Makro İktisat Ders Notları-I

Transkript

Makro İktisat Ders Notları-I
I. ÜNİTE
Milli Gelir Hesapları
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
I.1 Katma Değer
Üretimde genel olarak iki tür girdi kullanılır: ara girdiler (ya da ara mallar) ve faktör girdileri. Ara malları
üretim sürecinde tamamen kullanılarak değeri üretilen ürüne geçen girdilerdir. Faktör girdileri işgücü,
sermaye malları (makineler, fabrikalar, kamyonlar …), arazi gibi üretim sürecinde “hizmetleri”
kullanılan, bu hizmetler karşılığında kendilerine bir kira bedeli ödenen girdilerdir. Örneğin buğday
üretiminde kullanılan tipik girdileri (basitleştirerek)
Faktör Girdileri
İşgücü
Tarla
Traktör ve Ekipmanları
Kredi
Ara Mallar
Tohumluk Buğday
Gübre
Mazot
İlaç
biçiminde sınıflandırabiliriz. Ara mallarına bunların edinme değeri olan piyasa fiyatı ödenirken, faktör
girdilerine kira bedelleridir.

Genel prensip olarak bir üretim sürecinde üretilen malın değeri kullanılan girdilere yapılan
ödemelere eşit olur.
Üretilen malın miktarı X, fiyatı px ise üretilen malın değeri pxX olur. O halde prensibi
pxX = X kadar mal üretmek için kullanılan ara malların toplam değeri + süreçte kullanılan
faktör girdilerine yapılan toplam ödeme (bu girdilerin kira bedelleri)
olarak ifade edebiliriz. Buna göre faktör girdilerine yapılan toplam ödeme üretilen malın değeri ile ara
mallarına yapılan toplam ödemenin farkıdır ki biz buna katma değer diyoruz:
Katma Değer = pxX – X kadar mal üretmek için kullanılan ara malların toplam değeri
= süreçte kullanılan faktör girdilerine yapılan toplam ödeme
Örneğin 100 dönüm tarlada bir yılda
2 ton tohum (fiyatı 900 TL/ton)
2 ton gübre (fiyatı 600 TL/ton)
10 kutu ilaç (fiyatı 50 TL/kutu)
4 ton mazot (fiyatı 400 TL/ton)
kullanılarak X = 25 ton buğday üretildiğini ve buğdayın satış fiyatının p x = 600 TL/ton olduğunu
varsayalım. Bu süreçte
Katma değer = 600*25 – (900*2 + 600*2 + 50*10 + 400*4) = 9900 TL
olur. Buna göre 100 dönüm tarlanın kirası, tarlayı işlemek için kullanılan traktör ve ekipmanın kirası,
varsa faiz ödemeleri ile yıl boyunca çalışan işçilerin kirası yani onlara yapılan ücret ödemelerini toplamı
9900 TL olacaktır. Buna göre katma değeri gelirin türlerine göre
1
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Katma Değer = ücret + rant + faiz + kâr
olarak bölüştürebiliriz. Burada ücret emek geliri; rant, üretimde kullanılan gayrimenkullerin (tarla, bina)
kira gelirlerini; faiz, üretimin finansmanında kullanılan finansal varlıklar için yapılan “kira” yani faiz
ödemelerini; kâr ise üretimde kullanılan sabit sermaye (traktör ve ekipmanları gibi) girdi sahiplerine
yapılan ödemelerdir. Eğer bir çiftçi kendi tarlasını, kendi traktörüyle kendisi işliyor ve faiz ödemesi
yapmıyorsa, yaratılan katma değer çiftçinin o yılki geliridir.

Genel olarak katma değer faktör girdilerinin üretim dönemi içindeki geliridir. İktisatta gelir
deyince katma değer anlamında gelir anlaşılır.
Dikkat edileceği gibi üretim bir dönem üzerinden tanımlıdır yani bir akım değişkendir. Akım değişkenler
birim/dönem olarak tanımlıdır: 25 ton/yıl buğday gibi. Öyleyse katma değer de bir akım değişkendir ve
veri bir dönem üzerinden ölçülür. Örneğimizdeki işletmenini katma değeri 9900 TL/yıl olarak ifade edilir.
Şimdi yukarıdaki örnekte işletmenin traktör ve ekipmanlarının sahibi olduğunu; ama tarlayı kiralayarak
ücretli işçi çalıştırdığını, işletme sermayesi ve ekipman alımı için kredi kullandığını düşünelim. Burada
100 dönüm tarlanın yıllık kira (icar) bedeli = 3000 TL/yıl
100 dönüm tarlayı işlemek için çalıştırılan işçilerin ücreti = 1000 TL/yıl
İşletme kredisi faizi = 400 TL/yıl
Traktör kredisi faiz bileşeni = 500 TL/yıl
olduğunu düşünelim. Buna göre işletmenini yıllık kârı
9900 – 3000 – 1000 – 400 – 500 = 5000 TL
olacaktır. Kâr olarak tahakkuk eden bu ödemenin işletmenin sahip olduğu sermaye mallarının (zımni)
kiraları ile işletme sahiplerinin kendi emeklerinin karşılığı olduğunu düşünebiliriz. Dikkat edilirse kredi
borç servisinin (anapara ve faiz ödemesi) sadece gelir saydığımız faiz bölümü bu hesaplamada yer alır.
Traktör kredisinin yıllık geri ödemesi, diyelim, 5500 TL olabilir. Ama bunun 5000 TL’si anapara
ödemesidir ve sermaye hesaplarında görünecektir.
Buraya kadarki açıklamada hesaplamalarda hangi fiyatların kullanılacağı konusunda özenli davranmadık.
Bilindiği gibi piyasadan aldığımız malların fiyatları dolaylı vergileri içerir. Bazı mallara ise sübvansiyon
nedeniyle daha az ödeme yaparız. Örneğin tarımsal hibe programı çerçevesinde bir alet alan çiftçi KDV
hariç ürün bedelinin yarısını öder. Bir mal/hizmetin alıcı (ya da piyasa) fiyatı mal/hizmetin bir birimine
alıcı tarafından ödenen miktardır. Bu fiyata mal/hizmet üzerindeki her türlü vergi ve ulaştırma bedeli
dahil, her türlü sübvansiyon ise hariçtir. Buna göre
piyasa fiyatı = mal/hizmetin temel fiyatı + dolaylı vergiler – sübvansiyon
olur. Yani bir mal/hizmetin temel fiyatı (daha eski terminoloji ile faktör fiyatı) alıcının ödediği fiyattan
mal/hizmet üzerindeki her türlü dolaylı verginin düşülmesi ve mal/hizmete verilen sübvansiyonun
eklenmesi ile hesaplanır. Dolayısı ile katma değer hesaplanırken piyasa fiyatları kullanılırsa elde edilen
katma değer dolaylı vergileri içerir, sübvansiyonları dışlar.
2
Makro İktisat Ders Notları, 2012

Nazım K. Ekinci
Milli gelir hesaplarında işletmelerin katma değeri TÜİK’in de yaptığı gibi üretimin temel
fiyatlarla değerinden ara tüketimin piyasa fiyatlarıyla değerinin düşülmesi yoluyla hesaplanır.
Çünkü işletmenin eline geçen fiyat sattığı malın temel fiyatıdır; ama girdilere yaptığı ödemeler
piyasa fiyatlarıyladır.
Baştaki örneğimize dönerek buğdayın satış fiyatının %18 KDV içerdiğini varsayalım. Buna göre
1 ton buğdayın piyasa fiyatı = 600 TL/ton = 508.5 (temel fiyat) + 91.5 KDV
olur. Örneğimizde:
Üretimin değeri (temel fiyatla) = 508.5*25 = 12712.5 TL
Ara girdilere yapılan ödemeler = 900*2 + 600*2 + 50*10 + 400*4 = 5100
olur ki buradan
Katma Değer (temel fiyatla) = 7612.5 TL
olarak hesaplanır. Daha önceki hesaplamamızla bunun arasındaki fark 9900 – 7612.5 = 2287.5 TL’dir ki
bu da 25 ton buğdayın satışına tahakkuk ettirilen KDV olmaktadır. Bu durumda faktörlere yapılacak
ödemeler (ücret + kâr …) sadece 7612.5 TL olur. Dolayısı ile dolaylı vergileme yoluyla devlet katma
değerde pay sahibi olmaktadır. Eğer buğdayın piyasa fiyatı sübvansiyon içerseydi buğdayın temel fiyatına
piyasa fiyatından dolaylı vergileri düşüp, sübvansiyonu ekleyerek ulaşırdık. Genel olarak

