Yeni Divriği Gazetesi SAYI-55

Transkript

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-55
15 TEMMUZ 2013
SAYFA 1
SAYI: 55
İrtibat: [email protected]
MĠLLETVEKĠLĠ SN. MALĠK ECDER ÖZDEMĠR DĠVRĠĞĠ’YE GELDĠ.
DĠVRĠĞĠ’YE YAPILACAK BAĞIġ
TOPLANTI YAPTI. PAZAR VE ESNAF ZĠYARETĠNDEN SONRA
OKULLARINDA, HEM ÜZÜCÜ
BELEDĠYE BAġKAN ADAY ADAYI MUSTAFA TARAKÇI’NIN SEÇĠM
HEM SEVĠNDĠRĠCĠ GELĠġMELER
BÜROSUNU ZĠYARET ETTĠ.
2 Temmuz Madımak Şehitleri anma töreninden sonra
Divriği’ye gelen CHP Sivas Milletvekili Sayın Malik Ecder
Özdemir, İlçe Örgütünde geniş katılımlı bir toplantı yaptı.
Toplantıya Belediye Başkanı, Başkan aday adayları ve
partililer katıldı.
Belediye Başkanı Aday Adayı Mustafa Tarakçı, bu
konuda CHP Genel merkezi’nin İl ve İlçe
teşkilatlarından yöntem belirlenmesi konusunda bir
talebinin olmadığını, aday belirlenmesinde Genel
Merkez’in 3 yöntemden birini kullanacağını (ön
seçim-kamuoyu yoklaması- merkezden atama) bu
nedenle bizim için ne karar vereceklerini
beklememizin daha uygun olacağını ifade etti.
Sayın Malik Ecder Özdemir’de bu konuda bağlayıcı bir
şey söylemeye yetkili olmadığını ifade ile, en adil ve en
uygun bir yöntemin geçmişte olduğu gibi bugün de
Divriği’ye uygulanacağını sözlerine ilave etti. Asıl
hedefin Divriği’yi yeniden kazanmak olduğunu
hatırlatan Özdemir, aday yarışının demokratik ve
dostça geçmesini temenni etti.
Toplantıdan sonra topluca halk pazarı gezildi, esnaf
ziyareti yapıldı. Aday Adayı Mustafa Tarakçı’nın Seçim
Bürosunda üzüm yenildi.
Yapılan konuşmalarda
aday adaylık süreci ele
alındı.31 Temmuz 2013
gününün,
Belediye Başkanlığına
aday adaylığı
başvurusunda son gün
olması hatırlatıldı.
Belediye Başkanı
Sayın Gök, üye bazında
ön seçim talebinde
bulundu.
BELEDĠYECĠLĠK
SĠYASET DEĞĠL
HĠZMET
MAKAMIDIR.
MUSTAFA
TARAKÇI*
30 Mart 2014’te Yerel
Yönetimler seçimi yapılacaktır.
Yeni Belediye Başkanları, İl
Genel meclisi üyeleri, yeni
Muhtarlar seçilecektir.
İl genel meclisi üyeleri ve
muhtarları inceleme dışında
bırakacak olursak,
belediye...(devamı s.8’de)
* www.mustafatarakci.com Özgeçmiş
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYFA 1
Bundan önceki sayılarımızda Divriği‟ye okul yapıp
bağışlayacak olan hayırsever hemşerilerimizin
haberlerine özel öncelik vermiş, onları elimizden geldiği
dilimizin döndüğü kadar onurlandırmaya çalışmıştık.
Ama kesinleşmiş karar, atılmış temel olmayınca maalesef
bu konularda değişiklikler de oluyor.
Öncelikle bir üzüntümüzü ifade etmekten
geçemeyeceğim:
Bir Divriği Sevdalısı olarak, içinizden biri olarak, sizlerin
de hissiyatınıza tercüman olarak bir konuyu dile getirmek
durumundayız.
İlçemizde iş adamları arasında önemli bir yeri olan
Sarıçiçekli hemşerimiz EVKUR mağazalarının sahibi
Sayın Hasan Kan, Sadık Özgür Devlet hastanesi
bitişiğine 4 yıllık Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu
yapmayı çeşitli platformlarda ifade etmiş biz de bunu
yazmıştık.
Ancak, bu süreç her nedense kesintiye uğradı.
Sayın Rektör ile Sayın Hasan Kan bir araya gelip bu
konuda imzalanması gereken protokol/taahhütnameyi
imzalayamadılar.
Hasan Kan Bey‟in işlerinin yoğunluğunu ileri sürerek
Sayın Rektör‟e randevu verememesi, bu konuda
koordinatör olan Dünya Mirası Divriği Çalışma
Grubunu‟da güç durumda bırakmıştır.
Sayın Hasan Kan‟a “Yeni Divriği İnternet Gazetesi”
olarak, biz Divriğililerin Hayırsever İş adamlarımızı baş
tacı ettiğimizi ve fakat fazla da bekletilmeyi
sevmediğimizi ifade etmek isteriz.
Bu gelişmeler üzerine değişikliğe gidilme ihtiyacı doğdu:
Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu‟nu anahtar teslimi olarak
Hemşerilerimizden Prof. Dr. Sayın Mahir Tevrüz ve
Mak. Müh. Sayın Mehmet Bıyık ortaklaşa yapmayı
taahhüt ettiler.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi‟nin Divriği‟ye aynı anda
iki yüksek okul açmanın mümkün olmadığını ifade
etmesi üzerine, Sayın Mehmet Bıyık daha önce yapımını
taahhüt ettiği Turizm Otelcilik Meslek yüksek Okulu
kararını tadil etmiş oldu. Ancak O yer, yani Eski hastane
arsası yine bu maksatla elde tutulacağı sözü
Kaymakamlıktan alındı.
Önümüzdeki dönemde Ticaret Meslek Lisesi bünyesinde,
orta öğretim düzeyinde “Turizm Otelcilik Bölümü”nün
açılması hususunda İl Milli Eğitim Müdürlüğü düzeyinde
koordinasyonda bulunulduğu öğrenildi.
Bu özverili gayret ve maddi fedakârlıklarından dolayı,
Divriği‟nin internet üzerinden en önemli sesi ve nefesi
olan “Yeni Divriği İnternet Gazetesi” olarak her iki
hemşerimiz Sayın Mahir Tevrüz ve Sayın Mehmet
Bıyık‟a saygı ve şükranlarımızı sunmayı bir borç
biliyoruz. (M.T.)
ÜCRETSİZDİR
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYFA 2
İrtibat: [email protected]
SĠVAS’A 1,5 SAATTE GĠTMEYĠ DAHA ÇOK
DĠVRĠĞĠ’DE TARĠHĠ KÖPRÜLER RESTORE
BEKLERĠZ
EDĠLĠYOR
2 Temmuz 2013 günü özel arabamızla Sivas’tan Kangal-Çetinkaya-Karasar üzerinden
Divriği’ye döndük.Höbek’ten itibaren gözlerim hep dozer,ekskavatör,greyder,damperli
kamyon aradı.5 km. de bir çalışma grubu ile Çetinkaya- Divriği yol çalışmalarını
görmeyi arzu ettik.Mevsim tam inşaat mevsimi.İş makinelerinin gece gündüz demeden
çalışması gereken bir dönem.
Oysa ümitlerim, hayallerin boşa gitti...
Yellice Köyü yakınlarında bir şantiye yeri hazırlıklarını gördük.
Odur Köyünden Divriği istikametinde resimde görülen 3 iş makinesi, bir kamyondan
oluşan yalnızca bir çalışma ekibi görebildik.
Yol bitince belli ki güzel olacak. Bunu dolgusu tamamlanan Erşün köyü bölgesindeki
genişlikten anlıyoruz.
Ama bu yol ne zaman bitecek?
Atı alan Üsküdar’ı geçti. Memleketin her tarafına yaklaşık 16.000 km. bölünmüş yol
yapıldı. Biz Güneydoğu’nun ıssız köşelerine imrenir olduk. Oradaki yollar Divriği
yollarından çok daha iyi.
Biz Divriğililer bir nesil yol hasretiyle yaşadık. İlimiz Sivas’a 3 saatten önce gidemiyoruz.
Trenle gidersek bu daha da artıyor.
Yetkililere sesleniyoruz:
Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları yönetimi ile
uzaktan yakından alakası, yakınlığı olan okurlarımıza sesleniyoruz, Biz Divriğililer
neyse diyelim Ulu Cami’ye gelenlere ayıp oluyor!
Geçen sene Divriği’ye gelen 14.000 yabancı,3.000 yerli turiste karşı ayıp oluyor...
Bir an önce bu yolun daha ciddi ve donanımlı müteahhitle bitirilmesi için tedbir
alınması lazım.
Sivas Milletvekillerimize, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı hemşerimiz Sayın Habip
Soluk’a sesleniyoruz; Karayolları 16. Bölge Sayın Yetkililerine sesleniyoruz, Lütfen
ÇETİNKAYA-DİVRİĞİ yol çalışmalarını bir kez daha gözden geçirsinler, denetletsinler,
gerekirse yeniden ihale yapılsın lütfen...( Haber/Analiz: Mustafa Tarakçı)
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
Divriği’de Aşağı Hamam önü, karayolundan Aşağı çarşıya giriş köprüsü olan
Osmanlı Mimarisi köprü 15 gündür bakım ve onarımda. Onarım yaklaşık
yılsonuna kadar devem edecek. Bu köprüyle beraber aynı firma Divriği’de iki
köprüyü daha restore edecek. Onlar Lıh çayı üzerindeki eski köprü ile Handere
köprüsü.
Restorasyonu yapacak olan teknik ekipten İnşaat mühendisi Abdullah Ali Sağ
