2010 Ağustos - türk eczacıları birliği

Transkript

2010 Ağustos - türk eczacıları birliği
04
ISSN 1301-5060
Türk Eczac›lar› Birli¤i’nin ‹ki Ayl›k Yay›n Organ› Temmuz-A¤ustos 2010
DOSYA: Bitkisel Ürünler, Mevzuat ve Öneriler
3. Baflkanlar Dan›flma Kurulu Toplant›s›
Keyif Veren fiurup Kolan›n Keflfedilifl Öyküsü
Cruise ile Yunan Adalar›…
‹Ç‹NDEK‹LER
Yay›n Türü: Süreli Yay›n
Bak›fl
3
Ecz. Erdo¤an ÇOLAK / Baflkan
SAH‹B‹
Ecz. Erdo¤an ÇOLAK
Genel Baflkan
4
Diyalog
Ecz. Özgür ÖZEL / Genel Sekreter
TEB Haberler Dergisi Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü
SORUMLU YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ
Ecz. Özgür ÖZEL
Genel Sekreter
3. Baflkanlar Dan›flma Kurulu Toplant›s›
5
Ecz. Nefle KILINÇ MERCAN, Ecz. Esin ÖNGÜN
MERKEZ HEYET‹
Ecz. Erdo¤an ÇOLAK
Uzm. Ecz.Harun KIZILAY
Dosya: Bitkisel Ürünler, Mevzuat ve Öneriler
14
TEB AR-GE Birimi
Ecz. Özgür ÖZEL
Ecz. Nevin TAfiLIÇAY
Ecz. Mukaddes HARMANCI
Kooperatiflerimiz 19
Ecz. Hüseyin OLAN
Ecz. M.fierif BOYACI
Ecz. Ali ASLAN
Günce
23
Ecz. Meriç KALAYCIO⁄LU
Ecz. Murat YÜRÜR
Doç. Dr.Mustafa ASLAN
Ecz. M.Ekrem EfiK‹NAT
Keyif Veren fiurup Kolan›n Keflfedilifl Öyküsü
Ayflen YALMAN
YAYIN SEKRETER‹
Ayflen YALMAN
28
Bizden Haberler
Ecz. Esin ÖNGÜN
REDAKS‹YON
Dönsel COfiAR
K›sa K›sa Sa¤l›k
30
Gaye SARIKAYA
REKLAM SORUMLUSU
Ayflen YALMAN
Afl›-Afl› Yönetimi ve So¤uk Zincir
32
Pakistan'da Selle Gelen Felaket
36
GRAF‹K TASARIM
Linol Tasar›m / www.linol.com.tr
Berivan VARGÜN
BASKI
Fersa Ofset Tesisleri
Ostim 36. Sokak No: 5/C-D, Yenimahalle ANKARA
Tel: 0312 386 17 00 (pbx) • www.fersaofset.com
Bask› Tarihi: 24.09.2010
Feyzullah Yorulmaz Kimdir?
37
Gaye SARIKAYA
Dünyada Ne Var Ne Yok
38
Sevim ÖZDEM‹R
YÖNET‹M YER‹ VE YAZIfiMA
Willy Brandt Sokak No: 9, Çankaya / ANKARA
Tel: 0.312 409 81 00
Kültür Sanat
40
Ayflen YALMAN
YAYIN KOfiULLARI
Dergideki yaz›lar dergi ad› gösterilerek yay›mlanabilir.
Yaz›lardaki görüfllerden yazar›n kendisi sorumludur. Dergi
Cruise ile Yunan Adalar›…
Gaye SARIKAYA
üyelere ücretsiz gönderilir. Yay›nlanmas› istenilen yaz›lar›n,
bilgisayarda Word program› ile yaz›lmas› ve yaz›lar›n orijinal
ç›kt›s› ile birlikte disketinde gönderilmesi teknik aç›dan
kolayl›k sa¤layacakt›r.
Bas›nda TEB
TEB Haberler Dergisi hakk›ndaki flikayetlerinizi,
memnuniyetinizi ve önerilerinizi iletebilmek için;
44
Ayflen YALMAN
Astroloji
52
Ecz. Meriç KALAYCIO⁄LU
Türk Eczac›lar› Birli¤i
Willy Brandt Sokak No: 9 Çankaya / ANKARA adresine,
[email protected] e-posta adresine yazabilir ya da
0312 409 81 09’a faks çekebilirsiniz.
Bulmaca
Ayfle Ümit
56
42
26
Geride bıraktığımız referandum sürecini, bu açıdan
bakıldığında maalesef pek de olumlu değerlendirmek
mümkün değil. Ortaya çıkan sonuçlar elbette farklı
kesimlerce farklı değerlendirmelere konu olacaktır ancak
referanduma giden sürecin kendisi bizleri gerçek bir
demokrasi konusunda ne yazık ki birçok soru işareti ile
baş başa bıraktı. Alanlarda ve tartışmalarda anlamak için
dinlemeyen, anlatmak için tartışmayan bir üslubun egemen
Bak›fl
Ecz. Erdo¤an ÇOLAK / Baflkan
olduğunu gördük. Bu nedenle ne bu süreçten ne de
sonucundan toplumsal olarak iyi bir sınav olarak bahsetme
şansımız olmayacak.
Bütün bunların arasında geleceği kuracak olan ise sözünü
ettiğimiz türde bir demokrasi anlayışı olacak. Biliyorsunuz
hayat hiçbir biçimde boşluk kabul etmez. Doğada ve
Eylül ayından başlayarak, tüm Eczacı Odalarımız Mali
toplumsal yaşamda her ortaya çıkan boşluk, mutlaka
Kongrelerini gerçekleştiriyor. Bizler için Mali Kongre şeffaflık,
başka bir alternatif ile doldurulur. İster olumlu ister olumsuz
açıklık ve hesap verebilirlik demek. Yani yalnızca teknik
olsun… Bu nedenle bizler geleceği ören yolda; yaşayan,
bir prosedür olmanın ötesinde; temsilci ve seçilmişlerin,
gerçek bir demokrasi anlayışını çoğaltmak için durmadan
kaynakların kullanımı konusunda faaliyet ve planlarını,
çabalamak zorundayız. Bu yalnızca birer sağlık çalışanı
kendilerine seçen kişilere aktarması demek. Bu yalnızca
olarak değil bir insan olarak hepimizin sorumluluğu.
herkesin katılımına açık bir mekanizma ile sağlandığı için
Demokrasi anlayışımızda ancak daha da önemlisi
değerli değil, aynı zamanda eczacı odalarına özellikle genç
pratiğimizde, bilerek ya da bilmeyerek yarattığımız
meslektaşlarımızın daha fazla katılımını sağlamak için de
tahribatlar, öncelikle kendi gelecek yolumuzda gedikler
oldukça önemli bir fırsat sunuyor hepimize.
açmak anlamına gelir. Bu nedenle hayatın her türlü
zorlamasına rağmen, kendi hayatımızdan başlayarak
Yönetim erkini elinde bulunduranların hangi alanda olurlarsa
parçası olduğumuz her türlü yapıda ve elbette ülkemizde
olsunlar, sorumlu oldukları kişi ve gruplar karşısında, her
bu bütünlüklü demokrasi anlayışı rehberliğinde
düzeyde açık bir iletişim ve ilişki kurmaları ve “hesap verir”
davranmalıyız.
olmaları, yalnızca meslek örgütlerimiz için değil, toplumsal
her yapı, sivil toplum kuruluşu ya da siyasi partiler için de
Bizler 10'uncu Türkiye Eczacılık Kongresi'ni bu ilkelerle,
gerekli. Bu aynı zamanda toplum olarak dilimizden
farklı ses ve düşünceleri bir araya getirmek, bir kör
düşmeyen demokrasinin de birincil koşulu. Demokrasi;
dövüşünün ötesinde bir anlama ve tartışma platformu
nerede olursa olsun, hangi görevleri icra ederse etsin,
olarak kurguladık. Geleceği farklı sesler ve düşünceler,
deneyim ve bilgisi ne kadar yüksek olursa olsun, herkesin
farklı gelişmeler ve adımlar karşısında kafamızı kuma
hesap verir olmasını sağlayan yönetim biçimi. Demokrasi
görerek kuramayız. Herkesin ve her fikrin değerli olduğu
yalnızca çok seslilik değil, aynı zamanda sesi güçlü olanların
ancak her fikrin ortak hedef için ortak araç olamayacağı
açık ve şeffaf olması, yalnızca yapılan ve yapılamayanlar
düşüncesi ile sesli bir biçimde tartışmalıyız. Dünyadan ve
için hesap sorma değil, aynı zamanda hesap verme,
ülkemizden onlarca farklı sesten, onlarca farklı uzmanlık
yalnızca biz gibi düşünenleri değil, farklı fikirleri de anlama
alanından bilim insanının, siyasetçinin, gazetecinin ve
ve kendini anlatmak için çaba harcama gerekliliği. Yani
elbette meslektaşlarımızın katılımı ile; yalnızca oturumları
demokrasi bir bütün. Bu bütünü parçalarından ayırmak,
ile değil içeriği ile oldukça heyecan verici ve doyurucu bir
demokrasi algı ve pratiğimizi sakatlar. Bu nedenle bizler
Kongre sizleri bekliyor. 30 Eylül günü Ankara'da başlayacak
bireyin etki ve yetkinliğini yok saymayan, katılımcı, çoğulcu,
10'uncu Eczacılık Kongresi'nde bizler her yönüyle
şeffaf bir idari ve mali işleyişe sahip, dinleyen ve anlatan
ülkemizin, sağlığın, sağlık meslek örgütlerinin ve elbette
bir zeminde gelecek yolumuzu belirlemeliyiz. Bu anlamda
eczacılığın geleceğini tartışmak için bir arada olacağız.
elimizde olan araçlara sıkı sıkıya bağlanmamız, onları işlevli
kılmamız yetmez. Hep birlikte bu yolda yeni araçlar da
Sizi de geleceğimizi tartışmaya bekliyoruz.
yaratmalıyız.
3
sahipler. İlaç dağıtım alanında oldukça umut verici bir
pozisyonumuz var ama alınacak daha çok yolumuz var. Hepimiz
çok iyi biliyoruz ki, her biri başarılı birer eczacı örgütlenme
projesi olan, bizim olan ve sadece bizim olacak bu yapılara
bugün ve gelecekte çok fazla ihtiyacımız olacak.
Diyalog
Ecz. Özgür ÖZEL / Genel Sekreter
TEB Haberler Dergisi Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü
Değerli Meslektaşlarım,
TEB Haberler dergimizde, bir önceki sayıdan bugüne kadar,
Türk Eczacıları Birliği'nin yoğun gündemi içinde sizler ile
paylaşamadığımız ama, mesleğimiz adına gerçekleştirdiğimiz
önemli gelişmeleri aktarmaya çalışıyorum. TEB Haberler Sorumlu
Yazı İşleri Müdürü olarak, bu sayıda, bir önceki sayıdan bu yana
gerçekleşen çok önemli ve umut verici bir gelişmeden bahsetmek
istiyorum.
37. Dönem 3. Başkanlar Danışma Kurulu Sonuç Bildirgesi'nde
ilaç dağıtım piyasasında bir ecza deposunun çoğunluk
hisselerinin yabancı sermayenin eline geçmesi sonucu ortaya
çıkan durumun ciddiyetinin önemine vurgu yapmış;
“Kooperatiflerimiz Eczacılık Sisteminin Can Damarlarıdır!”
demiştik. O sonuç bildirgesindeki duruşun gereği olarak eczacılar,
eczacı kooperatifleri, TEB ve TEKB arasında var olan ilişkilerin
daha da geliştirilmesi ve daha fazla ortak hareket alanı yaratılması
için harekete geçtik.
Bu, kararın dergimize de yansıması oldu. Bundan sonra
dergimizin her sayısında 4 sayfa, kooperatiflerimiz ve ecza
kooperatifçiliği hakkında sizlere yönelik yazılara ve tanıtımlara
ayrılacak. Bu yenilik, aşağıda da bahsedeceğim üzere
kooperatiflerimiz ve TEB arsındaki bağın daha da güçlendirilmesi
yönünde ortak hareket etme kararlılığı adına atılan küçük
adımlardan biri. Bu tavrı ve duruşu kalıcılaştırmak ve geliştirmek
zorundayız. Çünkü, mesleki dayanışmanın sembolü olan eczacı
kooperatiflerimiz, eczacılarımız arasında dayanışmayı pekiştirmek,
güçlerimizi birleştirmek, başarılarımızı birlikte paylaşabilmek ve
mesleğimizin geleceğini korumak için oluşturduğumuz yapılar.
Manisa'da 1978'de Ecz. Neşe Gülersoy ve arkadaşları tarafından
MEDAK Ecza Kooperatifinin kurulması ile başlayan eczacı
kooperatifçiliği hareketi, 1979'da Bursa ve EDAK Ecza
Kooperatiflerinin, 1980 yılında Ankara, 1987 yılında Güney,
1989 yılında İstanbul Eczacı Kooperatiflerinin kurulması ile daha
da güçlenmiştir. 1989 yılında Tüm Eczacılar Üretim, Temin,
Dağıtım Kooperatifleri Birliği (TEKB) çatısı altında birleşen
kooperatiflerimiz. Bugün İlaç pazarında % 17 pazar payına
4
Kooperatiflerimizin, verimli ve etkin bir örgütlenme stratejisi
doğrultusunda daha da kurumsallaşarak sürdürülebilir bir
büyüme hızına kavuşması, örgütlü yapısı içinde kurumsal bir
kültürün yaratılması, aktif katılımcılığın iyi örneklerinin sergilenmesi
için hepimize görev düşüyor. Bu sorumluluk ile hareket etmek
sadece mesleğimizin korunması ve geleceğe taşınması için
katkı sunmayacak; aynı zamanda, toplumda katılımcı
demokrasinin ve karar alma süreçlerinin gelişmesine de katkıda
bulunacaktır.
Bu anlayış doğrultusunda, Merkez Heyetimiz, 11-12 Ağustos
tarihlerinde, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği ve birim eczacı
kooperatiflerimizin temsilcileri ile bir araya gelerek meslek
örgütümüz, meslektaşlarımız ve kooperatiflerimiz arasındaki
bağı güçlendirmek ve alternatif projeler hakkında görüş
alışverişinde bulunmak için neler yapabileceğimizi tartıştık. Bu
çalıştayda kooperatiflerimizin ve TEB'in ortak iştirakleri başta
olmak üzere, tüm tarafların desteklenmesi konusunda ortak
irade gösterilmesi, somut işbirliği koşullarının yeniden
değerlendirilmesi, özellikle Kooperatif-EGAŞ, EGAŞ-Çağdaş
Lab. ilişkilerinin daha sağlıklı bir noktaya taşınması için çalışma
yapılması yönünde kararlar aldık. Ayrıca gündem değerlendirmesi
ve somut işbirliği koşullarına karar vermek üzere TEB ve TEKB
yöneticileri bundan sonra en fazla üç ayda bir özel gündemle
toplanacaklar.
Hepimiz biliyoruz ki, somut işbirliği koşullarının yaratılması ve
ortak hareket edebilme fırsatlarının geliştirilmesi; gelecekte var
olabilmenin anahtarı. Bu nedenle, daha etkin ve verimli bir
eczacı-eczacı kooperatifi birlikteliğinin yaratılması ve bu birliktelik
üzerinde yükselecek bir anlayışın geliştirilmesi gerekmekte. Bu
nedenle aldığımız kararların mesleğimizin geleceği için çok
önemli olduğu konusunda kuşkum yok.
Kuşkusuz, tüm bu kararları alırken, küresel sermayenin ilaç
pazarına yönelik baskıları ve zincir eczane gibi tehditlere karşı
eczacılarımızı korumayı, meslektaşlarımızın sağlık sisteminin
işleyişi içindeki ve ilaç temin süreçlerindeki mesleki işlevlerini
güçlendirmeyi hedefliyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki eczacılık
mesleği sağlık ve ilaç alanının vazgeçilmez unsurlarının başında
gelmektedir. Ancak, bu vazgeçilmezlik mezun olurken aldığımız
diplomayla sonsuza kadar sürmez. Öyleyse, biz eczacılar,
toplum sağlığına, ülkemize ve mesleğimize her gün artan ölçüde
ve yorulmadan değer katmaya devam etmeliyiz. Bunun için
eğitimimizi meslek hayatımız boyunca sürdürerek, ömür boyu
öğrenen ve ömür boyu öğreten birer sağlık profesyoneli olarak,
kattığımız değeri herkesin görmesini sağlamalı ve
vazgeçilmezliğimizi ancak bu şekilde koruyabileceğimizi hiçbir
zaman unutmamalıyız.
Saygılarımla
Toplant›
Ecz. Nefle KILINÇ MERCAN, Ecz. Esin ÖNGÜN
3. Baflkanlar Dan›flma Kurulu Toplant›s›
37. Dönem 3. Baflkanlar Dan›flma Kurulu Toplant›s› 29 Temmuz 2010
tarihinde Ankara'da gerçeklefltirildi.
GELECEK. Türkiye'nin geleceği, mesleğimizin geleceği, meslek
örgütlerinin geleceği, ilaç ve eczacılığın geleceği konsepti içerisinde
bir tartışma platformu oluşturmaya çalışıyoruz bu kongreyle. Kongreye
dünyadan ve Türkiye'den çok değerli bilim insanları, uzmanlar, siyasiler
katılacaklar. Burada sağlığı, eczacılığı, ilacı ve geleceği tartışacağız.
Çok açık biçimde bunları sizin gündeminize taşımaya çalışacağız.
ECZ. ERDO⁄AN ÇOLAK (Türk Eczac›lar› Birli¤i Baflkan›)
Değerli meslektaşlarım, Aramıza yeni katılan iki tane odamız var;
Nevşehir ve Niğde eczacı odalarımıza, başarılar diliyor, aramıza hoş
geldiniz diyorum ve tüm oda başkanları adına tebrik ediyorum. Eczacı
odalarımız çoğaldıkça, demokrasimizin gelişeceğine ve Türkiye'nin
katılımcı, demokratik yapısının güçleneceğine inanıyorum. Şu anda
da Türkiye gerçekten çok hassas bir dönemden geçiyor. Bu hassas
dönemde bizim çok daha duyarlı, çok daha çağdaş, aydın ve hem
sağlık merkezi, hem bir danışma merkezi olarak toplumu dostluğa,
barışa davet eden bir tavır içerisinde olmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar; size gündem gönderildikten sonra Cuma günü
Rekabet Kurumu tarafından önce kendi sitelerine, sonra da Türk
Eczacıları Birliği'ne bir tebliğleri ulaştı. Servier'le başlayan, daha sonra
diğer firmalarla ve Pfizer'le devam eden süreci rekabete aykırı buldu.
Değerli arkadaşlarım; bu meselenin iki yönü var. Birincisi; ilaç alım
koşullarının eczacı lehine değiştirilmesini sağlayarak, yani vadeleri
uzatarak, iskontoları yüzde 4 ve 7 oranında artırarak, eczacılara 200
trilyon civarında bir kaynak sağlamıştık. Eczacılarımız açısından bu
gerçekten ciddi bir rakam. Bize kesilen ceza ise bugünün rakamıyla
362 bin TL. İkincisi, Rekabet Kurumunun kararını meşru saydığımız
örgütlü tepkinin rekabet sopası altında sindirilmesi olarak
değerlendiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım; ikinci bilgilendirmemiz ise, kongreyle ilgili.
Biliyorsunuz, her yıl olmasa bile iki yılda bir Türkiye Eczacılık Kongresini
yapmaya çalışıyoruz. 2008 yılında İstanbul'da İstanbul Eczacı Odasıyla
beraber bir Türkiye Eczacılık Kongresi yaptık. Bu yıl da Ankara'da
Ankara Eczacı Odasıyla beraber 30 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında
10. Türkiye Eczacılık Kongresini yapacağız. Buradaki ana temamız,
Değerli arkadaşlarım; gündeme geçmeden son bir gelişme de,
Türkiye'de biliyorsunuz, uzun süreden beri, özellikle ilaç sanayi
noktasında hep söylemimiz şu aslında: Eczacılar ilacın üretiminden
tüketimine kadar her aşamada olmalı diyoruz yıllardan beri. 1956
yılında kurulan Türk Eczacıları Birliği’nin ana anlayışı bu. Ancak üretim
alanında çok fazla olmadığımız çok net bir biçimde ortaya çıkıyor ve
yaşadığımız süreçte de Türkiye'nin elinde bulunan ulusal ölçekli
dediğimiz yerli ilaç sanayinin de artık uluslararası ilaç sanayinin eline
hızla geçtiği bir Türkiye panoraması yaşıyoruz. Bu dağıtım kanalında
da gittikçe bir tekelleşme süreci var. Hedef Grubu’nun yüzde 60'lık
bir oranda Alliance-Boots tarafından alınması olgusunu yaşıyoruz.
Burada bizim çok dikkatle izlememiz gereken bir süreç var, üretim
kanalından sonra dağıtımda, dağıtımdan sonra bizim alanımızda neler
olur; onları gerçekten ciddi biçimde incelememiz, tartışmamız,
konuşmamız gerekiyor. Bu dağıtım alanındaki değişiklikleri yakından
izleyip, buna yönelik tedbirleri de almamız gerekiyor. Bu konuda
eczacı odalarımızın yapması gereken şeylerden biri, kendi bölgelerindeki
kooperatifleri güçlendirmek, olmayan bölgelerin kooperatifleşmesi ya
da kooperatif şubelerinin açılması konusunda çaba sarf etmesini
sağlamaktır.
Kendi gündemimize gelirsek arkadaşlar; bu toplantının mesleğimizin
geleceği açısından çok önemli bir kilometre taşı olduğunu düşünüyoruz.
Şu iki maddeyi doğru değerlendirmemiz gerekiyor. Birincisi; aile
hekimleri reçeteleri. Biliyorsunuz, sağlıkta dönüşüm projesiyle birlikte
özellikle pratisyen hekimler aile hekimi yapılarak ve 3500 kişilik bir
nüfus da bu hekimlere bağlanarak, vatandaşların sağlık hizmetinden
yararlanma olgusu biraz daha geliştirilmiş oldu. En azından herkesin
başvurabileceği bir hekim kendisine tahsis edilmiş oldu. Burada şehir
merkezlerinde bu işi son derece kolay bir biçimde yaparken, taşrada,
köylerde bu işi yapmanın zorlukları içerisinde olan bir hükümet de
var. İnsanların hekime gitme sıklığının arttığı, ilaca ulaşma olgusunun
da hızla tamamlandığı bir süreci yaşarken, bizim sağlık hizmeti giden,
ama ilaç hizmeti gitmeyen yerlere ilişkin Sağlık Bakanlığıyla yaptığımız
protokole uygun davranmamız gerekiyor. Biliyorsunuz, daha önce
yatan hasta konusunda özellikle büyük kentlerdeki odalarımız bu
konuda son derece gayret sarf ettiler ve bu dağıtım ağını
gerçekleştirdiler. Ama çok sayıda odamız da bunu kendi gündemlerine
uzun süre almadılar. Hâlâ almayan odalarımız var. Dolayısıyla hep bir
tartışma konusu oldu. Aile hekimi reçetelerinin dağıtılması protokolünde
çok daha dikkatli olmalıyız. Bugün bununla ilgili sorunları da
konuşacağız.
5
Değerli arkadaşlarım; 1965 yılında Türk Eczacıları Birliği tarafından
Danıştay'da açılan dava ile muvazaalı eczanelerin kapatılması kararının
alınmasının üzerinden tam 45 yıl geçmiş. 1985 yılında basılan bir TEB
Haberler Dergisi kapağında şöyle söylüyor: “Muvazaaya karşı olmak
bir meslek borcu, bir sağlık hizmeti anlayışıdır”. Bunun da üzerinden
tam 25 yıl geçmiş. Bu örgüt biliyorsunuz, Sağlık Bakanlığıyla çok
uzun görüşmeler yaptı ve 40 sayılı bir genelge çıkarttık. Bu genelge
eczacı odalarımızın rahatlamasını sağladı ve buraya sağlık müdürlüğü
ile eczacı odası arasında yaklaşık 21 tane farklı görüş içeren dosya
geldi ve bunların hepsine muvazaa kararı çıkartıldı. Bu bir başarıdır
arkadaşlar ve çok büyük de bir güçtür. Ama sonra bu genelge iptal
edildi. Çünkü bir kısım meslektaşlarımız davalar açtılar ve bu davalardan
Sağlık Bakanlığı bürokratları çekindiler ve bunu kaldırdılar. Daha sonra
tekrar görüşmeler yaptık, bu konuda eczacı odalarına taleplerin
çoğaldığını, ancak genelgeyle bu taleplerin büyük bir oranda azaldığını
söyledik. Burada da Sağlık Bakanlığı ve bürokratlar ikna oldular, bir
yönetmelik çıkardılar, yani genelgeden daha güçlü bir hale geldi şu
anda bu yönetmelikle muvazaa işi. Ancak muvazaanın önlenmesi
noktasında, delil toplama noktasında odalarımızın daha çok gayret
sarf etmesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım; bir diğer gündemimiz de ilaç takip sistemiydi.
