arapça-iv - Onlinedil.net

Transkript

arapça-iv - Onlinedil.net
T.C. ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ YAYINI NO: 2082
AÇIKÖ⁄RET‹M FAKÜLTES‹ YAYINI NO: 1116
Anadolu Üniversitesi
‹lâhiyat Önlisans Program›
ARAPÇA-IV
Editör
Prof.Dr. Ahmet Turan ARSLAN
Yazarlar
Prof.Dr. Ahmet Turan ARSLAN (Ünite 5, 6, 7)
Prof.Dr. Tacettin UZUN (Ünite 1, 2)
Doç.Dr. Ali BULUT (Ünite 3, 4, 8)
Doç.Dr. Halil ‹brahim KAÇAR (Ünite 9, 10)
ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Ö¤retim” tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r.
‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t
veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz.
Copyright © 2010 by Anadolu University
All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic, tape or otherwise, without
permission in writing from the University.
Genel Akademik Koordinatörler
Prof.Dr. ‹brahim Hatibo¤lu (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)
Prof.Dr. Ali Erbafl (Sakarya Üniversitesi)
Program Koordinatörü
Doç.Dr. Cemil Ulukan
Uzaktan Ö¤retim Tasar›m Birimi
Genel Koordinatör
Prof.Dr. Levend K›l›ç
Genel Koordinatör Yard›mc›s›
Ö¤retim Tasar›mc›s›
Doç.Dr. Müjgan Bozkaya
Ö¤retim Tasar›mc›s› Yard›mc›lar›
Arfl.Gör. Mehmet F›rat
Arfl.Gör. Nur Özer
Grafik Tasar›m Yönetmenleri
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Ö¤r.Gör. Cemalettin Y›ld›z
Ölçme De¤erlendirme Sorumlusu
Ö¤r.Gör. Fatma fiennur Arslan
Kitap Koordinasyon Birimi
Doç.Dr. Feyyaz Bodur
Uzm. Nermin Özgür
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Dizgi
Aç›kö¤retim Fakültesi Dizgi Ekibi
Arapça-IV
ISBN
978-975-06-0765-3
4. Bask›
Bu kitap ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ Web-Ofset Tesislerinde 40.000 adet bas›lm›flt›r.
ESK‹fiEH‹R, Ocak 2013
İÇİNDEKİLER
Ünite 1: Sayı Ve Temyîzi ‫ﻴﺰَﻫﺎ‬
ُ ‫ ………………………………… اَﻷَ ْﻋ َﺪ‬2
ُ ِ‫اد َوﲤَْﻴ‬
ِْ ‫اﻻ‬
ِ ‫ …اَﻟﻨﱠـ ْﻔﻲ ِﰲ ا ْﳉﻤ ِﻞ‬28
Ünite 2: İsim ve Fiil Cümlelerinde Olumsuzluk ‫ﲰﻴﱠ ِﺔ واﻟ ِْﻔ ْﻌﻠِﻴﱠ ِﺔ‬
َُ
ُ
ِ
Ünite 3: İstisnâ ُ‫اﻻ ْﺳﺘِﺜْـﻨَﺎء‬
………………………………………………… 52
‫ﺎل اﻟ ُْﻤ َﻘ َﺎرﺑَِﺔ َواﻟ ﱠﺮ َﺟ ِﺎء َواﻟ ﱡ‬
Ünite 4: Mukārabe, Recâ ve Şurû Fiilleri ‫وع‬
ُ ‫ْﻌ‬
ِ ‫ﺸ ُﺮ‬
َ ‫أَﻓـ‬
…… 76
Ünite 5: Şart Edatları ve Cevaba “Fâ” Harfinin Gelmesi
‫ات اﻟ ﱠ‬
‫ﺸ ْﺮ ِط‬
ُ ‫ﻀﺎرِِع َوأ ََد َو‬
َ ‫……………………………………………… َﺟ ْﺰُم اﻟ ِْﻔ ْﻌ ِﻞ اﻟ ُْﻤ‬100
ِ ‫…………………………………… ﻏَﻴـﺮ اﻟْﻤ ْﻨﺼ ِﺮ‬126
Ünite 6: Gayr-i Munsarif ‫ف‬
َ ُ ُْ
Ünite 7: Te’kîd ‫اﻟﺘﱠﺄْﻛِﻴ ُﺪ‬
Ünite 8: Bedel
…………………………………………………150
‫اﻟﺒﺪل‬ı …………………………………………………172
Ünite 9: Taaccüp Üslûbu ‫ﺠـﺐ‬
‫………………………………… أُﺳـﻠُﻮب اﻟـﺘﱠ َـﻌـ ﱡ‬196
Ünite 10: Münâdâ ‫ﺎدى‬
َ َ‫اﻟ ُـﻤـﻨ‬
iii
………………………………………………216
iv
ÖNSÖZ
Çağımızda gelişen ulaşım vasıtaları, telefon, televizyon ve internet gibi
iletişim araç ve gereçleri dünyayı küçük bir köy hâline getirmiştir. Bu durum,
farklı dilleri konuşan milletlerin ve kişilerin birbirleriyle anlaşmalarını
zorunlu hâle getirmiş bulunmaktadır. Bu anlaşmanın en kestirme yolu da,
dünyada yaşayan topluluk ve fertlerin birbirlerinin dillerini öğrenmelerinden
geçer. Gerçek şu ki, eskiden olduğu gibi günümüzde de başka milletlerin
fertleriyle anlaşma ihtiyacı hisseden insanlar, o milletin dilini
öğrenmektedirler. Bazı zorlukları olsa da gerçek anlamda ihtiyaç duyan ve
istekli olanlar bunu başarabilmektedirler. Ki "işlerin en üstünü zor olanı
başarabilmektir".
Çocuklukta anadilini öğrenmiş bulunan herkes daha sonra konuşma
organlarını ve zihnî yeteneklerini zedeleyecek bir kaza ya da hastalık
geçirmemişse, bir yabancı dili öğrenebilir. Ancak, bu iş için gerekli olan
toplam süreyle varılacak en üst bilgi ve beceri seviyesi kişiden kişiye değişir.
Bu bakımdan, kimi yetişkin öğrencilerin yabancı dil öğrenme yeteneğinden
yoksun olduklarını ileri sürerek başladıkları çalışmayı kısa sürede bırakmaları
yanlış bir davranıştır. Yabancı dil öğreniminde söz konusu olan 'yetenek'
değişik ölçülerde de olsa, herkeste en azından kendisine yetecek kadar vardır.
Bu bakımdan, yine bir yabancı dil olan Arapçayı da gerçekten istekli olan
herkes öğrenebilir. Ancak, her işimizde olduğu gibi bunda da başarı şartlarını
yerine getirmek ve usulüne uygun yani metotlu çalışmak gerekir. Nitekim
asırlardır ülkemizde, birçok insan çalışarak Arapçayı kitaplar hatta şiirler
yazacak seviyede öğrenmişlerdir. Hem de onlar, bu dili konuşan Arap'ların
yüzünü rüyalarında bile göremiyor ve sesini duyamıyorlardı. Oysa
günümüzde, -her yabancı dil gibi- Arapçayı da öğrenmek isteyenler için bu
imkânlar çok büyük derecede artmıştır. Evimizde, iş yerimizde, hemen her
yerde ve istediğimiz her zaman radyo, televizyon ve internet yoluyla bu dili
konuşan Arap'ları izleyebilmekte ve onlar dinleyebilmekteyiz ki bunlar,
Arapçayı öğrenmekte çok büyük motivasyon ve yardım sağlayan unsurlardır.
Artık bize düşen, dînî ve edebî metinleri okuyup anlayabilmemiz için
Arapçayı öğrenmeye ne kadar büyük bir ihtiyaç içinde olduğumuzu düşünüp
bu işin önemini kavramak ve zamanımızı ayarlayarak yoğun bir şekilde
çalışmaya girişmektir. Bu konuda insanlar birçok mazeretin yanında zaman
darlığından şikâyet etmektedirler. Hâlbuki bizden önce bu işi başaranların
günleri 24 saat+1 saniye değildi; onların da günleri tam 24 saat idi. Oysa
önemli olan kişinin kendi zamanını ayarlamasıdır. İnsan kendisinin zamanını
ayarlayabilirse çokça vakit bulur, ayarlayamazsa vakit daralır, canı sıkılır ve
hiç bir işini gereği gibi yapamaz. Bu konuda bir İslâm bilgini "Vakitlerin
v
bereketi, onları tanzim etmededir" demiştir. Yine Hz. Ali'nin olduğu söylenen
şu söz de, her devirde, her yerde ve herkes için çok önemlidir: "Hayatta
önemli işler çoktur fakat en önemlisi onları önem sırasına koymaktır".
Elinizdeki bu kitap Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İlahiyat
Önlisans Programı Arapça-IV dersi için hazırlanmıştır. Bu kitabın
hazırlanmasında da öncekilerde takip edilen yol takip edilmiştir. En belirgin
özelliği gramerin ağırlığından çok metin, alıştırma ve uygulamaların
bolluğudur. III. kitapta ve burada söylediklerimiz doğrultusunda
çalışabilirseniz sizin de bu derste başarılı olabileceğinize ve Arapça
öğrenebileceğinize inanıyorum. Bu kitabın hazırlanmasında emeği geçen
herkese teşekkürlerimi sunarken Arapçayı öğrenmeye kararlı olan herkese
başarılar dilerim.
Prof. Dr. Ahmet Turan ARSLAN (Editör)
vi
1
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Müfred, Mürekkeb, Ukûd ve Atıflı Sayıları sayabilecek,
•
Sayılarda Müzekkerlik ve Müennesliği tanıyabilecek,
•
Sıra Sayılarını öbür sayılardan ayırt edebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Müfred
•
Mürekkeb
•
Ukûd
•
Atıflı Sayılar
•
Temyîz
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Sayı kavramını
•
Sayıdan sonra getirilen kelimeye Türkçede ne denildiğini
•
Türkçede sayının cümlede öğe olarak durumunu araştırınız.
2
Sayı ve Temyîzi
‫اد َوﲤَْﻴِ ُﻴﺰَﻫﺎ‬
ُ ‫اَﻷَ ْﻋ َﺪ‬
GİRİŞ
Türkçede sayılar, sıfatlar arasında ele alınır ve tarifi şöyle yapılır:
Varlıkların Sayılarını Belirten Sıfatlar
Sayı sıfatları kendi içinde kısımlara ayrılır:
a. Asıl Sayı Sıfatları: Asal sayılarla ifade edilirler. Örnek: Beş kalem, üç
çocuk, bin lira.
b. Sıra Sayı Sıfatları: Varlıkların sırasını belirten sıfatlardır. Örnek: Dördüncü
kat, üçüncü sokak, ikinci sınıf.
Türkçede “asıl sayı sıfatı” dediklerimiz, Arapçada sıfat kabul edilmez.
ٍ ‫” َﺧﺮ َج ﺛَﻼَﺛَﺔُ ﻃُﻼﱠ‬
‫ﺼﱢ‬
Örneklerle açıklarsak, “Üç öğrenci sınıftan çıktı=‫ﻒ‬
‫ب ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
َ
cümlesinin Arapça ifadesinde “üç=ُ‫ ;”ﺛَﻼَﺛَﺔ‬Türkçedeki gibi sıfat değil,
ٍ ‫ ”ﻃُﻼﱠ‬ise, Arapçaya göre temyîzdir. Öyle
cümlenin öznesidir. “Öğrenci=‫ب‬
olunca, Arapçada asıl sayılardan sonra “Temyîz” kavramı söz konusudur.
Temyîzin tarifi şöyledir: Temyîz, müphem (kapalı) olan isim (zat) veya
ِ َ ِ‫ت ﺛَﻼَﺛ‬
nispeti (cümleyi) açıklamak için zikredilen nekre isimdir. ‫ﺤﺎ‬
ُ ‫ﺎﻫ ْﺪ‬
َ ‫َﺷ‬
ً ‫ﲔ َﺳﺎﺋ‬
ِ
(Otuz turist gördüm) cümlesinde müphem olan isim (zat), ‫ﲔ‬
‫ﺛ‬
‫ﻼ‬
‫ﺛ‬
sayısıdır.
َ
َ
َ
‫ َﺳﺎﺋِ ًﺤﺎ‬,
‫ﲔ‬
َ ِ‫ ﺛَﻼَﺛ‬deki kapalılığı giderdiği için temyîzdir. “Otuz” kelimesi,
muhatabın zihninde sayılan şeyin ne olduğu konusunda bir açıklık sağlamaz.
Bunu muhatabın zihninde netleştirecek bir kelime zikrederiz ki, bu kelimeye
ِ ‫( ﻃَﺎﺑ‬Köy hava yönünden iyidir/Köyün havası iyidir)
temyîz denir. ً‫ﺖ اﻟ َﻘ ْﺮﻳَﺔُ َﻫ َﻮاء‬
َ
cümlesinde ً‫ َﻫ َﻮاء‬cümledeki kapalılığı giderdiği için temyîzdir.
Müphem olana da mümeyyez denilir.
Mümeyyez iki çeşittir:
a. Melfûz (telaffuz edilen) mümeyyez: Bu, temyîzden önce zikredilen
zâhir (açık) müphem isimdir. Yukardaki örnekte geçen ‫ﲔ‬
َ ِ‫ ﺛَﻼَﺛ‬melfuz
mümeyyezdir.
3
‫‪b. Melhûz (anlaşılan) mümeyyez: Bu, zikredilmeyen ama konuşmadan‬‬
‫ِ‬
‫اء ‪anlaşılandır.‬‬
‫)‪ (Köy hava yönünden iyidir/Köyün havası iyidir‬ﻃَﺎﺑَﺖ اﻟ َﻘ ْﺮﻳَﺔُ َﻫ َﻮ ً‬
‫‪cümlesinde mümeyyez, melhûzdur‬‬
‫‪Dört çeşit melfûz mümeyyez vardır:‬‬
‫ِ‬
‫ﺖ ِﺟ َﺮ ًاﻣﺎ َذ َﻫﺒًﺎ ‪a. Ağırlık ölçüleri. Örnek:‬‬
‫‪ (Bir gram altın satın aldım).‬ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳْ ُ‬
‫ﺎء ‪b. Hacim ölçüleri. Örnek:‬‬
‫‪َ (Bir bardak su içtim).‬ﺷ ِﺮﺑْ ُ‬
‫ﺖ ُﻛﻮﺑًﺎ َﻣ ً‬
‫ِ ِ‬
‫ﺻﻮﻓًﺎ ‪c. Uzunluk ve alan ölçüleri. Örnek:‬‬
‫‪ (Tacir bana bir‬ﺑَ َ‬
‫ﺎﻋ ِﲏ اﻟﺘﱠﺎﺟ ُﺮ ﻣ ْﺘـ ًﺮا ُ‬
‫‪metre yün sattı).‬‬
‫‪d. Sayılar.‬‬
‫‪Sayılar ve temyîzleri ileriki sayfalarda ayrıntılı olarak anlatılacaktır.‬‬
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ﱢق‬
‫ﺼﺪ ْ‬
‫ﺻﺪ ْ‬
‫ﱢق أ َْو ﻻَ ﺗُ َ‬
‫َ‬
‫ﺎﻃ ِ‬
‫ﱳ َزور ٍق ﺻ ِﻐ ٍﲑ إِ َﱃ َﺷ ِ‬
‫وﲬْﺴ ٍﺔ( و ِ‬
‫ِ ٍ‬
‫ ِﰲ َﻋ ِﺎم ‪) 1705‬أَﻟ ٍ‬‫ﻲء َوﺳﺖ‬
‫ﺻ َﻞ ﻗ ْﺮٌد َﻋﻠَﻰ َﻣ ْ ِ ْ َ َ‬
‫ْﻒ َو َﺳ ْﺒﻌ ِﻤﺎﺋَﺔ َ َ َ َ‬
‫ﺖ َْﳏ َﻜ َﻤﺔٌ َﻋ ْﺴ َﻜ ِﺮﻳﱠﺔٌ ﺑِِﺈ ْﻋ َﺪ ِاﻣ ِﻪ َﺷ ْﻨﻘﺎً‪ ،‬ﺑِﺘُـ ْﻬ َﻤ ِﺔ‬
‫ﻀ ْ‬
‫ﻫﺎرﺗﺒﻮل )‪ (West Hartlepool‬ﺑِِﺈ ِْﳒ ْﻠﺘَـ َﺮا‪ .‬ﻓَـ َﻘ َ‬
‫ﺲ ﳊِِﺴ ِ‬
‫ﺎب ﻓَـ َﺮﻧْ َﺴﺎ‪.‬‬
‫ﱠﺠ ﱡ‬
‫اﻟﺘ َ‬
‫ﺴ ِ َ‬
‫ﻚ اﻟَﺒـ َﻘﺮةُ ‪َ ) 75‬ﲬْﺴﺔً وﺳﺒ ِﻌ ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠَ ِ‬
‫ﻒ واﻟ َْﻤ ِﺎء َﻛ ْﻲ ﺗُـ ْﻨﺘِ َﺞ َﻣﺎ ﻳُـ َﻮا ِزي ‪454‬‬
‫َ َْ َ‬
‫ﲔ( ﻛﻴﻠُﻮﺟ َﺮاﻣﺎً ﻣ َﻦ َ‬
‫ ﺗَ ْﺴﺘَـ ْﻬﻠ ُ َ َ‬‫)أَرﺑـﻌ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ وأَرﺑـﻌﺔً َ ِ‬
‫ﲔ( ِﺟ َﺮاﻣﺎً ِﻣ َﻦ اﻟ ﱡﺰﺑْ َﺪ ِة‪.‬‬
‫وﲬْﺴ َ‬
‫َْ َ‬
‫َْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ِ‬
‫ ﺗَﺴﺘَ ِﻄﻴﻊ اﻟْﺒﻮﻣﺔُ أَ ْن ﺗُ ِﺪﻳﺮ رأْﺳ َﻬﺎ ِﰲ ِ‬‫ﺎﻫ ْ ِ‬
‫ﲔ( َد َر َﺟﺔً‪.‬‬
‫اﻻ ﱢﲡَ َ‬
‫وﺳ ْﺒﻌ َ‬
‫ْ ُ َُ‬
‫ﲔ ﺑَِﺰا ِوﻳَﺔ ‪) 270‬ﻣﺎﺋَـﺘَـ ْ ِ َ‬
‫َ ََ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِِ ﱠ ِ‬
‫ِِ ٍ‬
‫ِج ِﰲ َﻣ َﻮا ﱢد‬
‫ﻴﻤ ْ‬
‫ﺖ ِﰲ َﻣﺪﻳﻨَﺔ َﻣ ﱠﺮا ُﻛ َ‬
‫ﺶ اﻟﻐَ ْﺮﺑِﻴﱠﺔ ُﻣ ْﻨ ُﺬ َﲦَﺎﻧﻴَﺔ ﻗُـ ُﺮون‪ُ ،‬ﻣﺰ َ‬
‫ َﻣﻨَ َﺎرةُ أ َْو ﻣ ْﺌ َﺬﻧَﺔُ اﻟ ُﻜﺘُﺒﻴﱠﺔ اﻟ ِﱵ أُﻗ َ‬‫ِ ِ ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻴﺲ ِﻣﻦ اﻟ ِْﻤﺴ ِ‬
‫ﺚ ﺗَﻈَ ﱡﻞ َﻋﺎﺑَِﻘﺔً َداﺋِﻤﺎً ﺑِ ِﻌﻄْ ِﺮِﻩ‪.‬‬
‫ﻚ‪ِ ،‬ﲝَْﻴ ُ‬
‫ﺑﻨَﺎﺋ َﻬﺎ ‪) 900‬ﺗ ْﺴ ُﻌﻤﺎﺋَﺔ(ﻛ ٍ َ ْ‬
‫ ﻳﻮﺟ ُﺪ ِﰲ ﻧِﻴﻮِزﻳﻠَْﻨ َﺪ َة )‪ (New Zealand‬ﻗَﺎﻧُﻮ ٌن ﻳـ ْﻠ ِﺰم أَﺻﺤﺎب اﻟ ِ‬‫ْﻜﻼَ ِ‬
‫ﺎﺻ ِﻄ َﺤﺎ َِﺎ ِﰲ ﻧُـ ْﺰَﻫ ٍﺔ‬
‫ب ﺑِ ْ‬
‫ُ ُ َْ َ‬
‫ُ‬
‫ُ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫ﺎﻋﺔً‪.‬‬
‫ﺳ‬
‫(‬
‫ﻳﻦ‬
‫ﺮ‬
‫ﺸ‬
‫وﻋ‬
‫ﻊ‬
‫ﺑ‬
‫َر‬
‫أ‬
‫)‬
‫‪24‬‬
‫ﻞ‬
‫ﻛ‬
‫ﻞ‬
‫ﻗ‬
‫ﻷ‬
‫ا‬
‫ﻰ‬
‫ﻠ‬
‫ﻋ‬
‫ة‬
‫ﺪ‬
‫اﺣ‬
‫َ‬
‫ٍ‬
‫َ‬
‫ﱢُﱠ‬
‫ْ َ َ َ‬
‫َﻣ ﱠﺮًة َو َ ً َ‬
‫َْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻀ ٍﺔ ﰒُﱠ ﺗَـﻠْﺰم َﳐْﺒﺄ ََﻫﺎ وﻻَ ﺗُـﻐَ ِ‬
‫ﻮﻋﺎ‪.‬‬
‫ﱢﲔ( أَﻟ َ‬
‫ﺎد ُرﻩُ َﺣ ﱠﱴ ﲤَُ َ‬
‫ْﻒ ﺑَـ ْﻴ َ‬
‫ ﺗَ َ‬‫ﻮت ُﺟ ً‬
‫ﻀ ُﻊ أُﻧْـﺜَﻰ اﻷَ ْﺧﻄَﺒُﻮط ‪) 60‬ﺳﺘ َ‬
‫َُ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً‪ ،‬وﻳ ِ‬
‫ﻴﺶ ِﰲ َﺷ ْﺮ ِق إِﻓْ ِﺮ ِﻳﻘﻴَﺎ ﻧَـ ْﻮعٌ ِﻣ َﻦ اﻟﻨ ْﱠﻤ ِﻞ اﻷَﺑْـﻴَ ِ‬
‫ﺼ ُﻞ َﻋ َﺪ ُد‬
‫ﺾ ﺗُـ َﻌ ﱠﻤ ُﺮ َﻣﻠ َﻜﺘُﻪُ ‪َ ) 50‬ﲬْﺴ َ‬
‫ ﻳَﻌ ُ‬‫َ‬
‫ﺾ اﻟﱠ ِﺬي ﺗَ َ ِ‬
‫ٍ ِ‬
‫اﻟﺒَـ ْﻴ ِ‬
‫ﲔ( أَﻟْﻔﺎً‪.‬‬
‫ﻀﻌُﻪُ ﻳَـ ْﻮﻣﻴًّﺎ إِ َﱃ ‪) 43‬ﺛَﻼَﺛَﺔ وأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫ وْز ُن اﻟﻨـ ِ ِ‬‫ٍ ِ‬
‫ﺼ ِﻐ َﲑِة‪.‬‬
‫ﲔ( أَﻟْﻔﺎً ِﻣ َﻦ اﻟﻄﱡﻴُﻮِر اﻟﻄﱠﻨﱠﺎﻧَِﺔ اﻟ ﱠ‬
‫ﱠﻌ َﺎﻣﺔ ﻳُـ َﻌﺎد ُل َوْز َن ‪َ ) 48‬ﲦَﺎﻧِﻴَﺔ وأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﻮﻣ ْﻨﺞ )‪ (Wyoming‬اﻷَﻣ ِﺮ ِ‬
‫ﻳﻜﻴﱠ ِﺔ ﺳﻨَﺔَ ‪) 1990‬أَﻟ ٍ‬
‫ْﻒ َوﺗِ ْﺴ ِﻌ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ‬
‫ اِ ْﻛﺘَ َﺸ َ‬‫ْ‬
‫ﻒ ُ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌﻠَ َﻤﺎءُ ﺑ ِﻮﻻَﻳَﺔ َواﻳُ َ‬
‫ﺎن ﺻ ِﻐ ٍﲑ َﻋﺎش ﻗﺪﳝﺎً‪ ،‬وَﻛﺎ َن ِﲝﺠ ِﻢ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﲔ( ﺑـ َﻘﺎﻳﺎ َﻋﻈ ِْﻤﻴﱠﺔً ﻣﺘَﺤ ﱢﺠﺮًة ﳊِِ ٍ‬
‫اﻟﻘﻄﱠِﺔ‪.‬‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫ﺼ َ‬
‫ُ َ َ َ‬
‫َوﺗ ْﺴﻌ َ َ َ‬
‫ٍ ِ‬
‫ اَﻟﻠﱡﻐَﺔُ اﻷ َْﻣ َﻬ ِﺮﻳﱠﺔُ َو ِﻫﻲ ﻟُﻐَﺔُ أَﺛْـﻴُﻮﺑْـﻴَﺎ ﺗَـﺘَ َﻜ ﱠﻮ ُن ِﻣ ْﻦ ‪ِ ) 267‬ﻣﺎﺋَـﺘَـ ْ ِ‬‫ﱢﲔ( َﺣ ْﺮﻓًﺎ‪.‬‬
‫وﺳ ْﺒـ َﻌﺔ وﺳﺘ َ‬
‫ﲔ َ‬
‫َ‬
‫‪ 4‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺴِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻃ ِﻊ( )‪ (Limelight.‬ﻟِ َﺸ ْﺎرِﱄ َﺷﺎﺑْﻠِ َﻦ )‪َ (Charlie Chaplin‬ﻋ َﺎم ‪1952‬‬
‫ْﻢ )اﻟﻨﱡﻮِر اﻟ ﱠ‬
‫ ﻓﻴ ﻠ ُ‬‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫)أَﻟ ٍ‬
‫ْﻒ وﺗِ ْﺴ ِﻌ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ َواﺛْـﻨَـ ْ ِ‬
‫ﺼ ِﻮﻳ ِﺮﻳﱠٍﺔ ﺑَـ ْﻌ َﺪ‬
‫ُوﺳ َﻜﺎر )‪ (Oscar‬ﻷَﻓْ َ‬
‫ﻀ ِﻞ ُﻣﻮﺳﻴ َﻘﻰ ﺗَ ْ‬
‫ﲔ َو َﲬْﺴ َ‬
‫ﲔ( ﻓَ َﺎز ِﲜَﺎﺋَِﺰة أ ْ‬
‫ِ‬
‫اﺣ ٍﺪ و ِﻋ ْﺸ ِﺮﻳﻦ( َﻋﺎﻣﺎ َﻋﻠَﻰ َﻋﺮ ِ‬
‫ﺿ ِﻪ اﻷَ ﱠو ِل‪.‬‬
‫َ ً‬
‫ْ‬
‫ُﻣ ُﺮوِر ‪َ ) 21‬و َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ( َﻣ ﱠﺮًة ِﰲ‬
‫ اَﻟْ َﻜﻨَ ِﺪ ﱡ‬‫ﻮرَﻣﺎ ُن )‪َ (John Torman‬ر ﱠﺷ َﺢ ﻧَـ ْﻔ َﺴﻪُ ‪َ ) 41‬واﺣ َﺪ ًة وأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫ي ُﺟﻮن ﺗُ ْ‬
‫اﻧْﺘِ َﺨﺎﺑ ٍ‬
‫ﺎت ُﳐْﺘَﻠِ َﻔ ٍﺔ و َﺧ ِﺴﺮ ﻓِ َﻴﻬﺎ َِ‬
‫ﲨ ًﻴﻌﺎً‪.‬‬
‫َ‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫ﺎﱄ ﻟِ َﻜ ْﻮَﻛ ِ‬
‫ﺸ ْﻤﺲ ﻓَـ ْﻮ َق اﻟ ُﻘﻄ ِ‬
‫ﱠﻬﺎ ِر ِﻃﻴﻠَﺔَ ‪42‬‬
‫ْﺐ اﻟ ّ‬
‫ﺸ َﻤ ِ ﱢ‬
‫ﻮس‪ ،‬ﻳَ ْﺴﺘَ ِﻤ ﱡﺮ َ‬
‫ﺿ ْﻮءُ اﻟﻨـ َ‬
‫ﺐأ َ‬
‫ُوراﻧُ َ‬
‫ ﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﺗُ ْﺸ ِﺮ ُق اﻟ ﱠ ُ‬‫ال ‪) 42‬اِﺛْـﻨَـ ْ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫)اِﺛْـﻨَـ ْ ِ ِ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً آ َﺧ َﺮ‪.‬‬
‫ﻴﺐ‪َ ،‬ﳛُ ﱡﻞ اﻟﻈﱠﻼَ ُم ﻃََﻮ َ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً َ‬
‫ﲔ َوأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫ﲔ َوأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫وﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﺗَﻐ ُ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ﺎﻃ ِ‬
‫ﱳ َزور ٍق ﺻ ِﻐ ٍﲑ إِ َﱃ َﺷ ِ‬
‫ﻲء َوﺳﺖ ﻫﺎرﺗﺒﻮلِ إِ ِْﳒ ْﻠﺘَـ َﺮا‪.‬‬
‫ﺻ َﻞ اﻟﻘﺮد َﻋﻠَﻰ َﻣ ْ ِ ْ َ َ‬
‫‪ِ .1‬ﰲ أي َﻋ ِﺎم َو َ‬
‫اﻟﻌ ْﺴ َﻜ ِﺮﻳﱠﺔُ ﻟﻠﻘﺮد‪.‬‬
‫ﻀ ْ‬
‫‪ .2‬ﰈ ﻗَ َ‬
‫ﺖ اﳌَ ْﺤ َﻜ َﻤﺔُ َ‬
‫ﻚ اﻟَﺒَـ َﻘ َﺮةُ َﻛ ْﻲ ﺗُـ ْﻨﺘِ َﺞ َﻣﺎ ﻳُـ َﻮا ِزي ‪ِ 454‬ﺟ َﺮاﻣﺎً ِﻣ َﻦ اﻟ ﱡﺰﺑْ َﺪ ِة‪.‬‬
‫وﻣﺎءً ﺗَ ْﺴﺘَـ ْﻬﻠِ ُ‬
‫‪ .3‬ﻛﻢ َﻋﻠَ ًﻔﺎ َ‬
‫‪ .4‬ﻫﻞ ﺗَﺴﺘَ ِﻄﻴﻊ اﻟْﺒﻮﻣﺔُ أَ ْن ﺗُ ِﺪﻳﺮ رأْﺳ َﻬﺎ ِﰲ ِ‬
‫ﺎﻫ ْ ِ‬
‫ﲔ؟‬
‫اﻻ ﱢﲡَ َ‬
‫ْ ُ َُ‬
‫َ ََ‬
‫‪َ .5‬ﻛﻢ ﻛِ ِ ِ ِ‬
‫ِج ِﰲ َﻣ َﻮا ﱢد ﺑِﻨَﺎء َﻣﻨَ َﺎرة أ َْو ِﻣ ْﺌ َﺬﻧَﺔُ اﻟ ُﻜﺘُﺒِﻴﱠ ِﺔ؟‬
‫ﻴﺴﺎ ﻣ َﻦ اﻟْﻤ ْﺴﻚ ُﻣﺰ َ‬
‫ْ ً‬
‫ﻀﻊ أُﻧْـﺜَﻰ اﻷَ ْﺧﻄَﺒ ِ‬
‫ﻮط‪.‬‬
‫‪َ .6‬ﻛ ْﻢ ﺑَـ ْﻴ َ‬
‫ُ‬
‫ﻀﺔً ﺗَ َ ُ‬
‫‪َ .7‬ﻛ ْﻢ َﻋ ًﺎﻣﺎ ﺗُـ َﻌ ﱠﻤ ُﺮ َﻣﻠِ َﻜﺔُ اﻟﻨ ْﱠﻤ ِﻞ اﻷَﺑْـﻴَ ِ‬
‫ﺾ؟‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻜﻴﱠ ِﺔ ﺑـ َﻘﺎﻳﺎ َﻋﻈ ِْﻤﻴﱠﺔً ﻣﺘَﺤ ﱢﺠﺮًة ﳊِِ ٍ‬
‫ﺻ ِﻐ ٍﲑ‬
‫‪ِ .8‬ﰲ أَ ﱢ‬
‫ي َﺳﻨَ ٍﺔ اِِ ْﻛﺘَ َﺸ َ‬
‫ﺼﺎن َ‬
‫ُ َ َ َ‬
‫ﻒِ ُ‬
‫اﻟﻌِﻠَ َﻤﺎءُ ﺑِ ِﻮﻻَﻳَﺔ َواﻳُﻮﻣ ْﻨ َﺞ اﻷ َْﻣ ِﺮ َ َ‬
‫اﻟﻘﻄﱠﺔ‪.‬‬
‫ﺎش ﻗﺪﳝﺎً‪ ،‬وَﻛﺎ َن ﲝَ ْﺠ ِﻢ‬
‫َﻋ َ‬
‫‪ِ .9‬ﻣ ْﻦ َﻛ ْﻢ َﺣ ْﺮﻓًﺎ ﺗَـﺘَ َﻜ ﱠﻮ ُن اَﻟﻠﱡﻐَﺔُ اﻷ َْﻣ َﻬ ِﺮﻳﱠﺔُ؟‬
‫اﻻﻧْﺘِ َﺨﺎﺑ ِ‬
‫‪َ .10‬ﻛﻢ ﻣ ﱠﺮًة ر ﱠﺷﺢ ﺟﻮن ﺗُﻮرﻣﺎ ُن ﻧَـ ْﻔﺴﻪُ ِﰲ ِ‬
‫ﺎت؟‬
‫َْ‬
‫َْ َ َ ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .11‬ﰲ أَ ﱢ ٍ‬
‫ﻀ ِﻞ ُﻣﻮﺳﻴ َﻘﻰ‬
‫ْﻢ )اﻟﻨﱡﻮِر اﻟ ﱠ‬
‫ُوﺳ َﻜ َﺎر ﻷَﻓْ َ‬
‫ﺴﺎﻃ ِﻊ( ﻟ َﺸ ْﺎرِﱄ َﺷﺎﺑْﻠ َﻦ ﲜَﺎﺋ َﺰة أ ْ‬
‫ي َﻋﺎم ﻓَ َﺎز ﻓﻴﻠ ُ‬
‫ﺼ ِﻮﻳ ِﺮﻳﱠٍﺔ؟‬
‫ﺗَ ْ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez‬‬
‫‪arasındaki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫ﻒ ‪ -‬ﻧُﻮر(‬
‫)ﺗَـ ْﺘـ ُﺮ ُك ‪ -‬ﻳُـ َﻘﺎﺑِ ُﻞ ‪َ -‬ﺳﻨَﺔ – ﻇَِﻔ َﺮ ‪ -‬ﺗَـ ْﻘ ِﺪ ُر‪ -‬ﺗَﻄْﻠُ ُﻊ – ﺗَـﺘَﺄَﻟﱠ ُ‬
‫ﺎﱄ ﻟِ َﻜ ْﻮَﻛ ِ‬
‫ﺸ ْﻤﺲ ﻓَـ ْﻮ َق اﻟ ُﻘﻄ ِ‬
‫‪ِ .1‬ﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﺗُ ْﺸ ِﺮ ُق اﻟ ﱠ‬
‫ﱠﻬﺎ ِر ِﻃﻴﻠَﺔَ ‪42‬‬
‫ْﺐ اﻟ ّ‬
‫ُوراﻧُ‬
‫ﺸ َﻤ ِ ﱢ‬
‫ﻮسِ‪ ،‬ﻳَ ِْﺴﺘَ ِﻤ ﱡﺮ ِ َ‬
‫ﺿ ْﻮء اﻟﻨـ َ‬
‫ﺐأ َ‬
‫‪َ 42‬‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫)اِﺛْـﻨَـ ْ ِ ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﲔ(ُ َﻋﺎﻣﺎً آ َﺧ َﺮ‪.‬‬
‫ﻌ‬
‫ﺑ‬
‫َر‬
‫أ‬
‫و‬
‫ﲔ‬
‫ـ‬
‫ﻨ‬
‫ـ‬
‫ﺛ‬
‫ا‬
‫)‬
‫ال‬
‫ﻮ‬
‫ﻃ‬
‫م‬
‫ﻼ‬
‫ﻈ‬
‫اﻟ‬
‫ﻞ‬
‫ﳛ‬
‫‪،‬‬
‫ﻴﺐ‬
‫ﻐ‬
‫ﺗ‬
‫ﺎ‬
‫ﻣ‬
‫ﺪ‬
‫ﻨ‬
‫وﻋ‬
‫ﺎ‬
‫ﺎﻣ‬
‫ﻋ‬
‫ﲔ( َ ً َ ْ َ َ َ ُ َ ُ ﱡ َ ُ َ َ َ‬
‫ْ َ ْ َ َْ َ‬
‫ﲔ َوأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫ﻚ اﻟَﺒـ َﻘﺮةُ ‪َ ) 75‬ﲬْﺴﺔً وﺳﺒ ِﻌﲔ( ﻛِﻴﻠُ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠَ ِ‬
‫ﻒ واﻟ َْﻤ ِﺎء َﻛ ْﻲ ﺗُـ ْﻨﺘِ َﺞ َﻣﺎ ﻳُـ َﻮا ِزي ‪454‬‬
‫َْ َ‬
‫ﻮﺟ َﺮاﻣﺎً ﻣ َﻦ َ‬
‫‪ .2‬ﺗَ ْﺴ)أﺘَـَرْﻬﺑـﻠﻌ ِﻤُﺎﺋ ٍﺔ َوأ َ‬
‫وﲬْ ِ‬
‫ﲔَ( ِﺟ َﺮاﻣﺎً ِﻣ َﻦ اﻟ ﱡﺰﺑْ َﺪ ِة‪.‬‬
‫ﺴ‬
‫ﺔ‬
‫ﻌ‬
‫ـ‬
‫ﺑ‬
‫َر‬
‫َ‬
‫ً‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َْ َ‬
‫َْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ﺑ َﺰا ِوﻳَﺔ ‪) 270‬ﻣﺎﺋَـﺘَـ ْ ِ‬
‫ﺎﻫ ْ ِ‬
‫ﲔ( َد َر َﺟﺔً‪.‬‬
‫ْﺳ َﻬﺎ ِﰲ اﻻﲡَ َ‬
‫وﺳ ْﺒﻌ َ‬
‫ﻴﻊ اﻟْﺒُ َ‬
‫ﲔ َ‬
‫ﻮﻣﺔُ أَ ْن ﺗُﺪ َﻳﺮ َرأ َ‬
‫‪ .3‬ﺗَ ْﺴﺘَﻄ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻀ ٍﺔ ﰒُﱠ ﺗَـﻠْﺰم َﳐْﺒﺄ ََﻫﺎ وﻻَ ﺗُـﻐَ ِ‬
‫ﻮﻋﺎ‪.‬‬
‫ﱢﲔ( أَﻟ َ‬
‫ﺎد ُرﻩُ َﺣ ﱠﱴ ﲤَُ َ‬
‫ْﻒ ﺑَـ ْﻴ َ‬
‫‪ .4‬ﺗَ َ‬
‫ﻮت ُﺟ ً‬
‫ﻀ ُﻊ أُﻧْـﺜَﻰ اﻷَ ْﺧﻄَﺒُﻮط ‪) 60‬ﺳﺘ َ‬
‫َُ َ‬
‫‪ 5‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫‪ .5‬ﻓِﻴﻠْﻢ )اﻟﻨﱡﻮِر اﻟ ﱠ ِ ِ‬
‫ْﻒ وﺗِﺴ ِﻌ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ واﺛْـﻨَـ ْ ِ ِ‬
‫ٍ‬
‫ﲔ( ﻓَ َﺎز ِﲜَﺎﺋَِﺰِة‬
‫ﲔ َو َﲬْﺴ َ‬
‫َ‬
‫ﺴﺎﻃ ِﻊ( ِﻟ َﺸ ْﺎرِﱄ َﺷﺎﺑْﻠ َﻦٍ َﻋ َﺎم ‪) 1952‬أَﻟ ِ ٍ ْ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻦ( َﻋ ًﺎﻣﺎ َﻋﻠَﻰ َﻋ ْﺮﺿﻪ اﻷَ ﱠول‪.‬‬
‫ُوﺳ َﻜ َﺎر ﻷَﻓْ َ‬
‫ﻀ ِﻞ ُﻣﻮﺳﻴ َﻘﻰ ﺗَ ْ‬
‫أ ْ‬
‫ﺼﻮﻳﺮﻳﱠﺔ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ُﻣ ُﺮور ‪َ ) 21‬واﺣﺪ َوﻋ ْﺸﺮ َ‬
‫ٍ ِ‬
‫‪ .6‬اَﻟﻠﱡﻐَﺔُ اﻷ َْﻣ َﻬ ِﺮﻳﱠﺔُ َو ِﻫﻲ ﻟُﻐَﺔُ أَﺛْـﻴُﻮﺑْـﻴَﺎ ﺗَـﺘَ َﻜ ﱠﻮ ُن ِﻣ ْﻦ ‪ِ ) 267‬ﻣﺎﺋَـﺘَـ ْ ِ‬
‫ﱢﲔ( َﺣ ْﺮﻓًﺎ‪.‬‬
‫وﺳ ْﺒـ َﻌﺔ وﺳﺘ َ‬
‫ﲔ َ‬
‫َ‬
‫‪ .7‬وْز ُن اﻟﻨـ ِ ِ‬
‫ٍ ِ‬
‫ﺼ ِﻐ َﲑِة‪.‬‬
‫ﲔ( أَﻟْﻔﺎً ِﻣ َﻦ اﻟﻄﱡﻴُﻮِر اﻟﻄﱠﻨﱠﺎﻧَِﺔ اﻟ ﱠ‬
‫ﱠﻌ َﺎﻣﺔ ﻳُـ َﻌﺎد ُل َوْز َن ‪َ ) 48‬ﲦَﺎﻧِﻴَﺔ وأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin‬‬
‫‪çoğullarını tespit ediniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﺎﱄ ﻟِ َﻜ ْﻮَﻛ ِ‬
‫ﺸ ْﻤﺲ ﻓَـ ْﻮ َق اﻟ ُﻘﻄ ِ‬
‫ﱠﻬﺎ ِر ِﻃﻴﻠَﺔَ ‪42‬‬
‫ْﺐ اﻟ ّ‬
‫ﺸ َﻤ ِ ﱢ‬
‫ﻮس‪ ،‬ﻳَ ْﺴﺘَ ِﻤ ﱡﺮ َ‬
‫ﺿ ْﻮءُ اﻟﻨـ َ‬
‫ﺐأ َ‬
‫ُوراﻧُ َ‬
‫‪ .1‬ﻋ ْﻨ َِﺪ َﻣﺎ ﺗُِ ْﺸ ِﺮ ُقِ اﻟ ﱠ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً آ َﺧ َﺮ‪.‬‬
‫ﻴﺐ‪َ ،‬ﳛُ ﱡﻞ اﻟﻈﻼَ ُم ﻃََﻮ َ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً َ‬
‫ال ‪) 42‬اﺛْـﻨَـ ْﲔ َوأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫)اﺛْـﻨَـ ْﲔ َوأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫وﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﺗَﻐ ُ‬
‫ٍ ِ‬
‫‪ .2‬اَﻟﻠﱡﻐَﺔُ اﻷ َْﻣ َﻬ ِﺮﻳﱠﺔُ َو ِﻫﻲ ﻟُﻐَﺔُ أَﺛْـﻴُﻮﺑْـﻴَﺎ ﺗَـﺘَ َﻜ ﱠﻮ ُن ِﻣ ْﻦ ‪ِ ) 267‬ﻣﺎﺋَـﺘَـ ْ ِ‬
‫ﱢﲔ( َﺣ ْﺮﻓًﺎ‪.‬‬
‫وﺳ ْﺒـ َﻌﺔ وﺳﺘ َ‬
‫ﲔ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﲔ( ﺑَـ َﻘﺎﻳَﺎ‬
‫‪ .3‬اِ ْﻛﺘَ َﺸ َ‬
‫اﻟﻌﻠَ َﻤﺎءُ ﺑ ِﻮﻻَﻳَﺔ َواﻳُﻮﻣ ْﻨ َﺞ اﻷ َْﻣ ِﺮﻳﻜﻴﱠﺔ َﺳﻨَﺔَ ‪) 1990‬أَﻟْﻒ َوﺗ ْﺴﻌﻤﺎﺋَﺔ َوﺗ ْﺴﻌ َ‬
‫ﻒ ُ‬
‫اﻟﻘﻄﱠﺔ‪ِ.‬‬
‫ﺎن ﺻ ِﻐ ٍﲑ َﻋﺎش ﻗﺪﳝﺎً‪ ،‬وَﻛﺎ َن ِﲝﺠ ِﻢ ِ‬
‫ٍ‬
‫ِِ‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫ﺼ َ‬
‫َﻋﻈ ِْﻤﻴﱠﺔً ُﻣﺘَ َﺤ ﱢﺠ َﺮًة ﳊ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً‪ ،‬وﻳ ِ‬
‫ﻴﺶ ِﰲ َﺷ ْﺮ ِق إِﻓْ ِﺮ ِﻳﻘﻴَﺎ ﻧَـ ْﻮعٌ ِﻣ َﻦ اﻟﻨ ْﱠﻤ ِﻞ اﻷَﺑْـﻴَ ِ‬
‫ﺼ ُﻞ َﻋ َﺪ ُد‬
‫ﺾ ﺗُـ َﻌ ﱠﻤ ُﺮ َﻣﻠ َﻜﺘُﻪُ ‪َ ) 50‬ﲬْﺴ َ‬
‫‪ .4‬ﻳَﻌ ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺒَـ ْﻴ ِ‬
‫ﲔ( أَﻟْﻔﺎً‪.‬‬
‫ﺾ اﻟﺬي ﺗَ َ‬
‫ﻀ ُﻌﻪُ ﻳَـ ْﻮﻣﻴًّﺎ إ َﱃ ‪) 43‬ﺛَﻼَﺛَﺔ وأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫ب ﺑِﺎﺻ ِﻄﺤﺎ ِ ﺎ ِﰲ ﻧُـﺰﻫ ٍﺔ ﻣ ﱠﺮًة و ِ‬
‫ِ‬
‫اﺣ َﺪ ًة َﻋﻠَﻰ اﻷَﻗَ ﱢﻞ‬
‫‪ .5‬ﻳ‬
‫ﻮﺟ ُﺪ ِﰲ ﻧِﻴُﻮِزﻳﻠَْﻨ َﺪ َة ﻗَﺎﻧُﻮ ٌن ﻳُـ ْﻠ ِﺰُم أ ْ‬
‫ﺎب اﻟْﻜﻼَ ِ ْ َ َ‬
‫َﺻ َﺤ َ‬
‫َْ َ َ‬
‫ُ َُﻛ ﱠﻞ ‪) 24‬أَرﺑ ٍﻊ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋﺔً‪.‬‬
‫ﺮ‬
‫ﺸ‬
‫وﻋ‬
‫ْ‬
‫ﻳﻦ( َﺳ َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِج ِﰲ َﻣ َﻮا ﱢد‬
‫‪َ .6‬ﻣﻨَ َﺎرةُ أ َْو ِﻣ ْﺌ َﺬﻧَﺔُ اﻟ ُﻜﺘُﺒِﻴﱠﺔ اﻟﱠِﱵ أُﻗ‬
‫ﻴﻤ ْ‬
‫ﺖ ِﰲ َﻣﺪﻳﻨَﺔ َﻣ ﱠﺮا ُﻛ َ‬
‫ﺶ اﻟﻐَ ْﺮﺑِﻴﱠﺔ ُﻣ ْﻨ ُِﺬ َﲦَﺎﻧِﻴَﺔ ِﻗُـ ُﺮون‪ُ ،‬ﻣﺰ َ‬
‫َ‬
‫ِ ِ ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻴﺲ ِﻣﻦ اﻟ ِْﻤﺴ ِ‬
‫ﺚ ﺗَﻈَ ﱡﻞ َﻋﺎﺑَِﻘﺔً َداﺋﻤﺎً ﺑِﻌﻄْ ِﺮﻩ‪.‬‬
‫ﻚ‪ِ ،‬ﲝَْﻴ ُ‬
‫ﺑﻨَﺎﺋ َﻬﺎ ‪) 900‬ﺗ ْﺴ ُﻌﻤﺎﺋَﺔ(ﻛ ٍ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ِ‬
‫‪ .7‬ﺗَﺴﺘَ ِﻄﻴﻊ اﻟْﺒﻮﻣﺔُ أَ ْن ﺗُ ِﺪﻳﺮ رأْﺳ َﻬﺎ ِﰲ ِ‬
‫ﺎﻫ ْ ِ‬
‫ﲔ( َد َر َﺟﺔً‪.‬‬
‫اﻻ ﱢﲡَ َ‬
‫وﺳ ْﺒﻌ َ‬
‫ْ ُ َُ‬
‫ﲔ ﺑَِﺰا ِوﻳَﺔ ‪) 270‬ﻣﺎﺋَـﺘَـ ْ ِ َ‬
‫َ ََ‬
‫ﻚ اﻟَﺒـ َﻘﺮةُ ‪َ ) 75‬ﲬْﺴﺔً وﺳﺒ ِﻌﲔ( ﻛِﻴﻠُ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠَ ِ‬
‫ﻒ واﻟ َْﻤ ِﺎء َﻛ ْﻲ ﺗُـ ْﻨﺘِ َﺞ َﻣﺎ ﻳُـ َﻮا ِزي ‪454‬‬
‫ْ َ‬
‫ﻮﺟ َﺮاﻣﺎً ﻣ َﻦ َ‬
‫‪ .8‬ﺗَ ْﺴﺘَـ ْﻬﻠ ُِ ٍ َ َ‬
‫وﲬْ ِﺴﲔَ( ِﺟﺮَاﻣﺎً ِﻣﻦ اﻟ ﱡﺰﺑ َﺪة‪ِ.‬‬
‫)أ َْرﺑَـ َﻌﻤﺎﺋَﺔ وأ َْرﺑَـ َﻌﺔً َ َ َ َ ْ‬
‫ﺎﻃ ِ‬
‫ﱳ َزور ٍق ﺻ ِﻐ ٍﲑ إِ َﱃ َﺷ ِ‬
‫وﲬْﺴ ٍﺔ( و ِ‬
‫ِ ٍ‬
‫‪ِ .9‬ﰲ َﻋ ِﺎم ‪) 1705‬أَﻟ ٍ‬
‫ﻲء َوﺳﺖ‬
‫ﺻ َﻞ ﻗ ِْﺮٌد َﻋﻠَﻰ َﻣ ْ ِ ْ َ َ‬
‫ْﻒ َو َﺳ ْﺒﻌ ِﻤﺎﺋَﺔ َ َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺴﺲ ﳊ َﺴﺎب ﻓَـ َﺮﻧْ َﺴﺎ‪.‬‬
‫ﱠﺠ ﱡ‬
‫ﻀ ْ‬
‫ﻫﺎرﺗﺒﻮل ﺑِِﺈ ِْﳒ ْﻠﺘَـ َﺮا‪ .‬ﻓَـ َﻘ َ‬
‫ﺖ َْﳏ َﻜ َﻤﺔٌ َﻋ ْﺴ َﻜﺮﻳﱠﺔٌ ﺑﺈ ْﻋ َﺪاﻣﻪ َﺷ ْﻨﻘﺎً‪ ،‬ﺑﺘُـ ْﻬ َﻤﺔ اﻟﺘ َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin‬‬
‫‪tekillerini tespit ediniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫‪. 1‬ﻣﻨَﺎرةُ أَو ِﻣ ْﺌ َﺬﻧَﺔُ اﻟ ُﻜﺘُﺒِﻴﱠ ِﺔ اﻟﱠِﱵ أُﻗِ‬
‫ِِ ٍ‬
‫ِج ِﰲ َﻣ َﻮا ﱢد‬
‫ﻴﻤ ْ‬
‫ﺖ ِﰲ َﻣﺪﻳﻨَﺔ َﻣ ﱠﺮا ُﻛ َ‬
‫َ َ ْ‬
‫ﺶ اﻟﻐَ ْﺮﺑِﻴﱠﺔ ُﻣ ْﻨ ُِﺬ َﲦَﺎﻧِﻴَﺔ ِﻗُـ ُﺮون‪ُ ،‬ﻣﺰ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻴﺲ ﻣﻦ اﻟ ِْﻤﺴ ِ‬
‫ﺚ ﺗَﻈَ ﱡﻞ َﻋﺎﺑَِﻘﺔً َداﺋﻤﺎً ﺑِﻌﻄْ ِﺮﻩ‪.‬‬
‫ﻚ‪ِ ،‬ﲝَْﻴ ُ‬
‫ﺑﻨَﺎﺋ َﻬﺎ ‪) 900‬ﺗ ْﺴ ُﻌﻤﺎﺋَﺔ(ﻛ ٍ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ( ﻣ ﱠﺮًة ِﰲ اﻧْﺘِ َﺨﺎﺑ ٍ‬
‫ﺎت ُﳐْﺘَﻠِ َﻔ ٍﺔ َو َﺧ ِﺴ َﺮ ِﻓ َﻴﻬﺎ‬
‫‪. 2‬اَﻟْ َﻜﻨَ ِﺪ ﱡ‬
‫ﻮرَﻣﺎ ُن َر ﱠﺷ َﺢ ﻧَـ ْﻔ َﺴﻪُ ‪َ ) 41‬واﺣ َﺪ ًة وأ َْرﺑَﻌ َ َ‬
‫ي ُﺟﻮن ﺗُ ْ‬
‫َ‬
‫َِ‬
‫ﲨ ًﻴﻌﺎ‪.‬‬
‫ِ‬
‫ﻒ اﻟﻌﻠَﻤﺎء ﺑِ ِﻮﻻَﻳ ِﺔ واﻳ ِ‬
‫ِ ٍ‬
‫ﻮﻣ ْﻨﺞ اﻷَﻣ ِﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻜﻴﱠ ِﺔ ﺳﻨَﺔَ ‪) 1990‬أَﻟ ٍ‬
‫ﲔ( ﺑَـ َﻘﺎﻳﺎ‬
‫ْﻒ َوﺗِ ْﺴﻌ ِﻤﺎﺋَﺔ َوﺗِ ْﺴﻌ َ‬
‫ْ‬
‫‪ .3‬ا ْﻛﺘَ َﺸ َ ُ َ ُ َ َ ُ‬
‫اﻟﻘﻄﱠﺔ‪ِ.‬‬
‫ﺻ ِﻐ ٍﲑ َ َﻋﺎش ﻗﺪﳝﺎً‪ ،‬وَﻛﺎََن ِﲝﺠ ِﻢ ِ‬
‫ٍ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫ﺼﺎن َ‬
‫َﻋﻈْﻤﻴﱠﺔً ُﻣﺘَ َﺤ ﱢﺠ َﺮًة ﳊ َ‬
‫‪ .4‬وْز ُن اﻟﻨـ ِ ِ‬
‫ٍ ِ‬
‫ﺼ ِﻐ َﲑِة‪.‬‬
‫ﲔ( أَﻟْﻔﺎً ِﻣ َﻦ اﻟﻄﱡﻴُﻮِر اﻟﻄﱠﻨﱠﺎﻧَِﺔ اﻟ ﱠ‬
‫ﱠﻌ َﺎﻣﺔ ﻳُـ َﻌﺎد ُل َوْز َن ‪َ ) 48‬ﲦَﺎﻧِﻴَﺔ وأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ب ﺑِﺎﺻ ِﻄﺤﺎ ِ ﺎ ِﰲ ﻧُـﺰﻫ ٍﺔ ﻣ ﱠﺮًة و ِ‬
‫ِ‬
‫اﺣ َﺪ ًة َﻋﻠَﻰ اﻷَﻗَ ﱢﻞ‬
‫ﻮﺟ ُﺪ ِﰲ ﻧِﻴُﻮِزﻳﻠَْﻨ َﺪ َة ﻗَﺎﻧُﻮ ٌن ﻳُـ ْﻠ ِﺰُم أ ْ‬
‫ﺎب اﻟْﻜﻼَ ِ ْ َ َ‬
‫َﺻ َﺤ َ‬
‫‪ .5‬ﻳُ َ‬
‫َْ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋﺔً‪.‬‬
‫ﺳ‬
‫(‬
‫ﻳﻦ‬
‫ﺮ‬
‫ﺸ‬
‫وﻋ‬
‫ﻊ‬
‫ﺑ‬
‫َر‬
‫أ‬
‫)‬
‫‪24‬‬
‫ﻞ‬
‫ﻛ‬
‫ٍ‬
‫ُﱠ‬
‫ْ َ َ َ‬
‫َْ‬
‫‪ 6‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez‬‬
‫‪arasındaki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫َﺳ َﻮد –‬
‫)ﻇَﻼَم ‪ -‬ذَ َﻛﺮ‪ -‬ﺗُـ ْﻨﺘِ َﺞ – اﻟ َﻜﺒِ َﲑة – اﻟﻨﱡﻮر ‪ِ -‬ﺷﺒَـ ًﻌﺎ ‪ -‬ﺗَ ْﺴﺘَـ ْﻬﻠِ ُ‬
‫ﻚ ‪ -‬ﺛَـ ْﻮر – َﲢْ َ‬
‫ﺖ ‪ -‬اﻷ ْ‬
‫َﺟ ِﺪﻳ ًﺪا(‬
‫ﻚ اﻟَﺒـ َﻘﺮةُ ‪َ ) 75‬ﲬْﺴﺔً وﺳﺒ ِﻌﲔ( ﻛِﻴﻠُ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠَ ِ‬
‫ﻒ واﻟ َْﻤ ِﺎء َﻛ ْﻲ ﺗُـ ْﻨﺘِ َﺞ َﻣﺎ ﻳُـ َﻮا ِزي ‪454‬‬
‫ْ َ‬
‫ﻮﺟ َﺮاﻣﺎً ﻣ َﻦ َ‬
‫‪ .1‬ﺗَ ْﺴﺘَـ ْﻬﻠ ُِ ٍ َ َ‬
‫وﲬْ ِﺴﲔَ( ِﺟﺮَاﻣﺎً ِﻣﻦ اﻟ ﱡﺰﺑ َﺪة‪ِ.‬‬
‫)أ َْرﺑَـ َﻌﻤﺎﺋَﺔ وأ َْرﺑَـ َﻌﺔً َ َ َ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻀ ٍﺔ ﰒُﱠ ﺗَـﻠْﺰم َﳐْﺒﺄ ََﻫﺎ وﻻَ ﺗُـﻐَ ِ‬
‫ﻮﻋﺎ‪.‬‬
‫ﱢﲔ( أَﻟ َ‬
‫ﺎد ُرﻩُ َﺣ ﱠﱴ ﲤَُ َ‬
‫ْﻒ ﺑَـ ْﻴ َ‬
‫‪ .2‬ﺗَ َ‬
‫ﻮت ُﺟ ً‬
‫ﻀ ُﻊ أُﻧْـﺜَﻰ اﻷَ ْﺧﻄَﺒُﻮط ‪) 60‬ﺳﺘ َ‬
‫َُ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً‪ ،‬وﻳ ِ‬
‫ﻴﺶ ِﰲ َﺷ ْﺮ ِق إِﻓْ ِﺮ ِﻳﻘﻴَﺎ ﻧَـ ْﻮعٌ ِﻣ َﻦ اﻟﻨ ْﱠﻤ ِﻞ اﻷَﺑْـﻴَ ِ‬
‫ﺼ ُﻞ َﻋ َﺪ ُد‬
‫ﺾ ﺗُـ َﻌ ﱠﻤ ُﺮ َﻣﻠ َﻜﺘُﻪُ ‪َ ) 50‬ﲬْﺴ َ‬
‫‪ .3‬ﻳَﻌ ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺒَـ ْﻴ ِ‬
‫ﲔ( أَﻟْﻔﺎً‪.‬‬
‫ﺾ اﻟﱠﺬي ﺗَ َ‬
‫ﻀ ُﻌﻪُ ﻳَـ ْﻮﻣﻴًّﺎ إِ َﱃ ‪) 43‬ﺛَﻼَﺛَﺔ وأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫‪ .4‬وْز ُن اﻟﻨـ ِ ِ‬
‫ٍ ِ‬
‫ﺼ ِﻐ َﲑِة‪.‬‬
‫ﲔ( أَﻟْﻔﺎً ِﻣ َﻦ اﻟﻄﱡﻴُﻮِر اﻟﻄﱠﻨﱠﺎﻧَِﺔ اﻟ ﱠ‬
‫ﱠﻌ َﺎﻣﺔ ﻳُـ َﻌﺎد ُل َوْز َن ‪َ ) 48‬ﲦَﺎﻧِﻴَﺔ وأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ٍ‬
‫ﻒ اﻟﻌﻠَﻤﺎء ﺑِ ِﻮﻻَﻳ ِﺔ واﻳﻮﻣ ْﻨﺞ اﻷَﻣ ِﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻜﻴﱠ ِﺔ ﺳﻨَ َﺔ ‪) 1990‬أَﻟ ٍ‬
‫ﲔ( ﺑَـ َﻘﺎﻳَﺎ‬
‫ْﻒ َوﺗِ ْﺴﻌ ِﻤﺎﺋَﺔ َوﺗِ ْﺴﻌ َ‬
‫ْ‬
‫‪ .5‬ا ْﻛﺘَ َﺸ َ ُ َ ُ َ َ ُ‬
‫ﺻ ِﻐ ٍﲑ َ َﻋﺎش ﻗﺪﳝﺎً‪ ،‬وَﻛﺎََن ِﲝﺠ ِﻢ ِ‬
‫َﻋﻈ ِْﻤﻴﱠﺔً ﻣﺘَﺤ ﱢﺠﺮًة ﳊِِ ٍ‬
‫اﻟﻘﻄﱠِﺔ‪.‬‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫ﺼﺎن َ‬
‫ُ َ َ َ‬
‫ﺎﱄ ﻟِ َﻜ ْﻮَﻛ ِ‬
‫ﺸ ْﻤﺲ ﻓَـ ْﻮ َق اﻟ ُﻘﻄ ِ‬
‫‪ِ .5‬ﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﺗُ ْﺸ ِﺮ ُق اﻟ ﱠ‬
‫ﱠﻬﺎ ِر ِﻃﻴﻠَﺔَ ‪42‬‬
‫ْﺐ اﻟ ّ‬
‫ﺸ َﻤ ِ ﱢ‬
‫ﻮس‪ ،‬ﻳَ ْﺴﺘَ ِﻤ ﱡﺮ َ‬
‫ﺿ ْﻮءُ اﻟﻨـ َ‬
‫ﺐأ َ‬
‫ُوراﻧُ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫)اِﺛْـﻨَـ ْ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ال ‪) 42‬اﺛْـﻨَـ ْ ِ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً آ َﺧ َﺮ‪.‬‬
‫ﻴﺐ‪َ ،‬ﳛُ ﱡﻞ اﻟﻈﱠﻼَ ُم ﻃََﻮ َ‬
‫ﲔ( َﻋﺎﻣﺎً َ‬
‫ﲔ َوأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫ﲔ َوأ َْرﺑَﻌ َ‬
‫وﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﺗَﻐ ُ‬
‫‪DİL BİLGİSİ‬‬
‫‪SAYI VE TEMYÎZİ‬‬
‫اﻟﻌ َﺪد ‪Arapçada sayı ismine‬‬
‫‪ , temyîz‬اﳌَْﻌ ُﺪود ‪ denilir.‬اﳌَْﻌ ُﺪود ‪َ , sayılan kelimeye de‬‬
‫‪dediğimiz kelimedir.‬‬
‫ِ ِ‬
‫ﺲ َﻋ ْﺸ َﺮَة َﺷ َﺠ َﺮًة‬
‫‪ Bahçede on beş ağaç vardır‬ﰲ اﳊَﺪﻳ َﻘﺔ ﲬَْ َ‬
‫‪ de sayısı belirlenen nesnedir‬ﺷﺠﺮًة ‪ aded,‬ﲬﺲ ﻋﺸﺮة ‪Mesela burada‬‬
‫‪(madûddur).‬‬
‫‪Sayılar dört kısma ayrılır:‬‬
‫‪a. Müfred sayılar: 1’den 10’a kadar olanlar.‬‬
‫‪b. Mürekkep (bileşik) sayılar: 11’den 19’a kadar olan sayılar.‬‬
‫‪c. Ukûd: 20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90 sayıları.‬‬
‫‪d. Atıflı (ma’tûf) sayılar: 21 ve 99 gibi iki sayının arasına atıf vavı getirilerek‬‬
‫‪söylenen sayılar.‬‬
‫‪Arapça sayılarda, ayrıca müzekkerlik müenneslik sözkonusudur.‬‬
‫‪Arapçada 1 ve 2 Sayıları‬‬
‫‪Müzekker için kullanılanlar:‬‬
‫‪ .1‬و ِ‬
‫اﺣ ٌﺪ‬
‫َ‬
‫‪ .2‬اِﺛْـﻨَ ِ‬
‫ﺎن‬
‫إَ َﳍ ُﻜﻢ إِﻟَﻪٌ و ِ‬
‫اﺣ ٌﺪ‪İlahınız tek bir ilahtır .‬‬
‫ُ ْ َ‬
‫ﺎن اﺛْـﻨَ ِ‬
‫وﺻﻞ إِ َﱃ اﻟْ ُﻜﻠﱢﻴﱠ ِﺔ ﻣﻮﻇﱠَﻔ ِ‬
‫ﺎن‪Fakülteye iki görevli geldi .‬‬
‫َُ‬
‫َ ََ‬
‫‪ 7‬‬
‫‪ ‬‬
Müennes için kullanılanlar:
ِ ‫ﻟِﻮاﻟِ ِﺪي ﺳﻴﱠﺎرةٌ و‬
Babamın bir arabası var .ٌ‫اﺣ َﺪة‬
َ َ َ
َ
Onun iki eli var
Onun sadece iki çiçeği var.
ِ َ‫ان اﺛْـﻨَﺘ‬
ِ ‫ﻟَﻪُ ﻳ َﺪ‬
‫ﺎن‬
َ
ِ ‫ و‬.1
ٌ‫اﺣ َﺪة‬
َ
ِ َ‫ اِﺛْـﻨَﺘ‬.2
‫ﺎن‬
ِ َ‫ﺎن اﺛْـﻨَﺘ‬
ِ َ‫ﻟَﻪُ َزْﻫﺮﺗ‬
‫ﺎن‬
َ
1 ve 2 sayılarının temyîzi olmaz; bunlar kendilerinden önceki kelimenin sıfatı
olurlar.
ِ ‫اِﻣﺮأَةٌ و‬
ٌ‫اﺣ َﺪة‬
َ َْ
Bir kadın
Bir adam
ِ َ‫رﺟﻼَ ِن اِﺛْـﻨ‬
İki adam ‫ﺎن‬
َُ
ِ َ‫ﺎن اِﺛْـﻨَﺘ‬
ِ َ‫اِ ْﻣﺮأَﺗ‬
‫ﺎن‬
َ
İki kadın
ِ ‫رﺟﻞ و‬
‫اﺣ ٌﺪ‬
َ ٌ َُ
3 ile 10 Arasındaki Sayılar
Müzekker için kullanılanlar:
Onların bekleme süreleri üç aydır ‫ﻓَ ِﻌ ﱠﺪﺗُـ ُﻬ ﱠﻦ ﺛَﻼﺛَﺔُ أَ ْﺷ ُﻬ ٍﺮ‬
ٌ‫ ﺛَﻼَﺛَﺔ‬.3
ِْ ‫ﻓَ ُﺨ ْﺬ أ َْرﺑَـ َﻌﺔً ﱢﻣ َﻦ اﻟﻄﱠ‬
Öyleyse dört kuş tut ‫ﲑ‬
ٌ‫ أ َْرﺑَـ َﻌﺔ‬.4
ِ
ٍ ُ‫ﺖ ﲬَْ َﺴﺔَ ُﻛﺘ‬
‫ﺐ‬
ُ ْ‫ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳ‬
ٌ‫ ﲬَْ َﺴﺔ‬.5
ٍ ‫ْﺖ ﺳ ْﺒـﻌﺔَ ِﺧﻄَﺎﺑ‬
Yedi mektup gönderdim ‫ﺎت‬
َ َ ُ ‫أ َْر َﺳﻠ‬
َ
ٌ‫ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔ‬.7
Beş kitap satın aldım
Şehirde altı gün geçirdim
‫ﺖ ِﰲ اﻟ َْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ ِﺳﺘﱠﺔَ أَﻳﱠ ٍﺎم‬
َ ‫أ َْﻣ‬
ُ ‫ﻀ ْﻴ‬
Sekiz adam geldi
Kur’an’dan dokuz cüz okudum
ٍ ‫َﺟﺎء ﲦََﺎﻧِﻴَﺔُ ِر َﺟ‬
‫ﺎل‬
َ
ِ ‫َﺟﺰ ٍاء ِﻣﻦ اﻟ ُﻘﺮ‬
‫آن‬
ُ ‫ﻗَـ َﺮأ‬
ْ َ َ ْ ‫ﺗﺴ َﻌﺔَ أ‬
ْ ِ‫ْت‬
On kişi gördüm
ٌ‫ ِﺳﺘﱠﺔ‬.6
ٌ‫ ﲦََﺎﻧِﻴَﺔ‬.8
ٌ‫ ﺗِ ْﺴ َﻌﺔ‬.9
ٍ ‫ﺖ َﻋ َﺸﺮَة ِر َﺟ‬
‫ﺎل‬
َ ُ ْ‫َرأَﻳ‬
ٌ‫ َﻋ َﺸ َﺮة‬.10
ٍ ‫ث ُﺷﺮ‬
ِ ‫ﻟِﻠ ﱠ‬
‫ف‬
َ ُ َ‫ﺸ ﱠﻘﺔ ﺛَﻼ‬
‫ت‬
ٌ َ‫ ﺛَﻼ‬.3
Müennes için kullanılanlar:
Dairenin üç balkonu var
Şehirde
dört
ٍ ‫ﺎﻋ‬
‫ﺎت‬
َ ‫أ َْﻣ‬
ُ ‫ﻀ ْﻴ‬
َ ‫ﺖ ِﰲ اﻟ َْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ أ َْرﺑَ َﻊ َﺳ‬
saat
ٍ َ‫ﻳـﺘَ َﻜﻠﱠﻢ َﻫ َﺬ اﻟﻌ ِﺎﱂ ﲬَْﺲ ﻟُﻐ‬
Bu bilgin beş dil konuşuyor ‫ﺎت‬
ُ َ
َ ُ َ
İmtihanda altı kız öğrenci
başarılı oldu
ِ ْ ‫َﳒَﺤ‬
ِ ‫اﻻ ْﻣﺘِﺤ‬
ٍ ‫ﺖ ﻃَﺎﻟِﺒ‬
ِ ‫ﺎت ِﰲ‬
‫ﺎن‬
َ
َ ‫ﺖﺳ ﱡ‬
َ
‫ﺲ‬
ٌ َْ‫ ﲬ‬.5
‫ ِﺳ ﱞ‬.6
‫ﺖ‬
ٍ ‫ﺖ ﺳ ْﺒﻊ ﺻ َﻔﺤ‬
‫ﺎت‬
َ
َ َ َ َ ُ ‫ﺻ ﱠﺤ ْﺤ‬
‫ َﺳ ْﺒ ٌﻊ‬.7
ٍ ‫اِ ْﺳﺘَﺄْﺟﺮﻧَﺎ ﺗِﺴﻊ ﺳﻴﱠﺎر‬
Dokuz araba kiraladık ‫ات‬
َ َ َ ْ َْ
‫ ﺗِ ْﺴ ٌﻊ‬.9
Yedi sayfa düzelttim
ٍ ‫ﺎﺿﺮ‬
ِ ‫ُﺳﺘَﺎذُ ﲦ‬
Hoca sekiz konferans verdi ‫ات‬
ْ ‫أَﻟْ َﻘﻰ اﻷ‬
َ َ َ‫ََﺎﱐَ ُﳏ‬
Yazın on şehri ziyaret ettim
8
‫ أ َْرﺑَ ٌﻊ‬.4
geçirdim
ِ ‫ﺼ ْﻴ‬
‫ﻒ َﻋ ْﺸ َﺮ ُﻣ ُﺪ ٍن‬
‫ت ِﰲ اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ُزْر‬
ٍ ‫ ﲦ‬.8
‫ََﺎن‬
‫ َﻋ ْﺸ ٌﺮ‬.10
3’ten 10’a kadar olan sayıların temyîzi cemi ve mecrûr olur.
ِ
ٍ ُ‫ﺖ ﲬَْ َﺴﺔَ ُﻛﺘ‬
ٍ ُ‫ ُﻛﺘ‬kelimesi ‫ﻛﺘﺎب‬
‫ﺐ‬
ُ ْ‫ ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳ‬cümlesinde َ‫ ﲬَْ َﺴﺔ‬sayısının temyîzi olan ‫ﺐ‬
kelimesinin cemi (çoğulu) dir ve kesreyle mecrurdur.
Ma‘dûd (sayısı bildirilen nesne) veya temyîz müzekkerse, aded yani sayı
ِ
müennes; ma‘dûd veya temyîz müennesse, sayı müzekker olarak gelir. ‫ﺖ‬
ُ ْ‫ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳ‬
ٍ‫ ﲬَْ َﺴﺔَ ُﻛﺘُﺐ‬cümlesinde temyiz olan
‫ ُﻛﺘُﺐ‬kelimesinin müfredi olan ‫ﻛﺘﺎب‬
ِ ‫ﺼ ْﻴ‬
müzekker olduğu için َ‫ﺴﺔ‬
‫ﲬ‬
müennes
olarak
gelmiştir. ‫ﺸ َﺮ ُﻣ ُﺪ ٍن‬
‫ت ِﰲ اﻟ ﱠ‬
َْ
ْ ‫ﻒ َﻋ‬
ُ ‫ُزْر‬
َ
ٍ
cümlesinde temyîz olan ‫ ُﻣ ُﺪن‬kelimesinin müfredi olan ‫ ﻣﺪﻳﻨﺔ‬müennestir. ‫ﺸ َﺮ‬
ْ ‫َﻋ‬
sayısı da müzekker olarak gelmiştir.