Faktörlere yapılan ödemeler = Katma Değer (piyasa fiyatlarıyla) – Dolaylı Vergiler +
Sübvansiyon
ya da

Katma Değer (piyasa fiyatlarıyla) = Katma Değer (temel fiyatla) + Dolaylı Vergiler –
Sübvansiyon
olur.
I.2. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH)

GSYH (piyasa fiyatlarıyla) bir ekonomide yerleşikler tarafından bir dönem içinde üretilen (piyasa
fiyatlarıyla) toplam katma değerdir.
Bu tanımda ekonomi bir ülke, bölge ya da şehir gibi üretim yapılan alanı, yerleşik ise bu alanda bir yıldan
fazla bir süre için iktisadi faaliyette bulunan (özel ya da tüzel) birimi ifade eder. Örneğin GSYH Türkiye,
Türkiye’de Marmara bölgesi ya da Erzurum şehri için hesaplanabilir. Yerleşiklik vatandaşlıktan farklıdır.
Almanya’daki TC vatandaşları Almanya’da yerleşiktir ve bunların yarattığı katma değer Alman
GSYH’sında hesaplanır. TC Ziraat Bankasının Londra şubesi İngiltere’de, City Bank’ın Türkiye bölümü
ise Türkiye’de yerleşik tüzel kişiliklerdir. GSYH katma değer gibi bir dönem için hesaplanan akım
değişkendir. Dolayısı ile veri dönem için ekonomide
3
Makro İktisat Ders Notları, 2012

Nazım K. Ekinci
GSYH (piyasa fiyatlarıyla) = Toplam Ücret + Toplam Rant + Toplam Faiz + Toplam Kâr +
(Toplam) Dolaylı Vergiler – Sübvansiyonlar
olacaktır. TÜİK’in 2011 yılı için hesaplamaları Tablo 1.1’de gösterilmiştir. TÜİK 17 sektör için temel
fiyatlarla hesapladığı katma değerler toplamına (vergi – sübvansiyon) kalemi ekleyerek alıcı (ya da
piyasa) fiyatlarıyla GSYH’yı tahmin etmektedir. Tablonun başlığında yer alan “cari fiyatlarla” açıklaması
hesaplamanın ilgili yılın, burada 2011, fiyatları kullanılarak yapıldığına dikkat çekmektedir.
Burada akılda tutulması gereken husus yapılan işin bir tahmin olduğudur. Şöyle ki diyelim ülkenin
tamamında faaliyet gösteren yüz binlerce çiftçinin buğday üretimini ve katma değerini işletme bazında
tek tek hesaplamak mümkün değildir. Bunun yerine TÜİK toplam buğday ekilen alanı il ve ilçe tarım
müdürlüklerinden topladığı veriler ve diğer yöntemlerle tahmin edip gene bu kaynaklardan elde ettiği
veriler temelinde o yıl için ortalama üretim miktarları tahmin ederek toplam üretimi tahmin eder.
Sonrasında buğday üretimi için daha önce oluşturulmuş katsayılar ile ekili alanda kullanılmış olması
gereke girdi miktarlarını ve bir fiyat seti (tabloda cari fiyatlar) kullanarak buğday üretiminde toplam
katma değeri tahmin etmiş olur. Bu işlem tabloda yer alan sektörlerin her birinde ayrı ayrı tekrarlanarak
sektörler toplamına ulaşılır. Bu yolla yapılan hesaplamaya TÜİK “üretim yöntemi ile” GSYH
demektedir.
Tablonun devamında (Tablo 1.1(a)) GSYH’nın “gelirler yöntemi ile” hesaplanması 2006 yılı için (bu not
hazırlanırken 2011 yılı tahmini henüz resmen yayınlanmamıştır) gösterilmiştir. TÜİK burada toplam
işgücü ödemelerini tahmin edip bunu “üretim yöntemi ile” tahmin edilen GSYH’dan, vergi – sübvansiyon
için düzelttikten sonra, çıkararak “işletme artığına” ulaşmaktadır. “İşletme artığı” ücret dışında katma
değerin diğer unsurlarının toplamıdır ve artık olarak hesaplanır (TÜİK henüz bunu ayrıştırmamaktadır).
Dikkat edilirse “işletme artığı” doğrudan tahmin edilmediği için aslında üretim yoluyla GSYH Türkiye’de
hesaplanamamaktadır.
I.3 Harcamalar Yoluyla Gayrisafi Yurtiçi Hasıla
Katma değer mal ve hizmet üretimi sonucunda oluştuğuna göre GSYH’nin karşılığı olarak ekonomide
çeşitli mal ve hizmetler üretilir. GSYH faktör gelirleri olarak ilgili birimlere ödenir ve bu birimler de elde
ettikleri geliri üretilen mal ve hizmetleri almak için harcarlar. Faktör geliri elde eden birimler nihai
kullanıcılardır ve bunların satın aldıkları mallara da nihai mallar denir. Üretilen bir mal ya işletmeler
tarafından ara malı olarak kullanılır ya da nihai kullanıcılar tarafından nihai mal olarak kullanılır. Buna
göre

bir malın toplam üretimi = nihai kullanımı + ara malı olarak kullanımı
olur. Örneğin toplam elektrik üretiminin bir kısmı sanayide ve diğer işyerlerinde ara malı olarak bir kısmı
da evlerde, okullarda nihai mal olarak kullanılır. Benzer şekilde bir lokantanın aldığı domates ara malı,
bizlerin aldığı domates ise nihai mal olarak kullanılır. Kısaca, bir malın ara ya da nihai mal oluşu jenerik
bir özelliği değildir ve kullanan birime bağlı olarak belirlenir.
4
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Tablo 1.1 Türkiye'de GSYH, 2011, (cari fiyatlarla) Milyon TL
(Üretim Yoluyla GSYH)
Sektörler
Katma Değer
Tarım, ormancılık
Balıkçılık
Madencilik ve Taşocakçılığı
İmalat Sanayi
Elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımı
İnşaat
Toptan ve perakende ticaret
Oteller ve Lokantalar
Ulaştırma, depolama ve haberleşme
Mali aracı kuruluşların faaliyetleri
Konut Sahipliği
Gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri
Kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik
Eğitim
Sağlık işleri ve sosyal hizmetler
Diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetleri
Ev içi personel çalıştıran hanehalkları
Sektörler Toplamı
Vergi-Sübvansiyon
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (Alıcı fiyatlarıyla)
Kaynak: TÜİK
102.570,5
2.528,5
19.248,8
211.669,8
28.848,1
57.869,6
152.181,0
29.684,6
172.482,8
23.318,2
129.910,9
61.212,6
52.516,1
42.916,1
19.476,6
21.485,4
2.389,7
1.130.309,2
164.583,7
1.294.892,9
Tablo 1.1 (a) Türkiye'de GSYH, 2006, (cari fiyatlarla) Milyon TL
(Gelirler Yöntemi İle GSYH)
İşgücü Ödemeleri
İşletme Artığı (Gayri Safi)
Üretim ve İthalat Vergileri
Sübvansiyonlar (Eksi)
GSYH
Kaynak: TÜİK
151.230,89
324.484,01
101.870,35
1.263,02
576.322,23
5
%PAY
26,24%
56,30%
17,68%
0,22%
100,0%
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Şimdi ekonomide toplam m tane mal üretiliyor olsun. Bir “j” malı için katma değer
KDj = pjXj – p1X1j – p2X2j – p3X3j – ….. – pjXmj
olur. Burada Xij “j” malının üretiminde bir “i” malının ara malı olarak kullanılan miktarını gösterir.
Birçok “j” ve “i” için Xij = 0, yani “i” malı “j” malının üretiminde ara malı olarak kullanılmıyor olacaktır.
Örneğin elektrik (j) üretiminde buğday (i) için Xij = 0 olur. Şimdi,
GSYH = KD1 + KD2 + …. + KDm
olduğuna göre
GSYH = KD1 + KD2 + …. + KDm = (p1X1 – p1X11 – p2X21 – p3X31 – ….. – pmXm1) +
(p2X2 – p1X12 – p2X22 – p3X32 – ….. – pmXm2) +
(p3X3 – p1X13 – p2X23 – p3X33 – ….. – pmXm3) +
+ ….. +
(pmXm – p1X1m – p2X2m – p3X3m – ….. – pmXmm)
=
(p1X1 – p1X11 – p1X12 – p1X13 – ….. – p1X1m) +
(p2X2 – p2X21 – p2X22 – p2X23 – ….. – p2X2m) +
(p3X3 – p3X31 – p3X32 – p3X33 – ….. – p3X3m) +
+ ….. +
(pmXm – pmXm1 – pmXm2 – pmXm3 – ….. – pmXmm)
=
p1(X1 – X11 – X12 – X13 – ….. – X1m) +
p2(X2 – X21 – X22 – X23 – ….. –X2m) +
p3(X3 – X31 – X32 – X33 – ….. – X3m) +
+ ….. +
pm(Xm – Xm1 – Xm2 – Xm3 – ….. – Xmm)
olur. Ama son gruptaki (X1 – X11 – X12 – X13 – ….. – X1m) ifadesi “1” malının toplam nihai kullanımını
gösterir. Çünkü malın toplam üretimi X1, kendi ara malı kullanımı X11 (buğday üretiminde buğday gibi),
“2” malının üretiminde ara malı olarak kullanımı X12, vb olur. Aynı şey diğer ifadeler için de geçerli
olduğuna göre GSYH = KD1 + KD2 + …. + KDm = Nihai malların toplam değeri olduğu görülür.

