HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd

Transkript

HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 1
17.04.2012 16:04:00
Diyanet ďĹleri BaĹkanlĐĀĐ YayĐnlarĐ / 581
ðlmî Eserler / 92
Tashih
Altan ÇAP
Mehmet Ali SOY
Bask‘ Takip
Hac‘ Duran NAMLI
Bask‘ Takip
Mücella TEKÿN
Emre YILDIZ
Dizgi
Recep KAYA
Mehmet KARADAĀ
Hasan EKÿNCÿ
Hüseyin DÿL
Din ÿāleri Yüksek Kurulu karar‘: 12. 03. 2002/34
7. Bask‘
Bask‘
Korza Yay‘nc‘l‘k Bas‘m San. ve Tic. Ltd. Āti.
(0 312) 342 22 08
2012-06-Y-0003-581
ISBN: 978-975-19-3393-5
Sertifika No: 12930
© Diyanet ÿāleri Baākanl‘þ‘
ÿletiāim
Dini Yay‘nlar Genel Müdürlüþü
Bas‘l‘ Yay‘nlar Daire Baākanl‘þ‘
Tel: (0.312) 295 72 93-94
Faks: (0.312) 284 72 88
e-posta: [email protected]
Daþ‘t‘m ve Sat‘ā
Döner Sermaye ÿāletme Müdürlüþü
Tel: (0.312) 295 71 53 - 295 71 56
Faks: (0.312) 285 18 54
e-posta: [email protected]
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 2
17.04.2012 16:04:00
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 3
17.04.2012 16:04:00
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 4
17.04.2012 16:04:00
ÿÇÿNDEKÿLER
10
HARÿTA VE RESÿMLER
13
ÖN SÖZ
19
GÿRÿĀ
19
20
20
24
27
33
33
35
40
41
42
43
44
48
48
48
49
50
51
56
57
61
69
72
HZ. MUHAMMED’ÿN PEYGAMBER OLARAK
GÖNDERÿLDÿýÿ ORTAM
1- Coþrafî Durum
2- Siyasî Durum
a- Kuzey Arabistan
b- Güney Arabistan
c- Hicaz Bölgesi
3- Sosyal ve Kültürel Durum
a- Nüfus Yap‘s‘
b- Kabile Hayat‘
c- Aile Yap‘s‘
d- Baz‘ Âdetler ve Uygulamalar
e- Ahlâk
f- Edebiyat ve Yaz‘
4- Ekonomik Durum
5- Dinî Durum
a- Yahudilik
b- Hristiyanl‘k
c- Mecusîlik
d- Sâbiîlik
e- Putperestlik
f- Hanînik
PEYGAMBERLÿýÿNE KADAR HZ. MUHAMMED
1- Ailesi
2- Doþumu, Çocukluþu ve Gençliþi
3- Hz. Hatice ile Evliliþi
4- Kâbe Hakemliþi
5
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 5
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
74
74
75
77
77
79
79
80
80
5- Hz. Muhammed’in Peygamberlikten Önceki Hayat‘n‘n ve
Kiāiliþinin Temel Özellikleri
a- Yetim ve Fakir Olarak Büyümesi
b- Ümmî Oluāu
c. Ticaretle Meāgul Oluāu
d- Çobanl‘k Yapmas‘
e- Toplum ÿçindeki Yeri ve Çevresi
f- Güvenilir Oluāu
g- Ahlâk‘
h- Dinî Hayat‘
PEYGAMBERLÿýÿN MEKKE DÖNEMÿ
82
1- Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Görevlendiriliāi
86
2- ÿslâm’a Davet ve ÿlk Müslümanlar
91
3- Müāriklerin Tepkisi
95
4- Müāriklerin Uzlaāma Teklineri
96
5- Muhalefet Sebepleri
99
6- Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman Oluālar‘
101
7- Habeāistan’a Birinci Hicret
104
8- Habeāistan’a ÿkinci Hicret
106
9- Hâāimoþullar‘na Boykot
107
10- Hüzün Y‘l‘
108
11- Sakif Kabilesini Ziyaret
110
12- ÿsrâ ve Mi’rac
111
13- Akabe Bîatlar‘
113
14- Hz. Peygamber’in Mekke Dönemindeki Mesaj‘na Toplu Bir Bak‘ā
HÿCRET VE MEDÿNE’DE ÿSLÂM TOPLUMUNUN OLUĀUMU
118
1- Hicret
128
2- Hicret Esnas‘nda Medine
134
134
140
140
143
3- Kurumsallaāma Sürecinin Baālamas‘
a- Mescid-i Nebevî ve Hz. Peygamber Döneminde Diþer Mescitler
b- Suffe
c- Yeni Bir Kardeālik Sistemi
d- Birarada Yaāama Tecrübesi
146
4- Hicretin ÿlk Y‘llar‘nda Diþer Baz‘ Önemli Geliāmeler
6
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 6
17.04.2012 16:04:00
İÇİNDEKİLER
148
148
151
155
168
169
179
184
192
196
203
206
214
219
221
221
223
224
227
229
236
236
237
241
245
248
248
254
263
265
268
HZ. MUHAMMED’ÿN ÿSLÂM’A VE MÜSLÜMANLARA
YÖNELÿK SALDIRILARLA MÜCADELESÿ
1- Müāriklerle ÿliākiler
a- Hz. Peygamber, Bar‘ā ve Savaā
b- ÿlk Seriyyeler ve Gazveler
c- Bedir Savaā‘ (2/624)
d- Bedir ile Uhud Savaālar‘ Aras‘nda Müāriklerle ÿliākilerde Baz‘
Geliāmeler
e- Uhud Savaā‘ (3/625)
f- Uhud ÿle Hendek Savaā‘ Aras‘nda Müāriklerle ÿliākilerde Birtak‘m
Geliāmeler
g- Hendek Savaā‘ (5/627)
h- Hendek Savaā‘ ile Hudeybiye Bar‘ā‘ Aras‘nda Müāriklerle ÿliākiler
i- Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘ (6/628)
k- Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘ ÿle Mekke’nin Fethi Aras‘nda Müāriklerle
ÿliākilerde Geliāmeler
l- Mekke’nin Fethi (8/630)
m- Huneyn - Evtas Savaālar‘ ve Taif Kuāatmas‘ (8/630)
n- Müāriklerle ÿliākilerde Son Aāama (9/631)
2- Yahudilerle ÿliākiler
a- Genel Bilgiler
b- Kaynukâoþullar‘’n‘n Medine’den Ǒkar‘lmas‘ (2/624)
c- Nadîroþullar‘n‘n Medine’den Ǒkar‘lmas‘ (4/625)
d- Kurayzaoþullar‘ Olay‘ (5/627)
e- Hayberin Fethi (7/628)
3- Hristiyanlarla ÿliākiler
a- Genel Bilgiler
b- Mûte Savaā‘ (8/629)
c- Tebük Seferi (9/630)
d- Necran Hristiyanlar‘
TANITIM FAALÿYETLERÿ VE ÿSLÂM’IN YAYILIĀI
1- Giriā
2- ÿslâm’a Davet Mektuplar‘
3- ÿslâm’‘n Yay‘lmas‘ Aç‘s‘ndan Heyetlerin Önemi
HZ. MUHAMMED’ÿN ÖRNEK KÿĀÿLÿýÿNDEN KESÿTLER
1- Davetçiliþi
2- Doþruluþu
3- Lüzumsuz Davran‘ālar Karā‘s‘nda Tutumu
7
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 7
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
268
269
270
271
272
274
276
279
282
284
287
291
295
298
298
300
300
301
301
303
306
310
315
317
322
323
325
326
326
4- Nezâketi
5- Hayata ÿyimser Bak‘ā‘
6- Alçak Gönüllülüþü
7- Aā‘r‘l‘klar Karā‘s‘ndaki Tutumu
8- Güvenilir Oluāu
9- Adaleti
10- Hoāgörüsü
11- Cömertliþi
12- Yeniliklere Karā‘ Tutumu
HZ. MUHAMMED’ÿN AÿLE HAYATI
1- Aile Reisi Olarak Hz. Muhammed
2- Evlilikleri
3- Çocuklar‘
HZ. MUHAMMED VE ÿDARE
1- ÿdarede Hz. Peygamber’in Yeri
2- ÿdarî Kurumlar
a- Valilik ve Vilayetlerin ÿdaresi
b- Hac Emîrliþi
c- Elçilik
d- Kâtiplik
e- Adlî ÿāler
f- Askerî Teākilat
EKONOMÿK FAALÿYETLER
1- Hz. Peygamber ve Çal‘āma
2- Ekonomik Düzenlemeler
SOSYAL VE KÜLTÜREL FAALÿYETLER
1- Toplum Yap‘s‘
2- Eþitim ve Öþretim
3- Aile
4- Bayram Kutlamalar‘, Eþlence ve Düþünler
5- T‘p ve Saþl‘k
6- Edebiyat
a- Hitabet
8
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 8
17.04.2012 16:04:00
İÇİNDEKİLER
328
331
332
335
339
343
345
348
357
360
362
364
365
369
379
381
b- Āiir
7- Yaz‘
8- Çevre
HZ. MUHAMMED VE BAZI TOPLUM KESÿMLERÿ
1- Çocuklar
2- Gençler
3- Yaāl‘lar
4- Kad‘nlar
5- Yetimler, Āehit Aileleri ve Gaziler
6- Fakirler
7- Özürlüler
8- Köleler
TOPLUMSAL SORUNLAR KARĀISINDA HZ. MUHAMMED
1- ÿhtilaf ve Çekiāmeler
2- Āiddet
3- Zararl‘ Al‘ākanl‘klar ve Ahlâkî Sorunlar
4- Doþal Olaylar ve Afetler
5- Hurafeler/Bat‘l ÿnan‘ālar
401
HZ. MUHAMMED’ÿN SON GÜNLERÿ VE VEFATI
1- Hz. Peygamber’in Vefat‘ndan Önce ÿslâmiyetin Geniāleme Durumu
2- Veda Hacc‘ (10/632)
3- Hz. Peygamber’in Vefat‘ndan Önce Baz‘ Geliāmeler
4- Hz. Peygamber’in Vefat‘
5- Hz. Peygamber’in Miras‘
Hz. Peygamber’in Geçim Kaynaklar‘ Ana Hatlar‘yla Āunlard‘r:
6- Hz. Peygamber’in Medine Dönemi’ndeki Mesaj‘na Toplu Bir Bak‘ā
404
SON SÖZ
409
BÿBLÿYOGRAFYA
419
ÿNDEKS
386
386
395
396
399
400
9
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 9
17.04.2012 16:04:00
HARÿTA VE RESÿMLER
1. ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Arap Yar‘madas‘ ve çevresindeki devletler
(Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 23
2. Arap Yar‘madas‘’nda kabileler (ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 33
3. Mekke-Medine yolu-Hicaz-Āam-Irak-Yemen yollar‘ (Mu’nis’ten iālenerek),
Sayfa: 46
4. ÿslâm öncesi dönemde Arap Yar‘madas‘’nda meāhur putlar (Mu’nis’ten
iālenerek), Sayfa: 53
5. Eskiden Zemzem Kuyusu’ndan su çekme sistemi (foto: ÿbrahim Sar‘çam),
Sayfa: 58
6. Hz. Peygamber’in süt annesinin kabilesinin yurdundan görüntüler (foto:A.
Sim), Sayfa: 63
7. Busrâ’dan görüntüler (foto: Fatih Erkoçoþlu), Sayfa: 67
8. Hz. Peygamber döneminde Mekke (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 73
9. Mekke’de Hz. Peygamber’in koyun güttüþü bölgeden görüntüler (foto:
ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 78
10. Hira daþ‘n‘n genel görünüāü (foto: ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 82
11. Hira maþaras‘ndan bir görünüā (foto: Mehmet Özdemir), Sayfa: 84
12. Mekke’de Ebû Kubeys daþ‘ ve Safâ’dan bir görünüā (foto: Ali Erkaya),
Sayfa: 90
13. Habeāistan’a hicret (ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 103
14. Hz. Peygamber’in Taif’ten dönerken dinlendiþi ve kendisine üzüm ikram
edilen bahçeden bir görünüā (foto: Mehmet Özdemir), Sayfa: 109
15. Akabe bîatlar‘n‘n yap‘ld‘þ‘ alandan bir görünüm (foto: Ali Erkaya), Sayfa:
111
16. Sevr maþaras‘n‘n d‘ātan görünüāü (foto: Ali Erkaya), Sayfa: 122
17. Sevr maþaras‘n‘n içinden bir görünüm, Sayfa: 122
18. Sevr maþaras‘ndan Hira’n‘n görünüāü (foto: Ali Erkaya), Sayfa: 123
19. Hz. Peygamber’in hicret s‘ras‘nda takip ettiþi yol (Mu’nis’ten iālenerek),
Sayfa: 124
20. Hz. Peygamber’in Hicret esnas‘nda Kubâ’dan Benî Mâlik b. Neccâr yurduna
intikali (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 127
10
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 10
17.04.2012 16:04:00
Harita ve Resimler
21. Hicretten önce Medine (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 131
22. Mescid-i Nebevî’nin plân‘ (Creswell’den iālenerek), Sayfa: 135
23. Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Nebevî’nin bir illüstrasyonu (resim
taslak çizimi: Prof. Dr. Nusret Çam), Sayfa: 137
24. ÿlk seriyyeler (Ömerî’den iālenerek), Sayfa: 153
25. Batn-‘ Nahle olay‘n‘n gerçekleātþi bölgeden bir görüntü (foto: ÿbrahim
Sar‘çam), Sayfa: 155
26. Bedir Savaā‘ (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 160
27. Bedir Āehitliþi (foto: Ali Erkaya), Sayfa: 161
28. Uhud Savaā‘ (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 173
29. Önde Okçular Tepesi, arkada Uhud daþ‘ndan bir görünüm (foto: ÿbrahim
Sar‘çam), Sayfa: 174
30. Uhud daþ‘ ve Uhud Savaā‘’n‘n yap‘ld‘þ‘ alan‘n Okçular Tepesi’nden genel
görünüāü (foto: ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 175
31. Uhud daþ‘nda Hz. Peygamber ve arkadaālar‘n‘n s‘þ‘nd‘þ‘ mekândan bir
görünüā (foto: ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 176
32. Bi’r-i Maûne ve Recî’ olaylar‘ (Ömerî’den iālenerek), Sayfa: 181
33. Recî’ olay‘n‘n meydana geldiþi alandan bir görüntü (Ömerî, s. 226 ), Sayfa:
182
34. Recî’ olay‘n‘n meydana geldiþi alandan bir baāka görüntü (Ömerî, s. 226 ),
Sayfa: 183
35. Hendek Savaā‘ esnas‘nda Hz. Peygamber için bir Türk çad‘r‘ kurulmuātu,
Sayfa: 185
36. Hendek Savaā‘’nda Müslümanlar‘n karargâh kurduþu alandan bir görünüm
(foto: ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 186
37. Hendek Savaā‘ (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 187
38. Hudeybiye Seferi (ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 198
39. Hudeybiye Bar‘ā‘’n‘n yap‘ld‘þ‘ alandan bir görüntü (foto: ÿbrahim Sar‘çam),
Sayfa: 200
40. Hudeybiye Bar‘ā‘’n‘n yap‘ld‘þ‘ alandan bir baāka görüntü (foto: ÿbrahim
Sar‘çam), Sayfa: 201
41. Mekke’nin Fethi’ne giderken ordunun konaklad‘þ‘ Merru’z-Zahrân’dan bir
görüntü (foto: ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 208
42. Mekke’nin Fethi’ne giderken ordunun konaklad‘þ‘ Merru’z-Zahrân’dan bir
baāka görüntü (foto: ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 209
43. Merru’z-Zahrân’dan hareket eden ÿslâm ordusunun geçtiþi dar boþaz‘n
11
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 11
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
44.
45.
46.
47.
48.
49.
50.
51.
52.
53.
54.
55.
56.
57.
58.
59.
60.
Mekke yönünden görünüāü (foto: ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 209
Mekke’nin Fethi (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 210
Huneyn’de ÿslâm ordusuna pusu kurulan bölgeye doþru ilerleyen yol (foto:
ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 215
Huneyn Savaā‘’n‘n meydana geldiþi alandan bir görünüā (foto: ÿbrahim
Sar‘çam), Sayfa: 216
Huneyn ganimetlerinin topland‘þ‘ Ci’râne’den bir görüntü (foto: ÿbrahim
Sar‘çam), Sayfa: 218
Huneyn ganimetlerinin topland‘þ‘ Ci’râne’den bir baāka görüntü (foto:
ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 219
Hayber’in Fethi (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 232
Son muhacir kamlesinin Habeāistan’dan dönüāü (ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa:
234
Mûte Seferi, Sayfa: 240; Mute Savaā‘’n‘n meydana geldiþi bölgeden
görüntüler (foto: Fatih Erkoçoþlu), Sayfa: 240
Tebük Seferi, Sayfa: 244
Hz. Peygamber’in ÿslâm’a davet mektubu gönderdiþi bölgelerden baz‘lar‘
(ÿbrahim Sar‘çam), Sayfa: 251
Arafat’ta Cebel-i Rahme’de hac‘lar (20. yüzy‘l baālar‘, Betenûnî, s. 188189), Sayfa: 388
Mina’da çad‘rlara yerleāmiā hac‘lar (20. yüzy‘l baālar‘, Betenûnî, s. 196197), Sayfa: 389
Hac mevsiminde Mescid-i Haram’da namaz (20. yüzy‘l baālar‘, Betenûnî,
s.ù106-107), Sayfa: 390
Medine’de konaklayan hac kamlesi (20. yüzy‘l baālar‘, Betenûnî, s. 264265), Sayfa: 390
Veda Hacc‘ (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 394
Hz. Peygamber’in kabrinin Ravza-i Mutahhara’daki duruāu, Sayfa: 398
Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in medfun bulunduþu Ravza-i
Mutahhara’dan bir görünüā, Sayfa: 399
12
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 12
17.04.2012 16:04:00
ÖN SÖZ
Bu çal‘āmay‘ kaleme almaktaki amac‘m‘z, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in hayat‘n gerçekleri içinde doþru bir āekilde tan‘t‘lmas‘n‘ ve anlaā‘lmas‘n‘ saþlamak;
onun evrensel niteliþe sahip olan faaliyetlerini, davran‘ālar‘n‘ ortaya koymak ve
belli baāl‘ konulara yaklaā‘m‘n‘ yans‘tmakt‘r. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doþru
ve iyi anlaā‘lmas‘ ve tan‘t‘lmas‘n‘n önemi ortadad‘r. Çünkü onun hayat‘, ÿslâmî
hükümlerin ve deþerlerin yaāant‘ haline dönüātüþü ve müāahhas hâle geldiþi
aland‘r. ÿyi tan‘nmas‘ doþru bir āekilde örnek al‘nmas‘na vesile olacaþ‘ gibi,
yanl‘ā tan‘nmas‘ ve anlaā‘lmas‘ ise, dinin tahrifine yol açabilecek ölçüde zararl‘ uygulamalar‘n hayata geçirilmesine ve ak‘mlar‘n doþmas‘na sebep olabilir.
ÿslâm’‘n hedefi Peygamber’in doþru anlaā‘lmas‘yla ve doþru örnek al‘nmas‘yla
gerçekleāebilir. Ayr‘ca, Hz. Peygamber daima Kur’an-‘ Kerim’in ruhuna uygun
hareket ettiþi için onun anlaā‘lmas‘, Kur’an-‘ Kerim’in anlaā‘lmas‘na yard‘mc‘
olacakt‘r. ÿnsanl‘þ‘n her zaman ve mekanda Hz. Peygamberin tebliþ ettiþi ÿlâhî
mesaja ve onun hayata geçirilmiā āekli olan örnek kiāiliþine ve rehberliþine ihtiyac‘ bulunduþunu da burada belirtelim. Çünkü bu mesaj, insanlar‘n can, mal
ve ‘rz güvenliþini korumak baāta olmak üzere toplumun en önemli meselelerini
kapsamaktad‘r.
Burada çal‘āmam‘z‘ haz‘rlarken baāvurduþumuz kaynaklar ve takip ettiþimiz
metot hakk‘nda, ayr‘nt‘ya girmeksizin, ana hatlar‘yla bilgi vermek istiyoruz.
Kaynaklar‘m‘z‘n baā‘nda Kur’an-‘ Kerim gelmektedir. Hz. Peygamber’in hayat‘,
Kur’ân-‘ Kerim’den baþ‘ms‘z düāünülemez. Onda Peygamberimiz dönemindeki savaālar, antlaāmalar, Yahudilerle, Hristiyanlarla, münâf‘klarla ve bedevîlerle
iliākiler, hicret, Hz. Peygamber’in hayat‘ ve eāleri, beāerî ve rûhî yönü, peygamberliþi, yetki ve sorumluluklar‘, kendisine yönelik uyar‘lar, teselliler vb. konularda bol miktarda bilgiler yer almaktad‘r. O nedenle kaynaklar‘m‘z‘n baā‘nda Kur’an-‘ Kerim’e yer verdik. Çünkü Vâk‘dî ve ÿbn Hiāâm gibi en eski siyer
müellifleri bile bu hususu ihmal etmemiāler, kitaplar‘nda pek çok olay‘n ve
özellikle gazvelerin Kur’an-‘ Kerim’e yans‘mas‘ konusuna özel bölümler ay‘rm‘ālard‘r. Biz de bir konuyu ele al‘rken Kur’an-‘ Kerim’in o konuyla ilgili âyet veya
sûrelerinden geniā ölçüde faydaland‘k. Çoþu zaman âyetlerin tam meâli yerine
ifade ettiþi anlam‘ vermeyi tercih ettik.
ÿkinci temel kaynaþ‘m‘z hadis külliyât‘d‘r. Bu kitaplarda Hz. Peygamber’in
hayat‘n‘n ve kiāiliþinin tüm yönleriyle ilgili olan, hattâ siyer-meþâzî ve genel
13
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 13
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
tarih kitaplar‘nda bulunmayan bilgiler yer almaktad‘r. Hadisleri kullan‘rken de
metnin tam çevirisi yerine çoþu defa ifade ettiþi anlam‘ vermeyi tercih ettiþimizi
burada belirtmek istiyoruz.
Kur’an-‘ Kerim ve hadis kitaplar‘n‘n d‘ā‘nda en eski siyer-meþâzî kitaplar‘yla,
genel tarih kitaplar‘n‘n ilgili bölümleri baāl‘ca kaynaklar‘m‘z‘ oluāturmaktad‘r.
Bu arada, en eski sîre müelliflerinden Mûsa b. Ukbe’nin eserinden istifade eden
ÿbn Abdilber, ÿbn Seyyidinnâs ve ayn‘ zamanda olaylar‘ mükemmel bir āekilde
tasvir eden Makrîzî gibi muahhar müelliflerin siyerle ilgili kitaplar‘ndan istifade
etmeyi de ihmal etmedik. Bu kaynaklar önemlidir. Çünkü Mûsa b. Ukbe’nin kitab‘ ad‘ geçen müellifler taraf‘ndan kullan‘lm‘ā, ancak daha sonra kaybolmuātur.
Ayr‘ca, klasik kaynaklar‘m‘zdaki bilgilerin günümüzle baþlant‘s‘n‘ daha iyi
kurabilmek amac‘yla, Ali ÿzzetbegoviç ve Câbirî gibi yak‘n tarihimizin ünlü düāünürlerinin deþerlendirmelerini de gözard‘ etmedik. Bu arada, son zamanlarda
Hz. Peygamber’in hayat‘n‘ veya hayat‘n‘n ve āahsiyetinin çeāitli yönlerini ele
alan k‘ymetli araāt‘rmalar yap‘ld‘þ‘n‘ da belirtmek gerekir. Bu sahadaki k‘ymetli tebliþleri ihtiva eden Türkiye Diyanet Vakf‘’n‘n düzenlediþi Kutlu Doþum Sempozyumlar‘n‘ ve Ebedî Risâlet Sempozyumu’nu burada örnek olarak
hat‘rlatmak isteriz. Ayr‘ca Mevlânâ Āiblî ve Muhammed Hamidullah gibi ciddi
araāt‘rmac‘lar‘n eserlerini ve bu arada farkl‘ bak‘ā aç‘lar‘n‘ yans‘tmak amac‘yla
Hz. Muhammed (s.a.s.) hakk‘nda Bat‘ literatüründe yer alan araāt‘rmalar‘ ihmal
etmedik. Bu eserleri kullan‘rken gerekli gördüþümüz durumlarda okuyucuyu
ayd‘nlatmak amac‘yla at‘fta bulunduþumuz araāt‘rmalar hakk‘ndaki kanaatimizi
dipnotlarda k‘saca verdik. Keza, özellikle baz‘ k‘s‘mlar‘ kaleme al‘rken, çaþdaā
yazarlar‘n konumuzla ilgili görüālerini de dikkate ald‘k. Çal‘āmam‘z‘ bir tart‘āmalar dizisi haline getirmek istemedik. O nedenle çaþdaā siyer yazarlar‘n‘n
eserlerinde gördüþümüz ve bizce hatal‘ olan hususlara cevap yetiātirmek gibi
bir hedefimiz olmam‘āt‘r.
Kaynaklar‘m‘z hakk‘nda bu k‘sa bilgiyi verdikten sonra çal‘āmada takip ettiþimiz metotla ilgili olarak da baz‘ aç‘klamalarda bulunmak istiyoruz. Hedefimiz
Hz. Peygamber’in hayat‘n‘, faaliyetlerini ve örnek al‘nmas‘ gereken kiāiliþini ortaya koymakt‘r. Ancak, Kur’an-‘ Kerim, hadis kitaplar‘ ve ÿslâm tarihinin ilk kaynaklar‘ndaki gerçek peygamber tasviri ile, tarihin seyri içinde, zamanla halk‘n
muhayyilesini besleyen, özellikle baz‘ edebî eserlerdeki peygamber anlay‘ā‘ aras‘nda ciddî farklar bulunduþu bir hakikattir. ÿkinci grupta yer alan mesela Ahmed Mürāid Efendi’nin (ö. 1761) Ahmediyye adl‘ eseri ve Muhammed Bîcan’‘n
Muhammediyye gibi baz‘ kitaplar‘n, halktaki peygamber sevgisini geliātirmeye
yönelik olumlu katk‘s‘ndan bahsedilebilir. Ancak, ad‘ geçen eserlerde olduþu
gibi, bu tür kitaplarda, uydurma hadis mecmualar‘nda bile bulunmayan ve Hz.
14
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 14
17.04.2012 16:04:00
ÖN SÖZ
Peygamber’in sahih sünnetiyle tamamen çeliāen rivayetler de yer almaktad‘r.
Uydurma rivayetlerin ya da zaman içerisinde yaāayan kültürün bir parças‘ haline
dönüāen edebî tasvirlerin, gerçek hayat‘n ve örnek al‘nabilecek davran‘ālar‘n yerini almamas‘ gerektiþi aç‘kt‘r. Bu tür rivayetlerin zaman zaman ana kaynaklarda
da yer ald‘þ‘n‘ belirtmek gerekir.
Kaynaklarda zaman zaman Hz. Peygamber’e beāer üstü vas‘flar yükleyen,
onun āahs‘n‘ ve hayat‘n‘ insanüstü özelliklerle süslemeye çal‘āan rivayetler yer
almaktad‘r. Oysa bu rivayetler Peygamber’i tan‘ma bak‘m‘ndan elveriāli olmad‘þ‘
gibi, hem tarihî gerçeklere uygunluk ve hem de rivayet kritiþi aç‘s‘ndan doþru
deþildir. Araāt‘rmam‘zda, ciddî bulmad‘þ‘m‘z bu tür rivayetlere yer vermemeye çal‘āt‘k. Kur’an-‘ Kerim’i, Hz. Peygamber’in hayat‘n‘ ve ahlâkî kiāiliþini bir
bütünlük içerisinde dikkate alarak bunlara ters düāen rivayetleri kullanmad‘k.
Hurafeden ve efsaneden ar‘nm‘ā duru bir metin haz‘rlamaya gayret ettik.
Olaylar‘ doþru bir āekilde tespit etmeye çal‘āt‘k. Her āeyden önce çal‘āmam‘z‘, genel kabul gören, doþru ve saþlam kabul ettiþimiz rivayetleri esas alarak
haz‘rlad‘k. Okuyucunun kaynaþa müracaat‘n‘ kolaylaāt‘rmak amac‘yla konuyla
ilgili bilgileri ald‘þ‘m‘z yerleri dipnotta verdik. Dipnotlarda çok say‘da, bazen
yirmi veya otuz kadar kaynaþ‘ kaydetmek mümkün olmakla beraber, çal‘āmam‘z‘ bir dipnot y‘þ‘n‘ hâline getirmemek için, konu hakk‘nda geniā ve doyurucu
bilgi veren en eski iki veya üç temel kaynaþ‘n, āayet varsa bir veya iki araāt‘rman‘n ad‘n‘ kaydetmekle yetindik. Bununla birlikte, faydaland‘þ‘m‘z kaynaklar‘n
tümünü Bibliyografya’da vermeyi ihmal etmedik. Eþer ele ald‘þ‘m‘z olayla ilgili
ikinci derecede saþlam olabileceþine ihtimal verdiþimiz bilgiler varsa, bunlar‘
gerekli gördüþümüz durumlarda dipnotta kaynaþ‘n‘ göstermek suretiyle metinde kaydettik.
Yine gerekli gördüþümüz yerlerde rivayetler ve olaylar üzerinde yapm‘ā olduþumuz tahlilleri kaydetmenin kitab‘n hacmini art‘racaþ‘n‘ ve okuyucuyu yoracaþ‘n‘ düāünerek, tercih ettiþimiz bilgileri vermekle yetindik. Bir baāka ifade
ile, akademik tart‘āmalardan genellikle uzak durduk ve ihtilafl‘ konulardaki görüāleri kaydetmedik. Āayet tart‘āmalara yer vermiā olsayd‘k metni iki kat geniāletmiā olurduk. Bununla birlikte, akademik zihniyetten uzaklaāmamaya çal‘āt‘k.
Çal‘āmam‘zda her olay‘ günümüze taā‘ma gayreti içinde bulunmad‘k; asl‘nda
buna imkan da yoktur. Ancak aktüel hâle getirilmeye müsait olanlar‘ güncelleātirdik. Temel hareket noktam‘z bu olmakla birlikte, faaliyetler bir bütün olarak
verilmediþi takdirde pek çok meselenin kapal‘ kalabileceþi düāüncesinden hareketle Hz. Peygamber’in hayat‘n‘n ve faaliyetlerinin bütününü vermeye çal‘āt‘k.
O nedenle Hz. Peygamber’in, dönemin āartlar‘ içinde cereyan eden ve tarihsel
nitelik taā‘yan faaliyetlerini de ortaya koymaya çal‘āt‘k. Nitekim kimi zaman,
15
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 15
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
tarihsel bir olgu olan bir savaāta bile tarihin her döneminde karā‘laā‘labilecek
unsurlar bulunabilmekte ve o olay‘ yorumlamak suretiyle evrensel ilkeler ç‘karmak mümkün olabilmektedir. Ayr‘ca okuyucu o savaāla ilgili bilgileri okurken
kendisini Hz. Peygamber’e yak‘n hissedebilmektedir.
Kitapta “Doþal Olaylar ve Afetler”, “Hurâfeler ve Bât‘l ÿnan‘ālar” gibi çoþu
baāl‘klar günümüz āartlar‘ dikkate al‘narak at‘lm‘ā, malzeme yeni bir tarzda
tasnif edilerek yorumlu bir āekilde sunulmaya çal‘ā‘lm‘āt‘r. Okuyucuya ayr‘ca
çaþ‘m‘zda olumlu ve olumsuz olarak geliāen deþerlerin Hz. Peygamber’in sahip
olduþu ve uygulama alan‘na koyduþu deþerlerle mukayesesini yapma imkan‘
verilmiātir. Metin içinde Hz. Peygamber’in uygulama alan‘na koyduþu deþerlerin
günümüz deþerleriyle mukayesesine her zaman teāebbüs etmedik. Mukayesenin
okuyucu taraf‘ndan tabîî bir āekilde yap‘lmas‘n‘n daha uygun olacaþ‘n‘ düāünerek, uygulamalar‘ ve deþerleri ortaya koymakla yetindik.
Önemle üzerinde durmaya çal‘āt‘þ‘m‘z bir baāka husus da, Hz. Peygamber’in
savaālar d‘ā‘ndaki faaliyetlerine, malzemenin elverdiþi ölçüde gerekli yeri ay‘rmak olmuātur. Hz. Peygamber’in hayat‘n‘n ve faaliyetlerinin ele al‘nd‘þ‘ bir
eserde, onun savaālar d‘ā‘ndaki faaliyetlerine gerekli yer ayr‘lmal‘d‘r. Bir baāka
deyiāle Hz. Peygamber, sadece veya aþ‘rl‘kl‘ olarak yapt‘þ‘ savaālarla tan‘t‘lmamal‘d‘r. Aksi takdirde, okuyucuda, Hz. Muhammed (s.a.s.) hakk‘nda, sanki “yaln‘zca beā-alt‘ defa savaā yapmak üzere gönderilmiā” āeklinde yanl‘ā bir
Peygamber imaj‘ hâs‘l olmaktad‘r. Oysa bizim ulaāt‘þ‘m‘z sonuca göre, kaba
bir hesapla, Hudeybiye seferi ve Veda Hacc‘ hariç, Hz. Peygamber’in gazvelerde
geçirdiþi zaman‘n toplam‘ -yolda geçen zamanlar dahil- ancak bir y‘ldan biraz
fazla (1.3 y‘l) bir süreyi kapsar. Ayr‘ca çarp‘āma meydana gelen gazvelerin, yani
savaālar‘n say‘s‘ da bütün gazvelerin toplam‘n‘n üçte birini geçmez. O takdirde
bu oran‘n daha düāük, diþer bir deyiāle Hz. Peygamber’in hayat‘nda savaālar‘n
yerinin daha da az yer tuttuþu görülecektir. Savaā meydana gelen gazvelerde
geçen süre, yirmi üç y‘ll‘k peygamberlik süresinin yüzde ikisi, tüm Medine döneminin ise yüzde dördü civar‘ndad‘r. Bununla birlikte bu gazvelerde de onun
hayat‘n‘n sadece savaātan ibaret olmad‘þ‘n‘, bu s‘k‘nt‘l‘ devrelerde belki çok
önemli davran‘ā modellerinin görülmesinin mümkün olabildiþini de belirtmek
gerekir.
O halde, gazveler d‘ā‘nda kalan zamanlarda Peygamberimiz nelerle meāgul
olmuātur? Onun savaālar d‘ā‘ndaki faaliyetleri, âdil, bar‘āç‘, çevreci vs. kimliþi ile de tan‘t‘lmas‘ gerekir. ÿāte, malzemelerde hiçbir abartma ve zorlamaya gitmeksizin onun gazveler d‘ā‘ndaki faaliyetlerine, hak ettiþi yeri bu eserde
ay‘rmaya çal‘āt‘k. Bunu ilk olarak kendimiz yapt‘þ‘m‘z iddias‘nda da deþiliz.
Araāt‘rmalar bir yana, en eski müelliflerimizden ÿbn Sa’d, Hz. Peygamber’in
16
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 16
17.04.2012 16:04:00
ÖN SÖZ
hicretten sonraki ilk faaliyetlerini verdikten sonra ve gazvelere geçmeden önce,
onun ÿslâm’a davet amac‘yla gönderdiþi elçiler ve mektuplarla, Medine’ye gelen
heyetler hakk‘nda geniā bilgiler vermektedir. Ad‘ geçen müellifin bu iki konuda
verdiþi bilgiler, eserinde geniā yer tutmaktad‘r. Ayn‘ durumu muahhar kaynaklar‘m‘zdan Āâmî’nin eserinde de görmek mümkündür. Biz de bunun önemini
dikkate alarak Hz. Peygamber’in Mekke dönemindeki daveti ve onun bütün
hayat‘n‘ içeren davetçi kiāiliþi hakk‘nda verdiþimiz bilgiler d‘ā‘nda, Medine döneminde “ÿslâm’‘ tan‘tma ve yayma faaliyetleri”ne ayr‘ bir bölüm ay‘rd‘k; mektuplar‘ ve heyetlerle olan iliākileri bu bahiste deþerlendirdik.
Kitab‘m‘z‘ klasik tarzda “Hayat‘”, “Kiāiliþi” gibi iki veya üç temel bölüme
ay‘rma yerine, birbiriyle baþlant‘l‘ konular‘ ardarda s‘ralayarak ana baāl‘klar
alt‘nda haz‘rlad‘k. Hicret’e kadarki k‘sm‘ kronolojik olarak vermek daha uygun
olduþundan o dönem için bu metodu uygulad‘k. Fakat Medine dönemini ele
al‘rken konular‘ sistematik bir āekilde sunduk. Kendi içinde kronolojik olarak
iālemeye müsait olan “Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Müārikler” ve “Hz. Muhammed
(s.a.s.) ve Hristiyanlar” gibi bölümleri de o āekilde yazd‘k. Bunun yan‘nda bölümler aras‘ndaki baþ‘ korumaya ve birinden diþerine yumuāak geçiā yapmaya
özen gösterdik. Duru, anlaā‘l‘r ve ak‘c‘ bir üslup kullanmaya ve genel kabul
gören yaz‘m kurallar‘na uymaya çal‘āt‘k.
Coþrafya, tarihe yard‘mc‘ bilim dallar‘ndan birisidir; hatta baz‘ araāt‘rmac‘lar
coþrafyaya dayanmayan tarih bilgisinin romandan ibaret olduþunu söylerler.
Hz. Peygamber’in hayat‘n‘n, hatta Kur’an ve sünnetin iyi anlaā‘labilmesi için
de, onun yaāad‘þ‘ ve faaliyetlerini gerçekleātirdiþi mekanlar‘n iyi bilinmesi gerekmektedir. Sözgelimi Kur’an’da “Peygamber’in han‘mlar‘ndan bir āey istediþiniz zaman perde arkas‘ndan isteyin” buyrulmaktad‘r. Burada perdeden maksat
Hz. Peygamber’in han‘mlar‘n‘n odalar‘n‘n kap‘s‘na, kap‘ yerine as‘lan perdedir.
Çünkü bu odalar‘n ahāap kap‘s‘ yoktu ve kap‘ aç‘kl‘þ‘ kilim veya kumaā perde
ile kapat‘l‘yordu. ÿāte âyette, Hz. Peygamber’in han‘mlar‘ndan bir āey istenirken,
tek odadan ibaret olan bu özel hayat alan‘n‘n kap‘s‘na as‘lm‘ā olan perdenin
aç‘lmamas‘ emredilmektedir. Yoksa han‘mlar‘n veya Hz. Peygamber’in eālerinin
arada bir perde bulunmadan kimseyle muhatap olamayacaþ‘ āeklinde bir anlam
bulunmamaktad‘r. O nedenle Hz. Peygamber’in yaāad‘þ‘ ortam‘n yap‘s‘n‘n bilinmesi önemlidir. Çal‘āmam‘zda imkanlar ölçüsünde görsel malzeme kullanmaya çal‘āt‘k; konular‘n daha iyi anlaā‘lmas‘n‘ saþlamak amac‘yla mekanlar‘
tan‘t‘c‘ resim, harita ve āekillere yer verdik. Haritalar‘n büyük k‘sm‘n‘ Hüseyin
Mu’nis’in Atlasu Târîhi’l-ÿslâm adl‘ eserinden iāleyerek haz‘rlad‘k. Harita ve resimlerin listesini ve kaynaklar‘n‘ “ÿçindekiler” bölümünden sonra verdik.
17
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 17
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Çal‘āmam‘z‘ temel kaynaklarda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in faaliyetlerini, sözlerini ve davran‘ālar‘n‘ izlemek suretiyle kaleme ald‘k. Baāl‘klar‘ tespit ederken
ve olaylar‘ iālerken onu merkez ald‘k ve onun davran‘ālar‘n‘ yans‘tan malzemeyi
deþerlendirmeye çal‘āt‘k. Hedefimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in tarihî kiāiliþini,
bu kiāilik çerçevesinde gerçekleātirdiþi faaliyetleri ve örnek davran‘ālar‘n‘ bugünkü kuāaþa en doþru bir āekilde aktarmaya gayret göstermek ve onun āahs‘nda ÿslâm’‘ anlatmaya çal‘āmakt‘r. Bununla birlikte, herāeyi eksiksiz bir āekilde
ortaya koyduþumuz iddias‘nda bulunmad‘þ‘m‘z‘ da burada ifade etmek istiyoruz. Ülkemizde Hz. Peygamber’le ilgili olarak yap‘lan çal‘āmalara mütevazi bir
katk‘da bulunabilirsek kendimizi mutlu hissedeceþiz. Çal‘āmalar‘m esnas‘nda
katk‘da bulunan hocalar‘ma, meslektaālar‘ma; kutsal topraklardaki incelemelerim esnas‘nda Mekke ve çevresinde yer alan baz‘ tarihî mekanlar‘ görüntülememe yard‘mc‘ olan Dr. Necati Öztürk’e ve diþer dostlara teāekkürü borç bilirim.
Prof. Dr. ÿbrahim Sar‘çam
Ankara - 2002
18
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 18
17.04.2012 16:04:00
GÿRÿĀ
HZ. MUHAMMED’ÿN PEYGAMBER OLARAK
GÖNDERÿLDÿýÿ ORTAM
Hz. Peygamber’in hayat‘, kiāiliþi ve faaliyetleri ile ilgili bölümlere geçmeden
önce, onun içinde doþduþu, yetiātiþi, kendisine peygamberlik görevinin verildiþi ve ÿslâm’‘ tebliþ ettiþi ortam‘n coþrafî, etnik, sosyal, kültürel, ekonomik
ve dinî yap‘s‘n‘n ortaya konulmas‘ gerekir. Bu bölüm kaleme al‘n‘rken onun
peygamberlik dönemindeki faaliyetlerinin daha iyi tan‘nmas‘na, anlaā‘lmas‘na
ve temellendirilmesine yard‘mc‘ olmak amaçlanm‘āt‘r. Meselâ Arap Yar‘madas‘’ndaki siyasî durum ele al‘n‘rken Hz. Peygamber’in faaliyet gösterdiþi ve iliāki
kurduþu bölgelerdeki siyasî yap‘n‘n tespitine çal‘ā‘lm‘āt‘r.
1- Coþrafî Durum
Arap Yar‘madas‘, özellikle Hicaz bölgesi, Hz. Peygamber’in doþduþu, yaāad‘þ‘ ve vefat ettiþi yer olmas‘ dolay‘s‘yla ÿslâm tarihi aç‘s‘ndan çok önemlidir.
Arap Yar‘madas‘, Asya, Afrika ve Avrupa’n‘n kesiātiþi önemli bir noktada bulunur. Doþuda Basra ve Umman körfezleri, güneyde Hint Okyanusu ve bat‘da
K‘z‘ldeniz ile çevrilidir. Güneyde Bâbü’l-Mendeb Boþaz‘ ile Afrika’dan ayr‘l‘rken,
kuzeyde Süveyā Kanal‘ ile bu k‘taya birleāir.
Arap Yar‘madas‘’n‘n bat‘ kesiminde, K‘z‘ldeniz k‘y‘s‘nda geniāliþi yer yer
80-100 kilometreyi bulan dar bir k‘y‘ ovas‘ olan Tihâme yer al‘r. Tihâme’nin
doþusunda Hicaz bulunur. Hicaz, Āam’dan Necran’a kadar uzanan daþlar‘ yer
yer kesen vadilerden meydana gelir. Bölge, bat‘s‘nda yer alan Tihâme ile doþusundaki Necid’i birbirinden ay‘rd‘þ‘ için Hicaz ad‘n‘ alm‘āt‘r. Fakat genelde
Hicaz denilince, Tihâme’yi de içine alan geniā bölge kastedilir. Mekke, Medine
ve Taif, Hicaz’‘n önemli āehirleridir. Hicaz’‘n doþusunda ve Arap Yar‘madas‘’n‘n
orta kesiminde Necid platosu yer al‘r. Necid’in güneydoþu kesiminde Yemâme
bulunur. Yemâme ile birlikte Bahreyn’e el-Arûd ad‘ verilir. Necid platosu, kuzey,
doþu ve güneyden çöllerle kuāat‘lm‘āt‘r. Hicaz’‘n ve Arap Yar‘madas‘’n‘n bat‘
kesiminin güneyinde Yemen vard‘r. Yemen bölgesinin kuzey k‘sm‘nda Necran,
orta k‘sm‘nda San’a ve güneyinde Taizz yaylalar‘ meāhurdur. Yemen’in doþusunda, daþl‘k olan ve daþl‘k olduþu kadar da vadilerle yar‘lm‘ā bölgeye Hadramut
19
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 19
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ad‘ verilir. Hadramut’un ve hatta Arap Yar‘madas‘’n‘n en doþu k‘sm‘nda Umman
yer al‘r. Umman’‘n bat‘s‘nda ve kuzeybat‘s‘nda Irak hudutlar‘na kadar uzanan
bölgeye Bahreyn veya Hecer ad‘ verilir. Yar‘madan‘n kuzey kesiminde Nüfûd,
güney kesiminde ise Rubu’l-Hâlî ad‘ verilen çöller bulunur. Bu iki büyük çölü
birbirine baþlayan dar bir āerit halinde Dehnâ Çölü vard‘r.
Arap Yar‘madas‘’n‘n Asya k‘tas‘ ile birleāen kuzey kesiminde, s‘n‘r teākil edecek coþrafî bir unsura rastlanmad‘þ‘ için kuzey s‘n‘r‘ hakk‘nda farkl‘ görüāler
mevcuttur. Suriye ve Irak bölgelerini de Arap Yar‘madas‘’ndan sayanlar vard‘r.
Suriye ve Irak, coþrafî aç‘dan Arap Yar‘madas‘’ndan say‘lmasa bile, etnik aç‘dan
say‘labilir. Çünkü ÿslâm’‘n doþuāundan önce bu bölgelerde Araplar oturuyorlard‘; ÿslâm’‘n doþduþu s‘ralarda da Suriye ve Irak’ta Araplar taraf‘ndan kurulmuā
devletler bulunuyordu. Bölgede çeāitli Arap kabileleri yaāamaktayd‘. ÿslâm öncesinde, Hz. Peygamber döneminde ve daha sonra dört halife devrinde Müslümanlarla bu bölgelerin halk‘ aras‘nda s‘k‘ iliākiler bulunuyordu.
ÿslâm’‘n doþuāuna yak‘n tarihlerde Arabistan’daki meāhur āehirler āunlard‘r: Mekke, Taif, Yesrib, Yenbû, Cüreā, San’a, Hicr, Hayber, Suhâr, Debâ,
Dûmetülcendel, Fedek, Teymâ, Vâdi’l-Kurâ ve Maknâ...1
2- Siyasî Durum
ÿslâm’dan önce Arap Yar‘madas‘’nda belli bir siyasî sistemin varl‘þ‘ bilinmemektedir. Yar‘madan‘n tamam‘n‘ hakimiyeti alt‘nda tutan merkezî bir idare
mevcut olmam‘āt‘r. Ancak yar‘madan‘n kuzey doþusunda Hîreliler, kuzeybat‘s‘nda Gassâniler, güneyde Yemen’de Sebe’ ve Himyer krall‘klar‘ gibi devletler
kurulmuātur. Diþer yerlerde kabileler müstakil bir āekilde varl‘klar‘n‘ sürdürmüālerdir. Himyerîlerin son dönemlerinin Mekke ile yak‘n alakas‘ bulunduþundan, kitab‘m‘zda Yemen’de kurulan krall‘klar‘ sonraya b‘rakmay‘ düāündük. O
nedenle önce Kuzey Arabistan’da kurulan devletleri ele alacaþ‘z.
a- Kuzey Arabistan
Nabatîler: M. Ö. IV. yüzy‘ldan m. 106 y‘l‘na kadar Filistin’in güneyinde,
Akabe Körfezi ile Lût Gölü aras‘ndaki Edom bölgesinde Nabatî Krall‘þ‘ hüküm
sürmüātür. Krall‘þ‘n merkezi önceleri, bugün bile harabeleri meāhur olan Petra
āehriydi. Daha sonra F‘rat nehri ile K‘z‘ldeniz aras‘nda geniā bir alana yay‘lan Nabatîler, Kuzey Hicaz’a bile hakim olmuālard‘r. Putperest olan Nabatîler,
Roma ÿmparatorluþu ile çöl aras‘nda bir tampon görevi üstlenmiālerdir. Bu arada
1.
Bekrî, Mu’cem Me’sta’cem, tah. Mustafa es-Sakkâ, Beyrut 1983, I, 5-16; Philip Hitti, Siyâsî ve
Kültürel ÿslam Tarihi, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul 1995, I, 51 vd.; Kudret Büyükcoākun, “Arabistan”,
DÿA, III, 248-252.
20
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 20
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
Arap Yar‘madas‘’n‘n kuzeyi ile güneyi aras‘ndaki kervan ticaretini ele geçirerek
zenginleāmiālerdir. Roma ÿmparatorluþu ile Nabatîler aras‘nda çeāitli siyasal ve
ekonomik sebepler yüzünden M.S. I. yüzy‘l‘n ikinci yar‘s‘nda anlaāmazl‘klar
ç‘km‘ā, sonunda ÿmparator Traianus (saltanat‘: M.S. 98-117) 106 y‘l‘nda Nabatî
Krall‘þ‘’na son vermiātir. Bununla birlikte Romal‘lar, Akabe Körfezi’nin güneyine
inememiālerdir. Bu nedenle Hicaz’‘n kuzeyinde küçük bir Nabatî Devleti kal‘nt‘s‘ bir müddet daha devam etmiātir. Nabatî tüccarlardan Yesrib’e yerleāenler
olmuātur. Hatta Hz. Peygamber devrinde Medine’de bir Nabat Pazar‘ (Sûku’nNabat) n‘n mevcut olduþu bilinmektedir.2
Tedmürlüler: Ne zaman kurulduþu kesin olarak bilinemeyen, ancak M.Ö.
I. yüzy‘ldan itibaren mevcut olduþu anlaā‘lan Tedmür Krall‘þ‘ özellikle Nabatî
Krall‘þ‘’n‘n ortadan kalkmas‘yla geliāmiātir. Krall‘þ‘n merkezi olan Tedmür āehri, Āam’‘n 260 km. kuzeydoþusunda ve F‘rat nehrinin 140 km. bat‘s‘nda yer al‘r.
Tedmürlüler, zaman zaman Romal‘lar‘n sald‘r‘lar‘na maruz kalm‘ālar, bazen de
onlarla birleāerek Sâsânîlere sald‘rm‘ālard‘r. Son olarak Romal‘lar karā‘s‘nda yenilgiye uþram‘ālard‘r. Roma ÿmparatoru Orelyan, 273 y‘l‘nda āehre girerek yaþma ettirmiā ve pek çok kiāiyi öldürtmüātür. Tedmür, bu olaydan sonra bir daha
toparlanamam‘ā ve ülkede ticaret gerilemiātir. Bundan sonra āehirde Hristiyanl‘k
yay‘lmaya baālam‘ā, ÿslâm fetihlerine kadar üç yüz y‘ldan fazla Roma hakimiyetinde kalm‘āt‘r. ÿmparator Jüstinyen (saltanat‘: 527-565), buray‘ Araplara karā‘
bir garnizon haline getirerek āehrin surlar‘n‘ ināa ettirmiā ve bir de kilise yapt‘rm‘āt‘r. Tedmür 634 y‘l‘nda ÿslâm komutan‘ Halid b. Velid’e teslim olmuātur.3
Gassânîler: Tedmür Krall‘þ‘’n‘n M.S. III. yüzy‘l‘n sonlar‘na doþru gücünü
kaybettiþi s‘ralarda Kuzey Arabistan’da iki devlet güçlenmeye baālad‘. Bunlar,
Me’rib Baraj‘’n‘n y‘k‘lmas‘ üzerine güneyden kuzeye göç eden Araplar taraf‘ndan
kurulmuā olan Gassânîler ile Hîrelilerdir. Gassânîler, Roma ÿmparatorluþu’na
baþl‘ olarak Suriye’de, Hîreliler de Sâsânîlere baþl‘ olarak Irak’ta hüküm sürmüāler ve ÿslâm’‘n doþuāuna dek varl‘klar‘n‘ sürdürmüālerdir.
Aslen Kahtânîlere mensup olan ve 200-636 y‘llar‘ aras‘nda hüküm süren
Gassânîler, III. yüzy‘l‘n baālar‘nda Suriye taraflar‘na gelerek, Gassan suyu kenar‘na yerleātiler. Yerleātikleri yere nisbetle bunlara Gassânîler; reisleri Cefne’ye
nisbetle de Cefneoþullar‘, Cefne ailesi (Âlu Cefne) denilir. Gassânîler bir müddet sonra bölgeye hakim oldular; Romal‘lar‘n tesiri ile Hristiyanl‘þ‘ kabul ettiler ve Bizans kültürünün etkisi alt‘na girdiler. ÿslâm’‘n doþuāuna kadar Bizans
2.
3.
Corci Zeydan, el-Arab Kable’l-ÿslam, tah. Hüseyin Mu’nis, Kahire ts. , 81-97; E. Honigman,
“Nabatîler”, ÿA, IX, 1-3; Neāet Çaþatay, ÿslam Öncesi Arap Tarihi ve Câhiliye Çaþ‘, Ankara 1971,
s. 40 vd. ; Hitti, I, 105-112.
Corci Zeydan, el-Arab, s. 98-108; Fr. Buhl, “Tedmür”, ÿA, XII/1, 113; Hitti, I, 113-118.
21
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 21
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ÿmparatorluþu’nun uydusu olarak varl‘klar‘n‘ devam ettirdiler. Romal‘lar güney
s‘n‘rlar‘n‘ hem bedevî ak‘nlar‘na, hem de Sâsânîlere karā‘ koruyabilmek için
Gassânîleri desteklediler. Gassânîler Hîrelilerle s‘k s‘k savaāt‘lar.
Suriye ve Filistin’in 613-614 y‘llar‘nda ÿran Āah‘ Hüsrev Perviz taraf‘ndan ele
geçirilmesi ile birlikte Gassânîlerin çöktüþü ve gücünü kaybettiþi görülmektedir.
Bizansl‘lar‘n 628’de ÿranl‘lar‘ maþlup ederek Suriye ve çevresini geri almas‘ndan sonra Gassânîler güçsüz ve önemsiz bir duruma düātüler. Hz. Peygamber
zaman‘nda Gassânîlerin siyasî bir bütünlüþe sahip olmad‘þ‘ anlaā‘lmaktad‘r. Hz.
Peygamber’in Gassânî emîrlerinden Hâris b. Ebû Āemir’e ÿslâm’a davet mektubu
gönderdiþi bilinmektedir. Ayr‘ca Hz. Peygamber 8/629 y‘l‘nda Hâris b. Umeyr’i
ad‘ tespit edilemeyen Busrâ emîrine elçi olarak göndermiā; Hâris, Gassanî
emîrlerinden Āurahbil b. Amr taraf‘ndan Mûte’de öldürülünce Mûte Seferi’ni
tertiplemiātir. Daha sonra da, Gassânîlerden gelebilecek sald‘r‘ tehdidine karā‘
Tebük Seferi düzenlenmiātir. Gassânîlerin son kral‘ Cebele b. Eyhem’dir. O, Yermük Savaā‘’nda (15/636) ÿmparator Herakleios taraf‘ndan Bizans ordusu içinde
yer alan on iki bin kiāilik Hristiyan Araplar‘n baā‘na komutan tayin edilmiā ve
Müslümanlara karā‘ savaām‘āt‘r. Yermük Savaā‘’nda Bizans ordusunun maþlup
olmas‘, Gassânîlerin de sonunu getirmiātir. Cebel b. Eyhem’in Yermük yenilgisi
üzerine kabilesiyle birlikte kendi topraklar‘na çekilip Hristiyan olarak öldüþü
söylendiþi gibi; Müslüman olduþu ve Hz. Ömer’e gelerek ÿslâm’‘ kabul ettiþi; ancak bir müddet sonra irtidat ederek Bizans bölgesine gittiþi de söylenmektedir.4
Hîreliler: Kûfe’nin yaklaā‘k beā kilometre güneyinde yer alan baākentleri
Hîre’ye nisbetle bunlara Hîreliler denildiþi gibi, III. yüzy‘lda güneyden gelen
Lahm kabilesine mensup olduklar‘ için Lahmîler de denilmektedir. Sâsânîlerin
uydusu olan Hîreliler, bu devleti göçebe Araplar‘n sald‘r‘lar‘na karā‘ korurlar,
Bizans’a tâbî bir krall‘k olan Gassânîlerle s‘k s‘k savaā‘rlard‘. Hîrelilerin meāhur
krallar‘ndan birisi olan Numan b. Münzir (saltanat‘: 586-613) Sâsânî hükümdar‘ taraf‘ndan at‘ld‘þ‘ hapishanede öldü. Hîre Krall‘þ‘ bundan sonra doþrudan
Sâsânîlerin merkezine baþl‘ bir valilik haline getirildi. Devlet baākanl‘þ‘na Taþlib
kabilesinden ÿyâs b. Kabîsa, onun yan‘na da murak‘p olarak da ÿranl‘ bir memur
tayin edildi. Bu duruma öfkelenen Bekir b. Vâil kabilesi ile, Sâsânîler ve müttefikleri olan Hîreliler aras‘nda meāhur Zû-Kâr Savaā‘ meydana geldi. Bu savaāta
Sâsânîler yenildiler. Bundan sonra Hîre yine Sâsânîlere baþl‘ olarak yönetildi.
Tarihçiler son Hîre kral‘ olarak Münzir b. Numan’‘ gösterirler. Münzir’in idaresi
Halid b. Velid’in Irak fetihlerine kadar sürmüā ve Hîre āehri 12/633 y‘l‘nda Ha4.
Corci Zeydan, el-Arab, s. 207-220; J. Schleifer, “Gassânîler”, ÿA, IV, 718 vd.; Hitti, I, 118-125;
Mustafa Fayda, “Cebele b. Eyhem”, DÿA, VII, 184-185; Ahmet Aþ‘rakça, “Gassânîler”, DÿA, XII,
397-398.
22
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 22
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
23
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 23
17.04.2012 16:04:00
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
lid b. Velid’e savaā‘lmadan cizye karā‘l‘þ‘nda yap‘lan bir antlaāma sonucu teslim
olmuā, yap‘lan antlaāmada kendilerine can ve mal güvencesi verilmiā, dinlerini
rahatça yaāayabilecekleri hususu karara baþlanm‘āt‘r.
Mekke’de oturan Kureyā kabilesinin Hîre ile ticârî iliākileri vard‘. Meselâ,
Mervan’‘n babas‘ Hakem b. Ebü’l-As’‘n Hîre’den ‘triyat getirip satt‘þ‘, Hz.
Ömer’in de ÿslâm öncesinde Hîreli Ka’b b. Adiy ile ortak ticaret yapt‘þ‘ söylenmektedir. Arap Yar‘madas‘’nda yaz‘n‘n Enbar’dan Hîre’ye geçtiþi, burada geliātiþi
ve yar‘madan‘n diþer bölgelerine yay‘ld‘þ‘, hatta Mekke’ye bile buradan geldiþi
bilinmektedir.
Putperestlik, Hristiyanl‘k, Yahudilik, Mecusîlik, Maniheizm ve Mazdeizm’in
yayg‘n olduþu Hîre’ye Nastûrî Hristiyanl‘þ‘ erken dönemlerden itibaren girmeye
baālam‘āt‘r. Hîreliler baālang‘çta putperest idiler. Mazdek mezhebi onlar aras‘nda taraftar bulamam‘āt‘r. Daha sonra buraya Hristiyanl‘k girmiātir. Hîre krallar‘n‘n ne zaman Hristiyanl‘þ‘ kabul ettikleri hususunda farkl‘ görüāler mevcuttur.
Buran‘n IV. yüzy‘l‘n baālar‘ndan itibaren bir piskoposluk merkezi olduþu bilinmektedir. Yine ayn‘ yüzy‘l‘n ortalar‘nda Hîre’de Nastûrî kilisesine mensup bir
Hristiyan topluluk mevcuttu. VI. yüzy‘l‘n ikinci yar‘s‘nda hüküm süren Amr b.
Hind’in annesi, Gassanl‘ bir Hristiyan prenses idi ve āehirde bir manast‘r yapt‘rm‘āt‘. Ayn‘ yüzy‘l‘n sonuna doþru Numan b. Münzir resmen Hristiyanl‘þ‘ kabul
etti. Bunun üzerine, daha önce de belirtildiþi gibi, Sâsânî hükümdar‘ taraf‘ndan
hapse at‘ld‘.5
b- Güney Arabistan
Himyerîlerden Önce Yemen: Yemen’de M.Ö. 1400 ile 650 y‘llar‘ aras‘nda
Maînliler hüküm sürmüālerdir. Maîn Krall‘þ‘’n‘n merkezi San’a’n‘n doþusunda
harabeleri bulunan Maîn āehri idi. Maînliler daha ziyade ticari hayata önem verirler, Arabistan mahsulleriyle Hindistan ve Çin’den gelen mallar‘ M‘s‘r, Filistin
ve Suriye’ye satarak büyük gelir elde ederlerdi.6
Yemen’de Maîn Krall‘þ‘’ndan sonra Sebe Krall‘þ‘ kurulmuātur. Sebelilerin
baāāehri baālang‘çta Sirvâh, daha sonra da San’a’n‘n k‘rk kilometre doþusunda
bulunan Me’rib idi. Tar‘m ve ticaretle uþraāan Sebeliler barajlar ināa etmiālerdir;
örneþin Me’rib Baraj‘ çok ünlüdür. M.Ö. 750-115 y‘llar‘ aras‘nda hüküm süren
Sebe Krall‘þ‘, Himyerîler taraf‘ndan y‘k‘lm‘āt‘r.7
Himyerîler: Kahtânî Araplar‘ndan olan Himyerîler, baālang‘çta, sonralar‘
Zafâr ad‘yla bilinen Reydân’da oturuyorlard‘. Daha sonra Sebelilere karā‘ ga5.
6.
7.
Corci Zeydan, el-Arab, s.221-241; Fr. Buhl, “Hîre”, ÿA, V/1, 536-537; Hitti, I, 123-128; Hüseyin Ali ed-Dakûkî, “Hîre”, DÿA, XVIII, 123-124.
Corci Zeydan, el-Arab, s. 130-135; Çaþatay, s.10-13.
Corci Zeydan, el-Arab, s. 136-140; Çaþatay, s.14-17.
24
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 24
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
libiyet elde edip, onlar‘n topraklar‘n‘ hakimiyet alt‘na ald‘lar. K‘sa süre sonra
Hadramut’u da ele geçirdiler. Maînliler ve Sebelilerin aksine savaāç‘ bir millet
olan Himyerîler, ÿranl‘larla ve Habeālilerle mücadele etmiālerdir. Himyerî krallar‘ndan baz‘lar‘, kuvvetli ve kudretli anlam‘na gelen “tubba’ ” lakab‘yla an‘l‘rlar.
Himyerîler M.Ö. 115 ile m. s. 525 tarihleri aras‘nda hüküm sürmüālerdir.
Himyerîler, IV. yüzy‘l‘n ortalar‘nda, yar‘m yüzy‘la yak‘n Habeā hakimiyetini
kabul etmek zorunda kald‘lar. Fakat 374 y‘l‘nda tekrar baþ‘ms‘zl‘klar‘na kavuātular. Bu s‘rada bölgede Yahudilik ve Hristiyanl‘k rekabet halinde bulunuyordu.
Hristiyanl‘k, bölgede Habeālilerin kurduklar‘ geçici hakimiyet döneminde IV.
yüzy‘lda buraya girdi. Roma ÿmparatorluþu’nun 395 y‘l‘nda ikiye bölünmesinden sonra Doþu Roma (Bizans) imparatorlar‘ siyâsî nüfuz ve ticârî faaliyetlerini geniāletmek amac‘yla Hristiyanl‘þ‘ Arap Yar‘madas‘’nda yaymak için büyük
çaba sarfettiler. Bu amaçla Aden ve Necran taraflar‘na papazlar gönderdiler ve
Necran’da bir de manast‘r yapt‘rd‘lar.
Yahudilik ise tüccarlar‘n kuzeye yapt‘þ‘ seyahatlerde Yahudilerle iliākileri sonucu Yemen’e girdi. Hatta Himyerî kral‘ Zûnüvâs Yahudiliþi kabul etti ve Yosef
ad‘n‘ ald‘. Arap Yar‘madas‘’ndan Hristiyanl‘þ‘n kökünü kaz‘mak için Necran
üzerine yürüdü. Zûnüvâs, yerli Hristiyanlar‘n Hristiyan Habeālilerle siyâsal bütünleāme arzusu taā‘d‘þ‘na inan‘yor, hepsini vatan haini say‘yordu. O nedenle
Necranl‘lar‘, Hristiyanl‘þ‘ terke ve Yahudiliþi kabule zorlad‘. Kabul etmeyenleri
Uhdûd ad‘ verilen içi ateā dolu çukurlara atarak diri diri yakt‘. Baākanlar‘n‘ öldürdü, mallar‘n‘, yaþmalad‘, ÿncilleri yakt‘ ve kiliselerini y‘kt‘. Ateā çukurlar‘na
at‘lanlar‘n dört bin veya yirmi bin kiāi olduþu söylenir (523). Kur’an-‘ Kerim’in
Bürûc Sûresi’nde8 bu olaya iāaret edildiþi kabul edilir. Āayet Bürûc Sûresi’nde
iāaret edilen bu olay ise, hendeklere doldurulup yak‘lan bu Hristiyanlar‘n tevhid
inanc‘na sahip olduklar‘ anlaā‘lmaktad‘r. Çünkü ad‘ geçen sûrede bu kimseler
“mü’minler” olarak tavsif edilmekte ve onlardan “Allah’a inand‘klar‘ için intikam
al‘nd‘þ‘” bildirilmektedir. ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Himyerî melikleri mahallî küçük emirlikler halinde varl‘klar‘n‘ sürdürüyorlard‘.9
Yemen’de Habeā Hakimiyeti: Zûnüvâs’‘n katliam‘ndan kurtulan bir āah‘s,
Habeā hükümdar‘na giderek felaketi haber verdi ve ondan yard‘m talep etti.
Habeā hükümdar‘, Eryât adl‘ āahs‘n komutas‘nda içinde meāhur Ebrehe’nin
de bulunduþu yetmiā bin kiāilik bir orduyu Zûnüvâs üzerine gönderdi. Yap‘lan
savaāta Zûnüvâs yenildi ve at‘n‘ denize sürerek intihar etti veya kaçmak ister8.
9.
Bürûc Sûresi 4-8.
ÿbn Hiāâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, tah. Mustafa es-Sakkâ, Kahire 1955, I, 35-72; Corci Zeydan,
s. 141-151; Cevad Ali, el-Mufassal fî Târîhi’l-Arab Kable’l-ÿslâm, Baþdad 1993, II, 510-599; Çaþatay, s. 17 vd.; Hüseyin Algül, “Himyerîler”, DÿA, XVIII, 62-63.
25
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 25
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ken denizde boþuldu (525). Onun ölümüyle Himyerî Devleti de son buldu.
Eryât, Yemen’i istila ederek buray‘ Habeāistan’a baþl‘ bir eyalet haline getirdi;
böylece yaklaā‘k elli beā y‘l devam edecek olan Habeā hakimiyeti baālam‘ā oldu.
Bu suretle Yemen’e kurtar‘c‘ olarak gelmiā olan Habeāliler istilac‘ olarak kald‘lar. Ancak, bununla birlikte, yukar‘da da söylendiþi gibi Himyerî melikleri
Hz. Peygamber zaman‘na kadar mahallî küçük emirlikler halinde varl‘klar‘n‘
korumuālard‘r.
Bu arada Eryât ile Ebrehe aras‘nda anlaāmazl‘k ç‘kmas‘ sonucu halk‘n desteþini de saþlayan Ebrehe, Eryât’‘ öldürerek Yemen’in idaresini eline geçirdi
(537). Habeā hükümdar‘ yeni bir iç savaāa meydan vermemek için, kendisine bir mektup yazarak itaat‘n‘ arzeden Ebrehe’nin Yemen valiliþini onaylad‘.
Ebrehe, San’a’da meāhur Kulleys tap‘naþ‘n‘ yapt‘rarak bütün Araplar‘n buray‘
ziyaret etmesini istedi. Onun bu hareketi Araplar‘n tepkisine yol açt‘; Kinâne
kabilesinden bir āah‘s tap‘naþa girerek pisledi. Buna k‘zan Ebrehe, Kâbe’yi tahrip etmek gayesiyle önünde filler bulunan bir orduyla Mekke üzerine yürüdü.
el-Muþammes denilen yerde karargâh kurdu. Ebrehe ile Kureyāliler aras‘ndaki görüāmeler burada yap‘ld‘. Ebrehe’nin süvarileri Mekke’ye kadar sokularak
Kureyā’in ve diþer kabilelerin mallar‘n‘ yaþmalad‘lar; bu arada Hz. Muhammed
(s.a.s.)’in dedesi olan Abdülmuttalib’in de iki yüz devesini götürdüler. Kureyā,
Hüzeyl, Kinâne ve diþer baz‘ kabileler birleāerek Ebrehe’ye karā‘ savaāmay‘ düāündülerse de baāa ç‘kamayacaklar‘n‘ anlay‘nca vazgeçtiler. Bu arada Ebrehe,
Abdülmuttalib’le görüāmek istediþini bildirdi. Abdülmuttalib, Ebrehe’ye gelerek
el konulan develerini istedi. Ebrehe onun bu tutumunu hayretle karā‘lad‘. Fakat
Abdülmuttalib kendisinin develerin sahibi olduþunu, Kâbe’nin de koruyacak bir
sahibi bulunduþunu söyledi; Ebrehe’nin huzurundan ayr‘larak doþruca Kâbe’ye
gitti ve Allah’a dua etmeye baālad‘.
Kâbe’yi tahrip etmekten vazgeçmesi için yap‘lan bütün teklifleri reddeden
Ebrehe, ordusuna hücum emri verdi. Ancak ordunun önünde bulunan büyük
fil yerinden k‘m‘ldamad‘. Ordunun büyük bir k‘sm‘, Kur’ân-‘ Kerim’de10 de belirtildiþi gibi ak‘n ak‘n gelen ve baālar‘na taā yaþd‘ran Ebâbîl kuālar‘ taraf‘ndan
imha edildi. Can‘n‘ zor kurtaran Ebrehe, yaral‘ olarak Yemen’e döndü ve k‘sa
süre sonra da öldü (571).
Yemen bölgesinde Yahudilik ve Hristiyanl‘k halk‘n tümü taraf‘ndan benimsenmemiātir. Nitekim halk‘n çoþu ÿslâm’‘n doþuāuna dek putperest olarak kalm‘āt‘r. Baz‘ kabilelerin özel putlar‘ mevcuttu. Āu kadar var ki Kâbe kutsal bir yer
olarak tan‘n‘yor ve hac mevsiminde ziyaret ediliyordu.
10.
Fîl Sûresi 1-5.
26
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 26
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
Yemen’de Sâsânî Hakimiyeti: Ebrehe’nin ölümünden sonra yerine geçen oþullar‘n‘n halka zulmetmeleri üzerine Himyerî krall‘k ailesinden Seyf b.
Zûyezen, Sâsânî hükümdar‘ Enûāirvân’dan yard‘m istedi. Enûāirvân’‘n, Vehriz
adl‘ bir āahs‘n komutas‘nda gönderdiþi ordu, Yemen’de Habeā hakimiyetine
son vererek Seyf b. Zûyezen’i iktidara geçirdi. Bu arada Abdülmuttalib b. Hâāim
baākanl‘þ‘nda bir Kureyā heyeti de Seyf b. Zûyezen’i tebrik etmek maksad‘yla Mekke’den Yemen’e gitti. Sâsânî ordusunun Yemen’den çekilmesinden hemen sonra Seyf b. Zûyezen, bir Habeāli taraf‘ndan öldürüldü. Bunun üzerine
Enûāirvan, ayn‘ komutan‘n idaresinde bir ordu daha gönderip, bu defa Yemen’i
Habeālilerin elinden tamamen alarak Sâsânîler’e baþl‘ bir vilayet haline getirdi.
Vehriz, Sâsânî valisi olarak bölgede Kisrâ ad‘na vergi toplad‘. Vehriz’den sonra
San’a’da s‘ras‘yla Merzubân, Teynücân, Hürre Hüsrev ve Bâzân adl‘ kiāiler valilik
yapt‘lar. Böylece Yemen’deki Sâsânî idaresi elli y‘l kadar devam etti. Yemen’de
Sâsânîlerin son, ÿslâm devletinin ilk valisi olan Bâzân, 7/629 y‘l‘nda ÿslâmiyet’i
kabul etti ve Hz. Peygamber’in bir valisi olarak bölgede görevini sürdürdü.
Yemen’in doþu kesiminde yer alan Hadramut, IV. yüzy‘ldan itibaren Himyerî
krallar‘n‘n, daha sonra da ÿran valilerinin hakimiyetinde kalm‘āt‘r. ÿslâm’‘n doþduþu s‘ralarda bölge, çeāitli reislerin hüküm sürdüþü birden fazla kabilenin
idaresi alt‘nda bulunuyordu.
c- Hicaz Bölgesi
Genel bilgiler: ÿslâm Tarihi için Arap Yar‘madas‘’n‘n en önemli bölgesi hiç
āüphesiz Hicaz’d‘r. Zira ÿslâm dini bu bölgenin önemli āehirlerinden Mekke’de
doþmuā, Medine’de geliāip yay‘lm‘āt‘r. Bölgenin bir diþer önemli āehri de
Taif’tir. Bu bak‘mdan, Hicaz bölgesi tarihini ele al‘rken, Mekke, Medine ve Taif
ile bunlar‘n çevresi üzerinde duracaþ‘z.
Mekke, dinî ve ticârî bir merkezdi. Burada bulunan Kâbe dinî bir merkez
olma hüviyetini Hz. ÿbrahim zaman‘ndan itibaren ÿslâm’‘n doþuāuna dek korumuātur. Buna ek olarak, Yemen’den baālay‘p Akabe Körfezi’ne ulaāan ticaret
yolu, Mekke ve Medine’den geçerek Akdeniz limanlar‘na baþlanmaktayd‘. Ayr‘ca
Mekke çevresinde y‘l‘n belli zamanlar‘nda panay‘rlar kuruluyordu. ÿāte Kâbe’nin
dinî bir merkez oluāu ve Hicaz’‘n, Yemen - Suriye ticaret yolu üzerinde bulunmas‘ bölgenin önemini daha da art‘rm‘āt‘r.
Hicaz, Kuzey ve Güney Arabistan’‘n aksine Bizansl‘lar veya Sâsânîler gibi
güçlü devletlerin iāgal maksatl‘ sald‘r‘lar‘na maruz kalmam‘āt‘r. Tarih boyunca
çeāitli devletlerin Hicaz’a hâkim olma çabalar‘ çok defa sonuçsuz kalm‘āt‘r. Bunda, arazinin daþl‘k, yollar‘n‘n dar ve bölgeye asker sevkinin güç oluāunun etkisi
vard‘r. Bunun yan‘nda Hicaz, ekonomik yönden yabanc‘lar‘n iātah‘n‘ kabartacak
bir zenginliþe sahip deþildi; herhangi bir iāgalci devletin elde edeceþi ganimet ve
27
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 27
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
vergi geliri, orduya yap‘lacak masraf‘ bile karā‘lamayabilirdi. Dolay‘s‘yla ÿslâm’‘n
doþduþu s‘ralarda Hicaz ve Necid, Arap Yar‘madas‘’n‘n en önemli bölgeleri haline gelmiātir. Çünkü bu ikisinin d‘ā‘nda kalan bölgeler yabanc‘ istilalar‘na maruz
kalm‘āt‘. Neticede Hicaz halk‘, nesiller boyunca hürriyet havas‘n‘ teneffüs etmiā,
nesebine ve diline yabanc‘ unsurlar kar‘āmadan sâfiyetini koruyabilmiātir.
Mekke: Kureyā’ten Önce Mekke’nin ÿdaresi: Mekke’nin ÿslâm tarihinde ve
Müslümanlar nazar‘nda önemli yeri vard‘r. Hz. Peygamber burada doþmuā, büyümüā, evlenmiā, kendisine peygamberlik görevi verilmiā ve peygamberliþinin
de on üç y‘l‘n‘ burada geçirmiātir. Kâbe, Mescid-i Harâm, Safâ ve Merve adl‘
kutsal ve meāhur mekanlar burada bulunur. Hacc‘n menâsikinden bir k‘sm‘n‘n
îfâ edildiþi Arafât, Müzdelife ve Minâ, Mekke çevresindedir. Müslümanlar namazlar‘n‘ Kâbe’ye yönelerek k‘larlar. ÿslâm’‘n beā āart‘ndan birisi olan hac, bizzat
Mekke’ye gitmek suretiyle yerine getirilir.
Mekke’yi ilk olarak mesken edinenlerin Amâlika olduþu söylenir. Daha sonra
buraya Güney Arabistan kökenli Cürhüm kabilesi yerleāmiātir. Cürhümlüler
zaman‘nda ÿbrahim Peygamber han‘m‘ Hâcer ve oþlu ÿsmail ile birlikte Mekke
vâdisine gelerek Kâbe’yi ināa etmiātir. Hz. ÿsmail burada büyümüā ve Cürhümlülerden bir k‘zla evlenmiātir. Aslen ÿbrânî olan Hz. ÿsmail, Yemen as‘ll‘ Cürhümlülerden Arapça öþrenmiātir. Onun neslinden, el-Arabü’l-Müsta’ribe, yani Araplaām‘ā Araplar denilen kuzey Araplar‘ türemiātir. Hz. ÿbrahim zaman‘nda hac
ibadeti farz k‘l‘nm‘ā ve Mekke güvenli belde olmuātur. Hz. ÿsmail vefat‘na kadar
Kâbe’nin idaresini bizzat kendisi yürütmüā, ondan sonra oþlu Nâbit bu görevi
üstlenmiātir. Nâbit’ten sonra Kâbe’nin idaresini ele geçiren Cürhümlüler ayn‘
zamanda Mekke’ye de hakim olmuālard‘r. Hz. ÿsmail’in torunlar‘ herhangi bir
çekiāme içine girmeksizin Cürhümlülerle birlikte yaāamaya devam etmiālerdir.
Mekke ÿsmailoþullar‘na dar gelmeye baālay‘nca bir k‘sm‘ Arap Yar‘madas‘’n‘n
çeāitli bölgelerine daþ‘lm‘ālard‘r.
Zaman geldi, Cürhümlüler Kâbe’ye sayg‘s‘zl‘k yapmaya, Mekke’ye d‘āar‘dan
gelen ziyaretçilere zulmetmeye ve Kâbe’ye hediye edilen mallara el koymaya
baālad‘lar. Bu arada Yemen’den Mekke çevresine gelen ve Merru’z-Zahrân’a yerleāen Huzâa kabilesi, Bekir b. Abdümenât kabilesi ile birleāerek Cürhümlüleri
Mekke’den uzaklaāt‘rd‘ (207). Bu olaydan sonra Mekke’nin idaresi Huzâal‘lar‘n
eline geçti. Bu kabilenin Mekke idaresi iki yüzy‘ldan fazla devam etti. Bu dönemde çok önemli ve olumsuz bir geliāme yaāand‘. Huzâa kabilesinin baākan‘
Amr b. Luhay, Hz. ÿbrahim’in tevhid inanc‘n‘ temelinden deþiātiren puta tap‘c‘l‘þ‘n ve birçok putun Kâbe’ye yerleātirilmesinin öncülüþünü yapt‘. Suriye’de
Belkâ yak‘nlar‘ndaki Maâb denilen yerden Mekke’ye put getirerek Kâbe’ye dikti.
28
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 28
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
Çevrede putperestlik yay‘ld‘. Hz. ÿbrahim’den kalma baz‘ inanç ve ibadet āekilleri de putperestlikle birlikte mevcudiyetini devam ettirdi.
Mekke’de Kureyā ÿdaresi: Kureyā kabilesi, Huzâal‘lar‘n hakimiyeti boyunca
Mekke çevresinde, akrabalar‘ olan Kinâneoþullar‘n‘n aras‘nda daþ‘n‘k bir āekilde yaā‘yorlard‘. Kureyā kabilesine ad‘n‘ veren Fihr b. Mâlik’in alt‘nc‘ nesilden
torunu olan Kusay b. Kilâb, Mekke ve Kâbe’nin yönetimini ele geçirdi. Kusay
küçük yaāta iken babas‘ vefat etmiā, annesi de Suriyeli bir adamla evlenmiāti.
Kusay’‘n çocukluþu da Suriye’de annesinin yan‘nda geçmiāti. Hz. Peygamber’in
beāinci göbekten dedesi olan Kusay, Mekke’ye döndü ve Huzâal‘lar‘n baākan‘
olan Huleyl b. Hubāiyye’nin k‘z‘ Hubbâ ile evlendi. Bu evlilikten Abdüddâr,
Abdüluzzâ, Abdükusay ve Abdümenâf adl‘ çocuklar‘ dünyaya geldi. Kusay, kay‘n babas‘n‘n ölümünden sonra, Kâbe’nin anahtarlar‘n‘ eline geçirmek istedi.
Ancak Huzâal‘lar‘n āiddetli muhalefeti ile karā‘laāt‘. Sonunda Suriye’de bulunan
ana bir kardeāi Rizâh’‘n da yard‘m‘yla, hacla ilgili görevleri elinde bulunduran
Sûfelileri ve Kâbe hizmetlerini yürüten Huzâal‘lar‘ yenilgiye uþratt‘. Bundan
sonra Mekke’de Huzâal‘lar‘n idaresi sona erdi ve Kureyā’in hakimiyet dönemi
baālad‘.
Kusay, idareyi eline al‘r almaz, daha önce Mekke çevresinde daþ‘n‘k bir āekilde yar‘ göçebe hayat‘ yaāayan Kureyā kabilesini bir araya toplayarak Mekke’nin
Harem bölgesine yerleātirdi. Kureyā kabilesinin boylar‘n‘ Kâbe’nin etraf‘na ināa
edilen evlerde iskâna tabi tuttu. Kabilesini bir araya toplad‘þ‘ndan dolay‘ “mücemmi’” (birleātirici) ünvan‘n‘ ald‘. Kendi yak‘n akrabalar‘n‘ āehrin iç k‘s‘mlar‘na, uzak akrabalar‘n‘ da d‘ā k‘s‘mlar‘na yerleātirdi. ÿç k‘sma yerleāenlere Kureyā
el-Bitâh, d‘ā taraflara yerleāenlere Kureyā ez-Zavâhir ad‘ verilir. Bu suretle Kureyā kabilesi göçebelikten (bedevîlik) yerleāik hayata (hadarîlik) geçmiā oluyordu. Kureyā el-Bitâh, ÿslâmiyetin ortaya ç‘kt‘þ‘ s‘ralarda baāl‘ca āu kabilelerden
oluāuyordu: Hâāim, Ümeyye, Nevfel, Muttalib, Zühre, Abdüddâr, Esed, Teym,
Mahzûm, Adiy ve Sehm.
Kusay, Mekke’nin idaresi ve hac hizmetlerinde baz‘ yenilikler yapt‘; Kâbe’nin
yan‘na, Kureyā kabilesinin önemli iālerinin görüāüldüþü Dârunnedve’yi ināa etti.
Kureyā kabilesinden her sene para toplayarak yemek haz‘rlamaya, hac mevsiminde hac‘lara, fakirlere ve yiyeceþi olmayanlara Mekke’de, Mina’da ve Arafat’ta
ikram etmeye baālad‘. Bu vazife ileride “rifâde” ad‘yla kurum haline gelecektir.
Kusay, Kâbe avlusuna deriden bir havuz yerleātirerek āehir d‘ā‘ndaki kuyulardan develerle tatl‘ su taā‘maya ve hac‘lar‘n su ihtiyac‘n‘ bu suretle karā‘lamaya
baālad‘. Bu vazife de ileride “sikâye” ad‘yla kurumlaāacakt‘r. Ayr‘ca Mekke’nin
çeāitli yerlerine kuyular kazd‘rd‘. “Hicâbe” ve “sidâne” ad‘yla bilinen Kâbe’nin
29
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 29
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
perdedarl‘þ‘, bak‘m‘ ve anahtarlar‘n‘n muhafazas‘ görevini elde etti. “Livâ” ad‘
verilen Kureyā’in bayraþ‘n‘ taā‘ma imtiyaz‘n‘ üstlendi.
480 y‘l‘ civar‘nda vefat eden Kusay, vefat‘ndan önce üzerindeki görevleri
oþlu Abdüddâr’a vasiyet etti. Ancak Kusay’‘n torunlar‘ aras‘nda bu görevler yüzünden ihtilaf ç‘kt‘. Abdümenâfoþullar‘ olan Hâāim, Abdüāems, Nevfel ve Muttalib, o s‘ralarda Kureyā ticaretini geliātirerek uluslararas‘ boyutlara ulaāt‘rm‘ālar, bu suretle hem çevre ülkelerin hükümdarlar‘ ve hem de Araplar nezdinde
āöhret kazanm‘ālard‘. Bu dört kardeā, Abdüddâroþullar‘n‘n elinde bulunan ve
Kusay’dan intikal eden Hicâbe, Rifâde, Sikâye, Livâ ve Dârunnedve’yi ele geçirmek istediler. Sonuçta Kureyā ikiye bölündü. Esed, Zühre, Hâris ve Teymoþullar‘, Abdümenâfoþullar‘n‘ desteklediler. Bunlar birbirinden ayr‘lmamak ve ittifak
kurduklar‘ kabileleri yaln‘z b‘rakmamak üzere Mescid-i Harâm’da kokulu su
dolu bir kazana ellerini bat‘r‘p, sonra da Kâbe’ye sürerek yemin ettiler. Bunun
için kendilerine “Mutayyebûn” (koku sürülmüāler) denildi. Hz. Peygamber’in
kabilesi olan Hâāimoþullar‘ da Mutayyebûn’a dahildi.
Öte yandan Sehm, Cumah, Adiy ve Mahzûmoþullar‘, Abdüddâroþullar‘yla
ittifak kurdular. Bunlar da, birbirinden ayr‘lmamak ve müttefiklerini yaln‘z b‘rakmamak üzere Kâbe’nin önünde yemin ettiler. O nedenle kendilerine “Ahlâf”
(müttefikler) denildi. Mutayyebûn ve Ahlâf gruplar‘, birbirlerinin kökünü kaz‘y‘ncaya kadar savaāmaya karar verdiler. Fakat sonunda bar‘ā gerçekleāti. Buna
göre Hicâbe, Livâ ve Nedve ‘nin eskiden olduþu gibi Abdüddâroþullar‘n‘n elinde kalmas‘, rifâde ve sikâyenin ise Abdümenâfoþullar‘na verilmesi kararlaāt‘r‘ld‘. Rifâde ve sikâyeyi Hz. Peygamber’in büyük dedesi Hâāim b. Abdümenâf
üstlendi. Her iki taraf da yapt‘klar‘ bu antlaāmay‘ hiç bozmadan ÿslâm’‘n ortaya ç‘k‘ā‘na kadar devam ettirdiler. Kusay’‘n ihdas ettiþi görevlerden rifâde
ve sikâye ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Hâāimoþullar‘n‘n; livâ, nedve ve hicâbe,
Abdüddâroþullar‘n‘n; Kusay’dan itibaren nesilden nesile intikal eden ordu komutanl‘þ‘ görevi ise Ümeyyeoþullar‘n‘n elinde bulunuyordu.
Kusay’‘n vefat‘ndan ÿslâm’‘n doþuāuna kadar yaklaā‘k bir buçuk as‘r kadar
bir süre geçmiātir. Bu zaman zarf‘nda Mekke’nin idaresiyle ilgili olarak yeni
görevlere ihtiyaç duyulmas‘ sebebiyle Kusay’‘n ihdas ettiþi görevlere zamanla
yenilerinin eklendiþi görülmektedir. ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Mekke’nin idaresi
ile ilgili on iki kadar görev göze çarpmaktad‘r. Bu görevler ve görevleri yürüten
kabileler āunlard‘r: Rifâde: Mekkelilerden para toplay‘p fakir hac‘lara yemek
vermek; bu görev Hâāimoþullar‘n‘n elinde idi. Sikâye: Hac‘lar‘n su ihtiyac‘n‘n
karā‘lanmas‘; bu görev de Hâāimoþullar‘n‘n elinde idi ve son olarak Abbas b.
Abdülmuttalib taraf‘ndan yürütülüyordu. Nedve: Mekke’nin ve Kureyā kabilesinin önemli iālerinin görüāüldüþü Dârunnedve’deki baākanl‘k görevidir. Bu,
30
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 30
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
Abdüddâroþullar‘n‘n elinde idi ve Nedve ad‘ verilen kurul burada toplan‘rd‘.
Nikah merasimleri burada yap‘l‘r, erkek çocuklar burada sünnet edilirdi. Ordu
komutanlar‘ savaāa ç‘karken sancaþ‘ buradan al‘rlard‘. Bar‘ā zaman‘nda sancak
meclis salonunda muhafaza edilirdi. Hicâbe (Sidâne): Ka’be’nin perdedarl‘þ‘, bak‘m‘ ve anahtar‘n‘n muhafazas‘d‘r. Abdüddâroþullar‘ndan Osman b. Talha’da
idi. Livâ: Kureyā’in bayraþ‘n‘ taā‘ma imtiyaz‘d‘r. Abdüddâroþullar‘nda idi. Ukâb:
Kartal veya karakuā manas‘na gelen Ukâb, Kureyā’in sancaþ‘ idi. Savaā s‘ras‘nda ortaya ç‘kar‘l‘r ve onu ordu komutan‘ taā‘rd‘. Eānak: Diyetlerin ödenmesi
ve zararlar‘n tespiti görevidir. Teymoþullar‘n‘n elinde olan bu görevi Hz. Ebû
Bekir yerine getiriyordu. Kubbe ve E’inne: Kubbe, savaā zaman‘nda bir çad‘r‘n
kurulmas‘ ve Kureyālilerin orduyu techiz için getirdikleri savaā malzemelerini
ve paralar‘ burada toplama görevidir. E’inne ise savaāta Kureyā ordusundaki
süvari birliþine kumandanl‘k yapmakt‘r. Bu ikisi Mahzumoþullar‘ndan Halid
b. Velid’in uhdesinde idi. Sifâret: Kureyā’in yabanc‘lar nezdinde temsil edilmesi.
Adiy kabilesinin elinde olan bu görevi Ömer b. Hattab yürütüyordu. Eysâr: Bir
iāe baālamadan önce “Ezlâm” ad‘ verilen oklarla bir çeāit kumar oynamak ve fala
bakmak. Cumah’tan Safvân b. Ümeyye bu iāe bak‘yordu. Meāûra veya Meāveret:
Kureyā kabile reislerinin bir iāe karar vermeden önce bu iāe bakan kimseyle
istiāare etmeleridir. Esed’den Yezîd b. Zem’a bu görevi yürütüyordu. Hukûme
veya Emvâl-i Muhaccere: Bu görev putlara sunulmuā olan mallar‘n saklanmas‘d‘r.
Sehmoþullar‘ndan Hâris b. Kays buna bak‘yordu.11
ÿslâm’‘n doþuāundan k‘sa bir süre önce Mekke’de, Bizans ÿmparatorluþuna
baþl‘ bir krall‘k kurma teāebbüsü baāar‘s‘zl‘kla sonuçlanm‘āt‘r. Bizans ÿmparatoru Jüstinyen, Kureyā’in Esed kolundan olan ve Hristiyanl‘þ‘ kabul eden Osman b. Huveyris’e bir taç vermiā; ayr‘ca eline kendisini Mekke kral‘ tayin ettiþini içeren bir de mektup vermiāti. ÿmparator mektupta Mekkelilerden Osman
b. Huveyris’i kral olarak tan‘malar‘n‘ ve kendisine vergi vermelerini istemiāti.
Jüstinyen’in mektubu ve tac‘yla Mekke’ye gelen Osman b. Huveyris, Kureyā kabilesini toplayarak durumu iletmiāti. Ancak bizzat kendi ailesinin ileri gelenleri
“Mekke’nin özgürlüþe al‘ām‘ā halk‘ kendilerinin bir kral taraf‘ndan idare edilmesine asla raz‘ olmazlar” diyerek karā‘ ç‘km‘ālard‘. Dolay‘s‘yla imparatorun isteþi
reddedilmiāti. Çünkü bu istek kabul edilseydi, Kureyā’in, Bizansla o dönemde
çekiāme halinde bulunan ÿran’la ticârî iliākileri tehlikeye düāebilirdi. ÿmparatorun isteþinin yerine getirilmemesi üzerine Bizansl‘lar Suriye’ye giden Kureyā
11.
Ezrakî, Ahbâru Mekke, Mekke, 1352, 1357; ÿbn Habîb, el-Munammak fî Ahbâri Kureyā, tah.Hurāid Ahmed Fâr‘k, Haydarâbâd 1964; Corci Zeydan, el-Arab, s. 275-280; Cevad Ali, IV, 5-127;
W. M. Watt, “Kuraysh”, Eÿ2, V, 434-435; Mustafa Fayda, Halid b. Velid, ÿstanbul 1990,s. 21 vd.;
ÿbrahim Sar‘çam, Emevî-Hâāimî ÿliākileri, Ankara 1997, s. 33-68.
31
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 31
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
tüccar‘n‘ rahats‘z etmeye ve hatta tutuklamaya baālam‘ālard‘r. Fakat bu bask‘lar
da sonucu deþiātirmemiātir.
Mekke’nin ve Kureyā kabilesinin siyasî tarihinde önemli yer tutan ve Hz.
Muhammed (s.a.s.) yirmi yaālar‘nda iken meydana gelen Ficâr Savaālar‘ ile,
Hilfü’l-fudûl Antlaāmas‘’n‘ Hz. Peygamber’in gençliþini iālerken ele alacaþ‘m‘z
için burada bu iki konu üzerinde durmayacaþ‘z.
Yesrib (Medine): Hz. Peygamber buraya hicret ettikten sonra Medine ad‘n‘
alan Yesrib’in eski sakinleri Amâlika kavmi idi. Amâlika daþ‘ld‘ktan sonra, M.Ö.
VI. yüzy‘l‘n baālar‘nda Bâbil Kral‘ Buhtunnasr’‘n Kudüs’ü iāgal edip oradaki
Yahudileri Bâbil’e götürdüþü s‘rada kaç‘p kurtulan baz‘ Yahudiler Hicaz bölgesine giderek Hayber, Vâdi’l-Kurâ, Fedek ve Yesrib’e yerleātiler. Hristiyanl‘þ‘n Suriye’de yay‘lmas‘ndan sonra Romal‘lar‘n s‘k‘ takibine uþrayan Suriye ve
Filistin Yahudilerinden baz‘lar‘ da Hicaz’a göç ettiler. Yesrib’e yerleāenler Benî
Kurayza, Benî Nadîr ve Benî Kaynukâ’ adl‘ Yahudi kabileleridir. Hicaz’a yerleāen
Yahudiler Arap kabile geleneþini benimsediler ve Arap isimlerini ald‘lar. Bunlar
ziraat, ticaret, kuyumculuk, demircilik, dokumac‘l‘k, silah ve zirâî alet imalat‘
ile meāgul oluyorlard‘. Yahudiler, Araplar gibi özel mahallelerde ikamet ediyorlard‘. Bu arada Yemen’de Me’rib Baraj‘’n‘n y‘k‘lmas‘ üzerine muhtemelen II.
veya III. yüzy‘lda kuzeye göç eden güney Araplar‘ndan Ezd kabilesinin iki kolu
olan Evs ve Hazrec Yesrib’e yerleātiler. Abdüleāheloþullar‘ Evs’in, Neccâroþullar‘
da Hazrec’in ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada meāhur olan kollar‘ndand‘r.12
Taif: Mekke’nin yaklaā‘k yüz yirmi kilometre güneydoþusunda bulunan
Taif’te Sakîf kabilesi oturuyordu. Havas‘ serin olduþu için Mekkelilerin sayfiye
merkezi idi. Ayr‘ca Ebû Uhayha, Utbe ve Āeybe b. Rebîa, Abbas b. Abdülmuttalib gibi pek çok Kureyālinin orada arazileri ve üzüm baþlar‘ vard‘. Sakîf kabilesi
ziraat ve ticaretle meāgul oluyordu. Taif, kuru üzüm, deri sanayi ve āarap üretimi ile meāhurdur. Baþc‘l‘þ‘n yan‘nda ar‘c‘l‘k da yap‘l‘yordu. Baāta Ebû Süfyan
olmak üzere Kureyā tacirleri Taif’te üretilen mallar‘ Arap Yar‘madas‘ d‘ā‘na ihraç
ederlerdi.
Görüldüþü gibi ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Hicaz’da siyâsî bir birlik ve merkezî
bir otorite mevcut deþildi. Sosyal düzeni saþlamada kabileler ve gruplar aras‘ndaki güç dengesinin, kan baþ‘na dayal‘ üniter yap‘n‘n, gelenek ve örfün,
hakemlerin, kabile meclis ve baākanlar‘n‘n, āehir eārâf‘n‘n önemli yeri vard‘.13
12.
13.
Cevad Ali, IV, 128-142.
Cevad Ali, IV, 142-157.
32
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 32
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
3- Sosyal ve Kültürel Durum
a- Nüfus Yap‘s‘
Burada ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Arap Yar‘madas‘ sâkinleri aras‘nda yer alan
Araplar, Yahudiler, ÿranl‘lar ve diþer etnik unsurlardan söz edilecektir.
Arabistan’‘n as‘l sakinleri Araplard‘r ve bunlar tarihî bak‘mdan iki büyük
gruba ayr‘l‘rlar: Birincisi, eski devirlerde yaāam‘ā, ancak daha sonra yok olmuā
Araplard‘r. Âd, Semûd, Medyen ve Amâlika gibi. Bunlara “Arab-‘ bâide” denir.
ÿkincisi grup ise soylar‘ devam eden Araplard‘r. Bunlara “Arab-‘ bâkiye” denir ve
iki kola ayr‘l‘rlar:
Arab-‘ Âribe: As‘l Araplar bunlard‘r. Kahtânîler ad‘ verilen bu grubun esas
vatan‘ Yemen’dir. Bunlara Güney Araplar‘ da denilir. Cürhüm ve Ya’rub olmak
üzere önce ikiye ayr‘l‘rlar. Ya’rub’dan olan Kehlân ve Himyer’den pek çok kabile
türemiātir. Meāhur Kudâa kabilesi Himyer’in, Ezd ise Kehlân’‘n koludur. Belli
baāl‘ Kahtânî kabileleri āunlard‘r: Kudâa, Ezd, Mezhic, Hemdân, Kinde, Kelb,
Uzre, Ans, Murâd, Huzâa, Cüzâm, Âlü Cefne (Gassânîler), Lahm, Tay, Eā’ar,
Evs, Hazrec. Kahtanîlere mensup kabilelerin bir k‘sm‘ Me’rib Baraj‘’n‘n y‘k‘l-
Arap Yar‘madas‘nda Kabileler
33
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 33
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
mas‘ baāta olmak üzere deþiāik sebeplerle ve deþiāik zamanlarda anavatanlar‘n‘
terkederek Arap Yar‘madas‘’n‘n çeāitli bölgelerine yerleāmiālerdir. Gassânîler
Suriye’ye, Lahm ve Cüzâm Hîre’ye, Huzâa Mekke’ye, Kinde, önce Bahreyn, sonra Hadramut ve daha sonra da Necid’e, Evs ve Hazrec de Medine’ye yerleāen
Kahtânî kabileleridir.
Arab-‘ Müsta’ribe (veya Mütearribe): Aslen Arap olmay‘p, sonradan Araplaāan kabilelerdir. Bunlara, Hz. ÿsmail’in neslinden olduklar‘ için ÿsmâîlîler; Hz.
ÿsmail’in torunlar‘ndan Adnan’‘n neslinden türedikleri için Adnânîler de denir.
Mekke’ye geldiþinde, babas‘ gibi Süryânîce veya ÿbrânîce konuāan Hz. ÿsmail, Kahtânîlerden Cürhümlü bir kad‘nla evlenmiāti. Onun soyu, bu Cürhümlü
kad‘nla evliliþinden türeyip Araplaāt‘þ‘ için Arab-‘ Müsta’ribe diye an‘lm‘āt‘r.
Dolay‘s‘yla Hz. ÿsmail’in nesli anne cihetinden Arapt‘r. Bunlara Kuzey Araplar‘
da denir. Adnan Hz. Peygamber’in yirmi birinci göbekten atas‘d‘r. Onun neslinden türeyen baāl‘ca büyük kabileler āunlard‘r: Rebîa, Mudar, Kays-‘ Aylân,
Gatafân, Kinâne, Kureyā ve bunlar‘n Süleym, Hevâzin, Temîm, Esed, Hüzeyl,
Sakîf, Teym, Hâāim, Ümeyye gibi alt kollar‘. Adnânîler, nüfuslar‘ çoþal‘nca Arap
Yar‘madas‘’n‘n çeāitli bölgelerine daþ‘lm‘ālard‘r; Kureyā kabilesi ise Mekke’de
kalm‘āt‘r. Diþer Adnânîler Tihâme, Hicaz ve Necid’de göçebe veya yar‘ göçebe
halde yaāamaya devam etmiālerdir.
ÿslâm’‘n ortaya ç‘k‘ā‘ndan sonra çeāitli ülkeleri fetheden Arap ordular‘n‘n bu
memleketlerin as‘l sakinleriyle kar‘āmas‘ sonucu ortaya ç‘kan Araplara Arab-‘
Müsta’ceme (Acemleāmiā Araplar) denilmektedir.14
Arap Yar‘madas‘’nda, Araplar‘n d‘ā‘ndaki milletlerden insanlar da yaā‘yordu. Bahreyn ve Umman baāta olmak üzere yar‘madan‘n ÿran’a yak‘n olan doþu
kesimleriyle Yemen’de Araplar‘n yan‘s‘ra ÿranl‘lar da vard‘. Yemen’de yar‘m as‘r
(575-629) süren Sâsânî idaresi esnas‘nda ÿranl‘lar‘n yerli kad‘nlarla evlenmeleri
üzerine “Ebnâ” (oþullar) ad‘ verilen yeni bir etnik grup ortaya ç‘kt‘. Yemen’de
siyâsî ve askerî gücü elinde bulunduran Ebnâ, kültür bak‘m‘ndan zamanla Araplaāt‘. San’a’da Sâsânîlerin son, ÿslâm’‘n da ilk valisi olan Bâzân; peygamberlik iddias‘nda bulunan Esved el-Ansî’yi öldüren ve Hz. Ebû Bekir taraf‘ndan San’a’ya
vali tayin edilen Fîrûz ed-Deylemî, Ebnâ’ya mensup meāhur kiāilerdir.15
Hicaz bölgesinde de Arap olmayan topluluklar mevcuttu. Medine, Hayber,
Vâdi’l-Kurâ ve Fedek’te Yahudiler oturuyordu. Arap Yar‘madas‘’n‘n çeāitli yerlerinde say‘lar‘ az da olsa Habeāliler, Rumlar ve Mezopotamyal‘lar da bulunuyor14.
15.
Āemseddin Günaltay, ÿslam Öncesi Araplar ve Dinleri, sad. M. Mahfuz Söylemez-Mustafa Hizmetli, Ankara 1997, s.35 vd.; Hakk‘ Dursun Y‘ld‘z, “Arap”, DÿA, III, 273; Ebû Āühbe, esSîretü’n-Nebeviyye fî Davi’l-Kur’âni ve’s-Sünne, Beyrut 1988, I, 47-48.
Mustafa Fayda, “Ebnâ” DÿA, X, 78-79.
34
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 34
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
du. Kendileri birer köle olan Bilal-i Habeāî, Suheyb er-Rûmî ve Ninoval‘ Addâs,
Mekke’de yaāayan yabanc‘lardan birkaç‘d‘r.
b- Kabile Hayat‘
Araplarda bedevî ve hadarî olmak üzere baāl‘ca iki çeāit hayat tarz‘ mevcuttu.
Çöl ve vahalarda develeriyle birlikte konar-göçer olarak çad‘rlarda yaāayan Araplara bedevî; köy, kasaba ve āehirlerde yerleāik hayat yaāayanlara da hadarî denir.
ÿslâmiyetin ortaya ç‘kt‘þ‘ s‘ralarda Arabistan’‘n bilhassa orta ve kuzey kesiminde
yaāayan Adnânî ve Kahtânî kabileleri Bedevî ve Hadarî diye iki k‘sma ayr‘l‘yordu.
Bedevîler geçimlerini hayvanc‘l‘k, avc‘l‘k, ticaret ve bask‘n gibi yollarla temin
ederlerdi. Tar‘m, el iāleri ve sanatlar‘ ile denizcilikten hoālanmazlar, bunlar‘ hakir görürlerdi. Temel besin maddeleri hurma, et, süt ve süt ürünleridir. Bunun
yan‘nda zaruri ihtiyaçlar‘n‘ temin için köylere ve kervanlara bask‘n düzenlerlerdi. Ticaret de yaparlar, ihtiyaç duyduklar‘ malzemeleri āehirlerden deþiātirme
usulü ile temin ederlerdi. Baz‘ Bedevîler gelir elde etmek için ticaret kervanlar‘na
deve temin ederler, k‘lavuzluk ve muhaf‘zl‘k yaparlard‘. Bedevîler Arap dilini
en temiz ve doþru āekilde kullan‘rlard‘. Onun için āehirliler çocuklar‘n‘ doþru
Arapça öþrenmeleri için çöle gönderirlerdi.
Yerleāik hayat yaāayanlar, yani hadarîler, köy, kasaba ve āehirlerde kendilerine mahsus mahallelerde kerpiçten veya taātan yap‘lan evlerde otururlard‘.
Yemen ve çevresinde, Sâsânî ve Bizans s‘n‘rlar‘nda krall‘klar kurmuā olan Arap
kabileleri ile Mekke, Medine ve Taif’te oturan kabileler hadarîdirler. Taif ve Medine gibi ziraate elveriāli yerlerde oturan hadarîler geçimlerini genellikle tar‘mla;
Mekke gibi ziraate elveriāli olmayan merkezlerde ise ticaretle temin ederlerdi.
Bedevîlik ve hadarîlik aras‘nda, yar‘ göçebe hayat‘ yaāayan Araplar da vard‘. Ticaret kervanlar‘n‘n uþrad‘þ‘ konaklama yerlerinin bulunduþu vaha ve vadilerde
yaāayan kabileler bunun en güzel örneþidir.16
Hayat āartlar‘n‘n ve geçim kaynaklar‘n‘n farkl‘ olmas‘na raþmen, gerek
bedevîlerde ve gerekse hadarîlerde sosyal yap‘n‘n bir tek temeli vard‘r. O da
baþlar‘, gelenekleri ve ahlâkî deþerleriyle “kabile”dir. Kabile, ayn‘ soydan gelen
āah‘slar‘n oluāturduþu ve fertlerin birbirine kan, neseb yoluyla baþland‘klar‘
topluluktur. Nesep, asabiyetin temelini teākil ettiþi için, ister bedevî ister hadarî
olsun her Arap nesebini korumaya özen gösterir ve ecdad‘n‘n ad‘n‘ ezbere bilirdi. Kabile daha çok, erkek soyundan gelen akrabal‘k baþ‘na dayan‘r; fakat
d‘āar‘ya tamamen kapal‘ deþildir. Hilf (antlaāma, ittifak), civâr (resmî koruma teminat‘) ve korumaya alma, dost k‘lma (velâ) yoluyla da akrabal‘k baþ‘ kurulabilir.
Bir kimse kabilesini terkeder veya kabilesinden kovulursa, baāka bir kabile men16.
ÿbn Haldun, Kitâbü’l-ÿber, Beyrut 1979, I, 101 vd.; Cevad Ali, IV, 271 vd.; Mustafa Fayda,
“Bedevî”, DÿA, V, 311-316.
35
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 35
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
subunun himayesine girdiþinde veya müttefiki olduþunda yeni kabilesinin bir
üyesi olurdu. Böyle birisine halîf (antlaāmal‘, müttefik) denilirdi. Resmî koruma
teminat‘ alt‘ndaki kimseye ise câr denirdi. Savaā veya bask‘n sonucu ele geçen
veya sat‘n al‘nan köle azat edilirse velâ baþ‘ kurulur; azat edilen köle, azat eden
kabilenin mevlâs‘ olurdu. Birçok bak‘mdan halîf, câr ve mevlâ kabilenin üyesi
gibi muamele görürdü.
Kendisine seyyid veya āeyh denilen, bazen de emîr, rab ve melik gibi lakaplar
da verilen kabile baākan‘, eāit hak sahipleri aras‘ndan kabile toplant‘s‘nda seçilirdi. Baākan aday‘nda yaā, cömertlik, kahramanl‘k, sab‘r, hilim, tevazu ve etkili
konuāma kabiliyeti gibi hasletler aran‘rd‘. Onda aranan bu özellikler kabilelere
göre de farkl‘l‘k arzederdi. Mudar kabileleri re’ye, Rebîa cömertliþe, Yemen kabileleri ise nesebe önem verirlerdi. Kabile baākanl‘þ‘ prensip itibariyle ‘rsî deþildi; fakat eski baākan‘n çocuklar‘ kabiliyetleriyle temayüz ederlerse baākanl‘k
onun ailesinde kalmaktayd‘. Baākanl‘þ‘n verasetle intikali durumunda makam,
babadan büyük oþula geçerdi. Bazen baākan‘n, vefat‘ndan önce yerine geçecek
kimseyi tayin ettiþi de olurdu. Meselâ H‘sn b. Huzeyfe b. Bedr, kendisinden
sonra oþlu Uyeyne’yi veliaht tayin etmiātir. H‘sn vefat‘ndan önce oþullar‘n‘ çaþ‘rarak Uyeyne’ye “Benden sonra benim halifem ve kabilenin baākan‘s‘n” demiātir.
Daha sonra da bunu kabilesine ilan etmiā, onlara baz‘ tavsiyelerde bulunmuā,
birlik halinde olmalar‘n‘, savaāa haz‘r durumda bulunmalar‘n‘ vasiyet etmiātir.
Vefat eden reisin neslinin kesilmesi veya çocuklar‘n‘n anlaāamamas‘ durumunda kabile bölünmekten korkard‘. Bu durumda ölen reisin çocuklar‘n‘n en ehil
olan‘n‘ veya ona en yak‘n birisini seçme yoluna giderlerdi. Reis adaylar‘ aras‘nda
rekabetin önlenemediþi durumlarda ise, en yak‘n krala baāvurarak kendilerine
bir reis seçmesini isterlerdi. Bedevî hayat yaāayan Maad kabileleri bu metoda
baāvururlar; Yemen kral‘na müracaat ederek reis tayinini ona b‘rak‘rlard‘. Bazen
kahramanl‘þ‘ ve cesareti ile ünlü bir kimsenin baākanl‘þ‘ ele geçirdiþi de olurdu.
Âmir b. Tufeyl, amcas‘ Ebû Berâ’‘n ölümü üzerine kabile baākanl‘þ‘n‘n kendisine veraset yoluyla intikal etmediþini; kendi gayret ve meziyetleriyle baākan
seçildiþini bir āiirinde dile getirmiātir. Baākan seçiminde anlaāmazl‘k meydana
gelirse kâhinlere müracaat edilerek kur’aya baāvurulduþu da oluyordu. O takdirde kur’a kime ç‘karsa o baākan olurdu.
Kabile baākan‘n‘n görevi emretmekten çok hakemlik yapmakt‘. Kimseye görev yükleyemez, ceza veremezdi; kabile toplant‘lar‘n‘ idare eder, diþer kabilelerle iliākilerde kabilesini temsil eder, kabile üyeleri aras‘nda ortaya ç‘kan ihtilaflar‘
çözerdi. O, örfe göre hüküm verirdi. Çünkü örf, Arap Yar‘madas‘ halk‘n‘n kanunu idi. Kanun ve düsturlar, atalardan kalma geleneklerdi. Örf ve âdete karā‘
gelmek çirkin bir davran‘ā olarak telakki edilirdi. Gerektiþinde savaā ilan et36
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 36
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
mek, ganimetleri taksim etmek, göç s‘ras‘nda çad‘r kurulacak yerleri belirlemek,
misafirleri aþ‘rlamak, antlaāmalar yapmak, esirleri kurtarmak āeyhin görevleri
aras‘ndayd‘. Kabile bazen āeyhin ad‘yla ve lakab‘yla an‘l‘rd‘. Genel toplant‘larda
her ne kadar herkesten ziyade āeyh dinleniyorsa da o özel bir ayr‘cal‘þa sahip
deþildi. Fakat görevleri çok aþ‘rd‘. Herkes onlar‘n savaāta can‘n‘, bar‘āta servetlerini ortaya koymalar‘n‘ isterdi. Āeyh harp zaman‘nda komutan olurdu. Kabile
baākan‘na dan‘āmanl‘k yapan bir de meclis bulunmaktayd‘.
Yerleāik hayat yaāayanlar‘n toplum yap‘s‘ da bedevîlerinki gibi kabile esas‘na dayan‘yordu. Ancak yerleāik hayata geçmenin özelliklerinden kaynaklanan
birtak‘m deþiāiklikler göze çarpmaktayd‘. Meselâ Mekke’de oturan Kureyā kabilesinde āeyhlik sistemi ortadan kalkmaya yüz tutmuātu. Āeyhe yard‘mc‘ olan
meclis de farkl‘laām‘āt‘. Bedevîlerdeki kabile meclisinin āehirdeki karā‘l‘þ‘ olan
“mele’” mevcut idi. Mele’ her oymaktan önde gelen bir veya iki kiāinin kat‘l‘m‘n‘n oluāturduþu meclisti. Bu meclisin nüvesini Kureyā kabilesini bedevîlikten
hadarîliþe geçiren Kusay taraf‘ndan ihdas edilmiā olan meclis teākil etmektedir. Dolay‘s‘yla bu, Kureyā’in kabile yap‘s‘na hadarîliþin getirdiþi bir yenilikti.
Mele’in yapt‘r‘m gücünden çok ahlâkî otoritesi vard‘. Bu kurum, siyâsî anlamda
bir parlamento ve āeyhler meclisi deþil; ancak önemli iālerde ve ihtiyaç duyulduþunda görüālerine baāvurulan bir dan‘āma meclisi idi. Etkili kararlar oybirliþi
ile al‘nan kararlard‘. Mele’, çoþunlukla uzun inceleme, düāünme ve görüāmeler
sonucu karar verirdi. Bu meclis, yeniliþi kolay kolay kabul etmeyen tutucu insanlardan oluāuyordu. Bazen bir görüāe, etkili bir reis tek baā‘na karā‘ ç‘kabilirdi. Kureyā’in bir bütün olarak baākan‘ ve Mekke’de merkezî bir otorite bulunmuyordu. Mele’in toplant‘ yeri Dârunnedve idi. Mele’, aile düzeyinin üzerindeki
ve āehrin tamam‘n‘ ilgilendiren iālere bakard‘; āehrin güvenliþini ve geleceþini
ilgilendiren kararlar al‘rd‘; Kureyā’in sevkedeceþi kervan‘n yönünü belirlerdi.
Kervanlar Dârunnedve’nin önünden kalkarlar ve dönüāte burada konaklarlard‘.
Mekke halk‘n‘n bu meclisin üyelerinin seçiminde veya tayininde rolü mevcut
deþildi. Peygamberliþin Mekke döneminde mele’in üyeleri Hz. Muhammed
(s.a.s.)’in baā muhalifleriydi.
Dârunnedve’nin yan‘nda, muhtemelen, Kureyā’in alt kollar‘n‘n eārâf‘n‘n
“nâdî” denilen toplant‘ yerleri de vard‘. Bunlar‘n rolü Dârunnedve’den fazla idi.
Boy içindeki ihtilaflar‘n çözülmesinde bunlar daha etkili idiler. Boya ait kervanlar‘n uþurlanmas‘ ve karā‘lanmas‘ nâdîde yap‘l‘rd‘. Bir kabile reisini kabile harici
b‘rakma (tard ve hal’) ve bir kimsenin himayeye al‘nmas‘ o aāiretin nâdîsinde
yap‘l‘rd‘. ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada bütün olarak Kureyā’ten ziyade bu kabilenin
kollar‘n‘n ayr‘ ayr‘ nüfuzlar‘ söz konusu idi. Kamu görevleri Kureyā’in on kolunun baākanlar‘ mesabesindeki kimseler taraf‘ndan yürütülüyordu.
37
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 37
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Kaynaklar Medine’de, Mekke’deki gibi bir Dârunnedve’nin varl‘þ‘ndan bahsetmemektedirler. Yani Evs ve Hazrec kabilelerinin ortak bir meclisleri yoktu.
Bu iki kabile aras‘ndaki āiddetli rekabet bu tür bir meclis oluāmas‘n‘ imkans‘z
hale getirmiātir. Taif’te ise Mekke’deki gibi bir mele’ mevcuttu. Savaā ve bar‘āta
āehrin iāleri bu meclis taraf‘ndan yürütülüyordu.17
Kabile nizam‘n‘n esas‘ “asabiyet”tir. Asabiyet, bir kimsenin asabesini, yani
baba taraf‘ndan akrabalar‘n‘ veya genelde kabilesini, ister hakl‘, ister haks‘z
olsun her zaman savunmaya haz‘r olmas‘d‘r; d‘ā tehlikelere karā‘ koymak veya
sald‘r‘ yapmak gerektiþinde bütün kabile üyelerinin harekete geçmesini saþlayan birlik ve dayan‘āma ruhudur. Bu ruh, kabilenin bütün fertlerini birbirine
baþlayan unsurdur. Buna göre herkes tehlike an‘nda kabilesine yard‘m etmekle
mükellefti. Bu, belki çöl āartlar‘nda hayat‘n devam‘ için kabile dayan‘āmas‘na
fazlaca ihtiyaç duyulmas‘ndan kaynaklan‘yordu. Çünkü çölde hem hayat āartlar‘na ve hem de düāman kabilelerden gelecek tehlikelere karā‘ koyabilmek için
kabile dayan‘āmas‘na ihtiyaç vard‘. Bedevîlerin birlikte yaāamas‘, birlikte savunmas‘, birlikte sald‘rmas‘ gerekiyordu. “Zalim de olsa mazlum da olsa kardeāine
yard‘m et” atasözü, kabiledaāa her durumda yard‘m edilmesi gerektiþine iāaret
etmektedir. Hatta onun hakl‘ veya haks‘z olduþunu sorma hakk‘na bile sahip
deþildir. Bu anlay‘āta suçun ferdîliþi esas deþildi. Cahiliye döneminde söylenmiā
bu atasözünü18 ÿslâm döneminde Hz. Peygamber de söyledi; bunun üzerine bir
adam “Yâ Resûlallah! Mazluma yard‘m ederiz. Fakat zalime yard‘m nas‘l olur?” diye
sordu. Hz. Peygamber buna cevaben “Onu zulümden al‘koyars‘n” āeklinde cevap verdi.19Āüphesiz Hz. Peygamber’in bu sözünde bahsettiþi yard‘m edilmesi
istenen kardeā din kardeāidir.20
Kabile hayat‘nda kan davalar‘, düzeni saþlayacak merkezî gücün bulunmay‘ā‘
nedeniyle yayg‘nd‘. Kan davalar‘n‘n en büyük sebebi intikam duygusu idi. Arap
kabileleri intikam konusunda son derece titiz davran‘rlard‘. Bir adam, baāka
kabileye mensup birini öldürürse, öldürülenin kabilesi, katilin kabilesinden bir
āahs‘ öldürmeden, yahut diyet almak suretiyle bar‘ā saþlanmadan huzur bulamazd‘. Sald‘ran gruba ayn‘yla karā‘l‘k vermek kutsal bir görev olarak telakki
ediliyordu. Sald‘r‘ya uþrayan taraf, intikam al‘nmad‘þ‘ sürece z‘rh ç‘karmamaya,
baā‘na koku sürmemeye, āarap içmemeye ve eālerine yaklaāmamaya yemin eder17.
18.
19.
20.
Cevad Ali, IV, 343 vd.; V, 108 vd.; ÿbrahim Sar‘çam, “ÿslam’‘n Doþuāunun Tarihî Āartlar‘”, ÿslam
ve Demokrasi, Ankara 1998, s. 14.
Meydânî, Mecmaü’l-Emsâl, tah. Muhammed Ebü’l-Fazl ÿbrahim, Kahire 1978-1979, III, 373375.
Buhârî, Sahîhu’l-Buhârî, ÿstanbul 1981, VIII, 59; Meydânî, III, 375.
Cevad Ali, IV, 392-398; Ahmed Ateā, “Asabiyet”, ÿA, I, 663; Mustafa Çaþr‘c‘, “Asabiyet”, DÿA,
I, 453-454.
38
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 38
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
di. Câhiliye toplumunda kabilesinden biri öldürülen kimse, kollektif sorumluluk duygusuyla öç al‘n‘ncaya kadar kabilesi ile birlikte çarp‘ā‘rd‘.
Arap kabileleri aras‘nda siyâsî, sosyal ve psikolojik sebeplerle bask‘n, yaþma ve savaālar eksik olmazd‘. Arap kabileleri aras‘nda meydana gelen savaālara
“Eyyâmü’l-Arab” denir. Savaā‘n geçtiþi yere, sebebe veya sonuca göre bu savaālar‘n her birine Yevmü Buâs, Yevmü Zû-Kâr ve Yevmü Ficâr gibi çeāitli isimler
verilmiātir. Bu savaālar, Adnânî kabilelerle Kahtânî kabileler aras‘nda cereyan
ettiþi gibi, bu iki kola mensup kabilelerin birbiri aras‘nda da meydana gelirdi.
Eyyâmü’l-Arab, genellikle āah‘slar veya kabileler aras‘nda meydana gelen bir
tart‘āma ile baālar, daha sonra savaāa dönüāür ve bütün kabilenin davas‘ haline
gelirdi. Bu savaālarda genellikle as‘l gaye intikam almakt‘. Hz. Peygamber k‘rk
yaā‘nda iken Araplarla ÿranl‘lar aras‘nda Zû-Kâr; Evs ile Hazrec aras‘nda geçen
Buâs; Kureyā ve Kinâne ile Kays-‘ Aylân aras‘nda geçen Ficâr savaālar‘ bunlar‘n
en önemlileri aras‘ndad‘r. Araplar, Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb’den
ibaret olan Haram aylarda savaāmazlard‘; āayet savaā‘l‘rsa buna Ficâr ad‘ verilirdi. Bu savaālar kabileler aras‘nda düāmanl‘þa, kin ve nefretin yay‘lmas‘na,
insanlar‘n ölümüne, kan davalar‘n‘n artmas‘na ve intikam duygusuna yol açard‘.
Bunun yan‘nda Arap kabileleri aras‘ndaki savaālar Araplar‘n kahramanl‘klar‘n‘n ortaya ç‘kmas‘na, Arapçan‘n geliāmesine, atasözlerinin söylenmesine, āiire,
savaālarla ilgili rivayetlerin anlat‘lmas‘na da vesile olmuātur. Bu bak‘mdan bu
savaālar‘n, Araplar‘n siyâsî ve kültürel hayat‘nda önemli yeri vard‘r.21
Kabilelerin bireyleri hürler, mevlâlar ve kölelerden oluāuyordu. Kabilenin esas
üyesi olan hürler (seyyid, efendi, köle olmayan), müāterek nesebe sahip olan
kimselerdi. Bunlar, eārâf ve avam olmak üzere iki k‘sma ayr‘l‘yorlard‘. Zenginler,
kumandanlar, āairler ve kâhinler diþerlerine göre üstün kabul ediliyordu. Ancak
hak ve yaāay‘ā bak‘m‘ndan ötekilerden farklar‘ yoktu. Mekke’de Kusay soyundan olanlar, diþer hürlere karā‘ as‘lzâde s‘n‘f‘ oluāturuyordu. Kureyā, Sakîf gibi
baz‘ kabilelere mensup olmak āeref ve itibar vesilesi idi. Çünkü Kureyā kabilesi
Harem bölgesinde oturmalar‘ ve uluslararas‘ ticaret yapmalar‘ sayesinde hem
Araplar ve hem de çevre ülkelerin idarecilerinden sayg‘ görürlerdi. Onlara ait
ticaret kervanlar‘ her tarafta serbestçe dolaā‘rd‘.
Köleler ve cariyeler (k‘z köleler) panay‘rlarda al‘n‘p sat‘l‘r; mal gibi miras
kal‘r; tar‘m, ticaret ve diþer hizmet iālerinde çal‘āt‘r‘l‘rd‘. Köleliþin esas kaynaþ‘
savaālard‘; savaā esirleri çoþu zaman köleleātirilirdi. Sat‘n almak suretiyle de
köle sahibi olunurdu. Bunun d‘ā‘nda, kar‘-koca ikisi de köle ise, doþan çocuk
da köle olurdu. Köle tacirleri vard‘. Bunlar Habeāistan’dan getirdikleri köleleri
21.
Cevad Ali, IV, 341-387; Bicâvî ve ark. , Eyyâmü’l -Arab fi’l-Câhiliyye, M‘s‘r ts. çeāitli yerler;
Mehmet Ali Kapar, “Eyyâmü’l-Arab”, DÿA, XII, 14-16.
39
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 39
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
pazarlarda satarlard‘. Kureyā’in Teym kolundan Abdullah b. Cüd’ân ünlü bir
köle taciriydi. Bir köle, kendi k‘ymetini kazan‘p sahibine ödeyerek hürriyetine
kavuāabilirdi.
Azat edilen kölelere mevâlî (tekili: mevlâ) denirdi. Bunlar kölelerle hürler aras‘nda bir s‘n‘ft‘. Bir köle veya cariye, sahibi taraf‘ndan azat edilirse, azat edenin
mevlâs‘ (azatl‘s‘) olur, onun kabilesinin bir üyesi say‘l‘rd‘. Bunlar köleler gibi
al‘n‘p sat‘lamazlard‘; fakat hürler gibi de deþillerdi; evlenme ve miras konusunda hürler gibi muamele görmezlerdi. Sözgelimi mevlâ, hür bir k‘z veya kad‘nla
evlenemezdi. Mevlân‘n diyeti hürün diyetinin yar‘s‘ idi.
c- Aile Yap‘s‘
Kabilede en küçük birim ailedir. Aile, ya ayn‘ ev veya çad‘rda oturan dede,
oþullar, torunlar ve bunlar‘n çocuklar‘ndan oluāan geniā aile (âl), ya da ana-baba
ve çocuklardan oluāan dar aile (‘yâl) āeklinde olurdu. Evlenme farkl‘ āekillerde
gerçekleāirdi. Nikah‘n dinî bir mahiyeti yoktu. Nikâh āekillerinden biri bildiþimiz tarzda oland‘. Bunun yan‘s‘ra nikahs‘z yaāama, süreli nikah (nikâh-‘ mut’a),
eāleri karā‘l‘kl‘ deþiātirme (nikâh-‘ bedel), bir erkekten çocuk sahibi olmak için
eāi ona sunma (nikâh-‘ istibdâ’), büyük oþlun babas‘n‘n ölümünden sonra üvey
annesiyle evlenebilmesi (nikâh-‘ makt), baāl‘k ve mehir vermemek için k‘zlar‘n
deþiātirilmesi (nikâh-‘ ā‘þâr) gibi çeāitli nikah türleri uygulan‘rd‘. ÿslâm, bugün
bilinen tarz‘n d‘ā‘ndaki nikah āekillerini yasaklam‘āt‘r.
Evlatl‘k müessesesi mevcuttu. Evlatl‘k iliākisi evliliþe engel teākil etmekteydi. Evlatl‘k, evlat edinenin vârisi olurdu. Boāanma yayg‘nd‘ ve boāama yetkisi
erkeþe aitti. Ancak baz‘ kad‘nlar boāama hakk‘n‘n kendilerine verilmesini āart
koāabilirlerdi. Boāanan kad‘n baāka biriyle evlenebilmek için bir y‘l beklemek
zorundayd‘. Kad‘n ancak çocuk doþurduktan sonra aileye dahil olabilirdi. Çocuksuz kad‘n diyet ödemek zorunda kal‘rsa diyeti kocas‘ deþil kad‘n‘n ailesi
öderdi. Kad‘nlar hür ve cariye olmak üzere ikiye ayr‘l‘rd‘. Cariyelerin Araplar
nazar‘nda develerden fark‘ yoktu. Onu da devesi gibi al‘p satard‘. Fakat hür
kad‘nlar farkl‘yd‘. Bunlar erkeklere denk tutulmamakla birlikte cariyeler gibi
de kabul edilmezlerdi. Genel olarak kad‘nlar insanî haklara lay‘k görülmezler,
miras alamazlard‘. Fakat çölün zor āartlar‘nda erkek kadar olmasa da kad‘n‘n
çal‘āmas‘na da ihtiyaç duyulmaktayd‘. Kad‘n yemek yapar, çocuklara bakar, develeri saþar, yakacak toplar, çad‘r onar‘r, hurma lifinden has‘r örerdi. Bundan
baāka savaāç‘lara su taā‘mak, onlar‘ āiirlerle cesaretlendirmek, yaral‘lar‘ tedavi
etmek de kad‘nlara aitti. Fakat bu görevler kad‘nlara hukuk ve āeref saþlam‘yordu. Mekke, Medine, Taif gibi yerleāim merkezlerindeki kabilelerde ise eāraf k‘zlar‘ mevki sahibi idiler. Baz‘ kabile reislerinin ve ileri gelenlerinin k‘zlar‘ kabile
içinde birçok erkekten muteber idiler. Medine’de Neccâroþullar‘ndan Selmâ bint
40
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 40
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
Amr, Kureyā’ten Hatice bint Huveylid, Hind bint Utbe ve meāhur Arap āairesi
Hansâ ünlü kad‘nlard‘r.
d- Baz‘ Âdetler ve Uygulamalar
Deve eti, hurma, kavrulmuā un ve süt Araplar‘n baāl‘ca yiyecek maddeleri
idi. Arpa unundan yufka āeklinde ekmek piāirirlerdi. Giyim kuāamlar‘ sade idi;
basit bir entari, bir kuāak ve bunun üzerine bir de abaye giyerlerdi. Zenginler
entarinin üzerine kaftan giyerlerdi. Savaālarda ordunun gerisinde kad‘nlar ve
çocuklar da bulunur onlar‘n düāman eline esir düāmemesi için erkekler var
güçleriyle savaā‘rlard‘. Y‘ld‘zlara bakarak yol bulurlard‘. Anlaāmazl‘klar‘n çözümü için hakeme veya kâhine baāvururlard‘. ÿçinden ç‘kamad‘klar‘ konularda
kâhinlerin fikirlerini sorarlar, hastaland‘klar‘nda onlar‘n tavsiyelerine uyarlar,
rüyalar‘n‘ onlara yorumlat‘rlar, gelecekte baālar‘na neler geleceþini onlardan öþrenmek isterlerdi.
Araplar önemli olaylar‘ tarih baālang‘c‘ olarak kullanm‘ālard‘r. ÿslâm’‘n doþduþu s‘ralarda iki takvim baālang‘c‘ olduþu bilinmektedir. Bunlardan biri Fil
olay‘ (571), diþeri ise Velîd b. Muþîre’nin ölüm y‘l‘d‘r(622).
Cahiliye Araplar‘n‘n takvimi “Ay Takvimi” idi. Kamerî aylar; Muharrem, Safer,
Rebîülevvel, Rebîülâhir, Cemâziyelevvel, Cemâziyelâhir, Receb, Āaban, Ramazan, Āevval, Zilkade ve Zilhicce’dir. Haram aylar da Receb, Zilkade, Zilhicce ve
Muharrem’dir. Haram aylarda yaþma yap‘lmaz, kan dökülmez, serbestçe panay‘rlarda al‘āveriā yap‘l‘r ve hac görevi yerine getirilirdi.
Araplar aras‘nda “Nesî” usulü uygulanmaktayd‘. Buna göre y‘l‘n on iki ay‘
Zilhicce ile sona erdikten sonra, bu ay ile Muharrem aras‘na bir on üçüncü ay
eklerler ve onu da helal sayarlard‘. Bu defa aylar‘n yeri kayard‘. Yani Muharrem
Safer’e, Safer de Rebîülevvel’e kayard‘ ve bu kayma da böylece devam ederdi.
Nesî’ uygulamas‘n‘, baālang‘çta hac mevsimini ‘l‘ml‘ bir aya denk getirmek için
yaparlarm‘ā. Daha sonralar‘ da rahatça bask‘n ve yaþma yapabilmek için uygulama alan‘na koymaya baālam‘ālard‘r. Çünkü peāpeāe gelen Zilkade, Zilhicce ve
Muharrem aylar‘nda bask‘n yapam‘yorlard‘. ÿslâm, nesî’ uygulamas‘n‘ yasaklam‘āt‘r.22
Cahiliye döneminde Araplar aras‘nda millî birlik bulunmad‘þ‘ için, kabilelerin ve āehirlerin kendi geleneklerine göre bayram ve törenleri vard‘. Bununla
beraber hac mevsimi, panay‘rlar‘n da kurulmas‘yla ve bütün kabilelerin iātirakiyle bayram havas‘nda geçerdi. Her kabilenin en az bir putu mevcuttu; bu yüzden
her putun da takdis edildiþi çeāitli kutlama günleri vard‘. Bu günlerde ayr‘ca
pazar ve panay‘rlar kurulurdu. Dinî bayramlar āiir, müzik, içki ve kad‘nlar‘n yer
22.
Tevbe Sûresi 37; ÿbn Hiāâm, II, 604.
41
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 41
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ald‘þ‘ eþlencelerle kutlan‘rd‘. Mekke yak‘nlar‘nda Zâtü Envât Bayram‘ ünlüydü.
Zâtü Envât, büyük ve yeāil bir aþaçt‘. Araplar onun alt‘na gelip k‘l‘çlar‘n‘ dallar‘na asarlar, çevresinde tap‘n‘r ve kurban keserlerdi. Medineliler, y‘lda, ÿranl‘lardan aynen ald‘klar‘ iki ünlü bayram‘ kutluyorlard‘.
T‘bba gelince, Araplarda iki tür tedavi yöntemi vard‘. Birisi kâhin ve
arrâflar‘n, diþeri de ilaçla tedavi yöntemiydi. Kâhinler hastalar‘ okuyup üflemek, sihir yapmak, tap‘naklara kurban aday‘p dua etmek gibi āeylerle tedavi
ettiklerine inan‘rlard‘. Araplar ilaç olarak ot tohumlar‘, āerbetler ve özellikle
bal kullan‘yorlard‘. Kan alma (hacamat) da önem verilen bir yöntemdi. Aþr‘yan
organlar k‘zg‘n demirle daþlan‘rd‘. Bunlar, çoþu zaman kabilenin yaāl‘lar‘ndan
tevarüs edilen tecrübeye dayan‘rd‘. Cahiliye döneminde ünlü doktorlar da vard‘.
Hâris b. Kelede t‘p öþrenimini Cündiāâpûr’da yapm‘āt‘. Bu āah‘s Hz. Muhammed (s.a.s.) döneminde yaāam‘āt‘r.
e- Ahlâk
Araplar‘n Câhiliye dönemindeki çirkin davran‘ālar‘na kaynaklarda “Araplar‘n ay‘plar‘” (Mesâlibü’l-Arab) denilir. Bunlar kibir, câhiliye asabiyeti, gasp, içki,
fuhuā, kumar, intikam arzusu, riba, h‘rs‘zl‘k, kan dökme, yetim mal‘ yeme gibi
āeylerdir. Āüphesiz Araplar‘n hepsinin bu iāleri yapt‘þ‘ söylenemez. Onlar‘n
aras‘nda içki içmeyen, fuhāa yanaāmayan pekçok kiāi de vard‘. Hz. Ebû Bekir bunlardan biridir. Ancak bu âdetler toplumda yayg‘n durumdayd‘. Kur’an-‘
Kerim’de, hadîs-i āeriflerde ve sahabîlerin sözlerinde Araplar‘n ÿslâm’dan önceki
inanç, tutum ve davran‘ālar‘n‘ ÿslâmî dönemdekilerden ay‘rmak için câhiliye
kavram‘ kullan‘lm‘āt‘r. Bilgisizlik, cehalet, zorbal‘k, barbarl‘k ve vahāet hüküm
sürdüþü için o döneme bu isim verilmiātir. Câhiliyenin temel özellikleri ve o döneme damgas‘n‘ vuran hususlar, bilgisizlik, āirk, putperestlik, kabile asabiyeti,
zorbal‘k, zulüm, haks‘zl‘k, adaletten, sulh ve nizamdan yoksunluk, çapulculuk,
insan haklar‘n‘ çiþnemek, insanlar‘n soylar‘ndan dolay‘ ay‘planmas‘ veya üstün
görülmesi, çocuklar‘ öldürmek, k‘z çocuklar‘ topraþa gömmek, vahāiyâne hareketler, kan davas‘, içki, kumar gibi davran‘ālard‘r. ÿslâm bunlar‘n tamam‘n‘
yasaklam‘āt‘r.
Bunlar‘n yan‘nda Araplar‘n güzel davran‘ālar‘ da vard‘. Bunlara “Araplar‘n faziletleri” (Fezâilü’l-Arab) denilir. Baþ‘ms‘zl‘k ve özgürlüklere düākünlük, yiþitlik
(mürüvve: kavgada cesaret, felâket ân‘nda sab‘r, zay‘f‘ korumak, güçlüþe karā‘
koyma), cömertlik, ahde vefâ, misafirperverlik, kendilerine s‘þ‘nanlar‘ himaye
etme, kanaatkârl‘k ve sab‘r bunlardand‘r.23
23.
ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 237; Ebû Āühbe, I, 94-97.
42
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 42
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
f- Edebiyat ve Yaz‘
Cahiliye döneminde Araplar aras‘nda nesir pek muteber say‘lmazd‘. Bununla beraber, Ensâb (tekili: Neseb) ilmi ve Eyyâmü’l-Arab’la ilgili nesirler mevcuttu. Ayr‘ca meseller (k‘sa hikayeler), darb-‘ meseller (atasözleri), ahbâr (Araplar‘n
geçmiāine ait destânî-menk‘bevî rivayetler) da yayg‘nd‘. Ancak āiir ve hitâbet çok
geliāmiāti.
Câhiliye āiiri, ÿslâm öncesi hayat‘n her safhas‘na ‘ā‘k tutar. Savaālar hakk‘ndaki bilgileri, Araplar‘n âdetlerini, iyi ve kötü huylar‘n‘ o dönemin āiirlerinde
bulmak mümkündür. Āiirin baāl‘ca konular‘ övgü (medih), övünme (fahr), yergi
(hicâ), mersiye söyleme (risâ), kahramanl‘k (hamâse) gibi hususlard‘. Āair, mensubu bulunduþu kabilenin kâhini, rehberi, hatibi, sözcüsü ve bilginiydi. Āiiriyle
bir āahs‘n veya bir kabilenin itibar‘n‘ art‘rabilirdi; ancak bazen bunun aksi de
olurdu. Āairlerin toplumdaki mevkii yüksek idi. Āair, kabilesini āiiriyle bir süvarinin k‘l‘çla savunmas‘ndan daha iyi savunurdu. Olaylar‘ āiiriyle tescil eder,
kabilesine diþer kabilelerin āairleri sataāt‘þ‘ zaman onlara cevap verirdi. Bir kabileden bir āair ç‘kt‘þ‘nda diþer kabilelerden heyetler bu kabileyi kutlamaya gelirdi. Ukâz panay‘r‘nda āiir yar‘āmalar‘ yap‘l‘r, en çok beþenilenler ödüllendirilir
ve Kâbe duvar‘na as‘l‘rd‘. Yedi Ask‘ (Muallakât-‘ Seb’a) bu yar‘āmalarda derece
kazanm‘ā meāhur kasidelerdir. ÿmriü’l-Kays, Nâbiþa ez-Zübyânî, Lebîd b. Rebîa,
Ümeyye b. Ebu’s-Salt, Züheyr b. Ebû Sülmâ, A’āâ (Meymûn b. Kays), Câhiliye
döneminin meāhur āairleridir.
Araplar hitâbete büyük önem verirlerdi. Çocuklar‘n‘ genç yaātan itibaren
buna al‘āt‘r‘rlard‘. O dönemde meāhur hatipler yetiāmiātir. Hatibin toplum içindeki yeri āâirden hemen sonra gelirdi veya onunla ayn‘ düzeyde kabul edilirdi.
Hitâbetin baāl‘ca konular‘, āiirde olduþu gibi “övgü” ve “yergi” idi. Bir hatip
kendi kabilesinin kahramanl‘k ve cömertlik gibi özelliklerinden birini dile getiren bir konuāma yapt‘þ‘nda, rakip kabilenin hatipleri ona cevap verirlerdi.
Kabile hayat‘ ve kabileler aras‘ndaki iliākiler āiirde olduþu gibi hitâbete de yans‘m‘āt‘r. Savaālarda yap‘lan intikam konuāmalar‘, niāan ve düþün törenlerinde
yap‘lan konuāmalar, ara bulma ve bar‘ā çaþr‘s‘ konuāmalar‘, elçi kabullerinde,
hükümdar meclislerinde, panay‘rlarda ve çeāitli toplant‘larda yap‘lan konuāmalar, tâziye konuāmalar‘ ve vasiyetler Câhiliye dönemi hitâbetinin en güzel
örnekleridir. ÿyâd ve Temîm kabileleri üstün hitâbeti ile tan‘nm‘ālard‘r. ÿyâd
kabilesinden Kus b. Sâide, Temîm’den Eksem b. Sayfiy, Kureyā’ten Süheyl b.
Amr, Hz. Peygamber’in dedelerinden Ka’b b. Lüey, Hâāim b. Abdümenâf ve
Abdülmuttalib b. Hâāim meāhur hatipler aras‘nda yer al‘rlar.24
24.
ÿbn Kuteybe, eā-Āi’r ve’ā-Āuarâ, tah. Müfîd Kumeyha ve Nuaym Zarzûr, Beyrut 1985; Corci
Zeydan, Târîhu Adâbi’l-Luga el-Arabiyye, Kahire 1936, I, 156-157; Tâhâ Hüseyin, Fi’l-Edebi’l-
43
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 43
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Araplar önceleri, güney Arabistan’da geliāen “Müsned” adl‘ yaz‘y‘ kullan‘yorlard‘. Daha sonra bunun yerini, kuzeyde geliāen ve bugüne kadar gelen Arap
yaz‘s‘ alm‘āt‘r. Bu yaz‘, kuzeydeki Nabat yaz‘s‘n‘n çeāitli safhalardan geçerek
tekâmül etmesi sonucu ortaya ç‘km‘āt‘r. Arap yaz‘s‘n‘n bir Nabat ülkesi olan
Havran’dan Enbâr ve Hîre’ye, oradan da, Dûmetülcendel üzerinden Hicaz’a
geçtiþi; ayr‘ca Hicazl‘lar‘n Suriye ile olan ticârî iliākileri dolay‘s‘yla Havran, Petra üzerinden Hicaz’a intikal ettiþi kabul edilmektedir. ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada
Hicaz’da yaz‘ biliniyordu; ancak yayg‘n deþildi. Mekke’de çok az kiāi okur-yazar
durumundayd‘. ÿslâm’dan önce Araplar aras‘nda ÿbranice ve Süryânice dinî kitaplar yan‘nda muhtemelen bunlar‘n Arapçalar‘ ve Arapça hikmet kitaplar‘ da
bulunuyordu. Ayr‘ca āah‘slar ve kabileler aras‘ antlaāma metinleri, köle mülkiyeti senetleri, emanlara dair vesikalar, mektuplar, mezar kitâbeleri, muallakât metinleri Arapça olarak yaz‘l‘yor ve mühürler de Arapça olarak kaz‘n‘yordu. Deri,
hurma dallar‘, çanak çömlek k‘r‘nt‘lar‘, deve kemikleri, yumuāak beyaz taālar,
tahta levhalar ve papirus baāl‘ca yaz‘ malzemeleri idi. Cahiliye döneminde bilgiler, hat‘ralar ve edebî ürünler, k‘saca Arap kültürü haf‘zalarda muhafaza edilerek
nesilden nesile aktar‘l‘yordu; dolay‘s‘yla sözlü rivayet esast‘; yaz‘ haf‘zaya yard‘mc‘ bir vas‘ta idi. ÿslâm’‘n doþuāu ile birlikte, bu dinin okuma yazmaya verdiþi öneme paralel olarak yaz‘ da geliāmiā, okur-yazar say‘s‘nda art‘ā olmuātur.
4- Ekonomik Durum
Arabistan’‘n ekonomik hayat‘ tabiat āartlar‘na, kabilelerin yaāay‘ā tarzlar‘na
baþl‘ olarak genellikle hayvanc‘l‘k, tar‘m ve ticaret üzerine dayanmaktayd‘. Hayvanc‘l‘k özellikle bedevîlerin temel geçim kaynaþ‘yd‘. Onlar besledikleri deve,
koyun ve keçi gibi hayvanlardan çok yönlü istifade ederlerdi; etini yer, sütünü
içer, yününden elbise ve çad‘r yapar, ihtiyac‘ndan fazlas‘n‘ satarak diþer zaruri
ihtiyaçlar‘n‘ karā‘larlard‘. Bedevîlerin servetleri sahip olduklar‘ deve ve davar
sürüleriyle ölçülürdü. Tar‘m ve ticaretle uþraāan hadarîler de, bedevîler kadar
olmamakla birlikte, kervanlar için gerekli olan deve, bunun yan‘nda koyun ve
az say‘da at ve s‘þ‘r beslerlerdi. Deve, diyet ve mehir gibi hususlarda ölçü birimi
idi. Arap at‘ da fizikî yap‘s‘n‘n güzelliþi; dayan‘kl‘l‘þ‘, zekas‘ ve sahibine baþl‘l‘þ‘ ile meāhurdur. Ak‘nlarda ve savaālarda özellikle aran‘rd‘.
Tar‘m, Arabistan’‘n geçim kaynaklar‘ aras‘nda önemli bir yer iāgal ediyordu.
Düzenli yaþ‘ā alan Yemen topraklar‘ çok verimliydi; bundan dolay‘ Yemen’e
yeāil toprak (el-Arzu’l-Hadrâ) denir. Bu bölgede yaþmur sular‘ndan daha çok
Câhilî, Kahire 1927, s. 366-371; Ahmet Zeki Safvet, Cemheretü Hutabi’l-Arab, I, Kahire 1962;
Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, I, Kahire ts.; Hüseyin Elmal‘, “Hitâbet”(Arap Edebiyat‘), DÿA,
XVIII, 158.
44
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 44
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
faydalanmak için barajlar yap‘lm‘āt‘. Buþday üretimi ile meāhur olan Yemen’in
d‘ā‘nda verimli ve ziraate elveriāli topraklar Taif, Medine, Necid, Hayber... gibi
bölgelerde bulunuyordu. Basra Körfezi bölgesindeki topraklar‘n çoþu tar‘ma
elveriāli idi. Yemâme bölgesi, yar‘madan‘n tah‘l ambar‘ idi. Yerleāik hayat yaāayan kabileler içinde geçimlerini tar‘ma dayal‘ olarak sürdürenler tah‘l, meyve,
hurma ve sebze yetiātirirlerdi. Hicaz hurma, Taif de üzüm üretimi ile meāhurdu.
Baz‘ āehirlerde tar‘mdan baāka, o zaman‘n standartlar‘na göre küçümsenemeyecek ölçüde atölye ve tesisler mevcuttu. Baāl‘ca sanayi dallar‘ aras‘nda dokumac‘l‘k, demircilik, dericilik, āarap üretimi, kuyumculuk ve ‘triyatç‘l‘k (parfüm
üreticiliþi) say‘labilir.
Arabistan’da tar‘m ve hayvanc‘l‘ktan daha önemli bir gelir kaynaþ‘ ise ticaret
idi. Yemenliler çok eski tarihlerden beri ticaretle uþraā‘rlar, Hindistan ve Güney
Afrika sahilleri ile Ortadoþu aras‘nda ticârî faaliyetlerde bulunurlard‘. Kuzeyde
Nabatîler de tüccar idiler. I. yüzy‘ldan itibaren Hicaz Araplar‘ ticarette Yemenlileri geride b‘rakt‘lar. Hicaz Araplar‘ Yemen’den ve Habeāistan’dan ald‘klar‘
mallar‘ Suriye, M‘s‘r ve ÿran’a götürerek sat‘yorlar; kuzeyden ald‘klar‘ mallar‘
da güneye götürüyorlard‘. Tar‘ma elveriāli olmayan Mekke’de yaāayan Kureyā
kabilesi ticaretle uþraā‘yordu. Kureyāliler asl‘nda Arabistan’‘n çeāitli yerlerinden
hac ve umre için gelenlerin ihtiyaçlar‘n‘ karā‘layabilmeleri için de öteden beri
ticari faaliyetlerde bulunuyorlard‘. Bu bak‘mdan Mekke’nin hem dinî ve hem
de ticarî bir merkez olduþunu daha önce de belirtmiātik. Mekke, Yemen’den
Akdeniz’e, Basra Körfezi’ne ve Doþu Arabistan’daki bölgelere ve Cidde’ye giden
ticaret yollar‘n‘n kavāak noktas‘nda bulunuyordu. Kusay b. Kilâb’‘n torunlar‘
olan Hâāim, Abdüāems, Nevfel ve Muttalib; Bizans, Habeāistan, ÿran ve Yemen
hükümdarlar‘yla siyâsî ve ekonomik iliākiler kurarak ticarî antlaāmalar yapm‘ālar ve Kureyā kervanlar‘n‘n bu ülkelerin topraklar‘nda rahatça seyahat etmelerini
temin etmiālerdir.
Kur’ân-‘ Kerim’de bildirildiþi gibi25 Kureyāliler, k‘ā ve yaz mevsimlerinde
olmak üzere y‘lda iki kez seyahat (Rihlateā’-Āitâi ve’s-Sayf) tertipliyorlard‘; kervanlar‘ k‘ā‘n Yemen’e, yaz‘n da Suriye’ye sevkediyorlard‘. Kureyā’in k‘ā ve yaz
seyahat sistemini ilk tertipleyen, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in büyük dedesi Hâāim
b. Abdümenâf’t‘r. O ayn‘ zamanda Bizans ÿmparatoru ile ticarî antlaāma yapm‘āt‘r. K‘ā ve yaz ticaret yolu Yemen’deki San’a āehrinden baālayarak Taif, Mekke, Yesrib, Hayber, Hicr, Tebük, Maân, Teymâ, Mûte ve Busrâ üzerinden Āam’a
ulaā‘rd‘. Bunun d‘ā‘nda kuzeye doþru K‘z‘ldeniz sahilini takip ederek Akabe
Körfezi’ndeki Eyle üzerinden Akdeniz sahiline, Gazze’ye ulaāan bir yol daha
vard‘. Ayr‘ca Mekke’yi ÿran, Irak ve Bahreyn’e baþlayan yollar da mevcuttu. Ku25.
Kureyā Sûresi 1-5.
45
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 45
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
46
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 46
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
reyā kervanlar‘ Yemen’den parfüm, zamk, iālenmiā kereste, fildiāi, kaplan postu,
alt‘n, mücevher, akik, çeāitli madenler, silah ve baharat al‘rlard‘. Bu mallar‘n bir
k‘sm‘ da Endonezya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan getiriliyordu. Mallar‘
kuzeye götüren kervanlar, dönüāte buþday, zeytin, zeytinyaþ‘, bakliyat, ipek
kumaā ve kap kacak taā‘rlard‘. Habeāistan ve Bahreyn’den dönen kervanlar ise
fildiāi, mercan, inci, dokuma, alt‘n ve gümüā getirirlerdi. ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Kureyā’in yaz ve k‘ā seyahatleri Hâāim ve kardeālerinin tanzim ettiþi biçimde
devam ediyordu. Arabistan’da seyahat eden kervanlar sürekli yaþmalanma tehlikesi ile karā‘ karā‘ya kal‘rken, Kureyā kervanlar‘na dokunulmazd‘. Yol kesiciler, bilmeden Kureyā kervanlar‘na sald‘r‘rlarsa, onlar‘n Harem bölgesi sakinleri
olan Kureyā’ten olduklar‘n‘ öþrenir öþrenmez serbest b‘rak‘rlar ve mallar‘n‘ iade
ederlerdi. Bu hususa Kur’ân- Kerim’de iāaret edilmektedir: “Çevrelerinde insanlar
kap‘l‘p götürülürken bizim (Mekke’yi) güven içinde kutsî bir yer yapt‘þ‘m‘z‘ görmediler mi”?26
Hicaz Araplar‘n‘n kendilerine mahsus paralar‘ yoktu. Para birimi olarak Dinar (Bizans’‘n alt‘n paras‘) ile Dirhem (ÿran ve Yemen’in gümüā paralar‘) kullan‘l‘yordu.
Arabistan’‘n çeāitli yerlerinde panay‘rlar kurulurdu. Bunlar‘n en meāhurlar‘ āunlard‘r: Dûmetülcendel, Muāakkar, Suhâr, Debâ, Mehre (Ā‘hr), Aden, San’a,
Taif ve Nahle aras‘ndaki Ukâz, Zülmecaz, Hayber’de Netât, Yemâme’de Hecer,
Hadramut’te Râbiye, Suriye’de Ezriât ve Busrâ. Bu panay‘rlar‘n Önemli bir k‘sm‘
haram aylarda kurulmakla beraber, diþer aylarda kurulanlar da vard‘. Panay‘rlar
beā ile otuz gün aras‘nda deþiāen farkl‘ sürelerde faaliyetlerini sürdürürlerdi.
Bu panay‘rlar, Araplar‘n ekonomik hayat‘nda olduþu kadar sosyal hayat‘nda da
önemliydi. Kabileler aras‘ problemler burada çözülürdü. Panay‘rlar‘n en önemlisi, uluslararas‘ mahiyette ve ayn‘ zamanda edebî bir kongre olan Ukâz idi. Burada edebî sohbetler yap‘l‘r, āairler en güzel āiirlerini burada okur ve beþenilenler
Kâbe duvar‘na as‘l‘rd‘. Araplar bu panay‘rlar sayesinde çeāitli kabilelerin örf ve
âdetleri hakk‘nda bilgi ediniyorlard‘. Görüldüþü gibi, Câhiliye döneminde siyâsî
birlikten yoksun olan Arabistan’da ekonomik aç‘dan birlik göze çarpmaktad‘r.27
26.
27.
Ankebût Sûresi 67.
Hamidullah, “el-Îlâf veya ÿslam’dan önce Mekke’nin ÿktisâdî-Diplomatik Münasebetleri”, çev.
ÿsmail Cerrahoþlu, A. Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, IX, Ankara 1961, s. 213-222; Abdülkerim
Özayd‘n, “Arap”, DÿA, III, 322-324; Ebû Āühbe, I, 98-102.
47
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 47
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
5- Dinî Durum
a- Yahudilik
Arabistan’a giren semâvî dinlerden en önemlisi ve eskisi Yahudiliktir. Bu din,
Filistin’den Suriye-Hicaz aras‘ndaki yerlere s‘þ‘nmak zorunda kalan Yahudiler
vas‘tas‘yla gelmiā ve Yesrib’e kadar girmiātir. Milâttan önce VI. yüzy‘lda Babil
Kral‘ Buhtunnasr’‘n Kudüs’ü iāgal edip Yahudileri Babil’e götürdüþü s‘rada bunlardan baz‘lar‘n‘n kaçarak Medine, Hayber, Vâdi’l-Kurâ ve Fedek gibi Hicaz’‘n
baz‘ kesimlerine yerleātiþini daha önce görmüātük. Roma Prensi Titus’un 70 y‘l‘nda Kudüs’ü iāgal etmesi ve daha sonralar‘ da Romal‘lar taraf‘ndan Yahudilerin
s‘k‘ takibe uþramas‘ üzerine bunlardan baz‘lar‘ da Hicaz’daki dindaālar‘n‘n yan‘na göç etmiālerdir. Medine çevresi ile Yemen hâriç tutulursa, Yahudiliþin Araplar
aras‘nda pek fazla ilgi görmediþi müāahede edilmektedir. Mevcut Yahudiler de
Filistin kökenli idiler. Milâttan sonra II. veya III. yüzy‘lda Yesrib’e yerleāen Evs
ve Hazrec ile Yahudiler aras‘nda meydana gelen sürtüāmeler bu dinin bölge
Araplar‘ üzerinde pek etkili olmamas‘na yol açm‘āt‘r. Bununla birlikte Evs ve
Hazrec’den baz‘ Araplar‘n Yahudi din adamlar‘na gelerek bu dini kabul ettikleri
de söylenmektedir. Yemen’de ise Yahudilik s‘n‘rl‘ da olsa yay‘lm‘āt‘. Nitekim
Himyerî hükümdar‘ Zûnüvâs’‘n Yahudiliþi kabul edip Hristiyanlara hücum ettiþini daha önce belirtmiātik. Yahudiliþin Araplar aras‘nda ilgi görmemesinde,
onlar‘n kendilerini Allah’‘n seçilmiā halk‘ olarak görmelerinin rolü vard‘r. Çünkü Araplar, kendilerini propagandac‘lar‘n alt‘nda bir seviyede kabul eden bir
dine girmeye kolay kolay yanaāmazlard‘. Ayr‘ca Yahudiler mal temin etmeye
verdikleri önem kadar dinlerini yaymak için çal‘āmam‘ālard‘r. Bunun yan‘s‘ra o
dönemde Yahudilerin vefas‘z, fitne ç‘karan ve mal düākünü olarak āöhret bulmalar‘ Araplar‘n hoāuna gitmiyordu. Yemen’de Zûnüvâs’‘n Hristiyanlara yapt‘þ‘
zulümler ve Medine’deki Yahudilerin Evs ve Hazrec’e karā‘ olumsuz tutumlar‘
da Araplar‘ onlardan soþutmuā olmal‘d‘r. Öte yandan Yahudiliþin birçok hükmünün bedevîlerin hayat tarzlar‘na uygun olmamas‘n‘n da bu dinin Araplar
taraf‘ndan kabul görmemesine sebep olduþu söylenebilir.28
b- Hristiyanl‘k
Hristiyanl‘k Arap Yar‘madas‘’n‘n kuzey bölgesinde, özellikle Gassânîler ve
Hîreliler aras‘nda yay‘lm‘āt‘. Birinciler, ikincilerden çok önce Hristiyanlaām‘ālar
ve Ya’kûbî mezhebini kabul etmiālerdi. Çünkü Gassânîler Bizans imparatorluþu
ile s‘k‘ iliāki içinde bulunuyorlard‘. Ya’kûbîlik Suriye’deki Arap kabileleri aras‘nda da yay‘lm‘āt‘r. Irak bölgesinde ise Hristiyanlar‘n çoþu Nastûrî mezhebini
benimsemiā ve Hîre’de bir Hristiyan Arap topluluþu oluāmuātu. Hîre’de hüküm
süren ve baālang‘çta putperest olan krall‘k ailesi uzun süre Hristiyan misyonerle28.
Günaltay, s. 86-89
48
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 48
17.04.2012 16:04:01
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
rin faaliyetlerine karā‘ direndi. Ancak en sonunda onlar da bu dini kabul ettiler.
Hîreliler Sâsânî imparatorluþuna baþl‘ bir uydu devlet olmalar‘na raþmen ÿran’‘n
resmi dini Mecusîlik bunlar aras‘nda raþbet görmemiātir. Hristiyanl‘k, Irak ve
Suriye’de Gassânîler ve Hîreliler yan‘nda Tenûh, ÿyâd, Lahm, Cüzâm, Taþlib ve
Bekir gibi birçok Arap kabilesi aras‘nda da geniā bir āekilde yay‘lm‘āt‘r.
Hristiyanl‘þ‘n Yemen ve Güney Arabistan’daki durumuna gelince, bu dinin
mensuplar‘ Necran’da yoþun bir āekilde bulunuyorlard‘. Buraya Hristiyanl‘k
Habeā hakimiyeti döneminde girmiātir. Bizans imparatorlar‘ da nüfuzlar‘n‘ ve ticaretlerini geniāletmek için Hristiyanl‘þ‘ bir araç olarak kullanm‘ālar, bu amaçla
Necran’a papaz göndermiāler ve buraya Necran Kâbesi diye an‘lan bir de manast‘r yapt‘rm‘ālard‘r. Roma ÿmparatoru, 343 y‘l‘nda ÿran aleyhine bir ittifak kurmak üzere Yemen’deki Himyerîlere bir elçilik heyeti göndermiātir. Heyet üyeleri
aras‘nda bir piskopos ile çeāitli rahipler bulunuyordu. Yahudiler ayn‘ zamanda
dinî bir amaçla gelen bu heyetin faaliyetlerine engel olmaya çal‘ām‘ālar ve bunun
için çeāitli giriāimlerde bulunmuālarsa da baāar‘l‘ olamam‘ālard‘r. Piskopos, üç
kilisenin ināa edilmesi için Himyer k‘rallar‘ndan izin alm‘āt‘r. Bu kiliselerden
birini o dönemde Himyerîlerin baāāehri Zafâr’da, diþerini Aden’de, ötekini de
Basra Körfezi kenar‘nda yapt‘rm‘āt‘r.29
Daha sonra ikinci Habeā hakimiyeti döneminde de baāta Ebrehe olmak üzere
Habeā valileri Hristiyanl‘þ‘ yaymak için büyük çabalar sarfetmiālerdir. Fil Olay‘
bu teāebbüsleri aç‘k bir āekilde göstermektedir. Hristiyanl‘k Hicaz bölgesinde
Mekke, Medine ve Taif’te de, yay‘lmamakla birlikte, biliniyordu. Bu merkezlerde
kölelerden ve hatta eāraftan Hristiyanl‘þ‘ kabul eden baz‘ kiāilere rastlanmaktad‘r. Ancak Hristiyanl‘k Orta Arabistan’daki putperestler üzerinde önemli bir
etkide bulunmam‘āt‘r. Bununla beraber Yesrib’de Ebû Âmir adl‘ bir āah‘s bu dini
kabul etmiā ve Evs kabilesinden birtak‘m insanlar‘ da etraf‘na toplam‘āt‘.
c- Mecusîlik
ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Sâsânî imparatorluþunun resmî dini olan Mecusîlik,
Araplar aras‘nda pek itibar görmemiātir. Bu sebeple Arap Yar‘madas‘’nda bulunan Mecusîlerin büyük çoþunluþu Bahreyn, Yemen ve Umman’da oturan ÿranl‘lardan ibaretti. Bahreyn’deki Mecusîler say‘ca daha çok ve Umman’dakilere
nazaran bulunduklar‘ yerde daha fazla nüfûza sahip idiler. Çünkü Bahreyn, ÿran
topraklar‘na daha yak‘nd‘. Mecusîler Bahreyn’e, Basra Körfezi’nin doþu sahillerinden göç etmiālerdir. Yemen bölgesine ise Mecûsilik ÿranl‘lar‘n Habeālilerden
sonra bu ülkeyi istilâlar‘ s‘ras‘nda gelip yerleāen askerler taraf‘ndan sokulmuātur.
29.
Günaltay, s. 89-94.
49
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 49
17.04.2012 16:04:02
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Mecûsilik Araplar taraf‘ndan pek fazla itibar görmemekle birlikte ÿranl‘larla
iliāki içinde bulunan bir kesimin bu dini benimsediþi de kaynaklarda zikredilmektedir. Ancak bunun önemli bir say‘ya ulaāmad‘þ‘ kesindir. Çünkü Irak’ta
Sâsânî imparatorluþuna baþl‘ Hîreliler bile Mecûsiliþi deþil, Hristiyanl‘þ‘ kabul
etmiālerdir. Bunda Sâsânîlerin, Mecûsiliþin ulusal bir din kabul etmelerinin, bu
yüzden yaymak için çal‘āmamalar‘n‘n etkisi vard‘r. Ayr‘ca Sâsânîler dinlerini
yaymaktan ziyade, siyâsî ve ekonomik hakimiyete önem vermiālerdir.
d- Sâbiîlik
Sâbiîler Kur’an-‘ Kerim’de, Araplar taraf‘ndan Ehl-i kitap olarak bilinen Yahudiler ve Hristiyanlarla birlikte an‘lm‘ā, bunlardan (Hz. Peygamber’den öncekiler için) Allah’a ve ahiret gününe inan‘p salih amel iāleyenler için Rab’leri kat‘nda
mükâfat bulunduþu, korkular‘n‘n olmayacaþ‘ ve üzüntü çekmeyecekleri bildirilmiā;30
ayr‘ca Araplar‘n yaāad‘þ‘ çevrede bulunan diþer gruplarla birlikte Sâbiîler de
zikredilmiā, Allah’‘n k‘yamet günü bunlarla ilgili hükmünü vereceþi belirtilmiātir.31
Sâbiîliþin menāei Hz. ÿsa öncesi dönemde resmi Yahudilik anlay‘ā‘na karā‘
ç‘kan Nasuraizm ak‘m‘na kadar uzan‘r. Bu hareket içinde yer alan ilk Sâbiîler
daha sonra Hz. Yahya’n‘n vaftizci cemaati ile iliāki içinde olmuālar ve Yahya’n‘n
öldürülmesinden sonra Yahudilerin bask‘s‘na maruz kalm‘ālard‘r. M. I. yüzy‘lda
anavatanlar‘ Filistin-Ürdün bölgesinden bu bask‘lar nedeniyle önce Kuzeydoþu
Mezopotamya’da yer alan Musul civar‘ndaki daþl‘k Medye bölgesine, daha sonra
da buradan büyük oranda, muhtemelen m. II. yüzy‘lda Güney Mezopotamya’ya
gelip yerleāmiāler, bölgede mabetler ināa etmiālerdir. Araplar bunlar‘ Sâbiîler
olarak adland‘rm‘ālard‘r. Bölge VII. yüzy‘lda Müslümanlar taraf‘ndan fethedilmiā
ve Sâbiîler Ehl-i kitap muamelesine tâbi tutulmuālard‘r.
Sâbiîler Yüce varl‘k inanc‘ (hayat kültü), Yarat‘c‘ Güç, gnostik düalizm gibi
temel inanç esaslar‘na sahiptirler. Kutsal metinleri vard‘r. Kendilerine özgü dua,
vaftiz, oruç, kurban kesme, kutsal günler, bayramlar ve kendine has iālevleri olan mabetleri vard‘r. Sarhoāluk veren alkollü maddelerin içilmesini haram,
heykel ve suretlere tap‘nmay‘ büyük günah kabul ederler. Sâbiîler dinlerinin Hz.
Âdem’le baālad‘þ‘n‘ iddia ederler. Onlar‘n literatürüne göre Sâbiîlikte mevcut
olan vaftiz, âyin yemekleri ve ibadetlerin protatipleri Âdem’e, yarat‘ld‘þ‘nda öþretilmiā, uygulamas‘ yapt‘r‘lm‘āt‘r. Sâbiîler kutsal kitaplar‘nda Hz. Yahya’ya büyük önem verir, onu ‘ā‘k peygamberi ve gerçek peygamber olarak tavsif ederler.
Ahir zaman ve ahiret inanc‘na sahiptirler. Kur’an-‘ Kerim’de iāaret edilen Sâbiîler
bunlar olmal‘d‘r. Bu, ilk dönem ÿslâm bilginlerinin Sâbiîleri tavsif etmesine uy-
30.
31.
Bakara Sûresi 62; Mâide Sûresi 69
Hac Sûresi 17
50
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 50
17.04.2012 16:04:02
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
gun düāmektedir. Bu bilginler Sâbiîlerle iliākili olarak y‘ld‘z-gezegen kültünden,
ya da putperestlikten bahsetmemektedirler.32
Diþer yandan Araplar, kavminin dinini terkedip baāka bir dine giren kimseye
de Sâbiî derlerdi. Bu ikinci anlamda olmak üzere Mekkeliler Hz. Muhammed
(s.a.s.)’e ve ilk Müslümanlara da Sâbiî demiālerdi.
Öte yandan Abbâsîler döneminde yayg‘nlaāan kanaate göre, özellikle Harran
putperestleri Sâbiîler olarak tan‘mlanm‘ā, onlar‘n eski Asur-Babil geleneþinin devam‘ olarak sürdürdükleri y‘ld‘z-gezegen kültüne dayal‘ putperestliþi Sâbiîliþin
önemli karakteristiþi olarak belirtilmiātir. Halbuki Harran putperestleri, Sâbiîliþi
geç bir dönemde, muhtemelen Abbâsîler döneminde zimmî statüsünü sürdürebilmek amac‘yla alm‘ālard‘r.
Y‘ld‘zlara-gezegenlere tap‘nma Harran, Yemen ve Irak’‘n yukar‘ kesimlerinde
mevcuttu. Güney Arabistan’da ay, güneā ve zühre y‘ld‘z‘ndan oluāan üçlü tanr‘lar
sistemi mevcuttu. Burada ay, baba tanr‘; güneā ana tanr‘ça ; zühre de oþul tanr‘
say‘l‘yordu. Ay tanr‘n‘n bir ad‘ Almakah, diþer ad‘ da Vedd idi. Almakah için
tap‘naklar da kurulmuātu. Ay bütün tanr‘lar‘n en büyüþü kabul edilirdi. Bu üç
gök cisminin oluāturduþu tanr‘lar sisteminin Bâbil kaynakl‘ olduþu bilinmektedir.
Câhiliye Dönemi Araplar‘nda güneāe tapanlar da vard‘. Güneā, güney Araplar‘nda diāi, Tedmürlülerde ise erkek tanr‘ olarak kabul edilirdi. Meāhur putlardan
Lât, Menât ve Uzzâ, güneāi temsil eden tanr‘lar olarak kabul edilirdi. Güneāin
kutsal kabul edilmesi ve tanr‘ olarak alg‘lanmas‘ dolay‘s‘yla, ÿslâm’dan önce
Abdüāems (güneāin kulu) ad‘ yayg‘n olarak kullan‘lmaktayd‘. Abdüāems ad‘
Sebelilerde olduþu gibi, Kureyā kabilesi aras‘nda da kullan‘l‘yordu. Ay, güneā ve
zührenin d‘ā‘nda daha baāka y‘ld‘zlar‘n da kutsal say‘ld‘þ‘ görülmektedir. Lahm,
Himyer ve Kureyā kabileleri taraf‘ndan āi’râ y‘ld‘z‘ (Sirius) takdis ediliyordu.
Kur’ân-‘ Kerim’de33 bu y‘ld‘za iāaret edilerek “Doþrusu, āi’râ y‘ld‘z‘n‘n Rabbi O
(Allah)’dur” buyrulur. Bu y‘ld‘za ilk tapan‘n ve bu suretle Kureyā kabilesinin
putperestlik anlay‘ā‘na muhalefet eden kiāinin Ebû Kebāe adl‘ bir Huzâal‘ olduþu söylenir. Güneāe tapanlar, güneāi temsil eden putun bulunduþu tap‘nakta
güneāin doþuāu, zevâli ve bat‘ā‘ s‘ras‘nda günde üç vakit dua ederlerdi. Bu üç
vakit, güneāe tapanlara muhalefet için ÿslâm’da kerahet vakti kabul edilmiātir.
e- Putperestlik
Hiç āüphe yok ki, kuzey Araplar‘, yani Hz. ÿsmail ve nesli, baālang‘çta tevhid
inanc‘na sahiptiler. Kâbe, tevhid inanc‘n‘n simgesi idi. Putperestlik onlar aras‘na
32.
33.
Sâbiîler için bk. Āinasi Gündüz, Sâbiîler-Son Gnostikler- Ankara 1999.
Necm Sûresi 49.
51
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 51
17.04.2012 16:04:02
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
d‘āar‘dan sokulmuā ve daha sonra Allah’a āirk koāmay‘ âdet haline getirmiālerdir. Zamanla esnâm (tekili: sanem), evsân (tekil: vesen) ve ensâb (tekili: nasb)
denilen putlara, heykellere ve dikili taālara tapmaya baālam‘ālard‘r. Putperestliþin doþal sonucu olarak put evleri āeklinde çok say‘da tap‘nak yap‘lm‘āt‘r. Tap‘naklara genellikle ev (beyt) denilir, küp āeklinde olanlara da kâbe ad‘ verilirdi.
Bunun d‘ā‘nda herkes bir tap‘nak sahibi olmak ister, buna gücü yetmeyenler
Kâbe’nin veya diþer tap‘naklardan birinin önünde hoāuna giden bir taā diker ve
bu taā‘n etraf‘nda tap‘naþ‘ tavaf eder gibi dönerlerdi. Bedevîler çad‘rdan tap‘nak
yaparlard‘. Ayr‘ca her aile bir put edinip evine koyarak ona tapard‘. Ev halk‘ndan birisi bir yolculuþa ç‘kacaþ‘ zaman elini ve yüzünü bu puta sürerdi. Bu,
onun yola ç‘kmadan önce en son yapt‘þ‘ iā olurdu. Yolculuktan döndüþü zaman
da yine o puta elini yüzünü sürer, bu da o kiāinin yolculuktan döndükten sonra
ailesini görmeden yapt‘þ‘ ilk iā olurdu.34 Dolay‘s‘yla her ev bir tap‘nak gibiydi.
Bunun d‘ā‘nda kabilelerin ortak olarak kulland‘klar‘ tap‘naklar da vard‘.
Put evleri āeklindeki tap‘naklara gelince; Himyerîlerin San’a’da Riyâm, Tay
kabilesinin Fels, Rebîa b. Ka’b kabilesinin de Rudâ’ adl‘ tap‘naklar‘ vard‘. Kûfe
ile Basra aras‘ndaki Zahr bölgesindeki Sindâd’da bulunan Zülkaabât adl‘ tap‘nak
Bekir b. Vâil ile ÿyâd kabilelerinin idi. Zülhalasa, Mekke’nin güneyinde Yemen
yolu üzerinde Taif’e 120 km. kadar uzakl‘kta yer alan Tebâle’de bulunuyordu.
Üzerine bir çeāit taç oyulmuā beyaz bir taā olan bu tap‘nak Devs, Has’am ve
Becîle kabilelerinin putu idi.
Taif āehrinde oturan Sakîf kabilesinin “Lât” adl‘ putu vard‘. Sakîfliler Lât için
bir de tap‘nak yapm‘ālard‘. Bu tap‘naþ‘ Kâbe’ye rakip görürlerdi. “Uzzâ” adl‘
puta Kureyā ve Kinâne kabileleri tapard‘. Bu put Mekke d‘ā‘nda Batn-‘ Nahle
denilen yerde bulunuyordu. Medine’deki Evs ve Hazrec ile çevresindeki baz‘
müārik kabilelerin putu olan Menât, K‘z‘ldeniz kenar‘nda el-Müāellel’de, Kudeyd adl‘ yerde idi. Kur’an-‘ Kerim’de bu putlar‘n adlar‘ āu âyetlerde geçmektedir: “Gördünüz mü o Lât ve Uzzâ’y‘? Ve üçüncüleri olan ötekini, Menât’‘”?35 Araplar
tap‘naklar‘ takdis ederler, onlar‘n yan‘nda kurban keserlerdi. Ancak bütün bu
tap‘naklar, Kâbe’nin itibar görmesini asla engelleyememiāti.
Kâbe’de 360 put vard‘. Bunlar‘n en büyüþü ve önemlisi Hübel’di. Bu, aslen
Kuzey Arabistan tanr‘lar‘ndan olduþu halde, daha sonra Mekke’ye getirilmiātir.
Hübel’in Mekke’ye Huzâal‘ Amr b. Luhay veya Huzeyme b. Müdrike taraf‘ndan
getirildiþi söylenmektedir. Esas‘nda puta tapma âdetini de Hicaz’a Suriye’den
Amr b. Luhay getirmiātir. Amr yakaland‘þ‘ bir hastal‘ktan kurtulmak için Belkâ
denilen yere giderek orada bir su p‘nar‘nda y‘kanm‘āt‘r. Burada insanlar‘n bir
34.
35.
ÿbnü’l-Kelbî, Putlar Kitab‘, çev. Beyza Düāüngen, Ankara 1969, s. 39.
Necm Sûresi 19-20.
52
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 52
17.04.2012 16:04:02
ÿslâm Öncesi Dönemde Arap Yar‘madas‘nda Meāhur Putlar
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
53
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 53
17.04.2012 16:04:02
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
tak‘m putlara tapt‘þ‘n‘ görmüā, bunlara niçin tapt‘klar‘n‘ sorunca onlar “Bunlara
tapar‘z, yaþmur istesek yaþd‘r‘rlar, yard‘m istersek yard‘m ederler” demiālerdir. Amr, onlardan ald‘klar‘ putlardan birkaç tanesini getirip Kâbe’nin yan‘na
dikmiātir. Hübel adl‘ putun k‘rm‘z‘ akikten insan suretinde yap‘lm‘ā olduþu,
saþ elinin k‘r‘lmas‘ üzerine Kureyā’in ona alt‘ndan bir el takt‘r‘p tapt‘þ‘ rivayet
edilir.36 Daha sonra Kusay Hübel’i Kâbe’nin içine yerleātirmiātir. Kureyāliler Amr
b. Luhay’‘ taklit ederek edindikleri putlar‘ Kâbe’nin çevresine yerleātirmeye ve
bu putlar‘n önünde fal oklar‘ çekmeye baālam‘ālard‘r. Hübel’in önünde yedi
adet fal oku vard‘. Araplar yolculuþa ç‘kmak, ticaret yapmak, evlenmek, nesebi
āüpheli bir çocuþun babas‘n‘ belirlemek, diyet ödetmek, su kuyusu açmak gibi
iāleri yapmak istediklerinde bu fal oklar‘n‘ çekerler, ona göre hareket ederlerdi.37
Arap Yar‘madas‘’n‘n diþer yerlerindeki kabileler de taā, aþaç ve madenden
yapt‘klar‘ çeāitli putlar‘ bölgelerine ve evlerine dikmeye baālam‘ālard‘r. Kureyā
mensuplar‘ hac için Kâbe’yi ziyarete gelen kabilelerden istifade etmek ve ilgilerini çekmek amac‘yla baāka kabilelerin putlar‘n‘ da Kâbe’nin çevresine dikiyorlard‘. Ayr‘ca Safâ’da bulunan ÿsâf ile Merve’de bulunan Nâile, Kâbe çevresinde yer
alan diþer putlard‘. Müārikler bunlar‘n yan‘nda kurban keserlerdi.
Kur’ân-‘ Kerim’de müāriklerin Vedd, Süvâ’, Yeþûs, Yeûk ve Nesr adl‘ putlar‘ndan bahsedilmektedir: “ÿnsanlara:’Sak‘n tanr‘lar‘n‘z‘ b‘rakmay‘n. Vedd, Süvâ’,
Yeþûs, Yeûk ve Nesr putlar‘ndan asla vazgeçmeyin’ dediler”.38 Âyet-i kerîmede ad‘
geçen Vedd: Kelb kabilesinin putu idi. Dûmetülcendel’de bulunuyordu. Süvâ’:
Kad‘n āeklindeydi. Hüzeyl kabilesinin putuydu. Yeþûs: Aslan görünümünde idi.
Yemen’deki Mezhic ve Cüreā kabileleri buna taparlard‘. Yeûk: At āeklinde idi.
San’a’ya Mekke yönünde iki gecelik mesafede bulunan Hayvân adl‘ bir köyde
bulunuyordu. Nesr: Himyerîlerin Yahudiliþi kabul etmeden önce tapt‘klar‘ put
idi. Bu put, Hicaz’‘n baz‘ bölgelerinde de tan‘nmakta idi. Arabistan’da bunlardan
baāka çok say‘da put bulunuyordu.
Araplar‘n baz‘lar‘ cinleri yeryüzünde oturan ilahlar olarak kabul ederler,
cinlere taparlard‘;39 meydana gelen pekçok olay‘ onlar‘n yapt‘þ‘na inan‘rlard‘.
Allah’la cinler aras‘nda akrabal‘k baþ‘ olduþunu ileri sürerler,40 cinleri Allah’a
ortak koāarlard‘.41 Tabiat olaylar‘nda ortaya ç‘kan ses ve gürültülerin cinlerin
çeāitli āekillere girmeleriyle oluātuþuna inan‘yorlard‘. Sonunda bunlar‘n zamanla
36.
37.
38.
39.
40.
41.
ÿbnü’l-Kelbî, s. 27-28, 36.
Ömer Faruk Harman, “Hübel”, DÿA, XVIII, 445.
Nuh Sûresi 23.
Sebe’ Sûresi 41.
Sâffât Sûresi 158.
En’âm Sûresi 100.
54
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 54
17.04.2012 16:04:02
Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam
putlar‘ mekan edindiklerine inanmaya baālam‘ālard‘. Allah’‘n meleklerden çocuk
edindiþine inananlar vard‘. Allah Teâlâ onlar‘n bu düāüncelerine ret mahiyetinde
āöyle buyurur: “Rahman çocuk edindi” dediler. Hâāâ; hay‘r; melekler āerefli k‘l‘nm‘ā
kullard‘r”.42
Asl‘nda putperestliþin yay‘lmas‘ndan sonra da Araplar diþer tanr‘ ve putlar‘n
yan‘nda Allah’‘ tan‘yorlar, O’na putlara tan‘d‘klar‘ndan daha üstün s‘fatlar veriyorlar, O’nun ad‘na yemin ediyorlard‘. Müārikler, putlardan ayr‘ olarak kendilerini, gökleri ve yeri yaratan‘n Allah olduþunu biliyorlard‘. Kur’ân-‘ Kerim’de bu
hususa iāaret eden pek çok âyeti kerime vard‘r. Bir âyet-i kerîmede āöyle buyrulur: “Andolsun ki, onlara ‘Gökleri ve yeri yaratan kimdir?’ diye sorsan ‘Allah’t‘r’
derler”.43 Yaþmur yaþd‘ran ve onunla topraþ‘ canland‘ran‘n Allah olduþuna inan‘yorlard‘. Bir âyet-i kerîmede “Andolsun ki, onlara ‘Gökten su indirip onunla, ölümünden sonra yeri dirilten kimdir?’ diye sorsan āüphesiz ‘Allah’t‘r’ derler.”44 buyrulur.
Yeminlerini Allah ad‘na yaparlar, meleklerin Allah’‘n k‘z‘ olduþuna inan‘rlar,
O’na oþullar ve k‘zlar isnat ederlerdi. Ancak müārikler putlar‘n kendileri için
Allah’a birer āefaatçi olduþunu düāünürler ve onlara kendilerini Allah’a yaklaāt‘rmalar‘ için taparlard‘. Bununla ilgili olarak Kur’an’da āöyle buyrulur: “O’nu
b‘rak‘p da putlardan dost edinenler ‘onlara, bizi Allah’a yaklaāt‘rs‘n diye kulluk ediyoruz’ derler...”.45
Cahiliye döneminin baāl‘ca tap‘nma āekillerine gelince, müārikler put evlerinde dua, secde ve tavaf ederler, adakta bulunurlar, kurban keserler, sadaka
verirlerdi. Bu tür ibadetlerin baāl‘ca gayeleri ise saþl‘k, afiyet, servet kazanmak,
savaālarda zafer elde etmek, erkek çocuk sahibi olmak için putlar‘n ilgi, yard‘m
ve āefaatine nâil olmakt‘. Görüldüþü gibi putlara karā‘ bu tap‘nmalar ve sayg‘lar
dünyevî maksatlara yönelikti. Çünkü müārikler ahirete inanmazlard‘; yeniden
dirilmeyi “eskilerin masallar‘” sayarlard‘. Bu yayg‘n inkara raþmen say‘lar‘ az da
olsa ahirete inanan kimseler vard‘.
Araplar aras‘nda putlara sayg‘s‘zl‘k edenler de olurdu. Onlar dünyevî menfaat için bunlara tapt‘klar‘ndan ve putlar‘n huzurunda fal oklar‘yla çektikleri
kur’an‘n bazen kendi istekleri doþrultusunda ç‘kmas‘n‘ istediklerinden, arzular‘
gerçekleāmediþi takdirde k‘zarlar ve putlara hakaret ederlerdi. Kaynaklarda bu
hususta pek çok örnek vard‘r. Tebâle’de bulunan Zülhalasa tap‘naþ‘na öc alma
isteþinde bulunan bir adam gelip fal oku çektirir. Ǒkan okta öç almas‘ yasaklan‘r. Kur’a üç defa tekrar edilmesine raþmen ayn‘ sonuç ç‘kar. Adam hiddet42.
43.
44.
45.
Enbiyâ Sûresi 26.
Zümer Sûresi 38.
Ankebût Sûresi 63.
Zümer Sûresi 3.
55
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 55
17.04.2012 16:04:02
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
lenerek oklar‘ eline al‘p kaya āeklindeki putun üstüne f‘rlat‘r ve āöyle hayk‘r‘r:
“Senin baban öldürülseydi, öcünü almaktan beni al‘koymazd‘n”.46
Hz. ÿbrahim’den intikal eden baz‘ ibadet ve gelenekler yerine getirilmeye
devam ediliyordu. Bu durumda bile Araplar putperestlikten kurtulamazlard‘; kabileler kendi putlar‘n‘n önünde sayg‘yla durmaktan ve dua etmekten kendilerini
alamazlard‘. Mesela Yesribli hac‘lar Kâbe’yi tavaf edip, Arafat’ta vakfe yapt‘ktan
ve Mina’daki görevlerini de ifa ettikten sonra Menât’a gider, onun yan‘nda t‘raā
olur ve ta’zimde bulunurlard‘.47
f- Hanîflik
Cahiliye döneminde Allah’‘n birliþine inanan, putperestliþi reddeden ve
Kureyā’in yanl‘ā âdet ve inançlar‘na karā‘ ç‘kan baz‘ kimseler vard‘. Bunlara
Hanîf (çoþulu hünefâ, ahnâf) denilmektedir. Tevhit inanc‘na sahip olan Hanifler
Hz. ÿbrahim’in dinini yaāatmaya çal‘ā‘rlar, Yahudilik ve Hristiyanl‘ktan uzak
kal‘rlar, putperestlikle mücadele ederlerdi. Bunlar okur-yazar kiāilerdi. Bir k‘sm‘
ÿbrânîce ve Süryânîce gibi dilleri bilirdi. Bunlardan bir k‘sm‘n‘n Hz. ÿbrahim
dinine en yak‘n din kabul ettikleri Hristiyanl‘þ‘ benimsedikleri görülmektedir.
Hanîfler topluca bir birlik oluāturamad‘klar‘ gibi müāterek bir ibadetleri de
yoktu. Bireysel olarak dinî hayat yaāayan zahid kimselerdi. Kaynaklarda Hanîf
olarak adland‘r‘lan bir kaç kiāinin isminden bahsedilmektedir. Varaka b. Nevfel,
Ubeydullah b. Cahā, Osman b. Huveyris ve Zeyd b. Amr bu dönemin önde gelen Haniflerindendir. Bunlar bir defas‘nda bir araya gelerek putperestliþin bât‘l
olduþunu, dedeleri ÿbrahim’in dininin tevhit esas‘na dayand‘þ‘ kanaatinde birleāmiāler ve bu dinin esaslar‘n‘ tesbit etmek üzere çeāitli ülkelere daþ‘lm‘ālard‘.
Varaka b. Nevfel, Āam’a giderek Hristiyanl‘þ‘ benimsemiā, Tevrat ve ÿncil’i öþrenmiātir. Ubeydullah b. Cahā tereddüt içinde kalm‘āt‘r. Osman b. Huveyris Bizans
imparatorunun yan‘na giderek Hristiyanl‘þ‘ benimsemiā ve orada kalm‘āt‘r. Zeyd
b. Amr ise ne Hristiyanl‘þ‘ ve ne de Yahudiliþi benimsemiātir. O, putlara tapmaz,
putlar ad‘na kesilen kurban etinden yemezdi; k‘z çocuklar‘n topraþa gömülmesine karā‘ ç‘kard‘. Āiirlerinde hep Allah’‘n birliþi konusunu iālerdi. Arabistan’da
bu dört kiāiden baāka, Allah’‘n bir olduþuna ve ahirete inanan baāka Hanîfler
vard‘. Güçlü bir hatip olan Kus b. Sâide ve Taifli āair Ümeyye b. Ebu’s-Salt bunlar aras‘nda yer almaktad‘r.48
46.
47.
48.
ÿbnü’l-Kelbî, s. 40.
Ebû Āühbe, I, 70-78.
ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 171-172; Mes’ûdî, Mürûcü’z-Zeheb ve Meâdinü’l-Cevher, tah. Muhammed M. Abdülhamid, Kahire 1964, I, 69-75; Alûsî, Bülûþu’l-Ereb, Beyrut ts. II, 244-282;
Cevad Ali, VI, 449 vd.; Günaltay, s. 79-83; Çaþatay, s. 158-169; Āaban Kuzgun, ÿslam Kaynaklar‘na Göre Hz. ÿbrahim ve Haniflik, Ankara 1985; a. mlf., “Hanîf”, DÿA, XVI, 33-39; Mustafa
Çaþr‘c‘, “Arap”, DÿA, III, 316-321.
56
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 56
17.04.2012 16:04:02
PEYGAMBERLÿýÿNE KADAR HZ. MUHAMMED
1- Ailesi
Burada Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dedeleri, babas‘, annesi, bunlar‘n aileleri
ile yak‘n akrabas‘ndan ve bir bütün olarak kabilesi olan Hâāimoþullar‘’ndan bahsedilecektir. Eāleri ve çocuklar‘ konusu ileride ayr‘ca ele al‘nacakt‘r.
Hz. Muhammed (s.a.s.), Mekke’de oturan Kureyā kabilesinin Hâāimoþullar‘
koluna mensuptur. Soyu, Fihr (Kureyā) b. Mâlik yoluyla Hz. ÿbrahim’in torunlar‘ndan Adnân’a kadar uzan‘r. Babas‘ Abdullah b. Abdülmuttalib, dedesi Abdülmuttalib b. Hâāim, büyük dedesi Hâāim b. Abdümenâf, babaannesi Fat‘ma
bint Amr’d‘r.
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in baba taraf‘ndan akrabalar‘n‘ tan‘tmaya büyük dedesi Hâāim’den baālamak istiyoruz. Hâāimoþullar‘n‘n atas‘ ve ayn‘ zamanda Hz.
Muhammed (s.a.s.)’in büyük dedesi olan Hâāim’in as‘l ad‘ Amr idi. Mekke’de
k‘tl‘k olduþu bir y‘lda Suriye’den somun getirip ufalayarak tirit yapt‘rd‘þ‘ndan
dolay‘ kendisine “ufalayan” manas‘nda “Hâāim” denilmiā ve bundan sonra bu
isimle an‘l‘r olmuātur. Daha önce de görüldüþü gibi, Kureyā kabilesinin yaz ve
k‘ā seyahatlerini ilk defa tertipleyen ve âdet haline getiren odur. Kendi zaman‘nda, rifâde ve sikâye görevlerini yürütüyordu. Bir ticaret seyahati için Suriye’ye
giderken uþrad‘þ‘ Medine’de, Adiy b. Neccâroþullar‘ndan Selmâ bint Amr ile
evlendi. Bu evlilikten, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dedesi Āeybe (Abdülmuttalib)
dünyaya geldi. Hâāim bir ticaret seyahati esnas‘nda Gazze’de vefat etti ve oraya
defnedildi.1
Hâāim’in, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dedesi Abdülmuttalib’in de aralar‘nda bulunduþu beā oþlu ve beā k‘z‘ vard‘. Abdülmuttalib, sekiz yaā‘na kadar
Medine’de annesinin yan‘nda kald‘. Hâāim’in vefat‘ üzerine kardeāi Muttalib,
Medine’ye gelip Abdülmuttalib’in annesi Selmâ bint Amr’‘n iznini alarak yeþenini Mekke’ye götürdü. Āehre girerken Muttalib’in devesinin terkisindeki çocuþu
gören Mekkeliler onu kölesi zannederek kendisine Abdülmuttalib dediler ve o
günden sonra Abdülmuttalib diye an‘ld‘. Muttalib’in onu kölesi olarak tan‘tt‘þ‘
1.
ÿbnü’l-Kelbî, Cemheretü’n-Neseb, tah. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc, Kahire 1983, I, 91-93; ÿbn
Hiāâm, I, 136-137; ÿbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut 1985; I, 75-81; Belâzürî, Ensâbü’lEārâf, tah. Muhammed Hamidullah, Kahire 1959, I, 60-61, 63-64; ÿbrahim Sar‘çam, “Hâāim”,
DÿA, XVI, 405-406.
57
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 57
17.04.2012 16:04:02
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
da söylenmektedir. Abdülmuttalib kendi zaman‘nda Hâāimoþullar‘n‘n baākan‘yd‘. Hac‘lar‘n su ve yemek ihtiyac‘n‘ karā‘lama (sikâye ve rifâde) görevlerini yürütüyordu. Bu görev babas‘ndan kendisine miras kalm‘āt‘. Gördüþü bir rüya üzerine Cürhüm kabilesinin Mekke’den giderken kapatt‘þ‘ Zemzem Kuyusu’nun yerini
keāfederek yeniden kazd‘. Kur’an’da da haber verilen Fil Olay‘’nda Ka’be’yi y‘kmaya gelen Ebrehe ile görüāmelerde bulundu.2 Hâāim’in Abdülmuttalib d‘ā‘ndaki oþullar‘ndan Ebû Sayfiy, Esed ve Nadle’nin nesilleri ÿslâm’‘n doþduþu y‘llara
dek devam ettiyse de daha sonra kesilmiātir. Dolay‘s‘yla Benî Hâāim’den sadece
Abdülmuttalib’in nesli devam etmiātir.
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in babas‘ Abdullah, Abdülmuttalib’in
oþullar‘ndan biriydi. Abdullah’‘n
baā‘ndan geçtiþi bilinen en önemli olay, babas‘n‘n onu kurban etmek istemesidir. Āöyle ki; Zemzem kuyusunu kazd‘þ‘ esnada
Abdülmuttalib’in Hâris’ten baāka
oþlu bulunmuyordu. O nedenle Kureyā kabilesinin önde gelen
kiāileri taraf‘ndan rahats‘z edildi.
Savunmas‘z kalmas‘ üzerine, kendisini destekleyecek on oþlu olduþu takdirde birisini kurban edeceþine dair adakta bulundu. On oþlu
dünyaya gelince bunlardan birini
kurban etmeye karar verdi. KurEskiden Zemzem Kuyusundan Su Çekme Sistemi ban aday‘n‘ belirlemek için çekilen
kur’a, baālang‘çta Hz. Muhammed
(s.a.s.)’in babas‘ Abdullah’a ç‘kt‘. Fakat deve say‘s‘ art‘r‘larak çekilen kur’a sonucunda Abdullah’‘n yerine yüz deve kurban edildi. Abdullah, kurban edilmek
istendiþi s‘rada hayatta olan kardeālerinin en küçüþü idi.3
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in amcalar‘ ve halalar‘na gelince, amcalar‘ aras‘nda
Hâris, Zübeyr, Ebû Talib, Ebû Leheb, Hamza ve Abbas meāhurdurlar. Bunlardan Hâris ve Zübeyr, ÿslâm’dan önce vefat etmiā, diþerleri ise ÿslâm dönemine
yetiāmiālerdir. ÿslâm dönemine yetiāenlerden Ebû Leheb ve Ebû Tâlib ÿslâm’‘
2.
3.
ÿbn Hiāâm, I, 137 vd.; ÿbn Sa’d, I, 81-94; Taberî, Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk, tah. Muhammed
Ebü’l-Fazl ÿbrahim, Beyrut ts. II, 246-251; H. Ahmet Sezikli, “Abdülmuttalib”, DÿA, I, 272-273.
ÿbn Hiāâm, I, 108-109, ÿbn Sa’d, I, 88 vd.; 151-158; Bekir Topaloþlu, “Abdullah”, DÿA, I, 7576.
58
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 58
17.04.2012 16:04:02
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
kabul etmezken, Hamza ve Abbas Müslüman olmuālard‘r. Hâāimoþullar‘,
Abdülmuttalib’in dört oþluna, yani Abbas, Hâris, Ebû Tâlib ve Ebû Leheb’e
nisbetle s‘ras‘yla Abbâsîler, Tâlibîler, Hârisîler ve Lehebîlerden oluāmuātur.
Abdülmuttalib’in diþer oþlu ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’in babas‘ Abdullah’‘n
nesli Hz. Peygamber’in k‘z‘ Fât‘ma yoluyla devam etmiātir. Hz. Hamza’n‘n üç
oþlu bir k‘z‘ olmuāsa da daha sonraki dönemlerde nesli devam etmemiātir.4 Hz.
Muhammed (s.a.s.)’in Âtike, Beyzâ, Ervâ, Berre, Safiye ve Ümeyme adlar‘nda
halalar‘ vard‘r.
