olduğu unutulmamalı. Çünkü sahur
geçiştirilirse yaklaşık 12 saat olan açlık
süresi ortalama 16 saate çıkmaktadır.
Bu durum kan şekerinin daha erken
saatlerde düşmesine ve buna bağlı
olarak günün daha verimsiz geçmesine
neden olmaktadır. Bunun tam aksine
eğer sahur öğünü ağır yemeklerden
oluşursa gece metabolizma hızı
düştüğü için yemeklerin yağa
dönüşme hızı yükselir. İftar ise bir
çorbayla açılmalı ve bir süre ara
verdikten sonra yemeğe geçilmelidir.
Başlangıç için beyne doygunluk hissi
veren çorba en uygun yiyecektir. Bir
anda çok şey yeme sonucunda mide
ve kalp sorunları çıkabilmektedir.
Bunu önlemek için iftarda yavaş ve
az miktarda yemek yenmelidir. İftarla
sahur arasına mutlaka dengeli bir öğün
eklenmelidir.
Hepinize sağlıklı, hayırlı
Ramazanlar…
17
Sahur 1
1-2 dilim ekmek
1-2 dilim peynir veya 1 yumurta
5-6 adet zeytin salatalık-domates
Meyve veya 1-2 çay kaşığı bal-reçel
Sahur 2
1 bardak süt ve bir dilim börek
Sahur 3
1 kase çorba, domates, salatalık
1 dilim ekmek, 1 kase yoğurt
İftar
1-2 zeytin veya hurma veya peynir
1 kase çorba
20.00
Bol salata (az yağlı )
6-8 yemek kaşığı sebze yemeği ( susuz )
2 köfte kadar az yağlı tavuk, balık, hindi yada kırmızı et
1 kase yoğurt
1-2 ince dilim esmer ekmek
21.00
1 kase sütlü tatlı veya meyve tatlısı veya ceviz, fındık
Açık çay veya bitkisel çay
22.30
2 porsiyon meyve
Gece yatarken
Süt
haftada 2-3 kez ara öğün yerine güllaç gibi bir sütlü
tatlı yenilebilir.
(Bu beslenme planı oruç tutabilen ve beslenmeyi
etkileyebilecek herhangi bir sağlık sorunu olmayan
yetişkinler için uygundur )
Oruç Metabolizmada
nasıl bir değişiklik oluşturur?
Uzun süre yaklaşık özellikle 12 saat süren açlık
nedeniyle metabolizma az enerji harcar, vücut
hareketleri yavaşlar, bazal metabolizma hızı düşer.
Bu açlık süresinde vücudun kendisini küçültmesi
anlamına gelir. Eğer oruç döneminde de diğer günler
kadar yada daha fazlasını tüketirseniz kilo alırsınız
ve vücudunuzu yağlandırırsınız. Oruç döneminde
yemekten sonra üşüme hissi ve ardından uyuklama
oluşabilir, bu aç kalan vücuda hızlı ve fazla miktarda
besin girmesiyle oluşan kan şekeri hızla yükselmesi
ve ardından hızla düşmesinin yarattığı titremedir.
İftar sofralarında kaçınılması gereken besinler ve
pişirme yöntemleri nelerdir?
Fast-food, kızartmalar, hamur tatlıları, çok tuzlu, çok
şekerli ve çok yağlı hazır besinler, salam, sucuk, sosis,
kavurma vb… doymuş yağ içeriği yüksek besinler,
sakatatlar ( beyin, karaciğer vb… ) Ramazan ayı
boyunca uzak durmanız gereken yiyeceklerdir.
18
Uz. Dr. Merhan ÖMEROĞLU / Nöroloji
Mutfak
Muzlu Bademli Güllaç
Malzemeler:
8 adet güllaç yaprağı
1,5 lt. Süt
1,5 su bardağı toz şeker
1–2 adet muz
file veya çekilmiş badem (yerine ceviz de
kullanılabilir)
Hazırlanışı: Süt ve şeker bir tencerede kaynatılır,
ocağın altı kapatılır. Bir tane güllaç yaprağı
dikdörtgen borcama uygun şekilde kesilerek
yerleştirilir. Üzerine bir kepçe şekerli sütten
gezdirilir. İkinci bir yaprak yerleştirilip yine süt ile
ıslatılır, ilk dört yaprak için de aynı işlem tekrarlanır.