İlaç takip sistemi gerçekten son aylarda hem eczacı odalarımızın,
hem meslektaşlarımızın yaşamını bir anlamda kâbusa çevirdi diyebiliriz.
Gerçekten Türkiye'de bilgisayar altyapısı henüz tamamlanmamış, bu
kadar büyük bir işlem yükünü kaldırmaya hazır olmayan bir Medula
sistemiyle bunun yapılabilmesi son derece zordu. Biz de bunu defalarca
Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve ilaç takip sisteminin sorumlusu olan
Sağlık Bakanlığı’na anlattık. Şu anda da Medula temel sorunlarımızdan
biri olarak henüz ortada duruyor. Burada da gene eczacıya angarya
yaptırılmaya çalışılıyor.
Tabii bu devletin kamu hizmeti veren herkesi kendi elemanı gibi
görmesinden de kaynaklanıyor. Sistem sürekli bir değişim içerisinde,
bir değişiklik içerisinde kurallar getiriyor. Biz de bu kurallara uygun
olarak kendi meslektaşlarımızı toparlamaya çalışıyoruz ve süreci doğru
yönetmeye ve meslektaşlarımızın sıkıntılarını azaltmaya çalışıyoruz.
Değerli meslektaşlarım; bu yaşadığımız süre içerisinde 7 maddelik
bir protokol yapmıştık. Bu 7 maddelik protokole ilişkin de birkaç defa
erteleme aldık. Geldiğimiz noktada 7 maddeden 6 tanesi çözülmüş
durumda, ama en büyük sorunumuz olan ve yaklaşık 14 bin, 15 bin
eczaneyi ilgilendiren stok düzeltme hakkımız duruyor. Stok eczacının
kendisinden kaynaklı bir sorun değil. O yüzden bunun bedelinin
eczacılar tarafından karşılanması bizim savunabileceğimiz bir şey
değil. Bununla ilgili mücadelemiz devam edecek. Bununla ilgili de
defalarca Sağlık Bakanı, Çalışma Bakanı, Maliye Bakanını ziyaret ettik
ve bu üç kurumun da bürokratlarını, müsteşarlarını defalarca ziyaret
ederek, bunları kendilerine anlattık. Şu anda stok düzeltmeyle ilgili
top Maliye Bakanlığı’nda değil, Maliye Bakanlığı bunu çözebileceğini
ifade ediyor. Ancak çözüm merkezinin Çalışma Bakanlığı olduğunu
vurguluyor. Çalışma Bakanlığı da bunu protokol yapma şartına bağlıyor.
Protokolde de 5 tane madde vardı. Bu 5 maddenin 4'ü fiilen ortadan
kalkmış durumda. Bir madde üzerinde duruluyor. O da sözleşmelerden
ücret alınmaması. Bu sözleşmelerden ücret alınmayarak bir protokol
yapılması, daha sonra hem stok düzeltmeyle ilgili, hem diğer varolan
protokolden kaynaklı, ama bugün kadük olmuş ve bugün sorun olarak
karşımıza çıkmış birçok problemin çözümü yeni protokolün
imzalanmasından geçiyor diye Çalışma Bakanı’nın bize aktarımı var,
yani diğer bakanların işaret ettiği Çalışma Bakanı’nın. Bu noktada bir
konuya açıklık getirmek gerekiyor: Bazı oda başkanlarımız bu toplantının
gizli bir gündemi olduğu, onun da Bakanın teklifi olduğunu söylüyor.
Bizim hiçbir zaman Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti olarak gizli
bir gündemimiz olmaz arkadaşlar. Açık, şeffaf, ne biliyorsak, ne
yaşıyorsak, bunları hem Merkez Heyetimizde, hem de sizlerle yaptığımız
toplantılarda çok net bir biçimde konuşuyoruz. Dolayısıyla hiçbir
zaman hiçbir konuda böyle bir gizli gündem yapalım, arkasından
bunu sunalım, buradan da böyle bir şey çıkaralım gibi bir anlayışımız
şimdiye kadar olmadı, bundan sonra da olmaz.
Bazı odalarımız özellikle Merkez Heyetinin son dönemlerde sessiz
kaldığına ilişkin vurgu yapıyor. Oysa görüşmelerimiz ve eylemlilik
sürecimiz devam ediyor. Somutlaştırırsak, şu anda 19 Temmuzda
eczacıların kendi stoklarındaki ilaçları, ürünleri kaydetmesiyle ilgili
karara karşı çıktığımızı hem web sitemizden, hem de Sağlık Bakanlığıyla,
İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğüyle ve müsteşar ile yaptığımız ayrı ayrı
toplantılarda bu karara uymayacağımızı söyledik ve bunu da deklare
ettik. Dolayısıyla bir eylemlilik içerisindeyiz. Eylemlilik dediğiniz şey,
sadece bir kepenk kapatma işlemi ya da bir miting işlemi değildir.
Her yaptığınız hareket, özellikle bir genelgeye karşı “genelgeyi
tanımıyorum” tavrı bir eylemliliktir arkadaşlar. Bir basın toplantısı bir
eylemliliktir. Onun için bu eylemlilikleri sadece bir yere kanalize ederek,
bunun dışındaki hiçbir şey eylem değildir, sessizliktir demek de insaflı
bir tavır değildir diye düşünüyoruz.
Gündeme ilişkin Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinin söyleyeceği
bunlar. Şimdi sizleri dinlemek istiyoruz. Buyurun arkadaşlar.
ECZ. SEM‹H GÜNGÖR (‹stanbul Eczac› Odas› Baflkan›)
Hedef Alliance'ta yaşanan son değişim, yani
%60-%40 oranındaki yeni hisse dağılımı
İstanbul'da %80-%20 olarak konuşuluyor.
Neredeyse Hedef Grubu ilaç alanından çekiliyor
ve bu alan tamamen Alliance-Boots grubuna
devrediliyor. Bu durum şirketin en yetkili ağzı
tarafından dün oda başkanlarına hitaben yazılan
yazıda da açıklandı. Onlar her ne kadar bu
gelişmenin önümüzdeki süreçte dağıtım kanalları
alanında büyük bir gelişim ve değişim
yaratacağını söylüyor olsalar da, bu durum beni,
odamı ve eczacı tabanımı çok rahatsız ediyor.
Bu bakımdan bir adım atılması gerekiyor. Aile
hekimliği eczacı alanında gerçek anlamda hiç
tartışılmadı. Şimdi görüyorum ki, bazı illerimizde
yıllardır devam ediyor, bazılarında yeni başladı.
6
İstanbul'da 1 Kasım'da yürürlüğe girecek. Birçok
handikabının olduğu, etik, deontolojik, akla
gelmeyecek işlerin yapıldığı dile getiriliyor.
Hekimlerle yaptığımız görüşmelerde, doktorlar
da bundan son derece rahatsız, yani o derece
pazarlıklar oluşturulmaya başlamış ki, artık
muayenehaneler açılıyor, cerrahi malzemeler,
aletler eczacı tarafından konuluyor, eczacı alıp
transfer ediliyor. Bir müddet sonra sevk sistemi
başladığında hekimlerin performans kriterleri
gündeme geldiğinde, hasta transferleri
olduğunda, düzgün yürüyen illerdeki sistemler
de bozulacak. Onun için Türk Eczacıları Birliği'nin
Türk Tabipleri Birliğiyle oturup ortak bir politika,
bir görüş belirtmesi lazım.
ECZ. O⁄UZ EK‹NC‹O⁄LU (Ankara Eczac› Odas› Baflkan›)
Sözleşme fiyatıyla ilgili tartışmalar oldu. Sosyal
Güvenlik Kurumu'nun bir meslek örgütünün
üyeleriyle arasına girmek gibi bir tavrı olduğunu
hep düşünmüştüm. Özellikle sözleşmeleri feshettiği
dönemde bu açık bir biçimde ortaya çıktı. Ama
Türk Eczacıları Birliği'nin ekonomik kaynaklarını
tıkamak, kesmek gibi bir tavırla sözleşme parasına
itiraz edip, ondan sonra da eczacıya “biz sizi çok
seviyoruz, sözleşmeye para vermemenizi istiyoruz”
gibi bir üslupla anlatmaya çalışan bir tavrın, iyi
niyetli olduğunu düşünmek mümkün değil. Bu
nedenle hiç tartışmaya açılmaması gerektiğini
düşünüyoruz. Balıkesir'deki Bölgelerarası
Toplantı'da yaptığım konuşmada da çok açık bir
şekilde ifade etmiştim, bunu sadece Türk Eczacıları
Birliği Merkez Heyeti'ne eleştiri gibi algılamayın
lütfen, kendimi de bu sözün en ortasına ya da en
önüne koyarak söylüyorum; İTS konusunda,
meslek örgütü olarak edilgen bir yapıyız demiştim.
Edilgen bir tavır izledik. Türk Eczacıları Birliği
Merkez Heyeti'ne bu noktadaki eleştirimizi o zaman
ifade etmiştim. Sadece bunun olmasını
engelleyecek, işte Başkanlar Danışma Kuruludur
ya da başka eylemlilik şeklidir, bunu organize
etmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
ECZ. BURHANETT‹N BULUT (Adana Eczac› Odas› Baflkan›)
Siyaset tartışması, galiba kafalarda çok fazla soru
işareti oluşturuyor. Burada bir yanlış anlaşılma var.
Elbette Türkiye'deki siyaset algısı, sadece taraf
olmakla eşdeğer, ama bizler örgüt yöneticileriyiz,
sonuçta bu toplumu yönlendirenleriz. O anlamda
da toplumun algısında böyle bir karşıtlık varsa, biz
o karşıtlığı ayrıştırmaya çalışan kesim olmak
durumundayız. Elbette meslek odaları, sivil toplum
örgütleri siyaset yapacak, politika yapacak.
Yapmaması mümkün değil. Buradaki ince çizgi, bir
partinin borazanlığının yapılmaması, bir partinin bir
kuruluşu halinde hareket edilmemesidir. Ama özellikle
şu yaşadıklarımıza baktığımızda, bir politika
yapmamamız, buna ilişkin fikirlerimizi söylemememiz
mümkün değil. Bakın, buradaki konuların hepsinde
siyaset var. Muvazaada siyaset var, İTS'de siyaset
var, köy reçetelerinde siyaset var. Danıştay'ın aldığı
karar da bir siyasi durum. Muvazaa olgu olarak
karşımızda, ama sürekli şekil değiştiriyor. Siz o şekil
değişikliğinin içerisinde statik kalırsanız, yani her
seferinde aynı metotla gitmeye kalkarsanız, o zaman
onunla baş edemezsiniz. O yüzden de Türk Eczacıları
Birliği'nin bugün bunu gündem etmesinin gerekçesinin bu olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen,
bölgelerden bu tür bilgileri alarak, bir yol haritası
çizecektir. Muvazaayla ilgili çok hareketli, içerisinde
uzman olan, her an şekil değiştirebilecek ve tüm
bölgelere müdahale edecek bir yapılanma içerisine
girmemiz lazım. İki temel noktadan da gitmemiz
gerekiyor. Bir tanesi, yeni açılan eczanelere ilişkin
yapılacaklar. Orada önemli bir aşama var, yeni
yönetmelikle ciddi bir mesafe alındı. Ama bizim asıl
sıkıntımız, eczanesi olup da, sonradan muvazaaya
dönen eczaneler.
ECZ. TEVF‹K GÖÇER (Konya Eczac› Odas› Baflkan›)
Muvazaa bizim bölgemizde de çok uzun yıllardır
hep sorun olarak gelmiştir ve birçok muvazaa
girişimi, halihazırda muvazaalı eczane olduğu gibi,
birçok da girişim olmaktadır. Bunun önüne mutlaka
geçilmesi lazım. Önceden 2009/40 sayılı Genelge
vardı, onunla gerçekten büyük işler yaptık. Dosya
sayısı çok fazla olmasa da, o genelgeyi ortaya
koyup, eczacıların caymasına sebep olacak birçok
vak'ayla karşılamıştık. Bunun kaldırılması, iptal
edilmesi bizi gerçekten çok üzmüştü. Yayımlanan
yönetmelikte vereseli eczaneler yok, bulunmasının
çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu
yönetmelik tabii ki mücadelemizi güçlendirecek,
ama sadece yeni açılacak eczaneler açısından
etkili olacak. Bu yönetmelik kapsamında, eskiler
için yapılacak çok fazla bir şey gözükmüyor.
Bununla ilgili yapılacak çalışmalarda Türk Eczacıları
Birliği'nin elinde şöyle bir koz var: şimdiye kadar
yapılan komisyon toplantısında bir şeyler
toparlanmıştı, bölge eczacı odalarından belli bilgiler
Türk Eczacıları Birliği'ne aktarıldı. Bu bilgiler gerekli
kuruluşlarla, kurumlarla paylaşılırsa, bunlarla ilgili
gerçekten kurumsal bazda bir araştırma yapıldığı
zaman ortaya çıkacak suistimaller görünürse,
bunların üzerine devlet tarafından da gidilerek,
muvazaalı diye kapatılamasa bile, suistimalleri göz
önünde bulundurularak kapatılması sağlanabilir
diye düşünüyorum.
ECZ. ARMAN ÜNEY (Samsun Eczac› Odas› Baflkan›)
İlaçların perakende satış fiyatlarının üzerinde yazıyor
olmaması önemli bir problem. Elden satılan
ilaçlarda da farklı fiyatlarla satışların olabileceği
konuşuluyor. Bu da bizim ilerleyen dönemde
güvenirliliğimiz konusunda önemli bir sıkıntı. Biz
ilaçların üzerinde mutlaka kupür olarak değilse
bile, ilaç satış fiyatlarının üzerinde olması gerektiğini
düşünüyoruz. Eczane bulunmayan yerlerdeki
yerleşim bölgelerindeki halka ilaç teminiyle ilgili
protokolle ilgili çok kısa birkaç şey söyleyeceğim.
Bu kesinlikle çok önemli bir konu, mutlaka sahip
çıkmamız gerekiyor. Biz sahip çıkmadığımız zaman,
başkalarının bu işe sahip çıkacağı ve yapacağı
düşüncesine aynen katılıyoruz.
7
ECZ. KIVANÇ ATMACA (Bursa Eczac› Odas› Baflkan›)
İlaç Takip Sistemi'ni bölgelerarası toplantıda da
bir parça dile getirdik belki, ama çok daha uzun
konuşmamız gerekiyordu. Bir defa o akıl
karışıklığı, o gel-gitler hepimizi sıkıntıya düşürdü.
Tüm eczacılarımızı da sıkıntıya düşürdü, 24 bin
eczane ne yapacağımıza bir türlü karar
veremedik. Bence, bunun yegane sebebi de,
üzerinde yeterince düşünülmüş, tartışılmış ve
karar verilmiş bir konu olmamasıdır. Şimdi neler
geliyor karşımıza? Stoklarımızı bildirelim, aldığımız
ilaçları bildirelim. Bunları yaparken bir de rica
minnet, sanki kaçakçıymışız gibi, stok aflarına
gidelim, stok afları konusunda el pençe divan
duralım, ama karşılığında da bizden başka bir
şey isteniyor; “yeni bir protokol yapalım, bunu
da ücretsiz olarak dağıtın” deniyor. 6643 Sayılı
Yasamızda bu protokolün nasıl olacağına ilişkin
madde çok açık değil mi? Protokolümüz fesih
edildi, mahkeme bu konuda karar vermedi mi?
Yasaya rağmen, üstelik de mahkemenin de
onayladığı bir uygulamaya rağmen, hâlâ Çalışma
Bakanlığı bu teklifi Merkez Heyetimize yapabiliyor.
Merkez Heyetimize ücretsiz sözleşme olmaz
noktasında verdikleri cevap için teşekkür ederiz.
Bu noktadan da bir adım geriye gitmemelerini
Bursa'daki tüm meslektaşlarım adına diliyorum,
rica ediyorum.
ECZ. S‹NAN ÖZÇEL‹K (Diyarbak›r Eczac› Odas› Baflkan›)
Diyarbakır Eczacı Odası olarak özellikle bu
yönetmelikle ilgili görüşlerimizi ifade etmek
istiyoruz. Türk Eczacıları Birliğimizin bu
çalışmasını çok değerli bulduk. Özellikle bizim
gibi muvazaa politikası oluşturmaya çalışan, bu
anlamda diğer odalarımızdan geri kalmış
bölgelerimiz için çok hayati bir önem
taşımaktadır. Türk Eczacıları Birliğimizin değerli
yöneticileri biliyorum ki, bu konuda çok büyük
emekler vermiştir. Bu yönetmelik öyle durduğu
yerde önümüze gelmiş bir yönetmelik değil,
birçok mücadele sonucunda kazanılmış bir haktır.
Muvazaa konusunda çok iyi neticeler almamıza
vesile olacağını düşündüğüm için, tekrar bu
konuda Merkez Heyetimizi tebrik ediyorum ve
hepimizin müteşekkir olması gerektiğine
inanıyorum.
ECZ. MUSTAFA HÜDAY‹O⁄LU (Kahramanmarafl Eczac› Odas› Baflkan›)
İlaç Takip Sistemi'nde tüm başkanların farklı
farklı yorumladığı stok düzenlemesine şu açıdan
bakmak istiyorum: Türkiye'de 24 bin eczaneden
16.500 tanesinin bununla ilgili sıkıntısı varsa,
bunun doğrusu, yanlışı yoktur, bu sıkıntıdır
demektir. Arkadaşlar, her geçen gün Türkiye'de
eczacılık fakülteleri hesapsız şekilde artmakta,
mezun eczacı sayısı artmakta. Bence artık, ilaç
dışı ürünlere ağırlık vermeliyiz. Şu anda ilaç
dışında medikal ve diğer ürünlerin satışının
sadece yüzde 5'i eczanelerde, yüzde 95'i yok.
Bu çok büyük bir ciro. Buna, mutlaka eczacılar
olarak sahip çıkmalıyız. Eczanemizi buna göre
dizayn etmeliyiz. Mamalarımız marketlere gitti,
aşılarımız doktorlara gitti. Mesleğimizin geleceği
ve halk sağlığının korunması için elimizden gelen
bütün önlemleri almalıyız diye düşünüyorum.
ECZ. SAB‹H TEK‹N ÇA⁄LAR (Trabzon Eczac› Odas› Baflkan›)
İki önemli gündem maddemiz var. Bir tanesi,
Hedef Alliance-Boots denilen firmaya satılan
hisselerinin yüzde 60 oranına çıkması, bunun
zincir eczane konusunda kaygılarımızı veya
felaket senaryolarını bir kere daha gündeme
getirmesi, ama çok ciddi biçimde gündeme
getirmesi hayata geçti. Değerli meslektaşlarım;
basın açıklamasıyla bu işi çözemeyiz.
Kooperatifleri güçlendirin diyerek bu işleri
çözemeyiz. Kooperatiflere katkı koyalım, şube
açtıralım derken, arkadaşlarım örneklerini verdi.
Bizim bu işe çok radikal bir tepki koymamız
lazım. Çünkü bugün bu tepkiyi koymazsak, iş
işten geçtikten sonra hiçbir şey yapamayız.
Diğeri de, parasız sözleşme konusu. Değerli
8
meslektaşlarım; bu işte üslup çok önemlidir. Hiç
kimse, hiçbir siyasi yetkili, hiçbir bürokrat, hiçbir
ekonomist, bizim dışımızda hiç kimse Türk
Eczacıları Birliği'ne yasayla verilmiş bir ekonomik
gelir kaynağını tartışma hakkına ve yetkisine
sahip değildir. Bu pazarlık konusu dahi
yapılamaz. Ama Merkez Heyeti şöyle bir karar
verebilir: Bu sözleşmeyi bizlerin içine sinebilecek
bir sözleşme haline getirebilme şansımız var mı,
bunu bir değerlendirir. Bizim sorunlarımızı
çözecek, bizim içimize sinecek, 3 sene sözleşme
belasını başımızdan atacak bir sözleşme yapma
hakkımız varsa, işte o zaman acil bir başkanlar
danışma kurulu toplantısı yapalım. Bu sözleşmeyi
içimize siniyorsa kabul edelim.
ECZ. UFUK BEK‹R ERSÖZ (Tekirda¤ Eczac› Odas› Baflkan›)
İTS'de artık olan oldu, her şey bitti, son noktaya
g e l d i k . S ı k ı n t ı l a r v a r. S ı k ı n t ı l a r n e d i r ?
Arkadaşlarımızın da söylediği gibi, manuel değişime
izin verilmemesi lazım. Karekodu okuttuğunuzda
orada manuel değişime izin vermememiz gerekir.
Bunu da rahatlıkla Medula sisteminde yapabilir
ilgililer. Bunu ilgililere ilettiğimizde ben eminim, bu
sorun da komple çözülmüş olur. Meslektaşlarımızın
ilaçlarını depodan gelirken muhakkak kontrol
etmesi lazım diye düşünüyorum. Bu bize tabii
ekstra bir şey yaratacak, emek harcatacak, ama
bunu yaparsak sorun olmaz o zaman. İlacın
sistemde olup olmadığını, onaylı olup olmadığını
çok rahat anlayabiliriz. Aile hekimliği var, aile
eczacılığı niye yok? Olabilir, bunu da tartışmamız
lazım. Tabii sevk zinciri olmadan belki aile
hekimliğinin bir önemi yok, ama süreçte aile
hekimliğinde sevk zinciri olduğunda artık iş daha
da farklılaşacak. O yüzden bu nitelikli ciroya dayalı
eczacılık hizmetiyle beraber, aile eczacılığını da
şimdiden çalışmamız lazım ve bunu Sağlık
Bakanlığı'na önermemiz lazım diye düşünüyorum.
ECZ. BÜLENT KÖSE (Malatya Eczac› Odas› Baflkan›)
İlaç Takip Sistemi'nde Türk Eczacıları Birliği'yle
mutabakat sağlanamadığı için karekodlu ilaçları
iade edin, almayın, paralarını depolara ödemeyin,
yerine muadillerini verin, karekodsuz olanlarını
verin. Geldiğimiz nokta ne? Bugün elimizde kalan
karekodsuz ilaçları, işte Melih başkanım diyor
19'unda tamamladık, Malatya henüz
t a m a m l a y a m a d ı , 2 9 Te m m u z o l m u ş .
Karekodsuzları karekodluyla nasıl değiştireceğiz
diye mücadele ediyoruz. Ama Ocakta, Şubatta
gelen karekodları almadık, çünkü İlaç Takip
Sistemi'ne tavrımız buydu. Şunu demeye
çalışıyorum: Stok girişi yapmayın, internet
sayfamıza koyduk, sonucunu de hep beraber
göreceğiz.
ECZ. YAVUZ TATAR (Elaz›¤ Eczac› Odas› Baflkan›)
İTS konusunda dün birkaç TEB yöneticisi ve
kooperatif yöneticileriyle görüştüm. Onlarda ortak
görüş şu yönde: Üretici firma bildirimde bulunsun,
eczaneler satış bildiriminde bulunsun, depo araya
girmesin ya da kooperatif araya girmesin yönünde
bir görüşleri var. Böyle bir sistemin çalışması bizce
çok sakıncalı. Niye sakıncalı? O ilacın kimin
tarafından alındığı belli değil, hangi depo tarafından
hangi eczaneye satıldığı belli değil. Şu anda kare
barkodları okuttuğunuzda dikkat ettiniz mi
bilmiyorum, karekod okutulduktan sonra rakamlar
manuel olarak değiştirilebiliyor. Size gelen bir İTS'li
ürün başkası tarafından satılmış görünüyor ya da
satılabiliyor. Sizin elinizdeki karekod tamamen iptal
olmuş oluyor. Bunun önüne geçebilmek için
mutlaka e-faturanın düzenli çalışması gerekiyor,
karekod bilgisinin anında eczanenin ekranına
düşmesi gerekiyor ve eczanenin kendi programı
içerisinde e-fatura üzerinden alıp, İTS kaydı
yapması gerekiyor. Bunun dışında kurulabilecek
bir sistemde eczacının elindeki karekod her an
boşa çıkabilir veyahut geçersiz olabilir.
