2010 Ağustos - türk eczacıları birliği
Transkript
2010 Ağustos - türk eczacıları birliği
04 ISSN 1301-5060 Türk Eczac›lar› Birli¤i’nin ‹ki Ayl›k Yay›n Organ› Temmuz-A¤ustos 2010 DOSYA: Bitkisel Ürünler, Mevzuat ve Öneriler 3. Baflkanlar Dan›flma Kurulu Toplant›s› Keyif Veren fiurup Kolan›n Keflfedilifl Öyküsü Cruise ile Yunan Adalar›… ‹Ç‹NDEK‹LER Yay›n Türü: Süreli Yay›n Bak›fl 3 Ecz. Erdo¤an ÇOLAK / Baflkan SAH‹B‹ Ecz. Erdo¤an ÇOLAK Genel Baflkan 4 Diyalog Ecz. Özgür ÖZEL / Genel Sekreter TEB Haberler Dergisi Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü SORUMLU YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ Ecz. Özgür ÖZEL Genel Sekreter 3. Baflkanlar Dan›flma Kurulu Toplant›s› 5 Ecz. Nefle KILINÇ MERCAN, Ecz. Esin ÖNGÜN MERKEZ HEYET‹ Ecz. Erdo¤an ÇOLAK Uzm. Ecz.Harun KIZILAY Dosya: Bitkisel Ürünler, Mevzuat ve Öneriler 14 TEB AR-GE Birimi Ecz. Özgür ÖZEL Ecz. Nevin TAfiLIÇAY Ecz. Mukaddes HARMANCI Kooperatiflerimiz 19 Ecz. Hüseyin OLAN Ecz. M.fierif BOYACI Ecz. Ali ASLAN Günce 23 Ecz. Meriç KALAYCIO⁄LU Ecz. Murat YÜRÜR Doç. Dr.Mustafa ASLAN Ecz. M.Ekrem EfiK‹NAT Keyif Veren fiurup Kolan›n Keflfedilifl Öyküsü Ayflen YALMAN YAYIN SEKRETER‹ Ayflen YALMAN 28 Bizden Haberler Ecz. Esin ÖNGÜN REDAKS‹YON Dönsel COfiAR K›sa K›sa Sa¤l›k 30 Gaye SARIKAYA REKLAM SORUMLUSU Ayflen YALMAN Afl›-Afl› Yönetimi ve So¤uk Zincir 32 Pakistan'da Selle Gelen Felaket 36 GRAF‹K TASARIM Linol Tasar›m / www.linol.com.tr Berivan VARGÜN BASKI Fersa Ofset Tesisleri Ostim 36. Sokak No: 5/C-D, Yenimahalle ANKARA Tel: 0312 386 17 00 (pbx) • www.fersaofset.com Bask› Tarihi: 24.09.2010 Feyzullah Yorulmaz Kimdir? 37 Gaye SARIKAYA Dünyada Ne Var Ne Yok 38 Sevim ÖZDEM‹R YÖNET‹M YER‹ VE YAZIfiMA Willy Brandt Sokak No: 9, Çankaya / ANKARA Tel: 0.312 409 81 00 Kültür Sanat 40 Ayflen YALMAN YAYIN KOfiULLARI Dergideki yaz›lar dergi ad› gösterilerek yay›mlanabilir. Yaz›lardaki görüfllerden yazar›n kendisi sorumludur. Dergi Cruise ile Yunan Adalar›… Gaye SARIKAYA üyelere ücretsiz gönderilir. Yay›nlanmas› istenilen yaz›lar›n, bilgisayarda Word program› ile yaz›lmas› ve yaz›lar›n orijinal ç›kt›s› ile birlikte disketinde gönderilmesi teknik aç›dan kolayl›k sa¤layacakt›r. Bas›nda TEB TEB Haberler Dergisi hakk›ndaki flikayetlerinizi, memnuniyetinizi ve önerilerinizi iletebilmek için; 44 Ayflen YALMAN Astroloji 52 Ecz. Meriç KALAYCIO⁄LU Türk Eczac›lar› Birli¤i Willy Brandt Sokak No: 9 Çankaya / ANKARA adresine, [email protected] e-posta adresine yazabilir ya da 0312 409 81 09’a faks çekebilirsiniz. Bulmaca Ayfle Ümit 56 42 26 Geride bıraktığımız referandum sürecini, bu açıdan bakıldığında maalesef pek de olumlu değerlendirmek mümkün değil. Ortaya çıkan sonuçlar elbette farklı kesimlerce farklı değerlendirmelere konu olacaktır ancak referanduma giden sürecin kendisi bizleri gerçek bir demokrasi konusunda ne yazık ki birçok soru işareti ile baş başa bıraktı. Alanlarda ve tartışmalarda anlamak için dinlemeyen, anlatmak için tartışmayan bir üslubun egemen Bak›fl Ecz. Erdo¤an ÇOLAK / Baflkan olduğunu gördük. Bu nedenle ne bu süreçten ne de sonucundan toplumsal olarak iyi bir sınav olarak bahsetme şansımız olmayacak. Bütün bunların arasında geleceği kuracak olan ise sözünü ettiğimiz türde bir demokrasi anlayışı olacak. Biliyorsunuz hayat hiçbir biçimde boşluk kabul etmez. Doğada ve Eylül ayından başlayarak, tüm Eczacı Odalarımız Mali toplumsal yaşamda her ortaya çıkan boşluk, mutlaka Kongrelerini gerçekleştiriyor. Bizler için Mali Kongre şeffaflık, başka bir alternatif ile doldurulur. İster olumlu ister olumsuz açıklık ve hesap verebilirlik demek. Yani yalnızca teknik olsun… Bu nedenle bizler geleceği ören yolda; yaşayan, bir prosedür olmanın ötesinde; temsilci ve seçilmişlerin, gerçek bir demokrasi anlayışını çoğaltmak için durmadan kaynakların kullanımı konusunda faaliyet ve planlarını, çabalamak zorundayız. Bu yalnızca birer sağlık çalışanı kendilerine seçen kişilere aktarması demek. Bu yalnızca olarak değil bir insan olarak hepimizin sorumluluğu. herkesin katılımına açık bir mekanizma ile sağlandığı için Demokrasi anlayışımızda ancak daha da önemlisi değerli değil, aynı zamanda eczacı odalarına özellikle genç pratiğimizde, bilerek ya da bilmeyerek yarattığımız meslektaşlarımızın daha fazla katılımını sağlamak için de tahribatlar, öncelikle kendi gelecek yolumuzda gedikler oldukça önemli bir fırsat sunuyor hepimize. açmak anlamına gelir. Bu nedenle hayatın her türlü zorlamasına rağmen, kendi hayatımızdan başlayarak Yönetim erkini elinde bulunduranların hangi alanda olurlarsa parçası olduğumuz her türlü yapıda ve elbette ülkemizde olsunlar, sorumlu oldukları kişi ve gruplar karşısında, her bu bütünlüklü demokrasi anlayışı rehberliğinde düzeyde açık bir iletişim ve ilişki kurmaları ve “hesap verir” davranmalıyız. olmaları, yalnızca meslek örgütlerimiz için değil, toplumsal her yapı, sivil toplum kuruluşu ya da siyasi partiler için de Bizler 10'uncu Türkiye Eczacılık Kongresi'ni bu ilkelerle, gerekli. Bu aynı zamanda toplum olarak dilimizden farklı ses ve düşünceleri bir araya getirmek, bir kör düşmeyen demokrasinin de birincil koşulu. Demokrasi; dövüşünün ötesinde bir anlama ve tartışma platformu nerede olursa olsun, hangi görevleri icra ederse etsin, olarak kurguladık. Geleceği farklı sesler ve düşünceler, deneyim ve bilgisi ne kadar yüksek olursa olsun, herkesin farklı gelişmeler ve adımlar karşısında kafamızı kuma hesap verir olmasını sağlayan yönetim biçimi. Demokrasi görerek kuramayız. Herkesin ve her fikrin değerli olduğu yalnızca çok seslilik değil, aynı zamanda sesi güçlü olanların ancak her fikrin ortak hedef için ortak araç olamayacağı açık ve şeffaf olması, yalnızca yapılan ve yapılamayanlar düşüncesi ile sesli bir biçimde tartışmalıyız. Dünyadan ve için hesap sorma değil, aynı zamanda hesap verme, ülkemizden onlarca farklı sesten, onlarca farklı uzmanlık yalnızca biz gibi düşünenleri değil, farklı fikirleri de anlama alanından bilim insanının, siyasetçinin, gazetecinin ve ve kendini anlatmak için çaba harcama gerekliliği. Yani elbette meslektaşlarımızın katılımı ile; yalnızca oturumları demokrasi bir bütün. Bu bütünü parçalarından ayırmak, ile değil içeriği ile oldukça heyecan verici ve doyurucu bir demokrasi algı ve pratiğimizi sakatlar. Bu nedenle bizler Kongre sizleri bekliyor. 30 Eylül günü Ankara'da başlayacak bireyin etki ve yetkinliğini yok saymayan, katılımcı, çoğulcu, 10'uncu Eczacılık Kongresi'nde bizler her yönüyle şeffaf bir idari ve mali işleyişe sahip, dinleyen ve anlatan ülkemizin, sağlığın, sağlık meslek örgütlerinin ve elbette bir zeminde gelecek yolumuzu belirlemeliyiz. Bu anlamda eczacılığın geleceğini tartışmak için bir arada olacağız. elimizde olan araçlara sıkı sıkıya bağlanmamız, onları işlevli kılmamız yetmez. Hep birlikte bu yolda yeni araçlar da Sizi de geleceğimizi tartışmaya bekliyoruz. yaratmalıyız. 3 sahipler. İlaç dağıtım alanında oldukça umut verici bir pozisyonumuz var ama alınacak daha çok yolumuz var. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, her biri başarılı birer eczacı örgütlenme projesi olan, bizim olan ve sadece bizim olacak bu yapılara bugün ve gelecekte çok fazla ihtiyacımız olacak. Diyalog Ecz. Özgür ÖZEL / Genel Sekreter TEB Haberler Dergisi Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Değerli Meslektaşlarım, TEB Haberler dergimizde, bir önceki sayıdan bugüne kadar, Türk Eczacıları Birliği'nin yoğun gündemi içinde sizler ile paylaşamadığımız ama, mesleğimiz adına gerçekleştirdiğimiz önemli gelişmeleri aktarmaya çalışıyorum. TEB Haberler Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak, bu sayıda, bir önceki sayıdan bu yana gerçekleşen çok önemli ve umut verici bir gelişmeden bahsetmek istiyorum. 37. Dönem 3. Başkanlar Danışma Kurulu Sonuç Bildirgesi'nde ilaç dağıtım piyasasında bir ecza deposunun çoğunluk hisselerinin yabancı sermayenin eline geçmesi sonucu ortaya çıkan durumun ciddiyetinin önemine vurgu yapmış; “Kooperatiflerimiz Eczacılık Sisteminin Can Damarlarıdır!” demiştik. O sonuç bildirgesindeki duruşun gereği olarak eczacılar, eczacı kooperatifleri, TEB ve TEKB arasında var olan ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve daha fazla ortak hareket alanı yaratılması için harekete geçtik. Bu, kararın dergimize de yansıması oldu. Bundan sonra dergimizin her sayısında 4 sayfa, kooperatiflerimiz ve ecza kooperatifçiliği hakkında sizlere yönelik yazılara ve tanıtımlara ayrılacak. Bu yenilik, aşağıda da bahsedeceğim üzere kooperatiflerimiz ve TEB arsındaki bağın daha da güçlendirilmesi yönünde ortak hareket etme kararlılığı adına atılan küçük adımlardan biri. Bu tavrı ve duruşu kalıcılaştırmak ve geliştirmek zorundayız. Çünkü, mesleki dayanışmanın sembolü olan eczacı kooperatiflerimiz, eczacılarımız arasında dayanışmayı pekiştirmek, güçlerimizi birleştirmek, başarılarımızı birlikte paylaşabilmek ve mesleğimizin geleceğini korumak için oluşturduğumuz yapılar. Manisa'da 1978'de Ecz. Neşe Gülersoy ve arkadaşları tarafından MEDAK Ecza Kooperatifinin kurulması ile başlayan eczacı kooperatifçiliği hareketi, 1979'da Bursa ve EDAK Ecza Kooperatiflerinin, 1980 yılında Ankara, 1987 yılında Güney, 1989 yılında İstanbul Eczacı Kooperatiflerinin kurulması ile daha da güçlenmiştir. 1989 yılında Tüm Eczacılar Üretim, Temin, Dağıtım Kooperatifleri Birliği (TEKB) çatısı altında birleşen kooperatiflerimiz. Bugün İlaç pazarında % 17 pazar payına 4 Kooperatiflerimizin, verimli ve etkin bir örgütlenme stratejisi doğrultusunda daha da kurumsallaşarak sürdürülebilir bir büyüme hızına kavuşması, örgütlü yapısı içinde kurumsal bir kültürün yaratılması, aktif katılımcılığın iyi örneklerinin sergilenmesi için hepimize görev düşüyor. Bu sorumluluk ile hareket etmek sadece mesleğimizin korunması ve geleceğe taşınması için katkı sunmayacak; aynı zamanda, toplumda katılımcı demokrasinin ve karar alma süreçlerinin gelişmesine de katkıda bulunacaktır. Bu anlayış doğrultusunda, Merkez Heyetimiz, 11-12 Ağustos tarihlerinde, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği ve birim eczacı kooperatiflerimizin temsilcileri ile bir araya gelerek meslek örgütümüz, meslektaşlarımız ve kooperatiflerimiz arasındaki bağı güçlendirmek ve alternatif projeler hakkında görüş alışverişinde bulunmak için neler yapabileceğimizi tartıştık. Bu çalıştayda kooperatiflerimizin ve TEB'in ortak iştirakleri başta olmak üzere, tüm tarafların desteklenmesi konusunda ortak irade gösterilmesi, somut işbirliği koşullarının yeniden değerlendirilmesi, özellikle Kooperatif-EGAŞ, EGAŞ-Çağdaş Lab. ilişkilerinin daha sağlıklı bir noktaya taşınması için çalışma yapılması yönünde kararlar aldık. Ayrıca gündem değerlendirmesi ve somut işbirliği koşullarına karar vermek üzere TEB ve TEKB yöneticileri bundan sonra en fazla üç ayda bir özel gündemle toplanacaklar. Hepimiz biliyoruz ki, somut işbirliği koşullarının yaratılması ve ortak hareket edebilme fırsatlarının geliştirilmesi; gelecekte var olabilmenin anahtarı. Bu nedenle, daha etkin ve verimli bir eczacı-eczacı kooperatifi birlikteliğinin yaratılması ve bu birliktelik üzerinde yükselecek bir anlayışın geliştirilmesi gerekmekte. Bu nedenle aldığımız kararların mesleğimizin geleceği için çok önemli olduğu konusunda kuşkum yok. Kuşkusuz, tüm bu kararları alırken, küresel sermayenin ilaç pazarına yönelik baskıları ve zincir eczane gibi tehditlere karşı eczacılarımızı korumayı, meslektaşlarımızın sağlık sisteminin işleyişi içindeki ve ilaç temin süreçlerindeki mesleki işlevlerini güçlendirmeyi hedefliyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki eczacılık mesleği sağlık ve ilaç alanının vazgeçilmez unsurlarının başında gelmektedir. Ancak, bu vazgeçilmezlik mezun olurken aldığımız diplomayla sonsuza kadar sürmez. Öyleyse, biz eczacılar, toplum sağlığına, ülkemize ve mesleğimize her gün artan ölçüde ve yorulmadan değer katmaya devam etmeliyiz. Bunun için eğitimimizi meslek hayatımız boyunca sürdürerek, ömür boyu öğrenen ve ömür boyu öğreten birer sağlık profesyoneli olarak, kattığımız değeri herkesin görmesini sağlamalı ve vazgeçilmezliğimizi ancak bu şekilde koruyabileceğimizi hiçbir zaman unutmamalıyız. Saygılarımla Toplant› Ecz. Nefle KILINÇ MERCAN, Ecz. Esin ÖNGÜN 3. Baflkanlar Dan›flma Kurulu Toplant›s› 37. Dönem 3. Baflkanlar Dan›flma Kurulu Toplant›s› 29 Temmuz 2010 tarihinde Ankara'da gerçeklefltirildi. GELECEK. Türkiye'nin geleceği, mesleğimizin geleceği, meslek örgütlerinin geleceği, ilaç ve eczacılığın geleceği konsepti içerisinde bir tartışma platformu oluşturmaya çalışıyoruz bu kongreyle. Kongreye dünyadan ve Türkiye'den çok değerli bilim insanları, uzmanlar, siyasiler katılacaklar. Burada sağlığı, eczacılığı, ilacı ve geleceği tartışacağız. Çok açık biçimde bunları sizin gündeminize taşımaya çalışacağız. ECZ. ERDO⁄AN ÇOLAK (Türk Eczac›lar› Birli¤i Baflkan›) Değerli meslektaşlarım, Aramıza yeni katılan iki tane odamız var; Nevşehir ve Niğde eczacı odalarımıza, başarılar diliyor, aramıza hoş geldiniz diyorum ve tüm oda başkanları adına tebrik ediyorum. Eczacı odalarımız çoğaldıkça, demokrasimizin gelişeceğine ve Türkiye'nin katılımcı, demokratik yapısının güçleneceğine inanıyorum. Şu anda da Türkiye gerçekten çok hassas bir dönemden geçiyor. Bu hassas dönemde bizim çok daha duyarlı, çok daha çağdaş, aydın ve hem sağlık merkezi, hem bir danışma merkezi olarak toplumu dostluğa, barışa davet eden bir tavır içerisinde olmamız gerekiyor. Değerli arkadaşlar; size gündem gönderildikten sonra Cuma günü Rekabet Kurumu tarafından önce kendi sitelerine, sonra da Türk Eczacıları Birliği'ne bir tebliğleri ulaştı. Servier'le başlayan, daha sonra diğer firmalarla ve Pfizer'le devam eden süreci rekabete aykırı buldu. Değerli arkadaşlarım; bu meselenin iki yönü var. Birincisi; ilaç alım koşullarının eczacı lehine değiştirilmesini sağlayarak, yani vadeleri uzatarak, iskontoları yüzde 4 ve 7 oranında artırarak, eczacılara 200 trilyon civarında bir kaynak sağlamıştık. Eczacılarımız açısından bu gerçekten ciddi bir rakam. Bize kesilen ceza ise bugünün rakamıyla 362 bin TL. İkincisi, Rekabet Kurumunun kararını meşru saydığımız örgütlü tepkinin rekabet sopası altında sindirilmesi olarak değerlendiriyoruz. Değerli arkadaşlarım; ikinci bilgilendirmemiz ise, kongreyle ilgili. Biliyorsunuz, her yıl olmasa bile iki yılda bir Türkiye Eczacılık Kongresini yapmaya çalışıyoruz. 2008 yılında İstanbul'da İstanbul Eczacı Odasıyla beraber bir Türkiye Eczacılık Kongresi yaptık. Bu yıl da Ankara'da Ankara Eczacı Odasıyla beraber 30 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında 10. Türkiye Eczacılık Kongresini yapacağız. Buradaki ana temamız, Değerli arkadaşlarım; gündeme geçmeden son bir gelişme de, Türkiye'de biliyorsunuz, uzun süreden beri, özellikle ilaç sanayi noktasında hep söylemimiz şu aslında: Eczacılar ilacın üretiminden tüketimine kadar her aşamada olmalı diyoruz yıllardan beri. 1956 yılında kurulan Türk Eczacıları Birliği’nin ana anlayışı bu. Ancak üretim alanında çok fazla olmadığımız çok net bir biçimde ortaya çıkıyor ve yaşadığımız süreçte de Türkiye'nin elinde bulunan ulusal ölçekli dediğimiz yerli ilaç sanayinin de artık uluslararası ilaç sanayinin eline hızla geçtiği bir Türkiye panoraması yaşıyoruz. Bu dağıtım kanalında da gittikçe bir tekelleşme süreci var. Hedef Grubu’nun yüzde 60'lık bir oranda Alliance-Boots tarafından alınması olgusunu yaşıyoruz. Burada bizim çok dikkatle izlememiz gereken bir süreç var, üretim kanalından sonra dağıtımda, dağıtımdan sonra bizim alanımızda neler olur; onları gerçekten ciddi biçimde incelememiz, tartışmamız, konuşmamız gerekiyor. Bu dağıtım alanındaki değişiklikleri yakından izleyip, buna yönelik tedbirleri de almamız gerekiyor. Bu konuda eczacı odalarımızın yapması gereken şeylerden biri, kendi bölgelerindeki kooperatifleri güçlendirmek, olmayan bölgelerin kooperatifleşmesi ya da kooperatif şubelerinin açılması konusunda çaba sarf etmesini sağlamaktır. Kendi gündemimize gelirsek arkadaşlar; bu toplantının mesleğimizin geleceği açısından çok önemli bir kilometre taşı olduğunu düşünüyoruz. Şu iki maddeyi doğru değerlendirmemiz gerekiyor. Birincisi; aile hekimleri reçeteleri. Biliyorsunuz, sağlıkta dönüşüm projesiyle birlikte özellikle pratisyen hekimler aile hekimi yapılarak ve 3500 kişilik bir nüfus da bu hekimlere bağlanarak, vatandaşların sağlık hizmetinden yararlanma olgusu biraz daha geliştirilmiş oldu. En azından herkesin başvurabileceği bir hekim kendisine tahsis edilmiş oldu. Burada şehir merkezlerinde bu işi son derece kolay bir biçimde yaparken, taşrada, köylerde bu işi yapmanın zorlukları içerisinde olan bir hükümet de var. İnsanların hekime gitme sıklığının arttığı, ilaca ulaşma olgusunun da hızla tamamlandığı bir süreci yaşarken, bizim sağlık hizmeti giden, ama ilaç hizmeti gitmeyen yerlere ilişkin Sağlık Bakanlığıyla yaptığımız protokole uygun davranmamız gerekiyor. Biliyorsunuz, daha önce yatan hasta konusunda özellikle büyük kentlerdeki odalarımız bu konuda son derece gayret sarf ettiler ve bu dağıtım ağını gerçekleştirdiler. Ama çok sayıda odamız da bunu kendi gündemlerine uzun süre almadılar. Hâlâ almayan odalarımız var. Dolayısıyla hep bir tartışma konusu oldu. Aile hekimi reçetelerinin dağıtılması protokolünde çok daha dikkatli olmalıyız. Bugün bununla ilgili sorunları da konuşacağız. 5 Değerli arkadaşlarım; 1965 yılında Türk Eczacıları Birliği tarafından Danıştay'da açılan dava ile muvazaalı eczanelerin kapatılması kararının alınmasının üzerinden tam 45 yıl geçmiş. 