HÂĀÿM
Esed
Sayfiy
Abdülmuttalib
Ebû Sayfiy Nadle
Fât‘ma
(Hz. Ali’nin Annesi,
Ebû Tâlib’in han‘m‘
Ümeyme
Hâris
Ebû Tâlib
Berre
Âtike
Beyzâ
Ervâ
Safiye
Abdullah Abbas Hamza Ebû Leheb
Zübeyr
Abdullah
Tâlib Cafer Ali Akîl
Muattib
Hasan Hüseyin Zeynep Ümmü
Gülsüm
Utbe
Uteybe
Rabîa Nevfel Ebû Süfyan
MUHAMMED
Kâs‘m
Abdullah
Zeynep
Ruk‘ye
Ümmü
Gülsüm
Fât‘ma
ÿbrahim
Hz. Peygamber’in Soy Kütüþü
4.
Hâāimoþullar‘ hakk‘nda geniā bilgi için bkz. ÿbnü’l-Kelbî, Cemhere, I, 96-147; Zübeyrî, Kitâbü
Nesebi Kureyā, tah. E. Levi Provençal, Kahire 1951, s. 14-91; ÿbn Hazm, Cemheretü Ensâbi’lArab, tah. Abdüsselâm M. Harun, Kahire 1962, s. 14-72; ÿbrahim Sar‘çam-Mustafa Öz “Hâāim”
(Benî Hâāim), DÿA, XVI, 403-405).
59
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 59
17.04.2012 16:04:03
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in annesi Kureyā kabilesinin Zühreoþullar‘ koluna
mensup Âmine bint Vehb’dir. Âmine’nin babas‘ Vehb b. Abdümenâf, kabilesi
Zühreoþullar‘ içinde hat‘r‘ say‘l‘r bir kimseydi. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in anneannesi ise Kureyā’in Abdüddâroþullar‘ kolundan Berre bint Abdüluzzâ’d‘r.
Dolay‘s‘yla Hz. Muhammed (s.a.s.)’in hem annesi hem babas‘ Kureyā’in seçkin
ailelerine mensuptur. Her ikisinin nesebi de Kilâb b. Mürre’de birleāmektedir.5
KÿLÂB
Zühre
Kusay
Abdülmenâf
Vüheyb
Hiāâm
Abdyaþûs
Ebû Vakkas
Sa’d
Vehb
ÂMÿNE
Ubeydyaþûs
Utbe
Hz. Peygamber’in Annesi Âmine’nin Ailesi
Abdullah evlilik çaþ‘na geldiþinde babas‘n‘n giriāimi üzerine Âmine bint
Vehb ile evlendi. Geleneþe göre evliliþin üç günü Âmine’nin evinde geçti. Abdullah evlendikten birkaç ay sonra yaz ticareti için Suriye’ye gitti. Oradan dönerken
uþrad‘þ‘ Yesrib’de babas‘n‘n day‘lar‘n‘n yan‘nda hastaland‘. Bir ay kadar hasta
yatt‘ktan sonra vefat etti ve orada defnedildi. Babas‘ öldüþünde Hz. Muhammed
(s.a.s.) henüz dünyaya gelmemiāti. Abdullah geride miras olarak beā deve, bir
koyun sürüsü ve Ümmü Eymen (Bereke) adl‘ bir cariye b‘rakm‘āt‘.6
5.
6.
ÿbn ÿshak, es-Sîre, tah. Muhammed Hamidullah, Konya, 1981, s. 19-28; Ziriklî, A’lâmü’n-Nisâ’,
Beyrut, ts. I, 18; Bekir Topaloþlu, “Amine”, DÿA, II, 63-64.
ÿbn Sa’d, I, 100; Belâzürî, I, 96.
60
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 60
17.04.2012 16:04:03
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
2- Doþumu, Çocukluþu ve Gençliþi
Hz. Muhammed (s.a.s.) 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de Benî Hâāim mahallesinde, babas‘ Abdullah’tan kalan evde dünyaya geldi. Kaynaklarda onun Fil
Olay‘’n‘n meydana geldiþi y‘lda, bu olaydan 55 gün sonra ve kamerî aylardan
Rebîülevvel’in 12. gecesinde doþduþu kaydedilir.7
Âmine, doþumdan sonra hemen kay‘n babas‘ Abdülmuttalib’e haber göndererek torununun dünyaya geldiþini bildirdi. Abdülmuttalib geldiþinde Âmine,
hamile iken gördüþü bir rüyada çocuþa “Ahmed” veya “Muhammed” ad‘n‘n verilmesinin söylendiþini hat‘rlatt‘. Abdülmuttalib çocuþu kucaþ‘na alarak Kâbe’ye
götürdü, Allah’a āükretti ve ona Muhammed ad‘n‘ verdi. Doþumunun yedinci
gününde Mekkelilere ziyafet verdi. Hz. Peygamber’in sünnetli olarak dünyaya
geldiþi rivayet edildiþi gibi,8 dedesi taraf‘ndan doþumunun yedinci gününde
sünnet ettirildiþi söylenir.9 Abdülmuttalib’e, atalar‘ aras‘nda Muhammed ad‘yla
an‘lan bir kimseye rastlanmad‘þ‘ hat‘rlat‘l‘p torununa bu ismi vermesinin sebebi
sorulduþunda “Onun gökte ve yerde övülmesini istedim” cevab‘n‘ vermiātir.10 Hz.
Muhammed (s.a.s.)’in bir diþer meāhur ismi de Ahmed’dir. Araplar aras‘nda
Muhammed ve Ahmed isminde baz‘ āah‘slar bulunuyordu. Kaynaklarda bu ad‘
taā‘yan baz‘ kiāilerin adlar‘ kay‘tl‘d‘r. Meselâ ensardan Muhammed b. Mesleme
meāhurdur.11 Āu kadar var ki bu isimler yayg‘n olarak kullan‘lm‘yordu.
Doþumdan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.)’i üç veya dokuz gün annesi Âmine,
daha sonra k‘sa bir müddet, amcas‘ Ebû Leheb’in câriyesi Süveybe emzirdi. Süveybe ondan önce Hz. Hamza’y‘ ve daha sonra da Ebû Seleme’yi de emzirdiþi
için Hz. Muhammed (s.a.s.)’le bu ikisi sütkardeāi olurlar.12 Mekke’nin s‘cak havas‘ bebeklerin saþl‘kl‘ büyümelerine elveriāli olmad‘þ‘ndan, āehrin ileri gelen
aileleri yeni doþan bebekleri göçebe kabilelere mensup sütannelere verirlerdi.
Bununla çocuklar‘n‘n çölün saþl‘kl‘ havas‘nda büyümelerini ve ayn‘ zamanda
7.
8.
9.
10.
11.
12.
ÿbn Sa’d, I, 100-101; ÿbn Seyyidinnâs, Uyûnü’l-Eser fî Fünûni’l-Meþâzî ve’s-Siyer, tah. Muhammed el-ÿd el-Hatrâvî ve arkadaā‘, Beyrut 1992, I, 81.
ÿbn Sa’d, I, 103.
ÿbnü’l-Esîr, Üsd, I, 21.
Āâmî, Sübülü’l-Hüdâ ve’r-Raāâd, tah. Mustafa Abdülvâhid, Kahire 1993, I, 506.
ÿbn Sa’d, I, 169; ÿbn Düreyd, el-ÿātikâk, tah. Abdüsselâm M. Harun, Baþdad 1979, s. 8 vd.; ÿbn
Seyyidinnâs, I, 88-89; Āâmî, I, 503 vd.
Hz. Peygamber Mekke’de bulunduþu süre zarf‘nda sütannesi Süveybe ile ilgilenir, ona yard‘mda bulunurdu. Keza Hz. Hatice de ona ikramda bulunurdu. Hz. Hatice, Ebû Leheb’e,
Süveybe’yi kendisine satmay‘ teklif etmiā, ancak Ebû Leheb kabul etmemiātir. Ancak Ebû Leheb hicretten sonra onu azat etmiātir. Hz. Peygamber, Süveybe’ye hicretin yedinci y‘l‘ndaki
vefat‘na dek hediye göndermeye devam etmiātir. Süveybe’nin ÿslâmiyet’i kabul edip etmediþi
konusunda farkl‘ görüāler mevcuttur (bk. ÿbnü’l-Esîr,Üsdü’-ýâbe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, Kahire
1970, VII, 21; ÿbn Hacer, el-ÿsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, Beyrut 1940, IV,250).
61
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 61
17.04.2012 16:04:03
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
fasîh Arapçay‘ öþrenmelerini saþlam‘ā olurlard‘. Çocuklar genellikle sekiz-on
yaālar‘na kadar sütanne yan‘nda yaāarlard‘. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doþumunu takip eden günlerde Taif yak‘nlar‘nda çölde göçebe hayat‘ yaāayan Hevâzin
kabilesinin Sa’d b. Bekir kolundan, içlerinde Halîme bint Ebû Züeyb’in de bulunduþu on kad‘n, emzirmek için çocuk almak üzere Mekke’ye gelmiālerdi.
Halîme’nin yan‘nda kocas‘ Hâris b. Abdüluzzâ da vard‘. Bu kad‘nlar sütanneliþini gelir kaynaþ‘ olarak düāündüklerinden, zengin ailelerin çocuklar‘n‘ tercih
ediyorlard‘. Diþer kad‘nlar yetim olduþu için “Onun annesi ve dedesi bize fazla
bir yard‘mda bulunamaz” diyerek Hz. Muhammed (s.a.s.)’i almak istememiālerdi. Halime de baālang‘çta, onu almakta tereddüt etti. Kabilesine eli boā olarak
dönmemek için, kocas‘n‘n da fikrini alarak ona sütannelik yapmay‘ kabul etti ve
çocuþu beraberinde götürdü. Hz. Muhammed (s.a.s.) sütannesinin ailesi içinde
çok sevildi; onlar için uþurlu oldu ve bereket getirdi, aile bolluþa kavuātu. ÿki
yaā‘n‘ doldurduþunda Halîme onu ailesine göstermek üzere Mekke’ye getirdi.
Âmine, o s‘ralarda Mekke’de veba salg‘n‘ bulunduþundan ve çöl havas‘n‘n da
çocuþa iyi geldiþini gördüþünden, onun sütannede kalmas‘n‘ istedi. Halîme de
Hz. Muhammed (s.a.s.)’i beraberinde geri götürdü. Beā (dört olduþu da söylenir)
yaā‘nda Mekke’ye getirip annesine teslim etti. Bundan sonra Hz. Muhammed
(s.a.s.) alt‘ yaā‘na kadar Mekke’de annesinin yan‘nda kald‘. Hz. Peygamber’in
Abdullah, Üneyse ve Āeymâ adl‘ sütkardeāleri vard‘r. Sütannesi, sütbabas‘ ve
sütkardeālerinin ÿslâmiyeti kabul ettikleri bilinmektedir.13 Sa’d b. Bekir kabilesi
fasîh Arapças‘yla ünlüydü. Hz. Peygamber düzgün bir lisana sahip oluāunun,
çocukluþunu bu kabile aras‘nda geçirmesine baþl‘ olduþunu söylemiātir.14
Kaynaklarda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in sütannesinin evine giderken ve onun
yan‘nda kald‘þ‘ süre zarf‘nda baā‘ndan geçen birtak‘m olaþanüstü durumlardan
bahsedilir. Bunlar aras‘nda göþsün yar‘lmas‘ hadisesi (āakk‘ sad‘r) önemli yer tutar. Bu konuda kaynaklarda yer alan rivayetlerden birisi özet olarak āöyledir:
Halîme’nin anlatt‘þ‘na göre, çocuþu Mekke’den getirdikten bir kaç ay sonra,
Muhammed sütkardeāi ile evlerinin arkas‘nda kuzu güderken, sütkardeāi koāarak annesinin ve babas‘n‘n yan‘na gelir. Beyaz elbiseli iki adam‘n Muhammed’i
tutup yere yat‘rd‘klar‘n‘, karn‘n‘ yard‘klar‘n‘ ve kar‘āt‘rd‘klar‘n‘ bildirir. Halîme
ile kocas‘ derhal koāarlar; çocuþu benzi sararm‘ā bir āekilde ve ayakta bulurlar.
Ne olup bittiþini sorduklar‘nda Muhammed, “Beyaz elbiseli iki adam‘n kendisini
yere yat‘r‘p karn‘n‘ yard‘klar‘n‘ ve bir āeyler arad‘klar‘n‘” söyler. Bunun üzerine
13.
14.
ÿbn ÿshâk, 25-28; ÿbn Hiāâm, I, 162-167; ÿbn Sa’d, I, 108-117; ÿbn Seyyidinnâs, I, 90-97;
Makrîzî, ÿmtâü’l-Esmâ’, tah. Mahmûd Muhammed Āâkir, Kahire ts. s. 5-7; Hüseyin Algül, “Hâris
b. Abdüluzzâ”, DÿA, 16-194-195; Asrî Çubukçu, “Halîme”, DÿA, 15-338.
ÿbn Hiāâm, I, 167; ÿbn Sa’d, I, 113.
62
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 62
17.04.2012 16:04:03
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
Hz. Peygamber’in Süt Annesinin Kabilesinin Yurdundan Görüntüler
sütannesi ile sütbabas‘ çocuþu al‘p
çad‘ra dönerler.15 Bu mealde baāka
rivayetler de vard‘r. Meselâ bir rivayette, olay‘n yukar‘dakine benzer āekilde, bir soru üzerine Hz.
Peygamber’in anlatt‘þ‘ kaydedilir.16
Ayr‘ca, on yaālar‘nda iken; Hira
maþaras‘nda Cebrâil’le ilk karā‘laāt‘þ‘nda; Mi’rac olay‘ öncesinde
gibi farkl‘ zaman ve mekanlarda
bu tür muameleye tâbi tutulduþuna dair rivayetler de kaynaklarda
yer almaktad‘r. Olayla ilgili anlat‘mlar, yaā, yer, zaman ve kaç defa
meydana geldiþi hususunda birbiriyle farkl‘l‘k ve çeliāki arzetmektedir. Çeāitli
araāt‘rmac‘lar taraf‘ndan konuyla ilgili rivayetler ravi ve metin aç‘s‘ndan eleātirilmiātir. Āuras‘ gerçektir ki, bu iāin Allah taraf‘ndan Hz. Muhammed (s.a.s.)’i
peygamberliþe haz‘rlamak amac‘yla yap‘ld‘þ‘ iddia ediliyorsa, manevî bir temizlik veya haz‘rl‘þ‘n yine manevî tarzda olmas‘ gerekir. Halbuki rivayetlerde bu
15.
16.
ÿbn Hiāâm, I, 164 vd.
ÿbn Hiāâm, I, 166-167.
63
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 63
17.04.2012 16:04:03
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
iāin maddi bir operasyonla yap‘ld‘þ‘ anlat‘lmaktad‘r. Ayr‘ca göþsün yar‘lmas‘
olay‘ ÿnāirâh Sûresi ile irtibatland‘r‘lm‘āt‘r.17 Fakat ÿnāirâh Sûresi’nde “Biz senin
göþsünü aç‘p geniāletmedik mi?” derken, “āakk‘ sad‘r”dan, göþsün yar‘lmas‘ndan
deþil, “āerhi sad‘r”dan, yani göþsün aç‘lmas‘ndan bahsedilmektedir. Göþsün aç‘lmas‘ndan maksat da aray‘ā içinde olan Hz. Peygamber’e hak dinin gösterilmesi,
peygamberlik görevini nas‘l yerine getireceþine dair endiāelerinin, korkular‘n‘n,
Allah taraf‘ndan geniālik verilerek giderilmesi, gönlünün ar‘t‘lmas‘ ve ferahlat‘lmas‘d‘r. Yani olay maddi deþil, manevîdir. Nitekim ayn‘ sûrenin ikinci ve
üçüncü âyetlerinde “Biz senin belini büken yükünü senden al‘p atmad‘k m‘?” derken Hz. Peygamber’in s‘rt‘ndaki maddi bir yükün Cenâb-‘ Hak taraf‘ndan yere
indirilmesinden deþil, Peygamber’i üzen ve tahammülü aþ‘r gelen zorluklar‘n
kendisinden kald‘r‘lmas‘ndan bahsedilmektedir.18 Bu, sûrenin birinci âyetinin
de maddî bir operasyon olarak deþil, manevî bir iā olduþu āeklinde izah edilmesi gerektiþini göstermektedir. Bunun için de cerrâhî müdaheleye gerek olmad‘þ‘
aç‘kt‘r. Ancak ne var ki, manevi bir olay‘n sembolik anlat‘m‘, daha sonraki raviler taraf‘ndan gerçekmiā gibi mütâlaa edilmiātir. Ortaya ç‘k‘ā‘yla ilgili olarak āu
hususlar düāünülebilir: Olaþanüstü olaylar‘n Peygamber’in çocukluþundan beri
onun hayat‘nda mevcut olduþunu ispat için böyle bir olay anlat‘lm‘ā olabilir. Bir
de göþüs yar‘lmas‘, doþu kültüründe mevcut olan, Araplarda da bilinen ve hatta
Zerdüāt ve Ümeyye b. Ebu’s-Salt gibi āah‘slar hakk‘nda da anlat‘lan mitolojik bir
hikayedir. Bu tür mitolojik bir hikaye Hz. Peygamber hakk‘nda da uyarlanm‘ā
olabilir.19
Hz. Muhammed (s.a.s.) alt‘ yaā‘nda iken annesi Âmine, yan‘na çocuþunu ve cariyesi Ümmü Eymen’i de alarak Medine’ye gitti. Gayesi, doþumdan
önce vefat eden kocas‘ Abdullah’‘n kabrini ve ailenin day‘lar‘ say‘lan Adiy b.
Neccâroþullar‘n‘ ziyaret etmekti. Medine’de en-Nâbiþa’n‘n evinde misafir edildiler. Abdullah’‘n mezar‘ da bu evin avlusunda idi. Burada bir ay kadar kald‘ktan
sonra Mekke’ye dönerken Âmine, Medine’ye yaklaā‘k 190 km. uzakl‘kta bulunan Ebvâ’da hastalanarak vefat etti ve orada defnedildi. Ümmü Eymen çocuþu
Mekke’ye getirerek dedesine teslim etti. Bu yolculukta Abdülmuttalib’in, gelini
ve torunu ile birlikte gittiþi de söylenmektedir.20 Hz. Muhammed (s.a.s.) daha
sonralar‘ Medine’de bu seyahatle ilgili hat‘ralar‘n‘ anlatm‘āt‘r.21
17.
18.
19.
20.
21.
Tirmizî, V, 442-443.
Hamdi Yaz‘r, Hak Dini Kur’an Dili, ÿstanbul ts. VIII, 5919.
Geniā bilgi için bk. Bünyamin Erul, “Hz. Peygamber’in Risalet Öncesi Hayat‘na Farkl‘ Bir Yaklaā‘m”, Diyanet ÿlmi Dergi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (Özel Say‘), Ankara 2001, s. 360 vd.
Belâzürî, I, 94.
ÿbn Sa’d, I, 116.
64
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 64
17.04.2012 16:04:03
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
Peygamberimiz annesinin vefat‘ndan sonra, sekiz yaā‘na kadar, iki y‘l dedesinin himayesinde kald‘. Bak‘m‘n‘ da dad‘s‘ Ümmü Eymen yürüttü. Dedesi, Hz.
Muhammed (s.a.s.)’i çok severdi; onsuz sofraya oturup yemek yemezdi. Kâbe
duvar‘n‘n gölgesine Abdülmuttalib için bir minder serilir, hiç kimse ona sayg‘s‘ndan dolay‘ bu mindere oturmazd‘. Hz. Muhammed (s.a.s.) gelip oturduþunda
amcalar‘ onu minderden indirmek isterler, Abdülmuttalib ise “Oþlumu b‘rak‘n.
Allah’a yemin ederim ki ileride bunun āan‘ büyük olacakt‘r” der, onu minderin üstüne yan‘na oturtur, eliyle s‘rt‘n‘ okāar ve böyle hareket etmesinden hoālan‘rd‘. O
sekiz yaā‘nda iken dedesi vefat etti.22 Hz. Muhammed (s.a.s.) dedesinin vefat‘na
çok üzüldü. Ümmü Eymen, dedesinin vefat ettiþi gün Hz. Muhammed (s.a.s.)’i
aþlarken gördüþünü söylemiātir.23
Abdülmuttalib vefat etmeden önce torununu Ebû Tâlib’e emanet etti. Zübeyr ile Ebû Tâlib’in kur’a çektikleri söylendiþi gibi, Hz. Peygamber’in Ebû
Tâlib’i tercih ettiþi de kaynaklarda kaydedilir. Burada Zübeyr, Ebû Tâlib ve
Abdullah’‘n ana-baba bir kardeā olduklar‘n‘ da belirtmek gerekir. Ebû Tâlib,
yeþeni Muhammed’i kendi öz çocuþu gibi severdi. Bir yere gittiþi zaman onu
da beraberinde götürürdü. O, ölümüne dek, k‘rk y‘ldan fazla Hz. Muhammed
(s.a.s.)’e öz babas‘ gibi davranm‘ā, onun üzerine titremiā, sevmiā, korumuā ve
yetiāmesi için elinden geleni yapm‘āt‘r. Hz. Muhammed (s.a.s.) de Ebû Tâlib’e
iālerinde yard‘mc‘ olmuātur. Çünkü Ebû Tâlib’in ailesi kalabal‘kt‘; buna karā‘l‘k
dar gelirliydi; maddî durumu pek iyi deþildi. Ebû Tâlib’in han‘m‘ Fât‘ma bint
Esed de sekiz yaā‘ndan itibaren Hz. Muhammed (s.a.s.)’e öz annesi gibi bakm‘āt‘r. Ayn‘ zamanda Hz. Ali’nin annesi olan bu han‘m, kendi çocuklar‘ndan önce
onu doyurur ve gözetirdi. Hz. Muhammed (s.a.s.), Ebû Tâlib’in ölümünden sonra iman eden ve Medine’ye hicret eden Fat‘ma bint Esed’i s‘k s‘k ziyaret ederdi.24
Hz. Muhammed (s.a.s.) on iki (dokuz olduþu da söylenir) yaā‘nda iken Ebû
Tâlib ticaret maksad‘yla Suriye’ye gitmeye karar verdi. Hz. Muhammed (s.a.s.)
seyahate kendisini de götürmesini ‘srarla rica etti. Onun ‘srar‘na dayanamayan
Ebû Tâlib de yeþenini beraberinde götürdü. ÿslâm Tarihi kaynaklar‘n‘n verdikleri bilgiye göre ticaret kervan‘ Suriye topraklar‘nda bulunan Busrâ’da konaklad‘þ‘ esnada, bir bulutun kervan‘n içinden birine devaml‘ gölge yapt‘þ‘n‘ gören
Bahîrâ ad‘ndaki rahip, kervan mensuplar‘n‘ yemeþe davet eder. Bahîrâ çocuþu
dikkatle inceler ve baz‘ sorular sorar. Ebû Tâlib’e, yeþeninin ÿncil’de gönderile-
22.
23.
24.
ÿbn Hiāâm, I, 168-169; ÿbn Sa’d, I, 119.
ÿbn Sa’d, I, 119.
ÿbn Sa’d, I, 119-120; VIII, 222.
65
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 65
17.04.2012 16:04:03
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ceþi vadedilen peygamber olduþunu söyler; çocuþu iyi korumas‘n‘ tembih eder.
Bunun üzerine Ebû Tâlib, Āam’a gitmekten vazgeçerek Mekke’ye döner.25
Bu rivayet daha sonralar‘ Hristiyan tarihçiler ve Müslüman tarihçiler taraf‘ndan tart‘ā‘lm‘āt‘r. Olay, Hristiyan yazarlar taraf‘ndan istismar edilmiā ve
yanl‘ā deþerlendirilmiātir. Onlardan baz‘lar‘ bunu inkar etmiāler; Ehl-i Kitab’‘n
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olacaþ‘n‘ daha önce kendi kitaplar‘ndan
öþrenmiā olduklar‘ yolundaki rivayetlerin Hristiyanl‘ktan dönen Müslümanlar taraf‘ndan uydurulduþunu ve bunun bir efsaneden ibaret olduþunu ileri
sürmüālerdir. Baz‘lar‘ da Hz. Muhammed (s.a.s.)’in, ÿslâm dininin esaslar‘na
ait bir k‘s‘m bilgileri Bahîrâ’dan öþrendiþini iddia etmiālerdir. Hatta “Kur’ân’‘n
yazar‘ Bahîrâ” diyecek kadar ileri gitmiālerdir. Bat‘l‘ bilim adamlar‘n‘n bu tür
iddialar‘ndan rahats‘z olan baz‘ Müslüman alimler de, Bahîrâ olay‘na ait rivayetlerin doþru olmad‘þ‘n‘, olay‘ nakleden râvîler içinde hadiseyi gören kimse
bulunmad‘þ‘n‘ söylemiālerdir. Ayr‘ca o s‘ralarda çocuk yaāta olan Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Bahîrâ ile görüāmesinden ÿslâm dininin esaslar‘na ait baz‘ āeyler
öþrenmesinin ak‘l ve mant‘þa ters düātüþünü belirterek, ya bu olay‘ tamamen
reddetmiāler veya üzerinde durmaya gerek görmemiālerdir. Bahîrâ olay‘ āayet
doþru bile olsa, gerçekten dokuz veya on iki yaā‘ndaki bir çocuþun bir kaç saat
zarf‘nda Kur’ân’‘ ezberlemesi, yeni bir din fikrini öþrenebilmesi ve bir nesil sonra etraf‘ndaki insanlara ilâhî bir tebliþ olarak nakletmesi imkans‘zd‘r. Üstelik
rivayetlerde, Bahîrâ’n‘n Hz. Muhammed (s.a.s.)’e bir āey okuduþuna ve öþrettiþine dair kay‘t da yoktur. Āayet böyle bir āey meydana gelseydi, peygamber olarak
görevlendirildikten sonra kervan‘n diþer mensuplar‘ bunu ortaya koymaktan
geri durmazlard‘. Bütün bunlara ek olarak āunu da söylemek gerekir: ÿslâm’‘n
tevhid akidesi ile Hristiyanl‘þ‘n teslis inanc‘ aras‘nda benzerlik mevcut deþildir.
Kur’ân’da Hz. Muhammed (s.a.s.)’in gençliþinde hristiyanlarla iliākisi olduþunu
ve onlardan bir āeyler öþrendiþini gösteren hiçbir delil de yoktur.26
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in gençliþinde baā‘ndan geçen önemli olaylardan
birisi de Dördüncü Ficâr Savaā‘’na kat‘lmas‘d‘r. ÿslâm’dan önce Arap kabileleri
aras‘nda çeāitli sebeplerle s‘k s‘k savaālar meydana gelirdi. Bunlardan dördü,
kötülük yapman‘n ve kan dökmenin yasak olduþu haram aylarda yap‘ld‘þ‘ için,
“Ficâr Savaālar‘” denilmiātir. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu savaālara iātirak ettiþi
s‘rada yirmi yaā‘nda idi. Onun kat‘ld‘þ‘ bu savaāta Kureyā ve Kinâne kabileleri, Kays-‘ Aylân ve müttefikleriyle karā‘ karā‘ya gelmiālerdir. Bu savaā Kinâne
kabilesinden Berrâd b. Kays’‘n, Hevâzin kabilesinden Urve b. Utbe’yi bir ticarî
25.
26.
ÿbn ÿshak, s. 53-55; ÿbn Hiāâm, I, 180-183; ÿbn Sa’d, I, 153-155; Belâzürî, I, 96-97; Tirmizî,
Sünen, ÿstanbul 1981, V, 590; ÿbn Seyyidinnâs, I, 105-108.
ÿbn Seyyidinnâs, I, 108; Mustafa Fayda, “Bahîrâ”, DÿA, IV, 486.
66
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 66
17.04.2012 16:04:03
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
Busrâ’dan Görüntüler
67
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 67
17.04.2012 16:04:03
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
rekabet üzerine öldürmesi sonucu, Hevâzin kabilesinin Kureyā ve müttefiklerine
sald‘r‘p Harem bölgesine kadar kovalamas‘ üzerine ç‘km‘āt‘r. Savaāta Kureyā
ve Kinâne’nin genel komutan‘ Harb b. Ümeyye idi. Ayr‘ca Kureyā kabileleri
ayr‘ ayr‘ birlikler halinde savaām‘ālard‘r. Benî Haāim’in komutanl‘þ‘n‘ Zübeyr
b. Abdülmuttalib yapm‘āt‘r. Kays-‘ Aylân, baālang‘çta üstünlük elde ettiyse de
savaā akāama doþru Kureyā ve Kinâne’nin galibiyeti ile sonuçlanm‘āt‘r. Sonunda Kureyā’ten o s‘ralarda otuz yaālar‘nda bir genç olan Utbe b. Rebîa’n‘n gayretiyle taraflar aras‘nda anlaāma saþlanm‘āt‘r. Kureyā saflar‘nda ve kendi kabilesi Hâāimoþullar‘n‘n yan‘nda amcalar‘yla birlikte bulunan Hz. Muhammed
(s.a.s.)’in savaāmay‘p amcalar‘na ait eāyalar‘ koruduþu, at‘lan oklar‘ kalkanlarla karā‘lay‘p toplayarak onlara vermekle yetindiþi söylendiþi gibi; ok att‘þ‘ ve
bundan dolay‘ piāman olmad‘þ‘n‘ ifade ettiþi de kaynaklarda kay‘tl‘d‘r. Yine
kaynaklarda, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bulunduþu saf‘n karā‘s‘nda savaāan her
düāman grubunun hezimete uþrad‘þ‘, bundan dolay‘ onun, Kureyā ordusunun
komutan‘ Harb b. Ümeyye’nin dikkatini çektiþi kaydedilir. Kureyā aç‘s‘ndan
bu savaā‘n önemi Haram aylarda yaāanan bar‘āç‘ ortam‘n ihlâlini, ticarî hayata
vurulan darbeyi önlemek, Harem bölgesinin mukaddesliþine leke sürülmesine
engel olmakt‘.27
Araplar aras‘nda savunma, himaye veya zulme uþrayan‘n hakk‘n‘ zalimden
alma gibi amaçlarla ittifak kurulurdu. Bu, an‘lan maksatlarla iki veya daha fazla
kabile, bir kabile ile baāka bir kabileye mensup bir āah‘s veya iki āah‘s aras‘nda
yard‘mlaāmay‘ ve dayan‘āmay‘ temin için gerçekleāebilirdi. “Hilf” (ç. ahlâf) ad‘
verilen bu ittifak ve antlaāmalar, kuruluā amac‘na veya kuruculara verilen s‘fatlara göre Hilfü’l-Fudûl, Hilfü’l-Mutayyebûn, Hilfü’l-Ahlâf gibi adlarla an‘l‘rd‘. Hz.
Muhammed (s.a.s.), Ficâr Savaālar‘ndan k‘sa süre sonra Hâāim, Muttalib, Esed,
Zühre ve Teymoþullar‘n‘n ittifak‘ ile kurulan Hilfü’l-Fudûl Antlaāmas‘’na kat‘lm‘āt‘r. Bu antlaāman‘n gerçekleāmesine Hz. Muhammed (s.a.s.)’in amcas‘ Zübeyr teāebbüs etmiātir. Teym kabilesi ileri gelenlerinden Abdullah b. Cüd’ân’‘n
evinde toplanan kurucu üyeler; zulme uþrayanlar‘n haklar‘n‘ zalimlerden al‘ncaya
kadar mücadele edeceklerine, Mekke halk‘ndan ve Mekke’ye d‘āar‘dan gelen kimselerden haks‘zl‘þa uþrayanlar‘n yan‘nda yer alacaklar‘na ve zalimden hakk‘n‘ al‘ncaya
kadar mazlumu destekleyeceklerine dair karar ald‘lar. Bu antlaāman‘n akdine āu
olay‘n vesile olduþu söylenir: Zübeyd kabilesinden bir āah‘s Mekke’ye gelir ve
Âs b. Vâil’e ticaret için getirdiþi mal‘n‘ satar. Ancak Âs, mal‘n ücretini vermez.
Zübeydli, Ahlâf kabileleri olan Abdüddâr, Mahzum, Cumah, Sehm ve Adiy’e
baāvurur. Ancak onlar Âs b. ’e karā‘ adama yard‘m etmezler. Bunun üzerine
27.
ÿbn Hiāâm, I, 184-187; ÿbn Sa’d, I, 126-127; ÿbn Seyyidinnâs, I, 113; Hüseyin Algül, “Ficâr”,
DÿA, XIII, 52-53.
68
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 68
17.04.2012 16:04:03
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
alacakl‘ Kureyā kabilesini yard‘ma çaþ‘r‘r. Zübeyr b. Abdülmuttalib ve Abdullah
b. Cüd’ân’‘n önderliþinde Hilfü’l-fudûl Antlaāmas‘ akdedildikten sonra cemiyet
üyeleri Âs b. Vâil’e giderler ve mal‘n paras‘n‘ tahsil edip Zübeydliye verirler.28
Yirmi yaā‘nda iken bu antlaāman‘n imzalanmas‘na iātirak eden Hz. Muhammed
(s.a.s.), sonralar‘ bu olaydan övgüyle bahsetmiā ve āunlar‘ söylemiātir: “Ben,
Abdullah b. Cüd’an’‘n evinde bir antlaāma yap‘l‘rken bulundum ki, bu antlaāmay‘
güzel ve k‘z‘l develere deþiāmem. ÿslâm’da böyle bir antlaāmaya çaþr‘lsam derhal
kabul ederim”.29
3- Hz. Hatice ile Evliliþi
Bu iki olaydan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yirmi beā yaā‘nda iken Hatice
ile evlendiþi y‘la kadar baā‘ndan geçen olaylar hakk‘nda kaynaklarda detayl‘ bilgi mevcut deþildir. Onun bu süre zarf‘nda amcas‘ Ebû Tâlib’e iālerinde yard‘mc‘
olduþu anlaā‘lmaktad‘r. Hatice ile evlenmeden önce onun kervan‘n‘ Suriye’ye
götürüp getirdiþi bilinmektedir. Burada, önce Hatice’nin ailesi ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’le evlenmeden önceki hayat‘ hakk‘nda k‘sa bilgi vermek istiyoruz.
Hatice, Kureyā’in Esedoþullar‘ kolundan Huveylid b. Esed’in k‘z‘d‘r. Hz. Muhammed (s.a.s.)’le evlenmeden önce baā‘ndan iki evlilik geçmiāti. Önce Ebû
Hâle ile, onun ölümü üzerine Atîk b. Âbid ile evlenmiāti. Hz. Hatice’nin her
iki evlilikten de çocuklar‘ dünyaya gelmiāti. ÿkinci kocas‘n‘n da ölmesi üzerine
kendini çocuklar‘na ve iāine vermiāti. Diþer zengin Kureyāliler gibi kendi ad‘na
Suriye ve Yemen’e ticaret kervanlar‘ gönderiyordu. Ak‘ll‘, zeki, namuslu, zengin
ve güzel olduþu için Kureyā’in ileri gelenleri kendisiyle evlenmek istiyorlar, fakat
o, bütün teklifleri reddediyordu.
Her ikisi de Mekkeli olduþu için Hatice ile Hz. Muhammed (s.a.s.)’in birbirlerini tan‘d‘klar‘ muhakkakt‘r. Ancak evlenmeden k‘sa bir müddet önce, birbirlerini daha yak‘ndan tan‘maya vesile olan önemli bir f‘rsat doþdu. Bu da Hz.
Muhammed (s.a.s.)’in Hatice’nin ticaret kervan‘n‘ ücret karā‘l‘þ‘nda Suriye’ye
götürmesidir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Suriye seyahatinden önce de Hatice
ad‘na Meysere’nin eāliþinde Hicaz-Yemen kervan yolu üzerinde kurulan Hubâāe
Panay‘r‘’na ticaret maksad‘yla gittiþi kaynaklar‘m‘zda nakledilmektedir.30
28.
29.
30.
ÿbn Sa’d, I, 128-129; ÿbn Seyyidinnâs, I, 114.
ÿbn Hiāâm, I, 134; ayr‘ca bk. ÿbn Hanbel, I, 190. Hilf konusunda detayl‘ bilgi için bk. Nadir
Özkuyumcu, “Hilf”, DÿA, XVIII, 29-30. Hz. Peygamber’in gerek ÿslâm’dan önce adaleti saþlamak için kurulan birlikleri tasdik etmesi (ÿbn Hanbel, I, 190, 317) ve gerekse bu tür antlaāmalar için tereddütsüz bir āekilde metinde kaydettiþimiz deþerlendirmeyi yapmas‘, müslümanlar‘n baāka din mensuplar‘yla savunma, iyiliþi hakim k‘lma ve kötülüþü önleme gibi konularda
iābirliþi yapmas‘nda veya bu amaçlarla kurulan teākilatlara kat‘lmas‘nda ÿslâmî aç‘dan herhangi
bir sak‘nca bulunmad‘þ‘n‘ ortaya koymaktad‘r.
Makrîzî, s. 8.
69
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 69
17.04.2012 16:04:03
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Muhammed (s.a.s.) 25 yaā‘nda iken Hatice’nin, kervan‘n‘ Suriye’ye götürmek üzere adam arad‘þ‘n‘ öþrenen Ebû Tâlib, yeþenine durumu anlatt‘ ve
Hatice’den iā istemesini söyledi. Esasen Hz. Muhammed (s.a.s.) amcas‘ Ebû
Tâlib’in yan‘nda ticarî alanda tecrübe sahibi olmuātu. Konu kendisine iletilince,
Hatice hemāehrileri aras‘nda güvenilir ve doþru sözlü bir āahsiyet olarak āöhret
bulan Hz. Muhammed (s.a.s.)’e kervan‘n‘ memnuniyetle teslim etti. Kaynaklarda onun Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doþruluþunu, güvenilirliþini ve ahlak‘n‘
öþrenmesi üzerine kendisine iā teklif ettiþi de nakledilmektedir.31 Hz. Hatice,
kölesi Meysere’yi de onun yan‘na verdi. Ayn‘ tür hizmet için diþer āah‘slara iki
genç deve verdiþi halde, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e bunun iki mislini, yani dört
deve vermeyi kabul etti. Hz. Muhammed (s.a.s.), Suriye’de bulunan Busrâ’ya
kadar giderek Mekke’den götürdüþü mallar‘ satt‘ ve istediþi mallar‘ da sat‘n
alarak Meysere ile birlikte Mekke’ye döndü. Getirdiþi mallar‘ Hatice’ye teslim
etti. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yönettiþi bu kervan, daha önceki seferlerin iki
misli kârla dönmüātü. Meysere, Hatice’ye Hz. Muhammed (s.a.s.)’den övgüyle
bahsetti. Sonuçtan son derece memnun olan Hatice, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e
vadettiþi ücretin iki kat‘n‘ verdi.32
Hatice bundan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.)’e evlilik teklifinde bulundu. Bu
evliliþe Hz. Hatice’nin arkadaālar‘ndan Nefîse bint Ümeyye’nin arac‘l‘k ettiþi de
söylenmektedir.33 Muhammed de kendisine yap‘lan bu teklifi amcalar‘yla istiāâre
etti. Sonunda kabul etti; nikah ve düþün için bir gün kararlaāt‘r‘ld‘. Hz. Muhammed (s.a.s.), amcas‘ Ebû Tâlib ve Hamza ile birlikte Hatice’nin evine gitti.
Kureyā’in ileri gelenleri de merasimde haz‘r bulundular. Hatice, babas‘ Huveylid
Ficâr savaālar‘ndan önce öldüþü için, amcas‘ Amr b. Esed’e haber gönderdi.
Amcas‘n‘n oþlu Varaka b. Nevfel de orada haz‘r bulundu. Arap örf ve âdetlerine
göre törende Ebû Tâlib ve Varaka b. Nevfel birer konuāma yapt‘lar. Ebû Tâlib
konuāmas‘nda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in üstün ahlak‘ndan bahsederek Hatice’yi
amcas‘ndan istedi ve mehrini zikretti. Mehir yirmi deve veya beā yüz dirhem
gümüā idi. Varaka b. Nevfel de yapt‘þ‘ konuāmada bu evliliþin kendileri için bir
āeref olduþunu söyledi. Ebû Tâlib develer keserek düþün yemeþi verdi.34
Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hz. Muhammed (s.a.s.), eāinin evinde
ikamet etmek üzere Ebû Tâlib’in evinden ayr‘ld‘. ÿkisi aras‘nda mutlu bir aile
hayat‘ geçti. Sevgi, sayg‘, baþl‘l‘k ve iyi geçim üzerine kurulan bu evlilik ÿslâm
Tarihi boyunca, günümüze dek, örnek aile yuvas‘ olarak gösterilmiātir. Hz. Mu31.
32.
33.
34.
ÿbn ÿshak, s. 59; Taberî, II, 280.
ÿbn Sa’d, I, 131; ÿbn Seyyidinnâs, I, 117.
ÿbn Sa’d, I, 131.
ÿbn Hiāâm, I, 182-187; ÿbn Sa’d, I, 129-134.
70
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 70
17.04.2012 16:04:03
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
hammed (s.a.s.), Hatice ile evlendikten sonra geçim s‘k‘nt‘s‘ndan kurtuldu ve
müreffeh bir hayat sürmeye baālad‘. Evliliklerinin ilk y‘llar‘nda Hatice’nin mal‘
ile ticarete devam etti. Bu maksatla Hubâāe Panay‘r‘’na gitti. Bu arada gençliþini yan‘nda geçirdiþi amcas‘ Ebû Tâlib’i de unutmad‘. Otuz alt‘ yaā‘nda iken,
amcas‘n‘n yükünü hafifletmek amac‘yla, o s‘ralarda beā yaā‘nda olan Ali’yi yan‘na alarak bak‘m‘n‘ üstlendi. Ali bundan sonra hicrete kadar Hz. Muhammed
(s.a.s.)’in yan‘nda kald‘. Hz. Muhammed (s.a.s.) ayn‘ zamanda Ali’nin kardeāi
Câfer’i de öteki amcas‘ Abbas’‘n yan‘na vermeyi saþlad‘.35
Hz. Muhammed (s.a.s.) Hatice ile evlendiþi s‘rada yirmi beā yaā‘nda bulunuyordu. Hatice’nin ise k‘rk, k‘rk alt‘ ve yirmi sekiz yaā‘nda olduþuna dair rivayetler de mevcuttur.36 Genellikle k‘rk yaā‘nda olduþu kabul edilmektedir. Bununla
birlikte, yirmi sekiz yaā‘nda olduþunu ileri sürenlerin görüāü, biyolojik gerçekler çerçevesinde kuvvet kazanmaktad‘r. Çünkü Hz. Hatice’nin Hz. Muhammed
(s.a.s.)’den alt‘ çocuþu olmuātur. Bu, k‘rk yaā‘ndan sonra imkans‘z olmamakla
birlikte, evlendiklerinde yirmi sekiz yaā‘nda olmas‘ gerçekle baþdaāmakta ve
daha makul görülmektedir. Nitekim bunu kabul eden yazarlar da vard‘r. Mesela
Ahmed et-Tâcî, “Āayet Hatice, Hz. Muhammed (s.a.s.)’le evlendiþinde k‘rk yaā‘nda
idiyse, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e vahiy geldiþinde elli beā yaā‘nda olmas‘ gerekir. Bu
yaāta bir kad‘n nas‘l doþum yapar? Halbuki Abdullah adl‘ çocuþunu peygamberlikten
sonra doþurduþu kesindir” deþerlendirmesini yaparak, evlendiþinde yirmi sekiz
yaā‘nda olduþuna dair rivayeti diþerine tercih ettiþini belirtmektedir.37
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hatice’den ikisi erkek, dördü k‘z olmak üzere
alt‘ çocuþu dünyaya geldi. Erkek çocuklar‘n‘n adlar‘ Kâs‘m ve Abdullah, k‘zlar‘n‘n adlar‘ ise Zeyneb, Ruk‘ye, Ümmü Gülsüm ve Fât‘ma’d‘r. Erkek çocuklar‘ daha
bebek iken vefat etmiālerdir. ÿslâm tarihçilerinden, onun erkek çocuklar‘n‘n
say‘s‘n‘n üç veya dört olduþunu kaydedenler, Tayyib ve Tahir adl‘ çocuklar‘ndan bahsedenler de vard‘r. Ancak tercih edilen görüāe göre Tayyib ve Tâhir,
ayr‘ çocuklar‘n adlar‘ deþil, Abdullah’‘n lakab‘d‘r. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in
k‘zlar‘ndan Ruk‘ye, Zeynep ve Ümmü Gülsüm, babalar‘n‘n saþl‘þ‘nda çeāitli
aral‘klarla, Fât‘ma ise babas‘ndan alt‘ ay sonra vefat etmiātir. Araplarda ilk doþan çocuþa nispetle künye alma ve bu künye ile an‘lma âdet olduþundan, Hz.
Muhammed (s.a.s.) de Hatice’den olma ilk oþlu Kâs‘m’a nisbetle Ebü’l-Kâs‘m
künyesini alm‘āt‘r.
35.
36.
37.
ÿbn Hiāâm, I, 236; Taberî, II, 313.
ÿbn Sa’d, VIII, 17; Belâzürî, I, 98-99; M. Yaāar Kandemir, “Hatice”, DÿA, XVI, 465-466.
Ahmed et-Tâcî, Sîretü’n-Nebiyyi’l-Arabî, Kahire 1978, I, 17.
71
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 71
17.04.2012 16:04:03
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
4- Kâbe Hakemliþi
Hz. Muhammed (s.a.s.), otuz beā yaā‘nda iken, yenilenen Kâbe’nin duvar‘na Hacerülesved’i yerine yerleātirme iāinde Kureyā kabilelerine hakemlik yapt‘.
Mekke’de s‘k s‘k su bask‘nlar‘ oluyor ve seller meydana geliyordu. Y‘llardan beri
bu sellerden Kâbe hasar görmüā, duvarlar‘nda çatlaklar meydana gelmiā ve hatta
bina y‘k‘lmaya yüz tutmuātu. Binan‘n tavan‘ da bulunmad‘þ‘ndan içindeki k‘ymetli eāyalar, h‘rs‘zlar taraf‘ndan çal‘nma tehlikesi ile karā‘ karā‘ya bulunuyordu. Bu sebepten Kureyā kabileleri toplanarak binay‘ yenilemeye karar verdiler.
Tam bu s‘rada K‘z‘ldeniz’de f‘rt‘naya tutulan bir Bizans gemisi Cidde yak‘nlar‘ndaki Āuaybe’de karaya oturmuā ve parçalanm‘āt‘. ÿçlerinde Velîd b. Muþîre’nin
de bulunduþu bir grup Kureyāli, kazân‘n meydana geldiþi yere giderek geminin
enkaz‘n‘ Kâbe’nin ināaat‘nda kullanmak üzere sat‘n ald‘lar. Gemide bulunan
Bizansl‘ ināaat ustas‘ Bâkûm’u da yanlar‘na alarak Mekke’ye getirdiler.
Kâbe’nin duvarlar‘ Hz. ÿbrahim taraf‘ndan yap‘ld‘þ‘ söylenen temele kadar söküldü. Kureyā kabilesinin her bir kolunun ināâ edeceþi k‘s‘mlar kur’a
ile belirlendi. Her kabile kendi pay‘na düāen k‘sm‘ örmeye baālad‘. Bu arada,
halk‘n helal kazanc‘ndan yapacaþ‘ baþ‘ālar‘n kabul edildiþi de ilan edildi. Hz.
Muhammed (s.a.s.) de ināaat iāinde çal‘āt‘. Amcas‘ Abbas ile birlikte taā taā‘d‘. Hz. ÿbrahim taraf‘ndan Kâbe’nin ināas‘ s‘ras‘nda tavaf‘n baālang‘ç noktas‘n‘
belirlemek amac‘yla yerleātirilmiā olan Hacerülesved’in yerine konulmas‘na s‘ra
gelince, her kabile bu āerefin kendisine ait olmas‘n‘ istedi. Abdüddâroþullar‘ ve
Adiyoþullar‘, bu āerefi baākas‘na b‘rakmayacaklar‘na dair yemin ettiler. Ortaya
ç‘kan anlaāmazl‘k neredeyse savaāa dönüāecekti. ÿnāaata dört beā gün ara verildi. Bu arada Kureyālilerin en yaāl‘s‘ Ebû Ümeyye b. Muþîre’nin teklifi üzerine
Harem-i Āerif’in Benî Āeybe kap‘s‘ndan ilk giren āahs‘n hakem tayin edilmesine
karar verildi. Tam o s‘rada beklenen yerden Hz. Muhammed (s.a.s.) ç‘kageldi.
Kureyāliler hep bir aþ‘zdan “Bu, güvenilir (emîn) bir kimsedir. Onun vereceþi karara
raz‘y‘z” dediler. Mesele Hz. Muhammed (s.a.s.)’e anlat‘ld‘þ‘nda, hemen s‘rt‘ndan
abas‘n‘ (ridâ) ç‘kararak yere serdi. Hacerülesved’i üzerine koydu. Her kabileden
birer kiāiyi aban‘n kenarlar‘ndan tutturarak konulacaþ‘ yere getirtti. Burada taā‘
kendi eliyle yerine yerleātirdi. Kureyāliler, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in problemi
çözümünden son derece memnun oldular. Çünkü savaāa yol açabilecek bir ihtilaf büyümeden ve hiç bir kabilenin gücenmesine f‘rsat verilmeden halledilmiā
oldu. Duvarlar‘ örme iāi bittikten sonra Kâbe’ye bir de ahāap tavan yap‘ld‘.38 Hz.
Muhammed (s.a.s.)’in otuz beā yaā‘nda baā‘ndan geçen bu olaydan sonra, kendisine vahyin geldiþi k‘rk yaā‘na kadar her y‘l ramazan ay‘nda Hirâ Maþaras‘’nda
inzivaya çekildiþi görülmektedir.
38.
ÿbn Hiāâm, I, 192-197; ÿbn Sa’d, I, 145-147; Ayr‘ca bk. Taberî, II, 277-290; ÿbn Seyyidinnâs,
I, 121-122.
72
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 72
17.04.2012 16:04:03
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
73
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 73
17.04.2012 16:04:03
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
5- Hz. Muhammed’in Peygamberlikten Önceki Hayat‘n‘n ve
Kiāiliþinin Temel Özellikleri
Buraya kadar Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliþinden önceki hayat‘n‘
ve baā‘ndan geçen önemli olaylar‘ ana hatlar‘yla ortaya koymuā bulunuyoruz.
Onun peygamberlik dönemine geçmeden önce, bu döneme kadarki hayat‘n‘n
temel özellikleri hakk‘nda bilgi vermenin gerekli olduþu kanaatindeyiz. Bu,
onun vahiy gelmeden önce nas‘l bir kiāiliþe sahip olduþunu anlamam‘za yard‘mc‘ olacakt‘r. Bu baāl‘k alt‘nda yetim ve fakir olarak büyümesi, yetimliþin ve
fakirliþin kendisi için önemi, ümmî oluāu, ticaretle meāgul oluāu, çevresi, ahlâk‘
ve dinî hayat‘ üzerinde durulacakt‘r.
a- Yetim ve Fakir Olarak Büyümesi
Hz. Muhammed (s.a.s.) yetim olarak büyüdü. Daha önce de belirtildiþi gibi,
doþmadan önce babas‘, alt‘ yaā‘nda iken annesi, sekiz yaā‘nda iken de dedesi ölmüātü. Bundan sonra, amcas‘n‘n yan‘nda hayat‘n‘ sürdürmüātü. Belki de
Cenâb-‘ Hak, ileride peygamber olarak görevlendireceþi Hz. Muhammed (s.a.s.)
için bu tür yetiāme tarz‘n‘ uygun görmüātü. O, anne-baba ve dedesinin yönlendirmesinden uzak olarak yetiāti. Çünkü anne ve baba, yetiāme dönemindeki
çocuþun kiāiliþinin oluāmas‘nda ve yönlendirilmesinde büyük paya sahiptir.
Sonuç olarak, onun terbiyesini bizzat Cenâb-‘ Hak üstlenmiātir, diyebiliriz. Nitekim
Hz. Peygamber de bir hadisinde “Beni Rabbim terbiye etti ve en güzel āekilde terbiye
etti”39 buyurmuātur.
Hz. Muhammed (s.a.s.) fakir olarak büyüdü. Sekiz yaā‘na kadar dedesinin
himayesinde, yirmi beā yaā‘na kadar da amcas‘n‘n yan‘nda kald‘. Gerçi babas‘
Abdullah, beā deve, birkaç koyun ve Ümmü Eymen adl‘ cariyeyi miras b‘rakm‘āt‘. Ama, babas‘, henüz dedesi saþ iken öldüþü için, Arap miras hukukuna
göre babas‘ saþ iken ölen kiāinin miras‘ çocuþuna düāmezdi. Esasen miras‘,
aileden büyük erkekler al‘rd‘. Bununla beraber, babas‘n‘n b‘rakt‘þ‘ miras kendisine tahsis edilse bile bu mal onu zengin edecek miktarda deþildi. Yirmi beā
yaā‘nda iken bile, Hatice’nin kervan‘n‘ dört deve karā‘l‘þ‘nda Suriye’ye götürüp
getirmeye raz‘ olmuātu. Fakat baākas‘n‘n yediþinde, giydiþinde gözü kalacak ölçüde yoksul da deþildi. O her ne kadar bir yetim olsa da kendi derdi ile baābaāa,
içine kapal‘ ve yaln‘z kalm‘ā biri olarak görmemek gerekir. Çünkü anlaā‘ld‘þ‘
39.
Suyûtî, el-Câmiu’s-Saþîr, I-II, Beyrut 1990, I, 25; Aclûnî, Keāfü’l-Hafâ, Beyrut 1352, I, 70. Hz.
Peygamber’in bu sözü, çeāitli kabilelerin lehçelerini nas‘l anlayabildiþine dair kendisine sorulan
bir soruya cevap olarak söylediþi nakledilmiātir. Bu sözde te’dîb (terbiye etme, eþitme), Allah’‘n
kendisini eþitmesi ve bilgilendirmesi, kabiliyet bahāetmesi anlam‘nda kullan‘lm‘āt‘r. Bir rivayette Hz. Peygamber yukar‘daki sözünden sonra Allah’‘n kendisine güzel ahlak‘ emrettiþini
belirtmiātir. Dolay‘s‘yla hadisin, onun yüce ahlak‘n‘n yan‘nda, fesâhat‘, kültürü, dili, k‘saca
edebî özellikleriyle ilgili yönü de vard‘r. (Bk. Aclûnî, I, 70-71).
74
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 74
17.04.2012 16:04:04
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
kadar‘yla ailesi aras‘nda akrabal‘k baþlar‘ güçlüydü. Zengin bir kad‘n olan Hatice ile evlenmesiyle birlikte de, her ne kadar Mekke’nin önde gelen tacirlerinden
ve zenginlerinden biri olamad‘ysa da rahat bir hayat sürecek seviyeye ulaām‘āt‘.
Ayn‘ āekilde yetimlik gibi fakirlik de insan hayat‘nda doþal bir durum olmakla
birlikte, bir peygamber olarak Hz. Muhammed (s.a.s.) için fakir büyümenin
önemi āu āekilde yorumlanabilir: Zengin birisi olsayd‘, ÿslâm’a davet ettiþi zaman, insanlar‘n ona mal‘ndan istifade etmek için inand‘klar‘ san‘labilirdi. Halbuki, insanlar‘ cezbedecek, halk‘ etraf‘nda toplayacak, dediþini tasdik ve davet
ettiþi esaslar‘ kabul ettirecek ve bu iā için önemli bir araç olarak kullanabilecek
paraya sahip deþildi. ÿleriki y‘llarda insanlar onun etraf‘nda mal için deþil, inanç
uþruna toplanacaklard‘r.40
b- Ümmî Oluāu
Güvenilir kaynaklar Hz. Muhammed (s.a.s.)’in okuma yazma bilmediþi, yani
“ümmî” olduþu konusunda ittifak ederler. Onun yetiātiþi dönemde Mekke’de
okul yoktu. Az say‘da kimse, buraya d‘āar‘dan gelen okur-yazar kiāilerden ve bu
kiāilerin okuttuþu kimselerden kendi gayretleriyle okuma-yazma öþrenmiālerse
de Hz. Muhammed (s.a.s.) okuma-yazma öþrenmedi. Āüphesiz ileride kendisine
verilecek peygamberlik görevi de ilâhî hikmet gereþi onun okur-yazar olmamas‘n‘ gerekli k‘l‘yordu. Hira maþaras‘nda kendisine ilk vahiy getiren melek ona
“oku” dediþinde “Ben okuma bilmem” demiātir. Halbuki onun, peygamberlik y‘llar‘nda okumaya-yazmaya son derece önem verdiþi ve sahâbeyi buna teāvik ettiþi
bilinmektedir. Ona ilk gelen vahiy “oku” idi. Kendisine gelen vahiyleri ezberlediþi gibi ayn‘ zamanda katiplerine yazd‘r‘yordu. O, belki yetim ve fakir birisi
olduþu için okuyamam‘ā olabilir. Āayet peygamberlikten önce okur-yazar olsayd‘, kitap okusayd‘ ve bir āeyler yazm‘ā olsayd‘, peygamberlikten sonra karā‘tlar,
onun, kutsal kitaplar‘, geçmiāte yaāam‘ā milletlerin tarihini okuyarak elde ettiþi
bilgileri tebliþ diye sunduþunu iddia edebilirlerdi. Nitekim Hz. Peygamber’in
ümmî olmas‘n‘n baāl‘ca hikmeti Kur’ân-‘ Kerim’de āöyle belirtilmektedir: “Sen
bundan önce ne bir yaz‘ okur, ne de elinle onu yazard‘n. Öyle olsayd‘, bât‘la uyanlar
kuāku duyarlard‘”.41
Onun okur-yazar olmay‘ā‘, kendisine indirilen vahiyle, diþer fikirlerin birbirine kar‘āmas‘ ihtimalini de ortadan kald‘rm‘āt‘r. Bunun d‘ā‘nda Hz. Muhammed (s.a.s.), devrinin meāhur rahip, āair, kahin ve bilge kiāileri önüne diz çöküp
ders almam‘ā ve ilim öþrenmemiātir. Kahinlerin mahareti olan sihir, büyü gibi
gizli ilimler konusunda da hiçbir bilgisi ve iddias‘ yoktu. Hatta bunlardan nefret
ederdi. Baz‘ alimler, onun ümmîliþini peygamberlik alâmetleri aras‘nda göste40.
41.
ÿbn Hanbel, Müsned, ÿstanbul 1982, IV, 197.
Ankebût Sûresi 48.
75
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 75
17.04.2012 16:04:04
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
rirler. Çünkü o, okur-yazar olmad‘þ‘ halde, bir sûresinin benzeri bile ortaya
konulamayan bir kitap getirmiātir. Peygamberliþi döneminde kendisine indirilen
bu kitab‘ okuyor, tekrarl‘yor ve bir tek harfinde bile tereddüde düāmüyordu.
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ümmî olmakla birlikte ticaret için gerekli olan hesab‘
bildiþi ve paralar‘n üzerindeki yaz‘lar‘ tan‘d‘þ‘ muhakkakt‘r. “Ancak her hangi
bir kutsal kitap okuyamad‘þ‘ kesindir”.42 Hz. Muhammed (s.a.s.), o günün yayg‘n
olan bilgi ve fikirleriyle de beslenmemiātir. Ayr‘ca o, toplum hayat‘n‘n içinde yetiāmiā, insanlar‘ tan‘m‘ā, örf ve adetleri öþrenmiā, topluma hâkim olan kurallar‘
bilen, ileri görüālü, becerikli, iābilir, çevresine karā‘ duyarl‘ bir cemiyet adam‘
olarak yetiāmiātir.43
Hâāimoþullar‘ içinde hemen herkes, hatta kad‘nlar bile āiir okuduþu halde
Hz. Muhammed (s.a.s.) āiir ināâd etmemiā, kaside yazmam‘ā veya bu konuda
bir çabada da bulunmam‘āt‘r. Nitekim Kur’ân-‘ Kerim’de “Biz Muhammed’e āiir
öþretmedik. Zaten ona gerekmezdi”44 buyrularak āairlikle peygamberliþin bir arada
bulunmayacaþ‘ bildirilir. Câhiliye’de āiirin baāl‘ca konular‘ olan övgü, övünme,
yergi ve kahramanl‘k gibi duygularla k‘rk yaā‘na kadar hemhal olan bir insan‘n o yaātan sonra mütevazi bir kimse olarak bütün insanl‘þ‘ kuāat‘c‘ düāünce
ve duygularla ortaya ç‘kmas‘ düāünülemezdi. Kabilenin kâhini, hâkimi, lideri
durumunda olan ve el üstünde tutulan bir āâir olsayd‘, ki ondan önce ve onun
döneminde āâirin kabilesi içindeki durumu böyleydi, hayat‘nda asla yer vermediþi āan ve āöhrete düākün bir kimse haline gelebilirdi.45
Hz. Muhammed (s.a.s.) kâhin, arrâf, büyücü, gâibden haber veren birisi asla
deþildi ve bu tür kimselerden nefret ederdi. Kendisine peygamberlikten önce
vahiy konusunda bilgisi yoktu ve kesinlikle peygamber olacaþ‘n‘ bilmiyordu.
Kur’an’‘n ifadesiyle kitap ve iman‘n ne olduþunu bilmiyordu.46 O, diþer insanlar gibi
42.
43.
44.
45.
46.
W. Montgomery Watt, Hz. Muhammed’in Mekke’si, çev. Mehmet Akif Ersin, Ankara 1995, s.
96. Ülkemizde en fazla tan‘nan müsteārikler aras‘nda yer alan Watt, araāt‘rmalar‘nda ÿslâmî
deþerlere sayg‘l‘ bir üslupla yaklaāmakta, tarafs‘z davranmaya gayret etmekte ve özellikle son
çal‘āmalar‘nda olumsuz yarg‘lardan kaç‘nmaya çal‘āmaktad‘r.
Hz. Peygamber’in ümmîliþi hakk‘nda geniā bilgi için bk. Ahmet Önkal, “Hz. Peygamber’in
Ümmîliþi”, SÜÿF Dergisi, 1986, sy. 2, s. 249-260.
Yâsin Sûresi 69.
Meāhur Alman edîbi ve āairi Goethe, āâir ile nebî aras‘ndaki ay‘r‘m‘ āu özet ifadeleriyle dile
getirir: “Peygamberle āâir aras‘ndaki fark‘ yakînen, kinâye yoluyla anlatmak istiyoruz: Her ikisi
de, bir olan Allah’tan rikkate gelerek coāmuālard‘r. Fakat āâir kendisine bahāedilen ihsan‘ zevkü sefâ
içinde harcar ve çal‘ā‘p kazanmas‘ da āan, āeref ve müreffeh bir hayat içindir. Āâir, düāüncelerinde
ve tasavvurlar‘nda s‘n‘rs‘z olduþunu göstermek bâb‘ndan gayesinden bile uzaklaā‘r. Buna karā‘l‘k
Peygamber’in belirli bir gayesi vard‘r. O, gayesine ulaāmak için en basit vas‘tay‘ dahi kullan‘r. ÿlâhî
nizam‘ umuma bildirmek için bir alâmet, bir iāaretle dahi milletleri bir araya toplar” (Bayram Y‘lmaz, Goethe ve ÿslamiyet, Konya 1991, s. 95).
42. Āûrâ Sûresi 52.
76
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 76
17.04.2012 16:04:04
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
bir beāerdi. Ancak gerek d‘ā görünüāüyle ve gerekse ahlak‘yla her insanda bulunan özelliklere en üst düzeyde sahipti. Bu bak‘mdan Hz. Muhammed (s.a.s.)’e
insanüstü birtak‘m özellikler ve olaylar atfetmek yanl‘ā olduþu gibi, onu alelâde
bir insan konumuna indirmek de doþru deþildir.
c. Ticaretle Meāgul Oluāu
Hz. Muhammed (s.a.s.) kendisine peygamberlik gelmeden önce ticaretle
meāgul oluyordu. Bu meslek ona pek çok vas‘f kazand‘rm‘āt‘r. Cesaret, kendisini aldatmak isteyenlere, yaþmac‘ ve soygunculara karā‘ uyan‘kl‘k, bu vas‘flardan
birkaç‘d‘r. Ayr‘ca ticaret sayesinde al‘ā-veriā usullerini, insanlarla iletiāim kurma
yollar‘n‘ öþrenmiātir. Sosyal yönü geliāmiātir; deþiāik ülkelerin ve deþiāik yörelerin insanlar‘n‘ ve kültürlerini tan‘m‘āt‘r, örf ve âdetleri hakk‘nda bilgi sahibi
olmuātur. O sadece Hicaz bölgesinde ve Arap Yar‘madas‘ dahilinde ticaret yapmakla yetinmemiā, uluslararas‘ ticaretle, yani ithalat ve ihracat iāleriyle meāgul
olmuātur.
Ticaretle uþraāmas‘ onun bir baāka özelliþini de ortaya koymaktad‘r. O da
baākas‘na yük olmamas‘ ve kendi al‘n teriyle kazanc‘n‘ temin etmesidir. Nitekim o, “insan için en hay‘rl‘ kazanc‘n el emeþi ile elde edilen kazanç olduþunu”47
söylemiātir. Ticarî faaliyetleri onun doþruluk ve güvenilirlik özelliþini de ortaya
koymaktad‘r.
d- Çobanl‘k Yapmas‘
Hz. Muhammed (s.a.s.) çocukluþunda ve gençliþinde çobanl‘k da yapm‘āt‘r.
Bunu gerek sütannesi Halime’nin yan‘nda bulunduþu s‘rada ve gerekse daha
sonraki dönemde Mekke ve çevresinde yapt‘þ‘ bilinmektedir. Kendi ailesine
ait sürünün yan‘nda Mekkelilere ait olanlar‘ da güttüþü rivayet edilmektedir.
Bu, Mekke’de çocukluþunu ve gençliþini geçiren bir kimsenin meāgul olacaþ‘
normal bir iātir. Nitekim Hz. Ömer ve Abdullah b. Mes’ud da çocukluklar‘nda
çobanl‘k yapm‘ālard‘r. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.s.) ve onun konumundaki
bir çocuþun veya gencin o günkü ortamda en baāta yapabileceþi iā, ya ailesine
ticarî iālerde yard‘m etmek, ya da etinden, sütünden, derisinden ve sat‘p da paras‘ndan istifade edebilecekleri hayvanlar‘n bak‘m‘n‘ üstlenmekti. Üstelik ticarî
faaliyetler için büyük öneme sahip olan develerin de beslenmesi gerekiyordu.
Kureyā her ne kadar yerleāik hayat yaāasa da, kervanlar için gerekli olan develere bakmak zorunda idi. Hz. Muhammed (s.a.s.), ileriki y‘llarda, çobanl‘kla ilgili
hat‘ralar‘n‘ zevkle hat‘rlar ve arkadaālar‘na anlat‘rd‘. Ecyâd mevkiinde çobanl‘k
yapt‘þ‘n‘ bildirmiātir. Söylediþine göre peygamberler içinde çobanl‘k yapmayan
47.
ÿbn Hanbel, II, 334, 357; III, 466; IV, 141; Suyûtî, I, 245.
77
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 77
17.04.2012 16:04:04
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Mekke’de Hz. Peygamber’in Koyun Güttüþü Bölgeden Görüntüler
78
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 78
17.04.2012 16:04:04
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
yoktur.48 Mesela Hz. Musa da, Hz. Davud da çobanl‘k ettikleri s‘rada peygamber
olmuālard‘r.49 Ancak buradan, çobanl‘þ‘n peygamberliþin bir āart‘ olduþu da anlaā‘lmamal‘d‘r. Yukar‘da da iāaret edildiþi gibi Hz. Peygamber ve muhtemelen
diþer peygamberler de, kendi devirlerinin ekonomik koāullar‘ çerçevesinde bu
mesleþi icra etmiālerdir. O’nun, ticarî faaliyetlerinde amcas‘na yard‘m ettiþi gibi,
hayvanlar‘n bak‘m‘nda da yard‘m etmesi gayet doþald‘. Aksi takdirde tembel
tembel oturmuā veya avâre bir āekilde gezip dolaām‘ā olurdu. Ayn‘ zamanda
çobanl‘þ‘n kiāiyi sabra ve tahammüle al‘āt‘rd‘þ‘n‘, himayesi alt‘ndakileri koruma al‘ākanl‘þ‘ kazand‘rd‘þ‘n‘ ve sorumluluk duygusu aā‘lad‘þ‘n‘ da belirtmek
gerekir.
e- Toplum ÿçindeki Yeri ve Çevresi
Hz. Muhammed (s.a.s.), Mekke ve Taif’in bilhassa zenginlikleriyle ünlü ileri gelenlerinden birisi deþildi. Bu, kendisine vahiy geldikten sonra, Kur’ân-‘
Kerîm’in ifadesiyle, muhaliflerinin onun hakk‘nda söyledikleri sözlerden anlaā‘lmaktad‘r: “Bu Kur’an, iki āehrin (Mekke ve Taif) birinden büyük bir adama indirilmeli deþil miydi? dediler”50 Onlara göre peygamberlik Mekke zenginlerinden Velîd
b. Muþîre veya Taifli Urve b. Mes’ud’a gelmeliydi.
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberlikten önceki arkadaālar‘ ve dostlar‘
ahlâk‘ düzgün, hat‘r‘ say‘l‘r kimselerdi. Bunlar‘n en tan‘nm‘ā‘ Ebû Bekir’dir.
Onun d‘ā‘nda Kureyā’in sayg‘deþer āahsiyetlerinden ve Hatice’nin yeþeni olan
Hakîm b. Hizam onun samimi dostlar‘ndand‘. Ayr‘ca Ezd kabilesine mensup
tabip ve āair D‘mâd b. Sa’lebe ve Mahzûm kabilesinden Kays b. Sâib de onun
dostlar‘ndand‘. Kays daima Hz. Muhammed (s.a.s.)’in güvenilir ve dürüst olduþunu anlat‘rd‘. Hz. Muhammed (s.a.s.) kendi emsalinden pek çok gencin
mübtelâ olduþu içki, kumar, zina, h‘rs‘zl‘k gibi kötü al‘ākanl‘klara bulaāmam‘ā
ve bu al‘ākanl‘klara sahip olanlarla arkadaāl‘k yapmam‘ā, onlardan uzak durmuā
ve etkilenmemiātir.
f- Güvenilir Oluāu
Hz. Muhammed (s.a.s.), insana esas deþeri kazand‘ran ahlakî meziyetleriyle
ünlüydü. Bu meziyetlerinin baā‘nda güvenilir (emîn) olmas‘ gelmektedir. Güvenilirlik (emanet), esas‘nda bütün peygamberlerin ortak vasf‘d‘r. Son peygamber
Hz. Muhammed (s.a.s.) de tüm hayat‘nda bu vasf‘ taā‘m‘āt‘r. Vefâl‘, sözünde duran, mert, doþru sözlü ve güvenilir olduþu için halk aras‘nda “Muhammedüni’lEmîn” lakab‘yla āöhret bulmuātur. Hatta O yirmi beā yaālar‘ndayken Mekke’de
48.
49.
50.
ÿbn Hiāâm, I, 167.
ÿbn Sa’d, I, 125-126; ÿbn Hanbel, III, 96; Buhârî, III, 48; ÿbn Seyyidinnâs, I, 112; Āâmî, II, 211.
Zuhruf Sûresi 31.
79
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 79
17.04.2012 16:04:05
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
sadece “el-Emîn” diye an‘l‘yordu.51 Nitekim Hatice onun güvenilir olduþunu
bildiþinden ticaret mal‘n‘ kendisine rahatl‘kla teslim etmiātir. O dönemde nakit
ve menkul eāyalar‘n muhafazas‘ için herhangi bir kurum mevcut olmad‘þ‘ndan,
Kureyā’ten baz‘ kimselerin ona k‘ymetli eāyalar‘n‘ emanet olarak b‘rakt‘klar‘ bilinmektedir. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu emanetlere asla ihanet etmez ve saþlam
bir āekilde sahiplerine iade ederdi. En zor anlar‘nda ve güç durumda kald‘þ‘
zamanlarda bile bu emanetlere h‘yanet etmemiātir. O kendisine emanet edilen
āey hususunda güvenilir olduþu gibi sözünde ve iāinde de güvenilir idi. Asla
vefas‘zl‘k yapmazd‘.
g- Ahlâk‘
Hz. Muhammed (s.a.s.), zeki, sakin, kendinden emin, ölçülü ve dengeli tutuma sahip, sözü dinlenir, herkes taraf‘ndan sevilen ve takdir edilen, doþruluþundan ve samimiyetinden āüphe edilmeyen bir karaktere sahipti. Meslektaālar‘n‘n
sayg‘s‘n‘ kazanm‘ā bir tacirdi. Hakbilir idi. Onunla peygamberlik öncesinde
ticarî iliākilerde bulunanlar, çok iyi bir arkadaā olduþunu, hak hususunda hat‘rgönül tan‘mad‘þ‘n‘, zerre kadar riyakarl‘k yapmad‘þ‘n‘ söylemiālerdir.52 Yalan söylemezdi. Dost-düāman herkes onun yalan söylemediþini itiraf ederdi. Akrabalar‘n‘n hakk‘n‘ gözetir, ailesiyle ilgilenir, geçimini helal yoldan kazan‘r, yetimleri
korur, muhtaçlara, zay‘f ve güçsüzlere yard‘mda bulunur, misafire ikram eder,
herkesle iyi geçinirdi.
h- Dinî Hayat‘
Hz. Muhammed (s.a.s.), kendisine vahiy gelmeden önce Arap Yar‘madas‘’nda
ve buran‘n s‘n‘rlar‘nda yayg‘n olan Yahudilik, Hristiyanl‘k ve Mecusilik gibi dinlerden hiç birine girmedi. Bu dinlerin mensuplar‘n‘n söylediklerine de yak‘nl‘k
duymad‘. Putlara tapan Mekkeli müārikler aras‘nda büyümesine ve yaāamas‘na
raþmen putperestliþe de ilgi duymad‘; putlara inanmad‘, tapmad‘, secde etmedi.
Müārik âdetlerinden hiçbirine meyletmedi. Araplar‘n takip ettiþi yolun yanl‘ā,
tapt‘klar‘ putlar‘n ve bu putlar‘n gözüne girmek için yapt‘klar‘ iālerin boā olduþunu anlam‘āt‘. Çünkü o putlar hiçbir iāe yaramayan, faydas‘ ve zarar‘ olmayan,
yaratmayan, bir belay‘ savmaya gücü yetmeyen āeylerdi.
Hz. Muhammed (s.a.s.) toplumdaki sosyal bozukluklar‘n da fark‘ndayd‘.
Kabilelerin önde gelen kiāileri olan zengin tüccarlar, akrabalar‘ aras‘nda bulunan muhtaçlara karā‘ bile geleneksel görevlerini yerine getirmekte ihmalkar
davran‘yorlard‘. Sahip olduklar‘ servetler, Mekkeli zenginleri gururlu, kibirli
ve küstah hale getirmiā, çeāitli sebeplerle güçsüz kalm‘ā kimselere karā‘ üstün51.
52.
ÿbn Sa’d, I, 156; ÿbn Seyyidinnâs, I, 116.
ÿbnü’l-Esîr, Üsd , II, 317; ÿbn Hacer, el-ÿsâbe , III, 213.
80
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 80
17.04.2012 16:04:05
Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed
lük taslamalar‘na yol açm‘āt‘. Hz. Muhammed (s.a.s.) ise k‘t imkanlar‘yla fakir,
muhtaç ve kimsesizleri kolluyordu. O, Mekke’deki sosyal bozukluklar‘n fark‘na
varm‘ā olmal‘d‘r. Bunlar onun sâlim f‘trat‘yla, vahiyden önce de kendi kendine
gözlemleyebileceþi āeylerdi.
Hz. Muhammed (s.a.s.) Allah’‘n varl‘þ‘na, birliþine ve ahiret hayat‘na inan‘yordu. Halk‘n dalalet içinde bulunduþunu görüyordu. Ancak bu konuda ne yap‘lacaþ‘n‘, toplumun āirkten nas‘l kurtulacaþ‘n‘ bilmiyor, hiçbir āey yapam‘yor,
elinden de bir āey gelmiyordu. Otuz beā yaā‘nda iken Kâbe’nin tamir ve yeniden
ināas‘ s‘ras‘nda Tek Allah’a adanm‘ā bu evin say‘s‘z putlarla doldurulmuā olmas‘, onu sarsm‘ā ve derin düāüncelere sevk etmiā olmal‘d‘r. Nitekim otuz beā
yaā‘ndan, k‘rk yaā‘nda kendisine vahiy gelinceye kadar, her y‘l Ramazan ay‘nda,
Mekke’nin kuzeydoþusunda ve Kâbe’ye yaklaā‘k 5 km. uzakl‘kta bulunan Nur
Daþ‘’ndaki Hira maþaras‘nda inzivaya çekilmeye baālam‘āt‘. Burada düāünceye
dal‘yor, Allah’‘ ve O’nun yarat‘c‘ gücünü düāünerek ibadet (tahannüs) ediyordu. Az‘þ‘ bitince evine geliyor, yiyeceþini ald‘ktan sonra tekrar maþaraya dönüyordu. Maþarada inzivâ hayat‘ sona erince Kâbe’yi tavaf ediyor ve sonra evine
geliyordu. Daha önce Hanîflerden Zeyd b. Amr b. Nüfeyl ile Abdülmuttalib b.
Hâāim’in de ayn‘ maþarada uzlete çekildikleri bilinmektedir.
81
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 81
17.04.2012 16:04:05
PEYGAMBERLÿýÿN MEKKE DÖNEMÿ
1- Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Görevlendiriliāi
Yukar‘da da aç‘kland‘þ‘ gibi Hz. Muhammed (s.a.s.) özellikle otuz beā yaā‘ndan sonra, tefekkür ve ibadetle meāgul oluyordu. Bu amaçla, Mekke’nin kuzeydoþusunda yer alan ve Kâbe’ye yaklaā‘k 5 km. uzakl‘kta bulunan Nur Daþ‘’ndaki Hira maþaras‘na1 kapan‘yordu. Devaml‘ düāünmeyi, insanlardan uzak
durmay‘, dedikodulardan kaç‘nmay‘ ve nefis murakabesi yapmay‘ al‘ākanl‘k
haline getirmiāti. Uykudayken gördüþü rüyalar gün ‘ā‘þ‘ kadar parlak ve ayd‘nl‘k oluyor, rüyada gördükleri daha sonra aynen gerçekleāiyordu. Bu durum
devam ederken, inzivâ hayat‘n‘ daha çok sevmeye ve ramazan ay‘n‘ maþarada
Hira Daþ‘n‘n Genel Görünüāü
1.
Nur Daþ‘ (Hira daþ‘ da denilmektedir) çevresindeki diþer daþlardan dik ve yüksektir. Bu özelliþi dolay‘s‘yla uzak mesafelerden görülebilmektedir. Zirvesi, ç‘k‘lmas‘ zor, ç‘plak ve kaygan
kayalardan meydana gelmektedir. Bugün yer yer t‘rman‘ā‘ kolaylaāt‘ran basamaklar yap‘lm‘ā
bulunmakla birlikte, ç‘k‘ā ve iniāler çok dikkat istemektedir. Ǒk‘ā ve iniālerin önceleri daha zor
olduþu anlaā‘lmaktad‘r. Daþ‘n Mekke’ye bakan yüzünde bulunan maþara, zirvenin yirmi metre
kadar aāaþ‘s‘nda yer almaktad‘r. Buraya maþara deniliyor, ancak asl‘nda üstüste bulunan kaya
bloklar‘ aras‘nda kalm‘ā bir boāluktur. Bu boāluk, içinde ayakta duran bir kiāinin baā‘ tavana
deþmeyecek āekilde durabileceþi kadar yükseklikte, yere uzanabileceþi kadar da geniālik ve
uzunluktad‘r. Maþara, daþa dikine ilerleyen bir girinti deþil, Mekke taraf‘na bakan uç k‘s‘mda
yer alan bir boāluktur. Ön k‘sm‘, daþ‘n kuzey kesiminde yer almakta, güneāten etkilenmeyen aç‘k bir teras‘ and‘rmaktad‘r. Maþara, bir s‘þ‘nt‘ yeri deþil, tefekküre müsait, Kâbe’nin
göründüþü, çevreye hakim konuma sahip bir mekand‘r. Krā. Fuat Günel, “Hira”, DÿA, XVIII,
121-122.
82
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 82
17.04.2012 16:04:05
Peygamberliğin Mekke Dönemi
geçirmeye baālad‘. Bazen han‘m‘ Hatice’nin de onunla birlikte gittiþi oluyordu.
Maþaraya gelen yoksullara da yan‘ndaki yiyecekten ikram ediyordu. Yiyeceþi
tükenince evine gelip yenisini ald‘ktan sonra tekrar Hira’ya dönüyordu. ÿnziva
süresi sona erince, Mekke’ye inerek Kâbe’yi tavaf ettikten sonra evine gitmeyi
al‘ākanl‘k hâline getirmiāti.
Kur’an-‘ Kerim’de peygamberliþin (bi’set) nas‘l baālad‘þ‘ konusunda ayr‘nt‘l‘
bilgi mevcut deþildir. Hadislerde ve tarih kitaplar‘nda vahyin doþru rüyalarla
(er-ru’yâ es-sâd‘ka) baālad‘þ‘ bildirilmektedir. Peygamberliþin ilk müjdeleri kabul edilen ve alt‘ ay süren bu rüyalar‘ gördüþü süre zarf‘nda Hz. Muhammed
(s.a.s.), biraz önce söylediþimiz gibi yaln‘z kalmay‘ tercih ediyor ve Hira’da
tefekküre dal‘yordu. O s‘rada k‘rk yaā‘ndayd‘. 610 y‘l‘ Ramazan ay‘n‘n 27. gecesinde2 sabaha karā‘ ibadetle meāgul olduþu s‘rada vahiy meleþi Cebrâil kendisine “Oku” emrini verdi. O zamana kadar hiç karā‘laāmad‘þ‘ ve görmediþi meleþin
heybetli görünüāü ve hitâb‘ karā‘s‘nda heyecanlanan ve korkuya kap‘lan Hz.
Muhammed (s.a.s.), āaāk‘nl‘k ve endiāe içerisinde “Ben okuma bilmem” cevab‘n‘
verdi. Onu dayanamayacaþ‘ ölçüde s‘k‘p sonra b‘rakan Cebrâil “Oku” emrini
tekrarlad‘ysa da yine “Ben okuma bilmem” karā‘l‘þ‘n‘ ald‘. Bu konuāma ayn‘ āekilde ikisi aras‘nda üç defa tekrarland‘. Cebrâil üçüncü defa ayn‘ cevab‘ ald‘ktan
ve onu tahammülü çok zor bir āekilde s‘k‘p b‘rakt‘ktan sonra Alak Sûresi’nin ilk
beā ayetini okudu. Hz. Muhammed (s.a.s.) de tekrarlad‘:
“Oku! Yaratan Rabb‘n‘n ad‘yla. O insan‘ bir “alaka”dan yaratt‘. Oku! Rabb‘n sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmay‘ öþretti. ÿnsana bilmediþini de öþretti.”3
Hz. Muhammed (s.a.s.) Kur’ân’‘n bu ilk ayetlerini Cebrâil’in öþretmesiyle
okudu, kalbine iyice yerleātirdi ve ezberledi; ancak heyecan‘ ve korkusu sürüyordu. Ald‘þ‘ vahyin etkisiyle titreyerek h‘zla evine geldi. Yataþ‘na girdi ve eāi
Hatice’ye “Beni örtünüz, beni örtünüz” dedi. Derin bir uykuya dald‘. Uyan‘nca
baā‘ndan geçenleri eāine anlatt‘ ve “Kendimden korktum” dedi. Hatice onu sakinleātirici āu sözleri söyledi: “Korkma, Allah’a yemin ederim ki, O hiç bir zaman
seni utand‘rmaz. Çünkü sen akraba hakk‘na riayet edersin, doþru konuāursun; âciz
olanlar‘n iāini yüklenirsin. Fakiri doyurur, misafiri aþ‘rlar, halka yard‘m edersin”.
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in endiāe ve korkusu mahiyetini bilmediþi bir durumla karā‘laāmas‘ndan kaynaklan‘yordu. O nedenle bunun bir cinnet alameti,
bir kehanet baālang‘c‘ olabileceþi kayg‘s‘n‘ taā‘d‘þ‘n‘ belirtiyordu.4 Eāi Hatice
onu teselli etmeye çal‘āt‘ktan sonra amcas‘n‘n oþlu Varaka b. Nevfel’e götürdü. Kaynaklarda Hz. Muhammed (s.a.s.)’i götürmeyip bizzat kendisinin gide2.
3.
4.
ÿbn Sa’d, I, 94; Belâzürî, I, 104.
Alak Sûresi 1-5.
ÿbn Sa’d I, 195; Belâzürî, I, 104.
83
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 83
17.04.2012 16:04:05
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hira Maþaras‘ndan Bir Görünüā
84
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 84
17.04.2012 16:04:05
Peygamberliğin Mekke Dönemi
rek durumu Varaka’ya anlatt‘þ‘ da kaydedilmektedir.5 Gerçekten Hz. Hatice, bu
nâzik durumda izlenebilecek en güzel yolu seçmiātir. Her āeyden evvel olay‘
gizlememiā; kendisini ve kocas‘n‘ āaāk‘nl‘k ve korku içinde ve sürüncemede
b‘rakmam‘āt‘r. Dan‘āacaþ‘ kimseyi de çok iyi seçmiātir. Varaka b. Nevfel yerine
bir baākas‘na gidebilirdi. Fakat o böyle yapmam‘āt‘r. Dan‘āmak için kendilerini
rahatlatacak ve samîmî bir āekilde yard‘mc‘ olabilecek kiāiyi seçmiātir. Çünkü Varaka, Yahudilik ve Hristiyanl‘k hakk‘nda bilgisi olan, Tevrat ve ÿncil gibi
kitaplar‘ okuyan, bunlar‘ bilen kimselerin sözlerini dinlemiā olan bir bilgindi.
Putlara tapmaktan nefret ettiþi için hak dini aramak amac‘yla Zeyd b. Amr ile
birlikte Suriye’ye gitmiāti. Onun Hristiyanl‘þ‘ kabul ettiþi de söylenmektedir.
Okuma-yazma biliyordu. Kitâb-‘ Mukaddesi çok incelemiā, onu ÿbrânîce harflerle Arapçaya çevirmiāti. Gözleri görmeyen Varaka, Hz. Muhammed (s.a.s.)’den
baā‘ndan geçenleri dinleyince āunlar‘ söyledi: “Bu gördüþün, Allah’‘n Mûsâ’ya indirdiþi Cebrâîl (Nâmûs)’dir. Keāke davet günlerinde genç olsayd‘m! Keāke kabilenin
seni yurdundan ç‘karacaþ‘ günler hayatta bulunsayd‘m.” Varaka’n‘n bu sözlerini
iāiten Hz. Muhammed (s.a.s.) “Onlar beni buradan ç‘karacaklar m‘?” diye sordu. O
da “Evet, çünkü senin getirdiþin āeyi getiren herkes, bu düāmanl‘þa uþram‘āt‘r. Eþer o
günlere yetiāirsem sana mutlaka yard‘m ederim” āeklinde cevap verdi.6
Varaka’n‘n sözleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in içini rahatlatm‘āt‘. Bu defa ayn‘
tecrübenin tekrarlanmas‘n‘ ve kendisine gelen meleþin yeniden görünmesini
istiyordu. Bu ümitle s‘k s‘k Cebrâil’le karā‘laāt‘þ‘ Hira maþaras‘na gidiyor ve onu
gözlüyordu. Fakat günler, haftalar geçtiþi halde melek gelmiyordu. Bu āekilde
aradan uzun zaman geçti. Buna “Fetretü’l-Vahiy” denir. Kaynaklar, bu bekleyiā
için birkaç günden üç y‘la kadar çeāitli süreler kaydederler. Fakat bu durumun
çok uzun müddet devam etmediþi muhakkakt‘r. Hz. Muhammed (s.a.s.) bundan rahats‘z olmuā ve endiāelenmiā; hatta Rabbi taraf‘ndan terkedildiþi zann‘na
kap‘lm‘āt‘r. Bir gün Hira daþ‘ndan evine gelirken Cebrâil’i ilk gördüþü heybetli
haliyle tekrar gördü. Daha önceki gibi korku ve heyecana kap‘larak derhal evine
koātu ve yataþ‘na girdi. Fakat melek evde bir kez daha karā‘s‘na ç‘kt‘ ve ona
āöyle hitap etti: “Ey örtünen adam, kalk ve (insanlar‘) uyar. Rabbini büyük tan‘. Elbiseni tertemiz tut. Kötü āeylerden uzak dur”.7 Bu ayet-i kerîmeler Hz. Muhammed
(s.a.s.)’e peygamberlik görevinin verildiþini; bundan böyle Allah’‘n kendisine
vahyettiklerini insanlara tebliþ edip öþreteceþini; onlar‘ Allah’‘n yoluna davet
5.
6.
7.
ÿbn Hiāâm, I, 238.
ÿbn Hiāâm, I, 233-239; ÿbn Sa’d I, 190-197; Buhârî, I, 2 vd.; Taberî, II, 298 vd.; ÿbn Abdilber,
ed-Dürer fî ÿhtisâri’l-Meþâzî ve’s-Siyer, tah. Āevki Dayf, Kahire 1966, s. 31-33; Zebîdî, Sahîh-i
Buhârî Muhtasar‘ Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, çev. Ahmed Nâim-Kâmil Miras, Ankara 1980, I, 3 vd.
Müddessir Sûresi 1-5.
85
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 85
17.04.2012 16:04:05
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
edeceþini; itaat edenleri dünya ve âhiret mutluluþu ile müjdeleyip, yüz çevirenleri cehennem azab‘yla korkutacaþ‘n‘ gösteriyordu.
2- ÿslâm’a Davet ve ÿlk Müslümanlar
Hz. Peygamber Müddessir Sûresinin nâzil olmas‘ üzerine insanlar‘ ÿslâm’a
davet etmeye baālad‘. Kaynaklar onun kendisine peygamberlik görevi verilmesinden
itibaren üç (veya dört) y‘l boyunca ÿslâm’‘ gizlice yaymaya çal‘āt‘þ‘n‘ ve aç‘kça davet
yap‘lmas‘ emredilene kadar gizli davetin devam ettiþini kaydederler.8 Bu süre zarf‘nda Hz. Peygamber tebliþini önce ailesine, sonra da dostlar‘na ve güvendiþi
kiāilere yapm‘āt‘r.
Hz. Peygamber ilk davetini han‘m‘ Hz. Hatice’ye yapt‘. Nâzil olan ayetleri
ona okudu. “Āimdi bana kim inan‘r?” deyince Hatice “Kimse inanmazsa ben inan‘r‘m” cevab‘n‘ vererek Hz. Peygamber’in peygamberliþini ilk olarak tasdik etme
āerefine nail oldu. Hz. Peygamber daha önce Cebrâil aleyhisselam‘n kendisine
öþretmiā olduþu abdest ve namaz‘ Hz. Hatice’ye öþretti. Hz. Peygamber’in k‘zlar‘ Zeyneb, Ruk‘ye ve Ümmü Gülsüm de anneleri ile ayn‘ zamanda ÿslâm’a
girdiler. Fât‘ma ise o s‘rada henüz 4-5 yaālar‘nda bir çocuktu. Hz. Hatice ve
k‘zlar‘ndan sonra, Hz. Peygamber’in evinde oturan ve o s‘ralarda henüz on veya
on bir yaā‘nda bulunan Ali b. Ebû Tâlib ile Hz. Peygamber’in azatl‘s‘ Zeyd b.
Hârise de iman ettiler.
Hz. Peygamber’i Hz. Hatice ile birlikte namaz k‘larken gören Hz. Ali bunun
mahiyetini öþrenmek isteyince, Hz. Peygamber Allah’‘n seçmiā olduþu dinin bu
olduþunu bildirdi. Onu tevhid dini ÿslâm’‘ kabule, faydas‘ ve zarar‘ olmayan
putlara tapmay‘ terketmeye davet etti. Hz. Ali önce babas‘yla istiāare etmek
istediþini söyledi. Ancak Hz. Peygamber, davetin aç‘klanmas‘ndan önce bunun
yay‘lmas‘n‘ hoā görmediþi için, gizli tutmas‘n‘ istedi. Ertesi gün Hz. Ali babas‘na dan‘āmaya gerek duymadan iman etti. Bir gün Ebû Tâlib, Hz. Peygamber’i
Hz. Hatice ve Hz. Ali ile birlikte namaz k‘larlarken gördü ve bu din hakk‘nda
bilgi istedi. Hz. Peygamber bu dinin Allah’‘n, meleklerin ve babas‘ ÿbrahim’in dini
olduþunu ve Allah’‘n kendisini elçi olarak gönderdiþini bildirdi. Ebû Tâlib’i iman
etmeye davet etti. Ebû Tâlib ise, dedelerinin dininden ve inand‘þ‘ āeylerden
vazgeçmeyeceþini ifade etti. Ancak olumsuz tepki göstermediþi gibi, hayatta
olduþu sürece onu koruyacaþ‘na dair söz de verdi.9
Aile bireylerinden sonra tebliþ s‘ras‘ yak‘n arkadaālar‘na gelmiāti. Hz.
Peygamber’in güvenilir ve sad‘k dostu Ebû Bekir onun davetine olumlu cevap
8.
9.
ÿbn Sa’d, I, 199; Belâzürî, I, 116; Taberî, II, 318, 322.
Belâzürî, I, 112-113; Taberî, II, 313.
86
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 86
17.04.2012 16:04:05
Peygamberliğin Mekke Dönemi
vererek hiç tereddüt etmeksizin iman etti. Üstelik sadece kendisi iman etmekle
de kalmad‘; yak‘n dostlar‘na, sözü geçecek kimselere Müslüman olduþunu anlatarak onlar‘ da ÿslâm dinine girmeye, Allah’a ve O’nun elçisine iman etmeye çaþ‘rd‘. ÿlk siyer yazarlar‘ndan ÿbn Hiāâm, eserinde Ebû Bekir’in daveti ile Müslüman
olan sahâbîler için özel bir bölüm ay‘rm‘āt‘r. Buna göre Osman b. Affân, Zübeyr
b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebû Vakkâs ve Talha b. Ubeydullah,
Ebû Bekir’in daveti üzerine Müslüman olmuālard‘r. Ebû Bekir bu āah‘slar‘ Hz.
Peygamber’in huzuruna götürmüā, onlar da ÿslâm’‘ kabul edip namaz k‘lm‘ālard‘r.10 Bunlardan sonra iman eden āah‘slardan baz‘lar‘ āunlard‘r: Ebû Ubeyde b.
Cerrâh, Ebû Seleme, Erkam b. Ebü’l-Erkam, Osman b. Maz’un, Ubeyde b. Hâris,
Saîd b. Zeyd ve han‘m‘ Fât‘ma bint Hattâb, Umeyr b. Ebû Vakkas, Âmir b. Ebû
Vakkas, Ayyâā b. Ebû Rebîa ve han‘m‘ Esmâ bint Selâme, Abdullah b. Mes’ud,
Habbâb b. Eret, Abdullah b. Cahā, Ebû Ahmed b. Cahā, Hâlid b. Saîd, Âmir b.
Füheyre, Ammâr b. Yâsir, Suheyb b. Sinan, Bilâl-i Habeāî, Ebû Zer el-G‘fârî...
Hz. Peygamber, tebliþe ilk baālad‘þ‘ andan itibaren kad‘n-erkek, genç-ihtiyar,
zengin-fakir, hür-köle ve mevlâ ay‘r‘m‘ yapmaks‘z‘n tüm insanlar‘ ÿslâm’a davet
etti. Nitekim ilk Müslümanlar incelendiþinde içlerinde toplumun her kesiminden fertlerin bulunduþu görülmektedir. Bunun yan‘s‘ra ilk Müslümanlar‘n genellikle gençlerden oluāan bir topluluk olduþu dikkati çekmektedir. Müslüman
olduklar‘nda birkaç kiāi elli yaā civar‘nda, birkaç kiāi otuz beā yaā‘n üzerinde,
geri kalan çoþunluk ise otuz yaā‘n alt‘nda bulunuyordu. ÿçlerinde nüfuzlu ailelere mensup hür kiāiler ve zengin ailelerin çocuklar‘ bulunduþu gibi, Kureyā’in
çeāitli kollar‘na antlaāmal‘ (halîf) olarak kat‘lm‘ā kimseler, azatl‘lar, köleler, kad‘nlar ve k‘zlar da yer al‘yordu. K‘saca ÿslâm, daha ilk tebliþ edildiþi andan
itibaren toplumun her kesimine mensup kimseler taraf‘ndan kabul görmüātür.
Bu durum ayn‘ āekilde ileriki y‘llarda da devam edecektir.
Gizli davet döneminde ÿslâm’‘ kabul edenlerin güvenilir, s‘r saklayan, sâd‘k,
putperestlikten, câhiliyenin bid’at ve sap‘kl‘klar‘ndan hoālanmayan ve hak
dine ilgi duyan kimseler olduklar‘ görülmektedir. Bu dönemde Müslümanlar
evlerinde veya tenha daþ aral‘klar‘nda abdest al‘p namaz k‘labiliyorlard‘. Hz.
Peygamber öþle ibadetini Harem-i Āerif’te yapabiliyor, geceleri burada namaz
k‘labiliyordu. Ancak Müslümanlar toplu halde ibadet edemiyor; müāriklerin
topluca bulunduklar‘ yerlerde ÿslâm’a davette bulunam‘yorlard‘; Kur’ân’‘ da
gizlice okuyorlard‘. Çünkü ÿslâm’‘ aç‘kça tebliþ ettiklerinde sald‘r‘ya uþruyorlard‘. Nitekim bir gün Hz. Peygamber, biraz sonra sözünü edeceþimiz Erkâm
b. Ebü’l-Erkam’‘n evinde Müslümanlarla sohbet ediyorken, baāta Hz. Ebû Bekir olmak üzere sahâbîler, ÿslâm’‘ müāriklere aç‘klamak üzere Kâbe’nin yan‘na
10.
ÿbn Hiāâm, I, 250 vd. Ayr‘ca bk. Taberî, II, 317.
87
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 87
17.04.2012 16:04:05
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
gitmeyi Hz. Peygamber’e teklif ettiler. Hz. Peygamber, henüz say‘lar‘n‘n yeterli
düzeye ulaāmad‘þ‘n‘ söyleyerek buna taraftar olmad‘þ‘n‘ aç‘klad‘. Fakat Hz. Ebû
Bekir’in ‘srar‘na dayanamayarak hep birlikte Harem-i āerif’e gittiler. Müārikler
orada toplanm‘ā oturuyorlard‘. Hz. Ebû Bekir cesaretle ortaya at‘larak müāriklere karā‘ konuāmaya baālad‘; putlara tapmaktan vazgeçip Allah’a ve Resûlüne
inanmak gerektiþini anlatt‘. Buna hoāgörü gösteremeyen müārikler onun üzerine
sald‘rd‘lar. Utbe b. Rebîa, Hz. Ebû Bekir’i fena bir āekilde döverek kanlar içinde
b‘rakt‘. Bu arada müārikler Hz. Peygamber’e de sald‘rd‘lar.11
Bu durum karā‘s‘nda Hz. Peygamber ÿslâm’‘ tebliþ için uygun yerin āimdilik
Erkam’‘n evi (Dârülerkâm) olduþu kanaatine vard‘. Mekke döneminde ve peygamberliþin ilk y‘llar‘nda Hz. Peygamber’in Dârülerkâm’daki faaliyetleri önemli
bir merhale teākil eder. Henüz on yedi veya on sekiz yaālar‘nda iken ÿslâm’‘
kabul eden Erkam b. Ebü’l-Erkam’a ait olan bu ev tebliþ faaliyeti için son derece
elveriāli idi. Kâbe’nin yak‘n‘nda, Safâ tepesinin eteþinde bulunuyordu. Hac ve
umre maksad‘yla d‘āar‘dan gelenlerle dikkati çekmeden burada temas kurma
imkan‘ vard‘. Ayr‘ca Mekkeli Müslümanlar da Erkam’‘n evine kolayca gelip gidebiliyorlard‘. Hz. Peygamber burada bir yandan ashâb-‘ kirâma dinî bilgiler öþretiyor; diþer yandan insanlar‘ ÿslâm’a davet ediyordu. Müslümanlara Kur’ân okuyor, onlarla birlikte namaz k‘l‘yordu. Bu evdeki faaliyetler sonucu birçok kimse
ÿslâm’‘ kabul etmiātir. Hz. Ömer burada Müslüman olanlar‘n sonuncusudur.
Dârülerkam’‘n ikametgah olarak kullan‘lmas‘ ilk Müslümanlar‘n ÿslâm’‘ kabul
tarihlerine bir esas teākil etmiātir. Nitekim kaynaklarda sahâbîlerin Müslüman
oluālar‘, Resûlullah’‘n “Dârülerkam’a girmesinden önce”, “Darülerkam’da iken” ve
“Dârülerkam’dan sonra” āeklinde tarihlendirilmiātir. Hz. Peygamber, nübüvvetin
6. y‘l‘nda Zilhicce ay‘nda Hz. Ömer’in Müslüman olmas‘yla Dârülerkam’dan
ayr‘lm‘āt‘r.
Hz. Peygamber, “En yak‘n akraban‘ uyar”12 ve “Ey Muhammed! Art‘k emrolunan‘ aç‘kça ortaya koy. Puta tapanlara ald‘r‘ā etme”13 âyetlerinin nâzil olmas‘ üzerine
aç‘kça ÿslâm’a davet etmeye, önce yak‘n akrabalar‘ndan baālamak üzere tüm
Kureyā’e, daha sonra da diþer kabilelere tebliþde bulunmaya baālad‘.
Āuarâ Sûresinde, aç‘kça en yak‘n akrabas‘n‘ uyarmas‘ emrediliyordu. Āüphe
yok ki bu, diþer insanlara topluca ulaāabilmesi için bir basamak teākil edecekti.
Bu âyetin nâzil olmas‘ üzerine Hz. Peygamber bir ziyafet tertipleyerek yak‘n
akrabalar‘ndan k‘rk veya k‘rk beā kiāiyi evine davet etti. Yemekten sonra amcas‘
Ebû Leheb, onun konuāmas‘na f‘rsat vermeden ileri at‘larak söze baālad‘ ve “...
11.
12.
13.
ÿbrahim Sar‘çam, Hz. Ebû Bekir, Ankara 1996, s. 13-14.
Āuarâ Sûresi 214.
Hicr Sûresi 94.
88
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 88
17.04.2012 16:04:05
Peygamberliğin Mekke Dönemi
Kabilesine senin getirdiþin gibi kötü (!) bir āey getiren kimse görmedim” diyerek onu
susturdu. Hz. Peygamber maksad‘n‘ anlatamadan topluluk daþ‘ld‘. Ebû Leheb’in
bu davran‘ā‘ Hz. Peygamber’in gücüne gitti. Bir kaç gün sonra bir toplant‘ daha
tertipledi. Bu toplant‘da “Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yard‘m
talep eder, O’na inan‘r, O’na dayan‘r‘m . Allah’tan baāka ilah bulunmad‘þ‘na āehadet
ederim. O birdir, eāi ve benzeri yoktur.” diyerek söze baālad‘. Kendilerine yalan söylemeyeceþini, kendilerini aldatmayacaþ‘n‘ vurgulayarak sözlerine āöyle devam
etti: “Allah öyle bir Allah’t‘r ki, O’ndan baāka ilah yoktur. Hiç āüphesiz ben, özellikle
size ve genel olarak bütün insanlara Allah’‘n elçisiyim. Allah’a andolsun ki, siz uykuya
dald‘þ‘n‘z gibi öleceksiniz. Uykudan uyand‘þ‘n‘z gibi de diriltileceksiniz. Yapt‘klar‘n‘zdan hesaba çekileceksiniz. ÿyiliklerinizin karā‘l‘þ‘nda iyilik, kötülüklerinizin karā‘l‘þ‘nda da ceza göreceksiniz. Cennet de cehennem de ebedîdir. ÿlk uyard‘þ‘m da sizlersiniz.”
Hz. Peygamber’in konuāmas‘ndan sonra amcas‘ Ebû Tâlib, onun sözlerini
güzel bulduþunu belirterek, emrolunduþu üzere görevine devam etmesini söyledi; onu koruyup destekleyeceþini bildirdi; ancak kendisinin atalar‘n‘n dininden
ayr‘lamayacaþ‘n‘ ifade etti. Diþer amcas‘ Ebû Leheb ise, bunun kötü(!) bir āey
olduþunu söyleyerek akrabalar‘n‘n onun faaliyetine engel olmalar‘n‘ istedi; āayet onun davetini kabul ederlerse zillete maruz kalacaklar‘n‘, himaye ederlerse
öldürüleceklerini söyledi. Ebû Tâlib tekrar söz alarak, saþ olduklar‘ müddetçe
onu koruyacaklar‘n‘ ifade etti. Hz. Peygamber’in halas‘ Safiye, Ebû Leheb’e karā‘
ç‘karak davran‘ā‘n‘n hoā olmad‘þ‘n‘ aç‘klad‘. Ebû Tâlib de Safiye’yi destekledi.
Hz. Ali de Hz. Peygamber’i destekleyeceþini söyledi. Onun henüz bir çocuk
olmas‘ dolay‘s‘yla davetliler gülüātüler ve daha sonra daþ‘ld‘lar. Bu toplant‘da
Ebû Tâlib’in oþlu Câfer ve Muttaliboþullar‘ndan Ubeyde b. Hâris ÿslâmiyet’i
kabul etti.
Peygamberimiz ÿslâm’‘ tüm Mekkelilere tebliþe karar verdi. Safâ tepesine ç‘karak “Ey Kureyā topluluþu !” diye seslendi. Kureyā kabilesi toplan‘nca, “Āayet
size āu daþ‘n eteþinde bir süvari birliþi var desem bana inan‘r m‘s‘n‘z?” diye sordu.
“Evet, senin yalan söylediþini görmedik” cevab‘n‘ ald‘. Bunun üzerine āunlar‘ söyledi: “Öyleyse ben büyük bir azaba dûçâr olacaþ‘n‘z‘ size haber veriyorum. Abdülmuttaliboþullar‘! Abdümenâfoþullar‘! Zühreoþullar‘!... Allah bana en yak‘n akrabam‘
uyarmam‘ emretti. Siz “Allah’tan baāka ilah yoktur” demedikçe benim size ne dünyada
ve ne de ahirette bir faydam dokunur”. Hz. Peygamber sözlerini bitirir bitirmez,
Ebû Leheb ayaþa kalkarak “Helak olas‘ca! Bizi bunun için mi toplad‘n?” diye tepki
gösterdi.14
Böylece Hz. Peygamber ÿslâm’‘ tüm Mekkelilere tebliþ etmiā oluyordu. Daha
sonra Mekke d‘ā‘ndaki kabilelere de tebliþ etmeye baālad‘. Gerçi çeāitli vesileler14.
ÿbn Sa’d, I, 200.
89
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 89
17.04.2012 16:04:05
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Mekke’de Ebû Kübeys Daþ‘ ve Safâ’dan Bir Görünüā
le Mekke’ye gelen āah‘slar vas‘tas‘yla ÿslâm, Mekke d‘ā‘nda da tan‘nm‘āt‘. Hatta
civar kabilelerden tek tük Müslüman olanlar vard‘. Ama Hz. Peygamber ÿslâm’‘
daha geniā kitlelere yayabilmek için Mekke çevresinde kurulan Ukâz, Mecenne
ve Zülmecâz gibi panay‘rlar‘ dolaāarak buralara ticaret maksad‘yla gelen Arap
kabilelerine ve hac‘lara, ÿslâm’‘ anlat‘yordu. ÿbn Sa’d, Hz. Peygamber’in, peygamberliþin dördüncü y‘l‘ndan itibaren aç‘k davet yürüttüþünü ve bunun on
y‘l sürdüþünü kaydeder.15 Kinde, Kelb, Hanîfe, Âmir b. Sa’saa, Muhârib, Fezâre,
Gassân, Süleym, Abs, Uzre, Āeyban......, Hz. Peygamber’in uþray‘p ÿslâm’‘ tebliþ ettiþi kabilelerden baāl‘calar‘d‘r. Hz. Peygamber’in Mekke’de hem Kureyā’e
ve hem de diþer kabilelere bu āekilde ÿslâm’‘ anlatmas‘ hicrete kadar devam
etmiātir. O, daha sonra Taif’te oturan Sakîf kabilesine de gidecektir. Ebû Leheb,
Hz. Peygamber’i her yerde takip ederek sözlerini yalanl‘yor, onun bir sihirbaz
ve yalanc‘ olduþunu, kabilesini birbirine düāürdüþünü, bu yüzden sözlerine
itibar edilmemesi gerektiþini söylüyordu. Diþer Kureyā müārikleri de sürekli
olarak ÿslâm’‘n yay‘lmas‘n‘ engellemeye çal‘ā‘yorlard‘. Deþiāik kabilelerin farkl‘
tepkileri oluyordu. Kimisi kaba, kimisi kibar, baz‘s‘ kaçamak ve baz‘s‘ dolayl‘
bir āekilde karā‘l‘k veriyordu. Ama sonuç daima olumsuzdu. Baz‘lar‘n‘n poli15.
ÿbn Sa’d, I, 216.
90
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 90
17.04.2012 16:04:05
Peygamberliğin Mekke Dönemi
tik nedenlerle, örneþin Kureyā’ten çekindikleri için ret cevab‘ vermeleri dikkat
çekicidir. Nitekim Evs kabilesinden Enes b. Râfi’, “Biz Kureyāle ittifak yapmak
maksad‘yla buraya geldik. Kureyā’e düāman olarak geri dönemeyiz”16 demiātir. Fakat
kendisine tak‘n‘lan tav‘r ne olursa olsun Hz. Peygamber sebatla, ümitsizliþe kap‘lmadan, azimle yoluna devam ediyor, her f‘rsatta davetini tekrarl‘yordu. Medine döneminde çeāitli kabileleri ÿslâm’a davet üzerinde ileride ayr‘ca durulacakt‘r.
3- Müāriklerin Tepkisi
Hz. Peygamber’in üç y‘l kadar gizli ve daha sonra da aç‘k olarak sürdürdüþü
faaliyetler esnas‘nda Mekke müārikleri Resûlullah’‘n ÿslâm’a davetine ve insanlara Allah’‘n baz‘ emirlerini bildirmesine pek karā‘ ç‘kmam‘ālar, onunla tart‘āmaya
girmemiālerdi. Ancak Hz. Peygamber onlar‘n putlar‘n‘ kötülemeye, putperestliþin aleyhinde konuāmaya ve putperest olarak ölen babalar‘n‘n dalâlette ve
cehennemlik olduþunu söylemeye baālay‘nca müārikler onun peygamberliþini
büyük bir tehlike (!) olarak kabul etmeye, kendisine çatmaya, karā‘ gelmeye ve
düāmanca davranmaya baālad‘lar.17 Özellikle putlar‘n ve putperestlerin cehenneme yak‘t olacaklar‘n‘ bildiren âyet-i kerîmeler nâzil olunca ve Hz. Peygamber
bu âyetleri sürekli okuyunca düāmanl‘klar‘n‘ art‘rd‘lar. Bu âyet-i kerîmelerin
meâli āöyledir: “Siz ve Allah’‘n d‘ā‘nda tapt‘þ‘n‘z āeyler cehennem yak‘t‘s‘n‘z. Siz
oraya gireceksiniz. Eþer onlar birer tanr‘ olsalard‘ cehenneme girmezlerdi. Halbuki
hepsi (tapanlar da tap‘lanlar da) orada ebedî kalacaklard‘r. Orada onlara inim inim
inlemek düāer. Yine onlar orada duymazlar.”18
Müārikler, Hz. Peygamber’in davetini engellemek için her türlü yola baāvurdular. Önceleri Hz. Peygamber’le ve Müslümanlarla alay ediyorlard‘. Peygamberimiz bir topluluþun yan‘ndan geçerken birbirlerine iāaret ederek “ÿāte Abdülmuttaliboþullar‘n‘n kendisiyle gökten konuāulan oþlu”19 diyorlard‘. Bunun d‘ā‘nda, onu
çok iyi tan‘d‘klar‘ halde mecnûn, kâhin, sihirbaz ve āâir gibi sözlerle kendisine
iftira ediyorlard‘. Vahiyler hakk‘nda da ne diyeceklerini āaā‘rm‘ālard‘. “Kur’ân’‘
ona ancak bir insan öþretiyor”20 diyorlard‘. Öþrettiþini iddia ettikleri kiāi de, Hz.
Peygamber’in zaman zaman yan‘na gidip oturduþu Cebr adl‘, kendisi Hristiyan olan, Arapçay‘ da doþrudürüst bilmeyen yabanc‘ bir köle idi.21 Kur’ân-‘
Kerim’de, “Kendisine nisbet edilen bu āahs‘n dilinin yabanc‘ olduþu, halbuki Kur’ân’‘n
16.
17.
18.
19.
20.
21.
Belâzürî,I, 238.
ÿbn Sa’d, I, 199; Belâzürî, I, 116; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 36.
Enbiyâ Sûresi 98-100.
ÿbn Sa’d, I, 199; Belâzürî, I, 115.
Nahl Suresi 103.
ÿbn Hiāâm, I, 393.
91
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 91
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
apaç‘k bir Arapça olduþu”22 belirtilmekte; böylece müāriklerin iddialar‘ reddedilmektedir. Müārikler ayr‘ca, Hz. Peygamber’in (hâāâ) “Öþretilmiā bir deli”23, vahiylerin ise, “Karmakar‘ā‘k rüyalar, uydurma sözler, āiir”24, “Büyü”25, “Peygamber’in
uydurduþu bir yalan ve baāka bir zümrenin bu konuda kendisine yard‘m ettiþi”26,
“Baākas‘na yazd‘r‘p da kendisine sabah akāam okunmakta olan masallar”27 olduþu
āeklinde birbirinden farkl‘ ve tutars‘z iddialarda bulunuyorlard‘. Bütün bu iftiralar karā‘s‘nda, nâzil olan vahiylerde, Kur’an-‘ Kerim’in uydurulduþu iddialar‘na
āiddetle karā‘ ç‘k‘lm‘ā; onun beāer sözü deþil, bilakis insanlar‘n benzerini getiremedikleri ilâhî bir kelam olduþu ‘srarla vurgulanm‘āt‘r. Müārikler, eþer güçleri
yetiyorsa, ona benzer bir kitap ortaya koymaya davet edilmiālerdir; ancak bunu
yerine getiremeyecekleri de ifade edilerek kendilerine meydan okunmuātur.28
Kur’an-‘ Kerim’de ayr‘ca onun kâhin ve mecnun olmad‘þ‘29 da kesin bir āekilde
ifade edilmiātir.
Kureyā’in düāmanl‘þ‘, sözlü hakaret, dövmek, boykot, iākence ve hatta öldürmeye kadar varan boyutlarda devam etti. En fazla bask‘ya maruz kalanlar, köleler ve himaye edecek kimseleri olmayan Müslümanlard‘. Müārikler,
hür ve itibarl‘ kimseleri pek fazla rahats‘z edemedikleri için h‘nçlar‘n‘ köle ve
câriyelerden al‘yorlard‘. ÿslâm’‘ kabul ettikleri için iākence gören kölelerden birisi Habbâb b. Eret idi. Ona bazen k‘zg‘n taālar üzerinde iākence edilirdi. ÿākence
izleri ömrünün sonuna kadar onun s‘rt‘nda kalm‘āt‘r. Cumah’tan Ümeyye b.
Halef, kölesi Bilal-i Habeāî’yi k‘zg‘n güneā alt‘nda s‘rt üstü yat‘r‘r, büyük bir
kaya parças‘n‘ göþsü üstüne koydurur, sonra da ÿslâm’dan vazgeçmeye, Lât ve
Uzzâ’ya tapmaya zorlard‘. ÿākence görenler aras‘nda Bilal’in annesi Hamâme de
bulunuyordu. Mahzumoþullar‘n‘n kölesi Ammâr’‘n babas‘ Yâsir ile annesi Sümeyye iākence sonucu öldürülürken, Ammâr da aþ‘r iākencelere tabi tutuldu.
Müārikler onu bay‘l‘ncaya kadar dövüyorlard‘. Ebû Fükeyhe’nin ayaþ‘na bir ip
takarak çak‘llar‘n üzerinde sürüklüyorlard‘. Lübeyne’yi āiddetli bir āekilde dövüyorlard‘. Efendileri Müslümanl‘þ‘ kabul etmediþi müddetçe bu çaresiz insanlar‘n ya dinlerinden dönmek veya bir iyiliksever taraf‘ndan sat‘n al‘n‘p serbest
b‘rak‘lmaktan baāka çareleri yoktu. Nihayet Hz. Ebû Bekir onlar‘n imdad‘na
yetiāti. Çok say‘da Müslüman köle ve cariyeyi sahiplerine büyük miktarda para22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
Nahl Suresi 103.
Duhân Sûresi 13.
Enbiyâ Sûresi 5.
En’âm Sûresi 7.
Furkân Sûresi 4.
Furkân Sûresi 5.
Yûnus Sûresi 38-39; Hûd Sûresi 13; ÿsrâ Sûresi 88.
Tûr Sûresi 29; Nûn Sûresi 2.
92
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 92
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
lar ödeyerek sat‘n ald‘ ve sonra hürriyetlerini baþ‘ālad‘. Bilâl-i Habeāî ve annesi
Hamâme, Âmir b. Füheyre, Ubeys, Ümmü Ubeys, Ebû Fükeyhe, Zinnîre, Nehdiye ve Lübeyne Hz. Ebû Bekir’in kurtard‘þ‘ sahâbîler aras‘ndad‘r.30
Müslüman köle ve cariyelerin d‘ā‘nda, bizzat Hz. Peygamber ve Kureyā’e
mensup Müslümanlar da sald‘r‘ ve iākenceye maruz kal‘yorlard‘. Nitekim Hz.
Ebû Bekir, yukar‘da iāaret ettiþimiz gibi Utbe b. Rebîa taraf‘ndan Kâbe’nin yan‘nda fecî bir āekilde dövülmüātü. Hâlid b. Saîd babas‘ taraf‘ndan önce dövülmüā, daha sonra hapse at‘larak aç ve susuz b‘rak‘lm‘āt‘. Hakem b. Ebü’l-Âsî,
yeþeni Osman b. Affan’‘n ellerini ve ayaklar‘n‘ baþlam‘āt‘. Talha b. Ubeydullah
ve Zübeyr b. Avvam da kendi ailelerine mensup āah‘slar taraf‘ndan iākenceye
tâbi tutulmuālard‘. Ancak bütün bu iākenceler ve bask‘lar bir tek Müslüman‘
bile ÿslâm’dan vazgeçirememiāti.
Müārikler bizzat Hz. Peygamber’i de rahats‘z ediyorlar ve hatta ona iākence yap‘yorlard‘. Ukbe b. Ebû Muayt, Übey b. Halef’in k‘āk‘rtmas‘yla Hz.
Peygamber’e hakaret etmiā; Ebû Cehil’in teāvikiyle de bir deve iākembesi getirip secdede iken iki omuzunun üzerine koymuātu. Ukbe, bir defas‘nda, namaz
k‘larken onu üzerindeki atk‘s‘yla boþmaya teāebbüs etmiā, onu bu durumdan
Hz. Ebû Bekir kurtarm‘āt‘.31 Yine bir gün secdede iken boynuna basm‘āt‘. ÿbn
Abdilber’in verdiþi bilgiye göre müārikler bir defas‘nda Hz. Peygamber’i bay‘lt‘ncaya kadar dövmüāler, Hz. Ebû Bekir “Yaz‘klar olsun size! Rabbim Allaht‘r
dediþi ve size Rabbinizden beyyineler getirdiþi için adam‘ öldürecek misiniz”? diyerek
onlara ç‘k‘ām‘āt‘r. Bunun üzerine müārikler Hz. Ebû Bekir’i mecnunlukla suçlam‘ālard‘r.32 Hz. Peygamber’in amcas‘ Ebû Leheb ve kar‘s‘ Ümmü Cemîl, onun
en āiddetli muhalifi idiler. Ebû Leheb, kap‘s‘n‘n önüne necaset koyar, Ümmü
Cemîl de toplad‘þ‘ dikenleri gece vakti geçeceþi yola atard‘. Bunun üzerine Tebbet Sûresi nazil olmuātur.33 Ebû Leheb, Ebû Cehil, Velîd b. Muþîre, Âs b. Vâil,
Nadr b. Hâris, Ebû Uhayha, Ukbe b. Ebî Muayt, Utbe b. Rebîa, Āeybe b. Rebîa,
Ümmü Cemîl, Ümeyye b. Halef ve Übey b. Halef, Mekkelilerden ÿslâm düāman‘
olanlar‘n en meāhurlar‘d‘r.34
Sald‘r‘ ve iākencelerin yan‘nda Mekke müārikleri ÿslâm’‘n yay‘lmas‘na engel olmak için tüm güçleriyle çal‘ā‘yorlar ve çeāitli metotlar takip ediyorlard‘.
Meselâ, Kureyā kabileleri, hac yapmak amac‘yla d‘āar‘dan Mekke’ye gelenlerin
30.
31.
32.
33.
34.
Mekke döneminde müāriklerin müslümanlara uygulad‘klar‘ iākenceler için bk. ÿbn ÿshak, s.
169-177; Belâzürî, I, 156-198; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 41-43.
Taberî, II, 333.
ÿbn Abdilber, Dürer, s. 43; krā. Taberî, II, 333.
Belâzürî, s. 122.
Mekke döneminde Hz. Peygamber’e muhâlefet eden müāriklerin biyoþrafileri için bk. Belâzürî,
I, s. 125 vd.; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 44-47.
93
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 93
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Peygamber’le konuāup görüāmelerine engel olmak için aralar‘nda Mekke’nin
yollar‘n‘ taksim etmiālerdi. Tarihçi ÿbn Habîb’in verdiþi bilgiye göre çeāitli kabilelere mensup on yedi kiāiden oluāan bir ekip, yollar‘ tutarak ziyaretçileri karā‘larlar, Hz. Peygamber’i soranlara “O mecnundur, āâirdir, sihirbazd‘r” gibi kötüleyici
sözler söyleyerek hac‘lar‘n kendisiyle konuāmas‘na engel olmaya çal‘ā‘rlard‘.35
Ancak bütün bu engellemeler, müārikler için bir fayda saþlamam‘ā ve tersine
ÿslâm’‘n lehine geliāmelere vesile olmuātur. Zira müāriklerin tüm çabalar‘na raþmen ziyaretçilerden Hz. Peygamber’le görüāüp ÿslâm’a girenler oluyordu. Bunlardan D‘mâd b. Sa’lebe’nin ÿslâm’‘ kabul ediāi son derece ilgi çekicidir. Ezd-i
Āenûe kabilesinin baākan‘ olan D‘mâd, umre maksad‘yla Mekke’ye gelmiāti.
Kureyā müāriklerinin Hz. Muhammed (s.a.s.)’in akl‘n‘ kaybettiþini söylediklerini duyunca, onu tedavi etmeyi düāündü. Hz. Peygamber’e gelerek, āayet isterse kendisini iyileātirebileceþini söyledi. Bu teklif üzerine Hz. Peygamber āu
ifadelerle ona cevap vermeye baālad‘: “Āüphesiz ki hamd Allah’a mahsustur. O’na
hamdeder, O’ndan yard‘m isteriz. Allah kime hidayet verirse, onu āaā‘rtacak yoktur.
Kimi āaā‘rt‘rsa, onu da hidayete erdirecek yoktur. Ben, Allah’tan baāka ilah bulunmad‘þ‘na, Muhammed’in de O’nun kulu ve elçisi olduþuna āâhitlik ederim. Bundan sonra...”. Hz. Peygamber henüz cevab‘n‘ tamamlamadan, D‘mâd, heyecanla onun
sözünü keserek, söylediklerini üç defa tekrarlatt‘. Daha sonra da duyduþu bu
sözler hakk‘nda āu deþerlendirmeyi yapt‘: “Bu sözün bir benzerini hiç duymad‘m;
kâhinlerin, sihirbazlar‘n, āairlerin sözlerini iāittim, ama bunun gibisini iāitmedim. Bu
sözler coākun denizleri bile coāturur”. D‘mâd, ard‘ndan hemen kelime-i āehadet
getirdi ve müslüman oldu. Hz. Peygamber’e kendisi ve kabilesi ad‘na bîat etti.36
Devs kabilesinin ileri gelenlerinden āair Tufeyl b. Amr Mekke’ye gelir. Müārikler hemen yan‘na gelerek, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in davetinden ve kötülüþünden (!) bahsederler; onun aleyhine konuāurlar ve durumun ciddi boyutlara
ulaāt‘þ‘n‘ söylerler. Kendi baālar‘na gelenin Tufeyl’in ve kabilesinin baā‘na gelmesinden korktuklar‘n‘ dile getirirler. Bunun için onunla konuāmamas‘n‘ ve
sözlerini dinlememesini isterler. Bu husus üzerinde o kadar fazla dururlar ki,
Tufeyl b. Amr, Hz. Peygamber’den bir āey dinlememeye, onunla konuāmamaya
kesin karar verir. ÿstemiyerek de olsa onun baz‘ sözlerinin kulaþ‘na gitmemesi
için, Harem-i Āerif’e giderken kulaklar‘na pamuk t‘kar ve bu āekilde Kâbe’nin
yan‘na var‘r. Tam bu s‘rada orada namaz k‘lan Hz. Peygamber’in yan‘na yaklaā‘r.
Bu arada onun okuduklar‘ndan bir söz iāitir. Kendi kendine, kendisinin ak‘ll‘
bir āair olduþunu, güzeli çirkinden ay‘rt edebildiþini, āayet Hz. Muhammed
(s.a.s.)’in tebliþ ettiþi āey güzelse kabul edebileceþini, çirkinse reddedeceþini dü35.
36.
ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 160.
ÿbn Sa’d, IV, 241; Müslim, I, 593-594.
94
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 94
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
āünür. Namaz‘n‘ bitirip evine giden Peygamber’i takip eder ve baā‘ndan geçenleri ona anlat‘r. Hz. Peygamber kendisine ÿslâm’‘ anlat‘r; Kur’an okur. Kur’ân’‘n
üslûbunun güzelliþi ve dinlediþi hususlar‘n muhtevas‘ Tufeyl’in hoāuna gider.
ÿslâmiyet’i kabul ederek yurduna döner; ailesinin ve kabilesinden baz‘ kimselerin müslüman olmas‘n‘ saþlar.37
4- Müāriklerin Uzlaāma Teklifleri
Kureyā müārikleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in azim ve sebatla insanlar‘ ÿslâm’a
davet ettiþini görünce, ona engel olmas‘ veya himayeden vazgeçmesi için amcas‘ Ebû Tâlib’e müracaat etmeye karar verdiler. ÿbn Hiāam, Kureyālilerin Ebû
Tâlib’e bu maksatla üç defa baāvurduklar‘n‘ kaydetmekte ve ilk müracaat‘ yapan
on kiāilik heyetin isimlerini vermektedir. Bu heyet Ebû Tâlib’e giderek āunlar‘
söylemiātir: “Ebû Tâlib! Yeþenin tanr‘lar‘m‘za hakaret etti. Dinimizi kötüledi. Bizim
ak‘ls‘z olduþumuzu babalar‘m‘z‘n, dedelerimizin eþri yolda gitmiā olduklar‘n‘ söyledi.
Āimdi sen ya onu bunlar‘ yapmaktan vazgeçir; yahut himayeden vazgeç...”. Ebû Tâlib
bu heyeti tatl‘ dille baā‘ndan savd‘. ÿlk müracaatlar‘ndan istedikleri sonucu elde
edemeyen müārikler Ebû Tâlib’e ikinci defa baāvurarak art‘k yeþeninin sözlerine
katlanamayacaklar‘n‘, ya davas‘ndan vazgeçirmesini veya onu himayeden vazgeçmesini, aksi takdirde kendisine karā‘ da cephe alacaklar‘n‘ tehdit edercesine
söylediler. Ebû Tâlib bu defa Hz. Muhammed (s.a.s.)’i çaþ‘rarak Kureyālilerin
kendilerine söylediklerini bildirdi. Davas‘ndan vazgeçmesini, art‘k meselenin
kendisinin de alt‘ndan kalkamayacaþ‘ noktaya geldiþini ifade etti. Bunu duyan
Hz. Peygamber amcas‘n‘n kendini koruma hususunda fikir deþiātirdiþini sanarak “Bu iāten vazgeçmem için güneāi saþ elime, ay‘ da sol elime verseler dahi Allah bu
dini üstün k‘l‘ncaya kadar veya ben ölünceye kadar vazgeçmeyeceþim” deyip ayaþa
kalkt‘ ve yürüdü. Buna üzülen Ebû Tâlib “Yeþenim! Git, istediþini söyle. Allah’a
andolsun ki seni asla onlara teslim etmem” dedi.38
Müārikler, Ebû Tâlib’in Resûlullah’a yard‘m ettiþini ve onu himayeden vazgeçmeyeceþini, kendilerine onu teslim etmeyeceþini; hatta gerekirse onlardan
ayr‘lacaþ‘n‘ anlad‘klar‘ zaman, Velid b. Muþîre’nin oþlu Umâre’yi yanlar‘na alarak Ebû Tâlib’e götürdüler. Genç ve yak‘ā‘kl‘ olan Umâre’yi Hz. Peygamber’le
deþiātirmek istediler ve Ebû Tâlib’e āu acaip teklifte bulundular: “Ebû Tâlib!
ÿāte Kureyā kabilesinin en kuvvetli ve en yak‘ā‘kl‘ genci olan Umâre b. Velîd. Onu al,
zekâs‘ndan ve gücünden istifade et, onu evlat edin, senin olsun. Buna karā‘l‘k, senin
ve dedelerinin dinine karā‘ gelen ve kavminin birliþini bozan, āu yeþenini bize teslim
et, onu öldürelim. ÿāte sana adam yerine bir adam veriyoruz”. Onlar‘n bu gülünç
37.
38.
ÿbn Hiāâm, I, 382-385; ÿbn Sa’d, IV, 237-240.
ÿbn Hiāâm, I, 265-266; Ayr‘ca bk. Taberî, II, 323 vd.
95
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 95
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ve aldat‘c‘ tekliflerine Ebû Tâlib āu sert cevab‘ verdi: “Allah’a yemin ederim ki siz
bana çok kötü bir teklifte bulunuyorsunuz! Nas‘l olur? Siz oþlunuzu, sizin için beslemem karā‘l‘þ‘nda bana veriyorsunuz; benimkini ise öldürmek için istiyorsunuz, öyle
mi? Bu asla olmaz”.39
Müārikler bizzat Hz. Peygamber’in kendisine baāvurarak da baz‘ tekliflerde
bulundular. Bir defas‘nda Utbe b. Rebîa tek baā‘na, bir baāka zaman da heyet
halinde ona baāvurarak, bu hareketiyle mal istiyorsa mal vermeyi, saltanat istiyorsa kendisini baākan yapmay‘, hasta ise tedavi ettirmeyi önerdiler. Fakat Hz.
Muhammed (s.a.s.), gayesinin bunlar olmad‘þ‘n‘, Allah taraf‘ndan kendisine
verilen peygamberlik görevini yerine getirdiþini ve bu uþurda her āeye katlanacaþ‘n‘ bildirdi.40 Bundan bir sonuç alamayan müārikler, “Biz senin ibadet ettiþine
ibadet edelim, sen de bizim tapt‘klar‘m‘za tap” āeklinde bir teklif daha götürdüler.41
Bunun üzerine Kâfirûn Sûresi nâzil oldu. Bu sûrenin meâli āöyledir: “De ki: Ey
kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklar‘n‘za tapmam. Siz de benim tapt‘þ‘ma tapm‘yorsunuz. Ben de sizin tapt‘klar‘n‘za asla tapacak deþilim. Evet, siz de benim tapt‘þ‘ma
tap‘yor deþilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de banad‘r.”42
5- Muhalefet Sebepleri
Kur’ân-‘ Kerim, insanlar‘ Allah’‘n birliþine inanmaya ve sadece ona ibadet
etmeye çaþ‘r‘yor, putlar‘ ve putperestliþi kötülüyor, onlar‘n ne fayda ve ne de
zarar verdiþini aç‘kl‘yordu. Bu âyetlerden baz‘lar‘ āunlard‘r: “Siz, Allah’‘ b‘rak‘p birtak‘m putlara tap‘yorsunuz, as‘ls‘z sözler uyduruyorsunuz.” 43 “Onlar Allah’‘
b‘rak‘p kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebilecek āeylere tap‘yorlar.”44 Yine
Kur’an-‘ Kerim, putlar‘n ve putperestlerin cehenneme yak‘t olacaklar‘n‘ bildiriyordu: “Siz ve Allah’‘n d‘ā‘nda tapt‘þ‘n‘z āeyler cehennem yak‘t‘s‘n‘z....”45 Ayn‘
zamanda meleklere ve cinlere tapanlar‘ eleātiriyor, insanlar‘n ve cinlerin Allah’a
ibadet etmek için yarat‘ld‘klar‘n‘ aç‘kl‘yordu. K‘sacas‘, müāriklerin tüm bât‘l
inanç ve ibadetlerine karā‘ ç‘k‘yor, kendilerini tevhide davet ediyordu. Onlar ise,
atalar‘ndan miras olarak devrald‘klar‘ inanç, tap‘nma ve gelenekleri terketmek
istemiyorlard‘.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
45.
ÿbn Hiāâm, I, 266-277; ÿbn Sa’d, I, 201-203; Taberî, II, 326-327.
ÿbn Hiāâm, I, 293-295.
ÿbn Hiāâm, I, 362; Taberî, II, 337.
Kâfirûn Sûresi 1-6.
Ankebût Sûresi 17.
Yûnus Sûresi 18; Furkân Sûresi 55.
Enbiyâ Sûresi 98.
96
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 96
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
Kâbe, tüm Araplar taraf‘ndan kutsal mekan olarak kabul ve ziyaret edildiþi için, Mekke müārikleri, burada bütün Araplar‘n hakk‘ olduþunu düāünüyorlard‘. Onlar, Kur’ân’‘n ifadesiyle, Hz. Peygamber’e “Biz seninle beraber doþru yola uyarsak, yurdumuzdan at‘l‘r‘z”46 diyerek, ÿslâm’‘ kabul ettikleri takdirde
Mekke’den sürülme tehlikesiyle karā‘ karā‘ya kalabileceklerini, bahane olarak,
dile getiriyorlard‘. Fakat Allah Teâlâ, onlar‘n bu iddias‘n‘, “Biz onlar‘, kendi kat‘m‘zdan bir r‘z‘k olarak her āeyin ürünlerinin toplan‘p getirildiþi, güvenli, dokunulmaz
bir yere yerleātirmedik mi? Fakat onlar‘n çoþu bilmezler”47 buyurarak eleātirmektedir.
Kureyā müārikleri putperestliþin y‘k‘lmas‘yla bütün Arap kabileleri nezdinde
elde etmiā olduklar‘ dinî üstünlüþün ve ticârî menfaatlerin ellerinden gitmesinden endiāe duyuyorlard‘. Ayr‘ca put imal edip Kâbe’ye gelenlere satanlar vard‘.
ÿslâm’‘n bunu haram k‘lmas‘na put ticareti yapanlar fena halde k‘z‘yorlard‘.
Araplar, kültürel geleneþin taā‘y‘c‘s‘ olarak kabul ettikleri ‘atalar’dan intikal eden örf, adet ve geleneklere büyük önem veriyorlard‘. Kureyāliler için de
putperestlik, korunmas‘ gereken bir deþerdi. Babalar‘n‘ belli bir dine inanm‘ā
olarak bulduklar‘n‘ ve kendileri için de en ak‘ll‘ca yolun babalar‘n‘n geleneþini
sürdürmek olduþunu s‘k s‘k söylüyorlar, kendi tutucu davran‘ālar‘n‘ hakl‘ ç‘karmak için babalar‘n‘n geleneklerini ileri sürüyorlard‘. Dolay‘s‘yla atalar‘ taklit,
gerek inanç ve gerekse ibadet ve yaāama tarzlar‘nda müārikler için vazgeçilmez bir esast‘. Muhalifler, ÿslâm’‘ atalar‘n‘n yoluna, yani geleneksel davran‘ā
ve inançlara sald‘r‘ olarak görüyorlard‘. Kur’an-‘ Kerim’de onlar‘n bu tutumlar‘
eleātirilmektedir: “Onlara ‘Allah’‘n indirdiþine ve Resûl’e gelin’ denildiþi vakit,
“Babalar‘m‘z‘ üzerinde bulduþumuz yol bize yeter” derler. Atalar‘ hiçbir āey bilmiyor
ve doþru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi”?48
Kur’an-‘ Kerim, Araplar‘n ahlaks‘zl‘þ‘n‘, zulüm ve haks‘zl‘klar‘n‘, kötü ve
çirkin yaāay‘ālar‘n‘ aç‘kça eleātiriyor, fenal‘klar‘n‘ say‘yor ve yapt‘klar‘n‘ yüzlerine vuruyordu. Kur’an-‘ Kerim’in getirdiþi ahlak‘n Arap toplumunun geleneksel ahlak anlay‘ā‘ndan köklü bir āekilde koptuþu ortadad‘r.49 Onlar‘n ahlâk‘,
46.
47.
48.
49.
Kasas Sûresi 57.
Kasas Sûresi, 57.
Mâide Sûresi 104.
Maxime Rodinson, Hazreti Muhammed, çev. Attila Tokatl‘, ÿstanbul 1994, s. 90. Frans‘z āakiyatç‘ Maxime Rodinson’un, yetiātiþi kültürden ve sahip olduþu düāünce sisteminden kaynaklanan önyarg‘lar‘ nedeniyle olaylar‘ tersine yorumlad‘þ‘, ÿslam muhaliflerinin sözlerine daha
çok yer ve deþer verdiþi, onlara itibar ettiþi, muhalifleri hakl‘ ç‘karma ve masum gösterme
gayreti içinde bulunduþu ve yer yer Hz. Peygamber’in faaliyetleri üzerine alayl‘ ifadeler kulland‘þ‘ görülmektedir. Bütün bunlarla birlikte, Hz. Peygamber’in zekâs‘n‘, sâkin, güvenli ve
dengeli tutumunu, meslektaālar‘n‘n sayg‘s‘n‘ kazanm‘ā bir kiāi olduþunu, hayat‘ boyunca bir
karara varmadan önce enine boyuna düāündüþünü, kamusal ve özel iālerini ustaca yürüttüþü-
97
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 97
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Kur’an-‘ Kerim’in öngördüþü ahlâk ile çeliāki teākil ediyordu. Kur’an-‘ Kerim
insanlar‘ güzel ahlâka ve fazilete davet ediyordu.
Mekke müārikleri ölümden sonraki ebedî hayata, yapt‘klar‘ndan hesaba çekileceklerine inanm‘yorlar veya inanmak istemiyorlard‘. Kur’an-‘ Kerim’in kötülük
iāleyenlerin cezaya çarpt‘r‘lacaþ‘ndan bahsetmesinden memnun olmuyorlard‘.
Kötü al‘ākanl‘klar‘ndan, haks‘z kazançlarla insanlar‘ ezmelerinden, içki, fuhuā...
gibi ÿslâm’‘n yasaklad‘þ‘ günahlardan dolay‘ hesap vermeyi düāünmek bile istemiyorlard‘. “Hayat ancak bu dünyada yaāad‘þ‘m‘zd‘r, ölürüz ve yaāar‘z. Bizi ancak
zaman helâk eder”50 diyorlar ve ahireti inkar ediyorlard‘.
Kabile yap‘s‘nda sosyal tabakalara önem veriliyordu. Mekkeliler, kölelerin,
efendisinin dininden baāka bir dine girmesine tahammül edemiyorlar, onlar‘n
Müslüman olmalar‘n‘ kendilerine karā‘ isyan kabul ediyorlard‘. Halbuki Hz.
Peygamber eāitliþi emrediyor, insanlar aras‘nda s‘n‘f fark‘ gözetmiyor, mensuplar‘n‘ ister köle, ister efendi, ister zengin, isterse fakir olsun, ayn‘ seviyede kabul
edip üstünlük ölçüsünün takvâ olduþunu belirtiyor, mü’minleri kardeā ilan ediyordu. Efendiler, kendilerini kölelerle eāit tutan bir dine girmek istemedikleri gibi
ona cephe de al‘yorlard‘.
Mekkelilerin ÿslâm’a muhalefetinde kabile rekabetleri de önemli yer tutmaktayd‘. Ebû Cehil’in aāaþ‘daki sözleri onun Abdümenâfoþullar‘na rekabeti yüzünden Hz. Muhammed (s.a.s.)’e inanmad‘þ‘n‘ göstermektedir. O, āöyle diyordu:
“Biz Abdümenâfoþullar‘yla āeref hususunda anlaāmazl‘þa düātük. Onlar halka yemek
yedirdiler, biz de yedirdik. Onlar yaya kalm‘ā kimselere binek verdiler, biz de verdik.
Onlar halka baþ‘āta bulundular, biz de bulunduk. Sonunda ayn‘ dereceye ulaā‘p burun buruna giden iki yar‘ā at‘ durumuna geldiþimizde onlar “ÿāte bizden, semâdan
kendisine vahiy gelen bir Peygamber ç‘kt‘” dediler. Biz buna ne zaman ulaāacaþ‘z?
Allah’a andolsun ki ona asla inanmay‘z”.51 Ebû Cehil, peygamberliþi Mekke āehrinin idaresi ve hac ibadeti ile ilgili görevlerden birisi gibi telakki ediyor ve bu
görevin Abdümenâfoþullar‘ içinden birisine verilmesine tahammül edemiyordu.
Onun bu husustaki düāüncesini dile getirdiþi bir sözü āöyledir: “Sikâye, rifâde ve
meāvere görevleri Abdümenâfoþullar‘n‘n elinde bulunmaktad‘r. Āimdi de Peygamber
onlardan ç‘kt‘. Peki bize ne kald‘”?52
50.
51.
52.
nü, gerektiþinde beklemesini ve gerektiþinde de geri çekilmesini bildiþini, eāsiz bir diplomat
olduþunu, iāleri mant‘kl‘ bir āekilde aç‘k ve uzak görüālülükle yarg‘lad‘þ‘n‘ dile getirmesi gibi
āahs‘yla ve hatta mesaj‘yla ilgili pek çok hususu itiraf ettiþi, takdirini dile getirdiþi müāahede
edilmektedir. Kitab‘n‘n son k‘sm‘nda Hz. Muhammed’in uygulamalar‘n‘n on dört as‘rl‘k etkisini özet bir āekilde gözler önüne sermektedir.
Câsiye Sûresi 24.
ÿbn Hiāâm, I, 316.
Makrîzî, s. 72.
98
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 98
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
Kimi muhalifler Kur’an’‘n Hz. Muhammed (s.a.s.)’den daha asil birisine verilmesi gerektiþini düāünüyorlard‘. Velid b. Muþîre, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in
peygamber olmas‘n‘ bir türlü kabul edememiātir. O, āöyle derdi: “Nas‘l olur?
Ben Kureyā kabilesinin büyüþü ve baākan‘ olay‘m da bir kenara b‘rak‘lay‘m.
Muhammed’e vahiy gelsin? Nas‘l olur Ebû Mes’ud Amr b. Umeyr es-Sakafî, Sakîf
kabilesinin baākan‘ olsun da o da bir kenara b‘rak‘ls‘n? ÿkimiz bu iki āehrin
(Mekke ve Taif) baākanlar‘y‘z”. Onun görüā ve iddialar‘na cevaben Yüce Allah
āöyle buyurur: “Onlar dediler ki: Bu Kur’an iki āehirden bir büyük adama indirilse olmaz m‘yd‘? Rabb’inin nimetini onlar m‘ paylaā‘yorlar”?53
6- Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman Oluālar‘
Kureyā müāriklerinin ÿslâm’a muhalefetinin bütün āiddetiyle devam ettiþi bir
s‘rada, kahramanl‘k ve yiþitlikleriyle meāhur iki kiāi, Hamza b. Abdülmuttalib
ve Ömer b. Hattab ÿslâmiyet’i kabul ettiler. Bu olay, Müslümanlar‘n güçlenmesine vesile olduþu gibi ÿslâm muhaliflerinde de āok etkisi yapt‘. Öneminden dolay‘ ilk ÿslâm Tarihi kaynaklar‘ bu iki āahs‘n Müslüman oluālar‘yla ilgili olaylar‘
müstakil baāl‘klar alt‘nda kaydederler.
Hz. Hamza, yeþeni Hz. Muhammed (s.a.s.)’den bir kaç yaā büyüktü. ÿkisi
çocukluk arkadaā‘ ve süt kardeāi idiler. Hz. Hamza avlanmay‘ severdi. Avdan
dönünce evine gitmeden Kâbe’yi tavaf ederdi. Güçlü, kuvvetli idi; haks‘zl‘þa
maruz kalanlara destek olurdu. Henüz Müslüman olmam‘āt‘, ama yeþenini çok
seviyor ve ona yap‘lan haks‘z muamelelere çok üzülüyordu. Bir gün Ebû Cehil,
Safâ tepesinin yan‘nda Hz. Peygamber’e hakaret etmiā, dinini ve peygamberliþini
küçümseyerek hakaret dolu sözler söyleyip her zamanki gibi onu incitip üzmüātü. Hz. Peygamber ise karā‘l‘k vermemiāti. Abdullah b. Cüd’an’‘n bir câriyesi,
olay‘n meydana geldiþi yere yak‘n olan evinden olup biteni görmüā ve söyleneni
duymuātu. Bu kad‘n biraz sonra avdan dönen Hamza’ya, Ebû Cehil’in yapt‘klar‘n‘ anlatt‘. Hamza kad‘n‘n anlatt‘klar‘n‘ duyunca içerledi. Doþruca Mescid-i
Harâm’a giderek Kureyā’in ileri gelenleri ile birlikte oturan Ebû Cehil’e doþru
ilerledi. Yan‘na var‘nca yay‘n‘ kald‘rarak baā‘na vurup yaralad‘. Sonra da “Sen
Muhammed’e sövüp sayars‘n ha! ÿāte ben de onun dinindeyim. Elinden gelirse bana
da cevap ver, bana da söv de seni göreyim”! diyerek onu tehdit etti. Bu s‘rada Ebû
Cehil’in kabilesi olan Mahzumoþullar‘ndan baz‘lar‘ ona yard‘m etmek için harekete geçmek istediler. Ancak Ebû Cehil, Hamza’n‘n hakl‘ olduþunu söyleyerek
onlara engel oldu. Hz. Hamza’n‘n ÿslâm’‘ kabul ediāi Hz. Peygamber’e ve Müs-
53.
Zuhruf Sûresi 31-32.
99
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 99
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
lümanlara güç verdi. Müārikler, ondan korktuklar‘ ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’i
savunacaþ‘n‘ bildikleri için kötülük yapmaktan çekinmeye baālad‘lar.54
Hz. Hamza’n‘n ÿslâmiyet’i kabulü Hz. Ömer’den önce idi ve o s‘rada Hz.
Peygamber Dârülerkam’da faaliyetini sürdürüyordu. Hz. Peygamber bir taraftan
tebliþ vazifesini sürdürürken diþer taraftan ÿslâm’‘n ve Kur’an’‘n zaferi için baz‘
kuvvetli āahsiyetlerin hidayete ermesini Yüce Allah’tan niyaz ediyordu. Ebû Cehil ve Ömer’den birinin hidayeti için āöyle dua etmiātir: “Allah’‘m! ÿslâmiyeti ya
Ebü’l-Hakem b. Hiāam (Ebû Cehil) veya Ömer b. Hattâb ile te’yid edip güçlendir.” Bu
duadan nasibini alan Ömer b. Hattab olmuātur.
Ömer b. Hattab, Adiy kabilesine mensuptu. Kureyā’in yiþitlerindendi.
Baālang‘çta ÿslâm’‘n āiddetli muhalifi idi. Müslüman cariyelere iākence yapard‘. Bir gün k‘l‘c‘n‘ kuāanarak Hz. Muhammed (s.a.s.)’i öldürmek maksad‘yla
Dârülerkam’a doþru yöneldi. Yolda yine Adiy kabilesinden Nuaym b. Abdullah’a
rastlad‘. Nuaym ona nereye gittiþini sordu. Ömer “Kureyā’in birliþini bozan ve onlar‘ ak‘ls‘zl‘kla itham eden, dinlerini kötüleyen, ilahlar‘na hakaret eden Muhammed’i
öldürmeye(!)” diye cevap verdi. Bunun üzerine Nuaym ona, Muhammed’i öldürürse Abdümenafoþullar‘n‘n kendisini saþ b‘rakmayacaþ‘n‘ hat‘rlatt‘. Peāinden,
eniātesi Saîd b. Zeyd ile k‘zkardeāi Fât‘ma’n‘n da Müslüman olduþunu bildirdi. ÿslâm’‘ kabul etmiā olan Nuaym’‘n muhtemelen bundan maksad‘, Saîd ile
Fât‘ma’y‘ ihbar etmek deþil, Ömer’in ilgisini baāka tarafa yöneltip zaman kazanmakt‘. K‘zkardeāini öldürmeyebilirdi; ama Hz. Muhammed (s.a.s.)’i öldürmeye
kararl‘ görünüyordu. Ömer derhal eniātesinin evine yürüdü. Habbâb b. Eret
onlara Kur’an öþretiyordu. O, hemen gizlendi. Ömer hiddetle içeriye girdi. D‘āar‘da iken, evde okunan Kur’an’‘ iāitmiāti. Duyduklar‘n‘n doþru olduþuna kanaat
getirdi. Eniātesini ve k‘zkardeāini dövmeye baālad‘. K‘zkardeāi, ÿslâm’‘ kabul
ettiklerini, ne pahas‘na olursa olsun bundan vazgeçmeyeceklerini hayk‘rd‘. Bunun üzerine Ömer, okuduklar‘n‘n kendisine getirilmesini istedi. Tâhâ Sûresi’nin
yaz‘l‘ olduþu kaþ‘d‘ kendisine getirdiler. Okuduklar‘n‘n hoāuna gittiþini söyledi.
Bunun üzerine Habbâb b. Eret gizlendiþi yerden ç‘kt‘. Ömer, Muhammed’in
bulunduþu yere gitmek istediþini söyleyerek doþruca Dârülerkam’a yürüdü. ÿçeridekiler Ömer’in k‘l‘c‘n‘ kuāanm‘ā vaziyette geldiþini görünce kap‘y‘ açmakta
tereddüt ettiler. Fakat içeride bulunan Hz. Hamza “ÿyi niyetle gelmiāse bu iyiliþi
kendinden esirgemeyiz; yok eþer bir kötülük ar‘yorsa onu kendi k‘l‘c‘yla öldürürüz”
dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber kap‘n‘n aç‘lmas‘na izin verdi ve Ömer’i
avluda karā‘layarak ne maksatla geldiþini sordu. Ömer “Ey Allah’‘n Resûlü! Ben
Allah’a, onun elçisine ve Allah taraf‘ndan indirilen āeylere inanmak için geldim” cevab‘n‘ verdi. Hz. Peygamber bunun üzerine tekbir getirdi. Hz. Ömer’in ÿslâm’‘
54.
ÿbn Hiāâm, I, 291-292 ; ÿbn Habîb, el-Münemmak, s. 339-340; Taberî, II, 333-334.
100
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 100
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
kabul etmesi Müslümanlar‘ güçlendirdi ve sevindirdi.55 Onun Müslüman oluāu
biraz sonra göreceþimiz Habeā Hicreti’nden sonra ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’in
peygamber oluāunun 6. y‘l‘n‘n Zilhicce ay‘nda (m. 615) gerçekleāmiātir.
Burada, insanlar‘n ÿslâm’a dahil olmas‘nda, āah‘slar‘ ve kitleleri ÿslâm’a cezbetmede Kur’an-‘ Kerim’in tesirine iāaret etmek gerekir. Ömer ve onun gibi pekçok kimsenin ÿslâm’a girmesinde Kur’an-‘ Kerim’in üslubunun güzelliþinin ve
etkileme gücünün rol oynad‘þ‘ görülmektedir. Kur’an üslûp ve edebî özellikler
bak‘m‘ndan beāerin söyleyemeyeceþi üstünlüþe sahiptir; kulaþ‘ okāad‘þ‘ kadar
kalbe de hitap eder. Ömer’den baāka Devsli meāhur āair Tufeyl b. Amr’‘n, Ebû
Zer el-G‘fârî’nin, ünlü sihirbaz D‘mâd b. Sa’lebe’nin, Akabe mevkiinde ÿslâm’‘
kabul eden Hazrecli alt‘ kiāinin, Evs kabilesi reislerinden Sa’d b. Muaz’‘n ve
daha pekçok sahâbînin Kur’an-‘ Kerim’i dinledikleri anda Müslüman olduklar‘
bilinmektedir.
7- Habeāistan’a Birinci Hicret
Hz. Peygamber, sahâbenin karā‘ karā‘ya kald‘þ‘ s‘k‘nt‘lardan dolay‘ üzülüyor,
ancak elinden bir āey gelmiyordu. Sonunda onlara “Allah çektiþiniz s‘k‘nt‘lardan
kurtulman‘z için bir yol gösterinceye kadar Habeāistan’a göç etseniz iyi olur. Zira
orada, yan‘ndakilerden hiç birine zulüm yap‘lmayan bir hükümdar vard‘r” diyerek
bu ülkeye gitmelerini tavsiye etti.
Bunun üzerine Müslümanlardan bir k‘sm‘ Habeāistan’a göç ettiler. Bu,
ÿslâm’da ilk hicrettir. Kaynaklar Habeāistan’a hicretin iki kez olduþunu, birincisinin peygamberliþin 5. y‘l‘nda (m. 615) ve Recep ay‘nda gerçekleātiþini
kaydederler. Birinci Habeā hicretine kat‘lanlar‘n, dördü kad‘n, on biri erkek
olmak üzere toplam on beā (baz‘ kaynaklarda on alt‘) kiāiden ibaret olduklar‘
kaynaklarda kaydedilmektedir. Bunlar, Osman b. Affan ve han‘m‘ Ruk‘ye, Ebû
Huzeyfe b. Utbe ve han‘m‘ Sehle bint Süheyl, Ebû Seleme ve han‘m‘ Ümmü Seleme, Âmir b. Rebîa ve han‘m‘ Leylâ bint Ebû Hasme, Zübeyr b. Avvam, Mus’ab
b. Umeyr, Abdurrahman b. Avf, Osman b. Maz’un, Ebû Sebre, Hât‘b b. Amr ve
Süheyl b. Beydâ’d‘r. Görüldüþü gibi bunlardan baz‘lar‘ han‘m‘ ile birlikte gitmiālerdir. Bu muhâcirler kimisi binekli, kimisi de yaya olarak gizlice K‘z‘ldeniz
kenar‘na, Āuaybe Liman‘’na kadar gittiler. Limana tam o s‘rada iki ticaret gemisi
gelmiāti. Ücret karā‘l‘þ‘nda bu gemilere binerek saþ-sâlim Habeāistan topraklar‘na ayak bast‘lar. Kureyā müārikleri onlar‘ yakalamak üzere peālerinden adamlar
gönderdiler. Fakat bu adamlar muhâcirlere yetiāemediler. Muhâcir Müslümanlar
orada huzur ve güven içinde yaāamaya baālad‘lar.56
55.
56.
ÿbn Hiāâm, I, 342-350.
ÿbn ÿshak, s. 154-159,194 vd.; ÿbn Hiāâm, I, 321 vd.; ÿbn Sa’d, I, 204-205; Taberî, II, 329 vd.
101
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 101
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Müslümanlar baāka bir bölgeye deþil de özellikle niçin Habeāistan’a hicret
etmiālerdir? Bu soruya, Arap Yar‘madas‘’n‘n çeāitli bölgelerini, Müslümanlar‘n
oralara hicret imkan‘ olup olmad‘þ‘ aç‘s‘ndan deþerlendirmek suretiyle cevap
vermek mümkündür. Her āeyden önce Arabistan’daki Arap kabilelerinden herhangi birinin yan‘na hicret edemezlerdi. Çünkü bu kabileler henüz müārik idiler. Çeāitli vesilelerle Mekke’ye geldiklerinde kendilerini ÿslâm’a davet eden Hz.
Peygamber’e hiçbiri henüz olumlu cevap vermemiāti. Üstelik bu kabileler Kureyā müārikleri ile irtibat halinde idiler. Müslümanlar için Kureyā’le aralar‘n‘n
aç‘lmas‘n‘ istemezlerdi. Arabistan’da oturan Yahudi ve Hristiyanlar‘n hakim olduklar‘ bölgelere gidemezlerdi. Zira yar‘madadaki Yahudi ve Hristiyanlar birbiri
ile çekiāme içinde ve yekdiþerine karā‘ egemenlik kurmakta birbiriyle rekabet
halinde idiler. Onlar yeni bir rakip istemezlerdi. Yemen bölgesine de hicret edemezlerdi. Çünkü buras‘ Mecusî ÿran’‘n sömürgesi idi. Semâvî bir dini kabul
etmeye yanaāmad‘klar‘ gibi, bu dine mensup olanlar‘ da kabul etmezlerdi. Irak
ve Suriye bölgesi de Müslümanlar‘n hicretine elveriāli deþildi. Zira bu iki bölgeye
ulaāmak zor olduþu gibi, Kureyālilerin bu bölgelerle yak‘n ticârî iliākileri vard‘.
Dahas‘, buralarda ÿran ve Bizans nüfûzu hakimdi. Bunun yan‘s‘ra, bu bölgelerin
idarecileri halka zulüm yap‘yorlard‘. Umman bölgesinde de zulüm hâkimdi. Dolay‘s‘yla tek güvenli bölge Habeāistan’d‘. Nitekim Hz. Peygamber de oray‘ tavsiye
etmiātir. Hz. Peygamber’in özellikle oraya hicreti tavsiyesinden, onun dünyay‘
iyi tan‘d‘þ‘n‘ da anl‘yoruz. Müslüman muhacirler Habeāistan’da gerek hükümdar ve gerekse halk taraf‘ndan iyi muamele görmüāler, ibadetlerini serbestçe
yapm‘ālar, eziyetle karā‘laāmam‘ālar ve kimseden kötü bir söz iāitmemiālerdir.
Bu s‘rada Habeāistan’daki muhacirlerden baz‘lar‘n‘n Mekke’de meydana gelen bir olay sebebiyle hicretten dört ay kadar sonra Mekke’ye döndüþü, ancak
olay‘n as‘ls‘z olduþunun anlaā‘lmas‘ üzerine tekrar Habeāistan’a gittikleri söylenir. Hicret receb ay‘nda gerçekleāmiāti. Muhacirler orada āaban ve ramazan
aylar‘nda kalm‘ālar, āevval ay‘nda geri dönmüālerdir. Biraz sonra bahsedeceþimiz
olay ise ramazan ay‘nda meydana gelmiātir.57
Baz‘ ÿslâm tarihi kaynaklar‘nda yer alan ve “Garânîk K‘ssas‘” diye bilinen bu
habere göre Peygamberimiz Kâbe’nin yan‘nda Necm Sûresi’ni okurken, “Gördünüz mü o Lât ve Uzzâ’y‘? Ve üçüncüleri olan ötekini, Menât’‘”58 âyetlerini okuduktan
sonra, gûyâ “Bunlar yüksek kuþulard‘r, onlar‘n āefaatlar‘ umulur” sözlerini āeytan’‘n
telkini ile söylemiā! Secde ayetine gelince secdeye varm‘ā, bütün kâfirler de
secde etmiāler! Müārikler, putlar‘n‘n Hz. Peygamber taraf‘ndan övülmesine sevinmiāler. Akāam olunca Cebrâil aleyhisselam gelerek Hz. Peygamber’e “Allah
57.
58.
ÿbn Sa’d, I, 206.
Necm Sûresi 19-20.
102
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 102
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
Habeāistan’a Hicret
103
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 103
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
taraf‘ndan vahyedilmeyen sözleri söylediþini” bildirmiā. Hz. Peygamber buna çok
üzülmüā, āeytan‘n söylediþi sözleri iptal etmiā!.59
ÿbn Sa’d ve Taberî gibi en eski ÿslâm tarihi müelliflerinin doþruluþunu araāt‘rmadan eserlerine ald‘þ‘ bu rivayeti, Müslüman âlimler, sözlerinin çeliākili,
râvîlerinin zay‘f, senetlerinin kopuk ve her āeyden önce tevhid inanc‘na ayk‘r‘
olmas‘ gibi çeāitli yönlerden eleātiriye tabi tutmuālar ve uydurma olduþunu ortaya koymuālard‘r. Hz. Peygamber’in, mücadele içinde bulunduþu putlar‘ övücü
sözler söylemeyeceþi ortadad‘r. Nitekim, Necm Sûresi’nin 19. ve 20. ayetleri
putlar‘, putperestliþi kötülemekte ve bunlar‘n anlams‘zl‘þ‘n‘ aç‘klamaktad‘r. Bu
ayetlerin hemen peāinden Hz. Peygamber’in putlar‘ öven ifadeler kullanm‘ā olmas‘ imkans‘zd‘r. Belki bu ifadeleri müāriklerden birisi kullanm‘ā olabilir. Nitekim sahîh rivayetlerde putlar‘ öven ibareler yer almamaktad‘r. Muhtemelen eski
tarih yazarlar‘ bu rivayeti, ÿlâhî vahyin āeytanlar‘n her türlü sald‘r‘lar‘na karā‘
korunduþunu ifade etmek gibi iyi niyetle kitaplar‘na alm‘ālard‘r. Fakat pekçok
bat‘l‘ yazar, uzlaāma noktas‘ndan ve muhacirlerin geri dönmesinden60 hareketle
Garânik hikayesini doþru kabul ederek yeni yorumlarla s‘k s‘k gündeme getirmiāler; ÿslâm’a sald‘rmak ve vahiy müessesesinde āüphe uyand‘rmak için malzeme olarak kullanm‘ālard‘r. Son olarak 1988 y‘l‘nda Hint as‘ll‘ ÿngiltere vatandaā‘
Selman Rüādi taraf‘ndan yaz‘lan “Āeytan Âyetleri” kitab‘ ile konu tekrar gündeme
gelmiātir. Garânîk meselesine aç‘kl‘k getirmek amac‘yla ÿslâm dünyas‘nda ve
ülkemizde çok say‘da araāt‘rma yap‘lm‘āt‘r.61
8- Habeāistan’a ÿkinci Hicret
Müāriklerin bask‘lar‘n‘n gittikçe artmas‘ üzerine Birinci Habeā hicretinden
bir y‘l sonra Câfer b. Ebû Tâlib’in baākanl‘þ‘nda seksen iki erkek ve on sekiz kad‘ndan oluāan bir grup Müslüman daha Habeāistan’a hicret etti. Bu muhâcirlerin
isim listeleri kaynaklar‘m‘zda yer almaktad‘r. Kureyā müārikleri hicret eden
Müslümanlara iltica hakk‘ tan‘nmamas‘ ve onlar‘ ülkesinden ç‘karmas‘ için Amr
b. Âs ve Abdullah b. Ebû Rebîa’y‘ birtak‘m hediyelerle Habeāistan Hükümdar‘
Necâāî Ashame’ye elçi olarak gönderdiler. Hükümdar elçilerin taleplerini dinledikten sonra muhacirlerin ifadesine baāvurmaya karar verdi. Saray erkân‘ ve
59.
60.
61.
ÿbn Sa’d, I, 205-206; Taberî, II,337-343.
Mesela bk. Dozy, Târîh-i ÿslâmiyet, çev. Abdullah Cevdet, M‘s‘r 1908, s. 72.
ÿbn Seyyidnnâs, I, 215; Ahmet Hamdi Akseki, “Hâtemü’l-Enbiyâ Hakk‘nda En Çirkin Bir
ÿsnâd‘n Reddiyesi”, sadeleātiren: M. Hayri K‘rbaāoþlu, ÿslamî Araāt‘rmalar Dergisi, Cilt 6, Say‘
2, s. 125-141 ve Cilt 6, Say‘ 3, s. 199-207. ÿsmail Cerrahoþlu, “Garânîk Meselesinin ÿstismarc‘lar‘”, A.Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, XXIV, Ankara 1981; Hüseyin Hatemi, Āeytan Ayetleri,
ÿstanbul 1989; Sabri Hizmetli, “Garânik Meselesi Üzerine”, ÿslamî Araāt‘rmalar Dergisi, Cilt 3,
Say‘ 2, s. 40-58, Ankara 1989.
104
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 104
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
Hristiyan din adamlar‘n‘n huzurunda muhacirleri temsilen Câfer b. Ebû Tâlib
konuātu. O s‘rada 25 yaālar‘nda bir genç olan Câfer, büyük bir cesâret, maharet
ve aç‘kl‘kla Cahiliye inanç, örf ve adetleriyle ÿslâm’‘n getirdiklerini mukayese
etti. ÿslâm’‘n inançlar‘n‘ ortaya koyarak yurtlar‘n‘ terketme sebeplerini aç‘klad‘.
Hz. Peygamber’in daha henüz ÿslâm’‘n ilk y‘llar‘nda getirdiþi yenilikleri veciz ve
edebî bir üslupla dile getiren bu konuāmay‘ öneminden dolay‘ aāaþ‘ya al‘yoruz:
“Ey hükümdar! Biz bilgisizlik ve barbarl‘k içinde yaāayan câhiliye halk‘ idik. Putlara tap‘yor, ölü eti yiyor, ahlaks‘zl‘k yap‘yor, akrabal‘k baþlar‘n‘ çiþniyor ve komāuluk
haklar‘n‘ tan‘m‘yorduk. Güçlülerimiz zay‘flar‘m‘z‘ eziyordu. Biz böyle bir yaāant‘
içinde iken, Allah bize, aram‘zdan, soyunu, doþruluþunu, güvenilirliþini ve namusluluþunu bildiþimiz bir Peygamber gönderdi. Bu Peygamber bizi, Allah’‘ bir bilmeye
ve ona ibadet etmeye, bizim ve babalar‘m‘z‘n tapt‘þ‘m‘z taālar‘ ve putlar‘ b‘rakmaya
çaþ‘rd‘. Bize doþru söylemeyi, emaneti sahibine vermeyi, akrabal‘k baþlar‘na sayg‘
göstermeyi, komāuluk haklar‘n‘ tan‘may‘, cinayetten ve kan dökmekten vazgeçmeyi
emretti. Ahlaks‘zl‘k yapmay‘, yalanc‘ āahitlik etmeyi, öksüzün mal‘n‘ yemeyi ve namuslu kad‘nlara iftira etmeyi yasaklad‘. Bundan baāka bu Peygamber bize, sadece
Allah’a ibadet etmemizi ve O’na hiçbir āeyi ortak koāmamam‘z‘ emretti. Bize namaz‘,
zekât‘ ve orucu emretti.62 Biz de onu tasdik ettik ve inand‘k. Allah taraf‘ndan kendisine bildirilenlere uyduk. Yaln‘z O’na ibadet ettik. O’na hiçbir āeyi ortak koāmad‘k.
Bize yasaklad‘klar‘n‘ b‘rakt‘k. Helal k‘ld‘klar‘n‘ helal kabul ettik. Fakat kabilemiz bize
sald‘rd‘. Bize iākence yapt‘lar. Yüce Allah yerine, putlara tapmaya dönmek için bizi dinimizden ay‘rmaya ve daha önce serbestçe iālediþimiz kötülükleri iālemeye zorlad‘lar.
Böylece bize kah‘r ve zulümle bask‘ yap‘p dinimize inanmaya engel olduklar‘ zaman,
senin ülkene göç ettik. Seni baākalar‘na tercih ettik. Senin koruyuculuþunu istedik.
Yan‘nda bize zulüm yap‘lmayacaþ‘n‘ umduk”.
Bunun üzerine Necâāî, Câfer’e “Allah taraf‘ndan Peygamberinize indirilenlerden senin yan‘nda var m‘?” diye sormuā, Câfer ona “Evet var” cevab‘n‘ vermiā.
Necâāî okumas‘n‘ isteyince Câfer ona Meryem Sûresini okumuātur. Bunun üzerine Necâāî Müslümanlar‘ iade etmemeye karar vermiātir. Ertesi gün elçiler bu
defa Müslümanlar‘n Hz. ÿsa hakk‘nda kötü āeyler düāündüklerini söyleyerek
Necâāî’yi tahrik etmeye çal‘ām‘ālard‘r. Necâāî de Müslümanlar‘ tekrar çaþ‘rarak Hz. ÿsâ hakk‘nda ne düāündüklerini sormuātur. Câfer de: “Onun hakk‘nda biz Peygamberimizin bize getirdiklerini söyleriz. O, Allah’‘n kulu, elçisi, rûhu ve
Meryem’e verdiþi ol emri (kelimesi) dir” demiātir.63
62.
63.
Orucun hicretin ikinci y‘l‘nda farz k‘l‘nd‘þ‘ dikkate al‘n‘rsa, bu konuāmada yer alan oruçla
ilgili ifadenin daha sonraki bir dönemde râvîler taraf‘ndan ilave edilmiā olabileceþi ihtimal
dahilinde bulunmaktad‘r.
ÿbn ÿshak, s. 195-196; ÿbn Hiāâm, I, 336.
105
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 105
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Câfer b. Ebû Tâlib’in anlatt‘klar‘ndan etkilenen ve hatta Müslüman olduþu
bile söylenen Necâāî, muhâcirlerin, ülkesinde güvenlik içinde yaāayabileceklerini bildirmiā, onlar‘ Kureyā müāriklerinin elçilerine teslim etmemiātir; Kureyā
heyetinin hediyelerini de geri vermiātir. Müāriklerin elçileri kendilerine verilen görevi baāaramadan Mekke’ye elleri boā olarak gelmiālerdir. Muhacirlerden
baz‘lar‘ çeāitli zamanlarda kendi istekleriyle Mekke’ye ve Medine’ye geri dönmüālerdir. ÿbn Sa’d’‘n64 verdiþi bilgiye göre Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret
ettiþini duyunca Habeāistan’a giden muhacirlerden otuz üçü erkek ve sekizi
kad‘n olmak üzere k‘rk bir kiāi geri dönmüātür. Bunlardan ikisi Mekke’de vefat
etmiā; yedi kiāi de Mekke’de hapse at‘lm‘āt‘r. Yirmi dördü Bedir Savaā‘’na kat‘lm‘āt‘r. ÿçlerinde Câfer’in de bulunduþu son kafile, 7/628 y‘l‘nda Hayber’in fethi
esnas‘nda gelmiātir.
9- Hâāimoþullar‘na Boykot
Mekke müārikleri, Müslümanlar‘n say‘s‘n‘n gitgide çoþald‘þ‘n‘, Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman olmalar‘yla güçlendiklerini, Habeāistan’a giden
muhacirlerin orada güvenlik içinde yaāad‘klar‘n‘ ve Necâāî’nin de onlar‘ teslim etmeyip koruduþunu görünce Hz. Muhammed (s.a.s.)’i öldürmeye karar
verdiler. O öldürülünceye kadar Hâāim ve Muttaliboþullar‘yla aralar‘nda bar‘ā,
emniyet akrabal‘k ve karā‘l‘kl‘ hukuka sayg‘ bulunmad‘þ‘n‘ aç‘kça ifade ederek,
bu iki kabileyi düāman ilan ettiler. Ebû Tâlib, yeþenini ve kabilesi mensuplar‘n‘
emniyet alt‘na almak için onlar‘ Ebû Tâlib Mahallesi’ne (Āi’bu Ebû Tâlib) taā‘d‘.65
Müārikler bunun üzerine bu iki kabile üyelerine k‘z al‘p vermemek, al‘āveriā yapmamak, oturup kalkmamak ve konuāmamak üzere aralar‘nda antlaāt‘lar.
Bir protokol imzalay‘p Kâbe’nin duvar‘na ast‘lar. Resûlullah kendilerine teslim
edilene dek bu āartlara uyacaklar‘na dair karar ald‘lar. Müāriklerin bundan gayesi hem Hz. Muhammed (s.a.s.)’i ve hem de onu koruyan Hâāim ve Muttaliboþullar‘n‘ cezaland‘rmak; bunlara bask‘ uygulayarak Hz. Muhammed (s.a.s.)’i
desteklemekten vazgeçmelerini ve öldürmeleri için kendilerine teslim etmelerini
saþlamakt‘. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in amcas‘ Ebû Leheb ve oþullar‘ d‘ā‘nda tüm
Hâāim ve Muttaliboþullar‘ -mü’min olanlar dinine baþl‘l‘þ‘ndan, henüz iman etmeyenler ise kabilelerine baþl‘l‘klar‘ndan- Ebû Tâlib Mahallesi’ne taā‘nd‘lar. Ebû
Leheb ve oþullar‘ ise bu birliþe kat‘lmayarak müāriklerin saf‘nda yer ald‘lar.66
Hâāimoþullar‘ üç y‘l boyunca peygamberliþin yedinci y‘l‘ndan (616), onuncu y‘l‘na (619) kadar burada sosyal ve ekonomik boykot alt‘nda yaāad‘lar. Hz.
64.
65.
66.
ÿbn Sa’d, I, 207-208.
ÿbn ÿshak, s. 139-140; Belâzürî, I, 230-232; ÿbn Seyyidinnâs, I, 222.
ÿbn Hiāâm, I, 350-354; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 52; Makrîzî, s. 25.
106
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 106
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
Peygamber, Hz. Hatice ve Ebû Tâlib tüm servetlerini tükettiler. Çünkü bu āartlar
alt‘nda kervan ticareti de yapam‘yorlard‘. Ancak hac mevsiminde ve haram aylarda d‘āar‘ ç‘k‘p ihtiyaçlar‘n‘ temin edebiliyorlard‘. Müārikler onlar‘ burada da
rahat b‘rakm‘yorlar, yiyecek sat‘n alacaklar‘ zaman mal‘n fiyat‘n‘ art‘r‘yorlard‘.
Āu kadar var ki, boykota kat‘lan kabilelerden, Hâāimoþullar‘na evlilik yoluyla akraba olanlar, zaman zaman gizlice boykotu ihlal edip mahalleye yiyecek
sokabiliyorlard‘. Sonunda baz‘ insafl‘ kiāiler boykotu kald‘rmak amac‘yla bir
araya geldiler. Bunlardan bir k‘sm‘ Hâāimoþullar‘n‘n akrabas‘ oluyordu. Mesela Züheyr b. Ebû Ümeyye, Ebû Tâlib’in k‘zkardeāinin oþlu; Hiāam b. Amr da
Ebû Tâlib’in amcas‘ Nadle’nin ana bir kardeāinin oþlu oluyordu. Bu iki āah‘s,
Kureyā’in ileri gelenlerinden Mut’im b. Adiy, Ebü’l-Bahterî b. Hiāam ve Zem’a b.
Esved’i de ikna ederek, onlar‘n da desteþiyle Ebû Tâlib mahallesine gittiler ve
mahsur olanlar‘ buradan ç‘kard‘lar. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu āah‘slar‘n iyiliklerini hiçbir zaman unutmam‘āt‘r. Āi’bu Ebû Tâlib’de Hâāimoþullar‘ ile birlikte
s‘k‘nt‘ çeken Muttaliboþullar‘n‘ daha sonra Kur’an-‘ Kerim’de ifade edilen yak‘n
akrabas‘ (Zilkurbâ) aras‘na dahil etmiātir. Hâāimoþullar‘na, Muttaliboþullar‘yla
ayn‘ derecede akraba olan Abdüāemsoþullar‘yla Nevfeloþullar‘n‘ ise Zilkurbâ’n‘n
d‘ā‘nda tutmuātur.
Hz. Muhammed (s.a.s.) bir aþaç kurdunun Kâbe binas‘ içine as‘lan boykot
vesikas‘n‘n, “Bismikellâhümme” sözü müstesna, zulüm ve akrabal‘k baþlar‘n‘ hiçe
sayan ifadeler içeren geri kalan k‘s‘mlar‘n‘ yiyip yok ettiþini bildirdi. Müārikler,
vesikan‘n Hz. Muhammed (s.a.s.)’in söylediþi āekle bürünmüā olduþunu gördüler ve boykot hareketine son verdiler (Peygamberliþin 10 y‘l‘/619).67 Müārikler
bu boykotla umduklar‘n‘ elde edemediler; ÿslâm’‘n yay‘l‘ā‘n‘ önlemek için baāvurduklar‘ bu giriāimleri de baāar‘s‘zl‘kla sonuçland‘.
10- Hüzün Y‘l‘
Boykotun sona ermesinden sonra, Resûlüllah’‘ koruyan ve seven amcas‘ Ebû
Tâlib ve han‘m‘ Hz. Hatice k‘sa süre arayla vefat ettiler. Bu y‘l, Hz. Peygamber’in
ifadesiyle üzüntü y‘l‘ (Âmü’l-Hüzn) oldu. Ebû Tâlib, boykotun kalkmas‘ndan sekiz ay yirmi gün sonra, Hz. Hatice de ondan k‘sa süre sonra, peygamberliþin 10.
y‘l‘nda, 10 Ramazan/19 Nisan 620’de vefat etti. Hz. Hatice vefat ettikten sonra
Hz. Peygamber Hz. Hatice’yi Mekke’nin Hacûn ad‘ndaki mezarl‘þ‘na (Cennetü’lMuallâ) götürerek kendi elleriyle defnetti. O günlerde henüz cenaze namaz‘ farz
k‘l‘nmam‘āt‘.68 Daha sonra Hz. Peygamber s‘k s‘k mezarl‘þa gidip onun kabrini
ziyaret ederdi.
67.
68.
ÿbn Hiāâm, I, 373-377; ÿbn Sa’d, I, 208-210; Taberî, II, 335-336.
Belâzürî, I, 337.
107
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 107
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Peygamber Hz. Hatice ile birlikte yirmi beā y‘l geçirmiāti. Hz. Hatice,
onun peygamberliþini ilk olarak tasdik etmiā ve davas‘n‘ desteklemiāti. Bütün
mal‘n‘ ÿslâm davas‘ uþruna harcam‘āt‘. Herkesin ondan yüz çevirdiþi s‘rada kendisine güç vermiāti. Hz. Peygamber, Hz. Hatice’yi ölümünden sonra hiç unutmam‘ā ve daima hay‘rla anm‘āt‘r.
Ebû Tâlib’in vefat‘ üzerine Hâāimoþullar‘n‘n baākan‘ olan Ebû Leheb akrabal‘k duygusundan dolay‘ Hz. Muhamed’i himaye etmeye karar verdi. Yaln‘z
bu tutumunun ÿslâm’a karā‘ fikrinin deþiātiþi anlam‘na gelmemesini belirtti ve
bunu sadece kabile içindeki dayan‘āmay‘ saþlamak için yapt‘þ‘n‘ aç‘klad‘. Onun
bu himaye karar‘n‘n, Hz. Peygamber’in halalar‘n‘n ricas‘ üzerine gerçekleātiþi
kaynaklarda zikredilir. Buna göre Hz. Peygamber’in halalar‘ Ebû Leheb’e giderek, her ne kadar onun fikrini kabul etmese de Muhammed’in kendisinin yeþeni
olduþunu, onu himaye etmeye en uygun kiāinin de yine kendisi olduþunu söylemiālerdir. Ebû Leheb önce buna raz‘ olmuā, fakat k‘sa süre sonra Ukbe b. Ebû
Muayt ve Ebû Cehil’in tahrikleri sonucunda bu karar‘ndan vazgeçmiātir.69 Bu
sebepten, biraz sonra göreceþimiz Taif yolculuþu dönüāünde Hz. Peygamber bir
baāka kabileden, Benî Nevfel’den, Mut’im b. Adiy’in himayesi alt‘nda Mekke’ye
girebilmiātir.
11- Sakif Kabilesini Ziyaret
Ebû Tâlib ve Hz. Hatice’nin vefat‘ndan sonra müārikler Hz. Peygamber’i daha
fazla rahats‘z etmeye baālad‘lar. Konu tebliþ aç‘s‘ndan düāünüldüþünde, asl‘nda
Mekkelilere yap‘lmas‘ gereken tebliþ de yap‘lm‘āt‘. Onun için Hz. Peygamber
ÿslâm’‘ baāka insanlara ulaāt‘rman‘n yollar‘n‘ aramaya baālad‘. Mekke döneminin son üç y‘l‘nda faaliyetlerini önce Taif, daha sonra Mekke’ye gelen göçebe
Arap kabileleri ve Medine’deki Evs ve Hazrec üzerinde yoþunlaāt‘rd‘.
Hz. Muhammed (s.a.s.) yan‘na Zeyd b. Hârise’yi alarak Taif’e gitmeye karar
verdi. Orada oturan Sakîf kabilesinin ÿslâm’a girmesini ve Kureyā’e karā‘ kendisiyle birlikte hareket etmesini ümit ediyordu. Nübüvvetin onuncu y‘l‘nda (620)
āevval ay‘n‘n sonlar‘na doþru Hz. Hatice’nin vefat‘ndan bir ay kadar sonra buraya gitti ve zilkade ay‘nda döndü. Taif’in ileri gelenlerinden Amr b. Umeyr’in
oþullar‘ Abdüyâlîl, Mes’ud ve Habîb’i ÿslâm’a davet etti ve kendisine yard‘m
etmelerini istedi. Ancak hiç kimse onun davetini kabul etmedi. Çünkü Sakîf
kabilesi mensuplar‘ Kureyā’le aralar‘n‘n aç‘lmas‘n‘ istemezlerdi. Zira birbiriyle
akrabal‘klar‘ ve ticârî iliākileri vard‘. Baz‘ Kureyālilerin Taif’te arazileri mevcuttu.
Bunun üzerine Hz. Peygamber onlardan hiç olmazsa bu görüāmeyi gizli tutma69.
ÿbn Sa’d, I, 211.
108
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 108
17.04.2012 16:04:06
Peygamberliğin Mekke Dönemi
lar‘n‘ rica etti. Onlar buna da kulak asmad‘lar; ayak tak‘m‘n‘ Hz. Peygamber’e
sald‘rtt‘lar. Yolun iki taraf‘na dizilerek, aralar‘ndan yürüyen Hz. Peygamber ve
Zeyd’i taāa tuttular. At‘lan taālar Hz. Peygamber’in ayaklar‘n‘ kanatt‘; onu korumaya çal‘āan Zeyd b. Hârise’nin baā‘n‘ yaralad‘. Hz. Peygamber at‘lan taālar‘n
verdiþi aþr‘dan yürüyemez hale geldiþinde yere oturuyordu. Fakat kollar‘ndan
tutup kald‘r‘yorlar, yürümeye baālay‘nca tekrar taāl‘yorlar ve gülüāüyorlard‘.70
Kureyāli Rebîa’n‘n oþullar‘ Utbe ve Āeybe’nin baþ‘na gelinceye kadar hakaret
ettiler, baþ‘r‘p çaþ‘rd‘lar, taā att‘lar. Bu zor durumda Hz. Peygamber ellerini
kald‘r‘p Allah’a āöyle yalvarm‘āt‘r: “Allah’‘m! Gücümün zay‘fl‘þ‘n‘, insanlara karā‘
tâkatimin ve gücümün azl‘þ‘n‘ sana arz ediyorum. Ey merhametlilerin merhametlisi!
Sen zay‘flar‘n Rabbisin. Sen benim Rabbimsin. Sen beni kimin eline b‘rak‘yorsun?
Bana kötü muamele yapan yabanc‘ya m‘? Yoksa beni eline b‘rakt‘þ‘n düāmana m‘? Bu,
senin bana karā‘ bir öfkenden ileri gelmiyorsa ben buna ald‘r‘ā etmem. Fakat senden
gelecek bir himaye ve koruyuā her zaman çok daha hoātur. Senin öfkene uþramaktan,
karanl‘klar‘ ayd‘nlatan, dünya ve ahiret iālerini ‘slah eden yüzünün nûruna s‘þ‘n‘yorum. Her āey senin hoānutluþun içindir. Güç ve kuvvet ancak sendendir”.71 Hz. Peygamber daha sonraki bir dönemde kendisine sorulan bir soruya verdiþi cevapta,
Hz. Peygamber’in Taif’ten dönerken dinlendiþi ve kendisine
üzüm ikram edilen bahçeden bir görünüā
70.
71.
ÿbn Seyyidinnâs, I, 232.
ÿbn Hiāâm, I, 420; Belâzürî, I, 237; Taberî, II, 345; krā. Hamidullah, ÿslam Peygamberi, çev.
Salih Tuþ, ÿstanbul 1981, I, 126.
109
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 109
17.04.2012 16:04:06
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Taif yolculuþu esnas‘nda karā‘laāt‘þ‘ s‘k‘nt‘n‘n Uhud Savaā‘’nda karā‘laāt‘þ‘ndan
daha āiddetli olduþunu söylemiātir.72
Hz. Peygamber ve Zeyd, Utbe ve Āeybe’nin baþ‘nda istirahat ettiler. Burada bu iki kardeāten birinin kölesi olan Addâs, efendilerinin emriyle Hz.
Peygamber’e bir tabak üzüm sundu. Hz. Peygamber’in yemeþe baālarken “Bismillah” demesi Addâs’‘n dikkatini çekti ve “Bu bölgenin halk‘ bu sözü kullanmaz”
dedi. Hz. Peygamber ona nereli olduþunu sordu. Addâs Ninoval‘ ve Hristiyan
olduþunu söyledi. Hz. Peygamber “Demek ki, sâlih bir kiāi olan Yûnus b. Mettâ’n‘n
āehrindensin” dedi. Addâs Hz. Peygamber’e Yûnus b. Mettâ’y‘ nereden bildiþini
sordu. Hz. Peygamber de “O benim kardeāimdir. O bir peygamberdi. Ben de peygamberim” dedi. Addâs bunun üzerine Müslüman oldu.
Bu arada Sakîfliler Kureyā’e çoktan haber uçurmuālard‘. Hz. Peygamber kabilesini terkederek Mekke d‘ā‘na ç‘kt‘þ‘ndan, āehre girebilmesi için himayesine
girebileceþi bir kimse araāt‘rmaya baālad‘. Bu süre zarf‘nda Hira maþaras‘nda
bekledi. Bir Mekkeli vas‘tas‘yla haber gönderdiþi Ahnes b. Āerîk ve Süheyl b.
Amr, onun himâye isteþini kabul etmediler. Aslen Sakîfli olan Ahnes b. Āerîk,
Zühreoþullar‘n‘n müttefiki olarak Mekke’ye yerleāmiāti. Ahnes “Ben halîf’im, halîf
ise bir baākas‘n‘ himâyesine alamaz” āeklinde cevap gönderdi. Süheyl b. Amr ise
“Ben Âmiroþullar‘na mensubum. Âmiroþullar‘ Ka’boþullar‘n‘ himâyesine alamaz”
dedi. Sonunda Nevfeloþullar‘n‘n baākan‘ Mut’im b. Adiy onu himayesine ald‘ ve
oþullar‘yla birlikte kendisini korudu. Hz. Peygamber önce Kâbe’yi tavaf ederek
iki rekat namaz k‘ld‘ ve daha sonra evine gitti.73
12- ÿsrâ ve Mi’rac
Üç y‘l süren sosyal ve ekonomik boykotun ard‘ndan amcas‘n‘ ve han‘m‘n‘
kaybetmesi, daha sonra da Taif’ten eli boā dönmesi Hz. Peygamber’i son derece üzmüātü. Baz‘ dinî talimatlar‘ bildirme yan‘nda, onun üzüntüsünü ve s‘k‘nt‘s‘n‘ hafifletmek maksad‘yla ÿsrâ ve Mi’rac hadisesi vuku bulmuātur. Hz.
Peygamber’in geceleyin Mekke’den Mescid-i Aksâ’ya götürülmesine ÿsrâ, göklere
ç‘kar‘lmas‘na da Mi’râc denir. Kur’an-‘ Kerim’de ÿsrâ Sûresi 1. ayette ÿsrâ’dan
bahsedilmekte ve āöyle buyrulmaktad‘r: “Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir
k‘sm‘n‘ gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek
k‘ld‘þ‘m‘z Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan s‘fatlardan münezzehtir; O, gerçekten iāitendir, görendir”. Mescid-i Aksâ’dan göklere ç‘kar‘ld‘þ‘na dair bilgiler ise bir
72.
73.
ÿbn Abdilber, Dürer, s. 63.
ÿbn Hiāâm, I, 381, 419-422; ÿbn Sa’d, I, 210-212; Taberî, II, 344-348.
110
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 110
17.04.2012 16:04:07
Peygamberliğin Mekke Dönemi
k‘sm‘nda uzun ve bir k‘sm‘nda da k‘sa olarak hadis, siyer ve tarih kitaplar‘nda
mevcuttur. ÿsrâ ve mi’rac‘n vuku bulduþunda ittifak vard‘r.74
13- Akabe Bîatlar‘
ÿslâm’‘n Medine’de tan‘nmas‘nda, yay‘lmas‘nda ve hatta buraya hicrete zemin haz‘rlanmas‘nda Akabe Bîatlar‘n‘n önemli rolü olmuātur. Akabe Mekke’de,
Mescid-i Harâm’a üç kilometre kadar uzakl‘kta, Mina hudutlar‘ içinde ve etraf‘
tepelerle çevrili küçük ve kuytu bir vadidir. Hz. Peygamber bu mevkide, 620,
621 ve 622 y‘llar‘nda üç y‘l üst üste hac mevsiminde Medinelilerle görüāmüātür.
Bu görüāmelerden ilki sadece mülâkat, ikincisi ve üçüncüsü ise bîat āeklinde
gerçekleāmiātir.
Hz. Peygamber, câhiliye adetlerine göre hacca ve çevrede kurulan panay‘rlara
kat‘lmak üzere Mekke’ye gelen Arap kabilelerine ÿslâm’‘ anlat‘yordu. Her y‘l
yapt‘þ‘ gibi Peygamberliþin on birinci y‘l‘n‘n (620) hac mevsiminde de ÿslâm’a
davet faaliyetini sürdürdüþü s‘ralarda Akabe mevkiinde Yesrib halk‘ndan ve
Hazrec kabilesine mensup alt‘ kiāiyle karā‘laāt‘. O esnada baālar‘n‘ t‘raā etmekte
olan bu kiāilerin yan‘na oturdu ve onlara ÿslâm’‘ anlatt‘. Bunlar, Es’ad b. Zürâre,
Akabe Bîatlar‘n‘n Yap‘ld‘þ‘ Alandan Bir Görünüm
74.
ÿsrâ ve Mi’rac hakk‘nda bk.: ÿbn Hiāâm, I, 396-408; ÿbn Sa’d, I, 213-216; Buhârî, I, 91-93;
Belâzürî, I, 255-257; Makrîzî, s. 29-30.
111
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 111
17.04.2012 16:04:07
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Avf b. Hâris, Râfi’ b. Mâlik, Kutbe b. Âmir, Ukbe b. Âmir ve Câbir b. Abdullah
adl‘ āah‘slard‘. ÿslâm’‘ kabul eden bu alt‘ kiāi, Evs kabilesiyle aralar‘nda y‘llard‘r
süregelen savaālar‘n yol açt‘þ‘ düāmanl‘þ‘n ÿslâm sayesinde ortadan kalkacaþ‘n‘, iki
kabile aras‘nda birlik ve beraberliþin yeniden kurulacaþ‘n‘ ümit ettiklerini söylediler.
Bu tav‘rlar‘yla Medine’nin siyasî bir lidere olan ihtiyac‘n‘ vurgulam‘ā oluyorlard‘.
Onlar ertesi y‘l ayn‘ yerde Hz. Peygamber’le tekrar buluāmaya söz verdiler.75 Bu
alt‘ kiāi Medine’ye var‘nca halka Hz. Peygamber’i tan‘tt‘lar. Buna Birinci Akabe
Görüāmesi denir.
Bir sonraki y‘l, peygamberliþin on ikinci y‘l‘nda (621) Zilhicce ay‘nda, içlerinde Birinci Akabe Görüāmesi’nde bulunan alt‘ kiāinin de yer ald‘þ‘ on’u
Hazrecli, ikisi Evsli on iki kiāi söz verdikleri gibi Akabe’de Hz. Peygamber’le
buluātular. Burada, hiçbir āeyi Allah’a ortak koāmayacaklar‘na, h‘rs‘zl‘k ve zina
yapmayacaklar‘na, çocuklar‘n‘ öldürmeyeceklerine, iftira etmeyeceklerine, emirlerine
uyacaklar‘na dair Hz. Peygamber’e bîat ettiler. Yani getirdiþi emir ve yasaklarda
Peygamber’e itaat edeceklerine söz verdiler ve onunla sözleātiler. Birinci Akabe
Bîat‘ denilen bu olaydan sonra Hz. Peygamber Yesrib halk‘na Kur’an’‘ öþretmesi
ve henüz Müslüman olmayanlar‘ ÿslâm’a davet için Mus’ab b. Umeyr’i gönderdi.
Mus’ab, Es’ad b. Zürâre’nin evinde misafir oldu. Onun bir y‘l boyunca gösterdiþi
faaliyet sonucu Evs kabilesinin iki büyük kabile baākanlar‘ndan Sa’d b. Muaz
ve Üseyd b. Hudayr’‘n da aralar‘nda bulunduþu pekçok Yesribli ve bunlar‘n
kabilesi olan Abdüleāheloþullar‘n‘n tamam‘ Müslüman oldu.
Peygamberliþin on üçüncü y‘l‘nda (622) hac mevsiminde, ikisi kad‘n yetmiā
beā Medineli Hz. Peygamber’le görüāmek üzere Mekke’ye geldiler. Bunlar as‘l
maksatlar‘n‘ gizleyerek, görünüāte hac için gelmiālerdi. Ama esas gayeleri Hz.
Peygamber’le görüāmek ve onu Yesrib’e davet etmekti. Mekke’ye var‘nca Hz.
Peygamber’e gizlice haber gönderdiler. Hz. Peygamber amcas‘ Abbas’la birlikte
Akabe’ye geldi. Görüāme gizli yap‘ld‘. Abbas, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’yi kritik
noktalara gözcü tayin etti.76 Burada bir konuāma yaparak, yeþeninin, kendi kabilesi taraf‘ndan himaye edildiþini, ancak Medinelilerin daveti üzerine oraya hicret
etmek istediþini belirtti. Āayet her türlü s‘k‘nt‘ya göþüs gerip düāmanlar‘na karā‘
koruyacaklarsa onu memleketlerine götürmelerini söyledi. Medineliler bu āartlar‘
kabul ettiler. Hz. Peygamber de bir konuāma yapt‘, Kur’an okudu. Hicret ettiþi
takdirde kendisini canlar‘n‘, mallar‘n‘, çocuklar‘n‘ ve kad‘nlar‘n‘ koruduklar‘ gibi
koruyacaklar‘na, ona itaat edeceklerine, her türlü āartlarda mâlî yard‘m‘ yapacaklar‘na, iyiliþi emredip kötülüþe engel olacaklar‘na, hiç kimseden çekinmeden hak üzere
bulunacaklar‘na dair söz ald‘. Hz. Peygamber’in isteþi üzerine Medineli Müs75.
76.
ÿbn Abdilber, bu görüāmede bîat yap‘ld‘þ‘n‘ da kaydetmektedir. (Bk. Dürer, s. 68).
Makrîzî, s. 35.
112
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 112
17.04.2012 16:04:07
Peygamberliğin Mekke Dönemi
lümanlar, onunla aralar‘nda irtibat‘ saþlamak için dokuzu Hazrec’den ve üçü
Evs’ten olmak üzere on iki temsilci (nakîb) seçtiler. ÿkinci Akabe Bîat‘ denilen
bu antlaāmadan sonra Hz. Peygamber sahâbîlere Medine’ye hicret etmeleri için
izin verdi. Onlar da küçüklü büyüklü kafileler halinde hicret etmeye baālad‘lar.
ÿkinci Akabe bîat‘ Zilhicce ay‘nda gerçekleāti. Hz. Peygamber, Zilhiccenin geriye
kalan günleriyle, Muharrem ve Safer aylar‘n‘ Mekke’de geçirdi. Bu son bîattan
üç ay kadar sonra, Rebîülevvel ay‘nda o da Hz. Ebû Bekir’le birlikte Medine’ye
hicret edecektir.77
14- Hz. Peygamber’in Mekke Dönemindeki Mesaj‘na Toplu Bir Bak‘ā
Buraya kadar Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olarak gönderildiþi ortam, peygamberlik öncesi hayat‘ ve kendisine vahiy geldikten sonraki faaliyetleri
üzerinde duruldu. Hz. Peygamber’in hicretine ve Medine’deki hayat‘na geçmeden önce, ortaya konulan bu târihî zemin üzerine onun Mekke’de tebliþ ettiþi
mesaja özet olarak göz atmak, faaliyetlerinin daha iyi anlaā‘lmas‘ ve uþruna
mücadele verdiþi hususlar‘n ortaya konulmas‘ aç‘s‘ndan önem arzetmektedir.
