EV-EKSENLİ ÇALIŞMA 1. Giriş Ev-eksenli çalışma, tüm dünyada

Transkript

EV-EKSENLİ ÇALIŞMA 1. Giriş Ev-eksenli çalışma, tüm dünyada
EV-EKSENLİ ÇALIŞMA
1. Giriş
Ev-eksenli çalışma, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gün geçtikçe yaygınlaşan
çalışma biçimlerinin başında gelmektedir. Dünya genelindeki yaygınlık düzeyi ülkemize
kıyasla görece daha yaygın olmakla birlikte, son yıllarda ülkemizin de bu eğilime daha fazla
ayak uydurmasına paralel olarak aradaki makasın kapandığı ve yaygınlık açısından ülkemizde
de küçümsenmeyecek seviyelere eriştiği söylenebilecektir. Ev-eksenli çalışmanın en yaygın
olduğu tekstil, tarım, gıda, dokuma gibi geleneksel alanlara ek olarak, süreç içerisinde
otomotiv, elektronik, ambalaj gibi mal ve hizmet üreten daha çağdaş sektörlere doğru
genişleme temayülü gösterdiği gözlemlenmiştir. Karakteristik olarak kendi evlerinde ya da
evlerinin eklentisi sayılabilecek yerlerde fason üretim yaparak aracılara satan ev-eksenli
çalışanların, bazen de pazarlarda ve dükkânlarda satmak/ sattırmak üzere kendi hesaplarına
üretmeyi tercih etmeye başladıklarına da tanık olunmuştur. Genellikle sigortasız bir çalışma
türü olan ev-eksenli çalışma biçiminde ücret garantisi bulunmamakta olup, ağırlıklı bölümü de
kadınlardan oluşmaktadır. Bir başka deyişle; geçtiğimiz yüzyılda gelişmekte olan ülkelerde
işgücünün enformelleşmesi eğilimi artış göstermiştir. Bu eğilim, kendisine paralellik gösteren
işgücünün feminizasyonu süreciyle birlikte üretimde fason ev eksenli üretim biçimlerinin
artmasına neden olmuştur (Mehrotra, Biggeri; 2002)
İhracata dayalı üretimin, küresel rekabet koşulları altında ayakta kalabilmek ve kar elde
edebilmek için, emek maliyetlerini azaltma yönündeki arayışlarının ev eksenli çalışma
şekillerinin yaygınlaşmasındaki rolü hiç kuşkusuz fazladır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde,
ihracata dayalı sanayileşme büyüdükçe ev eksenli çalışmayı da içeren fason üretim teknikleri
artış göstermiştir. Mehrotra ve Biggeri’ye göre (2002), tarihsel olarak ihracata dayalı emek
yoğun üretim ilk olarak 1970’lerde Tayvan ve Kore gibi Doğu Asya’nın yeni endüstrileşen
ülkelerinde hızlı bir şekilde büyümüştür. Aynı büyüme modeli 1970’lerin sonundan itibaren
Malezya, Tayland ve Endonezya gibi Güney Doğu Asya ülkeleri tarafından da taklit edilmiştir.
Böylece ihracat bu ülkelerde hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Bu artış aslında bu ülkelerin
işgücü maliyet avantajına dayanmaktadır. Asya üretimindeki bu artışa tepki olarak, Latin
Amerika’daki birçok endüstri rekabete karşı savunma stratejisi geliştirerek ihracata dayalı
üretimde taşeronlaşma eğilimine yönelmiştir (Tomei, 2000’den aktaran: Durusoy
Öztepe,N.2012).
Günümüzde daha ziyade “Gelişmekte Olan Ülkeler” adı verilen ülke gruplarında
uygulanmakla birlikte, ev-eksenli çalışma sistemi, Almanya, İtalya, Fransa, Japonya, Portekiz
ve İrlanda gibi gelişmiş ülkelerde de oldukça yaygınlaşmıştır. Gerek gelişmiş ülkelerde gerekse
az gelişmiş ülkelerde ev-eksenli çalışanların çok büyük bölümü kadınlardan oluşmaktadır.
Türkiye’de ev-eksenli çalışanlardaki kadın oranı % 90’ları aşarken bu oran Almanya, Hollanda,
Yunanistan, İrlanda ve İtalya’da % 95, Japonya’da % 93,5, Hindistan’da % 90, Cezayir’de %
97, Fransa’da % 84, İspanya’da % 75, İngiltere’de % 70 civarındadır (ILO 1995’den aktaran:
Hattatoğlu 2002).
ILO’nun 2000 yılında ayakkabı, deri, tekstil ve giyim endüstrilerindeki işgücü pratikleri
üzerine yaptığı araştırmaya göre, bu sektörlerindeki birçok firma daha fazla verimlilik için,
üretimde optimal esneklik anlayışına yönelerek, ürünlerinin farklı parçalarını fason olarak ev
eksenli çalışanlara yaptırmaktadır. Rapora göre, dünya genelinde tekstil, giyim ve ayakkabı
sektörlerinde ev eksenli çalışmanın boyutu oldukça yüksektir. Örneğin; İngiltere’de ev eksenli
çalışanların 2/3’ü tekstil, giyim ve ayakkabı endüstrilerinde yer almaktadır. Portekiz’de ev
eksenli çalışanlar ayakkabı üretiminde önemli bir yere sahipken; İtalya’da ev eksenli çalışanlar
triko üreten bölgelerde ve giysilerin montajının yapıldığı ülkenin güney bölgesinde oldukça
yaygındır. Kanada’da işlerini kaybeden birçok giysi üreticisi evlerinde firmalara fason olarak
üretim yapmaktadır. Avustralya’da üreticilerin 3/4’ünden fazlası ürünlerini ev eksenli
çalışanlara yaptırmaktadır. Japonya ise tekstil, giyim ve ayakkabı sektörlerinde ev eksenli
çalışmanın giderek azaldığı tek endüstrileşmiş ülkedir. Bu a-tipik durum, belki de,
Japonya’daki ev işçilerinin kayıtlı düzenli ve sendikalı olmasından kaynaklanmaktadır (ILO,
2000’den aktaran; Durusoy Öztepe N.2012).
2. Olumlu ve Olumsuz Yanları
Ev-eksenli çalışan kadınların yaptıkları işler, ev ortamında yapıldıkları için başta
çocuklar olmak üzere ailenin diğer fertleri açısından da ciddi sağlık sorunları ve tehlikeler
içermektedir. Ev-eksenli çalışma sistemi, içerdiği tehlikeler ve sebep olduğu sağlık sorunları
yanında başka sosyal sorunlara da yol açmaktadır. Bu sistemde, çocuk emeğinin oldukça yoğun
olarak kullanıldığı, özellikle kız çocukları ile bekâr kadınların ev-eksenli çalışma sürecinin bir
parçası oldukları görülmektedir (Hattatoğlu, 2000-2002; Kümbetoğlu, 1994; Eraydın ve
Erendil, 1999 aktaran Metin 2011 ).
Ev-eksenli çalışmanın taşıdığı yoğun olumsuz özellikler yanında sınırlıda olsa bazı
olumlu özelliklerinin olduğu ifade edilmektedir. Ev-eksenli çalışma, aile gelirlerinin düştüğü,
işsizliğin yaşandığı ailelerde oldukça önemli bir gelir kaynağı haline gelebilmektedir. Süreksiz,
belirsiz ve düşük gelir sağlayan bir çalışma olarak görülen ev-eksenli çalışma biçimi, ailenin
tek geliri olduğu durumlarda yaşamsal önem kazanmaktadır. Ev-eksenli çalışma üzerine
yapılan alan araştırmaları, ev-eksenli çalışma sisteminin kadınlar üzerinde özgürleştirici bir
etkisi olduğunu ve çalışmanın aile içi iktidar ilişkilerinin dönüşümünde önemli bir araç haline
gelebildiğini göstermektedir (Erendil, 2002 aktaran Metin 2011 ).
3. Literatürde Ev-Eksenli Çalışma
Esnek çalışma biçimlerinin çalışanlar üzerinde doğurduğu sonuçlar konusunda
literatürde birçok farklı görüş bulunmaktadır. Bazı görüşler esnekliğin olumlu olduğunu iddia
ederken bazıları esnekliğin emek açısından birçok olumsuzluğu beraberinde getirdiğini iddia
etmektedir. Aynı şekilde, esnek çalışma biçimlerinden biri olan ev-eksenli çalışmanın kadınlar
üzerinde yarattığı sonuçlar açısından birbirinden farklı görüşler mevcuttur.Ev-eksenli çalışma
sisteminin kadınlar açısından olumsuz olduğunu iddia edenlerin en temel argümanları arasında;
ev-eksenli çalışma biçiminin kayıt dışı çalışmayı pekiştirdiği, düzensiz ve dağınık bir çalışma
biçimi olduğu için sendikal örgütlenme dâhil her türlü örgütlenmeyi olanaksız kıldığı,
istatistiklerde tam olarak gözükmediği için kapsamının ne olduğunun tespit edilememesi yer
almaktadır. İstanbul’da konfeksiyon sektöründe ev-eksenli olarak çalışan kadınlar üzerine alan
çalışması yapan Prof. Dr. Lordoğlu’na göre (1990), ev-eksenli çalışma, emek örgütlenmesini
geriye çekerek geleneksel değerlerin yeniden üretilmesini sağlayan sosyal yapıyı hâkim kılan,
kadınları evin dört duvarı arasına hapsederek dünya ile ilişkisini koparan ve onu kullanan bir
sürecin ifadesidir ( MetinŞ.2011).
Küresel üretim zinciri içinde faaliyet gösteren ihracata dayalı sanayiler, eve iş verme
yönteminin yoğun olarak kullanıldığı yerlerdir. II. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası üretim
zincirinin iki türünün geliştiği görülmektedir (Gereffi, Korzeniewich, 1994). Bunlar, alıcı
yönelimli meta zincirleri ve üretici yönelimli meta zincirleri olarak tanımlanmaktadır (Durusoy
Öztepe N.2012).
