içindekiler - Kocaeli Sanayi Odası

Transkript

içindekiler - Kocaeli Sanayi Odası
37
20
18
içindekiler
KOCAELİ SANAYİ ODASI
Adına İmtiyaz Sahibi
Memet Barış Turabi
Yayın Kurulu
Ayhan Zeytinoğlu,
Memet Barış Turabi
2
4
8
10
12
16
18
20
22
24
Reklam ve
Haber Koordinasyonu:
Elif Bilgisu
Fotoğraf:
Murat Özer
Kocaeli Sanayi Odası Adres
Fuar içi 41040 Kocaeli
Tel: 0262 315 80 00
26
28
29
30
31
32
34
37
38
41
42
45
46
48
52
53
54
55
56
60
nadolu Basın Merkezi
Yayına hazırlık:
Genel Yönetmen
Levent Akbay
Editörler
Yayın Koordinatörü Görsel Yönetmen
Belma Özgen Umutcan Akbay Melis Çinçinoğlu
Yayın Şefi:
Esra Özgen
Görsel Destek
Anadolu Basın Merkezi
İletişim:
Adres: Birlik Mahallesi 414. Sokak
10/B Çankaya/ANKARA
Tel: 0312 496 01 09
www.anadolubasinmerkezi.com
Baskı
Arkadaş Basım Sanayi Ltd. Şti.
Kazım Karabekir Cad. Sütçüoğlu İşhanı No: 37/4
Ulus-ANKARA
Tel: 0312 341 57 07
Başkandan: Türkiye AB fırsatlarını yörüngesinde tutmayı sürdürmeli.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu “Türkiye hepimizin mesajı verdi.”
TOBB delegeleri ödüllerini Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Tüfenkci’den aldılar.
AB ile yüksek düzeyli ekonomi diyaloğu çalışma yemeğinde ele alındı.
KSO Meslek Komiteleri Müşterek toplantısı yapıldı.
Hayat Kimya 100 milyon liralık yatırımla ar-ge merkezi açtı
Türkiye’de 1.3 milyar euro büyüklüğün esnek ambalaj pazarı var
Damla Alışan: Tehlikeli maddeler lojistiğinde Türkiye’nin lider firmasıyız
Şekip Avdagiç: Türk kompozit sektörü
Şişecam Kimyasallar Grup Başkanı Burhan Ergene: Avrupa’nın 4.,dünyanın 10. büyük soda
üreticisiyiz
Petroyağ Genel Müdürü Ünal Soysal: Madeni yağ sektörüne ön yargı ile yaklaşmamalıyız
Savunma Sanayi Tedarikçi Günü etkinliğinin ikincisi Aselsan ile gerçekleştirildi
Zeytinoğlu: Santek Fuarı’nda 30 bin ziyaretçi, 2 bin görüşme hedefliyoruz
Merck Yaşam Bilimleri 300 binden fazla ürün sunuyor
Oda Meclisi’nde konuşan Başkan Zeytinoğlu: Ekonomi iyileşme sinyalleri veriyor
TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu: Türkiye’de asgari ücret 16 Avrupa ülkesinden daha fazla
Gemi makinalarında uzmanlaşan Gürdesan’dan ‘yeni tip denizaltı’ projesine destek...
DowTürkiye’ye ‘düşük karbon kahramanı’ ödülü verildi
Dr. Caner Zanbak: Endüstri 4.0- Dördüncü Sanayi Devrimi üzerine
Genkim ihracat ağırlıklı bir büyüme stratejisi izliyor
Ahmet Ceran: Vizesiz Avrupa Hayali’nin önündeki son 5 kritere derinlemesine bakış
İzaydaş yılın ilk çeyreğinde 1715 ziyaretçi ağırladı
Antakya TSO Başkan Hikmet Çinçinoğlu: İhracatta ilk 10 şehir arasındayız
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna: Herkesi Eskişehir’e bekliyoruz
Kobi-Gel ve yenilenen Kobi destekleri tanıtımı toplantısı yapıldı
Gümrük ve vergi incelemeleri toplantısı ilgi gördü
Kosova ve Avustralya iş heyetlerinin KSO ziyaretleri
Kocaeli sanayinin kapasite kullanımı yüzde 71.1’e çıktı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, KSO’yu ziyaret etti
‘Demoday 16’ lansmanı gerçekleştirildi
Yayın Tarihi: 13.05.2016
24
22
32
[Başkan’dan mektup ►
“AB’yi taahhütlerine sadık kalmaya çağırıyoruz” diyen
KSO ve İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu:
Türkiye AB fırsatlarını yörüngesinde
tutmayı sürdürmeli
BAŞKAN ZEYTİNOĞLU’NDAN
AB UYARILARI
* Üst düzey diyaloglar Türkiye’yi
AB üyeliği hedefine yaklaştırmalı
*Bu kapsamda Türkiye’nin
yapısal reformları hayata geçirmesi
gerekli
*TTIP sürecine Türkiye’nin kesinlikle dahil olması gerekli,
*Türkiye’nin önceliklerinin TTIP
sürecine mutlaka yansıtılması gerekli
*Taraflar arasında ticaretin ve
yatırımların önündeki engeller kaldırılmalı
*Gümrük Birliği’nin güncelleneceği 2017 ile birlikte Türkiye’nin serbest ticaret anlaşmaları ve ulaştırma
kotalarına ilişkin yaşadığı sorunlarına
çözüm getirilmeli
*Vizelerin kaldırılması için açıklanan takvime sadık kalınmalı
*Müzakere sürecinde çeşitli
fasılların bloke edilmesii demokratik
bir yaklaşımdan uzak bir tavır. Her
iki tarafın kazanımlarına ket vuran bu
tavır önlenmeli
Kocaeli Odavizyon
KSO ve İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu Türkiye ve AB arasındaki ekonomik ilişkilerin önümüzdeki dönem
geleceğine ilişkin olarak tarafların yapması gerekenler konusunda uyarılarda bulundu.
25-26 Nisan 2016 tarihlerinde İstanbul ve Ankara’da gerçekleşen Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantısına
katıldığını, bu üst düzey toplantıya TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek,Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci,
AB Bakanı Volkan Bozkır, AB Türkiye Delagasyon Başkanı
Hansjörg Haber, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Jyrki
Katainen, Avrupa Komisyonu’nun Avrupa Komşuluk Politikası ve
Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, Avrupa Komisyonu’nun Çevre, Denizcilik ve Balıkçılıktan Sorumlu
Üyesi Karmenu Vella, Avrupa Komisyonu’nun Araştırma ve Yenilikçilikten Sorumlu ÜyesiWolfgang Burtscher, EUROCHAMBRES CEO’su Arnaldo Abruzzini, BUSINESSEUROPE CEO’su
Markus J.Beyrer, BUSINESSEUROPE Uluslararası İlişkiler
Direktörü Luisa Santos, AB özel sektör temsilcileri, uluslararası
finansal kuruluşların temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarından
temsilciler, oda borsa ve sektör meclisi temsilcileri katıldığını hatırlatan Ayhan Zeytinoğlu bu toplantılarda yaptığı konuşmalarda
ekonomik diyalog mekanizmasının önemine vurgu yaparken asıl
olarak Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin canlandırılması
gereğine dikkat çektiğini söyledi.
-GKRY BLOKAJI KABUL EDİLEMEZ
800 bin nüfuslu bir ülke nedeniyle altı faslın açılamamasının
demokratik bir uygulama olmadığını söyleyen Ayhan Zeytinoğlu,
GKRY tarafından bloke edilen yargı ve temel haklar ile adalet,
özgürlük ve güvenlik gibi fasılların Türkiye’de reformların devam
etmesi açısından kritik önemde olduğunu belirtti.
“AB eğer Türkiye’de reform yapılmasını ve yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanındaki sorunlara
çözüm bulunmasını istiyorsa bu fasılların önündeki engelleri
kaldırmalıdır” şeklinde konuşan Ayhan Zeytinoğlu, bu görüşleri AB’nin en üst düzey yetkililerine birinci elden ifade ettiğini
vurguladı.
Ayhan Zeytinoğlu Türkiye AB ilişkilerine ilişkin olarak şu
değerlendirmeleri yaptı:
“Biliyorsunuz Türkiye ve AB arasında siyasi diyalog ve üst
düzey enerji diyalogu başlatılmıştı. Bu toplantı ile; üçüncü konu olan ekonomik diyalog için ilk somut adım atıldı.
Toplantıda; hem Türkiye ve AB’den bakanlar ve Komisyon
Üyeleri, hem de iş dünyasının temsilcileri aynı masa etrafında
ilk defa bir araya geldi.
Bu toplantı; mevcut sorunların konuşulması ve ortak çözümlerin bulunması açısından büyük önem taşıyor.
Biliyorsunuz; Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ve ticari
ilişkiler son derece güçlü.
AB; ülkemizin en büyük ticaret ortağı olmayı sürdürüyor.
Diğer taraftan, Türkiye de; AB’nin 6’ıncı büyük ticaret
ortağı. Dış ticaretimizin yaklaşık yüzde 40’ını AB ile gerçekleştiriyoruz.
2015 yılındaki AB ile olan ticaret hacmimiz 142,7 milyar
dolar idi. Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımların da
yaklaşık yüzde 70’i AB kaynaklı.
Ancak değişen rekabet koşulları, hem AB’yi hem de
ülkemizi doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla oyunun kurallarının
yeniden belirlenmesi gerekiyor.”
-TARAFLARIN YAPMASI GEREKENLER
Yüksek Düzeyli Diyalog toplantısında dile getirilen görüşleri de dile getiren Ayhan Zeytinoğlu bu görüşleri şöyle
özetledi:
“Bu diyalogların ülkemizi AB üyeliği hedefine yaklaştırması gerektiğini, bu kapsamda Türkiye’nin gerekli yapısal
reformları hayata geçirmesi gerektiğini belirttik.
*TTIP sürecine ülkemizin de kesinlikle dahil olması
gerektiğini, Türkiye’nin önceliklerinin TTIP sürecine mutlaka
yansıtılmasını istediğimizi belirttik.
*Taraflar arasında ticaretin ve yatırımların önündeki engellerin kaldırılmasının gerekliliğine inandığımızı ifade ettik.
*Önümüzdeki yıl Gümrük Birliği’nin güncelleneceğini,
bu süreçte ülkemizin serbest ticaret anlaşmaları ve ulaştırma kotalarına ilişkin yaşadığı sorunlarına çözüm getirilmesi
gerektiğini belirttik..
*Vizelerin kaldırılması için açıklanan takvime sadık kalınması gerektiğini ilettik.
*Müzakere sürecinde çeşitli fasılların bloke edilmesinin
demokratik bir yaklaşımdan uzak olduğunu belirttik.
*Nitekim bu durum her iki tarafın da kazanımlara ket
vuruyor.
-GÜNCEL EKONOMİK GELİŞMELER
Başkan Zeytinoğlu son güncel ekonomik gelişmelerle ilgili
olarak da şu değerlendirmeleri yaptı:
Mart ayında da bütçe 6,6 milyar TL açık verdi. Bütçe
gelirleri yüzde 22 artarken, bütçe giderleri yüzde 18 arttı.
Mart’taki açığın nedeni cari transferlerdeki artış. Mart ayında cari transferlerde yüzde 51 artış olmuş. Ancak ilk üç aya
baktığımızda bütçe denk.
İhracat rakamlarında sürekli bir artış yakalayamıyoruz.
Mart ayında TÜİK rakamlarına göre 12,8 milyar dolar
ile (TUİK) yüzde 2,3 artış olurken TİM rakamlarına göre
nisan ayında tekrar düşüş 11.4 milyar dolar ile yüzde 2.8’lik
bir düşüş gözlendi. TİM yaptığı açıklamada ihracat miktarı
artarken, birim ihracat fiyatlarının düştüğünü belirtti. Bu
bizim istemediğimiz bir durum. Bunun önüne geçmek için
katma değerli ürün ihracatına yönelmeliyiz. Ayrıca Türkiye’de
ihracat büyümenin lokomotifi olmalı.
-AB ÜLKELERİNE İHRACAT ARTIYOR
Ülkelerle olan ticaretimize baktığımızda; 3 aylık dönemde
Avrupa’ya ihracatımızın yüzde 6 artışla canlandığını görüyoruz. Avrupa’ya ihracatımız geçen yılın aynı döneminde önceki
yola göre yüzde 7 azalmıştı.
İran ambargosunun kalkması ile mart ayında bu ülkeye
ihracat yüzde 56 arttı. Geçen yıl ise bu artış yüzde 6 ile sınırlı
kalmıştı.
Öte yandan komşumuz ülkelerde yaşanan olumsuz koşullar
hala devam ediyor. Umarız barış ortamı bir an önce sağlanır
Kısa dönemde baktığımızda; önümüzdeki aylarda kurdaki
euro lehine gelişmenin ihracatımızı tetikleyebileceği söylenebilir.
Dış ticaret açığı 2013 yılından bu yana sürekli geriliyor.
Bu çerçevede ilk çeyrekte dış ticaret açığı yüzde 21 azaldı.
Bunun cari açıkta yansımasını da görüyoruz. Bununla birlikte;
yıllık cari açıktaki gerilmenin artık dip yaptığını düşünüyoruz.
Yılın ortalarına doğru cari açığın yetersiz turizm gelirlerinden dolayı, tekrar yükselebileceğini düşünüyoruz.
-FAİZLER DÜŞMELİ
Nisan ayında enflasyon 3 yıl aradan sonra yüzde 6.6
olarak yüzde 7’nin altına gerelidi. Önümüzdeki aylarda da gerilemenin devam
edeceğini düşünüyoruz.
Enflasyondaki düşüşün süreklilik kazanacak olması, Merkez
Bankasının faiz indirme kararlarında etkili olacaktır. 31 Mayıs’ta
gerçekleşecek PPK Toplantısında
tekrar faiz indirimi bekliyoruz.
Faiz indirimi daha fazla yatırım
anlamına geliyor. Bu arada ÜFE
bu yılın başından beri sürekli
geriliyor. ÜFE mart
ayında yıllık
olarak yüzde
2,9’a geriledi.
Mart ayında
yüzde 8,14 olan
ÜFE’yi ise
elektrik ve
gaz sektörü
çekti.
Sanayinin kapasite
kullanımına
baktığımızda Türkiye
ölçüsünde
kapasite
kullanımının yüzde
74,1’den
yüzde 75,3’e
çıktığını görüyoruz. Aynı şekilde Kocaeli’de
de kapasite
kullanımı uzun
bir süredir yüzde
70,5 düzeyindeydi. Bu rakamın
da yüzde 71.1’e
çıktığını memnuniyetle görüyoruz.
Kocaeli Odavizyon
[tobb genel kurulu ►
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu
“Türkiye hepimizin” mesajı verdi...
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 72. Genel Kurulu’nda konuşan TOBB
Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu esas zenginliğin girişimci ruh olduğunu ifade ederek,
“Hedeflere ulaşmak istiyorsak, geride kalmak istemiyorsak, her gün bir önceki günden
daha fazla çalışmak zorundayız” dedi. Birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapan TOBB
Başkanı ‘Türkiye hepimizin’ mesajı verdi.​
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 72. Genel
Kurulu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu
esas zenginliğin girişimci ruh olduğunu ifade ederek, “Hedeflere
ulaşmak istiyorsak, geride kalmak istemiyorsak, her gün bir
önceki günden daha fazla çalışmak zorundayız” dedi. Birlik
ve beraberliğin önemine vurgu yapan TOBB Başkanı ‘Türkiye
hepimizin’ mesajı verdi.​
TOBB’un 72’inci Genel Kurulu M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun
ev sahipliğinde, TOBB camiası üyelerinin, bürokratların ve
siyasilerin katılımıyla TOBB ETÜ’de gerçekleştirildi.
Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin
zenginleşmek için girişimcilikten başka çıkar yolunun olmadığını
vurguladı. “Ezber bozan inovasyonlar yapan, yeni nesil
girişimcilere ihtiyacımız var” diyen TOBB Başkanı yatırım teşvik
sisteminin yenilenmesi, katma değeri artıracak faaliyetlerin
desteklenmesi talebinde bulunurken, biyo, nano ve bilgi-işlem
teknolojilerinin önemi üzerinde durdu. Hisarcıklıoğlu ihracat
Kocaeli Odavizyon
kapasitesinin artırılması için KOBİ’lere daha çok ihracat
yapmayı öğretmek gerektiğinin altını çizdi.
TOBB Bakanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun konuşmasında
şunları söyledi:
“Camia olarak ‘istişare sünnettir’ öğüdüne hep bağlı kaldık.
Sizlerin sayesinde Anadolu’nun sesi, yüreği olduk. Bir olduk,
iri olduk, diri olduk. Biz, bir oldukça Sesimiz daha gür çıktı.
Engelleri aştık, yeni başarılara ulaştık.
Oda ve Borsa camiamız, özel sektörün birlikten doğan
gücü oldu. Odalarımız ve Borsalarımız; özel sektörü en iyi
temsil eden, üyelerinin sorunlarını çözen, hizmet kalitesi Avrupa
standartlarına ulaşmış, çağdaş kurumlara dönüştü.
Sorunlara teslim olmadık. Olumsuza odaklanmadık. Tüm
çevre coğrafyamızdaki ülkeler için de rol model haline geldik.
Küresel piyasalardaki iş örgütlerinin tamamında da söz sahibi
olduk. Değişim ve dönüşümün öncüleri haline geldik. Bütün
dünyaya bu milletin neler yapabileceğini gösterdik. Hem biz
kazandık, hem ülkemiz kazandı.
Kimin sayesinde bunları başardık. Odalarımızın sayesinde,
Borsalarımızın sayesinde. İşte bu salonu dolduran sizlerin
sayesinde. Ülkesi ve milleti için para pul almadan, gece gündüz
çalışan sizleri, müsaadenizle alkışlamak istiyorum.
Peki, bunlar yeter mi? Asla yetmez, yetmemeli! Üreten,
istihdam sağlayan, ihracat ve yatırım yapan bizler, daha iyilerini
hak ediyoruz. Bu millet daha iyilerini hak ediyor. Önümüzde
büyük hedeflerimiz var.
Hedeflere ulaşmak istiyorsak, geride kalmak istemiyorsak,
her gün bir önceki günden daha fazla çalışmak zorundayız. Emin
olun bir an durursak, yarışı kaybederiz. Mehmet Akif’in dediği
gibi: “Duranlar için hayat hakkı yoktur. Beşeriyet durmuyor.
Durursan muhakkak ezilirsin.”
Küresel rekabette yaşanan gelişmeler, tam da bu gerçeği
doğruluyor. Dünyanın en zengin ülkeleri bile geride kalmamak
için yeni ittifaklar kuruyor.
•ABD, bir taraftan Avrupa Birliğiyle yeni bir ticaret ve
yatırım girişimi başlatıyor.
•Diğer taraftan da yükselen Asya Pasifik ülkeleriyle
ekonomik işbirliği kuruyor.
•Yani küresel ekonomiye şekil verecek yeni ittifaklar
doğuyor.
• AB, pazar alanını genişletmek için son 5 yılda 21 ülkeyle
serbest ticaret anlaşması imzaladı.
•Çin, Afrika’ya büyük bir açılım başlattı. Hem Afrika
pazarına yerleşiyor. Hem de kıtanın maden kaynaklarının ve
geniş arazilerinin kullanım haklarını alıyor.
•Diğer yandan Almanya’nın başını çektiği sanayileşmiş
ülkeler, yeni bir endüstri devrimi üzerinde çalışıyor. Çin ve Kore
de bu alana büyük yatırım yapıyor.
•Gelişmekte olan ülkelerse, daha fazla yatırım çekebilmek
için sürekli reformlar yapıyor. Mevzuatlarını yatırımcı dostu
haline getiriyor, iş yapma kolaylığı endeksinde yükseliyorlar.
Türkiye, son yıllarda müthiş bir başarı öyküsü yazdı. Ama
artık aynı yöntemlerle büyümeyi sürdürmek, hatta yerimizi
koruyabilmek mümkün değil. Yol haritamızı belirleyip, her
gün bir adım daha ileri gitmek zorundayız. Milletimize daha
parlak bir gelecek kazandırmak için, ülkemizin yıldızını yeniden
parlatmalıyız. Reel sektörümüze yeniden heyecan vermeliyiz.
Şirketlerimizin rekabet gücünü artıracak düzenlemeler
görüşülürken, Meclis’te ve komisyonlarda, hem iktidar hem
de muhalefet partilerimizin, geçmişte olduğu gibi destek
ve katkılarını bekliyoruz. Türkiye’nin yeni bir büyüme ve
sanayileşme modeline ihtiyacı var. Yapısal reform gündemini
korumaya ve güçlendirmeye ihtiyacı var. Bunları da ortak akılla
ve birlik beraberlik içinde yapmalıyız.
Mahkemeler ticari uyuşmazlıklarda hızlı ve sağlıklı karar
alamıyor. İş Mahkemeleri, bilirkişilik kurumu, karşılıksız çek
gibi alanlarda büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bunları düzeltecek
adımlar bir an önce atılmalı.
Bu kapsamda arabuluculuk ve tahkim gibi yeni
mekanizmalar devreye girmeli. Karşılıksız çek sorununu
hafifletmek üzere kare kodlu çek zorunlu oluyor. İşçi-işveren
uyuşmazlıklarında arabuluculuk zorunlu hale geliyor. Benzer
şekilde, belirli bir tutarın altındaki ticari uyuşmazlıklarda
zorunlu tahkim sistemine geçmeliyiz.
Biz buna hazırlık için, hem TOBB çatısı altında hem de
Odalarımızda tahkim ve arabuluculuk merkezleri kurmaya
başladık. Bu süreçte Adalet Bakanımız ve Yargıtay-Danıştay
Başkanlarımızla bir ilki gerçekleştirdik.
İş dünyası ve yargı mensupları son 1 senede 3 defa bir araya
geldi, görüşlerini paylaştı. Bu istişarelerden çok verimli sonuçlar
çıktı. Tüm bu çalışmaların hayata geçmesi için yoğun mesai
harcayan iki isme; Adalet Bakanımız sayın Bekir Bozdağ’a ve
Gümrük-Ticaret Bakanımız Sayın Bülent Tüfenkçi’ye teşekkür
ediyorum.
Yatırım Teşvik sistemi günümüz şartlarına göre yenilenmeli.
Teknoloji getiren, üretimin katma değerini artıracak faaliyetler
daha fazla desteklenmeli. Teşvikler verilirken, proje bazlı
değerlendirme yapılmalı. Sadece yeni yatırımlar değil, üretim de
teşvik edilmeli.
Anadolu’da güzel bir söz var; biçtiğini beğenmiyorsan,
ektiğine bakacaksın. İşin eskisi gibi performans göstermiyorsa, iş
yapma biçimini değiştireceksin.
-3 alanın önemi
Günümüzde özellikle 3 alanda sağlanan ilerlemeler,
ekonomilerin geleceğini belirleyecek. Bunlar; biyo, nano ve
bilgi-iletişim teknolojileri. Bu üçü yakın gelecekte tüm sektörleri
ve iş yapma biçimlerini kökten değiştirecek. Biz de bunlara
odaklanmalıyız.
Bakın dünya 4. Sanayi devrimini tartışmaya başladı.
Almanya, Amerika, Kore; buna yönelik ciddi adım atıyor. Biz
de buna hazırlanmalıyız. Ülkemize böyle yüksek teknolojiler
getirecek şirketlere destek verecek bir Teknoloji Geliştirme Fonu
kurmalıyız.
YOİKK’te Bakanlıklarımızla tüm bu konularda kapsamlı
çalışmalar gerçekleştirdik. Başbakan Yardımcılarımız Lütfi
Elvan, Mehmet Şimşek, Maliye Bakanımız Naci Ağbal, Sanayi
Bakanımız Fikri Işık, İçişleri Bakanımız Efkan Ala, GümrükTicaret Bakanımız sayın Bülent Tüfenkçi, tüm bu konularda öncü
rol üstlendiler.
İnşallah onların bu emekleriyle, özel sektörün yatırım
hevesini artıracak yeni adımları birlikte atacağız. Böylece
ekonomik aktiviteyi ve refahı ülkenin geneline daha da yaymak
mümkün olacak.
Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları listesinde Anadolu
şehirlerinden daha fazla şirket görmek bizi memnun ediyor.
Bu eğilimi hızlandırarak devam ettirmeli, bölgeler arası
dengesizlikleri gidermeliyiz. Bölgesel yatırım kararlarına
yereldeki aktörlerin katılımını esas almalıyız. Bu kapsamda
Bölgesel Kalkınma Ajanslarında özel sektörün ağırlığını
artırmalıyız.
-İhracata odaklanmalıyız
Odaklanmamız gereken önemli konulardan biri de ihracat
kapasitemizi artırmak. Bu konuda Ekonomi Bakanımız sayın
Mustafa Elitaş müthiş bir gayret içinde. Zira aynı malları, aynı
şirketlerle, aynı pazarlara satarak, ihracatı 150 milyar dolardan
500 milyar dolara çıkarmamız mümkün değil. İhracat destek
sistemimizi; “yeni ürün, yeni pazar, yeni ihracatçı” şeklinde
değiştirmeliyiz.
KOBİ’lerimize daha çok ihracat yapmayı öğretmeliyiz. Eğer
ihracat yapan firma sayısını 100 bine çıkarmak istiyorsak, bunun
kaynağı işte burada. Odalarımızda ve Borsalarımızda. İnsanın
kanadı, gayretidir demiş Mevlana. Bu camia, elini taşın altına
koymaya, ihracatta yeni bir atılım dönemi başlatmaya hazır.
Öte yandan kapsamlı bir dış yatırım modeline de ihtiyacımız
var. Hedefimiz, küresel milli şirketlerle dünyaya yayılmak
olmalı. Türkiye sadece sermaye ithal eden bir ülke değil, sermaye
ihraç eden bir ülke haline de geldi. Son 5 senede şirketlerimiz
yurtdışında 23 milyar dolar doğrudan yatırım gerçekleştirdi. Bu
tutar önceki 50 senenin toplamının tam 1,5 katı.
Hem bu kaynağı daha verimli kullanmalı, hem de en uygun
yurtdışı yatırım imkânlarını yatırımcılarımıza gösterebilmeliyiz.
Bunu yaparken, şirketlerin merkezlerini, özellikle de Ar-Ge
birimlerini burada tutmalıyız. Ekonomi Bakanlığımızla birlikte
yeni ihracat ve yatırım modeli üzerine çalışıyoruz. İnşallah bu
tabloyu daha olumlu hale getireceğiz.
Kocaeli Odavizyon
[tobb genel kurulu ►
Dünyada son dönemde e-ticaret öne çıkıyor. Bu sayede
hem iş yapma maliyeti düşüyor hem de ihracatın menzili
artıyor. Bizim bu fırsatı değerlendirmemiz, ekonomide dijital
dönüşümü sağlamamız gerek. KOBİ’lerin bulut teknolojisi
kullanımını yaygınlaştırmalıyız. Tüm bunlar verimlilik artışlarını
tetikleyecek.
KOBİ’ler dijitalleştikçe, mevcut altyapımız bize yetmeyecek.
Kore’de kilometrekare başına 6 bin metre fiber optik kablo
düşüyor, Türkiye’de ise sadece 300 metre. Zaman memleketi
fiber ağlarla örme zamanıdır. Ulaştırma Bakanımız sayın Binali
Yıldırım’ın, Türkiye’ye yüksek teknoloji kazandırma konusundaki
çalışmaları, bu konularda bize büyük ümit veriyor.
Öte yandan kayıtdışılık hala en büyük sorunumuz. Kayıtlı
çalışmayı teşvik etmeli ve ödüllendirmeli, kayıtdışı kalmanın
maliyetini artırmalıyız. Vergi sistemi, işini düzgün yapan ile
yapmayanı ayırt etmeli. Vergisini düzenli ödeyenlere sahip
çıkalım ki, herkes vergi ödemeye teşvik edilsin.
Mevzuat basit ve net hale getirilmeli, kayıt içine geçmenin
maliyeti düşürülmeli. Bu noktada Maliye Bakanımız sayın Naci
Ağbal’a teşekkür ediyoruz. Özel sektörün görüşlerine daima
başvuruyor, birlikte çalışma ortamı sağlıyor.
Şimdi müsaadenizle Anadolu’da yaşanan bir sıkıntıya da
değineceğim. Elbette herkes gibi girişimcimiz de işini kanuna
uygun yapacak. Düzgün çalışacak. Yapmadığında da hesabını
verecek. Zaten veriyoruz. Ayrıcalık istemiyoruz.
Peki, haksız yere bir girişimcinin hayatını karartmanın bedeli
olmayacak mı? Nasıl biz iş hayatında hata yapınca bedelini
ödüyorsak, hatalı ve keyfi denetimlerle bizleri zarara sokmanında
bir bedeli olsun. Üreten, alın teri döken girişimcimizi,
bürokrasinin- denetçinin insafına bırakmayın. Yılların emeği,
itibarı, keyfi bir yorumla yok olup, gitmesin. Hesap vermeden
hesap sorabilen bir tek Allah’tır. Keyfi hesap soranlar da hesap
versin istiyoruz!
Reel sektörümüzün rekabet gücünü korumak için, istihdam
üzerindeki mali yükleri indirmeye devam edelim. Bazı
mesleklerin zorunlu istihdamı gibi, istihdamı cezalandıran
uygulamaları değiştirelim. Damga vergisi gibi günümüz iş
Kocaeli Odavizyon
hayatına hiç uymayan, işlem vergilerini kaldıralım.
Tarım sektörümüzü dünya ile entegre hale getirip,
markalaştıralım. Tarım Bakanımız sayın Faruk Çelik’in bu
konuda müthiş bir gayret içinde olduğunu görmek, bizleri de
motive ediyor.
Finansmana erişim noktasında, firmalarımızı bankalara
bağımlı olmaktan kurtaralım. Reel sektörümüzün yüksek
faizlerle, komisyonlarla mağdur edilmesine de artık bir çare
bulalım. Bankalarımız fedakârlığı hep bizden, reel sektörden
beklemesin. Şimdi sıra onlarda.
Soruyorum sizlere, hanginiz bankalar kadar kâr ediyorsunuz?
Öyle biri var mı bu salonda! Bankalara buradan sesleniyorum,
bu vicdansızlığı bırakın! Aynı gemide olduğumuzu unutmayın!
Bu salondakiler varsa siz de varsınız!
-Sıkıntılı sektör turizm
Şimdi de son dönemde ciddi sıkıntılar yaşadığımız önemli bir
sektörden bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz turizm, ülkemizin
dünyada öne çıktığı, en çok net döviz kazancı sağladığımız bir
sektör. Bugün 6. büyük turizm destinasyonu olduk.
Ancak 2016 turizm için zor bir sene olacak. Rezervasyonlar
neredeyse yarı yarıya düştü. Turizm, pek çok sektörü de canlı
tutan, etki alanı en yaygın sektörlerimizden. Bu zor zamanda
sahip olduğumuz kapasiteyi korumak için devletimizin desteğine
ihtiyaç var.
Sektördeki işletmelerin üzerindeki kamusal yükler, belli bir
süre için hafifletilmeli. Turizm Bakanımız sayın Mahir Ünal’ın
da bu konuya odaklandığını görmekten memnunuz. İnşallah bu
kara bulutlar dağıldığında, kaldığımız yerden koşmaya devam
edeceğiz.
İş dünyası olarak iğneyi kendimize batırmamız gereken
konular da var. Her zaman, yargının yavaş işlediğinden şikâyet
ediyoruz. Ama elimizin altındaki imkânları kullanmıyoruz.
Çözüm burada hazır, kullanın. Yaptığınız sözleşmelere tahkim
maddesini ekleyin. Anlaşmazlıklarınız, tahkimde en hızlı ve adil
şekilde çözülsün.
Diğer bir konu mesleki yeterlilik belgesi. Tehlikeli ve çok
tehlikeli mesleklerde çalışanların belgeli olması 25 Mayıs’ta
zorunlu oluyor. Ancak iş dünyamız bunun pek farkında değil.
TOBB olarak elimizi taşın altına koyduk. MEYBEM’i kurduk.
Oda ve Borsalarımızla 81 ilde bu belgeleri veriyoruz. Devletimiz
de burada üzerine düşeni yapıyor. Hem sınav ücretini karşılıyor,
hem de sigorta işveren payınızı sizin yerinize 1 yıl ödüyor. Bu
imkândan faydalanın.
Ülkelerin esas zenginliği, sahip oldukları girişimci ruhtur.
Türkiye’nin zenginleşmek için girişimcilikten başka çıkar yolu da
yoktur. Ezber bozan inovasyonlar yapan, yeni nesil girişimcilere
ihtiyacımız var.
Türkiye’nin en geniş girişimcilik ağı olan Kadın ve Genç
Girişimci Kurullarını işte bu yüzden kurduk. 81 ilde binlerce
girişimcilik faaliyeti düzenledik. Hazine Müsteşarlığımızla
birlikte, girişimcilerimize destek için Türkiye Yatırım Fonu
kurduk. TOBB olarak 100 milyon lira kaynak ayırdık. Tüm bu
faaliyetlerimizi sahiplenen, genç ve kadın girişimcilerimize çok
teşekkür ediyorum. Özellikle kadın girişimcilerimizle iftihar
ediyorum. Türkiye’nin geleceği sizlerin elinde.
Türkiye’nin iktisadi ve sosyal dönüşümü için AB katılım
sürecinin önemini biliyoruz. Son dönemde ilişkilerde umut verici
bir ivme yakalandı. Avrupa Komisyonu’nun Türk vatandaşlarına
Schengen vizesini kaldırmaya dönük tavsiyesini memnuniyetle
karşılıyoruz. Emeği geçen herkese, başta hükümetimiz olmak
üzere, iktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasetçilerimize,
bürokratlarımıza teşekkür ediyoruz.
Benzer olumlu gelişmeleri AB ve ABD arasında yürütülen
Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı konusunda da
bekliyoruz. Ülkemiz ekonomisinin ve reel sektörün geleceği
açısından buradaki yerimiz çok önemli. Bu ortaklıktan
dışlanmamız, Türkiye – AB ilişkileri için ciddi bir gerileme işareti
olacak. Şirketlerimizin dünyanın en büyük pazarlarına erişimini
zorlaştıracak. Dolayısıyla bu sürece mutlaka dahil olmamız
gerekiyor.
-Terörle sonuna kadar mücadele edeceğiz
Son dönemde yeniden alevlenen terör olayları yüzünden,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da iş dünyası büyük sıkıntı yaşıyor.
Kepenk açamayan esnafımız, siftahsız KOBİ’miz, evine ekmek
götüremiyor. Terörle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bunu
yaparken o bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın da yanında
olacağız.Her zaman devletinin yanında olmuş o insanlar, her
türlü zorluğa karşı ayakta kalmaya çalışıyor. Dükkânlarının
kapalı olmasından dolayı iş yapamıyor, borçlarını ödeyemiyor.
Daha az iş demek, daha az işgücü, daha az refah demek. Bu
insanları kendi haline bırakamayız. Hükümetimiz bir takım
destekler açıkladı. Bunlar için teşekkür ediyoruz. Ancak terör
olayları sürdüğünden, bunlar şu an yeterli gelmiyor.
Terörle mücadele kapsamında, ekonomik olarak onlara yeni
çözümler üretmek zorundayız. Bölgede iş dünyasının yeniden
eski haline dönebilmesi için vergi-prim ve kredi ödemelerinin
ertelenmesine ihtiyaç var. Çek, senet ve kredi ödemeleri
yapılamadığından pek çok kardeşimin sicili de bozuldu. Buna
yönelik düzenlemelerin de yapılması gerekiyor.
Bu noktada özellikle bir şehrimizin durumuna herkesin
dikkatini çekmek istiyorum. Kilis’in nüfusu 130 bin, misafir ettiği
Suriyeli mülteci sayısı da 130 bin. Bu boyutta bir yardımlaşma,
dayanışma ve ev sahipliğinin dünya tarihinde örneği yok.
Kilisliler insanlık destanı yazıyor. Buradan tüm dünyaya
sesleniyorum. Eğer Nobel Barış ödülü hakkıyla belirleniyorsa, bu
sene tek aday var o da Kilis’tir.
Allah şehitlerimizin mekânlarını cennet etsin, gazilerimize
acil şifalar versin. Yüce Allah buyurur ki; “Kim bir mümini
kasten öldürürse, cezası ebedi cehennemdir.” Sevgi dini olan
İslam’ı teröre alet eden riyakârlar, etnik fitne çıkarmak isteyen
hain odaklar, şehirlerimizi terörize etmeye çalışıyorlar.
Açık söylüyorum; bu kirli oyunun karşısında 78 milyon
birlikte dikiliriz. Terör üretenleri de bu topraklarda
barındırmayız. Çünkü bu topraklarda yaşayan herkes birbirinin
kardeşi, komşusu, akrabası. Çünkü Türkiye hepimizin.
Teröre göz yuman, taviz veren, destekleyen her kim olursa
milletçe dur demeliyiz. Silahın konuştuğu yerde barış da susar,
siyaset de susar, insanlık da susar. Siyasetin yeri meclistir.
Terörün iyisi, kötüsü olmaz! Terörün küçüğü büyüğü olmaz!
Terörün dini, ırkı, milliyeti, mezhebi olmaz! Terör insanlık
suçudur. “İstisnasız, amasız herkes lanetlemeli”.
Buradan terör karşısında yeterli desteği göremediğimiz
dost ülkelere de sesleniyorum. Paris’te, Brüksel’de patlayan
bombalara gösterdiğiniz duyarlılığı Ankara’da, İstanbul’da,
Diyarbakır’da, patlayan bombalara da gösterin.