Bu arada süt hep sıcak olmalı((soğursa tekrar
ısıtılır) ancak kaynar olmamalıdır ve her yaprak süt
ile ıslatıldıktan sonra kuru kalmaması için kepçe
veya kaşığın sırtı ile üzerine bastırılarak iyice
ıslatılır. Üzerine dilimlenmiş muzlar dizilir, badem
serpilir. Muzların üzerine bir güllaç yaprağı daha
yerleştirilip, süt ile ıslatılır. Diğer yapraklar için de
aynı işlem tekrarlanır. Kalan süt üzerine gezdirilir,
dinlenmeye bırakılır. Daha sonra üzeri toz fıstık ve
nar taneleriyle süslenir.
Not: Güllaç yapraklarının cinsine göre sütü çekme
miktarı değişebilir, eğer güllaç sütü çektikten sonra
üzeri kuru gibiyse biraz şekerli süt hazırlanıp(sıcağa
yakın ılık) üzerine dökülür.
AFİYET OLSUN…
Uz. Dr. Ümit KURU / Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Mavinin ve Yeşilin Birleştiği Yer
İĞNEADA
Eşim ve benim için, Mayıs-Haziran
aylarında doğanın uyanışına şahit
olmak neredeyse bir görev haline
geldi. Bu amaçla gittiğimiz en özel
yerlerden birisi de Kırklareli İlimizin,
Demirköy ilçesine bağlı sahil beldesi
olan İğneada’dır. Kırklareli’ye 98,
Demirköy’e 26 Km uzaklıkta olan ve ilk
varışınızda düzensiz yapılaşma sonucu
bir boğulma hissine kapıldığınız
İğneada aslında denizle ormanın
kucaklaştığı, sınırları içinde yer
alan ve koruma altındaki yedi gölü,
oksijen çadırından farksız havası,
leziz balıkları ve kolay ulaşımı ile
doğaseverlerin gözbebeğidir.
Benim bu yazıda bahsedeceğim,
20 km. uzunlukta geniş kumsalı ile
kalabalık bir tatilci grubunun yazları
gözdesi olan İğneada değil, Longoz
ormanları, kendine has ekosistemi,
insanın gözlerini yoracak kadar canlı
yeşili, içinde onlarca farklı kuş çeşidinin
bulunduğu gölleri ile Mayıs-Haziran
aylarının sakin ama bir doğasever için
cennet İğneadasıdır.
İğneada tarih öncesi çağlardan beri
yerleşimin olduğu bir yerdir. 1363
yılında I. Murat’ın komutanlarından İne
Bey tarafından Osmanlı topraklarına
katılır ve bu komutan buraya kendi
adını verir. “İneada” adı zamanla
İğneada olur.
İstanbul’dan, İğneada’ya kadar
256 km’lik bir yolunuz var. İstanbul
yönünden Edirne’ye doğru yol alan
özel araçlar Lüleburgaz ayrımında
otobandan çıkarak Pınarhisar-Yenice
Köyü üzerinden Istranca ormanlarının
doyumsuz manzarası arasında
Demirköy’e ulaşıyorlar. Özellikle Yeniceİğneada arasında olan yol Mayıs-
Haziran aylarında yeşile bürünüyor.
Yol üzerinde Demirköy’e uğrayarak
meydanda bulunan çay bahçesinde
içeceğiniz limonatanın tadını
unutamayacaksınız.
Demirköy’de verdiğiniz bu kısa mola
sonrasında İğneada’ya varmadan
yaklaşık 5 km sonra kahve renkli bir
tabela sizi Longoz ormanlarına ve Mert
gölüne yönlendirecektir. Zaman varsa
direksiyonu tabela yönüne kırın ya da
ertesi gün buraya gelmek için mutlaka
zaman ayırın. Burada 2,5 km’lik harika
bir yürüyüş parkuru var. Longoz
ormanları ile ilk tanışmanız içinde çok
uygun bir yer.
Longoz (subasar) Ormanları, denize
doğru akan derelerin getirdiği kumların
birikerek kıyıda set oluşturması
ve dere ağzını kapatması sonucu
akarsuyun biriktiği yerde oluşan özel
19
bir ekosistemdir. Yalnızca belirli
ağaç (örneğin, dişbudak, kızılağaç,
vs), bitki (örneğin, göl soğanı, su
menekşesi, vs) ve kuş (örneğin,
kara leylek, balıkçıl, vs) türleri bu
yaşam ortamını tercih ederler. Bu
ekosistemin devamlılığı için en
temel koşul, bol suyun devamlı
var olmasıdır. Su, getirdiği kil ve
organik materyal ile bu sahaların
topraklarını mineral ve organik
materyal yönünden zenginleştirir.