Alıcı yönelimli meta zincirleri, genellikle üçüncü dünya ülkelerinde bulunan ihracatçı
ülkeler arasında dağılmış üretim ağları kurmada anahtar rol oynayan büyük perakendeciler,
pazarlamacılar ve markalı üreticilerden oluşmaktadır (Gereffi, 1999). Bu firmaların
karşılaştırmalı üstünlüğü tasarım ve pazarlamada yatmaktadır ve ağ örgütlenmesi yataydır
(Palit, 2007: 4). Bazı malların üretimi gelişmekte olan ülkelerde yapılırken, bunların tasarımı
ve pazarlaması gibi yüksek değerdeki aktiviteler endüstrileşmiş ülkelerde yapılmaktadır. Bu
bakımdan alıcı yönelimli zincirler, üretim için kendi tesisini kurmamakta, genellikle ürünün
tasarımı, pazarlama ve satışıyla ilgilenmektedir (Gereffi, Korzeniewich, 1994). Bu tür zincirler,
giysi, ayakkabı, oyuncak, ev eşyaları gibi emek yoğun tüketim malları üretmektedirler. Bu
yüzden sürekli olmayan tüketicilere dayanmaktadır. Bu markalar, malların fiziksel üretimini
tasarım ve pazarlama aşamalarından ayırmış, üretimini gelişmekte olan ülkelerde yaptıran,
fabrikası olmadan üretim yapan üreticilerdir (Durusoy Öztepe N.2012).
Üretici yönelimli zincirler ise, tam tersi, yüksek rekabet ve küresel ölçekte dağılmış
fabrika sistemleri ile karakterize edilmektedir. Uluslararası büyük şirketler üretim ilişkisinin
ileri ve geri bağlantılarının koordinasyonunda merkezi bir role sahiptir. Şirketler üretimin nasıl,
ne zaman ve nerede üretileceğini ve üretim zincirinin her aşamasında ne kadar kar tahakkuk
edeceğini kontrol etmektedir (Gereffi; 1999). Bu şirketler nihai ürünün üreticileridir.
Dolayısıyla bunların karşılaştırmalı üstünlüklerinin ana kaynağı üretimle ilgili faaliyetlerde
bulunmalarıdır (Palit, 2007). Sermaye ve teknoloji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren ve dikey
bir ağ yapısına sahip olan bu üretim zincirleri otomobil, uçak, elektrikli makine gibi ürünler
üretmektedir. Üretimin her aşamasının büyük şirketler tarafından kontrol edildiği bu tür üretim
örgütlenmelerinde, fason ilişki ağları zayıf, fason üretim için ayrılan alan çok küçüktür
(Durusoy Öztepe N.2012).
Ev-eksenli çalışanların büyük çoğunluğunun kadın olması görünmezliklerinin bir
nedenidir. Çünkü, bu kadınlar işgücü piyasası istatistiklerinde genellikle “ev kadını” veya işsiz
olarak sayılırlar, çalışan insanlar olarak görülmez, kabul edilmezler. İlaveten, ev eksenli çalışan
kadınların büyük çoğunluğu kendisini çalışan insan olarak görmez, saymaz. Mesela, evde eveksenli çalışan biri varsa, kadınlar onun işlerine genellikle yardım ederler. Bunu da, aile-içi
dayanışma olarak, kendilerinin ev-içindeki görevlerinden biri olarak yaparlar. İş yaptıklarını,
çalıştıklarını düşünmezler genellikle somut ve belirli süreli bir ihtiyacı gidermek için (mesela
yeni alınan halının 3-4 taksitini ödemek, dikiş ya da nakış makinesinin taksitlerini ödemek
için),kısa bir süre için bu işi yaparak ek bir gelir sağladıklarını, sonra bu işi bırakacaklarını
düşünürler. Her işin bir diğerinden kopuk ve/veya farklı olması, hiçbir işin süreklilik
göstermemesi, kadınların böyle düşünmelerini ve kendilerini “çalışan insan” olarak
görmemelerini kolaylaştırır (DİSK Birleşik Metal İşçileri Sendikası, 2003).
Carr, Chen ve Tate (2000), ev eksenli çalışma ile ilgili olarak üç temel konuya işaret
etmektedir: İlki, ev eksenli çalışma, dünyanın birçok yerinde istihdam alanında önemli bir
kaynaktır. SEWA ve UNIFEM’in 2007 yılında ortaklaşa düzenlediği Güney Asya Ev Eksenli
Çalışan Kadınlar Politika Konferansı verilerine göre, Güney Asya’da yaklaşık 50 milyon ev
eksenli çalışan bulunmaktadır. Bunların 30 milyonu ise Hindistan’da yer almaktadır.
Bangladeş’te kadın çalışanların %71’i ev eksenli çalışırken, Pakistan’da bu oran %65,
Hindistan’da ise %51’dir. Ayrıca bu oranlar giderek artış göstermektedir(Durusoy Öztepe
N.2012).
2000 yılında Güney Asya’da tüm kadın çalışanlar içinde ev eksenli çalışan kadınların oranı
%35 iken, 2005 yılında bu oran %51’e çıkmıştır (SEWA, UNIFEM, 2007).
Filipinler’de tarım dışı enformel sektör istihdamın % 9’unu ev eksenli çalışanlar
oluşturmaktadır (Mehrotra, Biggeri; 2002 akt. aktaran; Durusoy Öztepe N.2012).
Arjantin’de ise imalat sektöründeki işçilerin yaklaşık %10’u evde çalışanlardır (Carr, Chen,
Tate; 2000).
Evde çalışanların sayısındaki, bu artış hem arz hem de talep tarafından kaynaklanmaktadır.
İşverenler ev eksenli çalışmayı işgücü maliyetlerini azaltan bir dış kaynak olarak talep ederken;
ev eksenli çalışanlar açısından iş ve aile yaşamını dengede tutmanın bir yolu olarak
görülmektedir (Kantani,2004).
İkincisi, ev eksenli çalışma, özellikle kadınlar için önemli bir istihdam kaynağıdır (Carr,
Chen, Tate; 2000). Dünya genelinde ev eksenli çalışanların büyük çoğunluğunu kadınlar
oluşturmaktadır.
Örneğin; Hindistan’da sigara saranların %90’ı, Arjantin’de giyim ve ayakkabı endüstrisinde ev
eksenli çalışanların %85’i, Güney Asya’da ev eksenli çalışanların %80’i ve Avrupa’da
(Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya ve Hollanda) ev eksenli çalışanların %90’ı kadındır
(ILO, 2002). Ev eksenli çalışanların %85’ten fazlası ayakkabı ve giyim endüstrisindeki
kadınlardır; Almanya, Hong Kong, İtalya ve Japonya’da ev eksenli çalışanların %85’ten
fazlasını yine kadınlar oluşturmaktadır (Carr, Chen, Tate; 2000 aktaran; Durusoy Öztepe
N.2012).
Ve üçüncü olarak, ev eksenli çalışanlar, kilit endüstrilerdeki çalışma gücünün önemli bir
payını oluşturmaktadırlar. Ev işi, tekstil ve giyim endüstrilerinde, deri endüstrisinde, halı
yapımı ve elektronik endüstrisinde eve iş verme sistemi yoğun olarak kullanılmaktadır (Carr,
Chen, Tate, 2000’den aktaran; Durusoy Öztepe N.2012).
4. Genel Hatlarıyla Ev-Eksenli Çalışma Sistemi
Dünyada ve Ülkemizde ev-eksenli olarak çalışanların büyük çoğunluğu kadınlardan
oluşmaktadır. Kadınların büyük çoğunluğunu oluşturduğu ev-eksenli çalışma sisteminde ilk
karşılaşılan sorun, evde çalışma kavramının kimleri kapsadığı, yani kimlerin ev- eksenli çalışan
olduğudur. Ülkeden ülkeye farklı tanımlamalar olmakla birlikte, ILO’nun “Ev-Eksenli
Çalışma” konusunda yapmış olduğu tanım, genel kabul görmektedir. ILO’nun 1996 tarihli ve
177 sayılı “Evde Çalışma Sözleşmesi”nin 1. maddesinde, “Ev-Eksenli Çalışma” şu şekilde
tanımlanmaktadır:
“'Evde çalışma' terimi, evde çalışan olarak anılacak olan bir kimse tarafından,
(i) Kendi evinde veya işverenin işyeri hariç kendi seçtiği bir başka mekânda;
(ii) Ödeme karşılığında yapılan, söz konusu kişinin ulusal yasalar, yönetmelikler ve
mahkeme kararları uyarınca bağımsız işçi sayılmasını gerektirecek ölçüde özerkliğe
ve ekonomik bağımsızlığa sahip olmaması kaydıyla;
(iii) Teçhizatı, malzemeyi ve kullanılan diğer girdileri kimin sağladığı önemli
olmaksızın, işveren tarafından belirlenen bir ürün veya hizmetle sonuçlanan iş
anlamına gelir” (Metin, Ş., 2011).
