siiararapor130278- risk izlekleri xııı - Fovea Oberaza

Transkript

siiararapor130278- risk izlekleri xııı - Fovea Oberaza
S Bilişim Danışmanlık
Siyasi Risk İzlekleri
XIII
D
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
2007 Aralık
2008 Mayıs
2008 Haziran
2008 Temmuz
2008 Kasım
2008 Aralık
2009 Şubat
2009 Mart
2009 Nisan
2009 Temmuz
2009 Eylül
2009 Ekim
2009 Aralık
2010 Nisan
2010 Kasım
2011 Mayıs
2011 Ekim
2012 Aralık
2013 Aralık
1 IRAK- G.DOĞU
8
7
6
7 KURUMLARLA
İLİŞKİLER
5
2 ABD
4
3
2
1
0
6 NÜKLEER İRAN-İÇ
SAVAŞTA SURİYE
3 AB
2
4 EKONOMİ
Sayfa
5 ENERJİ
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Siyasi İstikrar İndeksi (Sİİ)
Referans No: 130278
Sayfa
3
İlgi: 21.11. 2008 tarih ve 130041 referans; 06. 12. 2008 tarih ve 130044 referans; 04.02.2009
tarih ve 130048 referans; 25.05.2009 tarih ve 130067 referans; 16.09.2009 tarih ve 130079
referans; 30.10.2009 tarih ve 130083 referans; 17.12.2009 tarih ve 130089 referans;
19.04.2010 tarih ve 130109 referans numaralı ara raporlarla 21.08.2008 tarih ve 130030
sayılı; 14.12.2009 tarih ve 130088 sayılı; 05.07.2010 tarih ve 130117 sayılı; 05. Kasım.2010
tarih ve 130126 sayılı; 10.Kasım.2010 tarih ve 130128 sayılı; 27.Nisan 2011 tarih ve 130147
sayılı 25.Mayıs.2011 tarih ve 130151 sayılı, 08.Haziran.2011 tarih ve 150153 sayılı;
17.Ekim.2011 tarih ve 130169, 14.Aralık.2012 tarih ve 130221 sayılı raporlar. Temas edilen
raporların hemen tamamı XIII. raporun önceki serisindendir. Ayrıca 29.Nisan2013 tarih ve
130238 sayılı “Siyasi Sistemde Meşru Aktör / Kurum Konuşlanmasında Değişim” ile
05.Eylül.2013 tarih ve 130263 sayılı “Siyasi Kutuplaşmada Güncel Durum” başlıklı ara
raporlar, elinizdeki raporun bağlılarıdır. “Siyasi Risk İzlek Standartları”nı içeren özet, ara
rapor ekinde gönderilmiştir.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
İçindekiler
Özet ve Değerlendirme …..………………………………………………………….… 05
Irak-G. Doğu (Kürt sorunu) risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri ………….. 06
ABD ile İlişkiler risk izlediğinde yükseliş ve düşüş nedenleri ……………………… 21
AB ile ilişkiler risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri ………………………….. 52
Ekonomi risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri …………………………..…… 59
Ek Fasıl Bir …………………………………………………………………................... 80
Enerji-hammadde temin risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri …………….… 81
Nükleer İran” ve “İç Savaşta Suriye” risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri … 88
Kurumlarla İlişkiler risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri ……………………. 91
Siyasi Risk İzlek Tablosu ………………………………………………………….….. 99
Siyasi Risk İzleklerinin Gerçekleşme İhtimali ile Etki Düzeyi Karşılaştırması ….... 103
Ek Fasıl İki ………………………………………...………………………..………….. 104
Sayfa
4
Sonuç ……………………………………………………………………………….…... 105
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Özet ve Değerlendirme
Siyasi sistemin temel siyasi riski; karar üretim kapasitesinin tam,
devrede ve kullanılabilir olup olmamasıdır. Siyasi sistemin tali siyasi
riskiyse; üretilen karar içeriklerinin, bütüncül-tutarlı-öngörülebilirlik
manasına
kararlılığının
muhafazası,
ani-hacimli-öngörülemez
değişimlere konu olmamasıdır.
Türk siyasi sisteminin karar üretim kapasitesi bir önceki dönem
raporlamaya dek yüksek, zayıflatılmıştı. Aralık.2012-Aralık.2013 raporlama
son dönemindeyse siyasi sistem karar üretim kapasitesi tekrar
yükselmiştir. Yükseliş; siyasi sistem bütününün önceki daraltılan karar
marjlarının, tekrar ve bir miktar genişlemesi şeklindedir. Tutarsız hatta tuhaf
görünse de teslim edilmesi gereken; Türk siyasi sistem karar üretim
kapasitesinde genişleme, Kabine/siyasi iktidar politik tercih ve
beklentileri aksine dinamiklerle gerçekleşmiştir.
Tek adamlık şeklinde Erdoğan’a atfedilen dinamik, Sİİ kapsamında;
tek adam etrafında savrulma, kurumsal kapasitede gerileme, toplumsal
merkezin gerçeklerden kopuk işletilmesi, küresel siyasi denklem karşısında
sürüklenme şeklinde izlenmekteydi. Kurumlarla İlişkiler risk izleğinde
düşüşte, uyum artışı yanında eşanlı üretilen işlevselliklerle, tek adamlık
dinamikleri sınırlanmıştır.
Genişleyen karar marjlarını takiben siyasi iktidarca izlenen dış
politikanın, bütünlük-tutarlık-öngörülebilirlik bakımlarından kalibrasyonları
gerekmektedir. İçerideyse; ani-hacimli-öngörülemez değişime yönelmiş
politikaların; laik hassasiyette olanların yaşam sahalarını daraltma, Kürt
sorununda meşruiyeti tahrip ederek çözüme yönelme kastedilmektedir, her
birinde düzeltme en azından törpüleme gerekmektedir. Siyasi iktidar, dış ve
Sayfa
5
iç politikada söz konusu gereklere direnç gösterme eğilimindedir.
S Bilişim Danışmanlık
1.
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Irak-G. Doğu (Kürt sorunu) risk izleğinde yükseliş ve
düşüş nedenleri;

Merkezi Irak Hükümeti’yle Irak Kuzeyi bölgesel yönetimi
arasında siyasi yetki paylaşımı ve ekonomik işlev üstleniminde çekişme
sürmüştür.

İki önceki raporlamada netleşmemiş olan; savunma-diplomasi
ve adalet dağıtımında yetki, petrol üretim-satış lisanslama-anlaşmaları,
yüksek öğrenim, dış ticaret kontrolü-sınır koruma-gümrükleme işlev
paylaşımında çekişmeler, büyük ölçüde Merkezi Irak Hükümeti lehine
işletilmişti. Bir önceki dönemde Merkezi Irak Hükümeti lehine yaşanan
konsolidasyon, son raporlama döneminde durulmuş, iki yönetim arasında
yetki ve işlev paylaşma düzeni donuklaşmıştır.

İki yönetim arasında çekişmenin çatışmasız/şiddetsiz ve fakat
aktörlerin dış politik bağlantılarını devreye alarak konsolide edilme ihtimali
artmıştır. Merkezi Irak Hükümeti yanına ABD’yi, Kuzey Irak bölgesel
yönetimiyse Türkiye’yi almıştır. Merkezi Irak Hükümeti-ABD eşleşmesi,
kuşkusuz, Türkiye açısından şanssızlıktır. Rusya’nın iki yönetim arasında
silah satış anlaşma/kalibrasyonlarıyla edinmeye çalıştığı mevzii, raporlama
döneminde etkinlik kazanmamış görünmektedir.

Merkezi Irak Hükümeti’yle ABD eşleşmesinde; zamanında
İran ambargosunun Irak tarafından dolaylı desteklenmesi, ABD petrol
şirketlerinin Irak’taki çıkar/anlaşmalarına riayet son derece etkilidir. ABD,
Ortadoğu politikasının bütününde, İran’a yakınlaşan Maliki ve Suriye-Esad
yanlısı tutumlarına sessiz kalmış, Merkezi Irak Hükümeti’nin Esad’ı
destekleyici Suriye sınır kalibrasyonlarına tepki vermemiştir. ABD için
önem taşıyan, Irak’ın, İran’a ambargo ve Libya gelişmeleriyle azalan petrol
Sayfa
6
arz açığını kapatması, ABD’li şirket çıkarlarına dokunmamasıydı.
S Bilişim Danışmanlık

arasında
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Merkezi Irak Hükümeti’yle Kuzey Irak bölgesel yönetimi
çatışmasız/şiddetsiz
ekonomik
kaynak
paylaşımı
tandanslı
çekişmenin Türkiye bakımından; iyi yönetildiğinde ciddi fırsat, mevcut
gidişata nazaransa hafif olumsuz seyrettiği belirtilmelidir. Kabine, iki
yönetim arası çekişmede konumlanmasıyla, ayrıca, Doğu Akdeniz enerji
çıkartma/nakil gelişmelerinde koz edinmiştir. Türk Hükümeti, Irak’ta iki
yönetim arası çekişmede mevzii kazanımının önemine dair Rusya-ABD
girişimlerinin siyasi değerini öngörmüş ve aktive etmiştir.

Irak’ta merkezi-yerel yönetimler arası çekişmesinin şiddetten
bir derece uzaklaşıp daha ekonomik hale gelme yanında Suriye-Esad’ın
güçlenmesi, iki yönetim arasında karşılıklı eksenleşmenin derecesini
düşürmüştür. Öte yandan, Suriye-Serakeyn gelişmeleri ve PYD’nin mevzii
kazanımları, bu kazanımlara Barzani olumsuz tutumunun Türkiye
beklentileriyle nispi uyumlu olması, Irak/Kuzey Irak risklerinin azalmasına
yol açmıştır. PYD karşısında Barzani tutumu, aynı zamanda, İran-Suriye
geçişliliğine dolaylı dirençtendir.

Suriye-Irak
sınırı
Dicle
geçiş
güzergâhında
Barzani
sıkılaştırmaları, PYD/PKK hareket marjlarını daraltmış, PYD bölgesinde
geniş Kürt kitlenin Kuzey Irak’a transferinde (göç şeklinde zorlama/sahayı
seyreltme/müdahaleye
elverişlilik
kazandırma)
Türk
Dışişleri’nin
kalibrasyonlarına Barzani’nin uyumu yüksek ve kritiktir. Suriye sınırı
Nusaybin’de duvar gelişmeleriyle birlikte Barzani tutumu, Türkiye’nin
beklentilerine uygundur.

Barzani’nin PKK karşısında tutumu ve Başbakan Erdoğan’ın
Kürt sorununda siyasi ritmiyle uyumu, MHP-BDP olumsuzlamalarına
rağmen siyasi istikrar parametrelerinin yanındadır. MİT-Öcalan sürecinde
istediği etkinlik sahalarını daraltma potansiyeli, Barzani’nin devreye
Sayfa
grup insicamını bozma, BDP’nin Türkiye içinde ve bölgede tesis etmek
7
kısmen tavsatmaya rağmen Öcalan’ın otoritesini sarsma, TBMM’deki BDP
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
alınmasını gerektirmiş, Erdoğan ve ekibinin süreç yönetimi yerinde
görünmektedir.

Önceki raporlama döneminde Merkezi Irak Hükümeti; Türkiye
karşısında aşırı agresif-hasmane tutumdaydı. Bu tutumunu iki mecrada
somutlaştırma-genişletme gayretindeydi. İlki; Merkezi Irak Hükümeti’nin
Kuzey Irak’ta askeri konuşlanmasını genişletme (başta helikopter nitelikli
silah alımları ve bunları konuşlandırma, lojistik üs ve Kandil batısında üs
kurma) gayretleriydi ki bunları yapmamış, sadece mevcut konuşlanmasını
bir miktar takviye etmiştir. Rusya’dan Kasım’da alınan 4 adet Mi 35M
helikopteri, yılsonuna dek 40’a tamamlama süreci, bahsin çerçevesini
değiştirmemiş, izlemededir. Durumu donuklaşma olarak niteleyebiliriz.

Diğer mecra; İthalat kontrolleri ve su anlaşmalarında, alt yapı
yatırım ihaleleri ve petrol arama ruhsatlandırmalarında Türkiye’yi dışlama
idi ki, bu da değeri düşen gayrettendir. Dışlamaya eklenen mal-nakliyat
geçiş güçleştirmeleri hatırlatılmalıdır. Türk ekonomisinin kuvveti ve açık
avantajları, Irak pazarının kuvvetli talepleri karşısında Merkezi Irak
Hükümeti’nin tedbirleri genel gidişatı değiştirememiştir. Türkiye’nin en
büyük ikinci ihracat pazarı Irak, büyümesini sürdürmüş, Irak petrol
gelirlerine yüzde olarak bakıldığında artış biraz düşüktür.

Türkiye’de siyasi irade ve diplomatik bürokrasi nezdinde
Merkezi Irak Hükümeti’nin olumsuz potansiyellerini törpüleme gayretleri
etkin ve devrededir. Misalen; T. Haşimi “kozu” devre dışı bırakılmasa da
kenara konulmuştur. Irak’ta Sünni kaynaklı terör eylemleri had safhada,
Maliki bakımından Sünni yönünde açılım/destek üretme hamleleri bu
yüzden
güçleşmektedir.
İstanbul’da
mülk
sahibi
olan
Haşimi’nin
yargılanmak/idam için Irak’a iade ve Erdoğan’ın bu tür bahislerde şahsi
Kuzey Irak bölgesel yönetim lideri M. Barzani, 2011-2013
Arap Baharı ikliminde bağımsız Kürdistan söylemini ve Kerkük yönetimine
Sayfa

8
kalıplanmasının yol açabilecekleriyse hatırlatılmalıdır.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
tek başına-ortaksız halde istekli oluşunu öne çıkartmıştı. Barzani,
bağımsızlık söylemlerini öne çıkarttıkça içeride aşırı dindarların artan
hareketliliğini gözlemlemişti. Kerkük yönetimine tek başına talip oldukça
Merkezi Irak Hükümeti’nin silahlanma-Kerkük civarında artan askeri
konuşlanma gayretleri Barzani’yi dizginlemişti. Barzani’nin Kerkük
faslında dengeli eşikte kalması, bağımsız Kürdistan söylemlerini retorikte
tutması ve Kürt kongre-konferansı sair gelişmelerde Türkiye isteklerine
riayeti, siyasi tansiyonu düşürmüştür.

Barzani, İran’ın talepleri doğrultusunda PJAK’ın Kuzey Irak-
Kandil’den tasfiyesini sağlamış, bu yolla Barzani, Suriye konusunda
siyaseten zor durumda bırakabilecek ileri İran taleplerini baştan sınırlamıştı.
Barzani, bölgesinden tasfiye edilen PJAK’lıların Suriye-Serakeyn’de
PKK/Kandil’ce kullanılacağının bilincinde, sessiz kalmıştır. Barzani, PKK
karşısındaysa, Türkiye’deki MİT-Öcalan (çözüm) sürecine paralelleşmiş,
Kasım-Aralık 2012’de TSK operasyonları ve bunların genişletilmelerine
direnç göstermiştir. Söz konusu direnç, kuşkusuz, Başbakan Erdoğan’ın
beklentisine de uygundur. Konsolide edildiğinde Barzani, MİT-Öcalan
sürecinin başlatılmasında destekleyici, yürütülmesinde kolaylaştırıcıdır.

Barzani, içeride, dinî hassasiyeti öne çıkaranların artan
hareketliliğine eşanlı olarak, artan ekonomik sıkıntılar ve düşen petrol ihraç
gelirleriyle muhatap olmuştur. 2011-2013 Arap Baharı döneminde Barzani,
merkezi Irak’ın ekonomik güçlenmesine rağmen Kuzey Irak ekonomisinin
zayıflamasıyla karşılaşmıştır. İran, Barzani petrolünü Bender Abbas
Limanı’ndan başta Doğu Asya’ya sevk edip karşılığında otomobil sair
ithalatı şeklinde işleyişi ABD ambargosu nedeniyle yürütememişti. Deyim
yerindeyse ABD ambargosu Barzani’yi kuvvetle vurmuştu. Barzani,
Merkezi Irak kontrolünden ayrı petrol satabilmek için İran’ın güvenilmez
ambargosunun kendisini umursamamasını unutmamıştır.
Sayfa
şirketlerin Irak’taki anlaşmalarına riayeti umursamadığı gibi ABD
9
rotası yerine sadece Türkiye’ye yönelebilirdi. Bunu yaparken, ABD’li
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Barzani, Irak’tan petrol ihracı için bir yandan MİT-Öcalan
sürecinin barizleşmesini/etkinleşmesini görmek diğer yandan, Türkiye’yi,
Irak
petrolleri
hakkında
bin
bir
güçlükle
teşkil
etmiş
BM
hukukunu/kararlaştırmalarını tanımamaya ikna etmeliydi. Her ikisi de
yolunda gitmiş, halen Barzani, Türkiye ile petrol ihracında tam mutabakat
halindedir.

Barzani’nin görünürlüğü düşük diğer sıkıntısı, Türkiye
üstünden karayoluyla günlük 30.000 varil olarak hedeflediği petrol satışının
Habur-İskenderun/Mersin güzergâhlı işleyişinde PKK’nın saha hâkimiyeti
ve “haraç” talepleriydi. Karadan nakledilen Barzani petrolü PKK ve bağlı
şirketleri için muazzam ve düzenli gelir kaynağı haline gelmekteydi.

Barzani, Merkezi Irak Hükümeti’nin ağır silahlanma/Irak
Kuzeyine konuşlanma gayretlerinden vazgeçmiş görünmesine paralel
biçimde,
ABD
yönetiminden
ağır
silah
taleplerini
askıya
almış
görünmektedir. Rusya’dan da ağır silah talepleri olan ve fasılda Moskova ile
görüşmeler yürüten Barzani, gayretlerini sınırlamıştır. Bu tutum, TSK
nezdinde olduğu gibi Türk diplomatik bürokrasisinde de olumlu
izlemedendir.
Irak'ta Ölen Siviller / Civilian Deaths in Iraq
2003-2013 Aylık / Monthly
4.500
Ocak
3977
4.000
Şubat
Mart
2886
2954
3.500
3.000
Nisan
Mayıs
Haziran
2.500
2003-Aralık 2013
Toplam : 127.310
1053
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
275
357
388
524
217
389
Temmuz
Aralık
2003
2004
2005
Kaynak: Iraq Body Count
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
Sayfa
0
10
3
500
475
263
576
366
526
611
1.000
987
847
1.500
1134
1112
1187
1544
2.000
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Önceki raporlama döneminde G. Doğuda etnik siyasi
şiddetin istikamet-düzey ve yürütülme bileşimi, PKK tarihi eylem
rekorlarına dayanmıştı. PKK, birinci büyük faz eylem dönemi 19841999’dan bu yana ilk kez, ikinci büyük faz eylem dönemi (2006-2013)
Eylül.2012’de, ölüm/ölüm riskli eylem rekoru kırmıştı. Son eylemlerde
ölüm sayısının birinci büyük faz eylem döneminin altında olduğu
eklenmelidir.

İran-PJAK’ın Kuzey Irak’tan tasfiyesi, İran’da örgüte ateşkes
ilan ettirilmesi, özellikle Şemzinan üçgeninde PKK varlığını güçlendirmişti.
Rusya’nın dijital-sayısal haritalama tercihleri, Suriye üstünden/destekli
uydu-iletişim sistemleri ve haberleşme ek yetenekleri, Suriye destekli
olduğu tahmin edilen doçka tipi ağır silah edinimleri, tümü, PKK eylem
etkinliğinin artmasında amildir. “Etki” yönünden Nisan-Mayıs.2012 ve
Eylül.2012 PKK eylemlerinin siyasi ederi ortadadır.

PKK artan eylemliliğinin siyasi yönden etkisi, siyasi
iktidarı, MİT-Öcalan (çözüm) sürecine zorlamak olmuştur. Kabine, söz
konusu zorlama karşısında esnemiş, MİT-Öcalan sürecini devreye almıştır.
PKK, eylemleriyle zorladığı siyasi hedefini tahakkuk ettirmiş, kademeli
biçimde saha ve bölgede sivil toplum/hayat üstünde etkinliği ele
geçirmiştir.

MİT-Öcalan
sürecini
kolaylaştıran
ek
siyasi
faktörler
gözetilmelidir: Ak Parti ve liderliğinin Kürt sorununu, Arap Baharı ve
çetrefilli Suriye konjonktüründen ayrıştırma gayretleri, MİT-Öcalan
sürecini bir yerde öncelikli seçenek haline getirmiştir. Veto yetkili üye
vererek yeni Anayasa komisyonuna BDP iştiraki, Öcalan’ın parlamentoda
BDP grup teşkil/işleyişini kalibre yeteneği kazanması, ilk hususlardır. Van
hususlardır. Barzani’nin değinilen tutum/kolaylaştırmaları, ABD-Obama
Sayfa
yargılama ve cezalandırmaları, G. Doğuda faili meçhul yargılamaları, ikincil
11
depremine son derece başarılı müdahaleler, “Balyoz” ve “Ergenekon”
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
talep/beklentileri, içeride kurumlar arası ilişkilerde uyumlu tutumlar,
bürokratik
işleyiş/kalıplanmanın
destekleyiciliği,
medya-siyasi
elit
koalisyonlarının müzakereciliği olumlayan yaklaşımları, tümü MİT-Öcalan
sürecini destekleyici husustandır.

Önceki raporlama döneminde ivmelenen ve yargı yerlerince
ısrar/ölçüsüzce
sistematik-eşanlı
parametresini
öne
biçimde
çıkartarak
yürütülen
yargılamalar,
ağır
milli
devlet
müeyyideli-
cezalandırmalı yargı kararlaştırmaları, delil ve takip düzeni aksak
emniyet uygulamaları, kitlevi gözaltı-tutuklama tedbirleri, Aralık.2012Aralık2013
döneminde
önce
azaltılmış,
coğrafi
bakımdan
seyreltilmiş/teksif edilmiş, kısmen hafifletilmiştir. G. Doğuda valilikler
koordinasyonunda toplanan güvenlik işlevleri, güzergâh kontrollerinin ve
operasyon uygulamalarının seyreltilip profillerinin düşürülmeleri, MİTÖcalan sürecine bürokratik uyumu yükseltmiştir. Keza; MİT ya da emniyet
istihbaratın bilhassa şehirlere dönük PKK patlayıcı sevklerinde yüksek
etkinlik/yakalamaları dikkat çekicidir. Bölgede İHA etkinliğinin yükseldiği
gözlenmiştir.

Askeri bürokrasideyse, özellikle Kara Kuvvetleri’nin terörle
mücadeleye müdahalede yetkilerinin elinden alındığı,
ağır siyasi etkide
mevzuat değişikliğine gidildiği belirtilmelidir. Kara Kuvvetleri’nin sınırların
korunmasına dair yetkileri de dar yorumla uygulanmaktadır. Jandarma’nın
İçişleri Bakanı’na bağlılık ve sürece uyumu açıktır. Van Jandarma Asayiş
Kolordu komutanlık atama geciktirmesi, atama öncesi komutana PKK
suikastı hatırlatılmalıdır. Askeri bürokrasi, MİT-Öcalan sürecine saha
uyumunda tam işbirliği halindedir.
Türk
siyasi
evreninden
biraz
daha
uzaklaştığı/ayrıştığı
eklenmelidir. 2012-2013.Mart Nevruz kutlamalarında; ilkinde etnikfolklorik ikincisinde ılımlı siyasi yaklaşımların etkinleşmesi, MİT-Öcalan
sürecini kolaylaştırmıştır. MİT-Öcalan süreci öncesinde Türk siyasi
12
evreninin
Raporlama döneminde bölge halkı nezdinde Kürt siyasi
Sayfa

S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
evreninden Kürt siyasi evrenine meşruiyet transfer ettiren; nitelikli
mühimmatla bombalamada kadın PKK’lıların öldüğü Çukurca-Kazan
vakıası (Link1, Link2, Link3, Link4, Link5, Link6, link7, Link8, Link9),
Şırnak-Uludere’de (Robolski) kazaen kaçakçı ölümleri ve Pozantı
cezaevinde tecavüze uğramış Kürt çocuk mahkûm vakıaları malumdur.
Kürt
alt
kültür-inanç biçimlerini itibarsızlaştırma, Kasım.2012’de
cezaevlerinde başlatılan ölüm oruçları, tümü, Kürt siyasi evreninde son
derece olumsuz etkiye yol açmıştır.

Yukarıda nakledilenler, G. Doğu-Kürt sorunu ve MİT-Öcalan
sürecinde daha ziyade olumlu hususu ve önceki dönemden taşarak
raporlama dönemini temellendiren gelişmeleri içermekteydi. Devam eden
fasıllarda etnik siyasi şiddeti devreden çıkartan, siyasi sistemden yer yer
sterilize eden, şimdilik geçici ancak kalıcılaşma potansiyeli taşıyan, şiddeti
en azından öteleyen dinamiklerin işletilme biçim ve saiklarına temas
edilecektir.

Türkiye’de vasıfları esaslı biçimde değişen hatta yer yer yeni
siyasi ortamın gerekleri, Arap Baharı ve yol açtığı olumlu/olumsuz
etkileşimler, Merkezi Irak Hükümeti’yle Kuzey Irak bölgesel yönetimi
arasında çekişmenin PKK’yı nötralize etmesi, Suriye gelişmelerinin bir
yandan fırsat sunup diğer yandan eksenleşme/konumlanma zorluklarına yol
açması, İran’da yönetimin PJAK’ı ateşkese zorlaması, tümü PKK’yı dört
ülkede birden eşanlı/doğru/yerinde siyaset üretip güncelleme baskısı
altına almıştır.

PKK, ayrıca, küresel siyasi denklemin Ortadoğu ilgisinin
hareketli ve pek de bilinemez oluşunu ustalıkla kavramıştır. PKK; lideritabanı-örgütü bütünlük bakımından küresel/bölgesel zıt yönlü baskılar
konusunda küresel siyasi denklemin kristalize olmasını beklemeyi tercih
etmiştir.
Sayfa
imtina etmiştir. Olayların önüne geçme pahasına risk almamış, Ortadoğu
13
altındayken genel siyasi yönelimini tek biçimli kılmak/katılaştırmaktan
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
PKK; ölümcül eylemleri maksimize ederek destek devşiren
değil, en etkili söylemi geliştirip en başarılı organizasyonu işletmeye
yönelen siyasi örgütlenme olmaya yeltenmiştir.

PKK; hareketlenen Ortadoğu ikliminde genel siyasi söylemini
esnek-açık uçlu kılmak istemiştir. Türkiye, Irak, Suriye ve kısmen İran’ı
kastederek mevcut siyasi sınırları retle birlikte bunları aşan ancak tümünü
kapsayan ortak siyasi yapıyı flu biçimde hedeflemiş, demokratik özerklik ve
Kürt yurttaşlığını ihdas etmiştir. Dört ülkede birden üniversal Kürt siyasi
evren yaklaşımı, hedeflenilen siyasi ölçeğin/birimin özet ifadesidir.
İsrail’in kuruluşundaki gibi dünyadaki tüm Musevilerin doğal yurttaş olma
haline öykünülmüş, durum barizdir.

Türkiye’de barış ve sivil toplumda konumlanmayı güçlendirme
fırsatı, İran’da başarılı bürokratik müdahaleler karşısında gerileme, Kuzey
Irak’ta sınırsız hareket kabiliyetinin değerini riske etmeme, Suriye’de açık
özerkleşme fırsatının kaçırılmaması, dört değişik ülkenin dört farklı
siyaseti gerektirmesi, kiminde barışçıl kiminde stratejik kiminde
savaşçıl davranılmasını, bunların eşanlı ve esnek yürütülmesini
gerektirmekteydi.

Siyasi yapının kurucu ve tartışmasız önderi Öcalan, izlenen
askeri/siyasi taktiklerin yürütücüsü PKK/KCK’dır. Halen PKK/KCK,
Türkiye’de, söz konusu demokratik özerk siyasi yapının yurttaşlık ve buna
bağlı yükümlülüklerini kendince ihdas etmektedir. PKK/KCK; Türkiye
Cumhuriyeti’nin hukukundan idaresine tüm varlığını kati biçimde
reddetmekte, paralel devlet yapılanma çok ötesinde kent meclislerinden
iktisadi kooperatif hatta kom’lara dek sivil toplum içinde hacimli/kılcal
örgütlenme halindedir. Slogan şeklinde özeti; PKK halktır halk PKK’dır.
bütünüyle temin etmiş haldedir.
Sayfa
PKK/KCK yeni siyasi örgütlenmesi için elzem siyasi ortamı hemen
14
Gelecekte savaş yükü PKK değil halk savaşı üstündedir. MİT-Öcalan süreci,
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Avrupa ve Rusya yanında siyasi sınırları reddedilen dört
ülkede birden etkinlik geliştirme gerekleri, sadece Suriye-Serakeyn’de
(Rojova) savaşma/sıcak çatışma diğerlerindeyse yeniden tertiplenme
gayretleri öne çıkmıştır. Suriye-Serakeyn’de sıcak çatışmalarda açık
hedef radikal İslamcı El Kaide-El Nusra olup Batı âlemiyle aynı eksene
yerleşme siyasi hedeflemesi belirtilmelidir.

İran, Türkiye ve Irak’ta ölüm/öldürme riskli eylemlerin tamamı
eşanlı askıya alınmış, tamamında düşük profil eylemlere yönelinmiştir. Bu
şekilde,
Suriye
gelişmeleri
ortamında
hem
İran-Irak-Esad’la
ters
düşülmemiş, hem de Türkiye’deki saldırılar askıya alınarak İran-Irak-Suriye
Şii ekseninde konuşlandırılmaya yol açılmamıştır. Konsolide edildiğinde
PKK siyasi aklının –kendi zemininde- isabetli olduğu açıktır.

PKK insan kaynak planlaması önem kazanmış, güçleşmiştir.
İran-PJAK’dan 800-1100, Suriye-Esad’ça hapisten salıverilmiş 1.100 kadar
PKK‘lının yol açtığı hacim artışı ortadadır. Öte yandan, Suriye’de Esad’la
birlikte ya da karşı çatışma halinde grupların silah-mühimmat isteklerinin
arttığı, PKK’nınsa tedarikçi konumu açıktır. Silah-mühimmat trafiğinde ve
kar marjlarında artış, PKK insan kaynak yönetimini etkilemiştir.

Türkiye’de de MİT-Öcalan süreci, PKK’ya katılımları meşru-
hacimli hale getirmiş, PKK ve siyasi örgütlenmesinin, salt terör saikı
yanında sivil toplumda yer edinmek için kapı/seçenek haline geldiği
eklenmelidir. Şubat-Temmuz.2013 döneminde PKK’ya katılımlarda sevkler
daha ziyade Kuzey Irak kamplarınaydı. Sevklerde, sınır dışına çekilen PKK
unsurlarına katılımlar muhtemeldir.

vermeme,
Kuzey Irak kamplarına katılanlardan 18 yaş altındakilere silah
bu
yaş
altındakileri
getir-götür
işlerinde
kullanma
frekansı sonbaharda hareketlenmiştir. Özellikle Temmuz-Ağustos.2013’den
15
sonra Kuzey Irk kamplarına sevk trafiğinin azaldığı, sınır içindeki kamplara
Sayfa
kayıtlarımızdadır. Kuzey Irak kamplarının lojistiğinde aksaklık haber
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
sevklerin ağırlık kazandığı (Cudi, Gabar, Kato, Herakol, Besta başta olmak
üzere) kayıtlarımız arasındadır. Bu kez, sınır içindeki kamplarda lojistik
aksaklık haber frekansı biraz hareketlidir.

MİT-Öcalan
süreci
Türkiye
içinde
PKK’nın,
il-ilçe
merkezlerindeki eylemlerinde, daha düşük eylem tiplerine bağlı olarak
hukuki takibe maruz kalmamış kadrolara ihtiyacını artırmıştır. İlçe
merkezlerindeki
BDP-siyaset
akademileri
diğer
ve
kültürel/eğitim
etkinliklerinde deneyimli kadro gerekleri PKK’yı şartlandırmıştır. Okullara
devamın önlenme eylemleri (Eylül-Ekim.2103), okullarda yerel kıyafetin
teşviki eylemleri, Kürt sivil toplumunun mobilize halde tutulma eylemleri
(çok önceden ölen teröristlerin cenaze törenleri, türlü kampanyalar, kadınbarış günü sair etkinlik üstünden), mobilize halk içinde konuşlanan sabırlıinisiyatif kullanabilen eylemci kadrosu gerektirmiştir.