GSYH (piyasa fiyatlarıyla) bir ekonomide yerleşikler tarafından bir dönem içinde üretilen nihai
malların (piyasa fiyatlarıyla) toplam değerdir.
İşte GSYH’nın bu tanımından giderek hesaplanmasına “harcama yöntemi ile” hesaplanma denir.
6
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Örnek 1.1
Üç mal üreten bir ekonomide X1 = 50, X2 = 100, X3 = 30; p1 = 5, p2 = 2, p3 = 3 olsun. Birinci
malın 10 biriminin kendi üretiminde; ikinci malın 20 biriminin birinci malın, 10 birimi üçüncü
malın; üçüncü malın tamamının ise birinci malı üretiminde ara malı olarak kullanıldığını
varsayalım. Buna göre:
X11 = 10, X12 = 0, X13 = 0
X21 = 20, X22 = 0, X23 = 10
X31 = 30, X32 = 0, X33 = 0
olur. Buradan
1. malın nihai tüketimi = X1 – X11 – X12 – X13 = 50 – 10 = 40
2. malın nihai tüketimi = X2 – X21 – X22 – X23 = 70
3. malın nihai tüketimi = X3 – X31 – X32 – X33 = 0
ve
Harcamalar yoluyla GSYH = 5*40 + 2*70 = 340
olarak hesaplanır. Burada sektörel katma değerleri hesaplarsak
KD1 = p1X1 – p1X11 – p2X21 – p3X31 = 5*50 – 5*10 – 2*20 – 3*30 = 70
KD2 = p2X2 – p1X12 – p2X22 – p3X32 = 200
KD3 = p3X3 – p1X13 – p2X23 – p3X33 = 70
olur ki
Üretim yoluyla GSYH = 70 + 200 + 70 = 340
bulunur.
Pratikte harcamalar yoluyla hesaplama yapılırken nihai kullanıcıların harcamalarını tahmin edilerek
toplam harcamaya yani GSYH’ya ulaşılır. Zaten hangi malın ne kadarının nihai kullanıma gittiğini
bulmak mümkün de değildir. Milli gelir hesaplarında nihai kullanıcılar şu şekilde gruplanır:
Nihai Kullanıcı
Hanehalkları ve Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar
İşletmeler
Devlet
Dış Sektör
Kullanımına verilen ad
Tüketim (C)
Yatırım (I)
Kamu (nihai mal ve hizmet) harcamaları (G)
İhracat (X)
Buradan anlaşılacağı gibi nihai malları kullanıcıları itibariyle gruplayıp adlandırıyoruz. Birinci gurupta
hepimizi içeren hanehalkları ve Kızılay, yardım kuruluşları STK’lar vb. gibi kâr amacı gütmeyen
kuruluşlar yer alır ve bunların her türlü nihai mal ve hizmet kullanımına tüketim diyoruz ve bundan sonra
“C” sembolü ile gösteriyoruz. İkinci gurupta kâr amacı güden işletmelerin başka mal ve hizmetlerin
7
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
kullanımında bir yıldan daha fazla bir süre için kullanmak üzere satın aldıkları mallara yatırım malları ve
bunlara yapılan harcamaya da yatırım (ya da gayri safi sabit sermaye oluşumu) (I) diyoruz. “Başka mal
ve hizmetlerin kullanımında bir yıldan daha az bir süre için kullanılan” mallara ara malı dediğimize göre
burada “bir yıldan daha fazla bir süre için” nitelemesi önemlidir. Örneğin bir lokanta domates alırsa bu
üretim döneminde kullanılan bir ara malı; yeni bir masa alırsa bu önümüzdeki birkaç yıl boyunca
kullanılacak bir yatırım malıdır. Aynı masayı ben ya da yeni bir şube açan bir STK alırsa bu tüketim
harcamasıdır. Üçüncü grupta ise Türkiye’deki tanımıyla Genel Bütçeli Kuruluşlar, Katma Bütçeli
Kuruluşlar, Mahalli İdareler (Belediyeler ve İl Özel İdareleri), Bağımsız Bütçeli Devlet Kuruluşları,
Sosyal Güvenlik Kuruluşları, Döner Sermayeli Kuruluşlar ve Fon İdarelerini kapsayan Kamu kesimi yer
alır (Kutu 1.1) Kamu nihai mal ve hizmet harcamalarının tümünü “G” ile göstereceğiz. Ama bazı
durumlarda G toplamını kamu tüketimi (Cg) ve kamu yatırımı (Ig) olarak ayırmak faydalı olacaktır. Son
olarak yerleşik olmayanların toplamından oluşan kesimin yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlere
yaptığı harcamalara da ihracat (X) diyoruz. Bir Alman turistin Antalya’da içtiği bira ihracat olarak
sınıflandırılır. Çünkü turist burada yerleşik değildir. Aynı Alman Almanya’da buradan giden bir bira
aldığında da yaptığı harcama X içindedir.
Şimdi, yerleşiklerin ürettiği nihai malları yerleşik olmayanların kullandığı gibi yerleşikler de yerleşik
olmayanların ürettiği nihai malları kullanır. Bu tür kullanımların toplamına ithalat diyoruz (M). Yani C, I,
G içinde ithal mallara yapılan harcamalar da vardır. Örneğin ithal bir arabaya yapılan harcama yapanın
kim olduğuna bağlı olarak tüketim, yatırım ya da kamu harcaması olarak ölçülecektir. Dolayısı ile
GSYH’ya esas olan yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlerin toplamına ulaşmak için yerleşiklerin
toplam harcamasından ithalata yapılan harcamayı düşmemiz gerekir. Buradan
GSYH = Yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlerin toplam değeri
= Yerleşikleri yaptığı toplam harcama – ithalat + ihracat
=C+I+G+X–M
temel özdeşliğini elde ederiz. TÜİK’in harcamalar yoluyla GSYH hesaplaması Tablo 1.2’de
gösterilmiştir.
Tablo 1.2 Harcamalar Yöntemiyle GSYH, 2011, (cari fiyatlarla) milyon TL
Yerleşik Hanehalklarının Tüketimi (C)
920 792,38
Yatırım (I)
234 582,09
Kamu Harcamaları (G)
229 251,09
(*) Stok Değişmeleri
25 056,70
Mal ve Hizmet İhracatı (X)
308 293,72
(Eksi) Mal ve Hizmet İthalatı (M)
423 083,09
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (C+I+G+X–M)
1 294 892,90
(*) Stok Değişmeleri kalıntı yöntemiyle hesaplanmış olup istatistikî hatayı da içermektedir.
Kaynak: TÜİK
TÜİK GSYH, C, I, G, X ve M kalemlerini bağımsız olarak tahmin eder. Dolayısı ile GSYH = C + I + G +
X – M özdeşliğinin tam olarak tutması çok zayıf bir olasılıktır. Bu nedenle üretim yoluyla GSYH
8
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
tahminini esas alan TÜİK (C + I + G + X – M ) ile oluşan farkı “istatistikî hata” olarak kaydeder. Bu her
ülkede yapılan genel bir uygulamadır. Ama burada hata teriminin “stok değişimlerini de” içerdiği
belirtilmektedir ki bunu anlamak için yatırım harcamalarına daha detaylı bakmak gerekir. Daha uygun
deyimle
Yatırım = Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu
olarak bilinir. Bir lokanta yeni bir masa aldığında, yeni bir kamyon satın alındığında, yeni bir bina
yapıldığında, yeni bir fabrika açıldığında sermaye stokuna ekleme yapılmış olur. Sermaye ya da yatırım
malları stoku diğer malların üretiminde bir yıldan uzun süreli kullanılan mallardan oluşan bir stoktur. Bu
stoku, diyelim, 2010 yılı sonu itibariyle 500 000 kamyon, 12 milyar m2 kapalı fabrika alanı, 60 000
dokuma tezgâhı vb. olarak ya da o anki fiyatları kullanarak bir toplam değer olarak ifade edebiliriz. Stok
değişkenler veri bir an için ölçülür: 31 Aralık 2010 akşam 5 itibariyle gibi. Yatırım akım bir değişkendir
ve bu stoka yapılan eklemeleri ifade eder.