Tüm dünyada yaygınlaşan evde çalışmaya konu olan işler büyük oranda çeşitlilik
göstermektedir. Buna göre; kilim, halı, battaniye, kumaş dokumacılığı, elde ya da makinede
çorap örme, örgü, dantel, piko ya da iğne oyası yapma, kanaviçe işleme, terzilik, yorgan dikimi,
konfeksiyon satış mağazalarının paça bastırma, daraltma vb. düzeltme isleri, etiket basma ve
dikme, kumaştan düğme basma, çıtçıt-düğme dikme, tekstil-konfeksiyon bağlantılı kesim,
dikim ve temizleme işleri, saten bluz-kot parçası ya da kazak üzerine boncuk veya iple nakış
isleme, kot dikişi, gelinlik ve abiye kıyafet işleme, takı ve toka yapımı, hediyelik eşya,
oyuncak, çeyiz eşyası yapımı, çeşitli bitkilerin toplanması, kurutulması ve paketlenmesi, kuru
çiçek, kumaş veya ahşap boyama, kese kağıdı yapımı, kağıt atlama, nikah şekeri hazırlama,
sakız paketleme, çeşitli ambalajlama işleri, çuvaldan kiloluğa şeker paketleme, çamaşır ipi
hazırlama, hastanelere laboratuar tüpü hazırlama, tampon, gazlı bez ve hastalar için ped
hazırlama, tül kesme, peynir ve yoğurt yapımı, erişte kesme, tursu yapma, lokantalara ev
yemekleri hazırlama, yufka açma, süpermarketlere elle ya da makine ile mantı-sigara böreği
hazırlama, meze hazırlama, pastaneye tatlı-pasta-kurabiye vb. hazırlama gibi gıda sektöründeki
işler, Trabzon hasırı gibi bazı altın ve gümüş işçilikleri, parafin üzerine değerli taş montajı gibi
kuyumculuk işleri, internet üzerinden e-ticaret ya da telefonla satış, bilgisayarda yazı yazma,
muhasebe, fiş-priz gibi elektrik aksamının veya otomobil camı sileceklerinin montajı gibi
teknik ekipmanların montajının yanı sıra, çapak alma, temizleme ve ambalajlama işleri de eve
iş olarak verilebilmektedir (Karadeniz, 2004’den aktaran: Çarhoğlu, 2011).
Asya’da özellikle Hindistan’da “beedi” olarak adlandırılan tütün yapraklarını sarma işi,
halı-kumaş dokuma, dikiş, çeyiz eşya üretimi,oyuncak, takı, hediyelik eşya yapımı,
ambalajlama ve konfeksiyon işleri,kışlık gıda üretimi, evde çamaşır yıkama ve ütü yapma, evde
çocuk bakma, elektrik aksamlarını monte etme, otomotiv parçaları montajı, abiyegiysilere pul,
boncuk, nakış işleme, çeşitli el işleri, tül kesme, örme işleri,gıda sektörüne malzeme hazırlama
işleri (Metin, Ş., 2011), ev-eksenli çalışma sektöründe üretim yapılan birbirinden farklı
alanlarından bazılarıdır.
Ev-eksenli çalışma sektörü günümüze yaklaştıkça giderek yaygınlaşma temayülü
göstermekle birlikte, bünyesinde kronikleşmiş birtakım sorun ve sıkıntıları da barındırmaktadır.
Bunların başında istihdamın kayıt dışı olması ve kadınların işçi olarak kabul
edilememelerinden kaynaklanan problemler gelmektedir. Kadınlar başta olmak üzere işgörenler
için dezavantaj olan bu problemler, firmalar açısından ise avantaj haline dönüşmektedir. Eveksenli çalışma sayesinde firmaların elde ettiği en önemli avantaj, otonom maliyetlerinden
(elektrik, su, kira...) kurtulmalarıdır. Bu sorun karşısında özellikle de kadınlar arasında son
yıllarda örgütlenme cihetine gidilmesi, ev-eksenli çalışan kadınlara yönelik birçok kuruluşun
hayata geçirilmesini beraberinde getirmiştir.
5. Dünyada Ev-Eksenli Çalışmanın Bazı Örgütlenme Örnekleri
Ev-eksenli çalışan kadınlarca sendikalaşma faaliyetleri ve dernek, kooperatif gibi diğer
sivil toplumları uhdesinde bir araya gelmeleri, bu sektördeki iki temel örgütlenme biçimini
teşkil etmektedir.
Somutlaştırmak gerekirse; ev-eksenli kadın çalışanların sendikal biçimdeki
örgütlenmelerinin en tanınmış örnekleri Hindistan’daki SEWA (Serbest Çalışan Kadınlar
Örgütü), Avustralya’da Avustralya Tekstil, Giyim ve Ayakkabı İşçileri Sendikası (TCFUA),
Portekiz’de Maderia Nakış İşçileri Sendikası, Güney Afrika’da SEWU (Serbest Çalışan
Kadınlar Sendikası), Japonya’da Tüm Japon Ev İşçileri Sendikaları Genel Konfederasyonu,
Kanada’daUluslararası Kadın Giysi İşçileri Sendikası içinde oluşturulan Ev İşçileri Birliği’dir
(Rowbotham, 1999; Huwsand Podro, 1995’den aktaran: Metin, Ş., 2011).
Enformel sektör istihdamı üzerine çalışan bir diğer kuruluş 2002 yılında kurulmuş olan
Street Net–International‘dir. StreetNet üyeleri, enformel sektörde çalışanlar ile ilgili çeşitli
kooperatifler, sendikalar ve dernekleri bünyesinde barındıran bir şemsiye kuruluştur. Üye
kuruluşlarının çoğunluğu Latin Amerika,Afrika ve Asya’daki sokak satıcıları, pazarcılar ve
işportacılar, ev eksenli çalışan kadınlar, geçimlik olarak tarımda çalışan kadınların
kooperatifleri, dernekleri ile sendikalarıdır (www.streetnet.org, 2011’den aktaran: A. Kayahan
Karakul, 2010).
Tüm bunların dışında internet ortamında örgütlenen, ev-eksenli çalışan kadınlara
yönelik çalışmalar yürüten ve en geniş ağa sahip olan örgütlenme ise “Uluslararası Ev-Eksenli
Çalışan İşçiler Ağı”(HomeNet) olup, çeşitli ev-eksenli çalışan örgütlerinin temsilcilerinin bir
araya gelmesiyle 1994 yılında kurulmuştur ve tüm kıtalarda üyeleri bulunmaktadır. Ülkemizde
de birçok ilde bu örgütlenmeye dâhil olan ev-eksenli çalışan kadın grupları mevcuttur.
HomeNet’in temel amacı, ev-eksenli çalışan kadınların birbirleriyle tecrübelerinin ve bilgi
birikimlerinin paylaşımının sağlanması, üyelerine destek verilmesi ve uluslararası kampanyalar
organize edilmesidir. HomeNet’in faaliyet gösterdiği belli başlı ülkeler ve bu ülkelerde
yürütülen faaliyetler aşağıda özetlenmiştir.
5.1. Balkan Ülkeleri ve Bulgaristan
Ev Eksenli Çalışanlar Birliği (HomeNet), Bulgaristan’da 2002’de kurulmuştur.
Çalışmaları arasında ev eksenli çalışanları desteklemek, birçok organizasyon, savunuculuk ve
eğitim faaliyetlerine katılmaktır. HomeNet’in temel aktivitelerinden birisi ev eksenli işçiler ve
diğerleri için bilinçlendirme etkinlikleri düzenlemektir. İşsizlerin ve ev eksenli işçilerin
niteliklerinin iyileştirilmesi üzerine araştırma ve çalışmalar yapmaktır. Ayrıca HomeNet
Bulgaristan’da
atölye
ve
konferanslara
da
ev
sahipliği
yapmaktadır
(http://wiego.org/wiego/association-home-based-workers-bulgaria-ahbw).
Kayıt dışı ekonominin Dünya çapındaki en temel sorunlardan biri olduğu fark edilmiş
olup, genellikle iş gücü piyasasının makul iş açıkları, düşük kaliteli işler, fakir ve düşük
verimlilik, ayrımcılık, dışlama ve kırılganlık ile ilişkilendirilmiştir. Bu durum sadece kişileri
etkilememekte, politik ve mali alanlarda da zararlı etkileri mevcuttur. Kadınların resmi
olmayan sektörlerdeki çalışma payı dünyanın her yerinde fazladır ve genellikle % 60 - % 80
aralığındadır. Kadınlar çoğunlukla ailelerinin yaşayabilmesi ve hayatlarının sürdürülebilmesi
için gayrı resmi ekonomide çalışmak durumunda kalmaktadır. Ev işleri alternatiflerden sadece
bir tanesi olup, birçok kadın birden fazla aktiviteyi kombine etmekte (bazen biri ve aynı
zamanda) ya da yıl boyunca sezonluk iş yapmaktadır.
Gayrı resmi sektörün en fazla görünmeyen işçi grubu olan ev çalışanları, asıl olarak evinde
paralı iş yapan kadınlardır. Eskiden, gayrı resmi ekonomi küçük işletmeleri korumak için bir yol
olarak değerlendirilmekteydi. Günümüzde ise gayrı resmi ekonomi ve ev-eksenli çalışanlar için
özel politikaların benimsenmesi veya ihtiyaçlarının karşılanması için organizasyonlar
oluşturulması gerekliliğinin farkına varılmıştır. Gayrı resmi ekonomi, sektördeki küçük ölçekli
işletmeler açısından politik önem arz etmektedir. Gayrı resmi ekonomi resmi olandan bağımsız
veya ayrı olarak değerlendirilmemeli, tam tersi birbirleriyle olan ilişkileri göz ardı edilmemelidir.
Taşeron zincirler, büyük girişimcilerin mallarını gayrı resmi atölyelerden almaları ve bu
atölyelerin ev işçilerini kullanmaları, sokak satıcılarının, ev-tabanlı çalışanların ekonomi, malların
dağıtımı ve ticareti için önemli rol oynadıkları dikkatlerden kaçmamalıdır.
2012-2013 yıllarında Balkanlarda, özel olarak resmi olmayan ve ev çalışanlarının
problemleri ile uğraşan organizasyonların katılımıyla yönetilen iki konferansın ardından
aşağıdaki sonuçların altı çizilmiştir:
1. Ev tabanlı ve gayri resmi çalışanların problemleriyle sadece sivil toplum örgütleri
ilgilenmektedir. Çoğu devletler ve ticaret birliklerinin gayri resmi çalışanları ışığa çıkarmak
için politikaları bulunmamaktadır.