Bu yapı İğneada’nın özel olmasının
da nedenidir. Türkiye’de bu
yapıda orman ancak birkaç yerde
bulunmaktadır. İğneada’nın iç
taraflarında, yerleşim yerlerinin
arkasında, yürüme mesafesindeki
bu ormanları keşfetmeye mutlaka
çıkmalısınız.
İğneada’nın bir diğer gölü ise
20
Erikli gölüdür. Burada gölün içine
doğru uzanan bir kuş gözlem yeri
vardır. İğneada Longoz Ormanları,
Avrupa ve Afrika arasında yer alan
önemli kuş göç yolu üzerinde
bulunduğundan yanınızda dürbün
götürürseniz gölde bulunan
kuşları gözlemek şansınız olabilir.
İğneada’nın diğer gölleri Saka,
Hamam, Pedina, Sülüklü ve Ramada
Gölleridir.
İğneada kumsalı bahar aylarında
bir başka güzel olur. Sahilde değişik
renk ve çeşitte deniz kabukları
arasında yürüyüş yapmak ve
dalgaların sesine kulak vermek
günün yorgunluğunu mutlaka
alacaktır.
Limanköy’e uğrayarak balıkçıları
gezebilir, burada balıkçı
lokantalarında yemek yiyebilirsiniz.
Hemen köyün bir başka
noktasındaki tarihi Deniz Feneri’ni
de görmeyi ve buradan denize
doğru bakarak eşsiz manzaranın
tadını çıkarmayı ihmal etmeyiniz.
Fenerin olduğu burundan
Karadenize doğru baktığınızda,
solunuzda belli belirsiz bir burun
gözünüze çarpacaktır. Orası artık bir
başka ülkenin yani Bulgaristan’ın
topraklarıdır. Sınıra yakın bir yere
gitmek isterseniz, 13 km uzaklıktaki
Beğendik köyüne mutlaka
gidiniz. Kimilerine göre Atatürk,
kimilerine göre de İsmet İnönü
sınırın birkaç kilometre uzağındaki
bu köyü, Bulgaristan’a nazire
olsun diye yaptırmış. Beğenilecek
güzellikte bir köy olmasını ve karşı
kıyıdakilerin imrenmesini istemişler.
Burası Karadeniz kıyısındaki son
köyümüzdür. Az ilerde Rezve deresi
sınırdır ve sınırın öte yanında kurulu
bir Bulgar köyü vardır. Hudut Karakol
Komutanlığı’ndan izin alarak gezinizi
Bulgaristan sınırını da görerek
tamamlarsanız kendinizi şanslı
sayabilirsiniz.
İğneada içinde aile pansiyonculuğu
iyi sayılacak düzeydedir. Ucuz ve
temiz yerler bulabilirsiniz. Bunun
yanında konaklama için motel ve
otel de mevcuttur.
İğneada civarında gezebileceğiniz
diğer yerler ise Demirköy’den 24 km
uzakta olan Dupnisa Mağarası ve
Demirköy’den 5 km uzaklıktaki, Fatih
Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi
için topları döktürdüğü Dökümhane
olabilir.
İstanbul’a dönüş yolunda, eğer
vaktiniz varsa, Saray-Vize yolunu
tercih etmenizi tavsiye ederim.
Bu yolda çok güzel olup, özellikle
Sivriler köyü mesire alanında kısa bir
soluklanmak çok iyi gelecektir.
İğneada bizim için her gittiğimizde
muhteşem anılarla döndüğümüz
bir cennet olmuştur. Doğanın bu
uyanışına sizlerinde en azından bir
hafta sonunuzu burada geçirerek
şahit olmanızı arzu ederiz. Bu seneyi
kaçırdıysanız bile bir dahaki seneyi
kaçırmayın derim.
Gezekalın.
Teknik
Ekip
Yeter ki Gönüller Kırılmasın
Diğerlerini tamir ederiz…
Şiir Köşesi
Anlayabilmek Anlatabilmek
Keşke demek için bile çok geç bu gece
Pişman olup geri dönebilmek yok sadece
Yüzündeki yollar belli eder kederini
Sadece yüzündekileri.