PKK/KCK ötesinde BDP de, bölge halkından yol/kimlik
kontrollerinde askeri kontrol noktalarını reddetmelerini istemekte, fiili
durum BDP beklentilerine paraleldir. Ekim.2013’ten itibaren asker,
uygulama hassasiyet sıralamasına göre başta Diyarbakır-Lice, Hakkâri,
Şırnak olmak üzere kontrol noktalarını artırmış, etkinlik sergilemeye
başlamış, hatırlatılmalıdır. Nisan-Ağustos’a dek halk, kontrol noktalarına
saldırıp bunları kontrolsüz terke zorlarken Ekim’den sonra askeri tepkime
kararlı ve etkilidir. PKK, paragrafta değinilen türde eylemlerle özellikle
Mart.2014 yerel seçimlerinde sandıklarda önceden kurduğu üstünlüğü
pekiştirme niyetinde görünmektedir.

kadrolarını
2009-2012 KCK tutuklamaları, PKK’nın il-ilçelerde tecrübeli
hayli
azaltmıştı.
30.Kasım.2013
Diyarbakır’da
Gençlik
Kongresi’nden anlaşılan, PKK, MİT-Öcalan süre zarfında beklediği hacim
ancak işletilebilmiştir. PKK’ya genç katılımlarının, önceden, tamamen
Sayfa
şeklinde planlanan kongre, tüm gayrete rağmen 10.000 altında katılımla
16
ve aktivitede gençlik kitlesini tam elde edememiştir. 30.000 Genç katılımlı
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
dağda eylem saiklı oluşuyla raporlama döneminde bir derece farklılaşan
durum ayırt edilmelidir.
yönelimle
sivil
MİT-Öcalan sürecinde barışçıl örgütlenmeye
toplum
içinde
PKK’nın
bir
derece
farklılaşan/yumuşayan konumu, ekonomik/statü beklentili genç katılım
saiklarını tetiklemiştir.

PKK’ya katılımların raporlama son aylarında ivme yitirdiği,
saik bakımından karmaşık/zayıflatıcı seyrettiği izlenmiştir. Yorumcuların
genel
değerlendirmeleri
fasıl
bakımından
özelleştirilmelidir;
nispi
şiddetsizlik ortamında (barış değil) örgütün kendini yeniden üretme
güçlükleri, bilhassa insan kaynakları bakımından baskı altındadır. Bu baskı,
hacim-devşirmede değil evleviyetle saiklendirme bakımından caridir.

“… PKK yaklaşık Eylül’de sınır dışına çekilmeyi durdurmuş, Ekim’de
sınır dışına çekilmeyi askıya almıştır. PKK halen, sınır içinde terörist kamp sayısını
azaltmış/seyreltmiş,
ölçek/hacimlerini
büyütmüş,
il-ilçe
merkezlerine
dönük
konuşlanmasını tahkim etmiş, il-ilçe merkezleriyle kampların etkileşimini çeşitlendirip
daha düzenli-etkin hale getirmiştir. PKK sınır içindeki kampların il-ilçe merkezleriyle
etkileşimlerine askeri müdahale, sıfıra yakındır... PKK’nın il-ilçe merkezlerindeki
hâkimiyeti muazzam ölçüde pekiştirilmiş, kırsal-kent ve kırsal-kırsal arasında güzergâh
serbestiyeti yüksektir. PKK’nın bölgedeki saha yanında insan/topluluk üstünde
hâkimiyeti misliyle artmıştır…”

“… Siyasi yeni durum; askeri birliklerce, PKK’lılar sınır dışına çıkmasa
da müdahalesizliktir. Önceki müdahale edilmesin tehdit sınır dışına çıkmakta tehdit aktive
olmasın gerekçeleri ortadan kalktığı halde sahadaki silahlı PKK unsurlarına müdahale
edilmemektedir. PKK, mevcut siyasi yeni durumda, sınır içindeki silahlı unsuru için sınır
dışına çıkmasa da müdahaleden arî kılınmış ve serbestiyet kazanmış haldedir…”

“… Son dört beş aydır PKK, ölüm / öldürme riskli eylemlerden uzak
durmuş, saldırı uyguladığında dahi öldürmeme konusunda son derece titiz davranmıştı.
Patlayıcı yerleştirme / saklamalarda da ölüme yol açmayacak işleyiş dikkat çekiciydi.
askeri müdahaleyi men etme şeklinde tutum takınmıştır. Nusaybin ve Şırnak-Van yol
inşasında saldırılar son dönem işleyişin somutlaşmasıdır. PKK gerilla alanlarına dair
Sayfa
konusu seyir devam etmekle birlikte tonlama değişmiştir: PKK, gerilla alanları ve bunlara
17
Ekim’de PKK ile asker arasında mesafe/alan daralması dikkat çekiciydi. Kasım’da söz
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
söylemini vurgular bunlara yönelik askeri birlik yönelimlerini men etmeye çalışırken
öldürme maksatlı ateş etmemiş görünmektedir…”

“… PKK’nın “askeri/stratejik” hedeflemesi, asker öldürmeksizin, askeri
bürokrasiyi kendi sahaları konusunda müdahalesizlik bakımından kalibre etmektir. PKK,
askeri birliklerin işleyişini, MİT-Öcalan sürecini fon’a alarak yönlendirme, kendisine bir
saha manevra kabiliyeti üretmek peşindedir. Bunu yaparken, tekrarlamak gerekirse, asker
öldürmemektedir. Özetle, PKK, MİT-Öcalan siyasi ant-ad’ına sahada da ant-ad eklemek
istemekte, bu ant-ad’ı MİT-Öcalan süreç üstünden değil sayesinde ve dolayımsız “bizzat
PKK-bizzat asker arasında” elde etmeyi hedeflemektedir. Bu yolla PKK, ileri dönük,
eylemsizlik/ateşkes ortamını başka ifadeyle kimsenin ölmediği ortamı “hükümetle”
işleyen siyasi süreçler tıkansa da askerle arasındaki ant-ad’la elde edip edemeyeceğini
tartmaktadır…”

PKK’nın sınır içinde toplam varlığı, bu varlığın hacmi-
dağılımı-aktivasyonu-lojistiği-motivasyonu şeklinde bakıldığı ve askeri
birliklerin
bloke
olma
hali
gözetildiğinde
Aralık.2012-Aralık2013
döneminde PKK çekilmesinin siyasi ederi ziyadesiyle düşmüştür. PKK,
raporlama döneminde sınır dışına çekilme uygulamasına rağmen
toplam varlık ve etkinliğini artırmıştır. PKK varlık ve etkinliğinin
artması, risk izleğinin siyasi karar düzenini hacimli etkileme eşiği olan
kritik seviye “5” altına düşmesini önlemiştir.
Terörist Bertarafı / Terrorist Elimination
2007-2013 Aylık / Monthly
350
300
250
200
150
100
50
Eylül'13
Kasım'13
Mayıs'13
Ocak'13
Mart'13
Eylül'12
Kasım'12
Mayıs'12
Temmuz'12
Ocak'12
Mart'12
Toplam
(Total)
18
Eylül'11
Kasım'11
Mayıs'11
Temmuz'11
Ocak'11
Eylül'10
Mart'11
(Surrender)
Sayfa
Veriler 16 Aralık 2013 tarihine kadar.
Teslim
Temmuz'13
Sağ
(Alive)
Kasım'10
Mayıs'10
Ölü
(Dead)
Temmuz'10
Ocak'10
Mart'10
Eylül'09
Kasım'09
Mayıs'09
Temmuz'09
Ocak'09
Mart'09
Eylül'08
Kasım'08
Temmuz'08
Mart'08
Mayıs'08
Eylül'07
Ocak'08
Kasım'07
Temmuz'07
Mart'07
Mayıs'07
Ocak'07
0
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
PKK Söylemi
PKK Şartlandırması
Mar.13
"Barış, Demokratik Özerklik"
Karşılıklı slah bırakılacak; PKK ve asker bölgeden eşanlı
çekilecek
Nis.13
"Barış, Demokratik Özerklik"
Sınır dışına çekilme ve tek taraflı hareketle güven teşkili
May.13
"Barış, Demokratik Özerklik,
Anayasal Statü"
Sınır dışına çekilme ve tek taraflı hareketle güven teşkili,
Anayasa değişikliği
Haz.13
"Barış, Demokratik Özerklik,
Anayasal Statü"
Sınır dışına çekilme ve tek taraflı güven teşkili, Anayasa
değişikliği, demokratikleşme paketi
Tem.13
"Barış, Demokratik Özerklik,
Anayasal Statü"
Sınır dışına çekilme ve tek taraflı güven teşkili,
demokratikleşme paketi
Ağu.13
"Barış, Demokratik Özerklik,
Müzakerelere Kanuni Statü"
Sınır dışına çekilmeye devam ancak eşanlı mevzuat
değişikliği
Eyl.13
"Barış, Demokratik Özerklik,
Müzakerelere Kanuni Statü"
Sınır dışına çekilmeyi durdurma, mevzuat değişikliğinde
ısrar
Eki.13
"Barış, Demokratik Özerklik,
Müzakerelere Kanuni Statü"
Sınır dışına çekilmeyi askıya alma, mevzuat değişikliklerinde
detaylı talepler
Kas.13
"Barış, Demokratik Özerklik,
Müzakerelere Kanunui Statü,
Bağımsızlık"
Sınır dışına çekilmeyi iptal etme, mevzuat değişikliklerinden
memnuniyesizlik,müzakarelerde yasal statü talebi
Ara.13
"Barış, Demokratik Özerklik,
Müzakerelere Kanuni Statü,
Bağımsızlık"
PKK asker arasında saha ayrışması-hakimiyeti beklentisi,
müzakerelerde yasal statü talebi
19
Tarih
Sayfa
S Bilişim Danışmanlık
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Aktörü Ordu Olmayan Sınır İhlalleri / Boundary Violations by The Actors not Belong to the Army
Kaçak Göçmen Yakalamaları* 2007-2013 Aylık**
Seizure of Illegal Immigrants* 2007–2013 Monthly**
15.403
18.000
11.981
12.146
16.000
14.000
2.000
1.869
4.000
7.510
2.732
2.398
1.609
2.301
3.588
3.665
4.777
4.152
5.801
6.803
4.958
4.746
2.080
1.282
1.154
1.805
2.097
2.085
1.845
2.289
2.175
2.986
3.015
1.573
874
977
942
1.464
1.512
1.610
1.897
1.903
1.885
1.828
2.614
1.860
1.909
1.521
1.332
1.373
1.505
2.086
2.257
3.213
5.256
3.739
4.961
2.313
1.892
792
892
1.856
2.012
1.528
3.230
4.481
5.618
8.138
7.359
6.559
7.161
7.032
6.974
8.864
6.000
584
906
1.222
2.341
3.250
3.679
4.186
4.857
8.000
5.065
4.807
10.000
9.210
8.649
7.960
8.222
7.705
12.000
0
* Kaçaklara yardım eden az sayıdaki TC vatandaşları dâhil
** 12 Aralık 2013 tarihine kadar.
SİYASİ ŞİDDET / POLITICAL VIOLENCE
2007-2013 DAILY
6,000
5,000
4,000
3,000
2,000
1,000
1.4.14
1.1.14
1.7.13
1.10.13
1.4.13
1.1.13
1.7.12
1.10.12
1.4.12
1.1.12
1.10.11
1.7.11
1.4.11
1.1.11
1.7.10
1.10.10
1.4.10
1.1.10
1.7.09
1.10.09
1.4.09
1.1.09
1.10.08
1.7.08
1.4.08
1.1.08
1.10.07
1.7.07
1.4.07
-2,000
1.1.07
0,000
-1,000
-3,000
-4,000
-5,000
-6,000
17 Aralık 2013 tarihine kadar

“Irak ve G. Doğu risk izleği yukarıda temas edilen gelişmeler,
dönem içi nakledilen çok sayıda husustan dolayı konsolide düşmüştür;
Sayfa
20
7,125’den 5,125’e.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
ABD ile İlişkiler risk izlediğinde yükseliş ve düşüş nedenleri;

Önceki
dönem
raporlamalarda
ABD-Türkiye
arasında
ilişkilerin bütünüyle olumlu/olumsuz şeklinde işleyişinin değiştiği, alt
parametrelerde farklılaşmaların arttığı izlenmişti. Üst düzey siyasiler
arası ilişkilerin aşırı oynaklıklarına mukabil askeri ve diplomatik
bürokrasiler arası ilişkiler daha dar eşikteydiler ve nispi olumlu seyirleri
açıktı. Askeri bürokrasiler arası ilişkilerdeki düzelme ivme kazanmıştı.
Raporlama son dönemindeyse iki ülke arası ilişkilerde konsolide hafif
olumsuzluk, askeri bürokrasiler arası ilişkiler olumlulukta güçsüzleşme,
diplomatik bürokrasiler arası ilişkilerdeyse hafif olumsuzlaşma
görülmüştür.
Üst düzey siyasiler arasında olumsuzluk biraz daha öne
çıkmıştır.

Askeri
bürokrasiler
arasında
ilişkilerde olumlulukta
güçsüzleşme, askeri bürokratik tutumlardan ziyade siyasilerden
kaynaklanmaktadır. Askeri bürokrasilerin teknik ve siyasi müdahalelerden
ari/steril işleyiş gayretleri, frenlenmektedir. Türkiye’de Kabine, askeri
bürokrasiler arası ilişkilerin genişleme/etkinleşmesinden yana değil, belki,
bunu bir potansiyel siyasi olumsuzluk görmektedir. Pentagon’la ilişkileri iyi
TSK’nın yükselen kurumsal kapasitesinin içeride siyasi dengeleri etkilediği
siyasi hafızada, tolore edilebilirdir. ABD cihetindense Kongre, TSK’nın
başta terörle mücadelede elzem taarruz helikopterlerinin teslimini ve gemi
hibelerini önlemiştir. Obama’nın Kongre nezdinde İran yaptırımlarını
genişletmeme sair dış politik beklentileri mevcutken fasılda yardımcı
olamaması anlaşılırdır.

Obama ayrıca, Türkiye’de MİT-Öcalan sürecinin en büyük
destekçisiyken PKK’yı vuracak taarruz helikopterinden yana tutum
mevcut”
diplomatik
bürokrasi,
PKK’ya
Kandil’de
nokta
operasyonlarında ısrar dâhil farklı tutumdadır. MİT-Öcalan sürecine paralel
Sayfa
ve
21
takınamaz. Obama ve farklı saikta da olsa Kongre’ye rağmen, ABD’li “eski
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
PKK-Karayılan çekilme açıklaması yapar Kandil’de geniş katılımlı ekran
izleme platformları kurulurken Pentagon, PKK–Kandil üstünde İHA’larını
alçak uçurtmuş, mesaj açıktı; “biz yokuz”. PKK yöneticilerinin bizzat kendi
gözleriyle çektikleri ve tepki koydukları, tarihi görüntüdendir.

Başka ifadeyle; MİT-Öcalan süreci fona alınırsa, askeri ve
diplomatik bürokrasiler arası ilişkilerde farklılaşan işleyiş, siyasi karşılıklı
iradenin türevi ve farklılaşanı olmaktadır. TSK ise; terörle mücadelede
elzem silahları alamamaktayken füze savunma sistem ya da F-35’lerle
ilgilenme lüksünden imtina etmeye meyyaldir. Yine de; Genelkurmay’ın, F35’lerin alımı için Gül-Erdoğan’ın “nazlı” demeçleri ertesinde F-4’leri
envanter dışı bırakarak yol açtığı “icbar” izlenmiştir. Obama’nın
Türkiye’dekiler dâhil taktik nükleer silahların yenilenmesi için ek tahsisat
onamasıysa, askeri bürokrasiler arası ilişkileri desteklemede yetersiz
kalmıştır. Savunma Sanayi İcra Komitesi’nin sivil-asker son bileşimi,
Başbakan’ın bizzat başkanlığını üstlenip ihale/ihale iptali sair sert kararlar
üretmesi,
ortadadır.
ABD’li
silah
üreticileri
için;
Türk
pazarı
sevimsizleşmeye, TSK işlevsizleşmeye başlamıştır. Çin’den füze savunma
sistem alımında TSK pasifliğiyse, belli eşikte anlaşılabilirdir.

ABD; 2010 Mavi Marmara’da katliam vakıa ertesinde ve
2011’den itibaren Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını genişletirken bunu
İsrail’i daha çok koruma saiklı yürütmüştü. TSK ise fazla ileri gitmeden,
İsrail karşısında sert tutum takınmıştı. 2012 Suriye gelişmeleri ve 2012 sonu
2013 ilk yarısı Rusya’nın Suriye’yi daha sıkı korumak için artan Doğu
Akdeniz konuşlanma ve etkinliğine ABD cevaplamasıysa, doğrudan ve esas
olarak Türkiye-TSK üstünden değil, dolaylı ve gerçekleşen operasyonları
açıkça üstlenmeden İsrail üstünden yürütülmüştür. Yine; Suriye karşıtı bazı
üstünden yürütülmüştür. Fasıl konsolide edildiğindeyse ABD-Türk Deniz
Kuvvetleri
bir
arada
etkinliğinin
Doğu
Akdeniz’de
Rusya’yı
Sayfa
seçilmiştir. Sadece bazı teçhizatta transfer sınırlı etkinliği Esenboğa
22
konuşlanma ve tatbikat etkinliklerinde güzergâh olarak Türkiye değil Ürdün
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
sınırlamaya yetmediği aşikardır. Bu bakımdan; askeri bürokrasiler arası
ilişkilerde güçsüzleşme, biraradalık hallerini de kapsamaktadır.

Yüzlerce
diplomatla
birlikte
açılan
son
CENTCOM,
Ürdün’dedir. Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’de toplam ABD’li diplomat, alt
dağılımları-işlevleri bakımından hassas olduğu, bunların hacim ve
etkinliğini sınırlamaya gayret ettiği, yaklaşımın Sİİ’de olumlandığı
hatırlatılmalıdır. İsrail, Suriye’de “daha yeni inşa edilmiş” Rusya askeri
tesislerini birkaç kez vurmuş, Rusya tepki dahi verememiştir. İsrail’in
vurduğu
tesisler
arasında
PKK
uydu
haberleşme
kabiliyetlerini
destekleyenlerin mevcudiyeti eklenmelidir.

ABD, Suriye-Esad’ın kimyasal silah kapasitesini bertaraf için
Rusya ile ani/beklenmedik mutabakat sağlar sahada uygulamaya geçerken
aynı zamanda, Esad’ın dışa dönük tehdit bileşimini İsrail ağırlılıktan
Türkiye ağırlıklı hale getirmişti. Suriye-Esad, büyük ölçüde, tarihisosyolojik-dini sebeplerle kimyasal yetenekleriyle Türkiye’yi değil İsrail’i
tehdit etmekteydi. Esad’ın kimyasal silah kapasitesini kaybederken
konvansiyonel yeteneklerinde düşüş değil artış olduğu, uçak-helikoptertank-top hareketliliğinin nispi arttığı görülmüştür.

Bu nispi artışlar ilk elde Esad karşıtı silahlı grupları ciddi
kayba uğratırken düzenli ordu formatında sınır çatışma frekanslarında
Esad’ın deyim yerindeyse ayranını kabartmıştır. Kimyasal silah imha
mutabakatından önce savaş uçağı vurulduğunda ses veremeyen Esad,
bilahare daha düşük profil işleyiş için Türk F-16’larına füze kilitlemektedir.
ABD-Obama’nın kimyasal silah imhası için gayretinin Türkiye’ye dönük
konvansiyonel silahlar bakımından (eklemli) yapılandırılmaması, misalen
sınırdan şu kadar mesafeye çekilmemesi, sayı azaltılmaması, siyasi akılda
eksik işleyişi açıktır. Suriye’de kimyasal silahların imhasıyla birlikte
Sayfa
Türkiye’de siyasi irade ve diplomatik-askeri bürokrasisinin fasılda ağır
23
izahı güç Türk diplomasi tarihindeyse büyük kırılma/eksikliktendir.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
oluşan konsolide neticede “yük”, teknik-bürokratik düzeyde, TSK
üstüne yönelmiştir. Konvansiyonel askeri yetenekleriyle Esad, aynı
zamanda, PKK’yı destekleme bakımından da sınırlanmamış halde, PYD
özerklik gelişmeleri eklenmelidir.

ABD-Obama nezdinde ya da bütünüyle siyaset kurumunda
olsun, diplomatik-askeri bürokrasiler nezdinde olsun, veya kamuoyları
algısında olsun Türkiye’nin İsrail karşıtı sert/tavizsiz görünen tutumunun
siyasi ederi azalmıştır. Obama ya da Kongre nezdinde Türkiye’nin İsrail
tutumu istenen kıvama getirilmiş olmasa da stratejik-askeri açıdan İsrail’in
eksiklikleri süratle kapatılmış, İsrail’in bölge ölçeğinde askeri/stratejik
değerleri muazzam desteklenmiş/yükseltilmiş, Rusya-Suriye karşısında
aktive edilerek test edilmiş, İsrail’in diplomatik kapasitesi muazzam
artmıştır. İsrail’in neyi eksikse en iyi tedarikçi (havada Amerikan denizde
Alman) devrededir. Nükleer İran faslında gerçekleşen mutabakatla İsrail
diplomasinin çöküp risklerinin arttığı ya da küresel konumun zayıfladığı
değerlendirmeleri son derece hatalıdır.

Kimyasal silah kapasitesi imha edilen Suriye-Esad, nükleer
silah geliştirme kapasitesi sınırlanıp kontrol altına alınacak olan İran
gelişmelerinin İsrail’i diplomatik ve stratejik açıdan güçsüzleştirdiğine nasıl
delalet edildiğini anlamak mümkün değildir. Konsolide edildiğinde; İsrail’in
artan değeri ve bunun Türkiye’de (siyasi) beklentiler aksine seyrinin ardında
ABD diplomasisi bulunmaktadır. Bunun TSK üstünde askeri yük teşkil
ettirmediği açık olsa da, TSK’nın askeri/stratejik “ortaklık” parametrelerini
değiştirdiği, İsrail’le işbirliğine açıklık bakımından teknik-bürokratik
mecburiyetlere yol açabileceği belirtilmelidir. Bu mecburiyetler; içeride,
siyasette kurumsal dengelenmelerde YAB üstünde İsrail karşıtı tutum
Raporlama döneminde askeri bürokrasiler arasında temas
trafiği azalıp profili düşmüştür. Önceki dönemde en üst düzey davet ve
Sayfa

24
geliştirme bakımından sınırlayıcıdır.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
temaslar son dönemde söz konusu olmamıştır. Belki bu ifadeyi değiştirmek,
“steril” işleyiş için temas-müzakere trafiğini fazla görünür kılmamak
şeklinde bakmak gerekir. Temas-müzakereden ziyade “komuta yeri” sair
ortak
tatbikat
etkinlikleri
belirtilmelidir.
Pentagon
içeride
siyasi
dengelenmenin farkında, TSK’yı zor durumda bırakmamaya hassastır. TSKOrg. N. Özel; Çin’den füze alımları konusunda ABD’den bize ikazda
bulunulmadı diyerek fasla netlik getirmiştir.

General James N. Mattis, ABD'nin, Suriye'de rejimin çökmesi
halinde uygulamaya sokacağı bir acil durum planı bulunup bulunmadığı
şeklindeki soruyu, bölgedeki diğer müttefiklerle birlikte sürdürülen bir
"sessiz planlamanın" bulunduğunu belirterek yanıtlamıştır (Link1, Link2).
Suriye sınırında PATRİOT batarya yenilemeleri NATO diplomatik
aracılığıyla birlikte “teknik” işleyişte, yenileme temrinleri ve bunların
pürüzsüz yürütülmeleri, personel statü/etkinlik hukuki çerçevesi, tümü iki
ülke arasında teknikleşmiş-bürokratikleşmiş prosedürlere pay ve işlevsellik
sağlamaktadır.

Öte yandan; Suriye’de radikal dinci örgütlenmelerin silah sair
bakımdan desteklenmesine kati karşıt Pentagon tutumu, kuşkusuz, TSK
“felsefi” yaklaşımlarıyla tam uyumludur. 2008’de Gürcistan’a yardım için
Karadeniz’e güçlükle, ötelenerek ve sınırlanarak ancak giren ABD,
raporlama döneminde daha geniş eşikte ve etkinliğini çeşitleyerek
Karadeniz’e girebilmiştir. Söz konusu etkinlikler siyasi ederinin düşük
kaldığı eklenmelidir.

Diplomatik bürokrasiler arası ilişkilerde önceki dönem
raporlamada olumluluk, son dönem raporlamada hafif olumsuzluğa
dönüşmüştür. Olumsuzluğun altında; diplomatlar arası temas-mesaj trafiği
bulunmaktadır.
Sayfa
sert, diplomatik işlev dışı kalmayı göze almış mesaj düzeni
25
değil, ABD’li diplomatlarla Türk üst düzey siyasiler arasında bazen çok
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
ABD’li diplomatik bürokrasiyle Türk siyasetçilerinin bozulan
mesaj düzeninde iki bahis öne çıkmaktadır: İlki; İran’a
ABD
yaptırımlarının Türkiye tarafından kuvvetle desteklenmesidir. ABD
talepleri; İran’dan ham petrol ithali hacimli azaltılmalı, altınla ödeme
yapılmamalıydı. Demir-çelik sair nitelikli malzeme ihraç yasak talebi tali
meseledir. Raporlama dönem başlarındaki Türkiye’nin özel durumunun
dikkate alınacağı, Türkiye için ayrı çalışma yürütmekteyiz demeçleri,
raporlama dönem ortalarında yerlerini, başta “altınla ödemeler”, sonrasında
Türkiye’nin oyunu (Kongre’de) şeklindeki ağır olumsuz değerlendirmelere
bırakmıştır. Son detay önemli, değerlendirmesi aşağıda nakledilecektir.

İran’ın parası Türk kamu bankasında, USD transferleri küresel
swift sistemi İran için kapanmışken durum tıkanma demekti. Altınla ödeme
yapılmaması demek karşılığı alınmış malın parasını öderken bloke etmekti.
Türkiye, karşılığını aldığı malın, üstelik bu mal petrol iken zor
durumdaki komşu parasını bloke edemezdi. Kabul edilen tek talep,
Kongre’nin kanunla Obama’yı denetlediği ham petrol alım miktarlarının
azaltılma (yaptırım) programına uyumdu. İran’dan ithalatçı diğer ülkeler de
buna uymaktaydı. Azaltma, tedarikçinin ikame edilebileceği kolay
yürütülebilecek taleptendi.

KOÇ Grubu, bu tür kararda ABD taleplerinin cevaplanma
yerinin “Ankara” olduğunu tereddütsüz kabullenmişti. Malı alıp parasını
ödeyen TÜPRAŞ, kullanan her kesimiyle Türkiye bedelini tedarikçisine
ödeyen Türk halkı, ödeme kamu bankası HALKBANK üstündendi.
TÜPRAŞ ödemeyi “USD” olarak İran hesabına HALKBANK’a yatırmakta,
“dekont” İran adına kesilip teslim edilmekte, İran parayı hemen
çekmeden/kısım kısım çekerek biriktirip esneklik kazanmaktaydı. Petrolü
almaktaydı.
Sayfa
kamu bankasında mevduat olarak tutmakta, güven kurumu olarak pozisyon
26
ithal eden KOÇ Grubu-TÜPRAŞ olmakla birlikte “Ankara”, İran’ın parasını
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
ABD’nin İran’a blokaj talebi kabul edilemezdi. “Ankara”nın
çözümü mahirane, ABD’li diplomatların hiç istemediği biçimdeydi.
HALKBANK’taki İran mevduatı altına çevrildi ve İran’a (çoğu) Körfez
üstünden ihraç edildi. HALBANK’ın kur riski azaltılıp mevduat açığı
muhtemelen ZİRAAT Bankasından kapatıldı. Akış içinde altın ihracatını
pratiğe geçirten Kapalıçarşı etkinliği görünmekte, “1980”lerin “Şekerci”
tarzı devredeydi. İşleyiş geç fark edilip kısmen anlaşılmış, ABD-Ankara
Büyükelçisi F. Ricciardone, “TBMM’den geçen FATF yasası yeterli değil”
demiştir. ABD-Hazine yetkililerinin bankalara ve mali bürokrasiye
ziyaretleri, bire bir “markaj” uygulamaları netice üretmemiştir. ABD’li
bürokratların, Türkiye’yi ayrıca, kabul ettiği kanuna rağmen FATF
kapsamında “riskli ülke grubunda bıraktırdığı eklenmelidir.

Siyasi irade; enerji-finans başta olmak üzere kendi ülke
piyasalarına ABD’li diplomatik bürokrasi müdahalelerine kulak asmamış,
müdahaleleri ıskat etmiştir. “Üçüncü dünya” ülkeleri hatırlanırsa, bu tür
müdahalelerin mali piyasalarda yıkıcı etkileri malumdur. Siyasi irade
ABD’li diplomatların yersiz ve işlevsiz, son derece sathi yaklaşımlarını
bertaraf etmiştir. İhraç edilen altın cari açık rakamını aşağı çekmede hayli
işe yaramış, MB-Hazine üstünde mali piyasa baskısını hafifletmiştir.

ABD’li diplomatlar izledikleri siyasa-etki analizlerini art arda
koyduklarında muhtemelen saç baş yolmuşlardır. Akılcı siyasi/diplomatik
yaklaşım; en azından, 2013 sonlarında nükleer İran faslında Obama-Ruhani
mutabakatını öngörür, İran’da derin ekonomik krizi ve değişim potansiyelli
siyasi takvimi fark eder, Türkiye’ye; gereksiz, ölçüsüz ve haksız baskı
uygulamazdı. Türkiye’de siyasi irade, hazine-kamu bankası bürokrasi,
özel kesim dâhil mali piyasalar, ithalatçı ve ödemeci KOÇ-TÜPRAŞ,
olan hariç kısmen tolore edilebilirdir.
Sayfa
bertaraf etmiştir. Söz konusu işleyişten kaynaklanan varsa “kirlilik”, şahsi
27
birarada, uyumla ve mahirane biçimde ABD’li diplomatik saçmalığını
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
ABD’li diplomatik bürokrasiyle Türk siyasetçilerinin bozulan
mesaj düzeninde bahislerden ikincisi Türkiye’de demokratik devlet
parametresinin nasıl yorumlanacağıdır. Basın-ifade özgürlüğü, toplantıgösteri hakkı, adil yargılanma hakkı, ABD’li diplomatların Türkiye’de
kalmadığını/ağır zayıflatıldığını iddia ettikleri temel hak-hürriyet
sahalarıdır.

Tutuklu gazeteciler, medyada iktidar baskısıyla ya da
kendiliğinden sansür, toplumsal merkez teşkil ve iletişim evren işletilişinin
aşırı baskılanma-manipüle edilmesi, iletişim evreninin gerçeklerden kopuk
ve laik hayat anlayışları aleyhine içeriklerle işletilmesi, demokrasi ve libere
anlayışların
olduğu
gibi
“makul
toplumsal
hayatın”
sürdürülmesi
bakımından da mümkün değildir. ABD’li diplomatlar her vesileyle bahse
müdahildir. Türk medya mensupları Kongre’ye davetle canlı yayımlarda
konuşturulmuş, iktidar baskılanmaya çalışılmıştır. Gezi Parkı eylemleri
esnasında bahis zirve yapmış, ABD’li diplomatlar mesaj düzenini Dışişleri
değil Beyaz Saray üstünden işletmeye özen göstermiştir. ABD’li diplomatik
bürokrasi, Başbakan Erdoğan’ın baskınlığı ve iktidar yanlısı medya
hacim/işlevselliğinin ayırtında, gelecek tepkilerin bilincinde, müdahalelerini
Obama-Beyaz Saray sütresi ardında yapılandırmışlardır.