Milli gelir anlamında yatırım sermaye stokuna yapılan eklemeleri (sermaye oluşumu) ifade eder.
Dolayısı ile günlük kullanımda bireysel anlamda “yatırım yaptım” denildiğinde ima edilen milli gelir
anlamında yatırıma karşı gelmeyebilir. İkinci el bir kamyon alan birisi bireysel anlamda “yatırım yaptım”
diyebilir ama bu milli gelir anlamında yatırım değildir çünkü ekonomideki kamyon sayısı ve sermaye
stoku artmamıştır.
Sermaye stoku hiç ekleme yapılmazsa zaman içinde azalmaya başlar. Çünkü stoku oluşturan mallar
zaman içinde kullanıma bağlı olarak eskir ve üretkenlikleri giderek azalarak sonunda üretime katkı
yapamaz duruma gelir. Dolayısı ile sermaye stoku arttırılmasa bile mevcut stokun üretkenlik anlamında
muhafaza edilmesi için yatırım harcaması yapılması gerekir. Bu harcamalara “sabit sermaye tüketimi” ya
da “amortisman” harcaması denir. Örneğin bir takım kamyon tekeri 18 ay gidiyorsa, her yıl bazı
kamyonların tekerleri yenilenir. Yapılan bu harcama sonucunda kamyon sayısı artmaz ama mevcut stokun
üretkenliğini korumak anlamında bir katkıdır ve “sabit sermaye tüketimi” adı altında yatırım
harcamalarının bir parçasıdır.
Öte yandan bazı ara malı ve yarı mamul malların stokları üretimin düzgün akışı için gereklidir. Bir araba
üreticisi lazım olduğunda ekmek alır gibi ara malı alarak üretimi sürdüremez. Gene aynı üretici sipariş
gelince kebap yapar gibi çalışmaz. Belirli bir plan çerçevesinde üretim yaparlar ve gelen her talebi anlık
üretimle karşılama durumunda değildirler. Bu nedenle bazı üreticiler bazı ara mallarının ve kendi
ürettikleri malların stoklarını taşırlar. Bir yılsonunda diyelim araba fabrikasının stokları
1000 adet araba + 200 ton çelik + 500 yarı mamul gövde + …
olarak verilmiş ve bu stokların değeri o günkü fiyatlarla Xo TL olsun. Bir yıl sonra stoklar
900 adet araba + 300 ton çelik + 750 yarı mamul gövde + …
ve değeri de X1 TL ise firmanın stokları X1 – Xo kadar değişmiş olur ki bu değişme de yatırım harcaması
sayılır. Çünkü nihai malların başka nihai kullanıcılara atfedilemeyecek kullanımına karşı gelmektedir.
Stok değişmeleri çok ciddi değerleme problemi yaratır ve hesaplaması hem firma düzeyinde özellikle de
makro düzeyde çok zordur ki TÜİK’in aşamadığı problem de budur. Özetle,
9
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
I = Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu
= Net Yatırım + Sabit Sermaye Tüketimi + Stok Değişmeleri
olarak tanımlanır. Burada Net Yatırım sermaye stokuna yapılan yeni eklemeleri (bu sene üretilen bir
kamyonun satın alınması, yeni yapılan bir bina) ifade eder. Bu arada konut stokunun sermaye stoku
sayıldığını ve yeni yapılan konutlara yapılan harcamaların (yapan hanehalkları bile olsa) yatırım
sayıldığını belirtmiş olalım. Dolayısı ile Tablo 1.2’de yer alan yatırım rakamı Net Yatırım + Sabit
Sermaye Tüketiminden oluşur. Stok değişmeleri istatistikî hatayı da içerecek şekilde artan olarak
bulunmuştur.
Kutu 1.1 Kamu Kesimi ve Genel Devlet İstatistiklerinin Kapsamı
Kamu kesimi istatistikleri; merkezi yönetim bütçesi içerisinde yer alan kurum ve kuruluşlar, mahalli
idareler, sosyal güvenlik kuruluşları, genel sağlık sigortası, fonlar, döner sermayeler ve İşsizlik Sigortası
Fonu ve KİT’leri kapsamaktadır. Bu kapsamdan KİT’ler çıkartıldığında ise Genel Devlet kapsamına
ulaşılmaktadır.
Kamu kesimi ve genel devlet kapsamında önemli bir yer tutmakta olan merkezi yönetim bütçesi; genel
bütçe kapsamındaki 47 kamu idaresini, içerisinde yükseköğretim kurulu, üniversiteler ve yüksek teknoloji
enstitüleri ve özel bütçeli diğer idarelerin bulunduğu özel bütçeli 144 idare ile düzenleyici ve denetleyici
kurumlar kapsamındaki 9 kurul ve kurumu kapsamaktadır.
Mahalli idareler dengesi; il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri bağlı idareleri,
belediyelerin oluşturduğu birlikler ve İller Bankası hesaplarını kapsamaktadır.
Döner sermayeli işletmeler tanımı içinde yer alan kurumlar iki grupta toplanmaktadır. Birinci grupta,
merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idarelere bağlı olarak faaliyet gösteren işletmeler yer almaktadır.
İkinci grupta ise bu işletmelerin dışında kalan ve kendi özel bütçeleri olan Türkiye Radyo Televizyon
Kurumu, Milli Piyango İdaresi ve Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü bulunmaktadır.
Sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu ve İşsizlik
Sigortası Fonu yer almaktadır. Ancak, sosyal güvenlik kuruluşları gelir-gider dengesine, Türkiye İş
Kurumunun sadece yatırımı dahil edilmekte olup, İşsizlik Sigortası Fonu dengesi ayrıca izlenmektedir.
Fon dengesi; Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu,
Savunma Sanayi Destekleme Fonu ve Özelleştirme Fonunu kapsamaktadır.
KİT dengesi 19 tanesi 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi, 8 tanesi ise 4046 sayılı
Özelleştirme Kanuna tabi olmak üzere 27 kamu iştirakini kapsamaktadır.
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı WEB Sitesinden
10
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
I.4. GSMH, Harcanabilir Gelir
GSYH yerleşiklerin kendi alanlarındaki faaliyetlerinde yarattıkları toplam katma değerdir. Ama
yerleşikler yerleşik olmayanlarla da faktör hizmetleri alış verişinde bulunarak faktör geliri yaratırlar. Bir
inşaat şirketi Rusya’da konut yapıp kazançlarını Türkiye’ye getirdiğinde müteahhitlik hizmetleri
karşılığında yerleşik olmayanlardan gelir elde etmiştir. Aynı şirketin yurtiçinde kazandığı gelirler GSYH
içindedir, ama Rusya’dan gelen geliri GSYH’ya katamayız. Bu tür gelir/giderlere “dış alem faktör
gelir/giderleri” denir. Yerleşik bir bankanın yerleşik olmayan bir bankadan kredi kullanımı karşılığı
ödediği faizler dış alem faktör gideridir. Buradan Yerleşiklerle olmayanlar arasında başka bir işlem yoksa
bu aynı zamanda yerleşiklerin toplam harcanabilir geliridir. Harcanabilir gelir bir birimin istediğinde
kullanabileceği hazır imkânı ifade eder.
NFG = Net Dış Alem Faktör Gelirleri = Dış Alem F. Gelirleri – Dış Alem F. Giderleri
tanımlarsak
GSMH = Gayri Safi Milli Hasıla (Milli Gelir) = GSYH + NFG
olmak üzere yerleşiklerin bir dönem içinde yarattıkları toplam faktör gelirlerine ulaşırız.
Şimdi, Almanya’daki oğlundan her ay €500 alan bir yerleşik birimi ele alalım. Bu miktar bir faktör geliri
değildir ama birimin elde ettiği faktör gelir gibi istediğinde harcayabileceği bir miktardır. Yani
harcanabilir gelirinin bir parçasıdır. Harcanabilir gelir bir birimin istediğinde kullanabileceği hazır
imkânı ifade eder. Bu örnekte €500 birimin transfer geliridir. Transfer bir mal/hizmet karşılığı olmadan
yapılan karşılıksız ödemedir. Genel olarak bir birimin için