Çünkü peygamberliþin Mekke dönemi büyük çapta vahyin tebliþi ve bu konuda
gösterilen çabalarla geçmiātir. Mesaj‘n ortaya konulmas‘ için de Mekke döneminde nâzil olan ayetlerin muhtevâs‘n‘ gözden geçirmek gerekecektir. Kur’ân-‘
Kerim’in sayfa itibar‘yla yaklaā‘k beāte üçlük k‘sm‘n‘n Mekke döneminde nâzil
olduþunu da burada belirtelim.
ÿslâm’‘n Mekke döneminde nâzil olan âyetlerde genel olarak tevhid, nübüvvet, ahiret gibi temel inanç konular‘ iālenmiā, ibadet ve ahlakla ilgili esaslar
konulmuātur. Bu dönemde Hz. Peygamber’in daveti her āeyden önce inanc‘
putperestlikten, āirkten, âhireti inkârdan temizleme noktas‘nda odaklanm‘āt‘r.
Bu çerçevede tevhid inanc‘n‘ kalplere yerleātirme, Allah’a, kitaplara, meleklere
ve peygamberlere iman üzerinde durulmuātur. Bu esaslar‘n kabulüne zemin
haz‘rlamak, insanlar‘n kan‘tla ve gönül r‘zas‘ ile inanmas‘n‘ saþlamak için de,
akl‘n kabul edebileceþi gerçekler dile getirilmiā, insan‘n ve evrenin yarat‘l‘ā‘ndaki düzenle ilgili deliller ortaya konulmuātur. Ay‘n ve güneāin, belirlenen ve
bir ölçüye göre kendi yörüngelerinde ak‘p gittikleri, yer ve göþün yarat‘ld‘klar‘,
bunlar‘n aralar‘nda denge ve düzen saþland‘þ‘ belirtilmiātir. Bir âyet-i kerîmede
“Sizi yaratmak m‘ daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak m‘, ki Allah onu bina etti”78
buyrulmuātur.
77.
78.
ÿbn Hiāâm, I, 428-467; ÿbn Sa’d, I, 219-223; Belâzürî, I, 239 vd.; Taberî, II, 353-368; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 67-74; Ahmet Önkal, “Akabe Bîatlar‘”, DÿA, II, 211.
Nâziât Sûresi 27-28.
113
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 113
17.04.2012 16:04:07
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Mekke döneminde mesaj‘n inançla ilgili hususlar üzerinde yoþunlaāmas‘ tabiîdir. Çünkü Hz. Peygamber, putlara tapan, öldükten sonra dirilmeye
ve risâlete inanmayan bir topluma peygamber olarak gönderilmiātir. Kalplere
inanc‘n yerleāmesi için ilk önce bu esaslara inanmay‘ saþlaman‘n gerekli olduþu ortadad‘r. Bu, tebliþin daha sonraki safhalar‘nda kiāilerin helal-haram
gibi konulardaki esaslar‘ kolayca kabul etmelerini saþlamak aç‘s‘ndan özellikle
önemlidir. Bu hususu Hz. Âiāe āu sözleriyle aç‘k bir āekilde dile getirmiātir: “...
Kur’an’dan ilk nâzil olanlar, cennet ve cehennemin anlat‘ld‘þ‘ mufassal sûrelerdir. ÿnsanlar ÿslâm’da topland‘klar‘ zaman helal ve haram konular‘n‘ içeren sûreler inmiātir.
Eþer baālang‘çta ‘içki içmeyin’ āeklinde vahiy inseydi ‘biz asla içki içmeyi terketmeyiz’,
‘zinâ etmeyin’ āeklinde vahiy inseydi ‘biz asla zinay‘ terketmeyiz’ derlerdi...”79
Tevhide ayk‘r‘ inan‘ālar, Allah’a ortak tan‘mak anlam‘na gelen “āirk” kavram‘yla ifade edilmiātir. Allah’‘n varl‘þ‘ konusunda Kur’an’‘n üslûbu ve kulland‘þ‘
deliller, selîm yarat‘l‘ā‘ bozulmam‘ā insanlar taraf‘ndan doþal olarak bilinip benimseneceþi esas‘na dayan‘r. Vahiy de f‘trata yard‘mc‘ olur. Kur’ân-‘ Kerîm’de
O’nun hak olduþunu ispat eden belgelerin, hem insan‘n kendi içinde, hem de
d‘ā dünyada bulunduþu ifade edilmiā,80 kainat‘n sahip olduþu olaþanüstü düzen ve ve ahenk iālenmiātir. ÿlahl‘þ‘n Allah’tan baāka bir āeye yak‘āt‘r‘lmas‘n‘n manevî aç‘dan tahrip edici ve mant‘ksal olarak da kabul edilemez olduþu
vurgulanm‘āt‘r. Tevhidle birlikte, ahiret ve öldükten sonra dirilme, cennet ve
cehennem üzerinde durulmuā, ahiretin vuku bulacaþ‘ s‘k s‘k dile getirilmiā,
geçmiā peygamberlerin de kendi ümmetlerine ahiret inanc‘n‘ telkin ettikleri
ifade edilmiātir. Bunun yan‘nda, dünyadan el-etek çekme de hoā karā‘lanmam‘ā, dünya-âhiret dengesi vurgulanm‘āt‘r;81 “ÿnsan‘n ahirete haz‘rlan‘rken dünya
nimetlerinden nasip almay‘ da unutmamas‘ gerektiþi”82 belirtilmiātir.
Mekke döneminde inanç konular‘n‘n yan‘s‘ra mesaj, genel teārî ve âdâb esaslar‘n‘, zaman‘n ve mekân‘n deþiāmesiyle deþiāmeyen hususlar‘ da içeriyordu;
sözgeliāi iyi davran‘ālar emredilirken, kötü davran‘ālar da yasaklan‘yordu; inanç
üzerinde sebat gösterme, sab‘r ve tahammül; temizlik, namaz, iffet, doþruluk,
ana-babaya iyi davranma, akraba ziyareti, adalet, iyilik, hakk‘ ve iyiliþi tavsiye
etme gibi güzel davran‘ālar övülüp emrediliyor; buna karā‘l‘k, adam öldürme,
k‘z çocuklar‘n‘ diri diri topraþa gömme, haks‘zl‘k, bask‘, zulüm, insanlar‘n mal‘n‘ haks‘z yere yeme, gurur ve kibir gibi hususlar da kötülenip yasaklan‘yordu.
79.
80.
81.
82.
Buhârî, VI,101.
Fussilet Sûresi 53.
ÿnāirâh Sûresi 7-8.
Kasas Sûresi 77.
114
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 114
17.04.2012 16:04:07
Peygamberliğin Mekke Dönemi
ÿyilik ve adalet, üzerinde çok durulan hususlard‘r. ÿyiliþin karā‘l‘þ‘n‘n ancak
iyilik olduþu,83 iyilikle kötülüþün bir olmayacaþ‘ hat‘rlat‘lm‘ā, kötülüþün en güzel bir āekilde önlenmesi istenmiātir; o takdirde düāman‘n bile candan bir dost
olacaþ‘ bildirilmiātir.84 Adalet emredilmiā; suçun ferdîliþi ve ancak suç iāleyenin
cezaland‘r‘lacaþ‘,85 her insan‘n kendi davran‘ālar‘ndan bireysel olarak sorumlu
olduþu dile getirilmiātir.
Cimrilik ve israf kötülenmiā; cimri,86 nankör,87 mala çok düākün,88 daima
kusur aray‘p k‘nayan, durmadan laf götürüp getiren, iyiliþi engelleyen, sald‘rgan, günahkâr, kaba ve haāin kimse89 kötülenmiā; ayr‘ca k‘z çocuklar‘n‘n hor ve
hakir görülmesi90 k‘nanm‘ā, k‘z çocuþuna karā‘ tak‘n‘lan olumsuz tutum eleātirilmiātir.91 Yetim mal‘ yenilmemesi, ölçüde tart‘da dürüst davran‘lmas‘, bilgisiz
olarak iddialarda bulunulmamas‘ istenmiātir.
Mekke döneminde ibadetler de āekillenmeye baālam‘āt‘r; Bu dönemin sonuna doþru namaz beā vakit olarak kesinleāmiā, zekât üzerinde de durulmuātur.
ÿbadetler emredilirken, Allah’‘n emir ve yasaklar‘nda insan‘n gücü üstünde ve
yap‘lamayacak bir āey bulunmad‘þ‘ ifade edilmiā,92 ibadette de ihlas emredilmiātir.93
Namusun korunmas‘,94 emânete riâyet etme ve verdiþi sözde durma;95 doþruluk, dan‘āarak iā yapma, haks‘zl‘k karā‘s‘nda yard‘mlaāma,96 ana-babaya iyilik
yap‘lmas‘,97 akrabaya, yoksula, yolcuya yard‘m edilmesi istenmiātir. Muhtaçlara
ve yoksullara yard‘m edenler övülürken,98 Hz. Yahya’n‘n āahs‘nda, ana-babaya iyi davranan, isyânkâr ve zorba olmayan,99 alçak gönüllü ve bar‘ā taraftar‘
83.
84.
85.
86.
87.
88.
89.
90.
91.
92.
93.
94.
95.
96.
97.
98.
99.
Rahmân Sûresi 60.
Fussilet Sûresi 34.
Necm Sûresi 38; Fât‘r Sûresi 18.
ÿsrâ Sûresi 100.
Abese Sûresi 17.
Âdiyât Sûresi 8.
Kalem Sûresi 11-13.
Zuhruf Sûresi 17.
Nahl Sûresi 57-59.
A’râf Sûresi 42.
Zümer Sûresi 14.
Meâric Sûresi 29.
Meâric Sûresi 32.
Āûrâ Sûresi 38,39.
Ahkâf Sûresi 15; Lokmân Sûresi 14, 15; Ankebût 8; ÿsrâ Sûresi 23-25.
Zâriyât Sûresi 19.
Meryem Sûresi 14.
115
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 115
17.04.2012 16:04:07
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
olanlar,100 yalan yere āahitlik yapmayanlar,101 israf ve cimriliþin ortas‘nda orta
yol izleyenler102 övülmüā; yoksula yard‘m etmeyen103 k‘nanm‘āt‘r. Kezâ adam
öldürmeyenler ve zinaya yanaāmayanlar övülürken, bunlar‘ iāleyenlerin cezaya
çarpt‘r‘lacaklar‘ bildirilmiātir.104 Para ve mevki gibi dünyevî imkanlar‘n Allah
kat‘nda mutlak bir deþer ifade etmediþi105 belirtilmiātir.
Hz. Peygamber’e ve Müslümanlara yap‘lan bask‘ ve iākencelere karā‘ sürekli
sab‘r tavsiye edilmiātir.106 Ona ve sahâbîlere moral vermek amac‘yla, önceki
peygamberlerin mücedelelerinden ve baāar‘lar‘ndan söz eden k‘ssalar anlat‘lm‘āt‘r. Hz. ÿbrahim’in, Hz. Nuh’un, Hz. Musa’n‘n, Hz. ÿsa’n‘n k‘ssalar‘, Hz.
Peygamber’in yaāad‘þ‘na, tecrübe ettiþine benzer durumlar‘ gözler önüne serilmiātir. Bu k‘ssalarda Allah’‘n peygamberlerine nas‘l yard‘m ettiþi ve onlar‘
baāar‘ya erdirdiþi, sonunda inkâr eden toplumlar‘n nas‘l yok edildikleri dile
getirilmiātir.107 Birtak‘m evrensel ahlâkî gerçekleri temsiller yoluyla dile getirmek
için s‘kça k‘ssalar kullan‘lm‘āt‘r.
Ayr‘ca Mekke döneminde nâzil olan âyetlerde geçmiā peygamberlerin ve onlara uyanlar‘n hicrete zorland‘klar‘ndan ve hicret ettiklerinden bahsedilir. Bu konuda Hz. ÿbrahim, Hz. Lût, Hz. Āuayb ve Hz. Mûsâ’n‘n hicretlerinden örnekler
sunulur.108 Bunun da Hz. Peygamber’i ve müslümanlar‘ manevî olarak hicrete
haz‘rlama amac‘na yönelik olduþu söylenebilir.
Mekke döneminin sonlar‘na doþru inen âyetlerde Hz. Muhammed (s.a.s.)’in
diþer bütün insanlar gibi fevkalade bir güce sahip olmad‘þ‘, sadece kendisine
vahyedilene uyduþu109 vurgulan‘r. ÿnsan‘n ilâhî vahyin rehberliþine ihtiyac‘ bulunduþu, Allah’‘n peygamberler vas‘tas‘yla insanlara bildirdiþi mesaj ve semâvî
dinlerin hepsinin özünde bulunan temel gerçeklerin ayn‘ ve birbiriyle özdeā
olduþu, peygamberlerin hepsinin de tek ve ayn‘ temel gerçeþi tebliþ ettikleri ana
tema olarak iālenir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliþi ve onun doþru yol
üzerinde bulunduþu,110 Kur’ân’‘n Hz. Muhammed (s.a.s.)’e indirilen vahiyden
100. Furkân
Sûresi 63.
Sûresi 72.
102. Furkân Sûresi 67.
103. Kalem Sûresi 24-25.
104. Furkân Sûresi 68.
105. ÿsrâ Sûresi 18.
106. Meâric Sûresi 5; Sâd Sûresi 17; Kâf Sûresi 39; Tâhâ Sûresi 130.
107. Fecr Sûresi 1-14; Kâf Sûresi 12-14; Mehmet Paçac‘, ÿslâm Dininin Temel Kaynaklar‘, (Kur’ân),
Eskiāehir, 1999, 205.
108. Ankebût Sûresi 26; Hûd Sûresi 81;Hicr Sûresi 65; Tâhâ Sûresi 77.
109. En’âm Sûresi 6.
110. Yâsîn Sûresi 3-4.
101. Furkân
116
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 116
17.04.2012 16:04:07
Peygamberliğin Mekke Dönemi
baāka bir āey olmad‘þ‘; lafz‘ ve anlam‘yla Allah kat‘ndan indirildiþi; insanlar‘n
hepsine peygamber olarak gönderildiþi;111 Kurân’‘n mü’minler için gerçekten bir
hidayet rehberi ve rahmet olduþu112 vurgulan‘r.
Yine Mekke döneminin sonlar‘na doþru, ÿslâm toplumunun önemli bir özelliþi olan āûrây‘ bir prensip ve toplumsal ilke haline getiren ayet nâzil olmuātur.
Müstakil bir sûreye de ad‘n‘ veren bu ayette Müslümanlar‘n iālerini dan‘āma
ile yapmalar‘ gerektiþi bildirilmiātir.113 Medine döneminde bu husus üzerinde
tekrar durulacak; Cenâb-‘ Hak taraf‘ndan bizzat Hz. Peygamber’e iā konusunda
dan‘āmas‘ emredilecektir.114 Tevhid ve ahiret konular‘ baāta olmak üzere Mekke
döneminde üzerinde durulan hususlar Medine döneminde nâzil olan surelerde
de s‘k s‘k tekrarlanacakt‘r. Medine döneminde daha ziyade bireysel ve toplumsal
hayat‘ düzenleyen âyetler inecek, ibadet ve muamelâta dair hükümler konulacakt‘r.
111. A’râf
Sûresi 158.
Sûresi 77.
113. Āûrâ Sûresi 38.
114. Âl-i ÿmrân Sûresi 159.
112. Neml
117
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 117
17.04.2012 16:04:07
HÿCRET VE MEDÿNE’DE ÿSLÂM TOPLUMUNUN OLUĀUMU
1- Hicret
Hicret kelimesi sözlükte terketmek, ayr‘lmak, bir yeri terkederek baāka bir yere
göç etmek anlam‘na gelir. Ist‘lahta ise, özel olarak Hz. Peygamber’in ve Mekkeli
Müslümanlar‘n Medine’ye göçünü, genelde ise, gayr-i müslim bir ülkeden ÿslâm ülkesine göç etmeyi ifade eder.
Hz. Peygamber, ÿslâm’‘ yaymak için merkez olabilecek bir yurt aray‘ā‘ içindeydi. Akabe Bîatlar‘n‘n gerçekleātiþi süreç içinde planl‘ bir āekilde Medine’ye
hicret için gerekli zemin haz‘rlanm‘āt‘. Çünkü Medine stratejik öneme sahipti. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ve ailesinin, büyük dedesi Hâāim’den itibaren,
Medine ile s‘k‘ baþlar‘ vard‘. Abdülmuttalib’in annesi Hazrecli idi. Bir arazi
meselesi yüzünden Abdülmuttalib ile amcas‘ Nevfel aras‘nda meydana gelen
çekiāmede Medineliler Abdülmuttalib’e yard‘ma gelmiālerdi. Hz. Peygamber’in
annesi Âmine ve babas‘ Abdullah’‘n kabirleri Medine’de idi. Abbas’‘n Medinelilerle yak‘n dostluþu vard‘. Bunlara ek olarak Akabe Bîatlar‘ ve baāka vesilelerle
Medine’de ÿslâm’‘n kökleāmesi ve yay‘lmas‘ için zeminin uygun olduþu anlaā‘lm‘āt‘. ÿkinci Akabe Bîat‘’ndan sonra Rebîülevvel ay‘na doþru Mekke’de Hz.
Peygamber, Hz. Ebû Bekir, bunlar‘n aileleri, Hz. Ali ve hapse at‘lma, hastal‘k
ve güçsüzlük gibi nedenlerle hicret etmeye imkan bulamayan birkaç kiāiden
baāka Müslüman kalmam‘āt‘. Bir k‘sm‘ Habeāistan’da bulunmakla birlikte, çoþu
Medine’ye hicret etmiālerdi. Hz. Ebû Bekir çok kere Hz. Peygamber’den hicret
için izin istemiā; ancak “Acele etme; belki Allah sana bir arkadaā verir” karā‘l‘þ‘n‘
alm‘āt‘. Hz. Ebû Bekir, o arkadaā‘n kendisi olmas‘n‘ arzu ediyordu.1
Hz. Peygamber’in diþer Müslümanlarla son ana kadar hicret etmemiā olmas‘,
Mekke müāriklerinin onun hicretine engel olma ihtimali ile aç‘klanabilir. Çünkü
Mekke müārikleri, onun bir baāka kabile ile birleāmesinin kendilerinin aleyhine geliāmelere yol açacaþ‘n‘ tahmin edebiliyorlard‘. Mekke müārikleri ÿslâm’‘n
Medine’de yay‘lmas‘ndan ve Müslümanlar‘n oraya hicret etmesinden rahats‘z
oluyorlard‘. Müārikler için Müslümanlar‘n Mekke’yi terketmeleri yeterli deþildi.
Bilakis bu geliāme, endiāelerini daha da art‘rm‘āt‘. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de
hicret edeceþini tahmin ediyorlard‘ ve bunun gerçekleāmesinden korkuyorlar-
1.
ÿbn Sa’d, I, 226; Taberî, II, 369.
118
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 118
17.04.2012 16:04:07
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
d‘.2 Esas‘nda onlar Medine’ye hicrete temelden karā‘yd‘lar. Nitekim bu yüzden
Akabe Bîatlar‘ gizli yap‘lm‘ā, Hz. Ömer hariç diþer Müslümanlar gizlice hicret
etmiālerdi. Çünkü müārikler, ÿslâmiyet’in Medine’de güçlenmesinden korkuyorlard‘. Hz. Muhammed (s.a.s.) de hicret eder ve ÿslâm orada güçlenirse, böyle
bir geliāme Mekkeliler için siyâsî ve ekonomik aç‘dan tehlike arzederdi. Medine, Mekke’yi Suriye’ye baþlayan kervan yolu üzerinde yer ald‘þ‘ndan, Kureyā’in
ticârî hayat‘ ve her āeyden önce Mekke’nin d‘ā güvenliþi tehlikeye girmiā olurdu.
Bütün bunlar Kureyā müāriklerini derin derin düāündürüyordu. Oysa henüz
f‘rsat ellerinden kaçm‘ā da deþildi. Hz. Muhammed (s.a.s.) hâlâ aralar‘nda idi.
Onu ortadan kald‘r‘rlarsa tehlikeyi (!) önleyebilirlerdi. Bunu düāünüyorlard‘;
fakat Benî Hâāim’den çekiniyorlard‘. Çünkü onu öldürürlerse, Benî Hâāim kan
davas‘na kalk‘ā‘r, Kureyā kabileleri aras‘nda, belki bu kabilenin tarihinde ilk
defa geniā kat‘l‘ml‘, uzun y‘llar sürebilecek ve çok kan dökülebilecek bir iç savaā
ç‘kabilirdi.
Sürekli çözüm (!) aray‘ā‘ içinde bulunan müāriklerin ileri gelenleri gerekli
önlemleri almak üzere Dârunnedve’de topland‘lar ve konuyu tart‘āt‘lar. Gündem
kendileri için çok önemli olduþundan, Hâāimoþullar‘ndan Ebû Leheb d‘ā‘nda
hiç kimseyi ve güvenmedikleri kiāileri içeriye almad‘lar. Toplant‘da baāl‘ca üç
görüā üzerinde duruldu: Birincisi, Hz. Muhammed (s.a.s.)’i hapse at‘p zincire vurmak ve ölünceye kadar burada tutmak. Fakat Müslümanlar‘n gelip onu kurtarabileceþi ihtimali göz önüne al‘narak bu fikir beþenilmedi. ÿkincisi, onu Mekke’den
sürmek ve bir daha buraya sokmamak. Sürgün edildiþi yerde bir çevre oluāturarak Mekke’yi ele geçireceþi düāüncesiyle bunun üzerinde de durulmay‘p bir
baāka görüāe geçilmesi istendi. Üçüncü olarak Ebû Cehil bir teklif ortaya att‘.
Buna göre her kabileden birer tane güçlü kuvvetli genç seçilip ellerine keskin birer
k‘l‘ç alarak, tek kiāinin vuruāu gibi hep birlikte Hz. Muhammed (s.a.s.)’in üzerine
sald‘racaklar ve onu öldüreceklerdi. O zaman Hâāimoþullar‘ tüm kabilelere karā‘
kan davas‘na kalk‘āamayacaklar ve diyete raz‘ olmak zorunda kalacaklard‘. Diyeti bütün kabileler ortaklaāa ödeyecekti. Bu teklif oybirliþi ile kabul edilerek
uygulanmas‘na karar verildi. Bu hususa Kur’an-‘ Kerim’de iāaret edilmektedir:
“Hat‘rla ki, kâfirler seni tutup baþlamalar‘ veya öldürmeleri yahut seni yurdundan
ç‘karmalar‘ için sana tuzak kuruyorlard‘. Onlar sana tuzak kurarken Allah da onlara
tuzak kuruyordu. Çünkü Allah, tuzak kuranlar‘n en iyisidir”.3
Müāriklerin alm‘ā olduþu karardan sonra Cebrâil, Hz. Peygamber’e gelerek
Allah Teâlâ’n‘n hicret için kendisine izin verdiþini bildirdi. Kureyā’in suikast
teāebbüsüne dair karar ald‘klar‘n‘ komāular‘ndan duyup Hz. Peygamber’e haber
2.
3.
ÿbn Sa’d, I, 227; Taberî, II, 370.
Enfâl Sûresi 30.
119
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 119
17.04.2012 16:04:07
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
veren kiāinin, Abdülmuttalib’in kardeāinin k‘z‘ Rukayka bint Sayfiy olduþu da
kaydedilir.4
Peygamberimiz durumdan haberdar olur olmaz derhal Medine’ye hicret etmeye karar verdi. Bir öþle vakti Hz. Ebû Bekir’in evine gitti. Hz. Peygamber, Hz.
Ebû Bekir’in evine sabah ve akāam saatlerinde uþrard‘. Bu defa al‘ā‘k olmad‘þ‘
bir saatte ziyaret ediāinden önemli bir konuda görüāmek için geldiþi anlaā‘l‘yordu. Hz. Peygamber, Allah’‘n kendisine hicret için izin verdiþini bildirdi.
Hz. Ebû Bekir beraber yolculuk yap‘p yapmayacaklar‘n‘ sordu. “Evet” cevab‘n‘
al‘nca sevincinden aþlad‘. Uzun süreden beri beslediþi develerden birisini Hz.
Peygamber’in emrine tahsis ettiþini bildirdi. Hz. Peygamber ise deveyi ancak
paras‘n‘ ödemek suretiyle kabul edebileceþini söyledi ve bu develerden birisini
ald‘. “Kasvâ” adl‘ deve budur. Hz. Ebû Bekir’in k‘zlar‘ Esmâ ve Âiāe yolculuk
için az‘k haz‘rlad‘lar. Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir, yol k‘lavuzluþu ile ünlü
Abdullah b. Üreyk‘t adl‘ kiāiyi k‘lavuz olarak kiralad‘lar. Hz. Ebû Bekir k‘lavuza develeri teslim etti. Üç gün sonra Sevr Daþ‘’n‘n eteþinde buluāmak üzere
sözleātiler. Abdullah b. Üreyk‘t henüz ÿslâm’‘ kabul etmemiāti, ama maharetli
bir k‘lavuz olmas‘n‘n yan‘nda güvenilir bir kimseydi. Aslen Dîl kabilesindendi;
Kureyā’in de Sehm kolunun antlaāmal‘s‘ idi.
Hz. Peygamber hemen evine döndü. Üzerinde bulunan emanetleri Hz. Ali’ye
b‘rakarak sahiplerine vermesini ve peālerinden gelmesini söyledi. Müārikleri
yan‘ltmak için gece kendi yataþ‘nda onun yatmas‘n‘ istedi. Gece yar‘s‘ Hz. Ebû
Bekir’in evine gitti. Her ikisi de gece vakti evin arka kap‘s‘ndan ç‘k‘p, yaya
olarak Mekke’nin beā kilometre güneybat‘s‘nda bulunan Sevr Daþ‘’ndaki gizlenmeye elveriāli maþaraya gittiler. Medine kuzeyde olduþu halde, güneye doþru
gitmeleri hedef saā‘rtmak içindi. Maþarada üç gün üç gece kald‘lar. Bu süre
zarf‘nda Hz. Ebû Bekir’in azatl‘s‘ Âmir b. Füheyre koyunlar‘ bu bölgede otlatarak maþaran‘n yak‘n‘na getiriyor, onlar da saþ‘p taze süt içiyorlard‘. Hz. Ebû
Bekir’in k‘z‘ Esmâ maþaraya yiyecek getiriyor, gündüzleri Mekke’de geçiren oþlu
Abdullah da geceleri maþaraya gelerek āehirde olup bitenleri haber veriyordu.
Abdullah sabaha yak‘n āehre giderken Âmir b. Füheyre de koyunlar‘ onun peāis‘ra sürerek ayak izlerini ortadan kald‘r‘yordu. Müāriklerin s‘k‘ takibi dolay‘s‘yla
maþarada s‘k‘nt‘l‘ anlar yaāand‘.
Öte yandan Kureyāliler sabah olup Hz. Peygamber’in yataþ‘nda Hz. Ali’nin
yatt‘þ‘n‘ görünce hayal k‘r‘kl‘þ‘na uþrad‘lar; sûikastin baāar‘s‘zl‘kla sonuçlanmas‘ üzerine hiddetlendiler. Hz. Ali’yi önce Harem-i Āerif’e götürüp hapsettiler;
fakat daha sonra serbest b‘rakt‘lar. Bu arada Resûl-i Ekrem’i öldüren veya esir
eden kimseye yüz deve ödül vereceklerini Mekke’nin her taraf‘nda ilan ettiler.
4.
ÿbn Sa’d, I, 223.
120
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 120
17.04.2012 16:04:07
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
Ayr‘ca kendileri de derhal onu aramaya koyuldular. Aralar‘nda Ebû Cehil’in
de bulunduþu bir grup, Hz. Ebû Bekir’in evine gelerek Esmâ’y‘ sorguya çekti.
Esmâ’n‘n babas‘n‘n nerede olduþunu bilmediþini söylemesi üzerine Ebû Cehil
ona bir tokat vurdu ve küpelerini yere düāürdü. Müārikler Hz. Ebû Bekir’i de
evinde bulamay‘nca, Resûl-i Ekrem’in onunla birlikte gittiþi kanaat‘na vard‘lar.
Derhal Medine yolunu tuttular. Mekke’yi kar‘ā kar‘ā arad‘lar. Bir grup, izlerini takip ederek Sevr Daþ‘’na geldi ve Hz. Peygamber’in sakland‘þ‘ maþaran‘n
aþz‘na kadar vard‘. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir endiāelendi. Hz. Peygamber
ona endiāelenmemesini söyledi ve müāriklerin kendilerine zarar veremeyeceþini
bildirdi. Hz. Ebû Bekir olay‘ āöyle anlat‘r: “Bir ara baā‘m‘ kald‘rd‘þ‘mda Kureyā
casuslar‘n‘n ayaklar‘n‘ gördüm ve “Yâ Resûlallah! Bunlar eþilip baksalar bizi görürler” dedim. Resûlüllah “Sus yâ Ebâ Bekir! ÿki yoldaā ki, Allah onlar‘n üçüncüsüdür,
hiç endiāe edilir mi”? buyurdu. Kur’an-‘ Kerim’de bu hususa iāaret edilmektedir:
“Muhammed’e yard‘m etmezseniz, bilin ki, inkar edenler onu Mekke’den ç‘kard‘klar‘nda maþarada bulunan iki kiāiden biri olarak Allah ona yard‘m etmiātir. Arkadaā‘na
“üzülme, Allah bizimle beraberdir” diyordu. Allah da ona güven vermiā, görmediþiniz
askerlerle onu desteklemiā, inkar edenlerin sözünü alçaltm‘āt‘”.5
Müārikler maþaran‘n aþz‘na kadar geldikleri halde içeriye bakmam‘ālar, onlar‘ baāka yerlerde aramaya koyulmuālard‘r. Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir
maþaraya girdikten sonra ve müāriklerin gelmesinden önce bir örümceþin maþaran‘n giriāine aþ gerdiþi ve bir güvercinin de yumurtlay‘p kuluçkaya yatt‘þ‘;
bunu gören müāriklerin içeriye bakma ihtiyac‘ hissetmeden çekip gittikleri kaynaklarda kaydedilmektedir6 ki bunlar‘n meydana gelmesi imkan d‘ā‘ deþildir. Āu
kadar var ki, Peygamberimiz yolculuþa ç‘karken ne örümceþi ve ne de güvercini
hesaba katm‘āt‘. O, tüm gerekli tedbirleri alarak yola ç‘km‘āt‘.
Maþarada geçirilen üçüncü günün sonunda müāriklerin araāt‘rmalar‘ yavaālam‘āt‘. K‘lavuz, sözleāilen saatte develerle birlikte Sevr’e geldi. Resûl-i Ekrem, Hz.
Ebû Bekir ve Âmir b. Füheyre, Abdullah b. Üreyk‘t’‘n k‘lavuzluþunda Medine’ye
doþru yola ç‘kt‘lar. Kafile, tuzaþa düāmemek için kervanlar‘n izlediþi iālek yolu
veya bilinen baāka bir güzergâh‘ takip etmedi. Āayet iālek yollardan birini izleselerdi, Mekke’ye giden yolcular onlar‘ ihbar edebilirlerdi. Mekke’den ayr‘ld‘ktan
sonra, Medinelilerin himayesine girinceye kadar öldürülebilirdi. Bu sebepten,
k‘lavuzun tercih ettiþi yolu izlediler. Bu yol, Mekke’nin güneyindeki Sevr’den
baālar, Cidde’ye doþru kuzeybat‘ istikametinde bir müddet gidildikten sonra
tekrar iç k‘sma döner, Mekke’nin kuzeyindeki Usfân’dan itibaren as‘l yolla dört
defa kesiāir, yolun tam yar‘s‘nda, Cuhfe mevkiinde esas yolun K‘z‘ldeniz taraf‘5.
6.
Tevbe Sûresi 40.
ÿbn Sa’d, I, 228-229; ÿbn Hanbel, I, 348; Belâzürî, I, 260-261.
121
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 121
17.04.2012 16:04:07
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Sevr Maþaras‘n‘n D‘ātan Görünüāü
Sevr Maþaras‘n‘n ÿçinden Bir Görünüm
122
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 122
17.04.2012 16:04:07
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
na geçer ve bu istikamette Medine’ye ulaā‘r. Cuhfe’den sonra da art‘k Kureyā’in
nüfuz bölgesinden ç‘k‘lm‘ā olur.
Sevr Maþaras‘ndan Hira’n‘n Görünüāü
Kafile Medine’ye doþru ilerlerken birkaç defa takibe uþray‘p sorguya çekilmek istendi. Fakat bu teāebbüsler baāar‘s‘zl‘kla sonuçland‘. Bunlardan birisi āu
āekilde gerçekleāti: Kinâne kabilesinin bir kolu olan Müdlicoþullar‘ndan Sürâka
b. Mâlik, Kureyā’in va’detmiā olduþu ödülden haberdar olmuātu. Hz. Peygamber
ve arkadaālar‘n‘n kabilelerinin yak‘n‘ndan geçtiþini öþrenir öþrenmez silahlanarak at‘na bindi ve harekete geçti. Resûl-i Ekrem ve arkadaālar‘na yaklaā‘nca
at‘n‘n ayaklar‘ sürçtü. Tekrar toparlanarak at‘n‘ mahmuzlad‘; bu defa at‘n ayaklar‘ kuma sapland‘ ve kendisi de yere düātü. At‘n‘ kendi çabas‘yla kurtaramay‘p
olayda da fevkalade bir durum sezince eman diledi. Çünkü durum kritik idi;
Sürâka dengesini kaybetmiā ve yaya kalm‘āt‘. Hz. Peygamber ve arkadaālar‘ dört
kiāi idiler. ÿsteselerdi onu öldürebilirlerdi. Ama bunu yapmay‘p onu affettiler.
Onun eman istemesi üzerine Hz. Peygamber ve arkadaālar‘ durdular. Sürâka
ilerledi. O, at‘n‘n Hz. Peygamber’in dua ettiþi bir esnada düātüþünü söylemiātir. Hz. Peygamber Sürâka’n‘n yaklaāt‘þ‘n‘ görünce “Allah’‘m onu düāür”! diye
dua etmiā, at‘ kapaklanan Sürâka “Ey Allah’‘n nebîsi! Ne dilersen emreyle” demiā,
Resûlullah da “Sen geride dur, arkam‘zdan gelenleri b‘rakma”7 demiātir. Sürâka
7.
ÿbn Sa’d, I, 235-236.
123
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 123
17.04.2012 16:04:07
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
124
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 124
17.04.2012 16:04:07
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
verdiþi bu sözü tuttu. Ayr‘ca kendisine bir emannâme verilmesini istedi. Hz.
Peygamber de Âmir b. Füheyre’ye bir emannâme yazd‘rarak kendisine verdi.
Daha sonralar‘ Sürâka’n‘n hilesini öþrenen Ebû Cehil ona çok k‘zm‘ā ve hakk‘nda bir hicviye söylemiātir.
Bu tehlike atlat‘ld‘ktan sonra bu defa bir baāka ödül heveslisi harekete geçti.
Eslem kabilesinin Sehm koluna mensup Büreyde b. Husayb, arazisinden geçen
Hz. Peygamber ve yan‘ndakileri durdurup kimliklerini öþrenmek istedi. Fakat
sonunda Hz. Peygamber’in konuāmas‘ndan etkilenerek Müslüman oldu. Ayr‘ca
Hz. Peygamber’in Medine’ye bayraks‘z girmesini uygun görmediþi için kendi
sar‘þ‘n‘ çözüp m‘zraþ‘na baþlad‘. Arazilerinden ç‘k‘ncaya kadar onlara muhaf‘zl‘k yapt‘.
Bununla birlikte hicret yolculuþu esnas‘nda kafileye misafirperverlik gösterenler de oldu ve hoā olaylar yaāand‘. Yine Eslem kabilesinden Evs b. Hucr,
kervana bir deve temin etti ve Medine’ye ulaā‘ncaya kadar kendisine refakat etmek üzere Mes’ud b. Hüneyde adl‘ hizmetçisini Hz. Peygamber’in emrine verdi.
Kafile Kudeyd’e gelince yiyecek bir āeyler almak üzere Huzâa kabilesine mensup
Ümmü Ma’bed (Âtike bint Hâlid)’in çad‘r‘na uþrad‘. Burada istirahat edip yemek
yediler. Ümmü Ma’bed’den hurma veya et sat‘n almak istediler. Fakat o, yan‘nda
yiyecek bulunmad‘þ‘n‘ söyledi. O s‘rada Hz. Peygamber çad‘r‘n yan‘nda sürüye
kat‘lamayacak kadar zay‘f ve sütten kesilmiā bir keçi gördü. Onu saþmak için
müsade istedi. Keçiyi besmele ile saþ‘nca oradakilere yetip artacak kadar süt
verdi. Fesâhat ve belâþat‘yla ünlü olan Ümmü Ma’bed’in sürüyü otlatt‘ktan sonra çad‘ra dönen kocas‘ Ebû Ma’bed el-Huzâî’nin isteþi üzerine Hz. Peygamber’i
tarif ederken kulland‘þ‘ ifadeler çok meāhurdur.8 Bunlar hilye edebiyat‘na kaynak olmuātur. Onun oþlu Ma’bed el-Huzâî, ileride, Uhud Savaā‘’ndan sonra
Mekke’ye doþru yola ç‘kan müārik ordusuna karā‘ soþuk savaā taktiþi uygulamak suretiyle, Müslümanlara yard‘m edecektir. Dolay‘s‘yla, Ma’bed ailesi Hz.
Peygamber’e ve Müslümanlara s‘k‘nt‘l‘ durumlarda yard‘m‘ ile tan‘nm‘āt‘r.
Daha sonra Medine’ye doþru yollar‘na devam ettiler. Cuhfe mevkiine vard‘klar‘nda, hicret yolunun ana kervan yoluyla kesiātiþi noktada Hz. Peygamber,
Mekke yolunu tan‘d‘ ve oraya özlem duydu. Bunun üzerine, zulme uþrat‘larak
hicrete mecbur b‘rak‘ld‘þ‘ yurdu Mekke’ye, düāmanlar‘na üstünlük saþlayarak
döndürüleceþine iāaret buyrulan aāaþ‘daki âyet-i kerîme nâzil oldu:” (Resûlüm!)
Kur’an’‘ (okumay‘, tebliþ etmeyi ve ona uymay‘) sana farz k‘lan Allah, elbette seni
yine dönülecek yere döndürecektir...”.9
8.
9.
ÿbn Sa’d, I, 230-231.
Kasas Sûresi 85.
125
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 125
17.04.2012 16:04:08
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Peygamber 12 Rebîülevvel 1/24 Eylül 622’de Medine’ye 3 km. kadar
uzakl‘kta bulunan Kubâ’ya ulaāt‘. Burada Evs kabilesinin bir kolu olan Avf b.
Mâlikoþullar‘ oturuyordu. Hz. Peygamber bunlardan Amr b. Avfoþullar‘na misafir oldu. Bu kabilenin reislerinden Külsûm b. Hidm, kendisini dört (veya on
dört) gün aþ‘rlad‘. Bu süre zarf‘nda Kubâ’ mescidi ināa edildi. Bu mescidin k‘ble taraf‘na gelen duvar‘na ilk taā‘ Hz. Peygamber, onun yan‘na ikinci taā‘ da
Hz. Ebû Bekir koydu. Mekke’de üç gün üç gece kald‘ktan ve kendisine b‘rak‘lan emanetleri sahiplerine iade ettikten sonra yola ç‘kan Hz. Ali Kubâ’da Hz.
Peygamber’le buluātu.
Hz. Peygamber bir Cuma günü Kubâ’dan Medine’ye doþru hareket etti.
Sâlim b. Avfoþullar‘n‘n oturduþu Rânûnâ vadisinin ortas‘nda arka arkaya iki
hutbe okuyarak yüz kadar Müslüman‘n iātirakiyle Medine’de ilk Cuma namaz‘n‘ k‘ld‘rd‘. Buradaki mescid bugün “Cuma Mescidi” olarak bilinir. Namazdan
sonra kafile Medine’ye doþru yol al‘rken halk yolun iki taraf‘na dizilmiā sevinç
gösterileri yap‘yordu. Önünden geçilen kabilelerin temsilcileri Hz. Peygamber’i
evlerine davet ediyorlard‘. Hz. Peygamber devesinin kendi haline b‘rak‘lmas‘n‘
istedi. Böylece Benî Sâlim b. Avf, Benî Beyâza, Benî Sâide, Benî Zürayk ve Beni’lHâris yurtlar‘ndan geçilerek Hazrec’in bir kolu olan Neccâroþullar‘n‘n yurduna
(dâr) var‘ld‘. Deve burada Benî Mâlik b. Neccar’dan Râfi’ b. Amr’‘n oþullar‘ olan
ve Muâz b. Afrâ’n‘n himayesinde bulunan Sehl ve Süheyl adlar‘ndaki iki yetim
çocuþa ait bir arsan‘n üzerinde çöktü. Devenin çöktüþü yere evi en yak‘n olan
Ebû Eyyûb el-Ensârî (Hâlid b. Zeyd), Hz. Peygamber’in eāyalar‘n‘ alarak evine
götürdü ve kendisini Mescid’in ve yan‘ndaki odalar‘n ināaat‘ tamamlan‘ncaya
kadar yedi ay boyunca misafir etti. Es’ad b. Zürâre de Hz. Peygamber’e üzerinde yatmas‘ için bir serîr (karyola) hediye etti.10 Hicretten sonra Yesrib āehri
“Medinetü’r-Resûl” veya “el-Medinetü’l- Münevvere” ad‘n‘ ald‘.
Hicret, hem ÿslâm tarihinin, hem de dünya tarihinin en önemli olaylar‘ndan biridir. Kaynaklarda hicretin birinci y‘l‘ hakk‘nda önceki y‘llara oranla
çok fazla bilgi bulunmaktad‘r. Bu olayda Hz. Peygamber’in ve Müslümanlar‘n
fedakârl‘þ‘na dair çok güzel örnek davran‘ālar bulmak mümkündür. Muhacirler,
Mekke’den sadece yanlar‘na alabildikleri bir k‘s‘m menkul eāya ile hareket ediyorlar, doþal olarak yurt, ev-bark ve hayvan sürülerini Mekke’de b‘rak‘yorlard‘.
Dönülüp dönülmeyeceþi veya dönme imkan‘ olursa ne zaman dönüleceþi bilinmiyordu. Dolay‘s‘yla muhacirlerin mâlî kay‘plar‘ büyüktü. Fakat fedakarl‘kta
10.
Hicret hakk‘nda geniā bilgi için bk. ÿbn Hiāâm, I, 480-500; ÿbn Sa’d, I-227-238; Belâzürî, I,
259-268; Taberî, II, 383; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 75-87; ÿbn Seyyidinnâs, I, 286-314; Makrîzî,
s. 38-48; Diyanet Dergisi Hicret Özel say‘s‘, Ankara 1991; Ahmet Önkal, “Hicret”, DÿA, XVII,
458-462.
126
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 126
17.04.2012 16:04:08
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
127
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 127
17.04.2012 16:04:08
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
bulunmaktan hiç de çekinmiyorlard‘. Medine’ye hicrette kal‘c‘l‘k vard‘. Yani
orada kalmak maksad‘yla gidiliyordu.
Hicretin yegâne amac‘ iākence ve s‘k‘nt‘lardan kurtulmak deþildi. Bununla
beraber gaye bu olsa dahi yad‘rganacak bir durum yoktur. Çünkü ÿslâm’da dünya ve ahirette iyilik, güzellik ve mutluluk istemek esast‘r. Fakat Hz. Peygamber’i
ve sahâbeyi Medine’ye hicret için harekete geçiren esas unsur, ÿslâm’‘n oradaki
parlak geleceþiydi. Yoksa Müslümanlar Medine’de de s‘k‘nt‘lara maruz kalm‘ālar
ve çeāitli güçlüklerle karā‘laām‘ālard‘r. Āu kadar var ki, Mekke’de müāriklerin
eziyetlerine karā‘ sab‘r tavsiye edilirken, Medine döneminde misilleme hakk‘ verilmiātir. Bu hak, gerektiþinde canlar‘n‘ ve mallar‘n‘ ortaya koymalar‘n‘ gerektiriyordu. Müslümanlar Medine döneminde insanoþlu için en büyük felâketlerden
biri olan savaāla defalarca karā‘ karā‘ya kalm‘ālard‘r. Bedir, Uhud, Hendek ve
Huneyn savaālar‘nda ölüm-kal‘m mücadelesi vermiālerdir. Ancak, onlar kendi
içlerinde birlik ve dayan‘āma içinde bulunmuālar ve huzurlu bir toplum oluāturmuālard‘r.
Hicret, Resûl-i Ekrem’in sebeplere baþl‘l‘þa son derece önem verdiþini göstermektedir. Evinden ç‘kt‘þ‘ andan itibaren “yan‘lt‘c‘ bir rota çizerek”11 Mekke
müāriklerinin hile ve tuzaklar‘ndan kurtulmuā, dakik bir strateji sayesinde
Medine’ye ulaām‘āt‘r. Bu noktada Allah’‘n yard‘m ve desteþinin de unutulmamas‘ gerekir. Fakat sebeplere olabildiþi ölçüde baþl‘ kalm‘ā ve tedbiri elden
b‘rakmam‘āt‘r.
Hicret’te Hz. Peygamber’in irade sahibi ve sab‘rl‘ olma, Allah’a sonsuz güven duyma, ümitsizliþe kap‘lmama, sükûneti muhafaza, hoāgörü, baþ‘ālama ve
cesaret gibi vas‘flar‘ndan herbiri için davran‘ā örnekleri bulunmaktad‘r. Bunlar
her Müslüman için birer düsturdur. S‘k‘nt‘lara göþüs germe, fedakârl‘k, ÿslâm
uþruna can‘n‘ ve mal‘n‘ ortaya koyma, dünyevî iliākileri ve menfaatleri bir tarafa b‘rakarak kardeāliþi ve Allah’‘n r‘zas‘n‘ düāünme, verilen sözde durma ve
dostluk örneklerinden tablolar‘ hem sahâbîlerin ve hem de Resûl-i Ekrem’in
hicretinde görmek mümkündür. Hicret, Müslümanlar‘n tarihe bak‘ā‘n‘ etkilemiātir. Öneminden dolay‘ Hz. Ömer zaman‘nda (17/638) takvim baā‘ olarak
kabul edilmiātir. Peygamberimiz hicret ettiþinde kamerî takvime göre elli üç
yaā‘ndayd‘.
2- Hicret Esnas‘nda Medine
Giriā bölümünde, ÿslâm öncesinde Medine hakk‘nda özet olarak bilgi vermiātik. Ancak, Hicret s‘ras‘nda buran‘n sahip olduþu etnik, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik yap‘s‘n‘n biraz daha detayl‘ bir āekilde bilinmesi gerektiþi
11.
W. Montgomery Watt, Hz. Muhammed’in Mekke’si, s. 183.
128
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 128
17.04.2012 16:04:08
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
kanaatindeyiz. Çünkü, bilindiþi üzere Hz. Muhammed (s.a.s.), peygamberlik
döneminde, ad‘ geçen alanlardaki faaliyetlerinin çoþunu Medine’de gerçekleātirmiātir. Hicretin yap‘ld‘þ‘ esnada Medine’deki ortam‘n bilinmesi, gerçekleātirilen
bu faaliyetlerin daha iyi anlaā‘lmas‘na vesile olacakt‘r.
Bilindiþi üzere eski ad‘ “Yesrib” olan Medine, ÿslâm’‘n doþduþu ve Hz.
Peygamber’in hicret ettiþi s‘ralarda Hicaz bölgesinin önemli yerleāim merkezlerinden biriydi. Medine kelimesi asl‘nda büyük kasaba ve āehir manas‘na gelen
bir cins isimdir. Yesrib ad‘ fesat anlam‘na gelen bir kökten geldiþi için Hz. Peygamber hicretten sonra buraya hoā ve güzel anlam‘na gelen Tâbe veya Taybe unvanlar‘n‘ vermiātir. Daha sonra Medine diye isimlendirilmiātir. Çünkü buray‘ bilinen anlamda bir āehir haline getiren Hz. Peygamber olmuātur. Önce “Medînetü
Resûlillah” (Allah Resûlünün āehri) ve Medînetü’n-Nebî denilmiā ve daha sonra
Medîne āeklinde kullan‘l‘r hâle gelmiātir. Hicretten sonra Adiy b. Neccâroþullar‘
yurduna yerleāen Hz. Peygamber, buray‘ siyasal, sosyal, kültürel ve medenî bir
merkez haline getirmiātir. Āehir, Kur’an-‘ Kerim’in Medenî âyetlerinde “Yesrib” ve
“Medine” adlar‘yla an‘lm‘āt‘r. ÿklimi güzel, topraþ‘ verimli, fazla derin olmayan
tatl‘ yeralt‘ sular‘na sahiptir.
Etnik yap‘: Hicretten önce Yesrib’de Kurayza, Kaynukâ’ ve Nadîr kabilelerinden oluāan Yahudiler, Güney Arabistan kökenli Evs ve Hazrec Arap kabileleri,
Kudâa kabilelerinin ve hatta Amâlika’n‘n bakiyyelerinden oluāan kabileler ve
bunlar‘n yan‘nda say‘lar‘ az da olsa, daha ziyade köle olan, baāka etnik kökenli,
meselâ ÿranl‘ insanlar bulunuyordu. Yesrib’in, ÿslam’‘n doþuāuna kadar nesilleri
gelen Yahudilerden ve Arap kabilelerinden önceki sâkinlerinin Amâlika olduþu
söylenir. Amâlika’n‘n daþ‘lmas‘ndan sonra M.Ö. VI. yüzy‘l‘n baālar‘nda Bâbil
kral‘ Buhtunnasr’‘n Kudüs’ü iāgal edip oradaki Yahudileri Bâbil’e götürdüþü s‘rada kaç‘p kurtulan baz‘ Yahudiler Hicaz bölgesine giderek Hayber, Vâdi’l-Kurâ,
Fedek ve bu arada Yesrib’e yerleātiler. Hristiyanl‘þ‘n Suriye’de yay‘lmas‘ndan
sonra Romal‘lar‘n s‘k‘ takibine uþrayan Suriye ve Filistin Yahudilerinden baz‘lar‘
da Hicaz’a göç ettiler. Yesrib’e yerleāenler Kurayza, Nadîr ve Kaynukâ’ Yahudi
kabileleridir. Hicaz’a yerleāen Yahudiler Arap kabile geleneþini benimsediler ve
Arap isimlerini ald‘lar. Yahudiler ve Arap kabileleri özel mahallelerde ikamet
ediyorlard‘. Yesrib’e Yahudilerin geliāinin Hz. Mûsâ zaman‘na kadar uzand‘þ‘
da söylenmektedir.
Bu arada Güney Araplar‘na, yani Kahtânîlere mensup baz‘ kabileler,
Yemen’de Me’rib baraj‘n‘n y‘k‘lmas‘ üzerine muhtemelen II. veya III. yüzy‘lda, önce Tihâme’ye, oradan da kuzeye göç ettiler. Sa’lebe b. Amr Müzeyk‘yâ
ve oþullar‘ Yesrib’e yerleātiler. Evs ve Hazrec, Hârise b. Sa’lebe’nin iki oþludur.
Anneleri Kayle bint Cefne’ye nisbetle bu iki kabile Araplar aras‘nda Benî Kayle
129
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 129
17.04.2012 16:04:08
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ad‘yla meāhur olmuātur. Evs’in baāl‘ca kollar‘ āunlard‘r: Avf b. Mâlik (Kubâ
ahalisi), Ümeyye b. Zeyd, Abdüleāhel, Zaûrâ’... Hazrec’in baāl‘ca kollar‘ ise āunlard‘r: Neccâr, Sâide, Amr b. Avf, Zürayk, Selime, Beyâza. Evs ve Hazrec Yesrib’e
geldikten sonra bir süre Yahudilere tabi olarak yaāad‘lar. Bu esnada Yahudilerin
siyasal, sosyal ve ekonomik bask‘lar‘na maruz kald‘lar. Bunun üzerine akrabalar‘
olan Gassânîlerden yard‘m istediler. Gassânîler bu isteþe olumlu cevap vererek
Yesrib’e geldiler ve Yahudilerin baākanlar‘n‘ öldürdüler (492). Yahudilerin bu
suretle güç kayb‘na uþramas‘ üzerine Yesrib’de üstünlük Evs ve Hazrec’in eline geçti. Evs ve Hazrec kabileleri baþ‘ms‘zl‘klar‘n‘ kazand‘ktan sonra āehrin
iç k‘s‘mlar‘na yerleātiler. Fakat hemen ard‘ndan Yahudiler bu iki kardeā kabile
aras‘ndaki eski rekabeti körükleyerek onlar‘ birbirine düāürmeye çal‘āt‘lar. Arap
kabileleri birbiriyle savaā‘rken onlar taraf tuttular.
Siyasi durum: Yesrib halk‘ hadarî, yani yerleāik hayat sürmekle birlikte,
yönetimde, sosyal, kültürel ve ahlâkî alanlarda kabile gelenekleri hâkimdi. Kabilelerin baākanlar‘ vard‘. Kan davalar‘ yayg‘nd‘. Merkezî bir otorite mevcut
deþildi. Bir baāka ifade ile āehrin ortak bir yöneticisi yoktu. Arap ve Yahudi
kabileleri birbirinden baþ‘ms‘z bir āekilde ayr‘ ayr‘ mahallelerde yaā‘yorlard‘.
Her topluluk, biri diþerinden birkaç kilometre uzakl‘kta bir köy oluāturuyordu.
Arap ve Yahudi kabileleri aras‘nda zaman zaman ciddî anlaāmazl‘klar ç‘k‘yordu. Bununla birlikte çeāitli siyasal nedenlerle birbiriyle ittifak kurduklar‘ da
oluyordu; Arap kabileleri zaman zaman birbirlerine karā‘ Yahudi kabileleriyle
iābirliþine gidiyorlard‘. Evs kabilesi, Kurayza ve Nadîr ile, Hazrec kabilesi de
Benî Kaynukâ’ ile ittifak kurmuātu. Evs ve Hazrec reisleri ortak bir kral etraf‘nda
birleāmek için çaba sarfettilerse de bunu baāaramam‘ālard‘. Reislik konusunda āiddetli rekabet bu projenin uygulama alan‘na konulmas‘n‘ imkans‘z hâle
getirmiāti. Ortak bir yol bularak Evs ve Hazrec’den birer baākan seçmeyi ve
bunlar‘n müātereken, s‘rayla veya birer y‘l dönüāümlü olarak görev yapmas‘n‘ düāündülerse de bu planlar‘n‘ da uygulama alan‘na geçirememiālerdi. Kaynaklar‘m‘z Yesrib’de, Mekke’deki “Dârunnedve” gibi bir kuruluāun varl‘þ‘ndan
bahsetmemektedirler. Evs ve Hazrec aras‘ndaki rekabet, ortak bir meclis (Mele’)
oluāturulmas‘n‘ da imkans‘z hâle getirmiāti. Abdullah b. Übey’i ortak bir baākan
olarak āeçme teāebbüsleri de Hz. Peygamber’in hicretiyle birlikte gerçekleāme
imkan‘ bulamayacakt‘r. Hicret öncesinde bir bütün olarak Evs ve Hazrec’den ziyade, bu kabilelerin (Amr b. Avf ve Evs-Menât gibi) alt kollar‘n‘n güçlülüþünün
hissedildiþi ve daha önemli olduþu görülmektedir. Āehrin etraf‘nda, Taif’teki
gibi, bir sur veya duvar yoktu. Kabilelerin, kendi hudutlar‘ dahilinde saþlam ve
muhkem kaleleri (utum. ç. Âtam) vard‘. Tehlike an‘nda erkekler savaāmak için
d‘āar‘ ç‘kar, kad‘nlar ve çocuklar bu kalelere s‘þ‘n‘rlard‘. Bu kalelerin say‘s‘n‘n
iki yüz kadar olduþu söylenmektedir. Ayr‘ca kabilelerin bahçeleri ve arazileri
130
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 130
17.04.2012 16:04:08
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
131
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 131
17.04.2012 16:04:08
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
vard‘. Āehir ÿslâm’‘n çevreye kolayca yay‘lmas‘na imkan saþlayacak merkezî bir
konumda bulunuyordu.
Evs ve Hazrec’in Yahudiler üzerine hâkimiyet elde etmesinden sonra meydana gelen sükûnet dönemi fazla uzun sürmedi. Bu iki kabile akraba olduklar‘
halde, birbiriyle y‘llarca savaāt‘lar. ÿki kabile aras‘ndaki düāmanl‘k ÿslâm’‘n doþuāuna kadar, 120 y‘l gibi uzun bir müddet, devam etti. Çarp‘āmalar Sümeyr
savaā‘ ile baālad‘. Ondan sonra Ka’b b. Amr, Serâre, Hât‘b, Fâri’, Birinci Ficâr,
ÿkinci Ficâr, Rubey’, Buâs Evs ve Hazrec aras‘nda meydana gelen belli baāl‘ savaālard‘r. Bunlar‘n en āiddetlisi olan Buâs savaā‘, Evsli birisinin Hazrec’e s‘þ‘nan
birisini öldürmesi üzerine baālam‘ā ve Evslilerin galibiyetiyle sonuçlanm‘āt‘r. Bu
savaā Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden beā y‘l önce meydana gelmiātir.
Devaml‘ savaālar āehrin gücünü önemli ölçüde tüketmiā ve düāmanl‘k, āehirde
hayat‘ çekilmez hâle getirmiātir. Yahudiler de zaman zaman Evs ve Hazrec’i birbirine düāürmüāler ve aralar‘ndaki çekiāmeleri körüklemiālerdir. Bunun yan‘s‘ra
Evs ve Hazrec’den her biri, birbirine karā‘ Yahudilerle ve Müzeyne, Cüheyne
gibi çevredeki diþer Arap kabileleriyle iābirliþine girmiātir. Çarp‘āmalar genellikle Evs kabilesi aleyhine dönmüātür. Görüldüþü üzere Evs ve Hazrec, huzur
ve istikrara yatk‘n olmay‘p, bilakis savaā ve düāmanl‘k üzerine kurulu bedevî
hayat‘na Mekkelilerden daha meyilli idiler.
Dini durum: Medine’de Yahudiliþin varl‘þ‘ndan yukar‘da bahsettik. Bunun yan‘nda, Arap kabileleri aras‘nda putperestlik revaçta idi. Evs ve Hazrec, Müāellel’de, sahilde bulunan Menât adl‘ puta tap‘yorlard‘. Medinelilerin
as‘l putlar‘ bu idi. Ona kurbanlar kesiyor, hediyeler sunuyorlard‘. Çocuklar‘na
Abdümenât ve Zeydmenât gibi isimler koyuyorlard‘. Menât’a diþer kabileler de
tapmakla birlikte, ona en fazla sayg‘y‘ Evs ve Hazrec gösteriyordu. Bu putun
siyah bir taātan ibaret olan ve kutsal kabul edilen mahalli bulunuyordu. Evs ve
Hazrec dahil olmak üzere birçok kabile, Menât’a tapman‘n yan‘nda hac görevini
de yap‘yorlard‘. Fakat Safâ ve Merve aras‘ndaki sa’y görevini yerine getirmiyorlard‘. Menât’‘n bulunduþu yerde ihrama giriyorlard‘. Hacc‘ ifa ettikten sonra da
Menât’a gelip putun önünde saçlar‘n‘ t‘raā ediyorlar ve hac ibadetinin bu āekilde
tamamlanacaþ‘na inan‘yorlard‘. Yani ihramdan da burada ç‘km‘ā oluyorlard‘.
Onlar Menât’‘n yan‘s‘ra Lât adl‘ puta da tap‘yorlard‘. Bu putlar‘n yan‘s‘ra aile
bireylerinin tapt‘klar‘ aile putlar‘ vard‘. Aþaçtan yap‘lm‘ā çok say‘da put heykeli
bulunuyordu. Arap kabilelerinin, Yahudiliþin ve Yahudilerin ahlak anlay‘ā‘n‘n
etkisinde kald‘klar‘ da müāahede edilmektedir.
Bütün bunlar‘n yan‘nda Allah’‘n an‘ld‘þ‘ ve O’nun yarat‘c‘ olarak tan‘nd‘þ‘
da görülmektedir. En eski müverrihlerimizden ÿbn Sa’d, Cahiliye döneminde
Ebü’l-Heysem (Mâlik b. Teyyihan) ve Es’ad b. Zürâre’nin putlara tapmay‘ kerih
132
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 132
17.04.2012 16:04:08
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
gördüklerini, onlardan nefret ettiklerini ve tevhidi dile getirdiklerini kaydeder.
Baz‘ araāt‘rmac‘lar bu kayda dayanarak yukar‘daki iki āahs‘ hanîf olarak nitelendirmiālerdir.
Hristiyanl‘k Medine’de yay‘lmam‘āt‘. Bununla birlikte Evs kabilesine mensup
Ebû Âmir er-Râhib ad‘nda bir kiāi, Hristiyanl‘þ‘n ve Yahudiliþin tesiriyle putperestliþe yeni bir āekil vererek Müslüman olan Evslileri kendi taraf‘na çekmeye
çal‘ām‘āt‘r. Bu faaliyetinden dolay‘ Hz. Peygamber ona “Fâs‘k” lakab‘n‘ takm‘āt‘r.
Çok karmaā‘k ve halledilmesi zor meselelerde kendilerine baāvurulan kâhinler
de mevcuttu.
Sosyal hayat: Bölgede çok evlilik hâkimdi. Vefat eden bir adam‘n sadece
han‘m‘ ve k‘z‘ deþil, küçük çocuklar‘ dahi miras alam‘yordu; miras‘ sadece bir
savaā esnas‘nda eli silah tutan büluþa ermiā erkek çocuklar‘ alabiliyordu. Āayet
bütün erkek çocuklar büluþa ermemiālerse, yeþenler ve baba soyundan gelen
akrabalar bütün miras‘ al‘yordu. Bu durumda, zengin olan bir aile, āayet mirasç‘larla iyi iliākiler içinde deþilse, ertesi gün paras‘z ve dilenci durumuna düāebiliyordu. Bayramlarda ve düþünlerde görülen profesyonel āark‘c‘lar‘n yan‘nda
cenazelere aþlayan profesyonel aþlay‘c‘lar da vard‘. Bu aþlay‘c‘lar gruplar halinde gelirler, baz‘lar‘ bir müddet feryat edip aþlarlar, onlar susunca da diþerleri
aþ‘tlara devam ederlerdi. Ahenkli bir āekilde āiir söylemeye önem veren āairler
ve hatipler bulunuyordu.
Ekonomik durum: Medine, eski zamanlardan beri Güney-Kuzey ticaret yolu
üzerinde bulunuyordu. Burada Yahudiler ziraat, ticaret, kuyumculuk, demircilik, dokumac‘l‘k, silah ve zirâî alet imalat‘ ile meāgul oluyorlard‘. Biraz daha
özele indirgeyecek olursak, Kaynukâoþullar‘n‘n diþer mesleklerle birlikte kuyumculuk ve ticaretle, diþer Yahudilerin de çiftçilikle ve ticaretle uþraāt‘klar‘
söyleyebiliriz. Arap kabileleri de daha ziyade çiftçi idiler. Her aile kendi topraklar‘na sahipti ve herkes kendi çocuklar‘ ve gerektiþinde kölelerinin yard‘m‘yla
çiftliklerde çal‘ā‘yordu. Bunun yan‘nda ticaretle uþraāanlar da vard‘. Bunlar Suriye pazarlar‘na ticaret amac‘yla giderlerdi. Āehre ithal mallar da getiriliyordu.
Nabatîler aras‘ra kervanlarla Medine’ye yiyecek maddeleri, tah‘l ve zeytinyaþ‘
getiriyorlard‘. Çeāitli Arap kabileleri, özellikle göçebeler, satmay‘ veya ihtiyaç
duyduklar‘ maddelerle takas etmeyi düāündükleri deve, at, zamk, deþerli taālar gibi mallar‘n‘ āehre getiriyorlard‘. Yabanc‘ ithalatç‘larla görüāen simsarlar
da mevcuttu. Arazisi olmayanlar, para kazanmak için ormandan odun kesip
meskun yerlerde satarlard‘. Hurmalar‘yla ünlü olan Medine’de hurma bahçeleri
vard‘. O nedenle hurma ziraati çok geliāmiāti. Hurman‘n bütün y‘l boyunca
taze kalmas‘ ve çürümemesi için konserve endüstrisi vard‘. Hurmalardan alkollü içkiler de elde ediliyordu. Bunun yan‘s‘ra hurma ihracat‘ da yap‘l‘yordu.
133
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 133
17.04.2012 16:04:08
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hurman‘n yan‘nda buþday ve arpa ziraati de yap‘l‘yordu. Dokumac‘ kad‘n ve
erkekler, terziler, kasaplar, demirciler, g‘da maddeleri sat‘c‘lar‘, marangozlar,
oduncular, parfüm sat‘c‘lar‘ baāl‘ca meslek gruplar‘d‘r. Mahallî bir para birimi
yoktu ve para olarak Bizans’‘n para birimi olan dînar ve ÿran’‘n para birimi olan
dirhem kullan‘l‘yordu. Dirhem, dînar‘n onda birine tekabül ediyordu.
Hicretten önce Medine’de oluāan Müslüman kesime gelince, Birinci Akabe
Görüāmesi (620) ile baālayan ve Hicrete (622) kadar devam eden iki y‘ll‘k süreçte Evs ve Hazrec kabilelerinden Müslüman olanlar‘n say‘s‘ çoþalm‘āt‘. Birinci
Akabe bîat‘ndan sonra Medine’ye ÿslâm’‘ öþretmek üzere gönderilen Mus’ab b.
Umeyr’in faaliyetleri sonucu, reisleri Sa’d b. Muaz’‘n ÿslâm’‘ kabul etmesi üzerine, Evs’in önemli bir kolu olan Abdüleāheloþullar‘n‘n tamam‘ Müslüman oldu.
Bu arada Akabe bîatlar‘ndan bir y‘l önce Ebû Seleme’nin hicreti ile baālayan
Mekke’li müslümanlar‘n Medine’ye hicreti, daha sonra da devam etti. Öyle ki,
kaynaklar‘m‘z Hz. Peygamber’in hicreti esnas‘nda, bizzat Hz. Peygamber, Hz.
Ebû Bekir, bunlar‘n aileleri, Hz. Ali, onun annesi ve bunlar‘n d‘ā‘nda hapse
at‘lanlardan veya hicret edemeyecek derecede hasta ve güçsüz olanlardan baāka
Mekke’de Müslüman kalmad‘þ‘n‘ kaydederler.
Hicret eden sahâbîlerden bir k‘sm‘, Evs kabilesine baþl‘ beā kolun en büyüklerinden kalabal‘k ve güçlü bir kabile olan Amr b. Avf oþullar‘na misafir
oldular. Ebû Huzeyfe’nin azatl‘s‘ Sâlim, Hz. Peygamber’in hicretinden önce
Kubâ’da Müslümanlara imaml‘k yap‘yordu. Hz. Peygamber de Hz. Ebû Bekir’le
birlikte Kubâ’ya geldiþinde bir müddet bunlar‘n aras‘nda kalacak ve meāhur
Kubâ’ Mescidi’ni ināa edecektir. Amr b. Avf oþullar‘n‘n yan‘nda yine Evs’ten
Abdüleāhel kabilesine ve ayr‘ca Evs’in diþer baz‘ kollar‘na mensup Müslümanlar, muhacirlere kucak açt‘lar. Benî Neccâr ve Belhâris b. Hazrec baāta olmak
üzere Hazrec’in kollar‘ da Müslümanlar‘ misafir ettiler. Neccâroþullar‘ndan Es’ad
b. Zürâre, ÿslâm’‘ yayma faaliyetlerine önemli katk‘da bulundu ve Mus’ab b.
Umeyr’e yard‘mc‘ oldu. Hatta Es’ad b. Zürâre’nin Medine’de ināa ettiþi bir mescidde, Mus’ab b. Umeyr’le birlikte vakit namazlar‘ ve cuma namazlar‘n‘ k‘ld‘rd‘klar‘ kaynaklarda kaydedilmektedir.12
3- Kurumsallaāma Sürecinin Baālamas‘
a- Mescid-i Nebevî ve Hz. Peygamber Döneminde Diþer Mescitler
Medine’de ÿslâm toplumunun oluāmas‘nda ve Müslümanlar aras‘nda birlik ve beraberliþin saþlanmas‘nda en önemli unsurlardan birisi Mescid-i Nebevî
12.
ÿslam öncesinde Medine için bk. Eyüp Sabri Paāa, Mir’ât-‘ Medîne, ÿstanbul 1304, s. 293 vd.;
Corci Zeydan, el-Arab, s. 280-282; Fr. Buhl, “Medine”, ÿA, VII, 459-471; Cevad Ali, IV, 128142; Neāet Çaþatay, s. 94-98.
134
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 134
17.04.2012 16:04:08
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
135
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 135
17.04.2012 16:04:08
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
(Peygamber Mescidi)’dir. Hz. Peygamber devesinin çöktüþü alana bir Mescid
ināa etmeye karar verdi. Medinelilerin hurma kuruttuþu bu arsay‘ sat‘n almak
istediþinde sahipleri, karā‘l‘ks‘z olarak vermek istediler. Ancak Hz. Peygamber
bunu kabul etmedi. Arsan‘n deþeri olan on dinar‘ Hz. Ebû Bekir ödedi.13
ÿnāaata, arsan‘n tesviyesi ile baāland‘. Burada bulunan hurma aþaçlar‘ kesildi,
mezarlar baāka yere nakledildi ve tümsekler düzeltildi. Binan‘n temelinde ve alt
k‘sm‘nda taā, üst k‘s‘mlar‘nda ise kerpiç (lebin) kullan‘ld‘. Arsa üzerinde eskiden mevcut olan hurma aþaçlar‘ sütun olarak Mescid’in k‘blesine dizildi ve bunlar‘n üzerine, hurma dal ve yapraklar‘ndan bir çat‘ yap‘ld‘. Mescid’in yap‘m‘nda
baāta Hz. Peygamber olmak üzere muhacirler ve ensâr fiilî olarak çal‘āt‘lar.
Baālang‘çta k‘blesi Kudüs’e doþru olan Mescid-i Nebevî’nin üç kap‘s‘ vard‘.
Birinci kap‘ güneyde, bugünkü k‘ble duvar‘nda bulunuyordu (Bâbü’s-Selâm).
ÿkinci kap‘ doþu taraf‘nda idi (Bâbü-Cibrîl). Hz. Peygamber bu kap‘y‘ kullan‘rd‘.
Üçüncü kap‘ ise bat‘ yönünde bulunuyordu (Bâbü-Âtike). Güney duvar‘ boyunca
Suffe denilen bir revak veya gölgelik bulunmaktayd‘. K‘ble, Kudüs’ten Kâbe’ye
çevrilince güney yönünde bulunan kap‘ kapat‘larak kuzey yönünde ayn‘ adla
yeni bir kap‘ aç‘ld‘. Diþer kap‘larda herhangi bir deþiāiklik yap‘lmad‘. Suffe ise
güneyden kuzeye nakledildi. Yeni plana göre harim, güneyde iki s‘ra halinde
yerleātirilen hurma kütükleri üzerine uzat‘lan hurma dallar‘n‘n toprakla kapat‘lmas‘yla elde edilen bir damla örtülmüātü. Tavan, bir insan‘n elinin yetiāeceþi
kadar bas‘kt‘. ÿlk zamanlarda camide yere ince kum döāenmiāti.14
Baālang‘çta Hz. Peygamber cuma hutbelerini, vaaz ve irāatlar‘n‘ bir hurma
kütüþüne dayanarak veriyordu. Cemaatin say‘s‘ art‘nca ve ayakta uzun süre
hitap kendisini rahats‘z edince bir minber yap‘ld‘. Bu minber, biri oturmak için
olmak üzere üç basamaktan ibaretti.15 Hz. Peygamber minbere ç‘kt‘þ‘ zaman
üçüncü basamaþa oturuyor, ikinci basamaþa da ayaklar‘n‘ koyuyordu. Peygamberimiz Mescid’in k‘ble taraf‘nda belirli bir yerde namaz k‘ld‘r‘rd‘. Bugünkü anlamda oyuntu āeklindeki ilk mihrab, Emevî halifelerinden Ömer b. Abdülaziz’in
Medine valiliþi s‘ras‘nda yap‘lm‘āt‘r.
Mescid-i Nebevî’nin ināas‘ tamamland‘ktan sonra Peygamberimiz, geçici olarak yerleātiþi Ebû Eyyûb’ün evinden ayr‘larak Mescid’in hemen bitiāiþine aile
mensuplar‘ için yap‘lan odalara taā‘nd‘. Baālang‘çta bu odalar‘n say‘s‘n‘n, birisi
Hz. Hatice’den sonra evlendiþi Sevde’ye, diþeri de Âiāe’ye ait olmak üzere iki
olduþu söylenmektedir. Hz. Peygamber’in evlilikleri artt‘kça bu odalara yenileri
ilave edilmiā ve say‘lar‘ dokuza ulaām‘āt‘r. Odalar‘n kap‘ aç‘kl‘þ‘ kilim veya ku13.
14.
15.
ÿbn Sa’d, I, 239-241; ÿbn Seyyidinnâs, I, 316.
Nusret Çam, ÿslam’da Sanat Resim ve Mimari, Ankara 1994, s. 153.
ÿbn Sa’d, I, 349 vd.
136
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 136
17.04.2012 16:04:08
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
Hz. Peygamber Döneminde Mescid-i Nebevî’nin Bir ÿllüstrasyonu
maā perde ile kapat‘l‘yordu. Hz. Peygamber’in odalar‘n‘n duvarlar‘ da kerpiçle
örülmüā, üstleri hurma dal ve yapraklar‘ ile örtülmüātü. Bu odalar‘n d‘ā‘nda
meārube, āurfe, h‘zâne adlar‘yla an‘lan bir baāka odadan daha bahsedilir. Buras‘
g‘da maddeleri, silahlar vesaire eāyan‘n sakland‘þ‘ bir devlet hazinesi (Beytülmâl)
olarak kullan‘lmaktayd‘. Buran‘n muhafaza ve idareciliþi ile Bilâl-i Habeāî görevlendirilmiāti.
Resûl-i Ekrem bu arada aile fertlerini Medine’ye getirmek üzere Ebû Râfi’ ile
Zeyd b. Hârise’yi Mekke’ye gönderdi. Bunlar Hz. Peygamber’in zevcesi Sevde
ile k‘zlar‘ Fât‘ma ve Ümmü Gülsüm’ü Medine’ye getirdiler. Zeyneb’i o s‘rada
müārik olan Ebü’l-Âs b. Rebî’ b‘rakmad‘. Ruk‘ye ise kocas‘ Hz. Osman ile daha
önce hicret etmiāti. Bu arada Zeyd, eāi Ümmü Eymen ile oþlu Üsâme’yi de yan‘na ald‘. Hepsi birlikte yanlar‘nda Hz. Ebû Bekir’in aile bireyleri, oþlu Abdullah, han‘m‘ Ümmü Rûmân, k‘zlar‘ Esmâ ve Hz. Âiāe de olduþu halde topluca
Medine’ye geldiler. Mekkeliler onlara herhangi bir güçlük ç‘karmad‘lar.16
Mescid-i Nebevî’nin fonksiyonlar‘na gelince, buras‘ her āeyden önce bir ibadet
mahalli idi; cuma namaz‘n‘ ve beā vakit namaz‘ cemaatle k‘lmak için Müslümanlar‘n topland‘þ‘ ve topluca ibadet ettiþi mekand‘. Beā vakit namaz her yerde
k‘l‘nabilir. Ancak Hz. Peygamber, cemaatle k‘l‘nan namaz‘n daha fazla sevap
16.
Belâzürî, I, 269-270; ÿbn Seyyidinnâs, I, 315-316; Makrîzî, s. 49.
137
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 137
17.04.2012 16:04:08
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
kazand‘racaþ‘n‘ bildirmiāti. Sahâbîler de onun bu teāvik ve tavsiyesine azâmî
ölçüde uymuālard‘r.
Mescid-i Nebevî ibadet mahalli olman‘n yan‘nda, Hz. Peygamber’in sohbet ve vaaz yapt‘þ‘, askerî iālerin müzakere edildiþi, elçilerin kabul edildiþi,
bazen duruāmalar‘n yap‘ld‘þ‘, folklor gösterilerinin tertiplendiþi bir mekând‘.
Mescid-i Nebevî, ayn‘ zamanda bir eþitim-öþretim yeri olarak kullan‘lmaktayd‘.
Namazlardan sonra Hz. Peygamber mescidde oturduþu zaman sahabîler hemen
onun etraf‘nda halka oluātururlard‘. Hz. Peygamber onlara vaaz eder, nasihatta
bulunur, Allah’a itaate davet ederdi. Bunun yan‘nda günlük hayatla ilgili tavsiyelerde bulunur, kendileriyle sohbet ederdi. “Mescid-i Nebevî, ‘Rabbinin ad‘yla
oku’ diye Kur’an’‘n ilk âyeti ile istenen dinle bilimin bütünleāmesinin teknik bak‘mdan da gerçekleāmesini” saþlam‘āt‘r.17 Müslümanlar‘n eþitilmesinde, nâzil olan
âyetlerin duyurulup hayata geçirilmesinde, Müslümanlar‘n cemaatleāmesinde
ve kaynaāmas‘nda, son derece önemli fonksiyonlar üstlenmiātir. Hz. Peygamber
döneminde Mescid-i Nebevî ayn‘ zamanda askerî iālerin görüldüþü bir mekân
olarak da kullan‘l‘rd‘. D‘āar‘dan gelebilecek her türlü sald‘r‘ ve tehditlere nas‘l
karā‘ konulacaþ‘ burada görüāülür ve karara baþlan‘rd‘. Hz. Peygamber bir yere
askerî sefer düzenleyeceþi zaman birliþin baā‘na geçecek kumandan‘ Mescid’e
çaþ‘r‘r ve gerekli talimat‘ burada verirdi. Askerî birliklerin komutanlar‘ seferden
döndükten sonra doþruca buraya gelerek sefer hakk‘nda bilgi verirlerdi. Eþer
orduya bizzat kendisi kumanda edecekse, Mescid’de iki rekat namaz k‘lar, sonra
z‘rh‘n‘ giyinmiā olarak buradan ç‘kar ve kap‘ya getirilen at‘na binerek seferi baālat‘rd‘. Seferden dönüāte de doþruca Mescid’e gider, yine iki rekat namaz k‘lar
ve seferin deþerlendirmesini yapard‘.
Savaāta yaralanan askerlerin, mescidde kurulan bir çad‘rda tedavi edildikleri
olurdu. Nitekim Hendek Savaā‘’nda yaralanan Sa’d b. Muaz, Eslem kabilesinden Rufeyde ad‘ndaki kad‘n‘n Mescid’deki çad‘r‘nda tedavi edilmiā, fakat kurtar‘lamam‘āt‘. Gerektiþinde Mescid-i Nebevî’de harplerde ele geçirilen esirlerin
hapsedildiþi de olurdu. Mescid-i Nebevî, elçilerin kabul yeri olarak kullan‘l‘rd‘.
5/626 y‘l‘ndan itibaren 11/632 y‘l‘na kadar, 9/630 y‘l‘nda daha yoþun olmak
üzere, Arabistan’‘n çeāitli bölgelerinden Medine’ye heyetler gelmiātir. Bunlar‘n
çoþu kabileleri ad‘na Müslüman olduklar‘n‘ bildirmek, bîat etmek ve ÿslâm dininin esaslar‘ hakk‘nda bilgi almak üzere geliyorlard‘. Peygamberimiz elçileri
Mescid’de “Elçiler Sütunu” (Üstüvânetü’l-Vüfûd) ad‘n‘ taā‘yan bir direþin önünde
kabul ederdi. Hukûkî ve kazâî davalar için Mescid, sabit bir mahal olmamakla
birlikte, Hz. Peygamber devrinde mahkeme ve duruāma salonu olarak kullan‘lm‘āt‘r. Asl‘nda Hz. Peygamber’in bulunduþu her yer, çarā‘, pazar, konaklama
17.
Ali ÿzzetbegoviç, Doþu ve Bat‘ Aras‘nda ÿslam, çev. Salih Āaban, ÿstanbul 1993, s. 243.
138
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 138
17.04.2012 16:04:08
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
mahallinde bir çad‘r bu tür iāler için uygundu. Fakat o, Mescid’de de çeāitli davalara bakm‘ā ve kararlar vermiātir. Mescid-i Nebevî zaman zaman savaā
oyunlar‘na da sahne olurdu. Bir defas‘nda Peygamberimiz Habeālilerin burada
sergiledikleri bir oyunu han‘m‘ Hz. Âiāe ile birlikte seyretmiātir. Hz. Peygamber baþ‘ālar‘ Mescid’de kabul ediyordu. Çeāitli bölgelerden gelen cizye ve zekat
mallar‘ Mescid’de toplan‘yor ve gerekli yerlere buradan daþ‘t‘m yap‘l‘yordu.18
Medine’de daha hicretin ilk y‘llar‘ndan itibaren Mescid-i Nebevî’nin d‘ā‘nda
pekçok mescid ināa edilmiātir. Bunlar‘n çoþu kabile adlar‘ ile, baz‘lar‘ da bulunduklar‘ mekan‘n ad‘yla an‘l‘rlar. ÿki K‘bleli Mescid (Mescidü’l-K‘bleteyn) gibi,
baz‘ olaylar sebebiyle deþiāik isim alanlar da mevcuttur. Ad‘n‘ k‘blenin deþiāmesinden alan bu son mescid, Hazrec’den Benî Selime’ye aitti. Hz. Peygamber
Medine’ye hicretinden sonra on alt‘ veya on yedi ay Kudüs’e doþru yönelerek
namaz k‘lm‘āt‘. Hicretin ikinci y‘l‘nda Hz. Peygamber sahâbîleri ile Benî Selime
mescidinde öþle namaz‘n‘n ilk iki rekat‘n‘ k‘l‘nca k‘blenin deþiāmesi ile ilgili
ayet nâzil oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber yönünü Kâbe’ye çevirdi. Böylece
Hz. Peygamber iki ayr‘ k‘bleye dönmüā olarak namaz k‘ld‘þ‘ için bu mescid “ÿki
K‘bleli Mescid” ad‘n‘ alm‘āt‘r.19 K‘blenin deþiātirilmesi an‘nda Hz. Peygamber’in
Mescid-i Nebevî’de bulunduþu da rivayet edilmektedir. ÿki k‘bleli mescidin d‘ā‘nda, Evs kabilesinin Benî Abdüleāhel kolu taraf‘ndan ināa edilen “Benî Abdüleāhel Mescidi”, yine Evs’in bir kolu olan Benî Hârise’ye ait “Benî Hârise Mescidi”,
Benî Zurayk, Benî Amr b. Mebzûl, Benî Sâide, Benî Ubeyd, Râtic, G‘fâr, Eslem, Cüheyne, Benî Mâzin, Benî Adiy, Benî Beyâza, Beni’l-Hâris, Benî Harâm, Benî Vâk‘f...
gibi mescidler Medine’de Hz. Peygamber döneminde mevcut olan mescitlerdir.
Müslümanlar buralarda vakit namazlar‘n‘ k‘l‘yorlar, cuma namaz‘na Mescid-i
Nebevî’ye geliyorlard‘.20
Bunlardan baāka Medine d‘ā‘nda, Cuvâsâ, Beni’ Mustalik, Benî Sa’d b. Bekir,
Benî Cezîme, Becîle mescidleri vard‘. Taif ve Yemâme’de de mescidler bulunuyordu. Ayr‘ca askerî seferler esnas‘nda ināa edilen pekçok mescidin isimleri kaynaklarda yer almaktad‘r.21
18.
19.
20.
21.
Klasik dönem ÿslâm tarihinde de cami, çok yönlü, dinî, siyâsî, sosyal ve ilmî fonksiyonlara
cevap veren bir kurum olmakla birlikte, y‘llar‘n ve hatta as‘rlar‘n geçmesiyle, mescitlerin dinî
hizmet d‘ā‘ndaki fonksiyonlar‘ için bu mekanlar‘n d‘ā‘nda özel yerler tahsis edilmeye baālanm‘āt‘r. Sözgelimi Selçuklular döneminde medreselerin kurulmas‘yla eþitim-öþretim bu kurumlarda devam etmiātir. Bu uygulama, Müslümanlar‘n nüfuslar‘n‘n artmas‘na, geliāen ihtiyaç ve
āartlara göre doþal bir geliāmedir.
ÿbn Sa’d, I, 241-244; Belâzürî, I, 271.
Belâzürî, I, 273.
ÿbn Abdilber, Dürer, s. 88; Ahmed Güner, “Asr-‘ Saadette Camiler/Mescitler ve Fonksiyonlar‘”,
Bütün Yönleriyle Asr-‘ Saadette ÿslâm, IV, 254-226.
139
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 139
17.04.2012 16:04:08
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
b- Suffe
Suffe, Mescid-i Nebevî’nin bitiāiþinde üzeri hurma dallar‘yla örtülü, fakir,
kimsesiz ve bar‘nacak yeri olmayan Müslümanlar için yap‘lm‘ā gölgelikti. Burada kalanlara Suffe Ehli, Suffe Ashâb‘ denilirdi. Suffe Ehli, kimsesiz muhâcirler, bekarlar, Arap kabilelerinden Müslüman olup Medine’ye göç edenler ile ilim tahsil
etmek isteyen sahâbîlerden oluāuyordu. Bunlar genellikle yoksul kimselerdi. Hz.
Peygamber, Suffe’de kalan sahâbîlerin yeme ve içme gibi ihtiyaçlar‘yla yak‘ndan
ilgilenirdi. Baz‘ iyiliksever sahâbîler, Hz. Peygamber’in tavsiyesi üzerine bunlar‘ birer-ikiāer evlerine davet ederek iaāelerini temin ederlerdi. Hz. Peygamber
zengin Müslümanlar‘ bunlara yard‘m etmeye teāvik ederdi. Ensâr, hurma salk‘mlar‘n‘ getirerek Mescid-i Nebevî’ye b‘rak‘rlard‘. Suffe Ashab‘ aras‘nda çeāitli
iālerde çal‘āanlar da vard‘.22
Suffe’de Hz. Peygamber’in d‘ā‘nda okuma-yazma ve Kur’an öþretmek üzere
öþretmenler de görev yap‘yordu. Ubâde b. Sâmit bunlardan biridir. Burada toplanan öþrenciler esas itibar‘yla kendilerini Kur’an öþrenimine vakfetmiālerdi;
Kur’an âyetlerini aralar‘nda müzakere ederler ve geceleri ilim tahsili ile meāgul olurlard‘. Bu sebeple bunlardan yetmiā kiāiye “kurrâ” ad‘ verilmiātir. Hz.
Peygamber Medine d‘ā‘na irāad ve ÿslâm’‘ anlatmak için bir kimse veya ekip
göndereceþi zaman Suffe Ashab‘ aras‘ndan seçerdi. Bunlardan orduya kat‘lanlar,
diplomatik faaliyetlerde görevlendirilenler ve müezzinlik yapanlar da vard‘.23
c- Yeni Bir Kardeālik Sistemi
ÿslâm toplumunun teākilatlanmas‘nda bir önemli ad‘m da ensar ile muhacirler aras‘nda özel kardeālik sistemi kurulmas‘d‘r. Buna geçmeden evvel, ÿslâm’‘n
getirdiþi ve geliātirdiþi kardeālik sisteminin tarihî seyrine k‘saca temas etmek yerinde olacakt‘r. Hz. Peygamber ÿslâm’‘ ilk tebliþ etmeye baālad‘þ‘ andan itibaren
bu dine girenleri hangi ‘rk, kabile ve ülkeden olursa olsun eāit kabul etmiā ve
kabile kardeāliþinin yerine ÿslâm kardeāliþini getirmiātir. O, bir yandan insanlara
Allah’‘n varl‘þ‘n‘ ve birliþini anlat‘rken, diþer yandan bu inanç etraf‘nda toplananlar‘ din kardeāliþinde birleātirip kaynaāt‘r‘yordu. Bu sistemde Habeāistanl‘
bir köle ile Kureyāli bir asilzade aras‘nda fark kalm‘yordu.
ÿslâm tarihinin en eski kaynaklar‘, Hz. Peygamber’in, birisi hicretten önce
Mekke’de, diþeri de hicretten sonra Medine’de Müslümanlar‘ iki defa özel olarak kardeāleātirdiþini kaydederler. Mekke’deki kardeāleātirmede (muâhâtta) son
derece anlaml‘ bir husus dikkati çekmektedir. Bu, Kureyā’e mensup baz‘ Müslümanlar‘n azatl‘ kölelerle kardeā ilan edilmesidir. Kaynaklar‘n bu konuda verdiþi
22.
23.
Belâzürî, I, 272-273.
Suffe ve Suffe Ehli hakk‘nda geniā bilgi için bk. Akif Köten, “Asr-‘ Saadette Suffa Ashab‘”, Bütün
Yönleriyle Asr-‘ Saadette ÿslâm, IV, 381-416.
140
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 140
17.04.2012 16:04:08
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
listeler incelendiþinde Kureyā mensuplar‘yla āu azatl‘ kölelerin kardeāleātirildiþi
görülmektedir: Hz. Peygamber’in azatl‘s‘ Zeyd b. Hârise ile Hz. Hamza, Ebû
Huzeyfe’nin azatl‘s‘ Sâlim ile Ebû Ubeyde b. Cerrâh ve Hz. Ebû Bekir’in azat
ettiþi Bilâl-i Habeāî ile Ubeyde b. Hâris.24
Bu kardeāleātirme (muâhât) hadisesini Müslümanlar k‘sa sürede özümsediler.
Öyle ki, bir Müslüman, putperest kabiledaā‘yla ve akrabas‘yla iliākisini kesip,
aralar‘nda kan baþ‘ bulunmayan, baāka bir kabile veya ülkeye mensup olan,
yahut da köle olan bir Müslümanla maddi ve manevî dayan‘āma içine giriyordu.
Nitekim ÿslâm’‘n daha ilk y‘llar‘nda Hz. Ebû Bekir iākence çeken, kendisiyle
aralar‘nda kan baþ‘ bulunmayan köleleri hiçbir karā‘l‘k beklemeden s‘rf Müslüman olduklar‘ için büyük paralar ödeyerek sat‘n alm‘ā ve hürriyetlerini ellerine
vermiātir.
Mekke’den Medine’ye hicret eden muhacirler birbiriyle kenetlenmiā ve kardeālik bilincine sahip olmuā kimselerdir. Medine’deki Evs ve Hazrec kabilelerinin “Ensar” haline dönüāmesine gelince, ÿslâm’dan önce Evs ve Hazrec kabileleri, ayn‘ babadan türemiā olduklar‘ halde y‘llarca birbiriyle savaām‘ālard‘.
Aralar‘ndaki geçimsizlik Hz. Peygamber’in buraya hicretine kadar devam etmiāti. Birinci Akabe görüāmesinde ÿslâm’‘ kabul eden Medineliler, Evs ve Hazrec
düāmanl‘þ‘n‘n vahim boyutlar‘n‘ ve Hz. Peygamber’den nas‘l medet umduklar‘n‘ āu sözleriyle dile getirmiālerdi: “Milletimiz iç savaālar sebebiyle çok kötü bir
durumdad‘r. Cenab-‘ Hak sizin sayenizde milletimizi savaātan, darmadaþ‘n‘kl‘ktan
belki kurtar‘r ve onlar‘ birleātirir”.25
Gerçekten Evs ve Hazrec aras‘ndaki kan davalar‘ o derece korkunç boyutlara
ulaām‘āt‘ ki, bu iki kabile neredeyse tarih sahnesinden silinecekti. Bu husus
Kur’an-‘ Kerim’de āöyle ifade edilmiātir: “Allah’‘n size olan nimetini hat‘rlay‘n.
Hani siz birbirinize düāman kiāiler idiniz de O, gönüllerinizi birleātirdi. O’nun nimeti
sayesinde kardeā oldunuz. Siz bir ateā çukurunun tam kenar‘nda iken oradan sizi
kurtard‘”.26 Cenâb-‘ Hak, Evs ve Hazrec’in Müslüman olmadan önceki durumunu ve içinde bulunduklar‘ ortam‘ ateā çukuruna benzetmektedir. Ateā çukurunun kenar‘nda bulunan kimseler büyük ölçüde yok olmakla karā‘ karā‘ya
kal‘rlar. Evs ve Hazrec kabileleri de böyleydi; birbirine ateā püskürüyorlard‘.
Kabileleraras‘ savaālarda birbirini öldürmek suretiyle tükenecekleri bir s‘rada
Allah hidayetini lutfedip ÿslâm sayesinde onlar‘ kurtard‘ ve kardeā topluluklar
haline getirdi; Evs ve Hazrec birbirleriyle kenetlendiler, ÿslâm’a girmekte birbir-
24.
25.
26.
ÿbn Habîb, Muhabber, s. 70; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 92; ÿbn Seyyidinnâs, I, 321.
ÿbn Hiāâm, I, 429.
Âl-i ÿmrân Sûresi 103.
141
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 141
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
leriyle adeta yar‘āt‘lar. ÿslâm’‘n birleātirici āemsiyesi alt‘nda “Ensar” ad‘yla, ÿslâm
toplumunun āerefli bir kesimini oluāturdular.
Āimdi s‘ra Muhacirlerle Ensar‘ kardeāleātirmeye gelmiāti. Hz. Peygamber,
Enes b. Mâlik’in evinde (bir rivayete göre Mescid-i Nebevî’de) hicretin birinci y‘l‘n‘n ortalar‘nda onlar‘ toplad‘ ve ikiāer ikiāer kardeāleātirdi. Bu sistemin
yüklediþi sorumluluklar‘ taraflara aç‘klad‘. Kardeāleātirilen kimselerin say‘s‘n‘n
k‘rkbeāer kiāiden doksan veya elliāer kiāiden yüz olduþu söylendiþi gibi, ensardan biriyle kardeāleātirilmeyen hiçbir muhâcirin kalmad‘þ‘ da rivayet edilmektedir.27 Kardeāleātirilen kimselerle ilgili listeler kaynaklarda geniā olarak kaydedilmektedir. Ancak burada biz, listeleri uzun uzad‘ya vermeksizin birkaç örnek
kaydetmekle yetineceþiz. Kardeāleātirilen kimselerden baz‘lar‘ āunlard‘r:
Hz. Ebû Bekir ile Hârice b. Zeyd,
Abdullah b. Mes’ud ile Muaz b. Cebel,
Mus’ab b. Umeyr ile Ka’b b. Mâlik...28
Kardeāleātirmenin, rastgele seçilen iki kiāinin bir araya getirilmesiyle oluāturulmad‘þ‘n‘; bilakis hicretten itibaren alt‘ ay‘ aāk‘n bir süre zarf‘nda Hz.
Peygamber’in Müslümanlar‘ iyice tan‘yarak, durumlar‘n‘ inceleyerek ve her çift
aras‘nda ortak vas‘flar bularak bunu gerçekleātirdiþini belirtmek gerekir.29
Hz. Peygamber’in, eāsiz bir sosyal yard‘mlaāma ve dayan‘āma örneþi olan
kardeāleātirmeyi gerçekleātirmesinin gayesi, iā-güç ve servet sahibi olduklar‘
Mekke’de herāeylerini b‘rakan ve dinleri uþruna doþup büyüdükleri yeri terkeden muhâcirleri maddî ve manevî olarak desteklemek, malî s‘k‘nt‘lar‘n‘ bir
ölçüde de olsa hafifletmeye çal‘āmak ve öz yurtlar‘ndan ayr‘lm‘ā olman‘n vermiā
olduþu garipliþi ve mahzunluþu gidermekti. Böyle bir faaliyet ayn‘ zamanda
muhâcirlerle ensar‘ birbirine ‘s‘nd‘rma, yekvücut olarak kenetlenmelerini saþlama, bilgi ve tecrübelerini birleātirme, ortaklaāa iā yapma ve üretme anlay‘ā‘n‘ kazand‘rma amac‘na yönelikti. Ensar‘n fedakarl‘þ‘ o derece ileri gitti ki,
hurmal‘klar‘n‘n muhacir kardeāleriyle paylaāt‘r‘lmas‘n‘ bile teklif ettiler. Ancak Hz. Peygamber bunu uygun görmedi. Beraber çal‘āmak suretiyle mahsule
ortak olmalar‘n‘ kararlaāt‘rd‘. Kardeāleātirilenler birbirlerine vâris bile olabileceklerdi. Bu müessesenin mirasa ait hükmü Bedir Savaā‘’nden sonra nâzil olan
Kur’an âyeti ile neshedilmiātir.30 Kardeālik anlaāmas‘ ile, Câhiliye dönemindeki
hilfin yerini ÿslâm kardeāliþi alm‘āt‘r. Ancak Hz. Peygamber câhiliye döneminde
27.
28.
29.
30.
Belâzürî, I, 271.
ÿbn Hiāâm, I, 504-507; ÿbn Sa’d, I, 238-239; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 88-92; ÿbn Seyyidinnâs, I,
321-326; Makrîzî, s. 49-50.
Muâhât için ayr‘ca bk. Zebîdî, VII, 73-78.
Enfâl Sûresi 75.
142
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 142
17.04.2012 16:04:09
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
haks‘zl‘þ‘ önlemek ve yard‘mlaāmak amac‘yla gerçekleātirilen hilfleri de doþru
kabul etmiātir. Āu kadar var ki, ÿslâm döneminde ve özellikle hicretten sonra
Müslümanlar aras‘nda dayan‘āma temin edildiþi ve kardeālik kurulduþu için
hilfe gerek kalmad‘þ‘n‘ aç‘klam‘āt‘r. Muâhât sayesinde muhâcirlerin Medine’nin
yaāay‘ā‘na daha kolay ve k‘sa sürede intibak‘ saþlanm‘āt‘r. Malî destek ve vâris
olma, iāin maddî yönüydü. Mesele sadece maddî destekten ibaret deþildi; öyle
olsayd‘, Hz. Peygamber muhâcirlere gerekli yard‘m‘n yap‘lmas‘n‘ ensara emreder, onlar da bu emri memnuniyetle yerine getirirlerdi. Fakat bu sistemle iāin
maddî yönü manevî bir kardeālikle desteklenmiā oluyordu. Ensar ile muhâcirler
aras‘nda ortak kimlik oluāturuluyor, zihniyet birliþi saþlan‘yordu. ÿçte Yahudi
ve münaf‘klara, d‘āta ise müārik Arap kabilelerine karā‘ anlaām‘ā ve kaynaām‘ā
bir toplum oluāturuluyordu. Bu daha sonra geniāleyerek bütün mü’minleri içine
alan genel ÿslâm kardeāliþine dönüāmüātür.
Kardeālik müessesesini bir de insan haklar‘ aç‘s‘ndan deþerlendirmek gerekir.
Hz. Peygamber faaliyetlerinde daima can, mal ve ‘rz güvenliþi gibi temel insan
haklar‘n‘ korumuā ve buna riayet etmiātir. Veda hutbesinde insan haklar‘ ile
ilgili esaslar‘ bir kez daha vurgulam‘āt‘r. Görüyoruz ki, Hz. Peygamber, insan
haklar‘na ilave olarak kardeālik haklar‘n‘ getirmiātir. O, “Ey Allah’‘n kullar‘ kardeā
olunuz” buyurmuātur. Ki bu, insan haklar‘n‘n de ötesinde bir geliāmedir. Çünkü
kardeālikte, hakk‘n da ötesinde fedâkârl‘k ve duygu sözkonusudur.
Hicretten sonra Hz. Peygamber, muhacirleri yerleātirmek amac‘yla Medine’de
yeni bir yerleāim plan‘ haz‘rlad‘. Ensar, Medine’deki fazla arazilerini muhacirlere
vermek üzere Hz. Peygamber’e baþ‘ālad‘lar. Āayet o isterse evlerini de verebileceklerini söylediler. Fakat Peygamberimiz “Evlerinizin hay‘r‘n‘ görün” buyurarak
bunu kabul etmedi; sahipsiz arazilere ve ensar‘n baþ‘ālad‘þ‘ topraklara muhacirleri yerleātirdi. Kabilelere ve āah‘slara belli yerleri tahsis etti. En eski tarih
yazarlar‘m‘zdan ÿbn Sa’d, Hz. Peygamber’in Abdurrahman b. Avf, Hz. Ebû Bekir,
Talha b. Ubeydullah, Ebû Seleme, Zübeyr b. Avvam ve Erkam b. Ebü’l-Erkam’a
tahsis ettiþi yerleri, hurmal‘klar‘ ve arsalar‘ ayr‘ ayr‘ bildirmektedir.31 Kubâ’da ev
yap‘lmas‘ mümkün olmayan yerlerde muhacirler misafir olduklar‘ evlerde ikamete devam ettiler. Medineli Müslümanlar, kendilerine misafir olan muhacirleri
aþ‘rlamak için birbiri ile yar‘ā‘yorlard‘.32
d- Birarada Yaāama Tecrübesi
Daha önce de belirtildiþi gibi, Resûl-i Ekrem Medine’ye hicret ettiþi s‘rada
burada bütün āehir halk‘n‘ kapsayan bir idârî yap‘ mevcut deþildi. Her kabile
kendi içinde birlik oluāturuyordu. Hz. Peygamber, kardeāleātirme müessesesi
31.
32.
ÿbn Sa’d, III, 126, 174, 216, 244.
Belâzürî, I, 270.
143
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 143
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ile Müslümanlar aras‘nda birliþi saþlamlaāt‘rd‘ktan sonra āehre, Müslümanlar‘,
gayr‘ müslim Araplar‘ ve Yahudileri içine alan ve daha önce Medine tarihinde hiç rastlanmayan bir siyâsî-sosyal yap‘ getirdi. Bu yap‘, etnik kökenleri ve
dinleri farkl‘ çeāitli gruplardan, federasyonlardan oluāan bir konfederasyon idi.
Bu teāebbüs her āeyden evvel āehir halk‘n‘n bar‘ā ve güven içinde yaāamas‘n‘
saþlamak gayesini taā‘yordu. Öncelikle de Medine’de Müslümanlar‘n güvenliþini saþlamak gerekiyordu. Bu, ÿslâm’‘n ve Müslümanlar‘n geleceþi bak‘m‘ndan
son derece önemli idi. Çünkü Mekke müārikleri Medine’ye sald‘rmak için f‘rsat
kolluyorlard‘.
Medine’de Müslümanlar d‘ā‘nda müārik Araplar ve Yahudiler önemli bir güç
olarak duruyorlard‘. Yahudiler hem malî bak‘mdan, hem de nüfus olarak hiç
de küçümsenmeyecek bir durumda idiler. Hz. Muhammed (s.a.s.) baālang‘çta Yahudileri ve müārik Araplar‘ āehirden uzaklaāt‘rmak veya onlara husûmet
beslemek gibi bir tutum içine girmedi. Aksine onlarla antlaāma yapmak için
teāebbüse geçti. Bu suretle Medine’ye yap‘lacak bir sald‘r‘ karā‘s‘nda Yahudilerin ve müāriklerin tehlike oluāturmas‘ önlenmiā oluyordu. Buna ek olarak āehri
beraberce savunacaklard‘. Bu, siyâsî ve askerî bak‘mdan son derece gerekli idi.
Hz. Peygamber, Müslümanlar‘n yan‘s‘ra Medine toplumunu oluāturan Yahudileri ve diþer gruplar‘ bir āehir devleti halinde teākilatlanmaya ikna etti. Durumu müzakere etmek üzere Enes b. Mâlik’in evinde bir toplant‘ yapt‘. Bu toplant‘ya kat‘lanlar Medine toplumunu yeniden düzenleyen bir sistem oluāturmaya
karar verdiler; birbirleriyle ve yabanc‘larla iliākilerini, idârî ve adlî yap‘lar‘n‘,
fertlerin sahip olduklar‘ din ve vicdan hürriyetini, haklar‘n‘ ve sorumluluklar‘n‘
belirli esaslara baþlayan bir metin haz‘rlad‘lar. Bir sosyal mukavele olarak da kabul edilebilecek bu metin, āekil aç‘s‘ndan bugünkü anayasalarla hayli farkl‘ olsa
da bir anayasa niteliþindedir. Bu metin, ana kaynaklar‘m‘zda bütün halinde bize
intikal etmiā bulunmaktad‘r. “Kitâb”, “Sahîfe” ve “Müvâdea”, yani sulh antlaāmas‘
ad‘n‘ taā‘yan bu vesîka zaman‘m‘zda Medine Anayasas‘, Medine Vesîkas‘, Medine
Belgesi, Medine Sözleāmesi ve Medineliler Sözleāmesi olarak an‘lmaktad‘r. Ondokuzuncu yüzy‘ldan günümüze kadar, çeāitli araāt‘rmac‘lar taraf‘ndan inceleme
konusu yap‘lm‘āt‘r.
Araāt‘rmac‘lar taraf‘ndan 47 veya 52 madde olarak tasnif edilen vesîkan‘n
baz‘ maddeleri āunlard‘r:
“Bu kitap (yaz‘), Peygamber Muhammed taraf‘ndan Kureyāli ve Yesribli
mü’minler ve Müslümanlar ve bunlara tâbi olanlarla, yine onlara sonradan iltihak etmiā olanlar ve onlarla beraber cihat edenler için (olmak üzere tanzim
edilmiātir).
* ÿāte bunlar, diþer insanlardan ayr‘ bir ümmet (câmia) teākil ederler.
144
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 144
17.04.2012 16:04:09
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
* Kureyā’ten olan muhâcirler, kendi aralar‘nda âdet olduþu vechile kan
diyetlerini ödemeye iātirak ederler; onlar harp esirlerinin kurtuluā fidyesini
mü’minler aras‘ndaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ilkelerine göre ödemeye iātirak edeceklerdir.
* Mü’minler kendi aralar‘nda aþ‘r malî sorumluluklar alt‘nda bulunan hiç
kimseyi (bu halde) b‘rakmayacaklar, kurtuluā fidyesi veya kan diyeti gibi borçlar‘n‘ iyi ve makul bilinen esaslara göre vereceklerdir.
* Takvâ sahibi mü’minler, kendi aralar‘nda mütecâvize ve haks‘z bir eylemde
bulunmay‘ tasarlayan, yahut bir suç ve kötülük iāleme, yahut bir hakka tecâvüz
veyahut da, mü’minler aras‘nda bir kar‘ā‘kl‘k ç‘karma kast‘n‘ taā‘yan kimseye
karā‘ olacaklar ve bu kimse onlardan birinin evlâd‘ bile olsa, hepsinin elleri
onun aleyhine kalkacakt‘r.
* Takvâ sahibi mü’minler, en iyi ve en doþru yol üzerinde bulunurlar.
* Üzerinde ihtilâfa düātüþünüz herhangi bir āey, Allah’a ve Muhammed’e
götürülecektir.
* Yahudiler, mü’minler gibi, muharebe devam ettiþi müddetçe (kendi harp)
masraflar‘n‘ karā‘lamak zorundad‘rlar.
* Yahudiler Müslümanlarla birlikte, beraberce harp ettikleri müddetçe masrafta bulunacaklard‘r.
* Bu sahifenin (yaz‘n‘n) gösterdiþi kimse lehine Yesrib vâdisi dahili (cevf),
haram (mukaddes) bir yerdir.
* Onlar (Müslümanlar ve Yahudiler) aras‘nda, Yesrib’e hücum edecek kimselere karā‘ yard‘mlaāma yap‘lacakt‘r.
Vesîka, Medine’de dinî olduþu kadar siyasî bir topluluk da meydana getirme
gayesine yönelikti. Daha ilk maddede bu topluluþun ensar ve muhacir Müslümanlarla, bir savaā durumunda Müslümanlarla birlikte sald‘rgana karā‘ savaāacaklar‘n‘ kabul eden gayri müslim topluluklardan oluāacaþ‘ belirtilmektedir.
Vesikaya göre bu topluluk (ümmet) diþer bütün insanlardan ayr‘ bir mahiyettedir.
Aralar‘nda ihtilaf ç‘kan herkes için Allah, kanunlar‘n ve adaletin yegane kaynaþ‘d‘r. Hz. Muhammed (s.a.s.) de en yüksek hakemdir.
Vesîkada, aç‘k bir āekilde Yahudilerin Mekke müāriklerine veya onlar‘n iābirlikçilerine bir yard‘m, yahut himaye hakk‘ vermeleri yasaklanm‘āt‘r. Bir düāman sald‘r‘s‘ halinde, buna karā‘ ç‘kmak üzere bir Müslüman-Yahudi ittifak‘
sözkonusu olacakt‘r. Āehrin savunulmas‘ için giriāilecek savaālar‘n masraflar‘,
taraflarca karā‘lanacakt‘r. Fakat Medine d‘ā‘nda yap‘lacak bir savaā halinde hiçbir topluluk diþerine yard‘mda bulunma sorumluluþu alt‘nda bulunmayacaklard‘r. Müslümanlar‘n ç‘kt‘klar‘ savaālara Yahudilerin kat‘lmas‘, Hz. Muhammed
145
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 145
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
(s.a.s.)’in müsaade ve r‘za göstermesine baþlanm‘āt‘r. Yahudiler, Müslümanlara
düāman olan Mekkelilere bundan böyle emân hakk‘ tan‘mayacaklard‘r.
Vesîkada Müslüman cemaatin ve ÿslâm dininin hukûkî ve sosyal varl‘þ‘, diþer
unsurlar taraf‘ndan tan‘nmaktad‘r. Bu, Müslümanlar aç‘s‘ndan önemli bir geliāmedir. Bu sözleāme ile Medine’deki müārik Araplar ve Yahudiler, Müslümanlar‘
dinî, siyâsî ve sosyal aç‘dan tan‘yorlard‘. Ayn‘ zamanda Mekkelilerle ittifaklar‘n‘
bozup, onlara karā‘ Müslümanlarla iābirliþi içine giriyorlard‘. Müslümanlar gayri
müslimlere, inanç ve fikir hürriyeti, mal ve can güvenliþi saþl‘yorlard‘. Hîle ve vefas‘zl‘k yasaklan‘yordu. ÿstibdat, zorbal‘k, hakka ve hukuka riayetsizlik, zulüm
ve āiddetin hakim olduþu o günkü dünya ortam‘nda bu vesîka çok önemli bir
geliāmedir. Hatta “Yeryüzünde bir devletin vazettiþi ilk yaz‘l‘ anayasa olma özelliþine
sahip olduþu” kabul edilmektedir.33 Ayn‘ zamanda “Bu vesika, Peygamber’in nâdir
tesadüf edilir bir diplomasi kabiliyetine sahip olduþunu göstermektedir.”34
Hz. Peygamber ve Müslümanlar vesîkan‘n āartlar‘na riayet ettiler. Yahudilerin vesîkan‘n āartlar‘na her riayetsizliklerinde Hz. Peygamber, onlara ahde vefa
göstermeleri gerektiþini hat‘rlatm‘āt‘r. Ancak Yahudilerin vefas‘z davranmalar‘,
Kureyā’i tahrik etmeleri, hileleri, Evs ve Hazrec’in aralar‘n‘ bozmaya çal‘āmalar‘,
Resûl-i Ekrem’e suikast tertiplemeleri gibi davran‘ālar‘ sebebiyle önce onlardan
Kaynukâ’, sonra Nadîr gruplar‘ āehirden ç‘kar‘ld‘lar. Hendek Savaā‘’ndan sonra
da Kurayza’n‘n cezaland‘r‘lmas‘yla vesîka yürürlükten kalkm‘ā oldu.35
4- Hicretin ÿlk Y‘llar‘nda Diþer Baz‘ Önemli Geliāmeler
ÿstatistiþe önem veren Hz. Peygamber, hicretten sonra Müslümanlar‘n bir say‘m‘n‘ yapt‘rm‘āt‘r. Müslümanl‘kta bu ilk nüfus say‘m‘n‘n yap‘ld‘þ‘ y‘l ve say‘m‘n
sonucunda elde edilen rakam hakk‘nda çeāitli görüāler ileri sürülmektedir. Ancak hicrî 1. y‘lda yap‘ld‘þ‘ ve say‘m sonucunda Müslümanlar‘n say‘s‘n‘n 1500
olduþu kabul edilmektedir.36 Hicretin 1. y‘l‘ āevval ay‘nda (Nisan 623) veya 2.
y‘l‘n āevval ay‘nda (Nisan 624) Hz. Peygamber Hz. Âiāe ile evlenmiātir.
Hicretin 1. (622) veya bir rivayete göre 2. (623) y‘l‘nda ezan yürürlüþe konmuātur. Namaz Mekke döneminde farz k‘l‘nd‘þ‘ halde, Resûlü Ekrem Medine’ye
33.
34.
35.
36.
Muhammed Hamidullah, ÿslam Peygamberi, I, 206.
Frantz Buhl, “Muhammed, ÿA, VIII, 462. Danimarkal‘ araāt‘rmac‘ Frantz Buhl (1850-1932),
incelemelerinde genellikle yaāad‘þ‘ dönemin āarkiyatç‘lar‘n‘n Hz. Muhammed hakk‘nda sahip
olduþu olumsuz bak‘ā aç‘s‘, saplant‘ ve önyarg‘larla hareket etmektedir. Bununla birlikte, çal‘āmalar‘nda yukar‘daki gibi az da olsa objektif deþerlendirmelere rastlanmaktad‘r.
ÿbn Hiāâm, I, 501-504; Hamidullah, ÿslam Peygamberi, I, 220-229; Salih Tuþ, ÿslam Ülkelerinde
Anayasa Hareketleri, ÿstanbul 1969, s. 30-47.
M. Tayyib Okiç, “ÿslamiyette ÿlk Nüfus Say‘m‘” A. Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt: VII, Ankara
1960, s. 11-12.
146
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 146
17.04.2012 16:04:09
Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu
hicret edinceye kadar namaz vakitlerini bildirmek için bir yol düāünülmemiāti.
Esas‘nda Mekke dönemindeki ortam da buna müsait deþildi. Medine döneminde Müslümanlar baālang‘çta bir araya toplan‘p namaz vaktinin gelmesini beklerlerdi. Bir müddet, namaz vakitlerinde sokaklarda “Namaza! Namaza!” (es-Salâh,
es-Salâh) āeklinde çaþr‘da bulunuldu. Ancak bu yeterli olmuyordu. Namaz vaktinin geldiþini duyurmak üzere bir ilana ihtiyaç vard‘. Bunun için Hristiyanlar‘n
āimdiki çan yerine kulland‘klar‘ ve üzerine bir çomakla vurularak ses ç‘karan
bir tahta parças‘ (nâkûs) çal‘nmas‘, boru öttürülmesi, ateā yak‘lmas‘ veya bayrak
dikilmesi āeklinde çeāitli fikirler ileri sürüldü. Ancak boru Yahudilerin, nâkûs
Hristiyanlar‘n, ateā de Mecusîlerin adeti olduþu için Resûl-i Ekrem hiçbirini
beþenmedi. Bu s‘rada sahâbeden Abdullah b. Zeyd b. Sa’lebe’ye rüyas‘nda ezan
öþretilmiā ve o da ertesi gün Hz. Peygamber’e gelerek durumu anlatm‘āt‘. Hz.
Peygamber “Bu sâd‘k bir rüyad‘r”37 diyerek Bilâl-i Habeāî’ye ezan cümlelerini
öþretti. Bilal-i Habeāî de Neccâroþullar‘na ait yüksek bir evin dam‘na ç‘karak ilk
olarak sabah ezan‘n‘ okudu. Daha sonra Mescid-i Nebevî’nin arka taraf‘na ezan
okumak için özel bir yer yap‘ld‘.
Hicretin birinci y‘l‘nda Cuma Namaz‘ farz k‘l‘nm‘āt‘r. Önceleri gerek yolculukta ve gerekse mukîm iken bütün namazlar ikiāer rekat k‘l‘n‘yordu. Hz.
Peygamber’in Medine’ye hicretinden bir ay sonra Rebîülâhir ay‘nda, mukîm iken
k‘l‘nan öþle, ikindi ve yats‘ namazlar‘ dört rekata ç‘kar‘ld‘.38 Hicretin ikinci y‘l‘
āaban ay‘nda ramazan orucu farz k‘l‘nd‘. Ayn‘ y‘l‘n Ramazan bayram‘ndan bir iki
gün önce Hz. Peygamber f‘t‘r sadakas‘ ile ilgili hükümleri bir hutbesinde halka
aç‘klad‘. Āevval ay‘n‘n girmesiyle birlikte bayram namaz‘ k‘ld‘rd‘. Zilhicce ay‘n‘n
onuncu günü de kurban bayram‘ namaz‘ k‘l‘nd‘. Hicretin ikinci y‘l‘nda Ramazan
ay‘ndan sonra ise zekat farz k‘l‘nd‘.39
37.
38.
39.
ÿbn Hanbel, IV, 43.
Belâzürî, I, 271-272; Taberî, II, 400.
ÿbn Sa’d, I, 248-249.
147
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 147
17.04.2012 16:04:09
HZ. MUHAMMED’ÿN ÿSLÂM’A VE MÜSLÜMANLARA
YÖNELÿK SALDIRILARLA MÜCADELESÿ
1- Müāriklerle ÿliākiler
a- Hz. Peygamber, Bar‘ā ve Savaā
Peygamberliþin Medine döneminde, Hudeybiye Antlaāmas‘’ndan Mekke’nin
Fethi’ne kadar yaklaā‘k iki y‘l devam eden bar‘ā dönemi d‘ā‘nda Mekke müārikleriyle ve diþer müārik Arap kabileleriyle iliākiler genellikle mücadele ve savaā āeklinde geçmiātir. Ancak, Kureyā müāriklerine karā‘ izlediþi politikada Hz.
Peygamber’e yard‘mc‘ olan Huzâa’n‘n baz‘ kollar‘ ile, Cüheyne, Damre ve G‘fâr
gibi antlaāma yap‘lan kabileleri bundan hariç tutmak gerekir. Mekke’nin Fethi,
Huneyn zaferi ve ard‘ndan Arap Yar‘madas‘’n‘n çeāitli bölgelerinden heyetlerin
Medine’ye gelip Müslüman olmalar‘yla birlikte, müāriklerle iliākilerde büyük bir
yumuāama yaāanm‘āt‘r. Bununla birlikte, Hz. Peygamber’le müārikler aras‘ndaki
mücadele, hicretin 9. y‘l‘ sonunda müāriklerle iliākilerde son noktan‘n konulmas‘na kadar devam etmiātir.
Müāriklerle iliākilerde olduþu gibi, hicretin ikinci y‘l‘ndan sonra Müslümanlarla Yahudiler ve Hristiyanlar aras‘ndaki iliākilerde de savaālar önemli yer
tutmaktad‘r. O nedenle, burada, Hz. Peygamber’in savaāa bak‘ā aç‘s‘na temas
etmek yerinde olacakt‘r.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Peygamberimiz hem Mekke ve hem de Medine döneminde insanlar‘ öþütle, delille, ikna yoluyla ve Kur’an okuyarak ÿslâm’a
davet etmiātir. Dolay‘s‘yla onun etraf‘nda oluāan topluluk, zor kullan‘larak bir
araya getirilen insanlardan deþil, bunun aksine tatl‘ dille, ikna yoluyla Allah’a
çaþr‘lmalar‘ sonucu hür iradeleriyle ÿslâm’‘ seçen kimselerden oluāmuātur.
“Çünkü insan, zorla al‘āt‘rmayla, kanunlarla, kaba kuvvetle ‘slah edilemez, sadece
davran‘ā‘ deþiāebilir”.1 Halbuki Hz. Peygamber’in amac‘ insanlar‘n sadece davran‘ālar‘n‘ deþiātirmek deþil, özüne hitap ederek ‘slah etmekti. Bar‘ā, sevgi ve rahmet
peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.s.), esas‘nda savaātan ve savaāmaktan hoālanmazd‘. ÿslâm’‘n Mekke döneminde kendisine ve Müslümanlara düāmanl‘k
yapan, iākence eden ve āiddet uygulayanlara ayn‘ yolla karā‘ ç‘kmam‘ā, onlardan
intikam alma yoluna gitmemiātir. Mekke döneminde nâzil olan Kur’an-‘ Ke1.
Ali ÿzzetbegoviç, s. 144.
148
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 148
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
rim âyetlerinde Hz. Peygamber’e ve inananlara sürekli sab‘r tavsiye edilmiātir.2
Müslümanlar maruz kald‘klar‘ iākencelerden āikayet ettiklerinde Hz. Peygamber
“Sabredin ben savaāla emrolunmad‘m” buyurarak onlara sab‘rl‘ ve metin olmay‘
öþütlemiātir.
Kur’an-‘ Kerim’de baāka topluluklarla iliākilerde bar‘ā esast‘r. ÿnananlara hitaben “hep birden bar‘āa girmeleri” emredilmektedir.3 Eþer baākalar‘ bar‘āa yanaā‘rlarsa Hz. Peygamber’den de bar‘āa yanaāmas‘ istenmektedir.4 ÿnananlar için
Allah uþrunda yola ç‘kt‘klar‘ zaman iyice araāt‘rma yapmalar‘ ve kendilerine
bar‘ā önerene, dünya hayat‘n‘n geçici menfaatini arzulayarak “Sen mü’min deþilsin” dememeleri öngörülmektedir.5
Bar‘ā ve bar‘ā‘ kabule eþilim insan‘n f‘trat‘nda, tabiat‘nda bulunan olumlu
nitelik ve yatk‘nl‘klardan biridir. Kur’an-‘ Kerim’de f‘trat övülür ve onun devam
ettirilmesi emredilir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’den de Allah’‘n insanlar‘ hangi f‘trat üzere yaratm‘āsa ona çevirmesi istenir.6 Bar‘ā kavram‘ bu baþlamda ele al‘nd‘þ‘nda, Hz. Peygamber’in uygulamalar‘nda bar‘ā‘n esas olduþunu anlamam‘z
daha kolay olacakt‘r. Çünkü o, hayat‘ boyunca f‘trat‘ zorlayan davran‘ālardan
hem kendini ve hem de sahabeyi uzak tutmuātur.
Hz. Peygamber’in gayesinin bar‘ā olduþunun bir baāka göstergesi de onun
çeāitli vesilelelerle çevrede bar‘ā‘n hüküm süreceþine dair söylemiā olduþu sözlerdir. Nitekim Medine’ye gelip Müslüman olan Adiy b. Hâtim’e söylediþi āu söz
çok mânidard‘r: “Allah’a andolsun ki, çok sürmez bir kad‘n‘n Kâdisiye’den devesinin
üzerinde yaln‘z baā‘na ç‘k‘p Kabe’yi ziyaret edinceye kadar Allah korkusundan baāka
hiç bir korku duymayacaþ‘n‘ iāiteceksin”.7 Hz. Peygamber’in bu sözünü, ileride ne
olup biteceþine dair gâibden haber verdiþi iddia edilen rivayetler s‘n‘f‘na dahil
etmeye ve o āekilde deþerlendirmeye kanaatimizce hiç gerek yoktur. Çünkü
herāeyden önce böyle bir huzur ve bar‘ā ortam‘n‘n gerçekleāmesinin saþlanmas‘
onun en büyük arzusu ve hedefiydi. Ayr‘ca bu konuāman‘n gerçekleātiþi hicrî
9. y‘la kadar izlenen politika sayesinde gelinen nokta ve al‘nan olumlu sonuçlar
da bu hedefe ulaā‘lacaþ‘n‘ somut olarak göstermiātir. Ayn‘ çizgide ve ayn‘ h‘zla
çal‘āmalar devam ederse, bir kad‘n‘n tek baā‘na Kâdisiye ile Mekke aras‘nda emniyet içinde yolculuk yapabilmesinin hiç de imkans‘z olmayacaþ‘ aç‘kt‘r. Bunun
gerçekleāeceþini söylemek için kehânette bulunmaya da gerek yoktur. Zaten
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Ahkâf Sûresi 35; Müzzemmil Sûresi 10.
Bakara Sûresi 208.
Enfâl Sûresi 61.
Nisâ Sûresi 94.
Rûm Sûresi 30.
ÿbn Hiāâm, II, 581; Taberî, III, 115; ÿbn Seyyidinnâs, II, 320.
149
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 149
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Peygamberimizin de böyle bir iddias‘ olmam‘āt‘r. Yukar‘da söylediþimiz āekilde
o, somut örneklerden hareket ederek bu sonuca varm‘ā olmal‘d‘r.
Peygamberimiz Mekke döneminde ÿslâm’‘ bu āehrin d‘ā‘na da silahla tan‘tmam‘ā ve kaba kuvvetle yaymam‘āt‘r. Evs ve Hazrec’in ne āekilde ÿslâm’a girdiþini daha önce görmüātük. Tam aksine, ÿslâm’‘ kabul ettiklerinden dolay‘ Müslümanlara k‘l‘ç çekilmiātir. Hicretten sonra, tahammül etme ve boyun eþmenin
yerine savaāa izin verilmiā ve hatta savaā emredilmiātir. Savaāa izin verilmesinin
ve cihad‘n meārû k‘l‘nmas‘n‘n sebepleri āu āekilde özetlenebilir:
Meārû savunma: Savaāa izin verilmesinin en baāta gelen sebebi Müslümanlar‘n canlar‘n‘, mallar‘n‘ ve namuslar‘n‘ korumalar‘na imkan tan‘makt‘r. Müslümanlar, Mekke’de müāriklere hoāgörülü davrand‘kça, onlar azg‘nl‘klar‘n‘,
zulümlerini art‘rm‘ālard‘. Bu sald‘rganl‘k hicretten sonra da devam etti. Ebû
Süfyan ve Übey b. Halef, ensara bir mektup yazarak Hz. Muhammed (s.a.s.)’le
kabilesinin aras‘ndan çekilmelerini istediler ve aksi takdirde kendileriyle savaāacaklar‘n‘ bildirdiler. Ensar’‘n bunu reddetmesi üzerine Kureyāliler münaf‘klara ve Yahudilere de buna benzer mektuplar yazd‘lar. Ebû Süfyan, küçük
birliklerle Medine’ye sald‘r‘lar düzenlemeye baālad‘. Nitekim hicretten sekiz ay
sonra iki yüz kiāilik bir birlikle “Batn-‘ Râbiþ” denilen yere kadar yürüdü. Bu
durum, Mekke müāriklerinin iyilikten, hoāgörüden ve yumuāak davran‘ātan
anlamad‘klar‘n‘ ve onlar‘n sald‘r‘lar‘n‘n da hoāgörüyle önlenemeyeceþini gösteriyordu. Zora karā‘ zor kullanmak, kuvvete karā‘ kuvvetle karā‘l‘k vermek kaç‘n‘lmaz hale gelmiāti. Cihada izin veren âyet-i kerîmelerin nâzil olmas‘yla Müslümanlar art‘k canlar‘n‘ ve mallar‘n‘ korumak için savaāabileceklerdi. Bu âyet-i
kerîmelerde mü’minlerle savaā‘ld‘þ‘, zulme uþrad‘klar‘, sadece Allah’a inand‘klar‘
için haks‘z yere yurtlar‘ndan ç‘kar‘ld‘klar‘ ifade edilmekte ve bütün bu sebeplerden
dolay‘ kendilerine savaā konusunda izin verildiþi aç‘klanmaktad‘r.8
ÿslâm davetini güvence alt‘na almak: Allah Teâlâ’n‘n tüm insanl‘k için gönderdiþi ÿslâm dininin yay‘lmas‘ gerekiyordu. Hür iradesiyle Müslüman olan kimselere, kendilerine k‘l‘ç çekenlere karā‘ savunma hakk‘ vermemek, ÿslâm’‘n yay‘lmas‘na engel teākil edebilirdi. Müslümanlar davete silahla engel olan müāriklere
boyun eþmek zorunda b‘rak‘l‘rsa, bunu gören diþer insanlar, sald‘r‘lara karā‘
kendilerine savunma hakk‘ tan‘mayan bir dini kabul etmekten çekinirlerdi.
ÿnsan haklar‘ ve din hürriyetini güvence alt‘na almak: Hz. Muhammed (s.a.s.)
nas‘l ki insanlar‘ zor kullanarak ÿslâm’a dahil etmiyorsa, hür iradesiyle Müslüman olan kimseleri dinlerinden döndürmek için hiç kimsenin zor kullanmaya
hakk‘ yoktu. Bu noktada zor kullanmak, insan haklar‘n‘ çiþnemek ve din hürriyetini insanlar‘n elinden almak demekti.
8.
Hac Sûresi 39-40.
150
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 150
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Antlaāmalar‘ bozanlar‘ ve hainlik yapanlar‘ cezaland‘rmak: Yahudilerle yap‘lan
savaālar, ahdi bozanlar‘ cezaland‘rma politikas‘ içinde deþerlendirilebilir. Medine’deki Yahudiler, Hz. Peygamber’le yapt‘klar‘ antlaāmay‘ k‘sa süre sonra ihlal
etmiālerdir. Kimisi müāriklerle iābirliþi içine girmiā, bu yetmiyormuā gibi kimisi
de Hz. Peygamber’e süikast tertiplemiātir. Kaynukâ ve Nadîroþullar‘, Medine’den
çekip gitmeyi kabul etmiālerdir. Bunlar sorgusuz sualsiz idam edilebilirdi. Fakat
Hz. Peygamber böyle yapmam‘āt‘r. Kurayzaoþullar‘ ise Hendek Savaā‘’nda Müslümanlar aleyhine savaā suçu iāledikleri için, seçtikleri hakemin verdiþi karara
göre idam edilmiālerdir. Bu husus “Yahudilerle ÿliākiler” k‘sm‘nda ele al‘nacakt‘r.
ÿslâm topraklar‘n‘ yabanc‘lar‘n sald‘r‘lar‘ndan korumak: Evrensel ÿslâm daveti
Arap Yar‘madas‘’n‘n s‘n‘rlar‘na dayan‘nca dünyan‘n o zamanki süper güçlerinin
ÿslâm bölgelerine yapt‘klar‘ sald‘r‘lara karā‘ konulmazsa, hem ÿslâm ve hem de
Müslümanlar zarar görürdü. Nitekim ÿslâm dininin Arap Yar‘madas‘’n‘n hemen
her taraf‘na yay‘lmas‘ üzerine, daha önce Müslümanlar‘ önemsemeyen Bizans
ve Sâsânî ÿmparatorluklar‘ ÿslâm topraklar‘na sald‘rmay‘ planlam‘ālard‘r. Tebük
Seferi ve Mûte Savaā‘ bu sald‘r‘lar‘ önlemek amac‘yla gerçekleātirilmiātir. Savaā‘
zorunlu k‘lan nedenler Kur’an’da aç‘klanm‘āt‘r.
Hz. Peygamber’in gazveleri gerek savaā taktikleri ve gerekse dinî ve siyâsî sonuçlar‘ bak‘m‘ndan büyük önem taā‘maktad‘r. Onun döneminde meydana gelen
çarp‘āmalar, dünya harp tarihinin bilinen en az kan dökülen savaālar‘ndand‘r.
Yap‘lan bir hesaba göre (yaklaā‘k olarak) onun dönemindeki bütün savaālarda
Müslümanlar‘n verdiþi āehit say‘s‘ (Bi’r-i Maûne ve Recî’ Olaylar‘nda öldürülenler hariç) 138, müāriklerin verdiþi ölü say‘s‘ da (Kurayza hariç tutulursa)
216’d‘r.9 Çünkü Hz. Peygamber daima prensip olarak düāman‘ yok etmeyi deþil,
kazanmay‘ tercih etmiātir.
b- ÿlk Seriyyeler ve Gazveler
Burada gazve ve seriyye kavramlar‘n‘ k‘saca aç‘klamak yerinde olacakt‘r. Asker say‘s‘ az veya çok olsun, savaā için, yahut baāka maksatla hareket edilsin,
çarp‘āma meydana gelsin veya gelmesin Hz. Peygamber’in kat‘ld‘þ‘ bütün seferlere gazve (ç. gazavât) denir. Onun bizzat kat‘lmad‘þ‘, bir sahâbînin kumandas‘
alt‘nda gönderdiþi askerî birliklere ise seriyye ad‘ verilir.
9.
Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaālar‘, s. 21. Oysa, 20. yüzy‘l boyunca dünyada meydana
gelen dünya savaālar‘nda, bölgesel ve iç savaālarda yar‘s‘ sivil olmak üzere yaklaā‘k 100 milyon
insan hayat‘n‘ kaybetmiātir. Doktrin ve diktatörlüklerin sebep olduþu katliamlarda öldürülenlerin say‘s‘ da 100 milyon civar‘ndad‘r. Buna göre, 20. yüzy‘l‘n baā‘ndan bu yana yaāanan
savaālarda katledilenlerin say‘s‘, ilk uygarl‘klardan 1900 y‘l‘na kadar kadar geçen süredeki
savaā kurbanlar‘ndan fazlad‘r (Bk. Ramazan Özey, Günümüz Dünya Sorunlar‘, ÿstanbul 2001, s.
121, 123.).
151
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 151
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ÿslâm tarihçilerine göre Hz. Peygamber’in emir ve kumandas‘nda yirmi yedi
gazve gerçekleāmiātir. Bunlar Ebvâ, Buvât, Bedru’l-ûlâ-Sefevân, Zü’l-Uāeyre,
Bedir, Benî Kaynukâ’, Sevîk, Karkaratülküdr, Gatafân, Benî Süleym, Uhud,
Hamrâülesed, Benî Nadîr, Bedru’l-Mev’id, Zâtü’r-Rikâ’, Dûmetülcendel, Müreysî’
(Beni’l-Mustalik), Hendek, Benî Kurayza, Benî Lihyân, Gâbe, Hudeybiye, Hayber, Mekke’nin Fethi, Huneyn, Taif ve Tebük’tür. Bu gazvelerden sadece dokuzunda çarp‘āma meydana gelmiātir. Biz burada çarp‘āma olanlar‘ genellikle savaā
baāl‘þ‘ alt‘nda deþerlendirirken, çarp‘āma olmayanlar‘ da seferin özel ad‘yla veya
gazve, sefer gibi isimlerle ifade ettik.10
Seriyyelerin say‘s‘ hakk‘nda otuz beā ilâ altm‘ā alt‘ aras‘nda çeāitli rakamlar
verilmektedir. Yeri geldikçe seriyyelerden ileride bahsedilecektir. Āimdi burada
seriyyelerin tümünün ad‘n‘ vermeyeceþiz.
Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettikten sonra yeni bir devletin kurulmas‘
ve ÿslâm düāmanlar‘yla savaāa izin verilmesi üzerine Medine’ye s‘þ‘nan Müslümanlar‘ tehdit eden Kureyālileri bu tehditten vazgeçirmek için onlar‘ ticaret
yollar‘nda tazyik ederek ekonomik bask‘ alt‘na almaya karar verdi. Bu suretle
onlar‘n ÿslâm’a ve Müslümanlara karā‘ düāmanl‘klar‘na karā‘l‘k verilmiā olacakt‘.
Bu maksatla çeāitli stratejik noktalara seriyye ve gazveler düzenledi. Büyük Bedir
Gazvesi’nden önce bu amaca yönelik olarak dört seriyye ve dört gazve tertipledi. Bunlardan Batn-‘ Nahle Seriyyesi hariç diþerlerinde bask‘n yap‘lmad‘þ‘ gibi
çarp‘āma da meydana gelmedi.
Birer ay arayla meydana gelen ilk üç seriyye āunlard‘r: Birincisi, hicretin 1.
y‘l‘ ramazan ay‘nda (Mart 623) Hz. Hamza’n‘n kumandas‘nda yap‘lan Sîfülbahr
seferi. ÿkincisi, yine ayn‘ y‘l‘n āevval ay‘nda Ubeyde b. Hâris’in komutas‘ndaki
bir süvarî birliþi taraf‘ndan gerçekleātirilen Râbiþ seferi. Üçüncüsü, bundan bir
ay sonra Zilkade ay‘nda Sa’d b. Ebû Vakkâs baākanl‘þ‘nda düzenlenen Harrâr
seferidir.
Çarp‘āma meydana gelen dördüncü seriyye ise, hicretten on yedi ay sonra
(Receb 2/Ocak 624) Abdullah b. Cahā baākanl‘þ‘nda gönderilen Batn-‘ Nahle
Seriyyesi’dir. Burada, hem seriyyelere örnek vermek maksad‘yla ve hem de sonuçlar‘ itibar‘yla çok önemli olduþu için Batn-‘ Nahle Seriyyesi hakk‘nda bilgi
vereceþiz. Hz. Peygamber, biraz sonra ad‘ geçecek olan Bedru’l-Ûlâ (Birinci Bedir)
seferinden dönünce, Receb ay‘nda halas‘ Ümeyme’nin oþlu Abdullah b. Cahā’‘,
hepsi muhâcirlerden oluāan yedi (sekiz veya on iki olduþu da söylenir) kiāilik
bir birliþin baā‘na tayin etti; Übey b. Ka’b’a da bir mektup yazd‘rarak kendisine
verdi. Ona, Medine’nin doþu taraf‘ndaki Necid yolunu takip etmesini, mektubu
10.
Gazvelerin say‘s‘ ve adlar‘ için bk. ÿbn Hiāâm, II, 608-609; ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 110 vd.;
Taberî, III, 152-154.
152
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 152
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
ÿlk Seriyyeler
iki gün yol ald‘ktan sonra açmas‘n‘, içindeki emri yerine getirmesini ve arkadaālar‘ndan kimseyi beraber gitmek için zorlamamas‘n‘ söyledi. Abdullah b.
Cahā iki gün yürüdükten sonra mektubu açt‘ ve arkadaālar‘na okudu. Mektupta
āunlar yaz‘l‘yd‘: “Bu mektubumu okuduþunda Taif-Mekke aras‘ndaki Batn-‘ Nahle’ye
kadar git. Orada Kureyā kervanlar‘n‘ gözetle”. Mektubu okuduktan sonra yola
ç‘kan Abdullah b. Cahā ve arkadaālar‘, Medine’ye iki yüz kilometre mesafede
153
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 153
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
bulunan Bahrân (Buhrân) adl‘ yere vard‘klar‘nda, kafilede bulunan Sa’d b. Ebû
Vakkas ve Utbe b. Gazvân develerini kaybettiler. Onu aramak için ç‘kt‘klar‘nda
yollar‘n‘ kaybettiler ve kafileden ayr‘ld‘lar. Diþerleri ise Batn-‘ Nahle’ye kadar
vard‘lar. Orada beklerken, Taif’ten dönmekte olan ÿbnü’l-Hadramî baākanl‘þ‘ndaki dört kiāilik Kureyā kervan‘na rastlad‘lar. Savaā‘n yasakland‘þ‘ haram aylardan Receb ay‘n‘n son günüydü. Abdullah b. Cahā ve arkadaālar‘ o günün Receb
ay‘n‘n son günü mü, yoksa Āaban ay‘n‘n ilk günü mü olduþu hususunda bir
müddet tereddüt ettiler. Ancak daha sonra kervan baākan‘ Amr b. el-Hadramî’yi
öldürüp diþer iki kiāiyi (Osman b. Abdullah ve Hakem b. Keysan) de esir ettiler. Halbuki Resûlüllah böyle bir āey emretmemiāti. Dördüncü āah‘s (Nevfel b.
Abdullah) ise kaçt‘. Abdullah b. Cahā ele geçirdiþi ganimeti beāe bölerek, bir
hissesini Hz. Peygamber için ay‘rd‘. Geri kalan‘n‘ da kendi aralar‘nda bölüātüler.
Bu s‘rada ganimetlerin taksimini bildiren âyet11 henüz nâzil olmam‘āt‘. Seriyye
mensuplar‘ Medine’ye geldiklerinde, Hz. Peygamber iki esiri hapsetti. Ancak,
kendisine ayr‘lan ganimeti almad‘; haram ayda savaāmay‘ emretmediþini hat‘rlatarak onlar‘ azarlad‘. Abdullah b. Cahā ve arkadaālar‘ Hz. Peygamber’in ve
Müslümanlar‘n kendilerini k‘namalar‘na çok üzüldüler. Bu arada Kureyā müārikleri “Muhammed ve arkadaālar‘ haram ay‘ helâl hâle getirdiler; haram ayda kan
döktüler, kervan‘n mallar‘n‘ ald‘lar ve adamlar‘ esir ettiler” diyerek Müslümanlar‘
itham etmeye baālad‘lar. Mekke’de bulunan Müslümanlar da onlara verdikleri
cevapta, olay‘n Āaban ay‘nda meydana geldiþini söylediler. Bir süre sonra Bakara
Sûresinin 217. âyet-i kerimesi nazil olarak durumu ayd‘nlatt‘. Bu âyet-i kerimede Cenab-‘ Allah, Haram Aylarda savaāman‘n büyük günah olduþunu, fakat Allah’‘
inkar etmenin, insanlar‘ Mescid-i Harâm’‘ ziyaretten al‘koyman‘n ve halk‘n‘ oradan
ç‘karman‘n daha büyük günah olduþunu, fitne ç‘karman‘n adam öldürmekten daha
beter olduþunu beyan etmektedir.12 Böylece seriyye mensuplar‘n‘n hakl‘l‘þ‘ ortaya
ç‘km‘ā oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber de kendi hissesine ayr‘lan ganimeti ald‘. Bu arada müārikler iki esirin serbest b‘rak‘lmas‘ için Medine’ye fidye
gönderdiler. Fakat Hz. Peygamber, esirleri ancak Sa’d b. Ebû Vakkas ve Utbe b.
Gazvân geri döndükten sonra iade etti. Esirlerden Hakem b. Keysan ÿslâmiyet’i
kabul edip Medine’de kal‘rken, Osman b. Abdullah Mekke’ye döndü.13 Bu seriyyeden yaklaā‘k bir buçuk ay kadar sonra Bedir Savaā‘ meydana gelmiātir.
Bu dönemde tertiplenen gazveler ise, Ebvâ, Buvât, Bedru’l-Ûlâ ve Zü’l-Uāeyre’dir. Bu gazveler çeāitli sebeplerle hicretin ikinci y‘l‘nda ve Bedir Savaā‘’ndan
11.
12.
13.
Enfâl Sûresi 41.
Bakara Sûresi 217.
Vâk‘dî, Kitâbü’l-Meþâzî, tah. Marsden Jones, Beyrut 1966, I, 13-19; ÿbn Hiāâm, I, 601-606;
ÿbn Sa’d, II, 10-11; ÿbn Seyyidinnâs, I, 359-362; Seriyyelerin say‘s‘ ve adlar‘ için ayr‘ca bk. ÿbn
Hiāâm II, 609; ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 116 vd.; Taberî, III, 154-159.
154
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 154
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Batn-Õ Nahle OlayÕnÕn Gerçekleúti÷i Bölgeden Bir Görüntü
önce düzenlenmiālerdir. Bu seferler esnas‘nda Hz. Peygamber Medine ile Mekke
aras‘nda oturan baz‘ kabilelerle, sözgelimi Benî Damre ile, karā‘l‘kl‘ sald‘rmamak
ve birbiri aleyhine bir üçüncü tarafa yard‘m etmemek üzere antlaāma yaparak onlar‘n tarafs‘z kalmalar‘n‘ saþlam‘āt‘r.14
c- Bedir Savaā‘ (2/624)
Hz. Peygamber ile müārikler aras‘ndaki ilk savaā Bedir’de meydana gelmiātir.
Hicretin 2. y‘l‘nda Kureyāliler, büyük bir kervan haz‘rlay‘p Ebû Süfyan’‘n idaresinde Suriye’ye göndermiālerdi. Bin deveden oluāan ve elli bin dinar sermaye
ile haz‘rlanan bu kervan, Kureyā taraf‘ndan sevkedilen en büyük kervanlardan
biridir. Kervan‘n getirdiþi mallar beā yüz bin dirhem tutar‘nda idi. Hz. Peygamber kervan‘n geçtiþini haber al‘nca sahâbîleri toplad‘. Kervandaki mallar‘n çokluþunu, buna karā‘l‘k muhaf‘z say‘s‘n‘n azl‘þ‘n‘ anlatarak bu kervan‘ Mekke’ye
dönerken uþrayacaþ‘ Bedir’de ele geçirebileceklerini söyledi. Kendilerini sefere
davet etti. Gerektiþinde müāriklerle savaā da yap‘lacakt‘. Hem ensar, hem de
muhâcirler bu sefere iātirak edeceklerini aç‘klad‘lar.
Hz. Peygamber Medine’den ç‘kmadan on gün önce Talha b. Ubeydullah ve
Saîd b. Zeyd’i kervan hakk‘nda bilgi toplamak için Suriye yoluna gönderdi. Ancak bu iki sahâbî Medine’ye Bedir Savaā‘ esnas‘nda ulaāabildiler.15
14.
15.
Belâzürî, I, 287.
Vâk‘dî, I, 19; Taberî, II, 478; Makrîzî, I, 62.
155
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 155
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Bu arada kervan‘n dönüā haberini baāka kaynaklardan öþrenen Hz. Peygamber, 12 Ramazan 2/9 Mart 624’te Medine’den hareket etti. Sancaktarl‘k görevine
Mus’ab b. Umeyr, Hz. Ali ve Sa’d b. Muâz’‘ tayin etti. Yaā‘ küçük olanlar‘ yoldan
geri çevirdi. Müslüman askerlerin say‘s‘, yetmiā dördü muhâcir ve geri kalan‘
ensar olmak üzere toplam üç yüz beā idi. Orduda yetmiā deve, iki de at bulunuyordu. Üç kiāiye bir deve düāüyor, bu develere de nöbetleāe biniliyordu. Hz.
Peygamber, Hz. Ali ve Ebû Lübâbe bir deveye biniyorlard‘. Yürüme s‘ras‘ Hz.
Peygamber’e geldiþinde, onun yürümesine gönülleri raz‘ olmayarak binmesini
istiyorlar ve kendilerinin yürüyeceþini belirtiyorlard‘. Hz. Peygamber ise bunu
kabul etmiyor ve kendisinin sevaba ihtiyac‘n‘n onlardan az olmad‘þ‘n‘ bildiriyordu.16
Hz. Peygamber Bedir Savaā‘’na ç‘karken çeāitli görev ve mazeretleri nedeniyle muhâcirlerden ve ensardan sekiz kiāiyi izinli sayd‘. Daha sonra onlara da
bu savaāa kat‘lanlar gibi ganimetten hisse ay‘rd‘. Yolda, o s‘rada henüz ÿslâm’‘
kabul etmemiā bulunan Hazrecli Hubeyb b. ÿs’âf (Yisâf) ve Kays b. Muharris
Hz. Peygamber’e gelerek kabileleri ile birlikte bu savaāa kat‘lmak istediklerini
söylediler. Hz. Peygamber, müāriklere karā‘ müāriklerin yard‘m‘yla savaāamayacaklar‘n‘ belirtince her ikisi de Müslüman olup Bedir Savaā‘’na kat‘ld‘lar.17
Hz. Peygamber, Cüheyne kabilesinden Besbes b. Amr ile Adiy b. Ebü’zZaþbâ’y‘ Medine’den ayr‘ld‘ktan sonra kervan hakk‘nda bilgi toplamak için gönderdi. Onlar da, Medine’nin 160 km. kadar güneybat‘s‘nda yer alan ve K‘z‘ldeniz sahiline 30 km. uzakl‘kta bulunan Bedir kuyular‘na gidip, kervan‘n henüz
buraya gelmediþini öþrendiler ve durumu Hz. Peygamber’e bildirdiler. Bedir,
o dönemde Medine-Mekke yolunun Suriye kervan yoluyla birleātiþi noktada
bulunuyor ve kervanlar‘n ikmal yeri olarak hizmet görüyordu.
Bu arada kervan‘n yöneticileri Hz. Peygamber’in kervan‘n dönüāünü gözlediþini öþrendiler. Ebû Süfyan Suriye’den ayr‘ld‘ktan sonra Kureyā’ten yard‘m istemek üzere Kinâne kabilesinden Damdam b. Amr adl‘ āahs‘ yirmi dînar ücretle
kiralayarak Mekke’ye gönderdi. Kendisi de, Hz. Peygamber’in Bedir kuyular‘na
gönderdiþi āah‘stan sonra inceleme maksad‘yla Bedir kuyular‘na geldiþinde takip edildiþini anlay‘nca, pusuya düāmemek için kervan‘ Bedir’e uþratmadan,
Bedir’i sol taraf‘na alarak ve az kullan‘lan sâhil yolunu takip ederek Mekke’ye
doþru yola devam etti.
Ebû Süfyan’‘n yard‘m isteþinin Mekke’ye ulaāmas‘ üzerine Kureyā kabilesinin
hemen bütün kollar‘ndan bin kiāilik bir ordu haz‘rland‘. Orduda yedi yüz deve,
yüz de at vard‘. Atl‘lar z‘rhl‘ idi. Süheyl b. Amr ve Huveyt‘b b. Abdüluzzâ gibi
16.
17.
ÿbn Sa’d, II, 21; ÿbn Hanbel, I, 411; ÿbn Seyyidinnâs, I, 384.
Vâk‘dî, I, 47; ÿbn Hanbel, III, 454.
156
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 156
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
zengin müārikler, ordunun haz‘rlanmas‘nda binek ve para yard‘m‘nda bulundular. Müārik ordusu Ebû Cehil’in kumandas‘nda Mekke’den yola ç‘kt‘. Bu arada
Ebû Süfyan Cuhfe’den bir haberci göndererek kervan‘n kurtulduþunu bildirdi
ve ordunun geri dönmesini istedi. Kureyā ordusu, kervan‘n sahil yolunu takip
edeceþini bilemediþinden, kervan‘n geleceþi normal yolu takip ediyordu. Ebû
Süfyan’dan gelen haber üzerine ordunun içinden baz‘lar‘, kervan‘n kurtulduþunu ve savaāa gerek kalmad‘þ‘n‘ söyleyerek geri döndüler. Geri dönenler aras‘nda
Hz. Ömer’in kabilesi Adiy ve Hz. Peygamber’in annesinin kabilesi Benî Zühre de
vard‘. Buna raþmen Kureyāliler haz‘rlad‘klar‘ ordunun büyüklüþünü ve gücünü
göstermek ve bir daha böyle bir duruma düāmemek için yola devam ettiler. Ebû
Cehil Bedir’e kadar gidip güçlerini duyurmadan, yiyip içip eþlenmeden kesinlikle geri dönülmeyeceþini bildirdi.18 Kureyāliler ayn‘ zamanda Batn-‘ Nahle’de
öldürülen Amr b. Hadramî’nin intikam‘n‘ da almak istiyorlard‘.19
Bedir yak‘n‘nda ordusuyla konaklayan Hz. Peygamber, kervan hakk‘nda
bilgi toplamak üzere Hz. Ali, Zübeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebû Vakkâs ve Besbes
b. Amr’‘ Bedir kuyular‘na gönderdi. Kur’an-‘ Kerim’de bu iki ordunun Bedir’e
geldiklerinde birbirinden habersiz olduklar‘ āöyle ifade edilmektedir: “Hat‘rlay‘n
ki (Bedir Savaā‘’nda) siz vâdinin yukar‘ kenar‘nda (Medine taraf‘nda) idiniz. Onlar
da uzak kenar‘nda (Mekke taraf‘nda) idiler. Kervan da sizden daha aāaþ‘da (deniz
sahilinde) idi. Eþer (savaā için) sözleāmiā olsayd‘n‘z, sözleātiþiniz vakit hususunda
ihtilâfa düāerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helak olan‘n aç‘k
bir delille helâk olmas‘, yaāayan‘n da aç‘k bir delille yaāamas‘ için böyle yapt‘. Çünkü
Allah, hakk‘yla iāitendir, bilendir.”20
O s‘rada Hz. Peygamber ve sahâbîler Kureyā ordusunun Mekke’den ç‘k‘p
Bedir’e geldiþini henüz bilmiyorlard‘. Zübeyr b. Avvam ve arkadaālar‘ Bedir’e
yak‘n bir yerde konaklayan Kureyālilerin Bedir kuyusuna su almak için gönderdikleri kölelerden birkaç tanesini yakalayarak Hz. Peygamber’in huzuruna
getirdiler. Hz. Peygamber o esnada namaz k‘l‘yordu. Bu arada köleleri getirenler
onlar‘ sorguya çekmeye baālad‘lar ve kim olduklar‘n‘ sordular. Köleler Kureyā
ordusundan olduklar‘n‘ aç‘klay‘nca onlar‘ dövmeye baālad‘lar. Çünkü bu haber
hoālar‘na gitmemiāti. Dayaktan canlar‘ yanan köleler bu kez ifade deþiātirerek
Ebû Süfyan’‘n kervan‘ndan olduklar‘n‘ söylediler. Bu arada namaz‘n‘ tamamlayan Hz. Peygamber sahâbîlere “Siz onlar‘ doþru söyleyince dövüyorsunuz, yalan
söylediklerinde ise b‘rak‘yorsunuz”! diyerek sorgulama metotlar‘n‘ eleātirdi. Sonra Kureyā ordusunun bulunduþu yer hakk‘nda kölelerden bilgi ald‘. Ordunun
18.
19.
20.
Vâk‘dî, I, 43-44; ÿbn Hiāâm, I, 618-619.
Bk. Vâk‘dî, I, 63 vd.
Enfâl Sûresi 42.
157
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 157
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
kaç kiāiden ibaret olduþunu sorunca bilmediklerini söylediler. Bunun üzerine
yiyecek ihtiyac‘n‘ karā‘lamak için günde kaç deve kestiklerini sordu. Bir gün
dokuz, ertesi gün on deve kestiklerini öþrenince ordunun asker say‘s‘n‘n dokuz
yüz ilâ bin aras‘nda olduþunu tahmin etti. Mekke’nin ileri gelenlerinden orduda
kimlerin yer ald‘þ‘n‘ öþrendi.21 Hz. Peygamber bunun yan‘nda Adiy ve Zühre
kabilesi mensuplar‘n‘n müārik ordusunu terkederek Mekke’ye geri döndüklerini
de kölelerden öþrendi. Ammâr b. Yâsir ile Abdullah b. Mes’ud’u esirlerin söylediklerini yerinde incelemek üzere görevlendirdi. Bu ikisi, sabaha karā‘ Kureyā
karargâh‘nda büyük bir kar‘ā‘kl‘k yaāand‘þ‘ haberini getirdiler. Çünkü Kureyāliler, karargâhlar‘na dönen diþer kölelerden Müslümanlar‘n Bedir civar‘nda bulunduþunu öþrenince büyük bir heyecana kap‘lm‘ālar, bask‘na uþramamak için
de tedbir almaya baālam‘ālard‘.
Hz. Peygamber, Bedir’de savaāmaya karar vermeden önce, muhâcirlerin ve
ensar‘n görüālerini öþrenmek istedi. Muhacirlerden Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer
ve ensardan da Sa’d b. Muaz söz alarak konuātular. Hz. Ömer, Kureyā ordusunun karā‘lanmas‘ yönünde görüā beyan ederek āöyle konuātu: “Yâ Resûlallah!
Vallahi ÿāte Kureyā ve onun gücü! Onlar āimdiye dek zelil olmad‘lar, aziz oldular, kâfir
oldular, iman etmediler. Allah’a andolsun ki onlar güçlerini asla teslim etmeyecekler
ve seninle savaāacaklard‘r! Haz‘rlan”! Ensardan söz alan Sa’d b. Muaz, daha önce
kendisine iman edip desteklemeye söz verdiklerini, o nedenle düāmana karā‘
koymaktan çekinmeyeceklerini belirtti.
17 Ramazan 2/14 Mart 624 Cuma sabah‘ erken saatlerde her iki ordu Bedir’e
doþru yola ç‘kt‘. ÿslâm ordusu kuyulara müāriklerden daha önce ulaāt‘. Peygamberimiz baālang‘çta Medine taraf‘na en yak‘n ve düāmana da en uzak olan
kuyunun çevresine yerleāti. Sahâbeden Hubâb b. Münzir buraya yerleāilmesini
uygun bulmad‘ ve Hz. Peygamber’e bu karar‘n‘n vahye dayan‘p dayanmad‘þ‘n‘ sordu. Peygamberimiz bunun kendi görüāü olduþunu söyleyince düāmana
en yak‘n kuyunun yan‘na yerleāilmesini ve diþer kuyular‘n kapat‘lmas‘n‘ teklif
etti. Peygamberimiz bu görüāü uygun buldu ve Hubâb’‘n iāaret ettiþi kuyunun
çevresine yerleāerek diþer kuyular‘ kumla kapatt‘rd‘.22 Ancak, daha sonra, aç‘k
b‘rak‘lan kuyudan müāriklerin su almalar‘na izin verdi.23
Bu arada Huzeyfe b. Yemân ile babas‘ ÿslâm ordusunda yer almak üzere
Hz. Peygamber’in yan‘na gelirken müārikler taraf‘ndan yakaland‘lar. Ancak
Peygamber’e kat‘lmayacaklar‘na dair söz vermeleri üzerine serbest b‘rak‘ld‘21.
22.
23.
Vâk‘dî, I, 52-53; ÿbn Hiāâm, I, 616-617; Taberî, II, 423, 436-437; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 104;
Makrîzî, s. 77.
Vâk‘dî, I, 53-54; ÿbn Hiāâm, I, 620; Belâzürî, I, 293; Taberî, II, 440; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 105.
Vâk‘dî, I, 61; Taberî, II, 441.
158
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 158
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
lar. Daha sonra Hz. Peygamber’in yan‘na gelerek baālar‘ndan geçeni anlatt‘lar.
Peygamberimiz onlara verdikleri sözde durmalar‘n‘, savaāa kat‘lmamalar‘n‘ ve
Medine’ye dönmelerini söyledi.24 Hz. Peygamber’in en güç an‘nda ve askere
ihtiyac‘ olduþu bir zamanda bile Müslümanlardan, müāriklere verdikleri sözde
durmalar‘n‘ istemesi onun doþruluþa ve ahde vefaya verdiþi önemi ortaya koymaktad‘r.
Hz. Peygamber düāman ordusu geldikten sonra ve savaāmadan önce câhiliye
devrinde de Kureyā’in elçilik görevini yürüten Hz. Ömer’i müārik ordusuna
göndererek bar‘ā ve güvenlik içinde Mekke’ye dönebileceklerini bildirdi ve savaā
yap‘lmamas‘n‘ teklif etti. Müārik ordusunda yer alan Hakîm b. Hizam, bu teklifin kabul edilmesini istedi; ancak Ebû Cehil bunu kabul etmeyip savaāmakta
‘srar etti.25 Hz. Peygamber’in bu tutumu, savaā meydan‘nda bile bar‘ā politikas‘
takip ettiþini göstermektedir.
Hz. Peygamber savaātan bir önceki geceyi Allah’a ibadet ve dua ile geçirdi.
Sa’d b. Muaz savaā alan‘na yak‘n bir yerde kendisi için bir çardak yapt‘ ve kap‘s‘nda nöbet tuttu. Hz. Peygamber orduyu savaā nizam‘na koyduktan sonra
Hz. Ebû Bekir’le birlikte çad‘r‘n içine çekildi ve Allah’a āöyle dua etti: “Yâ Rabbi!
ÿāte Kureyā! Kibir ve gururla geldi. Sana meydan okuyor. Peygamberini yalanl‘yor. Yâ
Rabbi! Peygamberlere yard‘m sözünü, bana da özel olarak zafer va’dini yerine getirmeni senden istiyorum. Allah‘m! Eþer sen āu bir avuç Müslüman‘ helâk edersen sana
ibadet eden bulunmayacakt‘r”. Hz. Ebû Bekir “Bu kadar istek yeter Yâ Resûlallah!
Allah va’dettiþi zaferi yak‘nda sana ihsan edecektir” dedi.26
Bu arada her Müslüman asker, bulunduþu yere taā y‘þd‘. Bu taālar savunma
savaā‘ yapacak olan Müslümanlar için faydal‘ birer malzeme teākil etmiātir. Müārikler ise sald‘r‘ metoduna giriātiklerinden, karā‘ tarafa atmak için bir veya iki
taātan fazlas‘n‘ yanlar‘nda gezdiremezlerdi.
Arap geleneþine göre savaā mübareze (teke tek vuruāma) āeklinde baālad‘.
Müārik ordusundan Esved b. Abdülesed, ÿslâm ordusundan da Hz. Hamza ortaya ç‘k‘p döþüātüler. Hz. Hamza rakibini öldürdü. Bunun üzerine Kureyālilerden
Utbe b. Rebîa, kardeāi Āeybe ve Velîd b. Utbe ortaya at‘ld‘lar. Bunlar‘n karā‘s‘na
ensardan üç kiāi ç‘kt‘. Fakat müārikler kendilerine denk kabul etmedikleri için
onlarla vuruāmayacaklar‘n‘, karā‘lar‘na kendilerine denk kimselerin ç‘kmas‘n‘ istediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber’in emriyle Hz. Hamza, Hz. Ali ve
Ubeyde b. Hâris meydana ç‘kt‘. Hz. Hamza Utbe’yi, Hz. Ali Velîd’i, Ubeyde b.
Hâris de Āeybe’yi öldürdü. Teke tek vuruāmalardan sonra baālayan ve dört veya
24.
25.
26.
ÿbn Hanbel, V, 395.
Vâk‘dî, I, 61; Belâzürî, I, 292; Makrîzî, s. 82.
Vâk‘dî, I, 59, 67, 81; ÿbn Hiāâm, I, 627; Taberî, II,447.
159
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 159
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
160
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 160
17.04.2012 16:04:09
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
beā saat süren savaā, ikindiye doþru ÿslâm ordusunun kesin zaferiyle sonuçland‘.
Savaāta müārik ordusundan baāta Ebû Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rabîa,
Āeybe b. Rabîa ve Ebû Süfyan’‘n oþlu Hanzala gibi ileri gelen ÿslâm düāmanlar‘
olmak üzere toplam yetmiā kiāi öldü; bir o kadar say‘da asker de esir al‘nd‘.
Müslümanlar, alt‘s‘ muhâcirlerden, sekizi de ensardan olmak üzere toplam on
dört āehit verdiler.27 Hz. Peygamber āehitlerin cenaze namaz‘n‘ k‘larak onlar‘
defnettirdi. Müārik ölülerini de gömdürdü. Düāman ölülerine her türlü tecâvüz
ve parçalama hareketlerini yasaklad‘.
Bedir Āehitliþi
Peygamberimiz savaā s‘ras‘nda Benî Hâāim’den ve diþer kabilelerden baz‘
kimselerin ve özellikle amcas‘ Abbas’‘n zorla ç‘kar‘ld‘þ‘n‘ belirterek öldürülmemelerini istemiāti. ÿslâm ordusu içinde yer alan Ebû Huzeyfe b. Utbe bunu duyunca “Babalar‘m‘z‘, oþullar‘m‘z‘, kardeālerimizi öldüreceþiz, fakat Abbas’‘ öldürmeyeceþiz öyle mi? Allah’a yemin ederim ki ona rastlarsam boynunu vuracaþ‘m” dedi.
Bu söz Hz. Peygamber’in kulaþ‘na gittiþinde ona bu sözü söyleyip söylemediþini
sordu. Ebû Huzeyfe babas‘n‘n, amcas‘n‘n ve kardeāinin öldürüldüþünü görünce
dayanamay‘p bu sözü sarfettiþini belirtti. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Senin
baban, amcan ve kardeāin bizimle savaāmakta ciddi idiler. Kimsenin zorlamas‘ olmadan gönüllü olarak savaāa ç‘kt‘lar. Ancak Hâāimoþullar‘ zorla ç‘kar‘ld‘lar” buyurdu.
Nitekim Kureyā ordusu Mekke’den ç‘kt‘þ‘nda Benî Hâāim orduya kat‘lmay‘p
Mekke’de kalm‘ā ve bu durum baālang‘çta kimsenin dikkatini çekmemiāti. Ordu
27.
ÿbn Sa’d, II, 17.
161
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 161
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Mekke’ye bir konak mesafede istirahate çekildiþi esnada Ebû Cehil’in bunu hat‘rlayarak “Ey Kureyā! Ne yapt‘þ‘n‘z‘n fark‘nda m‘s‘n‘z? Benî Hâāim’i Mekke’de b‘rakt‘n‘z. Āayet Muhammed zafer kazan‘rsa onlar da kazanm‘ā olur. Eþer siz galibiyet
elde ederseniz onlar Mekke’de çoluk çocuþunuzdan intikam al‘rlar. Onlar‘ Mekke’de
b‘rakmay‘p beraberinizde götürünüz” diyerek arkadaālar‘n‘ ikaz etmiātir. Bunun
üzerine geri dönerek Abbas, Nevfel, Tâlib ve Akîl’i alm‘ālar ve zorla götürmüālerdir. Bu yetmiyormuā gibi yolda Hâāimoþullar‘na āu sözlerle ç‘k‘ām‘ālard‘r:
“Ey Hâāimoþullar‘! Siz bizimle ç‘k‘yorsunuz ama, gönlünüz Muhammed’le birliktedir.
Bunu çok iyi biliyoruz”. Bu söz üzerine Ebû Tâlib’in oþlu Tâlib, Mekke’ye geri
dönmüātür.28 Geri kalan Hâāimoþullar‘n‘n Hz. Muhammed (s.a.s.)’in saf‘na geçmelerinden korktuklar‘ için de onlar‘ ve haliflerini bir çad‘rda toplam‘ālar ve
baālar‘na nöbetçi dikmiālerdir.29
Hz. Peygamber’in Benî Hâāim’in öldürülmemesini istemesinden onun kabilecilik yapt‘þ‘ ve sadece kendi kabilesi için bunu emrettiþi sonucu ç‘kar‘lmamal‘d‘r. Nitekim Ebû Leheb d‘ā‘nda Benî Hâāim mensuplar‘ Müslüman olanlar ve
olmayanlar Mekke döneminde onu desteklemiāler, kendisine yard‘mc‘ olmuālar
ve üç y‘l müāriklerin uygulad‘þ‘ boykota birlikte katlanm‘ālard‘r. Abbas ise hâlâ
yeþenine desteþini sürdürüyordu. Üstelik Hz. Peygamber Bedir Savaā‘’nda sadece Benî Hâāim’in deþil, diþer kabilelere mensup olup da minnet duyduþu baz‘
kimselerin de öldürülmemesini istemiātir. Bunlar aras‘nda, boykotu k‘rma konusunda yard‘m‘ dokunan Ebü’l-Bahterî de vard‘r. Savaā esnas‘nda Mücezzir b.
Ziyad adl‘ sahâbî Ebü’l-Bahterî ile karā‘laām‘ā, Mücezzir ona Hz. Peygamber’in
emrini hat‘rlatarak teslim olmas‘n‘ istemiātir. Ebü’l-Bahterî bir arkadaā‘na da
eman verilmesi halinde teslim olacaþ‘n‘ söylemiā, fakat Mücezzir onun bu isteþini kabul etmemiātir. Bunun üzerine Ebü’l-Bahterî, yaāama isteþi uþruna arkadaā‘n‘ ölüme terkettiþi için Kureyā kad‘nlar‘n‘n kendisini ay‘playacaklar‘ndan
endiāe ederek savaāmaya devam etmiā ve öldürülmüātür.30 Ayr‘ca Peygamberimiz Zem’a b. Esved ve Hâris b. Âmir’in öldürülmesini de yasaklam‘āt‘r. Fakat
bu ikisi, bilmeden öldürülmüālerdir.
Esirlere uygulanan muameleye gelince, Hz. Peygamber her āeyden önce esirlere
iyi davran‘lmas‘n‘ emretmiātir. Onlardan sadece ikisini, Ukbe b. Ebû Muayt ile
Nadr b. Hâris’i, vaktiyle kendisine ve Müslümanlara yapt‘klar‘ aþ‘r iākencelere
karā‘l‘k olarak ölüme mahkum etmiātir. Diþer esirlere yap‘lacak muamele konusunda sahâbîlerin görüālerine baāvurmuātur. Hz. Ömer ve Sa’d b. Muâz gibi baz‘
sahâbîler bunlar‘n en yak‘n akrabalar‘ taraf‘ndan öldürülmesini teklif etmiāler,
28.
29.
30.
ÿbn Hiāâm, I, 619.
ÿbn Sa’d, IV, 9-11.
ÿrfan Aycan, “Ebü’l-Bahterî”, DÿA, X, 296.
162
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 162
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Hz. Ebû Bekir ise fidye karā‘l‘þ‘nda serbest b‘rak‘lmalar‘n‘ önermiātir. Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir’in görüāünü benimseyerek esirlerin malî durumlar‘na
göre bin ilâ dört bin dirhem fidye ödemelerini āart koāmuātur. Esirler aras‘nda
Hz. Peygamber’in amcas‘ Abbas, diþer amcalar‘n‘n oþullar‘ Akîl ve Nevfel de
bulunuyordu. Fidye ödenmesi konusunda bunlara herhangi bir ayr‘cal‘k tan‘nmam‘āt‘r. Baz‘ esirlerin karā‘l‘ks‘z olarak, okur-yazar olanlar‘n ise on Müslümana okuma yazma öþretmeleri āart‘yla serbest b‘rak‘lmalar‘na karar verilmiātir.31
Hz. Peygamber’in damad‘ Ebü’l-Âs da esirler aras‘nda bulunuyordu. Zeyneb,
kocas‘n‘n fidyesi olarak bir miktar malla birlikte, evlenirken annesinin kendisine takt‘þ‘ gerdanl‘þ‘ gönderdi. Hz. Peygamber gerdanl‘þ‘ görünce duyguland‘;
sahâbenin de görüāünü alarak gerdanl‘þ‘n Zeyneb’e iade edilmesini ve Ebü’lAs’‘n serbest b‘rak‘lmas‘n‘ emretti.32 Fakat damad‘ndan da k‘z‘n‘ Medine’ye
göndermesini istedi. Ebü’l-As sözünde durarak han‘m‘n‘ Medine’ye gönderdi.
Hz. Peygamber damad‘n‘n bu davran‘ā‘n‘ takdir etti.
Esirler aras‘nda yer alan Ebû Azze, fakir ve beā k‘z‘ olduþunu söyleyerek
onlar‘n hat‘r‘na serbest b‘rak‘lmas‘n‘ istedi. Hz. Peygamber de, Müslümanlara
karā‘ bir daha savaāmayacaþ‘na ve kendisinin aleyhinde konuāmayacaþ‘na dair
söz alarak onu fidyesiz olarak serbest b‘rakt‘.33
Esirler aras‘nda Kureyā’in hatiplerinden Süheyl b. Amr da yer al‘yordu. O,
bacaþ‘ndan bir okla vurulmuā; yaral‘ halde kaçmaya teāebbüs etmiā, fakat yakalanm‘āt‘. Süheyl’in kaçmas‘ üzerine Hz. Peygamber onu yakalayan‘n öldürmesini emretmiā; ancak daha sonra kendisi yakalam‘ā, fakat öldürmemiātir.34 Hz.
Ömer, Süheyl b. Amr için “Yâ Resûlallah! Onun ön diālerini sökeyim de bir daha
senin aleyhinde konuāmaya kalkmas‘n” āeklinde bir teklifte bulundu. Fakat Peygamberimiz buna raz‘ olmad‘. “Ben diālerini söktürerek ona iākence yapamam. Allah
da beni, peygamber olduþum halde dahi, ayn‘ azaba uþrat‘r” āeklinde cevap verdi
ve devam etti: “Onun, senin beþeneceþin bir davran‘āta bulunmas‘ da umulur.”35 Hz.
31.
32.
33.
34.
35.
ÿbn Sa’d, II, 22, 26.
ÿbn Hiāâm, I, 652-653; Taberî, II, 468.
Vâk‘dî, I, 110-111; ÿbn Hiāâm, I, 660.
Vâk‘dî, I, 105, 117.
Vâk‘dî, I, 107; ÿbn Hiāâm, I, 649; Süheyl b. Amr Mekke’nin fethinde müslüman olur. Hz.
Peygamber’in vefat‘ndan sonra, ridde hareketleri meydana geldiþi esnada Mekke halk‘ irtidat
etmemekle birlikte āehirde bir iç kar‘ā‘kl‘k ortaya ç‘kar. Hatta Mekke valisi Attâb b. Esîd bile
korkup saklan‘r. Bu s‘rada Süheyl b. Amr bir konuāma yaparak halk‘ yat‘āt‘r‘r. O, āunlar‘
söyler: “ Ben biliyorum ki bu din, güneāin doþmas‘ ve batmas‘ devam ettiþi sürece pâyidar
olacakt‘r. Aran‘zdan ç‘kan bu kiāi-Ebû Süfyan b. Harb-sizi aldatmas‘n. Benim bildiþim bu
meseleyi o da bilir. Ancak Benî Hâāim’e olan k‘skançl‘þ‘ onun kalbini mühürlemiātir. Ben
Kureyā’in karada ve denizde en çok ulaā‘m vas‘talar‘ bulunan‘y‘m. Emîrinize boyun eþiniz.
Zekatlar‘n‘z‘ ona veriniz...”. Süheyl’in bu sözleri kulaþ‘na gittiþinde Hz. Ömer, onun hakk‘nda
163
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 163
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Peygamber’in Süheyl’e karā‘ bu davran‘ā‘; esirlere iyi muamele yapmas‘, iākenceye müsade etmemesi, düāman‘n‘ bile ÿslâm’a kazanmay‘ ve yeri geldiþinde
ondan istifade etmeyi hedeflemesi gibi ömrü boyunca sürdürdüþü politikan‘n
çok güzel bir örneþini teākil etmektedir.
Ebû Süfyan’‘n oþlu Amr da esirler aras‘nda bulunuyordu. Onu Ali b.
Ebû Tâlib esir alm‘ā, fakat Hz. Peygamber’in hissesine düāmüātü. Müārikler Mekke’de esirlerin kurtar‘lmas‘ için fidye tedarikine baālad‘klar‘nda Ebû
Süfyan’a da oþlu Amr’‘n fidyesini ödeyerek kurtarmas‘n‘ teklif ettiler. Ancak
Ebû Süfyan bunu kabul etmedi. “Oþlum Hanzala öldürüldü; Amr için de para
vereceþim öyle mi? Can‘mdan oldum, bir de mal‘mdan m‘ olay‘m? Bunu asla yapmayacaþ‘m. Muhammed oþlumu gönderinceye kadar elinde bir y‘l kalsa dahi para
ödemem. Bunu ödeyemeyecek durumda deþilim. Sizi ödemekte güçlüþe düāürecek bir
uygulaman‘n bana da size de isabet etmesine ve Amr’‘n da bu konuda örnek olmas‘na
raz‘ olmam” diyerek fidye vermeyi reddetti. Bu arada Ebû Süfyan baāka yollar
aramaya baālad‘.Tam bu s‘rada Medine’den umre maksad‘yla Mekke’ye gelen
Sa’d b. Numan ile Münzir b. Amr’‘ yakalay‘p oþluna karā‘l‘k esir etmeyi planlad‘. Münzir kaçmay‘ baāard‘; fakat Sa’d esir al‘narak hapse at‘ld‘. Halbuki Mekkeliler umre için gelene dokunmazlard‘. Hapise at‘lan sahâbînin yak‘nlar‘ Hz.
Peygamber’e gelerek Ebû Süfyan’‘n oþlunun Sa’d’a mukabil sal‘verilmesini istediler. Hz. Peygamber onlar‘n bu isteþini yerine getirerek Amr’‘ serbest b‘rakt‘.
Bunun üzerine Ebû Süfyan da Sa’d’‘ serbest b‘rakt‘.36 Bu olaydaki tutumundan
Hz. Peygamber’in arkadaālar‘na düākünlüþünü, onlar‘n hapiste yatmas‘na ve
iākence çekmesine asla gönlünün raz‘ olmad‘þ‘n‘, bir sahâbîyi Ebû Süfyan’dan
alacaþ‘ dört bin dirheme kesinlikle deþiāmediþini göstermektedir.
Sahâbenin, Hz. Peygamber’in tavsiyesine uyarak esirlere iyi davrand‘þ‘na
dair kaynaklar‘m‘zda geniā bilgiler yer almaktad‘r. Sözgelimi onlar, yanlar‘nda
bulunan az miktardaki ekmeþi esirlere yediriyor, kendileri hurma ile yetiniyorlard‘. Hatta ellerinde bulunan küçük bir ekmek parças‘n‘ bile esirlere veriyorlard‘. Muhtemelen yaral‘ ve yürüyemeyecek derecede halsiz olan esirleri develere
bindiriyorlar, kendileri de yaya yürüyorlard‘.37
Peygamberimiz esirlerin can güvenliþini saþlamak için de gerekli tedbirleri
alm‘āt‘r. Yak‘nlar‘ āehit düāen gazilerin heyecana kap‘larak esirlere herhangi bir
zarar vermelerini önlemek için yapt‘þ‘ bir duyuru āöyledir: “Sa’d b. Ebî Vakkas’a
kardeāi Umeyr’in āehit olduþunu haber vermeyin! Yoksa elinizdeki esirlerin hepsini
36.
37.
Hz. Peygamber’in kendisine söylediþi sözleri hat‘rlar ve “Ben āehadet ederim ki sen Allah’‘n
Resûlü’sün” demekten kendini alamaz.
Vâk‘dî, I, 139; ÿbn Hiāâm, I, 650; Zübeyrî, 126-127; Taberî, II, 466-467.
Vâk‘dî, I, 119; Taberî, I, 461.
164
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 164
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
öldürür”!38 Bu davran‘ā‘yla Peygamberimiz, esirleri koruduþu gibi, bir gazinin,
öfkesine yenilerek ve ortadan kald‘r‘lmaya çal‘ā‘lan intikam duygusuna kap‘larak yeni bir huzursuzluþa yol açabilecek harekette bulunmas‘n‘ da önlemiātir.
Medine’ye dönerken bütün ganimetler bir araya toplanarak savaāa kat‘lanlar
aras‘nda eāit āekilde bölüātürüldü.39 Daha sonra savaā ganimetleriyle ilgili ayr‘nt‘l‘ hükümler içeren âyet-i kerîme nâzil oldu. Buna göre ganimetin beāte biri
Allah’a, Resûlü’ne, onun akrabas‘na, yetimlere, yoksullara ve yolda kalm‘ālara aittir.40
Hz. Peygamber bu âyetin hükümlerini ilk defa ayn‘ y‘l Benî Kaynukâ’ Yahudilerinden elde edilen ganimetlere uygulad‘. Buna karā‘l‘k, Bedir ganimetlerinin
ganimet âyetine göre daþ‘t‘ld‘þ‘n‘ kaydeden ÿslâm tarihçileri de vard‘r.
Hz. Peygamber, Ebû Cehil’in devesini baākomutan hakk‘ (safiy) olarak kendisi ald‘ ve diþer develerinin aras‘na katt‘. Bu deveye biner, gazvelere ç‘kard‘.
Hudeybiye seferine ç‘karken kurbanl‘klar‘ aras‘nda onu da götürdü. Müārikler
onu yüz deve karā‘l‘þ‘nda istediler. Ancak Hz. Peygamber “Āayet kurbanl‘klar
aras‘na katmasayd‘k kabul ederdik” dedi.41
Hz. Peygamber, Zeyd b. Hârise ve Abdullah b. Revâha’y‘ Bedir zaferini haber vermek üzere Medine’ye gönderdi. Zeyd b. Hârise āehre ulaāt‘þ‘nda Hz.
Peygamber’in k‘z‘ Ruk‘ye vefat etmiā ve yeni defnedilmiāti. Hz. Peygamber de
ramazan‘n sonunda veya āevvalin baā‘nda ordusuyla birlikte Medine’ye döndü.
Medine’de kalan Müslümanlar Hz. Peygamber’i ve mücahitleri karā‘layarak kutlad‘lar. Seleme b. Selâme adl‘ sahâbî “Bizi ne için kutluyorsunuz? Allah’a andolsun ki biz, baþlanm‘ā develer gibi saçlar‘ dökülmüā ihtiyarlarla karā‘laāt‘k ve onlar‘
boþazlad‘k” āeklinde yersiz sözler sarfetti. Peygamberimiz bu sözler karā‘s‘nda
tebessüm etti; ona Kureyā müāriklerini ve dolay‘s‘yla Müslümanlar‘n baāar‘s‘n‘
küçümsememesi yolunda āu sözü söyledi: “Kardeāim! Onlar eārâf ve reislerdir.”42
Bu arada Hz. Peygamber’in sadece kervanla karā‘laāacaþ‘n‘ zanneden ve bu yüzden onunla birlikte ç‘kmayan baz‘ sahâbîler gelerek üzüntülerini beyan ettiler.
Üseyd b. Hudayr bunlardan biriydi. Hz. Peygamber’in huzuruna ç‘karak elde
ettiþi zaferden dolay‘ kendisini kutlad‘. Yemin ederek, düāmanla karā‘laāacaþ‘n‘
tahmin etmediþi için ç‘kmad‘þ‘n‘ söyledi. Hz. Peygamber de “Doþru söylüyorsun”
buyurdu.43 Bu olaydan hareketle Hz. Peygamber’in, samimiyetine güvendiþi ve
38.
39.
40.
41.
42.
43.
Vâk‘dî, I, 106.
Vâk‘dî, I, 99; Taberî, II, 458-459.
Enfâl Sûresi 41.
Vâk‘dî, I, 103.
ÿbn Hiāâm, I643-644.
Vâk‘dî, I, 117.
165
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 165
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
iyi niyetine inand‘þ‘ kimseleri sorgulamaktan ve onlar hakk‘nda yanl‘ā kanaat
beslemekten kaç‘nd‘þ‘n‘ söyleyebiliriz.
Kur’an-‘ Kerim’de Müslümanlar‘n Bedir Savaā‘’nda meleklerin yard‘m‘yla
desteklendiþi ve Allah’‘n kendilerine yard‘m ettiþi aç‘kça belirtilmektedir. Âl-i
ÿmrân Sûresi’nin bu konuyla ilgili âyetlerinin meâli āöyledir: “Andolsun ki sizler
güçsüz olduþunuz halde Allah Bedir’de size yard‘m etmiāti. Öyle ise Allah’tan sak‘n‘n
ki O’na āükretmiā olas‘n‘z. O zaman sen mü’minlere āöyle diyordun: ÿndirilen üç bin
melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi, sizin için yeterli deþil midir”?44 Ayn‘ āekilde
Enfâl Sûresi’nde Allah’‘n Bedir’de Müslümanlara yard‘m ettiþi ve mücâhidleri meleklerle desteklediþi zikredilmektedir.45 Bakara, Âl-i ÿmran ve Enfâl sûrelerinde
bunlardan baāka Bedir Gazvesi’nden bahseden daha pek çok âyet-i kerîme
mevcuttur. Kur’an-‘ Kerim’de bu savaātan ay‘rdetme günü (Yevme’l-Furkân) ve
iki topluluþun karā‘ karā‘ya geldiþi gün (Yevme’l-Teka’l-Cem’ân) diye bahsedilmektedir.46 Müslümanlar‘n kervana karā‘ ç‘kt‘klar‘,47 Allah’‘n iki topluluktan
(kervan veya ordu) birini Müslümanlara va’dettiþi,48 Müslümanlar‘n ayak bast‘klar‘ yeri kuvvetlendirmek için yaþmur yaþd‘rd‘þ‘ ve daha baāka yard‘mlarda
bulunduþu49 bildirilmektedir. Nitekim Bedir Gazvesi’nin cereyan ettiþi gün yaþmur yaþm‘ā, müāriklerin ordugâh‘n‘n bulunduþu alan batakl‘k haline gelmiātir.
Buna karā‘l‘k tozlu olan ÿslâm ordusunun bulunduþu alan ise yaþmur suyuyla
sertleāmiā ve bu da Müslümanlara güç vermiātir.50 Baz‘ âyet-i kerîmelerde Hz.
Peygamber’in, Müslümanlar‘n ve ayr‘ca müāriklerin ve münaf‘klar‘n psikolojik
durumlar‘ hakk‘nda bilgiler mevcuttur.51 Ayr‘ca esirler,52 ganimetler ve bunlar‘n
taksimi53 konusunda Müslümanlar‘n uygulamalar‘ gereken hükümler bildirilmektedir. Karā‘ karā‘ya gelen iki topluluktan birinin Allah yolunda, diþerinin ise
inkarc‘ bir topluluk olduþu vurgulanmaktad‘r.54 Allah Teâlâ’n‘n, Müslümanlara
yard‘m etmesine karā‘l‘k, ÿslâm’a karā‘ ‘srarl‘ bir direniā gösteren Mekke müāriklerinin cezaland‘r‘ld‘þ‘ anlaā‘lmaktad‘r. Kur’an-‘ Kerim’de geçen “Batāe-i Kübrâ”
44.
45.
46.
47.
48.
49.
50.
51.
52.
53.
54.
Âl-i ÿmrân Sûresi 123-124.
Enfâl Sûresi 9-12,17; Bu konudaki rivayetler için bk. Vâk‘dî, I, 78-79; ÿbn Hiāâm, I, 633-634.
Âl-i ÿmrân 41.
Âl-i ÿmrân 5.
Âl-i ÿmrân Sûresi 8.
Âl-i ÿmrân Sûresi 11, 17.
Vâk‘dî, I, 53; ÿbn Sa’d, II, 15; Taberî, II, 439; Makrîzî, s. 78.
S‘ras‘yla bk.: Âl-i ÿmrân Sûresi 43, 44, 47, 49.
Âl-i ÿmrân, 67-68, 70-71.
Âl-i ÿmrân 41, 69.
Âl-i ÿmrân 13.
166
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 166
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
(āiddetli yakalay‘ā)55 tabiriyle Bedir Savaā‘’n‘n kasdedildiþi kabul edilmektedir.
Āüphesiz bu ayetlerde bildirilen olaþan d‘ā‘ durumlar‘ müārikleri ilzam etmek
için birer mucize olarak deþil, Allah’‘n Müslümanlara yard‘m‘ olarak telakki
etmek gerekir.56
Bedir Gazvesi’nde, birbiriyle yak‘n akraba olan pek çok kiāi karā‘ karā‘ya
gelmiāti. Hz. Hamza ile kardeāi Abbas, Hz. Ebû Bekir ile oþlu Abdurrahman,
Mus’ab b. Umeyr ile kardeāi Ebû Aziz, Ebû Huzeyfe ile Utbe b. Rebîa muhalif saflarda yer alanlardan birkaç‘d‘r. Böylece farkl‘ inançlara sahip babalarla
oþullar, kardeāler, amcalar, day‘lar yeþenler farkl‘ saflarda yer alm‘ālard‘. Fakat
Hz. Peygamber babalar‘yla savaāmak isteyen oþullara ve oþullar‘yla çarp‘āmak
isteyen babalara imkan ölçüsünde engel olmuātur. Mesela oþluna karā‘ ç‘kmak
isteyen Ebû Bekir’e ve babas‘na karā‘ ç‘kmak isteyen Ebû Huzeyfe’ye mübareze
için müsade etmemiātir.
Bedir Gazvesi, Hz. Peygamber’in savaā taktiþini ortaya koymas‘ bak‘m‘ndan
önemlidir. Sözgelimi Hz. Peygamber ÿslâm ordusunu o āekilde yerleātirmiāti ki,
güneā ‘ā‘klar‘ ordunun gözünü kamaāt‘rm‘yordu. Düāman askeri için, bunun
tersi söz konusuydu. Savaā taktiþi d‘ā‘ndaki uygulamalar da Müslümanlar için
bir kaynak teākil etmiātir. O zaman üniforma olmad‘þ‘ için Hz. Peygamber,
muhacirler, Evs ve Hazrec için ayr‘ ayr‘ parola tespit etmiātir. Bu zafer ayn‘
zamanda savaā esirlerine ve yaral‘lara uygulanan muamele aç‘s‘ndan da önem
arzetmektedir.
Bedir zaferi, baāta Medine olmak üzere bütün Arap Yar‘madas‘’nda ve
hatta yar‘mada d‘ā‘nda Müslümanlar‘n itibar‘n‘n artmas‘na vesile olmuātur.
Arabistan’da büyük üne sahip olan Mekkelilerin bu savaāta yenilmesi, tüm
gözleri onlar‘ maþlup eden kimseye çevirmiātir.57 Öyle ki, olay‘n etkisi Arap
Yar‘madas‘’n‘n d‘ā‘na da taām‘ā, Müslümanlar‘n galibiyetini öþrenen Habeāistan
Necâāîsi son derece sevinmiātir.58 Ancak Yahudiler, Bedir Gazvesi’nden önce
tarafs‘z kalmaya söz vermiāken, Bedir zaferinden sonra Müslümanlar‘n baāar‘s‘n‘ k‘skanmaya baālam‘ālard‘r. Ka’b b. Eāref üzüntüsünden “Yerin alt‘ üstünden
iyidir” demiātir.
55.
56.
57.
58.
Duhân Sûresi 161; ÿbn Sa’d, II, 17.
Bedir savaā‘n‘n Kur’an-‘ Kerim’e yans‘mas‘ için bk. Vâk‘dî, I, 131-138; ÿbn Hiāâm, I, 666-677;
Makrîzî, s. 60-61; Ömer Özsoy-ÿlhami Güler, Konular‘na göre Kur’an,Ankara 1996, s. 666-672.
Frantz Buhl, “Muhammed”, ÿA, VIII, 464.
Vâk‘dî, I, 120-121.
167
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 167
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Bedir Savaā‘ ile birlikte ÿslâm tarihi literatürüne “Ehl-i Bedir (Bedir Ehli)”
kavram‘ girmiātir. Kur’an-‘ Kerim’de59 ve Hz. Peygamber’in hadislerinde60 Ehl-i
Bedir’den övgü ile söz edilmiātir. Hadislerde Ehl-i Bedir’in Müslümanlar‘n en
faziletlileri olduklar‘ zikredilmiātir.
Bedir Savaā‘’n‘n en önemli sonuçlar‘ndan birisi de Uhud Savaā‘’na sebep
olmas‘d‘r. Mekke müārikleri yenilgi haberini al‘nca büyük üzüntüye kap‘ld‘lar.
Ebû Cehil’in yerine Ebû Süfyan’‘ baākanl‘þa getirerek, hep birlikte Müslümanlardan intikam almak için yemin ettiler ve derhal faaliyete baālad‘lar.
d- Bedir ile Uhud Savaālar‘ Aras‘nda Müāriklerle ÿliākilerde Baz‘
Geliāmeler
Bedir Savaā‘’nda yak‘nlar‘n‘n öldürülmesi Kureyā müārikleri üzerinde āok
etkisi yapt‘. Kervan‘n baā‘nda Mekke’ye ulaāan Ebû Süfyan, yenilgiye uþrayan
Kureyā ordusu āehre döndüþü zaman yak‘nlar‘n‘n öldürüldüþünü öþrenince Hz.
Muhammed (s.a.s.)’le savaā‘ncaya ve öldürülen yak‘nlar‘n‘n intikam‘n‘ al‘ncaya
kadar y‘kanmamaya ve han‘m‘na yaklaāmamaya yemin etti. Bu and‘n‘ yerine
getirmek ve intikam almak maksad‘yla Bedir Gazvesi’nden iki buçuk ay kadar
sonra iki yüz kiāilik silahl‘ bir birlikle Medine’ye doþru yürüdü. Gece vakti
Nadîroþullar‘ Yahudilerinden Sellâm b. Miākem’e misafir oldu. Medine üzerine hücum etmeye cesaret edemediþinden, d‘ā mahallelere sald‘rd‘. Bir hurma
bahçesinde çal‘āan iki Müslüman‘ öldürdü. Tarlay‘ da ateāe vererek kaçt‘. Peygamberimiz olay‘ öþrenir öþrenmez otuz süvari ve yüz yirmi yayadan oluāan bir
askerî birlikle Ebû Süfyan’‘n peāine düātü. Ancak düāman birliþi Müslümanlarla savaā‘ göze alamayarak kaçt‘. Ebû Süfyan bu sefere ç‘karken yan‘na erzak
olarak torbalara doldurulmuā kavrulmuā un (sevîk) alm‘āt‘. Kaçarken aþ‘rl‘k
teākil eden torbalardan bir k‘sm‘n‘ att‘. Kavrulmuā una nisbetle bu sefere “Sevîk
Gazvesi” denildi.61
Hicrî üçüncü y‘l‘n baā‘nda Muharrem ay‘nda Hz. Peygamber Süleym ve
Gatafân kabilelerinin Medine’ye hücum etmek istediklerine dair haber ald‘.
Medine’de yerine Abdullah b. Ümmü Mektum’u vekil b‘rakarak iki yüz kiāilik
bir kuvvetle “Karkaratülküdr” adl‘ yere kadar gitti. Fakat müārikler çarp‘āmay‘
göze alamadan kaçt‘lar. Müslümanlar herhangi bir tuzaþa düāmeden Medine’ye
döndüler.62
59.
60.
61.
62.
Âl-i ÿmrân Sûresi 123.
Buhârî, V, 9. Hz. Ömer hilafeti döneminde tertiplediþi dîvanda Bedir Ehli’ne öncelik tan‘m‘āt‘r.
Ünlü Tabakât müellifi ÿbn Sa’d (ö. 230/ 844) eserinde Bedir Ehli’ne özel bölüm ay‘rm‘āt‘r. ÿbn
Sa’d’a göre fazilet bak‘m‘ndan beā gruba ayr‘lan sahâbîlerin ilk tabakas‘n‘ Bedir Ehli oluāturur.
Vâk‘dî, I, 181-182; ÿbn Hiāâm, II, 44-46; Taberî, II, 483-485.
Vâk‘dî, I, 182-184.
168
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 168
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Bu olaydan iki ay kadar sonra Hz. Peygamber, Gatafân kabilesinin Muhârib
ve Sa’lebe kollar‘n‘n Zûemer denilen yerde toplan‘p Medine çevresini yaþmalamaya haz‘rland‘þ‘n‘ öþrendi. Hicrî üçüncü y‘l‘n Rebîülevvel ay‘nda dört yüz elli
sahâbî ile onlar‘n bask‘n‘na engel olmak üzere harekete geçti. Fakat müārikler
korkuya kap‘larak kaç‘p daþlara s‘þ‘nd‘lar. O s‘rada yaþmur yaþm‘āt‘. Peygamberimiz k‘l‘c‘n‘ bir aþac‘n dal‘na asarak yaþmurda ‘slanan elbisesini kurutmakla
meāgul olurken kabile baākanlar‘ndan Dü’sûr b. Hâris gizlice yan‘na yaklaāt‘. Elindeki k‘l‘çla baāucuna dikilerek onu öldürmek istedi ve “Ey Muhammed!
Āimdi seni benden kim kurtarabilir”? diye sordu. Hz. Peygamber “Allah kurtar‘r”
deyince sars‘larak k‘l‘c‘ elinden düātü. K‘l‘c‘ Hz. Peygamber alarak “Āimdi seni
benden kim kurtarabilir”? deyince “Hiç kimse” cevab‘n‘ ald‘. Fakat Hz. Peygamber
ondan intikam alma yoluna gitmedi. Dü’sûr daha sonra Müslüman oldu.63
Bu olaydan iki ay sonra Hz. Peygamber, Medine’ye iki yüz km. uzakl‘kta
bulunan Bahrân (Buhrân)’da Süleym kabilesinin Müslümanlara karā‘ asker toplad‘þ‘n‘ öþrendi. Onlara karā‘ üç yüz sahâbî ile harekete geçti. Bunu duyan
Süleymoþullar‘ kaçt‘lar. Hz. Peygamber düāmanla karā‘laāmad‘; on gün süren
seferden sonra Medine’ye döndü.64
Bu arada sahil yolundan Suriye’ye kervan göndermeye cesaret edemeyen
Kureyā müārikleri Irak yolunu kullanmaya karar verdiler. Hz. Peygamber sahil
boyunda oturan kabilelerle antlaāma yapm‘āt‘. Bu esnada Hz. Peygamber bir
Kureyā kervan‘n‘n Medine’nin doþusundan Suriye’ye doþru gitmekte olduþunu öþrendi. Kureyā eārâf‘n‘n idaresinde ÿcl kabilesinden ve Kureyā’in de Sehm
kolunun müttefiki olan Furât b. Hayyân’‘n k‘lavuzluþundaki bu Kureyā kervan‘na karā‘ Zeyd b. Hârise’nin idaresinde yüz kiāilik bir birlik gönderdi. Zeyd
b. Hârise Necid’de bulunan Karede mevkiinde kervan‘ ele geçirerek Medine’ye
getirdi. Hz. Peygamber kervan‘n mallar‘n‘ ganimet statüsüne tabi tuttu. Esir
al‘nan kervan‘n k‘lavuzu Furât b. Hayyân Müslüman oldu ve Hz. Peygamber
taraf‘ndan serbest b‘rak‘ld‘. Suffe Ehli aras‘na kat‘lan Furât, Hz. Peygamber’in
güvenini kazand‘ ve āiirleriyle onu övdü.65
e- Uhud Savaā‘ (3/625)
Bedir Savaā‘’nda yak‘nlar‘n‘ kaybeden Mekke müārikleri Ebû Süfyan’a gelerek kervandan elde edilen kâr‘n Hz. Muhammed (s.a.s.)’den ve Müslümanlardan
intikam almak için asker temininde harcanmas‘n‘ teklif ettiler. Ebû Süfyan da
as‘l öç almak isteyenin kendisi olduþunu; oþlu Hanzala ve kabilesinin ileri ge63.