1985 yılında basılan bir TEB Haberler Dergisi kapağında şöyle söylüyor: “Muvazaaya karşı olmak bir meslek borcu, bir sağlık hizmeti anlayışıdır”. Bunun da üzerinden tam 25 yıl geçmiş. Bu örgüt biliyorsunuz, Sağlık Bakanlığıyla çok uzun görüşmeler yaptı ve 40 sayılı bir genelge çıkarttık. Bu genelge eczacı odalarımızın rahatlamasını sağladı ve buraya sağlık müdürlüğü ile eczacı odası arasında yaklaşık 21 tane farklı görüş içeren dosya geldi ve bunların hepsine muvazaa kararı çıkartıldı. Bu bir başarıdır arkadaşlar ve çok büyük de bir güçtür. Ama sonra bu genelge iptal edildi. Çünkü bir kısım meslektaşlarımız davalar açtılar ve bu davalardan Sağlık Bakanlığı bürokratları çekindiler ve bunu kaldırdılar. Daha sonra tekrar görüşmeler yaptık, bu konuda eczacı odalarına taleplerin çoğaldığını, ancak genelgeyle bu taleplerin büyük bir oranda azaldığını söyledik. Burada da Sağlık Bakanlığı ve bürokratlar ikna oldular, bir yönetmelik çıkardılar, yani genelgeden daha güçlü bir hale geldi şu anda bu yönetmelikle muvazaa işi. Ancak muvazaanın önlenmesi noktasında, delil toplama noktasında odalarımızın daha çok gayret sarf etmesi gerekiyor. Değerli arkadaşlarım; bir diğer gündemimiz de ilaç takip sistemiydi. İlaç takip sistemi gerçekten son aylarda hem eczacı odalarımızın, hem meslektaşlarımızın yaşamını bir anlamda kâbusa çevirdi diyebiliriz. Gerçekten Türkiye'de bilgisayar altyapısı henüz tamamlanmamış, bu kadar büyük bir işlem yükünü kaldırmaya hazır olmayan bir Medula sistemiyle bunun yapılabilmesi son derece zordu. Biz de bunu defalarca Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve ilaç takip sisteminin sorumlusu olan Sağlık Bakanlığı’na anlattık. Şu anda da Medula temel sorunlarımızdan biri olarak henüz ortada duruyor. Burada da gene eczacıya angarya yaptırılmaya çalışılıyor. Tabii bu devletin kamu hizmeti veren herkesi kendi elemanı gibi görmesinden de kaynaklanıyor. Sistem sürekli bir değişim içerisinde, bir değişiklik içerisinde kurallar getiriyor. Biz de bu kurallara uygun olarak kendi meslektaşlarımızı toparlamaya çalışıyoruz ve süreci doğru yönetmeye ve meslektaşlarımızın sıkıntılarını azaltmaya çalışıyoruz. Değerli meslektaşlarım; bu yaşadığımız süre içerisinde 7 maddelik bir protokol yapmıştık. Bu 7 maddelik protokole ilişkin de birkaç defa erteleme aldık. Geldiğimiz noktada 7 maddeden 6 tanesi çözülmüş durumda, ama en büyük sorunumuz olan ve yaklaşık 14 bin, 15 bin eczaneyi ilgilendiren stok düzeltme hakkımız duruyor. Stok eczacının kendisinden kaynaklı bir sorun değil. O yüzden bunun bedelinin eczacılar tarafından karşılanması bizim savunabileceğimiz bir şey değil. Bununla ilgili mücadelemiz devam edecek. Bununla ilgili de defalarca Sağlık Bakanı, Çalışma Bakanı, Maliye Bakanını ziyaret ettik ve bu üç kurumun da bürokratlarını, müsteşarlarını defalarca ziyaret ederek, bunları kendilerine anlattık. Şu anda stok düzeltmeyle ilgili top Maliye Bakanlığı’nda değil, Maliye Bakanlığı bunu çözebileceğini ifade ediyor. Ancak çözüm merkezinin Çalışma Bakanlığı olduğunu vurguluyor. Çalışma Bakanlığı da bunu protokol yapma şartına bağlıyor. Protokolde de 5 tane madde vardı. Bu 5 maddenin 4'ü fiilen ortadan kalkmış durumda. Bir madde üzerinde duruluyor. O da sözleşmelerden ücret alınmaması. Bu sözleşmelerden ücret alınmayarak bir protokol yapılması, daha sonra hem stok düzeltmeyle ilgili, hem diğer varolan protokolden kaynaklı, ama bugün kadük olmuş ve bugün sorun olarak karşımıza çıkmış birçok problemin çözümü yeni protokolün imzalanmasından geçiyor diye Çalışma Bakanı’nın bize aktarımı var, yani diğer bakanların işaret ettiği Çalışma Bakanı’nın. Bu noktada bir konuya açıklık getirmek gerekiyor: Bazı oda başkanlarımız bu toplantının gizli bir gündemi olduğu, onun da Bakanın teklifi olduğunu söylüyor. Bizim hiçbir zaman Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti olarak gizli bir gündemimiz olmaz arkadaşlar. Açık, şeffaf, ne biliyorsak, ne yaşıyorsak, bunları hem Merkez Heyetimizde, hem de sizlerle yaptığımız toplantılarda çok net bir biçimde konuşuyoruz. Dolayısıyla hiçbir zaman hiçbir konuda böyle bir gizli gündem yapalım, arkasından bunu sunalım, buradan da böyle bir şey çıkaralım gibi bir anlayışımız şimdiye kadar olmadı, bundan sonra da olmaz. Bazı odalarımız özellikle Merkez Heyetinin son dönemlerde sessiz kaldığına ilişkin vurgu yapıyor. Oysa görüşmelerimiz ve eylemlilik sürecimiz devam ediyor. Somutlaştırırsak, şu anda 19 Temmuzda eczacıların kendi stoklarındaki ilaçları, ürünleri kaydetmesiyle ilgili karara karşı çıktığımızı hem web sitemizden, hem de Sağlık Bakanlığıyla, İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğüyle ve müsteşar ile yaptığımız ayrı ayrı toplantılarda bu karara uymayacağımızı söyledik ve bunu da deklare ettik. Dolayısıyla bir eylemlilik içerisindeyiz. Eylemlilik dediğiniz şey, sadece bir kepenk kapatma işlemi ya da bir miting işlemi değildir. Her yaptığınız hareket, özellikle bir genelgeye karşı “genelgeyi tanımıyorum” tavrı bir eylemliliktir arkadaşlar. Bir basın toplantısı bir eylemliliktir. Onun için bu eylemlilikleri sadece bir yere kanalize ederek, bunun dışındaki hiçbir şey eylem değildir, sessizliktir demek de insaflı bir tavır değildir diye düşünüyoruz. Gündeme ilişkin Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinin söyleyeceği bunlar. Şimdi sizleri dinlemek istiyoruz. Buyurun arkadaşlar. ECZ. SEM‹H GÜNGÖR (‹stanbul Eczac› Odas› Baflkan›) Hedef Alliance'ta yaşanan son değişim, yani %60-%40 oranındaki yeni hisse dağılımı İstanbul'da %80-%20 olarak konuşuluyor. Neredeyse Hedef Grubu ilaç alanından çekiliyor ve bu alan tamamen Alliance-Boots grubuna devrediliyor. Bu durum şirketin en yetkili ağzı tarafından dün oda başkanlarına hitaben yazılan yazıda da açıklandı. Onlar her ne kadar bu gelişmenin önümüzdeki süreçte dağıtım kanalları alanında büyük bir gelişim ve değişim yaratacağını söylüyor olsalar da, bu durum beni, odamı ve eczacı tabanımı çok rahatsız ediyor. Bu bakımdan bir adım atılması gerekiyor. Aile hekimliği eczacı alanında gerçek anlamda hiç tartışılmadı. Şimdi görüyorum ki, bazı illerimizde yıllardır devam ediyor, bazılarında yeni başladı. 6 İstanbul'da 1 Kasım'da yürürlüğe girecek. Birçok handikabının olduğu, etik, deontolojik, akla gelmeyecek işlerin yapıldığı dile getiriliyor. Hekimlerle yaptığımız görüşmelerde, doktorlar da bundan son derece rahatsız, yani o derece pazarlıklar oluşturulmaya başlamış ki, artık muayenehaneler açılıyor, cerrahi malzemeler, aletler eczacı tarafından konuluyor, eczacı alıp transfer ediliyor. Bir müddet sonra sevk sistemi başladığında hekimlerin performans kriterleri gündeme geldiğinde, hasta transferleri olduğunda, düzgün yürüyen illerdeki sistemler de bozulacak. Onun için Türk Eczacıları Birliği'nin Türk Tabipleri Birliğiyle oturup ortak bir politika, bir görüş belirtmesi lazım. ECZ. O⁄UZ EK‹NC‹O⁄LU (Ankara Eczac› Odas› Baflkan›) Sözleşme fiyatıyla ilgili tartışmalar oldu. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bir meslek örgütünün üyeleriyle arasına girmek gibi bir tavrı olduğunu hep düşünmüştüm. Özellikle sözleşmeleri feshettiği dönemde bu açık bir biçimde ortaya çıktı. Ama Türk Eczacıları Birliği'nin ekonomik kaynaklarını tıkamak, kesmek gibi bir tavırla sözleşme parasına itiraz edip, ondan sonra da eczacıya “biz sizi çok seviyoruz, sözleşmeye para vermemenizi istiyoruz” gibi bir üslupla anlatmaya çalışan bir tavrın, iyi niyetli olduğunu düşünmek mümkün değil. Bu nedenle hiç tartışmaya açılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Balıkesir'deki Bölgelerarası Toplantı'da yaptığım konuşmada da çok açık bir şekilde ifade etmiştim, bunu sadece Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti'ne eleştiri gibi algılamayın lütfen, kendimi de bu sözün en ortasına ya da en önüne koyarak söylüyorum; İTS konusunda, meslek örgütü olarak edilgen bir yapıyız demiştim. Edilgen bir tavır izledik. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti'ne bu noktadaki eleştirimizi o zaman ifade etmiştim. Sadece bunun olmasını engelleyecek, işte Başkanlar Danışma Kuruludur ya da başka eylemlilik şeklidir, bunu organize etmesi gerekirdi diye düşünüyorum. ECZ. BURHANETT‹N BULUT (Adana Eczac› Odas› Baflkan›) Siyaset tartışması, galiba kafalarda çok fazla soru işareti oluşturuyor. Burada bir yanlış anlaşılma var. Elbette Türkiye'deki siyaset algısı, sadece taraf olmakla eşdeğer, ama bizler örgüt yöneticileriyiz, sonuçta bu toplumu yönlendirenleriz. O anlamda da toplumun algısında böyle bir karşıtlık varsa, biz o karşıtlığı ayrıştırmaya çalışan kesim olmak durumundayız. Elbette meslek odaları, sivil toplum örgütleri siyaset yapacak, politika yapacak. Yapmaması mümkün değil. Buradaki ince çizgi, bir partinin borazanlığının yapılmaması, bir partinin bir kuruluşu halinde hareket edilmemesidir. Ama özellikle şu yaşadıklarımıza baktığımızda, bir politika yapmamamız, buna ilişkin fikirlerimizi söylemememiz mümkün değil. Bakın, buradaki konuların hepsinde siyaset var. Muvazaada siyaset var, İTS'de siyaset var, köy reçetelerinde siyaset var. Danıştay'ın aldığı karar da bir siyasi durum. Muvazaa olgu olarak karşımızda, ama sürekli şekil değiştiriyor. Siz o şekil değişikliğinin içerisinde statik kalırsanız, yani her seferinde aynı metotla gitmeye kalkarsanız, o zaman onunla baş edemezsiniz. O yüzden de Türk Eczacıları Birliği'nin bugün bunu gündem etmesinin gerekçesinin bu olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen, bölgelerden bu tür bilgileri alarak, bir yol haritası çizecektir. Muvazaayla ilgili çok hareketli, içerisinde uzman olan, her an şekil değiştirebilecek ve tüm bölgelere müdahale edecek bir yapılanma içerisine girmemiz lazım. İki temel noktadan da gitmemiz gerekiyor. Bir tanesi, yeni açılan eczanelere ilişkin yapılacaklar. Orada önemli bir aşama var, yeni yönetmelikle ciddi bir mesafe alındı. Ama bizim asıl sıkıntımız, eczanesi olup da, sonradan muvazaaya dönen eczaneler. ECZ. TEVF‹K GÖÇER (Konya Eczac› Odas› Baflkan›) Muvazaa bizim bölgemizde de çok uzun yıllardır hep sorun olarak gelmiştir ve birçok muvazaa girişimi, halihazırda muvazaalı eczane olduğu gibi, birçok da girişim olmaktadır. Bunun önüne mutlaka geçilmesi lazım. Önceden 2009/40 sayılı Genelge vardı, onunla gerçekten büyük işler yaptık. Dosya sayısı çok fazla olmasa da, o genelgeyi ortaya koyup, eczacıların caymasına sebep olacak birçok vak'ayla karşılamıştık. Bunun kaldırılması, iptal edilmesi bizi gerçekten çok üzmüştü. Yayımlanan yönetmelikte vereseli eczaneler yok, bulunmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yönetmelik tabii ki mücadelemizi güçlendirecek, ama sadece yeni açılacak eczaneler açısından etkili olacak. Bu yönetmelik kapsamında, eskiler için yapılacak çok fazla bir şey gözükmüyor. Bununla ilgili yapılacak çalışmalarda Türk Eczacıları Birliği'nin elinde şöyle bir koz var: şimdiye kadar yapılan komisyon toplantısında bir şeyler toparlanmıştı, bölge eczacı odalarından belli bilgiler Türk Eczacıları Birliği'ne aktarıldı. Bu bilgiler gerekli kuruluşlarla, kurumlarla paylaşılırsa, bunlarla ilgili gerçekten kurumsal bazda bir araştırma yapıldığı zaman ortaya çıkacak suistimaller görünürse, bunların üzerine devlet tarafından da gidilerek, muvazaalı diye kapatılamasa bile, suistimalleri göz önünde bulundurularak kapatılması sağlanabilir diye düşünüyorum. ECZ. ARMAN ÜNEY (Samsun Eczac› Odas› Baflkan›) İlaçların perakende satış fiyatlarının üzerinde yazıyor olmaması önemli bir problem. Elden satılan ilaçlarda da farklı fiyatlarla satışların olabileceği konuşuluyor. Bu da bizim ilerleyen dönemde güvenirliliğimiz konusunda önemli bir sıkıntı. Biz ilaçların üzerinde mutlaka kupür olarak değilse bile, ilaç satış fiyatlarının üzerinde olması gerektiğini düşünüyoruz. Eczane bulunmayan yerlerdeki yerleşim bölgelerindeki halka ilaç teminiyle ilgili protokolle ilgili çok kısa birkaç şey söyleyeceğim. Bu kesinlikle çok önemli bir konu, mutlaka sahip çıkmamız gerekiyor. Biz sahip çıkmadığımız zaman, başkalarının bu işe sahip çıkacağı ve yapacağı düşüncesine aynen katılıyoruz. 7 ECZ. KIVANÇ ATMACA (Bursa Eczac› Odas› Baflkan›) İlaç Takip Sistemi'ni bölgelerarası toplantıda da bir parça dile getirdik belki, ama çok daha uzun konuşmamız gerekiyordu. Bir defa o akıl karışıklığı, o gel-gitler hepimizi sıkıntıya düşürdü. Tüm eczacılarımızı da sıkıntıya düşürdü, 24 bin eczane ne yapacağımıza bir türlü karar veremedik. Bence, bunun yegane sebebi de, üzerinde yeterince düşünülmüş, tartışılmış ve karar verilmiş bir konu olmamasıdır. Şimdi neler geliyor karşımıza? Stoklarımızı bildirelim, aldığımız ilaçları bildirelim. Bunları yaparken bir de rica minnet, sanki kaçakçıymışız gibi, stok aflarına gidelim, stok afları konusunda el pençe divan duralım, ama karşılığında da bizden başka bir şey isteniyor; “yeni bir protokol yapalım, bunu da ücretsiz olarak dağıtın” deniyor. 6643 Sayılı Yasamızda bu protokolün nasıl olacağına ilişkin madde çok açık değil mi? Protokolümüz fesih edildi, mahkeme bu konuda karar vermedi mi? Yasaya rağmen, üstelik de mahkemenin de onayladığı bir uygulamaya rağmen, hâlâ Çalışma Bakanlığı bu teklifi Merkez Heyetimize yapabiliyor. Merkez Heyetimize ücretsiz sözleşme olmaz noktasında verdikleri cevap için teşekkür ederiz. Bu noktadan da bir adım geriye gitmemelerini Bursa'daki tüm meslektaşlarım adına diliyorum, rica ediyorum. ECZ. S‹NAN ÖZÇEL‹K (Diyarbak›r Eczac› Odas› Baflkan›) Diyarbakır Eczacı Odası olarak özellikle bu yönetmelikle ilgili görüşlerimizi ifade etmek istiyoruz. Türk Eczacıları Birliğimizin bu çalışmasını çok değerli bulduk. Özellikle bizim gibi muvazaa politikası oluşturmaya çalışan, bu anlamda diğer odalarımızdan geri kalmış bölgelerimiz için çok hayati bir önem taşımaktadır. Türk Eczacıları Birliğimizin değerli yöneticileri biliyorum ki, bu konuda çok büyük emekler vermiştir. Bu yönetmelik öyle durduğu yerde önümüze gelmiş bir yönetmelik değil, birçok mücadele sonucunda kazanılmış bir haktır. Muvazaa konusunda çok iyi neticeler almamıza vesile olacağını düşündüğüm için, tekrar bu konuda Merkez Heyetimizi tebrik ediyorum ve hepimizin müteşekkir olması gerektiğine inanıyorum. ECZ. MUSTAFA HÜDAY‹O⁄LU (Kahramanmarafl Eczac› Odas› Baflkan›) İlaç Takip Sistemi'nde tüm başkanların farklı farklı yorumladığı stok düzenlemesine şu açıdan bakmak istiyorum: Türkiye'de 24 bin eczaneden 16.500 tanesinin bununla ilgili sıkıntısı varsa, bunun doğrusu, yanlışı yoktur, bu sıkıntıdır demektir. Arkadaşlar, her geçen gün Türkiye'de eczacılık fakülteleri hesapsız şekilde artmakta, mezun eczacı sayısı artmakta. Bence artık, ilaç dışı ürünlere ağırlık vermeliyiz. Şu anda ilaç dışında medikal ve diğer ürünlerin satışının sadece yüzde 5'i eczanelerde, yüzde 95'i yok. Bu çok büyük bir ciro. Buna, mutlaka eczacılar olarak sahip çıkmalıyız. Eczanemizi buna göre dizayn etmeliyiz. Mamalarımız marketlere gitti, aşılarımız doktorlara gitti. Mesleğimizin geleceği ve halk sağlığının korunması için elimizden gelen bütün önlemleri almalıyız diye düşünüyorum. ECZ. SAB‹H TEK‹N ÇA⁄LAR (Trabzon Eczac› Odas› Baflkan›) İki önemli gündem maddemiz var. Bir tanesi, Hedef Alliance-Boots denilen firmaya satılan hisselerinin yüzde 60 oranına çıkması, bunun zincir eczane konusunda kaygılarımızı veya felaket senaryolarını bir kere daha gündeme getirmesi, ama çok ciddi biçimde gündeme getirmesi hayata geçti. Değerli meslektaşlarım; basın açıklamasıyla bu işi çözemeyiz. Kooperatifleri güçlendirin diyerek bu işleri çözemeyiz. Kooperatiflere katkı koyalım, şube açtıralım derken, arkadaşlarım örneklerini verdi. Bizim bu işe çok radikal bir tepki koymamız lazım. Çünkü bugün bu tepkiyi koymazsak, iş işten geçtikten sonra hiçbir şey yapamayız. Diğeri de, parasız sözleşme konusu. Değerli 8 meslektaşlarım; bu işte üslup çok önemlidir. Hiç kimse, hiçbir siyasi yetkili, hiçbir bürokrat, hiçbir ekonomist, bizim dışımızda hiç kimse Türk Eczacıları Birliği'ne yasayla verilmiş bir ekonomik gelir kaynağını tartışma hakkına ve yetkisine sahip değildir. Bu pazarlık konusu dahi yapılamaz. Ama Merkez Heyeti şöyle bir karar verebilir: Bu sözleşmeyi bizlerin içine sinebilecek bir sözleşme haline getirebilme şansımız var mı, bunu bir değerlendirir. Bizim sorunlarımızı çözecek, bizim içimize sinecek, 3 sene sözleşme belasını başımızdan atacak bir sözleşme yapma hakkımız varsa, işte o zaman acil bir başkanlar danışma kurulu toplantısı yapalım. Bu sözleşmeyi içimize siniyorsa kabul edelim. ECZ. UFUK BEK‹R ERSÖZ (Tekirda¤ Eczac› Odas› Baflkan›) İTS'de artık olan oldu, her şey bitti, son noktaya g e l d i k . S ı k ı n t ı l a r v a r. S ı k ı n t ı l a r n e d i r ? Arkadaşlarımızın da söylediği gibi, manuel değişime izin verilmemesi lazım. Karekodu okuttuğunuzda orada manuel değişime izin vermememiz gerekir. Bunu da rahatlıkla Medula sisteminde yapabilir ilgililer. Bunu ilgililere ilettiğimizde ben eminim, bu sorun da komple çözülmüş olur. Meslektaşlarımızın ilaçlarını depodan gelirken muhakkak kontrol etmesi lazım diye düşünüyorum. Bu bize tabii ekstra bir şey yaratacak, emek harcatacak, ama bunu yaparsak sorun olmaz o zaman. İlacın sistemde olup olmadığını, onaylı olup olmadığını çok rahat anlayabiliriz. Aile hekimliği var, aile eczacılığı niye yok? Olabilir, bunu da tartışmamız lazım. Tabii sevk zinciri olmadan belki aile hekimliğinin bir önemi yok, ama süreçte aile hekimliğinde sevk zinciri olduğunda artık iş daha da farklılaşacak. O yüzden bu nitelikli ciroya dayalı eczacılık hizmetiyle beraber, aile eczacılığını da şimdiden çalışmamız lazım ve bunu Sağlık Bakanlığı'na önermemiz lazım diye düşünüyorum. ECZ. BÜLENT KÖSE (Malatya Eczac› Odas› Baflkan›) İlaç Takip Sistemi'nde Türk Eczacıları Birliği'yle mutabakat sağlanamadığı için karekodlu ilaçları iade edin, almayın, paralarını depolara ödemeyin, yerine muadillerini verin, karekodsuz olanlarını verin. Geldiğimiz nokta ne? Bugün elimizde kalan karekodsuz ilaçları, işte Melih başkanım diyor 19'unda tamamladık, Malatya henüz t a m a m l a y a m a d ı , 2 9 Te m m u z o l m u ş . Karekodsuzları karekodluyla nasıl değiştireceğiz diye mücadele ediyoruz. Ama Ocakta, Şubatta gelen karekodları almadık, çünkü İlaç Takip Sistemi'ne tavrımız buydu. Şunu demeye çalışıyorum: Stok girişi yapmayın, internet sayfamıza koyduk, sonucunu de hep beraber göreceğiz. ECZ. YAVUZ TATAR (Elaz›¤ Eczac› Odas› Baflkan›) İTS konusunda dün birkaç TEB yöneticisi ve kooperatif yöneticileriyle görüştüm. Onlarda ortak görüş şu yönde: Üretici firma bildirimde bulunsun, eczaneler satış bildiriminde bulunsun, depo araya girmesin ya da kooperatif araya girmesin yönünde bir görüşleri var. Böyle bir sistemin çalışması bizce çok sakıncalı. Niye sakıncalı? O ilacın kimin tarafından alındığı belli değil, hangi depo tarafından hangi eczaneye satıldığı belli değil. Şu anda kare barkodları okuttuğunuzda dikkat ettiniz mi bilmiyorum, karekod okutulduktan sonra rakamlar manuel olarak değiştirilebiliyor. Size gelen bir İTS'li ürün başkası tarafından satılmış görünüyor ya da satılabiliyor. Sizin elinizdeki karekod tamamen iptal olmuş oluyor. Bunun önüne geçebilmek için mutlaka e-faturanın düzenli çalışması gerekiyor, karekod bilgisinin anında eczanenin ekranına düşmesi gerekiyor ve eczanenin kendi programı içerisinde e-fatura üzerinden alıp, İTS kaydı yapması gerekiyor. Bunun dışında kurulabilecek bir sistemde eczacının elindeki karekod her an boşa çıkabilir veyahut geçersiz olabilir. ECZ. HÜSEY‹N fi‹MfiEK (Mersin Eczac› Odas› Baflkan›) İlaç Takip Sistemi ile ilgili olarak, Sağlık Bakanlığı, SGK ve Türk Eczacıları Birliği arasında üçlü bir protokol imzalandı ve o protokolün 7 tane maddesi vardı. Bu maddelerden bir tanesi depoların sisteme dahil olması şartıydı. Depoların sistemin içine dahil edilmesi şartı henüz hayata geçirilemedi. Herhalde onlar yılsonuna doğru geçiş için hazırlıklarını yapıyorlar. Fakat bir parça bundan, bir parça da manuel girişle ilgili sıkıntıdan kaynaklı olarak bugünlerde eczane raflarındaki ürünün, ülkenin herhangi bir yerinde, herhangi bir eczane tarafından önceden satılmış olduğunu ifade eden mesajlar almaya başladık. Çünkü arkadaşlarımız okutturamadıkları kare barkodları manuel olarak değiştirip, sisteme kaydediyorlar. Bir dağıtım kanalının yönetim hakkını bulunduran yüzde 51 hissesinin belli bir kısmını yabancı ortağına devretmesiyle ilgili bir gündem başkan tarafından bizlere bildirildi. Yönetim kurulu başkanı tarafından da eczacı odalarına birer mektup geldi. Bununla ilgili bizler bölgemizdeki bölge müdürlerine bu konunun gelişimini çok yakından takip edeceğimizi beyan ettik. Bu konu bizi çok da rahatlatmadı, rahatsız etti dedik. Çünkü ilgili yabancı ortağın yurtdışında zincir girişimleri var ve bugüne kadar Türkiye'de yönetim hakkını elinde bulunduran ailenin ortaya koymuş olduğu politikalar nedeniyle ülkemizde böyle bir şey olmadı, ama bundan sonra bunun olup olmayacağı ya da bununla ilgili yabancı ortağın Türkiye'de baskılarını artırıp artırmayacağıyla ilgili endişelerimizin büyüdüğünü kendilerine söyledik. 