Harcanabilir Gelir = Faktör Gelirleri + Transfer Gelirleri
olur. Aynı şey ekonominin tümü için de geçerlidir. Avrupa’daki işçilerin Türkiye’deki yakınlarına
gönderdikleri paralar bu kapsamdadır. Suriye sınırındaki mülteci kamplarında yapılan harcamalar
yerleşiklerin olmayanlara yaptıkları transfer niteliğindedir. Van depreminde dünyanın dört bir yanından
gelen nakdi/ayni yardımlar da yerleşiklerin aldıkları transferdir. Burada
NTR = Net Karşılıksız Transferler = Yerleşiklerin Aldıkları Trans. – Yerleşiklerin Yaptıkları Trans.
tanımlarsak
Y = GSHG = Gayri Safi Harcanabilir Gelir = GSMH + NTR = GSYH + NFG + NTR
elde ederiz. Bu miktar yerleşik birimlerin kullanımına açık olan toplam kaynağı ya da toplam harcanabilir
geliri gösterir. Kutu 1.2’de hesaplama detayları gösterilmiştir.
Ekonomiyi iki ana kesime ayırabiliriz: kamu kesimi (Kutu 1.1) ve kamu kesimi dışındaki bütün
yerleşikleri kapsayan özel kesim. Böyle olunca bir kesim için harcanabilir olan diğeri için olmayacaktır.
Genel olarak toplam harcanabilir gelirin paylaşımı
Y = Özel Harcanabilir Gelir (Yd) + Kamu Harcanabilir Geliri (T)
11
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
olacaktır. Önce kamuyu ele alalım. Dolaylı vergileme yoluyla kamunun katma değerde nasıl pay sahibi
olduğunu gördük. Kamunun katma değer içindeki toplam payı bununla sınırlı değildir. Türkiye’de kamu
kesimi hesaplarının detayları Kutu 1.2’de gösterilmiştir. Kamu Genel olarak vergiler (dolaylı ve gelir),
zorunlu sosyal güvenlik kesintileri, ceza ve harçlar, kendi sahip olduğu işletmelerin kârları gibi diğer
yollarla da gelir (katma değer anlamında) elde eder. Kamunun toplam gelirlerini KG ile göstereceğiz:
KG = Gelir vergileri + Dolaylı Vergiler + SGK Kesintileri + Diğer Gelirler.
Öte yandan kamu bu gelirlerin bir bölümünü özel kesime transfer olarak, yani herhangi bir mal ve hizmet
karşılığı olmadan, verir. Bu harcamaları Tr olarak göstereceğiz ve en temel kalemleriyle:
Tr = SGK ödemeleri + Sübvansiyonlar + İç borç faiz ödemeleri
olur. Buna göre emekli maaş ödemeleri, SGK üyelerinin sağlık harcamalarının kamu tarafından
karşılanan kısmı, tarımsal destekler gibi harcamalar kamu transfer harcamalarıdır. Harcanabilir gelir ilgili
kesimin kendi iradesi ile kullanabileceği gelirdir. Kamu transfer harcamaları bu nedenle kamu açısından
“harcanabilir” değildir: kimin ne zaman hasta olacağı belli değildir, emekli maaşları ve faiz ödemeleri
geçmişten gelen yükümlülüklerdir ve bugün itibariyle kamu açısından “ihtiyari” (isteğe bağlı) değildir.
Kamu harcanabilir geliri kamu gelir transfer harcamaları farkına eşittir:
T = Kamu Harcanabilir Geliri = KG – Tr.
O halde
Yd = Özel Harcanabilir Gelir = Y – T
olur. Kutu 1.2’de kamu ve özel harcanabilir gelirinin nasıl hesaplandığı gösterilmiştir.
I.5. Tasarruf ve Yatırım Dengesi
Genel prensip olarak

Harcanabilir Gelir = Tüketim + Tasarruf
olur. Buna göre tasarruf tanım gereği harcanabilir gelirin tüketilmeyen bölümüdür. Öyleyse
S = Özel Tasarruf = Yd – C
olur. Benzer şekilde kamu tasarrufu da tanımlanabilir (Kutu 1.2). Şimdi,
Y = GSHG = GSYH + FG + NTr
ve
GSYH = C + I + G + X – M
olduğuna göre
Y = Yd + T = C + I + G + X – M + NFG + NTR = C + I + G + CID
olur. Burada
12
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
CID = Cari İşlemler Dengesi = X – M + NFG + NTR
olarak tanımlanır. CID yerleşiklerle olmayanlar arasındaki (cari) işlemlerin (mal&hizmet alım/satımı,
faktör hizmetleri ve transferler) net dengesidir. Dikkat edilirse