64.
65.
Vâk‘dî, I, 193-196; ÿbn Sa’d, II, 34-35; Belâzürî, s. 311; ÿbn Seyyidinnâs, I, 404.
Vâk‘dî, I, 196-197; ÿbn Sa’d, II, 35-36; Bekrî, I, 228; Ahmet önkal, “Bahran Gazvesi”, IV, 491.
Vâk‘dî, I, 197-198; ÿbn Hiāâm, II, 50-51; ÿbn Sa’d, II, 36; Taberî, II, 492-493; Asri Çubukçu,
“Furât b. Hayyân”, DÿA, XIII, 218.
169
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 169
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
lenlerinin Bedir’de öldürüldüþünü ifade ederek bu teklifi kabule haz‘r olduþunu
bildirdi. Onlar Bedir’in intikam‘n‘n yan‘nda Suriye kervan yolunu tehdit alt‘ndan kurtarmak da istiyorlard‘. Çünkü geçimlerini ticaretle saþlayan Mekkeliler
için Suriye’ye giden kervan yolunun güvenliþi çok önemli idi.
Kureyā müārikleri sadece kendi mensuplar‘ndan oluāan orduyla Müslümanlara Bedir’de yenilmiālerdi. O nedenle, Bedir Savaā‘’na sebep olan kervandan
elde edilen kâr‘ Müslümanlara karā‘ asker toplamak için harcamaya, bu yolla
asker say‘s‘n‘ art‘rmaya karar verdiler. Bedir Savaā‘’nda esir edilip, daha sonra
Hz. Peygamber’in karā‘l‘ks‘z olarak sal‘verdiþi āair Ebû Azze’nin de aralar‘nda
bulunduþu dört kiāilik bir heyeti Mekke çevresindeki Sakîf, Kinâne ve diþer
Arap kabilelerinden asker toplamak üzere görevlendirdiler. Sonunda iki bini ücretli asker olmak üzere toplam üç bin kiāilik kuvvetle Ebû Süfyan’‘n komutas‘nda
Medine’ye doþru hareket ettiler. Orduda iki yüz at ve alt‘ (veya yedi) yüz z‘rhl‘
asker ve üç bin de deve vard‘.
Mekke’de oturan Hz. Abbas Kureyā’in savaā haz‘rl‘klar‘n‘, asker ve hayvan
say‘s‘n‘, silah durumunu bir mektupla Hz. Peygamber’e bildirdi. Mektubu getiren G‘fârl‘ āah‘s Hz. Peygamber’i Kubâ’da buldu. Hz. Peygamber mektubu
Übey b. Ka’b’a okuttu ve ondan bu haberi gizli tutmas‘n‘ istedi. Sa’d b. Rebî’
adl‘ sahâbînin evine giderek evde kimse bulunmad‘þ‘n‘ öþrenince Hz. Abbas’‘n
yazd‘klar‘n‘ ona anlatt‘ ve ondan da bu haberi gizli tutmas‘n‘ istedi. Sa’d sözünde durdu. Ancak bu arada evde bulunan ve konuāulanlar‘ habersizce dinleyen
Sa’d’‘n han‘m‘, Hz. Peygamber Medine’ye döndükten sonra duyduþu herāeyi
kocas‘na anlatt‘. Sa’d, han‘m‘n‘ alarak derhal Hz. Peygamber’in yan‘na koātu;
han‘m‘n‘n olay‘ yaymas‘ndan ve kendisinin zan alt‘nda kalmas‘ndan endiāe ettiþini dile getirdi.66 Hz. Peygamber ona han‘m‘n‘ serbest b‘rakmas‘n‘ emretti.
Sonunda haber Medine’de yay‘ld‘. Huzâal‘ Amr b. Sâlim de kabilesinden bir
grup adamla gelerek Kureyā ordusu hakk‘nda Hz. Peygamber’e bilgi verdi.
Kureyā’in Benî Nevfel kolundan Cübeyr b. Mut’im, kölesi Vahāî b. Harb’e,
Bedir’de öldürülen amcas‘ Tuayme b. Adiy’e karā‘l‘k Hz. Hamza’y‘ öldürdüþü
takdirde hürriyetini baþ‘ālayacaþ‘na dair söz verdi. On beā kadar kad‘nla birlikte
orduya kat‘lan Ebû Süfyan’‘n kar‘s‘ Hind de, āayet Bedir’de babas‘n‘ öldüren
Hamza’n‘n cesedini eline geçirebilirse ciþerini aþz‘nda çiþneyeceþine dair yemin
etti.
Öte yandan Hz. Abbas’tan haber gelir gelmez Hz. Peygamber Mekke’den
hareket eden ordu hakk‘nda bilgi toplamak üzere Fedâle’nin oþullar‘ Enes
ve Mu’nis’i görevlendirdi. Bunlar Medine’nin güneybat‘s‘nda yer alan Akîk
vâdisinde müārik ordusunu gözetleyerek onlar‘n say‘s‘, durumu ve konak yer66.
Vâk‘dî, I,203-205; Belâzürî, I, 314.
170
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 170
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
leri hakk‘nda bilgi getirdiler.67 Hz. Peygamber daha sonra Hubâb b. Münzir’i
düāman kuvvetlerinin say‘s‘ ve haz‘rl‘klar‘ hakk‘nda bilgi toplamakla görevlendirdi ve ondan, elde ettiþi bilgileri sadece kendisine aktarmas‘n‘ istedi. Hubâb
düāman askerlerinin aras‘na girerek bu görevini baāar‘yla yerine getirdi. Hz.
Peygamber elde ettiþi bilgileri en ince detaylar‘na kadar deþerlendirdi.68
Durum çok kritik olduþu için Sa’d b. Ubâde, Sa’d b. Muaz ve Üseyd b. Hudayr, düāman‘n āehre yaklaāt‘þ‘ cuma gecesini Mescid-i Nebevî’de geçirdiler;
Hz. Peygamber’in kap‘s‘nda sabahlad‘lar. Medine’nin her taraf‘nda sabaha kadar
nöbet tutuldu. Hz. Peygamber Müslümanlar‘ toplayarak ne yap‘lmas‘ gerektiþini tart‘āt‘. Münaf‘klar‘n da kat‘ld‘þ‘ toplant‘da iki husus üzerinde duruldu: Ya
Medine içinde kal‘narak savunma tertibat‘ al‘nacak veya āehir d‘ā‘nda düāmanla karā‘laā‘larak meydan savaā‘ yap‘lacakt‘. Hz. Peygamber gördüþü bir rüya
üzerine Medine’de kal‘nmas‘n‘, çocuklar‘n ve kad‘nlar‘n kalelere yerleātirilerek savunma savaā‘ yap‘lmas‘n‘ tercih ettiþini aç‘klad‘. Ancak Bedir Gazvesi’ne
kat‘lamam‘ā olan gençlerle Hz. Hamza gibi baz‘ kahramanlar meydan savaā‘
yap‘lmas‘n‘ istediler.69 Enes b. Katâde’nin “Ya āehit oluruz, ya da ganimet ve zafer
elde ederiz” sözüne Peygamberimiz “Ben sizin yenilgiye uþraman‘zdan korkuyorum”
āeklinde cevap vererek endiāesini dile getirdi.70 Çoþunluþun isteþi meydan savaā‘ olunca Hz. Peygamber de düāman‘ Medine d‘ā‘nda karā‘lamaya karar verdi.
Cuma namaz‘ndan sonra halka bir konuāma yapt‘ ve sab‘rl‘ olduklar‘ takdirde
zafer elde edeceklerini bildirdi. Bu karara sevinenlerin yan‘nda hoālanmayanlar
da oldu. ÿkindi namaz‘ k‘l‘nd‘ktan sonra Medine’nin kenar semtlerinde oturan Müslümanlar haz‘rl‘klar‘n‘ tamamlayarak Mescid-i Nebevî’de toplanmaya
baālad‘lar. Peygamberimiz Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’le birlikte evine geçerek
z‘rh‘n‘ giydi, k‘l‘c‘n‘ kuāand‘ ve miþferini baā‘na geçirdi. Bu arada Müslümanlar
da onun evi ile minberi aras‘nda saf tutmuālar, d‘āar‘ ç‘kmas‘n‘ bekliyorlard‘. O
esnada Sa’d b. Muaz ile Üseyd b. Hudayr, Müslümanlara, Medine’den ç‘kmak
istemediþi halde Resûlüllah’a bunu ‘srar ettiklerini aç‘klayarak onlar‘ fikirlerinden cayd‘rd‘lar. Daha önce Medine d‘ā‘nda çarp‘āmak için direnenler, bu
defa, haz‘rl‘þ‘n‘ tamamlay‘p d‘āar‘ ç‘kan Hz. Peygamber’e kendisine muhâlefet
etmeyeceklerini belirterek, nas‘l isterse öyle yapmas‘n‘ istediler. Hz. Peygamber
bunu daha önce kendilerine söylediþini, fakat kabul etmediklerini belirterek,
“Bir Peygamber giydiþi z‘rh‘n‘ savaāmadan ç‘karmaz. Eþer sabrederseniz, her biriniz
görevinizi yaparsan‘z Allah zaferi bize ihsan edecektir” buyurdu.
67.
68.
69.
70.
Vâk‘dî, I, 206-207.
Vâk‘dî, I, 207-208.
Vâk‘dî, I, 210-211.
Vâk‘dî, I, 213.
171
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 171
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Peygamber Medine’de Abdullah b. Ümmü Mektûm’u vekil b‘rakarak
bin kiāilik bir kuvvetle yola ç‘kt‘. Medine ile Uhud aras‘nda meāhur münaf‘k
Abdullah b. Übey’in müttefiki olan alt‘ yüz kiāilik bir Yahudi birliþini orduya
kabul etmedi. Ensardan baz‘lar‘ müttefikleri olan diþer Yahudilerden yard‘m
talep etmeyi teklif ettilerse de Hz. Peygamber “Bizim onlara ihtiyac‘m‘z yoktur”
diyerek bu teklifi reddetti. Āeyheyn mevkiine gelindiþinde yaā‘ küçük olanlar‘
ordudan ay‘rarak geri çevirdi. Geri çevrilenler aras‘nda Râfi’ b. Hudeyc ile Semüre b. Cündüb de vard‘. Râfi’ b. Hudeyc’in iyi ok att‘þ‘n‘n söylenmesi üzerine Hz. Peygamber ona özel izin verdi. Bu arada Râfi’ b. Hudeyc ile Semüre b.
Cündüb aras‘nda ilginç bir olay yaāand‘. Semüre, Râfi’i güreāte yendiþini, üvey
babas‘ vas‘tas‘yla Hz. Peygamber’e iletti. Bunun üzerine Hz. Peygamber ikisini
güreātirdi. Semüre’nin rakibini yenmesi üzerine Hz. Peygamber ona da orduyla
birlikte ç‘kmas‘ için müsade etti.71 Burada Benî Hârise ve Benî Selime kabileleri
geri dönmeye yeltendilerse de daha sonra bu teāebbüslerinden vazgeçip orduyla
birlikte hareket ettiler.72
ÿslâm ordusu geceyi Āeyheyn’de geçirdi. Hz. Peygamber hem āehrin ve hem
de ordunun korunmas‘ için gerekli önlemleri ald‘. Uhud’a kestirme yoldan ve
düāmanla karā‘laāmadan gidebilmek için bir k‘lavuz soruāturdu. Ensardan Ebû
Hasme bu göreve tâlib oldu ve ÿslâm ordusunu Hâriseoþullar‘n‘n arazisinden
geçirerek Uhud’a götürdü. ÿslâm ordusu 11 āevval 3/ 25 Ocak 625 Cumartesi
sabah‘ erkenden Medine’nin kuzeyinde ve āehre bir saatlik mesafede bulunan
Uhud daþ‘na vard‘. Sabah namaz‘ burada k‘l‘nd‘. Ordu arkas‘n‘ daþa verip,
Ayneyn’i soluna ve güneāi de s‘rt‘na alarak Medine’ye karā‘ saf tuttu. Abdullah
b. Übey “Ben meydan savaā‘na taraftar deþildim. Medine’den ç‘k‘lmamas‘n‘ istedim.
Muhammed çoluk çocuþun sözüne uydu da bizim sözümüze itibar etmedi” diyerek üç
yüz adam‘ ile birlikte Medine’ye döndü. Onun Medine ile Uhud aras‘nda geri
döndüþü de söylenmektedir.73 Bu hareketten sonra ÿslâm ordusunun say‘s‘ yedi
yüze düātü. Orduda yüz z‘rh vard‘. Hz. Peygamber ordusunu savaā düzenine
koydu ve sancaþ‘ Mus’ab b. Umeyr’e verdi. Ayr‘ca öndekilere, saþ, sol kanatlara
ve geridekilere ayr‘ ayr‘ komutan tayin etti. Orduya hitabede bulundu. Düāman‘n cephe gerisinden sald‘rmas‘n‘ ve ÿslâm ordusunu arkadan vurmas‘n‘ önlemek için Abdullah b. Cübeyr komutas‘ndaki elli okçuyu Uhud daþ‘n‘n karā‘s‘ndaki Ayneyn tepesine (daha sonra buna Okçular Tepesi, yani “Cebelü’r-Rumât”
da denilmiātir) yerleātirdi. Bu okçulara, ÿslâm ordusu üstünlük elde etse dahi,
ikinci bir emre kadar, ne olursa olsun kesinlikle yerlerinden ayr‘lmamalar‘n‘, āa71.
72.
73.
Vâk‘dî, I, 216; ÿbn Hiāâm, II, 66; Belâzürî, I, 316.
Makrîzî, s. 118.
ÿbn Hiāâm, II, 64.
172
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 172
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
yet düāman süvarileri arkadan sald‘r‘rsa atlara ok atmalar‘n‘ emretti. Okçular‘n
komutan‘ Abdullah b. Cübeyr diþer askerler taraf‘ndan rahatça görülebilmek
için o gün beyaz elbise giydi.74
Uhud Savaā‘
Öte yandan Ebû Süfyan, Evs ve Hazrec’e: “Bizim sizinle iāimiz yok. Amcam‘z‘n
oþluyla aram‘zdan çekilin” āeklinde bir haber gönderdi. Ensâr bu teklifi sert ve
aþ‘r bir dille reddetti.
Bedir gibi Uhud Savaā‘ da mübâreze āeklinde baālad‘. Kureyā ordusundan
ileri at‘lan ordu sancaktar‘ Talha b. Ebû Talha’y‘ Hz. Ali, ondan sonra meydana
ç‘kan Osman b. Ebû Talha’y‘ da Hz. Hamza öldürdü. Daha sonra savaā k‘z‘āt‘.
ÿslâm ordusu düāman‘n ordu merkezine kadar ilerledi. Savaā‘n ilk safhas‘nda düāman yirmiden fazla ölü verdi. Sancaktarlar birer birer öldüþünden, yere
düāen sancaþ‘ kald‘racak kimse bulunamad‘. Sancak yere düāünce müārikler
daþ‘lmaya baālad‘lar. Saþ ve sol kanat komutanlar‘ çekilmek zorunda kald‘lar.
Savaā Müslümanlar taraf‘ndan kazan‘lm‘ā görünüyordu. ÿslâm askerleri düāman‘ kovalarken savaā alan‘ndan uzaklaāt‘lar ve daha sonra da düāman‘n b‘rakt‘þ‘ eāyalar‘ toplamaya baālad‘lar. Abdullah b. Cübeyr’in idaresindeki okçular
düāman‘n bozulduþunu ve Müslümanlar‘n galip geldiþini görünce ganimetten
74.
ÿbn Hiāâm, II, 65; Taberî, II, 507.
173
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 173
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
mahrum olmamak amac‘yla onun ikaz‘na raþmen yerlerini terkettiler. Bu iki
hatal‘ davran‘ā, savaā‘n gidiāat‘n‘ deþiātirdi. Müslümanlar‘ arkadan vurmak için
f‘rsat kollayan Halid b. Velid okçular‘n azald‘þ‘n‘ görünce derhal harekete geçti.
Yerlerinden ayr‘lmayan Abdullah b. Cübeyr ve on arkadaā‘ müāriklerle çarp‘āa
çarp‘āa āehit düātüler. Sonunda Halid b. Velid Ayneyn tepesinin doþusundan
Müslüman ordusunun arkas‘na sarkt‘ ve ganimet toplamakta olan Müslüman
askerler üzerine ani bir bask‘n yapt‘. Bunu gören Kureyā ordusu da geri dönerek
Müslümanlara sald‘rd‘. Önden ve arkadan yap‘lan iki hücum, bir baāka deyiāle
iki ateā aras‘nda kalan müslümanlar paniþe kap‘ld‘lar ve savaā düzenleri bozuldu. Saflar bozulmuā, Müslümanlar‘n bir k‘sm‘ da silahlar‘n‘ b‘rakm‘āt‘. Tekrar
silaha sar‘l‘p çarp‘āmaya baālad‘lar. Hz. Hamza’y‘ öldürmek için f‘rsat kollayan
Vahāî b. Harb emeline savaā‘n bu safhas‘nda ulaāt‘.
Önde Okçular Tepesi, Arkada Uhud Daþ‘ndan Bir Görünüm
Müārik ordusundan dört kiāi, ÿbn Kamie, Abdullah b. Āihab, Utbe b. Ebû
Vakkas ve Übey b. Halef özellikle Hz. Peygamber’i hedef alm‘ālard‘. ÿbn Kamie, Hz. Peygamber’in yan‘na kadar sokulmay‘ baāararak bir k‘l‘ç darbesiyle
onun yüzünü yaralad‘. Bu āiddetli darbeden Hz. Peygamber’in miþferi ikiye
bölünerek halkalar‘ yanaþ‘na batt‘. Utbe b. Ebû Vakkas taraf‘ndan at‘lan bir
taāla Hz. Peygamber’in alt dudaþ‘ yar‘ld‘ ve bir diāi k‘r‘ld‘. Abdullah b. Āihâb
onu aln‘ndan yaralad‘. Übey b. Halef Hz. Peygamber’i öldürmek üzere hare174
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 174
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
75.
76.
77.
Uhud daþ‘ ve Uhud Savaā‘’n‘n yap‘ld‘þ‘ alan‘n Okçular Tepesi’nden genel görünüāü
kete geçti. Peygamberimiz ona bir m‘zrak atarak at‘ndan düāürdü. Übey bu yaralanman‘n
tesiriyle Mekke’ye dönerken yolda öldü. Übey
daha önce Bedir Savaā‘’nda esir düāen oþlunun
fidyesini ödemek üzere Medine’ye geldiþinde
Peygamberimize, bir at beslediþini ve onun
üzerinde kendisini öldüreceþini söylemiā, Hz.
Peygamber de “Bilakis onun üzerinde ināallah
ben seni öldürürüm” karā‘l‘þ‘n‘ vermiāti. Ebû
Âmir taraf‘ndan savaātan önce alana çukurlar
kaz‘lm‘ā ve üzerleri kamufle edilmiāti. Önünde bulunan çukura kendisinin veya at‘n‘n düāmesi sonucu Hz. Peygamber’in diz kapaklar‘
yaraland‘. Bütün bunlar karā‘s‘nda “Peygamberine bunlar‘ yapan bir millet nas‘l felâha kavuāur?
Halbuki o Peygamber onlar‘ Allah’a davet ediyor”
diyordu.75 ÿçlerinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer
ve Hz. Ali’nin de bulunduþu bir grup sahâbî
Hz. Peygamber’in etraf‘nda halka oluāturarak
onu korudular. Ebû Dücâne vücuduyla onu
bir kalkan gibi koruyor, Sa’d b. Ebû Vakkas da
düāmana ok at‘yordu. Düāman‘n vurduþu k‘l‘ç darbelerine karā‘ Hz. Peygamber’i koruyan
Talha b. Ubeydullah’‘n kolu kesildi ve çolak
kald‘. Bu arada ÿbn Kamie, Mus’ab b. Umeyr’i
āehit etti. Onu Hz. Peygamber’e benzeterek, öldürdüþünü sand‘.76 O esnada Hz. Peygamber’i
gören Ka’b b. Mâlik, “Ey mü’minler! Müjde!
Resûlullah burada!” diye hayk‘rd‘. Müslümanlar
topland‘lar. Mus’ab b. Umeyr’in āehit düāmesi
üzerine Hz. Peygamber sancaþ‘ Hz. Ali’ye teslim etti.77 ÿçlerinde Hz. Fât‘ma ve Hz. Âiāe’nin
de bulunduþu on dört Müslüman kad‘n savaā alan‘na yiyecek ve su getirdiler; yaral‘lar‘n
tedavisi ile ilgilendiler. Hz. Fât‘ma babas‘n‘n
Vâk‘dî, I, 244-245; ÿbn Hiāâm, II, 80; ÿbn Sa’d, II, 45;
Taberî II, 515.
Vâk‘dî, I, 246.
ÿbn Hiāâm, II, 73.
175
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 175
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
yüzündeki kanlar‘ temizlemeye
çal‘āt‘. Kan‘n dinmediþini görünce bir has‘r parças‘n‘ yak‘p
küllerini Peygamber’in yüzüne
bast‘rarak kanamay‘ durdurmay‘ baāard‘.78 Hz. Peygamber yaral‘ olduþu için öþle namaz‘n‘
oturarak k‘ld‘. Müslümanlar da
arkas‘nda oturarak k‘ld‘lar.79
Hz. Peygamber az say‘da ashab‘yla Uhud daþ‘na s‘þ‘nd‘.
Ebû Süfyan, savaā alan‘ndan ayr‘lmadan önce Hz. Peygamber’in
saþ olup olmad‘þ‘n‘ öþrenmek
üzere Müslüman topluluþa hitaben “ÿçinizde Muhammed var m‘?”
diye üç defa sordu. Hz. Peygamber cevap verilmemesini istedi.
Bu defa Ebû Süfyan “ÿçinizde Ebû
Bekir var m‘?, ÿçinizde Ömer var
m‘?” diye sordu ve bu sorusunu da üç defa tekrarlad‘. Cevap
Uhud daþ‘nda Hz. Peygamber ve arkadaālar‘n‘n
verilmeyince “Eþer saþ olsalard‘
s‘þ‘nd‘þ‘ mekandan bir görünüā
cevap verirlerdi. Bunlar‘n üçü de
ölmüā ve iā bitmiā” dedi. Hz. Ömer buna dayanamay‘p “Yalan söyledin Allah düāman‘! Sayd‘þ‘n āah‘slar‘n hepsi saþd‘r. Allah seni zelîl ve hakîr etmek için onlar‘ saþ
b‘rakt‘” dedi. Ebû Süfyan “Savaā s‘raylad‘r. Bu gün Bedir Savaā‘’na bedeldir” dedi.
Hz. Ömer “Evet ama eāit deþiliz. Zira bizim ölülerimiz cennette; sizin ölüleriniz ise
cehennemdedir” āeklinde cevap verdi. Ebû Süfyan “Yüce ol Hübel, aziz ol Hübel”
diyerek Hübel adl‘ putu övdü. Bunun üzerine Hz. Ömer, Hz. Peygamber’den
izin alarak “Allah yüce ve her āeyden üstündür” dedi. Ebû Süfyan “Bizim Uzzâ’m‘z
var, sizin Uzzâ’n‘z yok” diyerek Uzzâ adl‘ put ile öþündü. Hz. Ömer “Allah bizim
mevlâm‘zd‘r. Sizin mevlân‘z yoktur” diye karā‘l‘k verdi. Bundan sonra Ebû Süfyan
“Gelecek y‘l sizinle Bedir’de buluāal‘m ve savaāal‘m” dedi. Hz. Peygamber’in emriyle Hz. Ömer “Olur, ināallah” āeklinde cevap verdi. Ebû Süfyan bu konuāmadan
sonra arkadaālar‘n‘n yan‘na döndü. Kureyā ordusu daha sonra savaā alan‘n‘
78.
79.
Makrîzî, s. 138.
ÿbn Hiāâm, II, 87.
176
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 176
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
terkederek, Medine’ye sald‘rmadan Mekke’ye doþru ilerlemeye baālad‘. Peygamberimiz onlar‘n Medine üzerine sald‘r‘p sald‘rmayacaklar‘n‘ izlemek üzere Sa’d
b. Ebû Vakkas’‘ (Baz‘ kaynaklara göre Ali b. Ebû Tâlib’i) görevlendirdi.80
Müārikler taraf‘ndan Hanzale b. Ebû Âmir d‘ā‘ndaki āehitlerin hepsine iākence yap‘ld‘. Hanzale’nin, müārikleri destekleyen babas‘ meāhur Ebû Âmir,
Hanzale’nin cesedine iākence yap‘lmas‘na engel oldu.81 Vahāî, Hz. Hamza’n‘n
ciþerini sökerek Hind bint Utbe’ye götürdü. Hind ciþerden bir parçay‘ aþz‘na
alarak çiþnedi, sonra geri ç‘kard‘. Vahāi’ye mükafat olarak zinet eāyalar‘n‘ verdi.
Hz. Peygamber amcas‘ Hz. Hamza’n‘n cesedinin yar‘l‘p ciþerinin ç‘kar‘ld‘þ‘n‘, iākence yap‘ld‘þ‘n‘, burnunun ve kulaklar‘n‘n kesildiþini görünce son derece
üzüldü; āayet müāriklere karā‘ bir daha zafer kazan‘rsa onlardan otuz kiāiye ayn‘
āekilde misilleme yapacaþ‘n‘ söyledi.82 Ancak nâzil olan bir ayette böyle bir intikam yasakland‘.83 Hz. Peygamber aff‘ tercih etti ve kimseye misilleme yapmad‘.
Hz. Peygamber’in halas‘ Safiye, kardeāi Hamza’n‘n āehit edildiþini duyunca
savaā alan‘na geldi. Hz. Peygamber, Safiye’nin oþlu Zübeyr b. Avvam’dan, Hz.
Hamza’ya yap‘lan iākenceyi görmemesi için annesini alandan uzaklaāt‘rmas‘n‘
istedi. Zübeyr ona “Anneciþim, Peygamber sana dönmeni emrediyor” dedi. Bunun
üzerine Safiye, kardeāine iākence yap‘ld‘þ‘n‘ duyduþunu, fakat bunun, Allah
yolunda az olduþunu ve sabredeceþini söyledi. Zübeyr’in durumu kendisine
bildirmesi üzerine Hz. Peygamber Safiye’yi rahat b‘rakmas‘n‘ söyledi. Safiye
kardeāinin cenazesinin yan‘na gelerek ona yap‘lanlar‘ gördü, dua ve istiþfarda
bulundu.84
Görüldüþü üzere Uhud Savaā‘’n‘n birinci aāamas‘nda Müslümanlar galip gelmiālerdir. ÿkinci aāamas‘ Müslümanlar için bir felaket olmuātur. Üçüncüsünde
ise savunma safhas‘ baālamak üzereydi, ki bu son aāamada Enes b. Nadr, Sa’d
b. Ebû Vakkas ve Ebû Dücâne gibi baz‘ Müslümanlar‘n büyük kahramanl‘klar‘
görülmüātür.
Uhud Savaā‘’nda Müslümanlar‘n içine düātüþü son durumun yenilgi olarak
deþerlendirilmemesi gerekir. Evet, Müslümanlar yara alm‘ālard‘r, yetmiā āehit
vermiālerdir, ama düāmana teslim olmam‘ālar, savaāmaktan y‘lmam‘ālar ve toprak kaybetmemiālerdir. Hepsinden önemlisi düāman ordusu Müslümanlardan
esir ve ganimet elde edememiātir. Hatta Medine’ye sald‘rmaya bile cesaret ede-
80.
81.
82.
83.
84.
Vâk‘dî, I, 296-298;ÿbn Sa’d, II, 47-48; Taberî, II, 526-527.
ÿbn Seyyidinnâs, II, 38.
Vâk‘dî, I, 290, 332; ÿbn Hiāâm, II, 95-96; Taberî, II, 528-529.
Nahl Sûresi 126.
Taberî, II, 529.
177
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 177
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
meyip Mekke’nin yolunu tutmuālard‘r. Bu savaāta müārikler yirmi iki (yirmi üç
veya otuz yedi olduþu da söylenir) ölü vermiālerdir.
Kur’an-‘ Kerim’de Uhud Savaā‘ hakk‘nda, müāriklerin haz‘rl‘klar‘ da dahil,
savaā‘n hemen her safhas‘ hakk‘nda bilgiler yer alm‘āt‘r. Müāriklerin mallar‘n‘
insanlar‘ Allah yolundan çevirmek için harcad‘klar‘ ve daha da harcayacaklar‘,85
Hz. Peygamber’in mü’minleri savaā için duracaklar‘ yerlere yerleātirmek üzere
erkenden ailesinden ayr‘ld‘þ‘,86 hâmîleri Allah olduþu halde iki grubun (Benî
Seleme ve Benî Hârise) bozulmaya yeltendiþi,87 Müslümanlar‘n yara ald‘þ‘, fakat
buna karā‘l‘k müāriklerin de yara ald‘þ‘,88 Resûlüllah’‘n arkalar‘ndan çaþ‘r‘rken baz‘ mü’minlerin kimseye bakmadan kaçt‘klar‘,89 üzüntünün ard‘ndan bir
güven geldiþi,90 iki topluluþun karā‘laāt‘þ‘ gün, āeytan‘n geri dönenleri, iāledikleri birtak‘m iālerden dolay‘ yoldan kayd‘rmak istediþi, ama Allah’‘n onlar‘ affettiþi91 bildirilmektedir. Müslümanlar‘n, baākalar‘n‘ iki misline uþratt‘þ‘
musibete kendileri uþray‘nca “Bu da nereden geldi”? dedikleri haber verilmekte
ve buna karā‘ Hz. Peygamber’in “Bu kendinizdendir” cevab‘n‘ vermesi istenmektedir.92 Resûlüllah ölse veya öldürülse bile Müslümanlar‘n savaā meydan‘nda
ve ÿslâm’da sebat etmeleri gerektiþi93 belirtilmektedir. Bu ayet-i kerîmede Hz.
Peygamber’in öldüþüne dair yalan haberin yay‘lmas‘ üzerine infiale kap‘lan
Müslümanlar tenkit edilmekte; Hz. Muhammed (s.a.s.)’in fâni, ÿslâm’‘n ise bâki
olduþu, bu sebeple o ölse bile Müslümanlar‘n bunu sükûnetle karā‘lay‘p dinlerinde sebat etmeleri gerektiþi hat‘rlat‘lmaktad‘r. Bir baāka ayet-i kerîmede,
iki topluluþun karā‘laāt‘þ‘ gün Müslümanlar‘n baā‘na gelenin, Allah’‘n izniyle
ve inananlar‘ ve iki yüzlülük yapanlar‘, yani münaf‘klar‘ bilmesi için olduþu94
aç‘klanmaktad‘r. Uhud Savaā‘’ndan bahseden daha baāka âyet-i kerimeler de
mevcuttur.95
Uhud Savaā‘’ndan sonra baz‘ münaf‘klar ve Yahudiler Hz. Peygamber ve
Müslümanlar aleyhinde saþda solda ileri geri konuāmaya baālad‘lar. Hz. Ömer’in
85.
86.
87.
88.
89.
90.
91.
92.
93.
94.
95.
Enfâl Sûresi 36.
Âl-i ÿmrân Sûresi 121.
Âl-i ÿmrân Sûresi 122.
Âl-i ÿmrân Sûresi 140.
Âl-i ÿmrân Sûresi 153.
Âl-i ÿmrân Sûresi 154.
Âl-i ÿmrân Sûresi 155.
Âl-i ÿmrân Sûresi 165.
Âl-i ÿmrân Sûresi 144.
Âl-i ÿmrân Sûresi 166.
Uhud Savaā‘’n‘n Kur’an’a yans‘mas‘ için bk. Vâk‘dî, I, 319-329; ÿbn Hiāâm, II, 106 vd.; Ömer
Özsoy-ÿlhami Güler, s. 672-675.
178
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 178
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
bu münaf‘klar‘ ve Yahudileri öldürmek için izin istemesi üzerine Hz. Peygamber
Yahudiler için “Yahudiler bizim zimmetimizdedir. Ben onlar‘ öldüremem”; münaf‘klar için de “Ben, ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedü’r-Resûlüllah diyen kiāiyi öldürmekten
nehyolundum” diyerek buna müsade etmedi.96
Uhud Savaā‘’ndan al‘nmas‘ gereken dersler ve baz‘ gerçekler āu āekilde özetlenebilir: Resûlüllah her zaman olduþu gibi bu savaāta da istiāareye önem vermiātir. Okçular‘n onun emirlerine uymamalar‘ can kayb‘na sebep olmuātur. Bu
da zaferin sab‘rla ve komutan‘n emirlerine itaatle elde edileceþini göstermektedir. Ganimet elde etme arzusu, Allah r‘zas‘n‘ kazanman‘n ve Hz. Peygamber’e
itaat‘n önüne geçmemelidir. Bunun aksine uygulamalar yenilgiye yol açm‘āt‘r.
Müslümana gevāeklik, ümitsizlik yak‘āmaz. Peygamberimiz Uhud āehitlerini her
y‘l ziyaret ederdi. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman da onun bu uygulamas‘n‘ devam ettirmiālerdir.97
f- Uhud ÿle Hendek Savaā‘ Aras‘nda Müāriklerle ÿliākilerde Birtak‘m
Geliāmeler
Hz. Peygamber, Uhud āehitlerini, elbiseleri ve kanlar‘yla y‘kanmadan defnedip ayn‘ gün Medine’ye döndü. Müslümanlar evlerine çekilip yaralar‘n‘n tedavisi ile meāgul olmaya baālad‘lar. Yaral‘ olan Hz. Peygamber ertesi gün sabaha doþru, Kureyā ordusunun Medine’ye bask‘n düzenlemek istediþine dair bir
haber ald‘. Hem düāman‘n bask‘n‘n‘ önlemek ve hem de Müslümanlar‘n zay‘f
düāmediþini göstermek maksad‘yla Kureyā ordusunu takip etmeye karar verdi.
Sadece bir gün önce Uhud’da bulunmuā olanlara kat‘lma iznini verdiþi beā yüz
kiāilik bir orduyla Medine’ye sekiz mil uzakl‘ktaki Hamrâülesed’e kadar giderek
burada beā gün konaklad‘. Bu sefer, “Hamrâülesed Gazvesi” olarak bilinir. Takip
edildiþini anlayan müārik ordusu geri dönmeye cesaret edemeyerek Mekke’ye
doþru yoluna devam etti. Peygamberimiz Hamrâülesed’de bulunduklar‘ beā gün
boyunca Müslümanlar‘n say‘s‘n‘ kalabal‘k göstermek ve düāman‘n kalbine korku salmak için geceleri ateā yakt‘rd‘. Yak‘lan beā yüz ateāin alevleri çok uzak
mesafelerden görülebiliyordu. Henüz ÿslâmiyeti kabul etmemiā olan Ma’bed elHuzâî, Hamrâülesed’e gelerek Uhud Savaā‘’nda Müslümanlar‘n uþrad‘þ‘ musibetten dolay‘ Hz. Peygamber’e üzüntülerini bildirdi. Ma’bed’in kabilesi Huzâa,
Hz. Peygamber’in müttefiki idi ve çevrede olup bitenleri ona bildiriyorlard‘.
Ma’bed el-Huzâî, Hz. Peygamber’in yan‘ndan ayr‘ld‘ktan sonra Mekke’ye doþru
96.
97.
Makrîzî, s. 165-166.
Uhud Savaā‘ hakk‘nda geniā bilgi için bkz. Vâk‘dî, I, 199-334; ÿbn Sa’d, II, 36-48; ÿbn Sa’d’‘n
Uhud Savaā‘ hakk‘nda verdiþi bilgilerin Vâk‘dî’nin k‘sa bir özeti olduþu anlaā‘lmaktad‘r. O nedenle bu savaāla ilgili dipnotlarda detayl‘ olarak ad‘ geçen eseri gösterme gereþi duymad‘k. ÿbn
Hiāâm, II, 60-168; Belâzürî, I, 311-338; Taberî, II, 499-533; ; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 145-157;
Makrîzî, s. 113-170.
179
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 179
17.04.2012 16:04:10
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
yola ç‘kt‘. Medine’ye yetmiā dört km. uzakl‘ktaki Revhâ mevkiinde Kureyā ordusuna yetiāti. Kureyāliler bu s‘rada Medine’ye dönmeyi ve saþ kalan Müslümanlar‘
öldürmeyi tart‘ā‘yorlard‘. Ma’bed, Müslümanlar‘n Uhud Savaā‘’nda bulunamayanlar‘n da kat‘ld‘þ‘ büyük bir ordu ile kendilerini takip ettiklerini ve geri dönmelerinin kendileri için tehlikeli olacaþ‘n‘ Ebû Süfyan’a söyledi. Bu sözler üzerine telaāa kap‘lan Ebû Süfyan ordusuna hareket emri vererek Mekke’ye doþru
yola koyuldu. Ma’bed bu son geliāmeyi Hz. Peygamber’e bildirdi. Müārik ordusu
Mekke’ye doþru yol al‘rken Medine yönüne gitmekte olan küçük bir kervanla
karā‘laāt‘. Ebû Süfyan bu kervan vas‘tas‘yla Hz. Peygamber’e gözdaþ‘ vermek
amac‘yla “Medine’ye geri döneceklerini ve saþ kalan Müslümanlar‘ öldüreceklerini”
bildirdi. Bu haber kendisine ulaā‘nca Hz. Peygamber “Allah bize kâfîdir. O ne
güzel vekildir (Hasbünallâhü ve ni’me’l-vekîl)” dedi. Müslümanlar Hamrâülesed’de
beā gün kald‘ktan sonra 17 āevval 3/2 Nisan 625’te Medine’ye döndüler.98
Bu arada Kureyā müārikleri d‘ā‘nda kalan müārik Arap kabileleriyle Müslümanlar aras‘nda meydana gelen birkaç olaya temas etmek gerekir. Bunlar, Esed,
Âmir b. Sa’saa, Hüzeyl, Lihyân, Adal ve Kâre kabileleri ile Müslümanlar aras‘nda
meydana gelen Katan Seferi, Bi’r-i Maûne ve Recî’ olaylar‘d‘r. Bunlardan Recî’
Olay‘ ile Mekke müārikleri aras‘nda da baþlant‘ mevcuttur.
Medine’den F‘rat’a kadar uzanan geniā bir alana yay‘lm‘ā olan Esed kabilesi
Uhud Savaā‘’ndan sonra bu savaāta güç kayb‘na uþrad‘þ‘n‘ düāündükleri Müslümanlara karā‘ ani bir bask‘n yapmaya ve Medine’yi yaþmalamaya karar verdi.
Bu kabileyi böyle bir hareket için, daha sonra peygamberlik iddias‘nda bulunacak olan Tuleyha b. Huveylid ile kardeāi Seleme k‘āk‘rtm‘ālard‘. Durumdan
haberdar olan Hz. Peygamber onlara karā‘ Uhud Savaā‘’ndan üç ay kadar sonra
Muharrem ay‘nda Ebû Seleme baākanl‘þ‘nda 150 kiāilik bir kuvvet gönderdi.
ÿslâm birliþi Esed kabilesinin suyunun bulunduþu Katan’a kadar ilerledi. Sonunda Tuleyha’n‘n adamlar‘ toplanmaya dahi f‘rsat bulamadan etkisiz hale getirilip
daþ‘t‘ld‘lar.99
Uhud Savaā‘’ndan dört ay sonra Safer 4/Temmuz 625’te Müslümanlar‘ üzüntüye boþan bir olay olan Bi’r-i Maûne fâcias‘ meydana geldi. Bu olay āöyle geliāti:
Âmir b. Sa’saa kabilesi baākan‘ Ebû Berâ (Âmir b. Mâlik) Medine’ye gelerek Hz.
Peygamber’e baz‘ hediyeler takdim etti. Fakat Hz. Peygamber “Ben bir müārikin
hediyesini kabul etmem” diyerek bunu reddetti. Halbuki Ebû Berâ’‘n hediyesini
hiçbir Mudarl‘ reddetmemiāti. Bundan sonra Hz. Peygamber, Ebû Berâ’‘ ÿslâm’a
davet etti. Fakat o kabul etmemekle birlikte yan‘ndan da uzaklaāmad‘. Kabile98.
99.
Vâk‘dî, I, 334-340; ÿbn Hiāâm, II, 101-105; ÿbn Sa’d, II, 48-49; ÿbrahim Sar‘çam, “Hamrâülesed
Gazvesi”, DÿA, XV, 498.
Vâk‘dî, I, 340-346; ÿbn Sa’d, II, 50.
180
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 180
17.04.2012 16:04:11
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Bi’r-i Maûne ve Recî’ Olaylar‘
sine ÿslâm’‘ anlatacak kimseler göndermesini Hz. Peygamber’den rica etti. Peygamberimiz davetçilerin baālar‘na bir tehlike gelebileceþinden endiāe ettiþini
söyledi. Ebû Berâ’‘n onlar‘n emniyetini garanti etmesi üzerine Ehl-i Suffe’den
yetmiā kadar kurrây‘ ad‘ geçen kabileye gönderdi. Davetçiler, Âmir b. Sa’saa
kabilesine ÿslâmiyeti tan‘tacak ve Kur’an-‘ Kerim öþreteceklerdi. Heyet, Bi’r-i
Maûne denilen kuyunun yan‘na var‘nca konaklad‘. ÿçlerinden Harâm b. Milhân
adl‘ sâhâbî, Âmir b. Sa’saa kabilesinin baākan‘na Hz. Peygamber’in mektubunu
götürdü. Bu s‘rada Ebû Berâ’‘n öldüþüne dair bir āayia yay‘lmas‘ üzerine, elçi,
mektubu Ebû Berâ’‘n yeþeni Âmir b. Tufeyl’e verdi ve yan‘ndakileri ÿslâm’a davet
etti. Öteden beri ÿslâm’a karā‘ olan Âmir b. Tufeyl, mektubu okumad‘þ‘ gibi elçiyi de öldürttü. Peāinden Bi’r-i Maûne’de bulunan ÿslâm davetçilerine sald‘rmak
üzere kabilesinden adam toplamaya çal‘āt‘. Ancak Ebû Berâ, davetçilere eman
tan‘d‘þ‘n‘ ilan ettiþi için kimse onun sözüne kulak asmad‘. Bunun üzerine Âmir
b. Tufeyl’in Süleym kabilesinin kollar‘ndan toplad‘þ‘ askerler ÿslâm heyetine
sald‘rarak Amr b. Ümeyye ve Ka’b b. Zeyd hariç hepsini öldürdüler. Esir edilen Amr b. Ümeyye, Âmir b. Tufeyl taraf‘ndan serbest b‘rak‘ld‘. Amr b. Ümeyye Medine’ye gelirken Âmir kabilesinden yolda rastlad‘þ‘ ve Hz. Peygamber’in
eman vermiā olduþu iki kiāiyi bilmeden öldürdü. Daha sonra Hz. Peygamber bu
181
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 181
17.04.2012 16:04:11
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
iki maktulün diyetini ödeyecektir. Hz. Peygamber olay‘ öþrenince çok üzüldü.
Çünkü ÿslâm davetçileri sadece ÿslâm’‘ anlatmak için gönderilmiālerdi. Üstelik
savunmas‘zd‘lar ve kendilerinin can güvenliþi için de teminat verilmiāti. Rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.s.), daha evvel kendisine ve ashab‘na
yap‘lan haks‘zl‘k ve tecavüz karā‘s‘nda bedduaya yeltenmediþi halde, otuz veya
k‘rk gün sabah namazlar‘nda Bi’r-i Mâûne’de ÿslâm davetçilerini öldüren kabilelere beddua etmiātir.100
Recî’ olay‘n‘n meydana geldiþi alandan bir görüntü
Yine ayn‘ y‘l‘n Safer ay‘nda, Bi’r-i Maûne facias‘n‘n meydana geldiþi s‘ralarda Recî’ Olay‘ meydana geldi. Adal ve Kâre kabilelerinden bir heyet Medine’ye
Hz. Peygamber’e gelerek kabilelerine ÿslâm’‘ öþretecek bir heyet göndermesini rica ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber’in gönderdiþi on kiāiden oluāan
ekip Mekke ile Usfân aras‘nda Hüzeyl kabilesine ait Recî’ suyuna vard‘klar‘nda Hüzeyl kabilesinin bir kolu olan Lihyânoþullar‘ndan yüz kadar silahl‘ bir
birlik yanlar‘na gelerek kendilerini esir al‘p Mekke müāriklerine satacaklar‘n‘
söylediler. Heyet mensuplar‘ndan Hubeyb b. Adiy, Abdullah b. Târ‘k ve Zeyd b.
Desinne d‘ā‘ndakiler teslim olmay‘ reddederek müāriklerle çarp‘āmalar‘ sonucu
āehit edildiler. Lihyânoþullar‘, bu üç kiāinin ellerini baþlayarak Mekke’ye doþru
hareket ettiler. Abdullah b. Târ‘k kendilerine reva görülen muameleye tahammül
edemeyerek yolda baþ‘n‘ çözdü ve müāriklerle çarp‘āarak āehit düātü. Onun
I, 346-353; ÿbn Hiāâm, II, 183-186; ÿbn Sa’d, II, 51-53; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 161164; Ahmet Önkal, “Bi’r-i Maûne”, DÿA, 195-196.
100. Vâk‘dî,
182
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 182
17.04.2012 16:04:11
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Recî’ olay‘n‘n meydana geldiþi alandan bir baāka görüntü
kabri Zahrân’dad‘r. Hubeyb ile Zeyd’i Mekke’ye götürerek, Bedir’de öldürülen
yak‘nlar‘n‘n intikam‘n‘ almak isteyen Mekkelilere satt‘lar. Mekke müārikleri bu
iki sahâbîyi bir müddet hapiste tuttuktan sonra āehir d‘ā‘ndaki Ten’îm mevkiine
götürdüler ve onlar‘ daraþac‘na asarak iākence ile āehit ettiler. Zeyd as‘lmak üzere daraþac‘na getirildiþinde Ebû Süfyan ile aralar‘nda geçen konuāma, sahâbenin
Hz. Peygamber’e baþl‘l‘k derecesini göstermesi bak‘m‘ndan önemlidir. Ebû Süfyan ona sorar: “Ey Zeyd! Muhammed’in āimdi yan‘m‘zda senin yerinde olup onun
boynunu vurmam‘z‘ ve sen de ailenin yan‘nda olman‘ ister miydin”? Zeyd āu cevab‘
verir: “Vallahi, ben ailemin aras‘nda bulunurken, Muhammed’e āimdi bulunduþu yerde bir diken batmas‘n‘ bile istemem”. Bunun üzerine Ebû Süfyan āunlar‘ söyler:
“Muhammed’in arkadaālar‘n‘n onu sevdiþi ölçüde insanlardan hiç birinin bir baāka
kimseyi sevdiþini görmedim”. Hubeyb b. Adiy’e de ÿslâm’dan dönerse serbest b‘rakacaklar‘n‘ bildirdiler. Fakat o bunu kabul etmedi. Ölmeden önce iki rekat
183
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 183
17.04.2012 16:04:11
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
namaz k‘lmas‘na izin vermelerini istedi ve namaz‘n‘ k‘sa sürede bitirdi. Ölümünü geciktirmek için uzatt‘þ‘n‘ sanmamalar‘ için namaz‘n‘ uzatmad‘þ‘n‘ söyledi.
Hubeyb burada söylediþi bir āiirle Müslüman olarak öldükten sonra ölüm āeklinin hiç önemi bulunmad‘þ‘n‘ belirtti. Nihayet müārikler onu kuru bir aþaca
baþlayarak çarm‘ha gerdiler. Bedir’de öldürülenlerin çocuklar‘n‘ -bu çocuklar‘n
say‘s‘n‘n k‘rk olduþu söylenmektedir- getirerek ellerine m‘zrak verdiler ve onu
āehit ettiler.101
Ahde vefâ ve verilen emâna riayet, Araplar‘n câhiliye döneminde bile en
fazla önem verdikleri hususlard‘. Fakat Âmir ve Lihyânoþullar‘ her iki olayda
da Hz. Peygamber’e verdikleri sözü tutmam‘ālar ve ÿslâm davetçilerini haince
āehit etmiālerdir.
g- Hendek Savaā‘ (5/627)
Medine’nin çevresine āehri savunmak amac‘yla kaz‘lan hendekten dolay‘ bu
savaāa “Hendek Gazvesi” denildiþi gibi, çeāitli gruplar bir araya gelerek Müslümanlara sald‘rd‘þ‘ için “Ahzâb Gazvesi” diye de an‘lmaktad‘r. Kur’an-‘ Kerim’de,
içerisinde bu savaātan bahsedilen “Ahzâb” ad‘nda bir sûre mevcuttur.
Bedir Savaā‘ ile āimdi bahsedeceþimiz Hendek Savaā‘ aras‘nda geçen üç y‘l
zarf‘nda -ileride görüleceþi üzere- Müslümanlarla Yahudiler aras‘ndaki iliākilerde baz‘ geliāmeler yaāanm‘āt‘r. Hendek Savaā‘’n‘n sebeplerinin daha iyi anlaā‘labilmesi için bu geliāmelere burada k‘saca temas etmek yerinde olacakt‘r.
Yahudilerden Kaynukâ’ ile Benî Nadîr, hicretten sonra Müslümanlarla gerçekleātirilen antlaāmay‘ k‘sa süre sonra bozmuālar, Mekke müārikleriyle iābirliþi içine
girmiāler ve daha da ileri giderek Hz. Peygamber’i öldürmeye teāebbüs etmiālerdir. Bunun üzerine önce Benî Kaynukâ’, daha sonra da Benî Nadîr, Medine’den
ç‘kar‘lm‘ālard‘r. Benî Nadîr Yahudilerinden baz‘lar‘ Hayber’e s‘þ‘nm‘ālard‘r.
Hendek Savaā‘ esnas‘nda Medine’de Yahudi kabilelerinden sadece Benî Kurayza
bulunuyordu.
Hayber’e yerleāen Yahudilerden ve diþer ÿslâm karā‘tlar‘ndan, içlerinde
Huyey b. Ahtab ve Hristiyan Ebû Âmir’in de bulunduþu yirmiye yak‘n kiāi
Mekke’ye giderek Kureyā müāriklerini Müslümanlarla savaāa teāvik ettiler. Ebû
Süfyan onlar‘n bu teāebbüsüne çok sevindi. Bu heyet, Kureyā’ten sonra Gatafân,
Süleym, Esed, Fezâre, Mürre ve Eāca’ gibi müārik Arap kabilelerini de çeāitli vaatlerle ayakland‘rd‘. Mesela Gatafân kabilesine Hayber’in bir y‘ll‘k hurma
mahsulünü vermeyi kabul ettiler. Burada hemen belirtelim ki, Gatafânl‘lar, ister
Yahudilerle, ister müāriklerle ve ister Müslümanlarla, hangisi iālerine geliyor ve
menfaatlerine uygun düāüyorsa iābirliþi içine giriyorlard‘. Bu defa müāriklerle itI, 353-362; ÿbn Sa’d, II, 55-56; Makrîzî, s. 174-178; M. Yaāar Kandemir, “Hubeyb b.
Adî”, DÿA, XVIII, 266-267.
101. Vâk‘dî,
184
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 184
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
tifak kurdular. Mekke çevresindeki Sakîf ve Kinâne kabileleri de Kureyā’e destek
verdiler. Bu suretle Yahudiler, Kureyāliler ve diþer müārik Arap kabileleri Müslümanlar aleyhinde birleāmiā oluyordu. Sonunda Mekke ve çevresinden dört bin
kiāilik ordu topland‘. Savaā sancaþ‘ Dârunnedve’de aç‘ld‘. Mekke’den hareket
eden dört bin kiāilik orduya çevreden gelen birliklerin kat‘lmas‘yla müārik ordusunun toplam asker say‘s‘ Medine’ye var‘ld‘þ‘nda on bine ulaāt‘.
Diþer taraftan müāriklerin Medine üzerine yürüdüþünü Huzâa kabilesinden
on günlük yolu dört gecede katederek gelen bir haberci vas‘tas‘yla öþrenen Hz.
Peygamber, Medine’de kal‘p savunma savaā‘ yapmak veya düāman‘ āehir d‘ā‘nda
karā‘lamak hususunda sahâbîlerin görüālerine baāvurdu. Müzâkerede savunma savaā‘ yap‘lmas‘na, savunma metodu olarak da, Selmân-‘ Fârisî’nin tavsiyesi üzerine āehrin hücuma aç‘k k‘s‘mlar‘na hendek kaz‘lmas‘na karar verildi.102
Medine’nin taāl‘k, aþaçl‘k ve daþl‘k k‘s‘mlar‘ zaten düāman ordusunun āehre
giriāine elveriāli deþildi; yollar da dard‘.
Hz. Peygamber bir grup sahabe ile birlikte keāfe ç‘karak kaz‘lacak yerleri
belirledi. Kurayza Yahudilerinden de ödünç olarak kaz‘ aletleri ald‘. Hendeþin
kaz‘lmas‘nda ve savunulmas‘nda üç bin Müslüman görev ald‘. Her on kiāilik tak‘ma k‘rk zirâ’l‘k (bir zirâ’ yaklaā‘k 52 cm.) yer ay‘rd‘. Kendisi kaz‘ iāine nezaret
ettiþi gibi bizzat çal‘āt‘; toprak kazd‘ ve s‘rt‘nda toprak taā‘d‘. Hendek, içine
düāenin ç‘kamayacaþ‘ derinlikte ve karā‘dan karā‘ya bir süvarinin atlayamayacaþ‘ geniālikte planland‘. Buna göre derinlik ve geniālik ölçüleri de tespit edildi.
Hendeþin bugünkü ölçülerle yaklaā‘k 5500 m. uzunluþunda, 9 m. eninde ve
4,5 m. derinliþinde olduþu tahmin edilmektedir.103 Müslümanlar hem hendeþin düāman taraf‘ndan doldurulmas‘n‘ önlemek ve hem de bu topraþ‘ siper
olarak kullanmak amac‘yla kaz‘dan ç‘kan topraþ‘ kendi taraflar‘na y‘þd‘lar.
Ayr‘ca düāmana atmak için kendi taraflar‘na taā y‘þd‘lar.104 Hendek kazma iāi
tamamland‘þ‘nda Medine sanki bir kale
haline geldi. Hz. Peygamber ÿslâm ordusu için karargâh olarak Sel’ daþ‘n‘n
eteþini seçti. Kendisi için bir Türk çad‘r‘ kuruldu.105 Aile fertlerini ayr‘ ayr‘
Hendek Savaā‘ esnas‘nda Hz. Peygamber
hisarlara gönderdi.
için bir Türk çad‘r‘ kurulmuātu
102. Vâk‘dî,
II, 444-445; Taberî, II, 566.
Hz. Peygamber’in Savaālar‘, s. 137.
104. Vâk‘dî, II, 446.
105. ÿbn Sa’d, VI, 83.
103. Hamidullah,
185
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 185
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hendek Savaā‘’nda Müslümanlar‘n karargah kurduþu alandan bir görünüm
Düāman birlikleri güneyden ve kuzeyden Medine çevresine geldiklerinde
hendek kazma iāi tamamlanm‘āt‘. Kureyāliler ve onlar‘n güney müttefikleri,
Kur’an-‘ Kerim’de de bildirildiþine göre “Müslümanlar‘n alt yanlar‘ndan”, kuzey müttefikleri ise, yani Gatafân ve Fezâreliler, Yahudilerin Hayber’in bir y‘ll‘k
mahsulüne karā‘l‘k Esed ve Necid’de oturan kabilelerle birleāerek “üst yanlar‘ndan” gelmiālerdi.106 Müārikler, al‘ā‘k olmad‘klar‘ bir savunma tedbiri olan hendekle karā‘laā‘nca āaāk‘na döndüler. Bölgelerinden ç‘karken yanlar‘na bu tür bir
savaāta kullan‘labilecek malzeme de almam‘ālard‘. Müārikler Medine çevresinde
üç ayr‘ karargâh kurdular. Ordunun genel komutan‘ Kureyā lideri Ebû Süfyan b.
Harb idi. Hendek kuāatmas‘ndan bir ay önce hasat yap‘lm‘ā ve tarlalardan mahsül toplanm‘ā olduþundan, düāman askerleri hayvanlar‘n‘ beslemekte güçlük
çekmeye baālad‘lar. Ordu ile birlikte getirdikleri yiyeceklerle yetinmek zorunda
kald‘lar.107
Seçkin üç bin Müslüman asker ve otuz beā atl‘, hendeþi korumaya ve devriye
gezmeye baālad‘. Çünkü sadece hendek kazmak yeterli deþildi; ayn‘ zamanda
onun korunmas‘ gerekiyordu. Piyadeler ve süvariler aras‘nda görev taksimi yap‘ld‘. Düāman atl‘lar‘ hendek boyunca dolaā‘yorlar, hendeþin savunulmas‘ zay‘f
106. Ahzâb
Sûresi 10.
II, 444.
107. Vâk‘dî,
186
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 186
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
187
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 187
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
noktalar‘n‘ araāt‘r‘yorlard‘. Onlar hendeþi geçebilmek maksad‘yla bir geçit oluāturmak için harekete geçtiþinde Müslümanlar taraf‘ndan ok yaþmuruna tutuluyorlard‘. Düāman‘n bask‘s‘ sonucu Müslümanlar zaman zaman s‘k‘nt‘l‘ anlar
yaāad‘lar. Hz. Peygamber’in öþle, ikindi, akāam ve yats‘ namazlar‘n‘ zaman‘nda
eda edemediþi günler oldu.108 Baz‘ cesur düāman süvarileri bir iki defa hendeþi
aāmaya teāebbüs ettiler. Bunlardan Nevfel b. Abdullah el-Mahzûmî, hendeþi
aāmay‘ baāaramayarak içine düātü ve Hz. Ali veya Zübeyr b. Avvam taraf‘ndan
öldürüldü. Düāman, Nevfel b. Abdullah’‘n cesedinin iade edilmesi için on bin
dirhem vermeyi teklif etti. Hatta Ebû Süfyan’‘n yüz deve gönderdiþi söylenir.
Ancak Hz. Peygamber onun cesedini karā‘l‘ks‘z olarak iade etti.109 Düāman‘n
birkaç defa daha hendeþi aāma teāebbüsü baāar‘s‘zl‘kla sonuçland‘.
Kuāatma uzad‘kça müāriklerin hem kendilerinin ve hem de hayvanlar‘n‘n
yiyecekleri tükenmeye baālad‘. Bu arada onlar‘n Hayber’den yiyecek takviyesi
gördükleri anlaā‘lmaktad‘r. Nitekim bir defas‘nda Benî Nadîr Yahudilerinden
Huyey b. Ahtab’‘n gönderdiþi yirmi deve yükü arpa, hurma ve hurma kabuþu
Müslümanlar‘n eline geçti.
Müārikleri organize ederek on bin kiāilik orduyla Medine’nin kuāat‘lmas‘na
sebep olan Huyey b. Ahtab, d‘āar‘daki ordunun hendeþi aāamayacaþ‘n‘ görünce, vahan‘n güneydoþusunda oturan Kurayza Yahudi kabilesinin baākan‘ Ka’b
b. Esed’e giderek onu müāriklerle birleāmeye ve Müslümanlar‘ arkadan vurmaya raz‘ etmeye çal‘āt‘. Huyey b. Ahtab’‘n Ebû Süfyan taraf‘ndan yolda gönderildiþi de söylenmektedir.110 Ka’b b. Esed baālang‘çta isteksiz davrand‘; Hz.
Muhammed (s.a.s.)’le daha önce antlaāma yapt‘þ‘n‘, ondan sadece doþruluk ve
vefa gördüþünü, bu sebeple antlaāmay‘ bozmayacaþ‘n‘ aç‘klad‘. Fakat Huyey b.
Ahtab’‘n ‘srarl‘ teklifine dayanamad‘. Huyey, Hz. Peygamber taraf‘ndan yazd‘r‘lm‘ā olan antlaāma yaz‘s‘n‘ da getirterek parçalad‘. Bu suretle iāini saþlama alm‘ā
oluyordu.111 Benî Kurayza’n‘n bu hareketi Müslümanlar‘ zor durumda b‘rakt‘;
çünkü bu durumda iki ateā aras‘nda kalm‘ā oluyorlard‘. Hz. Peygamber Hz. Ebû
Bekir’le birlikte çad‘r‘n‘n içinde bulunduþu bir s‘rada Hz. Ömer gelerek Benî
Kurayza’n‘n antlaāmay‘ bozduþunu haber verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber
“Hasbünallahü ve ni’me’l-vekîl”(Allah bize yeter. O ne güzel vekildir) buyurdu
ve gerekli önlemleri almak üzere faaliyete geçti.
Hz. Peygamber’in Kurayza’n‘n tutum ve davran‘ālar‘n‘ izlemek üzere görevlendirdiþi Zübeyr b. Avvam, onlar‘n savaā için haz‘rl‘k yapt‘klar‘n‘ tespit etti.
Daha sonra durumu incelemek için gönderdiþi ve içlerinde Sa’d b. Muâz ve Sa’d
108. Vâk‘dî,
II, 472-473; Makrîzî, s. 233.
II, 474; Makrîzî, s. 234.
110. Vâk‘dî, II, 455.
111. Vâk‘dî, II, 456.
109. Vâk‘dî,
188
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 188
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
b. Ubâde’nin de bulunduþu bir ekip, Kurayza’y‘ bozduklar‘ antlaāmay‘ yenilemeye davet etti. Yahudiler bunu kabul etmedikleri gibi ÿslâm heyetine hakaret
ettiler; aralar‘nda sert tart‘āmalar meydana geldi. Bu giriāimlerinden bir sonuç
elde edemeyeceklerini anlayan Müslüman elçiler Hz. Peygamber’e gelerek durumu bildirdiler.112 Bu geliāme Müslümanlar‘ endiāe ve korkuya sevketti. Hz.
Peygamber, kalelere ve saþlam binalara yerleātirilmiā olan han‘mlar‘ ve çocuklar‘
Kurayza’n‘n ve onlarla iābirliþi yapabilecek müāriklerin sald‘r‘s‘ndan korumak
için gerekli askerî tedbirleri almaya baālad‘.
Hz. Peygamber bu arada müāriklerin ittifak‘n‘ bozmak için Gatafân birlikleri komutanlar‘ndan Uyeyne b. H‘sn ve Hâris b. Avf’a, kuāatmay‘ terketmeleri
karā‘l‘þ‘nda Medine mahsulünün üçte birini vermeyi teklif etti. Bir söylentiye
göre üçte bir karā‘l‘þ‘nda antlaāma metni haz‘rlan‘p, henüz taraflar ve āahitlerce
imzalanmam‘āt‘.113 Gatafânl‘lar buna raz‘ olmay‘p mahsulün yar‘s‘n‘ istediler.
Hz. Peygamber bu konuda ensardan Sa’d b. Muaz ve Sa’d b. Ubâde’nin düāüncelerini sordu. Bu iki sahâbî, Gatafânl‘lar‘n câhiliye döneminde misafirlikte yap‘lan
ikram ve sat‘n alma d‘ā‘nda kendilerinden bir hurma bile almaya cesaret edemediklerini belirterek “Allah bizi ÿslâm ile āereflendirdikten ve bizi doþru yola sevkedip
seninle āereflendirdikten sonra m‘ onlara mallar‘m‘z‘ vereceþiz”? diyerek böyle bir
antlaāma yapmaya hiç gerek olmad‘þ‘n‘ söylediler. Bunun üzerine Peygamberimiz bu plan‘ uygulamaktan vazgeçti ve görüāmelere son verdi.114
Bu arada Müslümanlar lehine bir baāka önemli geliāme oldu. Düāman saflar‘nda bulunan Eāca’ kabilesinin reisi Nuaym b. Mes’ud ÿslâmiyeti kabul ederek gizlice Hz. Peygamber’in yan‘na geldi. Kendisinin ÿslâm’‘ kabulünden müāriklerin haberi olmad‘þ‘n‘ ve Müslümanlara yard‘m edebileceþini bildirdi. Hz.
Peygamber ona “harp hiledir” prensibinden hareketle faaliyette bulunabileceþini
söyledi. Nuaym b. Mes’ud giriātiþi faaliyet sonucunda Yahudi-müārik ittifak‘n‘
bozmay‘ baāard‘. Āöyle ki; önce Kurayza’ya giderek, onlar‘n konumunun kuāatmac‘lardan farkl‘ olduþunu, buras‘n‘n kendilerinin yurdu olduþunu, Kureyā ve
Gatafân kabilelerinin er geç kendi yurtlar‘na döneceklerini, o zaman kendilerinin Müslümanlarla baābaāa kalacaklar‘n‘, böyle bir durum karā‘s‘nda ise Müslümanlara karā‘ koyabilecek güçleri bulunmad‘þ‘n‘ hat‘rlatt‘. Onun için yanlar‘nda
tutmak üzere müāriklerden rehin istemelerini tavsiye etti. Yahudiler bu görüāü
isabetli buldular.
Nuaym bu defa Kureyā müāriklerinin yan‘na giderek Ebû Süfyan ve etraf‘ndakilere, Kurayzaoþullar‘n‘n Hz. Muhammed (s.a.s.)’le antlaāmay‘ bozduklar‘na
112. Taberî,
II, 570-572.
Hiāâm, II, 223; Taberî, II, 573.
114. Vâk‘dî, II, 477 vd. ; Belâzürî, I, 246; ÿbn Hiāâm, II, 223; Taberî, II, 573.
113. ÿbn
189
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 189
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
piāman olduklar‘n‘, Kureyā ve Gatafân’dan rehine isteyeceklerini ve boyunlar‘n‘
vurmak üzere Müslümanlara teslim edeceklerini söyledi. Āayet kendilerinden
rehine isterlerse vermemelerini tavsiye etti. Bir müddet sonra Kurayza’n‘n kendilerinden rehine istemesi üzerine müārikler Nuaym b. Mes’ud’un söylediklerinin doþru olduþu kanaatine vard‘lar. Yahudilere haber göndererek asla rehine
vermeyeceklerini bildirdiler. Āayet savaāmak isterlerse kendileriyle birlikte meydana ç‘kmalar‘n‘ istediler. Kurayzaoþullar‘ ise rehine almadan onlarla birlikte
savaāmayacaklar‘n‘ belirttiler. Nuaym b. Mes’ud’un bu giriāimi Yahudilerle kuāatmac‘lar‘n birbirlerine olan güveni sarst‘. Gruplardan herbiri diþerini hainlikle
suçlad‘lar. Böylece Yahudi-müārik ittifak‘ bozulmuā oldu.115
Bu s‘rada Zilkade ay‘ girmek üzereydi. Mekke çevresinde panay‘rlar kurulacak ve hac mevsimi baālayacakt‘. Ayn‘ zamanda Haram Aylar da girmiā bulunuyordu. Bu nedenlerle Kureyāliler Mekke’ye dönmeye karar verdiler. Bu esnada
ortaya ç‘kan bir f‘rt‘nada düāman çad‘rlar‘ sökülmeye, ateāleri sönmeye ve atlar‘
ürkmeye baālad‘. Bu hususa Kur’an-‘ Kerim’de āu āekilde iāaret edilmektedir:
“Ey iman edenler! Allah’‘n size olan nimetini hat‘rlay‘n; hani size ordular sald‘rm‘āt‘
da, biz onlara karā‘ bir rüzgâr ve sizin görmediþiniz ordular göndermiātik. Allah ne
yapt‘þ‘n‘z‘ çok iyi görmekteydi”.116
Peygamberimiz gece vakti Huzeyfe b. Yemân’‘ müāriklerin ordugâh‘nda olup
bitenler hakk‘nda gizlice bilgi edinmek ve elde ettiþi bilgileri kendisine getirmek
üzere görevlendirdi. Huzeyfe b. Yemân büyük bir cesaretle düāman saflar‘na
girerek rüzgar‘n onlar‘n karargâh‘n‘ altüst ettiþini, baākomutan Ebû Süfyan’‘n
bir konuāma yaparak kuāatmay‘ kald‘rmaya karar verdiþini aç‘klad‘þ‘n‘ ve bu
karar‘nda ciddi olduþunu göstermek için devesinin ayaklar‘ndaki baþ‘ çözmeyi
bile hat‘r‘na getirmeden üzerine bindiþini müāahede etti. Huzeyfe b. Yemân
daha sonra saþ sâlim ÿslâm karargâh‘na dönerek düāman taraf‘nda olup bitenleri
Hz. Peygamber’e anlatt‘. Müārik ordusunun kuāatmay‘ kald‘rmas‘ üzerine Hz.
Peygamber Müslümanlara evlerine dönmeleri için izin verdi.
Hendek Savaā‘’n‘n Kur’an-‘ Kerim’e yans‘d‘þ‘ ve Ahzâb Sûresi’nin 9.
âyetinden 27. âyetine kadarki k‘sm‘n‘n bu gazve dolay‘s‘yla nâzil olduþu görülmektedir. Allah Teâlâ bu hususla ilgili ilk âyetlerde mü’minlere, kendilerine
olan nimetini hat‘rlamalar‘n‘, üzerlerine ordular geldiþini ve bu ordulara karā‘
rüzgar ve görmedikleri ordular gönderdiþini; müārik ordular‘n‘n Medine’nin
alt ve üst taraflar‘ndan geldiklerini; mü’minlerin denendiþini ve āiddetli bir sars‘nt‘ya uþrad‘klar‘n‘117 bildirmektedir. Müteakip âyetler, bu savaāta münaf‘kII, 480 vd.; ÿbn Hiāâm, II, 229
Sûresi 9.
117. Ahzâb Sûresi 9-10.
115. Vâk‘dî,
116. Ahzâb
190
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 190
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
lar‘n psikolojisinden ve tutumlar‘ndan bahsetmektedir. Münaf‘klar‘n “Allah ve
Peygamber’in sadece kuru vaadlerde bulunduklar‘n‘” söylediklerini; yine onlardan
bir grubun “Ey Yesribliler! tutunacak yeriniz yok, geri dönün” dediþini; bir grubun
da Peygamber’den “Evlerimiz aç‘ktad‘r” diyerek izin istediþini; oysa evlerinin
aç‘kta olmad‘þ‘n‘ ve sadece kaçmak istediklerini118 bildirmektedir. Daha sonraki
âyetlerde müāriklerin ve onlara yard‘mc‘ olan Yahudilerin durumu hakk‘nda
bilgiler verilmektedir. Son âyetler ise, Allah’‘n kuāatmac‘ kâfirleri kinlerinden
dolay‘ geri çevirdiþini, onlar‘n bir ç‘kar elde edemediklerini; müārikleri destekleyen Yahudilerin de daha sonra cezaland‘r‘ld‘þ‘n‘ haber vermektedir.119
7 Āevval 5/1 Ocak 627’de baālayan Hendek kuāatmas‘ yirmi üç gün devam
ettikten sonra 1 Zilkade 5/24 Ocak 627’de sona ermiātir.120 Hendek Savaā‘’n‘n
müttefiklerin baāar‘s‘zl‘þ‘ ile neticelenmesiyle, Kureyā’in Hz. Peygamber’i ortadan kald‘rmak için son teāebbüsü de boāa ç‘km‘āt‘r. Bu savaā esnas‘nda alt‘
Müslüman āehit düāmüā; müāriklerden de üç kiāi ölmüātür.121 Hendek Savaā‘
Mekke müārikleriyle iliākilerde önemli bir safha teākil eder. Nitekim Kureyā
müārikleri bu savaātan sonra Müslümanlara bir daha savaā açamayacaklard‘r.
Kurayza Yahudilerinin iāledikleri savaā suçu dolay‘s‘yla Hendek Savaā‘’ndan
hemen sonra cezaland‘r‘lmalar‘ konusu Yahudilerle iliākiler bölümünde iālenecektir.
Hendek Savaā‘’nda Hz. Peygamber’in izlediþi hareket tarz‘nda alt‘ çizilmesi
gereken noktalar āu āekilde özetlenebilir: Hz. Peygamber düāman ordusunun
haz‘rl‘þ‘n‘ duyar duymaz gerekli önlemleri alm‘ā ve haz‘rl‘klar‘ baālatm‘āt‘r. K‘sa
sürede dikkatle ve titizlikle haz‘rlam‘ā olduþu projeyi hiç y‘lmadan ve her türlü
güçlüþe göþüs gererek uygulama alan‘na koymuātur. Hendeþin projesinin haz‘rlanmas‘nda, kaz‘lmas‘nda ve savunma süresince en ince detaylar‘ bile ihmal
etmemiātir. Müslümanlar için çok tehlikeli say‘labilecek geliāmelerde paniþe kap‘lmam‘ā, azmini yitirmemiā ve gerekli sebeplere baþlanm‘āt‘r. Düāman ordusunun bir kanad‘n‘ çökertmek için Medine’nin hurma mahsulünün bir miktar‘n‘
vermeyi, daha geniā bir ifade ile maddi fedakarl‘þ‘ göze alm‘ā; fakat arkadaālar‘yla yapt‘þ‘ görüā al‘āveriāinden sonra bu düāüncesinden vazgeçmiātir; ayr‘ca
gerektiþinde soþuk savaā taktiþi uygulam‘āt‘r. Sonunda büyük bir tehlike, her
iki taraftan da çok az say‘labilecek bir can kayb‘yla atlat‘lm‘āt‘r. Halbuki müārikler, Müslümanlar‘n üç kat‘ndan fazla bir kuvvetle onlar‘n iāini bitirmek ama118. Ahzâb
Sûresi 12-13.
119. Ahzâb Sûresi 25-26; Hendek savaā‘n‘n Kur’an-‘ Kerim’e yans‘mas‘ için bk. Vâk‘dî, II, 494-495;
ÿbn Hiāâm, II, 245 vd. ; Ömer Özsoy-ÿlhami Güler, s. 675-677.
I, 243-246; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 169-177.
121. Vâk‘dî, II, 495-496.
120. Belâzürî,
191
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 191
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
c‘yla gelmiālerdi. Bu savaāta düāman saf‘nda yer alan Amr b. As, Halid b. Velid
ve D‘râr b. Hattâb gibi pek çok cengâver daha sonra ÿslâm saflar‘na kat‘lm‘āt‘r.
Peygamberimiz Hendek kaz‘m‘nda ve savunma esnas‘nda Müslümanlar aras‘nda herhangi bir ay‘r‘m gözetmemiā, adalet ve eāitlik prensiplerine uymuātur.
Her zaman olduþu gibi, olay‘n baā‘ndan sonuna kadar att‘þ‘ ad‘mlarda ve ciddi
geliāmelerde dan‘āmaya ve görüā al‘āveriāinde bulunmaya önemli yer vermiātir.
Haber alma ve düāman hakk‘nda bilgi toplama konusunda titiz davranm‘ā ve
bu hususta uygun gördüþü kimseleri görevlendirmiātir. Biraz evvel söylendiþi
gibi, Yahudi lideri Ka’b b. Esed, kendisine antlaāmay‘ bozmay‘ teklif eden Huyey b. Ahtab’a, Peygamberimizin “Sözünde duran, doþru bir insan ve iyi bir komāu
olduþunu” söylemiātir. Bu, Hz. Peygamber’in iyi bir karaktere sahip olduþunun
düāman taraf‘ndan bile itiraf edildiþini ortaya koymaktad‘r. Hz. Peygamber kuāatma esnas‘nda geliāen olumsuz durumlar karā‘s‘nda Müslümanlar‘n maneviyat‘n‘ bozmamaya, hatta bilakis yükseltmeye ve güçlendirmeye özen göstermiātir.
h- Hendek Savaā‘ ile Hudeybiye Bar‘ā‘ Aras‘nda Müāriklerle ÿliākiler
Hz. Peygamber Hendek kuāatmas‘nda müārikler saf‘nda yer alan kabileler
üzerine seriyyeler tertiplemiātir. Ukkâāe b. Mihsan’‘, emrine verdiþi k‘rk kiāilik
bir birlikle Esed kabilesinin oturduþu Gamre’ye göndermiātir. O nedenle bu seriyyeye Gamre seferi denilmiātir. Esedoþullar‘ Müslümanlar‘n geldiþini duyunca
bulunduklar‘ bölgeyi terkederek kaçm‘ālard‘r. Ukkâāe b. Mihsan kaçanlar‘ takip
ettirmemiā ve Müslümanlar hiçbir kay‘p vermeden Medine’ye geri dönmüālerdir.122 Yine Hendek kuāatmas‘na kat‘lan Süleymoþullar‘na karā‘ bir askerî birliþin baā‘nda Zeyd b. Hârise gönderilmiātir.123
Bu arada, daha önce Recî’ olay‘nda Müslüman irāad heyetini pusuya düāürerek bir k‘sm‘n‘ āehit eden ve bir k‘sm‘n‘ da esir alarak Mekke müāriklerine idam
etmeleri için satan Adal ve Kâre kabilelerini cezaland‘rmak ve ayn‘ zamanda
Mekke müāriklerine gözdaþ‘ vermek maksad‘yla Hz. Peygamber’in de kat‘ld‘þ‘
bir sefer düzenlenmiātir. Bu seferde Hz. Peygamber Medine’den ç‘kt‘ktan sonra
as‘l hedefini gizlemek için önce Suriye’ye gidiyor gibi yapm‘ā, daha sonra esas
hedefe yönelmiā ve Usfân’a kadar ilerlemiātir. Bu arada Hz. Peygamber’in geldiþini duyan Lihyanoþullar‘ kaçm‘ālard‘r. Hz. Peygamber Usfân’dan Hz. Ebû
Bekir’i on kiāiyle birlikte, buraya on yedi ve Mekke’ye altm‘ā dört kilometre
uzakl‘kta bulunan Gamîm’e kadar göndermiā, o da herhangi bir tehlike ile karā‘laāmadan geri dönmüātür. Bu sefere Benî Lihyan Gazvesi ad‘ verilmektedir.124
122. Vâk‘dî,
II, 550-551; Mustafa Aþ‘rman, “Gamre seferi”, DÿA, XIII, 341-342.
Sa’d, II, 86.
124. Vâk‘dî, II, 535-537; ÿbn Hiāâm, II, 279-281; Belâzürî, I, 348; Taberî, II, 595; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 185-186; At‘k b. Gays el-Belâdî, Meâlimi Mekke et-Târîhiyye ve’l-Eseriyye, Mekke, 1980,
123. ÿbn
192
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 192
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Bu arada Hz. Peygamber Medine-Suriye yolundaki Gâbe mevkiinde otlat‘lan
yirmi saþmal devesini bir bask‘nla ele geçirerek al‘p götüren, develeri gütmekte
olan Ebû Zer el-G‘fârî’nin oþlu Zer’i öldürüp han‘m‘ Leylâ’y‘ ve develeri kaç‘ran
Fezâre kabilesinin baākan‘ Uyeyne b. H‘sn’‘ takip için Gâbe Gazvesi’ni tertiplemiātir. Bu gazveye ÿslâm ordusunun konaklad‘þ‘ yere nisbetle Zûkared Gazvesi
de denir. Bu sefer s‘ras‘nda, çal‘nan develerden sadece on tanesi kurtar‘labilmiā,
Ebû Zer el-G‘fârî’nin han‘m‘ da bir yolunu bularak ve Hz. Peygamber’in çal‘nan
develerinden birisine binerek Medine’ye gelmiātir. Bu kad‘n, düāman‘n elinden
kurtulduktan sonra Hz. Peygamber’e gelerek “Yâ Resûlallah! Ben, eþer Allah beni
bu devenin üzerinde kurtar‘rsa Allah r‘zas‘ için onu kurban etmeyi adam‘āt‘m” demiātir. Bunun üzerine Peygamberimiz tebessüm ederek āunlar‘ söylemiātir: “O deveyi
ne kötü cezaland‘r‘yorsun! Allah seni onun üzerine bindiriyor, onunla kurtar‘yor, sen
ise onu boþazlamak istiyorsun! Allah’a ma’siyet olan bir hususta ve sahip olmad‘þ‘n
bir āeyden adak olmaz. O benim develerimden biridir. Evine dön”!125
Bu arada Medine’ye yirmi dört mil uzakl‘kta bulunan Zü’l-Kassa’ya iki sefer
düzenlenmiātir. Bunlardan birincisi Medinelilere ait yayl‘m hayvanlar‘n‘ yaþmalamak isteyen Sa’lebe kabilesine karā‘ tertiplenmiātir. Hz. Peygamber, Muhammed b. Mesleme baākanl‘þ‘nda on kiāilik bir birlik göndermiā; birlik uykuya
dald‘klar‘ s‘rada oka tutulmuā, sadece Muhammed b. Mesleme aþ‘r yaral‘ olarak
kurtulabilmiātir. Zü’l-Kassa’ya ikinci sefer de yukar‘dakinin benzeri bir sebebe
baþl‘ olarak, Muhârib, Enmâr ve Sa’lebe kabileleri üzerine düzenlenmiātir. Hz.
Peygamber bu defa Ebû Ubeyde b. Cerrâh’‘ k‘rk kiāiyle göndermiātir. Ebû Ubeyde, Muhammed b. Mesleme’nin yaraland‘þ‘ ve arkadaālar‘n‘n āehit düātüþü yere
kadar varm‘ā, ad‘ geçen kabileler de korkarak daþlara kaçm‘ālard‘r.126
Hz. Peygamber benzer sebeplerle birkaç defa Zeyd b. Hârise komutas‘nda
Süleym, Enmâr ve Sa’lebe kabileleri üzerine birlikler sevketmiātir. Bu arada Zeyd
b. Hârise bir ticaret kervan‘n‘n baā‘nda recep ay‘nda Suriye’ye giderken Fezâre
kabilesi taraf‘ndan aniden bask‘na uþrayarak arkadaālar‘ āehit edilmiā ve mallar‘ ellerinden al‘nm‘āt‘r. Bu hücumdan güçlükle kurtularak Medine’ye dönen
Zeyd, Hz. Peygamber taraf‘ndan yukar‘daki olaydan bir ay kadar sonra Fezâre
üzerine gönderilmiātir. Zeyd’in komutas‘ndaki birlik Fezâreoþullar‘n‘ bozguna
uþratm‘āt‘r.
Burada Mustalikoþullar‘ Savaā‘’ndan (6/627) bahsetmek istiyoruz.Vâk‘dî ve
Belâzürî gibi baz‘ kaynaklar, Mustalikoþullar‘ gazvesinin Hendek Savaā‘’ndan
s. 205-207.
125. Vâk‘dî. II, 537-549; ÿbn Hiāâm, II, 281-289; Belâzürî, I, 348-349; Taberî, II, 592-604; Hüseyin
Algül, “Gâbe gazvesi”, DÿA, XIII, 267-268.
II, 551-552; ÿbn Sa’d, II, 85-86.
126. Vâk‘dî,
193
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 193
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
önce meydana geldiþini kaydederler. ÿbn Hiāâm, Taberî ve ÿbn Abdilber gibi bir
k‘s‘m tarihçiler ise Hendek Savaā‘’ndan sonra meydana geldiþini kabul ederler. Biz bu olay‘n Hendek Savaā‘’ndan sonra meydana geldiþine dair görüāleri
kabul ettik. Çünkü, Mustalikoþullar‘ Gazvesi’nde iki bin deve ve beā bin koyun ganimet olarak al‘nd‘þ‘ kaynaklarda kaydedilmektedir. Āayet bu ganimetler
Hendek’ten önce al‘nm‘ā olsayd‘, bu gazveden bir ay geçmeden hendek kazmaya
baālayan Hz. Peygamber’in ve Müslümanlar‘n çal‘āmalar esnas‘nda açl‘k çekmemeleri gerekirdi. Hz. Peygamber’in binlerce koyunu ve deveyi saklay‘p insanlar‘
aç b‘rakmas‘ düāünülemezdi. Ayr‘ca bu gazvede ifk olay‘ meydana gelmiāti; bir
ay kadar vahiy gelmemiāti. Daha sonra vahiy gelmiā ve Peygamberimiz iftirac‘lara ceza vermiātir. Eþer bu gazve Hendek Savaā‘’ndan önce vuku bulsayd‘,
ifk olay‘ ile ilgili geliāmelerin hendek kaz‘m‘ esnas‘nda cereyan etmiā olmas‘
gerekirdi. Halbuki Hendek kaz‘m‘ esnas‘nda bu tür olaylardan bahis yoktur.127
Peygamberimiz, Huzâa kabilesinin bir kolu olan Mustalik kabilesi reisi Hâris
b. Ebû D‘râr’‘n at ve silah sat‘n ald‘ktan sonra çevredeki kabileleri de yan‘na
alarak Medine üzerine yürüyeceþine dair haber ald‘. Bu haberi yerinde tetkik
etmek üzere yine Huzâa’n‘n Eslem koluna mensup Büreyde b. Husayb’‘ casus
olarak karā‘ tarafa gönderdi. Büreyde, onlar‘ deslekleyecekmiā gibi görünerek
düāman ordusunun karargâh‘na kadar sokuldu ve haberin doþruluþunu öþrenerek Medine’ye geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber yerine Zeyd b. Hârise’yi
b‘rakarak bin kiāilik bir kuvvetle Medine’den hareket etti. Müreysî’ kuyusunun
baā‘nda karā‘laāt‘þ‘ düāmana önce Hz. Ömer’i göndererek onlar‘ ÿslâm’a davet
etti. Mustalikoþullar‘ bu daveti kabul etmediler ve hemen çarp‘āmaya baālad‘lar.128 Fakat ÿslâm ordusu karā‘s‘nda tutunamayarak yenildiler ve on ölü verdiler.
Mustalikoþullar‘ndan ganimet olarak alt‘ yüz veya yedi yüz esir, beā bin koyun
ve iki bin kadar deve al‘nd‘. Müslümanlar da yanl‘āl‘kla bir āehit verdiler. Çarp‘āman‘n meydana geldiþi suya nisbetle bu gazveye Müreysî’ Gazvesi de denir.
Hz. Peygamber Medine’ye gelince esirler aras‘nda bulunan Benî Mustalik’in reisi Hâris’in k‘z‘ Cüveyriye ile evlendi. Bunu duyan sahâbîler, Resûl-i Ekrem’in
akrabas‘ olarak kabul ettikleri Mustalikoþullar‘ndan ald‘klar‘ esirleri serbest
b‘rakt‘lar. Bu evliliþin Mustalikoþullar‘ ile Müslümanlar aras‘ndaki düāmanl‘þ‘ giderdiþi ve Hz. Peygamber’in Cüveyriye ile evlenmesinin as‘l hedefinin bu
kabileyi ÿslâm’a yaklaāt‘rmak olduþu görülmektedir. Nitekim bu evlilikten sonra
baākanlar‘ Hâris b. Ebû D‘râr baāta olmak üzere Mustalikoþullar‘ ÿslâmiyet’i
kabul etmiālerdir.129
bilgi ve konu hakk‘nda tahlil için bk. Mehmet Apayd‘n, Resûlullah’‘n Günlüþü, ÿstanbul
1995, s. 120.
128. Vâk‘dî, I, 407.
129. Vâk‘dî, I, 404 vd.; ÿbn Hiāâm, II, 289-296; Belâzürî, I, 341-342; Taberî, II, 604-610; ÿbn Ab127. Geniā
194
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 194
17.04.2012 16:04:12
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Burada savaātan sonra muhâcirler ile ensar aras‘nda meydana gelen bir olaya iāaret etmek istiyoruz. Savaā Müslümanlar‘n galibiyetiyle sonuçland‘ktan
sonra Müreysî’ kuyusundan su çekerken muhâcirlerden ve Hz. Ömer’in ücretle tuttuþu seyisi Cehcâh ile ensardan Sinan b. Vebre aras‘nda kavga ç‘kt‘;
Cehcâh, Sinan’a birkaç defa vurdu. Bunun üzerine Sinan b. Vebre “Yetiāin ey
ensar” diyerek onlar‘ imdad‘na çaþ‘rd‘. Cehcâh da “Yetiāin ey muhâcirler” diyerek
muhâcirleri imdada çaþ‘rd‘. Neredeyse muhâcirlerle ensar birbirine girecekti.
ileri gelen kimseler yat‘āt‘r‘c‘ konuāmalar yapt‘lar. Duruma Hz. Peygamber müdahele ederek, bunun câhiliye halk‘n‘n da’vâs‘ olduþunu söyledi ve “B‘rak‘n
bunu! Bu, kötü bir āeydir” buyurdu.130
Mustalikoþullar‘ Gazvesi sonunda Hz. Âiāe’ye yap‘lan iftira (ÿfk) olay‘na gelince, Hz. Peygamber bu sefere han‘m‘ Âiāe’yi de beraberinde götürmüātü. Savaātan sonra Medine’ye dönülürken ordunun konaklad‘þ‘ bir yerde Hz. Âiāe
devesinin mahmilinden inip bir ihtiyac‘n‘ gidermek için ordugâhtan uzaklaāt‘.
Dönüāünde gerdanl‘þ‘n‘n düātüþünü farketti ve onu aramaya ç‘kt‘. Tam o s‘rada, Hz. Âiāe, devesinin üzerindeki hevdec ad‘ verilen kapal‘, yuvarlak ve üstü
kubbeli kafesinin içinde bulunduþu san‘larak, orduya hareket emri verildi. Hz.
Âiāe geri döndüþünde ordunun konak yerinden uzaklaāt‘þ‘n‘ gördü ve kendisini
almaya gelecekleri ümidiyle beklemeye baālad‘; ve bu s‘rada uykuya dald‘. Ordu
gece vakti konaklad‘þ‘ ve hareket ettiþi için131 olay‘n bu āekilde meydana geliāi
son derece tabiîdir. Öte yandan ordunun ardç‘s‘ Safvan b. Muattal, Hz. Âiāe’yi
gördü ve devesine bindirerek orduya yetiātirdi. Bu sefere kat‘lm‘ā olan münaf‘klar‘n reisi Abdullah b. Übey, derhal Hz. Âiāe ile onu orduya yetiātiren āah‘s
hakk‘nda iftiraya baālad‘. Mistah b. Üsâse, Hassân b. Sâbit ve Hamne bint Cahā
gibi baz‘ Müslümanlar da onun iftiras‘na alet oldular. Hz. Âiāe’nin aleyhinde
konuāanlardan Hamne, Hz. Peygamber’in diþer han‘m‘ Zeyneb’in k‘zkardeāi
oluyordu. Bunu da Zeyneb’e olan sevgisinden dolay‘ yapm‘āt‘. Fakat Zeyneb,
Hz. Âiāe hakk‘nda k‘zkardeāiyle ayn‘ görüāü paylaāmam‘āt‘r.
Hz. Âiāe savaātan döndükten sonra bir ay kadar hasta yatt‘. Bu arada Hz.
Peygamber’in ve Hz. Âiāe’nin anne ve babas‘n‘n, dedikodulardan haberi olmuātu; fakat k‘zlar‘na bundan bahsetmemiālerdi. Hz. Âiāe, kendisine yap‘lan iftiray‘
tesadüfen öþrendi. Hz. Peygamber’in izniyle babas‘n‘n evine gitti ve üzüntüsünden günlerce aþlad‘. Annesi onu teselli etmeye çal‘ā‘yordu. Böyle bir āeye ihtimal
vermeyen ve bu iftiraya çok üzülen Hz. Peygamber halka yapt‘þ‘ bir konuāmada,
baz‘ adamlar‘n, ailesi hakk‘ndaki tavr‘n‘n kendisini rahats‘z ettiþini, ailesinden
dilber, Dürer, s. 188-191.
II, 415; ÿbn Hanbel, III, 392-393; Buhârî, IV, 160.
131. Vâk‘dî, II, 580.
130. Vâk‘dî,
195
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 195
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
iyilik gördüþünü, Safvân b. Muattal’a da iftira edildiþini, onu da iyi olarak bildiþini; evine ancak kendisiyle birlikte girdiþini aç‘klad‘.132 Hz. Âiāe’ye güvenmesine raþmen, yine de tam emin deþildi. Onu boāay‘p boāamama konusunda Hz.
Ali, Üsâme b. Zeyd ve diþer baz‘ kimselerle istiāâre etti. Üsâme, isnad‘n yalan ve
as‘ls‘z olduþunu, Hz. Âiāe ve diþer aile fertleri hakk‘nda iyilikten baāka bir āey
düāünmediþini söyledi. Hz. Ali ise çok kad‘n bulunduþunu, Hz. Peygamber’in,
Âiāe’nin yerine bir baākas‘yla da evlenebileceþini söyledi.
ÿfk olay‘n‘n meydana gelmesinden bir ay kadar sonra Hz. Âiāe’nin suçsuz
olduþunu bildiren âyetler nâzil oldu. Bu âyetlerde, yap‘lan dedikodular‘n tamamen as‘ls‘z ve iftira olduþu bildirildi; Hz. Âiāe’nin namuslu olduþu haber verildi. Mü’minlerin bu olay‘ iāittiklerinde iftira olarak deþerlendirmeleri gerektiþi
hat‘rlat‘ld‘ ve bu āekilde hareket etmeyenlerin tavr‘ k‘nand‘. Allah’‘n, inanm‘ā
insanlar‘, bir daha buna benzer bir tutumu tekrarlamaktan sak‘nd‘r‘p uyard‘þ‘
aç‘kland‘. ÿnananlar aras‘nda çirkin āeylerin yay‘lmas‘n‘ arzulayan kimseler için
dünyada da ahirette de çetin bir azap bulunduþu bildirildi.133 Peygamberimiz
masum olduþuna dair ayetlerin nâzil olduþunu Hz. Âiāe’ye bildirdi. Hz. Âiāe
Allah’a hamdü senâda bulundu. Daha sonra Hz. Peygamber halka bir aç‘klama
yaparak durumu bildirdi ve nâzil olan âyetleri okudu. ÿftiraya ad‘ kar‘āanlara
had cezas‘ uygulanmas‘n‘ emretti.134 Bunlardan Hassân b. Sâbit, Hz. Âiāe hakk‘ndaki bir kasidesinde onun namuslu olduþunu dile getirerek özür dilemiātir.135
Kur’an’da iftiran‘n kötü bir davran‘ā olduþu vurgulanmaktad‘r. Her iftiraya
uþrayan Hz. Âiāe gibi āansl‘ da deþildir. Çünkü iftiraya uþrayan‘n suçsuzluþu
hakk‘nda bundan böyle âyet nazil olmayacakt‘r. Fakat Kur’an-‘ Kerim bu konuda uyulacak esaslar‘ ana hatlar‘yla göstermiātir. Bilir-bilmez, āüphe üzerine,
suçsuz insanlar hakk‘nda tamamen tahmine dayanarak hüküm vermenin kötülüþü vurgulanm‘ā ve aþ‘r cezalar konulmuātur.
i- Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘ (6/628)
Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘’na geçmeden önce Hz. Peygamber’in ve Müslümanlar‘n umre için Medine’den Mekke’ye hareketini ve antlaāmadan evvel
Hudeybiye’de gerçekleāen R‘dvan Bîat‘’n‘ ele almam‘z gerekir. Hz. Peygamber,
hicretin 6. Y‘l‘ Zilkade ay‘n‘n baā‘nda, rüyas‘nda Kâbe’yi tavaf ettiþini gördü. Bunun üzerine umreye gitmeye karar verdi. Yerine Abdullah b. Ümmü
132. ÿbn
Hiāâm, II, 300.
Sûresi 11-21.
134. ÿbn Hiāâm, II, 302; ÿbn Hanbel, VI, 194-198; Taberî, II, 610-619; ÿbn Seyyidinnâs, II, 139-148;
Mustafa Fayda, “Aiāe”, DÿA, II, 201-205.
135. ÿbn Hiāâm, II, 306.
133. Nûr
196
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 196
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Mektum’u b‘rakarak 1500 civar‘nda sahâbî ile birlikte Medine’den hareket etti.
Müslümanlar yanlar‘na yolculuk silah‘ olarak sadece k‘nlar‘na sokulmuā olan
k‘l‘çlar‘n‘ ald‘lar. Hz. Peygamber gerekirse savaāmak için silah al‘nmas‘ yolundaki teklifleri kabul etmedi. Kurbanl‘k olarak yetmiā deve ald‘. Hâli vakti yerinde
olan baz‘ sahâbîler de kendi kurbanl‘klar‘n‘ ald‘lar. Hudeybiye’ye kadar Zülhuleyfe, Melel, Ravhâ, Ebvâ, Cuhfe, Harrâr ve Usfân güzergâh‘ takip edildi.
Peygamberimiz baz‘ sahâbîlerle birlikte Zülhuleyfe’de umre için ihrama girdi. Sahâbenin bir k‘sm‘ da Cuhfe’de ihrama girdiler. Peygamberimiz, içlerinde
Abbâd b. Biār’in de bulunduþu yirmi kiāilik bir süvârî birliþini öncü olarak ileri
gönderdi. Umre yapmak maksad‘yla yola ç‘kt‘klar‘n‘ Mekkelilere haber vermek
üzere, Huzâa kabilesinden olup o s‘rada Medine’ye gelen ve buradan kendisiyle
birlikte hareket eden Büsr b. Süfyan’‘ Mekke’ye gönderdi ve toplad‘þ‘ bilgilerle
geri dönmesini istedi. Ebvâ’ya uþrayarak annesinin kabrini ziyaret etti. Büsr b.
Süfyan, Usfân yak‘nlar‘ndaki Gadîru’l-Eātât denilen yerde Hz. Peygamber’e gelerek tespitlerini anlatt‘. Büsr, Kureyā müāriklerinin Müslümanlar‘n geldiklerini
duyduklar‘n‘, korkuya kap‘larak çevreden asker toplad‘klar‘n‘, Mekke’deki daþ
baālar‘na gözcüler diktiklerini, Müslümanlar‘ Mescid-i Harâm’a sokmak istemediklerini, savaā için haz‘rl‘k yapt‘klar‘n‘ ve Halid b. Velid’i bir grup süvari ile
gönderdiklerini ayr‘nt‘l‘ olarak haber verdi. Gerçekten Halid b. Velid iki yüz atl‘
ile Gamîm mevkiine geldi. Müslümanlar namazlar‘n‘ korku namaz‘ hükümlerine
göre k‘ld‘lar.
Hz. Peygamber, Büsr’ün getirdiþi haber üzerine, doþruca Kâbe’ye ilerlemek
veya Kureyā’e destek veren kabilelerin üzerine yürümek hususunda sahâbîlerin
görüāüne baāvurdu. Hz. Ebû Bekir, doþruca Kâbe’ye yürünmesi, āayet engel
olunursa çarp‘ā‘lmas‘ yönünde görüā beyan etti. Mikdad b. Amr ve Üseyd b.
Hudayr da bu doþrultuda sözler söylediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Biz
kimseyle savaāmak için deþil, umre için yola ç‘kt‘k” dedi ve Mekke’ye doþru yürümeye karar verdi. Müāriklerin keāif kollar‘na yakalanmadan, Mekke’ye 17
km. mesafede bulunan Hudeybiye kuyusuna ulaāt‘. Burada konaklad‘þ‘ s‘rada
Huzâal‘ Büdeyl b. Verkâ, kabilesinden baz‘ kimselerle Hz. Peygamber’in yan‘na
geldi. Büdeyl, Mekke’de bir evi bulunduþu için müāriklerin Müslümanlar aleyhindeki faaliyetlerinden haberdard‘. Nitekim müāriklerin ne pahas‘na olursa
olsun Müslümanlar‘ Mekke’ye sokmamakta kararl‘ olduklar‘n‘ haber verdi. Hz.
Peygamber ona savaāmak amac‘yla deþil, Kâbe’yi ziyaret için geldiklerini, āayet
engel olan olursa savaāacaklar‘n‘ söyledi. Büdeyl doþruca Mekke’ye giderek bu
bilgiyi müāriklere aktard‘. Bundan sonra Hz. Peygamber’le Kureyā aras‘nda karā‘l‘kl‘ elçiler gidip geldi.
Peygamberimiz sadece umre için geldiklerini, Kâbe’yi tavaf edip geri döneceklerini, yanlar‘nda kurbanl‘klar‘n bulunduþunu ve kimseyle savaāmak iste197
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 197
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
198
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 198
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
mediklerini bildirmek üzere H‘râā b. Ümeyye’yi Mekke’ye gönderdi. Fakat müārikler ona çok kötü davrand‘lar. Hatta öldürmek istediler. H‘râā geri dönerek
durumu Hz. Peygamber’e anlatt‘. Bu arada Kureyālilerin Müslümanlardan birini
yakalamalar‘ için gönderdikleri k‘rk veya elli kiāilik bir birlik, ÿslâm askerlerinin etraf‘nda dolan‘rken sahâbîler taraf‘ndan yakalanarak Hz. Peygamber’in
huzuruna getirildi. Peygamberimiz onlar‘ affetti ve serbest b‘rakt‘. Halbuki onlar Müslümanlara taā ve ok at‘yorlard‘.136 Peygamberimiz geliā amac‘n‘ Kureyā
müāriklerine iletmek üzere bu defa elçi olarak Hz. Ömer’i göndermek istediyse de o, Mekke’de kabilesinden kendisini savunacak akrabas‘ bulunmad‘þ‘ ve
Kureyā’in, kendilerine olan düāmanl‘þ‘n‘ ve sertliþini bildiþi için gitmek istemedi ve Hz. Osman’‘ önerdi. Bunun üzerine Peygamberimiz Hz. Osman’‘ elçi
olarak Mekke’ye gönderdi. Akrabas‘ndan o zaman henüz Müslüman olmayan
Ebân b. Saîd, Hz. Osman’‘ karā‘layarak himayesine ald‘. Müārikler bu ziyarete
izin vermeyeceklerini Hz. Osman’a da bildirdiler ve āayet isterse sadece kendisinin Kâbe’yi tavaf edebileceþini söylediler. Hz. Osman bunu kabul etmedi; bunun
üzerine ona da k‘zd‘lar ve kendisini tutuklad‘lar. Bu arada Hz. Peygamber’e, Hz.
Osman’‘n öldürüldüþü āeklinde bir haber ulaāt‘.137
Bu geliāme üzerine yeni bir savaā ihtimali belirmiā oluyordu. Peygamberimiz,
müāriklerle savaāmadan oradan ayr‘lmayacaklar‘na dair sahâbeden bîat almaya
karar verdi. Hudeybiye’deki konaklamas‘ esnas‘nda gölgelendiþi aþac‘n alt‘nda
sahabeden, bir rivayete göre “ölüm üzerine”, bir baāka rivayete göre ise “savaātan
kaçmamak üzere” bîat ald‘ (Bey’atürr‘dvân). Orada bulunmayan Hz. Osman’‘n
yerine de, kendi saþ elini sol elinin üzerine koyarak bîat etti.
Öte yandan, Müslümanlar‘n Hz. Peygamber’e baþl‘l‘klar‘n‘ ve onun yolunda
ölümü göze ald‘klar‘n‘ ortaya koyan bu bîat hakk‘nda Mekke’ye haber ulaāt‘þ‘nda, müārikler telaāa kap‘larak Hz. Osman’‘ serbest b‘rakt‘lar. Ard‘ndan Süheyl
b. Amr, Huveyt‘b b. Abdüluzzâ ve Mikrez b. Hafs’tan oluāan elçilik heyetini
bar‘ā yapmak üzere Hudeybiye’ye gönderdiler. Buna göre, bar‘ā āartlar‘ içinde
bu sene umre yapmamak kayd‘ mutlaka olacakt‘.138 Karā‘l‘kl‘ müzakereler sonucunda Hz. Peygamber ile Kureyā heyeti aras‘nda ÿslâm’‘n k‘sa sürede Arap
Yar‘madas‘’nda yay‘lmas‘na139 ve Müslümanlar‘n yaklaā‘k yirmi iki ay sonra
Mekke’yi fethetmesine zemin haz‘rlayacak olan bir antlaāma imzaland‘. Antlaāma aāaþ‘daki āartlar‘ içeriyordu.:
1- Müslümanlar bu y‘l Mekke’ye giremeyecekler ve Kâbe’yi ziyaret edemeyecekler,
gelecek y‘l bu ziyareti yapabileceklerdir. Ertesi y‘l ancak üç gün Mekke’de kalabi136. ÿbn
Hiāâm, II, 314.
II, 631-632.
138. ÿbn Hiāâm, II, 316; Taberî, II, 633.
139. Vâk‘dî, II, 624.
137. Taberî,
199
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 199
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
lecekler, bu süre zarf‘nda hiçbir Mekkeli onlarla görüāmeyecektir. Kâbe ziyaretine
gelirken yanlar‘nda sadece yolcu k‘l‘c‘ bulundurabileceklerdir. Peygamber, Mekke’den
ç‘karken kendisiyle birlikte gitmek isteyenlerden hiç kimseyi yan‘na alamayacakt‘r;
kendisiyle birlikte Mekke’ye girenlerden burada kalmak isteyenler olursa onlara engel
olmayacakt‘r.
2- Arap kabilelerinden, isteyen kabile iki taraftan birisiyle birlik kurabilecektir.
3- Kureyā’ten birisi bu arada ÿslâm’‘ kabul eder ve Müslümanlara s‘þ‘n‘rsa, bu
kiāi Müslümanlar taraf‘ndan kabul edilmeyecek; fakat Mekke’ye iltica eden hiç bir
Müslüman iade edilmeyecektir.
4- Hac ve umre maksad‘yla Mekke’ye gelen veya Yemen ve Taif’e gitmek üzere
buradan geçenlerle, Suriye’ye veya doþuya gitmek üzere Medine’ye gelenler emniyet
içinde olacaklard‘r.
5- Bu antlaāma on y‘ll‘k bir süre için geçerlidir. Bu süre zarf‘nda ne Kureyā Müslümanlara, ne de Müslümanlar Kureyā’e sald‘racakt‘r. Buna her iki taraf‘n müttefikleri
de dahildir.
Hudeybiye Bar‘ā‘’n‘n yap‘ld‘þ‘ alandan bir görüntü
Hz. Peygamber, Kureyā heyetinin itiraz‘ üzerine antlaāma metni üzerine
“Bismillâhirrahmânirrahim” yerine câhiliye döneminde de bilinen “Bismikallâhümme” sözünün; “Resûlüllah” yerine de “Abdullah’‘n oþlu Muhammed” ifadesinin
yaz‘lmas‘n‘ kabul etti. Çünkü birincisinde tevhid inanc‘n‘ zedeleyen bir durum
sözkonusu deþildi. ÿkincisi de durumu deþiātirmiyordu; yani Hz. Peygamber
200
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 200
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Hudeybiye Bar‘ā‘’n‘n yap‘ld‘þ‘ alandan bir baāka görüntü
Allah’‘n elçisi olduþu gibi, ayn‘ zamanda Abdullah’‘n oþluydu. Hz. Ali taraf‘ndan kaleme al‘nan antlaāma metni iki nüsha olarak haz‘rland‘ ve iki taraf‘n
āahitlerince imzaland‘. Antlaāman‘n üçüncü āah‘slara tan‘d‘þ‘ imkandan faydalanmak isteyen Huzâa kabilesi Müslümanlar‘n, Bekir kabilesi de müāriklerin
müttefiki oldular.
Hudeybiye’de antlaāma maddeleri görüāüldükten sonra Kureyā heyetinin
baākan‘ Süheyl b. Amr’‘n oþlu Ebû Cendel, Müslüman olduþu için at‘ld‘þ‘
hapisten kaçarak Müslümanlara s‘þ‘nd‘. Antlaāma gereþince Hz. Muhammed
(s.a.s.) onu babas‘na iade etti. Bu uygulama sahâbîler aras‘nda huzursuzluþa yol
açt‘. Ne var ki, Ebû Basîr ve Ebû Cendel baāta olmak üzere Mekke’den kaçan,
ancak antlaāma gereþince Medine’ye giremeyen Müslümanlar‘n K‘z‘ldeniz sahilindeki Îs mevkiine yerleāmesi ve Kureyā’e ait kervanlar‘ tehdit etmesi üzerine
müārikler, aradan bir y‘ldan biraz fazla zaman geçtikten sonra Hz. Peygamber’e
müracaat edecek ve “Müslüman olan Mekkelilerin iadesi” maddesi antlaāma metninden ç‘kar‘lacakt‘r.
Umre yap‘lmadan geriye dönülmesi, mültecîlerin tek tarafl‘ iadesi ve
“Resûlüllah” ibaresinin metinden ç‘kar‘lmas‘ Müslümanlara çok aþ‘r geldi. Hz.
Ömer, bu antlaāman‘n Müslümanlar için aþ‘r āartlar taā‘d‘þ‘n‘, buna karā‘l‘k müāriklerin lehine olduþunu ileri sürüyor ve ayr‘ca umre yap‘lmadan Medine’ye dönülmesini içine sindiremiyordu. Sonunda Hz. Ebû Bekir onu ikna etti. Antlaāmadan
sonra Hz. Peygamber ve Müslümanlar kurbanlar‘n‘ keserek ihramdan ç‘kt‘lar;
201
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 201
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hudeybiye’de on günden biraz fazla kald‘ktan sonra Medine’ye dönmek üzere
yola ç‘kt‘lar. Yolda Dacnân mevkiine geldiklerinde umre seferi, R‘dvan Bîat‘ ve
Hudeybiye Bar‘ā‘’ndan bahseden Fetih Sûresi nâzil oldu.140
Fetih Sûresi’nin ilk âyetlerinde Hz. Peygamber’e Allah taraf‘ndan aç‘k bir fethin (feth-i mübîn) ve yüce bir yard‘m‘n (nasr-‘ azîz) bahāedildiþi bildirilir. Daha
sonra Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘ ve ÿslâmiyet’in genel konumu itibar‘yla Müslümanlar‘n kalbine güven verildiþi ve bu sayede imanlar‘n‘n güçlendiþi haber
verilir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’e bîat edenlerin asl‘nda Allah’a bîat etmiā olduklar‘ belirtilir. Hz. Peygamber’in etraf‘nda kenetlenen Müslümanlar‘n bu örnek
davran‘ā‘na karā‘l‘k, kalplerine tam olarak iman‘n yerleāmemesi nedeniyle umre
seyahatine ve dolay‘s‘yla Hudeybiye Seferi’ne kat‘lmayan Medine civar‘ndaki
(Cüheyne, Müzeyne ve Bekir kabileleri gibi) bedevî Araplar‘n ikiyüzlülüþü dile
getirilir. Onlar‘n Hudeybiye’den dönen Hz. Peygamber’den özür dileyecekleri,
ancak bunda samîmî olmad‘klar‘, çünkü bu sefere ç‘kan Müslümanlar‘n saþ
salim geri dönemeyecekleri zann‘na kap‘ld‘klar‘ ve bu kötü niyet ve tutumlar‘n‘n sonucunda helâke müstehak olduklar‘ ifade edilir. Bu art niyete sahip olan
bedevî Araplar‘n ganimet elde edeceklerini umduklar‘ takdirde “B‘rak‘n biz de
sizinle birlikte gelelim” diyerek Müslümanlarla birlikte savaāa gitmek isteyecekleri,
ancak bunlar‘n önceden ciddi ve çetin bir savaāa davet edilip gerçekten inan‘p
inanmad‘klar‘n‘n anlaā‘lmas‘ gerektiþi hat‘rlat‘l‘r. Hudeybiye’de aþac‘n alt‘nda
Hz. Peygamber’e bîat eden mü’minlerden Allah’‘n raz‘ olduþu ve onlara güvenlik
verdiþi bildirilir. Hudeybiye’de elde edilen baāar‘dan sonra, isim zikredilmese de
Hayber’in fethi gibi daha birçok zaferin kazan‘lacaþ‘ ve bol ganimetler ele geçirileceþi müjdelenir. ÿki taraf aras‘nda bar‘ā yap‘lmay‘p da savaā ç‘km‘ā olsayd‘,
kâfirlerin arkalar‘na dönüp kaçacaklar‘ dile getirilir. Müslümanlar‘n umre yapmalar‘na ve kurban kesmelerine engel olan Mekkelilerle savaāmaya and içtikleri
halde, kendilerine savaā izni verilmemesinin sebebi olarak, Mekke’de ÿslâmiyeti
benimsediklerini henüz aç‘þa vurmam‘ā olan mü’minlerin bulunuāu gösterilir.
Hz. Peygamber’in Mescid-i Harâm’a gireceklerine dair gördüþü rüyan‘n gerçek
olduþunu Allah’‘n doþrulad‘þ‘ bildirilir. Nihayet üç āey, yani Mekke’ye girmek,
güvenlik ve Kâbe ziyaretini yerine getirmek teminat alt‘na al‘n‘r: “ÿnāallah, siz güven içinde, baālar‘n‘z‘ t‘raā etmiā ve saçlar‘n‘z‘ k‘saltm‘ā olarak korkmadan Mescid-i
Harâm’a gireceksiniz...”141
Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘ ÿslâm tarihinde önemli bir dönüm noktas‘d‘r.
Antlaāma, ilk bak‘āta Müslümanlar‘n aleyhine görünmesine raþmen, lehlerinde
140. ÿbn
Seyyidinnâs, II, 172.
seferi, R‘dvan bîat‘ ve Hudeybiye bar‘ā‘n‘n Kur’an-‘ Kerim’e yans‘mas‘ için bkz. Vâk‘dî.
II, 618-624; ÿbn Hiāâm, II, 320-322; Emin Iā‘k, “Feth Sûresi”, DÿA, XII, 456-457; Ömer Özsoyÿlhami Güler, s. 679-680.
141. Umre
202
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 202
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
geliāmelere vesile olmuātur. Bu geliāmelerin baā‘nda ÿslâm’‘n h‘zla yay‘lmas‘ gelmektedir. Hudeybiye Bar‘ā‘’ndan bir y‘l önceki Hendek Savaā‘ esnas‘nda Müslümanlar Medine’yi üç bin mücahid ile savunmuālard‘. Fakat, Hudeybiye’den
yirmi iki ay sonra gerçekleāecek olan Mekke’nin Fethi’ne on bin Müslüman
kat‘lacakt‘r. Bundan baāka, Hudeybiye Bar‘ā‘, Hicaz bölgesinin iki önemli yerleāim merkezi olan Hayber’in ve daha sonra Mekke’nin fethine zemin haz‘rlam‘āt‘r.
Ayr‘ca, Müslümanlar‘n Kureyā müārikleri taraf‘ndan resmen tan‘nmas‘n‘ saþlam‘āt‘r.
Nitekim müārikler, o zamana kadar tan‘mad‘klar‘ Müslümanlar‘ bu antlaāma ile
siyâsî bir güç olarak kabul etmiālerdir. Bu durum diþer müārik Arap kabilelerinin korkuya kap‘lmalar‘n‘ saþlam‘āt‘r. Nitekim daha önce Müslümanlarla irtibat
kurmak istemelerine raþmen Kureyā’ten çekinen baz‘ Arap kabileleri bundan böyle
Hz. Peygamber’le rahatça görüāme ve ÿslâm hakk‘nda bilgi sahibi olma imkân‘na
kavuāmuālard‘r. Hatta bir k‘sm‘ ÿslâm’‘ kabul etmiātir. Hz. Peygamber, bar‘ā ortam‘ndan yararlanarak komāu ülkelerin devlet baākanlar‘na ÿslâm’a davet mektuplar‘
göndermiātir. Öte yandan Hudeybiye Bar‘ā‘, Hayber Yahudilerini kuvvetli müttefikleri
olan Mekke müāriklerinden ay‘rm‘āt‘r. Çünkü bu antlaāmadan sonra, eskiden birbirlerine müttefik gözü ile bakan Hayber Yahudileri, Kureyā, Gatafân ve Fezâre
gibi kabileler aras‘ndaki iābirliþi bozulmuātur. Peygamberimiz, antlaāma sayesinde Kureyā’in arkadan vurma ihtimali ortadan kalkt‘þ‘ için, Hudeybiye’den
döndükten sonra Hayber üzerine yürümüātür. Dolay‘s‘yla bu antlaāma, Hz.
Peygamber’in diplomatik aç‘dan büyük bir baāar‘s‘d‘r. Bütün bunlara ek olarak
Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘’ndan sonraki ortamda ÿslâmiyet h‘zla yay‘lm‘āt‘r.
Öyle ki, antlaāman‘n ard‘ndan gelen iki y‘l zarf‘nda ÿslâm’a girenlerin say‘s‘, o
zamana kadar Müslüman olanlardan daha fazlad‘r.142
k- Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘ ÿle Mekke’nin Fethi Aras‘nda
Müāriklerle ÿliākilerde Geliāmeler
Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘ ile Mekke’nin Fethi aras‘nda geçen iki y‘la yak‘n
bir zaman zarf‘nda Hz. Peygamber taraf‘ndan Kureyā d‘ā‘ndaki müārik Arap
kabilelerine karā‘ seriyyeler sevkedilmiātir. Bu seriyyeler, müāriklerle iliākilerde
önemli yer tutmaktad‘r.
Peygamberimiz Ömer b. Hattab komutas‘nda otuz kiāilik bir birliþi hicretin
7. y‘l‘ āaban ay‘nda Türebe’ye, Hevâzin kabilesi üzerine sevketmiātir. Yine ayn‘
ay içinde Hz. Ebû Bekir baākanl‘þ‘nda bir birliþi Necid’de oturan Benî Kilâb
üzerine göndermiātir. Bu arada sevkedilen diþer baz‘ seriyyeler āunlard‘r: Ayn‘
y‘l‘n āaban ay‘nda Beāîr b. Sa’d idaresinde Mürre kabilesine gönderilen otuz kiII, 638; Umre seferi, r‘dvan bîat‘ ve Hudeybiye antlaāmas‘ için ayr‘ca bk. ÿbn Sa’d, II,
95-105; Belâzürî, I, 349-352; Taberî, II, 620-638; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 191-196; Hamidullah, “Hudeybiye Antlaāmas‘”, DÿA, XVIII, 297-299.
142. Taberî,
203
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 203
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
āilik birlik. Bu birlik sald‘r‘ya uþram‘ā, içlerinde Beāîr b. Sa’d’‘n da bulunduþu
az say‘da kimse saþ olarak kurtulabilmiātir. Ayn‘ y‘l‘n āevval ay‘nda yine Beāîr
b. Sa’d, Medine’ye bask‘n düzenlemek isteyen Gatafân kabilesine karā‘ üç yüz
kiāilik bir birlikle baāar‘l‘ bir sefer gerçekleātirmiātir. Yine ayn‘ y‘l‘n ramazan
ay‘nda Gâlib b. Abdullah yüz otuz kiāinin baā‘nda Meyfaa’ya, Benî Uvâl ve Benî
Abd b. Sa’lebe’ye karā‘ gönderilmiātir.
Hicretin alt‘nc‘ y‘l‘nda (628) müāriklerin engel olmas‘ üzerine gerçekleātirilemeyen umre, yedinci y‘l‘nda (629) yap‘lm‘āt‘r. Bu umre ( ), Mekke müārikleriyle iliākilerde önemli bir yere sahiptir. Hz. Peygamber, Hudeybiye Bar‘ā
Antlaāmas‘’n‘n üzerinden bir y‘l geçtikten sonra, antlaāma āartlar‘yla Müslümanlara tan‘nan hakka dayanarak, içlerinde geçen y‘l umre yapamayanlar‘n da bulunduþu iki bin sahâbî ile birlikte bir y‘l önce Kureyā’in engel olmas‘ yüzünden
gerçekleātirilemeyen umreyi yerine getirmek maksad‘yla Mekke’ye hareket etti.
Zülhuleyfe’ye vard‘þ‘nda ihrama girdi. Buradan Muhammed b. Mesleme’yi yüz
atl‘ ile öncü olarak gönderdi. Tedbir olarak ok, yay, miþfer, m‘zrak ve kalkan
gibi silahlar‘ da alarak Beāîr b. Sa’d idaresinde bunlar‘ da önden gönderdi. Fakat
silahlar‘ Mekke’nin içine sokmay‘p āehrin d‘ā‘nda b‘rakarak baā‘na iki yüz kiāilik bir nöbetçi birliþi b‘rakt‘. Mekkeliler Müslümanlar‘ tavaf yaparken görmeye
tahammül edemediklerinden āehri üç günlüþüne boāaltt‘lar. Bununla beraber
Mescid-i Harâm’a yak‘n mekanlardan Müslümanlar‘ seyredenler de oldu. Müslümanlar üç gün boyunca Kâbe’yi tavaf ettiler, Safâ ve Merve aras‘nda sa’y yapt‘lar; kurbanlar‘n‘ kestiler. Mekke sokaklar‘nda gezdiler, eski evlerini gördüler.
Doþup büyüdükleri, fakat zorunlu olarak yedi y‘ld‘r ayr‘ kald‘klar‘ āehirlerinde
hasret giderdiler. Peygamberimiz, umre ibadetini yerine getirenlerden bir birlik
oluāturarak Batn-‘ Ye’cec’de bulunan silahlar‘n baā‘na gönderdi. Bu suretle silahlar‘ bekleyen nöbetçilerin de Kâbe’yi ziyaret etmelerini saþlad‘. Müslümanlar
ziyaretin dördüncü günü sabah‘ Fetih Sûresi’nin 27. ayetinde aç‘kland‘þ‘ gibi
va’dini yerine getirdiþinden dolay‘ Allah Teâlâ’ya āükrederek gönül huzuru içinde Medine’ye hareket ettiler. Bu âyet-i kerîmede Allah Teâlâ, Resûlü’nün rüyas‘n‘
doþru ç‘karacaþ‘n‘ ve Müslümanlar‘n Mescid-i Harâm’a emîn bir āekilde gireceklerini
beyan etmektedir. Peygamberimiz isteseydi Mekke’yi terketmez ve buray‘ rahatl‘kla hakimiyeti alt‘na alabilirdi. Fakat onun politikas‘nda bar‘ā antlaāmas‘n‘
bozmaya ve vefas‘zl‘þa yer yoktu. Peygamberimiz bu sefer esnas‘nda amcas‘
Abbas’‘n bald‘z‘ Meymûne ile evlendi. Bunun üzerine Mekkelilerden baz‘lar‘
“Demek ki Muhammed hemāehrilerine hâlâ dostluk ve iyi duygular besliyor” āeklinde
yorumlar yapt‘lar.143
Umretü’l-Kazâ’dan döndükten sonra Hz. Peygamber, ÿbn Ebi’l-Avcâ esSülemî’yi elli kiāilik bir birlikte ÿslâm’a davet amac‘yla Süleym kabilesine gön143. ÿbn
Sa’d, II, 120-123.
204
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 204
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
derdi. Fakat Süleymliler Müslümanlar‘n aras‘nda bulunan bir casus vas‘tas‘yla
onlar‘n geliāini önceden haber alarak haz‘rl‘k yapt‘lar. ÿslâm’‘ kabule yanaāmad‘klar‘ gibi Müslümanlara sald‘rd‘lar. Bu sald‘r‘dan birlik baākan‘ yaral‘ olarak
kurtuldu; diþerleri āehit edildiler.
Hudeybiye Bar‘ā‘’n‘n üzerinden bir y‘l‘ aāk‘n bir süre geçtikten sonra 8. hicrî
y‘l‘n Safer ay‘nda Kureyā’in ünlülerinden Halid b. Velid, Amr b. Âs ve Osman b.
Talha Medine’ye gelerek Müslüman oldular.
Hz. Peygamber hicretin 8. y‘l‘nda ve Mekke’nin Fethi’nden önce müārik
Arap kabileleri üzerine baz‘ seriyyeler sevketti. Safer ay‘nda Kinâne’nin bir kolu
olan Beni’l-Mülevvah’a karā‘ Kedîd mevkiine Gâlib b. Abdullah idaresinde bir seriyye gönderdi. Ayn‘ s‘ralarda alt‘ ay önce Beāîr b. Sa’d’‘n arkadaālar‘n‘ öldüren
Mürre kabilesini cezaland‘rmak üzere iki yüz kiāilik bir birlik haz‘rlayarak baālar‘na Zübeyr b. Avvam’‘ tayin etmiāti. Fakat tam bu s‘rada Kedîd’den Medine’ye
dönen Gâlib b. Abdullah’‘ Zübeyr b. Avvam’‘n yerine tayin ederek seriyyeyi
onun komutas‘nda sevketti. Bundan bir ay kadar sonra rebîülevvel ay‘nda Āücâ’
b. Vehb’i yirmi dört kiāilik bir birliþin baā‘nda Siyy mevkiine, Hevâzin’in Benî
Âmir kolu üzerine gönderdi.
Peygamberimiz Beliy ve Kudâa kabilelerinin Medine’ye sald‘racaklar‘na dair
bir haber al‘nca, 8. hicrî y‘l‘n cemâziyelâhir ay‘nda Amr b. Âs komutas‘nda
300 kiāilik bir birliþi Zâtüsselâsil’e gönderdi. Ona, yol üzerinde uþrayacaþ‘ Beliy,
Uzre ve Belkayn kabilelerinden yard‘m istemesini emretti. Amr’‘n babaannesi
Beliy kabilesindendi. Bu durum, bu yolculukta Amr için bir avantaj teākil ediyordu. Hedefe yaklaāan Amr, kalabal‘k bir düāmanla karā‘laāacaþ‘n‘ anlay‘nca
Hz. Peygamber’den yard‘m istedi. Peygamberimiz bunun üzerine Ebû Ubeyde
b. Cerrâh komutas‘nda içlerinde Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in de bulunduþu
ikiyüz kiāilik bir kuvveti destek olarak gönderdi. Müārikler beā yüz kiāilik ÿslâm
birliþinin kendilerine doþru geldiþini duyunca daþ‘ld‘lar. Böylece tertiplenen
askerî sefer de amac‘na ulaām‘ā oldu. Bu sefer esnas‘nda Amr b. Âs, hava soþuk
olduþu için ateā yakmak isteyenlere, güvenlik gerekçesiyle müsade etmedi. Dönüā esnas‘nda, cünüp olan Amr hava soþuk olduþu için hastalanmaktan korkarak, gusül abdesti almaks‘z‘n abdest ald‘ ve teyemmüm ederek cemaate namaz
k‘ld‘rd‘. Amr’‘n her iki uygulamas‘ da sahâbe aras‘nda eleātiri konusu oldu. Amr
Medine’ye döndükten sonra durumu Hz. Peygamber’e anlatt‘. Peygamberimiz
güldü ve bir āey söylemedi.144
Hz. Peygamber Ebû Ubeyde b. Cerrâh’‘ sekizinci y‘l‘n Receb ay‘nda Cüheyne
kabilesi üzerine üç yüz kiāiyle birlikte Sîfülbahr’e K‘z‘ldeniz sahiline gönderdi. Birlik herhangi bir tuzaþa düāmeden, çarp‘āma olmadan geri döndü. Yine
144. Vâk‘dî,
II, 769-774; ÿbn Hanbel, IV, 203-204.
205
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 205
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
sekizinci y‘l‘n Āaban ay‘nda Ebû Katâde’yi on beā kiāilik bir birliþin baā‘nda
Necid’de, Had‘ra’da Muhârib kabilesinin yurdunda oturan Gatafân üzerine gönderdi.
l- Mekke’nin Fethi (8/630)
Hz. ÿbrahim zaman‘ndan beri tevhid inanc‘n‘n merkezi olan Kâbe’yi putlardan temizlemek Hz. Peygamber’in en baāta gelen hedeflerinden biriydi.
Hudeybiye Bar‘ā Antlaāmas‘ Müslümanlar‘n Mekke müārikleriyle bar‘ā içinde
yaāamas‘n‘ saþlam‘ā olsa dahi, Kâbe hâlâ putperestliþin merkezi olma özelliþini koruyordu. Üstelik müārikler biraz sonra anlatacaþ‘m‘z gibi Hudeybiye
Antlaāmas‘’n‘ da ihlal etmiālerdi.
Hz. Peygamber’in Mekke’nin Fethi’ne karar vermesinin ve bu karar‘ gerçekleātirmesinin as‘l nedeni, on y‘ll‘k bir süre için imzalanan Hudeybiye Bar‘ā
Antlaāmas‘’n‘n, üzerinden henüz iki y‘l geçmeden müārikler taraf‘ndan bozulmuā
olmas‘d‘r. Olay āu āekilde gerçekleāmiātir: Hudeybiye Antlaāmas‘ gereþi Müslümanlarla birlik kuran Huzâa kabilesi ile, müāriklerle birlik kuran Bekir kabilesi
aras‘nda eskiden beri düāmanl‘k mevcuttu. Hicretin sekizinci y‘l‘ āaban ay‘nda
Bekir kabilesinden bir grup, bir gece vakti ans‘z‘n Huzâal‘lara bask‘n yaparak
yirmi üç kiāiyi öldürdü. Bu bask‘n s‘ras‘nda Kureyā müārikleri Bekir kabilesine
silah, binek ve su yard‘m‘ yapt‘lar. Hatta Safvân b. Ümeyye, ÿkrime b. Ebû Cehil
ve Süheyl b. Amr gibi baz‘ Kureyāliler gizlice, yüzlerini örterek bask‘na bizzat
iātirak ettiler.
Hz. Peygamber’in müttefiki olan Huzâa kabilesinden Amr b. Sâlim, bir süvari
birliþi ile Medine’ye gelerek durumu bir āiirle anlatt‘. Peygamberimiz onlar‘n gönüllerini ald‘ ve yard‘m edeceþine söz vererek yurtlar‘na gönderdi. Kureyālilere
de bir mektup yazarak, ya Bekir kabilesiyle olan ittifaklar‘n‘ bozmalar‘n‘, ya da
öldürülen Huzâal‘lar‘n diyetlerini ödemelerini istedi. Eþer bunlardan birini yerine getirmeyecek olurlarsa kendileriyle savaāacaklar‘n‘ bildirdi. Kureyā müārikleri
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in tekliflerinden ilk ikisini reddedip elçiye olumsuz cevap vererek geri gönderdiler. Ancak daha sonra buna piāman oldular; antlaāmay‘ yenilemek için Ebû Süfyan’‘ Medine’ye gönderdiler.145 Bu amaçla Medine’ye
gelen Ebû Süfyan, Hudeybiye Antlaāmas‘’n‘n akdi esnas‘nda bulunamad‘þ‘n‘
gerekçe göstererek, birtak‘m giriāimlerde bulundu; antlaāmay‘ yenilemeyi ve
süresini uzatmay‘ teklif etti. Peygamberimiz kendilerinin Hudeybiye’de yap‘lan
antlaāma ve müddet üzerinde durduklar‘n‘, onu bozmad‘klar‘n‘ ve deþiātirmediklerini belirterek olay‘ bilmiyormuā gibi davrand‘ ve “Yoksa siz bir olay ç‘kar‘p
onu bozdunuz mu?” diye sordu. Ebû Süfyan “Hay‘r” diye cevap verdi ve olup
bitenleri inkar etti. Peygamberimiz, Ebû Süfyan’‘n teklifine olumlu cevap ver145. Vâk‘dî,
II, 786-787.
206
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 206
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
medi. Hz. Peygamber’in ailesinden ve diþer sahâbîlerden baz‘lar‘na da baāvuran
ve onlardan da yüz bulamayan Ebû Süfyan, sonuçta istediþini elde edemeden
Mekke’ye döndü.
Ebû Süfyan Medine’den ayr‘ld‘ktan sonra Hz. Peygamber Mekke’yi fethe karar verdi ve gizlice haz‘rl‘þa baālad‘. Öyle ki, seferin nereye yap‘lacaþ‘n‘ baālang‘çta han‘m‘ Âiāe’ye bile aç‘klamad‘. Daha sonra hedefini Hz. Ebû Bekir’e bildirdi; fakat gizli tutmas‘n‘ istedi. Medine çevresindeki kabilelere haber göndererek
Ramazan ay‘n‘n baālar‘nda Medine’de toplanmalar‘n‘ istedi.
Hz. Peygamber Mekke’yi kan dökmeden fethedebilmek için haz‘rl‘klar‘n‘
gizli bir āekilde yürütmüātür. Müārikler Müslümanlar‘n Mekke’nin Fethi maksad‘yla sefere ç‘kt‘þ‘n‘ bilselerdi, gerekli önlemleri al‘rlar, āehri savunmak için
ellerinden geleni yaparlard‘. Sonunda çok say‘da can kayb‘na sebep olan bir
savaā cereyan edebilirdi. Oysa Hz. Peygamber mukaddes belde Mekke’yi kan
dökmeden fethetmek istiyordu. Bundan dolay‘ Mekke üzerine yürüdüþünü gizli
tutmuā ve amac‘na da ulaām‘āt‘r.
Peygamberimiz Kureyā müāriklerine haber s‘zmas‘n‘ önlemek amac‘yla Mekke’ye giden yollar‘ tuttu. Bu iāle görevlendirdiþi kimselerin baā‘na Hz.
Ömer’i tayin etti. Hât‘b b. Ebû Beltea adl‘ sahâbî, Medine’deki sefer haz‘rl‘klar‘n‘ bir mektupla Kureyā eārâf‘na bildirmeye teāebbüs etti. Bütün kaynaklar‘n
ittifakla bildirdiþine göre Peygamberimiz Cebrâil’in haber vermesiyle durumdan
haberdar oldu. Hât‘b’‘n mektubu götürmek için ücretle kiralad‘þ‘ kad‘n, Hz.
Peygamber’in görevlendirdiþi Hz. Ali ve arkadaālar‘ taraf‘ndan yolda yakaland‘.
Sorguya çekilen Hât‘b, suçunu itiraf etti ve bu iāi Mekke’de bulunan ailesini
korumalar‘ için Kureyālileri memnun etmek amac‘yla yapt‘þ‘n‘ söyledi. Peygamberimiz onun özrünü kabul etti; sonunda Bedir mücahitleri aras‘nda bulunduþu
için affetti. Bu olay üzerine āu âyet-i kerîme nâzil oldu: “Ey iman edenler! Eþer
benim yolumda savaāmak ve r‘zam‘ kazanmak için ç‘km‘āsan‘z, benim de düāman‘m,
sizin de düāman‘n‘z olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onlar‘ dost
edinmeyin. Oysa onlar size gelen gerçeþi inkâr etmiālerdir. Rabbiniz Allah’a inand‘þ‘n‘zdan dolay‘ Peygamber’i de sizi de yurdunuzdan ç‘kar‘yorlar. Ben, sizin saklad‘þ‘n‘z‘ da aç‘þa vurduþunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim onlar‘ dost edinirse doþru
yoldan sapm‘ā olur”.146 Bu âyet-i kerime ile bütün Müslümanlar uyar‘lm‘ālard‘r.
Peygamberimiz 10 ramazan 8/1 Ocak 630’da muhâcirler, ensar ve çevreden
toplanan kabilelerle Medine’den hareket etti. Baz‘ kabileler de yolda orduya
kat‘ld‘lar.147 Peygamberimiz Zübeyr b. Avvam’‘ iki yüz kiāiyle ileri gönderdi. Ramazan ay‘ olduþu için isteyenlerin oruçlar‘n‘ bozabileceþini ilan ettirdi. Kendisi
de Usfân ile Emec aras‘nda bulunan Kedîd’de orucunu bozdu.
146. Mümtehine
147. Makrîzî,
Sûresi 1
s. 363-364.
207
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 207
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ÿslâm ordusunun gözcü birlikleri, yolda Hz. Peygamber’in faaliyetlerini izlemek üzere Hevâzin kabilesinin görevlendirdiþi bir casusu yakalayarak onun
huzuruna getirdiler. Sorguya çekilen casus, Hevâzin kabilesinin baz‘ Arap kabilelerini de yan‘na alarak Müslümanlara karā‘ savaā haz‘rl‘klar‘na baālad‘þ‘n‘ tüm
ayr‘nt‘lar‘yla haber verdi. Peygamberimizin emriyle Halid b. Velid taraf‘ndan
tutuklanan casus, ordu Merruzzahran’da konaklad‘þ‘ esnada kaçt‘; fakat Halid taraf‘ndan tekrar yakaland‘. Halid durumu Peygamberimize bildirdi. O da
Mekke’ye girinceye kadar onun tutukluluk halinin devam‘n‘ istedi. Casus Mekke fethedildikten sonra Peygamberimizin ÿslâm’a daveti üzerine Müslüman oldu,
ÿslâm ordusuyla birlikte Huneyn Savaā‘’na kat‘ld‘ ve Evtas Savaā‘’nda öldü.148
Mekke’nin Fethi’ne giderken ordunun konaklad‘þ‘
Merru’z-Zahrân’dan bir görüntü
Müslümanlar yats‘ vakti Mekke yak‘nlar‘nda Merruzzahrân’da konaklad‘lar.
Peygamberimiz burada ÿslâm ordusunun gücünü göstermek maksad‘yla gece
vakti asker say‘s‘nca, yani on bin ateā yakt‘rd‘. Bunu gören ve gelenlerin kim
olduþunu bilemeyen Mekke müārikleri telaāa kap‘larak liderleri Ebû Süfyan’‘
iki arkadaā‘yla birlikte durumu öþrenmek ve āayet Hz. Muhammed (s.a.s.)’le
karā‘laā‘rsa eman almak amac‘yla gönderdiler. Ancak Ebû Süfyan ve arkadaālar‘ ÿslâm ordusunun gözcü birlikleri taraf‘ndan yakalanarak Hz. Peygamber’in
huzuruna götürüldüler. Mekke lideri Ebû Süfyan uzun tereddütlerden sonra
Müslüman oldu.
148. Vâk‘dî,
II, 805-806.
208
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 208
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Mekke’nin Fethi’ne giderken ordunun konaklad‘þ‘
Merru’z-Zahrân’dan bir baāka görüntü
Merru’z-Zahrân’dan hareket ÿslâm ordusunun geçtiþi dar boþaz‘n
Mekke yönünden görünüāü
209
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 209
17.04.2012 16:04:13
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
210
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 210
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
ÿslâm ordusu dört koldan āehre girdi. Hz. Peygamber’in kumanda ettiþi birliþin d‘ā‘ndaki birliklerin baā‘nda Halid b. Velid, Zübeyr b. Avvam ve Kays b.
Sa’d bulunuyordu. Peygamberimiz mecbur kal‘nmad‘kça kan dökülmemesini
emretti. ÿslâm ordusu herhangi bir ciddî mukavemetle karā‘laāmadan āehre girdi. Peygamberimiz “Bugün Kâbe’de savaā‘n helal olacaþ‘ gündür” āeklinde sözler
sarfeden komutan Sa’d b. Ubâde’yi azlederek elinden sancaþ‘ ald‘ ve oþlu Kays
b. Sa’d’a verdi. Sa’d’‘n “Bugün savaā günüdür” sözüne karā‘l‘k “Bugün merhamet
günüdür” dedi.149
ÿslâm ordusu, güneyden āehre giren Halid b. Velid’in komuta ettiþi birlik hariç, mukavemetle karā‘laāmad‘. Peygamberimiz muhâcirlerin baā‘nda Mekke’yi
kan dökmeden fethetmenin verdiþi huzur içinde ilerlerken, āehrin alt taraf‘nda
k‘l‘çlar‘n parlad‘þ‘n‘ görünce çok üzüldü. Halid b. Velid’e haber göndererek
çarp‘āmaya son vermesini emretti. Halid daha sonra sorguya çekildiþinde, çarp‘āmay‘ müāriklerin baālatt‘þ‘n‘ bildirdi. Hz. Peygamber, Mekke’de evlerinin kap‘s‘n‘ kapatanlar‘n, silahlar‘n‘ b‘rakanlar‘n, Mescid-i Harâm’a ve Ebû Süfyan’‘n
evine girenlerin emniyette olduþunu duyurdu. Yaral‘lar‘n, arkas‘n‘ dönüp kaçanlar‘n ve esirlerin öldürülmemelerini emretti. Bunun üzerine Mekkeliler evlerine kapan‘p silahlar‘n‘ sokaklara att‘lar. Peygamberimiz Zî Tuvâ mevkiinde
durunca insanlar onun etraf‘nda topland‘lar. O, Allah’‘n kendisine Mekke’nin
Fethi’ni nasip etmesinden, Müslümanlar‘n say‘s‘n‘n çokluþundan ve Allah’a
olan tevazuundan dolay‘ devesinin üzerinde eþiliyor, “Hayat ancak ahiret hayat‘d‘r” diyordu. Mekke’ye girince Kâbe’yi tavaf etti; çevresindeki putlar‘ k‘rd‘rd‘.
Kâbe’nin bak‘m‘n‘ yürüten, anahtar‘n‘ muhafaza eden Abdüddâr ailesinden Osman b. Talha’ya haber gönderip Kâbe’nin anahtar‘n‘ getirterek içeri girdi ve iki
rekat namaz k‘ld‘.
Öþle vakti gelince Hz. Peygamber, Bilâl-i Habeāî’ye Kâbe’nin dam‘nda ezan
okuttu. Namaz‘ k‘ld‘rd‘ktan sonra halka hitabede bulundu. “Ne dersiniz? Āimdi
size ne yapacaþ‘m‘z‘ san‘yorsunuz?” diye sordu. “ÿyilik umuyoruz, sen asîl bir kardeā ve asîl bir kardeā oþlusun” cevab‘n‘ verdiler. Bunun üzerine “Ben size kardeāim
Yusuf’un dediþini diyorum: Bugün sizi k‘namak yok. Allah sizi affetsin. O merhametlilerin en merhametlisidir”150 dedi. Konuāmas‘nda tevhid, Allah’‘n varl‘þ‘ ve birliþi
üzerinde durdu. O’nun eāi ve ortaþ‘ bulunmad‘þ‘n‘, va’dini yerine getirdiþini,
kuluna (kendisine) yard‘m ettiþini, düāmanlar‘ bozguna uþratt‘þ‘n‘ bildirdi. Cahiliye dönemine ait faizin, kan ve mal davalar‘n‘n kald‘r‘ld‘þ‘n‘, sidâne ve sikâye
d‘ā‘ndaki kurumlar‘n laþvedildiþini duyurdu. Diyet ödenmesi gereken öldürme
olaylar‘, vârise vasiyet yap‘lamayacaþ‘, kad‘n‘n halas‘n‘n ve teyzesinin üzerine
149. ÿbn
Seyyidinnâs, II, 232.
Sûresi 92.
150. Yûsuf
211
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 211
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
nikahlanamayacaþ‘, deþiā tokuā yoluyla mehirsiz evlenmenin olmayacaþ‘ gibi
baz‘ hukûkî meselere aç‘kl‘k getirdi. Câhiliye dönemi kibirlenmelerinin ve atalarla övünmenin kald‘r‘ld‘þ‘n‘ duyurdu. Bütün insanlar‘n Âdem’in nesli olduþunu ve onun da topraktan yarat‘ld‘þ‘n‘ söyledi. “Allah kat‘nda en iyiniz, en fazla
takva sahibi olan‘n‘zd‘r” dedi. Mekke’nin Allah taraf‘ndan haram ve dokunulmaz
bölge k‘l‘nd‘þ‘n‘ hat‘rlatt‘ ve bu yasaþ‘n kendisi taraf‘ndan pekiātirildiþini bildirdi. Mü’minlerin kardeā olduþunu söyledi. Kâbe’nin anahtar‘n‘ tekrar Osman
b. Talha’ya ve sikaye görevini de eski sahibi amcas‘ Hz. Abbas’a verdi. Temîm b.
Esed el-Huzâî’yi Harem hudutlar‘n‘n taālar‘n‘ yenilemekle görevlendirdi.
Bu arada Eslem kabilesinden H‘râā b. Ümeyye adl‘ kiāi, eski bir kan davas‘
yüzünden Hüzeyl kabilesinden ve ÿslâm’‘ kabul etmemiā olan Cüneydib b. Edla’‘
öldürdü. Peygamberimiz H‘râā b. Ümeyye’yi k‘nad‘ ve maktulün diyetini ödetti.
Bu vesile ile, gördüþü lüzum üzerine fethin ikinci gününde öþle namaz‘ndan
sonra halka hitap ederek Mekke’nin Mukaddes bölge oluāuyla ilgili hükmü tekrar hat‘rlatt‘.151 Mekke’nin fethinden sonra hicretin kalkt‘þ‘n‘ ilan etti.152 Saîd b.
Saîd’i Mekke çarā‘s‘n‘ kontrol için görevlendirdi. Safâ Tepesi’nde halk‘n bîat‘n‘
kabul etti. Kendisi için Hacûn mevkiinde deriden bir çad‘r kurulmuātu. Her
namaz vakti buradan Mescid-i Harâm’a geliyordu.
Hz. Peygamber Mekke’de genel af ilan etti. Ancak on biri erkek, alt‘s‘ kad‘n olmak üzere on yedi kiāiyi genel af d‘ā‘nda tuttu. Bunlar‘n katlinin serbest
b‘rak‘lmas‘ da kiāisel kin ve düāmanl‘k yüzünden deþildi. Bunlar çok büyük
suç iālemiālerdi. Mesela Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh, önce Müslüman olmuā,
Medine’ye hicret etmiā ve hatta vahiy katipleri aras‘nda yer alm‘āt‘. Bir müddet
sonra ÿslâm’dan ç‘k‘p Mekke müāriklerinin yan‘na dönmüā, kâtipliþi s‘ras‘nda vahyi kendi arzusuna göre tahrif ettiþini söyleyerek müāriklerin ÿslâmiyet
aleyhindeki çal‘āmalar‘n‘ desteklemiāti. Ebû Süfyan’‘n kar‘s‘ Hind de, Uhud’da
āehit edilen Hz. Hamza’n‘n ciþerini çiþnemiāti. Bununla beraber bu ikisi ve daha
baākalar‘ affedildi. Öldürülmesi serbest b‘rak‘lanlardan sadece alt‘ kiāi Mekke’ye
girildiþi gün katledildi. Süheyl b. Amr, Safvân b. Ümeyye ve ÿkrime b. Ebû Cehil
gibi müāriklerin ileri gelenlerine emân verildi. Hz. Peygamber Mekkelilerden
kimlerin kendisine ve sahâbîlerine iākence yapt‘þ‘n‘, kimlerin kendisini öldürmek üzere süikast tertiplediþini ve kimlerin Bedir, Uhud ve Hendek gibi savaālara iātirak ettiþini ve bütün bedevîleri toplayarak kendisini ve ÿslâm’‘ ortadan
kald‘rmak istediþini çok iyi biliyordu. Bunlar Mekke’nin Fethi’yle birlikte onun
eline düāmüālerdi. ÿsteseydi hepsini k‘l‘çtan geçirebilirdi. Onun bir tek sözü ve
hatta iāareti bile bunu gerçekleātirmeye yeterdi. Fakat o böyle yapmad‘. Çünkü
151. Vâk‘dî,
152. ÿbn
I, 844-845.
Sa’d, II, 142.
212
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 212
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Hz. Peygamber, prensib olarak her zaman düāman‘ kazanmay‘, imha etmeye tercih ederdi. Onun bütün bu davran‘ālar‘, insanlar‘n kalbinin nas‘l kazan‘lacaþ‘n‘
gösteren ve hoāgörü anlay‘ā‘n‘ ortaya koyan hususlard‘r.
Kâbe ve çevresinde bulunan putlar Hz. Peygamber’in emriyle k‘r‘ld‘; bir k‘sm‘ ateāe verildi. Yap‘lan bir ilanla herkesin evinde bulunan putu imha etmesi istendi. Peygamberimiz Ramazan ay‘ içinde çevredeki putlar‘ k‘rmak için birlikler
sevketti; Halid b. Velid’i Uzzâ, Sa’d b. Zeyd el-Eāhelî’yi Menât, Amr b. As’‘ Süvâ’
adl‘ putlar‘ k‘rmak için görevlendirdi. Put al‘m sat‘m‘n‘, āarap, domuz eti ve ölü
hayvan eti bedelini yemeyi ve kâhine ücret vermeyi yasaklad‘.153
Mekke’nin Fethi, Hz. Peygamber’in yeni Müslüman olanlarla ilgili uygulamalar‘ aç‘s‘ndan özellikle dikkat çeker. Fetihten sonra Mekkeliler sanki maþlup
edilmiā bir millet ve ele geçirilmiā bir bölgenin ahalisi olarak kalmad‘lar. Aksine,
hak ve görevler konusunda zaferi kazananlarla eāit duruma yükseldiler. Kimsenin mal‘na, mülküne, evine arazisine el konulmad‘; bunlar ganimet statüsüne
tabi tutulmad‘.154 Mücahitler yaþma ile deþil, Mekke’yi fethettikleri günün gecesini sabaha kadar tekbir, tehlil ve Kâbe’yi tavafla geçirdiler. Peygamberimiz
Mekke’nin üç zengininden toplam yüz otuz bin dirhem borç alarak ihtiyac‘ olan
sahâbîlere daþ‘tt‘. Daha sonra bu borcu Hevâzin ganimetlerinden ödeyecektir.155
Mekke’de hiçbir asker b‘rakmadan, āehrin idaresini de yeni ÿslâm’‘ kabul etmiā
Attâb b. Esîd adl‘ bir Mekkeliye b‘rakarak Huneyn’e doþru hareket etti.
Burada, Uzzâ’y‘ y‘k‘p Mekke’ye dönen Halid b. Velid’in Cezîme kabilesine
ÿslâm’a davet etmek için gönderilmesiyle, bu sefer esnas‘ ve sonras‘ndaki geliāmelere k‘saca temas etmek yerinde olacakt‘r. Halid b. Velid Uzzâ’y‘ y‘k‘p geri
döndükten sonra Āevval ay‘nda Peygamberimiz onu Cezîme b. Âmir kabilesini ÿslâm’a davet etmek üzere gönderdi. Savaāmak için gönderilmeyen Halid,
muhâcirlerden, ensardan ve Süleym kabilesinden oluāan 350 kiāilik bir birlikle
Cezîme kabilesinin yurdu olan Gumeysâ’ya vard‘. Cezîme kabilesi ÿslâm birliþini
silahl‘ olarak karā‘lad‘lar. Halid onlardan silahlar‘n‘ b‘rakmalar‘n‘ istedi. Onlar
bu emri yerine getirdiler ve “Dinimizi deþiātirdik” anlam‘nda “Sabe’nâ” dediler.
Halid onlar‘n Müslüman olduklar‘na kanaat getirmedi. Vaktiyle ÿslâm düāmanlar‘yla iābirliþi yapt‘klar‘n‘ da hat‘rlayarak kendilerini esir ald‘, askerler aras‘nda
daþ‘tt‘. Ertesi sabah da öldürülmelerini emretti. Bunun üzerine Süleymoþullar‘
ellerindeki otuz kadar esiri öldürdüler. Fakat ensara ve muhâcirlere mensup
askerler Halid’in bu emrini yerine getirmeyerek esirleri serbest b‘rakt‘lar. Olay‘
öþrenince çok üzülen Peygamberimiz, Halid’in bu davran‘ā‘n‘ doþru bulmad‘
153. Vâk‘dî,
II, 864-865.
Sa’d, II, 143.
155. Vâk‘dî, II, 863.
154. ÿbn
213
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 213
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ve onun yapt‘klar‘ndan berî’ olduþunu söyledi. Hz. Ali’yi Cezîme kabilesine
göndererek öldürülenlerin tazminatlar‘n‘ ödetti.156
m- Huneyn - Evtas Savaālar‘ ve Taif Kuāatmas‘ (8/630)
Hz. Peygamber’in Mekke’yi fethetmesi üzerine, Taif çevresinde oturan Hevâzin kabilesi Sakîf kabilesiyle birleāerek Müslümanlarla savaāa haz‘rland‘. Zaten
daha önce de Hz. Peygamber’in Medine’den ç‘kt‘þ‘n‘ duyduklar‘nda onun kendileri üzerine yürüyeceþini sanarak haz‘rl‘k yapmaya baālam‘ālard‘. Bu amaçla
bir casus görevlendirdiklerini biraz önce anlatm‘āt‘k. Bu arada Sakîfliler de kalelerini korumak için manc‘n‘k ve debbâbe yap‘m‘n‘ öþrenmek üzere içlerinden
iki kiāiyi Cüreā’e gönderdi.
Bugün “eā-Āerâi’ Vâdisi” diye bilinen Huneyn, Mekke’nin kuzeydoþusunda ve
Taif’in kuzeybat‘s‘nda yer al‘r. Huneyn Vâdisi’nin içinde yer alan Huneyn suyu,
Harem-i Āerîf’e 36 km. uzakl‘ktad‘r. Hevâzin ordusunun komutan‘ Mâlik b. Avf
otuz yaālar‘nda, gösteriāe düākün, tecrübesiz ve maceraperest bir gençti. Askerlere cesaret vermek ve firar‘ önlemek amac‘yla kabilenin kad‘nlar‘n‘, çocuklar‘n‘
ve hayvanlar‘n‘ da savaā alan‘na getirtmiāti. Dolay‘s‘yla Hevâzinliler bir bak‘ma
ölüm kal‘m savaā‘na haz‘rlanm‘ālard‘. Meāhur āair Düreyd b. S‘mme’yi de çok
yaāl‘ olmas‘na ve gözleri görmemesine raþmen bilgisinden ve tecrübesinden istifade için savaā alan‘na davet etmiālerdi. Düreyd b. S‘mme “Yenilgiye uþram‘ā
bir orduyu ne geri çevirebilir?” diyerek kad‘nlar‘n, çocuklar‘n ve mallar‘n savaā
alan‘na getirilmesine karā‘ ç‘kt‘ysa da bir türlü sözünü dinletemedi.
Diþer taraftan Hz. Peygamber Huneyn vadisinde toplanan müāriklerin üzerine yürümeye karar verdi. On iki bin kiāiden oluāan ÿslâm ordusunun iki bini
yeni Müslüman olmuā Kureyālilerden oluāuyordu. Seksen kadar Kureyāli de
henüz iman etmemiāti. Hz. Peygamber Kureyāli Safvân b. Ümeyye’den emanet
olarak yüz z‘rh ve daha baāka silahlar ald‘.
Hz. Peygamber savaātan önce Abdullah b. Ebû Hadred adl‘ sahâbîyi bilgi
toplamak üzere gizlice karā‘ tarafa gönderdi. Abdullah düāman ordugâh‘nda
birkaç gün kalarak elde ettiþi bilgileri Hz. Peygamber’e getirdi. Bu arada ÿslâm
ordusu aras‘ndan “Bize azl‘þ‘m‘zdan dolay‘ bugün kimse gâlibiyet elde edemez” āeklinde sözler sarfedenler oldu.157
Okçular‘na ve askerlerinin savaā kabiliyetine güvenen Hevâzinliler, Huneyn
Vâdisi’nin kendilerine göre en uygun yerini önceden tutarak ÿslâm ordusuna
pusu kurdular. ÿslâm ordusunun öncü kuvvetleri, düāman‘n āiddetli sald‘r‘s‘
karā‘s‘nda baālang‘çta bozularak geri çekilmek zorunda kald‘. Bu durum tüm
III, 875-884; ÿbn Sa’d, II, 147-148; Abdülkerim Özayd‘n, “Cezîme b. Amir”, DÿA, VII,
508.
157. Vâk‘dî, II, 889-890.
156. Vâk‘dî,
214
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 214
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
orduyu etkiledi; Müslümanlar Hevâzin okçular‘ karā‘s‘nda paniþe kap‘ld‘lar.
Peygamberimiz soþukkanl‘l‘þ‘n‘ koruyarak yerinde sebat etti. Hz. Ebu Bekir,
Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Abbas ve oþullar‘, Üsâme b. Zeyd gibi sahâbîler onun
yan‘ndan ayr‘lmad‘lar. Hz. Peygamber’in gayreti ve Hz. Abbas’‘n gür sesiyle yapt‘þ‘ çaþr‘ üzerine Müslümanlar tekrar toparlanarak düāman‘ bozguna uþratt‘lar.
Bozguna uþrayan Hevâzinliler kad‘nlar‘n‘ ve çocuklar‘n‘ savaā alan‘nda b‘rakarak kaçt‘lar. Kaynaklar‘m‘zda, ÿslâm ordusunun zaferiyle sonuçlanan çarp‘āma
s‘ras‘nda Müslümanlar ile Hevâzin ordusu aras‘na siyah bir kar‘nca bulutunun
indiþi ve bütün vadiyi doldurduþu rivayet edilmektedir.158 Müslümanlar‘n k‘zg‘nl‘þ‘ o derece artm‘āt‘ ki, kad‘nlardan ve çocuklardan da öldürdükleri olmuātu. Bu olay Peygamberimize intikal edince kad‘nlar‘n ve çocuklar‘n öldürülmesini derhal yasaklad‘.159 Bunun üzerine Üseyd b. Hudayr “Yâ Resûlallah! Onlar
müāriklerin çocuklar‘ deþil midir”? āeklinde bir soru sordu. Buna cevap olarak Hz.
Peygamber “Sizin en hay‘rl‘lar‘n‘z da müāriklerin çocuklar‘ deþil midir? Her çocuk
f‘trat üzere doþar. Ana babas‘ onu ya Hristiyanlaāt‘r‘r, ya da Yahudileātirir” buyurdu.160 Huneyn savaā‘nda müārik ordusu yetmiā ölü verirken, Müslümanlardan
da, içlerinde Üsâme b. Zeyd’in anabir kardeāi Eymen b. Ubeyd’in de bulunduþu
dört kiāi āehit düātü. Bozguna uþrayan Hevâzin ordusunun, aralar‘nda komutan
Mâlik b. Avf’‘n da bulunduþu büyük çoþunluþu Taif’e giderken, bir k‘sm‘ da
ÿslâm ordusu ile yeniden savaāmak üzere Evtâs mevkiinde topland‘.
Huneyn’de ÿslam Ordusuna pusu kurulan bölgeye doþru ilerleyen yol
158. ÿbn
Hiāâm, II, 449; Taberî, III, 77.
Hiāâm, II, 458; ÿbn Sa’d, II, 151
160. Vâk‘dî, II, 904-905.
159. ÿbn
215
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 215
17.04.2012 16:04:14
Huneyn Savaā‘’n‘n meydana geldiþi alandan bir görünüā
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Huneyn Savaā‘’nda alt‘ bin
esirin yan‘s‘ra, yirmi dört bin
deve, k‘rk binden fazla koyun
ve bir miktar gümüā Müslümanlar‘n eline ganimet olarak geçti.
Hz. Peygamber ganimetlerin
Mekke’nin 24 km. Kuzeydoþusunda bulunan Ci’râne’ye götürülmesini emretti. Mes’ud b.
Amr el-G‘fârî’yi de bunlar üzerine muhaf‘z tayin etti. Esirler
aras‘nda Hz. Peygamber’in sütkardeāi Āeymâ da bulunuyordu.
Kendisine biraz sert davran‘l‘nca Peygamberimizin sütkardeāi
olduþunu söyledi. Fakat Müslümanlar, onun bu sözüne pek
inanmamakla birlikte kendisini
yine Hz. Peygamber’in huzuruna
götürdüler. Āeymâ “Yâ Muhammed! Ben senin sütkardeāinim”!
dedi. Peygamberimiz bunu
delille ispatlamas‘n‘ isteyince
Āeymâ, omuzunda bulunan ve
çocukken onun ‘s‘rd‘þ‘ yerin
izini gösterdi. Bunun üzerine
olay‘ hat‘rlayan Peygamberimiz,
h‘rkas‘n‘ yere sererek Āeymâ’y‘
üzerine oturttu. ÿsterse yan‘nda
kalabileceþini, āayet arzu ederse
kabilesine dönebileceþini bildirdi. Āeymâ kabilesine dönmeyi
tercih edince Peygamberimiz
baz‘ mallar vererek onu ailesinin
yan‘na gönderdi.
Hz. Peygamber, Ebû Âmir
el-Eā’arî komutas‘nda bir Müslüman birliþini Evtâs’a gönderirken, kendisi de Taif’e doþru
216
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 216
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
hareket etti. Ebû Âmir el-Eā’arî, emrindeki askerlerle Evtâs’a giderek Düreyd
b. S‘mme komutas‘ndaki Hevâzin ordusunu bozguna uþratt‘. Meydana gelen
çarp‘āmada Düreyd öldürüldü. Dizinden bir okla yaralanan ÿslâm komutan‘ Ebû
Âmir el-Eā’arî, öleceþini anlay‘nca yerine yeþeni Ebû Mûsâ el-Eā’arî’yi tayin etti.
ÿslâm birliþi Evtâs’tan zaferle döndüþünde Hz. Peygamber, hem vefat etmiā olan
Ebû Âmir’e, hem de Ebû Mûsâ’ya dua etti.
Kur’an-‘ Kerim’de Huneyn Savaā‘’ndan, aç‘kça, ad‘ zikredilerek bahsedilmektedir. Bu olay‘ tasvir eden âyetlerin mealleri āöyledir: “Allah bir çok yerde
ve Huneyn gününde size yard‘m etti. Çokluþunuz sizi böbürlendirmiāti, ama size bir
yarar saþlamam‘āt‘; yeryüzü bunca geniāliþine karā‘l‘k size dar gelmiāti de arkan‘z‘
dönmüātünüz. Sonra Allah, elçisine ve inananlara güven verdi ve görmediþiniz askerler gönderdi de inkâr edenlere azap etti. ÿāte inkarc‘lar‘n cezas‘ budur. Bundan sonra
da Allah dilediþinin tövbesini kabul eder. Allah çok baþ‘ālay‘c‘ ve merhametlidir.”161
Diþer taraftan Hz. Peygamber, etraf‘ saþlam surlarla çevrili Taif āehrine doþru
hareket ederek buray‘ kuāatt‘. Taifliler surlar‘n‘ tamir etmiāler ve kale içine bol
miktarda, hatta bir y‘l yetecek kadar yiyecek depolam‘ālard‘. ÿslâm ordusu bu
kuāatmada manc‘n‘k kullanarak surlara taā yaþd‘rd‘. Fakat iki metre civar‘nda
kal‘nl‘þa sahip olan kale duvarlar‘ bu darbeler karā‘s‘nda sars‘lmad‘. Müslümanlar kaleye yaklaāabilmek için tahtadan veya deriden yap‘lan bir araç olan
debbâbe kulland‘lar. Bu arac‘n içine girerek düāman oklar‘ndan korunuyorlar ve
bu suretle surlara ilerleyip gedik aç‘yorlard‘. Taifliler debbâbenin üzerine kale
duvarlar‘n‘n üzerinden k‘zg‘n demir atarak onu yakt‘lar. Müslümanlar bu defa
debbâbeyi demirle kaplad‘lar. Taifliler buna da debbâbenin üzerine büyük taālar
atarak karā‘l‘k verdiler. Taif’in k‘sa sürede fethedilemeyeceþi ve Sakîf kabilesinin
durumunun zamana b‘rak‘lmas‘n‘n gerekli olduþu anlaā‘lm‘āt‘. Peygamberimiz
kuāatman‘n üzerinden on beā gün geçtikten sonra Nevfel b. Muaviye ed-Dîlî ile
istiāâre etti. Nevfel b. Muaviye, “Tilki inine girmiātir. Āayet beklersen yakalars‘n,
kuāatmay‘ kald‘r‘rsan sana bir zarar‘ dokunmaz” āeklinde görüā beyan etti. Bu s‘rada Haram Aylar da yaklaām‘āt‘. Müslümanlar Taif kuāatmas‘nda on dört āehit
verdiler. Peygamberimiz kuāatmay‘ kald‘rarak Huneyn ganimetlerinin topland‘þ‘
Ci’râne’ye hareket etti.
Hz. Peygamber Zilkade ay‘n‘n baā‘nda Ci’râne’ye geldi. Burada on üç gün
kalarak Huneyn Savaā‘’nda ele geçirilen esirleri ve diþer ganimetleri taksim etti.
Ganimetlerin beāte biri hazineye ayr‘l‘p geri kalan‘ gaziler aras‘nda paylaāt‘r‘ld‘.
Ganimetlerin taksiminden sonra, içlerinde Hz. Peygamber’in süt amcas‘n‘n da
bulunduþu on dört kiāilik bir Hevâzin heyeti, onun huzuruna gelerek piāmanl‘klar‘n‘ arzettiler; ÿslâmiyeti kabul ettiklerini, süt kardeāinin kendi kabilelerin161. Tevbe
Sûresi 25-27.
217
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 217
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
den olduþunu dile getirdiler ve affedilmelerini istediler. Hz. Peygamber onlara
bu isteklerini cemaatle namaz k‘l‘nd‘ktan sonra orduya hitaben aç‘kça dile getirmelerini söyledi. Onlar da bu tavsiyeyi yerine getirince Hz. Peygamber savaā
esirlerinden veya mallardan birini tercih etmelerini söyledi. Heyet üyelerinin
esirleri tercih etmeleri üzerine Hz. Peygamber kendisinin ve ailesi mensuplar‘n‘n hissesine düāenleri serbest b‘rakt‘þ‘n‘ ilan etti. Hz. Ebû Bekir de
kendi ailesi mensuplar‘n‘n ayn‘ uygulamay‘ yapacaklar‘n‘ söyledi. Diþer muhacirler ve ensar da ayn‘ yolu
izlediler. Ancak öte yandan Temîm
kabilesinin lideri Akra’ b. Hâbis,
Fezâre’nin reisi Uyeyne b. H‘sn ve
Süleym’in reisi Abbas b. Mirdas
bu karara itiraz ettiler. Peygamberimiz bir konuāma yaparak onlar‘
ikna etti. Zeyd b. Sâbit’i ensar, Hz.
Ömer’i muhacirler ve Ebû Rühm
el-G‘fârî’yi Arap kabileleri aras‘nda
dolaāt‘rarak hepsinin muvafakat‘n‘
ald‘rd‘.162 Böylece k‘sa süre sonra
Hevâzin esirlerinin tamam‘ serbest b‘rak‘ld‘ ve ailelerine teslim edildi. Peygamberimiz esirlere M‘s‘r’da imal
Huneyn ganimetlerinin topland‘þ‘
edilmiā ince beyaz elbise (Kubt‘yye)
Ci’râne’den bir görüntü
daþ‘tm‘āt‘.
Ci’râne’de esirlerin d‘ā‘nda kalan ganimet mallar‘n‘n taksiminde, Müellefe-i
Kulûb’a (kalpleri ÿslâm’a ‘s‘nd‘r‘lm‘ā kimselere) ganimetin beāte birinden (humus) pay ayr‘ld‘. Müellefe-i kulûb’un çoþunu yeni fethedilen Mekke’nin eārâf‘
teākil ediyordu. Bunlar aras‘nda Kureyā lideri Ebû Süfyan, oþullar‘ Yezîd ve
ileride halife olacak Muaviye de vard‘. Müellefe-i kulûb Kur’an-‘ Kerim’de ayn‘
zamanda zekât verilecek zümreler aras‘nda da zikredilmektedir.
Peygamberimiz, Huneyn Savaā‘’ndan elde edilen ganimetleri taksim ederken Hevâzin kabilesinin baākan‘ ve komutan‘ Mâlik b. Avf’‘n ev halk‘n‘ ve
mallar‘n‘ daþ‘t‘m d‘ā‘nda tutmuātu. Peygamberimiz onun Taif’te Sakîf kabilesi
aras‘nda bulunduþunu öþrendi. Huneyn Savaā‘’na sebep olan ve henüz düāman saf‘nda, Sakîf kabilesi aras‘nda bulunan Mâlik b. Avf’‘n ne āekilde olursa
162. Vâk‘dî,
III, 952.
218
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 218
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
olsun etkisiz hale getirilmesi gerekiyordu. Hz. Peygamber kendisine gelen Hevâzin heyeti vas‘tas‘yla
ona haber göndererek, āayet yan‘na
gelir ve Müslüman olursa ailesini
ve mal‘n‘ kendisine iade edeceþini
ve buna ek olarak da yüz deve vereceþini bildirdi. Bu haber üzerine
yan‘na gelip Müslüman olan Mâlik
b. Avf’a va’dettiklerini verdi ve onu
kabilesinin ÿslâmiyeti kabul eden
kollar‘ (Sümâle, Selime ve Fehm)
üzerine vali tayin etti. Bu ikram
karā‘s‘nda son derece duygulanan
Mâlik, Müslüman olunca söylediþi
bir āiirde, insanlar aras‘nda Muhammed gibi birisini ne gördüþünü ve
ne de iāittiþini, onun sözünü yerine
getirdiþini ve kendisine bol bol bahāiā verdiþini dile getirdi. Daha sonHuneyn ganimetlerinin topland‘þ‘
ra emri alt‘ndaki kabilelerle birlikte
Ci’râne’den bir baāka görüntü
Sakîf kabilesine karā‘ mücadeleye
baālad‘.163 ÿzlediþi bu politikayla Hz. Peygamber, o tehlikeli, inatç‘, korkusuz
ve yiþit Huneyn cephesi komutan‘n‘ elde etmekle kalm‘yor, ayn‘ zamanda onu
eski müttefiklerine karā‘ harekete geçirmiā oluyordu.
Hz. Peygamber Ci’râne’de ihrama girerek umre yapmak maksad‘yla Mekke’ye
geldi. Umre yap‘p tekrar Ci’râne’ye uþrad‘ktan sonra, sekiz y‘l önce terketmek
zorunda kald‘þ‘ āehri fethetmenin verdiþi huzurla, Medine’ye hareket etti ve 28
Zilkade 8/16 Āubat 630’da buraya ulaāt‘.
n- Müāriklerle ÿliākilerde Son Aāama (9/631)
Görüldüþü üzere Hz. Peygamber yirmi üç y‘ll‘k Peygamberlik döneminde,
baāta kendi kabilesi Kureyā olmak üzere en fazla müāriklerle uþraāmak zorunda
kalm‘āt‘r. Mekke’nin Fethi’nden sonra Kureyā’in ve daha sonra Hevâzin ve Sakîf
gibi Arap Yar‘madas‘’n‘n en kuvvetli kabilelerinin ÿslâm’a dahil olmas‘yla, putperestlik büyük ölçüde etkisiz hale getirilmiātir. Ancak müārikler hâlâ varl‘klar‘n‘
devam ettiriyorlar, hac ve umre için Kâbe’yi ziyarete gelebiliyorlard‘. Çünkü
Kâbe’yi ziyarete gelen kimselere engel olunmayacaþ‘ ve haram aylar esnas‘nda
163. Vâk‘dî,
III, 954-955; ÿbn Hiāâm, II, 491.
219
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 219
17.04.2012 16:04:14
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
kimsenin korku içerisinde bulunmayacaþ‘ āeklinde onunla müārikler aras‘nda
antlaāma vard‘. Bu süresiz ve genel antlaāmalar‘n yan‘nda özel ve süreli antlaāmalar da bulunuyordu. Sözgelimi Hz. Peygamber, hicretin birinci y‘l‘ndan
itibaren Medine’ye komāu müārik kabilelerin olumsuz tav‘rlar‘na engel olmak ve
onlarla dostane iliākiler kurmak gibi çeāitli sebep ve amaçlarla Damre, Müdlic,
G‘fâr, Eāca’ ve Cüheyne gibi Arap kabileleri ile antlaāmalar yapm‘āt‘.
Hz. Peygamber, Tebük Seferi’nden Medine’ye döndükten sonra Hz. Ebû
Bekir’i hac emiri tayin ederek üç yüz kadar Müslümanla birlikte Mekke’ye gönderdi. Esasen hac da bu y‘lda (9/631)farz k‘l‘nm‘āt‘. Bu s‘ralarda, hem müārikler
ve hem de onlarla Hz. Peygamber aras‘ndaki genel ve özel antlaāmalar hakk‘nda
Berâe (Tevbe) Sûresi’nin baā‘ndan itibaren 28 âyet nâzil oldu. Bu âyetlerde, Allah
Teâlâ, Müslümanlar‘n müāriklerle yapm‘ā olduklar‘ antlaāmalar‘ tek tarafl‘ olarak
feshettiþini ve onlar‘n Müslüman olmalar‘n‘, yoksa öldürüleceklerini, Kendisi ve elçisi
ad‘na ihtar ve ilan etmektedir.
Araplar aras‘ndaki geleneþe göre antlaāmalar üzerinde baākan veya ailesinden
birisi söz sahibi olabilirdi. O nedenle Peygamberimiz “Benim ad‘ma bunu ancak
ailemden bir adam yerine getirebilir” diyerek Hz. Ali’yi çaþ‘rd‘; bu ayetleri ve içerdiþi baz‘ hükümleri Mekke’ye gelen hac‘lara tebliþ etmek üzere onunla gönderdi.164 Hz. Ali, Mekke’ye gitmekte olan Hz. Ebû Bekir’e yolda ulaāt‘. Kendisinin
halka Berâe Sûresi’nin ilk ayetlerini okumakla ve ilan etmekle görevlendirildiþini
ve Hz. Ebû Bekir’in hac emîri olarak görevine devam edeceþini bildirdi.
Hz. Ali, Zilhicce’nin onuncu, yani bayram‘n birinci günü Mina’da Cemre’nin
yan‘nda toplanan insanlara Berâe Sûresinin ilk ayetinden baālayarak müārikleri
ilgilendiren diþer ayetlerini okuduktan sonra āu hususlar‘ bildirdi: Kâfirler cennete giremeyecektir. Bu y‘ldan sonra hiçbir kimse müārik olarak hac yapamayacakt‘r.
Kimse Kâbe’yi ç‘plak olarak tavaf edemeyecektir. Süresiz antlaāmalar iptal edilmiātir,
bu durumda olanlara Allah dört ay süre vermiātir. Süreli antlaāmalar süresi sonuna
kadar devam edecektir. Hac görevini ifa ettikten sonra da Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ali
beraberce Medine’ye döndüler. Bu ültimatom etkisini hemen gösterdi. O y‘l hacca kat‘lm‘ā olan müāriklerden önce baz‘ itiraz sesleri yükseldi; ancak daha sonra
“Kureyā bile Müslüman oldu”165 diyerek, dört ay bile beklemeden hepsi Müslüman
oldular. Bu suretle Arap Yar‘madas‘’nda putperestliþin kökü kaz‘nm‘ā, Kâbe ve
Mescid-i Harâm Hz. ÿbrahim ve Hz. ÿsmail peygamberlerin b‘rakt‘klar‘ esasa
uygun bir āekilde, yaln‘zca tevhid inanc‘na sahip mü’minlere tahsis edilmiātir.166
164. ÿbn
Hiāâm, I, 545; Belâzürî, I, 383.
III, 123.
166. ÿbn Hiāâm, I, 543-546; ÿbn Sa’d, II, 168-169; Belâzürî, I, 383; Mustafa Fayda, Hz. Peygamber’in
müārik Araplara karā‘ siyasetinin son safhas‘”, Ebedî Risalet Sempozyumu, ÿzmir ts. I, 121-126.
165. Taberî,
220
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 220
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
2- Yahudilerle ÿliākiler
a- Genel Bilgiler
Mekke döneminde nâzil olan âyetlerde bir bütün olarak Ehl-i Kitap’tan,167
ÿbrahim ve Mûsâ’n‘n sahîfelerinden,168 ayr‘ca baz‘ âyetlerde de özellikle
ÿsrâiloþullar‘ndan bahsedilmesinden169 hareketle o dönemde Mekke’de baz‘
Yahudilerin bulunduþu ve ikamet ettiþi anlaā‘lmaktad‘r. Baz‘ Yahudilerin
Medine’den Mekke’ye geldikleri ve buran‘n halk‘ ile baz‘ iliākiler kurduklar‘
da ihtimal dahilindedir. Hatta Ukâz Panay‘r‘’nda ticârî mallar‘n‘ satmak üzere
Mekke’ye gelenlerin bulunduþu bilinmektedir. Bu dönemde genel olarak Ehl-i
Kitap, Müslümanlara karā‘ olumlu tav‘r içinde bulunuyordu.
Bunun d‘ā‘nda Mekke müāriklerinin Yahudilerle iliāki içinde olduklar‘ da
bilinmektedir. Nitekim Mekke döneminde müārikler, Nadr b. Hâris ve Ukbe
b. Ebû Muayt’‘ Medine’de bulunan Yahudi bilginlerine Hz. Muhammed (s.a.s.)
hakk‘nda ak‘l dan‘āmak üzere gönderirler. Yahudiler de bu heyet üyelerine Hz.
Muhammed (s.a.s.)’e üç āey, Ashâb-‘ Kehf, Zülkarneyn ve ruh hakk‘nda soru
sormalar‘n‘, eþer bunlar‘ bilirse Peygamber olduþunu, yoksa Peygamber olmad‘þ‘n‘ söylerler. Heyet Mekke’ye geldikten sonra müārikler Hz. Peygamber’e bu
sorular‘ sorarlar. Peygamberimiz sorular‘ cevaplamak için bir gün mühlet ister.
Ancak kendisine on beā gün sonra bu sorulara aç‘kl‘k getiren vahiy nâzil olur.170
Peygamberimiz Medine’ye hicret ettiþinde āehir halk‘n‘n yar‘s‘ kadar‘ Yahudilerden oluāuyordu. Peygamberlikten önce Yahudiler, Evs ve Hazrec’e, yak‘n
bir zamanda gelecek olan Peygambere tabi olup Araplara karā‘ kendisinden yard‘m isteyeceklerini söylüyorlar ve düāmanlar‘n‘ bu āekilde tehdit ediyorlard‘.171
Hicret esnas‘nda bir Yahudi üç katl‘ bir evin dam‘na ç‘karak ufukta Medine’ye
doþru gelen bir kafile görünce bunlar‘n beklenen misafirler olduþunu baþ‘rarak
ilan etmiātir. Hicretten sonraki günlerde Peygamberimiz Yahudilere hoāgörülü
davranm‘ā, Medine Sözleāmesi’nde onlar‘ ümmetin bir parças‘ olarak kabul etmiā
ve antlaāmaya dahil etmiātir. Onun bu olumlu tutumu karā‘s‘nda daha hicretin birinci y‘l‘nda Kaynukâ’ Yahudilerinden Abdullah b. Selâm, ailesiyle birlikte
Müslüman olmuātur. Daha sonralar‘ çeāitli zamanlarda ÿslâm’a giren Yahudiler
de mevcuttur.
Peygamberimiz Yahudilerle uyum içinde yaāama çerçevesinde Ehl-i Kitab’‘
ve bu meyanda Yahudileri, Kur’an’‘n emriyle “Allah’tan baākas‘na tapmayal‘m.
167. Müddessir
Sûresi 31; Ankebût Sûresi 46.
168. A’lâ Sûresi, 18-19.
169. Āuarâ Sûresi 192-197; Ahkâf Sûresi 10.
170. ÿbn Hiāâm, I, 300 vd.
171. ÿbn Hiāâm, I, 547.
221
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 221
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
O’na hiçbir āeyi eā tutmayal‘m ve Allah’‘ b‘rak‘p da kimimiz kimimizi ilahlaāt‘rmas‘n”
āeklinde aralar‘nda ortak olan bir söze (kelime) çaþ‘rm‘āt‘r.172 Kendisine ilâhî
emir gelmeyen konularda onlara muvafakat etmeyi yeþlemiātir. Baālang‘çta namazlarda onlar‘n k‘blesi olan Beytü’l-Makdis’e yönelmiātir. Müslümanlar‘n onlar‘n kestiklerini yemelerine ve iffetli kad‘nlar‘yla evlenmelerine müsade etmiātir.
Benî ÿsrâil k‘ssalar‘n‘ anlatm‘ā ve bunlar‘ anlatmada sak‘nca görmemiātir. Yahudi
cenazelerine sayg‘ gösterip ayaþa kalkm‘āt‘r. Müāriklere girmeyi yasaklad‘þ‘ mescide Ehl-i Kitap olarak Yahudilerin girmesine müsaade etmiātir.
Hz. Peygamber’in bütün bu iyi tutumlar‘na raþmen Yahudiler Müslümanlar‘ ÿslâm’dan döndürmek için çeāitli faaliyetler içine girmiāler, zaman zaman
Kur’an-‘ Kerim’i alaya alm‘ālar, onu inkar etmiālerdir. Hidayete erenlerin kendileri olduþunu, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de ancak kendilerine tâbi olmas‘
halinde hidayete ereceþini, Hz. Peygamber’in “Ben ÿbrahim milletindenim” demesi
üzerine onun Yahudi olduþunu ve Üzeyr’in Allah’‘n oþlu olduþunu iddia etmiālerdir. Hz. Peygamber’in gökten bir kitap indirmesini ve Allah’‘n kendileriyle
konuāmas‘n‘ istemiālerdir. Müslümanlar‘n varl‘þ‘n‘, iktidar sahibi olmalar‘n‘,
güçlü bir topluluk haline gelmelerini bir türlü hazmedememiālerdir.
Yahudilerin Hz. Peygamber’le alay ettikleri de oluyordu. Zeyd b. Lusayt ad‘ndaki Yahudi, onun devesi kaybolduþunda “Muhammed gökten haber ald‘þ‘n‘ iddia ediyor, fakat devesinin nerede olduþunu bilmiyor” āeklinde sözler sarfetmiātir.
Bunun üzerine Peygamberimiz “Vallahi ben ancak Allah’‘n bildirdiþini bilirim...”173
demiātir. Yahudiler Evs ve Hazrec’e eski düāmanl‘klar‘n‘ hat‘rlatarak Müslümanlar aras‘nda huzursuzluk ç‘karmak istemiālerdir.174 Münaf‘klarla dayan‘āma
içine girmiāler ve onlara cesaret vermiālerdir. Nitekim Yahudilerin Medine’den
ç‘kar‘lmalar‘yla münaf‘klar güçlerini büyük ölçüde kaybetmiālerdir. Kur’an-‘
Kerim’de Yahudilerin Hz. Peygamber’e sorular‘n‘, söz ve davran‘ālar‘n‘ ifade
eden ve onlara cevap mahiyetinde nâzil olmuā pekçok âyet-i kerîme mevcuttur.
Kur’an-‘ Kerim, Benî ÿsrâil’in âhiret karā‘s‘nda dünyay‘ sat‘n ald‘klar‘n‘, kitaplar‘n‘ tahrif ettiklerini, Allah’‘n ayetlerini az bir pahaya satt‘klar‘n‘, kendilerine kutsal k‘l‘nan Cumartesi yasaþ‘n‘ çiþnediklerini, yalana kulak verip haram
yediklerini, peygamberlerini yalanlay‘p onlar‘ öldürdüklerini, hakk‘ inkâr ettiklerini, kendilerinin Allah’‘n dost ve oþullar‘ olduklar‘n‘ iddia ettiklerini, insanlar‘ cimriliþe teāvik ettiklerini, inananlara karā‘ en āiddetli düāman olduklar‘n‘...
çeāitli yerlerde ortaya koymuātur. Yahudiler Kur’an-‘ Kerim’in bu tavr‘ karā‘s‘nda
büsbütün hiddetlenmiāler ve düāmanl‘klar‘n‘ art‘rm‘ālard‘r. Bütün bu sebebÿmrân Sûresi 64.
Hiāâm, I, 527; Taberî, III, 106.
174. ÿbn Hiāâm, I, 555.
172. Âl-i
173. ÿbn
222
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 222
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
lerle Yahudilerle Müslümanlar aras‘nda bir dizi mücadele yaāanm‘āt‘r. Burada
belirtmek gerekir ki, bütün bu genel olumsuz havaya raþmen, Yahudilerle Müslümanlar aras‘nda meydana gelen s‘cak çat‘āmalardan herbirinin, Müslümanlar
aç‘s‘ndan ayr‘ca ciddi ve hakl‘ sebepleri vard‘r. Üstelik Hz. Peygamber, Yahudilerle yap‘lan antlaāman‘n bozulmamas‘ için her türlü çabay‘ da sarfetmiātir.
b- Kaynukâoþullar‘’n‘n Medine’den Ǒkar‘lmas‘ (2/624)
Müslümanlarla yapt‘klar‘ antlaāmay‘ ilk bozan Yahudi kabilesi Kaynukâ’oþullar‘d‘r.175 Onlar Hazreclilerin müttefiki idiler. Bedir Savaā‘’ndan sonra
taāk‘nl‘k yapmaya ve bu savaāta zafer elde eden Müslümanlar‘ k‘skanmaya
baālad‘lar. Müslümanlar‘n galip gelmesini Kureyā’in savaā tekniþini bilmeyiāine baþlad‘lar. Peygamberimiz bu tutumdan endiāelenmeye baālad‘. Kur’an-‘
Kerim’de onlar‘n davran‘ālar‘ āöyle ifade edilmektedir: “Eþer bir topluluþun antlaāmaya h‘yanet etmesinden korkarsan, sen de onlara karā‘ ayn‘ āekilde davran.”176
Peygamberimiz Kaynukâ’oþullar‘n‘ kendi pazar yerlerinde toplayarak
Kureyā’in Bedir’de uþrad‘þ‘ yenilgiyi hat‘rlat‘p kendilerini ikaz etti. Onlar‘
ÿslâm’a davet etti. Kendisinin peygamber olduþunu hat‘rlatt‘. Fakat Yahudiler,
Kureyā’in savaā tekniþini bilmediþini, kendilerinin ise usta savaāc‘ olduklar‘n‘
yineleyerek Hz. Peygamber’i tehdit ettiler177 ve antlaāmay‘ bozdular.
Müslüman bir kad‘n‘n Kaynukâ’ pazar‘nda hakarete uþramas‘ bu kabile ile
Müslümanlar aras‘nda bardaþ‘ taā‘ran son damla olmuātur. Ticaret ve kuyumculukla uþraāan Kaynukâ’oþullar‘n‘n kendi adlar‘yla an‘lan pazar yerinde ensardan bir kad‘n bir iā için bir kuyumcu dükkan‘na uþrar. Dükkanda bulunan
bir Yahudi (baz‘ rivayetlerde dükkan sahibi) kad‘n‘n eteþini habersizce bir yere
iliātirir. Kad‘n ayaþa kalk‘nca vücudu aç‘l‘r. Yahudiler gülüāürler. Kad‘n hem
utançtan hem de öfkeden feryat etmeye baālar. Oradan geçmekte olan bir Müslüman, olay‘ öþrenince kad‘na bu hareketi yapan Yahudiyi öldürür. Yahudiler de
Müslüman‘ āehit ederler. Āehidin yak‘nlar‘ da Yahudilere karā‘ Müslümanlardan
yard‘m isterler. Neticede ortam iyice gerginleāir.
Kaynukâ’oþullar‘n‘n tutumundan endiāelenmeye baālayan Peygamberimiz,
Āevval 2/Mart-Nisan 624’te onlar‘n üzerine yürüdü. Bu Yahudi kabilesinin hem
okul, hem de mahkeme salonu olarak kulland‘klar‘ Beytü’l-Midras’‘n önünde
onlar‘ ÿslâm’a davet etti. Fakat Kaynukâ’oþullar‘ kendilerinin Hz. Muhammed
(s.a.s.) taraf‘ndan daha önce bu konuda ikaz edildiklerini belirterek davete
olumsuz cevap verdiler. Onlar‘n Medine’nin özelliklerinden olan iki kaleleri
(utum. çoþulu: âtâm) vard‘. Bu kalelere çekildiler. Müslümanlar onlar‘ on beā
175. ÿbn
Hiāâm, II, 47.
Sûresi 58.
177. ÿbn Hiāâm, I, 552.
176. Enfâl
223
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 223
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
gün süreyle kuāatt‘lar. Yedi yüz savaāç‘ya sahip olan Kaynuka’ Yahudileri korkuya kap‘ld‘lar. Hz. Peygamber’in vereceþi karara raz‘ olmak üzere kalelerinden ç‘karak teslim oldular. Kaynukâ’oþullar‘n‘n eski müttefiki ve münaf‘klar‘n
baākan‘ Abdullah b. Übey, Hz. Peygamber’den ‘srarla onlar‘n baþ‘ālanmalar‘n‘
istedi. Peygamberimiz onlar‘n Medine’yi terketmelerini emretti. Bu defa Abdullah b. Übey Kaynukâ’oþullar‘n‘n yerlerinde b‘rak‘lmalar‘ için çaba sarfettiyse de
bunu baāaramad‘.178
Kaynuka’oþullar‘ ailelerini yanlar‘na alarak Medine’yi terkettiler. Önce Vâdi’lKurâ’ya uþray‘p bir ay kald‘lar. Burada binek ve yiyecek ikmali yapt‘ktan sonra
Suriye taraf‘na gittiler ve Ezriât āehrine yerleātiler. Bin beā yüz k‘l‘ç, üç yüz z‘rhl‘
elbise, iki bin m‘zrak ve beā yüz kalkandan ibaret olan silahlar‘n‘ ve mallar‘n‘
Medine’de b‘rakt‘lar. Onlardan kalan mallar‘n beāte biri Beytülmâle ayr‘larak
gerisi Müslümanlar aras‘nda taksim edildi. Kaynaklarda Bedir Gazvesi’nden sonra beāte biri (Humus) ayr‘lan ilk ganimetin bu Yahudi kabilesinden elde edilen
ganimet olduþu kaydedilir.179
c- Nadîroþullar‘n‘n Medine’den Ǒkar‘lmas‘ (4/625)
Nadîroþullar‘n‘n Medine’den ç‘kar‘lmas‘na geçmeden önce Ka’b b. Eāref’in
öldürülmesi üzerinde k‘saca durmak gerekir. Benî Nadîr Yahudilerinden Ka’b b.
Eāref āairdi; Hz. Peygamber’i ve Müslümanlar‘ daima kötülerdi. Bedir Savaā‘’n‘n
Müslümanlar‘n galibiyeti ile sonuçlanmas‘n‘ bir türlü hazmedememiāti. Hatta
Müslümanlar‘n zaferine o kadar içerlemiā olacak ki, “Yerin alt‘ üstünden daha
iyidir” deþerlendirmesini yapm‘āt‘. Mekke’ye giderek, Kureyā müāriklerini Hz.
Peygamber’e karā‘ āiirleriyle tahrik etmiāti. Medine’ye döndüþünde Müslümanlar‘n han‘mlar‘ için aāk āiirleri terennüm etmeye baālad‘. Peygamberimiz bir
gün sahâbilere “Ka’b b. Eāref için kim haz‘rd‘r? Çünkü o, Allah ve Resûlü’ne eziyet
etmiātir.”180 dedi. Bunun üzerine Evs kabilesinden Muhammed b. Mesleme, Ka’b
b. Eāref’i öldürmeyi üstlendi. Muhammed b. Mesleme, içlerinde Ka’b’‘n süt kardeāi Ebû Nâile’nin de bulunduþu bir grup Müslümanla bir plan haz‘rlad‘lar ve
onu kendi kalesinde öldürdüler (3/624).181
Nadîroþullar‘ Uhud Savaā‘’nda müārik ordusunun karargâh‘na gelerek onlar‘ Müslümanlara karā‘ k‘āk‘rtm‘ālard‘. Bunun d‘ā‘nda Müslümanlar‘ bir kaç
defa düelloya davet etmiāler, hatta suikast tertiplemiāler, ancak bu planlar‘n‘
uygulamaya muvaffak olamam‘ālard‘. Hz. Peygamber onlar‘ ikaz etti. Bu arada
meydana gelen bir baāka geliāme, Nadîroþullar‘yla iliākilerde yeni bir sayfan‘n
I, 178; ÿbn Hiāâm, II, 48-49.
Sa’d, II, 29-30; Belâzürî, I, 308-309.
180. Ebû Dâvud, III, 211.
181. ÿbn Hiāâm, II, 51-58; ÿbn Sa’d, II, 31-34.
178. Vâk‘dî,
179. ÿbn
224
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 224
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
aç‘lmas‘na yol açt‘. Bi’r-i Maûne facias‘ndan saþ kurtulan Amr b. Ümeyye edDamrî, Hz. Peygamber’in eman verdiþi iki kiāiyi yanl‘āl‘kla öldürmüātü. Öldürülen āah‘slar‘n diyetine Medine sözleāmesi gereþi Nadîroþullar‘n‘n da ortak olmas‘ gerekiyordu. Bu maksatla Hz. Peygamber, içlerinde Hz. Ebû Bekir,
Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin de bulunduþu bir grup sahâbî ile birlikte Benî Nadîr
yurduna gitti. Yahudiler baālang‘çta Hz. Peygamber’e iyi davrand‘lar; diyete
ortak olacaklar‘n‘ bildirdiler ve bir müddet istirahat etmesini istediler. Fakat
Peygamberimiz sahâbîlerle bir duvar‘n dibinde gölgelenirken üzerine bir taā
yuvarlayarak onu öldürmeyi planlad‘lar. Bu plan‘ Yahudi reislerinden Huyey b.
Ahtab tasarlam‘āt‘. Sellâm b. Miākem adl‘ Yahudi lideri, bunun Müslümanlarla
aralar‘ndaki antlaāmay‘ bozmak anlam‘na geldiþini hat‘rlatarak süikasti önlemeye çal‘āt‘ysa da baāaramad‘. Amr b. Cihâā adl‘ Yahudinin taā‘ yuvarlamaya
haz‘rland‘þ‘ s‘rada durumu sezen Hz. Peygamber, bir ihtiyac‘ için ayr‘l‘yormuā
gibi oturduþu yerden kalkarak doþruca Medine’ye gitti. Yahudiler hiçbir āey
olmam‘ācas‘na sahâbîlere “Ebü’l-Kâs‘m, biz isteþini yerine getirmeden acele etti”
dediler. Daha sonra sahâbîler onu aramaya koyuldular. Medine’den gelen bir
yolcudan, onun āehre gittiþini öþrendiler ve peāinden onlar da gittiler. Peygamberimiz Müslümanlara Nadîroþullar‘n‘n kendisini öldürmek istediklerini
bildirerek, onlar‘n üzerine yürümek üzere haz‘rlanmalar‘n‘ söyledi. Muhammed
b. Mesleme’yi onlara elçi olarak göndererek, hainlik ve vefas‘zl‘klar‘n‘ hat‘rlatt‘
ve on gün içinde Medine’yi terketmelerini emretti. Bunun üzerine Nadîroþullar‘
göç haz‘rl‘þ‘na baālad‘lar. Münaf‘klar‘n baākan‘ Abdullah b. Übey, Araplar‘n
ve diþer Yahudilerin yard‘m edeceþini vaadederek Nadîroþullar‘n‘n direnmelerini istedi. Kendi kabilesinden ve diþer Araplardan oluāacak iki bin kiāilik bir
kuvvetle kendilerine kanlar‘n‘n son damlas‘na kadar yard‘m edeceþini bildirdi.
Huyey b. Ahtab, Abdullah b. Übey’in bu vaadine inanarak direnmeye karar
verdi ve Hz. Peygamber’e “Biz yurdumuzdan ç‘km‘yoruz, istediþini yap” āeklinde
haber gönderdi.
18 Rebîülevvel 4/29 Haziran 625’te Nadîroþullar‘ üzerine yürüyen Peygamberimiz onlar‘ kuāatarak önce antlaāmaya davet etti. Fakat Yahudiler buna yanaāmad‘klar‘ gibi, Müslümanlara ok ve taā atmaya baālad‘lar. Bu arada Müslümanlar, bir savaā taktiþi olarak Nadîroþullar‘na ait özellikle meyve vermeyen
hurma aþaçlar‘n‘ kesmeye baālad‘lar. Buna, hücuma geçildiþinde kolayl‘k saþlamas‘ için tevessül edilmiāti.