9 ECZ. ÜMRAN PELENKO⁄LU (Kastamonu Eczac› Odas› Baflkan›) İlaç Takip Sistemi'nde gelinen noktaya baktığımızda, stok düzeltme hakkımızı henüz alamadığımızı, diğer isteklerimizin de depoların devreye girmesi gibi, öyle ya da böyle gerçekleştiği ya da gerçekleşme aşamasında olduğunu görüyoruz. Görünen o ki, ilaç takip sisteminde artık bir geri dönüş söz konusu değil. O zaman yetkililerle diyaloglarımızı stok düzeltme üzerine yoğunlaştırıp, mutlaka bu hakkı elde etmeye çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bunun karşılığında yine seviyesiz bir teklifle sözleşme bedelleri gündem yapılıyorsa da, sözün bittiği yerdir diyorum. Maliye Bakanlığının topu Çalışma Bakanına atmasına bir mana bulmaya çalışırken, Türk Eczacıları Birliği ile üyelerinin dışında hiç, ama hiç kimseyi ilgilendirmeyen bu konuyu vazgeçmeden hâlâ gündem yapanları da esefle kınıyorum. Muvazaaya yaklaşımı konusunda Sağlık Bakanı'na müteşekkiriz. Çoğu konuda eczacının yanında yer almasa da, bu konuda yayınlanan Yönetmelikle yanımızda yer alması önemli. Muvazaayla zaten savaşan odalarımızın elini biraz daha güçlendirmiş olduk. Önümüzdeki günlerde de deneyimlerimizi odalar olarak birbirimizle paylaşmalıyız diyorum. ECZ. MEHMET GÖNENÇ (Hatay Eczac› Odas› Baflkan›) İTS süreci şu veya bu şekilde tamamlandı veya tamamlanmak üzere, fakat bize çok önemli iki sorun bıraktı. Birincisi; geçici 2D karekodların dağıtımının firmaların insiyatifine bırakılması sonucu sistem inanılmayacak derece, suistimale açık bir hale geldi ve bu suistimallerin çok uzun süre devam etmesi de söz konusu. Bununla ilgili bir önlem alınması gerektiğini düşünüyoruz. İkincisi ise, İlaç Takip Sistemi'nin bir sonraki ayağı olan stok bildirimi ve mal alış bildiriminin yapılmasının zorunlu hale gelmesi. Ayın 19'unda b u n u y a p m a m a k o n u s u n d a b i r d i re n ç göstermemiz son derece doğru bir tavır. Ancak bunu mutlaka daha yüksek sesle seslendirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Sebebi her ne olursa olsun; bunun çok büyük nedeni de eczacı olabilir, eczacının bugüne kadar mali disiplin içinde davranmaması da olabilir, ancak bu meslek mensuplarının bir stok düzeltme hakkına mutlaka ihtiyacı vardır. Madem her şeyi sıfırlayacağız, yeniden başlayacağız, bir mali disiplin içine gireceğiz. Stok affı veya stok düzeltme hakkı, ne derseniz deyin, bu yapılandırılmadan, yapılmadan hiçbir şekilde stoklarımızı ve mal alış bildirimlerinde bulunmamamız gerekir diye düşünüyoruz. ECZ. MEHMET AR‹F YILMAZ (Mu¤la Eczac› Odas› Baflkan›) İlaç Takip Sistemi'nde arkadaşlarımızın yaptığı konuşmaların tamamına katılıyorum. Mümkün olur mu bilmiyorum, ama bir talebim olacak. İlaç takip sisteminde peşin satışlarda fişinizi kesiyorsunuz, hasta iki gün sonra reçete yazdırıp geliyor, ben bunun bedelini istiyorum diyor. Hâlâ eski anlayışın devamı olarak hasta kupürü kes, sonra yazdıracağım gibi bir talepte bulunabiliyor. Bunun önüne geçilmesi için bir çalışma yapılabilir mi? Örneğin, ilaç takip sisteminde satışı yapılan ilacı geri çağırıp, iptal edip, tekrar dönüştürebilme şansımızın şu an olduğunu görüyorum. Buna bir limit koyulabilir mi? Hem kupürü kesilen ilacın iki gün geriye gelmesi, yazdırılması gerçekleşebilir, hem de bu tür fiş kestirip, satılamayan ürünlerin yazdırılıp, iade edilerek, tekrar kasadan para çıkışının önüne geçilmesi sağlanmış olabilir diye düşünüyorum. Bu teknik olarak mümkünse, bu konuda çalışma yapılmasını talep ediyorum. ECZ. K.MEL‹H KÖKEN (Afyon Eczac› Odas› Baflkan›) Afyon merkezde İlaç Takip Sistemi'yle ilaçların karekodlu olarak satılmasıyla ilgili olan konuda değişim 11 Temmuz itibariyle tüm depolar tarafından sağlanmıştır. Afyon'da sadece bugün açıklanması beklenen ve listede bulunmayan belli grup ilaçların değişimleri dışında değişim 10 yapılmayan ilaç kalmamıştır. Mükerrer satışlarla ilgili sıkıntı bizim bölgemizde de mevcut olup, bunların bir başka eczacı tarafından numaralarının değiştirilmek suretiyle değil, bunu üreten ilaç firmalarının yanlış karekodlamalarından kaynaklandığını düşünüyorum. ECZ. HASAN BUM‹NHAN YAVUZ (Aksaray Eczac› Odas› Baflkan›) Eczane olmayan yerleşim yerlerindeki ilaç hizmeti konusunda Sağlık Bakanlığı'yla pazarlıklar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Burada biz hizmet vereceksek ki, bunun da hizmet olup olmadığı başkanlarımızca değerlendirildi, bunun da bir karşılığı olmalı. Bunun karşılığını da bu işten siyasi rant elde edecek Bakanlık da bir şekilde yüklenmeli diye düşünüyorum. Bir de gündemle ilgili değil, ama dikkatimi çeken bir şey var. Ülkemiz uzun sürelerdir çok değişik şeylerle bölünmelere doğru sürükleniyor. Bu, dönem dönem sağcısolcu çatışmaları oldu, dönem dönem mezhep çatışmaları oldu, dönem dönem ırk çatışmaları oldu. Hep böyle bir ötekileştirme çabası içerisindeyiz. Şu anki iktidarın da son yıllarda yaptığı şey aynı, son dönemlerde bunun ciddi sıkıntılarını görüyoruz; bizden olan, bizden olmayan algısı yerleşmiş durumda. Ama bu anlayışın Türk Eczacıları Birliği'nde olmaması gerektiğini düşünüyorum. Burada, tüm oda başkanlarına ve tüm yöneticilerimize düşen bir görev olduğunu düşünüyorum. Muhalefet, bizden, yandaş oda, karşıt oda gibi düşünceler içine girmeden, herkesin katkısıyla bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. ECZ. fiEFKAT GÜLER (Çorum Eczac› Odas› Baflkan›) Ne kadar karşı durursak duralım, İlaç Takip Sistemi geldi. Bunu bize öngören yetkililer Üsküdar'ı geçtiler, Ankara'ya geldiler. İlaç Takip Sistemi'nde bir komplo teorisine girdik mi, sonuçta biz buraya kadar geldik. Biz üzerimize düşen görevi üyeler ve başkanlar olarak sonuçta hep yapmaya çalıştık. Burada stok için dirençli durmamız gerektiği kanaatindeyim. Onun dışında, eczanesi olmayan bölgelerdeki sıralı dağıtıma gelince, biz Çorum olarak 15 gün önce bu sisteme başladık. Bununla ilgili aile hekimliği bizde 2,5 yıldır devam etmekte. Bununla ilgili önce çok sıkıntılarımız oldu, şikâyetler vardı. Türk Eczacıları Birliği'nin böyle bir protokol yapması çok sevindirici. ECZ. ZEK‹ ÖZGEN (Osmaniye Eczac› Odas› Baflkan›) Son günlerde İTS, karekod, geçici karekod, ilaç takasları gibi konularla boğuşurken, her gün sermayemizden maddi kayıplara uğramamıza neden olan düşen ilaç fiyatları, gizliden gizliye devam etmektedir. Bu sürede firmalar üzerine düşeni yapmamaktadır. Ayrıca çoğu firmalar geçici karekod uygulamasında geçici karekodları eczanelere getirmeyerek bizleri sıkıntıya sokmuştur. Ardından karekodsuz ilaçların değiştirilmesinde dağıtım kanallarının bölgemde özverili çalışmalarına rağmen, süreç sıkıntılı olmuştur. Ayrıca firma çalışanlarının ellerinde fazla kalan yapmacık geçici karekodlar da bir soru işaretidir. Eczacımız her geçiş döneminde uzmanlaşıp, hastaya kâr gözetmeksizin hizmet ederken, Sosyal Güvenlik Kurumu, firmalar, kasıtlı davranışları bırakıp, eczacılarımıza aynı hassasiyeti göstermeleri için Türk Eczacıları Birliğinin bu konuda bunlara karşı her zamanki yaptığı çalışmayı daha özverili yapmasını bir kez daha sizlerden istiyorum.Türk Eczacıları Birliğinin de üyelerinin haklarını savunma ve isteklerini kabul ettirmekteki kararlılığını, yürütmesini bir kez daha diliyorum. ECZ. KEMAL TAfi (Ad›yaman Eczac› Odas› Baflkan›) İTS konusunda ben açık söylüyorum, Merkez Heyeti odaların etkisinde kalmış durumda. İşte olmazsa olmazımız diyor, stok affı. Arkadaşlar ben açık ve net söylüyorum: Stok affı bir mali veridir ve zamanında fişini kesmeyen, hâlâ da kesmeyen, elde satışlarını yapan eczanelerimiz, bir bunlar var. Bir tarafta da her türlü vergisini dörtdörtlük ödeyip, fişini kesen eczanelerimiz var. Biz 24 bin eczaneyi ilgilendiren bir konuda fişini kesmeyen, elde satışını yapan eczanelere bağlarsak, politik oluruz. Açık söylüyorum, burada politik davranıyoruz. Ben herkesin mali işini kendisinin halletmesini istiyorum. Benim de, ben ve eşim eczacıyız, bir stok sıkıntımız yok, ilimde de yok. Çünkü ilimde 5 sene önce oturtup, konuştuk arkadaşlarla, fişinin kesilmesi gerektiğini söyledik. Kestiler arkadaşlarımız, şu anda bir sıkıntımız yok. 11 ECZ. TANSU DÖRTKOL (Nevflehir Eczac› Odas› Baflkan›) Oda başkanı olarak ilk defa aranızda olmaktan tatlı bir heyecan duyuyorum. Bu heyecan içerisinde kutlamalardan dolayı tüm oda başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Gündem konusunda tekrar tekrar aynı şeyleri söylemek istemiyorum. Ama bundan sonraki dönemde, daha iyi bir eczacılık hizmeti adına şahsım ve yönetim kurulum adına hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. ECZ. N‹HAT ÖZTÜRK (Ni¤de Eczac› Odas› Baflkan›) Bir senedir Eczane Bulunmayan Yerleşim Bölgelerinde Yaşayan Halka Yerinde İlaç Teminine İlişkin Protokolün çalışmasını yapıyoruz. Niğde'de aile hekimliği 15 Mayıs’ta başladığı için, ilk önce aile hekimliğinin başlamasını bekledik. Şu anda çalışmalarımız devam ediyor. Stok düzeltme hakkı istiyoruz. Bunun arkadaşlarımızın ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Sözleşme paraları konusunda Merkez Heyetimizin ve yönetimimizin herhangi bir pazarlığa girmemesinden, konuşmamasından yanayız. ECZ. ERDO⁄AN ÇOLAK (Türk Eczac›lar› Birli¤i Merkez Heyeti Baflkan›) Bugün, eczane bulunmayan yerleşim bölgelerinde yaşayan halka yerinde ilaç temini hizmetinin meslektaşlarımız açısından ne kadar önemli olduğunu tüm oda başkanlarımız vurguladılar. Meslektaşlarımıza ekonomik katkı sağlaması, etik bozulmayı önlemesi, Protokolün 3.7 sıralı dağıtım maddesinin ana unsuru haline gelebileceği, meslek hakkı noktasının buradan tartışılabileceğini vurguladılar. Muvazaa konusunu bütün odalarımız vurguladılar. Buralarda bu tartışmaları yapıyoruz. Dolayısıyla bu toplantılar bu açılardan son derece önemli. Bunu önemsizleştirme çabalarını anlamakta zorluk çekiyorum. Oda başkanlarımız burada çok basit, çok spesifik şeyler de söyleyebilir. Bunların hepsinin önemli olduğunu, değerli olduğunu ve bu konuda oda başkanlarımızın çaba sarf ettiğini söylememiz gerekiyor. Oda başkanlarımızın bu düşüncelerini de doğru algılayıp, ona göre de yorumlamamız gerekiyor. Türk Eczacıları Birliği'nin gelecekle ilgili gerçekten bir heyecan yaratmasının koşulu, odalarımızdan gelecek reaksiyonlardır. Tabandan gelmeyen, tepeden inme kararlarla eczacımızda, yani tabanımızda bir ışık, bir umut, bir güven dalgası yaratamayız. Aşağıdan yukarıya saracak bir hareketliliğin ortaya çıkarılması gerekiyor. Burada da oda başkanlarımıza gerçekten çok büyük görev düşüyor. Bunu yapan oda başkanlarımız da var, yapmayan oda başkanlarımız da var. Ama biz gerçekten Türkiye'de demokrasinin, siyasetin, bu kamplaşmanın, ötekileştirmenin ortadan kalkmasını istiyorsak, bunu ortadan kaldıracak şey kendi örgütümüzdeki katılımcı demokrasiyi hızlandırmaktan geçiyor ve bunları doğru zeminde tartışmaktan geçiyor. Onun için biz burada da bunların doğru zeminde tartışılmasını istiyoruz. Biz, iktidardaki siyasi partinin ideolojik yapısına göre tutum almayız. Meslektaşlarımıza yönelik, halk sağlığına yönelik ne adımlar atıyor, 12 neler yapıyor, o noktada konuşuruz, tartışırız. Bu sebeple, Türk Eczacıları Birliği’nin sağlık politikaları konusunda bir öngörüsü yok demek doğrusu çok yadırganacak bir şeydir. Bizi, kişisel olarak Türk Eczacıları Birliği'nin bugünkü yöneticilerini bırakın, Türk Eczacıları Birliği'nin 54 yıllık geleneği var, orada olgunlaşmış bir süreci, bir politikası var. Aynı zamanda bizim de seçimle gelmiş bir yönetim olarak sağlık noktasında yazdığımız çalışma programı var. Aile hekimliği konusunda söylediğimiz şeyler var, kendi dergilerimizde yayınladığımız şeyler var. En az 8-10 odada panelist olduğumuz, Türk Tabipleri Birliği ya da diğer sağlık örgütleriyle değişik organizasyonlarda birlikte tartıştığımız konular var. Bütün bunları görmezden gelerek, sadece eleştiri yapacağım mentalitesinden bakmak da doğru bir yaklaşım değil. Eleştirileri kabul edeceğiz, ama “Türk Eczacıları Birliği'nin bir sağlık politikası yok”; böyle bir şey olamaz arkadaşlar. Böyle bir şeyi söylemek, Türk Eczacıları Birliği'nin geçmişini de görmemek demektir. Eczane Bulunmayan Yerleşim Bölgelerinde Yaşayan Halka Yerinde İlaç Teminine İlişkin Protokolü neden yaptık? Birincisi; biz halkın ilaca erişimini kolaylaştırmak istiyoruz. Aile hekimliği ile birlikte halk sağlığı açısından doğru bir yöntem ki, biz bunu da eleştirdik. Nasıl eleştirdik? Dünyada aile hekimliği sistemi var, bundan vazgeçenler var, bunu hayata koyanlar var, başarıyla götürenler var. Ama, dünyada üç haftalık bir eğitimle aile hekimliği sertifikası veren bir tane ülke var mı? Aile hekimi, pratisyen hekim değildir. Ama ülkemizde, pratisyen hekimlerin adını aile hekimi yaptılar, hiçbir uzmanlık yapmadan, yani kendi eğitimlerinin üstüne bir o kadar eğitim almadan bir aile hekimliği ortaya çıkardılar. Bu aile hekimine de 3500 nüfus bağladılar. Şimdi köylerdeki adam sağlık ocağı için, hastane için merkeze geliyordu, ilacını da alıp gidiyordu. Ama şimdi aile hekimliğiyle birlikte bir nüfus planlaması yaptılar. Şimdi aile hekimi mobil hizmet olarak köye gidecek, orada ilaç hizmeti olmayacak. Sağlık Bakanı da ben bu hizmeti vereceğim dedi. Sağlık Bakanı şöyle söylüyor: “Ben hekim sayısını arttırdım, hekim ayağa gider oldu, helikopter ambulans yaptım, hastayı taşıyorum. Vatandaşı çağırıyorum, sağlık hizmetini ayağınıza getirdim diyorum, o da bana diyor ki ilaç hizmetini de biz gidip kendi ayağımızla alıyoruz.” Sağlık Bakanlığı diyor ki, ben bu hizmeti bir şekilde vereceğim. Yeni bir sistem var, sisteme dahil olup, bu sistemi ortak kullanabilecek miyiz, bunu sağlayabilecek miyiz, yoksa bunu kendi haline mi bırakacağız? Kendi haline bırakmayalım dedik, çünkü kendi haline bıraktığımızda, bu işi Sağlık Bakanlığı yapacaktı. Şu kaygıyla yapar, bu kaygıyla yapar, başka kaygılarla yapar, onu bilemeyiz, ama bildiğimiz bir şey var: Bu bizim pazarımız, bu eczacının pazarı. Geçmişte yanlış tartışmalarla, birçok ürünü elimizden kaçırdık. Burada doğru bir iş yapıyoruz. Bunu da herkesin yapmasını istiyoruz. Bu hem eşit reçete dağılımını sağlayacak, hem haksız rekabeti önleyecek, hem reçete yönlendirmesi ve deontolojik bozulmayı engelleyecek, hem de eşit dağılımın altyapısını oluşturacak bir olgudur. Meslek hakkını da burada konuşabiliriz. Muvazaa konusu bizim kanayan yaramızdır, bu konuda odalarımız, özellikle doğu ve güneydoğu odalarımız çok yoğun çaba sarf ediyorlar, yani bunu da görmezden gelemeyiz. Ancak, “komisyona bilgi ve belgeyle gelin” söylemimize yönelik eleştiriler oldu. Arkadaşlar, gerçekten yönetmelik genelgeye göre bizi daha çok kuvvetlendiren bir şey. Biz buna sahip çıkmalıyız. O yüzden bunu zedeleyecek, buraya sıkıntı verecek durumlardan kendimizi arındırmalıyız. Burada elimize geçen bir fırsatı, bir yasal fırsatı kendi ellerimizle sıkıntıya sokmayalım, dediğimiz şey bu. Yani şunu söylemeye çalışıyoruz: oraya sadece muvazaadır deyip, gelmeyin. Onun muvazaa olduğunu kuvvetlendirecek argümanlarınız olsun. Muvazaa belgesi dediğiniz şey, muvazaayla muvazaayı yapan arasındaki bir belgedir, onun dışındaki her şey tali belgelerdir. Bunun için eczacı odalarıyla muvazaa yapmak isteyen eczacıları takip edilmek açısından ortak bir sistem kurulması şart. Bu kişiler için, bir bölgede yapamıyor, öbür bölgeye gidiyor, sonra bir başka bölgeye gidiyor deniyor. Onun için bunu ortaklaştırmamız gerekiyor. Değerli arkadaşlarım; fiyat düşüşleriyle ilgili olarak da bir sistem kurmamız lazım. Bu gerçekten herkesin üzerinde durduğu bir konu, bunu yapmamız gerekiyor. Stok farkı TEBEOS aracılığıyla ispatlanabilir bir hale geldi. TEBEOS'u bu anlamda kullanabiliriz. Ama bunu alış bildirimi yapmaya başladıktan sonra yapabiliriz. Çünkü şu anda stoklarımızı kaydetmediğimiz için gerçekleştirme şansımız yok. O yüzden bunu da notlarımıza aldık. Bununla ilgili de gerçekten bir çaba içerisinde olacağız. Ayrıca, fiyat düşüşleriyle ilgili geçiş süreci de 5 güne indi, biliyorsunuz, buna yönelik bir dava açtık. Bu dava sürüyor. Değerli arkadaşlarım; burada tabii daha çok ilaç takip sistemiyle ilgili eleştiriler ve sıkıntılar ortaya konuldu. Bu da son derece normal, çünkü bu konu, çok uzun süredir gündemimizi işgal ediyor. Ama biz bir şeyleri eleştirirken farklı bir noktadan yaklaşarak, olayı sonradan ele alarak eleştirmeye başlarsak, bütünle parça arasındaki ilişki kopar. Bu doğru bir yöntem değil. O zaman farklı anlamlar ortaya çıkar. Bir konuyla ilgili bir cümlenin bir yerini kullanırsanız farklı bir şey olur, cümleyi başından sonuna kullanırsanız farklı bir şey olur. Dolayısıyla bütünle parçayı birbirinden kopararak yol alma şansımız yok. Şimdi bunun adı politik tutarsızlık oldu. İlaç takip sistemi Türk Eczacıları Birliği’nin 2007 yılında çağrılı olduğu bir toplantıyla gündemine geldi ve Türk Eczacıları Birliği 2007 yılından sonra bu toplantılara katıldı. O gün yaşanan sorunlarla ilgili olarak da kupür sahteciliğine karşı ilaç takip sisteminin olması gerektiği noktasında ve dünyada da böyle bir arayışın olduğunu, PGEU, FIP, EuroPharm Forumda yapılan tüm toplantılarda ilaç takip sisteminin de bir gündem maddesi olarak tartışıldığını bildiği için, Türk Eczacıları Birliği ilaç takip sistemini destekleyeceğini ilk baştan söyledi. Ancak şartlar koydu. O şartlar değiştiği sürece de Türk Eczacıları Birliği'nin tutumu değişir, bu son derece doğaldır. 