2. ILO’nun 177 sayılı sözleşmesi Bulgaristan ve Arnavutluk tarafından onaylanmıştır.
Makedonya ev-tabanlı çalışma ile ilgili bir yasayı kabul etmiştir. Bunun dışında; Arjantin,
Belçika, Bosna Hersek, Finlandiya, İrlanda, Hollanda, Tacikistan 177 sayılı sözleşmeyi
imzalayan ülkelerdir.
Ancak, bunun ev tabanlı işçilerin işlerinin düzenlemek için bir regülasyon olduğunu
varsaymamak gerekir.
Bu sonuçlar akılda tutularak, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ, Makedonya, Arnavutluk,
Gürcistan, Ukrayna, Ermenistan, Kırgızistan, Türkiye ve merkezi Avrupa için en kırılgan ve
gizli istihdam ticaret birliği kurulmuştur.
İstihdam –daha açık olarak düzenli iş– yoksulluğu azaltmak için anahtar yoldur.
Dünyadaki yoksulların büyük bir bölümü ve özellikle de gelişmekte olan ülkelerde yaşayanlar
muhtelif işlerde çalışmaktadır. Çoğunluğu kadın olan 630 milyon fakir çalışan bulunmaktadır.
Bu kesim kendilerini fakirlikten çıkaracak bir yolda ilerleyememektedir, zira büyük çoğunluğu
hayatlarını gayri resmi ekonomiden kazanmaktadır. Bu alanda kazançlar az, maliyetler ve
riskler fazladır.
Makedonya’daki gayri resmi ekonomi, düşük gelire ve yüksek risklere ilave olarak
aşağıdaki olumsuzluklara da yol açmaktadır:
- Üretken kaynaklar ve ekonomik fırsatların eksikliği
- Hem üreticiler hem de çalışanlar için ekonomik hak eksikliği
- Sosyal koruma eksikliği
- Organizasyon ve temsilcilik eksikliği
Sunulan bu program, gayri resmi çalışan kadınlar için ekonomik hakları koruma,
problemleri belirlemek için çok yönlü yaklaşım içermektedir. Özellikle de Doğu Avrupa’da
yerel düzeyde istihdam edilmek, evde çalışmak, işportacılık yapmak suretiyle gayri resmi
çalışan kadınların ihtiyaçlarına odaklanmaktadır.
Bu program gayri resmi çalışanların organize liderliklerinin ve seslerinin güçlenmesini,
politika yapıcıların problemlerine hassasiyet göstermelerini ve gayri resmi çalışan kadınların
yaşam koşullarını iyileştirecek politika ve uygulamaların savunulmasını sağlayacak üyelik bazlı
organizasyonlar için kapasite oluşturulması gerekliliğinin altını çizmektedir. Proje bu yolla
yoksulluğa ve cinsiyet eşitsizliğine de işaret etmektedir. Genel anlamda HNEE’nin ve
partnerleri, ekonomik özgüven kazanmaları ve politikaya, yönetime katılımlarını artırmak için
çalışan fakir kadınlara asistanlık yapmayı amaçlamaktadır.
HNEE’nin öncelikli düşüncesi, başlangıcı özellikle gayri resmi sektördeki fakir kadın
çalışanların ekonomik gücünü arttırmak ve üyelik bazlı organizasyonları ve sektör bazlı ağları
oluşturmaktır. Bununla beraber boyutları, içeriği, karakteristikleri ve iyileştirilmiş istatistiklerle
ve araştırmalarla gayri resmi ekonominin katkılarını da hesaba katacaktır. Bunun için politika
diyalogları öne çıkarılacaktır ve burada gayri resmi çalışma organizasyonlarından temsilciler
bulunacaktır ve daha adil çalışma koşulları, uluslararası ticarete katılma, sosyal koruma ve şehir
planlama politikaları oluşturulacaktır.
Sunulan resmi olmayan çalışanlar için ekonomik hakları güvene almanın hedefi bu
hususları hayata geçirmektedir. Ancak, günümüz itibarıyla gayri resmi işçiler yeni ya da daha
yoğun tehditlerle karşılaşmaktadır. Bu tehditler arasında, fakir çalışanların yaşam bölgelerini
etkileyen global ekonomik durgunluklar, hızlı şehirleşme, fakir çalışanları önemsemeyen
politikalar sayılabilecektir. Bu sorunların çözümü için yenilenmiş yaratıcılığa, enerjiye ve
bilgi paylaşımına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu programın yenilikçi yanı, kadınların ekonomik
güçlenmesine bütünsel yaklaşımının yanı sıra, aşağıdaki sektörlerde ortaya çıkan:
- Yükselmiş yetenek ve donanım ihtiyacı
- Daha fazla ekonomik fırsat ve ulaşma ihtiyacı
- Daha güvenli çalışma yerleri ihtiyacı
- Yatırımcı ve çalışanların yasal kimlik ve haklar ihtiyacı
- Daha fazla pazarlık gücü ihtiyacı
- Artırılmış sosyal koruma ihtiyacı
- Daha iyi fiyatlar ve ticaret koşulları ihtiyacı
- Gayri resmi çalışan kadınların kendi organizasyon ve ağ ihtiyaçları
bakımından da hususlar ihtiva etmektedir.
Tüm elemanlar ve alakalı aktivitelerin aşağıdaki sonuçları ortaya çıkmaktadır:
1. Gayri resmi çalışan kadınların liderliğini güçlendirme böylece ihtiyaçlarını ve
sıkıntılarını politika yapanlara iletebilmeleri,
2. Fakir çalışanların üyelik bazlı organizasyonlarını güçlendirme, pazara ulaşım,
ağlaşma, politika etkileri ve değişiklikleri,
3. Gayri resmi kadın çalışanlar için olumlu politika değişiklikleri,
4. Gayri resmi çalışan ve politika yapıcıları arasındaki bilgi kalitesini güçlendirme,
kadın gayri resmi çalışanların yaşam alanlarının kalitesini arttıran ve fakir çalışan hareketiyle
artan çarpan etkisi kazanma,
5. Gayri resmi organizasyonların yeteneklerini arttırma ki yetenek geliştirme eğitimi
verilebilmesi, ülkeler arası en iyi deneyimlerin paylaşılması,
6. Kadınların organizasyonlara katılımını artırma ve liderlik kapasitelerinin arttırılması.
Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ, Ermenistan, Ukrayna,
Gürcistan, Türkiye ve Kırgızistan’ın operasyon alanı olarak belirlendiği çalışmalarda,
aralarındaki miras farklılıkları, iş sektörleri ve coğrafi farklılıklar olsa dahi, aktivitelerin
aşağıdaki sonuçları ortaya çıkmaktadır:
1. Gayri resmi çalışan kadınların liderliğini güçlendirme böylece ihtiyaçlarını ve
sıkıntılarını politika yapanlara gönderebilmeleri,
2. Fakir çalışanların üyelik bazlı organizasyonlarını güçlendirme, pazara ulaşım,
ağlaşma, politika etkileri ve değişiklikleri,
3. Gayri resmi kadın çalışanlar için olumlu politika değişiklikleri,
4. Gayri resmi çalışan ve politika yapıcıları arasındaki bilgi kalitesinin güçlendirilmesi,
kadın gayri resmi çalışanların yaşam alanlarının kalitesini arttırılması ve fakir çalışan
hareketiyle artan çarpan etkisi kazanılması,
5. Gayri resmi organizasyonların yeteneklerini arttırma ki yetenek geliştirme eğitimi
verebilmesi, ülkeler arası en iyi deneyimlerin paylaşılması,
6. Kadınların organizasyonlara katılımını artırılması ve liderlik kapasitelerini
arttırılması (Home-Net - European network of home-based workers. Securing Economic Rights
for Informal Workers).
5.2. Avustralya
Avustralya giyim imalatı içinde ev işçilerinin payı oldukça büyüktür. 1995 yılında
yapılan bir hesaplamaya göre, Avustralya giysi endüstrisinde, ev işçilerinin sayısının, onlara
yardım eden aile üyeleri ile birlikte 330 bin dolayında olduğu tespit edilmiştir. İthalat
tarifelerinin 1992 yılında azalmaya başlamasından bu yana Avustralyalı üreticiler düşük işgücü
maliyetlerine sahip ülkelerden gelen ithal mallarla rekabet edebilmek için işgücü maliyetlerini
azaltma yoluna gitmişlerdir. Bunun sonucu olarak fason atölyelerde ve ev eksenli çalışma
şekillerinde büyük artış olmuştur. Büyük şirketlerin kapanması ya da küçülmeye gitmesiyle
birlikte giyim endüstrisinin önemli bir kısmı fason atölyelere ve evlere taşınmıştır. Küresel
düzeyde yaşanan değişim ve çok uluslu şirketlerin özellikle tekstil sektöründe taşeron firmalar
aracılığı ile ev eksenli çalışan kadın emeğine karşı artan talebi, Avustralya Tekstil, Giyim ve
Ayakkabı Sendikası’nın da ev işçilerine olan ilgisini arttırmıştır (Durusoy Öztepe N.2012).