Daha çağdaş, özgür, huzurlu ve adil bir ülkede yaşamanın
en önemli yolu anayasadan geçiyor. Yeni bir anayasa ile yeni bir
uzlaşma zemini de yakalamak zorundayız.
Daha 2000 yılında, “yeni anayasa” ihtiyacını ilk kez biz
dile getirdik. 2007’de meslek örgütleri ve sendikaları bir araya
getirerek “Anayasa Platformu”nu oluşturduk. 2012’de 13 ilde
“Türkiye Konuşuyor - Anayasa Vatandaş Toplantıları” yaptık.
Bu toplantılarda farklı görüşlerden yaklaşık 7 bin vatandaşımız
aynı masa etrafında bir araya geldi.
Milletimiz nasıl bir Türkiye, nasıl bir anayasa istediğini
saatlerce müzakere etti. 18 klasörden oluşan raporumuzu,
Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na teslim ettik. Böylece
Türkiye tarihinin en büyük “müzakereci demokrasi etkinliğini”
gerçekleştirdik.
Burada gördük ki, vatandaş yeni bir anayasa istiyor. O halde
yeni Anayasamızı birlikte hazırlayıp, birlikte sahiplenip, birlikte
hayata geçirmeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emaneti
olan Cumhuriyetimiz, muasır medeniyet hedefine bu sayede daha
kolay ulaşacak.
Meclisimiz, yeni anayasayı katılımcı bir yaklaşımla,
uzlaşarak yapmalı. Yeni Anayasada milletimizin olmazsa olmaz
değerleri; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yapımız
korunmalı.
Rahmetli Özal’ın vurguladığı gibi; ifade hürriyeti, din ve
vicdan hürriyeti ile teşebbüs hürriyeti garanti altına alınmalı.
Vatandaşları arasında ayrım yapmayan, vatandaşına güvenen,
vatandaşına hükmetmeyen bir devlet anlayışına geçmeliyiz.
Devlet vatandaşının efendisi değil, hizmetkârı olmalı.
Bu süreçte Meclisimize, siyasi partilerimize ve tüm
kurumlarımıza görevler düşüyor. Türkiye’nin geriye gitmesine,
kavga, karmaşa ve belirsizlik ortamına sürüklenmesine izin
vermeyelim. Ülkemizde kavganın değil huzurun, çatışmanın değil
diyaloğun hâkim olmasını sağlayalım. Demokrasiyi ve kalkınmayı
sekteye uğratacak her girişimin de karşısında duralım. Böyle bir
Türkiye için kenetlenip, hep birlikte daha fazla çalışalım.
Biz insanların fikri, giyimi, kimliği üzerinden ayrılmadığı bir
ülke hayal ediyoruz. İnsanların, yaptıklarıyla, başardıklarıyla
değerlendirildiği bir ülkede yaşamak istiyoruz. Bu memlekette
bütün yaşam biçimleri bizim zenginliğimiz. Doğduğumuz şehirler,
inancımız, fikrimiz farklı olabilir.
Bu ülkenin sorunları da, zenginliği de bizim. Türkiye
hepimizin.
Türkiye yerinde saysın diye umanların rüyaları asla gerçek
olmayacak. Türkiye, dünyanın en büyük ekonomileri arasında
yerini alacak. Bunu, bu salonu dolduran sizlerin temsil ettiği iş
dünyası, tüccar ve sanayiciler yapacak. Sizler ürettikçe, ihracat
yaptıkça, istihdam sağladıkça Türkiye kalkınacak.
Allah gönlümüzü zengin, emeğimizi ve kazancımızı bereketli,
milletimizin birlik ve beraberliğini daim kılsın. Yolumuz açık
olsun. Allah, hepimizin yardımcısı olsun.
Kocaeli Odavizyon
[tobb ödül töreni ►
TOBB delegeleri ödüllerini Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve Bakan Tüfenkci’den aldılar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakan Tüfenkci ile TOBB Ödül Töreni’ne katıldı. TOBB 10, 20 ve
33’üncü yılını doldurmuş delegelere yönelik “72. Genel Kurul Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket
Töreni”, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla TOBB konferans salonunda gerçekleştirildi.​
TOBB 10, 20 ve 33’üncü yılını doldurmuş delegelere yönelik
“72. Genel Kurul Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Töreni”,
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katımıyla TOBB
konferans salonunda gerçekleştirildi.​
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Asya,
Avrupa ve Afrika kıtalarının kalbi konumunda olan bir bölgenin
merkezinde yer aldığını söyledi. İstanbul’dan kalkan bir uçakla
1 milyar insana, 50’nin üzerinde ülkeye birkaç saat içerisinde
ulaşılabildiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
“Stratejik önemi sebebiyle coğrafyamız her dönemde planların,
dikkatlerin ve arzuların üzerinde odaklandığı bir bölge olmuştur.
Uzun yıllar ayrılıkçı milliyetçilik üzerinden böl-parçala-yönet veya
böl-parçala-yut taktiğiyle biçimlendirilen bölgemiz, bugün terör
örgütleri üzerinden kontrol edilmeye çalışılıyor. Burada esas gaye,
kalıcı istikrar yerine sürdürülebilir istikrarsızlığı hakim kılmaktır.
Yaptıkları budur.”
Türkiye’nin bakışlarını sınırlarının dışına yönelttiğinde,
Kocaeli Odavizyon
Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve Orta Doğu’da yaşayanlarla
kucaklaşıldığında terör örgütlerinin silaha sarıldığını vurgulayan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Bizim uluslararası ilişkilerde de içimizdeki bazı kesimlerin
tavırlarında da çifte standardı, ilkesizliği, söz ile eylem arasındaki
derin ayrımı iliklerimize kadar hissettiğimiz meselelerin başında
terör geliyor. Bize demokrasi, insan hakları dersi verenler
veya vermeye kalkanlar, ekonomik kalkınmanın güya yolunu
gösterenler, bunun önündeki en büyük engel olan terör konusunda
gereken desteği hiçbir zaman vermediler. Tam aksine teröristleri
kendi ülkelerinde beslediler. Onlara parasal kaynaklar temin
ettiler. Onlara yataklık yaptılar. Bugün bölücü terör örgütünün
militanları için Suriye ve Irak ne kadar önemliyse emin olun, siyasi
uzantıları için de çoğu Avrupa ülkesi o derece güvenli limanlardır.
Yanı başımızdaki bir Avrupa ülkesinde terör örgütlerinin
militanlarına silahlı ve ideolojik eğitim verdikleri kamplar faaliyet
gösterebiliyor. Bunları takip ediyoruz, biliyoruz.”
AB üyesi ülkelerden öncelikle teröre destek veren kendi
mevzuatlarını düzeltmelerini, bir an önce bu yüz kızartıcı tablonun
önüne geçmelerini beklediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı
Erdoğan, önce bu konun halledilmesi gerektiğini belirtti.
Özellikle ekonomi üzerinde hassasiyetle durduklarını dile
getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1970’li yıllardan itibaren
kronik hale gelen krizler sebebiyle Türk milletinin haklı olarak
yaşanan her hadise karşısında bir tedirginlik yaşadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sadece ekonomisinin
büyümediğine ve demokrasisinin güçlenmediğine işaret ederek
istikrar ve güven ikliminin çıtasının da yükseldiğini söyledi.
-Bakan Tüfenkci: “Başkanlık sistemini hep beraber
hayata geçirmek istiyoruz”
TOBB konferans salonunda gerçekleştirilen törende konuşan
Bakan Tüfenkci, yapısal reformların birçoğunu gerçekleştirdiklerini
belirterek, “En önemlilerden birisini de önümüzdeki dönem
gerçekleştireceğiz. Sistem sorununu halledip, düzelttikten sonra
yeni bir anayasayla birlikte başkanlık sistemini hep beraber hayata
geçirmek istiyoruz” dedi.
Bakan Tüfenkci, dünyada ticaret daralırken Türkiye’nin
kesintisiz şekilde büyümeye devam ettiğini ifade ederek, bu
başarıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki ekonomi ve
siyaset anlayışının bulunduğunu söyledi.
Bakanlık olarak ticareti kolaylaştırdıklarını ve tüm gümrük
kapılarında otomasyon sistemini hayata geçirdiklerini anlatan
Tüfenkci, “Gümrüklerde iş ve işlemlerin daha kolay yapılmasını
sağlıyoruz. Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü artırarak,
ekonomiyi büyütmeye devam edeceğiz. AK Parti hükümetleri
olarak hayal dahi edilemeyenleri başardık.” diye konuştu.
Gelinen nokta itibarıyla yapısal reformların birçoğunu
gerçekleştirdiklerini dile getiren Tüfenkci, “Ancak en önemlilerden
birisini de önümüzdeki dönem inşallah sizlerle beraber
gerçekleştireceğiz. Sistem sorununu halledip, düzelttikten sonra
yeni bir anayasayla birlikte başkanlık sistemini hep beraber hayata
geçirmek istiyoruz. Biz istiyoruz ki Türkiye daha hızlansın, daha
hızlı karar alsın. Dünya ile daha iyi rekabet şansını yakalayabilsin.
Bu dönüşüm Türkiye’nin refahına katkı sağlayacaktır. Bu dönüşüme
gereken katkıyı siz ticaret erbapları, borsalar, ticaret odaları
verecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Birilerinin çukur ve terör siyaseti yaptığını, kendilerinin ise gece
gündüz demeden ülke için çalıştıklarına dikkati çeken Tüfenkci,
“Birileri paralel örgütlerle ve her türlü şer odaklarıyla işbirliğine
girerken biz, Türkiye olarak hep birlikte yolumuza devam edeceğiz.
Paralel terör örgütüne finans sağlayanları öncelikle kendi içlerinizde
ayıklayarak, öteleyerek, onları dışlayarak, gereken dersi, tavrı
işadamlarımız gösterecektir inşallah” şeklinde konuştu.
-TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın başlattığı reform ve istikrar adımlarıyla, özel sektör
olarak atılımlar yaptıklarını ve birçok sektörde küresel başarı
hikayeleri yazdıklarını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin coğrafyanın en güçlü, en gelişmiş
ekonomisi haline geldiğini vurgulayarak, “Sadece geçen sene, özel
sektör olarak 760 bin kişiye yeni istihdam sağladık. 205 milyar lira
makine-teçhizat yatırımı yaptık. Küresel durgunluğa rağmen 145
milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. 2008 küresel krizinden sonra,
yani son 7 yılda, yanı başımızdaki Avrupa Birliği ülkeleri tek bir
ilave istihdam üretemedi. Tam tersine 4 milyondan fazla çalışan da
mevcut işlerini kaybetti.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin ise söz konusu dönemde 6 milyon vatandaşına ilave
istihdam sağladığına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, özel sektör
eliyle sadece ekonomiyi büyütmekle kalmadıklarını, ahilik ve lonca
geleneğini yaşattıklarını da belirtti.
Kocaeli Odavizyon
ab diyalog ►
AB ile ‘yüksek düzeyli ekonomi
diyaloğu’ çalışma yemeğinde ele alındı
KSO ve İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu yemekte yaptığı konuşmada Türkiye’nin
AB katılım müzakerelerinin canlandırılmasının önemine dikkat çekti. 800 bin nüfuslu bir ülke
nedeniyle 6 faslın açılamamasının demokratik bir uygulama olmadığını vurgulayan Zeytinoğlu,
sorunlara çözüm bulunabilmesi için bu fasılların açılmasının şart olduğunu söyledi
Türkiye-AB Yüksek Düzey Ekonomi Diyaloğu Özel Sektör Çalışma Yemeği TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES
Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde İstanbul Hilton Otel’de yapıldı.​
Toplantıya; Hisarcıklıoğlu’nun yanı sıra Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek,Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş,
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, AB Bakanı Volkan Bozkır, AB Türkiye Delagasyon Başkanı Hansjörg Haber, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen,
Avrupa Komisyonu’nun Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn,
Avrupa Komisyonu’nun Çevre, Denizcilik ve Balıkçılıktan
Sorumlu Üyesi Karmenu Vella, Avrupa Komisyonu’nun
10 Kocaeli Odavizyon
Araştırma ve Yenilikçilikten Sorumlu ÜyesiWolfgang
Burtscher, EUROCHAMBRES CEO’su Arnaldo Abruzzini,
BUSINESSEUROPE CEO’su Markus J.Beyrer, BUSINESSEUROPE Uluslararası İlişkiler Direktörü Luisa Santos,
AB özel sektör temsilcileri, uluslararası finansal kuruluşların temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, oda
borsa ve sektör meclisi temsilcileri katıldı.
TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu çalışma yemeğinin başlangıcında
yaptığı konuşmada AB’ye katılım için gerçek anlamda bir
entegrasyon gerektiğini vurgularken, iş dünyasının da ekonomik entegrasyonun ana unsurlarından olduğunu kaydetti.
AB ile ilişkilerin geçmişine ilişkin de bilgiler veren Hisarcıklıoğlu, daha fazla diyaloğa ve çalışma gücüne ihtiyaç
olduğunu söyledi.
Yemeğe katılan İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan
Zeytinoğlu, ekonomik diyalog mekanizmasının öneminin
yanısıra Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin canlandırılması gereğine dikkat çekti ve 800 bin nüfuslu bir ülke
nedeniyle altı faslın açılamamasının demokratik bir uygulama olmadığını söyledi.
Zeytinoğlu, GKRY tarafından bloke edilen yargı ve
temel haklar ile adalet, özgürlük ve güvenlik gibi fasılların
türkiye’de reformların devam etmesi açısından kritik önemde olduğunu belirtti ve “AB eğer Türkiye’de reform yapılmasını ve yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve temel
haklar alanındaki sorunlara çözüm bulunmasını istiyorsa bu
fasılların önündeki engelleri kaldırmalıdır” dedi.
Kocaeli Odavizyon
11
[meslek komiteleri ►
Kocaeli Sanayi Odası
Meslek Komiteleri müşterek
toplantısı yapıldı
Kocaeli Sanayi Odası’nda geleneksel hale gelen Meslek Komiteleri Müşterek Toplantıları’nın
bu yıl ilk toplantısı gerçekleştirildi. Welborn otelde yapılan KSO’nun Meslek Komiteleri Müşterek
Toplantısı’nın açılış konuşmasında ilk sözü alan
Meclis Başkanı Hasan Tahsin Tuğrul, Meslek Komiteleri Müşterek Toplantıları’nın önemini vurgulayarak, daha önce yapılan toplantıların olumlu
sonuçlarını aktardı.
Açılışta daha sonra söz alan KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Nisan ayı başında ilimizde Kartepe The Grenn Park Otelde Ekonomi Gazetecileri
Derneğinin toplantısında konuşan TOBB Başkanı
Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun ‘Dünyada ve Türkiye’de
Ekonomik Görünüm’ konulu sunumunu özetleyerek aktardı.
Kocaeli Sanayi Odası Meslek Komiteleri Müşterek Toplantısının ilk konuk konuşmacısı Ussal
Şahbaz’dı. ‘Sanayinin Dijitalleşmesi Gelişen Ekonomiler için ne anlama gelir’ konulu sunumu ilgiyle dinlendi. Şahbaz, ”Türkiye, ekonomisinin en
sağlam yönlerinden biri olan sanayisini kaybedebilir mi? Evet. Sanayisizleşme tüm gelişmekte olan
ülkeler için bir risk. Ama bugün Türkiye özelinde
yaşanan küresel teknolojik gelişmeler, sanayisizleşme riskini daha da artıyor.
Ülkeler zenginleştikçe sanayinin toplam üretimdeki payı azalır. Hizmet sektörü sanayinin yerini alır. Ancak Harvard Üniversitesi’nden Dani
Rodrik’in araştırmalarına göre, son zamanlarda
gelişmekte olan ekonomiler için sanayisizleşme
normalden erken başlıyor. Örnek vermek gerekirse, Almanya’da sanayinin ekonomideki payı
1970’te zirveye geldiğinde, kişi başına milli gelir 11 bin dolardı ve sanayinin payı yüzde 35’ti.
Daha sonra Almanya’da hizmet sektörünün büyüme hızı sanayiyi geçti. Brezilya’da sanayisizleşme
1986’da yüzde 17 ile 5 bin dolar seviyesinde başladı. Hindistan’da ise 2002’de yüzde 12’yle 2 bin
dolar seviyesinde oldu. Oysa sanayide yaşanan dijitalleşme trendi, bu trendi yakalayamayan ülkelerde sanayisizleşmenin daha da hızlanmasına sebep
olabilir.” dedi. KSO Meslek Komiteleri Müşterek
toplantısının ikinci konuşmacı konuğu İTÜ Nükleer Araştırmalar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
A.Beril Tuğrul, ‘Doğu Akdeniz Enerji Politikaları’
konusunda sunum gerçekleştirdi.
12 Kocaeli Odavizyon
Kocaeli sanayi Odası Gala yemeğinde Başkan Zeytinoğlu,
Meclis Başkanı Tuğrul, Başkan Yardımcısı Çınar Ulusoy,
Üye Mehmet Eskiyapan ve eşleri görülüyor
Kocaeli Sanayi Odası Meslek komite üyelerinden
bazıları Vapur gezisi sırasında toplu olarak görülüyor
Kocaeli Sanayi Odası Meslek Komiteleri Müşterek
Toplantısı’ndan bir görünüm
Körfez Vapuru gezisinde KSO Meclis üyesi Oktay
Kabasakal ve aileleri görülüyor
Podolog Mükerrem Vatansever Ayak Sağlığı
hakkında bilgi verdi
KSO Meslek Komiteleri Müşterek toplantısının ilk
konuşmacısı Ussal Şahbaz’a sunumu sonrası KSO
Başkanı Zeytinoğlu ve Meclis Başkanı Tuğrul
hediye verdiler
3’ncü Meslek Komitesi üyeleri de bir ödül kazandılar.
Necmi Gidici,Murat Can ve Seçkin Ökte ödülü
Zeytinoğlu ve Tuğrul’dan aldılar
KSO’nun Gala yemeğinde 23 Nisan Bayramı
coşkusu yaşandı
5 Dalda ödül kazanan 9 ve 10’cu Meslek Komite üyeleri Başkan Zeytinoğlu, Meclis Başkanı Tuğrul, Hasan
Şerefhan,Mehmet Yılmaz,Hüseyin Ertan,
Necati Hakoğlu,Selçuk Denizligil, Aynur
Hacıfettahoğlu,İlker Can
KSO’nun ikinci konuğu olan Prof. Dr. A. Beril Tuğrul’a
günün anısına KSO Başkanı Zeytinoğlu hediye verdi
Kocaeli Odavizyon
13
[meslek komiteleri ►
-Meslek komitelerine ödülleri verildi
Kocaeli Sanayi Odası’nda Komiteler dalında Ödül
Almaya uygun görülen Meslek Komitelerine ödülleri,
KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu ve Meclis Başkanı
Hasan Tahsin Tuğrul tarafından verildi. 7 ayrı dalda
verilen ödüllerin 5’ini 9 ve 10’ncu Meslek Komitesi,
‘Boya ve Sanayi Gazları Sanayi Grubu’ ile ‘Temel Kimyasal Ürünler Sanayi Grubu’ olarak, En Fazla Katılım
Sağlayan Komite, En Fazla Öneri Getiren Komite, En
Fazla Görüş Bildiren Komite, En Fazla Meslek Grubu
Faaliyeti Yapan Komite ve En Fazla Alınan Kararları
Sonuçlandıran Komite dallarında ödülleri aldılar.
3’üncü Meslek Komitesi, ‘Hazır Yemek ve Şekerleme Sanayi Grubu’, En Fazla Üye Ziyareti Yapan Komite olarak ve 22’inci Meslek Komitesi ‘İşlenmiş Metal
Ürünleri Sanayi Grubu’, En Fazla Müşterek Toplantıya Katılım Sağlayan Komite olarak ödül aldılar.
KSO’nun Meslek Komiteleri Müşterek toplantısında
bayan eşler için sabah saatlerinde özel seminer programı yapıldı. Podolog Mükerrem Vatansever, ‘Ayak Sağlığı Söyleşisi’ gerçekleştirdi. Ayrıca çocuklar için gün
boyu aktiviteler düzenlendi.
-Körfez vapur turu yapıldı
Toplantının ardından saat 16.00’da toplu halde
otobüslerle Gölcük-Kavaklı Vapur iskelesine gidilerek
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ait Vapurla Körfez
turu başlatıldı. Geçtiğimiz hafta son tabyanın konulması törenin yapıldığı Körfez Köprüsü’ne (Osman Gazi
Köprüsü) kadar gidilerek dönüş yapıldı. Oldukça neşeli
geçen Körfez turu sonrası otelde yenilen Gala Yemeğinde 23 Nisan coşkusu yaşandı.
KSO’nun Meslek Komiteleri Müşterek toplantısında
eşler için de ayrıca aktiviteler düzenlendi
22.Meslek komitesi bir dalda ödül kazandı.
M.Ali Kartal, Sadi Akçelik,İdris Bayat Metin
Aktürk,Mustafa Gürsoy ve Aydın Kılınç ödülü
Zeytinoğlu ve Tuğrul’dan aldılar
Toplantıdan genel görüntü
14 Kocaeli Odavizyon
Kocaeli Odavizyon
15
[ar-ge ►
Hayat Kimya 100 milyon liralık yatırımla
Ar-Ge Merkezi açtı
Hızlı tüketim ürünleri sektöründe bebek bezi, temizlik
kağıtları ve ev bakım ürünlerinde sunduğu 12 markasını,
dünya çapında 100’e yakın ülkede tüketicilerle buluşturan
Hayat Kimya, global yenilik üssü olarak konumlandırdığı
AR-GE Merkezi’nin açılışını yaptı.
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla gerçekleşen törende Hayat Kimya “global yenilik
üssü” olarak tanımladığı merkezi tüm yönleriyle kamuoyuna tanıtıldı.
Hayat Kimya’nın İcra Kurulu Başkanı Avni Kiğılı yaptığı
açıklamada, “Hem ana merkezimiz Türkiye, hem de bulunduğumuz diğer coğrafyalardaki farklı tüketici ihtiyaçlarına
odaklanarak, hammaddeden ambalaja yeni ürün ve verimlilik arttıran süreçler geliştiriyoruz. Ar-Ge Merkezimiz, bu
anlamda Türkiye’nin hızlı tüketim ürünleri sektöründeki ilk
ve en büyük yatırımı olarak Türkiye’den dünyaya yenilik ihraç eden bir ‘global yenilik üssü’ niteliğindedir” dedi.
Cezayir, İran, Mısır, Bulgaristan, Fas, Rusya ve Nijerya
gibi pazarlarda diğer markalarla rekabet halinde olan Hayat Kimya, 2012 yılında ilk faaliyetlerine başlayan Ar-Ge
merkezini 5. yılında toplam 5400 metrekare alanda enerji ve çevre dostu tasarıma sahip yeni binasına taşıdı. 4 yıl
içinde Ar-Ge faaliyetlerine 100 milyon TL’ye yakın yatırım
yapan Hayat Kimya’nın İzmit Yeniköy’deki yeni Ar-Ge Merkezinde, alanının uzmanı 70’in üzerinde araştırmacı ve çalışanıyla, hammaddeden ambalaja kadar dikey entegrasyon
stratejisini geliştiren yenilikçi projeler üzerinde çalışıyor.
Üniversite ve uluslararası araştırma merkezi işbirliklerinin
yanı sıra, son 2 yılda 25’e yakın çalışmalarıyla patent sektöründe önemli işler yapıyor.
Hayat Kimya Ar-Ge Merkezi, aynı zamanda T.C. Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından sektörünün “En
İyi Ar-Ge Merkezi” ödülünün de sahibi.
Ar-Ge faaliyetlerinin özendirilmesi ve hızlanması için
çalışanlarına yönelik ödül teşvik sistemi kuran, veri tabanı
üyelikleri konusunda destek sağlayan Hayat Kimya’nın aynı
zamanda Hacettepe, İstanbul, Sabancı, Koç, Kocaeli, Yalova, Sakarya Üniversiteleri ile de işbirlikleri bulunuyor.
-KİĞILI: AR-GE ÜSSÜ KURUYORUZ
Hayat Kimya İcra Kurulu Başkanı Avni Kiğılı “Dün-
16 Kocaeli Odavizyon
yada, lider şirketlerin büyümeleri, Ar-Ge yatırımları ve inovasyon artışlarıyla doğru orantılıdır. Biz de şimdiye kadarki
yatırımlarımızla yetinmeyerek önümüzdeki 3 sene içerisinde
yıllık Ar-Ge harcamalarımızı 2’ye katlayarak, globalleşme
vizyonumuzda önemli mesafe kat edeceğiz. Ar-Ge Merkezimizi, Türkiye’den Avrupa, Afrika ve Asya’ya yerel tüketici
ihtiyaçlarına uygun ürün ve fikir ihracatı yapan bir üs olarak konumlandırıyoruz. Bugün tüm markalarımızla dünya
çapında 100’e yakın ülkede milyonlarca eve ulaşıyoruz. Her
1 dakikada tüketiciler tarafından raflardan 11.200 Molfix
seçiliyor, 2.000 kadın Molped’i tercih ediyor, 400 kg Bingo markalı ev bakım ürünlerimiz ve 300 kg Papia, Familia,
Teno markalı kağıt ürünlerimizle ile milyonlarca eve hijyen
ve temizlik yayılıyor. Yenilikçi markalarımızla Cezayir, Mısır, İran’daki pazar liderliklerimizi, yeni girdiğimiz Rusya ve
Nijerya’ya da taşımayı hedefliyoruz.” dedi.
Hayat Kimya Kocaeli Yerleşkesinde bulunan AR-GE
Merkezi’nin açılış törenine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın yanı sıra Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Hayat
Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Yahya Kiğılı, Hayat Kimya
İcra Kurulu Başkanı Avni Kiğılı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, AK Parti İl Başkanı
Şemsettin Ceyhan, Başiskele Belediye Başkanı Hüseyin Ayaz,
Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, Başiskele Kaymakamı Ali Partal, KOTO Başkanı Murat Özdağ ve Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu katılım gösterdi.
-GURUR DUYUYORUZ
Programın açılış konuşmasını yapan Hayat Kimya ARGE Direktörü Fikret Koç,” Türkiye’de ilk ve en büyük olmasının ötesinde en iyi AR-GE Merkezine sahibimiz. Üretim tesisimiz dinamik bir yapıdadır. Binamız sosyal çevreye
bütünleşmiş bir şekilde tasarlandı. Enerji ve çevreci tasarımında tüm kriterleri karşılayacak bir yeterliliğe sahiptir.
Biyoteknoloji alanında çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Faaliyetlerimizle bilim ve teknolojiyi ileri taşımak açısından
elimizden gelen çalışmayı yapmaktayız. Amacımız pazarda
öncü olmaktır. Gerçekleştirdiğimizi nitelikli çıktılarımızla
25 bin patenli ürünümüzle görülmemiş bir başarı elde ettik.
Hızlı tüketim ürünlerinde de alışagelmişin dışından bir hizmet vermekteyiz. AR- GE Merkezimizde 70’i aşkın nitelikli
çalışanımız vardır. Türkiye’ye değer katan çalışmalar yapmaktan
gurur duyuyoruz” dedi.
-MARKALARIMIZI GÜÇLENDİRECEĞİZ
Koç Ardından kürsüye çıkan Hayat Kimya İcra Kurulu Başkanı Avni Kiğılı,” 1987’de hızlı tüketim sektörüne giriş yaptık.
30 yılı aşkın süredir 12 marka ile faaliyet göstermektedir. Birçok
farklı coğrafyada üretim yapmaktayız. Globallesşme adımlarımızı kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. 2015’te de yüzde 20 oranında
büyümeyi başardık. Dünyanın en büyük beşinci bebek bezi üreticisi konumundayız. Pazar lideri olma unvanımızı gururla taşıyoruz. Ürünlerimiz milyonlarca eve hijyen sunuyor. Markalarımızı
güçlendirip farklı coğrafyalara taşıyacağız. ARGE Merkezimiz
global bir bilgi üssü. İnovatif fikirler bu merkezde oluşturulacak.
Hammaddeden ambalaja kadar geniş bir üretim hacmine sahibiz. Lider şirketlerin büyümeleri inovasyon çalışmalarıyla doğru
orantılıdır” ifadelerini kullandı.
-İNSANLIĞA FAYDALI OLMALI
Kiğılı’nın ardından söz alan Kocaeli Büyükşehir Belediye
Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, “ARGE Merkezimizin tüm
insanlığa faydalı olmasını diliyorum. Araştırmadan, çalışmadan
hiçbir şey yapmak mümkün değil. Meraklı olacağız. Araştıracağız. Eskiden bu kelimelere yabancıydık. Ne zaman bu kelimeleri
Türkiye kullanmaya başladı o zaman onurlu, gelişen bir ülke haline geldi. Eskiden Türk Malı dendi mi biz bile almıyorduk. Bizim
çocukluğumuzda böyle bezler falan yok, Amerikan bezi vardı.
Annem bizim bezlerimizin pisliklerini döker zor şartlar altında
temizler yıkar, onu kaynatırdı. Sabun bulmak bile zordu. Bu tür
hijyenik ürünler yoktu. Olsa da üretim gücümüz alım gücümüz
yoktu” dedi.
-ÇAĞIMIZ BİLGİ ÇAĞI
Karaosmanoğlu’nun ardından konuşan Vali Hasan Basri Güzeloğlu,” Çağımız bilgi çağı. Bilginin ticarileşmesi, gerek şirket
bazında gerekse kurumlarımız bazında olmaz olmazdır. Bilgi
temelli bir AR- faaliyetini önemsemek uluslararasılaşmaktır.
Yatırım geleceği içerir. Bilgiye bağlı gelişmeyi bünyesinde bulundurur. Bu takım anlayışı ile olacak bir iştir. Biz Türkiye’deki
şirketlerimizin Arge temelli gelişimini çok önemsiyoruz. ” dedi.
-TÜRKİYE KENDİ ÜRETMELİDİR
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık yaptığı konuşmada küresel rekabete dikkat çekerek şunları söyledi:
”Artık dünya öyle bir noktaya geldi ki AR-GE yapmayan firmalar ve dolayısıyla ülkeler bu yarışta geriye kalıyorlar. Dünya
öyle bir yarış içerisindeki sizin mesafe almanız çok önemli değil. ‘Bizde bir şeyler yapıyoruz’ anlayışı Türkiye’de artık geçerli
değil.
Batı AR-GE zaman ayırırken biz kendi içimizdeki çekişmelere takılı kaldık. Geçmiş dönemde Güney Kore bir kalkınma hareketine girişti. 2002 yılında 17 bin dolarlık milli gelire
ulaştı. Daha eskiden 80 dolardı Güney Kore’de milli gelir. Eğer
1960’lardaki sanayi hamlesine destek verilmiş olsaydı bugün
Türkiye Almanya ile bilek güreşi yapacak konuma gelirdi. O
yüzden bugün biz çok daha hızlı hareket etmek zorundayız.
Bunun kolay olmadığının bilincindeyim. Ama imkânsız olmadığını da biliyoruz. Türkiye ölçek bazında ne üretiyorsa kendi
üretebilmelidir. Bizim gibi bir ülkenin ithalatı bağımlı kalması
kabul edilemez” dedi.
-KİMYA SEKTÖRÜNDE AR-GE ÇOK ÖNEMLİDİR
Bu topraklar bize gelecek nesillere bırakacağımız bir emanettir. Yerli yenilikçi ve yeşil üretimde mecburi istikamet ARGE’dir diyen Bakan Fikri Işık,” Bazen paranızla dahi satın
alamazsanız. Bu da rekabet şansınızı sıfırlar. Sizde ARGEye
gereken önemi vermezseniz adım adım ölüme giden bir insan
gibi olursunuz. Ama ARGE’ ye önem verirseniz diğer ülkelerle
mesafeyi hızlı bir şekilde kapatırız. Bunu yapmayanlar geleceğin dünyasında var olmayacaktır. Sadece nicelik değil nitelik
de olmak zorunda.
Hayat Kimya’ya teşekkür ediyorum. 2015 yılında bu merkez ödüllendirildi. Bu hayat Kimya’nın ciddi bir alt yapıya
sahip olmasının göstergesidir. Kimya sektöründe AR- GE çok
önemlidir. Her yıl 20 Milyar TL açık verdiğimiz bir sektördür
kimya sektörü. Vakit varken firmalarımızın en az bütçemizin
yüzde 3’ünü AR-GE’ye ayırması lazım” şeklinde konuştu.
-AMBALAJ TASARIMI BİLE ÇOK ÖNEMLİ
Bu topraklar yatırımı boşa çıkarmaz. Yeni ARGE reform
paketimizi hazırladık diyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işık,
”Düzenlemeler yaparak öncelikle tasarım faaliyetlerini de
destekleme kararı aldık. Artık ürünün ambalaj tasarımı bile
çok önemli. Çok vasat bir ürünü çok iyi ambalajla satan firmaları biliyoruz.
Artık ARGE’nin dışında sayılan tüm faaliyetleri ARGE kapsamına aldık. Türkiye’nin artık zaman kaybetmesini istemiyoruz. Yabancı uzman çalıştırmanın da önünü açtık. Almanya’nın
gücü üniversitelerinden gelir. Pozitivist anlayış yakın zamana
kadar bizim üniversitelerimizde hâkimdi. Türkiye bu yüzden
yerinde sayıyordu.
Bu anlayış artık kırıldı. Bilginin değere dönüşmesi anlamı gelişti. Üniversite hocası sanayi ile anlaşırsa hocanın kazancının yüzde 85’i hocaya kalacak. Artık daha ne yapalım.
Buradaki işbirliğini arttırmamız lazım.” İfadeleriyle sözlerini
noktaladı.
Kocaeli Odavizyon
17
[esnek ambalaj ►
Türkiye’de 1.3 milyar euro büyüklüğünde
esnek ambalaj pazarı var
Enver BAKİOĞLU
Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği (FASD) 2005 yılında kurulmuş olup bugün itibari ile 56 firmadan 65 üyesi
ile Türkiye esnek ambalaj sanayiinin tek ve en yetkin temsilcisidir.
Ambalaj Sanayicileri
Dernekleri
Federasyonu’nun
da kurucu ve
Yönetim
Kurulu üyesi olan
FASD, ülkemiz
esnek
ambalaj
sektörünü Avrupa Esnek Ambalaj Derneği’nde
(Flexible Packaging Europe) de temsil etmektedir.
¬Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği (FASD)’nin
yapısı, misyonu çalışmaları ve hedefleri
FASD olarak ulusal ve uluslararası platformda esnek
ambalaj sektörünü bir bütün olarak geliştirmek, üyelerimi-
18 Kocaeli Odavizyon
zin karşılaştığı sorunlar ile yakından ilgilenmek, geliştirdiğimiz çözüm önerilerimizi ilgili kamu kurum ve kuruluşları
ile paylaşmak ve sektörümüzün AB ile uyum içerisinde gelişmesine katkı sağlamak başlıca hedeflerimiz arasında yer
almaktadır. Üretici firmalarımızın dünyanın önde gelen tedarikçileri arasında yer almasını sağlamak amacıyla büyütmekte olduğumuz Pack-Ist fuarımız da dahil olmak üzere
gerekli platformları oluşturmak, sektörümüz hakkında istatistiksel çalışmaları yürütmek, Avrupa mevzuatlarını takip
etmek ve mevzuat uyumlulaştırma süreçlerinde yer almak
başlıca çalışma alanlarımızdır.
-Esnek ambalaj nedir ve neden tercih
edilmektedir?
“Esnek ambalaj” terimi, içine konan ürünün şeklini
alan, kütlece hafif, marketlerde ürünlerin albenileriyle tercih edilmesini sağlayan, genellikle baskılı, dağıtımı ekonomik ve kullanımı kolay küçük torbalar, poşetler ve saşeleri ifade eder. Esnek ambalajlar, tüm ambalaj sektörünün
değer olarak yaklaşık yarısını teşkil etmektedir. Kullanılan
malzemeler açısından değerlendirdiğimizde, esnek ambalaj
sektöründe kullandığımız malzemelerin %75 kadarı plastik
filmlerden, geri kalan kısmı ise alüminyum folyolar, kağıt,
mürekkep ve tutkaldan oluşmaktadır.
Esnek ambalajların yapıldığı malzemelerin verimi yüksektir, bu da az miktarda malzeme kullanarak çok miktarda ürünü ambalajlamak anlamına gelmektedir. Bu şekilde
yakalanan kaynak verimliliği ve endüstriyel faydalar değerlendirildiğinde esnek ambalajlar diğer ambalaj türlerinin
içinde öne çıkmaktadır.
Esnek ambalajlar ile ışık, su buharı ve oksijen geçirgenliği açısından istenilen raf ömrünü veren kombinasyonlar
oluşturulabilmekte ve gıda güvenliği sağlanmaktadır. Kolay
açılıp kapanabilme, kolay yırtılma gibi özellikleri sayesinde
tüketiciye kullanım kolaylığı sağlandığı gibi, ürünler porsiyonluk ölçülerde sunulabildiğinden gıda israfının önüne
geçmekte de esnek ambalajların faydası büyüktür.
Çevrenin korunmasına yönelik olarak alınabilecek en
önemli önlemlerden biri kaynak tasarrufu, yani kullanılan
malzemenin azaltılması olduğundan, birim miktarda gıda
maddesini çok az malzeme ile koruyabilen esnek ambalajlar
ürünün yaşam döngüsü içerisinde büyük bir çevresel avantaj
ve enerji tasarrufu sağlamaktadır.