Bilemez kimse içindekileri, çektiklerini
Bir başka bakarsın yere gökyüzüne
Bir taş basarsın bağrına
Anlayabilmek anlatabilmek…
Gözlerin açılır bir anda
Kuş gibi hafiflersin
Uçarsın gökyüzüne
Bıkarsın keşkeleri bir kenara
Bir daha kullanmamak üzere
Bir süs olarak görürsün onları sadece
Keşkelere yer vermeden yeni bir denize yelken açmak için…
Çünkü ne olursa olsun güzeldir yaşanmışlıklar yaşanacaklar
Dalından bir meyve koparıp yemenin tadına varırsın
Bir o yana bir bu yana sallanan ağaçlardan korkarsın
Ama diner rüzgar elbet
Ve anlarsın ki sonunda
Ağacın dirençli olmasını sağlayan insandır aslında
Tek sorun şu şimdi; daha fazla şey anlayabilmek anlatabilmek.
Y. K.
21
Hazırlayan: Nalan TEKİK
Duyurular
BEBEĞİ OLANLAR
Laboratuvar Teknisyeni : Meral PARLAK
Acil Sorumlu Hemşiresi : Mukadder KILİMEN MUSTAFAOĞLU
Sağlık Memuru : Selahattin EMEK
Veri Giriş Elemanı Yunus AYAN
Veri Giriş Elemanı Ümmü ERGÜN
Veri Giriş Elemanı Elif GÜLEZ
Kreş Öğretmeni Yeliz ÖZDİNÇ
Veri Giriş Elemanı Özden DAMAR
EVLENENLER
Hemşire Hasene GÖRGÜÇ
Sosyal Çalışmacı Ahmet SOLMAZ
Veri Giriş Elemanı Mine ELÇİ
Veri Giriş Elemanı Sinem ERDOĞAN
Veri Giriş Elemanı Esma ŞAHİN
Hizmetli Ömer KÖSE
ARAMIZA KATILANLAR
1-Genel Cerrahi Uzmanı: Op.Dr.Metin ÇİL
2-Nöroloji Uzmanı: Uz.Dr.Nilgün KIZILKAN VARDAR
3-Ortopedi Uzmanı: Op.Dr.Fevzi NAKŞILAR
4-Dahiliye Hastalıkları Uzmanı: Uz.Dr.Turgay IŞIK
5- Dahiliye Hastalıkları Uzmanı: Uz.Dr.Ahmet YAVUZ
6- Dahiliye Hastalıkları Uzmanı: Uz.Dr.İlknur BARLAS
7-Çocuk Hastalıkları Uzmanı: Uz.Dr.Zeynep Ebru ÇAKIN
8-Kadın ve Doğum Hastalıları Uzmanı: Op.Dr.Mevlüt AKÇA
9- Kadın ve Doğum Hastalıları Uzmanı: Op.Dr.Feride MİMAROĞLU
10- Kadın ve Doğum Hastalıları Uzmanı: Op.Dr.Özen KESKİN BEBEOĞLU
11-Üroloji Uzmanı: Op.Dr.Erdal ÇAKIROĞLU
12-Hemşire Esin Dilber DEMİRCAN
13-Hemşire İlknur BAYIRTI
14-Hemşire Halil İbrahim DAĞ
15-Hemşire Semiha ŞİMŞEK
16-Hemşire Hülya YILDIRIM
17-Hemşire Pervin OĞUZ DEMİRBAŞ
18-Hemşire Aygün Gül ÇEÇEN
19-Ebe Şengül KAPLAN
20-Ebe Fatma YAPICI BALCI
21-Ebe Ayşe ALIŞ
22-Hemşire Banu CAN
23-Hemşire Derya DEMİREL ATAYOLU
24-Hemşire Melike BOROZAN PİREN
25-Hemşire Pınar UYSAL
26-Hemşire Ayşe YAŞAR KOCAMEMİK
27-Hemşire Özlem PALASKA KAYA
28-Hemşire Derya TANYER
29-Hemşire Gülmisal TANRIKULU
30-Hemşire Şükriye GÜNDÜZ
31-Hemşire Bedriye ŞAHİN FIRAT
32-Hemşire Şerife AVCI
33-Hemşire Derya ATAYOL
34-Tıbbi sekreter Cihan YURDAGÜL
35-ATT Behice DURAN
36-Veri Giriş Elemanı Temel ÖZTÜRK
37-Veri Giriş Elemanı Emine SERGİ KAYA
38-Veri Giriş Elemanı Şenay KAPAKLI
39-Temizlik Personeli Uğur DİKMEN