Avustralya Tekstil, Giyim ve Ayakkabı İşçileri Sendikası (TCFUA), temelde formel
sektöre yönelik örgütlenme olmakla beraber, enformel sektörde ev eksenli çalışan sayısının
artmasıyla, bu gruplara yönelik kendi içinde özel birimler oluşturmuştur. 1986 yılına kadar ev
işçilerinin ücretleri düşürdüğü ve fabrika işçisinin pazarlık gücünü kırdığı gerekçesiyle evde
çalışma şekline sıcak bakmayan sendika, 1986’dan sonra bu yaklaşımını terk etmiş ve evde
çalışanların haklarına yönelik yeni stratejiler geliştirmiştir (Rowbotham, 1999 akt.Durusoy
Öztepe N.2012). Sendikanın evde çalışanların diğer işçilerle aynı haklara sahip olması yönünde
yürüttüğü kampanyalar sonucunda 1987’de, iş yasaları, işyeri dışında çalışan işçileri de kapsar
hale getirilmiştir. Böylece, ev-eksenli çalışanlar, yasal ücretlere uygun ücret, çalışma saatleri,
yıllık izin, yıllık ücret zammı ve fazla mesai ücretine, yazılı iş akdiyle ve kayıtlı çalışma
imkânına sahip olmuşlardır (Rowbotham, 1999). Bu haklardan yararlanabilmek için çok sayıda
ev işçisi sendikaya üye olmaya başlamışlardır. Ancak işverenlerin yükümlülüklerini yerine
getirmemesi ve ev eksenli çalışanların yasal haklarından haberdar olmaması sendikayı 1994’de
evde çalışanları bilgilendirme kampanyası başlatmaya sevk etmiştir. Bunun sonucunda ev
işçilerini yasal hakları konusunda bilgilendiren broşürler basılmış; bu işçilerin telefonla bilgi
alabildiği, çok dilli bir bilgilendirme hattı kurulmuştur. Sendika, bu kampanya dâhilinde, sekiz
haftalık bir süre içinde, kendi durumları hakkında konuşmak ve bilgi almak isteyen yaklaşık
3000 ev işçisinden telefon almıştır(http://tcfua.org.au/outworkers/union-campaignsakt.Durusoy
Öztepe N.2012).Bir yılın sonunda ise toplam 6000 ev işçisi sendika ile iletişime geçmiş; ancak
bunların çok az bir kısmı sendikaya üye olmuştur(Rowbotham, 1999: 10 akt.Durusoy Öztepe
N.2012).
Yürütülen kampanyalar sırasında ev işçilerinin çalışma koşullarına ilişkin önemli
bilgilere ulaşılmıştır. Tehdit, fiziksel şiddet, cinsel taciz gibi uygulamalara maruz kalan bu
kişilerin çalışma koşullarının 19. yüzyıl çalışma koşullarını aratmadığı ortaya çıkmıştır
(Rowbotham, 1999 akt.Durusoy Öztepe N.2012). Kampanya sonucunda elde edilen bilgiler ile
1995 yılında “Modanın Gizli Bedeli” adlı rapor yayınlanmıştır. Bu rapor, giyim endüstrisinde
ev işçilerinin yapısal rolünün yanı sıra kendi kişisel hikâyelerini ve deneyimlerini de belgeleyen
ilk rapor olma özelliğini taşımaktadır. Bu rapor sonucu Sendika, birçok örgütün de desteğini
alarak 1997’de “Adil Giyim Kampanyasını” (Fairwear Campaign) başlatmıştır. Adil Giyim
Kampanyası Avustralya’dakihttp://tcfua.org.au/outworkers/union-campaigns ve dünyadaki ev
işçilerinin haklarını desteklemek için gerekli araçları sağlamayı amaçlayan bir kampanya olarak
tanımlanmaktadır. Temelde işçileri sömürerek çalıştıran markaları teşhir ederek tüketicilerin
dikkatini çekmeyi amaçlamakta; böylece ev işçilerinin yasal kazanımlarına uyulması
konusunda işverenler üzerinde bir kamuoyu baskısı yaratmaktadır ( DurusoyÖztepe N.2012).
TCFUA, bu kampanya sonunda olumsuz yönde etkilenen moda sanayisi ile masaya
oturarak, bir sendika sanayi işbirliği olarak şirketlerin ev işçilerine karşı davranışını izlemek ve
etik davranan üreticileri akredite etmek amacıyla 1997 yılında Evde Çalışan İşçiler Uygulama
Yasasını görüşmüş ve karara bağlamıştır. Bu yasaya göre firmalar, kendi markalarını üreten
evde çalışan işçilerin asgari ücret almasını, yasal sistemin gerektirdiği ek yardımları ve
koşulları elde etmesini sağlamak zorunluluğunu, şirketlerin ve taşeronlarının ayrıntılı bilgi
vermesini ve Sendika’nın çalışma koşullarını takip etme yetkisini kabul etmişlerdir
(Rowbotham, 1999 akt .DurusoyÖztepe N.2012).
2000’li yılların başından itibaren sendika ev işçilerinin eğitimi konusuna eğilmiş;
yürüttüğü kampanyalarla ev işçilerinin eğitimine yönelik kurslar başlatmıştır. Bu kurslarla ev
eksenli çalışanların hem günlük yaşamlarında, hem de iş ilişkilerinde gerekli olan dil ve iletişim
becerisinin arttırılması, okuma yazmanın öğretilmesi amaçlanmaktadır. Ev eksenli çalışanların
yasal haklarının farkında olmaları, iş sağlığı ve güvenliği konusunun anlaşılması ve uyulmasını
gibi konularda da bilgilendirmelerin yapılması eğitimin diğer ayağını oluşturmaktadır
(http://tcfua.org.au/outworkers/union-campaigns)
Sendikanın Avustralya çapında yürüttüğü bu mücadele ile konfeksiyon sektöründe evde
çalışan bir çok kişinin yasal işçilik hakları kabul edilmiştir. Son olarak Mart 2012’de tekstil,
giyim ve ayakkabı endüstrisinde çalışanlar için “Adil Çalışma Değişiklik Tasarısı” yürürlüğe
girmiştir. Bu yeni yasa ile tekstil, giyim ve ayakkabı sektörlerinde uzun ve karmaşık tedarik
zincirinin en altında yer alan ev eksenli çalışanların eşitsiz konumu ele alınmış, yasa onları
diğer çalışanlarla aynı statü ve koruma altına almıştır. Bu durum ev eksenli çalışanların tedarik
zinciri içerisinde işveren tarafından ödenmeyen ücretlerini ve haklarını almalarına olanak
tanımaktadır. Bu yasa ile tekstil giyim ve ayakkabı endüstrisinde ev eksenli çalışanlara yasalar
karşısında diğer Avustralyalı işçilerle eşit muamele edilmesi hakkı getirilmiştir. Evde çalışanlar
artık diğer işçilerle eşit asgari ücret almaya ve eşit koşullarda çalışmaya hak kazanmıştır.
Sendikanın yürüttüğü bu mücadele, örgütlü hareketin gerekliliği konusunda en iyi örneklerden
birini oluşturmaktadır (Durusoy Öztepe N.2012).
5.3. Portekiz
Maderia nakış endüstrisiyle ünlü, Portekiz’e bağlı özerk bir adalar topluluğudur. Nakış
sektörü adanın ekonomisinde önemli bir paya sahiptir ve aktif nüfusun en az beşte biri geçimini
bu sektörden sağlamaktadır. Nakış işlerinin hepsi, büyük çoğunluğu kırsal bölgelerde yaşayan
ev eksenli kadınlar tarafından yapılmaktadır. 1937’de hem işçileri hem de işverenleri
kapsayarak kurulan Madeira Nakış İşçileri Sendikası, 1975’e kadar ev eksenli çalışanlara
yönelik girişimlerde bulunmamıştır. 1976’da evde çalışanlara örgütlenme hakkının
tanınmasıyla birlikte sendika, evde çalışanların örgütlenmesi için önemli çalışmalar yapmıştır.
1976-1980 yılları arasında ise iki bin kadın üye kazanmıştır (Rowbotham, 1999akt Durusoy
Öztepe N.2012.) 30 yılı aşkın bir süre ile ev eksenli çalışanların en eski örgütlenmelerinden biri
olan SIBTTA’nın üye sayısı, 2000 yılında yaklaşık 8 bine ulaşmıştır
(http://www.globallabour.org/trade_unions_and_the _informal_sector_wiego.htm).
Maderia Nakış İşçileri Sendikasının ev eksenli çalışanlara karşı ilk talebi sosyal
güvenlik hakkının kazanılması yönünde olmuştur; bu hak 1979 yılında elde edilmiştir
(Rowbotham, 1999akt. Durusoy Öztepe N.2012). Sendika yürüttüğü faaliyetlerle, bölge
hükümeti tarafından kabul görmüş; yapılan mücadele sonucunda evde çalışan işçiler, sosyal
güvenlik, emeklilik ve işsizlik ödeneği gibi haklardan yararlanmaya başlamışlardır. Sendikanın
en büyük kazanımı özellikle emeklilik ve işsizlik hakları konusunda olmuştur. Sendika ayrıca
1996’dan beri, özellikle Çin’den ihraç edilen hasırlardan dolayı zarar görmüş hasır işçilerini ve
serbest ticaret bölgelerindeki tekstil işçilerini örgütlemeye devam etmektedir (Rowbotham,
1999 akt.Durusoy Öztepe N.2012). Ancak adadaki serbest ticaret bölgesinde çalışan tekstil
işçilerini örgütleme çalışması, bölgenin kapatılması sonucu yarım kalmıştır (Durusoy Öztepe
N.2012).
5.4. Güney Afrika
Serbest Çalışan Kadınlar Sendikası (SEWU), 1994 yılında Güney Afrika’nın Durban
Bölgesinde, SEWA’yı örnek alarak kurulmuş ulusal bir örgüttür. SEWU Güney Afrika
enformel sektöründe hayatta kalmaya çalışan ve kendi hesabına çalışan kadınları örgütlemek
özel amacıyla kurulmuştur (Bennet, 2003). Sendika, geleneksel sendikalar tarafından ihmal
edilen işgücünün önemli bir bölümünü kapsamaktadır. Sokak satıcıları, ev eksenli çalışanlar ve
tarımda çalışanlar gibi enformel çalışan birçok kadın çalışanı örgütlemektedir. Üyelerinin
büyük bir kısmı kırsal alanda bulunmakta ve çok düşük gelirlilerden oluşmaktadır.
SEWU, kendi hesabına çalışan kadınları, kendi bünyesinde kabul ettiği amaç ve
hedefleri doğrultusunda örgütlemektedir. Sendikanın amaç ve hedefleri şunlardan oluşmaktadır
(Bennet, 2003):
- Kadınlar arasında bir birlik kurmak ve kolektif bağımsız çalışmalarını geliştirmek
- Kadın çalışmasını ekonomide görünür kılmak
- Ekonominin bütün aktiviteleri içindeki kadınlar için sosyal adaleti sağlamak
- Üyeleri arasında sendikal birlik ve dayanışma ruhunu telkin etmek, geniş işçi sınıfının
alt katmanlarında yer alan kadınlara liderliği inşa etmek.