-Esnek ambalajlamanın ülkemizde ve dünyadaki
durumu, gelecek öngörüleri
Esnek ambalaj sektörü, tüm ambalaj sanayii içinde en
hızlı gelişen alt sektörlerden biridir ve 2004 yılından itibaren senelik ortalama %6 - %8 oranında büyüme göstermiştir.
2014 yılı sonunda küresel esnek ambalaj sanayi büyüklüğü 80 milyar USD’lik bir hacme ulaşmıştır. Kuzey Amerika sektör büyüklüğü açısından lider konumdadır. Orta/Doğu
Asya ve Avrupa ile birlikte bu üç bölge dünya esnek ambalaj
sanayiinin neredeyse üçte ikisine hâkimdir. 2014 yılında,
Avrupa’da 12,4 milyar Euro’luk ekonomik büyüklüğe sahip esnek ambalaj pazarına, Avrupa ambalaj tüketiminde
ciddi oranlara sahip Almanya, Fransa ve İngiltere ülkeleri
liderlik etmiştir.
Türkiye’de ise 60’tan fazla esnek ambalaj üreticisi faaliyet göstermektedir ve bu şirketler 15.000’e yakın kişiye
istihdam sağlamaktadır.
FASD’nin hesaplamalarına göre Türkiye’de yalnızca
ürüne doğrudan temas eden ve katma değerli “birincil” esnek ambalajlar açısından değerlendirildiğinde, 635 milyon
Euro’luk bir pazar söz konusudur. Buna ikincil ambalajları da dahil edecek olursak toplam üretimin ise 1,3 milyar Euro’nun üzerinde olduğu söylenebilir. Türkiye esnek
ambalaj sektörü, bu üretimin yaklaşık %40’ını yurt dışına
ihraç etmektedir.
Halihazırda Avrupa’nın yedinci büyük esnek ambalaj
pazarı olan Türkiye’de FASD’nin hesaplamalarına göre
2014 yılında 190 bin ton esnek ambalaj tüketilmiş olup
önümüzdeki 5 yılda yıllık %4 civarında bir büyüme öngörülmektedir. Bu haliyle Türkiye esnek ambalaj sanayii, görece doygun olan Batı Avrupa esnek ambalaj pazarından
daha hızlı büyümekte ve dinamik yapısıyla öne çıkmaktadır.
Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği olarak ana hedefimiz toplumsal dinamikler paralelinde sürekli büyüme
trendine sahip olan ülkemizi ve yerli üreticilerimizi Avrupa başta olmak üzere yakın coğrafyamızın esnek ambalaj
üretim üssü haline getirmektir. Sanayicilerimiz tüm coğrafyalardaki rakipleriyle mücadele etmekte, ülkemize istihdam ve ihracat potansiyeli yaratmaktadır. İstatistikler
de göstermektedir ki, yetişkin insan gücü ve son teknolojiye
sahip olan sektörümüz bu hedefe doğru sağlam adımlarla
ilerlemektedir.
-Esnek ambalaj sektörünün dış pazarlardaki
konumu
Geçtiğimiz yıl yalnızca İSO Türkiye’nin İlk 1000 Sanayi Kuruluşu arasında yer alan 18 FASD üyemizin bildirdiği toplam ihracat rakamı 1 milyar 450 milyon USD
düzeyinde olup, bu firmaların doğrudan ihracat oranı %50
dolayındadır. Esnek ambalaj ürünleri ile ambalajlanarak
ihraç edilen ürünleri, yani dolaylı ihracatımızı da dikkate
aldığımızda, bu rakamların çok daha büyük olduğunu düşünmek mümkündür.
Türkiye esnek ambalaj sektörünün ihraç pazarları arasında öne çıkan bölgeler yaklaşık %70 ile Avrupa ve yaklaşık %16 ile Orta Doğu’dur. İlk 5 ihracat destinasyonumuz
olarak İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa ve Romanya
sayılabilir. Bu durum, Türkiye’deki üreticilerimizin gerek
kalite gerekse termin açısından Avrupa’nın kalite beklentisi en yüksek düzeyde olan, önde gelen pazarlarına hizmet
verecek düzeyde olduğunu açıkça göstermektedir.
-Sektörün mevzuat ve diğer konularda yaşadığı
sorunlar
Üzülerek ifade etmek zorundayız ki esnek ambalaj
sanayinin temel girdisi olan plastik malzemelerde yerli
üretim kapasitesinin kısıtlılığı nedeniyle ülkemiz büyük
oranda ithalata bağımlıdır. Örnek vermek gerekirse yerli polipropilen hammadde üretiminin toplamı Türkiye’nin
toplam polipropilen hammadde ihtiyacının ancak %9’unu
karşılayabilmektedir. Hal böyle olunca sektörde ihtiyaç
duyduğumuz bu plastik hammaddenin %91’i ithal edilmek
durumunda kalınmaktadır. Bu çerçevede hammadde ithalatını zorlaştırıcı düzenlemeler, sektörün önünde büyük bir
engel oluşturmakta ve sanayicilerimizi Avrupalı meslektaşları karşısında rekabet dezavantajına sürüklemektedir.
Örneğin 2015 Şubat ve Mart aylarında yayınlanan tebliğler
hammadde tedarik süreçlerinde ciddi sıkıntılara sebebiyet
vermiştir.
Esnek ambalaj sanayimiz yetişmiş insan gücü, genç,
yeni teknoloji hat ve makine parkı, bilgi birikimi ile tüm
dünya ile rekabet edebilir düzeydedir. İthalat ve ihracat süreçlerine ilişkin mevzuatta sıklıkla yapılan değişikliklerinin
doğurduğu sıkıntılar, tebliğlere uyum sağlama, zorlaştırıcı
şartlarla mücadele süreci ticaretimizi derinden etkilemektedir. Beklentimiz, kamu otoritesinin mevzuatı basitleştirmek suretiyle bu konuda sanayicilerimizin önünü açması ve
hiç değilse Avrupalı rakiplerimizle aynı koşullarda rekabet
edebilmemizi sağlamasıdır.
Yaşadığımız bir diğer zorluk, değer zincirindeki konumumuza ilişkindir. Petrokimya üreticilerinin hammadde
üretimindeki kâr marjlarını son 3 senede çok önemli oranda artırdıklarını ve bu sebeple bizlerin yer aldığı sonraki alt
sektörlerdeki marjların fazlasıyla daraldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ayrıca, sektörümüzdeki üretici sayısının
görece yüksek olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurduğumuzda, son yıllarda esnek ambalaj sektöründe rekabet
ortamının gittikçe daha da yakıcı bir hal aldığını ifade edebiliriz. Çevirimci üreticilerin marjları bir hayli daralmıştır.
Hammadde tedarik bacağında dünya devi petrokimya şirketleriyle, müşteri tarafında ise yine ulusal veya çok uluslu
dünya devi gıda ve gıda dışı firmalarla muhatap olan esnek
ambalaj üreticileri, ar-ge, inovasyon ve sürdürülebilir kalite
ve hizmet için gereken ticari koşulları tedarikçi ve müşterilerine anlatmakta oldukça zorlanabilmektedir.
ENVER BAKİOĞLU ÖZGEÇMİŞ:
Yüksek öğrenimini ABD’de gerçekleştirmiş ve 1995
yılında Rochester Teknoloji Enstitüsü Ambalaj ve Baskı
Bilimleri Bölümü’nden mezun olmuştur.
Sektöre Bak Ambalaj’da adım atmış, 1996 yılı sonuna kadar Üretim, Ürün Geliştirme, Teknik Satınalma ve
Pazarlama gibi çeşitli departmanlarda görev yapmıştır.
1998 - 2001 yılları arasında Bak Ambalaj Genel
Müdürlüğü görevini sürdürmüştür.
Halen, Bakioğlu Holding Ambalaj Grup Başkanı ve
Bak Ambalaj, Polibak, Enternasyonel Gravür ve Bareks
Plastik şirketlerinin Yönetim Kurulu Başkanlığı ile diğer grup şirketlerinde Yönetim Kurulu üyeliği görevlerini yürütmektedir.
Mesleki görevlerine ek olarak sektörel topluluklarda da aktif rol almaktadır. Esnek Ambalaj Sanayicileri
Derneği (FASD) Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanlığı, Avrupa Esnek Ambalaj Derneği (FPE) Yürütme Kurulu Üyeliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB) Ambalaj Meclisi üyeliği, Ege Sanayicileri ve
İşadamları Derneği (ESİAD) üyeliği ile Ege Formula
Modelcilik Derneği (EFMOD) Kurucu Üyeliği ve Yönetim Kurulu Başkanlığı, üstlenmiş olduğu görevlerden
bazılarıdır.
Kocaeli Odavizyon
19
[lojistik ►
Tehlikeli maddeler lojistiğinde
Türkiye’nin lider firmasıyız
ların elleçlenmesi, taşınması ve depolanması konusunda çok
ciddi bir uzmanlığı, altyapısı ve başarılı bir çalışma modeli
bulunmaktadır. Bu anlamda Alışan, tehlikeli madde lojistiği
ile ilgili bilgi, tecrübe ve kapasite anlamında Türkiye’nin lider
firmasıdır.
-Depolama ve antrepo hizmetleri
Alışan Lojistik olarak; ağırlıklı olarak Gebze bölgesinde
olmak üzere Gebze Güzeller OSB, Dilovası OSB, Tuzla Deri
OSB’de kurulu tesislerde toplamda 200.000 paletlik kapasiteye sahip lojistik merkezlerimiz bulunmaktadır.
Ayrıca ilave olarak yaz başında Gebze Güzeller Organize
Sanayi bölgesinde 15.000 palet kapasiteli yeni bir depolama
tesisi devreye alınmış ve toplam 200.000 palet depolama kapasitesine ulaşılmıştır. Mart ayı başı itibariyle Güzeller Organize Sanayi ‘de 20.000 Paletlik yeni bir depo açılışı daha
yapıyor olacağız.
Bunun yanı sıra Gaziantep, İskenderun, Adana, Mersin İzmir, Marmara Ereğlisi, Ayvalık, Konya gibi noktalarda depo,
aktarma merkezi ve çeşitli hizmet birimleri bulunmaktadır.
Damla ALIŞAN
Alışan Lojistik Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı
1985 yılında 20 araçlık bir filo ile kurulan Alışan Lojistik; günümüzde ulaştığı 450 adet öz mal araç filosu ile taşımacılık sektörüne yön veren önemli oyunculardan birisidir.
Lojistik sektöründe profesyonel anlamda verimli, güvenilir hizmet sağlayıcı ve aynı zamanda çözüm ortağı sıfatıyla küresel pazarlarda faaliyet gösteren bir dünya markası
olmak için müşterilerine çözüm odaklı, kaliteli ve farklılık
yaratan hizmetler sunmaktadır.
Aynı zamanda lojistik sektöründeki paydaşlarına örnek
teşkil edecek sosyal sorumluluk ve kalite bilinci ile hareket
etmekte ve sektörün önemli oyuncularından biri olarak dikkat çekmektedir.
Alışan Lojistik Türkiye’nin başta kimya ve FMCG sanayi
olmak üzere birçok alanında faaliyet gösteren; çok sayıda
büyük sanayi kuruluşunun Lojistik Hizmetler alanında tercih
ettiği en önemli çözüm ortaklarından biridir.
-Kimya ve FMCG sektörüne hizmet veriyor
Alışan Lojistik, kurulduğu günden bu yana birçok sektörün yanı sıra ağırlıklı olarak kimya ve FMCG sektörüne
hizmet vermeye devam etmektedir. Bu sebeple, kimya sektörünün en önemli başlıklarından biri olan tehlikeli kimyasal-
20 Kocaeli Odavizyon
-Doğru zamanda doğru adres
Kalite yönetim sistemlerini tam bir şekilde uygulayarak
sağladığı dağıtım operasyonları ile müşterilerinin ürünlerinin
eksiksiz ve sağlam olarak doğru zamanda, doğru adreste olmasını amaçlayan bir firma olan Alışan Lojistik; bu noktada
Temmuz 2015 tarihi itibariyle yurtiçi nakliye alanındaki dağıtım hizmetlerine Konya’da açtığı yeni operasyon merkezini
de eklemiştir.
Böylelikle Marmara, Trakya, Ege Bölgesi ve Çukurova
Bölgesi’nden sonra, Konya ve bölgesini kapsayan yeni yatırımı ile tüm İç Anadolu Bölgesi’nde olmayı hedeflemektedir.
Alışan Lojistik’in bu bölgede geçen sene hizmete açtığı yurt
içi nakliye operasyon merkezinin yanı sıra, 2016 yılında da
açacağı yeni tesisleri için de hazırlıkları son hızla devam etmektedir.
İç Anadolu bölgesi Alışan Lojistik için çok önemli ve değerli bir potansiyel olmakla birlikte Alışan; bu bölgede konumlanış birçok büyük ve modern Sanayi Kuruluşu’nun en
yakın partneri olarak bulunmak, lojistik alanındaki birikimleri ile bölge ekonomisine değer katmak arzusundadır.
-Yakın dönem hedef ve projeleri
2014 yılını 335 Milyon TL ciro ile tamamlayan Alışan
Lojistik’in son yıllarda en az yüzde 20 seviyelerinde bir büyüme trendi oluşmuştur.
2015 yılında da bu trendi yaklaşık olarak aynı seviyelerde geçekleştiren Alışan Lojistik’in, 2016 yılında da yine
yaklaşık aynı düzeylerde bir büyüme hedefi vardır.
2016 içerisinde de Alışan Lojistik; global pazar ihtiyaçları doğrultusunda yapılanmasını güncel tutarak, konularında uzman ekibiyle müşterilerinin ihtiyaç duydukları tüm
kanalları en pratik ve yenilikçi çözümlerle sunmaya devam
edecektir. Alışan Lojistik’in 2016 yılında da açacağı yeni
tesisleri için de hazırlıkları son hızla devam etmektedir.
Misyon
Kurumsal hedef ve stratejilerimiz doğrultusunda, etik
değerler çerçevesinde müşterilerimizi ve çalışanlarımızı,
aralarında oluşacak yapıcı bir sinerji ile memnun etmek ve
bu yolda insana ve çevreye olan sorumluluğumuzun bilincinde olarak, en iyi hizmeti vermektir.
Vizyon
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik hizmetleri konusunda öncülüğümüzü sürdürmek için, insana ve çevreye
duyarlılığımızı ön planda tutarak, profesyonel anlamda
en iyi ve verimli hizmet sağlayıcı, çözüm ortağı sıfatıyla
küresel pazarlarda faaliyet gösteren bir dünya markası
olmaktır
Mihenk Taşları
“ALIŞAN GRUP ŞİRKETLERİ”nin lokomotif şirketi
olan ALIŞAN ULUS. TAŞIMACILIK A.Ş. 1 Nisan 1985
yılında Yönetim Kurulu Başkanımız M. Ertuğrul Alışan
başkanlığında İstanbul’da kurulmuştur.
Türkiye pazarının en önde gelen Lojistik Hizmet
Sağlayıcılarından olan firmamız, kısa dönemde Hızlı
Tüketim Malları ve Kimyevi Maddeler Lojistiği alanında
Pazar lideri olmayı hedeflemiştir.
Sürekli büyüme ve gelişmeyi hedefleyen ALIŞAN,
Uluslararası taşımacılıkla başlayan yolculuğuna, bünyesine farklı alanlarda çözümler üretebilen firmaları ve hizmetleri katarak yoluna devam etmektedir;
1986 yılında A grubu müteahhitlik belgesine sahip
inşaat taahhütlerini karşılayacak Alta İnşaat ve Taahhüt
A.Ş. firmasının kurulması,
1995 yılında güvenirlilik adına tüm sigorta işlemlerini
üstlenebilecek ALIŞAN Sigorta ve Aracılık Hizmetleri
A.Ş. firmasının kurulması,
1998 yılında Granül Lojistik Hizmetleri,
1999 yılında Gümrüklü/Gümrüksüz Depolama Hizmetleri,
2003 yılında bilgi teknolojilerinin şirket içerisinde
verimliliği ve karlılığı artırıcı bir unsur olarak yer
almasını sağlamak amacıyla Exepto Bilgi Teknolojileri
A.Ş. firmasının kurulması,
2005 yılında Türkiye’nin ilk tanker ve “Tank
Konteynır Temizleme Tesisi” olan ALIŞAN - Den Hartogh firmasının kurulması, 2005 yılında Ar-Ge sürecinin önemini kavrayarak savunma teknolojileri alanında
da destek gösteren Genetlab Gelecek Nesil Teknoloji
Laboratuvar’ının kurulması ile bugünkü kurumsal ve
modern noktaya ulaşmıştır.
Kocaeli Odavizyon
21
[kompozit ►
Türk Kompozit Sektörü
çıkmaktadır.
Şöyle ki, Dünya’da 4-10 kg. arasında bir dağılım izleyen bu miktar ülkemizde 3 kg. düzeyindedir. Dünyada
7,5 euro/kg. olan ortalama fiyat seviyesi de ülkemizde 5,0
euro/kg. düzeyindedir.
Gerek kişi başı tüketim miktarı ve gerekse de
Türkiye’deki ortalama fiyat ülkemiz için önümüzdeki dönemde avantaj olarak değerlendirilmektedir.
-Sektörel durum
Kompozit malzemenin sektörler arasında hacim olarak
dağılımı Dünya, Avrupa ve Türkiye açısından aşağıdaki
tablodaki gibidir.
SEKTÖRLER
DÜNYA AVRUPA TÜRKİYE (%)
Yapı ve İnşaat
24,5
Taşımacılık ve Otomotiv 21
Elektrik ve Elektronik
19
Tüketim Malları
6
Rüzgar Enerjisi
7 Boru ve Tank
14
Uzay ve Havacılık
0,5
Denizcilik
4
Diğer
4
Şekip AVDAGİÇ
Kompozit Sanayicileri Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
20
30
14
3
12
13.5
0.5
5
2
22
20
3
2
5
45
2
1
Tablodan da görülebileceği gibi ülkemizde kompozit
malzeme daha ziyade boru ve tank ile yapı ve inşaat sektörlerinde ağırlıklı olarak kullanılmaktadır. İleri teknolojili ürünlerin ülkemizde üretilmesinin hızlanması ile birlikte,
özellikle rüzgar enerjisi, taşımacılık ve otomotiv, uzay ve
havacılık ile elektrik ve elektronik sektörlerinde daha faza
miktar ve oranda kompozit malzeme kullanımının gerçekleşmesi beklenmektedir.
Türkiye kompozit sektörü orta ve büyük ölçekli 180
-Üretim proseslerine göre durum
şirket, kısmen kompozit işi yapan 700-800 şirket, yaklaÜretim proseslerine göre bir karşılaştırma yapılmak
şık 8000 çalışanı ile katma değeri yüksek ürünler üreten
istenirse
aşağıdaki gibi bir tablo karşımıza çıkmaktadır.
bir sektör konumundadır.
Tablodan
da görülebileceği gibi ülkemizde makinalı
Bugün gelinen noktada Türkiye kompozit malzeme
ve
ileri
teknoloji
gerektiren ürünlerin üretiminde alınacak
pazarı 1,225 milyar Avro ve 245.000 tonluk bir hacme
daha
pek
çok
yol
vardır.
ulaşmış bulunmaktadır. Kompozit sektörü tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de ikame malzemelerden pay alarak büyümektedir.
Kompozit sektörü Türkiye’de Avrupa ve Dünya büyüme oranının üzerinde bir büyüme gösterÜRETİM PROSESLERİ DÜNYA(%) AVRUPA(%) TÜRKİYE(%)
mektedir. Geçtiğimiz yıllarda dönemin ekonomik
El Yatırması ve Açık Kalıplama 21
18
18
durumuna bağlı olarak Türkiye’de yüzde 8-12
SMC
10
14
3
arası bir büyüme görülmüştür. Son yıllarda da
BMC
9
5
3
yaşanan ekonomik istikrar paralelinde 9%-10%
GMT/LFT
2
7.5
arasında bir büyüme gerçekleşmektedir. 2015
Termoplastik Enjeksiyon
29
25
19
yılında gerçekleşen büyüme ise yüzde 2 olmuşRTM
3
8.5
8
tur.
RIM
1
0.5
Dünya’da bir “Gelişmişlik Kriteri” olarak
Pultruzyon 10
4
2
kabul edilen kişi başına düşen kompozit tüketim
Kontinü Levha
7
6
7
miktarlarına bakıldığında, ülkemizin önünde
Elyaf
Sarma
ve
Savurma
Döküm
8
11.5
40
önemli fırsatların ve olanakların olduğu ortaya
22 Kocaeli Odavizyon
-CTP boru üretimi itici güç
Ülkemizdeki ve civar ülkelerdeki talebin etkisi
ile yüzde 45’lere varan CTP boru üretimi ülkemiz
kompozit sektörünün itici gücü olmaya önümüzdeki dönemde de devam edecektir. Pultruzyon,
SMC-BMC ve Termoplastik Enjeksiyon proseslerinin önümüzdeki dönemde pazar
paylarını arttırmaları beklenmektedir. RTM ise özellikle rüzgar enerjisi, denizcilik, otomotiv
ve taşımacılık ile su kaydırakları
sektörlerinde gelişimini sürdürmeye devam edecektir.
-En büyük gelişme Çin’de...
Kompozit pazarı hacimsel olarak Çin’in ekonomik gelişmesine paralel olarak en fazla bu ülkede gelişme göstermiştir. Uzay ve Havacılık sektörünün kompozit kullanım oranı hızlı bir artış göstermiştir. Rüzgar Enerjisinin
kompozit kullanımındaki hızlı artış bu sektörü kompozit
sektörleri içerisinde üst sıralara taşımıştır.
Termoplastiklerin gelişme hızı termosetlere oranla
daha fazla olmuş ve termoplastikler toplam kompozit pazarı içerisindeki paylarını arttırmayı başarmışlardır. Enjeksiyon proseslerinin, el yatırmasına olan oranı her geçen
gün artmış ve el yatırması teknikleri daha ziyade büyük
parçaların üretimleri ile sınırlı kalmaya başlamıştır.
-2016 beklentileri
2016 yılında da; Kompozit sektörünün büyümesi genellikle global ekonomik büyümenin üzerinde seyretmektedir. Önümüzdeki dönemde de bu durum geçerliliğini
koruyacaktır.
Kompozit sektörünün gelecek 5 yılda yüzde 4’lük bir
büyüme ile 10 milyon tonluk bir hacme ulaşması öngörülmektedir. Bu gelişme;
- Kuzey Amerika’da yılda yüzde 2
- Avrupa’da
yılda yüzde 4
- Asya’da yılda yüzde 7
- Geri Kalan Ülkeler’de yılda yüzde 6 düzeyinde olacaktır. Bu gelişme farklılığı kompozit endüstrisinin Kuzey
Amerika ve Avrupa’dan Asya’ya ve diğer ülkelere doğru
kaymasına neden olacaktır.
-Uygulama alanlarına göre gelişme
Kompozit sektörünün gelişmesi uygulama
alanlarına göre de farklılıklar içerecektir. Denizcilik, Yapı ve İnşaat ve Tüketici Mallarındaki
büyümenin yıllık yüzde 0-2 arasında olması beklenirken, Elektrik ve Elektronik,
Boru ve Tank, Taşımacılık ve
Uzay ve Havacılık sektörlerinde büyümenin yıllık yüzde 3-7
arasında gerçekleşeceği tahmin
edilmektedir. Rüzgar Enerjisi uygulama alanındaki büyümenin ise iyimser bir tahminle yıllık yüzde 15-20’lik bir oranı yakalaması beklenmektedir.
-80 milyar avro’luk değer
Kompozit Sektörünün gelecek 5 yılda yıllık yüzde 5’lik
bir büyüme ile 80 milyar Avro’luk bir değere ulaşması
beklenmektedir. Değersel büyümenin Kuzey Amerika ve
Avrupa’da yüzde 4, Asya ve Dünyanın geri kalan bölgelerinde yüzde 7 düzeyinde olması beklenmektedir.
Çeşitli sanayilerde kompozit malzeme kullanım oranı belirli bir dengeye kavuşmuş durumdadır. Rüzgar
Enerjisi’nde (65%), Denizcilik’te (50%), Elektrik ve
Elektronik’te (35%) ve Tüketici Malları’nda (13%). Diğer
endüstrilerde ise kompozit kullanımı alternatif malzemelerden pay alarak artmaya devam edecektir. Bu endüstrilerde kompozit malzemelerin pay alma oranının;
- Uzay ve Havacılıkta yüzde 9’dan yüzde 12’ye
- Yapı ve İnşaatta yüzde 6’den yüzde 10’a
- Boru ve Tank’da ise yüzde 1’den yüzde 2’ye çıkması
beklenmektedir.
-Türkiye’de büyüme beklentisi yüzde 5
Türkiye’de sektörün 2016 yılında yüzde 5 civarında
bir büyüme göstermesi beklenmektedir. 2016 yılında bölgede ve Orta Doğu’da istikrarın oluşması ve Avrupa’da
ekonominin canlanması söz konusu olduğu takdirde üreticilerimizin ihracat performansı artacaktır.
Sektör üyelerinin yeni projeler ve ihracat pazarlarını
çeşitlendirme konusunda yapmakta oldukları çalışmalarında pozitif geri dönüşleri neticesinde 2016 yılı performansının artacağına inanıyoruz.
Kocaeli Odavizyon
23
[soda ►
Avrupa’nın 4. dünyanın
10. büyük soda şirketi:
Şişecam Kimyasallar
Burhan Ergene
Şişecam Kimyasallar Grup Başkanı
Türkiye’nin en köklü kuruluşları arasında yer alan Şişecam Topluluğu, bugün düzcam,
cam ev eşyası, cam ambalaj ve
cam elyafı gibi camın tüm temel alanları ile soda ve krom
bileşiklerini kapsayan iş kollarında küresel bir oyuncudur.
Türkiye’nin yanı sıra Almanya, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Slovakya, Macaristan, Bosna Hersek, Rusya Federasyonu, Gürcistan, Ukrayna, Mısır ve Hindistan olmak üzere toplam 13 ülkede 44 tesisle üretim yapmaktadır.
“Cam Ambalaj”, “Düzcam”, “Cam Ev Eşyası” ve “Kimyasallar” olmak üzere dört ana alanda faaliyet gösteren Şi-
24 Kocaeli Odavizyon
şecam Topluluğu, üretim kapasitesi açısından cam ev eşyasında dünyanın üçüncü, cam ambalajda dünyanın dördüncü,
düzcamda ise dünyanın beşinci büyük üreticisidir. Topluluğumuzun dört ana işkolundan birini temsil eden Şişecam Kimyasallar ise Avrupa’nın dördüncü, dünyanın 10’uncu büyük
soda üreticisi olmasının yanı sıra krom kimyasallarında dünya lideri konumundadır.
Soda ve krom kimyasallarının yanı sıra cam elyafı ve
endüstriyel ham madde üretiminde Türkiye ve dünyada söz
sahibi olan Şişecam Kimyasallar’ın temelini cam sanayisinin ana hammaddelerinden biri olan soda üretmek üzere
1969 yılında kurulan Soda Sanayii A.Ş. oluşturmaktadır.
Mersin’de faaliyet gösteren Soda Fabrikası ile 1982 yılında
gruba katılan Kromsan Krom Bileşikleri Fabrikası’nda üret-
tiğimiz kimyasallar, cam dışında deterjandan kimya sanayisine, dericilikten ilaç üretimine kadar birçok üründe ana girdi
olarak kullanılmaktadır.
Türkiye, Bosna-Hersek ve Bulgaristan’daki tesislerimizde
yılda yaklaşık 2,2 milyon ton soda üretimi gerçekleştirmekteyiz. Avrupa’nın en büyük dördüncü ve dünyanın 10’uncu soda
üreticisiyiz. Geçen yıl toplam soda satışlarımızın yüzde 66’sını
uluslararası pazarlara yönelik olarak gerçekleştirdik.
Krom kimyasalları alanında ise üretimini Kromsan Krom
Bileşikleri Fabrikası ve İtalya’da bulunan Cromital S.p.A.
tesislerinde gerçekleştiren Şişecam Kimyasallar, dünyanın
dördüncü büyük kromik asit üreticisi olmasının yanı sıra,
dünyanın lider sodyum bikromat ve bazik krom sülfat üreticisi konumundadır. Avrupa pazarının likit bazda kromik asit,
bazik krom sülfat ve bikromat talebini karşılayan bir merkez
olma yolunda ilerleyen İtalya’daki Şişecam Kimyasallar şirketi, katma değeri yüksek özellikli krom III imyasallarında
önemli bir konuma sahiptir.
Ayrıca kimya sektöründe üretimimizi soda ve krom kimyasalları dışında vitamin K3 türevleri ve sodyum metabisülfit
alanlarında da sürdürmekteyiz. Geçen yıl vitamin K3 satış gelirlerimiz yüzde 37 oranında artarken, dünya vitamin K3 pazarındaki payımızı da büyümeye devam etti. Vitamin K3 satışlarımız içinde ihracatın payı yüzde 93 gibi yüksek bir seviyede
olurken, ağırlıklı olarak Avrupa’ya ihracat gerçekleştirdik.
Bir diğer ürünümüz olan sodyum metabisülfit üretimimizin
de geçen yıl yaklaşık yüzde 60’ını başta Avrupa, Güney Amerika ve Uzakdoğu pazarları olmak üzere ihraç ettik.
Alanında yeni ürün ve yeni teknoloji geliştirmeye yönelik
Ar-Ge yeteneği ile dünyadaki en önemli şirketlerden biri olan
Şişecam Kimyasallar, hammaddeden nihai ürüne kadar üretim süreçlerinin her aşamasıyla ilgili yürütülen Ar-Ge faaliyetleri kapsamında, ürün portföyünü zenginleştiren ileri teknoloji
ürünlerinin yanı sıra maliyet düşürmeye ve verimliliği artırmaya yönelik yatırımlara öncelik vermektedir.
Dünya pazarlarındaki güçlü ve rekabetçi konumumuzda
Ar-Ge yetkinliğimizin önemli rolü bulunmaktadır.
Türkiye, Mısır, Bulgaristan, Bosna-Hersek, İtalya’daki üretim
tesislerimiz ve Çin’deki
şirketiyle faaliyet gösteren Şişecam Kimyasallar, dünya kimya sanayine özgü gönüllü bir
uygulama olan “Üçlü
Sorumluluk Taahhüdü”
altında çevre, sağlık ve
iş güvenliği yönetim
sistemlerini başarıyla
uygulamaktadır.
Çevre dostu teknolojilerle müşterileri için
küresel çözümler üreten ve alanında dünya
liderleri arasında yer
alan Şişecam Kimyasallar olarak ürettiğimiz kimyasallarla
camdan, deterjana, kimya sanayinden, deri ve ilaç sanayine kadar 100’den fazla ürün çeşidine dünya standartlarında ana girdi sağlıyoruz. Türkiye’nin dünya pazarlarındaki
markası olmanın haklı gurunu yaşıyoruz.
Kocaeli Odavizyon
25
[madeni yağ ►
Petroyağ Genel Müdürü Ünal Soysal
Madeni yağ sektörüne ön yargılı
yaklaşmamak gerekli
Petroyağ Genel Müdürü Ünal SOYSAL
1993 yılında kurulan şirketimizin ilk faaliyet alanı
beyaz yağlar iken bugün 200 aşkın ürünü ile Türkiye’nin
temel sanayisini oluşturan Kozmetik, Kimya, Plastik,
İnşaat Demir&Çelik, Kauçuk, Enerji, Alüminyum, Gıda
sektörlerine hizmet vermektedir.
Türkiye endüstriyel yağ pazarının yüzde 24’üne hizmet veriyoruz. Yıllar içindeki sürekli büyümemizin temel
sebebi niş alanlar seçmemiz ya da kendimize niş alanlar
yaratmamız oldu.
mizin yatırım kredilerinin önemli bir bölümünü başarı ile
ödeyerek finansman maliyetlerimizi düşürdük.
Bankalar nezdinde başarılı bir likit akışımızı yönetimi ile sağlam bir bilanço ile ve yüksek Ebitta değerlerimizle ileriye yönelik atılımlarımızı yapabilir hale geldik.
-2015 yılı nasıl geçti
Şirket stratejimiz olarak rekabetin yoğun olduğu
alanlardan hep uzak durmaya çalıştık. 2015 yılında
37.000 mt üstünde satış ile
kapatarak Türkiye pazarının
yanı sıra yurtdışı distribütörleri ile 25 den fazla ülkeye
ürünlerinimizi ihraç ettik.
-2016 yılı ile birlikte hedeflerimiz;
Mevcut müşteri portföyümüzü korumak
TÜBİTAK desteği ile sahip olduğumuz projelerin hayata geçmesini sağlamak,
Yeni innovatif ürünlerle pazarımızı artırmak,
İhracat ülke sayımızı ve
miktarımızı artırmak,
Bu hedeflerimiz için ise
bayilik yatırımları ve özellikle İran da şube açmayı planladık
Böylece ihracattaki artışla firmamıza yüzde 30 ciro
artışı gelecektir.
-Tam otomasyona dayalı tesis yatırımı
2015 yılı hedeflerini yüzde 95,ihracat hedeflerimizi yüzde 60 artırdık. 2015 yılında firmamızın, Türkiye
ekonomisine kazandırdığı tam otomasyona dayalı tesisi-
-Sektörde karşılaşılaşılan sorunlar?
10 numara meselesi yıllardır sektörümüzü lekeleyen,
günah keçesi yapan, kaçakçı muamelesi gören ve gerçek
oyuncuların gelişmesini önleyen, sanayicinin maliyetini
26 Kocaeli Odavizyon
arttıran bir durum yarattı.
Bunun önlenmesi amacıyla sektör denetleyicilerimizin ve gümrük idarelerinin getirdiği tedbirler sadece
illegal kullanımın miktarını azaltmıştır, tamamen bitirmemiştir.
-Yapılması gerekenler
Burada yapılacak tek önlem baz yağların ve yakıtın
ÖTV tutarlarını birbirlerine eşitlemektir. Bu formül üzerinde çalışılmalıdır.
Aksi takdirde alınan tedbirler kurunun yanında yaşın
da yanmasını yol açıyor. Bu yapıldığı takdirde devletin
vergi kaybı olmayacak ve sektör kendini yenileme imkânı
bulacaktır.
Öte yandan sektörü temsil eden sivil toplum kuruluşları yollarda 10 numara satan tüm işyerlerinin ruhsatlarının iptali yönünde ilgili kuruluşlara girişimde bulunmalıdırlar.
Madeni yağ sektörünün ön yargı ile infazından sakınılmalıdır. Gerçek oyuncular iş yapamaz hale getirilmekterir. Kaçakçılık yapanların ayrımının yapılması denetleyicilere düşer.
PETROYAĞ HAKKINDA
Petroyağ ve Kimyasallar San. Tic. A.Ş. Türkiye sanayi kuruluşlarına, ithal ettiği ve yurt içinden sağladığı
yağlayıcılarla satış, danışmanlık ve satış sonrası hizmet
vermek amacıyla 1993 yılında Ünal SOYSAL tarafından
kurulmuştur.
Kimya mühendisi olan Ünal SOYSAL 1980 yılından bu
yana yağlayıcılar üzerinde çalışmaktadır.
Soysal, Petrol Ofisi A.Ş.’de 8 yıl
çalıştıktan sonra Texaco Europe Türkiye
bölümünde 4 yıl çalışmış ve bu süre
içerisinde ülkemizde düzenlenen pek çok
yağlama seminerine izleyici ve konuşmacı
olarak katılmış, ayrıca yurt dışındaki
tesislerde yağlama konusunda eğitimler
almıştır.
1993 yılında kurulan Petroyağ Şirketi’nin
255 tonla ve 18 sanayi kuruluşu ile
başlayan satışları, 2013 yılında 40.000 tona
ulaşmıştır.
Şirketin ana hedefi Türkiye’deki endüstriyel yağ tüketiminin %25’lik dilimine hizmet
vermektir. Firmamızda yurt içi tüketimlerinin karşılanmasının yanı sıra ihracat
çalışmaları da sürdürülmekte ve bu konuda
iş ortaklarımızdan tam destek alınmaktadır.
Kurduğumuz etkin ihracat ekibi ile 27
olan ülke sayısını 40 ülkeye çıkarmayı
hedeflemekteyiz. Bu hedef Petroyağ toplam
satış potansiyelinin %30’u olacak şekilde
planlanmaktadır. Tescilli markalarımızla, yurt
içi satışlarımızda 20 adet bayimiz,
600’ün üzerinde sanayi kuruluşuna
hizmet vermekteyiz.
VİZYONUMUZ
Türkiye’nin en iyi endüstriyel yağ şirketi olmak.
MİSYONUMUZ
Yüksek tedarik gücümüz, hızımız tecrübemiz ve bilgimiz
ile müşterilerimize, topluma ve çevreye kattığımız değeri her
geçen gün daha yukarı taşımaktır.
Kocaeli Odavizyon
27
[etkinlik: savunma sanayi ►
‘Savunma Sanayi Tedarikçi Günü’ etkinliğinin
ikincisi ASELSAN işbirliği ile düzenlendi
Kocaeli Sanayi
Odası; Kocaeli’nde
savunma sanayinin
gelişimi amacıyla
bugüne kadar birçok adım attı.
Bu adımların
2016 yılında daha
da ileriye götürülerek KSO üyelerinin savunma ve
havacılık
sanayinin tedarikçisi
konumuna gelebilmesi için çalışmalar yapılması
planlanıyor.