Çoğul isimlerin müzekker veya müennesliğine, tekili dikkate alınarak karar
verilir. Akılsıza delâlet eden çoğulların müfred-müennes hükmünde olması
ِ ‫َﺟﺰ ٍاء ِﻣﻦ اﻟ ُﻘﺮ‬
kuralı, bu konuda geçersizdir Yukarıda geçen ‫آن‬
ُ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬örneğinde
ْ َ َ ْ ‫ﺗﺴ َﻌﺔَ أ‬
ْ ِ‫ْت‬
ٍ‫ أَﺟﺰاء‬kelimesi akılsıza delalet eden çoğuldur. Başına
ism-i işaret getirilmesi
َْ
ٍ ‫ أَﺟﺰ‬kelimesi müfred müennes kabul
veya zamirle ifade edilmesi durumunda ‫اء‬
َْ
ٍ ‫ أَﺟﺰ‬kelimesinin müfredi olan
edilerek, ona göre işlem yapılır. Ancak burada ‫اء‬
َْ
‫ ُﺟ ْﺰء‬müzekker olduğu için, sayı kurala göre müennes getirilmiştir.
Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.
a. Sınıfta bir öğrenci var.
b. Odanın iki penceresi vardır.
c. Üç kız öğrenci kütüphaneye gitti.
d. Mescidde dört saat oturduk.
e. Gezi beş gün sürdü.
f. Günde altı saat ders yaparız.
g. Ayşe yedi sayfa okudu.
h. Sekiz kalem satın aldım.
i. Bu apartmanda dokuz daire var.
j. Mahmud’un evinde on gece kaldık
11 ile 19 Arasındaki Sayılar
Müzekker için kullanılanlar:
ِ
ِ ُ ‫ﻳـﺘ َﻜ ﱠﻮ ُن ﻓَ ِﺮ‬
Futbol takımı on bir oyuncudan ‫ﺸ َﺮ ﻻَ ِﻋﺒًﺎ‬
َ ‫َﺣ َﺪ َﻋ‬
ََ
َ ‫ﻳﻖ ُﻛ َﺮة اﻟ َﻘ َﺪِم ﻣ ْﻦ أ‬
oluşur.
On iki adam geldi ً‫ﺸ َﺮ َر ُﺟﻼ‬
َ ‫ﺎء اِﺛْـﻨَﺎ َﻋ‬
َ ‫َﺟ‬
‫ إﺛﻨَﺎ َﻋ َﺸ َﺮ‬.12
‫َت ﺛَﻼَﺛَﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ ِﺟ ْﺴ ًﺮا َﺣ ﱠﱴ اﻵ َن‬
ْ ‫أُﻧْ ِﺸﺄ‬
‫ ﺛَﻼَﺛَﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ‬.13
Onu on dört ay bekledim‫ﺸ َﺮ َﺷ ْﻬ ًﺮا‬
َ ‫اِﻧْـﺘَﻈَ ْﺮﺗُﻪُ أ َْرﺑَـ َﻌﺔَ َﻋ‬
‫ أ َْرﺑَـ َﻌﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ‬.14
Şu ana kadar on üç köprü
9
‫أﺣ َﺪ َﻋ َﺸ َﺮ‬
َ .11
yapıldı
ً‫ﺸ َﺮ ُﺳ َﺆاﻻ‬
َ ‫ﺖ َﻋ ْﻦ ﲬَْ َﺴﺔَ َﻋ‬
ُ ‫َﺟ ْﺒ‬
َ‫أ‬
On beş soruya cevap verdim
‫ﺎﻋ ِﺔ ِﺳﺘﱠﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ ُﻣ ْﺴﺘَ ِﻤ ًﻌﺎ‬
َ ‫ِﰲ اﻟ َﻘ‬
Salonda on altı dinleyici var
‫اِ ْﺟﺘَ َﻤ َﻊ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ َوِز ًﻳﺮا‬
‫ﺼ ِﻞ ﲦﺎﻧﻴﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ ﻛِﺘَﺎﺑًﺎ‬
ْ ‫ِﰱ َﻣ ْﻜﺘَﺒَ ِﺔ اﻟ َﻔ‬
On yedi bakan bir araya geldi
Sınıfın kitaplığnda on sekiz kitap
var
Sınıfın kitaplığında on dokuz
hikaye var
‫ ﲬَْ َﺴﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ‬.15
‫ ِﺳﺘﱠﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ‬.16
‫ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ‬.17
‫ ﲦَﺎﻧِﻴﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ‬.18
‫ﺼ ِﻞ ﺗِ ْﺴ َﻌﺔَ َﻋ ْﺸ َﺮَة ﻗِ ﱠ‬
ً‫ﺼﺔ‬
ْ ‫ِﰱ َﻣﻜْﺘَﺒَ ِﺔ اﻟ َﻔ‬
‫ ﺗِ ْﺴ َﻌﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ‬.19
ِ
ِ
‫ﺎﺟ ًﺔ‬
َ ‫ﻋ ْﻨ َﺪ اﻟﺒَﺎﺋ ِﻊ إِ ْﺣ َﺪى َﻋ ْﺸ َﺮَة َد َﺟ‬
‫ إِ ْﺣ َﺪى َﻋ ْﺸ َﺮَة‬.11
Müennes için kullanılanlar:
Satıcıda on bir tavuk var.
ً‫ت ِﻣ ْﻨﻪُ اﺛْـﻨَﺘَﺎ َﻋ ْﺸ َﺮَة َﻋ ْﻴﻨﺎ‬
ْ ‫ﻓَﺎﻧ َﻔ َﺠ َﺮ‬
Ondan on iki pınar fışkırdı
O on üç yaşındadır ً‫ﺸ َﺮَة َﺳﻨَﺔ‬
ْ ‫ث َﻋ‬
َ َ‫ﻋُ ْﻤ ُﺮﻩُ ﺛَﻼ‬
ِ ‫أَﻣﺎم‬
‫اﻟﻌ َﻤ َﺎرِة أ َْرﺑَ َﻊ َﻋ ْﺸ َﺮَة ﻓَـﺘَﺎ ًة‬
ََ
Apartmanın önünde 14 genç kız var
Bu kitaptan on beş sayfa
okuduk
ِ ‫ﻗَـﺮأْﻧَﺎ ﲬَْﺲ َﻋ ْﺸﺮَة ﺻ ْﻔﺤﺔً ِﻣﻦ ﻫ َﺬا‬
ِ َ‫اﻟﻜﺘ‬
‫ﺎب‬
َ ْ َ َ َ َ
َ
Bu apartmanda on altı daire var
ِ ‫ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ‬
‫اﻟﻌ َﻤ َﺎرِة ِﺳ ﱠ‬
‫ﺖ َﻋ ْﺸ َﺮَة َﺷ ﱠﻘ ًﺔ‬
Bu hastanede 17 bayan doktor ً‫ﺸ َﺮَة ﻃَﺒِﻴﺒَﺔ‬
ْ ‫ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟ ُْﻤ ْﺴﺘَ ْﺸ َﻔﻰ َﺳ ْﺒ َﻊ َﻋ‬
var
Bu otobüste on sekiz bayan yolcu
var
ً‫ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ ا ْﳊَﺎﻓِﻠَ ِﺔ ﲦََﺎﱐَ َﻋ ْﺸ َﺮَة َراﻛِﺒَﺔ‬
On dokuz yaşındayım
ً‫ِﺳ ﱢﲏ ﺗِ ْﺴ َﻊ َﻋ ْﺸ َﺮَة َﺳﻨَﺔ‬
‫ إِﺛْـﻨَﺘَﺎ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬.11
‫ث َﻋ ْﺸ َﺮَة‬
َ َ‫ ﺛَﻼ‬.13
‫ أ َْرﺑَ َﻊ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬.14
‫ﺲ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬
َ َْ‫ ﲬ‬.15
‫ ِﺳ ﱠ‬.16
‫ﺖ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬
‫ َﺳ ْﺒ َﻊ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬.17
‫ ﲦََﺎﱐَ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬.18
‫ ﺗِ ْﺴ َﻊ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬.19
11 ile 19 arasındaki sayılar feth üzere mebnîdirler. Temyîzleri de müfred,
mansub ve nekre olarak gelir.
12 sayısının birler basamağı mu‘rabtır ve tesniye gibi i‘rab alır. 11 ve 12
sayıları temyîzleriyle uyum içindedir.
ً‫ﺎء اِﺛْـﻨَﺎ َﻋ َﺸ َﺮ َر ُﺟﻼ‬
َ ‫َﺟ‬
ِ ْ ‫ﺟﺎء‬
On iki kadın geldi ‫اﻣ َﺮأَ ًة‬
ْ ‫ت اﺛْـﻨَﺘَﺎ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬
ََ
On iki erkek çocuk gördüm ً‫ﺸ َﺮ ِﻃ ْﻔﻼ‬
َ ‫ﲏ َﻋ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
ْ َ ‫ﺖ اﺛْـ‬
On iki kız çocuk gördüm ً‫ﺸ َﺮَة ِﻃ ْﻔﻠَﺔ‬
ْ ‫ﱵ َﻋ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
ْ َ َ‫ﺖ اﺛْـﻨ‬
On iki adam geldi
Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.
a.Yusuf on bir yıldız gördü.
b.Tarlada on iki erkek çalışıyor.
c.Bahçede on iki kız oturuyor.
10
d.Müzeyi on üç erkek ziyaret etti.
e.On dört kitap tercüme ettim.
f.On beş turist geldi.
g.On altı öğrenci başarılı oldu.
h.On yedi kız mezun oldu.
i.On sekiz balık avladım.
j.On dokuz öğrenci derse geç kaldı.
Ukûd (onarlı sayılar) şunlardır:
Bu sınıfta yirmi kız öğrenci var ‫ﺸ ُﺮو َن ﻃَﺎﻟِﺒَﺔ‬
ْ ‫ﺼ ِﻞ ِﻋ‬
ْ ‫ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟ َﻔ‬
‫ ِﻋ ْﺸ ُﺮون‬.20
Kırk oyuncu ödül kazandı ‫ﺎز أ َْرﺑَـﻌُﻮ َن ﻻَ ِﻋﺒًﺎ ﺑِﺎ ْﳉَﺎﺋَِﺰِة‬
َ َ‫ﻓ‬
‫ أ َْرﺑَـﻌُﻮ َن‬.40
Elli erkek geldi ً‫ﺴﻮ َن َر ُﺟﻼ‬
َ ‫َﺣ‬
ُ َْ‫ﻀ َﺮ ﲬ‬
‫ﺴﻮ َن‬
ُ َْ‫ ﲬ‬.50
‫ ِﺳﺘﱡﻮ َن‬.60
Programda yetmiş gezi var ً‫ﺎﻣ ِﺞ َﺳ ْﺒـﻌُﻮ َن ِر ْﺣﻠَﺔ‬
َ َ‫ِﰲ اﻟﺒَـ ْﺮﻧ‬
‫ َﺳ ْﺒـﻌُﻮ َن‬.70
Otuz kitap kayboldu ‫ﺖ ﺛَﻼﺛُﻮ َن ﻛِﺘَﺎﺑًﺎ‬
ْ ‫ﺎﻋ‬
َ
َ‫ﺿ‬
Hastanede altmış hemşire var ً‫ﺿﺔ‬
َ ‫ِﰲ اﻟ ُْﻤ ْﺴﺘَ ْﺸ َﻔﻰ ِﺳﺘﱡﻮ َن ﳑَُﱢﺮ‬
Listede seksen isim var ‫اﲰًﺎ‬
ْ ‫ِﰲ اﻟ َﻘﺎﺋِ َﻤ ِﺔ ﲦََﺎﻧُﻮ َن‬
ِِ ِ
Şehirde doksan cadde var ‫ﺴﻌُﻮ َن َﺷﺎ ِر ًﻋﺎ‬
ْ ‫ِﰲ اﻟ َْﻤﺪﻳﻨَﺔ ﺗ‬
‫ ﺛَﻼَﺛُﻮ َن‬.30
‫ ﲦََﺎﻧُﻮ َن‬.80
‫ ﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن‬.90
11 ile 99 arasındaki sayıların temyîzi müfred mansub olduğu gibi, ukûdun
temyîzi de aynıdır. Temyîzleri, müzekker de olsa müennes de olsa, bunlar
değişmez. İ‘rab yönünden ukûd sayıları da cemi müzekker salim gibidir.
Geziye yirmi erkek öğrenci katıldı. ‫ﺸ ُﺮو َن ﻃَﺎﻟﺒًﺎ‬
ْ ‫اِ ْﺷﺘَـ َﺮ َك ِﰲ اﻟ ﱢﺮ ْﺣﻠَ ِﺔ ِﻋ‬
Onlar otuz saat içinde seksen cüneyh harcadılar. ‫ﺎﻋﺔ‬
َ ‫ﲔ َﺳ‬
َ ِ‫ﲔ ُﺟﻨَـ ْﻴـ ًﻬﺎ ِﰲ ﺛَﻼَﺛ‬
َ ِ‫أَﻧْـ َﻔ ُﻘﻮا ﲦََﺎﻧ‬
Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.
a.Sınıfta yirmi erkek öğrenci var.
b.Lokantada otuz turist var.
c.Camide kırk namaz kılan var.
d.Garajda elli otobüs bekliyor.
e.Uçakta doksan yolcu var.
Matuf (Atıflı) Sayılar ve Temyizleri
Müzekkerin kullanımına örnekler:
ِ ‫ِﰲ اﻟْﻤ ْﺨﺒ ِﺰ و‬
‫اﺣ ٌﺪ َو ِﻋ ْﺸ ُﺮو َن ُﺧ ْﺒـ ًﺰا‬
َ َ َ
ِ ِ
‫ﺸﺮو َن‬
ُ ‫ َواﺣ ٌﺪ َوﻋ‬.21
ِ ‫ِﰲ ا ْﳊَْﻮ‬
Havuzda kırk üç yüzücü var ‫ض ﺛَﻼَﺛَﺔٌ َوأ َْرﺑَـﻌُﻮ َن َﺳ ِﺎﲝًﺎ‬
‫ ﺛَﻼَﺛَﺔٌ َوأ َْرﺑَـﻌُﻮ َن‬.43
Fırında yirmi bir ekmek var
ِ َ‫ﺎل اِﺛْـﻨ‬
ِ ‫ﺿ ِﺔ اﻷَﻃْ َﻔ‬
Anaokulunda 32 çocuk var ً‫ﺎن َوﺛَﻼﺛُﻮ َن ِﻃ ْﻔﻼ‬
َ ‫ِﰲ َرْو‬
11
ِ َ‫ اِﺛْـﻨ‬.32
‫ﺎن َوﺛَﻼﺛُﻮ َن‬
ِِ
Babam elli dört yaşındadır ‫ﺎﻣﺎ‬
ً ‫ﺴﻮ َن َﻋ‬
ُ َْ‫ﻋُ ْﻤ ُﺮ َواﻟﺪي أ َْرﺑَـ َﻌﺔٌ َوﲬ‬
‫ﺴﻮ َن‬
ُ َْ‫ أ َْرﺑَـ َﻌﺔٌ َوﲬ‬.54
‫ﻋُ ْﻤ ُﺮ َﺟﺪﱢي ﲬَْ َﺴﺔٌ َو ِﺳﺘﱡﻮ َن َﻋ ًﺎﻣﺎ‬
ِ ِ
Ormanda yetmiş altı aslan var ‫َﺳ ًﺪا‬
َ ‫ِﰲ اﻟﻐَﺎﺑَﺔ ﺳﺘﱠﺔٌ َو َﺳ ْﺒـﻌُﻮ َن أ‬
Kütüphanede 87 sandalye var ‫ْﻤﻜْﺘَﺒَ ِﺔ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔٌ َوﲦََﺎﻧُﻮ َن ُﻛ ْﺮ ِﺳﻴًّﺎ‬
َ ‫ِﰲ اﻟ‬
ِ ‫ِﰲ اﻟْﻤ ْﺘﺤ‬
Müzede 98 ziyaretçi var ‫ﻒ ﲦَﺎﻧﻴﺔٌ وﺗِﺴﻌُﻮ َن َزاﺋًِﺮا‬
َ ُ
Allah’ın doksan dokuz ismi var ‫اﲰًﺎ‬
ْ ‫ﻟِﻠﱠ ِﻪ ﺗِ ْﺴ َﻌﺔٌ َوﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن‬
‫ ﲬَْ َﺴﺔٌ َو ِﺳﺘﱡﻮ َن‬.65
Dedem altmış beş yaşındadır
‫ ِﺳﺘﱠﺔٌ َو َﺳ ْﺒـﻌُﻮ َن‬.76
‫ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔٌ َوﲦََﺎﻧُﻮ َن‬.87
‫ ﲦَﺎﻧﻴﺔٌ وﺗِﺴﻌُﻮ َن‬.98
‫ ﺗِ ْﺴ َﻌﺔٌ َوﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن‬.99
Müennesin kullanımına örnekler:
ِ‫ﺖ و‬
21 kız öğrenci başarılı ً‫ﺸ ُﺮو َن ﻃَﺎﻟِﺒَﺔ‬
ْ ‫اﺣ َﺪةٌ )إِ ْﺣ َﺪى( َو ِﻋ‬
َ ْ ‫َﳒَ َﺤ‬
oldu
Otuz iki gece geçti
ِ ‫ و‬.21
‫اﺣ َﺪةٌ )إِ ْﺣ َﺪى( َو ِﻋ ْﺸ ُﺮو َن‬
َ
ِ َ‫ﺖ اِﺛْـﻨَﺘ‬
ً‫ﺎن َوﺛَﻼَﺛُﻮ َن ﻟَْﻴـﻠَﺔ‬
ْ ‫ﻀ‬
َ ‫َﻣ‬
ِ َ‫ اِﺛْـﻨَﺘ‬.32
‫ﺎن َوﺛَﻼَﺛُﻮ َن‬
Okulda 43 bayan öğretmen var ً‫ث َوأ َْرﺑَـﻌُﻮ َن ُﻣ َﻌﻠﱢ َﻤﺔ‬
ٌ َ‫ِﰲ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳ ِﺔ ﺛَﻼ‬
Gümrükte elli dört kamyon var
Ağda altmış beş balık var
Annem yetmiş altı yaşındadır
‫ث َوأ َْرﺑَـﻌُﻮ َن‬
ٌ َ‫ ﺛَﻼ‬.43
ِ ‫ِﰲ ا ْﳉﻤﺮ ِك أَرﺑﻊ وﲬَْﺴﻮ َن َﺷ‬
ً‫ﺎﺣﻨَﺔ‬
ُ َ ٌ َْ ُ ْ ُ
‫ﺴﻮ َن‬
ُ َْ‫ أ َْرﺑَ ٌﻊ َوﲬ‬.54
ِ ‫ِﰲ اﻟ ﱠ‬
ً‫ﺲ َو ِﺳﺘﱡﻮ َن َﲰَ َﻜﺔ‬
ٌ َْ‫ﺸﺒَ َﻜﺔ ﲬ‬
‫ﻋُ ْﻤ ُﺮ َواﻟِ َﺪِﰐ ِﺳ ﱞ‬
ً‫ﺖ َو َﺳ ْﺒـﻌُﻮ َن َﺳﻨَﺔ‬
‫ﺲ َو ِﺳﺘﱡﻮ َن‬
ٌ َْ‫ ﲬ‬.65
‫ ِﺳ ﱞ‬.76
‫ﺖ َو َﺳ ْﺒـﻌُﻮ َن‬
ِ ‫ﺿ ِﺔ اﻷَﻃْ َﻔ‬
Anaokulunda 87 kız öğrenci var ً‫ﺎل َﺳ ْﺒ ٌﻊ َوﲦََﺎﻧُﻮ َن ِﻃ ْﻔﻠَﺔ‬
َ ‫ِﰲ َرْو‬
ِ ٍ ِ َ ‫ِﰲ اﻟ َﻘ‬
Salonda 98 bayan dinleyici var ً‫ﺴﺘَ ِﻤ َﻌﺔ‬
ْ ‫ﺎﻋﺔ ﲦََﺎن َوﺗ ْﺴﻌُﻮ َن ُﻣ‬
‫ َﺳ ْﺒ ٌﻊ َوﲦََﺎﻧُﻮ َن‬.87
ِ
ِ ِ ‫ِﰲ اﻟ ﱡ‬
Sandıkta doksan dokuz portakal ً‫ﺴﻌُﻮ َن ﺑُـ ْﺮﺗُـ َﻘﺎﻟَﺔ‬
ْ ‫ﺼ ْﻨ ُﺪوق ﺗ ْﺴ ٌﻊ َوﺗ‬
var
ٍ ‫ ﲦ‬.98
‫ََﺎن َوﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن‬
‫ ﺗِ ْﺴ ٌﻊ َوﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن‬.99
12, 62 ve 72 gibi atıflı sayılarda, temyîz ile birler basamağı müzekkerlik
müenneslik yönünden uyum içinde olur.
On iki erkek ve on iki bayan doktor mezun oldu ً‫ﺸ َﺮَة ﻃَﺒِﻴﺒَﺔ‬
ْ ‫َﲣَﱠﺮ َج اِﺛْـﻨَﺎ َﻋ َﺸ َﺮ ﻃَﺒِﻴﺒًﺎ واﺛْـﻨَﺘَﺎ َﻋ‬
62 erkek yarışmacı yola çıktı
72 sayfa yazdım
ِ َ‫اِﻧْﻄَﻠَ َﻖ اﺛْـﻨ‬
‫ﺎن َو ِﺳﺘﱡﻮ َن ُﻣﺘَ َﺴﺎﺑًِﻘﺎ‬
ِ ِ ْ ‫ﺖ اﺛْـﻨَﺘَـ‬
ً‫ﺻ ْﻔ َﺤﺔ‬
ُ ‫َﻛﺘَْﺒ‬
َ ‫ﲔ َو َﺳ ْﺒﻌ‬
َ ‫ﲔ‬
24, 47, 57 ve 86 gibi sayıların temyîzi ile birler basamağı zıt cinste olur.
Aşağıda bunlarla ilgili örnekler vardır:
Bir günde 24 saat vardır
Bunlar, 47 defterdir
57 erkek öğrenci gördüm
86 kız öğrenciye rastladım
12
ِ
ِ
ً‫ﺎﻋﺔ‬
َ ‫ِﰲ اﻟْﻴَـ ْﻮم أرﺑَ ٌﻊ وﻋ ْﺸ ُﺮو َن َﺳ‬
‫َﻫ ِﺬ ِﻩ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔٌ َوأ َْرﺑَـﻌُﻮ َن َدﻓْـﺘَـ ًﺮا‬
ِ
‫ﲔ ﻃَﺎﻟِﺒًﺎ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
َ ‫ﺖ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔً َوﲬَْﺴ‬
‫ت ﺑِ ِﺴ ﱟ‬
ً‫ﲔ ﻃَﺎﻟِﺒﺔ‬
ُ ‫َﻣ َﺮْر‬
َ ِ‫ﺖ َوﲦََﺎﻧ‬
100, 1000 ve Bunların Katları
a. Hem 100 hem 1000 sayısının tesniyelerinin ve sadece 1000’in cemi’nin
(çoğulunun) temyîzi müfred ve mecrûr olur.
ٍ ‫ﺟﺎء ِﻣﺎﺋﺔُ وﻟ‬
‫َﺪ‬
َ
ََ
ٌ‫ ِﻣﺎﺋَﺔ‬.100
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
َ ‫َﺣ‬
َ ‫ﻀ َﺮ ﺛَﻼ ُﲦِﺎﺋَﺔ‬
‫ ﺛَﻼ ُﲦِﺎﺋَ ٍﺔ‬.300
Yüz çocuk geldi
ِ َ‫ ِﻣﺎﺋَـﺘ‬.200
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
َ ‫ﺎن َﺣ‬
َ ‫ﻀ َﺮ ِﻣﺎﺋَـﺘَﺎ‬
İki yüz misafir geldi
Üç yüz misafir geldi
Dört yüz misafir geldi
Beş yüz misafir geldi
Altı yüz misafir geldi
Yedi yüz misafir geldi
Sekiz yüz misafir geldi
Dokuz yüz misafir geldi
Bin turist geldi
İki bin turist geldi
Üç bin turist geldi
Dört bin turist geldi
Beş bin turist geldi
Altı bin turist geldi
Yedi bin turist geldi
Sekiz bin turist geldi
Dokuz bin turist geldi
On bin turist geldi
Yüz bin turist geldi
Bir milyon turist geldi
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
َ ‫َﺣ‬
َ ‫ﻀ َﺮ أ َْرﺑَـﻌُ ِﻤﺎﺋَ ِﺔ‬
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
َ ‫َﺣ‬
َ ‫ﺴ ِﻤﺎﺋَ ِﺔ‬
ُ َْ‫ﻀ َﺮ ﲬ‬
ِ ‫ﻀﺮ ِﺳﺘ‬
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
َ ‫ﱡﻤﺎﺋَ ِﺔ‬
َ َ ‫َﺣ‬
‫ ْأرﺑَـﻌُ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ‬.400
‫ﺴ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ‬
ُ َْ‫ ﲬ‬.500
ِ ‫ ِﺳﺘ‬.600
‫ﱡﻤﺎﺋَ ٍﺔ‬
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
‫ َﺳ ْﺒـﻌُ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ‬.700
َ ‫َﺣ‬
َ ‫ﻀ َﺮ َﺳ ْﺒـﻌُ ِﻤﺎﺋَ ِﺔ‬
ِ
ِ
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
َ ‫ ﲦََﺎﳕِﺎﺋَ ٍﺔ َﺣ‬.800
َ ‫ﻀ َﺮ ﲦََﺎﳕِﺎﺋَ ِﺔ‬
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
‫ ﺗِ ْﺴﻌُ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ‬.900
َ ‫َﺣ‬
َ ‫ﻀ َﺮ ﺗِ ْﺴﻌُ ِﻤﺎﺋَ ِﺔ‬
‫ْﻒ َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
‫ْﻒ‬
ٌ ‫ أَﻟ‬.1000
ُ ‫ﺎء أَﻟ‬
َ ‫َﺟ‬
‫ﺎء أَﻟْ َﻔﺎ َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
َ ‫َﺟ‬
ِ َ‫ﺟﺎء ﺛَﻼَﺛَﺔُ آﻻ‬
‫ف َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
ََ
ِ َ‫ﺟﺎء أَرﺑـﻌﺔُ آﻻ‬
‫ف َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
َ َْ َ َ
ِ ‫ أَﻟْ َﻔ‬.2000
‫ﺎن‬
ٍ َ‫ ﺛَﻼَﺛَﺔُ آﻻ‬.3000
‫ف‬
ٍ َ‫ أَرﺑـﻌﺔُ آﻻ‬.4000
‫ف‬
َ َْ
ِ َ‫ف ﺟﺎء ﲬَْﺴﺔُ آﻻ‬
ٍ َ‫ ﲬَْﺴﺔُ آﻻ‬.5000
‫ف َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
َ ََ
َ
ِ َ‫ﺟﺎء ِﺳﺘّﺔُ آﻻ‬
ٍ َ‫ ِﺳﺘّﺔُ آﻻ‬.6000
‫ف َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
‫ف‬
ََ
ِ َ‫ف ﺟﺎء ﺳﺒـﻌﺔُ آﻻ‬
ٍ َ‫ ﺳﺒـﻌﺔُ آﻻ‬.7000
‫ف َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
َ َْ َ َ
َ َْ
ِ َ‫ف ﺟﺎء ﲦََﺎﻧِﻴﺔُ آﻻ‬
ٍ َ‫ ﲦََﺎﻧِﻴﺔُ آﻻ‬.8000
‫ف َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
َ ََ
َ
ِ َ‫ف ﺟﺎء ﺗِﺴﻌﺔُ آﻻ‬
ٍ َ‫ ﺗِﺴﻌﺔُ آﻻ‬.9000
‫ف َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
َْ َ َ
َْ
ِ َ‫ف ﺟﺎء َﻋ َﺸﺮةُ آﻻ‬
ٍ َ‫ َﻋ َﺸﺮةُ آﻻ‬.10000
‫ف َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
َ ََ
َ
ِ ‫ْﻒ ﺟﺎء ِﻣﺎﺋَﺔُ أَﻟ‬
ٍ ‫ ِﻣﺎﺋَﺔُ أَﻟ‬.100000
‫ْﻒ َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
ََ
‫ﺎء ِﻣﻠْﻴُﻮ ُن َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
‫ ِﻣﻠْﻴُﻮ ٌن‬.1000000
َ ‫َﺟ‬
b. 100, 1000 ve katlarının temyîzi, izafetle müfred mecrûr olur. Temyîzleri
müzekker veya müennes olsa da, 100 ve 1000 sayılarında değişiklik
olmaz.
Yüz çocuk geldi
Havalanında yüz uçak var
Yüz yıl kaldın
13
ٍ ‫ﺟﺎء ِﻣﺎﺋﺔُ وﻟ‬
‫َﺪ‬
َ
ََ
‫ِﰲ اﻟ َْﻤﻄَﺎ ِر ِﻣﺎﺋَﺔُ ﻃَﺎﺋَِﺮٍة‬
‫ﺖ ِﻣﺌَﺔَ َﻋ ٍﺎم‬
َ ْ‫ﻟَﺒِﺜ‬
‫ْﻒ َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
ُ ‫ﺻ َﻞ أَﻟ‬
َ ‫َو‬
Bin turist geldi
Bin kız öğrenci müzeyi gezdi
Şehirde yüz bin öğrenci var
Kütüphanede üç bin kitap var
‫ﻒ‬
ْ ‫َز َار‬
َ ‫ْﻒ ﻃَﺎﻟِﺒَ ٍﺔ اﻟ ُْﻤ ْﺘ َﺤ‬
ُ ‫ت أَﻟ‬
ِ ‫ِﰲ اﻟْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ ِﻣﺎﺋَﺔُ أَﻟ‬
ٍ ِ‫ْﻒ ﻃَﺎﻟ‬
‫ﺐ‬
َ
ِ َ‫ِﰲ اﻟْﻤﻜْﺘﺒ ِﺔ ﺛَﻼَﺛَﺔُ آﻻ‬
ٍ َ‫ف ﻛِﺘ‬
‫ﺎب‬
ََ َ
‫ي‬
‫ْﻒ ُﺟ ْﻨ ِﺪ ﱟ‬
َ ‫ﺖ أَﻟ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
Bin asker gördüm
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
َ ‫َﺣ‬
َ ‫ﻀ َﺮ ِﻣﺎﺋَـﺘَﺎ‬
İki yüz misafir geldi
‫ﺼ َﺮ أَﻟْ َﻔﺎ َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
ْ ‫ﺻ َﻞ اﻟ َﻘ‬
َ ‫َو‬
Saraya iki bin turist geldi
ِ ُ ‫ﻏَﺮﺳ‬
‫ﱵ َﺷ َﺠ َﺮٍة‬
َْ
ْ َ ‫ﺖ ﻣﺎﺋَـ‬
İki yüz ağaç diktim
İki yüz muhtaca sadaka verdim
ِ
‫ﺎج‬
ٍ َ‫ﱵ ُْﳏﺘ‬
ُ ‫ﺼ ﱠﺪﻗ‬
َ َ‫ﺗ‬
ْ َ ‫ْﺖ َﻋﻠَﻰ ﻣﺎﺋَـ‬
‫ﻏَ َﺮ ْﺳﻨَﺎ أَﻟْ َﻔ ْﻲ َﺷ َﺠ َﺮٍة‬
İki bin ağaç diktik
100 ve 1000 sayısı, atıflı olarak başka bir sayıyla söylenirse, temyîz en
son söylenen sayıya uyar. Mesela, 125 sayısını şöyle söyleriz:
ِ ‫وﻋ ْﺸﺮو َن‬
ِ ٌ‫ﺟﺎء ﲬَْﺴﺔ‬
‫وﻣﺎﺋَﺔُ َر ُﺟ ٍﻞ‬
ُ
َ ََ
ِ ٌ‫ﺟﺎء ِﻣﺎﺋَﺔٌ وﲬَْﺴﺔ‬
/ ً‫وﻋ ْﺸ ُﺮو َن َر ُﺟﻼ‬
ََ
َ
Yüz yirmi beş adam geldi
ِ ٌ‫ﺴﻨَ ِﺔ ﲬَْﺴﺔ‬
ِ ٌ‫ﺴﻨَ ِﺔ ﺛَﻼَ ُﲦِﺎﺋَ ٍﺔ وﲬَْﺴﺔ‬
‫وﺳﺘﱡﻮ َن َوﺛَﻼَ ُﲦِﺎﺋَ ِﺔ ﻳَـ ْﻮٍم‬
‫ ِﰲ اﻟ ﱠ‬/ ‫وﺳﺘﱡﻮ َن ﻳَـ ْﻮًﻣﺎ‬
‫ِﰲ اﻟ ﱠ‬
َ
َ
Bir yılda 365 gün vardır
ِ ٌ‫ ﰲ اﻟْﻤ ِﺪﻳﻨ ِﺔ أَرﺑـﻌﺔ‬/ ً‫وﻋ ْﺸﺮو َن رﺟﻼ‬
ِ ٌ‫ْﻒ وﺗِﺴﻌ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ وأَرﺑـﻌﺔ‬
ِ ِ
‫ْﻒ َر ُﺟ ٍﻞ‬
ُ ‫وﻋ ْﺸ ُﺮو َن وﺗِ ْﺴﻌُ ِﻤﺎﺋَ ٍﺔ وأَﻟ‬
َ َْ َ َ
َ َْ
ُ ْ ٌ ‫ِﰲ اﻟ َْﻤﺪﻳﻨَﺔ أَﻟ‬
َُ ُ
Şehirde 1924 adam vardır
ِ ‫ﺎن وﲦ‬
ِ ‫ ِﰲ اﻟْﻤﻜْﺘَﺒ ِﺔ أَﻟْ َﻔ‬/
‫ََﺎﳕِﺎﺋَ ٍﺔ وﺛَﻼَﺛَﺔٌ وأ َْرﺑَـﻌُﻮ َن ﻛِﺘَﺎﺑًﺎ‬
َ َ
ِ ‫ِﰲ اﻟْﻤﻜْﺘﺒ ِﺔ ﺛَﻼَﺛَﺔٌ وأَرﺑـﻌﻮ َن وﲦ‬
ٍ َ‫ََﺎﳕِﺎﺋَ ٍﺔ وأَﻟْ َﻔﺎ ﻛِﺘ‬
‫ﺎب‬
ُ َْ
ََ َ
Kütüphanede 2843 kitap vardır
Milyon ve milyar sayıları, yüz ve bin gibidir. Temyîzleri de izafetle
müfred mecrur olur.
Başkentte bir milyon kişi vardır
Çin’in nüfusu bir milyarı geçti
ِ ‫ِﰲ اﻟﻌ‬
ِ ‫ﻒ أَﻟ‬
‫ْﻒ( ﻧَ َﺴ َﻤ ٍﺔ‬
ُ ْ‫ﺎﺻ َﻤ ِﺔ ِﻣﻠْﻴُﻮ ُن )أَﻟ‬
َ
ِ ‫ﲔ َﻋﻠَﻰ ِﻣﻠْﻴﺎ ِر )ﺑِﻠْﻴ‬
ِ‫ﺼ‬
‫ﻮن( ﻧَ َﺴ َﻤﺔ‬
‫اد ُﺳ ﱠﻜﺎ ُن اﻟ ﱢ‬
َ ‫َز‬
ُ
َ
Arapçada Sıra Sayıları (‫)اﻷَ ْﻋ َﺪ ُاد اﻟﺘـ ْﱠﺮﺗِﻴﺒِﻴﱠﺔ‬
Müennes
14
Müzekker
‫اﻷوﱃ‬
Birinci
‫اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔ‬
‫اﻷ َّول‬
İkinci
‫اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‬
‫اﻟﺜﱠﺎﻟِﺜَﺔ‬
Üçüncü
‫اﻟﺜﱠﺎﻟِﺚ‬
‫اﻟ ﱠﺮاﺑِ َﻌﺔ‬
Dördüncü
‫اﻟ ﱠﺮاﺑِﻊ‬
Beşinci
‫اﳋَ ِﺎﻣﺲ‬
ِ‫ﺴ‬
‫ﺎد َﺳﺔ‬
‫اﻟ ﱠ‬
Altıncı
ِ‫ﺴ‬
‫ﺎدس‬
‫اﻟ ﱠ‬
‫ﺴﺎﺑِ َﻌﺔ‬
‫اﻟ ﱠ‬
Yedinci
‫ﺴﺎﺑِﻊ‬
‫اﻟ ﱠ‬
ِ ‫اﻟﺜ‬
‫ﱠﺎﻣﻨَﺔ‬
Sekizinci
ِ ‫اﻟﺜ‬
‫ﱠﺎﻣﻦ‬
ِ ‫اﻟﺘﱠ‬
‫ﺎﺳﻌﺔ‬
Dokuzuncu
ِ ‫اﻟﺘ‬
‫ﱠﺎﺳﻊ‬
ِ ‫اﻟﻌ‬
‫ﺎﺷ َﺮة‬
َ
Onuncu
ِ ‫اﻟﻌ‬
‫ﺎﺷﺮ‬
َ
‫اﳋَ ِﺎﻣ َﺴﺔ‬
ِ ‫اﳊ‬
‫ﺎدﻳَﺔَ َﻋ ْﺸ َﺮَة‬
َ
َ‫اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔَ َﻋ ْﺸ َﺮة‬
َ‫اﻟﺜﱠﺎﻟِﺜَﺔَ َﻋ ْﺸ َﺮة‬
ِ
‫اﻟﻌ ْﺸ ُﺮو َن‬
ِ
ِ ُ‫ﺎدﻳﺔ‬
‫واﻟﻌ ْﺸ ُﺮو َن‬
َ َ‫اﳊ‬
ِ ُ‫اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴﺔ‬
‫واﻟﻌ ْﺸ ُﺮو َن‬
َ
Onbirinci
ِ
‫ي َﻋ َﺸ َﺮ‬
َ ‫اﳊَﺎد‬
Onikinci
ِ ‫اﻟﺜ‬
‫ﱠﺎﱐَ َﻋ َﺸ َﺮ‬
‫ﺚ َﻋ َﺸ َﺮ‬
َ ِ‫اﻟﺜﱠﺎﻟ‬
ِ
‫اﻟﻌ ْﺸ ُﺮو َن‬
ِ ‫اﻟﻮ‬
ِ ‫اﺣ ُﺪ‬
‫واﻟﻌﺸﺮون‬
َ
ِ ‫ﱠﺎﱐ‬
ِ ‫اﻟﺜ‬
‫واﻟﻌ ْﺸ ُﺮو َن‬
ِ ‫ﺚ‬
‫واﻟﻌ ْﺸ ُﺮو َن‬
ُ ِ‫اﻟﺜﱠﺎﻟ‬
Onüçüncü
Yirminci
Yirmibirinci
Yirmiikinci
ِ ُ‫اﻟﺜﱠﺎﻟِﺜَﺔ‬
‫واﻟﻌ ْﺸ ُﺮو َن‬
Yirmi üçüncü
‫اﻟﺜﱠﻼَﺛُﻮ َن‬
Otuzuncu
‫اﻟﺜﱠﻼَﺛُﻮ َن‬
Yüzüncü
ُ‫اﻟ ِْﻤﺎﺋَﺔ‬
Bininci
‫ْﻒ‬
ُ ‫اﻷَﻟ‬
İkiyüzüncü
ِ َ‫اﻟ ِْﻤﺎﺋَـﺘ‬
‫ﺎن‬
İkibininci
ِ ‫اﻷَﻟْ َﻔ‬
‫ﺎن‬
Üçyüzüncü
‫اﻟﺜﱠﻼَ ُﲦِﺌَﺔ‬
Dokuzyüzüncü
‫ﱢﺴﻌُ ِﻤﺌَﺔ‬
ْ ‫اﻟﺘ‬
Üçbininci
ٍ َ‫اﻟﺜﱠﻼَﺛَﺔُ آﻻ‬
‫ف‬
Sıra sayılarının temyîzi olmaz. Bunlar sıfat veya muzaf olabilirler. Sıfat
olurlarsa, müzekkerlik muenneslik ve i‘rab yönünden kendilerinden öncekine
uyarlar. Bununla ilgili örnekler:
ِ ‫اﳊ‬
ِ ‫ﺎدي‬
Yirmibirinci ders .‫ﺸ ُﺮو َن‬
ْ ‫واﻟﻌ‬
َ
ِ ُ‫اﳊﺎدﻳﺔ‬
Yirmibirinci kız .‫واﻟﻌﺸﺮو َن‬
َ
Onbirinci erkek çocuğu gördüm.‫ﺸ َﺮ‬
َ ‫َﻋ‬
15
‫س‬
ْ ‫اﻟﺪ‬
ُ ‫ﱠر‬
‫ﻨﺖ‬
ُ ِ‫اﻟﺒ‬
ِ
‫ي‬
ُ ‫ر‬
َ ‫ّﻔﻞ اﳊَﺎد‬
َ ‫أﻳﺖ اﻟﻄ‬
ِِ
Bedir savaşı hicretin ikinci yılında oldu.‫ﺠ َﺮِة‬
ْ ‫اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔ ﻟ ْﻠ ِﻬ‬
ِ ‫اﻟﻌ‬
Veda haccı onuncu yıldaydı.‫ﺎﺷ ِﺮ‬
َ
ِ
ِ َ‫اﻟﻜﺘ‬
Kitabın yirmi beşinci sayfasını okudum.‫ﺎب‬
‫ﺴﻨَ ِﺔ‬
‫ﺖ َﻣ ْﻌ َﺮَﻛﺔُ ﺑَ ْﺪ ٍر ِﰲ اﻟ ﱠ‬
ْ ‫َوﻗَـ َﻌ‬
ِ ْ َ‫َﻛﺎﻧ‬
‫اﻟﻌ ِﺎم‬
َ ‫اﻟﻮ َد ِاع ِﰲ‬
َ ُ‫ﺖ ﺣ ﱠﺠﺔ‬
ِ
ِ
‫ﻳﻦ ِﻣ َﻦ‬
‫أت اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ﻗﺮ‬
َ ‫ﺼ ْﻔ َﺤﺔَ اﳋَﺎﻣ َﺴﺔَ واﻟﻌ ْﺸ ِﺮ‬
11’le 19 arasındaki sıra sayılarının da her iki cüzü feth üzere
mebnîdir.
ِ ‫َﻫ َﺬا ُﻫﻮ اﻟْﻴـﻮم اﻟ ﱠ‬
Bu, onaltıncı gündür.‫ﺸ َﺮ‬
َ ‫س َﻋ‬
ُ َْ َ
َ ‫ﺴﺎد‬
Onikinci problemi çözdüm.‫ﺸ َﺮَة‬
ْ ‫ْﺖ اﻟ َْﻤ ْﺴﺄَﻟَﺔَ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔَ َﻋ‬
ُ ‫َﺣﻠَﻠ‬
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki cümlelerde bulunan sayılarla temyîzlerini belirtiniz.
ِ
.‫َﺣ َﺪ َﻋ َﺸ َﺮ ﻛﺘﺎﺑًﺎ وﲬَْ َﺴﺔَ أﻗْﻼٍَم‬
ُ ‫ اﺷﱰ‬.1
َ ‫ﻳﺖ ﻣﻦ اﳌﻜﺘﺒﺔ أ‬
ِ ‫ﲔ ﻋﻦ اﻟﺸﺮ‬
ِ ‫ﻀﺮ‬
.‫ﻛﺎت‬
َ ‫اﻻ ْﺟﺘِ َﻤ‬
َ ِ‫ﺎع أرﺑﻌﺔُ َﻣ ْﻨ ُﺪوﺑ‬
َ َ ‫ َﺣ‬.2
.ً‫ﺋﻴﺲ ﻋﻦ ﺛﻼﺛﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ ﺳﺆاﻻ‬
ُ ‫ أﺟﺎب اﻟﺮ‬.3
ٍ ‫ و ﱠﺟﻪَ اﻟﻮزﻳﺮ اﻟﺪﻋﻮَة إﱃ أر‬.4
.‫ﺑﻌﺔ وﻋﺸﺮﻳﻦ ﺻﺤﻔﻴًّﺎ‬
َ
ُ
ِ ‫اﳋﺎرج ﲬَْﺴ ِﻤ‬
ِ
ِ
ٍ ‫ﺎﺋﺔ‬
.‫ﻃﺎﻟﺐ‬
‫ﲔ إﱃ‬
‫ ﺑَـﻠَ َﻎ َﻋ َﺪ ُد‬.5
َ ِ‫اﻟﻄﻼب اﻟ ُْﻤ ْﺒﺘَﻌﺜ‬
َ ِ
ِ
.‫َﺳﺌِﻠَ ٍﺔ‬
ْ َ‫ اِ ْﺷﺘَ َﻤﻠ‬.6
ْ ‫ﺖ َوَرﻗَﺔُ اﻻﺧﺘﺒﺎ ِر ﻋﻠﻰ ﺳﺒﻌﺔ أ‬
ِ َ‫ ﻗَﺪﱠم ﳏﻤ ٌﺪ ﺛﻼﺛﺔ‬.7
ِ
ٍ ‫آﻻف ِر‬
ْ ‫ﻟﻠﺠﻤﻌﻴﺔ‬
.‫اﳋَ ِْﲑﻳﱠِﺔ‬
‫ﻳﺎل‬
َ
ِ ‫ت اﻟﻄﺎﺋﺮةُ اﻟْﻤﻄَﺎر وﺑِ َﺪ‬
ِ ‫ ﻏﺎدر‬.8
.‫اﺧﻠِ َﻬﺎ ﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن َراﻛِﺒًﺎ‬
َ َ
َ
.‫ﻀﺎ‬
ً ‫اﻟﻄﺒﻴﺐ ﲬﺴﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ َﻣﺮﻳ‬
َ‫ َﻋﺎ َﰿ‬.9
ُ
ِ
ٍ
.‫ﺻﻔﺤﺔ‬
‫ﱵ‬
‫ﻒ ﻫﺬا‬
ُ ‫ ﻳَـﺘَﺄَﻟﱠ‬.10
ُ
ْ َ ‫اﻟﻜﺘﺎب ﻣﻦ ﻣﺎﺋَـ‬
2. Aşağıdaki cümlelerin Arapçalarını yazınız.
1. Benim 5 ceketim, 4 pantalonum var.
2. Fakülteye, her birinin içinde 11 erkek öğrenci olduğu halde, 12 otobüs
geldi.
3. Uçak üç saat, 17 dakika sonra kalkacak.
4. Hastanede 20 hemşire, 20 erkek doktor çalışıyor.
5. Sabah namazı 2 rekât, öğle namazı 4 rekat, akşam namazı 3 rekattır.
6. Bu gün 25 mektup yazdım.
7. Arkadaşımın kütüphanesinde 1700 kitap vardır.
8. Dernek 149 üyeden oluşuyor.
16
‫‪9. Şehirde 265 tacir var.‬‬
‫‪10. Arabam 10000 kilometre katetti.‬‬
‫‪3. Örnekte olduğu gibi, boşluğu parantez arasındakilerden uygun olan‬‬
‫‪temyîzi koyarak doldur.‬‬
‫اﳌﺜﺎل‪ :‬إِ ﱠن أَ ِﺧﻲ َﻫ َﺬا ﻟَﻪُ ﺗِ ْﺴ ٌﻊ َوﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن ﻧَـ ْﻌ َﺠﺔً )ﻧﻌﺠﺔ – ﻛﺒﺸﺎ(‬
‫ﲬﺲ ‪) .........‬ﺗﻠﻤﻴﺬات – ﺗﻼﻣﻴﺬ(‬
‫‪ .1‬ﳒﺤﺖ ﰲ ﻣﺴﺎﺑﻘﺔ اﻟﻘﺮاءة ُ‬
‫‪ .2‬وﺻﻞ ﺳﺒﻌﺔُ ‪ ..........‬إﱃ اﻟﺸﺮﻛﺔ ﻣﻨﺬ ﻗﻠﻴﻞ‪) .‬ﻣﻮﻇﻔﲔ – ﻣﻮﻇﻔﺎت(‬
‫‪ .3‬ﻳﻌﻤﻞ ﰲ ﻫﺬا اﳌﺼﻨﻊ ﺛﻼﺛﺔٌ وﺛﻼﺛﻮن ‪) ........‬ﻋﺎﻣﻠﺔ – ﻋﺎﻣﻞ(‬
‫‪ .4‬ﳚﻠﺲ ﰲ اﳌﺨﺘﱪ ﺗﺴﻌﺔُ ‪) .........‬ﻃﺎﻟﺒﺎت – ﻃﻼب(‬
‫‪ .5‬ﻳﺪرس ﺗﺴﻌﺔٌ وﻋﺸﺮون ‪ .........‬ﰲ اﻟﺼﻒ اﻟﺜﺎﱐ‪) .‬ﻃﺎﻟﺒﺔ – ﻃﺎﻟﺒﺎ(‬
‫ﲬﺲ ‪) .........‬رﺟﺎل – ﺳﻴﺪات(‬
‫‪ .6‬وﺻﻞ إﱃ ﻣﻨـﺰﻟﻨﺎ ُ‬
‫ﻋﺸﺮ ‪) .........‬ﻟﻴﻠﺔ – ﻳﻮﻣﺎ(‬
‫‪.7‬‬
‫ُ‬
‫وﺻﻠﺖ إﱃ اﻟﻘﺎﻫﺮة ﻣﻨﺬ ﺳﺒﻌﺔَ َ‬
‫ﺛﻼث ‪) ........‬ﺻﻔﺤﺎت – أﺳﻄﺮ(‬
‫‪.8‬‬
‫ﻛﺘﺒﺖ اﻟﻴﻮم َ‬
‫ُ‬
‫‪4. Aşağıdaki parçada geçen rakamları kelimelerle söyleyiniz ve yazınız.‬‬
‫ِ‬
‫اﻻ ْﻛﺘِ َﺸﺎﻓَ ِ‬
‫ﺼ ْﻔﺮ" َﱂْ ﻳ ُﻜﻦ ِﲝَﺎﺟ ٍﺔ إِ َﱃ أَ ْن ﻳـ ْﺒﺘَ ِﻜﺮ‪ .‬ﻣﻊ أَﻧﱠﻪُ ِﰲ اﳊ ِﻘﻴ َﻘ ِﺔ أَﺣ َﺪ أَ َﻫ ﱢﻢ ِ‬
‫ﺎت اﻟﺒَ َﺸ ِﺮﻳﱠِﺔ‬
‫ﻗَ ْﺪ ﻳَـ ْﻌﺘَﻘ ُﺪ اﻟﺒَـ ْﻌ ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﺾ أَ ﱠن "اﻟ ﱢ َ َ ْ َ‬
‫َ َ ََ‬
‫ي ﺑِ َﺴﺒَ ِ‬
‫ﺻﻴﱠ ٍﺔ ِﰲ ﻇُ ُﻬﻮِر‬
‫ﺚ َﻛﺎ َن ﻟَﻪُ اﻷَﺛَـ ُﺮ اﻟ َﻜﺒِﲑُ ِﰲ اﻟﺘﱠﺄْﺛِ ِﲑ َﻋﻠَﻰ اﻟﺘﱠﺎ ِر ِ‬
‫ﺐ َﻣﺎ َﻛﺎ َن ﻟَﻪُ ِﻣ ْﻦ َﺧﺎ ﱢ‬
‫ﻳﺦ اﻟﺒَ َﺸ ِﺮ ﱢ‬
‫اﻟ ُﻜ ْﺒـ َﺮى‪َ .‬ﺣ ْﻴ ُ‬
‫اﻷَرﻗَ ِﺎم اﻟ ﱢﺮﻳ ِ‬
‫ﺎﺿﻴﱠﺔ اﻟْ ُﻤ ْﺮﺗَِﻔ َﻌ ِﺔ‪.‬‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ﻓَِﻔﻲ أَورﺑﱠﺎ ﻣﺜَﻼً‪ ،‬وﺣ ﱠﱴ اﻟ َﻘﺮ ِن اﻟ ﱠ ِ‬
‫وﻣ ِﺎﱐﱠ َواﻟﱠ ِﺬي‬
‫اﻟﻌ َﺪ ِد ﱡ‬
‫ي اﻟْ ُﻤﺘﱠﺒَ ُﻊ ُﻫ َﻮ اﻟﻨﱢﻈَ َ‬
‫ﺎم َ‬
‫س َﻋ َﺸ َﺮ‪َ ،‬ﻛﺎ َن اﻟﻨﱢﻈَ ُ‬
‫ﺎم اﻟ ﱡﺮ َ‬
‫ُْ َ َ َ‬
‫ْ‬
‫ﺴﺎد َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﱄ ‪َ 2000‬ﺳﻨَﺔ ﺗَـ ْﻘﺮﻳﺒًﺎ‪َ .‬وَﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ َﻫ َﺬا اﻟﻨﱢﻈَﺎمُ ﺑَﺴﻴﻄًﺎ‪ .‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﻛﺎ َن َﻣ ْﺒﻨﻴًّﺎ َﻋﻠَﻰ اﻟ َﻘﺎﻋ َﺪة اﻟﻌُ ْﺸﺮﻳﱠﺔ‪َ .‬و‬
‫ﻇَ َﻬ َﺮ ُﻣ ْﻨ ُﺬ َﺣ َﻮ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ف "‪ "M‬ﻳَـ ْﻌ ِﲏ ‪َ .1000‬وﻣ ْﻦ ﰒَﱠ ﺗَـ ْﺮُﻣ ُﺰ‬
‫ف "‪ "C‬ﻳَـ ْﻌ ِﲏ ‪َ ،100‬وا ْﳊَْﺮ ُ‬
‫اﻟﻌﻼََﻣﺔُ "‪ "X‬ﺗَـ ْﻌ ِﲏ ‪َ 10‬وا ْﳊَْﺮ ُ‬
‫َﻫ َﻜ َﺬا ﺗَ ُﻜﻮ ُن َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻼَ َﻣﺔُ "‪ ،"I‬واﻟ ﱠﺮﻗْ ُﻢ ‪ 5‬ﺗُـ َﻘﺎﺑﻠُﻪُ "‪َ ،"V‬واﻟ ﱠﺮﻗْ ُﻢ‬
‫ا ِﻹ َﺷ َﺎر ُ‬
‫ات َﻣ َﻊ َﻣﺎ ﻳُـ َﻘﺎﺑﻠُ َﻬﺎ ﻣ َﻦ اﻷَ ْرﻗَ ِﺎم َﻛﺎﻟﺘﱠ ِﺎﱄ‪ :‬اﻟ ﱠﺮﻗْ ُﻢ ‪ 1‬ﺗُـ َﻘﺎﺑﻠُﻪُ َ‬
‫ت ﻛِﺘَﺎﺑَﺔَ اﻟ ﱠﺮﻗْ ِﻢ ‪1684‬‬
‫‪ 50‬ﺗُـ َﻘﺎﺑِﻠُﻪُ "‪َ "L‬واﻟ ﱠﺮﻗْ ُﻢ ‪ 500‬ﺗُـ َﻘﺎﺑِﻠُﻪُ "‪َ ."D‬واﻟ ﱠﺮﻗْ ُﻢ ‪َ 4‬ﻣﺜَﻼً ﺗُـ َﻘﺎﺑِﻠُﻪُ "‪ "VI‬ﻓَِﺈ َذا أَ َر ْد َ‬
‫ت أَ ْن ﺗَـ ْﻘ َﺮأَ‬
‫وﻣ ِﺎﱐﱠ‪ ،‬إِ َذا أَ َر ْد َ‬
‫ﺐ‪َ .CDMXIIIVL‬و َﻫ َﻜ َﺬا ﻳَ ُﻜﻮ ُن َﻋﻠَْﻴ َ‬
‫َﻣﺜَﻼً َﻋﻠَْﻴ َ‬
‫ﻚ ِﰲ اﻟﻨﱢﻈَ ِﺎم اﻟ ﱡﺮ َ‬
‫ﻚ أَ ْن ﺗَ ْﻜﺘُ َ‬
‫ﱴ ﲨَْ ٍﻊ‪.‬‬
‫ﻮم أَ ْﺣﻴَﺎﻧًﺎ ﺑِ َﻌ َﻤﻠِﻴﱠ ِﺔ َﻋ ﱟﺪ أَ ْو أَ ْﺣﻴَﺎﻧًﺎ ﺑِ َﻌ َﻤﻠِﻴﱠ ِﺔ ﻃَ ْﺮ ٍح َو َﺣ ﱠ‬
‫َرﻗْ ًﻤﺎ‪ ،‬أَ ْن ﺗَـ ُﻘ َ‬
‫ﻳﻞ‪ ،‬ﻗَ ِ‬
‫ٍ‬
‫ﻀ َﻞ ﺑِ َﻜﺜِ ٍﲑ‪،‬‬
‫ﻟَ ِﻜ ْﻦ‪َ ،‬وﻗَـ ْﺒ َﻞ َوﻻَ َد ِة اﻟْ َﻤ ِﺴ ِ‬
‫وس )ِﰲ ا ْﳍِْﻨ ِﺪ( ﺑِﺎﺑْﺘِ َﻜﺎ ِر ﻧِﻈَ ٍﺎم َﻋ َﺪ ِد ﱟ‬
‫ي أَﻓْ َ‬
‫ﻴﺢ ﺑَِﻮﻗْﺖ ﻃَ ِﻮ ٍ َ‬
‫ﺎم ا ْﳍ ْﻨ ُﺪ ُ‬
‫ي – اﻟﻌﺮِ ﱠﰊ‪َ .‬ﻛﺎﻧَ ِ‬
‫َو َ ِ‬
‫اﻟﻌﺮ ِ‬
‫اد‬
‫ب َﺣ َﻮ َِ‬
‫ﺎم ا ْﳍِْﻨ ِﺪ ﱠ‬
‫ﺖ اﻷَ ْﻋ َﺪ ُ‬
‫اﻟﻌ ِﺎم ‪َ 900‬و ُﲰﱢ َﻲ اﻟﻨﱢﻈَ َ‬
‫اﱄ َ‬
‫ﺻ َﻞ إ َﱃ أَ ْوُرﺑﱠﺎ َﻋ ْﻦ ﻃَ ِﺮ ِﻳﻖ اﻟﺘﱡ ﱠﺠﺎ ِر َ َ‬
‫ََ‬
‫ﺼ ْﻔ ِﺮ)‪ .(0‬وَﻛﺎ َن اﻟﻌ َﺪ ُد ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟﻨﱢﻈَ ِﺎم‪َ ،‬ذ َ ِ‬
‫ﻴﻤ ٍﺔ‬
‫ﺿﺎﻓَ ِﺔ إِ َﱃ اﻟ ﱢ‬
‫ﺐ ِﻣ ْﻦ ‪ 1‬إِ َﱃ ‪ – 9‬ﺑِﺎ ِﻹ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ات ﻗ َ‬
‫ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟﻨﱢﻈَ ِﺎم ﺗُ ْﻜﺘَ ُ‬
‫َ‬
‫ﻣﻌﺘﻤ َﺪ ٍة ﻋﻠَﻰ ﻣﻮﻗِ ِﻌ ِﻪ اﻟﱠ ِﺬي ُﻛﺘِﺐ ﻓِ ِﻴﻪ‪ .‬ﻓَﺎﻟ ﱠﺮﻗْﻢ ‪ 10‬ﻣﺜَﻼً‪ ،‬ﻳـﻌ ِﲏ ﻋ َﺸﺮَة و ِ‬
‫اﺣ َﺪ ٍة‪ ،‬ﻷَ ﱠن ِ ِ‬
‫ﺐ ِﰲ َﻣ ْﻨـ ِﺰﻟَ ِﺔ‬
‫ُ َْ َ َ َ ْ‬
‫َ َْ َ َ َ‬
‫اﻟﻮاﺣ َﺪ ُﻛﺘ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ﺎد ﻟِﺘُ ْﻜﺘَﺐ ِﰲ ﻣ ْﻨـ ِﺰﻟَ ِﺔ اﻵﺣ ِ‬
‫ﻮد ﻟِﻶﺣ ِ‬
‫ﺎد‪ .‬واﻟ ﱠﺮﻗْﻢ ‪ 40‬ﻳـ ْﻌ ِﲏ أَرﺑـﻌﺔَ َﻋ َﺸﺮ ٍ‬
‫اﻟﻌ َﺸﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫ات‬
‫ﺟ‬
‫و‬
‫ﻻ‬
‫ن‬
‫أ‬
‫ﲏ‬
‫ﻌ‬
‫ـ‬
‫ﻳ‬
‫ﺮ‬
‫ﻔ‬
‫ات َواﻟ ﱢ‬
‫ْ‬
‫ﺼ ُ َْ‬
‫َْ َ‬
‫َ َ‬
‫َ ُُ َ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ َ ُ‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﺑِ ُﺪ ِ‬
‫ﺖ ِﰲ ﻣ ْﻨـ ِﺰﻟَ ِﺔ اﻟﻌ َﺸﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ات‪.‬‬
‫ﺒ‬
‫ﺘ‬
‫ﻛ‬
‫ﺪ‬
‫ﻗ‬
‫ﺔ‬
‫ﻌ‬
‫ـ‬
‫ﺑ‬
‫ر‬
‫ﻷ‬
‫ا‬
‫ن‬
‫أ‬
‫ﲔ‬
‫ـ‬
‫ﺒ‬
‫ـ‬
‫ﻳ‬
‫ﺮ‬
‫ﻔ‬
‫ﺼ‬
‫اﻟ‬
‫و‬
‫‪،‬‬
‫ة‬
‫ﺪ‬
‫ﺣ‬
‫و‬
‫‪40‬‬
‫ﻪ‬
‫ﻧ‬
‫أ‬
‫ل‬
‫ﻮ‬
‫ﻘ‬
‫اﻟ‬
‫ﻦ‬
‫ﻜ‬
‫ـﻤ‬
‫ﻳ‬
‫و‬
‫أ‬
‫‪،‬‬
‫ﺎد‬
‫آﺣ‬
‫ون َ ْ ُ ْ ُ َ ْ ُ ُ‬
‫َ ْ َ ً َ ﱢ ْ ُ َُ ﱢ ُ‬
‫َْ َ َ َ ْ ُ َ ْ َ‬
‫َ َ‬
‫‪ 17‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺼ ْﻔ ِﺮ‪ .‬ﻓَـ َﻬ َﻜ َﺬا َﻛﺎﻧُﻮا ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑَِﺔ اﻟ ﱠﺮﻗْ ِﻢ ‪َ 205‬ﻣﺜﻼً‪ ،‬ﻳَ ْﺴﺘَ ْﺨ ِﺪ ُﻣﻮ َن‬
‫وﻣﺎ ُن ﻓَـﻠَ ْﻢ ﻳَ ُﻜ ْﻦ ِﰲ ﻧِﻈَ ِﺎﻣ ِﻬ ْﻢ ُو ُﺟﻮ ٌد ﻟِﻠ ﱢ‬
‫أَ ﱠﻣﺎ اﻟ ﱡﺮ َ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ْﻔ ِﺮ‪.‬‬
‫ف‪َ .‬ﺣ ﱠﱴ أَﻧﱠ ُـﻬ ْﻢ َﱂْ ﻳَ ُﻜﻮﻧُﻮا ﻳُـ َﻔ ﱢﻜ ُﺮو َن ِﰲ إِﳚَﺎد اﻟ ﱢ‬
‫اﻷَ ْﺣ ُﺮ َ‬
‫ي – اﻟﻌﺮِ ﱢﰊ‪ ،‬ﻓَـﻴﻤ ِﻜﻦ ﻛِﺘَﺎﺑﺔُ اﻟ ﱠﺮﻗْ ِﻢ ‪ 205‬ﺑِ ٍ ٍ‬
‫ﺿ ِﻊ‬
‫أَ ﱠﻣﺎ ِﰲ اﻟﻨﱢﻈَ ِﺎم ا ْﳍِْﻨ ِﺪ ﱢ‬
‫ﺼ ُﻞ ﺑَِﻮ ْ‬
‫ﺴ ُﻬﻮﻟَﺔ ﺗَﺎ ﱠﻣﺔ‪َ .‬و َﻫ َﺬا َﻛﺎ َن َْﳛ ُ‬
‫ُْ ُ َ‬
‫ََ‬
‫ُ‬
‫اﻟ ﱠﺮﻗْ ِﻢ "‪ِ "2‬ﰲ ﻣ ْﻨـ ِﺰﻟَ ِﺔ "اﻟْ ِﻤﺌَ ِ ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮد اﻟﻌ َﺸﺮ ِ‬
‫ات‬
‫ﺼﺒِ َﺢ "‪ ،"205‬ﰒُﱠ اﻟ ﱢ‬
‫ﺎت" ﻟﺘُ ْ‬
‫ﺼ ْﻔ ِﺮ ِﰲ َﻣ ْﻨـ ِﺰﻟَﺔ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌ َﺸ َﺮات ﻟﻠ ﱠﺪﻻَﻟَﺔ َﻋﻠَﻰ ُو ُﺟ َ َ‬
‫ﺎد ﻟِﻠ ﱠﺪﻻَﻟَ ِﺔ َﻋﻠَﻰ وﺟ ِ‬
‫– وِﻣﻦ ﰒَﱠ اﻟ ﱠﺮﻗْﻢ "‪ِ "5‬ﰲ ﻣ ْﻨـ ِﺰﻟَ ِﺔ اﻵﺣ ِ‬
‫ﻮد "‪ 5‬و ْﺣ َﺪ ٍ‬
‫ات"‪.‬‬
‫ُُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ ْ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫ِ‬
‫اﻻ ﱢﲡَﺎﻩ‬
‫‪Yöneliş‬‬
‫أَﺛْـﻴُﻮﺑْـﻴَﺎ‬
‫‪Etiyopya‬‬
‫اﻷَ ْﺧﻄَﺒُﻮط ‪Ahtapot‬‬
‫أَ َد َار ﻳُ ِﺪﻳﺮ إِ َد َارة‬
‫ِ‬
‫ﺴﺘَ ِﻤ ﱡﺮ اِ ْﺳﺘِ ْﻤ َﺮار ‪Devam etmek‬‬
‫ا ْﺳﺘَ َﻤ ﱠﺮ ﻳَ ْ‬
‫ِ‬
‫ﻚ اِ ْﺳﺘِ ْﻬﻼَك‬
‫‪Tüketmek‬‬
‫ﻚ ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻬﻠِ ُ‬
‫ا ْﺳﺘَـ ْﻬﻠَ َ‬
‫‪Döndürmek, idare etmek‬‬
‫أَ ْﺷ َﺮ َق ﻳُ ْﺸ ِﺮ ُق إِ ْﺷ َﺮاق‬
‫‪Doğmak‬‬
‫اِ ِ‬
‫ﺤﺎب ‪Eşlik etmek, refakat etmek‬‬
‫ْ‬
‫ﺻﻄ َ‬
‫ا ِﻹ ْﻋ َﺪام َﺷ ْﻨﻘﺎً‬
‫‪Asarak idam etmek‬‬
‫ﻀﻞ ﻣ ِ‬
‫ﺼ ِﻮﻳ ِﺮﻳﱠٍﺔ ‪En iyi film müziği‬‬
‫ﻮﺳﻴ َﻘﻰ ﺗَ ْ‬
‫أَﻓْ َ ُ‬
‫أَﻗَ ِ‬
‫ﻴﻢ إِﻗَ َﺎﻣﺔ‬
‫َ‬
‫ﺎم ﻳُﻘ ُ‬
‫‪Kurmak, yapmak‬‬
‫ﻒ اِ ْﻛﺘِ َﺸﺎف‬
‫ﻒ ﻳَﻜْﺘَ ِﺸ ُ‬
‫اِ ْﻛﺘَ َﺸ َ‬
‫‪Keşfetmek‬‬
‫أَﻟ َْﺰَم ﻳُـ ْﻠ ِﺰُم إِﻟ َْﺰام‬
‫‪Yükümlü tutmak‬‬
‫اَﻟﻠﱡﻐَﺔُ اﻷ َْﻣ َﻬ ِﺮﻳﱠﺔُ‬
‫)‪Emherî dili (Etyopya’nın dili‬‬
‫أَﻧْـﺘَ َﺞ ﻳ ْﻨﺘِ َﺞ إِﻧْـﺘَﺎج‬
‫‪Üretmek‬‬
‫أُﻧْـﺜًﻰ‬
‫‪Dişi‬‬
‫ﺚ‬
‫ِﲝَْﻴ ُ‬
‫… ‪şekilde‬‬
‫ﺑَِﻘﻴﱠﺔ )ج( ﺑَـ َﻘﺎﻳَﺎ‬
‫ﻮﻣﺔُ‬
‫اﻟْﺒُ َ‬
‫‪Kalıntı‬‬
‫‪Baykuş‬‬
‫ﺴﺲ ‪Casusluk‬‬
‫ﱠﺠ ﱡ‬
‫اﻟﺘ َ‬
‫َﺣ ْﺠﻢ‬
‫ِ‬
‫ﺼﺎن‬
‫ﺣَ‬
‫‪Hacim, büyüklük‬‬
‫‪At‬‬
‫‪ 18‬‬
‫‪ ‬‬
Gelmek, (karanlık) çökmek
‫َﺣ ﱠﻞ َﳛُ ﱡﻞ ُﺣﻠُﻮل‬
Aday göstermek
‫ﱢﺢ ﺗَـ ْﺮ ِﺷﻴﺢ‬
ُ ‫َر ﱠﺷ َﺢ ﻳُـ َﺮﺷ‬
Açı
: ‫َزا ِوﻳَﺔ )ج( َزَواﻳَﺎ‬
Tereyağ
‫اﻟﺰﱡﺑْ َﺪة‬
‫َزْوَرق‬
ِ
Sahip, arkadaş ‫ﺤﺎب‬
ْ ‫ﺻﺎﺣﺐ )ج( أ‬
َ
َ ‫َﺻ‬
Sandal, kayık
İster inan, ister inanma
‫ﱢق‬
ْ ‫ﺼﺪ‬
ْ ‫ﺻﺪ‬
َ ُ‫ﱢق أ َْو ﻻَ ﺗ‬
َ
Işık
:‫ﺿ َﻮاء‬
ْ ‫ﺿ ْﻮء )ج( أ‬
َ
Boyunca ... ‫ال‬
َ ‫ﻃََﻮ‬
boyunca …
... َ‫ِﻃﻴﻠَﺔ‬
Ötücü kuşlar
‫اﻟﻄﱡﻴُﻮر اﻟﻄﱠﻨﱠﺎﻧَﺔ‬
Sürdürmek, devam etmek, kalmak
‫ﻇَ ﱠﻞ ﻳﻈَ ﱡﻞ ﻇُﻠُﻮل‬
Karanlık
‫اﻟﻈﱠﻼَ ُم‬
Koku veren
‫َﻋﺎﺑِﻖ‬
Denk olmak, eşit olmak
ِ ‫ﺎد َل ﻳـﻌ‬
‫ﺎدﻟَﺔ‬
َ ‫ﺎد ُل ُﻣ َﻌ‬
َ ُ َ ‫َﻋ‬
Gösteri
‫َﻋ ْﺮض‬
Koku
‫ِﻋﻄْﺮ‬
Kemikle ilgili
‫َﻋﻈ ِْﻤ ّﻲ‬
Yem
‫اﻟﻌﻠَﻒ‬
َ
En azından ‫ﻞ‬
‫َﻋﻠَﻰ اﻷَﻗَ ﱢ‬
ِ ْ ‫َﻋﻠَﻰ َﻣ‬
da, … yoluyla … ...‫ﱳ‬
Ömür verildi (yaşadı) ‫ﻋُ ﱢﻤ َﺮ ﻳُـ َﻌ ﱠﻤ ُﺮ‬
(Güneş) Batmak
Ayrılmak, terketmek
ِ َ‫ﻏ‬
‫ﻴﺐ ِﻏﻴَﺎب‬
َ
ُ ‫ﺎب ﻳﻐ‬
ِ َ‫ﺎدر ﻳـﻐ‬
‫ﺎد َرة‬
َ َ‫ﺎد ُر ُﻣﻐ‬
ُ َ َ َ‫ﻏ‬
Eskiden, geçmişte
19
ً‫ﻗﺪﳝﺎ‬
Maymun
: ‫ﻗِ ْﺮد )ج( ﻗِ َﺮ َدة‬
Asır
‫ﻗَـ ْﺮن )ج( ﻗُـ ُﺮون‬
Kuzey kutbu
‫ﺎﱄ‬
ّ ‫ْﺐ اﻟ‬
‫ﺸ َﻤ ِ ﱡ‬
ُ ‫اﻟ ُﻘﻄ‬
Kedi
‫ﻗِﻄﱠﺔ‬
‫َﻛﻠْﺐ )ج( ﻛِﻼَب‬
Köpek
Gezeğen
Torba, çuval
‫َﻛ ْﻮَﻛﺐ‬
‫ﻛِﻴﺲ‬
hesabına …
ِ ‫ﳊِِﺴ‬
.... ‫ﺎب‬
َ
Ayrılmamak, sürekli kalmak
‫ﻟَ ِﺰَم ﻳَـﻠ َْﺰُم ﻟ ُُﺰوم‬
Madde
‫َﻣﺎدﱠة )ج( َﻣ َﻮا ّد‬
Taşlaşmış
‫ُﻣﺘَ َﺤ ﱢﺠﺮ‬
Sığınak, yatak
َ‫ﳐَْﺒَﺄ‬
Değişik, çeşitli
‫ﳐُْﺘَﻠِﻒ‬
‫ج َﻣ ْﺰج‬
ُ ‫َﻣ َﺰ َج ﳝَُْﺰ‬
Karıştırmak
Kraliçe
‫َﻣﻠِ َﻜﺔ‬
‫ ِﻣ ْﺌ َﺬﻧَﺔ‬ve ‫َﻣﻨَ َﺎرة‬
Minare
Deve kuşu
‫ﱠﻌ َﺎﻣﺔ‬
َ ‫اﻟﻨـ‬
Gün, gündüz
‫ﱠﻬﺎر‬
َ ‫اﻟﻨـ‬
‫َو َازى ﻳُـ َﻮا ِزي ُﻣ َﻮ َازاة‬
Denk olmak
Ağırlık
Koymak
‫َوْزن‬
‫ﺿﻊ‬
ْ ‫ﻀ ُﻊ َو‬
َ َ‫ﺿ َﻊ ﻳ‬
َ ‫َو‬
Günlük, her gün
‫ﻳَـ ْﻮِﻣﻴًّﺎ‬
Özet
Müfred, mürekkeb, ukûd ve atıflı sayıları sayabilmek.