Başlıca amacı, kadınları bir araya getirerek görünürlüklerini arttırmak olan Serbest
Çalışan Kadınlar Sendikası, aynı zamanda üyelerinin, yasal ve kamusal haklara ulaşmasını,
bilgi ve becerilerinin artmasını amaçlayarak bu konuda çalışmalar yürütmektedir. Üyelerinin
çoğu kendi hesabına çalışanlardan oluştuğu için SEWU, geleneksel sendikalardan farklı olarak,
işçi işveren ilişkisinin çatışmalı tarafıyla ilgilenmek yerine, onlara bilgi ve becerilerini attıracak
alternatif eğitim ve beceri programları sağlamaktadır (Bennet, 2003). Sendika, üyelerine
iletişim ve pazarlık becerilerini arttırma konusunda eğitimler vermekte, kadınlara yasal hakları
konusunda yardımcı olmaktadır. Çocuk bakımı, finansal destek, analık, hastalık, sakatlık gibi
çeşitli yardımların eksikliği durumlarında sorunların çözümü için kadınlara nasıl organize
olacakları konusunda yardım etmektedir. SEWU, ayrıca, kadınların ihtiyacına yönelik olmayan
mevzuatların değiştirilmesinde kadınların baskısını arttırmak için onlara lobi becerilerini
arttıracak eğitimler sunmaktadır. Formel sektör dışında çalışan kadınların liderlik becerilerini
artırma konusunda verdiği eğitimler de SEWU’nun başka bir faaliyet alanını oluşturmaktadır
(Durusoy Öztepe N.2012).
5.5. Hindistan
Serbest Çalışan Kadınlar Örgütü (SEWA), 1972 yılında Hindistan’da, yoksul kendi
hesabına
çalışan
kadınları
örgütlemek
amacıyla
kurulmuştur
(http://previous.wiego.org/main/membersewu.shtml). Bu sendika, 1920 yılında kurulan,
Hindistan’ın en eski ve en büyük tekstil çalışanları sendikası olan Tekstil İşçileri Örgütü
(Textile Labour Association, TLA) içinden çıkan bir örgütlenmedir. 1971 yılında bir işçi
derneği olarak ortaya çıkan SEWA, 1926 tarihli Hindistan Sendikalar Kanununa dayanarak,
1972 yılında kendisini Sendika olarak kurmuştur. Enformel sektörde çalışan kadınları
örgütleyen en eski sendika olma özelliğini taşıyan SEWA, kurulduğundan bu yana ev eksenli
çalışanları, sokak satıcılarını ve geçici işlerde çalışan kadınları örgütlemiş ve onlara finans,
sağlık, çocuk bakımı ve eğitim gibi konularda hizmetler sağlamıştır (Carr, Chen, Tate; 2000).
SEWA’nın üye sayısı 2008 yılında tüm Hindistan genelinde 966 bine ulaşmıştır.
Bunların
üçte
ikisini
kırsal
alandaki
üyeler
oluşturmaktadır
http://www.sewa.org/About_Us_Structure.asp).Yıllar içinde SEWA’nın üye profilinde
değişiklikler olmakla birlikte, üyelerini temel olarak dört meslek grubunun çalışanları
oluşturmaktadır. Bunlar, el emeği çalışanları ve hizmet sağlayıcılar, ev eksenli çalışanlar,
seyyar satıcılar ve üreticilerdir. El emeği işçileri ve hizmet sağlayıcılar üyelerin %69,37’sini, ev
eksenli çalışanlar %14,45’ini, seyyar satıcılar %10,98’ini, üreticiler ise %5,20’sini
oluşturmaktadır( http://www.sewa.org/About_Us_Structure.asp).
SEWA enformel sektördeki kadın örgütlenmelerinden alışıla gelmişin dışındaki yollarla
kurulmuştur ve çalışma yöntemleri kuzeydeki sendikalara göre sivil toplum kuruluşları ile daha
yaygın bir ilişki şeklinde gerçekleşmektedir (Freeman, 2003akt. Durusoy Öztepe N.2012).
1980’lerin başından itibaren enformel sektör çalışanlarının tanınması için uluslar arası
kuruluşlarla çeşitli müzakerelerde bulunmuştur. Bu faaliyetlerinin bir sonucu olarak 1980’lerin
sonunda Hindistan Hükümeti, enformel sektörde kadın çalışanlar ile ilgili bir komisyon
kurması için SEWA yöneticisini davet etmiş; ILO evde çalışanlar uzman komitesinde hizmet
etmek için SEWA’ya çağrıda bulunmuştur (Carr, Chen, Tate; 2000). SEWA, hem “StreetNet”
olarak bilinen soksak satıcıları ağı içinde, hem de ev eksenli çalışanların haklarını savunan
“HomeNet” içinde aktif bir role sahiptir( Durusoy Öztepe N.2012).
SEWA, enformel sektör çalışanlarının yasal anlamda tanınması için mücadele etmenin
yanında; kredi sağlamak için kurduğu banka, mesleki ve sendikal eğitim programları ve
kooperatifleri ile enformel sektör çalışanlarını destekleyen bir yapıya da sahiptir. Hem kendi
hesabına çalışan kadınları, hem de ücretli çalışan kadınları örgütleyen SEWA, kooperatifleri,
sendikaları, mali programları ve örgütsel faaliyetleri ile kendine özgü bir yapı geliştirmiştir
(Selçuk, 2006). SEWA bu özelliği ile melez bir organizasyon yapısı sergilemektedir (Prügl,
Tinker, 1997akt Durusoy Öztepe N.2012).
SEWA’nın örgütlediği kadınlar yoksulluk sınırında her türlü sosyal güvenceden yoksun
olarak yaşamakta ve çoğunluğu enformel sektörde çalışmaktadır. Buna bağlı olarak sendikanın
temel amacı, çalışan kadınları tam istihdam olanaklarından yaralanabilir hale getirmektir. Tam
istihdam olanakları ile ifade edilmek istenen, çalışanların istihdam aracılığı ile sosyal güvenlik,
iş
güvenliği,
ücret
ve
gıda
güvenliğini
elde
etmelerinin
sağlanmasıdır
(http://www.sewa.org/aboutus/index.asp).
SEWA sadece sendikal mücadele veren bir örgüt değildir; aynı zamanda çalışanların
sorunlarının çözümüne yönelik politikalar da geliştirmektedir. Örneğin sendika, verdiği
eğitimlerle, çalışanlara özgüven sağlamakta, işçinin yaptığı iş üzerinde daha fazla otonomiye
sahip olmasını ve karar verme kabiliyetinin arttırılmasını amaçlamaktadır. Ayrıca SEWA,
üyelerine sağlık bakımı ve temel sosyal güvenlik uygulamaları sağlamakta ve kurduğu SEWA
Bankası ile kredi olanaklarına ulaşamayan yoksul kadınlara küçük borçlanma olanakları da
sağlamaktadır (Türkün, 2004; Freeman, 2003 akt Durusoy Öztepe N.2012). Enformel sektöre
ilişkin geliştirdiği sosyal koruma modeli açısından uygulamada kendinden en fazla söz ettiren
kuruluş olmuştur. Hindistan’da sosyal güvenlik sistemi ile bütünleştirilmiş sosyal güvenlik
programı enformel sektöre yönelik en geniş sosyal güvenlik programıdır. Bu program, sağlık,
analık, yaşam, mülkiyet gibi birçok sigorta kolunu kapsamaktadır (Gökbayrak, 2003).
SEWA, enformel sektör çalışanlarının kooperatif temelinde örgütlenmeleri açısından da
önemli örnekler sergilemektedir. Kooperatif tipi örgütlenmeler enformel sektör çalışanlarının
sendikal yapılar halinde örgütlenmeleri yolunda önemli bir adım oluşturmaktadır. Bu
kooperatifler genellikle “Küçük Sanat Kooperatifleri olarak kayıtlıdır. Enformel çalışanlar
içerisinde özellikle ev eksenli çalışanların kooperatifleşmesi, onlara yasal bir kimlik
kazandırırken, aracı faktörünü ortadan kaldırdığı için de işveren karşısında önemli bir pazarlık
gücü sağlamaktadır(Durusoy Öztepe N.2012).
Ev eksenli çalışanların kooperatif tipi örgütlenmesinde önemli bir örnek olan
SEWA’nın,
11,610
üyeyle,
84
tane
kooperatif
üyesi
bulunmaktadır
(http://www.sewa.org/Movements_Gujarat.asp#Cooperatives).Bunların önemli bir kısmını
kırsal alanda faaliyet gösteren kooperatifler oluşturmaktadır. Ev eksenli çalışanlar ise, zanaat
kooperatiflerinde örgütlüdür. Bu kooperatiflerden önemli olan bazıları dokuma, bambu, parça
kumaş boyama, yama işi ve dikiş nakış kooperatifleridir (Selçuk, 2002).
SEWA’nın en büyük kooperatifi ise SEWA Bankasıdır. SEWA Bankası 1974 yılında
4000 üye ile kurulmuştur. Bugün 93 bin civarında aktif birikim sahibi vardır. Banka, üyelerini
tüccarların pençelerinden kurtarmak, kendiişlerini kurup geliştirmek ve böylece yoksulluktan
kurtarmak için onlara düşük faizlerle kredi sağlamıştır. Banka ayrıca, çocukların eğitimi ve
sağlık gibi pek çok acil ihtiyacı kapsayan durumlar için de kredi olanağı sağlamaktadır
(Durusoy Öztepe N.2012).