X – M = GSYH – (C + I + G) = Dış Ticaret Dengesi (toplam mal ve hizmetler)
CID = Y – (C + I + G)
= Cari İşlemler Dengesi
olmaktadır. Yani kendi ürettiğimiz nihai mal ve hizmetten toplamından daha fazla kullanıyorsak (C + I +
G > GSYH) dış ticaret (toplam m&h) açığı [X – M < 0], daha az kullanıyorsak da dış ticaret (toplam
m&h) fazlası veririz. Toplam harcanabilir gelirimizden daha fazla harcıyorsak da (C + I + G > Y) cari
işlemler açığı veririz. Bu özdeşlikler toplam tasarruf yatırım açığı cinsinden de ifade edilebilir. Önce
(Yd – C) + T = I + G + CID
S + T = I + G + CID
ve
CID = (S + T) – (I + G)
olarak yazabiliriz. Buna göre
CID = Y – (C + I + G) = (S + T) – (I + G)
olur. Bu son şekli daha iyi ifade edebilmek için:
G = Cg + Ig = kamu tüketimi + kamu tasarrufu
dersek
Sg = T – Cg
ve
CID = (S + Sg) – (I + Ig) = toplam yurtiçi tasarruf – toplam yatırım
olur. Yani toplam yurtiçi tasarruflar (kamu + özel) toplam yatırımı (kamu + özel) karşılamaya yetmiyorsa
cari işlemler açığı verilir. Kutu 1.2’de gösterilen hesaplamalar bu özdeşlikleri temel almaktadır.
13
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Kutu 1.2 Toplam Harcanabilir Gelir, Tasarruf ve Yatırım
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı - 2012 Yılı Programı
(1) Gerçekleşme Tahmini, (2) Program
Not: Toplam Yurt içi Talep = C + I + G
Kamu harcanabilir gelirinin hesaplanma detayları ise aşağıdaki gibidir:
14
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Kutu 1.2 (devam)
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı - 2012 Yılı Programı
(1) Gerçekleşme Tahmini, (2) Program
I.6. Sabit Fiyatlarla GSYH
Önce
p y
k
t
 p1k y1t  p2k y2t  ...  pnk ynt
notasyonunu tanımlayalım. Burada “k” ve “t” alt-endeksleri dönemi (yılı) göstermek üzere
yit = nihai i-malının t yılındaki üretim miktarını
pik = nihai i-malının t yılındaki fiyatını
olur. Buna göre
p y
k
t
t-yılının nihai mal miktarlarının k-yılının fiyatları ile değerlerinin toplamıdır. Bu
notasyonla t-yılının cari fiyatlarla GSYH’si
p y
t
t
olacaktır. Açıktır ki cari fiyatlarla GSYH’nın zaman
içinde değişmeleri hem fiyatlardan hem de miktarlardan kaynaklanıyor olabilir. Fiyat ve miktar
hareketlerini ayırmanın ilk akla gelen yolu sabit bir fiyat seti kullanmaktır. Şimdi, her yılın nihai
15
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
mal/hizmet miktarlarının toplam değerini (GSYH) hem cari fiyatlarla hem de bir “0” ile göstereceğimiz
bir baz (temel) döneminin fiyatlarıyla hesaplarsak:
Yıl
0
1
2
t
Cari fiyatlarla:
p y p y
p y
2
....
p y
Sabit fiyatlarla:
p y p y
p y
2
....
p y
o
o
o
o
1 1
2
o
o 1
t
o
t
t
GSYH serilerini elde ederiz. Sabit fiyatlı serisinin bütün öğeleri aynı fiyat setiyle hesaplandığı için zaman
içindeki değişmelerini, ağırlıklı ortalama değişme anlamında, miktar değişmesi olarak yorumlayabiliriz.
Herhangi iki yıl için sabit fiyatlı GSYH değerlerinin yüzde değişmesi aradan geçen zaman içinde
gerçekleşen “reel büyüme hızını” verecektir. Yukarıdaki bilgilerden ayrıca
Pt 
p y
p y
t
t
o
t
olmak üzere “GSYH zımni deflatörü” denilen fiyat endeksini de elde ederiz. Baz yıl için P o = 1 olacağı
açıktır. Bu Pt serisindeki değişmeler ise bize fiyatlardaki ağırlıklı bir ortalama değişmeyi izleme olanağı
verecektir.
Örnek 1.2
Üç nihai mal (x, y, z) üreten bir ekonomide 4 yıl için fiyatlar ve üretim miktarları aşağıdaki
gibidir.
Nihai Mal
x
y
z
Yıl 0
Fiyat Miktar
1,0
10,0
2,0
15,0
1,5
25,0
GSYH Cari Fiyatlarla (A) 77,5
%Değişme
GSYH Sabit
0 Yılı Fiyatlarıyla (B)
77,5
%Değişme
P = A/B
%Değişme
100,0
Yıl 1
Fiyat Miktar
1,1
11,0
2,05 16,0
1,6
26,0
Yıl 2
Fiyat Miktar
1,2
12,0
2,2
19,0
1,8
28,0
Yıl 3
Fiyat Miktar
1,4
12,5
2,2
20,0
1,9
30,0
86,5
106,6
118,5
11,6
23,2
11,2
82,0
92,0
97,5
5,8
12,2
6,0
105,5
5,5
115,9
9,8
121,5
4,9
Burada örneğin
Yıl 1 için cari fiyatlı GSYH =
= 1.1*11+2.05*16+1.6*26
16
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Yıl 2 için sabit fiyatlı GSYH =
= 1*12+2*19+1.5*28
olarak hesaplanmıştır. Ardışık yıllar için (reel) büyüme oranı sabit fiyatlı serinini yüzde
artışlarıdır. Burada y = GSYH sabit fiyatlarla dersek ardışık yıllar için büyüme oranı
olarak hesaplanır. Örneğin Yıl 1 için g1 = [(82 – 77.5)/77.5]*100 olarak hesaplanmıştır. Yıl 3 ile
Yıl 1 arasındaki büyümeyi ise
olarak hesaplarız. Burada bu hesaplama %18.9’luk bir birikimli büyüme verir. Yıl 1 ile Yıl 3
arasında birikimli büyüme bileşik faiz formülüyle
(1 + g2)*(1 + g3) – 1 = 1.122*1.06 – 1 = 18.9
olarak da hesaplanabilir. Ardışık iki yıl arasındaki enflasyon oranı da zımni deflatörün
yüzde değişmesi olarak hesaplanmıştır:
Cari fiyatlı serinin artış oranının yaklaşık o yılın büyüme ve enflasyon oranlarının toplamı
olduğuna dikkat ediniz.
Geleneksel olarak kullanılan bu yaklaşımın temel kusuru baz yıldan uzaklaştıkça ortaya çıkan göreli fiyat
değişmeleri, yeni malların ortaya çıkması, var olan malların kalitelerinde (özellikle fiyata oranla) büyük
değişiklikler olması gibi nedenlerle baz yıl fiyat setinin anlamını yitirmesidir. Buna verilen klasik örnek
bilgisayarlardır. Kullanımı ve kalitesi (hesaplama gücü itibariyle) hızla artarken fiyatı da hızla düşen
bilgisayarları kullanımının çok az olduğu bir yılın (Türkiye’de 1987 yılı gibi) fiyatlarıyla bilgisayar
kullanımının yaygınlaştığı yıllarda hesaplama yapmak pek anlamlı olmayacaktır. Bu nedenle olanakların
elverdiği durumlarda baz yılın her beş yılda bir ileriye alınması önerilmiştir (bilgisayar dünyasında beş
yılın da uzun bir süre olduğu bilinmektedir). Öte yanda her baz yıl yenilenmesinde ortaya çıkan yeni
büyüme rakamlarının kamuoyuna açıklanması ve serilerin devamlılığı için geriye götürülmesi gerekliliği
ciddi sorunlar yaratabilmektedir. Özellikle baz yıl yenilemesi geciktikçe bu sorunların boyutu büyümekte
ve yenilemenin daha da ötelenmesine yol açabilmektedir. Bu nedenlerle son yıllarda zincirleme endeks
yöntemi benimsenmiştir. Zincirleme endeks her yıl için bir önceki yılın fiyatlarını kullanma esasına
dayanır. Bu yolla aşağıdaki gibi bir seri oluşturulur.
17
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Yıl
Cari fiyatlarla:
0
p y
o
o
Zincirleme “sabit” fiyatlarla
1
2
p y
1 1
p y
p y
p y
o 1
3
4
2
p y
1 2
p y
2
3 3
2
3
t
p y
4
p y
3
4
...
p y
4
...
p
t
t
y
t 1 t
Bu seride her yılın GSYH’sı cari fiyatlarla ve bir önceki yılın fiyatlarıyla hesaplanmaktadır. Yani her yıl
için baz yıl bir önceki yıldır ve daha önceki anlamıyla bir baz yıl yoktur. Dolayısı ile bu “sabit” seriden
sadece ardışık iki yıl arasındaki büyüme oranı (g) doğrudan hesaplanabilir. Uzak aralıklı iki yıl arasındaki
birikimli büyümeyi “zincir” kuralıyla büyüme hızlarını çarparak hesaplayabiliriz. Örneğin “1” yılı ile “4”
yılı arasındaki birikimli büyüme oranı (1 + g1)(1 + g2)(1 + g3) – 1 olacaktır. Bu metot daha sağlıklı
büyüme oranları verir ama serinin bir baz yılı olmadığından bu yöntemle elde edilen “sabit” fiyatlı serinin
değerlerini, ardışık yıllar dışında, biri biriyle karşılaştıramayız ve serinin sunumunda bu değerleri