(genç olan)ile şirketin Makine mühendisi Asım Taştan ile konuştuk. Divriği niçin
güzel intibaları var. İhmale uğramış olduğunu söylüyorlar. Divriği’nin öne
çıkarılacak çok değeri olduğu konusunda hemfikirler.
Kendiler ile şimdiye kadar yakından ilgilenen Kaymakam, Belediye Başkanı, İlçe
özel İdare Müdürü’nden övgü ile söz ediyorlar. Ayrıca ilçemizin adeta hemşerisi
gibi duran Emniyet müdürü Bekir Bey’den de bahsetmeden geçmiyorlar.
DĠVRĠĞĠ’DE HAYVANCILIK KÖTÜ DURUMDA
Ödek Köyünden Kemal Sarı keçi besicisiydi. Köyde ikamet ediyor, hayvancılığı 20
yıldır sürdürdüğünü hayıflanarak söylüyor...
Adam yetmezliğinden, ot yokluğundan, hayvan pazarının olmamasından dolayı
perakende satışta malını yeteri kadar değerli satamadığından dert yanarak biraz
da isyankâr kimliğinin esiri olarak geçen hafta 250 adat keçisini yok pahasına
sattığından söz etti.
“Malatyalıya verdim gitti”dedi.
Tanesini kaça verdin, zararlı mısın?
Sorumuza:
Normalde fiyatı 350-400 TL.olması
gereken keçileri üst üste 250 liradan
verdim gitti. Elime para geçti ama ne
yapacağımı da bilemiyorum? dedi
Bu durumdan çıkarılabilecek
Sonuç, Divriği’de hayvancılığın iyiye
gitmediği, yem ve hayvan pazarı
konularına eğilmek gerektiği ....
SAYFA 2
ÜCRETSİZDİR
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYFA 3
TEġEKKÜR
İrtibat: [email protected]
NE DĠYORLAR-4
SEHER AKYOL’UN VEFATI NEDENĠYLE
BĠZĠ YALNIZ BIRAKMAYAN,
Eġ, DOST, AKRABAVE
HEMġERĠLERĠMĠZE
AĠLEMĠZ ADINA TEġEKKÜR EDERĠM.
HALUK KAVUK
ġĠRĠNEVLER DERNEK YNT. KRL. ÜYESĠ
NE DĠYORLAR-3
DĠVRĠĞĠ ĠÇĠN ÖRNEK
ALABĠLECEĞĠMĠZ
SAĞLIK BĠLĠMLERĠ YÜKSEK
OKULLARI
(4 YILLIK)
OKAN ÜNİVERSİTESİ:
Hemşerilik
Fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümü
Çocuk Gelişimi Bölümü
Beslenme ve Diyetetik Bölümü
HALİÇ ÜNİVERSİTESİ:
Fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümü
Diyetisyen
Ebelik Bölümü
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ
Beslenme ve Diyetetik bölümü
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
Hemşirelik Bölümü
İST. AREL ÜNİVERSİTESİ
Beslenme ve Diyetetik
Çocuk Gelişimi
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon
Hemşirelik
Sağlık Yönetimi
Sosyal Hizmetler
GAZİANTEP, GAZİKENT ÜNİVERSİTESİ
Hemşirelik
Beslenme ve Diyetetik
Fizik tedavi ve rehabilitasyon
Fatih Bıyık, Divriği‟de marangoz. Mesleğinde tek. Sanayi Sitesinde
doğramacılar var ama Fatih Bıyık kapı-pencere-ahşap çerçeve vs.
yapan tek ustamız. Onu gözümüzün içi gibi korumamız lazım.
Dükkanı, Karayolu üzerinde, Oto terminaline yakın, Ana Okulu
karşısında.”Sanayiye gitmek istemedim.Şehirden uzaklığı canımı
sıktı. Ben çarşıda dolaşmadan, öğlen her gün olmazsa bile bir köfte
yemeden yapamam,”diyor.
Divriği şivesiyle çok güzel konuşan, şakayı kaldıran, güler yüzlü bir
hemşerimiz. Ramazan öncesi kendisine bir iş için uğradığımızda hem
kendi demlediği çayını içtik hem de söyleyecek sözü olup olmadığını
sorduk. Yanında çalışan yazlıkçı çırağı ile hem elindeki işi bitirmeye
çalıştı hem de kendi doğrularınca bir şeyler anlattı. Teyide muhtaç bu
bilgileri önemseyip sizlerle paylaşmak istedik:
“Maden, 2004 tarihinde 27 milyon dolara satıldı. Dolar 1200
liraydı. Sadık Özgür Bey Erdemir‟i almak yerine tuttu 3o
milyona Hastane yaptırdı. Hastaneye harcadığı paranın
üzerine biraz daha para koyup Oyak yerine madeni satın
alsaydı çok daha değişik olurdu. Hem bu kadar işçi işten
çıkmaz hem de Madenin kazancı Divriği‟ye daha çok geri
dönerdi.3000 kişi yerine bugün 600 kişi çalışıyor. Sadık Bey
bu kadar işçi çıkarmaz, Madenin kazancıyla da aynı hastaneyi
yaptırabilirdi.
Ne yapacaksın bu Onun suçu değil. Suç bizde. Divriğili önde
gelenler, Onunla konuşma şansı olanlar bu gerçekleri
söylemediler, söyleyemediler. Olan bize oldu.”
Gülten Balcı, aşağı çarşı’da bijuteri, oyuncak ve
hediyelik eşya satan,6 yıl önce Divriği’ye gelip yerleşen
bir hemşerimiz. İş hayatını, üretmeyi, kazanmayı,
mücadele etmeyi seviyor. Bu yönleriyle Divriğili
kadınlara örnek olmayı istiyor. Kendi ayakları üzerinde
durmak en büyük mutluluk kaynağı. Eşinden ayrı
yaşıyor.Pingen köyü kökenli.
Divriği hakkında söyleyecek çok şeyi var gibi öfkeli ve
kırgın. Neler söylemek istersiniz? dedik. Politik
konulara girmeyin, dedik. Özetle şunları söyledi:
-Çocukluğum Divriği de geçti. O zaman Divriği çok daha
farklı ve güzeldi.
Daha temiz ve daha kültürlüydü. İnsan ilişkileri,
karşılıklı güven ve komşuluk ilişkileri çok daha farklı ve
güzel boyuttaydı. Şimdi Divriği sanki İstanbul Ankara
gibi yaşıyor. Halk kabuğuna çekilmiş, pek çok kimse
birbiriyle ilgilenmiyor, selamlaşmıyor, yalnız bir yaşam
peşinde...
Esnaflar arasında da rekabetten kaynaklanan bir
çekememezlik var. En küçük olay bile resmi makamlara
şikâyet konusu oluyor.
Ben Divriği de bayan olarak erkek yoğunluklu bir
çarşıda fazla zorlanmıyorum. Bu da Divriğinin güzel
tarafı.
İş hayatı her geçen gün kötüye gidiyor. Çarşamba
pazarında da tezgâh açıyorum. Düğünlerde, kınalarda
oyuncak satıp ayakta durmaya çalışıyorum.
Divriği’nin yeni bir ruha yeni bir anlayışa ihtiyacı var...
Divriğili kadınlar biraz daha üretime yakın durmalı.
Duran arkadaşlar yok değil. Onların maddiyattan çok
manevi ve moral desteğe ihtiyaçları var...İlginize çok
teşekkür ederim....
Yeni Divriği İnternet
Gazetesi eski
Bilmak Güvenlik Teknolojileri A.Ş.
Hürriyet Mahallesi. Yurt Sokak. No:38 Kat:5 Çağlayan /
Kağıthane / İSTANBUL
Tel: 0212 225 80 50 (Pbx) Fax: 0212 234 46 02 Mail:
[email protected]
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYFA 3
sayılarını okumak
için
www.mustafatarakci.com
Sitesini tıklayınız.
ÜCRETSİZDİR
15TEMMUZ 2013
SAYI: 55
ÇUVAL OLAYI 10.
YILDÖNÜMÜNÜNDE
HATIRLANDI
10 yıl önce, 4 Temmuz 2003'te IrakSüleymaniye'de, Amerikan askerleri, Türk Özel
Kuvvetleri Karargahı'na baskın düzenledi.
Amerikan askerleri bir binbaşı komutasındaki 11
Türk subayının başına çuval geçirip, ellerine
kelepçe vurdular. Askerlerimiz Süleymaniye'den
Bağdat'a götürüldü ve yine Amerikalılara ait bir
hapisaneye konuldu. Askerlerimiz 60 saat süreyle
sorgulandı, işkenceye maruz kaldı.
Amerika'nın gözleri, Süleymaniye'deki Türk Özel
Kuvvetler Karargahı'na çevrilmişti. Amerikalılar,
"Türkler bölgede önemli bir örtülü eylem yapacak"
şeklinde gerekçelerle düğmeye bastı. 4 Temmuz
günü Amerikalı Albay Mayville'in emrinde yaklaşık
100 kişilik silahlı bir grup Süleymaniye'de, Türk
Özel Kuvvetleri Karargahı'na doğru yürüyüşe geçti.
Türk Özel Kuvvetleri, ABD kuvvetlerince esir alındı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, "ABD'ye nota verilsin"
çağrılarına "bu müzik notası değil ki!" sözleriyle
yanıt verdi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök emekli
olduktan sonra Çuval olayıyla ilgili olarak şu
sözleriyle tepki çekti:
Ben ABD'lilerin çuval olayının bizi bu kadar rencide
edeceğini bildiklerini de zannetmiyorum. Çünkü
onlar için bu çok normal. Göz bağlamak yerine,
tamamen pratik bir çözüm. Bu çuval da değil,
görmesini engelleyecek bir poşet.
Genel Yayın Yönetmeni
ve
Yayın Koordinatörü
MUSTAFA TARAKÇI
Mizanpaj:
Mutlucan AYDIN
Bünyamin ŞAHİN
Halkla İlişkiler-Tanıtım:
Oya YILMAZ
VERGİ DAİRESİ: Göztepe
VERGİ KİMLİK NO:
8.230.105.579
SAYFA 4
ĠSLAMĠYETĠ KABULDEN SONRA MISIR
İlk İslam zamanı 640 - 868
Tolunoğulları 868 - 905
Abbasiler 905 - 935
Akşitler 935 - 969
Fatımiler Devleti 969 - 1171
Eyyubiler Devleti 1171 - 1250'
Memlûk Devleti 1250 - 1517
Osmanlı Devleti 1517 - 1805
Mısır Napolyon çıkarması 1798 - 1802
Mehmet Ali Paşa Hanedanı 1805 - 1882
İngiliz egemenliği 1882 - 15 Mart 1922
Mısır Krallığı 19 Nisan 1922 - Temmuz 1952
Mısır Cumhuriyeti 18 Haziran 1953 - 1 Şubat 1958
Birleşik Arap Cumhuriyeti 1 Şubat 1958 - 2 Eylül 1971
İrtibat: [email protected]
MISIR VE DARBE
HABER/ANALĠZ: M.T.
1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye Muharebesi'yle
Memlûk Sultanlığı'nı yıkarak Mısır'ı Osmanlı topraklarına
katması sonucunda Mısır Eyaleti kurulmuştur. Halifelik de
Türklere geçmiştir.
FRANSIZ ÇIKARMASI VE YAŞANAN ÇATIŞMALAR.
1798 yılında Fransa eyalete çıkarma yapmıştır. 1805 yılında
vali olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa bağımsız olarak hareket
etmeye başlamış ve daha sonra kendi soyundan gelen
Kavalalılar Hanedanı tarafından yönetilecek olan, iç
işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlı Mısır
Hidivliği'ni kurmuştur. Böylece Mısır Eyaleti ortadan
kalkmıştır.
19. yüzyıla kadar Mısır'da Osmanlı egemenliği sürmeye
devam etmiştir. Ardından yılında Britanya İmparatorluğu
Mısır'ı almıştır.
BAŞBAKAN ERDOĞAN MISIR OLAYLARINI
DEĞERLENDİRİYOR:
“SANDIK DEMOKRASİNİN NAMUSUDUR.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen
Yurtdışındaki Türk Bilim İnsanlarının 2.Kurultayı'nın
kapanış oturumda konuşuyor. Erdoğan, burada yaptığı
konuşmada Mısır'daki olaylara değindi. Başbakan Erdoğan,
"Dünyanın neresinde olursa olsun, seçimle gelmiş hangi
iktidara karşı olursa olsun, darbeler kötüdür .darbelerin
hedefi demokrasidir. Bunu herkesin cesaretle açık
yüreklilikle samimiyetle ifade etmesini bekliyorum.
Ben şu anda batıya şaşıyorum. Batı hala bu olaya darbe
diyememiştir. Ama bu arada Afrika Birliği'ni de tebrik
ediyorum. Afrika Birliği de Mısır'ın üyeliğini askıya almıştır.
Duruş budur" dedi. Erdoğan, "Batı hala bu olaya darbe
diyememiştir. Batı samimiyet testinde sınıfta kalmıştır.
Sandık demokrasinin namusudur" şeklinde konuştu.
"Bölgenin parametreleriyle Türkiye'yi analiz etmek
mümkün değildir. Türkiye farklı bir yerdedir" diyen
Başbakan Erdoğan,
"Mısır, Mısır halkı, idarecileri, siyasetçileri, askeri ve sivil
bürokrasisi, Türkiye'nin yakın tarihini mutlaka okumalı,
Türkiye'nin yakın tarihindeki tecrübesini mutlaka ama
mutlaka dikkate almalıdır. İçinde bulunduğumuz zor
coğrafyada, halkının çoğunluğu Müslüman olan demokrasi
ile idare edilen, demokrasisinin standartlarını her geçen
gün yükselten bir ülke olarak Türkiye, hem Mısır hem de
diğer tüm bölge ülkeleri için aslında çok önemli bir
referanstır" diye konuştu.
3 Temmuz 2013 Çarşamba günü Mısır’da Ordu,48
saatlik ültimatomdan sonra Müslüman Kardeşler
oylarıyla %52 destekle Cumhurbaşkanı olan
Mühendis kökenli Prof Dr. Mursi’yi devirdi.İktidara el
koydu.
Darbe yanlıları gece boyunca gövde gösterisi yaptı.
Anayasa mahkemesi Başkanı Cumhurbaşkanlığına
getirildi. Teknokratlardan oluşan bir hükümet
kuruldu.
Mısır’da Ordu’nun bu müdahalesi, iki yıl önce
başlatılan, Hüsnü Mübarek’in devrilmesi, seçimle sivil
bir Cumhurbaşkanının iş başına gelmesi demokratik
gelişmelerinin önünü kesti.
Neden sonuç ilişkilerini analiz ettiğimizde şu bilgileri
göz önünde bulundurmamız gerekiyor:
-Darbenin lideri Mısır Genelkurmay Başkanı ve
Savunma bakanı General Sisi’dir.
-1954 doğumludur.2006 yılında Amerika da mesleki
tekâmül kurs ve eğitim görmüştür.
-Mursi, darbenin ayak sesleri duyulurken”seçilmiş
cumhurbaşkanı ve aynı zamanda ordunun
başkomutanıyım” demiştir.
-Darbe kendisini ilk olarak devlet televizyonuna el
koymak ve Müslüman Kardeşlere ait TV kanallarının
susturulmasıyla kendini hissettirmiştir.
-Mursi yanlıları, Tahrir dışındaki meydanlarda
gösteriler yapmaktadır.
-Mısır Cumhurbaşkanı ile ilk günlerinden itibaren iyi
ilişkiler geliştiren AKP, sözcüsü Hüseyin Çelik
aracılığıyla yayınladığı mesajda, Mursi’nin yanında
olduğunu ifade etmiş, Amerika ve Özellikle Avrupa
Birliği’ni “darbe “ sözcüğünü kullanmamakla
suçlamıştır.
-Mursi yanlıları yani Müslüman kardeşler örgütü
kolay pes edeceğe benzemiyor. Gösteriler devam
ediyor.6 Temmuz itibariyle ölü sayısı 30 idi.
Müslüman kardeşler yanlıları ADEVİYE meydanını
Mursi dönene kadar, en azından da ramazan sonuna
kadar terk etmeyeceğe benziyorlar.
Bu durum, Amerika ve Avrupa’nın genelde
Ortadoğu’ya özelde Mısır’a ne şekilde baktıklarının
ibret dolu belgesidir. Bunlar için demokrasi yok,
kendi çıkarları vardır!
15 TEMMUZ 2013
SAYFA 5
SAYI: 55
İrtibat: [email protected]
YRD. DOÇ. DR./EM. KUR. ALB. MUSTAFA TARAKÇI’NIN OLASI BELEDĠYE BAġKANLIĞINDA UYGULAMAYI DÜġÜNDÜĞÜ
32 PROJESĠNDEN Üçüncü 6 PROJEYĠ BĠLGĠNĠZE SUNUYORUZ.
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYFA 5
ÜCRETSİZDİR
15 TEMMUZ 2013
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYI: 55
SAYFA 6
SAYFA6
İrtibat: [email protected]
ÜCRETSİZDİR
15 TEMMUZ 2013
SAYI:55
SAYFA-7
İRTBAT:
BĠLGE THALES’ĠN VERDĠĞĠ DERS KÖġE
İBRETLİK
İnsan toplumları, dünyanın hemen her ülkesinde ve tüm
zamanlarda birçok değerin kıymetini, çok kereler zamanında
bilememişlerdir. Bunların başında bilginler, büyük sosyal
güdücüler, din önderleri, sanatçılar ve mucitler gelir. Tüm
insanlığın ortak değeri olan bu meşale kişilere, onların fazlası ile
hak ettikleri saygıyı göstermeyen, göstermek şöyle dursun, hakaret
eden ve hatta öldüren insanlar, toplumlar, ne yazık ki günümüzde
de vardır. Bilginlere, önderlere, yazarlara, çizerlere, insanlığa
hizmetlerini aksatacak sataşmaları geçmişte olduğu gibi
günümüzde de görmekteyiz. Bunlara bir örnek olarak bilge
Thales‟in başından geçen bir olayı anlatmak isterim sizlere.
Bilge Thales, Anadolu‟ludur. Antik çağlarda, Egenin on iki
büyük kentinden biri olan Milet‟te doğmuş, orada yaşamış ünlü bir
matematikçi, gökbilimci ve filozoftur. İ.Ö. yedinci yüzyılın son
çeyreği ile, altıncı yüzyılın ilk yarısı arasında yaşadığı
bilinmektedir. Aristoteles‟e göre, ilk çağların yedi bilgesinden ilki
ve en ünlüsüdür. Sistemleştirilmiş tabiat biliminin ilk taslağını o
hazırladı. Ama asıl ününü, İ.Ö. 585 yılındaki güneş tutulmasını
önceden haber vererek kazandı. İşte, yaşadığı zamanlarda bu ünlü
bilgenin de sataşanları olmuş, ona insanlığa hizmetini aksatacak
tarifler yapılmıştır.
Bir yaz günü Milet çarşısında dolaşmakta olan ünlü bilgeye,
bilimin değerinden, bilgenin hizmetlerinden habersiz bir kişi,
“Thales, senin için çok akıllı, çok bilgili diyorlar ama sen neden
zengin değilsin?” diyerek sataşır. Bilge önce söylenecek olur ama
sonra vazgeçerek, sessizce uzaklaşır çarşıdan. Evine çekilen ve
olaydan pek ziyade etkilenen bilge hemen düşünmeye koyulur.
Yaptığı bir dizi gözlem ve hesaplardan sonra, bugün olduğu gibi
2700 yıl önce de önemli mahsüllerimizden olan zeytin mahsülünün,
