okumak için tıklayınız

Transkript

okumak için tıklayınız
Fiyat:10¨ Yıl:4 Sayı:19 Ocak-Şubat 2016
Cem Melikoğlu
Türk Loydu
bölgesel bir
güç olma
hedefinde
Burak Emin
Kaya Ropes,
kendi
alanında
dünyada
ilk üçte
Dosya
Türkiye’de
Yat ve Tekne
Endüstrisi
İÇİNDEKİLER
10
Yönetim
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
İbrahim Kocamış
[email protected]
Genel Yayın Koordinatörü
Derya Altuntepe
[email protected]
12
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Çilem Kocamış
[email protected]
Editör
Cengiz Tepebaş
[email protected]
Katkıda Bulunanlar
Kapt. Kubilay Ulucan,
Sedat Altunay,
Uzm. Psk. Elif İşcan Kocamış
Görsel Yönetmen
Polat Sarıgül
[email protected]
Yayın Danışma Kurulu
Altan Köseoğlu, Can Besev,
Kapt. Kubilay Ulucan,
Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan,
Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan,
Bahadır Tonguç, Semih Ege
Uzm. Psk. Elif İşcan Kocamış
Temsilcilikler
ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan,
İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
İskandinavya Bölge Temsilcisi:
Semra Dag Hınd
62
74
Reklam ve Abone
[email protected]
İletişim adresi
Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok.
No: 66/22 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 550 55 46
e-mail: [email protected]
CTP ve Baskı
Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic.
Ltd Şti.
Yayın
Yerel - Süreli Yayın
7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve
fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz
hiçbir yerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların
sorumluluğu sahibini bağlar.
78
10
Türk Loydu bölgesel bir güç olma
hedefinde
12
Türkiye’de Yat ve Tekne Endüstrisi
Dosyası
54
Türk üretici Sunrise Yachts’a
yeni yatırımcı
56
İtalyan yat devi Azimut Yachts’ın
yeni ve şık modelleri
58
CertAsig’den birinci sınıf
reasürans hizmeti
59
Piyasadaki sıkıntılar sigorta
sektörüne de yansıyor
60
Deniz araçları Zurich Yat
Sigortası ile teminat altında
61
Her türlü tekne alımında 5 yıl
vade ve minimum %10 peşinat
62
Kaya Ropes, kendi alanında
dünyada ilk üçte
66
Teknelerin Tuna’daki
Valsi
68
Denizciler için sağlıklı beslenme
önerileri
70
Ocak ayı ihracatında kan kaybı
yaşanıyor
72
Zamanı doğru kullanmanın mutlulukla
bir ilgisi var
74
Denizlerdeki en nefes kesici gemilerin
sahibiyiz
78
Bu başka
bir aşk
Denizdeki Adresiniz...
Kemikli Dere Mevkii Türbe
Sok. No: 24 Güzelyalı
Pendik / İSTANBUL
Tel: +90 216 494 28 99
+90 216 494 50 78
Fax: +90 216 494 50 83
Mail: [email protected]
Web: www.emadenizcilik.com
Editör
Türkiye yat
sektörü önündeki
engellere rağmen
büyüyor
4 OCAK - ŞUBAT
Üzerinde yaşadığımız toprakların denizle olan ilişkisi
çok eski tarihlere dayanıyor. Ancak bu geçmişe rağmen ülkemizde ne denizcilik kültürü tam anlamıyla
oturabilmiş ne de bir devlet politikası haline gelebilmiş. Yat ve tekne sektörü; yat üreticileri, deniz motorları, donatım ekipmanları ve teçhizatı, marina, çekek
ve bağlama alanları, teknik bakım ve refit işlemleri,
su sporları ve distribütörleri ile oldukça büyük bir endüstriden oluşuyor. Türkiye ekonomisi için çok ciddi
bir gelir kaynağı söz konusu. Özellikle yat üretimi konusunda İstanbul’da Tuzla, Antalya Serbest Bölge ve
Bodrum ön plana çıkıyor. Edindiğimiz verilere göre
ise dünyanın önemli yat üretim merkezlerinden biri
haline gelen Antalya Serbest Bölge’de 13 yılda 309 yat
inşa edilmiş. Dünya süper yat pazarında ise ilk üçe
girmeyi başarmışız. Küresel krizin ardından toparlanan sektörümüz, şu anda son yılların en yüksek seviyesine eriştiği de verilen bilgiler arasında.
Bizler de bu sayımızda Türkiye’nin önemli ekonomik
kazanç sağlayan sektörlerinden biri olan yat ve tekne endüstrisini ele alarak sektörün içinde bulunduğu
durumu firmalardan ve sektördeki sivil toplum kuruluşlarından aldığımız bilgiler doğrultusunda sayfalarımıza taşıdık. Bildiğiniz gibi Türkiye yat sektörü
önündeki engellere rağmen büyüyor. Ülkemiz imalattaki kalitesi ve işçilik maliyeti konusunda Avrupa’ya
nazaran avantaj sağlıyor ancak diğer yandan uluslararası rekabet sektörün belini büküyor. Sektörün bu
rekabete dayanabilmesi ve Avrupa yat pazarında öne
çıkabilmesi için desteğe ihtiyacı olduğu ortadadır.
Görüştüğümüz firmaların çoğu destek konusunda
aynı şeyi dillendiriyor. Dosyamızda röportajına yer
verdiğimiz Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim
Kurulu Başkanı Başaran Bayrak, “Yat endüstrisi açısından gelecekten ümitliyiz. Yeterli devlet desteği ol-
duğu ve söz konusu siyasi ve ekonomik olumsuzluklar son bulduğu takdirde Türkiye Akdeniz çanağında
üretimde lider ülke olmaya namzettir” diyerek destek
sağlandığı takdirde sektörün büyük atılımlar yapacağına dikkat çekiyor.
Son yıllardaki seyre bakıldığındaysa yat sanayisinde
çok iyi olduğumuz, dünyada en uzun ve en büyük
boyda teknelerin Türkiye’de yapıldığı gözleniyor. Ancak bu olumsuz seyre rağmen sektörde sıkıntıların
yaşandığı da aşikardır. Diğer yandan Avrupa’daki tekne üreticisi firmaların depolarındaki ikinci el tekneleri satmak için Türkiye pazarına yönelmeleri de Türkiye’deki tekne ve yat üreticilerini olumsuz etkiliyor.
Bodrum Ticaret Odası (BODTO) Yönetim Kurulu
Başkanı Mahmut Serdar Kocadon ise, “Yat sanayimizin en önemli eksiği seri üretime geçilememesi, pazarlama ve buna bağlı satış sonrası destek hizmetlerinin rakiplerimize göre yetersiz olmasıdır” diyor.
Coğrafi yapısı açısından Türkiye’nin, yat ve tekne endüstrisinde büyük bir avantaja sahip olduğunu, buna
işçilik ve malzeme kalitesini, maliyet avantajlarını,
sahip olduğumuz marinaları, çekek yerlerini ve imalatçılarımızın müşteri isteklerini karşılama yetkinliği
eklendiğinde sektörün gelişmeye çok açık olduğunu
görmekteyiz. Edindiğimiz bilgiler ışığında sektörün
talebi yeterli devlet desteğinin sağlanması, siyasi ve
ekonomik olumsuzlukların bir an önce giderilebilmesidir.
Eksiklerini ve artılarını ele aldığımız yat ve tekne endüstrisi dosyamızın sektöre ışık tutması dileğiyle…
Çilem Kocamış
2015 yılında
denizle buluşan
en büyük 10
süper yat
Kısa Kısa
süper
nizle buluşan çok özel 10
Geçtiğimiz 12 ay içinde de
rlar. İşte
leriyle birbirleriyle yarışıyo
yat, özellikleri ve güzellik
en güzel 10 süperyat:
göz kamaştıran, birbirind
PROJECT OMAR
Geçtiğimiz Kasım ayında denizle buluşan en büyük
süperyat Project Omar 156 metre uzunluğunda. Halen
deniz testleri ve iç dekorasyonu devam eden Project
Omar, sahibine teslim edildiğinde ağırlık açısından
dünyanın en büyük, ölçü olarak da dünyanın en büyük
dördüncü süperyatı olacak.
ATLANTE
55 metre uzunluğundaki Altante, Mayıs ayında CRN
tersanesinde denizle buluştu. 5 güverteli süperyat, sahip olduğu iki adet Caterpillar motor ile maksimum
15 knot hıza çıkabilirken, seyir hızı ise 14 knot olarak
verilmektedir.
SILVER FAST
Geçtiğimiz Mart ayında denize indirile ve Silver Yachts
tersanesinin ürettiği Silver serisinin dördüncü süperyatı olan Silver Fast, 77,10 metre uzunluğunda. Tamamen alüminyum olan yat, serisinin en çevre dostu
süperyatı.
6 OCAK - ŞUBAT
SAVANNAH
Yenilikçi özelliklere sahip olan Savannah, 25 Ocak
2015 tarihinde Hollandalı Feadship tersanesinde denize indirildi. İlk hibrid güç ünitesine sahip Savannah,
düşük sürtünme direnci ve çok verimli dizel motorunun merkezi pervanesiyle bağlantılı, itici pervaneleri
sayesinde çevre dostu bir motoryat.
YERSİN
Yat sahibinin özel talebi doğrultusunda şekillendirilen 76,60 metre uzunluğundaki keşif süperyatı Yersin,
denizcilik endüstrisinde ticari gemi üreticisi olarak bilinen, Fransız tersanesi Piriou tarafından üretilen ilk
lüks süperyat olarak dikkat çekiyor.
SHIPPING AGENCY
PORT STEVEDORING
PROJECT LOGISTICS
FREIGHT FORWARDER
“
Shipping & Trading
www.meddenshipping.com
SUERTE
Kısa Kısa
İtalyan tersane Tankoa Yachts tarafından,
Temmuz ayında denize indirilen 69 metre
uzunluğundaki, İtalyanca da ‘Rüyalar’ anlamına gelen Suerte isimli süperyatın dış
tasarımını Francesco Paszkowski yaparken, iç mekanlarının çizimlerini Margherita Casprini’nin üstlendiği biliniyor.
SAILING YACHT A
AQUIJO
Aquijo süperyatı, Hollandalı meşhur yat tersanesi Oceanco tarafından, Mayıs ayında Hollandalı yat üreticisi
ve projenin ana üstlenicisi Vitters ile birlikte üretildi.
86 metre uzunluğundaki çift direkli Aquijo, dünyanın
en büyük yelkenli süperyatlarından birisi.
İnşaatı süresince White Pearl ismiyle anılan, yelkencilik dünyasının en çok beklenilen süper yelkenli yatı
muhtemelen Sailing Yacht A oldu. Tamamlandığında
142,8 metre uzunluğu ile dünyanın en büyük yelkenlisi olacak. Üç yelkenli direği bulunan Sailing Yacht A,
sahibine 2016 yılı içinde teslim edilecek.
8 OCAK - ŞUBAT
LADY LARA
2015 yılı içinde Lürssen tersanesinde denize indirilen,
inşaatı sürecince Project Orchid ismiyle bilinen 91
metre uzunluğundaki Lady Lara‘nın tüm mühendislik ve dekorasyon tasarımlarında, Reymond Langton
imzası bulunuyor.
ALBATROSS
Amerikan Delta Marine tarafından üretilen ve Eylül
ayında denize indirilen, 72 metre uzunluğundaki Albatross, Delta Tersanesi’nde üretilen en büyük ikinci
yat olarak kayıtlardaki yerini aldı. Ayrıntıları halen kısıtlı olarak bilinmesine rağmen, Albatross’un tasarımının Espen Øino tarafından yapıldığı söyleniyor.
Röportaj
Türk Loydu
bölgesel bir
güç olma
hedefinde
10 OCAK - ŞUBAT
Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu
2
015 yılı Mayıs ayında Türk
Loydu yönetimini devraldıklarını hatırlatan Yönetim Kurulu
Başkanı Cem Melikoğlu, o tarihten
itibaren çalışmaya başladıklarını
ve kurumu tanıyana kadar belli bir
sürenin geçtiğini ifade etti. Her kurumun kendine göre hassasiyetleri
olduğunu söyleyen Melikoğlu, “Göreve gelir gelmez en az 3-4 ayınızı
sistemi, yapıyı anlamaya veriyorsunuz. Sonrasında ise o yapıya uygun
stratejiler üretmek gerekiyor. Türk
Loydu’nun da kendi iç dinamikleri
var. Onları uygun stratejilerle buluşturmanız lazım” diyor. Görev süresinin iki yıl olmasını eleştiren Cem
Melikoğlu, bu sürenin uzatılması
gerektiğine dikkat çekerek şöyle
devam ediyor; “İki yıllık görev süresince kurumu tanıma, stratejileri
belirleme ve hayata geçirme aşamalarını düşünürsek eğer bu sürenin
yetmeyeceği ortada. Zaten tam bir
Krizlerin aynı zamanda fırsat ortamlarını da
beraberinde getirdiğini söyleyen Türk Loydu
Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu, “Türk
Loydu olarak denizciliğimizin durağanlaşan
ekonomisine rağmen mücadelemizi ve
çalışmalarımızı sürdürdük. Denizcilik sektöründe
daha da büyümek ve bölgesel bir güç olmak
hedefindeyiz. Edindiğimiz bilgi ve tecrübelerin
ışığında hem ülke içi hem de uluslararası
ihalelere katılarak endüstri alanındaki başarılı
faaliyetlerimize devam edeceğiz” diyor.
şeyler oluşturmak üzereyken de süreniz bitiyor. Yönetimlerin, gelenin
de gidenin de birbirlerine yardımcı olmaları lazım. Birlikte hareket
edilirse eğer Türk Loydu adına
daha güzel adımların atılacağı düşüncesindeyim. Yönetim süresinin
uzatılması konusunda ilgili senet
maddesinde bir değişiklik çalışması
içindeyiz. Genel Kurulumuz öneriyi
uygun bulup da kabul ederse Türk
Loydu’nda daha uzun soluklu yönetimler olabilecek.
“Armatörlerimizin sıkıntı yaşamasını istemiyoruz”
Yurtdışı bağlantılarını güçlendirme noktasında bir dizi sıcak
ilişkilerde bulunduklarının bilgisini veren Cem Melikoğlu, “Hırvat
ve Polonya Loydu ile çalışmalara
başladık. Hırvat Loydu ile 2015’in
Ekiminde Polonya Loydu ile de
2016 Ocak ayında çeşitli görüşmeler
yaptık. 2015 yılı içinde ayrıca IMO
ve IACS kuruluşlarının merkez ofislerine ziyaretlerde bulunarak Türk
Loydu’nu ve son yıllarda gerçekleştirdiğimiz ilerlemeleri anlattık.
Diğer IACS üyesi klas kuruluşları
ile de temaslarımızı sürdürüyor ve
randevularımızı almaya devam ediyoruz. Rusya ile yaşanan krizden
dolayı ise maalesef Rus Loydu ile
olan görüşmelerimizi bir süreliğine askıya aldık. Rusya ile yaşanan
krizden denizcilik sektörü ister istemez etkileniyor. Rusya’da Türk
gemileri tutuluyor. Türk sörveylerin gitmesine izin vermiyorlar. Tabi
biz armatörlerimizin bu konuda
sıkıntı yaşamasını istemiyoruz. Diğer uluslararası klas kuruluşlarıyla
sözleşmelerimiz var bu kapsamda.
Onlardan faydalanıyoruz. Böyle bir
durumda sözleşmemiz olan diğer
klas kuruluşlarından destek alarak,
bizim adımıza onları gönderip ar-
“Gemi portföyümüzü ve tonajımızı arttırdık”
Göreve geldikten sonra yönetim
olarak gerçekleştirdikleri faaliyetler
hakkında da bilgiler veren Melikoğlu, “2015, ülkemizi etkileyen iki ana
seçim döneminin yanı sıra dünya
ekonomisindeki yavaşlamaların da
etkisiyle oldukça zor bir yıldı. Ödemelerin aksadığı, yeni projelerin
azaldığı bu zor süreçten denizcilik
sektörümüz maalesef etkilendi. Ancak Türk Loydu olarak denizciliğimizin durağanlaşan ekonomisine
rağmen mücadelemizi ve çalışmalarımızı sürdürdük. Gemi portföyümüzü 27 adet yeni gemi ile artırarak
toplam tonajımızı 743.918 GT’ye
başarıyla çıkardık. Ayrıca ülkemizin
savunma sanayinin gururu olacak
olan mini uçak gemisi olarak da
bilinen, LPD havuzlu çıkarma gemisinin klaslama sözleşmesini imzaladık. Dünyadaki en büyük tank
çıkarma gemilerinden biri olan LST
Bayraktar Gemisi’ni başarıyla denize indirdik. Diğer LST Sancaktar gemisinin de çalışmalarını sürdürüyoruz. Romanya ve Azerbaycan’da yeni
şirketler açtık. Tuzla Teknopark’ta
ülkemizin teknolojik altyapısına
destek olabilmek için TL Ar-Ge şirketini kurduk. IACS üyeliği için çalışmalarımızı hızlandırarak yabancı
denetçilerin ön denetiminden başarıyla geçtik. Endüstri faaliyetlerindeki başarılarımıza 3, Köprü, Körfez
Köprüsü, Beşiktaş Arena Stadı gibi
yenilerini ekleyerek karasal alanda
da gücümüzü gösterdik” açıklamasını yapıyor.
Öncelikli hedef Türk Bayrağı’nı
başarıyla temsil etmek
2016 yılının Çin’den gelen sinyaller ve petrol fiyatlarındaki düşüşler
nedeniyle pek parlak gözükmediğini söyleyen Melikoğlu, dünya ekonomisinin bir başka durgunluğa
girmesinin pek de sürpriz olmayacak diyerek sözlerine şöyle devam
ediyor; “Ancak krizler aynı zamanda fırsat ortamlarını da beraberinde
getirirler. Türk Loydu olarak denizcilik sektöründe daha da büyümek
ve bölgesel bir güç olmak hedefimiz.
Gemi tonajımızı ve elbette portföyümüzü daha da artırmak, savunma sanayi projelerimizde daha aktif
roller almak, savunma teknolojimizin gelişmesine AR-GE çalışmalarımızla destek vermek, IACS üyeliği
sürecimizin başarıyla sonlanması,
yeni istihdamlar ve yatırımlar sağlayabilecek ülkelerde yeni bölgesel
temsilcilikler açmak hedeflerimiz
arasında. Kara endüstrisinde ise ülkemizde kaliteli ve nitelikli hizmeti
simgeleyen güçlü bir marka olma
yolunda hızla ilerliyoruz. Edindiğimiz bilgi ve tecrübelerin ışığında
hem ülke içi hem de uluslararası
ihalelere katılarak endüstri alanındaki başarılı faaliyetlerimize devam
edeceğiz. Türk Loydu’nun gittiği her
yerde Türk Bayrağı’nın başarıyla
temsil edilmesi hem en öncelikli hedefimiz hem de milli görevimizdir.”
Röportaj
matörümüzün sıkıntısını çok hızlı
bir biçimde çözmeye çalışıyoruz”
diyor.
2015 yılı Mayıs ayında
Türk Loydu yönetimini
devralan Yönetim
Kurulu Başkanı Cem
Melikoğlu, yönetime
geldiği günden bu
güne özveriyle çalışan
ve başarılı işlere imza
atan bir isim. Eleştirdiği
nokta ise yönetim
sürelerinin iki yılla
sınırlandırılması. Bu
sürenin bazı önemli
projelerin hayata
geçirilmesi noktasında
yetersiz kaldığını ifade
ederek, “senet maddesi”
ile ilgili çalışmalar
yürüttüklerinin bilgisini
veriyor
OCAK - ŞUBAT 11
DOSYA
Türkiye’de
Yat ve Tekne
Endüstrisi
T
ürkiye artık gemilerini, uçaklarını, tanklarını, tüfeklerini kendisi yapan bir ülke
haline geldi. Son yıllardaki seyre bakıldığındaysa yat sanayisinde de çok iyi olduğumuz, dünyada en uzun ve en büyük boyda
teknelerin ise Türkiye’de yapıldığı gözleniyor.
Bu olumlu seyre rağmen yat pazarında bazı sıkıntıların da yaşandığı sektör tarafından dillendiriliyor. Bizler de bu sayımızda Türkiye’deki yat
ve tekne endüstrisini ele alarak sektörün içinde
bulunduğu durumu firmalardan ve sektördeki
sivil toplum kuruluşlarından aldığımız bilgiler
doğrultusunda sayfalarımıza taşıdık. Türkiye
yat endüstrisinin hangi noktalarda eksik, hangi noktalarda artılara sahip olduğunu sorduğu-
muzda ise öncelikli bir hedef belirlenerek mega
yat pazarına odaklanılması gerektiğine dikkat
çekildi. Diğer yandan Avrupa’nın güçlü ülkeleriyle rekabet edebilmek için de seri üretimle yat
yapacak fabrika yatırımlarının yapılmasının da
şart olduğu ifade edildi. Yat inşada rakip olarak
da İtalya, Hollanda ve Fransa görülüyor. Dile getirilen başka bir sıkıntı ise Türkiye pazarına yönelen yabancı bayraklı tekneler… Avrupa'daki
tekne üreticisi firmaların depolarındaki ikinci
el tekneleri satmak için Türkiye pazarına yönelmelerinin Türkiye'deki tekne ve yat üreticilerini
olumsuz etkilediği bildirildi.
Sektörün nabzı yat dosyamızda…
Antalya Serbest
Bölge’de13 yılda 309 yat
üretilip satıldı
Marka haline gelen Antalya Serbest Bölge’de,
Türk mühendis ve işçilerinin emeğiyle 7
metreden başlayıp 63 metreye kadar yatlar
üretiliyor. Bölgedeki 103 firmanın 55’inin ise
yat sektöründe faaliyet gösterdiği açıklandı.
D
ünyanın önemli yat üretim
merkezlerinden biri haline gelen Antalya Serbest
Bölge’de 13 yılda 309 yat inşa edildi. Lüks yat inşasında marka haline
gelen Antalya Serbest Bölge’de, Türk
mühendis ve işçilerinin emeğiyle 7
metreden başlayıp 63 metreye kadar yatlar üretiliyor. Bölgede faaliyet
gösteren yerli ve yabancı yat firmaları, ABD’den Rusya’ya Hollanda’dan
Birleşik Arap Emirlikleri’ne kadar
onlarca ülkeden sipariş alıyor.
Yat üretimine 2002’de başlanan
Antalya Serbest Bölge’de 2014 sonuna kadar 270 yatın üretildiği, 2015
yılında da 39 yatın üretimi tamamlanarak teslim edildiği kaydedildi.
Toplamda serbest bölgede bugüne
kadar 309 yat üretilip satıldı. Bölgede üretilen yatların tamamı yurt
dışına satılıyor. Geçen yıl tamamlanan 39 yatın, 8 metre ile 63 metre
arasında değişen boylarda olduğu
belirtilirken, geçen yıl mayıs ayında
teslim edilen 63 metre boyundaki
yatın bugüne kadar Antalya Serbest
Bölge’de üretilen en büyük yat olduğu bildirdi.
Süper yat piyasası rekor kırdı
Dünya genelinde yaşanan ekonomik krizin ardından süper yat piyasası yüksek toparlanma oranıyla
rekor rakamlara ulaştı. Türkiye de
dünya süper yat pazarında ilk üçe
girmeyi başardı. Küresel krizin ardından toparlanan sektör, şu anda
son yılların en yüksek seviyesine
erişti. 2009’da 1008 projeyle tepe
noktasını gören süper yat üretim rakamları ekonomik krizin etkileriyle
yüzde 25 düşüş yaşamıştı.
2013 senesinde süper yat üretimi
692 ile sınırlı kaldı. 735 süper yat
üretimiyle 2014’te yeniden toparlanmaya başlayan sektör, yükselme
eğilimine devam etti. Yapılan araş-
tırmalar sonucunda 2015 yılında
üretilen 24 metre ve üzeri süper yat
sınıfı motor yatların sayısı 755 oldu.
2015’in Ocak-Aralık ayları arasında, 2013’te 2.2 milyar pound olan
süper yat piyasası, 3.01 milyar pounda ulaştı. Pazardaki bu yükselişin
sebeplerinden biri de explorer tipi
yatlara olan ilginin artması olarak
gösteriliyor. Süper yat sahiplerinin
daha uzak yerlere gitme isteği, daha
yüksek menzil ve zorlu koşullara
uyum sağlayabilen explorer tipi yatlara olan ilginin yüzde 17 artmasıyla sonuçlandı. İtalya hala süper yat
pazarının en büyük dilimine sahip
ülke konumunda. Şu anda İtalya’da
286 süper yatın üretimine devam
ediliyor. Süper yat pazarının ikinci sırasında Hollanda ve üçüncü
sırasında da Türkiye yer alıyor. Bu
ülkeleri sırasıyla Tayvan, Amerika
Birleşik Devletleri ve İngiltere takip
ediyor.
Dosya
Türkiye
terziliği çok
iyi biliyor
ama…
Tanju Kalaycıoğlu
14 OCAK - ŞUBAT
Tasarımlarını yaptığı yatlar Hollywood’a kadar ulaşan ve başarılı yat inşaları ile
adından söz ettiren Taka Yat Limited Şirketi Kurucusu ve Baş Tasarımcısı Tanju
Kalaycıoğlu’nu taşıdık satırlarımıza. Denize olan tutkusundan yat üretim sektörüne,
dünya yat pazarından, tasarımını yaptığı ünü sınırları aşan yatlarına kadar birçok şeyi
konuştuk. Türkiye’nin yat ve tekne inşası yapacak potansiyele sahip bir sektörü olduğuna
değinen Kalaycıoğlu, “Türkiye terziliği çok iyi biliyor ama müşteri tarafının bilinçlenmesi
gerekiyor” diyor.
döndüm. İngiltere’de bir teknenin
yapımında eş proje müdürü olarak
görev aldım. Bir yandan da Türkiye’deki işlere de konsantre olmaya
çalıştım. Dolayısıyla o sıralar bir
ayağım hep Türkiye’deydi.”
Bu mirası en güzel şekliyle Halikarnas Balıkçısı anlatır romanlarında…
Kalaycıoğlu, üzerinde yaşadığımız toprakların dünyanın en eski
gemi inşa ve deniz ticareti noktalarından birisi olduğunu söylüyor
ve ekliyor; “Yapısal olarak sektörümüzün bir değişim göstermesi
gerekiyor. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi dünyanın en iyi ve eski
müzelerinden biridir. Çünkü içerisinde çok eski gemi batıklarını
barındırıyor. Çok eski tarihlerden
beri bu sahillerde gemi ve tekneler
yapılmış ve yapılmaya da devam
ediyor. 1071, tarihimiz için önemli
bir zaman dilimidir ve bu tarihten
100 sene sonra Karamürsel Bey ve
Çaka Bey çıkıyor tarih sahnesine.
Buralara kadar at sırtında gelmiş
bir millet nasıl oluyor da denizde
başarılı oluyor? İşte bunun sebebi toprakların coğrafi durumudur.
Bize de bu mirası en güzel şekliyle
Halikarnas Balıkçısı anlatır romanlarında… Biz sadece Orta Asya’dan
gelen Türklerin değil, Karyalı deniz
amirali Artemisia’nın da mirasçısıyız. Bu sahillerde kaleler yapmış
Cenovalılar’ın da mirasçılarıyız. De-
nizcilik lisanımız İtalyanca kökenli.
Bu kültür ve gelenek topraklarımızda var. Çok önemli sanatkarlarımıza
bakarsak çoğunun ilkokul mezunu
olduğunu görürüz. Ancak bu işe gönül verdikleri de ortadadır. Bu sektöre gönül verenler ve yatırımcılar
olarak geçmişten gelen o geleneği
kullandık ama artık farklı şeylere yönelmemiz lazım. Bizler terziliğimizi çok güzel sergiledik, artık
fabrikasyon üretime geçilmesi şart.