vermenin pratik bir değeri olmayacaktır. TÜİK 2008 yılından itibaren “1998 bazlı” GSYH
hesaplamalarında zincirleme endeks yöntemi kullanmaya başlamıştır ve bazı ayarlamalarla daha önce
olduğu gibi cari ve sabit fiyatlı seriler hazırlamaktadır. TÜİK’in 1998 sonrası serisi Tablo 1.3’te
gösterilmiştir.
Tablo 1.3 Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, 1998 sonrası Yeni Seri, Milyon TL
1998 Temel
Fiyatlarıyla
1998
70203,1
1999
67840,6
2000
72436,4
2001
68309,4
2002
72519,8
2003
76338,2
2004
83485,6
2005
90499,7
2006
96738,3
2007
101254,6
2008
101921,7
2009
97003,1
2010
105885,6
2011
114874,0
Kaynak: TÜİK
g
-3,4
6,8
-5,7
6,2
5,3
9,4
8,4
6,9
4,7
0,7
-4,8
9,2
8,5
Cari
Fiyatlarla
70203,1
104595,9
166658,0
240224,1
350476,1
454780,7
559033,0
648931,7
758390,8
843178,4
950534,3
952558,6
1098799,3
1294892,9
18
P
100
154,2
230,1
351,7
483,3
595,7
669,6
717,1
784,0
832,7
932,6
982,0
1037,7
1127,2
Enflasyon
54,2
49,2
52,9
37,4
23,3
12,4
7,1
9,3
6,2
12,0
5,3
5,7
8,6
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Örnek 1.2 (devam)
Örnekteki verilerle zincirleme endeks aşağıdaki gibi hesaplanır:
Zincirleme Sabit Fiyatlarla
∑py
Yıl 0
Yıl 1
Yıl 2
Yıl 3
77,5
82,0
97,0
113,0
5,8
18,2
16,6
g
Burada hesaplanan ardışık büyüme oranlarının örneğin ilk bölümündeki “sabit 0 yılı” fiyatlarıyla
bulunan oranlardan (Yıl 1 hariç) çok farklı olduğuna dikkat ediniz. Yıl 3 ile Yıl 0 arasındaki
birikimli büyüme
(1 + g1)*(1 + g2)*(1 + g3) – 1 = 0.458
yani %48.5 bulunur. Halbuki sabit fiyatlı seride aynı birikimli büyüme %25.8 bulunacaktır.
I.7. Fiyat Endeksleri
Yukarıda gördüğümüz
Pt 
p y
p y
t
t
o
t
formülüyle hesaplanan zımni deflatör bir fiyat endeksidir. Bu endeks GSYH kapsamına giren bütün nihai
malların fiyatlarını kapsar. Formül incelendiğinde anlaşılacağı üzere bu endeks iki yıldaki nihai mal
fiyatlarını cari dönem miktarları ile ağırlıklandırarak oranını almaktadır. Genel olarak her fiyat endeksi bir
fiyat kümesinin ağırlıklı toplamı olarak hesaplanır ve endekslerin farkı kullanılan fiyatlar ve ağırlıklardan
kaynaklanır. Bunlardan en çok kullanılanı TÜFE olarak bilinen Tüketici Fiyat Endeksi ve ÜFE olarak
bilinen Üretici Fiyatları Endeksidir.
TÜFE tipik bir tüketici birimin kullandığı malların fiyatlarını kapsar ve kapsamı zımni deflatöre göre çok
dardır. Kullanılan ağırlıklar ise bir baz yılı itibariyle ilgili malın tipik bir tüketici bütçesindeki payıdır.
Basitleştirerek üç mal gurubu (gıda, giyecek, sağlık) olduğunu ve tipik tüketicinin gelirinin, sırasıyla,
%50, %30, %20, oranında üç mal grubuna harcandığını varsayarsak endeksin bir t yılı için değeri yıl
değeri 0.5*p1t + 0.3p2t + 0.2p3t olarak hesaplanır ve iki farklı yıl değerlerindeki değişme tüketici
fiyatlarında ortalama artış olarak değerlendirilir.
19
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
ÜFE ise üretici fiyatlarını izleyen bir endekstir. TÜİK’in açıklamasıyla “Yurtiçi üretimde önemli paya
sahip üreticiler ÜFE kapsamındadır. …. Üretici fiyatı, yurtiçinde üretimi yapılan ürünlerin, KDV ve
benzeri vergiler hariç, peşin satış fiyatıdır. Üretici fiyatları endeksinde tarım, avcılık, ormancılık ve
balıkçılık sektörlerinde faaliyet gösteren üreticilerin yetiştirdiği ve piyasaya arz ettiği ürünlerin ilk el satış
fiyatları izlenmektedir. Sanayi sektörüne ilişkin ürünlerin fiyatları da doğrudan sanayi sektöründeki
üretici firmalardan alınmaktadır.” Fiyat endeksleri ile ilgili daha kapsamlı bilgi için TÜİK “Sorularla
Resmi İstatistikler” yayınlarına başvurulabilir.
TÜFE ve ÜFE endeks değerleri ile bunlardan hesaplanan enflasyon oranları Tablo 1.4’te gösterilmiştir.
Tablodaki endekslerin baz yılı 2003 olduğu için bu baz yıl ağırlıkları ve sepeti ile önceki yılların verisi
yoktur. Dolayısı ile ancak 2004 yılından itibaren hesaplama yapılabilir. Tablodaki enflasyon değerleri
kendi içinde ve Tablo 1.3’teki zımni deflatör enflasyonu ile karşılaştırıldığında bazı yıllarda büyük farklar
olduğu gözlenir. Bu da endekslerin kapsam, baz yıl ve kullanılan ağırlıklar itibariyle nasıl farklılıklar
yaratabileceğine ve amaç açısından uygun endeks seçiminin önemine işaret eder.
Tablo 1.4 TÜFE ve ÜFE’ye Göre Enflasyon
TÜFE
2003
100,0
2004
108,6
2005
117,5
2006
128,8
2007
140,0
2008
154,7
2009
164,3
2010
178,4
2011
189,9
2012*
204,6
Kaynak: TÜİK
* İlk 6 Ay
% Değ.
8,6
8,2
9,6
8,8
10,4
6,3
8,6
6,5
7,7
ÜFE
100,0
114,6
121,3
132,6
141,0
158,9
160,9
174,6
194,0
205,3
% Değ.
14,6
5,9
9,3
6,3
12,7
1,2
8,5
11,1
5,9
I.8. Kişi Başı GSYH, Uluslararası Karşılaştırmalar
GSYH bir ülkedeki (ekonomideki) nihai malların toplam değeri olduğuna göre bu değerin daha fazla
olduğu ekonominin nihai kullanıma hazır malların ‘miktarı’ anlamında daha “iyi” durumda olduğunu
düşünebiliriz. Buradaki ilk sorun nihai malların ne olduğudur. Nihai malların % 50’si tank, top sülfürik
asit vb. mallardan oluştuğu bir ekonomi ile malların %60’nın tüketici malları, kültür, sanat vb. mallardan
oluştuğu bir ekonomiyi GSYH bazında karşılaştırmak pek anlamlı olmayacaktır. Amaç insan refahı ise
karşılaştırmanın tüketim malları üzerinden olması daha anlamlıdır. Ama gene de GSYH bazlı
karşılaştırmalar sıklıkla yapılmaktadır. Bu amaçla ilk düzeltmeyi nüfus farklılıkları açısından yapmak
yerinde olur ve
GSYH(kb) = GSYH/ortalama nüfus
20
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
olarak tanımlanan kişi başına GSYH kullanılabilir. Örneğin Türkiye’de bölgeleri karşılaştırırken toplama
bakarsak (Tablo 1.5) İstanbul toplamın %27.7’sini Urfa-Diyarbakır ise %1.7’sini üretmektedir (bölgeler
itibariyle vergi ve sübvansiyon hesaplanamadığı için bölgeler arası karşılaştırmalarda Gayri Safi Katma
Değer kullanılmaktadır). Buna göre İstanbul bu iki ilin 16.4 katı “daha iyi” durumdadır. Ama iki bölge
arasındaki nüfus farkını kişi başı GSKD olarak düzeltirsek, fark 3.91 olarak görülmektedir (İstanbul bu iki
şehirden kişi başına hesaplamada kullanılan nüfus itibariyle yaklaşık dört kat daha kalabalıktır).
Tablo 1.5 Bölgeler itibariyle Gayri Safi Katma Değer, 2008, milyon TL
TR
TR10
TR21
TR22
TR31
TR32
TR33
TR41
TR42
TR51
TR52
TR61
TR62
TR63
TR71
TR72
TR81
TR82
TR83
TR90
TRA1
TRA2
TRB1
TRB2
TRC1
TRC2
TRC3
Türkiye
İstanbul
Tekirdağ, Edirne, Kırklareli
Balıkesir, Çanakkale
İzmir
Aydın, Denizli, Muğla
Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak
Bursa, Eskişehir, Bilecik
Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu,
Yalova
Ankara
Konya, Karaman
Antalya, Isparta, Burdur
Adana, Mersin
Hatay, Kahramanmaraş,
Osmaniye
Kırıkkale, Aksaray, Niğde,
Nevşehir, Kırşehir
Kayseri, Sivas, Yozgat
Zonguldak, Karabük, Bartın
Kastamonu, Çankırı, Sinop
Samsun, Tokat, Çorum,
Amasya Ordu, Giresun,
Trabzon,
Rize, Artvin, Gümüşhane
Erzurum, Erzincan, Bayburt
Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan
Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli
Van, Muş, Bitlis, Hakkari
Gaziantep, Adıyaman, Kilis
Şanlıurfa, Diyarbakır
Mardin, Batman, Şırnak, Siirt
Kaynak: TÜİK
GSKD = GSYH – vergiler + sübvansiyonlar
21
Sıra
27,7
2,7