ECZ. HÜSEY‹N fi‹MfiEK (Mersin Eczac› Odas› Baflkan›)
İlaç Takip Sistemi ile ilgili olarak, Sağlık Bakanlığı,
SGK ve Türk Eczacıları Birliği arasında üçlü bir
protokol imzalandı ve o protokolün 7 tane maddesi
vardı. Bu maddelerden bir tanesi depoların sisteme
dahil olması şartıydı. Depoların sistemin içine dahil
edilmesi şartı henüz hayata geçirilemedi. Herhalde
onlar yılsonuna doğru geçiş için hazırlıklarını
yapıyorlar. Fakat bir parça bundan, bir parça da
manuel girişle ilgili sıkıntıdan kaynaklı olarak
bugünlerde eczane raflarındaki ürünün, ülkenin
herhangi bir yerinde, herhangi bir eczane tarafından
önceden satılmış olduğunu ifade eden mesajlar
almaya başladık. Çünkü arkadaşlarımız
okutturamadıkları kare barkodları manuel olarak
değiştirip, sisteme kaydediyorlar.
Bir dağıtım kanalının yönetim hakkını bulunduran
yüzde 51 hissesinin belli bir kısmını yabancı
ortağına devretmesiyle ilgili bir gündem başkan
tarafından bizlere bildirildi. Yönetim kurulu başkanı
tarafından da eczacı odalarına birer mektup geldi.
Bununla ilgili bizler bölgemizdeki bölge müdürlerine
bu konunun gelişimini çok yakından takip
edeceğimizi beyan ettik. Bu konu bizi çok da
rahatlatmadı, rahatsız etti dedik. Çünkü ilgili
yabancı ortağın yurtdışında zincir girişimleri var
ve bugüne kadar Türkiye'de yönetim hakkını elinde
bulunduran ailenin ortaya koymuş olduğu politikalar
nedeniyle ülkemizde böyle bir şey olmadı, ama
bundan sonra bunun olup olmayacağı ya da
bununla ilgili yabancı ortağın Türkiye'de baskılarını
artırıp artırmayacağıyla ilgili endişelerimizin
büyüdüğünü kendilerine söyledik.
9
ECZ. ÜMRAN PELENKO⁄LU (Kastamonu Eczac› Odas› Baflkan›)
İlaç Takip Sistemi'nde gelinen noktaya
baktığımızda, stok düzeltme hakkımızı henüz
alamadığımızı, diğer isteklerimizin de depoların
devreye girmesi gibi, öyle ya da böyle
gerçekleştiği ya da gerçekleşme aşamasında
olduğunu görüyoruz. Görünen o ki, ilaç takip
sisteminde artık bir geri dönüş söz konusu değil.
O zaman yetkililerle diyaloglarımızı stok düzeltme
üzerine yoğunlaştırıp, mutlaka bu hakkı elde
etmeye çalışmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bunun karşılığında yine seviyesiz bir teklifle
sözleşme bedelleri gündem yapılıyorsa da, sözün
bittiği yerdir diyorum. Maliye Bakanlığının topu
Çalışma Bakanına atmasına bir mana bulmaya
çalışırken, Türk Eczacıları Birliği ile üyelerinin
dışında hiç, ama hiç kimseyi ilgilendirmeyen bu
konuyu vazgeçmeden hâlâ gündem yapanları
da esefle kınıyorum.
Muvazaaya yaklaşımı konusunda Sağlık
Bakanı'na müteşekkiriz. Çoğu konuda eczacının
yanında yer almasa da, bu konuda yayınlanan
Yönetmelikle yanımızda yer alması önemli.
Muvazaayla zaten savaşan odalarımızın elini
biraz daha güçlendirmiş olduk. Önümüzdeki
günlerde de deneyimlerimizi odalar olarak
birbirimizle paylaşmalıyız diyorum.
ECZ. MEHMET GÖNENÇ (Hatay Eczac› Odas› Baflkan›)
İTS süreci şu veya bu şekilde tamamlandı veya
tamamlanmak üzere, fakat bize çok önemli iki
sorun bıraktı. Birincisi; geçici 2D karekodların
dağıtımının firmaların insiyatifine bırakılması
sonucu sistem inanılmayacak derece, suistimale
açık bir hale geldi ve bu suistimallerin çok uzun
süre devam etmesi de söz konusu. Bununla ilgili
bir önlem alınması gerektiğini düşünüyoruz.
İkincisi ise, İlaç Takip Sistemi'nin bir sonraki
ayağı olan stok bildirimi ve mal alış bildiriminin
yapılmasının zorunlu hale gelmesi. Ayın 19'unda
b u n u y a p m a m a k o n u s u n d a b i r d i re n ç
göstermemiz son derece doğru bir tavır. Ancak
bunu mutlaka daha yüksek sesle seslendirmemiz
gerektiğini düşünüyoruz. Sebebi her ne olursa
olsun; bunun çok büyük nedeni de eczacı olabilir,
eczacının bugüne kadar mali disiplin içinde
davranmaması da olabilir, ancak bu meslek
mensuplarının bir stok düzeltme hakkına mutlaka
ihtiyacı vardır. Madem her şeyi sıfırlayacağız,
yeniden başlayacağız, bir mali disiplin içine
gireceğiz. Stok affı veya stok düzeltme hakkı,
ne derseniz deyin, bu yapılandırılmadan,
yapılmadan hiçbir şekilde stoklarımızı ve mal alış
bildirimlerinde bulunmamamız gerekir diye
düşünüyoruz.
ECZ. MEHMET AR‹F YILMAZ (Mu¤la Eczac› Odas› Baflkan›)
İlaç Takip Sistemi'nde arkadaşlarımızın yaptığı
konuşmaların tamamına katılıyorum. Mümkün
olur mu bilmiyorum, ama bir talebim olacak. İlaç
takip sisteminde peşin satışlarda fişinizi
kesiyorsunuz, hasta iki gün sonra reçete yazdırıp
geliyor, ben bunun bedelini istiyorum diyor. Hâlâ
eski anlayışın devamı olarak hasta kupürü kes,
sonra yazdıracağım gibi bir talepte bulunabiliyor.
Bunun önüne geçilmesi için bir çalışma yapılabilir
mi? Örneğin, ilaç takip sisteminde satışı yapılan
ilacı geri çağırıp, iptal edip, tekrar dönüştürebilme
şansımızın şu an olduğunu görüyorum. Buna
bir limit koyulabilir mi? Hem kupürü kesilen ilacın
iki gün geriye gelmesi, yazdırılması gerçekleşebilir,
hem de bu tür fiş kestirip, satılamayan ürünlerin
yazdırılıp, iade edilerek, tekrar kasadan para
çıkışının önüne geçilmesi sağlanmış olabilir diye
düşünüyorum. Bu teknik olarak mümkünse, bu
konuda çalışma yapılmasını talep ediyorum.
ECZ. K.MEL‹H KÖKEN (Afyon Eczac› Odas› Baflkan›)
Afyon merkezde İlaç Takip Sistemi'yle ilaçların
karekodlu olarak satılmasıyla ilgili olan konuda
değişim 11 Temmuz itibariyle tüm depolar
tarafından sağlanmıştır. Afyon'da sadece bugün
açıklanması beklenen ve listede bulunmayan
belli grup ilaçların değişimleri dışında değişim
10
yapılmayan ilaç kalmamıştır. Mükerrer satışlarla
ilgili sıkıntı bizim bölgemizde de mevcut olup,
bunların bir başka eczacı tarafından numaralarının
değiştirilmek suretiyle değil, bunu üreten ilaç
firmalarının yanlış karekodlamalarından
kaynaklandığını düşünüyorum.
ECZ. HASAN BUM‹NHAN YAVUZ (Aksaray Eczac› Odas› Baflkan›)
Eczane olmayan yerleşim yerlerindeki ilaç hizmeti
konusunda Sağlık Bakanlığı'yla pazarlıklar
yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Burada biz
hizmet vereceksek ki, bunun da hizmet olup
olmadığı başkanlarımızca değerlendirildi, bunun
da bir karşılığı olmalı. Bunun karşılığını da bu işten
siyasi rant elde edecek Bakanlık da bir şekilde
yüklenmeli diye düşünüyorum. Bir de gündemle
ilgili değil, ama dikkatimi çeken bir şey var. Ülkemiz
uzun sürelerdir çok değişik şeylerle bölünmelere
doğru sürükleniyor. Bu, dönem dönem sağcısolcu çatışmaları oldu, dönem dönem mezhep
çatışmaları oldu, dönem dönem ırk çatışmaları
oldu. Hep böyle bir ötekileştirme çabası
içerisindeyiz. Şu anki iktidarın da son yıllarda
yaptığı şey aynı, son dönemlerde bunun ciddi
sıkıntılarını görüyoruz; bizden olan, bizden olmayan
algısı yerleşmiş durumda. Ama bu anlayışın Türk
Eczacıları Birliği'nde olmaması gerektiğini
düşünüyorum. Burada, tüm oda başkanlarına ve
tüm yöneticilerimize düşen bir görev olduğunu
düşünüyorum. Muhalefet, bizden, yandaş oda,
karşıt oda gibi düşünceler içine girmeden, herkesin
katkısıyla bir şeyler yapmamız gerektiğini
düşünüyorum.
ECZ. fiEFKAT GÜLER (Çorum Eczac› Odas› Baflkan›)
Ne kadar karşı durursak duralım, İlaç Takip Sistemi
geldi. Bunu bize öngören yetkililer Üsküdar'ı
geçtiler, Ankara'ya geldiler. İlaç Takip Sistemi'nde
bir komplo teorisine girdik mi, sonuçta biz buraya
kadar geldik. Biz üzerimize düşen görevi üyeler
ve başkanlar olarak sonuçta hep yapmaya çalıştık.
Burada stok için dirençli durmamız gerektiği
kanaatindeyim. Onun dışında, eczanesi olmayan
bölgelerdeki sıralı dağıtıma gelince, biz Çorum
olarak 15 gün önce bu sisteme başladık. Bununla
ilgili aile hekimliği bizde 2,5 yıldır devam etmekte.
Bununla ilgili önce çok sıkıntılarımız oldu, şikâyetler
vardı. Türk Eczacıları Birliği'nin böyle bir protokol
yapması çok sevindirici.
ECZ. ZEK‹ ÖZGEN (Osmaniye Eczac› Odas› Baflkan›)
Son günlerde İTS, karekod, geçici karekod, ilaç
takasları gibi konularla boğuşurken, her gün
sermayemizden maddi kayıplara uğramamıza
neden olan düşen ilaç fiyatları, gizliden gizliye
devam etmektedir. Bu sürede firmalar üzerine
düşeni yapmamaktadır. Ayrıca çoğu firmalar geçici
karekod uygulamasında geçici karekodları
eczanelere getirmeyerek bizleri sıkıntıya sokmuştur.
Ardından karekodsuz ilaçların değiştirilmesinde
dağıtım kanallarının bölgemde özverili çalışmalarına
rağmen, süreç sıkıntılı olmuştur. Ayrıca firma
çalışanlarının ellerinde fazla kalan yapmacık geçici
karekodlar da bir soru işaretidir.
Eczacımız her geçiş döneminde uzmanlaşıp,
hastaya kâr gözetmeksizin hizmet ederken, Sosyal
Güvenlik Kurumu, firmalar, kasıtlı davranışları
bırakıp, eczacılarımıza aynı hassasiyeti göstermeleri
için Türk Eczacıları Birliğinin bu konuda bunlara
karşı her zamanki yaptığı çalışmayı daha özverili
yapmasını bir kez daha sizlerden istiyorum.Türk
Eczacıları Birliğinin de üyelerinin haklarını savunma
ve isteklerini kabul ettirmekteki kararlılığını,
yürütmesini bir kez daha diliyorum.
ECZ. KEMAL TAfi (Ad›yaman Eczac› Odas› Baflkan›)
İTS konusunda ben açık söylüyorum, Merkez
Heyeti odaların etkisinde kalmış durumda. İşte
olmazsa olmazımız diyor, stok affı. Arkadaşlar ben
açık ve net söylüyorum: Stok affı bir mali veridir
ve zamanında fişini kesmeyen, hâlâ da kesmeyen,
elde satışlarını yapan eczanelerimiz, bir bunlar var.
Bir tarafta da her türlü vergisini dörtdörtlük ödeyip,
fişini kesen eczanelerimiz var. Biz 24 bin eczaneyi
ilgilendiren bir konuda fişini kesmeyen, elde satışını
yapan eczanelere bağlarsak, politik oluruz. Açık
söylüyorum, burada politik davranıyoruz. Ben
herkesin mali işini kendisinin halletmesini istiyorum.
Benim de, ben ve eşim eczacıyız, bir stok sıkıntımız
yok, ilimde de yok. Çünkü ilimde 5 sene önce
oturtup, konuştuk arkadaşlarla, fişinin kesilmesi
gerektiğini söyledik. Kestiler arkadaşlarımız, şu
anda bir sıkıntımız yok.
11
ECZ. TANSU DÖRTKOL (Nevflehir Eczac› Odas› Baflkan›)
Oda başkanı olarak ilk defa aranızda olmaktan
tatlı bir heyecan duyuyorum. Bu heyecan
içerisinde kutlamalardan dolayı tüm oda
başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Gündem
konusunda tekrar tekrar aynı şeyleri söylemek
istemiyorum. Ama bundan sonraki dönemde,
daha iyi bir eczacılık hizmeti adına şahsım ve
yönetim kurulum adına hazır olduğumuzu
belirtmek istiyorum.
ECZ. N‹HAT ÖZTÜRK (Ni¤de Eczac› Odas› Baflkan›)
Bir senedir Eczane Bulunmayan Yerleşim
Bölgelerinde Yaşayan Halka Yerinde İlaç Teminine
İlişkin Protokolün çalışmasını yapıyoruz. Niğde'de
aile hekimliği 15 Mayıs’ta başladığı için, ilk önce
aile hekimliğinin başlamasını bekledik. Şu anda
çalışmalarımız devam ediyor. Stok düzeltme
hakkı istiyoruz. Bunun arkadaşlarımızın ihtiyacı
olduğunu biliyoruz. Sözleşme paraları konusunda
Merkez Heyetimizin ve yönetimimizin herhangi
bir pazarlığa girmemesinden, konuşmamasından
yanayız.
ECZ. ERDO⁄AN ÇOLAK (Türk Eczac›lar› Birli¤i Merkez Heyeti Baflkan›)
Bugün, eczane bulunmayan
yerleşim bölgelerinde yaşayan
halka yerinde ilaç temini
hizmetinin meslektaşlarımız
açısından ne kadar önemli
olduğunu tüm oda başkanlarımız
vurguladılar. Meslektaşlarımıza
ekonomik katkı sağlaması, etik
bozulmayı önlemesi, Protokolün
3.7 sıralı dağıtım maddesinin ana
unsuru haline gelebileceği,
meslek hakkı noktasının buradan
tartışılabileceğini vurguladılar.
Muvazaa konusunu bütün odalarımız vurguladılar. Buralarda bu
tartışmaları yapıyoruz. Dolayısıyla bu toplantılar bu açılardan son
derece önemli. Bunu önemsizleştirme çabalarını anlamakta zorluk
çekiyorum. Oda başkanlarımız burada çok basit, çok spesifik
şeyler de söyleyebilir. Bunların hepsinin önemli olduğunu, değerli
olduğunu ve bu konuda oda başkanlarımızın çaba sarf ettiğini
söylememiz gerekiyor. Oda başkanlarımızın bu düşüncelerini de
doğru algılayıp, ona göre de yorumlamamız gerekiyor.
Türk Eczacıları Birliği'nin gelecekle ilgili gerçekten bir heyecan
yaratmasının koşulu, odalarımızdan gelecek reaksiyonlardır.
Tabandan gelmeyen, tepeden inme kararlarla eczacımızda, yani
tabanımızda bir ışık, bir umut, bir güven dalgası yaratamayız.
Aşağıdan yukarıya saracak bir hareketliliğin ortaya çıkarılması
gerekiyor. Burada da oda başkanlarımıza gerçekten çok büyük
görev düşüyor. Bunu yapan oda başkanlarımız da var, yapmayan
oda başkanlarımız da var. Ama biz gerçekten Türkiye'de
demokrasinin, siyasetin, bu kamplaşmanın, ötekileştirmenin ortadan
kalkmasını istiyorsak, bunu ortadan kaldıracak şey kendi
örgütümüzdeki katılımcı demokrasiyi hızlandırmaktan geçiyor ve
bunları doğru zeminde tartışmaktan geçiyor. Onun için biz burada
da bunların doğru zeminde tartışılmasını istiyoruz.
Biz, iktidardaki siyasi partinin ideolojik yapısına göre tutum almayız.
Meslektaşlarımıza yönelik, halk sağlığına yönelik ne adımlar atıyor,
12
neler yapıyor, o noktada konuşuruz, tartışırız. Bu sebeple, Türk
Eczacıları Birliği’nin sağlık politikaları konusunda bir öngörüsü yok
demek doğrusu çok yadırganacak bir şeydir. Bizi, kişisel olarak
Türk Eczacıları Birliği'nin bugünkü yöneticilerini bırakın, Türk
Eczacıları Birliği'nin 54 yıllık geleneği var, orada olgunlaşmış bir
süreci, bir politikası var. Aynı zamanda bizim de seçimle gelmiş
bir yönetim olarak sağlık noktasında yazdığımız çalışma programı
var. Aile hekimliği konusunda söylediğimiz şeyler var, kendi
dergilerimizde yayınladığımız şeyler var. En az 8-10 odada panelist
olduğumuz, Türk Tabipleri Birliği ya da diğer sağlık örgütleriyle
değişik organizasyonlarda birlikte tartıştığımız konular var. Bütün
bunları görmezden gelerek, sadece eleştiri yapacağım
mentalitesinden bakmak da doğru bir yaklaşım değil. Eleştirileri
kabul edeceğiz, ama “Türk Eczacıları Birliği'nin bir sağlık politikası
yok”; böyle bir şey olamaz arkadaşlar. Böyle bir şeyi söylemek,
Türk Eczacıları Birliği'nin geçmişini de görmemek demektir.
Eczane Bulunmayan Yerleşim Bölgelerinde Yaşayan Halka Yerinde
İlaç Teminine İlişkin Protokolü neden yaptık? Birincisi; biz halkın
ilaca erişimini kolaylaştırmak istiyoruz. Aile hekimliği ile birlikte halk
sağlığı açısından doğru bir yöntem ki, biz bunu da eleştirdik. Nasıl
eleştirdik? Dünyada aile hekimliği sistemi var, bundan vazgeçenler
var, bunu hayata koyanlar var, başarıyla götürenler var. Ama,
dünyada üç haftalık bir eğitimle aile hekimliği sertifikası veren bir
tane ülke var mı? Aile hekimi, pratisyen hekim değildir. Ama
ülkemizde, pratisyen hekimlerin adını aile hekimi yaptılar, hiçbir
uzmanlık yapmadan, yani kendi eğitimlerinin üstüne bir o kadar
eğitim almadan bir aile hekimliği ortaya çıkardılar. Bu aile hekimine
de 3500 nüfus bağladılar.
Şimdi köylerdeki adam sağlık ocağı için, hastane için merkeze
geliyordu, ilacını da alıp gidiyordu. Ama şimdi aile hekimliğiyle
birlikte bir nüfus planlaması yaptılar. Şimdi aile hekimi mobil hizmet
olarak köye gidecek, orada ilaç hizmeti olmayacak. Sağlık Bakanı
da ben bu hizmeti vereceğim dedi. Sağlık Bakanı şöyle söylüyor:
“Ben hekim sayısını arttırdım, hekim ayağa gider oldu, helikopter
ambulans yaptım, hastayı taşıyorum. Vatandaşı çağırıyorum, sağlık
hizmetini ayağınıza getirdim diyorum, o da bana diyor ki ilaç
hizmetini de biz gidip kendi ayağımızla alıyoruz.” Sağlık Bakanlığı
diyor ki, ben bu hizmeti bir şekilde vereceğim. Yeni bir sistem var,
sisteme dahil olup, bu sistemi ortak kullanabilecek miyiz, bunu
sağlayabilecek miyiz, yoksa bunu kendi haline mi bırakacağız?
Kendi haline bırakmayalım dedik, çünkü kendi haline bıraktığımızda,
bu işi Sağlık Bakanlığı yapacaktı. Şu kaygıyla yapar, bu kaygıyla
yapar, başka kaygılarla yapar, onu bilemeyiz, ama bildiğimiz bir
şey var: Bu bizim pazarımız, bu eczacının pazarı. Geçmişte yanlış
tartışmalarla, birçok ürünü elimizden kaçırdık. Burada doğru bir
iş yapıyoruz. Bunu da herkesin yapmasını istiyoruz. Bu hem eşit
reçete dağılımını sağlayacak, hem haksız rekabeti önleyecek, hem
reçete yönlendirmesi ve deontolojik bozulmayı engelleyecek, hem
de eşit dağılımın altyapısını oluşturacak bir olgudur. Meslek hakkını
da burada konuşabiliriz.
Muvazaa konusu bizim kanayan yaramızdır, bu konuda odalarımız,
özellikle doğu ve güneydoğu odalarımız çok yoğun çaba sarf
ediyorlar, yani bunu da görmezden gelemeyiz. Ancak, “komisyona
bilgi ve belgeyle gelin” söylemimize yönelik eleştiriler oldu.
Arkadaşlar, gerçekten yönetmelik genelgeye göre bizi daha çok
kuvvetlendiren bir şey. Biz buna sahip çıkmalıyız. O yüzden bunu
zedeleyecek, buraya sıkıntı verecek durumlardan kendimizi
arındırmalıyız. Burada elimize geçen bir fırsatı, bir yasal fırsatı kendi
ellerimizle sıkıntıya sokmayalım, dediğimiz şey bu. Yani şunu
söylemeye çalışıyoruz: oraya sadece muvazaadır deyip, gelmeyin.
Onun muvazaa olduğunu kuvvetlendirecek argümanlarınız olsun.
Muvazaa belgesi dediğiniz şey, muvazaayla muvazaayı yapan
arasındaki bir belgedir, onun dışındaki her şey tali belgelerdir.
Bunun için eczacı odalarıyla muvazaa yapmak isteyen eczacıları
takip edilmek açısından ortak bir sistem kurulması şart. Bu kişiler
için, bir bölgede yapamıyor, öbür bölgeye gidiyor, sonra bir başka
bölgeye gidiyor deniyor. Onun için bunu ortaklaştırmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım; fiyat düşüşleriyle ilgili olarak da bir sistem
kurmamız lazım. Bu gerçekten herkesin üzerinde durduğu bir
konu, bunu yapmamız gerekiyor. Stok farkı TEBEOS aracılığıyla
ispatlanabilir bir hale geldi. TEBEOS'u bu anlamda kullanabiliriz.
Ama bunu alış bildirimi yapmaya başladıktan sonra yapabiliriz.
Çünkü şu anda stoklarımızı kaydetmediğimiz için gerçekleştirme
şansımız yok. O yüzden bunu da notlarımıza aldık. Bununla ilgili
de gerçekten bir çaba içerisinde olacağız. Ayrıca, fiyat düşüşleriyle
ilgili geçiş süreci de 5 güne indi, biliyorsunuz, buna yönelik bir
dava açtık. Bu dava sürüyor.