40-Temizlik Personeli Nurten ERDOĞDU
ÖLÜMLER
1-Uz. Dr. Merhan ÖMEROĞLU’nun Babası
2-Hemşire Hatice KARADELİ’nin Babası
3-Lab. Teknisyeni Necati KILIÇ’ın Babası
4-Veri giriş elemanı Hakan SULU’nun Babası
5-Veri giriş elemanı Nuray ERUTKU’nun Bebeği
22
AYRILANLAR
1-Tıbbi Sekreter Zafer BALCI
2-Tıbbi Sekreter Yasemin KADI
3-ATT Hafize DEMUR
4-ATT Ramazan ORUÇ
5-Hizmetli Mahir KARASU
6-Veri Giriş Elemanı Sibel DAĞAŞAN
7-Veri Giriş Elemanı Murat ULUTAŞ
8-Veri Giriş Elemanı Sema ÇİLESİZ
9-Şoför Tamer KURTULUŞ
10-Temizlik Personeli Reşit Çavuş ÇEBECİ
11-Sağlık Memuru Sezgin CANDAŞ
Hazırlayan: Dr. Mustafa ZONTUROĞLU
Kütüphane
Sigarayı
Gülerek
Bırakın!
Hülya Abalı, Kemal
Güdek, Osman Abalı,
Hülya Abalı, Kemal
Güdek, Osman Abalı
Tıbbi süreçte sigaraya
bağlı hastalık ve
ölümlere şahit olmak en acı veren olaylardan birisidir.
Değersiz bir bitki uğruna ölenler, genç yaşta hayata
veda edenler, makinaya bağlı kalanlar, hayatını acı ve
sıkıntılarla devam ettiren sorunlar ile boğuşan insanları
görüyoruz.
Bütün bunlara şahit olup bir şeyler yapmamak mümkün
değildi, insanların kendilerinin sonlarını hazırlaması,
zehirlenmesi ve ölmeleri konusunda her vicdanın
titremesi gerekir.’ Bu kitap, insanları ve insanlığı bu
konuda bilgilendirmek, farklı bir yoldan kişileri sigara
konusunda uyarmak ve tehlikeden korumak’ için
yazılmıştır.
Psikiyatri, psikoloji, sosyal’ çalışma, göğüs hastalıkları
uzmanlarının bu ortak çalışmasının bütün dünyaya sağlık,
güzellik ve bolluk getirmesi dileğiyle... Sizi seviyoruz...
Sigarayı gülerek bırakın... Sigarasız hayata destek verin...
Acil Durumlarda
Tanı ve Tedavi
Kolektif
Acil müdahale gerektiren bir
hastaya uygun yaklaşım ve tedavi
hayat kurtarıcı olabildiği gibi
yanlış veya eksik bir uygulama ile
düzeltilmesi imkânsız sonuçlara
yol açmak da mümkün olabilir.
Bu kitap dahili ve cerrahi acil durumlarla karşılaşan bir
hekime uygun yaklaşım ve tedavi konusunda uzmanların
bilgi ve deneyimlerini aktarmak amacıyla hazırlanmıştır.
Web Sayfamız
Güncellendi
İNTERNETTEN Nasıl Randevu Alırım?
1- www.bayrampasadh.gov.tr internet adresini bilgisayarınıza giriniz.
2- İnternet sayfasının sağ orta bölümündeki ‘internet randevu’ bölümünü tıklayınız.
Sistem sizden TC Kimlik numaranızı tuşlamanızı ve bina seçmenizi isteyecektir.
(Şuan için semt polikliniğimizde internetten randevu alımı bulunmamaktadır. )
3- Ekranda poliklinik branşları görüntülendikten sonra istediğiniz polikliniği seçiniz.
4- Tercih ettiğiniz polikliniğin hekim listesi ekrana gelecektir ve sistem sizden hekiminizi seçmenizi isteyecektir.