Henüz daha seri üretim fuarların
beslediği ve adet olarak çok satılan
teknelere karşı bir şey üretemedik.
Dünyanın en zengin insanlarına
tekneler yaptık, dünyanın her ülkesine ihracat yaptık, ödüller aldık, en
zorunu başardık ama en basitini yapamadık. 10 milyon dolara kurulan
bir tersanede 50-100 milyon dolarlık bir ürünü yapabiliriz. 10 milyon
yatır ama 100 bin Euro’luk tekne
yapıp pazarda Fransızlarla, Almanlarla rekabet edin. Çünkü onlar
buraya gelip, kendi ülkelerinin üçte
biri gelir seviyesinde bir ülkeye mal
satıyorlar. En azından bizlerin bunu
yapıp iç pazara satmamız gerekiyor.
Şu anda seri üretim ve büyük adette
tekne yapacak potansiyele sahip bir
sektörümüz var.”
“Hollanda hem hedefimiz hem
de en büyük rakibimiz”
Dünyada çok büyük bir pazarının olduğuna dikkat çeken Kalaycıoğlu, yat inşa konusunda Avrupa’nın
Dosya
D
enizle haşır neşir bir ailede büyüyen, 1961 doğumlu
Tanju Kalaycıoğlu’nun çocukluğu Suadiye’de geçmiş. Denize
tutkunluk ise babadan kalma. Suadiye Yat Kulübü’nün kurulmasına
ön ayak olan kişilerden birisi de
babası. Bu da Tanju Kalaycıoğlu’nun
hayatında bir dönüm noktası olmuş.
Bu vesileyle yelken sporuna atılan
Kalaycıoğlu, bu tutkunun peşini
bırakmamış ve 1979’da İngiltere’de
gemi inşa okumaya gitmiş. 1983’te
yurda dönen Kalaycıoğlu’nun yelken tutkusu onu, dönemin yelken
dergileriyle de haşır neşir olmaya itmiş. Dergilerin sektörler için
öneminin farkında olan Kalaycıoğlu, o dönemde daha çok hobi
olarak bu işi sürdürmüş. Taşkızak
Tersanesi’ndeki bir yıllık askerliğin
ardından da Pendik Tersanesi’nde
gemi inşada çalışmış. Pendik Tersanesi’ndeki işinden ayrıldıktan
sonra bir daha da gemi inşada çalışmadığını söyleyen Kalaycıoğlu,
“O günden bugünlere kadar hep yat
inşada çalıştım” diyor. Yaptığı işlere
de değinen Kalaycıoğlu şöyle devam
ediyor; “O zamanlarda en düzenli
çalışmamı 1988 yılında bir firmada
Turkuaz adlı teknenin yapımında
proje müdürlüğü görevini alarak
yapmıştım. Proje 1994 yılında bitmişti. Ardından ufak teknelere ilgi
duymaya başladım. O dönemlerde
Türkiye’de mega yat inşaları yapılmayınca ben de İngiltere’ye tekrar
OCAK - ŞUBAT 15
Dosya
16 OCAK - ŞUBAT
güçlü ülkeleriyle rekabet edebilmek
için seri üretimle yat yapacak fabrika yatırımlarının yapılmasının
şart olduğunu söylüyor. Gemi inşada Avrupa’nın en büyüklerinden
birinin şu anda Antalya Serbest
Bölge’de ikinci tersanesini aldığını
ve üçüncüyü de almaya hazırlandığı bilgisini veren Kalaycıoğlu şöyle
devam ediyor; “Büyük saç tekneler
yapılmaya başlandı. Türkiye çok
verimli bir ülke. Bürokrasideki yavaş işleyiş yüzeysel durumlardır,
aşılabilir. İşin gerçeği şu; bizde su,
toprak, güneş, çalışmak isteyen insan var. Avrupa’da çalışmak isteyen
insan yok. Burada insanların işe ihtiyacı var. Ancak bizim de kaliteyle
ilgili bazı sıkıntılarımız var. Yat inşa
konusunda en üst kaliteyi Hollanda
taşıyor. En önemlisi de Hollanda’nın
kalite frekansı çok dar. Yani en alt
kaliteyle en üst kalite arasındaki fark
çok az. Biz de ise bu aralık çok fazla.
Dolayısıyla Hollanda hem hedefimiz hem de en büyük rakibimiz.”
Tasarımını yaptığı tekneler
Hollywood’a ulaştı
Tasarımını yaptığı teknelerden
söz açılınca, o teknelerden birinin
şu anda 20 yaşında ve hala ilk sahibinde olduğuna değinmeden geçmiyoruz. Hatta her bir parçası orijinal
durumdaydı diyen Kalaycıoğlu başlıyor anlatmaya; “Türk bir firmanın
yaptığı ve benim tasarladığım bir
Dünyada çok büyük
bir pazarın olduğunu
söyleyen Kalaycıoğlu,
yat inşa konusunda
Avrupa’nın güçlü
ülkeleriyle rekabet
edebilmek için seri
üretimle yat yapacak
fabrika yatırımlarının
yapılmasının şart
olduğuna dikkat çekiyor.
tekne vardı. 10 yaşındayken Amerikalı aktör Johnny Depp’e satıldı. 7 yıl
kullandıktan sonra Harry Potter serisinin yazarı J. K. Rowling’e satıldı.
Medyada yazan satış rakamları çok
uçuk noktalarda tabi. 17 yaşındaki
bu tekne bizim yaptığımızın iki buçuk misli fiyata satıldı. Yani Türkiye
terziliği çok iyi biliyor ama müşteri
tarafının bilinçlenmesi gerekiyor.
Yıldız Tersanesi’nde yapılan Malta
Şahini teknesinin incelenmesi gereken bir örnek olduğunu düşünüyorum. Amerikalı tekne sahibi birçok
riski üstlenerek ve bilerek girdi o işe.
O teknenin en önemli özelliği de armasıydı.”
“Bu işi Güneydoğu’da yapacağız”
Çin’in şu anda ekonomik olarak
yavaşladığına değinen Tanju Kalaycıoğlu, “Bu Türkiye için çok iyi bir
fırsat. Bizde kaynak olmadığı için
dışarıdan ithal ettiğimiz ürünlerin
en büyük alıcısı olan Çin’in yavaşlaması, başta petrol olmak üzere bu
ürünlerin fiyatlarını da düşürüyor.
Gördüğünüz her ürünün yüzde 70’i
Çin’de üretiliyor. Biz de üreticilikte fena bir ülke değiliz. Biz üretimi
yaparsak deniz sahillerimizde yapmayacağız. Bunu yaparsak eğer, işçiliğin ucuz olduğu Güneydoğu’da
yapacağız. Bu işi daha çok endüstriyel olarak yapılması planlanmalı.
Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle çevresinde tekne konusunda
aç bir pazar var. Örneğin Hazar
Denizi’nde çok büyük bir tekne azlığı var. Azerbaycan, Rusya, Türkmenistan, Kazakistan ve İran gibi
ülkeleri de buna dahil edebiliriz.
Bu noktada genel olarak ekonomik
verilere ve istatistiklere bakmamız
gerekiyor. Mesela İsveç’te ortalama
8 kişiye bir tekne düşüyor. O ülkeye
tekne satamazsınız. O ülke pazarı
doymuş çünkü. Buna karşılık bizim sahillerimiz aç durumda. İsveç
veya Norveç’te insanlar eksi derece
soğuklarda yelkene çıkıyorlar. Fakat bizler Karadeniz sert diyoruz ve
kışın hiç çıkmıyoruz. İşte tam da bu
noktada yerel yönetimler devreye
giriyor. Denizciliğin gelişmesinde
en önemli unsurdur. Türkiye’nin en
zengin kurumları yerel yönetimlerdir. Bu yönetimlerin sürdürülebilir
gelirleri var. Fransızlar denizcilikte
böyle kalkındılar. Yerel yönetimlerimiz yeni nesil gençleri yetiştirmek
için biraz olsun destek verirse biz bu
işi başarırız” diyor.
Yatçılık lüks olarak görülüyor,
emeklerimiz geri planda kalıyor
Hüseyin Mengi
Dosya
T
18 OCAK - ŞUBAT
ürkiye yat endüstrisinin hangi noktalarda eksik kaldığını
ve hangi noktalarda artılara sahip olduğunu değerlendiren
Mengi-Yay Yatçılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Mengi, yurt
dışından istenen tekliflerle ilgili
yeterince iyi analiz ve çalışma yapılamadığından verilen tekliflerdeki
farkların çok büyük olduğunu, böylece müşterinin kafasının karışabildiğini söyledi. Mengi, “Teminat
veremediğimiz için, alınan işlerdeki
kontratlarımız çok iyi değil. Hep
müşteri lehine istekleri kabul etmek
zorunda kalıyoruz ki bu da en ufak
anlaşmazlıkta aleyhimize dönebiliyor. Yurtdışına bağımlı malzeme
sistemimiz hala yüzde 60’larda
devam ediyor. Mühendislik çalışmalarımızla ve el emeğimizle ciddi istihdam sağlayan endüstrimiz,
devletimiz ve basın tarafından genellikle lüks olarak lanse edildiği
için emeklerimiz geri planda kalıyor. Bu sektörden yetiştirdiğimiz
eleman ve sağladığımız istihdam
göz ardı edilip, “size bir şey olmaz,
her zaman sizden yat alacak bir zengin vardır” gibi düşünce ve söylemler den dolayı yerli tüketici kapımızı bile açmayıp iki bazen üç katına
yurt dışından yat alabiliyor. Bu da
bizim endüstrimizin ilerlemesi konusunda büyük engel teşkil ediyor.
Yurt dışından istenen tekliflerle ilgili yeterince
iyi analiz ve çalışma yapılamadığından verilen
tekliflerdeki farkların çok büyük olduğunu böylece
müşterinin kafasının karışabildiğini söyleyen Hüseyin
Mengi, teminat veremedikleri için alınan işlerdeki
kontratlarının da iyi olmadığını söyledi.
Çoğu meslektaşımızın imalat yerleri gelişmemiz için yeterli değil ve bu
konuda da hiçbir destek alınamıyor” şeklinde konuştu.
Sektörün sahip olduğu artıları
da değerlendiren Hüseyin Mengi,
“İşçilik maliyetlerimiz düşük. (Son
zamanlarda çıkan yasalardan dolayı
rakip ülkelerle aramızdaki fark da
azalmıştır.) Fiyatlarda daha uygun
olmamıza rağmen, kalite konusunda rakip ülkelere çok yakınız.
Zamanı iyi kullanarak hızlı bir şekilde hareket ediyoruz. Müşteri bir
değişiklik istediğinde önce işi yapıp
sonrasında bedelini gerekirse kendisine bırakarak çözüm odaklı olup
memnun ayrılmasını sağlıyoruz”
ifadelerini kullandı.
Bazı dönemlerde Türkiye’de
sektörde faaliyet gösteren firmalar
önemli işlere imza atıyor. Uluslararası alanda yakalanan bu başarı istikrarını koruyamıyor. Başarılarda
istikrarın yakalanamamasını değerlendiren Mengi, “Başarılı ürünlerin
devamının gelmemesinin en büyük
nedenlerinden biri bürokrasi ile
uğraşmaktan başka pazarlar araş-
tıramamamızdan kaynaklanıyor.
Diyelim ki müşteriyi bulduk yine
bürokrasinin sıkıntılarından dolayı
bu işe de tam konsantre olamıyoruz. Kendi ülkemizdeki müşterimiz
bizi bu bürokrasi sıkıntısından dolayı fazla tercih etmeyince kendimizi nasıl geliştirebiliriz ki?” şeklinde
konuştu.
Hüseyin Mengi, “Türkiye yat endüstrisi, gönül ister ki ciddi boylarda mega yat üreten Almanya’yı rakip olarak görsün ama bizim ebatlar
konusunda tecrübemizden dolayı
İtalya/Fransa/Hollanda gibi ülkeleri
örnek almamız lazım” dedi.
Türkiye yat endüstrisinin 2015
yılını ve 2016 yılındaki seyri ile ilgili öngörüleri değerlendiren Hüseyin Mengi, “2015 yılının (Haziran/
Kasım) yarısını zaten telaşeden
dolayı kaybettik. Umarım 2016
yılında ülke olarak üzerimizdeki
kara bulutlar bir an önce dağılır ve
bizler de müşterilerimize ve işlerimize konsantre oluruz. Bu ortamda
insanlara yat yapmak için teklif ve
proje sunmak mümkün değil diye
düşünüyorum” ifadesinde bulundu.
Türk Loydu
Türk Loydu Endüstri
@TL_Industry
@Turk_Loydu
Türkiye Akdeniz
çanağında üretimde lider
ülke olmaya namzettir
Dosya
Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Başaran Bayrak, “Yat endüstrisi açısından gelecekten
ümitliyiz. Yeterli devlet desteği olduğu ve söz konusu siyasi
ve ekonomik olumsuzluklar son bulduğu takdirde Türkiye
Akdeniz çanağında üretimde lider ülke olmaya namzettir”
dedi.
Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Bayrak
20 OCAK - ŞUBAT
T
ürkiye yat endüstrisinin,
seri üretim yapabilecek
pazarlama ve marka yaratarak büyük miktarda satış
yapacak şekilde organize olamadığını belirten Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Başaran Bayrak, bunun nedenleri
arasında; tanıtım, markalaşma ve
yeterli sermaye eksikliğinin önemli
bir yer tuttuğunu söyledi. Yat sanayisi için üretilen birçok ürünün
yurtdışından ithal edilmesi zorunluluğu da sektör için olumsuz bir
durum olduğunu ifade eden Bay-
rak, “Bir başka eksiklik de sektöre
yönelik hemen hemen hiçbir devlet
desteği olmadığı gibi zaman zaman
gümrük ve vergi denetmenlerince
yapılan haksız uygulamalar da sektördeki üreticileri hayli zor duruma
bırakmaktadır. Yetişmiş iş gücü ve
müşteri talebine göre üretim yapabilme kabiliyeti, kalite anlayışı, satış sonrası hizmet anlayışı ve de en
önemlisi rekabetçi fiyat anlayışı yat
endüstrisi için önemli avantajlardandır ” ifadesinde bulundu.
Yat endüstrisi gelişimi açısından
ülke standartlarımızın geçmişte
çok da elverişli olmadığını söyleyen Bayrak, “Ancak günümüzde
durum böyle değil. Özellikle markalaşmaya çalışan üreticilerimiz
uluslararası düzeyde kaliteli üretim
yapabilmektedirler ve bu durum
gittikçe olumlu yönde gelişme kaydetmektedir. Günümüzde sektörün
içinde bulunduğu istikrarsızlık büyük oranda uluslararası marketteki
tıkanıklıktan kaynaklanmaktadır.
Elbette bilindiği gibi kriz öncelikle
bu konuda yeterli sermaye birikimi
olmayan üreticileri etkilemektedir”
ifadelerini kullandı.
Başaran Bayrak, Türkiye yat
endüstrisinin en büyük rakibinin
gelecekte Çin olacağını, bugün ise,
Hollanda, İspanya gibi ülkeler olduğunu kaydetti. Bayrak, “İtalya,
ABD, İngiltere ve Almanya gibi
ülkeler yat üretimi ve pazar bulma
konusunda ülkemize örnek teşkil
edecek ülkelerdir” dedi.
Yat endüstrisini 2015 yılında hiç
iyi bir performans gösteremediğini
vurgulayan Bayrak, “Toplam ihracat rakamımız 200 milyon civarında gerçekleşti ki bu sektörün potansiyeli dikkate alındığında çok bir
şey ifade etmemektedir. Ülkemizin
içinde bulunduğu siyasi sıkıntılar,
çevre ülkelerdeki istikrarsızlıklar,
hassas bir alıcı kitlesi olan yat alıcılarını ciddi etkilemektedir. Bu
nedenle 2016 yılının da zor bir yıl
olacağını düşünmekteyiz” şeklinde
konuştu.
Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği
olarak sektörüyle ilgili tüm gelişmeleri yakından takip ettiklerini
belirten Bayrak, “İlgililerin dikkatlerini çekmek, sorunlarımızı ve taleplerimizi iletmek için sık sık ilgilileri ziyaret ediyor, taleplerimizi ve
beklentilerimizi aktarıyoruz. Ayrıca, uluslararası etkinlikleri takip
edip, üyelerimizin bu etkinliklere
katılabilmeleri için organizasyonlar
yapmaktayız. Sektörümüzü daha iyi
tanıtabilmek adına tanıtım filmleri
yaptık ve her yıl yaptığımız tasarım
yarışması ile de sektörümüze dikkat
çekmeye çalışıyoruz. Biz her şeye
rağmen yat endüstrisi açısından
gelecekten ümitliyiz. Yeterli devlet
desteği olduğu ve söz konusu siyasi ve ekonomik olumsuzluklar son
bulduğu taktirde Türkiye Akdeniz
çanağında üretimde lider ülke olmaya namzettir” dedi.
Yat ihracat istatistikleri
Türkiye yat ihracatından son yıllarda gözle görülür bir düşüş yaşanıyor. 2012 yılında kaydedilen yat ihracat rakamı yaklaşık 228 milyon dolarken, 2013 yılında 250 milyon dolara yükselmiş ve o yıldan sonra 2 yıl üst üste büyük
bir düşüş yaşayarak, 2014 yılında 105, 2015 yılındaysa 81 milyon dolara gerilemiştir. Yıllara göre yat ihraç edilen
ülkelere baktığımızda her yıl farklı ülkelerin öne çıktığını görüyoruz. 2012 yılında 54 milyon dolar ihracatla Cebeli
Tarık ülkeleri birinci sırada yer alırken, 2013’te ilk sırada Cayman Adaları, 2014 ve 2015’te ise birleşik devletler en
çok yat ve tekne ihraç edilen ülke oldu.
YILLARA GÖRE TOPLAM
YIL İHRACAT RAKAMI
2012 228.586.258
2013 250.618.663
2014 105.967.204
2015 81.036.560
YILLARA GÖRE ÜLKELER BAZINDA
2012
ÜLKE ADI
İHRACAT RAKAMI
CEBELİ TARIK
54.126.675
BİRLEŞİK KRALLIK
45.062.286
İTALYA
38.686.818
BİRLEŞİK DEVLETLER
34.219.777
INGILIZ VIRJIN ADALA
14.471.555
YUNANİSTAN
7.937.747
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
6.395.357
FRANSA
6.066.066
İRLANDA
4.080.256
HOLLANDA
3.112.908
İLK ON
214.159.444
DİĞER
14.426.814
TOPLAM
228.586.258
Dosya
Sıra
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
OCAK - ŞUBAT 21
Bodrum, yat
üretiminde el işçiliğiyle
teknolojiyi birleştiriyor
BODTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Kocadon
Dosya
Türkiye’nin üç tarafı denizlerle
çevrili olması, antik dönemlerde ve
sonrasında Osmanlı denizciliğinin
gelişiminde önemli rol
oynarken, yat endüstrisinin
de altyapısının oluştuğunu
söyleyen BODTO Yönetim
Kurulu Başkanı Kocadon,
“Bodrum özelinden
sektörü incelersek; yakın
komşumuz Yunanistan
ile ticaret ve yolculukla
başlayan denizcilik
sektörü, Osmanlı
donanmasına
kaynak olması
için Bodrum’da
tersane
kurulmasıyla
gelişmiştir”
dedi.
22 OCAK - ŞUBAT
B
odrum’un en önemli özelliğinin el işçiliği ile gelişen ahşap
yatların varlığını gelişen teknoloji ile hala devam ettirebilmeleri olduğunu kaydeden Bodrum
Ticaret Odası (BODTO) Yönetim
Kurulu Başkanı Mahmut Serdar
Kocadon,”Bu gerçekten yat sanayimizi diğer bölge ve ülkelerden farklı
kılmaktadır. Müşterinin isteklerine
cevap verebilen yapısıyla da özellikle lüks ve konforu bir arada sunan
yapımız önemli bir özelliğimizdir.
Yat sanayimizin en önemli eksiği
ise, seri üretime geçilememesi, pazarlama ve buna bağlı satış sonrası
destek hizmetlerinin rakiplerimize
göre yetersiz olmasıdır” şeklinde
konuştu.
Ülkemizin bir çok konuda diğer
ülkelerle aynı ekonomik koşullarda olmadığından eşit fırsatları yakalayamadığını belirten Kocadon,
“Başta vergi, gümrük, istihdam gibi
birçok ana başlıkta sektöre uygulanabilecek destek miktarı artırılma-
lıdır. Buna rağmen ülkemizde yat
imalatı sanayisinde ihracat birincisi
Bodrumlu bir işletmeler var. Ama
yine de yat imalat sanayimizin ihracat rakamlarının artması, rekabetçiliğinin gelişmesi gereklidir. Hala
ihracatta en büyük pay otomotiv
sektöründe olurken, ihraç edilen
ürün birim fiyatları ve sayısı endekslendiğinde yat imalatı ihracatının boyutlarının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu nedenle daha
istikrarlı ve sürdürülebilir bir yat
ri ile ilgili öngörülerini paylaşan
Kocadon, “Yaşanan krizle birlikte diğer ülkeler gibi Türkiye’de de
birçok tersane sıkıntılı bir dönem
geçirmiş, bazı tersaneler kapanmış,
bazıları ise geçici olarak faaliyetlerini durdurmuştur. Ancak devam
etmekte olan projeler incelendiğinde Türkiye’nin rakiplerine göre
daha iyi performans gösterdiği
gözlemlenmektedir. Biz ekonomik
krizi özellikle yat imalat sektörümüzden izliyoruz. Çünkü biliyoruz
ki kriz önce yat imalat sektöründe
başlayıp, bitiyor. Belki bu yorum
iktisadi açıdan temelleri dayandırıldığında çok daha belirleyici olacaktır. Çünkü yat imalat sektörü lüks
ve üst gelir grubunun kullandığı,
harcama yaptığı bir sektör. Ekonomilerdeki bir daralma ve belirsizlik
sonrasında ise herkes öncelikle lüks
giderlerini aza indirerek temel ihtiyaçlarına yönelmektedir. Ticaret
Odamızın kayıt verilerine baktığımızda da aynı doğrultuda sonuçlara ulaşmaktayız. Türk yat ve tekne
imalat sektörü, kişiye özel imalat,
kalite, teknolojiye kolay uyum, yeni
tasarımlar ve işçilik maliyet avantajı
ile öne çıkabilir” ifadesinde bulundu.
Türkiye’de tekne üretiminin
Marmara Bölgesi (İstanbul-Tuzla,
İzmit ve Bursa), Ege Bölgesi (İzmir, Muğla-Bodrum, Marmaris)
ve Akdeniz Bölgesi’nde (Antalya
ve Mersin) yoğunlaştığını hatırlatan Kocadon, “Özellikle büyük
gemi tersanelerinin bulunduğu ve
yat üretiminin ilk başlangıç yeri
olan Tuzla’da yaşanan yer sıkıntısı
ve yat üretiminin temiz bir çalışma
çevresi gerektirmesi sebebiyle yat
üreticileri zaman içerisinde Antalya, Bursa, Yalova ve İzmit’e doğru
kaymışlardır. Muğla ve çevresi ise
uzun yıllardır kıyı boyu gezi teknesi
olarak kullanılan Gulet tipi teknelerin üretimini devam ettirmektedir.
Buradan hareketle, 2009 yılında
Ekonomi Bakanlığı ile Bodrum’da
yoğunlaşan ahşap yat imalatlarının
rekabetçiliğinin birlikte geliştirilmesi için “Bodrum Yat İmalatı İş
Kümesini kurduk. Kümelenme ile
işletmeler birlikte rekabet etmeyi
öğrenip, ihtiyaçlarını birlikte karşılamaya çalışıyorlar. Bodrum Ticaret
Odası olarak, bu mantıktan hareketle, her yıl sektör temsilcilerimizi
yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılımlarını sağlayarak, tanıtım ve pazarlama konusunda desteklemeye çalışıyoruz. Bu yıl yine hem iç hem de
dış piyasaya yönelik olarak Avrasya
BOAT Show Fuarı’nda yaklaşık 700
metrekarelik standımızla sektörümüzü temsil edeceğiz” dedi.
Kocadon, “Gulet ve Tırhandil
Bodrum’a özgü yapım ve burada
gelişmiş bir imalat şekli. Bu nedenle
coğrafi işareti için çalışmalarımız
sürüyor. Bu nedenle gulete olan
yerli talebin yanında uluslararası
taleple de sipariş usulü çalışmalar
devam ediyor. Her yıl ortalama 15
gulet ve tırhandil üretiliyor. Bunun
kapasitesini de doğru markalaşma
ve pazarlama ile geliştirmeliyiz.
Dosya
sanayisi için öncelikle gerekli fiziksel altyapılarımızın tamamlanması, ardından da yasal mevzuatlarla
sektörün desteklenmesinin önemli
olacağını düşünüyorum. Özellikle üzerinde durmamız gereken bir
başka konu ise, yat imalat sanayisi,
kendi sektörü ile bağlı kalmayıp,
kendisi ile birlikte yan sektörlerini
de geliştiren, kalkındıran bir yapı
içerisinde. Bu nedenle sektörün gelişimi artık sadece bazı merkezler
üzerinde devam etse de markalaşan
ve pazarlama yapabilen firmalar
farklılığını öne çıkarabilecektir” ifadelerini kullandı.
Dünya ölçeğinde incelediğimizde İtalya, ABD, Hollanda ve
Türkiye’nin yat endüstrisinin önde
gelen ülkeleri arasında yer aldığını belirten Kocadon, “Markalaşan
İtalyan şirketleri, özellikle Akdeniz
çanağında yoğun şekilde önümüze
güzel uygulamaları ve çalışmaları
sunmaktadır. Bodrum’da ise hem
motor yat, hem de ahşap yat imalatı
görüldüğünden, Akdeniz için farklı
bir alternatif sunuyor. Bu nedenle
potansiyelimizi değerlendirmeliyiz. Marinaların sayısının ve kapasitesinin artırılması ile bölgemizin rekabetçi yapısının artacağına
inanıyorum. Bodrum özelinde ise,
yat endüstrimiz beraberinde mavi
yolculuğun da doğmasını sağlamış,
birbirinden güzel koylarda lüks ve
mega yatların dolaşımı sıklaşmıştır” dedi.
2015 yılına kıyasla Türkiye yat
endüstrisinin 2016 yılındaki sey-
OCAK - ŞUBAT 23
Antalya yat
üretiminde dünya
standartlarını yakaladı
Dosya
Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen
24 OCAK - ŞUBAT
Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen Antalya’da lüks yat
üretiminin çok iyi bir noktada olduğunu, düşük maliyet ve yüksek kalite ürünlerle dünya
ile rekabet edecek düzeye geldiğini kaydetti.
T
ürkiye’nin son yıllarda dünya standartlarında yat üreten
ülkelerden biri haline geldiğini belirten Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen, “Özellikle
BAKA’nın faaliyet gösterdiği illerden biri olan Antalya’da, Serbest
Bölge içerisinde bulunan firmalar
tarafından lüks yat üretimi konusunda ciddi bir ivme yakalanmış
durumda. Antalya’nın sahip olduğu en büyük avantaj rakiplerine
nazaran özellikle daha az maliyetle
üretim yapılmasına rağmen, dünya
standartları yakalanmış durumdadır. Maliyet avantajı büyük oranda
işçilik maliyetlerinin daha düşük
olmasından kaynaklanıyor. Sektörün geneline baktığımızda en
büyük eksikliğimiz, başka birçok
sektörde olduğu gibi, üretim ve pazarlama potansiyeli ülkemizde ve
yurtdışında tanıtamamaktır. Söz
konusu unsurlara ek olarak sektörün eksikliğini duyduğu başka bir
husus da nitelikli ara eleman teminidir. Ara eleman çok zor yetişmekte ancak çok kolay başka sektörlere
kayabilmektedir” şeklinde konuştu.