Sayılar dört kısma ayrılır:
A.Müfred sayılar: 1’den 10’a kadar olanlar.
B.Mürekkep (bileşik) sayılar: 11’den 19’a kadar olan sayılar.
C.Ukûd: 20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90 sayıları.
D.Atıflı (ma’tûf) sayılar: 21 ve 99 gibi iki sayının arasına atıf vavı getirilerek
söylenen sayılar.
Arapça sayılarda, ayrıca müzekkerlik müenneslik sözkonusudur.
20
3’ten 10’a kadar olan sayıların temyîzi cemi (çoğul) ve mecrûr olur.
ٍ ‫ث ﻧِﺴ‬
Üç kadın ‫ﺎء‬
َ ُ َ‫ ﺛَﻼ‬-
ٍ ‫ ﺗِﺴﻊ ﻧِﺴ‬Dokuz kadın ‫ﺎء‬
َ ُْ
Üç erkek
Dokuz erkek
ٍ ‫ﺛَﻼَﺛَﺔُ ِر َﺟ‬
‫ﺎل‬
ٍ ‫ﺗِﺴ َﻌﺔُ ِر َﺟ‬
‫ﺎل‬
ْ
Sayılarda müzekkerlik ve müennesliği tanıyabilmek.
Örneklerde görüldüğü gibi, temyîz müzekkerse, sayı müennes; temyîz
müennesse, sayı müzekker olarak gelmektedir.
Çoğul isimlerin müzekker veya müennesliğine, tekili dikkate alınarak karar
verilir. Akılsızlara delalet eden çoğulların müfred-müennes hükmünde olması
kuralı, bu konuda geçersizdir.
Sayıların temyîzini değerlendirebilmek.
11 ile 19 arasındaki sayılar feth üzere mebnîdirler. Temyîzleri de müfred,
mansub ve nekre olarak gelir. Ancak 12 sayısının birler basamağı mu‘rabtır
ve tesniye gibi i’rab alır. 11 ve 12 sayıları temyîzleriyle uyum içindedir.
On iki adam geldi ً‫ﺸ َﺮ َر ُﺟﻼ‬
َ ‫ﺎء اِﺛْـﻨَﺎ َﻋ‬
َ ‫َﺟ‬
On iki kadın geldi ‫ﺸ َﺮَة ْاﻣ َﺮأَ ًة‬
ْ ‫ت اِﺛْـﻨَﺘَﺎ َﻋ‬
ْ ‫ﺎء‬
َ ‫َﺟ‬
On iki erkek çocuk gördüm ً‫ﺸ َﺮ ِﻃ ْﻔﻼ‬
َ ‫ﲏ َﻋ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
ْ َ ‫ﺖ اﺛْـ‬
On iki kız çocuk gördüm ً‫ﺸ َﺮَة ِﻃ ْﻔﻠَﺔ‬
ْ ‫ﱵ َﻋ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
ْ َ َ‫ﺖ اﺛْـﻨ‬
ِ
ِ ُ ‫ﻳـﺘ َﻜ ﱠﻮ ُن ﻓَ ِﺮ‬
Futbol takımı on bir oyuncudan oluşur ‫ﺸ َﺮ ﻻَ ِﻋﺒًﺎ‬
َ ‫َﺣ َﺪ َﻋ‬
ََ
َ ‫ﻳﻖ ُﻛ َﺮة اﻟ َﻘ َﺪِم ﻣ ْﻦ أ‬
Sınıfın kitaplığında on beş hikaye vardır ً‫ﺼﺔ‬
‫ﺲ َﻋ ْﺸ َﺮَة ﻗِ ﱠ‬
ْ ‫ِﰱ َﻣﻜْﺘَﺒَ ِﺔ اﻟ َﻔ‬
َ َْ‫ﺼ ِﻞ ﲬ‬
Sınıfın kitaplığında on beş kitap vardır ‫ﺸ َﺮ ﻛِﺘَﺎﺑًﺎ‬
َ ‫ﺼ ِﻞ ﲬَْ َﺴﺔَ َﻋ‬
ْ ‫ِﰱ َﻣﻜْﺘَﺒَ ِﺔ اﻟ َﻔ‬
13-19 arasında ise durum şöyledir: Ma‘dûd (sayılan) müzekker ise 3-9
arasındaki sayıların sonuna tâ-i marbûta ‫ ـﺔ‬bitişir; ‫’ﻋﺸﺮ‬nın sonuna bitişmez;
müennes ise müzekkerdekinin aksine olur, yani 3-9 arasındaki sayılarına tâ-i
marbûta bitişmez. ‫’ﻋﺸﺮ‬nın sonuna ise bitişir ve şin harfi sakin okunur.
11 ile 99 arasındaki sayıların temyîzi müfred mansub olduğu gibi, ukûdun
temyîzi de aynıdır. Temyîzleri, müzekker de olsa müennes de olsa, bunlar
değişmez. İ‘rab yönünden ukûd sayıları cemi müzekker salim gibidir.
ِ
ِ ِ
ً‫ﺎﻋﺔ‬
َ ‫ﲔ َﺳ‬
َ ِ‫ﲔ ُﺟﻨَـ ْﻴـ ًﻬﺎ ِﰲ ﺛَﻼَﺛ‬
َ ِ‫ا ْﺷﺘَـ َﺮ َك ِﰲ اﻟ ﱢﺮ ْﺣﻠَﺔ ﻋ ْﺸ ُﺮو َن ﻃَﺎﻟﺒًﺎ َو أَﻧْـ َﻔ ُﻘﻮا ﲦََﺎﻧ‬
Geziye 20 erkek öğrenci katıldı ve onlar 30 saat içinde 80 cüneyh harcadılar.
12, 62 ve 72 gibi atıflı sayılarda, temyîz ile birler basamağı müzekkerlik
müenneslik yönünden uyum içinde olur.
24, 47, 57 ve 86 gibi sayıların temyîzi ile birler basamağı zıt cinste olur.
Örnekler:
ِ ‫َﳒﺢ و‬
21 erkek öğrenci başarılı oldu ‫ﺸ ُﺮو َن ﻃَﺎﻟِﺒًﺎ‬
ْ ‫اﺣ ٌﺪ َو ِﻋ‬
َ ََ
21
ِ‫ﺖو‬
21 kız öğrenci başarılı oldu ً‫ﺸ ُﺮو َن ﻃَﺎﻟِﺒَﺔ‬
ْ ‫اﺣ َﺪةٌ )إِ ْﺣ َﺪى( َو ِﻋ‬
َ ْ ‫َﳒَ َﺤ‬
ِ ِ ُ ‫اِﺳﺘـ ْﻘﺒـﻠ‬
ِ
21 erkek turisti karşıladım ‫ﺤﺎ‬
ً ‫ﻳﻦ َﺳﺎﺋ‬
َ َْ
َ ‫ْﺖ َواﺣ ًﺪا َوﻋ ْﺸ ِﺮ‬
ِ
21 başarılı kızı övdüm ‫ﻳﻦ ﻓَﺎﺋَِﺰًة‬
ُ ‫أَﺛْـﻨَـ ْﻴ‬
َ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ إِ ْﺣ َﺪى َوﻋ ْﺸ ِﺮ‬
ِ
ِ ِ
62 erkek yarışmacı yola çıktı ‫ﺴﺎﺑًِﻘﺎ‬
َ َ‫اﻧْﻄَﻠَ َﻖ اﺛْـﻨَﺎن َوﺳﺘﱡﻮ َن ُﻣﺘ‬
ِ ِ ْ ‫ﺖ اﺛْـﻨَﺘَـ‬
72 sayfa yazdım ً‫ﺤﺔ‬
ُ ‫َﻛﺘَْﺒ‬
َ ‫ﲔ َو َﺳ ْﺒﻌ‬
َ ‫ﲔ‬
َ ‫ﺻ ْﻔ‬
ِ
ِ
Bir günde 24 saat vardır ً‫ﺎﻋﺔ‬
َ ‫ِﰲ اﻟْﻴَـ ْﻮم أرﺑَ ٌﻊ وﻋ ْﺸ ُﺮو َن َﺳ‬
Bunlar, 47 defterdir ‫َﻫ ِﺬ ِﻩ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔٌ َوأ َْرﺑَـﻌُﻮ َن َدﻓْـﺘَـ ًﺮا‬
ِ
57 erkek öğrenci gördüm ‫ﲔ ﻃَﺎﻟِﺒًﺎ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
َ ‫ﺖ َﺳ ْﺒـ َﻌﺔً َوﲬَْﺴ‬
‫ت ﺑِ ِﺴ ﱟ‬
86 kız öğrenciye rastladım ً‫ﲔ ﻃَﺎﻟِﺒﺔ‬
ُ ‫َﻣ َﺮْر‬
َ ِ‫ﺖ َوﲦََﺎﻧ‬
100, 1000 ve katlarının temyîzi, izafetle müfred mecrur olur. Temyîzleri
müzekker veya müennes olsa da, 100 ve 1000 sayılarında değişiklik olmaz.
Yüz çocuk geldi
Havalanında yüz uçak var
Bin turist geldi
Bin kız öğrenci müzeyi gezdi
Şehirde yüz bin öğrenci var
Kütüphanede üç bin kitap var
Bin asker gördüm
İki yüz misafir geldi
Saraya iki bin turist geldi
İki yüz ağaç diktim
İki yüz muhtaca sadaka verdim
İki bin ağaç diktik
ٍ ‫ﺟﺎء ِﻣﺎﺋﺔُ وﻟ‬
‫َﺪ‬
َ
ََ
‫ِﰲ اﻟ َْﻤﻄَﺎ ِر ِﻣﺎﺋَﺔُ ﻃَﺎﺋَِﺮٍة‬
‫ْﻒ َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
ُ ‫ﺻ َﻞ أَﻟ‬
َ ‫َو‬
‫ﻒ‬
ْ ‫َز َار‬
َ ‫ْﻒ ﻃَﺎﻟِﺒَ ٍﺔ اﻟ ُْﻤ ْﺘ َﺤ‬
ُ ‫ت أَﻟ‬
ِ ‫ِﰲ اﻟْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ ِﻣﺎﺋَﺔُ أَﻟ‬
ٍ ِ‫ْﻒ ﻃَﺎﻟ‬
‫ﺐ‬
َ
ِ َ‫ِﰲ اﻟْﻤﻜْﺘﺒ ِﺔ ﺛَﻼَﺛَﺔُ آﻻ‬
ٍ َ‫ف ﻛِﺘ‬
‫ﺎب‬
ََ َ
‫ي‬
‫ْﻒ ُﺟ ْﻨ ِﺪ ﱟ‬
َ ‫ﺖ أَﻟ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
ٍ ‫ﺿ ْﻴ‬
‫ﻒ‬
َ ‫َﺣ‬
َ ‫ﻀ َﺮ ِﻣﺎﺋَـﺘَﺎ‬
‫ﺼ َﺮ أَﻟْ َﻔﺎ َﺳﺎﺋِ ٍﺢ‬
ْ ‫ﺻ َﻞ اﻟ َﻘ‬
َ ‫َو‬
ِ ُ ‫ﻏَﺮﺳ‬
‫ﱵ َﺷ َﺠ َﺮٍة‬
َْ
ْ َ ‫ﺖ ﻣﺎﺋَـ‬
ِ
‫ﺎج‬
ٍ َ‫ﱵ ُْﳏﺘ‬
ُ ‫ﺼ ﱠﺪﻗ‬
َ َ‫ﺗ‬
ْ َ ‫ْﺖ َﻋﻠَﻰ ﻣﺎﺋَـ‬
‫ﻏَ َﺮ ْﺳﻨَﺎ أَﻟْ َﻔ ْﻲ َﺷ َﺠ َﺮٍة‬
100 ve 1000 sayısı, atıflı olarak başka bir sayıyla söylenirse, temyîz en son
söylenen sayıya uyar. Mesela, 125 sayısını şöyle söyleriz:
Yüz yirmi beş adam geldi
ِ ٌ‫ﺟﺎء ِﻣﺎﺋَﺔٌ وﲬَْﺴﺔ‬
ً‫وﻋ ْﺸ ُﺮو َن َر ُﺟﻼ‬
ََ
َ
Bu sayıyı, şöyle söylemek de mümkündür:
ِ ‫وﻋ ْﺸﺮو َن‬
ِ ٌ‫ﺟﺎء ﲬَْﺴﺔ‬
‫وﻣﺎﺋَﺔُ َر ُﺟ ٍﻞ‬
ُ
َ ََ
Milyon ve milyar sayıları, yüz ve bin gibidir. Temyîzleri de izafetle müfred
mecrur olur.
22
ِ ‫ِﰲ اﻟﻌ‬
ِ ‫ْﻒ أَﻟ‬
‫ْﻒ( ﻧَ َﺴ َﻤ ٍﺔ‬
ُ ‫ﺎﺻ َﻤ ِﺔ ِﻣﻠْﻴُﻮ ُن )أَﻟ‬
َ
Başkentte bir milyon kişi vardır
Çin’in nüfusu bir milyarı geçti
ِ ‫ﲔ َﻋﻠَﻰ ِﻣﻠْﻴﺎ ِر )ﺑِﻠْﻴ‬
ِ‫ﺼ‬
‫ﻮن( ﻧَ َﺴ َﻤ ٍﺔ‬
‫اد ُﺳ ﱠﻜﺎ ُن اﻟ ﱢ‬
َ ‫َز‬
ُ
َ
Sıra sayılarını öbür sayılardan ayırt edebilmek,
Sıra sayılarının temyîzi olmaz. Bunlar sıfat veya muzaf olabilirler. Sıfat
olurlarsa, müzekkerlik müenneslik ve i‘rab yönünden kendilerinden öncekine
uyarlar. Bununla ilgili örnekler:
ِ ‫ـ اﻟﺪﱠرس اﳊ‬
ِ ‫ﺎدي‬
Yirmibirinci ders .‫ﺸ ُﺮو َن‬
ْ ‫واﻟﻌ‬
َ ُْ
ِ ُ‫ﻨﺖ اﳊﺎدﻳﺔ‬
Yirmibirinci kız .‫واﻟﻌﺸﺮو َن‬
ُ ِ‫ـ اﻟﺒ‬
َ
ِ
Onbirinci erkek çocuğu gördüm.‫ﺸ َﺮ‬
َ ‫ي َﻋ‬
ُ ‫ـر‬
َ ‫ّﻔﻞ اﳊَﺎد‬
َ ‫أﻳﺖ اﻟﻄ‬
Bedir savaşı hicretin ikinci yılında oldu.‫ﺴﻨَ ِﺔ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَ ِﺔ ﻟِ ْﻠ ِﻬ ْﺠ َﺮِة‬
‫ﺖ َﻣ ْﻌ َﺮَﻛﺔُ ﺑَ ْﺪ ٍر ِﰲ اﻟ ﱠ‬
ْ ‫َوﻗَـ َﻌ‬
ِ ‫ﺖ ِﺣ ﱠﺠﺔُ اﻟﻮ َد ِاع ِﰲ اﻟﻌ ِﺎم اﻟﻌ‬
Veda haccı onuncu yıldaydı.‫ﺎﺷ ِﺮ‬
ْ َ‫َﻛﺎﻧ‬
َ َ
َ
ِ ‫واﻟﻌ ْﺸ ِﺮﻳﻦ ِﻣﻦ‬
ِ َ‫ﺼ ْﻔﺤﺔَ اﳋَ ِﺎﻣﺴﺔ‬
Kitabın yirmi beşinci sayfasını okudum.‫اﻟﻜﺘَﺎب‬
ُ ‫ﻗﺮ‬
َ ‫أت اﻟ ﱠ‬
َ َ
َ
11’le 19 arasındaki sıra sayılarının da her iki cüzü feth üzere mebnîdir.
ِ ‫َﻫ َﺬا ُﻫﻮ اﻟْﻴـﻮم اﻟ ﱠ‬
Bu, onaltıncı gündür.‫ﺸ َﺮ‬
َ ‫س َﻋ‬
ُ َْ َ
َ ‫ﺴﺎد‬
Onikinci problemi çözdüm.‫ﺸ َﺮَة‬
ْ ‫ْﺖ اﻟ َْﻤ ْﺴﺄَﻟَﺔَ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔَ َﻋ‬
ُ ‫َﺣﻠَﻠ‬
Kendimizi Sınayalım
1. ..... ‫ﺸ ُﺮ‬
ْ ‫َز َارﻧﺎ َﻋ‬
Bu cümledeki boşluğu aşağıdaki temyîzlerden hangisi en uygun şekilde
tamamlar?
ٍ ‫ِر َﺟ‬
a. ‫ﺎل‬
ٍ ‫ِﻏ ْﻠﻤ‬
b. ‫ﺎن‬
َ
c. ‫أَ ِﻃﺒﱠﺎء‬
ِ
d. ‫ﺴ َﻮٍة‬
ْ‫ﻧ‬
ٍ ‫ﻃُﻼﱠ‬
e. ‫ب‬
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde temyîz yanlıştır?
ِ ُ ‫اِ ْﺷﺘـﺮﻳ‬
ٍ َ‫ﻳﻦ ﻛِﺘ‬
a. ‫ﺎب‬
َْ َ
َ ‫ﺖ ﻋ ْﺸ ِﺮ‬
ٍ ‫ﺖ ِﻣﺎﺋَﺔَ ﻓَِﻘ‬
b. ‫ﲑ‬
ُ ‫أَﻃْ َﻌ ْﻤ‬
c. ‫ﺿ ْﻴـ ًﻔﺎ‬
َ ‫ﺖ أَ َﺣ َﺪ َﻋ َﺸ َﺮ‬
ُ ‫أَ ْﻛ َﺮْﻣ‬
ٍ ُ‫ِﻋ ْﻨ َﺪ َﺧﺎﻟِ ٍﺪ ﺛَﻼَﺛَﺔُ ُﻛﺘ‬
d. ‫ﺐ‬
e. ‫ﻒ ِدﻳﻨَﺎ ٍر‬
َ ْ‫ﺖ اﻟﻴَـ ْﻮَم أَﻟ‬
ُ ‫َﻛ َﺴ ْﺒ‬
23
3. Aşağıdaki sayılardan hangisinin yazımı doğrudur?
a. ً‫ﺤﺔ‬
َ ‫َﺳ ْﺒـ َﻌﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ‬
َ ‫ﺻ ْﻔ‬
b. ‫ﺴﺔٌ ﻗَـﻠَ ًﻤﺎ‬
َ َْ‫أَ ْرﺑَـﻌُﻮ َن َوﲬ‬
ِ‫و‬
c. ‫ﺸ َﺮ َﻛ ْﻮَﻛﺒًﺎ‬
َ ‫اﺣ ٌﺪ َو َﻋ‬
َ
ِ َ‫ِﻣﺎﺋَـﺘ‬
ٍ َ‫ﺎن ﻛِﺘ‬
d. ‫ﺎب‬
e. ‫َﲦَﺎﻧِﻴَﺔٌ َوأَ ْرﺑَـﻌُﻮ َن ﺑَـ ْﻴﺘًﺎ‬
4. .......‫اِ ْﺷﺘَـ َﺮ َك ِﰲ اﻟْ ُﻤ ْﺆﲤََ ِﺮ‬
Bu cümledeki boşluğu aşağıdakilerden hangisi en uygun şekilde tamamlar?
a. ‫ﺸ َﺮ َوِز ًﻳﺮا‬
َ ‫ﺲ َﻋ‬
َ َْ‫ﲬ‬
b. ‫ﺸ َﺮ َوِز ًﻳﺮا‬
َ ‫ﲬَْ َﺴﺔَ َﻋ‬
c. ‫ﺸ َﺮ َوِز َﻳﺮًة‬
َ ‫ﲬَْ َﺴﺔَ َﻋ‬
d. ‫ﺸ َﺮَة َوز ًﻳﺮا‬
َ ‫ﲬَْ َﺴﺔَ َﻋ‬
e. ‫ﺸ َﺮ َوِزﻳ ٍﺮ‬
ْ ‫ﲬَْ َﺴﺔَ َﻋ‬
‫ﺚ ُﻣ ِﺪ ُﻳﺮ اﻟ ﱠ‬
5. ......‫ﺸ ِﺮَﻛ ِﺔ ِﰲ اﻷُ ْر ُد ِن‬
َ ‫َﻣ َﻜ‬
Bu cümledeki boşluğu aşağıdakilerden hangisi en uygun şekilde tamamlar?
ٍ َ‫َﺳ ْﺒـ َﻌﺔَ أَﻳﱠ ٍﺎم و ِﺳﺘﱠﺔَ ﻟَﻴ‬
a. ‫ﺎل‬
َ
ٍ َ‫ﺖ ﻟَﻴ‬
‫َﺳ ْﺒ َﻊ أَﻳﱠ ٍﺎم َو ِﺳ ﱠ‬
b. ‫ﺎل‬
ٍ َ‫ﺖ ﻟَﻴ‬
‫َﺳ ْﺒـ َﻌﺔَ أَﻳﱠ ٍﺎم َو ِﺳ ﱠ‬
c. ‫ﺎل‬
ٍ َ‫َﺳ ْﺒ َﻊ أَﻳﱠ ٍﺎم و ِﺳﺘﱠﺔَ ﻟَﻴ‬
d. ‫ﺎل‬
َ
ٍ َ‫َﺳ ْﺒ َﻊ أَﻳﱠ ًﺎﻣﺎ و ِﺳﺘﱠﺔَ ﻟَﻴ‬
e. ‫ﺎل‬
َ
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. d
Yanıtınız doğru değilse, “Sayı ve Temyîzi” konusunu yeniden
okuyunuz.
2. a
Yanıtınız doğru değilse, “Sayı ve Temyîzi” konusunu yeniden
okuyunuz.
3. e
Yanıtınız doğru değilse, “Sayı ve Temyîzi” konusunu yeniden
okuyunuz.
4. b
Yanıtınız doğru değilse, “Sayı ve Temyîzi” konusunu yeniden
okuyunuz.
5. c
Yanıtınız doğru değilse, “Sayı ve Temyîzi” konusunu yeniden
okuyunuz.
24
‫‪Sıra Sizde Yanıt Anahtarı‬‬
‫‪Sıra Sizde 1‬‬
‫ﻒ ﻃَﺎﻟِﺐ و ِ‬
‫ﺼﱢ‬
‫اﺣ ٌﺪ ‪a.‬‬
‫ِﰲ اﻟ ﱠ‬
‫ٌ َ‬
‫ﺎن اِﺛْـﻨَﺘَ ِ‬
‫ﻟِ ْﻠﻐُﺮﻓَ ِﺔ ﻧَﺎﻓِ َﺬﺗَ ِ‬
‫ﺎن ‪b.‬‬
‫ْ‬
‫ث ﻃَﺎﻟِﺒ ٍ‬
‫ﺎت إِ َﱃ اﻟْ َﻤ َﻜﺘَﺒَ ِﺔ ‪c.‬‬
‫َذ َﻫﺒَ ْ‬
‫ﺖ ﺛَﻼَ ُ َ‬
‫ﺟﻠَﺴﻨَﺎ أَرﺑﻊ ﺳ َ ٍ‬
‫ﺴ ِﺠ ِﺪ ‪d.‬‬
‫َ ْ َْ َ َ‬
‫ﺎﻋﺎت ِﰲ اﻟْ َﻤ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺴﺔَ أَﻳﱠ ٍﺎم ‪e.‬‬
‫ا ْﺳﺘَ َﻤ ﱠﺮت اﻟ ﱢﺮ ْﺣﻠَﺔُ ﲬَْ َ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋ ٍ‬
‫س ِﺳ ﱠ‬
‫ﺎت ‪f.‬‬
‫ﺖ َﺳ َ‬
‫ِﰲ اﻟﻴَـ ْﻮم ﻧَ ْﺪ ُر ُ‬
‫ت َﻋﺎﺋِ َﺸﺔُ ﺳ ْﺒﻊ ﺻ َﻔﺤ ٍ‬
‫ﺎت ‪g.‬‬
‫ﻗَـ َﺮأَ ْ‬
‫َ َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ﺖ َﲦَﺎﻧِﻴَﺔَ أَﻗْﻼٍَم ‪h.‬‬
‫ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳْ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻤﺎرِة ﺗِﺴﻊ ِﺷ َﻘ ٍ‬
‫ﺎق ‪i.‬‬
‫ِﰲ َ َ ْ ُ‬
‫ﺖ َْﳏﻤ ٍ‬
‫أَﻗَﻤﻨَﺎ ِﰲ ﺑـ ْﻴ ِ‬
‫ﻮد َﻋ ْﺸﺮَة ﻟَﻴَ ٍ‬
‫ﺎل ‪j.‬‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫‪Sıra Sizde 2‬‬
‫ﺸ َﺮ َﻛ ْﻮَﻛﺒًﺎ ‪a.‬‬
‫ﻒ أَ َﺣ َﺪ َﻋ َ‬
‫ﻮﺳ ُ‬
‫َرأَى ﻳُ ُ‬
‫ﺸ َﺮ َر ُﺟﻼً ِﰲ ا ْﳊَْﻘ ِﻞ‪b.‬‬
‫ﻳَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ اﺛْـﻨَﺎ َﻋ َ‬
‫ِ‬
‫ﺸ َﺮَة ﻓَـﺘَﺎ ًة ِﰲ ا ْﳊَ ِﺪﻳ َﻘ ِﺔ ‪c.‬‬
‫ﺲ اﺛْـﻨَﺘَﺎ َﻋ ْ‬
‫َﲡْﻠ ُ‬
‫ﻒ ‪d.‬‬
‫َز َار ﺛَﻼَﺛَﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ َر ُﺟﻼً اﻟْ ُﻤ ْﺘ َﺤ َ‬
‫ﺸ َﺮ ﻛِﺘَﺎﺑًﺎ ‪e.‬‬
‫ﺖ أَ ْرﺑَـ َﻌﺔَ َﻋ َ‬
‫ﺗَـ ْﺮﲨَْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺤﺎ ‪f.‬‬
‫ﺎء ﲬَْ َﺴﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ َﺳﺎﺋ ً‬
‫َﺟ َ‬
‫ﺸ َﺮ ﻃَﺎﻟِﺒًﺎ ‪g.‬‬
‫َﳒَ َﺢ ِﺳﺘﱠﺔَ َﻋ َ‬
‫ﺸ َﺮَة ﻓَـﺘَﺎ ًة ‪h.‬‬
‫َﲣَﱠﺮ َج َﺳ ْﺒ َﻊ َﻋ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺸ َﺮَة َﲰَ َﻜ ًﺔ ‪i.‬‬
‫ت َﲦَ ِﺎﱐَ َﻋ ْ‬
‫ﺻﻄَ ْﺪ ُ‬
‫اْ‬
‫ﺗَﺄَ ﱠﺧ َﺮ ﺗِ ْﺴ َﻌﺔَ َﻋ َﺸ َﺮ ﻃَﺎﻟِﺒًﺎ َﻋ ِﻦ اﻟ ﱠﺪ ْر ِ‬
‫س ‪j.‬‬
‫‪Sıra Sizde 3‬‬
‫ﺼﱢ‬
‫ﺸ ُﺮو َن ﻃَﺎﻟِﺒًﺎ ‪a.‬‬
‫ِﰲ اﻟ ﱠ‬
‫ﻒ ِﻋ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺤﺎ ‪b.‬‬
‫ِﰲ اﻟْ َﻤﻄْ َﻌ ِﻢ ﺛَﻼَﺛُﻮ َن َﺳﺎﺋ ً‬
‫ِِ‬
‫ﺼﻠﱢﻴًﺎ ‪c.‬‬
‫ِﰲ اﻟْ َﻤ ْﺴﺠﺪ أَ ْرﺑَـﻌُﻮ َن ُﻣ َ‬
‫‪ 25‬‬
‫‪ ‬‬
ِ ِ
d. ً‫ﺴﻮ َن َﺣﺎﻓِﻠَﺔ‬
ُ َْ‫ِﰲ اﻟْ َﻤ ْﺮأَب ﺗَـ ْﻨﺘَﻈ ُﺮ ﲬ‬
ِِِ
e. ‫ﺴﻌُﻮ َن َراﻛِﺒًﺎ‬
ْ ‫ِﰲ اﻟﻄﱠﺎﺋ َﺮة ﺗ‬
Yararlanılan Kaynaklar
el-Galâyînî, M. (1982). Câmi’u’d-durûsi’l-arabiyye, Beyrut.
Sezer, İsmail Hakkı ve diğerleri (2009) Anlatımlı Arapça, Konya.
Abdürrahim, F. (1415). Durûsu’l-Lugati’l-Arabiyye li-Gayri’n-Nâtikîne
bihâ, Medine.
Güler, İ.- Günday, H. - Şahin, Ş. (2001). Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi),
İstanbul.
26
27
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
İsim ve fiil cümlesinin nasıl olumsuz yapıldığı açıklayabilecek,
•
Fiil cümlesinin başına gelen olumsuzluk edatları olan َ‫ﻻ‬, ‫َﻦ‬
ْ ‫ﻟ‬, ْ‫ َﱂ‬, ‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬yı
tanıyabilecek
•
İsim cümlesinin başına gelen ‫ﺲ‬
َ ‫“ ﻟ َْﻴ‬olmadı/değildir”, hem fiil, hem isim
cümlesinin başına gelen ‫ َﻣﺎ‬edatını ve ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬ye benzeyen olumsuzluk
harflerini (‫ َﻣﺎ‬ve ‫ )ﻻ‬tanıyabilecek,
•
Cinsi nefyeden َ‫ ﻻ‬yı diğerlerinden ayırt edebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Olumsuzluk (nefiy)
•
َ‫ﻻ‬, ‫َﻦ‬
ْ ‫ﻟ‬, ْ‫ َﱂ‬, ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ‬
•
‫ﺲ‬
َ ‫ﻟ َْﻴ‬
•
‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬ye benzetilen harfler.
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Bir Türkçe dilbilgisi kitabından olumlu ve olumsuz cümleler konusunu
inceleyiniz.
28
‫‪İsim ve Fiil Cümlelerinde‬‬
‫‪Olumsuzluk‬‬
‫اَﻟﻨﱠـ ْﻔﻲ ِﰲ ا ْﳉﻤ ِﻞ ِ‬
‫اﻻ ِْﲰﻴﱠ ِﺔ واﻟ ِْﻔ ْﻌ ِﻠﻴﱠ ِﺔ‬
‫َُ‬
‫ُ‬
‫‪GİRİŞ‬‬
‫‪Türkçede cümleler anlamlarına göre olumlu ve olumsuz diye ikiye ayrılır.‬‬
‫‪Tabiî ki, olumsuzluk Arapçada da sözkonusudur.‬‬
‫‪Türkçede olumsuzluk cümlenin sonuna gelen eklerle sağlanır. Arapçada‬‬
‫‪ise bu, cümlenin başına gelen edatlarla yapılır. Bu edatlardan sadece fiil‬‬
‫‪cümlesinin, sadece isim cümlesinin veya her ikisinin başına gelenler vardır.‬‬
‫َﻦ ‪,‬ﻻَ ‪Fiil cümlesinin başına gelen olumsuzluk edatları‬‬
‫‪ ; isim cümle‬ﻟَ ﱠﻤﺎ ‪َ ,‬ﱂْ ‪,‬ﻟ ْ‬‫َﻴ‬
‫ﻟ‬
‫‪dir.‬‬
‫‪Hem‬‬
‫‪fiil,‬‬
‫‪hem‬‬
‫‪isim‬‬
‫‪cümlesinin‬‬
‫َﻣﺎ ‪başına gelen‬‬
‫ﺲ ‪sinin başına gelen‬‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ﺲ ‪edatıdır. Bunlardan başka‬‬
‫َﻴ‬
‫ﻟ‬
‫‪’ye‬‬
‫‪benzeyenler‬‬
‫‪ve‬‬
‫‪cinsi‬‬
‫‪nefyeden‬‬
‫‪ vardır.‬ﻻَ‬
‫ْ َ‬
‫ﺼ ِﺪﻳﻖ‬
‫اﻟ ﱠ‬
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ِ‬
‫ﲔ ُِﳏﺒﱠـ ْ ِ‬
‫ﺼِْ‬
‫َﺣ ُﺪ ُﳘَﺎ اﻵ َﺧ َﺮ ِﰲ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‪،‬‬
‫َﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ‬
‫َﻣﺎ أ ْ‬
‫ﻴﺠﺔٌ ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔٌ‪َ ،‬ﲡْ َﻤ ُﻊ ﺑَـ َْ‬
‫ﲔ َﺷ ْﺨ َ‬
‫ﲔ‪ .‬ﻳَـ َﺮى أ َ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔَ! ﻷَﻧﱠـ َﻬﺎ َوﺷ َ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻣﻊ اﻷَﻳﱠ ِﺎم ِﺟ ﱠﺪ ًة‪ ،‬وﻣﻊ اﻟْﻤ ِ‬
‫ﺐ وا ْﳊﻮ ِاد ِ‬
‫ﺧﻠﻴﻞ ُﺟ ْﺒـ َﺮا ُن‪:‬‬
‫ﺎل ُﺟ ْﺒـ َﺮا ُن‬
‫ث ُﻋ ْﻤ ًﻘﺎ‪ ،‬ﻗَ َ‬
‫اد اﻟ ﱠ‬
‫وﺗَـ ْﺰ َد ُ‬
‫ََ َ َ‬
‫ََ‬
‫ﺼﺎﻋ ِ ََ‬
‫ٌ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻣﺴ ُﺆوﻟِﻴﱠﺔٌ ﻟ ِ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻓُـﺮ ِ ِ‬
‫َﺬﻳ َﺬةٌ أَﺑ ًﺪا‪ ،‬وﻟ َْﻴﺴ ِ‬
‫ﲔ"‪.‬‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
‫ﺻﺔً ﻟﻠﻨﱠـ ْﻔﻌﻴﱢ َ‬
‫ْ َ‬
‫َ‬
‫"اﻟ ﱠ َ ْ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻚ‪،‬‬
‫َﻚ‪ ،‬اﻟ ﱠ‬
‫ع اﻟ ﱠ‬
‫ﺼﺎد ُق ِﰲ َﳏَﺒﱠﺘ َ‬
‫ﻚ‪ ،‬واﻟﻨﱠﺎﺻ ُﺢ ﻟ َ‬
‫ﻳﻖ ا ْﳊَﻘﻴﻘ ﱠﻲ! ﻷَﻧﱠﻪُ اﻟ ِْﻤ ْﺮآةُ اﻟﱠِﱵ ﺗَـ َﺮى ﻓ َﻴﻬﺎ ﻧَـ ْﻔ َﺴ َ‬
‫ﺼﺪ َ‬
‫وﻣﺎ أ َْرَو َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠﺤﻠَﺔ‪ُ ،‬دو َن أَ ْن ﺗَـ ْﻨﺘَﻈ َﺮ‬
‫ﺎﺟﺘ َ‬
‫ُ‬
‫ﱢم َرﺣﻴ َﻘ َﻬﺎ َﺳﺎﺋﻐًﺎ َﻣ ِﺮﻳﺌًﺎ ﻟﻠﻨ ْ‬
‫ﻚ إﻟ َْﻴﻪ‪ ،‬إﻧﱠﻪُ َزْﻫ َﺮةٌ ﺗُـ َﻘﺪ ُ‬
‫ْﺠﺄُ ﻋ ْﻨ َﺪ َﺣ َ‬
‫وﻫ َﻮ اﻟ َْﻤﻼَذُ واﻟ َْﻤﻠ َ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﺔ‬
‫ﺎﻳ‬
‫ﻔ‬
‫ﻛ‬
‫ﻮ‬
‫ﻫ‬
‫ﻚ‬
‫ﻘ‬
‫ﻳ‬
‫ﺪ‬
‫ﺻ‬
‫ن‬
‫إ‬
‫ﻚ اﻟﱠ ِﺬي ﺗَـ ْﺰَر ُﻋﻪُ ﺑِﺎﻟ َْﻤ َﺤﺒﱠ ِﺔ‪،‬‬
‫ﻠ‬
‫ﻘ‬
‫ﺣ‬
‫ﻮ‬
‫ﻫ‬
‫‪،‬‬
‫ﻚ‬
‫ﺎﺗ‬
‫ﺎﺟ‬
‫ﺣ‬
‫"‬
‫‪:‬‬
‫ﺎ‬
‫ﻀ‬
‫َﻳ‬
‫أ‬
‫ن‬
‫ا‬
‫ﺮ‬
‫ـ‬
‫ﺒ‬
‫ﺟ‬
‫ﺎل‬
‫ﻗ‬
‫‪،‬‬
‫اء‬
‫ﺰ‬
‫ﺟ‬
‫ي‬
‫َ‬
‫َ َ َ ُ َ َ َُ َ َ َ ُ َ َ ْ ُ َ‬
‫أَ ﱠ َ َ َ ُ ْ َ ُ ْ ً‬
‫ِ ِ‬
‫ﺼ ُﺪﻩُ ﺑِﺎﻟ ﱡ‬
‫اءﻩُ ُﻣ ْﺴﺘَ ْﺪﻓِﺌًﺎ"‪.‬‬
‫َ‬
‫وﻣ ْﻮﻗِ ُﺪ َك‪ ،‬ﻷَﻧﱠ َ‬
‫ﺸ ْﻜ ِﺮ‪ُ ،‬ﻫ َﻮ َﻣﺎﺋِ َﺪﺗُ َ‬
‫وﲢْ ُ‬
‫ﻚ َ‬
‫ﻚ ﺗَﺄِْﰐ إِﻟ َْﻴﻪ َﺟﺎﺋ ًﻌﺎ‪ ،‬وﺗَ ْﺴ َﻌﻰ َوَر َ‬
‫ث ﻫﻲ ِﳏَ ﱡ‬
‫وﻻَ َﺷ ﱠ‬
‫ﻳﻖ إِﻻﱠ ِﻋ ْﻨ َﺪ‬
‫ف اﻟ ﱠ‬
‫ﻚ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَ ِﺔ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘ ُﻲ إِ ْذ ﻻَ ﻳُـ ْﻌ َﺮ ُ‬
‫ب وا ْﳊََﻮ ِاد َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﱠﺠﺎ ِر َ‬
‫ﻚ ِﰲ أَ ﱠن اﻟﺘ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟ ﱢ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﳜْ ِﺮ ُﺟﻪُ ﻣ ْﻦ ﺿﻴﻘﻪ‪،‬‬
‫ﺎﺟﺘﻪ‪ُ ،‬‬
‫ﺸﺪﱠة اﻟﱠِﱵ ﻳَـ َﻘ ُﻊ ﻓ َﻴﻬﺎ َ‬
‫ﺻﺪﻳ ُﻘﻪُ‪ ،‬ﻓَـﻴُـ َﻮاﺳﻴﻪ ِﰲ ُﺣ ْﺰﻧﻪ‪ ،‬وﳝَُ ﱡﺪ ﻟَﻪُ ﻳَ َﺪ اﻟ َْﻌ ْﻮن ﻋ ْﻨ َﺪ َﺣ َ‬
‫وﳚﻌﻞ ِﻣﻦ ﺑـﻴﺘِ ِﻪ ﺑـﻴﺘﺎ ﻟَﻪ‪ِ ،‬‬
‫وﻣ ْﻦ َﻣﺎﻟِ ِﻪ َﻣﺎﻻً ﻟَﻪُ‪.‬‬
‫َْ َ ُ ْ َ ْ َ ْ ً ُ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ ِ‬
‫ﻮﺳﺮا‪َ ،‬ﱂ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ إِ َﱃ ﺻ ِﺪ ِﻳﻘ ِﻪ َﻛﻤﺎ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ اﻟﺘ ِ‬
‫ﱠﺎﺟ ُﺮ إِ َﱃ ِﺳﻠ َْﻌﺘِ ِﻪ ﺑِ َﻜ ْﻢ َﺳﺘُﺒَﺎعُ؟ وَﻛ ْﻢ‬
‫وإِ َذا َﻛﺎ َن اﻟ ﱠ‬
‫َ‬
‫ﻳﻖ ُﻣ ً ْ َ ْ‬
‫َ َ ُ‬
‫ﻀﺎ َﻛﻤﺎ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ اﻟ ﱠﺰارِعُ إِ َﱃ ﻣ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ْﲝَ َﻬﺎ أ َْو ﻳَﺒِ َﻴﻌ َﻬﺎ‬
‫ﺎﺷﻴَﺘِ ِﻪ‪َ ،‬ﻣ َﱴ َﺳﺘَ ْﺴ َﻤ ُﻦ َﺣ ﱠﱴ ﻳَﺬ َ‬
‫َ‬
‫َﺳﺘَـ ْﺮﺑَ ُﺢ؟ وﻻَ ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮ إﻟ َْﻴﻪ أَﻳْ ً َ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِِ ِ‬
‫ﺼﻄََﻔﻰ ﻟُﻄ ِْﻔﻲ‬
‫وﳐَْﺰﻧًﺎ ﻟِ ِﺴ ﱢﺮِﻩ‪ ،‬ﻗَ َ‬
‫وﺳﻨَ ًﺪا أ َِﻣﻴﻨًﺎ‪َ ،‬‬
‫ﺑِﺄَ ْﻋﻠَﻰ َﲦَ ٍﻦ؟ ﺑَ ْﻞ ﻳَِﻘ ُ‬
‫ﺎل ُﻣ ْ‬
‫ﻒ إِ َﱃ َﺟﺎﻧﺒِﻪ ﻧَﺎﺻ ًﺤﺎ ُﻣ َﺴﺎﻋ ًﺪا‪َ ،‬‬
‫اﻟْﻤ ْﻨـ َﻔﻠُ ِ‬
‫ﻳﻖ اﻟﱠ ِﺬي‬
‫ﻮﻃ ﱡﻲ‪" :‬إِ ﱠن اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ ِﺪ َ‬
‫َ‬
‫‪ 29‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠو َﺣ ِﺔ ْ‬
‫ﺼ ْﺤ َﺮ ِاء ﺑَـ ْﻌ َﺪ اﻷَﻳْﻦ‬
‫ْﻚ اﻟ ﱠ‬
‫اﳋَ ْ‬
‫ﻀ َﺮ ِاء اﻟﱠِﱵ ﻧَـ ْﻨﺘَ ِﻬﻲ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ ِﰲ ﺗِﻠ َ‬
‫ﻧَـ ْﻌﺜُـ ُﺮ ﻋﻠﻴﻪ ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗﻨَﺎ ُﻫ َﻮ ِﲟَْﻨ ِﺰﻟَﺔ اﻟﺪ ْ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟ َﻜﻼَ ِل وﻃُ ِ‬
‫ﲔ"‪.‬‬
‫ﺴ ِْﲑ واﻟ ﱡ‬
‫ﻮل اﻟ ﱠ‬
‫ﲔ َﻫﺎدﺋِ َ‬
‫اﻟﻮا ِرﻓَﺔ ﻧَﺎﻋ ِﻤ َ‬
‫ﺴ َﺮى ﻓَـﻨَﺘَـ َﺮ َاﻣﻰ ِﰲ ﻇﻼَﳍَﺎ َ‬
‫ﻚ‬
‫اﺣ َﺬ ْر ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
‫ﻚ ِﰲ أ َْﻫ َﻮاﺋِ َ‬
‫َﻚ ُﻣﺘَ َﻤﻠﱢ ًﻘﺎ‪ُ ،‬ﻣﺘَـ َﺰﻟﱢًﻔﺎ‪ ،‬ﻳُﻄَﺎ ِوﻋُ َ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ اﻟ ُْﻤ َﺪ ِاﻫ ِﻦ اﻟ ُْﻤ َﺮاﺋِﻲ‪ ،‬اﻟﱠ ِﺬي ﺗَـ َﺮاﻩُ َﺣ ْﻮﻟ َ‬
‫َو ْ‬
‫ﻚ‪ ،‬ﺑﻞ ﻳ ُﻜﻮ ُن اﻟﻌﻮ َن َﻋﻠَﻰ إِﺗْﻼَ ِ‬
‫ﻚ‪ ،‬و ُﺧﺴﺮ ِ‬
‫وﺗَ ِ‬
‫ﺻﺔَ ﺑَـ ْﻌ َﺪ‬
‫ان َﻣ َﺸﺎ ِر ِﻳﻌ َ‬
‫ف َﻣﺎﻟِ َ‬
‫ﻚ‪ ،‬وﻳَـﺘَ َﺤ ﱠ ُ‬
‫ﲔ اﻟ ُﻔ ْﺮ َ‬
‫َ‬
‫ﺼ ﱡﺮﻓَﺎﺗ َ َ ْ َ‬
‫َْ‬
‫َْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻚ‪ ،‬وا ْﳊَ ﱢ‬
‫َﻚ ا ْﳊُْﺰ َن‬
‫ْﺮوﻩٌ‪ُ ،‬ﺳ ﱠﺮ ِﰲ ﻧَـ ْﻔﺴﻪ‪ ،‬وأَﺑْ َﺪى ﻟ َ‬
‫َﺻﺎﺑَ َ‬
‫ﻂ ﻣ ْﻦ َﺷﺄْﻧ َ‬
‫اﻷُ ْﺧ َﺮى ﻟﻠﻨـ ْﱠﻴ ِﻞ ﻣ ْﻨ َ‬
‫ﻚ‪ ،‬ﻓَﺈ ْن أ َ‬
‫ﻚ َﻣﻜ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺖ أَﻟ ِ ِ ِ‬
‫ﺻ َﺪ َق ﻓِ ِﻴﻪ ﻗَـ ْﻮ ُل‬
‫َﺻﺎﺑَ َ‬
‫ﱢر‪ ،‬وأَ ْﺧ َﻔﻰ َﻛ َﺪ َرﻩُ َﲢْ َ‬
‫ْﻒ ﻗﻨَ ٍﺎع ﻣ َﻦ اﻟ ﱢﺮﻳَﺎء‪ ،‬وﻗَ ْﺪ َ‬
‫َﺳﻰ‪ ،‬وإِ ْن أ َ‬
‫واﻷ َ‬
‫ﻚ َﺧ ْﻴـ ٌﺮ ُﻛﺪ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟ ﱠ‬
‫ﺸﺎﻋ ِﺮ‪:‬‬
‫ْﻒ َﻣ ﱠﺮٍة‬
‫اِ ْﺣ َﺬ ْر َﻋ ُﺪ ﱠو َك َﻣ ﱠﺮًة‬
‫ﻚ أَﻟ َ‬
‫ﺻ ِﺪﻳ َﻘ َ‬
‫َو ْ‬
‫اﺣ َﺬ ْر َ‬
‫ﻀ ﱠﺮِة‬
‫ﻳﻖ‬
‫ﺐ اﻟ ﱠ‬
‫ﻓَ َﻜﺎ َن أَ ْﻋ َﺮ َ‬
‫ف ﺑِﺎﻟ َْﻤ َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﻓَـﻠَ ُﺮﱠﲟَﺎ اﻧْـ َﻘﻠَ َ‬
‫ﻚ‪،‬‬
‫واﻟ ﱠ‬
‫َﺻﺎﺑَﻪُ اﻟﻀ َﱠﺮُر‪ ،‬ﻻَ ﻳُـﺒَ ِﺎﱄ ﻃَﺎﻟ ََﻤﺎ أَﻧﱠﻪُ ﻳَـ ْﻨـ َﻔ ُﻌ َ‬
‫ﻳﻖ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘ ُﻲ َﻣ ْﻦ ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ ﻟ َ‬
‫َﻚ َﻛ َﻤﺎ ﺗَ ْﺴ َﻌﻰ أَﻧْ َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﺖ‪ ،‬وﻟ َْﻮ أ َ‬
‫ﺎل أَﺑﻮ اﻟْﻌﺘ ِ‬
‫ﺎﻫﻴَ ِﺔ‪:‬‬
‫ﻗَ َ ُ َ َ‬
‫ﻚ‬
‫ﻚ‬
‫إِ ﱠن أَ َﺧ َ‬
‫ﻀ ﱡﺮ ﻧَـ ْﻔ َﺴﻪُ ﻟِﻴَـ ْﻨـ َﻔ َﻌ َ‬
‫وﻣ ْﻦ ﻳَ ُ‬
‫ﺎك ا ْﳊَ ﱠﻖ َﻣ ْﻦ ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ َﻣ َﻌ َ‬
‫َ‬
‫َﺻ ِﺪﻗَﺎء ا ْﳊ ِﻘ ِﻴﻘﻴﱢﲔ اﻟّ ِﺬﻳﻦ ﻳﺼ ِ‬
‫ﺾ اﻷ َُدﺑَ ِﺎء‬
‫ﻚ‪ ،‬أ َْو ُﺣﺒًّﺎ ﺑِ َ‬
‫ﻚ ﻟِ َﺬاﺗِ َ‬
‫ﺎدﻗُﻮﻧَ َ‬
‫ﻚ! وﻗَ ْﺪ َﻋﺪ ُ‬
‫أَﻻَ َﻣﺎ أَﻗَ ﱠﻞ اﻷ ْ َ َ َ‬
‫ﱠﻫ ْﻢ ﺑَـ ْﻌ ُ‬
‫َ َُ‬
‫ِﻣﻦ اﻟْﻤﺴﺘَ ِﺤﻴﻼَ ِ‬
‫واﱁ ُ◌ ﱡل‬
‫ت ﺛَﻼَﺛَﺔٌ‪ :‬اﻟﻐُ ُ‬
‫ﻮد َﻫﺎ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬
‫واﻟﻌ ْﻨـ َﻘﺎءُ ِْ‬
‫ﺎل‪" :‬اﻟ ُْﻤ ْﺴﺘَ ِﺤﻴﻼَ ُ‬
‫ت اﻟﱠِﱵ ﻻَ ﳝُْ ِﻜ ُﻦ ُو ُﺟ ُ‬
‫ﻮل َ‬
‫َ ُْ‬
‫ﻚ ﺑِ ِﻪ‪ ،‬وأَﺣ ِﺴﻦ إِﻟَﻴ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﺣ ِﺎﻓ ْﻆ َﻋﻠَﻰ‬
‫‪،‬‬
‫ﻪ‬
‫ﺴ‬
‫ﻤ‬
‫ﺘ‬
‫ـ‬
‫ﻓ‬
‫‪،‬‬
‫ﻚ‬
‫ﺎﺗ‬
‫ﻴ‬
‫ﺣ‬
‫ﰲ‬
‫ﻪ‬
‫ﺘ‬
‫ـ‬
‫ﻓ‬
‫ﺎد‬
‫ﺻ‬
‫ﻮ‬
‫ﻠ‬
‫ـ‬
‫ﻓ‬
‫‪،‬‬
‫ﰲ‬
‫اﻟﻮ‬
‫ﻳﻖ‬
‫ﺪ‬
‫ﺼ‬
‫واﻟ‬
‫َي‬
‫اﻟﻮِ ﱡ‬
‫ﱠ ُ َ ﱡ َ َْ َ َ ْ َ ُ َ َ َ ََ َ ﱠ ْ‬
‫ْ ْ ْ َ‬
‫ﰲ" أ ْ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﺪﻳ ًﻘﺎ َﻋﻠَﻰ‬
‫َﻣ َﺸﺎﻋ ِﺮﻩ‪َ ،‬‬
‫ﺲ ﻟَﻪُ اﻷَ ْﻋ َﺬ َار‪ ،‬ﻗَ َ‬
‫ﺎل أَﻣ ٌ‬
‫ﺐ َ‬
‫ﲔ اﻟ ﱠﺮْﳛَ ِﺎﱐﱡ‪" :‬ﻻَ ُﲢَﺎﺳ ْ‬
‫وﲡَ َﺎوْز َﻋ ْﻦ َﻫ َﻔ َﻮاﺗﻪ‪َ ،‬واﻟْﺘَﻤ ْ‬
‫ﺖ ﺗَﻄ َْﻤ ُﻊ ِﰲ َﳏَﺒﱠﺘِ ِﻪ"‪.‬‬
‫َﻫ ْﻔ َﻮﺗِِﻪ‪ ،‬إِ ْن ُﻛ ْﻨ َ‬
‫ﺎدﻟ َِﺔ أَ ِو ِ‬
‫واﺑْـﺘَ ِﻌ ْﺪ ﻣﺎ أ َْﻣ َﻜﻦ َﻋ ِﻦ ِْ‬
‫اﻟﻌﺘَ ِ‬
‫ﻚ‪ُ ،‬ﳜْ ِﻄ ُﺊ َﻛ َﻤﺎ ُﲣْ ِﻄ ُﺊ‪،‬‬
‫ﺎب ﻷَﻧﱠﻪُ إِﻧْ َﺴﺎ ٌن ِﻣﺜْـﻠَ َ‬
‫ﺼ ِﺎم َﻣ َﻌﻪُ أَ ِو اﻟ ُْﻤ َﺠ َ‬
‫اﳋ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﺸِ‬
‫ﺼﻴﺐ َﻛﻤﺎ ﺗُ ِ‬
‫وﻳ ِ‬
‫ﺎﻋ ِﺮ ﺑَ ﱠ‬
‫ﻴﺐ‪َ ،‬وا ْﻋ َﻤ ْﻞ ﺑَِﻘ ْﻮ ِل اﻟ ﱠ‬
‫ﺸﺎ ِر ﺑْ ِﻦ ﺑُـ ْﺮٍد‪:‬‬
‫ﺼ‬
‫ُ ُ َ‬
‫ُ‬
‫ْﻖ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ ﺗُـ َﻌﺎﺗِﺒُ ْﻪ‬
‫ﺖ ِﰲ ُﻛ ﱢﻞ اﻷ ُُﻣﻮِر ُﻣ َﻌﺎﺗِﺒًﺎ‬
‫ﺻ ِﺪﻳ َﻘ َ‬
‫إِ َذا ُﻛ ْﻨ َ‬
‫ﻚ‪َ ،‬ﱂْ ﺗَـﻠ َ‬
‫َ‬
‫ﻓَ ِﻌﺶ و ِ‬
‫اﺣ ًﺪا أَو ِ‬
‫ف َذﻧْ ٍ‬
‫ﺎك‬
‫وﳎَﺎﻧِﺒُ ْﻪ‬
‫ﺻ ْﻞ أَ َﺧ َ‬
‫ﻓَِﺈﻧﱠﻪُ ُﻣ َﻘﺎ ِر ُ‬
‫ﺐ َﻣ ﱠﺮًة ُ‬
‫ْ‬
‫ْ َ‬
‫ِ‬
‫وأ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﻋﻠَْﻴ ِﻪ أَ ْن ﻳ ِ‬
‫ﺼ ْﻌ ِ ِ‬
‫َﺧ ًﲑا ﻓَ ِﻤ َﻦ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼﻠَ ُﻬ ْﻢ‪َ ،‬وﻻَ‬
‫َﺻ ِﺪﻗَﺎء‪َ ،‬‬
‫ﻴﺶ َوﺣﻴ ًﺪا ُدو َن أ ْ‬
‫ﺐ ﺟﺪًّا َﻋﻠَﻰ ا ِﻹﻧْ َﺴﺎن أَ ْن ﻳَﻌ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ُﺪو ُق‪.‬‬
‫ﻳﻖ اﻟ ﱠ‬
‫وﻫ َﺬا ُﻫ َﻮ اﻟ ﱠ‬
‫ﻲء إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْﻢ‪َ ،‬ﺣ ﱠﱴ ﻻَ َﳜْ َﺴ َﺮُﻫ ْﻢ‪َ ،‬ﻫ ِﺬ ِﻩ ِﻫ َﻲ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘﻴﱠﺔُ‪َ ،‬‬
‫ﻳُﺴ َ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ َِ‬
‫ﲨﻴﻠَﺔٌ؟‬
‫‪َ .1‬ﻫ ِﻞ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ َِ‬
‫ﲨﻴﻠَﺔٌ؟‬
‫‪ .2‬ﻟِ َﻤﺎ َذا اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَ ِﺔ؟‬
‫‪ .3‬ﻣﺎذا ﻗَ َ‬
‫ﻠﻴﻞ ُﺟ ْﺒـ َﺮا ُن ﰲ اﻟ ﱠ‬
‫ﺎل ُﺟ ْﺒـ َﺮا ُن َﺧ ٌ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻓُـﺮ ِ ِ‬
‫‪ .3‬أﻟ َْﻴﺴ ِ‬
‫ﲔ؟‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
‫ﺻﺔً ﻟﻠﻨﱠـ ْﻔﻌﻴﱢ َ‬
‫ْ َ‬
‫َ‬
‫ث ﻫﻲ ِﳏَ ﱡ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَ ِﺔ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘ ُﻲ؟‬
‫ﻚ اﻟ ﱠ‬
‫ب وا ْﳊََﻮ ِاد ُ‬
‫ﱠﺠﺎ ِر ُ‬
‫‪ .4‬ﻫﻞ اﻟﺘ َ‬
‫‪ 30‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻳﻖ؟‬
‫ف اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .5‬ﻣ َﱴ ﻳْـ ْﻌ َﺮ ُ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ ِ‬
‫ﺻ ِﺪ ِﻳﻘ ِﻪ؟‬
‫ﻒ ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .6‬ﻛ ْﻴ َ‬
‫ﻳﻖ اﻟ ُْﻤﻮﺳ ُﺮ إِ َﱃ َ‬
‫ﺎل ﻣﺼﻄََﻔﻰ ﻟُﻄ ِْﻔﻲ اﻟْﻤ ْﻨـ َﻔﻠُ ِ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَ ِﺔ؟‬
‫ﻮﻃ ﱡﻲ ﰲ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .7‬ﻣﺎ َذا ﻗَ َ ُ ْ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ اﻟ ُْﻤ َﺪ ِاﻫ ِﻦ اﻟ ُْﻤ َﺮاﺋِﻲ؟‬
‫ﺐ أَ ْن َْﳓ َﺬ َر ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .8‬ﻫ ْﻞ َﳚ ُ‬
‫ﻳﻖ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘ ُﻲ؟‬
‫َﻚ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .9‬ﻛ ْﻢ ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ ﻟ َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﺎل أَﺑﻮ اﻟْﻌﺘ ِ‬
‫َخ ا ْﳊَ ﱢﻖ ؟‬
‫ﺎﻫﻴَ ِﺔ ﰲ اﻷ ِ‬
‫‪َ .10‬ﻣﺎ َذا ﻗَ َ ُ َ َ‬
‫ﺸِ‬
‫ﺎﻋ ِﺮ ﺑَ ﱠ‬
‫‪ .11‬ﻫﻞ ْﺗﻌ َﻤ ُﻞ ﺑَِﻘ ْﻮ ِل اﻟ ﱠ‬
‫ﺸﺎ ِر ﺑْ ِﻦ ﺑُـ ْﺮٍد؟‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez‬‬
‫‪arasındaki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫ﺎﻋ َﺪة – اﻟ َﻔﻼﱠح ‪َ -‬ﻣﺄ ًْوى ‪ُ -‬ﺟ ْﺮم ‪ -‬ﻏَﻨِﻴًّﺎ – ِﺳ ْﻌﺮ ‪ -‬ﺑَ ِﻐﻴﺾ –‬
‫َﺳﻰ ‪ -‬اﻟ ُْﻤ َﺴ َ‬
‫) َﻣﺎ أ ْ‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ ‪ -‬أ ً‬
‫ِ‬
‫ِح(‬
‫َﻣﺘﻴﻨَﺔ – أَﻇ َْﻬ َﺮ ‪َ -‬ﻛﺘَ َﻢ ‪ُ -‬ﻋ ْﺴﺮ – َزﻟﱠﺔ – ﻓَﺮ َ‬
‫‪ .1‬ﻗَ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ ﺗَﻄ َْﻤ ُﻊ ِﰲ َﳏَﺒﱠﺘِ ِﻪ"‪.‬‬
‫ﺻ ِﺪﻳ ًﻘﺎ َﻋﻠَﻰ َﻫ ْﻔ َﻮﺗِِﻪ‪ ،‬إِ ْن ُﻛ ْﻨ َ‬
‫ﺎل أَﻣ ٌ‬
‫ﺐ َ‬
‫ﲔ اﻟ ﱠﺮْﳛَ ِﺎﱐﱡ‪" :‬ﻻَ ُﲢَﺎﺳ ْ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ ِ‬
‫ﻮﺳﺮا‪َ ،‬ﱂ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ إِ َﱃ ﺻ ِﺪ ِﻳﻘ ِﻪ َﻛﻤﺎ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ اﻟﺘ ِ‬
‫ﱠﺎﺟ ُﺮ إِ َﱃ ِﺳﻠ َْﻌﺘِ ِﻪ ﺑِ َﻜ ْﻢ َﺳﺘُﺒَﺎعُ؟‬
‫‪ .2‬وإِ َذا َﻛﺎ َن اﻟ ﱠ‬
‫َ‬
‫ﻳﻖ ُﻣ ً ْ َ ْ‬
‫َ َ ُ‬
‫ث ﻫﻲ ِﳏَ ﱡ‬
‫‪ .3‬وﻻَ َﺷ ﱠ‬
‫ﻳﻖ إِﻻﱠ ِﻋ ْﻨ َﺪ‬
‫ف اﻟ ﱠ‬
‫ﻚ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَ ِﺔ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘ ُﻲ إِ ْذ ﻻَ ﻳُـ ْﻌ َﺮ ُ‬
‫ب وا ْﳊََﻮ ِاد َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﱠﺠِﺎ ِر َ‬
‫ﻚ ِﰲ أَِ ﱠن اﻟﺘ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟ ﱢ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﳜْﺮ ُﺟﻪُ ﻣ ْﻦ ﺿﻴﻘﻪ‪،‬‬
‫ﺎﺟﺘﻪ‪ُ ،‬‬
‫ﺸﺪﱠة ِاﻟﱠِﱵ ﻳَـ َﻘ ُﻊ ﻓ َﻴﻬﺎ َ‬
‫ﺻﺪِﻳ ُﻘﻪُ‪ِ ،‬ﻓَـِﻴُـ َﻮاﺳﻴﻪ ﰲ ُﺣ ْﺰﻧﻪ‪ ،‬وﳝَُ ﱡﺪ ﻟَﻪُ ﻳَ َﺪ اﻟ َْﻌ ْﻮن ﻋ ْﻨ َﺪ َﺣ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﳚ َﻌ ُﻞ ﻣ ْﻦ ﺑَـ ْﻴﺘﻪ ﺑَـ ْﻴﺘًﺎ ﻟَﻪُ‪ ،‬وﻣ ْﻦ َﻣﺎﻟﻪ َﻣﺎﻻً ﻟَﻪُ‪.‬‬
‫َْ‬
‫ْﻖ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ ﺗُـ َﻌﺎﺗِﺒُ ْﻪ‬
‫ﺖ ِﰲ ُﻛ ﱢﻞ اﻷ ُُﻣﻮِر ُﻣ َﻌﺎﺗِﺒًﺎ‬
‫ﺻ ِﺪﻳ َﻘ َ‬
‫‪ .4‬إِ َذا ُﻛ ْﻨ َ‬
‫ﻚ‪َ ،‬ﱂْ ﺗَـﻠ َ‬
‫َ‬
‫ﻓَ ِﻌﺶ و ِ‬
‫اﺣ ًﺪا أَو ِ‬
‫ف َذﻧْ ٍ‬
‫وﳎَﺎﻧِﺒُ ْﻪ‪.‬‬
‫ﺎك‬
‫ﺻ ْﻞ أَ َﺧ َ‬
‫ﻓَِﺈﻧﱠﻪُ ُﻣ َﻘﺎ ِر ُ‬
‫ﺐ َﻣ ﱠﺮًة ُ‬
‫ْ‬
‫ْ َ‬
‫ﻀﺎ َﻛﻤﺎ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ اﻟ ﱠﺰارِعُ إِ َﱃ ﻣ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ْﲝَ َﻬﺎ أ َْو ﻳَﺒِ َﻴﻌ َﻬﺎ ﺑِﺄَ ْﻋﻠَﻰ‬
‫ﺎﺷﻴَﺘِ ِﻪ‪َ ،‬ﻣ َﱴ َﺳﺘَ ْﺴ َﻤ ُﻦ َﺣ ﱠﱴ ﻳَﺬ َ‬
‫َ‬
‫‪ .5‬وﻻَ ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮ إﻟ َْﻴﻪ أَﻳْ ً َ َ ُ‬
‫َﲦَ ٍﻦ؟‬
‫ِ‬
‫ﲔ ُِﳏﺒﱠـ ْ ِ‬
‫ﺼِْ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫َﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .6‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫ﻴﺠﺔٌ ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔٌ‪َ ،‬ﲡْ َﻤ ُﻊ ﺑَـ َْ‬
‫ﲔ َﺷ ْﺨ َ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔَ! ﻷَﻧﱠـ َﻬﺎ َوﺷ َ‬
‫‪ .7‬وﻫﻮ اﻟْﻤﻼَذُ واﻟْﻤﻠ ِ‬
‫ﻚ إِﻟ َْﻴ ِﻪ‪.‬‬
‫ﺎﺟﺘِ َ‬
‫ْﺠﺄُ ﻋ ْﻨ َﺪ َﺣ َ‬
‫َ َ‬
‫َُ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢر‪ ،‬وأَ ْﺧ َﻔﻰ‬
‫َﺻﺎﺑَ َ‬
‫ْﺮوﻩٌ‪ُ ،‬ﺳ ﱠﺮ ِﰲ ﻧَـ ْﻔﺴﻪ‪ ،‬وأَﺑْ َﺪى ﻟ َ‬
‫َﺻﺎﺑَ َ‬
‫َﺳﻰ‪ ،‬وإِ ْن أ َ‬
‫‪ .8‬ﻓَِﺈ ْن أ َ‬
‫َﻚ ا ْﳊُْﺰ َن واﻷ َ‬
‫ﻚ َﺧ ْﻴـ ٌﺮ ُﻛﺪ َ‬
‫ﻚ َﻣﻜ ُ‬
‫ﺖ أَﻟ ِ‬
‫ْﻒ ﻗِﻨَ ٍﺎع ِﻣ َﻦ اﻟ ﱢﺮﻳَ ِﺎء‪.‬‬
‫َﻛ َﺪ َرﻩُ َﲢْ َ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin müfredlerini belirtiniz.‬‬
‫ﲔ ُِﳏﺒﱠـ ْ ِ‬
‫ﺼِْ‬
‫َﺣ ُﺪ ُﳘَﺎ اﻵ َﺧ َﺮ ِﰲ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‪،‬‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔَ! ﻷَﻧﱠـ َﻬﺎ َو ِﺷ‬
‫َﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .1‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫ﻴﺠﺔٌ ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔٌ‪َ ،‬ﲡْ َﻤ ُﻊ ِﺑَـ َْ‬
‫ﲔ َﺷ ْﺨ َ‬
‫ﲔ‪ .‬ﻳَـ َﺮى أ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫َ‬
‫ﻠﻴﻞ ُﺟ ْﺒـ َﺮا ُن‪:‬‬
‫ﺧ‬
‫ن‬
‫ا‬
‫ﺮ‬
‫ـ‬
‫ﺒ‬
‫ﺟ‬
‫ﺎل‬
‫ﻗ‬
‫ﺎ‪،‬‬
‫ﻘ‬
‫ﻤ‬
‫ﻋ‬
‫ث‬
‫اد‬
‫ﻮ‬
‫ﳊ‬
‫ا‬
‫و‬
‫ﺐ‬
‫ﺎﻋ‬
‫ﺼ‬
‫ْﻤ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﻊ‬
‫وﻣ‬
‫‪،‬‬
‫ة‬
‫ﺪ‬
‫ﺟ‬
‫ﺎم‬
‫ﻳ‬
‫ﻷ‬
‫ا‬
‫ﻊ‬
‫ﻣ‬
‫ﺔ‬
‫ﻗ‬
‫ا‬
‫ﺪ‬
‫ﺼ‬
‫اﻟ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫اد ﱠ َ َ ُ َ َ ﱠ‬
‫ُ ْ ً َ ُْ َ ُ‬
‫وﺗَـ ْﺰ َد ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ً ََ‬
‫ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼََﺪاﻗَﺔُ ﻓُـﺮﺻ ًﺔ ﻟِﻠﻨﱠَـ ْﻔ ﱢِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ"‪.‬‬
‫ﻴ‬
‫ﻌ‬
‫اﻟ‬
‫ﺖ‬
‫ﺴ‬
‫َﻴ‬
‫ﻟ‬
‫و‬
‫ا‪،‬‬
‫ﺪ‬
‫َﺑ‬
‫أ‬
‫ة‬
‫ﺬ‬
‫ﻳ‬
‫َﺬ‬
‫ﻟ‬
‫ﺔ‬
‫ﻴ‬
‫وﻟ‬
‫ﺆ‬
‫ﺴ‬
‫ﻣ‬
‫ﺔ‬
‫ﻗ‬
‫ا‬
‫ﱠ‬
‫"اﻟ ﱠ‬
‫َ‬
‫ْ َ‬
‫ﺼ َﺪ َ ُ َ ْ ُ ﱠ ٌ َ ٌ َ ً ْ َ‬
‫ث ﻫﻲ ِﳏَ ﱡ‬
‫‪ .2‬وﻻَ َﺷ ﱠ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَ ِﺔ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘ ُﻲ‪.‬‬
‫ﻚ اﻟ ﱠ‬
‫ب وا ْﳊََﻮ ِاد َ‬
‫ﱠﺠﺎ ِر َ‬
‫ﻚ ِﰲ أَ ﱠن اﻟﺘ َ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ"‪.‬‬
‫ﲔ َﻫﺎدﺋِ َ‬
‫اﻟﻮا ِرﻓَﺔ ﻧَﺎﻋ ِﻤ َ‬
‫‪ .3‬ﻓَـﻨَﺘَـ َﺮ َاﻣﻰ ِﰲ ﻇﻼَﳍَﺎ َ‬
‫ﻚ‬
‫اﺣ َﺬ ْر ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
‫َﻚ ُﻣﺘَ َﻤﻠﱢ ًﻘﺎ‪ُ ،‬ﻣﺘَـ َﺰﻟﱢًﻔﺎ‪ ،‬ﻳُﻄَﺎ ِو ُﻋ َ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ اﻟ ُْﻤ َﺪ ِاﻫ ِﻦ اﻟ ُْﻤ َﺮاﺋِﻲ‪ ،‬اﻟﱠ ِﺬي ﺗَـ َﺮاﻩُ َﺣ ْﻮﻟ َ‬
‫ﻚ ِﰲ أ َْﻫ َﻮاﺋِ َ‬
‫‪َ .4‬و ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫ﻳﻌ‬
‫ر‬
‫ﺎ‬
‫ﺸ‬
‫ﻣ‬
‫ان‬
‫ﺮ‬
‫ﺴ‬
‫ﺧ‬
‫و‬
‫‪،‬‬
‫ﻚ‬
‫ﺎﻟ‬
‫ﻣ‬
‫ف‬
‫ﻼ‬
‫ﺗ‬
‫إ‬
‫ﻰ‬
‫ﻠ‬
‫ﻋ‬
‫ن‬
‫ﻮ‬
‫اﻟﻌ‬
‫ن‬
‫ﻮ‬
‫ﻜ‬
‫ﻳ‬
‫ﻞ‬
‫ﺑ‬
‫‪،‬‬
‫ﻚ‬
‫ﺎﺗ‬
‫ﺼ ﱡﺮﻓَ َ َ ْ َ ُ ُ َ ْ َ َ َ ْ َ َ َ ُ ْ َ َ َ َ‬
‫وﺗَ َ‬
‫‪ 31‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫‪ .5‬وأ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺼ ْﻌ ِ ِ‬
‫َﺻ ِﺪﻗَﺎء‪.‬‬
‫َﺧ ًﲑا ﻓَ ِﻤ َﻦ اﻟ ﱠ‬
‫ﻴﺶ َوﺣﻴ ًﺪا ُدو َن أ ْ‬
‫ﺐ ﺟﺪًّا َﻋﻠَﻰ ا ِﻹﻧْ َﺴﺎن أَ ْن ﻳَﻌ َ‬
‫ْﻖ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ ﺗُـ َﻌﺎﺗِﺒُ ْﻪ‪.‬‬
‫ﺻ ِﺪﻳ َﻘ َ‬
‫ﻚ‪َ ،‬ﱂْ ﺗَـﻠ َ‬
‫َ‬
‫ﺖ ِﰲ ُﻛ ﱢﻞ اﻷ ُُﻣﻮِر ُﻣ َﻌﺎﺗِﺒًﺎ‬
‫‪ .6‬إِ َذا ُﻛ ْﻨ َ‬
‫‪ .7‬وﺣﺎﻓِ ْﻆ ﻋﻠَﻰ ﻣ َﺸ ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ﺲ ﻟَﻪُ اﻷَ ْﻋ َﺬ َار‪.‬‬
‫ﺎﻋ ِﺮِﻩ‪َ ،‬‬
‫َ َ‬
‫َ‬
‫وﲡَ َﺎوْز َﻋ ْﻦ َﻫ َﻔ َﻮاﺗﻪ‪َ ،‬واﻟْﺘَﻤ ْ‬
‫َﺻ ِﺪﻗَﺎء ا ْﳊ ِﻘ ِﻴﻘﻴﱢﲔ اﻟّ ِﺬﻳﻦ ﻳﺼ ِ‬
‫ﺾ اﻷ َُدﺑَ ِﺎء‬
‫ﻚ‪ ،‬أ َْو ُﺣﺒًّﺎ ﺑِ َ‬
‫ﻚ ﻟِ َﺬاﺗِ َ‬
‫ﺎدﻗُﻮﻧَ َ‬
‫ﻚ! وﻗَ ْﺪ َﻋﺪ ُ‬
‫ﱠﻫ ْﻢ ﺑَـ ْﻌ ُ‬
‫ِ‪ .8‬أَﻻَ َﻣﺎ أَﻗَ ﱠﻞ اﻷ ْ َ َ َ َ ُ َ‬
‫ﻣﻦ اﻟْﻤﺴﺘَ ِﺤﻴﻼَ ِ‬
‫ﻮد َﻫﺎ‪.‬‬
‫ت اﻟﱠِﱵ ﻻَ ﳝُْ ِﻜ ُﻦ ُو ُﺟ ُ‬
‫َ ُْ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez‬‬
‫‪arasındaki kelimelerden seçiniz‬‬
‫ﻀ ّﺮ – َﺳﺘَ ْﺨ َﺴﺮ – َﻣﺎ أَﻗـْﺒَ َﺢ ‪ -‬ﳝَُﻮت – اﻟﻨﱠـ ْﻔﻊ – َﺷ ْﺒـ َﻌﺎن ‪َ -‬ﺳﻴُ ْﺸﺘَـ َﺮى ‪ُْ -‬ﳛ ِﺴﻦ‬
‫ﺿ ِﻌﻴ َﻔﺔ ‪ -‬ﻳَـ ْﺮﺑَﺢ – ﻳَ ُ‬
‫) َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫– اﳋَﻴَﺎﻟﻴﱠﺔ‪ -‬ﻓَﻘﲑا(‬
‫ِ‬
‫ﺎن أَ ْن ﻳ ِﻌﻴﺶ و ِﺣﻴ ًﺪا ُدو َن أَﺻ ِﺪﻗَﺎء‪ِ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫‪ .1‬ا ِﻹﻧْﺴ ِ‬
‫ﻲء إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْﻢ‪َ ،‬ﺣ ﱠﱴ ﻻَ َﳜْ َﺴ َﺮُﻫ ْﻢ‪،‬‬
‫ْ‬
‫َ َِ َ‬
‫وﻋﻠَْﻴﻪ أَ ْن ﻳَﺼﻠَ ُﻬ ْﻢ‪َ ،‬وﻻَ ﻳُﺴ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ُﺪو ُق‪.‬‬
‫ﻳﻖ اﻟ ﱠ‬
‫وﻫ َﺬا ُﻫ َﻮ اﻟ ﱠ‬
‫َﻫ ِﺬ ِﻩ ِﻫ َﻲ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼﺪ ُ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ا ْﳊَﻘﻴﻘﻴﱠﺔُ‪َ ،‬‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫‪ .2‬واﻟ ﱠ‬
‫ﻳﻖ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘ ُﻲ َﻣ ْﻦ ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ ﻟ َ‬
‫َﺻﺎﺑَﻪُ اﻟﻀ َﱠﺮُر‪ ،‬ﻻَ ﻳُـﺒَ ِﺎﱄ ﻃَﺎﻟ ََﻤﺎ أَﻧﱠﻪُ ﻳَـ ْﻨـ َﻔ ُﻌ َ‬
‫َﻚ َﻛ َﻤﺎ ﺗَ ْﺴ َﻌﻰ أَﻧْ َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﺖ‪ ،‬وﻟ َْﻮ أ َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ ِ‬
‫ﻮﺳﺮا‪َ ،‬ﱂ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ إِ َﱃ ﺻ ِﺪ ِﻳﻘ ِﻪ َﻛﻤﺎ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ اﻟﺘ ِ‬
‫ﱠﺎﺟ ُﺮ إِ َﱃ ِﺳﻠ َْﻌﺘِ ِﻪ ﺑِ َﻜ ْﻢ َﺳﺘُﺒَﺎعُ؟ وَﻛ ْﻢ‬
‫‪ .3‬وإِ َذا َﻛﺎ َن اﻟ ﱠ‬
‫َ‬
‫ﻳﻖ ُﻣ ً ْ َ ْ‬
‫َ َ ُ‬
‫َﺳﺘَـ ْﺮﺑَ ُﺢ؟‬
‫ِ‬
‫ﲔ ُِﳏﺒﱠـ ْ ِ‬
‫ﺼِْ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫َﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .4‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫ﻴﺠﺔٌ ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔٌ‪َ ،‬ﲡْ َﻤ ُﻊ ﺑَـ َْ‬
‫ﲔ َﺷ ْﺨ َ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔَ! ﻷَﻧﱠـ َﻬﺎ َوﺷ َ‬
‫ﻚ ﺗَﺄِْﰐ إِﻟ َْﻴ ِﻪ َﺟﺎﺋِ ًﻌﺎ‪.‬‬
‫وﻣ ْﻮﻗِ ُﺪ َك‪ ،‬ﻷَﻧﱠ َ‬
‫‪ُ .5‬ﻫ َﻮ َﻣﺎﺋِ َﺪﺗُ َ‬
‫ﻚ َ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili fiillerin, mâzî ise, muzâri ve‬‬
‫‪masdarlarını; muzâri ise mâzî ve masdarlarını, emir ise, mâzî,‬‬
‫‪muzâri ve masdarlarını belirtiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﲔ ُِﳏﺒﱠـ ْ ِ‬
‫ﺼِْ‬
‫َﺣ ُﺪ ُﳘَﺎ اﻵ َﺧ َﺮ ِﰲ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‪،‬‬
‫َﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .1‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫ﻴﺠﺔٌ ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔٌ‪َ ،‬ﲡَِْﻤ ُﻊ ﺑَـ َْ‬
‫ﲔ َﺷ ْﺨ َ‬
‫ﲔ‪ .‬ﻳَـ َﺮى أ َ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔَ! ﻷَﻧﱠـ َﻬﺎ َوﺷ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻣﻊ اﻷَﻳﱠ ِﺎم ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﺼﺎﻋﺐ وا ْﳊََﻮادث ﻋُ ْﻤ ًﻘﺎ‪.‬‬
‫ْﻤ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﻊ‬
‫وﻣ‬
‫‪،‬‬
‫ة‬
‫ﺪ‬
‫ﺟ‬
‫اﻟ‬
‫اد‬
‫ﱠ‬
‫ً‬
‫وﺗَـ ْﺰ َد ُ‬
‫ََ َ َ‬
‫ََ‬
‫‪ .2‬إِﻧﱠﻪ َزْﻫﺮةٌ ﺗُـ َﻘﺪ ِ‬
‫ِ‬
‫ي َﺟ َﺰ ٍاء‪.‬‬
‫ﱠﺤﻠَ ِﺔ‪ُ ،‬دو َن أَ ْن ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﻈﺮ أَ ﱠ‬
‫ﱢم َرﺣﻴ َﻘ َﻬﺎ َﺳﺎﺋِﻐًﺎ َﻣ ِﺮﻳﺌًﺎ ﻟﻠﻨ ْ‬
‫ُ‬
‫ُ َ‬
‫ِ‬
‫‪ُ .3‬ﻫﻮ ﺣ ْﻘﻠُ َ ِ‬
‫ﺼ ُﺪﻩُ ﺑِﺎﻟ ﱡ‬
‫ﻚ ﺗَﺄِْﰐ إِﻟ َْﻴ ِﻪ َﺟﺎﺋِ ًﻌﺎ‪،‬‬
‫وﻣ ْﻮﻗِ ُﺪ َك‪ ،‬ﻷَﻧﱠ َ‬
‫ﺸ ْﻜ ِﺮ‪ُ ،‬ﻫ َﻮ َﻣﺎﺋِ َﺪﺗُ َ‬
‫ﻚ اﻟﱠﺬي ﺗَـ ْﺰَر ُﻋﻪُ ﺑِﺎﻟ َْﻤ َﺤﺒﱠﺔ‪ ،‬وَﲢْ ُ‬
‫ﻚ َ‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫اءﻩُ ُﻣ ْﺴﺘَ ْﺪﻓﺌًﺎ"‪.‬‬
‫وﺗَ ْﺴ َﻌﻰ َوَر َ‬
‫ث ﻫﻲ ِﳏَ ﱡ‬
‫‪ .4‬وﻻَ َﺷ ﱠ‬
‫ﻳﻖ إِﻻﱠ ِﻋ ْﻨ َﺪ‬
‫ﻚ ِﰲ أَ ﱠن اﻟﺘﱠﺠﺎ ِر‬
‫ف اﻟ ﱠ‬
‫ﻚ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَ ِﺔ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘﻲ إِ ْذ ﻻَ ﻳُـ ْﻌﺮ ُ‬
‫ب وا ْﳊََﻮ ِاد َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫اﻟ ﱢ ِ‬
‫ﺿ ِﻴﻘﻪ‪ِ،‬‬
‫ﱠة اﻟﱠِﱵ ﻳـ َﻘﻊ ﻓِﻴﻬﺎ ﺻَِﺪﻳ ُﻘﻪَُ‪ ،‬ﻓَـﻴـﻮ ِ‬
‫اﺳﻴ ِﻪ ِﰲ ﺣ ْﺰﻧِ ِﻪ‪ ،‬وﳝَُ ﱡﺪ ﻟَﻪُ ﻳ َﺪ اﻟْﻌﻮ ِن ُ ِﻋ ْﻨ َﺪ ﺣﺎﺟﺘِ َِﻪ‪ ،‬وُﳜْ ِﺮﺟﻪُ ِﻣﻦ ِ‬
‫َ َ‬
‫ُ‬
‫ُ ْ‬
‫َ َْ‬
‫ﺸﺪ ِ َِ ِ ُ َ َ ِ ِ ِ ُ َ‬
‫وَْﳚ َﻌ ُﻞ ﻣ ْﻦ ﺑَـ ْﻴﺘﻪ ﺑَـ ْﻴﺘًﺎ ﻟَﻪُ‪ ،‬وﻣ ْﻦ َﻣﺎﻟﻪ َﻣﺎﻻً ﻟَﻪُ‪.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ِﺪ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠو َﺣ ِﺔ ْ‬
‫ْﻚ‬
‫‪" .5‬إِ ﱠن اﻟ ﱠ‬
‫اﳋَ ْ‬
‫ﻀ َﺮ ِاء اﻟﱠِﱵ ﻧَـ ْﻨﺘَ ِﻬﻲ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ ِﰲ ﺗِﻠ َ‬
‫ﻳﻖ اﻟﱠﺬي ﻧَـ ْﻌﺜُـ ُﺮ ﻋﻠﻴﻪ ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗﻨَﺎ ُﻫ َﻮ ِﲟَْﻨ ِﺰﻟَﺔ اﻟﺪ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ"‪.‬‬
‫اﻟ ﱠ‬
‫ﺴ ْﲑ واﻟ ﱡ‬
‫ﺼ ْﺤ َﺮ ِاء ﺑَـ ْﻌ َﺪ اﻷَﻳْﻦ واﻟ َﻜﻼَل وﻃُﻮل اﻟ ﱠ‬
‫ﲔ َﻫﺎدﺋ َ‬
‫اﻟﻮارﻓَﺔ ﻧَﺎﻋﻤ َ‬
‫ﺴ َﺮى ﻓَـﻨَﺘَـ َﺮ َاﻣﻰ ﰲ ﻇﻼَﳍَﺎ َ‬
‫ﻚ‪ ،‬وا ْﳊَ ﱢ‬
‫ْﺮوﻩٌ‪ُ ،‬ﺳ ﱠﺮ ِﰲ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‪،‬‬
‫ﻚ َﻣﻜ‬
‫ﻚ‪ ،‬ﻓَِﺈ ْن أ‬
‫َﺻﺎﺑَ َ‬
‫ﻂ ِﻣ ْﻦ َﺷﺄْﻧِ َ‬
‫ﺻ َﺔ ﺑَـ ْﻌ َﺪ اﻷُ ْﺧ َﺮى ﻟِﻠﻨـ ْﱠﻴ ِﻞ ِﻣ ْﻨ َ‬
‫‪ .6‬وﻳَـﺘَ َﺤ ﱠ ُ‬
‫َ‬
‫ﲔ اﻟ ُﻔ ْﺮ َ‬
‫ُ‬
‫ﺖ أَﻟ ِ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫ْﻒ ﻗِﻨَ ٍﺎع ِﻣ َﻦ اﻟ ﱢﺮﻳَ ِﺎء‪.‬‬
‫ﲢ‬
‫ﻩ‬
‫ر‬
‫ﺪ‬
‫ﻛ‬
‫ﻰ‬
‫ﻔ‬
‫ﺧ‬
‫أ‬
‫و‬
‫‪،‬‬
‫ﱢر‬
‫ﺪ‬
‫ﻛ‬
‫ﺮ‬
‫ـ‬
‫ﻴ‬
‫ﺧ‬
‫ﻚ‬
‫ﺎﺑ‬
‫َﺻ‬
‫أ‬
‫ن‬
‫إ‬
‫و‬
‫ﻰ‪،‬‬
‫َﺳ‬
‫ﻷ‬
‫وا‬
‫ن‬
‫ﺰ‬
‫ﳊ‬
‫ا‬
‫وأَﺑْ َﺪى ﻟ َ‬
‫ْ َ َ َ َ ْ ٌ ُ َ ْ َ َ َ َُ َْ َ‬
‫َﻚ ُْْ َ َ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫‪ .7‬واﻟ ﱠ‬
‫َﺻﺎﺑَﻪُ اﻟﻀ َﱠﺮُر‪ ،‬ﻻَ ﻳُـﺒَ ِﺎﱄ ﻃَﺎﻟ ََﻤﺎ أَﻧﱠﻪُ ﻳَـ ْﻨـ َﻔ ُﻌ َ‬
‫ﻳﻖ ا ْﳊَِﻘ ِﻴﻘ ُﻲ َﻣ ْﻦ ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ ﻟ َ‬
‫َﻚ َﻛ َﻤﺎ ﺗَ ْﺴ َﻌﻰ أَﻧْ َ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫ﺖ‪ ،‬وﻟ َْﻮ أ َ‬
‫َﺻ ِﺪﻗَﺎء ا ْﳊ ِﻘ ِﻴﻘﻴﱢﲔ اﻟّ ِﺬﻳﻦ ﻳﺼ ِ‬
‫ﺾ اﻷ َُدﺑَ ِﺎء‬
‫ﻚ‪ ،‬أ َْو ُﺣﺒًّﺎ ﺑِ َ‬
‫ﻚ ﻟِ َﺬاﺗِ َ‬
‫ﺎدﻗُﻮﻧَ َ‬
‫ﻚ! وﻗَ ْﺪ َﻋ ﱠﺪ ُﻫ ْﻢ ﺑَـ ْﻌ ُ‬
‫ِ‪ .8‬أَﻻَ َﻣﺎ أَﻗَ ﱠﻞ اﻷ ْ َ َ َ َ ُ َ‬
‫ﻣﻦ اﻟْﻤﺴﺘَ ِﺤﻴﻼَ ِ‬
‫ﻮد َﻫﺎ‪.‬‬
‫ت اﻟﱠِﱵ ﻻَ ﳝُْ ِﻜ ُﻦ ُو ُﺟ ُ‬
‫َ ُْ‬
‫‪ 32‬‬
‫‪ ‬‬
ِ ‫ وﺣﺎﻓِ ْﻆ ﻋﻠَﻰ ﻣ َﺸ‬،‫ وأَﺣ ِﺴﻦ إِﻟَﻴ ِﻪ‬،‫ﻚ ﺑِ ِﻪ‬
،‫ وَﲡَ َﺎوْز َﻋ ْﻦ َﻫ َﻔ َﻮاﺗِِﻪ‬،‫ﺎﻋ ِﺮِﻩ‬
‫ ﻓَـﺘَ َﻤ ﱠ‬،‫ﻚ‬
ْ‫ﺴ‬
َ ِ‫ﺎدﻓْـﺘَﻪُ ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗ‬
َ‫ﺻ‬
َ ‫ ﻓَـﻠَ ْﻮ‬.9
َ َ
َ ْ ْ ْ
ِ
.‫ﺲ ﻟَﻪُ اﻷَ ْﻋ َﺬ َار‬
ْ ‫َواﻟْﺘَﻤ‬
ِ َ َ‫ ﻗ‬.10
ِ َ‫ "ﻻَ ُﲢ‬:‫ﲔ اﻟ ﱠﺮْﳛ ِﺎﱐﱡ‬
‫ َواﺑْـﺘَ ِﻌ ْﺪ َﻣﺎ أ َْﻣ َﻜ َﻦ‬."‫ﺖ ﺗَﻄ َْﻤ ُﻊ ِﰲ َﳏَﺒﱠﺘِ ِﻪ‬
‫ﺐ‬
‫ﺎﺳ‬
َ ‫ إِ ْن ُﻛ ْﻨ‬،‫ﺻ ِﺪﻳ ًﻘﺎ َﻋﻠَﻰ َﻫ ْﻔ َﻮﺗِِﻪ‬
ٌ ‫ﺎل أَﻣ‬
َ
َ
ْ
ِ َ َ‫ﺎب ﻷَﻧﱠﻪ إِﻧْﺴﺎ ٌن ِﻣﺜْـﻠ‬
ِ
ِ ‫ﺎدﻟ َِﺔ أَ ِو‬
ِ
ِ
ِْ ‫َﻋ ِﻦ‬
ِ َ‫اﻟﻌﺘ‬
،‫ﻴﺐ‬
َ ‫ﺼ ِﺎم َﻣ َﻌﻪُ أَ ِو اﻟ ُْﻤ َﺠ‬
َ ‫اﳋ‬
ُ ‫ﻴﺐ َﻛ َﻤﺎ ﺗُﺼ‬
ُ ‫ وﻳُﺼ‬،‫ ُﳜْﻄ ُﺊ َﻛ َﻤﺎ ُﲣْﻄ ُﺊ‬،‫ﻚ‬
َ ُ
ِ
ٍ
ِ
ِ
ِ
ِ
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
ِ
:‫َوا ْﻋ َﻤ ْﻞ ﺑ َﻘ ْﻮل اﻟﺸﺎﻋﺮ ﺑَﺸﺎر ﺑْﻦ ﺑُـ ْﺮد‬
‫ﺖ ِﰲ ُﻛ ﱢﻞ اﻷ ُُﻣﻮِر ُﻣ َﻌﺎﺗِﺒًﺎ‬
‫ْﻖ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ ﺗُـ َﻌﺎﺗِﺒُ ْﻪ‬
َ ‫ﺻ ِﺪﻳ َﻘ‬
َ ‫إِ َذا ُﻛ ْﻨ‬
َ ‫ َﱂْ ﺗَـﻠ‬،‫ﻚ‬
َ
ٍ ْ‫ف َذﻧ‬
.‫وﳎَﺎﻧِﺒُ ْﻪ‬
ُ ‫ﻓَِﺈﻧﱠﻪُ ُﻣ َﻘﺎ ِر‬
ُ ‫ﺐ َﻣ ﱠﺮًة‬
ِ ‫ﻓَ ِﻌﺶ و‬
ِ ‫اﺣ ًﺪا أَو‬
‫ﺎك‬
َ ‫ﺻ ْﻞ أَ َﺧ‬
ْ
َ ْ
DİL BİLGİSİ
İSİM VE FİİL CÜMLELERİNDE OLUMSUZLUK
Arapçada cümleleri olumsuz yapmak için bazı edatlar kullanılır. Bu
edatlardan َ‫ﻻ‬, ‫َﻦ‬
ْ ‫ﻟ‬, ْ‫ َﱂ‬, ‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬fiil cümlesinin; ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬isim cümlesinin; ‫ َﻣﺎ‬hem fiil, hem
isim cümlesinin başına gelir. Ayrıca ‫ﺲ‬
‫َﻴ‬
َ ْ ‫ ﻟ‬ye benzeyenler ve cinsi nefyeden َ‫ﻻ‬
vardır.