ABD’li diplomatlar, barışçıl-şiddet içermeyen toplantı-gösteri
hakkının ardında durmuşlardır. Başta Gezi Parkı eylemlerinde doğrudan,
Cumhuriyet Bayram-10.Kasım gösterilerinde dolaylı olmak üzere halkın
meydan-sokaklarda serbestçe siyasi etkinlikte bulunmasını savunmuşlardır.
Büyükelçi
Ricciardone,
Gezi
Parkı
vakıasında
Kabine
siyasetini
olumsuzlayan ABD-Beyaz Saray söylemlerini, davet edildiği Ak Parti genel
merkezinde de teyit ve tekrar etmiştir. Prensiben, Büyükelçi’nin davet
edildiği yer Dışişleri olmalıydı. Türkiye’de iktidar politikalarını bir elçi
mahiyette hesabı, tutanaklı sair işleyişte diplomatlarca sorulmalıydı. ABD’li
28
diplomat, diplomatik teamülün dışına çıkmak durumunda kalmış, olağan
Sayfa
statüsünde olumsuzlamasının (diplomatik teamüle tam aykırıdır) teknik
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
işleyiş yerine yine diplomatik etkinlikle konulmalı, bu işlevi diplomatik
bürokrasi değil “iktidar partisi” yerine getirmek istemiştir. “Fasılda”; tarihî
ölçüde kritik gelişmedendir. Özetle; Türkiye cihetinden teknik işlevleri
çözümlemede süreci, siyasiler üstlenmiştir.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü J. Psaki, diğerlerinden ayrı olmak
üzere üç kez Gezi Parkı vakıası sebebiyle ve Beyaz Saray-Bakan Kerry
açıklamalarını teknikleştirmek bakımından açıklamalar yapmıştır. ABD’li
diplomatların siyasilerinin açıklamalarını teknikleştirme gereksinimi
iki sebeptendi; ilki mesajların kalibrasyonu, ikincisi mesajların iletim
mecralarının bozukluğu. ABD cihetinden temel rahatsızlık Gezi Parkı
vakıasında bürokratik müdahale biçimleri ve eylemlerin medya/yargı/idare
her cihetten baskılanması olmakla birlikte basına yönelik baskılar öne
çıkartılmıştır.

ABD’li
diplomatların
Beyaz
Saray
açıklamalarını
teknikleştirme girişimine Türk diplomasisinde paralel karşıt, sadece,
Obama’nın 24.Nisan açıklamalarında ağır olumsuzlama ve Suriye’de ElNusra’nın terörist örgüt ilanında önceliksiz teferruatla uğraşmak şeklinde
görülmüştür.

ABD’li diplomatların Türkiye cihetinden karşılaştığı tepkiler;
Türk Dışişlerince modere edilmediklerinden, deyim yerindeyse bağımsızlık,
içişlerine karışmama tarzında vulgar söylemlerle yapılandırılmışlardı.
Başbakan Erdoğan’ın danışmanlarının medya üstünden çevrime soktukları
söylemlerini “ayıklamak” ABD’li diplomatlar için kolaydı. Danışmanlar ve
yerli medya için zemin, daha doğrusu “siyasi evren” dar ve kolayca
işlenebilen, gerektiğinde evirilebilen malzeme görülmekteydi. ABD’li
diplomatlar için zemin/evren -küresel denklem dahil- çok daha geniş, tarihe
Sayfa
tüm kurumsal siyaseti ve nispi libere sivil toplumcu değerleriyle Türkiye idi.
29
ve geleceğe açık, taraf/aktörleşme bakımından muhatap sadece iktidar değil,
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Bu yüzden ABD’li diplomatlar için zemin; itinalı olunma
gereğiyle kolayca işlenen malzemeden müteşekkil değildi. Ayrıca;
Başbakan Erdoğan ve danışmanlarının mesajlarını çevrime soktukları zemin
yerli medya, iktidar yanlılarının muazzam esneklikleri bulunmaktaydı.
ABD’li diplomatlarsa sadece küresel yayım networklarına dayalı, steril
mesajlarla iş görmek durumundaydı. Mesajlarının Türk medyasında çevrime
nasıl sokulacakları belli değildi. Obama daha seçildiği ilk yıl Türkiye’ye
gelip “tüm İslam âlemine” seslenmek istediğinde refüze edilmişti. NTV
hariç mesajını canlı olarak Türk-İslam dünyasına iletememiş, “Mısır”dan
seslenmek zorunda kalmıştı.

Obama’nın 2009’da bizzat yaşadığını, durumun bozulma
bakımından ivmelendiğini ABD’li diplomatlar gayet iyi bilmekteydi; Türk
medyası ABD’nin mesajlarının üstünü örtebilmekte, mesaj bağlamlarını
zıddına taşıyabilmekteydi. Beyaz Saray’ın Türk halkına düzgün seslenme
şansı yoktu. Obama’nın Milliyet’te son derece steril “interview”u ile
yetinildi. Interview’un teyit ettiği işleyiş şuydu; seslenmeye ihtiyaç var ama
içerikten başlayarak profili daha da büyük mesele! ABD üst düzey
siyasilerin
Türkiye
hakkında
açık
olumsuz
ve
nispi
sert
değerlendirmeleri bizzat kendilerince değil değinilen iki sebepten
“diplomatik bürokratlarca” açıklanmıştır.
Özetle; ABD cihetinden
siyasi işlevler teknikleştirilmeye çalışılmıştır.

ABD-Türkiye ilişkilerinde “demokratik devlet” parametresinin
bağlayıcı bir dinamik/referans haline getirilmesi, bunun sadece basın-ifade
özgürlüğü bağlamından çıkartılması, daha geniş ve güncel bir zemine
oturtulma
gereği,
bu
gereklilikte
diplomatik
bürokratik
işlevlerin
“Eurokrat”lar gibi yapılandırılmasının aranması, tümünün en azından
sorgulanma ihtiyacı açıktır. ABD’li diplomatların dayanacakları herhangi
ilişkilerde tesis edilen demokratik ve dahi hukuk devlet parametresi, İHAM
30
düzeni, yaptırımlar, ABD ile ilişkilerde işleyişin çerçevesi bakımından
Sayfa
çerçeve, tarihi-sosyolojik-felsefi bağlam, yok ya da zayıf haldedir. AB ile
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
gösterge teşkil etmeliydi. Öte yandan; AB ile ilişkilerde son dört beş yıllık
zayıflama, hatta AB cihetinden ilgisizlik, içeride demokratik-hukuk devlet
parametresinin Ak Parti ve liderliğince tek yanlı yorumunun etkinleşmesi,
Türkiye’nin küresel etkileşiminde ağır boşluk/kopma/savrulma/işlevsizlik
haline yol açmıştır.

Nuland, "Sorumlu hükümet isteyen Türklerin yanında yer
alıyoruz. Bunu söylemekten hiçbir zaman çekinmeyeceğiz… Türkiye'deki
demokratik gelişmeler konusunda biz, daha fazla açıklık, daha fazla basın
özgürlüğü ve sorumlu hükümet isteyen Türklerin yanında yer alıyoruz. Bunu
söylemekten
hiçbir
zaman
çekinmeyeceğiz.
İttifakımızın
güzelliği,
anlaşamadığımız durumlarda dürüst olabilmemizdir." ABD’nin Ankara eski
Büyükelçisi J. Jeffrey, “Türkiye’nin yaklaşımı daha çok ‘iç işlerimize nasıl
karışma cüreti gösterirsiniz’ şeklinde. Evet gösteririz çünkü siz bu
kulübün bir üyesisiniz. Kendinizi izole edemezsiniz, mürekkebinin
silindiği 150-200 yıllık Viyana Kongresi’ni ortaya koyup, ‘iç işlere
karışmazsınız’ diyemezsiniz. Demokratik kulüpteki oyunun kurallarını
kabul etmeye dönük isteksizliği yansıtan bu durum, biraz endişe verici”
demiştir! Bağlam, referans açığı, siyasilerin yol açtığı talihsizlikler, durum
izahtan varestedir.

ABD, söz konusu boşluk/savrulma/işlevsizlikte Türkiye’nin
küresel etkileşimini düzeltme/destekleme bakımından Obama’nın tercih ve
tarihi yanılgılarıyla muhatap olmuştur. Obama cihetinden siyasi öncelikler;
Türkiye’de kurumsal siyasi dengelenmede askeri bürokrasinin geriletilmesi,
Kürt sorununda en geniş manada esneme, Kürt sorununda kurumsalbürokratik
kapasitenin
değil
siyasi
kapasitenin
öne
çıkartılması,
Ermenistan’la ilişkilerin sınır açma dâhil düzeltilmesi, İran yaptırımlarının
bağlamdan kopartılıp Obama-Erdoğan eşleşmesine denk gelen “siyasi ve
acil” anlayışla yapılandırılması, Türk demokrasisi adına talihsizliktir.
Sayfa
etkinleştirilmesiydi. Türkiye’de demokratik devlet parametresinin küresel
31
ekonomik siperde kalmasının teminine matuf olarak Türkiye’ce desteklenip
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
ABD’li diplomatik bürokrasi, buna Türk diplomasisi de eşlik
etmiştir, söz konusu talihsizliğin cenderesi altındaydı. Bu yüzden; iki ülke
arası ilişkilerin konsolide işleyişinde diplomatik bürokrasiler arası etkinliğin
zayıflaması, hem Türkiye-zemin, hem de küresel bağlam-referans/çerçeve
unsurları bakımından baskı altındadır. Baskının hafiflediği, diplomatik
bürokratik
işlevlerin
hem
ABD
hem
de
Türk
cihetinden
yapılandırılma/desteklenme gereklerinin hissedildiği, ilişkileri modere
etmede kurumsal/bürokratik kapasite açığının görülüp siyasi maliyetlerin
daha bir öne çıktığı yıl, 2013’tür.

ABD’li diplomatik bürokrasiyle Türk siyasetçilerinin bozulan
mesaj düzeninde bahislerden ikincisi Türkiye’de demokratik devlet
parametresinin nasıl yorumlanacağı demiş, basın ifade-özgürlüğü ve
toplantı-gösteri hakkına dair fasılları yukarıda tüketmiştik. Demokratik
devlet parametresinin yorumlanmasında üçüncü çekişme faslı, adil
yargılanma
hakkına
dairdi.
Türkiye’de
adil
yargılama
olmadığı/kalmadığı/zayıfladığına dair ABD’li diplomatik bürokratik
söylemlerin zemini, gazeteciler kadar “Balyoz”, “Ergenekon” ve diğer
komutan yargılamalarından da kaynaklanmıştır.

Ricciardone; ABD'nin Türkiye ile "yargı alanında işbirliği
yapmak istediğini", Türkiye'de "hukukun üstünlüğünün" güçlendirilmesi
için ortak çalışma yapılacağını açıklamıştır! Ricciardone: “… Hukuki
mevzuatın arkasından sıra uygulamaya geliyor. Kendi liderleriniz,
Başbakan, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı da adli sisteminizde doğru
gözükmeyen hususlara değindiler. Çok uzun süredir hapiste olan
milletvekilleri var. Suçları bile belli değil… Askeri liderler de aynı şekilde.
Onlara bu ülkeyi korumak görevi verilmiş ama hapse kondular. Profesörler
mesela. Eski YÖK Başkanı tam anlaşılamayan suçlarla ilgili demir
Sayfa
var. Şiddet içermeyen gösteri yapan öğrenciler demir parmaklık
32
parmaklıklar arkasında. 16 yıl önceki çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalar
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
arkasında...” Ricciardone açıkça askerlerin tahliyesini istemekteydi.
Vekillerin tahliyesinde; fasıl Aralık’ta hareketli ancak konsolide değildir.

Ricciardone,
yargılandıklarına
dair
askerlerin
demeci
suçsuz
ertesinde
yere
Dışişleri
ve
tutuklu
Bakanlığı'na
çağırılmıştır. Türk Dışişleri, ortada, açık ve şöyle ya da böyle pozitif
hukuka uygun yargılama yürütüldüğünden, teknik-bürokratik tepkisini
koymuştur. Milli devlet parametresinin en önemli unsuru yargılama hakkına
sahip çıkamayan diplomatik bürokrasinin ötesi yok, siyasi-felsefi yerindeliği
bir yana, Türk diplomatların tutumu yerindedir. B. Bozdağ, Elçi’nin kendi
işine bakmasını salık vermiş, H.Çelik demeçleri son derece serttir.

ABD eski büyükelçisi E. Edelman; Stalin”in Kızıl Ordu
generallerinin büyük bölümünü hapse attıktan birkaç yıl sonra Almanya’nın
Rusya’yı kolayca işgaline dikkat çekmiş, Türkiye bağlamında tarihi hatanın
“tekrarlatılamayacağını” ikaz etmişti. Edelman, hukuki prensiplerden ve
darbe riskinden değil, ağırlıkla, Türkiye’nin savunma güvenliğinden söz
etmekteydi. Başbakan Erdoğan; komutanların terörist olarak yargılanmasını
tarihin affetmeyeceğini ifade etmiş, terörle mücadelede moral-motivasyon
kalmadığını belirtmiş, tutuksuz yargılanma talep etmişti. Oysa komutanlar
için öncelikli bahis, artık, tutuklu yargılanmaların değil ağır mahkûmiyet
kararlarının kaldırılmasıydı. Ricciardone, tutuklu yargılamadan değil
komutanların suçlanmalarından sitem etmekteydi. Erdoğan; nazikâne ve
“akılcı” tutum takınmıştı Tutuklu yargılamaya karşı ama ağır mahkûmiyet
şeklinde kesinleşen hükümlere (dönem sonunda) değinmeyen, savunma
işlevinin
tahribine
değil
terörle
mücadelede
motivasyona
yönelen
söylemlerle durumu geçiştirdi. Terörle mücadelede değil “azimli”, MİTÖcalan süreciyle tam “uyumlu” komutanlara şükreden Kabine demeçleri
Diplomatik bürokratik işleyişte Ankara “taşrada” durum,
Ricciardone’nin
komutanların
adil
yargılanmamalarına
tepki
Sayfa

33
eklenmelidir.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
şeklindeyken Washington-merkezde farklıydı. Farklılık tonlamadaydı:
Washington’da ABD Dışişleri (V. Nuland) elçi Ricciardone’nin demeçlerini
basın-ifade özgürlüğü ve toplantı-gösteri hakkı bakımından tahkim
ederek
sürdürürken
adil
yargılanmada
komutanlar
faslında
sürdürmemiştir. V. Nuland’a Ankara’da Ricciardone'nin sözleri sorulmuş,
Nuland, ''Türkiye'nin dostları ve müttefiklerinin sorumluluğu, Türkiye'nin
hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunmasının güçlendirilmesi,
gazeteciler, blog yazarları için ifade özgürlüğünün korunmasında düzenli
ilerleme göstermesinin önemine saygılı biçimde işaret etmeye devam
etmektir'' diye konuşmuştur (Link1, Link2).

Nuland cevaplamasını, elindeki “paper”a bir kaç kez bakarak
ton farkına sıkı sıkıya bağlı kalarak üretmiştir. Nuland, taşrada
Ricciardone’nin “Ankara’dan gönderilmesini” ya da kopmayı göze
alamamış olabilir, durum netlik kazanmamıştır. ABD Dışişleri Büyükelçiyi
istişare için merkeze de çağırmamış, eklenmelidir. Merkez, taşraya nazaran
Türkiye’de siyasi iradeye karşı self-determination’a yönelmiştir. Dışişleri
Bakanı J. Kerry de, merkezi diplomatik etkinliğe paralel tutum takınmıştır.
ABD’li diplomatların komutanların tutuklu/suçsuz yere yargılandıkları
şeklinde sitem/ikazlarla
merkez-taşra diplomatik bürokrasi
tonlama
farklılaşmasının sebepleri ve işleyişi irdelenmelidir. İlk sebep; Obama’nın
yukarıda değinilen tercih ve konumudur ki, bunu sağlam gerekçe görmek
mümkün, diğer sebep ve değişen işleyiş aşağıdadır.

ABD’li diplomatik bürokrasiye nazaran adil yargılanma
hakkının yerine getirilmemesinde komutanların tutuklu yargılanması ve
suçsuz yere yargılanmaları faslında iki detay eklenmelidir: Raporlama
döneminde ivme kazanan 28.Şubat yargılamaları, YAB mensubu en üst
28.Şubat sürecinde üst düzey askeriyenin demokrasi karşıtı konumları,
“Ergenekon” ve “Balyoz”dakilerden çok daha kati ve etkin biçimde
Sayfa
devlet parametresini en çok ihlal ettikleri döneme dair yargılamalardır.
34
düzey komutanların ABD ile ilişkilere yaslanarak Türkiye’de demokratik
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
işletilmiştir. 2003’den İtibaren askeri bürokrasiyle ABD ve Pentagon
arasında ilişkilerde işleyişin, yukarıda askeri bürokrasiler arası ilişkiler alt
parametrede nakledildiği üzere 2011’e dek düzelmediği, “sıcak” olmadığı
hatta hasmane olduğu açıktır.

karar
Ülke dışına asker gönderiminde YAB’ın siyasi otoriteden ayrık
üretimine
yönelmesi,
savunma
tedariklerinden
dış
politik
konuşlanmalara dek dâhil çok daha kirli işleyişlerin söz konusu olduğu
28.Şubat dönemine dair yargılamada, savcılık makamı, kirli işleyişlere dair
ABD ve belki daha kritiği İsrail ile rabıtaları tespite yönelmiştir. Savcılık
makamının Türkiye’de demokratik devlet parametresinin geçmişte
ihlalinde İsrail ile ilişkilerden de yararlanılarak ABD rabıtasını tespite
yönelmesi, kuşkusuz, küresel denklemede esaslı kaymalara yol
açabilecekti. ABD’li diplomatik bürokrasiyi komutanların yargılanmasında
önce frenleyen, merkez-taşra farklılaştıran bilahare fasıldan uzaklaştıran
işleyiş sebebi bu olabilir.

28 Şubat ile ilgili olarak belki “ABD diplomasisinde tarihi
marazlar” devrede ve fakat etkin değildir. Fasılda dönem içi işleyişte
değişime dair husus tamamlanmalıdır. Dönem başlarında hukuk devleti ve
adil yargılanma hakkına dair işbirliği/çerçeve geliştirme hamlesi, dönem
sonlarında, Yargıtay dâhil hükümlerin kesinleştiği komutanların ağır hapis
cezalarına çarptırıldığında sessizlik şeklinde dönüşmüştür.

ABD’li diplomatik bürokrasi, İran yaptırımlarındakinden farklı
olarak Türk demokrasisi bakımından adil, ölçülü/yerinde ve kısmen işlevsel
tutum takınmıştır. Ancak; mütereddit hatta çelişik tutumlar, dönem içinde
dahi –ki, az rastlanan haldendir- dönüşümler, nakledildiği gibi merkez-taşra
Diplomatik bürokrasiler arası ilişkilerde işleyişte diğer detaya
geçilecektir: V. Nuland; Erdoğan’ın ŞİÖ söylemleri üstüne NATO ittifakını
hatırlatmıştır. Erdoğan’ın itham barındıran ağır demeçleri üstüne ABD
Sayfa

35
arasında tonlama farkları, tümü fasılda dikkate alınmalıdır.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
büyükelçiliği Wall Street’i işgal eylemlerinde polis kaynaklı ölüm
olmadığını nazikâne hatırlatmıştır. Beyaz Saray “bürokrasisi” Obama’nın
Erdoğan’ı kabulü ya da Ortadoğu gezisinde Erdoğan ile temasını reddetmiş,
olumsuz tutum takınmıştır. ABD medyası da; randevu yoluyla Erdoğan’ı bir
nevi küçük düşürmek için özel gayret içine girmiştir. Fasıl; Erdoğan’ın şahsi
tepkime tarzı nazarı dikkate alındığında ayrıca olumsuzdur. J. Psaki, “Türk
hükümetine, NATO sistemleriyle veya kolektif savunma kapasitesiyle birlikte
çalışmayacak bir füze savunma sistemiyle ilgili olarak ABD’nin yaptırım
uyguladığı bir şirketle anlaşma görüşmelerine yönelik ciddi kaygılarımızı
ilettik. Görüşmelerimiz devam edecek” demiştir. J. Psaki; Irak’tan petrol
ihracında Merkezi Hükümet onayı gereğini hatırlatmıştır. Ricciardone’nin
benzer demeçleri eklenmelidir.

ABD medyası, Erdoğan ve Davutoğlu’nun Suriye ve İsrail
söylemlerini tahrik edici bulmuştur. ABD medyasının pasları diplomatik
bürokrasice devreye alınmış, Dışişleri, “baskı altında” rahatsızlıkları
kabullenmiş, Ankara elçiliği vasıtasıyla durumun Türk muhataplarına
iletildiğini belirtmiştir. Türk Dışişleri’nin Filistin-İsrail görüşmesini
olumlaması Türk diplomasisinin Amerikan diplomasisine verdiği tarihi
pastandır. Erdoğan’ın El-Fetih karşısında Hamas yanlılığı düşünüldüğünde
durum açıktır. ABD’li diplomatlar yeterli karşılığı üretmemiştir.

Türk diplomasisi ABD’li muhataplarıyla ilişkilerde adeta
yoktur; Obama-Erdoğan temaslarında E. Bağış’ın zirveyi set etme gayretleri,
teknik-bürokratik hazırlıkları bertarafı, Obama görüşmelerine yılbaşında
Türk Dışişleri mensuplarına Ankara’da diplomasinin nasıl yürütüleceği
konusunda adeta ders veren MİT-Fidan’ın iştiraki, tümü bir araya
getirildiğinde işleyiş malumdur. Öte yandan İsrail ile hasım, ABD ile dost
Sayfa
muhataplarca bunun kabullenilmesi güç, durumun özetidir.
36
şeklinde Türk dış politikasının yürütülme ve ABD’li diplomatik bürokrat
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Diplomatlar arası düzenli olsun olmasın mesaj/görüşme trafiği
zayıftır. FATF yasası (kısmen) ve Küresel Terörle Mücadele Fonu
protokolleri nadir örnektendir. Görülen temas trafiğinde bazı bağlam; çevre
ülkelerdeki temaslarla birlikte şeklindedir. Önceki dönemde görüşmelerine
başvurulmak için Kongre’ye davet edilen Türk diplomatların yerini muhalifyandaş dağılımı dengeli görünümde basın mensupları almıştır. Hacimlikritik
kararlaştırmalarda
(PATRİTOT,
Suriyeli
muhaliflere
yardım
kalibrasyonları) Türk diplomasisiyle temas trafiğinin profili en azından
görünürlüğü düşük tutulmuştur. ABD'li diplomatlar Nisan’da HatayAntakya-G. Antep’te Suriyeli muhaliflerle temaslarını Türk diplomatlara
nispi kapalı yürütmüştür.

Önceki dönemden devreden olumsuz dosyaları alesta tutma
hali bakidir; İHH’yı terörist örgüt ilan etme, F. Gülen’i hukuki takibe maruz
bırakma,
Adana-İncirlik’te
Ermenilerin
mülkiyet
haklarını
tanıma,
örnektendir. PREDATÖR (özellikle silahlı olanı) satışlarında gerginlik
hatırlatılmalıdır. Eklenen dosya; finans-altın ticareti ve İsrail-Kıbrıs Rum
Kesimi enerji anlaşmalarında olumsuz tutumdur.

Önceki dönemde Suriye tarafından düşürülen Türk savaş
uçağına rağmen ABD’li diplomatik bürokrasinin tutumu; Türkiye’ye sınırsız
destek ancak Suriye’ye ağır karşılıktan katiyen kaçınılması, sınıra asker
konuşlandırma sair hacimli tavırdan imtina edilmesini dikte etmeydi.
Raporlama son dönemindeyse ABD’li diplomatların tutumu, THK Suriye
helikopterini düşürür sınırda sert angajmanlar uygularken tam destek
şeklindeydi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü J. Psaki, Türkiye’nin, sınırını ihlal
eden Suriye helikopterini vurmasıyla ilgili, "Türkiye’nin egemenliğine ve
toprak bütünlüğüne yönelik taahhüdümüz var. Türk hükümeti, Suriye
hükümetinin geçen yıl Türk jetini düşürmesinden bu yana yürütülen
bulunmaktadır.
Sayfa
ifadeyle; temkinli askeri bürokratik işlevin Suriye icraatı şeffaf ve başarılı
37
angajman kurallarına yönelik tamamen şeffaf davranıyor" demiştir. Başka
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Suriye (ABD) Büyükelçisi Ford, Kongre açıklamasında: “El-
Kaide’nin etkinliği muhaliflere olan desteğimizi geciktirmekte, önlemektedir”
demiştir. ABD-Adana Konsolosu Espinoza, Suriye konusunda El-Nusra
tercihiyle Türkiye’nin hata yaptığını “herkesi” sıkıntıya soktuğunu ifade
etmiştir. Diplomatların bu tür demeci sık rastlanır olmadığı gibi işlevsel de
değildir. Yine de; Ford-Espinoza demeçleri ABD cihetinden bürokratik
değerlendirmeyi özetlemektedir. ABD’li diplomatlar, Türkiye’nin operatif
devlet mod ve bölgesel devlet altı örgütlenmelerle birlikte yürüttüğü dış
politikasından memnun değildir. Başka ifadeyle; Türk askeri bürokrasisinin
Suriye politikasında sınırda tedbirleri-konuşlanması icraatı olumlanırken
diğer tüm işleyiş olumsuzlanmıştır. Ricciardone’den sonra Psaki ve FordEspinoza, daha düşük profil fasılda, askeri bürokrasiyle sivil bürokrasinin
diplomatik
işleyiş
ve
performanslarını
ayırt
ederek
yaklaşımlarını
somutlaştırmışlardır.

Önceki raporlama döneminde Rusya “kargo” uçağı indirilir
aranırken Türkiye’nin egemenlik haklarını hatırlatan ABD’li diplomatlar, bu
dönemde, Rus “savaş” uçakları Karadeniz’de hasmane tutuma geçmişken
sessiz kalmışlardır. ABD’li askeri bürokrasinin Rus uçaklarına esaslı
cevaplamadan Merzifon’da konuşlu F-16 D50 blokları zamanındaöngörüyle teslim ettiği eklenmelidir. (Link1, Link2, Link3)

ABD-Dışişleri
Bakanlığı,
Suriye'den
kaçan
Ermenilerin
Ermenistan'a gidebilmesi için Türkiye-Ermenistan sınırının açılması
talebiyle Beyaz Saray'ın internet sitesinde başlatılan imza kampanyasına
ilişkin “insani konularda gelebilecek taleplerin karşılanması amacıyla
atılacak adımların kapsam, yöntem ve koşullarının da ülkemiz tarafından
tayin edileceği tabiidir” demiştir. J. Psaki, Suriye'de Kürtlerin özerk
Sayfa
açıklamış, olumlu izlenmiştir.
38
yönetim (PKK/PYD) kurma yönündeki çalışmalarından kaygı duyduklarını
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Ankara’da büyükelçilik binasına DHKP-C saldırısı ertesinde
Ricciardone, FBI ve Türk emniyeti arasında süren işbirliğini deşifre etmiştir.
Etmiştir ancak yaz sonuna doğru ABD, Türkiye ile değil Yunanistan’la
işbirliği yaparak silahlı ve Erdoğan’a suikast yapabilecek DHKP-C’lileri
yakalatmış,
Türkiye’ye
iadesiyse
gerçekleşmemiştir. ABD, Ege’de,
Suriye’ye giden silah-mühimmat sair yakalamalarda istihbaratı Türkiye ile
değil Yunanistan’la paylaşmıştır. Elçiliğe saldırı esnasında ABD siyasileri
ve yönetimi, insani-sıcak tutum takınmaya, Türk halkına sadık-dost
mesajları üretmeye özen göstermiştir. Elçilik görevlisi Türk korumalara
dönük “care” dikkat çekicidir.

ABD Ankara elçilik binasına saldırı ardından; ABD diplomatik
misyonları alarma geçerken İstanbul Konsolosluğu, “Dışişleri Bakanlığı,
Türkiye’deki ABD’lileri olası şiddet olaylarına karşı teyakkuzda olmaları
konusunda uyarmaktadır. Barışçıl niyetli gösteriler bile çatışmaya dönebilir”
açıklamasını yapmıştır. ABD’li diplomatların her vesilede Türkiye’de
güvenlik ortamını olumsuz değerlendirme tutumu izlenmiştir. ABD, salt
güvenlik gerekçesiyle Türkiye’deki konsolosluk personel toplam hacmini
azaltmış, eklenmelidir. Gezi Parkı vakıasında da diplomatik bürokratik
tutum; Türkiye’de güvenlik açığı şeklindeydi.

ABD-Dışişleri Bakanlığı Enerji İşleri Özel Temsilcisi C.
Pascual ile görüşen Ukrayna Başbakanı N. Azarov, LNG yüklü tankerlerin
Boğazlar’dan geçebilmesi konusunda Türkiye ile müzakerelere devam
ettiklerini söylemiştir. Azarov, “Sıvılaştırılmış gaz alımı için terminal inşa
etme sürecimizde sorunlar var. Bu sorunlar Türkiye’nin Boğazlar üzerinden
LNG
yüklü
tankerlerin
geçmesine
izin
vermeye
pek
istekli
davranmamasından kaynaklanıyor” demiştir. Azarov bu nedenle ülkeye gaz
tedarikinin dönüştürme terminalleri üzerinden sağlanmaya çalışıldığını
Sayfa
isterken diğer yandan Türk Boğazları’nın statüsü hakkında dolaylı
39
kaydetmiştir. ABD bir yandan Ukrayna’yı Rusya’dan bağımsızlaştırmak
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
görüşmeyi göze alabilmiş, not edilmiştir. ABD cihetinden Rusya karşısında
Ukrayna-Suriye trade-off’u ve başarısızlık belirtilmelidir.

Gerek “kurum” olarak Beyaz Saray gerekse Kongre, ABD’li
diplomatların Türkiye’ye uyguladıkları baskının ne tema-ufuk bağlantısı ne
de saha-siyasa bağ ve etkinliğinden, tümüyle diplomatik performanstan
memnun değil/olmamalıdır. ABD’li küresel şirketlerin de Türkiye’deki
ABD’li diplomatik etkinlikten memnuniyeti düşmekte, Türkiye ile kritik
ekonomik birliktelikler azalmakta, konsolide edildiğinde büyük şirketler
Türk pazarından çekilmektedir. Çekilmeyen veya girenlerse, “tarz” ve
kirlilik barındıran işleyişle türlü sorun yaratmakta, aşağıda temas edilecektir.

Türkiye’nin
enerji-finans-perakende-ileri
teknoloji-iletişim
hatta kısmen savunma kritik piyasalarında ABD şirketleri, “eksilen-azalangiremeyen“ aktör konumundadır. Bu piyasaların basit güncel dinamikleri
dahi ABD’li büyük şirketlerce ABD’li diplomatik etkinlik desteğiyle
izlenemez-öngörülemez olmuştur. ABD’li diplomatların Türkiye’ye dönük
siyasa yürütmede olduğu gibi siyasa tayin-yönlendirme de başarısız
oldukları açıktır. Diplomatik bürokratların tutarsızlıklaştıkları, tereddütlü
hareket ettikleri, merkez-taşra tutum/tonlama birlikteliğini yitirdikleri, en
önemlisi Türk siyasi ve ekonomik evreninde muazzam etkinlik/prestijde
konumlarını ağır zayıflattıkları eklenmelidir.

Belki bunda içeride kurumsal dengelenme gereği işlevselliği
zayıflamış Türk diplomatların ABD’li mevkidaşlarına karşı “kör”/bloke
olmaları pay sahibidir. Obama-Erdoğan temaslarında Devlet Bakanı E.
Bağış, görüşmelere iştirak ve gündem/düzenlerini kalibre etmekte, Obama
ile bire bir görüşmeye MİT Müsteşarı girmektedir. MİT Müsteşarı’nın
karşısında dizip kürsüye çıkıp medyaya servis edilen resimlemelerle “ayar”
ABD’li diplomatik etkinlik, zehirleyicidir. ABD’li diplomatik bürokrasi,
Sayfa
örgütlenmelerle işbirliği halinde operatif devlet modlarında Türkiye’de
40
verdiği Türk diplomasisinin mecali kalmamıştır. Bölgesel devlet altı
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
sağlam/objektif/işlevsel
hale
gelebilmek
için
durulma-konsolidasyon
beklemektedir. Belki bunda Türk medyasının değişen kompozisyonu,
ABD’ce kurulup çalıştırılan en büyük gazetelerin gidip yerlerine iktidar
yanlısı işleyişte networkların gelmeleri etkindir. ABD’li diplomatlar,
misalen, FATF kapsamında Türkiye’yi gri listeye bıraktırdıklarında bunun
Türk medyasında nasıl “sokulmadığını” gözlemlemişlerdi. Belki bunda
Türk ekonomisinin değişen ve aşırı hızlanan dinamikleri, zamana yayılı
endüstriyelden güncel/ticariye dayalılığın artması amildir. Tümü bahsin
çerçevesini aşmakta, bunları tarihe bırakmak gerekmektedir.

Daha önemlisi, ABD’li diplomatik etkinliğin Türkiye’de siyasi
istikamet tayininde belirleyiciliğinin azalması, türlü sıkıntıya rağmen bunun
olumluluğudur. Konsolide edildiğinde ve genel “bürokratik marazlarla”
spesifik Amerikan diplomatik tarzı hatırlandığındaysa durum stres
biriktiricidir. Kurum olarak Beyaz Saray ve Kongre, önünde sonunda
diplomatlarından başarı ve bunun nispi uzun vadeli ve güvenli bir platoya
bağlanmasını isteyecektir. Amerikan diplomatik makinesi, elinde avucunda
az çok biçimlendirdiği aktör/ülke algısını yitirdiğinde hacimli ağır pürüzlü
işleyişleri tetiklemekle sabıkalı, hatırlatılmalıdır.