Değerli arkadaşlarım; burada tabii daha çok ilaç takip sistemiyle
ilgili eleştiriler ve sıkıntılar ortaya konuldu. Bu da son derece normal,
çünkü bu konu, çok uzun süredir gündemimizi işgal ediyor. Ama
biz bir şeyleri eleştirirken farklı bir noktadan yaklaşarak, olayı
sonradan ele alarak eleştirmeye başlarsak, bütünle parça arasındaki
ilişki kopar. Bu doğru bir yöntem değil. O zaman farklı anlamlar
ortaya çıkar. Bir konuyla ilgili bir cümlenin bir yerini kullanırsanız
farklı bir şey olur, cümleyi başından sonuna kullanırsanız farklı bir
şey olur. Dolayısıyla bütünle parçayı birbirinden kopararak yol alma
şansımız yok. Şimdi bunun adı politik tutarsızlık oldu. İlaç takip
sistemi Türk Eczacıları Birliği’nin 2007 yılında çağrılı olduğu bir
toplantıyla gündemine geldi ve Türk Eczacıları Birliği 2007 yılından
sonra bu toplantılara katıldı. O gün yaşanan sorunlarla ilgili olarak
da kupür sahteciliğine karşı ilaç takip sisteminin olması gerektiği
noktasında ve dünyada da böyle bir arayışın olduğunu, PGEU,
FIP, EuroPharm Forumda yapılan tüm toplantılarda ilaç takip
sisteminin de bir gündem maddesi olarak tartışıldığını bildiği için,
Türk Eczacıları Birliği ilaç takip sistemini destekleyeceğini ilk baştan
söyledi. Ancak şartlar koydu. O şartlar değiştiği sürece de Türk
Eczacıları Birliği'nin tutumu değişir, bu son derece doğaldır. 2007
yılında böyle diyoruz. 2010'un başına kadar da bir sürü erteleme
alıyoruz, şartlar ileri sürüyoruz. Protokoller yapıyoruz, ancak Sağlık
Bakanlığı 1 Ocak’tan itibaren karekod uygulamasına geçiyorum
diyor. Eczanelerde karekod okuyucu yok, eczanelerde TEBEOS
programı yok, tek ekran ve yaptığımız ortak protokollere ilişkin
adımlar atılmamış. Türk Eczacıları Birliği üyelerine diyor ki, karekodlu
ürünleri iade edin. Bundan daha doğal, daha akılcı ne olabilir.
Sözleşme bedellerinin hükümetin gözüne batmasının yegane
sebebi yine biziz. Kendi web sitelerimizde çok net, çok açık bir
biçimde biz tartıştık ve bu tartışmayı bu noktaya getirdik. Şimdi,
makul bir düzeyde olacak bir sözleşme bedeli tartışmasını da
yapmak istemiyoruz. Bu da doğru bir şey değil. Yasa açık; Türk
Eczacıları Birliği bir sözleşme yapar, bedeli mukabilinde eczacı
odalarına bunu verir ve eczacı odaları bu dağıtımı sağlar. Nasıl
Çalışma Bakanı’nın bunu söylemesi doğru bir şey değilse, eczacıyla
benim aramdaki ilişkiyi o belirleyemeyecekse, yasanın bana verdiği
bir olguyu makul düzey tartışması üzerinden, burada bu hale
getirmek de doğru bir yaklaşım değil. Hem bir taraftan örgütün
güçlü olmasını, kaynak yaratmasını söyleyeceğiz, hem bir taraftan
bu kaynağı en az düzeye çekebilecek, popülist yaklaşımlarla
eczacıya şirin görünecek söylemlerde bulunacağız; bu doğru bir
şey değil.
Gerçekten önümüzdeki süreç hepimiz açısından son derece kritik,
ama bu kritik sürecin kendi lehimize dönüşmesi üyelerimizin
bilgisine, bilincine bağlı olan bir şey. Üyelerimizle kuracağımız
diyaloga bağlı olan bir şey. Bunu rutin işlerle ilgili olarak sık sık
yapıyoruz. Ama bilgilendirme toplantıları, geliştirme toplantıları
yaparak da, bunu sağlamamız gerekiyor. Türk Eczacıları Birliği bu
anlamda oda başkanlarını, yöneticilerini geliştirme noktasında yeni
programlarla sizi başkanlar danışma kurulu toplantısı dışında
toplantılara çağıracak, konuşmacılarla bunları sizin gündeminize
taşıyacak. Sadece Kongrede değil, onun dışındaki toplantılarla da
bunu yapmaya çalışacağız.
13
14
Bitkisel Ürünler,
Mevzuat ve Öneriler
Haz›rlayan: TEB AR-GE B‹R‹M‹
Ülkemizde en önemli sa¤l›k sorunlar›ndan bir tanesi, takviye edici g›da ad› alt›nda ruhsat
al›p bitkisel tedavi edici flekliyle piyasaya sürülen ürünler konusudur. Geçti¤imiz günlerde
bir vatandafl›m›z›n daha ölümüne neden olan bu ürünler, internetten, denetimsiz bir
biçimde sat›labilmektedir. AB müktesebat›na uyum çal›flmalar› çerçevesinde bu ürünlerin
ruhsatlar› Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan veriliyor olmas›na karfl›n, ülkemizde ne yaz›k ki,
AB ülkelerinde oldu¤u gibi, bu ürünlerin takibi ile ilgili bir sistem gelifltirilmifl de¤ildir.
Bu ürünler ilaç olarak de¤erlendirilsin ya da de¤erlendirilmesin, sadece ilaç döngüsü
içine girerse takip edilebilecek ve herhangi bir yan etki görüldü¤ünde mümkün olan en
k›sa sürede piyasadan toplat›labilecektir. Bunun somut olarak anlam›; ya bu ürünlerin
ruhsatland›rmas›n›n Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan yap›lmas› ve sadece eczanelerden
sat›lmas› ya da bu ürünlerin etkinli¤ini ve güvenilirli¤ini izleyecek bir sistemati¤in
oluflturulmas›d›r.
15
Teknolojik ilerleme ve bilimsel çalışmalar, hayatın her
doldurulmaktadır. Diğer yandan sözü edilen alternatif
alanında olduğu gibi sağlık alanında da yeni gelişmelerin
tedavi yöntemlerinin resmen onaylandığı Almanya, Fransa,
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Hastalık ve
İsviçre, İtalya gibi ülkelerde, bitkisel kaynaklı tedavi
hastalıkların tedavisinde kullanılan başta ilaç olmak üzere
yöntemlerinin yaygın biçimde kullanıldığı bilinmektedir.
diğer yöntemler, özellikle son 20 yılda ciddi düzeyde
Ancak bu ülkelerde, hem tedavi hem de ilaç kullanımı
çeşitlenmiştir. Bugüne kadar egemen olan geleneksel
bilimsel bir temele dayandırılmıştır bu nedenle de, bu
ilaç üretim sürecine, bugün özellikle bitkisel ürünler
ürünlerden kaynaklı suistimalin en aza indirilmesi için
eklemlenmiştir. Değişen 'sağlıklı olma' anlayışı
gerekli önlemler alınmıştır.
çerçevesinde tüm dünyada 'alternatif tedavi' ya da
'destekleyici tedavi' gibi farklı tedavi yöntemlerine ve
bitkisel ürünlere olan ilgi gün geçtikçe artmaktadır.
B‹L‹MSEL ARKA PLAN
Fitoterapi; hastalıkları iyileştirmek, şiddetini hafifletmek,
Bu yönelimin çeşitli nedenleri olmakla birlikte burada
hastalıklardan korunmak, tedaviye yardımcı olmak
detaylı bir analiz yapılmayacaktır. Ancak mevcut durumda
amacıyla bitkileri, bitkilerin çeşitli kısımlarını veya bunlardan
alternatif ya da alternatif olma iddiasındaki tedavi
hazırlanan preparatları kullanmak yoluyla uygulanan
yöntemleri konusunda, ülkemizde büyük bir boşluk olduğu
rasyonel bir tedavi şeklidir. Fitoterapi; bilimsel zeminde
görülmektedir. Destekleyici ya da tamamlayıcı tedavi
yapılan araştırmalara ve klinik çalışmalara dayanmaktadır.
yöntemleri ülkemizde sağlık hizmet sunucuları ve sağlık
otoritesi tarafından tam olarak kabul görmediği için, bu
konuda mevcut ve gün geçtikçe artan talep eğitimsiz
kişiler tarafından karşılanmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinin
tamamlayıcısı olan ürünlerin, ister bitkisel ürün ister takviye
edici ürün olsun, kullanımı da benzer biçimde sorunludur.
Mevcut talep denetimsiz ve bilimsellikten uzak bir zeminde
karşılanmaktadır. Bu durum halka hem maddi açıdan
ancak daha önemlisi sağlık açısından ciddi zararlar
vermektedir.
Hayatta bilimsel ve yasal düzeyde ortaya çıkan her boşluk
mutlaka doldurulmaktadır. Bugün bitkisel ürünlere ilişkin
var olan boşluk, aktarlar ve diğer eğitimsiz kişilerce
16
Modern ve rasyonel fitoterapide, aktardan alınan
Ancak, 27.05.2004 tarihinde 5179 sayılı “Gıdaların Üretimi,
bitkilerden fayda beklemek ve yan etkilerinin olmadığını
Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun” kabul edilmiş
düşünmek yanlıştır. Çünkü herhangi bir fitoterapötik ilaçta
ve bu kanun kapsamında takviye edici gıdalar
kullanılan bitki veya bitkisel ürün standardize olmalı ve
tanımlanmıştır. Bu kapsamda; vitamin, mineral, protein,
kaynağı ne olursa olsun tüm ilaçlarda olması gereken
bitki, botanik, bitkisel kaynaklı maddeler, aminoasitler ve
belirli kalite standartlarını taşımalıdır. Halbuki aktarlardan
benzeri bileşenler ile bunların konsantresi ve/veya
alınan ve kullanılan bitkisel materyalin ise, çoğunlukla
ekstraktlarından oluşan ürünlerin üretim ve ithal izinleri,
doğru bitki olup olmadığının belli olmaması, doğru
Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü'nce
zamanda toplanmış olmasının şüpheli olması, bitkinin
de verilmeye başlanmıştır.
kurutma ve saklanma şartlarının istenen şekilde olmaması,
ağır metal ve pestisit içermesi gibi sakıncaları vardır.
Standardizasyon fitoterapinin temel koşuludur.
Standardizasyon; bitkisel drogtan elde edilen bir ürünün,
bir madde üzerinden veya etkinliği bilinen bir madde veya
madde grubu üzerinden yardımcı maddeler, bitkisel drog
ya da ürünle karıştırılarak ayarlanmasıdır. Standardize bir
ekstreden hazırlanan bitkisel ilacın; kolayca doze
edilebilmesi, istenen optimum etkinin sağlanması ve her
kullanımda aynı etkiyi oluşturması gibi avantajları vardır.
TÜRK‹YE'DE MEVZUAT, KAPSAM
VE UYGULAMALAR
Sağlık Bakanlığı'na sunulan bitkisel ürünlerin dosyalarında;
ham madde ve yardımcı maddelerle ilgili analiz yöntemleri,
etken madde olarak kullanılan bitkisel ürünün detaylı tarifi,
kalite kontrol yöntemleri ve üretim yöntemi verilmek
Türkiye'de bitkisel ve destekleyici ürünler Tarım Bakanlığı
zorundadır. Ayrıca; bitmiş tıbbi bitkisel ürünün üretim
tarafından ruhsatlandırılmaktaydı. Ancak Sağlık Bakanlığı,
yöntemiyle ilgili tüm detaylar, bitmiş ürün üzerindeki
1999 yılı sonunda “Tıbbi Farmasötik Ürünler
kontrolleri, stabilite testleri, kullanım kılavuzu bilgileri, iç-
Ruhsatlandırma Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına
dış ambalaj bilgileri ile farmakolojik ve toksikolojik bilgiler
Dair Yönetmelik” yayınlanmış ve bu yönetmelik değişikliği
(ürünün etkinlik ve güvenilirliği açısından) istenmektedir.
ile bitkisel ürünler Sağlık Bakanlığı'nın iznine tabi ürünler
Tarım Bakanlığı ise bu tip ürünlerin izinleri için sadece;
içine alınmıştı. 2000 yılından itibaren izin müracaatlarını
bileşen listesi, sağlık sertifikası, etiket örneği ve proforma
incelemek üzere, bitkisel ilaçları diğer ara ürünlerle beraber
fatura istemekte, ancak ürün üzerinde hiç bir analiz
değerlendiren bir komisyon olan “Ara Ürün Komisyonu”
yapmamakta veya istememektedir.
kurulmuştu.
17
Diğer yandan 2005 (18 adet) ile kıyaslandığında 2006
yılında 10 adet ağır metal kontaminasyonu gözlenmiştir.
Ülkemizin bu alanda da yakında AB ile müzakerelere
başlayacağı göz önüne alınarak, T.C. Sağlık Bakanlığı'nca
bu tür ürünlerle ilgili düzenlemeleri bir an önce yapması
gerekmektedir.
SONUÇ
Özellikle ülkemizde şu anda kısaca bitkisel ürün olarak
tanımlayabileceğimiz ürünlerin ruhsatlandırılması ile ilgili
bir karışıklık yaşanmaktadır. Ülkemiz açısından şu anda
en büyük sorun; Tarım Bakanlığı'nın da bu tür ürünleri
“Takviye Edici Gıda” kapsamında değerlendirerek yeterli
veri istenmeden ve gereken analizler yapılmadan ithal ya
Özelikle Tarım Bakanlığı izni sonrası çeşitli kanallardan
piyasaya sürülen besin takviyeleri adı altında kolesterol
tedavisine, hipertansiyon tedavisine ve diyabet tedavisine
yardımcı ürünler, cinsel gücü artırıcı ürünler ile alerjik
da imal izni vermesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür
ürünlerin de muhtemel yan etkileri ve kullanılmaması
gereken durumlar hakkında tüketicinin bilgilendirilmesi
gerekmektedir.
sorunlar, bel fıtığı, böbrek yetmezliği, epilepsi, depresyon,
idrar yolları enfeksiyonları ve kanser gibi çok sayıda hayati
veya kronik hastalığa yönelik ürün satılmaktadır. Bu ürünler
Avrupa'da genel olarak eczanelerde ya da eczacı
sorumluluğunda Drugstore tabir edilen ilaç satış alanlarında
satılırken, Türkiye'de internetten satış başta olmak üzere
Tıbbi bitkiler açısından büyük bir bitki potansiyeli ve kültür
zenginliğine sahip olması ve birçok kültür bitkisinin gen
merkezi olması nedeniyle Türkiye florası ekonomik
bakımdan büyük önem taşımasına rağmen, bu potansiyelin hiç kullanılmadığı ortadadır.
aktar, kozmetik ürün satılan yerler, marketler gibi
denetimsiz bir satış ağı bulunmaktadır.
Tüm bu nedenlerle Türkiye'de hekim ve eczacı eliyle
uygulanacak, bilimsel temele dayalı destekleyici tedavi
Avrupa'da fitoterapi ürünleri genel olarak; OTC (over the
counter) ürünleri olarak çoğunlukla ilaç kategorisinde
ruhsatlandırılıp halka arz edilmektedir. 31 Mart 2004
tarihinde Avrupa Birliği Parlamentosu'nda kabul edilen
Direktif ile (Directive 2004/24/EC on Traditional Herbal
Medicinal Products) “Geleneksel Kullanılan Bitkisel İlaçlar”
tüm AB ülkelerinde ilaç kategorisinde değerlendirilerek
ruhsatlandırılmalarının Sağlık Bakanlıkları tarafından
yapılması kabul edilmiştir.
yöntemleri ve fitoterapi ürünleri başta olmak üzere sağlığın
gelişimine katkı sunacak her türlü ürünün üretim, denetim
ve satış düzeylerinde kontrollü arzı ve tüketimi ülke
ekonomisine ciddi katkı sunabilir. Halk sağlığını korumak,
daha etkin ve güvenilir ürünlerin piyasada olmasını
sağlamak için bitkisel ürünlerin ruhsatlandırılması Sağlık
Bakanlığı'nca yürütülmeli, satışlarına sadece eczanelerde
izin verilmeli ve bu konuda en iyi eğitilmiş meslek grubu
olan eczacıların kontrolü altında satılmalıdır.
Diğer yandan, 178/2002 sayılı Avrupa Komisyonu
Kaynak: TEB Eczacılık Akademisi Fitoterapi Ders Notları (Prof. Dr. Bijen
Yönetmeliği'ne göre kurulan GIDA VE YEM İÇİN HIZLI
KIVÇAK, Doç Dr. Hüsniye KAYALAR
UYARI SİSTEMİ (RASFF) kayıtlarına göre (2007), gıda
takviyeleri ve diyetetik gıdalar ile ilgili bildirimler son 3
yılda artı göstermiştir, 2004, 2005 ve 2006 yıllarına ait
bildirim sayıları sırasıyla 21, 54 ve 91'dir. Bu bildirimlerin
bir kısmı gıda takviyesinin kompozisyonu ile ilgilidir (14
adet) örn., farmakolojik özellik gösteren maddeler ve
hormon tespiti gibi. Önemli bir kısmı da izin verilemeyen
ışınlama ile ilgilidir (19 adet). 22 bildirim ise yasal olarak
izin alınmamış şekilde pazara çıkmış olmalarından dolayıdır.
18
Kooperatiflerimiz
Eczac› Kooperatiflerinden Pakistan'a
Mama ve ‹laç Yard›m›
Son y›llar›n en büyük sel felaketi ile karfl› karfl›ya kalan Pakistan halk›na, bir yard›m eli de eczac› kooperatiflerinden uzand›. Tüm Eczac› Kooperatifleri Birli¤i (TEKB) çat›s› alt›nda Türkiye genelinde faaliyet gösteren
eczac› kooperatifleri ve 12.000 eczac› orta¤›, mama ve ilaçtan oluflan 6. 5 tonluk ilk parti yard›m malzemelerini,
Türk K›z›lay› arac›l›¤› ile Pakistan'a ulaflt›rd›.
Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) çatısı altında
Eczacı kooperatifleri, Pakistan'da yaşanan son yılların en
toplanan ve Türkiye genelinde faaliyet gösteren eczacı
büyük sel felaketinin ardından, ortağı bulunan eczacıların
kooperatifleri, Pakistanlı sel mağdurlarının yaralarının
da katkıları ile bir kampanya başlatmıştı. TEKB çatısı
sarılmasına katkı sağlamak amacıyla başlattığı kampanya
altında toplanan eczacı kooperatifleri, kampanya
kapsamında, 6.5 tonluk ilaç ve mamadan oluşan ilk parti
kapsamında eczacı ortaklarının da katkıları ile sağladıkları
yardım malzemelerini, 28 Ağustos 2010 Cumartesi günü
yardım malzemelerinin ilk partisini Pakistan'a ulaştırdı.
Türk Kızılayı aracılığı ile Pakistan'a ulaştırdı.
Türk Kızılayı aracılığı ile gerçekleştirilen 6.5 tonluk yardım,
sel felaketinin ardından en çok ihtiyaç duyulan mama ve
ilaçtan oluşuyor.
19
TEKB Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit,
dört eczacı kooperatifi aktif olarak Türkiye ticari pazarının
yardım kampanyası ile ilgili yaptığı açıklamada, eczacıların
yaklaşık 4/5'inde faaliyet göstermektedir. Türkiye'de
ve eczacı örgütlerinin her zaman sosyal sorumluluklarının
yaklaşık 12.000 eczacının ortak olduğu kooperatifler,
bilincinde hareket ettiklerine işaret edip: “ Sağlık alanının
teknolojiyi ve eczacılık sektöründeki gelişmeleri yakından
önemli bir bileşeni olan eczacılar ve onların bir araya
takip ederek hizmette kaliteyi arttırmakla birlikte, ortaklarının
gelmesiyle kurulan kooperatifler, gerek kendi alanlarında,
gelişimini de kendisine misyon edinmiştir.
gerekse ulusal ve uluslararası gelişmeler karşısında her
zaman duyarlılık gösterirler.” dedi. Yardımların devam
edeceğini belirten Özyiğit, Pakistan halkının acısını içtenlikle
paylaştıklarını belirterek, katkı sunan kooperatif ortaklarına
teşekkür etti.
Türkiye'deki Eczacı Kooperatifleri
Türkiye'de halen, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB)
çatısı altında, İstanbul Ecza Koop, Bursa Ecza Koop,
Edak Ecza Koop ve Güney Ecza Koop olmak üzere toplam
EDAK Ecza Koop. Sosyal Sorumluluk
Projelerine Bir Yenisini Daha Ekledi:
“Hastal›kta, Sa¤l›kta Oyunca¤›m Hep
Yan›mda!”
Çocuklar›m›za paylafl›m› küçük yafllarda ö¤retelim. Haydi, çocuklar›n›z›n da onay›n› alarak onlar›n sa¤lam
oyuncaklar›n›, di¤er çocuklar›m›za göndermek üzere eczanelerimize getirin!
EDAK Ecza Koop., Sosyal sorumluluk projelerine bir
eczacılarımızın eczanelerine getirebiliyor. “Proje tamamen
yenisini daha ekliyor. “Hastalıkta, Sağlıkta Oyuncağım
gönüllülük esasına göre hayata geçti” diyen EDAK Ecza
Hep Yanımda!” sloganıyla hazırlanan duyuru ve afişlerimiz
Koop. Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ayşem Jale Kıhtır proje
ile boy gösteren kampanya kapsamında, Ege Lösemili
hakkında şu açıklamayı yaptı
Çocuklar ve Onkoloji Derneği ile Kimsesiz ve Korunmaya
Muhtaç Çocukları Koruma Vakfı'nın ilgili birimlerinde
“Çocuklar bizim her şeyimiz, geleceğimiz. EDAK Ecza
değerlendirilmek üzere, çocuklarınızın eski ya da yeni
Koop. olarak daha önceki projelerimizde de onlar için
ama sağlam oyuncaklarını, gönüllü eczanelerimize
harekete geçtik. Çevre ve insan sağlığını koruma amaçlı
getirmenizi bekliyoruz.
her çalışmamızın özünde, gelecekte çocuklarımıza iyi bir
dünya bırakabilmek amacı yatıyor. O halde geriye onları
Yeni projede çocuklar paylaşımı öğreniyor ve diğer çocuklar
şimdi de mutlu etmek kalıyor. Onların yüzlerinde birer
için oyuncaklarını bu işte gönüllü olmak isteyen tüm
gülücük oluşsun, o gözlerdeki mutluluk ışığı ile çevremiz
20
siz çocuklarımız ile paylaşalım.
Çocuklarımız paylaşmayı öğrenmeli.”
Proje kapsamında EDAK Ecza
Koop. faaliyet bölgesi içinde yer
alan tüm ortaklarımız dilerse
gönüllü
olarak,
sevkiyat
araçlarımız kanalı ile EDAK Üye
ve Halkla İlişkiler Birimi'ne bu
oyuncakları gönderebilecek.
Faaliyet dışı bölgelerden dileyen
eczacı meslektaşlarımız ise kargo
Ecz. Ayflem Jale KIHTIR
ücretini ödemek koşulu ile projeye
destek verebilirler.
aydınlansın, onların çocuk kahkahaları etrafta çınlasın
Mutlu çocuklar için oyuncaklarınızı bekliyoruz!
istiyoruz. Bu nedenle çağrımız herkese, siz de bir çocuğu
sevindirmek istiyorsanız katılın bize ve hastalarınızı da
Çocuklar oyuncaksız kalmasın… Mutlu çocuklar ve mutlu
bilinçlendirerek çocuklarınızın sağlam oyuncaklarını kimse-
bir gelecek için bir gülücük yeter, haydi!...
Ege'li Eczac›lar Çevre Kooperatifi Kurdu!
Çevrenin hızla kirlendiği ve insan sağlığını tehdit eder
boyutlara geldiği günümüzde, İzmir ve Manisalı eczacılar
atıklarının değerlendirilmesini sağlayarak
kısa adı ÇEKOOP. olan Çevreci Eczacılar Kooperatifi'ni
ortaklarına ekonomik ve sosyal fayda sağlamak.
kurarak harekete geçti.