‫ﻻ‬:
a. ‫ﻻَ اﻟﻨﱠﺎﻓِﻴَﺔ‬: Muzâri fiile, olumsuz geniş zaman anlamı verdirir ve i‘rab
yönünden fiilde herhangi bir değişiklik yapmaz. Örnek: ‫ﻳﻖ‬
‫ف اﻟ ﱠ‬
ُ ‫( ﻻَ ﻳُـ ْﻌ َﺮ‬Dost
ُ ‫ﺼ ِﺪ‬
ِ
bilinmez). Görüldüğü gibi, ‫ﻳﻖ‬
‫ف اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ ﻳُـ ْﻌ َﺮ‬cümlesi (Dost bilinir) anlamındadır,
ُ ‫ﺼﺪ‬
başına ‫ ﻻ‬gelince olumsuz hale gelmiştir.
‫( ﻻ ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮ‬O bakmaz) kipinin başında, Arapçada olumsuzluk ‫ ﻻ‬sı denilen ‫ﻻ اﻟﻨﺎﻓﻴﺔ‬
vardır. Bu kipin çekimi şöyledir:
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫ا ْﳉَ ْﻤﻊ‬
‫اﻟ ُْﻤﺜَـ ﱠﲎ‬
‫اﻟ ُْﻤ ْﻔ َﺮ ُد‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
ِ ‫ﻻَ ﻳـ ْﻨﻈُﺮ‬
‫ان‬
َ َ
‫ﻻَ ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮ‬
ِ
Gâib / ‫ﺐ‬
ُ ‫اﻟْﻐَﺎﺋ‬
O ikisi
bakmazlar
O bakmaz
3. Şahıs Erkek
‫ﻻَ ﻳَـ ْﻨﻈُْﺮ َن‬
ِ ‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻈُﺮ‬
‫ان‬
َ
‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻈُُﺮ‬
Gâibe / ُ‫اﻟْﻐَﺎﺋِﺒَﺔ‬
Onlar
bakmazlar
O ikisi
bakmazlar
O bakmaz
3. Şahıs Dişi
‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻈُُﺮو َن‬
ِ ‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻈُﺮ‬
‫ان‬
َ
‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻈُْﺮ‬
Muhatab / ‫ﺐ‬
ُ َ‫اﻟ ُْﻤ َﺨﺎﻃ‬
Bakmazsın
2. Şahıs Erkek
‫ﻻَ ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮو َن‬
Onlar
bakmazlar
Siz
bakmazsınız
İkiniz
bakmazsınız
33
‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻈُْﺮ َن‬
ِ ‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻈُﺮ‬
‫ان‬
َ
‫ﻳﻦ‬
َ ‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻈُ ِﺮ‬
Muhataba / ◌ْ ُ‫ﺨﺎﻃَﺒَﺔ‬
َ ‫اﻟ ُْﻤ‬
Siz
bakmazsınız
İkiniz
bakmazsınız
Bakmazsın
2. Şahıs Dişi
‫ﻻَ أَﻧْﻈُُﺮ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘَ َﻜﻠﱢ ُﻢ‬
ُ ‫اﻟ‬
Bakmam
1. Şahıs Ortak
Bakmayız ‫ﻻَ ﻧَـ ْﻨﻈُُﺮ‬
Bu çekimi örnek alarak,
yapınız.
‫( ﻻﻳَـ ْﻨـ َﻔ ُﻊ‬O fayda vermez) nun tam olarak çekimini
ِ ‫ﻻَ اﻟﻨ‬: Bu, muzârinin başına gelerek nehiy yani yasak ifade eder ve
b. ‫ﱠﺎﻫﻴَﺔ‬
ِ
muzâriyi cezmeder. Örnek:‫ﺻ ِﺪﻳ ًﻘﺎ َﻋﻠَﻰ َﻫ ْﻔ َﻮﺗِِﻪ‬
َ ‫ﺐ‬
ْ ‫( ﻻَ ُﲢَﺎﺳ‬Hatasından dolayı hiçbir
dostu hesaba çekme). Bu cümledeki َ‫ﻻ‬, hem olumsuzluk ifade etmekte, hem
de, muzâriyi cezmetmektedir.
ِ
‫ﺐ‬
ْ ‫ ﻻَ ُﲢَﺎﺳ‬in tam olarak çekimi şöyledir:
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫ا ْﳉَ ْﻤﻊ‬
‫اﻟ ُْﻤﺜَـ ﱠﲎ‬
‫اﻟ ُْﻤ ْﻔ َﺮ ُد‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
ِ َ‫ﻻَ ُﲢ‬
‫ﺎﺳﺒُﻮا‬
ِ َ‫ﻻَ ُﲢ‬
‫ﺎﺳﺒَﺎ‬
ِ
‫ﺐ‬
ْ ‫ﻻَ ُﲢَﺎﺳ‬
Muhatab / ‫ﺐ‬
ُ َ‫اﻟ ُْﻤ َﺨﺎﻃ‬
Siz hesaba
çekmeyin
Siz ikiniz
hesaba
çekmeyin
hesaba
çekme
2. Şahıs Erkek
ِ
‫ﱭ‬
َْ ‫ﻻَ ُﲢَﺎﺳ‬
ِ َ‫ﻻَ ُﲢ‬
‫ﺎﺳﺒَﺎ‬
ِ َ‫ﻻَ ُﲢ‬
‫ﺎﺳِﱯ‬
Muhataba / ◌ْ ُ‫ﺨﺎﻃَﺒَﺔ‬
َ ‫اﻟ ُْﻤ‬
Siz hesaba
çekmeyin
Siz ikiniz
hesaba
çekmeyin
Sen hesaba
çekme
2. Şahıs Dişi
Bu kipi örnek alarak ‫( ﻻَ ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﻈ ْﺮ‬Sen bekleme) kiplerini tam olarak çekiniz.
c. Dua ve beddua ifade eden ‫ﻻ‬: Bu, mazi fiilin başında gelir.
Olumsuzluktan başka, hiçbir değişiklik yapmaz. Örnek: ‫ﺖ‬
ْ ‫( ﻻَ َﻣ ِﺮ‬Hasta
َ‫ﺿ‬
olmayasın!)
‫َﻦ‬
ْ ‫ﻟ‬:
Bu edat, devamlı muzâri fiilden önce gelir, onun manasını gelecek
ِ
zamanın olumsuzuna çevirir ve nasbeder. Örnek: ‫ب‬
َ ‫( ﻟَ ْﻦ أَ ْﻛﺬ‬Yalan
söylemeyceğim).
34
ِ
‫ب‬
َ ‫ أَ ْﻛﺬ‬kipinin başında ‫ ﻟَ ْﻦ‬bulunmaktadır. Görüldüğü üzere bu edat muzârii
nasbetmektedir. Bu kipin tam çekimi şöyledir:
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫ا ْﳉَ ْﻤﻊ‬ ‫اﻟ ُْﻤﺜَـ ﱠﲎ‬ ‫اﻟ ُْﻤ ْﻔ َﺮ ُد‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
ِ ‫ﻟَﻦ ﻳﻜ‬
‫ْﺬﺑُﻮا‬
َْ
ِ ‫ﻟَﻦ ﻳﻜ‬
‫ْﺬﺑَﺎ‬
َْ
ِ
‫ب‬
َ ‫َﻦ ﻳَﻜْﺬ‬
ْ‫ﻟ‬
ِ
Gâib / ‫ﺐ‬
ُ ‫اﻟْﻐَﺎﺋ‬
3. Şahıs Erkek
ِ ‫ﻟَﻦ ﻳﻜ‬
‫ْﺬﺑْ َﻦ‬
َْ
ِ ‫ﻟَﻦ ﺗَﻜ‬
‫ْﺬﺑَﺎ‬
ْ
ِ
‫ب‬
َ ‫َﻦ ﺗَﻜْﺬ‬
ْ‫ﻟ‬
Gâibe / ُ‫اﻟْﻐَﺎﺋِﺒَﺔ‬
3. Şahıs Dişi
ِ ‫ﻟَﻦ ﺗَﻜ‬
‫ْﺬﺑُﻮا‬
ْ
ِ ‫ﻟَﻦ ﺗَﻜ‬
‫ْﺬﺑَﺎ‬
ْ
ِ
‫ب‬
َ ‫َﻦ ﺗَﻜْﺬ‬
ْ‫ﻟ‬
Muhatab / ‫ﺐ‬
ُ َ‫اﻟ ُْﻤ َﺨﺎﻃ‬
2. Şahıs Erkek
ِ ‫ﻟَﻦ ﺗَﻜ‬
‫ْﺬﺑْ َﻦ‬
ْ
ِ ‫ﻟَﻦ ﺗَﻜ‬
‫ْﺬﺑَﺎ‬
ْ
ِ ‫ﻟَﻦ ﺗَﻜ‬
‫ْﺬِﰉ‬
ْ
Muhataba / ◌ْ ُ‫ﺨﺎﻃَﺒَﺔ‬
َ ‫اﻟ ُْﻤ‬
2. Şahıs Dişi
ِ
‫ب‬
َ ‫َﻦ ﻧَﻜْﺬ‬
ْ‫ﻟ‬
ِ ‫ﻟ‬
‫ب‬
َ ‫َﻦ أَ ْﻛﺬ‬
ْ
Mütekellim / ‫ْﻤﺘَ َﻜﻠﱢ ُﻢ‬
ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
ِ
İfade ettiği mana da gelecek zamanın olumsuzudur. Örnek: ‫ب‬
َ ‫َﻦ ﻳَﻜْﺬ‬
ْ ‫ ﻟ‬, O yalan
söylemeyecek.
‫ ﻳَﺬْﺑَ ُﺢ‬fiilinin başına ‫ ﻟﻦ‬getirerek tam olarak çekiniz ve manalarını veriniz.
ْ‫ َﱂ‬:
Bu edat, devamlı muzâri fiilden önce gelir. Muzâri fiilin manasını
olumsuz geçmişe çevirir ve cezmeder. Örnek: ُ‫ﺐ َﻋﻠِ ﱞﻲ َد ْر َﺳﻪ‬
ْ ُ‫( َﱂْ ﻳَﻜْﺘ‬Ali dersini
yazmadı).
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫ا ْﳉَ ْﻤﻊ‬ ‫اﻟ ُْﻤﺜَـ ﱠﲎ‬ ‫اﻟ ُْﻤ ْﻔ َﺮ ُد‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫َﱂْ ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮوا‬
‫َﱂْ ﻳَـ ْﻨﻈَُﺮا‬
‫َﱂْ ﻳَـ ْﻨﻈُْﺮ‬
ِ
Gâib / ‫ﺐ‬
ُ ‫اﻟْﻐَﺎﺋ‬
3. Şahıs Erkek
35
‫َﱂْ ﻳَـ ْﻨﻈُْﺮ َن‬
‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨﻈَُﺮا‬
Gâibe / ُ‫اﻟْﻐَﺎﺋِﺒَﺔ‬
‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨﻈُْﺮ‬
3. Şahıs Dişi
‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨﻈُُﺮوا‬
‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨﻈَُﺮا‬
‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨﻈُْﺮ‬
Muhatab / ‫ﺐ‬
ُ َ‫اﻟ ُْﻤ َﺨﺎﻃ‬
2. Şahıs Erkek
‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨﻈُْﺮ َن‬
‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨﻈَُﺮا‬
‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨﻈُ ِﺮي‬
Muhataba / ◌ْ ُ‫ﺨﺎﻃَﺒَﺔ‬
َ ‫اﻟ ُْﻤ‬
2. Şahıs Dişi
‫َﱂْ أَﻧْﻈُْﺮ‬
‫َﱂْ ﻧَـ ْﻨﻈُْﺮ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘَ َﻜﻠﱢ ُﻢ‬
ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
‫ َﱂْ ﻳَـ ْﻨﻈُْﺮ‬, “bakmadı” anlamındadır.
‫ﻒ‬
ُ ‫ ﻳَِﻘ‬fiilinin başına ‫ ﱂ‬getirerek tam olarak çekimini yapınız .
‫ﻟَ ﱠﻤﺎ‬:
Bu edat da, ْ‫ َﱂ‬gibi, devamlı muzâri fiilin başında gelir. ْ‫ َﱂ‬gibi, muzâri fiilin
manasını olumsuz geçmişe çevirir. Ancak ْ‫ َﱂ‬deki olumsuzluk, mutlaktır. ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ‬
daki olumsuzluk, sözü edilen geçmiş zamandan, konuşulan âna kadar devam
eder. ‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬bulunan cümlede “henüz” veya “hâlâ” ifadeleri kullanılır. ‫ﺐ َﻋﻠِ ﱞﻲ‬
ْ ُ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ ﻳَﻜْﺘ‬
ُ‫ َد ْر َﺳﻪ‬cümlesinin tercümesini şöyle yaparız: “Ali dersini henüz/hâlâ yazmadı”.
‫ﺲ‬
َ ‫ﻟ َْﻴ‬:
Bu, ‫ َﻛﺎ َن‬nin benzerlerinden, nâkıs, mâzî bir fiildir. ‫ َﻛﺎ َن‬gibi ismini raf,
haberini nasbeder ve isim cümlesini olumsuz hale getirir. Genel olarak
ِ ِ ‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻓُـﺮ‬
ِ ‫( وﻟ َْﻴﺴ‬Dostluk, benciller için
“değil” anlamındadır. Örnek:‫ﲔ‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
َ ‫ﺻﺔً ﻟﻠﻨﱠـ ْﻔﻌﻴﱢ‬
َ ْ
َ
ِ
bir fırsat değildir). Bu cümlede, ‫ﺴﺖ‬
‫اﻟ ﱠ‬, haberi ً‫ﺻﺔ‬
َ ‫ ﻓُـ ْﺮ‬dir.
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬in ismi, ُ‫ﺼ َﺪاﻗَﺔ‬
ِ ‫ ﻟ َْﻴﺴ‬dir.
Cümleye olumsuzluk anlamı verdiren, ‫ﺖ‬
َ
‫ ﻟﻴﺲ‬nin haberinin başına genellikle harf-i cer olan ‫ ب‬gelir. Örnek:
ِ
‫ﲔ‬
ْ ‫ﺲ اﻟﻠﱠﻪُ ﺑِﺄ‬
َ ‫َﺣ َﻜ ِﻢ ا ْﳊَﺎﻛ ِﻤ‬
َ ‫( أَﻟ َْﻴ‬Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?).
‫ﺲ ﻇَﺎﻟِ ًﻤﺎ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬cümlesi, “O zalim değildir” anlamına gelir.
Bunun şahıslara göre çekimi şöyledir.
36
ِ
ِ
ِ ِ
‫ﲔ‬
َ ‫ﺴﻮا ﻇَﺎﻟ ِﻤ‬
ُ ‫ﺲ ﻇَﺎﻟ ًﻤﺎ – ﻟ َْﻴ َﺴﺎ ﻇَﺎﻟ َﻤ ْﲔ – ﻟ َْﻴ‬
َ ‫ﻟَْﻴ‬
ٍ ‫ﲔ – ﻟَﺴﻦ ﻇَﺎﻟِﻤ‬
ِ ْ ‫ﺖ ﻇَﺎﻟِ َﻤﺔً – ﻟ َْﻴﺴﺘَﺎ ﻇَﺎﻟِ َﻤﺘَـ‬
‫ﺎت‬
ْ ‫ﻟ َْﻴ َﺴ‬
َ َْ
َ
ِ
ِ َ ‫ﻟَﺴ‬
ِ ْ ‫َﺴﺘُ َﻤﺎ ﻇَﺎﻟِ َﻤ‬
‫ﲔ‬
َ ‫َﺴﺘُ ْﻢ ﻇَﺎﻟ ِﻤ‬
ْ ‫ﲔ–ﻟ‬
ْ ‫ﺖ ﻇﺎَﻟ ًﻤﺎ – ﻟ‬
ْ
ِ
ِ
ٍ‫ﱳ ﻇَﺎﻟِﻤﺎت‬
ِ
ِ ْ ‫َﺴﺘُ َﻤﺎ ﻇَﺎﻟ َﻤ‬
ْ‫ﻟ‬
ْ ‫ﲔ– ﻟ‬
ْ ‫َﺴﺖ ﻇَﺎﻟ َﻤﺔً – ﻟ‬
َ ‫َﺴ ُﱠ‬
ِ
‫ﲔ‬
‫ﺖ ﻇَﺎﻟِ ًﻤﺎ‬
ُ ‫َﺴ‬
َ ‫َﺴﻨَﺎ ﻇَﺎﻟ ِﻤ‬
ْ‫ﻟ‬
ْ‫ﻟ‬
ِ ‫ﻟَﻴﺲ ﺟ‬ (O cahil değildir) ifadesinin, yukarıdaki örnekte olduğu gibi tam
ً‫ﺎﻫﻼ‬
َ َ ْ
çekimini yapınız.
‫ َﻣﺎ‬:
a. Fiil cümlesinin başına gelir. 1-Fiil, mazi olabilir. Böyle bir cümlede ‫ َﻣﺎ‬,
sadece geçmiş zamanın olumsuzluğunu ifade eder. Başka bir etkisi yoktur.
Örnek: ُ‫ﺐ َﻋﻠِ ٌﻲ َد ْر َﺳﻪ‬
َ َ‫( َﻣﺎ َﻛﺘ‬Ali dersini yazmadı). 2-Fiil, muzâri olabilir. Bunda da
‫ َﻣﺎ‬, şimdiki zamanın olumsuzluğunu ifade eder. Örnek: ‫ﺐ‬
ُ ‫( َﻣﺎ أَ ْذ َﻫ‬Gitmiyorum).
b. İsim cümlesinin başına gelir. Bu durumda, ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi isim ve haber alır.
‫َﻴ‬
‫ﻟ‬
gibi
amel
edebilmesi
(görev yapabilmesi)
İsmini ref, haberini nasbeder. ‫ﺲ‬
ْ
َ
için, ismiyle haberinin yer değiştirmemesi, olumsuzluğunun da ‫ إِﻻﱠ‬ile
bozulmaması gerekir. Bu şartlardan birinin bulunmaması durumunda, isim
cümlesine i‘rab yönünden bir etkisi olmaz. Sadece olumsuzluğu kalır. Her
durumda anlamı, “değil” dir. Örnek: ‫ﺸ ًﺮا‬
َ َ‫( َﻣﺎ َﻫ َﺬا ﺑ‬Bu bir insan değildir). Bu
cümlede ‫ َﻫ َﺬا‬, ‫ َﻣﺎ‬nın ismi, ‫ﺸ ًﺮا‬
‫ﺑ‬
ise
haberidir.
‫( َﻣﺎ َﻫ َﺬا إِﻻﱠ ﺑَ َﺸ ٌﺮ‬Bu, insandan başka bir
ََ
‫ﺑ‬
haberdir.
Çünkü olumsuzluk ‫ إِﻻﱠ‬ile
şeydir) denilirse, ‫ َﻫ َﺬا‬mubteda, ‫ﺸ ٌﺮ‬
ََ
bozulmuştur.
‫ ﻣﺎ‬nın haberinin başına genellikle harf-i cer olan ‫ ب‬gelir. Örnek:
ِ
‫ﲔ‬
َ ِ‫( َﻣﺎ ُﻫﻢ ِﲟُْﺆﻣﻨ‬Onlar inanmazlar).
ِ
‫ﺲ‬
َ َ‫ ﻻ‬dir.
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬ye benzeyen olumsuzluk harfleri, ‫إ ْن‬, ‫ َﻣﺎ‬, َ‫ ﻻ‬ve ‫ت‬
‫إِ ْن‬:
Şartları gerçekleştiği takdirde, ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi amel eder. Anlamı “değil” dir.
Örnek: ‫( إِ ِن ا ْﳊَﻴَﺎةُ َﺧﺎﻟِ َﺪ ًة‬Hayat sonsuz değildir).
‫ إِ ْن‬harfinin ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi isim ve haber alabilmesi için iki şart vardır:
1. Haberi isminden önce gelmemelidir.
2. Cümlede ‫ إِﻻﱠ‬kullanılarak olumsuzluğun bozulmamalıdır.
‫ َﻣﺎ‬ile ilgili açıklama yukarıda yapılmıştır.
َ‫ﻻ‬:
Şartları gerçekleştiği takdirde, ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi amel eder. Anlamı “değil” dir.
Örnek: ‫ي َﺟﺒَﺎﻧًﺎ‬
‫( ﻻَ ُﺟ ْﻨ ِﺪ ﱞ‬Hiçbir asker korkak değildir).
‫ إِ ْن‬harfinin ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi isim ve haber alabilmesinin şartları şunlardır:
1-İsmi ve haberi nekre olmalıdır.
2-Haberi isminden önce gelmemelidir.
3-Haberinde bildirilen hüküm ‫ إِﻻﱠ‬ile bozulmamalıdır.
37
‫ت‬
َ َ‫ﻻ‬:
Şartları gerçekleştiği takdirde, ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi amel eder. Anlamı “değil” dir.
ٍ ‫ت ﺳﺎﻋﺔَ ﺑ َﻜ‬
ِ
Örnek: ‫ﺎء‬
‫ﻻ‬
!
‫ن‬
‫اﻵ‬
‫ﻚ‬
‫ﺒ‬
‫ـ‬
‫ﺗ‬
‫ﻻ‬
(Artık
ağlama! Vakit, ağlama vakti değildir).
َْ َ
ُ َ َ ََ َ
‫ت‬
َ َ‫ ﻻ‬harfinin ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi isim ve haber alabilmesinin şartları şunlardır:
1. İsmi ve haberi ‫ اﳊﲔ‬, ‫ اﻟﻮﻗﺖ‬ve ‫ اﻟﺴﺎﻋﺔ‬gibi zaman ifade eden isimlerden
olmalıdır.
2. ‫ت‬
َ َ‫ ﻻ‬nin hem ismi hem de haberi aynı anda cümlede bulunmamalıdır.
‫ﺎﻋﺔَ ﺑُ َﻜ ٍﺎء‬
َ َ‫ ﻻ‬cümlesi ‫ﺎﻋﺔَ ﺑُ َﻜ ٍﺎء‬
َ َ‫ ﻻ‬takdirindedir.
َ ‫ت َﺳ‬
َ ‫ت اﻟﺴﺎﻋﺔُ َﺳ‬
Cinsi Nefyeden َ‫ﻻ‬:
Cinsi nefyeden yani tamamen olumsuzluk ifade eden َ‫ﻻ‬, ‫ إِ ْن‬gibi ismini nasb,
haberini ref eder.
Cinsi nefyeden (yani tamamen olumsuzluk ifade eden) َ‫ ﻻ‬nın ismi, muzâf,
şibh-i muzâf (muzâfa benzer) ve müfred (muzâf ve şibh-i muzâf olmaksızın)
gelebilir.
ِ
İsmi muzâf olarak gelen ‫ ﻻ‬ya örnek: ‫ﻮب‬
ٌ ُ‫( ﻻَ َﺷﺎﻫ َﺪ ُزوٍر َْﳏﺒ‬Hiçbir yalancı şahit
ِ
sevilmez). Bu cümlede َ‫ ﻻ‬nın ismi olan ‫ َﺷﺎﻫ َﺪ‬muzâftır ve mansuptur.
ِ ِ
İsmi şibh-i muzâf olarak gelen ‫ ﻻ‬ya örnek: ‫وح‬
‫( ﻻَ ُﻣ َﻘ ﱢ‬Görevinde
ٌ ‫ﺼ ًﺮا ِﰲ َواﺟﺒِﻪ ﳑَْ ُﺪ‬
ihmalkarlık yapan hiç kimse övülmez/beğenilmez). Bu cümledeki ‫ﺼ ًﺮا‬
‫ ُﻣ َﻘ ﱢ‬,
◌َ şibh-i muzâf olarak َ‫ ﻻ‬nın ismidir ve mansubtur.
İsmi müfred olarak gelen ‫ ﻻ‬ya örnek: ‫ﻳﺢ‬
َ ‫ﺴ‬
ٌ ‫ﻮد ُﻣ ْﺴ َِﱰ‬
ُ ‫( ﻻَ َﺣ‬Hiçbir hasetçi rahat
‫ﺴ‬
‫ﺣ‬
,
‫ﻻ‬
nın
ismidir
ve
feth
üzere
mebnîdir. Görüldüğü
değildir). Bu cümlede ‫ﻮد‬
َ َُ َ
üzere, , muzâf ve şibh-i muzâf olarak gelen isim, mu‘rabtır ve mansûbtur.
‫’ﻻ‬nın ismi müfred olarak gelirse o ismin nasb alameti üzere mebnîdir.
َ‫ ﻻ‬nın ‫ إِ ْن‬gibi amel etmesi için, bazı şartlar vardır. Bunlar:
Başına harf-i cer gelmemesi
İsminin ve haberinin nekra olması
Kendisiyle ismi arasında başka bir kelime bulunmamasıdır.
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki parçada olumsuz cümleleri tespit ediniz.
ِ
ِ ‫ﻗﺎل أَﺑﻮ ﺟ ْﻌ َﻔ ٍﺮ اﳌﻨﺼﻮر ﻳ‬
‫ﻮﺻﻲ اﺑﻨَﻪ ﻟﻠﻤﻬﺪ ﱢ‬
ُ‫ ﻓِﺈ ﱠن ﻓِﻜ َْﺮ اﻟﻌﺎﻗِ ِﻞ ﻣ ْﺮآﺗُﻪ ﺗُ ِﺮ ِﻳﻪ َﺣ َﺴﻨَﻪ‬،‫ ﻻ ﺗُـ ِْﱪْم أﻣﺮاً ﺣﱴ ﺗُﻔ ﱢﻜ َﺮ ﻓﻴﻪ‬:‫ي‬
َ ُ
ُُ
ِ
ِْ ‫ﻼد ِﲟ‬
ِ
ِ ‫اﻟﻌ‬
ِ
‫ﻞ‬
‫ﺜ‬
‫ﺒ‬
‫اﻟ‬
‫ﺮ‬
‫ﻤ‬
‫ﻌ‬
‫ـ‬
‫ﺗ‬
‫وﻻ‬
،‫ﺑﺎﻟﻄﺎﻋﺔ‬
‫إﻻ‬
‫ﻪ‬
‫ﺘ‬
‫ﻴ‬
‫ﻋ‬
‫ر‬
‫ﺢ‬
‫ﻠ‬
‫ﺼ‬
‫ﺗ‬
‫وﻻ‬
،‫ﱠﻘﻮى‬
‫ﺘ‬
‫ﺑﺎﻟ‬
‫إﻻ‬
‫ن‬
‫ﺎ‬
‫اﻟﺴﻠﻄ‬
‫ﺢ‬
‫ﻠ‬
‫ﺼ‬
‫ﻳ‬
‫ﻻ‬
!
‫ﲏ‬
‫ـ‬
‫ﺑ‬
،‫ﺪل‬
ُ
ُ
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
ُ
ُ
ُ َ ُ َ
َ
َ
ُ ْ َ ‫ ﻳﺎ ُ َﱠ‬.‫وﺳﻴﱢﺌَﻪ‬
ُ َُ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
َ
َ
‫ﻋﻠﻰ‬
‫ﻨ‬
‫اﻟ‬
‫ﻚ‬
‫ﺒ‬
‫ﺎﺣ‬
‫ﺻ‬
‫ﻞ‬
‫ﻤ‬
‫ﻋ‬
‫ﱪ‬
‫ﺘ‬
‫ﻋ‬
‫وا‬
،
‫ﻪ‬
‫ﻧ‬
‫و‬
‫د‬
‫ﻢ‬
‫ﻫ‬
‫ﻦ‬
‫ﻣ‬
‫ﻢ‬
‫ﻠ‬
‫ﻇ‬
‫ﻦ‬
‫ﻣ‬
‫اﻟﻨﺎس‬
‫ﺰ‬
‫ﺠ‬
‫ﻋ‬
‫أ‬
‫و‬
،
‫ﺔ‬
‫ﻮﺑ‬
‫ﻘ‬
‫اﻟﻌ‬
‫ﻋﻠﻰ‬
‫ﻢ‬
‫ﻫ‬
‫ر‬
‫ﺪ‬
‫ﻗ‬
‫أ‬
‫ﻮ‬
‫ﻔ‬
‫اﻟﻌ‬
‫ﱠﺎس‬
‫ر‬
‫ﺪ‬
‫ﻗ‬
ْ
ْ
َ
َ
َ َ َ َ َ ْ َْ َُ ُ ْ ُ ْ َ َ ْ َ
َُ ْ
َ ُُ
ْ ُُ َ ْ َ
ُ َ َ‫وأ‬
ِ
.‫وﻋﻠ َْﻤﻪ ﺑﺎﺧﺘﺒﺎ ِرِﻩ‬
38
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻚ ِﻣﻦ أ َْﻫ ِﻞ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫اﻟﻌﻠ ِْﻢ َﻣ ْﻦ ُﳛَ ﱢﺪﺛُ َ‬
‫وﻣ َﻌ َ ْ‬
‫ﺲ َْﳎﻠﺴﺎً إِﻻﱠ َ‬
‫ﻳﺎ أﺑﺎ ﻋﺒﺪ اﷲ! ﻻ َﲡْﻠ ْ‬
‫ﻳﺎ أﺑﺎ ِ‬
‫ﺎل ﻟﻸﻣﺮ ﺣﱴ ﻻ ﻳَـ َﻘ َﻊ ﻓﻴﻪ‪.‬‬
‫ﻋﺒﺪ اﷲ ! ﻟﻴﺲ‬
‫ﺎل ﻟﻸ َْﻣ ِﺮ اﻟﺬي ﻏَ ِﺸﻴَﻪ‪ ،‬ﺑَ ِﻞ اﻟﻌﺎﻗِ ُﻞ اﻟﺬي َْﳛﺘَ ُ‬
‫اﻟﻌﺎﻗﻞ اﻟﺬي َْﳛﺘَ ُ‬
‫ُ‬
‫‪2. Aşağıdaki isim cümlelerini, örnekte olduğu gibi, olumsuz hale getiriniz‬‬
‫‪ve harekeleyiniz.‬‬
‫ﺎرا اﻟﻴَـ ْﻮَم‬
‫ﺲ ا ْﳉَﱡﻮ َﺣ ًّ‬
‫اﳌﺜﺎل‪ :‬اَ ْﳉَﱡﻮ َﺣﺎ ﱞر اﻟﻴَـ ْﻮَم ‪----‬ﻟ َْﻴ َ‬
‫ﺻ ْﻌﺒَﺔٌ‪.‬‬
‫اﻟﻌ َﺮﺑِﻴﱠﺔُ َ‬
‫‪ .1‬اﻟﻠﱡﻐَﺔُ َ‬
‫‪" .2‬اﻟﻌ ﱠﻘ ُ ِ‬
‫ﻮر‪.‬‬
‫َ‬
‫ﺐ َﻣ ْﺸ ُﻬ ٌ‬
‫ﺎد" َﻛﺎﺗ ٌ‬
‫ﺎن واﻗِﻌﺘَ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺎن َﻋﻠَﻰ اﻟْﺒَ ْﺤ ِﺮ اﻟ ُْﻤﺘَـ َﻮ ﱢﺳ ِﻂ‪.‬‬
‫‪ .3‬اﻟ َْﻤﺪﻳﻨَﺘَ َ َ‬
‫ﺸﻌﺮاء اﻟﻌﺒﱠ ِ‬
‫ﺎﺳﻴُﻮ َن َﻛﺜِﲑُو َن‪.‬‬
‫‪ .4‬اﻟ ﱡ َ َ ُ َ‬
‫‪ .5‬اﻟْﻤﻮا ﱡد ِ‬
‫ﺴ ِ‬
‫ﻮق‪.‬‬
‫اﻟﻐ َﺬاﺋِﻴﱠﺔُ ُﻣﺘَـ َﻮﻓﱢـ َﺮةٌ ِﰲ اﻟ ﱡ‬
‫ََ‬
‫ﺿ ُ ِ‬
‫ﺎت ِﰲ َﻋ َﻤﻠِ ِﻬ ﱠﻦ‪.‬‬
‫ﺼ ٌ‬
‫‪ .6‬اَﻟ ُْﻤ َﻤ ﱢﺮ َ‬
‫ﺎت ﳐُْﻠ َ‬
‫‪ .7‬اﻟ ﱠ‬
‫ﺸ َﻮارِعُ ُﻣ ْﺰ َد ِﲪَﺔٌ‪.‬‬
‫‪ .8‬اَﻟ َْﻤﺎءُ ﺑَﺎ ِرٌد‪.‬‬
‫‪ .9‬اَﻟ ِْﻤ ْﺤ َﻔﻈَﺔُ ﺛَِﻘﻴﻠَﺔٌ‪.‬‬
‫ﻮﺣﺔٌ‪.‬‬
‫‪ .10‬اﻷَﺑْـ َﻮ ُ‬
‫اب َﻣ ْﻔﺘُ َ‬
‫‪3. Uygun olan olumsuzluk edatını kullanarak aşağıdaki cümleleri‬‬
‫‪olumsuz yapınız.‬‬
‫ِ‬
‫َﺳﺒَﺎﻧْـﻴَﺎ‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻳُ َﺴﺎﻓ ُﺮ َْﳏ ُﻤﻮ ٌد ﺑَـ ْﻌ َﺪ َﺷ ْﻬ َﺮﻳْ ِﻦ إِ َﱃ أ ْ‬
‫ﺸ ِﺮَﻛ ِﺔ أ ِ‬
‫ﺎح اﻟ ﱠ‬
‫َﺧ ًﲑا‪.‬‬
‫اد ْ‬
‫‪َ .2‬ز َ‬
‫ت أ َْرﺑَ ُ‬
‫ﺎر ِﰲ اﻟ َﻘ ْﺮﻳَِﺔ ُﻣ ْﺮﺗَِﻔ َﻌﺔٌ‪.‬‬
‫‪ .3‬اﻷ ْ‬
‫َﺳ َﻌ ُ‬
‫‪َ .4‬ﺷ َﻮارِعُ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ ﻧَ ِﻈﻴ َﻔﺔٌ‪.‬‬
‫ﺴﻨَ ِﺔ اﻟ َﻘ ِ‬
‫ﺎد َﻣ ِﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻮِز ُﻳﺮ َﺣ ْﻔ َﻞ اﻟﺘﱠ َﺨ ﱡﺮ ِج ِﰲ اﻟ ﱠ‬
‫‪َْ .5‬ﳛ ُ‬
‫ﻀ ُﺮ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ْس َﻣ ِ‬
‫ﺎل اﻟ ﱠ‬
‫ﺎد ِة َرأ ِ‬
‫ﺸ ِﺮَﻛ ِﺔ‪.‬‬
‫ﺲ ا ِﻹ َد َارِة َﻋﻠَﻰ ِزﻳَ َ‬
‫‪ .6‬اﺗﱠـ َﻔ َﻖ َْﳎﻠ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺎﺣﺜِ ِ‬
‫ﺐ ا ْﳍَﺎ ﱠﻣ ِﺔ ِﰲ اﻷ ََد ِ‬
‫ﺎب "اﻷَﻏَ ِﺎﱐ" ِﻣ َﻦ اﻟ ُﻜﺘُ ِ‬
‫اﻟﻌ َﺮِ ﱢﰊ‪.‬‬
‫ﺾ اﻟﺒَ َ‬
‫‪ .7‬ﻳَـﻌُ ﱡﺪ ﺑَـ ْﻌ ُ‬
‫ب َ‬
‫ﲔ ﻛﺘَ َ‬
‫‪ .8‬و ِ ِ‬
‫ﱢﺮًة‪.‬‬
‫َ َ‬
‫ﺻﻠَﺖ اﻟﻄَﺎﺋﺮةُ ُﻣﺘَﺄَﺧ َ‬
‫‪ .9‬ﺗَـ ْﻘﺘَ ِ‬
‫ﻒ َﻋﻠَﻰ اﻷَ ْﺧﺒَﺎ ِر‪.‬‬
‫ﺼ ُﺮ اﻟ ﱡ‬
‫ﺼ ُﺤ ُ‬
‫ِ‬
‫س اﻟﺘﱠـ ْﻘ ِﺮ َﻳﺮ َﺣ ﱠﱴ اﻵ َن‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻳَﻜْﺘُ ُ‬
‫ﺐ اﻟ ُْﻤ َﻬ ْﻨﺪ ُ‬
‫‪ 39‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerden olumsuzluk edatını kaldırınız, gerekli de‬‬‫‪ğişiklikleri yaparak cümleleri yeniden yazınız ve harekeleyiniz.‬‬
‫‪َ .1‬ﱂ ﻳـﻮاﻓِ ْﻖ ﻣ ِﺪﻳﺮ اﻟ ُﻔ ْﻨ ُﺪ ِق َﻋﻠَﻰ ِزﻳ َ ِ‬
‫َﺳ َﻌﺎ ِر‪.‬‬
‫ﺎدة اﻷ ْ‬
‫َ‬
‫ْ َُ ُ ُ‬
‫ﻮدوا إِ َﱃ ﺑِﻼَ ِد ِﻫ ْﻢ‪.‬‬
‫َﻦ ﻳَـﻌُ ُ‬
‫‪ .2‬اَﻟ ُْﻤ ْﻐ َِﱰﺑُﻮ َن ﻟ ْ‬
‫ﺎج اﻟ ﱢﺰر ِ‬
‫اﻟﻌﺮا ُق ﺑِ ِﺰﻳ َ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻋ ﱢﻲ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻻَ ﺗَـ ْﻬﺘَ ﱡﻢ َ َ‬
‫ﺎدة ا ِﻹﻧْـﺘَ ِ َ‬
‫ﺎت ﻧَ ِﺸﻴﻄَ ٍ‬
‫‪ .4‬ﻟ َْﻴﺴ ِ‬
‫ﺎت ِﰲ اﻟْ َﻌ َﻤ ِﻞ‪.‬‬
‫ﺖ اﻷُﱠﻣ َﻬ ُ‬
‫َ‬
‫‪ .5‬ﻧَﺼﺢ اﻟْﻤ َﺪ ﱢرس ﻃُﻼﱠﺑﻪُ ﺑِﺄَﻻﱠ ﻳـﻌﺘَ ِﻤ ُﺪوا َﻋﻠَﻰ ِ‬
‫اﻟﻜﺘَ ِ‬
‫ﺎب َو ْﺣ َﺪﻩُ‪.‬‬
‫َْ‬
‫ََ ُ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﺼﺤ ِﻔﻴﱢ ِ‬
‫ﻀﻮِر ﺣ ْﻔ ِﻞ ِ‬
‫اﻻ ْﺳﺘِ ْﻘﺒَ ِ‬
‫ﺎل‪.‬‬
‫ﻴﺲ اﻟ ﱠ َ َ‬
‫ﲔ ﳊُ ُ َ‬
‫‪َ .6‬ﱂْ ﻳَ ْﺪعُ اﻟ ﱠﺮﺋ ُ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ َﻛﺎﻓِﻴَﺔً‪.‬‬
‫اﻟﻌ َﺮﺑِﻴﱠ ِﺔ ﻟ َْﻴ َﺴ ْ‬
‫‪ .7‬اَﻷ ََراﺿﻲ اﻟ ﱢﺰَراﻋﻴﱠﺔ ِﰲ اﻟﺒِﻼَد َ‬
‫ِ‬
‫ﱢﻳﻦ ﻟِ ِﻼ ْﺟﺘِ َﻤ ِﺎع ﻏَ ًﺪا‪.‬‬
‫ﺴﻮا ُﻣ ْﺴﺘَﻌﺪ َ‬
‫‪ .8‬اَﻟ َْﻤ ْﻨ ُﺪوﺑُﻮ َن ﻟ َْﻴ ُ‬
‫ﻮل ِ‬
‫ﺎﻋ ِﺔ ﻏَ ًﺪا‪.‬‬
‫َﻦ ﳝُْﻨَ َﻊ ُد ُﺧ ُ‬
‫اﻟﻜﺒَﺎ ِر إِ َﱃ اﻟ َﻘ َ‬
‫‪ .9‬ﻟ ْ‬
‫ِ ﱠِ‬
‫ﺐ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻟَ ﱠﻤﺎ ﻳَـﺘَـ َﻮﻗﱠﻒ اﻟﻠﻌ ُ‬
‫?‪ nın ismi hangisinde mebnî, hangisinde mu‘rabtır‬ﻻَ ‪5. Aşağıdakilerde‬‬
‫‪ .1‬ﻻَ ر ِ‬
‫اﻏﺒًﺎ ِﰲ اﻟ ﱠ‬
‫ﺸ ِﺮ ُْﳏﺘَـ َﺮٌم‪.‬‬
‫َ‬
‫ﻀ ُﻞ ِﻣ ْﻦ ُﺣ ْﺴ ِﻦ ْ‬
‫اﳋُﻠُ ِﻖ‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻻَ َﺷ ْﻲ َء أَﻓْ َ‬
‫‪ .3‬ﻻَ إِﳝَﺎ َن ﻟِ َﻤ ْﻦ ﻻَ أ ََﻣﺎﻧَﺔَ ﻟَﻪُ‪.‬‬
‫ﺐ ﻓِ ِﻴﻪ‪.‬‬
‫‪َ .4‬ﻫ َﺬا أ َْﻣ ٌﺮ ﻻَ َرﻳْ َ‬
‫‪ .5‬ﻻَ ُﻣ ْﻬ ِﻤﻼً اﻟﻴَـ ْﻮَم ﻳُـ ْﻔﻠِ ُﺢ ﻏَ ًﺪا‪.‬‬
‫ِ‬
‫ﻮم‪.‬‬
‫ْﻣ ٌ‬
‫‪ .6‬ﻻَ ﻓَﺎﻋ َﻞ َﺧ ٍْﲑ َﻣﺬ ُ‬
‫‪ .7‬ﻻَ َﻋ ْﻘ َﻞ َﻛﺎﻟﺘﱠ ْﺪﺑِ ِﲑ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻻَ ِ‬
‫ٍ‬
‫ﻮم‪.‬‬
‫ْﻣ ٌ‬
‫َ‬
‫ﺐ ُﺟﻮد َﻣﺬ ُ‬
‫ﺻﺎﺣ َ‬
‫ﺿﺪﱠﻳ ِﻦ ُْﳎﺘَ ِﻤﻌ ِ‬
‫ﺎن‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻻَ ِ ْ‬
‫َ‬
‫‪ 10‬ﻻَ ﺟ ِ‬
‫ﺎﻫﻼَ ِ‬
‫ﺎت‪.‬‬
‫ت ُْﳏﺘَـ َﺮَﻣ ٌ‬
‫َ‬
‫‪ların hangi tür olumsuzluk edatı‬‬
‫ﻻَ‬
‫‪6. Aşağıdaki parçada geçen‬‬
‫‪olduğunu belirtiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻚ‪ ،‬واﻟ ﱠ‬
‫ﻴﺢ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ‬
‫ﻴﻖ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ ﳝََﻠﱡ َ‬
‫ﻳﻖ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ ﻳُـ ْﻐ ِﺮ َ‬
‫ﻴﺲ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ ﻳُﻄْ ِﺮ َ‬
‫ﻳﻚ واﻟ ﱠﺮﻓِ ُ‬
‫ﺼ ِﺪ ُ‬
‫اَﻟْﻜﺘَ ُ‬
‫ﻚ‪ ،‬واﻟ ُْﻤ ْﺴﺘَﻤ َ‬
‫ﺎب ُﻫ َﻮ ا ْﳉَﻠ ُ‬
‫ﻳﻚ‪ ،‬واﻟ ﱠ ِ‬
‫ﺎﺣﺐ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ ﻳ ِﺮﻳ ُﺪ ْ ِ‬
‫ﻚ ﺑِﺎﻟﻨﱢـ َﻔ ِ‬
‫ﺎق‪ ،‬وﻻَ‬
‫ﻳَ ْﺸ َِﱰ َ‬
‫ﻚ ﺑِﺎﻟ َْﻤ ْﻜ ِﺮ‪ ،‬وﻻَ ﳜَْ َﺪﻋُ َ‬
‫اج َﻣﺎ ِﻋ ْﻨ َﺪ َك ﺑِﺎﻟ َْﻤﻠَ ِﻖ‪ ،‬وﻻَ ﻳُـ َﻌ ِﺎﻣﻠُ َ‬
‫ُ‬
‫اﺳﺘ ْﺨ َﺮ َ‬
‫ﺼ ُ‬
‫َﻚ ﺑِﺎﻟْ َﻜ ِﺬ ِ‬
‫ب‪.‬‬
‫َْﳛﺘَ ُ‬
‫ﺎل ﻟ َ‬
‫‪ 40‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪7. Parantez arasındakilerden uygun olan olumsuzluk edatını boşluğa‬‬
‫‪yerleştiriniz.‬‬
‫ِ‬
‫َﻦ(‬
‫ﺻ ِﺪﻳﻘﺎً أَ ْو َﰱ ِﻣ ْﻨ َ‬
‫‪ ... .1‬أَﺟ ْﺪ َ‬
‫ﻚ ) َﱂْ‪-‬ﻻَ‪-‬ﻟ ْ‬
‫ﻀﻴﻊ اﳊ ﱡﻖ ﰱ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺳﺎﺣﺔ ِ‬
‫اﻟﻌﺪل )ﱂ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫‪ ... .2‬ﻳَ َ َ‬
‫ﲎ )ﱂ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫‪ .3‬اﻟﻘﻨﺎﻋﺔُ َﻛ ْﻨـ ٌﺰ ‪ ...‬ﻳَـ ْﻔ َ‬
‫اﻟﻴﻮم )ﻟﻴﺲ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫ﻏﺎﺋﺐ َ‬
‫‪… .4‬ﺗﻠﻤﻴ َﺬ ٌ‬
‫‪ ... .5‬ﻳَـ ْﻨ َﺠ َﺢ اﻟْ ُﻤ ْﻬ ِﻤ ُﻞ )ﻟﻴﺲ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫ف ﺧﺎﻟ ٌﺪ ﻣﻮﻋ َﺪ اﻟ ﱢﺮ ْﺣﻠَ ِﺔ )ﱂ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫‪ ... .6‬ﻳَـ ْﻌ ِﺮ ْ‬
‫‪ ... .7‬ﻳـ ْﻨـ ُﻘﺺ ﻣ ٌ ِ‬
‫ﺻ َﺪﻗَ ٍﺔ )ﻟﻴﺲ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫ﺎل ﻣ ْﻦ َ‬
‫َ ُ َ‬
‫‪ .8‬أﻧﺎ ‪ ...‬أُ ِﺣ ﱡ ِ‬
‫ب )ﻟﻴﺲ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫ﺐ اﻟ َﻜﺬ َ‬
‫‪ ... .9‬ﻧُـ َﻔ ﱢﺮ َط ﰱ ﺣﻘﻮﻗِﻨﺎ أﺑﺪاً )ﻟﻴﺲ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫ِ‬
‫اﻷﺑﻨﺎء )ﱂ‪-‬ﻻ‪-‬ﻟﻦ(‬
‫َ‬
‫‪ ... .10‬ﻳُـ ْﻬﻤ ْﻞ اﻵﺑﺎءُ‬
‫‪ ları inceleyip hangisinin olumsuzluk ifade‬ﻣﺎ ‪8. Aşağıdaki âyetlerde geçen‬‬
‫‪ettiğini belirtiniz.‬‬
‫‪ .1‬ﻓَ َﻤﺎ َرِﲝَﺖ ِﲡَ َﺎرﺗُـ ُﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫ض َِ‬
‫‪ُ .2‬ﻫ َﻮ اﻟﱠ ِﺬي َﺧﻠَ َﻖ ﻟَ ُﻜﻢ َﻣﺎ ِﰲ اﻷ َْر ِ‬
‫ﲨﻴﻌﺎً‪.‬‬
‫‪ .3‬إِ ﱢﱐ أَ ْﻋﻠَ ُﻢ َﻣﺎ ﻻَ ﺗَـ ْﻌﻠَ ُﻤﻮ َن‪.‬‬
‫‪َ .4‬وأَ ْﻋﻠَ ُﻢ َﻣﺎ ﺗُـ ْﺒ ُﺪو َن َوَﻣﺎ ُﻛﻨﺘُ ْﻢ ﺗَﻜْﺘُ ُﻤﻮ َن‪.‬‬
‫ِ‬
‫ﺎت ﻣﺎ رَزﻗـْﻨَﺎ ُﻛﻢ وﻣﺎ ﻇَﻠَﻤﻮﻧَﺎ وﻟَ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻜﻦ َﻛﺎﻧُﻮاْ أَﻧ ُﻔ َﺴ ُﻬ ْﻢ ﻳَﻈْﻠِ ُﻤﻮ َن‪.‬‬
‫ْ ََ ُ َ‬
‫‪ُ .5‬ﻛﻠُﻮاْ ﻣﻦ ﻃَﻴﱢﺒَ َ َ‬
‫‪ .6‬ﻓَِﺈ ﱠن ﻟَ ُﻜﻢ َﻣﺎ َﺳﺄَﻟْﺘُ ْﻢ‪.‬‬
‫‪َ .7‬وَﻣﺎ اﻟﻠّﻪُ ﺑِﻐَﺎﻓِ ٍﻞ َﻋ ﱠﻤﺎ ﺗَـ ْﻌ َﻤﻠُﻮ َن‪.‬‬
‫ﺴﻤﺎو ِ‬
‫ات َواﻷ َْر ِ‬
‫ض‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻟَﻪُ َﻣﺎ ِﰲ اﻟ ﱠ َ َ‬
‫َﻧﺖ ﺑِﺘَﺎﺑِ ٍﻊ ﻗِ ْﺒـﻠَﺘَـ ُﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫‪َ .9‬ﻣﺎ أ َ‬
‫‪ .10‬وﻟَ ِ‬
‫ـﻜ ﱠﻦ اﻟﻠّﻪَ ﻳَـ ْﻔ َﻌ ُﻞ َﻣﺎ ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪ‪.‬‬
‫َ‬
‫‪’in isim ve haberlerini belirtiniz.‬ﻟﻴﺲ ‪9. Aşağıdaki âyetlerde geçen‬‬
‫ﺲ اﻟ ﱠﺬ َﻛ ُﺮ َﻛﺎﻷُﻧﺜَﻰ‪.‬‬
‫‪َ .1‬وﻟ َْﻴ َ‬
‫ﺼ ْﺒ ُﺢ ﺑَِﻘ ِﺮ ٍ‬
‫ﻳﺐ‪.‬‬
‫ﺲ اﻟ ﱡ‬
‫‪ .2‬أَﻟ َْﻴ َ‬
‫ِِ‬
‫ﺴﻴﱢﺌَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎت‪.‬‬
‫ﻳﻦ ﻳَـ ْﻌ َﻤﻠُﻮ َن اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .3‬وﻟ َْﻴ َﺴﺖ اﻟﺘـ ْﱠﻮﺑَﺔُ ﻟﻠﱠﺬ َ‬
‫‪ 41‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺖ ُﻣ ْﺆِﻣﻨًﺎ‪.‬‬
‫َﺴ َ‬
‫‪ .4‬ﻟ ْ‬
‫َﺴﺘُ ْﻢ َﻋﻠَﻰ َﺷ ْﻲ ٍء‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻟ ْ‬
‫ﺖ َﻋﻠَْﻴ ُﻜﻢ ﺑَِﻮﻛِ ٍ‬
‫ﻴﻞ‪.‬‬
‫َﺴ ُ‬
‫‪ .6‬ﻟ ْ‬
‫ﺖ ِﻣ ْﻨـ ُﻬ ْﻢ ِﰲ َﺷ ْﻲ ٍء‪.‬‬
‫َﺴ َ‬
‫‪ .7‬ﻟ ْ‬
‫ﺖ ﺑَِﺮﺑﱢ ُﻜ ْﻢ‪.‬‬
‫َﺴ ُ‬
‫‪ .8‬أَﻟ ْ‬
‫‪ .9‬ﻟَﻴ ِ ِ ِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫ﺴﻮا َﺎ ﺑ َﻜﺎﻓ ِﺮ َ‬
‫ُْ‬
‫‪10. Aşağıdaki parçada geçen olumsuzluk edatlarını ve olumsuz cümleleri‬‬
‫‪belirtiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ ٍ‬
‫ﺎل اﷲُ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬وﻳُﻄ ِْﻌ ُﻤﻮ َن‬
‫ض ِﻣﻨﱠﺔً‪ ،‬ﻗَ َ‬
‫ْﺮا‪ ،‬وﻻَ ﻳَـ ْﻔ ِﺮ ُ‬
‫ا ِﻹ ْﺣ َﺴﺎ ُن ﻓ ْﻌ ٌﻞ َﻛ ِﺮﱘٌ ﻣ ْﻦ إﻧْ َﺴﺎن َﻛ ِﺮ ٍﱘ‪ ،‬ﻻَ ﻳَـ ْﻨﺘَﻈ ُﺮ َﻋﻠَﻰ إ ْﺣ َﺴﺎﻧﻪ ُﺷﻜ ً‬
‫ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِِ ِ ِ‬
‫ﻮرا"‪.‬‬
‫اﻟﻄﱠ َﻌ َ‬
‫ﻴﻤﺎ َوأَﺳ ًﲑا إِ ﱠﳕَﺎ ﻧُﻄْﻌ ُﻤ ُﻜ ْﻢ ﻟ َﻮ ْﺟﻪ اﻟﻠﱠﻪ ﻻ ﻧُ ِﺮﻳ ُﺪ ﻣﻨ ُﻜ ْﻢ َﺟ َﺰاء َوﻻ ُﺷ ُﻜ ً‬
‫ﺎم َﻋﻠَﻰ ُﺣﺒﱢﻪ ﻣ ْﺴﻜﻴﻨًﺎ َوﻳَﺘ ً‬
‫ِ‬
‫وﺧ َﺪ ٍاع ِ‬
‫ﺶ ِ‬
‫ب ِ‬
‫وﺧ ﱠ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺼِ‬
‫ﲔ ِﻣ ْﻦ َﻛ ِﺬ ٍ‬
‫ﺎل ْ‬
‫اﳋَ ِْﲑ‬
‫وﻏ ﱟ‬
‫ﺲ َﻋ ْﻦ ُﻛ ﱢﻞ َﻣﺎ ﻳَﺸ ُ‬
‫ﺴﺔ‪ .‬وﻳُـ َﺰﻳﱢـﻨُـ َﻬﺎ ﺑِ ُﻜ ﱢﻞ ﺧ َ‬
‫وا ِﻹ ْﺣ َﺴﺎ ُن ُﺧﻠُ ٌﻖ ﻳُـ َﻬ ﱢﺬ ُ‬
‫ب اﻟﻨﱠـ ْﻔ َ‬
‫ﻮﺻﻞ ﺻ ِ‬
‫ِﻣﻦ َﻛﺮٍم ِ‬
‫وﺻ ْﺪ ٍق ٍ ِ ٍ ِ‬
‫وﻋ ﱠﻔ ٍﺔ ِ‬
‫َﲰَﻰ َﻣ َﻌ ِﺎﱐ ا ِﻹﻧْ َﺴﺎﻧِﻴﱠ ِﺔ وأَ ْﺷ َﺮﻓِ َﻬﺎ‪.‬‬
‫ﺎﺣﺒَﻪُ إِ َﱃ أ ْ‬
‫ور ْﲪَﺔ وﻋﺰﱠة‪ ،‬ﻳُ ُ َ‬
‫َ‬
‫ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﻴﻒ اﻟﻨﱠـ ْﻔ ِ‬
‫ﲔ اﻟﻨ ِ‬
‫ﺐ ْ‬
‫ﱠﺎس ﺑِِﺈ ْﺣ َﺴﺎﻧِِﻪ‪ ،‬ﻓَِﺈ ْن َرأَى‬
‫ْﻖ اﻟ َْﻮ ْﺟ ِﻪ‪َ ،‬ﻋ ِﻔ ُ‬
‫اﳋُﻠُ ِﻖ‪ ،‬ﻃَﻠ ُ‬
‫ﺲ‪ ،‬ﺗَـ َﺮاﻩُ ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ ﺑَـ َْ‬
‫أَ ﱠﻣﺎ اﻟ ُْﻤ ْﺤﺴ ُﻦ ﻓَـ َﺮ ُﺟ ٌﻞ َﻛ ِﺮﱘٌ‪ ،‬ﻃَﻴﱢ ُ‬
‫ﺎﺟﺰا ﻣ ﱠﺪ ﻟَﻪ ﻳ َﺪ اﻟْﻤﺴ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺎد َ ِ‬
‫ْﺧ ُﺬ ﺑِﻴَ ِﺪ‬
‫اﺳﺎﻩُ َو َﺧ ﱠﻔ َ‬
‫ﻒ ِﻣ ْﻦ َﻛ ْﺮﺑِ ِﻪ‪ ،‬وﻳَﺄ ُ‬
‫ﺻَ‬
‫ﻓَﻘ ًﲑا أَ ْﻋﻄَﺎﻩُ‪ ،‬أ َْو َ‬
‫ﺎﻋ َﺪة‪َ ،‬وﻟ َْﻮ َﲰ َﻊ ِﲟَ ْﺤ ُﺰون َو َ‬
‫ف َﻋ ً َ ُ َ ُ َ‬
‫اﻟﻌﺎﺛِ ِﺮ ﻓَـﻴ ِﻘﻴﻞ َﻋﺜْـﺮﺗَﻪُ‪ ،‬وﻳ َ ِ‬
‫ﲔ َﺣ ﱠﱴ ﻳَ ْﺴﺘَ ِﻌﻴ ُﺪوا َﻋﺎﻓِﻴَﺘَـ ُﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫اح اﻟ ُْﻤﺘَﺄَﻟﱢ ِﻤ َ‬
‫َ ُ ُ َ ُ‬
‫ﻀ ﱢﻤ ُﺪ ﺟ َﺮ َ‬
‫ﺎﺟ ﱠ ِ‬
‫ﻮب اﻟ ﱠ‬
‫ﻳﻦ ﻳَـﺘَـ َﻌ ﱠﻔ ُﻔﻮ َن َﻋ ْﻦ ُﺳ َﺆ ِال اﻟﻨ ِ‬
‫ﻀ ُﻊ َﻋﻠَﻰ‬
‫ﱠﺎس‪ ،‬ﻓَـﻴَ َ‬
‫ﺸ َﻮار َ‬
‫ِع َْﲝﺜًﺎ َﻋ ِﻦ اﻟ ُْﻤ ْﺤﺘَ ِ َ‬
‫وﻟ َْﻮ َرأَﻳْـﺘَﻪُ ِﰲ اﻟﻠﱠْﻴ ِﻞ‪َِ ،‬ﲡ ُﺪﻩُ َﳚُ ُ‬
‫ﲔ اﻟ ﺬ َ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫ﺖ ُﺟ ْﻨ ِﺢ اﻟﻈﱠﻼَِم‪.‬‬
‫ﺐ ُﻣﺘَ َﺨ ﱢﻔﻴًﺎ َﲢْ َ‬
‫أَﺑْـ َﻮا ْﻢ ِرْزﻗَـ ُﻬ ْﻢ اﻟ َْﻤ ْﻌﻠُ َ‬
‫ﻮم‪ ،‬ﰒُﱠ ﻳَـ ْﻨ َﺴﺤ ُ‬
‫ِ‬
‫ِﱠِ‬
‫ِ‬
‫وﻋ ِﺸﲑﺗَﻪُ وأ َْوﻻَ َدﻩُ‪َِ ،‬‬
‫ﱠ‬
‫وﳚ ُﺪ ﻧَـ ْﻔ َﺴﻪُ‬
‫وﻣﺎ أ ْ‬
‫ﺐ ﻗَـﻠْﺒَﻪُ! َ‬
‫ﻓَﻠﻠﻪ َد ﱡر اﻟ ُْﻤ ْﺤﺴ ِﻦ‪َ ،‬ﻣﺎ أَﻃْﻴَ َ‬
‫ﱠﺎس ُﻛﻠ ُﻬ ْﻢ أ َْﻫﻠَﻪُ َ َ‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ أَ ْﺧﻼَﻗَﻪُ! ﻳَـﺘﱠﺨ ُﺬ اﻟﻨ َ‬
‫ﻣﺴﺆوﻻً ﻋﻦ ِرﻋﺎﻳﺘِ ِﻬﻢ ِ‬
‫وﻋﻮ ِادي اﻟﺰﱠﻣ ِ‬
‫وﲪَﺎﻳَﺘِ ِﻬ ْﻢ ِﻣ َﻦ اﻟ َﻔ ْﻘ ِﺮ واﻟ َْﻤ َﺮ ِ‬
‫ﺎن‪.‬‬
‫َ‬
‫َ ُْ َ ْ َ َ ْ‬
‫ض‪َ َ ،‬‬
‫وإِ ﱠن ُْﳎﺘَﻤﻌﺎ ﻳـ ْﻨﺘَ ِﺸﺮ ﻓِ ِﻴﻪ إِﺣﺴﺎ ُن اﻟْﻤﺤ ِﺴﻨِﲔ‪َ ،‬ﳍﻮ ُْﳎﺘَﻤﻊ ﺳ ِﻌﻴ ٌﺪ‪ ،‬ﺗَﺴ ُ ِ ِ‬
‫اﻟﻌ َﺪاﻟَﺔُ وﺗُﻈَﻠﱢﻠُﻪُ اﻟ ﱠﺮ ْﲪَﺔُ‬
‫ﻮد ﻓﻴﻪ َ‬
‫ُ ْ َ َُ َ ٌ َ‬
‫ًَ َ ُ‬
‫َْ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱡ‬
‫ِ‬
‫ﻮع وﻻَ َﻋ ْﺠﺰٍ‬
‫ف ﻣ ْﻦ ُﺟ ٍ‬
‫ح واﻟﻄ َﻤﺄْﻧﻴﻨَﺔُ‪ ،‬ﻓَﻼَ َﺧ ْﻮ َ‬
‫وﺗَﻜْﺘَﻨ ُﻔﻪُ ﻳَ ُﺪ َ‬
‫اﻟﻌﻄْﻒ واﳊَﻨَﺎن وﻳَﺸ ُ‬
‫ﻴﻊ ﰲ أ َْر َﺟﺎﺋﻪ اﻟ َﻔ َﺮ ُ‬
‫وﻳـ ْﻨﺘَ ِﻌﺶ اﻷ َْﻣﻦ ﰲ َزواﻳﺎﻩ‪ ،‬ﻓَﻼَ ﺳ ِﺮﻗَﺔَ وﻻَ ﻗَـ ْﺘﻞ وﻻ اِ ْﻋﺘِ َﺪاء‪ُْ ،‬ﳎﺘَﻤﻊ ﺗَـﻐْﻠِﺐ ﻓِ ِﻴﻪ اﻷَ ْﺧﻼَ ُق ا ْﳊ ِﻤﻴ َﺪةُ اﻟ َﻔ ِ‬
‫ﺎﺿﻠَﺔُ ﻷَ ﱠن أَﻗَ ﱠﻞ‬
‫َ ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ُ ََ‬
‫َ ٌَ ُ‬
‫َ‬
‫اب ﻳـ َﻘﺪﱢﻣﻪُ اﻟْﻤﺠﺘَﻤﻊ إﱃ ُْﳏ ِﺴﻨِ ِﻴﻪ‪ ،‬أَ ْن ﻳـﺘَ َﺨﻠﱠ َﻖ ﺑِﺄَ ْﺧﻼَﻗِ ِﻬﻢ‪ ،‬وﻳـ ْﻘﺘَ ِﺪي ﺑِﺄَﻓـْﻌﺎﳍِِﻢ‪ ،‬ﻓَـﻴـ ْﻨـﻬﺞ ﻧَـ ْﻬﺠﻬﻢ‪ ،‬وﻳ ِ‬
‫ﲑ َﻋﻠَﻰ‬
‫ﺴ‬
‫َ‬
‫ﺛَـ َﻮ ٍ ُ ُ ُ ْ َ ُ‬
‫ْ َ َ َ ْ َ َ ُ َُ ْ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ب ﻓَ َ ِِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺎل‪ِ " :‬‬