Yat ve tekne üretiminde sektör
olarak dönem dönem iyi işler ortaya konsa da istikrarın yakalanamaması konusunda sıkıntıların olduğu
belirten Özen, “Bilindiği üzere günümüzde ülke ekonomileri birbirleriyle eklemlenmiş durumda olduğu için herhangi bir ülkede çıkan
ekonomik ya da siyasi kriz, ilişkili
olduğu diğer ülke ekonomilerinde
de dalgalanmaya sebep olmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda yaşanan ekonomik ve siyasi krizlere bakıldığında,
ülkemizin bütün bu dış faktörlere
rağmen üretim ve büyüme ivmesini
yayınlanan Global Order Book verilerine göre Türkiye’nin şimdiden
2016’da tamamlanması beklenen 36
projesi olduğunu görüyoruz. Aynı
raporun bir yıl önceki projeksiyonlarında ise bu rakamın 27 olduğunu
görüyoruz. Yani şimdiden avantajlı
bir konumda olduğumuzu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
BAKA’nın yat, tekne ve marinalar konusunda yaptığı çalışmalardan da söz eden Özen, “BAKA
olarak, geçtiğimiz yıl özellikle
Antalya’nın Lüks Yat üretimi konusundaki potansiyelini yurtdışında
tanıtma amacıyla “Familarization
Trip” çalışması yaptık. Fransa’nın
önde gelen yat dergilerinde yazarlık
yapan seçkin yazarları Antalya’da
ağırlayarak, Antalya’nın bu konudaki potansiyelini tanıttık. Yazarların
hepsi, Antalya’da lüks yat üretimi
konusunda bu kadar potansiyel olduğunu bilmediklerini ve bu organizasyonun kendileri açısından
çok faydalı olduğunu söyleyerek
Antalya’dan ayrıldılar. Her biri alanında duayen misafir yazarlar, ülkelerine döndüklerinde de dergileri
ve sosyal medya aracılığı ile Antalya
hakkında yazılar yayınladılar. Böylelikle Antalya’nın Lüks yat Üretimi
konusundaki potansiyelini dolaylı
olarak büyük kitlelere tanıtmış olduk. Biz bu çalışmaların yararlılığına inanıyor ve 2016 yılında da devam etmeyi planlıyoruz. Bu tanıtım
çalışmalarına ek olarak daha önce
UNDP tarafından “Herkes için İnsana Yakışır İş” projesi kapsamında
yapılan kümelenme çalışmalarına
BAKA olarak katkıda bulunduk”
şeklinde konuştu.
Dosya
korumakta başarılı olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Türkiye’nin her alanda olduğu
gibi özellikle marka imajını sağlamlaştırma konularına yatırım
yapması gerektiğini söyleyen Özen,
“Dünyaca ünlü Amerikan yat dergisi Show Boats International tarafından, endüstrinin en güvenilir
kaynağı olarak kabul edilen ‘Global
Order Book’ sıralamasında 2015
yılında Türkiye 2014’te olduğu gibi
yine 3. sırada yer almıştır. Geçtiğimiz birkaç yılda bu sıralama değişmemiştir. Bu yayında ülkelerin
aldığı yat siparişleri ölçülerine ve
sayılarına göre sınıflandırılarak veriliyor. Bu listenin başında ise İtalya
ve Hollanda yer alıyor. Her iki ülke
de marka imajı konusunda en yakın
rakipleri olan Türkiye’nin oldukça
ilerisinde yer alıyor. Aralık 2015’te
OCAK - ŞUBAT 25
Bürokratik
işlemler ve
masraflar yat
üreticisinin
belini büküyor
Dosya
M
26 OCAK - ŞUBAT
Sinan Özer
alzemenin büyük bir
kısmının
yurtdışından
temin edildiği için dışa
bağımlılığımızın çok fazla olduğuna değinen Ege Yat Genel Müdürü
Sinan Özer, “Teslim terminlerinin yanı sıra gümrük işlemleri ve
malzemenin Türkiye’ye girişindeki
bürokratik işlemler ve masraflar
yat üreticisinin belini büküyor. Bu
engellere rağmen özellikle süperyat
imalatı konusunda işçilik ve imalat
kalitesi olarak dünyada Türkiye’nin
adını daha fazla duyuyoruz. Türkiye bir krizler ülkesi. Ekonomik
olarak inişler ve çıkışların olduğu
gibi maalesef hayatında bir yat yaptırmış armatörler imalatçı sıfatıyla
tersaneler kuruyorlar. Bu tarz işletmelerin de ayakta kalması mümkün
olmuyor” diyor.
Süperyat endüstrisinde Almanya ve Hollanda öncü
Süperyat endüstrisinde dünyada Almanya ve Hollanda’nın öncü
olduğuna dikkat çeken Sinan Özer
şöyle devam ediyor; “İtalyanlar da
özellikle tasarımlarıyla ön plana
çıkıyorlar. Tasarım yönümüzü geliştirebilirsek gerek işçilik gerekse
kalite açısından İtalyanların önüne
geçmememiz için hiçbir sebep yok.
Ayrıca tersanelerimizi daha temiz
ve yaşanabilir yerler haline getirmemiz gerekli. Özellikle büyük tonajlı
yatlar Tuzla bölgesindeki büyük gemilerin arasına girmek istemiyorlar.
Demir tozu, is, pas bu teknelerin en
büyük düşmanı. Biz yakın geçmişte Turhan Soyaslan ile birlikte 50
metre bir motoryatın refitini yaptık
İstanbul’da. Tabiri caizse emdiğimiz
süt burnumuzdan geldi. Zor bir yer
Tuzla! Yabancı tekne mürettebatı da
hiç memnun kalmadı. Sert ve neşesiz bir bölge. İnsanlar bedbin ve
yorgun bu da genel havayı ağırlaştırıyor. Bodrum gibi yerler yabancılara nasıl davranılması gerektiğini
biliyor, en azından turizm bizleri biraz yontmuş diyeyim ama Tuzla’da
çok zor günler geçirdi bizim yabancı mürettebat.”
“İki gösterge artarsa keyfimiz
yerine gelir”
2016’da yat üretiminin ve satışlarının genel olarak petrol fiyatları ve
dünya navlun endeksleri ile doğru
orantılı gideceğini öngören Özer,
“Bu iki gösterge artarsa keyfimiz yerine gelir, artmazsa keyfimiz kaçar.
Özellikle petrol varil fiyatı 20 dolarlara doğru düşerken durumumuz
bellidir. Kendimizi kandırmayalım
ve önlem alalım” açıklamasını yapıyor.
Kimyasal temperli bombeli cam imalatı konusunda tek adres...
3D Ölçülendirme
Kalibrasyon ve Testler
Class Onaylı Kimyasal Temperli
Cam İmalatımız Başlamıştır
Adres: Akşemsettin Mah. Alparslan Cad. Yasin Sok. No:25 Sultanbeyli - İST.
Tel: +90 (216) 446 19 30 • Mail: [email protected]
w w w. m a r i n g l a s s . c o m . t r
Sektörün
Dosya
desteğe
ihtiyacı var
28 OCAK - ŞUBAT
H
uzur Yat’ın sahibi Halil
Çelik, “Türkiye yat ve tekne endüstrisi, önündeki
engellere rağmen büyüyor. Ancak
Avrupa yat ve tekne pazarında öne
çıkmak için sektörün desteğe ihtiyacı var. Avrupa’daki tekne üreticisi
firmaların depolarındaki ikinci el
tekneleri satmak için Türkiye pazarına yönelmelerinin Türkiye’deki
tekne ve yat üreticilerini olumsuz
etkileyeceğini düşünüyorum.
Avrupa’daki firmaların depolarında stoklanan eski ve çoğu
kullanım ömrünü tamamlamış
tekneleri eritebilmek için aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pazarlara yöneldiğinin duyumlarını
alıyoruz. Çeşitli yollarla Yunanistan ve İtalya üzerinde Türkiye’ye
sokulan bu yabancı bayraklı teknelerin yüzde 80’ni hurda, 10 yaşını
aşmış ve malzeme yorulmasına
uğramış nitelikte. Bu teknelerin
sigorta ücretleri ve maliyetleri de
çok yüksek. Maalesef bizim vatan-
Halil Çelik
daşlarımız da fiyatından dolayı bu
tekneleri tercih ediyor. Ancak uzun
vadede yüksek maliyet çıkaran bu
teknelerin, ülke ekonomisine zarar
vereceğini düşünüyorum” şeklinde
konuştu.
Biz ve bizim gibi yat ve tekne
imalatçısı kardeşlerimiz haksız rekabetin kurbanı oluyorlar diyen
Halil Çelik, “Son üç senedir sektörde büyük bir sıkıntı var. Dükkanlarını kapatanlar, işçi çıkaranlar
var. Derhal bu konuya el atıp bu
haksız rekabetin önüne geçilmeli.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Kültür ve Turizm
Yaklaşık 38 yıldır sektörde
sayısız tekne üretimi
gerçekleştiren Huzur Yat,
Ayvansaray’da başladığı
faaliyetlerini bugün Tuzla
Nuh Sanayi Sitesi’nde
sürdürüyor. Sektörde birçok
sorunla mücadele ettiklerini
belirten firma sahibi Halil
Çelik, tüm yat üreticileri
için yaşadıkları sıkıntılara
çözüm bulunması
gerektiğini belirtti.
Bakanlığı’nın koordineli olarak bu
sorunu çözmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye’nin yat üretimi konusunda dünyada çok iyi bir konuma
geldiğini ve bunun korunması gerektiğini anlatan Çelik, “Biz artık
gemilerimizi, uçaklarımızı, tanklarımızı kendimiz yapan bir ülke
haline geldik. Yat sanayimiz çok
iyi durumdayken dünyada en uzun
ve en büyük boyda tekneleri Türkiye yapıyordu. Biz Avrupa’nın ve
ABD’nin tercih ettiği bir ülkeyiz.
Bu sektörü zarar vermemek, gelişiminin desteklemesi için devlet desteği gerekiyor” ifadesinde bulundu.
Dosya
Yat
üretiminde
markamız
yok
ama ülke
olarak en
iyi biziz
30 OCAK - ŞUBAT
1
995’te balıkçılığı bırakıp 2009 yılına kadar yat kaptanlığı yapan,
daha sonra firma kurup iç piyasaya ve yurtdışına 22 metre civarında
7-8 tane lamine tekne üreten MSA
Denizcilik’in sahibi Güven Aktaş,
yeni proje olarak Türkmenistan Yat
Kulübü’ne polyester katamaran yaptıklarını ve 5 Nisan’da da denize indireceklerini söyledi.
Güven Aktaş, “Aslında dünyada
birinci sırada İtalya olarak gözüküyor. Biz yat ve gemi üretimi alanında
hiçbir ülkeyi kendimize rakip olarak
görmememiz lazım. Çünkü biz onların hepsinin üstündeyiz. İtalya’nın
bile üstündeyiz aslında. Türkiye olarak biz bu işin hamallığını yapıyoruz.
Mega yatlarda dünyada Antalya Ser-
MSA Denizcilik’in
sahibi Güven Aktaş,
dünyada yat ve tekne
üretiminde kalite
olarak Türkiye’nin en
üst sırada olduğunu
ama markalaşamama
ve pazarlama
stratejilerinden
ötürü ilk 5’e bile
giremediğimizi
kaydetti.
Güven Aktaş
best Bölge ve Tuzla odak nokta haline
geldi. Yabancı firmalar burada işçilik
ucuz olduğu için çeliği bize yaptırıp,
tekneyi donatıp, burada 10 milyona
mal ettikleri bir ürünü dışarda 30
milyona satabiliyorlar. Bizi kullanıyorlar. Bizim bu yerlerde birinci sırada olmamız gerekiyor ama biz bu sektörde ilk 5’te bile değiliz maalesef ”
şeklinde konuştu.
2000 ile 2010 yılları arasında yat
ve tekne sektörünün çok iyi zamanlar geçirdiğini anlatan Aktaş, “Ancak
2010 yılından sonra çok kötü bir gidişat yaşandı. Bunun en önemli nedenlerinden biri, küçük boyda polyester tekne yurtdışından daha ucuza
ithal edilmeye başlandı. Yurtdışında
da markalaşmanın getirdiği avantajı
kullanan firmalar, seri imalat yaptıkları için maliyetlerini azaltarak alıcıya
daha uygun fiyata ürün sunma şansları var. Ama kalite ve işçilik olarak
biz o firmaların üzerindeyiz. Bizim
en büyük sorunlarımızdan biri markalaşamamaktır. Bugün hiç sermayesi
olmayan bir firma Türkiye’de ucuza
mal ederek tekne yapabiliyor. Ama en
önemli handikabı, bu ürünlerin pazarı yok” dedi.
Güven Aktaş, “Avrupa piyasasından ülkemize satışa sunulan tekneler
piyasayı etkileyebilir ancak bilinçli
yat kullanıcıları oradaki eksiklikleri
görüp yerli kaliteden vazgeçmezler.
Polyester teknenin amacı farklıdır.
Bizi çok fazla etkilemez” ifadesini
kullandı.
Hizmetlerimiz
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Lamine yat imalatı,
Yat bakım onarım işleri ve teknik servisi,
2. el yat alım ve satımı,
Yat kiralama,
Yat dizaynı,
Survey ve ekspertis hizmetleri,
Yat transfer işleri,
Yat ithalat ve ihracat işleri,
Yerli ve yabancı yat muamele işleri,
Yat personel temini.
Sarıgazi Mah. Osmangazi Cad.
Serhat Plaza No:16/5 Sancaktepe - İst.
Tel/Fax : 0216 620 80 99
Gsm : 0533 332 00 74
Mail : [email protected]
Yat ve megayat
inşa sanayisi
büyüyor
Türk tekne ve yat inşa endüstrisinin günümüzde sahip
olduğu işgücü, kaliteli imalatları, modern teknolojisi
ve üstün girişimcilik ruhu sayesinde inşa ettiği
tekneleri rekabetçi fiyatlarla uluslararası piyasaya arz
edebildiğine değinen Türk Loydu Yat ve Küçük Tekne
Sörveyörü M.Cevat Yardımcı, “Türk imalatı yatların
kalitesinden tüm dünyada övgü ile söz ediliyor. Ülkemiz
24 metre ve üstü yat imalatında, dünya çapında bir
marka durumuna geldi” diyor.
Dosya
T
32 OCAK - ŞUBAT
M.Cevat Yardımcı
ürk tekne ve yat imalat sanayisinin İstanbul Haliç Bölgesi’ndeki küçük işletmelerle
başlayan gelişimini, günümüzde bütün sahillerimize yayılmış 400’den
fazla imalatçısıyla ve modern yat
imalat bölgeleriyle, ülkemizin yükselen sektörü olarak devam ettirdiğini
söyleyen Türk Loydu Yat ve Küçük
Tekne Sörveyörü M.Cevat Yardımcı,
“Bugün, Türk tekne ve yat inşa endüstrisi sahip olduğu işgücü, kaliteli
imalatları, modern teknolojisi ve üstün girişimcilik ruhu sayesinde inşa
ettiği tekneleri rekabetçi fiyatlarla
uluslararası piyasaya arz edebilmektedir. Ülkemiz tekne ve yat imalatçıları tarafından, 24 metre üstü yatları
klas sertifikalı ve 24 metre altı yatları
ise uluslararası standartlara uygun
“CE” belgeli olarak, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyaya ihraç ediliyor. Türk imalatı yatların kalitesinden
tüm dünyada övgü ile söz ediliyor.
Ülkemiz 24 metre ve üstü yat imalatında, dünya çapında bir marka durumuna geldi. Türkiye, ABD, İtalya,
İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda
ile birlikte dünyada en fazla 24 metre ve üstü yat inşa eden ülkeler arasındadır. Özellikle İstanbul-Tuzla ve
Antalya Serbest Bölgesi ve kısmen de
Bodrum; değişik dizayn, model ya da
sınıftaki mega yatların üretim üssü
olarak kabul görüyor. Günümüzde
80-90 metreye kadar süper yatlar ülkemizde imal ediliyor” diyor.
“Türkiye pazarını canlandırmak
mümkün”
Tüm dünyadaki talep artışına pa-
ralel olarak ülkemizde de büyüme
gösteren yat ve megayat inşa sanayinin, 2008 yılında yaşanan küresel
krizin etkisi ile 2009 yılından itibaren
bir daralma dönemine girdiğini ifade
eden Yardımcı, 2012 yılında itibaren
toparlanmanın görüldüğüne dikkat
çekiyor ve ekliyor; “Bugün yine başta
Antalya Serbest Bölgesi olmak üzere
megayat siparişlerinde ve inşasında
gözle görünür bir iyileşmenin olduğunu söyleyebiliriz. 24 metre altı küçük tekne ve yat üreticilerine gelince,
tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de
de bu üreticiler, devam eden küresel
krizin etkisi ile kriz öncesi üretim
sayılarını yakalamaktan çok uzaklar.
Gerek büyük ve organize işletmeler ve
gerekse küçük işletmeler kapasitelerinin çok altında çalışarak, sınırlı sayıdaki yurtiçi ve yurtdışı siparişleri ile
ayakta kalmaya ve küresel krizi atlatmaya çalışıyorlar. Bu durum, küçük
tekne ve yat üreticilerinin bazılarını,
kompozit başta olmak üzere polie-
tilen ve alüminyum malzemelerden
imal edilen küçük yolcu tekneleri,
askeri ve sivil amaçlı devriye botları,
ambulans tekneleri, pilot bot gibi özel
tekne üretimine yönlendirdi. ABD ve
Avrupa’da doyum noktasına ulaşmış
pazarda üretim sayılarını artırmak
çok kolay değil. Ancak henüz doyum
noktasına ulaşmaktan çok uzak olan
Türkiye pazarında pazarı canlandırmak mümkündür. Türkiye’de orta
gelir seviyesinde on binlerce tekne ve
yat alabilecek kişi olmasına rağmen
bağlama yeri kiralarının astronomik
olması nedeniyle birçok kişi tekne,
yat sahibi olmaktan kaçınıyor. Yapılması gereken, Türkiye kıyılarında
marina, bağlama noktası, çekek yerleri sayısını artırarak, astronomik olan
bağlama ücretlerini makul seviyeye
getirmek. Böylece yerli imalatçıların
da gelecek 10-15 yıl boyunca iç pazara tekne, yat üretmelerinin yolu da
açılmış olacaktır.”
Huzur Yat
HAYALLERİNİZİ
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh Sanayi Sitesi A Blok No:3 Tuzla-İSTANBUL/TÜRKİYE
Telefon: (+90 216) 395 29 30 • (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48
E-Posta: [email protected] • Web: huzuryat.com.tr
Yat
üretiminde
her şeye
sahibiz ama
koordinasyon
yok
Dosya
T
34 OCAK - ŞUBAT
M.Garo Berberyan
ürkiye yat ve tekne endüstrisinin durumunu değerlendiren Leomar Yacht Genel Müdürü M. Garo Berberyan, “Yat
endüstrisinde, Türkiye çok büyük enerjiye,
birikime, işçi gücüne ve teknik elemana sahip.
Ancak bunları doğru koordine edebilecek ve
vizyon sahibi, yaratıcı beyinlere ihtiyaç var. Bütün eksiklik burada başlıyor” dedi.
Yat imalatının ve kullanımı ne kadar hobi
ve zevk aracı üretmek gibi gelse de, son derece
teknik ve günceli takip etme odaklı bir faaliyet
olduğunu belirten Garo Berberyan, “Yat üretimi ticari bir faaliyettir. Yani bu işi layıkıyla
yapabilmek için ticari tecrübe, piyasa bilgisi ve
güvenilir bilgili ticaret erbabı olmak gerekir.
Ancak o zaman bu ticaret diğer ülkeler ile yapılabilir ve biz de dünya markalarına adımızı
yazdırabiliriz. Tabi ki kar marjımızı da bu şekilde arttırarak daha yenilikçi tekneler imal
edebiliriz” şeklinde konuştu.
Yat sektöründe rakip olarak görebileceğimiz ve örnek alabileceğimiz ülkeler hakkında
da görüşlerini belirten Garo Berberyan, “Gerek kalitemiz, gerekse fiyat avantajını olmasına
rağmen 60/70 feet boyundaki teknelere kadar,
İtalya’yı örnek almalıyız. Yelkenlilerde İskandinav ülkeler ile yarışmamız biraz zor gözüküyor.
Onların uzun yıllara dayanan tecrübeleri ve
AR-GE’ye harcadıkları sermayelere ulaşmamız
biraz zor. Ancak tüm yat imalatçıları doğru bir
çatıda toplanıp, arkasına devlet desteğini de
alırsa yeni jenerasyon gemi inşa mühendisleri
ve endüstri mühendisleri 110/160 feet aralığında mega yatlar imal edip son olarak da iyi
yetişmiş iç mimarlar ile yolumuzu bu şekilde
açmalıyız” ifadelerini kullandı.
Eğitim Mh. Ahsen Sk. Sadıkoğlu 5 Plaza No:12 K: 2 D:41 Hasanpaşa / Kadıköy - İSTANBUL
Phone: +90 (216) 330 74 80 / +90 (216) 349 70 37 • Fax: +90 (216) 330 74 06
Dosya
Mega yat
pazarına
odaklanmalıyız
36 OCAK - ŞUBAT
Türkiye yat inşa
konusunda dünyada söz
sahibi olmaya çalışan
ve bu yönde kendini
geliştiren bir ülkedir
diyen Data Hidrolik
Satış ve Pazarlama
Müdürü Cem Hüroğlu,
Almanya ve Hollanda’nın
mega yat inşasına
odaklandıklarına dikkat
çekerek, “Bizim de
ülke olarak yapmamız
gereken öncelikle bir
hedef belirlemek.
Pleasure craft yani 30
metreye kadar olan yat
inşasında İtalya gibi
ülkeler nedeniyle ciddi
bir rekabet yaşandığı için
rekabetin daha az olduğu
mega yat pazarına
odaklanmalıyız” diyor.
T
ürkiye’nin yat inşa konusunda dünyada söz sahibi
olmaya çalışan ve bu yönde
kendini geliştiren bir ülke olduğunu söyleyen Data Hidrolik Satış ve
Pazarlama Müdürü Cem Hüroğlu,
diğer yandan sektörün büyük oyuncularıyla mukayese edildiğinde hala
Cem Hüroğlu
gözle görülür eksiklerin olduğuna
da dikkat çekiyor. Bu eksikliğin
başında ise nitelikli iş gücü ve tesisleşmenin geldiğini ifade eden Cem
Hüroğlu, “Bunun haricinde tanıtım/pazarlama faaliyetlerinin de
artırılarak devam etmesi gerekiyor.
Avantajlı yönlerine bakarsak eğer
fiyat kalite oranı, ucuz iş gücü ve
bulunduğu coğrafya nedeniyle yat
müşterisinin hem projesini kontrol
edip hem de tatilini yapabileceği ve
bu yönüyle tercih edilen bir ülke
olmasını görürüz. Tüm bunları
göz önüne alınca, bulunduğumuz
konum tabi ki güzel fakat daha iyi
yerlere gelmemiz için el birliğiyle
çalışmamız gerekiyor” diyor.
reye kadar olan yat inşasında İtalya gibi ülkeler nedeniyle ciddi bir
rekabet yaşandığı için rekabetin
daha az olduğu mega yat pazarına
odaklanılmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Tabi bunun
için nitelikli iş gücü, tesisleşme ve
tanıtım gibi faaliyetler planlı bir
şekilde geliştirilerek hayata geçirilmeli. Türkiye geniş bir yelpazede
yat inşasının yapıldığı bir ülke. Bu
nedenle önce hedef belirlenmeli ve
buna göre çalışma yapılmalı. Daha
sonra rakipler iyi analiz edilip ona
göre stratejiler belirlenmeli. Bunun
içinde pazarlama faaliyetleri, fiyat
politikaları gibi birçok unsur yer
alıyor.”
Nitelikli iş gücü, tesisleşme ve
tanıtım faaliyetleri hayata geçirilmeli
2008 kriziyle beraber sektörün
ciddi bir dalgalanma içerisine girdiğini ve halen bu dalgalanmayı atlatamadığını dile getiren Hüroğlu,
özellikle Almanya ve Hollanda’nın
bu dalgalanmadan etkilenmediğine de dikkat çekerek şöyle devam
ediyor; “Almanya ve Hollanda mega
yat inşasına odaklanmış ülkeler.
Bizim de ülke olarak yapmamız
gereken öncelikle bir hedef belirlemek. Pleasure craft yani 30 met-
2016 toparlanma yılı
Yat inşa sektörünün 2015 yılı
ikinci yarısından itibaren ufakta
olsa iyi sinyaller göstermeye başladığını fakat hala toparlanamadığını
hatırlatan Cem Hüroğlu, iyileşmenin ancak dünya ekonomisinin düzelmesiyle olabileceğini ve bunun
da uzun vadede gerçekleşebileceğini öngörüyor ve “Bu nedenle 2016
dikkat edilmesi gereken bir yıl gibi
gözüküyor. Ama şu an için öngörümüz yat inşa sektörünün 2016’da
yavaş da olsa toparlanacağı yönünde” diyor.
2016’da yeni
imalattan
çok refit
ve bakımlar
artacak
Yat piyasasının her geçen
gün arttığına değinen
Ezberci Marine Satış ve
Pazarlama Sorumlusu
Hakan Türkmenoğlu,
bunun net olarak marina
sayılarındaki artıştan
gözlemlenebileceğine
dikkat çekiyor. Öngörüsü
ise 2016’da yeni
imalattan çok refit ve
bakımların daha yoğun
geçeceği yönünde.
“Eksikliklerimizden dolayı bir adım
geride kalıyoruz”
Öncelikle yat piyasasında markalaşma
sürecinin tamamlanmasının önemine dikkat çeken Türkmenoğlu, “Rakip ülkelerin
markalaşmayı tamamlamış ve seri üretim
yapan tersaneleri varken maalesef bu konu-
da çok gerilerde kalmış gözüküyoruz. Ülke
bazında en büyük rakiplerimiz İtalya, Hollanda ve Fransa. Kalite açısından bu ülkeleri
zorlamamıza rağmen markalaşma sürecindeki eksikliklerimizden kaynaklı bir adım
geride kalıyoruz. Üretim yapan firmaların
markalaşması ve üretimde kalite kontrolün
daha etkin hale getirilerek hem kalitenin
hem de karlılığın arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu da bizi global piyasada daha
ön plana çıkartacaktır. Bu konuda özellikle
firma yönetimlerinin daha profesyonel düşünce tarzına geçmeleri gerekiyor. Otomotiv
sektörünü inceleyerek yat sektörüne yeni bir
yön çizmek gerektiği düşünülebilir. Bu konular kooperatif ve derneklerle beraber devletin de desteğiyle birlikte gerekli adımların
atılmasıyla gerçekleştirilmeli” diyor.
“Ekipmancılara yönelik bir yıl olacak”
Her geçen gün yat piyasası artış gösteriyor diyen Türkmenoğlu şu ifadelere yer
veriyor; “Bunu en iyi marina sayılarındaki
artıştan gözlemleyebiliriz. 2016’da yeni imalattan çok refit ve bakımların daha yoğun
geçeceğini düşünüyorum. Bu da ekipmancılara yönelik bir yıl olacak gibi gözükmekte.
Herkes için bereketi bol bir yıl olmasını temenni ederiz.”
Hakan Türkmenoğlu
Dosya
Y
at endüstrisini eksileri ve artılarıyla
değerlendiren Ezberci Marine Satış ve Pazarlama Sorumlusu Hakan
Türkmenoğlu, “Yat endüstrisindeki eksikleri sıralamak gerekirse, üretici firmaları
değerlendirdiğimizde; orta ölçekli firmaların kendi bünyelerinde kalite kontrol departmanı bulundurmayışlarından kaynaklı
olarak kaliteli olan işçiliği verimsiz kullanarak karlılıklarının düşük olması ve kaliteyi
daha fazla yükseltemeyişini gösterebiliriz.
Ekipman imalatçısı olarak yat imalatçılarına dışarıdan baktığımızda müşterinin işlere
çok fazla müdahil olduğunu ve bu durumun
imalatçıları çok zorladığını da görmekteyiz.