Bu kapsamda;
KSO üyesi firmalar ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı,
ASELSAN
ve ROKETSAN’ın
işbirliği yaparak
projeler üretmesi
için çalışmalar yapıyor. KSO tarafından; ‘Savunma Sanayi
Yerlileştirme Projesi’nde savunma sanayine tedarikçi olmak
isteyen üyelerin envanterinin çıkarıldığı anket çalışmaları,
Tedarikçi Günü Etkinlikleri ve saha ziyaretleri gibi çalışmalar yapılıyor.
Kocaeli Sanayi Odası, Savunma Sanayi Yerlileştirme
Projesi kapsamında ASELSAN yetkilileri ile savunma ve havacılık sanayinin tedarikçisi olabilecek üye firmalarını bir
araya getirdi.
-Turabi: ASELSAN ile çalışmalarımıza
2014 yılında başladık
ASELSAN Tedarikçi Günü Etkinliği’nin açılış konuşmasını yapan KSO Genel Sekreteri Memet Turabi; “Savunma
sanayine tedarikçi olabilecek firmalarımızı kümelemeye yönelik bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalarımızı 2016 yılından itibaren daha somut ve sistematik hale getirmek için
çaba içindeyiz. Bu kapsamda ilk çalışmamıza Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile başladık.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na tedarikçi olabilecek firmalarımızın envanterini çıkarmak için anket çalışması ve ar-
28 Kocaeli Odavizyon
dından bu envanterde yer alan firmalar ile 12 Şubat’ta “Deniz Kuvvetleri Tedarikçi Günü Etkinliği”ni gerçekleştirdik.
Tedarikçi Günü Etkinliği’nde verilen bilgiler ışığında tedarikçi olmak isteyen firmalarımıza Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
ve Odamız temsilcilerinden oluşan bir heyet, 31 Mart itibari
ile saha ziyaretleri yapmaya başladı.” dedi.
“İkinci çalışmamızı ASELSAN ile birlikte yapmaktayız”
diyen Turabi; “Bu kapsamda; ASELSAN ile çalışmalarımıza 2014 yılında başladık. Karşılıklı ziyaretlerde bulunduk.
Eylül-2014’de ise ASELSAN’ın ilgili birimlerini SANTEK
Fuarında ağırlayarak, firmalarımızla birebir görüşmelerini
sağladık.
Bu görüşmeler doğrultusunda üyelerimizin ASELSAN’a
tedarikçi olabilmeleri için bir yol haritası belirledik. Öncelikle ASELSAN’a tedarikçi olmak isteyen firmalarımızın
envanterini çıkardık. Bugün burada bulunan firmalarımızın
hepsi bu envanterde yer almaktadır.
İkinci aşamada ise bu envanterde yer alan siz firmalarımızı ASELSAN’ın ilgili birimleri ile bugün olduğu gibi bir
araya getiriyoruz. Toplantımızda ASELSAN yetkilileri hali
hazırda devam eden projeler ve yerlileştirilmesi planlanan
malzeme ve ekipmanlar konusunda bilgi aktaracaktır.
Bundan sonraki aşamada ise hedefimiz firmalarımız ile
26-29 Mayıs’ta 3.’sünü gerçekleştireceğimiz Doğu Marmara
Sanayi ve Teknoloji Fuarı (SANTEK’16)’nda birebir görüşmeler organize etmektir.
Bu kapsamdaki diğer bir çalışmamıza ise ROKETSAN ile
başladık. Çalışma yaptığımız 3 kurum ve kuruluşu da Doğu
Marmara Sanayi ve Teknoloji Fuarı (SANTEK’16)’nda ağırlıyor ve firmalarımızla birebir görüştürüyor olacağız.” dedi.
Turabi, ASELSAN’a destekleri konusunda teşekkür ederek
sözlerini tamamladı.
-Ali Rıza Kılıç yerlileşme projelerini anlattı
Açılış konuşmasının ardından ASELSAN Tedarik Zinciri
Yönetim Müdürü Ali Rıza Kılıç ASELSAN, organizasyonu,
hali hazırda devam eden projeleri, yerlileştirilmesi planlanan
malzeme ve ekipmanları konusunda bilgi aktardı.
Sanayileşme ve Tedarik Müdürü Cenk Özden Tunay ise
Savunma Sistem Teknolojileri Sektör Başkanlığı’nın organizasyon yapısı, hali hazırda devam eden projeleri, bugüne kadar yerlileştirilmesi tamamlanan ve bundan sonraki süreçte
yerlileştirilmesi planlanan malzeme ve ekipmanlar ile yerlileştirme projesi kapsamında bundan sonra takip edilecek yol
haritası konularında katılımcılara bilgi aktardı. Soru-cevap
bölümü ile etkinlik tamamlandı.
[santek ►
Zeytinoğlu: Santek 2016’da 30 bin
ziyaretçi ve 2 bin görüşme hedefliyoruz
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, İzmit Uluslararası İnterteks Fuar alanında 26-29 Mayıs
tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Doğu Marmara Sanayi ve Teknoloji Fuarı SANTEK 2016 fuarında
30 bin ziyaretçi ve 2 bin iş görüşmesi yapmayı hedeflediklerini söyledi.
TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından 26 - 29
Mayıs 2016 tarihleri arasında düzenlenecek SANTEK 2016
- 3.Doğu Marmara Sanayi ve Teknoloji Fuarı, Kocaeli Sanayi Odası (KSO), Kocaeli Ticaret Odası
(KOTO) iş birliği ile Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve
Doğu Marmara Kalkınma Ajansı’nın
destekleriyle yapılacak.
SANTEK 2016 Fuarı hakkında bilgi aktarımında bulunan Tüyap
Anadolu Fuarları Genel Müdürü İlhan Ersözlü, fuar kapsamında, Üretim Makineleri ve İmalat Endüstrisi,
Enerji, Elektrik, Elektronik, Otomasyon, Otomotiv ve Yan Sanayi, Liman,
Tersane ve Gemi Sanayi, Demir Çelik
ve Demir Dışı Metaller, Yapı Malzemeleri ve Teknolojileri, İş ve İnşaat Makinelerinin yer
aldığını söyledi.
Fuara yurtdışından da ziyaretçi çalışmalarının yoğun
bir şekilde planlanmakta olduğunu vurgulayan İlhan Ersözlü, “Tüyap Yurtdışı Ofisleri (İran, Gürcistan, Bulgaristan, Makedonya, Mısır ve Rusya) aracılığıyla sektörün profesyonelleri fuarı ziyaret edecek ve bu bağlamda
fuara katkı sağlayacak. Ayrıca, dünyadaki muadil fuarlarda tanıtım ve pazarlama çalışmaları planlanacaktır.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na tahsis edilecek stantta
“Yerlileştirme Sergisi” açılacak olup ithal edilen bazı
ürünlerin yerli firmalardan teminine ilişkin görüşmeler
yapılacaktır. Yine yerli tedarikçi bulma yönünde çalışmaları kapsamında Türk Hava Yolları, Aselsan ve Roketsan fuarda yer alacaktır.” dedi.
Genel Müdür Ersözlü, “Fuar zamanına kadar görüşmeleri devam eden firmalarla katılımcı sayımız 200’ü
geçecektir. Bu zamana kadar hiç katılmamış sektörün
önemli firmaları SANTEK fuarında yer alacaklar. Yurtdışı ve yurtiçinden yoğun katılımcı olmasını planlıyoruz.
SANTEK Fuarı’nda ilk defa uygulanacak olan makine
ve malzeme tedariği konusunda CERN Projesi gerçekleştirilecektir. TOBB liderliğinde düzenlenecek olan
projede, Türkiye’nin CERN ortak üyeliğinin başlaması
ile Türkiye’de üretim yapan sanayi firmaları CERN’de
yapılan alım ve ihalelere katılım hakkı elde etti. Ortalama 600 milyon avroluk mal ve hizmet alımlarının gerçekleştiği CERN’ün Türk firmaları için yeni bir pazar
oluşturması yanında yüksek teknolojili üretim ve ARGE
faaliyetlerine de bir ivme kazandırması bekleniyor. Önceki senelerde de yapılmış olan ve bu yıl da SANTEK
Fuarı’nda eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek Match4Industry - Ticari İş Görüşmeleri organize edilecek.”
dedi
- Zeytinoğlu: Amacımız, Santek’i uluslararası
boyuta taşımak
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, “SANTEK Fuarının ilkinde 167
firma yer aldı ve fuarı 12 bin
ziyaretçi gezdi. İkincisinde ise
220 firma yer aldı. Ziyaretçi
sayısı ise 20 bin oldu. Bu kez
SANTEK 16 Fuarında 30 bin
ziyaretçi ve 2 bin iş görüşmesini hedefledik.
Türk Hava Yolları, Aselsan gibi savunma sanayimize
öncülük edecek alıcı firmalarında olması işimizi kolaylaştıracak.
Bu yıl fuar şirketimizi TÜYAP ile yer değiştirdik. TÜYAP’ın fuarcılıkta 35 yıllık liderliği var. Bu yıl hedefimiz 25 ülkeden temsilci getirmektir.
Amacımız fuarı ülke bazında önemli hale getirip, uluslararası boyuta taşımaktır.” dedi.
IMPERIAL PARK HOTEL
Telefon: 0 262 300 30 30
Faks: 0 262 313 00 13
E-Mail: [email protected]
Web Adresi: www.imperialpark.com.tr
Hizmet verilen Sektör(ler): Turizm/Otelcilik
Ürün / Hizmet: Imperial Park Hotel ; İzmit e tüm Türkiye den ve
yurtdışından gelen iş veya tatil amaçlı misafirlerin ihtiyaçlarının
karşılanmasına yönelik olarak tasarlanmıştır. Deluxe seçenekleri
içeren ;70 konaklama odası, tüm misafir odalarında; ücretsiz
su, çay-kahve set up, kişiye özel tüm buklet malzemeleri, tüm
spor kanallarını içeren 40 kanal uydu yayını, dünya mutfağı
hizmeti veren şehir manzaralı restaurantı ve barı, çok amaçlı
250 kişilik Balo/Toplantı Salonu, Sauna, Türk Hamamı, Fitness
Center aktiviteleri ile Sabiha Gökçen Havaalanına 65 km., İzmit
otogarına 5 dk. mesafede olup çevresinde alışveriş merkezleri,
restaurantlar, marketler, eczaneler ve hastane yer almakta olup
popüler bir lokasyona sahiptir. Çok daha fazla detaylı bilgiye
web sayfasında yer alan 360 Tura katılıp oteli daha yakından
tanıyabilirsiniz.
Kocaeli Odavizyon
29
[kimya ►
Merck Yaşam Bilimleri
300 binden fazla ürün sunuyor
Darmstadt, Almanya merkezli Merck KGaA; yaşam bilimleri, sağlık hizmetleri ve performans materyalleri gibi farklı iş
kolları ile hizmet veren dünyadaki en eski ilaç ve kimya şirketidir. Kuruluş tarihimiz olan 1668’den bu yana Merck’in 66
ülkede yaklaşık 40.000 çalışanı bulunmaktadır.
Merck’in divizyonu olan
Yaşam Bilimleri; Araştırma
Çözümleri, Uygulamalı Çözümler ve Proses Çözümleri ile
300.000’den fazla ürün sunmaktadır. Ürünlerimiz müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak, inovasyonu hızlandırmak,
benzersiz hizmet ve uzmanlık sağlamak için tasarlanmıştır.
Yenilikçi ekipmanlarımız ve laboratuvar ürünlerimiz ile yaşam
bilimleri alanında araştırma ve biyoteknoloji üretim süreçlerini
kolaylaştırıp, hızlandırarak ve daha başarılı hale getirmekteyiz.
Araştırma Çözümleri portföyümüz; bilimsel keşif sağlayacak çözümleri ile biyolojik fonksiyonlara, hastalığı daha iyi anlamaya ve bilimsel araştırmalara odaklanmıştır. 210.000’ den
fazla ürün ve hizmetlerimizden bazıları yaşam bilim reaktif ve
kitleri, inhibitörler ve biyokimyasallar, antikorlar, multipleks
deney setleri, seperasyon & iş akış ekipmanları, cihazları, yazılımı ve laboratuar verimlilik kimyasallarını içerir.
Uygulama Çözümleri portföyümüzde; prosesleri kolaylaştıran, maliyeti azaltan ve tutarlı güvenilir sonuçlar sunan ürün
ve iş akış çözümleri, endüstriyel, çevre ve klinik pazarlardaki
uygulamalar ve analizler için çözümler ve hammaddeler yeralmaktadır. 62.000’den fazla ürün ve hizmetlerimizden bazıları
laboratuar saf su sistemleri, sarf malzemeleri ve hizmetleri,
mikrobiyoloji ve biyo-izleme, analitik reaktifler ve standartlar,
numune hazırlama ve kromatografi, akış sitometri kitleri ve
cihazlarıdır.
Proses Çözümleri portföyümüz; yönetmeliklere uyum sağlayan kapsamlı dokümantasyon hizmetleri ile en yüksek kalite ve
saflık standartlarına uygun ürünleri sunmaktadır. 15.000’den
fazla ürünümüz ile hizmetlerimizden bazıları tek kullanımlık
üretim, filtrasyon, kromatografi ve saflaştırma, virüs azaltma,
ilaç ve biyo-ilaç hammadde, ilaç dağıtım bileşikleri, mühendislik ve validasyon hizmetleridir.
Yaşam bilimleri ve ileri teknoloji alanlarında dünya lideri
bir firma olan Sigma-Aldrich’in 2014 yılında Merck tarafından satın alınmasıyla tek bir şirket halini almıştır. Bu birleşme ile sektördeki en saygın markaların bir çoğunu içeren 300
binden fazla ürünün bulunduğu daha geniş bir portföy ve daha
geniş bir coğrafyaya ulaşma imkanı yaratılarak global yaşam
bilimleri sektörünün öncü tedarikçisi olma ayrıcalığı kazanılmıştır.
14.10.2015 tarihi itibariyle de Merck markasının yeni
lansmanı gerçekleştirilmiştir. Merck markası altında yeralan
Merck Millipore, Merck Serono gibi divizyon markaları tek ve
ortak olarak “Merck” kurumsal logosu ile birleştirilmiştir.
Kurumsal kimliğimizin simgesi olan logomuz, görsel değişikliği dışında, vizyonumuzda da bir değişim yaratmıştır. Son
yıllarda değişim sürecinden geçen şirketimiz yeni konsept ve
vizyonu ile dünyada öncü bir bilim ve teknoloji firması olduğunu vurgulamıştır. Bu değişim, diğer bir yandan şirketimizin
350. kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız 2018 yılı stratejik
30 Kocaeli Odavizyon
dönüşüm ve büyüme programının önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Sağlık hizmetleri, yaşam bilimleri, performans materyalleri gibi farklı iş kolları düzeyindeki marka mimarisini de sadeleştirerek, Birleşik Devletler ve Kanada dışında, Merck olarak
tek bir kimlik altında faaliyet
göstereceğiz. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da,
yalnızca bu ülkelerde olmak
koşuluyla, EMD Serono, EMD
Performans Malzemeleri ve
Sigma-Aldrich satınalmasının tamamlanmasından sonra, MilliporeSigma olarak bilineceğiz.
Merck’ten “Bilime merak, çevreye duyarlılık”
hareketi!
Merck, SPARK sosyal sorumluluk projesi ile gençleri
bilime teşvik ediyor. Global çapta yürütülen SPARK projesinin
Türkiye ayağında, gönüllü Merck Türkiye çalışanları, projenin
ilk aşamasında Beykoz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde
240 öğrenciye, ikinci aşamasında ise Özel İkitelli OSB Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi’nde 260 öğrenciye eğitim verdi.
Geleceğin yetişkinlerinde bilime ilgi uyandırmayı amaçlayan
eğitimler sonrasında, birlikte ağaç dikilerek çevreye duyarlılık
bilinci de aşılandı.
Yaklaşık 350 yıllık tarihiyle dünyanın en eski ilaç ve kimya
şirketi olan Merck, ilkeleri ve sosyal sorumluluk bilinci ile
topluma katkı sağlamaya devam ediyor.
2015 yılında gerçekleştirdiği marka ve imaj değişikliği
ile tüm dünyada kendisini yaşam bilimleri ve teknoloji şirketi
olarak konumlayan Merck, ürünleri ve hizmetleriyle insanların
yaşamına değer katmaya devam ediyor. Merck’te sosyal
sorumluluk bilinci ise köklü şirket kültürünün ve ‘sorumlu
yönetim’ anlayışının bir parçasıdır.
[oda meclisi ►
Oda Meclisi toplantısında konuşan Başkan Zeytinoğlu
Ekonomi iyileşme sinyalleri veriyor
yor.” dedi.
Siyasi sorunları aştıktan sonra ülkenin karşısındaki en büyük sorunun çalışma hayatından kaynaklanacağını düşündüğünü belirten Zeytinoğlu,
“2012 yılında devreye giren Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununu ile ilgili düşüncelerimizi sizlerle birlikte dile
getirmiştik. Kanunun devreye girmesi ile sendikalar arasında
yaşanabilecek yetki kavgasının, çalışma barışını bozmasından
hala endişe ediyoruz. 2016 yılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’nın istatistiklerine göre; Türkiye genelinde sendikalaşma oranı yüzde 12 iken ilimizde bu oran yüzde 24 ile Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir.” şeklinde konuştu.
Kocaeli Sanayi Odası’nın (KSO) Nisan ayı Meclis toplantısı Meclis Başkanı Hasan Tahsin Tuğrul başkanlığında gerçekleştirildi.
Kocaeli Sanayi Odası Meclis Toplantısı’nda sözlerine Ankara ve Brüksel’de gerçekleşen terör saldırılarını kınayarak
başlayan Zeytinoğlu, Şubat ayında bütçenin 2,4 milyar fazla
verdiğini belirterek, “Bütçe giderleri binde 5 gerilerken bütçe
gelirleri yüzde 11,4 arttı. Yılın ilk iki ayında 6,6 milyar fazla
verdik. Bu, bizim her zaman savunduğumuz ve istediğimiz bir
tablo.” dedi.
-Büyüme moral verdi
KSO Başkanı Zeytinoğlu, yüzde 4 olarak gerçekleşen 2015
yılı büyüme oranının moral verdiğini söyleyerek; “Tüm olumsuz koşullara rağmen, yüzde 4 olarak gerçekleşen büyüme
morallerimizi düzeltti. Ancak kalkınma noktasında kaygılarımız devam ediyor. Nitekim, yüzde 4 büyürken, sanayi payının
azalma eğiliminde olduğunu ve kişi başı gelirin 10 bin 395
dolardan, 9 bin 261 dolara düştüğünü görüyoruz.
-Sanayiyi destekleyecek yapısal reformlar
Oysa, Avrupa Birliği 2020’de sanayinin GSYH’daki payını
yüzde 16’dan, yüzde 20’ye çıkarmak istiyor. Ülkemizin de kalkınma planlarında, 2023 yılında sanayinin GSYH’daki payını
yüzde 20’ye çıkarmayı hedeflemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Sanayileşmeyi destekleyecek yapısal reformları memnuniyetle
görmekteyiz. Bu destekler ülkemizin büyümesine katkı verecektir.
-İstihdam sorunu önemini koruyor
Diğer taraftan, istihdam da önemli bir sorun olarak durmakta. Sanayinin istihdam yaratma kapasitesi gerilerken, reel
sektörün temsilcileri olarak ara eleman ihtiyacımız devam edi-
-AB’a yönelik ihracat arttı
Konuşmasında ithalat ve ihracat oranını da değerlendiren
Zeytinoğlu, “2016 yılı Mart ayında ihracat yüzde 3,2 artarak
12,8 milyar dolar, ithalat ise yüzde 5,1 gerileyerek 17,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracattaki artış AB ülkeleri ile
olan ihracat artışımızdan kaynaklanıyor. Geçen yıl ilk üç ayda
AB’ye yüzde 12 gerileyen ihracat, bu yıl yüzde 6 artmış. AB
ekonomisindeki toparlanmayla birlikte, Türkiye-AB zirvesinin
de olumlu sonuçlarını gördüğümüzü düşünüyoruz. Kocaeli verilerine göre ihracatımız, geçen yıl Nisan’dan bu yana 1,6 milyar dolar ile en yüksek seviyeye ulaştı. İhracatın toparlanıyor
olmasından mutluyuz.” dedi.
-Sanayideki büyüme de olumlu
Konuşmasının devamında kapasiteler ve enflasyon oranına değinen Zeytinoğlu, “Türkiye genelinde kapasiteler yüzde
74,3, Kocaeli genelinde ise yüzde 70,4 ile paralel devam ederken, Şubat ayında yüzde 5,8 olarak gerçekleşen sanayideki
büyüme bizleri umutlandırdı.
Mart ayında enflasyon beklediğimiz gibi gerilemeye devam
etti. Yıllık TÜFE oranı yüzde 7,46, ÜFE ise 3,80. Enflasyondaki düşüş temelde tüketimdeki canlanmama ile ilgili iken aynı
zamanda, Rusya’ya yapılan ihracattaki düşüşten de kaynaklanıyor. Önümüzdeki aylarda da gerilemenin devam edeceğini
düşünüyoruz.” dedi.
Geçtiğimiz ay faaliyetleri hakkında bilgi aktaran Zeytinoğlu, “Savunma Sanayi Yerlileştirme Projemiz kapsamında
Odamızdan ve Donanma Komutanlığından oluşan bir ekip ile
dört firmamızı ziyaret ettik. Proje kapsamında bu ziyaretlere
devam edeceğiz. Donanma Komutanlığı ile başlattığımız aynı
çalışmayı, eş zamanlı olarak ASELSAN ve ROKETSAN ile
birlikte de devam ettiriyoruz.” dedi.
Merkez Bankası’nın Genel Kurulu’na katıldığını söyleyen
Zeytinoğlu,
“Sayın Erdem BAŞÇI’nın sunumundan bir slaytı sizlerle
paylaşmak istiyorum. Yapısal reformlar Türkiye’nin büyüme
potansiyelini arttıracaktır. Yapısal reform alanları ise; Beşeri
sermaye ve işgücü piyasaları. Burada bizim her zaman dile
getirdiğimiz mesleki eğitime vurgu yapıldığına inanıyorum.
Teknoloji ve yenilikçilik konusunda zaten sanayiciler bunu
yapmak durumundalar. Fiziki altyapı konusunda her bakan
ziyaretinde bağlantı yollarımızı, ilimize yapılan ana yatırımları istediğimizi dile getiriyoruz. Tasarruf arttırıcı reformlar
konusu ise her mecliste hükümetimizin yapmasını istediğimiz
bir konu. Bunu da sizlerle paylaşmak istedim.” dedi.
Kocaeli Odavizyon
31
[oda meclisi ►
TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu
Türkiye’de asgari ücret
16 Avrupa ülkesinden daha fazla
KSO Meclis Toplantısı’nın
konuk konuşmacısı TİSK
Başkanı Yağız Eyüboğlu,
TİSK’in faaliyetleri, gündemindeki konular hakkında
bilgi vererek özellikle yıl başında artırılan asgari ücretle
ilgili olarak ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin asgari ücret
sıralamasında Avrupa’da bir
çok ülkeden önde olduğuna
dikkat çeken Yağız Eyüboğlu asgari ücretin kendilerini
çok uğraştırdığını söyleyerek,
“Bu sene bizi en çok uğraştıran konulardan bir tanesi
sizin de yakından takip ettiğini düşündüğüm asgari ücret konusu. Bu sene eskisine
göre farklı bir süreç yaşadık.
Yüzde 30 artış göstererek
brüt 1.647 TL’ye yükseldi.
Biz buna, işverenler üzerinde yarattığı yükten hareketle
oldukça çekinceli yaklaştık. Neticede yüzde 30’luk bir artış bizim rekabetçiliğimizi olumsuz etkileyeceği düşüncesiyle karara
muhalif kaldık. Tabi hükümetten de olumlu yaklaşımlar geldi.
2.500 TL’nin altındaki ücretler için 100 TL’lik destek verilmesi
sağlandı. Bu, bir yıl süreli bir destek. Gelecek yıl da desteğin devam etmesi işverenler olarak hepimizi olumlu etkileyecektir. Bu
konuda çalışmalarımız sürüyor.” dedi.
Bu karara muhalefet göstermelerine itiraz geldiğini belirten
Eyüboğlu, “İşçi cephesinden biz zaten 1.300 TL kazanıyoruz
buna neden itiraz ediyorsunuz gibi eleştiriler geldi. Evet, biz de
çalışanımızın refah seviyesi artsın isteriz. Ancak bizim baktığımız, yaptığımız iş sonucu cebimizden ne kadar para çıkacağıdır.
Diğer taraftan 1.000 TL ile çalışan birinin maaşı 1.300 TL
oldu ancak önceden 1.300 TL maaş ile çalışan kesimin maaş artışı onları tatmin etmiyor ve ilave maaş artışı beklentisi oluşuyor. İşyerlerinde huzursuzluklar başlıyor. Sonuçta asgari ücret
sadece asgari ücret alan kişileri ilgilendiren bir durum değil. O
yüzden asgari ücretin yükseltilmesi yeterli değil, daha ayrıntılı
düzenlemeler yapılması gerekiyor.” İfadelerini kullandı.
Yağız Eyüboğlu asgari ücret artışı sürecindeki gelişmeleri şu
şekilde özetledi:
“Gündemimizde en azından bizi bu sene içerisinde en çok uğraştıran konulardan bir tanesi doğal olarak sizlerin de çok yakından takip ettiğini düşündüğüm asgari ücret konusu.
Diyeceksiniz ki ne var her yıl asgari ücret tespit ediliyor. Bu
sene biraz eskisine göre tabi farklı bir süreç yaşadık. Hepinizin
bildiği gibi 2015 sonuna göre yaklaşık yüzde 30’luk bir artışla
asgari ücretin aylık brüt düzeyi 1.647 lira olarak tespit edildi.
Şimdi 1.647 lira olarak tespit edilirken tabi hatırlarsanız o dönemde, seçim döneminde tüm siyasal partiler tarafından asgari
ücret konusunda bir takım vaatler verilmişti ve bunun uzantısı
olarak yüzde 30 her yıl rastladığımız bir artış değil tabi.
32 Kocaeli Odavizyon
Biz bunun işverenler üzerindeki yarattığı yükten hareketle
açıkçası oldukça çekince ile yaklaştık. Bilmeyenler için hatırlatmak gerekebilir. Bir asgari ücret
tespit komisyonu var. 15 üyeden
oluşuyor. 5 üyesi işçiler, 5 üyesi
işverenler ve 5 tane de hükümet
temsilcisi var. 10 üye bir araya
gelip olumlu oy kullandığında asgari ücret kesinleşmiş oluyor.
Biz Türkiye İşveren Sendikaları olarak muhalefet şerhi
koyduk. Bu karara muhalif kaldık. Tabi her ne kadar işverenleri TİSK temsil ediyorsa da çatı
altında, biz diğer örgütlerle de
TOBB, TUSİAD, MÜSİAD, TİM
birçok kurumla da istişare ettik. Ama netice itibariyle yüzde
30’luk bir artışın bizim rekabetçiliğimizi olumsuz etkileyiciliği
düşüncesinden hareketle karara
muhalif kaldık.
Bu çok sık olan bir şey değil.
Son on beş yılda baktırdım. TİSK olarak 3 defa muhalefet şerhi
koymuşuz. Yüzde 30’luk bir artış o dönemde bizi buna yönlendirmişti.
Tabi hükümet cephesinden bir takım olumlu yaklaşımlar geldi. Yine 100 liralık bir işveren desteği uygulamaya konuldu. Bu
işveren desteği uygulamaya konulurken de orijinalinde 1.698 lira
ve altında olanlara aylık 110 lira teşvik şeklinde bir düşünce vardı.
Fakat uygulama bu şekilde olduğunda özellikle örgütlü işyerlerinde özellikle işveren olarak işçilere bir takım yan faydalar
sağlayan işyerlerinde bu destekten yararlanmak imkânsız hale
geliyordu. Zira işçilere yapılan toplam ödemeler 1.698 liranın
üzerine çıkıyordu. Yaptığımız hesaba göre 2,5 milyon işçiyi çalıştıran işyerleri desteğin dışında kalacak gibi gözüküyordu. Bu
çerçevede biz tabana yayılmasını istedik. Yani 1.698 lira sınır
olmasın, ne destek verilecekse tüm işverenlere bu destek verilsin.
Gerekirse 110 lira yerine daha az verilsin şeklinde bir yaklaşımımız oldu.
Uzun süren istişareler sonunda ikisinin arasında bir yere geldi ve bugün 2.550 liranın altındaki ücretler için kişi başına 100
liralık bir destek verilmiş olması sağlandı. Bu suretle, süreçte
hükümetin de işveren tarafında bir destek vermesi bir açıdan çok
olumlu pozitif etkileri olduğunu düşünüyoruz. Ama yüzde 30’luk
toplam yükün içerisinde daha fazla destek olabilseydi tabi işverenler açısından daha iyi olacağını düşünüyorum. Burada önemli
bir konu, bunu da takip etmemiz lazım. Normalde bir yıl süreli
bir destek bu. Gelecek yıl içerisinde de desteğin sürmesi muhakkak işverenler olarak hepimizi olumlu etkileyecektir. Bu yönde
çalışmalarımız sürüyor.
-Yanlış algıları düzeltmek gerekli
Biraz rakamlarla konuşmak istiyorum. Bazı yanlış algıları
da düzeltmek lazım. Şimdi işveren tarafı olarak biz maliyetlerimizin artması konusundaki tedirginliğimizi dile getirdiğimizde
işçi cephesinden işte bizim cebimize giren, elimize geçen 1.300
liralık net bir tutara denk geliyor. Yani bu zaten çok yüksek bir
tutar değil burada ki artışa sizin de bu kadar karşı olmamanız
gerekir şeklinde bir yaklaşım var. Aslında işverenler olarak zannediyorum burada hepimizin ortak temennisidir bu. Hepimiz çalışanlarımızın daha yüksek refah seviyede olmasını, daha çok gelirlerinin olmasını, daha mutlu, daha huzurlu çalışmalarını arzu
ederiz daha çok kazansınlar. Daha mutlu çalışandan daha fazla
verim almak mümkün tabi ki.
Ama burada bizim baktığımız işçinin eline geçenden ziyade
işveren olarak bizim cebimizden ne çıktığı. Yani çalışanın eline geçen net tutar 1.300 liraya yükseltilirken eğer işverenlerin
üzerinde birazdan bahsedeceğim ilave yükler bir miktar azaltılabilseydi çok daha rahat faaliyet gösterebilirdik diye düşünüyordum.
Rakamsallaştırayım. 1.647 lira brüt ücretin yani 1.300 lira
net ücretin karşılığı, işverene asgari maliyeti 1.935 lira. Bu örneğin toplu iş sözleşmesi olmayan, örneğin işçisine ilave bir sosyal
yardım vermeyen işyerleri on iki maaş uygulaması olan işyerleri
için geçerli olan işverene asgari maliyet.
Bir de zannediyorum bu Odanın içerisindeki birçoğunuz da
toplu iş sözleşmesi, on altı maaş uygulaması, 4 maaş ikramiye
uygulaması, yakacak yardımı, sosyal ilave yardımlar gibi bir takım şeyler veriliyor.
Biz TİSK’teki iş kolları ortalamasına göre baktığımızda bu
tarz işletmelerdeki maliyetin 3.512 liraya çıktığını gözlemliyoruz. Bu önemli bir tutar. Diyebilirsiniz ki tamam bu tek başına
bir kriter olmamalı. O çerçevede işin sadece asgari ücretle bitmediğini bilmeniz lazım. Bugün bin lira olan rakam 1.300 liraya
çıktığı zaman asgari ücretle çalışan bir kesim var. Bu kimi işletmede yüzde 30, kimi işletmede yüzde 40, kimi işletmede yüzde
20.
Ama bir de asgari ücretin hemen üzerinde bir ücrete sahip
olan bir çalışan kesim var. Yani zaten 1.350 lira alan bir çalışanı düşünün 1.000 lira alan kişiyi 1.300 liraya çıkarttığınız da,
1.350 lira alan kişi de diyor ki ben on yıldır burada çalışıyorum.
Daha ücretim yeni 1.350 lira oldu. Siz daha dün işe gireni 1.300
liraya çıkarttınız. Benim artışım ne olacak. İşte enflasyon yüzde
8, refah payı üzerine şunu koydum dediğinizde tatmin etmiyor.
Çünkü hemen arkasındaki arkadaşı yüzde 30 zam almış. O zaman işyerlerinde bir iç huzursuzluk başlıyor. Beklentiler artıyor.
Yüzde 8’lik enflasyona rağmen bizlerin maliyetlerindeki artışlara rağmen ilave bir maaş artışı ücret artışı beklentisi oluşuyor.
Hatırlarsanız geçen sene özellikle metal sektöründe bir takım işçi huzursuzlukları yaşamıştık. Biz bunun da açıkçası bir
takım huzursuzlukları, iş barışını bozma yönünde tetikleyebileceği endişesi taşıyorduk. Bazı işyerlerinde mecburen ilave artışlar verildiğini duyuyorum. Bazı işyerleri toplu sözleşmeyi aynen
uyguladılar ki en azından bir sonraki toplu sözleşme dönemine
kadar zaten ortada geçerli bir sözleşme varken olması gereken
de buydu.
Sonuçta asgari ücret asla sadece asgari ücretleri alan kişileri
ilgilendiren bir durum değil. Yaptığımız çalışmada 26 değişik
kalem asgari ücrete endeksli. Ondan bağımsız olarak da zaten
işyerlerimizde asgari ücrete yakın ücreti alan kişilerin hepsinde
ciddi bir beklenti yaratmış olması açısından, iş barışı açısından
da önemli bir unsur.
-Türkiye’de asgari ücret 16 Avrupa ülkesinden fazla
Ben biraz rakamlarla konuşmayı seven biriyim. Şimdi soldaki grafiğe baktığınız da bunlar Eurostat verileri. Satın alma gücü
paritesine göre baktığınızda Türkiye’deki asgari ücretin diğer
tabloda yer alan ülkelere kıyasla nerede konumlandığını gösteriyor. Yani Türkiye’yi burada Ocak sonu datasına göre 147 Euro
olarak görüyorsunuz. Altımızda on altı tane Avrupa ülkesi var.
Bu tabloyu sununca şöyle tepkiler alıyorum. Yani Arnavutlukla tabi biz kıyaslanmayacağız. Doğru. Orada işte birkaç tane
ülke var. Estonya, Letonya bunlara göre zaten Türkiye’de ücret
seviyesinin yüksek olması gayet doğal. Buna tamamen katılıyorum. Benim zaten kıyasladığım ülkeler bunlar değil.
Benim kıyasladığım ülkeler özellikle birebir buradaki sanayicilerin rakibi konumundaki Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya gibi. Bu ülkelerle kıyaslamak lazım. Bu ülkelerle neden kıyaslamak lazım. Bu ülkelerin kişi başına milli gelirine baktığınızda
Türkiye 100 ise 130-140-180 seviyesindeki ülkeler.
Yani hem fert olarak bizden daha yüksek milli gelire sahipler
bireysel olarak, hem de bir yandan sanayileri için veya diğer hizmet sektörleri için uyguladıkları asgari ücret seviyesi Türkiye’nin
altında. Benim rakibim olan ülkelerin bire bir kıyaslamasına
baktığımda Türkiye artık bunlardan yukarıda kalıyor.
Denilebilir ki o satın alma gücü paritesini biz bilmiyoruz nasıl
hesaplandığını onu boş verelim. Reel, normal kura göre bakalım
dersek de o zamanki resim de burada altımızda 16 yerine 12
tane ülke var. Bu ülkeler arasında Çek Cumhuriyeti, Macaristan,
Polonya’yı Türkiye’nin hemen ardından gözlemliyoruz. Rakamlarla konuştuğumuzda rekabetçilik açısından riskli bölgede olduğumuz izlemini ediniyoruz.
-İstihdam üzerindeki yükler
Şimdi asgari ücreti epey konuştuk. İşin tabi bittiği yer aslında
tek başına asgari ücret değil. Bizim TİSK olarak sizler adına yıllardır savunduğumuz keza TOBB’un da bu konudaki görüşlerini
biliyorum. TOBB Başkanımız da bunu bir çok mecrada gündeme
getiriyor. İstihdam üzerindeki tüm yüklere bakmak lazım.
Yani istihdam üzerindeki vergilerin toplam yarattığı yüke
bakmak lazım. Bu şekilde baktığınızda Türkiye’deki yüklerin
toplamı yüzde 36,8. 2014 datası bu. Şu anda da çok fazla radikal değişiklik olduğunu düşünmüyorum. Yüzde 36,8. Bizim rakibimiz derken, beklentimiz en azından OECD ortalamasına inmek
olmalı. OECD ortalaması ekranda gördüğünüz 26,9. Yaklaşık 10
puanlık bir farktan bahsediyoruz.
Bizim Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu sizler
adına bu noktadaki talebimiz çok basit aslında. Rakiplerimizle rekabet ettiğimiz ülkelerle eşit koşullarda rekabet edebilmek
istiyoruz. Bunun yolu da bizim üzerimizdeki ortalama istihdam
yüklerinin OECD ortalaması seviyelerinde olması.
Asgari ücret bunlardan yalnız bir tanesi. Demin gösterdiğim
tablo sadece asgari ücreti kıyaslıyor. Bizim üzerimizdeki yükler
sadece asgari ücretin üzerindeki vergi ve prim yükleriyle sınırlı
değil.