‫ﱢﻳﻖ ر ِ‬
‫َد ْر ِ‬
‫ﺴﻮء"‪.‬‬
‫وﺻ َﺪ َق أَﺑُﻮ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ اﻟ ﱢ‬
‫ِع اﻟ ﱡ‬
‫ﺼﺎر َ‬
‫ﺿ َﻲ اﷲُ َﻋ ْﻨﻪُ ﺣ َ‬
‫ﺻﻨَﺎﺋ ُﻊ اﻟ َْﻤ ْﻌ ُﺮوف ﺗَﻘﻲ َﻣ َ‬
‫ﲔ ﻗَ َ َ‬
‫ﻀﺎﺋﻠ ِﻬ ْﻢ‪َ ،‬‬
‫ﺼﺪ ُ َ‬
‫َﺟﻨِ َﺤﺘِ َﻬﺎ‬
‫ﺑِﺄ ْ‬
‫وﻻَ َﻋ َﻮٍز‪،‬‬
‫‪11. Uygun olan olumsuzluk edatlarını kullanarak aşağıdaki cümleleri‬‬
‫‪Arapçaya çevriniz.‬‬
‫‪1. Yaz hâlâ gelmedi.‬‬
‫‪2. İmtihan zor değildi.‬‬
‫‪3. (Zaman) pişmanlık zamanı değildir.‬‬
‫‪4. Çocuk ahmak değildir.‬‬
‫‪ 42‬‬
‫‪ ‬‬
5. Yaz tatilinde ben köye gitmeyeceğim.
6. Bu dergiyi şimdi okumuyorum.
7 .Cevapları kırmızı kalemle yazma.
8. Ben kahve içmem.
9. Ali’ye söyle: Çarşıya gitmesin!
10. Halid’i bir haftadan beri görmedim.
11. Komisyon kararı kabul etmedi.
12. Hayatımda uçağa binmedim.
13. Ağaçlar henüz (daha) çiçek açmadılar.
14. Gıda maddeleri son günlerde pahalı değil.
15. Şehrin caddeleri temiz değil.
12. Aşağıdaki âyetlerde geçen olumsuzluk edatlarına dikkat ederek
meallerini veriniz.
.‫ َﱂْ أَ ُﻛﻦ َﻣ َﻌ ُﻬ ْﻢ َﺷ ِﻬﻴ ًﺪا‬-
ِ ِ ‫ َﱂ ﻳ ُﻜﻦ ِﻣﻦ اﻟ ﱠ‬.‫ﻳﻦ‬
َْ
َ ‫ﺴﺎﺟﺪ‬
َ
ِ ٍ ‫ﱳ َﻛﺄ‬
.‫ﱢﺴ ِﺎء‬
َ ‫َﺴ ُﱠ‬
ْ ‫ﻟ‬َ ‫َﺣﺪ ﻣ َﻦ اﻟﻨ‬
ِ
.‫ﲔ‬
َ ِ‫ ﻓَﻼَ ﺗُﻄ ِﻊ اﻟ ُْﻤ َﻜ ﱢﺬﺑ‬-
ِ
.‫ﲔ‬
‫ َوﻻَ ﺗُ ْﺴ ِﺮﻓُﻮاْ إِﻧﱠﻪُ ﻻَ ُِﳛ ﱡ‬َ ‫ﺐ اﻟ ُْﻤ ْﺴ ِﺮﻓ‬
ِ ‫ وﻻَ ﺗَـﻴﺄ‬ِِ
.‫َس ِﻣﻦ َرْو ِح اﻟﻠ ِّﻪ إِﻻﱠ اﻟْ َﻘ ْﻮ ُم اﻟْ َﻜﺎﻓِ ُﺮو َن‬
ُ ْ َ
ُ ‫َﺳﻮا ﻣﻦ َرْو ِح اﻟﻠّﻪ إﻧﱠﻪُ ﻻَ ﻳَـ ْﻴﺄ‬
ِ ٍِ ِ
.‫ﻚ‬
َ ‫ي إِﻟ َْﻴ‬
َ ‫ َﻣﺎ أَﻧَﺎْ ﺑﺒَﺎﺳﻂ ﻳَﺪ‬-
ِ َ‫ وﻟ‬ِ ‫ـﻜ ﱠﻦ أَ ْﻛﺜَـ َﺮ اﻟﻨ‬
.‫ﱠﺎس ﻻَ ﻳَـ ْﻌﻠَ ُﻤﻮ َن‬
َ
.‫ﺖ‬
َ ‫ﺖ إِ ْذ َرَﻣ ْﻴ‬
َ ‫ َوَﻣﺎ َرَﻣ ْﻴ‬ِ َ‫ ﻓَـﻠَﻦ َِﲡ َﺪ ﻟَﻪُ ﻧ‬.‫ﺼ ًﲑا‬
.‫ْﱪ َﺣ ﱠﱴ ﺗُ ِﻨﻔ ُﻘﻮا ِﳑﱠﺎ ُِﲢﺒﱡﻮ َن‬
‫ ﻟَﻦ ﺗَـﻨَﺎﻟُﻮا اﻟِ ﱠ‬-
.‫ َوَﻣﺎ ﻳَ ْﺸﻌُ ُﺮو َن‬-
ِ
.‫اﺳ ُﻢ اﻟﻠ ِّﻪ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‬
ْ ‫ َوﻻَ ﺗَﺄْ ُﻛﻠُﻮا ﳑﱠﺎ َﱂْ ﻳُ ْﺬ َﻛ ِﺮ‬-
.‫ﻚ ِﻣﻦ َﺷ ْﻲ ٍء‬
َ َ‫ﻀ ﱡﺮوﻧ‬
ُ َ‫ َوَﻣﺎ ﻳ‬-
43
Kelimeler ve Deyimler
Daima, her zaman
Gösterdi
‫أَﺑْ َﺪى ﻳُـ ْﺒ ِﺪي إِﺑْ َﺪاء‬
Yok etme
İyilik etmek
Gizlemek
Artmak, fazlalaşmak
Kötülük etmek, kötü davranmak
‫أَﺑَ ًﺪا‬
‫إِﺗْﻼَف‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ ُْﳛ ِﺴ ُﻦ إِ ْﺣ َﺴﺎن‬
ْ‫أ‬
‫أَ ْﺧ َﻔﻰ ﳜُِْﻔﻲ إِ ْﺧ َﻔﺎء‬
ِ
‫اد اِ ْزِدﻳَﺎد‬
ُ ‫اد ﻳَـ ْﺰ َد‬
َ ‫ا ْز َد‬
ِ ‫أَﺳ‬
‫ﺎءة‬
َ ‫ﺎء ﻳُﺴﻲءُ إِ َﺳ‬
ََ
Keder, acı, üzüntü
‫َﺳﻰ‬
ً‫أ‬
ِ
‫ﺻﺎﺑَﺔ‬
َ ِ‫ﻴﺐ إ‬
َ َ‫أ‬
َ ‫ﺻ‬
ُ ‫ﺎب ﻳُﺼ‬
ِ
ِ
Aramak ‫ﺲ اِﻟْﺘِ َﻤﺎس‬
ُ ‫ﺲ ﻳَـﻠْﺘَﻤ‬
َ ‫اﻟْﺘَ َﻤ‬
Ulaşmak ‫اِﻧْـﺘَـ َﻬﻰ ﻳَـ ْﻨﺘَ ِﻬﻲ اِﻧْﺘِ َﻬﺎء إﱃ‬
ِ
ِ
Tersine döndü ‫ﺐ اِﻧْ ِﻘﻼَب‬
ُ ‫ﺐ ﻳَـ ْﻨـ َﻘﻠ‬
َ َ‫اﻧْـ َﻘﻠ‬
Başına gelmek, isabet etmek
‫أَﻳْﻦ‬
En yüksek fiyata ‫ﺑِﺄَ ْﻋﻠَﻰ َﲦَ ٍﻦ‬
Yorgunluk
Aldırış etmek, Aldırmak
‫ﺑَ َﺎﱃ ﻳُـﺒَ ِﺎﱄ ُﻣﺒَﺎﻻَة‬
ile aynı derecede, … e denk …
...‫ِﲟَْﻨ ِﺰﻟ َِﺔ‬
Vazgeçmek, affetmek ‫ﺎوز َﻋ ْﻦ‬
ُ َ‫َﲡَ َﺎوَز ﻳَـﺘَ َﺠ َﺎوُز َﲡ‬
Fırsatını beklemek, kollamak
Kendini yere atmak, uzanmak
‫ﲔ َﲢَ ﱡﲔ‬
ُ ‫ﲔ ﻳَـﺘَ َﺤ ﱠ‬
َ ‫َﲢَ ﱠ‬
‫ﺗَـ َﺮ َاﻣﻰ ﻳَـﺘَـ َﺮ َاﻣﻰ ﺗَـ َﺮ ٍام‬
Davranış, tavır, hareket ‫ﺼ ﱡﺮﻓَﺎت‬
َ َ‫ﺼ ﱡﺮف )ج( ﺗ‬
َ َ‫ﺗ‬
Sarılmak, tutunmak ‫ﺴﻚ‬
‫ﻚ ﻳَـﺘَ َﻤ ﱠ‬
‫ﲤََ ﱠ‬
‫ﻚ ﲤََ ﱡ‬
ُ‫ﺴ‬
َ‫ﺴ‬
Yenilik
Olaylar
‫ِﺟﺪﱠة‬
ِ‫ﺣ‬
‫ﺎدﺛَﺔ )ج( َﺣ َﻮ ِادث‬
َ
ِ
Hesaba çekmek ‫ﺎﺳﺒَﺔ‬
َ َ‫ﺐ ُﳏ‬
َ ‫َﺣ‬
ُ ‫ﺐ ُﳛَﺎﺳ‬
َ ‫ﺎﺳ‬
Dikkat etmek, sakınmak
‫َﺣ ِﺬ َر َْﳛ َﺬ ُر َﺣ َﺬر‬
Değerini düşürmek
Kavga, tartışma
Dost
Dalı çok, uzun ağaç
44
‫ﻂ ِﻣ ْﻦ‬
ّ ‫َﺣ‬
ِ
‫ﺼﺎم‬
َ‫ﺧ‬
‫ِخ ُ◌ ﱡل‬
‫َد ْو َﺣﺔ‬
Kesmek
‫َذﺑَ َﺢ ﻳَﺬْﺑَﺢ َذﺑْﺢ‬
‫َرﺑِ َﺢ ﻳَـ ْﺮﺑَ ُﺢ ِرﺑْﺢ‬
Nektar, balözü
‫َرِﺣﻴﻖ‬
Kazanmak
Çiftçi
‫َزارِع‬
Lezzetli, leziz, kolay yutulur
‫َﺳﺎﺋِﻎ‬
Sevindi
‫ُﺳ ﱠﺮ‬
Gece yolculuğu
‫ُﺳ ًﺮى‬
Koşmak
‫ﻳﺴ َﻌﻰ َﺳ ْﻌﻲ‬
ْ ‫َﺳ َﻌﻰ‬
Ticarî mal
Semizleşmek, besili olmak
‫ِﺳ ْﻠ َﻌﺔ‬
‫َِﲰ َﻦ ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﻦ ِﲰَﻦ‬
Destek
‫َﺳﻨَﺪ‬
Değer
‫َﺷﺄْن‬
ِ ‫ﺎد َق ﻳ‬
Arkadaşlığını sürdürmek ‫ﺎدﻗَﺔ‬
َ‫ﺼ‬
َ ‫ﺼﺎد ُق ُﻣ‬
َُ َ‫ﺻ‬
َ
İçten, samimi
ِ‫ﺻ‬
‫ﺎدق‬
َ
Dostluk
َ‫ﺻ َﺪاﻗﺔ‬
َ
Göz yummak, rıza göstermek
Arzu etmek, istemek, ummak
‫ع ﻳُﻄَﺎوِعُ ُﻣﻄَ َﺎو َﻋﺔ‬
َ ‫ﻃَ َﺎو‬
‫ﻃَ ِﻤ َﻊ ﻳﻄ َْﻤ ُﻊ ﻃَ َﻤﻊ‬
Azarlamak, ayıbını yüzüne vurmak
Bulmak
‫ِﻋﺘَﺎب‬
‫َﻋﺜَـ َﺮ ْﻳﻌﺜُـ ُﺮ ﻋُﺜُﻮر ﻋﻠﻰ‬
Saymak ‫َﻋ ﱠﺪ ﻳَـﻌُ ﱡﺪ َﻋ ّﺪ‬
Özür, mazeret
‫ﻋُﺬْر )ج( أَ ْﻋ َﺬار‬
Derinlik
‫ﻋُ ْﻤﻖ‬
Anka kuşu
‫اﻟﻌ ْﻨـ َﻘﺎء‬
َ
Şekilden şekle giren çöl yaratığı
‫ﻮل‬
ُ ُ‫ﻏ‬
Maske
‫ﻗِﻨَ ٍﺎع‬
Kederlendi
‫ُﻛ ﱢﺪ َر‬
Bitkinlik
‫َﻛﻼَل‬
Ne mükemmel! ‫ع‬
َ ‫َﻣﺎ أ َْرَو‬
Sofra
Hayvan (deve, sığır, koyun gibi)
45
‫َﻣﺎﺋِ َﺪة‬
ِ‫ﻣ‬
‫ﺎﺷﻴَﺔ‬
َ
Yaltaklanan
Pohpohlayan, yağcılık yapan
Uzak duran
Seven
Denek taşı, mihenk taşı, ölçü
‫ُﻣﺘَـ َﺰﻟﱢﻒ‬
‫ُﻣﺘَ َﻤﻠﱢﻖ‬
‫ُﳎَﺎﻧِﺐ‬
ِ
‫ﺐ‬
ّ ‫ُﳏ‬
‫ﻚ‬
ّ َ‫ِﳏ‬
ِ ِ‫ﳐَْﺰن ﻟ‬
Sırdaş ‫ﻠﺴ ﱢﺮ‬
َ
Uzatmak ‫َﻣ ﱠﺪ ﳝَُ ﱡﺪ َﻣ ّﺪ‬
İkiyüzlü, yağcılık yapan
Ayna
‫ُﻣ َﺪ ِاﻫﻦ‬
‫ِﻣ ْﺮآة )ج( َﻣ َﺮاﻳَﺎ‬
Sağlığa elverişli
Sorumluluk
‫َﻣ ِﺮﻳﺊ‬
‫َﻣ ْﺴ ُﺆوﻟِﻴﱠﺔ‬
‫ُﻣ ْﺴﺘَ ِﺤﻴﻞ )ج( ُﻣ ْﺴﺘَ ِﺤﻴﻼَت‬
Isınan, ısınmak isteyen ‫ﺴﺘَ ْﺪﻓِﺊ‬
ْ ‫ُﻣ‬
Plan, proje ‫ﺸﺎ ِرﻳﻊ‬
َ ‫َﻣ ْﺸ ُﺮوع )ج( َﻣ‬
İmkansız
Duygu
ِ ‫ﻣ ْﺸﻌﺮ )ج( ﻣ َﺸ‬
‫ﺎﻋﺮ‬
َ َ
َ
Zorluklar, güçlükler
ِ ‫ﻣﺼ‬
‫ﺎﻋﺐ‬
َ َ
Zarar
‫ﻀ ﱠﺮة‬
َ ‫َﻣ‬
‫ُﻣ َﻌﺎﺗِﺐ‬
Azarlayan, ayıbı yüze vuran
(Suç) işleyen
‫ُﻣ َﻘﺎ ِرف‬
Kötü
ٌ‫ْﺮوﻩ‬
ُ ‫َﻣﻜ‬
Barınak, sığınak
‫َﻣﻼَذ‬
Barınak, sığınak
‫ْﺠﺄ‬
َ ‫َﻣﻠ‬
Zengin
Soba
Samimi, içten, nasihat eden
Rahat
Bal arısı
ِ ‫ﻣ‬
‫ﻮﺳﺮ‬
ُ
‫َﻣ ْﻮﻗِﺪ‬
ِ َ‫ﻧ‬
‫ﺎﺻ ُﺢ‬
ِ َ‫ﻧ‬
‫ﺎﻋﻢ‬
‫َْﳓﻠَﺔ‬
‫ﻧَـ ْﻔ ِﻌ ّﻲ‬
Zarar vermek, etkilemek ...‫ﻧَـ ْﻴﻞ ِﻣ ْﻦ‬
Bencil, egoist
Sakin
46
ِ ‫َﻫ‬
‫ﺎدئ‬
Hata, yanılgı, sürçme
‫َﻫ ْﻔ َﻮة )ج( َﻫ َﻔ َﻮات‬
Arzu, zevk, kapris
‫َﻫ ًﻮى )ج( أ َْﻫ َﻮاء‬
Büyük, uzun (gölge)
Yardımcı olmak, destek olmak
ِ ‫واﺳﻰ ﻳـﻮ‬
‫اﺳﻲ ُﻣ َﻮا َﺳﺎة‬
َُ َ َ
Kök, damar
İlgi göstermek
Düşmek
‫َوا ِرف‬
ِ
ٌ‫ﻴﺠﺔ‬
َ ‫َوﺷ‬
ِ
‫ﺻﻮل‬
ُ ‫وﺻ َﻞ ﻳَﺼ ُﻞ ُو‬
َ
‫ﻗﻊ ﻳَـ َﻘ ُﻊ ُوﻗُﻮع‬
َ ‫َو‬
Yardım eli
‫ﻳَ ُﺪ اﻟ َْﻌ ْﻮ ِن‬
Özet
İsim ve fiil cümlesinin nasıl olumsuz yapıldığı açıklayabilmek.
Arapçada cümleleri olumsuz yapmak için bazı edatlar kullanılır. Bu
edatlardan َ‫ﻻ‬, ‫َﻦ‬
ْ ‫ﻟ‬, ْ‫ َﱂ‬, ‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬fiil cümlesinin; ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬isim cümlesinin; ‫ َﻣﺎ‬hem fiil, hem
isim cümlesinin başına gelir. Ayrıca ‫ﺲ‬
‫َﻴ‬
َ ْ ‫ ﻟ‬ye benzeyenler ve cinsi nefyeden َ‫ﻻ‬
vardır.
Fiil cümlesinin başına gelen olumsuzluk edatları َ‫ﻻ‬, ‫َﻦ‬
ْ ‫ﻟ‬, ْ‫ َﱂ‬, ‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬yı tanıyabilmek
‫ﻻ‬:
a. ‫ﻻَ اﻟﻨﱠﺎﻓِﻴَﺔ‬:
Muzâri fiile, olumsuz geniş zaman anlamı verdirir ve i’rab
yönünden fiilde herhangi bir değişiklik yapmaz
ِ ‫ﻻَ اﻟﻨ‬: Muzârinin başına gelerek nehiy yani yasak ifade eder ve muzâriyi
b. ‫ﱠﺎﻫﻴَﺔ‬
cezmeder.
c. Dua ve beddua ifade eden ‫ﻻ‬: Bu, mazi fiilin başında gelir. Olumsuzluktan
başka, hiçbir değişiklik yapmaz.
‫َﻦ‬
ْ ‫ﻟ‬:
Bu edat, devamlı muzâri fiilden önce gelir, onun manasını gelecek zamanın
olumsuzuna çevirir ve nasbeder.
ْ‫ َﱂ‬:
Bu edat, devamlı muzâri fiilden önce gelir. Muzâri fiilin manasını olumsuz
geçmişe çevirir ve cezmeder.
‫ﻟَ ﱠﻤﺎ‬:
Bu edat da, ْ‫ َﱂ‬gibi, devamlı muzâri fiilin başında gelir. ْ‫ َﱂ‬gibi, muzâri fiilin
manasını olumsuz geçmişe çevirir. Ancak ْ‫ َﱂ‬deki olumsuzluk, mutlaktır. ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ‬
daki olumsuzluk, sözü edilen geçmiş zamandan, konuşulan âna kadar devam
eder. ‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬bulunan cümlede “henüz” veya “hâlâ” ifadeleri kullanılır.
47
İsim cümlesinin başına gelen ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬yi, hem fiil, hem isim cümlesinin başına
gelen ‫ َﻣﺎ‬edatını ve ‫ﺲ‬
‫َﻴ‬
‫ﻟ‬
ye
benzeyen
olumsuzluk harflerini tanıyabilmek
ْ
َ
‫ﺲ‬
َ ‫ﻟ َْﻴ‬:
Bu, ‫ َﻛﺎ َن‬nin benzerlerinden, nâkıs, mâzî bir fiildir. ‫ َﻛﺎ َن‬gibi ismini ref, haberini
nasbeder ve isim cümlesini olumsuz hale getirir. Genel olarak “değil”
anlamındadır.
‫ َﻣﺎ‬:
a. Fiil cümlesinin başına gelir. Fiil, mazi olabilir. Böyle bir cümlede ‫ َﻣﺎ‬,
sadece geçmiş zamanın olumsuzluğunu ifade eder.
b. İsim cümlesinin başına gelir. Bu durumda, ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi isim ve haber alır.
İsmini ref, haberini nasbeder. ‫ﺲ‬
‫َﻴ‬
‫ﻟ‬
gibi
amel
edebilmesi
(görev yapabilmesi)
َ ْ
için, ismiyle haberinin yer değiştirmemesi, olumsuzluğunun da ‫ إِﻻﱠ‬ile
bozulmaması gerekir. Bu şartlardan birinin bulunmaması durumunda, isim
cümlesine i‘râb yönünden bir etkisi olmaz. Sadece olumsuzluğu kalır. Her
durumda anlamı, “değil” dir.
ِ
‫ﺲ‬
َ َ‫ ﻻ‬dir.
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬ye benzeyen olumsuzluk harfleri, ‫إ ْن‬, ‫ َﻣﺎ‬, َ‫ ﻻ‬ve ‫ت‬
‫إِ ْن‬:
ِ
Şartları gerçekleştiği takdirde, ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi amel eder. Anlamı “değil” dir. ‫إ ْن‬
harfinin ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi isim ve haber alabilmesi için iki şart vardır:
1. Haberi isminden önce gelmemelidir.
2. Cümlede ‫ إِﻻﱠ‬kullanılarak olumsuzluğun bozulmamasıdır.
َ‫ﻻ‬:
ِ
Şartları gerçekleştiği takdirde, ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi amel eder. Anlamı “değil” dir. ‫إ ْن‬
harfinin ‫ﺲ‬
‫َﻴ‬
‫ﻟ‬
gibi
isim
ve
haber
alabilmesinin
şartları
şunlardır:
َ ْ
1. İsmi ve haberi nekre olmalıdır.
2. Haberi isminden önce gelmemelidir.
3. Haberinde bildirilen hüküm ‫ إِﻻﱠ‬ile bozulmamalıdır.
‫ت‬
َ َ‫ﻻ‬:
Şartları gerçekleştiği takdirde, ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi amel eder. Anlamı “değil” dir.
‫ت‬
َ َ‫ ﻻ‬harfinin ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi isim ve haber alabilmesinin şartları şunlardır:
1-İsmi ve haberi ‫ اﳊﲔ‬, ‫ اﻟﻮﻗﺖ‬ve ‫ اﻟﺴﺎﻋﺔ‬gibi zaman ifade eden isimlerden
olmaladır.
2-‫ت‬
َ َ‫ ﻻ‬nin hem ismi hem de haberi aynı anda cümlede bulunmamalıdır.
48
Cinsi nefyeden َ‫ ﻻ‬yı diğerlerinden ayırt edebilmek
Cinsi Nefyeden َ‫ﻻ‬:
Cinsi nefyeden yani tamamen olumsuzluk ifade eden َ‫ﻻ‬, ‫ إِ ْن‬gibi ismini nasb,
haberini raf eder.
Cinsi nefyeden (yani tamamen olumsuzluk ifade eden) َ‫ ﻻ‬nın ismi, muzâf,
şibh-i muzâf (muzâfa benzer) ve müfred (muzâf ve şibh-i muzâf olmaksızın)
gelebilir.
‫ ﻻ‬nın ‫ إن‬gibi amel etmesi için, bazı şartlar vardır. Bunlar: Başına harf-i cer
gelmemesi, isminin ve haberinin nekre olması, kendisiyle ismi arasında başka
bir kelime bulunmamasıdır.
Kendimizi Sınayalım
1. "Daha mektubu yazmadım" cümlesinin Arapça doğru karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
ِ ُ‫َﱂْ أَ ْﻛﺘ‬
a. َ‫ﺐ اﻟ ﱢﺮ َﺳﺎﻟَﺔ‬
b. .َ‫ﺐ اﻟ ﱢﺮ َﺳﺎﻟَﺔ‬
ْ‫ﻟ‬
َ ُ‫َﻦ أَ ْﻛﺘ‬
ِ ُ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ أَ ْﻛﺘ‬
c. .َ‫ﺐ اﻟ ﱢﺮ َﺳﺎﻟَﺔ‬
d. .َ‫ﺐ اﻟ ﱢﺮ َﺳﺎﻟَﺔ‬
ُ ُ‫ﻣﺎ أَ ْﻛﺘ‬
ِ ُ‫ﺖ أَ ْﻛﺘ‬
e. .َ‫ﺐ اﻟ ﱢﺮ َﺳﺎﻟَﺔ‬
ُ ‫َﺴ‬
ْ‫ﻟ‬
2. "O yaşlı değildir" cümlesinin Arapça doğru karşılığı aşağıdakilerden
hangisidir?
a.‫َﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ ُﻣ ِﺴﻨًّﺎ‬
b. ‫ﺖ ُﻣ ِﺴﻨًّﺎ‬
ُ ‫ﻟَ ْﺴ‬
c. ‫ُﻫ َﻮ ُﻣ ِﺴ ﱞﻦ‬
d. ‫إِﻧَﻪُ ُﻣ ِﺴ ﱞﻦ‬
e. ‫ﺲ ُﻣ ِﺴﻨًّﺎ‬
َ ‫ﻟ َْﻴ‬
3. "‫ﺖ ﻃَﺎﻟِﺒًﺎ ِﰲ ا ْﳉَ ِﺎﻣ َﻌ ِﺔ‬
ُ ‫ "ﻟَ ْﺴ‬cümlesinin Türkçe doğru karşılığı aşağıdakilerden
hangisidir?
a. Ben üniversitede okuyorum.
b. Ben üniversitedeyim.
c. Ben üniversitede değildim.
d. Ben üniversitede öğrenci değilim.
e. Ben üniversitede değilim.
4. "Hasan'a, babasının hasta olduğunu söylemeyi unutma!" cümlesinin
Arapça doğru karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
a.‫ﻳﺾ‬
ٌ ‫ﱪ َﺣ َﺴﻨًﺎ أَ ﱠن أَﺑَﺎﻩُ َﻣ ِﺮ‬
َ ِْ‫َﻣﺎ ﺗَـ ْﻨ َﺴﻰ أَ ْن ُﲣ‬
b. ‫ﻳﺾ‬
ٌ ‫ﱪ َﺣ َﺴﻨًﺎ أَ ﱠن أَﺑَﺎﻩُ َﻣ ِﺮ‬
َ ِْ‫ﺲ أَ ْن ُﲣ‬
َ ‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨ‬
c.‫ﻳﺾ‬
ٌ ‫ﱪ َﺣ َﺴﻨًﺎ أَ ﱠن أَﺑَﺎﻩُ َﻣ ِﺮ‬
َ ِْ‫ﺲ أَ ْن ُﲣ‬
َ ‫َﱂْ ﺗَـ ْﻨ‬
49
d.‫ﻳﺾ‬
ٌ ‫ﱪ َﺣ َﺴﻨًﺎ أَ ﱠن أَﺑَﺎﻩُ َﻣ ِﺮ‬
ْ‫ﻟ‬
َ ِْ‫َﻦ ﺗَـ ْﻨ َﺴﻰ أَ ْن ُﲣ‬
e. ‫ﻳﺾ‬
ٌ ‫ﱪ َﺣ َﺴﻨًﺎ أَ ﱠن أَﺑَﺎﻩُ َﻣ ِﺮ‬
َ ِْ‫ﺲ أَ ْن ُﲣ‬
َ ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ ﺗَـ ْﻨ‬
5. Aşağıdakilerden hangi ‫ ﻻ‬cinsini nefyedendir?
a. ‫ب‬
َ ‫ﻻَ أَ َﻛ َﻞ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ وﻻَ َﺷ ِﺮ‬
ِ ‫ﺸ ْﻤ‬
‫ﺐ ِﰲ اﻟ ﱠ‬
b. ‫ﺲ‬
ْ ‫ﻻَ ﺗَـﻠ َْﻌ‬
c. ‫ﻻَ َﺟﺒَﺎ ٌن َﻛ ِﺮﳝًﺎ‬
ِ
‫ﺼﱢ‬
d. ‫ﻒ‬
‫ﺐ ِﰲ اﻟ ﱠ‬
َ ‫ﻻ ﻃَﺎﻟ‬
e. ُ‫َﺧﻮﻩ‬
ُ ‫ﺎء َﻋﻠِ ﱞﻲ ﻻَ أ‬
َ ‫َﺟ‬
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. c
Yanıtınız doğru değilse, “İsim ve Fiil Cümlelerinde Olumsuzluk”
konusunu yeniden okuyunuz.
2. e
Yanıtınız doğru değilse, “İsim ve Fiil Cümlelerinde Olumsuzluk”
konusunu yeniden okuyunuz.
3. d
Yanıtınız doğru değilse, “İsim ve Fiil Cümlelerinde Olumsuzluk”
konusunu yeniden okuyunuz.
4. b
Yanıtınız doğru değilse, “İsim ve Fiil Cümlelerinde Olumsuzluk”
konusunu yeniden okuyunuz.
5. d
Yanıtınız doğru değilse, “İsim ve Fiil Cümlelerinde Olumsuzluk”
konusunu yeniden okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
ِ ‫ﻻَ ﻳـ ْﻨـ َﻔﻊ – ﻻَ ﻳـ ْﻨـ َﻔﻌ‬
‫ﺎن – ﻻَ ﻳَـ ْﻨـ َﻔﻌُﻮ َن‬
َ َ
ُ َ
ِ ‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨـ َﻔﻊ – ﻻَ ﺗَـ ْﻨـ َﻔﻌ‬
‫ﺎن – ﻻَ ﻳَـ ْﻨـ َﻔ ْﻌ َﻦ‬
َ
ُ
ِ ‫ﻻ ﺗَـ ْﻨـ َﻔﻊ – ﻻَ ﺗَـ ْﻨـ َﻔﻌ‬
‫ﺎن – ﻻَ ﺗَـ ْﻨـ َﻔﻌُﻮ َن‬
َ
ُ
ِ ‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨـ َﻔ ِﻌﲔ – ﻻَ ﺗَـ ْﻨـ َﻔﻌ‬
‫ﺎن – ﻻَ ﺗَـ ْﻨـ َﻔ ْﻌ َﻦ‬
َ
َ
‫ ﻻَ ﻧَـ ْﻨـ َﻔ ُﻊ‬- ‫ﻻَ أَﻧْـ َﻔ ُﻊ‬
Sıra Sizde 2
‫ﻻ ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﻈ ْﺮ – ﻻَ ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﻈ َﺮا – ﻻَ ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﻈ ُﺮوا‬
‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﻈ ِﺮي – ﻻَ ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﻈ َﺮا – ﻻَ ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﻈ ْﺮ َن‬
Sıra Sizde 3
‫َﻦ ﻳَ ْﺬ َﲝُﻮا‬
َ ‫َﻦ ﻳَﺬ‬
ْ ‫َﻦ ﻳَﺬْﺑَ َﺢ – ﻟ‬
ْ‫ﻟ‬
ْ ‫ْﲝَﺎ – ﻟ‬
50
‫َﻦ ﻳَ ْﺬ َْﲝ َﻦ‬
ْ ‫َﻦ ﺗَ ْﺬﺑَ َﺢ – ﻟ‬
ْ‫ﻟ‬
ْ ‫َﻦ ﺗَ ْﺬ َﲝَﺎ – ﻟ‬
‫َﻦ ﺗَ ْﺬ َﲝُﻮا‬
‫َﻦ ﺗَ ْﺬﺑَ َﺢ – ﻟ ْ‬
‫ﻟْ‬
‫َﻦ ﺗَ ْﺬ َﲝَﺎ – ﻟ ْ‬
‫ِ‬
‫َﻦ ﺗَ ْﺬ َْﲝ َﻦ‬
‫ﻟْ‬
‫َﻦ ﺗَ ْﺬ َﲝﻲ – ﻟ ْ‬
‫َﻦ ﺗَ ْﺬ َﲝَﺎ – ﻟ ْ‬
‫َﻦ ﻧَ ْﺬﺑَ َﺢ‬
‫َﻦ أَ ْذﺑَ َﺢ ‪ -‬ﻟ ْ‬
‫ﻟْ‬
‫‪Sıra Sizde 4‬‬
‫ﻒ ‪َ -‬ﱂْ ﻳَِﻘ َﻔﺎ ‪َ -‬ﱂْ ﻳَِﻘ ُﻔﻮا‬
‫َﱂْ ﻳَِﻘ ْ‬
‫ﻒ ‪َ -‬ﱂْ ِﺗﻘ َﻔﺎ ‪َ -‬ﱂْ ﻳَِﻘ ْﻔ َﻦ‬
‫َﱂْ ﺗَِﻘ ْ‬
‫ﻒ ‪َ -‬ﱂْ ِﺗﻘ َﻔﺎ ‪َ -‬ﱂْ ﺗَِﻘ ُﻔﻮا‬
‫َﱂْ ﺗَِﻘ ْ‬
‫َﱂْ ﺗَِﻘ ِﻔﻲ ‪َ -‬ﱂْ ﺗَِﻘ َﻔﺎ ‪َ -‬ﱂْ ﺗَِﻘ ْﻔ َﻦ‬
‫ﻒ‬
‫ﻒ ‪َ -‬ﱂْ ﻧَِﻘ ْ‬
‫َﱂْ أ َِﻗ ْ‬
‫‪Sıra Sizde 5‬‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﲔ‬
‫ﺴﻮا َﺟﺎﻫﻠ َ‬
‫ﺲ َﺟﺎﻫﻼً – ﻟ َْﻴ َﺴﺎ َﺟﺎﻫﻠَ ْﲔ – ﻟ َْﻴ ُ‬
‫ﻟَْﻴ َ‬
‫ﲔ – ﻟَﺴﻦ ﺟ ِ‬
‫ﺎﻫﻠَﺔً – ﻟَﻴﺴﺘﺎ ﺟ ِ‬
‫ﺖﺟِ‬
‫ﺎﻫﻼَ ٍ‬
‫ﺎﻫﻠَﺘَـ ْ ِ‬
‫ت‬
‫َْ َ‬
‫ْ ََ َ‬
‫ﻟ َْﻴ َﺴ ْ َ‬
‫ِِ‬
‫ﺎﻫﻼً – ﻟَﺴﺘﻤﺎ ﺟ ِ‬
‫ﺖﺟِ‬
‫ﺎﻫﻠَ ْ ِ‬
‫ﲔ‬
‫َﺴﺘُ ْﻢ َﺟﺎﻫﻠ َ‬
‫َُْ َ‬
‫َﺴ َ َ‬
‫ﲔ–ﻟ ْ‬
‫ﻟْ‬
‫ﱳﺟِ‬
‫ﺎﻫﻠَﺔً – ﻟَﺴﺘﻤﺎ ﺟ ِ‬
‫ﺖﺟِ‬
‫ﺎﻫﻼَ ٍ‬
‫ﻟ ِ‬
‫ﺎﻫﻠَﺘَـ ْ ِ‬
‫ت‬
‫َﺴ ُﱠ َ‬
‫َُْ َ‬
‫َﺴ َ‬
‫ﲔ–ﻟ ْ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ‬
‫ﺖ‬
‫َﺟﺎﻫﻼً‬
‫َﺴ ُ‬
‫َﺴﻨَﺎ َﺟﺎﻫﻠ َ‬
‫ﻟْ‬
‫ﻟْ‬
‫‪Yararlanılan Kaynaklar‬‬
‫‪el-Galâyînî, M. (1982). Câmi’u’d-durûsi’l-arabiyye, Beyrut.‬‬
‫‪Sezer, İsmail Hakkı ve diğerleri (2009). Anlatımlı Arapça, Konya.‬‬
‫‪Abdürrahim, F. (1415). Durûsu’l-Lugati’l-Arabiyye li-Gayri’n-Nâtikîne‬‬
‫‪bihâ, Medine.‬‬
‫‪Güler İ., Günday, H. - Şahin, Ş., (2001). Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi),‬‬
‫‪İstanbul.‬‬
‫‪ 51‬‬
‫‪ ‬‬
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
İstisnâ kavramını tanıyacak,
•
İstisnânın temel ögelerini tespit edebilecek,
•
İstisnâ edatlarını tanıyacak,
•
İstisnâ edatlarını birbirinden ayırt edebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
İstisnâ
•
Müstesnâ
•
Müstesnâ minh
•
İllâ
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metin içerisinde geçen manasını bilmediğiniz kelimeler için bir ArapçaTürkçe sözlüğe başvurunuz.
•
Mehmet Maksudoğlu’nun Arapça Dilbilgisi adlı kitabından Müstesnâ
konusunu okuyunuz.
52
İstisnâ
ِ
ِ
‫ﺎء‬
‫ﻨ‬
‫ـ‬
‫ﺜ‬
‫ﺘ‬
‫ﺳ‬
‫اﻻ‬
ْ
َُ ْ
GİRİŞ
İstisnâ lafzı sözlükte benzerlerinin dışında olma, benzerlerinin dışında
bırakma, kâide dışında bırakma gibi anlamlara gelmektedir. Bir dilbigisi
terimi olan istisnâ ise Arapçanın temel konularından birisidir. Arapça bir
cümlede, bir hüküm verildikten sonra bazen o hükümden birtakım hususlar
hariç tutulur. Bu da verilen hükmün peşinden uygun bir edat kullanılmasıyla
meydana gelmektedir. Meselâ ‫ب‬
ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫“ َﺟ‬Öğrenciler geldiler.” dendiğinde
cümle bitmiş ve öğrencilerin geldiği hükmü verilmiştir. Ancak bu cümlenin
ِ ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
peşinden bir istisnâ edatı getirerek ‫ﺴﻨًﺎ‬
َ ‫“ َﺟ‬Hasan hariç öğrenciler
َ ‫ب إﻻﱠ َﺣ‬
geldiler.” dendiğinde ise Hasan, bu gelme hükmünden hariç tutulmuştur.
Burada istisnâ edatı olarak ‫ إِﻻﱠ‬kullanılmıştır.
Türkçe dilbilgisinde ise istisnâ ya da istisnâ edatları şeklinde ayrı bir
bölüm yoktur. İstisnâda kullanılan edatların bir kısmı çekim, bir kısmı da
bağlama edatları içerisinde ele alınır. Türkçede kullanılan başlıca istisnâ
edatları şunlardır: Ama, ancak, -den başka, fakat, hariç, müstesnâ, yalnız.
Bunlar cümlede zarf tümleci görevini alırlar. Örnekler:
ِ ُ ‫ﺐ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
Hüseyin'den başka bütün öğrenciler gittiler. (‫ﺴ ْﻴـﻨًﺎ‬
َ ‫) َذ َﻫ‬
َ ‫ب إﻻﱠ ُﺣ‬
Adamlar döndü, ancak atları dönmedi. (‫ﺎل إِﻻﱠ َﺧ ْﻴـﻠَ ُﻬ ْﻢ‬
ُ ‫ﺎد اﻟ ﱢﺮ َﺟ‬
َ ‫) َﻋ‬
Yalnız Halit geldi. (‫ﺎء إِﻻﱠ َﺧﺎﻟِ ٌﺪ‬
َ ‫) َﻣﺎ َﺟ‬
Yukarıdaki cümlelerde geçen istisnâ edatlarının kullanımlarına
bakıldığında Arapçadan farklı olduğu görülür. Çünkü Arapçada genellikle
önce bir hüküm verilir, peşinden de bir istisnâ edatı getirilerek, bazı şeyler
önceki hükmün kapsamından çıkarılır. Türkçede ise “Yalnız Halit geldi”
örneğinde görüldüğü üzere bazen, istisnâ edatı cümle başında da
gelebilmektedir.
Türkçede kullanılan istisnâ edatlarıyla ilgili geniş bilgi için Necmettin
Hacıeminoğlu’na ait Türk Dilinde Edatlar isimli kitaba bakabilirsiniz.
İstisnâ
edatlarıyla
ilgili
Arapça
ve
Türkçe
karşılaştırma
için
http://tez2.yok.gov.tr/ internet adresinden Hasan Z. Yonis’e ait Arapça ve
Türkçede İstisnâ Edatları Karşıtsal Çözümleme adlı yüksek lisans tezine
başvurabilirsiniz.
53
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ﻧَ ْﺸﺄَةُ اﻟْﻤﻜْﺘَﺒ ِ‬
‫ﺼ ِﺮ اْ ِﻹ ْﺳﻼَِﻣ ﱢﻲ‬
‫ﺎت ِﰲ اﻟ َْﻌ ْ‬
‫َ َ‬
‫ﺖ َﳐْﻄَﻮﻃَ ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎت‬
‫ﺎﻋ ِﺔ ﻏَﺎﻟِﻴَﺔَ اﻟﺜ َﱠﻤ ِﻦ‪ ،‬ﻻَ ﻳَـ ْﻘﺘَﻨِ َﻴﻬﺎ إِﻻﱠ اﻷَ ْﻏﻨِﻴَﺎءُ‪ ،‬ﻷَﻧﱠـ َﻬﺎ َﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﱰ ِاع اﻟﻄﱢﺒَ َ‬
‫ﺐ ﻗَـ ْﺒ َﻞ ا ْﺧ َ‬
‫َﻛﺎﻧَﺖ اﻟْ َﻜﺘُ ُ‬
‫ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺐ‪،‬‬
‫ُﻣ ْﺮﺗَﻔ َﻌﺔَ اﻟﺘﱠ َﻜﺎﻟﻴﻒ‪ ،‬وﻟﺬﻟﻚ ﻗَ َﺎم اﻟ َﻘﺎد ُرون ﻣ ْﻦ ُﳏ ﱢﱯ اﻟﻌﻠ ِْﻢ ﺑِﺈﻧْ َﺸﺎء اﻟ َْﻤﻜْﺘَﺒﺎت‪َْ ،‬ﳚ َﻤ ُﻌﻮ َن ﻓ َﻴﻬﺎ اﻟ ُﻜﺘُ َ‬
‫ِ ِ‬
‫اﻟﻘﺮ ِ‬
‫ﱢﻳﻪ ﻣﻌ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺒﺤ ِ‬
‫ﺎﻫ ُﺪ اﻟ ِْﻌﻠ ِْﻢ‬
‫ﺚ‪ .‬وَﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﺖ ﻫﺬﻩ اﻟ َْﻤﻜْﺘَ ُ‬
‫َوﻳَـ ْﻔﺘَ ُﺤﻮ َن أَﺑْـ َﻮا َ ﺎ ﻟﻠ ﱠﺮاﻏﺒِ َ‬
‫اءة ْ‬
‫ﺒﺎت ﺗُـ َﺆدﱢي َﻣﺎ ﺗُـ َﺆد َ َ‬
‫ﲔ ِﰲ َ َ‬
‫ﺎت ِﰲ اﻟﻮ ِ‬
‫ﻗﺖ اﳊﺎﺿ ِﺮ‪.‬‬
‫وا ْﳉَ ِﺎﻣ َﻌ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ ﺗُـ َﻌ ﱡﺪ ِ ْ ِ‬
‫اﻟﻌﺎ ﱠﻣ ِﺔ اﻟﱠ ِﱵ َﻛﺎﻧَ ْ‬
‫َوﻗَﺪ ْاﻫﺘَ ﱠﻢ اﻟ ُْﻤ ْﺴﻠ ُﻤﻮ َن ﺑِﺄَﺑْﻨﻴَﺔ اﻟ َْﻤﻜْﺘَﺒﺎت َ‬
‫ﻻﺳﺘﻘﺒﺎل اﳉَ َﻤﺎﻫ ِﲑ‪َ .‬وَﻛﺎ َن اﻟﺒﻨَﺎءُ‬
‫ات ﻣﺘـﻌﺪ َ ٍ‬
‫ﻂ ﺑـﻴـﻨَـﻬﺎ أَر ِوﻗَﺔٌ و ِ‬
‫ﺖ ِ ِﲜﻮا ِر اﳉ ْﺪر ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺿ َﻊ ﻓِ َﻴﻬﺎ‬
‫اﺳﻌﺔٌ‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ اﻟ ﱡﺮﻓُ ُ‬
‫ان ﻟِﺘُﻮ َ‬
‫ُﻣ َﺰﱠو ًدا ﲝُ ُﺠﺮ ُ َ َ‬
‫ﻮف ﺗُـﺜَﺒﱠ ُ َ ُ َ‬
‫ﱢدة‪ ،‬ﺗَـ ْﺮﺑِ ُ َ ْ َ ْ َ‬
‫ﺎت اﻟﺪﱢر ِ‬
‫اﻟ ُﻜﺘُﺐ‪ .‬وَﻛﺎﻧﺖ ﻫﻨﺎك أَر ِوﻗَﺔٌ ﻟِﻠﻨﱠﺴ ِﺦ وأُ ْﺧﺮى ِﳊﻠَ َﻘ ِ‬
‫اﺳﺔ‪.‬‬
‫َ َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻦ اﻟ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ﲔ‪ .‬وﻗﺪ َﻛﺎﻧَﺖ‬
‫ﺐ‬
‫وأﲰﺎء اﳌَُﺆﻟﱢﻔ َ‬
‫س ُﻣﻨَﻈﱠ َﻤﺔٌ‪ ،‬ﺗَـﺘَ َ‬
‫ﻨﺎو ُل َﻋﻨﺎ ِو َ‬
‫َ‬
‫َوﻛﺎﻧﺖ ﳍﺬﻩ اﻟ َْﻤﻜْﺘَﺒﺎت ﻓَـ َﻬﺎ ِر ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻟِ َﻤﻜْﺘَﺒَ ِﺔ "اﳊَ َﻜﻢ" ﰲ اﻷَﻧْ َﺪﻟ ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮة‬
‫ْﻤﺔ" ﰲ‬
‫ﺎرس دﻗﻴﻘﺔٌ ُ‬
‫وﻣﻨَﻈﱠ َﻤﺔٌ‪ ،‬وﻛﺬﻟﻚ ﻛﺎن ﳌﻜﺘﺒﺔ " َدار اﳊﻜ َ‬
‫ُﺲ ﻓَـ َﻬ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮة ﻻ ﺗُ ِﻌﲑ ُﻛﺘُﺒﺎ إﻻﱠ ﻟِﻠ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔﰲ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ ُﻣﺒَﺎﺣﺔً‪.‬‬
‫اﺳﺘﻌﺎرةُ‬
‫ﻓﻜﺎﻧﺖ ﻣﻜﺘﺒﺔُ‬
‫ْ‬
‫ﺴﺎﻛﻨِ َ‬
‫س َﻛﺒﲑٌ‪ .‬وَﻛﺎﻧﺖ ْ‬
‫ُ ً‬
‫ﻓ ْﻬ ِﺮ ٌ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻀﻤﺎن أ ِو‬
‫وﻟﻜﻦ ﻳُـ ْﻌ َﻔﻰ اﻟﻌﻠﻤﺎءُ ِﻣ ْﻦ َدﻓْ ِﻊ‬
‫ﺐ ِﻣ َﻦ اﳌُ ْﺴﺘَ ِﻌ ِﲑ أ ْن ﻳَ ْﺪﻓَ َﻊ َ‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮة ﻓ َﻘﻂْ‪َ ،‬وأ ْ‬
‫ﺿ َﻤﺎﻧًﺎ‪ْ ،‬‬
‫َﺣﻴَﺎﻧًﺎ ﻳُﻄْﻠَ ُ‬
‫ﱠد ًة ﺑِﻮﻗ ٍ‬
‫ِ‬
‫ْﺖ ُﻣ َﻌ ﱠ ٍ‬
‫اﻟﺘﱠﺄ ِْﻣ ِ‬
‫ﲔ ﻻَ ﻳَ ِﺰﻳ ُﺪ ﻋﻦ َﺷ ْﻬ َﺮﻳْ ِﻦ‪.‬‬
‫ﲔ‪ .‬وﻛﺎﻧﺖ اﻻ ْﺳﺘﻌﺎرةُ اﳋﺎرﺟﻴﱠﺔُ ُﳏَﺪ َ َ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻦ ﻳَ ِﺰﻳ َﺪ َﺳﻨَﺔَ َﲬْ ٍ‬
‫ﺖ ﻟﻪ ﻣﻜﺘﺒﺔٌ ﰲ‬
‫ﲔ ِﻫ ْﺠ ِﺮﻳﱠﺔً‪ .‬ﻓَـ َﻘ ِﺪ ْاﻫﺘَ ﱠﻢ‬
‫وأ ﱠو ُل َﻣ ْﻦ ُﻋ ِﺮﻓَ ْ‬
‫ﺲ َوَﲦَﺎﻧِ َ‬
‫اﻹﺳﻼم ﻫﻮ ﺧﺎﻟ ُﺪ ُ‬
‫واﻟﻜ ِ‬
‫ﺐ ِ‬
‫ﻀﺮ ﲨﺎﻋﺔً ِﻣﻦ ﻓَﻼَ ِﺳ َﻔ ِﺔ اﻟْﻴﻮﻧَ ِ‬
‫ِ‬
‫اج ُﻛﺘُ ِ‬
‫ﺎن‬
‫ﺈﺧﺮ ِ‬
‫ﺐ اﻟﻄﱢ ﱢ‬
‫ﺐ اﻟ ُﻘ َﺪ َﻣ ِﺎء‪ ،‬وﺗُـ ْﺮ ِﲨَ ْ‬
‫ﻴﻤﻴَﺎء‪ ،‬ﻓﻘ ْﺪ أ ْ‬
‫ُ‬
‫ْ‬
‫ْ‬
‫ﺖ ﻟَﻪُ ُﻛﺘُ ُ‬
‫َﺣ َ َ‬
‫ﺑ َ‬
‫َوأ ََﻣ َﺮﻫﻢ ﺑِﻨَـ ْﻘ ِﻞ اﻟ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ﺐ إﱃ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.‬‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﺖ اﳊِﻜ ِ‬
‫اﻹﺳﻼﻣ ﱢﻲ‪ ،‬ﻓﻘﺪ‬
‫ﻣﻜﺘﺒﺔ َﻋﺎ ﱠﻣ ٍﺔ ﰲ اﻟﻌﺎَِﱂ‬
‫ﺎرو ُن اﻟ ﱠﺮﺷﻴ ُﺪ أ ﱠَو َل‬
‫وﻳُـ ْﻌﺘَﺒَـ ُﺮ "ﺑَـ ْﻴ ُ‬
‫ْﻤﺔ" اﻟﺬي أَﻧْ َﺸﺄَﻩُ َﻫ ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳋ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠر ِ‬
‫ﻋﺼﺮ ْ‬
‫ﻠﻴﻔﺔ‬
‫ﻛﺎن َﻣ ْﺮَﻛ ًﺰا ﻋﻠ ِْﻤﻴًّﺎ َْﳚﺘَ ِﻤﻊ ﻓﻴﻪ ُ‬
‫ْﺠﺄُ إﻟﻴﻪ اﻟﻄﱡﻼﱠ ُ‬
‫س وﻳَـﻠ َ‬
‫اﻟﻌﻠَ َﻤﺎءُ ﻟﻠْﺒَ ْﺤﺚ واﻟﺪ ْ‬
‫ب‪ .‬وﻳُـ ْﻌﺘَﺒَـ ُﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺐ اﻟﻴﻮﻧَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎن واﻟ ُﻔ ْﺮ ِ‬
‫س واﳍِْﻨ ِﺪ‪،‬‬
‫ﺼﻮِر "ﺑَـ ْﻴﺖ اﳊﻜﻤﺔ" َﺣ ْﻴ ُ‬
‫اﻟ َْﻤﺄ ُْﻣﻮن أَ ْزَﻫﻰ ُﻋ ُ‬
‫ﻛﺒﲑا ﻣ ْﻦ ُﻛﺘُ ِ ُ‬
‫ﺚ ﻧَـ َﻘ َﻞ إﻟﻴﻬﺎ ﻋ َﺪ ًدا ً‬
‫ﻒ اﳌُﺘَـﺮ ِِ‬
‫ﲔ ﺑِﺘَـ ْﺮ َﲨَﺘِﻬﺎ‪.‬‬
‫ﲨَ‬
‫وَﻛﻠﱠ َ ْ‬
‫ﺖ ِﰲ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ي ﺑِﺎﻟﻘﺎﻫﺮة‪ ،‬وﻗ ْﺪ‬
‫دار‬
‫آﺧ ِﺮ اﻟ َﻘ ْﺮ ِن اﻟ ﱠﺮاﺑِ ِﻊ اﳍﺠﺮ ﱢ‬
‫اﳊﻜﻤﺔ" اﻟﱵ أُﻧْ ِﺸﺌَ ْ‬
‫َوﻣ َﻦ اﳌﻜﺘﺒﺎت اﳌﺸﻬﻮرة " ُ‬
‫ﺖ إﻟﻴﻬﺎ اﻟ ُﻜﺘ ِ‬
‫ﻀﺮ ﻟِﻠْﻘﺮ ِ‬
‫وﲰﺢ ﺑِ ُﺪ ُﺧ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺸ ْﻌ ِ ِ‬
‫ُِ‬
‫ﻮﳍﺎ ﻟِ َﻌﺎ ﱠﻣ ِﺔ اﻟ ﱠ‬
‫اءة‪،‬‬
‫ﲪﻠَ ْ‬
‫ﺐ ﻣ ْﻦ َﺧ َﺰاﺋ ِﻦ اﻟ ُﻘ ُ‬
‫ﺐ‪ ،‬ﻓَﻤ ْ‬
‫ﺼﻮِر‪َ ُ ،‬‬
‫ُُ‬
‫ﻨﻬﻢ َﻣ ْﻦ َْﳛ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻀﺮ ﻟِﻠﻨﱠﺴ ِﺦ‪ ،‬وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ َﳛ ُ ِ‬
‫ﺼ ِ‬
‫ﱠر ِ‬
‫ﻴﻤﺎ ِﺟﺪًّا‪،‬‬
‫ﻀ ُﺮ ﻟﻠﺪ ْ‬
‫س‪ .‬وﻛﺎن اﻟﺒِﻨﺎءُ اﳌُ َﺨ ﱠ ُ‬
‫وﻣﻨﻬﻢ َﻣ ْﻦ َْﳛ ُ ُ ْ َ ْ َ ْ‬
‫ﺺ ﳍﺬﻩ اﳌﻜﺘﺒﺔ َﻋﻈ ً‬
‫ﺎﻧﺖ ﺗَ ْﺸﺘ ِﻤﻞ ﻋﻠﻰ أَرﺑ ِﻌﲔ ِﺧﺰاﻧﺔً‪ ،‬ﺗَﺴﻊ ِ‬
‫اﻟﻮاﺣﺪةُ َْﳓ َﻮ ‪َ 18000‬ﻛ ٍ‬
‫ﺘﺎب‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ اﻟ ﱡﺮ ُ‬
‫ﻓﻮف ﻣﻔﺘﻮﺣﺔً‬
‫َْ َ َ‬
‫َُ‬
‫إ ْذ َﻛ ْ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺾ اﻟ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ِﺳ َﻮى ﺑَـ ْﻌ ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺎب ﺑِﻨﻔﺴﻪ‪.‬‬
‫اﻟﻘﺎرئ ﻳَـﺘَـﻨَ َﺎو ُل‬
‫ﺐ اﻟﻨﱠﺎدرة‪ ،‬وﻛﺎن‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫اﻹﺳﻼم واﳌﺴﻠﻤﲔ ﻟﻠﻤﻜﺘﺒﺔ ‪ِ :‬ﻏ َﺬاء ﻟِﻠﻌ ْﻘ ِﻞ وﻣ َﻜﺎﻧًﺎ ﻟِ ِ‬
‫ﻠﻌﻠ ِْﻢ وﻣﺮَﻛ ًﺰا ﻟِﻠﺒ ْﺤ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺚ‪.‬‬
‫ﻫﻜﺬا ﻛﺎﻧﺖ ﻧﻈﺮةُ‬
‫َْ َ‬
‫ً َ َ‬
‫ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ ‪ :‬اﻟﻌﺮﺑﻴّﺔ ﻟﻠﻨﺎﺷﺌﲔ ج ‪ 10‬ص ‪( 209-208‬‬
‫) ّ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ ﻗﺒﻞ اﺧﱰاع اﻟﻄﺒﺎﻋﺔ؟ وﻟِ َﻤﺎ َذا؟‬
‫َﻦ‬
‫‪ .1‬ﻛﻴﻒ ﻛﺎن َﲦ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎدرون أﺑﻮاب اﳌ ِ‬
‫ﻜﺘﺒﺎت؟‬
‫َ‬
‫‪ .2‬ﻟ َﻤ ْﻦ َﻛﺎن ﻳَـ ْﻔﺘَﺢ اﻟ َﻘ ُ‬
‫‪ 54‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ .3‬ﻫﻞ ْاﻫﺘَ ﱠﻢ اﻟْﻤﺴﻠِﻤﻮ َن ﺑِﺄَﺑﻨِﻴ ِﺔ اﻟْﻤﻜْﺘَ ِ‬
‫ﺒﺎت ؟‬
‫َْ َ‬
‫ُْ ُ‬
‫ِ‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺎت؟‬
‫‪َ .4‬ﻛ ْﻴ َ‬
‫ﻒ ﻛﺎن ﺑﻨﺎءُ‬
‫ِ‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺎت ﺗَﺘﻨﺎول؟‬
‫ﻓﻬﺎرس‬
‫‪َ .5‬ﻣﺎ َذا ﻛﺎﻧﺖ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ؟‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮة‬
‫‪ .6‬ﻟِ َﻤ ْﻦ ﺗُ ِﻌﲑُ ﻣﻜﺘﺒﺔُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ؟‬
‫ﺎروا‬
‫‪ .7‬أ َﻛﺎ َن اﻟﻌﻠﻤﺎءُ ﻳَ ْﺪﻓَـ ُﻌﻮ َن اﻟﻀﻤﺎ َن ﺣﻴﻨَ َﻤﺎ ْ‬
‫اﺳﺘَـ َﻌ ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻦ ﻳَ ِﺰﻳ َﺪ؟‬
‫‪ .8‬ﰈَ ْاﻫﺘَ ﱠﻢ ﺧﺎﻟ ُﺪ ُ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫اﻹﺳﻼﻣ ﱢﻲ؟‬
‫ﻣﻜﺘﺒﺔ َﻋﺎ ﱠﻣ ٍﺔ ﰲ اﻟﻌﺎَِﱂ‬
‫‪َ .9‬ﻣ ْﻦ أَﻧْ َﺸﺄَ أ ﱠَو َل‬
‫ﺖ ﻣﻜﺘﺒﺔُ "دار اﳊﻜﻤﺔ" وأَﻳْﻦ؟‬
‫‪َ .10‬ﻣ َﱴ أُﻧْ ِﺸﺌَ ْ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻴﻤﻮ َن(‬
‫) اِ ْﻋﺘَـ َﲎ‪ ،‬ﻧُِﻘﻠَ ْ‬
‫ﺖ‪ُ ،‬ﳎَﻬﱠﺰ‪ ،‬ﻳُـ َﻌﺪﱡ‪ ،‬ﺗَـ ْﺮ َﲨَﺔ‪ُ ،‬ﻣ َﺮﺗﱠـﺒَﺔ‪ ،‬اﺑﺘﻜﺎر‪ ،‬ﳝَْﺘَﻠِ ُ‬
‫ﻚ‪َ ،‬ﲢْﺘَ ِﻮي‪ ،‬اﳌُﻘ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋ ِﺔ ﻏَﺎﻟِﻴَﺔَ اﻟﺜ َﱠﻤ ِﻦ‪.‬‬
‫ﺐ ﻗَـ ْﺒ َﻞ ا ْﺧِ َﱰ ِاع اﻟﻄﱢﺒَ َ‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎﻧَﺖ اﻟْ َﻜﺘُ ُ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ إِﻻﱠ اﻷَ ْﻏﻨِﻴَﺎءُ‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﻛﺎ َن ﻻَ ﻳَـ ْﻘﺘَ ِﲏ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﺎ ﱠﻣ ِﺔ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻗَﺪ ْاﻫﺘَ ﱠﻢ اﻟ ُْﻤ ْﺴﻠ ُﻤﻮ َن ﺑِﺄَﺑْﻨﻴَﺔ اﻟ َْﻤﻜْﺘَﺒﺎت َ‬
‫‪َ .4‬ﻛﺎ َن اﻟﺒِﻨَﺎء ﻣﺰﱠو ًدا ِﲝُﺠﺮ ٍ‬
‫ﱢد ٍة‪.‬‬
‫ات ُﻣﺘَـ َﻌﺪ َ‬
‫ُ َُ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫س ُﻣﻨَﻈﱠ َﻤﺔٌ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻛﺎﻧﺖ ﳍﺬﻩ اﻟ َْﻤﻜْﺘَﺒﺎت ﻓَـ َﻬﺎ ِر ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮة ﻻ ﺗُ ِﻌﲑ ُﻛﺘُﺒﺎ إﻻﱠ ﻟِﻠ ﱠ ِ‬
‫ﲔ ﰲ اﻟﻘﺎﻫﺮة ﻓ َﻘ ْﻂ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻣﻜﺘﺒﺔُ‬
‫ﺴﺎﻛﻨِ َ‬
‫ُ ً‬
‫‪ .7‬أ ََﻣ َﺮﻫﻢ ﺑِﻨَـ ْﻘ ِﻞ اﻟ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ﺐ إﱃ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻳـﻌﺘَﺒـﺮ ﻋﺼﺮ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼﻮِر "ﺑَـ ْﻴﺖ اﳊﻜﻤﺔ"‪.‬‬
‫اﳋﻠﻴﻔﺔ اﻟ َْﻤﺄ ُْﻣﻮن أَ ْزَﻫﻰ ُﻋ ُ‬
‫ُْ َُ ُ‬
‫ﺖ اﻟ ُﻜﺘ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻤ ِﺔ‪.‬‬
‫ﺐ ﻣ ْﻦ َﺧ َﺰاﺋ ِﻦ اﻟ ُﻘ ُ‬
‫ﺼﻮِر إﱃ َدا ِر اﳊﻜ َ‬
‫‪ .9‬ﻗ ْﺪ ُﲪﻠَ ْ ُ ُ‬
‫ﺎﻧﺖ َدار اﳊِﻜ ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ِﺧ َﺰاﻧﺔً‪.‬‬
‫ْﻤﺔ ﺗَ ْﺸﺘَ ِﻤ ُﻞ ﻋﻠﻰ أ َْرﺑَﻌ َ‬
‫‪َ .10‬ﻛ ْ ُ‬
‫َ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﺿﻴﱢـ َﻘﺔ‪َ ،‬ﻛﺎ ِرُﻫﻮن‪ ،‬ﻳ ِﻘ ﱡﻞ‪ِ ،‬‬
‫ﺿﻮ َن(‬
‫ﺾ‪ُ ،‬ﻣﻨِ َﻊ‪َ ،‬ﺧﺎ ﱠ‬
‫ﻮﻋﺔ‪ُ ،‬ﻣ ْﻐﻠَ َﻘﺔ‪ ،‬اﳌُْﻌ ِﺮ ُ‬
‫ﺻﺔ‪َ ،‬رِﺧﻴﺺ‪َ ،‬‬
‫اﻟﻌﺎﺟ ُﺰو َن‪ ،‬ﳑَْﻨُ َ‬
‫) ﺗَـ ْﻨ َﺨﻔ ُ‬
‫َ‬
‫َﻦ اﻟْ َﻜﺘُ ِ‬
‫ﺎﻋ ِﺔ ﻏَﺎﻟِﻴًﺎ ِﺟﺪًّا‪.‬‬
‫ﺐ ﻗَـ ْﺒ َﻞ ا ْﺧِ َﱰ ِاع اﻟﻄﱢﺒَ َ‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎ َن َﲦ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ ﰲ اﻷﻳﱠ ِﺎم اﻷﺧﲑة‪.‬‬
‫ﺎر‬
‫‪ .2‬ﺗَـ ْﺮﺗَﻔ ُﻊ أ ْ‬
‫َﺳ َﻌ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺎدرون ِﻣﻦ ُِﳏ ﱢﱯ ِ‬
‫اﻟﻌﻠ ِْﻢ ﺑِِﺈﻧْ َﺸ ِﺎء اﻟْﻤﻜْﺘَ ِ‬
‫ﺒﺎت‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻗَ َﺎم اﻟ َﻘ ُ ْ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫‪َ .4‬ﻛﺎ َن ُِﳏﺒﱡﻮ ِ‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺎت‪.‬‬
‫اﻟﻌﻠﻢ ﻳُـ ْﻨ ِﺸ ُﺆو َن‬
‫‪ 55‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ ِ ِ‬
‫اﻟﻘﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺒﺤ ِ‬
‫ﺚ‪.‬‬
‫اب‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺎت ﻟﻠ ﱠﺮاﻏﺒِ َ‬
‫اءة ْ‬
‫‪ .5‬ﻳَـ ْﻔﺘَ ُﺤﻮ َن أَﺑْـ َﻮ َ‬
‫ﲔ ِﰲ َ َ‬
‫ﺐ اﻟﻨ ِ‬
‫ﺾ اﻟ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ﻓﻮف ﻣﻔﺘﻮﺣﺔً ِﺳ َﻮى ﺑَـ ْﻌ ِ‬
‫ﱠﺎدرة‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻛﺎﻧﺖ اﻟ ﱡﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫‪ .7‬ﺑـ ْﻴ ُ ِ‬
‫اﻹﺳﻼﻣ ﱢﻲ‪.‬‬
‫ﻣﻜﺘﺒﺔ َﻋﺎ ﱠﻣ ٍﺔ ﰲ اﻟﻌﺎَِﱂ‬
‫ْﻤ ِﺔ أَ ﱠو ُل‬
‫َ‬
‫ﺖ اﳊﻜ َ‬
‫ات أَر ِوﻗَﺔٌ و ِ‬
‫ِ‬
‫اﺳﻌﺔٌ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﺗَـ ْﺮﺑِ ُ‬
‫ﻂ ﺑَـ َْ‬
‫ﲔ اﳊُ ُﺠ َﺮ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻤ ِﺔ ُﻣﺒَﺎﺣﺔً‪.‬‬
‫اﺳﺘﻌﺎرةُ‬
‫‪َ .9‬ﻛﺎﻧﺖ ْ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ ﰲ ﻣﻜﺘﺒﺔ دا ِر اﳊﻜ َ‬
‫ﱠد ًة ﺑِﻮﻗ ٍ‬
‫ِ‬
‫ْﺖ ُﻣ َﻌ ﱠ ٍ‬
‫ﲔ ﻻَ ﻳَ ِﺰﻳ ُﺪ ﻋﻦ َﺷ ْﻬ َﺮﻳْ ِﻦ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻛﺎﻧﺖ اﻻ ْﺳﺘﻌﺎرةُ اﳋﺎرﺟﻴﱠﺔُ ُﳏَﺪ َ َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin çoğullarını tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫ِ ِ‬
‫ﻴﺺ ِﺟﺪًّا‪.‬‬
‫َﻦ ﻫﺬا‬
‫اﻟﻜﺘﺎب َرﺧ ٌ‬
‫‪َ .1‬ﲦ ُ‬
‫ِ‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺔ َﻛﺎ َن ﻣﺰﱠو ًدا ِﲝُﺠﺮ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﱢد ٍة‪.‬‬
‫ات ُﻣﺘَـ َﻌﺪ َ‬
‫َُ‬
‫ُ‬
‫‪ .2‬ﺑﻨَﺎءُ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫س َﻛﺒﲑٌ‪.‬‬
‫ْﻤﺔ" ﰲ اﻟﻘﺎﻫﺮة ﻓ ْﻬ ِﺮ ٌ‬
‫‪ .3‬ﻛﺎن ﳌﻜﺘﺒﺔ " َدار اﳊﻜ َ‬
‫‪ .4‬اﳌﻜﺘﺒﺔُ ِﻏ َﺬاء ﻟِﻠﻌ ْﻘ ِﻞ وﻣ َﻜﺎ ٌن ﻟِ ِ‬
‫ﻠﻌﻠ ِْﻢ وﻣﺮَﻛ ٌﺰ ﻟِﻠﺒ ْﺤ ِ‬
‫ﺚ‪.‬‬
‫َْ َ‬
‫ٌ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ِﺧ َﺰاﻧﺔً‪.‬‬
‫‪َ .5‬ﻛ ْ‬
‫دار اﳊﻜﻤﺔ ﺗَ ْﺸﺘَ ِﻤ ُﻞ ﻋﻠﻰ أ َْرﺑَﻌ َ‬
‫ﺎﻧﺖ ُ‬
‫اﻟﻘﺎرئ ﻳـﺘَـﻨَﺎو ُل اﻟﻜﺘﺎب ﺑِ ِ‬
‫ﻨﻔﺴﻪ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻛﺎن‬
‫َ‬
‫َُ َ‬
‫ِ‬
‫‪َ .7‬ﻛﺎ َن اﻟ ﱠ‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺎت‪.‬‬
‫ﺐ ﻳَ ْﺪ ُﺧﻠﻮن‬
‫ﺸ ْﻌ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻹﺳﻼم واﳌﺴﻠﻤﲔ ﻟﻠﻤﻜﺘﺒﺔ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻫﻜﺬا ﻛﺎﻧﺖ ﻧﻈﺮةُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺐ اﻟﻴﻮﻧَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎن واﻟ ُﻔ ْﺮ ِ‬
‫س واﳍِْﻨ ِﺪ‪.‬‬
‫ﻛﺒﲑا ﻣ ْﻦ ُﻛﺘُ ِ ُ‬
‫‪ .9‬ﻧَـ َﻘ َﻞ إﱄ ﺑَـ ْﻴﺖ اﳊﻜﻤﺔ ﻋ َﺪ ًدا ً‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻀﺮو َن اﳌ ِ‬
‫اﻟﻘﺮاء ِة ْ ِ‬
‫ﻜﺘﺒﺎت‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻛﺎن اﻟ ﱠﺮاﻏﺒُﻮ َن ِﰲ َ َ‬
‫واﻟﺒﺤﺚ َْﳛ ُ ُ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin tekillerini tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫اﻟﻜﺘﺐ‪.‬‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎ َن اﻷَ ْﻏﻨِﻴَﺎءُ ﻳَـ ْﻘﺘَـﻨُﻮ َن‬
‫َ‬
‫ﻴﻒ اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ﺖ ُﻣ ْﺮﺗَِﻔ َﻌﺔً‪.‬‬
‫‪ .2‬ﺗَ َﻜﺎﻟِ ُ‬
‫ﺐ َﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﺒﺎت ﺗُ ْﺸﺒِﻪ ﻣﻌ ِ‬
‫ﺎﻫ َﺪ اﻟ ِْﻌﻠ ِْﻢ وا ْﳉ ِﺎﻣﻌ ِ‬
‫ﺎت ِﰲ اﻟﻮﻗ ِ‬
‫ﺖ اﳊﺎﺿ ِﺮ‪.‬‬
‫‪َ .3‬ﻛﺎﻧَ ْ‬
‫َ َ‬
‫ﺖ اﻟ َْﻤﻜْﺘَ ُ ُ َ َ‬
‫ﺎت اﻟﺪﱢر ِ‬
‫‪َ .4‬ﻛﺎﻧﺖ ﻫﻨﺎك أَر ِوﻗَﺔٌ ﻟِﻠﻨﱠﺴ ِﺦ وأُ ْﺧﺮى ِﳊﻠَ َﻘ ِ‬
‫اﺳﺔ‪.‬‬
‫َ َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫ﺖ ِ ِﲜﻮا ِر اﳉ ْﺪر ِ‬
‫ان‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻛﺎﻧﺖ اﻟ ﱡﺮﻓُ ُ‬
‫ﻮف ﺗُـﺜَﺒﱠ ُ َ ُ َ‬
‫ِ‬
‫‪ .6‬ﻓَـ َﻬﺎ ِرس اﻟْﻤﻜْﺘَﺒ ِ‬
‫ﻳﻦ اﻟ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫ﺎت َﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﺐ وأﲰﺎءَ اﳌَُﺆﻟﱢﻔ َ‬
‫ُ َ َ‬
‫ﺖ ﺗَـﺘَ َ‬
‫ﻨﺎو ُل َﻋﻨﺎ ِو َ‬
‫ﺖ اﻟ ُﻜﺘ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳊﻜﻤﺔ‪.‬‬
‫ﺼﻮِر إِ َﱃ دا ِر‬
‫ﺐ ﻣ ْﻦ َﺧ َﺰاﺋ ِﻦ اﻟ ُﻘ ُ‬
‫‪ُ .7‬ﲪﻠَ ْ ُ ُ‬
‫ﺘﻘﺒﺎل اﳉﻤ ِ‬
‫ﻻﺳ ِ‬
‫ﺎﻫ ِﲑ‪.‬‬
‫‪َ .8‬ﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﺖ اﳌﻜﺘﺒﺔُ ﺗُـ َﻌ ﱡﺪ ْ‬
‫ََ‬
‫‪ 56‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫اج ُﻛﺘُ ِ‬
‫ﺐ اﻟ ُﻘ َﺪ َﻣ ِﺎء‪.‬‬
‫ﺈﺧﺮ ِ‬
‫‪ْ .9‬اﻫﺘَ ﱠﻢ ﺧﺎﻟ ُﺪ ُ‬
‫ﺑﻦ ﻳَ ِﺰﻳ َﺪ ﺑ َ‬
‫ﻀﺮ ﲨﺎﻋﺔً ِﻣﻦ ﻓَﻼَ ِﺳ َﻔ ِﺔ اﻟْﻴﻮﻧَ ِ‬
‫ﺎن إﱃ ﺑَـ ْﻐ َﺪاد‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻗ ْﺪ أ ْ‬
‫ُ‬
‫ْ‬
‫َﺣ َ َ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümleleri, içerisinde geçen eş sesli kelimelere dikkat ederek,‬‬
‫‪Türkçeye çeviriniz.‬‬
‫‪ .1‬ﰲ ﺑِ ِ‬
‫ﻼدﻧﺎ ﻛﺜﲑ ِﻣ َﻦ اﳊَ َﺪاﺋِ ِﻖ اﻟﻌﺎ ﱠﻣﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻌﺎ ﱠﻣﺔُ‪.‬‬
‫ﺺ اﻟ ﱠ‬
‫ﺐ ِﺎ َ‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟ َﻘ َ‬
‫ﺼ ُ‬
‫ﺴ ْﻬﻠَﺔُ ﻳُـ ْﻌ َﺠ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺴﺎﺋِﺢ ِﻣﻦ اﻟﺒ ْﺤ ِ‬
‫اﳌﻔﻘﻮدة‪.‬‬
‫اﳊﻘﻴﺒﺔ‬
‫ﺚ ﻋﻦ‬
‫ﺐ اﻟ ﱠ ُ َ َ‬
‫‪ .2‬ﺗَﻌ َ‬
‫ﺒﺎت أﺑْﻮا َ ﺎ ﻟﻠ ﱠﺮاﻏﺒﲔ ﰲ اﻟﻘﺮاءة واﻟﺒ ْﺤ ِ‬
‫ﺚ‪.‬‬
‫ﺗَـ ْﻔﺘَ ُﺢ اﻟ َْﻤﻜْﺘَ ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫وﻣﻨَﻈﱠﻤﺔٌ‪.‬‬
‫‪َ .3‬ﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﻬﺎرس دﻗﻴﻘﺔٌ ُ‬
‫ﺖ ﳍﺬﻩ اﳌﻜﺘﺒﺎت ﻓَ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻳﻦ دﻗﻴﻘﺔً‪.‬‬
‫اﻧْـﺘَﻈَ ْﺮﺗُ َ‬
‫ﻚ ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ ﻋ ْﺸ ِﺮ َ‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun bir harfi cerle‬‬
‫‪doldurunuz.‬‬
‫‪ .1‬ﻳـ ْﻬﺘ ﱡﻢ اﳌﺴﻠﻤﻮن ‪ .....‬ﻗِﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ ‪.‬‬
‫اءة‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﺎﻻت اﻻﺳﺘﻘﺒﺎل‪.‬‬
‫اﳋﻠﻠﻔﺎء ُﻣ َﺰﱠو َد ًة ‪....‬‬
‫ﻗﺼﻮر‬
‫‪ .2‬ﻛﺎﻧﺖ‬
‫ُ‬
‫ﺑﻌﺾ ِ‬
‫اﻟﱪ وﻳَـ ْﻨ َﺴﻮ َن أﻧْـ ُﻔ َﺴﻬﻢ‪.‬‬
‫اﻟﻨﺎس ‪ ِ ....‬ﱢ‬
‫‪ُ .3‬‬
‫اﻟﻨﺎس ﺑﺄﻣﺮون َ‬
‫‪ .4‬إذا ﻧﺰل اﳌﻄﺮ َﳉﺄَ اﻟﻨﺎس ‪ ....‬اﻟ ُﻜﻬ ِ‬
‫ِ‬
‫واﳉﺒﺎل‪.‬‬
‫ﻮف‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫اﻷﺻﺤﺎب ‪ ...‬ﻧَ ْﺴ ِﺦ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‪.‬‬
‫ﺑﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن أ َْرﺑَـ َﻌﺔً ِﻣ َﻦ‬
‫‪َ .5‬ﻛﻠﱠ َ‬
‫ﻒ ُﻋﺜْ َﻤﺎ ُن ُ‬
‫‪ .6‬ﻗَﺎم اﻟﻄﱡﻼﱠب ‪...‬و ِ‬
‫اﺟﺒَﺎ ِ ﻢ ﻋﻠﻰ أَ ْﻛ َﻤ ِﻞ َو ْﺟ ٍﻪ‪.‬‬
‫َ‬
‫ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﺐ ‪ُ ....‬ﺳﻨ ِﱠﱵ ﻓﻠﻴﺲ ﻣﲏ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﻗﺎل ﱡ‬
‫اﻟﻨﱯ )ص( ‪ :‬اﻟﻨ ُ‬
‫ﱢﻜﺎح ُﺳﻨ ِﱠﱵ‪ ،‬ﻓَ َﻤ ْﻦ َرﻏ َ‬
‫ِ‬
‫ﻋﺪد اﻟﻄﻼﱠ ِ‬
‫ب اﻟﺬﻳﻦ ﻳَـ ْﺮﻏَﺒُﻮن ‪ ....‬اﻟﻘﺮاءة واﻟﺒﺤﺚ‪.‬‬
‫اد ُ‬
‫‪.8‬ا ْز َد َ‬
‫ﲨﻴ ِﻊ اﻟﻘﺮاء ِ‬
‫‪ .9‬ﻫﺬا اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻳ ْﺸﺘَ ِﻤﻞ ‪َِ ....‬‬
‫ات اﻟﻘﺮآﻧﻴﱠ ِﺔ اﳌﺘﻮاﺗَِﺮِة‪.‬‬
‫َ‬
‫َُ ُ‬
‫ﺻ ﱢﺤﻴﱠ ٍﺔ وﺳ ٍ‬
‫اﳌﺨﻄﻮﻃﺎت ‪ ...‬أَﻣﺎﻛِﻦ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻠﻴﻤﺔ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻧَـ َﻘ َﻞ اﳌﻮﻇﱠﻔﻮ َن‬
‫َ‬
‫َ َ‬
‫‪ edatından sonra boş bırakılan yerleri örnekte‬إﻻﱠ ‪8. Aşağıdaki cümlelerde,‬‬
‫‪olduğu gibi, uygun bir kelimeyle doldurunuz.‬‬
‫ت ﻣﻜْﺘَﺒ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل إﻻﱠ َﻣﻜْﺘَﺒَﺔً‪.‬‬
‫ﺎت‬
‫َ‬
‫ُز ْر ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫ﺖ ُﻛﺘُﺐ اﳌَُﺆﻟﱢ ِ‬
‫ﻒ إﻻﱠ ‪. .....‬‬
‫‪ .1‬ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳْ ُ َ‬
‫اﻷﺻﺪﻗﺎء إﻻﱠ ‪. ......‬‬
‫أﻳﺖ‬
‫‪ .2‬ر ُ‬
‫َ‬
‫اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ إﻻﱠ ‪. .....‬‬
‫ﻛﺘﺒﺖ‬
‫‪ُ .3‬‬
‫َ‬
‫‪ 57‬‬
‫‪ ‬‬
. ..... ‫ﺐ إﻻﱠ‬
.4
ُ
َ َ‫ﻓﺘﺤﺖ اﻟﻌُﻠ‬
. ..... ‫ﻒ اﻟﻴَـ ْﻮِم إﻻﱠ‬
َ ‫ﺻ ُﺤ‬
ُ ‫ ﻗﺮ‬. 5
ُ ‫أت‬
DİL BİLGİSİ
İSTİSNÂ
‫ إِﻻﱠ‬vb. bir edattan sonra gelen ismi, öncesinde geçen ifadenin hükmünden
hariç tutmaya istisnâ denir. Meselâ ‫ب‬
َ ‫ َﺣ‬Öğrenciler geldiler, şeklinde
ُ ‫ﻀ َﺮ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
bir hüküm verilmiş olsun. Bu hükümden herhangi bir öğrenciyi hariç tutmak
istediğimizde istisnâ edatlarından birini ve peşinden de hariç tutulacak kişinin
ismini söyleriz. ‫ب إِﻻﱠ َﻋﻠِﻴًّﺎ‬
َ ‫ َﺣ‬Ali hariç öğrenciler geldiler, dediğimizde
ُ ‫ﻀ َﺮ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
Ali'yi gelme hükmünün dışında tutmuş oluruz.