2007 yılında böyle diyoruz. 2010'un başına kadar da bir sürü erteleme alıyoruz, şartlar ileri sürüyoruz. Protokoller yapıyoruz, ancak Sağlık Bakanlığı 1 Ocak’tan itibaren karekod uygulamasına geçiyorum diyor. Eczanelerde karekod okuyucu yok, eczanelerde TEBEOS programı yok, tek ekran ve yaptığımız ortak protokollere ilişkin adımlar atılmamış. Türk Eczacıları Birliği üyelerine diyor ki, karekodlu ürünleri iade edin. Bundan daha doğal, daha akılcı ne olabilir. Sözleşme bedellerinin hükümetin gözüne batmasının yegane sebebi yine biziz. Kendi web sitelerimizde çok net, çok açık bir biçimde biz tartıştık ve bu tartışmayı bu noktaya getirdik. Şimdi, makul bir düzeyde olacak bir sözleşme bedeli tartışmasını da yapmak istemiyoruz. Bu da doğru bir şey değil. Yasa açık; Türk Eczacıları Birliği bir sözleşme yapar, bedeli mukabilinde eczacı odalarına bunu verir ve eczacı odaları bu dağıtımı sağlar. Nasıl Çalışma Bakanı’nın bunu söylemesi doğru bir şey değilse, eczacıyla benim aramdaki ilişkiyi o belirleyemeyecekse, yasanın bana verdiği bir olguyu makul düzey tartışması üzerinden, burada bu hale getirmek de doğru bir yaklaşım değil. Hem bir taraftan örgütün güçlü olmasını, kaynak yaratmasını söyleyeceğiz, hem bir taraftan bu kaynağı en az düzeye çekebilecek, popülist yaklaşımlarla eczacıya şirin görünecek söylemlerde bulunacağız; bu doğru bir şey değil. Gerçekten önümüzdeki süreç hepimiz açısından son derece kritik, ama bu kritik sürecin kendi lehimize dönüşmesi üyelerimizin bilgisine, bilincine bağlı olan bir şey. Üyelerimizle kuracağımız diyaloga bağlı olan bir şey. Bunu rutin işlerle ilgili olarak sık sık yapıyoruz. Ama bilgilendirme toplantıları, geliştirme toplantıları yaparak da, bunu sağlamamız gerekiyor. Türk Eczacıları Birliği bu anlamda oda başkanlarını, yöneticilerini geliştirme noktasında yeni programlarla sizi başkanlar danışma kurulu toplantısı dışında toplantılara çağıracak, konuşmacılarla bunları sizin gündeminize taşıyacak. Sadece Kongrede değil, onun dışındaki toplantılarla da bunu yapmaya çalışacağız. 13 14 Bitkisel Ürünler, Mevzuat ve Öneriler Haz›rlayan: TEB AR-GE B‹R‹M‹ Ülkemizde en önemli sa¤l›k sorunlar›ndan bir tanesi, takviye edici g›da ad› alt›nda ruhsat al›p bitkisel tedavi edici flekliyle piyasaya sürülen ürünler konusudur. Geçti¤imiz günlerde bir vatandafl›m›z›n daha ölümüne neden olan bu ürünler, internetten, denetimsiz bir biçimde sat›labilmektedir. AB müktesebat›na uyum çal›flmalar› çerçevesinde bu ürünlerin ruhsatlar› Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan veriliyor olmas›na karfl›n, ülkemizde ne yaz›k ki, AB ülkelerinde oldu¤u gibi, bu ürünlerin takibi ile ilgili bir sistem gelifltirilmifl de¤ildir. Bu ürünler ilaç olarak de¤erlendirilsin ya da de¤erlendirilmesin, sadece ilaç döngüsü içine girerse takip edilebilecek ve herhangi bir yan etki görüldü¤ünde mümkün olan en k›sa sürede piyasadan toplat›labilecektir. Bunun somut olarak anlam›; ya bu ürünlerin ruhsatland›rmas›n›n Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan yap›lmas› ve sadece eczanelerden sat›lmas› ya da bu ürünlerin etkinli¤ini ve güvenilirli¤ini izleyecek bir sistemati¤in oluflturulmas›d›r. 15 Teknolojik ilerleme ve bilimsel çalışmalar, hayatın her doldurulmaktadır. Diğer yandan sözü edilen alternatif alanında olduğu gibi sağlık alanında da yeni gelişmelerin tedavi yöntemlerinin resmen onaylandığı Almanya, Fransa, ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Hastalık ve İsviçre, İtalya gibi ülkelerde, bitkisel kaynaklı tedavi hastalıkların tedavisinde kullanılan başta ilaç olmak üzere yöntemlerinin yaygın biçimde kullanıldığı bilinmektedir. diğer yöntemler, özellikle son 20 yılda ciddi düzeyde Ancak bu ülkelerde, hem tedavi hem de ilaç kullanımı çeşitlenmiştir. Bugüne kadar egemen olan geleneksel bilimsel bir temele dayandırılmıştır bu nedenle de, bu ilaç üretim sürecine, bugün özellikle bitkisel ürünler ürünlerden kaynaklı suistimalin en aza indirilmesi için eklemlenmiştir. Değişen 'sağlıklı olma' anlayışı gerekli önlemler alınmıştır. çerçevesinde tüm dünyada 'alternatif tedavi' ya da 'destekleyici tedavi' gibi farklı tedavi yöntemlerine ve bitkisel ürünlere olan ilgi gün geçtikçe artmaktadır. B‹L‹MSEL ARKA PLAN Fitoterapi; hastalıkları iyileştirmek, şiddetini hafifletmek, Bu yönelimin çeşitli nedenleri olmakla birlikte burada hastalıklardan korunmak, tedaviye yardımcı olmak detaylı bir analiz yapılmayacaktır. Ancak mevcut durumda amacıyla bitkileri, bitkilerin çeşitli kısımlarını veya bunlardan alternatif ya da alternatif olma iddiasındaki tedavi hazırlanan preparatları kullanmak yoluyla uygulanan yöntemleri konusunda, ülkemizde büyük bir boşluk olduğu rasyonel bir tedavi şeklidir. Fitoterapi; bilimsel zeminde görülmektedir. Destekleyici ya da tamamlayıcı tedavi yapılan araştırmalara ve klinik çalışmalara dayanmaktadır. yöntemleri ülkemizde sağlık hizmet sunucuları ve sağlık otoritesi tarafından tam olarak kabul görmediği için, bu konuda mevcut ve gün geçtikçe artan talep eğitimsiz kişiler tarafından karşılanmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinin tamamlayıcısı olan ürünlerin, ister bitkisel ürün ister takviye edici ürün olsun, kullanımı da benzer biçimde sorunludur. Mevcut talep denetimsiz ve bilimsellikten uzak bir zeminde karşılanmaktadır. Bu durum halka hem maddi açıdan ancak daha önemlisi sağlık açısından ciddi zararlar vermektedir. Hayatta bilimsel ve yasal düzeyde ortaya çıkan her boşluk mutlaka doldurulmaktadır. Bugün bitkisel ürünlere ilişkin var olan boşluk, aktarlar ve diğer eğitimsiz kişilerce 16 Modern ve rasyonel fitoterapide, aktardan alınan Ancak, 27.05.2004 tarihinde 5179 sayılı “Gıdaların Üretimi, bitkilerden fayda beklemek ve yan etkilerinin olmadığını Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun” kabul edilmiş düşünmek yanlıştır. Çünkü herhangi bir fitoterapötik ilaçta ve bu kanun kapsamında takviye edici gıdalar kullanılan bitki veya bitkisel ürün standardize olmalı ve tanımlanmıştır. Bu kapsamda; vitamin, mineral, protein, kaynağı ne olursa olsun tüm ilaçlarda olması gereken bitki, botanik, bitkisel kaynaklı maddeler, aminoasitler ve belirli kalite standartlarını taşımalıdır. Halbuki aktarlardan benzeri bileşenler ile bunların konsantresi ve/veya alınan ve kullanılan bitkisel materyalin ise, çoğunlukla ekstraktlarından oluşan ürünlerin üretim ve ithal izinleri, doğru bitki olup olmadığının belli olmaması, doğru Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü'nce zamanda toplanmış olmasının şüpheli olması, bitkinin de verilmeye başlanmıştır. kurutma ve saklanma şartlarının istenen şekilde olmaması, ağır metal ve pestisit içermesi gibi sakıncaları vardır. Standardizasyon fitoterapinin temel koşuludur. Standardizasyon; bitkisel drogtan elde edilen bir ürünün, bir madde üzerinden veya etkinliği bilinen bir madde veya madde grubu üzerinden yardımcı maddeler, bitkisel drog ya da ürünle karıştırılarak ayarlanmasıdır. Standardize bir ekstreden hazırlanan bitkisel ilacın; kolayca doze edilebilmesi, istenen optimum etkinin sağlanması ve her kullanımda aynı etkiyi oluşturması gibi avantajları vardır. TÜRK‹YE'DE MEVZUAT, KAPSAM VE UYGULAMALAR Sağlık Bakanlığı'na sunulan bitkisel ürünlerin dosyalarında; ham madde ve yardımcı maddelerle ilgili analiz yöntemleri, etken madde olarak kullanılan bitkisel ürünün detaylı tarifi, kalite kontrol yöntemleri ve üretim yöntemi verilmek Türkiye'de bitkisel ve destekleyici ürünler Tarım Bakanlığı zorundadır. Ayrıca; bitmiş tıbbi bitkisel ürünün üretim tarafından ruhsatlandırılmaktaydı. Ancak Sağlık Bakanlığı, yöntemiyle ilgili tüm detaylar, bitmiş ürün üzerindeki 1999 yılı sonunda “Tıbbi Farmasötik Ürünler kontrolleri, stabilite testleri, kullanım kılavuzu bilgileri, iç- Ruhsatlandırma Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına dış ambalaj bilgileri ile farmakolojik ve toksikolojik bilgiler Dair Yönetmelik” yayınlanmış ve bu yönetmelik değişikliği (ürünün etkinlik ve güvenilirliği açısından) istenmektedir. ile bitkisel ürünler Sağlık Bakanlığı'nın iznine tabi ürünler Tarım Bakanlığı ise bu tip ürünlerin izinleri için sadece; içine alınmıştı. 2000 yılından itibaren izin müracaatlarını bileşen listesi, sağlık sertifikası, etiket örneği ve proforma incelemek üzere, bitkisel ilaçları diğer ara ürünlerle beraber fatura istemekte, ancak ürün üzerinde hiç bir analiz değerlendiren bir komisyon olan “Ara Ürün Komisyonu” yapmamakta veya istememektedir. kurulmuştu. 17 Diğer yandan 2005 (18 adet) ile kıyaslandığında 2006 yılında 10 adet ağır metal kontaminasyonu gözlenmiştir. Ülkemizin bu alanda da yakında AB ile müzakerelere başlayacağı göz önüne alınarak, T.C. Sağlık Bakanlığı'nca bu tür ürünlerle ilgili düzenlemeleri bir an önce yapması gerekmektedir. SONUÇ Özellikle ülkemizde şu anda kısaca bitkisel ürün olarak tanımlayabileceğimiz ürünlerin ruhsatlandırılması ile ilgili bir karışıklık yaşanmaktadır. Ülkemiz açısından şu anda en büyük sorun; Tarım Bakanlığı'nın da bu tür ürünleri “Takviye Edici Gıda” kapsamında değerlendirerek yeterli veri istenmeden ve gereken analizler yapılmadan ithal ya Özelikle Tarım Bakanlığı izni sonrası çeşitli kanallardan piyasaya sürülen besin takviyeleri adı altında kolesterol tedavisine, hipertansiyon tedavisine ve diyabet tedavisine yardımcı ürünler, cinsel gücü artırıcı ürünler ile alerjik da imal izni vermesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür ürünlerin de muhtemel yan etkileri ve kullanılmaması gereken durumlar hakkında tüketicinin bilgilendirilmesi gerekmektedir. sorunlar, bel fıtığı, böbrek yetmezliği, epilepsi, depresyon, idrar yolları enfeksiyonları ve kanser gibi çok sayıda hayati veya kronik hastalığa yönelik ürün satılmaktadır. Bu ürünler Avrupa'da genel olarak eczanelerde ya da eczacı sorumluluğunda Drugstore tabir edilen ilaç satış alanlarında satılırken, Türkiye'de internetten satış başta olmak üzere Tıbbi bitkiler açısından büyük bir bitki potansiyeli ve kültür zenginliğine sahip olması ve birçok kültür bitkisinin gen merkezi olması nedeniyle Türkiye florası ekonomik bakımdan büyük önem taşımasına rağmen, bu potansiyelin hiç kullanılmadığı ortadadır. aktar, kozmetik ürün satılan yerler, marketler gibi denetimsiz bir satış ağı bulunmaktadır. Tüm bu nedenlerle Türkiye'de hekim ve eczacı eliyle uygulanacak, bilimsel temele dayalı destekleyici tedavi Avrupa'da fitoterapi ürünleri genel olarak; OTC (over the counter) ürünleri olarak çoğunlukla ilaç kategorisinde ruhsatlandırılıp halka arz edilmektedir. 31 Mart 2004 tarihinde Avrupa Birliği Parlamentosu'nda kabul edilen Direktif ile (Directive 2004/24/EC on Traditional Herbal Medicinal Products) “Geleneksel Kullanılan Bitkisel İlaçlar” tüm AB ülkelerinde ilaç kategorisinde değerlendirilerek ruhsatlandırılmalarının Sağlık Bakanlıkları tarafından yapılması kabul edilmiştir. yöntemleri ve fitoterapi ürünleri başta olmak üzere sağlığın gelişimine katkı sunacak her türlü ürünün üretim, denetim ve satış düzeylerinde kontrollü arzı ve tüketimi ülke ekonomisine ciddi katkı sunabilir. Halk sağlığını korumak, daha etkin ve güvenilir ürünlerin piyasada olmasını sağlamak için bitkisel ürünlerin ruhsatlandırılması Sağlık Bakanlığı'nca yürütülmeli, satışlarına sadece eczanelerde izin verilmeli ve bu konuda en iyi eğitilmiş meslek grubu olan eczacıların kontrolü altında satılmalıdır. Diğer yandan, 178/2002 sayılı Avrupa Komisyonu Kaynak: TEB Eczacılık Akademisi Fitoterapi Ders Notları (Prof. Dr. Bijen Yönetmeliği'ne göre kurulan GIDA VE YEM İÇİN HIZLI KIVÇAK, Doç Dr. Hüsniye KAYALAR UYARI SİSTEMİ (RASFF) kayıtlarına göre (2007), gıda takviyeleri ve diyetetik gıdalar ile ilgili bildirimler son 3 yılda artı göstermiştir, 2004, 2005 ve 2006 yıllarına ait bildirim sayıları sırasıyla 21, 54 ve 91'dir. Bu bildirimlerin bir kısmı gıda takviyesinin kompozisyonu ile ilgilidir (14 adet) örn., farmakolojik özellik gösteren maddeler ve hormon tespiti gibi. Önemli bir kısmı da izin verilemeyen ışınlama ile ilgilidir (19 adet). 22 bildirim ise yasal olarak izin alınmamış şekilde pazara çıkmış olmalarından dolayıdır. 18 Kooperatiflerimiz Eczac› Kooperatiflerinden Pakistan'a Mama ve ‹laç Yard›m› Son y›llar›n en büyük sel felaketi ile karfl› karfl›ya kalan Pakistan halk›na, bir yard›m eli de eczac› kooperatiflerinden uzand›. Tüm Eczac› Kooperatifleri Birli¤i (TEKB) çat›s› alt›nda Türkiye genelinde faaliyet gösteren eczac› kooperatifleri ve 12.000 eczac› orta¤›, mama ve ilaçtan oluflan 6. 5 tonluk ilk parti yard›m malzemelerini, Türk K›z›lay› arac›l›¤› ile Pakistan'a ulaflt›rd›. Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) çatısı altında Eczacı kooperatifleri, Pakistan'da yaşanan son yılların en toplanan ve Türkiye genelinde faaliyet gösteren eczacı büyük sel felaketinin ardından, ortağı bulunan eczacıların kooperatifleri, Pakistanlı sel mağdurlarının yaralarının da katkıları ile bir kampanya başlatmıştı. TEKB çatısı sarılmasına katkı sağlamak amacıyla başlattığı kampanya altında toplanan eczacı kooperatifleri, kampanya kapsamında, 6.5 tonluk ilaç ve mamadan oluşan ilk parti kapsamında eczacı ortaklarının da katkıları ile sağladıkları yardım malzemelerini, 28 Ağustos 2010 Cumartesi günü yardım malzemelerinin ilk partisini Pakistan'a ulaştırdı. Türk Kızılayı aracılığı ile Pakistan'a ulaştırdı. Türk Kızılayı aracılığı ile gerçekleştirilen 6.5 tonluk yardım, sel felaketinin ardından en çok ihtiyaç duyulan mama ve ilaçtan oluşuyor. 19 TEKB Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit, dört eczacı kooperatifi aktif olarak Türkiye ticari pazarının yardım kampanyası ile ilgili yaptığı açıklamada, eczacıların yaklaşık 4/5'inde faaliyet göstermektedir. Türkiye'de ve eczacı örgütlerinin her zaman sosyal sorumluluklarının yaklaşık 12.000 eczacının ortak olduğu kooperatifler, bilincinde hareket ettiklerine işaret edip: “ Sağlık alanının teknolojiyi ve eczacılık sektöründeki gelişmeleri yakından önemli bir bileşeni olan eczacılar ve onların bir araya takip ederek hizmette kaliteyi arttırmakla birlikte, ortaklarının gelmesiyle kurulan kooperatifler, gerek kendi alanlarında, gelişimini de kendisine misyon edinmiştir. gerekse ulusal ve uluslararası gelişmeler karşısında her zaman duyarlılık gösterirler.” dedi. Yardımların devam edeceğini belirten Özyiğit, Pakistan halkının acısını içtenlikle paylaştıklarını belirterek, katkı sunan kooperatif ortaklarına teşekkür etti. Türkiye'deki Eczacı Kooperatifleri Türkiye'de halen, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) çatısı altında, İstanbul Ecza Koop, Bursa Ecza Koop, Edak Ecza Koop ve Güney Ecza Koop olmak üzere toplam EDAK Ecza Koop. Sosyal Sorumluluk Projelerine Bir Yenisini Daha Ekledi: “Hastal›kta, Sa¤l›kta Oyunca¤›m Hep Yan›mda!” Çocuklar›m›za paylafl›m› küçük yafllarda ö¤retelim. Haydi, çocuklar›n›z›n da onay›n› alarak onlar›n sa¤lam oyuncaklar›n›, di¤er çocuklar›m›za göndermek üzere eczanelerimize getirin! EDAK Ecza Koop., Sosyal sorumluluk projelerine bir eczacılarımızın eczanelerine getirebiliyor. “Proje tamamen yenisini daha ekliyor. “Hastalıkta, Sağlıkta Oyuncağım gönüllülük esasına göre hayata geçti” diyen EDAK Ecza Hep Yanımda!” sloganıyla hazırlanan duyuru ve afişlerimiz Koop. Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ayşem Jale Kıhtır proje ile boy gösteren kampanya kapsamında, Ege Lösemili hakkında şu açıklamayı yaptı Çocuklar ve Onkoloji Derneği ile Kimsesiz ve Korunmaya Muhtaç Çocukları Koruma Vakfı'nın ilgili birimlerinde “Çocuklar bizim her şeyimiz, geleceğimiz. EDAK Ecza değerlendirilmek üzere, çocuklarınızın eski ya da yeni Koop. olarak daha önceki projelerimizde de onlar için ama sağlam oyuncaklarını, gönüllü eczanelerimize harekete geçtik. Çevre ve insan sağlığını koruma amaçlı getirmenizi bekliyoruz. her çalışmamızın özünde, gelecekte çocuklarımıza iyi bir dünya bırakabilmek amacı yatıyor. O halde geriye onları Yeni projede çocuklar paylaşımı öğreniyor ve diğer çocuklar şimdi de mutlu etmek kalıyor. Onların yüzlerinde birer için oyuncaklarını bu işte gönüllü olmak isteyen tüm gülücük oluşsun, o gözlerdeki mutluluk ışığı ile çevremiz 20 siz çocuklarımız ile paylaşalım. Çocuklarımız paylaşmayı öğrenmeli.” Proje kapsamında EDAK Ecza Koop. faaliyet bölgesi içinde yer alan tüm ortaklarımız dilerse gönüllü olarak, sevkiyat araçlarımız kanalı ile EDAK Üye ve Halkla İlişkiler Birimi'ne bu oyuncakları gönderebilecek. Faaliyet dışı bölgelerden dileyen eczacı meslektaşlarımız ise kargo Ecz. Ayflem Jale KIHTIR ücretini ödemek koşulu ile projeye destek verebilirler. aydınlansın, onların çocuk kahkahaları etrafta çınlasın Mutlu çocuklar için oyuncaklarınızı bekliyoruz! istiyoruz. Bu nedenle çağrımız herkese, siz de bir çocuğu sevindirmek istiyorsanız katılın bize ve hastalarınızı da Çocuklar oyuncaksız kalmasın… Mutlu çocuklar ve mutlu bilinçlendirerek çocuklarınızın sağlam oyuncaklarını kimse- bir gelecek için bir gülücük yeter, haydi!... Ege'li Eczac›lar Çevre Kooperatifi Kurdu! Çevrenin hızla kirlendiği ve insan sağlığını tehdit eder boyutlara geldiği günümüzde, İzmir ve Manisalı eczacılar atıklarının değerlendirilmesini sağlayarak kısa adı ÇEKOOP. olan Çevreci Eczacılar Kooperatifi'ni ortaklarına ekonomik ve sosyal fayda sağlamak. kurarak harekete geçti. Bu atıkların yanlış değerlendirilmesi veya yok edilmesindeki bilgi ve tesis yetersizliği nedeniyle “İnsan ve çevre sağlığı her şeyden önce gelir. Bu yönde oluşacak çevre sorunlarını önlemek amacıyla atılması gereken adımları vakit geçirmeden atarak, alınacak faaliyetlerde bulunmak; ekonomik, sosyal ve önlem ve toplumun bilinçlendirilmesine yönelik acil eylem kültürel girişimleri teşvik etmek ve desteklemektir. planlarını uygulayabilmek için bir araya geldik” diyen ÇEKOOP. Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu, “13 Ağustos 2010 tarihinde kooperatifimizi resmen kurduk, ve bugün de EDAK Sosyal Sorumluluk Komisyonu Başkanı bundan sonra amacımız tüm yurdumuzda uygulayabi- olan Ecz. Şule İlkkurşunlu, EDAK Ecza Koop. bünyesinde leceğimiz projelerimiz ile insan ve çevre sağlığını koruma daha önce birçok başarılı sosyal sorumluluk projesine ve iyileştirme yönünde kalıcı çözümler üretmektir” dedi. imza attıklarını belirtti. Konuşmasında, “Bu çalışmalarımız 28. Dönem EDAK Ecza Koop. Yönetim Kurulu 2. Başkanı ile T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Türkiye'de sadece 17 kuruma verilen “Çevre Beratı”na EDAK sahip ÇEKOOP.'un Kuruluş Amacı Nedir? Ortaklarının mesleki faaliyetleri sırasında oluşan ilaç, sağlık ve eczane gereçleri fazlaları ile olmuştur” diyen İlkkurşunlu, EDAK'ın kuruluşundan bu yana kooperatif olmanın getirdiği toplumsal sorumluluk ve bilinç ile hareket ettiklerini ve 2005 yılından bu yana daha çok ağırlık verdikleri sosyal sorumluluk projelerine 21 tüm meslek örgütleriyle işbirliği içinde ÇEKOOP. bünyesinde kamuoyunun ve sektörümüzün ilgisini bu konuya devam edeceklerini belirtti ve “Daha profesyonel çözümler çekeceğiz” dedi. Konuşmasında ayrıca eczacıların ilacın üretmek amacındayız” dedi. her aşamasında söz sahibi olduğuna değinen İlkkurşunlu, “En yakın sağlık danışmanınız olarak eczacılar, atık ilaçların ÇEKOOP.'un çalışmalarını yaparken, ulusal ve uluslararası toplanmasında öncülük ederek aynı zamanda akılcı ilaç kuruluşlar ile işbirliğine giderek bunların destek fonlarından kullanımına da dikkat çekmektedirler. İlaçta israfın korkunç yararlanmayı hedeflediklerine değinen İlkkurşunlu, boyutlara vardığı günümüzde, bu ilaçların neden atık ÇEKOOP.'un halk sağlığı ve halkın bilinçlendirilmesine olduğuna dair toplanan veriler ile sektörümüze farklı yönelik çalışmalara, eğitime, eczacının mesleki gelişimine çözümler sunulabilir”dedi ve tüm meslektaşları daha iyi hizmet vermek üzere kurulduğuna işaret etti. bir toplum ve daha temiz bir çevre için elele çalışmaya çağırdı. Yeni Projelerimiz Hayata Geçecek EDAK Ecza Koop. Hakkında 2009 yılı başından beri TEB 3. Bölge İzmir Eczacı Odası'nın proje sahipliğinde gerçekleşen “Evsel İlaç Atıklarının 19 Haziran 1979'da İzmir'de Ecz. N. Işık Boyacıgiller ve Toplanması ve Bertarafı” projesi ile evlerdeki kullanım 100'ü aşkın eczacı arkadaşının bir araya gelerek kurduğu süresi dolmuş ya da çeşitli sebepler ile artık kullanılmayan EDAK Ecza Koop., günümüzde 4500'ü aşkın üye eczacısı ilaçların gönüllü eczanelerdeki sarı renkli atık ilaç ve 895'i aşkın çalışanıyla genç bir çınar olarak sektörde bidonlarında toplandığını belirten İlkkurşunlu, “Bu projeden gücünü koruyor. İzmir Bornova Şubesi dahil olmak üzere sonra yeni adımlarla ilerlemek gerekiyor, Atık İlaç toplam 12 Bölge Müdürlüğü olarak eczacılarına hizmet Yönetmeliği'nin çıkarılarak tüm yurttaki atık ilaçların veren kooperatif, bugün Kuzey Ege'den Güneydoğu toplanarak bertaraf merkezine gönderilmesi ve ihtiyaç Anadolu Bölgesi'ne kadar hizmet üreten dev bir yapıya duyulan imha tesisi sayısının artırılması yönünde çalışmalar ulaşmıştır. yapılmalıdır. Biz de çalışmalarımızda bu yöne ağırlık vererek 22 Günce Ecz. Meriç KALAYCIO⁄LU 4-5-6 Temmuz 2010-Pazar-Sal› TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M.Şerif Boyacı, Brüksel'de düzenlenen Avrupa Eczacıları Çalışma Grubu toplantısına katılım gerçekleştirdiler. 7 Temmuz 2010-Çarflamba TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yard.Ekrem Atbakan ile bir görüşme gerçekleştirdi. TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl ile bir görüşme gerçekleştirdi. 09 Temmuz 2010-Cuma TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, eczanelerde bulunan karekodsuz ürünlerin ecza depolarına ve kooperatiflere bildirimi sonrasında geçici karekod ile etiketleme işlemi yapılmayan ürünlerin iadesi ile ilgili yapılması gerekenleri değerlendirmek üzere depo ve kooperatiflerin yetkilileri ile görüşme gerçekleştirdiler. 13 Temmuz 2010-Sal› TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına katıldı. TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ettiler. Ziyarette karekodsuz ilaçlar, Medula Sistemi ve 2007 yılına ait SSK faiz tahakkuku konuları görüşüldü. 21 Temmuz 2010-Çarflamba TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Meclis Anayasa Komisyonu Başkan Vekili Ayhan Sefer Üstün'ü ziyaret ederek, RTÜK Yasa Tasarısı’nın 12. maddesinin 3. bendini görüştüler. 22 Temmuz 2010-Perflembe TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, SGK yetkilileri ile gerçekleştirilen ve sektörel paylaşım toplantılarından biri olan, İlaç Sektörü Toplantısına katıldılar. TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim Kerman ile bir araya gelerek, Hipertansiyon konulu genelge ve Bitkisel Droglar hakkında bir görüşme gerçekleştirdiler. TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, SGK Başkan Yard. Hüseyin Rahmi Çetin'i ziyaret ederek, Medula Sorunu konusunu görüştüler. Bu görüşmenin ardından ise GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl'ı ziyaret ettiler. 27 Temmuz 2010-Sal› TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.Hüseyin Olan, Sağlık Bakanı Prof.Dr.Recep Akdağ ve Hukuk Müşaviri Adem Keskin ile bir görüşme gerçekleştirdiler. Görüşmede, Tıbbi Çaylarla ilgili yönetmelik, Bitkisel Takviyeli Ürünlerin Tarım Bakanlığı'nca ruhsatlandırılması ve Karekodsuz İlaçlar konuları ele alındı. 29 Temmuz 2010-Perflembe 37. Dönem 3. Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı TEB Otel'de gerçekleştirildi. Toplantıda, İlaç Takip Sistemi sürecinin değerlendirilmesi, Muvazaa Yönetmeliği'ne göre Bölge Eczacı Odaları tarafından yapılması gereken işlemlerin görüşülmesi ve Birliğimiz ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan “Eczane Bulunmayan Yerleşim Bölgelerinde Yaşayan Halka Yerinde İlaç Teminine İlişkin Protokol”ün ve bu protokole göre Bölge Eczacı Odaları tarafından yapılan işlemlerin değerlendirilmesi konulu gündem maddeleri görüşüldü. 10 A¤ustos 2010-Sal› TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına katıldı. TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, Geleneksel Tıbbi Bitkiler Yönetmeliği konusunda S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yard. Levent Altun ile bir toplantı gerçekleştirdiler. 24 TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim Kerman ile Kırmızı ve Yeşil Reçeteler hakkında bir görüşme yaptılar. 11-12 A¤ustos 2010-Çarflamba-Perflembe Birliğimiz ile TEKB, Bursa Ecza Koop, EDAK, Güney Ecza Koop. ve İstanbul Ecza Koop. temsilcileri Ankara'da gerçekleştirilen Kooperatif Çalıştayı'nda bir araya geldiler. Toplantı'da Birliğimiz ile Kooperatifler arasındaki organik ilişkileri güçlendirmek konusunda fikir birliğine varılmış olup, Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki 23 ili kapsayan 10 Eczacı Odası'nın Başkanlarının, bu bölgede mevcut ecza kooperatiflerinin yapılanması temennisini içeren niyet mektubu da görüşülerek, bundan sonra 3 ayda bir yapılması kararlaştırılan bu çalıştayın bir sonraki toplantısına, 10 eczacı odası tarafından oluşturulmuş olan komisyonun fizibilite çalışmalarını tamamlamış olarak gelmeleri karara bağlandı. 13 A¤ustos 2010-Cuma TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, Sayman Ecz. Nevin Taşlıçay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz. M. Şerif Boyacı, Tarım Bakanlığı'ndan onaylı olarak piyasaya çıkan bitkisel veya kimyasal ürünlerin, daha fazla kişinin ölümüne sebep olmaması için Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılması, denetlenmesi ve eczanelerden satılmasının gerekliliği konusunu görüşmek üzere Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker'i makamında ziyaret ettiler. 17 A¤ustos 2010-Sal› TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, Geleneksel Tıbbi Bitkiler Yönetmeliği konusunda S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yard. Levent Altun ile bir toplantı daha gerçekleştirdiler. 18 A¤ustos 2010-Çarflamba TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz. Harun Kızılay, Sayman Ecz. Nevin Taşlıçay ve Merkez Heyeti Üyesi Doç.Dr. Mustafa Aslan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir görüşme gerçekleştirerek, eczacıların son dönemde yaşamış oldukları sorunlar hakkında bilgilendirme yaptılar. 25 Keflfe Yolculuk Ayflen YALMAN Keyif Veren fiurup Kolan›n Keflfedilifl Öyküsü Yüzy›llar önce onu ilk kez bir eczac› keflfetti; bugün dünya ondan vazgeçemiyor. Adı yüzyıllar önce “keyif veren şurup” olarak konuldu, bugün Her şey, Eczacı Pemberton'un üç ayaklı pirinç bir çaydanlıkta, ise belki de hemen herkesin vazgeçemeyeceği içeceği oldu. lezzetli ve serinletici bir şurup yapmasıyla başlıyor. Günümüzde Bir eczacı buluşu olan gazlı içeceklerin en popüler olanı; adına kola denen bu şurubu, Pemberton önce kendi ailesiyle koladan bahsediyorum. paylaştıktan sonra eczanesinin bahçesinde, bardağı 5 Cent'ten satışa sunmaya başlıyor. Bu içeceği Pemberton'un memleketi Geçtiğimiz günlerde camiye dönüştürülme tartışmalarının olan Atlanta'dan sonra, Avrupa kiliselerindeki papazlar da yaşandığı Silivri'nin tarihi kilisesi Aziz Dimitrios, tarihinde öyle içmeye başlıyor. Ancak bir süre sonra, Aziz Lamprer tarafından önemli bir yere tanıklık etmiş ki, hikayesini duyunca siz de aşırı keyif verdiği gerekçesiyle yasaklanınca, Pemberton şaşıracaksınız. Kolanın mucidi Eczacı John Pemberton, icadı Avrupa'daki bir çok kiliseden izin istiyor. Pemberton'a tek keyif verici olduğu için Avrupa kiliseleri tarafından yasaklanınca cevap Silivri'deki Aziz Dimitrios Kilise'sinden geliyor. İcad soluğu İstanbul'da, yeni icadıyla ilgili çalışma yapmasına izin ettiği içeceğin Avrupa'da satılamayacağını anlayan Pemberton, veren tek yer olan, Silivri'deki Aziz Dimitrios Kilisesi'nde almış. hem onay almak; hem de bu şurup üzerinde bir takım 1887'den itibaren adeta bir içecek üretim merkezine dönüşen çalışmalar yapmak üzere İstanbul'a geliyor. Dimitrios Kilisesi'nde, Sultan 2. Abdülhamid'in izni ve desteğiyle zemzemli kola da üretilmiş. 26 taşınmasını istiyor. Abdülhamit bu öneriyi geri çeviriyor ancak araştırmaların kilisede devamı için "Yeknesak" isimli ilk özel teşvik fonunu oluşturuyor. Çalışmalarına 1899 yılına kadar Yeknesak fonundan aldığı destekle devam eden Candler bir deneyinde Coca-Cola'nın formülünde bulunan su yerine zemzem kullanmayı tercih ediyor ve Sultanahmet Meydanı'nda bu ürünü 5 Mecidiye'den satışa sunuyor. İlk zamanlarda rağbet görmeyen bu içecek Yahudi, Rum ve Ermeniler tarafından tüketilmiş. Herkesin bu içeceğin tadına bakmasını isteyen Candler, tereddütleri gidermek için ilk kez Coca-Cola'nın formülünü de İstanbul halkıyla paylaşıyor. Formülün açıklanmasıyla İstanbul'da satışlar patlıyor. Candler'in 1914'de ölümüyle birlikte Zemzemli Coca-Cola'nın üretimi duruyor. İÇECEK LABORATUVARI KURDU 1887 yılında İstanbul'a gelen Eczacı Pemberton, bu kilisenin ŞİMDİ ADI YOK papazı Stefanos'a içeceğin içeriğini anlattıktan sonra, içeceğin Üreticisinin ölümüyle birlikte sadece Avrupalı şirketlerin elinde keyif veren bir madde olmadığını ispat etmek ve izin verirse kalan Coca-Cola'nın Dimitrios Kilisesi'ndeki üretimi Candler'in bir laboratuvar kurmak istediğini söylüyor. İzni alan eczacı kalfası Lazizdas tarafından devam ettirilmiş. Lazizdas'ın hemen çalışmalara başlıyor. Dimitrios Kilisesi'nin mahzenlerinde 1914'de ölümü ve I. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla birlikte bu NASA tarihince ilk içecek laboratuvarı kabul edilen Şapayo ilk içecek labarotuvarı kilisenin papazları tarafından kapatılmış. Şurup Enstitüsü'nü kuruyor. Burada günümüzün kolası 1929 yılında Atatürk tarafından varlığı araştırılmış, ancak bir üzerinde birçok deney yapan Pemberton, bu içeceği bugünkü daha kullanıma açılmayan ve yok olan bu labarotuvar tadına eriştirmeyi başarıyor ve kiliseden üretim iznini alıyor. günümüzde kilisenin de harabe haline gelmesiyle tümüyle İşin ilginç tarafı Dimitrios Kilisesi ilginç bir sözle bu izni veriyor; unutulmuş. "Bu içtiğiniz İsa'nın kanı değildir." Yıllar sonra, kolanın şişesinde bu söze sıkça yer veriliyor. Bir dönemin önemli buluşlarına imza atılan bu merkez kapanmış ve unutulmuş ancak, geride o yıllardan bugüne Bu tarihten sonra doğu kültürüne ait tüm içecekleri bu uzanan ve mucidinin bir eczacı olduğu içecek kalmış. laboratuvarda bir tahlil sürecinden geçiren Pemberton, hem bir içeceğe hem de önemli bir araştırma merkezine imzasını atmış oluyor. Şurubu bulduktan sonra, ona isim düşünmeye başlıyorlar ve Pemberton, Papaz Stefanos ve arkadaşlarının önerilerini beğenmiyor. 1888'de arkadaşı Frank Robinson sayesinde şuruba bugün tüm dünyanın kullandığı ismi buluyor; Coca Cola. 1888 yılında Pemberton'un ölmesiyle labarotuar 1894 yılına kadar kapalı kalıyor. Ta ki ilaç toptancısı Asa C. Candler bu kilisenin izniyle Coca- Cola'nın formülünü Avrupa'nın dev şirketlerine pazarlayana kadar. Avrupa pazarlarına bu formülü tanıttıktan sonra tekrar İstanbul'a dönen Candler ilk iş olarak Abdülhamit'le görüşerek Coca-Cola'nın geliştirilmesi için Dimitrios kilisesindeki araştırma laboratuvarının dışarı 27 Bizden Haberler Sosyal Güvenlik Kurumu Taraf›ndan ‹laç Bedellerinin Ödenmesi Konulu 2010/79 Say›l› Genelge Yay›mland› T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yayımlanan ilaç bedellerinin ödenmesi konulu 2010/79 sayılı Genelge ile; Karekodlu ürünlerin İlaç Takip Sistemi'nden onay alınarak Kuruma fatura edilmesine devam edileceği, karekodsuz ürünlerin eski şekliyle dış ambalajında bulunan fiyat kupürü ve barkodunun kesilerek reçeteye eklenmesi suretiyle 01.07.2010 tarihine kadar Kuruma fatura edilebileceği, 01.07.2010 tarihi itibariyle Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketleme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte karekod kapsamı dışında tutulan ilaçlar hariç olmak üzere tüm ürünlerin sadece İlaç Takip Sistemi üzerinden onay alınarak Kuruma fatura edileceği bildirildi. Karekodsuz Ürünlerin Karekodlu Hale Getirilmesi Süreci Hakk›nda Bilgilendirme Web Sayfam›z Üzerinden Yap›ld› Karekodsuz ürünlerin karekodlu hale getirilmesi süreci hakkında, TEKB ve Ecza Depocuları Derneği ile yapılan değerlendirmelerin sonucunda, sürecin yürütümü belirlenerek, iade prosedüründe izlenecek işlem basamakları web sayfamızdan duyuruldu. Teb Eczac›l›k Akademisi Bünyesinde Yay›nlanan Turk›sh Journal Of Pharmacet›cal Sc›ences Dergisi’nin ‹nternet Sayfas› Yenilendi Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisi bünyesinde yayınlanan; Chemical Abstracts, EMBASE, Analytical Abstracts, ULAKBİM Turkish Medical Index, MAPA, International Pharmaceutical Abstracts gibi uluslararası bilimsel portallar içerisinde yer alan ve tamamen standart yayın ilkeleri doğrultusunda hazırlanan Turkish Journal of Pharmaceutical Sciences Dergisi'nin web sayfası yenilendi. Dergi; araştırma makaleleri, eleştiriler ve eczacılık alanının gelişmesine katkıda bulunacak makaleleri konu almaktadır. Yayın kurulunda 28 akademisyenin yer aldığı dergi; uluslararası bilimsel portallarda yer alması itibariyle İngilizce olarak 4 ayda bir yayımlanmaktadır. 28 Ecz. Esin ÖNGÜN E-Kütüphanemiz Web Sayfam›z Üzerinden Kullan›ma Aç›ld› Birliğimizce çağa uygun kütüphanecilik hizmeti sunmak, üyelerimizin ve diğer internet kullanıcılarının erişimine açık olacak bir e-kütüphane oluşturmak için başlatılan çalışmalar tamamlanarak, e-kütüphanemiz web sayfamız üzerinden kullanıma açıldı. 22.07.2010 Tarihi ‹tibar›yle Medula Ekran›ndan Yap›lan Karekod Sonland›rma ‹fllemi Tüm Türkiye'ye Aç›ld› Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından MEDULA reçete provizyon sistemi üzerinden reçete karşılanması sırasında İTS bildirimi yaptıktan sonra gerçekleştirilen “karekod sonlandırma” işlemi, 22.07.2010 tarihi itibarıyle Türkiye'deki tüm eczanelerin kullanımına açıldı. Halk Aras›nda Biber Hap› Olarak ‹simlendirilen Ürünler Hakk›nda Bas›n Aç›klamas› Yap›ld› Sağlık Bakanlığı'nın denetimi ve bilgisi dışında ruhsat alarak piyasaya sürülen ve serbest bir şekilde satışına izin verilen bir zayıflama ürününün, Kastamonu'da bir vatandaşımızın ölümüne sebep olması üzerine, Türk Eczacıları Birliği Basın Bürosu tarafından 03.08.2010 tarihinde Anadolu Ajansı'na yapılan açıklama ile, bitkisel kaynaklı olması gerekçe gösterilerek Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan ürünlerin halk sağlığı üzerinde ne derece olumsuz etkilere neden olduğu bir kez daha vurgulandı. Biber hapı olarak bilinen ve zayıflama amacıyla kullanılan ürünler için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından şu ana kadar herhangi bir geri çekme işlemi uygulanmamıştır. Birliğimizce, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü ile yapılan görüşmede, bu ürünler hakkında yapılacak işlemler konusunda, ülkemizin tek yetkili sağlık otoritesi olan Sağlık Bakanlığı'nın görüş ve yönlendirmeleri talep edildi. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından Birliğimize gönderilen 05.08.2010 tarihli yazı ile, Konu hakkında 81 İl Sağlık Müdürlüğü’ne hitaben yazılan yazılar ile, halkı yanıltıp yanlış kullanıma neden olan ve toplum sağlığını tehdit eden - PEPPER TIME KAPSÜL (Biber Hapı) - LI DA DAIDAIHUA WEIGHT LOSS CAPSULE - LA JIAO SHOU SHEN KAPSÜL (Biber Hapı) adlı ürünlerle ilgili olarak illerde bulunan aktar ve baharatçılar, ecza depoları ve eczanelerde gerekli kontrollerin yapılması; imali, ithali ve /veya piyasaya verildiğinin tespiti halinde mühür altına alınarak imal/ithal ve satışının durdurulması gerektiğinin duyurulduğu bildirildi. Sa¤l›k Uygulama Tebli¤inde De¤ifliklik Yap›lmas›na Dair Tebli¤ Yay›mland› 06.08.2010 tarih 27664 Sayılı Resmi Gazete'de Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlandı. Birli¤imizin Giriflimleriyle Fort›s Bank A.fi. ‹laç Gönderim Hizmeti Reklam›ndan Vazgeçti Ulusal bir gazetenin 04.07.2010 tarihli baskısının bulmaca ekinde, Fortis Bank'ın bazı müşterilerine ilaç gönderim hizmeti sunacağına ilişkin ilanlarının yayınlanması sonrasında, konu hakkında Eczacı Odaları ve meslektaşlarımız tarafından Birliğimize yapılan bildirimler ivedilikle değerlendirilerek, ilanın yayınlandığı günü takip eden ilk iş günü gazete ve banka yetkilileri, uygulamanın mevzuatımıza aykırı olduğu; bu uygulamaya son verilmemesi halinde yasal işlemlere başvurulacağı konusunda sözlü olarak uyarıldı. Ardından 23.07.2010 tarih ve 2700 sayılı yazımız ile bildirimimiz yinelendi. Birliğimiz tarafından yapılan başvurulara istinaden, ilgili gazetenin yetkilileri, ilanın bir daha yayınlanmayacağını, Fortis Bank A.