Toplamına baktığınızda işsizlik sigortası fonundan SGK primine kadar bütün bu yükleri üst üste koyduğunuzda çıkan resim
bu. Bu noktada da temaslarımız sürüyor. İnşallah daha mesafe
kat edebileceğimiz umudundayım. Şimdi asgari ücret konusunda
zannediyorum düşüncelerimizi net aktarabildim.
-Suriyeli Sığınmacılar İstihdam Edilmeli
Daha sonra ülkemizdeki Suriyeli sığınmacılarla ilgili istatistiki veriler paylaşan Eyüboğlu,
“Ülkemizde 2 milyon 800 bin Suriyeli sığınmacı bulunuyor.
TİSK olarak bu konuda bir araştırma yaptık. Sığınmacıların yarısından fazlası 18 yaşın altında bulunuyor. Bunların 160 bin
tanesi ülkemizde doğmuştur. Tabi ki vicdani bir durum ortaya çıkıyor. Ancak bu insanların ileride ne olacaklarını, ne okuyup ne iş
yapacaklarını planlamamız gerekiyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan
sonra sığınmacıların yüzde 90’ı gittikleri ülkede kalmıştır. Buradaki sığınmacılar konusunda kapsamlı bir araştırma yapıp
daha sonra eğitim eksikliklerini tamamlayıp istihdam etmeliyiz.
Bu konuda bir Göç Bakanlığı kurularak ilgilenilebilir.” şeklinde
konuştu.
Kocaeli Odavizyon
33
[savunma sanayi ►
Gemi makinalarında uzmanlaşan
Gürdesan’dan denizaltı projesine destek
cüne sahip olduğumuz komple bir sistemden bahsediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Savunma Sanayii Müsteşarlığının 2,7 milyar dolar bütçeli Yeni Tip Denizaltı Projesi kapsamında imal edilen iç
blokların ilk etap ürünleri, GÜRDESAN’da düzenlenen törenle teslim edildi.
Törene Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir, Savunma Teknolojileri Mühendisliği ve Ticaret A.Ş Genel Müdürü Davut Yılmaz, Gürsoy Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa
Gürsoy, davetliler ve basın mensupları katıldı.
Dilovası Organize Endüstri Bölgesi’nde faaliyet gösteren Gürdesan tesislerinde düzenlenen törende konuşan
Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, Türkiye’nin, savunma sanayisinin çeşitli alanlarında çalışmalarına devam
ettiğini söyledi.
-Millileşme ve yerlileşme
Demir, “Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafya ve stratejik konumumuz düşünüldüğünde, çeşitli alanlarda faaliyet göstermekten başka çaremiz olmadığını görüyoruz.
Bir ülke düşünün ki hem hava, kara, deniz, uzay her bir
alanda kendi kendine yeterli olmaya karar vermiş, bu alanda olanca gücüyle yürümekte olan ve bunu yaparken de
bağımlılık unsurlarını azaltmakta gayretinde olan bir Türkiye. Bütün bunların gerçekleştirilmesi güçlü bir Türkiye ile
mümkün. Ekonominiz güçlüyse, nüfusunuz dinamikse bu
konuda bir gayretiniz, kararlılığınız bir politikanız varsa bütün bunlar yapılabiliyor.” diye konuştu.
Demir, sanayinin her cephesinde bir millileşme, yerlileşme harekatının başlatıldığını ve devam ettirildiğini vurgulayarak, “Burada ‘yerli’ ve ‘milli’ kavramlarını çok sıklıkla
kullanıyoruz, bazen buna açıklık getirmek gerekiyor. ‘Yerli’
dediğinizde aslında o üründeki unsurların ülkemiz içinde
yapabilme kabiliyetiniz olmasından bahsediyoruz. ‘Millilik’
deyince ise biraz daha tasarıma dayanan, beyin gücünün
de içinde olduğu, sıfırdan, gerekirse tasarlama üretme gü-
“İkinci adım milli denizaltı”
“Bu anlamda Yeni Tip Denizaltı Projesi’nden bahsederken ikinci adım ‘milli denizaltı’ kavramı. Burada artık geçtiğimiz sürede HDW’den aldığımız destekle inşa edecek
olacağımız denizaltılarımızdan hemen sonra bir milli denizaltı projesini hayata geçireceğiz inşallah.” diyen
Demir, şöyle devam etti:
“Bunun ilk çabaları şu anda aslında başladı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızla görüşmelerimizde, bir yandan bu
tür hazırlık faaliyetlerinin olduğunu biliyoruz ve sanayimizi
de bu hazırlık içinde olmaya teşvik ediyoruz. Denizaltı konusunda Türkiye’nin kendine yeter bir ülke olmasına doğ-
ru yol almaktayız. Denizaltımızın ve diğer platformlarımızın
içinde kullanılan unsurlar, başta motor olmak üzere onların
da millileştirilmesi ilerideki bir hedefimiz. İçinden geçtiğimiz günlerde dost bildiğimiz ülkeler dahil olmak üzere
çevremizdeki bazı ülkelerin durumlarının da etkisiyle nasıl
kuşatılmaya çalışıldığımızı hep beraber görüyoruz. Burada da tekrar tekrar bize hatırlatılmış olan unsur güçlü bir
Türkiye’nin olması. Güçlü bir Türkiye de ancak güçlü bir
silahlı kuvvetlerle olur. Güçlü bir silahlı kuvvetler de güçlü
silahlar, güçlü sistemlerle hayata geçer. Bu da savunma
sanayi demektir.”
-Sanayinin yaslanacağı ekosistem
Demir, oluşturulan sanayi yapısının bir ekosisteme dayanmak zorunda olduğuna dikkati çekerek, “Bugün bu
tören vasıtasıyla gözlemlediğimiz ve bizi mutlu kılan unsur, artık sanayimizin çeşitli unsurlarının ana yüklenicilere
destek olma anlamında kabiliyetler geliştirmesi ve oyuncu
olarak sektörlere dahil olması ve yetkinliklerini teknolojik
anlamda ileri noktaya taşıyarak Türkiye’de bu ekosistemi
oluşturmaya başlamalarını görüyoruz. Bugün Gürdesan
firmamızın içinde bulunduğunu faaliyetler de bunun çok
güzel bir örneği.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yerlilik oranı 4 yılda yüzde 70’e çıktı”
Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ (STM)
Genel Müdürü Davut Yılmaz da 1991’de kurulan STM’ye
belli misyonlar verildiğini, onlardan birinin de bu kritik teknolojiyi Türkiye’ye kazandırmak olduğunu anlattı.
Yılmaz, bu kapsamda pek çok proje yürüttüklerini an-
34 Kocaeli Odavizyon
cak bunu yaparken mümkün olduğu kadar yerli katkı payını
arttırmayı hedeflediklerini vurgulayarak, “Bunun en güzel ve en
somut örneği MİLGEM Projesi’dir. MİLGEM Projesi ilk başladığında yerli katkı payı yalnızca yüzde 7 civarındaydı. Şu an bizlere çok basit gelen zırh kaplaması, yangına mukavim kaporta
gibi malzemeler dahi yoktu. Ancak müsteşarlığımızın vizyonu ve
Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın kararlılığı sayesinde bu oran
şuan yüzde 70’ler mertebesine çıktı. Yerli katkı payı yüzde 7’den
yüzde 70’e çıktı ki gerçekten çok büyük bir başarı ve bu yalnızca
4 yılda gerçekleşti.” şeklinde konuştu.
-Kompleks projeler
Bugün STM olarak 600 mühendisle farklı alanlarda hizmet
verdiklerine işaret eden Yılmaz, şunları kaydetti:
“Bu 600 mühendisin dörtte biri yani yaklaşık 150 kişi, su altı
ve su üstü muhrip gemi mühendisliği kısmında çalışıyor. Bu 150
kişinin çalıştığı MİLGEM gibi projelerde veya Pakistan’da yürüttüğümüz ve kısmetse önümüzdeki aylarda bitireceğimiz ülkemizin
en büyük askeri gemi ihracat projesi olan Denizde İkmal Tankeri Projesi’nde 100’e yakın yerli firmayla çalışıyoruz. Önümüzde
milli gemi MİLGEM’den sonra milli denizaltı MİLDEM var. Çok
daha büyük, çok daha zor, çok daha kompleks bir proje. Ancak
savunma sanayimizdeki son yıllardaki gelişmeler gösteriyor ki
eğer biz el ele verirsek, doğru politikayı takip edersek, hazırlığımızı tam yaparsak ve çalışırsak yapamayacağımız bir şey yok.”
Gölcük Tersanesi’nde inşa edilen denizaltının iç bloklarının
imalatını Savunma Teknolojileri Mühendisliği ve Ticaret AŞ altında Gürdesan Gemi Makine Sanayi tarafından gerçekleştiriliyor.
Gürdesan, Yeni Tip Denizaltı Projesi kapsamında toplam 840
tonluk çelik bloklarının ilk etap üretimini tamamladı.
Yeni tip denizaltıların inşa aşaması 5 blokun birleştirilmesinden oluşuyor. Bloklar ekipmanlarla donatılacak ve tüp halinde
birleştirilip diğer donatımlarının yapılabilmesi için havuza kaydırılacak.
Yeni tip denizaltılar, havadan bağımsız tahrik sistemine sahip olacak. Denizaltı bünyesinde bulunan hidrojen ve oksijen
tanklarının tepkimesi sonucunda yakıt hücresi sistemiyle elektrik enerjisi üretilecek ve bu sistem atmosferik havaya ihtiyaç
duymadan denizaltının çok daha uzun süre su altında kalmasını
sağlayacak.
Yeni Tip Denizaltı Tedarik Projesi
Amaç:Havadan bağımsız tahrik sistemine (AIP) sahip 6 adet Yeni
Tip Denizaltının azami yerli katkı ile Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda
inşa edilerek tedarik edilmesi amaçlanmaktadır. Buna ek olarak,
denizaltı inşası, entegrasyonu ve sistemleri konusunda bilgi birikimi
ve tecrübe oluşturulması hedeflenmektedir.
Kapsam: Havadan bağımsız tahrik sistemine (AIP) sahip
denizaltıların tedariki
Proje Modeli: Ortak Üretim.
Ana/Alt Yüklenici: TKMS Ortak Girişimi Yerli Alt Yükleniciler: Aselsan, Havelsan, Milsoft, STM A.Ş., Koç Bilgi ve Savunma, TÜBİTAK,
Meteksan Savunma, IDS, AYESAŞ
Sözleşme İmza Tarihi: 02.07.2009
Mevcut Durum: Yeni Tip Denizaltı Tedarik Sözleşmesi 22 Haziran 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Müteakiben Gölcük Tersanesi Komutanlığındaki altyapı iyileştirme faaliyetlerine ve dizayn
adaptasyonları çalışmalarına başlanmıştır. 28 Eylül 2015 tarihinde
ilk denizaltının inşasına başlanmış olup, detay dizayn faaliyetleri eş
zamanlı olarak yürütülmektedir.
GÜRDESEN HAKKINDA
GÜRDESAN, bugün Gebze’ deki 42.000 m²
kapalı, 8.000 m² açık alana sahip fabrikasında,
7 ana grupta Ticari Gemiler, Açık Deniz Platformları ve Deniz Kuvvetleri için; Güverte Kreynleri, Güverte Makineleri, Güverte Ekipmanları,
Ambar Kapakları, Sevk ve Manevra sistemleri,
Can Kurtarma mataforaları tasarlayan, imal
eden, tamir ve bakımını yapan dünyadaki tek
firmadır.
Yıllar boyunca tamir ve bakım esnasında
kazanılan tecrübe GÜRDESAN’ın üretimine
“Azami Kalite” ve “Yüksek Hassasiyet” olarak
yansımıştır.
2004 yılından bu yana ISO 9001 Kalite
Yönetim Sisteminietkin olarak uygulayarak, tüm
çalışmalarında sürekli iyileştirme ve gelişmeyi
ilke edinen GÜRDESAN, mühendislik faaliyetleri
de dâhil olmak üzere tüm üretim sürecini kendi
bünyesinde gerçekleştirir.
Üretim, ileri derece mühendislik sistemleri
kullanılarak son derece gelişmiş makinelerle
gerçekleştirilir. Gürdesan’ın tasarladığı ürünlerdeki en önemli avantajlardan biri, sökme
ve takma, tamir ve bakım kolaylığıdır. Öyle ki,
GÜRDESAN tarafından üretilen donanımlarda
oluşacak arızaların % 75 ‘i, servise gerek duyulmaksızın gemi mürettebatı tarafından ortadan
kaldırılabilmektedir.
Kurulduğu ilk günden itibaren, üretimin
bütün aşamalarında daima 1. sınıf hammadde
kullanan GÜRDESAN’ da tüm girdi hammaddeler, ilk andan başlayarak gerekli test ve muayenelerden geçirilir.
Mekanik ve kimyasal malzeme testlerinin yapıldığı, akredite laboratuvarında, kendi üretimine ilişkin testlerin dışında, tersanelerden gelen
malzeme testi taleplerini de karşılar.
Üretimin her aşamasında, tüm girdiler ve işlemler müşterinin istediği klaslama kuruluşunun
(ABS, DNV, GL, BV, RINA, RR, TL, LR) onayı
alınarak belgelendirilir.
ÜRÜNLER
Güverte Ekipmanları
Merdiven Sistemleri
Ambar Kapakları
Can Kurtarma Botu/Kumanya Kreyni
Serbest Düşmeli Matafora
Manevra Elektrikli Vinç Çeşitleri
Elektrikli Irgat, Vinç ve Motorları
Servis ve Kargo Kreynleri
Hortum Kaldırma Kreynleri
Gemi Pervane ve Şaft
Pervane Dizaynı
Can Kurtarma Sistemleri
Kocaeli Odavizyon
35
[savunma sanayi ►
TAMİR & SERVİS
GÜRDESAN, her tip ve tonajdaki gemiler için
Manevra Vinçleri dizayn ve imal etmektedir. Firma,
geniş bir çeşitlilik gösteren gemilere Manevra Vinçleri
tedarik etmekte takdir edilir bir başarı sağlamaktadır.
GÜRDESAN Manevra Vinçleri, aktif-pasif tambur,
otomatik germe sistemi, çift tambur yada tek tambur
seçeneklerine sahiptirler.
Tam işlevsel bir sistem sunabilmek için, pompalar,
kontrol üniteleri ve gerekli tüm ekipmanlar bunları
GÜRDESAN, Yüksek basınçlı hidrolik sistem yada elektrik tahrikli sistem olmak üzere iki ayrı tahrik sistemine sahip sistem seçeneği sunmaktadır.
Yüksek basınçlı hidrolik sistem, gerekli bütün
aksesuarlarıyla birlikte yağ tanklarına monte edilmiş
ve de elektrik motorlarıyla tahrik edilen hidrolik pompalar kullanarak 280 Bar’da çalışabilmektedir.
Ayrı olarak dizayn edilmiş bir kontrol ünitesi blok valfların yardımıyla manevra işlemini
gerçekleştirmektedir. Ürünlerde müşterilerin isteklerine göre otomatik gergi sistemi seçeneği de mevcuttur.
GÜRDESAN’ın elektrik tahrikli manevra vinçleri,
otomatik gergi sistemli yada otomatik gergi sistemi
olmadan dizayn edilebilmektedir, istenmesi halinde
elektro-manyetik frenli motorlar kullanılabilir. Frekans
invertörlü motorlar da seçenek olarak sunulmaktadır.
Bütün bu bahsedilen sistemlere ek olarak, GÜRDESAN, geniş dizayn ve imalat kaynakları sayesinde
özel amaçlı kullanımlara yönelik vinçlerde imal edebilmektedir.
GÜRDESAN, vinçlerini kendi hidrolik güç
üniteleriyle beslemektedir. Hidrolik güç üniteleri
müşterilere ayrı olarakta sunulabilmektedir.’ Herhangi
bir GÜRDESAN vinci, merkezi ^güç. ünitesine de
bağlanabilmektedir. s GÜRDESAN, ürünlerinde kullandığı bütün
elemanları, ağır deniz koşullarında uzun ömre sahip olan malzemelerden seçmektedir. Kalitesini ise,
SVVEDAC Ackreditering tarafından yetkilendirilen
Türk Loydu’nun sertifikalandırdığı ISO 9001 Kalite
Yönetim Sistemi ile belgelemektedir.
GÜRDESAN, ürünlerinde kullandığı bütün
elemanları, ağır deniz koşullarında uzun ömre sahip
olan malzemelerden seçmektedir.
Dünyanın her neresinde olursa olsun, satış
sonrası servis hizmeti vermek için çaba gösterilmektedir. GÜRDESAN, kalitesini SVVEDAC Ackreditering tarafından yetkilendirilen Türk Loydu’nun
sertifikalandırdığı ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ile
taçlandırmaktadır.
GÜRDESAN, gemilerinde halen GÜRDESAN
manevra ekipmanlarını kullanmayan armatörleri,
GÜRDESAN manevra ekipmanlarını kullanmaları için
gururla cesaretlendirmektedir.
36 Kocaeli Odavizyon
[ödül ►
Dow Türkiye’ye
“Düşük Karbon Kahramanı”ödülü
Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından
3.kez düzenlenen İstanbul Karbon Zirvesi’nde katılımcılar
arasında yer alan Dow Türkiye, “Düşük Karbon Kahramanı”
ödülünün de sahibi oldu.
“Düşük Karbon Kahramanları Ödülleri” ile üretim ve
tüketimde karbon yönetimini mükemmel başaranları, düşük karbon ekonomisi için uğraş verenleri desteklemeyi ve toplumda
konunun bilinirliğini artırmayı hedefleyen SÜT-D, düzenlediği
törende Dow’ı da ödüle layık gördü.
Dow’ın Multiplan Yalıtım Sistemleri A.Ş. işbirliği ile
geliştirdiği çatı yalıtımında yaygın olarak kullanılan bitümen ve
PVC bazlı çatı kaplama malzemelerine alternatif olan “Termoplastik Poliolefin Membranları” Dow’a ödül kazandırdı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk,
Dow müşterilerinden Multiplan Yalıtım Sistemleri AŞ. Yönetim
Kurulu Üyesi Mehmet Nazım Yavuz ve Dow Elastomers Türkiye Teknik Satışlar ve Proje Geliştirme Müdürü Varun Thakur’a
ödülünü takdim etti.
Paris İklim Anlaşması kararlarının Türkiye’de nasıl
uygulanacağı, iklim finansmanı, Türkiye için yeşil büyüme önerileri, enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlik gibi başlıkların tartışıldığı
zirvede; Dow Türkiye ve Orta Asya Cumhuriyetleri Başkanı İhsan
Necipoğlu, Dow’ın sürdürülebilirliğe ve enerji tasarrufuna olan
katkılarından söz ederek, karbon ayak izini nasıl azalttıklarını
anlattı. Moderatörlüğünü İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu’nun üstlendiği “Karbon
Yönetimi ve Endüstri” oturumunda konuşan İhsan Necipoğlu’na,
zirveye katkılarından dolayı plaket takdim edildi.
-6 bin 800 kişilik Ar-Ge ekibimizle karbon
ayak izini azaltmaya devam edeceğiz”
Dow’ın dünyanın lider kimya şirketlerinden biri olarak teknolojiyi ve bilimi verimli olarak kullandığını açıklayan İnsan
Necipoğlu, 119 yıldır dünyada, 45 yıldır ise Türkiye’de faaliyet
gösteren bir şirket olarak en büyük yatırımlarının insan kaynağı
olduğunu söyledi. 6 bin 800 bilim adamı ve araştırmacılarının
bulunduğunu belirten Necipoğlu, Ar-Ge’ye yılda 2 milyar dolar
harcadıklarını ve bilim adamlarından gelecek çözümlere çok güvendiklerini vurguladı.
Bu doğrultuda dünyanın önemli sorunlarının çözümüyle
uğraştıklarını da dile getiren Necipoğlu, “Son 10 yıl içinde 1 milyar yeni insan nüfusundan söz edebiliriz. Buna bağlı olarak ise enerji kullanımı son 15 yılda yüzde 50 arttı. Su kullanımında yüzde
50 artış var. Oysaki dünyanın yüzde 35’i su kıtlığı olan yerlerde
yaşıyor. 1 milyar daha yeni insana gıdanın yetmemesi söz konusu.
Bu yüzden gıda verimliliği ve tarım verimliliğinin artırılması, yeni
su kaynaklarına ulaşılması ve mevcut suyun temizlenmesi gerekiyor. Bütün bunları yaparken karbon ayak izinin de en alt seviyede
tutulması lazım. Bu tek bir şirketin, üniversitenin ya da hükümetin
yapabileceği bir şey değil. Bu çözümler işbirliği gerektiriyor. Biz
de tüm ekibimiz ve Ar-Ge’miz ile beraber bu işi ileriye taşımayı
hedefliyoruz” dedi.
-Önümüzdeki 10 yılda kimya teknolojilerine
güveni artıracağız”
Geçmiş yıllarda bir ürünü tasarlarken maliyet ve fonksiyonel
kullanılabilirliği değerlendirdiklerini aktaran Necipoğlu, bu iki
kriterin yanına sürdürülebilirliği eklediklerini ifade etti. Ciddi
bir şekilde sürdürülebilirlik çalışmalarının sürdüğünü anlatan
Necipoğlu, “Bizim araştırmacılarımız şu anda bu üç özellik olmadan ürün tasarlamıyor. Ürünleri tasarlarken tüm değer zincirlerine bakıp yaşam zincirlerinin ölçümlemesini yapıyoruz. Bunu
yaparken de sürdürülebilir ekonomik çapta bir sürdürülebilirlik
oluşturmaya çalışıyoruz. Bugüne kadarki serüvenimizin üçüncü
ayağına gelmiş bulunmaktayız. İlk adımımız olan 1995- 2005
yılları arasında operasyonda mükemmeliyeti hedefleyerek kendi
popülasyonumuza baktık. Kaynak kullanımlarını, atık ve enerji
kullanımlarını aza indirerek 5 milyar dolar tasarruf sağladık.
2005- 2015 yıllarını kapsayan ikinci on yılımızda zorlu problemlerin çözümüyle ilgilenerek, sürdürülebilir ekonomi çözümlerini müşterilerimizle paylaştık ve onlara farklılık sağladık.
Üçüncü on yılımız olan 2015- 2025 süreci içinde ise düşünce
liderliğini hedefliyoruz. Değer zincirlerimizi baştan tasarlayarak
araştırmacılarımızla birlikte geleceğe tasarlama hedefimiz bulunuyor. Tasarım ürünlerimizle kimya teknolojisine güvenilirliği
artırmayı planlıyoruz. Öncelikli planlarımızdan biri bu” diye
konuştu.
-Brezilya olimpiyatlarında karbondioksit miktarını
500 bin ton azaltacağız”
Tüm bu çalışmalarını ve felsefelerini olimpiyatlarda sergilemeyi amaçladıklarını da dile getiren Necipoğlu, olimpiyatların
dünyanın en büyük vitrinlerinden biri olduğunu vurgulayarak,
Dow olarak olimpiyatların düşük karbon sponsoru olduklarının
da altını çizdi. Soçi olimpiyatlarında hedeflenen karbon salınımı
azalışının 360 bin ton karbondioksite eşdeğer olacak şekilde
azaltılması hedeflendiğini söyleyen Necipoğlu, “Rusya’da
çalışmalara başladık. Altyapı, tarım, gıda gibi endüstrilere
yöneldik. Bu endüstrilerle lokal sanayi içinde çalışarak hem
felsefemizi anlatıp hem de yeni Dow teknolojilerinin kullanımını
sağladık. Karbondioksit salınımlarını 520 bin ton karbondioksit eşdeğerinde aşağı indirdik. Bizden istenen hedefi fazlasıyla
geçtik” dedi.
Brezilya Rio De Janeiro’da bu yaz gerçekleştirilecek olimpiyatlar için de ciddi bir çalışma içinde olduklarını belirten
Necipoğlu, birtakım özel teknolojiler üzerinde çalıştıklarını
söyledi. Poliüretan bazlı panellerin kullanımını sağlayarak ciddi
tasarruflar elde etmeyi planladıklarını aktaran Necipoğlu, 500
bin tonluk karbondioksitin azaltılmasına yönelik hedeflerine
ulaşabileceklerini dile getirdi.
Kocaeli Odavizyon
37
[endüstri 4.0 ►
ENDÜSTRİ 4.0- DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ ÜZERİNE
Dr. Caner ZANBAK
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği
Çevre Danışmanı
Önsöz
Son üç yıl içinde, “Sanayide yeni bir Devrime girildiği”
konusu gündemimize girmiş bulunmaktadır. Bu devrim, basitleştirilmiş bir deyimle, imalatta insan katkısının “en aza
indirilmesi” ve sanayi ürünlerinde kalite ve verimliliğinin
“en üst düzeye çıkarılması”nı gerçekleştirecek “yapay zeka,
internet ağları ile yönetilen akıllı fabrikalar” ilkesi üzerine
kurulu yeni bir sanayi üretim yaklaşımı olarak tanımlanmaktadır.
Bu yazıda, “Retçi değil”, ama “bilimsel kuşku-sorgulama” yaklaşımı ile, “Dördüncü Sanayi Devrimi” olarak lanse
edilen kavramların kısa bir irdelemesi yapılmaktadır. Yazı
mümkün olduğunca sade bir dille kaleme alındığından dolayı, irdelenen bilgi ve yorumlar için, herhangi bir referans/
kaynakça verilmemektedir.
Endüstri (Sanayi) Evrim Süreçleri, Köklü Değişimler
– Sanayi Devrimleri
Ehlileştirilmiş hayvan gücü, basit aletler ve el emeği yoğun kırsal üretim tarzından makine gücüne dayalı kentsel
üretime geçiş olarak tanımlanan “Sanayi Devrimi” terimi,
İngiltere’nin 1760’dan sonraki 80 yıllık süreçteki ekonomik
gelişmesinin tanımlanmasına yönelik olarak, 1880’lerin başlarında İngiliz ekonomi tarihçisi Arnold Toynbee tarafından
kullanmasıyla yaygınlık kazanmıştır. Sadece bir fonksiyonlu alet kullanımı yerine bu aletlerin entegre çalışmalarının
geliştirilmesiyle, tekstil, makine yapan makine üretimi ve
demiryolu/deniz taşımacılığında makine gücünün kullanımı
üretimin çeşitlilik ve miktarını artırmıştır.
Birinci Sanayi Devrimi ve öncesindeki 1800’lü yılların
ortalarına kadar yapılan kimyasal üretimleri, demir/çelik ve
güç makinaları gibi teknolojik gelişmelerin çoğu, daha henüz
bilimsel olarak ortaya konulmamış kimya (alşimi), metalurji
ve termodinamik kuramları olmaksızın, diğer bir deyişle bugünkü anlamda bilimsellikten uzak yöntemlerle yapılmıştır.
Bu süreç için, öncelik üretim miktarında olup uygulamada
optimizasyon söz konusu olmamaktaydı. 1850’lerden sonra,
deneyimsel bilgi mühendislik, tıp ve tarım teknolojilerinde
sistematik deneme/yanılma irdelemelerine dayalı bilimselliğe geçiş başlamıştır.
İlk olması nedeniyle, “Birinci Sanayi Devrimi” olarak
tanımlanan bu sürecin çıkış noktası, tek bir aleti kullanan
işçi yerine çok sayıda aletleri birbiri ile bütünsel bir uyum
içinde, hayvan ve insan gücü dışında bir enerjiyi kullanan,
mekanizmayı çalıştırma uygulamasıdır. Tekstil sanayii ile
başlayan bu yeni yaklaşımı kömür enerjisine dayalı metallurji, kimya, elektrik ve daha sonraları da petrole dayalı motor/makine üretim sektörleri takip etmiştir.
Özetle, Birinci Sanayi Devrimi, Avrupa’da 18. ve 19.
yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinaların “makinalaşmış endüstriyi” doğurması ile Avrupa’daki sermaye birikimi artmıştır.
Birinci Sanayi Devrimi sonrasında, üretimde üretim ka-
38 Kocaeli Odavizyon
pasiteleri, dolayısı ile hammadde kaynaklarına olan ihtiyaç
sürekli olarak artmıştır. Üretim verimliliğinin de sürekli
olarak gelişmesi ile, emek-yoğun üretimden sermaye-yoğun üretime geçiş nedeni ile ustalar ve küçük sanayicilerin
üretimdeki payları azalmış ve toplumlarda “köylü-tarımcı,
tüccar ve para ticaretcisi/bankacı” sınıfının yanısıra “sanayici/patron ve işçi sınıfı” oluşmaya başlamıştır.
Belirli şirketlerce kurulan büyük üretim kapasiteli demir/
çelik, petrol ve kimya tesisleri ve makine imalat sanayiinde
seri üretime geçilerek buhar gücü, içten yanmalı motorlarda
petrol ve elektriğin enerji olarak yaygın kullanımında ortaya
çıkan “bilim ile teknoloji sinerjisi” İkinci Sanayi Devriminin en önemli çıktısı niteliğini taşır. Bu süreçteki icatlardan
çoğu, araya giren iki dünya savaşı sonrasına kadar ABD ve
Batı Avrupa ülke ekonomilerinin temelini oluşturmuştur.
Günümüzde kullanılmakta olan temel teknolojilerin çoğunun icat edildiği, 1860 dan Birinci Dünya Savaşı öncesine
kadar yaklaşık 50 yıllık süreç ise, “İkinci Sanayi Devrimi”
olarak tanımlanmaktadır. Bu süreçte, demiryolu taşıma ağları kurulmuş, büyük kapasiteli tesislerle demir/çelik üretimi
yapılmış, makine imalat sanayiinde seri üretime geçilerek
buhar gücü, içten yanmalı motorlarda petrol kullanımı ve
elektriğin enerji ve telekomünikasyonda kullanımı yaygınlaşmıştır. İkinci Sanayi Devrimi, Amerika için Mark Twain tarafından “Altın Kaplamalı Devir” olarak tanımlanan, belirli
kesimler için çok büyük zenginlikler ve toplumda geniş bir
tabana yayılı kesim için ise fakirlik getiren, derin ekonomik
çöküş, fırsatlar ve de sanayide standardizasyon uygulamalarının geliştiği bir süreç olmuştur.
1915-1945 süreci, ülkeler arası güç dengelerinin bozulup/yeniden kurulmasına yönelik “savaş - ekonomik çöküşler
– savaş sonrası” dönemlerde sanayi üretiminin çeşitlenerek
gelişmesi ile geçmiştir. 1960’lı yıllarda geliştirilmeye başlayan ve 1980’li yıllarda günlük hayata da giren bilgisayarlar,
günümüze kadar olan süreçte globalleşmiş üretim ağlarının
kurulması ile birlikte, sanayi üretiminde elektronik ve bilgi teknolojileri destekli otomasyon uygulamalarında büyük
gelişmelerin ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır. Üretimde
dijital otomasyonun yerleştiği son 30-40 yıllık süreç “Üçüncü Sanayi Devrimi Süreci” olarak süregelmekteydi.
Ancak, 2011 yılında Almanya tarafından gündeme getirilen ve 2012 yılında uygulamaya konulan Yüksek Teknoloji Eylem Planı kapsamındaki “Industrie 4.0 Projesi”
ve ABD’deki “Endüstriyel Internet platformları”, gelmekte olan yeni bir sanayi devrimi (Dördüncü Sanayi Devrimi)
olarak da adlandırılmaya başlamıştır. Industrie 4.0 bağlamında, imalat sanayiinin herhangi bir insan müdahalesine
gereksinim olmaksızın bilgisayarlarca yönetilerek, üretim
yapılmasına yönelik “akıllı fabrikalar” hedeflenmektedir.
Benzer olarak, ABD’de “Akıllı İmalat Liderlik Koalisyonu
- Smart Manufacturing Leadership Coalition (SMLC)” hammadde tedarikcisinden başlayarak imalatçı, teknoloji şirketleri, devlet kurumları ve laboratuvarlara kadar tüm ilgili
unsurları içeren “Akıllı Üretim Platformu” kurmaya yönelik
“endüstriyel bilgi ağı” oluşturma girişimleri başlatılmıştır.
“Dördüncü Sanayi Devrimi“ olarak lanse edilen bu yaklaşımlara bakıldığında, aslında bunların ne “yeni bir teknoloji” ve ne de “yeni bir iş hayatı uygulaması” olmadıkları
görülecektir. Dördüncü Sanayi Devrimi adı altında belirtilen
bu yaklaşımlar, aslında son 8-10 sene içinde ortaya çıkan
bilgisayar, mekatronik aygıtlar ve internetteki hızlı teknolojik gelişmelerin imalat sanayiindeki optimizasyon uygulamalarıdır. Dolayısı ile, Almanya’nın öncülüğünde tanımlanan
bu “Dördüncü Sanayi Devrimi“ kavramı “Üçüncü Sanayi
Devrimi”nin uzantısı olarak değerlendirebilir.
Sanayi devrimlerinin karakteristik özellikleri, (a) enerji/
teknoloji türü ve (b) uluslararası düzeyde getirdiği sosyal/
ekonomik konulardaki “Temel Değişimler”, aşağıdaki tabloda özetlenmektedir.
Süreç
Birinci Sanayi 1760-1840
Devrimi
İkinci Sanayi
Devrimi
1850-1914
Üçüncü Sanayi Devrimi
1946-201?
rinin de irdelenmesinde yarar vardır. Dolayısı ile, Dördüncü Sanayi Devrimi‘nin de getireceği öngörülen teknolojik ve
ekonomik yararların yanısıra, olası olumsuz sosyal eşitsizler/kayıplar da irdelenmelidir. Bu irdelemeye, en kazançlıların “sermaye yatırımcıları ve fikri mülkiyet hakkı sahipleri”,
en fazla zarar göreceklerin ise “sadece emeklerini verenler”
olacağı olasılığı ile başlanabilir.
Çok daha ayrıntılı olarak irdelenmesi gereken bu kapsamlı “sosyal etkiler konusu” şu sorular ile sonlandırılabilir:
“İnsansız fabrikaların ürettikleriSanayi Üretiminde Ortaya Çıkan Temel Değişimler Teknoloji/Enerji
ni, işsiz kalmış insanlar mı tükeTürü
tecekler? Bu üretilen malları satın
alacakların gelirleri hangi “sek(a) Su ve buhar gücü - mekanize üretim
Buhar Makinaları
(b) Avrupa’daki sermaye birikiminin artması
tör/iş”lerden gelecektir? Ülkeler
içindeki artan gelir eşitsizliği,
(a) İçten yanmalı motor/elektrik - toplu üretim
İçten Yanmalı/
akıllı fabrikaları olan ülkelerde de
(b) İşveren/işçi ayrımı
Elektrik Motorlar
sosyal sorun kaynağı olabilir mi?,
(a) Elektronik, Bilgi ve Mekatronik Teknolojileri
Nükleer/Elektronik
…. vb.”.
ile üretim otomasyonu
uzay teknolojileri,
(b) üretim yatırımlarının globalleşmesi
Dördüncü
Sanayi
Devrimi
201? -20??
Üçüncü Sanayi Devriminin Son
Evresinde Gelişen Kavramlar:
İnternet – Şeylerin İnterneti
– Siber Fiziksel Sistemler ve Siber
Güvenlik
Günümüzde artık kimse, hemen hemen her lisana yerleşmiş olan, “Internet” kelimesinin
ne anlama geldiğini düşünmemektedir. İnternetin başlangıcı, 1960lar sonrasında, ABD’de belirli devlet ve akademi
kurumları arasındaki bilgi iletişiminin elektronik olarak
yapılması esasına dayanmaktadır. Yarım asır sonrasında
günümüzde ise bu iletişim, sayıları milyarları aşan bireyler
de dahil olmak üzere milyonlarca devlet-kamu, akademik ve
ticari kurum ve kuruluşlarınca “internet” adı verilen “Global Birleşik Dijital Bilgi İletişim Ağı” sistemi ile çok geniş
kapsamlı elektronik, kablosuz ve fiber optik kablolu teknoloji ürün sistemleri kullanılarak yapılmaktadır.
“Internet” ile hemen hemen eş anlamlı olarak kullanılan “World Wide Web – www” sistemine, paylaşılmak istenen bilgiler bireyler tarafından yüklenmenin yanısıra, özel
elektronik aletlerle ölçülen/derlenen dijital veriler de, arada
insan faktörü olmaksızın, yüklenebilmektedir. Basit bir tanımlama ile, belirli bir amaç için algıladığı/ölçtüğü dijital
bilgiyi doğrudan internet üzerinden ilgili bilgi ağına ileten
“fiziksel nesneler”in (araçlardaki GPSler, meteoroloji veri
ölçerleri, sokaklardaki MOBESE kameraları-araç sayıcıları vb. gibi her tür aygıtlar/nesneler-şeyler) ilişkilendirildiği
bilgi iletişim ağları “Şeylerin İnterneti – Internet of Things
(IoT)” olarak adlandırılmaktadır.
Benzer olarak, “Şeylerin İnterneti”nin benzeri diğer bir
kavram/uygulama da, bilgisayar yazılımları ile internet üzerinden kontrol edilebilen/denetlenebilen fiziksel mekatronik
aygıtlar sistemi olan “Siber-Fiziksel Sistem – Cyber-Physical Systems (CPS)”dir. Buna, otomatize edilmiş tarımsal
sulamadan robotlaştırılmış endüstriyel üretime ve medikal
uygulamalara dahil olmak üzere, sayılamayacak kadar çok
uygulamaları arasından “insansız hava araçları ve uçaklardaki otomatik pilot sistemleri” en belirgin örnekler olarak
gösterilebilir.