İstisnânın Temel Ögeleri
İstisnâ, üç temel ögeden oluşmaktadır. Bunlar müstesnâ minh, istisnâ edatı ve
müstesnâdır.
Müstesnâ minh : İstisnâ edatından önce gelen isimdir. Bazen zikredilmeyebilir.
İstisnâ edatı : Kullanılan edattır.
Müstesnâ : İstisnâ edatından sonra gelen isimdir.
.‫ َﺳﺎﻓَـ َﺮ اﳌُ َﺴﺎﻓِ ُﺮو َن إِﻻﱠ َﺧﺎﻟِ ًﺪا‬Halit hariç yolcular gittiler.
ِ
Bu cümlede müstesnâ minh ‫ﺴﺎﻓِ ُﺮو َن‬
َ ُ‫ اﳌ‬lafzı, istisnâ edatı ‫ إﻻﱠ‬ve müstesnâ da
‫ َﺧﺎﻟِ ًﺪا‬kelimesidir.
İstisnâ Edatları
Başlıca istisnâ edatları üç kısımda ele alınmaktadır:
Birinci kısım : ‫ إﻻﱠ‬.
İkinci kısım : ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬ve ‫ ِﺳ َﻮى‬.
Üçüncü kısım : َ‫ َﺧﻼ‬, ‫ َﻋ َﺪا‬, ve ‫ َﺣﺎ َﺷﺎ‬dır.
1. ‫إﻻﱠ‬
En yaygın kullanılan istisnâ edatı ‫ إﻻﱠ‬dır. Bu edattan sonra gelen kelimenin
(müstesnânın) i‘râbı cümlenin durumuna göre değişir. Burada cümle;
1. ya olumlu,
2. ya olumsuz,
3. ya da olumsuz olup müstesnâ minhi zikredilmemiş bir durumda gelir.
58
1. Olumlu Cümle
Olumlu cümleden maksat, ifadenin başında soru, nehiy (yasaklama) veya
olumsuzluk edatlarından herhangi birisinin bulunmaması demektir. Bu tür
cümlelerde ‫ إﻻﱠ‬dan sonraki kelime dâima mansûb olarak gelir:
.‫ﻮدا‬
ً ‫َﺻ ِﺪﻗَﺎءُ إِﻻﱠ َْﳏ ُﻤ‬
ْ ‫ﺐ اﻷ‬
َ ‫ َذ َﻫ‬Mahmut hariç arkadaşlar gittiler.
‫ إﻻﱠ‬dan sonraki kelime müsennâ ya da çoğul ise nasb hâli yâ (‫ )ﻳـ‬iledir.
ِ ْ ‫ َر َﺟ َﻊ اﻟ ُْﻤ َﻮﻇﱠُﻔﻮ َن إِﻻﱠ ُﻣ َﻮﻇﱠَﻔ‬İkisi dışında memurlar döndüler.
.‫ﲔ‬
.‫ﲔ‬
َ ‫ َر َﺟ َﻊ اﻟ ُْﻤ َﻮﻇﱠُﻔﻮ َن إِﻻﱠ ُﻣ َﻌﻠﱢ ِﻤ‬Öğretmenler hariç memurlar döndüler.
ِ ْ ‫ ) ُﻣ َﻮﻇﱠَﻔ‬ikil, sonrakinde ise
Yukarıdaki iki cümleden birincisinde müstesnâ (‫ﲔ‬
(‫ﲔ‬
َ ‫ ) ُﻣ َﻌﻠﱢ ِﻤ‬çoğul olarak gelmiştir.
2. Olumsuz cümle
Olumsuz cümleden maksat ise, ifadenin başında nefiy (olumsuzluk), nehiy
(yasaklama) veya soru edatlarından herhangi birisinin bulunması demektir.
Bu tür cümlelerde ‫ إﻻﱠ‬dan sonraki kelimenin i‘râbında iki yol izlenir. Ya
mansûb olur ya da müstesnâ minh ile aynı i‘râbı alır.
Mansûb oluşu:
.‫ب إِﻻﱠ َﺳ ِﻌﻴ ًﺪا‬
ُ ‫ﺐ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫ َﻣﺎ َذ َﻫ‬Sait dışında öğrenci gitmedi.
Müstesnâ minhin i‘râbına uyması:
.‫ب إِﻻﱠ َﺳ ِﻌﻴ ٌﺪ‬
ُ ‫ﺐ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫ َﻣﺎ َذ َﻫ‬Sait dışında öğrenci gitmedi.
Bu cümlede müstesnâ minh olan ‫ب‬
ُ ‫ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬lafzı merfû olduğu için, müstesnâ
olan ‫ َﺳ ِﻌﻴ ٌﺪ‬lafzı da ona uyarak ref ile gelmiştir.
Müstesnâ minh mansûb ise her iki yola göre de müstesnâ mansûb olur:
.‫ب إِﻻﱠ َﺣ َﺴﻨًﺎ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Hasan dışında öğrencileri görmedim.
َ ‫ﺖ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
Müstesnâ minh mecrûr ise müstesnâ ya mansûb ya da müstesnâ minhe
uyarak mecrûr gelir:
.‫َﺻ ِﺪﻗَ ِﺎء إِﻻﱠ َﺣ َﺴﻨًﺎ‬
ُ ‫ َﻣﺎ َﻣ َﺮْر‬Hasan dışında arkadaşlara uğramadım.
ْ ‫ت ﺑِﺎﻷ‬
.‫َﺻ ِﺪﻗَ ِﺎء إِﻻﱠ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
ُ ‫ َﻣﺎ َﻣ َﺮْر‬Hasan dışında arkadaşlara uğramadım.
ْ ‫ت ﺑِﺎﻷ‬
3. Müstesnâ Minhin Zikredilmediği Olumsuz Cümle
Bu durumda müstesnânın i‘râbı verilirken sanki istisnâ edatı yokmuş gibi
hareket edilir. Müstesnâ, cümlenin hangi ögesiyse ona göre i‘râbını alır. Bu
tür cümleler dâima olumsuzdurlar. Bu tür istisnâya müferrağ istisnâ denir.
59
Merfû oluşu:
.‫ﺎء إِﻻﱠ ﻓَﺎﺗِ ٌﺢ‬
َ ‫ َﻣﺎ َﺟ‬Sadece Fatih geldi.
ِ
Bu cümlede ‫ﺢ‬
ٌ ‫ ﻓَﺎﺗ‬kelimesi, َ‫ َﺟﺎء‬fiilinin fâili olduğu için merfû olarak ötre ile
harekelenmiştir.
Mansûb oluşu:
.‫ﺖ إِﻻﱠ ﻓَ ِﺎﲢًﺎ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Sadece Fatih’i gördüm.
Burada ise ‫ ﻓَ ِﺎﲢًﺎ‬kelimesi, ‫ َرأَي‬fiilinin mef’ûlü olduğu için mansûb olarak
üstün ile harekelenmiştir.
Mecrûr oluşu:
.‫ﺖ إِﻻﱠ َﻋﻠَﻰ ﻓَﺎﺗِ ٍﺢ‬
ُ ‫ َﻣﺎ َﺳﻠﱠ ْﻤ‬Sadece Fatih’e selam verdim.
Bu cümlede ise ‫ ﻓَﺎﺗِ ٍﺢ‬kelimesi, ‫ َﺳﻠﱠﻢ‬fiilinin mef’ûlü olup başında da harfi cer
bulunduğu için mecrûr olarak esre ile harekelenmiştir.
ِ
Müstesnâ minhin zikredilmediği ‫ﺢ‬
ٌ ‫ﺎء إِﻻﱠ ﻓَﺎﺗ‬
َ ‫ َﻣﺎ َﺟ‬Sadece Fatih geldi, vb.
cümlelerde umumi manalı ‫َﺣ ٌﺪ‬
‫أ‬
vb.
gizli
bir
lafız
müstesnâ minh olarak takdir
َ
ِ
ِ
‫ﱠ‬
edilir. Bu cümle de ‫ﺢ‬
ٌ ‫َﺣ ٌﺪ إﻻ ﻓَﺎﺗ‬
َ ‫ َﻣﺎ َﺟﺎءَ أ‬Fatih dışında kimse gelmedi,
takdirindedir.
Müstesnâ minh ya birden fazla olmalı, ya umûmî manalı bir kelime veya
kısımları bulunan müfred bir lafız olmalıdır.
َِ ‫ﻀﺮ اﻟْﻤ َﺪ ﱢرﺳﻮ َن إِﻻﱠ‬
.ً‫ﲨﻴﻼ‬
ُ ُ َ َ ‫ َﺣ‬Cemil dışında öğretmenler geldiler.
.‫ﺎك‬
َ ‫َﺧ‬
َ ‫َﺣ ًﺪا إِﻻﱠ أ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Kardeşinden başka hiç kimseyi görmedim.
َ‫ﺖأ‬
ِ ‫اﻟﻜﺘﺎب إِﻻﱠ ﺻ ْﻔﺤﺔً أ‬
ِ ُ ‫ ﻗَـﺮأ‬Son sayfası hariç kitabı okudum.
.‫َﺧ َﲑًة‬
َ َ ‫ْت‬
َ َ
َ
Yukarıdaki üç örnekte geçen müstesnâ minhlerden birincisi çoğul, ikincisi
umûmî manalı ve üçüncüsü de kısımları olan müfred bir lafızdır. Umûmî
manalı kelimeden maksat nefiy, nehiy veya soru edatından sonra gelen nekra
lafızdır. Şu örneklerde olduğu gibi:
.‫َﺣ ٌﺪ‬
َ‫ﺐأ‬
َ ‫ َﻣﺎ َذ َﻫ‬Hiç kimse gitmedi.(Nefiy)
.‫َﺣ ًﺪا‬
ْ َ‫ ﻻَ ﺗ‬Hiç kimseyi dövme.(Nehiy)
ْ ‫ﻀ ِﺮ‬
َ‫بأ‬
‫َﺣ ًﺪا؟‬
َ ْ‫ َﻫ ْﻞ َرأَﻳ‬Kimseyi gördün mü?(Soru)
َ‫ﺖأ‬
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları Türkçe tercümelerine uygun bir müstesnâ ile doldurunuz.
....... ‫ﺎل َإﱃ اﳊَْﻘ ِﻞ إﻻﱠ‬
ُ ‫ﺐ اﻟﻌُ ﱠﻤ‬
َ ‫ َذ َﻫ‬Bir işçi hariç işçiler tarlaya gitti.
ِ ُ‫ﺎف اﳌ‬
....... ‫ﺆﻣ ُﻦ إﻻﱠ‬
ُ َ‫ ﻻ َﳜ‬Mü’min Allah’tan başkasından korkmaz.
....... ‫ﺎل إﻻﱠ‬
ُ ‫ﺎم اﻷﻃْ َﻔ‬
َ َ‫ َﻣﺎ ﻧ‬Süleyman dışında çocuklar uyumadı.
....... ‫ َﱂْ ﻳَـ ْﻘ َﺮأْ إﻻﱠ‬Sadece Muhammet okudu.
....... ‫ْﺖ إﻻﱠ‬
ُ ‫ َﻣﺎ أ َﻛﻠ‬Sadece hurma yedim.
60
2. ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬- ‫ِﺳ َﻮى‬
Yukarıda ‫ إِﻻﱠ‬istisnâ edatından sonra gelen müstesnâ için zikredilen kuralların
tamamı, bu iki edat için de geçerlidir. Bu iki edat ‫ إِﻻﱠ‬dan sonra gelen
müstesnânın i‘râbını alır. Yani ‫ إِﻻﱠ‬dan sonraki müstesnâ, mansûb ise ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬da
mansûb, merfû ise merfû ve mecrûr ise mecrûr olarak gelir. Ancak ‫ﻏَْﻴـ ُﺮ‬
kelimesi her üç harekeyi de aldığı için onda bütün i‘râb durumları açıkça
görülürken, ‫ ِﺳ َﻮى‬da ise bu üç hareke de ortaya çıkmaz. Çünkü ‫ ِﺳ َﻮى‬nın
sonunda elif-i maksûre vardır ve sonu hareke yönünden değişmez. Bu iki
edattan sonra gelen müstesnâlar, muzafûn ileyh olarak dâima mecrûr gelirler.
1. Olumlu Cümle
ٍ ‫َﺻ ِﺪﻗَﺎء ﻏَﻴـﺮ َْﳏﻤ‬
.‫ﻮد‬
ُ َ ْ ُ ْ ‫ﺐ اﻷ‬
َ ‫ َذ َﻫ‬Mahmut hariç arkadaşlar gittiler.
Bu cümle ‫ إﻻﱠ‬dan bahsederken geçmiş ve müstesnâ ‫ﻮدا‬
ً ‫ إِﻻﱠ َْﳏ ُﻤ‬şeklinde
gelmişti. Burada ‫ ﻏَ ْﲑ‬ile kurulan istisnâda ise ‫ إﻻﱠ‬dan sonraki müstesnânın i‘râbı
(harekesi) ‫ ﻏَ ْﲑ‬ya verilmiş ve müstesnâ olan ‫ﳏ ُﻤﻮد‬
َْ kelimesi de mecrûr olarak
gelmişir. Bu tür cümlelerde, örnekte de görüldüğü gibi, ‫ ﻏَ ْﲑ‬edatı mansûb
olarak gelir.
2. Olumsuz Cümle
Bu tür cümlelerde de ‫ إﻻﱠ‬da olduğu gibi ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬ve ‫ ِﺳ َﻮى‬edatlarının i‘râbında iki yol
izlenir. Edat ya mansûb olur ya da müstesnâ minh ile aynı i‘râbı alır.
Mansûb oluşu:
ٍ ‫ ﻣﺎ َذﻫﺐ اﻟﻄﱡﻼﱠب ﻏَﻴـﺮ ﺳ ِﻌ‬Sait dışında öğrenci gitmedi.
.‫ﻴﺪ‬
َ َْ ُ
َ َ َ
Müstesnâ minhin i‘râbına uyması:
ٍ ‫ ﻣﺎ َذﻫﺐ اﻟﻄﱡﻼﱠب ﻏَﻴـﺮ ﺳ ِﻌ‬Sait dışında öğrenci gitmedi.
.‫ﻴﺪ‬
َ ُْ ُ
َ َ َ
Bu cümlede müstesnâ minh olan ‫ب‬
ُ ‫ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬lafzı merfû olduğu için, istisnâ
edatı olan ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬da ona uygun olarak ref ile gelmiş, ötre ile harekelenmiştir.
Müstesnâ minh mansûb ise her iki yola göre de ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬ve ‫ ِﺳ َﻮى‬edatları mansûb
olur:
.‫ب ﻏَْﻴـ َﺮ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Hasan dışında öğrencileri görmedim.
َ ‫ﺖ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
Müstesnâ minh mecrûr ise ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬ve ‫ ِﺳ َﻮى‬ya mansûb olur ya da müstesnâ minhe
uyarak mecrûr gelir:
.‫َﺻ ِﺪﻗَ ِﺎء ﻏَْﻴـ َﺮ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
ُ ‫ َﻣﺎ َﻣ َﺮْر‬Hasan dışında arkadaşlara uğramadım.
ْ ‫ت ﺑِﺎﻷ‬
.‫َﺻ ِﺪﻗَ ِﺎء ﻏَ ِْﲑ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
ُ ‫ َﻣﺎ َﻣ َﺮْر‬Hasan dışında arkadaşlara uğramadım.
ْ ‫ت ﺑِﺎﻷ‬
3. Müstesnâ Minhin Zikredilmediği Olumsuz Cümle
Burada da ‫ إِﻻﱠ‬da olduğu gibi, ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬ve ‫ ِﺳ َﻮى‬nın i‘râbı verilirken bunlar cümlenin
bir ögesi olarak kabul edilir ve buna göre i‘râb alırlar.
61
Merfû oluşu:
.‫ﺎء ﻏَْﻴـ ُﺮ ﻓَﺎﺗِ ٍﺢ‬
َ ‫ َﻣﺎ َﺟ‬Sadece Fatih geldi.
Bu cümlede ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬edatı cümlenin fâili olduğu için merfû olarak ötre ile
harekelenmiştir.
Mansûb oluşu:
.‫ﺖ ﻏَْﻴـ َﺮ ﻓَﺎﺗِ ٍﺢ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Sadece Fatih’i gördüm.
Burada ise ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬edatı ‫ َرأَي‬fiilinin mef’ûlü olduğu için mansûb olarak üstün
ile harekelenmiştir.
Mecrûr oluşu:
.‫ﺖ َﻋﻠَﻰ ﻏَ ِْﲑ ﻓَﺎﺗِ ٍﺢ‬
ُ ‫ َﻣﺎ َﺳﻠﱠ ْﻤ‬Sadece Fatih’e selam verdim.
Bu cümlede ise ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬edatı, ‫ َﺳﻠﱠﻢ‬fiilinin mef’ûlü olup başında da harfi cer
bulunduğu için mecrûr olarak esre ile harekelenmiştir.
‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬ve ‫ ِﺳ َﻮى‬edatları nekra bir ismin peşinden geldiklerinde onun sıfatı olurlar.
Bu durumda istisnâ edatı olmaktan çıkarlar ve sıfat oldukları kelimenin i‘râbını
alırlar.
.‫ َﺟﺎء َر ُﺟ ٌﻞ ﻏَْﻴـ ُﺮ َﻋ ٍِﺎﱂ‬Alim olmayan bir adam geldi.
﴾ ‫ﺻﺎﻟِ ٍﺢ‬
َ ‫ ﴿ إِﻧﱠﻪُ َﻋ َﻤ ٌﻞ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. (Hud sûresi 11 / 46)
﴾ ‫ﺖ ِﻣ ْﻦ ذُ ﱢرﻳﱠِﱵ ﺑَِﻮ ٍاد ﻏَ ِْﲑ ِذي َزْرٍع‬
ُ ‫َﺳ َﻜ ْﻨ‬
ْ ‫﴿رﺑﱠـﻨَﺎ إِ ﱢﱐ أ‬
َ Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini,
ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. (İbrahim sûresi 14 / 37)
Yukarıdaki üç örnekte geçen ‫ ﻏَ ْﻴـ ُﺮ‬edatı; birincide fâil olan ‫ﻞ‬
ٌ ‫ َر ُﺟ‬lafzının,
ikincide inne’nin haberi olan ‫ﻞ‬
‫ﻤ‬
‫ﻋ‬
kelimesinin
sıfatı
olarak
ötre
almış,
üçüncüde
َ
ٌَ
ٍ ‫ و‬kelimesinin sıfatı olarak esre almıştır.
ise mecrûr olan ‫اد‬
َ
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları harekeli bir şekilde ‫ ﻏَ ْﻴـ ُﺮ‬edatı ile doldurunuz.
.‫ َﺣﺎ ﱟج‬..... ‫ﺎج‬
َ ‫ َﻋ‬Bir hacı dışında hacılar döndü.
ُ ‫ﺎد اﳊُ ﱠﺠ‬
ٍ ‫ َْﳏﻤ‬...... ‫ت اﻟﻄﱡﻼﱠب‬
ِ ْ‫ َﱂ ﻳﺄ‬Mahmut hariç öğrenciler gelmedi.
.‫ﻮد‬
ُ
َْ
ُ
.‫ اﳊَ ﱢﻖ‬...... ‫ﻮل اﳌﺴﻠِ ُﻢ‬
ُ ‫ ﻻَ ﻳَـ ُﻘ‬Müslüman hakkatten başkasını söylemez.
.‫ﺐ‬
ْ َ‫ﺻﻠ‬
َ ‫ َﻣﺎ َو‬Sadece Zeynep geldi.
َ َ‫ َزﻳْـﻨ‬...... ‫ﺖ‬
ٍ ِ‫ َﺳﻠ‬...... ‫ﺖ‬
.‫ﻴﻢ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Sadece Selim’i gördüm.
.‫َﲪَ َﺪ‬
ْ ‫ أ‬..... ‫َﺣ ٌﺪ‬
َ ُ‫ َﱂْ ﻳ‬Ahmet’ten başka hiç kimse bana inanmadı.
َ ‫ﺼ ﱢﺪﻗ ِْﲏ أ‬
3. َ‫ َﺧﻼ‬- ‫ َﻋ َﺪا‬- ‫َﺣﺎ َﺷﺎ‬
Bu üç edat iki şekilde kullanılır:
1. Harfi cer olurlar.
2. Fiil olurlar.
62
1. Harfi Cer Oluşları
Harfi cer olduklarında müstesnâları mecrûr olur.
ٍ ْ ‫ب َﺧﻼَ ُﺣﺴ‬
.‫ﲔ‬
ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫ َﺟ‬Hüseyin dışında öğrenciler geldiler.
َ
ٍ ْ ‫ب َﻋ َﺪا ُﺣﺴ‬
.‫ﲔ‬
ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫ َﺟ‬Hüseyin dışında öğrenciler geldiler.
َ
ٍ ْ ‫ب َﺣﺎ َﺷﺎ ُﺣﺴ‬
.‫ﲔ‬
ُ ‫ َﺟﺎءَ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬Hüseyin dışında öğrenciler geldiler.
َ
2. Fiil Oluşları
Fiil olduklarında ise müstesnâları mef’ûlün bih olarak mansûb olur.
.‫ب َﺧﻼَ ُﺣ َﺴ ْﻴـﻨًﺎ‬
ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫ َﺟ‬Hüseyin dışında öğrenciler geldiler.
.‫ب َﻋ َﺪا ُﺣ َﺴ ْﻴـﻨًﺎ‬
ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫ َﺟ‬Hüseyin dışında öğrenciler geldiler.
.‫ب َﺣﺎ َﺷﺎ ُﺣ َﺴ ْﻴـﻨًﺎ‬
ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫ َﺟ‬Hüseyin dışında öğrenciler geldiler.
Bu üç edattan َ‫ َﺧﻼ‬ve ‫ َﻋ َﺪا‬nın başına mastar ‫ َﻣﺎ‬sı gelince de sadece fiil
olurlar. ‫ َﺣﺎ َﺷﺎ‬nın başına ise bu ‫ َﻣﺎ‬asla gelmez.
ِ ‫ ﻋﺎد اﳌُﺴﺎﻓِﺮو َن ﻣﺎ َﺧﻼَ و‬Biri hariç yolcular döndüler.
.‫اﺣ ًﺪا‬
َ ُ َ ََ
َ
ِ ‫ ﻋﺎد اﳌُﺴﺎﻓِﺮو َن ﻣﺎ ﻋ َﺪا و‬Biri hariç yolcular döndüler.
.‫اﺣ ًﺪا‬
َ َ َ ُ َ ََ
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları harekeli bir şekilde Türkçe tercümelerine uygun bir müstesnâ ile
doldurunuz.
ِ ‫ﻀﺮ‬
..... ‫ﻴﺒﺎت َﻋ َﺪا‬
ُ ِ‫ت اﻟﻄﱠﺒ‬
َ َ ‫ َﺣ‬Bir doktor hariç doktorlar geldi.
ِ ‫ وﻗَِﻔ‬Bir taksi hariç taksiler durdu.
..... َ‫ات َﺧﻼ‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ﺴﻴﱠﺎر‬
َ
..... ‫وﺳﻪُ َﺣﺎ َﺷﺎ‬
َ ‫ﺐ ﻋُ َﻤ ُﺮ ُد ُر‬
َ َ‫ َﻛﺘ‬Ömer, Arapça hariç derslerini yazdı.
..... َ‫ﺎح َﻣﺎ َﺧﻼ‬
‫ َﺧ َﺮ َج اﻟ ﱡ‬Bir turist dışında turistler çıktı.
ُ ‫ﺴﻴﱠ‬
ِ ‫ﺻ َﻞ اﳉِ َﲑا ُن إﱃ‬
...... ‫اﳊﻔﻞ َﻣﺎ َﻋ َﺪا‬
َ ‫ َو‬Törene birisi dışında komşular geldiler.
İstisnâda muttasıl, munkatı‘ ve müferrağ şeklinde üçlü bir taksim de
yapılmaktadır.
Muttasıl istisnâ:
Müstesnâ minh ile müstesnâ aynı cinsten ise bu tür istisnâya muttasıl istisnâ
denir.
.‫ب إِﻻﱠ ُﺣ َﺴ ْﻴـﻨًﺎ‬
ُ ْ‫ َرأَﻳ‬Hüseyin hariç öğrencileri gördüm.
َ ‫ﺖ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
Munktı‘ istisnâ:
Müstesnâ minh ile müstesnâ aynı cinsten değilse bu tür istisnâya munkatı‘
istisnâ denir.
63
.‫اﻟﻘﺎﻋﺔَ إِﻻﱠ ﻛِﻼَﺑَـ ُﻬ ْﻢ‬
ُ ُ‫ َد َﺧ َﻞ اﻟﻀﱡﻴ‬Köpekleri hariç misafirler salona girdiler.
َ ‫ﻮف‬
Müferrağ istisnâ:
Müstesnâ minhin cümlede zikredilmediği istisnâya ise müferrağ istisnâ
denir.
.‫ﻀ َﺮ إِﻻﱠ ﺧﺎﻟِ ٌﺪ‬
َ ‫ َﻣﺎ َﺣ‬Sadece Halit geldi.
İstisnâ edatlarıyla ilgili daha ayrıntılı örnekler için İsmail Güler, Hüseyin
Günday ve Şener Şahin’in Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi) isimli kitabına
bakınız.
İstisnâ edatlarıyla ilgili olarak ayrıca http://www.onlinearabic.net
www.schoolarabia.net adreslerine başvurabilirsiniz.
ve
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki cümlelerde geçen müstesnâ minh ve müstesnâları tespit
ediniz.
.‫ﺐ اﳌَُﻮﻇﱠُﻔﻮ َن إﱃ اﻟ َْﻤﻄ َْﻌ ِﻢ إِﻻﱠ ُﻣ َﻮﻇﱠًﻔﺎ‬
َ ‫ َذ َﻫ‬.1
ِ
.‫ﻴﺼﺎ‬
‫ﺲ‬
ً ‫ﺼﺎ َن اﳉَﺪﻳﺪ َة إِﻻﱠ ﻗَ ِﻤ‬
َ ‫اﻟﺮﺟﻞ اﻟ ُﻘ ْﻤ‬
ُ
َ ‫ ﻟَﺒ‬.2
.‫س‬
ٌ ‫ َﻣﺎ َد َﺧ َﻞ اﳌَﻜْﺘَﺒَﺔَ إِﻻﱠ ُﻣ َﺪ ﱢر‬.3
ِ
.‫ﻮرًة‬
ُ ‫ َﺣ ِﻔﻈ‬.4
َ ‫ْﺖ ُﺳ َﻮَر اﻟْ ُﻘ ْﺮآن اﻟﻜ ِﺮ ِﱘ إِﻻﱠ ُﺳ‬
.‫ﻮز إِﻻﱠ اﳌُ ْﺠﺘَ ِﻬ ُﺪ‬
ُ ‫ ﻻَ ﻳَـ ُﻔ‬.5
.‫ْﺖ إِﻻﱠ َﻋﻠَﻰ ﻓَِﻘ ٍﲑ‬
ُ ‫ﺼ ﱠﺪﻗ‬
َ َ‫ َﻣﺎ ﺗ‬.6
ِ ‫ َزار ﺻ ِﺪ ِﻳﻘﻲ ﻣﻜْﺘَﺒ‬.7
.‫ﻮل ﻏَْﻴـ َﺮ َﻣﻜْﺘَﺒَ ٍﺔ‬
َ ُ‫ﺎت إِ ْﺳﺘَﺎﻧﺒ‬
َ َ
َ َ
ٍ ‫ ﺗَﺴﻠﱠﻢ اﻟْﻤﻮﻇﱠُﻔﻮ َن رواﺗِﺒـ ُﻬﻢ َﻋ َﺪا ﻣﻮﻇﱠ‬.8
.‫ﻒ‬
ْ َ ََ
َُ
َُ َ َ
ِ ‫ْﺖ اﳌَُﺪراء ﻣﺎ َﺧﻼَ ﻣ ِﺪﻳﺮا و‬
.‫اﺣ ًﺪا‬
َ َ َ ُ ‫ ﻗَﺎﺑَـﻠ‬.9
َ ً ُ
.‫ ﺗَـ َﻮ ﱠﺟﻪَ اﳌﺴﺎﻓِ ُﺮو َن إﱃ اﳊَﺎﻓِﻠَ ِﺔ َﻣﺎ َﻋ َﺪا ُﻣ َﺴﺎﻓِ ًﺮا‬.10
2. Aşağıdaki cümlelerde geçen müstesnâların sonunu harekeleyiniz.
ِ ‫ َزار‬.1
.‫ﺎت اﻵﺛَ َﺎر اﻟﺘَﺎ ِر ِﳜﻴﱠﺔَ إِﻻﱠ َﺳﺎﺋِ َﺤﺔ‬
‫ت اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ﺴﺎﺋِ َﺤ‬
َ
ِ ‫ َزار اﻷﺳﺎﺗِ َﺬةُ اﳌَﻜْﺘَﺒ‬.2
.‫ﺎت إِﻻﱠ َﻣﻜْﺘَﺒَﺔ‬
َ
َ َ
.‫ﺎت ِﻣ َﻦ اﳌُ ْﺴﺘَ ْﺸ َﻔﻰ إﻻﱠ ﻃَﺒِﻴﺒَﺔ‬
ُ َ‫ َﱂْ َﲣْ ُﺮ ِج اﻟﻄﱠﺒِﻴﺒ‬.3
.‫ﺎﺿ َﺮِة إِﻻﱠ ُﻣ َﺪ ﱢر َﺳﺔ‬
ُ ‫ َﱂْ ﺗَ ْﺸ َِﱰ ِك اﻟ ُْﻤ َﺪ ﱢر َﺳ‬.4
َ ‫ﺎت ﰲ اﳌُ َﺤ‬
ِ ‫ َﱂ ﻳ ْﺪ ُﺧ ِﻞ اﻟﻄﱡﻼﱠب اﳌَﻜْﺘَﺒ‬.5
.‫ﺎت إﻻﱠ َﻣﻜْﺘَﺒَﺔ‬
ُ
َ
َْ
64
.‫اﳌﺴ ِﺠ َﺪ إِﻻﱠ َزاﺋِﺮة‬
ْ ‫ َﱂْ ﺗَ ْﺪ ُﺧ ِﻞ‬.6
‫ﻘﻮل ِ‬
‫اﻟﻌﺎﱂُ َﻋ َﺪا ﻛﻠﻤﺔ اﳊَ ﱢﻖ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﻻَ ﻳَ ُ‬
‫‪َ .8‬ﳒَﺤ ِ‬
‫ﺎت ﻣﺎ َﺧﻼَ ﻃﺎﻟﺒﺔ‪.‬‬
‫ﺖ اﻟﻄﺎﻟِﺒَ ُ‬
‫َ‬
‫ت ﻣﺴ ِ‬
‫ﻮل ﻏﲑ َﻣ ْﺴ ِﺠﺪ‪.‬‬
‫ﺎﺟ َﺪ إِ ْﺳﺘَﺎﻧْـﺒُ َ‬
‫‪ُ .9‬زْر ُ َ َ‬
‫‪ .10‬وﺻﻠَ ِ‬
‫ﺴ ُﻔ ُﻦ إﱃ اﻟ ِْﻤﻴﻨَ ِﺎء َﺣﺎ َﺷﺎ َﺳ ِﻔﻴﻨَﺔ‪.‬‬
‫ﺖ اﻟ ﱡ‬
‫َ َ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri parantez içerisindeki‬‬
‫‪kelimelerden uygun bir müstesnâ ile doldurunuz.‬‬
‫‪ .1‬ﻗُﺘِﻞ اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻟ ﱠﺮ ِ‬
‫اﺷ ُﺪو َن إِﻻﱠ ‪.....‬‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ْﺖ أ َْﻣ ِ‬
‫ﺲ إِﻻﱠ ‪.....‬‬
‫‪َ .2‬ﻣﺎ ﺗَـﻨَ َﺎوﻟ ُ‬
‫‪ .3‬ﻗَـﺮأ ُ ِ‬
‫ﺺ إِﻻﱠ ‪......‬‬
‫ْت اﻟﻘ َ‬
‫ﺼ َ‬
‫َ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺺ إﻻﱠ ‪.....‬‬
‫‪َ .4‬ﻣﺎ ﻗُ ِﺮﺋَﺖ اﻟﻘ َ‬
‫ﺼ ُ‬
‫‪ .5‬ﻣﺎ اﺗﱠﺼﻠ ُ ِ ِ‬
‫ﻳﻦ إِﻻﱠ ‪.....‬‬
‫َ َ‬
‫ْﺖ ﺑﺎﻟﺰﱠاﺋ ِﺮ َ‬
‫ت ﻣﺘ ِ‬
‫ﻒ ﺗُـ ْﺮِﻛﻴﱠﺎ ﻏَْﻴـ َﺮ ‪.....‬‬
‫ﺎﺣ َ‬
‫‪ُ .6‬زْر ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﺮﺑِﻴﱠﺔ َﻋ َﺪا ‪....‬‬
‫‪َ .7‬ﺳﺎﻓَـ ْﺮ ُ‬
‫ت إﱃ اﻟﺒِﻼَد َ‬
‫ت َﻋﻮ ِ‬
‫اﺻ َﻢ اﻟﺒِﻼَ ِد اﻟﻌﺮﺑﻴﱠﺔ ﻣﺎ َﺧﻼ‪....‬‬
‫‪ُ .8‬زْر ُ َ‬
‫ْت أَﺑـﻮاب ِ‬
‫اﻟﻜﺘَ ِ‬
‫ﺎب ِﺳ َﻮى ‪.....‬‬
‫‪ .9‬ﻗَـ َﺮأ ُ ْ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻮَزَر ِاء ﻏَْﻴـ َﺮ ‪....‬‬
‫ﻴﺲ ُ‬
‫‪ .10‬ا ْﺳﺘَـ ْﻘﺒَ َﻞ ُ‬
‫اﻟﻮَزَراءُ َرﺋ َ‬
‫)أَﺑُﻮ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ – أَﺑَﺎ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ – أَِﰊ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ(‬
‫) َو ْﺟﺒَﺔٌ – َو ْﺟﺒَﺔً – َو ْﺟﺒَ ٍﺔ(‬
‫ﺼ ٍﺔ(‬
‫ﺼﺔً – ﻗِ ﱠ‬
‫ﺼﺔٌ – ﻗِ ﱠ‬
‫)ﻗِ ﱠ‬
‫ٍ‬
‫ﺼﺔٌ –‬
‫ﺼ ٍﺔ(‬
‫)ﻗِ ﱠ‬
‫واﺣﺪة – ﻗِ ﱠ‬
‫) َزاﺋٌِﺮ – َزاﺋﺮةٌ – َزاﺋِ ٍﺮ(‬
‫ﻒ – ﻣ ْﺘﺤ ًﻔﺎ – ﻣ ْﺘﺤ ٍ‬
‫ﻒ(‬
‫َ َ‬
‫) َﻣ ْﺘ َﺤ ٌ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﳌﻐﺮب(‬
‫ب–‬
‫)اﳌَﻐْ ِﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮةُ – ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮة(‬
‫اﻟﻘﺎﻫ َﺮَة –‬
‫) َ‬
‫ﺎب – ﺑَﺎﺑًﺎ – ﺑَ ٍ‬
‫ﺎب(‬
‫)ﺑَ ٌ‬
‫) َوِز ٌﻳﺮ – َوِز ًﻳﺮا – َوزﻳ ٍﺮ(‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri parantez içinden‬‬
‫‪seçeceğiniz uygun bir müstesnâ ile doldurunuz.‬‬
‫ﺿ ْﻴﻒ‪ ،‬ﺗَ ِ‬
‫ﺎﺟﺮ‪ ،‬ﻃَﺎﺋﺮة‪ُْ ،‬ﳏ ِﺴﻦ‪ ،‬ﲤَْ ِﺮﻳﻦ‪ ،‬ﻧَﺎﻓِ َﺬة‪ ،‬ﺑَﺎب‪َ ،‬ﺷ َﺠ َﺮة(‬
‫) َﻣﻄ َْﻌﻢ‪َ ،‬ذا اﻷدب ‪َ ،‬‬
‫‪ .1‬ﺣ ﱠﻞ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺐ اﻟﺘﱠﻤ ِﺮ ِ‬
‫ﻳﻨﺎت ِﺳ َﻮى ‪......‬‬
‫ُ ْ‬
‫َ‬
‫‪ .2‬د َﺧﻠ ُ ِ‬
‫ﺴﻮ َن إِﻻﱠ ‪.......‬‬
‫َ‬
‫ْﺖ َﻣﻄَﺎﻋ َﻢ َ‬
‫ﺻ ْﺎﻣ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔ ﻏ ْﻴـ َﺮ ‪.....‬‬
‫ﺎر ِﰲ‬
‫‪ .3‬أ َْﲦ ََﺮت اﻷ ْﺷ َﺠ ُ‬
‫‪َ .4‬ر َﺟ َﻊ اﻟﻀﱡﻴُ ُ ِ‬
‫ﱃ ﺑِﻼَ ِد ِﻫ ْﻢ َﻋ َﺪا ‪.......‬‬
‫ﻮف إ َ‬
‫ﺖ اﻟﻨﱠﻮاﻓِ َﺬ ِﰲ ِ‬
‫اﻟﺒﻴﺖ َﻣﺎ َﺧﻼَ ‪.....‬‬
‫‪ .5‬ﻓَـﺘَ ْﺤ ُ‬
‫اب َﺣﺎ َﺷﺎ ‪.....‬‬
‫‪ .6‬أَ ْﻏﻠَ ْﻘ ُ‬
‫ﺖ اﻷﺑْـ َﻮ َ‬
‫ِ‬
‫ﺖ وﺳﺎﺋِﻞ اﳌُﻮاﺻﻼَ ِ‬
‫ت ِﺳ َﻮى ‪.....‬‬
‫‪َ .7‬رﻛ ْﺒ ُ َ َ َ َ َ‬
‫ﺎر أ َْﻣ ِ‬
‫ﺲ إِﻻﱠ ‪......‬‬
‫‪َ .8‬رﺑِ َﺢ اﻟﺘﱡ ﱠﺠ ُ‬
‫ْﺖ إِﻻﱠ ‪.....‬‬
‫ﺎدﻗ ُ‬
‫ﺻَ‬
‫‪َ .9‬ﻣﺎ َ‬
‫‪َ .10‬ﻣﺎ َﺟﺎءَِﱐ اﻷﺻﺪﻗﺎءُ َﻣﺎ َﻋ َﺪا ‪.....‬‬
‫‪ 65‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri parantez içinden‬‬
‫‪seçeceğiniz uygun bir müstesnâ minh ile doldurunuz.‬‬
‫) اﻷﺻﺪﻗﺎء‪ ،‬اﻟ ُﻜﺘٌﺐ‪ ،‬اﻟﻄﱡﻼﱠب‪ ،‬اﳌَ َﺴﺎﺋِﻞ‪ ،‬اﻟ ﱠﺮ َﺳﺎﺋِﻞ‪ ،‬اﳊُ ُﺠ َﺮات‪ ،‬اﻷﻃﻔﺎل‪ ،‬اﻵﺛﺎر اﻟﺘﺎ ِرﳜﻴﱠﺔ(‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻ ِﻐ ًﲑا‪.‬‬
‫ﺎﻫ ْﺪ ُ‬
‫‪َ .1‬ﺷ َ‬
‫ت ‪ .....‬ﰲ أَد ْرﻧَﺔَ إِﻻﱠ َﻣ ْﺴﺠ ًﺪا َ‬
‫‪َ .2‬ﱂْ ﻳَـ ُﺰْرِﱐ ‪ .....‬ﻏَﲑُ َﻋﻠِ ﱟﻲ‪.‬‬
‫ﺖ ‪ .....‬اﳉﺪﻳﺪ َة إِﻻﱠ ﻛِﺘَﺎﺑًﺎ‪.‬‬
‫‪ .3‬ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳْ ُ‬
‫ﺎم ‪ِ .....‬ﺳ َﻮى ﻃَﺎﻟِ ٍ‬
‫ﺐ‪.‬‬
‫‪َ .4‬ﻣﺎ ﻗَ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻ ِﻐ ًﲑا‪.‬‬
‫‪َ .5‬ﻣ َﺸﻰ ‪ِ .....‬ﰲ َﺷﺎﻃﺊ اﻟﺒﺤ ِﺮ إِﻻﱠ ﻃ ْﻔﻼً َ‬
‫ْت ‪ .....‬ﻣﺎ َﻋ َﺪا رﺳﺎﻟﺔً‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻗَـ َﺮأ ُ‬
‫َﺿﺎء ِ‬
‫ت اﳌَ َ ِ‬
‫ﻴﺢ ‪ ....‬إِﻻﱠ ُﺣ ْﺠ َﺮَة اﻟﻨَـ ْﻮِم‪.‬‬
‫ﺼﺎ ﺑ ُ‬
‫‪ .7‬أ َ َ‬
‫ﺖ ‪َ .....‬ﻣﺎ َﺧﻼ َﻣ ْﺴﺄَﻟَﺔً ُﻣ َﻌ ﱠﻘ َﺪ ًة‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻓَ ِﻬ ْﻤ ُ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümleleri, örnekte olduğu gibi parantez içinde verilen edatı‬‬
‫‪kullanarak, istisnâ üslûbuna çeviriniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن إِﻻﱠ ﻃَﺎﻟِﺒًﺎ‪.‬‬
‫ﺎﻋﺔَ‬
‫ب ﻗَ َ‬
‫ب ﻗَ َ‬
‫ﺐ‪) .‬إِﻻﱠ( ‪َ ‬د َﺧ َﻞ اﻟﻄﱡﻼﱠ ُ‬
‫اﳌﺜَﺎل‪َ :‬د َﺧ َﻞ اﻟﻄﱡﻼﱠ ُ‬
‫ﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن وَﱂْ ﻳَ ْﺪ ُﺧ ْﻞ ﻃَﺎﻟ ٌ‬
‫ِ‬
‫ُﺳﺘَﺎ ًذا‪) .‬ﻏﲑ(‬
‫‪ُ .1‬زْر ُ‬
‫اﻷﺳﺎﺗِ َﺬ َة ِﰲ اﻟ ُﻜﻠﱢﻴﱠﺔ وَﱂْ اَ ُزْر أ ْ‬
‫ت َ‬
‫‪..............................‬‬
‫ﺘﺎب ِ‬
‫اﳊﺪ ِ‬
‫ْﺖ ﺑِ ِﻜ ِ‬
‫ﻳﺚ‪َ ) .‬ﻋ َﺪا( ‪..............................‬‬
‫واﺣﺘَـ َﻔﻈ ُ‬
‫‪ .2‬أ َْر َﺳﻠ ُ‬
‫ﺐ إِﱃ ﺑَـﻠَﺪي ْ‬
‫ْﺖ اﻟ ُﻜﺘُ َ‬
‫ﺎﺿﺮَة وَﱂ ﻳـ ْﺘـﺮ ْك ﻣﺮ ِ‬
‫‪ .3‬ﺗَـﺮ َك اﻟ ﱠ ِ‬
‫اﺳ ٌﻞ‪َ ) .‬ﺣﺎ َﺷﺎ(‬
‫ﺼ َﺤﻔﻴﱡﻮ َن اﳌُ َﺤ َ َ ْ َ ُ ُ َ‬
‫َ‬
‫‪..............................‬‬
‫ِ‬
‫ﺎب وَﱂْ ﺗَ ْﻜ ِﻮ ﺛَـ ْﻮﺑًﺎ‪ِ ) .‬ﺳ َﻮى(‬
‫‪َ .4‬ﻛ َﻮت اﳌَْﺮأَةُ اﻟﺜـﱢﻴَ َ‬
‫‪..............................‬‬
‫ﺎل اﻟ ﱠ‬
‫ِع وَﱂْ ﻳُـﻨَﻈﱢُﻔﻮا َﺷﺎ ِر ًﻋﺎ‪َ ) .‬ﺧﻼَ(‬
‫ﻒ اﻟﻌُ ﱠﻤ ُ‬
‫‪ .5‬ﻧَﻈﱠ َ‬
‫ﺸ َﻮار َ‬
‫‪..............................‬‬
‫ﻳﺒﺎت وَﱂ ﺗَﻜْﺘﺐ ﺗَ ْﺪ ِرﻳﺒﺎ أ ِ‬
‫ﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒﺔُ اﻟﺘﺪر ِ‬
‫‪َ .6‬ﻛﺘَﺒ ِ‬
‫َﺧ ًﲑا‪) .‬إِﻻﱠ(‬
‫ْ ُْ ً‬
‫َ‬
‫‪..............................‬‬
‫ﺎر‪َ ) .‬ﻣﺎ َﻋ َﺪا(‬
‫ﻀ َﺮ اﳉِ َﲑا ُن َﺣ ْﻔ َﻞ اﻟﺰَﱠو ِ‬
‫اج وَﱂْ َْﳛ ُ‬
‫‪َ .7‬ﺣ َ‬
‫ﻀ ْﺮ َﺟ ٌ‬
‫‪..............................‬‬
‫اﻟﻮَزَراءَ ِﰲ اﳌُْﺆﲤََ ِﺮ َوَﱂْ أ ََر َوِز ًﻳﺮا‪َ ) .‬ﻣﺎ َﺧﻼ(‬
‫‪َ .8‬رأَﻳْ ُ‬
‫ﺖ ُ‬
‫‪..............................‬‬
‫‪7. Parantez içinde verilen kelimelerin tamamını kullanarak istisnâ‬‬
‫‪üslûbunda cümleler kurunuz.‬‬
‫ِ‬
‫َﺻﻠَ َﺢ‪ ،‬إﻻﱠ‪ ،‬اﻟﺴﻴﱠﺎرات(‬
‫س‪َ ،‬ﺳﻴﱠﺎرة‪ ،‬أ ْ‬
‫‪) .1‬اﳌَُﻬ ْﻨﺪ ُ‬
‫‪ِ ) .2‬‬
‫ﺻ ِﺪﻳﻖ‪ ،‬ﻏَ ْﲑ (‬
‫ْ‬
‫ﺐ‪ ،‬اﻟ ُﻜﻠﱢﻴﱠﺔ‪ ،‬إِﱃ‪َ ،‬‬
‫اﻷﺻﺪﻗَﺎء‪َ ،‬ذ َﻫ َ‬
‫‪) .3‬اﻟ َﻔﻮاﻛِﻪ‪ ،‬إِﻻﱠ‪ ،‬ﻧَ ِ‬
‫ﺖ‪ ،‬اﻟﺒُـ ْﺮﺗُـ َﻘﺎل(‬
‫ﻀ َﺠ ْ‬
‫َ‬
‫‪ِ ) .4‬‬
‫ت‪ ،‬ﻗِﻄَﺎر‪ِ ،‬ﺳ َﻮى(‬
‫ﺎد َر ْ‬
‫اﻟﻘﻄَ َﺎرات‪ ،‬اﳌَ َﺤﻄﱠﺔ‪ ،‬ﻏَ َ‬
‫‪ 66‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﳉﺎرات‪َ ،‬ﻋ َﺪا(‬
‫ﻀﺮ ْ‬
‫ت‪َ ،‬ﺟ َﺎرة‪ ،‬اﳌَﺄ ُْدﺑَﺔ‪َ ،‬‬
‫‪َ ) .5‬ﺣ َ‬
‫ﱠﻮاﻓِﺬ(‬
‫‪) .6‬ﻓَـﺘَ ْﺤ ُ‬
‫ﺖ‪ ،‬ﻧﺎﻓﺬة‪َ ،‬ﺧﻼَ‪ ،‬اﻟﻨـ َ‬
‫ﺖ‪ ،‬إِﻻﱠ‪ ،‬اﻷ ْزَﻫﺎر‪ِ ،‬ﰲ‪ ،‬اﳊﺪﻳﻘﺔ(‬
‫ﱠﺤ ْ‬
‫‪َ ) .7‬زْﻫ َﺮة‪ ،‬ﺗَـ َﻔﺘ َ‬
‫ت‪ُ ،‬ﻣﺒَ َﺎراة‪ ،‬ﻏﲑ(‬
‫ﺎﻫ ْﺪ ُ‬
‫‪) .8‬اﳌُﺒَ َﺎرﻳَﺎت‪َ ،‬ﺷ َ‬
‫‪8. Aşağıdaki soruları örnekte olduğu gibi parantez içinde verilen edatları‬‬
‫‪kullanarak istisnâ üslûbuyla cevaplayınız.‬‬
‫ت اﻟْﻤﺴ ِ‬
‫ﺎﺟ َﺪ؟ )إِﻻﱠ( ‪-‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ :‬ﻫﻞ ُزْر َ َ َ‬
‫ﺎدا ِِﻢ؟ )ﻏﲑ(‬
‫ﺴﻠﱠ َﻢ اﳋِﱢﺮﳚُﻮ َن َﺷ َﻬ َ‬
‫‪ .1‬ﻫﻞ ﺗَ َ‬
‫ت اﻟْﻤﺴ ِ‬
‫ﺎﺟ َﺪ إِﻻﱠ َﻣ ْﺴ ِﺠ ًﺪا‪.‬‬
‫ﻧﻌﻢ‪ُ ،‬زْر ُ َ َ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫‪ .2‬ﻫﻞ َﺷﺎرك اﳌﻬﻨﺪﺳﻮن ﰲ اﻟﺒﻨﺎء؟ ) ِﺳ َﻮى(‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫ﺎل؟ ) َﻣﺎ َﺧﻼ(‬
‫‪ .3‬ﻫﻞ ﺑَ َﻜﻰ اﻷَﻃْ َﻔ ُ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫ت ﻗِﺼﺺ اﻷَﻧْﺒِ ِ‬
‫ﻴﺎء؟ ) َﻋ َﺪا(‬
‫‪ .4‬ﻫﻞ ﻗَـ َﺮاْ َ َ َ‬
‫ﻚ إِ َﱃ اﳉَ ِﺎﻣ َﻌ ِﺔ؟ )إِﻻﱠ(‬
‫ﺐ إِ ْﺧ َﻮﺗُ َ‬
‫‪ .5‬ﻫﻞ َذ َﻫ َ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫ت ُﻣ ُﺪ َن ِﻣ ْﻨ ِﻄ َﻘ ِﺔ َﻣ ْﺮَﻣ َﺮَة؟ )ﻏﲑ(‬
‫‪ .6‬ﻫﻞ ُزْر َ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫‪ .7‬ﻫﻞ َﺟ َﺮى اﻟﻼﻋﺒﻮن ﰲ اﳌَﻠ َْﻌﺐ؟ ) َﻣﺎ َﻋ َﺪا(‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫ِ‬
‫ﺼﺎ َن؟ )إِﻻﱠ(‬
‫‪ .8‬ﻫﻞ ﻃََﻮت اﳌَْﺮأَةُ اﻟْ ُﻘ ْﻤ َ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫‪ ile değiştiriniz ve‬إِﻻﱠ ‪9. Aşağıdaki cümlelerde kullanılan istisnâ edatlarını‬‬
‫‪varsa gerekli düzeltmeleri yapınız.‬‬
‫ت اﻟ ُﻘﺮآ َن اﻟ َﻜ ِﺮﱘ ِﺳﻮى ﺳ ٍ‬
‫ﻮرة‪.‬‬
‫َ َ ُ‬
‫‪ .1‬ﺗَـﻠَ ْﻮ ُ ْ‬
‫ﺴ ْﺠ ِﻦ ﻏَْﻴـ َﺮ َﺳ ِﺠ ٍ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﺧ َﺮ َج اﻟ ﱡ‬
‫ﺴ َﺠﻨَﺎءُ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱢ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ َﻋ َﺪا ُﻣ َﺪ ﱢر َﺳ ْ ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫‪َ .3‬ﻛﺎﻓَﺄَ اﳌُﺪ ُﻳﺮ اﳌَُﺪ ﱢرﺳ َ‬
‫ﻀﺎ‪.‬‬
‫ﺺ‬
‫ﺿﻰ َﻣﺎ َﻋ َﺪا َﻣ ِﺮﻳ ً‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ اﳌَْﺮ َ‬
‫‪ .4‬ﻓَ َﺤ َ‬
‫ُ‬
‫ْت اﻟ َﻘﺼﺎﺋِ َﺪ ِﺳﻮى ﻗَ ِ‬
‫ﺼﻴ َﺪ ٍة‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻗَـ َﺮأ ُ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻮب َﺧﻼَ اﻟﺸ ْﱢﺮ َك‪.‬‬
‫‪ .6‬إِ ﱠن اﷲَ ﻳَـﻐْﻔ ُﺮ اﻟ ﱡﺬﻧُ َ‬
‫ﺴﺒﺎ َق ِﺳﻮى ِرﻳ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﺿ ﱟﻲ‪.‬‬
‫‪َ .7‬و َ‬
‫اﺻ َﻞ اﻟ ﱢﺮﻳَﺎﺿﻴﱡﻮ َن اﻟ ﱢ َ‬
‫َ َ‬
‫ﺼ ِﻞ ﻏَْﻴـ ُﺮ ﻃَﺎﻟِ ٍ‬
‫ﺐ‪.‬‬
‫ﻮﺟ ُﺪ ِﰲ اﻟ َﻔ ْ‬
‫‪ .8‬ﻻَ ﻳُ َ‬
‫‪10. Aşağıdaki âyet-i kerîmelerde geçen müstesnâ ve müstesnâ minhleri‬‬
‫‪tespit ediniz.‬‬
‫‪َ ﴿ .1‬وَﻣﺎ ﳜَْ َﺪﻋُﻮ َن إِﻻﱠ أَﻧ ُﻔ َﺴ ُﻬ ْﻢ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة ‪(9‬‬
‫ِِ‬
‫‪ ﴿ .2‬وﻣﺎ ﻳ ِ ِ‬
‫ﲔ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة ‪(14‬‬
‫ﻀ ﱡﻞ ﺑِﻪ إِﻻﱠ اﻟْ َﻔﺎﺳﻘ َ‬
‫ََ ُ‬
‫‪ 67‬‬
‫‪ ‬‬
ِِ ِ
(34 ‫ﻴﺲ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة‬
َ ‫ ﴿ ﻓَ َﺴ َﺠ ُﺪوا إﻻﱠ إﺑْﻠ‬.3
(246 ‫ ﴿ ﺗَـ َﻮﻟﱠ ْﻮا إِﻻﱠ ﻗَﻠِﻴﻼً ِﻣ ْﻨـ ُﻬ ْﻢ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة‬.4
(248 ‫ ﴿ ﻓَ َﺸ ِﺮﺑُﻮا ِﻣ ْﻨﻪُ إِﻻﱠ ﻗَﻠِﻴﻼً ِﻣ ْﻨـ ُﻬ ْﻢ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة‬.5
ِ َ‫ ﴿ َوَﻣﺎ ﻳَ ﱠﺬ ﱠﻛﺮ إِﻻﱠ أُوﻟُﻮا ْاﻷَﻟْﺒ‬.6
(269 ‫ﺎب ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة‬
ُ
(7 ‫ ﴿ َوَﻣﺎ ﻳَـ ْﻌﻠَ ُﻢ ﺗَﺄْ ِوﻳﻠَﻪُ إِﻻﱠ اﷲُ ﴾ )آل ﻋﻤﺮان‬.7
ِ َ‫اﳋ‬
ْ ‫ ﴿ ﻻَ ﻳَﺄْ ُﻛﻠُﻪُ إِﻻﱠ‬.8
(37 ‫ﺎﻃﺌُﻮ َن ﴾ )اﳊﺎﻗّﺔ‬
ِ ِ
(66 ‫ﻴﻞ ِﻣ ْﻨـ ُﻬ ْﻢ ﴾ )اﻟﻨﺴﺎء‬
ٌ ‫ ﴿ َﻣﺎ ﻓَـ َﻌﻠُﻮﻩُ إﻻﱠ ﻗَﻠ‬.9
(171 ‫ ﴿ َوﻻَ ﺗَـ ُﻘﻮﻟُﻮا َﻋﻠَﻰ اﻟﻠﱠ ِﻪ إِﻻﱠ ا ْﳊَ ﱠﻖ ﴾ )اﻟﻨﺴﺎء‬.10
11. Aşağıdaki Türkçe cümlenin en uygun Arapça karşılığını tespit ediniz.
“Allah’ın rızasını ancak samimi kullar elde edebilir."