bir mevsim sonra gayet bereketli olacağına dair bulgular elde
eder.Gerçeğe çok yakın bu tesbitlerinden sonra hemen harekete
geçer. O zamanlar zeytinyağı ilkel usullerle çalışan zeytin ezim
evlerinde üretiliyordu. İşte Thales, başta Milet olmak üzere, Priene,
Didim, Tralles (bugünkü Aydın), Magnesia ve yörede bulunan ne
kadar zeytin ezim evi varsa hepsini bir yıllığına kiralar.
Gerçekten de zeytin mevsimi geldiğinde, tabiatın çok cömert
davranarak bol mahsül verdiğini gören bölge halkı, zeytinlerini
ezimevlerine taşımaya başlamış. Bunun üzerine, ezim evlerini
kiralayan Thales, kısa sürede bol bol para ve servet kazanır. Varsıl
bir kişi haline gelir. Zeytin sıkma işi bitince, kiraladığı
ezimhaneleri sahiplerine geri verip Milet‟e dönen ünlü bilge, geçen
yaz kendine sataşan kişiyi aramaya koyulur. Ve kendisini bilimsel
çalışmalarından bir yıl alıkoyduğu için gücenik olduğu kişiye yine
sıcak bir yaz ikindisinde çarşıda rastlar. Ona derki, “Bu işleri biz de
anlarız, ama bizim işimiz bu değildir”. Bunun üzerine, ünlü
bilgeden hak ettiği cevabı alan ve azarlanan haddini bilmez kişi
bilgeden özür diler. Yüreği insan ve bilim sevgisiyle dolu olan ünlü
bilge ise, sözkonusu kişiyi af ettiği gibi, onu öğrencileri arasına
alarak, aydınlanmasını, yararlı bir insan olarak yetişmesini sağlar.
İnsanlığa hizmetten başka bir kaygıları yoktur bilgelerin.
Yalnız üyesi olduğu toplumun değil, tüm insanlığın ortak değeri
olan bu insanlara sahip çıkmalı, gözümüz gibi korumalıyız. Gelmiş
geçmiş ve halen yaşayan değerlerimizin üstüne titremek, onlardan
KINALI ALİ
Üsteğmen Faruk cepheye yeni gelen askerleri denetlerken bir yandan
da onlarla sohbet ediyor. Nerelisin ya da kaç kardeşsin gibi sorular
soruyordu.
Gözleri bir ara saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı;
delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu
„‟Adın ne senin evladım?”dedi.
Delikanlı hazır ol durumuna geçti ve komutanın sorusunu bir solukta
yanıtladı.„‟Ali komutanım.‟‟ Dedi
Sonrada komutanın „‟Nerelisin?‟‟sorusunu da aynı çeviklikte
yanıtladı. „‟Tokatlıyım komutanım‟‟dedi. Tokat‟ın zile
kazasındanım.
Üsteğmen Faruk şimdi de kafasını kurcalayan soruyu sordu.
„‟peki, evladım bu kafanın hali ne?‟‟ dedi. „‟ saçlarının ortası neden
böyle kırmızı boyalı?‟‟ dedi. Ali duraksamadan yanıt verdi;
„‟Cepheye gitmeden, evden ayrılmadan önce anam saçıma kına yaktı
komutanım,‟‟ dedi. „‟Neden yaktığını bilmiyorum‟‟. Üsteğmen daha
fazla üstelemeden „‟peki gidebilirsin kınalı Ali „‟ dedi. Onun o gün
ağzından çıkan Kınalı Ali adı,Ali‟nin o günden sonraki adı oldu.
Cephede tüm arkadaşlarının ağzında onun adı artık „‟kınalı ali‟‟ idi.
Arkadaşları onun adına Ali demekle kalmıyorlar saçlarının
ortasındaki kınasına takılıyorlar zaman zaman şakalarının konusu da
yapıyorlardı.
Kınalı Ali arkadaşlarına karşı sevecen tutumu ve cephedeki cesur
atılımlarıyla kısa sürede herkesin sevgisini kazandı.
Bir gün memleketine mektup göndermek isteyince arkadaşlarından
yardım istedi. Sen söyle biz yazalım dediler.
„‟Sevgili anneciğim babacığım diye başlıyor kınalı Ali mektubuna ,
„‟hasretle ellerinizden öperim ben burada çok iyiyim beni sakın
merak etmeyin diye devam ediyordu. ..Sonunda,
„‟Anacığım beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama burada
komutanlarım da arkadaşlarım da hep benimle dalga geçiyor‟‟diye
yazdırır…
Gelibolu da savaş giderek şiddetleniyordu. İngilizler kesin sonuç
almak için tüm güçleriyle Gelibolu‟ya yüklenmeye başlamışlardı.
Gelibolu cephesini savunan erlerimiz önceleri teker teker sonraları
beşer beşer şahit oluyorlardı. Gelibolu düşmek üzereydi kınalı
Ali‟nin komutanı bu durum karşısında çaresizliğin ve hırsından
yerinde duramıyordu. Kendisinin bölüğü henüz hazır değildi.
Askerleri yeni gelmişlerdi cepheye alışmamışlar, savaşmayı tam
öğrenememişlerdi…
Komutanlarının bu sıkıntılı durumunu gören ve cephenin düşmekte
olduğunu bilen kınalı Ali ve arkadaşları komutanlarına gittiler ve
ondan kendilerini cepheye göndermelerini istediler. Adeta
yalvarıyorlardı. Komutanları daha fazla direnemedi. Ölüme
gönderdiğini bilerek onların bu isteklerini kabul etmek zorunda
kaldı.
Kınalı Ali ve arkadaşları sevinç çığlıkları atarak cepheye, hayır, bile
bile ölüme gidiyorlardı.
O gün güle oynaya Gelibolu cephesinden ölümle buluşacakları yere
koşan kınalı Ali‟nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi, gidenlerin
tümü şehit olmuştu…
Bu olaydan kısa bir süre sonra kınalı Ali ye anne ve babasından
mektup geldi. Onu yerine komutanı aldı; mektubu buruk bir ifadeyle
okumaya başladı
faydalanmak, onların çalışmalarıyla daha faydalı olanakları ve ortamları
yaratmak, onlardan aydınlanmak, onlara gereken saygıyı göstermek
hepimiz için en büyük ödevdir.
. „‟oğlum Ali
yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga
geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin kardeşine de
yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle seninle
dalga geçmesinler. Bizde 3 şeye kına yakarlar
-Gelinlik kıza gitsin ailesine çocuklarına kurban olsun
diye.
-Kurbanlık koça Allaha kurban olsun diye
-Askere giden yiğitlerimize vatana kurban olsun diye.
Muharrem Karahan
(Felsefe Öğretmeni ve Psikolog)
TAM MANASI
Kinaye:düşündüklerini dolaylı anlatma,
Kapris:düşüncesizce değişken istek,
Kuma.aynı erkekle evli kadınlardan birbirine göre adı
Muzaffer: zafer kazanmış,yenmiş,
Muamma:anlaşılmayan, bilinmeyen şey,
Mahmur:süzsün, dalgın bakışlı,
Semiz:Şişman,eti-yağı çok olan
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
[email protected]
Gözlerinden öper, selam ederim. Allaha emanet olun.
Ali’nin komutanı mektubu okurken ve onu dinleyen
çevresindeki herkes hıçkıra hıçkıra ağlıyordu…
DERLEYEN: Mustafa Tarakçı
SAYFA 7
ÜCRETSİZDİR
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYFA 8
MUSTAFA TARAKÇI
Yrd. Doç. Dr./ Em. Kur. Alb. Alb.
[email protected]
BELEDĠYECĠLĠK SĠYASET DEĞĠL HĠZMET MAKAMIDIR.
30 Mart 2014’te Yerel Yönetimler seçimi yapılacaktır. Yeni Belediye Başkanları, İl
Genel meclisi üyeleri, yeni Muhtarlar seçilecektir.
İl genel meclisi üyeleri ve muhtarları inceleme dışında bırakacak olursak, belediye
başkanlarının parti kimliği milletvekili seçimlerine göre daha az önem arz
etmektedir. Şöyleki:
Nüfusu çok olan büyükşehirlerde, il ve ilçelerde, belediye başkan adayınım parti
çatısı altında gösterilmesi kaçınılmazdır.
Divriği, kangal, Gürün, Zara gibi nüfusu 20 bini bulmayan ilçelerde belediye
başkanları, partili kimlikleri kadar, kendi kişilikleri, özgeçmişi, memleket sevdası,
görev heyecanı, hele hele projeleri ile öne çıkarlar,çıkması gerekir.
Çünkü, belediye başkanları seçildikleri günden sonra o ilçedeki yalnız kendi
partili hemşerilerin değil herkesin belediye başkanıdır.
Herkesin nikâhını kıyacaktır,
Herkesin çöpünü toplatacak, çöp konteynırlarını ilaçlatacaktır.
Önce kendi süpürmesi gereken yerleri süpürecek, yol kenarında kurumuş ot
bırakmayacak, sonra herkesin de kapısının önünü süpürmesini isteyecektir.