Üst düzey siyasiler arasında ilişkiler; Obama, küresel dış
politik hedeflemelerini daha 2008 yılında açıklıkla belirtmişti. İslam
topraklarındaki işgaller bitecek, askerler çekilecekti. Yanı sıra; sınır dışında
sorgu yerleri-işkence hane-cezaevi uygulamaları kaldırılacaktı. Obama’nın
sözünü henüz ve tam tutmasa da bu yolda olduğu kabul edilebilir. Obama
2013’te, barışçıl
yaklaşımını iki ülke bakımından esaslı biçimde
genişletmiştir; Suriye ve İran. Suriye’de Esad’ın kimyasal silahlarını RusyaPutin’le anlaşarak imhayı kotarmış, mutabakatı hemen fiiliyata aktartmıştır.
İran’da nükleer kapasitenin geriletilme/silah üretiminden uzaklaştırılıp
mücadele için diğer ülkeleri işgal etmemize gerek yok demiştir. Obama’nın
41
politik hedeflemesinde küresel ölçekte sulh olduğu gibi Türkiye bakımından
Sayfa
uluslararası denetime açılmasında Ruhani ile anlaşmıştır. Obama, terörle
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
da sulh ve salah bulunduğu açıktır. Tuhaf olan; 2013-Obama politik
genişletmelerinin Türkiye’de iktidarın planlama-beklentilerinin dışında,
öte hatta kısmen aksinde olmasıdır.

Obama’nın küresel ölçek başarılı hamlelerinin kotarılmasında
Türkiye’ye dair bakış açısını dar tuttuğu, söz konusu önemli hamlelerinde
Türkiye’ye
dayanmak/Türkiye
üstünden
hareket
etmek/Türkiye’nin
dahlini/yardımı aramak sair bakımdan steril tutum takındığı gözlenmiştir.
Üstelik bu tarz steril tutumu, bu tür/profil meselelerde pay almak/işlev
üstlenmek isteyen, bu konuda iddiası olan Erdoğan’a rağmen yapmıştır.
Ayrıca, Esad kimyasal silah kullanmış görünmekte, Erdoğan’ın beklentisi
müdahale, ilk evrede Obama-ABD buna paralel tutumdaydı.

Dönem ortalarına girmeden Beyaz Saray: "NATO müttefiki
olarak ABD ve Türkiye bir dizi kritik küresel ve bölgesel konuları ele
almada partnerlerdir” demişti. Dönem sonlarında Suriye ve nükleer İran
mutabakatlarına bakıldığında, elde herhangi partner somut görüntüsü
bulunmamaktaydı. Obama’nın Erdoğan’a dönük Gezi Parkı vakıasından
beri soğuk-mesafeli tutum takındığı değerlendirmeleri şimdilik zayıf
düşüncedir. Ancak, Obama’nın Erdoğan’a dönük, küresel etkide bahislerde
sırtını döndüğü kuvvetli çıkarımdandır.

Obama’nın Erdoğan’a dönük markajında odaklandığı başat
mesele, İsrail’le ilişkilerin düzeltilmesiydi. Fasılda ilerleme bulunmakta,
güvenilir değildir. Mesaj düzeninde aksaklık ve zaman zaman aksi yönde
işleyişler bulunmaktadır. Erdoğan’ın İslamofobi ve Siyonizm demeçlerinden
sonra Kongre Senato-Temsilciler Meclisi kanatlarından ayrı ayrı tepki
gelmiştir. Kongre 89 üyesi, Başbakan Erdoğan’ın Viyana’daki “Siyonizm
insanlık suçudur” beyanını kınamış, bu sözleri geri almasını talep eden bir
ABD-Beyaz Saray’dan resmi, anında ve sert tepkime geldiği
belirtilmelidir. "İsrail'in sorumluluğu olduğunu söylemek saldırgan,
Sayfa

42
mektup imzalamıştır. Davutoğlu kimseye izah borcumuz yok demiştir.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
yakışıksız, mesnetsiz ve yanlıştır (offensive, unsubstantiated and wrong)
(Link1, Link2 Dk. 35:44’den itibaren), Erdoğan; Beyaz Saray’dan gelen
cevaba üzüldüm, muhatabım onlar değil, İsrail; Beyaz Saray’a ne oluyor da
onlar konuşuyor? Erdoğan ve Kabinesi İsrail’le mevcut mutabakatı
tavsatma eğiliminde, tazminat davaları İsrail’in ambargoları kaldırmasıyla
eşanlı hale getirilmiş, İsrail ise Erdoğan’ın Gazze gezisini önce Mayıs’tan
Haziran’a erteletmiş, halen Erdoğan Gazze’ye gidememiştir!

Yine de; Obama-Erdoğan-Peres diyalogu tesis edilmiş, dönem
içinde İsrail’li Bakan Türkiye’yi bir vesileyle ziyaret etmiş, TÜSİAD-İsrail
aktivitesi devrededir. NATO zirve bildiri metni madde 42’de Akdeniz
diyalogunun diğer ülkelere bölgede açık kalacaktır ifadesi içermesi, İsrail’e
açıklık bulundurma izlenmiştir. Kerry, Türk-İsrail ilişkilerinde düzelme
görüp bunu olumlamıştır.

Obama’nın Erdoğan’a dönük markajında odaklandığı tali
başlık; Suriyeli muhaliflerin Cenevre II sürecine iştiraki ve Esad’la bir geçiş
rejiminin tesisiydi. Obama’nın net olmadığı husus şuydu; geçiş döneminde
Esad’ın statüsü/işlevi/profili ne olacaktı? Erdoğan daha Washington’a
gitmeden önce Obama, İngiltere-D. Cameron temaslarında; Suriye'deki
ılımlı muhalefeti güçlendirip Esad'ın yerini alacak geçici bir kurumun
kurulması için birlikte çalışacaklarını açıklamış, böyle bir kurumun
kurulmasının Cenevre'de 'ilerleyen haftalarda' yapılacak bir konferansın
(Cenevre II) ana gündemini oluşturacağını eklemişti.

Obama Erdoğan’a net çerçeve sunmamış ancak Cameron’a
söyledikleri netti. ABD-İngiltere zemininin güvenilir ve ciddi görülme
gereği açıktır. Rusya-İran cihetinden Suriye halkının siyasi tercihi esas alınır
deyip demokratik ilkeleri konsolide ettiklerinde bu, Erdoğan için kabul
dönük açık güven yitimiydi. Önceki raporlama döneminde ABD-Türkiye
Sayfa
silahlar konusunda Putin’le anlaşınca bu durum, Erdoğan için Obama’ya
43
edilemezdi. Sandık metaforunu es geçelim. Obama Suriye’de kimyasal
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Suriye politikalarının eşgüdümünde H. Clinton; Suriye politikasını behind
leadership şeklinde özetlemiş, Körfez ülkeleriyle birlikte Türkiye korosunu
konuşturduklarını (şarkı bile söyletemediklerini) eklemişti. Durum farklıydı.

Obama cihetinden beklenti Erdoğan’ın mesele hemen yanı
başındayken ustalığını gösterip sahada işi becermesi, Erdoğan cihetinden
beklenti başkanlık seçimlerinden sonra Obama’nın müdahaleye açıklık
kazandıracağıydı. Kerry Kongre’de Suriye müdahalesi için askerî ortakları
saymış, Türkiye aralarındaydı. Erdoğan, müdahale beklentisine rağmen
Suriye için askerî ortaklık dâhil koalisyonda olduğunu gecikmeli ve
güçlükle deşifre etmişti. Obama ise Erdoğan tereddüdünün farkında,
müdahale için Türkiye ile somutlaşan görüşme yokken Yunanistan’la Suriye
için üs kullanım opsiyonunu kalibre edebilmiştir. Her ikisinin biri birilerini
ne kadar yanlış değerlendirip bu değerlendirmelerle politika yürüttükleri
ortadadır. Son raporlama döneminde Obama-Kerry, Clinton’un şarkı bile
söyletemediği koroya değil ama Rusya’ya yönelmiş, bahsi önde ve bizzat
ele almıştır.

Kimyasallar Suriye’den imha için gidince İsrail rahatlayacak,
oysa konvansiyonel silah yetenekleriyle Esad, “Erdoğan için” riskin
daha fazla konsantrasyonu demekti. Obama içinse konvansiyonel silah
yetenekleriyle Esad belki de, iyi ya da kötü bir idarenin tesisi demekti.
Erdoğan, Obama’nın İran mutabakatını da görünce haklı olarak, Putin’le
Esad konusunda ne kadar ileri gidildiğini kestiremez oldu. 2013.Mart’ında
da Obama, Suriye’nin sadece Türkiye’nin meselesi olmadığını doğrudan,
küresel denklemin artan baskısını mealen deşifre etmişti. Obama,
Washington’da basın önünde Erdoğan’a Suriye faslında, “Bence Başbakan
Erdoğan’da ABD’nin tek başına adım atabileceğini düşünmüyor” demişti.
Sayfa
sonbaharda kristalize olmuştu!
44
Obama, Erdoğan’a nazikâne ne düşünmesi gerektiğini sinyallemiş, durum
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Obama-Erdoğan zirvesine gidildiğinde Senato Dış İlişkiler
Komitesi, Suriyeli muhaliflere silah yardımı yapılmasını da içeren tasarıyı
onaylamıştı. ABD, Özgür Suriye Ordusu’na Türkiye üzerinden aşikârene
biçimde ilk muharebe malzemesini göndermeye başlamış, teslimatı yapan
ABD’li personel isimleri rahatlıkla deşifre edilmekteydi. Obama-Erdoğan
üst düzey siyasilerin kotardığı ve bürokratlarına dikte ettirdikleri dış politik
siyasaların sonbaharda akıbeti bellidir! Kongre’nin kabul ettiği bürokratların
sahada yürüttükleri Erdoğan’ı bloke etmişti.

Mayıs ortasında mutabakata rağmen, bunun hazırlıklarının
Mayıs hemen öncesi olduğu düşünülürse, Esad’ın tepkimesi ve netice
üretimi hatırlatılmalıdır. Reyhanlı patlaması, patlama ardından Gezi Parkı
eylemlerinde Hatay’da sivil toplum aktivitesi tümü Erdoğan’ı ciddi
sarsmıştır (İstanbul-Kadıköy’de bilahare Esad yanlısı kalabalık miting
eklenmelidir). Daha sonbahara girmeden Mayıs-Haziran’daki gibi hacimlideşifre teslimat-yardım haberleştirmeleri bıçak gibi kesilmiştir. Rusya ile
kimyasal silah mutabakatı geliştiren Obama’nın Türkiye sınırında
muhaliflere silah teslim etmesine dair haberlerle muhatap olması
beklenemezdi.

Yaz sonunda Obama, kimyasal silah kullanımı ertesinde Rusya
ile kimyasal silahların imhası pazarlığını bitirmeden önce Suriye
müdahaleyi tekrar gündeme getirmiş, ancak daha baştan sınırlı olacağını
deklare ederek müdahale etkinliğini ve izlenen politikanın ederini büyük
ölçüde sıfırlamıştır. Kerry: “Suriye operasyonu Türkiye-İsrail ve Ürdün’ü
korumak için yapılacak” demiş, ihtiyaten olumlu kaydedilmiştir. Obama,
Suriye’ye müdahale söyleminde dahi Putin’in geri dönülmez eşiğe
gitmemesini kalibre ederek titiz davranmıştır. Obama Putin’i kimyasalların
imhasına evet dedirtmeyi esas almış, Esad’a değil, İsrail’i öncelikle
Erdoğan’ın Suriye’de operatif performansından, siyasi öngörüsünden,
45
kısaca becerisinden memnun değildi. Esas deşifre olan, Suriye’de operatif
Sayfa
vurabilecek elindekilere odaklanmıştır. Fırsatçı bakıldığındaysa Obama,
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
girişim, Erdoğan’a zaman bakımından da sınırlı-sunulu fırsat olarak
görülmekteydi.

Mayıs’ta Obama-Erdoğan zirvesinin konsolide ederi yukarıda
tüketilmiştir. Erdoğan Cenevre II’ye güvenilemeyeceğini belirterek evet
demiş, Eylül.2013 temrini Ocak.2014’e devredilmiştir. Putin, Erdoğan’la
Rusya’da görüştükten sonra S. Arabistan’a yönelmiş, Suriyeli muhaliflerin
Cenevre II’ ye iştirakini istemişti. Erdoğan’sa, Suriyeli muhaliflerin İstanbul
toplantılarının Moskova’ya nakli dâhil farklılaşmaya açık tutum içindedir.
Suriye’de El-Kaide mensupları Türkiye’den lojistiğin aksamasıyla isyan
eder tehdit mesajlarına yönelirken manzaranın alacağı biçim belli değildir.
Suriye’de muhtemel geçiş rejiminde Esad’ın statüsünden başlayarak
muhaliflere lojistiğe dek ABD ile işbirliğinin istikamet ve derecesi netlik
kaybetmiş, fasıl belirsizlik şeklinde donuklaşmıştır. El-Kaide karşısında
muvaffak Esad, Türkiye’nin umuduna dönüşebilir, eklenmelidir! İşleyişten
anlaşılan; Erdoğan’ın kuvvetli talep ve naif beklentisi küresel adalet,
etkinleştirilemeyecektir.

Gezi Parkı vakıası esnasında Beyaz Saray, sadece Haziran’da
yirmiye yakın açıklama yaparak eylemcilere dönük Kabine uygulamasını
olumsuzlamıştır. Gezi Parkı eylemlerinde; ilk faz 6-8.Haziran’dan biraz
faklı işleyişte, 16-17.Haziran’dan itibaren eylemcilerin “meşruiyet tahribine
yöneldikleri”, “meşruiyet zeminlerinin zayıfladığı” değerlendirmelerinin
artma/genelleşme hallerinde dahi Beyaz Saray, eylemleri desteklemiştir.
Gezi Parkı için İçişleri Bakan değerlendirmelerinde Cumhuriyet tarihinin en
büyük “şiddet” olayı değerlendirmesi, İçişleri Bakanlığı’nın 3,5 milyon, Sİİ
kapsamında 7,5 milyon, küresel istihbarat şirketlerinin 10 milyon üstünde
iştirakçi ölçümleri hatırlatılmalıdır. Beyaz Saray’ın en azından hacim
Beyaz Saray’ın Gezi Parkı eylemlerini olumlayan Kabine’nin
eylemcilere müdahalesini olumsuzlayan açıklamaları “başlı başına-yegâne”
Sayfa

46
bakımından bakış açısının isabetliliği açıktır.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
şeklinde değil, ABD-Dışişleri-Savunma Bakanlıkları, Kongre, medya,
kamuoyu eklemli/desteklidir. Erdoğan’ın danışman ekibi ABD medyasına
olduğu gibi Beyaz Saray’a da savaş açmış, hasmane ve düşük kalitede
demeçler görülmüştür. Bu tür işleyişin de Türk diplomasisini, iyi paranın
piyasadan kovulduğu gibi, kovduğu belirtilmelidir. Obama’nın, ileride belki
tolore edebileceği/yumuşatabileceği söylemleri, sırf bu yüzden devreye
alınamamış, Erdoğan’ın danışmanları, ABD medyasında açık absürt
demeçleriyle sadece Türk diplomatik işlevselliğini değil Obama’nın
esnekliğini de kırmıştır.

ABD-Türkiye ilişkilerinde Obama-Erdoğan+Kerry-Davutoğlu
şeklinde set edilmek istenen iki+iki’li düzen, daha zirvenin mürekkebi
kurumadan Gezi Parkı ertesinde çökmüştür. Obama’nın kimyasal silah imha
ve nükleer İran mutabakatlarında Erdoğan’a bilahare ve güçlükle
(Erdoğan’ın Kabine toplantısı esnasında bilgi verileceği dikte edilmiştir)
haber veren konuma geçmesinde bizzat Erdoğan’ın hataları yanında
çekirdek ekibinin işlevsizliği sorgulanmalıdır. Obama’nın Erdoğan’a verdiği
bilgilere dair Türk (bilgi verme) ve ABD tarafından (ikaz-sitem)
açıklamaların istikametleri zıt, eklenmelidir.

ABD-Türkiye ilişkilerinin üst düzey siyasiler arasında
ilişkilere indirgenemeyeceği, Gezi Parkı vakıasından sonra kristalize
olmuştur. Kristalize olma hali, prensiben değil Gezi Parkı eylemlerinden
Beyaz Saray sert tepkimesiyle güncel/pratiğe dayalı olarak zuhur etmiştir.
Hâlbuki bundan ayrı, kimyasal-Esad ve nükleer-İran fasıllarında görüldüğü
gibi ilişkilerin üst düzey siyasiler arasında tam işlevsellik kazanamayacağını
kanıtlayan başka faktörler de bulunmaktaydı. Zemini küresel meseleler, iki
ülke arası ilişkilerde sorun ya da ahenksizlik teşkil ettirse de bunlar değil,
içeride Erdoğan’ın konumuna göre dış politik aktörlerle uyum/uyumsuzluk,
Türkiye’nin
olumsuzlaştırmaktadır.
siyasi
istikrar
dalgalanmalarını
daha
da
Sayfa
arklaşması,
47
kabul edilebilir değildir. Dış politik işleyişle iç politik dinamiğin bu tür
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Üst düzey siyasiler arası ilişkilerde diğer detaya temas
edilmelidir; Kongre, İran’a kıymetli maden ihracını ve ödeme aracı
olarak kullanımını yaptırım kapsamına almıştır. Kongre’de; Libya’dan
Suriye’ye Türkiye üstünden silah transferi ve bunlara dair Rusya uydu
fotoğraflamaları hakkında görüşme içerikleri (tedbiren) not edilmiştir.
Kongre, HALKBANK’ ın İran’a ödemeler düzenini yaptırıma bağlamak
istemiş, akim kalmıştır. Kerry, Kuzey Irak bölgesel yönetimiyle Türkiye
arasında petrol anlaşmalarına karşı çıkmış, tek taraflı petrol boru hat
tesisinin Bağdat desteği olmaksızın yaşatılamayacağını belirtmiştir.

ABD girişimiyle Türk-Irak ilişkilerinin de düzeltilmeye
çalışılması, Londra’da Dışişleri yetkililerinin ABD dahliyle toplanması
(Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı F. Sinirlioğlu, Irak tarafından ise Ulusal
Güvenlik Danışmanı F. Feyyad) olumlu izlenmiştir. Heybeliada Ruhban
Okulu’nun açılamaması olumsuz izlenen fasıldandır. ABD, Lübnan’ın Doğu
Akdeniz’de gaz ve petrol sondajlarına başlayabilmek için İsrail ile
arasındaki sorunları bir an evvel çözmesini de istemiştir. Kıyasen olumsuz
izlenmiştir.

İsrail-HAMAS görüşmelerinde Obama’nın Erdoğan’ı dışta
tutan tutumu eklenmelidir. Babacan’dan İran’a altın yaptırımları tek taraflı
bizi bağlamaz -mealen- ve “bankalarımızı İran’la ilişkilerde serbest
bıraktık”, ”Kuzey Irak’la petrol anlaşmalarımızda serbestiz” -mealendemeçleri not edilmiştir. Obama ve Yunanistan-Samaras görüşmelerinde
konu Doğu Akdeniz-enerji çıkarımları; Obama ilk açıklamaları sahada
Pentagon tutumu aksine Yunan tezleri yanlısı olup olumsuz izlenmiştir.
Kerry, "Mısır ordusunun ülkede demokrasiyi yeniden inşa etmekte
olduğunu" belirtmiş, yaklaşım farklılıkları bakımından izahtan varestedir!
tedbiren olumlanmıştır.
Sayfa
Davutoğlu-Kerry, T. Yıldız-E. Moniz- ve Arınç-Biden temasları izlenmiş,
48
Dönem sonlarına doğru üst düzey siyasiler arası temas trafiği hafif hareketli;
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Kamuoyları nezdinde; Kerry’nin Anıtkabir ziyaretinde tavrı,
büyükelçilik binasına saldırıda saygılı davranışları olumlu izlenmiştir.
Obama, Boston saldırısı üzerine, zanlıların Müslüman ya da Çeçen
olmalarından yola çıkarak yargılayıcı genellemeler yapılmama telkininde
bulunmuştur. Amerikan kamuoyundaysa Boston saldırısının deşifre ettiği
İslam karşıtı konsolidasyonlar hayli olumsuzdur. Reyhanlı saldırısında
ABD’nin bütün olarak tutumu son derece sıcak ve kuvvetli destek
şeklindedir. Daha birçok siyasi bölgeye gitmemişken Adana Konsolosu
John L. Espinoza, Hatay-Reyhanlı’da 52 kişinin hayatını kaybettiği
patlamaların olduğu yere çelenk bırakmıştır.

Doğu Akdeniz’de, Türk ya da KKTC egemenlik sahasından
geçtiği ya da bu sahaya düştüğü henüz belirlenemeyen ABD-İsrail füzeleri,
açıklamayı (tespiti değil) yapan Türk askeri ve Dışişleri değil Rusya askerî
etkinliği, tümü olumsuz izlenmiştir. ABD’nin İHA saldırısıyla Pakistan’da
medrese öğrencilerini/sivilleri vurması olumsuz izlemededir. Suriye’de
kimyasal silahlar konusunda Obama başarısı, nükleer İran faslında Obama
gayreti, İsrail’le ilişkileri düzeltmede Amerikan girişimleri, konsolide
edildiklerinde Türk halkının pozitif hissiyatını besleyici daha önemlisi
sağduyusunu teyit edicidir. Kamuoyları nezdinde zayıf olumluluğun hafif
toparlandığı eklenmelidir.

ABD-Türkiye ilişkilerinde dört alt parametre dışında bazı
husus eklenmelidir; ABD’li diplomatik bürokrasi, enerji tedariklerinden
finansal etkinliğine, Türkiye’nin siyasi ve idari kararlaştırmalarını, daha
önemlisi
serbest
fiyat/piyasa/özel
kesim
anlaşmalarını
sorgulamış,
baskılamış, değiştirmeye ya da önlemeye çalışmıştır. Bu gayretlerin ABDTürkiye ilişkilerinde yeri ve işlevi sorgulanmalıdır. ABD’li diplomatik
yürütmeyi “tereddütsüz” göze almıştır. Öte yandan, ABD’li diplomatik
Sayfa
ve uluslararası ilişkiler parametrelerine tam uygun bahislerde karşıt etkinlik
49
bürokrasi, Türk topraklarında hukuka ve kanuna daha önemlisi egemenlik
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
bürokrasisinin Türk demokrasisine dair tutumlarında merkez-çevre tonlama
farkları, tereddütlü-tutarsız tutumlar tekrarlanmalıdır.

ABD-Türkiye arasında ekonomik ilişkilerin yetersizliğine
sürekli temas edilir ancak hacimli etkide tıkayıcı hususa girilmez. En büyük
ortaklıklarda; CİTİBANK-AKBANK, ABD cihetinden mevzuat aksaklıkları,
şeffaf olmayan işleyişlerin üstü örtülmüştür, es geçilecektir. GE-GARANTİ
Bankası hissedarlığında GE’ye reva görülen muameleyse, siyasetçibürokrat-banka sahipliğinde Türkiye cihetinden ağır sorunluydu, es
geçilecektir.
Özel
sektör
üstünden
kamu
kontrollü
yatırımlarda
MOTOROLA faslı hatırdadır. THY uçak alımlarında BOEİNG, off-set
yükümlülüklerini yerine getirmemekte, rakam arş-ı alayı aşmış, BOEİNG
adres olarak GE’yi işaret etmiştir. Babacan ABD seyahatinde konunun
etrafında dolanmış görünmektedir. Daha kritik olan; GE-ÇALIK enerji ve
leasingli işleyiştir ki, finansmanı ve Grup yatırım bankacılığı bağlantısı soru
işareti,
off-set
yükümlülüklerinin
dolaylı
ifa
hayaleti
zihinlerde
belirmektedir. Bahiste üçgenleşme ve izlenemezlik hemen yukarıdadır!

ABD-Türk ilişkilerinde küresel konum ve şu fasılda şuna
nazaran şeklinde ölçümlenebilir parametreler geliştirmek mümkün hatta
kolaydır. İmtina edilmektedir. Başta askerî bilahare ekonomik ilişkilerin
vadeye yayılı stratejik temele bağlanmalarından kaçınılmakta, askerî
bürokrasilerin önceki kapalı şimdiki kopuk-kesikli mekanizmalarından
medet umulmaktadır. Ekonomik sahada da izlenemezliklerde temas edildiği
üzere
hacimli
deneyimlerin
çoğunda
(istisnalar
bir
yana)
arıza
bulunmaktadır.

2012-2013 Döneminde küresel yönetişimi kısmen güç yitiren
yer yer aksayan, bölgesel etkileşimiyse ciddi bozulan ve riskleri ancak
kaynaklı marazlarla denk gelerek hafif olumsuzluğa yol açmış, kötümser
Sayfa
kendinden (yapısal) ve siyasi iradeden kaynaklanan aksaklıklar, ABD
50
küresel müdahalelerle azalan aktör Türkiye’dir. ABD ile ilişkilerinde bizzat
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
olmak için erkendir. 2011’den 2012’ye olumlulukta zayıflama, 2013’te
askerî bürokrasiler arası ilişkilerde zayıflatılarak korunsa, kamuoyları
algısında pozitiflik bulunsa da, izlenen dönemde ilişkilerde konsolide hafif
olumsuzluk ortadadır.
Dış Politika ABD ile İlişkiler- Alt Parametre Değişimleri
01.01.2012-31.12.2012
9
8
7
6
5
3,7515
4
2,5
3
2
1,375
1
0,25
0
Askerden Askere İlişkilerin
Düzey ve İstikameti
Bürokratik Kurumlar Arası
Üst Düzey Siyasiler Arası
Kamuoyu Algılmasında
İlişkilerin Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti
Dış Politika ABD ile İlişkiler- Alt Parametre Değişimleri
01.01.2013 - 30.11.2013
6
5
4
3
2
1,375
1
-0,625
0
-1
-1,075
0,375
Askerden Askere İlişkilerin
Bürokratik Kurumlar Arası
Üst Düzey Siyasiler Arası
Kamuoyu Algılmasında
Düzey ve İstikameti
İlişkilerin Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti
-2
-3
konsolide yükselmiştir; 4,125’dan 4,625’e.
51
ABD ile ilişkiler risk izleği, temas edilen gelişmeler nedeniyle
Sayfa

S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
AB ile ilişkiler risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri;

AB’nin dış politik tutumu, konsolide hafif olumludur. AB
içinde baş aktörler Almanya-Fransa’nın Rusya ile dış politik uyumu yüksek,
durum Türkiye hafif aleyhine/baskılayıcıdır. Ortadoğu bütününde AB
politikası tereddütlü, bazısı Türkiye’yi destekleyici/sınırlayıcı/gerileticidir.
AB’nin Akdeniz/Doğu Akdeniz’de izlediği askerî dâhil politikalar Türkiye
aleyhine hafif olumsuzdur. Özellikle Almanya’nın silah-denizaltı teslim
etmeme yaklaşımı, Türkiye’yi ciddi sınırlamaktadır. Doğu Akdeniz’de, AB
üyesi belli başlı hemen her ülkenin savaş uçağıyla Türk ve KKTC hava saha
ihlalleri hareketlidir. Tanımama-reddetme-baskılama hali açıktır. TSK
tedbiren bazı İHA etkinliğini Kıbrıs’a kaydırma, izlemelere ağırlık verme
durumunda kalmıştır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de sınırlanma ABD
politikasına AB’nin paralelleşmesi, Türkiye’nin daha fazla Kuzey IrakOrtadoğu odaklanmasında amildir.

nükleer
İran faslında AB, Türkiye’den ayrık “sert” tutum takınmış,
mutabakatın
hemen
öncesindeyse
bilhassa
otomobil-enerji
sahasında bağlantılarını süratle aktive etmiştir. NATO ile ilgili Türkiye-AB
arasında esaslı-yapısal çekişmede düzelme bulunmamaktadır. NATO imkân
kabiliyetlerinin AB’ce kullanımında Türkiye vetosu sürmekte, fiiliyatta
ürettiği siyasi netice sınırlıdır. AB, Suriye sert olumsuz gelişmelerinde
Türkiye’nin tam yanında yer almış, PATRİOT konuşlandırma (sürdürme)
faslında destek kritiktir. İngiltere Genelkurmay Başkanı’nın sınıra asker
gönderme dâhil tarihi desteği (önceki raporlama döneminden (Link))
hatırlatılmalıdır. Dönem içinde AB’nin Suriye faslında PATRİOT’lardan
sonra ikinci desteği sığınmacılara maddi yardım, profiliyse hayli düşüktür.
AB’nin kriz anlarında Türkiye’ye bu tür güçlü görünen destekleri, Ortadoğu
Sayfa
deyim yerindeyse “harlandırıcıdır”. Siyasi istikrar bakımından ederi açıktır.
52
sahasında Türkiye’yi daha bir askerî-güç kullanımcı aktöre dönüştürmekte,
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
AB’nin Türkiye kurumsal raporlamaları, Türkiye’de siyasi
iktidarı ve temel politikalarını destekleyici mahiyettedir. Bu yönüyle AB,
Türkiye’de demokratik sürecin biraz işlevsiz bileşenidir. AB’nin konsolide
tutumu; müdahalesizlik ve iç siyasi dinamiğin güçlenmesidir. Türkiye
AB üstünden ya da AB yüzünden siyasi çekişme na-mevcuttur. İstisnası
Gezi Parkı eylemleri (olumsuz tepki) ve MİT-Öcalan (olumlu tepki)
sürecidir.
Bu
yönüyle
ve
siyasi
istikrar
bakımından
AB’nin
Türkiye’deki çalkantılı siyasi işleyişi ivmelendirmemeye özen gösterdiği
belirtilmeli, olumlu izlenmiştir.

AB’nin ABD ile ekonomik işbirliğinde (TEC), Rusya ile başta
enerji sahası işbirliğinde ve diğer STA gelişmelerinde Türkiye çıkarlarına
aksi konumu sürmektedir. AB’nin Doğu Ortaklığı adı altında (Azerbaycan,
Belarus, Ermenistan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna) ekonomik
bütünleşme hamlesi hatırlatılmalıdır. Hedef; derin ve kapsamlı serbest
ticaret alanları geliştirmektir. İran’ın ambargo altında doğalgazını AB
pazarlarına sokamamasında hacimli aksaklıksa sürmektedir.

AB ekonomisinin pazarlarını sınırsız açtığı Türk ihracatçılarına
desteği, vadeli-kalıcı tedarik-üretim anlaşmalarına dayalı işleyişle Türk
ekonomisinin sağlam-ana ortağı olduğu açıktır. Sivil havacılık alanında
mevcutta hafif, gelecekte potansiyel hacimli çekişme fasılları izlenmektedir.
AB, sivil havacılık sektörünü tek hava sahası adı altında ölçek yararlarını
gözeten mimaride konsolide etme hedeflemesindedir.

Türkiye cihetinden Kabine, AB’nin ekonomik bütüncül
yaklaşımının sistematik-süreye yayılı olumsuzlaştırılmasından rahatsız,
artan STA’lar ortada, erken hareket etmemekle birlikte gidişatın farkında,
ŞİÖ ve İslam ekonomi birliği sair retorikle durum şimdilik idare
karşı bu tür bahisleri teknikleştirememe, müzakere eden diplomatik-
Sayfa
diplomatik-soğuk mekanizmalar devrededir. Türkiye cihetindense AB’ye
53
edilmektedir. AB cihetinden hemen her bahiste olduğu gibi bunda da teknik-
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
bürokratik heyetler teşkil ettirememe halleri belirtilmelidir. AB cihetinden
küresel
ekonomik-finansal
krizin
hareketli,
bloklaşmaların
sertleşebileceği ortamda ticaretin serbestleştirilme anlaşmaları küresel
sigorta işlevin görülmekte, Türkiye’nin çekinceleri zayıf düşüncedendir.