SEWA 1972’de kurulan bir sendikadır. Fakir, kendi kendine çalışan kadın işçilerin bir
örgütüdür. Bu kadınlar kendi emekleriyle veya küçük işletmeler ile geçimini sağlayan
kadınlardır. Bunlar örgütlü sektörlerde çalışan işçiler gibi sosyal yardımları bulunan ve düzenli
bir maaşa sahip işçiler değillerdir. Bu kadınlar ülkelerinin korumasız işçileridir. İşgücünün %
93’ünü oluşturan bu çalışanlar örgütlenmemiş sektör çalışanlarıdır. Hindistan’daki kadın
işgücünün % 94’ünden fazlası örgütsüz sektörlerde bulunmaktadır. Ancak işleri sayılmaz ve
böylece görünmez kabul edilir. Aslında kadın işçiler kendilerini sayılmaz ve görünmez
kılmaktadırlar. SEWA’nın temel amacı tam istihdam için kadın işçileri örgütlemektir. Tam
istihdamdan kasıt işçiler için iş güvenliği, gelir güvenliği, gıda güvenliği ve sosyal güvenlik (en
azından sağlık, çocuk bakımı ve barınma) elde etmektir. SEWA her ailenin tam istihdam elde
etmesini sağlamak için kadınları örgütlemektedir. SEWA hem bir organizasyon hem de bir
harekettir. Bu, ev eksenli çalışanların bir hareketidir.
SEWA’ya üye olan kadın işçiler 4 farklı şekilde sınıflandırılmıştır:
 Satıcılar: sebze, meyve, balık, yumurta ve diğer gıda maddeleri, ev eşyaları ve giysi
satıcıları,
 Dokumacılık, çömlekçilik, konfeksiyon işi yapan, tarım ürünlerini işleyen ve esnaflığını
yapan işlerde çalışanlar,
 Manuel işçiler ve tarım emekçileri, inşaat işçileri, sözleşmeli emekçiler, el arabası
çekicileri, yerli işçiler ve çamaşırhane işçileri gibi servis sağlayıcıları,
 Üreticiler ve emeklerini, sermayelerini kendi işlerine yönelten servis elemanları (Bu
kategori tarım, tuz işçiliği, sığır besiciliği, sakız toplayıcılığı, yemek pişirme ve satışı
içermektedir – http://www.sewa.org/About_Us_Structure.asp).
5.6. Tayland
Ev eksenli çalışanlar için düzenlenen anlaşma WIEGO ağı ve HomeNet Tayland
arasında bir araştırma ve savunuculuk işbirliğidir. HomeNet’in temel amacı ev eksenli ve diğer
enformel işçi olarak çalışan kadınların sosyal güvenlik ve özellikle iş sağlığı ve güvenliğine
erişimlerini daha büyük ölçüde erişimlerini sağlayarak, geçim, ekonomik güvenlik ve
güçlenmelerini geliştirmektir. 2008 yılında başlatılan proje ile, ev eksenli çalışanların dışında
enformel çalışanlar için desteğin genişletilmesi ve Tayland’da bir Enformel Sektör Ağı
geliştirilmesi için ilerleme kaydedilmiştir (http://wiego.org/wee/home-based-workers).
BUNUN DIŞINDAKİ BAZI ÜLKELERDEKİ DURUM
Rusya’ da herhangi bir evde çalışma yaptırabilmesi için işverene özel bir lisans alma
zorunluluğu getirilmiştir. Almanya, Avusturya, İsveç gibi ülkelerde ise, eve iş verecek
işverenin kendisini ilgili makama bildirmesi ayrıca evde çalışanlarla ilgili olarak kayıt tutması
ve bunları belirli aralıklarla ilgili makama rapor etmeleri istenmektedir.
Arjantin’de asgari ücret ödenmediği takdirde, Dominik Cumhuriyeti’nde gizlice evde
çalışma yapıldığında, Almanya’da iş güvenliği konusunda evde çalışan bilgilendirilmediğinde,
Japonya’da iş sağlığı ve güvenliği önlemleri ihlal edildiğinde işverene hapis cezası
öngörülmüştür.
Avrupa Birliği üyeleri dâhil bazı ülkelerde, ev eksenli çalışanlar için özel yasaların
düzenlendiği (Almanya, İtalya, Japonya Hollanda, Portekiz, Arjantin, Norveç, Avusturya vb.)
bazılarında, sınırlı düzenlemelerin bulunduğu (Fransa, İspanya, Çek, Bolivya, Şili, Ekvator,
Meksika vb.). bazılarında ise, evde çalışma için geçerli hükümlere farklı ölçülerde yer verilmiş
ancak çalışma süresi, yıllık ücretli izin gibi hususların evde çalışanlara uygulanmayacağı açık
olarak belirlenmiştir (Danimarka, Malta ve İsveç ).
5.7. Diğer Örgütlenmeler
SEWA’nın olağanüstü başarısı dünya genelinde diğer ev eksenli çalışan örgütlenmelere
esin kaynağı olmuştur. SEWA’nın deneyimlerinden elde ettikleri bilgilerden hareketle diğer
ülkelerdeki ev eksenli çalışanlar 1980’ler ve 1990’lar boyunca enformel örgütlenmeler
başlatmışlardır (Freeman, 2003). Bu topluluklar, henüz hukuki bir niteliğe bürünmemiş
grupların bir araya gelerek oluşturduğu örgütlenmelerdir. Daha çok uluslar arası kuruluşlar
tarafından desteklenen proje ve programlar sonucunda ortaya çıkan bu gruplar, kampanya ve
lobi faaliyetleri ile enformel sektörde çalışanlar için çeşitli kazanımlar elde etmeyi
amaçlamaktadır(Durusoy Öztepe N.2012).
Yerel düzeyde yürütülen faaliyetlerin en önemlilerinden biri, ILO’nun 1980’lerin
başında Filipinler, Tayland ve Endonezya’yı içeren Güney Doğu Asya ülkelerinde ev eksenli
çalışanların durumuna ilişkin yürüttüğü programdır. Bu program 1988’den 1996’ya kadar
Danimarka Hükümeti tarafından desteklenmiş ve sonucunda önemli yerel örgütlenme örnekleri
ortaya çıkmıştır(http://previous.wiego.org/main/membersoth.shtml).
Proje sonucunda ortaya çıkan örgütlenme örneklerinden biri, 1989’da Filipinler’de
kurulan PATAMABA’dır (National Network of Informal Workers in the Philippines).
PATAMABA’nın ülke çapında, 10 bölge, 34 il ve 276 bölümü kapsayan, kendi hesabına ve
fason
çalışanlardan
oluşan,
17.000’den
fazla
üyesi
bulunmaktadır(http://wiego.org/wiego/patamaba). Son birkaç yıldır, erkekleri ve gençleri de
içeren alt sektörlerdeki kayıt dışı çalışanları da üyeliğine almaktadır. PATAMABA’nın birçok
faaliyeti SEWA ile oldukça benzer özellikler göstermektedir. Örneğin, iletişim, bilgi yayma,
eğitim ve beceri geliştirme, kooperatif kurma konusunda ev eksenli çalışanlara yardım etmek,
temel sosyal koruma uygulamalarını geleneksel koruyucu gruplar temelinde organize etmek ve
mikro kredi uygulamaları gibi faaliyetleri içermektedir (Freeman, 2003akt Durusoy Öztepe
N.2012). Üyelerinin önemli bir kısmını enformel sektörde çalışan kadınların oluşturduğu
PATAMABA, genelde enformel sektör çalışanlarının, özelde ise kadınların ekonomik, siyasi
ve sosyal koşullarını iyileştirmek; ülke genelinde onların ihtiyaçlarına dönük faaliyetleri
başlatmak ve desteklemek; ulusal ve uluslar arası ağlar kurarak enformel sektöre dönük
program ve projeleri izlemek ve değerlendirmek gibi hedefleri barındırmaktadır(Durusoy
Öztepe N.2012).
ILO projesi sonucunda Endonezya’da kurulan ulusal ağ, ev eksenli çalışmanın farklı
türlerini içermekle birlikte, Java dışında ülkenin diğer adalarına ilerleyememiştir.
Endonezya’da kurulan bu grup, diğer ülkelerdeki gibi, kendi hesabına çalışan kadınları iki
strateji etrafında desteklemektedir. İlki, eğitim, pazarlama ve ürün geliştirme konularında;
ikincisi
ise
aracı
ve
işverenle
olan
iş
ilişkileri
konusundadır
(http://previous.wiego.org/main/membersoth.shtml).
Bu örgütlenmelerin yanı sıra gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda ev eksenli çalışmayla
ilgili yerel faaliyetlere rastlamak mümkündür. Bazı ülkelerde yerel projeler bazında ilerleyen
bu faaliyetler, bazı ülkelerde dernekler ve kooperatifler bünyesinde yürütülmektedir. Örneğin;
Bangladeş’te Evde Çalışan Kadınlar Derneği, Meksika’da ise çeşitli kooperatifler ev eksenli
çalışan kadınlara yönelik pazarlama ve ürün geliştirme eğitimleri düzenlemektedir. Pakistan ve
Nepal gibi ülkelerde ise ev eksenli çalışanlara yönelik faaliyetler araştırmalarla sınırlı
kalmaktadır. Ancak bu girişimlerin birçoğu kendi ülkelerinde, ev eksenli çalışanların
durumunun düzeltilmesi ve ILO sözleşmesinin kabul edilmesi için lobi faaliyetlerinde
bulunmaktadır(http://previous.wiego.org/main/membersoth.shtml).