Herkesin bahçesine zamanında suyu getirtecek, hiçbir bahane ile ağaçların
kurumasına sebebiyet vermeyecektir...
İrtibat: [email protected]
Herkesi güler yüzle, tatlı dille karşılayıp uğurlayacak; Hesap vermekten hiçbir
zaman kaçınmayacaktır.
Belediye başkanlığını geçici bir makam olarak görüp, bu makamın hizmet makamı
olduğu gerçeğinden hareketle; maddi imkanları, personel kapasitesi, zamanı iyi
kullanıp,iyi bir planlamayla “az zamanda çok ve büyük işler “yapmanın gayreti
içinde olacaktır.
“ben yaptım oldu”mantığı yanlıştır. Hiç kimse herkesten akıllı değildir.
Ortak aklın kullanılması, meşveret ilkesine saygı duyulması esas alınmalıdır.
Herkes bu toprakların şerefli ve onurlu birer evladı olarak, gerektiğinde memleketi
için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacağı gerçeğinden hareketle, belediyenin altına
girdiği ağır yüklerden(örneğin cumhuriyet meydanı altını oyup oto park
yapmakta)bu milletin mazotu doldurulduğunda traktörünü kamyonunu belediye
hizmetinde boş kaldığı günlerde çalıştırmayacağını, el arabası ile tuğla
taşımayacağını, ağaç dikmeyeceğini, dikilen ağaçları sulamayacağını iddia etmek
doğru değildir.
Yaşayan nesil, kendinden sonraki nesil için fedakârlık yapmadıkça memleket
kalkınmaz! Divriği,fedakar ve yurtsever insanların beşiğidir.
Divriği, tarih ve kültür şehridir. Kendine özgü örf adet ve gelenekleri vardır.
Asırlardır bu güzel ilçede farklı inanç kültürüne sahip insanlar karşılıklı saygı, sevgi
ve hoşgörü çerçevesinde yaşamışlar ve yaşamaya devam etmektedirler.
Belediye başkanlığı hizmet makamıdır. İdeolojisi yoktur ve olamaz.
Halkına hizmeti en büyük mutluluk olarak hissetmek ve bunun için gayret
göstermek belediye başkanları için en doğru olanıdır....
İNANÇ, UMUT VE SEVGİ BU ÜÇLÜ ÇOK ÖNEMLİDİR.
AHMET YOZGATLI
850 YILLIK DİVRİĞİ KALE CAMİİNİN
Öğretmen (E)
Divriği Tabiat Varlıklarını
Koruma Derneği Bşk. Yrd.
KALE CAMİİ
Sanat çevreleri tarafından muhtelif
toplantı, yazılı ve görsel yayınlarla
gündeme gelen ünik bir eser olan 200 yıldır
terk edilmiĢ Mengücekliler tarafından 11801181 yıllarında yapılan Türk yapılaĢma
sürecinden günümüze eriĢen Anadolu’nun
en eski özgün yapıya sahip Divriği Kale
Camii’nin restorasyonunda özgün
değerlerin yok edildiği yapılan hataların
tekrarlanmaması için kamuoyu ve
yöneticilerin duyarlı olması bir görevdir.
Kale cami için kurtarmak ve korumak
gibi bir kaygısı olmayan ve bu konuda
sorumluluk duymayan, geçmiĢe, doğal
ve kültürel varlıklarımıza saygısı laftan
ibaret olan kiĢilerin aymazlığının tarihe
yansıyıĢı kuĢkusuz “vahim” olacaktır.
Kimlerin neleri yok ettikleri ya da
yok ediliĢine seyirci kaldığı tarih
önünde mutlaka yargılanacaktır. Ġnsanların
kendi bireylerine verebildiği en ağır ceza
da budur.
15 TEMMUZ 2013
ĠÇĠ TEMĠZLENECEKTĠ
HĠÇ BĠR ONARIM YAPILMAYACAKTI
TEHLĠKE ARZEDEN KISIMLAR EMNĠYETE ALINACAKTI
DAM ÖRTÜSÜ KORUNACAKTI
ĠÇ VE DIġ MEKÂNLAR OLDUĞU GĠBĠ KORUNACAKTI
850 YILLIK SIVA KORUNACAKTI
KORUMA VE BAKIM YAPILACAKTI
STATĠK OLARAK BĠNA SAĞLAMA ALINACAKTI
ZAMANA VE DIġ ETKĠLERE KARġI ÖRTÜ ĠLE ÖNLEM ALINACAKTI
TÜRK SANATI TARİHİNİN 12. Y.Y. DAN KALAN TEK ÜNİK ESERİ
OLARAK DİVRİĞİ KALESİNİN TEPESİNDE BİR FANUS İÇİNDE
PARLAYAN BİR MÜCEVHER GİBİ KORUNACAKTI.
SEVGİ İNSANA GÜÇ VEREN BİR ENERJİDİR.
Ataner Yıldırım
SAYI: 55
SAYFA 8
ÜCRETSİZDİR
15 TEMMUZ 2013
SAYFA 9
SAYI: 55
İrtibat: [email protected]
1707‟de Giovanni Maria Lancisi sıtmanın sivrisineklerden bulaştığını savundu. 1880‟de
Alfonso Laveran kandaki bir parazitin sıtmaya sebep olduğunu buldu. Sivrisineğin
ısırması ile sıtma mikrobu insandan insana taşınıyordu.
Dr. Meral Avcı Delipınar
.
TÜRKİYEDE SITMA İLE MÜCADELENİN TARİHİ I
İnsanın sıtmayla bilimsel mücadelesi bilgiler yolu ile doğanın sırlarını çözüp, doğayı
denetim altına alarak doğaya karşı mücadele vermesidir. İnsani, ekonomik ve stratejik
yönden önemlidir.
Türkiye Cumhuriyeti‟nin aydınlamacı, modernist düşüncesi için iyi bir örnek oluşturan
sıtma mücadelesi bu makalede üç alt dönem olarak ele alınmıştır.
Birinci alt dönem 1924-1936
İkinci alt dönem 1937-1944
Üçüncü alt dönem 1945-1957 yıllarını kapsamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti‟nin başlangıç yıllarında yaşanan savaşlar ve mübadeleler sebebiyle
nüfus azalmıştı. Müslüman olmayan nüfus ülkeden ayrılmak zorunda kalınca burjuvazi
yitirilmişti. Kalan nüfusun büyük kısmı salgın hastalıklar sebebiyle çalışamaz durumdaydı.
Cumhuriyet‟in yöneticileri nüfus sorununun var olması sebebiyle kurtuluş savaşı
döneminde vilayetler düzeyinde Sıhhi ve İçtimai coğrafya araştırmaları yaptılar. Nüfus
politikasına göre nüfusun sayısı da, sağlığı da önemliydi.
1 Kasım 1924‟te Mustafa Kemal T.B.M.M.‟nin ikinci dönem ikinci toplanma yılını
açarken yaptığı konuşmada sıtma mücadelesinin gerekliliği üzerinde duruyordu. 22 Kasım
1924‟de Fethi Okyar Hükümeti Programında sıtma ile mücadele de mevcuttu.
Sıtma, insandan insana anofel cinsi sivrisineğin sokması ile bulaşır, sıcak ülke hastalığıdır.
Sıtma hastalığı kırıklık ve keyifsizlik dönemlerinden sonra gelen sıtma nöbeti ile ortaya
çıkar. Bir iki saat kadar süren üşüme ve titremeden sonra dört, altı saat sürebilen ateş
yüksekliği ile iki dört saat süren şiddetli terleme görülür. Terlemeden sonra hasta rahatlar.
Sıtma ile savaş kampanyalarına göre tüm sıtmalılar tedavi edilirse sıtma mikrobu yok
edilecekti. Bu amaçla tüm nüfusu kapsayan taramalar yapılmalı, hastalar saptanmalıydı.
Hastalığa sebep olan sivrisineklerin öldürülmesi, su birikintilerinin yok edilmesi,
sürfelerle savaş hastalığın önlenmesinde alınması gereken önlemlerdi.
Sıtma savaşında, sağlıklı insanların sivrisineklerden korunması için pencere ve kapıların
tellenmesi, cibinlik kullanılması, güneş batmadan önce kapı ve pencerelerin kapanması,
gün ışıyıncaya kadar açılmaması önlemleri alınmalıydı. Sivrisinek ile insanın temasını
önleyen bu önlemler yanında yaşama mekânlarını ilaçlayarak sivrisineğin öldürülmesi,
sivrisineğin sokmasının engellenemediği yerlerde kişilere koruyucu dozda kinin ve
atebrin ilaçlarının verilmesi gerekmekteydi.
Kına-kına ağacının kabuklarından kininin maddesinin ayrılarak kullanılması 1820‟de
sıtma tedavisinde tek ilaçtı. 1930 yılında atebrin üretilerek sıtma tedavisi ucuzlatıldı.
1943‟te sentetik kinin üretildi.
Sıtmanın hangi coğrafyada var olduğunun önemi büyüktü. Salgın hastalık olan sıtma
coğrafyaya, iklim ve topografik özelliklere göre ortaya çıkar. 16 derece-33 derece
arasında sıtma parazitleri ürer, yayılmasında yağış ve havadaki nem oranı önemli
faktördü. Hareket ederken su kaybeden sivrisinekler aşırı sıcak ve soğuk kuru havada
üreyemezler.
Sevgi, başarının anahtarıdır.
Mustafa Tarakçı
ŞENGÜL DURAN GENÇDAL
20 YILLIK UTANÇ
Sivas olaylarının üzerinden tam 20 yıl geçti. 2 Temmuz 93 de Madımak Oteline atılan ateş
bugün tüm aleviyle ,koruyla yürekleri yakmaya devam ediyor.Gözü dönmüş,kendinden
geçmiş husumet,nefret dolu kara kalabalıklar tekbir sesleriyle,cihat
bildirileriyle,korkusuzca,fütursuzca kendi gibi düşünmeyenleri otele kıstırıp diri diri