AB-Türkiye arasında ilişkiler güncel işleyişte; Türkiye'de
reform AB'de genişleme yorgunluğu kısmen atlatılmıştır. Türkiye’nin AB
adaylık müzakere sürecinde durgunluk hareketlenmiş, 22 numaralı fasıl
Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Kontrolü görüşmeye açılmıştır.
Dönem başlarında Dışişleri Bakanı Davutoğlu; AB ile; “biyometrik
pasaport, geri kabul anlaşması ve entegre sınır yönetimini kabul karşılığı
vize anlaşmasına evet diyeceğiz” demiş, diplomatik performansta durum
bir yana, evetin karşılığı kısmen ve ötelenmiş halde, cayılabilir mimaride
raporlama dönem sonlarında ancak alınmış görünmektedir. Geçiş süreci
mutabakatın
ayrılmazıdır.
Eklenmesi
gereken;
AB,
kendi
içinde
Türkiye’ye karşı fasılda, çoğunluk kuralıyla karar üretimini kabul
etmiştir. Bu şekilde AB-Türkiye arasında elde edilen mutabakatın sınırlı
sayıda vetocu üye/üyelerce bozulması önlenmiştir. Makul kabul edilebilir.

Almanya’nın modere ettiği ve Türkiye’nin AB-Balkanlar-
Ortadoğu-Kafkasya-Karadeniz hemen her yönünde saha parametrelerini
(düzenli ve düzensiz göç, iltica, vize, sınır yönetimi, insan ve göçmen
kaçakçılığı, geri kabul, geri dönme) ilgilendiren ve çok taraflı bölgeler
arası diyalog öngören Budapeşte süreci devrededir. Mali işlemler
vergisiyle ilgili üyeler arasında görüş alma süreci tamamlanmış, 2014’te
müzakereler başlatılacak görünmekte, Türkiye için olumsuzdur.

AB önemli aktörleriyle ilişkilerin düzey-istikametine göz
atıldığında Almanya ile ilişkilerde üst düzeyde Şansölye Merkel ve
çekicidir. Alman Deniz Kuvvet Komutası’ndan ziyaret kritik, eklenmelidir.
54
Merkel’in Türkiye seyahatinde Türk diplomatik-bürokratik işlev eksikliği
Sayfa
Dışişleri Bakanı Westerwelle ve Savunma Bakanı Maiziere temasları dikkat
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
barizdir. Merkel’in içeride genel seçimleri atlattıktan sonra AB müzakere
vetolarını kaldırdığı belirtilmelidir. Buna mukabil, Türk vatandaşlarının
Almanya’da oy kullanımı faslında, TBMM seçimlerinde Ak Parti oy
deposunu bloke eden tutum sürmüştür. Almanya; gerek yargı yerleri gerekse
idari tutumuyla PKK’nın terör örgüt listesinden çıkma girişimlerini
reddetmektedir. Alman İçişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri K. D. Fritsche,
MİT-İmralı sürecine paralel görünümde Ankara'da temaslarda bulunmuştur.
Alman Elçisi’nden PKK mali kaynaklarını kurutmak için etkinlik olumlu
kaydedilmiştir.

Almanya-Hollanda, ABD ile paralel Suriye sınırına PATRİOT
konuşlandırma kararı almakla birlikte özellikle Alman askerlere ilişkin
işleyiş pürüzlüdür. Türkiye, bataryalara ve askerî personele dair kanun
düzeyinde düzenlemeye gitmemiş, eldeki mevzuatı kullanmış, teknikbürokratik destekle güncellenmeyen mevzuat, yetersiz kalmıştır. Personel
düzeyli düşük profil olumsuzluklarla esas gösterge,
Alman-Türk
askerlerinin mesleki-kültürel sair doku uyuşmazlıklarıdır. Medya ve
kamuoylarının işbirliğine yatkınlıkları da yetersiz hatta na-mevcuttur.
Alman Savunma Bakanı Maiziere, PATRİOT bataryalarının çekilebileceğini
sert ifadeyle hatırlatmıştır. Federal Almanya Meclisi silahlı kuvvetler
raportörü H. Königshaus, Türk Genelkurmay’ının PATRİOT füze
bataryalarında
görevli
Alman
askerlere
ilişkin
açıklamasına
tepki
Türkiye’ye
dönük
göstermiştir.

Raporlama
döneminde
Almanya’nın,
olumsuzlama bakımından iki hususa odaklandığı belirtilmelidir; ilki
Suriye’de radikal İslam’ın desteklenmesinde Türkiye’nin pozisyonu,
diğeri Gezi Parkı eylemcilerine müdahalelerde teknik-bürokratik
kalibrasyonları deşifredir. Almanya, Suriye’de radikal İslam’ın silahla
ortaya koyan ilk somut istihbari raporlamayı üretmiş, dolayısıyla,
55
Türkiye’nin meşruiyet parametrelerinin ağır bozulduğunu afişe eden
Sayfa
desteklenmesine ilk tepkiyi vermiş, sınır bağlantılı fiziki işleyişleri açıklıkla
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
ülkedir. Küresel ölçekte Almanya, faslın öncüsüdür. Bu ve diğer nedenle
Rusya, Suriye konusunda daha agresif ve ”meşru” hamleleri ortaya
koyabilmiştir. Obama-Putin Suriye mutabakatında Almanya sessiz etkinliği
medyada yeterlikle işlenmemiştir.

Türkiye’ye
dönük
yüzüyle
Almanya’nın
diplomatik
yumuşaklığına rağmen küresel platformlarda tutumu tarihi ölçüde
sertliktedir; Almanya, Gezi Parkı eylemlerine Türk bürokrasisinin
müdahale biçimini ve siyasi iradenin tutumunu küresel platformda G8
gündemine aldırmaya çalışan aktördür. Alman Dışişleri Bakanı G.
Westerwelle Gezi Pakı vakıasında Kabine tutumunu ölçülü biçimde
olumsuzlamış, Alman Elçiliği, AB’nin müzakere tutumu ve türlü
açıklamaları nedeninden Türk Dışişleri’ne çağrılmıştır.

Fransa ile ilişkilerde raporlama önceki döneminde Ermeni
soykırım yasasının genişletilmesine çok ses çıkartılmamış, Erdoğan sert
demeçler vermiş, tolore edilebilirdi. Dönem içinde üst düzey temaslar
(Cumhurbaşkanı Hollande, Savunma Bakanı Le Drian ve Ticaret Bakanı
Bricq) hareketli, vize konusunda AB ile teknik spesifikasyonlar önce
Fransa
ile
set
edilmiştir.
Kamu
ekonomik
diplomasi
ağırlıklı
yaklaşımlarıyla Fransa, dış politika etkinliğinde dikkatle gözetilmelidir.

RENAULT-CARREFOUR’u Türkiye’den çekme hazırlıkları
deşifre edilen Fransız özel sektörünün olumsuz agresif tutumu, yine
kendilerince,
İran’da
kaybedilen
ekonomik
değerlerle
birlikte
genişletilmemiştir. Fransa, İran’da kayıpları hareketlenip Japon-Kore-Rus
etkinliği arttıkça Türkiye ile nükleer fasılda görüşmeleri ivmelendirmiştir.
Fransız GDF SUEZ, Japon ITOCHU ve MİTSUBİSHİ ile OGG kurarak
Sayfa
olumlu potansiyeldendir.
56
Sinop nükleer santrali için teklif vermiştir (Link1, Link2). Son derece
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Fransa, TOTAL firmasının talep ve etkinliklerini gözeterek
Ege-Doğu Akdeniz’de petrol-gaz aramalarında koruma için iki firkateynini
Yunanistan’a kiralamayı teklif etmiştir. Fransa, arama çalışmalarına
iştirak talebini de teklifine eklemiştir. Fransız tezi; Doğu Akdeniz’de
uluslararası hukukun geçerli olduğu, Türk-KKTC hukukunun geçersizliğidir.
Fransa ve Almanya’nın paralel tutumu, Kıbrıs Rum Kesimine borç vererek
Doğu Akdeniz havza mülkiyet haklarına ortak olmaktır.

İngiltere’nin İsrail’e dönük olumsuz dış politik tutumu tahkim
edilerek sürmekte, 1967 dışında sınırları tanımama, İsrailli askerlere hukuki
takip “baskısıyla” pekiştirilmektedir. İngiliz istihbaratı MI6, Suriye’de Esad
networkunun kimyasal silah kullanımını numune-kanıtlarıyla tespit etmiş,
dozaj düşük, siyasi netice üretmemiştir. İngiltere, aynı ABD ve AB diğer
aktörlerinin olduğu gibi Doğu Akdeniz’de Türk etkinliğini sınırlamaya
iştirak etmiştir. Muhrip, üs, dinleme, savaş uçak rotaları, düşük profil ve
görünürlükte tutulsalar da tümüyle olumsuzdur.

Yunanistan’da henüz seçilmiş Samaras, dönem başlarında
Obama diktelerini dikkate alarak MEB girişimlerini askıya almıştır. Dönem
ortalarında Samaras, BM nezdinde Doğu Akdeniz’de TPAO aramaları için
notamı teslim etmiştir. Türkiye’de, Rodos-Meis MEB konusunda ısrarcı ve
BM nezdinde Yunanistan’a notam vermiştir. Samaras-Erdoğan temasları
sıcak mesajlaşmalara rağmen netice üretici değildir. Samaras, MEB
konusunda
mutabakatsızlığı
ancak
ilanların
ötelendiğini
açıklıkla
belirtmiştir. Vade olarak biraz ileri bakıldığında Yunanistan, AB sürecinde
talepleri daha da ivmelenecek olumsuz aktördür.

AB tüm önemli aktörleriyle olduğu gibi Yunanistan’la da
teknikleşme-yazılılaşma şeklinde işleyiş ya da somut diplomatik
hasmane tutumunu doğrudan değil ABD-İsrail ortak tatbikatlar üstünden ve
Sayfa
kuvvetlerinde yumuşak tutum sürmüştür. Yunanistan ise askerî açıdan
57
ilerleme na-mevcuttur. Türk tarafındaysa bilhassa deniz ve hava
S Bilişim Danışmanlık
bu
tatbikatları
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
kendi
hukuki-egemenlik
tezleri
çerçevesinde
rota-
güzergâhlarda işleterek sergilemiştir.

Kıbrıs Rum Kesimi ekonomik kriz ve seçim takvimi-güçlükle
iktidar teşkili sair türlü sıkıntıya rağmen agresif olumsuz diplomatik
tutumunu sürdürmektedir. Kıbrıs Rum Kesimi’nin Doğu Akdeniz’de enerji
çıkarım/ihracına dönük girişimleri olumsuz seyirdedir. Türkiye’de Kabine,
fasılda, Kuzey Irak enerji planlama ve bunların kotarılmasında mevzii
kazanma
beklentisiyle
sessizlik
değilse
de
hareketsizlik
politikası
gütmektedir. Türkiye için şimdilik Doğu Akdeniz’de enerji=Kuzey Irak’tan
petrol ihracına aracılık trade-off’u doğru/isabetli ya da değil tesis edilmiş
görünmektedir.

AB ile ilişkiler risk izleği, temas edilen nedenlerden konsolide
Sayfa
58
düşmüştür; 2’den 1,75’e.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Ekonomi risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri;

Cari açık, tasarruf yetersizliği, kredilerdeki aşırı büyüme
nedenlerinden makro ekonomik çerçeve, ekonomik genel aktivitenin
yavaşlatılması olmalıdır. Yavaşlatma gerekleriyle kamucu müdahale
hedef/araçları
gereklerine
tutarsız,
nazaran
yetersiz,
özel
güvenilir
kesim
tutumu
değildir.
tüketim
Yavaşlatma
yönünden
yavaşlatmaya aykırı, yatırımlar yönündense yavaşlatma gerekleriyle
uyumludur.

Makro ekonomik çerçevede; istihdam yaratan büyüme
konusunda kısmi ilerleme sağlanmış, kamu destekli istihdam ve kalıcı
olmayan kısmı rahatsız edicidir. Enflasyonla mücadele karmaşık-güven
verici olmayan işleyiştedir. Kamu cihetinden baskılanan ürün-hizmet
fiyatlamaları bulunmakta, özel kesimde kritik ürünlerde (tütün-alkol)
rekabet, enflasyonla mücadeleyi geçici destekleyici, tüketime yönelik güçlü
enflasyonla mücadeleyi
talep,
güçleştiricidir.
Hareketlenen kurların
enflasyona geçirgenliği yaşanmakta, fiyatlamalarda bir miktar stres
bulunmaktadır.

Büyüme
kompozisyonunda
bozukluk-sürdürülemezlik,
büyümede kredilere aşırı bağımlılık, değerlendirmelerde ortak noktadır. İç
piyasa ve tüketim ağırlıklı büyüme, kredilerin sürüklediği ekonomik aktivite,
kredi/büyümenin dış kaynak ve kısa vadeli fonlara bağımlılığı, sıkıntı
alanlarıdır. Kamu kesiminde mali disiplin neticeten yüksek, vergi gelirleri
kamu hedeflemesinde, kamu gelirleri hedeflemelerin hafif üstündedir. Kamu
harcamaları toplam bütçelemenin hafif üstünde, dağılımıysa etkinlik
bakımından sıkıntıdandır.

İçeride yatırım-tasarruf açığına dair çoğu zecri tedbirlerin
oynaklıları nispi yüksek, dış-iç sebeplerden streslidir. Dışarıda FED parasal
Sayfa
olumsuzluğunu ivmelendirmeksizin sürdürmektedir. Finans piyasaların
59
etkinliği düşük, rasyonalitesi soru işaretidir. Dışarıda cari açığın seyri
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
daraltması, içeride dış politik ve siyasi bahisler sıkıntıdandır. Kamu,
ekonomik aktivite yavaşlatma gereklerinin siyasi iktidar desteğini
örseletmeyecek ölçü ve işleyişte kalibre edilmesine odaklanmış, nispi
başarılıdır. Konsolide edilip pür ekonomik bakıldığında ekonomik
gelişmelerin siyasi iktidarı destekleme potansiyeli biraz daha örselenmiş,
siyasi risk izlek ölçümü hafif yükselmiştir.

Fiyat hareketleri; hane halklarının ana harcama grupları
itibariyle bakıldığında oynaklıklar sürmüştür. Gıdada; un-ekmek kaynaklı
olanlar hariç fiyat artışları tolore edilebilirdir. Yaz ve sonbaharda
işlenmemiş gıda fiyat artışları olumlu seyretmiştir. Ramazanda fiyatlar hafif
hareketlenmiş, rahat geçirilmiştir.
Dayanıklı tüketim mallarında fiyat
artışları daha hareketli, akaryakıt fiyat oynaklık ve artışları yüksektir.

Hane halkları cephesinde tüketim ivmesi dikkat çekici,
tüketimin genel seyri dönem başı nispi sakin, dönem orta ve sonlarında
biraz daha kuvvetlidir.
Kaynak: TÜİK

Organize
perakendenin
etkin-baskın
işletilişi,
hane
halklarının rahatlatılmasında amildir. Fiyatlama/sinyal üretimlerinde
ulusal basında günlük tam sayfa ilanlarla sürümü fazla hemen her
döneminde çıkan Tüketici Kanunu’nun perakende sektöründe kamucu
Sayfa
baskı ve daha önemlisi genel düzeyde etkinlik yaratılmaktadır. Raporlama
60
ürünün fiyat/adedi bilgisi yayımlanmakta, bu yolla da fiyatlar üstünde
S Bilişim Danışmanlık
denetim
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
etkinliğini
destekleyeceği
makul
beklentidendir.
Zincir
marketlerde sürüm/tüketimi hacimli ürünlerde fiyatların aynı bırakılıp
ambalaj miktarlarının yaklaşık %10 düşürülmesi, davranışın birçok
farklı üründe eşanlı-sistematik uygulanması ağır olumsuz potansiyeldendir.
Hizmetler bakımından kiralarda nispi olumlu seyir dönem sonlarında
hareketlenmiş, haberleşmede BTK baskısı ve tarife-ücretlendirmelerde
uygulanan narhlar etkili görünmektedir. Ulaştırma ve lokanta-otel fiyat
hareketleri nispi hareketlidir.

Hane
halklarının
artan
borçluluk
oranları
kamu
gündemine oturmuş, sorunun görünürlüğü ertesinde müdahale artan
gerekleri kısmen yerine getirilmiştir. Raporlama dönemine denk gelen
ortalamalar biçiminde TÜİK ve özerk ekonomik kurum rakamlaştırmalarına
göre hane halklarının harcanabilir geliri 674 milyar TL, yükümlülükleri
372 milyar TL, faiz ödemeleri 37 milyar TL, borçların harcanabilir
gelire oranı %49 altından %55 üstüne yükselmiştir. Hane halklarının
faiz riskleri hareketli, yükselen faizler ortamında “koruma”/tedbir
gerektirmektedir. Düşen faizler ortamında yaklaşık 7 milyar TL artan hane
halkı faiz ödemelerinin yükselen faizler ortamında 12-14 milyar TL artışla
50 milyar TL’yi geçme riski bulunmaktadır. Bu durumda hane halklarının
faiz harcamalarının toplam harcanabilir gelire oranı, ek ekonomik baskı
teşkil ettirecektir.

Hane halkı borçlanmalarının dağılım/yönelimine bakıldığında
idame-günlük ihtiyaçlardan kaynaklananların %35 ile ilk sırayı aldığı
belirtilmelidir. Kredi kartlarından kaynaklananlarla (%25) birleştirildiğinde
rakam kadar rakamın kaynaklandığı saik, ürkütücüdür. Kısaca; hane
halklarının borçlanmasının ilk hedefi, “evi döndürmektir”. Konutun %33 ile
ikinci sırayı aldığı, taşıtın %4 ile harcamalarda son sıralarda olduğu
halklarının genişleyen finansal erişimden yararlanma saik ve nitelikleri
61
düşük kalitelidir. Finansal istikrar parametrelerine bakışın, sadece
Sayfa
eklenmelidir. Özetle, küresel karşılaştırma yapıldığında, Türkiye’de hane
S Bilişim Danışmanlık
gecikmeyle
kabullenilen
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
borçluluk
oranlarında
değil
borçlanmanın
saik/kullanım alanları bakımından da gözden geçirilmeleri gerekmektedir.

Kamu, daha bir dönem önceki hane halklarının borçlanma
oranları karşılaştırmalı düşük söylemini terk etmiştir. BDDK, kredi ve
kredi kart düzenlemeleriyle artan borçluluk oranları ve vadeye yayılı
alışverişlerden kaynaklanan işleyişe sınır getirmiştir. Elektrik-su-doğalgaziletişim
faturalamalarında
“ödenmeme”
frekansları
önceki
dönem
raporlamaya nazaran çok hafif artmıştır. Kamucu yükümlülüklerle (vergi,
sosyal güvenlik, elektrik, su, gaz, iletişim sair fatura ödemeleri) banka
yükümlülüklerinin aşırı entegre halde izlenir kılınmaları, hane
halklarını ciddi baskılamaktadır.

Hane halkları cephesinde nakit yaratmak için araç kasko
sigortalarından kaçınma izlenmiştir. Sağlık-ilaç harcamaları sıçrama halinde,
eğitimdeyse nispi olumlu seyir devam etmiştir. Genel gidişata bakıldığında,
eğitimde kitlevi-hacimli kamu desteğinin birkaç yıl içinde ağır baskılanacağı
düşünülmelidir. 2011-2012’de Kitlevi düzeyde başlatılan kamu borçlarının
yapılandırılması-ötelenmesi-taksitlendirilmesi-sıfırlanması süreci, 2013’te
etkisini yitirmiş, hane halklarında ilave harcama kapasitesi yaratmamış,
bilakis, bunu baskılamıştır.

Konsolide edildiğinde hane halklarının genel geçinmeye dair
şartlarında hafif bozulma bulunmakta, borçlanma yoluyla yeni
harcama
yapmaları,
harcama
kabiliyetlerini
artırmalarıysa
güçleşmiştir. Hane haklarının genel geçinme şartlarında hem enflasyonfiyatlar hem de borçlanma-ek mali imkânlar bakımından baskı hafif yukarı
hareketlidir. Daha önemlisi; yaklaşan çok frekanslı seçimler takviminde
kamunun hane halklarının harcama kabiliyetlerini yükseltme becerileri
Şirketler cephesinde; iki önceki raporlama döneminde,
62
kamunun af-öteleme borç yapılandırma desteğiyle döviz kurlarının
Sayfa
daralmıştır.

S Bilişim Danışmanlık
baskılanacağı
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
beklentileri
şirketler
cihetinden
ekonomik
aktiviteyi
desteklemiş, ivmelendirmişti. Piyasalar canlı, tedarikler güçlü, mal devir
hızları yüksekti. Bir önceki raporlama dönemindeyse ekonomik aktivite
azalmış, durgunluk belirmişti. Mal devir hızları düşük, ithalat kamu
tarafından baskılanmaktaydı. Orta-küçük boy işletmeler düzeyinde ancak
siyasi network mensubu işletme/sektörlerin ithalat imkânları geniş, kamu
alımlarıyla desteklenen potansiyelleri yüksek, krediye erişimleri tam açık
işleyişteydi.

Raporlama döneminde orta-küçük boy şirketlerin girdi-mal
tedarik süreçleri sıkıntılı, üretim-dönüştürme-nakiller güçlükle yürütülmekte,
ithalata-finansa
erişimlerse
daha
da
güçleşmiştir.
Orta-küçük
boy
işletmelerde maliyetler yukarı hareketli, marjlar dar, işletme sermayeleri
yer yer eksiye dönmekte, beklentiler baskı altındadır. Orta-küçük boy
işletmelerde işletme sermayelerinin eksiye döndüğüne dair esaslı işaret;
ücret ödemeyen-geciktiren şirket frekansında ciddi sıçramadır. Sadece özel
sektörde değil kamuya bağlı çalışan bilhassa taşeronluk firmalarında benzer
işleyiş dikkat çekicidir. Sürmesi ve genel şartların düzeltilmemesi halinde
işten çıkartmalarda hacimli işleyiş görülebilir. Orta-küçük boy işletmelerin
kredi geri ödememe rakamları büyük şirketlerle karşılaştırıldığında;
şirketlerde ölçek küçüldükçe geri ödememelerin büyüklere nazaran %35-40
kadar daha yüksek olduğu görülmektedir.

Toptancı piyasaların etkinliğinde zayıflık sürmekte, tüketiciye
mal-hizmet eriştirmede üretim ölçeği ve markalamaya dayalı perakendeci
organizasyonların kati hâkimiyeti ortadadır. Tümü organize perakende
uhdesinde, işleyişlerde gedik açtırılmamaktadır. İthalat, teşvik, kredi, hatta
vaat (piyasalarda şu tür mal bollaştırılacak şeklinde medyada sunumlar)
kullanılan tedbirlerdendir. Toptancı piyasalarının her birinde; etten
ve beceriklidir. TMO, Gümrük İdaresi, Tarım Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı,
63
koordineli ve etkin müdahaleler sergilemiştir. İmalatçılar kesiminde
Sayfa
başlayarak pirinçten susama dek kamucu izleme/müdahale etkinliği yüksek
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
fiyatlamadan başlayarak tedariklerde türlü sıkıntılar sürmüştür. Bazı mal
tedariklerinde (ihraç için paketleme-şişeleme gibi) darboğazlar izlenmiştir.
Finans piyasalarının etkinliği, imalatçılar cihetinden sıkıntıları hafifletmiştir.

2010-2011 Kamucu kararlaştırmalarla hacimli ölçülerde
yapılandırma-taksitlendirme-ötelemeler, şirketler kesiminde 2008-2009
krizinden kaynaklanan konsolidasyonu nerdeyse bütünüyle engellemişti.
İflaslar, zayıfların el değiştirmesi, şirketlerin kaynak yapı ve
örgütlenme yenilemeleri, kamucu müdahaleyle gerçekleşememişti.
Raporlama (2013) döneminde söz konusu yüzdürülen şirketler gurubunun
vergi-sosyal güvenlik yükümlülüklerinde, kredi ödemelerinde beklentileri,
tekrar
ve
hacimli
kamucu
yapılandırmadır.
Gerek
2010-2011
yapılandırmalarının yakınlık ve hacmi, gerekse 2012-2013 kredi
büyümeleri dikkate alındığında zehirli en hafifinden konsolide edilmesi
gereken şirketler havuzu büyüyerek yüzdürülmektedir. Şirketler
kesiminde risk izleklerini ivmelendiren husustan biri budur.

Bankacılık
sisteminin
yüksek
kredili
işleyişi
dikkate
alındığında fasıl iç karartıcıdır. BDDK kredi kart ve taksit sınırlama
düzenlemeleri, sadece tüketici-hane halklarını değil, üstü örtülen işleyişten
esnafı da kapsamaktadır. Başta küçükler esnaf, işletme sermayesi olarak
kredi kartlarını kullanabilmekte, esnaf arasında alış veriş kredi kartlarıyla
dönmekteydi. Sınırlanan kartlar, esnaf-küçük boy işletmelerin finansman
için katılım bankacılığına daha çok yönelmesini sağlayabilir, mal
finansmanında
etkinliği
açık
katılım
bankacılığı
malum,
olumlu
potansiyeldendir. Ödenmeyen kredilerde gecikme bedelleri %6 ek maliyetli,
eklenmelidir. Kamu, ödememe-gecikme hallerinden gelir teminiyle iyi
niyetli değildir. Kamu, diğer yandan, işçi-işveren ilişkilerinde şirketler
cephesini
desteklemeye
(daraltılan
işkolları,
düşürülen
baraj
ve
Sayfa
etmiş, eklenmelidir.
64
güçleştirilen grevler, aşırı güçleştirilen uyuşmazlık başlatmalar) devam
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Şirketler kesiminin borçluluklarının hacim ve detayları, dönem
içinde borçlanmaların işleyiş seyirleri irdelenmelidir. Reel kesim toplam
borçlanması, kendi içinde borçlanmalar ayrı tutulduğu sadece finans
kesimine bakıldığında, 820-840 milyar civarındadır. Rakama şirketler
kesiminin yurt dışı finansal borçları da dâhildir. Şirketler kesiminde
borçların %58 civarı döviz cinsinden olup en geç bir yıl vadeli döviz
cinsinde ödeme yükümlülüğü 50 milyar USD sınırındadır. Yapışkan
denebilecek sıkı-ithalat bağlantılı borçların tutarı 27 milyar USD’yi aşmıştır.

Finans piyasa oynaklıklarının –ki, bunların ardında siyasi
gelişmeler de bulunmaktadır- hane halklarının ya da şirketler kesiminin
günlük işleyişine etkisi, raporlama döneminde bir anda artmış, öncekilere
nazaran
fasıl
irdelenmelidir.
kullanım/isteklilik
seyri
Şirketler
izlendiğinde,
kesiminin
2013
kredi
Mayıs-Haziran-Temmuz
hareketlenmesi barizdir. Aşağıda grafikten izleneceği üzere Nisan-Mayıs’ta
başlayan hareketlenmede kamunun yüksek payı eklenmeli, bahsin
çerçevesini değiştirmemektedir.

Kastedilen; siyasi istikrara dair gelişmeler ve çalkantıların
kredi kullanım/istekliliklerini ne derecede etkiledikleri ve bunun ederidir.
Ekonomik evren, salt ekonomik olmayan nedenden siyasi gelişmelerde
hacim-dağılım-zamanlama bakımlarından ciddi etkilenmekte, etkilenmeye
açıklığın
derecesi
raporlama
döneminde
artmış,
sadece
borçlanma/kredilerdeki seyir dahi baş döndürücüdür.

Nisan.2013 kredi büyümesinin nominal 42 milyar TL civarında
olduğu eklenmeli, ülke kredi sisteminin aylık büyüme oranı muazzam, %5’i
zorlamıştır. MB etkinliği ve makro ekonomik çerçeveyi belirleyen siyasi
iradenin %15 yıllık kredi büyüme hedeflemesine nazaran grafikte 2013’te
eşanlı/peşi sıra eşlik ettiği nominal GSMH büyümeleriyse esaslı soru
işaretidir. Kredi vadelerinde makulleşmeyse dikkat çekicidir.
Sayfa
arasında kredi büyüme oranlarında birincidir. Nominal kredi büyümesinin
65
en düşük seyirler dahi %15 hayli üstündedir. Türkiye, klâsındaki ülkeler
S Bilişim Danışmanlık
Oca
Şub
Mar
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Nis
May
Haz
Tem
Ağu
Eyl
Eki
Kas
Ara
EKONOMİK İSTİKRAR FAKTÖRLERİ / ECONOMIC STABILITY FACTORS
2013 DAILY
10,000
9,750
9,500
9,250
9,000
8,750
Kaynak: TCMB ve S Bilişim Danışmanlık
Sayfa
66
1.12.13
1.11.13
1.10.13
1.9.13
1.8.13
1.7.13
1.6.13
1.5.13
1.4.13
1.3.13
1.2.13
1.1.13
8,500
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Şirketler kesimi/reel kesim döviz açık pozisyonuna dağılım
bakımından; yoğunlaşma-belli sistematikleşme odaklı bakıldığında
hacimli etkide kristalize olmuş eksenleşmeye dikkat edilmelidir. Büyük
Ekonomik Gruplar’a ait şirketler bir kısmında işleyişler nispi pürüzsüzdür.
Kastedilen
“küresel
zincirlerle”
bağlantılı/ortak/uyumlu
gruplardır.
Şirketler diğer bir kısmındaysa ki, bunlar ağırlıkla siyasi iktidarla
rabıtalı/networklaşma içindedir, döviz pozisyonlarında açıkta olma
halinin yoğunlaştığı gözlemlenmektedir. Söz konusu şirketlerin ithalatgümrüklemeden teşviklere, vergi idare tutumundan kamu alımlarına
hatta krediye erişime dek rahatlıkları, dövizde açık pozisyon
tutmalarını hem kolaylaştırmakta hem de finansal sinyallerden ayrık,
teşvik etmektedir.

Reel kesim döviz pozisyon açığı 165 milyar USD’ye
dayanmış, bu rakam esasen çok daha yüksek fakat dövizde “uzun” olan
şirketler nedeniyle konsolide edilmiştir. Dövizde açık pozisyonlarda
ağırlık/konsantrasyon iktidar yanlısı/rabıtalı şirketlerde ve bu durum
kamucu
kararlaştırmalarda,
MB
bürokratik
objektivitesinde,
ekonomik medya içeriklerinde baskı şeklinde etkinleşmektedir. Şirketler
kesiminde risk izleklerini ivmelendirici istikrar parametrelerini ağır bozucu
faktörden biri budur.

Bankacılık cephesinde düzgünlük-sağlamlık bakımından
güçlülük devam etmekte, özel sektör halinde banka-kamu etkileşiminde
bozulmaysa hafif ivmelenmiştir. Banka-kamu etkileşiminde bozulma,
bankaların ekonomide ciddi taviz-tarihi destekleyiciliğine rağmen söz
konusudur. Bankacılık cephesinde sermayelerin yeterliği makultatminkâr, kârlılıklar nispi yüksek, likiditelerde önceki dönem başlayan
stres ivmelenmiş hatta sektör temel parametrelerinde değilse de
Sayfa
ekonomik ortama dair hassasiyetler ziyadesiyle artmıştır.
67
aktör/gruplar arası etkileşimde etkili olmaya başlamış, faiz-kur-
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Sektör aktif büyümeleri hızlı, başlıca kaynağında kredi
büyümeleri bulunmaktadır. Kredilerin aktiflerdeki payı %60 civarına
yükselmiş, yapısal-prensibi olumlu görünmekle birlikte Türk ekonomisi
buna hazır değildir”!
Menkul değerler portföy oranı azalmakla birlikte
yükselen faizler-yabancıların satışından kaynaklanan avantajlı alım/likidite
etme fırsatları, aktifte söz konusu kalem pay düşüşünü sınırlamıştır.

Raporlama döneminde bankalar, tarihi denebilecek ölçüde
kritik bir araya gelmelerin yol açtığı eşanlı işleyişte, son derece başarılı
sınav vermiştir. Dış ekonomik baskılar küresel ölçekte hareketlenmiş,
ABD-FED’in tahvil alım programını azaltmaya yeltenmesiyle birlikte ABD
faizleri %1,6’lardan 3’lere yaklaşmış, küresel finans piyasaları ağır çalkantı
eşiğine gelmiştir. Gelişmekte olan ülkeler finansmanına dair endişeler
artmışken Türk bankacılık sistemi, yabancıların tahvil satış dalgasını
göğüsleyip faiz artışlarının belli eşik dışına çıkmamasında gayret sarf etmiş,
başarılı olamasa da kontrolü temin etmiştir.