Yat endüstrisindeki artılara dikkat edecek
olursak; bilgi, beceri ve deneyim açısından
çok kaliteli işlerin yapıldığını söyleyebiliriz.
Bunun dışında hem tasarım ve hem imalat
yapabilen ender ülkelerdeniz. Kaliteli işçiliğin yapıldığı ülkemizde mega yat piyasası
içinde cazip bir hal almış durumda.”
OCAK - ŞUBAT 37
Sektörde
yetişmiş
eleman
sıkıntısı
var
Bahattin Çarkçı
Dosya
Sektörlerin en önemli eksiklerinin başında bulunan yetişmiş eleman sıkıntısının denizcilik
sektöründe de yaşandığına dikkat çeken Çarkçı Denizcilik Genel Müdürü Bahattin
Çarkçı, “Özellikle tecrübeli mühendisler sektörümüzde nadir bulunuyor. Ülkemizde
yatçılık anlamında teknik üniversitelerde ilgili bölümler bir sene önce açıldı. Gemi inşa ve
yat inşasının farklı alanlarda olması, bu alandaki tecrübe yetersizliğini kanıtlamaktadır.
Öncelikle bu iki bölümün ayırdını yapmak gerektiğine inanıyorum” diyor.
38 OCAK - ŞUBAT
G
elişmiş ekonomilerde en
önemli sektörlerin başında
denizciliğin geldiğini belirten Çarkçı Denizcilik Genel Müdürü Bahattin Çarkçı, “Ülkemizde yat
inşa ve ihracatında özellikle son yıllarda büyük bir atılım gerçekleşiyor.
Ancak ne yazık ki üç tarafı denizlerle çevrili bu ülkede bu atılımlarda
sürdürülebilirlik sağlanamıyor. Bu
nedenlerin başında da sektörü cazip
görerek dışarıdan girenlerin, sektörü ve en önemlisi denizi tanımaması
geliyor. Üretici firmalarda çalışanların, aynı zamanda tedarikçilerin
denizle uzaktan ilgilenmeleri veya
hiç ilgilenmemeleri diğer en büyük
problemlerden biri. Sattığı malzemenin teknenin neresinde ne işe
yarayacağını tecrübe etmemiş, denizin ortasında belki de hiç zorluk
yaşamamış veya keyfini ve seyrin
huzurunu bilmeden o keyfi satmaya
çalışmaları eksiklik olabilir. Diğer
yandan sektörlerin en önemli ek-
siklerinin başında bulunan yetişmiş
eleman sıkıntısı denizcilik sektöründe de yaşanıyor. Özellikle tecrübeli
mühendisler sektörümüzde nadir
bulunuyor. Ülkemizde yatçılık anlamında teknik üniversitelerde ilgili
bölümler bir sene önce açıldı. Gemi
inşa ve yat inşasının farklı alanlarda
olması, bu alandaki tecrübe yetersizliğini kanıtlamaktadır. Öncelikle
bu iki bölümün ayrımını yapmak
gerektiğine inanıyorum” diyor.
“Kendi tarzımızı oluşturarak,
markalarımızı yaratmalıyız”
Yat üretiminde rol model olarak
Hollanda’yı görmek gerekiyor diyen
Çarkçı, şu şekilde devam ediyor;
“Yat üretiminde son yıllarda Uzakdoğu ülkelerinin başarılarını görüyoruz. Ancak bize göre rol model
ülke Hollanda olabilir. Türkiye yat
üretiminde Avrupa’nın önde gelen
merkezlerinden birisi haline geldi.
Ancak kendi tarzımızı oluşturarak,
markalarımızı yaratmalıyız. Bunun için de Hollanda, İtalya model
ülkeler olabilir. Üretim açısından
bakıldığında sektör ihracat ülkeleri
bulabildiği takdirde sektör de büyüme devam edebilir. Ancak rakibimiz
ülkelerde destekler çok fazla ve haksız bir rekabet yaşanıyor. Biz kendi
çabalarımız ile sektörü büyütmeye
çalışıyoruz. Çarkçı olarak ise bizim
öncelikli hedefimiz sürdürülebilir
başarı. Bunu sağlamak için gerek
temsil ettiğimiz markalar gerekse
müşterilerimize verdiğimiz hizmetlerde daha profesyonel çalışmalarda
bulunuyoruz. Aynı şekilde yatırımlarımız ile müşterilerimize ulaşabilecekleri en yakın noktadan hizmet
vermek arzusundayız. 2016 yılında
da bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca yeni markalar
ve modellerle müşterilerimize daha
geniş bir ürün yelpazesi sunmayı
hedefliyoruz.”
Y
e
v
ÜVENİLİR
G
I
T
I
Hİ
AK
ZM
ET
NUYORUZ.
EN KALİTEL
İ YA
SU
LE
ĞI
TÜRKİYE KARASULARINDA ve DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAKİ LİMANLARDA
• ÖTV’li ve ÖTV’siz Motorin
• ÖTV’siz Fuel Oil-İfo
• ÖTV’li KDV’li Deniz Dizel Yağları
• Transit Yakıt
• Transit Yağ
Evren Caddesi Elif Sk. Erdem İş Merkezi Kat: 3 No:1 Güneşli / İst.
Tel : +90 212 551 53 43 • Faks: +90 212 552 28 03 • GSM: 0 538 365 30 00 • 0532 574 67 20 • 0507 446 03 91 e-mail:[email protected] | www.erdempetrol.com.tr
Dosya
Marin Glass 15 yıldır
sektöre hizmet sunuyor
40 OCAK - ŞUBAT
Yat sektöründe 15 yıldır
hizmet veren Marin Glass,
şuanda 500 metrekare
kapalı, toplam 650
metrekarelik bir tesiste,
yıllar içerisinde sektörde
kendini kanıtlayarak
büyüdü. Firma son beş
yıldır fabrika ve imalat
konusunda yatırım yaparak
dışa bağımlılık konusunu en
aza indirmek için yoğun bir
çaba içerisinde.
Gökhan Öztürk
C
am bükme fırınları ve lamine hattı ile cam konusunda
uzmanlaşan Marin Glass,
son zamanlarda klas kuruluşlarının
bombeli camların temperli olmasındaki istekleri doğrultusunda kimyasal temperli bombeli cam tedariki
konusunda Türkiye’deki durumun
farkına varıp bu durumla ilgili yurt
dışında bir firma ile anlaşıp kimyasal temperli bombeli cam imalatını
da yapar hale geldi.
Denizcilikte kullanılan tüm camları üretebildiklerini söyleyen firma
sahibi Gökhan Öztürk, “Firmamız
ürün pörtföyünü genişleterek paslanmaz yat aksesuarları konusunda
kendini geliştirerek otomatik sür-
gülü kayar kapılar, hidrolik paserella, otomatik açılır sunroof tavan
sistemleri, pantograf kapılar ve tüm
paslanmaz krom yat aksesuarları konusunda çözümleri sunuyor”
şeklinde konuştu.
Bu kadar kısa sürede bu kapasiteye ulaşmalarının büyük bir başarı
olduğunu kaydeden Öztürk, ancak
bazı noktalarda desteğe de ihtiyaç
duyduklarını ifade etti. Gökhan Öztürk, “Bizim burada çok ciddi yatırımlarımız olamamasına rağmen
elimizden geldiğince; gerek makine,
gerek bina yatırımları yaparak kendi
becerimizle, kendi sermayemizle bir
yere kadar gelebiliyoruz. Bir buçuk
yıldır uğraştığımız bir projemizi
şu sıralar sona doğru yaklaştırdık.
Ama bazı yardımlara ihtiyacımız
olduğu için tıkandığımız noktalar
var. Türkiye’de olmayan, şimdiye
kadar yurtdışından aldığımız camı
biz burada yapmaya başlayacağız.
Bunun hayata geçmesi için 1-2 aylık
bir süreye ihtiyacımız var. Şu anda
test aşamasındayız. Bunlar için bizim bir yardıma, teşvike ihtiyacımız
var. Sonuçta bizim bu yaptığımız
iş kolay bir iş değil. İtalyan da, Alman da Hollandalı da bizim burada
bu ürünü yapmamızı istemiyorlar.
Çünkü bizim bu camı onlardan satın almamızı istiyorlar. Bugüne kadar gelen durum buydu. Biz bu işin
bundan sonra da böyle olmaması
dece ülke içinde değil yurtdışına da
taşımak. Önümüzdeki kasım ayında
Hollanda’da fuara katılarak kendimizi dünyaya ispatlayıp, ‘Bunu biz
de yapıyoruz’ diyebilmektir” şeklinde konuştu.
Firma yıllar içersinde kendini
kanıtlayarak büyüdü, son beş yıldır
fabrika ve imalat konusunda yatırım
yaparak dışa bağımlılık konusunu
en aza indirmek için yoğun bir çaba
içerisinde.
Şuanda kapalı 500 toplamda
650 metre kare alanda cam bükme
fırınları ve lamine hattı ile cam konusunda uzmanlaşan Marin Glass,
son zamanlarda klas kuruluşlarının
bombeli camların temperli olması
konusundaki istekleri doğrultusunda kimyasal temperli cam te-
darikini sağlamak için makina yatırımı yaparak class onaylı kimyasal
temperli cam imalatını da başarıyla
yapar hale geldi.
Ölçümleme ve kalıp konusunda
da kendisini geliştirerek 3D ölçümlemeye geçmiştir. Tüm class testlerini de kendi bünyesinde yapan
firma her geçen gün bünyesine yenilikler katmaktadır.
Denizcilikte kullanılan tüm camları üretebildiklerini söyleyen firma
sahibi Gökhan Öztürk, “Kurşun geçirmez cam dahil elektrikli cam konusunda ve birçok alanda kendimizi
ıspatladık ve en iyisini yaparak dünya markası olmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Dosya
için elimizden gelen bütün gayretimizle çaba sarf ediyoruz. Bu konularda bize yol göstermesi ve yardım
etmesi için devletimizden bizim taleplerimize olumlu yanıt vermesini
bekliyoruz” dedi.
Devletin de bu konularda üzerine
düşen çok şey olduğunu kaydeden
Öztürk, “Bizim en büyük sıkıntımız
derdimizi anlatamamak, karşımızda
bir muhatap bulamamak oldu. Bu
projeyle ilgili KOSGEB başvurularımız var ama hiçbir şekilde yanıt
alamıyoruz. Bırakın fabrika yanıtını, fuar yanıtı bile alamıyoruz. Devletin söylediği ‘Yurtdışında fuarlara
katılan firmalara destek veriyoruz’
cümlelerine baktığımızda bunun
bir karşılığının olmadığını görüyoruz. Bizim amacımız bu ürünü sa-
OCAK - ŞUBAT 41
Bahadır Şen ve Seda Sanlısoy Marin Base Firma Ortakları
Ekonomik belirsizlikler ve peş peşe gelen
seçimler nedeniyle son iki yılın yat sektörü
açısından verimsiz bir yıl olduğunu belirten
Bahadır Şen, “Şimdi ise avantajımız şu; uzun
bir süre seçimsiz döneme giriyoruz. Bu da
ekonominin istikrarlı olmasını gerektirir.
Ekonomik olarak stabilite sağlanırsa 2016
için yat sektörü yükselişe geçer” diyor.
Dosya
2016’da ekonomik stabilite sağlanırsa
yat sektörü yükselişe geçer
42 OCAK - ŞUBAT
“Güven konusunda eksiklik
var”
Türkiye’de yat endüstrisinin güven konusunda bir eksiklik yaşadığına dikkat çeken Bahadır Şen,
“Güven eksikliği yat endüstrisinin
temelinde var. Tekne sahibinden
mürettebatına, teknik servisten
yat kullanıcısına kadar ilişkilerin
çoğu güvensizlik üzerine kurulu.
Güvensizliği yaratacak durumların
ortadan kalkması için yerleşmiş
olan zihniyetin ortadan kalkması
gerekiyor. Denizle iç içe bir millet
olmadığımız için sırtımızı hep denize vermişiz. Ve yat tarafı da denizin en lüks kısmı olduğu için aşırı
bir güvensizlik söz konusu. Türkiye
yat piyasasının bu sıkıntıyı aşması
gerekiyor öncelikle. Yoksa teknik
sıkıntılar, dizayn eksikleri veya yatırım eksiklikleri var ama bunlar
zamanla aşılabilecek eksikliklerdir.
Firmalar düzgün çalıştıkça bu sıkıntı aşılabilir ki sektör olarak birçok firma da bunun farkına varmış
durumda. Bunun önlemini güvenilir firmalarla çalışarak alıyorlar.
Temel mantık bu; güveni arayacaksınız” diyor.
Türkiye’nin yat ve tekne en-
düstrisinde eksikliklerine oranla
artılarının da olduğunu ifade eden
Bahadır Şen şu bilgileri aktarıyor;
“Bir defa ucuz işçilik konusunda
avantaja sahibiz. Malzeme fiyatları Avrupa’ya nazaran daha uygun.
Fiyat konusunda bir avantajımız
var. Kalite konusunda avantajlı
pozisyonlar var fakat bu tartışılır.
Uygun fiyatlı iş yapan tersanelerimiz servislerimiz mevcut. Kalite
konusuna dikkat etmek gerekiyor.
Üretimler konusunda da belli bir
kalitenin üzerinde olduğumuzu
düşünüyorum.”
“Büyük tekne üretimi konusunda Hollanda’yı yakalamamız
gerekiyor”
Türkiye’nin 15 metre altı ve 35
metre üstü yat ve tekne üretiminde söz sahibi olduğunu belirten
Seda Sanlısoy ise şu bilgileri paylaştı; “15-35 metre arası üretimlerde maalesef iyi değiliz. İtalya,
Fransa ve İspanya gibi ülkeler orta
boy yat üretiminde oldukça iyiler.
Almanya ve Hollanda gibi ülkeler
ise büyük tekneler konusunda iddialı. Bu ülkeleri kendimize rakip
alıp kıyas yapmalıyız. Özellikle de
Hollanda’yı rakip olarak görmeli ve
örnek almalıyız. Diğer yandan yat
sektörünün gelişimi için uluslararası fuarlar çok önemli. Özellikle
üretici firmaların bu konuda destek ve teşvikler alarak uluslararası
fuarlara katılması gerekiyor. Şu
anda Türk üreticiler uluslar arası
fuarlarda bireysel olarak yer alıyor.
Dolayısıyla büyük tekne üretimi
konusunda Hollanda’yı yakalamamız gerekiyor.”
Yat sektörünün 2014 ve 2015’te
kötü bir dönem yaşadığını belirten Bahadır Şen’in 2016’ya dair
öngörüleri ise şu yönde; “Ekonomik belirsizlikler ve peş peşe gelen seçimler nedeniyle son iki yıl
sektörümüz açısından verimsiz
bir yıl oldu. Şimdi ise avantajımız
şu; uzun bir süre seçimsiz döneme giriyoruz. Bu da ekonominin
istikrarlı olmasını gerektirir. Fakat
ülkemizin doğusundaki ve çevre
ülkelerdeki sıkıntılar ayrı bir belirsizliğe yol açıyor. Ekonomik olarak
stabilite sağlanırsa 2016 için yat
sektörü yükselişe geçer. Ekonomik
stabilite sağlanamazsa eğer sektör
her zaman dalgalanır.”
Yat taşımacılığında profesyonel
yaklaşım şart
Elleçledikleri tüm proje ve
ağır yüklerde olduğu gibi
yat taşımacılığı yaparken de
profesyonel bir yaklaşımın şart
olduğunu ifade eden Medden
Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi
Vanessa Medini, “Zira yatlar hem
hasar görme riski hem de mal
bedeli yüksek bir yük tipidir. Yatın
boyutu büyüdükçe risk de doğru
orantılı olarak artıyor” diyor.
Haber
M
44 OCAK - ŞUBAT
edden Denizcilik kurulduğu günden bu yana
Azimut/Benetti grubu
gibi prestijli yat üreticilerine ait
çeşitli modellerin yurtiçi ve yurtdışı taşınmasında aktif rol alarak
hizmetlerini sürdürmektedir. Bu
taşımaların kimi zaman water-towater, yani yatın sudan alınıp gemi
vinciyle o yata özel olarak üretilen
cradle (beşik) üzerine yerleştirilerek yapıldığını aktaran Medden
Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi
Vanessa Medini, “Kimi zaman da
müşterinin yatın yol kat etmesini
istememesi – ki bu genelde yeni
satın alınan veya belli bir deniz
mili ve kullanım saati üzerine satışı
gerçekleştirilmiş ikinci el yatlarda
söz konusu - ve yatın bulunduğu
lokasyona bağlı olarak kara yolu
ile yükleme limanına getirilmesi ve
gemiye yüklenmesi şeklinde oluyor. Elleçlemiş olduğumuz diğer
tüm proje ve ağır yüklerde olduğu
gibi yat taşımacılığı yaparken de
profesyonel bir yaklaşımın şart olduğunu düşünüyoruz. Zira yatlar
hem hasar görme riski hem de mal
bedeli yüksek bir yük tipidir. Yatın
boyutu büyüdükçe risk de doğru
orantılı olarak artıyor” diyor.
“İşimizde risk faktörü hep
var”
Water-to-water denilen taşıma
şeklinde yatın gemi vinçleri tara-
fından sudan kaldırılabilmesi için
gereken sapanlamanın ekipten bir
dalgıç tarafından yapıldığını söyleyen Vanessa Medini, o anları şu
sözlerle ifade ediyor; “Gemi vincine bağlanan özel sapanlar suya
indirilerek yatın altına yerleştiriliyor, operasyon ekibimiz tarafından
onay verildikten sonra sudan kaldırma işlemi yapılıyor. Bu dikkatlice ele alınması gereken bir süreç.
Beni en çok heyecanlandıran kısım
da aslında burası; o yatların bir
süreliğine sadece spreadera bağlı
sapanlar tarafından taşınarak havada asılı kalması ve gemi güvertesi üzerinde planlanan alana yerleştirilmeden önce yine havada vinç
yardımıyla yön verilmesi, operasyonu soluksuz bir şekilde izlemenize sebep oluyor. Bizim işimizde
risk faktörü hep var, operasyonlarda aksaklıklar her zaman çıkabilir.
Bu yüzden hasarsız bir şekilde elleçlediğimiz her yatın operasyon
bitiminde ekip olarak yaşadığımız
tatmin ve mutluluğu tahmin edebilirsiniz.”
Şimdiye kadar gerek küçük
gerek büyük boyutlu taşımaları
sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdiklerini söyleyen Vanessa Medini,
“Operasyonel olarak mümkün olduğu sürece belli bir sınırlamamız
yok fakat 37 metrelik bir yatın gideceği yere tabi ki de denizden gitmesi gerekiyor! Önemli olan yatın
istenilen zamanda istenilen yerde
olabilmesi. Bunun için de çalışacağınız armatörün belirtilen tarihte uygun bir gemisi olması, talep
edilen yükleme ve tahliye limanına
uğrak yapıyor olması ve güverte
üstünde yatın ihtiyacı olacak kadar alana sahip olması gerekiyor.
Bu kriterlerin hepsinin bir arada
olması ve aynı zamanda navlunun
da müşteriye cazip gelmesi o kadar
kolay olmayabiliyor. Çünkü birçok
ağır yük armatörünün Türkiye’ye
düzenli uğrağı yok, inducement
basis çalışıyorlar yani yük talebine
göre uğrak yapıyorlar. Fakat bizim
işimizin de en zevkli yanlarından
biri bu, imkansız görüneni mümkün kılmak!” diyor.
Damen’in en yeni tasarımı SeaXplorer, en
soğuk koşullara meydan okuyacak
DAMEN Group tarafından tasarlanan
SeaXplorer konsept süperyat,
buzulları adeta yararak yoluna devam
edebiliyor ve dünyanın en soğuk
yerlerinde, en uç enlemlerde rahatlıkla
seyir yapabiliyor. SeaXplorer konsept
tasarımı, ‘Expedition’ tipi motoryat
sınıfında kabul edilecek bir süperyat.
Yeni tasarım bu sınıfın sınırlarını
hayli yukarılara taşıyor. Kutuplar gibi
ulaşılması zor noktalarda, donmuş
deniz yüzeyini kırabilme özelliği
sayesinde rahatlıkla seyir yapabilecek
şekilde tasarlanmış. 213, 295 ve 328
feet boy uzunlukları ile üç ayrı tasarım
halinde çizilen SeaXplorer’ın birincil
özelliğinin kutuplarda seyir yapabilme
olması, bu doğrultuda üretilmiş ilk
süperyat olma niteliğini kazandırıyor.
SeaXplorer konsept süperyat, 30
kişilik misafir konaklama kapasitesi
sunuyor. Son derece üstün teknoloji
ve lüks unsurlarıyla donatılmış olan
SeaXplorer, karadan herhangi bir
desteğe ihtiyaç duymadan 40 gün
boyunca misafirlerine tam kapsamlı
servis sağlayabiliyor. Üç farklı boy
uzunluğuyla tasarlanan SeaXplorer
konsept süperyat, sipariş kontratını
imzalayan yeni sahibinin kişisel
istekleri doğrultusunda tamamen özel
iç düzen ve dekorasyon ile üretiliyor.
Alman Galata Poliklinik
Güler yüzlü, güvenilir ve profesyonel kadroyla; Amatör, Genel Muayene,
Periyodik, Güverte ve Makine Raporlandırma hizmeti verilir. Raporlandırma
işlemleri aynı gün içerisinde sonuçlandırılır.
Meclisi Mebusan Caddesi
No:19 Salıpazarı, Beyoğlu/İstanbul
(Tramvay Yolu)
Tel : +90 212 249 49 97
Fax : +90 212 249 32 22
Mail : [email protected]
www.almangalata.com.tr
Yat
sektöründe
en büyük
eksiklik
yurtdışında
tanıtım
Dosya
T
46 OCAK - ŞUBAT
ekno Marin olarak Türk yat
endüstrisine komple sistem
yat boyasını sunduklarını ifade
eden Tekno Marin Boyaları Pazarlama Müdürü Caner Masmanacı, “Sadece ürünümüzü satmakla kalmayıp,
uygulanması sırasında teknik destek
ve ölçüm hizmetleri de sunmaktayız.
Ağırlıklı olarak ithal markalar ile rekabet etmekteyiz. Ürünlerimizin fiyat
aralığı diğer tüm yerli ürünlerin biraz
üstünde, ancak ithal rakiplerimize
göre belirgin ölçüde aşağıdadır. Yine
kendi markamız olan Teknomar ile
de pazarın daha ekonomik kısmına
hitap etmekteyiz. Temsil ettiğimiz
Alexseal markası ile de pazarın daha
lüks üst kısmına hitap etmekteyiz.
Böylelikle pazardaki tüm müşteri
gruplarına hitap edebilecek üstün kaliteli ürünleri piyasaya arz etmekteyiz.
Ürünlerimizin özelliklerini sürekli
geliştirme çabasındayız ve dünyadaki
son hammadde yeniliklerini kullanarak müşterilerimize ekstra faydalar
sunabilecek ürünler ortaya koyuyoruz” şeklinde konuştu.
Yat endüstrisinin en önemli eksiklerinden birinin yurtdışında tanıtım
ayağının eksik kalması olduğunu söyleyen Caner Masmanacı,“Geçmişte
üretilen düşük maliyetli, büyük yatlarda yaşanan teknik sıkıntılar nedeniyle Türk yat üreticilerin imajı za-
Caner Masmanacı
Türkiye yat boyaları piyasasında faaliyet gösteren Tekno
Marin, sahip olduğu ve temsil ettiği markalarla sektörde
tüm segmentlere hitap ederek firmaların çözüm ortağı
konumunda.
yıfladı. Bunun yanı sıra yurt dışında
en çok bilinen Vicem, Peri gibi seri
üretim yapan Türk yat markalarının
faaliyetlerini sonlandırması hep bu
olumsuz imaja eklenmektedir. Yine
de Türk yat endüstrisi, günümüzde
Avrupa tersanelerine yakın kalitede
üretim yaparak, çok daha cazip fiyatları son kullanıcılara sunmasıyla ön
plana çıkabilmektedir” dedi.
Türkiye yat endüstrisinin istenen
başarıyı bir türlü yakalayamamasını
değerlendiren Masmanacı, “İstikrar
olabilmesi için kuşaklardan kuşağa
bir geçiş olması gerekmektedir. Ülkemizde faal tersanelerin ne yazık ki az
bir miktarı kuşaktan kuşağa devam
eden geleneği ileri taşıyarak sürdürebilmektedir. Bu zaman alacak bir
süreçtir. En büyük handikap sektörün
dışından holdinglerin yat üretimine büyük yatırımlar yapmaları ancak yeterli süre sabredemeyerek 1-2
tekne imalatı sonrası yatırımını geri
çekmeleridir. Hatta bize özgü şekilde
tekne satın almak yerine tersane kurup kendi teknesini kendi imal eden
yat müşterileri fazladır. Sonrasında
yatırım boşa gitmesin diye piyasaya
iş yapmaya çalışıp, masraflar diz boyu
hale gelince tersaneyi satışa çıkaran
veya tasfiye eden sayısız müşteri örneği vardır” şeklinde konuştu.
Dünya piyasalarında Türkiye’nin
durumunu değerlendiren Masmanacı, “Öncelikle Batı Avrupa pazarlarını örnek almamız mümkün değildir.
Çünkü ülkemizde Avrupa’daki gibi
bir denizcilik kültürü yoktur. Oluşması için de devlet nezdinde bir
çalışma yoktur. Biz hali hazırda 18
milyonluk İstanbul nüfusunun yarısından çoğunun muhtemelen boğazı
görmediği ve daha üzücüsü merak
dahi etmediği bir ülkede yaşıyoruz.
Bunu maddi imkansızlıklar ile açıklama mümkün değildir. Çünkü aynı
nüfus, yemeğinden bile kısarak futbol
maçı izlemeye stadyumlara koşabilmektedir. Yani ilgi, kültür, gelenek
meselesidir. Benim görüşüm ülkemizin özgün şartları dikkate alınarak devlet ile koordineli bir çalışma
yapılarak denizi gençlere sevdirerek,
yetişkinlere tanıtarak bir denizcilik
kültürü oluşturulmaya çalışılmalıdır”
ifadesini kullandı.
Türkiye
yat
endüstrisinin
2016’dan beklentilerini değerlendiren
Masmanacı, “Bu sene siyasi gündemdeki rahatlama ile beraber yeni inşa
yatırımlarında artış bekliyoruz. Refit
işleri yine artış gösterecektir ancak
yine siyasi gündemdeki olabilecek
çalkantılar ve iç-dış tehditlerin varlığı, lüks harcamalarında daralmaya
ve dolaylı olarak da yat endüstrisinde
durgunluğa yol açabilir” dedi.
Bükreş - Şirket Merkezi
Adress: 61B Nicolae Caramfil Street, 1st
district, Bucharest, Romania 014142
Telefon: +40 311 91 04
Köstence Ofisi (Constanta)
Adress: 251-253 Mamaia Blv. 2nd flor
Constanta, Romania, 900546
Telefon: +40 241 64 52 66
İstanbul Ofisi
Adress: Windowist Tower, Eski Büyükdere Cad.
Kat:7, Ofis No 0708 No:26 Maslak, 34467 Istanbul
Telefon: +90 212 214 7181
Bot Üretimi
Nekton Bot yeni yerinde
üretimlerine devam ediyor
48 OCAK - ŞUBAT
Kısa zaman önce yeni
bir yatırıma giderek
üretim atölyesini 15 bin
550 metrekarelik bir
alana taşıyan Nekton
Bot A.Ş, artık yeni
yerinde üretimlerine
devam edecek. Kaliteden
ödün vermeden spesifik
ürünler üretmeye
odaklandıklarını
ifade eden Nekton Bot
A.Ş. Genel Müdürü
İsmail Hakkı Kuter,
tekne boyutlarını ise
8-24 metre aralığında
tutacaklarının bilgisini
veriyor.