Kuāatma on beā gün sürdü. Abdullah b. Übey taraf‘ndan vadedilen yard‘m‘n
gelmemesi ve Kurayza’n‘n da kendilerine silah ve asker yard‘m‘nda bulunmamas‘ üzerine Nadîroþullar‘ Medine’den ç‘kmaya raz‘ oldular. Yap‘lan antlaāma
gereþince savaā malzemeleri hariç develere yükleyebildikleri menkul mallar‘n‘,
han‘mlar‘n‘ ve çocuklar‘n‘ yanlar‘na alarak alt‘ yüz deveden oluāan bir kafile
225
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 225
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
halinde Medine’den ayr‘ld‘lar. Üzüntülerini belli etmemek için Medine çarā‘s‘ndan āenlik yaparak geçtiler. ÿçlerinde ileri gelen kiāilerin de yer ald‘þ‘ çoþunluk
Hayber’de kal‘rken,182 geri kalanlar Suriye taraflar‘na gittiler. Huyey b. Ahtab
ailesini Hayber’e b‘rakt‘ktan sonra, Kureyā müāriklerini Hz. Peygamber’e karā‘
tahrik etmek üzere Mekke’ye gitti. Hendek kuāatmas‘ onlar‘n faaliyetleri sonucunda gerçekleāti. Nadîroþullar‘ndan Müslüman olan bir kaç kiāi yerlerinde
b‘rak‘ld‘lar. Peygamberimiz ensâr’‘n görüāünü de alarak Nadîroþullar‘n‘n topraklar‘n‘ muhacirlere ve bunun yan‘s‘ra ensardan fakir olan iki kiāiye verdi.183
Kur’an-‘ Kerim’in Haār Sûresi Nadîroþullar‘ Gazvesi dolay‘s‘yla nâzil olmuātur. Hatta bundan dolay‘ bu sûreye “Benî Nadîr Sûresi” de denilmiātir.184 Sûrenin
indiriliā sebebi, Nadîroþullar‘n‘n Hz. Peygamber’le yapm‘ā olduþu antlaāmay‘
bozmalar‘d‘r. Sûre, göklerde ve yerde olanlar‘n hepsinin Allah’‘n yüceliþini dile
getirdiklerini bildiren âyetle baālamaktad‘r. Daha sonra olayla ilgili âyet-i kerimelerin ifade ettiþi anlam‘ āu āekilde özetleyebiliriz: Sûrede Nadîroþullar‘n‘n
yurtlar‘ndan ç‘kar‘lmalar‘n‘n ve Müslümanlar‘n bu baāar‘s‘n‘n Allah’‘n izni ve
yard‘m‘yla gerçekleātiþi, bunu daha önceden Nadîroþullar‘n‘n ve Müslümanlar‘n da beklemediþi belirtilmekte ve bu olaydan herkesin ders almas‘ gerektiþi
vurgulanmaktad‘r. Yeminini bozmuā, inanç ve deþerlerine baþl‘l‘þ‘ yitirmiā bir
topluluk için sürgünün en hafif ceza olduþu, asl‘nda böyle bir toplumun dünyada da ahirette de aþ‘r cezalar‘ hak etmiā olduþu belirtilmektedir. Hurma aþaçlar‘n‘ kesmenin Allah’‘n izniyle olduþu aç‘klanmaktad‘r. Gayr-i müslimlerden
silah kullanmadan ele geçirilen ve ÿslâm devletinin gelir kaynaklar‘ aras‘nda yer
alan “fey”in taksim esaslar‘, kimlere daþ‘t‘lacaþ‘ belirtilmektedir. Münaf‘klar‘n
Nadîroþullar‘na desteþi ve verdiþi teminat anlat‘lmaktad‘r. Münaf‘klar‘n Yahudilere “Eþer siz yurdunuzdan ç‘kar‘l‘rsan‘z, mutlaka biz de sizinle birlikte ç‘kar‘z,
sizin aleyhinize asla kimseye uymay‘z, eþer savaāa tutuāursan‘z mutlaka yard‘m ederiz” dedikleri haber verilmektedir. Ancak eþer onlar ç‘kar‘lsalar, onlarla beraber
ç‘kmayacaklar‘, savaāa tutuāmuā olsalar onlara yard‘m etmeyecekleri, yard‘m
etseler bile arkalar‘n‘ dönüp kaçacaklar‘ bildirilmektedir. Onlar‘n müstahkem
āehirlerde veya siperler arkas‘nda bulunmaks‘z‘n Müslümanlarla toplu halde
savaāamayacaklar‘, kendi aralar‘ndaki savaālar‘n‘n ise çetin olduþu; d‘ātan derli
toplu göründükleri, fakat darmadaþ‘n‘k olduklar‘ haber verilmektedir.185
182. Makrîzî,
s. 181.
I, 363-383; ÿbn Sa’d, II, 57-59; ÿbn Hiāam, II, 190-203; Taberî, II, 550-555; Makrîzî, s.
178-183.
184. Buhârî, VI, 58.
185. Nadîroþullar‘n‘n Medine’den sürülmelerinin Kur’an-‘ Kerim’e yans‘mas‘ için bk. Vâk‘dî, I, 380383; Emin Iā‘k, “Haār Sûresi”, DÿA, XVI, 424-426.
183. Vâk‘dî,
226
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 226
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
d- Kurayzaoþullar‘ Olay‘ (5/627)
Benî Kaynukâ’ ve Beni Nadîr’in Medine’den ç‘kar‘lmas‘yla, Hendek Savaā‘ sonuna kadar āehirde sadece Benî Kurayza kalm‘āt‘. Benî Kurayza, Hendek
Savaā‘’nda, biraz önce ad‘ geçen Benî Nadîr’den Huyey b. Ahtab’‘n tahrikiyle
Müslümanlar‘ arkadan vurmaya karar vermiāti. Kurayzaoþullar‘ bu hareketleriyle Müslümanlar‘n helak‘na yol açacak bir davran‘āta bulunmuā oluyorlard‘.
Hz. Peygamber, Kurayzaoþullar‘n‘n haberini al‘nca durumu incelemek ve engel olmak üzere, içlerinde Evs’in reisi Sa’d b. Muaz ile Hazrec’in reisi Sa’d b.
Ubâde’nin de bulunduþu dört kiāilik bir heyeti Kurayza yurduna göndermiāti.
Bunlar, Kurayza’n‘n reisi Ka’b b. Esed’le görüāerek ihanetten vazgeçmelerini istemiāler, āayet ihanet ederlerse sonucun Kurayza için iyi olmayacaþ‘n‘ bildirmiālerdi. Fakat Ka’b b. Esed ÿslâm heyeti ile alay etmiā, kaba ve sert davranm‘ā ve
uyar‘lara kulak asmam‘āt‘.
Benî Kurayza daha önce de Nadîroþullar‘ kuāatmas‘ esnas‘nda Müslümanlar‘
arkadan vurmak üzere haz‘rl‘þa giriāmiā, Hz. Peygamber bu nedenle Benî Nadîr
kuāatmas‘n‘ kald‘r‘p Benî Kurayza üzerine yürümek zorunda kalm‘āt‘. Sonunda
Benî Kurayza bar‘ā teklif etmiā, Nadîroþullar‘na yard‘m etmemek āart‘yla bar‘ā
teklifleri kabul edilmiāti. Bu defa Hendek kuāatmas‘nda savaā suçu iālemeleri,
kendilerine savaā ilan etmek için yeterli bir sebepti. Çünkü güvenilirliklerini
tamamen kaybetmiālerdi. “Kurayza’n‘n Medine’de kalmas‘ sürekli bir tehlike arzediyordu. Medine’den gitmelerine izin vermekse, Hayber’deki ÿslâm karā‘t‘ entrika
yuvas‘n‘ güçlendirmekten baāka bir iāe yaramayacakt‘.”186
Hendek kuāatmac‘lar‘n‘n Medine’den ayr‘lmalar‘ndan bir gün sonra Peygamberimiz Kurayzaoþullar‘ üzerine yürümeye karar verdi. Yerine ÿbn Ümmü
Mektûm’u vekil b‘rakt‘. Müslümanlar‘n acele hareket etmelerini temin maksad‘yla ikindi namaz‘n‘ Kurayza yurdunda k‘lmalar‘n‘ söyledi. Kurayzaoþullar‘ kalelerine çekilerek taāk‘nl‘k yapmaya, Hz. Peygamber’e ve han‘mlar‘na sövmeye
baālad‘lar. Fakat kuāatma uzad‘kça zor durumda kald‘lar. Kendi baākanlar‘ Ka’b
b. Esed onlara üç teklifte bulundu: Ya ÿslâm’‘ kabul etmek, ya Cumartesi günü,
yani hiç ummad‘klar‘ bir günde Müslümanlara sald‘rmak, ya da çocuklar‘n‘
ve kad‘nlar‘n‘ öldürüp, sonra ölünceye kadar Müslümanlarla çarp‘āmak. Fakat
Yahudiler her üç teklifi de kabul etmediler.187 Peygamberimiz Kurayza’y‘ ÿslâm’a
davet etti. Onlar‘n bunu kabul etmemesi üzerine çarp‘āmay‘ baālatt‘.188
186. Maxime
Rodinson, s.165.
Hiāâm, II, 237.
188. Abdürrezzak, el-Musannaf, Lübnan 1970-1972, V, 216.
187. ÿbn
227
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 227
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Kaynaklar‘m‘zda, Kurayza’n‘n bir yandan, eski müttefikleri Sa’d b. Muaz’‘n
vereceþi karara raz‘ olmak āart‘yla teslim olduklar‘ belirtilirken,189 diþer taraftan
daha yayg‘n rivayete göre onlar‘n, kuāatma āiddetlenince Hz. Peygamber’in vereceþi karara uymak üzere teslim olduklar‘, bu arada eski müttefikleri olan Evs
kabilesinin Hz. Peygamber’den onlar‘n baþ‘ālanmalar‘n‘ istediþi; bunun üzerine
Hz. Peygamber’in Evs’e, Sa’d b. Muaz’‘n hakemliþini teklif ettiþi ve Evs’in de
buna raz‘ olduþu kaydedilmektedir.190 Ancak birinci grup rivayetlerde Sa’d’‘n
hakemliþi iāin baā‘nda, yani teslimden önce, ikinci grup rivayetlerde ise, teslimden bir müddet sonra ortaya ç‘kmaktad‘r. Fakat, her ikisinde de sonuçta, Sa’d
b. Muaz’‘n hakem tayin edildiþi belirtilmektedir. Hendek Savaā‘’nda yaralanan
Sa’d b. Muaz, Mescid-i Nebevi’nin içinde kurulan bir çad‘rda, Eslem kabilesinden Rufeyde el-Ensâriyye adl‘ bir han‘m sahâbî taraf‘ndan tedavi ediliyordu. Bu
han‘m, Müslümanlardan yaral‘ olanlar‘n hizmetinde bulunuyordu.191 Hükmünü
vermek üzere bir merkep üzerine bindirilerek Hz. Peygamber’in karargâh‘na
getirilen Sa’d, büluþ çaþ‘na girmiā erkeklerin öldürülmesine, kad‘nlar‘n ve çocuklar‘n
esir al‘nmas‘na, mallar‘n ise ganimet statüsüne tabi tutulmas‘na karar verdi. Ana
kaynaklar‘m‘zda Sa’d b. Muaz’‘n neye göre, sözgelimi örfe göre mi, Tevrat’a göre
mi veya Kur’an’a göre mi karar verdiþi konusunda aç‘k bir bilgiye rastlayamad‘k.
Ancak karardan sonra Hz. Peygamber’in hakeme “Allah ve Resûlü’nün hükmüyle karar verdiþini söylediþi” kaydedilmektedir.192 Çaþdaā araāt‘rmac‘lardan Muhammed Hamidullah, Sa’d b. Muaz’‘n “Yahudilerin mukaddes kitab‘ olan Tevrat’‘n
maþlup düāman karā‘s‘nda Yahudilere tan‘m‘ā olduþu haklar‘ aynen Müslümanlara
tan‘d‘þ‘n‘” belirterek Tevrat’‘n ilgili hükmü ile, Sa’d’‘n karar‘ aras‘nda isabetli bir
baþlant‘ kurmaktad‘r.193 Gerçekten Tevrat, maþlup düāman karā‘s‘nda Yahudilere ayn‘ haklar‘ tan‘maktad‘r.194 Kurayza kabilesinin eski müttefiki olan Sa’d,
muhtemelen Tevrat’‘n bu hükmünü biliyordu. Sonunda karar infaz edildi. Kad‘nlardan sadece birisi, Hallâd b. Süveyd adl‘ sahâbînin üzerine kale duvar‘ndan
deþirmen taā‘ atarak ölümüne sebep olan bir kad‘n öldürüldü. Öldürülen Kurayzal‘lar‘n say‘s‘ hakk‘nda kaynaklarda dört yüz ila dokuz yüz aras‘nda çeāitli
rakamlar verilmektedir. Mallar‘, kad‘nlar‘ ve çocuklar‘ ganimet statüsüne tabi
189. ÿbn
Hiāâm, II, 240; Taberî, II, 583.
II, 509-510; Taberî, II, 586.
191. Hz. Peygamber döneminde ve ÿslam tarihinin daha sonraki dönemlerinde han‘mlar‘n yaral‘lar‘n tedavisinde görev ald‘klar‘ bilinmektedir. Maxime Rodinson, Rufeyde ile, kendi kültüründen bir han‘m, XIX. yüzy‘lda yaāayan ve bir ara Türkiye’de de hizmet vermiā olan ünlü
ÿngiliz hemāire, aras‘nda benzerlik kurarak Rufeyde’yi āu ifadeyle tavsif etmektedir.”...dönemin
Flerence Nightingale’i Rufeyde...” (bk. Maxime Rodinson, s. 165).
192. Belâzürî, I, 247; Taberî, II, 587, 588.
193. Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaālar‘, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul 1981, s. 210.
194. Tesniye, 20/13-14.
190. Vâk‘dî,
228
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 228
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
tutuldu; hurmal‘klar‘ gaziler aras‘nda bölüātürüldü. O s‘rada Kurayza yurdunda
bulunan Benî Nadîr Yahudilerinden meāhur Huyey b. Ahtab da Kurayza’n‘n ak‘betine uþrad‘ ve ihanetin cezas‘n‘ can‘yla ödedi. Kurayzaoþullar‘ Gazvesi Zilkade
5/Ocak-Āubat 627’de gerçekleāmiātir.195
Ahzâb Sûresinde Kurayza Gazvesi’yle ilgili olarak āu ayetler yer almaktad‘r:
“Allah; Ehl-i Kitaptan, müārik ordular‘na yard‘m edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düāürdü. Bir k‘sm‘n‘ öldürüyor, bir k‘sm‘n‘ da esir al‘yordunuz. Allah,
onlar‘n yerlerine, yurtlar‘na, mallar‘na ve ayak basmad‘þ‘n‘z topraklara sizi mirasç‘
yapt‘. Allah’‘n her āeye gücü yeter.”196
e- Hayberin Fethi (7/628)
Kurayza Gazvesi sonunda Medine āehri Yahudi tehdidinden büyük ölçüde
kurtulmuā olmakla beraber bir bütün olarak Hicaz’da bu tehlike henüz sona
ermemiāti. Çünkü Benî Kaynukâ’ ve Benî Nadîr ile iābirliþi içinde bulunan pekçok Yahudi, Hayber’de bulunuyordu. Medine’den ç‘kar‘lan Benî Nadîr Yahudilerinden bir k‘sm‘n‘n Hayber’e yerleātiklerini ve bir grup Yahudinin Mekkelileri ve diþer müārik Arap kabilelerini teāvik ederek Hendek kuāatmas‘na
sebep olduklar‘n‘ daha önce görmüātük. Hayber Yahudileri daha sonra buran‘n bir y‘ll‘k hurma mahsulü karā‘l‘þ‘nda Gatafânl‘lar‘ kendileriyle birlikte Hz.
Peygamber’le savaāmaya davet ettiler. Gatafânl‘lar dört bin askerle kendilerine
destek olacaklard‘. Suriye ve Irak bölgelerinden gelen ticaret yolu Hayber üzerinden Medine’ye ulaāt‘þ‘ndan, Müslümanlar‘n ticaret yolu tehlikedeydi; Hayber
Yahudileri kervanlar için tehlike oluāturuyordu.
Beni Kurayza’n‘n akibetini öþrenen Hayber Yahudileri korkuya kap‘larak,
Müslümanlar onlar‘n üzerine yürümeden önce, Hayber,Teymâ, Fedek, Vâdi’lKurâ Yahudileri ile birleāerek Medine üzerine yürümeye karar verdiler. Gatafân
kabilesine giderek, dört bin askerle onlar‘n desteþini de saþlad‘lar.
Hz. Peygamber hicretin alt‘nc‘ y‘l‘ Ramazan ay‘nda, durumu incelemek üzere
Abdullah b. Revâha baākanl‘þ‘nda bir heyeti Hayber’e gönderdi. Haberin doþruluþunu anlay‘nca bu defa Hayber reisi Üseyr’i buraya vali olarak atamay‘ tasarlad‘. Bu teklifi iletmek için Abdullah b. Revaha’y‘ otuz kiāiyle tekrar gönderdi.
Üseyr buna önce istekli davrand‘; hatta otuz kiāilik Yahudi heyetini de yan‘na
alarak ÿslam heyetiyle birlikte Medine’ye doþru hareket etti; ancak yolda fikrinden vazgeçti. ÿslâm heyeti ise Medine’ye döndü.
Hudeybiye Bar‘ā‘ Hz. Peygamber’e Hayber’de gittikçe büyüyen tehlikeyi bertaraf etme f‘rsat‘ verdi. Çünkü Peygamberimiz, Hayber üzerine yürüdüþünde
195. ÿbn
Hiāâm, II, 233- 245; ÿbn Sa’d, II, 74-78; Belâzürî, I, 347-348; Taberî, II, 581-593; ÿbn
Abdilber, Dürer, 178-182; ÿbn Seyyidinnâs, II,103-113.
196. Ahzâb Sûresi 26-27.
229
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 229
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Mekkelilerin Medine üzerine sald‘rma ihtimali Hudeybiye Bar‘ā‘ sayesinde ortadan kalkm‘āt‘. Peygamberimiz Hudeybiye Seferi’nden dönüp Medine’de bir
ay kald‘ktan sonra Müslümanlar‘n Hayber’in fethi için haz‘rlanmalar‘n‘ emretti.
Hayber, kaleleri saþlam, savaāç‘lar‘ fazla ve ele geçirilmesi zor bir yerleāim merkezi idi. Dolay‘s‘yla bu āehrin fethi, sebat ve sab‘r isteyen bir iāti. Bunun için
Peygamberimiz “Bizimle ancak cihada raþbet edenler gelsin” buyurdu.
ÿslâm ordusunun yola ç‘kmas‘ndan önce Medine’deki Yahudi kal‘nt‘lar‘ndan
baz‘lar‘ Müslümanlar‘ huzursuz etmeye, vadesi gelmemiā alacaklar‘n‘ istemeye
baālad‘lar.197 Medine’deki münaf‘klar da Yahudilerle haberleāerek Müslümanlar‘n gücü hakk‘nda bilgiler verdiler. Abdullah b. Übey, Hayber Yahudilerine meydan savaā‘ yapmalar‘n‘, korkmamalar‘n‘, ancak tedbirli olmalar‘n‘ tavsiye etti.
ÿslâm ordusu yedinci hicrî y‘l‘n Muharrem ay‘ sonlar‘na doþru (May‘s 628)
Medine’den hareket etti. Ordunun say‘s‘ bin dört yüzü piyade, iki yüzü süvari olmak üzere bin alt‘ yüz idi.198 Habeāistan’dan gelen muhacirlerle, Eā’arîler
ve orduya sonradan kat‘lan Devsliler bu say‘ya dahil deþildir. Yaral‘lar‘ tedavi etmek, yemek piāirmek ve Müslümanlara yard‘mc‘ olmak üzere, içlerinde
Ümmü Seleme, Safiye bint Abdülmuttalib ve Ümmü Eymen’in de bulunduþu
yirmi Müslüman kad‘n da bu sefere kat‘ld‘. Müslümanlar‘n bu gücüne karā‘l‘k
Hayber’de tarihçi Yâkubî yirmi bin,199 Vâk‘dî on bin200 düāman askeri olduþunu
bildirmektedir. Ancak yirmi bin rakam‘ abart‘l‘ olmal‘d‘r.
ÿslâm ordusunun yolculuþu, yola ç‘k‘ā günü de dahil, dört gün sürdü. Hz.
Peygamber’in bu yolculukta Eāca’ kabilesinden iki k‘lavuzu vard‘. Gece vakti
Hayber’e gelen Peygamberimiz, hücum için sabah olmas‘n‘ bekledi. Çünkü o,
prensip olarak geceleyin bir yere ans‘z‘n bask‘n yapmazd‘.201 Sabahleyin tarlalar‘na gitmek üzere kalelerinden ç‘kan Yahudiler, ÿslâm ordusunu görünce
korkuya kap‘larak kalelere s‘þ‘nd‘lar.
Medine’ye 150 km. uzakl‘kta bulunan Hayber, Netât, Ā‘kk ve Ketibe denilen
baāl‘ca üç bölgeden ve bu bölgelerde bulunan hisarlardan ibaretti. Bu hisarlar‘n
ismi āöyledir: Naim, Sa’b b. Muaz, Zübeyr, Übey, Nizar, Kamûs, Vatih, Merhab ve
Sülâlim.
Peygamberimiz karargâh‘ önce Netât bölgesinin yak‘n‘na kurdu. Burada karā‘l‘kl‘ ok at‘ā‘ yap‘ld‘. Buran‘n elveriāsiz olmas‘ nedeniyle ÿslâm ordusu Recî
mevkiine (Mekke yak‘nlar‘ndaki Recî deþil) nakledildi. Hz. Peygamber Yahudi197. Vâk‘dî,
II, 634 vd.
198. Vâk‘dî, II, 689.
199. Yâkûbî, Târîhu’l-Ya’kûbî, Beyrut ts., II, 56.
200. Vâk‘dî, I, 634, 637, 642.
201. ÿbn Hiāâm, II, 329.
230
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 230
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
leri ÿslâm’a davet etti; ancak onlar reddederek savaāa karar verdiler. Gatafânl‘lar,
Hayber’in bir y‘ll‘k hurma mahsulüne karā‘l‘k dört bin askerle Yahudilere yard‘ma gelmiāler ve Hz. Peygamber’in buraya ulaāmas‘ndan üç gün önce Hayber kalelerine yerleāip mevzilenmiālerdi. Kuāatma esnas‘nda Hz. Peygamber
Gatafânl‘lar‘n baākan‘ Uyeyne b. H‘sn’a elçi göndererek, Hayber’den çekilmeleri
halinde buran‘n bir y‘ll‘k hurma mahsulünü (baz‘ rivayetlerde yar‘s‘n‘) vermeyi
teklif etti. Ayn‘ teklif Fezâre kabilesine de yap‘ld‘. Her ikisi de reddettiler. Ancak
kuāatma esnas‘nda ailelerinin yurtlar‘nda savunmas‘z olduþunu hat‘rlayarak endiāeye kap‘ld‘lar ve derhal yurtlar‘na döndüler.202 Uyeyne b. H‘sn, fetihten sonra
Hz. Peygamber’e gelerek dört bin askeriyle Hayber’den tam kuāatma esnas‘nda
çekildiþini belirtmiā ve Hayber ganimetlerinden pay istemiātir. Hz. Peygamber
ise “Yalan söylüyorsun” diyerek bunu reddetmiāti.203 Onlar‘n çekilip gitmeleri Yahudilerin moralini bozdu. Bu s‘rada Simak ad‘nda bir Yahudi ÿslâm karargâh‘na
gelerek, kendisine eman verilmesi karā‘l‘þ‘nda āehrin zay‘f noktalar‘ hakk‘nda
bilgi verdi. Bütün bu geliāmeler Hayber’in fethinin kolaylaāmas‘na vesile oldu.
Netât bölgesine yoþunlaāt‘r‘lan hücum sonunda önce buradaki kaleler, onun
ard‘ndan Ā‘kk ve sonra da Ketibe bölgesindeki kaleler peāpeāe fethedildi. En
sonunda Kamûs kalesinin düāmesiyle Hayber’in fethi sonuçland‘. Hayber’in fethinde Hz. Ali’nin büyük kahramanl‘klar‘ görüldü.
Hayber’de Yahudiler, aralar‘nda Hz. Peygamber’i zehirlemeye kalkan
Zeyneb’in babas‘ Haris, Merhab, Üseyr, Yâsir, Âmir, Kinâne b. Ebû’l-Hukayk’‘n
da bulunduþu doksan üç ölü, Müslümanlar ise on beā āehit verdiler.204
Hayber’de ele geçirilen menkul ganimetlerin beāte biri Hz. Peygamber’e ve
ganimet âyetinde belirtilenlere taksim edilmek üzere hazineye ayr‘ld‘. Beāte
dördü ise gazilere paylaāt‘r‘ld‘. Benî Nadîr’den Huyey b. Ahtab’‘n Medine’den
ç‘karken götürdüþü bir deve derisinin içini dolduracak miktardaki hazine uzun
araāt‘rmalardan sonra bulundu. Hz. Peygamber alt‘n ve diþer deþerli madenlerden oluāan bu hazineyi dul ve yoksul kad‘nlarla muhtaçlara daþ‘tt‘. Ganimet
mallar‘ aras‘nda bulunan Tevrat nüshalar‘ Yahudilere iade edildi.
Hz. Peygamber, Hayber arazilerinin iāletilmesini “ÿslâm devletinin onlar‘ ç‘karma haklar‘n‘n sakl‘ tutulmas‘ āart‘yla” ve y‘ll‘k hurma ve diþer tar‘m ürünlerinin yar‘s‘n‘ ÿslâm devletine vermek kayd‘yla Yahudilere b‘rakt‘.205 Hayber’in Fethi Mekke
müāriklerini endiāe ve üzüntüye boþdu; ancak baāta Hz. Abbas olmak üzere
II, 950-952; ÿbn Hiāâm, II, 230.
II, 676.
204. Vâk‘dî, II, 700.
205. ÿbn Hiāâm, II, 337.
202. Vâk‘dî,
203. Vâk‘dî,
231
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 231
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
232
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 232
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Mekke’deki Müslümanlar‘ ise sevindirdi.206 Hayber’in Fethi’yle Yahudilerin Arap
Yar‘madas‘’nda siyâsî bir güç olmalar‘ sona erdi; ekonomik güçleri de zay‘flad‘.
Daha önce Müslümanlara kafa tutan, tehdit eden bir unsur olduklar‘ halde, bundan böyle onlara vergi veren tebaa durumuna düātüler. Hayber’den elde edilen
ganimet ve her y‘l gelen gelirler sayesinde ÿslâm devletinin ekonomik gücü artt‘.
Hayber’in Fethi’nden sonra burada birkaç gün kalan Hz. Peygamber’i, Yahudi
liderlerinden Sellâm b. Miākem’in kar‘s‘ Zeyneb bint Hâris zehirlemeye teāebbüs
etti. Bir koyun keserek k‘zart‘p güya ikram etmek maksad‘yla Hz. Peygamber’i
davet etti. Yan‘na Biār b. Berâ’y‘ da alarak bu davete giden Hz. Peygamber daha
ilk lokmada yemeþin zehirli olduþunu farketti ve lokmay‘ yutmadan geri ç‘kard‘. Fakat ayn‘ sofrada bulunan Biār b. Berâ, Hz. Peygamber’e sayg‘s‘zl‘k olur
düāüncesiyle aþz‘na ald‘þ‘ lokmay‘ zorla yuttu ve zehirlenerek vefat etti. Zeyneb bint Hâris’in k‘sas uygulanarak öldürüldüþü söylendiþi gibi affedildiþi de
kaydedilir.207
Hz. Peygamber Hayber’in fethinde Yahudi liderlerinden Huyey b. Ahtab’‘n
k‘z‘ Safiye’yi (as‘l ad‘ Zeyneb ) baākomutan hakk‘ olarak kendisi ald‘. Onu
ÿslâm’‘ kabul edip kendisine eā olmak ile, dininde kal‘p akrabalar‘n‘n yan‘na dönmek hususunda serbest b‘rakt‘. Safiye ÿslâm’‘ tercih ederek Hz.
Peygamber’in zevceleri aras‘nda yer ald‘.208
Bu arada içlerinde Ebû Hureyre’nin de bulunduþu Devsliler ve Eā’arîler
Hayber’e geldiler. Hz. Peygamber sahâbîlerle istiāare ederek onlara da ganimetten pay ay‘rd‘. ÿki gemi ile Necâāî’nin yan‘n‘ndan gelen ve içlerinde Câfer b. Ebû
Tâlib’in de bulunduþu Habeāistan muhacirleri de Hayber’e ulaāt‘lar. Peygamberimiz “Hangisine sevineceþimi bilemiyorum. Câfer’in geliāine mi, yoksa Hayber’in
fethine mi?” diyerek sevincini aç‘klad‘. Hayber’in fethi Muharrem-Safer 7/May‘sHaziran 628’de gerçekleāti.209
Hz. Peygamber Hayber’in fethinden sonra Vâdi’l-Kurâ üzerine yürüdü. Buradaki Yahudiler müstahkem kalelere s‘þ‘narak bir gün kadar direndiler. Fakat
sonunda Hayber Yahudilerinin āartlar‘na göre teslim oldular. Buna göre y‘ll‘k
arazi mahsullerinin yar‘s‘n‘ ÿslâm devletine vergi olarak ödeyeceklerdi. Teymâ
Yahudileri, Hayber, Fedek ve Vâdi’l-Kurâ’da meydana gelen geliāmeleri duyunca
Hz. Peygamber’le cizye üzerine antlaāma yapt‘lar.
206. ÿbn
Hiāâm, II, 347.
II, 677-678; ÿbn Hiāâm, II, 337-338.
208. Vâk‘dî, II, 707.
209. Hayber’in fethi ve buna baþl‘ geliāmelerle ilgili geniā bilgi için bk. Vâk‘dî, II, 633-721; ÿbn Sa’d,
II, 106-117; Taberî, III, 9-20.
207. Vâk‘dî,
233
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 233
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Son muhacir kafilesinin
Habeāistan’dan dönüāü
234
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 234
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Hz. Peygamber Hayber’in fethinden sonra Muhayyisa b. Mes’ud’u ÿslâm’a
davet ve Hayber Yahudilerinin ak‘betini hat‘rlatmak maksad‘yla Fedek bölgesine gönderdi. Fedek halk‘ topraklar‘n‘n yar‘s‘ karā‘l‘þ‘nda Hz. Peygamber’le
anlaāmak istediler; bir bar‘ā antlaāmas‘ gerçekleātirmek üzere Hz. Peygamber’in
huzuruna heyet gönderdiler. Peygamberimiz bu āartlar‘ kabul etti. Fedek bar‘ā
yoluyla elde edildiþi için arazisinin yar‘s‘ Hz. Peygamber’e tahsis edildi.210
Hz. Peygamber’in Yahudilerle iliākilerini ana hatlar‘yla ortaya koyduktan sonra, bu iliākilerin günümüze de ‘ā‘k tutabilecek āekilde k‘sa bir deþerlendirmesini
yapmak istiyoruz. Peygamberimiz, Yahudileri ne pahas‘na olursa olsun Müslümanlarla birarada yaāayamayacak bir kitle olarak asla görmemiātir. Onun hedefi
Yahudileri tamamen imha etmek veya ÿslâm hakimiyeti alt‘ndaki topraklar‘n
d‘ā‘na göndermek de deþildi. Āayet öyle olsayd‘ Hayber ve çevresindeki Yahudileri ortadan kald‘r‘r veya onlar‘ ÿslâm hakimiyeti alt‘nda bulunan topraklar‘n tamamen d‘ā‘na sevkederdi. Halbuki böyle hareket etmemiā, Müslümanlar‘n güçlü
olduþu bir dönemde ad‘ geçen Yahudileri yerlerinde b‘rakm‘āt‘r. Yedinci hicrî
y‘l‘n baā‘nda gerçekleāen Hayber’in fethinden, kendisinin vefat tarihi olan onbirinci hicrî y‘la kadar dört y‘l‘ aāk‘n bir süre zarf‘nda Müslümanlarla Yahudiler
birarada yaāama tecrübesinin güzel örneþini vermiālerdir. Üstelik yar‘madan‘n
daha baāka yerlerinde, mesela Yemen’de ve hatta Medine’de bile antlaāmal‘ olan,
Müslümanlar‘n zimmeti ve himayesi alt‘nda Yahudiler yaāamaktayd‘.211 Kurayza
Gazvesi’nden on beā ay kadar sonra gerçekleāen Hayber’in fethine giderken Hz.
Peygamber’in yan‘nda Medine Yahudilerinden on kiāi bulunuyordu.212 Sürgün
veya imha edilen Yahudiler de antlaāmay‘ bozuncaya kadar Medine içinde Müslümanlarla birlikte yaā‘yorlard‘. Demek ki Peygamberimiz doþru dürüst yerinde
duranlara ses ç‘karmam‘āt‘r. Fakat, olaylar‘ anlat‘rken de temas ettiþimiz gibi
Medine’nin içindeki Yahudileri, Müslümanlar‘n güçlü düāmanlar‘ olan müāriklerle iābirliþi yapt‘klar‘, tehdit unsuru haline geldikleri, devlet otoritesini ve
sosyal bar‘ā‘ hiçe sayd‘klar‘ için āehirden ç‘karm‘ā veya ortadan kald‘rm‘āt‘r.
Hemen yan‘baā‘nda kendisinin can, mal ve namus güvenliþini tehdit eden birer
kitle haline geldikleri için bir arada yaāamak art‘k imkans‘z hale gelmiātir. Āayet
antlaāmay‘ bozmasalard‘, müāriklerle iābirliþi yapmasalard‘, savaā suçu iālemeselerdi ve Müslümanlar‘n can güvenliþini tehdit eden birer unsur haline gelmeselerdi belki Medine’deki Yahudi kabileleri de yerlerinde b‘rak‘labilirlerdi.213
II, 706-707; ÿbn Hiāâm, II, 343.
II, 634-635.
212. Vâk‘dî, II, 684.
213. Hz. Peygamber’in Yahudilere karā‘ uygulamalar‘n‘ gördükten sonra, on dört as‘rl‘k ÿslâm tarihi
boyunca Müslümanlarla Yahudiler aras‘nda geliāen iliākilere k‘sa bir göz atmakta fayda görüyoruz. ÿslâmiyet’in doþuāundan XX. yüzy‘l‘n ortalar‘na kadar Yahudiler, Hristiyan dünyas‘
210. Vâk‘dî,
211. Vâk‘dî,
235
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 235
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
3- Hristiyanlarla ÿliākiler
a- Genel Bilgiler
Müslümanlar‘n Hristiyanlarla iliākileri ÿslâm’‘n Mekke döneminde baālam‘āt‘r. Varaka b. Nevfel’in Hristiyanl‘kla alâkas‘ bulunduþunu, ilk vahiyden sonra
Hz. Peygamber’in Varaka b. Nevfel ile görüātüþünü ve baā‘ndan geçeni ona anlatt‘þ‘n‘; Müslümanlar‘n halk‘ ve idarecileri Hristiyan olan Habeāistan’a hicret
ettiþini; Rebia’n‘n oþullar‘n‘n kölesi Ninoval‘ Addas’‘n Taif yolculuþu dönüāünde Hz. Peygamber’in huzurunda ÿslâm’‘ kabul ettiþini daha önce, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliþinin Mekke dönemini ele al‘rken görmüātük.
Bunlar‘n d‘ā‘nda Mekke döneminde Hristiyan Bizansl‘lar ile Mecusî Sâsânîler
aras‘ndaki mücadeleleri Mekke müāriklerinin yan‘nda Hz. Peygamber ve Müslümanlar da yak‘ndan takip etmiālerdir. Bu mücadelelerin seyri özet olarak āöyledir: Sâsânîler 611 y‘l‘nda Antakya’y‘, 614’te Kudüs’ü ve 619’da M‘s‘r’‘ ele geçirmiālerdi. Bunun üzerine Mekke müārikleri kendileri gibi çok tanr‘l‘ dine sahip
ÿranl‘lar‘n Hristiyan Bizansl‘lara galip gelmesine sevinmiāler; Müslümanlar ise
üzülmüālerdi. Hatta müārikler daha da ileri giderek ateāperest ÿranl‘lar‘n kitap
ehli olan Bizansl‘lara galip geldikleri gibi, kendilerinin de Müslümanlara üstün
geleceklerini söylemeye baālam‘ālard‘. Bunun üzerine Rûm Sûresi nâzil olmuā,
Bizansl‘lar‘n bu yenilgiden sonra bir kaç (3-9) y‘l içinde galip gelecekleri bildirilmiāti. Müslümanlar Kur’an-‘ Kerim’in bu haberine çok sevinmiāler, müārikler
ise inanmam‘ālard‘. Hz. Ebû Bekir ile müāriklerden Übey b. Halef bahse giriāmiālerdi, anlaāman‘n son āekline göre Rûmlar ÿranl‘lar‘ 9 y‘l içinde yenerse Übey
b. Halef Hz. Ebû Bekir’e yüz deve verecek, āayet ÿranl‘lar Rûmlar‘ yenerse Hz.
Ebû Bekir Übey b. Halef’e yüz deve verecekti. Gerçekten k‘sa bir müddet sonra
kendini toparlayan Herakleios düzenlediþi bir seferle ÿranl‘lar‘ F‘rat’‘n gerisine
püskürttü. 622 ila 627 y‘llar‘ aras‘nda Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’‘
iāgal ederek Mezopotamya’ya girdi; Tebriz’de ateā tap‘naþ‘n‘ y‘kt‘. Bizansl‘lar‘n
ilk zaferi Bedir Savaā‘ s‘ralar‘na, son zaferi ise Hudeybiye Antlaāmas‘’ndan birkaç
ay öncesine rastlar. Bizans’‘n ÿran’a galip geldiþi s‘rada Übey b. Halef ölmüātü.
Hz. Ebû Bekir onun varislerinden yüz deveyi al‘p Hz. Peygamber’in emriyle
fakirlere daþ‘tt‘.
taraf‘ndan āiddet ve bask‘ya maruz b‘rak‘lm‘ālar; buna karā‘l‘k Müslümanlar taraf‘ndan müsamaha görmüālerdir. Mesela Suriye bölgesinde yaāayan ve Hristiyan Bizans’‘n āiddet ve bask‘s‘na
maruz kalan Yahudiler ilk ÿslâm fetihleri esnas‘nda Müslüman fâtihleri kurtar‘c‘ olarak görmüāler ve kendilerine yard‘mc‘ olmuālard‘r. Yahudiler, zaman zaman çeāitli Avrupa ülkelerinden,
daha güvenli hayat āartlar‘na sahip olabilecekleri Kuzey Afrika ve Osmanl‘ topraklar‘na göç
etmiāler ve bu meyanda II. Murat zaman‘ndan itibaren Türkiye’ye yerleāmiālerdir. Bu durum
Osmanl‘lar‘n son zamanlar‘na kadar devam etmiātir. Sonuç olarak, Müslümanlar‘n ve özellikle
Türk-ÿslâm dünyas‘n‘n tarih boyunca Yahudilere hoāgörülü davrand‘þ‘n‘ ve hatta Hristiyanlara
karā‘ onlar‘ koruduþunu görüyoruz.
236
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 236
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret ettiþi s‘rada burada önemli say‘da Hristiyan bulunduþu görülmemektedir. Ancak Medine’de Ebû Âmir er-Râhib ad‘nda
ve Hz. Peygamber’in fâs‘k dediþi bir papaz‘n varl‘þ‘ bilinmektedir. Bu āah‘s,
hicretten sonra Medine’yi terkedip Mekke’ye yerleāmiātir. Orada müāriklerle iābirliþi yapm‘ā, etraf‘na toplad‘þ‘ kiāilerle Uhud Savaā‘’nda Müslümanlara karā‘
savaām‘āt‘r.
Hz. Peygamber Hudeybiye Bar‘ā‘’ndan sonra birçok devlet baākan‘na ve bu
meyanda Hristiyan olan Bizans, M‘s‘r, Habeāistan hükümdarlar‘na ÿslâm’a davet
mektuplar‘ göndermiātir. Bizans ÿmparatoru Herakleios ÿslâm’la ilgilenmiā; M‘s‘r
Mukavk‘s’‘ Hz. Peygamber’in elçisine iyi davranarak kendisine çeāitli hediyeler
göndermiātir. Habeāistan hükümdar‘n‘n da ÿslâm’a girdiþi söylenmektedir.
Hz. Peygamber Haris b. Umeyr el-Ezdî’yi bir mektupla Bizans’a baþl‘
Busrâ valisine göndermiātir. Elçi Mûte’ye var‘nca Bizans’‘n bir diþer valisi Āurahbil b. Amr el-Gassânî taraf‘ndan yakalanm‘ā ve öldürülmüātür. Hâris Hz.
Peygamber’in öldürülen tek elçisidir. Bu olay Rasûlullah’‘ son derece üzmüātür.
b- Mûte Savaā‘ (8/629)
Bizansl‘lar ile Müslümanlar aras‘nda yüzy‘llar boyu sürecek olan silahl‘ mücadeleler Mûte Savaā‘ ile baālam‘āt‘r. Peygamberimiz hicretin sekizinci y‘l‘ Rebiulevvel ay‘nda içlerinde Ka’b b. Umeyr el-G‘fârî’nin bulunduþu on beā kiāilik bir
heyeti Belkâ’ya bir gecelik mesafedeki Zâtu Atlah’a bölge halk‘n‘ ÿslâm’a davet
için göndermiāti. Ancak heyet üyeleri oka tutularak hepsi āehit edilmiāler; yaln‘zca yaral‘ olarak kurtulan Ka’b Medine’ye dönebilmiātir. Bu olaya çok üzülen
Hz. Peygamber onlar‘n üzerine bir ordu göndermeyi düāünmüā; ancak bölge
halk‘n‘n baāka yere gittiklerini öþrenince bundan vazgeçmiāti.214
Bir yandan, biraz önce bahsedilen āehit Hâris b. Umeyr’in, diþer yandan Zâtu
Atlah’ta öldürülen Müslümanlar‘n maruz kald‘þ‘ hukuk ihlâline karā‘l‘k vermek
üzere Hz. Peygamber, üç bin kiāilik bir ordu haz‘rlad‘ ve kumandanl‘þa Zeyd
b. Hârise’yi tayin etti. Zeyd āehit düātüþü takdirde Câfer b. Ebû Tâlib’in, onun
āehit olmas‘ halinde de Abdullah b. Revâhâ’n‘n kumandan olmas‘n‘, Abdullah
da āehit olursa aralar‘ndan birini komutan seçmelerini, elçisinin āehit edildiþi yere kadar ilerlemelerini emretti. Orduyu Seniyyetü’l-Vedâ’ya kadar uþurlad‘.
Müslümanlardan, bölge halk‘n‘ ÿslâm’a davet etmelerini; kabul ettikleri takdirde
savaāmamalar‘n‘; aksi takdirde Allah’a s‘þ‘n‘p onlarla savaāmalar‘n‘ istedi. Ayr‘ca
Müslümanlara sözlerinde durmalar‘n‘, aā‘r‘ gitmemelerini; çocuklar‘,215 kad‘nlar‘,
214. Vâk‘dî,
II, 752-753.
Peygamber’in, ÿslâm ordusunu Mûte’ye gönderirken çocuklar‘n (ve genel olarak sivillerin)
korunmas‘ konusunda verdiþi bu talimat son derece önemlidir. Her āeyden önce bu talimat,
çocuklar‘n öldürüldüþü bir cahiliye ortam‘n‘n akabinde, çocuk haklar‘n‘n‘n en baā‘nda yer
215. Hz.
237
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 237
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
yaāl‘lar‘ ve manast‘rlara çekilmiā kimseleri öldürmemelerini; hurmal‘klara zarar
vermemelerini, aþaçlar‘ kesmemelerini ve binalar‘ yakmamalar‘n‘ tembih ve tavsiye
etti.216
ÿslâm ordusunun Medine’den ayr‘l‘p kuzeye doþru ilerlediþini öþrenen Āurahbil b. Amr el-Gassânî, kardeāi Sedûs’u bir orduyla onlara karā‘ sevketti. Meydana gelen savaāta Sedûs’un öldürülmesi üzerine Āurahbil korkarak kalesine
s‘þ‘nd‘. Müslümanlar yollar‘na devam ederek Maân’a kadar ilerlediler ve burada
karargâh kurdular. O s‘rada Bizans ÿmparatoru Herakleios’un Beliy kabilesinden
Mâlik b. Zâfile kumandas‘ alt‘nda Behrâ, Vâil, Bekir, Lahm ve Cüzâm gibi Arap
kabilelerinden oluāan yüz bin (baz‘ kaynaklarda yüz bini Rumlardan ve yüz bini
de ad‘ geçen Hristiyan Arap kabilelerinden olmak üzere toplam iki yüz bin) kiāilik bir ordunun baā‘nda Maâb’a geldiþini öþrendiler. Müslümanlar Maân’da iki
gün kalarak ne yapmalar‘ gerektiþini görüātüler. Baz‘lar‘, Bizansl‘lar‘n büyük bir
orduyla geldiklerinin Hz. Peygamber’e bildirilmesini ve ondan gelecek habere
göre hareket edilmesini teklif ettiler. Abdullah b. Revâha söz alarak, kendileri
aç‘s‘ndan asker, silah ve binek say‘s‘n‘n çokluþunun önemi olmad‘þ‘n‘ örnekler
vererek anlatt‘; savaāmak gerektiþini, ya zafer kazanacaklar‘n‘ veya āehadete
ulaāacaklar‘n‘ dile getirdi. Sonunda savaāa karar verildi. Maân’dan ayr‘lan ÿslâm
ordusu, savaā‘n cereyan edeceþi Mûte’ye giderek savaā düzenine geçti .
Savaāta Zeyd b. Hârise’nin āehit düāmesi üzerine sancaþ‘ Câfer b. Ebû Tâlib
ald‘. O da kahramanca çarp‘āt‘ktan sonra āehit olunca sancaþa Abdullah b.
Revâha sahip ç‘kt‘. O da āehit düāünce Müslümanlar sancaþ‘n Halid b. Velid’e
verilmesini kararlaāt‘rd‘lar. Halid sancaþ‘ al‘r almaz düāman üzerine sald‘rmaya
karar verdi. Bu s‘rada akāam olmas‘na raþmen onun bu hareketi tesirini gösterdi. ÿslâm ordusunun saþ kanat komutan‘ Kutbe b. Katâde, Hristiyan Araplar‘n
komutan‘ Mâlik b. Zâfile’yi öldürdü. Müslümanlar Halid b. Velid’in etraf‘nda
toplanarak pekçok düāman askerini öldürdüler. Geceleyin savaāa ara verildi.
Düāman ordusunun say‘ca üstün oluāunu göz önüne alan Halid b. Velid
deþiāik bir taktik uygulamaya karar verdi. Ordunun saþ kolundaki askerleri
sola, solundakileri saþa, öndekileri arkaya ve arkadakileri öne alarak, düāman‘n,
Müslümanlar‘n geceleyin yard‘m ald‘klar‘n‘ sanmalar‘n‘ planlad‘. Esas‘nda onun
as‘l hedefi, düāman‘n maneviyat‘n‘ sarst‘ktan ve āiddetli bir hücum ile onlar‘
alan can güvenliþini içermektedir. Bunun yan‘s‘ra, orduyu ehl-i kitab‘n oturduþu bölgelere
gönderirken bu talimat‘ vermesi ayr‘ca anlaml‘d‘r. Bu da aç‘k bir āekilde ortaya koymaktad‘r ki,
onun nazar‘nda ‘rk ve din fark‘ gözetilmeksizin çocuklar‘n can güvenliþi saþlanmal‘d‘r. Oysa,
2001 y‘l‘ itibar‘yla, son 10 y‘l içinde dünyada savaālar yüzünden 2 milyon çocuk katledilmiā,
6 milyon çocuk da yaralanm‘ā, ya da ciddi bir āekilde sakatlanm‘āt‘r (Bk. Ramazan Özey, Günümüz Dünya Sorunlar‘, ÿstanbul 2001, s. 123.).
216. Vâk‘dî, II, 757-758.
238
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 238
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
y‘ld‘rd‘ktan sonra, ÿslâm ordusunu yok olmaktan kurtar‘p emniyet içerisinde
geri çekmekti. Düāman askerleri ertesi sabah karā‘lar‘nda deþiāik askerleri görünce āaā‘rd‘lar ve maneviyatlar‘ sars‘ld‘. ÿslâm ordusu ani bir hücumdan sonra
geri çekildi. Halid’in plan‘ hedefine ulaāt‘. Düāman askerleri Müslümanlar‘ takip etmeye cesaret edemediler. Halid’in kendilerini çöle çekip orada savaāmak
istemesinden endiāe ettiler. Sonunda iki ordu birbirinden ayr‘ld‘. ÿslâm ordusu
Medine’ye döndü. Peygamberimiz ve Medine’de bulunan Müslümanlar, hatta çocuklar, onlar‘ Cürf mevkiinde karā‘lad‘lar. Baz‘lar‘ onlara, firar edenler anlam‘na
gelen “ferrâr” veya “fürrâr” diye hitap ettiler ve soþuk karā‘lad‘lar. Mûte savaā‘ndan dönen gâziler, Medine’deki Müslümanlar‘n kendilerini soþuk karā‘lamalar‘
yüzünden utançlar‘ndan evlerinden ç‘kamaz hale geldiler. Peygamberimiz ise
onlar‘n firârî olmad‘klar‘n‘ bildirdi. Kendilerine, döne döne hamle yapan savaāç‘
anlam‘nda “kürrâr” (veya kerrâr) denilmesini emretti. Onlara teker teker haber
göndererek kendilerinin firârî deþil, döne döne hamle yapan savaāç‘ olduklar‘n‘
bildirdi.217
Kaynaklarda Mûte Savaā‘’n‘n Bizans ordusunun yenilgisiyle sonuçland‘þ‘n‘
belirten rivayetler bulunduþu gibi,218 Müslümanlar aç‘s‘ndan yenilgi olarak deþerlendiren ifadeler de mevcuttur.219 Āu kadar var ki bu savaā, Halid b. Velid’in
savaāt‘þ‘ bölgedeki düāman askerlerinin yenilmesi ve Müslümanlar‘n az (sekiz,
on bir veya on beā kiāi) kay‘p vererek geri çekilmesi sonucunda elde edilmiā
bir baāar‘ olarak kabul edilmelidir. Bizans ordusu tamamen maþlup olmamakla
birlikte, savaā‘n Müslümanlar aç‘s‘ndan zaferle sonuçland‘þ‘n‘ söylemek mümkündür. Nitekim Hz. Peygamber’in deþerlendirmesinden de bu anlaā‘lmaktad‘r.
Mûte Savaā‘ ile Halid b. Velid ve Müslümanlar Bizans ordusunu, onlar‘n
savaā taktiklerini ve silahlar‘n‘ yak‘ndan tan‘m‘ā oldular. Bu tecrübenin, ilerideki y‘llarda gerçekleāecek fetihler esnas‘nda faydas‘ olacakt‘r. Ayr‘ca Suriye
ve Filistin’deki Araplar Müslümanlar‘n iman‘n‘n gücünü ve kahramanl‘klar‘n‘
görmüāler, onlar‘ tan‘maya baālam‘ālard‘r. Hz. Peygamber bu savaāta Halid b.
Velid’e “Seyfullah” (Allah’‘n k‘l‘c‘) lakab‘n‘ vermiātir.220
Bu savaāta Müslümanlar, Hz. Peygamber’in yak‘nlar‘n‘, ÿslâm’a çok büyük
hizmetleri geçmiā āahsiyetleri, Hz. Peygamber’in yak‘n dostu Zeyd b. Hârise’yi;
amcas‘n‘n oþlu ve daha bir y‘l önce Habeāistan’dan dönmüā olan Cafer b. Ebû
Tâlib’i ve ensar‘n büyük āairi Abdullah b. Revâha’y‘ kaybettiler. Bu kay‘plar
217. Vâk‘dî,
II, 765.
Sa’d, II, 130.
219. Makrîzî, s. 349.
220. Mûte savaā‘ için ayr‘ca bk. ÿbn Hiāâm, II, 373-389; ÿbn Sa’d, II, 128-130; Buhârî, V, 86-88;
Taberî, III, 36-42; ÿbn Abdilber, Dürer, 209-210; ÿbn Seyyidinnâs, II, 208-213.
218. ÿbn
239
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 239
17.04.2012 16:04:15
Mute Savaā‘’n‘n meydana geldiþi bölgeden görüntüler
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
240
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 240
17.04.2012 16:04:15
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
hem onlar‘ hem de Hz. Peygamber’i üzdü ve aþlatt‘. Peygamberimiz, savaāta
āehit düāen Câfer’in ailesinin üzüntülü olduþunu belirterek onlar için yemek
haz‘rlanmas‘n‘ istedi.221
c- Tebük Seferi (9/630)
Suriye’den gelen baz‘ tüccarlar, Bizans ÿmparatorunun, Hristiyan Arap kabilelerinin de desteþini alarak Müslümanlara karā‘ savaā haz‘rl‘þ‘na baālad‘þ‘na
dair Medine’ye baz‘ haberler getirdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz, Eslem,
G‘fâr, Cüheyne, Eāca’ ve Süleym gibi diþer Arap kabilelerinin de kat‘ld‘þ‘ otuz
bin kiāilik bir ordu haz‘rlad‘. O, genellikle sefer için gideceþi yeri gizli tuttuþu
halde bu sefere ç‘karken hedefinin Bizans ordusu olduþunu aç‘kça beyan etti.
Çünkü yol uzun, düāman güçlü ve kalabal‘k, hava da s‘cakt‘. Hurmalar olgunlaām‘āt‘. Halk‘n meyvelerin alt‘nda, aþaçlar‘n gölgesinde oturmaktan hoāland‘þ‘
bir zamand‘. Bu seferin tesadüf ettiþi zamana Kur’an dilinde güçlük zaman‘
(Sâatü’l-Usre), o nedenle de bu sefere güçlük Gazvesi’ (Gazvetü’l-Usre), orduya
da güçlük ordusu (Ceyāü’l-Usre) denilmiātir.
Aāaþ‘daki âyetler sefer öncesinde baz‘ Müslümanlar‘n tutum ve davran‘ālar‘n‘ yans‘tmaktad‘r: “Ey inananlar! Size ne oldu? “Allah yolunda savaāa ç‘k‘n”
denilince yere y‘þ‘l‘p kald‘n‘z. Ahiret yerine dünya hayat‘na m‘ raz‘ oldunuz? Oysa
dünya hayat‘n‘n geçimliþi ahirete göre pek azd‘r. Eþer savaāa ç‘kmazsan‘z Allah sizi
elem verici bir azap ile cezaland‘r‘r ve yerinize sizden baāka bir kavim getirir; siz
savaāa ç‘kmamakla ona hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her āeye kâdirdir. Eþer siz
Muhammed’e yard‘m etmezseniz, bilin ki, inkâr edenler onu, iki kiāinin ikincisi olarak
yurdundan ç‘kard‘klar‘nda, Allah ona yard‘m etmiātir. Hani o, maþarada arkadaā‘na
“Üzülme; Allah bizimledir” diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet saþlayan)
emniyetini indirdi. Görmediþiniz askerlerle onu destekledi ve inkâr edenlerin sözünü
alçaltt‘. Allah’‘n sözü en üstündür. Allah yücedir, bilgedir. Hafifiyle, aþ‘r‘yla hepiniz
yola koyulun ve Allah yolunda mallar‘n‘zla, canlar‘n‘zla cihad edin. Eþer bilirseniz
bu sizin için daha hay‘rl‘d‘r.”222
Baz‘ bedevîler özür beyan ederek sefere kat‘lmak istemediler. Onlar hakk‘nda nâzil olan âyette, kendilerinin bu sefere kat‘lmamak için bahane ileri sürmek üzere Hz. Peygamber’in huzuruna geldikleri ve sefere kat‘lmamalar‘n‘n
uygun bir davran‘ā olmad‘þ‘ āöyle ifade edilmektedir: “Bedevîlerden, mazeretleri olduþunu iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler...”223 Ayn‘ āekilde
seksen küsür münaf‘k gelip, mazeretleri olmad‘þ‘ halde yalandan özür beyan
ederek izin istediler. Bunun üzerine āu ayetler nâzil olarak onlara izin veren Hz.
II, 766; ÿbn Hiāâm, II, 381.
Sûresi 38-41.
223. Tevbe Sûresi 90.
221. Vâk‘dî,
222. Tevbe
241
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 241
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Peygamber’i ikâz etti: “Eþer yak‘n bir dünya mal‘ ve kolay bir yolculuk olsayd‘, sana
uyup peāinden gelirlerdi. Fakat meāakkatli bir hedef onlara uzak göründü. Bir de ‘Gücümüz yetseydi sizinle beraber ç‘kard‘k’ diye Allah’a yemin ederek kendilerini helak
ediyorlar. Halbuki Allah onlar‘n yalan söylediklerini biliyor. Seni Allah affetsin! Doþru
söyleyenler sence belli olup yalanc‘ olanlar‘ öþrenmeden niye onlara izin verdin?”224
Tevbe Sûresi’nde münaf‘klar‘n Tebük Seferi ile ilgili tutumlar‘ndan ve psikolojik
durumlar‘ndan bahseden baāka âyetler de vard‘r.
Peygamberimiz zengin sahâbîleri Tebük Seferi’ne binek ve yiyecek temin etmeleri için teāvik etti. Hz. Osman, Abbas b. Abdülmuttalib, Abdurrahman b. Avf
gibi Müslümanlar büyük ölçülerde baþ‘āta bulundular. Hz. Ebû Bekir, tamam‘
dört bin dirhemden ibaret olan paras‘n‘n hepsini, Hz. Ömer ise mal‘n‘n yar‘s‘n‘
baþ‘ālad‘. En büyük baþ‘ā‘ Hz. Osman yapt‘. O, ordunun üçte birini donatt‘.225 Bu arada baz‘ göz yaāart‘c‘ olaylar da yaāand‘. Tebük Seferi’ne ç‘kmay‘ çok
arzulad‘klar‘ halde fakirlikleri sebebiyle binek bulamayan baz‘ sahâbîler Hz.
Peygamber’e müracaat ederek ondan kendilerine binek temin etmesini istediler.
Yedi kiāi olan bu grup kendilerine binek temin edilememesi üzerine orduya
kat‘lamayacaklar‘n‘ anlay‘nca aā‘r‘ derecede üzülüp gözyaā‘ döktüler. Bu kiāiler
Müslümanlar aras‘nda “Bekkâîn” (çok aþlayanlar) diye an‘lm‘ālard‘r. Bu davran‘ālar‘ndan dolay‘ haklar‘nda ayet inmiā ve kendilerinin bu durumdan dolay‘ sorumlu olmad‘klar‘; sorumluluþun ancak zengin olduklar‘ halde Peygamber’den
izin isteyenlere ait olduþu bildirilmiātir.226 Onlar‘n bu durumlar‘ baz‘ sâhâbîleri
harekete geçirmiā, ÿbn Yâmîn b. Umeyr ve Abbas b. Abdülmuttalib ikiāer kiāinin, Hz. Osman da geri kalan üç kiāinin binek ve yiyeceklerini temin ederek
kendilerinin ÿslâm ordusuna kat‘lmalar‘n‘ saþlam‘ālard‘r.227
ÿslâm ordusu Huzâa kabilesinden Alkame b. el-Faþvâ’ adl‘ sahâbînin k‘lavuzluþunda yola ç‘karak Medine’ye 778 km. uzakl‘kta228 ve Sûriye yolu üzerinde
bulunan Tebük’e kadar ilerledi ve orada karargâh kurdu. Herakleios o s‘rada
Humus’ta bulunuyordu. Bu sefer esnâs‘nda ÿslâm ordusu düāmanla karā‘laāmad‘; dolay‘s‘yla çarp‘āma da meydana gelmedi. Bizans’‘n Müslümanlara karā‘
herhangi bir ordu haz‘rlamad‘þ‘ ve Medine’ye ulaāan haberlerin doþru olmad‘þ‘
anlaā‘ld‘. Hz. Peygamber Āam taraf‘na ilerleyip ilerlenmemesi konusunda sahabenin görüālerine baāvurdu. Hz. Ömer “Eþer yürümekle emrolundunsa yürü!”
dedi. Hz. Peygamber “Eþer emir alsayd‘m bu konuda size dan‘āmazd‘m” karā‘224. Tevbe
Sûresi 41-43.
225. Vâk‘dî, III, 991.
226. Tevbe Sûresi 92-93.
227. Vâk‘dî, III, 993-995; ÿbn Hiāâm, II, 518-519.
228. M. Muhammed Hasan Āürrâb, el-Meâlimü’l-Esîre fi’s-Sünne ve’s-Sîre, Beyrut 1991, s. 69.
242
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 242
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
l‘þ‘n‘ verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer āu sözleriyle görüāünü dile getirdi: “Yâ
Resûlallah! Rumlar çok kalabal‘kt‘rlar. Oralarda Müslümanlardan tek kiāi bile yoktur.
Gördüþün gibi onlara yaklaāt‘n. Senin yaklaāman onlar‘ korkutmuātur. Uygun görürsen bu y‘l geri dön. Yahut Yüce Allah bu konuda bir emir bildirir”. Bunun üzerine Hz.
Peygamber Tebük’ten ileri geçmedi.
Tebük Seferi esnas‘nda, çevredeki yerleāim alanlar‘nda oturanlar ÿslâm hakimiyetine girdiler. Hz. Peygamber, çoþunda Hristiyanlar‘n, baz‘s‘nda ise Yahudilerin
yaāad‘þ‘ Cerbâ’, Eyle (Bugünkü Akabe), Ezruh, Maknâ ve Maân bölgelerine birlikler göndererek bu bölgelerin halk‘n‘ ÿslâm’a davet etti. Onlar‘n temsilcileri
Tebük’te bulunan Hz. Peygamber’in yan‘na geldiler. ÿslâm’‘ kabul etmemekle
birlikte y‘ll‘k cizye ödemeye raz‘ olarak ÿslâm devletinin tebaas‘ olmay‘ kabul
ettiler. Peygamberimiz bu yerleāim merkezlerinin herbiri için antlaāma metni
yazd‘rarak kendilerine verdi. Ayr‘ca Halid b. Velid’in emrine dört yüz süvari
vererek önemli bir merkez olan Dûmetülcendel’e gönderdi. Halid oran‘n Hristiyan yöneticisi Ukeydir b. Abdülmelik’i yakalayarak Hz. Peygamber’in huzuruna
getirdi. Ukeydir’in cizye ödemeyi kabul etmesi üzerine Dûmetülcendel de ÿslâm
devletinin hâkimiyetine girdi. Ukeydir de Dûmetülcendel’e geri gönderildi.
Tebük Seferi dolay‘s‘yla, Ehl-i Kitapla iliākilerde önemli yer tutan bir hususa
iāaret etmek yerinde olacakt‘r. Bu seferin haz‘rl‘klar‘ esnas‘nda, sefer s‘ras‘nda
ve sonunda Kur’an-‘ Kerim’in Tevbe (Berâe) Sûresinin baz‘ âyetleri nâzil oldu.
Hz. Peygamber Tebük’te bulunduþu esnada kendilerine davetçiler gönderdiþi
Ehl-i Kitap mensuplar‘na, bu sûrenin 29. âyetinin hükümlerini tatbik etmeye
baālad‘. Buna göre Ehl-i Kitab’a dahil olan zümrelere Müslüman olmalar‘ teklif edilir. Daveti kabul ederlerse Müslüman olurlar; āayet kabul etmeyip kendi
dinlerinde kalmak isterlerse ÿslâm devletine cizye ödemeleri istenir. Cizye ödemeyi kabul ederlerse devletin tebaas‘ olurlar. O takdirde canlar‘, mallar‘, ‘rz ve
namuslar‘ ile din ve mabetleri ÿslâm devletinin himayesine al‘n‘r. Kendilerine
“Zimmî” denir.
ÿslâm ordusu Medine’ye döndüþünde halk sevinç içinde Seniyyetü’l-Vedâ’ya
koāarak orduyu karā‘lad‘. Hz. Peygamber Mescid’e girip iki rek’at namaz k‘ld‘.
Sonra Mescid’de oturdu. Bu arada Tebük Seferi’ne iātirak edemeyip Medine’de
kalan seksen civar‘nda sahâbî birer birer gelerek özür beyan ettiler. Peygamberimiz onlar‘n ifadelerini esas alarak ve iç yüzlerini Allah’a havale ederek mazeretlerini kabul edip kendileri için istiþfarda bulundu.
Ancak sefere kat‘lmayan Ka’b b. Mâlik, Mürâre b. Rebî’ ve Hilâl b. Ümeyye adl‘
sahâbîler yolculuklar‘na engel teākil eden bir mazaret ortaya koyamad‘lar. Bunun üzerine Peygamberimiz ve Müslümanlar bu üç kiāiyle elli gün süreyle irtibatlar‘n‘ kestiler. Sonunda onlar‘n affedildiklerine dair âyet nâzil oldu. Bu âyetin
243
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 243
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
244
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 244
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
meâli āöyledir: “Ve (seferden) geri b‘rak‘lan üç kiāinin de (tevbelerini kabul etti).
Yeryüzü geniāliþine raþmen onlara dar gelmiā, vicdanlar‘ kendilerini s‘kt‘kça s‘km‘āt‘.
Nihayet Allah’tan (O’nun azab‘ndan) yine Allah’a s‘þ‘nmaktan baāka çare olmad‘þ‘n‘
anlam‘ālard‘. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onlar‘n tevbesini kabul etti.
Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir.”229 Görülüyor ki, mazeretleri
olmad‘þ‘ halde Tebük Seferi’ne kat‘lmayan bu üç kiāinin, ihmal sonucu da olsa,
Hz. Peygamber’in emrini yerine getirmemeleri ve gerekli durumlarda toplumla
birlikte hareket etmemeleri, affedildiklerine dair haklar‘nda âyet inene kadar,
d‘ālanmalar‘na yol açm‘āt‘r.
d- Necran Hristiyanlar‘
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olarak görevlendirildiþi VII. mîlâdî
yüzy‘l baālar‘nda, Mezhic kabilesinin bir kolu olan Benî Hâris b. Ka’b (Belhâris)
kabilesinin yaāad‘þ‘ Necran bölgesinde kalabal‘k bir hristiyan topluluk oturuyordu. Heyetler y‘l‘ (Senetü’l-Vüfûd) diye meāhur olan 9. hicrî y‘lda (630-631)
Necranl‘ hristiyanlar, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bir mektubunun kendilerine
ulaāmas‘ üzerine heyet halinde Medine’ye geldiler. Hz. Peygamber bu mektubunda onlar‘ ÿslâm’a davet ediyor, āayet kabul etmezlerse cizye vermelerini, onu
da kabul etmezlerse kendileriyle savaā‘lacaþ‘n‘ bildiriyordu.
Necranl‘ Hristiyanlar, bu mektup üzerine ondördü ileri gelenlerinden ve idarecilerinden olmak üzere altm‘ā kiāilik bir heyeti Medine’ye gönderdiler. Bunlar
aras‘nda âkibleri Abdulmesîh, uskuflar‘ Ebû Hârise b. Alkame, seyyidleri elEyhem de vard‘. Âkib, Necranl‘lar‘n emîri ve halk meclisinin baākan‘; uskuf, dini
liderleri, papaz ve bilginlerin baā‘; seyyid ise ticaret ve seyahat iāleri baākan‘d‘r.
Necran heyeti bir ikindi vakti Medine’ye gelerek Mescid-i Nebevî’ye girdiler. Hz. Peygamber ashab‘ ile henüz ikindi namaz‘n‘ k‘lm‘āt‘. Bu s‘rada ibadet
vakitleri gelen Hristiyanlar doþuya yönelerek ibadet etmeye haz‘rland‘lar. Baz‘
sahâbiler bunlara engel olmak istediler. Fakat Hz. Peygamber onlar‘n serbest
b‘rak‘lmas‘n‘ ve ibadetlerini yerine getirmelerine müsade edilmesini emretti.
Necran heyeti ad‘na konuāan Ebû Hârise ile Abdulmesîh’i ÿslâm’a davet etti. Onlar “Biz senden önce Müslüman olduk” diye cevap verdiler. Hz. Peygamber “Yalan
söylüyorsunuz. Sizi ÿslâmiyeti kabulden üç āey, domuz eti yemeniz, haç’a tapman‘z
229. Tevbe
Sûresi 118. Tevbe Sûresinin Tebük seferi ile ilgili âyet-i kerîmelerinden bir k‘sm‘n‘ konuyu ele al‘rken metin içinde ya meal olarak veya ifade ettiþi anlam itibar‘yla kaydettiþimiz
için ilgili diþer âyetleri ayr‘ca toplu olarak kaydetmedik. Tebük seferinin Kur’an’a yans‘mas‘
konusunda toplu bilgi için aāaþ‘daki eserlere bak‘labilir: Vâk‘dî, III, 1060-1076; Makrîzî, s.
489; ÿlhami Güler-Ömer Özsoy, s, 683-686. Tebük seferi hakk‘nda geniā bilgi için verdiþimiz
kaynaklar d‘ā‘nda ayr‘ca bk. ÿbn Sa’d, II, 165-168; Buhârî, V, 128-136; Taberî, III, !00-111; ÿbn
Abdilber, Dürer, s. 238-246; ÿbn Seyyidinnâs, II, 292-305; Makrîzî, s. 445-488.
245
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 245
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ve Tanr‘’n‘n oþlu bulunduþuna inanman‘z al‘koymaktad‘r” āeklinde karā‘l‘k verdi.
Necranl‘lar “O halde ÿsa’n‘n babas‘ kim?” diye sordular.
Hz. Peygamber bu soruya vahyi beklemek niyetiyle cevap vermeyip sustu.
Bu arada Hz. ÿsa’n‘n āahsiyeti ve Hristiyanl‘k hakk‘nda bilgilerin yer ald‘þ‘ Âl-i
ÿmran Sûresi’nin baā‘ndan itibaren seksenden fazla âyet nâzil oldu. Hz. ÿsa hakk‘ndaki soruya bu sûrenin 59. âyetinde Hz. ÿsa’n‘n babas‘z dünyaya geliāine Hz.
Âdem’in yarat‘l‘ā‘ örnek gösterilerek cevap verilmektedir. Hz. Peygamber Âl-i
ÿmrân Sûresinin 59-61. âyetlerini Necran heyeti mensuplar‘na okuduktan sonra
onlar‘ mübaheleye (karā‘l‘kl‘ lanetleāmeye) davet ederek “Eþer size söylediklerimi
inkar ederseniz, geliniz sizinle mübahele edeceþim” dedi. Mübahele dinî bir konunun karā‘l‘kl‘ konuāmak suretiyle halledilmesi imkans‘z hale gelince, meseleyi
çözümlemek için her iki taraf‘n haks‘z olan‘n Allah’‘n lanetine uþramas‘ için
Allah’a dua ve niyazda bulunmalar‘d‘r. Mübâhele ayetinin meali āöyledir: “Art‘k
sana bu ilim geldikten sonra kim seninle onun hakk‘nda münakaāa etmeye kalkarsa
de ki: “Geliniz oþullar‘m‘z‘ ve oþullar‘n‘z‘, kad‘nlar‘m‘z‘ ve kad‘nlar‘n‘z‘, kendimizi
ve kendinizi çaþ‘ral‘m sonra can-u gönülden ibtihal ile dua edelim. Allah’‘n lanetini
yalanc‘lar‘n boynuna geçirelim.”230
Hz. Peygamber yan‘na Hz. Fât‘ma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ali’yi alarak
Necranl‘ hristiyanlar‘n karā‘s‘na ç‘kt‘ ve kendilerini karā‘l‘kl‘ lanetleāmeye davet
etti. Onun bu teklifi karā‘s‘nda Necranl‘lar durumu aralar‘nda görüāmek üzere müsade istediler. Sonunda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olduþunu
bildiklerinden mübahele yapmamaya karar verdiler. Kendi dinlerinde kalmak
istediklerini ve cizye vermeye raz‘ olduklar‘n‘ bildirdiler. Hz. Peygamber’in bu
teklifi kabul etmesi üzerine, bin tanesi Receb, diþer bini de Safer ay‘nda olmak
üzere y‘lda iki bin kat elbise vermeleri āart‘yla bir antlaāma kaleme al‘nd‘. Aralar‘nda mâli konularda ihtilafa düātükleri zaman Necranl‘lara hakemlik yapmak
üzere Ebû Ubeyde b. Cerrâh bölgeye gönderildi.231
Görüldüþü üzere Peygamberimiz döneminde Hristiyanlarla iliākilerin gerginleāmesine Hristiyanlar taraf‘ndan Müslüman elçinin ve davet heyetinin öldürülmesi yol açm‘āt‘r. Ayr‘ca Hristiyan bölgelerinden sald‘r‘ haberlerinin gelmesi
Medine’de sürekli tedirginlik meydana getirmiātir. Dolay‘s‘yla Peygamberimiz
döneminde kuzeye tertiplenen seferlerin sebebi, Hristiyanlar taraf‘ndan iālenen
uluslararas‘ hukuk ihlalinin cezaland‘r‘lmas‘na ve Hristiyan dünyas‘ndan gelecek sald‘r‘lar‘ önlemeye yöneliktir ve hedefleri bellidir. Nitekim Mûte Seferi’nde
ve Hz Peygamber’in bizzat kat‘ld‘þ‘ Tebük Seferi’nde kuzeydeki Hristiyan yerÿmrân Sûresi 61.
231. Buhârî, V, 120; Makrîzî, s. 502; Mustafa Fayda, “Hz. Muhammed’in Necranl‘ Hristiyanlarla
görüāmesi ve mübâhele”, A. Ü. ÿslam ÿlimleri Enstitüsü Dergisi, II, s143-149, Ankara 1975.
230. Âl-i
246
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 246
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi
leāim merkezlerine geliāigüzel sald‘r‘larda asla bulunulmam‘āt‘r. Bu ikincisinde
tam tersine birtak‘m yerleāim merkezleri bar‘ā yoluyla ÿslâm hakimiyetine girmiātir. Hatta Hristiyanlar‘n güvenlikleri teminat alt‘na al‘nm‘āt‘r. Yoksa Müslümanlar salt intikam için o bölgeye gitmiā olsalard‘ bölge farkl‘ uygulamalara
sahne olurdu. Sonuç olarak denilebilir ki, Hz. Peygamber’in Hristiyanlarla ilgili
politikas‘na bar‘ā hâkimdi. Nitekim Necran Hristiyanlar‘ ile iliākilerde de bu
durum aç‘kça kendini göstermektedir.232
halife döneminden itibaren gerçekleāen fetihlerle birlikte ÿslâm, Hristiyanlar‘n hakim olduþu topraklarda büyük ölçüde yay‘ld‘. Bu fetihler esnas‘nda Irak, Suriye ve M‘s‘r’da çok aç‘k
bir āekilde görüldüþü gibi bar‘ā politikalar‘n‘n savaātan çok daha fazla yer tuttuþu müāahede
edilmektedir. Fakat konuya Hristiyanlar aç‘s‘ndan bak‘ld‘þ‘nda, bunun askerî yönden maþlubiyet olduþu bir gerçektir. Bu maþlubiyet karā‘s‘nda ÿslâm dünyas‘na karā‘ önce sözlü, daha
sonra da Haçl‘ seferleri gibi askerî sald‘r‘ya geçilmiātir; ancak Hristiyan dünyas‘ Haçl‘ seferlerinden kal‘c‘ bir sonuç elde edememiātir. Tam tersine Müslüman Türkler Avrupa içlerine kadar
ilerlemiālerdir. Daha sonraki dönemlerde Hristiyanlar taraf‘ndan ÿslâm, Hz. Muhammed ve
Müslümanlar hakk‘nda önceki döneme oranla, nispeten daha ‘l‘ml‘ yaklaā‘mlar sergilenmiā ve
özellikle āarkiyat çal‘āmalar‘ s‘ras‘nda daha saþl‘kl‘ tespit ve deþerlendirmeler yap‘labilmiātir.
Müslümanlar tarih boyunca hakimiyetleri alt‘ndaki Hristiyanlara Hz. Peygamber’in tatbik ettiþi evrensel ilkeler istikametinde yaklaām‘ālard‘r. Onlar‘n can ve mal güvenliklerini teminat
alt‘na alman‘n yan‘nda, dinî, hukûkî, ekonomik ve kültürel serbestlik tan‘m‘ālard‘r. Buna karā‘l‘k, Hristiyan dünyas‘ bu prensiplerin deþerini çok geç farkedebilmiātir. Onlar‘n ÿslâm’a ve
Müslümanlara karā‘ olumsuz bak‘ālar‘, XX. yüzy‘l‘n üçüncü çeyreþine kadar, taraflara geçmiāi
unutmalar‘n‘, karā‘l‘kl‘ anlaāma için samimi gayret göstermelerini karara baþlayan II. Vatikan
Konsiline (1962-1965) kadar devam etmiātir.
232. Dört
247
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 247
17.04.2012 16:04:16
TANITIM FAALÿYETLERÿ VE ÿSLÂM’IN YAYILIĀI
1- Giriā
Hz. Peygamber her zaman ve her yerde ÿslâm’a davet ve tan‘t‘m faaliyetinde
bulunmuātur. Onun Medine döneminde gönderdiþi tebliþ ve irāad heyetlerinin
yan‘nda, gazve ve seriyyelerinde dahi davet faaliyetlerine dair örnekler bulmak
mümkündür. Hudeybiye Bar‘ā‘’na kadar toplu olarak baz‘ kabilelerin ve bunun yan‘s‘ra āah‘slar‘n ÿslâm’a dahil olduklar‘n‘ görmekteyiz. Ancak Hudeybiye Bar‘ā‘’ndan itibaren Hz. Peygamber’in vefat‘na kadar geçen dört y‘l zarf‘nda
ÿslâm daha h‘zl‘ bir āekilde yay‘lm‘ā ve geniā halk kitleleri bu dini kabul etmiālerdir. Āüphesiz bu konuda Hz. Peygamber’in ÿslâm’‘ tan‘tma ve yayma faaliyetlerinin büyük rolü olmuātur. Hz. Peygamber’in Mekke döneminde ÿslâm’a davet
faaliyetleri üzerinde Peygamberliþinin Mekke dönemini ele al‘rken durmuātuk.
Ayr‘ca kiāiliþiyle ilgili bölümde de davetçiliþini iāleyeceþiz. Burada ise onun çevre ülkelerin hükümdarlar‘na, kabile baākanlar‘na ve etkili āah‘slara ÿslâm’a davet
mektuplar‘ göndermesini, bu mektuplar‘n ÿslâm’‘n yay‘lmas‘ aç‘s‘ndan önemini
ve Medine’ye daha ziyade hicretin dokuz ve onuncu y‘l‘nda gelen heyetlerin
ÿslâm’‘ yayma faaliyetleri aras‘ndaki yerini ele almak istiyoruz.
2- ÿslâm’a Davet Mektuplar‘
Hudeybiye Antlaāmas‘’yla geçici de olsa saþlanan bar‘ā ortam‘nda Hz. Peygamber ÿslâm’‘ daha rahat bir āekilde yayma f‘rsat‘ buldu. Hudeybiye’den
Medine’ye döndükten sonra hicretin alt‘nc‘ y‘l‘n‘n son ay‘ olan Zilhiccede (veya
yedinci y‘l‘n‘n ilk ay‘ olan Muharremde) evrensel ÿslâm davetini her tarafa duyurmak amac‘yla çevre ülkelerin hükümdarlar‘na ÿslâm’a davet mektuplar‘ gönderdi. Elçilerden alt‘s‘n‘ ayn‘ günde yola ç‘kard‘þ‘ rivayet edilir.1
Hz. Peygamber Dihye b. Halîfe el-Kelbî’yi Bizans hükümdar‘na; Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi Habeāistan hükümdar‘na; Abdullah b. Huzafe es-Sehmî’yi ÿran Kisras‘na; Hât‘b b. Ebû Beltaa’y‘ ÿskenderiye hükümdar‘ Mukavk‘s’a; Āücâ’ b. Vehb’i
Gassan Kral‘ Hâris b. Ebû Āemir’e; Selît b. Amr’‘ Yemame hakimi Hevze b. Ali’ye
gönderdi. Bunlar‘n d‘ā‘nda Arabistan’‘n kuzeyinde ve güneyinde bulunan çeāitli
kraliyet ailelerinin bakiyelerine, Arap kabile baākanlar‘na, ünlü ve nüfuzlu ki1.
ÿbn Sa’d, I, 258; Ayr‘ca bk. Taberî, II, 644.
248
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 248
17.04.2012 16:04:16
Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı
āilere, Hristiyanlara, Yahudilere ve Mecusilere de mektuplar yollad‘. O, muhtemelen hükümdarlar‘n ÿslâm’‘ kabulünün, tebaalar‘n‘n en az‘ndan bir k‘sm‘n‘n
da kabulüne vesile olacaþ‘n‘ ümit ediyordu.
Hz. Peygamber’in Bizans ÿmparatoru Herakleios’a gönderdiþi mektup āöyledir: “Bimillâhirrahmânirrahîm. Allah’‘n kulu ve Peygamberi Muhammed’den Bizans
ÿmparatoru Herakleios’a. Hidayete uyanlara selam olsun. Seni ÿslâm’a çaþ‘r‘yorum.
ÿslâm’‘ kabul et ki kurtuluāa eresin. Allah da sana mükâfât‘n‘ iki kat versin. Eþer
kabul etmezsen halk‘n günah‘n‘ sen çekersin. ‘Ey Ehl-i Kitab! Sizinle bizim aram‘zda
müāterek olan söze geliniz. Sadece Allah’a kulluk edelim ve O’na hiçbir āeyi ortak koāmayal‘m. Allah’‘ b‘rak‘p da kimimiz kimimizi ilahlaāt‘rmas‘n. Eþer yüz çevirirlerse,
āahit olun biz Müslüman‘z, deyiniz.’”2 Herakleios Hz. Peygamber’in elçisini o s‘rada bulunduþu Kudüs’te (veya Humus’ta) kabul etmiā; yine o esnada Suriye’de
bulunan Ebû Süfyan ve arkadaālar‘ndan Hz. Peygamber hakk‘nda bilgi alm‘āt‘r.
Onlardan elde ettiþi bilgilerin peygamberlik vas‘flar‘na uygun olduþunu belirten Herakleios, sonunda onun peygamber olduþuna kanaat getirmiā, ancak
tebaas‘n‘n Hristiyanl‘þ‘ terk etmeye karā‘ olduþunu belirterek ÿslâm’‘ kabule
yanaāmam‘āt‘r. Elçiye iyi davranarak hediyelerle uþurlam‘āt‘r.
Hz. Peygamber Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi Habeāistan hükümdar‘na göndermiātir. Habeāistan hükümdar‘n‘n ÿslâm’‘ kabul ettiþi ve Hz. Peygamber’in
mektubunu muhafaza ettiþi rivayet edilir. Necâāî ayn‘ zamanda içlerinde Câfer
b. Ebû Tâlib ve Ümmü Habîbe’nin de bulunduþu ülkesindeki muhacir Müslümanlar‘ gemiye bindirerek Amr b. Ümeyye ile birlikte Medine’ye göndermiātir.
Esas‘nda Hz. Peygamber’in, Necâāî’ye, birinde ÿslâm’a daveti, diþerinde Ümmü
Habîbe’nin kendisine nikahlanmas‘n‘ ve sahabilerden orada bulunanlar‘ da göndermesini istediþi iki mektup yollad‘þ‘ rivayet edilir.
Hz. Peygamber’in Abdullah b. Huzafe es-Sehmî’yi ÿran kisrâs‘na gönderdiþini
biraz önce kaydetmiātik. ÿran Kisras‘ Hüsrev Perviz (II. Hüsrev) mektubu al‘nca
Hîreli katibine okutmuā, mektupta Hz. Peygamber’in ad‘n‘ kendi ad‘ndan önce
yazmas‘na sinirlenerek mektubu y‘rtm‘ā ve elçiyi de d‘āar‘ ç‘kartm‘āt‘r. Elçi doþruca Medine’ye gelip olay‘ anlat‘nca Hz. Peygamber, Kisrâ’n‘n devletinin parçalanmas‘ için Allah’a dua etmiātir. Diþer taraftan Kisrâ, Yemen’deki valisi Bâzân’a
bir mektup yazarak Resulüllah’‘n derhal yakalanmas‘n‘ ve kendisine gönderilmesini emretmiātir. ÿki görevlinin gelip Yemen valisinin mektubunu kendisine vermeleri üzerine Peygamberimiz onlar‘ ÿslâm’a davet etmiā; bir gün sonra
da Kisrâ’n‘n öldürüldüþünü onlara haber vermiātir. Gerçekten Kisrâ 27 Āubat
628’de kendi öz oþlu Āîreveyh (Āîrûye) taraf‘ndan öldürülmüātür. Bu geliāme
üzerine Bâzân ve etraf‘ndakiler Müslüman olmuālard‘r. ÿran Kisrâs‘ ÿslâm’‘ kabul
2.
Âl-i ÿmrân Sûresi 64.
249
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 249
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
etmemiātir, ama Bahreyn, Umman ve Yemen gibi Arabistan’daki ÿran sömürgelerinin yöneticilerine gönderilen mektuplar baāar‘l‘ sonuçlar vermiā ve bu bölgeler
ÿran’dan ayr‘l‘p ÿslâm devletinin birer eyaleti haline gelmiālerdir.3
ÿskenderiye Valisi Mukavk‘s, Hât‘b b. Ebû Beltea taraf‘ndan kendisine gönderilen mektubu al‘nca, K‘ptîlerin kendisini dinlemeyeceþini ve makam‘ndan da
ayr‘lamayacaþ‘n‘ belirtmiā ve cevâbî mektupla birlikte, Mâriye ve Sîrîn ad‘nda
iki cariye ile baz‘ hediyeleri Medine’ye göndermiātir. Hz. Peygamber Mâriye’yi
kendisi alm‘ā ve ÿbrahim adl‘ çocuþu ondan dünyaya gelmiātir. Sîrîn’i ise Hassân
b. Sâbit’e vermiātir. Hât‘b b. Ebî Beltea, Mukavk‘s’‘n kendisine cömert davrand‘þ‘n‘, kap‘s‘nda fazla bekletmediþini ve orada beā gün kald‘þ‘n‘ söylemiātir.4
Peygamberimiz Āücâ’ b. Ebû Vehb’i Gassan Kral‘ Hâris b. Ebû Āemir’e göndermiā, Hâris, kendisine böyle bir mektup gelmesine sinirlenerek yere atm‘ā ve hatta Medine’ye bir hücum seferi tertipleme tehdidinde bulunmuātur. Hâris, Bizans
imparatoruna durumu yazm‘ā, ancak ondan beklediþi desteþi saþlayamad‘þ‘ için
bu düāüncesinden vazgeçmiātir. Elçiyi de hediyelerle geri göndermiātir.5
Peygamberimiz Hanîfe kabilesinin baākan‘ ve kendisi bir Hristiyan olan Hevze b. Alî’ye Selît b. Amr’‘ bir mektupla göndererek onu ÿslâm’a davet etmiātir.
Āayet Müslüman olursa o bölgede idareciliþinin devam edeceþini de bildirmiātir.
Hevze elçiye ikramda bulunmuā, ona iyi davranm‘ā, fakat ÿslâm’‘ kabul etmediþini bildiren bir mektupla geri göndermiātir.6 Mekke’nin Fethi’nden sonra ölen
Hevze’nin yerine geçen Sümâme b. Üsâl Müslüman olmuātur.
Peygamberimizin bir mektupla Busrâ valisine gönderdiþi Hâris b. Umeyr,
Gassanl‘ bir baākan olan Āurahbil b. Amr taraf‘ndan kendi topraklar‘ndan geçerken öldürülmüātür. Bu olay‘n Mûte Savaā‘’na yol açt‘þ‘n‘ daha önce kaydetmiātik.
Peygamberimiz Alâ b. Abdullah el-Hadramî’yi Bahreyn’e gönderdi. Alâ, Bahreyn Emiri Münzir b. Sâvâ’ya Hz. Peygamber’in mektubunu verdi. Münzir ile
Araplar ve ÿranl‘lardan oluāan ada halk‘n‘n çoþunluþu ÿslâm’‘ kabul etti. Hz.
Peygamber Alâ’ya bir mektup yazarak kendi dinlerinde kalmak isteyen Yahudi
ve Mecusilerden cizye al‘nmas‘n‘ istedi. Müslümanlardan al‘nacak zekât miktarlar‘n‘ ve zekâta tâbi mallar‘ bildirdi. Alâ da Hz. Peygamber’in mektubunu
halka okuyarak zekatlar‘ tahsil etti. Hz. Peygamber, Hecer (bugün el-Hufuf’un
olduþu yer) Mecusilerine de gönderdiþi mektupta onlardan ÿslâm dinini kabul
3.
4.
5.
6.
ÿbn Sa’d, I, 259-260.
ÿbn Sa’d, I, 260-261.
ÿbn Sa’d, I, 261.
ÿbn Sa’d, I, 263; ÿbn Seyyidinnâs, II, 355.
250
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 250
17.04.2012 16:04:16
Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı
etmelerini istedi. Āayet kabul etmezlerse kendilerinden cizye al‘nmas‘n‘ istedi.7
Peygamberimiz Alâ’y‘ oraya vali tayin etti. Ancak eski valinin de görevinden
azledilmediþine bak‘l‘rsa Müslüman olanlar‘n idaresi, zekat tahsili, ÿslâm’‘n öþretilmesi gibi hususlar‘n Alâ b. Hadramî’ye verildiþi, gayr-i müslim tebaan‘n
idaresinin ise eski valinin elinde kald‘þ‘ anlaā‘lmaktad‘r.8
Hz. Peygamber’in ÿslam’a davet mektubu gönderdiþi bölgelerden baz‘lar‘
Peygamberimiz Amr b. As’‘, ÿslâm’a davet etmek üzere bir mektupla
Umman’a, Cülendâ’n‘n oþullar‘ Ceyfer ve Abd’e gönderdi. Bunlar Ezd kabilesine mensup idiler. Ceyfer o s‘rada Umman kral‘yd‘. Mektubun metni āöyledir:
“Selam hidayet yoluna tabi olanlar üzerine olsun. Sizin her ikinizi ÿslâm’‘n davetine
çaþ‘r‘yorum. ÿslâm’a tabi olun ve kurtuluāa erin. Zira ben, Allah’‘n tüm canl‘lar‘
7.
8.
ÿbn Sa’d, I, 263.
Hamidullah, Hz. Peygamber’in Alt‘ Orijinal Mektubu, çev. Mehmet Yazgan, ÿstanbul 1990, s. 90.
251
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 251
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
uyarmak üzere ve va’dini kâfirler üzerinde tamamlamas‘ için tüm insanl‘þa gönderdiþi
elçisiyim. ÿmdi eþer her ikiniz de ÿslâm’‘ tan‘rsan‘z her ikinize de iktidar vereceþim.
Ama ikiniz de kabul etmeyi reddederseniz ikinizin de krall‘þ‘ sizden uzaklara yok olup
gidecektir. Süvarilerim ülkenizde ordugâh kuracaklar ve peygamberlik vasf‘m krall‘þ‘n‘za galip gelecektir”. Hz. Peygamber’in mektubunu alan Ceyfer ve Abd, birkaç
gün düāündükten sonra ÿslâm’‘ kabul ettiler ve faaliyetlerinde Amr’a yard‘mc‘
olmaya baālad‘lar. Amr onlar‘n zenginlerinden zekat toplay‘p fakirlerine daþ‘tt‘.
Hz. Peygamber’in vefat‘ esnas‘nda Amr, Umman’da bulunuyordu.9
Hz. Peygamber Yemen halk‘na mektup yazarak Muaz b. Cebel ve Mâlik b.
Zürâre ile gönderdi. Yemen’in çeāitli bölgelerine ve kiāilere de mektuplar yazarak
bu görevlilerin kendilerine gönderildiþini bildirdi; zekat ve cizyelerin bu ikisine
verilmesini emretti. Yemen halk‘ Mâlik b. Zürâre’yi Hz. Peygamber’e göndererek Müslüman olduklar‘n‘ bildirdiler ve itaatlerini arzettiler. Peygamberimiz de
onlara bir mektup yazarak Mâlik b. Zürâre’nin durumu kendisine ulaāt‘rd‘þ‘n‘
bildirdi.10 Onun bu son tavr‘, yani Yemen halk‘n‘n Müslüman olduþuna dair
haberin kendisine ulaāt‘r‘ld‘þ‘n‘ yöre halk‘na bir mektupla bildirmesi, kendisinin inceliþini, insanlara önem ve deþer verdiþini, ÿslâm’‘ kabul edenleri taltif ve
takdir etmeye özen gösterdiþini ortaya koymaktad‘r.
Hz. Peygamber’in elçileri gönderirken ve mektuplar‘ yazarken izlediþi politikaya
gelince, o, herāeyden önce elçileri, gidecekleri ülkeleri çok iyi bilen, daha önce o
bölgelere gitmiā kimselerden seçiyordu. Mesela Mekkeli Abdullah b. Huzâfe’nin
birçok defa ÿran’a gittiþi, oraya giden diþer Araplar gibi biraz Farsça bildiþi,
o nedenle Sâsânî imparatoruna elçi olarak gönderildiþi görülmektedir. Elçilerde ikna gücü, ahlâk güzelliþi, dürüstlük, güzel konuāma, anlama ve kavrama
yeteneþi aran‘yordu. K‘sa, öz ve veciz bir biçimde yaz‘lan mektuplar ÿslâm’a
daveti içeriyordu. Karā‘ taraf‘ tehdit eden, itibar‘n‘ düāüren ifadelere asla yer
verilmiyordu. Hükümdarlara unvanlar‘ ile hitap ediliyordu. Mektuplar‘n içeriþi
her hükümdar‘n özelliþi dikkate al‘narak belirleniyor ve o āekilde yaz‘l‘yordu.
Hz. Peygamber mektuplar‘ mühürleyerek gönderiyordu. Gümüāten yap‘lm‘ā
olan bu mühürün üzerinde üç sat‘r halinde,
Allah
Resûl
Muhammed
9.
10.
ÿbn Sa’d, I, 262-263.
ÿbn Sa’d, I, 264-265.
252
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 252
17.04.2012 16:04:16
Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı
yaz‘yordu. Yani “Allah’‘n elçisi Muhammed”. Peygamberimiz bu mührü daima
parmaþ‘nda taā‘r, bir vesikay‘ mühürlemek gerektiþi zaman da basmas‘ için
yan‘ndakilere verir, sonra tekrar parmaþ‘na takard‘.11
Peygamberimiz kabile baākanlar‘na, toplu olarak kabilelere, papazlara, çeāitli yerlerde oturan Yahudi kabilelerine ÿslâm’a davet ve ayr‘ca bölgelerde görev
yapan valilerine de ÿslâm’‘n kurallar‘n‘ bildiren mektuplar yaz‘yordu. Hatta bu
mektup aþ‘n‘n Hûzistan Merzüban‘ Hürmüzân’a kadar geniālediþi görülmektedir. Bu mektuplar‘n say‘s‘ o kadar çoktur ki, gönderilen āah‘s ve kabilelerin
isimlerini yazmak, metinlerini vermek veya teker teker ele al‘p tahlil etmek bu
çal‘āman‘n hacmini aāacakt‘r. O nedenle burada mektuplar‘n içerdiþi hususlar‘
genel hatlar‘yla ortaya koymak ve ÿslâm’‘n yay‘lmas‘ndaki rolüne iāaret etmek
istiyoruz.
Hz. Peygamber’in mektuplar‘n‘n herbirinin gönderildiþi āartlar ve muhataplar
farkl‘yd‘. Buna baþl‘ olarak mektuplar‘n herbirinin üslup ve içeriþinin de birbirinden farkl‘l‘k arzettiþi göze çarpmaktad‘r. Kabile baākanlar‘na gönderilen
mektuplar incelendiþinde, bunlarda her kabile veya āahs‘n özel durumunun
ve konumunun dikkate al‘nd‘þ‘, Müslüman olduklar‘ takdirde kendi arazileri
üzerinde b‘rak‘lacaklar‘n‘n bildirildiþi, mal ve can güvenliklerinin teminat alt‘na al‘nd‘þ‘, Damre, G‘fâr ve Eslem gibi baz‘ kabilelerle karā‘l‘kl‘ yard‘mlaāma
üzerinde durulduþu, iman, namaz, zekat, Allah ve Resûlüne itaat ve ahde vefâya
dikkat çekildiþi, kan davalar‘n‘n kald‘r‘ld‘þ‘, bir kabilenin kendi içindeki ve
kabileler aras‘ndaki zulüm ve haks‘zl‘þ‘ önlemeye yönelik ifadeler kullan‘ld‘þ‘
görülmektedir. Ehl-i kitaba gönderilen mektuplarda ise karā‘ taraf‘n inançlar‘
hakk‘nda ÿslâm’‘n hükümlerinin ortaya konulduþu, ÿslâm’‘ kabul etmelerinin
teklif edildiþi, āayet bu teklifi reddederlerse uygulanacak hükümler, karā‘l‘kl‘
haklar ve mükellefiyetler ve cizye ile ilgili meselelerin yer ald‘þ‘ görülmektedir.
Peygamberimiz Himyer meliklerine gönderdiþi mektupta onlar‘n Allah’‘n hidayetine eriāerek ÿslâm’a girdiklerini belirtiyor, Allah ve Resûlü’ne tabi olmalar‘,
namaz k‘lmalar‘ ve zekat vermeleri gerektiþini bildiriyordu. Toplanacak zekatlardan kendisinin ve aile fertlerinin faydalanmas‘n‘n helal olmad‘þ‘n‘ aç‘klamas‘
son derece dikkat çekicidir.
Mektuplarda konumuz aç‘s‘ndan ÿslâm’a daveti içeren ifadeler özellikle
önemlidir.12 Meselâ Hayber Yahudilerine “Sizi Allah’a ve Peygamberine çaþ‘r‘yo11.
12.
Hamidullah, Hz. Peygamber’in Alt‘ Orijinal Mektubu, s. 66.
ÿbn Hiāâm, II, 606-608; ÿbn Sa’d, I, 258-291; Taberî, II, 644-657; ÿbn Seyyidinnâs, II, 344-357;
ÿbn Hudeyde, el-Misbâhu’l-Mudî’, Beyrut 1985, I-II, 143-428; (Bu eserde Hz. Peygamber’in k‘rk
sekiz elçisinin biyoþrafisi ve mektuplarla ilgili geniā bilgiler yer almaktad‘r)Ahmet Zeki Safvet,
Cemheretü Resâili’l-Arab,Kahire 1971, I, 31-88; Muhammed Hamidullah, el-Vesâiku’s-Siyâsiyye,
Beyrut 1987, 43-368.
253
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 253
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
rum”; Necâāî’ye “Ben seni tek olan, ortaþ‘ olmayan Allah’a, O’na itaate, bana tabi
olmaya, bana indirilene inanmaya çaþ‘r‘yorum”; Bizans imparatoruna “Ben seni
ÿslâm’a çaþ‘r‘yorum”; Eyle papaz‘na “Müslüman ol veya cizye öde”. Hâris b. Ebû
Āemir’e “Ben seni tek olan, ortaþ‘ olmayan Allah’a inanmaya çaþ‘r‘yorum; öyle olursa
mülkünde b‘rak‘l‘rs‘n”. Mukavk‘s’a “Seni Allah’‘n birliþini ikrara davet ediyorum” ...
sözleriyle davet yap‘lm‘āt‘r.
Hz. Peygamber’in ÿslâm’‘ yaymak için devlet ve kabile baākanlar‘n‘n yan‘s‘ra baz‘ kiāilere de davet mektuplar‘ görderdiþi ve özel olarak ilgilendiþi görülmektedir. Büdeyl b. Verkâ’ya Müslüman olmas‘ için bir mektup göndermiā;
Hz. Ali’ye yazd‘rd‘þ‘ bu mektup sonraki y‘llarda bu aile için bir övünç kaynaþ‘
olmuātur.13
Umretü’l-Kazâ esnas‘nda Müslümanlar Mekke’ye girerken o zaman henüz
ÿslâm’a girmemiā olan Halid b. Velid ortal‘ktan kaybolur. Peygamberimiz Hâlid’i,
kardeāi Velîd b. Velid’e ÿslâm’a davet maksad‘yla sorar. Fakat kardeāini aray‘p
bulamayan Velid, kendisine bir mektup göndererek durumu bildirir. Halid mektubu al‘nca Hz. Peygamber’in kendisiyle ilgilenmesine çok sevinir ve ÿslâm’a
raþbeti artar; k‘sa süre sonra da Müslüman olur.14
3- ÿslâm’‘n Yay‘lmas‘ Aç‘s‘ndan Heyetlerin Önemi
Mekke fethedilip Kureyā’in; onun ard‘ndan da güçlü bir kabile olan
Hevâzin’in ÿslâm’‘ kabul etmesi ve dokuzuncu hicrî y‘ldaki Tebük Seferi esnas‘nda Arabistan’‘n kuzey kesiminin ÿslâm hakimiyetine girmesi üzerine Arap
Yar‘madas‘’n‘n çeāitli bölgelerinde oturan kabileler Medine’ye heyetler göndermeye baālad‘lar. Gerçi kabile temsilcilerinin Medine’ye daha önce de, mesela
beāinci hicrî y‘lda geldikleri görülmektedir; Müzeyneliler ÿslâm’a girdiklerini
bildirmek üzere hicretin beāinci y‘l‘nda Hz. Peygamber’e heyet göndermiālerdir. Fakat hicretin dokuzuncu y‘l‘nda heyetler yoþun bir āekilde gelmiā, onun
için bu y‘la “Heyetler Y‘l‘” (Senetü’l-Vüfûd) denilmiātir.15 Heyetlerin geliāi onuncu y‘lda da devam etmiātir. Medine’ye heyet gönderen kabilelerden baz‘lar‘
āunlard‘r: Müzeyne, Sa’d b. Bekir, Temîm, Himyerîler, Beliy, Abdülkays, Ezd,
Becîle, Has’am, Hanîfe, Tay, Esed, Taþlib, Âmir b. Sa’saa ve kollar‘, Fezâre, Mürre, Muhârib, Kilâb, Kinâne, Eāca’, Kinde, Sakîf, Bâhile, Süleym, Āeyban, Havlân,
Cüheyne, Kelb, Murâd, Hemdân, Neha’, Necranl‘lar...
13.
14.
15.
Hamidullah, el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, s. 277-278.
ÿbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Beyrut 1974, IV, 239; Hamidullah, el-Vesâik, 85-86.
ÿbn Hiāam, II, 559.
254
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 254
17.04.2012 16:04:16
Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı
Medine’ye gelip Hz. Peygamber taraf‘ndan kabul edilen heyetlerin çeāitli
amaç ve istekleri vard‘. Ancak genellikle mensubu bulunduklar‘ kabilenin Müslüman olduþunu bildirmek ve onlar ad‘na bîatta bulunmak, ÿslâm’‘n hükümlerini öþrenerek kabilelerine dönüp ÿslâm’‘ öþretmek veya dini öþretecek kimseler talep etmek
için geliyorlard‘. Bunun yan‘nda az say‘da da olsa baz‘ āartlarla ÿslâm’‘ kabul
etmek, dünyal‘k elde etmek, ÿslâm dinini kabul etmemekle birlikte cizye vererek ÿslâm
hakimiyetini kabul etmek... gibi gayelerle Hz. Peygamber’e gelen heyetler de mevcuttu. Taþliblilerden Hristiyan olarak gelenlerin dinlerinde kalabilecekleri, fakat
çocuklar‘n‘ Hristiyan adetine göre vaftiz ettiremeyecekleri hükme baþlanm‘āt‘.16
Heyetlerle yap‘lan görüāmelerin ÿslâm’‘n yay‘lmas‘ aç‘s‘ndan büyük önemi
vard‘r. Çünkü heyetler hangi amaçla gelirlerse gelsinler, bu, ÿslâm’‘ hangi zaman
ve zeminde olursa olsun insanlara anlatmak isteyen Hz. Peygamber için iyi bir
f‘rsatt‘. Heyetlerin kabileleri ad‘na gelmeleri de büyük bir avantajd‘.
Medine’ye gelen heyetlere Hz. Peygamber, birkaç tats‘z küçük olay d‘ā‘nda
müsamahakâr ve misafirperver davranm‘āt‘r. Onlara iltifat etmiā, deþer vermiā,
nazik davranm‘ā ve kendileriyle ilgilenmiātir. Hz. Peygamber ÿslâm’‘ kabul ederek gelen ve kendisine bîat eden veya Medine’de Müslüman olan heyetlerin
burada bir müddet kalarak Kur’an-‘ Kerim’i öþrenmelerini, dinin prensip ve
esaslar‘na vâk‘f olmalar‘n‘, bizzat kendisinin ve sahâbîlerin tatbikat‘n‘, ÿslâm’‘n
yaāan‘ā ve uygulan‘ā tarz‘n‘ görmelerini saþlamaya çal‘ā‘yordu. Heyet üyelerinin sorular‘n‘ cevapland‘r‘yor ve mükellef olduklar‘ hususlar‘ bildiriyordu.
Hz. Peygamber elçileri Mescid-i Nebevî’de “Heyetler Sütunu“ (Üstüvânetü’l-Vüfûd)
ad‘n‘ taā‘yan bir direþin önünde kabul ediyordu. Bu sütunun yeri günümüzde
de Mescid-i Nebevî’de, üzerinde “Bu Hey’etler Sütunudur” (Hâzihî Üstüvânetü’lVüfûd) yaz‘l‘ sütunla gösterilmektedir.
Medine’de bazen on gün, bazen de daha fazla kalan heyetlerin aþ‘rlanmalar‘na tahsis edilmiā evler vard‘. Abdurrahman b. Avf, Muþîre b. Āu’be, Ebû Eyyûb
el-Ensârî ve ensardan baz‘lar‘n‘n evleri bu iā için kullan‘ld‘þ‘ gibi, Mescid-i
Nebevî’nin bitiāiþindeki Suffe ve Mescid’in yan‘nda kurulan bir çad‘r, gerektiþinde misafirhane olarak kullan‘l‘yordu. Hz. Peygamber heyetler Medine’den ayr‘l‘rken onlara çeāitli hediyeler veriyordu. Baz‘lar‘na emânnâme, ahidnâme (yaz‘l‘
emir ve talimat, baz‘ āah‘s ve gruplara tan‘nan hak ve imtiyazlar‘, yabanc‘larla
yap‘lan antlaāma hükümlerini içeren belge) ve kendilerine tahsis edilen arazileri bildiren yaz‘ veriyor; baz‘ kabilelere kendi içlerinden valiler tayin ediyordu.
Müslüman olanlara zekat tahsildar‘, Hristiyan olarak kalanlara da cizye tahsildar‘ gönderiyordu. Heyetlerin gelmesiyle birlikte hemen hemen bütün Arap
16.
ÿbn Sa’d, I, 316.
255
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 255
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Yar‘madas‘ Hz. Peygamber’in ya peygamberliþini, ya da hâkimiyet ve zaferini
kabul etmiā oluyordu.
Heyetlerle ilgili bu ortak ve temel bilgileri sunduktan sonra bunlar‘n ÿslâm’‘n
yay‘lmas‘ndaki rolü ve yeri üzerinde durmak istiyoruz. Hz. Peygamber’in süt
annesi Halime’nin kabilesi olan Sa’d b. Bekir Medine’ye bir heyet gönderir. Heyetin baākan‘ D‘mâm b. Sa’lebe devesini Mescid-i Nebevî’nin önünde baþlad‘ktan sonra içeriye girer. Sahâbe ile oturan Hz. Peygamber’i tan‘d‘ktan sonra
kendisine biraz sert ve haāin davranacaþ‘n‘ söyler ve k‘r‘lmamas‘n‘ ister. Peygamberimiz istediþini sorabileceþini ve incinmeyeceþini ifade eder. D‘mâm, “Ben
senin ilâh‘n, senden öncekilerin ve senden sonrakilerin ilâh‘ ad‘na and içerek soruyorum. Seni bize Allah m‘ elçi olarak gönderdi?” diye sorar. Peygamberimiz “Evet”
cevab‘n‘ verir. D‘mâm ayn‘ yemini her soruda tekrarlayarak āu sorular‘ sorar:
“Yaln‘z kendisine ibadet etmemizi, kendisine hiçbir āeyi ortak koāmamam‘z‘, babalar‘m‘z‘n tapm‘ā olduþu putlar‘ terketmemizi bize emretmeni Allah m‘ sana emretti?”,
“Beā vakit namaz k‘lmay‘ Allah m‘ emretti?”. Peygamberimiz her defas‘nda “Evet”
cevab‘n‘ verir. Sonra D‘mâm, zekat, oruç, hac ibadetlerini ve ÿslâm’‘n diþer hükümlerini teker teker sayar, kelime-i āehadet getirerek Müslüman olur ve “Ben
Allah taraf‘ndan getirdiklerinin hepsine iman ettim ve bunlar‘n tamam‘n‘ eksiksiz
yerine getireceþim. Ben kabilemi temsilen gönderilmiā bulunuyorum. Dönünce onlara
burada duyduklar‘m‘ anlatacaþ‘m” der ve memleketine hareket eder. Peygamberimiz onun arkas‘ndan bakarak “Eþer bu adam sözünde durursa kurtuluāa erdi”
der. D‘mâm b. Sa’lebe, kendisini heyecanla bekleyen kabilesinin yan‘na döner.
Onlar‘n tapmakta olduþu putlar‘ kötüleyerek konuāmaya baālar. Kabiledaālar‘
onu putlar‘ kötülediþi için baā‘na bir belâ gelebileceþi hususunda ikaz ederler.
Fakat o bunlara ald‘rmaz. Hz. Peygamber’le yapt‘þ‘ konuāmay‘ ayr‘nt‘lar‘yla
anlat‘r. K‘sa bir tereddütten sonra kabile mensuplar‘ o gün Müslüman olurlar.
Tapmakta olduklar‘ putlar‘n‘ hemen tahrip ederek mescid yaparlar ve namaz
k‘lmak için ezan okurlar.17
Yukar‘daki olayda, elçinin sorduþu sorulara ve öþrenmek istediþi hususlara
bak‘ld‘þ‘nda, onun ÿslâm hakk‘nda önceden birtak‘m bilgilere sahip olduþu
görülmektedir. O bu bilgileri kabilesine Hz. Peygamber taraf‘ndan daha önce
ÿslâm’a davet amac‘yla gönderilen elçiden alm‘āt‘r.18 Bu bilgilerin doþruluþunu
tetkik etmek ve bizzat Hz. Peygamber’le görüāmek için de Medine’ye kadar
gelmiātir. Hz. Peygamber’in D‘mâm’la konuāmas‘ sonucu ÿslâmiyet ad‘na elde
edilen baāar‘ fevkalâde önemlidir. O, elçinin serbest davranmas‘na müsade et17.
18.
ÿbn Sa’d, II, 299; ÿbn Hiāâm, II, 573-575; ÿbn Hanbel, I, 264-265; Taberî, III, 124-125; ÿbn
Seyyidinnâs, II, 313-314.
Müslim, el-Câmiu’s-Sahîh, tah. M. Fuad Abdülbâkî, I-V ÿstanbul ts. (1955 Kahire bask‘s‘ndan
t‘pk‘bas‘m), I, 42.
256
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 256
17.04.2012 16:04:16
Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı
miā, istediþini sorabileceþini belirtmiā, bu suretle rahatça düāüncelerini ifade
etmesine f‘rsat tan‘m‘āt‘r. Elçi, karā‘s‘nda kendisine güveni tam, kesin konuāan,
getirdiþi mesajdan emîn bir āahsiyet bulmuātur. Peygamberimizin tavr‘, sorulara
ikna edici ve kesin cevap veriāi ziyaretçi üzerinde o derece etkili olmuātur ki,
yurduna dönünce kabilesine ÿslâm’‘ kabul ettirmeyi baāarabilmiā, eski inançlar‘n‘ terkettirmiā, tapt‘klar‘ putlar‘ k‘rd‘rm‘ā, cami yapt‘rtm‘ā ve ezan okutmuātur.
Onun gibi pekçok kabile temsilcisinin Medine’de ÿslâm’‘ kabul ederek yurduna
döndüþü ve kabilesinin Müslüman olmas‘ için faaliyetlerde bulunduþu görülmektedir.
Heyetlere Medine’de kald‘klar‘ süre içinde Kur’an, Sünnet ve ÿslâm’‘n temel
esaslar‘ öþretiliyordu. Hz. Peygamber Esed kabilesi heyetinden Hadramî b.
Âmir’e bizzat kendisi Abese ve A’lâ sûrelerini öþretmiātir.
Peygamberimiz baz‘ kabilelerin özel durumlar‘n‘ dikkate alarak makul isteklerini kabul etmiātir. Esed kabilesini ÿslâm’a davet ettiþinde onlar mallar‘ndan
al‘nan zekat‘n kendi fakirlerine verilmesi ve k‘tl‘k durumunda baāka yerelere
göç etmeleri āart‘yla bîat ederek Müslüman olmuālard‘r.19
Peygamberimiz kabilelerin öteden beri sahip olduklar‘ bat‘l inançlar‘ ve
bunlarla ilgili uygulamalar‘ ortadan kald‘rmaya çal‘ā‘yordu. Esed kabilesi heyeti
kuālar‘ azarlamak, onlar‘n isimlerinden, seslerinden ve geçiālerinden anlamlar
ç‘karmak (‘yâfet), taālar‘ iāaretleyip avuçlar‘nda sallayarak birtak‘m anlamlar ç‘karmak ve kehanet gibi uygulamalar‘n hükmünü sorduklar‘nda Peygamberimiz
bütün bunlar‘ yasaklam‘āt‘r.20 Uzre heyeti aralar‘nda bir kâhin kad‘n bulunduþunu, ona muhakeme için baāvurduklar‘n‘ bildirirler. ÿçinden ç‘kamad‘klar‘ bir
meseleyi ondan sorup soramayacaklar‘n‘ öþrenmek isterler. Peygamberimiz ondan bir āey sormamalar‘n‘ emreder; ayr‘ca putlar ad‘na kestikleri hayvanlar‘n etlerini yemelerini yasaklar.21 Kinde temsilcileri tereyaþ‘n‘n içine bir çekirge gözü
saklayarak Hz. Peygamber’in yan‘na girerler ve gizledikleri āeyin ne olduþunu
sorarlar. Peygamberimiz “Sübhanallah! Bu ancak kâhinlerin iāidir. Kâhine, kâhinliþe
özenmek ateātedir”22 buyurur. Hz. Peygamber’in ÿslâm’a ayk‘r‘ bat‘l anlay‘ā ve
adetleri ortadan kald‘rmaya yönelik uygulamalar‘na āu olay‘ da örnek olarak
kaydetmek istiyoruz:
Peygamberimiz Cahiliye döneminde kendilerine hayvan yüreþi yemeyi yasaklayan Cu’fî temsilcilerine k‘zarm‘ā bir yürek ikram eder. Eti yemek üzere eline
alan heyet üyesi Seleme b. Yezid’in, muhtemelen heyecandan ve yasak sayd‘þ‘
19.
20.
21.
22.
ÿbnü’l-Esîr, Üsd, II, 31.
ÿbn Seyyidinnâs, II, 333-334.
ÿbn Seyyidinnâs, II, 335.
Halebî, III, 272-273; As‘m Köksal, ÿslam Tarihi (Medine Devri), ÿstanbul 1980, X, 137.
257
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 257
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
bir āeyi yemekten korktuþu için eli titrer. Peygamberimiz kendisine cesaret vererek “Ye onu!” deyince adam yürek etini yer.23
Hz. Peygamber kabileler aras‘nda dengeyi korumak, s‘n‘r tecavüzleri sebebiyle
ortaya ç‘kabilecek tats‘z olaylar‘ önlemek ve kabilelerin karā‘l‘kl‘ olarak haklar‘na
riayet etmesini saþlamak istiyordu. Bu amaçla kabilelerin birbirinin topraklar‘na
izinsiz girmelerini yasaklad‘þ‘ oluyordu. Nitekim Esed kabilesine Tay kabilesinin
sular‘na ve topraklar‘na izinsiz girmelerini yasaklayan bir emirnâme vermiātir.24
Sözkonusu yaz‘ sadece bu hükümle, baālar‘na Kudâî b. Âmir’in tayin edildiþini
bildiren ibareyi içeriyordu. Hz. Peygamber’in bu ve buna benzer uygulamalar‘ndan, hangi kabilelerde ne tür problemlerin bulunduþunu çok iyi bildiþi anlaā‘lmaktad‘r. Zira o iyi biliyordu ki bir davetin baāar‘ya ulaāmas‘ davetçinin, muhatab‘n‘n
kültürel ve psikolojik yap‘s‘n‘ gözönünde bulundurarak yaklaāmas‘na baþl‘d‘r.
Hz. Peygamber’in, kabileler aras‘ndaki problemlerin yan‘nda, kabileler aras‘ndaki iliākiler, tarihler ve aralar‘nda cereyan eden savaālar hakk‘nda da bilgiye sahip
bulunduþu baz‘ heyetlerle yapt‘þ‘ görüāmelerden anlaā‘lmaktad‘r. Murâd kabilesi
temsilcisi Ferve b. Müseyk kabilesi ad‘na Medine’ye gelir ve Hz. Peygamber’e
bîat eder. Peygamberimiz Ferve ile, Murâd kabilesiyle Hemdân kabilesi aras‘nda
ÿslâm’‘n ortaya ç‘k‘ā‘ndan az önce meydana gelen ve Murâd kabilesinin büyük
kay‘plar vererek yenilgiye uþramas‘yla sonuçlanan Rezm Savaā‘ hakk‘nda konuāur. Ona “Rezm Savaā‘’nda kabilenin baā‘na gelenler sana da tesir etti mi?” diye
sorar. Ferve de: “Rezm gününde benim kabilemin baā‘na gelenlerin benzeri kimin
kabilesinin baā‘na gelir de onu üzmez?” āeklinde cevab‘n‘ verir. Bunun üzerine Peygamberimiz “Fakat bu, senin kabilenin ÿslâmiyet’e girmesinde faydal‘ oldu” āeklinde
bir deþerlendirmede bulunur.25 Bu konuāma ayn‘ zamanda Hz. Peygamber’in
kabileler aras‘ndaki eski çekiāmeleri ÿslâm lehine deþerlendirdiþini göstermektedir.
Câhiliye döneminde Ammuenes (Umyânis) adl‘ puta tapan Havlânîler, topluca Müslüman olduktan sonra Medine’ye on kiāilik bir heyet göndererek Hz.
Peygamber’e ÿslâmiyet’i kabul ettiklerini bildirirler ve kendilerine dinin hükümlerinin öþretilmesini isterler. Peygamberimiz onlardan putlar‘n‘n âk‘betini sorar.
Havlânîler ona çok yaāl‘ iki kiāiden baāka tapan kimsenin kalmad‘þ‘n‘, döndüklerinde de y‘kacaklar‘n‘ bildirirler. Bu bilgilerden de hangi kabilenin hangi puta
tapt‘þ‘n‘ Hz. Peygamber’in çok iyi bildiþi anlaā‘lmaktad‘r.
23.
24.
25.
ÿbn Sa’d, I, 324-325.
ÿbn Sa’d, I, 270.
ÿbn Hiāâm, II, 583; ÿbn Seyyidinnâs, II, 321-322; Mustafa Fayda, ÿslamiyetin Güney Arabistan’a
Yay‘l‘ā‘, Ankara 1982, s. 59.
258
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 258
17.04.2012 16:04:16
Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı
Medine’den ayr‘l‘ālar‘nda heyetlere verdiþi talimatlarda Hz. Peygamber’in
ihtiyatl‘ davrand‘þ‘, bar‘āla elde edilecek baāar‘lara öncelik verdiþi, gereksiz sürtüāmelere yol açacak faaliyetlerden kabile temsilcilerini sak‘nd‘rd‘þ‘ ve bu konuda
gerekirse karar deþiātirdiþi de görülmektedir. Murâd kabilesinin baākan‘ Ferve
b. Müseyk, kabilesinden Müslüman olanlarla birlikte ÿslâm’‘ henüz kabul etmemiā olanlara karā‘ savaāmak için Hz. Peygamber’den izin alarak Medine’den
ayr‘l‘r. Peygamberimiz onun arkas‘ndan bir haberci göndererek tekrar huzuruna
çaþ‘r‘r. Ona kabilesini ÿslâm’a davet etmesini ve Müslüman olanlardan bunu
kabul etmesini, ancak kendisinden yeni bir talimat al‘ncaya kadar Müslüman
olmayanlara karā‘ herhangi bir harekette bulunmamas‘n‘ tenbih eder.26
Peygamberimiz Havlân heyetinde olduþu gibi kabile temsilcilerine ÿslâm’‘n
temel esaslar‘n‘, helal ve haram olan hususlar‘ aç‘klam‘āt‘r. ÿslâm’‘n esaslar‘n‘ baz‘
kabilelere yaz‘l‘ olarak vermiātir.27 Ahlâkî konular‘ da ihmal etmediþi görülmektedir. Tay kabilesi temsilcilerine sözlerinde durmalar‘n‘, emaneti yerine getirmelerini, komāulara iyilik yapmalar‘n‘, hiç kimseye zulmetmemelerini emretmiātir.
Zulmün kötülüþünü özellikle vurgulamak amac‘yla “Zulüm k‘yamet günü karanl‘klard‘r” demiātir.28
Adiy b. Hâtim’in yaāad‘þ‘ bölgede avc‘l‘k önemli bir geçim kaynaþ‘ olduþu
için bu kabilenin temsilcilerine ÿslâm’‘n av ile ilgili hükümlerini ayr‘nt‘l‘ bir
āekilde öþretmiātir.29
Putperestliþin ortadan kald‘r‘lmas‘ ve yerine tevhid inanc‘n‘n yerleāmesi için
heyetlere her āeyden önce ÿslâm’‘n tevhid inanc‘n‘ bildirmiātir. Bunun yan‘nda
tevhid inanc‘na taban tabana z‘t olan putlar‘ k‘rd‘rmak için baz‘ heyetleri özel
olarak görevlendirmiātir. Sakîf heyetinden, eskiden tapt‘klar‘ Lât putunu y‘kmalar‘n‘ istemiā, ancak onlar korkular‘ndan buna yanaāmak istememiālerdir.
Hz. Peygamber onlar‘n bu isteklerini kabul etmiātir. Çünkü amaç bu āekilde
de gerçekleāmiā oluyordu. Biri Sakîfli, diþeri de Câhiliye döneminden beri bu
kabile ile dost olan iki kiāiyi, Muþîre b. Āu’be’yi ve Ebû Süfyan b. Harb’i bu putu
y‘kmakla görevlendirmiātir. Osman b. Ebü’l-As’a da y‘k‘lan putun yerine Taif
Mescidi’nin yap‘lmas‘n‘ emretmiātir.30
Heyetlere putlar‘ k‘rma görevi vermesiyle ilgili bir örnek daha vermek istiyoruz. Becîle kabilesinden Cerîr b. Abdullah bir heyetle Medine’ye gelerek Müslüman olur ve bîat eder. Peygamberimiz ona kabilesinin bulunduþu yerlerde neler
26.
27.
28.
29.
30.
Tirmizî, V, 361.
ÿbn Sa’d, I, 345.
ÿbn Sa’d, I, 324; ÿbn Seyyidinnâs, II, 336-337.
ÿbn Hanbel, IV, 257.
ÿbn Kayy‘m, Zadülmead, M‘s‘r 1970, III, 33; Köksal, IX, 327.
259
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 259
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
olup bittiþini sorar. Cerîr, ÿslâm’‘n üstünlük saþlad‘þ‘n‘, yay‘ld‘þ‘n‘, mescitlerde
ezan okunduþunu ve kabilelerin, tapt‘klar‘ putlar‘ y‘kt‘klar‘n‘ söyler. Peygamberimiz Tebâle’de Has’aml‘lar‘n yurdunda bulunan, pek çok kabilenin tap‘naþ‘
olan ve Yemen Kâbesi olarak bilinen Zülhalasa’n‘n ne durumda bulunduþunu
sorar. Cerîr b. Abdullah’tan bu putun yerinde durduþunu öþrenince yüz elli
kiāiyle onu Zülhalasa’y‘ y‘kmakla görevlendirir.31 Cerîr, ad‘ geçen putu y‘kar.
Sonunda Has’am kabilesi mensuplar‘ da Hz. Muhammed (s.a.s.)’e tabi olduklar‘n‘ bildirmek üzere Medine’ye bir heyet gönderirler. Onlar Hz. Peygamber’e
“Allah’a, O’nun elçisine ve onun Allah kat‘ndan getirdiþi āeylere inand‘k. Sen bize bir
mektup yaz, biz de onun içinde olanlara tabi olal‘m” derler. Bunun üzerine kendileri için āu belge yaz‘l‘r: “Bu, Allah’‘n elçisi Muhammed’den Bîāe’de ve çölde yaāayan
Has’aml‘lara bir ahidnâmedir. Câhiliye döneminde dökülmüā olan kanlar‘n‘zdan dolay‘ intikam alman‘z kald‘r‘lm‘āt‘r. Sizin içinizden her kim ÿslâmiyeti isteyerek veya
istemeyerek kabul ederse, bolluk ve k‘tl‘k zaman‘na göre artan-eksilen, yaþmur suyu
veya āebnem suyu ile sulanan yumuāak arazideki ziraat‘n yetiātirilmesi ve yenilmesi
kendisine aittir. Akan su ile sulanan yerlerden öāür, yani onda bir, kuyu ile sulananlardan ise yirmide bir al‘n‘r”. Has’aml‘lar için düzenlenen yaz‘, kan davalar‘n‘n
yasakland‘þ‘na dair ifadeleri ve arazi ürünlerinden tahsil edilecek zekat‘n miktarlar‘n‘ içermesi bak‘m‘ndan önemlidir.
Cerîr b. Abdullah örneþinde olduþu gibi Peygamberimiz Yemen’de baz‘ kabileleri ve āah‘slar‘ ÿslâm’a davet için merkezden ordular göndererek ÿslâm’‘ yaymak üzere faaliyete geçmek yerine, yeni dini benimseyen kabile liderlerini kendi vatandaālar‘na ve komāu kabilelere göndermiātir. Onun bu tutumu, toplum
psikolojisini göz önünde bulundurduþunu ortaya koymaktad‘r.32 Ayn‘ āekilde
Ezd kabilesinden Medine’ye on kiāilik bir heyetle gelip Müslüman olan Surad
b. Abdullah’‘, Surad Ezdlilerinin baā‘na tayin etmiā ve ona, kendi kabilesinden
Müslüman olanlarla birlikte yak‘nlar‘nda bulunan Yemenli müārik kabilelerle
mücadeleye giriāmesini emretmiātir. Surad b. Abdullah da kendilerine komāu
olan Cüreā halk‘n‘ ÿslâm’a davet etmek üzere harekete geçmiātir. Onlar‘n bu daveti reddetmeleri üzerine Surad, āehri kuāatm‘ā, uzun ve planl‘ bir mücadeleden
sonra nihayet onlar‘ yenilgiye uþratm‘āt‘r. Sonunda Cüreā temsilcileri de Hz.
Peygamber’e gelerek Müslüman olmuālard‘r. Peygamberimiz onlara āu sözleriyle iltifatta bulunmuātur: “Hoā geldiniz! ÿnsanlar‘n en güzel yüzlüleri, en doþru, en
tatl‘ sözlüleri, emaneti en çok gözetenleri! Sizler bendensiniz, ben de sizdenim”. Pey-
31.
32.
ÿbn Sa’d, I, 247-248.
ÿbn Sa’d, I, 286,348; Mustafa Fayda, ÿslamiyetin Güney Arabistan’a Yay‘l‘ā‘, s. 55-56.
260
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 260
17.04.2012 16:04:16
Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı
gamberimiz onlara hayvanlar‘ için otlak olmak üzere Cüreā civar‘ndaki belirli
koruluklar‘ tahsis etmiātir.33
Hz. Peygamber taraf‘ndan baz‘ heyetlere yüklenen deþiāik mükellefiyetlere
rastlanmaktad‘r. Aāaþ‘da kaydedeceþimiz uygulama bize ÿslâm tarihinin daha
sonraki dönemlerinde zâviyelerin geleni geçeni aþ‘rlamak suretiyle öāürden
muaf tutulmas‘n‘ hat‘rlatmaktad‘r. Yemen’den Hz. Peygamber’e gelen heyetler aras‘na bulunan Benî Bâr‘k temsilcileri Müslüman olurlar. Bunun üzerine
Hz. Peygamber onlar için āu belgeyi yazd‘r‘r: “Bu, Allah’‘n elçisi Muhammed’in
Ezd kabilesine yazd‘þ‘ ahidnâmedir. Bâr‘k kabilesinin meyve aþaçlar‘ kesilmeyecek,
kendileri istemedikçe vahalar‘nda hayvan otlat‘lmayacakt‘r. Onlar da savaā ve k‘tl‘k
zamanlar‘nda yanlar‘na gelen Müslümanlar‘ üç gün misafir edeceklerdir. Meyveleri
olgunlaāt‘þ‘ zaman yolcular dal‘ndan koparmamak ve toplay‘p götürmemek āart‘yla
yere dökülenlerden kar‘nlar‘n‘ doyurabileceklerdir.”34
Peygamberimiz, ÿslâm’‘n yasak ettiþi hususlarda heyetlere kesinlikle taviz
vermiyordu. Sakîf heyeti ad‘na konuāan Abdüyâlîl b. Amr zina, āarap ve ribâ
gibi kötü al‘ākanl‘klar‘ kabilesinin b‘rakamayacaþ‘n‘ söylemiātir. Fakat Hz.
Peygamber bu āartlar‘ asla kabul etmediþi gibi, kendilerine bu uygulamalar‘n
herbirini yasaklayan âyetleri okumuātur.35 Sakîf temsilcileri Lât ad‘ndaki puta
üç y‘l daha tapmalar‘na izin verilmesini istemiāler, fakat Peygamberimiz bunu
asla kabul etmemiātir. Sonunda Sakîf temsilcileri Müslüman olmuālar ve Hz.
Peygamber’in ad‘ geçen kabileye yazd‘þ‘ bir mektupla geri dönmüālerdir. Āu
kadar var ki Müslüman olduklar‘n‘ ve Hz. Peygamber’den ald‘klar‘ emirleri bir
müddet kabilelerinden gizlemiāler, daha sonra uygun bir āekilde onlara ÿslâm’‘
anlatm‘ālar ve bu suretle kabilelerinin Müslüman olmas‘n‘ saþlam‘ālard‘r.36
Āayet heyetlerin geldiþi yörelerde ÿslâm’‘n haram k‘ld‘þ‘ maddeler üretiliyorsa, Hz. Peygamber ÿslâm’‘n bunlar hakk‘ndaki hükümlerini kendilerine
bildirmiātir. Ceyāân temsilcileri Medine’ye geldiklerinde Yemen’de imal edilen
içkilerin hükmünü sorarlar. Bu meyanda bal āarab‘ (bit’) ve arpadan yap‘lan
içki (mizr) nin ad‘n‘ zikrederler. Peygamberimiz bu içkilerin kendilerini sarhoā
edip etmediþini sorar. “Çok içersek sarhoā oluruz” cevab‘n‘ verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz “Çoþu sarhoā eden āeyin az‘ da haramd‘r” buyurur. ÿāçilerine
içirmek için āarap bulunduran bir adam‘n durumunu sorduklar‘nda da “Her
sarhoā edici āey haramd‘r” cevab‘n‘ verir.37 Kendilerinin üzüm ve içki sahibi ol33.
34.
35.
36.
37.
ÿbn Sa’d, I, 338; Mustafa Fayda, ayn‘ eser, s. 61 vd.
ÿbn Sa’d, I, 352; Abdülkerim Özayd‘n, “Bâr‘k”, DÿA, V, 70.
Vâk‘dî, III, 966-967.
Vâk‘dî, III, 969-970.
ÿbn Sa’d, I, 359.
261
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 261
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
duklar‘n‘, āarab‘n haram k‘l‘nd‘þ‘n‘ ve üzümü ne yapacaklar‘n‘ söyleyen Fîrûz
ed-Deylemî’ye “Onu kurutup kuru üzüm yap‘n‘z” der.38
Heyet üyelerinde aile hukuku ile ilgili yeni düzenlemelere ayk‘r‘ olan eski
uygulamalar varsa bunlar‘ deþiātirmiātir. ÿslâm’‘ kabul etmezden önce iki k‘z
kardeāle evli olan Fîrûz ed-Deylemî’ye bunlardan birini boāamas‘n‘ emretmiā
ve o da boāam‘āt‘r.39
Peygamberimiz heyetlere, toplumun her kesimine adaletli bir āekilde davran‘lmas‘ ve deþer verilmesi gerektiþini göstermek amac‘yla baz‘ uygulamalarda bulunmuātur. Hicretin 9. y‘l‘nda Medine’ye gelen yetmiā-seksen kiāilik Benî Temim
heyetiyle birlikte o s‘rada çocuk yaāta bulunan Amr b. Ehtem de gelir. Heyet
üyeleri onu eāyalar‘n‘n baā‘na nöbetçi olarak b‘rak‘rlar. Peygamberimiz heyet
üyelerine birtak‘m hediyeler verir. ÿçlerinde hediye almayan kimse olup olmad‘þ‘n‘ sorar. Eāyalar‘n‘n yan‘nda bir çocuk kald‘þ‘n‘ söylerler. Hz. Peygamber
onun da gönderilmesini ister. Kays b. Âs‘m adl‘ heyet üyesi, onun ata taraf‘ndan
izzeti olmayan bir çocuk olduþunu söyler. Peygamberimiz de “Olsun, o, heyet
olarak gelmiātir. Bahāiā almaya hakk‘ vard‘r” buyurur. Çocuþu getirtir ve bahāiāini
verdirir.40 Benzer bir olay da Tücîb heyeti ile yaāanm‘āt‘r. Hz. Peygamber ad‘
geçen kabilenin temsilcilerine bahāiā verdikten sonra içlerinden bir genci bineklerinin yan‘nda b‘rakt‘klar‘n‘ öþrenince onu da çaþ‘rtarak hediyesini vermiātir.41
Hz. Peygamber’in Müslüman olan kabilelere valiler, zekat tahsil memurlar‘
ve ÿslâm’‘ öþreten elemanlar göndermesini, ilgili bölümlerde iālediþimiz için
o hususlar‘ burada tekrarlamak istemiyoruz. ÿslâm’‘n yay‘lmas‘ ve yerleāmesi
aç‘s‘ndan özellikle eþitim-öþretim faaliyetlerinin önemi çok büyüktür. Bununla
ilgili bilgi için eþitim-öþretim faaliyetlerini ele ald‘þ‘m‘z bölüme bak‘labilir.
38.
39.
40.
41.
ÿbn Hanbel, IV, 232.
ÿbn Hanbel, IV, 232.
Vâk‘dî, III, 979-980.
ÿbn Sa’d, I, 323.
262
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 262
17.04.2012 16:04:16
HZ. MUHAMMED’ÿN ÖRNEK KÿĀÿLÿýÿNDEN KESÿTLER
1- Davetçiliþi
Kur’ân-‘ Kerim’de Hz. Peygamber “Allah’‘n davetçisi”1 olarak vas‘fland‘r‘lm‘ā;
ona yüklenen görev de “öþüt ver”, “davet et”, “tebliþ et”, “ikaz et” gibi emirlerle
ifade edilmiātir. Kendisine uyarma (inzâr) ve müjdeleme (tebāîr) görevi verilmiā;
uyaran (nezîr), uyar‘c‘ (münzir), ve müjdeci (mübeāāir, beāîr) olarak nitelendirilmiātir.2 Bütün insanlara müjdeci ve uyar‘c‘ olarak gönderildiþi, dolay‘s‘yla peygamberliþinin evrensel niteliþe sahip olduþu belirtilmiātir.3
Hz. Peygamber, en yak‘nlar‘ndan baālayan, daha sonra bütün Arap
Yar‘madas‘’n‘ kapsayan, hatta yar‘madan‘n s‘n‘rlar‘n‘ aāan davet faaliyetlerini
peygamberlik görevi boyunca sürdürmüā ve bu hususta büyük baāar‘ elde etmiātir. Onun uygulad‘þ‘ davet metotlar‘ tutarl‘, mant‘kl‘, sistemli, gerçekçi ve baāar‘ya
götürücü özelliþe sahiptir. Bu suretle önce etraf‘nda inançl‘ bir kitle, daha sonra
da baālatt‘þ‘ davet faaliyetlerini baāka ülkelere taā‘yacak toplumu oluāturmuātur. Kendisi, Allah’‘n elçisi s‘fat‘yla komāu ülkelerin devlet baākanlar‘na davet
mektuplar‘ göndermiātir. Bu faaliyetiyle, sonraki yüzy‘llarda h‘zla geliāecek olan
evrensel davet çal‘āmalar‘n‘ baālatm‘āt‘r.
Hz. Peygamber’in davetinin baāar‘ya ulaāmas‘n‘n çeāitli etkenleri vard‘r. Bunlar‘n baā‘nda, bizzat kendisinin, davet ettiþi dine samimiyetle baþlanmas‘ ve bu
dinin prensiplerini kendi hayat‘nda uygulam‘ā olmas‘ gelmektedir. Gerçekten
o, ÿslâm’‘n insanlara yüklediþi yükümlülüklerin hiçbirinden kendisini hariç tutmam‘āt‘r. Farzlar‘ önce kendisi uygulam‘ā, yasaklara önce kendisi uymuā ve en
yak‘nlar‘na tatbik etmiātir.
Hz. Peygamber’in davet faaliyetlerinin baāar‘ya ulaāmas‘n‘n etkenlerinden
biri de ümitsizliþe ve karamsarl‘þa kap‘lmaks‘z‘n çal‘āmalar‘n‘ daima sab‘r,
azim, inanç ve kararl‘l‘kla sürdürmüā olmas‘d‘r. O, davet çal‘āmalar‘nda sosyal
iliākilerini aral‘ks‘z bir āekilde sürdürmüā ve bu iliākilerden büyük ölçüde istifade etmiātir. Örneþin Müslüman olanlar‘n yan‘s‘ra, henüz ÿslâm’a girmemiā bulunan akraba ve çevresiyle ilgisini de ‘srarla devam ettirmiātir. Toplum üzerindeki
etkilerini göz önüne alarak, kabile baākanlar‘na özel ilgi göstermiātir. Davetini
1.
2.
3.
Ahzâb Sûresi 46.
Necm Sûresi 56; Sa’d Sûresi 65,70; Fât‘r Sûresi 23.
Sebe’ Sûresi 28.
263
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 263
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
sunmak üzere toplant‘lar düzenlemiā, çarā‘, pazar, panay‘r ve ev gibi, insanlar‘n
toplu olarak bulunduþu her yerde tebliþ faaliyetini sürdürmüātür. ÿslâm’a davet
için hiç kimseyi hakir görmemiātir.4
Hz. Peygamber muhataplar‘n‘ tan‘maya büyük önem verir, onlar‘n duygular‘n‘, isteklerini ve fert olarak özelliklerini dikkate al‘r, kendilerine deþer verir,
ilgi gösterir, yak‘nlaāma teminine gayret ederdi. Muhataplar‘yla ortak noktalarda
birleāme esas‘ndan hareket ederdi. Faaliyetlerinde af, müsamaha, yumuāakl‘k,
āefkat ve merhameti; kin, öfke ve zorbal‘þa tercih ederdi. Kur’an-‘ Kerim’de Hz.
Peygamber’in ÿlâhî bir lütuf sayesinde insanlara yumuāak davrand‘þ‘ belirtilir;
kaba ve kat‘ kalpli olduþu takdirde çevresinden daþ‘l‘p gidecekleri uyar‘s‘nda
bulunulur.5
Hz. Peygamber insanlar‘n kusurlar‘n‘ yüzüne vurmazd‘; eleātirilerini isim
vermeden yapard‘. Çünkü kiāinin hatas‘n‘ yüzüne vurmak, mahcup olmas‘na
ve toplumdan uzaklaāmas‘na yol açabilir. Muhataplar‘n‘n farkl‘ tepkilerine karā‘ daima azim ve ümitle davetine devam etmiātir. Özellikle Mekke döneminde
daveti kabul etmeyen kabilelerden kimisi kaba, kimisi kibar, kimisi kaçamak
bir āekilde olumsuz cevap vermiātir. Fakat o, sebatla, ümitsizliþe kap‘lmadan,
azimle gayret göstermiā, her f‘rsatta davetini tekrar etmiātir.
Peygamberimiz hiçbir kimseyi ÿslâm’‘ kabule zorlamam‘āt‘r. Çünkü onun
görevi insanlar‘ zorla dine sokmak deþil; ÿslâm’‘ tebliþ etmek ve uyarmakt‘r. ÿnsanlar‘ zorla ÿslâm’a dahil etmek, arzu edilenin aksine sonuçlar doþurur; ÿslâm’‘n
son derece karā‘ ç‘kt‘þ‘ ve istemediþi münâf‘kl‘þ‘ yayg‘n hale getirir, insanlar‘
iki yüzlü yapar. Halbuki ÿslâm samimi olmaya, samimi olarak inanmaya büyük
önem verir. Hz. Peygamber’in, davet faaliyetlerini yürütürken takip etmiā olduþu metot insanlar‘ güzel öþütle ÿslâm’a çaþ‘rmakt‘r. Bu esaslar doþrultusunda
hareket eden Hz. Peygamber, hiçbir Yahudiyi, Hristiyan‘ veya baāka bir din
mensubunu dinini terkedip ÿslâm’a girmesi için zorlamam‘āt‘r. Bilakis onlar‘
zorlamaks‘z‘n ÿslâm’a davet etmiā; kabul etmedikleri takdirde kendilerine belli
āartlar çerçevesinde din ve vicdan özgürlüþü saþlam‘āt‘r. Kur’an-‘ Kerim’de insanlar‘n iman etmeleri için zorlanamayacaþ‘, hatta Hz. Peygamber’in bu konuda,
sorumluluk duygusuyla gücünün yettiþinin ötesinde kendisini zorlamas‘n‘n bile
uygun olmad‘þ‘6 ifade edilmektedir.
Peygamberimiz çal‘āmalar‘nda hiçbir zaman āahsî menfaat arzusu gözetmemiātir. Nitekim Kur’an-‘ Kerim’de onun uyarma ve müjdeleme görevinin kar-
4.
5.
6.
Örnek için bk. ÿbn Hiāâm, II, 344.
Al-i ÿmrân Sûresi 159.
Āuarâ Sûresi 3-4.
264
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 264
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
ā‘l‘þ‘ olarak bir ücret istemediþi bildirilir.7 Onun vefat‘ndan sonra da Müslümanlar ÿslâm’a daveti, kendilerinin kaç‘n‘lmaz görevlerinden biri olarak kabul
etmiālerdir.8
Burada, bir davetçi olarak Hz. Peygamber’de Allah Teâlâ’n‘n bulunmas‘n‘ istediþi bir niteliþe iāaret ederek bu bahsi bitirmek istiyoruz. Müddessir Sûresinde
“Kalk ve (insanlar‘) inzâr et. Rabbini büyük tan‘” hitâb‘yla insanlar‘ dine davet
etmesi emrolunduktan sonra Hz. Peygamber’den “elbisesini temiz tutmas‘n‘n”
emredilmesi, davet aç‘s‘ndan konuya bak‘ld‘þ‘nda son derece dikkat çekicidir.
Âyet-i kerîmede geçen ve temizlenmesi istenen “elbise”den maksad‘n ne olduþunu izah hususunda amel, kalp, nefis, beden, ahlâk, din ve elbise āeklinde,9
kiāinin maddî ve manevî yönünü kapsayan geniā yorumlar yap‘lm‘āt‘r. Bununla
birlikte, maksat ne olursa olsun, gerek beden ve k‘yafet, gerekse kalp ve ahlâk
temizliþinin iletiāim aç‘s‘ndan önemli olduþu ortadad‘r. Bu hitaba muhatap olduþunda art‘k Hz. Muhammed Allah’‘n elçisidir, ÿslâm’a davetle emrolunmuātur,
âyet-i kerîmede maddî ve manevî temizliþe dikkat etmesi vurgulanm‘āt‘r.
2- Doþruluþu
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Hz. Peygamber bir doþruluk abidesi idi. Ayn‘
zamanda doþru insanlardan oluāan bir toplum oluāturmak onun en büyük hedefiydi. Bu bak‘mdan önce kendisi doþruluk örneþi olmuātur. Gerçekten doþruluk, onun hayat‘n‘n her safhas‘nda görülen bir haslettir. Onun içi ile d‘ā‘, özü
ile sözü birdi. Bir baāka ifade ile olduþu gibi görünür, göründüþü gibi olurdu.
Söyledikleri ile yapt‘klar‘ aras‘nda uyumsuzluk yoktu. Doþruluþu ile insanlara
örnek olduþu gibi bu konudaki sözleriyle de ümmetini doþruluþa sevketmeye
gayret göstermiātir. Kaynaklarda onun doþrulukla, doþruluþun faziletiyle ilgili
yüzlerce sözü mevcuttur.
Hz. Peygamber bireyden doþru olmas‘n‘ isterken, diþer insanlara da doþruluþun telkinini emretmiātir. Bu konudaki bir sözü āöyledir: “Doþru olunuz;
doþruluþa yöneltiniz.”10 “Yâ Resûlallah! ÿslâm hakk‘nda bana öyle bir söz söyle ki, onu
senden sonra hiç kimseye sormayay‘m” diyen bir kiāiye “Allah’a inand‘m de, sonra da
dosdoþru ol”11 demiātir. Bu sözünde dosdoþru olmay‘, Allah’a imandan hemen
7.
8.
9.
10.
11.
Furkân Sûresi 56-57.
Ahmet Önkal, Rasûlüllah’‘n ÿslam’a Davet Metodu, Konya 1989; Mustafa Çaþr‘c‘, “Davet” DÿA,
IX, 16-19; Āevki Saka, “Kur’an’a Göre ÿnanç Hürriyeti”, Diyanet Dergisi, Ankara 1992, s. 127137.
Kurtubî, el-Câmi’ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, Beyrut 1967, XIX, 62-66.
ÿbn Hanbel, IV, 231.
Müslim, I, 65.
265
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 265
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
sonra dile getirmesi ve doþrulukla Allah’a iman aras‘nda baþlant‘ kurmas‘ dikkat çekicidir. “Yaāland‘n‘z yâ Resûlallah” denildiþinde “Beni Hud ve Vâk‘a sûreleri
yaāland‘rd‘”12 demiātir. Çünkü Hûd Sûresinde “Seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduþun gibi dosdoþru ol”13 buyurulmuātur. Yukar‘daki âyet-i kerîmeye
ve bu konudaki daha baāka âyet-i kerîmelere göre doþru davranmak ona ve
bütün Müslümanlara Allah’‘n emridir.
Doþruluþu hayat‘nda uygulayan Hz. Peygamber’in bu yöndeki tavsiyeleri de toplum üzerinde tesirli olmuātur. Onun doþruluþu konusunda dostlar‘,
düāmanlar‘, muhalifleri, has‘l‘ herkes sözbirliþi etmiātir. Ebû Süfyan henüz
Müslüman olmad‘þ‘ bir s‘rada bir Suriye seyahati esnas‘nda Bizans ÿmparatoru
Herakleios, Hz. Muhammed (s.a.s.) hakk‘nda bilgi almak üzere kendisini huzuruna çaþ‘rd‘þ‘nda, onun özelliklerini sayarken, doþru olduþunu ve doþruluþu
emrettiþini ifade etmiātir.
Doþruluþun z‘dd‘ olan ikiyüzlülük, yalanc‘l‘k, sahtekârl‘k gibi kötü huylar
bireyler aras‘nda saþl‘kl‘ iliākiler kurma imkan‘n‘ ortadan kald‘r‘r. Hz. Peygamber de daima, insanlara bu huylardan āiddetle kaç‘nmalar‘n‘ söylemiātir. Yalan
söylemeden, hile ve sahtekarl‘k yapmadan mutlu bir hayat sürülebileceþinin
somut örneþini kendi hayat‘nda göstermiātir. Bunun yan‘nda insanlara da bu
doþrultuda emir ve tavsiyelerde bulunmuātur. Doþrulukla çeliāen davran‘ālar‘n
her çeāidini kötü görmüātür. Bir çocuþu “Gel sana āunu vereceþim” diyerek çaþ‘r‘p da sonra bir āey vermemeyi bile aldatma ve yalan saym‘ā; bu tür davran‘ālardan kaç‘n‘lmas‘n‘ istemiātir.14 Āu olay, bu hususa güzel bir örnektir. Bir gün Hz.
Peygamber Abdullah b. Amr’‘n evinde misafir iken, annesi onu bir āey vereceþini söyleyerek yan‘na çaþ‘r‘r. Hz. Peygamber çocuþa ne vermek istediþini sorar.
Annesi hurma vereceþini söyler. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Eþer aldat‘p bir
āey vermeseydin sana bir yalan yaz‘lm‘ā olurdu”15 buyurur.
Doþruluþun iyiliþe, iyiliþin cennete götüreceþini, yalan‘n kötülüþe, kötülüþün ise cehenneme sürükleyeceþini veciz bir āekilde vurgulam‘ā, yalandan
āiddetle kaç‘n‘lmas‘n‘ istemiātir. Sorulan bir soru üzerine Müslüman‘n korkak
olabileceþini, cimri olabileceþini, ama asla yalanc‘ olamayacaþ‘n‘ ifade etmiātir.16
Kaynaklarda onun doþruluþun fazileti ve yalan‘n kötülüþü ile ilgili yüzlerce sözü
bulunmaktad‘r.
12.
13.
14.
15.
16.
Tirmizî, V, 402.
Hûd Sûresi 112; Ayr‘ca bk. Āûrâ Sûresi 15.
ÿbn Hanbel, II,452.
ÿbn Hanbel, III, 447.
Mâlik b. Enes, el-Muvatta’, ÿstanbul 1981, s. 989-990.
266
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 266
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
Hz. Peygamber asla hâinlik yapmam‘āt‘r. Bir sözünde hâinlikten Allah’a
s‘þ‘nd‘þ‘n‘ dile getirmiātir.17 En az‘l‘ düāmanlar‘na bile hâinlik düāünmediþi
görülmektedir. Mekke’nin Fethi’nde, görüldükleri yerde öldürülmelerine izin
verilenler aras‘nda bulunan Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh’i baþ‘ālad‘ktan sonra
sahâbîlere söylediþi söz dikkat çekicidir. Bununla ilgili olay‘n geliāmesi k‘saca
āöyledir: Abdullah önce Müslüman olup hicret etmiā, vahiy kâtipleri aras‘nda
yer alm‘ā, ancak daha sonra irtidat edip Mekke müāriklerinin yan‘na dönerek
onlar‘n ÿslâm aleyhindeki çal‘āmalar‘n‘ desteklemiāti. Mekke’nin Fethi’nde öldürüleceþini anlay‘nca süt kardeāi olan Hz. Osman’a s‘þ‘nd‘. Yapt‘klar‘ndan piāmanl‘k duyduþunu belirterek ondan kendisi için Hz. Peygamber’den eman dilemesini istedi. Neticede Hz. Osman’‘n ricas‘ üzerine Hz. Peygamber onu affetti
ve bîat‘n‘ kabul etti. Abdullah, Hz. Osman’la birlikte Hz. Peygamber’in yan‘ndan
ayr‘ld‘ktan sonra onu öldürmek üzere f‘rsat kollayan baz‘ sahâbîler, eman vermeden önce kendilerine onu öldürmeleri yönünde niçin iāarette bulunmad‘þ‘n‘
sordular. Bunun üzerine Hz. Peygamber “ÿmâ etmek hâinliktir. Peygamber’e îmâ
etmek yak‘āmaz”18 dedi.
Hz. Peygamber her zaman sözünde durmuātur. Diþer ahlâkî faziletlerde olduþu gibi bu konuda da ümmeti için örnek bir yaāay‘ā sürdürmüātür. Verdiþi sözde durmay‘ imandan saym‘ā, ayk‘r‘ davranmay‘ ise münaf‘kl‘k alâmeti
kabul etmiātir. Çünkü verdiþi sözde durmamak, sözüne güvenilmez olmak,
iman‘n özünde bulunan doþruluk vasf‘ ile çeliāmektedir. Kendisi birine söz
verdiþi, vaad veya taahhütte bulunduþu zaman onu yerine getirirdi. Antlaāmalara uyard‘. Aāaþ‘da anlatacaþ‘m‘z olay onun antlaāmalara riayete ne derece
önem verdiþini gayet güzel bir āekilde gözler önüne sermektedir: Ebû Basîr
adl‘ sahâbî Müslüman olduþu için Kureyā müārikleri taraf‘ndan hapse at‘l‘r.
Hudeybiye Antlaāmas‘’ndan sonra bir yolunu bularak kaçar ve Medine’ye Hz.
Peygamber’in yan‘na gelir. Müārikler Ebû Basîr’in kendilerine iade edilmesi için
derhal Medine’ye iki adam gönderirler. Peygamberimize hitaben bir de mektup
yazarlar. Mektubu Übey b. Ka’b’a okutan Hz. Peygamber daha sonra Ebû Basîr’i
çaþ‘rarak, Hudeybiye Antlaāmas‘ gereþince kendisini Kureyālilere teslim etmek
zorunda olduþunu bildirir. Ebû Basîr ise teslim edilmemesini ister. Fakat Peygamberimiz “Bildiþin gibi biz Kureyā müāriklerine söz verdik. Dinimizde vefas‘zl‘þa
yer yoktur” der. Ancak müāriklere verdiþi sözde durmaya özen gösterirken Müslüman‘ da gücendirmez; Allah’‘n ona ve onun durumundaki Müslümanlara bir
ç‘k‘ā yolu göstereceþini söyler.19 Yine Hudeybiye’de geliāen bir baāka olay bu
17.
18.
19.
Ebû Dâvud, II, 191.
ÿbn Sa’d, II, 141; Ayr‘ca bk. Belâzürî, I, 358.
Makrîzî, s. 303.
267
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 267
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
hususa güzel bir örnektir: Hudeybiye’de antlaāma metni imzaland‘ktan sonra
Kureyā heyetinin baākan‘ Süheyl b. Amr’‘n oþlu Ebû Cendel, Müslüman olduþu
için at‘ld‘þ‘ hapisten kaçarak ayaklar‘ndaki zincirleri sürüyerek Müslümanlara
s‘þ‘n‘r. Antlaāma gereþince Hz. Muhammed (s.a.s.), Kureyālilerle yapt‘þ‘ antlaāmaya sad‘k kalacaþ‘na dair Allah ad‘na söz verdiþini belirtip kendisine sab‘r
tavsiye ederek onu babas‘na iade eder.20
3- Lüzumsuz Davran‘ālar Karā‘s‘nda Tutumu
Hz. Peygamber, tabiatlar‘ gereþi baz‘ kimselerin sergilediþi kaba ve lüzumsuz
davran‘ālardan hoālanmazd‘. Müslümanlar Bedir Savaā‘’na giderken yolda bir
bedevîye rastlarlar; ondan bilgi almak isterler. Fakat adamda bilgi olmad‘þ‘n‘
görürler. Peygamber’e selam vermesini isterler. Adam içinizde peygamber var
m‘ diye sorar. “Evet” derler. Selam verir. “Eþer sen peygamber isen bu devemin karn‘ndakini bana bildir” der. Orada bulunan Seleme b. Selâme, “Onu Peygamber’e
sorma, bana gel ben sana haber vereyim” der ve baz‘ āeyler söyler. Seleme’nin
bu davran‘ā‘ Hz. Peygamber’in hoāuna gitmez. Adama karā‘ kaba ve fâhiā āeyler söylediþini belirtir.21 Ayn‘ sahâbînin Bedir Savaā‘’ndan Medine’ye dönerken
sarfettiþi baz‘ sözler karā‘s‘nda Hz. Peygamber’in tak‘nd‘þ‘ tav‘r da anlaml‘d‘r.
Bedir Savaā‘ esnas‘nda Medine’de kalan Müslümanlar Hz. Peygamber’i ve mücahitleri kutlamak için karā‘larlar. Seleme b. Selâme’nin “Bizi ne için kutluyorsunuz?
Allah’a andolsun ki biz, baþlanm‘ā develer gibi saçlar‘ dökülmüā ihtiyarlarla karā‘laāt‘k ve onlar‘ boþazlad‘k” āeklinde münasebetsizce sözü karā‘s‘nda tebessüm
eder; Müslümanlar‘n baāar‘s‘n‘ küçümsememesi yolunda ona āu sözü söyler:
“Kardeāim! Onlar eārâf ve reislerdir.”
Bu rivayetler, Hz. Peygamber’in lüzumsuz davran‘ālardan hoālanmad‘þ‘n‘ ortaya koyduþu gibi, baz‘ sahâbîlerin Hz. Peygamber karā‘s‘nda son derece serbest
davrand‘þ‘n‘, Hz. Peygamber’in de onlar‘ k‘rmadan, sert davranmadan cevaplar
verdiþini göstermektedir. Birinci olay, câhiliye Arab‘n‘n peygamber anlay‘ā‘n‘
ve bir peygamberden beklentisini ortaya koymas‘ aç‘s‘ndan da ayr‘ca dikkat
çekicidir.
4- Nezâketi
Hz. Peygamber nâzik ve kibar bir kimseydi. Bu niteliþini hayat‘ boyunca aile
fertlerine, diþer Müslümanlara, Medine’de kendisini ziyarete gelen heyetlere, da20.
21.
Asrî Çubukçu, “Ebû Cendel”, DÿA, X, 118-119; Recep K‘l‘ç, Peygamberliþin Gerekliliþi ve
Peygamberimizin Örnekliþi,” Hz. Peygamber’in Hayat‘ndan Davran‘ā Modelleri, Ankara 1998, s.
35-42.
ÿbn Hiāâm, I, 612; Makrîzî, 72.
268
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 268
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
vette bulunduþu āah‘slara ve mektup gönderdiþi kimselere karā‘ davran‘ālar‘nda
görmek mümkün olduþu gibi, bunun d‘ā‘nda, müāriklere karā‘ davran‘ālar‘nda
müāahede etmek de mümkündür. Sözgelimi Umretü’l-Kazâ esnas‘nda üç günlük
müddet dolunca, Hz. Peygamber, Ebtah mevkiine kurulmuā olan deri çad‘r‘nda
ensardan Sa’d b. Ubâde ile birlikte otururken Kureyā müāriklerinden Süheyl b
Amr ile Huveyt‘b b. Abdüluzzâ, onun yan‘na gelirler. Antlaāmaya göre üç günün
dolduþunu hat‘rlatarak Mekke’den ç‘kmas‘n‘ isterler. O esnada Sa’d b. Ubâde
Süheyl b. Amr’a k‘zar ve ona āu sözleri söyler: “... Buras‘ ne senin ve ne de baban‘n topraþ‘d‘r. Resûlüllah buradan ancak antlaāmaya uyarak gönül r‘zas‘yla ç‘kar”.
Bunun üzerine Peygamberimiz tebessüm eder. Sa’d’a dönerek “Konak yerimizde
bizi ziyarete gelenleri incitme” buyurur ve sahâbeye hareket emri verir.22
5- Hayata ÿyimser Bak‘ā‘
Hz. Peygamber hayata iyimser bakar ve etraf‘ndakilere de öyle tavsiye ederdi.
Yüzünden tebessüm eksik olmazd‘. En s‘k‘nt‘l‘ an‘nda bile üzüntüsünü belli
etmez, yan‘ndakilerin içini karartacak tav‘r sergilemezdi. Halbuki o, Mekke döneminde müāriklerin eziyetlerine ve Medine döneminde de çeāitli sald‘r‘lara ve
süikastlere maruz kalm‘ā, s‘k‘nt‘larla karā‘laām‘āt‘r. ÿnsanoþlu için en büyük felaketlerden biri olan savaālarla, silahl‘ sald‘r‘larla defalarca karā‘ karā‘ya gelmiātir. Aç kald‘þ‘ zamanlar olmuātur. Bütün bunlar‘n yan‘nda, alt‘ defa evlat ac‘s‘
yaāam‘āt‘r. Hz. Fât‘ma hariç, diþer bütün çocuklar‘n‘ saþl‘þ‘nda iken kaybetmiātir. Kaynaklar bize k‘zlar‘n‘n ve oþlu ÿbrahim’in vefat‘nda son derece üzüldüþünü ve gözlerinden yaālar akt‘þ‘n‘ naklederler.23 ÿbrahim’in vefat‘ esnas‘nda
karā‘s‘ndaki daþa dönerek āunlar‘ söylemiātir: “Ey daþ! Benim baā‘ma gelen senin
baā‘na gelseydi y‘k‘l‘p giderdin. Fakat biz, Allah’‘n emrettiþi gibi ‘biz Allah’‘n kullar‘y‘z ve biz O’na döneceþiz,24 hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur’25 deriz.”26 Bu
söz, onun karā‘laāt‘þ‘ güçlüklerin, çektiþi s‘k‘nt‘lar‘n boyutunu; bunun yan‘s‘ra
sabr‘n‘n, metanetinin, teslimiyetinin derecesini ve beāerî yönünü ortaya koymas‘
bak‘m‘ndan dikkat çekicidir.
Hz. Peygamber aile fertlerine olduþu gibi, sahâbeye de çok düākündü; onlar‘n baā‘na gelen musibete kendi baā‘na gelmiā gibi üzülürdü. Sözgelimi Bi’r-i
Maûne’de, yetmiā kiāilik tebliþ heyetinin müārikler taraf‘ndan hâince katliama
uþramas‘na son derede üzülmüātür. Bütün bu üzüntü ve s‘k‘nt‘ verici olaylar
22.
23.
24.
25.
26.
Vâk‘dî, II, 740.
ÿbn Sa’d, I, 138; VIII, 37.
Bakara Sûresi 156.
Fâtiha Sûresi 2.
Belâzürî, I, 452.
269
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 269
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
onun dünyas‘n‘ karartmam‘āt‘r. Tam tersine metanetini daima muhafaza etmiātir. Hiçbir zaman ümitsizliþe kap‘lmam‘āt‘r. Hayata iyimser bak‘ā‘ onun en
önemli örnek davran‘ālar‘ndan ve özelliklerinden biridir. ÿyimserlik ve yüksek
moral, baāar‘ya ulaāman‘n ve örnekliþin temel unsurlar‘ndand‘r. ÿnsanlar‘n, morali bozuk, hayata küsmüā birisini örnek almak istemeyecekleri tabiîdir.
6- Alçak Gönüllülüþü
Tarih boyunca insanl‘k, eline geçirdiþi maddî veya manevî güçle, kendi cinsine, hatta Allah’a bile kafa tutan nice iktidar sahibi tan‘m‘āt‘r. Ancak, hem
maddî ve hem de manevî güce sahip olan Hz. Muhammed (s.a.s.) farkl‘yd‘. O
bir sözünde “Ben ne bir kral‘m, ne de zorbay‘m; bilakis Kureyā’ten kurutulmuā et
yiyen bir kad‘n‘n oþluyum”27 demiātir. Bu sözüyle halktan biri olduþunu vurgulam‘āt‘r. Kendisi Kelime-i Āehâdet’de de ifadesini bulduþu āekliyle “Allah’‘n kulu
ve elçisidir”. Bu özellik, onun bütün hayat‘na yans‘m‘āt‘r. Sözgelimi bir topluluþa girdiþinde boā bulduþu yere oturduþunu görüyoruz. Gerçekten, hayat‘n‘
bir “devletli” gibi deþil s‘radan bir “Allah’‘n kulu” olarak yaāam‘āt‘r. Debdebesiz,
sade bir hayat tarz‘n‘ seçen Hz. Peygamber’in hayat‘nda “peygamberliþin kiāisel
bir menfaat için kullan‘ld‘þ‘ da görülmüā deþildir.”28
Yaāl‘ sahâbî Mahreme b. Nevfel bir gün Hz. Peygamber’in kendisine gelen
elbiseleri daþ‘tt‘þ‘n‘ duyar. Oþlu Misver’i yan‘na alarak Hz. Peygamber’in evinin önüne gelir. Ona Hz. Peygamber’e seslenmesini söyler. Fakat çocuk çekinir.
Bunun üzere Mahreme “Evlad‘m, o bir zorba deþildir”29 diyerek çocuþu rahatlat‘r.
Mahreme b. Nevfel’in bu sözü, Hz. Peygamber’in, içinde yaāad‘þ‘ toplum taraf‘ndan nas‘l alg‘land‘þ‘n‘ aç‘kça göstermektedir. Arnaldez’in tabiriyle o, “Hiçbir
zaman despot olmam‘āt‘r.”30
Müslüman olmadan evvel bir Hristiyan ve ÿslâm düāman‘ olan, daha sonra
bir heyetle Medine’ye gelen Adiy b Hâtim et-Tâî, Hz. Peygamber’in yan‘nda akrabas‘ndan bir kad‘n ve çocuklar‘n bulunduþunu görünce, onda ÿran ve Bizans
krallar‘n‘n niteliklerinin bulunmad‘þ‘n‘ anlar.31 Hz. Peygamber, Adiy b. Hâtim’i
evine götürürken, kendisini durdurup s‘k‘nt‘s‘n‘ anlatan yaāl‘ bir kad‘n‘n uzun
müddet derdini dinler. Evine vard‘klar‘nda içi lif dolu deri minderini misafire
27.
28.
29.
30.
31.
ÿbn Mâce, II, 1101; Hâkim, III, 47-48; Halebî, III,43.
Arnaldez, Hz. Muhammed(Hadis ve Sözleri), çev. Burhanettin Semi, ÿstanbul 1982.
Buhârî, VII, 50.
Arnaldez, s. 32.
ÿbn Hanbel, IV, 378.
270
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 270
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
verip kendisi yere oturur. Onun bu davran‘ā‘ndan ötürü Adiy b. Hâtim “Vallahi
bu bir kral deþildir”32 deþerlendirmesini yapar ve sonunda Müslüman olur.
7- Aā‘r‘l‘klar Karā‘s‘ndaki Tutumu
Hz. Peygamber aā‘r‘l‘kl‘klardan hoālanmaz, bu tür davran‘ālardan uzak durur, hiçbir zaman ifrata kaçan duygu ve düāüncelerin etkisi alt‘nda kalmaz,
sahâbîleri de bu konuda ikaz ederdi. ÿslâm’a söz getirebilecek, insanlar‘ usand‘racak, ÿslâm’dan nefret ettirecek davran‘ālar‘, ÿslâm’‘n temel prensiplerini zedeleyici hareketleri hiç hoā karā‘lamazd‘. Bu tür olaylar kendisine intikal edince
üzülür ve hatta öfkelenirdi. Bu gibi durumlarda aç‘k tav‘r tak‘n‘r ve böyle davran‘ālarda bulunanlar‘ uyar‘rd‘. Bu konudaki tutumuna birkaç örnek verelim.
Sahâbîlerden birisi cemaate namaz k‘ld‘r‘rken uzun sûreler okuyarak namaz‘ iyice uzat‘r. Bu durumu cemaatten birisi Hz. Peygamber’e iletir. Bunun üzerine Hz.
Peygamber ayaþa kalkarak topluluþa karā‘ āu veciz konuāmay‘ yapar: “ÿnsanlar!
ÿçinizde halk‘ nefret ettirenler var. Herhangi biriniz imaml‘þa geçip de halka namaz
k‘ld‘r‘rsa namaz‘ uygun bir āekilde k‘sa kessin. Zira onlar aras‘nda hasta, yaāl‘ ve iāigücü olanlar vard‘r”. Olay‘ anlatan sahâbî, Hz. Peygamber’i o günkü konuāmas‘
esnas‘ndaki kadar öfkeli hiç görmediþini söylemektedir.33
Sakîf heyeti Medine’ye gelip Müslüman olunca, içlerinden heyetin en genç
üyesi olan Osman b. Ebü’l-As’‘ kendi kabilesine vali ve imam tayin eder. Ona
āu tavsiyede bulunur: “Sen imaml‘k yapt‘þ‘nda halka namaz‘ hafiflet, namaz‘ itidal
üzere k‘ld‘r. Halk‘n en zay‘f olanlar‘n‘, içlerindeki yaāl‘lar‘n, küçüklerin, zay‘flar‘n ve
iāgüç sahibi olanlar‘n durumlar‘n‘ göz önünde bulundur”.34
Hz. Peygamber, helal olan iki durumdan birisini seçmek gerektiþinde kolay
olan‘n‘ tercih ederdi. ÿbadetlerde f‘trat‘, yani yarat‘l‘ā‘ ve insan‘n yeteneklerini zorlamazd‘. Mekke’nin Fethi’nde Peygamberimizin yan‘na bir adam gelerek
“Ben, Allah sana Mekke’nin fethini nasip ederse Beytülmakdis’de namaz k‘lmay‘ adad‘m” der. Peygamberimiz “Burada k‘lman daha faziletlidir” karā‘l‘þ‘n‘ verir. Hz.
Peygamber’in han‘m‘ Meymûne de “Yâ Resûlallah! Āayet Allah sana Mekke’nin
fethini nasip ederse Beytülmakdis’de namaz k‘lmay‘ adad‘m” der. Peygamberimiz
ona da āunu söyler: “Senin buna gücün yetmez...”. Bunun üzerine Meymûne
“Önümde ve ard‘mda muhaf‘zlarla giderim” deyince “Sen buna güç yetiremezsin.
Beytülmakdis’in kandillerinde yak‘lacak yaþ gönder. Oraya gitmiā gibi olursun” der.
32.
33.
34.
ÿbn Hiāâm, II, 580.
Buhârî, I, 31.
ÿbn Hiāâm, II, 541.
271
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 271
17.04.2012 16:04:16
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Meymûne, Beytülmakdis’in kandillerinde yak‘lmak üzere yaþ sat‘n al‘nmas‘ için
her y‘l Kudüs’e para gönderirdi.35
Hz. Peygamber, ibadetlerin îfâs‘nda da insan takat‘n‘ zorlamay‘ hoā karā‘lamazd‘. Enes b. Mâlik’in anlatt‘þ‘na göre bir gün Hz. Peygamber Mescid’e girdiþinde iki direþin aras‘na çekilmiā bir iple karā‘laā‘r. “Bu ip nedir”? diye sorar. “Bu
Zeyneb’in ipidir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca bu ipe tutunur” derler. Hz.
Peygamber bunun üzerine āöyle buyurur: “Hay‘r, bu ipi çözünüz. Sizden biriniz
zinde ve dinç olduþu müddetçe namaz k‘ls‘n. Yorulunca da hemen otursun.”36
8- Güvenilir Oluāu
Güzel ahlâk‘n en önemli özelliklerinden olan güvenilirlik, ayn‘ zamanda
peygamberlerin genel niteliklerindendir. Hz. Peygamber, gençliþinden itibaren güvenilir olarak tan‘nm‘āt‘r. O, yirmi beā yaālar‘nda iken Mekke’de sadece “el-Emîn” diye an‘l‘yordu. 35 yaā‘nda iken, Kâbe’nin tamiri esnas‘nda
Hacerülesved’in yerine konulmas‘nda Kureyā kabilesi aras‘nda ç‘kan anlaāmazl‘kta meselenin halledilmesi, ertesi gün Kâbe’ye ilk girecek āahsa b‘rak‘lm‘āt‘.
Tam o esnada Hz. Muhammed (s.a.s.)’in geldiþini görünce “el-Emîn” geliyor diyerek sevinmiālerdi. Onun “el-Emîn” lakab‘yla an‘ld‘þ‘na dair kaynaklarda daha
pekçok örnek vard‘r.
Mekkeliler, kendisine k‘ymetli eāyalar‘n‘ teslim ederlerdi. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu emanetlere asla ihanet etmez ve sahiplerine saþlam bir āekilde
iade ederdi. Emanetlere en zor an‘nda bile hainlik yapmam‘āt‘r. Bilindiþi üzere Medine’ye hicret edeceþi gece müārikler, öldürmek maksad‘yla onun evini
kuāatm‘ālard‘. Evini terketmeden önce, yan‘nda bulunan emanetleri Hz. Ali’ye
teslim etmiā ertesi gün sahiplerine vermesini istemiātir. Burada dikkat çekici
bir husus vard‘r. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hz. Ali’ye teslim ettiþi bu mallar‘n
müāriklere ait olduþu anlaā‘lmaktad‘r. Çünkü o s‘rada Müslümanlar Medine’ye
hicret etmiālerdi. Mekke’de birkaç Müslüman kalm‘āt‘.
ÿslâm dininin baāar‘ya ulaāmas‘nda Hz. Peygamber’in güvenilir oluāunun pay‘
büyüktür. Āayet davran‘ālar‘yla güven vermeyen birisi olsayd‘ insanlar onun
etraf‘nda toplanmazd‘.
Hz. Peygamber āah‘slara, āah‘slar‘n mallar‘na ihanet etmediþi gibi, kamu
mal‘na da ihanet etmemiātir. Nitekim Huneyn Savaā‘’ndan sonra ganimetlerin
topland‘þ‘ yerde durmuā ve eline devesinin hörgücünden bir tüy alarak āunlar‘ söylemiātir: “ÿnsanlar! Benim sizin ganimetinizde gözüm yoktur. Hatta āu tüyde
35.
36.
Vâk‘dî, II, 866.
Buhârî, II, 48.
272
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 272
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
bile”.37 Sahâbîlere daima güvenilir olmay‘ telkin ederdi. Emanetin z‘dd‘ olan
hiyanetin çirkin bir davran‘ā olduþunu söylerdi. Sahâbîler de Hz. Peygamber’i
emîn olarak tan‘m‘ālar ve sonsuz bir güvenle kendisine baþlanm‘ālard‘r.
Hz. Peygamber, iman ile güvenilir kimse olmak aras‘nda s‘k‘ bir baþ bulunduþunu bildirmiātir. Bu hususla ilgili sözlerinden birkaç‘ āöyledir: “Kiāinin
kalbinde iman ve küfür bir arada bulunmaz. Güvenilirlik ve hâinlik de bir arada
olmaz.”38 “Mü’min, insanlar‘n kendisine güvendiþi kimsedir. Müslüman, dilinden ve
elinden Müslümanlar‘n sâlim olduþu kiāidir. Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a
andolsun ki, kötülüklerinden komāusunun emîn olmad‘þ‘ kimse cennete giremez.”39
“Emanet(e riayet)i olmayan‘n iman‘ yoktur.”40
Güven duygusu, toplumun her kesiminde ve her alanda bulunmas‘ gerekir.
Anne baban‘n çocuþa, çocuþun anne babas‘na; eālerin birbirine; âmirin memura, memurun âmire; iāçinin iāverene; iāverenin iāçiye; sat‘c‘n‘n müāteriye; müāterinin sat‘c‘ya güven duyduþu bir toplum saþl‘kl‘ bir yap‘ya kavuāmuā olur.
Burada Hz. Peygamber’in çok önem verdiþi al‘āveriāteki güven üzerinde k‘saca durmak gerekir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, al‘āveriāin özü karā‘l‘kl‘
güvendir. Al‘āveriāte güven ortadan kalkt‘þ‘ ve güvensizlik yayg‘nlaāt‘þ‘ zaman
insanlarda her āeyi āüphe ve ihtiyatla karā‘lama duygusu geliāir. ÿnsanlar aras‘ndaki manevî baþlar zay‘flar. Çekingenlik ve sevgisizlik meydana gelir. Kendisini
aldatan veya aldatmaya çal‘āan insana karā‘ kimsenin sevgi ve sayg‘ duymayacaþ‘
ve hatta nefret edeceþi kesindir. ÿnsanlar, sözüne ve iāine güvenilmeyen kimselerle irtibat kurmaktan çekinirler. Āayet bu kiāi ticaretle uþraā‘yorsa al‘āveriā
yapmaktan, müāteri ise mal vermekten, sanatkar ise iā sipariā etmekten kaç‘n‘r.
Dolay‘s‘yla bu tür kiāilerin mallar‘na ve çal‘āmalar‘na raþbet azal‘r, kazançlar‘
artmaz. ÿāte Hz. Peygamber’in “hainlik fakirlik getirir” sözündeki incelik burada
yatmaktad‘r. Ama tersi olursa, yani herkes birbirine güvenirse kazanç, üretim ve
tüketim artar. Bu da bolluþa ve zenginliþe vesile olur.
Ticaretle uþraāanlar‘n topluma yapt‘þ‘ hizmetler inkar edilemez. Çünkü herkes mal‘n üretildiþi yere kadar gidip ihtiyac‘n‘ karā‘layamaz. Nitekim Hz. Peygamber ticaret erbab‘n‘n kiāiye ve topluma yapt‘þ‘ hizmetler nedeniyle büyük
manevî mükafatlara eriāeceþini müjdelemiātir. Her türlü aldatmay‘, hileyi ve
karā‘daki insana zarar vermeyi yasaklam‘āt‘r. O, bir gün yiyecek maddesi satan
birinin yan‘na uþrar. Elini ürünün içine dald‘rd‘þ‘nda parmaklar‘ ‘slan‘r. Sonunda ürünün üstü, yani müāterinin göreceþi k‘sm‘n kuru, alt k‘sm‘n ise yaā olduþu
37.
38.
39.
40.
ÿbn Mâce, Sünen, ÿstanbul 1981, II, 950-951; Ebû Dâvud, Sünen, ÿstanbul 1981, III, 84.
ÿbn Hanbel, II, 349.
ÿbn Hanbel, III, 54.
ÿbn Hanbel, III, 135, 154.
273
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 273
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
anlaā‘l‘r. Tah‘l‘n sahibine “Bu ne”? diye sorar. Sat‘c‘, yaþmur yaþd‘þ‘n‘ söyler.
Bunun üzerine Peygamberimiz āunlar‘ söyler: “Islak k‘sm‘, insanlar‘n görebilmesi
için yiyeceþin üzerine neden koymad‘n? Bizi aldatan bizden deþildir.”41
Güven duygusu bir milletin kendi bireyleri aras‘ndaki iliākilerinde önemli
olduþu gibi, uluslararas‘ iliākilerde de önemlidir. Kendisine güvenilmeyen bir
ulusun uluslararas‘ iliākilerde, ekonomiden siyasete hiçbir alanda baāar‘ya ulaāmas‘ mümkün deþildir. Hz. Peygamber sadece Mekke’de, Medine’de veya daha
geniā anlam‘yla Hicaz bölgesinde ticaret yapan bir iāadam‘ deþildi; bilakis uluslararas‘ ticaretle uþraāan bir tâcirdi. Uluslararas‘ ticarette de telkin ettiþi güven
sayesinde, Hz. Hatice’nin kervan‘n‘ yönettiþi Suriye seferinde beklenmedik kâr
elde etmiātir. Bu sebeple Hz. Hatice ona vadettiþi ücretin iki kat‘n‘ vermiātir.
Bu da güvenilen bir ticaret adam‘n‘n kazanc‘n‘n artacaþ‘na güzel bir örnektir.
9- Adaleti
Toplum sevgiyle kaynaā‘r, adaletle ayakta durur. Herkesi kucaklayan bir
adalet uygulamas‘, fertlerin birbiriyle kaynaāmas‘na vesile olur. Haks‘zl‘k ve
adaletsizlik ise huzursuzluþa yol açar. Çünkü hiç kimse bir baākas‘ taraf‘ndan
hakk‘n‘n çiþnenmesinden hoālanmaz. Kurân-‘ Kerim’de adalet üzerinde çok durulmuātur. Adaletten yoksun olan kiāi ile adaletli kimse bir misalle mukayese
edilmiātir. Buna göre adaletten yoksun olan kiāi dilsiz, bir āey beceremeyen ve
hiçbir āeye yaramayan bir köleye benzetilmiā; böyle bir kiāinin, doþru yolda yürüyerek adalet vasf‘n‘ kazanm‘ā bir kiāiyle bir tutulamayacaþ‘ bildirilmiātir.42 Bir
hak konusunda hüküm verilirken hakk‘n kendi lehine hükmedilmesi halinde
bundan memnun olan, fakat aleyhine hükmedilmesi halinde bu hükmü tan‘mayan insanlar‘n zalim olduklar‘ bildirilmiātir.43 Kiāisel ç‘kar, akrabal‘k, zenginlik,
fakirlik, kin, düāmanl‘k taraflardan birinin soylu veya aāaþ‘ tabakadan olmas‘,
bedenî ve rûhî bak‘mdan kusurlu olmas‘ gibi durumlar‘n bir hakk‘n ihlâlini,
örtbas edilmesini, âdil davranmamay‘, adalet ilkesinden sapmay‘ mazur göstermediþi ifade edilmiātir.44 Kur’an-‘ Kerim’de Hz. Peygamber insanlar aras‘nda
adaleti gerçekleātirmekle emrolunmuātur.45
Hz. Peygamber faaliyetlerinde daima adaleti esas alm‘āt‘r. ÿbn Sa’d, Hz.
Peygamber’in ÿslâm’dan önce de anlaāmazl‘klarda hakemliþine baāvurulan biri-
41.
42.
43.
44.
45.
Müslim, I, 99.
Nahl Sûresi 76.
Nûr Sûresi 48-51.
Nisâ Sûresi 135; Mâide Sûresi 8; En’âm Sûresi 152.
Āûrâ Sûresi 15.
274
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 274
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
si olduþunu kaydetmektedir.46 Nitekim Kâbe hakemliþi meāhurdur. O, insanlar
aras‘nda fark gözetmemiātir. Peygamberliþi döneminde de baākalar‘n‘n geliāigüzel istek ve telkinlerinden etkilenmeden ÿlâhî emirlerin gösterdiþi doþrultuda
hareket etmiātir. Kaynaklarda onun adaletle ilgili çok say‘da sözü mevcuttur.
Peygamberimiz hak hususunda titiz davran‘r, kimsenin can‘na ve mal‘na
zarar vermeyi ve üzerine kul hakk‘ geçmesini istemezdi. ÿstemeden zarar verdiþi olursa, bir özür dilemekle halledilebilecek veya buna gerek duyulmayacak
durumda bile, āayet kendisinden bir k‘sas talebinde bulunulursa seve seve bu
isteþi yerine getirirdi. Bedir Gazvesi’nde savaātan önce elinde bir okla ÿslâm
ordusunun saflar‘n‘ düzeltirken, Sevad b. Gaziyye adl‘ sahâbînin saf‘ bozduþunu ve biraz ileri ç‘kt‘þ‘n‘ görür. Karn‘na okla dokunarak hizaya geçmesini
ister. Bunun üzerine Sevâd, “Yâ Resûlallah can‘m‘ ac‘tt‘n! Āüphesiz Allah seni hak
ile gönderdi; k‘sas uygulamama müsade et” der. Hz. Peygamber karn‘n‘ açarak
k‘sas uygulamas‘n‘ söyler. Sevâd hemen onu kucaklar ve öper. Peygamberimiz
niçin böyle yapt‘þ‘n‘ sorduþunda, “Yâ Resûlallah! Görüyorsun, öldürülmemekten
emin deþilim. Seninle son temas‘m‘n cildimi cildine deþdirmek olmas‘n‘ istedim” der.
Peygamberimiz de ona hay‘r dileþinde bulunur.47 Görüldüþü üzere Sevâd b.
Gaziyye’nin as‘l hedefi k‘sas uygulamak deþildir. O, Hz. Peygamber’e sevgisini
bu āekilde dile getirmek istemiā ve onun bedeninden hikmet beklemiātir. Peygamberimiz asl‘nda iāin bu ciheti üzerinde pek durmam‘ā, ona iyilik dilemekle
yetinmiātir. Ancak sevgisini bu āekilde göstermek isteyen adam‘ k‘rmam‘āt‘r. Bu
olaydan ç‘kar‘lmas‘ gereken bir sonuç da Hz. Peygamber’in onun as‘l niyetini
bilmediþi ve zahire göre hareket ettiþidir. Fakat bu rivayette bizim as‘l dikkat çekmek istediþimiz husus, Hz. Peygamber’in adalete ve kul hakk‘na verdiþi
önemdir. O, üzerine geçen bir kul hakk‘n‘, her zaman ve her yerde, en s‘k‘nt‘l‘
an‘nda bile, savaā için orduyu tanzim ettiþi bir s‘rada olsa dahi ödemeye haz‘r
olduþunu göstermiātir.
Bu konuda bir örnek daha vermek istiyoruz. Huneyn Savaā‘’na kat‘lan bir
sahâbî anlat‘r: “Ben devemin üzerinde Hz. Peygamber’in yan‘nda ilerliyordum. Ayaþ‘mda sert pabuç vard‘. Devem Peygamber’in devesini s‘k‘āt‘rd‘þ‘nda pabucumun kenar‘ Resûlüllah’‘n bald‘r‘na dokunarak rahats‘z ediyordu. Bunun üzerine Resûlüllah
ayaþ‘ma kamç‘ ile vurarak “Can‘m‘ yak‘yorsun, arkamdan yürü!” dedi. Ben de onun
yan‘ndan savuātum. Ertesi gün Resûlüllah beni istemiā. Kendi kendime “Beni dün
ayaþ‘n‘ incittiþim için aram‘āt‘r” dedim. Yan‘na geldim. Bana “Sen dün benim ayaþ‘m‘
46.
47.
ÿbn Sa’d, I, 157.
Taberî, II, 446-447; ÿbn Seyyidinnâs, I, 395.
275
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 275
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
incitmiā, can‘m‘ yakm‘āt‘n. Ben de senin ayaþ‘na kamç‘ ile vurmuātum. Seni bunun
karā‘l‘þ‘n‘ ödemek için çaþ‘rd‘m” dedi ve bana seksen koyun verdi.”48
Taif kuāatmas‘ kald‘r‘l‘p Ci’râne’ye dönülürken Resûl-i Ekrem’in kamç‘s‘ deveye her vurduþunda, onun terkisinde giden Ebû Zür’a el-Cühenî adl‘ sahâbîye
deþer. Hz. Peygamber bir ara dönüp āöyle bir bakar ve “Yoksa kamç‘ sana m‘
deþiyor”? diye sorar. Ebû Zür’a “Evet” cevab‘n‘ verir ve bunun önemi olmad‘þ‘n‘
belirtir. Ci’râne’ye var‘ld‘þ‘nda Hz. Peygamber Ebû Zür’a’ya hediye verir.49
Hz. Peygamber’in sahâbe aras‘nda meydana gelen hukuk ihlallerinde taviz
vermediþi ve adaleti saþlad‘þ‘ görülmektedir. Kaynaklar‘m‘zda bununla ilgili çok
say‘da örnek yer almaktad‘r. Enes b. Nadr adl‘ sahâbînin k‘zkardeāi Rubeyyi,’
bir kad‘n‘n diāini k‘rar. Diāi k‘r‘lan kad‘n‘n yak‘nlar‘na diyet teklif edilir. Ancak kabul etmeyip k‘sas isterler. Durum Hz. Peygamber’e bildirilir. O da k‘sas
uygulanmas‘n‘ emreder. Bunun üzerine Enes b. Nadr Hz. Peygamber’e gelerek
“Vallahi Rubeyyi’in diāi k‘r‘lamaz” diyerek itirazda bulunur. Hz. Peygamber bunun
Allah’‘n emri olduþunu ve uygulanmas‘ gerektiþini belirtir. Fakat o s‘rada diāi
k‘r‘lan kad‘n‘n yak‘nlar‘ k‘sastan vazgeçerek diyete raz‘ olurlar.50
Hz. Peygamber adaletin z‘dd‘ olan zulmü her vesile ile kötülemiātir. Kaynaklar‘m‘zda onun bu hususla ilgili çok say‘da ikaz‘ yer almaktad‘r. Bunlar‘n en meāhurlar‘ndan birisi āudur: “Müslüman Müslüman‘n kardeāidir, ona zulmetmez...”51
Bu sözüyle o, Müslümanlar‘n kardeā olduþunu dile getirdikten sonra, Müslüman‘n en baāta gelen vasf‘n‘n kardeāine zulmetmemek, haks‘zl‘k yapmamak olduþunu bildirmiātir. Müslümanlar‘n birbirine haks‘zl‘k yapmamas‘n‘ istediþi gibi,
ayn‘ zamanda muâhide zulüm yap‘lmamas‘n‘ da emretmiātir. Kendisi haks‘zl‘þa
uþrayan‘ daima korumuā, mazlumun korunmas‘n‘ ve ona yard‘m edilmesini
istemiātir. Zulmün uhrevî zararlar‘n‘ da aç‘klam‘āt‘r.52
10- Hoāgörüsü
Hoāgörü, literatürümüzdeki deyimiyle müsâmaha, görmezliþe gelme, ald‘rmama, bir suçluya karā‘ āiddet göstermeyip geçiverme, katlanma53 gibi anlamlara
gelir.
Hoāgörü, toplum hayat‘nda son derece gerekli bir davran‘ā biçimidir. Çünkü
insanlar farkl‘ inanç, düāünce ve davran‘ālara sahiptirler. Bir konuda dayanakla48.
49.
50.
51.
52.
53.
Taberî, III, 93.
Vâk‘dî, III, 940.
Buhârî, III, 169.
Zebîdî, VII, 360.
Zebîdî, VII, 374-376.
Āemseddi Sami, Kâmûs-u Türkî, ÿstanbul. 1317, II, 1333
276
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 276
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
r‘, amaçlar‘, hedefleri ve yöntemleri çoþu zaman farkl‘ olduþu için her zaman ve
her konuda uzlaāmalar‘ mümkün olmayabilir. O sebeple, birbirlerinin düāünce
ve davran‘ālar‘na hoāgörü ile yaklaāmalar‘ gerekmektedir.
Hoāgörü, çaþ‘m‘z‘n olumlu anlamda yükselen deþerlerinden birisidir. Nitekim 1995 y‘l‘, Türkiye’nin giriāimi ile “Hoāgörü Y‘l‘” ilan edilmiātir. Hz.
Peygamber’in hoāgörüsünü anlamak, çaþ‘m‘zdaki hoāgörü anlay‘ā‘ ve uygulamalar‘n‘n onun uygulama alan‘na koyduþu hoāgörünün neresinde bulunduþunun
anlaā‘lmas‘na da yard‘mc‘ olacakt‘r. Hz. Peygamber bizzat hoāgörü anlam‘ndaki müsâmaha kelimesini pek çok sözünde kullanm‘ā ve faaliyetlerinde hoāgörü
prensiplerini uygulam‘āt‘r. Halbuki hoāgörü, Bat‘’da, Asr-‘ Saadet’ten bin y‘la
yak‘n bir zaman sonra, XV. yüzy‘ldan itibaren bir felsefî kavram olarak kullan‘lmaya baālam‘āt‘r.
Hoāgörü Hz. Peygamber’in faaliyetlerinde önemli bir ilkedir. Bu ilkenin temelini de “Kolaylaāt‘r‘n‘z, zorlaāt‘rmay‘n‘z. Müjdeleyiniz, korkutmay‘n‘z” sözleriyle
atm‘āt‘r. Dinin kolayl‘k olduþunu54 aç‘klam‘āt‘r. Hoāgörü ve kolayl‘k dini olan
ÿslâm’la gönderildiþini bildirmiātir.55 Baz‘ kiāilerin “Allah kat‘nda hangi iā daha
üstündür?” āeklindeki sorular‘na cevap verirken, Allah’a imandan sonra sayd‘þ‘
hususlar‘n içine hoāgörüyü de dahil etmiātir.56 Hoāgörünün cennete girmeye
vesile olacaþ‘n‘ bildirmiātir.57
Hz. Peygamber hoāgörüyü bireyler aras‘nda tek tarafl‘ deþil, karā‘l‘kl‘ uyulmas‘ gereken bir davran‘ā biçimi olarak görmüātür. Haks‘zl‘þa yol aç‘lmamas‘,
bir kiāinin sürekli hoāgörü bekleyen, diþerinin ise hoāgörü göstermek zorunda
kalan durumuna düāmemesi ve toplumun tüm bireyleri aras‘nda hoāgörünün
hakim olmas‘ için “Hoāgörülü davran ki sana da hoāgörü ile davran‘ls‘n”58 buyurmuātur. Bu söz, ayn‘ zamanda hoāgörüye ayn‘yla karā‘l‘k verilmesi ve hoāgörünün istismar edilmemesi gerektiþini de ortaya koymaktad‘r.
Hz. Peygamber kaba ve genel âdâba ayk‘r‘ davran‘ālar karā‘s‘nda fevrî hareket etmez, bunlar‘ olgunlukla karā‘lard‘. Bir gün üzerinde Necran mamulü
yakas‘ sert bir elbise bulunduþu halde yürürken, yan‘na yaklaāan bir kiāi Hz.
Peygamber’in elbisesini h‘zl‘ca çeker. Bunun sonucu elbisesinin yakas‘ boynunda iz b‘rak‘r. Adam bununla yetinmez ve “Ey Muhammed! Senin yan‘ndaki Allah’‘n
mal‘ndan bana vermeleri için emret”! der. Hz. Peygamber adama döner ve güler;
54.
55.
56.
57.
58.
Buhârî, I, 15
ÿbn Hanbel, VII, 116
ÿbn Hanbel, IV, 204; V, 319
ÿbn Hanbel, I, 5; II, 210
ÿbn Hanbel, I, 248
277
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 277
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
onu cezaland‘rma yoluna gitmez. Arkas‘ndan da ona istediþini vermeleri için
emir verir.59
Yine bir gün bedevînin biri Mescid-i Nebevî’ye küçük abdestini yapar. Orada
bulunanlar bu adam‘ cezaland‘rmak isterler. Hz. Peygamber onlara müdahele
ederek adam‘n abdest bozduþu yere su dökmelerini ister ve “Siz zorlaāt‘r‘c‘ olarak deþil, kolaylaāt‘r‘c‘ olarak gönderildiniz”60 der. Bu olayda Hz. Peygamber’in,
uygunsuz davran‘āta bulunan kiāiye hoāgörüyle davranmas‘n‘n yan‘nda,
sahâbeyi de eþittiþi ve konuyla ilgili genel prensipleri hat‘rlatt‘þ‘ görülmektedir.
Hz. Peygamber’in, aile bireylerine ve yak‘n çevresine hoāgörüsü takdire āayand‘r. Eālerine, çocuklar‘na, yan‘nda büyüyenlere ve hizmetinde bulunanlara
hoāgörülü davrand‘þ‘n‘ daha önce gördük. Bunun yan‘s‘ra geniā toplum kesimlerine de hoāgörü göstermiātir. Sözgeliāi yak‘nlar‘na karā‘ iālenen cinayetlerin ve
kendisine karā‘ tertiplenen süikastlerin faillerini affetmiātir.
Hz. Peygamber baāka din mensuplar‘na hoāgörü göstermiā, onlara sayg‘l‘
davranm‘āt‘r. Örneþin hicretten sonra Medine’de müārik Araplar ve Yahudilerin
de kat‘l‘m‘yla Medine Sözleāmesini imzalam‘āt‘r. Gayr-i Müslimlere inanç, fikir,
mal ve can güvenliþi tan‘nm‘āt‘r. Onlara tan‘d‘þ‘ ibadet hürriyeti konusunda
bir örneþi burada hat‘rlatmak gerekir. H‘ristiyan Necran heyeti bir ikindi vakti
Medine’ye gelerek Mescid-i Nebevî’ye girmiālerdir. Hz. Peygamber ashab‘ ile
henüz ikindi namaz‘n‘ k‘ld‘þ‘ s‘rada ibadet vakitleri gelen Hristiyanlar doþuya
yönelerek ibadet etmeye haz‘rlanm‘ālard‘r. Baz‘ sahâbiler onlar‘n ibadet etmesine engel olmak istemiāler, fakat Hz. Peygamber onlar‘n serbest b‘rak‘lmas‘n‘
ve ibadetlerini yerine getirmelerine müsade edilmesini emretmiātir. Ehl-i kitaba dahil olan zümreler, yani Yahudiler, H‘ristiyanlar, Mecusîler, āayet ÿslâm’‘
kabul etmeyip kendi dinlerinde kalmak isterlerse devlete cizye adl‘ y‘ll‘k bir
vergi ödedikleri takdirde canlar‘, mallar‘, ‘rz ve namuslar‘ ile din ve mabetleri
himaye alt‘na al‘nm‘āt‘r. Görüldüþü üzere bu uygulamada sadece hoāgörü ile
yetinilmemiā, bunun çok ötesinde himaye, koruma, garanti alt‘na alma, teminat
verme gibi hususlar devreye girmiātir. Bu alandaki uygulamalar daha sonraki
dönemlerde de devam etmiātir. Hz. Peygamber’in Ehl-i kitaba karā‘ hoāgörüsünü
Hristiyanlarla iliākiler, Yahudilerle iliākiler ve toplum yap‘s‘ ile ilgili bölümlerde
anlatt‘þ‘m‘z için ayn‘ konu üzerinde burada uzun uzad‘ya durmak istemiyoruz.
Katlanma olmaks‘z‘n hoāgörüsüz hayat geçmeyeceþi tabiîdir. Hoāgörü, tahammülün de ötesinde hâkim, egemen, güçlü olduþu zamanda hak tan‘mak, affetmek āeklinde gerçekleāirse daha da anlaml‘ olmakta ve önem kazanmaktad‘r.
Bu çerçevede, Mekke’nin Fethi’nde Hz. Peygamber’in yapt‘þ‘ hoāgörü önemlidir.
59.
60.
Buhârî, IV, 40.
Buhârî, VII, 102.
278
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 278
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
Āüphesiz her āeyin hoā görüleceþi de söylenemez. Bireye ve topluma karā‘ iālenen öyle aþ‘r suçlar görülmektedir ki, bunlar‘n hoā görülmesi mümkün deþildir. Bu bak‘mdan Hz. Peygamber’in, yeni bir toplum düzeni kurmaya, toplumsal
düzeni saþlamaya ve bar‘ā‘ korumaya yönelik baz‘ uygulamalar‘, hoāgörüsüzlük
olarak deþil, yukar‘da çizilen çerçevede deþerlendirilmelidir. Peygamberimiz bu
tutumuyla, hoāgörüyü safdilliþe varan bir davran‘ā biçimi olarak görmediþini
de ortaya koymuātur. Ayr‘ca her āeyi hoā görmek, yanl‘ā bir hoāgörü anlay‘ā‘n‘n
doþmas‘na, hoāgörünün bir s‘þ‘nma arac‘ olarak kabul edilmesine ve kötü al‘ākanl‘klar‘n yayg‘nlaāmas‘na sebep olabilir.