yaktılar.Cumhuriyetin temellerinin atılmasıyla iller arasındaki ayrıcaklı yerini,insan
yakmaya,yobazlığa ve vahşete kaptırdı bir anda aşıklar ve ozanlar şehri Sivas..
Günler öncesinden otelin etrafına taşları yığanından, fetvaları verip halkı kışkırtanlarından,
otelin içine girip linçe kalkışanından, benzini taşıyıp kibriti çakanından, itfaiye aracının
önüne yatıp yangının söndürülmesine engel olmak isteyeninden, ağır tahrik var deyip
katliama kılıf uyduranından, bu kadar insan futbol maçında da ölebilir büyütecek bir şey
yok diyen dönemin faili meçhul zengininden, ''evet yaktık,yine yakarız''diyen katillerinden,
onları savunup sonra milletvekilliğiyle mükafatlandırılan avukatlarından,zaman aşımına
uğratan yargısından ve zaman aşımını ''hayırlı''bulan günümüz iktidarına tam bir utançtır
yaşanılanlar...
''Cehennem ateşi bu geberin'' diye otelin etrafını saranların kaç tanesi acaba 67 yaşına 70
kitap sığdıran ASIM BEZİRCİ nin bir tek kitabını okumuştu? Kaç tanesi Davut Sular inin,
yadiğarı EDİBE SULARİnin ''Bugün Bayram Günü Derler''türküsünü dinlemişlerdi? Yada 100
den fazla bestesi olan MUHLİS AKARSU nun ''Kula Kulluk Yakışırmı'' türküsünü...
6 yaşında saz çalmaya başlayan 11 yaşında sahne alan 3 telli sazıyla ''şelpe''siyle
büyüleyen HASRET GÜLTEKİN in ''zenci dişi aydınlığı''ve ''kirpiklerin gözleri
kucaklaması''sözünü ne kadar anlamışlardı?Dünyaya gözünü yoksul açmış hayatı hep
mücadeleyle geçmiş daha 12 yaşında eline ''cura''sını alıp Sivas ta curasıyla yanan büyük
ozan NESİMİ ÇİMEN in ''Barış Güvercini''ezgisini hiç duymuşlarımıydı?ASAF KOÇAK ın
karikatürlerine hiç rastlamışlarımıydı?Toplumsal duyarlılığı dizelerinden eksik olmayan
BEHÇET AYSAN ın kaç şiirini okumuşlardı?Sezen Aksunun seslendirdiği ''Ah Kavaklar''
şarkısını 52 yıllık ömrünü şiire adayan METİN ALTIOK un olduğundan haberleri var
mıydı?12 Eylül faşizminden payına düşen haksızlığı Mamak Cezaevinde şiire sığınarak
yaşayan ERDAL AYRANCI nın ''korksunlar alev çemberindeki akrep gibi/çünkü
ölümleri/gül dikenlerinden olacak''dizelerini hiç duymuşlar mıydı?İstanbul’a birde
MEHMET ATAY ın objektifinden baktılar mı acaba?Gülen yüzüyle,kıvırcık saçlarıyla hiç
göz göze geldiler mi acaba?12 yaşındaki KORAY'IN 15 yaşındaki ablası MENEKŞE'ye sarılı
bedenlerini morgdan almaya gelen ailesinin halini hiç tahmin edebildiler mi?En yaşlısı
22 yaşında olan Semah Ekibinin hiç aklına gelirmiydi 2 Temmuz akşamı karanlığı daha da
karartan göğe yükselmiş ateş çemberinde son kez Semaha dönecekleri? Her ne kadar
saldırının amacı Alevilere yönelik olsa da ilerici sol-sosyalist Sünni aydınlar,2 otel
görevlisi ve 2 gösterici de saldırılarda hayatını kaybetti.
Nasıl unutacağız soruyorum size,unutarak nasıl ortak oluruz bu zulme.Artık 1500 lerde
yaşamıyoruz astığı-astık,kestiği-kestik devirleri geride kaldı.Çaldıranda kılıçla-kıyımla
başlayan sessizlik Sivas ta ateşle-alevle çığlığa döndü.Aleviler için 2 temmuz milat
oldu,artık yüksek sesle ezelden beri bu topraklarda var olduklarını ve var olacaklarını
haykırmaya başladılar.Daha örgütlü hareket etmeye ve haklarına daha sahip çıkmaya
başladılar.Bunca canın affını değil hakkını sormak için alanlara çıktılar.Ve tabiki
Unutturmak isteyenlere bu fırsatı vermeyecekler ta ki MADIMAK UTANÇ MÜZESİ olana
dek.
KÜLTÜR, DÜŞÜNCEYİ ZENGİNLEŞRİREN
ZEVKİ İNCELTEN BİGİLERİN TÜMÜDÜR.
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYFA 9
ÜCRETSİZDİR
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
SAYFA 10
İrtibat: [email protected]
KONUK YAZAR
BĠRĠ SĠZĠ BĠR DEFA ALDATIRSA SUÇ
ONUNDUR,
ĠKĠNCĠ DEFA ALDATIRSA BiLĠNKĠ SUÇ
SĠZĠNDĠR.
Sevgli hemşerilerim şairin dediği gibi yatma sakta, kalkmasak
da o köy bizim köyümüz.Yani ekmeğini dışarda arayan bir hem
şehriniz olarak,yerel seçimlerin yaklaştığı ,partilerin aday
belirlediği şu günlerde özellikle yerel seçimlerde ilçemizde
yönetime talip olanlar için biraz zülfüyare dokunmak istedim
sürçü lisan ettiysek affola. İnsanların doğuştan hak ettikleri
çağdaş dünya standartlarında yaşayacağı bir kent yaratmak
yerel yönetime talip olanların asli görevleridir, onları insanlara
bir lütuf gibi sunmak, kimse kusura bakmasın ama çok
aşağılayıcı, insan onurunu rencide edici bir tavırdır. İnsanlara
hak ettiklerini veripte sonradan ben verdim ben ettim diyen
idarecilerden oldum olsı nefret ettim. Büyüklük verdim
demekle olmaz,sen ne istiyorsun ?Diye sorup hiçbirşey
yapamıyorsan bile insanların içinden geçenleri dinleyerek olur..
Artık bu insanlar ne istiyorlar diye düşünmenin (geçmiş olsa
bile)zamanıdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşanmış
bir olay çözüm örneğidir,itiraz edilmeyecek kadar büyük bir
ders niteliğindedir:
İki kardeş babaları öldükten sonra miras kalan tarlayı bir türlü
anlaşıp bölüşemezler .Aralarında kavga ederle,bir yandan da
padişlaha haber gönderirler,tarlamızı bölüştürsün diye.Ama
padişah ya duymazdan gelir yada ilgilenmek istemez Ama iki
kardeşin kavgaları bitmek bilmez.Artık Kanuni dayanamaz iki
kardeşi çağırtır huzuruna.iki kardeş gelirler huzura.Kanuni
karşısına alır iki kardeşi başlarkonuşmaya:
İki kardeşsiniz ayıp değil mi neyi paylaşamıyorsunu da sürekli
kavga ediyorsunuz diye sorar. Padişahım babamızdan bir tarla
miras kaldı iki kardeş miras kalan tarlayı paylaşamadığımızdan
sürekli kavga ediyoruz, diye cevap verirler padişaha. Padişah
yarın 10.00 da tarlanızın başında olun ben gelip
paylaştıracağım der. Padişah avanesiyle dediği saate tarlaya
gider,kardeşlerde tarlanın başındadır.Kanuni sorar. Hanginiz
büyüksünüz ?Ben der büyüğü. O zaman al şu sopayı istediğin
yerden ikiye böl.Sonradan olcakları keşfedemeyen büyük
kardeş keyifle tarlayı ikiye böler. Kanuni tamam mı ikiye
böldün mü diye sorar büyüğe. Büyükte keyifle evet padişahım
böldüm der . Kanuni küçüğe döner istediğin tarafı seç der.
Küçük istediği tarafı seçer. Padişah ikisini de karşısına alır.İtirazı
olan varmı diye sorar. Aylardır kavga eden iki kardeş bu durum
karşısında söylüyecek söz bulamazlar. Büyük olan böldüğü
için,küçük olanda istediği tarafı aldığı için itiraz edecek birşey
kalmıyor.Büyük olan ben yanlış böldüm,küçük olanda ben
yanlış aldım diyemiyeceği içinde ortada itiraz edecek birşey
kalmıyor. Tabii bizde bu yaşanmış hikâyenin sonunda Kanuniye
neden Kanuni dendiğini anlıyoruz. Evet dostlar kısadan hisse
çözümsüz hiçbir sorun olmaz yeter ki sizi dinleyen,sizi birey
yerine koyan yöneticiyi bulup seçmek sizin elinizde yarın çok
geç olablir asla parti ayırımı yapmadan sizi dinleyen
sorunlarınıza,şehrin sorunlarına çözüm üretecek yerel
yöneticileri bulup çıkarmak da sizlere düşüyor. Nacizane iki çift
sözümde yerel yönetici adaylığına soyunmuş yöneticilere
olacak dostlar. Sayın yerel yönetim adayları kendilerine göre
küçük bireyler olan halktan insanları karşılarına alıp
dinlemeleri, makul isteklerini daha sonra itiraz edilmeyecek
şekilde hayata geçirmelerini salık veriyorum. Halkı dinlemeden
kendi kafalarından karar verirlerse Divriği ve Divriği halkı’ nın