2
009 yılından itibaren üretim
alanı olarak kullandığı 3 bin
500 metrekarelik tesisin fiziksel olarak yeterli gelmemesi
ve denize uzaklığı nedeniyle yer
arayışına giren Nekton Bot, kısa
zaman önce bir yatırım gerçekleştirerek üretimini 15 bin 600 metrekarelik bir alana taşıdı. Nekton
Bot A.Ş. Genel Müdürü İsmail
Hakkı Kuter, “2014 yılı başlarında eski yerimize sığmadığımızdan
İsmail Hakkı Kuter
işletmemizin fiziksel sınırlarını
büyütmek için araştırma yapıyorduk. Bu araştırmada iki hedefimiz
vardı; fiziksel hacmi büyütmek ve
denize daha yakın olmak. Bu araştırmanın sonucunda burada atıl
duran birçok tesisle görüştük ve
hiçbiriyle anlaşamadık. Son olarak
2014 Aralık ayında, Dalsan Liman
İnşaatı Projesi’ndeki yeri fark ettik
ve görüşmelerimiz sonucunda anlaşmaya vardık. Bu alanın fiziksel
550 metrekarelik bir alana sahip.
Şu anda bulunduğumuz yer 14 bin
400 metrekare; 50 metre genişliğinde, 288 metre boyunda. Ayrıca
deniz tarafında yapılacak dalgakıranın üzerinde, denize 50 metre
cephesi olan 1150 metrekarelik bir
alanımız daha olacak. Yani toplamda 100 metre denize cephemiz
bulunacak. Denize yaklaşık 25
metre mesafede kurduğumuz kapalı alan imalat alanımızın boyutu
yaklaşık 5000 metrekare. Bu alanın içinde tamamen imalat sahası
olarak kullanılacak alanımız 4 bin
600 metrekaredir. Ayrıca binanın
bir kısmında 5 katlı toplam 2000
metrekareyi bulan ofislerimiz var.
Hem deniz tarafında hem de kara
tarafında açık alan olarak da kullanmayı düşündüğümüz yaklaşık
4000 metrekarelik bir alan daha
var. Aldığımız yeni tersane alanının tamamını kullanmayı şu anda
planlamıyoruz” diyor.
İki adet 24 metrelik tekne kızakta
Nekton Bot’u kurduklarında
kendilerine bir hedef koyduklarını ifade eden İsmail Hakkı Kuter,
şu bilgileri paylaştı; “Nekton Bot’u
kurduğumuzda kendimize hedef
koyduğumuz boyut ve limitler vardı. Tekne boyuyla ilgili koyduğumuz üst limit 24 metreydi. Bunun
üstündeki boyutta tekne yapmayı
uzun bir süre düşünmüyoruz. Yani
6 metre ile 24 metre arası zaten
çok geniş bir aralık. Üst limitimizi
24 metreye çekince alt limitimizi
6 metreden uzaklaştırıp 8-9 metre aralığına çekmek istiyoruz. Şu
anda iki adet 24 metrelik tekne
kızakta. İmalatına başladık ve bu
tekneleri Hindistan’a yapıyoruz.
Kaliteden ödün vermeden daha
çok spesifik ürünler üretmeye
odaklanıyoruz. Sunmuş olduğumuz profesyonel hizmetle beraber
taleplerde de artışlar yaşandı. Üretimde bizi ön plana çıkaran özelliğimiz ise polietilen malzemesini
doğru kullanıyor oluşumuzdur.”
Bot Üretimi
şartları bizim için çok güzel ve tatmin edici olmakla beraber kısa vadede planladığımız ihtiyacımızın
da üzerinde. 2009 yılında yerleşip
üretime başladığımız tesisimizin
toplam alanı 3 bin 500 metrekareydi. Yaptığımız işin gereği imalatı kapalı alanda gerçekleştiriyoruz
ve eski yerimizin 1000 metrekare
kapalı imalat alanı vardı. Diğer
yandan eski yerimizin en önemli fiziksel problemlerinden birisi
de denize yaklaşık 18 kilometre
uzakta olmasıydı. Eski atölyemizde çalışırken yaptığımız en büyük
teknenin boyu 16 metreyi geçmediği için bize çok ciddi bir lojistik
problem yaratmadı. Gün geçtikçe
talepler doğrultusunda tekne boyları arttıkça, lojistik problemler ortaya çıkmaya başladı. Zaten arayışa
başlamamızın temel sebeplerinden
biri de buydu. Şu anki yerimizin
fiziksel boyutları eski yerimizden
oldukça büyük. Toplamda 15 bin
OCAK - ŞUBAT 49
Gerçek hayattan mektup
Amerika’da
Kubilay Ulucan
GAC Shipping (USA) Yönetici
Makale
İ
50 OCAK - ŞUBAT
stanbul’a yaptığım en son ziyarette denizcilik şirketleri yöneticilerinden bana en çok Amerika
limanlarında mürettebatın gemiden
kaçmasını nasıl engelleyebilecekleri
konusunda sorular geldi.
Onlarla paylaştığımız konuların
bazılarını benden bir yazı ile dile
getirmemi, böylelikle gemilerinde
mürettebatın bilgisine aynı görüşleri sunabileceklerini belirttiler.
Aslında günümüzde hala denizcilerimizin veya okumaya gelen
gençlerimizin Amerika’da kanunsuz
şekilde kalmaya çalışmalarına şaşırmamak elde değil. Eski yıllarda
Amerika bir rüya ülkesi idi. Çalışmak ve hayallerindeki hedeflere
ulaşmak kanunsuz yollarla ülkeye
girilmiş dahi olsa mümkündü. Aslına bakarsanız Amerika’da kaçanların birçoğu da burada karşılaşacakları şartları dahi bilmeden kulaktan
dolma bilgilerle, buradaki tanıdıklarının tavsiyeleri ile cesaretlenip yola
çıkmışlardır. Buraya geldiklerinde
kanunsuz bir yaşam sürerken ne iş
yapacaklarını, aylık gelirlerinin ne
olacağını, yaşam kalitelerinin ne
seviyede olacağını bilmiyorlardı.
Kanunsuz yollardan gemiden inip
Amerika’da kalmak (denizci tabiri
ile gemiden atlamak) çok kolaydı ve
fazla plan yapmayı düşünmeyi gerektirmiyordu. Amerikan Gümrük
polisinden sahile iniş izni olmasa
dahi kolaylıkla gemiden ayrılabiliyorlar, eğer var ise bir yakınları tarafından liman çevresinde hatta içinde
karşılanıp yeni hayatlarına yelken
kanunsuz şekilde
kalmanın getirdiği
sonuçlar
açıyorlardı. Bu şekilde ülkede kalıp
yıllar yılı ağır yaşam koşullarında
ve çalışmalar sonrasında ekonomik başarılara ulaşma hikayelerini
sıklıkla duymuşuzdur. Benzinlikte
çalıştıktan sonra benzinlikler zinciri sahibi olan, restoranda bulaşık
yıkarken restoran satın alıp işleten,
pizza dükkanları sahibi olan Türkler
örnek başarı hikayeleri olarak karşımıza hep çıktı. Yıllar önce bu başarıları yakalamak mümkündü elbet.
Çünkü ülkenin kanunları ve hayat
şartları buna müsaade ediyordu.
Günümüzde halen çalıştığı gemiyi terk edip bilinmeze yol almayı düşünen denizcilerimize yeni
Amerika hakkında bilgiler vermek
istiyorum. Çalıştığınız gemiyi terk
ederken, şirketinizi, meslektaşlarınızı ve hatta Türk bayrağı kimliğinin işlediğiniz eylem sebebi ile kara
listeye alınmasına sebep olmaktasınız! Ardınızdan birçok Türk denizci
ve şirketi sert kanuni ve ekonomik
yaptırımlara maruz kalmakta, bu da
ülkemizin itibarını zedelemektedir.
Her şeyden evvel kendisine emanet
edilen görevi terk etmek bir meslek
erbabının ve insan evladının kendisi için ardında bırakabileceği en büyük kara lekedir. Global bir sektörde
emek harcasak dahi, kişisel eylemlerimizin etkilerinin ait olduğumuz
bayrağımıza itibar olarak olumlu ya
da kötü olarak yansıtıldığı bilincinde olmalıyız.
Şimdi bir denizcinin Amerika’da
gemiden kaçtığında karşılaşacaklarından bahsetmek istiyorum. Bunu
yaparken de Amerika’da 2000 yılından bu yana yaşayıp, 20 yıllık
denizcilik sektörü tecrübemin 12
yılını Amerika’da geçirdiğimi belirtmek istiyorum. Birçok denizciye
Amerika’daki yaşam ve çalışma şartlarını, burada halihazırda bulunan
veya eski zamanlarda buraya gelmiş
olan tanıdıkları, akrabaları anlatmakta. Bunu yaparken de kendi
yaşam şartlarına onlarca zorlu çalışma yıllarından sonra ulaştıklarını,
kendilerinin Amerika’ya çok farklı
kanunların hüküm sürdüğü yıllarda geldiklerini anlatmamaktadırlar. Sosyal medyada lüks arabalarla
çekilen fotoğraflarını paylaşırken
kendilerinin de böyle bir hayata kolaylıkla ulaşabileceği izlenimini vermektedirler. Halbuki ülkeye kaçak
yollar ile giren birinin Amerika’da
ehliyet dahi alamayacağından hiç
bahsetmiyorlar!
Birçok yazımda bahsettim tüm
dünya gibi Amerika da 11 Eylül saldırıları sonrası ekonomiden önce
güvenliğe önem verir hale geldi.
Ülke bir polis devleti haline dönüşmeye başladı ve kanunlar kaçaklara
yaşama imkanı vermeyecek duruma
getirildi. Şunu belirtmek istiyorum
ki ülkeye kaçak yollardan giren birisinin Amerika’da yaşama, çalışma
veya vatandaşlık hakkı edinmesi
hiçbir yoldan mevcut değildir. Kanuni af çıkacağı beklentisi içine
girenler de Amerika’da kanuni afların hiç kolay çıkmadığını kaçaklara
olan özel affın sadece 25 ila 50 yılda
bir çıktığını bilmelerini istiyorum.
gelir gider seviyesine bakalım. Yukarıda belirttiğimiz mesleklerde
maksimum günlük çalışma saatleri
ile çalışan bir kişi günlük ortalama
100 dolar ila 150 dolar kazanabilir.
Haftada 7 gün çalıştığını farz edersek aylık geliri ortalama 4 bin dolar
olabilir. Tabi bu geliri aylık ortalama
340 çalışma saati ile edinebileceğini
hatırlatalım. Olağan masraflarını
bu tahmini gelirden çıkartınca (acil
sağlık giderleri bu hesaplamanın
içerisinde değildir) elinde kalacak
miktar en fazla aylık yaklaşık bin
dolar olacaktır.
İnsani olmayan bu ağır çalışma
şartlarını hiçbir sağlık güvencesi
olmadan, yıllar sonunda emeklilik
hakkı edinemeden devam ettirmek
ne kadar mümkün olacaktır bir
mantık muhakemesi yapmanızı istiyorum. Genç yaşta bu ağır çalışma
şartlarına katlanıp 10 yıl Amerika’da
kalan birisi elinde ancak ortalama 150 ila 250 bin dolar birikim
elde edebilir ancak bu parayla da
Türkiye’ye dönemeyecektir. Amerikan kanunları gereği ülkeye giriş ve
çıkışlarda 10 bin doların üzerindeki
miktarların gümrükte deklere edilmesi gerekmektedir. Rapor edilmeyen miktara hava alanında gümrük
tarafından el koyulmaktadır. Hiç bir
bankada hesap açtıramayacağı için
de paranın elektronik ortamdan
transfer edilmesi mümkün değildir.
Döndüğünde sektöre geri dönmesi
çok zor olacağı gibi Türkiye’de de
hiçbir emeklilik hakkı olmadığını görecektir. Bu birikimle ancak
kendisine yaşayabileceği bir ev alıp
emeklilik hakki edinene kadar çalışma hayatına devam etmek zorunda
kalacaktır.
Gelgelelim bu plansız hayata,
kulaktan dolma bilgilerle adım atmayıp gemideki çalışma hayatına
devam ederse yukarıda anlattıklarımıza kıyasla 10 yıl sonunda neler
elde eder?
Gemideki konumu ve çalışma
yılına göre edineceği birikim ile
kendisine memleketinde yaşayacağı bir ev alması gayet mümkün
olacaktır. Bununla beraber çalıştığı
süre boyunca düzenli tatilini yapıp,
sağlık imkanlarından faydalanarak,
emeklilik ödemeleri de tamamlanmış olacaktır. Düzenli olarak çıktığı
tatillerde kurduğu ailesini ziyaret
edip onlarla zaman geçirebilecek ve
gelecek için planlar yapabilecektir.
Bu basit matematik hesabına
göre Amerika’da kacak olarak ağır
şartlarda çalıştıktan 10 yıl sonra
ancak bir ev edinebiliyor iken aynı
evi gemide çalışarak da alabileceğini ve daha insani şartlarda yaşamını
devam ettireceğini gördük. Çalıştığı
müddetçe mesleğinde kıdem elde
edeceğinden dolayı da gelirinin ve
çalışma şartlarının her geçen yıl
Amerika’da kacak bulunmasına kıyasla iyiye gideceğini de unutmayalım.
Bu mektubu denizcilerimize
geleceklerine dair kararlar almadan
evvel hayaller üzerinden değil, planlar dahilinde hareket etmelerini tavsiye etmek için yazdım. Amerika’da
bulunduğum yıllar boyunca yurtdışında eğitim almak, çalışmak için
bulunanlara ve gelmek isteyenlere
hep destek oldum yol gösterdim.
Eğitim için yurt dışına çıkmalarını bunun kendilerini geliştirmeleri
için en iyi yöntemlerden birisi olduğunu her daim tavsiye ettim. Ancak
hayatın sadece bir gelir gider hesabı
olmadığını unutmadan, yıllar sonunda mutlu olduğumuz mesleği
yaparken edindiğimiz tecrübeleri
iş hayatımızda kullanıp sonraki
kuşaklar ile paylaşarak, şahsımıza,
mesleğimize ve bayrağımıza yakışan izleri ardımızda bırakmamız
gerektiğini hep salık verdim. Başarıyı ve mutluluğu ancak bu şekilde
yakalayabiliriz.
Makale
Özellikle bu konuda kulaktan dolma
bilgelere aldanmak yerine, gemiden
sahile adım atmadan önce hukuksal
tavsiye almanızı öneriyorum. Kaçak
yaşamdan birkaç yıl sonra yeşil kart
veya vatandaşlık alma planları yapıyorsanız bu planlarınız sizi hayal
kırıklığına uğratabilir. Amerika’da
gemiden kaçan ve kaçak hayat sürenlerin ilk yılları gerçekten de çok
zorlu şartlarda geçecek, bir nevi açık
hava hapishanesine dönüşecektir.
Kendi adınıza ev kiralayamayacak,
araba alamayacak ve hatta cep telefonu bile edinemeyeceğinden burada yaşadığınız süre içinde hep bu
imkanları size sunabilecek birilerine
muhtaç olacaksınız.
Genelde Amerika’da kaçak yaşayan Türkler benzinliklerde, inşaat ve restoran sektöründe çalışıyor.
Bu sektörlerde çalışırken barınma
ve ulaşım sorunlarını yine kendi durumunda olanlar ile beraber
yaşayarak, aynı apartman içinde
birkaç kişi kalarak ve iş yerine beraber gidip gelerek çözmektedirler.
Amerika’nın doğu kıyısındaki eyaletlerde kiralar da oldukça yüksektir. İki odalı bir apartman için en
az bin dolar kira verilmekte. Buna
fatura, gıda ve ulaşım giderleri de
eklenince yaklaşık aylık sabit gider
2 bin 500 dolar civarındadır. Beraber yaşandığı ve masraflar bölüşülse bile en az ortalama bin dolar
bir aylık sabit harcama New Jersey,
New York gibi eyaletler için normaldir. Yine bu sektörlerde kaçaklar
için çalışma şartları oldukça ağırdır.
Haftada en az 6 gün, 12 saat çalışılmadığı takdirde masraflarınızı karşılama şansınız olmaz. Birçok kaçak
yaşayan kişiler bu sebeple ikinci bir
işi dahi yapmakta haftada 7 gün 18
saate varacak şekilde çalışmaktadır.
Bu çalışma şartları altında hiçbir
sosyal hayatınız olmayacağını belirtmeye gerek yok. Sağlık sigortası
ödemeleri de oldukça yüksektir. Kanun gereği kaçak bir çalışana hiçbir
işveren sağlık sigortası yaptıramaz
sosyal hak, emeklilik imkanı veremez. Özel sağlık sigortası için de
aylık minimum 500 dolar ila 1,000
dolar ödenmesi gerekir.
Şimdi bu sadeleştirilmiş rakamlar üzerinden kaçak bir çalışanın
OCAK - ŞUBAT 51
Sigorta
‘Oyuncağımı
geri
isterim’
52 OCAK - ŞUBAT
Sigorta firmalarının hizmet ağının özellikle
uluslararası sularda ulaşılabilirliğinin,
tanınmasının çok önemli olduğunu belirten
Kuzey Marine Sigorta Brokerliği Kurucusu
Emin Yaşacan, bu konuda ‘Pahalıdır vardır
bir hikmeti, ucuzdur vardır bir kötülüğü’
penceresinden bakılması taraftarı. “Biz
bu konuda uluslararası geçerliliği olan
yabancı menşeili sigorta şirketleriyle
çalışmayı tercih ediyoruz” diyor ve
denizcilik konusunda uluslararası sigorta
tedarikçilerini de daha iyi tanıdıklarına
dikkat çekiyor.
A
ldığı eğitim içerisinde yelkenciliğin büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen Emin Yaşacan, eğitimlerini de
denizde almış biri. Aynı zamanda
Deniz Harp Okulu mezunu. Fırsat
buldukça yelkenle açıldığını söyleyen Yaşacan’ın işine ve denizcilik
jargonuna olan hakimiyeti biraz da
denizcilik tutkusundan ileri geliyor. Şirket bünyesinde yer alan 15
kişilik çalışan kadrosunun da denizcilikle içi içe kişiler olduğuna
değinen Emin Yaşacan, ekibinin
sörveyörlük, sigorta temsilcilikleri
ve avukatlık yapmış, yurtdışında
eğitim görmüş, tekne yarışlarında
bulunmuş konusuna hakim ve denizi seven bir personel olduğunu
da ekliyor.
Türkiye’de ilk üçte!
Denizcilik sigortalarında uzmanlaşan Kuzey Marine, denizde
herhangi bir çıkarı veya bağlantısı
olan bütün firmalara hizmet veriyor ve ünitelerini sigortalatıyor.
Bu konuda Türkiye’de ilk üç içeri-
Kuzey Marine Sigorta Kurucusu Emin Yaşacan
sinde olduklarının bilgisini veren
Emin Yaşacan, “Kuru yük gemilerini, tankerleri, yolcu gemilerini,
Ro-Ro’ları ve bunların dışında armatörlerin gözbebekleri olan yatları sigortalıyoruz. Kuzey Marine
olarak denizciliği çok iyi biliyoruz.
Hatta denizcilik konusunda uluslararası sigorta tedarikçilerini de
daha iyi tanıdığımızı düşünüyoruz. Türkiye’nin dışında Almanya
ve İngiltere’de çalıştığımız birçok
sigorta şirketi mevcut. Yurtdışında
çalıştığımız şirketlerde rakamlar
çok yükseklerdeyken Türkiye’de ise
daha çok 150-200 bin Euro’luk yat-
lar için çalışıyoruz” diyor.
Yat keyif işidir
Yat biraz da keyif işidir. Yat sahipleri ise yatlarını kullanırken
kafalarında herhangi bir soru işareti taşımak istemezler. 40 yaşından önce yat alıp denize çıkan yat
sahibinin neredeyse olmadığına
değinen Yaşacan sözlerini şöyle
sürdürüyor; “İçinde deniz tutkusunu barındıran ve belli bir yaşa
gelenler, keyfinin ve merakının
peşinden gitmek isterler. Teknesi
artık onun oyuncağıdır. Nasıl bir
çocuğun oyuncağı kırılır yerine
Sigorta şirketinin hizmet ağı
uluslararası olmalı
Ülkemizdeki denizcilerin ve
yat tutkunlarının Ege, İtalya, Adriyatik, Fransa kıyıları gibi yerleri
gezen insanlar olduğunu söyleyen
Yaşacan, bu insanların seyahat
halindeyken poliçelerinin acentesinin sınırlarına girdikleri ülkede
var olup olmadığını düşünmeme-
munu düşünmeden anında tepki
verebilmelidir.”
Düstur; ‘Pahalıdır vardır bir
hikmeti, ucuzdur vardır bir kötülüğü’
Sigorta şirketlerinin bir sektörde para kaybettiği zaman o sektörden çıkma eğilimine girdiğini belirten Yaşacan, “Örneğin, 5-10 sene
aynı sigorta şirketine prim ödemiş
birisi, bir bakıyor sigorta şirketi
ben çok hasar ödedim bu sektörden çekiliyorum diyor. Kapattım
diyebiliyor. O yüzden brokerin dışında sigorta şirketinin devamlılığı
arz eden bir şirket olması ve içeride
kalan priminiz ile olası hasarlarınıza cevap verebilecek bir denizcilik
geleneğine sahip olması gerektiğini
düşünüyorum. Yat sigortalarında
piyasada farklı fiyatlar bulunuyor.
Bu konuda ‘Pahalıdır vardır bir
hikmeti, ucuzdur vardır bir kötülüğü’ penceresinden bakılması taraftarıyım. Biz daha çok bu konuda
uluslararası geçerliliği olan yabancı
menşeili sigorta şirketleriyle çalışmayı tercih ediyoruz. Yabancı derken bize yabancı değiller. Biz firma
olarak neredeyse çalışma arkadaşlarımızla bile konuşma dilimizi
İngilizceye çevirmiş durumdayız.
Ofiste okumalarımız İngilizce’dir.
O sigorta hukukunun geçerliliği
evrenseldir. Bu dili de okuyabilmemiz gerekiyor” diyor. ‘’Bu alanda,
ihtiyaç duyulması halinde, müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun
sigortayı bulup gereğini yapmak
için her zaman istekli ve hazırız.’’
diye de ekliyor.
“Türkiye’deki bir çok yat tersanesi isimsiz”
Yat üretim yerleri için yurtdışındaki sigortacılardan mevzuat
gereği poliçe temin edemediklerini
belirten Yaşacan son olarak şöyle
diyor; “Çünkü hala Türkiye’deki
birçok yat tersanesi isimsiz olarak
geçiyor. Yurtdışındaki sigortacılar
belli yabancı markalar adı altında
üretilmiş olan o poliçelerle o üretici firmalara hizmet vermek istiyorlar. Zaten Türkiye’de yat inşa
rizikolarıyla ilgili yeterli ve uygun
sigorta poliçeleri bulunuyor.”
Sigorta
hemen yenisini ikame edersen o
kadar mutlu edersin, bu da onun
gibi bir şey. Yat alan, yatıyla gezen
denizciler rizikoları bilir, denize
çıkmadan önce en önemlisi can
sağlığı için gerekli önlemleri alıp,
hatta misafirlerine brifing verip
yola öyle çıkarlar. Tüm bu faaliyetin tam olarak keyfini çıkarabilmesi için hem mesuliyet hem de kendi
kaskosu diyebileceğimiz sigortanın
da yerinde olduğu, sağlam olduğu
rahatlığını yaşamak isterler. Hiçbir kusuru olmadığı halde bir kaza
ile karşı karşıya kaldıklarında ise
“kullanmak istemedikleri” sigorta
devreye girer.”
si gerektiğini belirtiyor ve ekliyor,
“Sigorta firmasının bu anlamda
hizmet ağı özellikle uluslararası
sularda ulaşılabilirliği, tanınması
çok önemli. Yat sahiplerinin sigorta yaptırmadan önce bu gibi
noktalara özellikle dikkat etmesi
gerekiyor. Diğer yandan bir poliçe sadece sahibi tarafından değil,
gittiği limanlarda da anlaşılabilir
olmalıdır. Uluslararası bir geçerliliği olan hukuk çerçevesinde
hasarlarının ele alınması gerekir.
Maalesef Türkiye’de bu konuda büyük bir eksiklik var. Her ne kadar
gerek Deniz Ticaret Kanunu’nda
gerekse Borçlar Kanunu’nda yeniden kaleme alınmış olsa da bu konuyu maalesef es geçtiler. Denizde
yüzen gemilerin, yatların sigorta
değerlerini her hangi bir tam zayi
gibi hasar olduğunda maalesef
piyasa değeri için araba muamelesi çekiyorlar. Poliçe değerlerini
ödememeye çalışıyorlar. Sigorta
poliçesinde Türk hukuku geçerli
olduğu zaman kimsenin mutlu olabileceği bir durum oluşmuyor. Poliçe üzerindeki değeri almaları çok
zor oluyor. Bu Türk Ticaret Kanunu’ndaki bir boşluktur. Örneğin 50
milyon dolarlık bir yat, içinde bir
sürü teçhizatıyla birlikte yandı. Bu
teknenin piyasa değerini kim tespit
edecek? Poliçe üzerindeki değer mi
yoksa sigortacının uygun gördüğü
değer mi? Herkesin yatı kendine
özgüdür. Ona göre prim ödemiştir.
Bu konuda en iyi cevabı ise İngiliz
Hukuku verir. Poliçeler İngiliz veya
Alman hukukuna göre düzenlenirse, sigortalılar kaybettikleri yatlarını poliçe üzerindeki değeri neyse onun üzerinden geri alabilme
hakkına sahiptirler. Ama bunu
Türkiye’de başarmamız konusunda taahhüt edemiyorum. Tam ziya
olarak konuşuyoruz. Denizde her
türlü rizikoya açıksınız. Tam ziya
olmaz da başka birçok hasar gerçekleşebilir. En iyi ihtimalle başka
tekne limanda gelip teknenize çarpabilir. O çarpan tekne sigortalı
değilse ne olacak? Parasını nasıl
alacaksınız? Sigorta poliçeleri o
yüzden başkasının hatasından kaynaklanan hasarları da herhangi bir
rücu hakkını kullanamama duru-
OCAK - ŞUBAT 53
Yat İnşa
54 OCAK - ŞUBAT
Türk üretici Sunrise
Yachts’a yeni yatırımcı
2
007’den beri Türkiye’de
süperyatlar üreten Türk
firması Sunrise Yachts, yabancı yatırımcıyla güçlerini birleştirmeye hazırlanıyor. Hong
Kong bazlı fon, Diamond Living
Private Investment Fund ile görüşen Sunrise Yachts, yatırımcıyla
görüşmelerin tamamlanması ve
mutabakata varılmasının sonucunda anlaşmanın detaylarını
açıklayacak.
Geride bıraktığımız Aralık
ayından itibaren Türk üretici Sunrise Yachts’ın gündeminde olan
konu, içinde bulunduğumuz ayın
ortalarında sonuçlanacak gibi
görünüyor. Diamond Living’in
yönetim direktörü Wes Medford;
‘’Bizim görüşümüz itibariyle Sunrise çok iyi isme sahip bir marka.
Ulaşılabilir fiyatlarla yüksek kalitede yatlar teslim ediyor’’ diyor.
Medford; ‘’Sunrise ile onların büyüme hırsları ve Asya pazarında
satışlarını, çok daha yukarıya taşıma arzularını desteklemek üzere
anlaşmak istiyoruz. Sunrise’ın bu
yüksek hedefleri doğrultusunda
stratejik bir yatırım ortağı olma
şansını kullanmak için görüşmelerimiz devam ediyor’’ dedi.
Öte yandan Sunrise Yachts
CEO’su Guillaume Roche, müstakbel yatırımcılarıyla olan görüşmeler ile ilgili, ne zamandır
ihtiyaç duydukları ideal stratejik
ortağı bulmuş olabileceklerinden
bahsetti. Roche; ‘’Bu anlaşma,
müşterilerimiz için bizim çok
daha güvende, çok daha sağlam
adımlar atabilmemize zemin hazırlayacak’’ dedi.