Hoāgörü toplumsal bar‘ā ve uzlaāmaya katk‘da bulunur. Karā‘l‘kl‘ sevgi
ve sayg‘ya dayal‘, kavgas‘z, çekiāmesiz, birbirinin düāüncelerine, görüālerine,
inançlar‘na sayg‘l‘ bireylerden oluāan huzurlu bir toplum oluāmas‘na vesile olur.
Ki, böyle bir toplum yap‘s‘, Hz. Peygamber’in en baāta gelen hedefiydi. Hz.
Peygamber sadece yanl‘āa göz yummakla yetinmemiā, doþru olan‘ da göstermiā,
ayn‘ yanl‘ā‘n tekrarlanmamas‘ için gayret göstermiātir. Çünkü aksi takdirde göz
yumma, giderek sabr‘ taā‘ran, bireyin ve toplumun huzurunu bozan noktalara
ulaāabilir. Baālang‘çtaki hoāgörü daha sonras‘ için birikim oluāturabilir.
Hz. Peygamber’in hoāgörüsü Bat‘l‘ araāt‘rmac‘lar‘n da ilgisini çekmiātir. Mesela onunla ilgili özel bir eser kaleme alan ÿngiliz subay‘ Bodley, çok yönlü bir
insan olan Hz. Muhammed (s.a.s.)’in insanlar‘n zaaflar‘n‘ hesaba katt‘þ‘n‘ ve bu
zaaflara karā‘ müsamaha gösterdiþini, insanlar‘n ihtiraslar‘n‘ anlad‘þ‘n‘61 vurgular.
Hoāgörü, kolaylaāt‘rma ve ‘l‘ml‘ politikan‘n onun baāar‘s‘na damgas‘n‘ vurduþunu
dile getirerek bu konuda āunlar‘ söyler: “Ebû Cehil’in oþlu ÿkrime’nin ÿslâm’‘ kabul
etmesi, itidal ve kolayl‘þ‘ hakl‘ gösteren bir zaferdi.”62 Bodley, Hz. Peygamber’in
hoāgörü çizgisini hemen her ortamda izlediþini, itidalden en s‘k‘nt‘l‘ zamanlar‘nda
bile ayr‘lmama çabas‘ içinde bulunduþunu63 ifade eder.
11- Cömertliþi
Cömertlik, mal ve imkan‘ gönüllü olarak ve karā‘l‘k beklemeden gerekli yerlerde ve gerektiþi ölçüde baākalar‘n‘n yarar‘na harcamakt‘r. Hemen belirtmek
gerekir ki, ÿslâm dini cömertliþi insan‘n sahip olmas‘ gereken temel erdemlerden
birisi olarak kabul etmiātir. Kur’an-‘ Kerim’de cömertlik Yüce Allah’‘n s‘fatlar‘ aras‘nda geçmekte (Kerîm),64 O’nun ikram sahibi olduþu belirtilmektedir.65
61.
62.
63.
64.
65.
Bodley, Tanr‘ Elçisi Hz. Muhammed, terc. Semih Yaz‘c‘oþlu, ÿstanbul ts. s. 377.
Bodley, s. 326.
Bodley, s. 377.
ÿnfitâr Sûresi, 6.
Rahmân Sûresi 26, 78.
279
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 279
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Yine Kur’an-‘ Kerim’de, cömertliþin tezahürlerinden olan yard‘m‘n, kendi can‘
çekmesine raþmen, karā‘l‘k beklemeden,66 gösteriā yapmadan, kimseyi incitmeden, baāa kakmadan,67 sahibinin yan‘nda deþer taā‘yan maldan68 yap‘lmas‘
istenmiātir.
Her konuda Yüce Kur’an’‘n prensiplerini uygulayan Hz. Peygamber de söz
ve davran‘ālar‘nda cömertliþe gerekli deþer ve önemi vermiātir. Öyle ki o, kendisini çok yak‘ndan tan‘yan sahâbîler taraf‘ndan “insanlar‘n en cömerdi” olarak
tan‘t‘lm‘ā,69 cömertliþinin ramazan ay‘nda daha da artt‘þ‘70 belirtilmiātir.
Kaynaklar onun cömertliþini yaþmurla mukayese ederler ve hay‘r konusunda
yaþmurdan daha cömert olduþunu kaydederler.71 Buradaki karā‘laāt‘rma dikkat çekicidir. Nas‘l ki yaþmurdan herkes, sözgeliāi her dine mensup olan, her
yaātan, zengin-fakir bütün insanlar istifade ederse, onun cömertliþinden de her
kesimin faydaland‘þ‘n‘ söylemek mümkündür. Hz. Peygamber’den istenen bir
āeye yok dediþinin vaki olmad‘þ‘, varsa verdiþi rivayet edilir.72
Cömertlik, servet edinme duygusuyla karā‘l‘ks‘z harcama ve iyilik yapmaktan kaç‘nmay‘ ifade eden “cimrilik” ile, kiāinin kendine ait veya sorumluluþu
alt‘ndaki mal veya imkân‘ gereksiz yere harcamay‘ ifade eden ve “ÿsraf” diye
adland‘r‘lan iki aā‘r‘l‘þ‘n ortas‘nda bulunur. Kur’an-‘ Kerim’de müsrifler kötülenip israf reddedilirken, israf ve cimrilikten uzak olarak dengeli harcamada
bulunanlar övülür.73 Kur’an-‘ Kerim’de insanlar hayra, ihsana, yard‘ma teāvik
edilirken, cimrilik gösterenlerin bu davran‘ālar‘n‘n kendileri için iyi olmad‘þ‘ ve bilakis fena olduþu,74 Allah’‘n cimrileri sevmediþi,75 cimriliþin zarar‘n‘n,
cimri insan‘n bizzat kendisine dokunacaþ‘,76 cimrilikten korunanlar‘n kurtuluāa
ereceþi,77 cimrilik edenin düātüþü zaman mal‘n‘n kendisine fayda saþlamayacaþ‘78 bildirilir.
66.
67.
68.
69.
70.
71.
72.
73.
74.
75.
76.
77.
78.
ÿnsân Sûresi, 7-9.
Bakara Sûresi 262-265.
Âl-i ÿmrân Sûresi 92.
Müslim, II, 1802.
Buhârî, I, 4. Müslim, II, 1803.
ÿbn Sa’d, II, 195.
Müslim, II, 1805-1806.
Nisâ Sûresi 6; Furkân Sûresi 67.
Âl-i ÿmrân Sûresi 180.
Nisâ Sûresi 36-37; Hadîd Sûresi 23-24.
Muhammed Sûresi 38.
Teþâbün Sûresi 16.
Leyl Sûresi 8-11.
280
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 280
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
Hz. Peygamber cimriliþi kötülemiā, bu s‘fattan Allah’a s‘þ‘nm‘āt‘r.79 Kendisinin cimri olmad‘þ‘n‘ da aç‘kça ifade etmiātir. ÿnsanlar hakk‘nda düāünülebilen
küçük düāürücü huylardan birisinin cimrilik olduþunu bildirmiātir.80 Cimrilik
duygusuyla iman‘n bir arada bulunamayacaþ‘n‘ söylemiātir.81 Bir hadisinde, mal
h‘rs‘n‘ demir z‘rha benzetmiā, cömert insanla cimri insan‘n āu āekilde mukayesesini yapm‘āt‘r: Cömert insandaki yard‘m duygusu mal h‘rs‘n‘ yenip kiāi
cömertlik yapt‘kça üzerindeki z‘rh geniāler. Böyle bir kiāide mal h‘rs‘n‘n ve
cimrilik duygusunun bask‘s‘ gittikçe azal‘r. Cömert kimse ayn‘ zamanda baākalar‘n‘n s‘k‘nt‘lar‘n‘ hafifletmiā olmaktan dolay‘ huzura kavuāur. Buna mukabil
cimri insandaki mal h‘rs‘, kendisini, gittikçe s‘kan bir z‘rh gibi rahats‘z eder.
ÿnsanlar‘n s‘k‘nt‘ içinde bulunduklar‘n‘ görmekten dolay‘ da vicdanen rahats‘z olur. Buna raþmen cimriliþi yüzünden vicdan‘n‘ rahatlatacak iyilikler yapamaz. Böylece cimrilik duygusu kendisini tam bir psikolojik bask‘ alt‘na al‘r.82
Hz. Peygamber cimrilik sebebiyle geçmiāte baz‘ milletlerin helak olduklar‘n‘ āu
sözleriyle bildirmiātir: “Cimrilikten sak‘n‘n! Çünkü cimrilik sizden öncekileri helâk
etmiā; onlar‘ birbirinin kanlar‘n‘ dökmeye, haramlar‘n‘ helal saymaya sevketmiātir.”83
Hz. Peygamber, çeāitli alanlarda kaynak ve imkân savurganl‘þ‘n‘, yani israf‘
önlemeye yönelik çabalarda bulunmuātur. “Yiyiniz, içiniz, tasadduk ediniz, giyininiz. Fakat israf etmeyerek ve kibirlenmeyerek”84 buyurmuātur. Abdest al‘rken bile
suyun israf edilmemesini istemiātir.85 Kiāinin zaman‘n‘, en iyi bir āekilde deþerlendirme imkân‘na sahip bulunduþu dönem olan gençliþini, yani bir bak‘ma iāgücünü, servetini, ilim gibi kaynak ve imkânlar‘n‘ nas‘l kulland‘þ‘ndan sorguya
çekileceþini86 bildirmiātir. Bu suretle, kiāinin, bahsi geçen kaynak ve imkânlar‘
kullan‘rken sorumluluþunun bilincinde olmas‘ gerektiþine dikkat çekmiātir.
ÿsraf, gerek bireysel harcamalarda ve gerekse kamu harcamalar‘nda olumsuz
sonuçlar doþurabilir. Kamu alan‘ndaki israf halk‘ s‘k‘nt‘ya sokacak ekonomik
sorunlara yol açabilir. Bu aç‘dan bak‘ld‘þ‘nda, Hz. Peygamber’in bir yönetici
olarak, cömertlik s‘fat‘na hâiz olmas‘n‘n yan‘nda, israf‘n olumsuzluþuna vurgu
yapmas‘ anlaml‘ ve önemlidir. Bunun yan‘s‘ra israf, her düzey ve alanda sosyal
79.
80.
81.
82.
83.
84.
85.
86.
Buhârî, III, 224.
ÿbn Hanbel, II, 320.
ÿbn Hanbel, II, 256, 340.
Buhârî, III, 231; VII, 37; Müslim, I,708-709.
Müslim, III, 1996.
Buhârî, I, 33; ÿbn Mâce, II, 1192.
ÿbn Mâce, I, 147.
Tirmizî, IV, 612.
281
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 281
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ve psikolojik bunal‘mlara sebep olabilir. Çünkü imkân‘ olanlar‘n israfç‘ tutumlar‘, ÿmkân‘ olmayanlarda k‘skançl‘þa ve öfkeye yol açabilir.87
12- Yeniliklere Karā‘ Tutumu
Yenilik, ilerleme, geliāme ve dinamizm, insanl‘þa mutluluk getiren ad‘mlard‘r. Hz. Peygamber’in mesaj‘, herāeyden evvel geldiþi çaþda dinî, sosyal, ekonomik, ahlâkî ve kültürel düzenlemeler aç‘s‘ndan muazzam bir yenilikti. Dolay‘s‘yla onun Peygamberlik döneminin tamam‘ yeniliklerle doludur. Yaln‘z āu var
ki, o bu yenilikleri gerçekleātirirken o güne kadar insanl‘þ‘n ürettiþi, vahye ayk‘r‘ olmayan, akla ve insan yarat‘l‘ā‘na uygun olan iyi uygulamalar‘, yani “ma’ruf”u
y‘kmam‘āt‘r. Çünkü Hz. Peygamber’in gayesi toplumun deþerlerini ne olursa
olsun altüst etmek deþil, her alandaki bozukluklar‘ düzeltmekti. Fakat bu ‘slah
faaliyetleri esnas‘nda da düāündüþü ve uygulamay‘ planlad‘þ‘ bir hususta daha
uygun bir alternatifle karā‘laāt‘þ‘ zaman onu reddetme yoluna gitmemiā, aksine
uygun gördüþü takdirde derhal uygulama alan‘na koymuātur. Esas‘nda istiāare
müessesesine de bu noktadan bak‘lmal‘d‘r. Onun istiāareye verdiþi deþer de bir bak‘ma
fikir üretmeye ve çok sesliliþe önem verdiþini, makul gördüþü takdirde yeni düāünceleri
kabule ve tatbik etmeye haz‘r olduþunu göstermektedir. Hz. Peygamber’in hayat‘nda yeniliklere aç‘k olduþunu gösteren çok say‘da örnek mevcuttur. Bunlardan
birkaç örnek verebiliriz. Mescid-i Nebevî önceleri yats‘ ve sabah namaz‘ vakitlerinde hurma dallar‘ ve yapraklar‘ yak‘larak ayd‘nlat‘l‘yordu. Hicretin dokuzuncu
y‘l‘nda Temîm heyeti ile birlikte Medine’ye gelen ve yan‘nda birkaç kandil ile
fitil ve yaþ getiren Temîm ed-Dârî, bir cuma gecesi hizmetçisine Mescid’de kandilleri direklere ast‘rarak yakt‘r‘r. Hz. Peygamber Mescid’e gelince bunlar‘ kimin
yakt‘þ‘n‘ sorar. Temîm ed-Dârî’nin yapt‘þ‘n‘ öþrenince ona āunlar‘ söyler: “Sen
ÿslâm’‘ nurland‘rd‘n. ÿslâm’‘n mescidini süsledin. Allah da seni dünyada ve ahirette
nurland‘rs‘n”. Bu olay Hz. Peygamber’i o derece etkiler ki, Temîm ed-Dârî’ye
kandilleri asan hizmetçinin ad‘n‘ sorar. Fetih olduþunu öþrenince onun ad‘n‘
Sirâc (kandil) olarak deþiātirir. Sahâbe aras‘nda yer alan Sirâc, Mescid-i Nebevî’yi
ayd‘nlatma ve isim deþiātirme olay‘n‘ bizzat kendisi anlatm‘āt‘r.88
Hz. Peygamber’in yeniliklere aç‘k olduþunun bir göstergesi de savaā alan‘nda
bir yabanc‘ milletin tekniþini kabul etmesidir. Hendek Savaā‘’nda āehri savunmak
için ÿranl‘lar‘n savunma tekniþini kabul ettiþi ve Selmân-‘ Fârisî’nin teklifi üzerine āehrin çevresine hendek kaz‘ld‘þ‘ kaynaklarda kaydedilmektedir. Yine Taif
kuāatmas‘nda ÿran’da manc‘n‘k kullan‘ld‘þ‘n‘ bildiren Selmân-‘ Fârisî’nin teklifi
87.
88.
Detayl‘ bilgi için ayr‘ca bk. Mustafa Çaþr‘c‘, “Cimrilik”, DÿA, VIII, 4-5; a. mlf., “Cömertlik”,
DÿA, VIII, 72-73; Cengiz Kallek, “ÿsraf”, DÿA, XXIII, 178-180.
ÿbnül-Esîr, Üsd, II, 328; Köksal, IX, 363-364.
282
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 282
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler
üzerine manc‘n‘k kullanmaya karar vermiā ve ona manc‘n‘k yapt‘rm‘āt‘r. Yezîd
b. Zem’a, Tufeyl b. Amr ve Hâlid b. Saîd gibi āah‘slar‘n da manc‘n‘k getirdikleri
ve ad‘ geçen kuāatmada kullan‘ld‘þ‘ kaynaklar‘m‘zda kay‘tl‘d‘r.89 Bütün bu örnekler, Hz. Peygamber’in insan akl‘n‘n ürettiþi yenilikleri benimsediþini ve daha
da geliātirilmesini teāvik ettiþini göstermektedir.
Peki, Müslümanlar taraf‘ndan Hz. Peygamber’in hangi tür davran‘ālar‘n‘n
örnek al‘nmas‘ gerekir? Hz. Peygamber’in kiāiliþi kendi döneminde olduþu gibi,
kendisinden sonraki dönemlerde de Müslüman toplumlar‘n yaāay‘ā‘ için örnek
olmuātur. Kur’an-‘ Kerim’de, Hz. Peygamber’in mü’minler için canl‘ ve mükemmel bir fazilet örneþi olduþu bildirilmektedir. Dolay‘s‘yla onun hedefi insanlara
hayatta pratik olarak uygulayabilecekleri kurallar‘ öþretmek ve bunlar‘ kendi
yaāay‘ā‘nda göstermektir. Mü’minlere düāen de onu örnek almakt‘r. Bu hususla
ilgili âyet-i kerîmenin meâli āöyledir: “Andolsun ki Resûlüllah, sizin için, Allah’a ve
ahiret gününe kavuāmay‘ umanlar ve Allah’‘ çok zikredenler için güzel bir örnektir”90
Hz. Peygamber’in örnek al‘nmas‘n‘ emrederken Allah Teâlâ’n‘n, onun yaāad‘þ‘ dönemin ve coþrafyan‘n āartlar‘na göre yediþi yemekleri, kulland‘þ‘ eāyalar‘,
giydiþi elbiseleri, k‘saca onun hayat‘n‘n āeklî yönünü örnek almalar‘n‘ kastetmiā
olmad‘þ‘ ve böyle bir örnek alma biçimi takdim etmediþi aç‘kt‘r. Zaten o takdirde Hz. Peygamber’in örnek al‘nmas‘n‘n imkans‘zl‘þ‘ ortadad‘r. Esas‘nda örnek
al‘nmadaki temel espri de bu deþildir. Āayet öyle düāünülürse bugün binmek
için deve, yemek için hurma, giymek için de Yemen elbisesi aramak gerekecektir. Ayn‘ zamanda, Hz. Peygamber’in hayat‘n‘n āeklî yönünü, mesela k‘yafetinin örnek al‘nmas‘ gerektiþini savunmak, ÿslâm’‘n evrenselliþi ile çeliāmektedir.
Sözgelimi, hayvan derisi giyen Müslüman bir eskimodan, onun Arabistan s‘caþ‘nda giydiþi k‘yafetini örnek almas‘n‘ istemek gerçeklerle baþdaāmaz. Bu say‘lan hususlar‘n dinin özüyle alakas‘ da yoktur. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s.)
peygamberlikten önce ne yiyorsa peygamberlikten sonra da ayn‘ āeyleri yemeye,
peygamberlikten önce ne giyiyorsa peygamber olduktan sonra da onu giymeye devam etmiātir. Peygamber olduktan sonra giyim tarz‘n‘ deþiātirdiþine dair
kaynaklarda hiçbir kay‘t mevcut deþildir. Dolay‘s‘yla Müslümanlar için örnek
al‘nmas‘ ve hayata geçirilmesi gereken āeyler Hz. Muhammed (s.a.s.)’in uygulamalar‘n‘n āeklî yönüyle ilgili hususlar deþil, bilakis doþruluþu, adaleti, insanlara
sevgi ve sayg‘s‘, bar‘āa verdiþi önem, hoāgörüsü, güvenilirliþi, yumuāak huyluluþu,
çal‘ākanl‘þ‘, kanaati, āefkat ve merhameti, cömertliþi gibi faziletlerdir.91
89.
90.
91.
Vâk‘dî, III, 937.
Ahzâb Sûresi 21.
Bu konuda geniā bilgi için bk. Recep K‘l‘ç, “Peygamberliþin gerekliliþi ve Peygamberimizin
Örnekliþi”, Hz. Peygamber’in Hayat‘ndan Davran‘ā Modelleri, Ankara 1998, s. 30-36.
283
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 283
17.04.2012 16:04:17
HZ. MUHAMMED’ÿN AÿLE HAYATI
1- Aile Reisi Olarak Hz. Muhammed
Hz. Peygamber birçok hadisinde ailenin önemine iāaret etmiā ve onun bir
huzur yeri olduþunu belirtmiātir. Bir baba olarak çocuklar‘ dünyaya gelince
sevinmiā; vefatlar‘nda ise üzülmüātür. Sözgelimi oþlu ÿbrahim’in doþum haberini kendisine getiren Ebû Râfi’e hediye vermiā; ÿbrahim’in annesi Mâriye’yi de
azat etmiātir.1 Bu çocuþunun bak‘m‘ ve yetiātirilmesiyle ilgilenmiā; sütannesine
bir hurmal‘k tahsis etmiātir. S‘k s‘k sütannesinin bulunduþu yere onu görmek
için gitmiātir. ÿbrahim, on alt‘ veya on sekiz ayl‘k iken vefat etmiātir. Onun vefat‘ üzerine gözlerinden yaā dökülmüātür. Bunun üzerine “Sen de mi aþl‘yorsun
yâ Resûlallah!” diyen Abdurrahman b. Avf’a bunun āefkatten kaynakland‘þ‘n‘,
üzüntülü olduþunu, ancak baþ‘ra çaþ‘ra ve feryat ederek aþlamay‘ yasaklad‘þ‘n‘
söylemiātir.2
“Bir dost ve bir baba olarak yarat‘l‘ā‘n en ince duygular‘yla” bezenmiā olan3
Hz. Peygamber, bir aile reisinin aile fertlerine nas‘l davranmas‘ gerektiþini emir
ve tavsiyeleri ile aç‘klad‘þ‘ gibi, bizzat kendi uygulamalar‘ ile de ortaya koymuātur. Erkeþin kad‘na iyi davranmas‘ gerektiþini çok aç‘k ve kesin bir āekilde dile getirmiātir. Bu anlamda “En hay‘rl‘n‘z ailesi için hay‘rl‘ oland‘r. Bana
gelince, ben aileme karā‘ en hay‘rl‘ olan‘n‘z‘m”;4 “En hay‘rl‘n‘z han‘mlar‘na karā‘ iyi
davranan‘n‘zd‘r”5 buyurmuātur. Enes b. Mâlik, “Ailesine Resûlüllah kadar āefkatli
bir kimse görmedim”6 demiātir. ÿman, ahlâk ve aile fertlerine yumuāak davranma
aras‘nda kurduþu baþ‘nt‘y‘ dile getiren āu sözü çok anlaml‘d‘r: “Mü’minlerin
imanca en mükemmel olan‘, ahlâkça en güzel olan‘ ve aile fertlerine yumuāak
davranan‘d‘r.”7
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
ÿbn Sa’d, I, 135-136.
ÿbn Sa’d, I, 134-144.
John Davenport, Hz. Muhammed ve Kur’an-‘ Kerim, çev. Ömer R‘za, ÿstanbul 1926, s. 59; ÿngiliz
as‘ll‘ yazar John Davenport ad‘ geçen eserinde müsteāriklerin Kur’an-‘ Kerim ve Hz. Muhammed hakk‘ndaki olumsuz iddia ve isnatlar‘n‘ reddetmektedir.
ÿbn Mâce, I, 636.
ÿbn Mâce, I, 636.
ÿbn Sa’d, I, 136.
ÿbn Hanbel, VI, 47.
284
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 284
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Aile Hayatı
ÿnsan‘n üzerinde hakk‘ olan kiāilerin baā‘nda aile fertleri gelmektedir. Çünkü
kiāinin sevincini ve üzüntüsünü ilk önce paylaāt‘þ‘ kimseler aile fertleridir. Hz.
Peygamber çeāitli vesilelerle erkeklerin kad‘nlar üzerinde, kad‘nlar‘n da erkekler
üzerinde haklar‘ bulunduþunu söylemiātir. Kad‘nlar hakk‘nda Allah’tan korkulmas‘n‘, onlara haks‘zl‘k yap‘lmamas‘n‘ istemiātir. Kocas‘n‘ āikayet için kendisine gelen kad‘nlar‘n say‘s‘ art‘nca bu tür davran‘āta bulunanlar‘n iyi kimseler
olmad‘þ‘n‘ söylemiātir.8 Han‘mlar‘na iyi davranm‘ā, onlar‘ dövmemiātir. Kendisi
bunu yapmad‘þ‘ gibi, han‘mlar‘n‘ dövenleri de “Kad‘nlar‘n‘z‘ nas‘l dövüyor, sonra
da akāam olunca beraberce yat‘yorsunuz”9 diyerek k‘nam‘āt‘r. Kad‘nlar‘n dövülmemesi, hele yüze hiç vurulmamas‘, kötü sözlerle tahkir edilmemesi ve evinin
terkedilmemesi10 konular‘nda ikazda bulunmuātur. “Kad‘nlar‘ ancak kötüleriniz
döver”11 demiātir. ÿbn Sa’d, han‘mlar‘n dövülmesi ile ilgili rivayetleri özel bir
baāl‘k alt‘nda toplam‘āt‘r.12
Han‘mlar‘n‘n ve diþer aile fertlerinin yak‘nlar‘na da ilgi gösterirdi. Hz.
Hatice’nin bir arkadaā‘ yan‘na geldiþinde ona iltifatta bulunmuātur. Her koyun kesiāinde Hz. Hatice’nin arkadaālar‘na et gönderdiþi rivayet edilir.13 Ev
halk‘ndan say‘lan Enes b. Mâlik’in annesi ve büyükannesi ile de ilgilenmiātir.
Babas‘ndan kendisine intikal eden ve çocukluþunda kendisinin hizmetini gören
Ümmü Eymen’e “Anneciþim” diye hitap ederdi ve onun için “Bu, benim ailemin
bakiyyesidir”14 derdi.
Kur’an-‘ Kerim’de Hz. Peygamber’in han‘mlar‘ ve aile hayat‘ hakk‘nda bilgi
verilmektedir. Eāleri ile aralar‘nda geçen tart‘āmalarda hem Peygamber’e ve hem
de han‘mlar‘na öþütlerde bulunulmakta ve yol gösterilmektedir.15 Bunun yan‘s‘ra Hz. Peygamber’in eālerinin mü’minlerin anneleri olduþu,16 bildirilmektedir.
Hz. Peygamber aile fertlerinin eþlenme ve dinlenme gibi ihtiyaçlar‘n‘ karā‘lar,
meārû eþlencelerden onlar‘ yararland‘rmaya çal‘ā‘rd‘. Ramazan ve Kurban Bayram‘ merasimlerine k‘zlar‘n‘ ve han‘mlar‘n‘ da götürürdü.17 Bir bayramda Ha-
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
ÿbn Sa’d, VIII, 205; ÿbn Mâce, I, 639; Ebû Dâvud, II, 608-609; Dârimî, Sünen, ÿstanbul 1981,
s. 543.
ÿbn Hanbel, IV, 17.
ÿbn Hanbel, V, 5; Ebû Dâvud, II, 606-607.
ÿbn Sa’d, VIII, 204.
ÿbn Sa’d, VIII, 204-205.
Tirmizî, IV, 369.
ÿbn Sa’d, VIII, 223, 226.
Ahzâb Sûresi 28-29.
Ahzâb Sûresi 6.
ÿbn Mâce, I, 415.
285
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 285
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
beālilerin sergiledikleri gösterileri Hz. Âiāe’nin seyretmesine izin vermiā ve hatta
yard‘mc‘ olmuātur. Hz. Âiāe ile koāu yapm‘āt‘r.18 Aile bireyleri ile āakalaām‘āt‘r.
Hz. Peygamber çocuklar‘na olduþu gibi, yan‘nda, kendi himayesinde büyüyenlere, mesela Ali b. Ebû Tâlib’e, Zeyd b. Hârise’ye ve azatl‘s‘ Ümmü Eymen’e
de son derece āefkatli davranm‘āt‘r. Amcas‘ Ebû Tâlib’in yükünü hafifletmek
üzere 5 yaā‘nda iken yan‘na alm‘ā olduþu Hz. Ali, babas‘ Mekke’de olduþu
halde Hz. Peygamber’in yan‘nda büyümüā ve ömrü boyunca onun yan‘ndan
ayr‘lmam‘āt‘r. Ayn‘ āekilde Zeyd b. Hârise de Hz. Peygamber’in ailesi içinde büyümüātür. Hz. Hatice, kendisine Hakîm b. Hizam’‘n köle olarak verdiþi Zeyd’i
Hz. Peygamber’e hediye etmiā; Hz. Peygamber de onu azat etmiāti. Zeyd’in babas‘, oþlunu araya araya Mekke’de bulmuā; Hz. Peygamber onu, kendi yan‘nda
kalmak veya babas‘ ile birlikte gitmek konusunda serbest b‘rakm‘āt‘. Zeyd ise
Hz. Peygamber’i babas‘na tercih etmiātir. Bu da Hz. Peygamber’in ona karā‘
hareketleri, davran‘ā ve muamelesinin gerçek bir baban‘n davran‘ā‘ndan farks‘z
olduþunu göstermektedir. Hz. Peygamber, babas‘ndan kendisine kalan ve Hz.
Hatice ile evlendiþi zaman azat ettiþi Ümmü Eymen’i de ailesinden sayarak ona
bir anneye gösterilen muameleyi göstermiātir. Han‘mlar‘n‘, çocuklar‘n‘, yan‘nda
büyüyenleri ve hizmetçilerini dövmemiātir.19 Medine’de Hz. Peygamber’in hizmetine verilen Enes b. Mâlik, kendisine vefat‘na kadar hizmet etmiā; bir defac‘k
olsun karā‘dakinin davran‘ālar‘na b‘kk‘nl‘k, y‘lg‘nl‘k ve iç s‘k‘nt‘s‘n‘n bir ifadesi
olan “öf” bile demediþini söylemiātir.
Hz. Peygamber han‘mlar‘ ile istiāâre etmiātir. Kaynaklarda bu konuyla ilgili
bol miktarda bilgi bulunmaktad‘r. Ayr‘ca zaman zaman han‘mlar‘n‘n itirazlar‘na
ve taleplerine maruz kalm‘āt‘r. Āayet hep emredici olsayd‘, han‘mlar‘na birāey
dan‘āmasayd‘ ve sormasayd‘ herhangi bir itirazla karā‘laāmazd‘. Bu bak‘mdan
“han‘mlarla istiāâre edilmesini, ancak söylediklerinin aksiyle hareket edilmesini”20
söylediþine dair rivayetin s‘hhati üzerinde düāünülmesi gerekir. Herāeyden
önce bu rivayet hadis tekniþi aç‘s‘ndan saþlam deþildir; sahih hadis kitaplar‘nda yer almamaktad‘r. Bu rivayetin ortaya ç‘kmas‘na sebep olan sosyal āartlar‘n
araāt‘r‘lmas‘ ise ayr‘ bir inceleme konusudur. Āu kadar var ki bu rivayet, Hz.
Peygamber’in uygulamalar‘na ters düāmektedir. Oysa ilk vahiy ald‘þ‘ zaman,
içinde bulunduþu s‘k‘nt‘l‘ durumu han‘m‘ ile istiāâre etmiātir. Hz. Hatice de
hem kendisini teselli etmiā ve hem de onu meseleye kesin çözüm bulacak ve
doþru teāhis koyacak bir kiāiye, Varaka b. Nevfel’e götürmüātür. Bu olay Hz.
Hatice’nin dirayetini, soþukkanl‘l‘þ‘n‘ ve isabetli karar verme yeteneþini mü18.
19.
20.
ÿbn Mâce, I, 636.
ÿbn Sa’d, VIII, 204; ÿbn Mâce, I, 638.
Aclûnî, II, 3.
286
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 286
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Aile Hayatı
kemmel bir āekilde ortaya koymaktad‘r. ÿlk vahiy nâzil olduþunda kendisine
han‘m‘n‘n yard‘mc‘ olduþunu ileriki y‘llarda unuttuþu düāünülemez. Hz. Peygamber Hudeybiye seferinde bar‘ā antlaāmas‘ndan sonra sahâbîlere kurbanlar‘n‘ kesmelerini ve t‘raā olmalar‘n‘ emreder. Sahâbîler görünüāte antlaāman‘n
āartlar‘n‘ Müslümanlar‘n aleyhine bulduklar‘ için isteksiz davran‘rlar; hiçbiri
kalk‘p da bu emri yerine getirmez, o emir verdikçe yüzüne bakarlar. Buna çok
üzülen ve hatta k‘zan Hz. Peygamber han‘m‘ Ümmü Seleme’nin çad‘r‘na girerek durumu ona anlat‘r. Ümmü Seleme āunlar‘ söyler: “Yâ Resûlallah! Sen ç‘k‘p
kurban‘n‘ kes, baā‘n‘ t‘raā et. Onlar‘n hepsi sana uyacakt‘r”. Peygamberimiz Ümmü
Seleme’nin tavsiyesini yerine getirir. Sahabe de duygular‘ ile hareket etmeyi b‘rak‘r ve ona uyar.21
Hz. Peygamber, evinde zaman‘n‘n bir k‘sm‘n‘ ibadete, bir k‘sm‘n‘ ailesine,
diþer k‘sm‘n‘ da kendisine olmak üzere üçe ay‘r‘rd‘. O’na göre kiāinin ailesiyle geçirdiþi vakit, boāa harcanm‘ā bir vakit deþildir. Hz. Peygamber, insanlara,
bildiþini anlatacaþ‘ ilk kiāilerin aile fertleri olduþunu öþretmiātir. O, kendisine
gelen heyetleri “Ailenize dönün ve onlara ta’limde bulunun” derdi. Kendisi de aile
fertlerini eþitmiātir. O’nun bu yönünden en fazla faydalanan han‘m‘ Hz. Aiāe
olmuātur. Hz. Peygamber aile kurumunun korunmas‘na çal‘ām‘āt‘r; boāanmay‘
zorlaāt‘rm‘āt‘r.
2- Evlilikleri
Hz. Peygamber, hemāehrileri aras‘nda iffetli, āerefli ve namuslu bir āahsiyet olarak tan‘n‘yordu. 25 yaā‘nda iken, kendisinden yaāça büyük ve iki defa
evlenip dul kalm‘ā olan Hz. Hatice ile evlenmiā; onunla 25 y‘l mutlu bir hayat geçirmiātir. Hz. Peygamber’in Hz. Hatice ile beraberliþinde göze çarpan en
önemli husus, s‘cak bir dostluk ve arkadaāl‘kt‘r. Hz. Peygamber Allah’tan ald‘þ‘
vahyi gelip ilk defa ona anlatm‘ā ve onunla paylaām‘āt‘r. Hz. Hatice de kendisini anlay‘ā ve olgunlukla karā‘lam‘āt‘r. Hz. Hatice’nin vefat ettiþi y‘l, Resûl-i
Ekrem’in en çok üzüldüþü y‘l olarak “Hüzün Y‘l‘” tabiriyle an‘ld‘þ‘n‘ daha önce
görmüātük. Hz. Peygamber onun saþl‘þ‘nda baāka bir kad‘nla evlenmemiātir.
Halbuki o dönemin örf ve adetleri çok kad‘nla evliliþe müsaitti. Hz. Hatice’nin
vefat‘ndan sonra onun aziz hat‘ras‘na sayg‘ duyarak, yaklaā‘k 2,5 y‘l yaln‘z ve
bekar olarak yaāad‘ktan sonra Sevde bint Zem’a ile evlenmiātir. Hz. Peygamber,
cinsel tatmin peāinde olsayd‘, geleneþe, gençliþine, Kureyā kabilesine mensup
oluāuna ve özellikle bir peygamber olarak, kendisine tabi olanlardan gördüþü
itibara baþl‘ olarak 54 yaā‘na kadar birkaç evlilik gerçekleātirebilirdi.
21.
Vâk‘dî, II, 613.
287
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 287
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Mekke döneminde tek kad‘nla evli olan Hz. Peygamber çok kad‘nla Medine
döneminde evlenmiātir. ÿlk defa çok evliliþe 53 veya 54 yaālar‘nda iken ayak atm‘āt‘r. Bu evliliklerin dinî, sosyal, ekonomik ve ahlâkî pekçok sebebi vard‘r. Buna
ek olarak, Kur’an’‘n çok evliliþi s‘n‘rlayan hükümleri, Nisâ Sûresinin 3. ayeti,
Medine döneminin sonlar‘na doþru ve Hz. Peygamber’in vefat‘ndan yaklaā‘k
iki y‘l önce nâzil olmuātur. Çok evliliþi s‘n‘rlayan emirlerin gelmesinden önce
evlilik konusunda eski örf geçerli idi. Arabistan’da çok kad‘nla evlilik normal
olarak yaāanan bir hayat tarz‘yd‘. Tarihçi ÿbn Habîb, ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada
on han‘mla evli olan çok say‘da āahs‘n isimlerini kaydetmektedir.22 Asl‘nda Hz.
Peygamber de çok evliliþi örf üzerine gerçekleātirmiā bulunuyordu. Dolay‘s‘yla
onun evlilikleri deþerlendirilirken dönemin siyasal, sosyal ve kültürel āartlar‘ gözönünde bulundurulmal‘d‘r. Çünkü kendi döneminde dostlar‘ndan ve düāmanlar‘ndan hiç kimse onu bu uygulamas‘ndan dolay‘ eleātirmemiātir.
Hz. Peygamber on bir han‘m‘n‘ bir arada nikah‘ alt‘nda bulundurmuātur;
vefat‘ esnas‘nda ise nikah‘ alt‘nda dokuz kad‘n vard‘. Hz. Peygamber’in han‘mlar‘n‘n isimleri āöyledir: Hatice bint Huveylid; Sevde bint Zem’a; Aiāe bint Ebû
Bekir; Hafsa bint Ömer; Zeyneb bint Huzeyme; Ümmü Seleme; Zeyneb bint
Cahā; Cüveyriye bint Hâris; Reyhâne bint Zeyd; Safiyye bint Huyey; Ümmü
Habîbe bint Ebû Süfyan; Mâriye; ve Meymûne bint Hâris. Ancak dokuz rakam‘na birkaç y‘lda deþil, vefat‘na kadar geçen bir zaman diliminde ulaā‘lm‘āt‘r.
Zeyneb bint Cahā ile beāinci, Reyhâne ve Cüveyriye ile alt‘nc‘, Safiyye, Ümmü
Habîbe ve Meymûne ile yedinci hicrî y‘lda nikahlanm‘āt‘r. Bu han‘mlar‘n çoþu
çocuklu idi. Yani vefat etmiā olan eski kocalar‘ndan çocuklar‘ kalm‘āt‘. Hz. Peygamber han‘mlar‘na verilmesi gereken mehiri daha evlenirken ihmal etmemiā,
hepsine dönemin örfüne göre mehir vermiātir. Ancak Safiyye’ye vermemiā, onu
hürriyetine kavuāturmay‘ mehir olarak saym‘āt‘r.23
Hz. Peygamber, çok evliliþi dört ile s‘n‘rlayan ayet nâzil olduktan sonra dörtten fazla kad‘nla evli bulunan sahâbîlerine dördünü seçip diþerlerini boāamalar‘n‘ emretmiātir. Kur’an-‘ Kerim’den24 ve uygulamadan hareketle, kendisinin bu
s‘n‘rland‘rman‘n d‘ā‘nda tutulduþunu görmekteyiz; fakat bundan böyle baāka
kad‘nlarla evlenmesinin kendisine helâl olmad‘þ‘ bildirilmiātir.25 Resûl-i Ekrem’e
özel olarak verilen bu müsadenin hukûkî, siyâsî, sosyal ve eþitimle ilgili çeāitli
sebepleri vard‘r.
22.
23.
24.
25.
ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 50
ÿbn Mâce, I, 629.
Ahzâb sûresi 50.
Ahzâb Sûresi 52.
288
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 288
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Aile Hayatı
Kur’an-‘ Kerim’de, Hz. Peygamber’in han‘mlar‘n‘n mü’minlerin anneleri olduklar‘ ve mü’minlerin ondan sonra onun eāleriyle asla evlenemeyecekleri hükme baþlanm‘āt‘r.26 Hz. Peygamber dokuza ulaāan han‘mlar‘ndan dördünü tercih
edip diþerlerini boāasayd‘, bu han‘mlarla baāka birisi evlenemeyeceþine göre,
boāamak onlar için zulüm olurdu.
ÿslâm toplumunun eþitilmesinde Hz. Peygamber’in evliliklerinin önemli yeri
vard‘r. ÿslâm’‘n, özellikle kad‘nlarla ilgili görüālerinin çevreye yay‘lmas‘nda Hz.
Peygamber’in han‘mlar‘n‘n büyük katk‘s‘ olmuātur. Onlar, sahâbîlerin han‘mlar‘n‘n eþitimi için ellerinden gelen çabay‘ esirgememiālerdir. Mü’min kad‘nlar‘n
eþitimiyle özellikle meāgul olup, ÿslâm’‘ yayacak öþrenciler yetiātirmiālerdir.
Āüphesiz Hz. Peygamber’in bütün eālerinin eþitim konusunda ayn‘ seviyede
olduklar‘ söylenemez. Onlar‘n bir k‘sm‘ yaāl‘, bir k‘sm‘ ise gençti. Fakat bu
hususta Hz. Aiāe’nin özel bir yeri vard‘r. Nitekim, Hz. Peygamber’in Hz. Aiāe
ile evliliþinde göze çarpan en önemli husus, bir hoca-talebe iliākisidir. Hz. Aiāe,
o derece mükemmel yetiāmiātir ki, Hz. Peygamber’den sonra onun evi, kad‘nerkek, büyük-küçük birçok kimsenin huzuruna gelip kendisini dinlediþi, soru
sorup cevab‘n‘ ald‘þ‘ bir ilim ve irfan ocaþ‘ olmuātur. Hz. Peygamber zaman‘ndan itibaren kad‘nlar‘n eþitim ve öþretimiyle yak‘ndan meāgul olmuātur.
Hz. Aiāe, hem sahâbîlere ve hem de tâbiîlere, sonraki müctehit imamlara ‘ā‘k
tutacak bilgiler nakletmiātir. Hz. Peygamber’in sünnetini nakletmek ve aç‘klamakla kalmam‘ā; ayn‘ zamanda onun doþru anlaā‘lmas‘ hususunda ilmî tenkit
zihniyetini de ortaya koymuātur. Sahâbîler aras‘nda çok say‘da fetva vermesiyle
ünlü olan yedi sahâbîden biridir. Hz. Peygamber’den 2210 hadis rivayet etmiātir.
Hz. Peygamber’in diþer han‘mlar‘ da 378 ila 5 aras‘nda deþiāen say‘larda hadis
rivayet etmiālerdir. Hz. Hafsa da okuma yazma bilen, zeki ve bilgili bir kad‘nd‘.
ÿslâm’‘n eþitim ve öþretiminde onun da hizmetleri olmuātur.
Hz. Peygamber’in evliliklerinden baz‘lar‘ da fedâkar ve cefâkar Müslüman
kad‘nlar‘ himaye, onlar‘ takdir etme ve itibarlar‘n‘ koruma gayesine yönelikti.
Mekke döneminde Müslüman olan baz‘ han‘mlar iākenceye maruz kalm‘ālar,
Habeāistan’a ve daha sonra Medine’ye göç etmiāler, kocalar‘ vefat etmiā; birkaç
çocuklar‘ kalm‘āt‘. Üstelik aileleri de Mekke’de henüz müārik olduklar‘ için
onlar‘n yan‘na da dönemiyorlard‘. Hz. Peygamber onlar‘ himaye ve çocuklar‘n‘
da bak‘m alt‘na almak istemiā, sonunda bunlar‘ nikah‘ alt‘na alm‘āt‘r. Sevde
bint Zem’a, Zeyneb bint Huzeyme, Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe bu hususa
örnek teākil etmektedir.
Hz. Peygamber baz‘ evliliklerini, o han‘m‘n kabilesini ÿslâm’a yaklaāt‘rmak,
onun kabilesi ile Müslümanlar aras‘ndaki düāmanl‘þ‘ gidermek, sahip olduþu
26.
Ahzâb Sûresi 6.
289
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 289
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
mevkii korumak ve sahâbîler aras‘nda doþabilecek k‘skançl‘þ‘n, k‘rg‘nl‘þ‘n ve
dedikodular‘n önüne geçmek için gerçekleātirmiātir. Cüveyriye ve Safiyye ile
evliliþi buna örnek gösterilir. Cüveyriye, Mustalik kabilesinin baākan‘ Hâris b.
Ebû D‘râr’‘n k‘z‘ idi. Mustalikoþullar‘ Gazvesi’nde kocas‘ ölmüā ve kendisi de
Müslümanlar‘n eline esir düāmüātü. Fidyesi ödendikten sonra Hz. Peygamber’le
evlenmiā; bunu duyan Müslümanlar, Hz. Peygamber’in h‘s‘mlar‘ kabul ettikleri
Mustalik kabilesine mensup diþer esirleri de serbest b‘rakm‘ālard‘r. Bu evliliþin
Mustalik kabilesi ile Müslümanlar aras‘ndaki düāmanl‘þ‘ giderdiþi ve bu evlilikteki as‘l hedefin ad‘ geçen kabileyi ÿslâm’a yaklaāt‘rmak olduþu anlaā‘lmaktad‘r.
Mustalikoþullar‘n‘n bu evlilikten sonra ÿslâm’‘ kabul etmeleri de bunu göstermektedir. Safiyye de Hayber Gazvesi’nde esir al‘nanlar aras‘nda bulunuyordu.
Kendisi Yahudi baākanlar‘ndan Huyey b. Ahtab’‘n k‘z‘yd‘. Hz. Peygamber aradaki kin ve nefreti ortadan kald‘rmak maksad‘yla bunlarla akrabal‘k kurmuā ve
Safiyye ile evlenmiātir.
Hz. Peygamber’in baz‘ evlilikleri de yeni ÿslâmî bir hükmün topluma kazand‘r‘lmas‘ amac‘n‘ taā‘yordu. Zeyneb bint Cahā ile evliliþi buna örnektir. Zeyneb’in
ilk kocas‘ Hz. Peygamber’in azatl‘ kölesi ve evlatl‘þ‘ Zeyd b. Hârise idi. Hz.
Peygamber, ayn‘ zamanda halas‘n‘n k‘z‘ olan Zeyneb’i Zeyd ile bizzat kendisi
evlendirmiāti. Zeyd azatl‘ bir köle idi. Eski Arap geleneþine göre asîl bir kad‘n
bir köle ile evlenemezdi. Halbuki ÿslâmiyet bütün insanlar‘ yarat‘l‘ā bak‘m‘ndan eāit say‘yordu. Bu sebeple Resûl-i Ekrem, eski gelenek ve anlay‘ā‘n ortadan
kald‘r‘lmas‘n‘ önce kendi akrabas‘ aras‘nda uygulamaya baālad‘. Böylece eski
an’ane y‘k‘lm‘ā oluyordu. Fakat Zeyd ile Zeyneb mutlu bir aile hayat‘ yaāayamad‘lar. Zeyd, Hz. Peygamber’e müracaat ederek kar‘s‘n‘ boāamak istediþini
söyledi. Hz. Peygamber bundan çok müteessir oldu. Kur’an-‘ Kerim’de Zeyd ile
Zeyneb aras‘nda gerçekleāen bu evliliþin devam‘n‘ saþlamak için Peygamber’in
tak‘nd‘þ‘ olumlu tav‘r anlat‘lmaktad‘r. Nitekim o Zeyd’e “Han‘m‘n‘ tut (boāama)
ve Allah’tan kork!”27 diyordu. Ancak geçimsizlik son haddine vard‘þ‘ için Zeyd
kar‘s‘ Zeyneb’i boāamak zorunda kald‘. Câhiliye döneminde evlatl‘k, öz evlat
gibi muamele görüyor ve öz evlad‘n bütün haklar‘na sahip bulunuyordu. Geleneþe göre evlatl‘þ‘n boāad‘þ‘ han‘mla evlenmek babal‘þa yasakt‘. ÿslâmiyet
bu geleneþi kald‘rd‘ ve evlatl‘þ‘ sadece din kardeāi olarak kabul etti. Evlatl‘þ‘n
boāad‘þ‘ kad‘n‘ nikahlamay‘ manevî babalara helal k‘ld‘. Hz. Peygamber, hem
Zeyneb’in ve hem de akrabas‘n‘n isteþi üzerine onu nikahlad‘. ÿddia edildiþi gibi
Hz. Peygamber Zeyneb’in güzelliþine hayran kald‘þ‘ için evlenmiā deþildir. Zeyneb onun halas‘n‘n k‘z‘yd‘. Onu her zaman görüyordu. Āayet isteseydi onunla
Zeyd’den önce kendisi evlenebilirdi.
27.
Ahzâb Sûresi 37.
290
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 290
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Aile Hayatı
Hz. Peygamber’in baz‘ evlilikleri, yak‘n dostlar‘, çevresi ile irtibat‘n‘n, evlilik
yoluyla kurulan akrabal‘kla güçlenmesine yönelik idi. Mesela Hz. Ebû Bekir’in k‘z‘
Hz. Aiāe ve Hz. Ömer’in k‘z‘ Hafsa ile evliliþi buna örnek gösterilebilir.28
3- Çocuklar‘
Hz. Peygamber’in Hz. Hatice’den iki erkek ve dört k‘z çocuþu dünyaya gelmiātir. ÿlk çocuþu Kâs‘m iki yaā‘nda, Abdullah da küçük yaāta iken vefat etmiātir.
Abdullah adl‘ çocuþuna ayn‘ zamanda Tayyib ve Tâhir denildiþi nakledilmektedir.29 Bunlar‘n d‘ā‘nda Medine döneminde M‘s‘rl‘ Mâriye’den ÿbrahim adl‘
oþlu olmuātur. K‘zlar‘n‘n doþum s‘ras‘ konusunda ihtilaf bulunmakla birlikte
genellikle, Zeyneb, Ruk‘ye, Ümmü Gülsüm ve Fât‘ma āeklinde olduþu kabul
edilmektedir.
Zeyneb: Hz. Peygamber’in ikinci çocuþu ve k‘zlar‘n‘n en büyüþüdür. Babas‘
otuz yaā‘nda iken dünyaya geldiþi nakledilmektedir. Hz. Hatice’nin arzusu üzerine Hz. Peygamber Zeyneb’i teyzesinin oþlu Ebü’l-Âs b. Rebi’ ile evlendirmiātir.
Bu evlilikten Zeyneb’in Ali ve Ümâme adl‘ iki çocuþu dünyaya gelmiātir. Zeyneb, babas‘na peygamberlik gelince annesi ile birlikte ÿslâmiyet’i kabul etmiātir.
Kocas‘ Ebü’l-Âs ise o dönemde iman etmemiā; ancak Müslüman olan han‘m‘
ile beraber yaāamaktan da vazgeçmemiātir. Bu āekilde evlilikleri Bedir Savaā‘’na
kadar devam etmiātir. Hz. Peygamber Medine’ye hicret edince, ailesi ile birlikte k‘z‘ Zeyneb’i de Mekke’den getirtmek istemiā ancak kocas‘ ondan ayr‘lmak
istememiātir.
Bu arada Ebü’l-Âs, müārikler saf‘nda kat‘ld‘þ‘ Bedir Savaā‘’nda esir düāmüā,
Zeyneb, kocas‘n‘n fidyesi olarak bir miktar malla birlikte annesinin kendisine
evlenirken çeyiz olarak verdiþi gerdanl‘þ‘ göndermiātir. Hz. Peygamber gerdanl‘þ‘ iade ederek Ebül-Âs’‘ serbest b‘rakm‘āt‘r. Ancak ondan, k‘z‘n‘ çocuklar‘ ile
birlikte Medine’ye göndermesini istemiā ve bu konuda kendisinden söz alm‘āt‘r.
Ebü’l-Âs sözünü tutarak Zeyneb’i ve çocuklar‘n‘ Medine’ye göndermek üzere
yola ç‘karm‘āt‘r. O s‘rada hamile olan Zeyneb, Mekke’de Zî Tuvâ adl‘ yerde, henüz ÿslâm’‘ kabul etmemiā bulunan Hebbâr b. Esved’in sald‘r‘s‘ sonucu deveden
düāmüā ve çocuþunu düāürmüātür. Bu olay sonucu yakaland‘þ‘ hastal‘k ilerleyerek hicrî 8. y‘lda onun ölümüne sebep olmuātur.30 Olaydan sonra Mekke’ye
dönmüātür. Bu arada Hz. Peygamber onu getirmek için Zeyd b. Hârise’yi ve en28.
29.
30.
ÿbn Sa’d, VIII, 53-221; Hamidullah, ÿslam Peygamberi, II, 715-746; Eā Olarak Hz. Peygamber,
Ankara 1997; Ziya Kaz‘c‘, Hz. Muhammed’in Eāleri ve Aile Hayat‘, ÿstanbul 1991; ÿbrahim Canan, “Aile Reisi ve Baba Olarak Hz. Peygamber”, Hz. Peygamber ve Aile Hayat‘, ÿstanbul 1989,
s. 284-342.
ÿbn Habîb, Muhabber, s. 79; Belâzürî, I, 405; Bu konudaki rivayetlerin tart‘āmas‘ için bk. Âiāe
Abdurrahman, Benâtü’n-Nebî, Beyrut 1979, s. 63-70.
ÿbn Seyyidinnâs, II, 238.
291
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 291
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
sardan bir āahs‘ Bedir Savaā‘’ndan bir ay kadar sonra Mescid-i Harâm’a 10 km.
uzakl‘kta bulunan Batn-‘ Ye’cec’e kadar göndermiā, Zeyneb de yan‘nda çocuklar‘
olduþu halde bu ikisi ile birlikte Medine’ye gelmiā ve Hz. Peygamber’in yan‘nda
yaāamaya baālam‘āt‘r.
Diþer taraftan Ebü’l-Âs, hicretin 6. y‘l‘nda müāriklere ait bir kervanla gittiþi Suriye’den dönerken ÿs mevkiinde karā‘laāt‘þ‘ ÿslâm askerî birliþi taraf‘ndan
Medine’ye getirilmiā ve ÿslâmiyet’i kabul etmiātir. Hz. Peygamber Zeyneb’i eski
kocas‘ ile tekrar evlendirmiātir.31 Zeyneb, Ebü’l-Âs’la gerçekleāen bu ikinci evliliþinden k‘sa süre sonra hicretin 8. y‘l‘nda, vefat etmiātir. Çocuklar‘ndan Ali,
Mekke’nin Fethi’nden sonra ölmüātür. K‘z‘ Ümâme ise, teyzesi Fât‘ma’n‘n vefat‘ndan sonra Hz. Ali ile, onun āehit edilmesinden sonra da Muþîre b. Nevfel
ile evlenmiā ve onun nikah‘nda iken vefat etmiātir. Ümâme’nin bu kocas‘ndan
Yahya ad‘nda bir çocuþunun dünyaya geldiþi söylenir.32 Biraz sonra görüleceþi
üzere diþer iki k‘z kardeāi Rukiye ve Ümmü Gülsüm gibi Zeyneb’in nesli de
devam etmemiātir.33
Ruk‘ye (Rukayye): Babas‘ otuz üç yaā‘ndayken dünyaya geldiþi kaydedilir. Ruk‘ye, Ebû Leheb’in oþlu Utbe ile, biraz sonra bahsedilecek olan Ümmü
Gülsüm de Uteybe ile nikahland‘. Hemen bütün güvenilir kaynaklar, Hz.
Peygamber’in bu iki k‘z‘n‘n Ebû Leheb’in oþullar‘yla zifafa girmedikleri konusunda müttefiktirler. Ebû Leheb ve han‘m‘, kendilerinin ÿslâm’a karā‘ tutumlar‘n‘ yeren Tebbet Sûresi’nin nâzil olmas‘ ve ayn‘ zamanda Ruk‘ye ve Ümmü
Gülsüm’ün ÿslâm’‘ kabul etmeleri üzerine, oþullar‘n‘ Hz. Peygamber’in k‘zlar‘ndan ayr‘lmaya zorlad‘lar. Neticede her ikisi de ayr‘ld‘. Bundan sonra Hz. Peygamber Ruk‘ye’yi Hz. Osman ile evlendirdi. Ruk‘ye kocas‘yla birlikte Habeāistan
hicretine kat‘ld‘. Daha sonra Mekke’ye dönerek Medine’ye hicret etti ve burada
yaāamaya baālad‘. Hicretin 2. y‘l‘nda Bedir seferi haz‘rl‘klar‘ esnas‘nda k‘zam‘þa
yakaland‘. Hz. Peygamber, Hz. Osman’‘ sefere götürmedi ve hasta han‘m‘yla
ilgilenmesi için Medine’de b‘rakt‘. Ancak Ruk‘ye, Hz. Peygamber seferde iken
vefat etti. Hz. Osman’dan dünyaya gelen Abdullah ad‘ndaki oþlu iki veya alt‘
yaā‘nda iken vefat etti.34
31.
32.
33.
34.
Ebü’l-Âs’‘n Medine’ye getirilmesi, ÿslâmiyeti kabulü, Hz. Peygamber’in onu Zeyneb’le yeni bir
mehir ve nikahla m‘, yoksa eski nikah üzere mi evlendirdiþi konusundaki farkl‘ rivayetler için
bk. ÿbn Hiāâm, I, 657-659; ÿbn Sa’d, VIII, 32-33; Taberî, II, 470-472; Belâzürî, I, 398-400;
ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 130-131.
ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 22.
Zeyneb’in biyoþrafisi için bk. ÿbn Hiāâm, I, 651-658; ÿbn Sa’d, VIII, 31-36; Taberî, II, 469-472;
Belâzürî, I, 397-400; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 130-131; M. Nazif Āahinoþlu, “Zeyneb bint Muhammed”, ÿA, XIII, 554-555.
ÿbn Sa’d, VIII, 36-37; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 113-115; Neāet Çaþatay, “Rukayye”, ÿA, XIII, 765766.
292
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 292
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed’in Aile Hayatı
Ümmü Gülsüm: Ruk‘ye’den küçük olduþuna göre, babas‘ otuz dört yaā‘n üzerinde iken dünyaya gelmiā olmal‘d‘r. Yukar‘da da geçtiþi gibi Ebû Leheb’in oþullar‘ndan Uteybe ile nikahland‘. Annesinin ve babas‘n‘n zorlamas‘ sonucu Uteybe
Ümmü Gülsüm’ü boāad‘. Ümmü Gülsüm hicrete kadar babas‘n‘n evinde yaāad‘.
K‘zkardeāi Fât‘ma ve Hz. Peygamber’in diþer aile fertleriyle birlikte Medine’ye
hicret etti. Ablas‘ Ruk‘ye’nin vefat‘ndan bir müddet sonra hicretin 3. y‘l‘nda Hz.
Osman’la evlendirildi. Hicretin 9. y‘l‘nda vefat etti. Ümmü Gülsüm’ün çocuþu
olmad‘. Onun vefat‘ üzerine Hz. Peygamber “bir üçüncü (baz‘ rivayetlerde on)
k‘z‘m olsayd‘ yine Osman’la nikahlard‘m” demiātir.35
Fât‘ma: Hz. Peygamber’in k‘zlar‘n‘n en küçüþüdür. Doþum tarihi konusunda
ihtilaf bulunmakla birlikte, genel kabul, birincisi aþ‘rl‘kl‘ olmak üzere 609 ve
605 y‘llar‘nda yoþunlaāmaktad‘r. Kaynaklar‘m‘zda onun çocukluk ve gençlik
y‘llar‘yla ilgili bilgiler azd‘r. Baā‘ndan geçen olaylardan birisi āöyledir: Bir gün
Hz. Peygamber Kâbe’nin yan‘nda namaz k‘larken secdeye vard‘þ‘nda müārikler bir koyunun iç organlar‘n‘ s‘rt‘na koyarlar. Hz. Peygamber secdeden baā‘n‘
kald‘ramaz. Bu s‘rada Fât‘ma gelip babas‘n‘n üzerindekileri atar ve müāriklere
ç‘k‘ā‘r.36
Hz. Fât‘ma, babas‘n‘n hicretinden bir müddet sonra, içlerinde k‘zkardeāi
Ümmü Gülsüm ve Hz. Ebû Bekir’in ailesinin de bulunduþu bir kafile ile birlikte Medine’ye hicret etti. Bir müddet sonra Hz. Ali onu babas‘ndan istedi. Hz.
Peygamber k‘z‘n‘n görüāünü alarak37 hicretin 2. y‘l‘nda Fât‘ma’y‘ Hz. Ali ile evlendirdi. Hz. Fât‘ma, evlendikten bir y‘l kadar sonra ilk çocuþu Hasan’‘, ondan
bir y‘l sonra da ikinci çocuþu Hüseyin’i dünyaya getirdi. Daha sonraki y‘llarda
Ümmü Gülsüm ve Zeyneb adl‘ k‘zlar‘ ile Muhsin (veya Muhassin) adl‘ oþlu
dünyaya geldi. Ancak bu sonuncusu küçükken vefat etti. Hz. Fât‘ma’n‘n ÿslâm
kültüründe ünlü olduþu hususlardan birisi saþl‘k ve sosyal yard‘m alanlar‘ndaki
hizmetleridir. Nitekim Uhud Savaā‘’nda gazilere su ve yiyecek taā‘m‘ā, yaral‘lar‘
tedavi etmiā, babas‘n‘n yüzündeki kanlar‘ temizlemiātir. Hz. Peygamber’in vefat‘na çok üzülmüā ve ondan alt‘ ay kadar sonra vefat etmiātir. Hz. Peygamber’in
nesli Fât‘ma’n‘n çocuklar‘ vas‘tas‘yla devam etmiātir.38
ÿbrahim: Hz. Peygamber’in M‘s‘rl‘ Mâriye’den olma oþludur. Hicrî 8. y‘lda
dünyaya gelmiātir. Hz. Peygamber ÿbrahim’in doþumu üzerine Mâriye’yi hürri35.
36.
37.
38.
ÿbn Sa’d, VIII, 37-39; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 384; Tevfik R. Topuzoþlu, “Ümmü Külsüm”, ÿA,
XIII, 107-108.
Buhârî, I, 67.
ÿbn Sa’d, VIII, 19, 20.
ÿbn Sa’d, VIII, 19-30; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 220-226; M. Yaāar Kandemir, “Fât‘ma”, DÿA, 219223.
293
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 293
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
yetine kavuāturmuā ve çocuþu da sütanneye vermiātir. ÿbrahim henüz iki yaā‘n‘
doldurmadan hicretin 10. y‘l‘nda hastalanarak vefat etmiātir.39
Görüldüþü üzere Hz. Peygamber’in çocuklar‘ genç yaālarda vefat etmiālerdir.
Baāta k‘zlar‘ olmak üzere çocuklar‘n‘n vefatlar‘ esnas‘ndaki yaālar‘ konusunda kaynaklarda farkl‘ kay‘tlar mevcuttur. Bu husus Endülüs’lü ünlü âlim ÿbn
Hazm’‘n da ilgisini çekmiā ve Peygamber’in k‘zlar‘ndan hiçbirinin 35 yaā‘n‘
geçmediþini, Fât‘ma’n‘n vefat ettiþinde 25 yaā‘nda, Ruk‘ye’nin de o civarda,
Ümmü Gülsüm’ün 22 yaā‘nda olduþunu belirtmiā, Zeyneb’in de genç yaāta vefat
ettiþini kaydetmekle yetinmiātir.40
39.
40.
ÿbn Sa’d, I, 134-144; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, I, 49-51; Asri Çubukçu, “ÿbrahim”, DÿA, XXI.
ÿbn Hazm, s. 16-17. ÿbn Hazm’‘n bu tespiti aāaþ‘ yukar‘ doþrudur. Ancak, kaynaklardaki bilgiler ‘ā‘þ‘nda ve yine ihtiyat kayd‘yla vefatlar‘ esnas‘nda Zeyneb’in 30, Ruk‘ye’nin 22, Ümmü
Gülsüm’ün 22-27, Fât‘ma’n‘n ise 23-27 yaā‘nda olduþu söylenebilir.
294
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 294
17.04.2012 16:04:17
HZ. MUHAMMED VE ÿDARE
1- ÿdarede Hz. Peygamber’in Yeri
Hemen söyleyelim ki, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in idaresi adalet, ahlâk, istiāâre,
bîat ve ehliyet esaslar‘na dayan‘yordu. Allah’‘n kendisine yüklediþi tebliþ görevini yürütürken, kendisine inananlar‘ idare ederken bu ilkelere baþl‘ kalm‘āt‘r.
ÿslâm’‘n doþduþu s‘ralarda Mekke āehir devletinde Hz. Peygamber’in ailesinin üzerinde sadece sikâye görevi vard‘. O’nun dedesinin ve amcalar‘n‘n Mekke
āehir meclisinde idârî görevleri olmakla birlikte, babas‘ Abdullah, oþluna miras b‘rakabileceþi hiçbir idârî imtiyaza sahip deþildi. Dedesinin imtiyazlar‘ da
tevârüs yoluyla önce amcas‘ Ebû Tâlib’e, ondan da diþer amcas‘ Abbas’a geçmiāti. Dolay‘s‘yla kendisinin peygamberlikten önce hem ailesi aras‘nda ve hem de
Mekke āehir devletinde idârî görevi yoktu.
Resûl-i Ekrem, peygamberlikten sonra da asla maddî iktidar düāünmedi.
Nitekim hemāehrileri, kendi putlar‘na dil uzatmamak āart‘yla ona baākanl‘k
teklif ettiklerinde “Güneāi saþ elime, ay‘ da sol elime verseniz ben yine de görevimden vazgeçmem” diye cevap vermiāti. Bu olay, kendisinin maddî iktidar peāinde
koāmad‘þ‘n‘ aç‘k bir āekilde ortaya koymaktad‘r. O, daha ziyade cemaatini teākilatland‘rmay‘ düāünmüātür. Bir kabile veya bölge idarecileri onun tebliþinin
etraf‘nda toplan‘rsa, siyâsî iktidar‘n kendiliþinden tâlî bir āey olarak geleceþi
tabîî bir durumdu.
Mekke döneminde, hicretten önce kendi küçük cemaatini idare edebiliyordu.
ÿslâm’a giren baz‘ Medinelilerden kendisine itaat edeceklerine... dair Akabe mevkiinde bîat ald‘. ÿçlerinden, kendisiyle irtibat‘ saþlayacak on iki nakîb seçtirdi.
Hicretten sonra Medine’de ülkeye de sahip olunca Müslümanlar müstakil bir
idarî yap‘ya kavuāmuā oldular. Hz. Peygamber’den sonra da bîat, ÿslâm devletlerinde idarecilerle halk aras‘nda yap‘lan, seçim veya baþl‘l‘k karakteri taā‘yan
bir akit olarak devam etmiātir.
Āüphesiz Resûl-i Ekrem’i peygamber olarak seçen Allah Teâlâ’d‘r. Dolay‘s‘yla
onu peygamber olarak mü’minler seçmezler. Sadece bu durumunu ve vasf‘n‘
kabul ederler. Hz. Peygamber, kendisini Allah’‘n Resûlü olarak tasdik edenlerden bîat (baþl‘l‘k akdi, sadâkat ve itaat yemini) al‘yordu. Kur’an-‘ Kerim’de ifade
295
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 295
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
edildiþi üzere1 bîat asl‘nda Hz. Peygamber’in āahs‘na deþildir; onun arac‘l‘þ‘yla Allah Teâlâ’ya verilmektedir. Bîat etmekle sadece erkekler deþil, kad‘nlar da
mükellef idiler. Bîat Hz. Peygamber’e itaati gerekli k‘l‘yordu. Kur’an-‘ Kerim’in
pekçok ayetinde Allah’a ve O’nun Resûlü’ne itaat emredilmektedir.
Hz. Peygamber’in idaresi istiāâre üzerine kurulmuātu. Kur’an-‘ Kerim’de
istiāârenin önemi üzerinde çok durulur; bizzat Hz. Peygamber’e istiāâre etmesi
emrolunur.2 Hz. Peygamber de bu emre uyarak sahâbîlerle istiāârede bulunmuātur. Ebû Hüreyre bu konuda āöyle söylemiātir: “Resûlüllah’tan daha fazla arkadaālar‘ ile istiāâre eden hiçbir kimse görmedim.”3 Savaālardan önce ve savaā esnas‘nda
sahabe ile istiāâresine burada bir örnek verelim. Bedir Savaā‘ baālamadan önce
konaklad‘þ‘ yeri uygun bulmayan Hubâb b. Münzir Hz. Peygamber’e gelerek
āunlar‘ söyler: “Yâ Resûlallah! Buras‘ sana Allah’‘n konaklaman‘ emrettiþi, ileri gitmemiz veya geri çekilmemiz câiz olmayan bir yer midir? Yoksa āahsî bir düāünce,
savaā ve hile için tedbir olarak düāünülmüā bir yer midir?” Hz. Peygamber kendi
fikri olduþunu söyler. Bunun üzerine Hubâb “Yâ Resûlallah! Buras‘ karargâh için
uygun bir mekân deþildir. Sen insanlar‘ buradan kald‘r. Kureyā’in konacaþ‘ yerin yak‘n‘ndaki su baā‘na gidip konal‘m....” der. Peygamberimiz Hubâb’a “Doþru söyledin”
der ve onun tavsiyelerini uygular.4 Onun istiāâresi, dünyevî meseleleri kapsad‘þ‘
gibi, bazen, hakk‘nda vahiy gelmeyen, meselâ ezan‘n meārû k‘l‘nmas‘ gibi, dinî
hususlar‘ da içine al‘yordu.
Hz. Peygamber, Müslümanlar‘n tek ve sürekli baākan‘ durumundayd‘. Nitekim Kur’an-‘ Kerim’de mü’minlerin Hz. Peygamber’e itaatle yükümlü olduklar‘
ve anlaāmazl‘klarda nihâî hakemin o olduþu bildirilmiātir.5 Ayn‘ zamanda ona
itaat, Allah’a itaat ile özdeāleātirilmiātir.6
Hz. Peygamber, valiler, hâkimler, öþretmenler, bölge bölge gezen öþretim
müfettiāleri, askerî birliklere komutanlar, vergi memurlar‘, elçiler, hac emîri,
imam, müezzin tayin ediyor; antlaāmalar aktediyordu.
Hz. Peygamber, câhiliye döneminde Mekke āehri ile ilgili kurumlardan
hicâbe ve sikâye hariç diþerlerini kald‘rm‘āt‘r. Hicâbe ve sikâyeyi de eski sahiplerine vermiātir.
Hz. Peygamber’in idarede izlediþi baz‘ temel prensipler vard‘r. Her āeyden
önce O’nun baāl‘ca gayesi ÿslâm’‘ mümkün olduþunca çok insana ulaāt‘rmakt‘.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Fetih Sûresi 10.
Âl-i ÿmrân Sûresi 159.
Vâk‘dî, II, 580; Tirmizî, IV, 214.
ÿbn Hiāâm, I, 620.
Âl-i ÿmrân Sûresi 31-32; Nisâ Sûresi 59-61, 65.
Nisâ Sûresi 80.
296
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 296
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve İdare
Bunun d‘ā‘ndaki her āey o amac‘ gerçekleātirebilmek için bir vas‘ta idi. O, her
s‘k‘nt‘ya bu gaye uþruna katlanm‘āt‘r. Faaliyetlerinde adalet ve ahlâk‘ esas alm‘āt‘r. ÿnsanlar aras‘nda fark gözetmeksizin herkese âdil ve ahlâkî davranm‘ā, ahde
vefa göstermiātir. ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada insanlar aras‘nda s‘n‘f farklar‘ mevcuttu. ÿslâm döneminde ise, bu dini kabul eden herkes eāit say‘l‘yordu. Bunun
yan‘nda, ÿslâm devletinin tebaas‘na girmek, gayri müslimlerin kendi aralar‘ndaki
eāitsizlikleri bile ortadan kald‘r‘yordu. ÿçte bar‘ā ve huzuru, d‘āta da emniyeti
saþlamak Hz. Peygamber’in temel hedeflerinden biriydi. Nitekim Câhiliye döneminde kabileler aras‘nda savaālar, kanl‘ soygunlar, kervan bask‘nlar‘ ve kan
davalar‘ eksik olmazken, Hz. Peygamber döneminde bunlar büyük çapta önlenmiātir. Hz. Peygamber hicreti müteakip, merkezi, Müslümanlarla güçlendirmek
ve toparlanmak gayesiyle Medine’ye hicreti teāvik etmiātir. Uygulamada baz‘
istisnalar bulunmakla birlikte, bu politikay‘ Mekke’nin Fethi’ne dek sürdürmüātür. Mekke’nin Fethi’nden sonra hicrete gerek kalmam‘āt‘. Çünkü art‘k ÿslâm
Arabistan’‘n çeāitli bölgelerine yay‘lm‘āt‘. Bundan böyle yeni bölgelerin ÿslâm’a
intibak etmelerini, oralarda dinin kökleāmesini saþlamak ve ÿslâma uygun bir
çevre oluāturmak gerekiyordu. ÿāte bu maksatla o, taāraya yoþun bir āekilde
öþretmenler ve diþer memurlar göndermiātir.
Hz. Peygamber insana sayg‘l‘yd‘. Prensip itibar‘yla düāman‘ imhay‘ deþil, hep
kazanmay‘ gaye edinmiātir. Düāman‘n potansiyel gücünü yok etmeyi deþil, daha
sonra bu gücü kullanmay‘ düāünmüātür. Onun on y‘l süren Medine döneminde
ÿslâm, yaklaā‘k iki milyon kilometrekarelik bir alana yay‘lm‘āt‘r. Bu kadar h‘zl‘
geliāme, yay‘lma ve deþiāim, Benî Kurayza hariç tutulursa, düāman taraf‘ndan
iki yüzden biraz fazla kiāinin ölmesi ve Müslümanlar taraf‘ndan da yüz elliye
yak‘n kiāinin āehit edilmesi karā‘l‘þ‘nda gerçekleāmiātir.
Hz. Peygamber, yukar‘da da iāaret ettiþimiz gibi döneminin teknik geliāmelerinden istifade etmiātir. Bunun yan‘nda düāman hakk‘nda bilgi toplama, kendi
planlar‘n‘ gizleme, iktisâdî bask‘ uygulama, düāman‘n dost ve müttefiklerini
kendi yan‘na çekme, onlar‘ kendi düāmanlar‘yla kuāatma, soþuk savaā, düāman
aras‘na tefrika sokma, düāman‘n bir k‘sm‘n‘n yak‘nl‘þ‘n‘ kazanma... gibi taktikleri de baāar‘yla uygulam‘āt‘r
ÿnsanlara meziyet, liyakat ve deþerlerine göre muamelede bulunmuātur. Ne
kadar az‘l‘ düāman‘ olursa olsun, bir kiāi ÿslâm’a girdiþinde onun haysiyet ve
āerefini muhafaza etmiātir. Peygamberimiz Müslüman olan kabilelere içlerinden
birisini yeniden vali tayin ederken onlar‘n ehil olmalar‘na ve hatta öyle ki, ayr‘nt‘ say‘labilecek ahlâkî özelliklerine bile dikkat etmiā ve bunlar‘ deþerlendirmiātir.
Mesela cimriliþi bir idareci için zaaf olarak görmüātür. Ced b. Kays’‘n yerine Biār
b. Berâ’y‘ kendi kabilesi Benî Seleme’ye baākan tayin etmesi buna örnek verile297
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 297
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
bilir. Benî Seleme kabilesinden bir heyet huzuruna geldiþinde onlara baākanlar‘n‘n kim olduþunu sorar. “Ced b. Kays’t‘r. Ancak biraz cimridir” cevab‘n‘ al‘nca
bu durumdan memnun olmaz ve “Hangi hastal‘k vard‘r ki, cimrilikten daha elem
verici olsun! Hay‘r sizin baākan‘n‘n‘z Ced b. Kays deþil, Biār b. Berâ olsun”7 diyerek
Biār’i kabilesine baākan tayin eder.
2- ÿdarî Kurumlar
a- Valilik ve Vilayetlerin ÿdaresi
ÿslâmiyet Medine d‘ā‘na yay‘lmaya baālay‘nca Hz. Peygamber, Arap
Yar‘madas‘’n‘n çeāitli bölgelerine, āehirlere ve baz‘ kabilelere valiler tayin etmiātir. Kaynaklarda bunlara “emîr” ve “âmil” de denilmektedir. Ayr‘ca valilerin d‘ā‘nda zekat tahsildarlar‘ da görevlendirmiātir. Bunlara âmil denilmektedir. Âmiller
zekat tahsil ettikleri gibi ganimet ve cizye gibi devlet gelirlerinin tahsili ile de
ilgilenirlerdi. Hz. Peygamber herhangi bir sebeple Medine d‘ā‘na ç‘kt‘þ‘ zaman
yerine vekil b‘rak‘rd‘. Ordunun veya küçük askerî birliklerin baā‘nda kendisi
sefere ç‘kamad‘þ‘ zaman sahâbîlerden birini komutan tayin ederdi.
Hz. Peygamber memurlar‘n‘ tayin ederken atand‘klar‘ göreve ehil kimseler
olmalar‘na önem verirdi. Eski idareciler Müslüman olduklar‘nda, onlar‘ kendi
valisi olarak genellikle görevinde b‘rak‘rd‘. Fakat yeni valiler de tayin ederdi.
Kabilelere genellikle kendileri aras‘ndan zekat memuru tayin ederdi. Valilerin
görevleri, bulunduklar‘ yerde Hz. Peygamber’i temsil etmek, davalara bakmak, adaleti uygulamak, emniyet ve asayiāi saþlamak, çekiāmeleri önlemek, namaz k‘ld‘rmak,
idarî iālere bakmak, ÿslâm’‘n yay‘lmas‘na çal‘āmak, bazen de zekat toplamak ... gibi
hususlard‘. Nitekim merkezden vergi tahsildar‘ gönderilmediþi durumlarda vali
vergileri toplar, bu maksatla memurlar tayin ederdi.
Hz. Peygamber’in vali tayin ettiþi bölge ve āehirlerle, tayin edilen valiler āunlard‘r:
Yemen: Hz. Peygamber, Sâsânîlerin Yemen valisi Bâzân’‘ ÿslâmiyeti kabul
etmesi üzerine görevinde b‘rakm‘āt‘r. Bâzân’‘n vefat‘ üzerine Yemen’deki her
bölgeye yönetici tayin etmiātir. Bâzân’‘n oþlu Āehr’i onun yerine, Amir b. Āehr’i
kendi kabilesi Hemdân’a atam‘āt‘r. Zebîd, Aden ve Yemen’in sahil bölgesine
Ebû Musa el-Eā’arî’yi; Cened’e Muaz b. Cebel’i; Hadramut’a Ziyâd b. Lebîd elEnsârî’yi tayin etmiātir. Āehr b. Bâzân, Hz. Peygamber’in hastal‘þ‘ esnas‘nda Yemen’deki irtidat hareketi esnas‘nda Esved el-Ansî taraf‘ndan öldürülmüātür.
Bahreyn: Hz. Peygamber ÿslâm’‘ tebliþ etmek, zekat ve cizye toplamak üzere
8/630 y‘l‘nda Alâ b. Hadramî’yi Bahreyn’e gönderdi. Alâ, Hz. Peygamber’in mek7.
Hâkim, Müstedrek, Haydarâbâd 1335-1342, III, 219-220.
298
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 298
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve İdare
tubunu Münzir b. Sâvâ’ya verdi. Münzir, Hz. Peygamber’le birkaç defa mektuplaāt‘ktan sonra Müslüman oldu. Hz. Peygamber Alâ b. Hadramî’yi Bahreyn’e vali
tayin etti. Baz‘ kaynaklarda Alâ’n‘n, bu görevi Hz. Peygamber’in hayat‘ boyunca
sürdürdüþü zikredilir. Diþer baz‘ kaynaklarda ise, daha sonra onun yerine Ebân
b. Saîd’in tayin edildiþi kaydedilir.
Umman: Hz. Peygamber, Amr b. As’‘ ÿslâm’‘ tebliþ etmek ve vergi toplamak
üzere Umman’a gönderdi Hz. Peygamber vefat ettiþi s‘rada Amr b. As orada vali
olarak bulunuyordu.
Mekke: Hz. Peygamber, Mekke’nin Fethi’nde Müslüman olan Ümeyyeoþullar‘ndan Attâb b. Esîd’i buraya vali olarak atam‘āt‘r. Kendisine günlük bir dirhem
de ücret tahsis etmiātir. Attâb bu göreve getirildiþi s‘rada yirmi yaālar‘ndayd‘.
Muaz b. Cebel’i de Kur’an, sünnet ve f‘k‘h öþretmek üzere Attâb’‘n yan‘nda
b‘rakm‘āt‘r.8
Taif: Hz. Peygamber, Sakîf kabilesinin ÿslâm’a giriāini arzetmek üzere
Medine’ye gelen heyet üyeleri aras‘nda bulunan Osman b. Ebü’l-As’‘ Taif’e vali
tayin etmiātir. Heyetin en genç üyesi olan bu āah‘s, heyetin Medine’de bulunduþu s‘rada Hz. Ebû Bekir’in dikkatini çekmiā; “Ben bu genci liyakatl‘ olarak
görüyorum. Kur’an’‘ diþerlerinden fazla ezberledi. Dinin esaslar‘n‘ yaāamada
heyecanl‘ ve samimidir” diyerek Hz. Peygamber’e övmüātür. Bunun üzerine Hz.
Peygamber onu Taif’e vali tayin etmiātir. Hz. Ebû Bekir döneminde de Taif valiliþini sürdüren Osman b. Ebü‘l–As’‘ Hz. Ömer Umman ve Bahreyn valiliþine
atam‘āt‘r.
Necran: Hz. Peygamber Necran’daki Hâris b. Ka’boþullar‘na Amr b. Hazm’‘
vali tayin etmiā ve kendisine orada yapacaþ‘ iāleri de belirten bir talimatnâme
vermiātir. Amr b. Hazm Hz. Peygamber’in vefat‘ esnas‘nda Necran’da bulunuyordu.
Hz. Peygamber, bu geniā idârî ve mâlî yetkilerle donat‘lm‘ā valilerin d‘ā‘nda
çeāitli bölgelere ve kabilelere vergi memurlar‘, zekat tahsildarlar‘ tayin etmiātir.
Zekat‘n farz k‘l‘n‘ā‘n‘ takip eden y‘llarda zengin Müslümanlar zekatlar‘n‘ bizzat
getirip Hz. Peygamber’e teslim ediyorlard‘. Ancak ÿslâmiyet Arap Yar‘madas‘’n‘n
çeāitli bölgelerine ve Medine’ye uzak yerlere yay‘l‘nca zekatlar‘ toplamak için
memurlar tayin edilmiātir. Baz‘ zekat memurlar‘ ve tayin edildikleri yerler āunlard‘r: Adiy b. Hâtim: Tay ve Esed kabilelerine; Mâlik b. Nüveyre, Temîm’in Benî
Hanzala koluna; Kudâî b. Âmir ed-Düelî ve Sinân b. Ebû Sinân, Esed kabilesine;
Abdullah b. Ebû Revâha ve Sevâd b. Gaziyye el-Belevî, Hayber’e; Ziyâd el-Bâhilî,
Bâhile kabilesine; Sa’d ed-Devsî, Devs kabilesine; ÿmriü’l-Kays b. Asbaþ, Kelb
8.
ÿbn Hiāâm, II, 500.
299
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 299
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
kabilesine; Zibrikân b. Bedr, Sa’doþullar‘na; Amr b. Saîd, Teymâ’ya; Uyeyne b.
H‘sn, Fezâreoþullar‘na; Ebû Süfyan, Necran’a; Ya’lâ b. Ümeyye, Cened’e; Velîd
b. Ukbe, Mustalikoþullar‘na...
Valilerin maaālar‘ daima merkez taraf‘ndan tespit edilmiā; onlar‘n vilayet gelirlerinden istedikleri kadar maaā almalar‘na müsade edilmemiātir. Hz. Peygamber, valileri doþrudan kendisi tayin ettiþi gibi, ayn‘ zamanda onlar‘ denetlerdi.9
b- Hac Emîrliþi
Bu görev Mekke’nin Fethi’nden sonra ihdas edilmiātir. Mekke’nin fethedildiþi y‘lda Hz. Peygamber’in özel olarak hac emîri tayin etmediþi, bu görevi
Mekke Valisi Attâb b. Esîd’in yerine getirdiþi görülmektedir. 9/631 y‘l‘na gelindiþinde, hacc‘n farz k‘l‘nmas‘ üzerine Hz. Peygamber Hz. Ebû Bekir’i hac emîri
tayin ederek 300 kiāilik bir kafilenin baā‘nda Mekke’ye gönderdi. Ertesi y‘l,
yani 10/632 y‘l‘nda Hz. Peygamber bizzat haccetti. Hz. Peygamber’in vefat‘ndan
sonra hac farîzas‘n‘n emniyet içinde yerine getirilebilmesi iāini halifeler üstlenmiālerdir. Halifeler bu görevi ya bizzat kendileri yürütmüāler, kendileri hacca
gidemedikleri zaman ise güvendikleri bir āahs‘ hac emîri tayin etmiālerdir.10
c- Elçilik
Hz. Peygamber’in çevre ülkelerin hükümdarlar‘na ve baz‘ kabilelere elçiler göndermesinin baālang‘c‘ Medine döneminin ilk y‘llar‘na dayan‘r. Mekke
müārikleri, daha önce Habeāistan’a hicret etmiā olan Müslümanlar‘n kendilerine teslim edilmesi için Necâāî’ye elçilik heyeti göndermiālerdi. Hz. Peygamber
onlar‘n plan‘n‘ sonuçsuz b‘rakmak ve hükümdar‘n muhacirler lehine hüküm
vermesini saþlamak için o s‘rada henüz Müslüman olmam‘ā bulunan Amr b.
Ümeyye ed-Damrî’yi Habeāistan hükümdar‘ Necâāî’ye göndermiātir. Bu olay Bedir Gazvesi’nden k‘sa bir süre sonra gerçekleāmiātir. Bu durum, Hz. Muhammed
(s.a.s.)’in görevli tayin etmede göz önünde bulundurduþu temel ilkenin ehliyet
olduþunu bir kere daha ortaya koymaktad‘r.
Daha önce gördüþümüz gibi, Hz. Peygamber 6/628 y‘l‘nda gerçekleāen Hudeybiye Antlaāmas‘’ndan sonra o dönemin nüfuzlu hükümdarlar‘ndan alt‘s‘na
elçiler ve ÿslâm’a davet mektuplar‘ göndermiātir. O, elçilerini sahâbîlerin en liyakatl‘ ve muktedir olanlar‘ aras‘ndan seçerdi. Elçilerde ahlâk, yüz güzelliþi,
hitabet, ikna kabiliyeti, dürüstlük, bilgi vs. gibi hasletleri arard‘. Siyâsî görevle
gönderdiþi elçiler aras‘nda henüz Müslüman olmayan da vard‘. Mesela Amr
b. Ümeyye ed-Damrî biraz önce bahsettiþimiz göreve gönderildiþinde henüz
ÿslâm’‘ kabul etmemiāti. Hz. Peygamber, Suriye, Irak ve Habeāistan’a elçi gön9.
10.
ÿbn Hiāâm, II, 600.
Taberî, III, 122.
300
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 300
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve İdare
derirken daha önce o bölgelere gitmiā olanlar‘ tercih ederdi. Elçilerin, gönderildikleri ülkelerin dilini bilmelerine özen gösterirdi. Dinî vazife ile gönderilen
elçilerin hepsi de ÿslâmî konulara vâk‘f ve dinî hükümleri titizlikle yerine getiren
sahâbîlerdi.11
d- Kâtiplik
Hz. Peygamber ümmî olduþundan, nâzil olan Kur’an ayetlerini yaz‘ya geçirmek; özellikle Medine döneminde komāu devletlerin hükümdarlar‘na ve diþer
kabile baākanlar‘na mektup yazmak ve Arap kabileleriyle yap‘lan antlaāmalar‘
kaleme almak için sahâbîlerden yaz‘ bilenleri kâtip olarak vazifelendiriyordu.
Kaynaklar‘m‘z genellikle Hz. Peygamber’in vahiy, mektup ve antlaāma yazan
kâtiplerinin isimlerini herhangi bir tasnife tabi tutmadan karma olarak vermektedirler. Bunun yan‘nda vahiy kâtipleri ile sair iālerde kâtiplik yapanlar‘ ayr‘
ayr‘ zikredenler de vard‘r. Hz. Peygamber’in kâtiplerinin say‘s‘ hakk‘nda çeāitli
görüāler vard‘r. Bunlar‘n say‘s‘n‘ on ile s‘n‘rland‘ranlar bulunduþu gibi, otuzdan fazla olduþunu ve hatta k‘rk üçe ulaāt‘þ‘n‘ söyleyenler de vard‘r ki bunlar‘n
isimlerini kaynaklardan öþrenmekteyiz. Hz. Osman, Hz. Ali, Übey b. Ka’b, Zeyd
b. Sâbit, Hâlid b. Saîd, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in en meāhur
kâtipleridir.12
e- Adlî ÿāler
Medine Vesikas‘, antlaāmaya dahil gruplar‘n siyâsî, askerî ve mâlî hususlarda
takip edecekleri hareket tarz‘n‘ tespit ve tanzim ediyordu Bu vesîka ayr‘ca adlî
alanda da çok baāar‘l‘ bir yenilik say‘l‘r. Fertlerin ve hatta kabilelerin kendi haklar‘n‘ kendilerinin korumas‘ usulünü kald‘rm‘āt‘r. Hükümleri infaz etmek üzere
merkezî otorite yetkili k‘l‘nm‘āt‘r. Allah ve Resûlü, diþer bir deyiāle Kur’an ve
Hadis, her ikisi birden yüksek hakemler olarak kabul edilmiātir.
Her türlü dava ve ihtilaflar Hz. Peygamber taraf‘ndan çözüme kavuāturuluyordu. O, gerek hukûkî ve gerekse cezâî davalar‘ Kur’an hükümleri çerçevesinde çözüyor, Kur’an’da bulunmayan hususlar için de hükümler koyuyordu. Hz.
Peygamber’e gelen h‘rs‘zl‘k, zina, sarhoāluk, adam öldürme, yaralama vb. olaylarda suçlulara Kur’an’‘n tespit ettiþi cezalar uygulan‘yordu. Bu arada davalar‘
karara baþlarken, gelecek yüzy‘llarda uygulanacak muhâkeme usulü hakk‘nda
prensipler ortaya koyuyordu.
11.
12.
ÿbn Hiāâm, II, 606-608; ÿbn Hadîde, I-II, 143-428; (Bu eserde Hz. Peygamber’in k‘rk sekiz
elçisinin biyoþrafisi ve mektuplarla ilgili geniā bilgiler yer almaktad‘r).
Cehāiyârî, Kitâbü’l-Vüzerâ’ ve’l-Küttâb, tah. Mustafa es-Sakkâ’ ve dþr. Kahire 1980, s. 12-14; ÿbn
Hudeyde, el-Misbâhu’l-Mudî, s. 21-142; Mustafa A’zamî, Asr-‘ Saadette Yaz‘ ve Vahiy Katipleri,
Bütün Yönleriyle Asr-‘ Saadette ÿslam, I, 368-462.
301
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 301
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Ceza davalar‘n‘n yan‘nda Hz. Peygamber’e hukuk davalar‘ da getiriliyordu.
Ona gelen bu tür davalar aras‘nda miras ihtilaflar‘, toprak meseleleri, su kuyusu
mülkiyeti davalar‘, su hakk‘ ihtilaflar‘, neseb, borç vs. gibi davalar bulunuyordu.
Hz. Peygamber’in hayat‘nda vuku bulan ve kendisinin hüküm verdiþi olaylara dair ÿslâm tarihinde müstakil eserler bile kaleme al‘nm‘āt‘r. ÿbn Tallâ elEndelüsî(ö. 497/1104)’nin Kitâbu Akdiyeti’r-Resûl adl‘ eseri bunlardan biridir.
Baz‘ siyer kitaplar‘nda (meselâ Āâmî’nin Sîresi’nde) Hz. Peygamber’in hükümlerinde, fetvalar‘nda izlediþi hareket tarz‘na dair özel k‘s‘mlar ayr‘lm‘āt‘r.
Hz. Peygamber’in görevlendirdiþi valiler görev yapt‘klar‘ bölgelerde bazen
kazâî iāleri de yürütüyorlard‘. Hz Peygamber vilayetlerde kazâî iālere bakmak
üzere özel olarak baz‘ sahâbîleri de görevlendirmiātir. Hatta Medine’de davalar‘n
çoþalmas‘ sebebiyle, önceden hâkim s‘fat‘yla yürütmekte olduþu görevlerden
bir k‘sm‘n‘ sahâbîlerine devretmiātir. Kendisi de temyiz yetkisini kullanm‘āt‘r.
ÿki kardeāe ait arazi parças‘ üzerine yap‘lan bir evin kime ait olduþu hususunda
varisler, ihtilafa düāerler. Meselenin halli için Hz. Peygamber’e baāvururlar. O
da davaya bakmak için Huzeyfe b. Yemân’‘ görevlendirir. Huzeyfe bizzat evin
yan‘na giderek keāif ve incelemelerde bulunur. Āahitleri ve bilirkiāileri dinler.
Sonunda verdiþi karar‘ Peygamber’e bildirir. O da Huzeyfe’nin verdiþi karar‘
onaylar.
Hz. Peygamber hâkimliþe, hukûkî konular‘ iyi bilen, has‘m taraflar‘n delillerini ve hilelerini en güçlü bir āekilde kavrama kabiliyetine sahip olan sahâbîleri
tayin ederdi. Tayin ettiþi kad‘larda yaā‘ büyük olma āart‘ aramazd‘. Meselâ Hz.
Ali ile Muaz b. Cebel’in, kad‘ tayin edildiklerinde yaālar‘ yirmi beā civar‘nda idi.
Zeyd b. Sâbit’in yaā‘ ise daha küçüktü. Hz. Peygamber’in zaman‘nda Hz. Ömer,
Hz. Ali, Muaz b. Cebel, Abdullah b. Mes’ud, Übey b. Ka’b, Zeyd b. Sâbit, Ebû
Musa el-Eā’arî, Ukbe b. Âmir, Huzeyfe b. Yemân kad‘l‘k yapm‘ālard‘r. Hz. Peygamber taraf‘ndan s‘rf adlî görevle tayin edilen ilk kad‘ Hz. Ali’dir. O, bu görevle
Yemen’in Necran bölgesine gönderilmiātir. Hz. Peygamber Hz. Ali’den, daval‘ ve
davac‘n‘n her ikisini de dinlemedikçe hüküm vermemesini istemiātir. Muaz b.
Cebel’i de Kur’an ve ÿslâm esaslar‘n‘ öþretmek ve yarg‘ görevini yürütmek üzere
Yemen (Cened)’e göndermiātir. Hz. Peygamber’in, Hz. Ömer’e kendi huzurunda
hüküm verdirdiþi de olmuātur. ÿslâm’dan önce fertler ve kabileler aras‘nda cezalar‘n tatbikinde farkl‘ muamele yap‘l‘rken, ÿslâm’da nesil, soy ve bölge ay‘r‘m‘
yap‘lmaks‘z‘n adalet önünde herkese eāit haklar tan‘nm‘āt‘r.
Hz. Peygamber zaman‘nda adlî duruāmalar‘n yap‘ld‘þ‘ muayyen bir bina, duruāman‘n günü ve saati yoktu. O, camide, pazarda, evde, taraflar‘ kabul ediyor
ve hemen davaya bak‘yordu. Bunun yan‘nda, Mescid-i Nebevî’nin bir köāesinin
duruāma salonu olarak kullan‘ld‘þ‘ da söylenmektedir. Hz. Peygamber, Medine
302
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 302
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve İdare
ve çevresinin adlî iālerini yürütmekle beraber, Arap Yar‘madas‘’n‘n her taraf‘ndan kendisine davalar getiriliyordu.
ÿslâm devletinde gayri müslim tebaa dinî, hukûkî ve adlî muhtariyete sahiptir. Kendi mahkemelerinde kendi kanunlar‘na tabi olarak yaāarlar. Buna raþmen,
Hz. Peygamber’e davalar‘n‘ getirdiklerinde, kendi kanunlar‘n‘ tatbik ediyordu.
Zimmîlerle Müslümanlar aras‘ndaki ihtilaflarda ÿslâm mahkemeleri yetkili idi.
Safvân b. Muattal, hakk‘nda söylediþi bir hiciv dolay‘s‘yla Hassân b. Sâbit’i
k‘l‘çla yaralar. Olay Hz. Peygamber’e intikal eder. O, her ikisini de huzuruna çaþ‘r‘r ve ifadelerini al‘r. Tahrikinden dolay‘ Hassân b. Sâbit’i k‘nar. Fakat suç sabit
olduþu için Safvân’‘n tutuklanmas‘n‘; āayet Hassan ald‘þ‘ yaradan dolay‘ ölürse
ona k‘sas uygulanmas‘n‘ emreder. Bundan sonra araya Sa’d b. Ubâde girerek
“Resûlüllah’‘n aff‘ daha çok sevdiþini; ancak aralar‘nda adaletle hükmettiþini”
söyledi. Hassân b. Sâbit’i ve akrabalar‘n‘ ikna ederek davadan vazgeçmelerini saþlad‘. Bunlar Hz. Peygamber’e gelerek davadan vazgeçtiklerini bildirdiler.
Safvân b. Muattal serbest b‘rak‘ld‘. Hz. Peygamber bu geliāmeden çok memnun
oldu ve Hassân b. Sâbit’e bir Beyraha malikanesini baþ‘ālad‘. Ayr‘ca M‘s‘r’dan
Mukavk‘s’‘n kendisine hediye ettiþi iki kardeā câriyeden biri olan Sîrîn’i verdi.
Sa’d b. Ubâde de bir bahçe baþ‘ālad‘.13
f- Askerî Teākilat
Hz. Peygamber, savunma ve gerektiþinde ÿslâm davetinin önündeki engelleri kald‘rmak için ordusunun baā‘na geçerek savaā meydanlar‘nda kahramanca
çarp‘ām‘āt‘r. Onun saþl‘þ‘nda özel olarak, devaml‘ ve muvazzaf bir ordu mevcut
deþildi. ÿç güvenliþi saþlamak için polis teākilat‘ da yoktu. Eli silah tutan her
Müslüman, dinin hizmetinde, askerlik görevi ile mükellefti. Bir sefer tertiplemek
veya bir sald‘r‘ya karā‘ koymak gerektiþinde Hz. Peygamber gönüllüleri çaþ‘r‘r,
bir kay‘t defteri aç‘l‘r ve her aday buraya ad‘n‘ kaydettirirdi. Tespit edilen günde, gönüllüler, silahlar‘, binekleri, sefer az‘klar‘... ile āehir d‘ā‘nda bir karargâhta
toplan‘rlard‘. Hz. Peygamber oraya gelir, askerleri teftiā ederdi. Her sefer için
gerekli asker say‘s‘n‘ kendisi kararlaāt‘r‘rd‘. Kendi imkanlar‘yla kendini techiz
edemeyenleri devlet bütçesinden donat‘rd‘. Asker toplama iāi kabile baākanlar‘
vas‘tas‘yla yap‘l‘rd‘. Hemen her seferde, gideceþi bölgeye orduyu en k‘sa ve emniyetli yoldan ulaāt‘racak bir k‘lavuz araāt‘r‘r, uygun kiāiyi bulduþunda k‘lavuz
tayin eder, onun rehberliþinde hareket ederdi.
Sefere ç‘kacak bir ordunun kumandan‘n‘ Hz. Peygamber tayin ederdi. Āayet
bizzat sefere ç‘km‘āsa, kendisine baþl‘ komutanlar‘ tayin ederdi. Ordu klasik
13.
Vâk‘dî, II, 436-438; ÿbn Hiāâm, II, 305-306; Hz. Peygamber döneminde adlî teākilat için bk.
Hamidullah, ÿslam Peygamberi, II, 970-994; Fahrettin Atar, “Asr-‘ Saadette Adliye Teākilat‘”,
Bütün Yönleriyle Asr-‘ Saadette ÿslam, III, s. 105 vd.
303
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 303
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
āekilde öncü, ardc‘, saþ kanat, sol kanat ve merkez olmak üzere beā k‘sma ayr‘l‘yordu.
Askerî birlik ve k‘talar‘n toparlanmas‘ ve teākili genellikle kabilelere b‘rak‘l‘rd‘. Āayet baz‘ kabilelerden gelenler çok az ise, bunlar diþerleriyle birleātirilirdi. Sefere ç‘kan ordu içinde, kesin çizgiler olmamakla birlikte, çeāitli komuta
kademeleri vard‘.
Ordunun karargâh‘, nöbetçiler vas‘tas‘yla gece-gündüz korunurdu. Esirler
sorguya çekilerek veya ileri keāif kollar‘ gönderilerek sefere ç‘k‘lmadan önce
düāman‘n durumu hakk‘nda bilgi toplan‘rd‘. Keāif birlikleri vas‘tas‘yla düāman‘n izini sürme, pusu kurma ve casusluk gibi savaā taktikleri biliniyordu. Hz.
Peygamber bilgi toplamak için casus kulland‘þ‘ gibi, düāman casuslar‘na karā‘
da gerekli tedbirleri al‘yordu. Üsâme b. Zeyd’i Suriye’ye sevkederken ondan k‘lavuzlar kiralamas‘n‘, önden casuslar ve gözcüler sevketmesini istemiātir.14 Düāman‘n kan dökülmeksizin boyun eþmesi için, gerekli tedbirlere baāvuruyordu.
Hz. Peygamber, düāman‘ āaā‘rtma metotlar‘n‘ uygulard‘. Medine’den ayr‘lmadan önce as‘l gayesinden baāka bir amac‘ varm‘ā gibi bir āâyia yayd‘r‘rd‘.
Baālang‘çta, as‘l hedefinden baāka bir istikamette yürürdü. Sonra bir dönüā
yaparak yolunu deþiātirirdi. Tahmini mümkün olmayan tenha yollar‘ seçerdi.
Tebük Seferi hariç, as‘l hedefini genellikle gizli tutmuātur.
Hz. Peygamber, hicret yürüyüāü de dahil, kat‘ld‘þ‘ savaālarda ve gönderdiþi
seriyyelerde bayrak (livâ) ve sancak (râye) kullanm‘āt‘r.
Her zaman savaātan önce düāman‘ yeniden ve bir kere daha ÿslâm’a davet
ederdi. Āayet kendisi sefere ç‘km‘yorsa, gönderdiþi komutanlara bu kurala uymalar‘ için kesin talimat verirdi. Savaā genellikle mübâreze (teke tek dövüāme)
āeklinde baālard‘.
Hz. Peygamber, rüzgar‘n ve güneāin, savaāan askerler üzerindeki tesirlerini
biliyordu. O dönemde savaālar -Hendek, Taif ve Hayber kuāatmalar‘ hariç- ,
genellikle yar‘m gün sürmüātür. Hz. Peygamber, savaā esnas‘nda güneāin Müslüman askerlerin gözünü rahats‘z etmemesi için, ordusunu ona göre mevzilendiriyordu. Düāmana karā‘ arazi üstünlüþünü saþlayabilmek için uygun bölgeyi
seçiyordu.
Savaālarda koruyucu silah olarak z‘rh, kalkan ve miþfer; yaralay‘c‘ ve öldürücü silah olarak da k‘l‘ç, ok, yay, m‘zrak ve karg‘; yard‘mc‘ silah olarak manc‘n‘k
ve debbâbe; binek hayvan‘ olarak daha ziyade at ve deve kullan‘l‘yordu. Askerlerin silah arkadaālar‘n‘ düāmandan ay‘rabilmesi için her seferde ayr‘ olmak
üzere bir parola (āiâr) seçiliyordu. O dönemde henüz üniforma mevcut deþildi.
14.
Makrîzî, s. 536.
304
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 304
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve İdare
Āüphesiz düāman‘n can‘na ve mal‘na zarar verme, savaāta tabiî bir durumdur. Düāman öldürülebilir, esir edilebilir. Fakat insan haysiyetine yak‘āmayan
hareketler ve ölülere iākence yapmak, Hz. Peygamber taraf‘ndan yasaklanm‘āt‘r.
Ölülerin, canl‘ varl‘klar‘n yak‘lmas‘ gibi davran‘ālara müsade edilmemiātir. ÿnsan‘n saþ iken veya öldükten sonra bir organ‘n‘n kesilmesi (müsle) yasaklanm‘āt‘r.
Çünkü bu tür bir uygulama, insan onuruna yak‘āmayan, sadece kin ve nefreti
art‘ran bir davran‘āt‘r. Baz‘ az‘l‘ düāmanlar‘na müsle yapmas‘n‘ isteyenlere Hz.
Muhammed (s.a.s.) “Ben ona müsle yapmam. Peygamber bile olsam Allah da beni
ayn‘ āekilde cezaland‘r‘r” demiātir15 Hz. Peygamber gönderdiþi askerî birliklere,
insanlara saþ iken de öldükten sonra da iākence yapmalar‘n‘ yasaklam‘āt‘r.16
Düāman tarafta savaāan erkekler d‘ā‘nda kalan sivillerin, yani çocuklar‘n,
yaāl‘lar‘n, din adamlar‘n‘n, iāçilerin, hizmetçilerin, sakatlar‘n, kad‘nlar‘n ve savaāla ilgisi bulunmayan diþer kimselerin, savaāa iātirak etmedikleri müddetçe
öldürülmeleri yasaklanm‘āt‘r. Savaā esirlerine, öldürülme, fidye karā‘l‘þ‘ veya
mübadele, yani Müslüman esirlere karā‘l‘k serbest b‘rakma, āartl‘ serbest b‘rakma, köleleātirme ve karā‘l‘ks‘z serbest b‘rakma (ki Hz. Peygamber döneminde
en fazla uygulanan usul budur) gibi muameleler yap‘l‘rd‘. Hz. Peygamber esirlere iyi davran‘lmas‘n‘ istemiā, onlara eziyet ve iākence yap‘lmas‘n‘ yasaklam‘āt‘r.
Kendisinden bilgi almak için bile olsa esire bask‘ yap‘lmas‘n‘n uygun olmad‘þ‘na iāaret etmiātir.17
15.
16.
17.
Vâk‘dî, II, 570.
Vâk‘dî, I, 107.
Hz. Peygamber’in askerî yönüyle ilgili olarak bk. Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaālar‘,
s. 227-290; Mahmud Āît Hattâb, Komutan Peygamber, çev. Ahmet Aþ‘rakça, ÿstanbul 1988;
Kettânî, Hz. Peygamber’in Yönetimi ( et-Terâtîbu’l-ÿdâriyye ), çev. Ahmet Özel, I-III, ÿstanbul
1990; Hamidullah, ÿslam Peygamberi, II, 881-994.
305
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 305
17.04.2012 16:04:17
EKONOMÿK FAALÿYETLER
1- Hz. Peygamber ve Çal‘āma
Hz. Peygamber’in hayat‘ diþer alanlarda olduþu gibi çal‘āma konusunda da
insanlar için örnektir. Her āeyden önce o, Kur’an-‘ Kerim’in çal‘āma hayat‘ ve
prensipleri ile ilgili ayetlerini kendi hayat‘nda uygulam‘āt‘r. Bu alanda doþruluk, güvenilir olma, adaleti uygulama ve sözleriyle davran‘ālar‘ aras‘nda çeliāki
bulunmama gibi temel ilkelere uymuātur. Kiāinin çal‘āmas‘n‘, üretimde bulunmas‘n‘ ve ailesini geçindirmesini, fakire, yoksula yard‘m için çal‘āmay‘, Allah
yolunda cihad ve gündüzleri oruç ve geceleri namazla geçirme ile bir tutmuātur.1
Onun çal‘āma ile ilgili sözlerinden baz‘lar‘ āunlard‘r:
“Hiç bir kimse kendi elinin emeþi ile kazand‘þ‘ndan daha hay‘rl‘ bir lokma asla
yiyemez.”2
“Allah‘m! Tembellikten, korkakl‘ktan, ihtiyarl‘þ‘n verdiþi düākünlük ve cimrilikten
sana s‘þ‘n‘r‘m.”3
“Doþru sözlü ve her konuda güvenilen bir ticaret adam‘ ahirette peygamberler,
s‘ddîkler ve āehitlerle beraber olacakt‘r.”4
“ÿnsan‘n yiyip içtiklerinin en helal ve bereketli olan‘, çal‘ā‘p kazanarak elde
ettiþidir.”5
“Birinizin s‘rt‘nda odun destesi taā‘mas‘, versin veya vermesin, insanlara gidip el
açmas‘ndan daha iyidir.”6
En kötü āartlar alt‘nda çal‘āmay‘ dahi baākalar‘na yük olmaktan iyi gören Hz.
Peygamber’in bu sözleriyle insanlar‘ çal‘āmaya teāvik ettiþi, tembelliþi kötülediþi, çal‘ākan insanlar‘ dünya ve ahiret mutluluþu ile müjdelediþi görülmektedir.
Hz. Peygamber insanlar‘ çal‘āmaya teāvik ettiþi gibi, bizzat kendisi de çal‘ām‘ā ve çal‘āma hayat‘n‘n ilkelerini kendi hayat‘nda uygulama alan‘na koymuātur. Çal‘āmalar‘n‘ çocukluþundan itibaren hayat‘n‘n sonuna kadar sür1.
2.
3.
4.
5.
6.
Buhârî, VI, 190; ÿbn Mâce, II, 724.
Buhârî, II, 9.
Buhârî, III, 224.
ÿbn Mâce, II, 724.
ÿbn Mâce, II, 723.
Buhârî, III, 9.
306
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 306
17.04.2012 16:04:17
Ekonomik Faaliyetler
dürmüātür. Bilindiþi üzere o, çocukluþunda çobanl‘k yapm‘ā, gençliþinde ve
yetiākinliþinde ticaretle meāgul olmuātur. 12 yaā‘nda iken amcas‘ ile birlikte
uzun bir ticaret yolculuþuna ç‘km‘āt‘r. 25 yaā‘nda iken Hz. Hatice’nin kervan‘n‘
ücret karā‘l‘þ‘nda Suriye’ye götürüp getirmiātir. Ticârî faaliyetlerinde meslektaālar‘n‘n, ticârî iliākilerde bulunduþu kimselerin ve tüm Mekkelilerin güvenini
kazanm‘āt‘r. Onun bütün bu faaliyetleri geçimini temine yönelik çal‘āmalard‘r.
O, bütün bunlar‘n yan‘nda sosyal faaliyetlerde de bulunmuātur. Hayat‘n‘ ele
al‘rken geniā bir āekilde üzerinde durduþumuz gibi gençliþinde Hilfü’l-fudûl
cemiyetine kat‘lmas‘ ve Kâbe’nin ināas‘ s‘ras‘nda hakemlik yapmas‘ bunlara güzel birer örnektir.
Hz. Muhammed (s.a.s.) peygamber olarak görevlendirildikten sonra çal‘āmalar‘n‘ farkl‘ ve geniā bir alanda sürdürmüātür. Allah taraf‘ndan kendisine verilen
tebliþ görevini yerine getirmek için tüm gücüyle ve her türlü güçlüþe göþüs gererek yerine göre bir devlet adam‘, yerine göre de bir komutan ve gerektiþinde
de bir iāçi olarak çal‘ām‘āt‘r. Bir davetçi olarak Mekke’de ve bu āehrin d‘ā‘nda ÿslâm’‘ yaymak için yoþun faaliyetlerde bulunmuātur. O, Kur’an-‘ Kerim’de
“Kitap ve hikmeti, insanlara bilmediklerini öþreten” bir kimse olarak takdim edilmektedir. Kendisi de bizzat muallim olarak gönderildiþini ifade etmiātir. Bu
baþlamda o, eþitim görevini yerine getirmek amac‘yla her kademeden sahâbîleri
eþitmek için bir öþretmen olarak çal‘ām‘āt‘r.
Yerine göre bir iāçi gibi çal‘āt‘þ‘n‘ söylemiātik. Hicret esnas‘nda konaklad‘þ‘
Kuba’da mescid yap‘l‘rken ilk taā‘ kendisi koymuā, bununla da yetinmeyerek ināaat çal‘āmalar‘na katk‘da bulunmuātur. Bir gün bu çal‘āmalar esnas‘nda güçlükle kald‘rabildiþi bir taā‘ kucaþ‘na al‘r. Bir sahâbî yan‘na vararak “Yâ Resûlallah!
Babam anam sana feda olsun! Elindekini bana ver” der. Hz. Peygamber “Hay‘r!
Sen de baākas‘n‘ al” der. Mescidin ināaat‘ bitinceye kadar çal‘āmaktan geri durmaz. Sahâbeyi çal‘āmaya teāvik eder. Ayn‘ āekilde Mescid-i Nebevî’nin temeline
de ilk taā‘ kendisi koyar. Muhâcirler ve ensarla birlikte çal‘ā‘r. Kuba mescidinde
olduþu gibi yine bir gün kerpiç taā‘rken bir Müslüman “Yâ Resûlallah! Onu bana
ver, ben taā‘yay‘m” der. Fakat o: “Sen de baāka taā al ve taā‘! Sen Allah’a benden
daha muhtaç deþilsin” der. Hz. Peygamber Mescidin ināaat‘nda aþ‘r taālar‘ yüklenir, kerpiçleri elbisesine doldurur ve taā‘rd‘. Bu esnada da “Hayat ancak Ahiret
hayat‘d‘r. Allah‘m! Muhâcirlere ve ensara rahmet eyle”7 derdi. Çal‘āmalar‘yla Müslümanlar‘ coātururdu. Ümmü Seleme’nin anlatt‘þ‘na göre Mescid’in ināaat‘nda
onun çal‘āmas‘na ihtiyaç duyulmad‘þ‘ halde, taā ve kerpiç taā‘m‘ā; onu gören
Müslümanlar da kendilerinin boā durmalar‘n‘n doþru olmayacaþ‘n‘ söyleyerek
çal‘āmalar‘n‘ h‘zland‘rm‘ālard‘r. Hendek Savaā‘’nda da kaz‘lacak yerleri bizzat
7.
ÿbn Hiāâm, I, 496.
307
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 307
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
kendisi çizdiþi gibi, kendisi için kurulan Türk çad‘r‘ndan ç‘k‘p bizzat çal‘ām‘āt‘r.
Kazma, kürek ve hatta balyozla çal‘ām‘ā, zembille toprak taā‘m‘āt‘r.8 Gerektiþinde söküklerini dikmiā, ayakkab‘lar‘n‘ tamir etmiā,9 gerekli gördüþünde çarā‘pazar‘ kontrol etmiātir.
Hz. Peygamber yap‘lan iāin geliāigüzel deþil, düzgün ve saþlam yap‘lmas‘na
önem verirdi. Bir vesile ile āunlar‘ söylemiātir: “Sizden biriniz bir iā yapt‘þ‘ zaman,
onu mükemmel bir āekilde yaps‘n.”10
Hz. Peygamber Müslümanlar‘ çal‘āmaya teāvik etmiātir. Nitekim iāi olmayan
birisine, âletler temin ederek, odun kesip satmas‘n‘ söylemiātir: Ensardan bir āah‘s gelip Hz. Peygamber’e yoksulluktan āikayet eder. Sonra dönüp āöyle der: “Ey
Allah’‘n elçisi! Bir ev halk‘ içinden geldim ki, yanlar‘na dönünceye kadar baz‘lar‘n‘n
ölmüā olacaþ‘n‘ san‘yorum.” Peygamberimiz “Git, bak birāey bulabilecek misin?” der.
Adam gider ve bir yayg‘ ile bir bardak getirerek “Ey Allah’‘n elçisi! Bu yayg‘n‘n
yar‘s‘n‘ yere seriyor, yar‘s‘n‘ da bürünüyorlard‘. Āu bardakla da su içiyorlard‘” der.
Peygamberimiz “Bu ikisini benden bir dirheme kim sat‘n al‘r?” diye sorar. Bir adam
“Ben al‘r‘m” der. Peygamberimiz “Bir dirhemi kim art‘r‘r?” diye sorar. Bir baāka
adam “Onlar‘ iki dirheme al‘r‘m” der. Peygamberimiz “Bunlar senindir” der ve
adam‘ çaþ‘rarak ona “Bir dirhemle ailene yiyecek al, bir dirhemle de bir balta sat‘n
alarak bana gel” der. Adam da öyle yapar ve gelir. Hz. Peygamber “Āu vadiye git,
orada ne bir diken, ne bir odun b‘rak. Bana da on günden önce gelme” der. Adam
öyle yapar ve sonra Hz. Peygamber’e gelerek “Bana emrettiþin āey bereketli oldu”
der. Bunun üzerine Peygamberimiz āöyle buyurur: “Bu, senin için k‘yamet günü
yüzünde dilenmekten dolay‘ lekeler veya t‘rm‘k izleri olarak gelmenden daha iyidir.”11
Kubâ’ mescidinde ve Bilâl-i Habeāî’den sonra Mescid-i Nebevî’de müezzinlik
yapan Sa’d b. Âiz adl‘ sahâbî Hz. Peygamber’e mal‘n‘n azl‘þ‘ndan dolay‘ āikayet
eder. Hz. Peygamber de ticaret yapmas‘n‘ emreder. Sa’d biraz selem aþac‘ yapraþ‘ (karaz) sat‘n al‘r, onu satarak kâr eder. Bunu Hz. Peygamber’e anlat‘r. O da
ticaretine devam etmesini söyler.12
Peygamberimiz durumlar‘na göre özürlüleri bile çal‘āmaktan al‘koymam‘ā,
onlar‘n ticaret yapmas‘n‘ kolaylaāt‘r‘c‘ hükümler getirmiātir. Bu tutumuna bir
örnek verelim: Ticaretle meāgul olan Münk‘z b. Amr adl‘ sahâbînin aklî dengesi
bozulur ve dilinde bir tutukluk meydana gelir. Buna raþmen ticarî faaliyetlerini
devam ettirir. Fakat sürekli aldan‘r. Hz. Peygamber’e gelerek durumunu anlat‘r.
8.
9.
10.
11.
12.
Vâk‘dî, II,446, 453.
ÿbn Sa’d, 367.
ÿbn Sa’d, I, 142.
ÿbn Mâce, II, 740-741; Kettânî, II, 285.
ÿbn Hacer, el-ÿsâbe, II, 27.
308
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 308
17.04.2012 16:04:17
Ekonomik Faaliyetler
Hz. Peygamber onun ticaret yapmas‘n‘, çal‘āmas‘n‘ yasaklama yerine kolaylaāt‘rma yoluna gider; al‘āveriā yaparken, “aldatma yok” demesini ve sat‘n ald‘þ‘
malda üç gün muhayyerlik hakk‘na sahip olduþunu sat‘c‘ya söylemesini ister.
Münk‘z Hz. Osman zaman‘nda bile Hz. Peygamber’in kendisine tan‘d‘þ‘ bu
hakk‘ sat‘c‘lara karā‘ kullanm‘āt‘r.13
Faydas‘z ve boā āeylerle meāgul olmamak ve boā durmamak Hz. Peygamber’in
prensiplerinden biriydi. Onun çal‘āma hayat‘ ile ilgili olarak verilen bu bilgilerden, çal‘ākan bir insan örneþi karā‘m‘za ç‘kmaktad‘r. Bu durumda onun dinlenmeye zaman ay‘r‘p ay‘rmad‘þ‘ akla tak‘labilir. Halbuki Hz Peygamber gerektiþinde dinlenmeye de zaman ay‘rm‘āt‘r. Hicretten hemen sonra, Medinelilerin
daha önce kutlad‘klar‘ iki bayram‘n yerine Ramazan ve Kurban bayramlar‘n‘
koymuātur. Meārû bayram āenliklerine, folklor gösterilerine ve düþünlerde kutlamalara izin vermiātir. Düþünlerde davetlilere ikramda bulunmuā; bunu tavsiye
ve teāvik etmiātir. At ve deve yar‘ālar‘ tertiplemiātir.
Hz. Peygamber paran‘n piyasaya arz‘ konusu üzerinde durmuātur. O bu hususta āöyle buyurur: “Kim bir akar veya ev sat‘p da paras‘n‘ onun benzeri bir āeye
yat‘rmazsa, onun bereketini görmemeye müstehak olmuātur.”14 Ticareti teāvik etmiā,
ticaret ortakl‘klar‘ kurmuātur. Ticareti teāvikle ilgili āu sözü çok meāhurdur:
“R‘zk‘n onda dokuzu ticarette, onda biri ise sürüdedir.”15 Bu sözüyle Hz. Peygamber
ticaretin bir millet için ne derece önemli olduþunu dile getirmiātir. Bir devletin
ekonomisinde iç ve d‘ā ticaretin büyük önemi vard‘r. Hz. Peygamber ticareti
teāvik etmek suretiyle, ayn‘ zamanda medenî bir hayat tarz‘n‘ da teāvik etmiātir. Çünkü ticaret, yerleāik bir hayat tarz‘n‘n oluāmas‘na ve imar faaliyetlerinin
geliāmesine vesile olmaktad‘r. Hz. Peygamber’in en yak‘n arkadaālar‘ ticaretle uþraā‘yorlard‘. Sözgelimi dört halife birer tüccar idiler. Hz. Ebû Bekir, Hz.
Peygamber’in vefat‘ndan bir y‘l önce ticaret amac‘yla Busrâ’ya gitmiāti.16 Hz.
Peygamber ticaretin yan‘nda ziraati de teāvik etmiātir. Aþaç dikmeye teāvik ettiþi
hadisler, ayn‘ zamanda ziraati teāvik olarak deþerlendirilmelidir.
Hz. Peygamber her meslek erbâb‘ ile, mesleþi üzerinde konuāur, ona mesleþine olan ilgisini ve sevgisini art‘r‘c‘ hususlar‘, mesleþi ile ilgili uyulacak kurallar‘ ve hükümleri söylerdi. Hz. Peygamber küçük sanatlara da önem vermiātir.
Onun zaman‘nda yayg‘n olan meslekler aras‘nda manifaturac‘l‘k, attarl‘k, demircilik, tart‘c‘l‘k, sarrafl‘k, eczac‘l‘k, terzilik ve kuyumculuk say‘labilir.
13.
14.
15.
16.
ÿbn Hacer, el-ÿsâbe, II, 302-303.
ÿbn Mâce, II, 832.
Münâvî, Feyzülkadîr, III, 244-245.
ÿbn Hanbel, VI, 316.
309
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 309
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
2- Ekonomik Düzenlemeler
Hz. Peygamber’e ekonomik konularda da ayetler nâzil oluyor, birtak‘m hükümler konuyor, baz‘ câhiliye âdetleri yasaklan‘p, baz‘lar‘ da ‘slaha tabi tutuluyordu. Hicretten sonra Medine’de mevcut pazarlarda ise genellikle müārikler
ve Yahudiler hâkimdi. Bunlar ticârî faaliyetlerinde kendi dinî anlay‘ālar‘na ve
câhiliye âdetlerine göre hareket ediyorlard‘. Hz. Peygamber, Medine’deki diþer
pazarlar‘ gezip gördükten sonra buralar‘n Müslümanlar‘n pazar‘ olamayacaþ‘n‘
söyledi. ÿslâm’‘n ekonomik konulardaki hükümlerini uygulayabilmek için Müslümanlar‘n kendi pazarlar‘n‘ kurmalar‘na gerek duydu. Benî Sâide bölgesinde
bulunan aç‘k bir alan‘ pazar yeri olarak seçti ve bir pazar nizamnâmesi haz‘rlad‘.
Bu pazarda esnaf‘n sâbit mekanlar edinmesini yasaklad‘ ve burada vergi al‘nmayacaþ‘n‘ ilan etti. Tecrübeli bir tâcir olan Hz. Peygamber, vergi al‘nmad‘þ‘
takdirde sat‘c‘lar‘n yeni pazar‘ tercih edeceklerini biliyordu. Çünkü Yahudi kabilelerinden Benî Kaynukâ’, kendi pazarlar‘n‘ parselleyip ücret karā‘l‘þ‘nda kiraya
vermiālerdi. Ayr‘ca pazar vergisi de al‘yorlard‘. Nitekim tüccar, Müslümanlar‘n
kurduþu pazara raþbet göstermiā ve buras‘ yeterli müāteri bulmuātur. Hz. Peygamber Medine pazar‘n‘ kontrol için görevliler tayin etmiātir. Bunlardan biri
Ömer b. Hattab, diþeri de Semrâ bint Nuheyk ismindeki bir han‘m sahâbîdir.
Saîd b. Saîd b. el-As’‘ da Mekke çarā‘s‘n‘ kontrol ile görevlendirdiþi daha önce
kaydedilmiāti.
ÿslâm, ticâreti helal k‘larken ve teāvik ederken, merhale merhale ribây‘ yasaklam‘āt‘r. Al‘āveriāi ve diþer borç türlerini ribâdan ar‘nd‘rm‘āt‘r. Bu konuda
Mekke’de nâzil olan ayetlerde17 baz‘ uyar‘larda bulunmakla yetinilmiātir. Mekke
ve Taif’te olduþu gibi faiz uygulamas‘ Medine’de de yayg‘nd‘. Hz. Peygamber
bilhassa Yahudilerin tefecilik yoluyla halk‘ ezdiþini görmüātü. Hicrî beāinci y‘ldan önce Âl-i ÿmrân Sûresinin 130. ayetiyle ribâ yasakland‘. Bu hususta en son
nâzil olan Bakara Sûresinin 275-279. ayetleri ile de bu yasak pekiātirildi. Hz.
Peygamber ülkenin dört taraf‘na gönderdiþi talimatlara ribâ ile ilgili maddeler
de koydu ve bu yasaþ‘n bütün Müslümanlar taraf‘ndan bilinip uygulanmas‘na
özen gösterdi. Vedâ Hutbesi’nde ekonomik konulara deþinmeyi de ihmal etmedi
ve ribâ yasaþ‘n‘ burada bir kez daha hat‘rlatt‘.
Hz. Peygamber Câhiliye toplumunda yayg‘n olan ve aldanmaya, haks‘zl‘þa ve
sömürüye yol açan al‘āveriā türlerini yasaklam‘āt‘r. Sat‘m akdini (bey’) Kur’an-‘
Kerim’in ilgili ayetleri istikametinde düzenlemiātir. Sat‘lan mal‘n seçiminde
emrivâkiye yol açan, aldanma riski ve belirsizlik taā‘yan davran‘ā ve āekillerle
yap‘lan sat‘m akitlerini yasaklam‘āt‘r. Hadis literatüründe Hz. Peygamber’in bu
konudaki uygulamalar‘n‘ ve sözlerini içeren özel bölümler (büyû’) mevcuttur.
17.
Rûm Sûresi 39.
310
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 310
17.04.2012 16:04:17
Ekonomik Faaliyetler
Hz. Peygamber ticârî bir mal‘ pahalanmas‘ gayesiyle stoklay‘p piyasaya arz‘n‘ geciktirmeyi (ihtikâr) yasaklam‘āt‘r. Çünkü bu, fiyatlar‘n sun’î bir āekilde
yükselmesine ve normal piyasa seviyesinin üstüne ç‘kmas‘na yol açmaktad‘r.
Özellikle temel ihtiyaç maddeleri sözkonusu olduþunda bu tutum toplumun
zarar görmesine sebep olmakta ve uzun müddet devam‘ halinde toplumsal bunal‘mlara yol açmaktad‘r. Hz. Peygamber, mal‘ çok pahal‘ satmak için bekleten
kimseyi kötülemiātir.18
Hz. Peygamber, mallar‘n‘ ucuza kapatmak maksad‘yla köylüyü, üreticiyi ve
ihracatç‘y‘ āehir d‘ā‘nda karā‘lamay‘ yasaklam‘āt‘r.19 O dönemde āehirli sermaye
sahipleri piyasa fiyatlar‘ndan habersiz yabanc‘ ticaret kervanlar‘n‘ yolda karā‘layarak, getirdikleri mallar‘ toptan ucuza kapatmak suretiyle stoklay‘p yüksek
fiyatla satarlard‘. Üreticinin ve sat‘c‘n‘n baz‘ uyan‘k sermayedarlar taraf‘ndan
bu āekilde aldat‘lmas‘n‘ önlemek maksad‘yla Hz. Peygamber bunu yasaklam‘ā
ve bu yasaþ‘ uygulamak üzere görevliler tayin etmiātir. Āayet Hz. Peygamber bu
önleme baāvurmasayd‘ üretici emeþinin karā‘l‘þ‘n‘ alamaz ve üreticinin al‘nteri
boāa gitmiā olurdu. Diþer yönden sermaye sahipleri haks‘z kazanç elde etmiā
olurlard‘.
Hz. Peygamber kâr s‘n‘rlamas‘na gitmemiā, fiyatlar‘n serbest rekabet piyasas‘nda arz ve talep dengesine göre oluāmas‘ ilkesini benimsemiātir. Kâr’‘n tabîî
ve ahlâkî āartlara baþl‘ olarak ayarlanmas‘n‘ öngörmüātür. Buna raþmen, bir
kimse mal‘n‘ pazar‘n ve günün fiyat‘ndan fazlaya satarsa bu kiāinin hile, aldatma
yapm‘ā olacaþ‘n‘ bildirmiātir.
Hz. Peygamber hilenin haram, kötü ve yanl‘ā bir davran‘ā olduþunu, dünyada ve ahirette sorumluluþa neden olduþunu bildirmiātir. Bu meyanda “Bizi
aldatan bizden deþildir”20 buyurmuātur. Al‘āveriālerde tüccara doþruluþu telkin
etmiā, doþru davranan ticaret erbab‘n‘n peygamberlerle, āehitlerle, s‘dd‘klarla
birlikte haārolunacaþ‘n‘ haber vermiātir.21 Al‘āveriāte kolayl‘k gösteren kimselere dua etmiātir.22 Hz. Peygamber, gelir elde ederken baāvurulmamas‘ gereken
usullerle, harcama yaparken dikkat edilmesi gereken prensipleri ana hatlar‘yla
aç‘klam‘āt‘r. Sözgelimi, gayr-‘ meārû kazanç yollar‘ndan h‘rs‘zl‘k, gasp, haks‘z
ve bât‘l yollarla gelir saþlamay‘ yasaklam‘āt‘r. Helal olan ticarette de haks‘zl‘þ‘
önlemek için ölçü ve tart‘da hile yap‘lmamas‘n‘ emretmiātir. Harcamalarda da
orta yolun izlenmesini istemiā, israf ve cimriliþi hoā görmemiātir.
18.
19.
20.
21.
22.
ÿbn Mâce, II, 728-729.
Buhârî, III, 27.
Müslim, I, 99.
Tirmizî, III, 514-516.
Buhârî, III, 9.
311
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 311
17.04.2012 16:04:17
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Peygamber tüketicinin korunmas‘ için gerekli tedbirleri alm‘āt‘r. Mesela
bu amaçla kalite kontrolü üzerinde durmuātur. Çürük ve bozuk mal satmay‘,
kalitesiz mal‘ kaliteli malla kar‘āt‘rmay‘ yasaklam‘āt‘r. Islak mahsulü altta saklayan sat‘c‘y‘ k‘nam‘āt‘r. Kusurlu mal‘, kusurunu söylemeden satman‘n helal
olmayacaþ‘n‘ söylemiātir. Fiyat k‘z‘āt‘rmay‘ yasaklam‘āt‘r. Ölçü ve tart‘ konusunda denetim getirmiātir. Piyasada bulunan birbirinden farkl‘ ölçek ve tart‘lar
aras‘nda birliþin saþlanmas‘ için standart belirlemiā ve “Tart‘ Mekke ehlinin tart‘s‘d‘r, ölçek ise Medine ehlinin ölçeþidir” buyurmuātur.23
Hz. Peygamber’in iāçi iāveren iliākilerine verdiþi öneme gelince, o, ÿslâm öncesi Arap toplumunda yayg‘n olan ücretle iā yapt‘rma ve iāçi çal‘āt‘rmaya toptan
karā‘ ç‘kmam‘āt‘r. Ancak iāçilere aþ‘r iā yüklenmesi, ücretin geciktirilmesi, kaybolan mal‘n haks‘z yere iāçiye ödetilmesi gibi haks‘z uygulamalar‘ yasaklam‘ā,
iāçilere adaletli bir āekilde davran‘lmas‘n‘ ve kardeā muamelesi yap‘lmas‘n‘ emretmiā, bu prensipleri de hayat‘nda uygulam‘āt‘r.24 Bu hususla ilgili sözlerinden
birisi āöyledir: “ÿāçiye ücretini teri kurumadan veriniz.”25 Hz. Peygamber k‘yamet
gününde üç kiāinin düāman‘ olduþunu belirtmiā, bunlardan birisinin “ÿāçi çal‘āt‘r‘p da ona ücretini vermeyen kimse” olduþunu söylemiātir.26
Hz. Peygamber döneminde devletin baāl‘ca gelirleri, ganimetin beāte biri (Humus), cizye ve zekat idi. Gayr-i müslimlerden savaā yoluyla elde edilen her türlü
mal ve esirlere ganimet (çoþulu: ganâim) denir. Kur’an-‘ Kerim’de ganimet anlam‘nda “enfâl” de kullan‘lm‘āt‘r. Enfâl Sûresinin ilk ayetinde ganimetlerin Allah’a
ve Resûlüne ait olduþu belirtilmiātir. Daha sonra savaā ganimetleriyle ilgili ayr‘nt‘l‘ hükümler içeren ayet27 nâzil olmuātur. Bu ayete göre ganimetin beāte biri
Allah’a, Resûlüne, onun akrabas‘na, yetimlere, yoksullara ve yolda kalm‘ālara aittir.
Ganimetler, savaā esirleri, arazi ve menkul mallar olmak üzere üçe ayr‘l‘r. Savaā
esirleri de gayr-i müslim eriākin erkekler, kad‘n ve çocuklar olmak üzere iki
k‘s‘mda mütalaa edilir.
Müslümanlar‘n gayr-i müslimlerden savaā veya bar‘ā yoluyla elde ettiþi topraklar hakk‘ndaki uygulamalara gelince, Hz. Peygamber silahla elde edilen Benî
Kurayza, Hayber ve Vâdi’l-Kurâ ganimetlerini Enfâl Sûresinin 41. ayetine göre
beāte dördünü savaāç‘lara, beāte birini ayette zikredilen diþer s‘n‘flara olmak
üzere daþ‘tm‘ā, ancak Hayber ve Vâdi’l-Kurâ arazisi Yahudilere yar‘c‘l‘kla iālet23.
24.
25.
26.
27.
Neseî, VII, 284; Ali Bardakoþlu, “Bey’”, DÿA, VI, 13-19.
Ali Bardakoþlu, “ÿslam Hukukunda ÿāçi ÿāveren Münasebeti”, ÿslam’de Emek ve ÿāçi ÿāveren Münasebetleri, ÿstanbul 1986, s. 179; Kur’an ve Sünnette iāçi-iāveren iliākileri ve deþerlendirmesi
için bk. a.g.e., s. 177-188; Hüseyin Atay, ÿslam’da ÿāçi-ÿāveren ÿliākileri, Ankara 1979.
ÿbn Mâce, II, 817.
Buhârî, III, 41.
Enfâl Sûresi 41.
312
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 312
17.04.2012 16:04:18
Ekonomik Faaliyetler
meye vermiātir. Benü’n-Nadîr ve Fedek arazileri bar‘ā yoluyla ele geçirildiþinden,
Haāir Sûresinin 6-9. ayetlerinin hükmü uygulanarak Resûl-i Ekrem’e ait kabul
edilmiā, O da elde edilen gelirleri Hâāimoþullar‘n‘n fakirlerinin ihtiyaçlar‘ ve
devletin savunma giderleri için harcam‘āt‘r. Hz. Peygamber’in akrabalar‘n‘ teākil
eden Zilkurbâ, Benî Hâāim ve Beni’l-Muttalib mensuplar‘d‘r. Hz. Peygamber
zaman‘nda bu zümrelere mensup kimselere humustan hisse ayr‘lm‘āt‘r. Allah’a
ait hisse ve onun ayr‘l‘p ayr‘lmayacaþ‘ konusu tart‘āmal‘d‘r. Hz. Peygamber’in,
Allah’a ait hisseyi Kâbe için ay‘rd‘þ‘ rivayet edilmiātir. Bunun yan‘nda, Allah’a ait
hissenin hazineye ait olduþu da zikredildiþi gibi, böyle bir hissenin sözkonusu
olamayacaþ‘n‘ söyleyenler de vard‘r. Hz. Peygamber’in vefat‘na kadar Allah ve
Peygamber için iki hisse, Zilkurbâ için bir hisse ayr‘ld‘þ‘; diþer üç hissenin ise
yetimler, miskinler ve yolculara verildiþi kaydedilir.28
Cizye, ÿslâm devletindeki gayr-i müslim tebaadan al‘nan baā vergisidir. Âk‘l,
bâliþ, hür, maddi gücü yerinde ve saþl‘kl‘ olan gayr-i müslim erkeklerden al‘n‘rd‘. Gözleri görmeyen, felçli, yaāl‘, çal‘āmaktan aciz ve yoksul kimseler, bu konuda farkl‘ görüāler olmakla beraber, cizye vermekle mükellef deþildi. Cizye karā‘l‘þ‘nda zimmîlerin can, mal ve inanç hürriyetleri güvence alt‘na al‘n‘rd‘. Hz.
Peygamber, antlaāma yapt‘þ‘ zimmîlere bu haklar‘ taahhüt etmiātir. Bu uygulama
Hz. Peygamber zaman‘nda baālam‘āt‘r. 9/630 y‘l‘ndaki Tebük Seferi esnas‘nda
nâzil olan Tevbe Sûresinini 29. ayet-i kerîmesinde, ehli kitap, eþer ÿslâmiyeti
kabul etmezlerse, cizye ödemeleri, bunu reddederlerse kendileriyle savaā‘lmas‘
emredilmektedir. Cizye ayetinin inmesiyle Hz. Peygamber ayn‘ y‘l Eyle, Ezruh,
Cerbâ ve Dûmetülcendel; ertesi y‘l Necran, Yemen, Bahreyn, Maknâ, Teymâ
ve Hecer’deki gayri müslimlerle cizye ödemeleri āart‘yla antlaāmalar yapm‘āt‘r. Bunlardan Eyle, Ezruh, Dûmetülcendel ve Necran halk‘ hristiyan; Teymâ
ve Maknâ halklar‘ Yahudi; Bahreyn, Hecer ve Yemen ahalisi de k‘smen Yahudi
ve Hristiyan, k‘smen de mecusilerden oluāuyordu. Cizyenin miktar‘, zaman ve
al‘nd‘þ‘ bölgeye göre fakl‘l‘k arzetmektedir. Fert baā‘na veya müāterek olarak
al‘nabilirdi. Hz. Peygamber, Bahreyn ve Yemen halk‘ ile mükellef baā‘na y‘lda 1
dinar veya buna denk Yemen elbisesi karā‘l‘þ‘nda antlaāma yapm‘āt‘r. Eyle halk‘
ile toplu olarak y‘ll‘k 300 dinar, Cerbâ ve Ezruh halk‘ ile 100 dinar cizye ödemeleri āart‘yla bar‘ā yapm‘āt‘r. Bu dönemde Eyle’nin 300, Ezruh ve Cerbâ’n‘n ise
100’er kiāilik cizye mükellefinin bulunduþu bilinmektedir. Bundan anlaā‘ld‘þ‘na
göre bu bölgelerden, mükellef baā‘na y‘ll‘k birer dinar cizye al‘nm‘āt‘r. 10/631
y‘l‘nda Necran halk‘yla yap‘lan antlaāmada iki taksitte vermeleri āart‘yla cizye
olarak 2000 elbise al‘nmas‘ kararlaāt‘r‘lm‘āt‘r. Cizye, Hz. Peygamber zaman‘nda
28.
Hz. Peygamber’in ganimetlerle ilgili uygulamalar‘ hakk‘nda geniā bilgi için bk. Ebû Yûsuf,
Kitâbü’l-Harâc, çev. Ali Özek, ÿstanbul 1973, s. 48 vd.; Mâverdî, el-Ahkâmü’s-Sultâniyye, çev. Ali
Āafak, ÿstanbul 1976, s. 145-158; Mehmet Erkal, “Ganimet”, DÿA, XIII, 351-354.
313
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 313
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ya doþrudan mükelleflerden, veya gayri müslim kabile baākanlar‘n‘n, yahut da
ileri gelenlerin arac‘l‘þ‘yla toplan‘rd‘. Bu dönemde özel cizye memurlar‘n‘n bulunmad‘þ‘, zekât toplayan âmillerin gayr-i müslimlerden cizyeyi de toplad‘klar‘
görülmektedir. Kur’an-‘ Kerim’de zekât ile ganimetin harcanacaþ‘ yerlerin aç‘kça
zikredilmesine karā‘l‘k, cizyenin daþ‘t‘lacaþ‘ yerler hakk‘nda aç‘k hükümler yer
almam‘āt‘r. Kur’an-‘ Kerim’de cizyenin mahiyeti ve uygulan‘ā‘ hakk‘nda da detayl‘ hükümler mevcut deþildir. Dolay‘s‘yla cizyenin zekattaki gibi belirli yerlere
harcanma zorunluluþu yoktur. Kamu yarar‘na uygun olarak, ihtiyaç duyulan
yerlere harcanabilir.29
Devletin gelirleri aras‘nda yer alan zekât, bilindiþi üzere farz bir ibadettir ve
Müslümanlar‘n mallar‘ndan al‘n‘r. Alt‘n, gümüā ve nakit paralar nisab miktar‘na
ulaāt‘þ‘nda k‘rkta biri zekat olarak verilir. Hayvanlar‘n zekat‘ ise cinsine ve miktar‘na göre deþiāmektedir. Ayr‘nt‘l‘ bilgiler geniā bir āekilde ilmihal kitaplar‘nda
yer alm‘āt‘r. Arazi vergilerinden al‘nan zekâta ise öāür denilir. Öāür, yaþmur
suyu ile sulanan topraklardan yüzde on, emek sonucu sulanan topraklardan
ise yüzde beā nisbetinde al‘n‘r. Zekât Hicretin ikinci y‘l‘nda farz k‘l‘nmas‘ndan
itibaren Hz. Peygamber taraf‘ndan toplanm‘ā ve gerekli yerlere daþ‘t‘lm‘āt‘r. ÿlk
y‘llarda zengin Müslümanlar zekatlar‘n‘ bizzat getirip Hz. Peygamber’e teslim
ediyorlard‘. Ancak ÿslâmiyet Arap Yar‘madas‘’n‘n çeāitli bölgelerine yay‘l‘nca Hz.
Peygamber zekatlar‘ toplamak için memurlar tayin etmiātir. Zekât‘n verileceþi ve
harcanacaþ‘ yerler Tevbe Sûresinin 60. âyetinde aç‘klanm‘āt‘r. Bunlar, yoksullar,
düākünler, zekât toplayan memurlar, gönülleri ÿslâm’a ‘s‘nd‘r‘lacak olanlar (müellefe-i
kulûb), köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolcular olmak üzere sekiz
gruptur.
29.
Mâverdî, s. 159-163; Mustafa Fayda, Hz. Ömer Zaman‘nda Gayr-i Müslimler, ÿstanbul 1989, s.
109-164; Mehmet Erkal, “Cizye”, DÿA, VIII, 42-45.
314
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 314
17.04.2012 16:04:18
SOSYAL VE KÜLTÜREL FAALÿYETLER
1- Toplum Yap‘s‘
Hz. Peygamber döneminde ÿslâm toplumu, Müslümanlar ve zimmîlerden
meydana geliyordu. Müslümanlar‘n büyük çoþunluþu Araplardan oluāmakla
birlikte diþer etnik kökenlere mensup (meselâ Habeāli, ÿranl‘, Rum vs.) insanlar,
ayr‘ca etnik kökeni farkl‘ köleler ve azatl‘ köleler de bulunuyordu. Çünkü Hz.
Peygamber’in mesaj‘ her renk, ‘rk, dil ve kültüre mensup insana aç‘kt‘. Mekke
döneminde ve Medine döneminin ilk y‘llar‘nda Hz. Peygamber’in davetine, bütün olarak kabileler deþil, bireyler kat‘lm‘ālard‘r. Kabile yap‘s‘n‘n hâkim olduþu;
kiāinin kimliþini, āahsiyetini ve konumunu kabilesinde ve kabilesi sayesinde
bulduþu bir toplumda bireylerin kazan‘lmas‘ çok zor bir iāti. Kabileden kopmak
bir bak‘ma intihar etmek, yani yok olmak demekti. Kabilesinden kopan bir insan, antlaāma (hilf) yoluyla baāka bir kabileye iltihak etmek zorunda idi. Böyle
bir ortamda bireyi kazanmak zor olduþu gibi, bireyin de kabilesine raþmen
ÿslâm’‘ kabul etmesi büyük bir fedakarl‘k ve cesaret isteyen bir iāti. Hz. Peygamber, davetini kabul eden bireyler aras‘nda yeni bir dayan‘āma baþ‘ kurarak,
Allah’a iman ve Resûlü’ne baþl‘l‘k üzerinde birleāen bir toplum meydana getirdi;
tüm mü’minleri kardeā ilan etti. Etnik kökeni ve daha önceki s‘n‘f‘ ne olursa olsun, bütün mü’minleri eāit kabul etti. Yeni toplum, kabileyi aā‘yor ve kuāat‘yordu. Bu düzenleme bir bak‘ma ÿslâm hâkimiyetinde eāit haklara sahip vatandaāl‘k
statüsü kazand‘r‘yordu. Āu kadar var ki, yeni toplum yap‘s‘nda kabilenin varl‘þ‘
tamamen inkar edilmiyor veya ortadan kald‘r‘lm‘yordu. Zaten hedef ve amaç,
kabileyi ortadan kald‘rmak da deþildi. Bireylerin kabileye baþl‘ kalmalar‘nda hiç
bir engel yoktu. Hatta, yoþun bir āekilde 9. ve 10. hicrî y‘llarda yeni topluma
mensubiyet, kabileler düzeyinde de gerçekleāmeye baālam‘āt‘r. Hz. Peygamber
kabileleri ad‘na Medine’ye gelen heyetleri kabul etmiātir.1 Kabile baākanlar‘ ve
ileri gelenleri, kabile aleyhine deþil, kabilenin varl‘þ‘n‘ koruyarak Medine’ye gelmiāler ve yeni topluma kat‘lm‘ālard‘r. Hz. Peygamber özellikle askerî seferlerde
kabile yap‘s‘ndan istifade etmiātir. ÿlk karā‘laāt‘þ‘ kimselere tan‘āmak maksad‘yla
hangi kabileden olduklar‘n‘ sormuātur. Ancak bir kabileye mensubiyet üstünlük
ölçüsü olmaktan ç‘kar‘lm‘ā, üstünlük ölçüsü takvâ olmuātur.
1.
Câbirî, ÿslam’da Siyasal Ak‘l, çev. Vecdi Akyüz, ÿstanbul 1997, 188-189.
315
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 315
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Siyasî aç‘dan liderliþi kaybedenlere yap‘lan muameleye burada k‘saca temas
etmek yerinde olacakt‘r. Eski kabile reislerinin bir k‘sm‘ Hz. Peygamber taraf‘ndan ayn‘ kabile veya āehre memur veya vali tayin edilmiā; askerî seferler ve
diþer hususlarda kabilelerle irtibat‘ saþlamak için kabile temsilcisi olmuālard‘r.
Ancak baz‘ eski reisler yerine baākalar‘ tayin edilmiātir. Meselâ Mekke’de oturan
Kureyā ile Taif’de oturan Sakîf kabilelerine yeni valiler tayin edilmiātir. ÿslâm’‘
kabul eden reisler, yeni bir görev verilmediþi durumlarda bile Hz. Peygamber
taraf‘ndan daima itibar görmüālerdir.
Hz. Peygamber döneminde kast, s‘n‘f ve aristokrasi gibi doþuātan geldiþi
kabul edilen ayr‘cal‘kl‘ statülerin yerini, çal‘āmakla kazan‘lan ve ehliyete dayanan konumlar alm‘āt‘r. ÿdarecilerin ve diþer görevlilerin tayininde, iāe ehil olma
esas‘ kabul edilmiātir. Hür-mevlâ-köle, zengin-fakir, kuvvetli-zay‘f, kad‘n-erkek,
genç-ihtiyar kim olursa olsun inanan herkes eāit kabul edilmiātir. Böylece Peygamberimiz, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Halid b. Velid gibi, farkl‘
tabiat ve karakterlere mensup insanlar‘ tek çat‘ alt‘nda birleātirmiātir.
ÿslâm’la birlikte Arap Yar‘madas‘’nda merkezî otorite hâkim olduþu için,
kabilelerin kan davas‘ gütmeleri, müstakil olarak birbirinden intikam almalar‘
yasaklanm‘āt‘r. Çok yayg‘n olan kan davalar‘ kald‘r‘lm‘ā; onun yerine suçun
ferdîliþi ve sadece suç iāleyenin cezaland‘r‘lmas‘ prensibi kabul edilmiātir. Gasp,
soygun, içki, kumar, fuhuā, h‘rs‘zl‘k, yetim mal‘ yemek, kan dökme, intikam,
yalan, kin, haset, kibir, g‘ybet, koþuculuk gibi fert ve toplumun zarar‘na olan
davran‘ālar yasaklanm‘āt‘r. Anlaāmazl‘klar‘n çözümünde kâhine baāvurulmas‘
yerine, ya bizzat Hz. Peygamber’e veya onun tayin ettiþi memurlara baāvurma
esas‘ getirilmiātir.
Müslümanlar d‘ā‘nda kalan ve “zimmî” diye adland‘r‘lan Yahudiler, Hristiyanlar, küçük az‘nl‘klar āeklinde Sâbiîler ve Mecusîler cizye vergisi ödeyerek hür
tebaa statüsünde yaā‘yorlard‘. Hz. Peygamber, Müslümanlar‘n oluāturduþu toplumda bu inanc‘ paylaāmayanlar‘n inanç hürriyetine, can ve mal güvenliþine
sahip olarak yaāamalar‘na imkan tan‘m‘āt‘r. Hicretten hemen sonra Medine’de
bulunan müārik ve Yahudi toplumlar‘ ile bir sözleāme yaparak bu uygulaman‘n
ilk ad‘m‘n‘ atm‘ā olduþunu daha önceki konularda anlatm‘āt‘k. Bu suretle bir
çok dinî-kültürel grubun birarada yaāamas‘n‘ mümkün k‘lan bir yap‘ oluāmuātur. Daha sonra Medine’deki Arap kabilelerinin tamamen Müslüman olmas‘ ve
Yahudi kabilelerinin āehirden ç‘kar‘lmas‘ ile Medine’de yaln‘z Müslümanlar kalm‘āt‘r. Bununla beraber baāāehir d‘ā‘nda, Hayber, Vâdi’l-Kurâ, Fedek, Maknâ ve
Teymâ’da Yahudiler; Eyle, Ezruh, Dûmetülcendel ve Necran’da Hristiyanlar; ayr‘ca Hecer ve Bahreyn’de k‘smen Mecusiler oturuyordu. Buralar‘n halk‘yla yap‘lan anlaāmalar sayesinde gayr-i müslimler dinî ve hukukî temele dayal‘ kültürel
316
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 316
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
kimliklerini koruyarak ÿslâm toplumunun içinde yaāamaya devam etmiālerdir.2
Peygamberimiz zimmîye zulüm haks‘zl‘k yapan, ona gücünün üstünde sorumluluk yükleyen ve ondan arzusu d‘ā‘nda bir āey alan kimseye k‘yamet günü
bizzat kendisinin has‘m olacaþ‘n‘ söylemiātir.3 Yap‘lan antlaāmalarda onlar‘n
canlar‘n‘, mallar‘n‘, dinlerini, ayin ve ibadetlerini, mabetlerini ve din adamlar‘n‘
hukukun himayesi alt‘na alm‘āt‘r.4 Muâhidi öldürenin cennete giremeyeceþini
söylemiātir.5
Hz. Peygamber zaman‘nda Mekke’nin Fethi’ne kadar, yar‘madan‘n içinden
meydana gelen göçler sayesinde baāāehir Medine’nin nüfusu artm‘āt‘r. Halk yine
bedevî ve hadarî olmak üzere iki tarzda yaāamaya devam etmiātir. Fakat Hz.
Peygamber medenî bir toplum kurmay‘ hedeflemiātir. Bu bak‘mdan Medine’ye
yap‘lan göçlerle āehirleāmeye doþru bir geliāme yaāanm‘āt‘r.
2- Eþitim ve Öþretim
Allah’a iman eden bir toplum oluāturmay‘ amaçlayan Hz. Peygamber ilme,
eþitim ve öþretime büyük önem vermiātir. Onun faaliyetlerinde ve sözlerinde bilgi, öþrenme, öþretme, öþrenci ve öþretmene verilen deþer çok fazla yer tutar. Hadis
literatüründe eþitim ve öþretime teāvik eden yüzlerce ve buna karā‘l‘k bilgisizliþi
yeren çok say‘da hadis mevcuttur.
Bu hususta kendisine indirilen ilk vahiy de “Oku” emridir. Dolay‘s‘yla okumak ona ve ümmetine Allah Teâlâ’n‘n ilk emridir. Bunun yan‘nda Kur’an-‘
Kerim’de bilime teāvik eden ve âlimi öven âyet-i kerimeler mevcuttur. Kur’an-‘
Kerim’de, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ilâhî tebliþ görevinin eþitim-öþretimden
ibaret olduþu bildirilir. Bu mealde āöyle buyrulur: “Kitap ve hikmeti öþreten bir
Peygamber göndermekle Allah mü’minlere büyük bir lütufda bulunmuātur”.6 Hz. Peygamber de bir hadisinde kendi görevinin mahiyetini āöyle aç‘klam‘āt‘r: “Allah
beni bir muallim olarak göndermiā bulunuyor”.7 Dolay‘s‘yla gönderildiþi toplumu
eþitim ve öþretime tâbi tutmak onun peygamberlik görevleri aras‘nda bulunmaktad‘r. Kur’an’‘n ve Hz. Peygamber’in teāviki, Müslümanlar aras‘nda yaz‘ya,
ilme raþbeti ve öþrenme arzusunu art‘rm‘āt‘r. Onun döneminde insanlar birāeyler öþrenmek için kendisinin ve diþer öþretmenlerin yan‘na gelmeye baālam‘ālard‘r.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Ahmet Özel, “Gayri Müslim”, DÿA, XIII, 420.
Beyhakî, IX, 205.
ÿbn Sa’d, I, 288.
Ebû Dâvud, III, 191.
Âl-i ÿmrân Sûresi 164.
ÿbn Hanbel, III, 328; ÿbn Mâce, I, 17.
317
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 317
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Bu ilkeler çerçevesinde Hz. Peygamber’in eþitim-öþretimle ilgili faaliyetlerine
temas etmek yerinde olacakt‘r. O, daha Mekke döneminde, kendisine vahyedilen ayetlerin yaz‘lmas‘na ve bu suretle korunmas‘na önem vermiātir. Ayetlerin
çoþalt‘larak daþ‘t‘lmas‘n‘ teāvik etmiātir. Mekke döneminin ilk y‘llar‘nda Dârü’lErkam’‘ bir eþitim-öþretim merkezi olarak kullanm‘āt‘r. Burada, Kur’an âyetleri
okunuyor, yaz‘l‘yor, dinî bilgiler öþreniliyor ve bu bilgilerin pratik uygulamas‘
yap‘l‘yordu. ÿslâm’‘ öþrenmek isteyenler de buraya geliyorlard‘. Hz. Peygamber,
hicretten iki y‘l önce Mekke’ye gelip Akabe mevkiinde Müslüman olan Medinelilerin eþitimi ile de ilgilenmiā; onlar‘n isteþi üzerine Kur’an’‘ ve ÿslâm’‘n
prensiplerini öþretmek için Medine’ye öþretmen göndermiātir.
Hicretten sonra Medine’de Hz. Peygamber’in ilk ve önemli faaliyetlerinden
birisi, bir ibadet mahalli olmas‘n‘n yan‘nda, ayn‘ zamanda eþitim-öþretim merkezi olan, Mescid-i Nebevî’yi ināâ etmek olmuātur. Mescid’in bitiāiþinde “Suffe”
denilen mekanda kalan baz‘ sahâbîler, Kur’an ve yaz‘ öþrenmekle meāgul oluyorlard‘. ÿslâm’‘n temel esaslar‘n‘ öþrenmek üzere Medine’ye çeāitli bölgelerden gelenlerin bir k‘sm‘ da burada kal‘yordu. Suffe’deki öþrenci say‘s‘n‘n kimi
zaman dört yüze ulaāt‘þ‘ oluyordu. Hz. Peygamber burada bizzat ders verdiþi
gibi, Kur’an ve yaz‘ öþretmek üzere muallimler de tayin ediyordu. Ubâde b.
Sâmit adl‘ sahâbî, burada yaz‘ ve Kur’an öþretenlerden biridir.8 Hatta sadece
Müslüman muallimler deþil, müārik muallimler de yaz‘ öþretiyordu. Nitekim
Bedir Savaā‘’nda Müslümanlar‘n eline esir düāen müārik askerlerden okur-yazar
olup da kurtuluā fidyesi verecek paras‘ bulunmayanlar, on Müslüman çocuþuna
yaz‘ öþretmek suretiyle serbest b‘rak‘lm‘ālard‘r. Zeyd b. Sâbit bu āekilde Arapça
okuma yazma öþrenmiātir. Āüphesiz bu uygulama, o dönemin āartlar‘ dikkate
al‘nd‘þ‘nda muazzam bir geliāmedir. Ahmed b. Hanbel’in naklettiþi bir rivayet,
müārik esirlerin yaz‘ öþretmesiyle ilgili uygulama hakk‘nda bilgi ve ipucu verici
mahiyettedir. Buna göre bir gün öþrencilerden birisi aþlayarak babas‘n‘n yan‘na
gelir. Babas‘ niçin aþlad‘þ‘n‘ sorar. Çocuk, öþretmeninin dövdüþünü söyler. Babas‘ “Kötü adam! Bedir’in intikam‘n‘ al‘yor...”9 der. Biraz sonra temas edeceþimiz
üzere, Hz. Peygamber’in eþitiminde āiddete yer yoktur. Fakat müārik öþretmenin bu davran‘ā‘ndan, eski gelenekte dayaþ‘n bulunduþu anlaā‘lmaktad‘r. Ancak yukar‘daki olaydan Hz. Peygamber’in haberinin olup olmad‘þ‘na, haberdar
olduysa ne gibi bir tav‘r tak‘nd‘þ‘na dair bilgiye rastlayamad‘k.
Hz. Peygamber, Mescid-i Nebevî’ye ilim öþrenmek için gelenleri, Allah yolunda mücâhede edenlerle bir tutmuātur.10 K‘sa süre sonra Mescid-i Nebevî ve
8.
9.
10.
ÿbn Hanbel, V, 315.
ÿbn Hanbel, I, 247.
ÿbn Hanbel, II, 418.
318
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 318
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
Suffe ihtiyac‘ karā‘layamaz duruma gelince Medine’de yeni eþitim mekanlar‘
faaliyete geçirilmiātir. Kaynaklar, onun saþl‘þ‘nda Mescid-i Nebevî’nin d‘ā‘nda
Medine’de dokuz mescid daha bulunduþunu nakletmektedirler. Bu mescidlerde
Hz. Peygamber sohbet yapt‘þ‘, namaz k‘l‘nd‘þ‘ gibi eþitim-öþretim faaliyetlerinin yürütüldüþü de muhakkakt‘r.
Peygamberimiz eþitim-öþretim faaliyetlerini sabit mekanlar‘n d‘ā‘nda da sürdürmüātür. Gerektiþinde bu tür faaliyet için yer ve zaman tan‘mam‘āt‘r. Buna
örnek olmak üzere onun baā‘ndan geçen bir olay‘ burada anlatmak istiyoruz.
Bir yolculuk esnas‘nda Hz. Peygamber, deve üzerinde karā‘dan gelen bir adam‘n
kendisiyle görüāmek istediþini tahmin eder. Selamlaāmadan sonra nereden gelip
nereye gittiþini sorar. Adam Resûlüllah’la görüāmek istediþini söyler. Hz. Peygamber kendisini tan‘t‘r. Bunun üzerine adam ona “ÿman nedir? Bana öþret” der.
Peygamberimiz de “Allah’tan baāka ilah bulunmad‘þ‘na ve Muhammed’in de Allah’‘n
elçisi olduþuna āehadet edersin, namaz‘ k‘lars‘n, zekat‘ verirsin, ramazan orucunu
tutars‘n, Beytullah’‘ haccedersin” der. Adam da bunlar‘ kabul ettiþini söyler. Bu
arada beklenmedik bir geliāme olur. Adam‘n devesinin ayaþ‘ bir fare tuzaþ‘na
girer ve y‘k‘l‘r. Adam da düāerek ölür. Peygamberimiz onun y‘kan‘p kefenlenmesi ve defniyle ilgilenir.11
Hz. Peygamber ilim öþrenmede kad‘n-erkek ay‘r‘m‘ gözetmemiā, erkeklerin
yan‘s‘ra kad‘nlar‘n eþitimiyle de ilgilenmiātir. Onlara özel gün ay‘rarak konuāma
yapm‘āt‘r. Onun zaman‘nda kad‘n öþretmenler de vard‘. Nitekim Āifâ (Ümmü
Süleyman b. Hayseme), Hz. Peygamber’in han‘mlar‘ndan Hz. Hafsa’ya yaz‘ öþretmiātir. Hz. Peygamber’in han‘mlar‘ k‘zlar‘n eþitim ve öþretimi ile ilgilenirlerdi. Onlar, evlerine gelen genç k‘zlara bildiklerini anlat‘rlard‘. Bu k‘zlar da
öþrendikleri bilgileri baākalar‘na aktar‘rlard‘. Hz. Aiāe ve Ümmü Seleme baāta
olmak üzere Hz. Peygamber’in han‘mlar‘n‘n ve daha baāka kad‘nlar‘n eþitim ve
öþretime büyük katk‘lar‘ olmuātur. Hz. Âiāe, öþrenme konusunda utanmayan
ensar kad‘nlar‘n‘ övmüātür.12 Bu noktadan hareketle, kad‘nlar‘n öþrenmeye büyük ilgi gösterdiþi sonucunu ç‘karmak mümkündür. Sahâbîler de kendi k‘z çocuklar‘n‘n eþitimiyle ilgilenmiālerdir. Sözgelimi Sa’d b. Ebû Vakkas, k‘z‘na yaz‘
öþretmiātir. Hz. Peygamber’in eþitim konusunda hür-köle ay‘r‘m‘ gözetmediþi
de bilinmektedir. Hadis kaynaklar‘nda onun āu sözü çok geçmektedir: “Kim bir
câriyeyi güzel bir āekilde eþitir, terbiye eder, sonra da azat eder ve evlendirirse onun
için iki mükâfat vard‘r”.13
11.
12.
13.
ÿbn Hanbel, IV, 359.
Buhârî, I, 41.
Buhârî, I, 33; ÿbn Hanbel, IV, 395, 402, 414.
319
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 319
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Peygamber eþitimde kolaylaāt‘r‘c‘ metotlar takip etmeyi, sabr‘ ve tahammülü teāvik ve tavsiye etmiā; öfkeye ve āiddete yer verilmemesini istemiātir.
Nitekim bir sözünde “Öþretin, kolaylaāt‘r‘n, zorlaāt‘rmay‘n, öfkelendiþiniz zaman
susun!” demiā ve “Öfkelendiþiniz zaman susun!” sözünü üç defa tekrar etmiātir.14
Bir eþitici olarak onun hakk‘nda sahâbede oluāan imaj son derece olumludur.
Muaviye b. Hakem es-Sülemî adl‘ sahâbî, bu hususta āunlar‘ söylemiātir: “Ben
Resûlüllah’tan daha güzel eþitim veren bir öþretmen görmedim. Beni ne azarlad‘, ne
dövdü ve ne de hakaret etti”.15
Hz. Peygamber’in faaliyetlerinde yaz‘n‘n önemli yeri vard‘r. O, Kur’an-‘ Kerim ayetlerini yazd‘rm‘āt‘r. Medine vesikas‘n‘ da yaz‘l‘ olarak düzenlemiātir. ÿlk
nüfus say‘m‘n‘ yaz‘l‘ olarak yapt‘rm‘āt‘r. Bütün antlaāmalar‘ yaz‘l‘ belgelere dayand‘rm‘āt‘r. Devlet gelirlerini, gelirlerin tahminini, takdirini ve tahsilât‘n‘ yaz‘yla tespit ettirmiātir. Sefere ç‘karken ordusunu bir meydanda toplay‘p isimlerini
yazd‘r‘r ve ordu mevcudunu kay‘tl‘ hale getirirdi.
Hz. Peygamber, ailelerin gençleri ok atmak, yüzmek, hesap, t‘p, neseb ve
Kur’an okumak gibi hem maddî ve hem manevî alanlarda eþitmelerini tavsiye
ve emir buyurmuātur. Onun döneminde çocuk, genç, yaāl‘, her yaātan insanlar
eþitim alm‘āt‘r. Müslümanl‘þ‘ kabul eden bölgelere öþretmenler tayin etmiātir. Bu itibarla Medineliler aras‘nda yaz‘ yazmay‘ bilenler çoþald‘þ‘ gibi, Hz.
Peygamber’in saþl‘þ‘nda ve vefat‘ndan sonra Müslümanlar‘n fethettikleri yerlerde yaz‘ h‘zla yay‘lmaya baālam‘āt‘r.
Sahâbe aras‘nda Farsça, Rumca, K‘ptîce, Habeāçe, ÿbrânîce ve Süryânîce bilenler vard‘. Hz. Peygamber bir gün Zeyd b. Sâbit’e: “Sen Süryânîce biliyor musun?
Bana mektuplar geliyor?” demiātir. Zeyd b. Sâbit’in “Bilmiyorum” demesi üzerine
Hz. Peygamber “Onu öþren” demiātir. Bunun üzerine Zeyd ÿbrânîce ve Süryânîce
öþrenmiātir.16
ÿdareci ve memurlar‘n yetiāmesi için ayr‘ okullar mevcut deþildi. Ancak halk‘n eþitildiþi mekanlarda Kur’an öþrenimi mecbûrî olduþundan, buralarda eþitim görenler, her çeāit idârî görevlerde istihdam ediliyorlad‘.
Hz. Peygamber bilginin yayg‘nlaāmas‘n‘ teāvik etmiā; insanlardan bildiklerini baākalar‘na aktarmalar‘n‘ istemiātir.17 Taāradan Medine’ye gelip burada bir
müddet kalan ve ÿslâm’‘ öþrenen heyetlere, bölgelerine dönüp, öþrendiklerini
oradaki insanlara öþretmelerini istemiātir.18 Abdülkays heyetine iman‘ ve ilmi
14.
15.
16.
17.
18.
ÿbn Hanbel, I, 239, 283, 365.
ÿbn Hanbel, V, 447-448; Müslim, I, 381; Dârimî, s. 353-354.
ÿbn Hanbel, V, 182; Tirmizî, IV, 67-68.
Müslim, III, 2156; Dârimî, 62.
Buhârî, I, 30, 167.
320
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 320
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
muhafaza etmelerini tembih etmiātir.19 Bu, Hz. Peygamber’in ilim ile iman aras‘ndaki baþ‘nt‘ya dikkat çekmesi bak‘m‘ndan önem taā‘maktad‘r.
Hz. Peygamber yoþun ve titiz bir çal‘āma sonunda, câhiliye örf ve adetleri üzerine yaāayan bir toplumun fertlerini eþitmiā ve o fertlerden yepyeni bir
ÿslâm toplumu oluāturmuātur. Bu muazzam dönüāüm, eþitim-öþretim sayesinde
mümkün olmuātur. Onun eþittiþi topluluþun içinden hâf‘zlar, k‘raat alimleri,
hâkimler, valiler, ülkeler fetheden ordu komutanlar‘, devlet adamlar‘ ve devlet baākanlar‘ yetiāmiātir.
Āüphesiz Hz. Peygamber eþitim ve öþretimi, kendi döneminin fizikî āartlar‘,
ihtiyaçlar‘ ve metotlar‘ çerçevesinde gerçekleātirmiātir. Öþretim mekanlar‘, konular, metotlar, günümüzde bile on-yirmi y‘l ve hatta daha k‘sa süre zarf‘nda
deþiāebilmektedir. Bu durumda Hz. Peygamber’in eþitim-öþretim konusunda
her zaman geçerliliþini koruyabilecek evrensel nitelikteki uygulamalar‘ bizim
için önemlidir. Bu hususlar‘ da āu āekilde s‘ralayabiliriz:
Okumaya, yazmaya önem vermesi;
Eþitimde āiddete yer vermemesi;
Āayet öþrettiþi konular pratiþe yönelik ise söylediþini önce kendisinin uygulamas‘ veya uygulamal‘ bir āekilde öþretmesi;
Bir konuyu iyice hazmetmeden diþerine geçmemesi (on âyeti iyice hazmettirmeden diþer on ayete geçmediþi rivayet edilmektedir);20
Öþrencileri b‘kt‘rmamas‘, usand‘rmamas‘;
Öþrettiþi kimselerin yaā‘n‘, kapasitesini, bilgi ve kültür seviyelerini dikkate
almas‘;
Ortaya soru atarak dikkatleri toplamas‘ ve daha sonra da cevaplamas‘;
Zekâ geliātirme yoluna gitmesi (bilinen bir hususu bilmece tarz‘nda sormas‘
gibi);
Topluma arz ettiþi bir hükmü daha iyi anlaā‘labilmesi için gerekli gördüþü
durumlarda sebep ve gerekçesiyle birlikte anlatmas‘;
Konuyu örneklerle ve benzetmelerle, gerekirse jest ve mimiklerini de kullanarak ve hatta āekil çizerek sunmas‘;
S‘rf tart‘āmak, çekiāmek, inat için ve gereksiz āeyleri sormak d‘ā‘nda, soruya
teāvik etmesi ve sorular‘ ikna edici bir āekilde cevaplamas‘;
Sahabeyi al‘āt‘rmak için baz‘ sorular‘ ve meselelerin çözümünü, hatta bazen
kendi huzurunda bile onlara havale etmesi; bu suretle onlara deþer verdiþini
19.
20.
Buhârî, I, 30.
ÿbn Hanbel, V, 410.
321
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 321
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ortaya koymas‘, kiāiliklerinin ve sorumluluk bilinçlerinin geliāmesine katk‘da
bulunarak geleceþe haz‘rlamas‘;
Sorduþu soruya doþru cevap al‘nca teāvik ve taltif için, takdirlerini aç‘kça
belirtmesi;
Lüzumu halinde tekrardan kaç‘nmamas‘;
Bazen anlatacaþ‘ konunun özetini verip daha sonra aç‘klamaya geçmesi;
Gerekli durumlarda yazd‘rarak öþretmesi vb.21
3- Aile
Aileyi saþl‘kl‘ toplumun esas‘ kabul eden Hz. Muhammed (s.a.s.), evliliþi
kolaylaāt‘r‘p özendirmiā, bugün bilinen tarz‘n d‘ā‘ndaki nikah āekillerini kald‘rm‘āt‘r. Gayri meārû birleāmeleri yasaklam‘ā; bu konudaki prensiplere riayet
etmeyenler için cezalar tertip edilmiātir. Eskiden kad‘n ancak çocuk doþurduktan sonra aileye dahil edilirken, bu defa nikahla dahil edilmiātir. Anne-baba
haklar‘ ve anne-baban‘n çocukla ilgili hak ve görevleri belirlenmiātir. ÿslâm’‘n ilk
y‘llar‘nda örfün devam‘ olarak bir süre varl‘þ‘n‘ koruyan evlatl‘k kurumu Medine döneminde nâzil olan ve Allah’‘n evlatl‘klar‘ öz oþullar olarak tan‘mad‘þ‘n‘
bildiren âyetle22 kald‘r‘lm‘āt‘r. Devam‘ndaki âyetle de evlatl‘klar‘n as‘l babalar‘na nisbet edilmeleri emredilmiātir.23 Evlatl‘k kurumunu yaāatan etkenlerden
birisi olan kimsesiz çocuklar‘n bak‘m ve gözetimine özen gösterilmiā, devlet
gelirlerinden yetimlere pay ayr‘lm‘ā, devletin yan‘nda bu çocuklar‘n bak‘m‘ ve
gözetimi konusunda akrabalara da görevler yüklenmiātir. Böylece ailenin daþ‘lmamas‘ yönündeki iradesini ortaya koymuātur. Evlatl‘k iliākisinin evliliþe engel
oluāu kald‘r‘lm‘āt‘r.
Ailede kad‘n, kocas‘ karā‘s‘nda baþ‘ms‘z kiāiliþe sahiptir; ekonomik bak‘mdan da baþ‘ms‘zd‘r. Hz. Peygamber kad‘nlar‘ erkeklerin mülkiyetinde olan bir
mal veya köle deþil, ayn‘ haklara sahip kimseler olarak kabul etmiātir. Erkek
ailenin reisidir; ancak kad‘n üzerinde mutlak hâkim, zorba veya despot deþildir.
Kad‘na haklar‘ verilmiā, miras hakk‘ tan‘nm‘āt‘r. Kocas‘, han‘m‘n‘ haklar‘ndan
mahrum b‘rakamaz; onun karā‘s‘nda kad‘n, zavall‘ bir mahkum deþildir. Eskiden say‘s‘z kad‘nla evlenmek serbest idi. Aile esas itibar‘yla tek evlilik üzerine
kurulmakla birlikte, belirli durumlarda kocan‘n dörde kadar evlenmesine izin
verilmiātir. Bu son durum, yani çok kad‘nla evlenme bir emir deþil, farz deþil,
21.
22.
23.
Bu hususlarla ilgili ayr‘nt‘l‘ bilgi ve örnekler için bk.: Ebû Gudde, Hz. Muhammed ve Öþretim
Metodlar‘, çev. Enbiya Y‘ld‘r‘m, ÿstanbul 1998.
Ahzâb Sûresi 4.
Ahzâb Sûresi 5.
322
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 322
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
belirli āartlarda baāvurulan bir ruhsatt‘r. Nitekim bu tür bir evliliþe izin veren
Nisâ Sûresinin 3. ayetinde çok kad‘nla gerçekleātirilecek evlilikle, han‘mlar aras‘nda eāitlik ve adalet saþlanamayacaþ‘ndan korkuluyorsa bir tek kad‘n‘ nikahlamakla yetinilmesi gerektiþi belirtilmiā ve tek han‘mla evlilik teāvik edilmiātir.
Çok evliliþi ilga etmiā ve dörtle s‘n‘rlam‘ā olan ÿslâm, bunu da ne sürekli devam
ettirmek ve ne de toplumda yayg‘n hale getirmek istemiātir.24 Nikah akdi tek
tarafl‘ olarak erkeþin iradesiyle deþil; iki tarafl‘ irade ile oluāan bir akittir. Aile
müessesesi sevgi, āefkat ve merhamet üzerine kurulmuātur. Çeāitli sebeplerle
çocuklar‘n öldürülmeleri yasaklanm‘āt‘r. K‘z çocuklar‘na aile içinde itibar kazand‘r‘lm‘ā ve onlar‘ diri diri topraþa gömme âdeti (ve’d) āiddetle yasaklanm‘āt‘r.
Kur’ân-‘ Kerim’de eāler, ana-baba ile çocuklar ve yak‘n akrabalar aras‘ndaki
iliākileri düzenleyen ve aileyi koruyan esaslar mevcuttur.
4- Bayram Kutlamalar‘, Eþlence ve Düþünler
Toplum ve birey düzeyinde meārû ölçüler çerçevesinde eþlenmenin bir ihtiyaç olduþuna inanan Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettikten sonra, bura
sakinlerinin y‘lda iki bayram kutlad‘klar‘n‘ gördü. “Allah sizin için o iki günü
daha hay‘rl‘ iki günle, Kurban ve Ramazan Bayramlar‘ ile deþiātirmiātir”25 buyurdu.
Hz. Peygamber meārû olan bayram āenliklerine izin vermiātir. Düāman sald‘r‘s‘ bulunmad‘þ‘ zamanlarda bayram boyunca silahla evden ç‘k‘lmas‘n‘n, k‘l‘ç
ve diþer silahlar‘n taā‘nmas‘n‘n yasakland‘þ‘na dair rivayetler vard‘r.26 Muhtemelen bu yasaklar, dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle özellikle kalabal‘k yerlerde
ve dar yollarda meydana gelebilecek kazalar‘n meydana gelmesine ve bayram‘n
huzurunu bozabilecek olaylar‘n ç‘kmas‘na f‘rsat vermemek amac‘n‘ taā‘yordu.
Peygamberimiz, cahiliye döneminin hurâfeye dayal‘ ve tevhid inanc‘na ayk‘r‘ geleneklerine ve bayram kutlamalar‘na müsade etmemiātir. Bilmeden bu
tür taleplerde bulunan Müslümanlara da kesin bir āekilde ret cevab‘ vermiātir.
Huneyn Savaā‘’na giderken baz‘ Müslümanlar, yolda yeāil ve büyük bir aþaç
görürler. Müāriklerin her y‘l gelip silahlar‘n‘ dallar‘na asarak yan‘nda kurban
kestikleri, bir gün kal‘p āenlik yapt‘klar‘, Mekke yak‘nlar‘nda Zâtu Envat denilen aþaç gibi bir aþaç tahsis etmesini Hz. Peygamber’den isterler. Peygamberimiz
“Allahü Ekber! Muhammed’in nefsi elinde bulunan Allah’a andolsun ki, Musa’n‘n
kavminin Musa’ya dediþi gibi dediniz” der ve Kur’an-‘ Kerim’den “Onlar “ Onlar‘n
nas‘l tanr‘lar‘ varsa sen de bize öyle bir tanr‘ yap demiālerdi. Musa da ‘Siz cahil bir
24.
25.
26.
Hamidullah, ÿslam Peygamberi, II, 728.
ÿbn Hanbel, III, 103.
Buhârî, II, 6; Zebîdî, III, 205.
323
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 323
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
topluluksunuz’ demiāti”27 mealindeki âyeti okur. Bunun cahiliye döneminin bir
geleneþi olduþunu söyler ve “Sizden öncekilerin geleneþini mi izleyeceksiniz” der.28
Dinî ve sosyal olmak üzere iki yönü bulunan Ramazan ve Kurban Bayram‘ kutlamalar‘ Asr-‘ Saadet’de musallâ (namazgâh) ad‘ verilen geniā bir alanda
kad‘nlar‘n ve genç k‘zlar‘n da kat‘ld‘klar‘ bayram namaz‘ ile baālard‘. ÿlk defa
bayram namaz‘ musallâda hicretin ikinci y‘l‘nda, Kurban Bayram‘nda Zilhicce
ay‘n‘n onuncu günü k‘l‘nm‘āt‘r.29 Hz. Peygamber musallada kurban‘n‘ keserdi.
Bayramlar‘n kalabal‘kla ve büyük bir coāku içinde kutlanmas‘n‘ arzu ederdi.
Hatta kimseye zarar verme sözkonusu olmad‘þ‘ durumlarda silahlarla folklor
gösterilerine dahi izin verirdi. Mescid-i Nebevî’nin toprak zemini üzerinde bir
grup Habeālinin oynad‘þ‘ m‘zrak-kalkan oyunlar‘n‘ han‘m‘ Hz. Aiāe ile birlikte seyretmiātir. Ayr‘ca, kendisi seyretmemekle birlikte, Hz. Aiāe’nin yan‘nda
câriyelerin def çal‘p oynamalar‘na izin vermiātir. Hz. Peygamber’in Ramazan
Bayramlar‘nda namazgâha ç‘kmadan önce hurma yeme âdeti bir sünnet telakki
edilmiā; bu anlay‘ā, bayramlarda tatl‘ ikram‘ geleneþini doþurmuātur. Tebrikleāme de vard‘. ÿlk Müslümanlar‘n, muhtemelen, Hz. Peygamber’in “Allah’‘m!
Muhammed’den, Muhammed ailesinden ve Muhammed ümmetinden kabul et”! demesinden mülhem olarak “Allah bizden ve sizden kabul etsin” duas‘yla tebrikleātikleri
rivayet edilmektedir.30
Hz. Peygamber zaman‘ndaki eþlencelerden birisi de hayvan yar‘ālar‘ idi.
Burada sözkonusu olan, birbirinin hayat‘na kastedecek veya yaralayacak āekilde dövüātürülmesi caiz olmayan hayvanlar‘n yar‘āt‘r‘lmas‘d‘r. Bu hayvanlar da
at, kat‘r, deve gibi binek hayvanlar‘d‘r. Hz. Peygamber bu yar‘ālar‘ teāvik etmiātir. Yar‘ālar‘n mesafesi, idmans‘z atlar için yaklaā‘k 1600 m. uzunluþunda,
Seniyyetü’l-Vedâ ile Benî Züreyk Mescidi aras‘; özel olarak yar‘āa haz‘rlanm‘ā atlar için ise, yaklaā‘k 10 km. uzunluþunda, Hafyâ ile Seniyyetü’l-Vedâ aras‘ idi.31
Bu yar‘ālar bizzat Hz. Peygamber’in öncülüþünde yap‘l‘yor ve yar‘ā‘ kazananlar
ödüllendiriliyordu. Muhtemelen bu yar‘ālara kad‘n-erkek, çocuk-genç-ihtiyar
herkes seyirci olarak kat‘l‘yor, yar‘ā‘n heyecan‘n‘ yaāayarak ferahl‘yordu. Bunun
yan‘nda koāular yap‘ld‘þ‘ da bilinmektedir. Ok atma da savaāa haz‘rl‘k yan‘nda,
önemli bir eþlence vas‘tas‘yd‘. Düþün, bayram, sefere ç‘k‘ā, ticâret kervanlar‘n‘
karā‘lama ve uþurlama zamanlar‘nda çalg‘ ve davul çal‘nmas‘ âdet idi. Bunun
27.
28.
29.
30.
31.
A’râf Sûresi 138.
Vâk‘dî, III, 890-891; ÿbn Hiāâm, II, 442.
Taberî, II, 481.
Buhârî, II, 2-12; Zebîdî, III, 151-206.
Tirmizî, IV, 205; Nesâî, VII, 225-226.
324
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 324
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
d‘ā‘nda eþlence vas‘talar‘ aras‘nda yüzmek; çeāitli harp oyunlar‘ oynamak ve
seyretmek; avlanmak; güreāmek ve güreā seyretmek say‘labilir.
Hz. Peygamber, nikah‘n gizli tutulmay‘p duyurulmas‘n‘, çalg‘ çal‘n‘p āark‘lar
söylenerek kutlanmas‘n‘ tavsiye ederek düþün eþlencesini de tasvip etmiātir.
Davetlilere ikramda bulunmuā ve bunu tavsiye etmiātir. Hz. Peygamber, insanlar‘n biyolojik ve sosyal yöndeki istek ve ihtiyaçlar‘n‘ çok iyi biliyordu. Meārû
zemin içinde ve aā‘r‘l‘þa kaçmadan, normal bir āekilde eþlence ihtiyac‘n‘n karā‘lanmas‘na izin veriyordu. Eþlencenin dinen caiz olmayacaþ‘ āeklinde kanaate
sahip olanlar vard‘. Hz. Peygamber, konuyu yeterince takdir edemeyip karā‘
ç‘kan bu gibi kimseleri, ikaz ediyor, “Onlara iliāmeyin, bu günler bayram günleridir” diyordu.32 Ancak kutlamalarda haram ve harama yol açan āeyler kesinlikle
bulunmad‘þ‘ ve buna izin verilmediþi bir gerçektir.
5- T‘p ve Saþl‘k
Tarih boyunca insanla birlikte hastal‘k da bulunmuā ve bununla mücadele için t‘p ilmi geliāmiātir. Cahiliye döneminde Hicaz’da Hâris b. Kelede gibi
ÿran’da tahsil yapm‘ā tabipler bulunmakla beraber, Araplar aras‘nda yanl‘ā ve
bât‘l t‘bbî telakkiler çok yayg‘nd‘. Mesela y‘lan sokmuā bir kimseyi zehirin vücuda yay‘lmamas‘ için uyutmazlar; üstüne baā‘na ziller takarlard‘. Āaā‘l‘þ‘, hastay‘ deþirmen taā‘na bakt‘rarak tedavi etmeye çal‘ā‘rlard‘. Vebadan korunmak
için merkep gibi an‘r‘rlar, hastalar‘ kâhinlere götürürler, büyü yaparlard‘. Tap‘naklara kurban keserler ve bu suretle hastalar‘n vücuduna girmiā āeytanlar‘n
ç‘kacaþ‘na inan‘rlard‘...
Hz. Peygamber bu tür yanl‘ā, bât‘l ve deþeri olmayan, hurafelere dayal‘ anlay‘ā ve tedavi usullerini kald‘rd‘. T‘bba yeni bir anlay‘ā getirdi. Her hastal‘þ‘n bir
çaresi olduþunu bildirerek, tedavi yollar‘n‘n araāt‘r‘lmas‘n‘ teāvik etmiātir. Tabip
olmayanlar‘n hasta tedavi etmeleri halinde, hastalar‘n uþrayacaþ‘ zarar‘n onlara
ödetilmesi gerektiþini bildirmiātir. Hasta olunduþunda uzman (hâz‘k) hekime
müracaat etmeyi ve cahil tabiplerden yüz çevirmeyi tavsiye etmiātir. Bulaā‘c‘ hastal‘klara karā‘ korunmak, salg‘n hastal‘k bulunan mahalle girmemek, bu tür hastal‘þ‘n bulunduþu yerden d‘āar‘ ç‘kmamak, vücut, el ve diā temizliþine dikkat
etmek, ki, vefat etmeden önceki hastal‘þ‘ esnas‘nda bile diā temizliþine önem
vermiā ve misvak kullanmay‘ ihmal etmemiātir,33 yiyecek ve çevre temizliþine
önem vermek, yiyecek ve içeceklerde orta yolu korumak; yemekten önce ve sonra elleri y‘kamak; hastalan‘nca tedavi olmak, hastalara çeāitli tedavi usulleri tarif
32.
33.
Buhârî, II,3, 11; Zebîdî, III, 151, 203.
ÿbn Sa’d, II, 233-234.
325
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 325
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ederek bir ilaç telakkisi oluāturmak, ilaç kullanmak, kan ald‘rmak... gibi hususlar Hz. Peygamber’in uygulad‘þ‘ koruyucu ve tedavi edici t‘bbî metodlard‘r.
Hz. Peygamber’in t‘bba dair hadislerinin bir k‘sm‘ genel t‘p konular‘na, bir
k‘sm‘ koruyucu hekimliþe ve diþer bir k‘sm‘ da tedavi etmeye dair ilaç tariflerinden ibarettir. Bu hadislerin çoþu, o dönemde Arap Yar‘madas‘’ndaki yanl‘ā
t‘bbî uygulamalar‘ düzeltmek ve t‘bba yeni bir hüviyet kazand‘rmak gibi önemli
bir rol oynam‘āt‘r. Ortaçaþa hakim olan bir ÿslâm t‘bb‘n‘n doþmas‘na zemin
teākil etmiātir. Ebû Bekir Râzî ve ÿbn Sînâ ile bunlardan sonra gelen meāhur
tabiplerin bilimsel aç‘klamalar‘n‘n en baāta gelen kaynaklar‘ Kur’an-‘ Kerim’in
t‘p ile alakal‘ ayetleri ile Hz. Peygamber’in ayn‘ konudaki hadisleridir.
Meāhur muhaddisler eserlerinde Hz. peygamber’in t‘p ile ilgili hadislerine
yer vermiāler, hatta bu konuya “Kitâbü’t-T‘b” ad‘ alt‘nda özel bölümler ay‘rm‘ālard‘r. Bunlar‘n d‘ā‘nda ayr‘ca “T‘bb-‘ Nebevî” ad‘ alt‘nda müstakil eserler kaleme
al‘nm‘āt‘r. Koruyucu ve tedavi edici hekimliþe ait hadislerden baz‘lar‘ āunlard‘r:
“Kim, bilgisi olmad‘þ‘ halde hekimlik yapmaya kalk‘ā‘rsa sebep olacaþ‘ zarar‘
öder”.34
Sa’d b. Ebû Vakkas hastaland‘þ‘nda Hz. Peygamber onu ziyarete gitmiā ve
“Hâris b. Kelede’yi çaþ‘r‘n. O iyi bir hekimdir. Seni tedavi etsin” buyurmuātur.
“Allah, verdiþi derdin āifas‘n‘ da verir”.35
“Bir yerde veba olduþunu iāitirseniz oraya girmeyiniz. Bulunduþunuz yerde veba
ortaya ç‘karsa oradan ayr‘lmay‘n‘z”.36
“Size ne oluyor ki, diāleriniz sararm‘ā olduþu halde yan‘ma geliyorsunuz. Misvak
kullan‘n‘z”.37
6- Edebiyat
a- Hitabet
Hitabet, Hz. Peygamber’in insanlar‘ ÿslâm’a davet ve muhataplar‘n‘ ikna etmek için baāvurduþu bir yoldu. Onun hitabelerinin bir k‘sm‘n‘ cuma ve bayram
günleri gibi muayyen zamanlarda yapt‘þ‘ hutbeler, diþer k‘sm‘n‘ da belirli bir
vakte baþl‘ olmayan konuāmalar oluāturmaktad‘r. Bir aç‘klama yapman‘n faydal‘
veya zaruri olduþu zamanlarda, mesela savaālardan önce orduya hitabesi; bildi34.
35.
36.
37.
ÿbn Mâce, II, 1148.
Buhârî, VII, 12.
Buhârî, VII, 21.
T‘bb-‘ Nebevî hakk‘nda bk. Buhârî, VII, 2-33 Ebû Dâvud, IV, 192-242; Tirmizî, IV, 381-413;
ÿbn Mâce, II, 1137-1176; Mahmut Denizkuālar‘, Kur’an-‘ Kerim ve Hadislerde T‘p, ÿstanbul
1990.
326
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 326
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
rilmesi gereken bir mesele ortaya ç‘kt‘þ‘nda, onlar‘ ayd‘nlatmak amac‘yla; bir
soru sorulduþunda; sohbetler ve münâzaralar (mesela Necran Hristiyanlar‘yla
yap‘lan münâzara gibi), ikinci k‘s‘mda mütâlaa edilebilir. Peygamberliþinin ilk
y‘llar‘nda Safâ tepesinde Mekkelilere hitaben yapm‘ā olduþu ve özü itibar‘yla
Allah’tan baāka ilah bulunmad‘þ‘n‘ ifade ettiþi konuāma, onun hitabetinin ilk
örnekleri aras‘nda yer almaktad‘r.
Peygamberimizin tebliþ görevinde hitabet bir gaye deþil, araçt‘. Bu bak‘mdan
konuāmalar‘n‘ sâde bir dille yapm‘ā, sözlerini edebî ve aþ‘r ifadelerle süslemek
gereþini duymam‘ā, sanat kayg‘s‘ taā‘mam‘āt‘r. Hiçbir edebî yar‘āmaya kat‘lmam‘āt‘r. Temîm kabilesi taraf‘ndan yap‘lan bir hitabet yar‘āmas‘ teklifini kabul
etmemiā ve konuāmam‘āt‘r.38
Hz. Peygamber’in hutbelerinin çoþu “el-Hamdü lillâhi Nahmedühû ve
Nestaînühû...” (Hamd Allah’a mahsustur, O’na hamdeder ve O’ndan yard‘m isteriz),
“el-Hamdü lillâh bi-Hamdihî”(O’na hakk‘yla hamdederim), bir k‘sm‘ da “Ûsîküm
ÿbâdallah bi-Takvallah”(Ey Allah’‘n kullar‘! Size Allah’a karā‘ gelmekten sak‘nmay‘
tavsiye ederim) cümleleriyle baālar. Hamdü senâdan sonra “Eyyühen-nâs” (Ey insanlar!) cümlesiyle devam eder. Onun “Ey insanlar!” āeklinde hitap etmesi, mesaj‘n‘n evrenselliþini de ortaya koymaktad‘r. Her hutbesinin baā‘nda “el-Hamdü
lillah” kelimesi bulunurdu. Ancak bayram hutbelerine tekbirle baālard‘.39
Hz. Peygamber’in hitabeleri, putperestliþi ve her türlü Câhiliye inanc‘n‘
terketmeye çaþr‘, tüm insanlar‘ karanl‘ktan ayd‘nl‘þa ç‘karacak ÿslâm’a davet,
ÿslâm inançlar‘n‘n güzelliþi, insanlar‘n dünya ve ahirette mutluluþa eriāmelerinin yollar‘ ve cihad‘n fazileti gibi konular‘ içermektedir. Vedâ hacc‘nda yapt‘þ‘
konuāma çok meāhurdur. Bu konuāman‘n içerdiþi hususlar‘ ana hatlar‘yla ilgili
konuda vereceþimiz için burada tekrar etmek istemiyoruz. Hz. Peygamber’in
hutbelerinin, toplumun maddî ve manevî ihtiyaçlar‘yla yak‘ndan ilgili, kiāisel ve
toplumsal problemlerin çözümüne yönelik olduþu görülmektedir. O, hutbelerini
genellikle k‘sa tutmuā ve bunu tavsiye de etmiātir.40
Peygamberimiz konuāurken sesini dinleyicilerin say‘s‘na, durumuna ve konuya göre ayarlard‘. Dinleyicilerin az olduþu ve özellikle sohbet tarz‘nda yapt‘þ‘
konuāmalar‘ oturarak yapard‘. Gerektiþinde sesini daha iyi duyurabilmek için
konuāurken ayaþa kalkar, konuātuþu yere, zaman ve zemine göre minberde,
bineþinin veya yüksek bir kayan‘n üzerinde hitap ederdi. Bu, hem dinleyicilerin
kendini görmesi ve hem de sesini duyurabilmesi amac‘na yönelikti. Safâ tepesinde halka hitap ederken oradaki en yüksek kayan‘n üzerine ç‘km‘āt‘r. Mekke’nin
38.
39.
40.
ÿbn Hiāâm, IV, 207-212.
ÿbn Kuteybe, Uyûnu’l-Ahbâr, II, 231.
Hanbel, IV, 263, 320; Müslim, I, 594.
327
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 327
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Fethi’nde de Kâbe’nin merdivenine ç‘karak konuāmuātur. Veda Hutbesi’ni ve
Mina’daki konuāmas‘n‘ devesinin üzengileri üzerinde yükselerek yapm‘āt‘r.
Hz. Peygamber gerektiþinde konuāmas‘n‘ çeāitli jest ve mimiklerle desteklerdi. Bak‘ālar‘yla dinleyicileri devaml‘ kontrol alt‘nda bulundururdu; konuāurken tek bir fert veya noktaya bakmazd‘. Sözü gereþinden fazla uzatmazd‘.
Yaz‘l‘ metne dayanmadan irticâlen konuāur, buna raþmen bocalama, kekeleme,
sözün devam‘n‘ getirememe gibi olumsuz durumlarla karā‘laāmazd‘. Sorulara her zaman ve her yerde aç‘kt‘; camide, evinde, yolda, minberde, konuāma
esnas‘nda, yolculukta, gece vaktinde hasta iken veya kalabal‘þ‘n içinde sorulan sorular‘ geri çevirmezdi. Çünkü soru soran kiāi, o esnada öþrenmeye haz‘r
durumdad‘r; sorular‘ geçiātirme yoluna gitmez, cevab‘n bir an önce bitmesini
deþil de, soran‘n tatmin olmas‘n‘ düāünürdü. Vahiy yoluyla cevaba haz‘rl‘kl‘
deþilse, vahyin gelmesini bekleme yolunu tercih ederdi. Kendisiyle konuāan
herkesi sözlerini bitirinceye kadar dinlerdi. Fasih konuāurdu; bu özelliþini de
büyük ölçüde çocukluþunu sütannesi Halime’nin kabilesi aras‘nda geçirmesine
borçludur. Halime’nin kabilesi olan Sa’doþullar‘, Arap Yar‘madas‘’n‘n en fasih
konuāan kabilelerinden biri idi. Hz. Peygamber az sözle çok anlam ifade etme
yeteneþine sahipti. Onun veciz sözlerini ve veciz konuāma özelliþini ifade eden
“Cevâmiu’l-Kelim” tabiri bizzat kendisi taraf‘ndan, kendi özelliþi olarak kullan‘lm‘āt‘r.41 Nitekim kaynaklarda onun cevâmiu’l-kelim niteliþine sahip pek çok
hadisi vard‘r.42
Sahâbe içinde de güçlü hatipler vard‘. Çeāitli kabilelerden gelen heyetler Hz.
Peygamber’in huzurunda konuāma yapt‘klar‘nda Hz. Peygamber bazen onlara
cevab‘ kendi ad‘na sahabe içindeki hatiplere verdirirdi. Bu hatiplerden Sâbit b.