Gelişmiş ülkelerde ise ev eksenli çalışanların örgütlenme deneyimleri gelişmekte olan
ülkelere göre daha farklı bir seyir izlemektedir. Gelişmiş ülkelerde ev eksenli çalışanların
oluşturdukları yerel örgütlenme örneklerinde ülkedeki işçi sendikalarının desteği önemli bir yer
tutmaktadır. Bu bağlamda, İtalya’da Tekstil Konfeksiyon Ayakkabı Deri İşçileri Federasyonu
(FILTEA), Hollanda’da Kadınlar Sendikası, Kanada ve ABD’de faaliyet gösteren Uluslararası
Kadın Giyim İşçileri Sendikası (ILGWU) yürüttükleri çeşitli kampanyalarla ev eksenli
çalışanlara dönük yasal kazanımların elde edilmesinde ve ev eksenli çalışanların yeni örgütler
kurmasında aktif rol oynamışlardır. Örneğin, Uluslararası Kadın Giyim İşçileri Sendikası
(ILGWU) yürüttüğü kampanyalarla Toronto’da Evde Çalışanlar Örgütü’nün (HWA)
kurulmasında etkili olmuştur. İngiltere’de ise ev eksenli çalışanlara yönelik örgütlenmeler,
diğerlerinden farklı olarak, daha çok gruplaşma şeklindedir ve hukuki bir kimlik
kazanamamışlardır (Hattaoğlu, 2000). İngiltere’de yerel düzeydeki bu gruplar bir araya gelerek
Evde Çalışma Ulusal Grubu’nu (The National Group on Homeworking, NGH)
oluşturmuşlardır. Bazı ülkelerde ise taban örgütlenmeleri oldukça zayıftır. Örneğin: Almanya,
Avusturya, İsviçre gibi ülkelerde ev eksenli çalışanlara dönük güçlü yasalar olmakla birlikte,
tabandan gelen aktif örgütlenme girişiminin az sayıda olması dikkat çeken bir durumdur
(Durusoy Öztepe N.2012).
6. Genel Hatlarıyla Dünyada Ev-Eksenli Çalışma ile İlgili Hukuksal Düzenlemeler
1980’lerden itibaren ev-eksenli çalışma sistemi tüm dünyada yaygınlık kazanmaya
başlayınca, bu konu ile ilgili bazı ulusal ve uluslararası düzenlemeler getirmek bir zorunluluk
halini almış, ILO’nun 177 sayılı Sözleşmesi de bu ihtiyaca cevap olarak ortaya çıkmıştır.
Sözleşme'nin 3’üncü maddesinde, Sözleşme'yi kabul eden her üye ülkenin, evde çalışanların
çalışma koşullarını düzeltecek sosyal politikaların belirlenmesi,bu politikaların uygulanması ve
düzenli olarak gözden geçirilmesi amacıyla işçi ve işveren kuruluşları ve varsa evde çalışanları
örgütleyen kuruluşlarla iletişim içinde olmaları öngörülmektedir. Sözleşme'nin 4’üncü maddesi,
evde çalışanlarla diğer işçiler arasında eşitliğin mümkün olduğunca sağlanmasını ifade
etmektedir ve bu eşitliğin,
• Evde çalışanların örgütlerini özgürce kurma veya mevcut örgütlere üye olma ve
faaliyetlerine katılma
• Çalışma ilişkisinde ve mesleki ayrımcılığa karşı koruma,
• İş güvenliği,
• Ücret,
• Sosyal güvenliklerinin yasa ile korunması,
• Eğitimlerinin sağlanması,
• Asgari çalışma yaşı,
• Analığın korunması,
alanlarını kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini ifade etmektedir (Metin Ş.2011).
Ev-eksenli çalışma ile ilgili olarak ILO’ya üye birçok ülkenin kendi ulusalmevzuatında
farklı birçok düzenleme getirdiği görülmektedir. Bazı ülkelerde ev-eksenli çalışmaya yönelik
özel yasal düzenlemeler getirilmiştir (Arjantin, Almanya, Fas, Hindistan, Hollanda, İsviçre,
İtalya, Japonya,Küba, Macaristan, Norveç, Peru, Polonya, Portekiz, Rusya Federasyonu,
Uruguay). Bazı ülkelerde yürürlükteki iş hukuklarının bir bölümündeevde çalışma ilişkisi
düzenlenmektedir (Bolivya, Şili, Ekvator, Salvador, Meksika, İspanya, Çek Cumhuriyeti,
Filipinler). Bazı ülkeler de ev-eksenli çalışanlar normal işçilerle aynı statüde kabul edilmiştir
(Avusturya, Kanada’nın Quebec bölgesi, Fransa) (Bakırcı, 2002).
Evde çalışanların İş Kanunu kapsamındaki konumları da ülke uygulamalarına göre farklılık
göstermektedir. Örneğin bazı ülkeler, evde çalışanları İş Kanunun bir bölümü içinde
düzenlerken; bazı ülkeler evde çalışanları normal işçilerle aynı statüde kabul ederek İş Kanunu
kapsamına dâhil etmişlerdir. İş Kanunun belli bir bölümünde evde çalışanların haklarını
düzenleyen ülkelerin bir kısmı ise, evde çalışanları çalışma süresi, yıllık ücretli izin gibi
birtakım hakların kullanımı dışında bırakmaktadır. Bununla birlikte, evde çalışanların tümüyle
İş Kanunu içine alındığı ülkeler dışındaki diğer ülke uygulamalarında halen evde çalışanın
hukuki statüsü konusunda tartışmalar sürmektedir (Eyrenci, Bakırcı, 2000: 31 akt.Durusoy
Öztepe N.2012).
KAYNAKÇA
1. Metin, Şahin., 2011, Kayıt Dışı İstihdam Ve Esnek Üretim Sürecinde Kadın Emeğinin
Durumu: Türkiye’de Ev-Eksenli Çalışma, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü, Uzmanlık tezi,( Danışman:Prof.Dr.Tülin ÖNGEN)s.98-120.
2. Durusoy Öztepe,N.(2012), Ev Eksenli Çalışn Kadınlar ve Denizli Örneği T.C.Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Doktora Tezi, (Danışman: Tez Danışmanı
Prof. Dr. Gülay TOKSÖZ)s.59-90.
3. Hattatoğlu, D. (2000). Ev Eksenli Çalışan Kadınlar ve Sosyal Örgütlenme.Birikim
Dergisi,(140)
4. Çarhoğlu,E.(2011), Bir Esnek Çalışma Biçimi Olarak Evde Çalışma ve Evde Çalışan
İşcilerin Korunması Sorunu,T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İs Teftis
Kurulu Baskanlığı ,İs Müfettisi Yardımcılığı Etüdü,s.10.
7. Oğuz Karadeniz (2004), “Evde Calısanların Sosyal Guvenliği” Sosyal Güvenlik Dunyası
Dergisi, s.23,28.
8. Kayahan Karakul , A.( 2010).Küreselleşmenin Sanayideki Kadın Emeği Üzerine
Etkileri ve Kadınların Geliştirdikleri Direniş Stratejileri ,Eğitim Bilim Toplum Dergisi
,s.34-35
9. DİSK Birleşik Metal İşçileri Sendikası(2003),Ev-Eksenli Çalışanlar ve
Örgütlenmeleri,s.20.
10.Bakırcı, K. (2002), Dünyada Evde Çalışmada Hukuksal Koruma Sistemleri ve Mevzuatı.
İktisat Dergisi, (430), 63-69.
11.Durusoy Öztepe,N.(2012), Ev Eksenli Çalışn Kadınlar ve Denizli Örneği T.C.Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Doktora Tezi.
12.Mehrotra, S., & Biggeri, M. (2002), Social Protection in the Informal Economy: Home
Based Women Workers and Outsourced Manufacturing in Asia, Innocenti Working Paper
No: 97, Unicef Innocente Research Centre,
http://www.unicefirc.orgirc.org/publications/pdf/iwp97.
13.Gereffi, G., & Karzeniewicz M. (1994), Commodity Chains and Global Capitalism,
Westport, CT: Greenwood Press.
14.Gereffi, G. (1999), “A Commodity Chains Framework For Analyzing Global
Industries”, eco.ieu.edu.tr/wp-content/Gereffi_CommodityChains99.
15.Carr, M., Chen M. A., & Tate J. (2000), “Globalization and Home-Based Workers”,
Feminist Economics, vol:6, no:3, p: 123-142.
16. Home-Net - European network of home-based workers. Securing Economic Rights for
Informal Workers
17.Freeman, D. (2003), “Homeworkers in Global Supply Chains”, Greener Management
International, Issue: 43, p: 107-118.
18. Gökbayrak, Ş. (2003), “Enformel Sektöre Yönelik Sosyal Koruma Modelleri”, Mülkiye
Dergisi, cilt: 27, sayı: 239, s: 231-254.
19. Palit, A. (2007), A Bimstec-Japan Framework For Global Commodity Chains, Centre
for Studies in International Relations and Development (CSIRD) Discussion Paper No:34,
http://csird.org.in/pdf/DP34.
20. Kantani, T. (2004), “Home-based Workers Take on More Clients: Their Characteristics
as Employed Workers and as Self-Employed”, Japan Labor Review, vol: 1, no: 2, p: 76-87.
21. Selçuk, F. Ü. (2002), Örgütsüzlerin Örgütlenmesi: Enformel Sektörde İşçi Örgütleri,
Ankara: Atölye Yayınevi.
22. Tomei, M. (2000), “Home Work in Selected Latin American Countries: A Comparative
Overview”, Series on Homeworkers in the Global Economy, Working Paper No.1,
International Labour Organization, Geneva.
23.Gereffi, G., & Karzeniewicz M. (1994), Commodity Chains and Global Capitalism,
Westport, CT: Greenwood Press.
24.Gereffi, G. (1999), “A Commodity Chains Framework For Analyzing Global
Industries”, eco.ieu.edu.tr/wp-content/Gereffi_CommodityChains99.
25.Rowbotham, S. (1999), New Ways of Organising in the Informel Sector: Four Case
studies of Trade Union Activity, Leeds: Homenet.
26. http://wiego.org/wiego/association-home-based-workers-bulgaria-ahbw
27. http://www.sewa.org/About_Us_Structure.asp
28. http://wiego.org/wee/home-based-workers
29.Home-Net - European network of home-based workers. Securing Economic Rights for
Informal Workers
30.http://tcfua.org.au/outworkers/union-campaigns
31.http://www.globallabour.org/trade_unions_and_the _informal_sector_wiego.htm

Benzer belgeler