Bu atıkların yanlış değerlendirilmesi veya yok
edilmesindeki bilgi ve tesis yetersizliği nedeniyle
“İnsan ve çevre sağlığı her şeyden önce gelir. Bu yönde
oluşacak çevre sorunlarını önlemek amacıyla
atılması gereken adımları vakit geçirmeden atarak, alınacak
faaliyetlerde bulunmak; ekonomik, sosyal ve
önlem ve toplumun bilinçlendirilmesine yönelik acil eylem
kültürel girişimleri teşvik etmek ve desteklemektir.
planlarını uygulayabilmek için bir araya geldik” diyen
ÇEKOOP. Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu,
“13 Ağustos 2010 tarihinde kooperatifimizi resmen kurduk,
ve bugün de EDAK Sosyal Sorumluluk Komisyonu Başkanı
bundan sonra amacımız tüm yurdumuzda uygulayabi-
olan Ecz. Şule İlkkurşunlu, EDAK Ecza Koop. bünyesinde
leceğimiz projelerimiz ile insan ve çevre sağlığını koruma
daha önce birçok başarılı sosyal sorumluluk projesine
ve iyileştirme yönünde kalıcı çözümler üretmektir” dedi.
imza attıklarını belirtti. Konuşmasında, “Bu çalışmalarımız
28. Dönem EDAK Ecza Koop. Yönetim Kurulu 2. Başkanı
ile T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Türkiye'de
sadece 17 kuruma verilen “Çevre Beratı”na EDAK sahip
ÇEKOOP.'un Kuruluş Amacı Nedir?
Ortaklarının mesleki faaliyetleri sırasında oluşan
ilaç, sağlık ve eczane gereçleri fazlaları ile
olmuştur” diyen İlkkurşunlu, EDAK'ın kuruluşundan bu
yana kooperatif olmanın getirdiği toplumsal sorumluluk
ve bilinç ile hareket ettiklerini ve 2005 yılından bu yana
daha çok ağırlık verdikleri sosyal sorumluluk projelerine
21
tüm meslek örgütleriyle işbirliği içinde ÇEKOOP. bünyesinde
kamuoyunun ve sektörümüzün ilgisini bu konuya
devam edeceklerini belirtti ve “Daha profesyonel çözümler
çekeceğiz” dedi. Konuşmasında ayrıca eczacıların ilacın
üretmek amacındayız” dedi.
her aşamasında söz sahibi olduğuna değinen İlkkurşunlu,
“En yakın sağlık danışmanınız olarak eczacılar, atık ilaçların
ÇEKOOP.'un çalışmalarını yaparken, ulusal ve uluslararası
toplanmasında öncülük ederek aynı zamanda akılcı ilaç
kuruluşlar ile işbirliğine giderek bunların destek fonlarından
kullanımına da dikkat çekmektedirler. İlaçta israfın korkunç
yararlanmayı hedeflediklerine değinen İlkkurşunlu,
boyutlara vardığı günümüzde, bu ilaçların neden atık
ÇEKOOP.'un halk sağlığı ve halkın bilinçlendirilmesine
olduğuna dair toplanan veriler ile sektörümüze farklı
yönelik çalışmalara, eğitime, eczacının mesleki gelişimine
çözümler sunulabilir”dedi ve tüm meslektaşları daha iyi
hizmet vermek üzere kurulduğuna işaret etti.
bir toplum ve daha temiz bir çevre için elele çalışmaya
çağırdı.
Yeni Projelerimiz Hayata Geçecek
EDAK Ecza Koop. Hakkında
2009 yılı başından beri TEB 3. Bölge İzmir Eczacı Odası'nın
proje sahipliğinde gerçekleşen “Evsel İlaç Atıklarının
19 Haziran 1979'da İzmir'de Ecz. N. Işık Boyacıgiller ve
Toplanması ve Bertarafı” projesi ile evlerdeki kullanım
100'ü aşkın eczacı arkadaşının bir araya gelerek kurduğu
süresi dolmuş ya da çeşitli sebepler ile artık kullanılmayan
EDAK Ecza Koop., günümüzde 4500'ü aşkın üye eczacısı
ilaçların gönüllü eczanelerdeki sarı renkli atık ilaç
ve 895'i aşkın çalışanıyla genç bir çınar olarak sektörde
bidonlarında toplandığını belirten İlkkurşunlu, “Bu projeden
gücünü koruyor. İzmir Bornova Şubesi dahil olmak üzere
sonra yeni adımlarla ilerlemek gerekiyor, Atık İlaç
toplam 12 Bölge Müdürlüğü olarak eczacılarına hizmet
Yönetmeliği'nin çıkarılarak tüm yurttaki atık ilaçların
veren kooperatif, bugün Kuzey Ege'den Güneydoğu
toplanarak bertaraf merkezine gönderilmesi ve ihtiyaç
Anadolu Bölgesi'ne kadar hizmet üreten dev bir yapıya
duyulan imha tesisi sayısının artırılması yönünde çalışmalar
ulaşmıştır.
yapılmalıdır. Biz de çalışmalarımızda bu yöne ağırlık vererek
22
Günce
Ecz. Meriç KALAYCIO⁄LU
4-5-6 Temmuz 2010-Pazar-Sal›
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M.Şerif Boyacı, Brüksel'de düzenlenen Avrupa
Eczacıları Çalışma Grubu toplantısına katılım gerçekleştirdiler.
7 Temmuz 2010-Çarflamba
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yard.Ekrem Atbakan ile bir görüşme gerçekleştirdi.
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl ile bir görüşme gerçekleştirdi.
09 Temmuz 2010-Cuma
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, eczanelerde bulunan karekodsuz ürünlerin
ecza depolarına ve kooperatiflere bildirimi sonrasında geçici karekod ile etiketleme işlemi yapılmayan ürünlerin iadesi
ile ilgili yapılması gerekenleri değerlendirmek üzere depo ve kooperatiflerin yetkilileri ile görüşme gerçekleştirdiler.
13 Temmuz 2010-Sal›
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel
Müdürlüğü'nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına katıldı.
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçer'i makamında ziyaret ettiler. Ziyarette karekodsuz ilaçlar, Medula Sistemi ve 2007 yılına ait SSK faiz tahakkuku
konuları görüşüldü.
21 Temmuz 2010-Çarflamba
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Meclis Anayasa Komisyonu Başkan Vekili
Ayhan Sefer Üstün'ü ziyaret ederek, RTÜK Yasa Tasarısı’nın 12. maddesinin 3. bendini görüştüler.
22 Temmuz 2010-Perflembe
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, SGK yetkilileri
ile gerçekleştirilen ve sektörel paylaşım toplantılarından biri olan, İlaç Sektörü Toplantısına katıldılar.
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü
Saim Kerman ile bir araya gelerek, Hipertansiyon konulu genelge ve Bitkisel Droglar hakkında bir görüşme
gerçekleştirdiler.
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, SGK Başkan Yard. Hüseyin Rahmi Çetin'i
ziyaret ederek, Medula Sorunu konusunu görüştüler. Bu görüşmenin ardından ise GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl'ı
ziyaret ettiler.
27 Temmuz 2010-Sal›
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.Hüseyin Olan,
Sağlık Bakanı Prof.Dr.Recep Akdağ ve Hukuk Müşaviri Adem Keskin ile bir görüşme gerçekleştirdiler. Görüşmede,
Tıbbi Çaylarla ilgili yönetmelik, Bitkisel Takviyeli Ürünlerin Tarım Bakanlığı'nca ruhsatlandırılması ve Karekodsuz İlaçlar
konuları ele alındı.
29 Temmuz 2010-Perflembe
37. Dönem 3. Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı TEB Otel'de gerçekleştirildi. Toplantıda, İlaç Takip Sistemi
sürecinin değerlendirilmesi, Muvazaa Yönetmeliği'ne göre Bölge Eczacı Odaları tarafından yapılması gereken işlemlerin
görüşülmesi ve Birliğimiz ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan “Eczane Bulunmayan Yerleşim Bölgelerinde Yaşayan
Halka Yerinde İlaç Teminine İlişkin Protokol”ün ve bu protokole göre Bölge Eczacı Odaları tarafından yapılan işlemlerin
değerlendirilmesi konulu gündem maddeleri görüşüldü.
10 A¤ustos 2010-Sal›
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel
Müdürlüğü'nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına katıldı.
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, Geleneksel Tıbbi Bitkiler Yönetmeliği konusunda
S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yard. Levent Altun ile bir toplantı gerçekleştirdiler.
24
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim
Kerman ile Kırmızı ve Yeşil Reçeteler hakkında bir görüşme yaptılar.
11-12 A¤ustos 2010-Çarflamba-Perflembe
Birliğimiz ile TEKB, Bursa Ecza Koop, EDAK, Güney Ecza Koop. ve İstanbul Ecza Koop. temsilcileri Ankara'da
gerçekleştirilen Kooperatif Çalıştayı'nda bir araya geldiler. Toplantı'da Birliğimiz ile Kooperatifler arasındaki organik
ilişkileri güçlendirmek konusunda fikir birliğine varılmış olup, Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki 23 ili kapsayan 10
Eczacı Odası'nın Başkanlarının, bu bölgede mevcut ecza kooperatiflerinin yapılanması temennisini içeren niyet
mektubu da görüşülerek, bundan sonra 3 ayda bir yapılması kararlaştırılan bu çalıştayın bir sonraki toplantısına,
10 eczacı odası tarafından oluşturulmuş olan komisyonun fizibilite çalışmalarını tamamlamış olarak gelmeleri karara
bağlandı.
13 A¤ustos 2010-Cuma
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, Sayman Ecz. Nevin Taşlıçay ve Merkez Heyeti
Üyesi Ecz. M. Şerif Boyacı, Tarım Bakanlığı'ndan onaylı olarak piyasaya çıkan bitkisel veya kimyasal ürünlerin, daha
fazla kişinin ölümüne sebep olmaması için Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılması, denetlenmesi ve eczanelerden
satılmasının gerekliliği konusunu görüşmek üzere Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker'i makamında ziyaret ettiler.
17 A¤ustos 2010-Sal›
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, Geleneksel Tıbbi Bitkiler Yönetmeliği konusunda
S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yard. Levent Altun ile bir toplantı daha gerçekleştirdiler.
18 A¤ustos 2010-Çarflamba
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz. Harun Kızılay, Sayman Ecz. Nevin Taşlıçay ve Merkez Heyeti
Üyesi Doç.Dr. Mustafa Aslan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir görüşme gerçekleştirerek, eczacıların son
dönemde yaşamış oldukları sorunlar hakkında bilgilendirme yaptılar.
25
Keflfe Yolculuk
Ayflen YALMAN
Keyif Veren fiurup
Kolan›n Keflfedilifl Öyküsü
Yüzy›llar önce onu ilk kez bir eczac› keflfetti; bugün dünya
ondan vazgeçemiyor.
Adı yüzyıllar önce “keyif veren şurup” olarak konuldu, bugün
Her şey, Eczacı Pemberton'un üç ayaklı pirinç bir çaydanlıkta,
ise belki de hemen herkesin vazgeçemeyeceği içeceği oldu.
lezzetli ve serinletici bir şurup yapmasıyla başlıyor. Günümüzde
Bir eczacı buluşu olan gazlı içeceklerin en popüler olanı;
adına kola denen bu şurubu, Pemberton önce kendi ailesiyle
koladan bahsediyorum.
paylaştıktan sonra eczanesinin bahçesinde, bardağı 5 Cent'ten
satışa sunmaya başlıyor. Bu içeceği Pemberton'un memleketi
Geçtiğimiz günlerde camiye dönüştürülme tartışmalarının
olan Atlanta'dan sonra, Avrupa kiliselerindeki papazlar da
yaşandığı Silivri'nin tarihi kilisesi Aziz Dimitrios, tarihinde öyle
içmeye başlıyor. Ancak bir süre sonra, Aziz Lamprer tarafından
önemli bir yere tanıklık etmiş ki, hikayesini duyunca siz de
aşırı keyif verdiği gerekçesiyle yasaklanınca, Pemberton
şaşıracaksınız. Kolanın mucidi Eczacı John Pemberton, icadı
Avrupa'daki bir çok kiliseden izin istiyor. Pemberton'a tek
keyif verici olduğu için Avrupa kiliseleri tarafından yasaklanınca
cevap Silivri'deki Aziz Dimitrios Kilise'sinden geliyor. İcad
soluğu İstanbul'da, yeni icadıyla ilgili çalışma yapmasına izin
ettiği içeceğin Avrupa'da satılamayacağını anlayan Pemberton,
veren tek yer olan, Silivri'deki Aziz Dimitrios Kilisesi'nde almış.
hem onay almak; hem de bu şurup üzerinde bir takım
1887'den itibaren adeta bir içecek üretim merkezine dönüşen
çalışmalar yapmak üzere İstanbul'a geliyor.
Dimitrios Kilisesi'nde, Sultan 2. Abdülhamid'in izni ve
desteğiyle zemzemli kola da üretilmiş.
26
taşınmasını istiyor. Abdülhamit bu öneriyi geri
çeviriyor ancak araştırmaların kilisede devamı
için "Yeknesak" isimli ilk özel teşvik fonunu
oluşturuyor.
Çalışmalarına 1899 yılına kadar Yeknesak
fonundan aldığı destekle devam eden Candler
bir deneyinde Coca-Cola'nın formülünde
bulunan su yerine zemzem kullanmayı tercih
ediyor ve Sultanahmet Meydanı'nda bu ürünü
5 Mecidiye'den satışa sunuyor. İlk zamanlarda
rağbet görmeyen bu içecek Yahudi, Rum ve
Ermeniler tarafından tüketilmiş. Herkesin bu
içeceğin tadına bakmasını isteyen Candler,
tereddütleri gidermek için ilk kez Coca-Cola'nın
formülünü de İstanbul halkıyla paylaşıyor.
Formülün açıklanmasıyla İstanbul'da satışlar
patlıyor. Candler'in 1914'de ölümüyle birlikte
Zemzemli Coca-Cola'nın üretimi duruyor.
İÇECEK LABORATUVARI KURDU
1887 yılında İstanbul'a gelen Eczacı Pemberton, bu kilisenin
ŞİMDİ ADI YOK
papazı Stefanos'a içeceğin içeriğini anlattıktan sonra, içeceğin
Üreticisinin ölümüyle birlikte sadece Avrupalı şirketlerin elinde
keyif veren bir madde olmadığını ispat etmek ve izin verirse
kalan Coca-Cola'nın Dimitrios Kilisesi'ndeki üretimi Candler'in
bir laboratuvar kurmak istediğini söylüyor. İzni alan eczacı
kalfası Lazizdas tarafından devam ettirilmiş. Lazizdas'ın
hemen çalışmalara başlıyor. Dimitrios Kilisesi'nin mahzenlerinde
1914'de ölümü ve I. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla birlikte bu
NASA tarihince ilk içecek laboratuvarı kabul edilen Şapayo
ilk içecek labarotuvarı kilisenin papazları tarafından kapatılmış.
Şurup Enstitüsü'nü kuruyor. Burada günümüzün kolası
1929 yılında Atatürk tarafından varlığı araştırılmış, ancak bir
üzerinde birçok deney yapan Pemberton, bu içeceği bugünkü
daha kullanıma açılmayan ve yok olan bu labarotuvar
tadına eriştirmeyi başarıyor ve kiliseden üretim iznini alıyor.
günümüzde kilisenin de harabe haline gelmesiyle tümüyle
İşin ilginç tarafı Dimitrios Kilisesi ilginç bir sözle bu izni veriyor;
unutulmuş.
"Bu içtiğiniz İsa'nın kanı değildir." Yıllar sonra, kolanın şişesinde
bu söze sıkça yer veriliyor.
Bir dönemin önemli buluşlarına imza atılan bu merkez
kapanmış ve unutulmuş ancak, geride o yıllardan bugüne
Bu tarihten sonra doğu kültürüne ait tüm içecekleri bu
uzanan ve mucidinin bir eczacı olduğu içecek kalmış.
laboratuvarda bir tahlil sürecinden geçiren Pemberton, hem
bir içeceğe hem de önemli bir araştırma merkezine imzasını
atmış oluyor.
Şurubu bulduktan sonra, ona isim düşünmeye başlıyorlar ve
Pemberton, Papaz Stefanos ve arkadaşlarının önerilerini
beğenmiyor. 1888'de arkadaşı Frank Robinson sayesinde
şuruba bugün tüm dünyanın kullandığı ismi buluyor; Coca
Cola. 1888 yılında Pemberton'un ölmesiyle labarotuar 1894
yılına kadar kapalı kalıyor. Ta ki ilaç toptancısı Asa C. Candler
bu kilisenin izniyle Coca- Cola'nın formülünü Avrupa'nın dev
şirketlerine pazarlayana kadar. Avrupa pazarlarına bu formülü
tanıttıktan sonra tekrar İstanbul'a dönen Candler ilk iş olarak
Abdülhamit'le görüşerek Coca-Cola'nın geliştirilmesi için
Dimitrios kilisesindeki araştırma laboratuvarının dışarı
27
Bizden Haberler
Sosyal Güvenlik Kurumu Taraf›ndan ‹laç
Bedellerinin Ödenmesi Konulu 2010/79 Say›l›
Genelge Yay›mland›
T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından
yayımlanan ilaç bedellerinin ödenmesi konulu 2010/79
sayılı Genelge ile;
Karekodlu ürünlerin İlaç Takip Sistemi'nden onay alınarak
Kuruma fatura edilmesine devam edileceği, karekodsuz
ürünlerin eski şekliyle dış ambalajında bulunan fiyat
kupürü ve barkodunun kesilerek reçeteye eklenmesi
suretiyle 01.07.2010 tarihine kadar Kuruma fatura
edilebileceği,
01.07.2010 tarihi itibariyle Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj
ve Etiketleme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelikte karekod kapsamı dışında tutulan
ilaçlar hariç olmak üzere tüm ürünlerin sadece İlaç Takip
Sistemi üzerinden onay alınarak Kuruma fatura edileceği
bildirildi.
Karekodsuz Ürünlerin Karekodlu Hale
Getirilmesi Süreci Hakk›nda Bilgilendirme
Web Sayfam›z Üzerinden Yap›ld›
Karekodsuz ürünlerin karekodlu hale getirilmesi süreci
hakkında, TEKB ve Ecza Depocuları Derneği ile yapılan
değerlendirmelerin sonucunda, sürecin yürütümü
belirlenerek, iade prosedüründe izlenecek işlem
basamakları web sayfamızdan duyuruldu.
Teb Eczac›l›k Akademisi Bünyesinde
Yay›nlanan Turk›sh Journal Of Pharmacet›cal
Sc›ences Dergisi’nin ‹nternet Sayfas› Yenilendi
Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisi bünyesinde
yayınlanan; Chemical Abstracts, EMBASE, Analytical
Abstracts, ULAKBİM Turkish Medical Index, MAPA,
International Pharmaceutical Abstracts gibi uluslararası
bilimsel portallar içerisinde yer alan ve tamamen standart
yayın ilkeleri doğrultusunda hazırlanan Turkish Journal
of Pharmaceutical Sciences Dergisi'nin web sayfası
yenilendi.
Dergi; araştırma makaleleri, eleştiriler ve eczacılık alanının
gelişmesine katkıda bulunacak makaleleri konu
almaktadır. Yayın kurulunda 28 akademisyenin yer aldığı
dergi; uluslararası bilimsel portallarda yer alması itibariyle
İngilizce olarak 4 ayda bir yayımlanmaktadır.
28
Ecz. Esin ÖNGÜN
E-Kütüphanemiz Web Sayfam›z Üzerinden
Kullan›ma Aç›ld›
Birliğimizce çağa uygun kütüphanecilik hizmeti sunmak,
üyelerimizin ve diğer internet kullanıcılarının erişimine
açık olacak bir e-kütüphane oluşturmak için başlatılan
çalışmalar tamamlanarak, e-kütüphanemiz web sayfamız
üzerinden kullanıma açıldı.
22.07.2010 Tarihi ‹tibar›yle Medula
Ekran›ndan Yap›lan Karekod Sonland›rma
‹fllemi Tüm Türkiye'ye Aç›ld›
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından MEDULA reçete
provizyon sistemi üzerinden reçete karşılanması sırasında
İTS bildirimi yaptıktan sonra gerçekleştirilen “karekod
sonlandırma” işlemi, 22.07.2010 tarihi itibarıyle
Türkiye'deki tüm eczanelerin kullanımına açıldı.
Halk Aras›nda Biber Hap› Olarak
‹simlendirilen Ürünler Hakk›nda Bas›n
Aç›klamas› Yap›ld›
Sağlık Bakanlığı'nın denetimi ve bilgisi dışında ruhsat
alarak piyasaya sürülen ve serbest bir şekilde satışına
izin verilen bir zayıflama ürününün, Kastamonu'da bir
vatandaşımızın ölümüne sebep olması üzerine, Türk
Eczacıları Birliği Basın Bürosu tarafından 03.08.2010
tarihinde Anadolu Ajansı'na yapılan açıklama ile, bitkisel
kaynaklı olması gerekçe gösterilerek Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan ürünlerin halk sağlığı
üzerinde ne derece olumsuz etkilere neden olduğu bir
kez daha vurgulandı.
Biber hapı olarak bilinen ve zayıflama amacıyla kullanılan
ürünler için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından şu
ana kadar herhangi bir geri çekme işlemi
uygulanmamıştır. Birliğimizce, Sağlık Bakanlığı İlaç ve
Eczacılık Genel Müdürlüğü ile yapılan görüşmede, bu
ürünler hakkında yapılacak işlemler konusunda, ülkemizin
tek yetkili sağlık otoritesi olan Sağlık Bakanlığı'nın görüş
ve yönlendirmeleri talep edildi.
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü
tarafından Birliğimize gönderilen 05.08.2010 tarihli yazı
ile,
Konu hakkında 81 İl Sağlık Müdürlüğü’ne hitaben yazılan
yazılar ile, halkı yanıltıp yanlış kullanıma neden olan ve
toplum sağlığını tehdit eden
- PEPPER TIME KAPSÜL (Biber Hapı)
- LI DA DAIDAIHUA WEIGHT LOSS CAPSULE
- LA JIAO SHOU SHEN KAPSÜL (Biber Hapı)
adlı ürünlerle ilgili olarak illerde bulunan aktar ve baharatçılar,
ecza depoları ve eczanelerde gerekli kontrollerin yapılması;
imali, ithali ve /veya piyasaya verildiğinin tespiti halinde
mühür altına alınarak imal/ithal ve satışının durdurulması
gerektiğinin duyurulduğu bildirildi.
Sa¤l›k Uygulama Tebli¤inde De¤ifliklik
Yap›lmas›na Dair Tebli¤ Yay›mland›
06.08.2010 tarih 27664 Sayılı Resmi Gazete'de Sosyal
Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlandı.
Birli¤imizin Giriflimleriyle Fort›s Bank A.fi.
‹laç Gönderim Hizmeti Reklam›ndan Vazgeçti
Ulusal bir gazetenin 04.07.2010 tarihli baskısının bulmaca
ekinde, Fortis Bank'ın bazı müşterilerine ilaç gönderim
hizmeti sunacağına ilişkin ilanlarının yayınlanması sonrasında,
konu hakkında Eczacı Odaları ve meslektaşlarımız tarafından
Birliğimize yapılan bildirimler ivedilikle değerlendirilerek, ilanın
yayınlandığı günü takip eden ilk iş günü gazete ve banka
yetkilileri, uygulamanın mevzuatımıza aykırı olduğu; bu
uygulamaya son verilmemesi halinde yasal işlemlere
başvurulacağı konusunda sözlü olarak uyarıldı. Ardından
23.07.2010 tarih ve 2700 sayılı yazımız ile bildirimimiz
yinelendi.
Birliğimiz tarafından yapılan başvurulara istinaden, ilgili
gazetenin yetkilileri, ilanın bir daha yayınlanmayacağını,
Fortis Bank A.Ş. de 12.08.2010 tarihli yazısı ile “Altın Yıllar”
kampanyasını broşür ve ilanlarından çıkartarak uygulamaya
son verdiklerini bildirdi.
Türk Eczac›lar› Birli¤i Resmi ‹letiflim Kanal›:
Farma Inbox
SGK Protokolünün 3.7 Maddesi ‹çin Aç›lan
Davada Dan›fltay Onuncu Daire Uygulaman›n
Devam› Yönünde Karar Verdi
2009 Yılı Ek Protokolünün, 3.7 maddesinin (c) ve (d)
bentlerinin öncelikle yürütmesinin durdurulması ve iptali
istemiyle açılan davada, T.C.Danıştay Onuncu Daire
22.07.2010 tarihinde 2009/11313 Esas sayısı ile yürütmeyi
durdurma isteminin reddine karar verdi. Bu önemli karar
uyarınca, Bölge Eczacı Odaları tarafından, sıralı dağıtım
uygulaması için kurulan tevzi büroları mevcut haliyle hizmet
vermeye devam etmektedir.