ِ‫ﺼ‬
ِ ‫اﷲ إِﻻﱠ‬
ِ ‫ت‬
ِ ‫ﺿﺎ‬
.‫ﺎﳊُﻮ َن‬
‫ﺎد اﻟ ﱠ‬
َ ‫ ﻻَ َْﳛﻈَﻰ ِﲟَْﺮ‬.A
ُ َ‫اﻟﻌﺒ‬
ِ ُ ‫اﻟﻌﺒ‬
ِ
ِ ِ ِ
.‫ﺼﻮ َن‬
ُ ‫ﺎد اﳌُ ْﺨﻠ‬
َ ‫ ﻻَ َْﳛﻈَﻰ ﺑِﻨ ْﻌ َﻤﺔ اﷲ إِﻻﱠ‬.B
ِ ُ ‫اﻟﻌﺒ‬
ِ
ِ ِ َ ‫ ﻻَ َْﳛﻈَﻰ ِﲟَﺮ‬.C
.‫ﺼﻮ َن‬
ُ ‫ﺎد اﳌُ ْﺨﻠ‬
َ ‫ﺿﺎت اﷲ إِﻻﱠ‬
ْ
ِ ‫اﷲ إِﻻﱠ‬
ِ ‫ ﺣ ِﻈﻲ‬.D
ِ ِ‫ﺎد اﳌُ ْﺨﻠ‬
ِ ‫ﺎت‬
ِ ‫ﺿ‬
.‫ﲔ‬
َ ‫ﺎد ِﲟَْﺮ‬
َ َ‫اﻟﻌﺒ‬
ُ َ‫اﻟﻌﺒ‬
َ‫ﺼ‬
َ َ
ِ ِ ِ َ ‫ﻆ ِﲟَْﺮ‬
.‫اﻟﻌﺎﺑِ ُﺪو َن‬
َ ‫ َﱂْ َْﳛ‬.E
َ ‫ﱠﺎس‬
ُ ‫ﺿﺎت اﷲ إﻻﱠ اﻟﻨ‬
12. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ
ِ ‫َﳒَﺤ‬
.ً‫ﱢﻬﺎﺋِ ﱢﻲ إِﻻﱠ ﻃَﺎﻟِﺒَﺔ‬
‫ﺎت ِﰲ‬
ُ َ‫ﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒ‬
َ ‫اﻻﻣﺘﺤﺎن اﻟﻨـ‬
َ
A. Biri hariç (kız) öğrenciler final sınavında başarılı oldular.
B. Bir öğrenci hariç (kız) öğrenciler final sınavında başarılı olurlar.
C. Biri hariç (kız) öğrenciler ara sınavda başarılı oldular.
D. (Kız) öğrenciler final sınavında başarılı oldular, ancak ikisi hariç.
E. Biri dışında (kız) öğrenciler final sınavında başarılı olamadılar.
13. Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.
1. Biri dışında bakanlar kongreye geldiler.
2. İkisi dışında kuşlar kafesten kaçtı.
3. Biri hariç yolcular otobüsten indiler.
4. Öğrenci biri dışında soruları cevapladı.
5. Biri hariç çocuklar sofraya oturdular.
68
6. Ahmet sadece öğretmene selam verdi.
7. İmam dışında insanlar camiden çıktılar.
8. Sadece çay içtim.
9. Sadece çalışan kazanır.
10. Sadece bir öğrenci gitti.
Kelimeler ve Deyimler
ِ
ِ
ِ
Telefon etti : ‫ﱢﺼﺎﻻً ﺑِـ‬
َ ‫ﺼ َﻞ – ﻳَـﺘﱠﺼ ُﻞ – اﺗ‬
َ ‫اﺗﱠ‬
ِ‫ﺎر ﱠ‬
Tarihi eserler : ُ‫اﻟﱰ ِﳜﻴﱠﺔ‬
ُ َ‫اﻵﺛ‬
ِ
ِ ِ
İcat etti, buldu : ‫اﻋﺎ‬
ً‫ﱰ‬
َ ‫ا ْﺧﺘَـ َﺮ‬
َ ‫ ا ْﺧ‬- ُ‫ع – ﳜَْ َِﱰع‬
ِ
(Bitki vb.) çiçek açtı, çiçeklendi : ‫ﺎرا‬
ً ‫ إِ ْزَﻫ‬- ‫أَ ْزَﻫ َﺮ – ﻳُـ ْﺰﻫ ُﺮ‬
En parlak, en görkemli : ‫أَ ْزَﻫﻰ‬
ِ
ِ
ِ ِ
Ödünç aldı : ‫ﺎرًة‬
َ ‫ ا ْﺳﺘ َﻌ‬- ُ‫ا ْﺳﺘَـ َﻌ َﺎر – ﻳَ ْﺴﺘَﻌﲑ‬
ِ
ِ
Kapsadı, ihtiva etti : ‫ﻞ – اِ ْﺷﺘِ َﻤﺎﻻً َﻋﻠَﻰ‬
ُ ‫ا ْﺷﺘَ َﻤ َﻞ – ﻳَ ْﺸﺘَﻤ‬
ِ
Aydınlattı : ‫ﺎء ًة‬
َ ِ‫ إ‬- ‫ﻴﺊ‬
َ
َ‫ﺿ‬
َ ‫أﺿ‬
ُ ‫ﺎء – ﻳُﻀ‬
ِ
ِِ
Saydı, kabul etti, itibar etti : ‫ﺎرا‬
ً َ‫ ا ْﻋﺘﺒ‬- ُ‫ا ْﻋﺘَﺒَـ َﺮ – ﻳَـ ْﻌﺘَِﱪ‬
Hazırladı : ‫ادا‬
ً ‫ إِ ْﻋ َﺪ‬- ‫َﻋ ﱠﺪ – ﻳُِﻌ ﱡﺪ‬
َ‫أ‬
ِ
Ödünç verdi : ً‫ﺎرة‬
َ‫أ‬
َ ‫ إِ َﻋ‬- ُ‫َﻋ َﺎر – ﻳُﻌﲑ‬
Edindi, sahip oldu : ً‫ اِﻗْﺘِﻨَﺎء‬- ‫اِﻗْـﺘَـ َﲎ – ﻳَـ ْﻘﺘَ ِﲏ‬
Alıştırma :‫ﻳﺒﺎت‬
ٌ ‫ﻳﺐ )ج( ﺗَ ْﺪ ِر‬
ٌ ‫ﺗَ ْﺪ ِر‬
Masraf :‫ﻴﻒ‬
ٌ ِ‫ﺗَﻜْﻠ‬
ُ ِ‫ﻴﻒ )ج( ﺗَ َﻜﺎﻟ‬
Alıştırma : ‫ﻳﻦ‬
ٌ ‫ﻳﻦ )ج( ﲤَْ ِﺮ‬
ٌ ‫ﲤَْ ِﺮ‬
ُ ‫ ﲤََﺎ ِر‬،‫ﻳﻨﺎت‬
Yöneldi : ‫ﺗَـ َﻮ ﱠﺟﻪَ – ﻳَـﺘَـ َﻮ ﱠﺟﻪُ – ﺗَـ َﻮ ﱡﺟ ًﻬﺎ إﱃ‬
Yüz çevirdi, dost edindi, (bir görevi) üstlendi : ‫ ﺗَـ َﻮﻟﱢﻴًﺎ‬- ‫ﺗَـ َﻮﱠﱃ – ﻳَـﺘَـ َﻮﱠﱃ‬
Fiyat :‫ََﻦ )ج( أ َْﲦَﺎ ٌن‬
ٌ‫ﲦ‬
Park : ٌ‫َﺣ ِﺪﻳ َﻘﺔٌ َﻋﺎ ﱠﻣﺔ‬
ِ
Mezun : ‫ﻳﺞ )ج( ِﺧ ﱢﺮﳚُﻮ َن‬
ٌ ‫ﺧ ﱢﺮ‬
Kütüphane : ‫ َﺧ َﺰاﺋِ ُﻦ‬،‫ﺎت‬
ٌ َ‫ِﺧ َﺰاﻧَﺔٌ )ج( ِﺧ َﺰاﻧ‬
Ödedi : ‫ْﻌﺎ‬
ً ‫ َدﻓـ‬- ‫َدﻓَ َﻊ – ﻳَ ْﺪﻓَ ُﻊ‬
ِ
Başbakan : ‫اﻟﻮَزَر ِاء‬
ُ ‫ﻴﺲ‬
ُ ‫َرﺋ‬
69
Bağladı : ‫ﻂ – َرﺑْﻄًﺎ‬
ُ ِ‫ﻂ – ﻳَـ ْﺮﺑ‬
َ َ‫َرﺑ‬
ِ
Yüz çevirdi : ‫ َﻋ ْﻦ‬، istedi : ‫ﺐ – َر ْﻏﺒَﺔً ﰲ‬
ُ َ‫ﺐ – ﻳَـ ْﺮﻏ‬
َ ‫َرﻏ‬
Donattı, teçhiz etti : ‫َزﱠو َد – ﻳُـ َﺰﱢو ُد – ﺗَـ ْﺰ ِوﻳ ًﺪا ﺑِـ‬
ِ
ِ
Maaş : ‫ﺐ‬
ٌ ‫َراﺗ‬
ُ ‫ﺐ )ج( َرَواﺗ‬
Saçak, çardak, çadır, revak : ٌ‫ِرَوا ٌق )ج( أ َْر ِوﻗَﺔ‬
ِ ‫ﺎﺿ ﱞﻲ )ج( ِرﻳ‬
ِ ‫ِرﻳ‬
Sporcu : ‫ﺎﺿﻴﱡﻮ َن‬
َ
َ
Mahpus, hapis yatan kişi : ُ‫ﺠﻨَﺎء‬
ٌ ‫َﺳ ِﺠ‬
َ ‫ﲔ )ج( ُﺳ‬
Gemi : ‫َﺳ ِﻔﻴﻨَﺔٌ )ج( ُﺳ ُﻔ ٌﻦ‬
ِ ‫ﱡﺧ‬
Girişe izin verildi : ‫ﻮل‬
ُ ‫ُِﲰ َﺢ ﺑِﺎﻟﺪ‬
Diploma : ‫ات‬
ٌ ‫ﺎد‬
َ ‫ﺎدةٌ )ج( َﺷ َﻬ‬
َ ‫َﺷ َﻬ‬
ِ
Gazete : ‫ﻒ‬
ٌ ‫ﺻ ُﺤ‬
ُ (‫ﺻﺤﻴ َﻔﺔٌ )ج‬
َ
ِ
Gazeteci : ‫ﺤ ِﻔﻴﱡﻮ َن‬
َ (‫ﺻ َﺤﻔ ﱞﻲ )ج‬
َ
َ‫ﺻ‬
Kutu : ‫ﺐ‬
ٌ َ‫ﻋُﻠْﺒَﺔٌ )ج( ﻋُﻠ‬
Başlık, adres :‫ﻳﻦ‬
ُ ‫ﻋُ ْﻨـ َﻮا ٌن )ج( َﻋﻨَﺎ ِو‬
ِ ‫ﺎﺻﻤﺔٌ )ج( َﻋﻮ‬
ِ
Başkent : ‫اﺻ ُﻢ‬
َ ‫َﻋ‬
َ
ِ
Pahalı : ‫ﱠﻤ ِﻦ‬
َ ‫ﻏَﺎﻟﻴﺔُ اﻟﺜ‬
Persler : ‫س‬
ُ ‫اﻟ ُﻔ ْﺮ‬
ِ
Fihrist : ‫س‬
ٌ ‫ﻓ ْﻬ ِﺮ‬
ُ ‫س )ج( ﻓَـ َﻬﺎ ِر‬
Filozof : ‫ﺴﻮف )ج( ﻓَﻼَ ِﺳ َﻔﺔ‬
ُ َ‫ﻓَـ ْﻴـﻠ‬
ِ ‫اﻻ ْﻣﺘِﺤ‬
ِ ُ‫ﺎﻋﺔ‬
Sınav salonu : ‫ﺎن‬
َ َ‫ﻗ‬
َ
Görevlendirdi, yükledi : ‫ﻒ – ﺗَﻜْﻠِﻴ ًﻔﺎ ﺑِـ‬
ُ ‫ﻒ – ﻳُ َﻜﻠﱢ‬
َ ‫َﻛﻠﱠ‬
Sığındı : ‫ﻮءا إِ َﱃ‬
َ ‫َﳉَﺄَ – ﻳَـﻠ‬
ً ُ‫ْﺠﺄُ – ُﳉ‬
ِ
Ziyafet, yemek daveti :‫ب‬
ُ ‫َﻣﺄ ُْدﺑَﺔٌ )ج( َﻣﺂد‬
Karşılaşma, maç : ‫ﺎت‬
ٌ َ‫ُﻣﺒَ َﺎراة )ج( ُﻣﺒَ َﺎرﻳ‬
ِ ‫ﻒ ) ج( ﻣ ﺘ‬
Müze : ‫ﻒ‬
ٌ ‫َﻣ ْﺘ َﺤ‬
ُ ‫ﺎﺣ‬
ََ
ٍ ‫ﱠدةٌ ﺑِﻮﻗ‬
ٍ ‫ْﺖ ُﻣ َﻌ ﱠ‬
Belirli bir vakitle sınırlı : ‫ﲔ‬
َ َ ‫ُﳏَﺪ‬
İstasyon, tren istasyonu : ‫ﺎت‬
ٌ ‫َﳏَﻄﱠﺔٌ )ج( َﳏَﻄﱠ‬
Tahsis edilmiş, ayrılmış : ‫ﺺ‬
‫اﳌُ َﺨ ﱠ‬
ُ ‫ﺼ‬
El yazma eser : ‫ﻮﻃﺎت‬
ٌ ُ‫ﳐَْﻄُﻮﻃَﺔ )ج( ﳐَْﻄ‬
ِ ِ‫ﻣﺮﺗَِﻔ َﻌﺔُ اﻟﺘﱠ َﻜﺎﻟ‬
Masrafları yüksek :‫ﻴﻒ‬
ُْ
70
ِ ‫اﺳﻞ )ج( ﻣﺮ‬
ِ
Muhabir : ‫اﺳﻠُﻮ َن‬
َُ
ٌ ‫ُﻣ َﺮ‬
Fuar : ‫ض‬
ٌ ‫َﻣ ْﻌ ِﺮ‬
ُ ‫ض )ج( َﻣ َﻌﺎ ِر‬
Karmaşık, çetrefilli, zor : ٌ‫ُﻣ َﻌ ﱠﻘ َﺪة‬
ِ ‫ﻣﻌﻬ ٌﺪ )ج( ﻣﻌ‬
Enstitü : ‫ﺎﻫ ُﺪ‬
ََْ
ََ
Kayıp, yitik : ‫َﻣ ْﻔ ُﻘﻮ ٌد‬
Kütüphane, kitabevi, sıra : ‫ﺎت‬
ٌ َ‫َﻣﻜْﺘَﺒَﺔٌ )ج( َﻣﻜْﺘَﺒ‬
Marmara Bölgesi : ‫ِﻣ ْﻨ ِﻄ َﻘﺔُ َﻣ ْﺮَﻣ َﺮَة‬
Liman : ‫اﳌِﻴﻨَﺎءُ )ج( اﳌََﻮ ِاﱐ‬
Nüshasını çıkardı, kopyasını aldı : ‫ﺨﺎ‬
ً ‫ ﻧَ ْﺴ‬- ‫ﻧَ َﺴ َﺦ – ﻳَـ ْﻨ َﺴ ُﺦ‬
Özet
İstisnâ kavramını tanıyabilmek.
‫ إِﻻﱠ‬vb. bir edattan sonra gelen ismi, öncesinde geçen ifadenin hükmünden
hariç tutmaya istisnâ denir. Meselâ ‫ﺴﻨًﺎ‬
‫ﺎد‬
ُ
َ ‫ َﻋ‬Hasan dışında çocuklar
َ ‫اﻷﻃﻔﺎل إﻻﱠ َﺣ‬
döndü, dediğimizde Hasan’ı dönme hükmünün dışında tutmuş oluruz.
İstisnânın temel ögelerini tespit edebilmek.
İstisnâ, üç temel ögeden oluşmaktadır. Bunlar müstesnâ minh, istisnâ edatı ve
müstesnâdır.
.‫اﻷﻃﻔﺎل إِﻻﱠ َﺧﺎﻟِ ًﺪا‬
‫ﺎم‬
ُ
َ َ‫ ﻧ‬Halit hariç çocuklar uyudu.
lafzı müstesnâ minh, ‫ إِﻻﱠ‬istisnâ edatı ve ‫ َﺧﺎﻟِ ًﺪا‬kelimesi de
Bu cümlede ‫اﻷﻃﻔﺎل‬
ُ
müstesnâdır.
İstisnâ edatlarını tanımak.
Başlıca istisnâ edatları şunlardı: ‫ إﻻﱠ‬, ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬, ‫ ِﺳ َﻮى‬, َ‫ َﺧﻼ‬, ‫ َﻋ َﺪا‬, ve ‫ َﺣﺎ َﺷﺎ‬dır.
İstisnâ edatlarını birbirinden ayırt edebilmek.
Yukarıda zikredilen istisnâ edatları kullanım açısından üç gruba
ayrılmaktadır: Birinicisi ‫ إﻻﱠ‬ikincisi ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬- ‫ ِﺳ َﻮى‬ve üçüncüsü de َ‫ َﺧﻼ‬- ‫ َﻋ َﺪا‬- ‫َﺣﺎ َﺷﺎ‬
dır. Her bir gruba göre müstesnânın durumu değişmektedir.
1. ‫إﻻﱠ‬
Bu edattan sonra gelen kelimenin i‘râbı cümlenin durumuna göre değişir.
Burada cümle; ya olumlu, ya olumsuz ya da olumsuz olup müstesnâ minhi
zikredilmemiş bir durumda gelir.
1. Olumlu cümle
Bu tür cümlelerde ‫ إﻻﱠ‬dan sonraki kelime dâima mansûb olarak gelir:
.‫ﻀ َﺮ اﻟ ُْﻤ َﺴﺎﻓِ ُﺮو َن إِﻻﱠ َﺣ َﺴﻨًﺎ‬
َ ‫ َﺣ‬Hasan hariç yolcular geldi.
71
2. Olumsuz cümle
Bu tür cümlelerde ise müstesnâ ya mansûb olur ya da müstesnâ minh ile aynı
i‘râbı alır.
.‫ َﺣ َﺴ ٌﻦ‬/ ‫ﻀ َﺮ اﻟ ُْﻤ َﺴﺎﻓِ ُﺮو َن إِﻻﱠ َﺣ َﺴﻨًﺎ‬
َ ‫ َﻣﺎ َﺣ‬Hasan hariç yolcular gelmedi.
3. Müstesnâ minhin zikredilmediği olumsuz cümle
Bu durumda müstesnânın i‘râbı verilirken sanki istisnâ edatı yokmuş gibi
hareket edilir. Müstesnâ, cümlenin hangi ögesiyse ona göre i‘râbını alır.
Merfû oluşu:
.‫ﺎم إِﻻﱠ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ‬
َ‫ﺻ‬
َ ‫ َﻣﺎ‬Sadece Muhammet oruç tuttu.
Mansûb oluşu:
.‫ﺖ إِﻻﱠ ُﺣ َﺴ ْﻴـﻨًﺎ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Sadece Hüseyin’i gördüm.
Mecrûr oluşu:
ِ ‫ ﻻَ أَﺗَـﻮﱠﻛﻞ إِﻻﱠ َﻋﻠَﻰ‬Sadece Allah’a tevekkül ederim.
.‫اﷲ‬
ُ َ
2. ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬- ‫ِﺳ َﻮى‬
Bu iki edat ‫ إِﻻﱠ‬dan sonra gelen müstesnânın i‘râbını alır. Müstesnâları da
muzafun ileyh olarak dâima mecrûr gelir.
1. Olumlu cümle
.‫ﻀ َﺮ اﻟ ُْﻤ َﺴﺎﻓِ ُﺮو َن ﻏَْﻴـ َﺮ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
َ ‫ َﺣ‬Hasan hariç yolcular geldi.
2. Olumsuz cümle
Bu tür cümlelerde edat ya mansûb olur ya da müstesnâ minh ile aynı i‘râbı
alır.
.‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬/ ‫ﻀ َﺮ اﻟ ُْﻤ َﺴﺎﻓِ ُﺮو َن ﻏَْﻴـ َﺮ‬
َ ‫ َﻣﺎ َﺣ‬Hasan hariç yolcular gelmedi.
3. Müstesnâ minhin zikredilmediği olumsuz cümle
Burada ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬ve ‫ ِﺳ َﻮى‬cümlenin bir ögesi olarak kabul edilir ve buna göre i‘râb
alırlar.
Merfû oluşu:
.‫ﺐ ﻏَْﻴـ ُﺮ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
َ ‫ َﻣﺎ َذ َﻫ‬Sadece Hasan gitti.
Mansûb oluşu:
.‫ﺖ ﻏَْﻴـ َﺮ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Sadece Hasan’ı gördüm.
Mecrûr oluşu:
.‫ﺖ َﻋﻠَﻰ ﻏَ ِْﲑ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
ُ ‫ َﻣﺎ َﺳﻠﱠ ْﻤ‬Sadece Hasan’a selam verdim.
72
3. َ‫ َﺧﻼ‬- ‫ َﻋ َﺪا‬- ‫َﺣﺎ َﺷﺎ‬
Bu üç edat iki şekilde kullanılır: Ya harfi cer olurlar ya da fiil olurlar.
Harfi cer olduklarında ise müstesnâları mecrûr olur.
ٍ ْ ‫ب َﺧﻼَ ُﺣﺴ‬
.‫ﲔ‬
ُ ‫ﺲ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ
َ َ‫ َﺟﻠ‬Hüseyin dışında öğrenciler oturdular.
Fiil oduklarında ise müstesnâları mef’ûlün bih olarak mansûb olur.
.‫ب َﻋ َﺪا ُﺣ َﺴ ْﻴـﻨًﺎ‬
ُ ‫ﺲ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ َ‫ َﺟﻠ‬Hüseyin dışında öğrenciler oturdular.
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde istisnânın temel ögelerinden biri yoktur?
‫ب‬
a. .‫اﻟﺪرس إﻻ ﺧﺎﻟﺪا‬
ُ ‫ﻗﺮأ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ
b. .ُ‫ﺐ إِﻻﱠ اﷲ‬
َ ‫ﻻَ ﻳَـ ْﻌﻠَ ُﻢ اﻟﻐَْﻴ‬
c. .‫ﺨﺎ ُﻣ ِﺴﻨًّﺎ‬
ً ‫ﺎب إﻻﱠ َﺷ ْﻴ‬
ُ ‫ﻧَـ َﺰ َل اﻟ ﱡﺮﱠﻛ‬
ِ
d. .ٌ‫ﺠ َﺮة‬
َ ‫ﺎر إِﻻﱠ َﺷ‬
ُ ‫َﱂْ ﺗُـ ْﺰﻫ ْﺮ اﻷَ ْﺷ َﺠ‬
ِ
e. .‫ارِة إِﻻﱠ ُﻣ ِﺪ ًﻳﺮا‬
َ ‫َﺧ َﺮ َج اﳌَُﻮﻇﱠُﻔﻮ َن ﻣ َﻦ اﻟ ِﻮَز‬
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde müstesnânın yazılışında bir yanlışlık
yapılmıştır?
ِ ْ ‫ﺻ ِﺤﻴ َﻔﺘَـ‬
a. .‫ﲔ‬
‫ْت اﻟ ﱡ‬
َ ‫ﺼ ُﺤ‬
ُ ‫ﻗَـ َﺮأ‬
َ ‫ﻒ إِﻻﱠ‬
ٍ ِ‫ﱢﻌ َﺮ ﻏَْﻴـ َﺮ ﻃَﺎﻟ‬
‫ﻆ‬
b. .‫ﺐ‬
َ ‫َﺣ ِﻔ‬
ْ ‫اﻟﻄﻼب اﻟﺸ‬
ُ
c. .‫ﺎر ِﺳ َﻮى ِﺷ ْﻌ ٍﺮ‬
ْ‫ﺐأ‬
َ ‫َﲪَ ُﺪ اﻷَ ْﺷ َﻌ‬
َ َ‫َﻛﺘ‬
ٍ ‫ﺺ‬
ِ ‫ﱡﺼ‬
d. .‫واﺣﺪ‬
‫ﻮص َﻋ َﺪا ﻧَ ﱟ‬
ُ ‫ﻓَ ِﻬ ْﻤ‬
ُ ‫ﺖ ُﻛ ﱠﻞ اﻟﻨ‬
ِ ‫آن إِﻻﱠ ﺟ ْﺰ‬
ِ ‫َﺟﺰاء اﻟ ُﻘﺮ‬
e. .‫آن‬
ُ ‫ﺗَـﻠَ ْﻮ‬
ُ
ْ َ َْ ‫ت أ‬
ِ ِ‫ض ِﺳ َﻮى ﻗِ ْﺴ ِﻢ اﻟ َْﻤﻼَﺑ‬
ِ ‫ﺎم اﻟ َْﻤ ْﻌ ِﺮ‬
3. .‫ﺲ‬
َ ‫ْﺴ‬
َ ‫ُزْرﻧَﺎ أَﻗ‬
Yukarıdaki cümlede istisnâ edatının yerine, müstesnânın harekesini
değiştirmeksizin, hangi edat gelemez?
a. .‫ﻏﲑ‬
b. .‫َﻋ َﺪا‬
c. .‫إﻻﱠ‬
d. .َ‫َﺧﻼ‬
e. .‫َﺣﺎ َﺷﺎ‬
ِ
ِ ُ ‫ﻗَـﺮأ‬
4. ‫ﲑ‬
َ َ‫ْت اﻟﻜﺘ‬
َ ‫ اﻷﺧ‬..... َ‫ﺎب َﻣﺎ َﺧﻼ‬
َ
Bu cümledeki boşluğu aşağıdakilerden hangisi en uygun şekilde tamamlar?
a. .‫ﺼ َﻞ‬
ْ ‫اﻟ َﻔ‬
b. .‫ﻮل‬
َ ‫ﺼ‬
ُ ‫اﻟ ُﻔ‬
73
c. .‫ﻞ‬
ْ
ُ ‫اﻟﻔﺼ‬
d. .‫اﻟﻔﺼﻮل‬
ُ
ِ
.
e. ‫اﻟﻔﺼﻞ‬
5. "Diploma dağıtım törenine ikisi dışında öğretmenler katılmadı."cümlesinin
Türkçe Arapça doğru karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
ِ َ ‫ﺸ َﻬ‬
‫َﻣﺎ َﺷ ِﻬ َﺪ اﳌُﺪ ﱢر ُﺳﻮن َﺣ ْﻔ َﻞ ﺗَـ ْﻮِزﻳ ِﻊ اﻟ ﱠ‬
a. .‫س‬
ٌ ‫ﺎدات إِﻻﱠ ُﻣ َﺪ ﱢر‬
ِ ‫َﺷ ِﻬ َﺪ اﳌُﺪ ﱢرﺳ‬
ِ ‫ﺎد‬
‫ﺎن َﺣ ْﻔ َﻞ ﺗَـ ْﻮِزﻳ ِﻊ اﻟ ﱠ‬
b. .‫ات إِﻻﱠ ُﻣ َﺪ ﱢر ًﺳﺎ‬
َ ‫ﺸ َﻬ‬
َ
ِ ‫ﺎد‬
‫َﻣﺎ َﺷ ِﻬ َﺪ اﻟ ُْﻤ َﻮﻇﱠُﻔﻮ َن َﺣ ْﻔ َﻞ ﺗَـ ْﻮِزﻳ ِﻊ اﻟ ﱠ‬
c. .‫ﻒ‬
ٌ ‫ات إِﻻﱠ ُﻣ َﻮﻇﱠ‬
َ ‫ﺸ َﻬ‬
ِ
d. .‫س‬
ٌ ‫َﻣﺎ َﺷ ِﻬ َﺪ اﳌُﺪ ﱢر ُﺳﻮن َﺣ ْﻔ َﻞ ﺗَـ ْﻮِزﻳ ِﻊ اﳉََﻮاﺋ ِﺰ إِﻻﱠ ُﻣ َﺪ ﱢر‬
ِ ‫ات إِﻻﱠ ﻣ َﺪ ﱢرﺳ‬
ِ ‫ﺎد‬
‫َﱂْ ﻳَ ْﺸ ِﻬ ْﺪ اﳌُﺪ ﱢر ُﺳﻮن َﺣ ْﻔ َﻞ ﺗَـ ْﻮِزﻳ ِﻊ اﻟ ﱠ‬
e. .‫ﺎن‬
َ ‫ﺸ َﻬ‬
َ ُ
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. b
Yanıtınız doğru değilse, “İstisnânın Temel Ögeleri”
yeniden okuyunuz.
2. e
Yanıtınız doğru değilse, “Olumlu Cümlede Müstesnâ” konusunu
yeniden okuyunuz.
3. c
Yanıtınız doğru değilse, “İstisnâ Edatları” konusunu yeniden
okuyunuz.
4. a
Yanıtınız farklıysa “İstisnâ Edatları” konusunu yeniden okuyunuz.
5. e
Yanıtınız doğru değilse "Olumsuz Cümlede Müstesnâ" konusunu
yeniden okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
.ً‫ﺎل َإﱃ اﳊَْﻘ ِﻞ إﻻﱠ َﻋ ِﺎﻣﻼ‬
ُ ‫ﺐ اﻟﻌُ ﱠﻤ‬
َ ‫ َذ َﻫ‬Bir işçi hariç işçiler tarlaya gitti.
ِ ُ‫ﺎف اﳌ‬
.َ‫ﺆﻣ ُﻦ إﻻﱠ اﷲ‬
ُ َ‫ ﻻ َﳜ‬Mü’min Allah’tan başkasından korkmaz.
.(‫ﺎم اﻷﻃْ َﻔﺎ ُل إﻻﱠ ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ ُن )ﺳﻠﻴﻤﺎ َن‬
َ َ‫ َﻣﺎ ﻧ‬Süleyman dışında çocuklar uyumadı.
.‫ َﱂْ ﻳَـ ْﻘ َﺮأْ إﻻﱠ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ‬Sadece Muhammet okudu.
.‫ْﺖ إﻻﱠ ﲤًَْﺮا‬
ُ ‫ َﻣﺎ أ َﻛﻠ‬Sadece hurma yedim.
Sıra Sizde 2
.‫ﺎج ﻏَْﻴـ َﺮ َﺣﺎ ﱟج‬
َ ‫َﻋ‬
ُ ‫ﺎد اﳊُ ﱠﺠ‬
Bir hacı dışında hacılar döndü.
ٍ ‫ْت اﻟﻄﱡﻼﱠب ﻏَﻴـﺮ ) ﻏَﻴـﺮ ( َْﳏﻤ‬
ِ ‫ َﱂ ﻳﺄ‬Mahmut hariç öğrenciler gelmedi.
.‫ﻮد‬
َْ
ُ ُْ َْ ُ
.‫ﻮل اﳌﺴﻠِ ُﻢ ﻏَْﻴـ َﺮ اﳊَ ﱢﻖ‬
ُ ‫ ﻻَ ﻳَـ ُﻘ‬Müslüman hakikatten başkasını söylemez.
74
konusunu
.‫ﺐ‬
ْ َ‫ﺻﻠ‬
َ ‫ َﻣﺎ َو‬Sadece Zeynep geldi.
َ َ‫ﺖ ﻏَْﻴـ ُﺮ َزﻳْـﻨ‬
.‫ﺖ ﻏَْﻴـ َﺮ َﺳﻠِ ٍﻴﻢ‬
ُ ْ‫ َﻣﺎ َرأَﻳ‬Sadece Selim’i gördüm.
.‫َﲪَ َﺪ‬
ْ ‫ﻏﲑ( أ‬
َ ُ‫ َﱂْ ﻳ‬Ahmet’ten başka hiç kimse bana inanmadı.
َ ‫ﺼ ﱢﺪﻗ ِْﲏ أ‬
َ ) ‫َﺣ ٌﺪ ﻏَْﻴـ ُﺮ‬
Sıra Sizde 3
ِ ‫ﻀﺮ‬
.(‫ﻴﺒﺎت َﻋ َﺪا ﻃَﺒِﻴﺒَﺔً )ﻃَﺒِﻴﺒَ ٍﺔ‬
ُ ِ‫ت اﻟﻄﱠﺒ‬
َ َ ‫ َﺣ‬Bir doktor hariç doktorlar geldi.
ٍ ‫ات َﺧﻼَ ﺳﻴﱠﺎرًة )ﺳﻴﱠ‬
ِ ‫ وﻗَِﻔ‬Bir taksi hariç taksiler durdu.
.(‫ﺎرة‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ﺴﻴﱠﺎر‬
َ َ
َ
ِ ) َ‫ َﻛﺘَﺐ ﻋُﻤﺮ ُدروﺳﻪُ ﺣﺎ َﺷﺎ اﻟﻠﱡﻐَﺔَ اﻟﻌﺮﺑِﻴﱠﺔ‬Ömer, Arapça hariç derslerini yazdı.
.(‫اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﱠ ِﺔ‬
َ َ ُ َُ َ
ََ
.‫ﺎح َﻣﺎ َﺧﻼَ َﺳﺎﺋِ ًﺤﺎ‬
‫ َﺧ َﺮ َج اﻟ ﱡ‬Bir turist dışında turistler çıktı.
ُ ‫ﺴﻴﱠ‬
ِ ‫اﳊﻔﻞ ﻣﺎ ﻋ َﺪا و‬
ِ
.‫اﺣ ًﺪا‬
َ ‫ َو‬Törene birisi dışında komşular geldi.
َ َ َ ِ ‫ﺻ َﻞ اﳉ َﲑا ُن إﱃ‬
Yararlanılan Kaynaklar
Bilgegil, M. Kaya (1982). Türkçe Dilbilgisi, İstanbul.
el-Fevzân, Abdurrahman b. İbrahim – Huseyn, Muhtar et-Tâhir – Fadl,
Muhammed Abdülhâlik Muhammed (2003), el-Arabiyye Beyne Yedeyk,
Riyad.
Güler İ. - Günday, H. Şahin, Ş., (2001). Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi),
İstanbul.
Komisyon, (1985) Ta‘limu’l-Arabiyye li-Gayri’n-Nâtıkîne bihâ elKitabu’l-Esâsî, Mekke.
Maksudoğlu, Mehmet (1992). Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Er-Râcihî, Abduh (1992). Fi’t-Tatbîki’n-Nahvî ve’s-Sarfî, İskenderiye.
Sînî, Mahmud İsmail, es-Seyyid, İbrahim Yusuf, eş-Şeyh, Muhammed erRifai (ts.). el-Kavâidü’l-Arabiyyetü’l-Müyessera, İstanbul.
_______, el-Arabiyye li’n-Nâşiîn, İstanbul.
Uralgirary, Yusuf (1986). İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
75
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Yaklaşma fiillerini tanıyacak,
•
Umut fiillerini tanıyacak,
•
Başlama fiillerini tanıyacak,
•
Bunların isim ve haberlerini tespit edebilecek,
•
Bu fiilleri birbirinden ayırt edebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Yaklaşma
•
Umut
•
Başlama
•
Mukârabe
•
Recâ
•
Şurû‘
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metin içerisinde geçen mânâsını bilmediğiniz kelimeler için bir ArapçaTürkçe sözlüğe başvurunuz.
•
İsmail Güler, Hüseyin Günday ve Şener Şahin’in Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi) isimli kitabından Kâde ve Benzerleri (Ef’âl-i Mukârabe)
konusunu okuyunuz.
76
Mukārabe, Recâ ve
Şurû Fiilleri
‫ﺎل اﻟ ُْﻤ َﻘ َﺎرﺑَِﺔ َواﻟ ﱠﺮ َﺟ ِﺎء َواﻟ ﱡ‬
‫وع‬
ُ ‫أَﻓْـ َﻌ‬
ِ ‫ﺸ ُﺮ‬
GİRİŞ
Arapçada birtakım yardımcı fiiller vardır. Bunlar, isim cümlesinin başına
geçerek mübtedâ ve haberin hem adını hem de i‘râbını değiştirirler. Şu üç
grup fiil de bu yardımcı fiillerdendir.
1. Bir eylemin yaklaştığını ifade edenler.
2. Umut bildirenler
3. Başlama ifade edenler.
Bu fiillere yardımcı fiiller denmesi, isim cümlesinin başına gelerek
mübtedâ (özne) ve habere (yüklem) ihtiyaç duymaları sebebiyledir. Meselâ
‫ﻂ‬
ُ ‫اﻟﻮﻟَ ُﺪ ﻳَ ْﺴ ُﻘ‬
ُ ‫ ﻳَ ْﺴ ُﻘ‬da haberdir. Bunun
َ (Çocuk düşüyor) cümlesinde ‫اﻟﻮﻟَ ُﺪ‬
َ mübtedâ, ‫ﻂ‬
‫ﺎد‬
‫ﻛ‬
(Çocuk
az kaldı düşüyordu)
başına ‫ﺎد‬
ُ ‫اﻟﻮﻟَ ُﺪ ﻳَ ْﺴ ُﻘ‬
َ
َ ‫ َﻛ‬yi getirdiğimizde cümle ‫ﻂ‬
َ
َ
şeklinde olmakta ve cümle yaklaşma ifade etmektedir.
Türkçede ise yaklaşma fiilleri, bileşik fiiller içerisinde ele alınır. “İlk
fiildeki eylemin meydana gelmesi için az kaldığını ifade eden fiiller” şeklinde
tarif edilir. Anlamı değişikliğe uğrayacak fiilin istek kipi geniş zamanı
üçüncü tekil şahsından sonra “yaz-” getirmek suretiyle teşkil olunur.
“Düşeyazdı, ağlıyayazdı, kırayazdı” gibi. Ancak yazı dilinde “yaz-” ekli fiil
yerine daha çok “az daha, az kaldı” vb. ifadeler kullanılır. Örnekler:
Çocuk az kaldı düşüyordu. (‫ﻂ‬
ُ ‫اﻟﻮﻟَ ُﺪ ﻳَ ْﺴ ُﻘ‬
َ )
َ ‫ﻛﺎد‬
ِ ‫ﺎد اﻟﻮﻟَ ُﺪ ﻳـﺒ‬
Çocuk az daha ağlayacaktı. (‫ﻜﻲ‬
ْ َ َ َ ‫) َﻛ‬
ِ
Çocuk az daha camı kırıyordu. (‫ﺎج‬
َ ‫) َﻛ‬
َ ‫اﻟﻮﻟَ ُﺪ ﻳَﻜْﺴ ُﺮ اﻟﺰ‬
َ ‫ﱡﺟ‬
َ ‫ﺎد‬
Diğer iki fiil grubu olan umut ve başlama fiilleri ise Türkçe’deki
karşılıklarıyla tercüme edilmektedir. Örnekler:
Umarım hasta iyileşir. (َ‫ﻳﺾ أَ ْن ﻳَـ ْﺒـ َﺮأ‬
ُ ‫) َﻋ َﺴﻰ اﻟ َْﻤ ِﺮ‬
ِ ‫)أ َ ﱠ‬
Öğrenci okumaya başladı. (ُ‫ﺐ ﻳَـ ْﻘ َﺮأ‬
ُ ‫َﺧ َﺬ اﻟﻄﺎﻟ‬
77
‫‪Türkçede kullanılan yaklaşma fiilleriyle ilgili geniş bilgi için M. Kaya Bilgegil’e‬‬
‫‪ait Türkçe Dilbilgisi isimli kitabından Yapıları Bakımından Fiiller kısmına‬‬
‫‪bakabilirsiniz.‬‬
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫وءةٌ َوَوﻓَﺎءٌ‬
‫ُﻣ ُﺮ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ْﻴﺪ ﻓَﺎﺑْـﺘَـ َﻌ َﺪ َﻋ ْﻦ‬
‫ﺼ ْﻴﺪ‪َ ،‬وأَ َﺧ َﺬ َْﳚ ِﺮي ﺑَِﻔ َﺮﺳﻪ ِﰲ اﻟ ﱠ‬
‫ﻚ ا ْﳊِ َﲑِة ﻟِﻠ ﱠ‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن ﺑْ ُﻦ اﻟ ُْﻤ ْﻨ ِﺬ ِر َﻣﻠِ ُ‬
‫َﺧ َﺮ َج اﻟﻨـ ْ‬
‫ﺎن ﻳـﻠْﺠﺄُ إِﻟَﻴﻪ‪ ،‬وأ ِ‬
‫َﺻﺤﺎﺑِﻪ‪ ،‬وﺗَ َﺎﻩ ﰲ اﻟ ﱠ‬
‫اﲰُﻪُ َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ‬
‫َﺧ ًﲑا َو َﺟ َﺪ رﺟﻼً ْ‬
‫ﺼ ْﺤ َﺮاء‪َ .‬وأَ َﺧ َﺬ ﻳَـ ْﺒ َﺤ ُ‬
‫أْ‬
‫ﻋﻦ َﻣ َﻜ ٍ َ َ ْ‬
‫ﺚ ﻃﻮﻳﻼً ْ‬
‫ﺐ ﻣﻨﻬﻤﺎ ﻃَ َﻌ ًﺎﻣﺎ و َﺷ َﺮاﺑًﺎ‪ ،‬وﻛﺎ َن ﻟَ َﺪﻳْ ِﻬ َﻤﺎ َﺷﺎةٌ واﺣﺪةٌ‪ ،‬ﻓَ َﺴ َﻘﺎﻩ َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ ِﻣ ْﻦ ﻟَﺒَﻨِﻬﺎ‪ ،‬و َذ َﲝَﻬﺎ‬
‫َ‬
‫وﻣ َﻌﻪ َزْو َﺟﺘُﻪ‪َ .‬وﻃَﻠَ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫ﺐ ﻓَـ َﺮ َﺳﻪ‪ .‬ﰒُﱠ ﻗَ َ‬
‫وأَﻃْ َﻌ َﻤﻪ ﻣ ْﻦ َﳊْﻤﻬﺎ‪َ .‬و ِﰲ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ ِ‬
‫ﺐ ﺛَـ َﻮاﺑَ َ‬
‫ﺲ اﻟﻨـ ْ‬
‫ﺎل ﳊَْﻨﻈَﻠَﺔَ ‪ » :‬اُﻃْﻠَ ْ‬
‫ورﻛ َ‬
‫ﺒﺎح ﻟَﺒ َ‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن ﺛﻴَﺎﺑَﻪ َ‬
‫ﺎء اﷲُ «‪.‬‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن «‪َ .‬‬
‫أَﻧَﺎ اﻟ َْﻤﻠِ ُ‬
‫ﻚ اﻟﻨـ ْ‬
‫ﻗﺎل َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ ‪َ » :‬ﺳﺄَﻓْـ َﻌ ُﻞ إِ ْن َﺷ َ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ت‬
‫وﻣ َﻜ َ‬
‫ﺎء ْ‬
‫ﰒُﱠ اﻧْﻄَﻠَ َﻖ اﻟﻨـ ْ‬
‫ﺚ َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ذﻟﻚ َزَﻣﺎﻧًﺎ َﺣ ﱠﱴ أ َ‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن َْﳓ َﻮ ا ْﳊ َﲑة‪َ .‬‬
‫َﺻﺎﺑَﻪ ﻓَـ ْﻘ ٌﺮ َﺷﺪﻳ ٌﺪ َ‬
‫وﺳ َ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺖ إﱃ اﻟْﻤﻠِ ِ‬
‫ف ذﻟﻚ‬
‫ﺎد َ‬
‫َﺣﺎﻟُﻪُ‪ .‬ﻓَـ َﻘ ْ‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ إِ ْﻟﻴ َ‬
‫ﺎﻟﺖ ﻟﻪ ْاﻣ َﺮأَﺗُﻪ ‪ » :‬ﻟ َْﻮ َذ َﻫ ْﺒ َ‬
‫وﺻ َ‬
‫ﻚَ ﻷ ْ‬
‫ﻚ «‪ .‬ﻓَ َﺴﺎﻓَـ َﺮ إﱃ ا ْﳊ َﲑة َ‬
‫َ‬
‫ﺎن ﺑ ِﻌ ٍ‬
‫ﻴﺪ ﻣﻊ ﺟﻨُ ِ‬
‫ٍ‬
‫ﱡﻌﻤ ِ‬
‫اﻟﻴَـ ْﻮ ُم ﻳَـ ْﻮَم ﺑُـ ْﺆ ِ‬
‫ﻮدﻩ‪ ،‬وﻳَـ ْﻨﺘَ ِﻈ ُﺮ‪َ ،‬وﻳَـ ْﻘﺘُ ُﻞ أَ ﱠو َل َر ُﺟ ٍﻞ ﻳَﻈ َْﻬ ُﺮ‬
‫ﺎن‪ ،‬ﻓ َﻜﺎ َن ﻳَﺬ َ‬
‫ُ‬
‫ﺐ إﱃ َﻣ َﻜ َ‬
‫س اﻟﻨـ ْ َ‬
‫ْﻫ ُ‬
‫ﱡﻌﻤ ِ‬
‫ﺎل ﻟﻪ‬
‫ﺎن‪ .‬ﻓَـ َﻘ َ‬
‫ﻟﻪ ُﻫﻨَ َ‬
‫ﻓﻮﻗَ َ‬
‫ﺎك‪ .‬ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ ﻧَﻈََﺮ إِﻟ َْﻴﻪ اﻟﻨـ ْ‬
‫ﻒ َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ ﺑَـ َْ‬
‫ﲔ ﻳَ َﺪ ِي اﻟﻨـ ْ َ‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن َﻋ َﺮﻓَﻪ‪َ ،‬و َﺳﺎءَﻩ َﻣ َﻜﺎﻧُﻪ‪َ ،‬‬
‫ﺖ ِﰲ ﻏَ ِْﲑ ﻫﺬا‬
‫ْﺖ ِﻋ ْﻨ َﺪ َك ﻳَـ ْﻮًﻣﺎ؟ «ﻗﺎل ‪ » :‬ﻧَـ َﻌ ْﻢ «‪ .‬ﻗَ َ‬
‫ﺎل ‪ » :‬أَ ﻓَﻼَ ِﺟ ْﺌ َ‬
‫ﺖ اﻟﺬي ﻧَـ َﺰﻟ ُ‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن ‪» :‬أَﻧْ َ‬
‫اﻟﻨـ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮس اﺑِْﲏ‬
‫اﻟﻴﻮم؟ !« َ‬
‫ﻗﺎل ‪ » :‬وَﻛ ْﻴ َ‬
‫ﻒ ﱄ أَ ْن أَ ْﻋﻠَ َﻢ ﺬا اﻟﻴﻮم؟ « ﻗﺎل اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ‪ » :‬واﷲ ﻟ َْﻮ ﻇَ َﻬ َﺮ ﱄ ﻗَﺎﺑُ ُ‬
‫ﻚ َﱂ أَﺟ ِﺪ ﺑﺪًّا ِﻣﻦ ﻗَـ ْﺘﻠِﻪ‪ ،‬ﻓَﺎﻃْﻠُﺐ ﺣﺎﺟﺘ َ ِ‬
‫ﻚ َﻣ ْﻘﺘُ ٌ‬
‫ﻮل«‪.‬‬
‫وﺳ ْﻞ َﻣﺎ ﺗَـ ْﺒﺘَ ِﻐﻲ ﻓَِﺈﻧﱠ َ‬
‫ْ َ ََ‬
‫ﻚ ﻣ َﻦ اﻟ ﱡﺪﻧْـﻴَﺎ َ‬
‫ﻗَـ ْﺒـﻠَ َ ْ ْ ُ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺎل َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ ‪ » :‬وﻣﺎ أ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻴﻞ إِﻟ َْﻴﻬﺎ « ﻗﺎل ‪:‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َﺻﻨَ ُﻊ ﺑﺎﻟ ﱡﺪﻧْـﻴَﺎ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ﻧَـ ْﻔﺴﻲ؟ « ﻗَﺎل اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ‪ » :‬إﻧﱠﻪُ ﻻَ َﺳﺒ َ‬
‫»ﻓَِﺈ ْن َﻛﺎ َن ﻻَ ﺑ ﱠﺪ ﻓَﺄَ ﱢﺟﻠ ِْﲏ َﻋﺴﻰ أَ ْن أ َُزور أ َْﻫﻠِﻲ‪ ،‬ﻓَﺄ ِ‬
‫ﻚ « ﻗﺎل‬
‫ُوﺻﻲ إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْﻢ‪َ ،‬وأ َُﻫﻴﱢ ُﺊ َﺣﺎﳍَﻢ ﰒُﱠ أ َْرِﺟ ُﻊ إِﻟ َْﻴ َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻳﻚ ﺑ ِﻦ ﻋﻤ ٍﺮو – ﻣﺴ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋﺪِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﱠ‬
‫اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ‪ » :‬ﻻَ ﺑُﺪ ﻣ ْﻦ َﻛﻔﻴﻞ ﻳَ ْ‬
‫ﻀ َﻤ ُﻦ ﱄ َﻋ ْﻮ َدﺗَ َ‬
‫ﻚ «‪ .‬ﻓَـﻨَﻈََﺮ ﺣﻨﻈﻠﺔُ إﱃ َﺷﺮ ْ َ ْ‬
‫َُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اد ﻣ ْﻨﻪُ أ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن َﻛﻔﻴﻠَﻪ‪.‬‬
‫اﻟﻨﻌﻤﺎن‪ ،‬وﻛﺎن َواﻗِ ًﻔﺎ ِ ِﲜ َﻮا ِرﻩ وأ ََر َ‬
‫ِ‬
‫ع‪ ،‬ﻓﻘﺎل ﻟِ ِ‬
‫ﻠﻨﻌﻤﺎن ‪ُ » :‬ﻫ َﻮ‬
‫رﺟﻞ ْ‬
‫ﺾ َﺷ ِﺮ ٌ‬
‫َﺟ َﺪ َ‬
‫اﲰُﻪ ﻗُـ َﺮ ُ‬
‫اد ﺑْ ُﻦ أ ْ‬
‫ﻓَـ َﺮﻓَ َ‬
‫ﻳﻚ أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن َﻛﻔﻴﻠَﻪ‪ ،‬ﻓَـ َﻮﺛَ َ‬
‫ﺐ إﻟﻴﻪ ٌ‬
‫ﻀﻰ‬
‫ْﺖ؟« ﻗﺎل ‪ » :‬ﻧَـ َﻌ ْﻢ‪ ،‬أَﻧﺎ أَ ْ‬
‫ﺿ َﻤﻨُﻪ «‪ .‬ﻓَﺄ ََﻣ َﺮ ِﳊﻨﻈﻠﺔَ ِﲞَ ْﻤ ِﺴ ِﻤﺎﺋَ ِﺔ ﻧَﺎﻗَ ٍﺔ‪ ،‬ﻓَ َﻤ َ‬
‫َﻋﻠَ ﱠﻲ « ﻗﺎل اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن » أَ ﻓَـ َﻌﻠ َ‬
‫ﻮﻣﻪ ﻫﺬا إﱃ ِﻣﺜ ِﻞ ذﻟﻚ ِ‬
‫إﱃ ْأﻫﻠِﻪ‪ ،‬وﻗَ ْﺪ ﺟ ِﻌﻞ اﻷﺟﻞ ﺳﻨﺔً َﻛ ِﺎﻣﻠﺔً‪ ،‬وِﻣﻦ ﻳ ِ‬
‫اﻟﻴﻮم ِﻣﻦ اﻟﻌ ِﺎم ِ‬
‫اﻟﻘﺎدِم‪ ،‬ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ‬
‫ْ‬
‫ُ َ َ ُ ََ‬
‫َ َ‬
‫َ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﻣ ﱠﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫اك إﻻ َﻣﻴﱢﺘًﺎ ﻏَ ًﺪا«‪.‬‬
‫ﺴﻨَﺔُ‪ ،‬وﺑَِﻘ َﻲ ِﻣ َﻦ‬
‫اﻷﺟﻞ ﻳَـ ْﻮٌم‪َ ،‬‬
‫ﻗﺎل اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﻟ ُﻘ َﺮاد ‪َ » :‬ﻣﺎ أ ََر َ‬
‫ت اﻟ ﱠ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫اﺻﻄَﺤﺐ ﻓُـﺮﺳﺎﻧَﻪُ وﻣﻌ ُﻬﻢ اﻷﺳﻠِﺤﺔُ‪ ،‬و َذ َﻫﺐ إﱃ اﳌﻜﺎنِ‬
‫ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ أ ْ‬
‫ََ ُ ْ َ‬
‫ﺐ َﺧ ْﻴـﻠَﻪ‪َ ،‬و ْ َ َ ْ َ‬
‫َ‬
‫َﺻﺒَ َﺢ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن َرﻛ َ‬
‫ﺲ ﻟﻚ‬
‫ﺴﻴﱠ ُ‬
‫ﻚ اﻟ ﱠ‬
‫ااﻟﺬي ﻗَﺎﺑَـﻠَﻪ ﻓﻴﻪ ﺣﻨﻈﻠﺔُ‪ ،‬وأ ََﻣ َﺮ ﺑَِﻘ ْﺘ ِﻞ ﻗُـ َﺮ ٍاد وأ َْو َﺷ َ‬
‫ﺎف أَ ْن ﻳَـ ْﻘﺘُـﻠَﻪ‪ ،‬ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ُوَزَرا ُؤﻩ ‪» :‬ﻟ َْﻴ َ‬
‫أَ ْن ﺗَـ ْﻘﺘُـﻠَﻪ ﺣ ﱠﱴ ﻳﻜ ِ‬
‫ادا ﻟِﻴَـ ْﻨ ُﺠ َﻮ ﺣﻨﻈﻠﺔُ ِﻣ َﻦ اﻟﻘ ْﺘ ِﻞ‪.‬‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪ أ ْن ﻳَـ ْﻘﺘُ َﻞ ﻗُـ َﺮ ً‬
‫ْﻤ َﻞ ﻳَـ ْﻮَﻣﻪُ«‪ .‬ﻓَـﺘَـ َﺮَﻛﻪ‪َ ،‬وﻛﺎ َن اﻟﻨـ ْ‬
‫َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎد ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻴﻞ ﻟﻪ ‪» :‬‬
‫ت‬
‫ﺺ ﻣ ْﻦ ﺑَﻌﻴﺪ‪ ،‬ﻓﺄ ََﻣ َﺮ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن اﻟﺴﻴﱠ َ‬
‫ﻓَ َﻤﺎ َﻛ َ‬
‫ﻴﺐ‪ ،‬إ ْذ ﻇَ َﻬ َﺮ َﺷ ْﺨ ٌ‬
‫اﻟﺸﻤﺲ ﺗَﻐ ُ‬
‫ﺎف ﺑ َﻘ ْﺘﻠﻪ‪ ،‬ﻓﻘ َ‬
‫ُ‬
‫ﻚ اﻟ ﱠ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﻓِﺈ َذا ﻫﻮ ﺣﻨﻈﻠﺔُ‪.‬‬
‫ﺻ َﻞ‬
‫ﻟﻴﺲ ﻟﻚ أَ ْن ﺗَـ ْﻘﺘُـﻠَﻪ َﺣ ﱠﱴ ﻳَﺄْﺗِﻴَ َ‬
‫ﺺ ﻓَـﺘَـ ْﻌﻠَ َﻢ َﻣ ْﻦ ُﻫ َﻮ« ﻓﺎﻧْـﺘَﻈَﺮ َﺣ ﱠﱴ َو َ‬
‫ﺸ ْﺨ ُ‬
‫ُ‬
‫ت‬
‫ﻮرﻩ‪ ،‬ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ‪َ » :‬ﻣﺎ َدﻓَـ َﻌﻚ إﱃ اﻟ ﱡﺮ ُﺟ ِ‬
‫ﻮع ﺑَـ ْﻌ َﺪ أَ ْن َﳒَ ْﻮ َ‬
‫ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ ﻧَﻈََﺮ إﻟﻴﻪ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن َﺷ ﱠﻖ ﻋﻠﻴﻪ ُﺣ ُ‬
‫ﻀُ‬
‫ِ‬
‫وﻋ ْﻦ ﻗُـ َﺮ ٍاد‪ ،‬وﺗَـ َﺮ َك اﻟ َﻘ ْﺘ َﻞ‬
‫ِﻣ َﻦ ْ‬
‫وﻋ َﻔﺎ َﻋ ْﻨﻪُ َ‬
‫اﻟﻮﻓَﺎءُ «‪ .‬ﺗَﺄَﺛﱠـ َﺮ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﺑِِﻔ ْﻌ ِﻞ ﺣﻨﻈﻠﺔَ وﻗَـ ْﻮﻟ ِﻪ‪َ ،‬‬
‫اﻟﻘﺘﻞ؟ « ﻗﺎل ‪َ » :‬‬
‫ﻣﻨ ُﺬ ذﻟﻚ ِ‬
‫اﻟﻴﻮم‪.‬‬
‫ُْ‬
‫ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ ‪ :‬اﻟﻌﺮﺑﻴّﺔ ﻟﻠﻨﺎﺷﺌﲔ ج ‪ 10‬ص ‪( 132-131‬‬
‫) ّ‬
‫‪ 78‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫‪ .1‬ﻟِ َﻤﺎ َذا َﺧ َﺮ َج اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﰲ ذﻟﻚ اﻟﻴﻮم؟‬
‫‪ .2‬ﻟِ َﻤﺎذا ﺗَ َﺎﻩ ﰲ اﻟﺼﺤﺮ ِاء؟‬
‫‪ .3‬ﻣﺎذا ﻓَـ َﻌﻞ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ِﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﺗَﺎﻩ؟‬
‫وزْو َﺟﺘِﻪ؟‬
‫‪َ .4‬ﻣﺎذا ﻃَﻠَﺐ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ِﻣﻦ ﺣﻨﻈﻠﺔ َ‬
‫‪ .5‬ﻛﻴﻒ أَﻃ َْﻌ َﻢ ﺣﻨﻈﻠﺔُ اﻟﻨﻌﻤﺎ َن؟‬
‫ِ‬
‫ﻓﻘﺮ ﺷﺪﻳ ٌﺪ؟‬
‫‪ .6‬ﻣﺎذا ﻓﻌﻞ ﺣﻨﻈﻠﺔ ﺣﻴﻨَﻤﺎ أ َ‬
‫َﺻﺎﺑَﻪ ٌ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻨﻌﻤﺎن؟‬
‫‪َ .7‬ﻣﺎذا َﺳﺄ ََل ﺣﻨﻈﻠﺔُ ﻣﻦ‬
‫ِ‬
‫اد ﺣﻨﻈﻠﺔُ أ ْن ﻳﻜﻮ َن ﻛﻔﻴﻠَﻪ؟‬
‫‪ .8‬ﳑﱠ ْﻦ أ ََر َ‬
‫ﻳﻚ اﻟﻜﻔﺎﻟَﺔَ؟‬
‫‪ .9‬ﻫﻞ ﻗَﺒِ َﻞ َﺷ ِﺮ ٌ‬
‫‪َ .10‬ﻣﺎ َذا ﻓَـ َﻌﻞ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ِﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﺗَﺄَﺛﱠـ َﺮ ﺑِِﻔ ْﻌ ِﻞ ﺣﻨﻈﻠﺔَ وﻗَـ ْﻮﻟِﻪ؟‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫) اﳉﻼﱠد‪ ،‬ﺑ َﺪا‪ ، ،‬ذَﻫﺐ‪ِ َ ،‬‬
‫ﺻ َﻔ َﺢ‪ُ ،‬ﻣﺘَـ َﻮ ًّﰱ‪ ،‬ﻳُﺘِ ّﻢ‪ ،‬اﳌُْﻬﻠَﺔ‪َ ،‬ﺣﻠِﻴﺐ‪َ ،‬زْو َﺟﺔ (‬
‫َ‬
‫ﺿﺎﻣﻦ‪َ ،‬‬
‫َ َ‬
‫َﱭ ِ‬
‫‪َ .1‬ﺳ َﻘﺎ ﺣﻨﻈﻠﺔُ اﻟﻨﻌﻤﺎ َن ِﻣﻦ ﻟ َ ِ‬
‫اﻟﺸﺎة‪.‬‬
‫‪ .2‬اﻧْﻄَﻠَﻖ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﳓﻮ ِ‬
‫اﳊﲑة‪.‬‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻚ «‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻗَ ْ‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ إ ْﻟﻴ َ‬
‫ﺎﻟﺖ ﻟﻪ ْاﻣ َﺮأَﺗُﻪ ‪ » :‬ﻟ َْﻮ َذ َﻫ ْﺒ َ‬
‫ﺖ إﱃ اﻟ َْﻤﻠﻚَ ﻷ ْ‬
‫ت اﻟﺸﻤﺲ ﺗَ ِﻐﻴﺐ‪ ،‬إِ ْذ ﻇَﻬﺮ َﺷ ْﺨﺺ ِﻣﻦ ﺑ ِﻌ ٍ‬
‫ﺎد ِ‬
‫ﻴﺪ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻋﻨﺪ َﻣﺎ َﻛ َ‬
‫ٌ َْ‬
‫ُ ُ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫اﻷﺟ ُﻞ َﺳﻨَﺔً َﻛ ِﺎﻣﻠﺔً‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻗَ ْﺪ ُﺟﻌ َﻞ َ‬
‫اد ﺣﻨﻈﻠﺔُ ِﻣﻦ َﺷ ِﺮ ٍ‬
‫ﻳﻚ أ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن َﻛ ِﻔﻴﻠَﻪ‪.‬‬
‫‪ .6‬أ ََر َ‬
‫ْ‬
‫اك إِﻻﱠ َﻣﻴﱢﺘًﺎ ﻏَ ًﺪا«‪.‬‬
‫‪َ .7‬‬
‫ﻗﺎل اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﻟِ ُﻘ َﺮ ٍاد ‪َ » :‬ﻣﺎ أ ََر َ‬
‫ادا‪.‬‬
‫ﺴﻴﱠ ُ‬
‫ﻚ اﻟ ﱠ‬
‫‪ .8‬أ َْو َﺷ َ‬
‫ﺎف أَ ْن ﻳَـ ْﻘﺘُ َﻞ ﻗُـ َﺮ ً‬
‫‪ .9‬ﻟ َْﻴﺲ ﻟﻚ أَ ْن ﺗَـ ْﻘﺘُـﻠَﻪ ﺣ ﱠﱴ ﻳﻜ ِ‬
‫ْﻤ َﻞ ﻳَـ ْﻮَﻣﻪُ‪.‬‬
‫َ ُ‬
‫َ‬
‫ٍ‬
‫وﻋ ْﻦ ﻗُـ َﺮاد‪.‬‬
‫‪َ .10‬ﻋ َﻔﺎ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن َﻋ ْﻦ ﺣﻨﻈﻠﺔَ َ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎء‪ ،‬اﻟﻐَ ْﺪ ُر (‬
‫ﺴﻨَ ْ‬
‫) ﻗَﺒِ َﻞ‪ ،‬اﻗْـﺘَـ َﺮ َ‬
‫ﺖ‪ ،‬اﳌَﺎﺿﻴﺔ‪ُ ،‬ﻣ َﺸﺎة‪ ،‬ﻏ ًﲎ‪ ،‬ﻗَﻠﻴﻞ‪ُْ ،‬ﳛﻴِﻲ‪ ،‬أ َ‬
‫َﺳ َ‬
‫ب‪َ ،‬ﺣ ُ‬
‫ﻮع‪.‬‬
‫اﻟﻮﻓَﺎءُ ﻫﻮ اﻟﺬي َدﻓَﻊ ﺣﻨﻈﻠﺔَ إﱃ اﻟ ﱡﺮ ُﺟ ِ‬
‫‪َ .1‬‬
‫َﺻﺤﺎﺑِﻪ‪.‬‬
‫‪ .2‬اﺑْـﺘَـ َﻌ َﺪ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن َﻋ ْﻦ أ ْ‬
‫‪ 79‬‬
‫‪ ‬‬
‫ٍ‬
‫ْﺠﺄُ إِﻟ َْﻴﻪ‪.‬‬
‫‪ .3‬أَ َﺧ َﺬ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﻳَـ ْﺒ َﺤ ُ‬
‫ﻋﻦ َﻣ َﻜﺎن ﻳَـﻠ َ‬
‫ﺚ ﻃﻮﻳﻼً ْ‬
‫ﻓﻘﺮ ﺷﺪﻳ ٌﺪ‪.‬‬
‫‪.4‬أ َ‬
‫َﺻﺎب ﺣﻨﻈﻠﺔَ ٌ‬
‫ﺎل ﺣﻨﻈﻠﺔَ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ‪.‬‬
‫ت َﺣ ُ‬
‫ﺎء ْ‬
‫‪َ .5‬ﺳ َ‬
‫ﺖ إﱃ اﻟْﻤﻠِ ِ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫ﻚَ ﻷَ ْﺣ َﺴ َﻦ إِ ْﻟﻴ َ‬
‫‪ .6‬ﻟ َْﻮ َذ َﻫ ْﺒ َ‬
‫َ‬
‫ﺎك‪.‬‬
‫‪َ .7‬ﻛﺎ َن اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن َﺳﻴَـ ْﻘﺘُ ُﻞ أ ﱠَو َل َر ُﺟ ٍﻞ ﻳَﻈ َْﻬ ُﺮ ﻟﻪ ُﻫﻨَ َ‬
‫ِ‬
‫ﻴﻞ ﺣﻨﻈﻠﺔَ‪.‬‬
‫ﺾ َﺷ ِﺮ ٌ‬
‫‪َ .8‬رﻓَ َ‬
‫ﻳﻚ أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن َﻛﻔ َ‬
‫‪َ .9‬ﻛﺎ َن اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﻳـ ْﻘﺘُﻞ ﺣﻨﻈﻠﺔَ ﰲ ِ‬
‫اﻟﺴﻨﺔ اﻟ َﻘ ِ‬
‫ﺎد َﻣﺔ‪.‬‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺐ ﻓُـ ْﺮ َﺳﺎﻧَﻪُ‪.‬‬
‫ﺐ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن َﺧ ْﻴـﻠَﻪ َو ْ‬
‫اﺻﻄَ َﺤ َ‬
‫‪َ .10‬رﻛ َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin çoğullarını tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫ﺼ ْﻴ ِﺪ‪.‬‬
‫‪ .1‬أَ َﺧ َﺬ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن َْﳚ ِﺮي ﺑَِﻔ َﺮ ِﺳ ِﻪ ِﰲ اﻟ ﱠ‬
‫ﺐ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﻣﻦ ﺣﻨﻈﻠﺔَ وزوﺟﺘِﻪ ﻃَ َﻌ ًﺎﻣﺎ و َﺷ َﺮاﺑًﺎ‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻃَﻠَ َ‬
‫‪ .3‬ﻛﺎ َن ﻟَ َﺪﻳْ ِﻬ َﻤﺎ َﺷﺎةٌ واﺣﺪةٌ‪.‬‬
‫َﱭ ِ‬
‫‪َ .4‬ﺳ َﻘﺎ َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ اﻟﻨﻌﻤﺎ َن ِﻣ ْﻦ ﻟ َ ِ‬
‫اﻟﺸﺎة‪.‬‬
‫‪ .5‬أَﻃ َْﻌ َﻢ َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ اﻟﻨﻌﻤﺎ َن ِﻣ ْﻦ َﳊْ ِﻢ اﻟﺸﺎة‪.‬‬
‫ﺼ ْﻴ ِﺪ‪.‬‬
‫ﻚ ا ْﳊِ َﲑِة ﻟِﻠ ﱠ‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن ﺑْ ُﻦ اﻟ ُْﻤ ْﻨ ِﺬ ِر َﻣﻠِ ُ‬
‫‪َ .6‬ﺧ َﺮ َج اﻟﻨـ ْ‬
‫َﺻﺎﺑَﻪ ﻓَـ ْﻘ ٌﺮ َﺷ ِﺪﻳ ٌﺪ‪.‬‬
‫‪َ .7‬ﻣ َﻜ َ‬
‫ﺚ َﺣ ْﻨﻈَﻠَﺔُ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ذﻟﻚ َزَﻣﺎﻧًﺎ َﺣ ﱠﱴ أ َ‬
‫‪ .8‬أَ ْﻋﻄَﻰ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﺣﻨﻈﻠﺔَ َﲬْ َﺴ ِﻤﺎﺋَ ِﺔ ﻧَﺎﻗَ ٍﺔ‪.‬‬
‫اك إِﻻﱠ َﻣﻴﱢﺘًﺎ ﻏَ ًﺪا«‪.‬‬
‫‪َ .9‬‬
‫ﻗﺎل اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﻟِ ُﻘ َﺮ ٍاد ‪َ » :‬ﻣﺎ أ ََر َ‬
‫ِ‬
‫اﻷﺟﻞ ﻳَـ ْﻮٌم‪.‬‬
‫‪ .10‬ﺑَِﻘ َﻲ ِﻣ َﻦ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin tekillerini tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫َﺻﺤﺎﺑِﻪ‪.‬‬
‫‪ .1‬اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن اﺑْـﺘَـ َﻌ َﺪ َﻋ ْﻦ أ ْ‬
‫ِ‬
‫ﱡﻌ َﻤﺎ ُن ﺛِﻴَﺎﺑَﻪ‪.‬‬
‫ﺲ اﻟﻨـ ْ‬
‫‪ .2‬ﻟَﺒ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻨﻌﻤﺎن أَ ْن ﻳَـ ْﻨﺘَ ِﻈﺮ‪.‬‬
‫اﻟﻮَزراءُ ﻣﻦ‬
‫‪ .3‬ﻃَﻠَﺐ ُ‬
‫ﺎن ﺑ ِﻌ ٍ‬
‫ﻴﺪ ﻣﻊ ﺟﻨُ ِ‬
‫ٍ‬
‫ﻮدﻩ‪.‬‬
‫‪َ .4‬ﻛﺎ َن اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﻳَﺬ َ‬
‫ُ‬
‫ﺐ إﱃ َﻣ َﻜ َ‬
‫ْﻫ ُ‬
‫اﺻﻄَ َﺤﺐ اﻟﻨﻌﻤﺎ ُن ﻓُـ ْﺮ َﺳﺎﻧَﻪ‪.‬‬
‫‪ْ .5‬‬
‫ِ‬
‫َﺳﻠِ َﺤﺘُـ ُﻬﻢ‪.‬‬
‫‪َ .6‬ﻛﺎ َن َﻣ َﻊ اﳉُﻨُﻮد أ ْ‬
‫‪ 80‬‬
‫‪ ‬‬
6. Aşağıdaki cümleleri, örnekte olduğu gibi, ‫َﺧ َﺬ‬
َ ‫ أ‬fiiliyle başlatarak
yeniden yazınız.
.‫اﻟﻼﻋﺐ ﳚﺮي ﰲ اﳌﻠﻌﺐ‬
‫ أَ َﺧ َﺬ‬ .‫اﻟﻼﻋﺐ ﰲ اﳌَﻠ َْﻌﺐ‬
‫ َْﳚ ِﺮي‬: ‫اﳌﺜﺎل‬
ُ
ُ
.‫ورو َن اﳌﺮﺿﻰ‬
ُ ‫اﻟﻨﺎس ﻳَـ ُﺰ‬
ُ ‫ أَ َﺧ َﺬ‬
.............................. 
.‫ﺿﻰ‬
َ ‫اﻟﻨﺎس اﳌَْﺮ‬
ُ ‫ﻳَـ ُﺰ‬
ُ ‫ور‬
‫ﺼﻠﱢﻲ اﻟ ﱠ‬
.‫ﺎب ﰲ اﳌﺴﺠﺪ‬
‫ﺸ ﱡ‬
َ ُ‫ ﻳ‬.1
.............................  .‫اﻷﻃﻔﺎل ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ اﻟﻌﺎﻣﺔ‬
‫ﺐ‬
ُ
ُ ‫ ﻳَـﻠ َْﻌ‬.2
.............................. 
.............................. 
.............................. 
ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت‬
.‫واﺟﺒَﺎ ِ ﱠﻦ‬
‫ﺐ‬
ُ
ُ ُ‫ ﺗَﻜْﺘ‬.3
ِ ‫ ﺗـ ْﻘﺮأُ اﳌﺮأةُ ﺻﺤﻒ‬.4
.‫اﻟﻴﻮم‬
َ ُُ
ََ
.ً‫ﺿ ْﺨ َﻤﺔ‬
َ ‫ ﻳَـ ْﺒ ِﲏ اﳌﻬﻨﺪﺳﻮن ِﻋ َﻤ َﺎرًة‬.5
7. Aşağıdaki cümleleri, örnekte olduğu gibi, ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬fiiliyle başlatarak
yeniden yazınız.
ِ
ِ ‫ﺎد‬
.‫ﻴﺐ‬
‫ت‬
َ ‫ َﻛ‬
ُ ‫اﻟﺸﻤﺲ ﺗَﻐ‬
ُ
.............................. 
............................. 
ِ
.‫اﻟﺸﻤﺲ‬
‫ﻴﺐ‬
ُ ‫ ﺗَﻐ‬: ‫اﳌﺜﺎل‬
ُ
. َ‫ﺎف ﺣﻨﻈﻠﺔ‬
ُ ‫ﺴﻴﱠ‬
‫ ﻳَـ ْﻘﺘُ ُﻞ اﻟ ﱠ‬.1
.‫اﻟﻘﻄﺎر ِﻣﻦ اﻟﻄﺮﻳﻖ‬
‫ َﳜُْﺮج‬.2
ُ
.............................. 
.‫اﻟﻼﻋﺐ ﻋﻠﻰ اﻷرض‬
‫ﻂ‬
ُ ‫ ﻳَ ْﺴ ُﻘ‬.3
ُ
.............................. 
.‫ﻳﻨﺐ ﰲ اﻻﻣﺘﺤﺎن‬
ُ ‫ ﺗَـ ْﻨ َﺠ ُﺢ ز‬.4
..............................