Kays, “Peygamber’in hatîbi” diye an‘l‘r.43
b- Āiir
ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Arap toplumunda āiirin hayâtî tesiri ve öneminden
giriā k‘sm‘nda bahsetmiātik. Āiir, ÿslâm’dan sonra Müslüman-müārik iliākilerin-
41.
42.
43.
Buhârî, IV, 12; VIII, 76.
Bu konuda bk. M. Yaāar Kandemir, “Cevâmiu’l-Kelim”, DÿA, VII, 440.
Hz. Peygamber’in hitabeti ve hutbeleri için āu eserlere bak‘labilir: Câh‘z, el-Beyân, , I 302-304;
II, 31-45; A. Zeki Safvet, Cemheretü Hutabi’l-Arab; Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, II,114121; Ahmet Lütfi Kazanc‘, Peygamber Efedimizin Hitabeti, ÿstanbul 1980; Muhammed Halîl elHatîb, Hutabi’r-Rasûl, Kahire 1983; Talat Koçyiþit, ÿslâmî Davetin Mahiyeti ve Hz. Peygamber’in
Hutbeleri, Ankara 1994; Hasan Ali Görgülü, “Hz. Peygamber’in hutbede izlediþi metod ve Günümüzde hutbe uygulamalar‘”, Süleyman Demirel Üniversitesi ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, say‘ 3,
ÿsparta 1997, s. 175-235; Hüseyin Elmal‘, “Hitabet- Arap Edebiyat‘”, DÿA, XVIII, 158-159
Mustafa Bakt‘r, “Hutbe”, DÿA, XVIII, 425-428.
328
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 328
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
de de bu önemini korumuātur. Müārikler, Hz. Peygamber’i “Mecnun bir āâir”44 olmakla itham etmiālerdi. Kur’an bu iddiay‘ reddetmekte ve onu tan‘yan müāriklerin samimi olamayacaklar‘n‘ belirtmektedir. Halbuki Hz. Muhammed (s.a.s.)
āâir deþildi. Nitekim Kur’an’da “Biz ona āiir öþretmedik. Zaten ona yaraāmazd‘
da”45 buyrulur. Müāriklerin ithamlar‘ üzerine Kur’an-‘ Kerim’de müārik dönemin āâirleri, āiirleri ve onlara uyanlar āu ayetlerle kötülenmiātir: “Āâirlere gelince, onlara da sap‘klar uyarlar. Onlar‘n her vadide baā‘boā dolaāt‘klar‘n‘ ve gerçekte
yapmad‘klar‘ āeyleri söylediklerini görmedin mi?”46 Ancak daha sonra bu āâirlerden
“ÿman edip iyi iāler yapanlar, Allah’‘ çok çok ananlar ve haks‘zl‘þa uþrat‘ld‘klar‘nda
kendilerini savunanlar...”47 istisna edilmiālerdir. Yani kötülüþü ifade etmeyen ve
iyi maksatla kullan‘lan āiir, önceki ayette kötülenen āiirden ayr‘ tutulmuātur. Āu
kadar var ki, Kur’an’da bir sanat kolu olarak salt āiir ve āair deþil, āiirin insanlar‘
sapt‘r‘c‘ yönü eleātirilmektedir. Kur’an’‘n bir āiir ve Hz. Peygamber’in de bir āâir
olmad‘þ‘ vurgulanmaktad‘r.
Müārikler, ÿslâm’‘n güçlenmesine katk‘da bulunacaþ‘ endiāesiyle āairlerin
Müslüman olmalar‘na engel olmaya çal‘ā‘yorlard‘. Āarap, kumar ve kad‘na düākün olan meāhur āair A’āâ (Meymûn b. Kays), Hz. Peygamber’e övgü olarak
nazmettiþi kasideyi kendisine sunmak ve Müslüman olmak düāüncesiyle 6/628
y‘l‘nda Yemen’den Hicaz’a gelir. Bunun üzerine Kureyā müārikleri endiāeye kap‘l‘rlar. Āairin zaaf noktalar‘n‘ iyi bilen Ebû Süfyan, ÿslâm’‘n içki, kumar ve zinay‘
yasaklad‘þ‘n‘ söyleyerek onu bu ziyaretten vazgeçirmeye ve geri göndermeye
çal‘ā‘r. Müārikler ayr‘ca Müslümanlar‘ yak‘nda maþlup etmelerinin ihtimal dahilinde olduþundan bahsederler. Āayet Müslümanlar‘ maþlup edemezlerse bir y‘l
sonra tekrar gelebileceþini āaire söylerler ve kendisine yüz deve hediye ederek
geri gönderirler. Fakat A’āâ, köyüne yaklaāt‘þ‘ s‘rada at‘ndan düāerek ölür.48
ÿslâm, mûs‘kî ve āiiri temelden yasaklamam‘ā; bunlar‘ insanlar‘ kötü yollara sevkeden bir mahiyet ald‘klar‘ zaman zararl‘ bulmuātur. Hz. Peygamber,
ahlâks‘zl‘þa yol açan, kargaāa meydana getiren āiirlere karā‘ sahâbîleri uyarm‘āt‘r. Peygamberimiz genelde āiirde hikmet aranabileceþini āu sözüyle aç‘klam‘āt‘r:
“Baz‘ āiirler var ki hikmettir”.49
Hz. Peygamber, baz‘ āairlerin āiirlerinden beþendiþi m‘sralar‘, kendi ifadeleri
aras‘nda aynen tekrarlam‘āt‘r. Meselâ ünlü āair Lebîd’in bir beyti için āöyle bu44.
45.
46.
47.
48.
49.
Sâffât Sûresi 36.
Yâsin Sûresi 69.
Āuarâ Sûresi 224-226.
Āuarâ Sûresi 227.
Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, I, 337.
Buhârî, VII, 107; ÿbn Mâce, II, 1236-1237.
329
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 329
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
yurmuātur: “Āâirin söylediþi en doþru söz, Lebîd’in ‘Allah’tan baāka her āey bât‘ld‘r’
ifadesidir”.50 Yine Hz. Peygamber, Müslüman olmayan āâirlerin bile nezih āiirlerini sahâbîlerden dinlediþi zaman āiirin muhtevas‘n‘ beþendiþini ifade etmekten
geri kalmam‘āt‘r. Meselâ ÿslâm dönemine yetiāen ve fakat Müslüman olmayan
Ümeyye b. Ebu’s-Salt’‘n āiirini dinleyince “Ümeyye az daha Müslüman oluyordu”,51
“Ümeyye’nin dili iman etmiā, fakat kalbi küfürden kurtulamam‘āt‘r”52 buyurmuātur.
Hz. Peygamber ve Müslümanlar hem Mekke ve hem de Medine döneminde
müāriklerin fiilî sald‘r‘lar‘n‘n yan‘nda sözlü sald‘r‘lar‘na da maruz kal‘yorlard‘.
Sözlü sald‘r‘lar‘n baā‘nda Ebû Süfyan b. Hâris, Abdullah b. Ziba’râ, D‘râr b.
Hattâb, Hübeyre b. Ebû Vehb ve Ebû Azze gibi Kureyāli; Ümeyye b. Ebu’sSalt, Enes b. Züneym gibi diþer kabilelere mensup müārik āairlerin hücumlar‘
yer almaktayd‘. Āiirle yap‘lan bu hücumlara ayn‘ yöntemle karā‘l‘k vermenin
gerekli olduþu kanaatine varan Hz. Peygamber, Müslümanlardan bu konuda
kendisine yard‘mc‘ olmalar‘n‘ istemiātir. Bu isteþi Hassân b. Sâbit, Ka’b b. Mâlik
ve Abdullah b. Revâha yerine getirmiālerdir. ÿbn Hiāâm’‘n es-Sîretü’n-Nebeviyye
adl‘ eserinde, Bedir, Uhud ve Hendek savaālar‘, Mekke’nin Fethi ve Huneyn
Savaā‘’ndan sonra hem müārik āairler ve hem de Müslüman āairler taraf‘ndan
karā‘l‘kl‘ at‘āmalar āeklinde söylenmiā āiirler geniā yer tutmaktad‘r.53
Hz. Peygamber döneminde āiir ÿslâm’‘ tebliþ arac‘ olarak da kullan‘lm‘āt‘r.
Hassân b. Sâbit’in câhiliye döneminin olumsuz deþer yarg‘lar‘n‘ ve kabilecilik
saplant‘lar‘n‘ dile getiren hicivleri son derece etkili olmuātur. Hassân bu konuda
azimli ve iddial‘yd‘. Hz. Peygamber, āiirleriyle ÿslâmiyete büyük hizmetlerde bulunan Hassân b. Sâbit’i övücü sözler söylemiātir. Yahudi āâir Ka’b b. Eāref, Bedir
Gazvesi’nin ard‘ndan Mekke’ye giderek bu savaāa kat‘lan ve ölen müārikler için
söylediþi āiirlerle Kureyā’in intikam duygular‘n‘ tahrik etmiāti. Bunun üzerine
Hassân b. Sâbit, Ka’b b. Eāref ve onu evlerinde misafir edenler hakk‘nda āiirler
söylemiātir. Bu āiirler o derece etkili olmuātur ki, art‘k hiç kimse Ka’b’‘ evinde
misafir etmeye cesaret edememiātir.
Abdullah b. Revâha da sanat‘n‘, Hz. Peygamber’i ve ÿslâm dinini savunmak
ve müārikleri hicvetmek yolunda kullanm‘āt‘r. Hassân b. Sâbit ve Ka’b b. Mâlik
āiirlerinde Kureyā müāriklerini, kabîlevî ve āahsî kusurlar‘ ile kötülerken, Abdullah b. Revâha onlar‘ imans‘zl‘klar‘ ve ‘srarl‘ küfürlerinden dolay‘ yermiātir.
Hz. Peygamber onun āiirleri hakk‘nda da övücü sözler söylemiātir. Müslümanlar
umre maksad‘yla Mekke’ye girerken Abdullah b. Revâha “Ey kâfirler! Çekilin
50.
51.
52.
53.
Buhârî, VII, 107.
Müslim, II, 1768.
ÿbn Kuteybe, eā-Āi’r ve’ā-Āuarâ, s. 300.
ÿbn Hiāâm, II, 9-43, 129-168, 254-273, 459-482.
330
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 330
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
Resûlüllah’‘n önünden!” diye baālayan āiiri söylerken Hz. Ömer onu susturmak
istemiātir. Fakat Hz. Peygamber hemen müdahele ederek “Kar‘āma yâ Ömer! ÿbn
Revâha’y‘ kendi haline b‘rak. Zira onun söylediþi āiirin kâfirler üzerindeki tesiri okun
tesirinden çok fazlad‘r!”54 buyurmuātur.
Mekke’nin Fethi’nde Abdullah b. Ziba’râ ve Enes b. Züneym gibi o zamana kadar müārikler saf‘nda yer alm‘ā olan āairler, önce hayatlar‘ndan endiāe
ederek kaçm‘ālar; ancak daha sonra Hz. Peygamber’in huzuruna gelerek Müslüman olmuālard‘r. Bundan sonra da Hz. Peygamber’i öven ve ondan özür dilediklerini ifade eden āiirler yazm‘ālard‘r. Ünlü āâir Ka’b b. Züheyr, Medine’de
Resûlüllah’‘n önüne gelerek Müslüman olmuā ve “Bânet Suâd” veya diþer ad‘yla
“Kasîde-i Bürde”yi okumuātur. Ka’b b. Züheyr bu kasidesinde Suâd ad‘n‘ verdiþi
sevgilisinin hasretinden duyduþu elemleri ifade eder, onun güzelliþini ve peāinden nas‘l koātuþunu dile getirir. Sözü Hz. Peygamber’e getirerek onun yüksek meziyetlerini anlat‘r. Ondan özür diler, baþ‘ālanmas‘n‘ ister. Resûlüllah son
derece duygulan‘r, s‘rt‘ndaki h‘rkay‘ ç‘kar‘r ve Ka’b’a hediye eder.55 Mukaddes
emanetler aras‘nda yer alan ve bugün ÿstanbul’da Topkap‘ Saray‘ müzesinde
muhafaza edilmekte olan “H‘rka-i Saadet” budur.56
7- Yaz‘
ÿslâmiyet, daha ilk nâzil olan ayetten itibaren yaz‘ya önem vermiātir. Kur’an-‘
Kerim’de yaz‘ malzemesi olan kaleme ve onunla yaz‘lanlara and içilmiātir.57
Kaþ‘da,58 yaz‘l‘ metinlere59 de deþer verilmiātir.
Yukar‘da da deþindiþimiz gibi, Hz. Peygamber’in faaliyetlerinde yaz‘n‘n
önemli bir yeri vard‘r. O, bilginin yaz‘ ile tespit edilmesini emretmiā, çocuklara
okuma yazma öþretmenin babalar‘n görevi olduþunu bildirmiātir. Okuma yazmay‘ sahâbe aras‘nda teāvik etmiā ve yaymaya çal‘ām‘āt‘r. ÿlk nazil oluāundan
itibaren ayetleri yaz‘ ile kaydettirmiātir. Hz. Peygamber’in Kur’an ayetlerini kaydeden, çeāitli antlaāmalar‘ kaydeden, mektuplar‘ kaleme alan ve diþer yaz‘ iālerini yürüten katipleri vard‘. O, antlaāmalar‘ yaz‘ ile kaydettirmiātir. Komāu ülkelerin hükümdarlar‘na ve kabilelere mektuplar göndermiātir. Döneminde okur
yazar say‘s‘ artm‘āt‘r. O dönemden itibaren ÿslâm dünyas‘nda yaz‘ geliāmeye ve
yay‘lmaya baālam‘āt‘r. Araplar aras‘nda kitâbî nesir geliāmiātir. Bedir Savaā‘’nda
54.
55.
56.
57.
58.
59.
Tirmizî, IV, 139.
ÿbn Kuteybe, eā-Āi’r ve’ā-Āuarâ, s. 80-82.
Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, II, 46-53, 83-88; M. Nihad Çetin, “Āiir”, ÿA, XI, 530-542.
Kalem Sûresi 1.
En’âm Sûresi 7.
Abese Sûresi 13.
331
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 331
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Müslümanlar‘n eline esir düāen müārik askerlerden okur-yazar olup da kurtuluā
fidyesi verecek paras‘ bulunmayanlar‘n, on Müslüman çocuþuna yaz‘ öþretmek
suretiyle serbest b‘rak‘lm‘ā olduklar‘n‘ daha önce kaydetmiātik. O dönemde ve
daha sonralar‘ yaz‘ malzemesi olarak taā ve tahta levhalar, kemikler ve kumaālar,
deri ve parāömen ve papirus kullan‘lm‘āt‘r.
Hz. Peygamber’in Arap yaz‘s‘n‘n geliāmesine katk‘da bulunduþu da bilinmektedir. Arapçada birbirine benzeyen baz‘ harflerin noktalar‘n‘n konulmaya
baālanmas‘n‘n cahiliye dönemine uzand‘þ‘ söylendiþi gibi, Hz. Peygamber zaman‘nda konulduþu da söylenmektedir. Nitekim o, kâtiplerinden Muaviye’ye
harflere onu temsil eden noktalar‘ koymas‘n‘ (rakā) tavsiye etmiātir.60
8- Çevre
F‘trat ve tabiat üzerinde ‘srarla duran, Yaratan ve yarat‘lan ile uyumlu bir
āekilde yaāamay‘ tavsiye eden Hz. Peygamber’in çevrecilik ile ilgili o kadar güzel
tavsiyeleri ve tatbikat‘ vard‘r ki, hepsi bugün dünyadaki çevrecilerin çevre meselesinin çözümü için getirdikleri önerilerle benzerlik ve aynîlik arzetmektedir.
Hz. Peygamber, doþal çevrenin korunmas‘ ve insan‘n içinde yaāamak zorunda
olduþu yak‘n maddî ve manevî çevresinin nas‘l olmas‘ gerektiþi konusunda baz‘
faaliyetlerde bulunmuātur.
Hz. Peygamber insanlar‘ aþaç dikmeye ve mevcut aþaçlar‘ korumaya sevketmiātir. Onun aþaç dikmeye sevkeden, aþac‘n çevre ile ilgili ve ekonomik deþerini gösteren pekçok hadisi vard‘r.61 Baz‘ aþaçlara ve özellikle hurma aþac‘na
özel bir ilgisi olduþu bilinmektedir. Hz. Peygamber, bizzat kendisi aþaçland‘rma
faaliyetlerinde bulunmuātur. Ormanlar te’sis etmiā, mevcut ormanlar‘ korumaya
önem vermiātir. Bir defada beā yüz hurma aþac‘ dikmiātir. Eski bir orman yeri
olan Zurayb mevkiini yeniden ormanlaāt‘rm‘āt‘r. Bu bölge bu olaydan sonra,
orman anlam‘na gelen “el-ýâbe” ad‘yla an‘l‘r olmuātur. Belirli bölgeleri özel koruma alt‘na alm‘āt‘r. Bunlar Harîm (veya Haram) ve Himâ, yani yasak, korunan
bölgeler olarak adland‘r‘lm‘āt‘r. Buralarda aþaçlar‘n kesilmesini, ot yolunmas‘n‘,
kuā ve diþer hayvanlar‘n avlanmas‘n‘ yasaklam‘āt‘r.
Hz. Peygamber’in her zaman ve her f‘rsatta aþaç dikmeyi tavsiye eden, aþaç
dikmenin dünyevî ve uhrevî mükâfât‘n‘ dile getiren sözlerinden baz‘lar‘ āunlard‘r: “Elinizde bir aþaç fidan‘ varsa k‘yamet kopmaya baālasa bile eþer onu dikecek
kadar vaktiniz varsa mutlaka dikin”.62 “Kim aþaç dikiminde bulunursa, onun için
60.
61.
62.
Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, II, 129-132.
ÿbn Hanbel, VI, 420. 444; Buhârî, III, 66 vd.; ayr‘ca bk. Zebîdî, VII, 117-189.
ÿbn Hanbel, III, 184, 191.
332
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 332
17.04.2012 16:04:18
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler
aþaçtan has‘l olan ürün miktar‘nca Allah sevap yazar”.63 “Her kim, boā kuru ve çorak
bir yeri ihyâ edecek olursa, bu amelinden dolay‘ Allah taraf‘ndan mükâfatland‘r‘l‘r.
ÿnsan ve hayvan ondan faydaland‘kça oray‘ ihyâ edene sadaka yaz‘l‘r”.64 “Müslümanlardan bir kimse aþaç dikerse, o aþaçtan yenen ürün mutlaka onun için sadaka
olur. Yine o aþaçtan çal‘nan meyve de o Müslüman için sadaka olur. Kuālar‘n yediþi
de sadakad‘r. Herkesin ondan yiyip eksilttiþi ürün de onu diken Müslümanlara ait
bir sadakad‘r.”65 Buhârî, Sahîhinde, ekip dikme ile ilgili hadisleri ayr‘ bir kitâb
halinde derlemiātir.66
Hz. Peygamber sit alanlar‘ da oluāturmuātur. Medine ve Taif sit alan‘ korunmuā bölgelerden en önemlileridir. Medine āehri merkez olmak üzere her yönden bugünkü mesafe ölçülerine göre yaklaā‘k 32 km’lik çevresi koruma alt‘na
al‘nm‘āt‘r. Burada aþaçlar‘n kesilmesini yasaklam‘āt‘r.67 Taif’te oturan Sakîf kabilesinden bir heyet hicretin dokuzuncu y‘l‘nda Medine’ye gelip Müslüman olduþunda, Hz. Peygamber onlara uymalar‘ gereken hususlar‘ içeren bir yaz‘ verdi.
Siyâsî, sosyal ve ekonomik meseleleri içeren bu yaz‘n‘n metninde çevre ile ilgili
olarak, onlar‘n vadilerinin tümünün koruma alt‘na al‘nd‘þ‘n‘, yabani aþaçlar‘
kesmenin ve hayvanlar‘ öldürmenin yasak olduþunu bildirdi. Hz. Peygamber
Vecc Vâdisine Sa’d b. Ebû Vakkas’‘ korucu tayin etti.68 Tay ve Cüreā kabileleri
de kendi arazilerinin koruma alt‘na al‘nmas‘n‘ Hz. Peygamber’den istemiāler, o
da onlar‘n isteklerini kabul etmiātir. Görüldüþü gibi Hz. Peygamber, ancak günümüzde fark‘na var‘lan ve ihtiyac‘na inan‘lan milli park, sit alan‘ ve yeāil alan
gibi çevrecilik faaliyetlerini kendi döneminde baālatm‘āt‘r. Onun bu faaliyetleri
sonucu tabiat‘n ve yerleāim yerlerinin ekolojik yap‘lar‘ korunmuātur. Hz. Ebû
Bekir ve Hz. Ömer de Hz. Peygamber’in tespit ettiþi sit alanlar‘n‘ korumak için
gayret sarfetmiāledir.
Hz. Peygamber tabiat‘n bir parças‘ olan bütün hayvanlar‘ severdi. Ancak
at, deve, koyun, keçi, kedi ve güvercine özel ilgisi ve merak‘ vard‘.69 Çeāitli
vesilelerle insanlar‘n hayvanlar‘n hayat hakk‘na sayg‘ göstermesini aç‘klam‘āt‘r.
ÿālerinin en yoþun olduþu bir anda bile hayvanlar‘n korunmas‘ ve bak‘m‘ ile
ilgilenmiātir. Mekke’nin fethinde ordusuyla birlikte Mekke’ye doþru ilerlerken
yol kenar‘nda yavrular‘n‘ emziren ve onlar‘ korumak için havlayan bir köpek
63.
64.
65.
66.
67.
68.
69.
ÿbn Hanbel, V, 415.
Münâvî, VI, 39.
Buhârî, VI, 122.
Buhârî, III, 66-74.
Buhârî, II, 220.
Vâk‘dî, III, 973.
Makrîzî, s. 400.
333
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 333
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
görür. Askerlerin köpeþe ve yavrular‘na herhangi bir zarar vermesini önlemek
amac‘yla önlem al‘r. Cuayl b. Sürâka adl‘ sahâbîye, köpeþin karā‘s‘nda durmas‘n‘ emreder.
Huneyn Savaā‘’ndan sonra Ci’râne’de iken, Sürâka b. Mâlik, elindeki
emannâme ile kendisine gelir. Havuzlar‘na kendi develeri için doldurmuā olduþu sulardan, çevrede otlayan yitik develerin de su içtiþini, bunun için kendisine
mükâfat olup olmad‘þ‘n‘ sorar. Hz. Peygamber, her susam‘ā canl‘ya su vermekte
ecir bulunduþunu söyler.70 Birçok hadisinde hayvanlara iyi muamele edilmesini,
āefkatli ve merhametli davran‘lmas‘n‘, eziyet edilmemesini fazla yük yüklenmemesini onlar‘n bak‘m‘n‘n iyi yap‘lmas‘n‘, aāaþ‘lanmamas‘n‘ ve yarat‘l‘ālar‘na
uygun iālerde kullan‘lmalar‘n‘ emretmiātir.
Hayvanlar‘n yavrular‘n‘ bile düāünmüātür. Keçi saþan bir adama, yavru için
süt art‘rmas‘n‘ söylemiātir. Kuā yuvalar‘n‘n bozulmas‘n‘, yumurta ve yavrular‘n
al‘nmas‘n‘ yasaklam‘āt‘r.71 S‘rf zevk ve eþlence maksad‘yla yap‘lan avc‘l‘þ‘ hoā
görmemiātir.
Hz. Peygamber, geniā, çok odal‘, yüksek olmayan, geniā avlulu ve bahçeli evlerin yap‘lmas‘n‘ tavsiye etmiātir. Meskenlerin iki kattan fazla olmas‘na müsade
etmemiātir; hatta yüksek ināaatlara müdahele ederek y‘kt‘rd‘þ‘na dair rivayetler
vard‘r. Yollar‘ daraltmay‘ k‘nam‘āt‘r. Seferde bile çad‘rlar‘n kurulmas‘na var‘ncaya dek düzenli olmay‘ severdi.72
70.
71.
72.
ÿbn Hiāâm, I, 490.
Ebû Dâvud, III, 469.
Kettani, II, 41-42; Hz. Peygamber’in çevre hakk‘ndaki faaliyetleriyle ilgili geniā bilgi için āu
araāt‘rmalara bak‘labilir: ÿbrahim Canan, ÿslam’da Çevre Saþl‘þ‘, ÿstanbul 1986 s. 89; Mehmet
Bayraktar, ÿslam ve Ekoloji, Ankara 1997, s. 49-61; ÿbrahim Özdemir, Çevre ve Din, Ankara 1997
s. 163-168; 180-184; ayn‘ yazar ve Münir Yükselmiā, Çevre Sorunlar‘ ve ÿslam, Ankara 1997.
334
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 334
17.04.2012 16:04:18
HZ. MUHAMMED VE BAZI TOPLUM KESÿMLERÿ
1- Çocuklar
Nesli korumak ve geliātirmek, ÿslâm’‘n temel hedeflerinden biridir. Nesli
korumak da çocuk sahibi olmak, onu yetiātirmek ve doþumundan baālay‘p evlenmesiyle noktalanacak bir süreç içinde onunla ilgilenmekle mümkündür. Hz.
Peygamber evliliþi, çocuk sahibi olmay‘ ve çocuk yetiātirmeyi teāvik etmiātir. Diþer aile fertlerinin olduþu gibi çocuþun gözetiminden ve yetiātirilmesinden aile
büyüklerinin sorumluluþuna dikkat çekmiātir. Onun bu konuyla ilgili olarak
söylediþi āu sözü çok meāhurdur: “Hepiniz çobans‘n‘z ve hepiniz güttüklerinizden
sorumlusunuz”.1 Çocuklar‘na düākün olan han‘mlar‘ övmüā ve onlar‘ çocuklar‘na
karā‘ sevgi ve āefkatle davranmaya teāvik etmiātir.2
Çocuklara derin bir sevgi ve āefkat besleyen Hz. Peygamber, onlar‘ ciddiye
al‘p seviyelerine inmeyi ve problemlerini dinleyerek yönlendirmeyi öþütlemiātir.
O, çocuklar‘ kucaþ‘na al‘r, öper ve okāard‘. Bir defas‘nda Hz. Peygamber torunu
Hasan’‘ öperken yan‘nda oturan Akra’ b. Hâbis onu görür ve “Siz çocuklar‘ öper
misiniz? Benim on çocuþum var, hiçbirini öpmedim” der. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” buyurur. Yine “Siz çocuklar‘
öper misiniz? Biz öpmeyiz” diyen bir kiāiye “Allah senin kalbinden merhameti kald‘rd‘ysa ben ne yapabilirim”3 buyurur. Çocuklar‘ hoā tutmuā ve onlar‘n isteklerini
yerine getirmeye önem vermiātir. Namaz k‘larken ve hutbe okurken bile bu
tutumunu deþiātirmemiātir. Kaynaklar, torunu kucaþ‘nda iken namaza geldiþini, çocuþu b‘rak‘p namaza durduþunu, secdede iken çocuþun s‘rt‘na binmesi
üzerine de secdeyi uzatt‘þ‘n‘; k‘zlar‘ndan Zeyneb’in k‘z‘ Ümâme’yi namazda
omuzuna ald‘þ‘n‘ naklederler.4
Hz. Peygamber çocuklarla ilgilenir, selam verir,5 onlar‘n hat‘r‘n‘ sorard‘. Zaman zaman çocuklar‘ ve özellikle torunlar‘n‘ s‘rt‘na bindirirdi. Hoālanacaklar‘
adlar takarak çocuklarla āakalaā‘r ve onlar‘ eþlendirirdi. Bütün bu s‘cak yak‘nl‘ktan dolay‘ çocuklar onu çok severlerdi; bir yolculuktan döneceþi zaman ken1.
2.
3.
4.
5.
Buhârî, I, 215.
Buhârî, VI, 120-121.
Buhârî, VII, 75; Tirmizî, IV, 318.
ÿbn Hanbel, VI, 467; Buhârî, VII, 74-75; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, V, 22.
ÿbn Mâce, II, 1220.
335
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 335
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
disini karā‘lamaya ç‘karlard‘.6 Hicret esnas‘nda Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evine
misafir olacaþ‘ s‘rada Neccâroþullar‘n‘n küçük k‘zlar‘ def çal‘p āark‘ söylemiālerdir.7 Hz. Peygamber onlara “Beni seviyor musunuz”? diye sormuā; onlar da
“Evet yâ Resûlallah” demiāler, o da “Vallahi ben de sizleri seviyorum” demiā ve bu
sözünü üç defa tekrarlam‘āt‘r.8 O Medine d‘ā‘nda da çocuklara gösterdiþi ilgi ile
ünlü olacak ki, Umretü’l-Kazâ dolay‘s‘yla Mekke’ye gittiþinde Hâāimoþullar‘n‘n
çocuklar‘ kendisini karā‘lam‘ālar, önünden ve ard‘ndan koāuāmuālard‘r.9 Hz.
Peygamber döneminde çocuklar sosyal hayat‘n bir parças‘yd‘. Bayram namaz‘n‘n k‘l‘nacaþ‘ yere (musallâ) kad‘nlarla birlikte çocuklar da ç‘karlard‘.10 O,
savaālarda kad‘nlar‘n ve çocuklar‘n öldürülmemesini özellikle emretmiātir.11 Çocuklar‘n ekonomik yönden güçlü olmalar‘n‘, babas‘n‘n mal‘ varken āuna buna
muhtaç düāmelerini önlemek için gerekli önlemleri alm‘āt‘r. Peygamberimiz,
mal‘n‘n tamam‘n‘ Allah yolunda harcanmak üzere vasiyet etmek isteyen Sa’d b.
Mâlik’in bu tavr‘n‘ hoā karā‘lamam‘ā, “Çocuklar‘na ne b‘rakt‘n”? diye sormuā, bir
āey b‘rakmad‘þ‘n‘ öþrenince de mal‘n‘n onda dokuzunu çocuklar‘na b‘rakmas‘n‘ söylemiātir. Sa’d’‘n ‘srar‘ üzerine üçte birini vasiyet etmesini istemiā ve onu
bile çok bulduþunu belirtmiātir.12 Mal‘n‘n tamam‘n‘ bir sefer için baþ‘ālayan
Ebû Bekir’e “Çocuklar‘na ne b‘rakt‘n”? diye sorarak çocuklar üzerindeki duyarl‘l‘þ‘n‘ bir kez daha dile getirmiātir.13
Hz. Peygamber namaz k‘ld‘r‘rken çocuk aþlamas‘ duyunca, aþlayan çocuþun
üzülmemesi ve annesinin huzursuz olmamas‘ için k‘sa sûreler okuyarak namaz‘
çabuk bitirirdi. Hatta zaman zaman namaza dururken uzun sûreler okumay‘ düāünse bile aþlama sesi duyunca bundan vazgeçerdi.14 Bu uygulama Hz.
Peygamber’in çocuklara ve annelerine merhametini ortaya koyduþu gibi, ayn‘
zamanda onun döneminde camiye kad‘nlar‘n küçük çocuklar‘yla birlikte geldiklerini de göstermektedir.
Hz. Peygamber çocuklar‘ istismar etme, onlar‘, sözgelimi savaā gibi, yaā‘na
uygun olmayan alanlara sürme ve emeklerini sömürme yoluna asla gitmemiātir.
Bedir Seferi’ne ç‘karken Medine d‘ā‘nda ordusunu durdurmuā; yaālar‘n‘ küçük
gördüþü sahâbîleri geri çevirmiātir. Geri çevirdikleri aras‘nda o s‘rada on üç
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
ÿbn Hanbel, IV, 5; Ebû Dâvud, III, 219.
ÿbn Mâce, I, 612.
Diyarbekrî, Târîhu’l-Hamîs, M‘s‘r 1302, I, 385.
Buhârî, II, 204.
Buhârî, II, 8.
Mâlik I, 447-448; Buhârî, IV, 21.
Buhârî, II, 82-83; Tirmizî, III, 305-306.
Vâk‘dî, III, 991.
Buhârî, I, 173-174.
336
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 336
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
yaālar‘nda bulunan Abdullah b. Ömer, Berâ’ b. Âzib ve Zeyd b. Sâbit de bulunuyordu. On alt‘ yaā‘nda bulunan Umeyr b. Ebû Vakkas’‘ da geri çevirmek
istemiā; ancak aþlamas‘ üzerine müsade etmiātir. Uhud Savaā‘’na ç‘karken de
Āeyheyn denilen yerde durup ordusunu gözden geçirerek yaālar‘ küçük olduþu
için yirmiye yak‘n çocuþu āehre geri göndermiātir. Hendek Savaā‘ esnas‘nda ise,
büluþ çaþ‘na girmemiā çocuklar‘n çal‘āmas‘na topraþ‘ kazma iāinde müsade
etmiā; ancak kuāatma baālay‘nca onlar‘ kalelere, ailelerinin yan‘na göndermiātir.
Halbuki bu savaāta kuāatmac‘lar‘n say‘s‘ Müslüman askerlerin say‘s‘ndan üç kat
fazla idi ve askere çok ihtiyaç vard‘. Bu savaāta cephede kalmaya müsade ettiþi
çocuklar aras‘nda yer alan Zeyd b. Sâbit’in ve Abdullah b. Ömer’in o s‘rada on
beā yaā‘nda bulunduþuna15 bak‘l‘rsa, bu yaā‘n alt‘ndakileri evlerine gönderdiþi
tahmin edilebilir.
Medine’ye dokuzuncu hicrî y‘lda gelen yetmiā-seksen kiāilik Benî Temim
heyetiyle birlikte o s‘rada çocuk yaāta bulunan Amr b. Ehtem de gelir. Heyet
üyeleri onu eāyalar‘n‘n baā‘na nöbetçi olarak b‘rak‘rlar. Peygamberimiz heyet
üyelerine birtak‘m hediyeler verir. ÿçlerinde hediye almayan kimse olup olmad‘þ‘n‘ sorar. Eāyalar‘n‘n yan‘nda bir çocuk kald‘þ‘n‘ söylerler. Hz. Peygamber
onun da gönderilmesini ister. Kays b. Âs‘m adl‘ heyet üyesi, onun ata taraf‘ndan
izzeti olmayan bir çocuk olduþunu söyler. Peygamberimiz de “Olsun, o, heyetle
birlikte gelmiātir. Bahāiā almaya hakk‘ vard‘r” buyurur. Çocuþu getirtir ve bahāiāini
verdirir.16
Hz. Peygamber’in çocuklarla ilgili en önemli düzenlemelerinden biri de k‘z
çocuklar‘n‘ erkek çocuklarla eāit statüye getirmesidir. ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada,
Araplar aras‘nda k‘z çocuþuna karā‘ davran‘ālar sosyal bir problem haline gelmiā
ve hatta cinayet āeklini alm‘āt‘. Câhiliye döneminde k‘z çocuþu ailede maddî bak‘mdan bir yük, sosyal bak‘mdan da bir utanç kaynaþ‘ kabul edilirdi. Ayr‘ca çocuklar ekonomik ve sosyal endiāelerle öldürülürlerdi. Kur’an-‘ Kerim’de câhiliye
insan‘n‘n k‘z çocuþuna karā‘ tutumu kötülenmiā, çocuklar‘n öldürülmeleri āiddetle k‘nanm‘ā ve yasaklanm‘āt‘r.17 Hz. Peygamber de k‘z çocuþuna özel önem
vermiātir. K‘z çocuþu yetiātirenleri özel olarak övmüātür.18 K‘z çocuþunu hakir
görmeyi ve ona karā‘ kötü duygu ve düāünceler beslemeyi yasaklam‘āt‘r.19
Câhiliye döneminde k‘z çocuklar‘n‘ diri diri topraþa gömüp de sonra Müslüman olan baz‘ kimseler, zaman zaman Hz. Peygamber’in huzurunda topraþa
15.
16.
17.
18.
19.
Vâk‘dî, II, 453.
Vâk‘dî, III, 979-980.
Nahl Sûresi 58-59.
Tirmizî, IV, 318 vd.
ÿbn Hanbel, IV, 151.
337
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 337
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
gömme iāini nas‘l yapt‘klar‘n‘ anlat‘rlard‘. Hz. Peygamber de duyduklar‘ndan
son derece etkilenir ve aþlard‘. Bir gün bir adam Hz. Peygamber’e gelerek k‘z çocuþunu nas‘l diri diri topraþa gömdüþünü anlat‘r ve āunlar‘ söyler: “Ey Allah’‘n
elçisi! Biz câhiliye döneminde putlara tapan ve çocuklar‘ öldüren bir millet idik. Benim
bir k‘z‘m dünyaya gelmiāti. Konuāacak çaþa gelmiāti; kendisini çaþ‘rd‘þ‘mda sesini
duyunca sevinirdim. Bir gün onu yan‘ma çaþ‘rd‘m ve ard‘ms‘ra götürdüm. Sonunda
bir kuyunun baā‘na geldik. K‘z‘m‘n hiçbir āeyden haberi yoktu. Kuyunun baā‘nda
elinden tuttum ve kuyuya att‘m. Ondan duyduþum en son söz “Babac‘þ‘m, babac‘þ‘m”!
diye kuyuda yank‘lanan ç‘þl‘kt‘”. Adam bunu anlat‘nca Hz. Peygamber aþlar ve
elleriyle gözlerinin yaā‘n‘ siler. Orada bulunanlardan biri “Ey Allah’‘n elçisi! Ona
üzüldün mü”? diye sorar. Hz. Peygamber ona “B‘rak! O kendisini meāgul eden āeyi
soruyor” der. Sonra adama dönerek olay‘ tekrar anlatt‘r‘r. Adam tekrar anlat‘r.
Olaydan çok etkilenen Hz. Peygamber sakal‘ ‘slan‘ncaya kadar aþlar ve adam‘
“Allah câhiliyede iālenen kötülükleri silmiātir. Sen iyi iāler yapmaya devam et” āeklinde teselli eder.20
Hz. Peygamber savaā esirleri aras‘nda bulunan çocuklar‘ bile düāünmüātür.
Kurayza esirleri aras‘nda bulunan büluþ çaþ‘na ermemiā çocuklar‘n annelerinden ayr‘lmamalar‘n‘ emretmiātir.21
Hz. Peygamber’in sünneti dikkate al‘nd‘þ‘nda çocuþun anne baba üzerindeki
haklar‘, ona güzel bir isim koyma, iyi bir eþitim ve öþretimden geçirme, evlendirme ve çocuklar aras‘nda eāit muamele etme āeklinde özetlenebilir. Hz. Peygamber çocuklara ad koyma konusunda titiz davran‘lmas‘ gerektiþini bildirmiā
ve bu konuda ‘srarl‘ tavsiyelerde bulunmuātur: Onun bu husustaki sözlerinden
birisi āöyledir: “Siz k‘yamet gününde kendi isimleriniz ve babalar‘n‘z‘n isimleriyle
çaþr‘lacaks‘n‘z, güzel isimler koyunuz”.22 Putperestliþi çaþr‘āt‘ran ve ÿslâm adab‘na
uymayan adlar‘n deþiātirilmesini tavsiye etmiā ve bu tür isimlerden kendisinin
de deþiātirdiþi olmuātur. Allah’tan baākas‘na kulluk anlam‘ taā‘yan isimleri koymay‘ haram kabul etmiā ve bunlar‘ baāka isimlerle deþiātirmiātir. Burada, söz
isim konusuna gelmiāken, Allah’a mahsus isimlerin “abd” kelimesiyle birlikte olmaks‘z‘n kullan‘lmas‘ hususuna k‘saca temas etmekte fayda görüyoruz. Esmâ-i
Hüsnâ’n‘n “abd” kelimesiyle birlikte kullan‘lmamas‘, zâhiren dahi olsa tevhid
inanc‘n‘ zedeleyici mahiyette görüldüþünden, hoā karā‘lanmam‘āt‘r. Ancak Abdülkadir, Abdurrahman gibi isimlerin kullan‘ā‘ yayg‘n olmakla birlikte Kadir,
Rauf gibi isimler, Arap olmayan Müslümanlar aras‘nda ve özellikle Türkler aras‘nda kullan‘lmaktad‘r. Bu da muhtemelen bu isimlerin Abdülkadir, Abdurrauf
20.
21.
22.
Dârimî, I, 3-4.
Makrîzî, s. 251.
Ebû Dâvud, V, 236.
338
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 338
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
āeklinde telaffuz edilmesinin güçlüþünden kaynaklanmaktad‘r. Fakat bu isimleri
bu āekilde kullanman‘n tevhid inanc‘n‘ zedelediþi söylenemez. Çocuþa isim
koyarken esas amaç, ismin tevhid inanc‘n‘ zedeleyici bir mahiyet taā‘mamas‘
ve bunun yan‘nda, çocuþa alay konusu yap‘labilecek bir ad konulmamas‘ ve
çocuþun taā‘d‘þ‘ isimden utanç duymamas‘d‘r. Milliyet bak‘m‘ndan Arap olmayan kiāilerin adlar‘ ÿslâm inanç ve ahlâk‘na ters düāmedikçe kullan‘lmas‘nda
bir mahzur yoktur ve nitekim bu isimler deþiātirilme cihetine gidilmemiā ve
kullan‘lm‘āt‘r ve kullan‘lmaya da devam edilmektedir. Meselâ Alparslan, Tuþrul,
Selçuk gibi.23
Hz. Peygamber, güzel isim koyman‘n yan‘nda, iyi bir terbiyeyi, çocuþun
babas‘ üzerindeki haklar‘ aras‘nda saym‘āt‘r. Terbiyeyi ana baban‘n çocuþuna
b‘rakacaþ‘ en güzel miras olarak deþerlendirmiātir.24 Buradaki terbiyeyi bilinen anlamda terbiyenin yan‘nda, genel olarak çocuþa iyi bir eþitim kazand‘rma
āeklinde anlamak ve deþerlendirmek Hz. Peygamber’in çocuk eþitimiyle ilgili
uygulama ve sözleriyle çeliāmez; hatta paralellik arzettiþini de söyleyebiliriz.
Anne ve baba, kendilerine ait olan neslin korunmas‘ görevini evlad‘n‘n bir
yuva kurmas‘na zemin haz‘rlamakla yerine getirmiā olurlar. Çocuþun zinaya
bulaāarak günah iālemesine yol açmamak için babas‘n‘n onu evlendirmesi gerektiþine dair Hz. Peygamber’den nakledilen baz‘ rivayetler mevcuttur.
Hz. Peygamber anne baban‘n çocuklar‘na eāit muamele yapmas‘n‘n onlar‘n
görevi ve çocuþun da doþal hakk‘ olduþunu bildirmiātir.25 Bu konuda çocuklar‘n k‘z-erkek, büyük-küçük, öz veya üvey olmas‘ aras‘nda fark yoktur. Hz. Peygamber “Allah’tan korkun ve çocuklar‘n‘z aras‘nda adaleti gözetin”26 buyurmuātur.
Çocuklara mal baþ‘ālanmas‘nda âdil davran‘lmamas‘n‘ zulüm olarak deþerlendirmiātir.27 Dolay‘s‘yla anne baban‘n hibe, hediye, miras gibi maddî konularda
olduþu gibi, sevgi, ilgi ve āefkat gibi manevî hususlarda da çocuklar‘ aras‘nda
adaletli davranmas‘ gerekir. Aksi halde kardeālerin birbirini k‘skanmas‘ ve birbirine karā‘ olumsuz baz‘ duygu ve düāüncelere kap‘lmas‘ kaç‘n‘lmazd‘r.28
2- Gençler
Hz. Peygamber ÿslâm’‘ tebliþ ederken toplumun yeniliþe aç‘k, idealist ve
enerjik kesimini oluāturan gençlerden büyük ölçüde destek alm‘āt‘r. O, tebliþe
23.
24.
25.
26.
27.
28.
Özgü Aras, “Ad koyma”, DÿA, I, 332-333.
Tirmizî, IV, 337.
ÿbn Hanbel, IV, 269.
Buhârî, III, 133-134; Müslim, II, 1243.
Müslim, II, 1243.
Beyza Bilgin, ÿslam ve Çocuk, Ankara 1997; Hayati Hökelekli, “Çocuk”, DÿA, VII, 355-358.
339
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 339
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
baālad‘þ‘ ilk andan itibaren kad‘n - erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür-köle
ay‘r‘m‘ yapmaks‘z‘n tüm insanlar‘ ÿslâm’a davet etmiātir. Nitekim ilk Müslümanlar incelendiþinde içlerinde toplumun her kesiminden fertlerin yer ald‘þ‘ görülmektedir. Ancak, bu fertler aras‘nda gençlerin çoþunlukta olduþu bilinmektedir.
Mekke’nin nüfuzlu ve refah içinde yaāayan ailelerine mensup gençler,
ÿslâm’a; yaāl‘lar, köleler, fakirler, kimsesiz ve zay‘f kimselerin duyduklar‘ sempati ve ilgiden daha fazla alâka göstermiālerdir. ÿslâm’‘ yayma konusunda Hz.
Peygamber’e as‘l destek ve yard‘mc‘ olanlar gençlerdir. Nitekim ilk Müslümanlardan birkaç kiāi, elli yaā civar‘nda, birkaç kiāi otuz beā yaā‘n üzerinde, geri
kalan çoþunluk ise otuz yaā‘n alt‘nda bulunuyordu. Mesela genç yaāta ÿslâm’‘
kabul edenlerden Hz. Ali 10, Zeyd b. Hârise 15, Abdullah b. Mes’ud ve Zübeyr
b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Erkam b. Ebü’l-Erkam
ve Sa’d b. Ebû Vakkas 17, Mus’ab b. Umeyr 18-20, Abdullah b. Ömer 13, Câfer
b. Ebû Tâlib 22, Osman b. Huveyris, Osman b. Affan, Ebû Ubeyde ve Hz. Ömer
25-31 yaālar‘nda idiler. Bunlar‘n d‘ā‘nda genç yaāta ÿslâm’‘ kabul eden pek çok
āah‘s mevcuttur. Bunlar aras‘ndan ÿslâm’‘n Mekke ve Medine dönemlerinde ve
Hz. Peygamber’in vefat‘ndan sonraki zamanlarda çok önemli fonksiyonlar üstlenen āah‘slar yetiāmiātir. ÿçlerinden devlet baākanlar‘, valiler, hakimler, öþretmenler ve ülkeler fetheden komutanlar ç‘km‘āt‘r.
Bu gençlerin faaliyetlerine örnek olmak üzere, Hz. Peygamber’e evini tahsis
eden ve 17 yaā‘nda ÿslâm’‘ kabul etmiā olan Erkam b. Ebi’l-Erkam’‘n ÿslâm’‘n
ilk y‘llar‘nda üstlenmiā olduþu role burada temas etmek istiyoruz. Peygamberliþinin ilk y‘llar‘nda Hz. Peygamber’in Erkam’‘n evindeki faaliyetlerinin önemli
bir merhale teākil ettiþi görülmektedir. Bu ev, tebliþ faaliyeti için son derece
elveriāli idi. Kâbe haremine dahildi. Safâ tepesinin eteþinde bulunuyordu. Hac
ve umre maksad‘yla d‘āar‘dan gelenlerle dikkati çekmeden burada temas kurma imkan‘ vard‘. Ayr‘ca Mekkeli Müslümanlar da Erkam’‘n evine kolayca gelip gidebiliyorlard‘. Hz. Peygamber burada bir yandan sahâbeye dinî bilgiler
öþretiyor; diþer yandan ÿslâm’a davet görevini yerine getiriyordu. Bu evdeki
faaliyetler sonucu birçok kiāi ÿslâm’a girmiātir. Hz. Ömer burada Müslüman
olanlar‘n sonuncusudur. Dârülerkam’‘n merkez olarak kullan‘lmas‘, ilk Müslümanlar‘n ÿslâm’‘ kabul tarihlerine bir esas teākil etmiātir. Nitekim tarihçiler,
ilk sahâbîlerin Müslüman oluālar‘n‘, “Resûlüllah’‘n Dârülerkam’a girmesinden
önce-sonra”, “Dârülerkam’da iken” āeklinde tarihlendirilmiātir.
ÿslâm’‘n ilk y‘llar‘nda büyük hizmeti geçen gençlerden biri de Hz. Ali’dir.
Onun gençliþindeki faaliyetleri herkes taraf‘ndan bilinmektedir ki, ün kazand‘þ‘
kahramanl‘klar‘n‘ gençliþinde, 20 ilâ 30 yaālar‘ aras‘nda gerçekleātirmiātir.
340
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 340
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
Gençlerin, Mekke döneminde ÿslâm’‘n Arap Yar‘madas‘’n‘n d‘ā‘nda tan‘nmas‘nda da önemli faaliyetleri olmuātur. 25 yaālar‘nda iken Habeāistan’a hicret
eden Câfer b. Ebû Tâlib’in, ÿslâm’‘ savunmak üzere Habeāistan hükümdar‘n‘n,
Hristiyan din adamlar‘n‘n ve saray erkan‘n‘n huzurunda yapt‘þ‘ konuāma, edebî
yönden ve muhtevâ aç‘s‘ndan tarih kitaplar‘m‘z‘ süslemektedir.29
Dârü’l-Erkam’da iken Müslüman olan Mus’ab b. Umeyr, I. Akabe Bîat‘’ndan
sonra Hz. Peygamber taraf‘ndan Medine’ye öþretmen olarak gönderildi. O s‘rada
25 yaālar‘nda bir genç olan Mus’ab b. Umeyr’in faaliyetleri sonucunda pek çok
Medineli Müslüman oldu. Hepsinden önemlisi Üseyd b. Hudayr ve Sa’d b. Muaz
gibi iki nüfuzlu kabile reisinin ÿslâm’a giriāini saþlad‘. Meāhur tarihçi ÿbnü’l-Esîr,
Mus’ab’‘n bu faaliyetinin, ÿslâm’‘n yay‘lmas‘na yapt‘þ‘ katk‘ya vurgu yapmaktan
kendini alamaz.30
Medine döneminde de gençlerin faaliyetleri dikkat çekmektedir. Burada Zeyd
b. Sâbit’in faaliyetlerine temas etmek yerinde olacakt‘r. Hz. Peygamber taraf‘ndan komāu hükümdar, emîr ve Arap kabilelerine gönderilen mektuplar‘n çoþu
Zeyd b. Sâbit’in kaleminden ç‘km‘āt‘r. Keza o, komāu ülkelerden gelen mektuplar‘ tercüme etmek ve cevap yazmak için Hz. Peygamber’in emriyle ÿbranice
ve Süryanice öþrenmiātir. ÿyi bir miras bölüātürücüsü olduþu için savaālarda ele
geçen ganimetlerin taksimine de o memur edilmiātir. Vahiy katipleri aras‘nda
yer alan Zeyd, Hz. Peygamber vefat ettiþinde 21 yaā civar‘nda bulunan Zeyd,
Hz. Ebû Bekir döneminde Kur’an-‘ Kerim’i cem’etmekle görevlendirilmiā ve bu
görevi baāar‘yla yerine getirmiātir.31 Yüce kitab‘m‘z Kur’an-‘ Kerim’i cem’eden
bu sahâbînin, böylesine ciddi ve önemli bir faaliyeti gerçekleātirdiþi s‘ralarda 22
yaā dolaylar‘nda olmas‘, ÿslâm’‘n ilk döneminde gençlerin ne derece büyük rol
oynad‘þ‘n‘ ortaya koymaktad‘r.
ÿslâm hukukunda k‘yas‘n āer’î delillerden biri ve ictihad‘n meārû olduþuna
dair Hz. Peygamber döneminden bir olay nakledilir. Buna göre Hz Peygamber
Muaz b. Cebel’i Cened’e kad‘ ve öþretmen olarak gönderirken, kendisine bir
dava getirildiþi zaman neye göre hüküm vereceþini sorar. Muaz “Allah’‘n kitab‘na göre hüküm veririm” der. Hz. Peygamber “O’nda bir hüküm olmazsa neye göre
verirsin?” diye sorar. Muaz “Resûlüllah’‘n sünnetine göre hüküm veririm” der.
Hz. Peygamber “Eþer Resûlüllah’‘n sünnetinde de hüküm bulamazsan ne yapars‘n?”
deyince Muaz “Kendi görüāüme göre hüküm veririm” der. Hz. Peygamber onun
bu cevab‘ndan son derece memnun olur.32 Muaz’‘n, Hz. Peygamber taraf‘ndan
29.
30.
31.
32.
ÿbn Hiāâm, I, 336-337.
ÿbnü’l-Esîr, Üsd, V, 182.
ÿbn Hanbel, I, 10; Buhârî, VI, 98-99.
Ebû Dâvud, IV, 18.
341
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 341
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Yemen’e gönderildiþi esnada yaāl‘ baāl‘ bir insan olduþu düāünülebilir. Halbuki
Muaz o tarihte 26-27 yaālar‘nda bulunuyordu.
Hz. Peygamber vahiy katiplerini genellikle gençler aras‘ndan seçmiā; gençlerin fetvâ vermesine müsade etmiā; onlardan öþretmenler tayin etmiātir. Hz.
Peygamber gençleri asla istismar etmemiātir. Onlar‘ muhtemel tehlikelerin kucaþ‘na atmaktan kaç‘nm‘āt‘r. Onlar‘n heyecan‘n‘ istismar etme cihetine kesinlikle
gitmemiātir. Gençleri çoþu yaāl‘ sahâbîlerden oluāan ordulara komutan tayin
etmiātir. Çoþu savaālarda sancaþ‘ bizzat kendisi gençlere vermiātir. Mesela Tebük
Seferi’nde sancaþ‘ Zeyd b. Sâbit’e, Bedir’de Hz. Ali’ye, vermiātir. 18 yaālar‘nda
olan Üsâme b. Zeyd’i Suriye’ye gönderdiþi orduya komutan tayin etmiātir.
Hz. Peygamber’in kendi gençliþi de, hayat‘n‘n takdir edilecek ve örnek al‘nacak dönemlerindendir. Hz. Peygamber gençliþinde, 25 yaālar‘nda iken Mekke’de
sadece “el-Emîn” diye an‘l‘yordu. Hz. Peygamber’in çevresine, arkadaālar‘na
baþl‘l‘þ‘, dostluþa verdiþi önem ve doþruluþu gençler için örnektir.
Hz. Peygamber, 20 yaā‘nda iken Hilfü’l-fudûl cemiyetine kat‘lm‘āt‘. Bu suretle Mekke’nin emniyetinin saþlanmas‘na henüz genç iken katk‘da bulunmuātu.
Bu hareketiyle haks‘zl‘þa karā‘ olduþunu göstermiāti. Hz. Peygamber toplum
içinde meydana gelebilecek tefrikalar‘ önlemeye çal‘ā‘rd‘. Gençler de onun bu
vasf‘n‘ örnek almal‘, tefrikaya f‘rsat vermememeli ve tefrikaya alet olmamal‘d‘rlar. Yetiākinler de gençleri tefrikaya alet etmemelidirler.
Hz. Peygamber, k‘yamet gününde arā‘n gölgesi alt‘nda mutlu olacaklar aras‘nda, gönlü Allah’a baþl‘, severek Allah’a ibadet eden gençleri de saym‘āt‘r.33
Onun için gençler dinin en iyi gençlikte yaāanacaþ‘n‘n bilincinde olmal‘d‘rlar.
Gençlik deyince sadece erkek çocuk akla gelmemelidir. Bir toplumda gençlerin yar‘s‘n‘ genç k‘zlar oluāturur. ÿslâm’‘ ilk kabul edenler aras‘nda genç k‘zlar‘n
ve kad‘nlar‘n önemli mevkii vard‘r. Hz. Peygamber’in k‘z çocuklar‘na özel itina
gösterdiþi bilinmektedir.
Hz. Peygamber’in ÿslâm kardeāliþine verdiþi önem gençlere örnek olmal‘d‘r.
Birbirinin düāüncelerine sayg‘l‘ olmal‘d‘rlar. Gençler ayr‘ca Hz. Peygamber’in
istiāâreye verdiþi önemden ders almal‘d‘rlar. Baākalar‘n‘n, büyüklerin tecrübelerinden, birikimlerinden istifade etmelidirler. Hz. Muhammed (s.a.s.), peygamber
olduþu halde, baākalar‘na dan‘ām‘ā, kendisini istiāare müessesesinin d‘ā‘nda
tutmam‘āt‘r. Hatta istiāare ona Allah Teâlâ taraf‘ndan emredilmiātir. Çünkü herkesin herāeyi bilmesi mümkün deþildir. Baz‘lar‘, baz‘ āeyleri daha iyi bilirler.
Diþerleri de onlar‘n bilgi ve tecrübesinden istifade ederler.
Hz. Peygamber’in saþl‘þ‘ korumaya verdiþi önem, gençler için bir örnektir.
O, saþl‘þ‘n korunmas‘n‘ ve hastalanmadan önce saþl‘þ‘n deþerinin bilinmesini
33.
Buhârî, I, 160-161.
342
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 342
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
istemiātir.34 ÿnsan saþl‘þ‘na zararl‘ olan pek çok al‘ākanl‘þa, mesela sigara, içki
ve kumara, gençlik döneminde al‘ā‘l‘r. Gençler bu konuda dikkatli olmal‘d‘rlar.
Büyükler de bu hususlarda gençlere kötü örnek olmamal‘d‘rlar. Eve sürekli sarhoā gelen bir baba, çocuþunu içkinin kucaþ‘na düāmekten kurtaramaz.
Hz. Peygamber aile yap‘s‘n‘n saþlamlaāt‘r‘lmas‘na büyük önem vermiātir.
Aile bireylerinin karā‘l‘kl‘ görevlerini aç‘k aç‘k belirttiþi say‘s‘z sözleri vard‘r. Bu
sözlerinin yan‘s‘ra, mutlu ve huzurlu bir aile ortam‘n‘n gerçekleāmesini temin
için temel esaslar‘ yaāay‘ā‘ ile de göstermiātir. Böyle bir ortam‘n, gencin ruh
ve beden saþl‘þ‘ aç‘s‘ndan önemli olduþu asla unutulmamal‘d‘r. Saþl‘kl‘ aile
olmadan saþl‘kl‘ gençlik olamayacaþ‘ bellidir. Aile büyükleri, gençlerin ileriki
hayat‘nda örnek alabilecekleri örnek bir hayat tarz‘ sergilemelidir. Aile bireyleri
aras‘ndaki olumsuz iliākiler çocuklara ve gençlere yans‘t‘lmamal‘d‘r.
Hz. Peygamber ihtiyarl‘ktan önce gençliþin k‘ymetinin bilinmesini istemiātir.
Çünkü gençlik çaþ‘ deþerlendirilmezse faturas‘ aþ‘rd‘r. Bu, gencin iyi bir eþitim
almas‘ ve hayata haz‘rlanmas‘ için önemli olduþu kadar, Allah’a karā‘ görev ve
sorumluluþu aç‘s‘ndan da önemlidir. Halk aras‘nda çok s‘k olarak “gençliþini
yaāamak” tabiri kullan‘l‘r. Ancak gençliþini yaāamak demek, birtak‘m arzular‘n
peāinde koāmak anlam‘na gelmemelidir. Çünkü ibadetin yaā‘ ve s‘n‘r‘ yoktur.
Büluþ çaþ‘ndan itibaren herkes mükelleftir. Üstelik ölümün ne zaman geleceþi
de belli deþildir.
Gençlerin eþitiminde yetiākinlere de görevler düāmektedir. Yetiākinlerin kuracaþ‘ s‘cak ve mutlu bir aile yuvas‘nda Hz. Peygamber’in aile fertlerine karā‘
tutumu gençlere hem teorik aç‘dan öþretilmeli ve hem de genç bizzat kendisi,
bunun uygulamas‘na aile içinde tan‘k olmal‘d‘r.35
3- Yaāl‘lar
Āüphesiz dünya, hem gençlere ve hem de yaāl‘lara aittir. Fakat çaþdaā bir
düāünürün de belirttiþi gibi, ahlâkî-dinî ölçülerden mahrum olan ve s‘rf aklî
saikleri tan‘yan günümüzün hakim uygarl‘k anlay‘ā‘, dünyay‘ giderek daha fazla
gençliþin ölçülerine ve zevklerine uygun olarak biçimlendirmektedir.36 Yaāl‘ kimse,
hele deþiāimin h‘zl‘ bir āekilde gerçekleātiþi günümüzde, çoþu zaman kendi
gençliþindekinden çok farkl‘ ortama ve deþerlere uyum saþlamak zorunda kalmaktad‘r. Yetiāme çaþ‘nda ald‘þ‘ eþitim bu uyumu güçleātirmektedir. O bak‘mdan çeāitli alanlarda düzenlemeler yap‘l‘rken, yaāl‘lar‘n durumlar‘, istek ve ihtiyaçlar‘ da ciddiyetle dikkate al‘nmal‘d‘r.
34.
35.
36.
Buhârî, VII, 170.
Mehmet Ayd‘n, “Gençlik ve Din”, Gençlik ve Din, Ankara 1998, s. 219-258.
Ali ÿzzetbegoviç, s. 207.
343
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 343
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Her konuda i’tidali esas alan Hz. Peygamber, küçüþü korurken, onlara merhameti emrederken, büyükleri ihmal etmemiātir. Bilakis büyüklere sayg‘y‘ küçüklere sevgi ile birlikte zikrederek bunlar‘n birbirinden ayr‘lmaz olduþunu
gözler önüne sermiātir. Onun konuyla ilgili bir sözü āöyledir: “Küçüklerimize
merhamet etmeyen ve büyüklerimize sayg‘ göstermeyen bizden deþildir”.37 Küçükler
sevgiye, yaāl‘lar da sayg‘ya, her iki kesim de ilgiye ve bak‘ma muhtaçt‘r. ÿāte bu
sözüyle Hz. Peygamber, bu iki toplum kesimine karā‘ gençlere ve yetiākinlere
önemli sorumluluk ve görev yüklemiātir. Bu iki hususa, yani küçüklere sevgi,
büyüklere sayg‘ hususuna birlikte riayet etmeyen kimselere aþ‘r ithamda bulunmuātur.
Çekirdek aile yap‘s‘n‘n günümüzde yayg‘nlaāmas‘, evlenen çiftlerin ayr‘ oturmas‘, yaāl‘lar‘n bir taraftan genç aile üyelerinden ayr‘lmalar‘na yol açarken, diþer
taraftan da bunlar‘n bar‘nd‘r‘lmalar‘n‘ önemli bir sorun haline getirmektedir.
Doþal olan, kiāinin hayat‘n‘n son evresini evlatlar‘n‘n yan‘nda, kendi yetiātiþi
ve bildiþi ortamda, yak‘n çevresi içinde ilgi ve himaye görerek geçirmesidir. Bu
ortam onu neāelendirir, hayata baþlar. Öte yandan huzur evleri ise, kendilerine
yabanc‘ bir ortamd‘r. Bununla birlikte, āartlar gereþi, kimsesizlikten veya baāka nedenlerle, çocuklar için yetiātirme yurdu kadar yaāl‘lar için huzur evi gibi
kurumlara gerek duyulabileceþini de gözard‘ etmemek gerekir. Ancak aslolan,
yaāl‘lar‘n, ömürlerinin son evresinde kendi evinde, aile içinde yaāamalar‘d‘r.
Yaāl‘lar aç‘s‘ndan durum böyledir. Öte yandan bunun bir faydas‘ da āu olacakt‘r: Bugünün genci, yetiākini, yar‘n‘n yaāl‘s‘d‘r. Yeni yetiāen nesil ise büyüklere
sayg‘y‘ en iyi bir āekilde aile ortam‘nda, yani baāta kendi ana babas‘ olmak üzere
yak‘nlar‘n‘n büyüklere gösterdiþi davran‘ālardan pratik olarak öþrenecektir.
Hz. Peygamber’in sözlerinde ve uygulamalar‘nda yaāl‘lar‘n sayg‘n bir statüsü
vard‘r. O, gençleri yaāl‘lara sayg‘ göstermeye teāvik etmiātir. Konuyla ilgili bir
sözünde āöyle buyurmuātur: “Herhangi bir genç, yaā‘ndan dolay‘ bir ihtiyara sayg‘
gösterirse, Allah da ihtiyarl‘þ‘nda ona hizmet edecek kimseler yarat‘r”.38 Mekke’nin
Fethi’nde Hz. Ebû Bekir yüz yaā‘na yaklaām‘ā olan babas‘ Ebû Kuhâfe’yi Hz.
Peygamber’in huzuruna getirir. Hz. Peygamber “Yaāl‘ baban‘ buraya kadar yormay‘p evinde b‘raksayd‘n, ben onu ziyaret ederdim” der. Buna karā‘l‘k Hz. Ebû Bekir
“Onun size gelmesi daha uygundur” āeklinde cevap verir.39 Hz. Peygamber’in yaāl‘
Ebû Kuhâfe’ye karā‘ bu nâzik davran‘ā‘ Hz. Ebû Bekir’e karā‘ iltifat‘n‘n yan‘nda,
yaāl‘ insanlara duyduþu sayg‘n‘n bir ifadesi olarak deþerlendirilmelidir.
Yaāl‘lar sözkonusu olunca, ana babaya (ebeveyn) karā‘ görevler konusuna k‘saca deþinmek yerinde olacakt‘r. Çocuþun ana baba karā‘s‘nda haklar‘ olduþu
37.
38.
39.
ÿbn Hanbel, II, 185.
Tirmizî, IV, 372.
ÿbn Hiāâm, II, 405-406.
344
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 344
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
gibi, hiç āüphesiz ana baban‘n da çocuklar‘ karā‘s‘nda haklar‘ vard‘r. Kur’ân-‘
Kerim’de40 Allah’a kulluk görevinin hemen ard‘ndan genellikle ana babaya karā‘
sayg‘l‘ olman‘n ve onlara iyi davranman‘n bir görev olduþuna dikkat çekilir.
Çünkü, ana baba, çocuþun varl‘k sahnesine ç‘kmas‘n‘n sebebidir ve Allah’‘n
nimetlerinden sonra insan‘n yetiāmesinde en önemli katk‘y‘ da onlar saþlar. O
nedenle Kur’ân-‘ Kerim’de ana babaya sayg‘s‘zl‘þ‘n en hafif āekli ve bir iç s‘k‘nt‘s‘n‘n ifadesi olmak üzere “onlara of bile deme”41 buyurulmuā, azarlanmamalar‘
ve kendilerine güzel söz söylenmesi emredilmiātir. Devam‘nda da42 merhamet
duygusundan kaynaklanan bir tevazu anlay‘ā‘yla ana baban‘n himaye alt‘na al‘nmas‘ istenmiā, onlar‘n küçükken çocuklar‘na gösterdikleri āefkat ve merhamete
dikkat çekilmiātir. Bu suretle ana baba ile çocuklar aras‘ndaki duygusal baþ‘n
önemi vurgulanm‘āt‘r. Hz. Peygamber en önemli amelleri s‘ralarken vaktinde
k‘l‘nan namazdan sonra ana babaya iyiliþi,43 buna karā‘l‘k büyük günahlar‘ s‘ralarken de Allah’a ortak koāmaktan sonra ana babaya âsî olmay‘ saym‘āt‘r.44
Ana baban‘n ölümlerinden sonra hat‘ralar‘n‘ yaāatmak üzere onlar‘n dostlar‘yla
iliākinin devam ettirilmesini istemiātir.45
4- Kad‘nlar
Eþitim, aile, aile hayat‘ gibi konular‘ iālerken kad‘n konusu ve özellikle bu
konularda Hz. Peygamber’in kad‘nlara karā‘ tutumu üzerinde k‘smen durmuātuk. Burada o bölümlerde yer veremediþimiz hususlara temas edeceþiz. Ancak
genel olarak ÿslâm’da ve ÿslâm tarihi boyunca kad‘n konusunu tart‘āmak konumuz d‘ā‘ndad‘r. Burada Hz. Peygamber nazar‘nda, onun döneminde ve faaliyetlerinde kad‘n‘n yerini özet olarak ele alacaþ‘z.
Önce han‘mlar‘n ÿslâm’‘n doþuāu esnas‘ndaki hizmetlerini ana hatlar‘yla k‘saca gözden geçirelim. Onlar‘n ÿslâm’a hizmetleri bu dinin doþduþu y‘lda deþil,
ayda deþil doþduþu ilk günde baālam‘āt‘r. Hz. Peygamber’in ilk vahyi ald‘þ‘
anda han‘m‘n‘n olumlu ve ak‘ll‘ tutumunu burada tekrarlamaya gerek yoktur.
Ayr‘ca ilk Müslüman olan kiāi kad‘nd‘r. Hz. Peygamber’in ve Hz. Ebû Bekir’in
k‘zlar‘n‘n Mekke döneminde iman etmek suretiyle ÿslâm’a verdikleri desteþin
büyüklüþü tart‘ā‘lamaz. Ammâr b. Yâsir’in annesi Sümeyye iākence sonucu āehit
düāen ilk Müslümand‘r. O y‘llar kad‘nlar aç‘s‘ndan öylesine hukûkî boāluþun
40.
41.
42.
43.
44.
45.
Bakara Sûresi 83; En’am Sûresi 151; ÿsrâ Sûresi 23.
ÿsrâ Sûresi 23.
ÿsrâ Sûresi 24.
Buhârî, VII, 68-69; Müslim I, 89; Tirmizî, IV, 310.
Buhârî, VII, 71; Müslim I, 91; Tirmizî, IV, 312.
Tirmizî, IV, 313; Mustafa Çaþr‘c‘, “Ana Baba-Ahlak”, DÿA, III, 101-104.
345
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 345
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
bulunduþu bir ortam idi ki, Sümeyye’nin katiline hiç kimse hesap da soramam‘āt‘r.
ÿslâm’‘n ilk dönemlerinde kocas‘ndan önce Müslüman olan, Müslüman olarak müārik ailesini terkeden han‘mlar tan‘yoruz. Hz. Ömer’in ÿslâm’‘ kabulünde
k‘zkardeāi Fat‘ma’n‘n dinine samimiyetle baþl‘ oluāunun rolü vard‘r. Mekke
dönemindeki faaliyetlerinde Hz. Peygamber’e halalar‘n‘n önemli ölçüde destek
verdiþi görülmektedir. Halas‘n‘n k‘z‘ Ervâ bint Küreyz, Ebû Tâlib’in han‘m‘
Fât‘ma bint Esed, Hz. Abbas’‘n han‘m‘ Ümmü’l-Fadl Hz. Peygamber’in yard‘m
ve desteþini gördüþü ve o sebeple ömrü boyunca daima sayg‘yla and‘þ‘ han‘mlar
aras‘nda yer al‘rlar.
Habeāistan muhacirlerinin yüzde yirmi beāi han‘m sahabilerden oluāuyordu.
Bunlar‘n içinde ÿslâm’da sebat konusunda kocas‘ndan daha azimli olan birisini,
Ümmü Habîbe’yi tan‘yoruz. Habeāistan’a hicrette olduþu gibi Medine’ye hicrette
de kad‘nlar‘n cesaret ve metanetini müāahede ediyoruz. Ümmü Seleme ailesinin
kendisini kocas‘ Ebû Seleme’den ay‘rmas‘ üzerine tek baā‘na Medine’ye hicreti
göze alabilecek kadar cesaret gösterebilmiātir. Medine döneminde de Müslüman
han‘mlar gerektiþinde savaāa kat‘lmaktan çekinmemiā, gerektiþinde yaral‘lar‘n
imdad‘na koāmuātur. Bunun yan‘nda ibadet olman‘n yan‘nda sosyal bir niteliþi
de olan cemaatle beā vakit namaza, cuma, ve bayram namazlar‘na kat‘lm‘ālard‘r.46
Hz. Peygamber erkeklerin yan‘s‘ra kad‘nlardan da biat alm‘āt‘r. Biat‘n, yönetici ile yönetilen aras‘nda yap‘lan, seçim veya baþl‘l‘k karakteri taā‘yan bir akid
olduþunu dikkate al‘rsak bu, son derece önemli ve çaþ‘na göre ileri bir uygulamad‘r. Bu uygulama devletin halk unsuru ile devlet kademesi aras‘ndaki iliākilerde Hz. Peygamber’in kad‘n-erkek ay‘r‘m‘na gitmediþini, bir bak‘ma yöneticiyi
seçmede kad‘nlara söz hakk‘ tan‘d‘þ‘n‘ göstermektedir. Gerçi Hz. Muhammed
(s.a.s.)’i peygamber olarak seçen insanlar deþil Allah’t‘r. ÿnsanlara da onun bu
durumunu kabul etmek veya etmemek düāer. O, kendisine tâbi olanlardan biat
al‘yordu; bu aç‘dan düāünülecek olsa dahi, Hz. Peygamber’in kad‘nlara tan‘d‘þ‘
siyâsî haklar ve onlar‘ bu haklar konusunda erkeklerden ay‘rmamas‘ son derece
dikkat çekicidir.
Peygamberimiz kad‘nlar‘n verdiþi eman‘ ve himayeyi kabul ederek onlara
hukûkî bir statü kazand‘rm‘āt‘r. Ümmü Hânî Mekke’nin Fethi esnas‘nda bir
adam için eman verdiþini ve onu himayesine ald‘þ‘n‘ gelip Hz. Peygamber’e
aç‘klam‘ā, o da bunu kabul etmiātir. Bu uygulama kad‘nlar‘n yönetici nezdindeki hukûkî statüsünü göstermesi aç‘s‘ndan önemlidir. Olay bir hukûkî konudur
46.
Buhârî, VI, 160; Müslim, I, 595, 603, 605-606.
346
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 346
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
ve himaye alt‘na al‘nan kocas‘n‘n can‘yla ilgilidir. Buhârî, bu konuya özel bir
k‘s‘m ay‘rm‘āt‘r.47
Kur’an-‘ Kerim’de kad‘n ve erkek, inanç, Allah’a itaat, tevazu, ibadetler, doþruluk, sab‘r, yard‘m, namusu koruma, Allah’‘ anma hususlar‘nda eāit olarak
kabul edilmiātir.48 Kad‘nla erkeþi bir arada zikreden âyetler incelendiþinde görülmektedir ki, Kur’an kad‘n ile erkeþe birbirini tamamlayan, birbirine destek
veren, iki inanan, iki insan olarak bakmaktad‘r. Kad‘n için de erkek için de
Allah kat‘nda deþer ölçüsü takvad‘r. Makâs‘d-‘ āerîa denilen dinin korumay‘
hedeflediþi hususlarda, dini, akl‘, nesli, nefsi ve mal‘ koruma konular‘nda kad‘n
erkek ay‘r‘m‘ yoktur. Erkeþin akl‘, mal‘, dini, nesli ve namusu nas‘l mukaddes
ise, ayn‘ deþerler kad‘n için de mukaddestir. Neslin devam‘nda kad‘n‘n rolünün
erkekten fazla olduþu dahi söylenebilir. Erkek çocuþunu da k‘z çocuþunu da
kad‘n dünyaya getirir. Her ikisini de önce kad‘n, yani anne yetiātirir.
Hz. Peygamber ilim öþrenilmesi konusunda kad‘n-erkek ay‘r‘m‘ gözetmiyordu.49 Kur’an’‘ kad‘n erkek ay‘rt etmeden bütün insanlara tebliþ etmiātir. Nâzil
olan âyetleri erkeklere olduþu gibi kad‘nlara da okuyordu.50
Hz. Peygamber’in nazar‘nda kad‘n düāünce ve ifade özgürlüþüne sahiptir.
Kad‘n veya k‘z istemediþi erkekle evlendirilemez. Ayr‘ca Hz. Peygamber kad‘nlar‘n görüālerine önem vermiā, onlara birtak‘m konularda dan‘ām‘āt‘r. Bununla
ilgili örnekleri aile hayat‘ ile ilgili bölümde verdiþimiz için burada tekrarlamak
istemiyoruz.
Hz. Peygamber kad‘n‘ bir eāya gibi telakki etmemiātir. “Dünya bir geçimden
(metâ’) ibarettir. Bu geçim dünyas‘n‘n en güzel nimeti de iyi kad‘nd‘r.”51 hadisinde
geçen metâ’ ise kad‘n‘n bir eāya gibi telakki edildiþini göstermez ve öyle telakki
edilmesini de gerektirmez. Bir erkek için bekar olarak hayat‘n‘ devam ettirmenin
güçlüþü ve bu noktadan bak‘ld‘þ‘nda bile kad‘n‘n erkek için önemi ortadad‘r.
Keza kad‘n için de durum böyledir. Bir yuva kurma arzu ve isteþi her iki cinsin
de f‘trat‘nda vard‘r. Dolay‘s‘yla kad‘n erkek için bir nimet olduþu gibi, erkek
de kad‘n için nimettir. Birbirine duyduklar‘ ihtiyaç ve faydalanma karā‘l‘kl‘d‘r.
Kad‘n denilince sadece eā anlaā‘lmamal‘ ve bu kesim geniā bir yelpaze içinde
düāünülülüp deþerlendirilmelidir. O, yerine göre bir çocuþun, bir gencin veya
bir yetiākinin annesidir, anneannesidir, babaannesidir. Birisinin evlâd‘d‘r, bir
dedenin torunudur. Bazen bir yetimdir, çocuktur veya gençtir. Bazen de akra47.
48.
49.
50.
51.
ÿbn Hiāâm, II, 411; Buhârî, IV, 67.
Ahzâb Sûresi 35.
ÿbn Mâce, I, 81.
ÿbn ÿshak, s. 128.
Müslim, II, 1090.
347
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 347
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
balar‘n‘n veya devletin ilgisine ve yard‘m‘na muhtaç bir fakirdir. O nedenle Hz.
Muhammed (s.a.s.)’in anneye, çocuþa, fakire, yetime, dula, muhtaca... verdiþi
deþer de kad‘na verdiþi deþer çerçevesinde mütâlaa edilmelidir.
“Kad‘nlarla iyi geçinin”52 âyet-i kerîmesi Hz. Peygamber’in hem aile hayat‘nda
uygulama alan‘ndaki yerini alm‘ā ve hem de bununla ilgili sözleri sahâbîlere verdiþi emir ve tavsiyeler aras‘nda önemli yer tutmuātur. Onun kad‘nlara haks‘zl‘k
yap‘lmas‘na engel olduþu görülmektedir.
Görülüyor ki Hz. Peygamber ve sahâbîler kad‘n‘ kendilerinden aāaþ‘, her
dediklerine itaat etmek zorunda olan ikinci s‘n‘f bir insan olarak görmüyorlar;
onlar‘n kendileriyle ayn‘ haklara sahip olduklar‘n‘ kabul ediyorlard‘. Ayn‘ āekilde kad‘nlar da kendilerini erkekten aāaþ‘, onlar‘n emrinde, onlar‘n her dediþine
ve yapt‘þ‘na boyun eþmesi gereken kimseler olarak görmüyorlard‘.53
5- Yetimler, Āehit Aileleri ve Gaziler
Kendisi de bir yetim olarak büyüyen ve içinde yetiātiþi toplumda yetimlere
yap‘lan kötü muameleye āahit olan Hz. Peygamber’in üzerine titiz bir āekilde
eþildiþi toplum kesimlerinden biri, belki de en baāta geleni yetimlerdi. Câhiliye
döneminde bak‘ms‘zl‘k, boāama kolayl‘þ‘ ve vefat gibi nedenlerle dul ve yetimlerin say‘s‘ çok fazla idi. Anne ve baban‘n ölmesi halinde yetimleri gözetmek
seyyidlerin, yani kabile reislerinin görevlerinden biriydi. Kabileler aras‘nda s‘k
s‘k savaālar meydana geldiþi için, vesayet alt‘na giren öksüz k‘zlar‘n say‘s‘ fazlayd‘. Bir velinin velayeti alt‘nda on-onbeā kadar öksüz k‘z bulunduþu olur52.
53.
Nisâ Sûresi 19.
ÿslam’da kad‘n konusunda geniā bilgi için bk. M. Tayyib Okiç, ÿslamiyette Kad‘n Öþretimi, Ankara ; Hayri K‘rbaāoþlu, “Kad‘n konusunda Kur’an’a Yap‘lan Eleātiriler”,ÿslâmî Araāt‘rmalar, cilt
5, sy. 4 Ekim 1991, s. 271-283; R‘za Savaā, Hz. Muhammed Devrinde Kad‘n, ÿstanbul 1991; a.
mlf., “ÿslam’a Göre Kad‘n‘n Toplumdaki Yeri”, ÿslam’‘n Iā‘þ‘nda Kad‘n, s. 95-112”Mehmet Ayd‘n,
“ÿslam’‘n Iā‘þ‘nda Kad‘n”, ÿslam’‘n Iā‘þ‘nda Kad‘n, s. 1-39; Mehmet Hatiboþlu, “ÿslam’‘n Kad‘na
Bak‘ā‘”, ÿslâmî Araāt‘rmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 231-235; Salih Akdemir, Tarih Boyunca
ve Kur’an-‘ Kerim’de Kad‘n”,ÿslâmî Araāt‘rmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 260-270; Süleyman
Ateā, “ÿslam’‘n Kad‘na Getirdiþi Haklar”, ÿslâmî Araāt‘rmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 320327. Çaþ‘m‘z‘n ünlü düāünürlerden Ali ÿzzetbegoviç, günümüzün hâkim olan uygarl‘k anlay‘ā‘n‘n kad‘na bak‘ā aç‘s‘n‘ āöyle deþerlendirmektedir: “Uygarl‘k, kad‘n‘ hayranl‘k veya kullan‘m
objesi yapm‘ā; fakat takdir ve sayg‘ya lay‘k tek āey olan āahsiyeti ondan alm‘āt‘r. Bu durumla
her gün biraz daha fazla karā‘laā‘yoruz. Fakat bilhassa çeāitli “miss”lerin seçimlerinde ve manken veya fotomodel gibi kad‘nlara mahsus mesleklerde bu durum apaç‘k ortaya ç‘kmaktad‘r...
Uygarl‘k bilhassa anal‘þ‘ küçük düāürmüātür. Sat‘ā, mankenlik, mürebbiyelik, sekreterlik, temizlik iāleri gibi meslekleri anal‘k görevine tercih etmiātir. Uygarl‘k anal‘þ‘ kölelik ilan ederek
kad‘na ondan kurtulmay‘ vadetmiātir. Ne kadar kad‘n‘ ailesinden ve çocuklar‘ndan ay‘rarak
(o “kurtararak”diyor) çeāitli iālerde çal‘āt‘rd‘þ‘n‘ iftiharla belirtiyor. Öbür tarafta kültür ezelden
beri anneyi yüceltmiā, onu bir sembol, bir s‘r yapm‘ā, mukaddes k‘lm‘ā, en güzel āiirler, en
müessir sesler, en güzel resim ve heykeller ona ithaf edilmiātir”. (Ali ÿzzetbegoviç, s. 211).
348
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 348
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
du. Yetimler kendilerini müdafaadan aciz olduklar‘ için, büyük vârisler onlar‘n
haklar‘na riayet etmez, onlara bir āey vermezlerdi.54 Yetimler vâris olamad‘klar‘
için genellikle önemli bir mal varl‘þ‘na sahip olamazlard‘. Teamüle göre bir
kimse, velayeti alt‘ndaki öksüz k‘z‘n üzerine maālah‘n‘ atarsa, örfen bu hareket, “bu k‘z benimdir” anlam‘na gelirdi. Bu durumda k‘z‘n velisinden baāka bir
kimse onu nikahlamaya asla tâlip olamazd‘.Velî, āayet yetim k‘z hoāuna giderse,
kendisi nikahlard‘. Bu takdirde k‘z‘n emsali aras‘ndaki teamüle göre takdir ve
tayin edilen mehiri vermezdi. Bununla birlikte, k‘zcaþ‘z‘n veraset gereþi sahip
olduþu mal‘n‘ kendi mal‘yla birlikte idare eder ve o maldan kendisi istifade
ederdi. Yetime ise bir āey vermezdi. K‘z hoāuna gitmezse veya dulu nikah etmek
istemezse, baākas‘yla evlenmesine de engel olurdu. Nikahlamad‘þ‘n‘ baākas‘na
vermediþi gibi, mal‘na bir an önce vâris olabilmek için türlü iākencelerle aþ‘r
iālerde kullan‘rd‘.55
Görüldüþü üzere yetimlere câhiliye toplumunda uygulanan muameleler, bir
sosyal problem olarak karā‘m‘za ç‘kmaktad‘r. Bu sebeple, hem Kur’an’da ve
hem de Hz. Peygamber’in hadislerinde, o dönemdeki diþer problemlere olduþu gibi bu hususa da yer verildiþi ve üzerinde durulduþu görülmektedir. Nitekim Kur’an’da ve hadislerde yetimlere uygulanan kötü muameleler yerilmiā
ve yetim haklar‘ korunarak himaye alt‘na al‘nm‘āt‘r. Kur’an ayetlerinde ve Hz.
Peygamber’in hadislerinde, yetimlerle ilgili karā‘laā‘labilecek her durum için
esaslar gösterilmiā; müminlerin bu konuda yapmalar‘ ve kaç‘nmalar‘ gereken
davran‘ālar geniā bir çerçevede ortaya konmuātur. Konuyla ilgili ayetleri ana
hatlar‘yla iki k‘s‘mda mütalaa etmek mümkündür. Ayetlerden bir k‘sm‘ yetime
iyi muamele etmeyi emretmektedir. Diþer bir k‘sm‘ ise, yetimin mallar‘ ve genel
olarak yetimle ilgili hukûkî hükümler içermektedir.
Kur’an-‘ Kerim’de “O, seni yetim bulup bar‘nd‘rmad‘ m‘?”56 buyrularak bizzat
Hz. Peygamber’in yetim olarak büyüdüþü vurgulanmakta ve Allah’‘n, onu yetim
iken çeāitli imkanlar yaratarak bar‘nd‘rd‘þ‘ belirtilmektedir. Ayn‘ sûrede Hz.
Peygamber’e, yetime iyi davranmas‘ āu ifade ile emredilmektedir: “Yetimi sak‘n
ezme”!57
Aāaþ‘da anlatacaþ‘m‘z olay, ÿslâm dininin dul ve yetimlerin haklar‘n‘ korumaya verdiþi önemi göstermektedir. Ensârdan bir adam (Evs b. Sâbit) ölür,
geride bir dul han‘m ve üç yetim k‘z b‘rak‘r. Ölen kiāinin hiç oþlu yoktur. Amcas‘oþullar‘, onun mal‘n‘n tamam‘n‘ al‘rlar. Dul kad‘na ve yetim üç k‘za bir āey
54.
55.
56.
57.
ÿ. Kafi Dönmez, “Yetim”, ÿA, XIII, 402.
Zebîdî, XI, 78-79.
Duhâ Sûresi 6.
Duhâ Sûresi 9.
349
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 349
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
vermezler. Kad‘n, durumu Hz. Peygamber’e āikayet eder. Hz. Peygamber onlara
adam gönderir. Vârisler, mal‘n kendilerine ait olduþunu söylerler. Çünkü Arap
âdetine göre, mirasa yaln‘z ölenin erkek akrabas‘ vâris olurdu. Bu olay üzerine
āu âyet-i kerîme nazil olur: “Ana baban‘n ve yak‘nlar‘n b‘rakt‘klar‘ndan erkeklere bir pay vard‘r; ana baban‘n ve yak‘nlar‘n b‘rakt‘klar‘ndan kad‘nlara da bir pay
vard‘r...”58 Hz. Peygamber hemen onlara haber gönderip, Allah’‘n kad‘nlara da
mirastan pay ay‘rd‘þ‘n‘ bildirir.59
ÿslâm’dan önce insanlar yetimlerin mallar‘n‘ yerler, onlar‘n mallar‘ndan faydalanmak için yetimle evlenme, ya da onu oþlu veya k‘z‘ ile evlendirme yollar‘na baāvururlard‘. “Haks‘zl‘kla yetimlerin mallar‘n‘ yiyenler āüphesiz kar‘nlar‘na
ancak ateā t‘k‘nm‘ā olurlar” ve “ Rüād çaþ‘na eriāinceye kadar, yetimin mal‘na, sadece
en iyi tutumla yaklaā‘n”60 ayetlerinin nâzil olmas‘ üzerine Müslümanlar yetimlerin
mallar‘ndan el çektiler. Onlar‘n mallar‘n‘ yemek bir tarafa, yetimlerin mallar‘n‘n kendi mallar‘na kar‘āmamas‘na dikkat etmeye baālad‘lar. Öyle ki, yetimin
önünden artan yemeþi yemekten bile çekiniyorlard‘. Evlerinde yetim bulunanlar
onun yiyeceþini ve içeceþini ay‘rd‘lar. Onlara ayr‘ bir ev tahsis ettiler. Bu durum, mallar‘n‘ çal‘āt‘rmaktan aciz olan yetimlerin de aleyhine olduþu gibi yetim
hâmîlerine de güç geliyordu. Hatta Abdullah b. Revâha Hz. Peygamber’e gelerek
āunlar‘ söyledi: “Yâ Resûlallah, hepimiz yetimleri oturtacak ayr‘ bir eve, onlara ayr‘
yiyecek ve içecek verecek güce sahip deþiliz”. ÿāte bu yanl‘ā anlamay‘ bertaraf edip
konuya aç‘kl‘k getirmek maksad‘yla āu ayet-i kerime nazil oldu: “Sana yetimler
hakk‘nda soruyorlar. De ki: Onlar‘ iyi yetiātirmek daha hay‘rl‘d‘r. Eþer onlarla birlikte
yaāarsan‘z, bilin ki onlar sizin kardeālerinizdir...”61 Bu âyete göre önemli olan, yetimi güzel yetiātirmek, onun mal‘n‘ da kendi yarar‘na ‘slah edip geliātirmektir.
Aleyhlerine olmamak āart‘yla yetimlerle beraber oturmakta, onlar‘n mallar‘n‘
kendi mallar‘na kat‘p beraber çal‘āt‘rmakta bir sak‘nca yoktur. Ancak elde edilen gelirden masraf ç‘kt‘ktan sonra paylar‘na düāeni onlara vermek veya onlar‘n
hesab‘na kaydetmek gerekir.62
Yetimlerin toplum içindeki durumlar‘n‘ iyi bir düzeye getirmek Hz.
Peygamber’in baāl‘ca sosyal faaliyetleri aras‘nda yer alm‘āt‘r. Onun yoksullar
ve yetimlerle ilgilenmesi ve onlar‘n haklar‘yla ilgili düzenlemelerde bulunmaya baālamas‘ peygamberliþinin ilk y‘llar‘na rastlar. Nitekim, Habeāistan’a giden
muhâcirlerin baākan‘ Câfer b. Ebû Tâlib, Necâāî’nin huzurunda ÿslâm’‘ ve Müs58.
59.
60.
61.
62.
Nisâ Sûresi 7.
Vâhidî, Esbâbü’n-Nüzûl, tah. Seyyid el-Cümeylî, Beyrut 1990, s. 120-121.
En’âm Sûresi 152.
Bakara Sûresi 220.
Süleyman Eteā, Yüce Kur’an’‘n Çaþdaā Tefsiri, ÿstanbul 1990, I, 379.
350
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 350
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
lümanlar‘ savunmak maksad‘yla yapt‘þ‘ konuāmada “Cahiliye döneminde kuvvetlilerin zay‘flar‘ ezdiþini” söylemiā, konuāmas‘n‘n devam‘nda Hz. Peygamber’in
emrettiþi ve yasaklad‘þ‘ hususlar‘ dile getirmiātir. Onun yasaklad‘þ‘ konulardan
birinin de “yetim mal‘ yemek” olduþunu söylemiātir.63 Hz. Peygamber, yetimlerle
ilgilenmeyi ömrünün sonuna kadar sürdürmüātür.
Hz. Peygamber’in yetimlere karā‘ tutumunun en güzel örneþini, ünlü sahâbî
Enes b. Mâlik’e olan davran‘ālar‘nda bulmak mümkündür. Enes b. Mâlik yetimdi. Babas‘ Mâlik b. Nadr’‘n, Müslümanlara karā‘ olduþu, ÿslâmiyetin Medine’de
yay‘ld‘þ‘ ilk günlerde han‘m‘ Ümmü Süleym’in Müslüman olmas‘na k‘zarak
Āam’a gittiþi ve hicretten önce orada öldüþü rivayet edilmektedir. Ümmü Süleym daha sonra Ebû Talha el-Ensârî ile evlendi. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiþinde henüz on yaā‘nda, okur- yazar ve zeki bir çocuk olan Enes’i, annesi
(veya üvey babas‘) Hz. Peygamber’in hizmetine verdi. Enes, Hz. Peygamber’in
vefat‘na kadar on y‘l onun hizmetinde bulundu. Hz. Peygamber’in eþitimöþretim tarz‘na, insanlara ve özellikle çocuklara karā‘ hoāgörüsüne ve diþer
ahlâkî davran‘ālar‘na dair birçok bilgi Enes vas‘tas‘yla intikal etmiātir. Enes, Hz.
Peygamber’den bir defa bile azar iāitmediþini söylemiātir. Hz. Peygamber, bir
hatas‘ yüzünden Enes’i ikaz edecek olan han‘mlar‘na “B‘rak‘n çocuþu!”64 derdi.
Hz. Peygamber, içinde yetim bar‘nd‘ran ve yetime iyi davran‘lan eve büyük
önem vermiā ve āeref atfetmiātir. O, bu konuda āunlar‘ söylemiātir: “Müslümanlar‘n evleri aras‘nda en iyisi içinde kendisine iyi davran‘lan yetim bulunan evdir. En
kötüsü de, içinde, yetim bulunup da kendisine kötü davran‘lan evdir”.65 Burada yetimi
sadece bar‘nd‘rmak deþil; bar‘nma ile beraber ona iyi davranmak da zikredilmektedir. Āayet evde bar‘nd‘r‘lan yetime iyi davran‘lmazsa, maddî ve manevî
eziyete maruz b‘rak‘l‘rsa, bu tür bir bar‘nma, onun için bir zulüm haline gelebilir.
Ünlü Ebû Hüreyre’nin durumu da ÿslâm’‘n yetimlere verdiþi deþeri gözler
önüne seren en güzel örneklerden biridir. O, kendisinin yetim olarak büyüdüþünü, Büsre bint Gazvân’‘n yan‘nda hizmetçi olarak kar‘n tokluþuna çal‘āt‘þ‘n‘;
ÿslâm’la birlikte ise āeref bulduþunu belirtmiātir.66
Hz. Peygamber bir yetim ile baākas‘ aras‘nda meydana gelen anlaāmazl‘kta,
mahkeme yetimin aleyhinde sonuçlansa bile, baþ‘ā yoluyla ve gönül r‘zas‘yla
yetimi koruma cihetine gitmiātir. Uhud Savaā‘’ndan önce ensardan Ebû Lübâbe
ile yine ensardan bir yetim aras‘nda bir hurma bahçesi yüzünden anlaāmazl‘k
63.
64.
65.
66.
ÿbn Hiāâm, I, 336.
Buhârî, III, 195.
ÿbn Mâce, II, 1213.
ÿbn Mâce, II, 817.
351
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 351
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ç‘kar. Hz. Peygamber Ebû Lübâbe’nin lehine hüküm verir. Ancak ondan hakk‘n‘
çocuþa baþ‘ālamas‘n‘ ister. Kendisine bunun karā‘l‘þ‘nda cennette bir hurma
bahçesi baþ‘ālanacaþ‘n‘ söyler. Fakat Ebû Lübâbe buna yanaāmaz. Hz. Peygamber ona gücenir. O s‘rada ÿbnü’d-Dehdâha, Hz. Peygamber’e, yetime bir hurma
bahçesi baþ‘ālad‘þ‘ takdirde kendisinin ne gibi bir mükâfata eriāeceþini sorar. O
da cennette bir bahçe bahāedileceþini bildirir. ÿbnü’d-Dehdâha hurma bahçesini
sat‘n alarak yetime baþ‘ālar. Hz. Peygamber onun bu davran‘ā‘na çok sevinir.67
Peygamberimiz yetimleri asla istismar etmemiātir. Amme hizmetinde kullan‘lacak olsa dahi yetimlerin mallar‘na el koymam‘āt‘r. Hatta onlar‘n, mallar‘n‘ bu
iā için baþ‘ālamalar‘na bile gönlü raz‘ olmam‘āt‘r. Sözgeliāi Mescid-i Nebevî’nin
ināâ edildiþi arsa, ensar’dan Es’ad b. Zürâre’nin himayesinde bulunan Sehl ve
Süheyl ad‘ndaki iki yetime aitti. Bu iki yetim, arsay‘ mescid yap‘lmas‘ için hibe
etmek istemiāler; ancak Hz. Peygamber bunu kabul etmemiā ve bedelini ödemiātir.68
Hz. Peygamber’in yard‘m konusunda yetimleri yak‘n akrabalar‘na tercih
ettiþi zamanlar olmuātur. Nitekim bir gün kendisine ganimet mallar‘ aras‘nda esirler getirilir. Hz. Feygamber’in amcas‘ Zübeyr b. Abdülmuttalib’in k‘zlar‘
Ümmü’l-Hakem ve Dubâa, bunu duyunca yanlar‘na Hz. Fât‘ma’y‘ da alarak, Hz.
Peygamber’e gelirler. ÿçinde bulunduklar‘ durumu anlat‘rlar ve ondan hizmetçi
talebinde bulunurlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Bedir yetimleri sizi geçti”69
buyurur.
Beāîr b. Akrebe adl‘ sahâbî, henüz çocuk iken, babas‘ Uhud Savaā‘’nda āehit
düāer. Bunun üzerine Hz. Peygamber Beāîr’i ziyaret eder; onun aþlad‘þ‘n‘ görür
ve “Aþlama, ben, baban, Aiāe de annen olsa istemez misin?” diyerek onu teselli eder.
Beāîr de “Evet” cevab‘n‘ verir.70
Hz. Aiāe’nin himayesinde yetimler mevcuttu.71 Bunlar‘n d‘ā‘nda bizzat Hz.
Peygamber’e vasiyet edilmiā yetimler de vard‘. Nitekim Es’ad b. Zürâre vefat
ederken Kebāe, Habîbe ve Fâria adl‘ üç k‘z‘n‘ Hz. Peygamber’e b‘rakt‘þ‘n‘ vasiyet etmiātir. Peygamberimiz hangi han‘m‘n‘n yan‘na gidecekse bu k‘zlar‘ da
beraberinde götürürdü. Kendisi onlar‘n evlilikleriyle de ilgilenmiātir.72
Hz. Peygamber yetimle ilgilenmenin dinî bir görev olduþunu; yetimlerle ilgilenenin ahirette mükâfata eriāeceþini bildirmiātir. Nitekim bir sözünde “Kim
67.
68.
69.
70.
71.
72.
Vâk‘dî, I, 281.
Buhârî, IV, 258.
Ebû Dâvud, III, 393; V, 310.
Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, Haydarâbâd 1941, II, 78.
Mâlik, I, 251.
ÿbn Sa’d, III, 610.
352
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 352
17.04.2012 16:04:18
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
Allah r‘zas‘ için bir yetimin baā‘n‘ okāarsa, elinin dokunduþu her saç say‘s‘nca iyilik
yaz‘l‘r. Kim yan‘nda bulunan yetim erkek veya k‘z çocuþa iyi davran‘rsa ben ve o,
cennette (āehadet ve orta parmaþ‘n‘ göstererek) āu ikisi gibidir”73 buyurmuātur.
Yedi büyük günah‘ s‘ralayan hadislerde bu günahlar aras‘nda yetim mal‘
yemek de geçmektedir: Hz. Peygamber āöyle buyurur; “Helak edici yedi āeyden
kaç‘n‘n‘z: Āirk, büyü, adam öldürme, riba yeme, yetim mal‘ yeme, savaātan kaçma ve
iffetli kad‘na zina isnad‘nda bulunma”.74
ÿbn Mâce, “Kitâbü’l-Edeb”de yetim hakk‘ konusunda bir bab açm‘āt‘r. Burada
“ÿki zay‘f‘n hakk‘n‘ yemekten sak‘nd‘r‘r‘m: Yetim ve kad‘n”75 hadisi dikkat çekicidir.
Hz. Peygamber “Kim üç yetimi himaye ederse, gecesini namazla, gündüzünü oruçla
geçirmiā, Allah yolunda cihad etmiā gibi gibi olur. Ben ve o, yani yetimleri koruyan,
cennette āu ikisi gibi kardeāiz” buyurdu ve elinin iki parmaþ‘n‘ birbirine bitiātirdi.76
Hz. Peygamber yetim mal‘n‘n korunmas‘na önem verirdi. Hatta onu koruyacak kapasitede olmayanlar‘n bu iāi üstlenmelerini istemezdi. Nitekim Ebû
Zer el-G‘fârî’ye kendisini zay‘f gördüþünü belirterek, yetim mal‘n‘n velâyetini
üzerine almamas‘n‘ tembih etmiātir.77
Avn b. Ebû Cühayfe babas‘ndan āu sözü nakleder: “Bize Peygamber’in zekat
memuru geldi. Zekat‘ zenginlerimizden al‘p fakirlerimize verdi. Ben yetim bir çocuktum. Bana da bir deve verdi”.78 Bu örnek de Hz. Peygamber döneminde devletin
yetimleri korumaya gösterdiþi itinay‘ gözler önüne sermektedir.
Hz. Peygamber, yetime, yoksula ve yolcuya infakta bulunan zengini övmüā;
onlar‘n hakk‘n‘ yiyeni ise kötülemiātir.79 “Kim bir yetimin yiyeceþini ve içeceþini üstlenirse, affedilmeyecek günah iālemedikçe Allah onu cennete yerleātirir”80 buyurmuātur. Yetim yeþenlere zekat vermenin hükmünü soranlara, buna, birisi
akrabal‘ktan dolay‘ ve diþeri de zekattan dolay‘ olmak üzere iki kat mükafat
verileceþini bildirmiātir.81 Kalbinin kat‘l‘þ‘ndan āikayet eden bir adama, yetime
merhamet etmesini, baā‘n‘ okāamas‘n‘, yediþi yemekten ona da yedirmesini söylemiā, o zaman kalbinin yumuāayacaþ‘n‘ bildirmiātir.
73.
74.
75.
76.
77.
78.
79.
80.
81.
ÿbn Hanbel, V, 250.
Buhârî, III, 195.
ÿbn Mâce, II, 1213.
ÿbn Mâce, II, 1213.
Neseî, VI, 55.
Tirmizî, III, 40.
Neseî, V, 91.
Tirmizî, IV, 320.
Neseî, V, 93.
353
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 353
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Görüldüþü gibi Hz. Peygamber, o dönemde sosyal bir problem olan ve her
zaman da problem olabilecek yetim hakk‘ ve yetimlere iyi davran‘lmas‘ konusunda çok önemli ve köklü çözümler getirmiātir.
Hz. Peygamber, āehitlerin geride b‘rakt‘klar‘ çocuklar‘na özel ilgi göstermiātir. Onun özel iltifat ve ilgisine mazhar olan āehit çocuklar‘ndan birisi Uhud āehitlerinden Abdullah b. Amr’‘n oþlu Câbir’dir. Babas‘ āehit olduþunda Câbir on
sekiz yaālar‘nda bulunuyordu. Hz. Peygamber Uhud savaā‘ndan bir gün sonra
Hamrâaülesed Gazvesi’ne giderken, sadece bir gün önce Uhud’a kat‘lanlar‘n gelmesine müsade ettiþi halde, babas‘ bir gün önce āehit olan Câbir b. Abdullah’a
özel izin vermiātir. Câbir, Hz. Peygamber’e gelerek, Uhud Savaā‘’na, k‘zkardeālerine bakacak baāka kimsesi bulunmad‘þ‘ için kat‘lamad‘þ‘n‘ bildirmiā ve sefere
iātirak etmek için izin istemiātir. Hz. Peygamber Câbir’e baāka zamanlarda da
yard‘mc‘ olmuātur. Çoþu alacakl‘lar‘, hurmalar‘n toplanma mevsimi geldiþinde
Câbir’den babas‘n‘n borçlar‘n‘ isterler. O da hurma bahçesinden baāka gelirleri olmad‘þ‘n‘ ve o y‘lki ürünün de borcunu karā‘lamaya yetmeyeceþini Hz.
Peygamber’e bildirir. Hz. Peygamber toplanan hurmalar‘ birkaç öbek halinde
y‘þd‘r‘r. Bunlardan en büyük öbeþin yan‘na oturarak ölçeþi eline al‘r ve herkese
alacaþ‘ nisbetinde hurma vermeye baālar. Hz. Peygamber’in bir mucizesi olarak
Câbir’in bütün borçlar‘ ödendikten sonra hurmalar‘n eksilmediþi rivayet edilir.82
Hz. Peygamber, maddî s‘k‘nt‘ içinde bulunan āehit ailelerine yard‘mlarda
bulunurken, onlar‘ ezikliþe sevkedecek davran‘ālardan da kaç‘nm‘āt‘r. Buna örnek olarak Câbir b. Abdullah ile aralar‘nda geçen olay‘ hat‘rlatmak istiyoruz.
Hz. Peygamber’le birlikte Zâtürrikâ’ Gazvesi’ne kat‘lan Câbir b. Abdullah, ona
maddî s‘k‘nt‘ içinde olduþunu bildirir. Hz. Peygamber Câbir’den kendisine devesini satmas‘n‘ ister. Uzun süren pazarl‘ktan sonra Medine’ye var‘nca teslim
etmek āart‘yla deveyi sat‘n al‘r. Câbir Medine’ye dönünce deveyi teslim etmek
için götürdüþünde Hz. Peygamber ona borcunu öder ve deveyi de kendisine
hediye eder. Câbir o s‘rada tan‘d‘þ‘ bir Yahudiye rastlar ve durumu ona anlat‘r.
Yahudi buna hayret eder ve “Demek o senden deveyi sat‘n ald‘, paras‘n‘ verdi, sonra
da deveyi sana hediye etti ha”! diyerek bu hayretini gizleyemez. Câbir de “Evet”
cevab‘n‘ verir.83
Hz. Peygamber āehit çocuklar‘na sadece yard‘mla, maddî ve manevî ihtiyaçlar‘n‘ karā‘lamakla yetinmemiā; kendilerinin ileriki y‘llarda yaln‘zca yard‘mla geçinen insanlar olarak yaāamaktan kurtulup birer iā sahibi olmalar‘n‘,
geçimlerini kendileri temin etmelerini istemiā ve bunun için teāvik etmiātir.
Hz. Peygamber’le Mûte Savaā‘’nda āehit düāen Câfer-i Tayyar’‘n oþlu Abdullah
82.
83.
Buhârî, V, 32.
ÿbn Hanbel, III, 303; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, I, 307-308.
354
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 354
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
aras‘nda geçen bir olay‘ buna örnek olarak kaydedebiliriz. Peygamberimiz bir
gün çocuklarla birlikte pazarda sat‘ā yapan Abdullah b. Câfer’in yan‘na uþram‘ā,
kendisiyle ilgilenmiā ve “Allah‘m! Onun sat‘ā‘n‘ bereketli k‘l” diye dua etmiātir.
Abdullah b. Câfer Hz. Peygamber’in vefat‘nda 10 yaā‘nda olduþuna göre84 bu
olay, çocuk yedi ilâ on yaālar‘ aras‘nda iken meydana gelmiā olmal‘d‘r.
Hz. Peygamber āehit çocuklar‘n‘ teselli etmiātir. Ebû Saîd el-Hudrî Uhud Savaā‘ esnas‘nda on üç yaā‘nda bulunuyordu. Babas‘ Mâlik b. Sinan onun geliāmiā
olduþunu söyleyerek savaāa kat‘lmas‘n‘ istemiā, ancak Hz. Peygamber kabul
etmemiāti. Mâlik b. Sinan Uhud Savaā‘’nda āehit düāmüātür. Ebû Saîd el-Hudrî,
savaātan sonra Medine’ye dönen Hz. Peygamber’i Benî Hudre çocuklar‘yla birlikte karā‘lamaya gitmiātir. Hz. Peygamber onu teselli etmiā ve “Allah babana
ecrini versin” diyerek dua etmiātir.
Hz. Peygamber genç yaāta Uhud’da āehit düāen amcas‘ Hz. Hamza’n‘n yetim çocuklar‘ ile ilgilenmiātir. Hamza’n‘n k‘z‘ olan Ümâme, Umretü’l-Kazâ’da
“Amca! Amca!” diyerek Peygamberimizin arkas‘na düāmüā, o da Ümâme’yi alarak
Medine’ye getirmiātir. Çocuþun bak‘m‘n‘ üstlenmek için Zeyd b. Hârise, Hz.
Ali ve Câfer b. Ebû Tâlib aras‘nda anlaāmazl‘k ç‘km‘āt‘r. Bunun üzerine araya
Peygamberimiz girmiā; Câfer b. Ebû Tâlib’in han‘m‘ Esmâ, Ümâme’nin teyzesi
olduþundan, onun bak‘m‘n‘ Câfer’e vermiātir. Ümâme’yi daha sonra Seleme b.
Ebû Seleme ile evlendirmiātir. Yine Uhud Savaā‘’nda āehit düāen Abdullah b.
Cahā’‘n terekesinin idaresini üzerine alm‘ā; oþluna Hayber’de bir mülk sat‘n
al‘vermiātir.85
Hz. Peygamber’in Medine döneminde sahabenin hemen tamam‘ gazilerden
oluāuyordu. Çünkü Bedir, Uhud, Hendek savaālar‘na kat‘lanlar birer gazi idiler. Peygamberimiz Ehl-i Bedir’den övgü ile söz etmiātir.86 Övgüsünde özellikle
Bedir ehlinin faziletinden bahsetmekle birlikte, bu, ayn‘ zamanda onun gazilere
verdiþi deþeri göstermektedir. Mekke’nin Fethi’ne yönelik haz‘rl‘klar‘ müāriklere haber vermek için onlara mektup yazan ve fakat daha sonra bu mektubu
ele geçirilen Hât‘b b. Ebû Beltea örneþinde olduþu gibi, bunlar‘n baz‘ suçlar‘n‘
affettiþi görülmektedir.
Hz. Peygamber āehitlerin geride kalan yak‘nlar‘n‘ teselli için elinden gelen
çabay‘ sarfederdi. Buna, küçük yaāta āehit düāen Hârise b. Sürâka’n‘n annesine
karā‘ davran‘ā‘n‘ örnek olarak verebiliriz. Hârise bir yetimdi ve babas‘ Sürâka
hicretten önce ölmüātü. Kendisi de hicretten sonra annesi ile birlikte Müslüman olmuātu. Hârise, yaā‘n‘n küçük olmas‘ nedeniyle Bedir Savaā‘’na mücâhit
84.
85.
86.
ÿbn Hacer, ÿsâbe, II, 280-281.
ÿbn Seyyidinnâs, II, 32.
Buhârî, V, 9 vd.; ÿbn Hanbel, I, 105; ÿbn Mâce, I, 56-57.
355
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 355
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
olarak kat‘lamad‘. Bu arada savaā alan‘n‘n gerisinde bir su birikintisinden su
içerken at‘lan bir okla isabet ald‘ ve bu savaā‘n ensardan ilk āehidi oldu. Annesi ve k‘zkardeāi Hârise’nin öldüþünü duydular. Annesi Ümmü Hârise, Hz.
Peygamber’in gelmesini bekledi ve ondan oþlunun durumunu soracaþ‘n‘, eþer
cennette ise aþlamayacaþ‘n‘, āayet cehennemde ise aþlayacaþ‘n‘ ifade etti. Peygamberimiz Bedir’den Medine’ye dönünce bu kad‘n oþlunun durumunu sormak
üzere onun huzuruna gelerek “Eþer oþlum cennette ise sabreder, sevab‘n‘ beklerim;
deþilse onun için var gücümle aþlar‘m” dedi. Hz. Peygamber Hârise’nin cennette,
üstelik Firdevs cennetinde olduþunu bildirdi. Bunun üzerine annesi oþlu için
asla aþlamayacaþ‘n‘ aç‘klad‘.87
Hz. Peygamber’in bir āehit annesini teselli ediāiyle ilgili āu olay da son derece mânidard‘r: O, Uhud āehitlerini defnettikten sonra at‘na binerek gazilerle
birlikte Medine’ye doþru hareket etttiþi s‘rada ensar kad‘nlar‘ kendisini karā‘lamak üzere yola ç‘km‘ālard‘. Bunlar‘n aras‘nda Hz. Peygamber’in at‘n‘n dizginini
tutan Sa’d b. Muaz’‘n annesi Kebāe bint Ubeyd de vard‘. Bu kad‘n‘n diþer oþlu
Amr āehit düāmüātü. Sa’d b. Muaz, “Yâ Resûlallah! Annem”! diyerek onu takdim
etti. Hz. Peygamber Kebāe bint Ubeyd’e “Merhaba”! diye hitap etti. Kebāe Hz.
Peygamber’e yaklaāarak “Seni saþ salim gördüm ya, felaket hiç gelir bana” dedi.
Peygamberimiz ona oþlu Amr b. Muaz için baāsaþl‘þ‘ diledikten sonra onun ve
diþer āehitlerin cennetlik olduþunu belirtip āöyle dua etti: “Allah‘m! Kalplerindeki
üzüntüleri gider. Musibetlerinden dolay‘ mükâfatland‘r. Āehitlerin geride b‘rakt‘klar‘na
güzel muamelede bulunacak iyi halefler eyle”.88
Uhud Savaā‘’nda āehit düāen Enes b. Fedâle’nin yetim kalan üç yaālar‘ndaki oþlu Muhammed Hz. Peygamber’in huzuruna getirilir. Peygamberimiz ona
sat‘lmamak ve hibe edilmemek kayd‘yla bir hurmal‘k baþ‘ālar.89 ÿslâm ordusu
Uhud Savaā‘’ndan Medine’ye döndüþünde kad‘nlar savaāa kat‘lan yak‘nlar‘ndan haber sormak üzere Hz. Peygamber’in yan‘na gelirler. Bald‘z‘ Hamne bint
Cahā’a kardeāi Abdullah’‘n ve day‘s‘ Hamza’n‘n āehit olduþunu söyler. Hamne
soþukkanl‘l‘k gösterir ve Allah’tan onlar‘n baþ‘ālanmas‘n‘ ister. Hz. Peygamber
kocas‘n‘n āehit düātüþünü söyleyince üzülür ve feryat eder. Bunun üzerine Hz.
Peygamber, kad‘nlar‘n yan‘nda kocalar‘n‘n ayr‘ bir yeri olduþunu söyler. Ona
niçin böyle yapt‘þ‘n‘ sorduþunda, “Yâ Resûlallah! Yetim çocuklar‘n‘ hat‘rlad‘m; beni
ürpertti” der. Hz. Peygamber o çocuklar‘n iyi yetiāmesi için dua eder, onlarla
ilgilenir. Hamne’ye Hayber’de yiyecek yard‘m‘nda bulunur.90
87.
88.
89.
90.
Vâk‘dî, I, 65, 94; Buhârî, III, 206; Ali Toksar‘, “Hârise b. Sürâka”, DÿA, XVI, 202-203.
Vâk‘dî, I, 316.
ÿbn Sa’d, II, 37; VIII, 342.
Vâk‘dî, I, 291-292.
356
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 356
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
Bir sözünde Peygamberimiz, “Dul han‘mlarla fakirlerin iālerine koāanlar Allah
yolunda cihad etmiā gibi mükâfâta nail olurlar”91 buyurmuātur. Bu sözün kapsam‘na āehitlerin geride b‘rakt‘klar‘ dul eālerine yard‘mc‘ olanlar‘n da girdiþi
muhakkakt‘r. Hz. Peygamber āehit ailelerinden manevî desteþini esirgememiā ve
onlar için “Allah’‘m! Onlar‘n kalplerindeki üzüntüyü gider. Musibetlerini gider. Geride
b‘rakt‘klar‘na iyi halef k‘l” āeklinde dua etmiātir.92
Hz. Peygamber’in gazilere, āehitlere ve āehit çocuklar‘na verdiþi deþerden
sahâbe de etkilenmiātir. ÿbn Hiāâm’‘n tarih belirtmeden kaydettiþi bir habere göre onun en yak‘n arkadaā‘ olan Hz. Ebû Bekir kucaþ‘nda küçük bir k‘z
çocuþunu seviyorken yan‘na bir adam girer ve çocuþun kim olduþunu sorar.
Hz. Ebû Bekir “O benden daha hay‘rl‘ olan bir adam‘n k‘z‘d‘r. Bu Sa’d b. Rebî’in
k‘z‘d‘r”93 cevab‘n‘ verir. Sa’d b. Rebî’ ise Bedir Savaā‘’na kat‘lm‘ā bir gazi idi;
Uhud Savaā‘’nda āehit düāmüātü.
6- Fakirler
Toplum içinde gözetilip kollanmas‘ gereken kesimlerden birisi de āüphesiz
çeāitli sebeplerle fakir düāen insanlard‘r. Kur’an-‘ Kerim’de fakirlere yard‘m edilmesi, onlar‘n yedirilip korunmas‘ üzerinde çok say‘da âyet-i kerime mevcuttur.
Hz. Peygamber daha ÿslâm’‘n ilk y‘llar‘ndan itibaren fakirlerin korunup gözetilmesi, fakirlikle mücadele edilip toplumda muhtaç kimsenin b‘rak‘lmamas‘
yönünde ciddî ad‘mlar atm‘āt‘r. Bu ad‘mlar, muâhât, kölelerin azad edilmesi,
muhtaçlara gerek devlet eliyle toplanan ganimet ve zekattan, yani devlet bütçesinden pay ayr‘lmas‘ ve gerekse nafile yard‘mlar‘n teāvik edilmesi āeklinde
özetlenebilir. Hatta o dönemde gayri müslimlerin fakirlerinin bile korunup gözetildiþi görülmektedir. Nitekim maddî gücü yerinde olmayan, çal‘āmaktan âciz
ve yoksul gayri müslimler cizye vermekten muaf tutulmuātur.
Hz. Peygamber’in nafile yard‘mlara teāviki konusuna bir örnek olmak üzere
āu olay‘ nakletmek istiyoruz: Bir gün Hz. Peygamber’e yal‘n ayak, yar‘ ç‘plak,
kaplan postu rengindeki gömleklerini veya abalar‘n‘ baālar‘na geçirmiā Mudarl‘
birtak‘m adamlar gelir. Onlar‘n yoksul halini görünce Hz. Peygamber’in yüzünün rengi deþiāir. ÿçeri girip ç‘kt‘ktan sonra Bilâl-i Habeāî’ye ezan okumas‘n‘
ve kamet getirmesini söyler. Namaz‘ k‘ld‘rd‘ktan sonra cemaate bir konuāma
yapar. Fakirlere yard‘m edilmesini öngören bir k‘s‘m ayetleri okuduktan sonra
“Kiāi, dinar‘ndan, dirheminden, elbisesinden buþday‘ndan, hurmas‘ndan, yar‘m hurma bile olsa sadaka vermelidir” der. ÿnsanlar seferber olurlar ve para, yiyecek ve
91.
92.
93.
Buhârî, VII, 76.
Vâk‘dî, I, 316.
ÿbn Hiāâm, II, 95.
357
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 357
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
içecek gibi ihtiyaç maddelerini getirirler. Öyle ki, yiyecek ve giyeceklerden iki
küme oluāur. Hz. Peygamber bu manzara karā‘s‘nda son derece memnun olur ve
āunlar‘ söyler: “Kim ÿslâm’da güzel bir ç‘þ‘r açarsa, onun ve onunla amel edenlerin
mükafat‘, o ç‘þ‘rla amel edenlerin mükafat‘ndan hiçbir āey eksilmeksizin kendisine ait
olur. Kim ki ÿslâm’da kötü bir ç‘þ‘r açarsa, o ç‘þ‘r‘n ve onunla amel edenlerin günah‘,
onunla amel edenlerin günah‘ndan bir āey eksilmeksizin kendisine ait olur”.94
Hz. Peygamber, fakirlerin durumunu iyileātirmeye yönelik faaliyetlerde bulunurken onlar‘ hiçbir zaman horlama ve aāaþ‘lama cihetine gitmemiātir.
Hz. Peygamber’in fakirlik ve fakirlerle ilgili çok say‘da sözü mevcuttur. Bunlar‘ iki gruba ay‘rarak deþerlendirmek mümkündür: Birinci grup rivayetlerde
fakirliþin lehinde ifadelere yer verildiþi görülmektedir. Hatta hadis âlimleri, fakirliþin fazileti ile ilgili bablar açarak bu konuyla ilgili hadisleri derlemiālerdir.95
Bu rivayetlerde fakirliþin fazileti,96 sabreden fakirlerin cennete ilk giren gruplar
aras‘nda yer alacaþ‘,97 cennete fakirlerin girebileceþi,98 cennet ehlinin çoþunluþunu fakirlerin teākil edeceþi,99 Müslümanlar‘n fakirlerinin cennete zenginlerinden önce gireceþi,100 fakirliþin utan‘lacak bir āey deþil, insan‘n manevî hayat‘
için baz‘ avantajlar saþlayan bir mertebe say‘ld‘þ‘, fakirlerin toplumun hay‘rl‘ bir
tabakas‘n‘ oluāturduþu,101 Allah’‘n mü’min-namuslu ve fakir kulunu sevdiþi102
belirtilmektedir.
ÿkinci grup rivayetlerde ise sabredip olgunluk göstermeyen, yoksulluþunu
bahane ederek taāk‘nl‘k yapan, kötülük iāleyen, isyan eden fakirler āiddetle k‘nanm‘āt‘r. Fakirlikten Allah’a s‘þ‘n‘lmas‘ gerektiþi,103 fakirliþin kiāiyi birtak‘m
kötülüklere sürükleyebileceþi, hatta nankörlüþe bile sevkedip küfre düāürebileceþi104 belirtilmektedir. Bu grup rivayetlerde fakirliþin aleyhinde ifadeler yer
almaktad‘r.
Fakirliþin lehinde ve aleyhinde görülen bu rivayetler aras‘nda, ilk bak‘āta
çeliāki bulunduþu san‘labilir. Halbuki birinci grupta yer alan rivayetlerde yoksulluk karā‘s‘nda sab‘r ve metanet gösterilmesi gerektiþi ve fakirliþin insan için
ÿbn Hanbel, IV, 358-359.
Buhârî, VII, 178; ÿbn Mâce, II, 1379.
96. Buhârî, VII, 178.
97. ÿbn Hanbel, II, 425, 479.
98. ÿbn Hanbel, II, 276.
99. ÿbn Hanbel, V, 259.
100. ÿbn Hanbel, III, 254; Dârimî, s. 735.
101. ÿbn Hanbel, IV, 230.
102. ÿbn Mâce, II, 1380.
103. ÿbn Hanbel, II, 540.
104. ÿbn Hanbel, V, 36.
94.
95.
358
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 358
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
bir eksiklik olmad‘þ‘ vurgulanmaktad‘r. ÿkinci grup rivayetlerde ise, fakirlikle
mücadele ve fakirlerin korunmas‘ konusunda gayret gösterilmesinin teāvik edildiþi görülmektedir. Bu aç‘dan bak‘ld‘þ‘nda iki grup rivayet aras‘nda çeliākiden
ziyade uyum bulunduþu ve bu ifadelerin toplumun bu iki unsuru aras‘nda denge saþlamaya yönelik olduþu rahatl‘kla söylenebilir.105
Hz. Peygamber çeāitli vesilelerle “Veren elin alan elden hay‘rl‘ olduþunu”106 belirtmiātir.
Sosyal dayan‘āman‘n uygulanacaþ‘ kesimler içinde fakirler önemli yer tutar.
O nedenle fakirlerle ilgili konuyu Hz. Peygamber’in sosyal dayan‘āmaya verdiþi
büyük önemi gözler önüne sererek bitirmek istiyoruz. Onun hayat‘ dikkatle incelendiþinde, Kur’an-‘ Kerim’in içerdiþi sosyal dayan‘āma ilkelerini çeāitli alanlarda ve toplumun tüm kesimlerini içine alacak āekilde uygulamaya geçirdiþi
görülür. Kur’an-‘ Kerim’in bu konudaki ilkelerinden birisi āöyledir: “ÿyilik ve
takvâ üzerinde yard‘mlaā‘n, kötülük ve zulüm üzerinde yard‘mlaāmay‘n”.107 Bu ayet-i
kerimede, her türlü iyilik, ihsan, itaat, doþruluk, günahs‘zl‘k gibi anlamlara
gelen birr kelimesi ile takvâ kelimesinin kapsad‘þ‘ bütün alanlarda dayan‘āma
istenmektedir.
Toplumun ve bireyin mutluluþu, bar‘ā ve huzuru için gereken sosyal dayan‘āma alanlar‘n‘ āu āekilde s‘ralayabiliriz: Hz. Peygamber, bireylerin manevî
dayan‘āma içinde olmalar‘n‘ istemiātir. Bireyin, hayat‘n zorluk ve kolayl‘k anlar‘nda diþer insanlar‘n yan‘nda olmas‘n‘, baāka bir ifade ile onlara psikolojik destek saþlamas‘n‘ istemiātir. Hasta ziyâreti, ve ta’ziye, davete icabet, hediyeleāme
buna birer örnektir. Hz. Peygamber bilgisizi öþrenmekle, bilgini de öþretmekle
yükümlü tutarak Müslümanlar‘ ilmî dayan‘āmaya sevketmiātir. Müslümanlar‘n
yaāad‘þ‘ topraklara yap‘lacak sald‘r‘lara karā‘ bütün gücüyle maddî ve mânevî
dayan‘āma içinde bulunmas‘ vatan savunmas‘nda dayan‘āmay‘ saþlam‘āt‘r. Hz.
Peygamber ekonomik alanda ald‘þ‘ tedbirlerle toplumun her kesimini korumay‘
amaçlam‘āt‘r. Zekat, sadaka ve fitre baāta olmak üzere boç verme gibi çeāitli konularda getirilen mâlî yükümlülükler Müslümanlar aras‘nda ve hatta Müslüman
olmayanlarla bile ekonomik dayan‘āman‘n yollar‘n‘ açm‘āt‘r. Kur’an’da sosyal
dayan‘āmada yak‘nlara öncelik tan‘nm‘āt‘r. Bundan sonra yoksullar, düākünler,
köleler, borçlular vs. gelmektedir. Kur’an’‘n sosyal dayan‘āma ile ilgili ilkeleri
Hz. Peygamber taraf‘ndan bizzat uygulanm‘āt‘r.108
105. Osman
Eskicioþlu, “Fakir”, DÿA, XII, 130.
III, 945; Buhârî, VII, 186.
107. Mâide Sûresi 2.
108. Ahmet Tabakoþlu, ÿslam ve Ekonomik Hayat, Ankara 1996, s. 34-42; Seyfettin Erāahin, “ÿslam’‘n
Sosyal Dayan‘āma ÿlkeleri ve Tarihimizdeki Baz‘ Uygulamalar‘”, Fakirlik Problemi ve Çaþdaā
106. Vâk‘dî,
359
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 359
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
7- Özürlüler
Toplum içinde çeāitli sebeplerden dolay‘ var olabilecek kesimlerden birisi de
özürlülerdir. Hz. Peygamber özürlülerle ilgilenmiā, onlara güçlerinin yetmediþi
alanlarda görev vermemiā, yeteneklerine göre kamu alan‘nda istihdam etmiā,
kendilerine deþer vermiā, topluma kazand‘rmaya çal‘ām‘āt‘r O, özürlüleri bir
dilenci kitlesi ve sürekli insanlara muhtaç durumda kalmaya mahkum bir kitle
olarak görmemiātir. Āimdi onun bu hususlarla ilgili uygulamalar‘n‘ örneklerle
aç‘klamak istiyoruz.
Hz. Peygamber’in özürlülerle ilgili uygulamalar‘n‘ ele al‘rken bu kesimi
bedensel ve zihinsel özürlüler olmak üzere iki k‘s‘mda deþerlendirmek gerekir.
Bedensel özürlülerin baā‘nda görme özürlüler (a’mâlar) gelmektedir. Çünkü o
dönemde, hastal‘k sebebiyle ve bunun yan‘nda savaālar‘n ok ve m‘zrak gibi
delici aletlerle yap‘lmas‘ndan dolay‘ toplumda görme kabiliyetlerini kaybeden
insanlar‘n hayli fazla olduþu görülmektedir. Kur’an-‘ Kerim’de a’mâ kelimesi çoþu yerde manevî körlük, bir k‘s‘m âyetlerde de maddî körlük anlam‘nda
kullan‘lm‘āt‘r. Abese Sûresi’nde özel olarak körlerin ve genel olarak sakatlar‘n
haklar‘na ve onlara gerekli ilginin gösterilmesi gerektiþine dikkat çekmek için
Abdullah b. Ümmi Mektum’un ad‘ verilmeden “a’mâ” diye bahsedilmektedir.109
Hz. Peygamber’in hadislerinde daha çok görme özürlülerle ilgili hükümler
yer almaktad‘r. O, gözleri kör olup da sabredenlerin cennetle mükafatland‘r‘lacaþ‘n‘ bildirmiātir.110 Körlere karā‘ kötü davrananlar‘, mesalâ, onlar‘n yoluna engel olanlar‘ k‘nam‘āt‘r.111 Hz. Peygamber’in görme özürlülere karā‘ davran‘ālar‘nda en güzel örneþini ünlü sahâbî ÿbn Ümmü Mektûm’a karā‘ tutumunda görmek
mümkündür. Onu Mescid-i Nebevî’de müezzin olarak görevlendirmiātir. Bunun
yan‘nda, kendisini kamu görevlerinin en üst kademesinde, kendi yerine vekil,
baāka bir ifade ile devlet baākan‘ vekili olarak istihdam etmiātir; Veda Hacc‘’na
ve Uhud Savaā‘’na gidiāi de dahil, çeāitli vesilelerle Medine d‘ā‘na ç‘kt‘þ‘nda on
üç defa Medine’de yerine onu vekil b‘rakm‘āt‘r.112 Namazlarda onun ve daha
baāka görme özürlülerin imaml‘k yapmalar‘na izin vermiātir. Bunu söylerken
baz‘ kamu görevlerinde istihdam edilecek āah‘slarda birtak‘m özelliklerin aranmas‘n‘n gerektiþini de gözard‘ etmek istemiyoruz. Elbette birtak‘m görevlerin
ayr‘cal‘þ‘ olmal‘d‘r. Ancak Hz. Peygamber’in uygulamas‘nda dikkati çeken husus, bir a’may‘ devletin en yüksek makam‘nda görevlendirmesidir.
Çözüm Yollar‘, Ankara 1998, s. 83-107.
109. Abese Sûresi 1-10.
110. ÿbn Hanbel, V, 258-259.
111. ÿbn Hanbel, I, 217; 309.
112. ÿbnü’l-Esîr, Üsd, IV, 264.
360
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 360
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
Peygamberimiz özürlüleri bir dilenci kitlesi olarak görmemiātir; onlara dilenci imaj‘ oluāturacak uygulamalarda da bulunmam‘āt‘r. Kendilerini yard‘ma
muhtaç, âcizliþe, ât‘l olmaya mahkum ve zavall‘ bir kitle olarak görmemiātir.
Durumlar‘na göre özürlüleri çal‘āmaktan al‘koymam‘ā, onlar‘n ticaret yapmas‘n‘
kolaylaāt‘r‘c‘ hükümler getirmiātir. Hz. Peygamber’in çal‘āmaya verdiþi önemi
ele al‘rken de temas ettiþimiz bir hususu bu tutumuna örnek olarak kaydetmek
istiyoruz. Ticaretle meāgul olan Münk‘z b. Amr adl‘ sahâbînin aklî dengesi bozulur ve dilinde bir tutukluk meydana gelir. Buna raþmen ticarî faaliyetlerini
devam ettirir. Ancak sürekli aldan‘r. Hz. Peygamber’e gelerek durumunu anlat‘r.
Hz. Peygamber onun ticaret yapmas‘n‘, çal‘āmas‘n‘ yasaklama yerine kolaylaāt‘rma yoluna gider; al‘āveriā yaparken, “aldatma yok” demesini ve sat‘n ald‘þ‘
malda üç gün muhayyerlik hakk‘na sahip olduþunu sat‘c‘ya söylemesini ister.
Kur’ân-‘ Kerim’de “Âmâya, topala, hastaya güçlük olmad‘þ‘”113 belirtilmiā, bunlara yapamayacaklar‘ görevlerin yüklenmeyeceþi; ve bunun yan‘s‘ra güçlerinin
yetmemesinden dolay‘ yapamad‘klar‘ndan dolay‘ da günahkâr olmayacaklar‘
belirtilmiātir. Her konuda Kur’ân’‘n prensiplerini hayata geçiren Hz. Peygamber
de uygulamalar‘nda özürlüleri güç yetiremeyecekleri iālerden muaf tutmuātur.
Sözgeliāi, Ensardan Selemeoþullar‘n‘n baākan‘ Amr b. Cemûh topald‘. Bedir
Savaā‘’na kat‘lmak istedi. Ancak Hz. Peygamber buna müsade etmedi ve onu
savaātan muaf tuttu. Daha sonra Uhud Savaā‘’na kat‘lmak istedi. Oþullar‘ Bedir
Savaā‘’n‘ örnek göstererek ona engel olmak istediler. Bunun üzerine Amr, Hz.
Peygamber’e baāvurdu. Peygamberimiz ona, mazereti olduþunu, bu sebepten
savaāla mükellef bulunmad‘þ‘n‘ bildirdi. Ancak Amr’‘n ‘srar‘ üzerine izin verdi.
Oþullar‘na da babalar‘n‘ savaāa gidip gitmemekte serbest b‘rakmalar‘n‘ söyledi.
Savaāa kat‘lan Amr, sonunda, hep arkas‘nda savaāan ve onu korumaya çal‘āan
oþlu ile birlikte āehit düātü.114
Toplumun her kesimi ile ilgilenen Hz. Peygamber’in zihinsel özürlülerle ilgilenmemesi ve onlar‘ ihmal etmesi düāünülemezdi. Nitekim ak‘l hastalar‘n‘n dinî
yükümlülüklerden muaf tutulduþunu āu sözü ile ifade etmiātir: “Üç kimseden kalem kald‘r‘ld‘: Büluþ çaþ‘na erinceye kadar çocuktan, uyan‘ncaya kadar uyuyandan ve
āifa buluncaya kadar ak‘l hastas‘ndan”.115 Bu hadis, f‘k‘h ve f‘k‘h usûlü kitaplar‘nda ak‘l hastas‘n‘n edâ ehliyetini düzenlemede delil olarak kullan‘lm‘āt‘r. ÿlmihal
kitaplar‘nda ibâdetlerin farz olmas‘n‘n āartlar‘ aras‘nda “Âkil” olmas‘ gerektiþi
kaydedilmiātir. Bir çeāit ak‘l eksikliþi ve zay‘fl‘þ‘ hali demek olan “Ateh” ile ilgili
olarak aile hukukunda düzenleme yapm‘āt‘r.116
113. Nûr
Sûresi 61.
I, 264-265; ÿbn Hiāâm, II, 90-91.
115. Buhârî, VIII, 21.
116. Buhârî, VI, 169.
114. Vâk‘dî,
361
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 361
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Peygamber saþlam insanlar‘n özürlülere davran‘ālar‘ konusunda ahlâkî
düzenlemelerde de bulunmuātur. Nitekim görme özürlüye yol göstermeyi, saþ‘ra
ve dilsize laf anlatmay‘ sadaka olarak deþerlendirmiāitir.117
8- Köleler
Her āeyden önce belirtmek gerekir ki, köleliþi ÿslâm icad etmemiā; tam tersine Müslümanlar çok eski dönemlerden kalan ve bütün dünyaya yay‘lan bu
müesseseyi devralm‘ālard‘. ÿslâm aç‘s‘ndan kölelik ne bir cezaland‘rma yolu ve
ne ekonomik amaçlarla kendisinden faydalan‘lan bir savaā ganimetidir. Eskiden
köleler insan yerine konulmazken ÿslâm’la birlikte kimliklerine kavuāmuālard‘r.
Kur’an’‘n köleliþi tamamen kald‘rma cihetine gitmediþi ve doþrudan kald‘rmaya
yönelik bir çaþr‘da bulunmad‘þ‘ doþrudur. Fakat, Kur’an-‘ Kerim’de insanlar‘n
köleleātirilmesine dair bir tek ayet de mevcut deþildir. Buna karā‘l‘k kölelerin
hürriyetlerine kavuāturulmas‘ teāvik edilmiātir.118 Olaylar‘ deþerlendirirken dönemin āartlar‘ dikkate al‘nmal‘d‘r. Günümüzün hayat tarz‘na ve anlay‘ā‘na ters
düāen bir hususun o günde yasaklanm‘ā olmas‘n‘ istemenin gerçeklerle baþdaāmayacaþ‘ ortadad‘r.
ÿslâmiyet kölelere hukûkî bak‘mdan yeni haklar tan‘m‘ā, ayn‘ zamanda bu
s‘n‘f‘n kaynaklar‘n‘ savaā esirleriyle s‘n‘rlam‘āt‘r. Hatta düāman ordusu saflar‘ndan ayr‘larak ÿslâm karargâh‘na s‘þ‘n‘p teslim olan savaā esirleri āayet ÿslâm’‘
kabul ederlerse kendiliklerinden hürriyetlerini elde etmiā say‘l‘rlar. Taif kuāatmas‘ esnas‘nda Peygamberimiz kaleden ç‘k‘p kendilerine kat‘lan kölelerin azat
edileceþini duyurmuā, Bunun üzerine yirmi civar‘nda köle kaleden ç‘karak Müslüman olmuā ve Hz. Peygamber onlar‘ azat etmiātir. Geçimleri için de herbirini
Müslümanlardan hali vakti yerinde olanlara vermiā ve bunlara Kur’an ve sünneti
öþretmelerini emretmiātir.119
Asl‘nda köleliþi doþuran esas sebep savaā ve bunun doþurduþu sonuçlard‘r.
Savaāta ele geçen esire karā‘l‘ks‘z serbest b‘rakma, kurtuluā fidyesi al‘narak veya
esirlerin karā‘l‘kl‘ deþiātirilmesi suretiyle serbest b‘rakma veya köle statüsüne
koyma iālemlerinden biri uygulan‘rd‘. Hz. Peygamber o dönemin örfüne göre
esirlerin köleleātirilmesi statüsünü de yaln‘z kad‘n ve çocuklara, onu da son derece s‘n‘rl‘ tutarak, uygulam‘ā, hiçbir yetiākin erkeþi köleleātirmemiātir. Kur’an-‘
Kerim köleleri özgürlüþe kavuāturmay‘ teāvik etmiātir. Devlet gelirlerinden bir
k‘sm‘n‘ köle azad‘na ay‘rm‘āt‘r. Köleleri serbest b‘rakmay‘ baz‘ günahlar‘n
keffareti olarak tövbe kap‘s‘ ve sevap kazanma yolu haline getirmiātir. Nite117. ÿbn
Hanbel, V, 169.
Sûresi 13; Nisâ Sûresi 92; Mücâdele Sûresi 3; Mâide Sûresi 89.
119. Vâk‘dî, III, 931-932.
118. Beled
362
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 362
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri
kim ÿslâmiyette kölelerden çok azatl‘lardan bahsedilir. Hz. Peygamber bütün
kölelerini çeāitli vesilelerle azat etmiātir. Sözgelimi amcas‘ Abbas’‘n kendisine
hediye ettiþi Ebû Râfi’i, Abbas’‘n Müslüman olduþunu duyunca azat etmiā ve
onu câriyesi Selmâ ile evlendirmiātir. Ebû Râfi’ vefat‘na kadar Hz. Peygamber’in
yak‘nlar‘ aras‘nda yer alm‘āt‘r. Azatl‘larla hürler aras‘ndaki sosyal statü fark‘n‘
ortadan kald‘rmak maksad‘yla Zeyd b. Hârise’yi halas‘n‘n k‘z‘ Zeyneb’le evlendirmiātir.
Bütün bu uygulamalar‘n sonucunda ÿslâm dünyas‘nda k‘sa süre sonra köle
ve câriyenin kalmamas‘ ve bu müessesenin tamamen ortadan kalkmas‘ gerekirdi. Devam ettiþi süre içinde de köle ve câriyeler, sahibinin kardeāi, eāi, çocuþu gibi insanca muamele görmesi icab ederdi. Oysa durum böyle olmam‘ā;
insanlar‘n irade ve isteþi Allah ve Resûlünün iradesine uymam‘āt‘r. Gelenek bu
konuda dinin arzusuna gâlip gelmiātir. Yüzy‘llar boyunca hayvan pazarlar‘ gibi
köle pazarlar‘ kurulmuātur.
Hz. Peygamber kölelerini azat etmenin yan‘nda devlet kademelerinde azatl‘lara görev dahi vermiātir. Örneþin, azatl‘ kölesi Zeyd b. Hârise ve onun oþlu
Üsâme’yi, içinde önde gelen sahâbîlerin de bulunduþu ordulara komutan tayin
etmiātir.
Hür erkekten çocuk doþuran bir câriyenin ve çocuþunun hür olmas‘ prensibini getirmiātir. Bu uygulama, o dönemin siyâsî ve sosyal āartlar‘ dikkate al‘nd‘þ‘nda çok önemli bir geliāmedir. Ünlü Alman yazar‘ Auguste Bebel (18401913), Arap kültürünün ÿslâmiyetle birlikte geçirdiþi geliāmeleri, özellikle de
Hristiyanl‘þ‘n unutturduþu ortaçaþ öncesi kültür miras‘n‘ Bat‘’ya tan‘tt‘þ‘ kitab‘nda bu konuda āu insafl‘ deþerlendirmeyi yapmaktad‘r: “Asl‘nda köleliþe tamamen karā‘ ç‘kmak ve köleciliþin yok edilmesini istemek, o yüzy‘llar‘n anlay‘ā‘na, kavrama gücüne, örf ve âdetlerine çok ayk‘r‘ ve fazla ileri gitmiā bir talep olurdu. Bilindiþi
gibi kölelik Avrupa’da Yeniçaþ’a kadar uzanm‘āt‘r. Hz. Muhammed (s.a.s.) ayr‘ca köle
bir kad‘n‘n hür bir kimseden olan çocuþunun da hür olmas‘ kural‘n‘ getirmiātir. Bu, o
dönemlerdeki Avrupa’n‘n, ya da Almanya’n‘n bu konudaki anlay‘ā‘na tamamen ayk‘r‘
bir yenilikti. Sözkonusu yerlerde ayn‘ konumdaki bir çocuk hürriyetten yoksundu. Öte
yandan Hz. Muhammed (s.a.s.) bu konumdaki bir çocuþun annesinin (Ümmü veled)
sat‘labilmesi veya hediye edilebilmesi imkân‘n‘ da ortadan kald‘rm‘āt‘r”.120 Günümüzde kölelik müessesesi ortadan kalkm‘ā olduþu için bugün art‘k savaā esirlerinin köle haline getirilmesi sözkonusu deþildir.121
120. Auguste
Bebel, Hz. Muhammed ve Arap Kültürü, ÿstanbul 1997, s. 89.
ÿslam Peygamberi, II, 746-750; Ahmet Özel, “Esir”, DÿA, XI, 382-389.
121. Hamidullah,
363
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 363
17.04.2012 16:04:19
TOPLUMSAL SORUNLAR KARĀISINDA HZ. MUHAMMED
1- ÿhtilaf ve Çekiāmeler
ÿslâm’la birlikte kabileler ve fertler aras‘nda öteden beri süregelen kavgalar
büyük çapta önlenmiāti. Ancak zaman zaman çeāitli sebepler yüzünden Müslümanlar aras‘nda huzur bozucu ihtilaf ve çekiāmeler ç‘kt‘þ‘ da oluyordu. Hz.
Peygamber bu tür olaylar‘ câhiliye zihniyeti olarak deþerlendiriyor ve an‘nda
önlemeye çal‘ā‘yordu. Bir gün Evs ve Hazrec’e mensup bir grup Müslüman birarada oturup sohbet ederlerken yanlar‘na uþrayan bir Yahudi, Müslümanlar‘n bu
āekilde birlik ve beraberlik içinde bulunmalar‘n‘ k‘skan‘r. Sonra bir Yahudi gence, onlar‘n yan‘na giderek, Evs ve Hazrec aras‘nda meydana gelen Buâs Savaā‘’n‘
ve ondan önce meydana gelmiā olan savaālar‘ hat‘rlatmas‘n‘ ve bu savaālar üzerine birbirleri hakk‘nda söylemiā olduklar‘ āiirleri okumas‘n‘ ister. Genç adam
kendisine verilen görevi yerine getirir. Bunun üzerine Evs ve Hazrec’e mensup
Müslümanlar birbiriyle çekiāmeye baālarlar. Hatta iāi, silaha sar‘larak dövüāmek
üzere harekete geçmeye kadar götürürler. Durumu öþrenen Hz. Peygamber olaya müdahele ederek āunlar‘ söyler: “Ey Müslüman topluluþu! Allah’tan sak‘n‘n‘z.
Ben aran‘zda bulunuyorken, Allah sizi ÿslâm’la āereflendirmiā, onunla size ikramda
bulunmuā, câhiliyeden kurtarm‘ā, küfürden uzaklaāt‘rm‘ā ve kalplerinizi birleātirmiā
iken, nas‘l oluyor da câhiliye davas‘ güderek birbirinize düāüyorsunuz”? Onun bu
sözleri üzerine Müslümanlar derhal kavgaya son verip birbiriyle bar‘ā‘rlar.1
Böyle bir çekiāme, Mustalikoþullar‘ Savaā‘’ndan sonra muhâcirler ile ensar
aras‘nda da meydana gelmiātir. Bu savaā Müslümanlar‘n galibiyetiyle sonuçland‘ktan sonra, muhâcirlerden ve Hz. Ömer’in ücretli seyisi Cehcâh el-G‘fârî
ile ensardan Benî Avf’‘n halîfi Sinan b. Vebre aras‘nda Müreysî’ kuyusundan su
çekerken kavga ç‘kar. Cehcâh, Sinan’a birkaç defa vurur. Bunun üzerine Sinan
b. Vebre “Yetiāin ey ensar”!, Cehcâh da “Yetiāin ey muhâcirler” diyerek muhâcirleri
ve ensar‘ imdada çaþ‘r‘rlar. Muhâcirlerle ensar birbirine girecekleri s‘rada ileri
gelen kiāiler araya girerek yat‘āt‘r‘c‘ konuāmalar yaparlar. Bu arada Hz. Peygamber olay yerine gelerek duruma müdahele eder ve bunun câhiliye halk‘n‘n
da’vâs‘ olduþunu söyler. Olay‘n mahiyetini öþrenince de “B‘rak‘n bunu! Bu kötü
bir āeydir” buyurur.2
1.
2.
ÿbn Hiāâm, I, 555-556.
Vâk‘dî, II, 415; ÿbn Hanbel, III, 392-393; Buhârî, IV, 160.
364
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 364
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
2- Āiddet
ÿslâm’dan önce ve ÿslâm’‘n doþuāu s‘ras‘nda dünya āiddete yabanc‘ deþildi. Roma ÿmparatorluþu’nda, Arap Yar‘madas‘’nda, Gassânîler ve Hîreliler gibi
Arabistan’‘n çevresindeki devletlerde, hatta kabilelerin iç bünyesinde ve kabileler aras‘nda bile āiddet, toplumsal iliākilerde bilinen ve uygulanan bir yöntemdi.
Mekke döneminde Müslümanlar ve hatta bizzat Hz. Peygamber bile, bundan
nasiplerini alm‘ālar ve āiddete maruz kalm‘ālard‘r. Mekke’de gücü elinde bulunduran müārikler, ÿslâm’‘n yay‘l‘ā‘n‘ önlemek için Müslümanlara sosyal ve ekonomik boykot, bask‘, keyfî tutuklama, göçe mecbur b‘rakma, baþlama, zincire vurma, k‘zg‘n kumlar üzerine yat‘r‘p üzerlerine taā y‘þma gibi çeāitli iākence türleri
ve hatta öldürme gibi yöntemler uygulam‘ālard‘r. Habbâb b. Eret adl‘ sahâbî,
kendilerine müārikler taraf‘ndan āiddet uyguland‘þ‘n‘ aç‘kça ifade etmiātir.3
Müāriklerin Müslümanlara karā‘ āiddet uygulamas‘, ÿslâm’‘n Mekke döneminin son gününe kadar sürmüātür. Nitekim hicretten önce Dârunnedve’de
toplanan müāriklerin, Hz. Peygamber’e uygulamak üzere aralar‘nda tart‘āt‘klar‘ üç husustan (baþlamak, sürgün etmek ve öldürmek) herbiri birer āiddet
yöntemidir. Mekkeliler f‘rsat düātükçe Medine döneminde de ele geçirdikleri
Müslümanlara āiddet uygulamaktan geri durmam‘ālard‘r. Nitekim hicretin dördüncü y‘l‘nda Zeyd b. Desinne ve Hubeyb b. Adiy’i çarm‘ha gerip iākence ile
öldürmüālerdir.
Müārikler āiddet yöntemiyle ÿslâm’‘n yay‘l‘ā‘n‘ önlemeye muvaffak olamad‘klar‘ gibi, bilakis bu konuda baāar‘s‘zl‘þa uþrad‘lar. Öte yandan baāar‘ya ulaāan, āiddet uygulayan deþil, uygulanan taraf, yani Müslümanlar oldu. Çünkü
Hz. Peygamber müāriklere ayn‘ yöntemle karā‘l‘k vermedi ve onlardan intikam
alma yoluna gitmedi. Müslümanlar çektikleri iākencelerden dolay‘ kendisine
s‘zland‘klar‘nda sabretmelerini öþütledi. Çünkü kendisi āiddet taraftar‘ olmad‘þ‘
gibi, onun as‘l hedefi āiddeti önlemekti. Kur’an-‘ Kerim’de “Sen onlar üzerinde
bir zorba deþilsin”4 buyrulur; “Her inatç‘ ve zorban‘n hüsrâna uþrad‘þ‘”5 bildirilir.
Āiddeti aile içi ve toplumsal āiddet olarak iki k‘s‘mda ele almak mümkündür.
Aile içi āiddetten bahsedildiþinde ilk akla gelen, aile reisinin, diþer aile bireyleri
ve büyüklerin küçükler üzerinde uygulad‘þ‘ āiddet ve bask‘c‘ tav‘rlard‘r. Bu tür
bir uygulaman‘n ailede huzuru, sevgi ve sayg‘y‘ ortadan kald‘racaþ‘ gibi, böyle
bir ortamda yat‘p kalkan çocuklar ve gençler için kötü sonuçlar doþuracaþ‘ ve
onlar‘n karakteri üzerinde olumsuz etkide bulunacaþ‘ aç‘kt‘r. Çünkü āiddeti
kan‘ksayan aile fertlerinin de art‘k āiddetin bulunmad‘þ‘ yerde yaāamak isteme3.
4.
5.
Buhârî, IV, 238-239.
ýâāiye Sûresi 23.
ÿbrâhîm Sûresi 15.
365
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 365
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
mesi ve kendisinin de ileride ayn‘ yollara baāvurmas‘ doþald‘r. Bunu önlemek
de āiddet, bask‘ ve ezici tav‘rlar yerine karā‘l‘kl‘ sevgi ve sayg‘n‘n hakim olduþu
bir aile yuvas‘ oluāturmakla mümkündür. Çok say‘da bireysel ve toplumsal çat‘āman‘n kaynaþ‘ olan āiddet, bir toplumda problemleri çözüm ve iletiāim arac‘
haline geldiþi zaman, basit sorunlar dahi üzücü olaylarla sonuçlanabilir.
Hz. Peygamber gerek aile içi āiddeti ve gerekse toplumsal āiddeti söz ve davran‘ālar‘yla önlemeye çal‘ām‘ā ve bu konuda gerekli tedbirleri alm‘āt‘r. Onun
evinde her āeyden önce sevgi ve sayg‘ya dayal‘ bir hayat tarz‘ hakimdi. Bunun
yan‘nda, aile içi problemleri āiddete baāvurmaks‘z‘n çözme yoluna giderdi. Nitekim han‘mlar‘na, hizmetinde bulunanlara ve evinde büyüyen kimselere hiçbir
zaman āiddet uygulamam‘ā; onlar‘ dövmemiātir. Hz. Âiāe, Hz. Peygamber’in
hiçbir hizmetçisini ve han‘m‘n‘ dövmediþini; eliyle hiçbir canl‘ya vurmad‘þ‘n‘
söylemiātir.6 Kendisi bunu yapmad‘þ‘ gibi, han‘mlar‘n‘ dövenleri de “Kad‘nlar‘n‘z‘ nas‘l dövüyor, sonra da akāam olunca beraberce yat‘yorsunuz”.7 diyerek k‘nam‘āt‘r. Kad‘nlar‘n dövülmemesi, hele yüze hiç vurulmamas‘8 konusunda uyar‘larda
bulunmuātur. Hz. Peygamber ile han‘mlar‘ aras‘nda ç‘kan bir sorun üzerine
yanlar‘na gelen Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in, onunla evli olan k‘zlar‘n‘ dövmeye kalk‘āmalar‘ üzerine āiddet konusundaki tavr‘n‘ āu sözleriyle dile getirmiātir:
“Allah Teâlâ beni āiddet uygulayan (muannif) birisi olarak göndermedi; bilakis eþitici
ve kolaylaāt‘r‘c‘ olarak gönderdi”.9
Hz. Peygamber sadece ailede deþil, toplumun tüm bireyleri aras‘nda āiddete
yer verilmemesi konusunda da uyar‘larda bulunmuātur. Onun bu hususla ilgili
bir sözü āöyledir: “...Müslümanlara vurmay‘n‘z”!10 Bu sözüyle Hz. Peygamber,
kiāisel ve toplumsal sorunlar‘ vurup k‘rarak deþil; hiddet ve öfkeye kap‘lmadan, anlaāarak ve uzlaāarak çözmeyi tavsiye etmiā olmaktad‘r. Keza toplumsal
huzuru bozmaya yol açabilecek davran‘ālar‘ daha fiiliyata geçmeden önleme yoluna gitmiātir. ÿnsanlar‘n yaralanmas‘na ve hatta ölümüne yol açabilecek silahl‘
sald‘r‘lara meydan vermemek, silahla öfke dindirmemek için ikazda bulunmuā,
bu tür hareketlerde bulunanlar‘ toplumdan d‘ālarcas‘na “Bizim aleyhimize silah
taā‘yan bizden deþildir”.11 buyurmuātur.
Peygamberimiz toplumu zor kullanarak ‘slah etmeye çal‘āan bir ‘slahatç‘
deþildi. Nitekim, insanlar için bir s‘fat olarak kullan‘ld‘þ‘nda “Baākas‘na hak
6.
7.
8.
9.
10.
11.
ÿbn Hanbel, VI, 229; Müslim, II, 1814; ÿbn Mâce, I, 638.
ÿbn Hanbel, IV, 17.
ÿbn Hanbel, V, 5; Ebû Dâvud, II, 606-607.
ÿbn Hanbel, III, 328.
ÿbn Hanbel, I, 404.
ÿbn Hanbel, II, 185.
366
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 366
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
tan‘mayan, zorba ve zor kullanarak halk‘ ‘slah eden” gibi anlamlara gelen “Cebbâr”
s‘fat‘ ile muttas‘f olmad‘þ‘n‘ hem kendisi ifade etmiā; hem de sahâbe bunu
dile getirmiātir. Çeāitli vesilelerle “Allah beni cömert bir kul k‘ld‘; zorba ve zâlim
k‘lmad‘”12 demiātir. Yine çeāitli sözlerinde zorbal‘þ‘ ve zorbalar‘ kötülemiātir.
Sahabenin kanaati de onun asla zorba olmad‘þ‘ yönünde idi. Bir baāka vesileyle daha önce de belirttiþimiz gibi, Ficar savaālar‘nda Kureyā’in komutanlar‘ndan biri olan ve daha sonra yetmiā yaālar‘nda Mekke’nin Fethi’nde ÿslâmiyeti
kabul edip Medine’ye yerleāen Mahreme b. Nevfel bir gün Hz. Peygamber’e
elbise geldiþini ve onlar‘ halka daþ‘tt‘þ‘n‘ duyar. Yan‘na o s‘rada küçük yaāta
bulunan oþlu Misver’i alarak Hz. Peygamber’in evinin önüne gelir. Çocuþa Hz.
Peygamber’i çaþ‘rmas‘n‘ söyler. Fakat çocuk çekinir. Bunun üzerine Mahreme
b. Nevfel Hz. Peygamber hakk‘nda oþluna āu deþerlendirmeyi yapar: “Evlâd‘m,
o bir zorba deþildir”! Bunun üzerine Misver Hz. Peygamber’i çaþ‘r‘r. O, sesi duyunca d‘āar‘ ç‘kar ve Mahreme için haz‘rlad‘þ‘ elbiseyi getirerek takdim eder.13
Hz. Peygamber Müslümanlara yönelik terörü ve sald‘r‘y‘ henüz haz‘rl‘k safhas‘nda iken önceden tespit ederek küçük çapl‘ bir müdahele ile önlemiātir. Hz.
Peygamber Halid b. Süfyan el-Hüzelî’nin Medine üzerine yürümek için adam
toplamakla meāgul olduþunu öþrenir. Abdullah b. Üneys adl‘ sahâbîyi tek baā‘na onu ortadan kald‘rmakla görevlendirir. Abdullah b. Üneys, Halid b. Süfyan’‘
Urene Vadisi’nde bulur. Kendisini Hz. Muhammed (s.a.s.)’e karā‘ savaāmak isteyen Huzâal‘ bir Arap olarak tan‘t‘r ve Halid’in adamlar‘ daþ‘ld‘ktan sonra gece
vakti onu öldürür. Saþ sâlim Medine’ye gelerek olup biteni Hz. Peygamber’e
anlat‘r. Olay, hicretin dördüncü y‘l‘nda, Uhud Savaā‘’ndan sonra meydana gelmiātir ki bu, müāriklerle iliākilerin en āiddetli olduþu bir dönemdir. Dolay‘s‘yla
iki kesim aras‘nda bir savaā ortam‘ sözkonusudur. Halid b. Süfyan haz‘rl‘klar‘n‘
tamamlay‘p Müslümanlar üzerine sald‘rmay‘ baāarabilseydi, her iki taraftan da
çok fazla kan dökülebilirdi.
Peygamberimiz, rastgele seçilen, ya da tesadüfen olay yerinde bulunan kimselerin zarar görmelerine f‘rsat vermemiā, bu tür olaylar karā‘s‘nda üzülmüā ve
gerekli uygulamalar‘ yapm‘āt‘r. Bi’r-i Maûne katliam‘ndan saþ kurtulan Amr b.
Ümeyye’nin, kendisinin himayesine ald‘þ‘ iki kiāiyi bilmeden öldürmesine son
derece üzülmüā ve tazminatlar‘n‘ ailelerine ödemiātir.
Peygamberimiz en az‘l‘ düāman‘ bile olsa iākence yapmam‘ā ve kendisine bu
yolda yap‘lan teklifleri kesin bir dille ve prensip haline gelecek sözleri ile reddetmiātir. Bedir Savaā‘’nda esir al‘nanlar aras‘nda Kureyā’in hatiplerinden Süheyl
b. Amr da bulunuyordu. Süheyl, bacaþ‘ndan bir okla vurulmuā; yaral‘ halde
12.
13.
Ebû Dâvud, IV, 143; ÿbn Mâce, II, 1086.
Buhârî, VII, 50.
367
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 367
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
kaçmaya teāebbüs etmiā ve fakat yakalanm‘āt‘. Hz. Ömer “Yâ Resûlallah! Onun
ön diālerini sökeyim de bir daha senin aleyhinde konuāmaya kalkmas‘n” dedi. Fakat
Peygamberimiz buna raz‘ olmad‘; “Ben diālerini söktürerek ona iākence yapamam.
Allah da beni, peygamber olduþum halde ayn‘ azaba uþrat‘r” āeklinde cevap verdi
ve devam etti: “Onun, senin beþeneceþin bir davran‘āta bulunmas‘ da umulur”. Süheyl b. Amr Mekke’nin Fethi’nde Müslüman olur. Hz. Peygamber’in vefat‘ndan
sonra, ridde hareketleri meydana geldiþi s‘rada Mekke halk‘ irtidat etmemekle
birlikte āehirde bir iç kar‘ā‘kl‘k ortaya ç‘kar. Hatta Mekke Valisi Attâb b. Esîd
bile korkup saklan‘r. Bu s‘rada Süheyl b. Amr bir konuāma yaparak halk‘ yat‘āt‘r‘r. O, āunlar‘ söyler: “Ben biliyorum ki bu din, güneāin doþmas‘ ve batmas‘ devam
ettiþi sürece pâyidar olacakt‘r. Aran‘zdan ç‘kan bu kiāi-Ebû Süfyan b. Harb-sizi aldatmas‘n. Benim bildiþim bu meseleyi o da bilir. Ancak Benî Hâāim’e olan k‘skançl‘þ‘
onun kalbini mühürlemiātir. Ben Kureyā’in karada ve denizde en çok ulaā‘m vas‘talar‘
bulunan‘y‘m. Emîrinize boyun eþiniz. Zekatlar‘n‘z‘ ona veriniz...”. Süheyl’in bu sözleri kulaþ‘na gittiþinde Hz. Ömer, onun hakk‘nda Hz. Peygamber’in kendisine
söylediþi sözleri hat‘rlar ve “Ben āehadet ederim ki sen Allah’‘n Resûlü’sün” demekten kendini alamaz. Hz. Peygamber’in Süheyl’e karā‘ bu davran‘ā‘; iākenceye
müsade etmemesinin yan‘nda, esirlere iyi muamelede bulunmas‘, düāman‘n‘
bile ÿslâm’a kazanmay‘ ve yeri geldiþinde ondan istifade etmeyi hedeflemesi gibi
ömrü boyunca sürdürdüþü politikan‘n çok güzel bir örneþini teākil etmektedir.
Peygamberimiz kendisine duyulan güveni istismar eden ve bu istismar‘ cinayet iāleyecek derecede kötüye kullanan, terör estiren, hâinlik yaparak Müslümanlar‘n mal‘na ve can‘na k‘yan āah‘slara müstehak olduklar‘ cezay‘ uygulamaktan geri durmam‘āt‘r. Ureyne kabilesine mensup kiāilere verdiþi cezay‘
buna örnek gösterebiliriz. Olay āöyle geliāir: Bak‘ms‘zl‘ktan zay‘f ve hasta olan
bu sekiz kiāi Medine’ye Hz. Peygamber’e gelerek ÿslâmiyeti kabul ettiklerini bildirirler. Bu āah‘slara Medine’nin havas‘ iyi gelmez ve hastalan‘rlar. Süt içmeye
al‘āk‘n olduklar‘n‘ belirtirek Hz. Peygamber’den kendilerine süt temin etmesini
isterler. Peygamberimiz onlar‘ āehrin d‘ā‘ndaki bir otlakta yay‘lan ve azatl‘ kölesi
Yesâr taraf‘ndan güdülen develerin bulunduþu yere gönderir. Burada bir müddet
kal‘rlar, sütle beslenirler ve saþl‘klar‘na kavuāurlar. Bu nankör adamlar bir sabah
develeri al‘p götürmeye kalk‘ā‘rlar. Yesâr yan‘na birkaç kiāi alarak kendilerine
engel olmak ister. Fakat h‘rs‘zlar onu yakalarlar; ellerini, ayaklar‘n‘ kestikten
sonra diline ve gözlerine diken bat‘rarak iākence ile öldürürler. Durumu öþrenen Hz. Peygamber’in görevlendirdiþi Kürz b. Câbir’in komutas‘nda yirmi kiāilik bir süvari birliþi bu hainleri yakalayarak Medine’ye getirir. Peygamberimiz
onlara k‘sas uygular ve idam ile cezaland‘r‘r.14
14.
Vâk‘dî, II, 568-571; ÿbn Hiāâm, II, 640-641; ÿbn Sa’d, II, 93; Buhârî, VIII, 19-20.
368
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 368
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
3- Zararl‘ Al‘ākanl‘klar ve Ahlâkî Sorunlar
Zararl‘ al‘ākanl‘klara önce alkollü içki kullan‘m‘ndan baālamak istiyoruz.
Alkollü içkiler hem bireysel ve hem de toplumsal bir sorundur; bunlar‘ kullanan
bireyin yan‘nda çevresindekiler de olumsuz etkilenir. Daha önce deþindiþimiz
gibi, ÿslâm’‘n temel amac‘ dini, akl‘, nefsi, nesli ve mal‘ korumakt‘r. Alkollü içkilerin kullan‘lmas‘ bu beā amaçla çeliāmektedir. Her āeyden önce dinin çok deþer
verdiþi ve korumaya çal‘āt‘þ‘ akla zarar vermektedir. Öncelikle, bu maddeler
baþ‘ml‘s‘n‘ akl‘n‘ kullanamayan, saþl‘kl‘ düāünemeyen, karar verme ve muhakeme yeteneþini kaybeden bir kimse haline getirmektedir. Bunun yan‘nda nefse zarar vermektedir. Çünkü insan‘n psikolojik yap‘s‘n‘ bozmaktad‘r. Utanma
duygusunu ortadan kald‘rmaktad‘r. Sarhoāluþun yol açt‘þ‘ namus kavgalar‘na
s‘k s‘k rastlanmaktad‘r. Nesle zarar vermektedir; alkol kullanan anne ve baban‘n kendilerinden çok çocuklar‘na bedensel ve psikolojik aç‘dan zarar verdiþini bilim adamlar‘ söylemektedir. ÿçki, ailelerin parçalanmas‘na yol açmaktad‘r.
Çünkü alkollü içkiler kiāiyi geçimsiz, kavgac‘, sald‘rgan, suça, kaza yapmaya
ve cinayet iālemeye meyyal, özellikle aile bireylerine āiddet uygulayan bir kimse haline getirmektedir. Sindirim sistemine zarar vermektedir. Vücudun çeāitli
hastal‘klara yakalanma riskini art‘rmaktad‘r. Görmeyi, konuāmay‘ ve daha ileri
seviyede iāitme duygusunu bozmaktad‘r. Üzülerek belirtmek gerekir ki, çaþdaā
bir düāünürün de iāaret ettiþi gibi “alkolizm bilhassa teknik ve āehirleāme çaþ‘nda
en büyük problem olarak karā‘m‘za ç‘kmaktad‘r”.15
ÿçkinin zararlar‘n‘ özetledikten sonra Hz. Peygamber dönemine ve onun
içkiyi önleme konusundaki faaliyetlerine dönmek istiyoruz. Kaynaklar‘m‘zda
sahabeyi rahats‘z eden içki kaynakl‘ çok say‘da olay anlat‘lmaktad‘r. Meselâ
içki henüz yasaklanmadan içki içen Hz. Hamza sarhoā iken Hz. Ali’ye ait iki
deveyi keser. Hz. Ali Hz. Peygamber’e onu āikayet eder. Hz. Peygamber de Hz.
Hamza’ya giderek kendisine k‘zar.16 Yine içki yasaklanmadan önce Abdurrahman b. Avf ensardan birisinin evinde içkili vaziyette cemaate akāam namaz‘n‘
k‘ld‘r‘rken Kâfirûn Sûresini yanl‘ā okur ve bu arada “Ey iman edenler! Siz sarhoā
iken -ne söylediþinizi bilinceye kadar- namaza yaklaāmay‘n...”17 âyeti nâzil olur.18
ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada içki içme al‘ākanl‘þ‘ Araplar aras‘nda çok yayg‘n
olduþu için Allah Teâlâ ilk Müslümanlar‘ içki yasaþ‘na yavaā yavaā al‘āt‘rm‘āt‘r.
Önce, içki ve kumar‘n her ikisinde de büyük günah ve insanlar için birtak‘m
faydalar‘ olduþunu, ancak her ikisinin de günah‘n‘n faydas‘ndan büyük oldu15.
16.
17.
18.
Ali ÿzzetbegoviç, s. 238.
Müslim, II, 1568-1570.
Nisâ Sûresi 43.
Ebû Dâvud, IV, 80.
369
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 369
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
þunu19 bildirmiā, bir dahaki safhada içkili iken namaz k‘lmay‘ yasaklam‘ā,20 en
sonunda ise sarhoāluk veren içkileri içmeyi kesin bir āekilde yasaklam‘āt‘r.21 Hz.
Ömer’in içkinin haram k‘l‘nmas‘n‘ āiddetle arzulad‘þ‘ bilinmektedir. Nitekim o,
“Allah‘m! ÿçki konusunda aç‘k ve kesin bir beyanda bulun” diye dua etmiā, bunun
üzerine āu âyet-i kerîme nâzil olmuātur: “Sana āarap ve kumar hakk‘nda soru sorarlar. De ki: her ikisinde de büyük günah ve insanlar için bir tak‘m faydalar vard‘r.
Ancak her ikisinin de günah‘ faydas‘ndan daha büyüktür. ...”22 Hz. Ömer çaþr‘larak
inen âyet kendisine okunur. Hz. Ömer tekrar “Allah‘m! ÿçki konusunda aç‘k ve
kesin bir beyanda bulun” diye dua eder. Bunun üzerine āu âyet-i kerîme nazil
olur: “Ey iman edenler! Siz sarhoā iken -ne söylediþinizi bilinceye kadar- namaza
yaklaāmay‘n...”.23 Namaz k‘l‘nacaþ‘ zaman Hz. Peygamber’in münâdîsi “Sarhoā
namaza yaklaāmas‘n” diye ilan eder. Hz. Ömer çaþr‘larak inen bu âyet de okunur. O, tekrar “Allah‘m! ÿçki konusunda aç‘k ve kesin bir beyanda bulun” diye dua
eder. Son safhada Mâide Sûresinin içkinin kesin bir āekilde yasakland‘þ‘n‘ bildiren âyetleri nâzil olur: “Ey iman edenler! Āarap, kumar, dikili taālar (putlar), fal
ve āans oklar‘ birer āeytan iāi pisliktir; bunlardan uzak durunuz ki kurtuluāa eresiniz.
Āeytan içki ve kumar yoluyla ancak aran‘za düāmanl‘k ve kin sokmak, sizi Allah’‘
anmaktan ve namazdan al‘koymak ister. Art‘k bunlardan vazgeçtiniz deþil mi”?24 Hz.
Ömer “Vazgeçtik” der.25
ÿçkinin haram k‘l‘nd‘þ‘na dair nâzil olan âyetler her tarafa duyurulur. Enes b.
Mâlik, Ebû Talha’n‘n evinde içki içilirken içkinin haram k‘l‘nd‘þ‘na dair haberi
duyduþunu ve Ebû Talha’n‘n derhal içki küplerini döktürdüþünü bildirmiātir.
Herkes evindeki içkileri dökmüā, dökülen içkiler Medine sokaklar‘nda sel gibi
akm‘āt‘r.26 ÿçki hicretin üçüncü y‘l‘nda Uhud Savaā‘’ndan sonra haram k‘l‘nm‘āt‘r.
Hz. Peygamber’in içkinin yasaklanmas‘ndan sonraki tavr‘n‘ ana kaynaklarda
yer alan sözleri ve bilgiler ‘ā‘þ‘nda āu āekilde özetlemek mümkündür: O, içkinin
tedavi amac‘yla kullan‘lamayacaþ‘n‘ söylemiātir.27 ÿçki yasaþ‘n‘, ÿslâm’‘n ulaāt‘þ‘
her yere, vilayetlere, meselâ Cüreā’e mektuplarla bildirmiātir.28 Sarhoāluk veren
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
Bakara Sûresi 219.
Nisâ Sûresi 43.
Mâide Sûresi 90-91.
Bakara Sûresi 219.
Nisâ Sûresi 43.
Mâide Sûresi 90-91.
Ebû Dâvud, IV, 79-80; Neseî, VIII, 286-287.
Buhârî, V, 189-190; Müslim, II, 1570 vd.
Müslim, II, 1073.
Müslim, II, 1576.
370
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 370
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
her maddenin haram k‘l‘nd‘þ‘n‘ söylemiātir.29 Yani içkinin haram olmas‘ndaki
ölçünün sarhoāluk vermesi olduþunu aç‘klam‘āt‘r. Her sarhoāluk veren maddenin “hamr” olduþunu vurgulam‘āt‘r.30 Çoþu sarhoāluk veren maddenin az‘n‘n da
haram olduþunu aç‘klam‘āt‘r.31 ÿçkinin her kötülüþün anahtar‘ olduþunu ifade
etmiātir.32 Muaz b. Cebel’e yapt‘þ‘ on maddelik tavsiye demeti aras‘nda “Asla
içki içme! Çünkü o her kötülüþün baā‘d‘r”33 demiātir. ÿçkiyi s‘zd‘ran‘n, s‘zd‘rtan‘n,
satan‘n, taā‘yan‘n, taā‘nan‘n, kazanc‘n‘ yiyenin, içenin ve sunan‘n āiddetli bir
āekilde k‘nanmay‘ hak ettiþini bildirmiātir.34 Hz. Peygamber’in meārubat olarak
su, bal āerbeti, süt ve meyve suyu içtiþi bilinmektedir.35
ÿçkinin haram k‘l‘nmas‘ndan sonra Hz. Peygamber’in içki kullanan baz‘ kimseler hakk‘ndaki uygulamalar‘na temas etmek istiyoruz. Hayber’in fethinde içki
bidonlar‘ k‘r‘l‘p içkiler döküldüþü zaman sahabeden mizah‘ seven Abdullah
b. Hammâr (Lakab‘n‘n H‘mâr olduþu da söylenir.) dayanamay‘p içki içer. Zaten bu āahs‘n içki görünce dayanamad‘þ‘ da bildirilmektedir. Kendisini hemen
Hz. Peygamber’in huzuruna götürürler. Hz. Peygamber onun bu davran‘ā‘ndan
hoālanmaz ve pabuçlar‘yla hafifçe vurur. Orada bulunanlar da vururlar. Hz.
Peygamber’in bu āahs‘ daha önce de bu yüzden defalarca cezaland‘rd‘þ‘ kaynaklarda kaydedilmektedir. O s‘rada Hz. Ömer “Allah‘m! Ona lanet et, art‘k çok oldu”!
der. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Öyle deme Ömer! O, Allah ve Resûlü’nü sever”
buyurur.36 Buhârî, içki içene lanet etmenin caiz olmad‘þ‘, çünkü onun din d‘ā‘
say‘lamayacaþ‘, yani bu hareketiyle dinden ç‘km‘ā olmad‘þ‘ konusuna bir bab
ay‘rm‘ā ve yukar‘daki olay‘ bu vesileyle anlatm‘āt‘r. Mizah‘ seven Abdullah Hz.
Peygamber’i güldürürdü.
Ayn‘ āekilde Nuayman b. Amr, zaman zaman içki içermiā. Hz. Peygamber’e
getirirler, o da pabuçlar‘yla vurur, sahabeye de emreder, onlar da pabuçlar‘yla
vururlar, üzerine toprak saçarlarm‘ā. Bu durum çok tekrarlan‘nca sahabeden
birisi ona “Allah lânet etsin” der. Bunun üzerine Resûlüllah “Öyle deme! O, Allah ve Resûlünü sever” der.37 Böyle bir baāka sarhoā Hz. Peygamber’in huzuruna
getirilir. Kimisi eliyle, kimisi pabuçlar‘yla ve kimisi elbisesiyle ona vurur. Birisi
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
Buhârî, V, 245; Müslim, II,1585-1588; ÿbn Mâce, II, 1123-1124; Ebû Dâvud, IV, 86, 88-91;
Neseî, VIII, 327.
Neseî, VIII, 296.
ÿbn Mâce, II, 1124-1125; Ebû Dâvud, IV, 87; Neseî, VIII, 300-301.
ÿbn Mâce, II, 1119.
ÿbn Hanbel, V, 238.
ÿbn Mâce, II, 1122.
Neseî, VIII, 335.
Vâk‘dî, II, 665; Buhârî, VIII, 14; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, III, 216.
ÿbnü’l-Esîr, Üsd, V, 352.
371
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 371
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
“Allah rezil etsin” der. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Kardeāinize karā‘ āeytana
yard‘mc‘ olmay‘n” der.38 Āüphesiz Hz. Peygamber’in bu davran‘ā‘ içkiyi ve onu
içeni hoā gördüþü anlam‘nda deþerlendirilmemelidir. Hoā görmemiā, hatta bilakis cezaland‘rm‘āt‘r. Bu da, Hz. Peygamber döneminde bile baz‘ yasaklara tam
olarak uymayanlar bulunduþunu, ancak böylelerinin din d‘ā‘ ilan edilmediþini
ve toplumdan d‘ālanmad‘þ‘n‘ göstermektedir.
Hz. Peygamber döneminde alkollü içkiler yasaklan‘rken āüphesiz bugünkü
gibi alkolün zararlar‘n‘ tam anlam‘yla tespit edebilecek imkanlar mevcut deþildi.
Fakat Yüce Yarat‘c‘, alkolün insan vücudunda yapabileceþi tahribat‘ bildiþi için
onu yasaklam‘āt‘r. ÿzzetbegoviç’in ifadesiyle “alkolü yasaklarken ÿslâm din olarak
deþil, ilim olarak hareket etmiātir”.39 Geliāen teknik imkanlar ve yap‘lan araāt‘rmalar ÿslâm’‘n bu yasaþ‘n‘ yalanlamam‘ā, tam tersine doþrulam‘āt‘r. Hz. Peygamber de birkaç münferit olay d‘ā‘nda alkollü içkileri o dönemin inatç‘ ve tutucu
insanlar‘na terkettirebilmiātir. Bu suretle ileriki yüzy‘llarda ÿslâm dünyas‘n‘n
büyük ölçüde içkiye karā‘ korunmas‘n‘ saþlam‘āt‘r. Fakat ayn‘ baāar‘y‘ zor kullanmalar‘n ve bilimsel çal‘āmalar‘n saþlayabildiþini söylemek zordur. Amerikal‘
Profesör Julius Hirsch, Hz. Peygamber’in bu konudaki baāar‘s‘n‘ āu sözleriyle
takdir etmektedir: “Hz. Muhammed (s.a.s.) Kur’an vas‘tas‘yla içkiyi yasaklam‘ā ve
yüzy‘llarca büyük insan kitlelerini içkinin zararlar‘ndan koruyabilmiātir. Bu netice
XX. yüzy‘lda münevver Amerika’da her çeāit propagandaya ve fennî yükselmeye raþmen elde edilememiātir”.40
ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada Araplar aras‘nda yayg‘n bir āekilde kumar oynan‘yor ve fal oklar‘ kullan‘l‘yordu. ÿçki ve kumar Mekke’de yayg‘n olduþu gibi
Medine’de de yayg‘nd‘. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiþi esnada Medineliler de içki içiyorlar, kumardan kazand‘klar‘n‘ yiyorlard‘.41
Kumar oyununda on ok kullan‘l‘r, bunlardan üç tanesi boā b‘rak‘l‘r, yedi
tanesine de hisseler takdir edilip yaz‘l‘rd‘. 1’den 7’ye kadar oklar‘n hisseleri,
rakamlar‘ oran‘ndayd‘. On kiāi aras‘nda yap‘lan çekiliāte, kendilerine boā ok
ç‘kanlar, ortaya konulan maldan hisse alamazlard‘. Ayr‘ca mal‘n paras‘n‘ bu boā
ç‘kanlar öderdi. Bu tür kumar daha çok bir deveyi kesip etini 28 hisseye ay‘rmak suretiyle oynan‘rd‘. Kumar oklar‘n‘n d‘ā‘nda üçlü ve yedili fal oklar‘ vard‘.
Üçlü fal oklar‘n‘ herkes yan‘nda taā‘r, bu oklardan birinde “rabbim bana emretti”
veya “yap”, diþerinde “rabbim bana yasak etti” veya “yapma” yaz‘l‘ olurdu. Üçüncüsünde ise yaz‘ bulunmazd‘. Araplardan birisi bir yolculuþa ç‘k‘p ç‘kmama,
38.
39.
40.
41.
Buhârî, VIII, 14-15.
Ali ÿzzetbegoviç, s. 227.
Alpaslan Özyaz‘c‘, Alkollü ÿçkiler, S‘gara ve Diþerleri, Ankara 1996, s.14-16.
ÿbn Hanbel, II, 351.
372
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 372
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
bir iāi yap‘p yapmama konusunda karar vermek için bu oklar‘ çekerlerdi. Ok
olumlu ç‘karsa o iāi yaparlar, olumsuz ç‘karsa yapmaktan vazgeçerlerdi. Yedili fal oklar‘ Kâbe’nin yan‘ndaki “Hübel” adl‘ putun bekçisinin elindeki torbada, kâhinlerin ve hâkimlerin yan‘nda bulunurdu. Bunlar‘n herbirinin üzerinde
“evet”, “hay‘r”, “sizden”, “baākas‘ndan”, “aç‘k deþil”, “diyet”, “su” ifadelerinden biri
yaz‘l‘yd‘. Babas‘ āüpheli çocuklar‘n nesebini tayin etmek, öldürülen kimsenin
diyetini tayin etmek, su kuyusu açmak gibi hususlarda bu fal oklar‘ kullan‘l‘rd‘. Bu tür iālerden biriyle ilgili fal oku çektirmek isteyen bir kimse, hediyelerle
birlikte Hübel’in bekçisine veya kâhine giderek ok çektirir ve ona göre hareket
ederdi.42
Kur’an ve sünnette kumar ve fal oklar‘yla ilgili uygulamalar haram k‘l‘nm‘āt‘r. Kur’an-‘ Kerim’de içkinin haram k‘l‘nd‘þ‘ âyet-i kerîmede kumar (meysir) da
yasaklanm‘āt‘r.43 Bir baāka âyet-i kerîmede haram k‘l‘nan hususlar aras‘nda “...
fal oklar‘yla k‘smet aramak” da say‘lm‘āt‘r.44 Hz. Peygamber içki ile birlikte kumar‘n da haram k‘l‘nd‘þ‘n‘ pek çok sözünde aç‘klam‘āt‘r.45 Hadislerden, menfaat
karā‘l‘þ‘ oynanan oyunlar‘n hepsinin meysir tabiri içine girdiþi anlaā‘lmaktad‘r.
Kumarda yorulmadan, kolayca ve haks‘z bir āekilde baākas‘n‘n mal‘n‘ almak
sözkonusudur. Nitekim Kur’an-‘ Kerim’de ve hadîs-i āeriflerde kumar için kullan‘lan “meysir” kelimesi, kolayl‘k anlam‘na gelen “yüsr” kelimesi ile ayn‘ kökten
gelmektedir. Kumar oynayan kiāi baākas‘n‘n mal‘n‘ yorulmaks‘z‘n kolayca ald‘þ‘
için meysir denilmiātir. Kur’an-‘ Kerim’de ve hadîs-i āeriflerde geçen meysir, o
dönemde et üzerine oklarla oynanan bir çeāit kumard‘r. Bu tür kumarla kazan‘lan etler de haram k‘l‘nm‘āt‘r.
Kumarda kaybeden taraf‘n, kazanma ümidiyle tekrar tekrar oynama h‘rs‘na
kap‘ld‘þ‘, sonunda çeāitli bireysel ve toplumsal huzursuzluklar‘n ortaya ç‘kt‘þ‘ görülmektedir. Fal oklar‘ çekmek suretiyle Allah’a mahsus olan gayb‘ bilme
hususu bu malzemelere isnat edilmiā ve putlara ilahl‘k atfedilmiā oluyordu.
Ayr‘ca hem Kur’an’a, hem de sünnete göre insanlar‘n akl‘n‘ kullanmalar‘ esast‘r.
Bundan dolay‘ babas‘ belli olmayan bir çocuþun nesebini, bir yerde su bulunup bulunmad‘þ‘n‘, yolculuþun iyi geçip geçmeyeceþini, ticaretin kâr saþlay‘p
saþlamayacaþ‘n‘ fal oklar‘n‘n bilmesi mümkün deþildir. Hz. Peygamber, geçmiā
peygamberlerden baz‘lar‘n‘n fal oklar‘ kulland‘þ‘na dair kanaatin doþru olmad‘þ‘n‘ da söylemiātir. Hz. ÿbrahim ile oþlu ÿsmail’i ellerinde fal oklar‘ ile birlikte
42.
43.
44.
45.
ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 333-335; Alûsî, III, 53-70; Cevad Ali, VI, 776 vd. ; Mustafa Öz,
“Ezlâm”, DÿA, XII, 67.
Mâide Sûresi 90-90.
Mâide Sûresi 3.
Ebû Dâvud, IV, 97; ÿbn Hanbel, I, 274.
373
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 373
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
tasvir eden bir resimi görünce imha edilmesini istemiā, onlar‘n asla fal oklar‘
kullanmad‘þ‘n‘ bildirmiātir.46
Hz. Peygamber bir taraftan güzel ahlâk‘yla insanlara örnek olurken, diþer
taraftan, ortaya ç‘kan veya ç‘kabilecek ahlâkî sorunlar‘ önlemek için gayret sarfetmiātir. ÿslâm’‘n amaçlar‘ndan birisinin nesli korumak ve saþl‘kl‘ bir toplum
yap‘s‘ oluāturmak olduþunu biraz evvel kaydetmiātik. Nesli ve aile yap‘s‘n‘ bozan sorunlar‘n baā‘nda fuhuā gelmektedir. Fuhuā ahlâk‘ çökertmekte, psikolojik
bozukluklara, günümüzde AIDS gibi büyük ölçüde cinsel iliākiye baþl‘ hastal‘klar‘n artmas‘na, fuhuāla baþlant‘l‘ suçlar‘n ve kad‘n ticaretinin yayg‘nlaāmas‘na,
kad‘n‘n bir geçim kaynaþ‘ olarak kullan‘lmas‘n‘n, kad‘n simsarlar‘n‘n, kad‘n
sayesinde para kazanan kimselerin ortaya ç‘kmas‘na neden olmaktad‘r. Fuhuāu meslek ve geçim kaynaþ‘ haline getirmek f‘trata ayk‘r‘ olduþu gibi, annelik
vasf‘ ile de baþdaāmamaktad‘r. Câhiliye döneminde daha ziyade câriyeler fuhāa
itilirdi. Hür kad‘nlar aras‘nda da zina vak’alar‘ görülüyordu. Erkeklerin zina
yapmas‘ genellikle ay‘p say‘lmaz ve bununla övünülürdü.47 Kur’an’da48 ve hadislerde49 fuhuā çeāitleri ve fuhāa götüren çirkin davran‘ālar yasaklanm‘ā ve cezâî
müeyyideler konulmuātur. Hz. Peygamber, fâhiāenin zina karā‘l‘þ‘nda elde ettiþi
geliri kazançlar‘n en kötüleri aras‘nda saym‘ā ve yasaklam‘āt‘r.50 Bîat al‘rken zina
etmemeyi de āart koāmuātur.51 Fuhāun önlenmesi için eþitim, evliliþin kolaylaāt‘r‘lmas‘ ve aile yap‘s‘n‘n güçlendirilmesi gibi hususlar üzerinde durmuā, buna
raþmen suç iāleyenleri cezaland‘rmaktan geri kalmam‘āt‘r.
ÿnsanl‘k tarihi boyunca hemen her toplumda kamu düzenini bozan ve yüz
k‘zart‘c‘ büyük bir suç olarak kabul edilen h‘rs‘zl‘k, Hz. Peygamber’in önlemeye
çal‘āt‘þ‘ sosyal problemlerden biridir. Ahlâk ve hukuk kurallar‘na ayk‘r‘ yollardan haks‘z kazanç saþlanmas‘na sebep olan h‘rs‘zl‘k, ÿslâm’‘n son derece deþer
verdiþi, korumay‘ hedeflediþi ve kutsal kabul ettiþi mal güvenliþini ve meārû
yollardan gelir elde etmenin esas olduþu ilkesini ihlâl etmektedir. Câhiliye döneminde h‘rs‘zl‘k bir hayli yayg‘nd‘ ve genel olarak ay‘p ve suç say‘lmaktayd‘.
Bununla birlikte, merkezî bir siyâsî otorite bulunmad‘þ‘ndan suçun düzenli bir
āekilde kontrol alt‘nda tutulduþu ve suçlular‘n cezaland‘r‘ld‘þ‘ söylenemez. Sözgelimi göçebe Araplar kabile fertlerine, dost kabilelere, mabetlere ve kamuya ait
mallar‘n çal‘nmas‘n‘ suç sayarken, aralar‘nda antlaāma ve himaye bulunmayan
46.
47.
48.
49.
50.
51.
Buhârî, IV, 111.
Cevad Ali, V, 133-134.
Furkân Sûresi 68; ÿsrâ Sûresi 32.
Wensick, II, 345-348.
Buhârî, III, 43; Müslim, II, 1199.
ÿbn Hiāâm, I, 433; Taberî, III, 62.
374
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 374
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
diþer kabilelerden güç kullanarak çal‘nan mal‘ ganimet sayar ve bu tür eylemleri
de cesareti simgeleyen davran‘ālar olarak görürlerdi.52 Burada biz, h‘rs‘zl‘þ‘n
hukûkî boyutu, suçun oluāmas‘, niceliþi, niteliþi ve cezan‘n tatbiki ile ilgili tart‘āmalar üzerinde durmay‘p, k‘saca sosyal ve ahlâkî boyutuna, Kur’an ve sünnetin bu fiil karā‘s‘ndaki tutumuna temas edeceþiz.
Ayr‘ca Kur’an-‘ Kerim’de h‘rs‘zl‘kla ilgili hukûkî hükümler mevcuttur.53
Kur’an-‘ Kerim’de, üzerine bîat al‘nmas‘ gereken hususlar say‘l‘rken “h‘rs‘zl‘k
yapmamak” da zikredilmektedir.54 Hz. Peygamber’in Akabe’de Müslüman olanlardan bîat ald‘þ‘ hususlar aras‘nda “h‘rs‘zl‘k yapmamak” yer al‘yordu. Hatta bu
sözleāmede h‘rs‘zl‘þ‘n “Allah’a ortak koāmamak”tan sonra ikinci s‘rada yer ald‘þ‘
görülmektedir55 ki bu husus son derece dikkat çekicidir. Hadis literatüründe
Hz. Peygamber’in h‘rs‘zl‘kla ilgili sözleri incelendiþinde, bunlar‘n içinde en fazla yeri “H‘rs‘z, mü’min olduþu halde h‘rs‘zl‘k etmez” sözüyle, “H‘rs‘zl‘k yapmay‘n”
veya “h‘rs‘zl‘k yapmamak” üzere bîat ald‘þ‘ konusu ile ilgili hadislerin tuttuþu
görülmektedir.56 Bu da Hz. Peygamber’in, konunun s‘k s‘k iman ile baþlant‘s‘n‘ kurarak, h‘rs‘zl‘þ‘n cezâî yönünden ziyade iman ve ahlâk boyutu üzerinde
durduþunu göstermektedir. Hz. Peygamber’in sünnetinde h‘rs‘zl‘k, dünyada ve
ahirette bir dizi müeyyide ve sorumluluþu gerektiren aþ‘r bir suç ve büyük bir
günah olarak nitelendirilmiātir. Suçu sabit görülen h‘rs‘zlar da cezaland‘r‘lm‘āt‘r.
Ancak bu noktada üzerinde durulmas‘ gereken husus, h‘rs‘za ceza vermenin
amaç olmad‘þ‘d‘r. Önemli olan, insanlar‘ eþitmek, h‘rs‘zl‘þa sevkeden etkenleri,
sosyal ve ekonomik dengesizliþi, ahlâkî çöküntüyü ortadan kald‘rmakt‘r. Üstelik
Hz. Peygamber suçun oluāmas‘nda, ispat‘nda ve cezan‘n infaz‘nda suçlu lehine
titiz davranm‘ā, affetmeyi ve sulhü tavsiye etmiā, āikayetçisi bulunmayan veya
kamuoyuna malolmam‘ā suçlar‘ görmezlikten gelmiātir. Onun bu tutumu olumlu sonuç vermiā, döneminde h‘rs‘zl‘k olaylar‘nda düāüā olmuātur.57
ÿnsan‘n yaln‘z kendisiyle ilgilenmesi, iliākide bulunduþu herkesi ve her āeyi
kendi yarar‘na kullanma isteþi anlam‘na gelen bencillik (enâniyet), ahlak sistemlerinde ve insan davran‘ālar‘nda ciddi bir kusur olarak kabul edilir. Bencillik
hemen her konuda ve alanda yard‘mlaāmaya, dayan‘āmaya ve iābirliþine engel
olur. ÿnsanlar‘ açgözlü hale getirir. Bencillik duygusundan kaynaklanan birtak‘m
52.
53.
54.
55.
56.
57.
Cevad Ali, V, 605.
Mâide Sûresi 38-39.
Mümtehine Sûresi 12.
Buhârî, I, 10.
Bk. Wensinck, v. dþr. el-Mu’cemü’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Hadîsi’n-Nebevî, Leiden 1936-69, II, 455457.
H‘rs‘zl‘k konusunda geniā bilgi ve meselenin özellikle hukûkî yönü için bk. Ali Bardakoþlu,
“H‘rs‘zl‘k”, DÿA, XVII, 384-396.
375
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 375
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
olumsuz eþilimler de mevcuttur. Kibir, cimrilik, kin gütme, bireydeki paylaāma
ve dayan‘āma ruhunu öldüren h‘rs, aç gözlülük, tamahkarl‘k gibi hususlar bunlardan birkaç‘d‘r. Bunlar‘n yanl‘ā ve kötü olduþuna, terkedilmeleri ve kontrol
alt‘na al‘nmalar‘ gerektiþine dair ÿslam literatüründe çok say‘da bilgi mevcuttur.
Bencilliþin erdem olarak bilinen karā‘t‘ özgeciliktir. Yani baākalar‘n‘n iyiliþini düāünmek, yarar‘na davranmak; hazlar‘n‘ art‘rmak, ac‘lar‘n‘ dindirmek,
baākalar‘n‘n yarar‘ için kendi isteklerinden özveride bulunmak ve tutkular‘n‘
s‘n‘rlamak. Diþer bütün ahlâkî faziletlerde olduþu gibi, özgecilik de insanda bir
huy ve meleke haline gelmekle kazan‘lm‘ā olur. Bunun meleke halini almas‘ da
bu alandaki davran‘ālar‘n örnek al‘nmas‘na ve güçlü bir irade eþitimine baþl‘d‘r.
Yarar ummadan ve karā‘l‘k beklemeden bir insan‘n diþerine yard‘m etmesi, yani
saf özgeci davran‘ā biçimi can, mal ve ‘rz güvenliþinin teminat‘d‘r. Birey kendi
can‘n‘, mal‘n‘, namusunu nas‘l kutsal biliyor ve koruyorsa, diþerlerininkini de
öyle bilmelidir.
Kur’an-‘ Kerim’de, insan‘n en ciddi zaaflar‘ndan birisi olan bencilliþi yeren,
özgeci davran‘ālar‘ öven ve teāvik eden ifadeler bulunmaktad‘r. Kur’an’da iāaret
edilen bencillik örneklerinden baz‘lar‘ āunlard‘r: Müāriklere “Allah’‘n size r‘z‘k
olarak verdiþi āeylerden yoksullara infak edin” denildiþi zaman onlar‘n “Allah’‘n geçimini saþlayabileceþi kimseleri biz mi besleyeceþiz”?58 demeleri k‘nan‘r. Firavun’un
ç‘lg‘nca bir bencillik duygusuyla halk‘na “Ben sizin en yüce tanr‘n‘z‘m”59 demesi
eleātirilir. Kârûn’un azg‘nl‘ktan kaç‘nmas‘ ve insanlara ihsanda bulunmas‘ yönündeki tavsiyelere karā‘l‘k elindeki bütün imkanlara kendi bilgisiyle kavuātuþunu iddia etmesi60 hoā karā‘lanmaz. Fecr Sûresinde,61 insanoþlunun, toplumlar‘ kötü akibetlere sürükleyen sebepleri teākil eden zaaflar‘n‘ dile getiren
ayetler mevcuttur. Bu zaaflar insan‘n bencilliþinden kaynaklan‘r. Bencillik de
yüce Yaratan’a karā‘ güven eksikliþi āeklinde kendisini gösterir. Buna göre Rabbi insanoþlunu denemek için ona bol bol r‘z‘k verecek olsa hemen sevinir ve
bunu O’nun bir ikram‘ kabul eder. Fakat r‘zk‘ biraz darald‘þ‘nda hemen Rabbi
taraf‘ndan kahra uþrad‘þ‘n‘ söylemeye yeltenir, s‘zlanmaya baālar. Halbuki o,
bolluk zaman‘nda da yetimleri ve kimsesizleri kollay‘p gözetmez, bunun için
önayak olmaz, miras‘ helal haram demeden yer, mala mülke karā‘ aā‘r‘ düākünlük gösterir. Burada, azg‘nl‘k ve taāk‘nl‘klar‘ sebebiyle helak edilen kavimleri
haber veren âyetlerin ard‘ndan varl‘kl‘ kesimin bencilliþini ve mal h‘rs‘n‘ dile
getiren âyetlere yer verilmiātir. Bu da, asl‘nda bu zaaflar‘n, toplum düzeninin
58.
59.
60.
61.
Yâsîn Sûresi 47.
Nâziât Sûresi 24.
Kasas Sûresi 76-79.
Fecr Sûresi 15-20.