Günümüz teknolojilerini en iyi şekilde kullanmak ve
meslektaşlarımızın hizmetine sunmak için hazırlanan ve
internet üzerinden üyelerimizle interaktif iletişim kurma
olanağı sağlayan Yeni Nesil İletişim Kanalı Projesi Farma
Inbox, Bursa, Manisa, Balıkesir Eczacı Odalarında pilot
olarak uygulamaya konulmuştu. Kullanıcılardan gelen
bildirimler ve yapılan testler ile güncellenen Farma Inbox
tüm bölge eczacı odalarımızın kullanımına hazır hale getirildi.
Birli¤imiz Taraf›ndan Pakistan'a Yard›m
Kampanyas› Bafllat›ld›
Sistem, kullanıcıların önemli haberleri anında almasına imkan
tanımakta olup, gerektiğinde tüm üyelerin bilgisayar
ekranlarına canlı yayın yapabilmektedir.
Genetik Yap›s› De¤ifltirilmifl Organizmalar Ve
Ürünlerine Dair Yeni Yönetmelik Yay›mland›
13.08.2010 tarih 27671 Sayılı Resmi Gazete'de GENETİK
YAPISI DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR VE ÜRÜNLERİNE
DAİR YÖNETMELİK yayımlandı.
Pakistan'da 2 Ağustos 2010 tarihinde başlayan ve günlerce
devam ederek milyonlarca Pakistan vatandaşını etkileyen
ve binlercesinin ölümüne sebep olan sel felaketinin ardından
Pakistan halkına destek olmak amacıyla, Birliğimiz tarafından
bir yardım kampanyası başlatıldı.
Yardım kampanyasına destek olmak amacıyla Bölge Eczacı
Odalarımız tarafından yapılan nakdi yardımlar ile
meslektaşlarımızın yapmış oldukları yardım tutarlarına karşılık
gelen ilaçların Türk Kızılay'ı aracılığıyla felaket bölgesine
ulaştırıldı.
29
K›sa K›sa Sa¤l›k
Ar› Zehrinden ‹laç Yapt›lar
Gaye SARIKAYA
çıktı. İngiltere'deki Portsmouth Üniversitesi'nden
bilim adamları karideslerin bu maddeye maruz
kaldıktan sonra inanılmaz derecede dikkatsiz
davranmaya başladığına, bu “deliliğin” karidesleri
kolayca av haline getirdiğine dikkati çekti.
Kanserde Kifliye Özel Afl› Dönemi
Bilim adamları yaptıkları araştırmada arı iğnesinin
mucizevi bir etkisinin olduğunu tespit etti.
Araştırmaya göre, arı zehrinin eklem iltihabının
tedavisinde ve bu hastalıktan korunmada yardımcı
olduğu ortaya çıktı.
Kanseri Vücut Durduracak
Amerikalı bilim insanları, bağışıklık sistemindeki
bir antikoru daha etkin hale getirerek cilt
kanserinde tümörü küçültmeyi başardı. Klinik
araştırma safhasındaki antikoru dışarıdan alan
hastaların yaşam sürelerinde yüzde 50 uzama
görüldü.
Antidepresan Karidesi Delirtti
Amerikalı bilim insanları kişiye özel kanser aşısı
geliştirmek için önemli adımlar atıyor. ABD'de
Mayısta prostat kanserine karşı geliştirilen aşı
onay alırken, çeşitli kanser türlerine karşı 12 aşı
onay bekliyor.
15 Dakikada Kalp Krizi Teflhisi
Amerikalı biyoteknik ve kimya mühendisi Prof. Dr.
John T. McDevitt ve arkadaşlarının geliştirdiği basit
tükürük testinin, 15 dakikada kalp krizini tespit
edebildiği bildirildi.
Bunama ‹yi E¤itimli ‹nsandan Uzak Duruyor
Antidepresanlarda kullanılan fluoksetin hidroklorür
maddesinin karidesleri “intihara sürüklediği” ortaya
30
Eğitimli insanların, bunamanın fiziksel etkileriyle
daha iyi başa çıktıkları ve bir yıllık fazladan eğitimin
bile hastalığın gelişme olasılığını önemli ölçüde
azaltabildiği ortaya çıktı. İngiliz ve Finlandiyalı bilim
insanlarının yaptığı araştırma, liseden sonra
üniversite öğrenimi gören kişilerin, beyinde
bunamayla bağlantılı değişikliklerden, öğrenim
görmeyi bırakanlara oranla daha az etkilendiklerini
gösterdi.
Kanser Tedavisinde Nano Teknoloji Umudu
Nano teknoloji ile kanserin erken teşhisi ve kişiye
özel tedavisi için yürütülen çalışmalar umut verdi.
Emory Kanser Nano Teknoloji Merkezi Direktörü
Prof. Dr. Shuming Nie, son araştırmasında nadir
kanser hücrelerini tespit etmeye başladı. Nie,
“Nano parçacıkların kanserin erken teşhisine
yönelik ilk klinik araştırmaları başladı. Bu teknoloji
ile 5 yılda kanserin erken teşhisi mümkün olacak,
10 yıl içinde de tümörü bularak tedavi edecek”
dedi.
Üniversitesi'nden Prof. Dr. Murat Günel,
“Birbirinden bağımsız olduğu düşünülen
hastalıkların tek gendeki bozukluklara bağlı çıktığı
anlaşıldı. Beyin oluşumunun düşündüğümüzden
daha karmaşık olduğu belirlendi” dedi.
Türkiye 20 Y›ll›k Aradan Sonra Yeniden Afl›
Üretecek
Felçlilere “Nefes” Müjdesi
Nefesi elektrik sinyallerine dönüştürmeyi başaran
İsrailli bilim insanları, felçlilere umut olacak yeni
bir cihaz geliştirdi. Cihaz sayesinde felçliler
nefesleriyle yazabilecek, tekerlekli sandalye
sürebilecek ve internette sörf yapabilecek.
Biyolojik Silah Olur Diye Korkulan Ebola
Çözülüyor
Teröristlerin biyolojik silah olarak kullanmasından
endişe edilen Ebola virüsünde çözüme çok
yaklaşıldı. ABD'li bilim insanları, klinik testlerle
ilacın maymunlardaki etkisinin kanıtlandığını, sıranın
insanlar üstünde yapılacak testlere geldiğini
açıkladı.
Beyni Bozan Gen: “WDR62”
Sağlık Bakanlığı, 5 yıllık hedeflerini belirledi. 20102014 dönemi için hazırlanan stratejik plandaki en
önemli maddelerden biri yeniden aşı üretimi.
Türkiye 1990 yılına kadar çiçek, verem, tifo ve
kuduz aşılarını üretmiş, ardından 20 yıllık bir ara
verilmişti. Sağlık Bakanlığı, önümüzdeki dönemde
ilaç üretimini teşvik edecek yeni düzenlemeleri de
hayata geçirecek.
Yapay Kanda Dev Ad›m
Bilim adamları, tüp bebek tedavisinde kullanılan
embriyolardan ilk kez kırmızı kan hücreleri
oluşturmayı başardı. Bu, endüstriyel yapay kan
üretimi için çığır açan bir gelişme olarak
nitelendiriliyor.
Geri Dönüflümlü Stent Ürettiler
Türkiye'de akraba evliliğine bağlı beyinsel gelişim
bozukluğu bulunan çocuklarda yapılan genetik
inceleme sonucunda WDR62 genlerinin bozuk
olduğu ortaya çıktı. Ekibin başında olan Yale
Kalp hastaları için yeni bir stent geliştirildi. Bir
firma tarafından üretilen ve hammaddesi mısır
olan plastikten üretilen stent, damar tıkanıklığını
düzelttikten sonra eriyerek karbondioksit ve su
olarak vücuttan atılıyor. Henüz çalışmaları devam
eden sistem, damara yerleştirildikten sonra iki yıl
burada tutuluyor. Kolayca vücuttan atılan stentin
kalp ve damar hastalıkları tedavisinde yeni bir çağ
açması bekleniyor.
31
Eczac›l›k Akademisi
Serdar KILIÇ
Afl›-Afl› Yönetimi ve So¤uk Zincir
Tarihte ilk kez, M.Ö. 590 y›l›nda Çin'de Sung Hanedan› döneminde "çiçek hastal›¤›ndan
korunmak için ciltteki iltihapl› maddenin sa¤l›kl› kiflilerin burnuna verilmesiyle"
bafllanan afl›lama, günümüzde moleküler genetik yöntemlerin devreye girmesi ile
çok daha etkili ve güvenilir hale gelmifltir.
Bağışıklığı uyarmak ve enfeksiyon hastalıklarını veya
malzemeden oluşan bu sisteme Soğuk Zincir adı veril-
sekellerini önlemek için canlı, inaktif mikroorganizmalar
mektedir.
(bakteri, virüs) veya antijenik parçalarının süspansiyonu
olan aşılar, yapı olarak biyolojik ürünler olarak bilinen bir
Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisi'nin eczacılarımıza
gruba girer ve dikkat edilmediğinde kolaylıkla zarar görebilir.
yönelik olarak düzenlediği Meslek İçi Eğitim Programlarından
Özellikle ısı-güneş ışığı, donma bu zararlı etkenlerin başında
biri olan ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı
gelmektedir. Bu nedenle biyolojik ürünler olarak bilinen
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. N. Pınar AY tarafından
aşıların, diğer ilaç ve kimyevi ürünlerden farklı bir depolama
verilen Aşı - Aşı Yönetimi ve Soğuk Zincir Eğitiminde ise,
ve sevkıyat özelliği vardır.
genel bilgiler ışığında eczacılarımıza soğuk zincir için gerekli
koşulların oluşturulması, soğuk zincirin izlenmesi ve
İstenilen miktarda etkin aşının, etkinliklerinin azalmaması
sürekliliğinin sağlanması ile ilgili bilgi ve beceri kazandırılması
için, üretildikleri andan ihtiyacı olan kişilere uygulanıncaya
hedeflenmektedir.
kadar doğru sıcaklıkta ulaşmasını sağlayan, insan ve
32
Afl›lar
So¤uk Zincir
Canlı Attenüe Aşılar;
Aşılar:
Sıcağa, soğuğa ve ışığa duyarlıdır.
- Bakteri ya da virusların anormal kültür koşullarında üretilerek
hastalık oluşturma güçlerinin azaltılması, ancak, verildikleri
organizmada çoğalabilme yeteneklerinin saklı tutulması
yoluyla hazırlanırlar.
S›ca¤a Duyarl›l›k
- Yüksek sayıda bellek hücresi oluştururlar, az ya da hiç
pekiştirme dozu gerekmez.
- Örnek: BCG, OPV, KKK, suçiçeği, rotavirüs
En Duyarl›
• OPV
• K›zam›k
Ölü İnaktive Aşılar;
• BCG
• DBT
- Üreme yeteneği ısıtılarak ya da formaldehit gibi kimyasal
maddelerle yok edilmiş, ancak antijenik özellikleri korunmuş
mikroorganizmaları içeren aşılardır.
• Hib, DT
En Az Duyarl›
• Td, TT, Hepatit E
- Temel bağışıklık elde etmek için birden çok kez aşılama
gerekir.
- Örnek: boğmaca, IPA, hepatit A
Toksoidler;
- Klinik belirtileri ekzotoksinleri ile oluşturan basillerinin
yalnızca arılaştırılmış ve formaldehitle inaktive edilmiş
toksinleridirler.
So¤u¤a Duyarl›l›k
En Duyarl›
• Hepatit B
• Hib
- Örnek: tetanoz, difteri
• DBT
• DT
Polisakkarit Aşılar;
• Td
- Virulansı başlıca polisakkarit kapsüllerinin fagositoza
direnme özelliklerine dayalı olan bakterilerin tamamı yerine
yalnızca kapsül antijenlerinin kullanması yoluyla hazırlanırlar.
- Pek az bellek hücresi geliştirebilirler. Polisakkarit antijenler
bu nedenle 2 yaşından küçüklerde yeterli koruyucu yanıt
oluşturamazlar.
- Örnek: Hib, pnömokok, meningokok aşıları
En Az Duyarl›
• TT
Ifl›¤a (Günefl Ifl›¤›,
Floresan Ifl›k) Duyarl›l›k
Rekombinan Dna Aşıları;
- Bir virus, bakterinin immünojenik özelliğini belirleyen bir
geninin ayırılıp, sonra bir bakteri, maya ya da memeli
hücresine rekombinant DNA tekniği ile klonlanması temeline
dayanır.
• BCG
• K›zam›kç›k
• K›zam›k
• MMR
- Örnek: Hepatit B
33
Buzdolab›na Afl› Yerleflimi ve
S›cakl›k
bidonlarından başka hiçbir malzeme (ilaç, yiyecek, içecek,
enjektör, vb) konulmamalıdır.
- Aşı uygulanan birimlerde sulandırıcılar da buzdolabında
- Aşıların saklandığı buzdolabı aşırı soğuk ve sıcağa maruz
saklanmalıdır.
kalmayacak şekilde uygun bir odaya yerleştirilmelidir.
- Buzdolaplarının standart olarak üstten soğutma yapmadığı
- Buzdolabı kışın ısıtılan odalardan birine gölgede olacak
çeşitli modellerde alttan, yan duvardan soğutmalı sistemlerin
şekilde, ısıtıcılardan uzak, duvardan en az 10-15 cm
olduğu unutulmamalıdır.
mesafede düz bir zemine yerleştirilmelidir.
- Buzdolabı kullanım kılavuzu incelenerek soğutmanın hangi
- Buzdolabının ısısı +2 ile +8 C˚ arasında korunmalıdır.
bölümden yapıldığı, daha soğuk ve daha sıcak rafların
Özellikle +4C˚'de kalması sağlanmalıdır.
hangisi olduğu öğrenilmeli ve ası yerleşimi buna göre
düzenlenmelidir.
- Tatil dönemleri ve elektrik kesintilerinde, dolap sıcaklığı
kontrol edilerek gereken önlemler alınmalıdır.
- Aşı flakonları, aralarında yeterli hava akımı dolaşacak
şekilde yerleştirilmelidir.
- Ası dolaplarında en az bir adet güvenilir termometre
olmalıdır.
- Donmaya hassas olan aşılar buzdolabının soğutucu
kısmından uzakta tutulmalı.
- Termometrelerin sürekli ısı kaydeden ve belirlenen aralığın
dışına çıktığında uyarı veren modelleri tercih edilmelidir.
- Asılar orijinal kutularının içerisinde saklanmalı ve
buzdolabının duvarı ile temas ettirilmemelidir.
- Bozulan veya kırılan termometre hemen yenisi ile
değiştirilmelidir.
- Ası yerleştirilmesinde, miadı yakın olan aşılar ön kısımda
bulundurulmalı.
- Buzdolabı her açıldığında ısı kontrol edilmelidir.
- Dolap kapağına hiçbir şey konulmamalıdır.
- Buzdolabının kapısına bir ısı izlem çizelgesi yapıştırılarak
dolabın ısısı sabah ve aksam bu çizelgeye kaydedilmelidir.
- Buzlukta aralıklı olarak dizilmiş buz aküleri bulundurulmalıdır.
- Aşı, sulandırıcı ve su şişelerinin maksimum stoğu
- Buzluğun 0,5 cm den fazla kalınlıkta buzlanmamasına
buzdolabının mevcut hacminin yarısını geçmemelidir.
dikkat edilmelidir.
- Buzdolaplarının içerisine aşı, antiserum, buz aküsü ve su
- Aşılar buzluğa konulmamalıdır.
34
- Aşılar buzdolabı temizliği yapılırken aşı nakil kabında
korunmalı ve buzdolabı çalıştırıldıktan sonra uygun ısı
aralığına ulaşılınca buzdolabına aktarılmalıdır.
S›cakl›k Takibi
- Buzdolabının ısısı günün en soğuk saatlerinde +2ºC ile
+4ºC arasında olacak şekilde ayarlanmalıdır.
Üstten So¤utmal› Bir Buzdolab›
‹çin Afl› Yerleflimi
- Sabah ve akşamları termometre kontrol edildiğinde +2ºC
ile +8ºC arasında ise termostat doğru ayarlanmıştır.
- Buzdolabı ısısı sabah ve akşam olmak üzere, hafta sonları
da dâhil günde en az 2 kez kontrol ederek kaydedilmelidir.
- Kış aylarında yalnızca gündüz ısıtılan kurumlarda bulunan
BUZLUK
buzdolapları gece en soğuk zamanda da kontrol edilerek
(Buz Aküleri)
termostat ayarı gerekiyorsa arttırılmalıdır (dış ortam ısısının
0ºC' ye yaklaştığı durumlarda buzdolabı ısısı da kolaylıkla
0ºC' nin altına iner)
ÜST RAF
OPA, Hib, BCG, KKK,
- Sıcak iklimlerin hüküm sürdüğü bölgelerde buzdolabı
K›zam›k, K›zam›kç›k
güneş gören pencere kenarlarına yerleştirilmemeli, odanın
daha serin olan bölgelerine yerleştirilmelidir.
ORTA RAF
- Dış ortam ısısı değişikliklerinin çok fazla olduğu, gece ile
DaBT-PA-Hib, Kuduz Afl›s›
gündüz farkının buzdolabı ısısını +2ºC ile +8ºC arasında
kontrol etmede zorluk yarattığı durumlarda buzdolabının
içerisindeki tuzlu su dolu su kaplarının sayısı artırılmalıdır.
ALT RAF
Hep B, Td, DT, PPD Solüsyonu,
Tüm Antiserumlar, Afl› Suland›r›c›lar›
Elektrik Kesintisi
- Uzun süreli elektrik kesintilerinde buzdolabı ısısı düzenli
SEBZEL‹K
olarak kontrol edilmeli, gerekirse buzluktaki buz aküleri
(Su fiifleleri)
buzdolabı kapağına yerleştirilmeli ve kapak sık sık
açılmamalıdır.
- İzolasyonu iyi bir buzdolabında bu yolla genellikle 24 saat
süre ile ısı korunur. Daha uzun süreli kesintilerde acil durum
planı uygulanmalıdır.
- Üst raf: OPA, sulandırıcıları ayrı olmak üzere Hib, BCG,
Kaynaklar:
KKK, Kızamık ve Kızamıkçık aşıları
T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 13.03.2009 tarih
ve 7941 sayılı Genişletilmiş Bağışıklama Programı Genelgesi
- Orta raf: DaBT-PA-Hib, kuduz aşısı
Training for mid-level managers (MLM). Estimating needs, storage, distribution
and transport, monitoring and supervision. Cold chain, vaccines and safe-
- Alt raf:
Hep B, Td, DT, PPD solüsyonu, aşı sulandırıcıları
injection equipment management. Immunization, Vaccines and
ve tüm antiserumlar, yerleştirilmelidir.
BiologicalsWHO/IVB/08.01.
- Ayrıca sulandırıcısı ayrı olmak üzere meningokok aşısı üst
Safe vaccine handling, cold chain and immunizations. Global Programme For
rafa, meningokok aşısının sulandırıcısı ve grip aşısı alt rafa
konulmalıdır.
Vaccınes And Immunizatıon Expanded Programme on Immunızatıon World
Health Organization, Geneva, 1998. WHO/EPI/LHIS/98.02
Global Programme For Vaccınes And Immunizatıon. Expanded Programme
- En alt kısma (sebzelik) dolap ısısının sabit tutulmasına
On Immunızation. Technet Consultation Copenhagen, WHO/EPI/LHIS/98.0516-
yardımcı olmak üzere su şişeleri yerleştirilmelidir.
20 March 1998
35
Güncel
Berivan VARGÜN
Pakistan'da Selle Gelen Felaket
felaketinden, en çok etkilenenler çocuklar oldu. Birleşmiş
Milletler, 72 bin çocuğun gıda yetersizliği nedeniyle ölebileceği
uyarısında bulunuyor. Temiz su, ilaç, yiyecek temin edilemeyen
bölgede çocuklar salgın hastalıklarla karşı karşıyalar. Yükselen
sularla birlikte bir çok bölgeye girmek imkansızlaşırken, yaşamsal
öneme sahip yardım malzemelerinin de bu sular tarafından
alınıp götürüldüğü UNICEF yetkilileri tarafından bildirilmekte.
Bölgede kolera başta olmak üzere salgın hastalıklar sebebiyle
her geçen gün can kayıplarının artabileceğine dikkat çekilmekte.
Yardım kuruluşları su yoluyla bulaşan hastalıkları kontrol altında
tutmak için yoğun çaba harcıyor.
Pakistan'da binlerce insanın ölümüne neden olan ve günlerce
süren Muson Yağmurları'nın neden olduğu felaketten yaklaşık
40 milyon insanın etkilendiği, ülkede yaklaşık 4 milyon kişinin
evsiz kaldığı bildirilmekte.
Muson yağmurlarının hayatı felç ettiği Pakistan'da, 1929'dan
bu yana en büyük sel felaketi yaşandı, Pakistan Afet Kriz
Merkezi yetkililerinden alınan bilgiye göre, selden en çok
etkilenen Belucistan, Pencap, Kyber Pakhtun Khwa ve Sint
bölgeleri oldu. 165 bin kilometre karelik alan sular altında kaldı.
Ülkedeki tarım alanlarının sular altında kalması, elektrik,
kanalizasyon, içme suyu alt yapısının ciddi şekilde zarar görmesi
nedeniyle sorunlarla karşılaşıldı. Otobanların 90'dan fazla
noktasında hasar var, 58 ana yol ulaşıma kapatılmış durumda.
Özellikle Pencap'ta 5 bine yakın köyün tamamen sular altında
olduğu sadece bu bölgeden 9 milyondan fazla kişinin evlerini
terk etmek zorunda kaldıkları bildirilmekte.
Otobanların, tren raylarının sular altında kalması, köprülerin
büyük hasar görmesi nedeniyle bölgeye ulaşım güçlükle
sağlanmakta, arama kurtarma çalışmaları da güçlükle
sürdürülmekte. İnsanlar sel bölgelerinden ancak helikopterler
ve uçaklarla tahliye edilebilmekte. Maddi hasarın boyutlarını
tam olarak kestiremediklerini belirten yetkililer, felaketin tarım
alanlarına ve hayvancılığa uzun vadede verdiği zararı tahmin
etmekte güçlük çektiklerini, sel felaketinin Pakistan ekonomisine
büyük zarar verdiğine değinmekteler. İyileştirme ve yeniden
inşanın 12 ila 20 milyar Dolar arası tutacağı tahmin ediliyor
ancak kesin rakamın belli olması için suyun geri çekilmesi
gerekiyor.
Yaklaşık 40 milyon insanın etkilendiği, binlerce insanın evsiz
kaldığı, içecek temiz su ve yiyecek bulunamayan sel
36
Felaketin ardından bölgeye çok sayıda yardım kuruluşu geldi
ancak yardım dağıtmak için gelen kuruluşlar, ciddi sıkıntılarla
karşılamaktalar. Getirilen yardımlar, karayolu, hava alanları ve
demir yollarının zarar görmesi nedeniyle afetzedelere güçlükle
ulaştırılabilmekte. Bölgeye Türkiye başta olmak üzere ABD,
Suudi Arabistan, İran, Birleşmiş Milletler gibi dünyanın dört bir
yanından gıda, sağlık malzemesi, barınma ve maddi yardım
yapılıyor. Sel felaketinin ardından bölgeye gelen Türk Kızılayı
afet bölgelerine yardım ulaştırmaya çalışıyor. Selden kurtulanlar
için helikopterlerle yiyecek dağıtılıyor. Yetkililer bölgede gıdadan
giyime sağlık malzemesinden barınmaya kadar her alanda
yardıma ihtiyaç olduğunu tekrar tekrar dile getirmekteler.
Açlıkla ve hastalıkla boğuşan Pakistan halkına yardım edebilmek
için Birliğimiz tarafından da bir yardım kampanyası başlatıldı.
Birliğimiz tarafından yürütülen yardım kampanyasında katkıda
bulunmak isteyen her bir eczacı, kendi ekonomik durumuna
göre belirlediği katkıyı sağladı. Toplanan yardım tutarlarına
karşılık gelen ilaçlar, Türk Kızılay'ı aracılığıyla en kısa sürede
felaket bölgesine ulaştırıldı.
Sanatç› Eczac›lar›m›z
Gaye SARIKAYA
Feyzullah Yorulmaz Kimdir?
1953 yılında Ankara'da doğdu. Evli ve 2 kız çocuğu var. 1979
gibi.) Lisedeyken resim öğretmeni Kaya Özsezgin ve ağabeyi
yılında Eskişehir Eczacılık Yüksekokulu'ndan mezun oldu.