İçeride şirketlere dönük daha önceden tesis edilmiş kredi
hatlarının tam kapasite çalışması temin edilirken kamuya dönük alt
yapı-özelleştirme finansmanlarına hacimli destek verilmiştir. Daha
önemlisi; dış/iç politikada artan tansiyondan kaynaklanan saiklarla
şirketler cihetinden ek likiditeye yönelimler, sadece ihtiyatlılıktan
kaynaklanmamış, kurlarda artış beklenti ve fiiliyatta ithalat-gümrükte
cari sıkılaştırmaya yakalanma endişesinden kaynaklan stok tutma
gerekleri, kredi talebini sıçramış halde sürdürmüştür. Söz konusu
dönemde artan stok tutma ve ithalat-tedarik gereklerinin 2013 GSMH
büyümesinde payı ve çeyreklik büyümelerdeki kritikliği hatırlatılmalıdır.

İhracatçı şirketlerin AB pazarlarında hafif hareketlenmeyi
seyir ve karşılanması kabaca bu şekildedir. Ek husus; önceki raporlama
döneminde nazaran son raporlama döneminde şirketler kesiminde özellikle
Sayfa
Artan faizlere rağmen şirketler kesiminden gelen kredi taleplerinin saik-
68
kaçırmama endişesiyle birlikte kredi artan talepleri aksaksız karşılanmıştır.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
KOBİ tanımlamasında değişen düzenlemelerin banka KOBİ kredi havuzunu
ek büyümeye maruz bıraktığıdır. Şirketler cihetinden kredi büyümesinde
üstelik vade uzatmanın cari olduğu tekrar hatırlatılmalıdır.

Dış politika bağlantılı siyasi çalkantı devrede; Suriye-Esad
agresif tutumu ve Hatay-Reyhanlı patlamaları gerçekleşmiş, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin en büyük kitlesel eylem serisi (Gezi Parkı)
devredeyken Türk bankacılık sistemi, muazzam hacim kazanan kredi
taleplerinin hemen tamamını karşılamış, yabancıya-özel sektöre-kamuya
verdiği desteklerle eşanlı işleyişte küresel ekonomik-dış politik-iç politik
kargaşa ortamını ekonomik açıdan sterilize etmiştir. MB destekleri tabii
ve eklenmelidir. Bankacılık sektör özkaynakları aylık grafik olarak
izlendiğinde, bankacılığın eşanlı-hacimli çalkantıya karşı mücadele ve
başarıyla sterilize ettikleri periyotta (Ağustos.2013) yıllık en düşüğü görmüş,
belirtilmelidir.

Bankacılık sisteminin aktif büyümesi kredi ağırlıklı, yaklaşık
yılın ilk sekiz ayında krediler, arz yönünden nötr kalibre edilmiştir.
Buna mukabil, Mayıs-Temmuz değinilen vasıflarda siyasi riskleri
sterilizasyonundan sonra, tabii olarak, hane halklarından (bireysel cihetten)
gelen kredi taleplerinde sıkılaştırma artırılmış, şirketler kesiminden gelen
kredi taleplerindeyse ek sıkılaştırma yok ya da hane haklarındakine nazaran
nispi düşüktür. BDDK-MB tedbirleri, bankacılık sektörünün kredilerini
arz yönünden kalibre etme hedefli, hane halklarında azaltma şirketler
kesiminde kredi kapasitesini destekleme şeklinde, sektör bunu zaten ve
önceden devreye almıştı. ABD-FED’in Eylül.2013’te tahvil program
azaltımını öteleyip söylemlerini yumuşatması, bankacılık sektörünün
marjlarını rahatlatmıştır.
pasif
büyümesinde
sıkıntı
bulunmakta,
mevduat/kredi oranlarında artış endişe verici, mevduat dışı fonlamaya
yönelim hareketlidir. Mevduat dışı fonlamada bankalar arası/repo/MB
kaynaklı likiditeye yönelim, tahvil/tahvil benzerleri ihraçlarına yönelimler
69
Bankaların
Sayfa

S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
dikkat çekicidir. Dönem sonlarında MB, yönelimleri yönetmekte hafif
zorlanmıştır.
Oynaklıkları
artmakla
birlikte
yurt
dışı
sendikasyon
yenilemeleri sürmekte, yurt dışında TL tahvil ihraçları hafif hareketli,
özkaynaklarla fonlama payı hafif (%13 civarı) yükselmiştir. Yurt dışı
fonlama 2014’de temrini dolacak ödemeler 50 milyar USD’dir. Mevduatta
artışlar sınırlı, artışlar daha ziyade döviz mevduat kaynaklı, döviz
mevduatlarında kur artışlarına satışla/bozmayla tepkime düşük, hatta
yükselişe paralel artırma yönündedir.

lobisi”,
Kamu-bankacılık arasında siyasi cihetten kaynaklanan ve “faiz
“çete”,
“halkı
sömürtmeyiz”
sair
söylemle
yapılandırılan
yaklaşımlar, yukarıda nakledildiği/rahatça izlenebildiği üzere büyük ölçüde
aksiyle caridir. Kamu; bankacılık sistemine kimi haklı/yerinde kimi aksi
türlü düzenlemeyle baskı uygulamaktadır. BDDK yetkileri aşırı ağır
müdahaleci biçimde kalibre edilmekte, faizde serbesti (mürekkep faiz düzeni
ayrı tutulmalı ki, iktidar cihetinden son derece olumlu düzenlemedendir)
tavsatılmakta, hizmet bedellerine narh getirilmekte, aynı zamanda kristalize
işleyiş (olumlu) desteklenmektedir.

Vergi cezaları, mesai-çalışma düzenine dair cezalar, rekabet
hukukunu ihlalden kaynaklanan cezalar, MB’nin önce geri alıp bilahare
misliyle iade ettiği piyasa yapıcı banka avantajları (dönem sonu yine
azaltmıştır), faizsiz zorunlu karşılıklara hacim kazandırma, eklenmesi
gereken etkileşim bozulmalarıdır.
Tabii ve işlevsel müttefiki bankalara
dönük kamucu yaklaşımın özeti; üstüne git, bulduğunu al, bulamadığını
kopar al şeklindedir.

Kamucu
cihetten
bankalara
dönük
olumlu/destekleyici
yaklaşım da varittir; tüketici finansman şirketlerinin zorunlu karşılık
Kredi/kredi sigortası işlemlerinde netlik ve ayrışma
getirilmiş, kısmen olumludur. Konut satışlarında ruhsat alınmaksızın
satış/sözleşme/kredilendirmeye başlanılamaması kritik-olumludur. Kamucu
Sayfa
dikkat çekenlerdir.
70
kapsamına alınmaları, türev ve kaldıraç işlemlerinin ıslah edilmeleri, ilk
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
tutum; yükselen borçluluk oran artacak faizler ortamında oluşacak
yükün farkında, faiz yüklerini hafifletmek için kamu bankacılık
imkânlarına yönelmek ve faiz sübvansiyonlarına hazırlık halindedir.

MB’nin genel tutumu bankaları zorlamakla birlikte neticeten
destekleyici, ZİRAAT Bankası desteğiyle birlikte değerlendirildiğinde
işleyişi kolaylaştırıcıdır. MB’nin EXİMBANK üstünden artırılan ihracat
destekleri ve EXİMBANK kredi değerlendirme komitesine bizzat iştiraki,
kısmen olumlu izlenmiştir. BDDK önceki yıllarda aşırı kısıtladığı banka kâr
dağıtımlarını %20 şeklinde biraz gevşetmiştir. TMSF, mevduatta sigortaya
tâbi limit tutarını 50’den 100.000 TL’ye yükseltmiştir. İcra daire ve
işlemleri elektronik ortamda, elektronik ihaleler zorunlu, tüm icra işlemleri
UYAP’a kayıtlı olacak, olumlu gelişmedendir. Fatura ödeme merkezleri
BDDK denetim kapsamına alınmıştır. MB’den para transferlerini mobil
telefon
mekanizmasıyla
ucuzlatma
girişimleri
olumlu
izlenmiştir.
Gayrimenkul değerlemeleriyle kredi-vergileme mekanizmaları entegre
edilmişe, fasılda olumludur.

Bankacılık sektörü kendi içinde ölçek büyüt-sürümden kazan
şeklinde önceki stratejilerin yerini, bir önceki raporlama döneminde
canlanmada lider yerine durgunlukta siper modları almıştı. Raporlama son
döneminde ölçekten kaynaklanan farklılaşmalar azalmış, özellikle ilk dört
büyük özel banka arasında uyumluluk dikkat çekicidir. Aktif büyümesinde
değilse de alt kalemlerinde paralel seyirler, fonlamada dışlayıcılıktan
kaçınma-ihraçlarda zamanlamaları üst üste bindirmeme özenli işleyiştedir.
Kamu bankalarının kredi büyümesinde agresif tutumları, kredi kart
büyümesinde agresif gayret/nispi başarısızlıkları izlenmiştir.
hafif
yüksek;
ŞEKERBANK,
DENİZBANK,
ING,
FİNANSBANK bakımından hareketlilikler son raporlama döneminde
azalmış, sorun çıkartılmamıştır. HSBC-Türkiye Spurling: “Son bir buçuk
71
hassasiyet
Sermaye sahipliklerinde bir önceki raporlama döneminde
Sayfa

S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
yılda 475 milyon USD sermaye getirdik” demiştir. CİTİBANK Türkiye’de
bireysel bankacılık bölümünü komple satmış, izlenmiştir. VAKIFLAR
Bankası’nda sahipliğe dair pürüzler 2014’te giderilecek görünmektedir.
ZİRAAT Bankası’nın halka arzı ötelenmiştir. TÜRKBANK’ın katılım
bankası olarak işlevselleştirilmesi –teyitsiz- olumludur. Daha önce çıkış
yönünde hareketlenme emareleri veren büyük banka yabancı ortaklarının
düzgün-sağlam-kârlı işleyişler karşısında iştahları yine kuvvet kazanmıştır.

TURKCELL ve mikro kredi-mikro kredi havuzu-havuzun
finansman işleyişinin Bankalar Kanunu ruhuna muhalif konumu not
edilmiştir. Bazı banka tahvil ihraçlarında döviz bazında faiz oranları reel
sektör üstünde, izlenmiştir. AĞAOĞLU İnşaatın 2 milyar USD’lik sukuk
ihracının kredi
trampası
değeri taşıyacağından, sukuk
arkasındaki
teminatların bankacılık sisteminden nasıl çıkarılacağı ve teminat gruplamanakilde BDDK müdahalesinin varlık/yokluğu izlenememiştir. AĞAOĞLU
kredileri ve VAKIFBANK Yönetimi’ne etkilerine dair iddialar olumsuz
izlenmiştir. Türk bankalarının yetemediği istisnai alan THY-PEGASUS
hacimli uçak alımları için kredi talepleri görünmekte, THY bono ihracına
dahi yeltenmiş, olumlu izlenmiştir.

ZİRAAT Bankası pasifinde mevduat hacim/pay seyri dönem
içinde ara raporla nakledilmiş, mevduatta “pasif” olup fonlama biçimini
değiştiren bankanın, sektörün sıkıntısını hafiflettiğine temas edilmişti. Son
detay konsolide edildiğinde kamu bankacılığının daralan likiditeyükselen faizler ortamında mevduat taban ve hacmi açısından güçlü
tutulma
gerekleri
hatırlatılmalıdır.
Kamu
bankacılığının
kredilendirmelerde artan hata frekansı, bazı yatırım bankacılık
işlevlerinde işleyişler, es geçilecektir. Kamu alt yapı-proje-özelleştirme
işleyiş ara raporlamayla nakledilmiştir. Özetle; krediye erişmesi teknik
açıdan mümkün olmayan, hisse senetlerini katiyen arz edemeyecek
Sayfa
izlenmiştir. Özel kesim tahvil arzlarında ciddi “pürüzler” bulunmakta,
72
işleyişlerinde kamu bankacılığının dâhil olma biçimleri olumsuz
S Bilişim Danışmanlık
“aktörlerin”
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
konumlanmaları,
iktidarla
rabıtalı/bağlantılı
grupların
rahatlıkları, başta kamu banka hazine departmanlarının krediye hayır
diyen departmanlardan farklılaşmaları nakledilmiş, genişletilmeyecektir.

Bankacılık sektörünün 2013 ortalarında siyasi istikrarı nasıl
desteklediği, çalkantıyı başarıyla sterilize ettiğine yukarıda temas edilmişti.
Bunları yaparken bankacılık sektörünün, MB’ce desteklemesine rağmen
farklılaşan ekonomi-politik bazı art alanlara temas edilmelidir. MB, 20112012’den itibaren, uluslararası rezervleri güçlendirme adına ROM üstünden
zorunlu karşılık tedbirleriyle bankacılık sektörünün önceki işleyişinde kritik
konuma sahip Londra piyasasını kendi uhdesine transfer etmişti. MB,
bankacılık sektörünün, kur-faiz-likidite sair risklerini elimine etme işlevini
üstlenmişti.

MB, uluslararası rezervleri esasen “yükümlülük” şeklinde
artırmakla birlikte bunların bankacılık sektörünün türlü riskini elimine
etmede Londra’ya nazaran bürokratik objektivitesi soru işareti, işlevsellikteknikliği kuşkuluydu. Bankacılık sektörü, siyasi istikrarı destekler siyasi
iktidarı güç durumda bırakmazken, deyim yerindeyse “ipler” MB elindeydi.
Rezervleri eline almış olan MB karşısında bankacılık sektörünün
baskıları azaltmak-hafifletmekten başka çıkışı yok, kârları korumak
adına yapılabileceklere odaklanmıştır. Bankacılık sektörünün Londra
piyasasıyla tesis ettiği önceki “hedge” mekanizmaları çalıştırılsaydı,
2013 ortasındaki çalkantıda kamu-banka arasında eşgüdüm-uyum bu
derece yüksek olmayabilirdi.

“…
Kredi
büyümeleri
ve
nominal
GSMH
artış
/
azalışları
karşılaştırıldığında, kredi büyümesinin altında nominal GSMH artışları hatta azalışlar
dikkat çekicidir. Ekonomik akım şeklinde kredi büyümelerinde sızıntı had safhadadır. Kredi
büyümesi, makro ekonomik büyümeyi garantilememektedir. Başka ifadeyle kredi yoluyla
önem
taşıyanın
kredi
büyümesi
değil ivmesi olarak işaretlenmiştir. MB; kredi
kullanımları cephesine, reel sektör iç dinamiğine yönelmemiştir… Kredilerin firmalarda
Sayfa
kredi büyümesinin büyümeyi destekleme bakımından etkinliği sorgulanmış, olumsuzlanmış,
73
GSMH artış hedeflemesinin etkinliği düşük, ayrıca düşmektedir. MB raporlamalarında da;
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
kullanım etkinliğinin düştüğü ya da firmaların mali yapı bozuklularının, görünürlüğü düşük
biçimde fonlandığı açıktır. Bu bakımdan, muazzam boyutta büyümüş kredi pazarımızın
rasyonalitesi, esaslı sorguya muhtaçtır…”
38.001
2013/III
2013/II
2013/I
-6.323
27.259
39.701
2012/IV
-12.242
12.601
2012/III
39.401
27.078
22.461
2012/ıı
15.401
-12.875
2012/I
2011/IV
-11.899
2011/III
2011/II
2011/I
20.201
22.101
55.601
33.224
33.562
34.001
51.501
2010/IV
593
2010/III
2010/II
-13.426
29.501
34.101
30.173
25.950
20.801
2010/I
-10.729
16.301
2009/IV
-10.149
33.130
7.101
2009/III
20.780
1.601
2009/II
-0,701
2009/I
6.601
2008/IV
2008/III
-24.171
18.801
-29.667
23.701
23.874
2008/II
-20.000
2007/IV
0
2008/I
20.000
-4.129
40.000
13.056
60.000
22.948
47.601
80.000
71.201
88.401
Kredi Artışı
29.346
Nominal GSMH Büyümesi
100.000
-40.000
Kaynak: S Bilişim Danışmanlık

Kamu cephesinde; rakam düzeyinde olumluluk sürmekte,
bütçe performansı tatminkâr, borçlanma yönetimi nispi başarılı,
gelirlerde sağlamlık tesis edilemese de önceki işleyiş korunmuştur.
Vergi dışı-arızi ya da bir defalık gelirler yüksek, 2B, TOKİ kampanyaları,
bedelli askerlik, yapılandırma, af, imar düzenlemeleriyle kaynak teşkil
kapasiteleri zayıflamıştır. Kamunun makro ekonomik çevrimleri bozmamasarsmama şeklinde işleyişinde aksaklık, özelleştirme-varlık satışı ya da alt
yapı projelerinde bankacılık/kamu bankacılığı üstünde baskı nedeniyledir.

Hazine borçlanmalarının/yenilemelerinin nispi düşük seyri
finansal piyasalar üstünde dışlama baskısını hafifletmişken, özelleştirme
finansmanı için bankacılığa yönelim, aksi yönde işleyiştedir. Kamu
borçlanmalarında; faiz oynaklıkları, kamu borçlanma piyasasında likidite
sıkıntıları, bilhassa piyasa yapıcılık sisteminde performatif nispi düşüşler,
belirtilmelidir. Kamu cephesinde genel olumlu seyre mukabil makro
ekonomik çerçeveye dair tutum sıkıntı vericidir. Ekonomik aktör olarak
sakıngan, bazen düşük işlevlilik konumundadır.
Sayfa
güvenilir çerçeve teşkilinde başka ifadeyle karar üretim yükümlülüğünde
74
nispi başarılı kamu, kendi başının çaresine bakarken, makro ekonomik
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Önceki raporlama döneminde yapılandırma-af-ötelemelerin yol açtığı
kamucu rahatlatma son raporlama döneminde yok, ikame edeni banka
kredileriydi. Raporlama döneminde tek yapılandırma tarım kredi
kooperatiflerinde, belediye alacaklarına öteleme (tekrar) uygulaması
eklenmelidir. “…6111 Sayılı Kanun ile borçları yeniden yapılandırılan il özel idareleri,
belediyeler ve bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz kuruluşlar, 2013
yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında ödenmesi gereken taksitlerini, son taksit
ödeme süresinde ödeyebilecek; bunlar için gecikme zammı uygulanmayacak,…”
olumsuz kaydedilmiştir.

Kamucu cihetten kitlevi destekte Aile ve Sosyal Yardım
Bakanlık harcama toplamının 23 milyar TL’yi aştığı hatırlatılmalıdır. Vergi
tahsilâtında tahakkuk-tahsilât dizgesinde ek bozulma mevcut, sıkıntıdandır.
Kitlevi ölçekte ödenmeyen vergilerde (motorlu taşıt vergileri gibi) sıçrama
söz konusudur. Konutta vergi artışları devreye alınamamakta, kanunla ihdas
edilen vergiler, sektörden sorumlu bakanlarca engellenebilmiştir! Konutta
yükseltilen KDV’de esas amil, kamuca ödenemeyen KDV iadeleri
görünmektedir.

Kamu-bankalara dair yükümlülüklerin ifa edilmemelerinde
ortak izleme modları, banka teminat (bilhassa gayrimenkullerde) düzeninin
kamu yükümlülüklerinde baz teşkil ettirilmeleri, inkâr tazminatlarının
düşürülüp yargı harç yükseltmeleri, kamu-banka takip ekonomisini daha
entegre işleyişe ve sakınganlığa yöneltmiştir. Kamu ve bankacılık
cihetinden “hane halkları ve firmalar” ortak müşteriye dönüştürülmüş halde,
tabii kabul edilmelidir.

Kamunun özelleştirme hamlesinde tamamlanan sektör elektrik
dağıtımı olup başarılı görünümde, sıkıntılar ötelenmiştir. Kamuya 13 milyar
USD gelir aktarılmış, Doğu-G. Doğuda büyük ölçüde, diğer bölgelerde
transfer edileceği netleşmemiş, kamu özel arasında mevcut kayıp kaçak
75
oran/paylaşımlar yürütülebilir değildir. Elektrik dağıtım şirketlerine
Sayfa
kısmen kitlevi ödememe sıkıntılarının nasıl aşılacağı, maliyetin kime
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
özelleştirmeler hemen sonrasında %15 civarında TETAŞ fiyat indirimi
eklenmeli, teminat düzeni tam uygulanmamaktadır. Özelleştirme yanında
YİD sair özel sektöre devirlerde KDV muafiyetleri, güvenceli tarifeler,
kamu aleyhine kabuller ağır olumsuz seyirdedir.

Kamu personel rejiminde ve hacim denetiminde bozulma
önceki raporlama döneminde ivmelenmişti. Mevcut raporlama döneminde
bozulma sürmüş ancak 2014 bütçe sunumunda Maliye Bakanı Başbakan’a
karşı durma dahil tavrını deşifre etmiş, deniz bitmiş ve durum kabullenilmiş
görünmektedir. Kamuya personel alımından 2014 kalibrasyonları
sınırlanmış ve makul görünümdedir. Dönem içinde işsizlik fonunun
işletilişi, toplumsal yaşamı destekleme program istihdamları, sözleşmeliden
kadroluya aktarılan kamu hacimli personeli, tümü olumsuz seyirdeydi.
Kamucu istihdamda G. Doğuya coğrafi kayırmalar kısmen olumludur.
SGK’dan
emeklilikleri
kolaylaştırma
düzenlemesi
kısmen
olumlu
izlenmiştir.

Kamu yatırımlarında belediyelerin aksak-yüksek maliyetli-
rasyonalitesi düşük yatırımlarının merkeze transferi ve bunları tamamlama,
üstüne genişletme halleri sürmüş, bir kısmı realize edilmiştir. İstanbulAnkara BB başkanlık seçimlerinde en ufak aksaklık yaşanması, proje geri
dönüşleri yoluyla Hazine gelirleri üstünde baskıdan olup izlenmelidir.
Hazine garanti kapsam genişletmeleri Cumhuriyet tarihi rekorlarıdır. Köprü,
otoyol, havaalanı garantileri çeşitlenmiş, hacimleri muazzamdır. KİT
Hazine’ye temettü ödemelerinin nakit dışında ifasının kabulü, Maliye
alacaklarının ayni tahsil frekansında artışlar eklenmeli, Türk Hazine-Maliye
geleneğinde ciddi gerilemedendir.

Yapısal
düzeyde
olumlu
potansiyellerse
belirtilmelidir:
tâbi kılma, fiyatlama, maliyet tespit ve tahsil yeteneklerini ciddi
Sayfa
yükümlülük sahalarını muazzam genişletmiş, kamu hizmetlerinde ücrete
76
Devreye giren yeni Büyükşehir Belediye Yasası, KDV-konut vergi
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
desteklemiştir. Kamu hizmetinin hitap ettiği saha/nüfus bileşenleri artmakla
birlikte kamuya gelir bacağı hayli genişletilmiştir.

Kamu cihetinde ekonomik işleyişin şeffaflık yitimleri 2010-
2011’de mevzuata yansımaya başlamış, Derviş reformları geriye gitmiş,
konsolidasyonlar hareketlidir. Sayıştay denetimi ağır tavsatılmış, uzun
vadeli kamu fonlarına el atılmakta (SSM, İşsizlik), kamunun mali gerçek
performansını izlemek güçleşmiştir. Hazine’nin kamuda mali işleyiş
üstünde
kontrol-eşgüdüm
yeteneklerinde
örselenmelerse
raporlama
döneminde bozulmalara iştirak şeklinde evirilmiştir. Merkez-taşra ve
merkezde
Hazine-harcamacı
bakanlık/birimler
arasında
etkileşimde
bozukluk sürmüştür. KDV iade sisteminde tıkanıklık, kamu adına olumsuz
işarettendir. Halen sadece ihracat bakımından KDV iade alacaklarını izleyen
şirket sayısı 54.000 üstündedir.

Dış ticarete dair kamucu tutum de-libere etme, ithalatı
baskılama-öteleme, gümrüklerde güçleştirme şeklinde, objektivitesi düşük
işleyiş dikkat çekicidir. İthalatta artırılan KKDF, DİR kapsamında şartlı
muafiyet ve serbest dolaşımda sıkılaştırma, serbest dolaşımlar için tüm
vergi-harçları peşin ödeme şartının kuvvetlendirilmesi, izlenmiştir. İhraçta
büyük ölçüde, ithalde pilotaj halinde yetkilendirilmiş yükümlüler düzeniyle
yerinde gümrükleme olumlu görünmekle birlikte objektiviteler kritiktir.

Dış ticarette de-libere tutumlar sınırına yaklaşmakta,
bilhassa koruma tedbirlerinde artan-süreklilik kazanmalar DTÖ’nün
tepkisini çekmiş olmalıdır. Nitekim ithalatta koruma önlemlerinde süresi
sınırsız kararlar alınmayacak, korumada süreler daraltılmış, alınmış koruma
kararlarında
uzatmalar
güçleştirilmiş,
tümü
olumludur.
Ekonomi
yönetiminde artan zecrilik, dış ticarette evleviyetle caridir. Bilhassa bölgesel
parametre değişiminin cari açık rakamını aşağı çektiği, kısmen olumlandığı
belirtilmelidir.
Sayfa
bölge halkı sıkıntıları artmışken Ankara ters dalgadadır. Turizm sektör
77
düzeyde Doğu-G. Doğu sınır yönetiminde sıkılaştırmacı kararlar ağırlıkta,
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Kamuda artan zecrilik; artan el koyma yetkilerinin giderek
çeşitlenmesi-genişletilmesi şeklinde, seyir, raporlama döneminde de caridir.
El koyma yetkileri; TMSF-2004, SPK-2012, EPDK-2013 şeklinde
genişlemiş, posta hizmetlerinde pay sahipliklerinde devirlere getirilen
kısıtlar, ciroda belli paya el koyma, TMSF-ÇUKUROVA el koyması,
EPDK-Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. el koyması, TURKCELL
yönetimine kısmen el koyma belirtilmelidir. Gezi Parkı ikliminde reklam
sektöründe “zecri” tedbirler, belli grup-firmaların kamuoyuna reklam dâhil
erişim güçleştirmeleri, havacılıktan iletişime, karayolları ulaşımından faizbanka hizmet ücretlerine, et-süt ürünlerine narh/narh benzeri gayretlere
değinilmelidir. Kamu ayrıca, zaman zaman, TMSF aracılığı ya da diğer
mekanizmalarla, belli grupların/firmaların el değiştirmesini modere
eden konumdadır.

Kamunun ekonomik döngüleri destekleme kapasitesi, önceki
raporlama döneminde hafif güç kaybetmişti. Son raporlama döneminde
kamunun ekonomik döngüleri destekleme kapasitesinde zayıflama
artmıştır. Bu artışta spesifik/dar etkide olan yitimler yanında kitlevi/hane
halkları/firmalar
düzeyinde
destekleme
gücü
yitimleri
özellikle
belirtilmelidir. Detayı yukarıda ilgili fasıllarda nakledilmiştir.

Tarım kesiminde; raporlama dönemi için kamucu destek 9
milyar TL’yi geçmiş, son derece olumludur. Destek ödeme düzenleri
pürüzsüz, objektivite tatminkâr, aksaklık tolore edilebilirdir. Bankacılık
kesiminin tarıma bakışı son derece pozitif, vadeler ve set edilen mevsimsel
temrinler makul-işlevseldir. Bankacılık sektörünün tarımdaki işlevselliğinin
artmasını ve sektöre bütüncül düzeyde sıçrama yaptırmasını beklemekteyiz.
BEG’lerin tarıma artan ilgisinin ölçek-tedarik-düzenli işleyiş ve büyük
Kamunun tarıma dair müdahale-aşırı döngüleri törpüleme
şeklinde müdahaleleri ölçüsünde ve yerindedir. Tarım, ekonomide,
kamucu işleyişin en başarılı olduğu sahadan denebilir. İl Tarım
Sayfa

78
pazarlara yönelim-tutunmada mahreç sağlamasını beklemekteyiz.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Müdürlükleri çiftçiye makine-donanım desteği sağlamakta, hasat zamanı
özellikle
düşük
sermayeli
işletmelerin
olduğu
bölgelerde
eksiklik
bırakılmamakta, olumludur. Tarımda SGK kesinti uygulamasının yerindelik
ve işlevselliği, uygulama başarısı gözden geçirmeye muhtaçtır.

Rekoltelerde rekorlar, raporlama dönem özetidir. Ette dahi
artan üretim-tüketim rakamları bulunmaktadır. Samanda fiyatlar düşmüş,
yem fiyatlarındaysa işleyiş yine pürüzlüdür. Tavuk-piliç işleme tesis
sıkıntıları ivmelenmiş, sektöre yabancı ilgisi bulunmakta, konsolidasyon
yaşanmaktadır. Tarımda arz ve işleyiş performansları; fiyatlamalarperakende üstünden hane halklarının geçinme şartlarını, şirketler
kesiminde maliyetler yönünden etkinliği, istihdam piyasalarında baskı
azaltmayı, MB hesap-beklentileri bakımından öngörülebilirlik ve
desteği getirmektedir.

Lisanslı depoculukta ilerlemeler, Tarım Bakanlığınca yurt
dışında arazi alımları (tarihi kıymette gelişmedendir), damızlıkta olumlu
gelişmeler, arazi toplulaştırma, tarımda organize sanayi bölge tesisleri,
sulamada yatırımlar, uzun vadeli-sınırı belli mera kiralamaları olumlu
izlenen diğer bahislerdir.

Tüm bu kamucu ve bankacılık destekli işleyişe BEG’lerin
olumlu yaklaşımına rağmen kırsal kesimde “yeni köy” yapılanması
hatırlatılmalıdır. Tedarikleri kaçak, kayıt dışı işleyişi yüksek kırsal kesim,
yöneldiği tütün-kenevir kaçak ekimleriyle hacimli sıkıntı kaynağıdır.
Bölgesel ağ ekonomileriyle eklemli kırsal kesim ekonomik işleyişi, hacimli
müdahale ve politik tutum değişikliklerini tetikleyecek görünmektedir.
nedenlerden
konsolide
79
değinilen
Sayfa

Ekonomi risk izleği
yükselmiştir; 2,625’den 3,125’e.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Ek Fasıl Bir
MB-“Finansal İstikrar” raporlamasındaki ölçümlemelerle Sİİ kapsamında üretilen Risk İzlek ölçümleri
mukayese edilmelidir: Sİİ kapsamında risk izlek ölçümlerinin tarihi daha eskidir. MB ölçümlerinde bulunan
küresel ekonomi, küresel piyasalar kalemleri Sİİ kapsamında ölçüme dahil edilmemektedir. Sİİ kapsamında her
ülke risk analizi farklı, küresel ekonomik gelişmeler, ülke dinamiklerine somut olarak yansıdığı, yansımanın
biçim-derecelerinin az çok belirginleştiği zaman ölçüme dahil edilmektedir. MB ile Sİİ arasında temel fark, en
ciddi-belirleyici küresel ekonomik gelişmelerin dahi içeride siyasi sistem yeteneklerince sıfırlanabileceği hatta aksi
yönde evirilebileceği şeklindedir. MB ölçümlerindeki yurt içi ekonomi kalemi Sİİ kapsamında ekonomik risk
izleği olarak topluca konsolide edilmektedir. Ödemeler dengesi kalemi rakam ağırlıklılık değil dış ilişkiler
şeklinde izlenmektedir. Kamu kesimi, keza, rakamlaştırmalardan ziyade işleyişler olarak izlenmektedir. Firmalar,
hane halkları, bankalara dair izlemeler az-çok benzerdir.
MB ölçümlerinde bir önceki raporlamasına göre küresel ekonomik riskler son raporlama döneminde
azalmış, Sİİ kapsamında fasıl nötr, görünüm küresel değil bölgesel etkileşimler nedeninden biraz bozulmuştur.
MB’ye göre küresel piyasalara dair riskler hafif artmış, Sİİ kapsamında oynaklıklar şeklinde benzer durum söz
konusudur. Artan küresel faizlerle döviz kur oynaklıkları faslın merkezidir. Yurt içi ekonomik riskler, MB’ye göre
sabit ya da hafif yukarı ivmelenmiş, grafik net değildir. Sİİ kapsamında da ekonomik risk izleği yükselmiştir. MB
yurt içi piyasalara dair ölçümünü olumsuzlaştırmış, Sİİ kapsamında da bilhassa şirketler cephesinde risklerin
arttığı yukarıda nakledilmiştir. MB’ye göre ödemeler dengesine dair riskler yukarı hareketli, Sİİ kapsamındaysa
farklı saiktan benzer durum söz konusudur. MB ölçümlerinde kamu kesimine dair riskler bir önceki döneme
nazaran aynı, Sİİ kapsamında biraz düşmüştür. MB şirketler kesiminde riskleri bir önceki döneme nazaran aynı
ölçümlemiş, Sİİ kapsamında yukarı hareketlidir. Hane halkları nezdinde MB ölçümleri riskleri aşağı görmekte, Sİİ
kapsamında seyirde olumluluk nakledilmiştir. Hane halklarına dair kamucu destekleme yeteneklerinde düşüş
Sayfa
Kaynak: TCMB
80
değerlendirmeleri tekrarlanmalıdır.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Enerji-hammadde temin risk izleğinde yükseliş ve düşüş
nedenleri;

2011-2012 Raporlama dönemlerinde Türkiye’nin ekseni
kayıyor şeklinde konsept, biraz gecikmeli olsa da, enerji temin-tedarik ve
geçiş anlaşmaları üstünden Türkiye’nin konumunu sorgulatmakta, enerji
risk
izleğini
baskılamaktaydı.
2011-2012
Siyasi
ve
dış
politik
gelişmeleriyle (NATO-Libya müdahalesi, Malatya-Kürecik üssü, ABD ile
askeri bürokrasiler arası artan olumlu ilişkiler, ABD’nin İran yaptırımlarına
nispi uyum), Türkiye’nin küresel siyasi denklemle konumunu pozitifte
tutmuş, enerji risk izleği üstünde baskıyı sınırlamıştı.