Sunrise Yachts’ın Türkiye’de
ürettiği ve dünyada ses getiren
yatlar arasında, 63 metrelik Irimari ve yapımı halen devam eden
68 metrelik Project Skyfall gibi
başarılı projeleri var.
İtalyan yat devi
Azimut Yachts’ın
yeni ve şık modelleri
Azimut 55 S
Azimut 55 S Teknik Özellikleri
Yat İnşa
Tam boy ................... : 17.29 m.
Genişlik...................... : 4,75 m.
Su çekimi................... : 1.14 m.
Ağırlık ....................... : 23.22 ton
Motor ....................... : x 435 mHP VOLVO D6
Yakıt Kapasitesi ......... : 1600 l.
Temiz su kapasitesi ... : 590 l.
56 OCAK - ŞUBAT
Azimut 55 S
İtalyan devi Azimut Yachts’ın 55 S
modeli son teknolojik fonksiyonları muhteşem tasarım detayları ile
harmanlayarak, yumuşak ve esnek
hatları ve performansıyla ilgi odağı.
Kusursuz donanımı ve ince profili
sayesinde kısa sürede uzun mesafe
kat edebilen, 17.29 metre boy 4,75
metre ene sahip sportif görünümlü
55 S, Türkiye’de, 13-21 Şubat tarihleri
arasında gerçekleşecek CNR Avrasya
BOAT SHOW’da lansmanı yapılarak
tekneseverlerin beğenisine sunulacak.
Yat severlerin karşısına tarz sahibi duruşu ve teknolojik özellikleriyle çıkan yeni modelin dış tasarımını
Stefano Righini yapıyor. Lansman
teknesi olan Azimut 55 S’ in iç alanını aydınlatan büyük pencereleri ve
4 kabini bulunuyor. Ana kamaradaki
bölümde modern, lüks ve rahat mobilyalarda Carlo Galeazzi’nin seçimlerine yer verilmiş olup, teknenin iç
kısmına büyük bir oturma grubu ve
yemek masası eşlik ediyor. Geniş açık
alanları ile kalabalık arkadaş grubuyla seyahat edenlere konforlu bir
kullanım vaad ediyor. 3 x 435 mhp
Volvo D6 motoru ile seyirde 30 knot
maximumda ise 35 knot hıza ulaşabiliyor.
Azimut Magellano 66
Azimut Magellano 66 Teknik Özellikleri
Tam boy..................... : 20,15 m.
Genişlik . ................... : 5,40 m.
Su çekimi................... : 1,67 m
Ağırlık ....................... : 44,5 ton
Motor ....................... : 2x800 mHP Volvo D13
Yakıt Kapasitesi.......... : 4500 l
Temiz su kapasitesi ... : 1000 l.
Azimut Magellano 66
İtalyan yat devi Azimut
Yachts’ın Trawler koleksiyonu Magellano serisi yeni
modeli Magellano 66 Türkiye’ de. 20.15 metre boy, 5.40
metre en ve flybridge özelliği ile bir mega yat konforu
ve genişliği sunan Azimut
Magellano 66’ 13-21 Şubat
tarihleri arasında gerçekleşecek CNR Avrasya BOAT
SHOW’da lansmanı yapılarak tekne severlerin beğenisine sunulacak.
1 VIP, 1 master ve 1 misafir kamarası bulunan
lansman teknesi Magellano
66, depolama alanı olarak
düşünülen ekstra bölümüne
istenirse 1 misafir kamarası
daha ekleme seçeneği sağlıyor. Bunların yanı sıra 2
kişilik bir mürettebat kamarasını da teknenin kıç bölümünde barındırıyor. Teknenin flybridge bölümünde
Azimut 72 FLY
Azimut 72 Fly Teknik Özellikleri
Tam boy..................... : 22.64 m.
Genişlik...................... : 5.60 mm.
Su çekimi ................. : 1.82 m.
Ağırlık........................ : 53,3 ton
Motor ....................... : 2 x MAN CR V12 - 1.400 mhp
Yakıt Kapasitesi ......... : 5200 l.
Temiz su kapasitesi.... : 1100 l.
çok geniş iki bölümden
oluşan oturma grupları ve
büyük bir yemek masası yer
alıyor. Ekstra geniş bir bölüme daha sahip olan flybridge
bölümü, istenirse güneşlenme ve deniz oyuncaklarının
muhafa edilebileceği bir alana sahip.
Havuzluk
bölümünde
geniş bir oturma grubunun
yanı sıra aynı şekilde bir
oturma grubu da teknenin
uç bölümünde bulunuyor.
Havuzluk bölümü ile iç salon kısmı cam panelden oluşan kapı ile birbirinden ayrılmış. Geniş salon bölümü
modern, lüks ve rahat mobilyalar ile döşenmiş. Büyük
bir oturma grubuna yemek
masası ve mutfak bölümü
eşlik ediyor. 2 x 800 mHP
Volvo D13 motor ile seyirde
18 knot maximumda ise 23
knotlara ulaşabiliyor.
Yat İnşa
Azimut 72 FLY
Azimut’un FLY koleksiyonunda
yer alan 72 Flybridge modeli dış ve
iç tasarımındaki iddialı çizgileri, lüks
detayları, konforlu yaşam alanları ve
güçlü performansıyla hayalden ötesini sunuyor. 13-21 Şubat tarihleri
arasında gerçekleşecek CNR Avrasya
BOAT SHOW’da lansmanı yapılacak
ve tekneseverlerin beğenisine sunulacak İtalyan yapımı 72 Flybridge,
karbon lifi kullanımına yönelen yeniliği ve üst düzey konfor özellikleriyle dikkat çekiyor. 22.64 metrelik
boyu ve 5.60 metrelik eniyle görüntüsünün ötesinde bir genişlik, kullanışlılık sağlayan lansman teknesi 72
Fly, büyük pencereleri ve geniş güverte köprüsü ile 360 derecelik deniz
manzarası sunuyor.
4 kamarası ve 2 adet mürettebat
kamarası, geniş oturma grupları, büyük yemek masası ve ekstra geniş güneşlenme alanı bulunan 72 Fly’ın dış
dekorasyonu Stefano Righini’ye ait.
Vakit geçirmekten keyif alacağınız,
her kabini ekstra konforlu ve lüks,
ince detaylar düşünülerek hazırlanan
iç dekorasyonu ise Carlo Galeazzi
imzası taşıyor. Tasarımının yanı sıra
güçlü performansıyla göz dolduran
72 Fly, seyirde 26 knota ve maksimumda 31 knota kadar çıkabilen 2x
MAN CR V12 - 1.400 mhp motor
seçeneği ile tam bir performans yatı.
OCAK - ŞUBAT 57
Sigorta
Röportaj
CertAsig’den birinci sınıf
reasürans hizmeti
58 OCAK - ŞUBAT
Portföyünün %32’si
deniz sigortaları, %68’i
ise deniz dışı sigorta
branşlarından oluşan
CertAsig’in faaliyet
konularını Romanya,
Bulgaristan ve Türk
ticaret filoları ile yükleri
kapsıyor.
H
ayat dışı sigorta branşlarında uzman, brokerler aracılığı ile müşterilerine hizmet veren bir sigorta şirketi olan
CertAsig, 2003 yılında kurulmuş
olup, toplam yazılı prim yönünden sürekli büyüme kaydederek
2007 yılında 0.5 milyon EUR olan
toplam yazılı prim tutarını 2015 yılında 14 milyon EUR’nun üzerine
çıkarıyor. CertAsig’in portföyünün
%32’sini deniz sigortaları, %68’ini
ise deniz dışı sigorta branşları oluşturuyor. CertAsig’in güçlü yanlarını ise; yenilikçi sigortacılardan
oluşan ekip, mükemmel broker ve
müşteri ilişkileri, hızlı, adil ve profesyonel hasar servisi, birinci sınıf
reasürans hizmeti oluşturuyor.
İşlerinin %95’ini brokerler
aracılığı ile sağlıyor
Diğer yandan Romanya’da yer
alan çok az sayıdaki bağımsız sigorta şirketinden olan CertAsig,
işlerinin %95’ini brokerler aracılığı ile sağlıyor. Firmanın Romanya,
Bulgaristan ve Türkiye’de olmak
üzere toplamda 8 ofisi bulunuyor.
CertAsig’in çoğunluk hissesine,
Aralık 2007’ den bu yana Royalton Capital Investors II sahip.
Özel bir sermaye fonu olan Royalton Capital Investors II, Orta ve
Doğu Avrupa ülkelerindeki servis
sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin satın alınması ve gelişimi
konusunda çalışıyor. CertAsig’in
faaliyet konularını Romanya, Bulgaristan ve Türk ticaret filoları ile
yükleri kapsıyor. CertAsig Londra
Enstitisü Klozlarına göre deniz sigortası sağlamakta olup başka alternatif klozları da göz önünde bulunduruyor. Poliçelerde genellikle
uygulanan hukuk İngiliz hukuku
ve mahkemeleridir.
Geniş ürün yelpazesine sahip
CertAsig’in müşterilerine sunduğu hizmetler; profesyonel ve
tecrübeli hasar tazmin yönetimi
açık ve dürüst hasar takip prosedürü, hızlı ve adil güvenilir hasar
tazmini prosedürü, 24 saat hasar
servisi hizmeti, güçlü ve deneyimli
experler ve denizcilik muhabirlerinden oluşan geniş kapsamlı
haberleşme ağıdır. Firmanın ürün
yelpazesi ise şöyle; tekne&makine,
koruma&tazmin (mavi kart ve
bunker konvensiyonu dahil), inşaat riskleri, gezinti tekneleri&yatlar,
kargo, diğer deniz riskleri: gemi
tamiratları, liman oteritelerinin ve
operatörlerin sorumluluğu, para
transfer riskleri, madeni para (sikke), seferlik sigortalar (hurda seferleri hariç)…
Tüm poliçeler Partner Re, XL
Catlin ve Hannover Re dahil olmak
üzere birinci sınıf reasürans şirketleri tarafından, kapsamlı bir şekilde reasüre edilmektedir. Bu itibarla, poliçe sahipleri CertAsig’in
kendilerine sunduğu reasürans
şirketleri tarafından sağlanan finansal güç ile kendilerini güvende
hissetmektedirler. Tüm reasürans
şirketleri anlaşmaları S&P ve/veya
AM ile birlikte A- veya (daha yüksek derecelere) sahip.
Piyasadaki sıkıntılar
sigorta sektörüne de yansıyor
2015 yılı sonu itibariyle yaklaşık 1.000 adet ticari gemiye teminat sağladıklarına
dikkat çeken Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Levent Sönmez, “Uzun süredir
yaşamakta olduğumuz global ekonomik kriz nedeniyle, uluslararası taşımalara konu
yük hacminde ciddi daralma yaşanması navlun fiyatları üzerinde aşırı baskı yaratıyor.
Taşınan yük kapasitesine göre, toplam gemi yük taşıma kapasitesinin fazla olması da
bu etkiyi arttırıyor. Piyasadaki bu sıkıntılar, otomatik olarak sigorta sektörüne de risk
fiyatlamasında aşırı rekabetle birlikte farklı sorunlara da yol açıyor” diyor.
Deniz sigortacılığında karşınıza çıkan sorunlar nelerdir?
Tekne sigortacılığının uluslararası rekabete açık bir piyasa olması
nedeniyle global oyuncularla rekabet edilmektedir. Dünya genelinde
denizcilik sektörü, uzun süredir
yaşanmakta olan ekonomik daralmanın en çok hissedildiği sektörlerden biridir. Uzun süredir yaşamakta
olduğumuz global ekonomik kriz
nedeniyle, uluslararası taşımalara
konu yük hacminde ciddi daralma
yaşanması navlun fiyatları üzerinde
aşırı baskı yaratmaktadır. Taşınan
yük kapasitesine göre, toplam gemi
yük taşıma kapasitesinin fazla olması da bu etkiyi artırmaktadır. Piyasadaki bu sıkıntılar, otomatik olarak
sigorta sektörüne de risk fiyatlamasında aşırı rekabetle birlikte farklı
sorunlara da yol açmaktadır.
Şirketiniz deniz sigortaları yapmaya ne zaman başladı?
Kuruluş yılımız olan 1925’den
birkaç yıl sonra, deniz sigortacılığına ilişkin ilk kanunların yürürlüğe
girmesiyle beraber deniz sigortaları şirketimizde temin edilmeye
başlandı. O tarihten bugüne, birçok sigorta branşında olduğu gibi
denizcilik sigortaları branşında da
başarılı, öncü ve lider konumumuzu
devam ettirmenin gururunu yaşıyoruz.
Nasıl bir reasürans yöntemi uyguluyorsunuz?
Dünya ve Türk sigorta uygulamalarına paralel olarak Anadolu
Sigorta olarak biz de yıllık reasürans
anlaşmaları ile taşıdığımız risklerin
belli kısmını uluslararası reasürans
şirketlerine devredecek yöntemler
uyguluyoruz.
Reasürans korumamız, şirketimizin nakliyat gibi büyük hasarların yaşandığı bir branşta elde ettiği
neticelerin düzenliliğini ve sürdürülebilirliği sağlayacak şekilde, her
yıl yurtiçi ve yurtdışı reasürörlerle
yapılan anlaşmalarla sağlanmaktadır. Ancak bu konuda önemli olan,
müşterilerimizin reasürans gibi sigorta tekniğinden kaynaklanan ayrıntıları düşünmelerine dahi gerek
olmaması esas güvenmeleri gerekenin Anadolu Sigorta’nın 90 yıllık ta-
2015 yılı sonu itibariyle teminatınız altında kaç gemi bulunuyor?
2015 yılı sonu itibarı ile yaklaşık 1.000 adet ticari gemiye teminat
sağlıyoruz.
rihinden kaynaklanan kurumsallığı,
güçlü mali yapısı ve müşteri odaklı
çalışma ilkeleri olduğudur. Bu durumu kaliteli bir otomobil satın
aldığınızda, motorun nasıl çalıştığı
hakkındaki teknik ayrıntılarla ilgilenmenize gerek kalmadan, onun
güç ve güvenilirliğinin keyfini çıkartmanıza benzetilebiliriz.
Deniz kazalarında hasar tespitini nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Süreci şu şekilde özetleyebiliriz.
Hasar ihbarını takiben dosya açılmakta ve hasar gören kıymetin niteliği, bulunduğu yer ve hasar tutarı
dikkate alınarak konuyla ilgili deneyim ve bilgisi yeterli olan en uygun
eksper görevlendirilmektedir. Atanan eksper ile ekspertiz çalışmaları
sürecinde irtibat sağlanarak sigortalıya gerekli destek sağlanmaktadır.
Kesin eksper raporunun şirketimize
iletilmesini takiben poliçe şartları
doğrultusunda dosya sonuçlandırılmaktadır.
Son yıllarda deniz sigortalarınızda hasar oranınız ne durumdadır?
Teknelerin sigorta değerlerinin
yüksek olması nedeniyle olası büyük bir hasar, hasar prim dengesini
ciddi ölçüde etkileyebilmektedir.
Bu durum tekne sigortacılığını çok
özel, risk yönetiminde ciddi tecrübe
ve birikim gerektiren bir branş haline getirmiştir. Tekne sigortacılığı
birçok şirketin yer almayı denediği
ancak bir süre sonra sonuçları itibariyle riski taşıyamadığından vazgeçtiği bir branş olmuştur. Bu ortamda,
birkaç yıllık hasar oranı, tatmin edici bir teknik sonuç olarak değerlendirilmemektedir.
Levent Sönmez
Sigorta
Hangi tür (deniz) sigortaları
yapıyorsunuz?
Deniz (marine insurance) sigortaları ana branşı su araçları ve yük
sigortaları adı altında iki alt branştan oluşmaktadır. Başlıca sigorta
konularımız, su araçları branşında;
ticari yük gemileri, özel ve ticari
amaçlı gezinti tekneleri, tekne inşaat/yenileme projeleri, gemi tamircilerinin, marinaların, liman
işletmelerinin ve gemi sınıfında
olmayan küçük deniz araçlarının
zorunlu sorumluluk sigortalarıdır.
Yük sigortaları branşında; emtia taşıma sigortaları, yurtiçi/yurtdışında taşıma faaliyeti ve aracılığı yapan
şirketlerin taşıyıcı/taşıma aracısı sorumluluk sigortaları, depocu yasal
sorumluluk sigortalarıdır.
OCAK - ŞUBAT 59
Deniz araçları
Zurich Yat Sigortası
ile teminat altında
Zurich Yat Sigortası olarak deniz araçlarını karada
ve denizde, her türlü afet ve kazaya karşı korurken,
yat sahiplerinin üçüncü şahıslara verebileceği
zararlara karşı sorumluluğunu da teminat altına
aldıklarını söyleyen Zurich Sigorta Kurumsal ve
Ticari Riskler Koordinatörü Banu Tuncel Aydın,
şöyle devam ediyor; “Zurich Yat Sigortası’yla paket
olarak sunduğumuz ‘Yat Asistans Paketi‘yle ise
müşterilerimize birçok ayrıcalık sunuyoruz. Yat
Asistans paketiyle sigortalılarımız, yat temizlik
ve bakım hizmetlerinden yakıt ve su ikmal
hizmetlerine, denizcilik resmi işlemlerinden, uçak
bileti organizasyonuna kadar birçok farklı konuda
destek alabiliyor”
Sigorta
Banu Tuncel Aydın
60 OCAK - ŞUBAT
Firmanızın yat-tekne veya deniz motorları alımlarında sağlamış olduğu sigorta seçenekleri
nelerdir? Kapsamından bahseder
misiniz?
Zurich Sigorta olarak, deniz aracı sahiplerine Zurich Yat Sigortası
ürünümüzle hizmet veriyoruz. Zurich Yat Sigortası deniz araçlarını
karada ve denizde, her türlü afet ve
kazaya karşı korurken, yat sahiplerinin üçüncü şahıslara verebileceği
zararlara karşı sorumluluğunu da
teminat altına alıyor. Sigortalı tekne denizde, marinada, çekek yerinde iken yangın, çarpma, çatışma,
çalınma, hırsızlık, karaya oturma
risklerine karşı teminat altına alınırken, tekne içinde yapılan çalışmalar
sırasında doğabilecek hasarlar ve
çarpma hasarları sonucunda oluşan
masraflar da sigorta kapsamında
karşılanıyor.
Zurich Yat Sigortası’nın teminat altına aldığı riskler arasında,
korsanlık, deniz aracının rıhtım,
liman, kara veya hava taşıtları ile
temas etmesinden doğacak hasarlar,
deprem, yıldırım, volkanik patlama
nedeniyle deniz araçlarında meydana gelecek hasarlar da yer alıyor.
Yaşanabilecek bir infilak durumunda doğacak masraflar ve enkaz kaldırma masraflarının yanı sıra teknenin liman, iskele gibi sabit cisimlere
vereceği zararlar da güvence altına
alınıyor.
Yatta bulunan şahısların kaza,
yaralanma ya da hastalık nedeniyle
ihtiyaç duyabilecekleri hastane veya
ikametgaha seyahat masrafları ve
her türlü acil durumda ilgili kurumlarla temasın sağlanması yine poliçe
kapsamında karşılanırken kötü niyetli hareketler gibi sabit teminatların yanı sıra teknelerin özelliklerine
göre makine kırılması, kişisel eşya,
çevre kirliliği, çekme-kurtarma
masrafları, hukuksal koruma, ferdi
kaza vb. ek teminatlar da sağlanıyor.
Zurich Yat Sigortası’yla paket
olarak sunduğumuz ‘Yat Asistans
Paketi‘yle ise müşterilerimize birçok
ayrıcalık sunuyoruz. Yat Asistans
paketiyle sigortalılarımız, yat temizlik ve bakım hizmetlerinden yakıt
ve su ikmal hizmetlerine, denizcilik
resmi işlemlerinden, uçak bileti organizasyonuna kadar birçok farklı
konuda destek alabiliyor. Yurtdışına
yapılacak seyahatler içinse teknenin
yurtdışı çıkış işlemleri Zurich Sigorta tarafından sağlanıyor. Asistans
paketiyle ayrıca yat sahiplerinin
ihtiyaç duyabilecekleri pek çok konuda ilgili kurumlarla 7/24 bağlantı
kurmaları sağlanıyor.
Gerekli durumlarda ikame tekne temin edilmesi, yat kazası durumunda rent-a-car hizmeti, teknik
ekip veya geçici kaptan gönderilmesi gibi olası senaryolara göre detaylı
düşünülmüş pek çok ihtiyacın karşılanmasına yönelik hizmet ve destekleri içeren Zurich Yat Asistans’ta,
dikkat çeken bir ayrıntı da Türk
vatandaşlarının yurtdışında ihtiyaç duyacakları destekler. Hukuki
kefalet hizmetinin üstlenilmesi ve
yine yurtdışında gerekebilecek nakit ihtiyacının 1.000 Euro’ya kadar
karşılanması, Zurich Yat Asistans’ı
ayrıştıran uygulamalar olarak öne
çıkıyor.
Bu sigortadan faydalanmak
isteyen tüketicilere sunduğunuz
avantajlar, teminat kapsamı ve cazip fırsatlarınız nelerdir?
Müşterilerimize
Zurich
Sigorta’nın dünya genelinde uzun
yıllara dayanan uluslararası tecrübesini, finansal gücünü ve hizmet
kalitesini sunuyoruz. Zurich Sigorta
olarak müşterilerimizi yaptığımız
işimizin odak noktasına koyuyor ve
bu doğrultuda her bir sigortalımızın ihtiyacına özel teklifler hazırlıyoruz. Yat sigortası yaptırırken risk
analizinin doğru yapılması büyük
önem taşıyor. Bu nedenle sigortalama sürecinde ilk olarak uzman
risk mühendislerimiz aracılığıyla
sigortalanacak deniz aracının bedel
tespitini yapıyor ve teknenin nihai
durumuna göre müşteri ihtiyaçlarına uygun teminatlara sahip poliçeyi
oluşturuyoruz. Hasar süreçlerinde
de işbirliği içinde olduğumuz eksperlerimizle beraber doğru ve hızlı
bir şekilde hasar tespiti yapıp, müşterilerimizin mağduriyetini en hızlı
şekilde gideriyoruz.
Her türlü tekne
alımında 5 yıl vade ve
minimum %10 peşinat
Burgan Leasing’in sektördeki
yeri ve hedefi nedir?
Deniz ulaşım araçlarında sektör
pazar payı %2, bizim şirketimizin
ise bu pazardan aldığı pay %8. Bu
sektörde pazar payımızı korumayı
sürdürerek deniz severlere finansman desteğimizi devam ettireceğiz. Büyük distribütörlerle işbirliğimiz devam edecek, Türkiye’deki
fuarlarda yerimizi alacağız, yeni
lansman teknelerde kampanyalarımız olacak.
yata karar vererek başlamak gerekiyor. Lease edilecek tekne belli
olduktan sonra müşterilerimizden,
proforma faturalarını bize göndermelerini istiyoruz. İkinci el tekne
ise ekspertiz yaptırıyoruz. Başvuru
için gerekli evrakları hazır ederek
kredilendirme sürecini başlatıyoruz. Burgan Leasing farkı ile müşterilerimizi her türlü operasyonel
yükten kurtarıyoruz ve vade sonunda tekne devrini gerçekleştiriyoruz.
Burgan Leasing’in yat ve tekne
alımlarında sağlamış olduğu leasing seçenekleri nelerdir?
Tekne işlemlerini, kredibilitesi uygun, tüzel kişiliğe sahip olan
müşterimize, en mütevazı olanından en lüksüne kadar her türlü
tekne için, genelde 5 yıl vade ve
minimum %10 peşinat ile yapabiliyoruz. Ayrıca sözleşme sonuna
balon ödeme koyarak düşük kira
ödemeleri sağlıyor, leasing olanaklarını daha da çekici hale getirebiliyoruz. Yaptığımız tekne leasingi
işlemleri hem bireysel kullanıcıya,
hem de turizm sektörüne hizmet
ediyor.
Leasing almak isteyen kişi ya
da kurum leasing alacağı firmayı
seçerken nelere dikkat etmeli?
Öncelikle tecrübe çok önemli.
Biz sektörde en çok tekne leasingi
yapan şirketlerden biri olarak ciddi
bir deneyim kazandık. Müşterilerimizi yormadan, uygun maliyetlerle
işlemlerini hızlı bir şekilde sonuçlandırıyoruz.
Burgan Leasing’in sunduğu
avantajlar neler?
Burgan Leasing deniz tutkunlarının hayallerini yaşamalarına,
onları hiç yormadan, hatta tekne
yurtdışı teslimi ise sigorta, navlun,
tüm ithalat ve bayrak işlemlerini
çözerek yardımcı oluyor. Müşterimize ise detaylarla uğraşmadan sadece teknesini teslim almak istediği yeri Burgan Leasing’e bildirmek
kalıyor.
Tekne ve yat leasingi almak
isteyen kişi ya da kurumun takip
etmesi gereken süreç nedir?
İşlemlere, almak istediğiniz ya
da ihtiyaç duyduğunuz tekneye/
Dr. Cüneyt Akpınar
Finans
Tekne işlemlerini,
kredibilitesi uygun,
tüzel kişiliğe sahip olan
müşterilerine, en mütevazı
olanından en lüksüne
kadar her türlü tekne
için genelde 5 yıl vade ve
minimum %10 peşinat ile
yapabildiklerini belirten
Burgan Leasing Genel
Müdürü Dr. Cüneyt
Akpınar, “Burgan Leasing
deniz tutkunlarının
hayallerini yaşamalarına,
onları hiç yormadan, hatta
tekne yurtdışı teslimi ise
sigorta, navlun, tüm ithalat
ve bayrak işlemlerini
çözerek yardımcı oluyor.
Müşterimize ise detaylarla
uğraşmadan sadece
teknesini teslim almak
istediği yeri Burgan
Leasing’e bildirmek kalıyor”
diyerek, yaptıkları tekne
leasingi işlemlerinin hem
bireysel kullanıcıya, hem
de turizm sektörüne hizmet
ettiğinin altını çiziyor.
OCAK - ŞUBAT 61
Röportaj
Kaya Ropes, kendi
alanında dünyada
ilk üçte
62 OCAK - ŞUBAT
Kendi alanında dünya çapında ilk üç firmadan biri olma
yolunda ilerleyen Kaya Ropes, askeri ve ticari alanda yaptığı
üretimlerle hızlı bir büyüme içerisine girdi. Şu sıralar bir
buçuk milyon euro’luk yurtdışı yatırımıyla dikkat çeken
Kaya Ropes’un Stratejik İş Birimi Müdürü Burak Emin,
“2013, 2014 ve 2015 yılında yaptığımız yatırımlar ile 2016
yılında da hizmet verdiğimiz birçok sektörün halat ihtiyacını
karşılamaya devam edeceğiz. 2016 yılı ticaret politikamızın
ana hedefi ihracat bazlı bir büyüme ve uluslararası rekabet
gücümüzün atmasını sağlamak olacaktır” diyor.
Öncelikle 2015 Kaya Ropes
için nasıl geçti, 2016’dan beklentiler neler? Gündeminizdeki yatırım ve planlarınız neler?
Uzun yıllardır yüksek modüllü
askeri halatlar ve yat-yelken halatları üreten bir firmayız. Geçtiğimiz
sene sonunda gemi bağlama halatları, tank ve römorkör çeki halatları ve amaca özel halatlar üretebilmek için İtalya ve Almanya’da yer
alan üreticilerden yeni makineler
alarak bir buçuk milyon euro’luk
yatırım yaptık. Böylece savunma
sanayisine yeni ürünler sunmuş, ticari denizcilik sektörüne ise üretici
pozisyonunda giriş yapmış olduk.