Ş. de 12.08.2010 tarihli yazısı ile “Altın Yıllar” kampanyasını broşür ve ilanlarından çıkartarak uygulamaya son verdiklerini bildirdi. Türk Eczac›lar› Birli¤i Resmi ‹letiflim Kanal›: Farma Inbox SGK Protokolünün 3.7 Maddesi ‹çin Aç›lan Davada Dan›fltay Onuncu Daire Uygulaman›n Devam› Yönünde Karar Verdi 2009 Yılı Ek Protokolünün, 3.7 maddesinin (c) ve (d) bentlerinin öncelikle yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada, T.C.Danıştay Onuncu Daire 22.07.2010 tarihinde 2009/11313 Esas sayısı ile yürütmeyi durdurma isteminin reddine karar verdi. Bu önemli karar uyarınca, Bölge Eczacı Odaları tarafından, sıralı dağıtım uygulaması için kurulan tevzi büroları mevcut haliyle hizmet vermeye devam etmektedir. Günümüz teknolojilerini en iyi şekilde kullanmak ve meslektaşlarımızın hizmetine sunmak için hazırlanan ve internet üzerinden üyelerimizle interaktif iletişim kurma olanağı sağlayan Yeni Nesil İletişim Kanalı Projesi Farma Inbox, Bursa, Manisa, Balıkesir Eczacı Odalarında pilot olarak uygulamaya konulmuştu. Kullanıcılardan gelen bildirimler ve yapılan testler ile güncellenen Farma Inbox tüm bölge eczacı odalarımızın kullanımına hazır hale getirildi. Birli¤imiz Taraf›ndan Pakistan'a Yard›m Kampanyas› Bafllat›ld› Sistem, kullanıcıların önemli haberleri anında almasına imkan tanımakta olup, gerektiğinde tüm üyelerin bilgisayar ekranlarına canlı yayın yapabilmektedir. Genetik Yap›s› De¤ifltirilmifl Organizmalar Ve Ürünlerine Dair Yeni Yönetmelik Yay›mland› 13.08.2010 tarih 27671 Sayılı Resmi Gazete'de GENETİK YAPISI DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR VE ÜRÜNLERİNE DAİR YÖNETMELİK yayımlandı. Pakistan'da 2 Ağustos 2010 tarihinde başlayan ve günlerce devam ederek milyonlarca Pakistan vatandaşını etkileyen ve binlercesinin ölümüne sebep olan sel felaketinin ardından Pakistan halkına destek olmak amacıyla, Birliğimiz tarafından bir yardım kampanyası başlatıldı. Yardım kampanyasına destek olmak amacıyla Bölge Eczacı Odalarımız tarafından yapılan nakdi yardımlar ile meslektaşlarımızın yapmış oldukları yardım tutarlarına karşılık gelen ilaçların Türk Kızılay'ı aracılığıyla felaket bölgesine ulaştırıldı. 29 K›sa K›sa Sa¤l›k Ar› Zehrinden ‹laç Yapt›lar Gaye SARIKAYA çıktı. İngiltere'deki Portsmouth Üniversitesi'nden bilim adamları karideslerin bu maddeye maruz kaldıktan sonra inanılmaz derecede dikkatsiz davranmaya başladığına, bu “deliliğin” karidesleri kolayca av haline getirdiğine dikkati çekti. Kanserde Kifliye Özel Afl› Dönemi Bilim adamları yaptıkları araştırmada arı iğnesinin mucizevi bir etkisinin olduğunu tespit etti. Araştırmaya göre, arı zehrinin eklem iltihabının tedavisinde ve bu hastalıktan korunmada yardımcı olduğu ortaya çıktı. Kanseri Vücut Durduracak Amerikalı bilim insanları, bağışıklık sistemindeki bir antikoru daha etkin hale getirerek cilt kanserinde tümörü küçültmeyi başardı. Klinik araştırma safhasındaki antikoru dışarıdan alan hastaların yaşam sürelerinde yüzde 50 uzama görüldü. Antidepresan Karidesi Delirtti Amerikalı bilim insanları kişiye özel kanser aşısı geliştirmek için önemli adımlar atıyor. ABD'de Mayısta prostat kanserine karşı geliştirilen aşı onay alırken, çeşitli kanser türlerine karşı 12 aşı onay bekliyor. 15 Dakikada Kalp Krizi Teflhisi Amerikalı biyoteknik ve kimya mühendisi Prof. Dr. John T. McDevitt ve arkadaşlarının geliştirdiği basit tükürük testinin, 15 dakikada kalp krizini tespit edebildiği bildirildi. Bunama ‹yi E¤itimli ‹nsandan Uzak Duruyor Antidepresanlarda kullanılan fluoksetin hidroklorür maddesinin karidesleri “intihara sürüklediği” ortaya 30 Eğitimli insanların, bunamanın fiziksel etkileriyle daha iyi başa çıktıkları ve bir yıllık fazladan eğitimin bile hastalığın gelişme olasılığını önemli ölçüde azaltabildiği ortaya çıktı. İngiliz ve Finlandiyalı bilim insanlarının yaptığı araştırma, liseden sonra üniversite öğrenimi gören kişilerin, beyinde bunamayla bağlantılı değişikliklerden, öğrenim görmeyi bırakanlara oranla daha az etkilendiklerini gösterdi. Kanser Tedavisinde Nano Teknoloji Umudu Nano teknoloji ile kanserin erken teşhisi ve kişiye özel tedavisi için yürütülen çalışmalar umut verdi. Emory Kanser Nano Teknoloji Merkezi Direktörü Prof. Dr. Shuming Nie, son araştırmasında nadir kanser hücrelerini tespit etmeye başladı. Nie, “Nano parçacıkların kanserin erken teşhisine yönelik ilk klinik araştırmaları başladı. Bu teknoloji ile 5 yılda kanserin erken teşhisi mümkün olacak, 10 yıl içinde de tümörü bularak tedavi edecek” dedi. Üniversitesi'nden Prof. Dr. Murat Günel, “Birbirinden bağımsız olduğu düşünülen hastalıkların tek gendeki bozukluklara bağlı çıktığı anlaşıldı. Beyin oluşumunun düşündüğümüzden daha karmaşık olduğu belirlendi” dedi. Türkiye 20 Y›ll›k Aradan Sonra Yeniden Afl› Üretecek Felçlilere “Nefes” Müjdesi Nefesi elektrik sinyallerine dönüştürmeyi başaran İsrailli bilim insanları, felçlilere umut olacak yeni bir cihaz geliştirdi. Cihaz sayesinde felçliler nefesleriyle yazabilecek, tekerlekli sandalye sürebilecek ve internette sörf yapabilecek. Biyolojik Silah Olur Diye Korkulan Ebola Çözülüyor Teröristlerin biyolojik silah olarak kullanmasından endişe edilen Ebola virüsünde çözüme çok yaklaşıldı. ABD'li bilim insanları, klinik testlerle ilacın maymunlardaki etkisinin kanıtlandığını, sıranın insanlar üstünde yapılacak testlere geldiğini açıkladı. Beyni Bozan Gen: “WDR62” Sağlık Bakanlığı, 5 yıllık hedeflerini belirledi. 20102014 dönemi için hazırlanan stratejik plandaki en önemli maddelerden biri yeniden aşı üretimi. Türkiye 1990 yılına kadar çiçek, verem, tifo ve kuduz aşılarını üretmiş, ardından 20 yıllık bir ara verilmişti. Sağlık Bakanlığı, önümüzdeki dönemde ilaç üretimini teşvik edecek yeni düzenlemeleri de hayata geçirecek. Yapay Kanda Dev Ad›m Bilim adamları, tüp bebek tedavisinde kullanılan embriyolardan ilk kez kırmızı kan hücreleri oluşturmayı başardı. Bu, endüstriyel yapay kan üretimi için çığır açan bir gelişme olarak nitelendiriliyor. Geri Dönüflümlü Stent Ürettiler Türkiye'de akraba evliliğine bağlı beyinsel gelişim bozukluğu bulunan çocuklarda yapılan genetik inceleme sonucunda WDR62 genlerinin bozuk olduğu ortaya çıktı. Ekibin başında olan Yale Kalp hastaları için yeni bir stent geliştirildi. Bir firma tarafından üretilen ve hammaddesi mısır olan plastikten üretilen stent, damar tıkanıklığını düzelttikten sonra eriyerek karbondioksit ve su olarak vücuttan atılıyor. Henüz çalışmaları devam eden sistem, damara yerleştirildikten sonra iki yıl burada tutuluyor. Kolayca vücuttan atılan stentin kalp ve damar hastalıkları tedavisinde yeni bir çağ açması bekleniyor. 31 Eczac›l›k Akademisi Serdar KILIÇ Afl›-Afl› Yönetimi ve So¤uk Zincir Tarihte ilk kez, M.Ö. 590 y›l›nda Çin'de Sung Hanedan› döneminde "çiçek hastal›¤›ndan korunmak için ciltteki iltihapl› maddenin sa¤l›kl› kiflilerin burnuna verilmesiyle" bafllanan afl›lama, günümüzde moleküler genetik yöntemlerin devreye girmesi ile çok daha etkili ve güvenilir hale gelmifltir. Bağışıklığı uyarmak ve enfeksiyon hastalıklarını veya malzemeden oluşan bu sisteme Soğuk Zincir adı veril- sekellerini önlemek için canlı, inaktif mikroorganizmalar mektedir. (bakteri, virüs) veya antijenik parçalarının süspansiyonu olan aşılar, yapı olarak biyolojik ürünler olarak bilinen bir Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisi'nin eczacılarımıza gruba girer ve dikkat edilmediğinde kolaylıkla zarar görebilir. yönelik olarak düzenlediği Meslek İçi Eğitim Programlarından Özellikle ısı-güneş ışığı, donma bu zararlı etkenlerin başında biri olan ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı gelmektedir. Bu nedenle biyolojik ürünler olarak bilinen Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. N. Pınar AY tarafından aşıların, diğer ilaç ve kimyevi ürünlerden farklı bir depolama verilen Aşı - Aşı Yönetimi ve Soğuk Zincir Eğitiminde ise, ve sevkıyat özelliği vardır. genel bilgiler ışığında eczacılarımıza soğuk zincir için gerekli koşulların oluşturulması, soğuk zincirin izlenmesi ve İstenilen miktarda etkin aşının, etkinliklerinin azalmaması sürekliliğinin sağlanması ile ilgili bilgi ve beceri kazandırılması için, üretildikleri andan ihtiyacı olan kişilere uygulanıncaya hedeflenmektedir. kadar doğru sıcaklıkta ulaşmasını sağlayan, insan ve 32 Afl›lar So¤uk Zincir Canlı Attenüe Aşılar; Aşılar: Sıcağa, soğuğa ve ışığa duyarlıdır. - Bakteri ya da virusların anormal kültür koşullarında üretilerek hastalık oluşturma güçlerinin azaltılması, ancak, verildikleri organizmada çoğalabilme yeteneklerinin saklı tutulması yoluyla hazırlanırlar. S›ca¤a Duyarl›l›k - Yüksek sayıda bellek hücresi oluştururlar, az ya da hiç pekiştirme dozu gerekmez. - Örnek: BCG, OPV, KKK, suçiçeği, rotavirüs En Duyarl› • OPV • K›zam›k Ölü İnaktive Aşılar; • BCG • DBT - Üreme yeteneği ısıtılarak ya da formaldehit gibi kimyasal maddelerle yok edilmiş, ancak antijenik özellikleri korunmuş mikroorganizmaları içeren aşılardır. • Hib, DT En Az Duyarl› • Td, TT, Hepatit E - Temel bağışıklık elde etmek için birden çok kez aşılama gerekir. - Örnek: boğmaca, IPA, hepatit A Toksoidler; - Klinik belirtileri ekzotoksinleri ile oluşturan basillerinin yalnızca arılaştırılmış ve formaldehitle inaktive edilmiş toksinleridirler. So¤u¤a Duyarl›l›k En Duyarl› • Hepatit B • Hib - Örnek: tetanoz, difteri • DBT • DT Polisakkarit Aşılar; • Td - Virulansı başlıca polisakkarit kapsüllerinin fagositoza direnme özelliklerine dayalı olan bakterilerin tamamı yerine yalnızca kapsül antijenlerinin kullanması yoluyla hazırlanırlar. - Pek az bellek hücresi geliştirebilirler. Polisakkarit antijenler bu nedenle 2 yaşından küçüklerde yeterli koruyucu yanıt oluşturamazlar. - Örnek: Hib, pnömokok, meningokok aşıları En Az Duyarl› • TT Ifl›¤a (Günefl Ifl›¤›, Floresan Ifl›k) Duyarl›l›k Rekombinan Dna Aşıları; - Bir virus, bakterinin immünojenik özelliğini belirleyen bir geninin ayırılıp, sonra bir bakteri, maya ya da memeli hücresine rekombinant DNA tekniği ile klonlanması temeline dayanır. • BCG • K›zam›kç›k • K›zam›k • MMR - Örnek: Hepatit B 33 Buzdolab›na Afl› Yerleflimi ve S›cakl›k bidonlarından başka hiçbir malzeme (ilaç, yiyecek, içecek, enjektör, vb) konulmamalıdır. - Aşı uygulanan birimlerde sulandırıcılar da buzdolabında - Aşıların saklandığı buzdolabı aşırı soğuk ve sıcağa maruz saklanmalıdır. kalmayacak şekilde uygun bir odaya yerleştirilmelidir. - Buzdolaplarının standart olarak üstten soğutma yapmadığı - Buzdolabı kışın ısıtılan odalardan birine gölgede olacak çeşitli modellerde alttan, yan duvardan soğutmalı sistemlerin şekilde, ısıtıcılardan uzak, duvardan en az 10-15 cm olduğu unutulmamalıdır. mesafede düz bir zemine yerleştirilmelidir. - Buzdolabı kullanım kılavuzu incelenerek soğutmanın hangi - Buzdolabının ısısı +2 ile +8 C˚ arasında korunmalıdır. bölümden yapıldığı, daha soğuk ve daha sıcak rafların Özellikle +4C˚'de kalması sağlanmalıdır. hangisi olduğu öğrenilmeli ve ası yerleşimi buna göre düzenlenmelidir. - Tatil dönemleri ve elektrik kesintilerinde, dolap sıcaklığı kontrol edilerek gereken önlemler alınmalıdır. - Aşı flakonları, aralarında yeterli hava akımı dolaşacak şekilde yerleştirilmelidir. - Ası dolaplarında en az bir adet güvenilir termometre olmalıdır. - Donmaya hassas olan aşılar buzdolabının soğutucu kısmından uzakta tutulmalı. - Termometrelerin sürekli ısı kaydeden ve belirlenen aralığın dışına çıktığında uyarı veren modelleri tercih edilmelidir. - Asılar orijinal kutularının içerisinde saklanmalı ve buzdolabının duvarı ile temas ettirilmemelidir. - Bozulan veya kırılan termometre hemen yenisi ile değiştirilmelidir. - Ası yerleştirilmesinde, miadı yakın olan aşılar ön kısımda bulundurulmalı. - Buzdolabı her açıldığında ısı kontrol edilmelidir. - Dolap kapağına hiçbir şey konulmamalıdır. - Buzdolabının kapısına bir ısı izlem çizelgesi yapıştırılarak dolabın ısısı sabah ve aksam bu çizelgeye kaydedilmelidir. - Buzlukta aralıklı olarak dizilmiş buz aküleri bulundurulmalıdır. - Aşı, sulandırıcı ve su şişelerinin maksimum stoğu - Buzluğun 0,5 cm den fazla kalınlıkta buzlanmamasına buzdolabının mevcut hacminin yarısını geçmemelidir. dikkat edilmelidir. - Buzdolaplarının içerisine aşı, antiserum, buz aküsü ve su - Aşılar buzluğa konulmamalıdır. 34 - Aşılar buzdolabı temizliği yapılırken aşı nakil kabında korunmalı ve buzdolabı çalıştırıldıktan sonra uygun ısı aralığına ulaşılınca buzdolabına aktarılmalıdır. S›cakl›k Takibi - Buzdolabının ısısı günün en soğuk saatlerinde +2ºC ile +4ºC arasında olacak şekilde ayarlanmalıdır. Üstten So¤utmal› Bir Buzdolab› ‹çin Afl› Yerleflimi - Sabah ve akşamları termometre kontrol edildiğinde +2ºC ile +8ºC arasında ise termostat doğru ayarlanmıştır. - Buzdolabı ısısı sabah ve akşam olmak üzere, hafta sonları da dâhil günde en az 2 kez kontrol ederek kaydedilmelidir. - Kış aylarında yalnızca gündüz ısıtılan kurumlarda bulunan BUZLUK buzdolapları gece en soğuk zamanda da kontrol edilerek (Buz Aküleri) termostat ayarı gerekiyorsa arttırılmalıdır (dış ortam ısısının 0ºC' ye yaklaştığı durumlarda buzdolabı ısısı da kolaylıkla 0ºC' nin altına iner) ÜST RAF OPA, Hib, BCG, KKK, - Sıcak iklimlerin hüküm sürdüğü bölgelerde buzdolabı K›zam›k, K›zam›kç›k güneş gören pencere kenarlarına yerleştirilmemeli, odanın daha serin olan bölgelerine yerleştirilmelidir. ORTA RAF - Dış ortam ısısı değişikliklerinin çok fazla olduğu, gece ile DaBT-PA-Hib, Kuduz Afl›s› gündüz farkının buzdolabı ısısını +2ºC ile +8ºC arasında kontrol etmede zorluk yarattığı durumlarda buzdolabının içerisindeki tuzlu su dolu su kaplarının sayısı artırılmalıdır. ALT RAF Hep B, Td, DT, PPD Solüsyonu, Tüm Antiserumlar, Afl› Suland›r›c›lar› Elektrik Kesintisi - Uzun süreli elektrik kesintilerinde buzdolabı ısısı düzenli SEBZEL‹K olarak kontrol edilmeli, gerekirse buzluktaki buz aküleri (Su fiifleleri) buzdolabı kapağına yerleştirilmeli ve kapak sık sık açılmamalıdır. - İzolasyonu iyi bir buzdolabında bu yolla genellikle 24 saat süre ile ısı korunur. Daha uzun süreli kesintilerde acil durum planı uygulanmalıdır. - Üst raf: OPA, sulandırıcıları ayrı olmak üzere Hib, BCG, Kaynaklar: KKK, Kızamık ve Kızamıkçık aşıları T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 13.03.2009 tarih ve 7941 sayılı Genişletilmiş Bağışıklama Programı Genelgesi - Orta raf: DaBT-PA-Hib, kuduz aşısı Training for mid-level managers (MLM). Estimating needs, storage, distribution and transport, monitoring and supervision. Cold chain, vaccines and safe- - Alt raf: Hep B, Td, DT, PPD solüsyonu, aşı sulandırıcıları injection equipment management. Immunization, Vaccines and ve tüm antiserumlar, yerleştirilmelidir. BiologicalsWHO/IVB/08.01. - Ayrıca sulandırıcısı ayrı olmak üzere meningokok aşısı üst Safe vaccine handling, cold chain and immunizations. Global Programme For rafa, meningokok aşısının sulandırıcısı ve grip aşısı alt rafa konulmalıdır. Vaccınes And Immunizatıon Expanded Programme on Immunızatıon World Health Organization, Geneva, 1998. WHO/EPI/LHIS/98.02 Global Programme For Vaccınes And Immunizatıon. Expanded Programme - En alt kısma (sebzelik) dolap ısısının sabit tutulmasına On Immunızation. Technet Consultation Copenhagen, WHO/EPI/LHIS/98.0516- yardımcı olmak üzere su şişeleri yerleştirilmelidir. 20 March 1998 35 Güncel Berivan VARGÜN Pakistan'da Selle Gelen Felaket felaketinden, en çok etkilenenler çocuklar oldu. Birleşmiş Milletler, 72 bin çocuğun gıda yetersizliği nedeniyle ölebileceği uyarısında bulunuyor. Temiz su, ilaç, yiyecek temin edilemeyen bölgede çocuklar salgın hastalıklarla karşı karşıyalar. Yükselen sularla birlikte bir çok bölgeye girmek imkansızlaşırken, yaşamsal öneme sahip yardım malzemelerinin de bu sular tarafından alınıp götürüldüğü UNICEF yetkilileri tarafından bildirilmekte. Bölgede kolera başta olmak üzere salgın hastalıklar sebebiyle her geçen gün can kayıplarının artabileceğine dikkat çekilmekte. Yardım kuruluşları su yoluyla bulaşan hastalıkları kontrol altında tutmak için yoğun çaba harcıyor. Pakistan'da binlerce insanın ölümüne neden olan ve günlerce süren Muson Yağmurları'nın neden olduğu felaketten yaklaşık 40 milyon insanın etkilendiği, ülkede yaklaşık 4 milyon kişinin evsiz kaldığı bildirilmekte. Muson yağmurlarının hayatı felç ettiği Pakistan'da, 1929'dan bu yana en büyük sel felaketi yaşandı, Pakistan Afet Kriz Merkezi yetkililerinden alınan bilgiye göre, selden en çok etkilenen Belucistan, Pencap, Kyber Pakhtun Khwa ve Sint bölgeleri oldu. 165 bin kilometre karelik alan sular altında kaldı. Ülkedeki tarım alanlarının sular altında kalması, elektrik, kanalizasyon, içme suyu alt yapısının ciddi şekilde zarar görmesi nedeniyle sorunlarla karşılaşıldı. Otobanların 90'dan fazla noktasında hasar var, 58 ana yol ulaşıma kapatılmış durumda. Özellikle Pencap'ta 5 bine yakın köyün tamamen sular altında olduğu sadece bu bölgeden 9 milyondan fazla kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldıkları bildirilmekte. Otobanların, tren raylarının sular altında kalması, köprülerin büyük hasar görmesi nedeniyle bölgeye ulaşım güçlükle sağlanmakta, arama kurtarma çalışmaları da güçlükle sürdürülmekte. İnsanlar sel bölgelerinden ancak helikopterler ve uçaklarla tahliye edilebilmekte. Maddi hasarın boyutlarını tam olarak kestiremediklerini belirten yetkililer, felaketin tarım alanlarına ve hayvancılığa uzun vadede verdiği zararı tahmin etmekte güçlük çektiklerini, sel felaketinin Pakistan ekonomisine büyük zarar verdiğine değinmekteler. İyileştirme ve yeniden inşanın 12 ila 20 milyar Dolar arası tutacağı tahmin ediliyor ancak kesin rakamın belli olması için suyun geri çekilmesi gerekiyor. Yaklaşık 40 milyon insanın etkilendiği, binlerce insanın evsiz kaldığı, içecek temiz su ve yiyecek bulunamayan sel 36 Felaketin ardından bölgeye çok sayıda yardım kuruluşu geldi ancak yardım dağıtmak için gelen kuruluşlar, ciddi sıkıntılarla karşılamaktalar. Getirilen yardımlar, karayolu, hava alanları ve demir yollarının zarar görmesi nedeniyle afetzedelere güçlükle ulaştırılabilmekte. Bölgeye Türkiye başta olmak üzere ABD, Suudi Arabistan, İran, Birleşmiş Milletler gibi dünyanın dört bir yanından gıda, sağlık malzemesi, barınma ve maddi yardım yapılıyor. Sel felaketinin ardından bölgeye gelen Türk Kızılayı afet bölgelerine yardım ulaştırmaya çalışıyor. Selden kurtulanlar için helikopterlerle yiyecek dağıtılıyor. Yetkililer bölgede gıdadan giyime sağlık malzemesinden barınmaya kadar her alanda yardıma ihtiyaç olduğunu tekrar tekrar dile getirmekteler. Açlıkla ve hastalıkla boğuşan Pakistan halkına yardım edebilmek için Birliğimiz tarafından da bir yardım kampanyası başlatıldı. Birliğimiz tarafından yürütülen yardım kampanyasında katkıda bulunmak isteyen her bir eczacı, kendi ekonomik durumuna göre belirlediği katkıyı sağladı. Toplanan yardım tutarlarına karşılık gelen ilaçlar, Türk Kızılay'ı aracılığıyla en kısa sürede felaket bölgesine ulaştırıldı. Sanatç› Eczac›lar›m›z Gaye SARIKAYA Feyzullah Yorulmaz Kimdir? 