“… “Tema haline gelen” ve eksen kayması olarak özetlenen
sürecin ekonomik yansımaları raporlama döneminde kamucu söylemler ve
uygulamalardan büyük ölçüde sterilize edilmiştir. Önceki dönem yatırımtasarruf açığına değil enerji-hammadde teminine odaklanan kamucu
planlama,
yerini,
eskisi
gibi,
küresel
finansal
piyasa
işleyişine
paralelleşmeye bırakmıştır. TL ile ödeme, sıcak parayı kovma, büyük
ölçekli-devletten devlete enerji temin anlaşmaları gündemden önemli ölçüde
çıkmıştı..”

Yine de Türkiye, küresel siyasi denklemle çatışmak-ters
düşmek bakımından enerji sahasında hareketlenme potansiyelini
korumuştu. Nitekim raporlama son dönemi 2013’de, Türkiye’ce, gerekirse
Doğu Akdeniz’de egemenlik parametrelerini kısmen askıya alıp İsrail-Rum
enerji etkinliğine sessiz kalarak, Kuzey Irak üstünden enerji faslında
hareketlenilmeye başlanılmıştır. Rusya’yı bir miktar baskılayan Azerbaycan
kaynaklarının nakliyle birleştirildiğinde enerji üstünden küresel siyasi
denklemle ters düşme ihtimali ivmelenmiştir. İran gazının Avrupa’ya
Türkiye, küresel siyasi denklemle ters düşmeyi göze alarak
Azeri kaynaklarını nakille Rusya karşısında, Kuzey Irak kaynaklarını
Sayfa

81
eriştirilme potansiyeli fasla eklenmelidir.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
nakille Merkezi Irak-İran-Suriye ekseni karşısında ve bu eksene
eklemlenebilecek Rusya’yı gözeterek, Kuzey Irak kaynaklarını nakille
Ortadoğu’da S. Arabistan tepkisini tetikletebilecek, İran kaynaklarını nakille
hem “Batı” hem Rusya tepkisini eşanlı ivmelendirebilecek aktör
konumundadır. S. Arabistan’ın Mısır üstünden enerji faslında Doğu
Akdeniz çanak etkinliğine ara raporlamalarla temas edilmiştir. Ne AzeriKuzey Irak ne de İran karşısında katlanılan siyasi risk karşılığı tedarikarz/fiyat güvencelemesi, bu güvencelemelerin fiziki-finansal bağıtları söz
konusu dahi değildir. Bu yönüyle Türkiye, yürüttüğü enerji siyasasını
uluslararası ilişkiler zemininde ciddileştirememiştir.

Türkiye, tüm bu tepki tetikleme-ivmelendirme potansiyellerini;
küresel zeminlerde ittifaklaşma-finansal bağıtlaşma sair şekilde değil kalibre
eden, tüm bu gereklere sırtını dönen aktör konumundadır. Libya-Sudan
yakın dönem tecrübeleri hatırlandığında, devlet altı örgütlenme ya da devlet
gücünü bir yolla ele geçiren aktörlerle enerjide zayıf mimarilerde
bağıtlanma şeklinde seyirler, umut verici değildir. Özetle Türkiye, küresel
siyasi denklem karşısında aldığı pozisyonlar yürüttüğü siyasalarla bunların
şart-paralel yapılandırmalarını eşanlı kılamamakta, alınan risk maruz
kalınacak baskı karşılıkları boşlukta bırakılmaktadır.

Türkiye, ayrıca, enerji tedarik-arz, fiyatlama ve işleyiş
bakımından kamu ağırlıklı piyasalara sahiptir. Kamunun içeride enerjideki
pay ve belirleyiciliği muazzamdır. Kamu konsolide finansal yapılanmasında
da enerjinin payı çok yüksektir; kamu gelirleri ve gelirlerin bağlı olduğu
işleyişlerde enerji başat unsurdur. Özel sektöre devredilen ham petrol
tedarik ve işleyip dönüştürüp iç piyasaya arz etme işlevinde kamunun
müdahaleci tutumu, İran’a dekont işleyişi tekrarlanmayacaktır. İran
ambargosunda ABD’li diplomatların Türk özel enerji ve finans şirketleriyle
yapılanma, BEG’lerin güçlülük ve konumuyla finansal piyasa işleyişleri,
82
kamu-özel enerji faslında uyumlu-işlevsel biraradalık beklentisinin altı
Sayfa
baş başa nasıl bırakıldıkları hatırlatılmalıdır. Mevcut siyasi irade, bürokratik
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
boştur. Siyasi irade ve bürokrasinin enerji faslında “temiz ve objektif”
işleyiş sergilediği dönem, son derece sınırlıdır. Zaibatsu’ların, Chaebol’ların
Feng Sui’si Türkiye’de namevcuttur. Başka ifadeyle enerji faslında izlenen
diplomatik siyasa ve içeride yapılanma birarada izlendiğinde hem kellik
hem de!

Azeri-Kuzey Irak ve İran kaynaklarına aracılık yapılsa ve
bunun tamamı konsolide edilse, tümünün küresel enerji arz/tüketim
denkleminde yüksek pay ve önemi açıktır. Rakamlar küçük ancak hatgüzergâh-kapasite potansiyelleri son derece yüksektir. Türkiye enerji
denklemine girecekse bunun ardında siyasi-diplomatik olduğu kadar
savunma-güvenlik bakımından da yapılandırılmış, yapılandırmaların süreye
yayılmış-test edilmiş ve güvence taşıdığının anlaşma-finansal işleyişlere
yansımış olmaları gerekirdi. Oysa Türkiye, Azeri hattına Ermenistan hatta
Gürcistan dahlinde güvenlik bakımından “clear” değildir. Irak hattı izahtan
vareste, 2013 kesinti-saldırı rakamları açıktır.

İran hattının güvenliği az sorgulanır olsa da İran’ın temin
edeceği kaynakların trampa’lı oldukları/olacakları hatırlatılmalıdır. İran,
küresel enerji denklemin kendi Güneyinden kaynak arz edebilecek aktör
olup
mesafe-maliyet
gereği
Türkiye üstünden mimaride Türkmen
kaynaklarına aracı konumdadır. İran, kendi tüketim bölgeleri Kuzey’de
olduğundan, Türkmen’den alıp Güney’den ihraç bedelini Türkmen’e öde
şeklinde trampalı işleyişte, gözetilmelidir. Kuzey Irak kaynaklarının
naklinde güvenlik faslında etkinleşen ve şimdilik sessiz işletilse de PKK
dahli/aktörleşme potansiyeli açık, es geçilecektir.

Enerji sahasında bir diğer detay; Azeri ya da Rusya ile temin
edilen bağıtların hukuki güçlülüğüdür. Önceki raporlama döneminde
kararlaştırmaları
hatırlatılmalı,
aksaklıklar
güçlükle aşılmıştır. Rusya-Akkuyu uluslararası antlaşmasının Türk kamu
hukuku bakımından hukukiliği 2013’te ancak ikmal edilmiş, yargı yerlerinin
83
Türk-AYM
Sayfa
Rusya-Duma,
S Bilişim Danışmanlık
tutumu
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
yerinde/pozitiftir.
Azeri
antlaşmasında
hukuki
cari
pürüz
görünmemektedir. Oysa İran ve Kuzey Irak antlaşmalarında İran yönünden
Türkmenistan Kuzey Irak yönünden hem Merkezi Irak hem de BM ek karar
düzeni gerekmektedir. Bu zeminlerde etkinlik sınırlı-flu’dur.

vaziyetine
Kamunun giriştiği hamlelerde TPAO-TPIC ve BOTAŞ mali
dair
sermayelendirme-hukuki
yapılarını
tahkim
bakımlarından gayret gözlenmekte, seyir olumlu ve fakat küresel enerji
denklemine nazaran son derece yetersizdir. Önceki dönem 400 milyon Euro
sermayelendirme hatırlatılmalıdır. BOTAŞ mali risklerinin elimine edilmesi
bakımından ilerleme eklenmelidir; al ya da öde riskleri sınırlanmış, maliyetfiyatlamada olmasa da kamudan söz konusu şirkete sübvansiyonları
aksatmama-ödemeleri
düzgünleştirme
bakımından
düzelme
vardır.
BOTAŞ’ın Maliye’ye KDV yükümlülüklerini yerine getirdiği izlenmiştir.
BOTAŞ risklerini azaltma adına elektrik üretim şirketlerinin satacakları
elektriğin piyasadan alabilecekleri kısım üretim kapasitelerinin yüzde 40'ı
ile sınırlandırılmış, eklemelidir. Son detayın işleyişi kış mevsiminde
izlenmeli, tedbiren okunmalıdır.

Arz kesintileri-bölge/sektör farklılaşmaları rapor yazılırken
(Aralık) hareketliydi. Önceki raporlama döneminde görülen EPDK’ca bellikalabalık metropolde düşük fiyatlanan doğalgaz kitlevi faturalamalarına bu
dönem rastlanmamıştır. Elektrik dağıtım şirketlerinin geçen raporlama
döneminde artırılan kâr marjları (%2,33’den %3,49’a) bu dönemde sabit
tutulmuştur. BOTAŞ’ın başta OSB’ler olmak üzere müşterilerine karşı
“sömürgen-şedit” tutumlarıysa artarak sürmüştür. Bozuk tutumda genişleme
de varittir; bazı
ilde (Afyon) zorla doğalgaz
abonelik dikteleri
hatırlatılmalıdır. Önceki raporlama döneminde kitlevi abonelik iptalleri
esnekliğini temin bakımından IMF-DB beklentilerinde ilerlemeyse namevcuttur.
Sayfa
devredilmiştir. Enerjide liberizasyon ve kamuda fiyat-güncellenme
84
(Bursa 65.000) bu dönemde zayıflayarak sürmüş, rakam diğer raporlamaya
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Kamunun enerji faslında kaçakla mücadelede performansı
eksi, eksi biraz azalmış, küçük ölçek sınır geçişlerinde kalibrasyonlarsa
biraz düzelmiştir. Kamu, akaryakıt satış istasyon sayılarını azaltıp
coğrafi seyrelterek ölçek etkisi yaratıp kârlılıkları destekleyerek
kaçaktan kendiliğinden kaçınma istemekte, izlenmektedir. Katkı madde
ithalatlarına kontrol kapsamları genişletilmiş, kullanım zorunlulukları
sıkılaştırılmış, maddeyi dönüştürücü-işleyici rafinerilerle birlikte denetim
sistemi getirilmiş, ithalatta teminatlar düzeni daha düzgün kalibre
edilmiştir. Önceki raporlama döneminde denizde kullanılan yakıtlara
KDV muafiyeti, iade düzenine geçirilmişti. Benzer uygulamanın hava
yolu taşımacılığında da sari kılınması beklentimizdir.

Önceki raporlama döneminde İskenderun-Habur, Mersin-Habur ve
Sarp-Iğdır-Aralık arasında güzergâh kısıtlamalı akaryakıt (jet ve benzin motorin dâhil)
taşıma ihdası, bu yolla mevcut yasal rafineri-boru hatları sistemini riske etme
olumsuz
izlenmişti. Rafinerilerde belli katma değer oranının (%40) altında üretimlere
teşvik sınırlaması kaldırılmış, olumsuz izlenmişti. Bu dönemde farklı
yürütülen
rahatsız
etmeler; kaynak nakil
yanında temin-tedarik
anlaşmalarıyla Kuzey Irak’ta halen mevcut rafineri muazzam-gereksiz
kapasitelerinin Türkiye için devreye alınmaları, “siyasetin tabiatından”
kabul edilmelidir. Bu yönüyle, siyasi iradenin mevcut rafineri-akaryakıt
dağıtım aktörlerini ağır baskılaması ivmelenerek sürmektedir. Vergi ve
denetim mekanizmalarının araçsallaştırılması eklenmelidir. Akaryakıtta
referans alınan ülkeler İtalya-Fransa-İspanya-Yunanistan’dan sonuncu-en
yüksek olanı sepetten çıkartılacak görünmekte, kısmen olumsuz
izlenmektedir.

Enerjide özel sektör yatırım iştahı sürmekte, kurulu güç
kapasitesinde artış umutvardır. Yabancı ortaklıklarda hafif ölçekli projelerde
akılcı
85
eklemlenmeleri sürmektedir. Küçük ölçek HES yatırımlarının akılcılık-
Sayfa
OMV çıkan, SHELL-GE (kısmen) biraz daha girişken aktör konumundadır.
Çinlilerin
küçük
ölçek
düşük
işletme
maliyetli
projelere
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
işlevsellik bakımından arızalı oldukları nihayet Kabine nezdinde de
nihayet fark edilmiş, kararlaştırmalara yansıması beklenmektedir.

Önceki raporlama döneminde A sınıfı enerjili buzdolabı satış
ve ithalatına getirilen sınırlamalar olumluydu. Bunun tüm beyaz ve
kahverengi eşya için genişletilmesi şart, zamana yayılı beklentidendir. LED
kullanımında yaygınlaşma sivil toplumca kalibre edilmekte, kamuda uyum
bulunmaktadır. Kamunun ikincil enerji yakıt ithalatlarında ÖTV’yi 7 yıl
erteleme düzenlemesi devrede, hatırlatılmalıdır.

Dağıtımda özelleştirmelere rağmen Doğu-G. Doğuda
kayıp-kaçak
oranlarında
düşüş
son
derece
az,
ağır
olumsuz
potansiyeldendir. Bu dönemde EDPK, YEK-DEM şeklinde yenilenebilir
enerji kaynaklarını destekleme mekanizması teşkil ettirmiş, kalibrasyonlar
düzgün görünmektedir. Kamu-özel kömür üretiminde düşüş sürmektedir.
(Link1, Link2, Link3)
CNG kullanımında yaygınlaşma hızı düşük,
önemle izlenen fasıldandır. Önceki (son iki) raporlama döneminde yüksek
yağışlardan yaralanarak kamuda HES’lere yüklenip avantajlı iç finansman
yaratma yeteneği, raporlama son döneminde bilhassa doğalgaz çevrim
santrallerinde ürettirdikçe zarar et işleyişine dönmüş görünmektedir. Salt
bu nedenden (maliyet tutturamama) elektrik hacimli kesintileri görülebilir,
izlenecektir.

2012’de hafif aşağı gelen enerji-emtia fiyatları 2013’te
biraz daha aşağı gelmiştir. Bu yönüyle Türkiye’nin enerji risk izleği
fiyatlamalar bakımından aşağı düşmüştür. Yine de; Türkiye’nin enerji
ithalat faturası artan tüketimlerle birlikte mali konsolidasyonlarda ciddi
etki yaratacak ölçüde aşağı gelmemiştir.
gözlenmemiş,
enerjinin
kullanımı-lojistik
olarak
bakıldığında
karşılaştırmalı olumsuz uçurumda değişiklik yoktur. Hâlâ; ton başına
mal sevk maliyetleri ülke içinde 60-70 USD civarında, rakip yakın ülke
86
İçeride enerji fiyatlama-arzlarında işleyişte ciddi düzelme
Sayfa

S Bilişim Danışmanlık
maliyetleri 30-40 USD/ton civarındadır.
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Bölge ülkelerinin hemen
tamamında (İran, Mısır, Kuzey Irak, Ürdün, Sudan ve Türkiye) kitlevi
akaryakıt fiyatlamalarına olan hassasiyet artmış, eklenmelidir.

Enerji risk izleğinde küresel fiyatlamalar aşağı gelir diğer
“talep cephesinde konumlu” küresel aktörler enerji faturalarını aşağı çeker
yapısal tedbirler üretir arz cephesindeki aktörler miktar etkisiyle gelirlerini
artırırken Türkiye’nin küresel enerji denkleminde konumu biraz daha güç
yitirmiştir. Öte yandan enerjide bölgesel devlet altı örgütlenmelerle
yürütülen siyasalarda kamucu-siyasi irade yaklaşım, riskleri hafif yukarı
çekmiş, tedbiren ağır notlanamamaktadır.

Enerjide kamu cihetinden en olumlu gelişme; nükleer
enerji santral mevcut anlaşmalarında Akkuyu) pekiştirme-pürüzsüz
işleyiş, yeni nükleer enerji santral (Sinop) anlaşmalarının tesisidir.
Enerji risk izleği temas edilen nedenlerden konsolide hafif
düşmüştür; 2,875’den 2,625’e.
Sayfa

87
Kaynak: Dünya Bankası (Link)
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
“Nükleer İran” ve “İç Savaşta Suriye” risk izleğinde yükseliş ve
düşüş nedenleri;
 Bölüm başlığı değiştirilmiş, İran ve Suriye riskleri aynı başlık
altında toplanmış, bir arada konsolide edilecektir.
 Türkiye tarafından izlenen İran politikası, gerek kendi gerekse
İran’ın izlediği politikalar nedeniyle geçen dönem Türk dış politikasını
bloke edecek eşiği zorlamıştı. İran izlediği dış politikayı yumuşatmasa da
Türkiye, önceki dönem izlenen İran politikasını önce yumuşatmış, ABD
taleplerine yaklaşmasa da kabullenmiştir. Türkiye, ABD-İran
yaptırımlarının artan baskısı altındadır. ABD-İran yaptırımları, artan
ivmesiyle; Türk ekonomisini, dış ticaretini, enerji tedarik ve anlaşmalar
düzenini, finans aktörlerinin (Halkbank gibi) statüsünü ve küresel finansal
aktörlerin Türkiye’ye bakışını tahrip edici potansiyeldedir.
 ABD-İran yaptırımları İran ekonomisinde son derece etkili
olmakta, 2012 ortalarında ağır devalüasyon, 2013 Şubat-Mart’ında
tekrarlanma eğilimindedir. İran ekonomisinde zayıflama, kayıt dışı-yeraltı
ekonomik örgütlenmeleriyle başta içki-sigara “kaçakçılık” ağlarının Türk
ekonomisinde yol açtığı tahribatı artırma potansiyelindedir. Çalkantıya giren
İran ekonomisinin “görünmez ithalatı”, Türk ekonomisine sağladığı katkıyı
azaltacaktır.
Sayfa
 ABD talepleriyle Malatya-Kürecik üssü ve PATRİOT
konuşlandırmaları İran’ı ziyadesiyle rahatsız etmektedir. Buna karşın; ABDPentagon’un makro askeri planlamaları TSK’yı rahatlatıcıdır. Fasıla ABD
ile ilişkilerde temas edilmiştir. İsrail tarafından izlenen İran politikasının
müdahale bakımından ABD’ce sınırlanmasından ziyade yönlendirilmesini
beklemek, Suriye coğrafyasından ziyade Körfez güzergâhının müdahalede
ağırlık kazanmasını ummak, makul iyimserlik olarak görünmektedir.
88
 İran içerisinde Cumhurbaşkanlığı seçim takvimi Mayıs
2013’de devrededir. Öncesinde kampanyalarda zayıf profil ve düşük rekabet
ortamı beklentidendir. Ruhaniyetin (Ayetullahlar) ağırlığının artacağı,
Ahmedinejad ve ekibinin sınırlanacağı, Ahmedinejad’la yakından rabıtalı
Besiç agresif siyasi-idari etkinliğinin bir miktar azalacağı beklentidendir.
Diyalog yanlısı Ruhaniyetin artan ağırlığının dış politikada daha pragmatikrasyonalist
tutumları
beslemesi,
yorumcuların
meylettiği
değerlendirmedendir.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
İsrail’den sonra Suriye ordusu “düzenli ordu formatında”
TSK’ya ve Türk vatandaşlarına saldırmıştır. Türkiye, ölçülü-mutedil tepki
vermiş, ABD telkin ve dikteleriyle saldırgan tutum takınmamıştır. TSK,
Suriye karşısında agresif-yüksek profil konuşlanmaya yönelmemiştir.
Suriye’de son durum Orsam-O. Orhan yorumuyla şöyle özetlenebilir: “…

50 ile 2000 kişi arasında değişen sayıda askerin oluşturduğu birlikler bulundukları
bölgedeki mücadele ve etkinlik ile sınırlı kalmıştır…. halen çok parçalı niteliğini koruyan
bir askeri muhalif yapılanma ortaya çıkmıştır. Bu yapı herhangi bir liderlik tarafından
yönetilmemekte ve gruplar arasında hiyerarşik bir ilişki bulunmamaktadır. Bir bölgeyi,
semti kontrol eden çok fazla sayıdaki “tugaylar” birbirinden bağımsız hareket
etmektedir.... siyasal parti ve bazı önde gelen kişiler üzerinden Suriye’de rejime karşı
mücadele yürüten gruplara para, insani yardım, iletişim araçları, teknolojik imkanlar ve
silah aktarmaya başlamıştır. Oluşan bu sistem Suriye’deki parçalı ve dağınık muhalefeti
daha da atomize etmiştir. … Her bir ülke, her bir örgüt ve hatta güçlü kişiler Suriye
içinde kendine yakın gördüğü, iletişim kurabildiği grupları desteklemeye başlamıştır. Bu
da sadakati sadece finansal destek aldığı yere olan ve bunun dışında hiçbir üst otoriteyi
tanımayan silahlı grupların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Suriye’deki
muhalefetin tek çatı altında toplanabilmesi için öncelikle Suriye’ye aktarılan yardımların
Esad’ın tarihi önemde sözü hatırlatılmalıdır;
“para ile tarih satın alınacağını sananlar” Suriye’de devrededir.
Söylentiye göre tarihte bir savaşın ortası müzakerelerde İngiliz’in Fransız’a
hitabı; bizler şeref sizler para için savaşmaktasınız şeklindeyken Fransız’ın
cevabı şöyleymiş; herkes kendisinde olmayan için savaşır. Suriye’deki
savaş, başkasındakilerin olmayanıyla savaşanların olanı üstünden
yürütülmekte görünmektedir.
merkezileşmesi gerekmektedir….”
Sayfa
 Rusya-Çin ve İran, Türkiye’nin izlediği Suriye politikasından
rahatsız, durumu düzeltmek ve dengelemek yer yer önlemek için açık
aksiyon halindedirler. ABD de izlenen Suriye politikasından memnun
değildir. Türkiye’ce desteklenen muhalif gruplar arasında Sünniliğin ağır
basması, şedit-ağır şiddet kullanan birimler barındırması, ağır insanlık dışı
eylemlere yönelmeleri, ABD’yi rahatsız etmektedir.
89
 Suriye, Türkiye karşısında izlediği saldırgan politikada
haklı görünmektedir. Türkiye, iç savaştan kaçan göçmen-sığınmacılara
kucak açarak her ne kadar doğru politika izlese de iç savaş halinde
Suriye’de muhalif grupları silahlandırmakta, lojistik destek sağlamaktadır.
Suriye-Esad açık ikazlarına rağmen Türkiye, izlediği iç savaşı ivmelendirici
politikadan vazgeçmemektedir. Türkiye’nin izlediği Suriye politikası birçok
bakımdan ağır sorunludur. İzlenen Suriye politikasının; Esad ülkesinden
ayrılsa dahi Türkiye’yi Suriye siyasetini yönlendirme-gelişmeleri domine
etmesinde öne çıkartmak bakımından zeminsizleştirebileceği belirtilmelidir.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
 Türkiye; Suriye ile daha ağır-hacimli ve fiziki-askeri
çatışmaya girmemekteyse bu durum; zayıf ABD-Obama dikteleriyle
değil güçlü ABD-Pentagon yönlendirme ve muhtemel planlamalarıyla
mümkün ve işleyişte görünmektedir. Tek bir bakış açısıyla hareket eder
kabul edilemese de neticeten ABD nezdinde Türkiye; Suriye’yle tarihi ve
coğrafi konuşlanışı itibariyle Suriye faslında kullanışsız, nazikâne elverişsiz
partnerdir. ABD, İsrail sınır anlaşması-ülke bütünlüğünü tesis ettirmeyen
tek ülke konumunda Suriye’ye, müdahil Türkiye neticesiyle İsrail’i karşı
karşıya bırakmak istemez. Peres’in ifadesiyle Suriye işi Araplar arasında
Araplar üstünden hallolmalı, kısaca Türkiye karıştırılmamalıdır. Suriye
faslında ayrıca, güncel siyasi dinamiği-iktidar kompozisyonu bakımından
Türkiye,
ABD
nezdinde
güvenilir-işlevsel
ortak
konumunda
görünmemektedir.
İran Siyasi İstikrar İndeksi/Iranian Political Stability Index 45,000
44,000
43,000
42,000
41,000
40,000
39,000
38,000
37,000
21.11.13
21.9.13
21.7.13
21.5.13
21.3.13
21.1.13
21.11.12
21.9.12
21.7.12
21.5.12
21.3.12
21.1.12
21.11.11
21.9.11
21.7.11
21.5.11
21.3.11
21.1.11
21.11.10
21.9.10
21.7.10
21.5.10
- 2013 / DAILY
90
 “Nükleer İran” ve “İç Savaşta Suriye” risk izleği temas
edilen nedenlerden konsolide yükselmiştir; 0,875’den 3,125’e.
Sayfa
21.3.10
36,000
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Kurumlarla İlişkiler risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri;

arasında
Bir önceki raporlama döneminde Kabine-Cumhurbaşkanı
ilişkiler,
söylem
düzeyinde
olumsuzlaşma
bakımından
hareketliydi. Mevcut raporlama döneminde Kabine-Cumhurbaşkanı
arasında ilişkilerde uyumsuzluk, politik tercih/uygulamalar düzeyinde
somutlaşmaya
başlamıştır.
Gezi
Parkına
dair
söylem-müdahale
kalibrasyonları ilkidir. Cumhurbaşkanı, Kabine siyasasının tam aksine
kararlaştırmayı dikte ettirmiş; MGK bildirisinde Gezi Parkı eylemlerini
Hükümeti devirmeye yönelmiş hukuk dışı eylemler değil güvenlik
mimarisinde toplumsal olaylar olarak tescil ettirmiştir. Milli Güvenlik
siyaseti açısından Gezi Parkı tehdit değil, Kabine uygulaması aksi yöndedir.

Kabine-Cumhurbaşkanı arasında ilişkilerde uyum; somut
politik tercihlere dair olmaya başlamıştır. Savunma (tedariklerde aksamaya
ikaz), dış politika (nükleer İran’da Obama-Ruhani mutabakatına kayıtsız
kalınmaması, Mısır politikasında MİT-Başbakanlık bürokrasisi değil
diplomatik bürokrasinin kullanımı, Suriye’de radikallere verilen desteğin
devlet kararı olmadığı), MİT-Öcalan sürecinin PKK karşısında tek taraflı
tavizle yürütülmeyeceği ikazları belirtilmelidir.

Cumhurbaşkanı Gül’ün Suriyeli muhaliflere desteğin devlet
kararı olmadığına dair tespiti, MGK gündem ve görüşme içeriklerini deşifre
etmesi, tarihi önemde ve aksaklıktandır. Cumhurbaşkanı’nın deşifresi
ertesinde Suriye’de radikallere verilen destekler azalmaya-kaldırılmaya
başlanmıştır. Fasılda olumsuz gelişme olmakla birlikte siyasi istikrar
bakımından kurumlarla ilişkilerde öncelikle aranan uyum değil
işlevselliktir. Cumhurbaşkanı, fasılda işlevsellik yaratan, Kabine’yi
düzelten aktör konumundadır. Cumhurbaşkanı ayrıca; Türk siyasi
Sayfa
öngörülebilir olunmasında pozitif konum üretmiştir.
91
sisteminin bozulan dış politikasını düzeltmede, daha tutarlı-şeffaf-
S Bilişim Danışmanlık

2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Daha önemlisi; Cumhurbaşkanı, MİT-Öcalan sürecinin
daha gerçekçi-sağlam zeminde yürütülme bakımından Kabine’nin ve
özellikle Başbakanlık-MİT bürokrasisinin tavsatmacı tutumunu ret
halinde aktör konumundadır. Cumhurbaşkanı, MGK hemen öncesinde
medyada PKK’nın sınır dışına hacimli çıktığı, sürece tam uyumlu olunduğu,
bölgede
dinamiklerin
ciddi
değiştiği
sair
sunum-güdümleme
bombardımanını reddetmiştir. Cumhurbaşkanı, MİT’in İHA etkinliğini ve
raporlamalarını değil askerin Kuzey Irak keşiflerini esas almıştır. HaziranMGK toplantısından sonra resmî bildirinin tonlaması “tedbirli olma” idi.
Başbakan, PKK’nın %15’i sınır dışına çıktı demek durumunda kalmıştı.
Başbakanı gerçeklerden kopukluktan uzaklaştıran, ancak ve MGK zemini
sayesinde Cumhurbaşkanıydı. Konsolide edildiğindeyse Cumhurbaşkanı;
Kabine’nin MİT-Öcalan üstünden Kürt siyasetinin esaslı destekçisidir.

Kabine-Cumhurbaşkanı arasında ilişkilerde bir önceki dönem
Cumhurbaşkanı görev süresine dair çekişme had safhada, Erdoğan’ın
cumhurbaşkanlığı adaylığı ve bunu yetki parametrelerini değiştirerek
gerçekleştirme hedeflemeleri barizdi. Faslı konsolide eden AYM, siyasi
netice Kabine hedeflemeleri tam aksineydi. Mevcut raporlama döneminde
söz konusu hedeflemelerden vazgeçilmiş-ötelenmiş görünmekte, fasılda
baskı azalmıştır. Cumhurbaşkanı Gül, Kabine karşısında bir önceki
raporlama döneminde pasif-devre hazırlanan (benzetme mazur görülsün;
ABD’de topal ördek olarak tanımlanmaktadır) aktör iken mevcut dönemde
yetki parametrelerini genişleten aktör konumundadır.

emekliye
YAŞ öncesinde karar mimarisi esaslı değişmiş, emekliye sevkayrılma-istifa
sair
karar
setlerinde
Cumhurbaşkanı’nın
belirleyiciliği bağlayıcı hale gelmiştir. Önceki raporlama döneminde
Cumhurbaşkanı
Gül,
sadece
makamı
teslim
alınabilecek
aktör
alabilecek aktör konumuna geçmiştir. Bu “yer değiştirme”, Cumhurbaşkanı
92
Gül’ün Kabine ve Ak Parti içindeki siyasi klik şeklinde müttefikleri üstünde
Sayfa
konumundayken, mevcut raporlama döneminde Ak Parti liderliğini teslim
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
baskıyı artırmış; Arınç ve Babacan’ın tutumu şimdilik ileride siyaseti/sahayı
terk edeceğiz şeklindedir. Erdoğan, Gül’ün klik olarak müttefikleşmelerini
ıskata, güç tahribine yönelmiş, Gülen cemaatinin kapasitelerini daraltma
gayreti biraz bu fasla bağlıdır.

Cumhurbaşkanı Gül’ün Ağustos-MGK görüşmelerini deşifre
ettiği günler, 1997.Şubat MGK tutanaklarının Ankara’da mahkemeye teslim
ve deşifre edildiği döneme denk gelmiştir. Cumhurbaşkanı Gül; MGK gizli
tutanaklarının yargılamaya konu olması halinde en sağlam-etkin siyasi
zemininin elinden gittiğinin ayırtındaydı. Cumhurbaşkanlarının siyasi
sistemin en kritik karar mekanizmasında işlevselliği bu yolla esaslı ölçüde
örseletilmekteydi. “Ergenekon” yahut “Balyoz”’da çok daha hacimli
yargılamalarda dahi MGK tutanakları mahkemelere gönderilmemiş, sehven
yazışmalar şeklinde iptaller görülmüştü.