5- Ekranda kimlik bilgileriniz, randevu tarihiniz, saati ve muayene sıranız görüntülendikten sonra
onayla butonuna basınız. İşleminiz gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Randevu alabilmek için Hastanemizde veya Semt polikliniğinde daha önce muayene
olmuş olmanız ya da Otomasyona nüfus cüzdanı ile başvurarak kayıt yaptırmış
olmanız gerekmektedir.
TELEFONLA Nasıl Randevu Alırım?
1- 4677070 numaralı randevu telefonumuzu arayınız.
2- Sistem sizden TC Kimlik numaranızı tuşlamanızı isteyecektir.
Tuşlama işlemi için ayrılan süre içinde 11 haneli TC Kimlik numaranızı tuşlayınız.
3- Sistem size poliklinikler için gerekli numaraları okuduktan sonra istediğiniz poliklinik numarasını tuşlayınız.
4- Sistem size seçtiğiniz poliklinik için hizmet veren poliklinik doktorlarını bildirecektir.
Muayene olmak istediğiniz doktor için istenilen numarayı tuşlayınız.
5- Sistem size randevu tarihi, saati ve muayene sıranızı okuduktan sonra onaylamak için 1 tuşuna basınız.
HASTANEMİZDE HİZMET VEREN POLİKLİNİK RANDEVU KODLARI
Çocuk polikliniği: 1
Dâhiliye polikliniği: 2
Genel cerrahi polikliniği: 3
K. B. B. polikliniği: 4
Cildiye polikliniği: 5
Göz polikliniği: 6
23
Üroloji polikliniği: 7
Psikiyatri polikliniği: 8
Kadın doğum polikliniği: 9
Devam etmek isterseniz 0 tuşuna
basınız
Beyin cerrahi polikliniği: 1
Ortopedi polikliniği: 2
Nöroloji polikliniği: 3
Göğüs hastalıkları polikliniği: 4
Fizik tedavi polikliniği: 5
Diş polikliniği: 6
Enfeksiyon polikliniği: 7
23
Hekimlerimiz
BAŞTABİP
Op. Dr. Fahrettin ÖZKAN
Dâhiliye
Genel Cerrahi
Uz. Dr. M. Fatih VELİBEYOĞLU (Dahiliye)
Op. Dr. Ali ÖZER (Genel Cerrahi)
Dr. Kadir KEKLİK (Acil Sorumlusu)
Dr. Celal ŞAHİN (Semt Polikliniği)
Uz. Dr. Ali GÜLDÜREN
Uz. Dr. Ali Kemal HEKİMSOY
Uz. Dr. Zehra BODUÇ
Uz. Dr. Fatma Ela KESKİN
Uz. Dr. Ahmet YAVUZ
iUz. Dr. lknur BARLAS
Uz. Dr. Turgay IŞIK
KBB
Üroloji
Baştabip Yardımcıları
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Op. Dr. Metin ORTALI
Op. Dr. Mustafa KORKMAZ
Op. Dr. Orhan GÜL
Op. Dr. Deniz Tuna EDİZER
Op. Dr. Volkan Yaşar IŞIKSAÇAN
Op. Dr. Gökay GİDEMEZ
Op. Dr. M. Sadık KÖROĞLU
Op. Dr. Ömer KURT
Op. Dr. Erdal ÇAKIROĞLU
Uz. Dr. Ümit KURU
Uz. Dr. Kenan ÖZKAN
Uz. Dr. Emine İpek TİRİT
Uz. Dr. Sibel ÜNSAT
Uz. Dr. Zeynep Ebru ÇAKIN
Nöroloji
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Uz. Dr. Merhan ÖMEROĞLU
Uz. Dr. Canan BALKAN (KILIÇ)
Diş
Op. Dr. Hasan KOLAK
Op. Dr. Mustafa KOCA
Op. Dr. Feride MİMAROĞLU
Op. Dr. Özen KESKİN
Op. Dr. Mevlüt AKÇA
Anestezi
Uz. Dr. Suzan RENDECİ
Uz. Dr. Oya KABASAKAL
Uz. Dr. Mine ÖZGÜMÜŞ
Beyin Cerrahisi
Aile Hekimliği