Dr. Bayram Yorulmaz'ın teşvikiyle resim sanatına ilgi duymaya
Ankara'nın Kazan ilçesinde 30 yıldır serbest eczacılık
başlayan Yorulmaz, günlük yaşamın stresinden uzaklaşıp
yapmaktadır. Ankara Eczacı Odası'nda 1989-2001 yılları
rahatlamanın tek yolu olarak resim yapmayı görüyor. Resim
arasında Yönetim Kurulu Üyeliği, Büyük Kongre Delegeliği
yapmanın kendisi için büyük bir keyif olduğunu belirten
gibi görevlerde bulundu. Ayrıca Ankara Ecza Koop. ve Egaş
Yorulmaz, resim sanatını insanın içinde yaşadığı karmaşık
yönetiminde de görev aldı.
duyguların tuvale yansıması olarak değerlendiriyor.
Kazan'da 1989-1994 yıllarında yerel yöneticilik ve çeşitli
Ayrıca Yorulmaz, resmi seven herkes için Kazan'da Yorulmaz
demokratik kuruluşlarda görev ve sorumluluk aldı. (Kazan
Bilim Sanat Evi'ni açtı. Bu atölyede çalışmalarını sürdürdü.
Sanayici ve İş Adamları Derneği, İç Anadolu Sanayici ve İş
3'ü karma olmak üzere Ankara Devlet Güzel Sanatlar
Adamları Dernekleri Federasyonu, Hast. Yap. ve Yaş. Dernek
Galerisi'nde açtığı kişisel sergiyle toplam 4 adet sergi açmıştır.
Başkanlığı, Kent Konseyi İmar ve Şehircilik Kurulu Başkanlığı
37
Dünyada Ne Var Ne Yok
Kilo Verdirmek Ad›na Tan›t›m› Yap›lan
Ürünler Faydal› De¤il
Sevim ÖZDEM‹R
uygulamaların başarılı olma olasılığının çok daha
fazla olacağını ortaya koydu.
16.07.2010
Detaylar için:
http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek
Eczanelerde Hepatit Taramas›
Yap›lmas›, Virüsü Tafl›yan Ama
Semptomlar›n Görülmedi¤i Hastalar›n
Tespit Edilmesini Sa¤l›yor
Nick O'Donoghue
Yeni yapılan bir çalışma, kilo verdirici cihazların
obezite sorunu yaşayanlara faydadan çok zarar
verdiğini ortaya koydu. BioMed Cenral'in Kamu
Sağlığı Dergisi'nde [Journal of Public Health]
yayınlanan araştırmasına göre, obezite sorunu
yaşayanlar kilo vermenin kolay bir yolu olmadığını
bilseler de kilo vedirici ürünler endüstrisi bu
insanları sömürebiliyor.
Monash Üniversitesi Tüketici Sağlığı Araştırma
Grubu Başyazarı ve Başkanı Dr. Samantha
Thomas, kilo problemi yaşayan insanların kilo
verdikten sonraki halini muhafaza etmeye yönelik
uzun süreli bir destek sağlamadıkları için, ticari
amaçlı bu ürünlerin daha fazla sağlık sorununa
yol açabileceği uyarısında bulundu.
Yapılan çalışma, obezite sorunu yaşayanların,
toplum tarafından yargılanmadıklarını ve
kınanmadıklarını hissetmeleri ve kilo vermek için
yaşam biçimlerini iyileştirmeye odaklanmaları
halinde kamu sağlığı kapsamında yapılan
38
Uzmanlar, eczanelerde Hepatit C taraması
yapılmasının virüsü taşıyan binlerce insanın
belirlenmesini sağlayabileceğini belirtti. Birleşik
Krallık'ta yaklaşık yarım milyon insanın bu
hastalıkla yaşadığı ancak bu kişilerin bunu
bilmediği tahmin ediliyor.
Son süreçte Birleşik Krallık çapında 19 eczanede
yapılan bir pilot çalışma, aile hekimlerinin
belirlediğinden çok daha fazla oranda virüsü
taşıyan insan olduğunu ortaya koydu.
18.08.2010
Detaylar için:
http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek
Alliance Boots Hedef Alliance'daki
Hisselerini Artt›r›yor
doğrudan tüketiciye “enformasyon/bilgi” deniliyor
Alliance Boots, Türkiye'nin en büyük ecza
Detaylar için:
depolarından biri olan Hedef Alliance'daki
http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek
amacın hala aynı olduğu uyarısında bulunuyor.
hisselerini %50'den %60'a çıkararak şirketteki
en büyük hissedar oldu.
Alliance Boots, Türk firmasındaki %25'lik ilk
hissesini 2001'de aldı ve bir yıl sonra ise %25'lik
bir hisse daha alarak şirketin yarısına sahip oldu.
Şirketin başkanı Stefano Pessina, gerçekleştirdikleri son alımın şirketin, büyük ve gelişmekte
Amerikan G›da ve ‹laç Dairesi(FDA):
“GlaxoSmithKline'n›n Üretti¤i
Lamictal Aseptik Menenjite Yol
Açabilir”
olan piyasalardaki güçlü şirketlere yatırım yapma
stratejisi doğrultusunda gerçekleştirildiğini söyledi.
Detaylar için:
http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek
Avrupa Parlamentosu Üyelerine
“Do¤rudan Tüketiciye Yönelik
'Yarat›c›' Reklamlar›n Önünü
Açmay›n” Uyar›s›
Kevin Grogan
ABD'li denetleyiciler GlaxoSmithKline (GSK)'in
Uluslararası İlaç Bültenleri Birliği [The International
antikonvülsan ilacı Lamictal'in nadir olarak görülen
Society of Drug Bulletins], Uluslararası Sağlık
bir beyin iltihabı tipine yol açabileceğini duyurdu.
Hareketi-Avrupa [Health Action International
(Europe)] ve Avrupa'da İlaç Forumu [Medicines
ABD Gıda ve İlaç Dairesi, bipolar bozukluk ve
in Europe Forum] Avrupa Parlamentosu Çevre,
hastalık nöbetleri tedavisi için onaylanmış
Kamu Sağlığı ve Gıda Güvenliği (ENVI) Komitesi
Lamictal'in (Lamotrigin), bakterilerin neden
üyelerini ilaç reklamlarının önünü açmamaları
olmadığı, beyin ve spinal kordu kaplayan koru-
konusunda uyardı ve hastalara ilaçlara ilişkin
yucu membranların iltihaplanması biçiminde
bağımsız bilgiye erişim olanağı sağlayacak
ortaya çıkan aseptik menenjite yol açabileceği
değişiklikleri ise desteklemeleri çağrısında
uyarısında bulundu. Semptomlar baş ağrısı,
bulundu. Avrupa Farmasötik Endüstrisi Birliği
yüksek ateş, titreme, bulantı, kusma, boyun
(EFPIA) bu örgütlerin konuya ilişkin olarak
tutulması ve ışığa duyarlılık biçiminde olabilir.
endüstrinin konumunu yanlış yansıttıklarını
düşünüyor.
13.08.2010
Üç kuruluş, mevcut durumda terimler değişmiş
Detaylar için:
olsa da - artık doğrudan tüketiciye “reklam” değil
http://www.teb.org.tr/?modul=nevyedek
39
Kültür Sanat
Ayflen YALMAN
Quasimodo'nun Dram› Gerçek mi?
Victor Hugo'nun en ünlü romanı Notre Dame'ın Kamburu Quasimodo'nun
gerçek bir kişiden esinlenildiği iddia edildi. İddiayı ortaya atan kişi ise
İngiliz araştırmacı Adrian Glew. İngiliz Tate Collection ulusal enstitüsünde
çalışan Glew'a göre, Victor Hugo kitabı yazdığı dönemde Notre Dame
Katedrali'nde çalışan İngiliz Heykeltraş Henry Sibson günlüklerinde
Quasimodo'dan bahsedildiği tahmin ediliyor. Sibson'un günlüğünde şu
satırlar yer alıyor; “Burada Monsieur Trajean isimli, lakabı Monsieur Le
Bossu (Bay Kambur) olan biriyle tanıştım. Adam gerçekten kambur ve
tanıdığım en sıcakkanlı, en babacan insan'' satırları Quasimodo'nun
başkasından esinlenerek oluşturulduğu ihtimalini kuvvetlendiriyor. Ünlü
Fransız yazar Victor Hugo, halkın ilgisini buraya çekmek ve katedralin
yenilenmesini sağlamak için bu romanı yazmıştı. Roman, aynı zamanda
Notre Dame Katedrali'nin yenilenmesinde büyük rol oynamıştı.
Caz›n Her An› Onunla Güzeldi
Caz sanatçılarının 40'lı ve 60 yıllarda fotoğraflarını çekerek ünlenen
Amerikalı fotoğraf sanatçısı Herman Leonard, 87 yaşında hayata gözlerini
yumdu. ABD'nin Pennsylvanya eyaletinde Romanyalı ana-babadan dünyaya
gelen Leonard'a, Charlie Parker, Dizzy Gillespie, Billie Holiday, Duke
Ellington ve Miles Davis gibi ünlü caz sanatçıları poz vermişti. Ünlü Amerikalı
sinema oyuncusu Marlon Brando, 1956 yılında, uzakdoğu ülkelerine
yaptığı bir seyahate, fotoğraflarını çekmesi için Leonard'ı da götürmüştü.
Tarihte ‹z B›rakanlar, Peki Geride Kalanlara Ne
B›rakt›lar?
İngiliz Ancestry.co.uk internet sitesi, 1861-1941 yılları arasında yaşamını
yitiren çok sayıda siyasetçi, sanatçı ve bilim adamının orijinal
vasiyetnamelerine sitesinde yer verdi. Tarihte en önemli yerlerden birine
sahip olan ve 1883'de Londra'da ölen Karl Marks, kızı Eleanor'a, 250
Sterlin yani bugünün parasıyla 23 bin Sterline yakın miktarda para bırakmış.
Vasiyetnamelere göre, geride kalanlara 80 bin Sterlin (bugünün parasıyla
yaklaşık 7.1 milyon Sterlin) bırakan İngiliz yazar Charles Dickens ve
bugünün parasıyla 3 milyon Sterlin tutarında birikimi olan Sherlock
Holmes'ün yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle ise ekonomik açıdan çok
daha şanlı bir yaşam sürmüşe benziyorlar.
40
1882'de ölen Darwin de geride kalanlara, bugünün parasıyla 13 milyon
Sterlin değerinde bir mal varlığı bırakmış.
"Deham dışında beyan edecek başka hiçbir şeyim yok" sözünün
doğruluğunu kanıtlarcasına yazar Oscar Wilde'ın geride kalanlara bıraktığı
para, tam 250 Sterlinmiş. Site yöneticileri, araştırmaların devamının
geleceğini söylüyor.
2700 Y›ll›k Urartu Mührü
Urartuların başkentliğini yapan Van'da İstanbul Üniversitesi ve Marmara
Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından arkeolojik kazı yapıldı. Kazıda 2 bin
700 yıl öncesine ait olan ve Urartu soylularının ticarette kullandığı mühür
bulundu. Daha çok boyunda taşınan ve mermerden yapılan mührün
üzerindeki, ağzından ateş çıkan ejderha figürü dikkat çekiyor.
Uzakdo¤u'dan Türk Balete Madalya
Türk balesinin genç gururu Kadir Okurer, Uzakdoğu'nun en büyük bale
yarışmasından da ödülle döndü. Başta jüri üyeleri olmak üzere bale
otoritelerinden övgüler alan Türk sanatçı, dünyanın değişik ülkelerinden
farklı dans kategorilerinden 300 sanatçının ter döktüğü yarışmada
üçüncülüğü elde etti.
Bu Yaz En Çok Onlar Okundu
Son 2 ayın en çok satan 50 kitabı açıklandı. Ahmet Ümit'in son kitabı
“İstanbul Hatırası” ile 2010 yazına damgasını vurduğu görülen listede,
geçen yılın yaz döneminin en çok satan kitabı olan Elif Şafak'ın “Aşk”ı
hala en çok satanlar arasında yer aldı. Bu kitapları Jean-Christophe
Grange'nin “Ölü Ruhlar Ormanı” adlı kitabı takip ederken, Douglas Adams'ın
yazdığı “Otostopçunun Galaksi Rehberi” adlı kitabı, listenin üst sıralarındaki
yerini aldı. En çok okunan kitaplar listesinde yer alan diğer kitaplar ise
şöyle; Thomas Cathert'ın “Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara
Girer” adlı romanı, Jasper Ken'in “On iki” adlı romanı, İpek Çalışlar ve
“Halide Edib Biyografisi”, Conan Doyle'nin “Baskerville Laneti”, William
Gerald'ın “Sineklerin Tanrısı” adlı kitabı.
41
Seyyah›n Notlar›
Gaye SARIKAYA
Cruise ile Yunan Adalar›…
bir parçasıymış. Ada daha sonra St. Jean Şövalyeleri
tarafından ele geçirilmiş ve 1519'a kadar da şövalyelerin
yaşadığı şehir olmuş. "Eski Şehir" ve "Yeni Şehir" olmak
üzere iki bölüme ayrılmış olan Rodos'ta itiraf etmeliyim ki
“Eski Şehir” benim daha çok ilgimi çekti. Ortaçağa ait 6
kapıdan oluşan bir kalenin içine kurulmuş olan “Eski Şehir”
yüzyıllar önce yaşanmış olayları, atlı şövalyelerin gezdiği
dar sokakları ve kalenin mistik havasıyla birlikte insanı adeta
o günlere götürüyor. "Yeni Şehir" ise başlı başına yeni yapılar
Mikanos
ve alışveriş merkezleriyle süslenmiş durumda. Büyük bir
hayranlık duyarak ayrıldığımız Rodos'tan Girit Adası'nda
yer alan Hanya şehrine doğru yol alıyoruz…
Uzun yıllardır görmeyi arzu ettiğim Yunan Adaları'na gitmenin
Hanya şehri, eski ile yeniyi özgün bir biçimde bir arada
verdiği heyecanla yola koyuldum. İzmir Limanı'ndan hareket
barındırdığı için, Girit'in Yunanistan'a dahil olmasıyla birlikte,
eden gemimizle Ege'nin masmavi denizinin eşsiz manzarası
Girit'in 'elmas'ı olarak adlandırılmış. Deniz Feneri'nin hemen
eşliğinde ilk durağımız olan Rodos'a ulaştım.
karşısında, liman girişini koruyan “Frikas Kalesi” yükseliyor.
Burası 1 Aralık 1913'te Yunan Bayrağının açılıp, Girit'in
Yunanistan ve Kıbrıs arasında bulunan Rodos, çevresini
Yunanistan ile birleşmesini sembolize eden bir törenle
saran kumsalları, yürüyüş yolları, dar sokakları ve canlı
göklere çekildiği yermiş. Kaldırım taşlı ara sokaklarıyla ünlü
gece hayatıyla herkesi büyüleyebilecek bir güce sahip.
olan Hanya'da yöresel eşyaların satıldığı küçük dükkanları
Tarihin renkli izlerini taşıyan ada, tepelerinin eteklerinde
gezmek de gerçekten ayrı bir keyif. İsteyenler şehri gezdikten
oluşan kaya gülleri nedeniyle “Güllerin Adası” olarak da
sonra tekne turuna katılarak civardaki koyları görme ve
biliniyor. M.Ö. 3. ve 5. yüzyıllar arasında önemli bir ticaret
denize girme şansına da sahipler.
merkezi olan Rodos, Roma ve Bizans imparatorluklarının
42
Santorini
Kartpostal gibi…
görüntüsüne sahip olan Santorini'nin, dünya'da bir benzeri
daha yok ve bu özelliğiyle de ülke turizmine sağladığı katkı
Gelelim Yunanistan'ın en meşhur adalarından biri olan
küçümsenemez boyutlarda.
Mikonos'a. Ada beyaz badanalı evleri, mavi boyalı kapı ve
pencere pervazları, değirmenleri ve pek çok kilisesi ile tıpkı
bir kartpostalı andırıyor. Çılgın, uçuk-kaçık eğlencelere
sahne olan ve sabaha kadar devam eden gece hayatı
oldukça hareketli olan Mikonos; değirmenleri, pelikanları
ve Parapotiani Kilise'siyle insanı kendine hayran bırakıyor.
Değirmenlerin aşağı kısmında yer alan ve “Küçük Venedik”
olarak adlandırılan deniz kenarı, turistlerin ilgisini çeken
diğer güzel bir ayrıntı. Birbirinden temiz ve görkemli sahilleri
bir arada barındıran Mikonos'tan, geleneksel Yunan
yemeklerinin tadına bakmadan ayrılmamanızı tavsiye ederim.
Bu çılgın adadan sonra şimdi sırada atmosferiyle beni en
çok etkileyen ada Santorini var.
Yunanistan'ın en çok rağbet gören turistik bölgelerinden
En Ünlü ‹nflaat Abidelerinden…
biri olan Santoroni, eşsiz güneş batımı manzarasıyla her
yaz uzak ülkelerden gelen ziyaretçileri ve özellikle de
Yolculuğumuzun son durağı olan Atina'ya ulaşmak için Pire
evlenecek romantik çiftleri ağırlıyor. Beyaz evleri ve daracık
Limanı'na demirledik. Atina'ya 7 km uzaklıkta olan Pire
sokaklarıyla ziyaretçileri adeta etkisi altına alan adada,
Limanı'nın, yılda yaklaşık yirmi milyon yolcuya hizmet verdiği
yamaçlarda bulunan sevimli köylere yürüyerek, katırlarla ya
söyleniyor. Dünyanın en işlek üçüncü yolcu limanı olan Pire,
da teleferikle çıkabilirsiniz. Antik zamanlarda meydana gelen
Yunanistan'ın da en büyük limanıymış. Limandan Atina çok
büyük bir volkanik patlama sonucunda bu günkü krater
yakın. Taksiyle 15 dakikada Atina'nın merkezi “Plaka” ya
ulaşılabiliyor. “Plaka” mağazaları, restoranları ve kalabalık
sokaklarıyla ün yapmış bir meydan. Yunanistan'ın başkenti
Atina, kozmopolit ve modern bir şehir. Antik çağlarda önemli
bir ticaret ve kültür merkezi olan Atina'nın şehir merkezinde
dolaşıp, antik çağlardan kalan ve halen kullanılmakta olan
etkileyici binalarının arasından Akropol'e doğru yol aldık.
Şehrin “Kutsal Kayası” olarak bilinen yerin üzerine inşa
edilen ve yıllara meydan okuyan görüntüsüyle dimdik ayakta
duran Akropol tapınakları, günümüzde eski ve yeniçağın
en ünlü inşaat abidelerinden biri haline gelmiş durumda.
Atina'daki şehir turumuzun ardından gemimize biniyoruz
ve İzmir Limanı'na doğru süzülerek ilerliyoruz rotamızda.
Girit Evi
Başka gezi yazılarında görüşmek ümidiyle…
43
Bas›nda TEB
Ayflen YALMAN
KANAL A 01.07.2010 “GÜNE BAKAN”
Karekod Uygulaması bugün başlıyor. TEB Genel Sekreteri Ecz.
Özgür ÖZEL, uygulamanın mevcut haliyle devam etmesinin ciddi
bir biçimde hasta ve eczacı mağduriyeti getireceğini söyledi.
SHOW TV 01.07.2010 “HABERLER”
STAR TV 01.07.2010 “ANA HABER”
TGRT HABER 01.07.2010 “ANA HABER”
TV8 01.07.2010 “ANA HABER”
KANAL B 01.07.2010 “ANA HABER”
KANAL A 01.07.2010 “ANA HABER”
İlaçta karekodsuz dönem başladı ancak eczanede bulunan her
4 ilaçtan 1'i karekodsuz. Türk Eczacıları Birliği firmalara verilen
ek sürenin uzatılması gerektiğini belirtti.
NTV 01.07.2010 “HABER MERKEZİ”
TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bir eczaneden yapılan
canlı yayına katılarak ilaç takip sistemiyle ilgili yaşanan sorunları
yerinde anlattı. Çolak, karekodsuz ilaçların miadı dolmuş ilaç
gibi işlem göreceğini ve çok fazla ilacın çöpe atılmak zorunda
kalacağını söyledi.
TV 8 01.07.2010 “GÜN ORTASI”
HALK TV 01.07.2010 “GÜN İÇİ”
Bugün uygulamaya konulan ilaçta karekod sorunlarla başladı.
Eczanelerin raflarındaki çoğu ilacın karekodu bulunmadığı için
satışı yapılamadı. Karekodsuz ilaçlar ise, etiket yapıştırılması için
ilaç firmalarına geri gönderildi.
SKYTÜRK TV 01.07.2010 “İLK SAATLER”
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, İlaç Takip Sistemi'nin
uygulamaya başlandığını ancak ilaç firmalarının sorumluluğunda
olan karekodlama işlemine firmaların yeterince önem vermediğini
belirtti. Özel, eczanelerde her 4 ilaçtan 1'inin karekodsuz olduğunu
belirtti.
TRT HABER 01.07.2010 “HABERLER”
İlaçta karekodsuz dönem başladı ancak eczanede bulunan her
4 ilaçtan 1'i karekodsuz. TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak
firmalara verilen ek sürenin uzatılması gerektiğini, aksi halde
500 Milyon değerindeki ilacın çöpe atılacağını söyledi.
HABERTÜRK 01.07.2010 “GÜN BAŞLIYOR”
Karekod uygulaması başlıyor. Türk Eczacıları Birliği, uygulamanın
mevcut halinin yetersiz olduğunu belirterek, firmaların karekodlu
ürün üretebilmesi için ek süreye ihtiyaç olduğunu belirtti.
CNN TÜRK 01.07.2010 “HABERLER”
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, ilaçta karekod
uygulamasının başladığını belirterek; firmalara karekodlama
işlemi için tanınan sürenin yetersiz olduğunu, 15 günlük ek bir
sürenin daha gerektiğini söyledi. Özel, eczanelerde bulunan her
4 ilaçtan 1'inin karekodsuz olduğunu belirterek vahim tabloya
dikkat çekti.
HABERTÜRK 01.07.2010 “HABER SAHASI”
TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bir eczaneden yapılan
canlı yayına katılarak ilaç takip sistemiyle ilgili yaşanan sorunları
yerinde anlattı. Çolak, karekodsuz ilaçların miadı dolmuş ilaç
gibi işlem göreceğini ve çok fazla ilacın çöpe atılmak zorunda
kalacağını
söyledi.
TRT HABER 01.07.2010 “HABERLER”
Karekod Uygulaması başlıyor. Türk Eczacıları Birliği, uygulamanın
mevcut halinin yetersiz olduğunu belirterek, firmaların karekodlu
ürün üretebilmesi için ek süreye ihtiyaç olduğunu belirtti.
NTV 01.07.2010 “ÖĞLE BÜLTENİ”
KANAL 24 01.07.2010 “MODERATÖR”
TGRT HABER 01.07.2010 “HABERLER”
CNN TÜRK 01.07.2010 “BUGÜN”
TRT-1 01.07.2010 “HABERLER”
44
CNN TÜRK 01.07.2010 “CANLI YAYIN”
Canlı yayına katılarak karekod uygulamasıyla ilgili yaşanan
sorunları anlatan TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, firmaların
etiketleme işlemini tamamlayamadıklarını bunun için de ek bir
sürenin verilmesi gerektiğini belirtti. Eczaneye gelen vatandaşların
reçetelerinin en az birini veremedikleri belirten Çolak, “ek süre
tanınmazsa, 500 milyon değerinde ilaç çöpe atılacak” dedi.
KANAL 24 02.07.2010 “MODERATÖR GECE”
İlaçta karekodsuz dönem başladı ancak eczanede bulunan her
4 ilaçtan 1'i karekodsuz. TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak
firmalara verilen ek sürenin uzatılması gerektiğini, aksi halde
500 Milyon değerindeki ilacın çöpe atılacağını söyledi.
SHOW TV 02.07.2010 “GÜNE BAŞLARKEN”
KANAL 24 02.07.2010 “24 SABAH”
TV8 02.07.2010 “TV8 DE BU SABAH”
TRT-1 02.07.2010 “SABAH HABERLERİ”
KANAL A 02.07.2010 “GÜNE BAKAN”
NTV 02.07.2010 “GÜNE BAŞLARKEN”
CNN TÜRK 02.07.2010 “HABERLER”
BEYAZ TV 02.07.2010 “MODERATÖR”
İlaçta karekodsuz dönem başladı ancak eczanede bulunan her
4 ilaçtan 1'i karekodsuz. Türk Eczacıları Birliği karekodlama
işlemi için firmalara verilen ek sürenin uzatılması gerektiğini aksi
halde hastaların mağdur olacağını belirtti.