2013, 2014 ve 2015 yılında yaptığımız yatırımlar ile 2016 yılında
da hizmet verdiğimiz birçok sektörün halat ihtiyacını karşılamaya
devam edeceğiz. 2016 yılı ticaret
politikamızın ana hedefi ihracat
bazlı bir büyüme ve uluslararası
rekabet gücümüzün atmasını sağlamak olacaktır. Bugün bir Türk
markası olarak ABD, Fransa, İngiltere, Kanada, Libya ve Rusya’dan
Kaya Ropes Stratejik İş Birimi Müdürü
Burak Emin
tutun da dünyanın oldukça geniş
bir coğrafyasına ihracat gerçekleştiriyoruz. Hobi denizcilikte Türkiye pazar payının %75’ine sahibiz.
2016 yılında da yaptığımız makine,
istihdam ve Ar-Ge yatırımlarıyla
pazar payımızı Türkiye’de ve dünyada artırmayı hedefliyoruz.
Kaya Grubu bünyesinde yer
alan Kaya Ropes’un hizmet kapsamı nedir? Şirketinizin Ar-Ge ve
inovasyona yaklaşımı nasıl?
Kaya Ropes, can ve mal güven-
imalatında kullandığınız iplik
hammaddesi ve makine parkurunuz hakkında bilgi verir misiniz?
Halatlarımızda lisanslı üreticisi
olduğumuz, sektöründe dünya lideri DSM Dyneema®’nın ipliklerini kullanıyoruz. Yıllık üretim kapasitemiz 2 buçuk milyon metredir.
Geçen sene ve bu sene yaptığımız
ciddi yatırımlarla, bugün artık makine parkurumuzu gerek üretim
kapasitesi gerekse kalite açısından,
dünyanın önde gelen markalarıyla
boy ölçüşebilecek seviyeye getirdik.
Çağımızın konusunda en yüksek teknolojisine sahip alman
markası “Herzog Machine” ile halatlarımızı üretiyoruz. Üretim yaptığımız başlıca konstrüksiyonlar
“3,4, 6, 8, 12, 16, 20, 24, 32, 36, 40
ve 48 kollu olup istenilen form, çeşitlilik, renk ve desende bu üretimleri gerçekleştirebiliyoruz. Ayrıca
özel aplikasyonlar da kullanılması
için çelik bir telin üzerine de 3+1,
4+1, 5+1 ve 6+1 konstrüksiyon da
halatlar örebiliyoruz.
Ticari denizcilikteki faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Türkiye’de yer alan bir çok liman, römorkör üreticisi ve römorkör hizmeti veren firmaların
Dyneema®’dan imal edilen çeki
(towing) halatlarını üretiyoruz.
Ayrıca Tuzla Bölgesi’nde faaliyet
gösteren birçok tersanenin de örneğin Dearsan Tersanesi, Anadolu
Shipyard, RMK, Yonca Onuk, Sanmar Shipyard, İstanbul Shipyard
vs… gibi önde gelen firmalarla
özel halat imalatlarını da gerçekleştiriyoruz. Son dört yıldır Yalova Bölgesi’nde faaliyet gösteren ve
hem Kıyı Emniyeti, hem de Sahil
Güvenlik Komutanlığı vb. kuruluşlar ve firmalar için bot ve gemi
üretimi yapan firmalarla da çalışıyoruz.
Röportaj
liğinin amaçlandığı her alanda, konum ve şartlara uygun teknik özelliklerde, standart ve konuya özel,
uluslararası sertifikasyona sahip,
çeşitli konstrüksiyonda ve hammaddeden, her tipte halatın üretimini yapmaktadır. Kaya Ropes,
gelişmiş hammaddeler ve üretim
teknolojisiyle ürettiği teknolojik
halatlarla Türkiye’de yeniliklerin
öncüsü, dünyada ise tanınan ve
aranan bir marka haline gelmiştir.
Dünya çapında gelişmiş makine parkuruyla birçok farklı sektöre hizmet vermekte olan Kaya
Ropes’un ürün gamında hobi denizcilik halatları (yarış, gezi teknesi, dingi, yat bağlama, yelken
yapım, su sporları) ticari denizcilik
halatları (gemi bağlama, römorkör,
balıkçılık) askeri operasyon halatları, dağcılık, kurtarma, sivil savunma, iş güvenliği ve özel amaçlı
halatlar önemli bir paya sahiptir.
Kaya Ropes Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları ile akıl terine yaptığı yatırımlarla fark yaratmayı
hedefleyen bir şirkettir. Kaya Ropes, sektöründe dünyanın sayılı
şirketleri arasında ilk üçte yer alma
vizyonunun gerçekleşmesini hızlandıracak, müşterilerinin hayatını
değiştirecek, kurum ve ülke stratejileriyle uyumlu ve bu stratejiler
üzerine etkisi olabilecek fikirleri
araştırıp ve geliştirmektedir.
Teknik ve teknolojik halat
OCAK - ŞUBAT 63
Röportaj
64 OCAK - ŞUBAT
Savunma sanayi tarafındaki
faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Türk Silahlı Kuvvetleri ile
olan temasımız yaklaşık 20 yıl
öncesine dayanıyor. Türk Deniz
Kuvvetleri’nin daha önceki yıllarda, fırkateynlerin bağlama halatları
çok yüksek fiyatlara yurtdışından
aracı firmalar tarafından ithal ediliyormuş. 1990’lı yılların sonlarında
deniz kuvvetlerinden gelen talep
doğrultusunda bu halatlar incelenmiş, imalatında kullanılan iplikler
kontrol edilmiş, testler yapılmış ve
sonuç olarak bağlama halatlarının
Türkiye’de yapılabileceği sonucuna
ulaşılmış. Ardından, bağlama halatlarına yönelik ihalelere girilmiş
ve bu ihaleler alınarak çok daha iyi
fiyatlara ve aynı kalitede halatlar
üretilerek deniz kuvvetlerine teslim edilmiştir.
Bahsi geçen halatlar genelde
3 kollu polyamid hammaddeden
üretilen bağlama halatlarıdır. Bu
halatların çapları 4 mm’den başlar
ve yaklaşık 64 mm’ye kadar talep
edilmektedir.
Son yıllarda ise Türkiye’de özel
projeler ile karşılaşmaya başlıyoruz. FNSS, Otokar, Aselsan ve TAI
gibi firmalarca yürütülen askeri
projelerde görev alıyoruz. Örneğin,
FNSS’in Malezya Ordusu’na verdiği AV8 zırhlı muharebe araçları
ZMA’nın halatlarını imal ediyoruz.
Bunun dışında Aselsan’ın bazı projelerinde bizim Dyneema® iplikten
imal edilen halatlarımız kullanılıyor. TAI’ye insansız hava araçlarını
tutan halatlar veriyoruz. Otokar’ın
Altay AMT Projesi’nde de varız.
Dolayısıyla sadece TSK ile değil,
TSK’ya malzeme yapan, araç yapan
firmalarla da çalışıyoruz.
Askeriyede ciddi bir iş potansiyeli var. Kara Kuvvetleri
Komutanlığı’nın kullandığı statik
halatlar ve tırmanış halatları gibi
halatlar ile Hava Kuvvetleri’nin
kullandığı helikopterden iniş halatlarını da üretiyoruz. Türkiye
dışında geçmişte İran ve Irak gibi
birçok ülke ordusuna da helikopter
iniş halatları ve bağlama vs. halatları verdik. Dolayısıyla savunma
sektörüne yönelik halat üretimimiz
ciddi şekilde artmaya devam ediyor. Bu sektöre olan satışlarımızın
katlanarak artmasından ve askeri
projelerin her geçen gün yoğunlaşmasından dolayı Kaya Defence
birimimizi kurma kararı aldık.
Kaya Defence, hangi alanlara
odaklanacak ve ne gibi üretimler
gerçekleştirecek?
Deniz Kuvvetleri’nin kullandığı
halatlardan, Kara Kuvvetleri’nin
kullandığı
halatlara,
Hava
Kuvvetleri’nin kullandığı iniş halatlarına kadar geniş bir yelpazedeki halatlara ve kurtarma malzemelerine odaklanacak. Bunun dışında
yine Kaya Defence’in içerisinde,
özel olarak yaptığımız güvenlik
malzemeleri, sedyeler, helikopter ağları vs. gibi teknik ürünler
de olacak. Kaya Defence 2016 yılı
içerisinde kurulacak. Katalog çalışmaları tamamlandı. Bu işin bir
SBU (Stratejik İş Ünitesi) Müdürü
ve kendi Ar-Ge ekibi olacak. Kaya
Defence yine ana binamız içinde
faaliyet gösterecek.
Üretimini gerçekleştirdiğiniz
halatların kalite kontrolünü siz
mi yapıyorsunuz?
Bütün halatlar ISO 2307’ye
göre bünyemizde test ediliyor. İlgili standardın gerektirdiği şekilde
testlerimizi yapıyoruz ve sertifikalar da bu sonuçlara göre kalite birimimiz tarafından hazırlanıyor.
BAŞARINIZ BİZİM TEK ÖNCELİĞİMİZDİR
•
•
•
•
•
•
•
SUALTI SURVEY
ÇAPA ÇIKARMA
HASARLI GEMİ ONARIMLARI
PERVANE PARLATMA
KARİNA TEMİZLİĞİ
LİMANLARDA DİP TARAMA
ŞAMANDIRA BAKIM VE ONARIMI
Sultan Selim Mah, Lalegül Sok No:10 (NEF 09) Daire: 59 Kat: 5 Kağıthane / İstanbul
Tel: 0212 809 20 03 - 04 • Fax: 0212 809 20 04 • Cep: 0533 127 0455
[email protected] • www.anatoliadiving.com
Sedat Altunay
G.M.S Consulting Group Director
A
Makale
vrupa Birliği’nin Tuna’
da kıyısı bulunan ülkelerle geçtiğimiz aylarda
imzaladığı Tuna Nehri’nin, nehir
ulaşımına açılması için çalışmalar yapılması konusunda anlaşma
yaptıkları bilgileri bizlere de ulaşmış bulunuyor. Bu gerçekleştiği
takdirde Tuna Nehri’nin ticari
ulaşıma ve yat trafiğine açılması
muhteşem bir gelişme olacaktır.
66 OCAK - ŞUBAT
Teknelerin
Tuna’daki
Valsi
Bildiğiniz gibi Tuna Nehri
Donaueschingen’den, Karadeniz’e
döküldüğü Sulina Limanı’na kadar 2779 kilometrelik bir uzunluğa sahiptir. Bu uzunluğun 2415
kilometresinde nehir gemileri ve
yatlar sefer yapmaktadır. Sefer yapılmayan ve yeniden düzenlenerek sefer yapılır duruma getirilecek uzunluk ise 364 kilometre bir
uzunluktur.
Tuna Nehri, kaynağından
Karadeniz’e döküldüğü noktaya
kadar nehre kıyısı bulunan ülkelerden Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan,
Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya, Moldova ve Ukrayna olmak
üzere toplam 10 ülkenin topraklarından geçerek Karadeniz’e Sulina
Limanı’ndan dökülüyor.
kıyısı bulunan ülkeler ticari ve
turizm olarak çok büyük kazanç
sağlayacaklardır. Avrupa’nın kuzeyinde bulunan ve milyonlarca yata
sahip ülke vatandaşları okyanusu
ve de Cebelitarık’ı geçmeden, Tuna
Yolu ile Karadeniz’e, Karadeniz’den
boğazları geçerek Ege ve Akdeniz’e
inebilecektir.
En fazla yararı sağlayacak ülke
Türkiye
Bu imkândan en fazla yarar sağlayacak ülkelerin başında ise Türkiye geliyor. Türkiye Tuna Nehri’ne
kıyıdaş olmamakla birlikte, çevresel ve ekonomik açıdan bu nehrin
tamamının ulaşıma açılması ile en
çok faydalanacak ülkelerden birisidir. Sıcak iklimi, tarihi ve kültürel
yapısı, turizm açısından beklentinin çok üstünde hizmet sunan tesisleri kuzey ülkelerin binlerce yatına ev sahipliği yapacak ve de tatil
köyleri dolup taşacaktır.
Ayrıca Türk Boğazları, 1992
yılında açılan Main-Tuna kanalı ile bütün Avrupa’yı katederek
Karadeniz’e ulaşan Ren-MainTuna Nehir Yolu’nun Akdeniz’e çıkışını sağlayan tek nehir ulaşım yoludur. Yatların dışında, Türkiye’nin
halen iç sularında sefer yaparak
yolcu ve yük taşıyacak hiçbir gemisi yoktur. Ayrıca da bu nehirlerde
sefer yapacak süvarilerin bilgi ve
deneyimlerinin olmadığını tahmin
ediyoruz. Eğer hızlı hareket edildiği takdirde Tuna Nehri’nin yeniden
yapılandırılması konusunda uzman Türk kuruluşlarının buralarda
görev alması ve de Türk amatörler
için yeni bir gelir kaynağı yaratılması söz konusudur.
Deniz Ticaret Odamızın ve
Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı’nın hızla harekete geçmesi, komisyonlar kurularak işin içine
dahil edilmesi Türkiye’nin faydasına olacaktır.
Bizden söylemesi.
Makale
Günümüzde nehir seferlerine
uygun olan bölge ise 1690 kilometrelik bölümüdür. Tuna Nehri’nin
havzasının yüz ölçümü ise 817 bin
kilometre karedir. Tuna Nehri’nin
Novi Sad’daki köprü yıkıntıları ve
İkinci Cihan Harbi’nden kalan mayınlar nedeniyle bu bölgede nehir
seferleri yapılamıyor. Yapılan anlaşmanın tam içeriğini bilmemekle
birlikte, yıkık köprülerin kaldırılması, mayınların temizlenmesi,
nehir yatağının derinliğinin en az
7,5 metreye indirilmesi, özellikle
Sulina Kanalı’nın ağzına yığılmış
olan kumların temizlenmesi ve nehir kıyılarında yatlar ve ticari nehir
gemileri için lojistik tedarik merkezleri ve yanaşma bölgeleri kurulması sağlandığı takdirde dünyanın
en önemli nehir ulaşımı böylece
sağlanmış olacak.
Tuna Nehri Almanya’dan başlayarak, Karadeniz’e döküldüğü Sulina Limanı’na kadar bölge güvenli
nehir trafiğine açıldığında, Tuna’ya
OCAK - ŞUBAT 67
Denizciler için
sağlıklı beslenme
önerileri
A
Sağlık
lman Galata Polikliniği kurumuna giden gemicilerin
dosyaları incelendiğinde
belli başlı hastalıkların yaygın olduğu görüldü. Bu nedenle gemicilerin nasıl beslenmesi gerektiğini,
var olan bu hastalıkların azalması
için öğünlerde nelerin değişmesi
gerektiğini, gemi işçisinin iş veriminin ve performansının artması
için beslenmede nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini Alman Galata Polikliniği Uzman Diyetisyeni
Zeynep Mete anlattı. Öncelikle işçi
beslenmesinden bahsederek, bir
gemide yeme – içmeden kimlerin
sorumlu olduğuna, yenilen yiyeceklerin içeriğine ve bu beslenme
nedeniyle oluşan sağlık sorunlarına değinen Uzm. Dyt. Zeynep
Mete, gemicilerin beslenmesinde
neleri değiştirerek bu hastalıkların
azaltılabileceğine ilişkin bilgiler
paylaştı.
68 OCAK - ŞUBAT
Gemicilerde
beslenmeden
kaynaklı oluşan sağlık sorunları
Denizcilerin beslenmesini incelerken gemide yaptıkları işe göre
gereksinimlerinin kendi aralarında
da farklılık gösterdiğini ve yeterli
enerji sağlansa bile besin öğelerindeki dengesiz dağılımın sağlıklarını olumsuz yönde etkilediğini
söyleyen Uzm. Dyt. Zeynep Mete
şu açıklamayı yaptı: “Alman Galata Polikliniği’ne gelen gemicilerin
dosyaları incelendiğinde başta ateroskleroz, hiperlipidemi ve hipertansiyon gibi hastalıkların bu işçi
grubunda daha fazla olduğunu görülüyor ve bu problemlere çözüm
yolları araştırılıyor. Her bir gemi
adamına bir günde verilecek kalori
oldukça fazladır. Ama unutmamak
gerekir ki gemide verilen bu sabit
ve yüksek kalori gemide çalışan
işçilerin bazılarının gereksinimlerinin bir bölümünü karşılarken
bazı gemiciler içinse yetersiz veya
gereksiniminden daha fazla olacaktır. Bu durumda alınan fazla
Alman Galata Polikliniği Uzman Diyetisyeni
Zeynep Mete
enerjiyi yakamayan gemici grubun
belli bir kesiminde bir süre sonra
kilo artışı olacak ve bu kilo artışı
diyabet, kardiovasküler hastalıklar
- ateroskleroz, kolesterol, hipertansiyon gibi hastalıkları tetikleyici en
önemli etken olarak karşımıza çıkacaktır.
Biz biliyoruz ki gemicilerde
günlük alınması gereken enerjinin
çoğu 3 – 4 ana öğün olacak şekilde
verilirken bu öğünlerin içerik olarak protein ve yağlardan zengin,
bunun yanı sıra meyve ve sebzeden
az, karbonhidratlardan protein ve
yağ grubuna göre daha az zengin
şekilde karşılanır. Karbonhidrattan
zengin, glisemik indeksi yüksek ve
fazla enerjinin bu kadar az öğüne
bölünerek verilmesi sonucunda
kan şekerinin hızlı yükselmesine
neden olarak kısa vadede hipoglisemi ataklarına ve ilerleyen zamanlarda insülin direnci oluşumuna ve yine buna bağlı olarak
diyabete zemin hazırlamaktadır.
Bunun tam tersi durumda ise daha
önce söylediğimiz gibi enerjinin
yetersiz kaldığı belli bir gemici kesimin de fiziksel performans için
gerekli olan ve kan glikoz düzeyini
normal sınırlar içerisinde tutabilecek düzeyde yeterli enerjinin alınamamasına bağlı olarak halsizlik,
yorgunluk ve bitkinlik gibi belirtiler görülecektir. Kan glikozunun
düşüklüğüne bağlı olarak beyine
yeterince glikoz gitmemesi sonucu,
beyin fonksiyonlarında, dikkat ve
algılamada sorunlar yaşanacak bu
da işçinin sağlığını, performansını
ve iş verimini etkileyecektir”
Öğünlerde yetersiz tüketilen
sebze ve meyveler vitamin ve mineral eksikliklerine neden olacağına ve yine hem işçinin sağlığını
hem de performansını etkileyeceğine değinen Uzm. Dyt. Zeynep
Mete; “Yetersiz tüketilen kalsiyum
ve yetersiz alınan D vitamini kemik sağlığı yönünden risk oluşturarak, iş kazalarının artmasına
zemin hazırlayacaktır. Evet D vitamini besinlerle karşılanamasa da
en azından uzmanlar tarafından
uygun görülen takviyeler kemik
sağlığı açısından yararlı olacaktır.
Magnezyum eksikliğinde görülecek uyku problemleri artarak vücut
strese girecek ve buna bağlı kemik
ve kas ağrıları oluşacaktır. Tüm
bu bilimsel bilgilere baktığımızda
görülen şu ki yetersiz ve dengesiz
beslenme sonucunda hem gemicilerin sağlıkları olumsuz etkilenecek hem de iş verimi düşecektir.
Bu nedenle ne kadar beslenmeye
özen gösterilirse o kadar performans artacak ve de işçilerin sağlığı
korunarak yaşamlarının ileriki evrelerinde oluşabilecek hastalıkların
riski azalacaktır” diyor.
“Başarı yenilikçi
ve profesyonel
olmakla
sağlanır”
Y
eni bir firma olmalarına
rağmen tecrübede çok eski
olduklarının altını çizen
Halil Öztürk; “Bizler bu tecrübelerimizle bu noktaya kadar gelebildik. Müşterilerimize daha güzel
bir hizmet sunmak adına odaklanmış durumdayız ve bu doğrultuda
çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalar ise şunlardır;
sualtı survey, çapa çıkarma, hasarlı
gemi onarımları, pervane parlatma, karina temizliği, limanlarda
dip tarama, şamandıra bakım ve
onarımdır. Bu hizmetleri profesyonel bir şekilde müşterilerimize
sunuyoruz. Başarımız, bizim tek
önceliğimizdir. Bizi biz yapan şeyler; yenilikçi olmak, çalışma izni,
çalışma azmi, odaklanmak, hızlı
ilerlemek, büyük düşünmektir. Biz
ne kadar büyük düşürsek karşımızdaki insanları da o kadar çok büyümeye yönlendirebiliriz” diyor.
“Çalışan sağlığına önem veriyoruz”
Bu hizmetleri verirken dikkat
ettikleri noktaların başında çalışan
sağlığının geldiğini ifade eden Öztürk şöyle devam ediyor; “Biz A sınıfı tehlikeliler grubuna giriyoruz.
Bizde işten önce sağlık gelir. Hizmetlerimiz sırasında iş güvenliğini
en üst seviyede aldıktan sonra operasyona başlıyoruz. Operasyondaki en önemli şey de yukarda her
zaman iki supervisor’un olması ve
suyun altında hiçbir şekilde sıkıntı
yaşamamak için elimizden gelen
tüm önlemleri almamızdır. Aynı
şekilde bu iş bittikten sonra karşı
tarafa çok güzel bir şekilde rapor
sunarsak bu da bizim başarımızın
kanıtı oluyor.”
“En büyük destekçimiz de
KOSGEB”
Güzel hedefler ve planlamalar
yaparak yola çıktıklarını belirten
Halil Öztürk, yurtdışı odaklı ha-
Halil Öztürk
reket edeceklerini söylüyor ve ekliyor; “Bu yıl için kendimize güzel
hedefler koyduk ve planlamalarımızı yaptık. KOSGEB destekli
yurtdışı odaklı iki büyük projemiz
var. Türkiye’de olmayan iki cihazı
getirmeye çalışıyoruz. Yurtdışından getirdiğimiz anda ilk 6 ay içerisinde makineyi piyasaya sunacağız.
Ve burada büyük firmalarla görüşüyoruz. Çünkü Türkiye’de böyle
bir makine yok. İlk getiren de biz
olduğumuz için devlet destekli yapıyoruz bu projemizi. Ülkemizde
bu hizmetlerin henüz profesyonel
bir şekilde verildiğini söyleyemeyiz. Artık profesyonelleşmemiz gerekiyor. Diğer yandan sektörde bu
işi yapan iyi firmalar var ama biz
yeni başlamamıza rağmen bu işi
en ince ayrıntısına kadar araştırıp
karşı tarafa o şekilde sunuyoruz.
Özellikle yurtdışı çalışmalarımızı
yapıyoruz. En büyük destekçimiz
de KOSGEB’dir. Bütün çalışmalarımızı ve projelerimizi kabul ederek
bu yola başvuru yaptık. Biz Anatolia Diving olarak müşterilerimize
profesyonel bir hizmet sunacağımızın garantisini veriyoruz. Müşteri
memnuniyetini sağlamak için de
elimizden geleni yapacağız.”
Sualtı
2016 itibariyle faaliyetlerine başlayan Anatolia Diving Sualtı
Hizmetleri Tur ve Tic. Ltd. Şti., yenilikçi ve profesyonel
bir anlayışla hizmetlerini sürdürmektedir. Uzun yıllara
dayanan bir tecrübeye sahip üç ortak tarafından kurulan
firmanın odak noktasında müşteri memnuniyeti yer alıyor.
Başarıları yenilikçi olmaya, çalışma azmine, odaklanmaya,
hızlı ilerlemeye ve büyük düşünmeye dayanıyor.
Amaçlarının profesyonel bir hizmet sunmak olduğunu ifade
eden Anatolia Diving Sualtı Hizmetleri‘nin faaliyetlerine
ilişkin bilgileri firmanın üç ortağından biri olan Halil
Öztürk’ten alıyoruz.
OCAK - ŞUBAT 69
Ocak ayı ihracatında
kan kaybı yaşanıyor
İhracat
T
70 OCAK - ŞUBAT
ürkiye,
Orta
Vadeli
Program’da 2016 yılı için
ihracat hedefini 155.5 milyar dolar olarak belirledi. Geçen
yıl iki kere revize edilen ihracat
yılın ilk ayından itibaren 2014 yılına göre gerilemiş ve yılı yüzde 8.6
düşüşle 143.9 milyar dolardan kapatmıştı. Rusya ambargosunun da
ilk ayı olan ocak ihracatçıya umut
vermedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre 2016 Ocak ayı
ilk 29 gün verileri sadece 9 milyar
22 milyon dolarlık ihracata işaret
ediyor. TİM’in yazılı açıklayacağı
ihracat verileri 9 milyar dolarda
kalırsa geçen yıl ocak ayına göre
yüzde 12.6’lık kayıp yaşanacak gibi
görünüyor. Geçen yıl ocak ayında
ihracat TİM verilerine göre 10.8
milyar dolardı. Altın ihracatının
da eklenmesiyle ocak ayı ihracatı
12.3 milyar dolara çıkmıştı. Türkiye İhracatçılar Meclisi her ay ihracat verilerini ayrı bir ilde düzenlediği basın toplantısıyla açıklıyor.
Ancak TİM 2016 Ocak ayı ihracat
rakamlarını yazılı açıklayacağını
duyurdu. Bu durum geçen yıl ocak
ayında başlayan ve bir türlü durdurulamayan ihracat kaybının süre-
ceğinin de habercisi gibi.
1 günde 785.5 milyon dolar
Türkiye İhracatçılar Meclisi
internet sitesinde her gün o gün
yapılan ihracat rakamlarını açıklıyor. En yüksek rakamlı ihracat
ise cuma günleri yapılıyor. Sitede
hafta için 150-300 milyon dolar
civarında olan ihracat verisi cuma
günü yükseliyor. Nitekim perşembe günü 361 milyon dolar olan
günlük ihracat haftanın son günü
785.5 milyon dolara yükseldi. Ve
haftanın bu son günü gelen atak
aylık ihracatı 6 milyar dolardan 9
milyon dolara yükseltti. Ancak bu
atak geçen yılın gerileyen ihracat
verisine bile ulaşmaya yetmedi.
Rusya etkisi hissediliyor
İhracatta yeni sorun Rusya.
Uçak krizi sonrasında Rusya,
Türkiye’den mal alımını neredeyse durdurdu. Ocakta düşen ihracat verilerinde bu krizin de etkisi
görülecek. Geçen yıl ocak ayında
Rusya’ya 313.2 milyon dolarlık ihracat yapılmıştı. 2015’in tamamında ise Rusya’ya yapılan ihracat 3.6
milyar dolardı. Geçen yıl ayrıca
Euro/dolar paritesi nedeniyle ka-
yıp yaşayan ihracatçının bu yıl geçen yıla göre kaybı çok olmayacak.
Ancak Avrupa Birliği ülkelerinin
büyümesine ve İran’a ihracat artışına umutlarını bağlayan ihracatçı
için küresel büyüme beklentilerinin düşük olması ve Çin’deki yavaşlama 2016’nın yeni sorunlara
gebe olduğunu gösteriyor.
2015 yılı ihracatı (bin dolar)
Ocak12.302
Şubat12.232
Mart12.522
Nisan13.350
Mayıs11.081
Haziran11.954
Temmuz11.132
Ağustos 11.028
Eylül11.590
Ekim13.260
Kasım11.737
Aralık11.535
MAR-CA
Diesel & Gas Engines
MARCA DIESEL & GAS ENGINE SERVICE
MAR-CA Marine Service is a highly specialised company within repair, troubleshooting
and planned maintenance of diesel engines on marine and offshore installations as well
as power plants.
MARCA DIESEL & GAS ENGINE SPARE PART SERVICE
MAR-CA GAS Engine Departmant spare parts availability is critical if engine downtime
is to be kept to a minimum. We have a reputation for friendly and excellent service and
we are familiar with spare parts across the Wartsila, MAN, MAK, Deutz, MWM, Stork,
Sulzer, Daihatsu, Yanmar, Scania, SKL diesel engines, GE Jenbacher, MWM gas engines
range.