1953 yılında Ankara'da doğdu. Evli ve 2 kız çocuğu var. 1979 gibi.) Lisedeyken resim öğretmeni Kaya Özsezgin ve ağabeyi yılında Eskişehir Eczacılık Yüksekokulu'ndan mezun oldu. Dr. Bayram Yorulmaz'ın teşvikiyle resim sanatına ilgi duymaya Ankara'nın Kazan ilçesinde 30 yıldır serbest eczacılık başlayan Yorulmaz, günlük yaşamın stresinden uzaklaşıp yapmaktadır. Ankara Eczacı Odası'nda 1989-2001 yılları rahatlamanın tek yolu olarak resim yapmayı görüyor. Resim arasında Yönetim Kurulu Üyeliği, Büyük Kongre Delegeliği yapmanın kendisi için büyük bir keyif olduğunu belirten gibi görevlerde bulundu. Ayrıca Ankara Ecza Koop. ve Egaş Yorulmaz, resim sanatını insanın içinde yaşadığı karmaşık yönetiminde de görev aldı. duyguların tuvale yansıması olarak değerlendiriyor. Kazan'da 1989-1994 yıllarında yerel yöneticilik ve çeşitli Ayrıca Yorulmaz, resmi seven herkes için Kazan'da Yorulmaz demokratik kuruluşlarda görev ve sorumluluk aldı. (Kazan Bilim Sanat Evi'ni açtı. Bu atölyede çalışmalarını sürdürdü. Sanayici ve İş Adamları Derneği, İç Anadolu Sanayici ve İş 3'ü karma olmak üzere Ankara Devlet Güzel Sanatlar Adamları Dernekleri Federasyonu, Hast. Yap. ve Yaş. Dernek Galerisi'nde açtığı kişisel sergiyle toplam 4 adet sergi açmıştır. Başkanlığı, Kent Konseyi İmar ve Şehircilik Kurulu Başkanlığı 37 Dünyada Ne Var Ne Yok Kilo Verdirmek Ad›na Tan›t›m› Yap›lan Ürünler Faydal› De¤il Sevim ÖZDEM‹R uygulamaların başarılı olma olasılığının çok daha fazla olacağını ortaya koydu. 16.07.2010 Detaylar için: http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek Eczanelerde Hepatit Taramas› Yap›lmas›, Virüsü Tafl›yan Ama Semptomlar›n Görülmedi¤i Hastalar›n Tespit Edilmesini Sa¤l›yor Nick O'Donoghue Yeni yapılan bir çalışma, kilo verdirici cihazların obezite sorunu yaşayanlara faydadan çok zarar verdiğini ortaya koydu. BioMed Cenral'in Kamu Sağlığı Dergisi'nde [Journal of Public Health] yayınlanan araştırmasına göre, obezite sorunu yaşayanlar kilo vermenin kolay bir yolu olmadığını bilseler de kilo vedirici ürünler endüstrisi bu insanları sömürebiliyor. Monash Üniversitesi Tüketici Sağlığı Araştırma Grubu Başyazarı ve Başkanı Dr. Samantha Thomas, kilo problemi yaşayan insanların kilo verdikten sonraki halini muhafaza etmeye yönelik uzun süreli bir destek sağlamadıkları için, ticari amaçlı bu ürünlerin daha fazla sağlık sorununa yol açabileceği uyarısında bulundu. Yapılan çalışma, obezite sorunu yaşayanların, toplum tarafından yargılanmadıklarını ve kınanmadıklarını hissetmeleri ve kilo vermek için yaşam biçimlerini iyileştirmeye odaklanmaları halinde kamu sağlığı kapsamında yapılan 38 Uzmanlar, eczanelerde Hepatit C taraması yapılmasının virüsü taşıyan binlerce insanın belirlenmesini sağlayabileceğini belirtti. Birleşik Krallık'ta yaklaşık yarım milyon insanın bu hastalıkla yaşadığı ancak bu kişilerin bunu bilmediği tahmin ediliyor. Son süreçte Birleşik Krallık çapında 19 eczanede yapılan bir pilot çalışma, aile hekimlerinin belirlediğinden çok daha fazla oranda virüsü taşıyan insan olduğunu ortaya koydu. 18.08.2010 Detaylar için: http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek Alliance Boots Hedef Alliance'daki Hisselerini Artt›r›yor doğrudan tüketiciye “enformasyon/bilgi” deniliyor Alliance Boots, Türkiye'nin en büyük ecza Detaylar için: depolarından biri olan Hedef Alliance'daki http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek amacın hala aynı olduğu uyarısında bulunuyor. hisselerini %50'den %60'a çıkararak şirketteki en büyük hissedar oldu. Alliance Boots, Türk firmasındaki %25'lik ilk hissesini 2001'de aldı ve bir yıl sonra ise %25'lik bir hisse daha alarak şirketin yarısına sahip oldu. Şirketin başkanı Stefano Pessina, gerçekleştirdikleri son alımın şirketin, büyük ve gelişmekte Amerikan G›da ve ‹laç Dairesi(FDA): “GlaxoSmithKline'n›n Üretti¤i Lamictal Aseptik Menenjite Yol Açabilir” olan piyasalardaki güçlü şirketlere yatırım yapma stratejisi doğrultusunda gerçekleştirildiğini söyledi. Detaylar için: http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek Avrupa Parlamentosu Üyelerine “Do¤rudan Tüketiciye Yönelik 'Yarat›c›' Reklamlar›n Önünü Açmay›n” Uyar›s› Kevin Grogan ABD'li denetleyiciler GlaxoSmithKline (GSK)'in Uluslararası İlaç Bültenleri Birliği [The International antikonvülsan ilacı Lamictal'in nadir olarak görülen Society of Drug Bulletins], Uluslararası Sağlık bir beyin iltihabı tipine yol açabileceğini duyurdu. Hareketi-Avrupa [Health Action International (Europe)] ve Avrupa'da İlaç Forumu [Medicines ABD Gıda ve İlaç Dairesi, bipolar bozukluk ve in Europe Forum] Avrupa Parlamentosu Çevre, hastalık nöbetleri tedavisi için onaylanmış Kamu Sağlığı ve Gıda Güvenliği (ENVI) Komitesi Lamictal'in (Lamotrigin), bakterilerin neden üyelerini ilaç reklamlarının önünü açmamaları olmadığı, beyin ve spinal kordu kaplayan koru- konusunda uyardı ve hastalara ilaçlara ilişkin yucu membranların iltihaplanması biçiminde bağımsız bilgiye erişim olanağı sağlayacak ortaya çıkan aseptik menenjite yol açabileceği değişiklikleri ise desteklemeleri çağrısında uyarısında bulundu. Semptomlar baş ağrısı, bulundu. Avrupa Farmasötik Endüstrisi Birliği yüksek ateş, titreme, bulantı, kusma, boyun (EFPIA) bu örgütlerin konuya ilişkin olarak tutulması ve ışığa duyarlılık biçiminde olabilir. endüstrinin konumunu yanlış yansıttıklarını düşünüyor. 13.08.2010 Üç kuruluş, mevcut durumda terimler değişmiş Detaylar için: olsa da - artık doğrudan tüketiciye “reklam” değil http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek 39 Kültür Sanat Ayflen YALMAN Quasimodo'nun Dram› Gerçek mi? Victor Hugo'nun en ünlü romanı Notre Dame'ın Kamburu Quasimodo'nun gerçek bir kişiden esinlenildiği iddia edildi. İddiayı ortaya atan kişi ise İngiliz araştırmacı Adrian Glew. İngiliz Tate Collection ulusal enstitüsünde çalışan Glew'a göre, Victor Hugo kitabı yazdığı dönemde Notre Dame Katedrali'nde çalışan İngiliz Heykeltraş Henry Sibson günlüklerinde Quasimodo'dan bahsedildiği tahmin ediliyor. Sibson'un günlüğünde şu satırlar yer alıyor; “Burada Monsieur Trajean isimli, lakabı Monsieur Le Bossu (Bay Kambur) olan biriyle tanıştım. Adam gerçekten kambur ve tanıdığım en sıcakkanlı, en babacan insan'' satırları Quasimodo'nun başkasından esinlenerek oluşturulduğu ihtimalini kuvvetlendiriyor. Ünlü Fransız yazar Victor Hugo, halkın ilgisini buraya çekmek ve katedralin yenilenmesini sağlamak için bu romanı yazmıştı. Roman, aynı zamanda Notre Dame Katedrali'nin yenilenmesinde büyük rol oynamıştı. Caz›n Her An› Onunla Güzeldi Caz sanatçılarının 40'lı ve 60 yıllarda fotoğraflarını çekerek ünlenen Amerikalı fotoğraf sanatçısı Herman Leonard, 87 yaşında hayata gözlerini yumdu. ABD'nin Pennsylvanya eyaletinde Romanyalı ana-babadan dünyaya gelen Leonard'a, Charlie Parker, Dizzy Gillespie, Billie Holiday, Duke Ellington ve Miles Davis gibi ünlü caz sanatçıları poz vermişti. Ünlü Amerikalı sinema oyuncusu Marlon Brando, 1956 yılında, uzakdoğu ülkelerine yaptığı bir seyahate, fotoğraflarını çekmesi için Leonard'ı da götürmüştü. Tarihte ‹z B›rakanlar, Peki Geride Kalanlara Ne B›rakt›lar? İngiliz Ancestry.co.uk internet sitesi, 1861-1941 yılları arasında yaşamını yitiren çok sayıda siyasetçi, sanatçı ve bilim adamının orijinal vasiyetnamelerine sitesinde yer verdi. Tarihte en önemli yerlerden birine sahip olan ve 1883'de Londra'da ölen Karl Marks, kızı Eleanor'a, 250 Sterlin yani bugünün parasıyla 23 bin Sterline yakın miktarda para bırakmış. Vasiyetnamelere göre, geride kalanlara 80 bin Sterlin (bugünün parasıyla yaklaşık 7.1 milyon Sterlin) bırakan İngiliz yazar Charles Dickens ve bugünün parasıyla 3 milyon Sterlin tutarında birikimi olan Sherlock Holmes'ün yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle ise ekonomik açıdan çok daha şanlı bir yaşam sürmüşe benziyorlar. 40 1882'de ölen Darwin de geride kalanlara, bugünün parasıyla 13 milyon Sterlin değerinde bir mal varlığı bırakmış. "Deham dışında beyan edecek başka hiçbir şeyim yok" sözünün doğruluğunu kanıtlarcasına yazar Oscar Wilde'ın geride kalanlara bıraktığı para, tam 250 Sterlinmiş. Site yöneticileri, araştırmaların devamının geleceğini söylüyor. 2700 Y›ll›k Urartu Mührü Urartuların başkentliğini yapan Van'da İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından arkeolojik kazı yapıldı. Kazıda 2 bin 700 yıl öncesine ait olan ve Urartu soylularının ticarette kullandığı mühür bulundu. Daha çok boyunda taşınan ve mermerden yapılan mührün üzerindeki, ağzından ateş çıkan ejderha figürü dikkat çekiyor. Uzakdo¤u'dan Türk Balete Madalya Türk balesinin genç gururu Kadir Okurer, Uzakdoğu'nun en büyük bale yarışmasından da ödülle döndü. Başta jüri üyeleri olmak üzere bale otoritelerinden övgüler alan Türk sanatçı, dünyanın değişik ülkelerinden farklı dans kategorilerinden 300 sanatçının ter döktüğü yarışmada üçüncülüğü elde etti. Bu Yaz En Çok Onlar Okundu Son 2 ayın en çok satan 50 kitabı açıklandı. Ahmet Ümit'in son kitabı “İstanbul Hatırası” ile 2010 yazına damgasını vurduğu görülen listede, geçen yılın yaz döneminin en çok satan kitabı olan Elif Şafak'ın “Aşk”ı hala en çok satanlar arasında yer aldı. Bu kitapları Jean-Christophe Grange'nin “Ölü Ruhlar Ormanı” adlı kitabı takip ederken, Douglas Adams'ın yazdığı “Otostopçunun Galaksi Rehberi” adlı kitabı, listenin üst sıralarındaki yerini aldı. En çok okunan kitaplar listesinde yer alan diğer kitaplar ise şöyle; Thomas Cathert'ın “Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer” adlı romanı, Jasper Ken'in “On iki” adlı romanı, İpek Çalışlar ve “Halide Edib Biyografisi”, Conan Doyle'nin “Baskerville Laneti”, William Gerald'ın “Sineklerin Tanrısı” adlı kitabı. 41 Seyyah›n Notlar› Gaye SARIKAYA Cruise ile Yunan Adalar›… bir parçasıymış. Ada daha sonra St. Jean Şövalyeleri tarafından ele geçirilmiş ve 1519'a kadar da şövalyelerin yaşadığı şehir olmuş. "Eski Şehir" ve "Yeni Şehir" olmak üzere iki bölüme ayrılmış olan Rodos'ta itiraf etmeliyim ki “Eski Şehir” benim daha çok ilgimi çekti. Ortaçağa ait 6 kapıdan oluşan bir kalenin içine kurulmuş olan “Eski Şehir” yüzyıllar önce yaşanmış olayları, atlı şövalyelerin gezdiği dar sokakları ve kalenin mistik havasıyla birlikte insanı adeta o günlere götürüyor. "Yeni Şehir" ise başlı başına yeni yapılar Mikanos ve alışveriş merkezleriyle süslenmiş durumda. Büyük bir hayranlık duyarak ayrıldığımız Rodos'tan Girit Adası'nda yer alan Hanya şehrine doğru yol alıyoruz… Uzun yıllardır görmeyi arzu ettiğim Yunan Adaları'na gitmenin Hanya şehri, eski ile yeniyi özgün bir biçimde bir arada verdiği heyecanla yola koyuldum. İzmir Limanı'ndan hareket barındırdığı için, Girit'in Yunanistan'a dahil olmasıyla birlikte, eden gemimizle Ege'nin masmavi denizinin eşsiz manzarası Girit'in 'elmas'ı olarak adlandırılmış. Deniz Feneri'nin hemen eşliğinde ilk durağımız olan Rodos'a ulaştım. karşısında, liman girişini koruyan “Frikas Kalesi” yükseliyor. Burası 1 Aralık 1913'te Yunan Bayrağının açılıp, Girit'in Yunanistan ve Kıbrıs arasında bulunan Rodos, çevresini Yunanistan ile birleşmesini sembolize eden bir törenle saran kumsalları, yürüyüş yolları, dar sokakları ve canlı göklere çekildiği yermiş. Kaldırım taşlı ara sokaklarıyla ünlü gece hayatıyla herkesi büyüleyebilecek bir güce sahip. olan Hanya'da yöresel eşyaların satıldığı küçük dükkanları Tarihin renkli izlerini taşıyan ada, tepelerinin eteklerinde gezmek de gerçekten ayrı bir keyif. İsteyenler şehri gezdikten oluşan kaya gülleri nedeniyle “Güllerin Adası” olarak da sonra tekne turuna katılarak civardaki koyları görme ve biliniyor. M.Ö. 3. ve 5. yüzyıllar arasında önemli bir ticaret denize girme şansına da sahipler. merkezi olan Rodos, Roma ve Bizans imparatorluklarının 42 Santorini Kartpostal gibi… görüntüsüne sahip olan Santorini'nin, dünya'da bir benzeri daha yok ve bu özelliğiyle de ülke turizmine sağladığı katkı Gelelim Yunanistan'ın en meşhur adalarından biri olan küçümsenemez boyutlarda. Mikonos'a. Ada beyaz badanalı evleri, mavi boyalı kapı ve pencere pervazları, değirmenleri ve pek çok kilisesi ile tıpkı bir kartpostalı andırıyor. Çılgın, uçuk-kaçık eğlencelere sahne olan ve sabaha kadar devam eden gece hayatı oldukça hareketli olan Mikonos; değirmenleri, pelikanları ve Parapotiani Kilise'siyle insanı kendine hayran bırakıyor. Değirmenlerin aşağı kısmında yer alan ve “Küçük Venedik” olarak adlandırılan deniz kenarı, turistlerin ilgisini çeken diğer güzel bir ayrıntı. Birbirinden temiz ve görkemli sahilleri bir arada barındıran Mikonos'tan, geleneksel Yunan yemeklerinin tadına bakmadan ayrılmamanızı tavsiye ederim. Bu çılgın adadan sonra şimdi sırada atmosferiyle beni en çok etkileyen ada Santorini var. Yunanistan'ın en çok rağbet gören turistik bölgelerinden En Ünlü ‹nflaat Abidelerinden… biri olan Santoroni, eşsiz güneş batımı manzarasıyla her yaz uzak ülkelerden gelen ziyaretçileri ve özellikle de Yolculuğumuzun son durağı olan Atina'ya ulaşmak için Pire evlenecek romantik çiftleri ağırlıyor. Beyaz evleri ve daracık Limanı'na demirledik. Atina'ya 7 km uzaklıkta olan Pire sokaklarıyla ziyaretçileri adeta etkisi altına alan adada, Limanı'nın, yılda yaklaşık yirmi milyon yolcuya hizmet verdiği yamaçlarda bulunan sevimli köylere yürüyerek, katırlarla ya söyleniyor. Dünyanın en işlek üçüncü yolcu limanı olan Pire, da teleferikle çıkabilirsiniz. Antik zamanlarda meydana gelen Yunanistan'ın da en büyük limanıymış. Limandan Atina çok büyük bir volkanik patlama sonucunda bu günkü krater yakın. Taksiyle 15 dakikada Atina'nın merkezi “Plaka” ya ulaşılabiliyor. “Plaka” mağazaları, restoranları ve kalabalık sokaklarıyla ün yapmış bir meydan. Yunanistan'ın başkenti Atina, kozmopolit ve modern bir şehir. Antik çağlarda önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Atina'nın şehir merkezinde dolaşıp, antik çağlardan kalan ve halen kullanılmakta olan etkileyici binalarının arasından Akropol'e doğru yol aldık. Şehrin “Kutsal Kayası” olarak bilinen yerin üzerine inşa edilen ve yıllara meydan okuyan görüntüsüyle dimdik ayakta duran Akropol tapınakları, günümüzde eski ve yeniçağın en ünlü inşaat abidelerinden biri haline gelmiş durumda. Atina'daki şehir turumuzun ardından gemimize biniyoruz ve İzmir Limanı'na doğru süzülerek ilerliyoruz rotamızda. Girit Evi Başka gezi yazılarında görüşmek ümidiyle… 43 Bas›nda TEB Ayflen YALMAN KANAL A 01.07.2010 “GÜNE BAKAN” Karekod Uygulaması bugün başlıyor. TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür ÖZEL, uygulamanın mevcut haliyle devam etmesinin ciddi bir biçimde hasta ve eczacı mağduriyeti getireceğini söyledi. SHOW TV 01.07.2010 “HABERLER” STAR TV 01.07.2010 “ANA HABER” TGRT HABER 01.07.2010 “ANA HABER” TV8 01.07.2010 “ANA HABER” KANAL B 01.07.2010 “ANA HABER” KANAL A 01.07.2010 “ANA HABER” İlaçta karekodsuz dönem başladı ancak eczanede bulunan her 4 ilaçtan 1'i karekodsuz. Türk Eczacıları Birliği firmalara verilen ek sürenin uzatılması gerektiğini belirtti. NTV 01.07.2010 “HABER MERKEZİ” TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bir eczaneden yapılan canlı yayına katılarak ilaç takip sistemiyle ilgili yaşanan sorunları yerinde anlattı. Çolak, karekodsuz ilaçların miadı dolmuş ilaç gibi işlem göreceğini ve çok fazla ilacın çöpe atılmak zorunda kalacağını söyledi. TV 8 01.07.2010 “GÜN ORTASI” HALK TV 01.07.2010 “GÜN İÇİ” Bugün uygulamaya konulan ilaçta karekod sorunlarla başladı. Eczanelerin raflarındaki çoğu ilacın karekodu bulunmadığı için satışı yapılamadı. Karekodsuz ilaçlar ise, etiket yapıştırılması için ilaç firmalarına geri gönderildi. SKYTÜRK TV 01.07.2010 “İLK SAATLER” TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, İlaç Takip Sistemi'nin uygulamaya başlandığını ancak ilaç firmalarının sorumluluğunda olan karekodlama işlemine firmaların yeterince önem vermediğini belirtti. Özel, eczanelerde her 4 ilaçtan 1'inin karekodsuz olduğunu belirtti. TRT HABER 01.07.2010 “HABERLER” İlaçta karekodsuz dönem başladı ancak eczanede bulunan her 4 ilaçtan 1'i karekodsuz. TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak firmalara verilen ek sürenin uzatılması gerektiğini, aksi halde 500 Milyon değerindeki ilacın çöpe atılacağını söyledi. HABERTÜRK 01.07.2010 “GÜN BAŞLIYOR” Karekod uygulaması başlıyor. Türk Eczacıları Birliği, uygulamanın mevcut halinin yetersiz olduğunu belirterek, firmaların karekodlu ürün üretebilmesi için ek süreye ihtiyaç olduğunu belirtti. CNN TÜRK 01.07.2010 “HABERLER” TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, ilaçta karekod uygulamasının başladığını belirterek; firmalara karekodlama işlemi için tanınan sürenin yetersiz olduğunu, 15 günlük ek bir sürenin daha gerektiğini söyledi. Özel, eczanelerde bulunan her 4 ilaçtan 1'inin karekodsuz olduğunu belirterek vahim tabloya dikkat çekti. HABERTÜRK 01.07.2010 “HABER SAHASI” TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bir eczaneden yapılan canlı yayına katılarak ilaç takip sistemiyle ilgili yaşanan sorunları yerinde anlattı. Çolak, karekodsuz ilaçların miadı dolmuş ilaç gibi işlem göreceğini ve çok fazla ilacın çöpe atılmak zorunda kalacağını söyledi. TRT HABER 01.07.2010 “HABERLER” Karekod Uygulaması başlıyor. Türk Eczacıları Birliği, uygulamanın mevcut halinin yetersiz olduğunu belirterek, firmaların karekodlu ürün üretebilmesi için ek süreye ihtiyaç olduğunu belirtti. NTV 01.07.2010 “ÖĞLE BÜLTENİ” KANAL 24 01.07.2010 “MODERATÖR” TGRT HABER 01.07.2010 “HABERLER” CNN TÜRK 01.07.2010 “BUGÜN” TRT-1 01.07.2010 “HABERLER” 44 CNN TÜRK 01.07.2010 “CANLI YAYIN” Canlı yayına katılarak karekod uygulamasıyla ilgili yaşanan sorunları anlatan TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, firmaların etiketleme işlemini tamamlayamadıklarını bunun için de ek bir sürenin verilmesi gerektiğini belirtti. Eczaneye gelen vatandaşların reçetelerinin en az birini veremedikleri belirten Çolak, “ek süre tanınmazsa, 500 milyon değerinde ilaç çöpe atılacak” dedi. KANAL 24 02.07.2010 “MODERATÖR GECE” İlaçta karekodsuz dönem başladı ancak eczanede bulunan her 4 ilaçtan 1'i karekodsuz. TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak firmalara verilen ek sürenin uzatılması gerektiğini, aksi halde 500 Milyon değerindeki ilacın çöpe atılacağını söyledi. SHOW TV 02.07.2010 “GÜNE BAŞLARKEN” KANAL 24 02.07.2010 “24 SABAH” TV8 02.07.2010 “TV8 DE BU SABAH” TRT-1 02.07.2010 “SABAH HABERLERİ” KANAL A 02.07.2010 “GÜNE BAKAN” NTV 02.07.2010 “GÜNE BAŞLARKEN” CNN TÜRK 02.07.2010 “HABERLER” BEYAZ TV 02.07.2010 “MODERATÖR” İlaçta karekodsuz dönem başladı ancak eczanede bulunan her 4 ilaçtan 1'i karekodsuz. Türk Eczacıları Birliği karekodlama işlemi için firmalara verilen ek sürenin uzatılması gerektiğini aksi halde hastaların mağdur olacağını belirtti. TV8 02.07.2010 “ERKAN TAN İLE BAŞKENT'TEN” TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak programa canlı yayın konuğu olarak katılarak İlaç Takip sistemi konusunda bilgi verdi. Çolak, eczanelerin raflarında bulunan ilaçların %25'inin karekodsuz olduğunu belirterek, “Bugünden itibaren vatandaşlarımız ilaç alımı konusunda sıkıntı yaşayabilir” dedi. Çolak, geçiş sürecinin gerçekçi olmadığını, ancak yürürlüğe giren sistemin vatandaşı ve eczacıyı mağdur etmeden devam etmesi gerektiğini bunun için de biraz daha zamana ihtiyaç olduğunu vurguladı. HALK TV 07.07.2010 “PORTRE” TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, programa canlı yayın konuğu olarak katıldı. Özel, eczacılık mesleğinin geleceğinden, sorunlarından, eczacı profiline ve Türk Eczacıları Birliği faaliyetlerine kadar pek çok konuda açıklamada bulundu. NTV 29.07.2010 “GÜNÜN İÇİNDEN” HABERTÜRK 29.07.2010 “HABERLER” SHOW TV 29.07.2010 “ANA HABER” KALAN B 29.07.2010 “ANA HABER” SKYTÜRK 29.07.2010 “SON NOKTA” TRT HABER 29.07.2010 “HABERLER” TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, plastik biberonlardaki BPA maddesi konusunda vatandaşları uyardı. Özellikle biberonlarda kullanılan bu maddenin bebeklerde sinir sistemi rahatsızlığı, obezite, hiperaktivite ve hatta ölümcül bir takım rahatsızlıklara neden olabileceğini söyledi. Özel, anne ve babaların cam biberon tercih etmelerinin daha doğru olacağını belirtti. HABERTÜRK 04.08.2010 “HABER SAATİ” TRT- 1 04.08.2010 “ANA HABER” TRT TÜRK 04.08.2010 “TÜRKİYE'DE SABAH” KANAL A 04.08.2010 “GÜNE BAKAN” KANAL D 04.08.2010 “İRFAN DEĞİRMENCİ İLE GÜNE BAŞLARKEN NTV 04.08.2010 “GÜNE BAŞLARKEN” TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, Tarım Bakanlığı tarafından ruhsat alan ve denetimi olmayan, her türlü yerde satışına izin verilen ürünlerin zayıflatma amacıyla piyasaya sürüldüğünü ve ölümlere neden olabileceğini söyledi. Çolak, bu tür ürünlerin birer ilaç olduğunu ve mutlaka ruhsatının ve denetiminin Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. TV8 09.08.2010 “TV 8 DE BU SABAH” Programa telefon bağlantısı ile katılan TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, zayıflama ilaçlarının hiçbir denetime uğramadan bir takım yerlerden satışının mümkün olduğunu ve ilaç olarak algılanmadığı için ruhsatının Tarım Bakanlığı tarafından verildiğini belirtti. Özel, uyarılarının dikkate alınarak Tarım Bakanlığı tarafından toplatma kararı alındığını ve birkaç saat içinde bu ürünlerin toplatıldığını ancak tehlikenin devam ettiğini vurguladı. 