2,2
6,5
3,6
3,6
6,6
6,2
Kişi Başı
12020
18689
15682
11528
14817
11626
10575
16630
16990
72784,7
20270,4
32941,9
34120,1
21881
8,5
2,4
3,9
4,0
2,6
16136
9239
13236
9431
7605
4
13
7
12
19
12939,6
1,5
8696
17
20059,2
11402,3
6289,4
24141,1
22600,0
2,3
1,3
0,7
2,8
2,6
8726
11187
8551
8855
9042
16
10
18
15
14
7557,6
5257,4
11393,0
8662,7
13489,5
14441,0
9504,8
0,9
0,6
1,3
1,0
1,6
1,7
1,1
7071
4613
7066
4379
5888
4770
4882
20
25
21
26
22
24
23
TL
854585,2
236293,1
23227,7
18453,8
55859,2
30798,7
30970,3
56670,4
52576,3
%
1
5
9
6
8
11
3
2
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
İş ülkeler arası karşılaştırmaya geldiğinde öncelikle farklı para birimleri ile hesaplanan kişi başı hasılaları
aynı para birimine çevirmemiz gerekir. Bu da genel olarak her ülkenin GSYH’sını USD cinsinden ifade
etmekle yapılır:
GSYH($) = GSYH/(Ortalama dolar kuru).
Türkiye’de yıllar itibariyle gelişmeler kişi başına GSYH için Tablo1.6’da gösterilmiştir.
Tablo 1.6 Kişi Başına GSYH
Ortalama
Cari
Nüfus fiyatlarla
Yıl
'000
1998
62 464
1999
63 364
2000
64 252
2001
65 133
2002
66 008
2003
66 873
2004
67 723
2005
68 566
2006
69 395
2007
70 215
2008
71 095
2009
72 050
2010
73 003
2011
73 950
Kaynak: TÜİK
TL
1 124
1 651
2 594
3 688
5 310
6 801
8 255
9 464
10 929
12 009
13 370
13 221
15 051
17.510
% Değ.
46,9
57,1
42,2
44,0
28,1
21,4
14,7
15,5
9,9
11,3
-1,1
13,8
16,3
$
4 338
3 907
4 130
3 021
3 492
4 559
5 764
7 022
7 586
9 240
10 438
8 559
10 022
10 444
% Değ.
-9,9
5,7
-26,9
15,6
30,6
26,4
21,8
8,0
21,8
13,0
-18,0
17,1
4,2
Sabit (1998)
fiyatlarla
%
TL
Değ.
1 124
1 071
-4,7
1 127
5,3
1 049
-7,0
1 099
4,8
1 142
3,9
1 233
8,0
1 320
7,1
1 394
5,6
1 442
3,4
1 434
-0,6
1 346
-6,1
1 450
7,7
1 553
7,1
Tablo 1.7’nin ilk sütununda cari ABD doları fiyatlarıyla bazı ülkelerin kişi başına GSYH ve yanında buna
bağlı sıralaması gösterilmiştir. Buna göre Lüksemburg’da gelir Türkiye’nin yaklaşık 11, Etiyopya’nın ise
315 katıdır. Türkiye’de kişi başına İran’a oranla iki katından daha fazla nihai mal tüketilebilir. Bu
karşılaştırma ülkeler arasında 1 USD’nin satın alma gücündeki farklılıkları göz ardı eder. Şimdi, diyelim
ki Lüksemburg’da (aynı ağırlıkta) bir ekmek 1 USD, Türkiye’de 0.4 USD ve Etiyopya’da 0.1 USD’dir.
O zaman “ekmek satın alma gücüne” göre düzeltilmiş kişi başına gelir Lüksemburg’da 113533,
Türkiye’de 26110, Etiyopya’da ise 3600 olur. Buna göre kişi başına gelirle Lüksemburg’da Türkiye’ye
göre 4.3, Etiyopya’ya göre 31.5 kat daha fazla ekmek alınabilir ve bu karşılaştırma 1 USD’nin ülkeler
arasında ekmek satın alma gücüne göre düzenlenmiş değeri olarak doğrudan karşılaştırmadan daha
anlamlıdır.
İşte SAGP = Satın alma Gücü Paritesi’ne göre düzeltme de buna benzer şekilde 1 USD’nin ABD ve diğer
ülkelerdeki satın alma gücüne göre yapılır. Buradaki soru şudur: bir ülkede 1 dolara alınan mal sepetini
ABD’de kaç dolara alabiliriz? Bu oran diyelim 2 ise ülkenin GSYH’sını iki ile çarpmak suretiyle SAGP
ile hesaplanmış GSYH’sı bulunmuş olur. Bu hesaplamalar dünya’da İMF, Dünya Bankası ve CIA (!) gibi
22
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
kuruluşlarca yapılmaktadır ve hesaplamada kullanılan sepet ve metot nedeniyle farklılıklar
oluşabilmektedir.
Tablo 1.7 Uluslararası SGP Karşılaştırması, 2011, cari USD
Kişi Başı GSYH Sıralama
Lüksemburg
US
Almanya
AB (ortalama)
Yunanistan
Rusya
Brezilya
Türkiye
Meksika
Çin
İran
Etiyopya
113.533,0
48.387,0
43.742,0
35.116,0
27.073,0
12.993,0
12.789,0
10.444,0
10.153,0
5.414,0
4.526,0
360,0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Kişi Başı
SAGP GSYH
80.119,0
48.387,0
37.897,0
31.607,0
26.294,0
16.736,0
11.769,0
14.517,0
14.610,0
8.442,0
11.479,0
1.100,0
Sıralama
1
2
3
4
5
6
9
8
7
11
10
12
Kaynak: IMF, Dünya Bankası
Dikkat edilirse ABD için cari ve SAGP hesaplaması aynıdır. Türkiye için SAGP düzeltme katsayısı 1.38
olarak hesaplanabilir (14517/10444): Türkiye’de 10444 dolara satın alınabilecek mal sepetine ABD’de
14517 dolar ödemek gerekir. Bizim seçtiğimiz ülkeler için SAGP sıralaması çok farklılık yaratmamakla
beraber bazı ülkeler için sıralama çok farklı olabilmektedir. Ama ülkeler arasındaki gelir farklılıkları çok
değişir. SAGP ile düzeltilince Türkiye’de gelir İran’a göre 2.3 değil, 1.26 kat daha fazlayken;
Lüksemburg’da gelir Türkiye’nin 11 değil yaklaşık 5.5, Etiyopya’nın ise 315 değil 72 katıdır. Bu farklar
hala “çok” olmakla birlikte daha makul bir hesaplamayı yansıtır. Ama SAGP ülkeler arasındaki yaşam
kalitesini etkileyen bir çok unsuru (temel sağlık, yaşam süresi, bebek ölüm oranı, mal ve hizmet kalitesi
vb) içeremez. Bu nedenle başta BM olmak üzere uluslar arası kuruluşlar yaşam kalitesi göstergelerine
dayalı sıralamalar yayınlarlar.
23
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
Çalışma Soruları
1. Bir işletme için aşağıdaki veriler derlenmiştir:
Üretim = 1000
Satış Fiyatı = 2
Elektrik tüketimi = 150
Su faturası = 20
Yeni makine alımı = 400
Hammadde alımı = 200
Diğer ara girdiler = 100
Ücret ödemeleri = 500
Kira ödemesi = 300
Bu işletme için katma değer ve brüt karı hesaplayınız.
2. Bir ekonomide C = 200, I = 100, G = 100, X = 100, M = 120 ise bu ekonomide GSYH kaç olur =
3. Bir ekonomide GSYH = 500, C = 200, I = 100, G = 100, M = 120 ise bu ekonomide X kaç olur =
4. Bir ekonomide GSYH = 250, NFG = –10 ve CID = –2 ve X – M = 5 ise bu ekonomide GSMH ve
GSHG kaç olur =
5. Bir ekonomide bir yıl için Y = 250, Toplam Kamu Gelirleri = 100, Kamu Transfer Harcamaları = 30
olarak verilmektedir. Eğer C = 150 ise bu ekonomide özel tasarruf kaç olur =
6. Bir ekonomide bir yıl için Y = 250, G = 50, Kamu Harcanabilir Geliri = 30, S = 30 ve I = 40 olarak
verilmektedir. Buna göre bu ekonomide Cari İşlemler Dengesi =
7. Bir ekonomide bir yıl için GSYH = 250, C = 200, I = 30, G = 30 olarak verilmektedir. Buna göre bu
ekonomide aşağıdakilerden hangisi doğrudur:
a. Cari işlemler dengesi = 20
b. Toplam mal ve hizmetler dengesi = –20
c. Cari işlemler fazlası = –10
d. Toplam mal ve hizmetler dengesi = –10
8. Bir ekonomide bir yıl için C = 190, G = 40, GSMH = 250, NTr = 10, FG = –15 ve CID = –10 olarak
verilmektedir. Buna göre bu ekonomide GSYH ve I kaç olur.
24
Makro İktisat Ders Notları, 2012
Nazım K. Ekinci
9 – 10. sorular için aşağıdaki bilgileri kullanınız:
Bir ekonomi için aşağıdaki veriler derlenmiştir:
Yıl 1
Yıl 2
Yıl 3
Cari Fiyatlarla GSYH
100
121
144
Sabit Fiyatlarla GSYH
100
110
120
9. Bu ekonomide Yıl 3 için büyüme hızı kaçtır:
a. %10.09
b. %9.09
c. %8.09
d. %7
10. Bu ekonomide Yıl 3 için enflasyon oranı kaçtır:
a. %11
b. %10.09
c. %9.09
d. %8.09
11. Aşağıdaki verilerle bu ekonomi için cari ve Yıl 1 sabit fiyatlarıyla GSYH’yı ve zımni fiyat
deflatörünü hesaplayınız. Buradan her yıl için büyüme ve enflasyon değerlerini bulunuz. Zincirleme
endeks yöntemi ile büyüme oranlarını hesaplayıp ilk hesaplamayala karşılaştırınız.
Yıl 1
Yıl 2
Yıl 3
Nihai Mal Fiyat Miktar Fiyat Miktar Fiyat Miktar
x
10
100
11
105
11.5
110
y
12
50
12.5
52
13
55
z
15
60
16
65
17
66
25

Benzer belgeler