TV8 02.07.2010 “ERKAN TAN İLE BAŞKENT'TEN”
TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak programa canlı yayın
konuğu olarak katılarak İlaç Takip sistemi konusunda bilgi verdi.
Çolak, eczanelerin raflarında bulunan ilaçların %25'inin
karekodsuz olduğunu belirterek, “Bugünden itibaren
vatandaşlarımız ilaç alımı konusunda sıkıntı yaşayabilir” dedi.
Çolak, geçiş sürecinin gerçekçi olmadığını, ancak yürürlüğe
giren sistemin vatandaşı ve eczacıyı mağdur etmeden devam
etmesi gerektiğini bunun için de biraz daha zamana ihtiyaç
olduğunu vurguladı.
HALK TV 07.07.2010 “PORTRE”
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, programa canlı yayın
konuğu olarak katıldı. Özel, eczacılık mesleğinin geleceğinden,
sorunlarından, eczacı profiline ve Türk Eczacıları Birliği
faaliyetlerine kadar pek çok konuda açıklamada bulundu.
NTV 29.07.2010 “GÜNÜN İÇİNDEN”
HABERTÜRK 29.07.2010 “HABERLER”
SHOW TV 29.07.2010 “ANA HABER”
KALAN B 29.07.2010 “ANA HABER”
SKYTÜRK 29.07.2010 “SON NOKTA”
TRT HABER 29.07.2010 “HABERLER”
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, plastik biberonlardaki
BPA maddesi konusunda vatandaşları uyardı. Özellikle
biberonlarda kullanılan bu maddenin bebeklerde sinir sistemi
rahatsızlığı, obezite, hiperaktivite ve hatta ölümcül bir takım
rahatsızlıklara neden olabileceğini söyledi. Özel, anne ve babaların
cam biberon tercih etmelerinin daha doğru olacağını belirtti.
HABERTÜRK 04.08.2010 “HABER SAATİ”
TRT- 1 04.08.2010 “ANA HABER”
TRT TÜRK 04.08.2010 “TÜRKİYE'DE SABAH”
KANAL A 04.08.2010 “GÜNE BAKAN”
KANAL D 04.08.2010 “İRFAN DEĞİRMENCİ İLE GÜNE
BAŞLARKEN
NTV 04.08.2010 “GÜNE BAŞLARKEN”
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, Tarım Bakanlığı tarafından
ruhsat alan ve denetimi olmayan, her türlü yerde satışına izin
verilen ürünlerin zayıflatma amacıyla piyasaya sürüldüğünü ve
ölümlere neden olabileceğini söyledi. Çolak, bu tür ürünlerin
birer ilaç olduğunu ve mutlaka ruhsatının ve denetiminin Sağlık
Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
TV8 09.08.2010 “TV 8 DE BU SABAH”
Programa telefon bağlantısı ile katılan TEB Genel Sekreteri Ecz.
Özgür Özel, zayıflama ilaçlarının hiçbir denetime uğramadan bir
takım yerlerden satışının mümkün olduğunu ve ilaç olarak
algılanmadığı için ruhsatının Tarım Bakanlığı tarafından verildiğini
belirtti. Özel, uyarılarının dikkate alınarak Tarım Bakanlığı tarafından
toplatma kararı alındığını ve birkaç saat içinde bu ürünlerin
toplatıldığını ancak tehlikenin devam ettiğini vurguladı.
45
46
47
48
49
50
51
Astroloji
Ecz. Meriç KALAYCIO⁄LU
Koç ve Para
Koç, kendi ve hayatı üstüne kumar oynayacak kadar riski sever. Girişimci bir ruhu olduğu
için yeni yatırımlar yapmak, riskli yollardan para kazanmak, ruhsal olarak tatmin olmasına
ve özgüvenini geliştirmesine yardım eder. Ufak da olsa, kendi işinin başında olmak,
patron konumunda bulunmak, özgürlüğünü korumasına ve hareket etmek ihtiyacını
tatmin edebilmesine izin verdiği için, iş yaşamında motivasyon unsurudur. Birikim yapmak
bir Koç için oldukça zordur. Sürekli yenilik arayışında olması, yeni fikirlere açıklığı,
harcamaların çeşitlenmesine ve büyümesine neden olur. Koç'un erken yaşlardan itibaren,
geleceğini kontrol ve güvenlik altına alabileceği bir yatırım planını uygulamaya sokması
temel gereksinimidir. Koç'un enerji fazlası, girişimlerinde, başlangıçlarında kimi zaman
negatif etkiler de yaratır. Süregelen arayış, daha iyisine duyulan özlem, projelerin yarım
kalmasına, bitirmeden ve bir yenisinin başlamasına neden olur. Bu da finansal anlamda
kayıpların yaşanmasında önemli bir etkendir.
Bo¤a ve Para
Zodyakta banker arketipiyle tanınan Boğa, finansal konularda oldukça tedbirli, sabırlı ve
planlıdır. Tüm burçların içinde bireyin yaşamına devam etmek için, gerekli kaynakları
saptaması ve sağlamasındaki başarısıyla tanınır. Bir Toprak burcu olarak, üretime yatkın
olduğu için, para kazanmak ve yaşamını devam ettirme özelliği gelişkindir. Birikimi olmayan
Boğa kendini güvensiz hissedeceği için, önce ruhsal, sonra da fiziksel olarak sağlık
problemleri yaşayabilir. Borç almaktan hoşlanmayan Boğa, kendisinden borç istenmesinden
de rahatsız olur. Kimseye muhtaç olmadan ayakta durabilmek için, farklı kaynakları yaratır
ve kullanıma sokar. Boğa ne kadar çok para kazanırsa kazansın, kendi maddi kaynaklarıyla
özdeşleştirir ama gösteriş yapmayı sevmez. Boğa yatırım yapmadan önce muhakkak
araştırır, kendisi için önce güvenli sonra da karlı olacak en uygun sistemi bulur. Finansal
anlamda gelecek kaygısını hayatında hiç bir zaman hissetmek istemez.
‹kizler ve Para
İkizler, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi para konusunda da uzun uzun düşünmekten
plan yapmaktan hoşlanmaz. Ancak adaptasyon yeteneği ve toleransı çok yüksek olduğu
için, değişen finansal durumlara da kolayca uyum sağlama yeteneği avantajıdır. Yani
finansal yapabilirliklerindeki değişimler, İkizlerin çok ciddi etkilenmesine neden olmaz.
Aslında rakamlarla arası iyi olan İkizler, isterse bütçesini son derece iyi kontrol edebilir.
Paranın hayatında hangi anlama sahip olduğunu düşünüp, saptadıktan sonra parayla
olan ilişkisini düzenlemek İkizler için daha iyi sonuçlar yaratacaktır. Sürekli değişen
düşünceleri gibi, İkizler in parayla ilişkileri de zamanla değişir. Kimi zaman bir güç aracı
olarak gördüğü para, kimi zaman hayatında bir emniyet aracı halini de alabilir. Değişken
ihtiyaçlarını tatmin edebilmek için, ani haracamalara gözü kapalı girebilen İkizlerin,
bütçesinde dalgalanmalar yoğundur. Ancak özellikle tutumlu zamanlardan sonraki
52
harcamaları, aşırı uçlarda gezinmesindeki en büyük etkendir. Hayati öneme sahip,
gerçekten önemine inandığı bir hedef saptamak, İkizlerin yatırım ve birikim yapabilmesinde
önemli ve faydalı rol oynayacaktır. İkizleri para biriktirmeye, yatırım yapmaya motive eden
diğer bir unsur da yeniliklere olan merakıdır.
Yengeç ve Para
Su elementi bir burç olan Yengeçin sezgileri ve içgüdüleri çok yoğun olduğu için, ekonomik
trendlerdeki değişimleri önceden hissetme potansiyeline sahiptir. Genellikle desteğe
ihtiyacı varmış gibi algılanmasına rağmen, güvenliğine çok düşkün olan yengeç, finansal
konularda da oldukça dikkatlidir. Hayatının mali alanındaki planlama ve uygulamalarda
her zaman başarılı olur. Bireysel amaçlarla değil, ailesinin günlük geçimini ve geleceğini
garanti altına almaya çalıştığı için aslında kendini ağır sorumluluklar altında hisseder.
Yengeçin en tipik yatırım aracı emlaktır. Araziye ve binalara kendi duyduğu ihtiyaç
yüzünden çok önem verir. Öncelikle kendi oturacağı, güvenliği, konforu tam, tüm ailenin
rahatlıkla sığabileceği bir ev edindikten sonra, gelir elde etmek ve sağlam yatırımlar
yapmak amacıyla emlak almaya devam eder. Ayrıca koleksiyonculuğu nedeniyle, topladığı
antikalar, sanat eserleri de yatırım aracı olarak kullandığı diğer alanlardır. Genel olarak
toplayıcı, biriktirici bir yapısı olduğu için, bir kenara para koymak Yengeç için çok zor
değildir.
Aslan ve Para
Bonkör, lüksü seven, gösterişten hoşlanan aslan için, para biriktirmek neredeyse imkansız
gibidir. Ancak gücü çok seven Aslan, parayı da bir güç aracı olarak algıladığı için, mümkün
olduğunca standardını korumaya gayret eder. Tüm ihtiyacı olanlara ayrım yapmadan
yardım etmesine rağmen, kendi muhtaç durumda olmaktan nefret eder. Bu durumdaki
Aslanın en yakınlarından bile yardım istemesi, neredeyse hayatını kaybetmekle eşdeğerdir.
Onurunu ve gücünü her şeyin önünde tutan Aslan, risk almayı da sever ve doğal görür.
Dolayısıyla kumar ya da talih oyunları finansal pozisyonunu sarsan en büyük dezavantajları
olarak sıralanabilir. Saygı görmek ve takdir edilmek ihtiyacı yoğun olduğu için, parasızken
kendini zavallı ve güçsüz hissederek, toplumsal paylaşımlara girmekten sakınacaktır.
Doğal bir risk sever olan aslan, borsada ve diğer spekülatif alanlarda başarılıdır. Ancak,
özellikle başarılı adımlardan sonra, aşırı riskleri almaktan hiç çekinmemesi, kenara
çekilmeyi bilmemesi, uçurumun kenarını görmesine neden olur. Emlak borsası, Altın
borsası aslanın başarılı olabileceği alanlardır.
Baflak ve Para
Aslanın aksine Başak risk almaktan, somut olmayan hiç bir şeye adım atmaktan hoşlanmaz.
Toprak elementinden olan Başakın, maddeyle ilişkileri oldukça dengeli ve istikrarlıdır.
Çalışmayı ve üretmeyi hayatın amacı olarak gören Başak, detayları görerek hareket ettiği
için, sağlam adımlar atmakta yanılmaz. Sürekli hesap yapan Başak, dünü, bugünü ve
yarını düşünerek hareket eder. Genelde endişeli bir yapısı ve negativiteye eğilimi olduğu
için, kötü günlerin yakında olduğunu düşünerek, para biriktirir ve kendini güvende tutmaya
çalışır. Çok ince hesaplar yaparak, en iyi kazancı sağlayan yatırım sistemini başarıyla
uygular. Başakın en eğilimli olduğu yatırım yöntemi, bankada para biriktirerek, faiz almaktır.
Genel olarak israfa karşı olduğu için, tüketimde de hesaplı ve minimize eden bir tarzı
53
vardır. Parasını çok çalışarak kazanan Başak, lüks tüketim mallarına, marka giyeceklere
ya da isim yapmış yerlere meraklı değildir. Kişiliği gibi sade bir yaşamı olan Başak,
başkalarına hizmet etmeyi sevdiği gibi, finansal anlamda yardım etmekten de sakınmaz.
Sağlığına ve temizliğe çok önem veren Başak’ın en büyük harcamaları bu alandadır. Sık
sık gittiği doktor kontrollerini finansal olarak dengeleyebilmesi için, sağlık sigortası
Başak’ın hayatında temel bir gereksinimdir.
Terazi ve Para
Denge unsuru olan Terazi finansal olarak da hayatında stabilizasyona ihtiyaç duyar.
Pazarlık etmeden hiç bir şey satın almak istemeyen Terazi, aslında bunu bir prensip
olarak yapmaktadır. Sanat ve güzellikler gezegeni Venüs tarafından yönetilen Terazi,
değerli taşlara, madenlere, sanat eserlerine ve antikalara yatırım yapmayı tercih eder.
Estetik değer yargıları oldukça kuvvetli olduğu için, genellikle aldığı eserlerin sonradan
ciddi prim yaptığı görülür. Ortaklığı sembolize eden Terazi, ortak yatırımlardan da kazanç
sağlar. Aslında son derece bonkör ve lüks yaşamayı sever; birlikte olduğu insan için
parasını son kuruşuna kadar gözünü kırpmadan harcayabilir. Özellikle aşık olduğu zaman,
finansal konulardaki kontrolünü tamamen yitirmesi olasılığı her zaman vardır. Sosyal
yaşama da çok düşkün olduğu için, hem sosyal harcamaları hem de kılık kıyafet
harcamaları yüksek seviyelerde dolaşır. Güzellik ve kişisel bakım merkezlerinde harcadığı
para da diğer bir ciddi gider kalemidir. Terazinin hayatında para sadece güzelliklere
ulaşmak için kullanılan bir araçtır. Hiç bir zaman parayı bir amaç haline getirmeyen Terazi,
isteyene istediği kadar yardım eder.
Akrep ve Para
Kararlı ve dayanıklı bir burç olan Akrep, amacına kilitlendiği zaman asla geri dönmez.
Zodyakta finans konularıyla alakalı burçlardan birisidir. Akrep özellikle geniş ölçekli maddi
konularda, analitik yeteneği ve sezgileri yardımıyla olumlu adımlar atar ve başarılı olur.
Kendine hiç acımayan, zorluklara göğüs germeyi bir meziyet olarak kabul eden Akrep’in
hiç bir şeyde olmadığı gibi maddi konularda da hayatın kolaylıklarını beklemek gibi bir
lüksü yoktur. Akrep hiç bir zaman gösteriş yapmak adına, ya da sadece moda diye alış
veriş yapmaz ya da bir yere gitmez. Ödediği paranın ne olursa olsun karşılığını almak
ister. Aldığı bir şeye çok para ödeyebilir ama, sadece aldığı şeyin kalitesine inandığı
içindir. Dolayısıyla akıllı para harcayan Akrep, istikrarlı bir mali portre çizer. Yatırımlarında
analitik yeteneklerinin ve stratejilerin arkasını görebilme kabiliyetinin yansımaları görülür.
Yay ve Para
Ağustos böceğine benzeyen Yay, mali alanda da oldukça iyimserdir. Varsa harcar, yoksa
oturur. Aslında şans ve zenginlik gezegeni Jüpiter tarafından yönetilen Yay burcu insanları,
hep maddi sınırlarını aşmanın peşindedir. Her şeyi büyük boyutlarda düşünen Yay burcu,
büyük yatırımlar yapmayı, geniş ölçekli meblağlarla oynamayı sever. Dolayısıyla riskleri
de büyür. Tehlike son aşamasına gelip, kapıya dayanıncaya kadar, ne iyimserliğinden,
ne de umudundan bir nebze kaybetmeyen Yay, gerçekle yüzyüze geldiğinde şok olur.
Macerayı sevmesi, uzun yolculuklarla kişiliğini entegre etmeyi amaçlaması nedeniyle,
uzun seyahatlere büyük paralar harcamaktan hiç çekinmez. Parayı hayatı tanımak,
kendini geliştirmek, eğlenmek için bir araç olarak gören Yay, gerek biriktirmekte, gerekse
zor günler için yatırım yapmakta çok zorlanır.
54
O¤lak ve Para
Toprak elementi Oğlak, Zodyak’ın maddeye hakim olmayı seven üyelerinden birisidir.
İhtiyat, tedbir özellikleri risklerin Oğlakın yanından sıyrılıp gitmesindeki en önemli etkendir.
Planlama, organizasyon ve yönetme yetenekleri finansal alanda da kendini gösterir.
Oğlak hayatının maddi hedeflerini saptar ve uzun yıllara ait stratejiler geliştirerek, sabırla,
metanetle, yılmadan bu hedefe ulaşmak için durmaksızın çalışmaya başlar. Yatırım
yaparken, kazançtan çok emniyet öncelik taşır. Dolayısıyla geleneksel yöntemler, minimum
risk, tipik Oğlak tarzıdır. Oğlak, büyük organizasyonların içinde olmayı tercih ederek,
kendi bireysel riskini daraltma eğilimindedir. Çalışırken verdiği emeğin karşılığını, riskini
minimize ederek almayı tercih eder. Pratik ve çabuk çözüm üreten yapısıyla, finansal
tıkanıkların giderilmesinde liderlik rolünü üstlenmeye eğilimlidir. Özellikle organizasyonların
finans kısmında çalışan Oğlaklar, zaman içinde şirketin temel taşı haline gelirler. Zaman
zaman eli sıkı hatta cimri olarak nitelendirilen Oğlak, aynı Yengeç gibi parayı bir emniyet
aracı olarak görür. Kendisinin ve sorumluluğunda olan insanların geleceğini ve ihtiyaçlarını
bir an bile aklından çıkararak, gevşeyemez.
Kova ve Para
Maddeyle, parayla hiç bağlantısı olmayan burçlardan birisi de Kovadır. Para ancak
teknolojiye sahip olmak istediğinde ya da hümaniter amaçla, insanlara yardım etmek
istediğinde Kovanın aklına gelir. Demokrasiye ve eşit şartlara çok önem verdiği için,
hayatı boyunca asla bireysel kalkınma, kişisel servet edinme amacına da sahip olmaz.
Beklenmeyenlerin gezegeni Uranüs tarafından yönetilen Kova, çok değişken, zaman
içinde bir aşırı uçtan diğer aşırı uca kayan bir harcama ve biriktirme alışkanlığına sahiptir.
Yeniliklerin peşinden giden ve teknolojik alandaki becerisi çok kuvvetli olan Kova, farklı
yöntemlerle para kazanır ve farklı şeyler için para harcar. İnsani değerlere ve ihtiyaçlara
karşı hassas olan Kova, parasını başkaları için kullanmaktan, son kurşuna kadar
harcamaktan hiç çekinmez. Ancak kendi bireysel sıkıntılarında dışarıdan yardım almayı
tercih etmeyerek, kendini idare etmeye çalışır. Özellikle maddi sorunlarını paylaşmayı
sevmediği için, en yakınları bile mali durumu hakkında bilgi sahibi değildir. Hiç bir lüks
tüketime zaafı olmayan Kova, aslında minimum şartlarda bile kendini meşgul edecek,
mutlu edecek fırsatlar yaratabilir.
Bal›k ve Para
Zodyakın anti maddeci olarak tanınan Balık burcu, belki de paranın varlığından bile
habersiz olabilir. Hayatın gerçeklerinden ve gerekliliklerinden kolayca uzaklaşan Balık,
hayatını devam ettirmek için paranın gücüne ihtyaç duyduğunu farkettiğinde, şaşkınlık
içinde kalır. Balığın maddeyle olan ilişkisini düzene sokabilmesi için, ebeveynlerinin erken
yaşlardan itibaren ciddi eğitim vermesi gereklidir. İleriki yaşlarda Balık, yatırımlarında
profesyonel yardıma ihtiyaç duyar. Empati mekanizması o derece gelişkindir ki, gerçekten
kendi hayatını devam ettirebilmek için sahip olduğu son kaynağı bile, tamamen karşısındaki
insana verebilir. Böylece Balık, insanlar için ruhsal enerji kaynağı olduğu gibi, maddi
enerji kaynağı haline de gelir. Dolayısıyla sınırlarını tayin edebilmek, kendine dur demeyi
bilebilmek için Balığın kontrol mekanizmaları üzerinde çalışması gereklidir. Balık aslında
sevdiği işi yaparsa, hakkını verdiği için oldukça büyük paralar kazanabilir. Sanattan iyi
anlayan ve sezgileri kuvvetli olan Balık, Aslan ve Terazi gibi, sanata yapacağı yatırımlardan
da prim sağlar.
55
Bulmaca
1
2
3
Ayfle ÜM‹T
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
1
2
2
6
4
3
7
4
5
8
6
5
7
8
9
1
10
11
12
10
13
3
14
15
9
SOLDAN SAĞA
1) Bitkisel kökenli tedavi edici maddelerle çalışan bilim dalı, botaniğin eczacılık biliminde uygulanması…Çok eski bir tarihi anlatırken kullanılan sözcük. 2) Kısa
veya özlü anlatımı olan hikaye, fıkra (hikayecik)…Lobi kelimesinin ortasındaki harfler…Bir nota. 3) Demirden yol… Hayvan terapisi. 4) Kırmızı…Belirsiz kişi…Bir
şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı. 5) Herhangi bir nedenle birini bulunduğu yerde görme…Eski Filistin'de bir kent…Seçkin. 6) Paylama, azarlama… Aç
karşıtı…Çok ince gözenekli pamuk,ipek veya sentetik dokuma... Bir nota. 7) Verme, ödeme…Opus'un kısaltması… Türk Milli Takımı eski antrenörünün soyadı."Fatih
…………." 8) Beyaz…Deniz ve hava ulaştırmacılığında kullanılan uzaklık ölçü birimi…Bir nota…Eski bir uygarlık 9) Araştırmalarda laboratuvar deneylerinde
yardımcı olarak çalıştırılan kimse…İngiltere. 10) Büyük yetişkin,yaşlı,kart… Tiksindirme, rahatsız etme , duygu sömürüsü yapmak… Ribonükleik asitin kısaltması.
11) Renkli Burçak adlı şifalı bitkinin diğer adı... Oğuz Aral'ın Avanak lakablı ünlü çizgi kahramanının adı… 12) Bir şeyi güç kullanarak ileri sürmek… İsim. 13)
Canlıların üremesi sonucu ortaya çıkan…İlköğretimden sonra en az üç yıllık bir eğitim veren kurum…kader. 14) Modern barkod… Beyazlaşmak. 15) İşaret…Türk
Eczacıları Birliği Eczane Otomasyon Sistemi'nin kısaltması…Uluslar arası ünlü bir haber ajansının kısaltması.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1) Varsayımsal…Ortopedide tedavi şekli…Bir bağlaç. 2) Çözümsel… Ölüm cezası. 3) Oy… Özel gezinti gemisi…Okutman 4) Meke'nin ünsüz harfleri...Kapamak
eylemi…Çırpılarak tavada pişirilmiş yumurta. 5) İsim…İridyum elementinin simgesi…Bir düşünceyi anlatan sözcük….Bir harfin okunuşu. 6) İnsan vücudunun saç
,deri ve tırnak gibidış kısımlarına uygulanacak preparatlarla ilgilenen bilimdalı…Teniste bir savunma vuruşu. 7) Yoldaki otomobilleri durdurup ücret ödemeden bir
yere gitme yöntemi… Gir kelimesinin tersten yazılışı…Düşünce. 8) Sobe'nin sesli harfleri…Sütlü bitki özütü. 9) Kısa yazı…Tannik asit…Bir akü markası. 10) Aşırı
şişmanlık. 11) Güneş Tanrısı…İdrardaki bir madde…Bir dairedeki merkez açı. 12) Tutumlu…Ünvanın kısaltması…Utanma, utanç duyma. 13) Bir mineral… Uyum
içinde çalışan parçaların tümü. 14) Gözün renkli kısmı…Güneydoğu Anadolu Projesi. 15) Vilayet…Bir şeyin en ince ayrıntılarına önem veren…Arada açıklık olmayan.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
* Ödüllü Bulmacayı çözdükten sonra, bulduğunuz anahtar kelimeyi TEB Basın Bürosu Adresine gönderiniz. Doğru yanıtı ilk gönderen 2 eczacımıza,
TEB Eczacılık Akademisi tarafından düzenlenen meslek içi eğitim programlarından birine ücretsiz katılım ya da akademi yayın seti hediye olarak
verilecektir.
56

Benzer belgeler