45 46 47 48 49 50 51 Astroloji Ecz. Meriç KALAYCIO⁄LU Koç ve Para Koç, kendi ve hayatı üstüne kumar oynayacak kadar riski sever. Girişimci bir ruhu olduğu için yeni yatırımlar yapmak, riskli yollardan para kazanmak, ruhsal olarak tatmin olmasına ve özgüvenini geliştirmesine yardım eder. Ufak da olsa, kendi işinin başında olmak, patron konumunda bulunmak, özgürlüğünü korumasına ve hareket etmek ihtiyacını tatmin edebilmesine izin verdiği için, iş yaşamında motivasyon unsurudur. Birikim yapmak bir Koç için oldukça zordur. Sürekli yenilik arayışında olması, yeni fikirlere açıklığı, harcamaların çeşitlenmesine ve büyümesine neden olur. Koç'un erken yaşlardan itibaren, geleceğini kontrol ve güvenlik altına alabileceği bir yatırım planını uygulamaya sokması temel gereksinimidir. Koç'un enerji fazlası, girişimlerinde, başlangıçlarında kimi zaman negatif etkiler de yaratır. Süregelen arayış, daha iyisine duyulan özlem, projelerin yarım kalmasına, bitirmeden ve bir yenisinin başlamasına neden olur. Bu da finansal anlamda kayıpların yaşanmasında önemli bir etkendir. Bo¤a ve Para Zodyakta banker arketipiyle tanınan Boğa, finansal konularda oldukça tedbirli, sabırlı ve planlıdır. Tüm burçların içinde bireyin yaşamına devam etmek için, gerekli kaynakları saptaması ve sağlamasındaki başarısıyla tanınır. Bir Toprak burcu olarak, üretime yatkın olduğu için, para kazanmak ve yaşamını devam ettirme özelliği gelişkindir. Birikimi olmayan Boğa kendini güvensiz hissedeceği için, önce ruhsal, sonra da fiziksel olarak sağlık problemleri yaşayabilir. Borç almaktan hoşlanmayan Boğa, kendisinden borç istenmesinden de rahatsız olur. Kimseye muhtaç olmadan ayakta durabilmek için, farklı kaynakları yaratır ve kullanıma sokar. Boğa ne kadar çok para kazanırsa kazansın, kendi maddi kaynaklarıyla özdeşleştirir ama gösteriş yapmayı sevmez. Boğa yatırım yapmadan önce muhakkak araştırır, kendisi için önce güvenli sonra da karlı olacak en uygun sistemi bulur. Finansal anlamda gelecek kaygısını hayatında hiç bir zaman hissetmek istemez. ‹kizler ve Para İkizler, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi para konusunda da uzun uzun düşünmekten plan yapmaktan hoşlanmaz. Ancak adaptasyon yeteneği ve toleransı çok yüksek olduğu için, değişen finansal durumlara da kolayca uyum sağlama yeteneği avantajıdır. Yani finansal yapabilirliklerindeki değişimler, İkizlerin çok ciddi etkilenmesine neden olmaz. Aslında rakamlarla arası iyi olan İkizler, isterse bütçesini son derece iyi kontrol edebilir. Paranın hayatında hangi anlama sahip olduğunu düşünüp, saptadıktan sonra parayla olan ilişkisini düzenlemek İkizler için daha iyi sonuçlar yaratacaktır. Sürekli değişen düşünceleri gibi, İkizler in parayla ilişkileri de zamanla değişir. Kimi zaman bir güç aracı olarak gördüğü para, kimi zaman hayatında bir emniyet aracı halini de alabilir. Değişken ihtiyaçlarını tatmin edebilmek için, ani haracamalara gözü kapalı girebilen İkizlerin, bütçesinde dalgalanmalar yoğundur. Ancak özellikle tutumlu zamanlardan sonraki 52 harcamaları, aşırı uçlarda gezinmesindeki en büyük etkendir. Hayati öneme sahip, gerçekten önemine inandığı bir hedef saptamak, İkizlerin yatırım ve birikim yapabilmesinde önemli ve faydalı rol oynayacaktır. İkizleri para biriktirmeye, yatırım yapmaya motive eden diğer bir unsur da yeniliklere olan merakıdır. Yengeç ve Para Su elementi bir burç olan Yengeçin sezgileri ve içgüdüleri çok yoğun olduğu için, ekonomik trendlerdeki değişimleri önceden hissetme potansiyeline sahiptir. Genellikle desteğe ihtiyacı varmış gibi algılanmasına rağmen, güvenliğine çok düşkün olan yengeç, finansal konularda da oldukça dikkatlidir. Hayatının mali alanındaki planlama ve uygulamalarda her zaman başarılı olur. Bireysel amaçlarla değil, ailesinin günlük geçimini ve geleceğini garanti altına almaya çalıştığı için aslında kendini ağır sorumluluklar altında hisseder. Yengeçin en tipik yatırım aracı emlaktır. Araziye ve binalara kendi duyduğu ihtiyaç yüzünden çok önem verir. Öncelikle kendi oturacağı, güvenliği, konforu tam, tüm ailenin rahatlıkla sığabileceği bir ev edindikten sonra, gelir elde etmek ve sağlam yatırımlar yapmak amacıyla emlak almaya devam eder. Ayrıca koleksiyonculuğu nedeniyle, topladığı antikalar, sanat eserleri de yatırım aracı olarak kullandığı diğer alanlardır. Genel olarak toplayıcı, biriktirici bir yapısı olduğu için, bir kenara para koymak Yengeç için çok zor değildir. Aslan ve Para Bonkör, lüksü seven, gösterişten hoşlanan aslan için, para biriktirmek neredeyse imkansız gibidir. Ancak gücü çok seven Aslan, parayı da bir güç aracı olarak algıladığı için, mümkün olduğunca standardını korumaya gayret eder. Tüm ihtiyacı olanlara ayrım yapmadan yardım etmesine rağmen, kendi muhtaç durumda olmaktan nefret eder. Bu durumdaki Aslanın en yakınlarından bile yardım istemesi, neredeyse hayatını kaybetmekle eşdeğerdir. Onurunu ve gücünü her şeyin önünde tutan Aslan, risk almayı da sever ve doğal görür. Dolayısıyla kumar ya da talih oyunları finansal pozisyonunu sarsan en büyük dezavantajları olarak sıralanabilir. Saygı görmek ve takdir edilmek ihtiyacı yoğun olduğu için, parasızken kendini zavallı ve güçsüz hissederek, toplumsal paylaşımlara girmekten sakınacaktır. Doğal bir risk sever olan aslan, borsada ve diğer spekülatif alanlarda başarılıdır. Ancak, özellikle başarılı adımlardan sonra, aşırı riskleri almaktan hiç çekinmemesi, kenara çekilmeyi bilmemesi, uçurumun kenarını görmesine neden olur. Emlak borsası, Altın borsası aslanın başarılı olabileceği alanlardır. Baflak ve Para Aslanın aksine Başak risk almaktan, somut olmayan hiç bir şeye adım atmaktan hoşlanmaz. Toprak elementinden olan Başakın, maddeyle ilişkileri oldukça dengeli ve istikrarlıdır. Çalışmayı ve üretmeyi hayatın amacı olarak gören Başak, detayları görerek hareket ettiği için, sağlam adımlar atmakta yanılmaz. Sürekli hesap yapan Başak, dünü, bugünü ve yarını düşünerek hareket eder. Genelde endişeli bir yapısı ve negativiteye eğilimi olduğu için, kötü günlerin yakında olduğunu düşünerek, para biriktirir ve kendini güvende tutmaya çalışır. Çok ince hesaplar yaparak, en iyi kazancı sağlayan yatırım sistemini başarıyla uygular. Başakın en eğilimli olduğu yatırım yöntemi, bankada para biriktirerek, faiz almaktır. Genel olarak israfa karşı olduğu için, tüketimde de hesaplı ve minimize eden bir tarzı 53 vardır. Parasını çok çalışarak kazanan Başak, lüks tüketim mallarına, marka giyeceklere ya da isim yapmış yerlere meraklı değildir. Kişiliği gibi sade bir yaşamı olan Başak, başkalarına hizmet etmeyi sevdiği gibi, finansal anlamda yardım etmekten de sakınmaz. Sağlığına ve temizliğe çok önem veren Başak’ın en büyük harcamaları bu alandadır. Sık sık gittiği doktor kontrollerini finansal olarak dengeleyebilmesi için, sağlık sigortası Başak’ın hayatında temel bir gereksinimdir. Terazi ve Para Denge unsuru olan Terazi finansal olarak da hayatında stabilizasyona ihtiyaç duyar. Pazarlık etmeden hiç bir şey satın almak istemeyen Terazi, aslında bunu bir prensip olarak yapmaktadır. Sanat ve güzellikler gezegeni Venüs tarafından yönetilen Terazi, değerli taşlara, madenlere, sanat eserlerine ve antikalara yatırım yapmayı tercih eder. Estetik değer yargıları oldukça kuvvetli olduğu için, genellikle aldığı eserlerin sonradan ciddi prim yaptığı görülür. Ortaklığı sembolize eden Terazi, ortak yatırımlardan da kazanç sağlar. Aslında son derece bonkör ve lüks yaşamayı sever; birlikte olduğu insan için parasını son kuruşuna kadar gözünü kırpmadan harcayabilir. Özellikle aşık olduğu zaman, finansal konulardaki kontrolünü tamamen yitirmesi olasılığı her zaman vardır. Sosyal yaşama da çok düşkün olduğu için, hem sosyal harcamaları hem de kılık kıyafet harcamaları yüksek seviyelerde dolaşır. Güzellik ve kişisel bakım merkezlerinde harcadığı para da diğer bir ciddi gider kalemidir. Terazinin hayatında para sadece güzelliklere ulaşmak için kullanılan bir araçtır. Hiç bir zaman parayı bir amaç haline getirmeyen Terazi, isteyene istediği kadar yardım eder. Akrep ve Para Kararlı ve dayanıklı bir burç olan Akrep, amacına kilitlendiği zaman asla geri dönmez. Zodyakta finans konularıyla alakalı burçlardan birisidir. Akrep özellikle geniş ölçekli maddi konularda, analitik yeteneği ve sezgileri yardımıyla olumlu adımlar atar ve başarılı olur. Kendine hiç acımayan, zorluklara göğüs germeyi bir meziyet olarak kabul eden Akrep’in hiç bir şeyde olmadığı gibi maddi konularda da hayatın kolaylıklarını beklemek gibi bir lüksü yoktur. Akrep hiç bir zaman gösteriş yapmak adına, ya da sadece moda diye alış veriş yapmaz ya da bir yere gitmez. Ödediği paranın ne olursa olsun karşılığını almak ister. Aldığı bir şeye çok para ödeyebilir ama, sadece aldığı şeyin kalitesine inandığı içindir. Dolayısıyla akıllı para harcayan Akrep, istikrarlı bir mali portre çizer. Yatırımlarında analitik yeteneklerinin ve stratejilerin arkasını görebilme kabiliyetinin yansımaları görülür. Yay ve Para Ağustos böceğine benzeyen Yay, mali alanda da oldukça iyimserdir. Varsa harcar, yoksa oturur. Aslında şans ve zenginlik gezegeni Jüpiter tarafından yönetilen Yay burcu insanları, hep maddi sınırlarını aşmanın peşindedir. Her şeyi büyük boyutlarda düşünen Yay burcu, büyük yatırımlar yapmayı, geniş ölçekli meblağlarla oynamayı sever. Dolayısıyla riskleri de büyür. Tehlike son aşamasına gelip, kapıya dayanıncaya kadar, ne iyimserliğinden, ne de umudundan bir nebze kaybetmeyen Yay, gerçekle yüzyüze geldiğinde şok olur. Macerayı sevmesi, uzun yolculuklarla kişiliğini entegre etmeyi amaçlaması nedeniyle, uzun seyahatlere büyük paralar harcamaktan hiç çekinmez. Parayı hayatı tanımak, kendini geliştirmek, eğlenmek için bir araç olarak gören Yay, gerek biriktirmekte, gerekse zor günler için yatırım yapmakta çok zorlanır. 54 O¤lak ve Para Toprak elementi Oğlak, Zodyak’ın maddeye hakim olmayı seven üyelerinden birisidir. İhtiyat, tedbir özellikleri risklerin Oğlakın yanından sıyrılıp gitmesindeki en önemli etkendir. Planlama, organizasyon ve yönetme yetenekleri finansal alanda da kendini gösterir. Oğlak hayatının maddi hedeflerini saptar ve uzun yıllara ait stratejiler geliştirerek, sabırla, metanetle, yılmadan bu hedefe ulaşmak için durmaksızın çalışmaya başlar. Yatırım yaparken, kazançtan çok emniyet öncelik taşır. Dolayısıyla geleneksel yöntemler, minimum risk, tipik Oğlak tarzıdır. Oğlak, büyük organizasyonların içinde olmayı tercih ederek, kendi bireysel riskini daraltma eğilimindedir. Çalışırken verdiği emeğin karşılığını, riskini minimize ederek almayı tercih eder. Pratik ve çabuk çözüm üreten yapısıyla, finansal tıkanıkların giderilmesinde liderlik rolünü üstlenmeye eğilimlidir. Özellikle organizasyonların finans kısmında çalışan Oğlaklar, zaman içinde şirketin temel taşı haline gelirler. Zaman zaman eli sıkı hatta cimri olarak nitelendirilen Oğlak, aynı Yengeç gibi parayı bir emniyet aracı olarak görür. Kendisinin ve sorumluluğunda olan insanların geleceğini ve ihtiyaçlarını bir an bile aklından çıkararak, gevşeyemez. Kova ve Para Maddeyle, parayla hiç bağlantısı olmayan burçlardan birisi de Kovadır. Para ancak teknolojiye sahip olmak istediğinde ya da hümaniter amaçla, insanlara yardım etmek istediğinde Kovanın aklına gelir. Demokrasiye ve eşit şartlara çok önem verdiği için, hayatı boyunca asla bireysel kalkınma, kişisel servet edinme amacına da sahip olmaz. Beklenmeyenlerin gezegeni Uranüs tarafından yönetilen Kova, çok değişken, zaman içinde bir aşırı uçtan diğer aşırı uca kayan bir harcama ve biriktirme alışkanlığına sahiptir. Yeniliklerin peşinden giden ve teknolojik alandaki becerisi çok kuvvetli olan Kova, farklı yöntemlerle para kazanır ve farklı şeyler için para harcar. İnsani değerlere ve ihtiyaçlara karşı hassas olan Kova, parasını başkaları için kullanmaktan, son kurşuna kadar harcamaktan hiç çekinmez. Ancak kendi bireysel sıkıntılarında dışarıdan yardım almayı tercih etmeyerek, kendini idare etmeye çalışır. Özellikle maddi sorunlarını paylaşmayı sevmediği için, en yakınları bile mali durumu hakkında bilgi sahibi değildir. Hiç bir lüks tüketime zaafı olmayan Kova, aslında minimum şartlarda bile kendini meşgul edecek, mutlu edecek fırsatlar yaratabilir. Bal›k ve Para Zodyakın anti maddeci olarak tanınan Balık burcu, belki de paranın varlığından bile habersiz olabilir. Hayatın gerçeklerinden ve gerekliliklerinden kolayca uzaklaşan Balık, hayatını devam ettirmek için paranın gücüne ihtyaç duyduğunu farkettiğinde, şaşkınlık içinde kalır. Balığın maddeyle olan ilişkisini düzene sokabilmesi için, ebeveynlerinin erken yaşlardan itibaren ciddi eğitim vermesi gereklidir. İleriki yaşlarda Balık, yatırımlarında profesyonel yardıma ihtiyaç duyar. Empati mekanizması o derece gelişkindir ki, gerçekten kendi hayatını devam ettirebilmek için sahip olduğu son kaynağı bile, tamamen karşısındaki insana verebilir. Böylece Balık, insanlar için ruhsal enerji kaynağı olduğu gibi, maddi enerji kaynağı haline de gelir. Dolayısıyla sınırlarını tayin edebilmek, kendine dur demeyi bilebilmek için Balığın kontrol mekanizmaları üzerinde çalışması gereklidir. Balık aslında sevdiği işi yaparsa, hakkını verdiği için oldukça büyük paralar kazanabilir. Sanattan iyi anlayan ve sezgileri kuvvetli olan Balık, Aslan ve Terazi gibi, sanata yapacağı yatırımlardan da prim sağlar. 55 Bulmaca 1 2 3 Ayfle ÜM‹T 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 1 2 2 6 4 3 7 4 5 8 6 5 7 8 9 1 10 11 12 10 13 3 14 15 9 SOLDAN SAĞA 1) Bitkisel kökenli tedavi edici maddelerle çalışan bilim dalı, botaniğin eczacılık biliminde uygulanması…Çok eski bir tarihi anlatırken kullanılan sözcük. 2) Kısa veya özlü anlatımı olan hikaye, fıkra (hikayecik)…Lobi kelimesinin ortasındaki harfler…Bir nota. 3) Demirden yol… Hayvan terapisi. 4) Kırmızı…Belirsiz kişi…Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı. 5) Herhangi bir nedenle birini bulunduğu yerde görme…Eski Filistin'de bir kent…Seçkin. 6) Paylama, azarlama… Aç karşıtı…Çok ince gözenekli pamuk,ipek veya sentetik dokuma... Bir nota. 7) Verme, ödeme…Opus'un kısaltması… Türk Milli Takımı eski antrenörünün soyadı."Fatih …………." 8) Beyaz…Deniz ve hava ulaştırmacılığında kullanılan uzaklık ölçü birimi…Bir nota…Eski bir uygarlık 9) Araştırmalarda laboratuvar deneylerinde yardımcı olarak çalıştırılan kimse…İngiltere. 10) Büyük yetişkin,yaşlı,kart… Tiksindirme, rahatsız etme , duygu sömürüsü yapmak… Ribonükleik asitin kısaltması. 11) Renkli Burçak adlı şifalı bitkinin diğer adı... Oğuz Aral'ın Avanak lakablı ünlü çizgi kahramanının adı… 12) Bir şeyi güç kullanarak ileri sürmek… İsim. 13) Canlıların üremesi sonucu ortaya çıkan…İlköğretimden sonra en az üç yıllık bir eğitim veren kurum…kader. 14) Modern barkod… Beyazlaşmak. 15) İşaret…Türk Eczacıları Birliği Eczane Otomasyon Sistemi'nin kısaltması…Uluslar arası ünlü bir haber ajansının kısaltması. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Varsayımsal…Ortopedide tedavi şekli…Bir bağlaç. 2) Çözümsel… Ölüm cezası. 3) Oy… Özel gezinti gemisi…Okutman 4) Meke'nin ünsüz harfleri...Kapamak eylemi…Çırpılarak tavada pişirilmiş yumurta. 5) İsim…İridyum elementinin simgesi…Bir düşünceyi anlatan sözcük….Bir harfin okunuşu. 6) İnsan vücudunun saç ,deri ve tırnak gibidış kısımlarına uygulanacak preparatlarla ilgilenen bilimdalı…Teniste bir savunma vuruşu. 7) Yoldaki otomobilleri durdurup ücret ödemeden bir yere gitme yöntemi… Gir kelimesinin tersten yazılışı…Düşünce. 8) Sobe'nin sesli harfleri…Sütlü bitki özütü. 9) Kısa yazı…Tannik asit…Bir akü markası. 10) Aşırı şişmanlık. 11) Güneş Tanrısı…İdrardaki bir madde…Bir dairedeki merkez açı. 12) Tutumlu…Ünvanın kısaltması…Utanma, utanç duyma. 13) Bir mineral… Uyum içinde çalışan parçaların tümü. 14) Gözün renkli kısmı…Güneydoğu Anadolu Projesi. 15) Vilayet…Bir şeyin en ince ayrıntılarına önem veren…Arada açıklık olmayan. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 * Ödüllü Bulmacayı çözdükten sonra, bulduğunuz anahtar kelimeyi TEB Basın Bürosu Adresine gönderiniz. Doğru yanıtı ilk gönderen 2 eczacımıza, TEB Eczacılık Akademisi tarafından düzenlenen meslek içi eğitim programlarından birine ücretsiz katılım ya da akademi yayın seti hediye olarak verilecektir. 56