refah seviyesinde bir iyileştirme olmaz. Unutulmamalıdır ki
halkın istekleri inayet değil tamamen çağdaş,insan haklarına
dayalı yaşanır bir kent için olacaktır.Sayın yerel yönetici
adayları bu güne kadar tarihin sarı yapraklarında hiçbir yerek
yöneticiye rastladınız mı? ama Sadık beyin, Demirağ
kardeşlerin ismi silinmiyecek şekilde işlenmiştir orda o
sayfalarda asıl olması gerekenler yerel yöneticiler
olmalıydı,dilerim bu seçimlerde halk öyle bir yöneticiyi seçerde
Diviğimin makus talihini değiştirirler. Şimdiden tüm yerel
yönetici adaylarına başarılar dikerken, hemşehrilerimide bu
konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.
GALİP TELLİOĞLU
Galip Tellioğlu
15 TEMMUZ 2013
SAYI: 55
KONUK YAZAR
Atatürk’ün Arkadaşları-2
Celal Bayar (1883-1985)
Parlamenter, devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin 3.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 1883 yılında Bursa-Gemlik'te
doğdu. İlk ve orta öğrenimini babası Abdullah Fehmi
Efendi'nin yanında yapan Bayar, Gemlik mahkeme ve reji
kalemine memur olarak girdi. Daha sonra Ziraat
Bankası'nda çalışmaya başladı. Bu arada Harir Darutariri
okuluna devam etti. 1990'da İttihat Terakki Cemiyeti'nin
kurduğu gönüllüler taburuna yazıldı. Zamanla bu partinin
sayılı üyeleri arasına girdi. İzmir'de kurulan cemiyetin
genel sekreterliğini yürüten Bayar, Kız Lisesi'nin ve
Şimendifer Okulu'nun açılmasına ön ayak oldu. I. Dünya
Savaşı'ndan sonra İzmir'de kurulan Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti'nin de faal üyeleri arasına katıldı.
1920 yılında Bursa milletvekili olarak Büyük Millet
Meclisi'ne katılan Bayar, aynı tarihte İktisat Bakanlığına
vekalet etti. Çerkez Ethem'in isyanı sırasında, Ethem'i ikna
etmek için gönderilen heyete başkanlık etti. 1921'de İktisat
Başkanlığına getirildi. Lozan Konferansı'na müşavir üye
olarak katıldı. 1924'te Türkiye İş Bankası'nı kurma görevini
üstlendi. 1937'de İsmet İnönü'nün başbakanlıktan ayrılması
üzerine, Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 14.
Başbakanı olarak tayin edildi ve ilk kabinesini kurdu.
Atatürk'ün ölümünden sonra, Cumhurbaşkanlığına seçilen
İsmet İnönü tarafından da başbakan olarak tayin edildi.
Daha sonra İnönü ile anlaşamadığından, yerini 3 Mayıs
1939'da Doktor Refik Saydam'a bıraktı.
CHP'de arkadaşları ile 1945'de Dörtlü Takrir'i verinceye
kadar görev aldı ve bu tarihte Adnan Menderes, Fuat
Köprülü ve Refik Koraltan ile birlikte Demokrat Parti'yi
kurdu.
14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde Genel Başkanı
bulunduğu Demokrat Parti'nin iktidarı büyük çoğunlukla
kazanması ile 22 Mayıs 1950'de toplanan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Bayar'ı Cumhurbaşkanlığına seçti.
1954-1957 genel seçimlerinden sonra da Meclis tarafından
Cumhurbaşkanlığına seçilen Celal Bayar, 10 yıllık
Cumhurbaşkanlığı döneminde Adnan Menderes'i Başbakan
olarak tayin etmiştir. Bayar, 27 Mayıs 1960'da Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin yönetime el koymaları ile tutuklanarak
Yassıada'ya götürüldü. 16 ay süren soruşturma ve
yargılamadan sonra, Yassıada Yüksek Adalet Divanı
tarafından, 15 Demokrat Parti ileri geleni ile birlikte idama
mahkum edilmiştir.
Milli Birlik Komitesi, idamlardan üçünü (Menderes, Zorlu,
Polatkan) onaylarken, başta Celal Bayar olmak üzere, 12
Demokrat Parti ileri geleninin idam hükmünü müebbet
hapse çevirmiştir. Yassıada'dan Kayseri Cezaevi'ne
götürülen Bayar, orada rahatsızlanmış, evinde tedavi
edilmek üzere serbest bırakılmıştır. (7 Kasım 1964)
SAYFA 10
SĠVAS ALĠ BABA PĠR FEYZULLAH ANMA
ETKĠNLĠKLERĠ
SĠVAS ALĠ BABA ANMASINDA TEKKEDE CEM
OLMAYA MÜSADE EDĠLMEDĠ
Haber:
Ġsmail AydoğmuĢ
3. Geleneksel Ali Baba Anama Etkinliği Programı dolaysıyla Ali
Baba Zade Pir Feyzullah Efendi Derneği yönetici ve üyelerinden
oluşan bir grup ziyaretçi 6 Temmuz 2013 Cumartesi Günü Saat
10:00 da Sivas Ali Baba Dergahı'nın yanında bulunan "Susamuşlar
Konağı" olarak bilinen tekkede Cem olmak istemiş, Belediye
yetkilileri tarafından bu istekleri geri çevrilmiş müsade
edilmemiştir.
Türkiye'nin bir çok köşesinden gelerek bir araya gelen Ali Baba
evlatları ve Ali Baba sevenleri Sivas'ın bir semtine de adını veren
Horasan erenlerinden Ali Baba'nın türbedeki yatırlarını ziyaret etti.
Grup ardından daha sonra belediye tarafında restore edilirken adı
değiştirilerek Susamışlar Konağı olarak isimlendirilen Ali
Baba'nın cem olduğu misafirlerini ağırladığı tekke ve zaviyesine
geçti. Daha önce yetkililerden " sözlü ziyaret izni almasının geçerli
olmadığını" belirten yetkililer, tekkenin gezilmesi dışında cem
yapmalarına müsade etmemişlerdir. Telefonla aranan Belediye
yetkilisi yanında kamera olan biriyle gelerek "Başkanlarının
İstanbul'a gittiğini, kendilerinin böyle bir sorumluluğu
alamayacaklarını" belirtmişlerdir. Bunun üzerine grup sakin
şekilde Konaktan ayrlmıştır .Ali Baba Tekkesinde karşılaştıkları
durumu eleştiren ve tepkilerini dile getiren Ali Baba evlatlarından
aynı zamanda Ali Baba Zade Pir Feyzullah Efendi Dernek
yöneticisi Yahya Aslandaş Dede yaptığı açılamada "uygulamanın
savunulacak vicdani bir yönünün olmadığını, dedelerimizin
yaşadığı mekanların bizlere kapatılamayacağını, güneşin balçıkla
sıvanamayacağını" söylemiştir.
HAFİK SULTAN SUYU ZİYARETİ
3. Geleneksel Ali Baba Zade Pir Feyzullah Efendi Anama
Etkinliği Programı dolaysıyla İstanbul'dan gelen iki otobüsle
program çerçevesinde Hafik Koru Çayrı'nda bulunan Sultan Suyu
ziyaret edilmiş, Ali Baba soyundan Küçük Ali Baba'nın Revan
Seferine giderken keramet gösterdiği Sultan Suyuna gidilmiştir.
PİR FEYZULLAH ANMASINDA BİRLİK VURGUSU ÖNE
ÇIKTI
3. Geleneksel Ali Baba Anama Etkinliği Programı dolaysıyla Ali
Baba Zade Pir Feyzullah Efendi Derneği yönetici ve üyelerinden
oluşan bir grup ziyaretçi 6 Temmuz 2013 Cumartesi Günü akşam
saatlerinde Eski adı Heze olan hafik Bayramtepe köyüne geldi,
Burada bulunan Ali Baba evlatlarından Pir Feyzullah Efendi'nin
köyün üstünda bulunan Türbesi ziyaret edildi, Türkiyenin bir çok
köşesinden, çevre köylerden ve Bayramtepeden katılan canların
katılımıyla cem olundu, kurbanlar tığlanıp lokmalar paylaşıldı.
Hafik Bayramtepe'deki Anma programı şair İsmail Aydoğmuş'un
sunumuyla açıldı. Ardından söz alan Yahya Aslandaş dede "Ali
Baba evlatları, Pir Feyzullah'ın canları; Biz bütün insanları kardeş
biliyoruz. Yolumuz birlik ve sevgi yolu herkesi birlik ve sevgiye
davet ediyorum" dedi.Ardından söz alan Hafik Belediye Başkanı
Zeki Aydın "Bu ülke tarihine bakarsak 1071 i hatırlayalım Hacı
Bektaşlar, Mevlanalar bu toprakları Türk yaptı. Osmanlının
aslıda Bektaşidir. Bektaşiler bugün de memleketini seven
insanlardır. "dedi.
TOZANLININ BİRLİK CEMİ AHI SUYU BAŞINDA
YAPILDI
7 Temmuz 2013 Pazar Günü Hafik Tozanlı Vadisi Melek Dede
yatırının bulunduğu ormanlık alanda Ahi Çelebi'nin Çeşmesi
başında yapılan 3. Geleneksel Ali Baba Anama Etkinliği Programı
dolaysıyla Ali Baba Zade Pir Feyzullah Efendi Derneği'nin yaptığı
Birlik Cemi ve lokmaları yendiği etkinlik çok renkli anlara sahne
oldu.
ÜCRETSİZDİR