Cildiye
Enfeksiyon Hastalıkları
ve Mikrobiyoloji
Op. Dr. Ömer ATASOY
Op. Dr. Hüdayi DUMAN
Uz. Dr. Ramazan KUTLUK
Uz. Dr. Celalettin GİRAY
Göz Sağlığı ve Hastalıkları
Op. Dr. Rahim MALİK
Op. Dr. Nebi KÖSE
Op. Dr. Aksel ERENBERK
Psikiyatri
Uz. Dr. Sevda UYAR
Uz. Dr. Songül ÖZERTÜRK
Patoloji
Uz. Dr. Aylin ADAŞ
Uz. Dr. Ahmet KOLSUZ
Uz. Dr. Şermin ULUTOK
Mikrobiyoloji
Uz. Dr. Nüket ÇAKIROĞLU
Göğüs Hastalıkları
Uz. Dr. Mustafa YILMAZ
Uz. Dr. Ayşenur EROĞLU
Fizik Tedavi
Uz. Dr. Selim ERDEM
Radyoloji
Uz. Dr. Müne SÜVE
Uz. Dr. Funda AKÇALI
Uz. Dr. Abdülkerim ZEYDAN
Biyokimya
Uz. Dr. Hüseyin MUTLU
24
Op. Dr. Şaban Sami ÇETİN
Op. Dr. Gökhan ŞERMET Op. Dr. Ali KOCATAŞ
Op. Dr. Faruk TATOĞLU
Op. Dr. Metin ÇİL
Dt. Mesut Yaşar GÜNAÇ
Dt. Ahmet Faruk AYKUT
Dt. Zekiye KARAASLAN
Dt. Mehmet Nedim GÜRSEL
Dt. Resul BOLATKALE
Ortopedi
Op. Dr. Varujan HAVİTERS
Op. Dr. Serhat DEMİRALP
Op. Dr. N. Tekin TULUAY
Op. Dr. Fevzi NAKŞILAR
Pratisyen Hekimler
Dr. Sevgi AYDIN
Dr. Tülin ORHAN
Dr. Aşkın KOÇ
Dr. Adnan YILDIZ
Dr. Mustafa ZONTUROĞLU
Dr. Kadir CAMCIOĞLU
Dr. Ekrem OK
Dr. Alpan ALPASLAN
Dr. Zeynep CİNGU MERİÇ
Dr. Orkun ÇANKAYA
Dr. Ferdagül ÖZBEY
Dr. Nazlı ŞEN
Hazırlayan: Murat SEZGİN
Doktor Temel Muayehanesi
Cimriliği ile tanınan İdris,uykusuzluktan dertlidir.
Doktor olan arkadaşı Temelin Muayenehanesine gider.
Başlar uykusuzluğundan dert yanmaya:
— “Temel gecelerü nereye yatırsam uyuyameyrum da!
Başim ağriyor. Pen hançi terafa yatsam aceba da!?”
Doktor Temel kurnazca güldüten sonra:
— “Penum vizutemun üstüne yatma da,
haçan ne terafa yatarisan yat daaa!”
Oruç Tutmayan Temel
Temel oruç tutmadığı halde her gece sahura kalkıyormuş.
Bu durumu gören Dursun;
— “Ula Temel hem oruç tutmayisun hemde sahura kalkiyisun, ne biçim
iştur bu” demiş
Temel’de;
— “Ula zaten oruç tumayiz bide sahura kalkmayalum da iyice zinduk mu
olalım” demiş...
SUDOKU
Merdiven Çıkmak
Adam evinin merdivenlerinden çıkarken düşüp, bacağını dört yerinden
kırmıştı. Hemen hastaneye kaldırılmış, doktor bacağı boydan boya alçıya
almış ve: - “Beyefendi bundan sonra daha dikkatli olun, en azından alçınız
çıkana kadar merdivenlerden inmek çıkmak yok”, demişti.
Üç ay sonra kırıklar kaynamış, alçı çıkarılmıştı. Adam bu arada doktora: “Doktor bey artık merdivenlerden inip çıkabilir miyim?” diye sormuş, doktor
da: - “Tabii, ancak yine de bir süre daha dikkatli olmalısınız”, demişti. Adam
doktorun bu cevabı üzerine sevinçle bağırmış: “Oh be şükürler olsun, üç aydır eve su borusundan tırmanarak girip
çıkmaktan anam ağlamıştı.”
9
6
1
5
4
9
3
3
2
2
9
5
8
4
7
6
4
8
2
6
7
1
7
8
1
2
5
8
7
3
2
1
6
9
3
4
5
25

Benzer belgeler