Dijital ölçüm bilgilerinin internet üzerinden istenen kontrol merkezlerine doğrudan yüklenebilme olanağı, uluslararası finans ve ticaret (iş hayatı) gibi anlık bilginin önemli
olduğu her yönetim uygulaması için de geçerlidir. Bu uygulamalara en belirgin örnekler olarak, internet borsacılığı,
pazarlamacılığı ve bankacılık işlemleri gösterilebilir.
(a) Sanayi üretiminin internet bilgi sistemleri ile
entegrasyonu/kontrolu
(b) insansız (??) fabrikalar/işsiz (?? insanlar...
Siber Teknoloji Hegemonyası
Sanayi Devrimleri ve Sosyal Etkiler
Şunu unutmamalıdır ki, toplumu doğrudan etkileyecek
her bir görünür “yenilik” ve/veya “Devrim”, toplumların yaşam tarzı ve mevcut ekonomik sistemlerde önemli değişikliklere yol açtığından dolayı bazı “sakıncaları” da beraberinde
getirmektedir.
Birinci Sanayi Devrimi hayvan gücüne dayalı, zanaat
üretim toplumlarının ekonomik varlıklarını zayıflatmış, buhar gücüne dayalı mekanize üretime geçen toplumların ekonomik güçleri artırmış, petrol ürünleri ve elektrik enerjisine
dayalı mekanize üretimi getiren İkinci Sanayi Devrimi ise
toplumlarda işçi/işveren kavramlarını ortaya çıkartmıştır.
Bu devrimler sürecinde toplumlar içinde ortaya çıkan sosyal/
ekonomik farklılıklar, dolaylı olarak, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları gibi uluslararası anlaşmazlıklara yolarmıştır.
İkinci Dünya savaşı sonrasında geliştirilen nükleer enerji ve
elektronik teknolojileri, toplumların yaşam kalitesinin artmasına yönelik olarak, sanayi üretim kalite ve çeşitliliğini
artırmış; 20. Yüzyıl sonlarındaki pazarların globalleşmesi
ile birlikte, bilgi ve mekatronik teknolojileri ile üretim otomasyonu “uluslararası büyük şirketler”in para yönetimi ve
teknoloji kontrolu altına girmiştir. 1960’lı yıllarda gelişmiş
ülkelere yönelik “emperyalist” yakınmaları, günümüzde ülkelere aidiyeti dahi sorgulanan uluslararası finans ve teknoloji/üretim şirket ve kuruluşlarına yönlendirilmiş bulunmaktadır.
Global açıdan bakıldığında, Üçüncü Sanayi Devrimi sonucunda, günümüzde dünyadaki toplam ekonomik gelirin
%70’inin dünya nüfusunun %20’sinde toplandığı gibi bir
“eşitsizlik” ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu tür eşitsizlikler
toplumların ekonomik gelişmelerini yavaşlatmanın yanısıra,
önemli sağlık, çevre ve sosyal sorunlar ortaya çıkartmakta
ve özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki politik düzenleri de
sarsmaktadır. Benzer durumlar, o günlerdeki gelişmiş ülkeleri de etkileyip ilk iki dünya savaşını tetikleyecek şekilde, ilk
iki sanayi devrimi sonlarında da yaşanmıştır.
Genelde “tarihin tekerrürü/tekrar etme olasılığı” gözönüne alındığında, her ileri sürülen “Devrim” öngörüsünün
de, sadece görünür değil, olası diğer getirilerinin/götürüle-
İnternet
“Şeylerin İnterneti”,
“Siber-Fiziksel
Sistem”,
“Akıllı Fabrikalar”
Kocaeli Odavizyon
39
[endüstri 4.0 ►
Artık günümüzde internet kullanımı, kişisel ve/veya kurumsal gelişmenin sürdürülebilirliği için “olmazsa olmaz”
bir kural haline gelmiş bulunmaktadır. Ancak, internet üzerinden iletilen/kullanılan “bilgilerin güvenliği” önemli bir
sorun haline gelmiş bulunmaktadır. Kişisel/kurumsal özel
bilgilerin ve kullanılan sistemlerin çalışması ile ilgili yazılımların, art niyetli kişilerce çalınması ve/veya sistemlerin
sabote edilmesi, internet üzerine kurulu uygulamalar için
sürekli takip edilmesi gereken “Siber Güvenlik” uygulamalarını gerektirmektedir. Bu konuda, her ne kadar belirli
uluslararası denetleme ve yaptırımlar geliştirilmekte ise de,
Siber Güvenlik konusu gelecekteki internet uygulamalarının
en önemli sorunu olmaya devam edecektir.
“Dördüncü Sanayi Devrimi” mi? – “Üçüncü Sanayi Dönemi Uzantısı” mı?
Yukarıdaki tabloda özetlenen, sanayi devrimlerinin getirdiği ya da devrim nedeni olarak nitelendirilen köklü değişimlere bakıldığında, birinci ve ikinci sanayi devrimlerinin
hem enerji/motor türlerinde ve hem de uluslararası düzeyde
önemli/belirgin sosyal ve ekonomik değişimler getirdiği görülmektedir. İlk iki sanayi devrimine zamanında ayak uyduran İngiltere, ABD, Fransa, Almaya, … gibi ülkeler diğer
sanayi devrimlerinin oluşumunda başı çekmiş ve dünyada
belirgin ekonomik güçlere ulaşmışlardır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan Üçüncü
Sanayi Devrimi sürecinde nükleer enerji, elektrik/elektronik
üzerine kurulu bilgisayar sistemleri ve mekatronik aygıtların, robotların entegre kullanımı ile sanayi üretiminde optimizasyon gelişmelerinin ortaya çıkması ve çok büyük pazar
hacımlı sanayi üretimlerinin hammadde ve işçilik maliyetlerinin düşük olduğu gelişmekte olan ülkelere yönlenmesi dikkati çekmektedir. Bu sürece zaman içinde, önce Japonya ve
ardından İtalya, Kanada, Kore ve son on yılda da Çin gibi
ülkeler, değişik yaklaşımlarla ayak uydurmuşlardır.
Üçüncü Sanayi Devrimi süreci, nüfusun günümüzde 7.5
milyara yaklaştığı dünyada, artan hammadde ve fosil yakıta
dayalı enerji gereksinimi nedeniyle, hem jeopolitik ve hem
de bölgesel çevre sorunlarının sürekli olarak arttığı bir süreç
olarak yaşanmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin
büyük çoğunluğu hala İkinci Sanayi Devriminden kalma,
günümüzün en önemli çevre sorunu olarak gündemden eksilmeyen “Global İklim Değişikliği”ne olumsuz etki yapan yüksek CO2 salımlı ve düşük verimli, fosil enerji kaynakları ve
teknolojileri ile üretim yapmaktadır. Diğer taraftan, Üçüncü Sanayi Devrimi sürecinde teknolojik ve ekonomik açıdan
en gelişmiş konumuna gelmiş olan, Avrupa Birliği’ndeki
Almanya’nın ve ABD’nin, kalkınma düzeylerinin sürdürülebilirliğini güçlendirmeye yönelik olarak, 2010’lu yılların
başlarında yeni bir sanayi devrimini tetiklemeye yönelik
strateji geliştirme çabaları içine girdikleri görülmektedir.
Uçak ve uzay araçları, otomotiv, elektronik ürünleri ve
beyaz eşya üretimi yapan büyük sınai tesislerde halen kullanılmakta olan robotik imalat proseslerinin, daha ileri
düzeyde mekatronik otomasyon ve dijital suni zeka teknolojileri ile, geliştirilmesiyle kurulacak “akıllı fabrikalar”ın
uygulamaya konulması “Dördüncü Sanayi Devrimi” ürünü
olarak tanıtılmaktadır. Diğer bir deyişle, mevcut ve/veya
geliştirilecek bilgi ve iletişim teknolojilerini tedarik zinciri
ve üretim hatlarını da yönetecek şekilde biraraya getirecek,
suni zeka ile kendi kendini optimize ederek karmaşık üretim
işlemlerini çok yüksek maliyet ve kalite etkinliği yapacak ve
de insan/emek gereksinimini en aza indirecek olan, “entegre
40 Kocaeli Odavizyon
robot fabrikalar” Dördüncü Sanayi Devriminin temel amacı
olmaktadır.
Sanayi devrimlerinin getirdiği ya da devrim nedeni
olarak nitelendirilen köklü değişim kriterlerine bakıldığında, “Dördüncü Sanayi Devrimi” olarak belirtilen bu yeni
evre’nin sadece, önceki üç sanayi devrimleri için yukarıdaki
tabloda (b) ile belirtilen “sosyal/ekonomik konulardaki” temel değişimi ortaya çıkaracağı ve tabloda (a) ile belirtilen
“enerji/teknoloji türü” konusunda, Üçüncü Sanayi sürecinde
kullanılmakta olan, enerji/teknolojilerinde temel değişim getirmediği görülecektir. Bu nedenledir ki, “Dördüncü Sanayi
Devrimi” olarak adlandırılmakta olan bu sürecin, 4. değil
“Sanayi Devrimi: 3+” olarak adlandırılması daha yerinde
olacaktır. Akıllı/Robot Fabrikalarda, güneş, nükleer füzyon
enerjisi ya da atmosferdeki oksijen/hidrojenin büyük oranda
enerji kaynağı olarak kullanabilirliği gerçekleştiğinde, tam
anlamı ile “Dördüncü Sanayi Devrimi”ne geçildiğini söylemek daha doğru olacaktır.
Şimdilik Sonsöz
Bu yazıdaki irdelemeler, kesinlikle “Dördüncü Sanayi
Devrimi” olarak adlandırılan yaklaşımın önemini küçümseme olarak algılanmamalıdır. Almanya tarafından “Endüstri
4.0 Projesi” ve ABD’de “Endüstriyel Internet Platformları”
adları altında geliştirilmekte olan sınai üretim yaklaşımları, önümüzdeki 10 yıl içinde uygulamaya koyacak ülkelerin,
ekonomik açıdan daha da güçlenerek, kalkınmalarını sürdürmelerini garanti altına alacak uygulamalar niteliği taşımaktadır.
Yukarıda özetlendiği üzere, mevcut ve/veya geliştirilecek
bilgi ve iletişim teknolojilerini tedarik zinciri ve üretim hatlarını da yönetecek şekilde biraraya getirecek, suni zeka ile
kendi kendini optimize ederek karmaşık üretim işlemlerini
çok yüksek maliyet ve kalite etkinliği yapacak ve de insan/
emek gereksinimini en aza indirecek olan, “robot fabrikalar” Dördüncü Sanayi Devriminin temel amacı olmaktadır.
Önümüzdeki on yıl içinde, bu tür robot fabrikaların kurulmasına yönelik “inovasyon-teknoloji geliştirme” konularında
başı çekecek ülkelerin/kuruluşların, uluslararası ekonomik
ve finans ortamında büyük avantaj ve güce sahip olacaklarına kesin gözü ile bakılabilir. Dolayısı ile, Türkiye’nin de
vakit kaybetmeksizin Dördüncü Sanayi Devrimi‘ne hazırlanması gerekir.
Bugünlerde gazete başlıklarında gördüğümüz, “30 yıl
sonra Akıllı Fabrikalar Türkiye’de” türü açıklamalar, “diğer
ülkelerce 20 yıl içinde geliştirilecek fabrikalar/teknolojiler
ancak 30 yıl sonra Türkiye’ye gelecek” şeklinde de yorumlanabilir. Unutmayalım ki, “akıllı” uygulamaları, halihazırda
enerji verimliliği açısından “akıllı binalar”da, hizmet sektöründe ülkemizde de kullanılmaktadır.
Dolayısı ile, oldukça ileri teknoloji kullanarak üretim
yapmakta olan büyük ölçekli bazı imalat sanayii tesislerimiz, global pazarlarda rekabet edebilmek için, üretim tesislerinde halen mevcut olan “akıllı sistemleri/otomasyonu”,
gelişen teknolojileri yakından takip ederek, çok daha kısa
sürede ileri götürebilir.
Ancak, bu uygulamaların KOBİler düzeyine de indirilebilmesi için “akıllı fabrika”ları tasarımlayacak/kuracak ve
yönetecek “akıllı insan gücü”nün yetiştirilmesine öncelikle
ağırlık verilmesi gerekmektedir. Bu öngörülerden hareketle,
Türkiye’nin de, adı ne olursa olsun, “Endüstri 4.0 Projesi”
ve “Endüstriyel Internet Platformları” kapsamındaki uygulamalar trenine bir an önce binmesi gereklidir.
[şirket haberi ►
İhracat ağırlıklı bir büyüme stratejisi izliyor
GENKİM, Bursa Organize Sanayi Bölgesindeki
10.000m2’lik tesislerinde tekstil yardımcı kimyasalları,
otomotiv, gıda, endüstriyel yapıştırıcılar (mobilya, kutu
kapama ve etiketleme tutkalları) ve makine sanayisine
yönelik üretimler yapıyor.
1985 yılında küçük bir işletme olarak kurulan
GENKİM, bugün Türk Kimya Sanayi’ne yerli tedarikçi
olarak önemli katkılar sağlıyor.
Firma başta tekstil sanayi olmak üzere otomotiv,
inşaat, kağıt, mobilya gibi birçok sektöre hammadde,
yarı mamul ve mamul üretiyor.
Tek şarjda 2 bin ton olan üretim kapasitesini yine
tek şarjda 4 bin tona çıkarmak için yapılan reaktörleri
devreye almaya başlayan şirketin satışının yüzde 95’i
kendi ürettiği ürünlerden oluşuyor.
Şirket 4 farklı ildeki şubeleriyle Türkiye’nin her
bölgesine hizmet veriyor.
GENKİM LABORATUVARI
UYGULAMALAR
-ÖN TERBİYE İŞLEMLERİ
Kasar Uygulamaları
(Kontinü-Diskontinü)
Yağ sökücü yıkamalar (EMPA Testi)
Haşıl Sökme
-BOYAMA UYGULAMALARI
Pad Batch boyama
Termozol boyama
AR-GE departmanının üniversitelerle yaptığı ortak
çalışmalarla, teknolojide öncü konumda olmayı sağlayan
şirket kazandığı deneyimlerle bugün ve uzun vadede
gelişmenin önünü açıyor.
Sürdürülebilirliği yenilikçi projelerle sağlayan GENKİM 27 yıldır kapsamlı yatırımları ile ürettiği tekstil
yardımcı kimyasalları pazarındaki payını büyük ölçüde
genişletti.
Şirket amacı doğrultusunda ihracat ağırlıklı bir
büyüme stratejisi izleyen GENKİM, Mısır, Hindistan,
Bangladeş, Suriye, İran gibi sektörde önemli paya sahip
pazarlarda yakaladığı hızlı gelişim trendini sürdürerek,
globalleşen dünyada daha da sertleşen rekabet ortamında
büyümesine sağlayacak uluslararası stratejiler geliştirdi.
GENKİM nitelikli teknik satış mühendisleri ile potansiyel müşterilerin kullandığı mevcut ürünleri tanıma ve
karşılaştırma kabiliyeti ile gücüne güç kattı.
-BASKI UYGULAMALARI
Ragle baskı
Manyetli baskı
-APRE İŞLEMLERİ
Ram uygulamaları
Kaplama uygulamaları
Kalender uygulamaları
TEST ve ANALİZLER
-YAĞ ve SU İTİCİLİK TESTLERİ
Sprey testi
Drop testi
HASLIK KONTROLLERİ
Yıkama haslığı
Yaş/Kuru sürte haslığı
Ter haslığı
Su haslığı
Ter haslığı (Asit/Alkali)
Fenolik sararma haslığı
-LEKE ANALİZLERİ
-SU ANALİZLERİ
-KİMYASAL MADDE ANALİZ
VE KARŞILAŞTIRMALARI
Kocaeli Odavizyon
41
[ab ile ilişkiler ►
Vizesiz Avrupa Hayali’nin önündeki
son 5 kritere derinlemesine bakış
2013 yılında Türkiye ile AB Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanmasıyla birlikte, Türk vatandaşlarına vizesiz Avrupa’nın
kapılarını açacak vize serbestliği yol haritası da oluşturulmuş,
Türkiye-AB ilişkilerinin uzun durağanlık döneminin ardından
yeni bir başarı hikayesi yaratma ihtimali doğmuştu. Devam
eden süreçte, 20 Ekim 2014 tarihinde Avrupa Komisyonu,
Türk vatandaşlarına yönelik Schengen vize uygulamasının
kaldırılabilmesi için Türkiye’nin ev ödevlerini ne kadar yerine getirdiğini değerlendiren 1’inci Vize Serbestliği Raporu’nu
yayımlamıştı. Raporda, 5 ayrı blokta ve 72 ayrı teknik kritere
ilişkin performansı değerlendiriliyordu.
İKV olarak, 1’inci Vize Serbestliği Ra poru’nun yayımlandığı tarihten bu yana bahsi geçen72 kriteri derinlemesine
inceleyen analizler, notlar, raporlar ve yayınlar hazırlamaya;
etkinlikler düzenlemeye devam ediyoruz. Bu çalışmalar kapsamında dönem dönem kriterlere ilişkin AB standartlarıyla
halihazırda Türk mevzuatında gerçekleştirilmekte olan değişiklikleri karşılaştırmalı inceledik, kişisel verilerin korunması
gibi vize serbestliği diyaloğunun geleceği için kritik bir takım
tematik alanlara daha derinlemesine bakış attık; vize uygulamasının Türk vatandaşlarına ekonomik etkilerini ve maliyetini
ön plana çıkardık.
Gelinen son noktada 4 Mayıs 2016 tarihinde Komisyon’un
3’üncü Vize Serbestliği Raporu’nu yayımlamasıyla ve 72 kriterden 65’inin karşılandığını değerlendirmesiyle, vize serbestliği diyaloğunda teknik reform süreci sona yaklaşmış oldu.
Komisyon AB standartlarında biyometrik veri içeren pasaportların uygulamaya koyulması ve Türkiye ile AB arasında
geri kabul mekanizmasının etkin şekilde işlemesini öne süren
2 kriter için gerek adımların atıldığını; teknik, bürokratik sebeplerden ötürü bu kriterlerin Raporun yayımlanma tarihine
kadar gerçekleşmesinin mümkün olmadığını kabul etti ve iyi
niyet sergiledi. Bu kriterlerin, belirlenen takvime uygun şekilde
karşılanması bekleniyor.
Öte yandan Komisyon, 72 kriterin 5’inde halen daha AB
standartlarına uyumun tam olarak sağlanmadığı, eksikler bulunduğu ve ileri reform hamlelerine ihtiyaç duyulduğunu öne
sürüyor. Vize Serbestliği Yol Haritası dahilindeki bütün kriterlerin karşılanmış olması ve böylelikle Türk vatandaşlarına
yönelik Schengen vize uygulamasının sona erdirilebilmesinin
önünde teknik hiçbir engelin kalmaması için Türk yetkili makamların, Konsey ve AP’deki oylamalar öncesinde bu 5 kriteri
yerine getirmesi gerekiyor. Çalışmanın devamında, vize serbestliğinin önündeki son 5 kriter değerlendiriliyor.
Bu çalışma, aşağıda incelenen konulara ilişkin genel bir
çerçeve çizmeyi, kamuoyunda farkındalığı artırmayı amaçlıyor. İKV tarafından ilgili konulara ilişkin daha detaylı analizler gerçekleştirilmeye devam edecek.
1.Yolsuzlukla Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem
Planı ile GRECO tavsiyelerini uygulamaya devam edilmesi
(Kriter 42); Komisyon, vize serbestliğine ilişkin yayımladığı
42 Kocaeli Odavizyon
3’üncü değerlendirme raporuyla eş zamanlı paylaştığı çalışma
belgesinde, Türkiye’nin Ulusal Strateji ve 2010-2014 yılları
için geçerli Eylem Planını kısmen uygulamaya koyduğunu öne
sürüyor. Planın uygulamaya koyulan kısmını, büyük ölçüde hazırlık çalışmalarının oluşturduğu ve somut adımlar atılmadığı
belirtiliyor. Öte yandan bu alandaki reform hamlelerine ve gözetim süreçlerine sivil toplumun yeterince dahil edilmemiş olması da büyük ölçüde eleştiriliyor. Ve en nihayetinde Raporda,
Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO)
tarafından ortaya koyulan tavsiyeleri etkin şekilde dikkate alan
düzenlemelerin oluşturulması gerektiği öne sürülüyor. Nitekim
görüldüğü üzere 30 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazete’de
yayımlanan Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi ile İlgili 2016/10 sayılı Başbakanlık
Genelgesi’nin oluşturulması Komisyon tarafından yeterli bir
adım olarak kabul edilmiyor ve kriterin karşılanmadığı ifade
ediliyor.
1.1.Karşılanmadığı Öne Sürülen GRECO Tavsiyeleri
Nedir?
Avrupa Konseyi’nin yolsuzlukla mücadele kurumu olan
GRECO, 1999 yılından bu yana üye ülkelerde yolsuzlukla mücadele kapasitesinin artırılmasına yönelik izleme ziyaretleri
gerçekleştiriyor, değerlendirme raporları düzenliyor ve tavsiyelerde bulunuyor. 2004 yılından bu yana GRECO’nun parçası olan Türkiye, 2005 yılından itibaren GRECO değerlendirme turları sonucunda, devletler grubunun TBMM üyeleri ile
3 hakim ve savcılara ilişkin yolsuzlukla mücadeleye yönelik
öne sürdüğü bir takım tavsiyeleri dikkate alma taahhüdünde
bulunmuştu.
Türkiye’ye 4 ayrı turda yöneltilen tavsiyeler; etik prensipleri ve davranış kuralları oluşturulması; bir takım hukuk dışı
faaliyetlerin önlenmesi veya engellenmesi; mal, gelir ve borç
beyanlarında bulunulması, kuralların uygulanmasına yönelik
ileri adımlar atılması ve farkındalığın artırılması alanlarına yoğunlaşıyor. Uygunluk Raporlarına yansıdığı üzere, Türkiye’nin
3’üncü tur değerlendirmelerde ortaya koyulan 17 tavsiyenin
kalan 11’ini ve Mart 2016 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan
4’üncü tur değerlendirmelerde ortaya koyulan 22 tavsiyeyi dikkate alan düzenlemeler gerçekleştirmesi bekleniyor.
1.2.Peki Türkiye’nin Bu Kritere ilişkin Atması
Gereken Adımlar Neler?
Avrupa Komisyonu’nun vize serbestliği raporlarında çok
defa vurguladığı gibi, öncelikle Türkiye’nin yolsuzlukla mücadeleye ilişkin kanun yapım süreçlerine ve uygulamaya koyulan
düzenlemelerin gözetim süreçlerine sivil toplum kuruluşlarını
da dahil etmesi gerekiyor. İkinci olarak 30 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ve GRECO tavsiyelerini
de dikkate alan; siyasi partilerin finansmanı, dokunulmazlıklar, rüşvet ve yargı bağımsızlığı alanlarında reformlar içeren
eylem planının ivedi şekilde uygulamaya koyulması ve gerekli
reformların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu çerçevede halihazırda TBMM’nin gündemindeki Siyasi Etik Kanun Tasarısı’na
ilişkin çalışmaların, AB standartları gözetilecek şekilde hızlıca sonlandırılması ve dokunulmazlıklara ilişkin tartışmaların
AB’deki uygulamaları gözetir şekilde sürmesi büyük önem taşıyor.
2.Cezai meselelerde bütün AB Üye Devletleri ile yetkili
makamlar arasındadoğrudan irtibata geçilmesiyle suçluların iadesinin sağlanması da dahil olmak üzere etkin işbirliğinin sağlanması (Kriter 47)
Komisyon, Türkiye ile Üye Devletler arasında suçluların iadesi alanındaki işbirliğini yeterli bulmuyor; dolayısıyla kriterin
tam anlamıyla karşılanmadığını öne sürüyor.
Konuya ilişkin en büyük sorun olarak ise Türkiye’nin
GKRY’yi tanımama politikası sebebiyle taraflar arası işbirliği gerçekleştirilememesi gösteriliyor. 3’üncü Vize Serbestliği
Raporuyla birlikte paylaşılan çalışma belgesinde, Diğer Üye
Devletlerle suçluların iadesine ilişkin işbirliğinin de tatmin edici düzeyde olmadığı değerlendiriliyor.
Konuya ilişkin istatistikleri gözden geçirmek gerekirse, Komisyon’un paylaştığı verilere göre 1 Ocak 2014 tarihi
ile 31 Aralık 2015 tarihleri arasında AB ülkeleri tarafından
Türkiye’ye yöneltilen 49 suçlu iadesi talebinin sadece 6’sı kabul edilmiş durumda.
İşbirliğinin bu oranda sınırlı kalması is Türk hukuk sisteminin
yapısına dayanıyor. Halihazırda Anayasa’nın 38’inci maddesi ve
Türk Ceza Kanunu’nun 18’inci maddesi gereğince, Türk yetkili
makamlar, AB vatandaşı olan suçlular ile üçüncü ülke vatandaşı
4 olan suçluları iade edebilirken, Türk suçluların iadesi için
Uluslararası CezaMahkemesi’ni kuran anlaşma olan Roma
Statüsü’nde öngörülen 4 çekirdek suçtan, (soykırım suçu; insanlığa karşı suçlar; savaş suçları; saldırı suçu) birini işlemiş
olması gerekiyor.
Öte yandan, Türk yetkili makamları, ilgili suçluyu AB ülkesine iade etmese dahi, Ceza Yargılarının Uluslararası Değeri
Avrupa Konseyi Sözleşmesi (CETS 70) ve Hükümlülerin Nakline ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde (CETS 73) öngörülen hallerde yargılamakla yükümlü. Fakat taraflar arasında bu
alandaki koordinasyonun ve işbirliğinin etkin şekilde gerçekleşebilmesi için tarafların suç ve suçluya ilişkin yeterli oranda
bilgiye ulaşmış olması gerekiyor. Bunun için de her suç ve suçlu için tarafların ayrı ayrı cezai süreçler gerçekleştirmemesi,
etkin bir işbirliği içerisinde hareket etmesi gerekiyor.
Soruşturma ve kovuşturma aşamalarına ilişkin verilerin
Türkiye ile AB üye ülkelerle net ve etkin şekilde karşılıklı olarak paylaşılması gerekiyor. Komisyon, halihazırda Türkiye’deki
veri güvenliği mevzuatının yeterli olmadığı görüşünü bu meseleye de yansıtıyor ve 3’üncü Raporda eleştiriyor.
2.1.Türkiye’nin Bu Kritere ilişkin Atması Gereken
Adımlar Neler?
Öncelikli olarak, Türkiye’ye iletilen suçlu iadesi taleplerinin önemli bir bölümünün yanıtsız kalması, sorun yaratmaya
devam edecektir. Dolayısıyla askıda kalan taleplere hızlı şekilde olumlu veya olumsuz yanıt verilmesi, bununla birlikte ilgili
Avrupa Konseyi sözleşmelerinin öngördüğü vak’alarda ise Türk
ceza hukuku sistemi çerçevesinde gerekli uygulamaların gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtebiliriz. Bütün bu sürecin şeffaf, iyi niyete ve kurallara dayalı gerçekleşmesi de büyük önem
taşıyor. Bu çerçevede Üye Devletlerin cezai süreçlerin takibine
yönelik Türkiye’de çalışan irtibat birimleriyle Türk yetkili makamlar arasında sağlıklı işbirliği ve çalışma ortamının sağlanması, böyle bir birimin olmadığı durumlarda ise diğer iletişim
yollarının açılması gerekiyor.
İkinci olarak, Türkiye’nin GKRY’yi tanımama politikasının
sorun yaratmasının önüne geçecek alternatif modeller değerlendirilmeli. Türk yetkili makamların bu konuya ilişkin
siyasi hassasiyetini dikkate alan çözümler ortaya koyulmalı, gerekli hallerde AB kurumları, aracı ülkeler veya uluslararası kuruluşlar üzerinden, resmi olmayan ve tarafların statülerini olumsuz etkilemeyecek
yollarla bu işbirliğinin sağlanması gibi önlemler de dikkate
alınmalı. Son olarak, etkin işbirliğinin etkin veri paylaşımına dayandığı gerçeğinden hareketle, Türkiye’de geçerli, ilgili
veri güvenliği mevzuatının AB mevzuatına uyumu sağlanmalı.
3.Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması’nın uygulanması (Kriter 54); Europol ile Türkiye arasında halihazırda stratejik işbirliği oluşturulmuş durumda. Bu çerçevede
önümüzdeki dönemde ortak faaliyetler gerçekleştirilmesi, işbirliğinin tesis edilmesi ve kişisel olmayan bilgilerin paylaşımı
öngörülüyor. Öte yandan 21 Mart 2016tarihinde imzalanan
anlaşmayla birlikte, Europol’ün Lahey’deki merkezine bir Türk
irtibat görevlisi atanması öngörülmüştü. Bu çerçevede, 7 Nisan 2016 tarihinde atanması öngörülen personelin bilgileri
Europol yetkilileriyle paylaşıldı.
Atılan bütün bu olumlu adımlara rağmen, Türk vatandaşlarına yönelik vize serbestliğinin sağlanabilmesi için Europol
ile Türk paydaşları arasında stratejik işbirliğinin sağlanması
yeterli görülmüyor ve operasyonel işbirliğinin tesisi de öncelikli
bir kriter olarak öne çıkıyor. Operasyonel işbirliği anlaşmasının sağlanması için ise kişisel verilerin karşılıklı paylaşımının mümkün olması gerekiyor. Dolayısıyla bu alandaki Türk
mevzuatı AB standartlarında kabul edilmediği için kişisel veri
paylaşımının önü açılamıyor ve kriter karşılanmamış kabul
ediliyor.
3.1.Europol Nedir?
AB’nin resmi kolluk birimi kabul edilen Europol’ün temel
görev alanına başta terörle mücadele olmak üzere, uyuşturucu ticareti, kara para aklama ve sahtecilik, insan kaçakçılığı
gibi büyük suçlarla mücadele giriyor. 28 AB üyesi ve Kanada,
ABD gibi üye olmayan ülkelerle işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdüren Europol’ün 900’den fazla çalışanı bulunuyor.
Europol’ün her yıl yaklaşık 18.000 sınır ötesi soruşturma gerçekleştirdiği öne sürülüyor.
3.2.Türkiye’nin Bu Kritere ilişkin Atması Gereken
Adımlar Neler?
Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması’nın imzalanması ve böylelikle birimler arası karşılıklı kişisel veri paylaşımının gerçekleşebilmesi için Türkiye’de halihazırda geçerli
kişisel verilerin korunması mevzuatını AB standartlarına getirecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Türk yetkili makamları 2 Mayıs 2016 tarihinde Europol’e, operasyonel işbirliğine yönelik istek bildiriminde bulunmuş olsa dahi,
etkin işbirliğinin başlatılabilmesi için Europol yönetiminin
Türkiye’deki kişisel verilerin korunması rejiminin uygun olduğu yönünde onayı gerekiyor.
4.Özellikle denetimden sorumlu kurumun yapısı olmak
üzere her alanda AB standartlarında bir kişisel verilerin korunması mevzuatı oluşturulması (Kriter 56)
Birinci Raporun açıklandığı tarihten bu yana İKV, kişisel
verilerin korunması alanında AB standartlarını paylaşmaya,
güncel durumu ortaya koymaya ve ilgili paydaşlara tavsiyelerde bulunmaya devam ediyor. İKV’nin 2015 yılı boyunca
vurguladığı, ikinci ve üçüncü raporlara yansıdığı üzere, kişisel
verilerin korunması alanında temel hak ve özgürlükleri dikkate
Kocaeli Odavizyon
43
[ab ile ilişkiler ►
alan, AB standartlarında bir kanunun oluşturulması, üçüncü
blok kapsamındaki en öncelikli kriter olarak dikkat çekiyor.
Bu çerçevede Türkiye’de, uzun yıllar süren bir serüvenin ardından 20 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe
girdi ve bununla birlikte Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun
oluşturulmasına yönelik adımlar atılmış oldu. Fakat Komisyon,
halihazırda kabul edilen Kanun’un AB standartlarında olmadığı görüşünde.
4.1.Kişisel Verileri Koruma Kurulunun Yapısına
ilişkin Tartışmalar
AB ülkelerinin vatandaşlarına ilişkin kişisel verilerin üçüncü ülkeler ile karşılıklı paylaşımının gerçekleşebilmesi için, bu
alanda AB standartlarında bir denetim mekanizmasının kurulması zorunlu. Dolayısıyla 24 Mart tarihinde TBMM’den geçen
kanunda, AB standartlarına uyuma ilişkin en kritik meselelerden biri, Kanunla birlikte kurulması öngörülen Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun yapısı. İlgili AB Yönergesi’nin 28’inci
maddesinde, kurulması öngörülen ulusal mekanizmaların tam
bağımsız olması şartı vurgulanıyor. Dolayısıyla Türkiye’de bu
Kurul’a ilişkin en temel gereklilik, Kurul’un tam bağımsızlığı.
Tam bağımsızlığın sağlanabilmesi için ise Kurul’un yasama ve
yürütme organları ile arasındaki sınır ve mesafenin net bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Kurul üyelerinin TBMM, Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek olmasının
tam bağımsızlık açısından soru işaretleri doğurduğu yönünde
eleştiriler kamuoyunay ansıyor.
Başbakanlıkla ilişkisi olacağı Kanunda belirtilen bu
Kurul’un üyelerinin belirlenmesi ve denetimi aşamasında uluslararası normlar ve AB standartları gereği sivil toplum kuruluşlarının sürece dahil edilmesi de, Türkiye’de temel hak ve özgürlükleri güçlendiren bir kişisel verilerin korunması ve insan
hakları kültürü oluşması açısından önemli bir boyut. Dolayısıyla kanundaki bu eksikliğin, önümüzdeki dönemde AB kurumlarının eleştirilerine hedef olacağını öngörmek mümkün.
4.2.Türkiye’nin Bu Kritere ilişkin Atması Gereken
Adımlar Neler?
Dolayısıyla Kişisel Verilerin Korunması Kanunuyla birlikte
kurulması öngörülen Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun bağımsız ve tarafsız, Kanun kapsamında yetkili kamu kurumlarının kişisel verilere ulaşımını ve işlemesini öngören istisnai hallerin net, açık ve temel değerlerle uyumlu olmasını sağlayacak
mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilmesi gerekiyor.
5.Organize suçla ve terörle mücadeleye ilişkin mevzuatın, kişi güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma hakkı;
ifade, toplanma ve dernek kurma özgürlüğü alanlarında
AİHM içtihadı, AİHS hükümleri ve AB üye ülke ulusal
mevzuatlarına uyumlu hale getirilmesi (Kriter 65)
Organize suçla ve terörle mücadeleye ilişkin mevzuatın AB
standartlarına getirilmesi meselesi, Türkiye’nin Temel Haklar
Bloğu (Blok 4) kapsamında karşılamadığı öne sürülen tek kriter. Türkiye’nin mevzuatını AİHS ve Avrupa Konseyi sözleşmeleriyle,
AİHM içtihadıyla ve ilgili AB müktesebatıyla uyumlu hale
getirmesi bekleniyor. Öte yandan kolluk birimleri, güvenlik
güçleri ve mahkemelerin ilgili standartları etkin şekilde uygulaması için gerekli yönlendirici ilkelerin belirlenmesi de kriterin karşılanması için temel gereklilikler arasında.
Uygulamada terörle mücadele alanında AB standartlarının
sağlanabilmesi için Komisyon, Türkiye’nin bu alanla bağlantılı
olarak özgürlük ve güvenlik hakkı (AİHS 5’inci madde), adil
yargılanma hakkı (AİHS 6’ncı madde), ifade özgürlüğü (AİHS
44 Kocaeli Odavizyon
10’uncu madde), toplantı ve dernek kurma özgürlüğünü (AİHS
11’inci madde) garanti altına almakla yükümlü olduğunu öne
sürüyor.
5.1.Terörün Tanımı Tartışmaları
Komisyon’a göre, vize serbestliğinin sağlanabilmesi noktasında terörle mücadeleye ilişkin olarak AB müktesebatıyla
Türk mevzuatının en uyumsuz olduğu alan terörün tanımı.
2008 yılında üzerinde değişiklik yapılan ilgili Konsey Çerçeve
Kararı (2002/475/JHA), AB’nin terörle mücadele politikasının temelini oluşturuyor, terör suçunun unsurlarını ve suç kapsamına giren eylemleri sıralıyor.
Öte yandan hem 3’üncü Vize Serbestliği Raporu hem de
2015 İlerleme Raporu’na yansıdığı üzere Komisyon, Türk
mevzuatında terörün oldukça geniş yorumlanmaya açık şekilde
düzenlendiği ve bu durumun temel hak ve özgürlükleri ihlale
sebebiyet verebileceğini öne sürüyor. Öte yandan uygulamada
orantılılık ilkesinin gözetilmesine ihtiyaç olduğu değerlendiriliyor.
5.2. Türkiye’nin Bu Kritere ilişkin Atması Gereken
Adımlar Neler?
Son yıllarda AİHM içtihadına ve AİHS standartlarına uyuma yönelik Türkiye’de çeşitli adımlar atılmış, eylem planları
oluşturulmuştu. Nitekim Komisyon, yukarıda bahsi geçen, terörle mücadeleyle bağlantılı ele alınan haklara ilişkin yeterli
aşama kaydedilmediğini öne sürüyor. Özellikle kamuoyunda
İç Güvenlik Paketi olarak bilinen Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la gerçekleşen değişiklikler ve özellikle ifade özgürlüğü ile toplanma özgürlüğüne
ilişkin Türkiye’deki güncel konjonktür olumsuz karşılanıyor.