376
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 376
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
bozulmas‘n‘n ve toplumlar için birer çöküā nedeni olduþunun vurgulanmas‘
amac‘yla dile getirilmesi aç‘s‘ndan önem arzetmektedir.62
Hz. Peygamber’in faaliyetlerinde ve sözlerinde bencillik kötülenmiātir. Meselâ
Hz. Peygamber, al‘āveriālerde bencil duygularla hareket edilmesini yasaklam‘āt‘r. Sözgeliāi bir kimsenin pazarl‘þ‘ devam ederken diþerinin araya girmesini,
kiāinin onda gözü olsa bile, pazarl‘þ‘ kendi lehine bozmaya çal‘āmas‘n‘ aç‘k ve
kesin bir ifade ile nehyetmiātir. “Sizden biriniz kardeāinin pazarl‘þ‘ üzerine pazarl‘k
yapmas‘n”63 buyurmuātur.
Bencillikle yak‘ndan alakal‘ bir kavram da servettir. ÿslâm düāüncesinde servet edinmek, servetin esiri olunmad‘þ‘ müddetçe teāvik edilmiātir Buna karā‘l‘k
insan‘n sahip olduþu serveti, sahibinin ululanmas‘n‘ temine, arzular‘n‘, ihtiraslar‘n‘, bencilliþini tatmine yönelik kullanmas‘ ise hoā karā‘lanmam‘āt‘r. Zekat,
hac, infak gibi ibadet ve vazifeler, yoksulu koruman‘n yan‘nda bencilliþi yenmeye, özgeci davran‘ālar‘ geliātirmeye, bunlar‘ bireyin ve toplumun yaāant‘s‘na
yerleātirmeye vesile olan uygulamalard‘r.
Bencilliþin, insan‘n kendisinin fark‘nda olduktan sonra baākas‘n‘n fark‘nda
olmamas‘ āeklinde tezahür ettiþi de gözden uzak tutulmamal‘d‘r. Kendisi siftah
ettikten sonra gelen müāteriyi “komāum henüz siftah etmedi” diyerek komāusuna
gönderen esnaf‘n tutumu bunun güzel bir örneþidir. Yoksa özgecilik, bireyin
kendisini baākas‘n‘n lehine olarak tüketmesi anlam‘na gelmemelidir. Kiāinin
kendine deþer vermesi, kendini düāünmesi, kendisi için çal‘āmas‘ doþald‘r.
Ancak, diþer ahlâk ve davran‘ālarda da dengeyi, ölçüyü (itidali); duygular‘n,
tutum ve davran‘ālar‘n normal ve dengeli olmas‘n‘ öngören ÿslâm, bu konuda
da dengenin saþlanmas‘n‘ öngörmüātür. Kur’an ve Sünnet, aā‘r‘ bireysel tutkular‘ dizginleyici ve düzenleyici bir ahlâk öþretisi ortaya koymuātur. Yukar‘da
bir baāka vesile ile de dile getirilen Hz. Peygamber’in bir sahâbîye tavsiyesi bu
konudaki dengeli tutuma da kanaatimizce örnek teākil etmektedir. Hz. Peygamber, mal‘n‘n tamam‘n‘ Allah yolunda harcanmak üzere, ölüm döāeþinde vasiyet
etmek isteyen Sa’d b. Mâlik’in bu tutumunu hoā karā‘lamaz, “Çocuklar‘na ne
b‘rakt‘n”? diye sorar. Bir āey b‘rakmad‘þ‘n‘ öþrenince de mal‘n‘n onda dokuzunu
çocuklar‘na b‘rakmas‘n‘ söyler. Ancak Sa’d’‘n ‘srar‘ üzerine üçte birini vasiyet
etmesini ister ve onu bile çok bulduþunu belirtir.64 Kanaatimizce bu, bencillik
ve özgecilik aras‘nda gözetilmesi gereken dengeye de çok güzel bir örnek teākil
etmektedir.
62.
63.
64.
Hayati Hökelekli, “Enâniyet”, DÿA, X!, 170-171.
Buhârî, III, 24.
Tirmizî, IV, 305-306.
377
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 377
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Peygamberimiz, insan haklar‘n‘n en önemlilerinden biri olan ve çoþunlukla
‘rz kavram‘yla ifade edilen insan‘n kiāiliþinin, haysiyet, āeref ve sayg‘nl‘þ‘n‘n
korunmas‘na büyük önem vermiā, kiāilik haklar‘n‘n çiþnenmesini önlemeye çal‘ām‘āt‘r. Veda Hutbesi’nde insanlar‘n kanlar‘n‘n ve mallar‘n‘n yan‘s‘ra ‘rzlar‘n‘n
da mukaddes olduþunu vurgulam‘āt‘r. Bu üç hususu birarada anmak suretiyle
yaāama hakk‘na, mülkiyete ve manevî kiāiliþe iliākin haklar‘ ayn‘ ölçüde güvence alt‘na ald‘þ‘n‘ göstermiātir. Bir sözünde, kiāiye kötülük olarak Müslüman kardeāini küçük görüp aāaþ‘laman‘n yeteceþini bildirdikten sonra, Müslümanlar‘n
kanlar‘n‘n, mallar‘n‘n ve ‘rzlar‘n‘n birbirine haram, yani dokunulmaz olduþunu belirtmiātir.65 Hac ibadetinin kurallar‘n‘ s‘ras‘yla eda etmekte hata eden bir
sahâbîye, bunun fazla bir sak‘ncas‘ bulunmad‘þ‘n‘, herhangi bir Müslümana dil
uzatman‘n daha büyük bir günah olduþunu söylemiātir.66 Son olarak zikredilen
bu sözünden hareketle Hz. Peygamber’in, kiāilik haklar‘n‘ dinin özüyle alakaland‘rd‘þ‘ ve bu haklara riayetin ibadetlerdeki baz‘ āeklî ihmallerden daha önemli
sayd‘þ‘n‘ belirttiþi anlaā‘lmaktad‘r. Bir baāka sözünde, kiāinin dinini ve ‘rz‘n‘
korumas‘n‘ birarada zikretmiātir,67 ki burada, din ile manevî kiāilik deþerlerini
ifade eden ‘rz kavram‘n‘ birlikte zikretmesi dikkat çekicidir. “Bu ifadeden, kiāilik
deþerlerinin dinî deþerler için hakiki zemini teākil ettiþini, saþlam bir dindarl‘þ‘n saþlam ve korunmuā bir kiāilikte daha da mükemmel olacaþ‘n‘ anlamak mümkündür.”68
Hz. Peygamber insanlar‘n kötü sözlerle an‘lmas‘n‘, bir kimsenin g‘yâb‘nda
kusurlar‘n‘n anlat‘lmas‘n‘ ve insan‘n elinde olmayan bedenî kusurlar‘ hakk‘nda
konuāulmas‘n‘ yasaklam‘āt‘r. Çünkü bu tür davran‘ālar, insan onurunu rencide
edip zedelemekte; toplumda darg‘nl‘k ve düāmanl‘klar‘n ortaya ç‘kmas‘na, sevgi, sayg‘ ve bar‘ā‘n zarar görmesine sebep olmaktad‘r. G‘ybet Kur’an-‘ Kerim’de
ölmüā bir din kardeāinin etini yemeye benzetilmiātir.69 Bu benzetme ile g‘ybetin
kötülüþü vurgulanm‘āt‘r. Hz. Peygamber de bir kimseyi kendisinde bulunan kusurla anman‘n g‘ybet, kendisinde bulunmayan bir kusuru ona isnat ederek aleyhinde konuāman‘n ise iftira olduþunu bildirmiātir.70 “Karā‘l‘þ‘nda bana dünyay‘
verseler bir insan‘ hoālanmayacaþ‘ bir āeyle taklit ve tavsif etmeyi kesinlikle sevmem”71
demiātir. ÿnsanlar‘n gizli hallerinin araāt‘r‘lmamas‘n‘ istemiātir.72 Kesin delile dayanmaks‘z‘n sadece āüpheye dayanarak insanlar‘n yarg‘lanmas‘n‘ yasaklam‘āt‘r.
65.
66.
67.
68.
69.
70.
71.
72.
Müslim, III, 1986.
Ebû Dâvud, II, 517.
Buhârî, I, 19.
Hayati Hökelekli, “Irz”, DÿA, XIX, 134.
Hucurât Sûresi 12.
Müslim, III, 2001; Tirmizî, IV, 329; Ebû Dâvud, V, 192.
Ebû Dâvud, V, 192-193.
Ebû Dâvud, V, 194, 199.
378
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 378
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
Hz. Peygamber’in en baāta gelen hedeflerinden birisi toplum huzurunun korunmas‘n‘ saþlamakt‘. Bu amaçla o, insanlar‘n birbirini hor ve hakir görmelerini,
dedikoduyu, ara bozmak için laf getirip götürmeyi, ikiyüzlülüþü, yalan‘, yalanc‘
āahitliþi, lânet okumay‘, sövmeyi, hakareti, ana-babaya isyankar davranmay‘,
intihar‘, iftiray‘, ölüleri kötülemeyi, k‘skançl‘þ‘, kin beslemeyi, darg‘nl‘þ‘, kusur araāt‘rmay‘, aldatmay‘, sözünde durmamay‘ ve yap‘lan iyiliþi baāa kakmay‘
yasaklam‘āt‘r. Hz. Peygamber’in yasaklad‘þ‘ bu davran‘ālar‘n fert ve toplum için
zararl‘ olduþu ve iālendiþi takdirde toplumda olumsuz tahribat meydana getireceþi aç‘kt‘r. Burada sözü uzatmamak için bunlar‘n zararlar‘ konusunda detayl‘
aç‘klamalara girmek istemiyoruz.
4- Doþal Olaylar ve Afetler
Doþal afetler, doþurduþu sonuçlar itibar‘yla birtak‘m toplumsal sorunlar‘n
ortaya ç‘kmas‘na sebep olduþu için bu konuyu Hz. Peygamber’in toplumsal
sorunlarla ilgili davran‘ālar‘n‘ ele ald‘þ‘m‘z bu bölüm alt‘nda iālemeyi uygun
bulduk. Burada, tedbir al‘narak zarar‘n önlenebileceþi doþal felâketlerle, insan‘n
müdahelesi dahilinde bulunmayan olaylar karā‘s‘nda Hz. Peygamber’in tutum
ve davran‘ālar‘ndan baz‘ örnekler sunacaþ‘z.
Hz. Peygamber Tebük Seferi esnas‘nda, Tebük’e var‘ld‘þ‘nda (veya yolda Hicr
mevkiinde) bir akāam vakti, geceleyin āiddetli bir f‘rt‘na kopacaþ‘n‘ bildirir. O
nedenle sahâbeden hiç kimsenin, yan‘nda arkadaā‘ bulunmad‘kça, ayaþa kalkmamas‘n‘ ve develerinin dizlerini baþlamas‘n‘ tembih eder. Herkes develerinin
dizlerini baþlar. Gece vakti ç‘kan f‘rt‘nada onun tavsiyesine uyanlara bir zarar
gelmezken, uymayan Benî Sâide kabilesinden iki kiāiden birinin boþaz‘ t‘kan‘r,
diþerini de f‘rt‘na bir taraflara atar. Boþaz‘ t‘kanan sahâbî daha sonra iyileāir,
diþeri de Tay kabilesi taraf‘ndan Medine’ye gönderilir.73 Bu olayda önemli olan
nokta, Hz. Peygamber’in f‘rt‘nan‘n ç‘kacaþ‘n‘ nereden bildiþinden ziyade, doþal
bir felâket öncesinde tedbir al‘nmas‘n‘ istemesi ve arkadaālar‘n‘ uyarmas‘d‘r.
Nitekim onun ikaz‘na uyanlar felâketten etkilenmedikleri halde, dinlemeyenler
zarara uþram‘ālard‘r. Doþal felâketlerin dinle ilgili yönü de esas‘nda ve büyük
ölçüde bu noktada, yani tedbirde düþümlenmektedir. Çünkü doþal bir felaketin vukûunun önlenmesinin imkans‘z olduþu durumlarda, insana düāen görev
tedbir almakt‘r.
Ayn‘ āekilde Hz. Peygamber’in salg‘n hastal‘ktan korunma konusundaki tavsiyelerinin de o gün için çok güzel ve faydal‘ sonuçlar al‘nabilecek bir tedbir olduþu görülmektedir. O bu konuda āu sözü söylemiātir: “Bir yerde vebâ olduþunu
73.
Vâk‘dî, III, 106; ÿbn Hiāâm, II, 520-521; ÿbn Hanbel, V, 424-425; Taberî, III, 105.
379
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 379
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
iāittiþiniz zaman oraya girmeyiniz! Bulunduþunuz yerde vebâ ortaya ç‘karsa, oradan
da ç‘kmay‘n‘z”.74 Kaynaklar‘m‘zda, Hz. Peygamber’in Tebük Seferi esnas‘nda
Āam’da veba salg‘n‘ bulunduþuna dair bir haberin kendisine ulaāmas‘ üzerine
bu sözü söylediþine dair rivayetler bulunmaktad‘r.75
Āimdi Hz. Peygamber’in doþal olaylar karā‘s‘ndaki tutumuna temas etmek
istiyoruz. Câhiliye halk‘ ay ve güneā tutulmas‘ gibi tabiat olaylar‘n‘ uþur veya
uþursuzluk olarak yorumlamakta, önemli bir kiāinin veya bir hükümdar‘n doþum, ya da ölümünün iāareti saymakta idiler.76 Hz. Peygamber, ay ve güneā tutulmas‘ hakk‘nda, eski çaþlardan beri kehânete dayal‘ bu tür yorumlar‘n yanl‘ā
olduþunu bildirmiātir.
Hz. Peygamber zaman‘nda, birisi Mekke döneminin sonlar‘nda, ikisi de Medine döneminde olmak üzere üç defa güneā tutulmas‘ ve iki defa da ay tutulmas‘
meydana gelmiātir. Ay tutulmas‘ esnas‘nda Yahudiler toplan‘p ateā yakm‘ālar,
tas çalm‘ālar, ay‘n büyülendiþini söylemiālerdir. Diþer birçok konuda olduþu
gibi Hz. Peygamber güneā ve ay tutulmalar‘ konusunda da bu tür gerçek d‘ā‘
inanç ve telakkileri y‘km‘āt‘r. Câhiliye halk‘n‘n bu konudaki telakkisinin doþru olmad‘þ‘n‘ belirtmiā, bunlara sadece birer gök olay‘ olarak bakm‘āt‘r. Ak‘l
erdirilemeyen olaylar karā‘s‘nda ak‘l d‘ā‘ yorumlar yerine Allah’a s‘þ‘nman‘n
daha saþl‘kl‘ yol olduþunu göstermiātir. Nitekim oþlu ÿbrahim’in vefat ettiþi
gün güneā tutulmuā, halk bu olay‘n ÿbrahim’in ölümünden dolay‘ gerçekleātiþi
āeklinde yorumlam‘ālard‘r. Fakat Hz. Peygamber “Bir kimsenin ölümü ve doþumu
sebebiyle güneā ve ay tutulmaz. Siz bu gibi olaylar‘ gördüþünüz zaman namaz k‘l‘n
ve Allah’a niyazda bulunun”77 tavsiyesinde bulunmuātur. Bir baāka rivayette ise
“Hiçbir insan‘n ölümüyle güneā ve ay tutulmaz. Bunlar Allah’‘n kudretinin bir niāanesi
olan âyetlerinden iki âyettir. Bu olaylar‘ gördüþünüzde namaz k‘l‘n”78 demiātir. Güneā tutulmas‘ esnas‘nda Mescid’e ç‘karak dört (baz‘ rivayetlerde iki) rekat namaz
k‘lm‘āt‘r.79 Tamamen insanlar‘n gücü ve iradesi d‘ā‘nda meydana gelen güneā ve
ay tutulmalar‘ esnas‘nda Hz. Peygamber’in ibadet etmesi, onun, kâinattaki düzeni yaratan Yüce Allah’‘n gücünü takdir ve takdise yönelik bir davran‘ā‘ olarak
deþerlendirilmelidir.
74.
75.
76.
77.
78.
79.
Mâlik, s. 895-897; Buhârî, VII, 20-22; Müslim, II, 1737-1742; Ebû Dâvud, III, 478.
ÿbn Hanbel, III, 416.
Müslim, I, 622; Neseî, III, 136, 141, 145; ÿbn Mâce, I, 401.
Buhârî, II, 24.
Buhârî, II, 24.
Buhârî, II, 23-31; Müslim, I, 618-630; Neseî, III, 124-154; ÿbn Mâce, I, 400-402; Mehmet
Apayd‘n, s. 95-98.
380
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 380
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
Hz. Peygamber hadislerinde hayat‘n korunmas‘yla ilgili al‘nmas‘ gereken
pekçok tedbirden bahsetmiātir. Sözgelimi f‘rt‘nal‘ havada denize aç‘lmama,
korkuluþu bulunmayan bir terasta geceleyip uyku sersemliþi ile düāmemek için
böyle bir mekanda uyumama,80 yanar durumda b‘rak‘lan lamban‘n yaþ‘na tamah eden farenin yanan fitili çekerek yang‘na yol açmas‘n‘ önlemek için uyumadan önce lambay‘ söndürme81 gibi tedbirler bunlar aras‘ndad‘r.
5- Hurafeler/Bat‘l ÿnan‘ālar
Hurafeler, mant‘ksal temeli ve gerçek hayatla ilgisi bulunmayan yanl‘ā inanç
ve uygulamalard‘r. Bunlar din d‘ā‘ alanlarda görülmekle birlikte, dinî konularda
daha yayg‘nd‘rlar; ‘rk ve din ayr‘m‘ olmaks‘z‘n çeāitli toplumlar aras‘nda mevcutturlar. Din baz‘nda ele al‘nacak olursa, tarihte ve günümüzde Yahudiler ve
Hristiyanlarda olduþu gibi Müslümanlar aras‘nda da görülmektedirler. Önceki
dinlere ait baz‘ unsurlar‘n Müslümanlar aras‘na taā‘nmas‘ ve bilgisizlik gibi nedenler, ulûhiyet, gayb, uþur - uþursuzluk ve ölülerden yard‘m beklemek gibi
bellibaāl‘ hurafelerin ortaya ç‘kmas‘na ve uygulanmas‘na yol açm‘āt‘r.82
Bat‘l inan‘ālar ve hurafeler, çaþ‘m‘z‘n olumsuz anlamda geliāme gösteren deþerlerinden biridir. Oysa ilk bak‘āta, pozitif bilimlerin baādöndürücü bir āekilde
ilerleme kaydettiþi, sosyal bilimlerin de geliātiþi, bilimsel araāt‘rmalar‘n hayat‘n
her alan‘na nüfuz ettiþi günümüzde, hurafelere ilginin azalmas‘ gerektiþi düāünülebilir. Ne var ki, satanist hareketler, medyumluk ve fal baāta olmak üzere
çeāitli amaçlarla çaput baþlamak, mum yakmak, kurāun veya mum dökmek,
yanl‘ā kurban adamak, çeāitli nesneleri uþursuz saymak gibi say‘s‘z hurafelerin
ve halk inançlar‘n‘n coþrafî s‘n‘r ve kültürel seviye fark‘ bile tan‘maks‘z‘n zaman‘m‘zda ilgi gördüþü ve insanlar‘ etkilediþi görülmektedir. Hatta bunlardan
bir k‘sm‘n‘n birer meslek haline geldiþi ve bu alanda modern iletiāim araçlar‘n‘n da kullan‘ld‘þ‘ müāahede edilmektedir. Bu tür uygulamalara, baāta inanç
boāluþu ve saþl‘kl‘ din anlay‘ā‘ndan yoksunluk olmak üzere, bilgisizlik, dinî
temel kaynaklar‘ndan öþrenmeme, esrarengize ve bilinmeyene karā‘ duyulan
merak, manevî duygular‘ tatmin arzusu, ekonomik ve sosyal sorunlar gibi çeāitli
faktörler sebep olmaktad‘r. Hurafelere ilginin, inanç zay‘fl‘þ‘n‘n ve bilgisizliþin
yan‘s‘ra ekonomik ve sosyal s‘k‘nt‘larla da alakas‘ bulunmaktad‘r. Ekonomik ve
sosyal problemlerini gerçekçi usullerle çözüme kavuāturamayanlar‘n, birtak‘m
hayali yollara baāvurarak arzu ve emellerine ulaāmaya, ümit kaynaþ‘ aramaya
çal‘āmalar‘ kaç‘n‘lmazd‘r.
80.
81.
82.
Tirmizî, V, 141.
ÿbn Hanbel, V, 82; Buhârî, VII, 143.
Ali Murat Yel-Yusuf Āevki Yavuz, “Hurâfe”, DÿA, XVIII, 381-384.
381
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 381
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Bu noktada, diþer alanlardaki faaliyetlerinde olduþu gibi, Hz. Peygamber’in
hurafeler karā‘s‘ndaki tutumunun da günümüzde deþerini ve önemini koruduþu
ortaya ç‘kmaktad‘r. Hz. Peygamber bu aç‘dan da insanlara örnekliþini göstermiātir. O nedenle biz burada Hz. Peygamber’in hurafeler karā‘s‘ndaki tutumunu
ortaya koymaya çal‘āacaþ‘z. Ancak bunu yaparken, günümüzde görülen, bilinen
ve yaāayan yayg‘n hurafeleri kaydetmek ve tart‘āmak amac‘m‘z d‘ā‘ndad‘r. Bat‘l
inançlar ve hurafeler üzerinde genel olarak yaz‘lan çok say‘da makale ve kitap
bulunmaktad‘r.83 Burada bizim için Hz. Peygamber’in hurafelere karā‘ genel tutumu ve onun bu konudaki davran‘ālar‘ndan ç‘kar‘labilecek ana fikir önemlidir. ÿslâm’‘n doþduþu s‘ralarda görülen her hurafeyi de deþil, Peygamber’in
tavr‘n‘ ve genel bak‘ā‘n‘ yans‘tt‘þ‘n‘ bildiþimiz davran‘ālar‘n‘ ortaya koymaya
çal‘āacaþ‘z. Hurafelerde bölgesel ve kültürel farkl‘l‘klar da bulunabilir. Sözgelimi câhiliye döneminde Araplar aras‘nda yayg‘n olan bir hurafeye o dönemde
dünyan‘n baāka bir bölgesinde veya bugün rastlanmamas‘ mümkündür. Bütün
bunlar‘n tersi durumla da karā‘laā‘labilir. Yani o dönemde dünyan‘n baāka bir
bölgesinde veya günümüzde yayg‘n olan bir hurafeye o günkü Arap toplumunda rastlanmayabilir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Kur’an-‘ Kerim’de ve hadislerde, insan‘n kaderini deþiātirme iddias‘ taā‘yan, Allah’tan baāka varl‘klardan yard‘m alma gayesi
güden, insanlar‘ saþlam bilgi kaynaklar‘ndan ve sebeplere baāvurmaktan al‘koyan her türlü hurafe, bat‘l inanç ve uygulamalar aç‘k ve kesin bir āekilde reddedilmiā ve yasaklanm‘āt‘r. Hz. Peygamber’in hemen tüm faaliyetlerinde hurafelerle mücadele ettiþi görülmektedir. Sözgelimi kehâneti ve kâhinlerin eylemlerini
kesinlikle hoā görmemiā, çeāitli tekniklerle gelecekten ve bilinmeyenden haber
verme, gizli kiāilik özelliklerini ortaya ç‘karma sanat‘ olan ve hemen bütün milletlerde bat‘l inanç ya da folklor olarak varl‘þ‘ görülen falc‘l‘þ‘ yasaklam‘āt‘r. O
s‘ralarda Araplar aras‘nda falc‘l‘k son derece yayg‘nd‘. Câhiliye dönemi Arap
toplumunda görülen ve kuālar‘n adlar‘, sesleri ve uçuālar‘ndan uþursuz anlamlar ç‘karma, kuālar‘n uçuā tarz‘n‘ inceleyerek yorumlar yapma veya çak‘l taā‘,
nohut, bakla gibi maddelerle fal tutma gibi bütün fal çeāitleri Hz. Peygamber’in
yasaklad‘þ‘ hususlar‘n kapsam‘na girmektedir.84
83.
84.
Bu konuda āu eserlere bak‘labilir: Abdülkadir ÿnan, Hurafeler ve Menāeleri, Ankara 1962; Kemalettin Erdil, Yaāayan Hurafeler, Ankara 1999; Mustafa Uysal, ÿslam’a Sokulan Bid’at ve Hurafeler,
I-II, ÿstanbul 1975; Martin Lings, Antik ÿnançlar Modern Hurafeler, çev. Enes Harman-Ufuk
Uyan, ÿstanbul 1980; ÿsmail Lütfi Çakan, Hurafeler ve Bat‘l ÿnan‘ālar, ÿstanbul 1981; ; Ali Çelik,
“Asr-‘ Saadette Halk ÿnançlar‘”, Bütün Yönleriyle Asr-‘Saadette ÿslam, V, ÿstanbul 1995, s. 327443.
ÿlyas Çelebi, “Fal”, DÿA, XII, 138-139.
382
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 382
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
Hz. Peygamber su dolu bardaþa, güneāe, billur parças‘na bakarak remil at‘p
secili ve kafiyeli sözlerle ve bunlar‘n yan‘s‘ra, sözgelimi çocuklar‘n vücut yap‘lar‘na bakarak gelecekleriyle ilgili tahmin yürütmek gibi daha baāka usullerle
gâibden haber verdiþini iddia eden “arrâf”lara ve “kâhin”lere müracaat‘ yasaklam‘āt‘r. Arrâfa gidip bir āey sormay‘ yasaklad‘þ‘n‘ aç‘kça dile getirdiþini görüyoruz.85 Muaviye b. Hakem es-Sülemî adl‘ sahâbî, kendisine “Biz birtak‘m
āeyleri câhiliye döneminde yap‘yorduk. Kâhine gidiyorduk” deyince “Kâhinlere
gitmeyin” buyurmuātur.86 Ad‘ geçen āahs‘n “Uþursuzlukta bulunuyorduk” demesi
üzerine de, kendilerinin öyle zannettiklerini, ancak buna itibar edilmemesini ve
niyetlenilen iāten geri kal‘nmamas‘n‘ söylemiātir. Bir grup insan‘n kâhinler hakk‘nda bilgi almak amac‘yla sorduklar‘ soruya “Kâhinler birāey deþildir” demiātir.87
Kâhin veya arrâfa giderek onlar‘ tasdik etmekle iman aras‘nda baþlant‘ kurmuātur. Nitekim “Böyle hareket edenlerin kendisine indirileni inkâr etmiā say‘lacaklar‘n‘
ve namazlar‘n‘n k‘rk gün kabul edilmeyeceþini” bildirmiātir.88
Hz. Peygamber, ÿslâm’da uþursuzluk telakkisinin bulunmad‘þ‘n‘, uþursuzluþa inanman‘n kiāiyi āirke götürebileceþini haber vermiātir. Kuāun ötmesinin
ve uçmas‘n‘n uþursuzluk say‘lamayacaþ‘n‘ belirterek, ilginç görünen nesne ve
olaylar‘n iyiye yorulmas‘n‘ tavsiye etmiātir.89 Büyü yapman‘n ve muska taā‘man‘n tevhid inanc‘n‘ zedeleyeceþini bildirmiātir.90
ÿslâm öncesinde Araplar, baāta güneā ve ay olmak üzere birtak‘m gök cisimlerine ve melek, cin ve āeytan gibi rûhânî varl‘klara taparlard‘. Bunun yan‘s‘ra,
bu cisimler hakk‘nda çeāitli bat‘l inançlara da sahip idiler. Sözgelimi y‘ld‘zlar‘n
yaþmur yaþd‘rd‘þ‘na inan‘rlard‘. Hz. Peygamber ise bunun câhiliye inanc‘ olduþunu söylemiātir.91 Araplar güneāin melek olduþunu,92 āeytanlar‘n putlar‘ mekân
edindiklerini kabul ederlerdi.93 Bir y‘ld‘z‘n kaymas‘n‘ veya düāmesini, o beldede
bir büyüþün doþmas‘na, yahut ölmesine, veyahut da bir felaketin geleceþine
iāaret sayarlard‘.94 Hz. Peygamber bu tür inançlar‘n bât‘l olduþunu bildirmiātir.
Bu konudaki görüāünü aç‘klad‘þ‘ bir olay āöyle geliāmiātir: Bir gece vakti Hz.
85.
86.
87.
88.
89.
90.
91.
92.
93.
94.
Müslim, II, 1751.
Müslim, II, 1748.
Müslim, II, 1750.
ÿbn Hanbel, II, 429; IV, 68; V, 380; Ebû Dâvud, IV, 226; Müslim, II, 175; Tirmizî, I, 243; ÿbn
Mâce, I, 209.
Buharî, VII, 17; Müslim, I, 382.
ÿbn Hanbel, I, 381; Ebû Dâvud, IV, 212-213.
Müslim, I, 644.
Âlûsî, II, 215 vd.
Âlûsî, II, 197.
Hamdi Yaz‘r,VII, 4569; Ali Çelik, V, 334 vd.
383
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 383
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Peygamber sahabîlerle birlikte otururken bir y‘ld‘z kayar ve ortal‘þ‘ ayd‘nlat‘r.
Bunun üzerine câhiliye döneminde böyle bir durumda ne dediklerini yan‘ndakilere sorar. Onlar da “Bu gece büyük bir adam doþdu; büyük bir adam öldü” derdik”
cevab‘n‘ verirler. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Y‘ld‘z ne bir kimsenin ölümü için
kayar, ne de dünyaya geldiþi için” der.95
K‘rlarda yaāad‘þ‘na, çeāitli renk ve āekle girerek insanlara göründüþüne, onlar‘ yollar‘ndan sapt‘r‘p helâk ettiþine, k‘l‘çla vurulan ilk darbede öldüþüne,
ikinci darbede ise dirildiþine inan‘lan ve efsânevî bir varl‘k olan “þûl”96 hakk‘nda Hz. Peygamber “ýûl yoktur”97 buyurmuā, bu türden hayaletlerin varl‘þ‘na
dair telakkilerin bât‘l olduþunu kesin bir āekilde ifade etmiātir. Bunun yan‘nda, câhiliye inançlar‘n‘n kal‘nt‘s‘ olarak bir hayâletin görünmesi durumunda
besmele çekmek ve ezan okumak gibi Müslümanlar‘n maneviyat‘n‘ güçlendiren uygulamalar da tavsiye edilmiātir. An‘lan efsane, çeāitli bölgelerin yan‘s‘ra
Anadolu’ya cad‘, umac‘, dev anas‘ ve ayn‘ kökten olmak üzere gulyabani gibi
adlarla geçmiātir.98
ÿslâm’‘n doþduþu s‘rada cincilik, düþüm atmak, üflemek, fal oklar‘ ve y‘ld‘za
bakmak gibi usullerle yayg‘n bir āekilde putperestlikle birlikte uygulanmaktayd‘. ÿslâm buna āiddetle karā‘ ç‘km‘āt‘r.99 Sihir/büyü yap‘lmas‘n‘ Hz. Peygamber
büyük günahlar aras‘nda saym‘ā,100 hatta bir sözünde bunu Allah’a āirk koāman‘n hemen ard‘ndan zikretmiātir.101Sihir yapan‘n iman‘n‘n zâyi olacaþ‘n‘ bildirmiātir.102 Bunun yan‘nda büyü yapan için cezalar öngörülmüātür.103
Hz. Peygamber’in 9. ve 10. hicrî y‘llarda yoþun bir āekilde Medine’ye gelen
heyetlerle yapt‘þ‘ görüāmeler, ÿslâm’‘ tan‘tma ve yayma bak‘m‘ndan olduþu kadar, bat‘l inan‘ālar ve hurafelerle mücadele aç‘s‘ndan da önem arzeder. Peygamberimiz kabilelerin öteden beri sahip olduklar‘ bat‘l inançlar‘ ve bunlarla ilgili
uygulamalar‘ ortadan kald‘rmaya çal‘ām‘āt‘r. Bu hususla alâkal‘ örnekleri ilgili
bölümde verdiþimiz için burada tekrar etmek istemiyoruz. Câhiliye döneminde
insanlar‘n ay ve güneā tutulmas‘ gibi tabiat olaylar‘n‘ uþur veya uþursuzluk
olarak yorumlad‘klar‘n‘, önemli bir kiāinin veya bir hükümdar‘n doþum, ya da
Müslim, II, 1750-1751.
Âlûsî, II, 343 vd.
97. Müslim, II, 1744; Ebû Dâvud, IV, 233.
98. ÿlyas Çelebi, “Gûl”, DÿA, XIV, 177.
99. Büyünün mahiyeti, çeāitleri ve çeāitli kültürlerdeki durumu hakk‘nda özet bilgi için bk. Hikmet Tanyu, “Büyü”, DÿA, VI, 501-506.
100. Buhârî, VII, 34; Nesâî, Sünen, ÿstanbul 1981, VII, 111.
101. Buhârî, VII, 29, 34.
102. Nesâî, , VII, 112.
103. ÿbn Hanbel, I, 190-191; Tirmizî, IV, 60.
95.
96.
384
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 384
17.04.2012 16:04:19
Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed
ölümünün iāareti sayd‘klar‘n‘, Hz. Peygamber’in, ay ve güneā tutulmas‘ hakk‘nda, eski çaþlardan beri kehânete dayal‘ bu tür yorumlar‘n yanl‘ā olduþunu
bildirdiþini de biraz evvel kaydetmiātik.
Kur’an-‘ Kerim’de ve hadislerde okumaya, bilgiye, akla, düāünceye, araāt‘rmaya son derece önem verildiþi malumdur. Hz. Peygamber hayat‘nda ve faaliyetlerinde bat‘l inan‘ālara ve hurafelere göre deþil, bilakis ve daima inanç, azim,
sebat, sab‘r, çal‘āma, sebeplere baþlanma ve dan‘āarak hareket etme gibi esaslara
riayet etmiā, faaliyetlerini somut ad‘mlar atarak gerçekleātirmiātir. Bat‘l inan‘ālar‘n ve hurafelerin inanç boāluþuna, dinî hayat‘n zay‘flamas‘na, hurafelerin
dinî bir görevmiā gibi telakki edilmesine, dolay‘s‘yla dinin tahrifine, hayalciliþe,
gerçeklerden, bilimsel davran‘ālardan ve akl‘ kullanmaktan uzaklaāmaya, ekonomik ve duygusal aç‘dan insanlar‘n sömürülmesine, baz‘ insanlar‘n haks‘z kazanç saþlamas‘na, insanlar‘n iyi niyetinin kötü niyetli kiāiler taraf‘ndan istismar
edilmesine, din istismar‘na, insanlar‘n geleceþi ve gayb‘ öþrenme hususundaki
zaaflar‘n‘n kötüye kullan‘lmas‘na, ahlâkî çöküntüye ve ruh saþl‘þ‘n‘n bozulmas‘na yol açt‘þ‘ veya açabileceþi gerçektir. Bu tür as‘ls‘z āeylere raþbeti önlemek
için herāeyden evvel dinin, temel kaynaklar‘ndan, ehil kimselerden ve tatmin
edici bir āekilde öþrenilmesi ve öþretilmesi gerekmektedir. Eþitim kurumlar‘n‘n
yan‘s‘ra, iletiāim araçlar‘na da bu hususta büyük görevler düāmektedir. Aksi takdirde bu alandaki boāluk, ehil olmayan bilgisiz kiāiler taraf‘ndan doldurulacak
ve hurafeler daha da yayg‘nlaāacakt‘r.
385
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 385
17.04.2012 16:04:19
HZ. MUHAMMED’ÿN SON GÜNLERÿ VE VEFATI
1- Hz. Peygamber’in Vefat‘ndan Önce ÿslâmiyetin Geniāleme Durumu
Hicretin 1. y‘l‘ndan itibaren, özellikle kabile baz‘nda ÿslâm’a kat‘l‘mlarla, tertiplenen gazveler ve sevkedilen seriyyeler, merhale merhale ÿslâm toplumunun
hakimiyet alan‘n‘ geniāletmiātir. Bedir Savaā‘’na kadar gerçekleātirilen gazveler
ve seriyyelerle Müslümanlar Medine ve çevresinde, Medine’den K‘z‘ldeniz’e kadar uzanan topraklarda hakimiyet saþlam‘ālard‘r. Bedir Savaā‘ ile Hendek Savaā‘
aras‘ndaki geliāmelerle hakimiyet alan‘ Mekke yak‘nlar‘na kadar uzanm‘ā, Müslümanlar Hicaz’da en büyük askerî ve toplumsal güç olduklar‘n‘ kan‘tlam‘ālard‘r. Bu safhada Yahudiler Medine’den ç‘kar‘lm‘ālard‘r. Hendek Savaā‘’ndan
sonra Beni’l-Mustalik’in itaat alt‘na al‘nmas‘yla Hicaz’‘n doþusuna, yani Necid
içlerine, ard‘ndan Hayber’in Fethi’yle de Medine’nin kuzeyine doþru hakimiyet
alan‘ geniālemiātir.
Hicretin 8. y‘l‘nda Mekke’nin Fethi’yle yar‘mada sakinleri ÿslâm’a h‘zl‘ bir
āekilde kat‘lmaya baālam‘ālard‘r. Tebük Seferi ile Arabistan’‘n kuzeyindeki Hristiyan Araplar‘n ve Yahudilerin oturduþu bölgelerin Medine’ye baþl‘l‘þ‘ saþlanm‘āt‘r.
Hz. Peygamber’in, hakimiyeti saþlamak için Arap yar‘madas‘n‘n her yerine
askeri birlik göndermesi gerekmemiātir. Hicretin 9. ve 10. y‘l‘nda Medine’ye
yar‘madan‘n çeāitli bölgelerinden heyetlerin gelmesiyle birlikte, o ana kadar hakimiyetin uzanmad‘þ‘ bölgeler, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ya peygamberliþini,
ya da hâkimiyet ve zaferini kabul etmiātir. Medine’ye gelen heyetler aras‘nda
bulunan Kinde, Murâd ve Hemdân gibi güçlü kabilelerin ÿslâmiyeti kabulü ile
Yemen; Ezd kabilesinin kabulü ile Umman; Abdülkays, Temîm ve Esed kabilelerinin kabulü ile doþu ve orta Arabistan ÿslam topraklar‘na kat‘lm‘āt‘r. Çünkü kabilelerin ÿslâmiyeti kabul etmeleri, zekat vermeleri ve diþer baz‘ mükellefiyetleri
yerine getirmeleri, Medine devletine baþl‘l‘klar‘n‘ göstermek için kafi geliyordu.
Bu yerlerle Hz. Peygamber muntazam iliākiler kuruyor, valiler, öþretmenler ve
vergi memurlar‘ tayin ediyordu.
2- Veda Hacc‘ (10/632)
Hz. Peygamber Hicretin sekizinci (630) y‘l‘nda Mekke fethedildikten sonra
hac mevsimini beklemeden Medine’ye dönmüātü. Zaten Mekke’nin Fethi’nden
386
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 386
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
önce de henüz hac farz k‘l‘nmam‘āt‘. Hicretin dokuzuncu (631) y‘l‘nda hac farz
k‘l‘nm‘ā, ancak o y‘l Hz. Peygamber bizzat hacca gitmemiā ve Hz. Ebû Bekir’i
hac emîri tayin ederek Mekke’ye göndermiāti.
Peygamberimiz hicretin onuncu y‘l‘nda (632) hac farizas‘n‘ yerine getirmiātir. Onun bu hacc‘na, sahâbîlerle vedalaāt‘þ‘ ve bir daha Kâbe’yi görmediþi için
Vedâ Hacc‘ (Haccetü’l-Vedâ), Müslümanlara hac ibadetinin bütün hükümlerini
hem nazarî olarak bildirdiþi ve hem de pratik olarak gösterdiþi için Belâþ Hacc‘
(Haccetü’l-Belâþ), hacc‘n farz k‘l‘nmas‘ndan sonra ilk hacc‘ olmas‘ dolay‘s‘yla
ÿslâm Hacc‘ (Haccetü’l-ÿslâm) gibi isimler verilmiātir. Fakat onun bu hacc‘ daha
ziyade “Veda Hacc‘” olarak meāhur olmuātur. Veda Hacc‘’n‘n eda āekli konusunda farkl‘ rivayetler vard‘r. Baz‘ rivayetlerde onun temettu’ veya k‘ran hacc‘na
niyet ettiþi belirtilirken, baz‘lar‘nda ifrad hacc‘na niyet ederek ihrama girdiþi
kaydedilmektedir.1
Hicretin onuncu y‘l‘n‘n Zilkade ay‘nda Hz. Peygamber hac için haz‘rlanmaya baālad‘. Bunu Müslümanlara da duyurarak haz‘rlanmalar‘n‘ istedi. Onunla
birlikte haccetmek isteyenler Medine’de topland‘lar. Hz. Peygamber 26 Zilkâde
10/ 22 Āubat 632 Cumartesi günü, yan‘nda han‘mlar‘ ve k‘z‘ Fât‘ma da olduþu
halde, muhâcirler, ensardan ve diþer Arap kabilelerinden oluāan Müslümanlarla
birlikte Medine’den hareket etti. Yan‘na kurbanl‘k yüz deve ald‘. Zülhuleyfe adl‘
yere vard‘þ‘nda öþle namaz‘n‘ seferî olarak iki rekat k‘ld‘ ve ayn‘ gün burada
ihrama girdi.2 Öþleyi Medine’de, ikindiyi Zülhuleyfe’de k‘ld‘þ‘ da söylenir. Hz.
Peygamber’in Veda Hacc‘’na giderken izlediþi güzergah ana hatlar‘yla āöyledir:
Zülhuleyfe, Beydâ, Melel, Irkuzzabye, Ravhâ, Arc, Sukyâ, Ebvâ, Cuhfe, Gadîr-i Hum,
Kudeyd, Usfân, Gamîm, Merruzzahrân, Serif ve Zî Tuvâ.
Hz. Peygamber, 4 Zilhicce Pazar (Vâk‘dî’ye göre Sal‘, Makrîzî’ye göre Pazartesi) günü kuāluk vakti Kasvâ adl‘ devesinin üzerinde olduþu halde Mekke’ye
ulaāt‘; Kâbe’yi tavaf edip iki rekat namaz k‘ld‘ ve Safâ ile Merve aras‘nda sa’y
etti.3 Veda Hacc‘ süresince Mekke’nin Ebtah mevkiinde kendisi için kurulan
çad‘rda konaklad‘. Perāembe gününe kadar Mekke’de kald‘. Ayn‘ gün (Terviye)
Mina’ya hareket etti. Öþle, ikindi, akāam ve yats‘ namazlar‘n‘ orada k‘ld‘. Geceyi
de burada geçirdi. Ertesi sabah, namaz‘ k‘ld‘ktan sonra güneā doþuncaya kadar
burada kald‘. Arafat’taki Nemire Mevkii’nde çad‘r kurulmas‘n‘ emretti. Sonra
Mina’dan hareket edip Müzdelife’den geçerek, Cuma günü Arafat’ta haz‘rlanan
çad‘ra var‘p konaklad‘. Zeval vaktinden sonra çad‘r‘ndan ç‘k‘p devesine binerek
Arafat vâdisinin ortas‘na geldi. Urane vadisinde meāhur Veda Hutbesi’ni okudu.
1.
2.
3.
Vâk‘dî, III, 1092; ÿbn Sa’d, II, 173.
Vâk‘dî, III, 1089.
ÿbn Seyyidinnâs, II, 360-361.
387
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 387
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Bir ezan okutarak ayr‘ ayr‘ ikâmetle öþle ile ikindiyi birlikte k‘ld‘ktan (cem’i
takdîm) sonra devesinin üzerinde Arafat’a ç‘kt‘. K‘bleye dönüp akāama kadar
dua ile meāgul oldu. Arafat’ta iken kendisinin ilâhî tebliþ görevinin tamamland‘þ‘n‘ belirten āu âyet-i kerîme nâzil oldu:4 “Bugün size dininizi ikmal ettim,
üzerinize nimetimi tamamlad‘m ve sizin için din olarak ÿslâm’a raz‘ oldum”.5
Arafat’ta Cebel-i Rahme’de hac‘lar
(20. yüzy‘l baālar‘)
Hz. Peygamber güneā batt‘ktan sonra devesine binerek Arafat’tan ayr‘ld‘ ve
Müzdelife’ye geldi. Yats‘ vaktinde akāam namaz‘yla birlikte yats‘ namaz‘n‘ birleātirerek (cem’i te’hîr), akāam‘ üç, yats‘y‘ da iki rekat olarak, ayn‘ āekilde tek
ezan ve her namaz için ayr‘ ikâmetle k‘ld‘rd‘. Geceyi Müzdelife’de geçirdi. Ertesi
sabah, yani Cumartesi (bayram‘n birinci) günü sabah namaz‘n‘ Müzdelife’de
k‘ld‘ktan sonra Meā’ar-i Harâm’a geldi. Cemre-i Akabe’de ufak taālardan yedi
tane att‘. Mina’da yine deve üstünde bir konuāma yapt‘. Burada kurbanl‘k
olarak haz‘rlad‘þ‘ yüz deveden altm‘ā üçünü, ömrünün her y‘l‘ için bir deve
hesab‘yla bizzat kendisi kurban olarak kesti. Diþer develeri de Hz. Ali kesti.
Kurban etinden bir parça yiyen Peygamberimiz, geri kalan‘n‘ Müslümanlara
4.
5.
Makrîzî, s. 524.
Mâide Sûresi 3.
388
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 388
17.04.2012 16:04:19
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
daþ‘tt‘.6 Daha sonra t‘raā olup ihramdan ç‘kt‘. Sonra Kâbe’ye gidip tavaf yapt‘
ve öþle namaz‘n‘ k‘ld‘. Tekrar Mina’ya dönerek bayram günlerini burada geçirdi ve bu günlerde diþer taālama görevlerini de yerine getirdi. Bayram‘n ikinci
günü Mina’da Müslümanlara üçüncü konuāmas‘n‘ yapt‘. Bayram‘n beāinci günü
Mina’dan tekrar Mekke’ye gelip vedâ tavaf‘n‘ yapt‘ktan sonra Medine’ye döndü
(29 Zilhicce 10 / 26 Mart 632).
Hz. Peygamber’in ÿslam’a davet mektubu gönderdiþi bölgelerden baz‘lar‘
Mina’da çad‘rlara yerleāmiā hac‘lar (20. yüzy‘l baālar‘)
Hz. Peygamber’in 9 Zilhicce 10 / 6 Mart 632 Cuma günü say‘lar‘ 140.000
civar‘ndaki topluluþa Arafat’ta îrad ettiþi konuāman‘n kaynaklardan ç‘kar‘lan
karā‘laāt‘rmal‘ bir metni aāaþ‘da verilmiātir. Hz. Peygamber konuāmaya baālamadan önce Cerîr b. Abdullah vas‘tas‘yla sükûneti temin etmiā ve Rebîa b. Ümeyye
gibi gür sesli münâdîleri görevlendirerek7 cümlelerin tekrar edilip uzaklara kadar duyurulmas‘n‘ saþlam‘āt‘r.
“Hamd ve āükür Allah’a mahsustur; biz O’na hamdeder, O’ndan yard‘m talep
eder, aff‘m‘z‘ ondan diler ve ona yöneliriz. Nefislerimizin āerlerinden, hareket
ve fiillerimizin kötülüklerinden Allah’a s‘þ‘n‘r‘z. Allah kimi doþru yola iletirse o kimse için sap‘kl‘k olamaz; kimi sap‘kl‘þa sevkederse o kimse için doþru
6.
7.
ÿbn Abdülber, Dürer, s. 268.
Taberî, III, 151.
389
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 389
17.04.2012 16:04:20
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hac Mevsiminde Mescid-i Harâm’da Namaz (20. Yüzy‘l Baālar‘)
Medine’de Konaklayan Hac Kafilesi (20. Yüzy‘l Baālar‘)
390
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 390
17.04.2012 16:04:20
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
yola sevkeden kalmam‘āt‘r. Allah’tan baāka ilah olmad‘þ‘na, O’nun Tekliþine ve
bir denginin bulunmad‘þ‘na āehadet ederim. Yine āehadet ederim ki Muhammed
O’nun kulu ve elçisidir.
Ey Allah’‘n kullar‘! Sizlere Allah’tan korkup çekinmenizi tavsiye ve sizi O’na
itaatte bulunmaya teāvik ederim. Bu suretle en iyi ve hay‘rl‘ olan bir āey ile sözlerime baālamak istiyorum:
O halde ey insanlar! Size aç‘klad‘þ‘m āeyleri dinleyin! Zira bilmiyorum, bu
y‘ldan sonra bulunduþum bu yerde belki de sizlerle tekrar buluāamayacaþ‘m.
Ey insanlar! Kanlar‘n‘z (hayat‘n‘z), mallar‘n‘z, haysiyet ve āerefleriniz, Rabbinizle buluāacaþ‘n‘z güne kadar, bu yerde (Mekke), bu ayda (Zilhicce), bu günün mukaddes olmas‘ gibi mukaddes ve mükerremdir. Dikkat edin! Tebliþ ettim
mi?.. Ey Allah’‘m Sen āahit ol!
Emanet olarak eli alt‘nda bir āey bulunduran kimse, onu kendisine emanet
etmiā olan āahsa iade etmelidir.
Gerçekten (art‘k) Câhiliyye Devrinde mevcut ribâ kald‘r‘lm‘āt‘r; āu kadar‘ var
ki (borç olarak verdiþiniz) sermayeleriniz sizindir; (bu suretle) ne zulmedecek ve
ne de zulm edileceksiniz. Allah (bundan böyle) ribâ’n‘n olmayacaþ‘na hükmetti.
Kald‘rd‘þ‘m ilk ribâ, amcam Abbas b. Abdülmuttalib’in ribâs‘d‘r.
Ve yine Câhiliyye Dönemi kan davalar‘ kald‘r‘lm‘āt‘r; (kald‘racaþ‘m) ilk kan
davas‘ (yeþenim) Âmir b. Rebîa b. Hâris b. Abdülmuttalib’in kan davas‘d‘r.
Câhiliyye Dönemi’nin (Mekke āehri ile ilgili) hükümet vazifeleri kald‘r‘lm‘āt‘r. Kâ’be Muhaf‘zl‘þ‘ (sidâne) ve hac‘lar‘n su iāleri (sikâye) vazifesi bundan
müstesnad‘r.
Kasden adam öldürme k‘sas ile cezaland‘r‘l‘r. Taā ve sopa ile öldürme gibi,
āüpheli kas‘t hallerinde yüz deve (kan diyeti)’dir. Daha fazlas‘n‘ isteyen kimse,
Câhiliyye devri insanlar‘ndand‘r. Dikkat edin! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’‘m Sen
āahid ol!
O halde ey insanlar! Gerçekten āeytan, sizin bu ülkenizde kendisine tap‘lmaktan ümidini kesmiā bulunuyor. Fakat o, bunun d‘ā‘ndaki iā ve hareketlerinizden
ehemmiyetsiz sayd‘klar‘n‘zda, kendisine tâbi olunmaktan hoānût olacakt‘r.
Ey insanlar! “Nesî” usûlünü (yani Haram Aylar’dan olan mukaddes aylara bunun d‘ā‘ndan bir ay ilavesi usûlünü) tatbik etmek küfürde aā‘r‘ gitmektir;
kâfirler bununla sap‘tm‘ālard‘r. Onlar bu bir ayl‘k (zaman‘) bir sene kutsiyetsiz
(yani Haram Aylar d‘ā‘, alelâde bir ay), diþer bir sene de haram (yani, Haram
Aylar’a dahil, mukaddes bir ay) sayarlar, gayeleri, Allah’‘n Haram Aylar’dan
sayd‘þ‘ (aylar‘n) birbiri arkas‘na ak‘ā‘n‘ görünüāte muhafaza etmek ve Allah’‘n
Haram Aylar d‘ā‘ sayd‘þ‘ aylar‘ bunun içinde (yani mukaddes) gibi göstermektir.
391
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 391
17.04.2012 16:04:21
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Bu suretle onlar, Allah’‘n helal ettiþi āeyi haram hale getirmiā oluyorlar. Āimdi
zaman (yani takvim), Allah’‘n yeri ve semâvât‘ yaratt‘þ‘ gündeki durumuna rucû
etmiā bulunuyor (yani Nesî tatbik edilen sene ile, nesîsiz aylar birbiri üzerine çak‘ām‘ā, diþer bir ifadeyle kamerî takvim, nesî ameliyesine ihtiyaç göstermeksizin
o y‘l tam güneā takvimindeki aylar üzerine intibak edip oturmuātu). “Gerçekte
Allah indinde, yeri ve semâvât‘ yaratt‘þ‘ günde takdir ettiþine göre, aylar‘n say‘s‘
on ikidir. Bunlardan dördü haram aylard‘r”; bu dördün üçü birbiri arkas‘na gelir:
Zilkade, Zilhicce, Muharrem, dördüncüsü Mudar kabilesinin Receb ay‘d‘r ki bu,
Cemâziyelâhir ile Āa’bân ay‘ aras‘nda bulunur. Dikkat edin! tebliþ ettim mi?..
Ey Allah’‘m Sen āahit ol!
O halde ey insanlar! Han‘mlar‘n‘z‘n sizin üzerinizde hakk‘ bulunduþu gibi
sizin de onlar üzerinde hakk‘n‘z vard‘r: Sizin onlar üzerinizdeki hakk‘n‘z, sizden baāka bir erkeþe döāeþinizi çiþnetmemeleri ve sizin hoālanmad‘þ‘n‘z herhangi bir kimseyi, izninizle olmas‘ müstesna evlerinize sokmamalar‘d‘r. Kad‘nlara
en iyi bir tarzda davran‘p muamelede bulununuz; çünkü onlar sizin himaye ve
muhafazan‘z alt‘na girmiā kimselerdir. Sizler onlar‘ Allah’‘n bir emaneti olarak
alm‘ā bulunuyorsunuz. Onlara “Allah’‘n ad‘yla” helalinden yaklaā‘n. Kad‘nlar
hususunda Allah’dan korkup çekinin ve onlara karā‘ en iyi bir tarzda davran‘p
muamele edin! Dikkat edin! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’‘m Sen āahit ol!
Ey ÿnsanlar! Mü’minler kardeātir. Bir kimse için kardeāinin mal‘n‘ (yemek)
onun tam r‘zas‘n‘ elde etmedikçe helal olmaz. Dikkat edin! Tebliþ ettim mi?.. Ey
Allah’‘m Sen āahid ol!
Benden sonra küfre sap‘p birbirinizi boþazlar hale gelmeyin. Dikkat edin!
Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’‘m Sen āahit ol! “Ey ÿnsanlar! Rabbiniz bir, atan‘z birdir. Hepiniz Âdem’den türemiā bulunuyorsunuz. Âdem ise topraktan yarat‘lm‘āt‘r.
Allah indinde en mükerrem ve makbul olan‘n‘z, O’ndan korkup çekineninizdir.
Bir Arab‘n Arap olmayan üzerinde bir üstünlüþü yoktur; (varsa) bu, takvâ yönündendir. Dikkat edin ! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’‘m Sen āahit ol!
Kendisini dinleyen mü’minlerin “Evet” demeleri üzerine Hz. Peygamber āöyle devam etti: “Burada bulunanlar bulunmayanlara bu sözlerimi bildirsinler!..
Ey ÿnsanlar! Allah muhakkak ki her vârisin mirastan olan hissesini tayin ve
tesbit etmiātir. O halde bir vas‘yet, her hangi bir vâris lehine olmak üzere, diþer
vârislerin mahfuz hisse hudutlar‘n‘, aāamaz. Mirasç‘lardan baākas‘ için yap‘lan
bir vasiyet, miras olarak kalan mallar toplam‘n‘n üçte birinden fazla olamaz.
Çocuk kimin döāeþinde doþmuāsa oraya aittir. Babas‘ndan baāka bir kimseye
mensubiyet iddias‘nda bulunan, yahut (kendisini himaye alt‘na alm‘ā olan) efendisinden baākas‘n‘ efendi edinenin üzerine Allah’‘n, meleklerin ve bütün insan392
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 392
17.04.2012 16:04:21
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
lar‘n laneti olsun!.. Böyle bir insan‘n ne nâfile ibadetleri (sarf) ve ne de farz
ibadetleri (‘adl) kabul olunacakt‘r. Ve’sselâmü aleyküm.”8
Veda Hutbesi, Hz. Peygamber’in duygu, düāünce ve faaliyetlerinin en yüksek
noktas‘n‘ oluāturur. ÿnsanlar‘n sahip olduþu haklar‘ ve vecibeleri ortaya koyan
bu konuāma, Hz. Peygamber üç ay kadar sonra vefat ettiþi için, daha sonralar‘
büyük bir tesir meydana getirmiātir ve bir bak‘ma onun vasiyeti olarak deþerlendirilmiātir. Hutbe ana hatlar‘yla āu hususlar‘ içermektedir: Tevhid; Allah’a itaatin
gerekliliþi; emanete riayet; ribân‘n yasaklanmas‘; can, mal ve ‘rz güvenliþi; kan
davalar‘n‘n kald‘r‘lmas‘; sidâne ve sikâye d‘ā‘ndaki câhiliye devri kurumlar‘n‘n
laþvedilmesi; nesî usûlünün kald‘r‘lmas‘; haram aylar‘n te’kidi; eālerin birbiri
üzerindeki haklar‘; mü’minlerin kardeā olduþu; mü’minlerin iç çekiāmelerden
ve birbirine düāmekten sak‘nd‘r‘lmas‘; k‘sas ve mirasla ilgili hukûkî meseleler.
Bu konuāma, bütün insanlar‘ kapsayan bir evrensel beyannâme niteliþi taā‘maktad‘r. Nitekim Peygamberimiz Allah’a hamdü senâdan sonra konuāmas‘na
“Ey insanlar”! hitab‘yla baālam‘ā ve sahâbîlerin dikkatini çekerek bütün insanlara
hitap etmiātir. ÿnsan hayat‘n‘n, mal‘n‘n ve āerefinin mukaddes, dokunulmaz
olduþunu beyan etmesi de, Hz. Peygamber’in insanlar‘n yaāama ve mal-mülk
hakk‘na, ‘rz ve namuslar‘n‘n korunmas‘na verdiþi önemi ortaya koymaktad‘r.
Cahiliye Dönemi’nde görülen kan davalar‘n‘n kald‘r‘lm‘ā olduþunu kesin bir āekilde dile getirmektedir. Bu suretle kiāi dokunulmazl‘þ‘, toplum düzeni, toplum
güvenliþi saþlanm‘ā, anarāi önlenmiā, bunun yerine kardeālik te’sis edilmiātir.
Hz. Peygamber faizi ve kan davas‘n‘ kald‘r‘rken bunlar‘ önce kendi yak‘nlar‘na
uygulam‘ā, onlara herhangi bir ayr‘cal‘k tan‘mam‘āt‘r.
Peygamberimiz insanlar‘n Rabbi’nin bir olduþunu, ayn‘ anne ve babadan
türediklerini, insanlar‘n eāit olduþunu kesin bir dille ifade etmiā, dil, renk ve
‘rk ay‘r‘m‘ndan sarf‘ nazarla tüm insanlar aras‘nda eāitlik esas‘n‘ kabul etmiātir.
Esasen Kur’ân’‘n bu konuda koyduþu temel prensip de böyledir. Bundan sonra
aile hukukunun özünü teākil eden kar‘-koca haklar‘ üzerinde durmuātur. Özet
olarak Veda Hutbesi’nde Hz. Peygamber, kiāi dokunulmazl‘þ‘, hayat hakk‘, mülkiyet hakk‘, mesken dokunulmazl‘þ‘, toplumsal bar‘ā, eāitlik, miras, aile hukuku
ve ayr‘nt‘land‘r‘labilecek diþer baz‘ meseleler üzerinde durmuātur.
8.
Vedâ Hacc‘ ve Hutbesi için bk.: Vâk‘dî, III, 1088-1116; ÿbn Hiāâm, II, 601 vd.; ÿbn Sa’d, II,
172-189; Taberî, III, 148 vd.; ÿbn Abdülber, Dürer, s. 259-268; ÿbn Seyyidinnâs, II, 359368; Makrîzî, s. 510 vd.; Veda Hutbesi için ana kaynaklar‘ da gözden geçirerek Muhammed
Hamidullah’‘n mukayeseli metnini esas ald‘k ve sadeleātirdik. Bunun için bk. el-Vesâiku’sSiyâsiyye, s. 360 vd. ; ÿslam Peygamberi, I, 298-301.
393
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 393
17.04.2012 16:04:21
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
394
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 394
17.04.2012 16:04:21
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
3- Hz. Peygamber’in Vefat‘ndan Önce Baz‘ Geliāmeler
Hz. Peygamber Veda Hacc‘’ndan döndükten sonra Yemen’de Esved el-Ansî,
mensubu bulunduþu Ans ve Mezhic kabilelerinin desteþini saþlayarak peygamberlik iddias‘yla ortaya at‘ld‘. Kendisine karā‘ koyan vali Āehr b. Bâzân’‘ öldürerek, han‘m‘ Âzâd’‘ zorla nikahlad‘ ve bölgeye hakim oldu. Olay‘ öþrenen Hz.
Peygamber, Cerîr b. Abdullah adl‘ sahâbîyi onu ÿslâm’a davet için gönderdi.
Esved el-Ansî buna olumsuz cevap verdi. Sonunda bölge ileri gelenlerinden
Kays b. Mekāûh, Fîrûz, Cüāeyā ve Dâzeveyh, kendi saf‘nda göründükleri Esved’e
suikast düzenleyerek, han‘m‘ Âzâd’‘n da yard‘m‘yla onu öldürdüler. Esved Hz.
Peygamber’in vefat‘ndan beā (baz‘ rivayetlerde bir) gün önce öldürüldü ve resmî
bilgi Medine’ye Hz. Ebû Bekir döneminde ulaāt‘.
Hicrî onuncu y‘l‘n sonunda, Cahiliyye Dönemi’nde k‘smen Hristiyan, k‘smen de putperest olan ve hicretin onuncu y‘l‘nda Medine’ye heyet göndererek ÿslâm’‘ kabul eden Hanîfe kabilesinden “Müseylime” adl‘ āah‘s Yemâme’de
peygamberlik iddias‘yla ortaya at‘ld‘. Halbuki o, kabilesinin temsilcileriyle
Medine’ye gelerek Müslüman olmuātu. Yemâme’ye dönünce irtidâd ederek peygamberlikte Hz. Muhammed’e ortak olduþunu iddia etmeye baālad‘. Hz. Peygamber Müseylime’ye mektup yaz‘p Amr b. Ümeyye ed-Damrî ile göndererek
onu ÿslâm’a davet etti. Müseylime ise yazd‘þ‘ cevapta Hz. Peygamber’e ortakl‘k
teklif etti; yeryüzünün yar‘s‘n‘n kendisine ve yar‘s‘n‘n da Kureyā’e ait olduþu
iddias‘nda bulundu. Peygamber de ona yazd‘þ‘ cevabî mektupta yeryüzünün
Allah’a ait olduþunu, ona kullar‘ndan dilediþini vâris k‘lacaþ‘n‘ bildirdi.9 Bu
geliāmeler s‘ras‘nda Hz. Peygamber vefat etti.10
Peygamberimiz, onbirinci hicrî y‘l‘n ikinci ay‘ olan Safer ay‘n‘n sonlar‘na
doþru (May‘s sonu 632) Mûte Savaā‘’nda āehit düāen Zeyd b. Hârise, Câfer b.
Ebû Tâlib ve diþer sahâbîlerin intikam‘n‘ almak üzere Bizans’a karā‘ bir sefer
düzenlemeye karar verdi. ÿçlerinde yaāl‘ ve tecrübeli sahâbîlerin de yer ald‘þ‘
ordunun komutanl‘þ‘na o s‘rada henüz on sekiz veya on dokuz yaā‘nda bir
genç olan Üsâme b. Zeyd’i tayin etti.11 Üsâme ordusunu haz‘rlad‘ktan iki gün
sonra, 29 Safer 11/27 May‘s 632 Çarāamba günü hastaland‘. Ertesi sabah, yani
perāembe günü biraz iyileāince Üsâme için kendi eliyle sancaþ‘ baþlad‘. Orduya
baz‘ tavsiyelerde bulundu; verdikleri sözden dönmemelerini, çocuklar‘ ve kad‘nlar‘
öldürmemelerini, düāmanla karā‘laāmay‘ temenni etmemelerini, birbiriyle çekiāmemelerini tavsiye ederek Üsâme’yi uþurlad‘. Üsâme Medine yak‘n‘ndaki “Cürüf”
9.
10.
11.
ÿbn Hiāâm, II, 600-601; Taberî, III, 146-147.
Müseylime, Hz. Peygamber’in vefat‘ndan sonra Hz. Ebû Bekir zaman‘nda Halid b. Velid komutas‘ndaki ÿslâm ordusu taraf‘ndan ortadan kald‘r‘lacakt‘r.
ÿbn Sa’d, II, 189 vd.
395
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 395
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
mevkiinde karargâh kurdu. Ordu burada toplanmaya baālad‘. Ordunun içinde
Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Sa’d b. Ebû Vakkas gibi ileri
gelen sahâbîler de bulunuyordu. Baz‘ sahâbîler, Üsâme’nin genç ve tecrübesiz
olmas‘ndan dolay‘ onun komutan tayin edilmesini eleātirdiler. Bunu duyan Peygamberimiz cumartesi günü Mescid’e giderek itirazlara cevap verdi. Üsâme’yi
komutan tayin ettiþi için baz‘ itirazlar‘n kendisine ulaāt‘þ‘n‘, ayn‘ āekilde, daha
önce de onun babas‘n‘ komutan tayin etmesinden ötürü de itiraz ettiklerini,
halbuki babas‘ kumandanl‘þa nas‘l lay‘k idiyse, oþlunun da lay‘k olduþunu bildirdi.12
4- Hz. Peygamber’in Vefat‘
Hz. Peygamber’in hastal‘þ‘n‘n çok aþ‘rlaāmas‘ üzerine Üsâme hareket edemedi. Hz. Peygamber’in baā aþr‘s‘ ve āiddetli ateāi vard‘. Ateā nöbetleri geçirirken
dahi Suriye seferinin haz‘rl‘klar‘ ile ilgileniyordu. Hz. Peygamber hastal‘þ‘ esnas‘nda yapt‘þ‘ konuāmada “Bir kul ki, Allah onu dünya ile kendine kavuāmas‘ aras‘nda bir seçim yapmas‘ için muhayyer k‘ld‘, o, Allah’a kavuāmay‘ tercih etti” buyurdu.
Hz. Ebû Bekir bu sözün ifade ettiþi anlam‘ ve o “kul”un Hz. Peygamber’in bizzat
kendisi olduþunu anlad‘ ve “Nefislerimiz, mallar‘m‘z ve evlatlar‘m‘zla sana feda
olal‘m” diyerek aþlamaya baālad‘. Onun aþlad‘þ‘n‘ gören Hz. Peygamber “Aþlama
Ebû Bekir! Arkadaāl‘k ve mal‘n‘ feda konusunda bana en çok yard‘m‘ dokunan Ebû
Bekir’dir. Ümmetimden birini dost edinseydim Ebû Bekir’i seçerdim. Lâkin ÿslâm kardeāliþi daha üstündür” dedi. Hz. Ebû Bekir’in kap‘s‘ d‘ā‘nda Mescid-i Nebevî’nin
avlusuna aç‘lan tüm kap‘lar‘n kapat‘lmas‘n‘ emretti. Bunun sebebini aç‘klarken
de ÿslâm’a ondan daha faydas‘ dokunan kimse tan‘mad‘þ‘n‘ söyledi.13
Peygamberimiz hastal‘þ‘ esnas‘nda vücudunda hafiflik hissettiþi zaman namaz‘ kendisi k‘ld‘r‘r, aþ‘rl‘k hissedince “insanlara emredin namazlar‘n‘ k‘ls‘nlar” derdi.14 Nitekim namaza ç‘kamayacak derecede hastalan‘nca namaz‘ Hz.
Ebû Bekir’in k‘ld‘rmas‘n‘ emretti. Hz. Âiāe, babas‘n‘n yufka yürekli olduþunu,
Kur’an okurken gözlerinden yaālar boāand‘þ‘n‘, Resûlullah’‘n makam‘nda durmaya tahammül edemeyeceþini ve bu görevin Hz. Ömer’e havale edilmesini
istedi. Fakat Hz. Peygamber ‘srarla “Ebû Bekir’e söyleyin, namaz‘ k‘ld‘rs‘n”15 buyurdu. Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Peygamber’in hastal‘þ‘ esnas‘nda en az on yedi
vakit namaz k‘ld‘rd‘þ‘ rivayet edilmektedir. Son günlerini Hz. Âiāe’nin odas‘nda
geçiren Hz. Peygamber bir gün öþle üzeri hastal‘þ‘n‘n biraz hafiflediþini hissetti.
12.
13.
14.
15.
ÿbn Sa’d, II, 249, 250; ÿbn Hiāâm, II, 650.
ÿbn Sa’d, II, 227; ÿbn Hiāâm, II, 649.
Makrîzî, s. 542.
ÿbn Sa’d, II, 218, 219 vd.; ÿbn Hiāâm, II, 652.
396
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 396
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
Hz. Abbas ve Hz. Ali’nin yard‘m‘yla Mescid’e ç‘kt‘. O esnada cemaat namaza
durmuātu. Hz. Ebû Bekir onun geldiþini anlay‘nca çekilip mihrab‘ kendisine
b‘rakmak istedi. Ancak Hz. Peygamber, yerinden çekilmemesi ve namaza devam
etmesi için iāaret ederek Hz. Ebû Bekir’in yan‘nda namaza durdu.
Pazartesi günü sabah namaz‘ndan sonra Hz. Ebû Bekir Hz. Peygamber’in
hastal‘þ‘n‘n hafiflediþini gördü ve kendisinden izin alarak Sünh mevkiindeki
evine gitti. Baz‘ sahâbîler de iālerine gittiler. O s‘rada Hz. Peygamber’in hastal‘þ‘
aþ‘rlaāt‘. Son nefesini vermeden önce kölelere iyi davranmay‘, onlar‘ giydirmeyi,
yedirmeyi, onlara yumuāak söz söylemeyi ve namaza devam etmeyi tavsiye etti.16
Hz. Âiāe’nin bildirdiþine göre Hz. Peygamber vefat etmeden önce hafif bir sesle
“Lâ ilâhe illallah, ruh teslimi ne āeymiā” demiā ve güçlükle iāitilebilen son sözü ise
āu olmuātur: “Maa’r-Refîk‘’l-A’lâ” (Yüce Rabbim’le beraber).17 Hz. Peygamber bu
sözleri söyledikten sonra eāi Hz. Âiāe’nin kollar‘ aras‘nda, yerine hiç kimseyi
b‘rakmadan,18 14 Rebîülevvel 11/8 Haziran 632 Pazartesi günü kuāluk vakti
ruhunu teslim etmiātir.
Hz. Peygamber’in vefat‘ Müslümanlar‘ derinden üzdü ve mateme boþdu.
Hatta öyle ki, onun gerçekten ölüp ölmediþini soranlar, öldüþüne inanmayanlar da oldu. Hz. Ömer k‘l‘c‘n‘ çekerek Resûlüllah’‘n ölmediþini iddia etmiā ve
onun öldüþünü söyleyenlerin kellesini uçuracaþ‘n‘ söylemiātir. Vefat esnas‘nda
Medine’nin Sünh mevkiindeki evinde bulunan Hz. Ebû Bekir derhal gelerek
doþruca Hz. Peygamber’in bulunduþu odaya girdi. Yüzünü aç‘p vefat etmiā olduþunu görünce gözlerinden yaālar boāand‘ ve dudaklar‘ndan āu sözler döküldü: “Sana her āey feda olsun! Allah’a andolsun ki, ölüme iki kere uþramayacaks‘n.
Mukadder olan ölümü iāte tatt‘n, hayatta iken güzeldin, ölümünde de güzelsin”.19 Hz.
Ebû Bekir bundan sonra odadan ç‘karak metin bir āekilde, āaā‘ran halk‘ teskin
etmeyi baāard‘. Hz. Ömer’in söylendiþini duyunca onu susturarak konuāmaya
baālad‘. Allah’a hamdettikten ve Hz. Peygamber’e salât ve selâm getirdikten sonra āu târihî konuāmay‘ yapt‘:
“ÿnsanlar! Muhammed’e tapan bilsin ki Muhammed ölmüātür. Allah’a ibadet edenler O’nun diri ve ölümsüz olduþunu bilirler. Allah Teâlâ buyuruyor ki: “Muhammed
ancak bir peygamberdir. Ondan evvel nice peygamberler gelip geçmiātir. O ölür veya
öldürülürse siz gerisin geriye dönecek misiniz? Kim geri dönerse Allah’a bir zarar
vermez. Allah āükredenlere mükafatlar‘n‘ verir”.20 Hz. Ebû Bekir’in bu sözleri
16.
17.
18.
19.
20.
ÿbn Sa’d, II, 254; ÿbn Hanbel, III, 117.
ÿbn Abdilber, Dürer, s. 271; Makrîzî, s. 457.
ÿbn Hiāâm, II, 653.
ÿbn Sa’d, II, 265-266.
Âl-i ÿmrân Sûresi 144.
397
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 397
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Müslümanlar‘ sakinleātirdi.21 Bundan sonra Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer, Hz.
Peygamber’in yak‘n akrabalar‘ ile birlikte, Hz. Peygamber’in cenazesinin bulunduþu odaya girdiler. Bu arada ensar‘n, aralar‘ndan birini halife seçmek üzere
Benî Sâide gölgeliþinde topland‘þ‘na dair haber geldi. Hz. Ömer, yan‘na Hz.
Ebû Bekir’i de alarak oraya gitti. Yolda Ebû Ubeyde b. Cerrâh da onlara kat‘ld‘.
Halife seçilen Hz. Ebû Bekir’e ertesi gün Mescid-i Nebevî’de umumî bîat yap‘ld‘.
Hz. Peygamber’in cenazesini Hz. Ali y‘kad‘. Hz. Abbas, onun oþullar‘ Fazl ve
Kusem ile Üsâme b. Zeyd, Hz. Ali’ye yard‘mc‘ oldular. Sal‘ günü öþleye doþru
y‘kan‘p kefenleme iāi tamamland‘ktan sonra Hz. Peygamber’in cenazesi evinde
bulunan serîr’in üzerine konuldu. Müslümanlar grup grup odan‘n alabileceþi
kadar say‘da, önce erkekler, sonra han‘mlar ve daha sonra da çocuklar içeriye girerek imams‘z olarak cenaze namaz‘ k‘ld‘lar.22 Bu arada Hz. Peygamber’in
defnedileceþi yer hususunda ihtilaf ç‘kt‘. Kimisi onun Mescid-i Nebevî’ye, kimisi Bakî Kabristan‘’na defnedilmesini söyledi. Hz. Ebû Bekir, “Bir defas‘nda
Peygamber’in ‘Ruhu kabzedilen her peygamber ancak öldüþü yere defnedilmiātir’
buyurduþunu iāitmiātim” diyerek meseleyi halletti ve onun, vefat ettiþi yer olan
Hz. Âiāe’nin odas‘na defnedilmesine karar verildi.23 Mezar‘ Ebû Talha el-Ensârî
(Zeyd b. Sehl) kazd‘. Hz. Peygamber vefat ettiþi günün ertesi, yani Sal‘ günü
defnedildi. Kabrine Hz. Ali, Fazl b. Abbas, Kusem b. Abbas ve Üsâme b. Zeyd’in
indikleri rivayet edilir.
Daha sonraki y‘llarda Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer de Hz. Peygamber’in yan‘na defnedildiler. Aāaþ‘daki āekilde görüldüþü gibi Hz. Peygamber’in kabri
k‘ble taraf‘nda olup, Hz. Ebû Bekir’in baā‘ Hz. Peygamber’in omuz hizas‘na,
Hz. Ömer’in baā‘ da Hz. Ebû Bekir’in omuz hizas‘na gelecek āekilde defnedilmiālerdir.
KIBLE
DOĞU
Hz. MUHAMMED* (s.a.s.)
Hz. EBÛ BEKÿR* (r.a.)
Hz. ÖMER* (r.a.)
BATI
KUZEY
Hz. Peygamber’in kabrinin Ravza-i Mutahhara’daki duruāu
21.
22.
23.
ÿbn Sa’d, II, 268 vd.; ÿbn Hiāâm, II, 655-656.
ÿbn Sa’d, II, 290, 291.
ÿbn Sa’d, II, 292-293; Makrîzî, s. 548-549.
398
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 398
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in medfun bulunduþu
Ravza-i Mutahhara’dan bir görünüā
5- Hz. Peygamber’in Miras‘
Hz. Peygamber’in miras‘na geçmeden önce onun geçim kaynaklar‘ hususuna
temas etmek gerekir. O, çocukluk ve gençlik çaþlar‘nda amcas‘ Ebû Tâlib’in
himayesinde iken, evin geçimi konusunda, özellikle ticâri faaliyetlerinde ona
yard‘mc‘ olmuātur. Ebû Tâlib seferlerinde onu da beraberinde götürüyordu.24
Hz. Peygamber’in, zengin bir han‘m olan Hz. Hatice ile evlendikten sonra da
ticârî faaliyetlere devam ettiþi de bilinmektedir. Peygamberliþi döneminde de
Mekke’de muhtemelen ticârete devam ediyordu. Kur’ân-‘ Kerim’de aç‘kland‘þ‘
üzere, müāriklerin taaccüb ederek “Bu nas‘l Peygamber! Yemek yiyor, çarā‘larda
dolaā‘yor”25 āeklindeki ifadelerine bak‘l‘rsa, o, çarā‘/pazarda ÿslâm’‘ tebliþ ve ihtiyac‘n‘ temin yan‘nda, muhtemelen al‘āveriā de yap‘yordu.
Hz. Peygamber, ne peygamberliþi ve ne de devlet baākanl‘þ‘ karā‘l‘þ‘nda herhangi bir ücret alm‘yordu. Kur’an-‘ Kerim’de onun görevi karā‘l‘þ‘nda ücret istemediþine ve karā‘l‘k almad‘þ‘na dair pekçok âyet-i kerime bulunmaktad‘r.26 Hz.
Peygamber Medine döneminde gerek mecburi vergilerden ve gerekse fakirlere
verilmesi gereken nafile sadakalardan hiç bir āekilde faydalanmazd‘. Vergilerin
ve zekat gelirlerinin kendisi ve aile fertleri için helal olmad‘þ‘n‘ söylerdi.
24.
25.
26.
ÿbn Sa’d, I, 120.
Furkân Sûresi 7.
Yûsuf Sûresi 104; Kalem Sûresi 146.
399
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 399
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Hz. Peygamber’in Geçim Kaynaklar‘ Ana Hatlar‘yla Āunlard‘r:
a- Enfâl Sûresinin 41. âyetinin hükmüne göre ganimetin beāte birinden ald‘þ‘ hisse. Ayette geçen Allah ve Resûlü’nün hissesi bir kalem kabul edilirse
bu, “humusu’l-humus” (beāte birin beāte biri) yani yüzde dört oran‘ndad‘r. Hz.
Peygamber yine Enfâl Sûresinin 41. âyetine göre savaāa kat‘lan gazi s‘fat‘yla,
savaāa iātirak eden gazilere daþ‘t‘lan beāte dörtten de hissesine düāeni alm‘āt‘r.
Bunlar‘n d‘ā‘nda Hz. Peygamber, “safiy” denilen ve ganimet taksim edilmeden
önce baākomutan‘n seçip beþendiþi maldan sembolik olarak alm‘āt‘r. Bu ald‘þ‘,
bazen bir k‘l‘ç, bazen bir at, bazen bir köle veya cariye veyahut da herhangi bir
eāya olmuātur.27
b- Hz. Peygamber hediye kabul ederdi. Dolay‘s‘yla onun bir gelir kaynaþ‘n‘
da kendisine hediye edilen ve baþ‘ālanan mallar oluāturmaktad‘r. Mesela Benî
Nadîr’den Muhayr‘k isminde bir Yahudi, Uhud Gazvesi’nde onun saf‘nda savaām‘ā, bu savaāta ölmeden önce vas‘yet yoluyla yedi adet bahçesini kendisine
baþ‘ālam‘āt‘r.28
c- Bar‘ā yoluyla ele geçirilen gayr-i müslim topraklar‘ndan elde edilen arazi
geliri. Meselâ Fedek arazisi gibi.
Hz. Peygamber’in maddî miras‘n‘ menkul mallar ve gayr-i menkul mallar
āeklinde iki k‘s‘mda mütâlaa etmek mümkündür. Menkul olanlar, para, zâtî
eāya, hayvan gibi mallard‘r. Hz. Peygamber hastal‘þ‘ esnas‘nda yan‘nda bulunan yedi (baz‘ rivayetlerde beāten dokuza kadar çeāitli rakamlar verilmektedir)
dirhemin fakirlere daþ‘t‘lmas‘n‘ istemiātir.29 Bu bak‘mdan o, nakit miras b‘rakmam‘āt‘r. Daha önce kölelelerini de azat ettiþinden, vefat ettiþi esnada kölesi ve
cariyesi de yoktu. Baz‘ kaynaklar onun geriye develerinin, giyim eāyalar‘n‘n, yüzüþünün, baz‘ aletlerin ve z‘rh‘n‘n kald‘þ‘n‘ kaydederler. āüphesiz han‘mlar‘n‘n
kulland‘þ‘ ev eāyalar‘ bunlar‘n d‘ā‘ndad‘r. Onun hayvanlar‘ ile baz‘ ev aletleri
ve ayakkab‘lar‘n‘n Ali ailesine verildiþi kaydedilir. H‘rkas‘, k‘l‘c‘ ve yüzüþü ise
devlete kalm‘āt‘r.
Gayr-i menkul mallara, yani arazilere gelince, Hz. Peygamber’in vefat‘ndan
sonra k‘z‘ Hz. Fât‘ma baāta olmak üzere baz‘ yak‘n akrabalar‘ Hz. Ebû Bekir’den
onun miras‘n‘ istediler. Hz. Ebû Bekir, Resûlüllah’‘n “Biz peygamberler miras
b‘rakmay‘z, b‘rakt‘þ‘m‘z sadakad‘r”30 buyurduþunu söyleyerek, onun terekesini
27.
28.
29.
30.
Belâzürî, I, 342.
Vâk‘dî, I, 262-263; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 151.
ÿbn Sa’d, II, 237-239.
Buhârî, IV, 42. Kaynaklar‘m‘zda yer alan baz‘ rivayetlerde Hz. Ebû Bekir’den, Hz. Peygamber’in
miras‘n‘ istemek üzere Hz. Fat‘ma’n‘n Hz. Abbas ile birlikte gittikleri (Buhârî, VII, 3; Müslim,
II, 1381); Hz. Peygamber’in zevcelerinin miras talep için Hz. Osman’‘ Hz. Ebû Bekir’e göndermek istedikleri ve bunun üzerine Hz. Âiāe’nin onlara Hz. Peygamber’in “Biz peygamberler
400
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 400
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
taksim etmeyeceþini, ancak hayatta iken kendisinin bakmakla mükellef olduklar‘na bakacaþ‘n‘ ve onun sarfettiþi yerlere de aynen sarfedeceþini bildirdi.31
Hz. Peygamber Fedek arazisinin gelirlerini ailesinin giderleri için harcar, amme
iālerine, yolcu ve misafirlere sarfederdi. Dolay‘s‘yla Hz. Peygamber, arazileri
intifa hakk‘ kendinde kalmak āart‘yla kamunun istifadesine vakfetmiātir. Hz.
Peygamber’in sahip olduþu arazileri, vefat‘ndan sonra devlete maledildi. Hz.
Ebû Bekir buran‘n gelirlerini aynen Resûlüllah’‘n harcad‘þ‘ yerlere sarfederdi.
Fedek, Hulefâ-i Râāidîn döneminde de hazineye ait olarak kalm‘ā ve Hz. Ebû
Bekir’in uygulamas‘na devam edilmiātir.
Hz. Peygamber’in han‘mlar‘n‘n oturmakta olduþu odalar‘ Hz. Peygamber vasiyet yoluyla onlara b‘rakm‘āt‘r. Buna göre onlar burada oturacaklar, dünyadan
ayr‘l‘nca da bu odalar, araziler gibi Resûlüllah’‘n sadakalar‘ aras‘na kat‘lacakt‘.32
Hz. Peygamber’in manevî miras‘ Kur’an ve Sünnettir. Hz. Peygamber’in ahirete irtihalinden sonra da Müslümanlar Kur’an ve sünnete sahip ç‘km‘ālar ve
bu uþurda büyük gayret göstermiālerdir. Bu gayret sonucunda hem Kur’an ve
Sünnetteki prensipleri günlük hayatlar‘na uygulam‘ālar ve hem de say‘lar‘ milyonlarla ifade edilen Kur’an nüshalar‘, tefsirler ve hadis eserleriyle Kur’an ve
sünneti kültürel hayatlar‘n‘n temel taālar‘ yapm‘ālard‘r.
6- Hz. Peygamber’in Medine Dönemi’ndeki Mesaj‘na Toplu Bir Bak‘ā
Hz. Peygamber’in Medine dönemindeki faaliyetlerini ele al‘rken Kur’an-‘ Kerim âyetlerine yer vermiā bulunuyoruz. Fakat bu dönemdeki mesaj‘n‘n daha iyi
anlaā‘labilmesi için Medine döneminde nâzil olan vahiylere topluca göz atmak
gerekir. Kur’ân-‘ Kerim’in Medine’de nâzil olan k‘sm‘ incelendiþinde görülmektedir ki, Mekke döneminde belirlenen kurallar ve esaslar Medine döneminde
de vurgulanm‘ā, geliāen āartlara, Müslümanlar‘n müstakil bir yönetime, yurda,
topluma ve istikrarl‘ bir hayata sahip oluālar‘na baþl‘ olarak bir k‘s‘m prensipler
de yeniden konulmuātur. Tevhid, âhiret gibi inanç esaslar‘yla ilgili hususlar,
31.
32.
miras b‘rakmay‘z, b‘rakt‘þ‘m‘z sadakad‘r” buyurduþunu hat‘rlatt‘þ‘ (Müslim, II, 1379); hilâfeti
döneminde Hz. Ömer’e, Hz. Ali ile Hz. Abbas’‘n müracaat ettikleri ve halifenin de onlara Hz.
Peygamber’in yukar‘da nakledilen sözünü ve ayr‘ca Hz. Ebû Bekir’in uygulamas‘n‘n da bu tarzda olduþunu hat‘rlatt‘þ‘ (Buhârî, VII, 3-4) āeklinde bu konuda farkl‘ rivayetler nakledilmektedir. Ayr‘ca Ebû Hüreyre ve Hz. Âiāe’den de Hz. Peygamber’in bu sözü rivayet edilmektedir
(Buhârî, VII, 3; Müslim, 1383). Bu hususta daha baāka rivayetler de mevcuttur. Āu kadar var
ki, her ne kadar râvîler, miras talep eden kiāiler ve miras talep edilen zamanlar fakl‘ olsa bile,
rivayetler, Hz. Peygamber’in miras‘yla ilgili sözü söylediþi noktas‘nda birleāmektedir.
ÿbn Sa’d, II, 314, 315, 316.
Hz. Peygamber’in gelirleri, geçimi ve miras‘ konusunda geniā bilgi için ayr‘ca bk. ÿbn Sa’d, I,
314-317; Celal Yeniçeri, “Asr-‘ Saadette Hz. Peygamber’in ve Ailesinin Geçimi”, Bütün Yönleriyle
Asr-‘ Saadette ÿslam, I, 311-364, ÿstanbul 1995.
401
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 401
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
hicretten sonra inen âyet ve sûrelerde de tekrar tekrar hat‘rlat‘lm‘āt‘r. Kur’ân’‘n
Allah kelâm‘ ve hidayet kaynaþ‘ olduþu belirtilmiā, Kur’ân üzerinde gereþi gibi
düāünülmesi istenmiātir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliþinin gerçekliliþi üzerinde durulmuātur.
Din hürriyeti teminat alt‘na al‘nm‘ā; dinde zorlama olmad‘þ‘ bildirilmiā,
ÿslâm’da f‘trat‘ zorlayan hiçbir güçlüþün bulunmad‘þ‘ belirtilmiātir. Mü’minlerin,
inkârc‘lar‘n ve ikiyüzlülerin temel vas‘flar‘ aç‘klanm‘āt‘r. Gerekli durumlarda
iābirliþi yap‘labilmekle birlikte, inkârc‘lar‘n dost edinilmemesi s‘k s‘k vurgulanm‘āt‘r. Ehl-i kitaba mensup zümrelerle iliākiler ve onlar‘n hareketlerine karā‘ tak‘n‘lacak tav‘rlarla ilgili çeāitli düzenlemeler yap‘lm‘āt‘r. Önceki peygamberlerin
ve milletlerin k‘ssalar‘ Medine döneminde nâzil olan ayetlerde de anlat‘lm‘āt‘r.
ÿbadetler, Medine döneminde de üzerinde titizlikle durulan hususlard‘r. Her
āeyden evvel Allah’a ibadet emredilmiā, namaz ve zekat üzerinde tekrar tekrar
durulmuātur. Hicretten sonra toplu ibadet uygulamalar‘na geçildiþi, cuma, bayram ve vakit namazlar‘n‘n toplu olarak k‘l‘nmas‘ yönünde faaliyetlere ve bunun
gerçekleāmesi için daha hicretin ilk günlerinden itibaren mescitlerin ināas‘na
baāland‘þ‘ görülmektedir. Mekke döneminde zekat bu defa hicretin ikinci y‘l‘nda farz k‘l‘nm‘ā ve bu tarihten itibaren merkezî idare taraf‘ndan toplanmaya
baālanm‘ā ve daþ‘t‘lacaþ‘ gruplar da aç‘kça belirtilmiātir. Medine döneminde
oruç ve hac farz k‘l‘nm‘āt‘r. ÿnanç ile amel aras‘nda uyum bulunmas‘ istenmiā, bu konuda āöyle buyrulmuātur: “Ey inananlar! Yapmayacaþ‘n‘z āeyleri niçin
söylüyorsunuz?”33
Sosyal konularda düzenlemeler gerçekleātirilmiātir. Sözgeliāi yetimlerin hakk‘n‘n korunmas‘na, infaka, yani Allah r‘zas‘ için harcamaya, maddî- manevî
yard‘mlaāmaya, hay‘r iālemeye teāvik edilmiātir. Āu var ki, gösteriā için yap‘lan
yard‘m da hoā karā‘lanmam‘āt‘r. Mü’minlerin kardeāliþi34 ve nihayet insanlar‘n
kardeāliþi35 vurgulanm‘āt‘r. Çekiāme ve sürtüāme yasaklanm‘ā; birlik ve bar‘ā
teāvik edilmiātir. ÿslâm’‘n birleātirici ve beraberliþi saþlay‘c‘ rolü dile getirilmiā,
iyiliþi emredip kötülüþü yasaklama s‘k s‘k tekrarlanm‘āt‘r. Kin ve düāmanl‘þa sevkeden sebeplerden toplumun ar‘nd‘r‘lmas‘ istenmiātir. Sözgeliāi olaylar‘n doþruluþunun araāt‘r‘lmas‘ öngörülmüātür. Eþitim faaliyetleri daha düzenli
hale getirilmiātir. Körükörüne eskiye baþlan‘p yeni düāüncelere kulak vermemek
kötülenmiā, ak‘lc‘ hareket edilmesi istenmiātir.
Ahlâk alan‘nda üzerinde durulan hususlara gelince, iyi huylar s‘k s‘k dile
getirilmiātir. ÿnanma ile birlikte dürüst yaāama da Kur’ân’‘n mesaj‘nda önemli
33.
34.
35.
Saf Sûresi 2.
Hucurât Sûresi 10.
Hucurât Sûresi 13.
402
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 402
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı
yer tutar. ÿyilik, sab‘r, dürüstlük, āükür, güzel söz ve hoāgörü, emanete riayet,
hay‘r yapma, akraban‘n, yetimlerin, komāular‘n, yoksullar‘n, yolcular‘n ve arkadaālar‘n haklar‘na riayet, alçak gönüllülük gibi hasletler övülmüā, emredilmiā,
sözgeliāi evlere girme adab‘ gibi birtak‘m görgü kurallar‘ iālenmiātir. Adalet üzerinde Medine döneminde de önemle durulmuātur. Esas‘nda, borçlar, antlaāmalar, āahitlikler, çeāitli suçlara karā‘ öngörülen cezalar gibi hukûkî düzenlemelerin
de adaletin tesisine yönelik olduþu söylenebilir.
ÿyi huylar övülüp gözler önüne serilirken, kötü huylar ve bu huylara sahip
olanlar da yerilmiātir. Alay, cimrilik, iftira, ikiyüzlülük, çal‘m satmak, riya, āarap, kumar, fuhuā, zulüm, haks‘z ve haram mal yemek, h‘rs‘zl‘k, arkadan çekiātirme, çekememezlik, sûizan, kusur araāt‘rma, adam öldürmek gibi hususlar
kötülenip yasaklanm‘ā; can, mal ve namus güvenliþi getirilmiātir. Hainlere taraf
olunmamas‘ emredilmiātir. Allah’‘n, kendini beþenen ve böbürlenen kimseleri
sevmediþi belirtilmiātir. Dürüstlük, doþruluktan ayr‘lmama üzerinde durulmuā,
meselâ, insanlar‘n yapmayacaþ‘ āeyleri söylemesinin Allah kat‘nda büyük nefretle karā‘lanacaþ‘ bildirilmiātir. Bilgisiz konuāmama istenmiātir.
Ekonomik alanda yeni düzenlemeler yap‘lm‘ā, ribâ aç‘k ve kesin bir āekilde
yasak edilmiā, bu iāle uþraāanlar eleātirilmiātir. Helal ve temiz āeyleri yeme, çal‘āma, yetimlerin ve reāit olmayanlar‘n mal‘n‘ koruma alt‘na alma gibi hususlar
üzerinde durulmuātur.
Āahitlik, borçlar‘n kayd‘, aile hukuku gibi çeāitli hukûkî düzenlemeler gerçekleātirilmiātir. Devlet idaresiyle ilgili olarak istiāâre ve görevin liyakat sahiplerine verilmesi gibi baz‘ temel ilkeler belirlenmiātir. Allah ve Resûlü’ne itaatin
gerekliliþi vurgulanm‘āt‘r. Hicretten sonra Müslümanlar art‘k bir yurda sahip
olduklar‘ için, yurt savunmas‘ anlay‘ā‘ geliātirilmiā ve bunun gerçekleāmesi için gerekli ad‘mlar at‘lm‘āt‘r. Bu konuyla ilgili olarak bar‘ā üzerinde durulmuā, bar‘ā‘n hay‘rlara vesile olan bir uygulama ve davran‘ā biçimi olduþu
bildirilmiā ve gerektiþinde de gerçekleāen savaāla ilgili birtak‘m esaslar konulmuātur. Mü’minler, akitlerini yerine getirmeye çaþr‘lm‘āt‘r. Hz. Peygamber’in,
yukar‘daki hususlar üzerindeki uygulamalar‘n‘ kitab‘m‘z‘n çeāitli k‘s‘mlar‘nda
aç‘klam‘ā bulunuyoruz. Görülüyor ki, Kur’ân, Hz. Peygamber’in sîretinin genel
çerçevesini çizmiā, onun uyacaþ‘ kurallar‘ ana hatlar‘yla belirlemiātir. Nitekim
Hz. Peygamber’i en iyi ve yak‘ndan tan‘yan aile fertlerinin deþerlendirmesi de
bu yöndedir. Hz. Âiāe, bir soru üzerine Peygamber’in ahlâk‘n‘n Kur’ân ahlâk‘
olduþunu36 aç‘klam‘āt‘r. Ahlâk, geniā anlamda kiāinin huylar‘ ve bu huylar‘n‘n
doþrultusunda gerçekleātirdiþi davran‘ālar‘n bütünü olarak düāünüldüþünde,
Hz. Peygamber’in ahlâk‘n‘n ve faaliyetlerinin Kur’ân’‘n bir uygulamas‘ olduþu
görülür.
36.
Müslim, II, 513
403
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 403
17.04.2012 16:04:22
SON SÖZ
Hz. Peygamber’in hayat‘n‘, faaliyetlerini, kendi dönemine ve vefat‘ndan sonra da XIV as‘rd‘r günümüze dek insanlara ‘ā‘k tutan ve hâlen de tutmaya devam
eden davran‘ālar‘ndan bir k‘sm‘n‘ bu çal‘āmada ortaya koymaya çal‘āt‘k. Hz.
Muhammed (s.a.s.) 23 y‘ll‘k peygamberlik dönemi boyunca iyi ve doþru ilkeleri
verimli uygulamalara dönüātürmüātür. Bu çerçevede putperestliþin yerine tevhidi, zulmün yerine adaleti, düāmanl‘þ‘n yerine kardeāliþi, sürtüāmenin yerine
dayan‘āmay‘ getirme gayreti içinde olmuātur. Savaā‘n yerine bar‘ā‘n hakim olmas‘n‘ hedeflemiātir. Doþruluk, nezaket, güvenilirlik, adalet, hoāgörü, özgecilik
ve cömertlik gibi ahlâkî davran‘ālar‘yla insanlara örnek olmuātur. Buna karā‘l‘k
kan davas‘, gasp, soygun, āiddet, intikam, kin beslemek, içki, kumar, h‘rs‘zl‘k,
yetim mal‘ yemek, yalan, g‘ybet, bencillik, çekememezlik, koþuculuk gibi fert
ve toplumun huzurunu bozan davran‘ālarla mücadele etmiātir. Toplumsal hayat
için gerekli olan temel deþiāiklikleri gerçekleātirmiātir. Bütün bu faaliyetlerinin
sonucu olarak, vahyin ‘ā‘þ‘nda, mükemmel kiāiliþiyle ekonomik, sosyal, kültürel
ve ahlâkî alanlarda gerçekleātirdiþi uygulamalar‘ sayesinde “câhiliye” olarak nitelendirilen ve temel özellikleri bilgisizlik, putperestlik, kabile asabiyeti, zorbal‘k, zulüm, haks‘zl‘k, baā‘bozukluk, merkezî otoriteden yoksunluk, adaletsizlik,
bar‘ā ve nizamdan uzak bir hayat, çocuklar‘ öldürmek, vahāiyane hareketler, kan
davas‘ gibi davran‘ālar olan bir dönemi kapatarak yerine sulh ve sükûnun hakim
olduþu yepyeni bir toplum oluāturmuātur.
Hz. Peygamber’in vefat‘ndan sonra da Müslümanlar, onun uygulamalar‘n‘
bilgi ve düāünce süzgecinden geçirerek hayatlar‘na uygulam‘ālard‘r. ÿnsanlar, nesiller boyu onun hamurunda yoþrulmuālard‘r. Onun zaman‘nda nüveleri oluāan
yap‘dan faydalanarak k‘sa süre sonra orijinal bir medeniyet, yani ÿslâm medeniyetini kurmuālard‘r. ÿslâm sanat‘n‘, bilimini, felsefesini, ahlâk‘n‘ oluāturmuālard‘r. ÿslâm medeniyetini meydana getiren unsurlar‘n kaynaklar‘n‘ araāt‘racak
olursak, en baāta Hz. Peygamber’in faaliyetlerinin bulunduþunu görürüz. Hz.
Peygamber’in ilme ve öþrenmeye verdiþi önem ÿslâm dünyas‘nda ilmin ve ilim
kurumlar‘n‘n oluāmas‘na ve geliāmesine zemin haz‘rlam‘āt‘r. Saþl‘k ve temizliþe
verdiþi önem ÿslâm dünyas‘nda saþl‘k kurumlar‘n‘n ve t‘p bilimlerinin geliāmesine yol açm‘āt‘r. Sosyal dayan‘āmaya ve yard‘mlaāmaya, yetimlere, yaāl‘lara,
yoksullara, özürlülere verdiþi deþer, vak‘flar ve diþer sosyal yard‘m kurumlar‘n‘n oluāmas‘na katk‘da bulunmuātur. Adalete verdiþi önem adlî kurumlar‘n
404
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 404
17.04.2012 16:04:22
SON SÖZ
oluāmas‘n‘ etkilemiātir. Çal‘āmaya, üretime ve ticarete verdiþi önem ÿslâm dünyas‘nda ekonomik canl‘l‘þa vesile olmuātur. Aileye, akraba dayan‘āmas‘na ve
akrabalar aras‘nda yard‘mlaāmaya verdiþi önem, aile kurumunun saþlam bir
āekilde ayakta durmas‘n‘n yan‘nda, belki günümüzde bile büyük ölçüde olumlu
etkisine āahit olduþumuz gelir düāüklüþü sebebiyle ortaya ç‘kabilecek bunal‘mlar‘n önlenmesine vesile olmuātur. Estetiþe ve güzelliþe verdiþi önem ÿslâm
sanatlar‘n‘n doþuāuna temel teākil etmiātir. Gayri müslimlere dinî, hukûkî ve
adlî muhtariyet vererek ve kültürel kimliklerini korumalar‘na müsade ederek,
çok say‘da dinî-kültürel grubun birarada yaāayabileceþinin en güzel örneþini
göstermiātir. Bu davran‘ā‘ ile hoāgörünün geliāmesine öncülük etmiātir. Bu tutumu daha sonraki yüzy‘llarda Müslümanlar için örnek olduþu gibi, diþer medeniyetler için de bir model teākil etmiātir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in hayat‘, kiāiliþi
ve faaliyetleri ÿslâm dünyas‘nda çok say‘da esere konu olduþu gibi, Bat‘’da da
edebiyatç‘lar‘n, bilim adamlar‘n‘n ve idarecilerin ilgi alan‘na girmiātir.
Hz. Muhammed (s.a.s.)’in mesaj‘ çaþ‘m‘zda da insanl‘k için önemini, deþerini ve canl‘l‘þ‘n‘ korumaktad‘r. Her āeyden evvel, Hz. Peygamber günlük hayat‘m‘zdaki yerini muhafaza etmektedir. Mutlu bir aile yuvas‘n‘n oluāturulmas‘ndan tutal‘m, iyilik yapma duygusuna sahip bulunmam‘zda, fakiri korumam‘zda,
özürlülere karā‘ yaklaā‘m‘m‘zda, manevî hayat‘m‘za güç saþlamada, büyüklere
sayg‘, küçüklere sevgi göstermemizde, ticarî hayatta dürüstlüþe önem vermemizde, asker ocaþ‘n‘n peygamber ocaþ‘ say‘lmas‘nda, kazanc‘m‘z‘ helalinden
kazanma, sevgi ve sayg‘ya dayal‘ bir toplum hayat‘ oluāturma gibi çok say‘da
alanda duygu ve düāüncelerimizi besleyen en önemli kaynak Hz. Peygamber’dir.
Çaþ‘m‘zda karā‘ karā‘ya kald‘þ‘m‘z bir k‘s‘m problemlerin çözümünde onun
hayat‘ndan alabileceþimiz örnekler bulunmaktad‘r. Sözgelimi insanl‘þ‘n zarar‘na
geliāen āiddet, alkol ve uyuāturucu al‘ākanl‘þ‘ gibi kötü al‘āk‘nl‘klarla mücadelede onun ortaya koyduþu uygulamalar, on dört yüzy‘ldan beri ÿslâm dünyas‘nda
büyük ölçüde olumlu etkide bulunduþu gibi, günümüzde de deþerini ve önemini korumaktad‘r. Çaþ‘m‘z‘n olumlu alanda yükselen deþerlerinden birisi insan
haklar‘d‘r. Ancak yak‘n tarihimizde dünyan‘n pek çok yerinde en temel insan
haklar‘ olan can, mal ve ‘rz güvenliþi ihlalleri meydana gelmiātir ve halen de gelmektedir. Halbuki on dört as‘r önce Hz. Peygamber tüm faaliyetlerinde insanlar‘n can, mal ve ‘rz emniyetini dikkate alm‘āt‘r. Bir diþer yükselen deþer “Hukukun üstünlüþü”dür. Hz. Peygamber’in adalete verdiþi önem dikkate al‘nd‘þ‘nda,
gerçekten hukukun üstünlüþü prensibine riayet ettiþi ve Kur’an’‘n bu konudaki
ilkelerini uygulama alan‘na koyduþu görülmektedir. Bir diþer husus, çaþ‘m‘z‘n
deþiāim çaþ‘ olmas‘d‘r. Deþiāimin en önemli unsurlar‘ndan birisi teknolojidir.
Hz. Muhammed (s.a.s.), savunma dahil pek çok alanda yeni teknolojileri yak‘ndan takip etmiā ve uygulama alan‘na koymuātur. Buna ek olarak, teknolojik
405
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 405
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
geliāmeler güçlü ve dinamik ahlâkî ilkelerle kontrol alt‘nda tutulmal‘d‘r. Aksi
takdirde, esas‘nda insanl‘þ‘n refah ve mutluluþunu temin amac‘yla geliātirilen
teknoloji, ayn‘ zamanda dünyan‘n ve insanl‘þ‘n geleceþini tehlikeye sürükleyebilecek tahribata da yol açabilir. Bu tür olumsuz etkileri görmek için, günümüz
dünya sorunlar‘ üzerine yaz‘lm‘ā bir kaç esere göz atmak yeterlidir. Günümüzde
olumlu yönde geliāen bir diþer deþer, birarada yaāama tecrübeleridir. Peygamberimiz çok say‘da dinî-kültürel özelliþe sahip insan‘n birarada yaāayabileceþini
uygulamalar‘yla göstermiātir. Bu hususla ilgili örnekler Medine Vesikas‘, Hristiyanlarla ve Yahudilerle iliākilerin ele al‘nd‘þ‘ bölümlerde iālenmiātir.
Hz. Peygamber’in mesaj‘n‘n içerdiþi deþerler sistemi evrensel niteliþe sahiptir. Bir baāka deyiāle mesaj, evrensel deþerlerin mesaj‘d‘r. Vahiy sürecinde
bireysel ve toplumsal düzeyde uygulama alan‘na konulan adalet, hoāgörü...gibi
deþerler, bütün insanlar‘ kuāatan, çaþdan çaþa, ülkeden ülkeye deþiāmeyen, her
coþrafyada, her toplumda ve her zaman geçerli olabilen, her ortamda davran‘ā
ve uygulamalara yans‘t‘labilen niteliktedir. Onun mesaj‘n‘n evrensel oluāu, bizzat Kur’an-‘ Kerim’de ifade edilmiātir. Ayn‘ zamanda Hz. Peygamber’in ÿslâm’‘
yayma ve geniāletme faaliyetleri bir bütün olarak dikkate al‘nd‘þ‘nda, mesaj‘
evrensel kabul ettiþi ve uygulamay‘ da bu yönde gerçekleātirdiþi görülmektedir.
Onun getirdiþi mesaj, kaynaþ‘ ve niteliþi bak‘m‘ndan evrenseldir. Her āeyden
önce mesaj‘n kaynaþ‘, birleātirici, kuāat‘c‘ bir kaynak olan ve evreni yaratan
Yüce Allah’t‘r. Hz. Peygamber getirdiþi evrensel deþerleri bizzat kendisi yaāam‘ā,
uygulam‘ā, çevresine örnek olmuā, herkesin anlayabileceþi bir dille yayg‘nlaāmas‘n‘, topluma yerleāmesini ve gelecek için de yol gösterici olmas‘n‘ saþlam‘āt‘r.
Āüphesiz bu evrensellik, mesaj‘n, önce Hz. Peygamber’in içinde yaāad‘þ‘ topluma yönelik olmas‘yla hiç bir surette çeliāmez. Ayn‘ zamanda mesaj, niteliþi
bak‘m‘ndan evrenseldir. Mesaj‘n içerdiþi deþerler sistemi, temel haklar aç‘s‘ndan, yanl‘ deþil, evrenseldir. Uygulama da bu çizgide gerçekleāmiātir. Mesaj,
kendinden olmayanlar‘ d‘ālayarak deþil, bütün insanl‘þ‘ kucaklayarak evrensel
olma özelliþine sahiptir.
Hz. Peygamber’in mesaj‘, ÿslâm tarihi boyunca, az say‘da da olsa istisnalar
bulunmakla birlikte, onun gösterdiþi çizgide ve faaliyetleri ‘ā‘þ‘nda, yani evrensel boyutu dikkate al‘narak uygulanm‘āt‘r. Meselâ insana, insanlar‘n can, mal ve
‘rz güvenliþine verdiþi deþerin yans‘malar‘na iāaret edelim. Klasik dönem ÿslâm
tarihinde Kudüs’ün sadece iki fetih ve bir iāgal karā‘s‘ndaki durumuna karā‘laāt‘rmal‘ bir bak‘ā, bu hususun net bir āekilde anlaā‘lmas‘n‘ saþlayacakt‘r. Hz.
Ömer Kudüs’ü bar‘ā yoluyla fethetmiā, gayr-i müslim halk‘n can ve mal güvenliþini, kararlaāt‘r‘lan bir vergi karā‘l‘þ‘nda antlaāma ile güvence alt‘na alm‘āt‘r.
Ama āehrin 492/1099 y‘l‘nda Haçl‘lar taraf‘ndan iāgalinde ise, tüm Müslümanlar
406
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 406
17.04.2012 16:04:22
SON SÖZ
öldürülmüā, Yahudiler Müslümanlara yard‘m ettikleri gerekçesiyle, s‘þ‘nd‘klar‘
sinagoglarla birlikte yak‘lm‘ā, cesetler, sokaklarda, dize kadar yükselen kan gölünün içinde kalm‘āt‘r. Buna karā‘l‘k Haçl‘lar‘n elindeki Kudüs’ün Selahaddin-i
Eyyûbî taraf‘ndan 583/1187 y‘l‘ndaki fethinde ise kimsenin burnu kanamam‘ā,
Haçl‘lar fidye karā‘l‘þ‘nda serbest b‘rak‘lm‘āt‘r. Bu karā‘laāt‘rmay‘ yapmaktaki
amac‘m‘z, iki uygarl‘k aras‘ndaki çizgiyi kal‘nlaāt‘rmak veya netleātirmek deþil,
deþerlere bak‘ā ve pratikteki fark‘ yans‘tmakt‘r.
Hz. Peygamber’in getirdiþi evrensel deþerlerin kendi insan‘m‘za ve çaþdaā
dünyaya tan‘t‘lmas‘ ve tüm insanl‘þ‘n istifadesine sunulmas‘ için, bunlar‘n öncelikle evrensel boyutta canland‘r‘lmas‘ gerekmektedir. Bugün bu deþerler güzel bir āekilde ortaya konularak kavran‘r, özümsenir, yaāanan kültürün parças‘
haline dönüātürülebilir, insan iliākilerine yans‘t‘labilirse, küreselleāen dünyada
kimliþimizi daha iyi koruyabilir, baākalar‘n‘n deþerlerini doþru bir āekilde anlamland‘rabilir, onlarla daha saþl‘kl‘ iliākiler içine girebiliriz. Öte yandan kendi
insan‘m‘z‘n ve ÿslâm dünyas‘n‘n yan‘s‘ra, bütün insanl‘þ‘n deþerler konusundaki ihtiyaçlar‘na, beklentilerine ve özlemlerine de cevap verebiliriz. Bu, insanl‘þ‘n
evrensel huzuruna ve kurtuluāuna katk‘da bulunmak demektir. Bunu yaparken,
bütün dünyan‘n olumlu düāünce ürünlerinden yararlan‘labileceþi de unutulmamal‘d‘r. Çünkü esas‘nda Hz. Peygamber de insanl‘þ‘n olumlu birikimlerinden
faydalanmaya aç‘kt‘.
407
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 407
17.04.2012 16:04:22
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 408
17.04.2012 16:04:22
BÿBLÿYOGRAFYA
ABDURREZZAK, Ebû Bekir San’ânî (211/826), el-Musannaf, I-XI, Lübnan 19701972.
ACLÛNÎ, ÿsmail b. Muhammed (1162/1749),Keāfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l-ÿlbâs, Beyrut 1352.
AýIRAKÇA, Ahmet, “Gassânîler”, DÿA, XII, 397-398.
AýIRMAN, Mustafa, “Gamre Seferi”, DÿA, XIII, 341-342.
AHMED ET-TÂCÎ, Sîretü’n-Nebiyyi’l-Arabî, Kahire 1978.
ÂÿĀE ABDURRAHMAN, Benâtü’n-Nebî, Beyrut 1979.
AKDEMÿR, Salih, “Tarih Boyunca ve Kur’an-‘ Kerim’de Kad‘n”, ÿslâmî Araāt‘rmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 260-270.
AKKAYA, Nejla, “ÿslâm Hukukunda Kad‘n‘n Sosyal ve Siyasal Haklar‘”, ÿslâm’da
Kad‘n Haklar‘, Ankara 1998, I, 200 vd.
AKSEKÿ, Ahmet Hamdi, “Hâtemü’l-Enbiyâ Hakk‘nda En Çirkin Bir ÿsnâd‘n Reddiyesi”, sadeleātiren: M. Hayri K‘rbaāoþlu, ÿslâmî Araāt‘rmalar Dergisi, Cilt 6,
Say‘ 2, s. 125-141 ve Cilt 6, Say‘ 3, s. 199-207.
ALGÜL, Hüseyin, “Ficâr”, DÿA, XIII, 52-53.
ALGÜL, Hüseyin, “Hâris b. Abdüluzzâ”, DÿA, 16-194-195.
ALGÜL, Hüseyin, “Himyerîler”, DÿA, XVIII, 62-63.
ALGÜL, Hüseyin, ÿslâm Tarihi, I, ÿstanbul 1986.
ÂLÛSÎ, Mahmûd Āükrü el-Baþdâdî (1270/1853), Bülûþu’l-Ereb fî Ma’rifeti
Ahvâli’l-Arab, I-III, Beyrut ts.
APAYDIN, Mehmet, Resûlullah’‘n Günlüþü, ÿstanbul 1995.
ARNALDEZ, Roger, Hz. Muhammed (s.a.s.)(Hadis ve Sözleri), çev. Burhanettin
Semi, ÿstanbul 1982.
ATAR, Fahrettin, “Asr-‘ Saadette Adliye Teākilat‘”, Bütün Yönleriyle Asr-‘ Saadette ÿslâm, III, s. 105-176.
ATEĀ, Ahmet, “Asabiyet”, ÿA, I, 63.
ATEĀ, Süleyman, “ÿslâm’‘n Kad‘na Getirdiþi Haklar”, ÿslâmî Araāt‘rmalar, cilt 5,
sy. 4 Ekim 1991, s. 320-327.
ATEĀ, Süleyman, Yüce Kur’an’‘n Çaþdaā Tefsiri, I-X, ÿstanbul 1990.
409
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 409
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
AYCAN, ÿrfan, “Ebü’l-Bahterî”, DÿA, X, 296.
AYDIN, Mehmet, “Gençlik ve Din”, Gençlik ve Din, Ankara 1998, s. 219-258
AYDIN, Mehmet, “ÿslâm’‘n Iā‘þ‘nda Kad‘n”, ÿslâm’‘n Iā‘þ‘nda Kad‘n, s. 1-39 Ankara 1998.
A’ZAMÎ, Mustafa, “Asr-‘ Saadette Yaz‘ ve Vahiy Katipleri”, Bütün Yönleriyle Asr-‘
Saadette ÿslâm, I, 368-462.
BAKTIR, Mustafa, “Hutbe”, DÿA, XVIII, 425-428.
BARDAKOýLU, Ali, “Bey’”, DÿA, VI, 13-19.
BARDAKOýLU, Ali, “ÿslâm Hukukunda ÿāçi ÿāveren Münasebeti”, ÿslâm’da
Emek ve ÿāçi ÿāveren Münasebetleri, ÿstanbul 1986.
BARDAKOýLU, Ali, “H‘rs‘zl‘k”, DÿA, XVII, 384-396.
BAYRAKTAR, Mehmet, ÿslâm ve Ekoloji, Ankara 1997.
BEBEL, Auguste, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Arap Kültürü, ÿstanbul 1997.
BEKRÎ, Abdullah b. Abdülaziz (487/1094),Mu’cem Me’sta’cem, tah. Mustafa esSakkâ, I-II, Beyrut 1983.
BELÂDÎ, At‘k b. Gays, Meâlimu Mekke et-Târîhiyye ve’l-Eseriyye, Mekke, 1980.
BELÂZÜRÎ, Ahmed b. Yahya b. Câbir (279/892), Ensâbü’l-Eārâf, I, tah. Muhammed Hamidullah, Kahire 1959.
BETENÜNÎ, Muhammed Lebîb, er-Rihletü’l-Hicâziyye, M‘s‘r 1329.
BÿCÂVÎ VE DÿýERLERÿ, Eyyâmü’l-Arab fi’l-Câhiliyye, M‘s‘r ts.
BÿLGÿN, Beyza, ÿslâm ve Çocuk, Ankara 1997.
BRÿCE, C. An Historical Atlas of Islam, Leiden 1981.
BUHÂRÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. ÿsmail (256/870), Sahîhu’l-Buhârî,
I-VIII, ÿstanbul 1981, Çaþr‘ Yay‘nlar‘.
BUHÂRÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. ÿsmail (256/870),et-Târîhu’l-Kebîr,
Haydarâbâd 1941.
BUHL, Frantz “Tedmür”, ÿA, XII/1, 113.
BUHL, Frantz, “Muhammed”, ÿA, VIII, 452-470.
BÛTÎ, Said Ramazan, F‘khu’s-Siyre, çev. Ali Nar-Orhan Aktepe, ÿstanbul trz.
BÜYÜKCOĀKUN, Kudret, “Arabistan”, DÿA, III, 248-252.
CÂHIZ, Ebû Osman, Amr b. Bahr (255/869),el-Beyân, ve’t-Tebyin, tah.
Abdüsselâm M. Harun, I-IV, Kahire 1985.
CANAN, ÿbrahim, “Aile Reisi ve Baba Olarak Hz. Peygamber”, Hz. Peygamber
ve Aile Hayat‘, ÿstanbul 1989, s. 284-342.
CANAN, ÿbrahim, ÿslâm’da Çevre Saþl‘þ‘, ÿstanbul 1986.
410
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 410
17.04.2012 16:04:22
BİBLİYOGRAFYA
CEHĀÿYÂRÎ, Ebû Abdullah Muhammed (310/922)Kitâbü’l-Vüzerâ’ ve’l-Küttâb,
tah. Mustafa es-Sakkâ’ ve dþr. Kahire 1980.
CERRAHOýLU, ÿsmail, “Garânîk Meselesinin ÿstismarc‘lar‘”, A.Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, XXIV, Ankara 1981.
CEVAD ALÿ, el-Mufassal fî Târîhi’l-Arab Kable’l-ÿslâm, I-X Baþdad 1999.
CORCÿ ZEYDAN, el-Arab Kable’l-ÿslâm, tah. Hüseyin Mu’nis, Kahire ts.
CORCÿ ZEYDAN, Târîhu Adâbi’l-Luga el-Arabiyye, Kahire 1936, I, 156-157.
CRESWELL, K. A. C., Early Muslim Architecture, I-II, Oxford, 1932-1940 .
ÇAýATAY, Neāet, ÿslâm Öncesi ArapTarihi ve Cahiliye Çaþ‘, Ankara 1982.
ÇAýRICI, Mustafa, “Asabiyet”, DÿA, I, 453-454.
ÇAýRICI, Mustafa, “Davet” DÿA, IX, 16-19.
ÇAM, Nusret, ÿslâm’da Sanat Resim ve Mimari, Ankara 1994.
ÇETÿN, M. Nihad, “Āiir”, ÿA, XI, 530-542.
ÇUBUKÇU, Asrî, “Halîme, DÿA, 15-338.
DAKÛKÎ, Hüseyin Ali, “Hîre”, DÿA, XVIII, 123-124.
DÂRÿMÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezid (275/888),Sünen, ÿstanbul 1981,
Çaþr‘ Yay‘nlar‘.
DAVENPORT, John, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Kur’an-‘ Kerim, çev. M. S. S. P.
Ankara 1967, s. 36.
DAYF, Āevki, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, I-IV, Kahire ts.
DERVEZE, ÿzzet, Kur’ân’a Göre Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hayat‘, çev. Mehmet
Yolcu, I-III, ÿstanbul 1989.
DÿYANET DERGÿSÿ HÿCRET ÖZEL SAYISI, Ankara 1991.
DÿYARBEKRÎ, Hüseyin b. Muhammed (990/1582), Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi Nefîs, I-II, Kahire 1302.
DOZY, Târîh-i ÿslâmiyet, çev. Abdullah Cevdet, M‘s‘r 1908.
DÖNMEZ, ÿ. Kafi “Yetim”, ÿA, XIII, 402.
DRAZ, Abdullah, En Mühim Mesaj Kur’an, çev. Suat Y‘ld‘r‘m, ÿzmir 1994.
EBÛ DÂVUD, Süleyman b. Eā’as (275/888), Sünen, I-V, ÿstanbul 1981, Çaþr‘
Yay‘nlar‘.
EBÛ GUDDE, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Öþretim Metodlar‘, çev. Enbiya Y‘ld‘r‘m, ÿstanbul 1998.
EBÛ ĀÜHBE, Muhammed, es-Sîretü’n-Nebeviyye fî Dav’il-Kur’âni ve’s-Sünne,
I-II, Beyrut 1988.
ELMALI, Hüseyin, “Hitabet- Arap Edebiyat‘”, DÿA, XVIII, 158-159.
411
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 411
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ERĀAHÿN, Seyfettin “ÿslâm’‘n Sosyal Dayan‘āma ÿlkeleri ve Tarihimizdeki Baz‘
Uygulamalar‘”, Fakirlik Problemi ve Çaþdaā Çözüm Yollar‘, Ankara 1998, s.
83-107.
ESKÿCÿOýLU, Osman, “Fakir”, DÿA, XII, 130.
EZRAKÎ, Ebü’l-Velîd Muhammed (222/837), Ahbâru Mekke, I-II, Mekke 1352,
1357.
FAYDA, Mustafa, ÿslâmiyetin Güney Arabistan’a Yay‘l‘ā‘, Ankara 1982.
FAYDA, Mustafa, “Aiāe”, DÿA, II, 201-205.
FAYDA, Mustafa, “Bahîrâ”, DÿA, IV, 486.
FAYDA, Mustafa, “Bedevî”,DÿA , V, 311-316.
FAYDA, Mustafa, “Ebnâ” DÿA, 78-79.
FAYDA, Mustafa, Halid b. Velid, ÿstanbul 1990.
FAYDA, Mustafa, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Necranl‘ Hristiyanlarla görüāmesi ve
mübâhele”, A. Ü. ÿslâm ÿlimleri Enstitüsü Dergisi, II, s. 143-149, Ankara 1975.
FAYDA, Mustafa, “Hz. Peygamber’in Müārik Araplara Karā‘ Siyasetinin Son Safhas‘”, Ebedî Risalet Sempozyumu, ÿzmir ts. I, 121-126.
FAYDA, Mustafa, ÿslâmiyetin Güney Arabistan’a Yay‘l‘ā‘, Ankara 1982.
GADBAN, Münir Muhammed, Nebevî Hareket Metodu, Tar‘k Akarsu, I-II, ÿstanbul 1991.
GAZÂLÎ, Muhammed, F‘khu’s-Sîre, Kahire 1987.
GÖRGÜLÜ, Hasan Ali, “Hz. Peygamber’in Hutbede ÿzlediþi Metod ve Günümüzde Hutbe Uygulamalar‘”, Süleyman Demirel Üniversitesi ÿlahiyat Fakültesi
Dergisi, say‘ 3, ÿsparta 1997.
GÜNDÜZ, Āinasi, Sâbiîler-Son Gnostikler, Ankara 1999.
GÜNALTAY, Āemseddin, ÿslâm Öncesi Araplar ve Dinleri, sadeleātirenler: Mahfuz Söylemez-Mustafa Hizmetli, Ankara 1997.
GÜNER, Ahmed, “Asr-‘ Saadette Camiler/Mescitler ve Fonksiyonlar‘”, Bütün
Yönleriyle Asr-‘ Saadette ÿslâm, IV, 254-226.
GÜNER, Ahmet, “Asr-‘ Saadette Camiler / Mescitler ve Fonksiyonlar‘”, Bütün
Yönleriyle Asr-‘ Saadette ÿslâm, IV,ss. 155-223, ÿstanbul 1995.
GÜNGÖR, Ali ÿsra, Vatikan, Misyon ve Diyalog, Ankara 1997.
HÂKÿM, Ebû Abdullah Muhammed (405/1014), el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn,
I-IV, Haydarâbâd 1335-1342.
HAMÿDULLAH, Muhammed, “Hudeybiye Antlaāmas‘”, DÿA, XVIII, 297-299.
HAMÿDULLAH, Muhammed el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, Beyrut 1987.
412
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 412
17.04.2012 16:04:22
BİBLİYOGRAFYA
HAMÿDULLAH, Muhammed, “el-Îlâf veya ÿslâm’dan Önce Mekke’nin ÿktisâdîDiplomatik Münasebetleri”, çev. ÿsmail Cerrahoþlu, A. Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, IX, Ankara 1961, s. 213-222.
HAMÿDULLAH, Muhammed, Hz. Peygamber’in Alt‘ Orijinal Mektubu, çev. Mehmet Yazgan, ÿstanbul 1990.
HAMÿDULLAH, Muhammed, ÿslâm Peygamberi, çev. Salih Tuþ, I-II, ÿstanbul
1981.
HAMÿDULLAH, Muhammed, Resûlullah Muhammed, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul
1992.
HAMÿDULLAH, Hz. Peygamber’in Savaālar‘, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul 1981
HARMAN, Ömer Faruk, “Hübel”, DÿA, XVIII, 445
HATÿBOýLU, Mehmet, “ÿslâm’‘n Kad‘na Bak‘ā‘”, ÿslâmî Araāt‘rmalar, cilt 5, sy.
4 Ekim 1991, s. 231-235
HATTÂB, Mahmud Āît, Komutan Peygamber, çev. Ahmet Aþ‘rakça, ÿstanbul
1988.
HEYKEL, M. Hüseyin, Hz. Muhammed (s.a.s.) Mustafa, çev. Ömer R‘za Doþrul,
ÿstanbul 1948.
HÿTTÿ, Philip Siyâsî ve Kültürel ÿslâm Tarihi, çev. Salih Tuþ, I-IV, ÿstanbul 1995.
HÿZMETLÿ, Sabri, ÿslâm Tarihi, Ankara 1995.
HÿZMETLÿ, Sabri “Garânik Meselesi Üzerine”, ÿslâmî Araāt‘rmalar Dergisi, Cilt
3, Say‘ 2, ss. 40-58, Ankara 1989.
HONÿGMAN, E. “Nabatîler”, ÿA, IX, 1-3.
HÖKELEKLÿ, Hayati, “Çocuk”, DÿA, VII, 355-358.
HÜSEYÿN ATAY, ÿslâm’da ÿāçi-ÿāveren ÿliākileri, Ankara 1979.
IĀIK, Emin, “Feth Sûresi”, DÿA, XII, 456-457.
IĀIK, Emin, “Haār Sûresi”, DÿA, XVI, 424-426.
ÿBN ABDÿLBER, Ebû Ömer Yûsuf (463/1071), ed-Dürer fî ÿhtisâri’l-Meþâzî ve’sSiyer, tah. Āevki Dayf, Kahire 1966.
ÿBN DÜREYD, Ebû Bekir Muhammed b. Hasen ((321/933), el-ÿātikâk, tah.
Abdüsselâm M. Harun, Baþdad 1979.
ÿBN HABÎB, Muhammed (245/859)Kitâbü’l-Muhabber, tah. Eliza Lichten-Stadter, Haydarâbad 1942.
ÿBN HABÎB, Muhammed, (245/859), Kitâbü’l-Munammak fî Ahbâri Kureyā, tah.
Hurāid Ahmed Fâruk, Haydarâbad 1964.
ÿBN HACER, Ebü’l-Fazl Ahmed b. Ali (852/1448), el-ÿsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe,
I-IV, Beyrut 1940.
413
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 413
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ÿBN HADÎDE, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali (783/1381), el-Misbâhu’l-Mudî,
Beyrut 1986.
ÿBN HALDUN, Abdurrahman b. Muhammed (808/1406), Kitâbü’l-ÿber ve
Dîvânü’l-Mübtedei ve’l-Haber, I-VII, Beyrut 1979.
ÿBN HANBEL, Ahmed (241/855), Müsned, I-VI, ÿstanbul 1982. Çaþr‘ Yay‘nlar‘.
ÿBN HAZM, Ebû Muhammed Ali (456/1064),Cemheretü Ensâbi’l-Arab, tah.
Abdüsselâm M. Harun, Kahire 1962.
ÿBN HÿĀÂM, Ebû Muhammed Abdülmelik (218-833), es-Sîretü’n-Nebeviyye,
tah. Mustafa es-Sakkâ I-II, Kahire 1955.
ÿBN ÿSHAK, Muhammed (151/768), es-Sîre, tah. Muhammed Hamidullah, Konya, 1981.
ÿBN KAYYIM EL-CEVZÿYYE (751/1350), Zâdü’l-Meâd fî Hedyi Hayri’l-ÿbâd, I-II,
M‘s‘r 1970.
ÿBN KESÿR, Ebü’l-Fidâ (774/1372), el-Bidâye ve’n-Nihâye, I-XIV, Beyrut 1974.
ÿBN KUTEYBE, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim (276/889), eā-Āi’r ve’āĀuarâ, tah. Müfîd Kumeyha ve Nuaym Zarzûr, Beyrut 1985.
ÿBN MÂCE, Sünen, I-II, ÿstanbul 1981. (Çaþr‘ Yay‘nlar‘).
ÿBN SA’D, Ebû Abdillah, Muhammed (230/844), et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-VIII,
Beyrut 1985.
ÿBN SEYYÿDÿNNÂS, Uyûnü’l-Eser fî Fünûni’l-Meþâzî ve’s-Siyer, tah. Muhammed
el-ÿd el-Hatrâvî, ve arkadaā‘, I-II, Beyrut 1992.
ÿBNÜ’L-ESÎR, ÿzzüddîn Ebü’l-Hasen (630-1232), el-Kâmil fi’t-Târîh, I-XII, Beyrut 1965.
ÿBNÜ’L-ESÎR, ÿzzüddîn Ebü’l-Hasen (630-1232), Üsdü’-ýâbe fî Ma’rifeti’sSahâbe, tah. Muhammed ÿbrahim el-Bennâ ve Muhammed Ahmed Aāûr, I-VII,
Kahire 1970.
ÿBNÜ’L-KELBÎ, Hiāâm b. Muhammed (204/820), Putlar Kitab‘, çev. Beyza Düāüngen, Ankara 1969.
ÿBNÜ’L-KELBÎ, Hiāâm b. Muhammed (204/820), Cemhere, tü’n-Neseb, tah.
Abdüssettâr Ahmed Ferrâc, Kahire 1983.
KANDEMÿR, M. Yaāar, “Cevâmiu’l-Kelim”, DÿA, VII, 440.
KANDEMÿR, M. Yaāar, “Hatice”, DÿA, XVI, 465-466.
KAPAR, Mehmet Ali, “Eyyâmü’l -Arab”, DÿA, XII, 14-16
KAZANCI, Ahmet Lütfi,Peygamber Efendimizin Hitabeti, ÿstanbul 1980.
KAZICI, Ziya, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Eāleri ve Aile Hayat‘, ÿstanbul 1991.
414
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 414
17.04.2012 16:04:22
BİBLİYOGRAFYA
KETTÂNÎ, Hz. Peygamber’in Yönetimi (et-Terâtîbu’l-ÿd~âriyye ), çev. Ahmet
Özel, I-III, ÿstanbul 1990.
KILIÇ, Recep, Peygamberliþin gerekliliþi ve Peygamberimizin Örnekliþi,” Hz.
Peygamber’in Hayat‘ndan Davran‘ā Modelleri, Ankara 1998.
KIRBAĀOýLU, Hayri “Kad‘n konusunda Kur’an’a Yap‘lan Eleātiriler”, ÿslâmî
Araāt‘rmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 271-283.
KOÇYÿýÿT, Talat, ÿslâmî Davetin Mahiyeti ve Hz. Peygamber’in Hutbeleri, Ankara 1994.
KOÇYÿýÿT, Talat, ÿsmail Cerrahoþlu, Kur’an-‘ Kerim Meal ve Tefsiri, I, Ankara
1990.
KOMÿSYON, Doþuātan Günümüze Büyük ÿslâm Tarihi, I, ÿstanbul 1989.
KOMÿSYON, Kur’an-‘ Kerim ve Aç‘klamal‘ Meâli, Türkiye Diyanet Vakf‘ Yay‘nlar‘, Ankara 1993.
KÖKSAL, M. As‘m, ÿslâm Tarihi , Mekke Devri ve Medine Devri (I-XI), ÿstanbul
1980-1981.
KÖTEN, Akif, “Asr-‘ Saadette Suffa Ashab‘”, Bütün Yönleriyle Asr-‘ Saadette
ÿslâm, IV, 381-416.
KUZGUN, Āaban, “Hanîf”, DÿA, XVI, 33-39.
KUZGUN, Āaban, ÿslâm Kaynaklar‘na Göre Hz. ÿbrahim ve Haniflik, Ankara
1985.
KÜÇÜK, Abdurrahman, ÿslâm ve Günümüz Meseleleri, Ankara1991.
LEON-E. HALKIN, Tarih Tenkidinin Unsurlar‘, çev. Bahaeddin Yediy‘ld‘z, Ankara 1989.
MAKRÎZÎ, Takiyyüddin Ahmed b. Ali (845/1444), ÿmtâü’l-Esmâ’, tah. Mahmud
Muhammed Āâkir, y.y; ts.
MÂLÿK B. ENES, el-Muvatta’, ÿstanbul 1981. Çaþr‘ Yay‘nlar‘.
MES’ÛDÎ, Ebü’l-Hasen Ali b. Hüseyin (346/957), Mürûcü’z-Zeheb ve Meâdinü’lCevher, tah. Muhammed M. Abdülhamid, Kahire 1964.
MEYDÂNÎ, Ebü’l-Fazl Ahmed b. Muhammed (518/1124), Mecmau’l-Emsâl, tah.
Muhammed Ebü’l-Fazl ÿbrahim, I-IV, 1978-1979.
MUHAMMED HALÎL EL-HATÎB, Hutabi’r-Rasûl, Kahire 1983.
MU’NÿS, Hüseyin, Atlasu Târîhi’l-ÿslâm, Kahire 1987.
MÜNÂVÎ, Muhammed Abdürrauf (1032/1623), Feyzülkadîr, !-VI, M‘s‘r 1938.
MÜSLÿM, Ebü’l-Hüseyin Müslim b. el-Haccâc (261/875), el-Câmiu’s-Sahîh, tah.
M. Fuad Abdülbâkî, I-V ÿstanbul ts. (Çaþr‘ Yay‘nlar‘).
OKÿÇ, M. Tayyib, ÿslâmiyette Kad‘n Öþretimi, Ankara 1984.
415
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 415
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
OKÿÇ, M. Tayyib, “ÿslâmiyette ÿlk Nüfus Say‘m‘”, A. Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt: VII, Ankara 1960, s. 11-20.
ÖMERÎ, Büreyk Muhammed Büreyk, es-Serâyâ ve’l-Buûsü’n-Nebeviyye Havle’lMedîne ve Mekke, Cidde 1996.
ÖNKAL, Ahmet, “Akabe Bîatlar‘”, DÿA, II, 211.
ÖNKAL, Ahmet, “Bi’r-i Maûne”, DÿA, 195-196.
ÖNKAL, Ahmet, “Hicret”, DÿA, XVII, 458-462.
ÖNKAL, Ahmet, “Hz. Peygamber’in Ümmîliþi”, SÜÿF Dergisi, 1986, Sy. 2, s.
249-260.
ÖNKAL, Ahmet,Rasûlüllah’‘n ÿslâm’a Davet Metodu, Konya 1989.
ÖZAYDIN, Abdülkerim, “Arap”, DÿA, III, 322-324.
ÖZAYDIN, Abdülkerim, “Cezîme b. Amir”, DÿA, VII, 508.
ÖZDEMÿR, ÿbrahim, Çevre ve Din, Ankara 1997.
ÖZEL, Ahmet, “Esir”, DÿA, XI, 382-389.
ÖZEL, Ahmet, “Gayr-i Müslim”, DÿA, XIII, 420.
ÖZEY, Ramazan, Günümüz Dünya Sorunlar‘, ÿstanbul 2001.
ÖZSOY, Ömer -Güler, ÿlhami Konular‘na Göre Kur’an, Ankara 1996.
ÖZYAZICI, Alpaslan, Alkollü ÿçkiler S‘gara ve Diþerleri, Ankara 1996.
RODÿNSON, Maxime, Hz. Muhammed (s.a.s.), çev. Attila Tokatl‘, ÿstanbul 1994.
SAFVET, A. Zeki, Cemheretü Hutabi’l-Arab, I-III, Kahire ts.
SAFVET, Ahmet Zeki, Cemheretü Resâili’l-Arab, I-IV, Kahire 1971.
SAKA, Āevki, “Kur’an’a Göre ÿnanç Hürriyeti”, Diyanet Dergisi, Ankara 1992,
s. 127-137.
SARIÇAM, ÿbrahim-Öz, Mustafa, “Hâāim” (Benî Hâāim), DÿA, XVI, 403-405.
SARIÇAM, ÿbrahim “Hâāim”, DÿA, XVI, 405-406.
SARIÇAM, ÿbrahim, Emevî-Hâāimî ÿliākileri, ÿslâm Öncesinden Abbâsîlere Kadar,
Ankara 1997.
SARIÇAM, ÿbrahim, “ÿslâm’‘n Doþuāunun Târihî Āartlar‘”, ÿslâm ve Demokrasi,
Ankara 1998.
SARIÇAM, ÿbrahim, Hz. Ebû Bekir, Ankara 1996.
SARIÇAM, ÿbrahim, ÿlk Dönem ÿslâm Tarihi, Eskiāehir 1999.
SAVAĀ, R‘za, Hz. Muhammed (s.a.s.) Devrinde Kad‘n, ÿstanbul 1991.
SAVAĀ, R‘za, “ÿslâm’a Göre Kad‘n‘n Toplumdaki Yeri”, ÿslâm’‘n Iā‘þ‘nda Kad‘n,
Ankara 1998, s. 95-112.
SCHLEÿFER, J. “Gassânîler”, ÿA, IV, 718 vd.
416
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 416
17.04.2012 16:04:22
BİBLİYOGRAFYA
SERÿNSU, Ahmet Nedim, Kur’an Nedir?, ÿstanbul 1996.
SEZÿKLÿ, H. Ahmet “Abdülmuttalib”, DÿA, I, 272-273.
SÿFÿ, A. Mir’âtü’l-Memleketi’l-Arabiyyeti’s-Suûdiyye, Münih 1981.
SUYÛTÎ, el-Câmiu’s-Saþîr, I-II, Beyrut 1990.
ĀÂMÎ, Muhammed b. Yûsuf (942/1535)Sübülü’l-Hüdâ ve’r-Raāâd, I, tah. Mustafa
Abdülvâhid, Kahire 1993.
ĀENER, Mehmet, “Veda Hutbesi’nin ÿnsan Haklar‘ Yönünden K‘saca Tahlili”,
Doþuda ve Bat‘da ÿnsan Haklar‘, 1993-1994 Kutlu Doþum Bildirileri, Ankara
1996, s. 125-130.
ĀÿBLÎ, Mevlânâ Asr-‘ Saadet, çev. Ömer R‘za, sadeleātiren: Osman Zeki Mollamehmetoþlu, I-V, ÿstanbul 1973.
TABAKOýLU, Ahmet, ÿslâm ve Ekonomik Hayat, Ankara 1996.
TABERÎ, Ebû Câfer Muhammed b. Cerîr (310/922), Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk,
tah. Muhammed Ebü’l-Fazl ÿbrahim, I-XI, Beyrut ts. (T. ter.Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, çev. Zâkir Kadirî Ugan-Ahmet Temir, I-V, ÿstanbul 1992.).
TÂHÂ HÜSEYÿN, Fi’l-Edebi’l-Câhilî, Kahire 1927, s. 366-371.
TÿRMÿZÎ, Ebû ÿsâ Muhammed (279/892), Sünen, ÿstanbul 1981. Çaþr‘ Yay‘nlar‘.
TOPALOýLU, Bekir, “Abdullah”, DÿA, I, 75-76.
TOPALOýLU, Bekir, “Amine”, DÿA, II, 63-64.
TUý, Salih, ÿslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, ÿstanbul 1969.
ÜNAL, ÿsmail Hakk‘, “Bir Tasavvuf Āairi Ahmedî’nin Hadis Kültürü”, ÿslâmiyât,
cilt 2, say‘ 3, Ankara, Temmuz-Eylül 1999, s. 197-207.
VÂHÿDÎ, Esbâbü’n-Nüzûl, tah. Seyyid el-Cümeylî, Beyrut 1990.
VÂKIDÎ, Muhammed b. Ömer (207/822), Kitâbü’l-Meþâzî, tah. Marsden Jones,
I-III, Beyrut 1966.
VECDÿ, Muhammed Ferid, es-Sîretü’l-Muhammediyye Tahte Dav’il-ÿlmi ve’lFelsefe, Kahire 1993.
WATT, W. Montgomery”Kuraysh”, Eÿ2, V, 434-435.
WATT, W. Montgomery, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Mekke’si, çev. Mehmet Akif
Ersin, Ankara 1995,
WENSÿNCK, v. dþr., el-Mu’cemü’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Hadîsi’n-Nebevî, I-VIII,
Leiden 1936-69.
YARDIM, Ali, Peygamberimizin Āemâili, ÿstanbul 1997.
YENÿÇERÿ, Celal, “Asr-‘ Saadette Hz. Peygamber’in ve Ailesinin Geçimi”, Bütün
Yönleriyle Asr-‘ Saadette ÿslâm, I, 311-364, ÿstanbul 1995.
417
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 417
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
YILDIZ, Hakk‘ Dursun, “Arap”, DÿA, III, 273.
YILMAZ, Bayram, Goethe ve ÿslâmiyet, Konya 1991.
ZEBÎDÎ, Zeynüddin Ahmed b. Ahmed, Sahîh-i Buhârî Muhtasar‘ Tecrîd-i Sarîh
Tercemesi, çev. Ahmed Nâim-Kâmil Miras, I-XIII, Ankara 1980-83.
ZÿRÿKLÎ, A’lâmü’n-Nisâ’, I-V, Beyrut, ts.
ZÜBEYRÎ, Ebû Abdullah el-Mus’ab b. Abdullah (236/850), Kitâbü Nesebi Kureyā, tah. E. Levi Provençal, Kahire 1951.
418
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 418
17.04.2012 16:04:22
ÿNDEKS
A
Ab’ab (ýabþab) 53
302, 340
Abbâd b. Biār 197
Abdullah b. Ömer 337, 340
Abbas b. Abdülmuttalib 30, 32, 58,
71, 72, 112, 160, 161, 166, 169
212, 214, 215, 233, 242, 243, 362,
396
Abdullah b. Resûlüllah 71, 291
Abbas b. Mirdas 218
Abbâsîler 51, 59
Abd b. Cülendâ 251, 252
Abd b. Sa’lebe (Benî Abd b. Sa’lebe)
204
Abdullah b. Abdülmuttalib 57, 58, 59,
60, 61, 64, 65, 74
Abdullah b. Amr 266, 354
Abdullah b. Câfer 355
Abdullah b. Cahā 87, 152, 153, 154,
355
Abdullah b. Cübeyr 172, 173, 174
Abdullah b. Cüd’ân 40, 68, 69, 99
Abdullah b. Ebû Bekir 136
Abdullah b. Ebû Hadred 214
Abdullah b. Ebû Rebîa 104
Abdullah b. Revâha 165, 229, 230,
238, 239, 299, 330, 350
Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh 212, 267
Abdullah b. Selâm 221
Abdullah b. Āihâb 174
Abdullah b. Târ‘k 182
Abdullah b. Übey 130, 172, 195, 225,
230
Abdullah b. Üneys 367
Abdullah b. Üreyk‘t 120, 121
Abdullah b. Zeyd 147
Abdullah b. Ziba’râ 330, 331
Abdurrahman b. Avf 87, 101, 143,
242, 255, 284, 340, 369
Abdurrahman b. Ebû Bekir 167
Abdüddâr, Abdüddâroþullar‘ 29, 30,
60, 68, 72, 211
Abdükusay 29
Abdullah b. Hâris 62
Abdüleāhel (Abdüleāheloþullar‘, Benî
Abdüleāhel) 32, 112, 126, 130,
134, 139, 187
Abdullah b. Huzâfe 248, 249, 252
Abdülkays 254, 320, 386
Abdullah b. Mes’ud 77, 87, 142, 158,
Abdulmesih 245
Abdullah b. Hammâr 370
* Kabile, boy, hanedan ve aile adlar‘ italik, kavramlar italik bold, yer adlar‘, kiāi adlar‘ ve diþerleri
normal dizilmiātir. Hemen her sayfada geçen kiāi, yer ve kabile adlar‘ ile, ÿçindekiler’de kolayca
bulunabilecek kavram ve isimler indekse al‘nmam‘āt‘r.
419
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 419
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Abdülmuttalib b. Hâāim 26, 27, 43,
57, 58, 59, 61, 64, 65, 81, 117,
118
Akabe Bîatlar‘ 111, 113, 118, 119,
134
Abdülmuttaliboþullar‘ 89, 91
Akabe Körfezi 20, 21, 27, 45
Abdüluzzâ 29, 60, 62, 156, 199, 269,
408
Akabe mevkii 100, 111
Abdümenâf b. Kusay 29,
Abdümenâfoþullar‘ 30, 89, 98
Abdüāems, Abdüāemsoþullar‘ 30, 45,
51, 107
Abdüyâlîl b. Amr 108, 262
Abs (Benî Abs) 33, 90
Adal 33, 180, 182, 192
Addâs 35, 110, 236
Âdem (Hz. Âdem) 50, 212, 246, 392
Aden 25, 47, 49, 298
Adiy (Benî Adiy) 29, 31, 68, 156, 157
Adiy b. Ebü’z-Zaþbâ 156
403
Akabe Vâdisi 110
Âkib 245
Akîk Vâdisi 170
Akîl b. Ebû Tâlib 162, 163
Akra’ b. Hâbis 218, 335
Aksum 103, 234, 251
Alâ b. Abdullah 250
Alâ b. Hadramî 251, 298, 299
Ali b. Ebü’l-Âs 291, 292
Alkame b. el-Faþvâ 242
Almakah 51
Âlü Cefne, Cefne ailesi, Cefneoþullar‘
21, 33
Adiy b. Hâtim 149, 259, 270, 271,
299
Amâlika 28, 32, 129
Adiy b. Neccâr (Benî Adiy b. Neccâr)
57, 128
Âmine bint Vehb 60, 61, 62, 64
Âmil 298
Adiyoþullar‘ 30, 72
Âmir b. Ebû Vakkas 87
Adnân 34, 57
Âmir b. Füheyre 86, 93, 120, 121,
125
Adnânîler 34
Adulis 103, 234
Ahidnâme 255
Ahlâf 30, 68
Ahnes b. Āerîk 110
Âim 53
Âiāe bint Ebû Bekir (Hz. Âiāe) 114,
120, 137, 139, 146, 175, 195, 196,
286, 288, 289, 291, 319, 324, 352,
366, 396, 397, 398, 400, 401, 402,
Âmir b. Rebîa 101, 391
Âmir b. Sa’saa 90, 180, 181, 254
Amir b. Āehr 297
Âmir b. Tufeyl 36, 181
Âmiroþullar‘ 110, 184
Ammâr b. Yâsir 87, 92, 158, 345
Ammuenes (Umyânis) 258
Amr b. As 104, 192, , 205, 213, 251,
299
420
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 420
17.04.2012 16:04:22
İNDEKS
Amr b. Avf (Benî Amr b. Avf) 130, 134
Arab-‘ müsta’ribe 28, 34
Amr b. Cemûh 361
Arafat 28, 29, 56, 387, 388, 389, 394
Amr b. Cihâā 225
Arc 124, 387
Amr b. Ebû Süfyan 164
Arrâf 42, 76, 383
Amr b. Ehtem 262, 337
Arûd 19
Amr b. Esed 70
Âs b. Vâil 68, 69, 93
Amr b. Hadramî 157
Asabiyet 38, 408, 410
Amr b. Hazm 299
Ashâb-‘ Kehf 221
Amr b. Hind 24
A’āâ (Meymûn b. Kays) 43, 329
Amr b. Luhay 28, 52, 54
Ateh 361
Amr b. Mebzûl (Benî Amr b. Mebzûl)
139
Atîk b. Âbid 69
Amr b. Muaz 356
Attâb b. Esîd 163, 213, 299, 300, 368
Amr b. Saîd 300
Auguste Bebel 363
Amr b. Sâlim 170, 206
Avf b Hazrec 126, 130, 187
Amr b. Umeyr 99, 108
Avf b. Hâris 112
Amr b. Ümeyye 181, 225, 248, 249,
300, 367, 395
Âmü’l-Hüzn 107
Avf b. Mâlik (Avf b. Mâlikoþullar‘,
Benî Avf b. Mâlik) 125, 126, 129,
130, 187
Ans 33, 395
Avn b. Ebû Cühayfe 353
Antakya 236, 251
Ay Takvimi 41
Arab-‘ âribe 33
Ayneyn 172, 174
Arab-‘ bâide 33
Ayyâā b. Ebû Rebîa 87
Arab-‘ bâkiye 33
Âzâd 395
Arab-‘ müsta’ceme 34
Azerbaycan 236
Âtike 59, 125, 136
B
Bâbil 32, 51, 129
Bâcir 53
Babilon 251
Bahîrâ 65, 68
Bâbü Âtike 135
Bâbü Cibrîl 135
Bâhile 255, 298
Bahrân (Buhrân) 154, 169
Bâbü’s-Selâm 135
Bahreyn 19, 20, 34, 45, 47, 49, 250,
298, 299, 313, 316
Bâbü’l-mendeb 19
Bakî’ 127, 131
421
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 421
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Bâkûm 74
Besbes b. Amr 156, 157
Bâr‘k 261
Beāîr b. Akrebe 352
Bar‘ā 30, 31, 38, 43, 106, 115, 144,
148, 149, 159, 196, 199, 202, 203,
204, 206, 227, 235, 247, 248, 279,
287, 297, 312, 313, 359, 393, 400,
402, 403, 404, 406
Beāîr b. Sa’d 203, 204, 205
Bey’ 312
Bey’atürr‘dvân 199
Beyâza (Benî Beyâza) 126, 127, 130,
131, 139, 187
Basra 45, 49, 52
Beydâ 101, 386
Basra Körfezi 19,33, 45, 49, 251
Beytü’l-Makdis 222
Batn-‘ Nahle 52, 152, 153, 154, 155,
157
Beytü’l-Midras 223
Beytülmâl 137
Batn-‘ Râbiþ 150
Beyzâ bint Abdülmuttalib 59
Batn-‘ Ye’cec 204, 292
Bîat 94, 111, 112, 113, 118, 119,
134, 138, 196, 199, 202, 203, 212,
296, 374, 397
Batāe-i Kübrâ 166
Bâzân 27, 34, 249, 298, 395
Becîle 52, 139, 254, 259
Bedru’l-Mev’id 152
Bi’r-i Maûne 151, 180, 181, 182, 225,
269, 367, 415
Bedru’l-Ûlâ 152, 154
Bi’set 83
Behrâ 33, 238
Bilâl-i Habeāî 87, 93, 137, 141, 147,
211, 308, 357
Bekir b. Vâil 22, 52
Bekir, Bekir b. Abdümenât 28, 49, 201,
202, 206, 238
Biār b. Berâ 233, 297, 298
Bekkâîn 242
Buhtunnasr 32, 48, 129,
Belhâris b. Hazrec 134
Beliy 33, 205, 238, 254
Busrâ 22, 45, 47, 65, 67, 71, 237,
250, 309
Belkayn 205
Buvât (Gazve) 152, 154
Benî Āeybe 74
Büdeyl b. Verkâ 197, 254
Berâ’ b. Âzib 337
Büreyde b. Husayb 125, 194
Berrâd b. Kays 68
Büsr b. Süfyan 197
Berre bint Abdülmuttalib 60
Büsre bint Gazvân 351
Berre bint Abdüluzzâ 60
Büyû’ 310
Buâs Savaā‘ 39, 132, 364
C
Câbir b. Abdullah 112, 354
Câfer b. Ebû Tâlib 71, 89, 104, 105,
422
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 422
17.04.2012 16:04:22
İNDEKS
106, 233, 237, 238, 241, 249, 340,
341, 350, 355, 397
276, 334,
Cidde 45, 72, 121
Cahcabâ 127, 131
Civâr 35
Câr (liman) 36, 103, 234
Cebelü’r-Rahme 394
Cizye 24, 139, 233, 243, 245, 246,
254, 255, 278, 298, 313, 314, 316,
357
Cebelü’r-Rumât 172
Cu’fî 257
Cebr 91
Cuayl b. Sürâka 334
Cebrâil 63, 83, 85, 86, 102, 119, 207,
Ced b. Kays 297, 298
Cuhfe 46, 121, 123, 125, 157, 197,
387
Cehcâh el-G‘fârî 195, 364
Cuma Mescidi 126
Cem’-i takdîm 388
Cumah 30, 31, 68, 92
Cem’-i te’hîr 388
Cuvâsâ 139
Cened 298, 300, 302, 341
Cübeyr b. Mut’im 170
Cennetü’l-Muallâ 107
Cerbâ 243, 244, 313
Cüheyne (Benî Cüheyne) 33, 148, 202,
205, 220, 241, 254
Cerîr b. Abdullah 259, 260, 389, 395
Cündiāâpûr 42
Ceyfer b. Cülendâ 251, 252
Cüreā 20, 54, 214, 260, 261, 333, 370
Ceyāân 261
Cürhüm, Cürhümlüler 28, 33, 34, 58
Ceyāü’l-Usre 241
Cürüf 126, 130, 187, 395
Cezîme (Benî Cezîme b. Âmir) 139,
213, 214
Cüāeyā 395
Ci’râne 73, 210, 216, 217, 218, 219,
Cüzâm 33, 34, 49, 238
Cebele b. Eyhem 22
Cüveyriye bint Hâris 194, 288, 290
D
Dacnân 202
Debâ 20, 47
Damdam b. Amr 156
Debbâbe 214, 217, 304
Damre (Benî Damre) 148, 155, 220,
253
Dehnâ 20
Devs (Benî Devs), Devsliler 52, 94,
101, 230, 233, 299
Dârunnedve 30, 37, 38, 119, 130,
185, 365
D‘mâd b. Sa’lebe 79, 94, 101
Dârü’lerkam 88, 100, 340
D‘mâm b. Sa’lebe 256
Davud (Hz. Davud) 78
D‘meāk 251
Dâzeveyh 395
D‘râr b. Hattâb 192, 330
423
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 423
17.04.2012 16:04:22
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Dîl (Benî Dîl) 120
Dubâa bint Zübeyr 352
Dihye b. Halîfe 248
Dûmetülcendel 20, 44, 47, 152, 240,
243, 313, 316
Dinar 47, 136, 155, 313, 357
Dü’sûr b. Hâris 169
Dirhem 47, 134
Düreyd b. S‘mme 214, 217
E
Ebâbîl 26
Ebû Hüreyre 296, 351
Ebân b. Saîd 199, 299
Ebû Katâde 206
Ebnâ 34
Ebû Kubeys Daþ‘ 73, 210
Ebrehe 25,26, 27, 49, 58
Ebû Kuhâfe 344
Ebtah 269, 387
Ebû Ahmed b. Cahā 87
Ebû Leheb 58, 59, 61, 88, 89, 90, 93,
106, 108, 119, 162, 292, 293
Ebû Âmir el-Eā’arî 216, 217
Ebû Lübâbe 156, 352
Ebû Âmir er-Râhib 49, 133, 175, 184,
237
Ebû Ma’bed el-Huzâî 125
Ebû Aziz b. Umeyr 167
Ebû Nâile 224
Ebû Azze 163, 170, 330
Ebû Râfi’ 137, 284, 363
Ebû Basîr 201, 267,
Ebû Rühm el-G‘fârî 218
Ebû Berâ’ (Âmir b. Mâlik) 36, 180,
181
Ebû Saîd el-Hudrî 355
Ebû Cehil 93, 98, 99, 100, 108, 119,
121, 125, 157, 159, 161, 162, 165,
168, 206, 212, 279
Ebû Sebre 101
Ebû Cendel 201, 268
Ebû Fükeyhe 92,93
Ebû Süfyan b. Harb 32, 59, 150, 155,
156, 157, 161, 163, 164, 168, 169,
170, 173, 176, 180, 183, 184, 186,
188, 189, 190, 206, 207, 208, 211,
212, 218, 249, 259, 266, 288, 300,
329, 368
Ebû Hâle 69
Ebû Süfyan b. Hâris 330
Ebû Hârise b. Alkame 245
Ebû Talha el-Ensârî 351, 370, 398
Ebû Hasme 101, 172
Ebû Tâlib 58, 59, 65, 66, 69, 70, 71,
86, 89, 95, 96, 104, 105 106, 107,
108, 162, 164, 177, 233, 237, 238,
Ebû Dücâne 175, 177
Ebû Eyyûb el-Ensârî 126, 136, 255,
336
Ebû Huzeyfe b. Utbe 101, 134, 141,
161, 167
Ebû Mûsâ el-Eā’arî 217, 298, 302
Ebû Sayfiy 58
Ebû Seleme 61, 87, 101, 134, 143,
180, 346, 355
424
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 424
17.04.2012 16:04:23
İNDEKS
239, 249, 286, 295, 340, 341, 346,
350,355, 399
Enfâl 119, 142, 149, 154, 157, 165,
166, 178, 223, 312, 400
Ebû Ubeyde b. Cerrâh 87, 141, 193,
205, 246, 340, 396, 398
Enmâr 193
Ebû Uhayha 32, 93
Enûāirvan 27
Ebû Ümeyye b. Muþîre 72
Ebû Zer el-G‘fârî 87, 101, 193, 353
Erkam b. Ebü’l-Erkam 87, 88, 143,
340
Ebû Zür’a el-Cühenî 276
Ervâ bint Abdülmuttalib 59
Ebü’l-Âs b. Rebî’ 137, 163, 291
Ervâ bint Küreyz 346
Ebü’l-Bahterî 107, 162
Eryât 25, 26
Ebü’l-Heysem (Mâlik b. Teyyihan) 132
Es’ad b. Zürâre 111, 112, 126, 132,
134, 352
Ebvâ 46, 64, 152, 154, 197, 387
Ecyâd 73, 77, 210
Ehl-i Bedir 168, 355
Ehl-i Kitâb 66, 222, 238, 243, 249,
253, 278, 402
Ehl-i Suffe 181
Ehliyet 295, 300, 316, 361
E’inne 31
Eksem b. Sayfiy 43
Elçiler Sütunu 138
Emânnâme 255
Emec 124, 207
Emirnâme 258
Emvâl-i Muhaccere 31
Enbâr 44
Enes b. Fedâle 170, 356
Ensâb 43, 52
Esed (Benî Esed) 33, 34, 180, 184,
186, 188 192, 257, 258, 299, 386
Esed (Kureyā’in kolu) 29, 30, 31, 34,
58, 68, 69
Esed b. Hâāim 58
Eslem 125, 138, 139, 194, 212, 228,
241, 253
Esmâ bint Ebû Bekir 120, 137
Esmâ bint Selâme 87
Esnâm 52
Esved b. Abdülesed 159
Esved el-Ansî 34, 298, 395
Eā’ar, Eā’arîler 33, 230, 233
Eāca’ 184, 189, 220, 230, 241, 254
Eānak 31
Enes b. Nadr 177, 276
Evs 32, 33, 38, 39, 48, 49, 52, 91,
101, 108, 112, 113, 125, 126, 129,
130, 132, 134, 139, 141, 146, 150,
167, 173, 221, 222, 224, 227, 228,
349, 364
Enes b. Râfi’ 91
Evs b. Hucr 125
Enes b. Züneym 330, 331
Evs b. Sâbit 349
Enes b. Katâde 171
Enes b. Mâlik 142, 144, 272, 284,
285, 286, 351, 370
425
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 425
17.04.2012 16:04:23
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Evs-Menât 127, 130, 131
Ezan 146
Evsân 52
Ezd (Benî Ezd) 32, 33, 79, 251, 254,
260, 261, 386
Evtâs 208, 214, 215, 216, 217
Ezd-i Serât 33
Eyhem 22, 245
Ezd-i Āenûe 94
Eyle 45, 243, 244, 254, 313, 316
Ezd-i Umman 33
Eymen b. Ubeyd 215
Ezlâm 31, 373
Eysâr 31
Ezriât 47, 224
Eyyâmü’l-Arab 39, 43
Ezruh 243, 244, 313, 316
F
Fâri’ (Savaā) 132
Fetretü’l-Vahiy 85
Fâria bint Es’ad b. Zürâre 352
Fey 226
Fat‘ma bint Amr 57
Fezâilü’l-Arab 42
Fât‘ma bint Esed 65, 346,
Fezâre (Benî Fezâre) 90, 184, 193,
203, 218, 231, 254, 300
Fât‘ma bint Hattâb 86, 100
Fât‘ma bint Resûlüllah 59, 71, 86,
137, 175, 246, 269, 291, 292, 293,
294, 352, 387, 400
F‘rat 20, 21, 180, 236
Fîrûz ed-Deylemî 34, 262, 3954
Ficâr 32, 39, 66, 68, 70, 132
Fazl b. Abbas 398
Fihr (Kureyā) b. Mâlik 29, 57
Fedek 20, 32, 34, 129, 229, 233, 235,
312, 316, 400, 401
Fil Olay‘ 41, 49, 58, 61
Fehm (Hevâzin’in kolu) 219
Filistin 20, 22, 24, 48, 50, 129, 239
Fels 52, 53
Fur’ 198
Ferve b. Müseyk 258, 259
Furât b. Hayyân 169
Feth-i Mübîn 202
Fürrâr 239
G
Gâbe 127, 152, 193
Gamre, Gamre Seferi 192
Gâbe, Gâbe Gazvesi 152, 193
Gadîru’l- Eātât 124, 198, 197
Ganimet 27, 165, 169, 171, 174, 177,
179, 194, 202, 213, 216, 218, 224,
228, 231, 233, 298, 312, 313, 352,
357, 375
Gâlib b. Abdullah 204, 205
Garânîk, Garânîk K‘ssas‘ 102, 104
Gamîm 192, 197, 387
Gassân, Gassânîler 21, 22, 33, 34, 48,
Gadîr-i Hum 387
426
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 426
17.04.2012 16:04:23
İNDEKS
49, 90, 130, 251, 365
Gazvetü’l-Usre 241
Gatafân 33, 34, 152, 168, 169, 184,
186, 189, 190, 203, 204, 206, 229,
231
Gazze 47, 57
Gazve 151
Gumeysâ 213
G‘fâr 33, 139, 148, 220, 241, 253
H
Habbâb b. Eret 87, 92, 100, 365
Hallâd b. Süveyd 228
Habeāistan 26, 39, 45, 47, 101, 102,
103, 104, 106, 118, 167, 230, 233,
234, 236, 237, 239, 248, 249, 289,
292, 300, 341, 346, 350
Hamâme 92, 93
Hamne bint Cahā 195, 356
Hamrâülesed 124, 152, 179, 180
Hac emîri 220
Hamza b. Abdülmuttalib 58, 59, 61,
70, 99, 100, 106, 141, 152, 159,
167, 170, 171, 173, 174, 177, 212,
356, 369
Haccetü’l-Belâþ 387
Handeme daþ‘ 73, 210
Haccetü’l-ÿslâm 387
Hanîf, Hanîflik, Hanîfler 56, 81, 133
Haccetü’l-Vedâ 387
Hacerülesved 72, 272
Hanîfe (Benî Hanîfe) 33, 90, 250, 254,
395
Hacûn 107, 212, 394
Hansâ 41
Had‘ra 206
Hanzale b. Ebû Âmir 177
Hadramî b. Âmir 257
Hanzala b. Ebû Süfyan 161, 164, 169
Hadramut 19, 20, 25, 27, 34, 47, 298
Haram Aylar 39, 41, 66, 68, 107,
154, 190, 217, 219, 391, 392, 393
Habîbe bint Es’ad b. Zürâre 352
Hablâ 127, 131, 187
Hafsa bint Ömer 288, 289 291
Hakem b. Ebü’l-As 24
Hakem b. Keysan 154
Hakîm b. Hizam 79, 159, 286
Halîf 36, 87, 110
Halîme bint Ebû Züeyb 62, 77
Hâlid b. Saîd 87, 93, 283, 301
Halid b. Süfyan 367
Halid b. Velid 21, 22, 31, 174, 192,
197, 205, 208, 211, 213, 238, 239,
243, 254, 316, 395
Harâm (Benî Harâm) 139
Harb b. Ümeyye 68
Harem-i Āerif 72, 87, 94, 120
Hârice b. Zeyd 142
Hâris b. Âmir 162
Hâris b. Avf 189
Hâris b. Ebû D‘rar 194, 290
Haris b. Ka’b 245, 299
Hâris (Benî Hâris, Kureyā’in kolu) 30
Hâris (Benî Hâris, Medine’de) 125,
427
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 427
17.04.2012 16:04:23
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
126, 130, 138, 187, 245
Hâris b. Abdüluzzâ 62, 408
Hâris b. Ebû Āemir 22, 248, 250, 254
Hâris b. Kays 31
Hâris b. Kelede 42, 325, 326
Hâris b. Umeyr 22, 237, 250
Harise (Benî Hârise, Medine’de) 126,
130, 138, 172, 178, 187
Hârise b. Sa’lebe 129
Hayf 394
Hazrec 32, 33, 34, 38, 39, 48, 52,
108, 111, 113, 126, 129, 129, 130,
132, 134, 139, 141, 146, 150, 167,
173, 221, 222, 227, 364
Hecer 20, 47, 250, 313, 316
Hemdân 33, 254, 258, 298, 386
Herakleios 22, 236, 237, 238, 242,
249, 266
Harran 51
Hevâzin 33, 34, 62, 66, 68, 203, 205,
208, 213, 214, 215, 217, 218, 219,
254
Harrâr, Harrâr seferi, 152, 153, 197
Hevze b. Ali 248, 250
Has’am 52, 254, 260
Heyetler Sütunu 255
Hasan b. Ali 59, 246, 293, 335
Heyetler Y‘l‘ 245, 254
Hassân b. Sâbit 195, 196, 250, 303,
330
H‘râā b. Ümeyye 199, 212
Hârise b. Sürâka 355, 356
Hâāim b. Abdümenâf 30, 43, 45, 57,
118
Hâāimoþullar‘ 30, 57, 58, 59, 68, 76,
106, 107, 108, 119, 161, 162, 313,
336
H‘sn b. Huzeyfe b. Bedr 36
Hîreliler, Hîre 20, 21, 22, 24, 34, 44,
48, 49, 50, 251, 365
Hicâbe 29, 30, 31, 296
Hicr 20, 45, 88, 116, 379
Hât‘b b. Amr 101
Hilâl b. Ümeyye 243
Hât‘b b. Ebû Beltea 207, 248, 250,
355
Hilf 35, 68, 69, 315
Hatice bint Huveylid (Hz. Hatice) 41,
61, 69, 70, 71, 74, 75, 79, 80, 83,
85, 107, 108, 136, 274, 285, 287,
288, 291, 307, 399
Hilfü’l-Mutayyebûn 68
Havlân 33, 254, 259
Havran 44
Hayber 20, 32, 34, 45, 47, 48, 103,
106, 129, 152, 184, 186, 188, 202,
203, 226, 227, 229, 230, 231, 233,
235, 240, 244, 253, 290, 299, 304,
312 , 316, 355, 356, 371, 386
Hilfü’l-Ahlâf 68
Hilfü’l-fudûl 32, 68, 69, 307, 342
Himyer 20, 33, 49, 51, 253
Himyerîler, Himyer krall‘þ‘ 20, 24, 25,
26, 27, 33, 48, 49, 52, 54, 254
Hind bint Utbe 41, 170, 177, 212
Hira Maþaras‘ 63, 75, 81, 82, 83, 84,
85, 110
Hiāam b. Amr 107
Hizâne 136
428
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 428
17.04.2012 16:04:23
İNDEKS
Hubâb b. Münzir 158, 171, 296
Huyey b. Ahtab 184, 188, 192, 225,
226, 227, 229, 231, 233, 290
Hubâāe 69, 71,
Huzâa 28, 29, 33, 34, 51, 52, 125,
148, 170, 179, 185, 194, 197, 201,
206, 242
Hubbâ bint Huleyl 29
Hubeyb b. Adiy 182, 183, 365
Hubeyb b. ÿs’af 156
Hudeybiye 46, 124, 148, 152, 165,
196, 197, 199, 200, 201, 202, 203,
204, 205, 206, 229, 230, 236, 237,
248, 267, 268, 287, 300
Huzâa 33
Huzeyfe b. Yemân 158, 190, 302
Huzeyme b. Müdrike 52
Hûzistan 253
Huleyl b. Hubāiyye 29
Hübel 52, 54, 176, 373
Huleys 124
Hübeyre b. Ebû Vehb 330
Humus 224, 242, 249, 312, 400
Hürmüzan 253
Hürre Hüsrev 27
Hüseyin b. Ali 59, 246, 293
Huveylid b. Esed 69, 70
Hüsrev Perviz (II. Hüsrev) 22, 249
Huveytib b. Abdüluzzâ 156, 199, 269
Hüzeyl 26, 34, 54, 180, 182, 212
I-ÿ
Irkuzzabye 387
ÿki K‘bleli Mescid 139
ÿbn Ebi’l-Avcâ 204
ÿkrime b. Ebû Cehil 206, 212, 279
ÿbn Kamie 174, 175
ÿmriü’l-Kays 43, 299
ÿbn Sînâ 326
ÿmriü’l-Kays b. Asbaþ 299
ÿbn Ümmü Mektûm (Abdullah b.
Ümmü Mektûm) 172, 227, 360
ÿnanç ve fikir hürriyeti 146
ÿbn Yâmîn b. Umeyr 242
ÿsa (Hz. ÿsa) 50, 105, 116, 246
ÿbnü’d-Dehdâha 352
ÿsâf 54, 156
ÿbnü’l-Hadramî 154
ÿskenderiye 248, 250, 251
ÿbrahim (Hz. ÿbrahim) 27, 28, 29, 56,
57, 72, 86, 116, 206, 220, 221,
222, 373
ÿsmail (Hz. ÿsmail) 28, 34, 51, 220,
373
ÿbrahim b. Resûlüllah 269, 284, 291,
293, 294, 380
ÿsrâ 92, 110, 111, 115, 116, 345, 374
ÿcl (Benî ÿcl) 169
ÿfk Olay‘ 194, 196
ÿstiāâre 70, 196, 217, 286, 295, 296
342, 403
ihtikâr 311
ÿyâd (Benî ÿyâd) 43, 49, 52
ÿs 292
ÿsmailoþullar‘, ÿsmailîler 28, 34,
ÿsrâil (Benî isrâil) 222
429
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 429
17.04.2012 16:04:23
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
ÿyâs b. Kabîsa 22
J
Jüstinyen 21, 31
K
Ka’b b. Adiy 24,
Kays b. Muharris 156
Ka’b b. Amr 132
Kays b. Sa’d 211
Ka’b b. Esed 187, 188, 192, 227
Kays b. Sâib 79
Ka’b b. Eāref 167, 224, 330
Kays-‘ Aylân 34, 39, 66, 68
Ka’b b. Lüey 43,
Kebāe bint Es’ad b. Zürâre 351
Ka’b b. Mâlik 142, 175, 243, 330
Kebāe bint Ubeyd 356
Ka’b b. Zeyd 181
Kedâ 73, 210
Ka’b b. Züheyr 331
Kedîd 205, 207
Ka’b b. Umeyr 237
Kehlân 33
Kâhin 36, 39, 41, 42, 43, 76, 91, 92,
94, 133, 213, 257, 316, 325, 373,
382, 383
Kelb (Benî Kelb) 33, 54, 90, 254, 299
Kahtânîler 21, 33, 34, 129
Kilâb b. Mürre 60
Kamûs (Hayber’de hisar) 230, 231
Kâre (Benî Kâre) 180, 181, 182, 192
Kinâne 26, 29, 34, 39, 52, 66, 68,
123, 156, 170, 185, 205, 231 254
Kâre 33, 181
Kinâne b. Ebû’l-Hukayk 231
Karede 169
Kinde 33, 34, 90, 254, 257, 386
Karkaratülküdr 152, 168
Kuayk‘ân 210
Kâs‘m b. Resûlüllah 59, 71, 291
Kubâ’ 124, 126, 130, 134, 143, 170
Kasvâ 120, 387
Kubâ’ Mescidi 126, 134, 308
Katan Seferi 180
Kubbe 31
Kayle (Benî Kayle) 129
Kudâa 33, 129, 205
Kayle bint Cefne 129
Kudâî b. Âmir 258, 299
Kaynukâ’ 32, 129, 130, 133, 146,
151, 152, 165, 184, 221, 223, 224,
227, 229, 310
Kudeyd 52, 125, 387
Kays b. Âs‘m 262, 337
Kûfe 22, 52
Kays b. Mekāûh, 395
Kulleys 26
Ketîbe 232
Kilâb 29, 45, 60, 203, 254
Kudüs 32, 48, 129, 136, 139, 236,
249, 251, 272, 406, 407
430
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 430
17.04.2012 16:04:23
İNDEKS
Kusem b. Abbas 398
Kurayza 32, 127, 129, 130, 131, 146,
151, 152, 184, 185, 188, 189, 190,
191, 225, 227, 228, 229, 235, 297,
312, 338
Kutbe b. Âmir 112
Kutbe b. Katâde 238
Kedâ 73
Kureyā el-Bitâh 29
Küleyye 46, 124
Kureyā ez-Zavâhir 29
Kurrâ 140, 181
Külsûm b. Hidm 126
Kus b. Sâide 43, 56
Kürâü’l-Gamîm 198
Kusay b. Kilâb 29, 30, 37, 39, 45, 54,
60
Kürrâr 239
Kürz b. Câbir 368
L
Lahm 22, 33, 34, 49, 51, 238
Lît 210
Lât 51, 52, 92, 102, 132, 259, 261
Lihyân gazvesi 152, 194
Lebîd b. Rebîa 43, 329
Lihyân, Lihyânoþullar‘ 33, 152, 179,
181, 182, 184, 185, 193
Lehebîler 59
Livâ 30, 31, 305
Leylâ (Ebû Zer’in han‘m‘) 193
Lût 20, 116
Leylâ bint Ebû Hasme 101
Lübeyne 92, 93
M
Ma’bed ailesi 125
Ma’bed el-Huzâî 125, 180
Mâlik b. Neccâr (Benî Mâlik b.
Neccâr) 127
Ma’lât 73, 210
Mâlik b. Nüveyre 299
Maâb 28, 241
Mâlik b. Zâfile 238
Maad kabileleri 36
Mâlik b. Zürâre 252
Maân 45, 238, 243
Manc‘n‘k 214, 217, 282, 283, 304
Mahreme b. Nevfel 270, 367
Mâriye 250, 284, 288, 291, 293
Mahzum 29, 30, 31, 69, 80, 92, 99
Mâzin (Benî Mâzin) 139
Maîn, Maînliler 24, 25
Me’rib Baraj‘ 21, 24, 32, 33, 129
Maknâ 20, 243, 244, 313, 316
Me’zemân 394
Mal güvenliþi 146, 247, 316, 374,
406
Mecenne 90
Mâlik b. Avf 214, 215, 218, 219
Medâin-i Sâlih 240, 244
Mâlik b. Nadr 351
Medine sözleāmesi 225
Medâin 251
431
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 431
17.04.2012 16:04:23
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Medye 50
Mehre 47
M‘s‘r 24, 39, 45, 104, 218, 236, 237,
247, 259, 303, 336
Mele’ 37, 130
Mikdad b. Amr 197
Melel 46, 124, 197, 198, 387
Mikrez b. Hafs 199
Menât 51, 52, 53, 56, 102, 130, 132,
213
Mina 29, 56, 111, 220, 328, 387, 388,
389, 394
Merhab (put) 53
Mistah b. Üsâse 195
Merhab (Hayber’de hisar) 230, 231,
232
Misver b. Mahreme 270, 367
Merru’z-Zahrân 28, 208, 209
Muâhât 140, 141, 142, 143, 357
Mervan b. Hakem 24
Muâhid 276, 317
Merve 28, 54, 73, 132, 204, 387
Muaviye b. Hakem es-Sülemî 320, 383
Merzubân 27
Muaviye b. Ebû Süfyan 218, 332
Mes’ud b. Amr 108, 216
Mes’ud b. Hüneyde 125
Muaz b. Cebel 142, 252, 298, 299,
302, 341, 371
Mesâlibü’l-Arab 42
Muâz b. Afrâ 126
Mescid-i Aksâ 110
Mudar 34, 36, 392
Mescid-i Harâm 28, 30, 99, 110, 111,
154, 197, 202, 204, 211, 212, 220,
292, 390,
Muþammes 26
Mescid-i Nebevî 134, 135, 136, 137,
138, 139, 140, 142, 147, 171, 245,
255, 256, 278 , 282, 302, 307,
308, 318, 319, 324, 352, 360, 396,
398
Mu’nis b. Fedâle 170
Muþîre b. Āu’be 255, 259
Muhammed b. Mesleme 61, 193, 204,
224, 225
Muhârib 90, 169, 193, 206, 254
Muhassab 73, 394
Muhayr‘k 400
Meā’ar-i Harâm 388
Muhayyisa b. Mes’ud 235
Meārû savunma 150
Muhrak 53
Meārube 135
Mukavk‘s 237, 248, 250, 254, 303
Mevlâ 36, 39, 40, 87, 176, 316
Münk‘z b. Amr 308, 309, 361
Meyfaa 204
Murâd 33, 254, 258, 259, 386
Meymûne bint Hâris 204, 271, 272,
288
Mus’ab b. Umeyr 101, 112, 134, 142,
156, 167, 172, 175, 340, 341
Meysere 70, 71
Musa (Hz. Musa) 80, 116, 323,
Mezhic 33, 54, 245, 395
Mustalik (Beni’l-Mustalik) 139, 152 ,
432
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 432
17.04.2012 16:04:23
İNDEKS
194, 290, 300, 364, 386
Mülevvah (Beni’l-Mülevvah) 205
Musul 50
Münzir b. Numan 22
Muāakkar 47
Münzir b. Sâvâ 250, 299
Mut’im b. Adiy 107, 108, 110
Mürâre b. Rebî’ 243
Mutayyebûn 30, 69
Müreysi’ Gazvesi 152
Muttalib 29, 30, 45, 57, 69, 313
Mürre 60, 184, 203, 205, 254
Muttaliboþullar‘ 89, 106, 107
Müseylime 395
Mübâhele 246
Mübâreze 173, 304
Müāellel 46, 52, 53, 132, 198
Mücezzir b. Ziyad 162
Müzdelife 28, 387, 388, 394
Müdlic, Müdlicoþullar‘ 123, 220
Müzeyne 33, 132, 202, 254
N
Nabat Yaz‘s‘ 44,
Nabatî Krall‘þ‘, Nabatîler 20, 21, 45,
133
Nâbiþa 43, 64
Nâbiþa ez-Zübyânî 43
Nâbit 28
Nâdî 37
Nadîr 32, 127, 129, 130, 131, 146,
151, 152, 168, 184, 187, 188, 224,
225, 226, 227, 229, 231, 313, 400
Necâāî 104, 105, 106, 233, 249, 254,
300, 350
Neccâr, Neccâroþullar‘ 32, 40, 57, 64,
126, 129, 130, 134, 147, 187, 336
Necid 19, 28, 34, 45, 169, 186, 203,
206, 386
Necran 19, 25, 49, 245, 246, 247,277,
278, 299, 300, 313, 316, 327
Nedve 30, 31
Nefîse bint Ümeyye 70
Nadle b. Hâāim 58, 59, 107
Neha’ 254
Nadr b. Hâris 93, 162, 221
Nehdiye 93
Nahle 47, 153
Nemire 387
Nâile 54, 224
Nesî 41, 391, 392
Nâim (Hayber’de hisar) 232
Nesr 54
Nakîb 113, 295
Netât 47, 230, 231, 232
Nâkûs 147
Nevfel b. Abdullah 154, 188
Namûs 232
Nevfel b. Abdümenâf 118
Nastûrî 24, 48
Nevfel b. Hâris 162, 163
Nasuraizm 50
Nevfel b. Muaviye 217
Nebît 127, 131, 187
Nevfel, Nevfeloþullar‘ 29, 30, 45, 107,
433
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 433
17.04.2012 16:04:23
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
108, 110, 170
Nûbe 103
Nizâr (Hayber’de hisar) 232
Nuh (Hz. Nuh) 116
Nuaym b. Abdullah 100
Numan b. Münzir 22, 24
Nuaym b. Mes’ud 189, 190
Nühm 53
O
Okçular Tepesi 172, 174 ,175
Osman b. Maz’un 87, 101
Osman b. Abdullah 154
Osman b. Ebü’l-As 259, 271, 299
Osman b. Talha 31, 173, 205, 211,
212
Osman b. Huveyris 31, 56, 340
Ömer b. Abdülaziz 136
R
Râbiþ 150, 152
Rezm Savaā‘ 258
Râbiþ seferi 152
R‘dvân bîat‘ 196, 202, 203
Râbiye 47
Riâm 53
Râfi’ b. Hudeyc 172
Rifâde 29, 30, 57, 58
Râfi’ b. Mâlik 112
Rihlateā’-Āitâi ve’s-Sayf 45
Râfi’ b. Amr 126
Riyâm 52
Rânûnâ Vâdisi 126, 127, 131, 187
Rizâh 29
Ravhâ 46, 197, 198, 387
Ravza-i Mutahhara 398, 399
Ru’yâ es-Sâd‘ka (er-Ru’yâ es-Sâd‘ka)
83
Râye 304
Rubey’ 132
Rebîa b. Ka’b 52
Rubeyyi’ bint Nadr 276
Rebîa b. Ümeyye 389
Rudâ’ 52
Rebîa kabilesi 34, 36
Rufeyde 138, 228
Recî’ 151, 180, 181, 182, 183, 192
Rukayka bint Sayfiy 120
Reci’ (Hayber’de) 232
Reydân 24
Ruk‘ye bint Resûlüllah 59, 71, 86,
101, 137, 165, 291, 292, 293, 294
Reyhâne bint Zeyd 288
Rûme kuyusu 127, 131
S
Sa’b b. Muaz (Hayber’de hisar) 230,
232
Sa’d (put) 53
Sa’d b. Âiz 308
Sa’d b. Bekir 62, 139, 254, 256,
Sa’d b. Ebû Vakkas, (Sa’d b. Mâlik) 87,
152, 154, 157, 175, 177, 319, 326,
333, 336, 340, 377, 396
434
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 434
17.04.2012 16:04:23
İNDEKS
Sa’d b. Muaz 101, 112, 134, 138, 158,
159, 171, 189, 227, 228, 341, 356
Sebeliler, Sebe krall‘þ‘ 20, 24
Sa’d b. Numan 164
Sedûs 238
Sa’d b. Rebî’ 170, 357
Sehl b. Râfi’ 126
Sa’d b. Ubâde 171, 188, 189, 211,
227, 269, 303
Sehle bint Süheyl 101
Sa’d b. Zeyd 213
24, 27, 34, 35, 49, 50, 151, 252
Sehm (Eslem kabilesinin kolu) 125
Sa’d ed-Devsî 299
Sehm (Kureyā’in kolu) 29, 30, 68, 120,
169
Sa’lebe (Benî Sa’lebe) 169, 193, 204
Sel’ daþ‘ 127, 131, 187
Sa’lebe b. Amr 129
Seleme (Benî Seleme) 297
Sâatü’l-Usre 241
Seleme b. Ebû Seleme 355
Sâbiîler 50, 51, 316
Seleme b. Huveylid 179
Sâbit b. Kays 328
Seleme b. Selâme 165, 268
Safâ 28, 54, 72, 88, 89, 90, 99, 132,
204, 212, 327, 340, 387
Seleme b. Yezid 257
Safiy 165, 400
Safiye bint Abdülmuttalib 59, 89, 177,
230
Safiye bint Huyey 233, 288, 290
Safrâ 46
Safvân b. Ümeyye 31, 206, 212, 214
Safvân b. Muattal 196, 303
Saîd b. Saîd 212, 310
Saîd b. Zeyd 87, 100, 155
Sâide (Benî Sâide) 43, 56, 126, 127,
130, 131, 139, 187, 310, 379, 398
Sakîf 32, 34, 39, 52, 90, 99, 108, 170,
185, 214, 217, 218, 219, 254, 259,
261, 271, 299, 316, 333
Selît b. Amr 248, 250
Selime (Benî Selime) 127, 130, 131,
139, 172, 219
Sellâm b. Miākem 168, 225, 233
Selmâ (Câriye) 363
Selmâ bint Amr 40, 57
Selman Rüādi 104
Selmân-‘ Fârisî 185, 282
Semrâ bint Nuheyk 310
Semüre b. Cündüb 172
Seniyyetü’l-Vedâ 127, 131, 232, 237,
243, 324
Seniyyetü’n-Nûr 127, 131
Serâre 132
Sâlim 126, 134, 141, 170, 206
Serif 387
Sâlim b. Avfoþullar‘ 126
Seriyye 154
San’a 19, 20, 24, 26, 27, 34, 45, 47,
52, 54, 251
Sevâd b Gaziyye 275, 299
Sâsânîler, Sâsânî ÿmparatorluþu 22,
Sevde bint Zem’a 136, 137, 287, 288,
289
435
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 435
17.04.2012 16:04:23
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Sevîk 152, 168
Suhâr 20, 47
Sevr Daþ‘ 73, 120, 121
Seyf b. Zûyezen 27
Suheyb b. Sinan (Suheyb er-Rûmî) 35,
87
Seyyâle 46, 198
Sukyâ 387
Sîfülbahr 152, 205
Surad b. Abdullah 260
Sîrîn 250, 303
Süheyl b. Amr 43, 110, 156, 163, 199,
201, 206, 212, 268, 269, 367, 368
Sidâne 30, 31, 390
Süheyl b. Beydâ 101
Sifâret 31
Süheyl b. Râfi’ 126
Sikâye 29, 30, 57, 58, 98, 211, 295,
296, 391, 393
Sülâlim 230, 232
Sinan b. Ebû Sinan 298
Süleym, Süleymoþullar‘ 34, 90, 152,
168, 169, 181, 184, 193, 204, 213,
218, 241,254, 351
Sinan b. Vebre 195, 364
Sümâle (Benî Sümâle) 219
Sindâd 52
Sümâme b. Üsâl 250
Sirâc 282
Sümeyr (Savaā) 132
Sirius (Āi’râ) 51
Siyy 205
Sümeyye (bint Hubbât, Ammâr b.
Yâsir’in annesi) 92, 345, 346
Suayr 53
Sürâka b. Mâlik 123, 334
Suffe 136, 140, 169, 255, 318, 319
Süvâ’ 53, 54, 213
Suffe Ehli, Suffe Ashab‘ 140, 169
Süveybe 61
Simâk 232
Ā
Āakk‘ Sad‘r 62, 64
Āîreveyh 249
Āam 19, 21, 45, 56, 66, 242, 351, 380
Āi’bu Ebû Tâlib 106, 107
Āehr b. Bâzân 298, 395
Āiâr 304
Āerhi Sad‘r 64
Āeyban 33, 90, 254
Āeybe (Benî Āeybe) 72
Āeybe b. Rebîa 32, 93, 109, 110, 159,
161
Āifâ (Ümmü Süleyman b. Hayseme)
319
Āuayb (Hz. Āuayb) 116
Āuaybe 72, 101
Āeyheyn 127, 131, 172, 187, 337
Āurahbil b. Amr 22, 237, 238, 250
Āeymâ bint Hâris 62, 216
Āücâ’ b. Vehb 205, 248
Ā‘kk 230, 231, 232
436
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 436
17.04.2012 16:04:23
İNDEKS
T
242, 243, 245, 246, 254, 304, 313,
342, 379, 380, 386
Tâbe 129
Taþlib 22, 49, 254
Tahir 71
Tedmür, Tedmürlüler 21, 51
Taif 19, 20, 27, 32, 35, 38, 40, 45, 46,
47, 49, 52, 62, 79, 90, 99, 103,
108, 109, 110, 130, 139, 152, 153,
154, 200, 214, 215, 216, 217, 234,
236, 259, 276, 282, 299, 304, 310,
316, 333
Temîm 34, 43, 212, 218, 254, 282,
299, 327, 386
Talha b. Ebû Talha 173
Teym, Teymoþullar‘ 29, 30, 34, 40, 68
Talha b. Ubeydullah 87, 93, 143, 155,
175, 340
Teymâ 20, 45, 229, 233, 300, 313,
316,
Tâlib b. Ebû Tâlib 162
Teynücân 27
Tâlibîler 59
Tihâme 19, 34, 129
Tay 33, 52, 254, 258, 259, 299, 333,
379
Tuayme b. Adiy 170
Taybe 129
Tucîb 262
Tayyib 71, 146, 291, 348
Tufeyl b. Amr 94, 101, 283
Tebâle 52, 55, 260
Tuleyha b. Huveylid 180
Tebük 22, 45, 151, 152, 220, 241,
Türebe 203
Temîm b. Esed 212
Temîm ed-Dârî 282,
Tenûh 33, 49
Tevrat 56, 85 228, 231
Tubba’ 25
U
Ubâde b. Sâmit 140, 318
Ukbe b. Âmir 112, 302
Ubeyd (Benî Ubeyd) 139
Ukbe b. Ebû Muayt 93, 108, 162, 221
Ubeyde b. Hâris 87, 89, 141, 152, 159
Ukeydir b. Abdülmelik 243
Ubeydullah b. Cahā 56
Ukkâāe b. Mihsan 192
Ubeys 93
Umâre b. Velid 95
Udvetü’d-Dünyâ 160
Udvetü’l-Kusvâ 160
Uhdûd 25
Umeyr b. Ebû Vakkas 87, 164, 337
Umman 19, 20, 34, 49, 102, 250,
251, 252, 299, 386
Ukâb 31
Umretü’l-Kazâ 204, 254, 269, 336,
355
Ukâz 43, 47, 90, 221
Umyânis 53, 258
437
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 437
17.04.2012 16:04:23
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Urane 387
Utbe b. Gazvân 154
Ureyne (Ureyne kabilesi) 368
Utbe b. Rebîa 68, 88, 93, 96, 159, 167
Urve b. Mes’ud 79
Uteybe b. Ebû Leheb 292, 293
Urve b. Utbe 66
Utum 130, 224
Usfân 46, 121, 124, 182, 192, 197,
207, 387
Uvâl (Benî Uvâl) 204
Uskuf 245
Uyeyne b. H‘sn 189, 193, 218, 231,
300
Utbe b. Ebû Leheb 292
Uzre 33, 90, 205, 257
Utbe b. Ebû Vakkas 174
Uzzâ 51, 52, 92, 102, 176, 213
Ü
Übey (Hayber’de hisar) 232
Ümmü Habîbe 249, 288, 346
Übey b. Halef 93, 150, 174, 236
Ümmü Hânî 346
Übey b. Ka’b 152, 170, 267, 301, 302
Ümmü Hârise 356
Übülle 251
Ümmü Ma’bed 125
Ükays‘r 53
Ümmü Ma’bed’in Çad‘r‘ 124
Ümâme bint Ebü’l-As, 291, 292, 335
Ümmü Rûmân 137
Ümâme bint Hamza 355
Ümmü Seleme 101, 230, 287, 288,
289, 307, 319, 346
Ümeyme bint Abdülmuttalib 59, 152
Ümmü Süleym 351
Ümeyye b. Abdüāems 29, 34
Ümmü Ubeys 93
Ümeyye b. Ebu’s-Salt 43, 56, 64, 330
Ümmü’l-Hakem bint Zübeyr 352
Ümeyye b. Halef 92, 93, 161
Üneyf (Benî Üneyf) 127, 131, 187
Ümeyye b. Zeyd 130
Üneyse bint Hâris 62
Ümmet 144
Ümmü Cemîl 93
Üsâme b. Zeyd 137, 196, 215, 304,
342, 363, 395, 396, 398
Ümmü Eymen (Bereke) 60, 64, 65,
74, 137, 230, 285, 286
Üseyd b. Hudayr 112, 165, 171, 197,
215, 341
Ümmü Gülsüm bint Ali 293
Üseyr 229, 231
Ümmü Gülsüm bint Resûlüllah 71,
86, 137, 291, 292, 293, 294
Üstüvânetü’l-Vüfûd 138, 255
Üzeyr 222
V
Vâdi’l-Kurâ 20, 32, 34, 48, 129, 224,
229, 233, 312, 316
Vahāî b. Harb 170, 174, 177
438
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 438
17.04.2012 16:04:23
İNDEKS
Vâil (Benî Vâil) 238
Veddân 198
Vâk‘f (Benî Vâk‘f) 127, 131, 139, 187
Vehb b. Abdümenâf 60
Varaka b. Nevfel 56, 70, 83, 85, 236,
286
Vehriz 27
Vatih vadisi 232
Velîd b. Muþîre 41, 72, 79, 93
Ve’d 323
Velîd b. Ukbe 300
Vecc Vâdisi 333
Velîd b. Utbe 159
Veda hacc‘ 360, 386, 387, 395
Velîd b. Velid 254
Velâ 35
Vedd 51, 54
Y
Ya’bûb 53
51, 52, 54, 69, 102, 129, 200, 235,
249, 250, 252, 260, 261, 283, 298,
302, 313, 329, 342, 386, 392
Ya’kûbî, Ya’kûbîlik 48, 230
Ya’lâ b. Ümeyye 300
Yenbu’ 103, 234
Ya’rub 33
Yesâr 368
Yahya (Hz. Yahya) 50, 115
Yeûk 54
Yahya b. Muþîre 292
Yevme’l-Furkân 166
Yâsir 87, 92, 158, 231, 345
Yevme’l-Teka’l-Cem’ân 166
Yeþûs 54
Yezîd b. Ebû Süfyan 218
Yemâme 19, 45, 47, 139, 395
Yezîd b. Zem’a 31, 283
Yemen 19, 20, 24, 25, 26, 27, 28, 32,
33, 34, 35, 36, 44, 45, 47, 48, 49,
Yûnus b. Mettâ 110
Z
Zafâr 24, 49
Zekat 359, 377
Zafer (Benî Zafer) 127, 131, 187
Zem’a b. Esved 107, 162
Zahr 52
Zemzem Kuyusu 58
Zahrân 28, 183, 208, 209
Zer b. Ebû Zer 193
Zâtu Atlah 237
Zerdüāt 64
Zâtü Envât 42, 322
Zeyd b. Amr 56, 81, 85,
Zâtü’r-Rikâ’ 152
Zeyd b. Desinne 182, 365
Zâtüsselâsil 205
Zeyd b. Hârise 86, 108, 109, 137,
141, 165, 169, 192, 193, 194, 238,
239, 286, 290, 291, 340, 355, 363,
395
Zaûrâ 127, 130, 131
Zebîd 298
439
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 439
17.04.2012 16:04:23
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji
Zeyd b. Lusayt 222
Zeyd b. Sâbit 218, 301, 302, 318, 320,
337, 341, 342
Zühre, Zühreoþullar‘ 29, 30, 60, 89,
110, 157, 158
Zülhalasa 52, 260
Zeydmenât 131
Zülhuleyfe 46, 124, 197, 204, 387
Zeyneb bint Ali 293
Zülkaabât 52, 53
Zeyneb bint Cahā 195, 288, 290, 363
Zülkarneyn 221
Zeyneb bint Hâris 233
Zülkeffeyn 53
Zeyneb bint Huzeyme 288, 289
Züllibâ 53
Zeyneb bint Resûlüllah 71, 86, 137,
163, 291, 292, 294
Zülmecâz 47, 90
Zî Tuvâ 211, 291, 387
Zürayk (Benî Zürayk) 126, 127, 130,
131, 138, 187
Zibrikân b. Bedr 299
Züreyh 53
Zilkurbâ 107, 313
Züāāerâ 53
Zimmî 51, 243, 303, 313, 315, 316,
317
Zinnîre 93
Ziyâd b. Lebîd 298
Ziyâd el-Bâhilî 299
Zû-Kâr 22, 39
Zûemer 169
Zûkared Gazvesi 193
Zûnüvâs 25, 48
Zurayb 332
Zü’l-

Benzer belgeler