Benzer belgeler

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-54

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-54 çarşıda fazla zorlanmıyorum. Bu da Divriğinin güzel tarafı. İş hayatı her geçen gün kötüye gidiyor. Çarşamba pazarında da tezgâh açıyorum. Düğünlerde, kınalarda oyuncak satıp ayakta durmaya çalışıy...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-25

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-25 etmesi üzerine, Sayın Mehmet Bıyık daha önce yapımını taahhüt ettiği Turizm Otelcilik Meslek yüksek Okulu kararını tadil etmiş oldu. Ancak O yer, yani Eski hastane arsası yine bu maksatla elde tutu...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-50

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-50 beklememizin daha uygun olacağını ifade etti. Sayın Malik Ecder Özdemir’de bu konuda bağlayıcı bir şey söylemeye yetkili olmadığını ifade ile, en adil ve en uygun bir yöntemin geçmişte olduğu gibi ...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-31

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-31 Bu özverili gayret ve maddi fedakârlıklarından dolayı, Divriği‟nin internet üzerinden en önemli sesi ve nefesi olan “Yeni Divriği İnternet Gazetesi” olarak her iki hemşerimiz Sayın Mahir Tevrüz ve ...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-32

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-32 Sayın Rektör ile Sayın Hasan Kan bir araya gelip bu konuda imzalanması gereken protokol/taahhütnameyi imzalayamadılar. Hasan Kan Bey‟in işlerinin yoğunluğunu ileri sürerek Sayın Rektör‟e randevu ve...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-37

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-37 Bir Divriği Sevdalısı olarak, içinizden biri olarak, sizlerin de hissiyatınıza tercüman olarak bir konuyu dile getirmek durumundayız. İlçemizde iş adamları arasında önemli bir yeri olan Sarıçiçekli...

Detaylı

Yeni Divriği gazetesi SAYI

Yeni Divriği gazetesi SAYI açık ara ile en çok oy alan bir isim. Eski bir CHP’li. CHP Gençlik Kolları Başkanlığı yapmış, Kılıçdaroğlu öncesi Baykal ile Genel Başkanlık yarışına girmiş birisi, önemli bir Belediyecilik birikim...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-8

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-8 Mursi dönene kadar, en azından da ramazan sonuna kadar terk etmeyeceğe benziyorlar. Bu durum, Amerika ve Avrupa’nın genelde

Detaylı

haber - DİVRİĞİ GAZETESİ

haber - DİVRİĞİ GAZETESİ taahhüt ettiği Turizm Otelcilik Meslek yüksek Okulu kararını tadil etmiş oldu. Ancak O yer, yani Eski hastane arsası yine bu maksatla elde tutulacağı sözü Kaymakamlıktan alındı. Önümüzdeki dönemde ...

Detaylı