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde hızlı bir şekilde bu kritere
ilişkin uyumun sağlanması için, öncelikli olarak terörün tanımına yer veren Konsey Çerçeve Kararı ile uyumun sağlanması
ve son yıllarda insan hakları ihlallerinin giderilmesine yönelik
oluşturulan eylem planlarının hızlıca uygulanması gerekiyor.
Şüphesiz ki ifade özgürlüğü ve bağlantılı diğer hakların garanti
altına alındığının da net bir şekilde ortaya koyulması önemli.
Sonuç Yerine: Bundan Sonra Süreç Nasıl İşleyecek
Geriye kalan 5 kriterin de karşılanması kaydıyla, Komisyon, 4 Mayıs 2016 tarihinde kamuoyuyla paylaştığı üzere,
Türkiye’nin, AB’ye vizesiz kısa süreli seyahat gerçekleştirebilecek ülkeler listesine eklenmesini öne süren tavsiye kararı
Konsey’e ve AP’ye iletecek. Tavsiye kararla birlikte, Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasının kaldırılıp kaldırılmayacağına AP ve Konsey, ortak karar alma prosedürü çerçevesinde karar verecek.
Komisyon’un tavsiye kararı AP’ye iletmesiyle ilk olarak
ilgili AP komitesinde (LIBE) tavsiye karar ve 3’üncü Vize
Serbestliği Raporu’nun çıktıları değerlendirilecek, değişiklik
talepleri AP’ye taşınacak ve gerekli görüldüğü takdirde değişiklik talepleri AP tarafından Komisyon’a ve Konsey’e iletilecek. AP’deki oylamada, Türkiye’nin bütün kriterleri karşıladığı
ve vizelerin kalkması gerektiği yönünde sonuç çıkmasıyla konu
Konsey’deki oylamaya taşınacak. Konsey’de AB ülkelerinin
temsilcilerinin oybirliğinin değil, nitelikli çoğunluğunun aranacak olması şüphesiz ki Türkiye için olumlu bir durum. Yani
çifte nitelikli çoğunluk sistemi çerçevesinde, oylamaya katılan
üye ülke temsilcilerinin yüzde 55’inin kabul oyu vermesi gerekecek, Türkiye en az 16 olumlu oy arayacak. Olumlu oy veren
ülkelerin toplam nüfusunun ise toplam AB nüfusunun yüzde
65’ini oluşturması gerekecek. Yani Türkiye’nin sürecin devamında hızlı bir teknik reform sürecinin yanı sıra etkili bir siyasi
ikna çabası sergilemesi şart.
[ziyaret ►
Özel Kültür Okulları Ziyareti
İZAYDAŞ
yılın ilk
çeyreğinde
1.715
ziyaretçi
ağırladı
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden
İZAYDAŞ, bir yandan atık bertarafı ve enerji üretimi
faaliyetleri, diğer yandan çevreci bir neslin yetişmesine katkı sunan çalışmalarıyla takdir topluyor. Yılın ilk
çeyreğinde çoğunluğu anaokulu ve ilkokul seviyesindeki binlerce öğrenci İZAYDAŞ’ı ziyaret etti ve atıkların
nasıl bertaraf edildiğini yerinde öğrendi.
TED Kocaeli Koleji ziyareti
Anakucağı Anaokulu ziyareti
-Üç ayda 1.715 ziyaretçi
‘Temiz Çevre Sağlıklı Toplum’ sloganı ile atık yönetiminde Türkiye’nin lider kuruluşu olan İZAYDAŞ,
faaliyetlerini ve çalışma sistemini kamuoyu ile şeffaf
bir biçimde paylaşmaya özen gösteriyor. Sivil toplum
kuruluşlarından kamu kurumlarına, anaokullarından
üniversitelere kadar her yıl ortalama 3 bin ziyaretçi
ağırlayan İZAYDAŞ, özellikle bu yılın ilk çeyreğinde
ağırlıklı olarak anaokulu ve ilkokul öğrencilerinin ilgi
odağı oldu. İZAYDAŞ ilk üç ayda 1.715 ziyaretçi ağırladı.
Son olarak Dr. Ferdi Koçal İlkokulu, Körfez Hedise
Evyap İlkokulu, Bilgiküpü Anaokulu, Özel Kültür Okulları, Ulugazi İlkokulu, Anakucağı Anaokulu, TED Kocaeli Koleji ve Kartonsan İlkokulu’ndan gelen Anaokulu
ve ilkokul seviyesindeki binlerce meraklı minik öğrenci
İZAYDAŞ koridorlarını şenlendirdi. Çocuklar izledikleri çizgi film ve çocuk seviyesinde yapılan sunum ile
keyifli dakikalar yaşadı. Daha sonra uygulamalı olarak
atıkların ayrı toplanması konusunda çalışma yapan çocuklar, çevre ve atık konusunda bilinç kazandı.
Öte yandan minik öğrencilerin bilinçlenmesi konusunda oldukça nitelikli çalışmalara imza atan İZAYDAŞ, çevreci çocuk karakteri İZAYCAN hikâye ve
boyama kitapçıkları ile on binlerce çocuğa ulaşarak
çevreci bir neslin yetişmesine katkı sunmaya devam
ediyor.
Dr. Ferdi Koçal İ.Ö.O. Ana Sınıfı ziyareti
Ulugazi İlkokulu ziyareti
Kocaeli Odavizyon
45
D
A’
D
A
N
B
İR
‘O
[konuk oda ►
Antakya TSO Başkanı Hikmet Çinçinoğlu
İhracatta ilk 10 şehir arasındayız
Hatay, 2015 yılında 2 milyar dolar ihracat rakamını yakalayamamasına rağmen en fazla
ihracat yapan ilk10 il arasında yer almayı başardı. Çeşitli ülkelerle yaşanan sorunlar ihracatın
gerilemesine yol açarken, ihracatçılar yaşadıkları sorunlar nedeniyle destek bekliyorlar.
Hatay için ayrı bir önemi olan turizm sektöründe benzer gelişmeler yaşanıyor.
2015 YILINDA DURUM
HATAY DIŞ TİCARETİ
2013 ve 2014’te 2 Milyar $ üzerine çıkan Hatay ihracatı,
2015’te % 13 gerileyerek 1 Milyar 827 Milyon $’ da kaldı.
İlimizin, son üç yıllık ihracat rakamları incelendiğinde bir
düşüş eğiliminde olduğu gözlemlenmektedir.
TÜİK verilerine göre,
2013 yılı ihracatımız:
2 Milyar 097 Milyon $,
2014 yılı ihracatımız:
2 Milyar 115 Milyon $,
2015 yılı ihracatımız da:1
Milyar 827 Milyon $ olarak
gerçekleşmiştir.
Hatay ilinin, 2015 yılında
2 milyar doları ihracat
rakamını yakalamamasına
rağmen en fazla ihracat yapan
ilk 10 İl arasına girerek sanayi
kentleri olan Adana, Kayseri, Konya, Mersin ve Eskişehir gibi
illeri geride bıraktığı görülmektedir.
2016 YILINA İLİŞKİN ÖNGÖRÜ VE ÖNERİLERİMİZ
NAKLİYE - İHRACAT SEKTÖRÜ
Ülkemiz ve Mısır Hükümeti arasında yaşanan siyasi
gerginlik sebebiyle Mısır Hükümeti tarafından Türkiye-Mısır
ve Mısır-Suudi Arabistan arasında Mutabakat Zaptıyla tesis
edilen deniz ve karayolu transit taşımacılığı (Ro-Ro) anlaşması
yenilememiştir.
Bugün, RO-RO taşımacılığı Süveyş Kanalı - Kızıldeniz ve
Duba Limanı güzergâhında yapılmaktadır. Bir TIR’ın RO-RO
Gemisi taşıma bedeli 5.000$’dır. Buna TIR’ın; yakıt, şoför ve
gümrük masrafları eklendiğinde en az 2.000$ daha maliyet
binmektedir.
Navlun bedellerinin yüksek olması ihracatçıyı konteynır
taşımacılığına yöneltmektedir. Ayrıca: Ekonomi Bakanlığı
tarafından gemi şirketlerine RO-RO gemileriyle taşınan TIR
başına 1.000 $ teşvik uygulaması sonlandırılmıştır.
Rusya’dan kaynaklanan sorunlardan dolayı yaş sebze ve
meyve ihracatını yapan firmalarımız ihracatlarını Beyaz Rusya
ve Ukrayna’ya kaydırmış durumdadır. Ancak bu ülkelerde
yeterli düzeyde ihracat yapılamadığından ciddi anlamda pazar
kaybı ve yeni pazar arayışı mevcuttur.
Nakliyeci firmalar araçlarını kredi ile almakta olup,
firmalar banka kredilerini ödemekte güçlük çekmektedir.
Nakliyecilerimize yönelik vergi, SGK muafiyeti uygulanarak,
alınan kredi vadelerinin Devlet Desteği ile uzatılması yararlı
46 Kocaeli Odavizyon
olacaktır.
Suriye’de alacağı olan ihracatçı firmalar mevcuttur. Bu
firmalar alacaklarını banka aracılığı ile tahsil edemedikleri için
sıkıntı yaşamaktadır. Bu konumda bulunan firmaların tespit
edilerek; vergi, SGK muafiyeti ve uygun kredi imkanları ile
Devlet Desteği yapılması gerekmektedir.
EĞİTİM SEKTÖRÜ
Hatay Mesleki Eğitim Merkezi Kurulması: Suriyeli
mülteciler için kalıcı çözümler üretmek adına ekonomik ve
sosyal hayata adaptasyonları sağlayıcı projeler kapsamında;
İlimizde bir Mesleki Eğitim Merkezi kurulması büyük önem
arz etmektedir. Bu hususta: Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansının
Son dönemde 'Hoşgörü kenti' Hatay'a gelen turist sayısında gerileme gözleniyor. Uygulamaya konulan çeşitli projelerle
turist sayısının 500 bine çıkarılması amaçlanıyor. Yeni Arkeoloji Müzesi de bu kapsamda atılan adımlar arasında.
Güdümlü Proje desteği ile Antakya OSB Müdürlüğü ile Antakya
Ticaret ve Sanayi Odası müşterek bir projede Antakya Organize
Sanayi Bölgesinde en az 7.000 m²’lik bir alanda “Hatay
Mesleki Eğitim Merkezi” kurulması planlanmaktadır. Bu
konuda yatırıma ciddi anlamda destek verilmelidir.
TARIM SEKTÖRÜ
Amik Ovasında yazın kuraklık, kışın ise sel baskınları ile
verim alamayan çiftçilerimizin yaşadığı sıkıntılar ve Hatay
genelindeki tüm çiftçilerimizin sulama için kullandığı elektrik
enerjisi ve akaryakıt maliyetlerinin yüksek olması ülkemizde
olduğu gibi Hatay ilinde de üretim maliyetlerini yükseltmekte ve
çiftçimizi zor duruma sokmaktadır.
Bu durumda :
•Destekleme ödemelerinin zamanında yapılması,
•Enerji bedellerinin daha önceki yıllarda olduğu gibi hasat
zamanı ödenmesi imkânının tanınması ve üretim aşamasında
kullanılan akaryakıtın düşük bedelle sağlanması çiftçimizi biraz
olsun rahatlatacak ve alınması gerekli tedbirler olacaktır.
•Yapımı devam eden ve 2015 yılında bitirilmesi planlanan
Reyhanlı Barajı halen bitirilememiştir. Sulama kanalları dahil
baraj inşaatının biran evvel tamamlanması sağlanmalıdır.
•Sulama + İçme suyu + Enerji + Taşkın koruma amaçlı
yapılan Büyük Karaçay Barajının inşaatına 09.01.2009
tarihinde başlanmış olup, hale devam etmektedir. Büyük
Karaçay Barajının da biran evvel tamamlanması sağlanmalıdır.
ENERJİ SEKTÖRÜ
İlimizde başta sanayi olmak üzere, üretim yapan KOBİ’leri
ve genel olarak ticareti olumsuz etkileyen, elektrik kesintileridir.
Bu konuda çözüm önerilerimiz;
•İlimizde, enerji dağıtımı ve elektrik altyapısının
güçlendirilmesi elzemdir. Bu amaçla; Enerji Bakanlığı
tarafından, Hatay’daki enerji yatırımları için 2016 yılı ve
bundan sonraki yıllık bütçelerden ayrılacak payın yükseltilmesini
talep etmekteyiz.
•İskenderun Körfezinde kurulan ve kurulacak Termik
Santrallerin doğaya ve turizm alanlarına zarar vermesini
önlenmesi amacıyla başta solar enerji olmak üzere yenilenebilir
enerji kaynakları desteklenmeli, yatırımcılar yenilenebilir enerji
kaynaklarına yönlendirilmelidir.
SANAYİ SEKTÖRÜ
Yeni Sanayi Alanları: İlimizdeki yatırımcılar, sanayi arazisi
bulmakta sıkıntı yaşamaktadır. Hatay’da kurulu bulunan 4
adet Organize Sanayi Bölgesinin tamamı doludur. Bugün,
İskenderun’daki yatırımcıların birçoğu Osmaniye Organize
Sanayi Bölgesi’ne kaymış durumdadır. Yatırımcılar için yeni
sanayi alanları yaratılmalıdır.
•Hassa (Amanos) Tüneli projesi kapsamında yapılacak
yolun toplam uzunluğu 31 kilometre olup, proje kapsamında
yapılacak olan 4 adet tünelin toplam uzunluğu ise 19 bin
327 metre planlanmıştır. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu
Projelerini İskenderun körfezine bağlayacak olan bu proje
ülkemizin ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır. Tünel projesi
ile ilgili yapım ve ihale çalışmaları devam eden proje yapım
çalışmaların hızlandırılması ve Hassa Organize Sanayi Bölgesi
yapımıyla birlikte planlanması büyük önem arz etmektedir.
•Hassa (Amanos) Tünelleri Projesinin devamı niteliğindeki
Hassa’da bulunan yaklaşık 80.000 dekarlık hazine arazisinin
sanayi alanı olarak yatırıma açılması ve Organize Sanayi
Bölgesi kurulması için tahsis edilmesi İlimiz ve bölgemiz için
çok büyük bir önem arz etmektedir. İlk etapta; Hassa’daki
yer tespiti yapılan 45.000 dekarlık alanın Organize Sanayi
Bölgesi ve beraberinde “HATAY SERBEST BÖLGESİ” olarak
planlanarak açılması ülkemizin sanayisi için büyük önem arz
etmektedir.
•Kırıkhan ve Erzin Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulma
çalışmalarının hızlandırılması gerekmektedir.
•Antakya OSB için belirlenen 1.400 dekarlık genişleme
alanın biran evvel kamulaştırılması ve alt yapısının ihale
edilmesi.
TURİZM SEKTÖRÜ
İlimiz sınırında sıcak savaş yaşanması, ülkemizde yaşanan
terör olayları İlimizde turizmin olumsuz etkilenmesine neden
olmakta, bu durum turizm işletme belgeli tesislerimize
önceden yerli –yabancı tur şirketleri tarafından yapılan
rezervasyonların iptal edilmesine ve restoranlarımızın doluluk
oranını düşmesine sebep olmuştur.
İlimizdeki turizm tesislerinin yaşadığı gelir kaybı nedeniyle,
istihdam edilmiş personeli için SGK kolaylığı sağlanması ve bir
süreliğine bu tesislere vergi muafiyeti uygulanması son derece
faydalı olacaktır.
Kocaeli Odavizyon
47
’D
EN
İR
B
İR
‘Ş
E
H
[konuk şehir ►
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna
Yunus’un şehri Eskişehir’e bekliyoruz...
Eskişehir sanayicilerinin 2015 yılı toplam tahmini ciroları 8.5 milyar dolar, ihracatları toplamı
2,2 milyar dolara ulaşmıştır. Eskişehir 2015 yılında 137.913.608 USD ‘lik dış ticaret fazlası
vermiştir. Eskişehir sanayisinin kaliteli ve dünya standartlarında üretim yapmakta olduğunun
açık göstergesi 2015 yılında ilimizdeki 110 firmanın dünya genelinde 100 ‘den farklı ülkeye
ihracat gerçekleştirdiği bir gerçektir.
Güngör Azim Tuna
Eskişehir Valisi
İlimiz; İç Anadolu Bölgesinin kuzeybatı bölgesindeki M.Ö.
3000 ‘li yıllara dayanan çok eski yerleşim merkezlerinden biri
olarak, birçok medeniyete ev sahipliği yaptığından Eskişehir adını
almış ve Cumhuriyetin ilanından önce 1923 yılında il olmuştur.
Eskişehir bilindiği üzere 13.925 km2 yüzölçümlü, denizden
yüksekliği 788 metre olup idari yapı olarak 14 ilçe ve 546 mahalle
muhtarından ibaret Büyükşehir Belediyesi olan illerimizdendir.
Yüzölçümünün %42 sini tarım arazisi oluşturmaktadır.
2015 yılı nüfusumuz 826.716 olup Türkiye nüfusunun %1.04’
ünü oluşturmakta, nüfus büyüklüğü açısından 25. sırada, km2 ye
düşen nüfus sayısı 59 ve nüfus artış oranı % 1,56 (Türkiye ‘de 22.
sırada) dır. Sosyo Ekonomik Gelişmişlik bakımından 1. bölgede
7. sıradadır.
Eskişehir ulaşım kolaylığı bakımından, İstanbul’ un İç Anadolu
ile Ankara’nın ise Güney Marmara ve Batı Anadolu bağlantısını
sağlayan yollar üzerinde önemli bir durak ve ilin demiryollarının
kavşak noktasında bulunması ile kentte Yüksek Hızlı Tren
seferlerinin olması, ekonomik yönden İstanbul, Ankara, İzmir gibi
iç pazarlara olan yakınlığı, güçlü bir tarihi ve kültürel yapıya sahip
olması Eskişehir’ in önemli özelliklerindendir.
-Tarih ve hoşgörü
Eskişehir; “Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim
sevilelim / Dünya kimseye kalmaz” diyerek insanlığı sevgi ve
hoşgörüye davet eden Yunus Emre’nin sesi ve nefesinin yankılandığı,
Seyyid Battal Gazi Külliyesi’nin olduğu, Nasrettin Hoca’nın mizah
48 Kocaeli Odavizyon
ikliminde gönüllere hoşgörü mayaladığı, Şeyh Edebali’ nin Osman
Gazi’ ye gönül medeniyetinin yol haritasını çizdiği ve Şucaaddin
Veli gibi huzur inşa eden değerleri bünyesinde barındıran,
kudretten kaynayıp gelen şifalı suları ile termal ve sağlık turizmi
alanında önemli potansiyele sahip olan, el dokumacılığı, Kalabak
Suyu, şehri ikiye ayırmak için değil birleştirmek için akan Porsuk
Nehri, Çatacık Ormanları, Beyaz Altın Lületaşı, Han ilçesi
yeraltı şehri, Yazılıkaya ve Midas Anıtı, Sivrihisar ilçesi Pessinus
(Ballıhisar) Antik Kenti, Selçuklulardan kalma Ulu Cami, Dağlık
Frigya Vadisi’ nde bulunan anıtlar, kaleler, kaya mezarları,
nekropoller ve uluslararası standartlara uygun işaretleme ve
bilgilendirme-yönlendirme çalışmalarının yapıldığı Frig yürüyüş
yolu, Balıkdamı’nda kuş gözlemciliği, Çifteler Sakarıbaşı’nda
dalış turizmi ve sualtı gözlemlerinin yapılması, tarihi Odunpazarı
Evleri, Kurşunlu Camisi, Türbeler, Mahmudiye Atçılık Tesisleri,
İnönü THK Havacılık Tesisleri gibi her noktasından kültür,
tarih, turizm fışkıran ve daha birçok önemli potansiyele sahip bir
kenttir.
Eskişehir “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım” çağrısının
sahibi bir ildir. Bu il kalıcı ya da geçici olarak gelen herkese
kucak açmış, gelenleri zenginlik olarak görmüştür. Eskişehir;
zorlaştırmak için değil kolaylaştırmak için, ayırmak için değil
birleştirmek için, ecdadımızın izlerinin bugün bile canlılığını
muhafaza ettiği bir şehirdir.
-Kültür Başkentliği
Eskişehir önemli potansiyelleri ile birlikte birçok bileşende
bir cazibe merkezi özelliğini taşımaktadır. Ülkemizde ilk defa
Eskişehir’ e verilen Türk Dünyası Kültür Başkentliği payesi
ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkentliği ise
şehrimizin önemli kilometre taşlarıdır. Kültür Başkentliği projesi
ile ulusal ve uluslararası nitelikte 400’ ün üzerinde etkinlik
düzenlenmiş, 10,000’ e yakın insanımız ve öğrencilerimizi kültür
gezileri adı altında çeşitli ülkelere göndermiş ve gelen misafirlerini
ağırlamıştır. Avrupa’ da yaşayan milyonlarca Türk ile yaklaşık
300 milyon nüfuslu Türk Dünyası arasında kopmaz bir gönül bağı
oluşturularak Eskişehir ve değerleri tanıtılmıştır. Kalıca eserler
kapsamında da ilimiz merkez ve ilçelerinde birçok proje hayata
geçirilmiştir.
Cumhuriyetin 100. Yılına hedefler koyduğumuz şehrimizde,
kültür başkentliği hiç şüphe yok ki Eskişehir’ in 2023 vizyonuna
ivme kazandırmış ve geleceğe yönelik önemli fırsatlara zemin
hazırlamıştır. Yani Eskişehir’ in geleceğine ve bilinirliğine çok
önemli katkılarda bulunulmuştur.
Tarih sahnesinde de önemli rollerden birini üstlenen,
kuruluşun ve kurtuluşun yaşandığı Eskişehir; günümüzde sahip
olduğu iki üniversitesi, sanatsal faaliyetler, farkla konseptlere
sahip müzeleri, havacılık – raylı sistemler – savunma sanayii
merkezi, planlı sanayisi, yeraltı zenginlikleri, yüksek hızlı tren ve
standardı iyileştirilen karayoluyla rahat ve konforlu ulaşım, sağlık,
konaklama, eğlence, spor, turizm, bilimsel ve kültürel faaliyetler,
geleneksel Eskişehir mutfağı vb. bakımından çekiciliğe sahip cazip
bir ildir.
-Devlet yatırımları
Devlet yatırımları ve şehrin ekonomisinde öne çıkan önemli
sektörleri değerlendirdiğimizde;
Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Rektörlükleri, Aile ve Sosyal Politikalar, Çevre ve Şehircilik, Şeker
Fabrikası, İl Emniyet, İler Bankası, Meteoroloji, SGK, TEİAŞ,
TÜLOMSAŞ, DSİ, Gençlik Hizmetleri ve Spor, Gıda Tarım ve
Hayvancılık, Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma, İl Sağlık, Halk
Sağlığı, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği, Karayolları,
Kredi Yurtlar Kurumu, MTA, Orman Bölge, Tapu ve Kadastro,
TMO, Vakıflar, YİKOB, Kırka Bor İşletme, Orman ve Su İşleri,
İl Milli Eğitim Müdürlüklerimiz ve diğer kurumlarımız tarafından
yatırım çalışmaları yoğun olarak sürdürülmektedir.
İlimizde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı okullar genelinde
13, derslik başına düşen öğrenci sayısı 23 ‘tür.
Ayrıca Fatih Projesi kapsamında okullarımıza 4.440 adet
etkileşimli tahta, 14.820 adet tablet bilgisayar seti dağıtılmış ve ağ
alt yapısı kurulumu gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı ve Türk
Dünyası Vakfı tarafından 40‘ın üzerinde cami, külliye, hamam
vb. taşınmaz restore edilmiş veya yeniden inşa edilerek gelecek
kuşaklara eserlerin aktarılması sağlanmıştır.
Bu eserlerden bazıları; Yunus Emre Külliyesi tadilatı ve çevre
düzenlemesi, 64 dönümlük alanda Dede Korkut Parkı ve Anıt
Duvarı, Şücaaddin Veli Külliyesi, Kızılay Hasırca Gençlik Kampı,
Mahmudiye Atlı Terapi ve Rehabilitasyon Merkezi, Türk Dünyası
Bilim Kültür ve Sanat Merkezi (Amfi, Tiyatro, Sergi Alanları,
Bilim Tarihi Müzesi, Türk Dünyası Bilgi Bankası, Teknik Odalar,
Sanatçı Odaları vb.) ve kadim medeniyetimizin şaheser eserlerinin
bire bir asıllarına uygun olarak küçültülmüş Miniatürk projesidir.
İlimizde inşaat yapımları süren veya proje çalışmaları devam
eden; 600 yataklı Devlet Hastanesi, 33.000 kişi kapasiteli Stadyum,
1060 yataklı Entegre Sağlık Kampüsü, Olimpik Kapalı Yüzme
Havuzu, 400 metre peron uzunluğu olan Hızlı Tren Garı projesi, 52
km. uzunluğundaki Güney Çevreyolu, 55 dönümlük Türkiye ‘nin en
büyük meydanı olma özelliğine sahip Türk Dünyası Kent Meydanı,
Yurt Binası projeleri çalışmalarımızdan bir kaçıdır.
2 Devlet Üniversitesine sahip (Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi) Eskişehir ‘de sanayide ve bilimde ilimizin
bir çekim merkezi olması için 3. Üniversite olarak Yüksek Teknoloji
Üniversitesi kurulmasına ilişkin teklif TBMM ‘ne sunulmuştur.
-Eskişehir ve sanayi
Eskişehir ili sanayisinin de önemli bir konumda olduğu
tartışılmaz bir gerçektir.
Şehir nüfusunun kırsal nüfusa göre süratle artması, yetişmiş iş
gücü varlığı, yüksek tüketim gücüne sahip iç pazarlara yakınlığı,
lojistik avantajları, enerji ve hammadde kaynaklarının uygunluğu
yanında gelişmiş bir Organize Sanayi Bölgesinin bulunması sanayi
için gerekli altyapı yatırımlarını yeterli hale getirmektedir.
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi 32 milyon M2’lik alanı ile
ülkemizin en büyük ve doğalgaz kullanan ilk sanayi bölgelerinden
biridir. Burada 453 firma faaliyet göstermekte ve 95 firma da
inşaat ve proje aşamasında çalışmalarını sürdürmekte olup yaklaşık
60 bin kişi istihdam edilmektedir.
Hizmete açılan 580 bin m2 büyüklüğündeki KOBİ – OSB alanına
ilave olarak, gelen yoğun talebe cevap verebilmek amacıyla 2016
yılı içinde 1 milyon m2 büyüklüğündeki bir alan daha kullanıma
açılarak, özellikle KOBİ ölçeğinde sanayicilere tahsis edilecektir.
Eskişehir gelişmiş endüstri yapısı yanında sosyo – ekonomik
göstergeler ve sanayi bakımından da ülkemizin önde gelen
şehirlerinden biridir.
-Önemli sanayi ürünleri
Eskişehir ‘de üretimi gerçekleştirilen bazı sanayi ürünleri,
Türkiye çapında önemli pazar payına sahip mamuller olup
Eskişehir ekonomisinde ve sanayi içinde büyük yer tutmaktadır.
Buna göre uçak motoru, lokomotif ve cer motoru, Ford otomotiv
ve gemi motoru üretiminin tek merkezi Eskişehir olarak Türkiye
pazarının %100 ‘ünü elinde bulundurmaktadır. Ayrıca dünyadaki
bor yataklarının %60 ‘ı da Eskişehir ‘dedir. Türkiye ‘deki buzdolabı
üretiminin %60 ‘ı ve soğutucu kompresör üretiminin %95 ‘i yine
Eskişehir ‘deki sanayi tesislerinde gerçekleştirilmektedir.
Önümüzdeki dönemlerde Eskişehir sanayiinde öne çıkacak
sanayi sektörleri olarak başta havacılık ve savunma sanayi, ileri
seramikler sanayii, beyaz eşya sanayii, makine imalat sanayii ile
raylı sistemler sanayii öne çıkacak sektörlerden başlıcalarıdır.
Anadolu Üniversitesi tarafından yürütülen URAYSİM Ulusal
Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi çalışmaları süratle
devam etmektedir.
Eskişehir sanayicilerinin 2015 yılı toplam tahmini ciroları 8.5
milyar dolar, ihracatları toplamı 2,2 milyar dolara ulaşmıştır.
Eskişehir 2015 yılında 137.913.608 USD ‘lik dış ticaret fazlası
vermiştir. Eskişehir sanayisinin kaliteli ve dünya standartlarında
üretim yapmakta olduğunun açık göstergesi 2015 yılında ilimizdeki
110 firmanın dünya genelinde 100 ‘den farklı ülkeye ihracat
gerçekleştirdiği bir gerçektir.
Ülkemizin önemli sanayi merkezlerinden biri olan Eskişehir
‘deki sanayinin sektörel dağılımı incelendiğinde tek bir sektörün
değil, genelde yüksek katma değer yaratan bir çok sektörlerin
gelişme gösterdiği görülür.
-İnovasyona dayalı yüksek katma değer
Eskişehir sanayisinin gelecek hedefleri arasında; inovasyona
dayalı yüksek katma değerli bir il sanayii, hızlı tren sistem ve
setleri üretebilen raylı sistemler sektörü, Eskişehir ‘i Türkiye ‘nin
savunma ve havacılık vadisinin temel odağı haline getirmek, ileri
teknoloji seramiklerinin en önemli üretim merkezi haline gelmek,
otomotiv sanayiinde yeni ana sanayi yatırımlarını kentimize
kazandırmak, OSB ‘de kurulacak Meslek Lisesinden 5 bin ve
Meslek Yüksekokulundan 2 bin mezun vererek sanayide istihdam
etmek çalışmaları bulunmaktadır.
İlimizde Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi dışında Sivrihisar
Organize Sanayi Bölgesi, Beylikova Besi Organize Sanayi Bölgesi
ve Küçük Sanayi Siteleri bulunmaktadır.
-Şükran borçluyuz
Zatıalilerine şükran borçlu olduğumuz Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet
Davutoğlu‘nun direktif ve himayelerinde, ilimize verdikleri
önemle ve yatırım çalışmalarını bizzat takip ettiklerinden devam
eden ve projesi sürdürülen çalışmalar hizmete alındığında ilimiz
ihtiyaçlarının çok önemli kısmının karşılandığı görülecektir.
Çalışmalarımızın yürütümünde Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof.
Dr. Nabi Avcı’nın destek ve katkıları ile ilimize kazandırdıklarını
da unutamayız. Kendilerine Eskişehir halkı adına teşekkür ederim.
Anadolu’nun geçiş noktalarından biri olan Eskişehir farklı
dönemlerde farklı kültürleri barındırdığı gibi aynı zamanda farklı
kültürleri de bir arada tutan ilklerin yaşandığı önemli bir şehirdir.
Bursa ve İzmir’e de yapılacak Yüksek Hızlı Tren ulaşımları
gerçekleştiğinde Eskişehir önümüzdeki dönemde önemini çok daha
fazla arttıracaktır diye düşünüyorum.
Uzakları yakınlaştıran, Gönül Şehri, Sevgi Şehri, Yunus’un
Şehri Eskişehir’e herkesi bekliyoruz….
Kocaeli Odavizyon
49
[eğitim ►
“Kocaeli Sanayi Odası Sanayi Destek Merkezi”
lansman eğitimlerine ISO 9001:2015 kalite
yönetim sistemi temel eğitimi ile başladı.
Küreselleşmenin her geçen gün etkisinin arttığı ve sınırların kalktığı günümüzde, yeni rekabet koşullarıyla baş etmek
gittikçe zor bir hale gelmektedir. Rekabette başarının en
önemli unsurlarından biri kaynakların etkin kullanımıdır.
Bu sebeple Kocaeli Sanayi Odası, üyelerinin değişen piyasa koşullarından ve kanuni yükümlülüklerden doğan beklenti ve ihtiyaçlarına tek bir noktadan çözüm üretebilmek
için “Sanayi Destek Merkezi - SADEM”i kurdu.
SADEM, KSO üye işletmelerin beklenti ve ihtiyaçlarını
yerinde dinleyerek, alternatif cevaplar sunacak hizmet sağlayıcıları ile birlikte katma değer yaratmayı amaçlamakta-
50 Kocaeli Odavizyon
dır. Bu amaç için SADEM, KSO üyelerine yönelik eğitim
organizasyonlarına başladı. Lansmana özel, ilk eğitimlerde
eğitim bedellerinin finansal desteği Kocaeli Sanayi Odası tarafından sağlanmaktadır.
Bu kapsamda; ilk olarak Türk Standartları Enstitüsü işbirliğiyle 2 günlük “TS EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetim
Sistemi Temel Eğitimi” düzenlendi. Yoğun talebin olduğu
eğitimde TSE Eğitmeni ve Baş Denetçisi Yılmaz Öztürk katılımcılara yeni versiyon konusunda bilgi aktardı.
SADEM bünyesinde bundan sonraki süreçte diğer yönetim sistemleri ve kişisel gelişim eğitimleri verilecektir.
‘‘Kapasite raporu otomasyon
sistemi ve raportörler’’ eğitimi KSO’da verildi
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından Kocaeli
Sanayi Odası ev sahipliğinde, Marmara Bölgesi’ndeki il ve
ilçelerdeki Ticaret ve Sanayi Odaları’nda görev yapan, kapasite raporu raportörlerine, “Kapasite Raporu Otomasyon
Sistemi ve Raportörler” eğitimi verildi. ​
Eğitime, Kocaeli ’nin yanı sıra İstanbul, Eskişehir, Bilecik, Gemlik, İznik, İnegöl, Yalova, Kütahya, Bolu, Karabük
ve Çorlu il ve ilçeleri Ticaret ve Sanayi Odaları’ndan Genel
Sekreterler ve kapasite raporu raportörleri katıldı. Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan KSO Genel Sekreteri Memet
Turabi, yatırım teşvik belgesi, yerli malı belgesi, dahilde
işleme izin belgesi ve sanayi sicil belgesi gibi pek çok belgenin hazırlanmasında kullanılan kapasite raporlarına kamu
kurumlarının büyük önem verdiğini söyledi.
-Eğitimler devam edecek
Katılımcılara sunum eşliğinde bilgilerin verildiği eğitimde TOBB Sanayi Müdürü Mehmet Ali Bayram, odaların
kapasite raporlarının ülkenin sınai üretim gücünü tespit etmek, ekonomik ve stratejik plan ve programlara ışık tutmak
amacıyla düzenlendiğini belirtti.
Bayram yaptığı konuşmada, raporların usulüne uygun
hazırlanmasının ve otomasyon sistemine girilmesinin, verilerin düzgün saklanması ve istatistiklerin oluşturulması
açısından da büyük önem taşıdığını, bu aşamada en önemli
sorumluluğun eksperlere ve raportörlere düştüğünü söyledi. Bayram, kapasite raporlarının TOBB ’dan eğitim almış
eksperler ve raportörler tarafından hazırlanması gerektiğine
dikkat çekerek, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde bu eğitimlerin gerçekleştirileceğini söyledi.
-Uygulamalar hakkında bilgi verildi
Daha sonra, TOBB kapasite raporu eksperleri tarafından
uygulamalar hakkında ve çeşitli kullanım detayları hakkında bilgiler verildi. Toplantı, Odaların sorumlulukları, uygulamadaki sorunlar ve çözümlerinin anlatıldığı eğitim katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla sona erdi.
Kocaeli Odavizyon
51
[etkinlik ►
Kobi-Gel ve yenilenen KOSGEB destekleri
tanıtım toplantısı yapıldı
KOSGEB, ülkemiz plan/programlarında belirlenen ve öncelikli olarak desteklenmesi gereken imalat sanayi için, yeni
hazırlamış olduğu KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programı kapsamında TOSB Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Çiftçi
ev sahipliğinde, bir tanıtım toplantısı yaptı.
Katılımın yoğun olduğu toplantıya; TOSB Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Çiftçi, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı
Ayhan Zeytinoğlu, Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler
ile bölgemizde yer alan KOBİ’lerin temsilcileri katıldı.
52 Kocaeli Odavizyon
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu yaptığı açılış konuşmasında; teknolojiye yatırım yapamayan ve
emek yoğun üretime takılıp kalan KOBİ’ler için verilen bu
destekleri memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, “yeter
ki KOBİ’lerimiz bu imkanlardan yararlanmasını bilsin, yenilikler geliştirsin, süreçlerini iyileştirsin” dedi.
Program ayrıca KOSGEB Kocaeli OSB Müdürü Ertuğrul
Çetinkaya yaptığı sunum ile yenilenen ve artırılan KOSGEB
destekleri hakkında bilgi verdi.
Kocaeli Sanayi Odasında
Gümrük ve Vergi İncelemeleri
toplantısı gerçekleştirildi
Kocaeli Sanayi Odası(KSO) ve PwC Türkiye işbirliği ile
KSO’da “Gümrük ve Vergi İncelemeleri” konulu bir seminer
düzenlendi.
Toplantıda, PwC Türkiye vergi ve hukuk hizmetleri şirket
ortağı Cenk Ulu, PwC Türkiye vergi ve hukuk hizmetleri direktörü Ezgi Türkmen, PwC Türkiye dolaylı vergi hizmetleri
kıdemli danışmanı Şüheda Barlas ve PwC Türkiye dolaylı
vergi hizmetleri direktörü Cem Aracı bilgilerini paylaştılar.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Kocaeli Sanayi
Odası Genel Sekreteri Memet Turabi, “Özellikle vergi ve
gümrük konularında sık değişen mevzuatlar nedeniyle bölgemizdeki firmaların sorun yaşmamaları ve bu süreçlere kolay
adapte olabilmeleri için bu gibi bilgilendirme toplantılarına
Oda olarak çok önem verdiklerini belirterek, bu toplantıların
önümüzdeki günlerde de tekrarlanacağını belirtti.