MGK
tutanaklarının
mahkemelere
gönderimi
Kabine’yi
siyaseten tutarsız-zayıf gösterebilir ancak Erdoğan ve ekibi bunu aşabilecek
kapasitedeydi. Oysa Cumhurbaşkanlığı makamı, bu makama ait işlevler,
güncel siyasi örselenme şeklinde olmasa da yapısal açıdan en kritik
mekanizmasını yitirecekti. Yargısal denetime açıklık, kurumlar arası siyaset
nirengi noktasının Cumhurbaşkanı aleyhine silinmesi demekti. Gül, MGK
görüşme içeriklerini Kabine aleyhine deşifre edip örtük savaşı katlayarak
önceledi. Aralık TARAF-M. Baransu’nun MGK tutanak yayımlarında
değinilen süreç ve etkisi gözetilmelidir. MGK tutanaklarının ilk deşifrecisi
Ankara’daki 28.Şubat yargılamasında mahkeme taleplerine evet diyen
gönderim yeridir (Başbakanlık ve MGK bürokrasisi). Cumhurbaşkanı ikinci
deşifreci, Baransu’nun kaynağı üçüncü deşifrecidir.

Kabine ile Yüksek Yargı (YY) arasında ilişkilerde bir önceki
tonlamalarda farklılaşma, detay fasıllarda ayrışmalar varit, konsolide
Sayfa
döneminde söz konusu seyir sürmekle birlikte; esaslı siyasi meselelerde
93
dönemde Kabine lehine konsolidasyonlar hareketliydi. Mevcut raporlama
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
edildiğindeyse Kabine-YY uyumu nispi yüksekliğini korumuştur.
Önceki raporlama döneminde YY yetki parametrelerinin Kabine lehine
kalibrasyonları tamamlanmıştı.

Mevcut dönemde AYM; Cumhurbaşkanı’nın seçim süresine
dair kanunu iptal ederek Başbakan Erdoğan’ın siyasi kariyer planlamasını
esaslı biçimde tahrip etmiştir. AYM, iptal kararlaştırmasıyla Erdoğan’ın tek
adamlık potansiyelini sınırlamıştır. “… AYM, HSYK statü kanunlaşmasında ve
adalet teşkilatının Kabine siyaseti lehine kalibre edilmesinde son derece kritik husustan
adalet müfettişleri telefon dinlemesi yapamaz, mahkeme aracılığıyla da olsa yaptıramaz
kararlaştırmasının siyasi değeri son derece yüksektir. AYM, hâkim-savcılar üstünde
idarenin önemli teçhizatını deyim yerindeyse sallanan kılıcı ıskat etmiştir...”
AYM’nin
söz konusu kararına rağmen HSYK icraatı Kabine tam yanında,
eklenmelidir. AYM-M. Balbay kararındaysa “Ergenekon” yargılamasını,
adilliğini, delillerin kanuniliğini olumlamış, belirtilmelidir. AYM, Kabine
ve Erdoğan karşısında siyaseten tam destekleyici kurumdan mesafelidengeli konuma kayma potansiyelini deşifre etmiştir. AYM, tutukluluk
sürelerine, tutuklu vekillere dair tutumuyla siyasi sistemin kurumsal
güçlülük ve esnekliğini artırmıştır.

“… Danıştay 13. Daire, beklenmedik biçimde, şehir sağlık merkezlerinin
YİD mekanizması üstünden özel sektör-kamu işbirliğiyle yeniden tesisine dair hacimli
karar-planlamaların yürürlüklerini durdurmuştur. Daire, ayrıca, AYM’de şehir sağlık
merkez kararlaştırmalarıyla ilgili kanunun Anayasaya aykırılığını ileri sürerek iptalini
istemiştir…”
. “…Erdoğan, tedbiren, kamu-özel işbirliği modeliyle tesis yaptırılması,
hizmet alınması ve yenilenmesi amacıyla kanun tasarısı hazırlatmış, imzaladığı tasarı
parlamentoda ilgili komisyonlardadır. Alınan tedbirin kurumsal değer / anlamı,
Erdoğan’ın yargıdaki gelişmeyi negatif okuduğudur. Erdoğan, tasarı genel gerekçesinde;
sağlıkta dönüşüm programından, sağlık hizmetlerinin ertelenemez, bekletilemez,
vazgeçilemez ve ikame edilemez niteliklerinden söz etmiş, yatırıma ayrılabilen
kaynakların göz önüne alınma gereğini hatırlatmıştır… Kanun taslağının, önceki düzen-
belirtmek gerekir…”
Kabine, faslın karşılığını sert biçimde vererek yürütmeyi
Sayfa
müracaatıyla kanuni yetki önceki düzeninin iptalini önleyebilecek kapasitede olduğunu
94
işleyişe nazaran daha şeffaf-öngörülebilir makul unsur barındırdığı, İdari Yargı’nın
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
durdurma kararlarının zemin/etkinliğini zayıflatan taslağı parlamentoya sevk
etmiştir.

Adi yargı yerlerinin takındıkları eşanlı-sistematik tutumla,
tutuklu vekiller ve Kürt sorununda Kabine’yi güç durumda
bıraktıkları hatırlatılmalıdır. AYM; Kabine’ye yardımcı olabilecek
kararlaştırmayla (ihtiyaten okunmalıdır) tutuklu vekiller konusunda adi
yargı yerlerinin tutumunu kırabilecek kararlaştırmayı üretmiştir. Kıramamış
ve
kıramaması
bizatihi
olumludur.
Vakıa
serisi
rapor
yazılırken
tamamlanmamıştır. Erdoğan’ın yargı yerlerine dair siyasi okuması
özetlenmelidir; cemaat ya da bir dönem hasbi demokrasi gayretinde birlikte
olsalar da şimdi kazai-idari mekanizmalar; önceki mutabakatları
zayıflatmakta, siyasi kuvveti dağıtmaktadır.

Kabine’nin Yüksek Askeri Bürokrasi (YAB) arasında
ilişkilerde durum; önceki raporlama dönemine nazaran daha olumlu
işleyiştedir. Önceki raporlama döneminde paralelleşme, mevcut raporlama
döneminde uyum ve destekleme şeklinde genişlemiş,
bir miktar
derinleşmiştir. YAB aleyhine ağır ceza yargı kararlaştırmalarına, G. Doğuda
saha
hâkimiyeti-egemenlik
parametrelerinde
aşınmalara,
Kara
Kuvvetleri’nin terörle mücadele yetkilerinin kaldırılmasına, YAŞ’ta askeri
bürokrasinin teknik kararlaştırmalarının ıskata açıklık kazanmasına rağmen
durum özeti budur. Kabine, YAB’ın ABD-Pentagon artan rabıtasının
farkında, diğer risk izleklerinde değinildiği üzere müzahir ve müdahildir.

YAB içinde Kabine ile paralelleşmeye Ağustos-YAŞ önce ve
sonrasında tepkime-tavır koyma sair tutumlar zayıf, siyasi ederi düşük,
bürokratik kapasite bakımından olumsuz ederi biraz yüksek ancak tolore
edilebilirdir. Orta-alt düzey kademelerde de Kabine siyaset ve etkinliğiyle
Kabine cihetinde ve Ak Parti sözcü-teşkilatlarının etkinlik alanlarında, Vali-
Sayfa
yönde en azından farklı tonlamada işleyişler görülebilmekteydi. Aksi yönde;
95
paralelleşme, nispi yüksek işleyiştedir. Önceki dönem raporlamalarda aksi
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Kaymakam (kısmen)-Elçi ve diğer siyasi memuriyetlerde askeri bürokrasiye
karşı siyaseten ıskat tutumu pekişerek sürmektedir.

YAB’ın rejim hassasiyeti bakımından pasif tutum takındığı,
hemen hiçbir siyasi esaslı bahiste açıklama dahi yapmadığı, bundan imtina
ettiği belirtilmelidir. 4+4+4 Eğitim, kamuda türban serbestîsi, Parlamentoda
türban serbestîsi, çok küçük yaş çocuklara dek genişletilen Kur’an kurs
düzenlemesi, kanun dışı kurslarda sorumlulara hukuki yaptırımların
kaldırılması, içki içme-satmanın zorlaştırılması, tümünde sessiz kalınmış,
yer yer olumlanmıştır. Eğitim-öğretimde müfredat içeriklerinde dini ağırlık
kazanmalara askerî eğitimde bazı bakımdan paralel düzenlemelere
gidilmiştir.

Cumhuriyet
Bayram
kutlamaları, 10.Kasım
törenlerinde
Atatürkçülük aleyhine işleyişlere sessiz kalınmıştır. Sadece 10.Kasım
Anıtkabir artan halk ziyaretlerinde ölçülü bilgilendirme yapılmıştır. G.
Doğuda PKK saldırılarında, Suriye sınırında kaçakçılarla mücadelede, ElKaide-PYD
çatışmalarında
bilgilendirmeler,
Kabine
siyasetini
olumsuzlayıcı tutum/içerikten uzaktır. MİT-Öcalan sürecinde YAB tutumu
Ak Parti-Y. Akdoğan tarafından özetlenmiştir; “daha sıkı çalışan daha
tecrübeli komutanlar”. G. Doğuya muharip birlik komuta atamalarında
“sert” komutanın yumuşatıldığı, eğitim-lojistik birliklerden atamalar
görüldüğü eklenmelidir. Van Jandarma Asayiş Kolordu komutanlık ataması
gecikmeli, atama, aksaklık medyada deşifre olma ertesindedir.

Erdoğan, öne çıkartılmasa da Atatürk’ü anma ve diğer
etkinliklerde YAB sempatisini kazanacak tutumdadır. Diyarbakır seyahati
Atatürk’ün seyahat gününe denk gelmiştir. Afyon mühimmat patlamasından
Uludere kaçakçı bombalama kazasına dek yargılamamalar/yargılatmamalar
destekleyici işleyiştedir. Rusya uçak keşif askerî etkinliğine askerî tepkime
Sayfa
YAB uyumu yüksektir. Doğu Akdeniz askeri etkinlikleri Kabine’yi
96
sempati besleyicidir. Suriye ile çekişme/uçak düşürme vakıalarında Kabine-
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Kabine’yi zor durumda bırakacak işleyişte değildir. Irak-Barzani temasları
YAB bakımından tolore edilebilir, PKK/PYD karşısında Barzani desteği
YAB tarafından da muhakkak izlenen husustandır. Tümü alt sektör ve risk
izleklerinde olumlu gelişmedendir.

Kabine ile Yüksek Sivil Bürokrasi arasında ilişkilerde
olumsuzluk öne çıkmıştır; emniyet, dışişleri, ilahiyat, öne çıkan hafif
gerginlik sahalarıdır. Kabine-YÖK arasında uyumda söylem düzeyli
tonlama farkları not edilmiş, kararlaştırmalardaysa uyum yüksektir. Kabine
özerk ekonomik birimler arasında uyum ve işbirliği son derece yüksektir.
İşlevsellik yaratmadığı özellikle belirtilmelidir.

Kurumlarla ilişkilerde işleyiş, siyasi sistemin tek adamlık
olumsuz potansiyelini sınırlamak bakımından devrededir. Bu yönüyle
kurumlarla
ilişkiler
siyasi
istikrar
bakımından
işlevselleşme
eğilimindedir. Siyasi sistemin Erdoğan etrafında savrulma, dış politik
sürüklenme, toplumsal merkez teşkilinde kopukluk bakımlarından
tahkim edilip düzeltilmesinde kurumlarla ilişkiler, 2013 işleyişiyle
ümitvardır, olumludur. Paragrafta kastedilen bağlamda YY, YAB’a
nazaran daha işlevsel, direngen, becerikli, şeffaf-açık ve etkindir.
KURUMLARLA İLİŞKİLER 01.01.2012-31.12.2012
4
Yüksek Yargı
Cumhurbaşkanı
Özerk Kurumlar
Sivil Bürokrasi
Yüksek Askeri Bürokrasi
3
97
0
ÖZR. K. OLUMSUZ AÇIKLAMA
Sayfa
0
ÖZR. K. AÇIK ÇEKİŞME HALİNİN MEVCUDİYETİ
1,5
ÖZR. K. ATAMA-BÜTÇELEME-DÜZENLEME PÜRÜZLERİ
-0,375
ÖZR. K. YETKİ GASPI ANLAMLI GİRİŞİMLER
1
S. B. DİRENME-REDDETME-İSTİFA-OLUMSUZ AÇIKLAMA
FREKANSLARINDA ARTIŞ
-0,125
0
S. B. YETKİ DEĞİŞTİRME FREKANSININ ARTMASI
S. B. BAKANCA SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA TALEPLERİNİN
ARTMASI
0
S. B. ATAMA KARARLARI FREKANSININ ARTMASI
3,25
ASKERİ DİPLOMASİNİN TERCİHLERİ KARŞITI KONUMLANMA
3,125
ASKERİ BÜROKRASİNİN HASSASİYETLERİNE KARŞI
KONUMLANMA
3,25
-5,625
ASKERİ BÜROKRASİNİN STATÜSÜNE DAİR DEĞİŞİKLİK
-3,5
Y.Y. SÖZLEŞME İPTALİ YA YÜRÜRLİK DURDURMA
-0,625
2,25
-3,375
Y.Y. İPTAL-YÜRÜRLÜK DURDURMA
Y.Y. İŞLEM İPTAL YA DA YÜRÜRLÜK DURDURMA
-0,875
C.BŞK. OLUMSUZ AÇIKLAMA
0
ASKERİ GÜV. UYGULAMALARININ BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI
KONUMLANMA
-7
Y.Y. OLUMSUZ AÇIKLAMA
-6
-0,625
-5
C.BŞK. BAK. KURULU TOPLANTISINA İŞTİRAK
-4
C.BŞK. BEKLETİLEN ATAMA
-3
0
-2
C.BŞK. ZAMAN SINIRINDA BEKLETİLEN YASA
-1
C.BŞK. GERİ YA DA AYM NE GÖN.YASA
0
C.BŞK. REDDEDİLEN ATAMA
1,5
1
0,25
2

-0,75
Y.Y. SÖZLEŞME İPTALİ YA YÜRÜRLİK DURDURMA
4,37
3,875
-4,5
1,875
ÖZR. K. ATAMA-BÜTÇELEME-DÜZENLEME
PÜRÜZLERİ
0
-0,125
ÖZR. K. YETKİ GASPI ANLAMLI GİRİŞİMLER
ÖZR. K. OLUMSUZ AÇIKLAMA
1,625
S. B. DİRENME-REDDETME-İSTİFA-OLUMSUZ
AÇIKLAMA FREKANSLARINDA ARTIŞ
0
0,125
S. B. BAKANCA SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
TALEPLERİNİN ARTMASI
Sivil Bürokrasi
ÖZR. K. AÇIK ÇEKİŞME HALİNİN MEVCUDİYETİ
0,25
0
Yüksek Askeri Bürokrasi
S. B. YETKİ DEĞİŞTİRME FREKANSININ ARTMASI
S. B. ATAMA KARARLARI FREKANSININ ARTMASI
ASKERİ DİPLOMASİNİN TERCİHLERİ KARŞITI
4,255
KONUMLANMA
ASKERİ GÜV. UYGULAMALARININ
BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI KONUMLANMA
ASKERİ BÜROKRASİNİN HASSASİYETLERİNE KARŞI
KONUMLANMA
ASKERİ BÜROKRASİNİN STATÜSÜNE DAİR
DEĞİŞİKLİK
Y.Y. OLUMSUZ AÇIKLAMA -1,245
1,105
Y.Y. İŞLEM İPTAL YA DA YÜRÜRLÜK DURDURMA
-1,5
-0,625
0
-3,375
-5
Y.Y. İPTAL-YÜRÜRLÜK DURDURMA
C.BŞK. OLUMSUZ AÇIKLAMA
C.BŞK. BAK. KURULU TOPLANTISINA İŞTİRAK
C.BŞK. BEKLETİLEN ATAMA
0
Yüksek Yargı
98
-4
C.BŞK. REDDEDİLEN ATAMA
Cumhurbaşkanı
Sayfa
-3
1,625
-2
C.BŞK. ZAMAN SINIRINDA BEKLETİLEN YASA
-1
0,25
0
C.BŞK. GERİ YA DA AYM NE GÖN.YASA
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
5
KURUMLARLA İLİŞKİLER 01.01.2013-13.12.2013
4
3
2
Özerk Kurumlar
1
Kaynak: S Bilişim Danışmanlık
Kurumlarla İlişkiler risk izleği temas edilen nedenlerden
konsolide düşmüştür; 1,875’dan 1,125’e.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Siyasi Risk İzlek Tablosu
RİSK
DERECESİ /
YIL
2007 Aralık
2008 Mayıs
2008 Haziran
2008 Temmuz
2008 Kasım
2008 Aralık
2009 Şubat
2009 Mart
2009 Nisan
2009 Temmuz
2009 Eylül
2009 Ekim
2009 Aralık
2010 Nisan
2010 Kasım
2011 Mayıs
2011 Ekim
2012 Aralık
2013 Aralık
1
IRAKG.DOĞU
2
ABD
3
AB
4
EKONOMİ
5
ENERJİ
6
NÜKLEER
İRAN- İÇ
SAVAŞTA
SURİYE
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
5
4,5
4,5
5,5
5,25
4,75
4,5
4,625
4,75
4,625
4,875
5,75
5,75
5,25
4,25
4,875
6,75
7,125
5,125
3
2,5
2,5
2,75
2,875
2,75
3,125
3,375
3,5
3,625
3,75
4,125
4,5
5,125
6,375
5,25
5,75
4,125
4,625
1,5
1
1,5
1,25
1,125
1,125
1,375
2
2,125
2,75
2,75
2,75
2,75
2,875
2,875
3
3
2
1,75
1
1,5
2
2,25
2,75
2,5
2,625
3,625
4,125
4
4,125
4
3,75
3,5
2,5
2,625
2,625
2,625
3,125
1,25
1,125
1,125
1
1
1,125
1,125
1,375
1,625
1,875
1,875
2
2,125
2,125
2,125
2,25
2,75
2,875
2,625
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0,75
0,875
0,875
0,875
1,125
1,25
0,875
3,125
1,875
2,875
2,5
1,875
1,75
0,875
0,875
0,75
0,625
0,75
1,375
1,5
1,625
2,75
3,875
3
5,25
2,125
1,875
1,125
Grafiklerin büyük görüntü ölçeğiyle izlenmesi tavsiye olunur. Risk
izlekleri, 2006 Yılından bu yana hesaplanmaktadır. Hesaplama esası 130041
Referans Numaralı Ara Rapor (21 Kasım 2008) “Arka Plan” bahsinde izah
edilmiştir. Hesaplama esasları Sİİ-Bilgi Notu gönderimleriyle güncellenmiştir.
Türk siyasi sisteminin siyasi karar üretme kapasitesini çökertme ya da örseleme,
siyasi karar içeriklerinin temel yönelimini etkileme bakımından siyasi risk
unsurları, riskin çeşitli alt unsuru bakımından ölçümlenmiş ve sıralanmıştır.
2007 Aralık
2008 Mayıs
2008 Haziran
2008 Temmuz
2008 Kasım
2008 Aralık
2009 Şubat
2009 Mart
2009 Nisan
2009 Temmuz
2009 Eylül
2009 Ekim
2009 Aralık
2010 Nisan
2010 Kasım
2011 Mayıs
2011 Ekim
2012 Aralık
2013 Aralık
1 IRAK- G.DOĞU
8
7
6
7 KURUMLARLA
İLİŞKİLER
5
2 ABD
4
3
2
1
0
6 NÜKLEER İRAN-İÇ
SAVAŞTA SURİYE
5 ENERJİ
4 EKONOMİ
Sayfa
99
3 AB
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
 1 Numaralı eksen; Irak ve Irak’a bağlı olarak G. Doğu’nun,
 2 Numaralı eksen; ABD ile ilişkilerin,
 3 Numaralı eksen; AB ile ilişkilerin,
 4 Numaralı eksen; Ekonomi ile ilgili gelişmelerin,
 5 Numaralı eksen; Enerji-hammadde temini ile ilgili gelişmelerin,
 6 Numaralı eksen; Nükleer İran-İç Savaşta Suriye ve bağlı gelişmelerin,
 7 Numaralı eksen; Kurumlarla İlişkilerin siyasi sistem üzerinde yarattığı riski ifade
etmektedir.
Radar grafiğin ifade etmeye çalıştığı temel husus; siyasi risk
unsurlarının, 10’lu puanlama üzerinden belli dönemlerde ne büyüklükte ve
birlikte nasıl kompozisyonda işlediğidir. Radar grafik üstünde grafik
merkezinden uzaklaşılarak sınıra doğru gidildikçe siyasi risk unsuru
artmaktadır. Merkezden dışarı doğru genişleyerek artan işgal alanının
büyüklüğü, diğer siyasi risk unsurlarını barındırmadığından toplam siyasi riski
ifade etmemektedir.
Radar
grafik
üzerinde
merkezden
uzaklaşma; siyasi karar
içeriklerinin önemli ölçüde etkilenme riskini ifade etmektedir. Merkezden çok
uzaklaşma, siyasi sistem siyasi karar üretim kapasitesinin etkilenme riskini
ifade etmektedir. Merkezden çok uzaklaşmanın 10’lu rakamlara erişmesi,
siyasi sistem karar üretim kapasitesinin belli-bloke olmuş karar tiplerine
Sayfa
100
mahkûmiyetini ya da karar üretim kapasitesinin çökme riskini ifade eder.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
2008 Mayıs
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
6 NÜKLEER
İRAN
6
4
2
0
2 ABD
3 AB
5 ENERJİ
4 EKONOMİ
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
6 NÜKLEER
İRAN
5 ENERJİ
2008 Temmuz
1 IRAKG.DOĞU
6
4
2
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
2 ABD
0
6 NÜKLEER
İRAN
3 AB
5 ENERJİ
4 EKONOMİ
1 IRAKG.DOĞU
6
4
2
0
2 ABD
2
0
3 AB
4
4 EKONOMİ
2
0
3 AB
4 EKONOMİ
5 ENERJİ
6
4
0
6 NÜKLEER
İRAN
3 AB
5 ENERJİ
4 EKONOMİ
3 AB
4 EKONOMİ
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
6 NÜKLEER
İRAN
2 ABD
2
0
3 AB
4 EKONOMİ
6 NÜKLEER
İRAN
5 ENERJİ
3 AB
4 EKONOMİ
1 IRAKG.DOĞU
6
4
2 ABD
2009 Ekim
1 IRAKG.DOĞU
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
6
4
2
0
5 ENERJİ
2009 Eylül
6
2 ABD
2
2009 Nisan
2 ABD
5 ENERJİ
1 IRAKG.DOĞU
6 NÜKLEER
İRAN
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
1 IRAKG.DOĞU
6
4
2
0
2009 Temmuz
4
2 ABD
5 ENERJİ
6 NÜKLEER
İRAN
4 EKONOMİ
1 IRAKG.DOĞU
6
6 NÜKLEER
İRAN
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
3 AB
1 IRAKG.DOĞU
1 IRAKG.DOĞU
4
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
5 ENERJİ
2009 Mart
6
5 ENERJİ
4 EKONOMİ
6 NÜKLEER
İRAN
2 ABD
2008 Aralık
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
1 IRAKG.DOĞU
6 NÜKLEER
İRAN
3 AB
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
2008 Kasım
2009 Şubat
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
2 ABD
1 IRAKG.DOĞU
6
4
2
0
2 ABD
2
0
3 AB
4 EKONOMİ
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
6 NÜKLEER
İRAN
5 ENERJİ
6
4
2
0
2 ABD
3 AB
4 EKONOMİ
101
1 IRAKG.DOĞU
2008 Haziran
Sayfa
2007 Aralık
S Bilişim Danışmanlık
2009 Aralık
2010 Nisan
2010 Kasım
1 IRAKG.DOĞU
1 IRAKG.DOĞU
1 IRAKG.DOĞU
6
4
2
0
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
6 NÜKLEER
İRAN
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
4
4 EKONOMİ
0
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
5 ENERJİ
6 NÜKLEER
İRAN
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
2 ABD
4 EKONOMİ
3 AB
4 EKONOMİ
2012 Aralık
1 IRAKG.DOĞU
8
1 IRAKG.DOĞU
8
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
2 ABD
4
6
4
2 ABD
2
0
6 NÜKLEER
İRAN-İÇ
SAVAŞTA …
3 AB
5 ENERJİ
4 EKONOMİ
2 ABD
2011 Ekim
6
6 NÜKLEER
İRAN
8
6
4
2
0
5 ENERJİ
2
3 AB
5 ENERJİ
6 NÜKLEER
İRAN
3 AB
2011 Mayıs
1 IRAKG.DOĞU
6
5
4
3
2
1
0
7
KURUMLAR
LA İLİŞKİLER
2 ABD
2
6 NÜKLEER
İRAN
3 AB
5 ENERJİ
6
7
KURUMLARL
A İLİŞKİLER
2 ABD
4 EKONOMİ
5 ENERJİ
0
3 AB
4 EKONOMİ
2013 Aralık
7 KURUMLARLA
İLİŞKİLER
1 IRAK- G.DOĞU
6
5
4
3
2
1
0
2 ABD
6 NÜKLEER İRAN-İÇ
SAVAŞTA SURİYE
3 AB
102
4 EKONOMİ
Sayfa
5 ENERJİ
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Sayfa
103
Siyasi Risk İzleklerinin Gerçekleşme İhtimali
ile Etki Düzeyi Karşılaştırması
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Ek Fasıl İki
“Siyasi kutuplaşmanın siyasi risk izlekleri bahsinde konumu” tüketilmelidir.
Dönem içerisinde siyasi kutuplaşmanın ölçüm ve ederi nakledilmiş, özetlenecektir:
“… Sayısal tespitlerin gösterdiği artan siyasi kutuplaşmanın istikrar bakımından
siyasi değeri, yıkıcı neticelere kati biçimde işaret etmemektedir. Türkiye örneğinde;
kültürel homojonite, ekonomik ve coğrafi aşırı kesitlilikler, nispi etkin ve devrede küresel
etkileşimler, artan siyasi kutuplaşmanın etkisini azaltmaktadır. Buna karşın Ortadoğu
özelinde bölgesel etkileşim, artan siyasi kutuplaşmanın riskli işleyişini tetiklemektedir. Kısa
yoldan eklenmesi gereken; gerek siyasi iktidar gerekse askeri-diplomatik bürokrasinin
görünürlüğü düşük etkinliği, bölgesel etkileşimin tetiklemelerini sınırlayıcıdır…”
“…Türkiye, küresel yönetişim-bölgesel etkileşimde Ortadoğu’ya dönük daha agresif
dış politika güdemediği, değişen küresel denklemle birlikte izlediği operatif devlet
modlarında ıskat olup bu modlarda daha fazla ısrar henüz edemediği, bölgesel devlet altı
örgütlenmelerle rabıtasını genişletemediği için, artan siyasi kutuplaşmayla eşanlı bozulan
bölgesel etkileşimin tetiklemelerine maruz kalma ihtimali düşmüştür. Tabir caizse değişen
ve nispi etkinleşen küresel siyasi denklem, Türk siyasetinin artan olumsuz potansiyellerini
Sayfa
104
ve istikrarsızlaştırıcı yönelimlerini, ilk olarak bölgesel etkileşim bakımından sınırlamıştır…”
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
Sonuç
Türk siyasi sisteminin siyasi destek ve çoğunluk üretim yeteneklerinde
muazzam düşüşler, Ak Parti iktidar dönemleriyle birlikte onarılmış, sıçrama
yapmıştı. Desteği ancak ve güçlükle, geçici biçimde, çoğu ağır kirli
yöntemlerle elde edebilen siyasi aktör/kurumlaşmalar gitmişti. Yerini alan
Ak Parti, yeni ve güçlü siyasi söylemlerle, kurumsal zeminde aksaklıklara
çoğu haklı ve fakat sert tepkimelerle siyasi destek ve çoğunluk üretmeyi
başarmıştır.
Ak Parti önce-sonrası mukayese edildiğinde siyasi destek ve çoğunluk
üretmede artan meşruiyet kalıpları ortadadır. Kamucu saha-devletle sivil
toplum arasında mesafe daralmış, ikisi arasında güçlü görünen bağlar tesis
edilmişti. Son iki raporlama dönemindeyse Ak Parti’nin meşruiyet-rıza
üretim yetenekleri düşmeye başlamış, ekonomide zecrilik, medyada
baskıcılık, söylemde dışlayıcılık artmıştır. Önceki dönemlerde kamu gücünü
kurum/elit düzeyinde muhalifler üstüne faş etme şeklinde işleyişler, geniş
kitlelere dönük olarak uygulanmaya başlanmıştır.
Siyasi destek ve çoğunluk üretiminde söylem-siyasa üretimine dayalı
nispi güçlülükler, yerlerini, artan hacimlere bağlı önce tutarsızlıklara,
bilahare siyasi tabanı konsolide ve mobilize etme şeklinde kalıplara
bırakmıştır. Sivil toplumda demokratik sabır şeklinde siyaseti tolore eden
etkinlikler, yerlerini, önce sınırlı tepki bilahare artan karşı çıkmalara
bırakmıştır. Siyasi iktidarın kendi tabanını konsolide ve mobilize etme
gayretleri, destek/çoğunluk bakımından bazı yitime yol açmıştır. Rakamlar
yaklaşan seçimlerde izlenecektir.
Siyasi iktidar; izlediği politika ve bunların yürütülme araçları
şeklinde değil politikaları zorla etkinleştir, desteği gerektiğinde bir
miktar gerginliğe/zora dayandır şeklindedir. Siyasi sistemin yüksek karar
Sayfa
Siyasi iktidarın tepkimesi; politikaları düzelt-desteği yeniden üret
105
nedenlerinden, siyasi destek ve çoğunluk üretiminde baskıyı hissetmiştir.
S Bilişim Danışmanlık
2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık
üretim ve uygulama kapasitesi, Kabine-Parlamento-Bürokrasi dizgelerinin
kesintisiz işletilmeleri, kararları rahatlıkla düzeltmeyi değil zoru teşvik
etmiştir.
Gerek kurumlar arası ilişkilerde düzelme, Cumhurbaşkanı’nın
müdahaleleri, küresel siyasi denklemin kalibrasyonları, dış politikada kısmi
düzeltmeleri getirmiştir. İç politikadaysa düzeltme talep ve gereklerineyse,
Ak Parti kurumsal aklı ıskat edilerek, Başbakan Erdoğan ve dar ekibince
direnç
gösterilmektedir.
Önceki
raporlama
döneminde
nazaran
karşılaştırmalı bakıldığında, yetersiz olsa da, iç-dış dinamikten kaynaklanan
baskılarla, siyasi karar üretimlerinde bozulmayı hafifletme, tek adamlığı
sınırlama dinamikleri devrededir.
Neticeten siyasi risk izlekleri; 1 (Irak-G. Doğu), 3 (AB ile İlişkiler),
5 (Enerji), 6 (Nükleer İran-Çatışma Halinde Suriye) ve 7 (Kurumlarla
İlişkiler) numaralı eksenlerde düşmüş, 2 (ABD ile İlişkiler) ve 4
(Ekonomi) numaralı eksenlerde yükselmiştir.
Sayfa
“Bu raporun barındırdığı ya da dayandığı bilgiler yazarlarının doğru ve güvenilir olduğuna inandığı kaynaklardan alınmış ve
akademik denetime tabi tutulmuştur. Bununla birlikte üçüncü şahıslardan alınan hiçbir bilginin doğruluğu ve tamlığı bağımsız
olarak onaylanmamış buna dair bir garanti verilmemiştir. Rapordaki ifadeler geleceğe dair güncel beklentiler temin edebilir ve
doğrudan güncel veya tarihi bir gerçeğe ilişkin olmayan herhangi bir beyan içerebilir. İşbu ifadeler bilinen / bilinmeyen riskler,
tereddüt ve kapsamlı olarak belirtilmemiş başka faktörler içerebilir. Bu rapora katkıda bulunanlar sürekli değişen bir çevrede
faaliyet gösterdiğinden devamlı yeni risklerin ortaya çıkması doğaldır. Okuyucu bu ifadelere aşırı bir güven sergileyerek yatırım ya
da ticari bir işlem yapmamaları için uyarılmaktadır. Raporun hazırlanmasına katkıda bulunanlar yeni bir bilginin doğuracağı
sonucu müteakiben hiçbir ifade üzerinde halka açık bir güncelleme yapma zorunluluğu taşımaz. Raporu yazanlar bu bilgilerin
kullanımına bağlı doğacak hiçbir zarar yahut kayıptan hiçbir şekilde sorumlu tutulamazlar.” Tüm hakları saklıdır. Bu raporun hiçbir
parçası fotokopi, kayıt, bilgi depolama ve yeniden kullanımı mümkün kılacak araç / sistem dâhil olmak üzere alıntı yapılamaz, yeniden
yayınlanamaz.
106
Saygılarımızla,
S Bilişim Danışmanlık