Airports, shipyards and ports are where we feel at home. Our location in Istanbul offers
logistical conditions for us to provide our customers with qickly delivery service
MAR-CA Marine Office
Aydıntepe Mah. Sahilyolu Bulvarı
No:191/42 Tuzla - İstanbul
TURKEY. Pk 34947
Tel : +90 216 494 44 72
Fax : +90 216 494 44 73
Mail : [email protected]
Web : www.marcamarine.com
Uzm. Psk. Elif İşcan Kocamış
Makale
Y
72 OCAK - ŞUBAT
aşamda çoğu kere kıymeti
bilinmeyen geçip gittiğinde
dönülüp “keşke şöyle yapsaydım” denilen, yapılmayanlara
pişman olunan ya da eksik bırakılanlara üzüldüğünüz anlarınız
olmuştur. Bir sınava hazırlanırken
ya da işle ilgili bir proje hazırlarken gün gelip çattığında eksikler
görülür ve zamanın kıymeti o an
anlaşılır.
Genellikle yetiştirmeniz gereken
işleri yetiştirme konusunda sıkıntı yaşıyorsanız, zamanın çok hızlı
geçtiğini düşünüp kendinize vakit
ayıramıyorsanız, sürekli bir yerlere
yetişmeye ya da bir şeyler yetiştirmeye çalışıyorsanız, maalesef zaman yönetimi konusunda sıkıntılar
yaşıyor olabilirsiniz. Zaman yönetimi konusunda nasıl olduğunuzu
anlamak için dönüp geçmiş yaşamınıza bakmanız yeterli olabil-
Zamanı doğru
kullanmanın
mutlulukla bir
ilgisi var!
mektedir. Sınavlara hazırlanan kişilerin konuları yetiştirme durumları
ya da aynı koşullarda aynı işi yapan
kişilerin yaptıkları işler ve ürettikleri konusunda farklılık olduğunu
görürüz. Bu farklılıklar kişilerin
bireysel farklılıklarından kaynaklanıyor gibi görünse de biraz daha
detaylı incelendiğinde zaman yönetimlerinden de kaynaklı bir farklılık olduğunu görebiliriz.
Kaliteli bir yaşam için zaman
yönetimi şart!
Bireysel farklılıklarımızı bir kenara bıraktığınızda zaman konusunda yapmanız gerekenler sizin
elinizde olabilir. Zaman konusunda
sıkıntı yaşamamak için en başta yapılması gereken, bir günün nasıl geçirildiğine bakılmasıdır. Herkesin
yaşamında bir günde rutin olarak
yaptıkları işler vardır. Türkiye’de
insanların bir günde yaklaşık dokuz saati işyerinde, yaklaşık üç saati sabah öğlen akşam yemeğinde,
bir saat kişisel temizliğinde, ortalama iki saat yolda ve sekiz saat uykuda geçmektedir. Bunlar toplam
yirmi üç saat yapmaktadır ve bize
geriye kalan bir saat de genelde
günlük rutin işlerin sarkması ya da
elde olmayan başka işlerden -fatura
yatırmak, bankada işinizin olması,
ani gelen bir misafir- dolayı genelde yok olup gitmektedir. Kendinize ya da işlerinize vakit kalsın diye
bazen yemek yemek yerine farklı
alternatifler yapmak ya da uykunuzdan feragat etmek çok önemli
görünmese de strese yol açan ve
yaşam kalitenizi etkileyen bir durumdur. Hayat kalitenizi olumsuz
etkilemeden kendinize de kaliteli
zaman kalabilecek şekilde bir yaşantınız olsun istiyorsanız yapma-
Etkili bir zaman yönetimi için
rutininizi gözden geçirin
Etkili bir zaman yönetimi için
günlük rutininize bakarken hayatınızda zaman çalıcılar dediğimiz
şeyleri belirleyerek hayatınızdan
çıkarmaya çalışabilirsiniz. Zaman
çalıcılarının farkına varabilmeniz
için dürüst ve gerçekçi olarak değerlendirme yapılmalıdır. Çünkü
bu zaman çalıcılar bazen farkında
olduğunuz bazen de farkında olmadığınız hayatınızın rutini gibi
görünen eylemlerdir. Uzun süre
telefonda vakit geçirmek, düzensiz
bir masanızın olması, günlük yapılacak işlerle ilgili planınızın olmaması, hayatı ana göre yaşamak,
sosyal medyada vakit geçirmek,
mükemmeliyetçi olmak, ayrıntılara
takılmak, kararsız olmak, ani gelen misafirlerinizin olması, acil ve
önemsiz olan işlere çok vakit harcamak, önceliklerinizi belirlememek, hedeflerin belirsiz olması, ani
ve aceleci olmak hayatınızdaki bazı
zaman çalıcılar olarak sıralanabilir.
Hayatınızı ve günlük rutin işlerinizi gözden geçirdikten sonra zamanı
planlamanız gerekmektedir.
Etkili ve iyi bir zaman yönetimi
için etkili olabilecek yolları şu şekilde sıralayabiliriz; organizasyon ve
plan yapmak için vakit ayırmanız
gerekmektedir. Plansız bir şekilde
hareket edildiğinde başarısızlığı
da planlamış sayılırsınız. Toplantılarda bir toplantı gündemi oluşturmak, gündüz işe geldiğinizde o
gün yapılacak işlerinizi bir düzene
koymak kısa vade için yapacağınız
planlardandır. Yine uzun vade için
de planlamalar yapmanız gerekmektedir. Bu planlamalar içinde
kendiniz için ayıracağınız vakitler
spora gitmek ya da düzenli bir aktiviteye katılmak gibi zamanları da
göz önüne almanız gerekir.
Hedeflerinizi belirleyin
Hayatınızdaki ve işinizdeki
amaç ve hedefleri belirlemeniz gerekmektedir. Amaçlarınızı belirlemek zamanı kullanmanıza yön
verir. Hedefleriniz de kısa vadede
ve uzun vadede elde etmek istediklerinizi belirlemeniz için size
yol gösterir. Acil işleriniz öncelikli hedefiniz olmalıdır. İşlerinizin
yapılacak tarihlerine göre yanına
not almakta işinizi kolaylaştırabilir. Hatta bu işlemi yaparken sizi
motive etmesi için farklı renkte kalemler kullanabilir ya da severek aldığınız bir ajanda kullanabilirsiniz.
Yapılacak işlerin listesini oluşturup
yapılması gereksiz olanları ve uzun
vadede size sonuç getirmeyecek
işleri de listeden çıkarmak da size
vakit kazandırır. Yapılacak işlerinizi sıralarken bir takvim ya da bir
ajanda kullanmak gerekirse renkli
kalemler kullanmak yine sizi motive edici olabilir. Planlama yaparken biraz esnek olmak gerekebilir.
Bu esneklik aniden ortaya çıkan,
planlarınızda olmayan ama yapmanız gereken şeyler için stres altında
olmanızı önler. Biyolojik olarak en
güçlü olduğunuz ve en iyi çalıştığınız zamanı belirleyip en zor işlerinizi o zamanlarda yapmanız işinizi
daha da kolaylaştırabilir. Kişilerin
biyolojik olarak en güçlü olduğu
zamanlar kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Örneğin bazı
kişiler sabah daha iyi iş yaparken,
bazıları akşamüstü kendini daha
motive ve iyi hissedebilir.
Yapmanız gereken şeyleri doğru bir şekilde yapmak da etkili bir
zaman yönetimi için önemli ve gereklidir. Aceleyle yapılmış işlerde
genelde hata payı yüksek olur. Bu
nedenle bir işe başlarken o işi nasıl
en doğru şekilde yapabileceğinizi
gözden geçirip o şekilde yapmanız
gerekir. Acele ya da nasıl yapılacağını bilmediğiniz bir işe nasıl yapıldığına bakmadan yapmak zaman
kaybına neden olur.
nunda birkaç dakika mola vermek
tekrar işe döndüğünüzde işinizi
yaparken sizi motive edip oyalanmanızı önleyebilir.
Hayır diyebilmeyi öğrenmeniz
gerekmektedir. Çevremizdeki insanları kırmamak için o an yapmanız gereken bir işi yapmayarak
kişiye vakit ayırmak bazen gereksiz yere vakit harcamanıza neden
olabilir. Bu nedenle sizden istek ve
ricada bulunan insanlara vakit ayırırken kısa da olsa bir muhakeme
edip gerekirse hayır demeyi bilmeniz gerekir.
Önemli bir iş üzerinde çalışırken o işi bitirdiğinizde ufak da
olsa kendinizi ödüllendirmeyi öğrenmeniz gerekir. Hatta kendimiz
için yaptığımız bir planı da başarı
ile yerine getirdiğimizde kendinize
vereceğiniz ufacık ödüller motive
edici olur. Bu şekilde zamanı etkin
kullanmanız pekişir ve sürekli bir
davranış haline dönüşebilir.
Yapacağınız işleri zamana bölün
Bazı işler mükemmeliyetçilik
gerektirse de genel olarak işleri yaparken en ufak ayrıntılara takılıp
gereksiz ayrıntılar ile oyalanmak
zaman kaybına neden olur. Bu nedenle işinizi yaparken en küçük
ayrıntı için fazlasıyla vakit ayırmamak gerekir. Yapacağınız iş ile ilgili
önemli ayrıntılar için vakit ayırmak
daha doğru olur. İşleri yaparken
oyalanmak ya da işleri ertelemek
de zaman kaybına neden olur. İşlerimizi yaparken yapacağınız işi
zamanlara bölerek arada küçük
molalar vererek yapmak motive
edici ve zaman açısından da verimli
olacaktır. Örneğin işin her bölümü
için yirmişer dakikalık zaman periyodları belirleyip yirmi dakika so-
Zaman çalıcıların farkına varın!
Tüm bahsettiğimiz etkili bir
zaman yönetimi için olması gerekenler ve zaman çalıcıların farkına
varıp planlamalar yaptığınız halde
işleriniz hala yolunda gitmiyorsa
bu konuda profesyonel bir yardım
almanız sizin için gerekli olabilir.
Ya da etkili bir zaman yönetimini
planlama konusunda motive değilseniz ve hayatınızda bir şeylerin
tüm bunların dışında yanlış gittiğinizi düşünüyorsanız hayatınızı
yoluna sokup zamanı verimli ve
mutlu kullanmak istiyorsanız yine
bir profesyonelden yardım almanız
gerekebilir. Herkese, yaptığı işlerin
yarım kalmadığı geriye baktığında
pişmanlıkları ve eksikliklerinin olmadığı güzel zamanlar diliyorum.
Makale
nız gerekenlerden biri de etkili bir
zaman yönetimi yapmaktır.
OCAK - ŞUBAT 73
Deniz Turizmi
Denizlerdeki en
74 OCAK - ŞUBAT
nefes kesici gemilerin
sahibiyiz
Geçtiğimiz yıldan bu yana hemen hemen baştan aşağı bir değişim süreci yaşıyor Sunorama.
Gerek şirketin yapısında, gerek işleyişinde, gerekse de hizmet anlayışında yaşanan bu süreç,
içinde bulunduğumuz yılda devam edecek ve elbette ki bunun sektöre yansıması olacak.
Tüm bunlar ve çok daha fazlasını Royal Caribbean Türkiye - Sunorama Genel Müdürü
Alper Taşkıranlar ile konuştuk. Gördük ki Sunorama, çok yakın zamanda online satışlara
başlayacak, Karayipleri Türk müşterilerinin yılın üç ayı değil de 12 ayında tercih etmesi için
birçok avantaj sağlayacak, hem dünyanın en büyük hem de en akıllı gemisi “Harmony of the
Seas” ile Akdeniz’i fethedecekler.
Neredeyse tepeden tırnağa
yaptığınız değişiklikler sebebiyle
2016 sizin için farklı bir yıl olacak gibi.
2015 senesinde başlanılan değişim sürecinin 2016 senesinde
de devam ettiğini söyleyebiliriz.
Geride bıraktığımız yılda hem şirketimizin ortaklık yapısında hem
de hizmet anlayışında farklı bir
oluşuma gidildi. Bu farklılıkların
içerisine bir de benim şirkete dahil olmamı ekleyebiliriz tabi. Royal
Caribbean International, Türkiye
temsilciliği olarak teslim aldığımız
bayrağı çok çalışarak daha ileriye
taşımak için elimizden gelen gayret
ve özveriyi göstereceğiz.
Hem yaşanan değişimlere hem
de söz konusu değişimlerin size
nasıl yansıyacağından başlayalım
mı?
Türkiye temsilciliği olarak artan yatırım gücümüzü en iyi ve en
doğru şekilde kullanarak daima bir
gemi seyahatinden fazlasını sunan
Royal Caribbean gemilerinin tanıtımını ve farklılıklarını anlatarak
başlamamız gerektiğini düşünüyorum. THY ile Royal Caribbean
işbirliği çerçevesinde; Miami ve
Karayip Adaları’na düzenlediğimiz
basın gezilerimiz ile ilgili yazılı ve
görsel basında çıkan haberlerin
Royal Caribbean’ın marka bilinirliği ve imajı konusunda oldukça faz-
la katkısı olduğunu gözlemliyoruz.
Bir yandan çağımızın gerektirdiği teknolojik yatırımlara yönelik
alt yapı çalışmalarımızı sürdürürken diğer taraftan dijital pazarlama
faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.
Sosyal medya hesaplarımız aracılığı ile şirketimiz ve gemilerimiz
hakkında en güncel bilgileri paylaşırken, merak edilen tüm sorulara
da anında yanıt veriyoruz. Blog ve
video paylaşım sitelerinde ise reklam ve tanıtım çalışmalarımızı dolaylı pazarlama yöntemlerini takip
ederek gerçekleştiriyoruz. 2016 yılı
içerisinde yenilenecek olan web
sitemiz ile tüm acentelerimize ve
müşterilerinize 7/24 bilgi ve onli-
Neden Royal Caribbean?
Bizim üzerimize düşen en büyük görev potansiyel müşterilerimizin Royal Caribbean’ı neden
tercih etmeleri gerektiğini en doğru şekilde anlatmak olacaktır. Sektördeki en eğlenceli gemilere sahip
olan şirketimiz, dinamik ve yenilikçi bakış açısı ile tüm dikkatleri
kendi üzerine çekmeyi başarmaktadır. 2010-2016 yılları arasında
“Dünyanın En Büyük, En Akıllı
ve En Teknolojik” gemilerini tanımlayan Oasis ve Quantum Class
altı yeni gemisini dünya denizleri
ile buluşturan Royal Caribbean
International bu imajını daha da
kuvvetlendirmiştir. Biz hem denizlerdeki en nefes kesici gemilerin
sahibiyiz hem de gemi seyahatlerine farklı boyutta bir tarz ekleyerek yeniliklere imza atmaya devam
ediyoruz.
“Cruise değil, Royal Caribbean” derken…
Sadece Royal Caribbean filosundaki gemilerde bulunan Royal
Promenade, Central Park ve Boardwalk gibi yaşam alanlarındaki
benzersiz tarzı benimsemeleri için
dünya denizlerinde seyahat eden
gemilerimizden herhangi birisiyle
geçirecekleri bir gemi seyahatinin
ilk günü bile yetecektir. Dünyaca
ünlü ve ödül kazanmış “Broadway Müzikallerini” (Grease, Cats,
Mamma Mia, We Will Rock You )
Royal Caribbean gemilerinde canlı
ve ücretsiz olarak izleyebilirsiniz.
Broadway’in Yeşil Devi Shrek ve
Madagaskar Penguenleri çocuklar
için bu seyahati daha da unutulmaz hale getiriyor. Aqua Theatre’da
yüzme olimpiyatlarında ödül kazanmış sporcuların nefes kesen
gösterileri, Studio B’de gerçekleştirilen artistik buz pateni şovları ayrıcalıklarımızdan bazıları. Her yaş
grubuna özel aktivite ve eğlence
anlayışının hakim olduğu gemilerimizde, video oyunlarından, atlı
karıncaya; çarpışan otomobillerden, sörf ve uçuş simülatörlerine;
tırmanma duvarından, golf sahasına; Zip Line’dan, su kaydıraklarına
kadar her şey bu eşsiz deneyimin
tadını doyasıya çıkarabilmeniz için
düşünülmüş.
Açık büfe anlayışını baştan aşağı değiştiren yeni sistemle, restoran
girişinde sizi karşılayan garsonunuz size masanıza kadar eşlik ederek ilk olarak içecek siparişlerinizi
alıyor. Royal Promenade üzerinde
yer alan Sorrento’s Pizza ve Cafe
Promenade, Central Park içindeki
Park Cafe, Solarium Bistro, Hot
Dog House, Boarwalk Donuts ve
Vitalilty Cafe ücretsiz restoranlardan damak zevkinize uygun
lezzetli alternatiflerin tadını çıkabilirsiniz.
Denizler
üzerindeki
ilk
Alper Taşkıranlar
Starbucks’ta kahvenizi yudumlayabilir, farklı tarzı ve 1950’li
yılların dekorasyonu ile hizmet
veren Johnny Rockets’ta hamburger menülerinin veya canlı gitar
performansları eşliğinde Rita’s
Cantina’daki Meksika mutfağının
lezzetlerini tadına varabilirsiniz.
Quantum Class gemilerimizdeki
biyonik barlarımızda robot barmenlerimizin hazırladığı kokteylleri içerken de teknoloji kullanımında sınır tanımadığımıza
şahit olacaksınız. Quantum Class
gemilerimizde sizi en çok şaşırtacak olan da şüphesiz ki okyanus
manzaralı iç kabinler! Sanal balkonlu kabin olarak adlandırılan
bu kabinlerde, özel bir teknoloji
ile odanıza balkonlu kabinlerdeki
manzara görüntüsü yansıtılmaktadır, eş zamanlı olarak okyanus
manzarasının tadını çıkarabilir,
gün batımını izleyebilirsiniz.
Deniz Turizmi
ne rezervasyon imkânı sunmaya
hazırlanıyoruz. Temsilciliğini yapmakta olduğumuz Royal Caribbean, Celebrity Cruises ve Azama
Club Cruises şirketlerinin tüm
programlarına ve fiyatlarına ulaşabileceğiz web sitemizde her zaman
olduğu gibi paket programlarımızı
da ilan edeceğiz.
OCAK - ŞUBAT 75
Deniz Turizmi
76 OCAK - ŞUBAT
Peki, ürün bazında bakarsak
neler söyleyebilirsiniz?
Bugüne kadar yolcularımız
Karayipleri genelde Aralık, Ocak,
Şubat gibi kış aylarında tercih
ederken yaz aylarında ise daha çok
Kuzey Avrupa ve Akdeniz programlarına ilgi göstermekteydiler.
Bu sene ise; Türk Hava Yolları’nın
Miami’ye direkt uçuşunun da başlamasıyla 12 ay süresince her hafta
hareketli Karayip programlarımızı
çok cazip fiyat avantajlarıyla müşterilerimizin beğenisine sunmaktayız. Antalya veya Bodrum’daki
beş yıldızlı ultra lüks otellerde bir
haftalık yaz tatili ile neredeyse aynı
fiyatlara dünyanın en büyük iki gemisi “Oasis of the Seas” ve “Allure
of the Seas” ile yaz aylarında da
Karayip Adaları’nın keyfini çıkarmaları artık mümkün.
Harmony ile Akdeniz programlarının sizin için ayrı bir önemi olacak diyebilir miyiz?
Dünyanın en yenilikçi gemi
şirketi olan Royal Caribbean’ın yatırımlarına hız kesmeden devam
ettiğini ve iki yeni gemisini daha
denize indirmek için geri sayıma
başladığını belirtmek istiyorum.
Quantum sınıfının üçüncü gemisi olan Ovation of the Seas Nisan
ayında, Oasis sınıfının üçüncü
gemisi olan Harmony of the Seas
ise Mayıs ayında dünya denizleri
ile buluşuyor. Ovation of the Seas
ilk sezonunda Asya programlarını
gerçekleştirmekte, Harmony of the
Seas’in ise ilk yılında Akdeniz’e gelecek olması büyük şimdiden çok
büyük bir heyecan yaratmaktadır.
Ouantum ve Oasis sınıflarının
birleşimi ve bu özelliği ile bir ilk
olan “Harmony of the Seas” 7 Haziran ile 23 Ekim tarihleri arasında
Roma ve Barselona’dan hareket ile
Mayorka, Marsilya, La Spezia ve
Napoli limanlarına uğramaktadır.
Türkçe rehber garantili olarak hazırladığımız uçaklı paket programlarımız ile yolcularımızın “Harmony of the Seas” ile bu muhteşem
deneyimi yaşamalarını sağlayacağız. Kuzey Avrupa’da, beş yıldızlı
Serenade of the Seas ile Norveç
Fiyortları ve Baltık başkentleri için
hazırladığımız uçaklı paket programlarımızı ve İstanbul hareketli
modern tarzını servis kalitesiyle
taçlandıran Celebrity Equinox gemisinin Akdeniz programlarını
müşterilerimizin beğenisine sunmaktayız.
Bu
başka
bir aşk
Her ressam denizi resmeder. Ama her
birinin denize yaklaşımı, duygusu,
bunu dışa vuruş biçimi farklıdır.
Hele ki devreye deniz sevgisi, aşkı
giriyorsa, denizle içi içe yaşıyorsa işte
o zaman ortaya bambaşka bir şey
çıkar. Deniz denince akla ne geliyorsa
onları resmetmiş bir ressamı, Necdet
Öksüz’ü taşıdık satırlarımıza. Kendisi
şu sıralar ‘Deli Deniz’ serisiyle
dikkat çekiyor. Ressam, “Aslında
beni cezbeden denizin sessizliği,
dokusudur. Bu başka bir aşk zaten.
Denizin mavisini, köpüğünü
sevdiğim için sevgimi tablolarımda
bu şekilde yansıttım. Ortaya da ‘Deli
Deniz’ serisi çıktı” diyor. Tabloların
kimisi alıcıyla buluşmuş, diğerleri ise
alıcısını bekliyor.
Sanat
1
78 OCAK - ŞUBAT
956 yılında Eskişehir’de doğan Ressam Necdet Öksüz,
ilk, orta ve lise eğitimini
Eskişehir’de tamamlamış. 1981 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar
Yüksek Okulu Resim Bölümü’nden
mezun olan ressam çalışmalarını
İstanbul’da sürdürüyor. Hayatının
her kesitinde resmin yer aldığını
ifade eden Ressam Necdet Öksüz,
“Resimde çeşitli konuları işledim
ancak ben doğa ressamıyım. Anlaşılır olmayı severim. Tablolarımda
daha çok gördüklerimi resmettim.
Resim içinde şu güzelliği barındırır; ressam konuya bakar, o konuyu
yüreğinden geçirir, onu hisseder ve
bu duygu elinden çıkarak tabloya
yansır. Kısacası görürsünüz, hissedersiniz, içinize alırsınız ve elinizle
bunu dışarı yansıtırsınız” diyor.
Şu sıralar ‘Deli Deniz’ serisiyle
dikkat çeken ressam, “Tablolarıma
hep doğa resimlerini yansıttım. Fakat denizin içinde olan her şeyi ise
zamanla keşfettim. Denizin içinde yaşayan canlılardan, denizden
beslenen martılara, denizcilere yol
gösteren fenerlere kadar denizle
ilişkili olan her şeyi resmettim.
Çünkü denizde yaşayan canlıların her biri kendi içinde renkleri,
formları dokularıyla çok etkileyici
ve ilham verici” diyor.
“Beni cezbeden denizin sessizliği, dokusu”
Ressam, Haziran ayından beri
ürettiği, bahar döneminde sanatseverlerle buluşturacağı ‘Deli Deniz’
serisinin ortaya çıkmasını şöyle
açıklıyor; “Ben denizle iç içe yaşayan biriyim. Aynı zamanda yelkenciyim. Denizi çok seviyorum ve bu
sevgimin tezahürü olarak yaz kış
kar demeden denize çıktığım olur.
Aslında beni cezbeden denizin sessizliği, dokusudur. Bu başka bir aşk
zaten. Denizin mavisini, köpüğünü
sevdiğim için de bu sevgimi tablolarımda bu şekilde yansıttım. Ortaya da ‘Deli Deniz’ serisi çıktı.”
Denizi alışılmışın dışında işleyen Ressam Necdet Öksüz, “Benim
yapmak istediğim şey resmin tüm
özelliklerini içinde bulunduran
resimler ortaya koymak. Resimlerimi yaparken tekniğe, lekeye çok
ağırlık veriyorum. Bunu bir fotoğraf gibi değil de kendi yorumumla
yapmaya çalışıyorum. Yağlıboyayı
çok farklı kullanıyorum, dokuları
kabartmalar ve katmanlarla yakalıyorum.” diyor.
Ressam Necdet Öksüz
“Bir ressam sevdiği şeyleri resmetmek ister”
Bir ressam her zaman sevdiği şeyleri resmetmek ister diyen
Necdet Öksüz, “Sevdiği şeyleri resmeden bir ressam ticari anlamda
piyasadan etkilenmemeye çalışır.
İyi ressam olmanın özelliklerinden
biri resmin içindeki tüm öğelere
saygı duymak ve farklı olmaktır.
“Her şey küçücük bir kayıkla
başladı”
35 yıldır denizlerde dolaştığını
söyleyen ressam son olarak şunları aktarıyor: “Denizi seven, teknesi
olan, yelkenle, dalışla, yüzmeyle
ilgilenen, denizin keyfini çıkarabilen bir insan denizin tadını,
soğukluğunu, dokusunu hep hissediyor. Yaptığım resim hak ettiği
yeri buluyor. Denizi seven insanlar resimlerimi evlerine, ofislerine
asıyorlar. Denizi sevdiğiniz zaman
hep yakınında olmak, manzaranızda denizin olmasını istiyorsunuz.
Deniz olmayan bir yerde yaşayabileceğimi düşünmüyorum. 35 yıldır
denizlerde dolaşıyorum. Her şey
küçücük bir kayıkla başladı. Kendi teknem de oldu. Gezi amaçlı da
spor amaçlı da deniz her zaman
çok keyifli oluyor. Dalgalarla boğuşmak da insana bambaşka bir
haz veriyor.”
Sanatçı hakkındaki güncellemeleri bu hesaplardan takip
edebilirsiniz.
twitter.com/necdet_oksuz
facebook.com/necdetoksuzart
instagram.com/necdetoksuz
Sanat
Farklı bir argümana sahip
1980’den bu yana 15 kişisel sergi açan ressam farklı bir argümana
sahip. Kalıpların dışına çıkmayı ve
farklı olmayı benimsiyor. Resimde
tek bir genel geçer kuralın olmadığını şu sözleriyle ortaya koyuyor;
“Denizi kırmızı da resmedebilirsiniz. Mor da yapabilirsiniz. Sorun
değil. Zaten doğayı izlediğinizde
renk değişimlerini hepimiz görüyoruz. Benim de resimlerimde
renkler belki zamanla değişecek.
Bulutun, gecenin, ayın… Bir gece
resmi yaptığınızda ayın ayna gibi
parlayan ışığını denizin üzerinde
gördüğünüzde artık ona mavi değil
gümüş deniz diyebiliyoruz.”
1300’lü yıllardaki ressamlara baktığımızda denize yakın yerlerde,
kıyılarda yaşayan ressamlar kompozisyonlarında çoğunlukla denizi
kullanmışlardır. Ben de denizle içi
içe yaşadığım için biraz da minimal, sade ve net olmak adına soyut
dediğimiz, zaman zaman denizin
içine girerek, ona yakından bir
mercekle bakar gibi suyun ıslaklığını ve dokusunu yakalamaya çalışıyorum aslında” diyor.
OCAK - ŞUBAT 79

Benzer belgeler

01.02.2010 Naviga Tekne Hikayesi

01.02.2010 Naviga Tekne Hikayesi Aquijo süperyatı, Hollandalı meşhur yat tersanesi Oceanco tarafından, Mayıs ayında Hollandalı yat üreticisi ve projenin ana üstlenicisi Vitters ile birlikte üretildi. 86 metre uzunluğundaki çift di...

Detaylı