PwC Türkiye vergi ve hukuk hizmetleri şirket ortağı Cenk
Ulu ise konuşmasında, Vergi İdaresi ve Gümrük İdaresinin
ciddi bir teknolojik altyapı kurduğunu, faturaların artık
elektronik hale geldiğini ve böylece artık vergi incelemelerinin daha rahat gerçekleştirilebildiğini belirtti. Denetimlerin
kolaylaşması ile vergi incelemelerinin sayısının arttığını bununla birlikte vergi mükelleflerinin sayılarının da arttığını
anlattı. Değişen mevzuatlarla birlikte firmaların mevzuatlara uyum için harcadıkları sürelerin çok arttığını, bu değişim
ve belirsizliklerin bu mevzuatları hızlı takip etmeyi gerektirdiğini belirtti.
Seminer boyunca, gümrüklere ilişkin güncel konular,
sonradan kontrol denetimleri, güncel vergi incelemeleri ve
uyuşmazlıklar, yetkilendirilmiş yükümlü statüsü sürecinde
dikkat edilecek hususlar gibi konularında bilgiler verildi.
Kocaeli Odavizyon
53
[ziyaretler: yurt dışı heyetler ►
Kosova İş Heyeti’nin Kocaeli Ziyareti
Kosova’daki İş Geliştirme Ajansı Prishtina REA,
Kosova’nın Vushtrri Belediyesi Başkanı Bajram Mulaku
önderliğindeki bir iş heyetiyle 22 Nisan 2016 tarihinde
Kocaeli’ye ve Odamıza ziyarette bulundu.
Vushtrri Belediyesi Tarım, Kırsal Kalkınma ve Ekonomi
Departmanı, Vushtrri Geri Dönüştürülebilir Atık Toplama
Merkezi ve Kosova Çalışma Bakanlığı Sosyal İşler Dairesi
yetkililerinden oluşan heyet Odamız ve Doğu Marmara ABİGEM organizasyonunda Kocaeli Serbest Bölgesi’ne (KOSBAŞ), Yachtley Gemi Yapım Sanayi Ticaret A.Ş., Nezih
Ticaret ve ATY Çevre ve Endüstriyel Atık Yönetimi A.Ş.
firmalarına saha ziyaretinde bulundu.
Söz konusu heyet, odamıza gerçekleştirdiği ziyarette
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Çınar Ulusoy, Genel
Sekreter Memet Barış Turabi ve Kocaeli Kadın Girişimciler
Kurulu Başkanı Bahar Baykal tarafından karşılandı ve ilimizdeki sanayi faaliyetleri hakkında bilgilendirildi.
Heyet adına verilen öğlen yemeği esnasında Kocaeli Kadın Girişimciler Kurulu ile Prishtina REA İş Ajansı arasında
iki ülkenin kadın girişimcilerinin ticari faaliyetlerini geliştirmeye yönelik bir işbirliği anlaşması imzalandı.
Kosovalı heyet KOSBAŞ ziyaretinde Kocaeli’deki serbest
bölge uygulamaları, KOSBAŞ’daki üretim, depolama ve
uluslararası ticari faaliyetler hakkında bilgi alarak, Yachtley Gemi Yapım Sanayi Ticaret A.Ş.’nin yat üretim tesisini
gezdi. Nezih Ticaret ve ATY Çevre’ye yapılan ziyaretlerde
heyet atık toplama, ayırma ve atık geri dönüşüm çalışmaları
konusunda firma yetkililerince bilgilendirildi.
Heyet, Vushtrri Belediyesi Geri Dönüştürülebilir Atık
Toplama Merkezi kapsamında yapacakları yeni yatırımlar
için ilimizdeki çalışmalar ile iyi örnekler hakkında bilgi ve
deneyim paylaşımında bulundu. Ayrıca atık ve geri dönüşüm
ünitelerini yerinde görerek bu alandaki uygulamaları değerlendirdi.
Avustralya’dan bir heyet KSO’yu
ziyaret etti
Avustralya’dan bir heyet, 18 Nisan 2016 tarihinde,
KSO’yu ziyaret etti. Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu tarafından karşılanan heyet, Kocaeli sanayisi hakkında
bilgi aldı. Avustralya Batı Büyükşehir Bölgesi Parlamento
Üyesi Khalil Eideh, Avustralya Buninyong bölgesi Milletvekili Geoff Howard, Avustralya Rowville bölgesi Milletvekili
54 Kocaeli Odavizyon
Kim Wells ve Avustralya-Türk Avukatlık Birliği Direktörü
Nevin Hüseyin’den oluşan heyet, KOSBAŞ (Kocaeli Serbest
Bölgesi) ve bölge içindeki Yachtley firmasını da ziyaret etti.
Heyet ayrıca, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün rehberliğinde İzmit Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Av Köşkü ve
Gebze Eskihisar Kalesi’ni de gezdi.
[kapasite kullanımı ►
Kocaeli sanayinin kapasite
kullanımı yüzde 71.1’e çıktı
Aylara göre kapasite kullanım oranlarının seyri
Yıl / Ay (%)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Yıllık
2013 (Türkiye)
72,4
72,2
72,7
73,6
74,8
75,3
75,5
75,5
75,4
76,4
75,6
76,0
74,6
2013 (Kocaeli)
69,4
68,2
70,0
70,9
71,3
71,8
71,8
70,8
72,0
71,9
71,5
72,4
71,0
2014 (Türkiye)
73,9
73,3
73,1
74,4
74,4
75,3
74,9
74,7
74,4
74,9
74,5
74,6
74,4
2014 (Kocaeli)
70,5
71,9
70,7
70,6
71,4
71,5
72,6
70,6
70,7
71,7
71,9
70,8
71,2
2015 (Türkiye)
73,7
72,8
72,4
74,1
74,9
75,1
75,9
74,8
75,9
75,5
75,9
75,8
74,7
2015 (Kocaeli)
70,9
70,6
70,3
71,8
71,5
70,7
70,8
70,4
70,3
70,6
70,6
70,5
70,8
2016 (Türkiye)
74,9
73,5
74,3
75,3
2016 (Kocaeli)
70,6
70,4
70,4
71,1
Nisan ayı kapasite kullanım oranı bir önceki yıla göre; Türkiye’de yüzde 74,1’den yüzde 75,3’e 1,2 puan artarken,
Kocaeli’de yüzde 71,8’den yüzde 71,1’e 0,7 puan geriledi. Bununla birlikte kapasiteler bir önceki aya göre; Türkiye’de
yüzde 74,3’den yüzde 75,3’e bir puan ve Kocaeli’de yüzde 70,4’den yüzde 71,1’e 0,7 puan arttı. Kocaeli’de kapasitelerin
Türkiye ile birlikte Nisan ayında artışa geçtiğini görüyoruz.
İlimizdeki firmalardan gelen bildirimlere göre, kapasite kullanım oranları geçtiğimiz on ay boyunca ortalama yüzde 70,5 düzeyinde yatay bir seyir izliyordu. Nisan ayında mevsimsel olarak ve inşaat sektöründeki canlanmanın etkisiyle tekrar yükselişe geçtiğini
görüyoruz. Sezonsal olarak önümüzdeki aylarda kapasitelerdeki bu artışın devam edeceğini bekliyoruz.
Merkez Bankası tarafından açıklanan, ülkemiz sanayisinde Nisan ayında kapasiteler yüzde 75,3 ile bir önceki aya göre
1 puan ve bir önceki yıla göre 1,2 puan artış gösterdi. Alt sektörleri incelediğimizde otomotiv sanayinde ve makine sektöründe
kapasite kullanım oranlarının yüzde 80 düzeyine çıktığını görüyoruz. Kapasite kullanım oranlarının
artmasının ekonomide canlanma sinyalleri verdiği görülüyor.
Nisan ayı anketine yanıt veren firmaların yüzde 17’sinin istihdamlarının arttığı,
yüzde 71’inin ise istihdamlarında bir önceki aya göre değişim yaşanmadığı belirlendi.
İstihdam
Firma Bildirimleri
Nisan (%)
Arttı
17
Değişmedi
71
Azaldı
12
Firmaların yüzde 17’sinin Mayıs ayında iç siparişlerinin arttığı belirtilirken yüzde 18’inin siparişlerinin azaldığı belirtildi.
İç
Siparişler
Firma Bildirimleri
Mayıs
Arttı / Artacak
17
Değişmedi / Değişmeyecek
65
Azaldı / Azalacak
18
Ankete katılan firmaların yüzde 18’i dış siparişlerinin Mayıs ayında arttığını belirtirken, yüzde 22’si ihracatlarında azalış bildirdiler.
Firmaların yüzde 60’ının ise alınan dış sipariş miktarlarında bir değişim yaşanmadı.
Dış
Siparişler
Firma Bildirimleri
Mayıs
Arttı / Artacak
18
Değişmedi / Değişmeyecek
60
Azaldı / Azalacak
22
Kocaeli Odavizyon
55
[ziyaretler ►
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke
KSO’yu ziyaret etti
CHP Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke ve beraberindeki heyet
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nu ziyaret
etti. Ziyarette, CHP Genel Başkan Danışmanı Engin Özkoç,
CHP PM Üyesi Ayşe Eser Danışoğlu, CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet, CHP İl Başkanı Cengiz Sarıbay,
İl Kadın Kolları Başkanı Sevim Korkmaz Pekyörür ve CHP
İzmit İlçe Başkanı Mehmet Ümit Küçükkaya bulundular.
Böke ve beraberindeki heyete Kocaeli sanayisi ve Kocaeli Sanayi Odası’nın çalışmaları hakkında bilgi veren KSO
Başkanı Zeytinoğlu, “Kocaeli ülkemizin en küçük yüzölçümüne sahip illerinden biri olmasına rağmen, ekonomik faaliyetlerde sürekli ilk sıralarda yer alan bir şehrimizdir. İlimiz
yüzölçümü bakımından küçük, ancak katma değeri bakımından büyük bir ildir. Türkiye’nin İstanbul’dan sonra ikinci büyük sanayi kenti olan Kocaeli’nin ekonomik faaliyetlerinde
sanayinin payı yüzde 73’tür. Türkiye’nin en büyük 500 firmasının da 89’u Kocaeli’de faaliyet göstermektedir.” dedi.
56 Kocaeli Odavizyon
Kocaeli’de Körfez Geçiş Köprüsü’nün yapıldığını ve Güney
Otoyolu projesinin ihalesinin de bir an önce yapılmasını beklediklerini ifade etti.
Zeytinoğlu, “Geçen sene bir çalışma yaptık ve mesleki
eğitim noktasında da eksiklerimizin olduğunu gözlemledik.
Mesleki eğitimdeki talebelerin sanayiye yönelik eğitimlerine ağırlık verilmesini arzuluyoruz. Meslek eğitiminin çok
önemli olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin üreterek kalkınması
lazım.” diyerek mesleki eğitimin gerekliliğine vurgu yaptı. Zeytinoğlu’nun konuşmasının ardından konuşan Böke,
“Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu, insanı üretimin merkezine almaktır. Sanayi devriminin yakalanması hem sanayinin payını arttıracak hem de Türkiye’yi üreterek tüketen bir konuma
getirecek. Siz sanayicilerin ülkeye çok büyük katkıları var.
Özellikle dış ticaret açığının kapanması için de Türkiye ekonomisinin daha da büyümesi gerekiyor. Buna bağlı olarak
ekonominin gelişmişliği için teşvik projelerinin ortaya konması gerekir.” dedi.
İşlenmiş Tarım Ürünleri ve Unlu Mamüller Sanayi Grubu
(4.MESLEK KOMİTESİ)
Aynalı Fırını ziyaret etti
Kocaeli Sanayi Odası, 4.Meslek Komitesi 26 Nisan 2016
tarihinde Kocaeli Aynalı Gıda Sanayi İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketi’ne firma ziyareti yaptılar. Söz konusu
ziyarete Meslek Komite Başkanı Recep Deveci, Meclis Üyesi
Ahmet Sünnetçi ve Meslek Komiteleri Uzmanı Seçkin Ökte
ve Sicil Servisi Sorumlusu Atilla Yeldan katıldı.
Kocaeli Aynalı Gıda Sanayi İthalat İhracat ve Ticaret
Limited Şirketi ortağı Hüseyin Özdil ve Genel Müdürü Oktay Akal tarafından karşılanan Komite Üyelerimiz, firmanın
üretim faaliyetleri hakkında bilgi aldılar.
Kocaeli Aynalı Gıda Sanayi adıyla “AYNALI FIRIN”
kuruluşu 1876 yılına kadar uzanan, İzmit’in en köklü ve
tanınmış firmalarından biri olduğunu bildiren Hüseyin Özdil, gıda sektöründe faaliyet gösteren firmalarının, özellikle
her türlü ekmek yapımı, unlu mamuller, pasta ve dondurma
imalatı ve gastronomi konusunda uzmanlaştığını dile getirdi. İzmit’in çeşitli noktalarında, toplam 3 şubesi bulunan
AYNALI FIRIN, bünyesinde 50 personel istihdam ediyor.
1993 yılından beri resmen şirket olarak faaliyetini sürdüren firma, 1999 yılında sembolü olan “AYNALI FIRIN”
markasının ve logosunun tescilini alarak üretimine devam
etmiştir.
Kocaeli Odavizyon
57
[ziyaretler ►
21. MESLEK KOMİTE ZİYARETLERİ
Odamız 21. Komitesi Elektrikli Teçhizat ürünleri sanayi
grubu Nisan ayında üç firmayı ziyaret etti.
19 Nisan 2016 tarihinde gerçekleştirilen ziyaretlerde,
İMES Organize Sanayi Bölgesi Mah. Makine İhtisas OSB
de bulunan Sarcam Bobinaj, TOSB Otomotiv Yan San. İhtisas Bölgesinde bulunan Kormas Elektrikli motor san.ve tic.
Aş, Gebze bölgesinde bulunan Weidmann Turkey ve firma-
ları gezildi.
Ziyaret heyetini Trans Can Trafo İzolasyon Sanayi Ve
Ticaret Limited Şirketini temsilen 21. Komite başkanımız
İsmail ARAÇ, Kocaeli Kaya Elektromekanik Teknik Yapı
İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketini temsilen komite üyemiz Atalay KAYA ve KSO çalışanı komite temsilcisi
Rahmi ÇELİKEL teşkil etti.
SARCAM BOBİNAJ;
Ziyaret heyetimizi mali ve idari işler müdürü Ömür
CANPOLAT ağırladı ve firma hakkında heyetimizi bilgilendirdi; Sarcam firması Alüminyum tel ve lama, Bakır tel
ve çubuklar üretiyor. İmes’teki tesislerine 2013 yılında taşınan işletme 17 bin m2 alanda üretim yapmaktadır.
Firma hakkında bilgilendirmeden sonra üretim sahası
gezildi. Her bir bölüm hakkında bilgi veren Canpolat üretimde kaliteye önem verdiklerini belirtti. Toplu fotoğraf
çekimi yapıldıktan sonra Sarcam ziyareti sona erdi.
58 Kocaeli Odavizyon
KORMAS
lar gibi ürünlerden oluşuyor. Araştırma geliştirmeye büyük
önem veren firmada birçok yeni projeler mevcut. Avrupa’da
fatura kesmedikleri ülke kalmayan firma ihracata önem veriyor. Heyetimize üretim sahasını gezdirerek mevcut ve gelecekte yapılacakları anlatan GÜLTEKİN, yakın gelecekte
yeni projeleri hayata geçireceklerini belirtti.
Heyetimiz ile toplu fotoğraf çekimi sonrası firma ziyareti
sona erdi.
WEIDMANN:
elemanın ise sık sık firma değiştirme sebebiyle üretimlerinin
etkilendiğinden, eğitim için harcanan kaynakların boşa gittiğinden bahsettiler. Bu gün kurulacak bir meslek lisesinin
en erken 8 yıl sonra sonuç vereceğinden yola çıkarak Odamız
işbirliği ile devlet tarafından meslek lisesi konusunun biran
önce çözülmesi gerektiğini söylediler.
İkinci sorun ise hammadde, personel, ürün taşıma sırasında çıkan yol ve lojistik sorunlarıdır. Bölgede her ne kadar
sürekli bu konuda çalışmalar varsa da yetersiz kalmakta ve
üretimin ve personelin verimliliğini etkilemektedir.
Genel ekonomik durum değerlendirildiğinde ise krizler
ve petrol fiyatlarının düşük seyretmesi orta doğu ve Rusya
ihracatını olumsuz etkilemesine rağmen durağan veya geçen
yıla göre düşük bir ilerleme kaydediliyor.
Heyetimizi firma sahibi ve yönetim kurulu başkanı Selahattin GÜLTEKİN karşıladı ve firması hakkında bilgilendirdi; Geniş bir ürün çeşitliliği olan Kormas gene olarak ticari
araçlar için düşük voltajlı DC elektrik motorları üretiyor.
Bunlar kalorifer, blower, aksiyel fan, silecek, turbo havalandırma motorları, özel amaçlı motorlar, santrifuj su pompaları, vanalar, sonsuz dişli ve redüktör grupları ile yedek parça-
İki yıl önce Türkiye’de gelmiş olan Weidmann dünya çapında hizmet veren bir İsviçre firması. Heyetimizi genel müdür Tayyar EGELİ, İnsan kaynaklarından Serdar GÖKGÖZ
ve Özgül DOĞAN karşıladılar. Firmanın hakkında bilgi veren EGELİ transformatör imalatçıları için üretim yaptıklarını, transformatör yalıtım malzemeleri ürettiklerini belirtti.
Firmanın dünya çapında hizmet vermesinden yola çıkarak
son günlerdeki şartlar altında dünyada bu sektördeki durum
değerlendirmesi yapıldı. Toplu fotoğraf çekimi sonrası ziyaretimiz sona erdi.
Genel olarak değerlendirildiğinde firmaların başta gelen
ortak sorunu nitelikli eleman sorunudur. Firmalar meslek
lisesi mezunu eleman bulmakta zorlandıklarından, yetişmiş
Kocaeli Odavizyon
59
[girişimcilik ►
‘DemoDay’16’ Lansmanı
gerçekleşti
Girişimcilerin ürünlerini ve projelerini paylaşacağı, yatırımcıların da kaynak ayıracağı sosyal paylaşım
ağı ‘DemoDay’16’ Lansmanı, 15 Nisan’da TÜBİTAK
Marmara Teknokent (MARTEK) TÜBİTAK Gebze
Yerleşkesi’nde yapıldı.
Tanıtım toplantısı, girişimci ve sanayicilerden büyük ilgi gördü. Toplantıya TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr.
Arif Ergin, MARTEK Genel Müdürü Dr. Orhan Çömlek, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu,
Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler, MARKA Genel
Sekreteri Mustafa Ayhan, STK temsilcileri, sanayici ve
girişimciler katıldı.
“Girişime yatırım, geleceğe yatırım” sloganıyla
yola çıkan DemoDay’16 lansmanı, TÜBİTAK Marmara
Teknokent koordinasyonunda, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı desteği ve birçok öncü kurumun işbirliğiyle
gerçekleştirildi. Lansmanda, DemoDay platformuna
nasıl üye olunacağı, girişimci ve yatırımcıların ne şekilde bir araya geleceği, bundan sonra nasıl bir süreç
izleneceği konuları ele alındı.
-Demoday nedir?
Demoday Türkiye’nin en yenilikçi, yaratıcı, başarılı
ve geleceği parlak girişimlerini seçen, seçilen bu başarılı girişimleri yeni değer ve fırsatlar yaratan yatırımcılarla buluşturmayı hedefleyen bir platformdur.
Bu platform ile Türkiye’de ilk defa TÜBİTAK Marmara Teknokent A.Ş. liderliğinde platform ortaklarıyla birlikte yeni iş ortaklıkları ile yüksek getirileri hedefleyen Türkiye’nin en başarılı ve büyüme potansiyeli
yüksek girişimcileri ile yatırımcılar buluşturularak, bu
girişimlerin büyüme ve girişim sermayesi yatırımları
almaları sağlanması hedefleniyor.
Amacı; küresel üretim ve değer zincirinde yüksek
katma değerli, yenilikçi ve teknoloji odaklı ürün ve
hizmetlere geçiş kalkınmanın kilit öğelerinden biri haline gelmiştir. Ülke sanayisinin, uluslararası rekabet
edebilirlik ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması, teknolojik bilgi üretilmesi ve üretilen bilgilerin
60 Kocaeli Odavizyon
ticarileştirilmesi sürecinde gelişmiş bir teknolojik girişim ekosistemine ihtiyaç duyuluyor. Bu anlamda gerçekleştireceğimiz platform ile ulusal yatırımcılar ve
ülke genelindeki ticarileştirilebilir ürün/hizmet sahibi
girişimcilerin buluşturularak bu ekosistemin hayata
geçirilmesi amaçlanıyor.
DemoDay’de finansa ihtiyaç duyan girişimciler ve
teknoloji odaklı girişimlere yatırım yapmak isteyen
yatırımcılar bir araya getirilerek, sağlıklı bir ortamda
sürdürülebilir bir ilişki kurmalarının temeli atılacak.
Bilgi ve teknolojinin üretilmesi kadar, üretilen bilgi ve teknolojinin ticarileştirilebilmesi de ancak uygun koşullar sağlandığı takdirde hayata geçebiliyor.
Türkiye’de teknolojik girişimciliğin önündeki en büyük
engel, özellikle başlangıç aşaması girişimlerin finansman yetersizliğidir.
Türkiye’de olgunlaşmış şirketlere yönelik girişim
sermayesi fonları yaygınlaşmakla birlikte, özellikle
başlangıç aşamasındaki girişimlere yönelik yatırım
araçlarının sayısı ve hacmi oldukça düşüktür. Erken
aşama girişimlerin ticarileşerek başarıya ulaşması
açısından son derece önemli olan yatırımcılık ve bu
alandaki örgütlenme Türkiye’de henüz gelişme aşamasındadır. Bu çerçevede gerçekleştireceğimiz platform
yatırımcılar ile girişimcilerin aktif birlikteliklerinin
sağlanması ve sürdürülebilir büyümenin temini adına
büyük önem taşıyor.
Demo Day ’16 etkinliği, ülkemizin en önemli sanayi ve teknoloji bölgelerinden biri olan Doğu Marmara
Bölgesinde ki Teknokentler, Sanayi ve Ticaret Odaları, Teknoloji Transfer Ofisleri, Kalkınma Ajansı ve
KOSGEB işbirliği ile geniş tabanlı organizasyon yapısı
oluşturularak gerçekleştirilecek.
Oluşturulan platform çerçevesinde girişimcilere yönelik sağlanacak yatırımlar konusunda ulusal ölçekte
tüm yatırımcılara açık bir buluşma platformu oluşturulacak. Diğer bir ifadeyle yatırımcılık konusunda sadece belirli bir organizasyon ya da ağ yapısı sınırlaması olmaksızın potansiyel ilerlemesi yüksek girişimcilere
destek sağlama ve ortak olma konusunda istekli olan
tüm yatırımcılara açık bir yapı oluşturulacak.
DemoDay organizasyonu ile birçok teknoloji odaklı
girişim yatırımcı ile buluşma imkanı yakalayacaktır.
Ayrıca çalışmaların bir diğer önemli çıktısı da 365 gün
7/24 çalışacak web tabanlı bir yazılım olacaktır. Bu
yazılım sayesinde girişimciler ve yatırımcılar sisteme
kayıt olarak birbirleri ile sürekli iletişime geçebileceklerdir. DemoDay ile ülkemizin milli entellektüel sermayesi milli olarak kalmaya devam edecektir.
TOBB 19’uncu ‘Türkçe Konuşan
Girişimciler Programı’na
22 ülkeden katılım sağlanıyor
Komşu ülkelerde, Orta Asya’da, Balkanlarda yaşayan ve Türkçe konuşan girişimciler ile Türkiye’nin
bağlarını güçlendirmek için 2005 yılından bu yana
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Dışişleri Bakanlığı’nın işbirliğinde gerçekleştirilen Türkçe
Konuşan Girişimciler Programı’nın bu yıl 19’uncusu
düzenleniyor.
09-20 Mayıs 2016 tarihleri arasında Ankara,
Polatlı, Kocaeli, Gebze ve İstanbul’da düzenlenecek TOBB 19’uncu Türkçe Konuşan Girişimciler
Programı’na 22 ülkeden 50 katılımcı iştirak edecek.
Program kapsamında, konukları Türkiye’nin iş
çevreleri ile buluşturabilmek amacıyla 7 adet ikili iş
görüşmesi planlanıyor. İkili iş görüşmeleri programı
aşağıda belirtiliyor. İş görüşmelerine katılmak isteyenlerin toplantıların düzeni açısından, aşağıda yer
alan iletişim bilgilerine başvurarak ön kayıt yaptırması gerekiyor.
Bugüne kadar söz konusu programlara komşu ve
akraba topluluklardan 700 iş adamı/iş kadını katılmış
durumda. Konuk girişimcilerle iş görüşmesi yapmak
isteyen firma sahipleri ve/veya yöneticileri bu toplantılardan uygun olan birine katılmak üzere davet ediliyor. Toplantılara katılım ücretsizdir. Toplantıların
düzeni için yukarıda belirtilen iletişim bilgilerine başvurarak, ön kayıt yaptırılması uygun olacaktır.
•13 Mayıs 2016 Cuma saat: 10.00-12.00 arasında Ankara, OSTİM binasında,
İletişim: Canan Erdem
Tel: 0312 385 50 90/ 1221 e-posta: [email protected]
•13 Mayıs 2016 Cuma saat: 15.00-17.00 arasında Ankara Ticaret Odası binasında
İletişim: Mehmet Arca Tel: 0312 2018194
e-posta: [email protected]
•14 Mayıs 2016 Cumartesi saat: 11.00-13.00 arasında Polatlı Ticaret Borsası binasında
İletişim: Tugay Aydoğdu Tel: 0312 625 50 06
e-posta: [email protected]
•14 Mayıs 2016 Cumartesi saat: 17.00-19.00 arasında Polatlı Ticaret Odası binasında
İletişim: İnanç Ölmez
Tel: 0312 623 10 84
e-posta: inanç@ptoı.org.tr
•16 Mayıs 2016 Pazartesi saat: 10.00-12.00 arasında Kocaeli Ticaret Odası binasında
İletişim: Özlem Taşkır
Tel: 0262 322 30 10/112 e-posta: [email protected]
•16 Mayıs 2016 Pazartesi saat: 14.00-16.00 arasında Kocaeli Sanayi Odası binasında
İletişim: Esra Kanpara Tel: 0262 315 80 54
e-posta: [email protected]
•17 Mayıs 2016 Salı saat: 14.00-16.00 arasında Gebze Ticaret Odası binasında
İletişim: Gülpembe Akpınar Tel: 0262 644 22 28 e-posta: [email protected]
Kocaeli Odavizyon
61
[iş kadınları ►
Türkiye’nin ‘Girişimci Kadın
Gücü Buluşmaları’ Edirne’de
gerçekleştirildi
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Evrim Aras Başkanlığında “Türkiye’nin Girişimci Kadın Gücü Edirne ve Balkanlar Buluşması” adı ile
Edirne’de geçekleştirildi. Kocaeli Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Bahar Baykal, Başkan Yardımcısı Mukadder Doğanay
üyeler Nazan Topdemir Bülbül, Sibel Moralı, Nuran
Doğan, Hülya Oran, Sevgi Çiler, Saliha Aksoy, Leyla
Kazan, Vildan Aydın, Özlem Kozankurt, Seçil Gelişmen ve Kurul görevlisi Seçkin Ökte katıldı.
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Günay, TOBB
Edirne Kadın Girişimciler Kurulu
Başkanı Elmas Aslan, Edine Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Recep Zıpkınkurt, Edirne
Belediye Başkanı Recep Gürkan ve
Kırklareli Valisi Esengül Civelek tarafından açılış konuşmaları yapıldı.
Açılış konuşmalarının ardından,
Moderatörlüğünü TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi Merih Eskin
tarafından yapılan panel bölümüne
geçildi. Panele, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Evrim Aras,
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu
Başkan Yardımcısı Ruhsar Pekcan,
TOBB İstanbul Kadın Girişimciler
62 Kocaeli Odavizyon
Kurulu Başkanı ve Marmara Bölge Temsilcisi Hatice
Güner Kal ile TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi
Elif Çoban panelist olarak katıldı.
Panelistler, kadın olmaktan dolayı yaşadıkları zorlukları ve bunları nasıl kolaylaştırdıklarını, korkularını, başarılarını, hayallerini ve hedeflerini katılımcılar
ile paylaştılar.
Programın ikinci gününde UNESCO Dünya Kültür
Mirası Listesinde yer alan Selimiye Camii, Avrupa
Müze ödüllü Beyazıt Külliyesi, Şükrü Paşa Anıtı ve
Meriç Nehri Karağaç gezisi gerçekleştirildi.
Kadın yöneticiler, EBRD tarafından uygulanan
Kadın İşletmelerine Finansman ve Danışmanlık
Desteği Programı
kapsamında bir araya geldi
Kocaeli’nde kadınlar tarafından yönetilen işletme sahipleri, İşletmenizi büyütmenin anahtarı: ‘İş - Hayat Dengesini ve Stresi Yönetmek
için 3 Temel Başlık’ konulu seminerde, stresten uzak bir yaşam için zaman yönetiminin
önemine ilişkin önemli ipuçları elde ettiler.
Avrupa Birliği (AB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
(EBRD), Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ve Türkiye İş Kurumu tarafından finanse edilen
“Kadın İşletmelerine Finansman ve Danışmanlık Desteği
Programı” kapsamında ülke genelinde düzenlenen seminerlerin altıncısı, 27 Nisan’da Kocaeli’de 100’ü aşkın kadın girişimcinin katılımı ile gerçekleşti.
Seminerde, kadın girişimcilerin finansal ve yönetimsel
yetkinlikleri ile sosyal becerilerinin geliştirilmesine yönelik danışmanlık ve finansman destekleri konularında bilgi
verildi.
Kocaeli Sanayi Odası ve TOBB Kocaeli Kadın Girişimciler Kurulunun ev sahipliğinde gerçekleşen seminere, bölgedeki kadın girişimci ve yöneticilerle yerel kurum temsilcileri
katıldı. Ayrıca programın katılımcı bankaları Finansbank,
Türkiye İş Bankası, TEB ve VakıfBank’ın yetkilileri kadın
girişimcilerle biraraya geldi.
TOBB Kocaeli Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Bahar
Baykal’ın da kısa bir konuşma yaptığı seminerin ilk bölümünde, Kocaeli’nin değerli kadın girişimcilerinden Varkon
Elektroteknik Genel Müdür Yardımcısı Öznur Başaran lider kadınlara örnek olacak kendi hayat hikayesini anlattı.
Seminerin ikinci bölümünde ise İnsan Kaynakları Danışmanı, Eğitmen ve Profesyonel Koç Sn. Özlem Palabıyık,
İşletmenizi büyütmenin anahtarı: “İş - Hayat Dengesini ve
Stresi Yönetmek için 3 Temel Başlık’’ konulu eğitimde;
çalışan kadının stresten uzak yaşaması için nelere ihtiyacı
olduğuna değinerek, iş ve hayat dengesini doğru kurgulayabilmek ve daha az stres yaşamak için zamanın nasıl daha
etkili yönetileceğine dair önemli ipuçları verdi.
Seminerde ayrıca kadın girişimci ve yöneticilere, işletmelerini analiz ederek farklı bir bakış açısıyla gözlemleyebilecekleri, programa özel olarak geliştirilen ‘İşletme
Merceği’ hakkında da detaylı bilgi verildi.
Katılımcılar, EBRD’nin küçük işletme destek hizmetlerine, katılımcı bankaların sunduğu finansal ürün ve hizmetlere de erişim fırsatıyakalayarak, katılımcı banka yetkilileri ile birebir görüşme imkânı buldular.
Seminer boyunca katılımcı kadın girişimcive yöneticiler, birbirleriyle tanışarak ortak bir platformda iş ağı geliştirme şansı da yakaladılar.
Eğitmen Özlem Palabıyık
Bahar Baykal
Eğitim
Kocaeli Odavizyon
63
AVRUPA İŞLETMELER AĞI DOĞU MARMARA ABİGEM
TİCARİ ve TEKNOLOJİK İŞBİRLİĞİ PLATFORMU
Ticari ve Teknolojik İşbirliği Teklif ve Talepleri
Referans No: BODE20150414001
Ofisler ve endüstriyel tesisler için Isıtma, Soğutma Havalandırma sistemlerinin modelleme ve simülasyonunda çok
deneyimli olan Almanya merkezli bir KOBİ, mimarlar,
Isıtma, Soğutma Havalandırma sistemi mühendisleri,
inşaat mühendisleri ve yöneticileri ve enerji verimliliği danışmanları için gelişmiş yazılım araçları ve bu kapsamda
çeşitli hizmetler sunmaktadır. Bu yazılımın kullanımı ve
hizmet anlaşmaları ile öngörülen, bu ürünün ticarileşmesi
ve eğitimi üzerine lisans anlaşması yapılmasıdır.
Avrupa İşletmeler Ağı, Avrupa Birliği ile ilgili konularda, özellikle KOBİ ölçeğindeki kurumlar için önemli başvuru noktalarından
biridir. Bu ağ, belirgin sorulara ana dilde ve pratik yanıtlar sunmak
üzere organize olmuştur. Yapı içinde yaklaşık 600 adet yerel organizasyon bulunmakta, bu organizasyonlar yaklaşık 4 bin çalışanı
ile girişimcilere rekabetçi güçlerini desteklemek amacıyla hizmet
vermektedir. Yaklaşık 4 bin çalışanın birbiri arasında iletişim kurmak için yapılandırılan ağ üzerinde iletişime geçtiğimiz KOBİ’lerin
bilgileri potansiyel işbirliği fırsatları için yayınlanmaktadır. Projenin amacı projeye dahil olan tüm ülkeler arasındaki ekonomik faaliyetleri geliştirmek ve genişletmektir.
Bu bağlamda, Avrupa İşletmeler Ağı Doğu Marmara
Konsorsiyumu’nun bir parçası olan Doğu Marmara ABİGEM yayınlanan yabancı KOBİ profillerini Türk firmalar ile paylaşmakta
ve Türk firmaların bilgilerini ticari işbirliği profil formu oluşturarak sistemde yayınlamaktadır. Ticari yada teknolojik işbirliği fırsatı
arayan, dışa açılmak ve pazar payını genişletmek isteyen firmalar
ücretsiz olarak bu hizmetimizden faydalanabilirler.
Referans No: BONL20160216002
Hollanda merkezli biyokimyasal bir şirket, insanlar ve
hayvanlar için kullanılabilecek çevre dostu temizlik ve
bakım ürünleri üretiminde uzmandır. Bu şirket, çiftlik
hayvanları ve evcil hayvanlar için (atlar da dahil) güvenilir, kimyasal madde içermeyen, temizlik ürünü üretmiştir.
Bu şirket, deneyimli ortaklar ile distribütörlük anlaşması
imzalamak istemektedir.
Referans No: BOUK20150216002
İngiltere merkezli bu şirket birçok çeşit mutfak teçhizatı
üretmektedir. Bu şirket, sıcak yemeği sıcak tutmak ve soğuk yemeği soğuk tutmak için ürünler üretmektedir. Ürün
yelpazesi, sıcak dolapları, yemek tezgahlarını, soğutmalı
vitrin dolaplarını, yemek servis masaları gibi birçok hizmeti kapsamaktadır. Bu şirket, yeni denizaşırı pazarlara
açılmak ve yüksek kalite ürünlerini deneyimli distribütörler ile paylaşmak istemektedir.
Referans No: BRDE20160314001
Çelik ve Alüminyum sanayinde kullanılan makine tasarımı yaparak, hâlihazırda dışarıda üretimini yapmakta olan
Alman bir firma kendi çizimleri doğrultusunda makinelerini ürettireceği yeni firmalar aramaktadır.
Referans No: BRRO20160208001
Asansör bakım tamir işleri yapan Romanya firması asansör parçaları tedarik edebileceği üreticiler aramaktadır.
Referans No: BRFR20160315001
Kamyon karoseri endüstrisi için parça ve aksesuar toptan ticareti yapan Fransız firması portföyünü genişletecek
yeni tedarikçiler aramaktadır.
Yayınlanan profiller hakkında bilgi almak yada
firmanıza uygun profili aramak için Doğu Marmara ABİGEM ile iletişime geçebilirsiniz.
Doğu Marmara ABİGEM
Kocaeli Merkez Ofisi
0 262 323 08 56
Yelda Kanpara ve Burak Çakır
[email protected]; [email protected]
64 Kocaeli Odavizyon
Referans No: BRPL20160226001
Polonya da yerleşik ve gıda maddeleri paketleme ve ambalaj malzemesi kullanımını üretimi (çift yönlü gerdirilmiş polipropilen - BOPP, Dökme Polipropilen - CPP ve
Polietilen polietylen – PE) konusunda faaliyet gösteren
firma, farklı türde çeşitleri de tedarik edebileceği üreticiler aramaktadır.
Referans No: BRBR20140923001
Brezilya da yerleşik ve gıda üretimi konusunda faaliyet
gösteren firma, konserve ürünleri, kurutulmuş domates,
mantar, peynir ve her türlü süt ürünleri vb. çeşitlilikte
olan ürünleri tedarik edebileceği firmalar aramaktadır.

Benzer belgeler