ِ ‫ ﻳـﻐْﻠِﻲ‬.5
.‫اﻟﻘ ْﺪ ُر‬
َ
DİL BİLGİSİ
MUKÂRABE, RECÂ VE ŞURÛ FİİLLERİ
Arapçada kısaca mukârabe fiilleri ya da ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬vb. adı verilen fiil grupları vardır.
Bunlar ‫ َﻛﺎ َن‬vb.ne benzemektedirler ve aynen ‫ َﻛﺎ َن‬gibi isim cümlesinin başına
gelerek, mübtedâ ve haberde hem isim hem de i‘râb yönünden değişiklik
yaparlar. İsim cümlesinin mübtedâsı bu fiillerin ismi olarak merfû, haberi de
bunların haberi olarak mansûb olur. Aradaki fark ise ‫ َﻛﺎ َن‬nin haberi isim ya da
fiil şeklinde gelebilirken, bunların haberleri dâima muzâri fiilden oluşan bir
fiil cümlesi olmak zorundadır. Ve haberleri dâima ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬vb.nden sonra gelir.
Bu fiiller üçe ayrılmaktadır:
1. Yaklaşma fiilleri. (‫ﺎرﺑَِﺔ‬
ُ ‫ْﻌ‬
َ ‫)أَﻓـ‬
َ ‫ﺎل اﻟ ُْﻤ َﻘ‬
ِ ‫ﺎل اﻟ ﱠﺮﺟ‬
2. Umut fiilleri. (‫ﺎء‬
َ ‫)أَﻓـ‬
َ ُ ‫ْﻌ‬
‫ْﻌﺎ ُل اﻟ ﱡ‬
3. Başlama fiilleri. (‫وع‬
ِ ‫ﺸ ُﺮ‬
َ ‫)أَﻓـ‬
81
1. Yaklaşma Fiilleri
Bunlar bir işin meydana gelmesinin yaklaştığını ifade ederler. Türkçeye “ –
eyazdı, az kalsın…, az daha…, neredeyse…, -mek üzereydi” vb. şekillerde
tercüme edilirler. Yaklaşma fiilleri üç tanedir :
‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬- ‫ب‬
َ ‫َﻛ‬
َ ‫ﺎد – َﻛ َﺮ‬
‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬:
Bu fiilin hem mâzî hem de muzârisi (‫ﺎد‬
ُ ‫ )ﻳَ َﻜ‬kullanılır. Çekimli olarak da
kullanılmaktadırlar. Mâzî ve muzâri çekimi ‫ﺎف‬
ُ َ‫ﺎف – َﳜ‬
َ ‫ َﺧ‬fiili gibidir. Haberinin
başında ‫ أَ ْن‬pek bulunmaz.
.‫ﺴﻦ ﻳَـ ْﺒ ِﻜﻲ‬
َ ‫ َﻛ‬Hasan az kaldı ağlayacaktı.
ٌ ‫ﺎد َﺣ‬
Burada ‫ﺴﻦ‬
َ ‫ َﻛ‬nin ismi olarak merfû, ‫ ﻳَـ ْﺒ ِﻜﻲ‬fiili de gizli bulunan fâili
ٌ ‫ َﺣ‬lafzı ‫ﺎد‬
(‫ )ﻫﻮ‬ile birlikte onun haberidir ve cümlede mahallen (bulunduğu yer
itibariyle) mansûbtur.
ِ ‫ﺎد‬
‫ت اﻟ ﱠ‬
.‫ب‬
َ ‫ َﻛ‬Güneş neredeyse batmıştı.
ُ ‫ﺲ ﺗَـﻐْ ُﺮ‬
ُ ‫ﺸ ْﻤ‬
ِ ‫ﺎد‬
‫ اﻟ ﱠ‬lafzı müennes olduğu için ‫ت‬
Bu cümlede ‫ﺲ‬
َ ‫ َﻛ‬fiili de müennes olarak
ُ ‫ﺸ ْﻤ‬
gelmiştir.
ِ ‫ﻮزو َن ِﰲ اﳌُﺴﺎﺑ‬
.‫ﻘﺔ‬
ُ ‫ﺎدوا ﻳَـ ُﻔ‬
ُ ‫ َﻛ‬Yarışmada az daha kazanıyorlardı.
ََ
Bu cümlede ‫ﺎدوا‬
ُ ‫ َﻛ‬fiili çekimli olarak gelmiştir. Fiilin ismi sonundaki
merfû muttasıl zamir olan cemi (çoğul) vâvı (‫ )و‬, haberi de ‫ﻮزو َن‬
ُ ‫ ﻳَـ ُﻔ‬fiil
cümlesidir. ‫ﺎد‬
‫ﻛ‬
nin
ismi
çoğul
olduğu
için
haberinde
gelen
muzâri
fiil de
ََ
çoğul olarak gelmiştir.
.‫ﻂ‬
ُ ‫َﺳ ُﻘ‬
ُ ‫ ﻛِ ْﺪ‬Az kalsın düşecektim.
ْ‫تأ‬
ِ ُ ًَ‫ ﻛِ ْﺪﻧَﺎ ﳕ‬Aşırı yorgunluktan neredeyse ölecektik.
ِ
ِ ‫ﱠﻌ‬
.‫ﺐ‬
َ ‫ﻮت ﻣ ْﻦ ﻓَـ ْﺮط اﻟﺘـ‬
.‫ﺎدوا ﻳَ ْﺴ ُﻘﻄُﻮ َن ِﻣ َﻦ اﳉِ َﺪا ِر‬
ُ ‫ َﻛ‬Az kalsın duvardan düşeceklerdi.
Yukarıdaki üç cümleden ilkinde ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬nin ismi sonundaki merfû muttasıl
)
zamiri,
ikincisinde
nâ (‫ )ﻧَﺎ‬zamiri ve üçüncüsünde de çoğul
zamir olan tâ (‫ت‬
ُ
vâvı (‫ )و‬dır. Haberleri ise kendilerinden sonraki fiil cümleleridir.
.‫ﺴ َﻤﺎء‬
‫ﺎد اﳌَﻄَُﺮ ﻳَـ ْﻨ ِﺰ ُل ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ ﻳَ َﻜ‬Neredeyse/Hemen hemen yağmur yağmak üzere.
Bu cümlede ise ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬nin muzârisi kullanılmıştır.
‫ب‬
َ ‫ َﻛ َﺮ‬:
Bu fiil çekimsiz olarak sadece ‫ب‬
َ ‫ َﻛ َﺮ‬şeklinde kullanılmaktadır. Muzârisi
de kullanılmaz. Bunun da haberinin başında çoğunlukla ‫ أَ ْن‬pek bulunmaz.
Pratikte pek kullanılmadığı için bununla ilgili sadece bir örnekle yetineceğiz.
.‫ب اﻟ َْﻤﺎءُ َْﳚ ُﻤ ُﺪ‬
َ ‫ َﻛ َﺮ‬Su donmak üzere.
82
‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬:
ِ ‫ )ﻳ‬kullanılır. Haberinin başında
Bu fiilin hem mâzî hem de muzârisi (‫ﻚ‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
ُ
çoğunlukla ‫ أَ ْن‬bulunur.
.‫ﻮز‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬Yarışmacı az daha kazanacaktı.
َ ‫ﻚ اﻟ ُْﻤﺘَ َﺴﺎﺑِ ُﻖ أَ ْن ﻳَـ ُﻔ‬
ِ َ‫ﺖ َﺧ ِﺪﳚَﺔُ أ ْن ﺗ‬
.‫ﺼ َﻞ‬
ْ ‫ أ َْو َﺷ َﻜ‬Hatice gelmek üzere.
‫ﻂ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱡ‬
.‫ﺸ ْﺮﻓَ ِﺔ‬
َ ‫ﻚ اﻟ َْﻮﻟَ ُﺪ أَ ْن ﻳَ ْﺴ ُﻘ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬Çocuk az kalsın balkondan düşecekti.
ِ ‫ﻚ ﻋُﺜْﻤﺎ ُن أَ ْن َْﳛﺼﻞ ﻋﻠﻰ اﳉ‬
ِ
.‫ﺎﺋﺰة‬
َ
َ ُ ‫ ﻳُﻮﺷ‬Osman neredeyse ödülü kazanacak.
َُ
ِ ‫ ﻳ‬Misafirler gelmek üzere.
ِ ‫ﻮف أَ ْن ﻳ‬
.‫ﺼﻠُﻮا‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
َ ُ ُ‫ﻚ اﻟﻀﱡﻴ‬
ُ
Yukarıdaki örneklerde ‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬nin ismi kendisinden sonraki merfû isimler,
haberi ‫ أَ ْن‬harfi ve peşinden gelen kısımdır ve hepsi bütün olarak nasb
konumundadır. Son cümlede ‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬nin ismi çoğul olduğu için haberindeki
ِ ‫ )ﻳ‬gelmiştir.
muzâri de çoğul olarak (‫ﺼﻠُﻮا‬
َ
Yaklaşma fiillerinden olan ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬ile tam fiil olan ‫ َﻛ ْﻴ ًﺪا‬yaptı, aldattı) fiili karıştırılmamalıdır.
‫ ﻳَ ِﻜﻴ ُﺪ‬- ‫ﺎد‬
َ ‫( َﻛ‬tuzak kurdu, hile
‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ﻳَ ُﻜﻮ ُن ُﻣ ِﺪ ًﻳﺮا ﻟِﻠ ﱠ‬
.‫ﺸ ِﺮَﻛ ِﺔ‬
َ ‫ َﻛ‬Adam şirkete müdür olmak üzere.
َ ‫ﺎد‬
.‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ِﳉَﺎ ِرِﻩ‬
َ ‫ َﻛ‬Adam komşusuna tuzak kurdu.
َ ‫ﺎد‬
Bu cümlelerden birincisinde
olarak kullanılmıştır.
‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬fiili yaklaşma fiili, ikincisinde ise tam fiil
Yine ‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬fiili de “yaklaştı” mânâsında tam fiil olarak kullanılmaktadır. Bu
durumda fiilin hemen peşinden ‫ أَ ْن‬ve muzâri fiil gelir.
‫ﻚ أَ ْن ﺗَﻄْﻠُ َﻊ اﻟ ﱠ‬
.‫ﺲ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬Güneşin doğması yaklaştı.
ُ ‫ﺸ ْﻤ‬
‫اﻟ ﱠ‬
Burada ‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬tam fiil, peşinden gelen ‫ﺲ‬
ُ ‫ﺸ ْﻤ‬
‫ﺷ‬
‫َو‬
‫أ‬
nin
haberi
yoktur.
tam fiil olduğu için ‫ﻚ‬
َ َْ
‫ أَ ْن ﺗَﻄْﻠُ َﻊ‬kısmı ise fâil olur. Burada
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları parantez içinde verilen fiilin uygun şekliyle doldurunuz.
ِ
ِ ‫ﺎد‬
(‫ﺐ‬
‫ت اﻟ ﱠ‬
َ ‫ َﻛ‬Araba neredeyse takla atacaktı.
َ َ‫ )اﻧْـ َﻘﻠ‬...... ُ‫ﺴﻴﱠﺎرة‬
(‫ﺎد َر‬
َ َ‫ )ﻏ‬.‫ﺎﻋﺔَ اﻟ ُْﻤ ْﺆﲤََ ِﺮ‬
َ َ‫ ﻗ‬...... ُ‫اﻟﻮِزﻳﺮة‬
ُ ‫ ﺗَ َﻜ‬Bakan nerdeyse kongre salonunu terk edecek.
َ ‫ﺎد‬
ِ ‫ ﻳ‬Toplantı nerdeyse az zonra başlayacak.
ِ ‫ﻚ‬
ٍ ‫ ﺑَـ ْﻌ َﺪ‬...... ‫اﻻ ْﺟﺘِ َﻤﺎعُ أَ ْن‬
(َ‫ )ﺑَ َﺪأ‬.‫ﻗﻠﻴﻞ‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
ُ
ِ ُ‫ ﺗ‬Uçak neredeyse az sonra varacak.
ٍ ‫ ﺑَـ ْﻌ َﺪ‬...... ‫ﻚ اﻟﻄﺎﺋﺮةُ أَ ْن‬
(‫ﺻ َﻞ‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
َ ‫ ) َو‬.‫ﻗﻠﻴﻞ‬
Umut Fiilleri
Bunlar bir işin meydana gelmesinin ümit edilmesini ifade ederler. Türkçeye “
umulur ki, inşallah, umarım, belki, herhalde, -e bilir, ola ki…” vb. şekilllerde
83
tercüme edilirler. Burada da üç fiil yer almaktadır. Her üçünün de sadece
mâzîsi kullanılır ve haberlerinin başında ‫ أَ ْن‬bulunur.
ِ
‫َﻖ‬
َ ‫ ا ْﺧﻠَ ْﻮﻟ‬- ‫َﻋ َﺴﻰ – َﺣ َﺮى‬
‫ َﻋ َﺴﻰ‬:
Bu fiilin mâzîsinin çekimi yapılır. Ümit fiilleri içerisinde en çok
kullanılandır. Haberi olan muzâri fiilin başında ‫ أَ ْن‬bulunur.
.‫ َﻋ َﺴﻰ اﻟ َْﻮﻟَ ُﺪ أَ ْن ﳝَْ ِﺸ َﻲ‬Umulur ki çocuk yürür.
.﴾‫﴿ﻋ َﺴﻰ َرﺑﱡ ُﻜ ْﻢ أَ ْن ﻳَـ ْﺮ َﲪَ ُﻜ ْﻢ‬
َ Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. (İsrâ 17 / 8)
.‫ َﻋ َﺴﻰ اﷲُ أَ ْن ﻳَـ ْﻐ ِﻔ َﺮ ﱄ‬Umulur ki Allah beni bağışlar.
ِ ‫ َﻋﺴ‬Umulur ki (kız) çocuğu yürür.
.‫ﺖ اﻟﻄﱢْﻔﻠَﺔُ أَ ْن ﲤَْ ِﺸ َﻲ‬
َ
‫ َﺣ َﺮى‬:
Bu fiil günlük konuşmada pek kullanılmaz.
ِ‫ﱠ‬
.‫ﺐ أ ْن ﻳَـﺘَ َﺨ ﱠﺮ َج‬
ُ ‫ َﺣ َﺮى اﻟﻄﺎﻟ‬Umulur ki öğrenci mezun olur.
ِ
‫َﻖ‬
َ ‫ ا ْﺧﻠَ ْﻮﻟ‬:
Bu fiil de pratikte pek kullanılmaz.
ِ
.‫ْﺞ أَ ْن ﻳَـ ْﻨ ِﺰ َل‬
َ ‫ ا ْﺧﻠَﻮﻟ‬Umulur ki kar yağar.
ُ ‫َﻖ اﻟﺜﱠـﻠ‬
ِ ‫ اِ ْﺧﻠَﻮﻟََﻘ‬Umulur ki yağmur yağar.
.‫ﺴ َﻤﺎءُ أَ ْن ﲤُْ ِﻄ َﺮ‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
ْ
Umut bildiren fiillerden ‫ﺴﻰ‬
َ ‫“ َﻋ‬yaklaştı” mânâsında tam fiil olarak da kullanılır.
Bu durumda fiilin hemen peşinden ‫ أَ ْن‬ve muzâri fiil gelir.
.‫ َﻋ َﺴﻰ أَ ْن ﳝَْ ِﺸ َﻲ اﻟ َْﻮﻟَ ُﺪ‬Çocuğun yürümesi yaklaştı.
ِ
Burada ‫ﺴﻰ‬
َ ‫ َﻋ‬tam fiil, peşinden gelen ‫ أَ ْن ﳝَْﺸ َﻲ اﻟ َْﻮﻟَ ُﺪ‬kısmı ise fâil olur. Bu tür
kullanımda tam fiil olduğu için ‫ﺴﻰ‬
َ ‫ َﻋ‬nın haberi yoktur.
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları parantez içinde verilen fiilin uygun şekliyle doldurunuz.
(‫ )أَﺗَﻰ‬.‫ﱠﺼ ِﺮ‬
ْ ‫ ﺑَﺎﻟﻨ‬...... ‫ َﻋ َﺴﻰ اﷲُ أَ ْن‬Umulur ki Allah zafer nasib eder.
(◌ُ - ‫ ) َﻋ ﱠﻢ‬.َ‫ اﻟﻌﺎ َﱂ‬......‫ﺴﻼَ ُم أَ ْن‬
‫ َﻋ َﺴﻰ اﻟ ﱠ‬Umulur ki barış dünyaya egemen olur.
(◌ُ - ‫ﺎل‬
َ َ‫ )ﻗ‬.‫ اﳊَ ﱠﻖ‬...... ‫ﱠﻬ ُﻢ أَ ْن‬
َ ‫ َﻋ َﺴﻰ اﳌُﺘـ‬Umarım sanık gerçeği söyler.
(◌ُ - ‫ ) َز َار‬.‫ أ َْﻫﻠَﻪ‬...... ‫ َﻋ َﺴﻰ اﻟ ﱠﺮ ُﺟ ُﻞ أَ ْن‬İnşallah adam ailesini ziyaret eder.
‫ﺎل اﻟ ﱡ‬
Başlama Fiilleri ‫وع‬
ُ ‫ْﻌ‬
ِ ‫ﺸ ُﺮ‬
َ ‫أَﻓـ‬
Bunlar bir işin başladığını ifade ederler. Türkçeye “başladı” şeklinde tercüme
edilirler. Bu fiillerin yalnız mâzîsi kullanılır ve haberlerinin başında ‫أَ ْن‬
bulunmaz. Başlıcaları şunlardır:
84
‫ﺐ‬
‫ َﻫ ﱠ‬- َ‫ع – اِﺑْـﺘَ َﺪأَ – ﻃَِﻔ َﻖ – أَﻧْ َﺸﺄ‬
َ‫أ‬
َ ‫ َﺟ َﻌﻞ – ﺑَ َﺪأَ – َﺷ َﺮ‬- ‫َﺧ َﺬ‬
ِ َ ‫ أ‬Edebiyatçı yeni bir roman yazmaya başladı.
.‫ﺐ ِرَواﻳَﺔً ﺟﺪﻳﺪ ًة‬
ُ ُ‫ﻳﺐ ﻳَﻜْﺘ‬
ُ ‫َﺧ َﺬ اﻷد‬
ِ
Bu cümlede ‫ﻳﺐ‬
َ ‫ أ‬nin ismi, ‫ﺐ ِرَواﻳَﺔً ﺟﺪﻳﺪ ًة‬
ُ ‫ اﻷد‬lafzı başlama fiili olan ‫َﺧ َﺬ‬
ُ ُ‫ﻳَﻜْﺘ‬
cümlesi de haberidir. Haber cümlesi nasb konumundadır.
.‫ﺿﻰ‬
‫ َﺟ َﻌ َﻞ‬Doktor hastaları muayene etmeye başladı.
َ ‫اﻟﻄﺒﻴﺐ ﻳُـ َﻌﺎﻟِ ُﺞ اﻟ َْﻤ ْﺮ‬
ُ
.‫ ﺑَ َﺪأَ اﻟﻄﱢْﻔ ُﻞ ﳝَْ ِﺸﻲ‬Çocuk yürümeye başladı.
ِ
.‫اء‬
َ ‫ َﺷ َﺮ‬Ordu düşmanlarla savaşmaya başladı.
ُ ‫ع اﳉَْﻴ‬
َ ‫ﺶ ﻳُـ َﻘﺎﺗ ُﻞ اﻷ ْﻋ َﺪ‬
ِ
.َ‫اﻹﻣﺎم ﻳَـ ْﺘـﻠُﻮ اﻟﻘﺮآ َن اﻟﻜﺮﱘ‬
ُ َ‫ اﺑْـﺘَ َﺪأ‬İmam Kur’ân-ı Kerim okumaya başladı.
ِ َ‫ ﻃَِﻔ َﻖ ﻛﺮﱘٌ ﻳﻜﺘﺐ رﺳﺎﻟﺔً ﻗ‬Kerim kısa mesaj yazmaya başladı.
.‫ﺼﲑًة‬
.‫ أَﻧْ َﺸﺄَ اﻟﺰْﱠرعُ ﻳَـ ْﻨ ُﻤﻮ‬Ekinler büyümeye başladı.
ِ ‫ﻮدو َن إﱃ‬
.‫ﺑﻼدﻫﻢ‬
‫ َﻫ ﱠ‬Hacılar ülkelerine dönmeye başladılar.
ُ ُ‫ﺎج ﻳَـﻌ‬
ُ ‫ﺐ اﳊُ ﱠﺠ‬
Başlama fiilleri tam fiil olarak da kullanılırlar. Bu durumda peşlerinden muzâri
fiil gelmez ve gerçek anlamlarında kullanılırlar.
ِ
.‫اﻟﻘﺮآن‬
‫اﻹﻣﺎم ﻗِ َﺮاء َة‬
ُ َ‫ ﺑَ َﺪأ‬İmam Kur’ân okumaya başladı.
.‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﻛِﺘَﺎﺑَﻪ‬
‫َﺧ َﺬ‬
َ ‫ أ‬Öğrenci kitabını aldı.
ُ
.‫اﻟﻌ َﻤﻞ‬
َ ‫ َﺷ َﺮ‬Ahmet işe başladı.
َ ‫ع أﲪ ُﺪ ﰲ‬
ِ
.‫ﻛﺒﲑا‬
َ ‫ أَﻧْ َﺸﺄَت اﳊُ ُﻜ‬Hükümet büyük bir hastane inşa etti.
ً ‫ﻮﻣﺔُ ُﻣ ْﺴﺘَ ْﺸ ًﻔﻰ‬
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları parantez içinde verilen fiilin uygun şekliyle doldurunuz.
ِ َ ‫ أ‬Öğrenci derslerini yazmaya başladı.
(◌ُ - ‫ﺐ‬
َ ‫ ُد ُر‬...... ُ‫َﺧ َﺬت اﻟﻄﺎﻟﺒﺔ‬
َ َ‫ ) َﻛﺘ‬.‫وﺳ َﻬﺎ‬
ِ ‫ أَﻧْ َﺸﺄ‬Bakanlık yeni bir kütüphane inşa etmeye
(◌ِ - ‫ َﻣﻜْﺘَﺒَﺔً ﺟﺪﻳﺪ ًة )ﺑَـ َﲎ‬.... ُ‫َت اﻟ ِﻮَز َارة‬
başladı.
ِ َ ‫ َﺷﺮ‬Tren hareket etmeye başladı.
(‫ ) َﲢَﱠﺮ َك‬....... ‫ﺎر‬
ُ َ‫ع اﻟْﻘﻄ‬
َ
(◌ِ - ‫ )ﻧَـ َﺰ َل‬. ...... ‫ع اﳌَﻄَُﺮ‬
َ ‫ َﺷ َﺮ‬Yağmur yağmaya başladı.
Mukârabe fiilleriyle ilgili daha ayrıntılı bilgi için M. Meral Çörtü’nün Arapça
Dilbilgisi Nahiv isimli kitabına bakınız.
Mukârabe fiilleriyle ilgili olarak ayrıca http://www.onlinearabic.net
www.schoolarabia.net adreslerine başvurabilirsiniz.
ve
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki metinde geçen yaklaşma ve başlama fiillerini tespit ediniz.
‫اﻟﺴﺎﺋﻖ‬
ِ
ِ ‫ وَﱂ ﺗَـ ُﻔ ْﺘ ِﲏ ﺻﻼةُ اﳉﻤ‬،‫ ﱂ أ ْﺷﺮب ﰲ ﺣﻴﺎﰐ اﳋَﻤﺮ‬،‫اﳊﺎل‬
ِ ‫ﻂ‬
‫ﻌﺔ ﻣ ﱠﺮًة‬
ُ ‫ ُﻣﺘَـ َﻮ ﱢﺳ‬،ٌ‫ ﻧَ ِﺸﻴﻂ‬.‫ُﺟ َﺮٍة‬
ْ َ
ْ ‫أَﻧَﺎ َﺳﺎﺋِ ُﻖ َﺳﻴﱠ َﺎرة أ‬
ْ َْ
ُُ
ِ ِ ‫ﻒ اﻟ ﱠ‬
ِ ‫ﺴﻴﱠﺎر‬
ِ ِ‫وﻣﻦ ﻣﻮﻗ‬
ِ ِ‫ ِﻣﻦ ﻣ ْﻨ ِﺰﱄ إﱃ ﻣﻮﻗ‬... ‫ ﰲ ﺣﺎﱄ‬،‫ رﺟﻞ ﻣﺴﺘﻘﻴﻢ‬... ‫واﺣﺪ ًة‬
.‫ات إﱃ َﻣ ْﻨ ِﺰﱄ‬
‫ﻒ اﻟ ﱠ‬
َ ْ
ْ َ ْ ،‫ﺴﻴﱠﺎرات‬
َْ
ٌ
ٌ
85
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ت‬
‫ﺑﻌﺾ‬
‫أ ُِﺣ ﱡ‬
‫اﻟﻮﻗﺖ‪ .‬وﻗ ْﺪ َو َﻋ ْﺪ ُ‬
‫أﻣﺎﻣﻪ ُْﳎﺘَ ِﻤﻌﲔ َ‬
‫ﺐ َزْو َﺟ ِﱵ وأوﻻدي‪ ،‬وﻫﻢ ُﳛﺒﱡﻮﻧَِﲏ‪ .‬ﻟَ َﺪﻳْـﻨَﺎ ﺗ ْﻠ َﻔﺎ ٌز ﻗَﺪﱘٌ‪ ،‬ﻧَـ ْﻘﻀﻲ َ‬
‫ِ‬
‫ﺐ ِِ ْﻢ إﱃ‬
‫ﺎدوا ﻳَ ِﻄﲑُو َن ﻓَـ َﺮ ًﺣﺎ‪.‬‬
‫َ‬
‫ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳊﻴﻮاﻧﺎت ﰲ اﻟﻌﻴﺪ‪ ،‬ﻓ َﻜ ُ‬
‫اﻷوﻻد أ ْن أَ ْذ َﻫ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ أُ ْ ِ ِ‬
‫ﻏَ ًﺪا ﻋﻴ ٌﺪ‪ ،‬أَﻗ ِ‬
‫ﺣﻮل ﻃَﺒَ ِﻖ‬
‫ﺲ ُﻛﻠﱡﻨﺎ َ‬
‫ْﺼ ُﺪ ِﻋﻴ َﺪ اﻷَ ْ‬
‫ﺿ َﺤﻰ‪ ،‬وﻗﺪ ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳْ ُ‬
‫ﺿﺤﻴَﺔً وﺛﻴَﺎﺑًﺎ ﺟﺪﻳﺪ ًة ْ‬
‫ﻷوﻻدي‪ .‬وﺳﻨَ ْﺠﻠ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻳﺘﻮﻗﱠﻒ ﻟِ َﺴﺎﻧُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟ ﱠ‬
‫ْﻮى‬
‫"اﻟْ َﻔﺘﱠﺔ" َ‬
‫ﱠﻬﻨِﺌَﺔَ‪ .‬ﰲ ﻫﺬا اﻟﻴﻮم ﻟ َِﻘ ُ‬
‫ﺎد ُل اﻟﺘـ ْ‬
‫ج وﻧَـﺘَﺒَ َ‬
‫وﳔْ ُﺮ ُ‬
‫ﺸﻜ َ‬
‫رﺟﻞ ﻻ َ‬
‫ﻴﺖ َﺟﺎ ِري ﲪَْ َﺰَة‪ ،‬وإﻧﱠﻪ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺧﺮﺟ ُ ِ‬
‫ْت ﻳَـ ْﻮﻣﻲ‬
‫ﺖ إﱃ‬
‫ﻣﻮﻗﻒ اﻟ ﱠ‬
‫ﺐ ِرْزﻗﻲ‪ .‬وﺑَ َﺪأ ُ‬
‫و َﺷ َﻜﺎ أﻳ ً‬
‫ﻀﺎ ﻋﻦ ﺣﺎﻟﻪ وﻓَـ ْﻘ ِﺮﻩ‪ .‬وﺗَـ َﻮ ﱠﺟ ْﻬ ُ‬
‫ﺴﻴﱠﺎراة‪َ ،‬و ْ‬
‫ﺖ ﺑﺴﻴﱠﺎرﰐ أَﻃْﻠُ ُ‬
‫ﻀﻰ ﻳـﻌ ُﺪو َﺧ ِ‬
‫ت ﺗَ ْ ِ‬
‫ٍ‬
‫ﺴﻴﱠﺎرةُ ﻣ ﱠﺮًة ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠﺮ ِ‬
‫ﺻﺮﳛﺔ ﻟِﻨِﻈَ ِﺎم اﳌُﺮوِر‪ .‬وﺻ ِﻌ َﺪ ِ‬
‫ﺻ ِ‬
‫ﻠﻔﻲ‬
‫ِﲟُ َﺨﺎﻟََﻔ ٍﺔ‬
‫ت اﻟ ﱠ‬
‫ﺎد ْ‬
‫ﻴﻒ وَﻛ َ‬
‫ﺼﺪ ُم َﻛﻠْﺒًﺎ‪ .‬ﻓَ َﻤ َ َ ْ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫وﻫﻮ ﳛﺎول أ ْن ﻳـﻠْﺤ َﻖ ﺑﺎﻟﺴﻴﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ ِ‬
‫ﺎﺟ ُﺮ ﻣﻌﻪ‪.‬‬
‫ﺐ َﻋﻠَ ﱠﻲ وﻛِ ْﺪ ُ‬
‫ﺎرة‪ ،‬ﰒ ا ْﺧﺘَـﻠَ ْﻔ ُ‬
‫ت أَﺗَ َﺸ َ‬
‫َ َ َ‬
‫ﺖ ﻣﻊ َﺳﺎﺋ ِﻖ َﺳﻴﱠﺎرة‪ ،‬ﻓَـﻐَﻀ َ‬
‫ت‬
‫ﺎوﻟﺖ َﻣ ْﻨ ِﺪ ِﻳﻠﻲ أ َْﻣ َﺴ ُﺢ ﺑﻪ وﺟﻬﻲ‪ ،‬وأﺧ ْﺬ ُ‬
‫ﺼ ْﺪ ُ‬
‫ﺖ ﺑِﺎﻟﺴﻴﱠﺎرة‪ ،‬وﺗَـﻨَ ُ‬
‫ت ُرْﻛﻨًﺎ َﺧﺎﻟِﻴًﺎ ﻗَ ِﺮﻳﺒًﺎ ِﻣ َﻦ اﻟﺒﺤ ِﺮ ‪َ ،‬ووﻗ ْﻔ ُ‬
‫وﻗَ َ‬
‫ِ‬
‫أَﻧْﻈُﺮ إﱃ ﺻ ْﻔﺤ ِﺔ اﻟﺒﺤﺮ ﺗَـ ْﻨـﻌ ِﻜﺲ ﻋﻠﻴﻬﺎ أ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ واﻃ َْﻤﺄَ ﱠن ﻗﻠﱯ‪،‬‬
‫وﻫ ﱠ‬
‫َﺷﻌﱠﺔُ‬
‫ﻓﺎﺳﺘَـ َﺮ ْﺣ ُ‬
‫اﻟﺸﻤﺲ‪َ .‬‬
‫ﻴﻢ أَﻧْ َﺸ َﻌ ِﲏ‪ْ ،‬‬
‫َ َ‬
‫ﺐ ﻋﻠَ ﱠﻲ ﻧَﺴ ٌ‬
‫ُ‬
‫َ ُ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﱃ وﲪﻠﺘُﻪ إﱃ اﳌَْﺘ َﺤﻒ ﰲ ُﻫ ُﺪوء وﺳﻼم‪ .‬وﻣ ْﻦ‬
‫ﺳ‬
‫ﺖ‬
‫َﻳ‬
‫أ‬
‫ر‬
‫‪.‬‬
‫ق‬
‫ﺎد‬
‫ﻨ‬
‫ﻔ‬
‫اﻟ‬
‫أﺣﺪ‬
‫ﳓﻮ‬
‫ﺎرة‬
‫ﻴ‬
‫ﺑﺎﻟﺴ‬
‫ت‬
‫ﺮ‬
‫ﱠ‬
‫َ‬
‫َﺟﻨَﺒﻴًّﺎ ﻳَﺸﲑُ إ ﱠ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ﺎﺋﺤﺎ أ ْ‬
‫ْ‬
‫َ ً‬
‫وﺳ ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫اﻷﻋﻤﺎل إﱃ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺾ ِر َﺟ ِ‬
‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.‬‬
‫وﺳﻂ‬
‫ﺎل‬
‫ﻫﻨﺎك أَﺧﺬ ُ‬
‫ْت ﺑَـ ْﻌ َ‬
‫ﻨﺎوﻟﺖ‬
‫وﻋُ ْﺪ ُ‬
‫ﺻ ْﻨ َﻊ "اﻟ َﻔﺘﱠﺔ"‪ .‬ﰒﱠ ﺗَ ُ‬
‫ﺖ َﻣﺎ َﻛ َﺴ ْﺒﺘُﻪُ ﻟَِﺰْو َﺟ ِﱵ‪ ،‬وﻃَﻠَْﺒ ُ‬
‫ت إﱃ َدا ِري ﻓَﺄَ ْﻋﻄَْﻴ ُ‬
‫ﺖ ﻣﻨﻬﺎ أَ ْن ُِﲡﻴ َﺪ ﰲ اﻟﺼﺒﺎح ُ‬
‫ِ‬
‫ﻃَﻌﺎﻣﻲ ﻣﻊ أﺳﺮﰐ َﻫﻨﻴﺌًﺎ َﻣ ِﺮﻳﺌًﺎ‪.‬‬
‫) ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ ‪ :‬اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﻟﻠﻨﺎﺷﺌﲔ (‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları metinde geçen kullanımlarından da‬‬
‫‪faydalanarak, uygun harfi cerlerle doldurunuz.‬‬
‫‪ .1‬ﻧَ ْﺴﺘَ ِﻤ ُﻊ ‪ ....‬ﻧَ ْﺸ َﺮِة اﻷﺧﺒﺎ ِر ﰲ اﳌﺴﺎء‪.‬‬
‫ﺻ ْﻔ َﺤ ِﺔ اﻟﺒﺤﺮ‪.‬‬
‫ﱠﺎس ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮو َن ‪َ ....‬‬
‫‪ .2‬ﺑَ َﺪأَ اﻟﻨ ُ‬
‫ِ‬
‫اﳊﺪﻳﺚ‪.‬‬
‫ﺐ‬
‫‪.3‬‬
‫ُ‬
‫ي ‪ُ ...‬ـﻬ ْﻢ ُﻛﺘُ َ‬
‫وﻋﺪت اﻷﺻﺪﻗﺎءَ أ ْن أَ ْﺷ َِﱰ َ‬
‫ﻠﺖ ‪....‬أ ِ‬
‫ﺎح اﳋ ِﲑ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻗُ ُ‬
‫ْ‬
‫ُﺳﺘَﺎذي ‪َ :‬‬
‫ﺻﺒَ َ‬
‫‪َ .5‬ﺷ َﻜﺎ اﻟﻮﻟ ُﺪ ‪ ...‬أ ﱢﻣ ِﻪ ﻋﻦ أﺧﻴﻪ اﻟﻜﺒﲑ‪.‬‬
‫ﺼﻨَﻊ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﺗَـ َﻮ ﱠﺟﻪَ اﻟﻌُ ﱠﻤ ُ‬
‫ﺎل ‪ ....‬اﳌَ ْ‬
‫ْﺤ ُﻖ ‪....‬اﻟﺴﻴﱠﺎرة‪.‬‬
‫ْﺐ ُﳛَﺎ ِو ُل أ ْن ﻳَـﻠ َ‬
‫‪َ .7‬ﻛﺎ َن اﻟ َﻜﻠ ُ‬
‫ﺎح ‪ ....‬اﻟ َْﻤ ْﺘ َﺤﻒ‪.‬‬
‫ﺎﺋﻖ اﻟ ﱡ‬
‫‪ .8‬أﺧ َﺬ اﻟ ﱠ‬
‫ﺴ ُ‬
‫ﺴﻴﱠ َ‬
‫ت ‪ِ ....‬‬
‫ﺑﻴﱵ‪.‬‬
‫ﺖ ‪ ....‬اﻟﻌﻤﻞ ًﻋ ْﺪ ُ‬
‫‪ .9‬ﺑَـ ْﻌ َﺪا ﻣﺎ اﻧْـﺘَـ َﻬ ْﻴ ُ‬
‫ﻃﻠﺒﺖ ‪ ....‬ﺻﺪﻳﻘﻲ أَ ْن ﻳﺴ ِ‬
‫ﺎﻋ َﺪﱐ‪.‬‬
‫‪.10‬‬
‫ُ‬
‫َُ‬
‫َﺧ َﺬ ‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen‬‬
‫‪ fiillerinden hangilerinin başlama‬ﺑَ َﺪأَ ‪ ve‬أ َ‬
‫‪fiili, hangilerinin de tam fiil olduğunu tespit ederek parantez içindeki‬‬
‫‪boşluklara yazınız.‬‬
‫اﻷﻋﻤﺎل إﱃ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺾ ِر َﺟ ِ‬
‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.‬‬
‫وﺳﻂ‬
‫ﺎل‬
‫‪ .1‬أَﺧﺬ ُ‬
‫ْت ﺑَـ ْﻌ َ‬
‫)‪(............‬‬
‫ﺻ ْﻔ َﺤ ِﺔ اﻟﺒﺤﺮ‪.‬‬
‫‪ .2‬أﺧﺬ ُ‬
‫ْت أَﻧْﻈُُﺮ إﱃ َ‬
‫)‪(............‬‬
‫‪ 86‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت ﻗﺮاء َة ﻛﺘﺒِﻬ ﱠﻦ‪.‬‬
‫َﺧﺬت‬
‫ُ‬
‫‪ .3‬أ َ‬
‫)‪(............‬‬
‫ِ‬
‫‪ .4‬ﺗَـ ْﺒ َﺪأُ‬
‫اﻟﺴﺎﻋﺔ اﻟﺜﺎﻣﻨﺔ ﺻﺒﺎﺣﺎ‪.‬‬
‫اﻟﺪروس ِﰲ ُﻛﻠﱢﻴﱠﺘِﻨَﺎ ﰲ‬
‫ُ‬
‫)‪(............‬‬
‫ب ُِﳛﺒﱡﻮ َن ُﻣ َﺪ ﱢر َﺳﻬﻢ اﳉﺪﻳ َﺪ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﺑﺪأ اﻟﻄﻼﱠ ُ‬
‫)‪(............‬‬
‫أت اﻟﻨﺴﺎء ﰲ ز ِ‬
‫‪ .6‬ﺑ َﺪ ِ‬
‫ﻳﺎرة اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ‪.‬‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫)‪(............‬‬
‫أﺧ َﺬ ِ‬
‫ت اﻟﻄﻔﻠﺔُ َﲡْ ِﺮي ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ‪.‬‬
‫‪َ .7‬‬
‫)‪(............‬‬
‫اﳉﺎﺋﺰَة‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻓﺮح‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ اﻟﺬي أ َ‬
‫َﺧ َﺬ َ‬
‫ُ‬
‫)‪(............‬‬
‫‪ .9‬ﻋﻨﺪﻣﺎ اﻧْـﺘـﻬﻴ ُ ِ‬
‫ٍ‬
‫ْت ﻗﺮاء َة ٍ‬
‫رواﻳﺔ‬
‫ﺟﺪﻳﺪة‪.‬‬
‫اء ِة اﻟﺮواﻳَِﺔ ﺑَ َﺪأ ُ‬
‫َ َْ‬
‫ﺖ ﻣﻦ ﻗﺮ َ‬
‫)‪(............‬‬
‫ِ‬
‫ﻮرَة اﻻﻧﺸﻘﺎق‪.‬‬
‫‪ .10‬ﺑﻌﺪ اﻟﺼﻼة ﺑَ َﺪأَ ا ُ‬
‫ﻹﻣﺎم ﻳَـ ْﺘـﻠُﻮ ُﺳ َ‬
‫)‪(............‬‬
‫‪4. Aşağıdaki metinde geçen yaklaşma, umut ve başlama fiillerini tespit‬‬
‫‪ederek haberleriyle birlikte örnekte olduğu gibi yazınız.‬‬
‫اﻟﻔ ْﺘـﻨﺔُ ﺗَـ ْﻨﺘ ِﺸﺮ ﺑﻌ َﺪ وﻓﺎةِ‬
‫َﻛ َ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺐ أﺑﻮ ﺑﻜ ٍﺮ )ض(‬
‫ﻚ اﻟ ُْﻤ ْﺮﺗَ ﱡﺪو َن أَ ْن ﻳَـﺘَ َﻜﺎﺛَـ ُﺮوا ﻓَـ َﻬ ﱠ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص(‪ ،‬وأ َْو َﺷ َ‬
‫ﺎدت َ َ ُ‬
‫اﻹﺳﻼم ﺛَﺎﻧﻴﺔً‪ ،‬وأ َ ِ‬
‫ع ﻳـ َﺆ ﱢد ُ ﻢ ِﲜ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳَ ْﺪﻋُﻮﻫﻢ إﱃ‬
‫ﻨﻮد‬
‫ُ‬
‫َﺧ َﺬ ﻳُـ ْﺮﺳ ُﻞ إﻟﻴﻬﻢ اﻟ ﱡﺮ ُﺳ َﻞ‪َ ،‬ﻋ َﺴﻰ أَ ْن ﻳَـ ْﺮﺟﻌﻮا إﱃ اﷲ وﻳَـﺘُﻮﺑُﻮا‪ ،‬ﰒ َﺷ َﺮ َ ُ‬
‫اﻟﻔﺘﻨﺔ ﲤََﺎﻣﺎ‪ ،‬وﻛﺘﺐ اﷲ ﻟﻠ ﱠﺪ ْﻋﻮةِ‬
‫ﺣﱴ ﻧَﺼﺮﻩ اﷲ ﻋﻠﻴﻬﻢ وﻗَﻀﻰ ﻋﻠﻰ ﺗﻠﻚ ِ‬
‫ِ‬
‫وﺟ َﻌﻞ ﻳَ ْﺪ ُﻋﻮ اﷲَ أَ ْن ﻳَـ ْﻬﺪﻳَﻬﻢ ﱠ َ َ ُ‬
‫ً‬
‫اﻹﺳﻼم‪َ .‬‬
‫ُ َ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﱠ ِﺔ اﻟﺒﻘﺎء ِ‬
‫واﻻﻧْﺘِ َﺸ َﺎر‪.‬‬
‫َ‬
‫ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ ‪ :‬اﻟﻌﺮﺑﻴّﺔ ﻟﻠﻨﺎﺷﺌﲔ ج ‪ 10‬ص ‪( 139‬‬
‫) ّ‬
‫اﳌﺜﺎل ‪:‬‬
‫اﻟﻔﻌﻞ‬
‫ﻧﻮﻋﻪ‬
‫ﺧﱪﻩ‬
‫ﺎد‬
‫َﻛ َ‬
‫ِﻣﻦ أﻓﻌﺎل اﳌﻘﺎرﺑﺔ‬
‫ﺗﻨﺘﺸﺮ‬
‫‪......‬‬
‫‪................‬‬
‫‪......‬‬
‫‪......‬‬
‫‪................‬‬
‫‪......‬‬
‫‪......‬‬
‫‪................‬‬
‫‪......‬‬
‫‪......‬‬
‫‪................‬‬
‫‪......‬‬
‫‪......‬‬
‫‪................‬‬
‫‪......‬‬
‫‪......‬‬
‫‪................‬‬
‫‪......‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerin başına parantez içindeki fiilleri getirerek‬‬
‫‪örnekte olduğu gibi cümleleri yeniden yazınız.‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ :‬اﻟ ﱡ‬
‫ﺸﺒﱠﺎ ُن َْﳚ ُﺮو َن ﰲ اﳌَﻠْﻌﺐ‪) .‬أﺧﺬ(‬
‫‪ ‬أﺧﺬ اﻟ ﱡ‬
‫ﺸﺒﱠﺎ ُن َْﳚﺮون ﰲ اﳌﻠﻌﺐ‪.‬‬
‫اﻟﻨﺎس اﻟﻘﺮآ َن اﻟﻜﺮﱘ ﰲ اﳌﺴﺠﺪ‪) .‬ﺷﺮع(‬
‫‪ .1‬ﻳﻘﺮأ ُ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫اﻟﺪرس ﺑﻌ َﺪ ٍ‬
‫ﻗﻠﻴﻞ‪ ) .‬ﻳُﻮﺷﻚ(‬
‫‪ .2‬ﺳﻴﻨﺘﻬﻲ‬
‫ُ‬
‫‪............................. ‬‬
‫‪ 87‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻮف ﺑﻌﺪ ﻗﻠﻴﻞ‪) .‬ﻳﻮﺷﻚ(‬
‫‪َ .3‬ﺳﻴﺤﻀﺮ اﻟﻀﱡﻴُ ُ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫‪ .4‬ﻳ ِ‬
‫ﺼ ُﻞ اﳌﺴﺎﻓﺮون إِ َﱃ اﳌَﻄَﺎ ِر‪) .‬ﻋﺴﻰ(‬
‫َ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫‪ .5‬ﳜﺮج اﻷﺳﺘﺎذُ ﻣﻦ اﻟﻜﻠﻴّﺔ‪) .‬ﻛﺎد(‬
‫‪.............................. ‬‬
‫‪ْ .6‬ﺗﻌ ُﻔﻮ اﻷم ﻋﻦ ِ‬
‫اﻟﺒﻨﺖ‪) .‬ﻋﺴﻰ(‬
‫ُ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫ﺎب ﻣﻦ اﳊﺎﻓﻠﺔ‪) .‬ﺑﺪأ(‬
‫‪ .7‬ﻳَـ ْﻨ ِﺰ َل اﻟ ﱡﺮﱠﻛ ُ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫ﺎج ﺣﻮل اﻟﻜﻌﺒﺔ‪) .‬أَﻧْ َﺸﺄَ(‬
‫‪ .8‬ﻳَﻄُ ُ‬
‫ﻮف اﳊُ ﱠﺠ ُ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫ﺼﻌ ُﺪ اﻟﺴﻴﱠﺎرةُ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠﺮ ِ‬
‫ﺻﻴﻒ‪) .‬ﺗﻜﺎد(‬
‫‪ .9‬ﺗَ ْ َ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫اﳌﺴﺎء‪) .‬ﻋﺴﻰ(‬
‫ورﱐ اﻷﺻﺪﻗﺎءُ ﻫﺬا‬
‫‪ .10‬ﻳَـ ُﺰ ُ‬
‫َ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫‪6. Aşağıdaki cümleyi örnekte olduğu gibi parantez içinde verilen‬‬
‫‪kelimeye uygun olarak yeniden yazınız.‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ :‬ﻳ ِ‬
‫ﻚ اﻟ ُْﻤ َﺪ ﱢر ُﺳﻮن ﳜَْ ُﺮﺟﻮ َن ِﻣ َﻦ اﳌﺪرﺳﺔ‪) .‬اﳌﺪرس(‬
‫ﻮﺷ ُ‬
‫ُ‬
‫ﻛﺎدت(‬
‫س ﳜﺮج ﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ‪ْ ) .‬‬
‫ﻳﻮﺷﻚ اﳌﺪ ﱢر ُ‬
‫‪ )....................................... .1‬أﺧﺬ(‬
‫‪ )....................................... .2‬ﻋﺴﻰ(‬
‫‪ )....................................... .3‬اﻟﻄﻼﱠب(‬
‫‪ )....................................... .4‬أوﺷﻚ(‬
‫‪ )....................................... .5‬ﺷﺮع(‬
‫ﺳﺎت(‬
‫‪ )....................................... .6‬اﳌﺪ ﱢر ُ‬
‫‪ )....................................... .7‬ﺑﺪأ(‬
‫‪....................................... .8‬‬
‫‪7. Aşağıdaki cümleleri, örnekte olduğu gibi başlama fiillerinden birisiyle‬‬
‫‪başlatınız.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‪.‬‬
‫ﺎﻋﺔَ‬
‫ﺎﻋﺔَ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‪  .‬أ َ‬
‫ب ﻳَ ْﺪﺧﻠﻮ َن ﻗَ َ‬
‫ب ﻳَ ْﺪﺧﻠﻮ َن ﻗَ َ‬
‫َﺧ َﺬ اﻟﻄﱡﻼﱠ ُ‬
‫اﳌﺜَﺎل ‪ ...... :‬اﻟﻄﱡﻼﱠ ُ‬
‫اﻟﺰرع‪.‬‬
‫ﺼ ُﺪ َ‬
‫ح َْﳛ ُ‬
‫‪ ......... .1‬اﻟﻔﻼﱠ ُ‬
‫ُ ِ‬
‫ﲔ ﰲ اﻟﻄﺮﻳﻖ‪.‬‬
‫‪......... .2‬‬
‫اﻟﺒﻨﺎت ﳝَْﺸ َ‬
‫اﳌﺘﺤﻒ‪.‬‬
‫اﻟﺴﺎﺋﺤﺎت ﻳَـ ُﺰْر َن‬
‫‪........ .3‬‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ب ﻳﻔﻬﻤﻮن اﻟﺪرس‪.‬‬
‫‪ ....... .4‬اﻟﻄﻼﱠ ُ‬
‫ﻀ َﺪ ًة‪.‬‬
‫ﺼﻨَ ُﻊ ِﻣ ْﻨ َ‬
‫ﺎر ﻳَ ْ‬
‫‪ ........ .5‬اﻟﻨﱠ ﱠﺠ ُ‬
‫‪ 88‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ....... .6‬اﻟﻔﺘﺎةُ ﺗُﺴ ِ‬
‫ﺎﻋ ُﺪ أُﱠﻣﻬﺎ ﰲ اﻟﺒﻴﺖ‪.‬‬
‫َ‬
‫ﺼﺔً ﺟﺪﻳﺪة‪.‬‬
‫‪ ....... .7‬أﲪ ُﺪ‬
‫ﻳﻜﺘﺐ ﻗِ ﱠ‬
‫ُ‬
‫ﻆ اﻟﻘﺼﻴﺪ َة‪.‬‬
‫‪ ....... .8‬ﻓﺎﻃﻤﺔُ َﲢْ َﻔ ُ‬
‫‪8. Aşağıdaki cümleleri, örnekte olduğu gibi gerekli değişiklikleri yaparak‬‬
‫‪yaklaşma fiillerinden birisiyle başlatınız.‬‬
‫اﻟﻮَر ُق‪.‬‬
‫اﳌِﺜَﺎل ‪ :‬ﻳَ ْﺴ ُﻘ ُ‬
‫ﻂ َ‬
‫ْﺐ‪.‬‬
‫اﻟﻌﻄَ ُ‬
‫‪ .1‬ﻳَـ ْﻘﺘُ ُﻞ َ‬
‫ﺶ اﻟ َﻜﻠ َ‬
‫ِ‬
‫ﱠﻬﺎر‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻳَـ ْﻨـ َﻘﻀﻲ اﻟﻨ ُ‬
‫ﻂ‪.‬‬
‫ﺎد اﻟﻮر ُق ﻳَ ْﺴ ُﻘ ُ‬
‫‪َ ‬ﻛ َ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ .3‬ﻳَـ ْﻨـ َﻘ ِﺸ ُﻊ اﻟﻐَْﻴ ُﻢ‪.‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﺴﺒَﺎﺣﺔ‪.‬‬
‫ﻮز اﻟ َﻔ َﱴ ﰲ ُﻣﺴﺎﺑﻘﺔ اﻟ ﱢ‬
‫‪ .4‬ﻳَـ ُﻔ ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﱡﻴﻮف إﱃ ﺑُـﻴُﻮِ ﻢ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻳُ َﺴﺎﻓِ ُﺮ اﻟﻀ ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ .6‬ﻳُ ْﺸ َﻔﻰ اﳌﺮﻳﺾ‪.‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﻀ ُﺮ اﻟﻄﺒﻴﺒﺔُ إﱃ اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ‪.‬‬
‫‪َ .7‬ﲢْ ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﻋﻤﺮ ﺳﻮرَة اﻟ َﻔ ْﺘ ِﺢ‪.‬‬
‫‪َْ .8‬ﳛ َﻔ ُ‬
‫ﻆ ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪9. Aşağıdaki cümleleri, örnekte olduğu gibi gerekli değişiklikleri yaparak‬‬
‫ﺴﻰ ‪umut fiillerinden‬‬
‫‪َ ile başlatınız.‬ﻋ َ‬
‫ِ‬
‫ﱢﻴﻖ‪.‬‬
‫ِج اﻟﻀ ُ‬
‫اﳌﺜَﺎل ‪ :‬ﻳَـ ْﻨـ َﻔﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺼﺎﺋِ ُﺪ‪.‬‬
‫ﻴﺐ اﻟ ﱠ‬
‫‪ .1‬ﻳُﺼ ُ‬
‫ِج ‪.‬‬
‫‪َ ‬ﻋ َﺴﻰ اﻟﻀ ُ‬
‫ﱢﻴﻖ أَ ْن ﻳَـ ْﻨـ َﻔﺮ َ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ .2‬ﻳَﺘﻮب اﳌُﺬْﻧِﺒُﻮن‪.‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫اﻟﻐﺎﺋﺐ‪.‬‬
‫ﻮد‬
‫‪ .3‬ﻳَـﻌُ ُ‬
‫ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ .4‬ﻳَـ ْﻌﺘَ ِﺪ ُل اﳍَﻮاءُ‪.‬‬
‫ﻀ ُﺮ اﻟ ُْﻤ ِﺪ ُﻳﺮ‪.‬‬
‫‪َْ .5‬ﳛ ُ‬
‫ﻴﻚ اﷲُ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻳَ ْﺸ ِﻔ َ‬
‫اﻷب ِ ﺬا اﳋﱪ‪.‬‬
‫ح ُ‬
‫‪ .7‬ﻳَـ ْﻔ َﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫ب‪.‬‬
‫ِج اﻟ َﻜ ْﺮ ُ‬
‫‪ .8‬ﻳَـ ْﻨﻔﺮ ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪10. Aşağıdaki sorulara, örnekte olduğu gibi, parantez içinde verilen‬‬
‫‪fiilleri kullanarak cevap veriniz.‬‬
‫ﺴﻴﱠﺎرة؟ ) َﻛﺎد(‬
‫ﻮد اﻟ ﱠ‬
‫اﳌﺜﺎل ‪َ :‬ﻫ ْﻞ ﻧَِﻔ َﺪ َوﻗُ ُ‬
‫‪ .1‬ﻫﻞ ﻏَ ِﺮﻗَ ِ‬
‫ﺖ اﻟﺴﻔﻴﻨﺔُ؟ )ﻛﺎد(‬
‫ﺎد ﻳَـ ْﻨـ َﻔ ُﺪ‪.‬‬
‫‪ ‬ﻻ‪َ ،‬ﻛ َ‬
‫‪ ‬ﻻ‪.............................. ،‬‬
‫‪ 89‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ .2‬ﻫﻞ اﻧْـﺘَ َﺸﺮ اﳋﱪُ ﺑﲔ اﻟﻨﺎس؟ ) أوﺷﻚ(‬
‫‪ ‬ﻻ‪............................. ،‬‬
‫ﻛﺒﺖ اﻟﻄﺎﺋﺮَة؟ ) َﻛﺎد(‬
‫‪ 3‬ﻫﻞ ر َ‬
‫‪ ‬ﻻ‪............................ ،‬‬
‫اﳉﻴﺶ؟ )ﺷﺮع(‬
‫‪ .4‬ﻫﻞ َﲢَﱠﺮ َك‬
‫ُ‬
‫‪ ‬ﻧﻌﻢ‪........................... ،‬‬
‫ﻛﺘﺒﺖ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ؟ )أﺧﺬ(‬
‫‪ .5‬ﻫﻞ َ‬
‫‪ ‬ﻧﻌﻢ‪........................... ،‬‬
‫أﻳﻦ ﻳَـ ْﻌ َﻤﻞ ﻋﺜﻤﺎ ُن؟ )ﺷﺮع(‬
‫‪َ .6‬‬
‫‪.............................. ‬‬
‫‪ .7‬ﻫﻞ اﺗﱠـ َﻔ ْﻘﺘُﻢ ﻋﻠﻰ ﻣ َﻜ ِ‬
‫ﺴ َﻜ ِﻦ؟ )ﻛﺎد(‬
‫ﺎن اﻟ ﱠ‬
‫َ‬
‫‪ .8‬ﻫﻞ اﻧﺘَـ َﻬ ِ‬
‫ﺖ اﻷزﻣﺔُ اﻻﻗﺘﺼﺎدﻳﱠﺔُ اﻟﻌﺎﳌﻴﱠﺔُ؟ )ﺑﺪأ(‬
‫‪ ‬ﻻ‪............................ ،‬‬
‫‪ ‬ﻧﻌﻢ‪.......................... ،‬‬
‫‪11. Aşağıdaki âyet-i kerîmelerde geçen yaklaşma, umut ve başlama fiil‬‬‫‪leriyle haberlerini tespit ediniz.‬‬
‫‪َ ﴿ .1‬ﻋﺴﻰ اﻟﻠﱠﻪُ أَ ْن َْﳚﻌﻞ ﺑـﻴـﻨَ ُﻜﻢ وﺑـ ﱠ ِ‬
‫ﺎدﻳْـﺘُ ْﻢ ِﻣ ْﻨـ ُﻬ ْﻢ َﻣ َﻮ ﱠد ًة ﴾ )اﳌﻤﺘﺤﻨﺔ ‪(7‬‬
‫ﻳﻦ َﻋ َ‬
‫َ َ َ ْ ْ َ َ َْ‬
‫ﲔ اﻟﺬ َ‬
‫َ‬
‫ﻮب َﻋﻠَْﻴ ِﻬ ْﻢ ﴾ )اﻟﺘﻮﺑﺔ ‪(102‬‬
‫‪َ ﴿ .2‬ﻋ َﺴﻰ اﻟﻠﱠﻪُ أَ ْن ﻳَـﺘُ َ‬
‫ﺎدوا ﻳَ ُﻜﻮﻧُﻮ َن َﻋﻠَْﻴ ِﻪ ﻟِﺒَ ًﺪا ﴾ )اﳉﻦ ‪(19‬‬
‫ﺎم َﻋ ْﺒ ُﺪ اﻟﻠﱠ ِﻪ ﻳَ ْﺪﻋُﻮﻩُ َﻛ ُ‬
‫‪َ ﴿ .3‬وأَﻧﱠﻪُ ﻟَ ﱠﻤﺎ ﻗَ َ‬
‫ﺎدوا ﻳَـ ْﻔ َﻌﻠُﻮ َن ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة ‪(71‬‬
‫‪ ﴿ .4‬ﻗَﺎﻟُﻮا اْﻵ َن ِﺟ ْﺌ َ‬
‫ﻮﻫﺎ َوَﻣﺎ َﻛ ُ‬
‫ﺖ ﺑِﺎ ْﳊَ ﱢﻖ ﻓَ َﺬ َﲝُ َ‬
‫ِ‬
‫ﺎر ﴾ )اﻟﻨﻮر ‪(35‬‬
‫‪ ﴿ .5‬ﻳَ َﻜ ُ‬
‫ﺎد َزﻳْـﺘُـ َﻬﺎ ﻳُﻀﻲءُ َوﻟ َْﻮ َﱂْ ﲤَْ َﺴ ْﺴﻪُ ﻧَ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺴﺒِ ِ‬
‫ﻴﻞ ﴾ )اﻟﻘﺼﺺ ‪(22‬‬
‫ﺎء َﻣ ْﺪﻳَ َﻦ ﻗَ َ‬
‫اء اﻟ ﱠ‬
‫ﺎل َﻋ َﺴﻰ َرﱢﰊ أَ ْن ﻳَـ ْﻬﺪﻳَِﲏ َﺳ َﻮ َ‬
‫‪َ ﴿ .6‬وﻟَ ﱠﻤﺎ ﺗَـ َﻮ ﱠﺟﻪَ ﺗ ْﻠ َﻘ َ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ﴾ )اﻟﺰﺧﺮف ‪(52‬‬
‫ﲔ َوﻻَ ﻳَ َﻜ ُ‬
‫‪ ﴿ .7‬أ َْم أَﻧَﺎ َﺧ ْﻴـ ٌﺮ ﻣ ْﻦ َﻫ َﺬا اﻟﱠ ِﺬي ُﻫ َﻮ َﻣ ِﻬ ٌ‬
‫ﺎد ﻳُﺒِ ُ‬
‫‪12. Aşağıdaki ayet-i kerimelerde geçen fiilleri tespit ederek, örnekte‬‬
‫‪olduğu gibi, tam fiil mi yoksa yaklaşma, umut ve mukârabe‬‬
‫‪fiillerinden mi olduğunu boşluklara yazınız.‬‬
‫اﻟﻔﻌﻞ‬
‫ﻳﻦ ﴾ )اﳌﺆﻣﻨﻮن ‪(31‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ ﴿ :‬ﰒُﱠ أَﻧ َﺸﺄْﻧَﺎ ِﻣ ْﻦ ﺑَـ ْﻌ ِﺪ ِﻫ ْﻢ ﻗَـ ْﺮﻧًﺎ َ‬
‫آﺧ ِﺮ َ‬
‫ﻧﻮﻋﻪ‬
‫أﻧﺸﺄ‬
‫ﺎم‬
‫ﻓﻌﻞ ﺗَ ًّ‬
‫ٌ‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫‪َ ﴿ .2‬ﻋﺴﻰ اﻟﻠﱠﻪُ أَ ْن ﻳﺄْﺗِﻴ ِﲏ ِِﻢ َِ‬
‫ﲨ ًﻴﻌﺎ ﴾ )ﻳﻮﺳﻒ ‪(83‬‬
‫ََ ْ‬
‫َ‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫‪َ ﴿ .3‬ﻋ َﺴﻰ َرﺑﱡ ُﻜ ْﻢ أَ ْن ﻳَـ ْﺮ َﲪَ ُﻜ ْﻢ ﴾ )اﻹﺳﺮاء ‪(8‬‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫ِِ‬
‫ﺼﺎ ِر ﴾ )اﻟﻨﻮر ‪(43‬‬
‫‪ ﴿ .6‬ﻳَ َﻜ ُ‬
‫ﺎد َﺳﻨَﺎ ﺑَـ ْﺮﻗﻪ ﻳَﺬ َ‬
‫ﺐ ﺑِ ْﺎﻷَﺑْ َ‬
‫ْﻫ ُ‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫اح﴾ )اﻷﻋﺮاف ‪(154‬‬
‫ﻮﺳﻰ اﻟْﻐَ َ‬
‫ﺐأَ‬
‫‪َ ﴿ .7‬وﻟَ ﱠﻤﺎ َﺳ َﻜ َ‬
‫ﺖ َﻋ ْﻦ ُﻣ َ‬
‫َﺧ َﺬ ْاﻷَﻟ َْﻮ َ‬
‫ﻀ ُ‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫ﺼ َﺎرُﻫ ْﻢ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة ‪(20‬‬
‫ﺎد اﻟْﺒَـ ْﺮ ُق ﳜَْﻄَ ُ‬
‫‪ ﴿ .8‬ﻳَ َﻜ ُ‬
‫ﻒ أَﺑْ َ‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫‪ ﴿ .1‬ﻓَـﺒ َﺪأَ ﺑِﺄَو ِﻋﻴﺘِ ِﻬﻢ ﻗَـﺒﻞ ِوﻋ ِﺎء أ ِ‬
‫َﺧ ِﻴﻪ ﴾ )ﻳﻮﺳﻒ ‪(76‬‬
‫َ ْ َ ْ َْ َ‬
‫ﺼ َﻔ ِ‬
‫‪ ﴿ .4‬وﻃَِﻔ َﻘﺎ ﳜَْ ِ‬
‫ﺎن َﻋﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ ِﻣ ْﻦ َوَر ِق ا ْﳉَﻨ ِﱠﺔ ﴾ )اﻷﻋﺮاف ‪(22‬‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺎر ﴾ )اﻟﻨﻮر ‪(35‬‬
‫‪ ﴿ .5‬ﻳَ َﻜ ُ‬
‫ﺎد َزﻳْـﺘُـ َﻬﺎ ﻳُﻀﻲءُ َوﻟ َْﻮ َﱂْ ﲤَْ َﺴ ْﺴﻪُ ﻧَ ٌ‬
‫‪ 90‬‬
‫‪ ‬‬
13. Aşağıdaki cümlelerde umut fiili olarak kullanılan ‫ﺴﻰ‬
َ ‫ َﻋ‬yı örnekteki
gibi tam fiile dönüştürünüz.
.‫ َﻋ َﺴﻰ اﳌَﻄَُﺮ أ ْن ﻳَـ ْﻨ ِﺰ َل‬: ‫اﳌِﺜَﺎل‬
.‫ َﻋ َﺴﻰ أ ْن ﻳَـ ْﻨ ِﺰ َل اﳌَﻄَُﺮ‬
......................... 
.‫ﻮد ﻏ ًﺪا‬
َ ُ‫ َﻋ َﺴﻰ اﻷﺳﺘﺎذُ أن ﻳَـﻌ‬.1
......................... 
.‫ﻀ َﺮ ﺑﻌﺪ ﻗﻠﻴﻞ‬
ُ ‫ َﻋ َﺴﻰ أﲪ ُﺪ أ ْن َْﳛ‬.2
......................... 
ِ
.‫ﻳﺾ‬
‫ َﻋ َﺴﻰ‬.3
َ ‫اﻟﻄﺒﻴﺐ أن ﻳُـ َﻌﺎﻟ َﺞ اﳌﺮ‬
ُ
......................... 
.‫ﻮب‬
َ ُ‫ َﻋ َﺴﻰ اﳌُ ْﺠ ِﺮُم أن ﻳَـﺘ‬.4
14. Aşağıdaki cümlelerde tam fiil olarak kullanılan ‫ﺴﻰ‬
َ ‫ َﻋ‬yı örnekteki gibi
umut fiiline dönüştürünüz.
ِ
.‫ﻳﺾ‬
ُ ‫ َﻋ َﺴﻰ أ ْن ﻳُ ْﺸ َﻔﻰ اﳌﺮ‬: ‫اﳌﺜَﺎل‬
.‫ﻳﺾ أ ْن ﻳُ ْﺸ َﻔﻰ‬
ُ ‫ َﻋ َﺴﻰ اﳌﺮ‬
......................... 
ِ
.‫ﻴﻊ‬
َ َ‫ َﻋ َﺴﻰ أ ْن ﻳَـﻨ‬.1
ُ ‫ﺎم اﻟ ﱠﺮﺿ‬
......................... 
.‫ﲔ‬
ٌْ ‫ َﻋ َﺴﻰ أ ْن ﻳَ ِﺄﰐَ ُﺣ َﺴ‬.2
......................... 
.‫ َﻋ َﺴﻰ اﷲُ أ ْن ﻳَـ ْﺮ َﲪَ ُﻜ ْﻢ‬.3
......................... 
.ً‫ َﻋ َﺴﻰ اﻻﻣﺘﺤﺎ ُن أ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن َﺳ ْﻬﻼ‬.4
15. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
“Fabrika işçilerinin grev yapmasına çok az kaldı."
ِ ‫ ﻳ‬.A
ِ ‫ﺎل‬
.‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ‬
ُ ‫ﻚ ﻋُ ﱠﻤ‬
ْ ُ‫اﳊﻘﻞ أَ ْن ﻳ‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
َ ‫ﻀ ِﺮﺑُﻮا ﻋﻦ‬
ُ
.‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ‬
ُ ‫ َﻋ َﺴﻰ ﻋُ ﱠﻤ‬.B
ْ ُ‫ﺎل اﳌﺼﻨﻊ أَ ْن ﻳ‬
َ ‫ﻀ ِﺮﺑُﻮا ﻋﻦ‬
ِ ‫ ﻳ‬.C
.‫ﺎل اﳌﺼﻨﻊ أَ ْن ﳜَْ ُﺮ ُﺟﻮا ﻣﻦ اﳌﺼﻨﻊ‬
ُ ‫ﻚ ﻋُ ﱠﻤ‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
ُ
.‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ‬
ُ ‫ﺎد اﻟﻌُ ﱠﻤ‬
ْ ُ‫ﺎل أَ ْن ﻳ‬
ُ ‫ ﻳَ َﻜ‬.D
َ ‫ﻀ ِﺮﺑُﻮا ﻋﻦ‬
ِ ‫ ﻳ‬.E
.‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ‬
ُ ‫ﻚ ﻋُ ﱠﻤ‬
ْ ُ‫ﺎل اﳌﺼﻨﻊ أَ ْن ﻳ‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
َ ‫ﻀ ِﺮﺑُﻮا ﻋﻦ‬
ُ
16. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ ‫ﻮد اﻟﺴﻴﱠ‬
.‫ﺎرة أَﻻﱠ ﻳَـ ْﻨـ َﻔ َﺪ ﺑَـ ْﻴـﻨَﻤﺎ ﳓﻦ ﻧَ ِﺴﲑُ ﰲ اﻟﻄﺮﻳﻖ‬
ُ ُ‫َﻋ َﺴﻰ َوﻗ‬
A. İnşallah çölde giderken arabanın yakıtı bitmez.
B. İnşallah yolda giderken yakıtımız bitmez.
C. İnşallah gidişte arabanın yakıtı bitmez..
D. İnşallah yolda giderken arabanın yakıtı bitmez.
E. Yolda giderken az daha arabanın yakıtı bitiyordu.
91
17. Aşağıdaki Türkçe cümleleri yaklaşma, umut ve başlama fiillerini
kullanarak Arapçaya çeviriniz.
1. Umarım hava ılık olur.
2. Az kaldı yere düşecektim.
3. Çocuk konuşmaya başladı.
4. Umarım yağmur yağar.
5. Çocuklar kitap okumaya başladılar.
6. Öğrenci dersi anlamaya başladı.
7. Az daha araba ağaca çarpacaktı.
8. Umulur ki Rabbimiz bize merhemet eder.
9. Umulur ki Allah tevbemizi kabul eder.
10. Az kaldı yarışı kazanacaktım.
Kelimeler ve Deyimler
ِ
ِ
ِِ
İstedi : ‫ﺎء‬
ً َ‫ اﺑْﺘﻐ‬- ‫اﺑْـﺘَـﻐَﻰ – ﻳَـ ْﺒﺘَﻐﻲ‬
ِ ‫ ﺗَﺄ‬- ‫أَ ﱠﺟﻞ – ﻳـ َﺆ ﱢﺟﻞ‬
En : ً‫ْﺟﻴﻼ‬
ُ ُ َ
ِ
ِ
İyilik yaptı : ‫ﺴﺎﻧًﺎ إﱃ‬
ْ‫أ‬
َ ‫َﺣ َﺴ َﻦ – ُْﳛﺴ ُﻦ – إ ْﺣ‬
Tartıştı, değişik oldu : ‫ اِ ْﺧﺘِﻼَﻓًﺎ‬- ‫ﻒ‬
ُ ِ‫ﻒ – ﳜَْﺘَﻠ‬
َ َ‫اِ ْﺧﺘَـﻠ‬
ِ ِ‫ ا‬- ‫اِﺻﻄَﺤﺐ – ﻳﺼﻄَ ِﺤﺐ‬
Yanına, refakatine aldı : ‫ﺤﺎﺑًﺎ‬
ْ
َ ‫ﺻﻄ‬
ُ َْ َ َ ْ
ِ
İsabet etti : ً‫ﺻﺎﺑَﺔ‬
َ ِ‫ إ‬- ‫ﻴﺐ‬
َ
َ ‫أﺻ‬
ُ ‫ﺎب – ﻳُﺼ‬
ِ ‫َﺿ‬
Kurban(lık hayvan) : ‫ﺎﺣﻲ‬
ْ ُ‫أ‬
َ ‫ﺿ ِﺤﻴَﺔٌ )ج( أ‬
ِ ‫أ َْﻣﻄَﺮ‬
Yağmur yağdı : ُ‫ت اﻟﺴﻤﺎء‬
َ
ِ
ِ
ِ
Bekledi : ‫ﺎرا‬
ً ً‫ اﻧْﺘﻈ‬- ‫اﻧْـﺘَﻈََﺮ – ﻳَـ ْﻨﺘَﻈ ُﺮ‬
Gitti, acele etti : ‫ اِﻧْ ِﻄﻼَﻗًﺎ‬- ‫اِﻧْﻄَﻠَ َﻖ – ﻳَـ ْﻨﻄَﻠِ ُﻖ‬
ِ
Canlılık verdi, kendine getirdi : ‫ إِﻧْـ َﻌﺎ ًﺷﺎ‬- ‫ﺶ‬
ُ ‫ﺶ – ﻳُـ ْﻨﻌ‬
َ ‫أَﻧْـ َﻌ‬
ِ
ِِ
Dağıldı, açıldı : ‫اﺟﺎ‬
ً ‫ اﻧْﻔ َﺮ‬- ‫ِج‬
ُ ‫اﻧْـ َﻔ َﺮ َج – ﻳَـ ْﻨـ َﻔﺮ‬
ِ
ِ
ِ ‫ﻀﻰ – ﻳـ ْﻨـ َﻘ‬
Bitti, sona erdi :‫ﺎء‬
َ ‫ اﻧْ ِﻘ‬- ‫ﻀﻲ‬
َ ‫اﻧْـ َﻘ‬
َ
ً‫ﻀ‬
ِ
ِ
Dağıldı, açıldı : ‫ﺎﻋﺎ‬
ً ‫اﻧْـ َﻘ َﺸ َﻊ – ﻳَـ ْﻨـ َﻘ ِﺸ ُﻊ – اﻧْ ِﻘ َﺸ‬
ِ
Vasiyette bulunmak, tavsiye etmek : ‫ﺎء‬
َ ِ‫ﺻﻰ – ﻳُﻮﺻﻲ _ إ‬
َ ‫أ َْو‬
ً ‫ﻳﺼ‬
Dert, sıkıntı : ‫س‬
ٌ ‫س )ج( أَﺑْـ ُﺆ‬
ٌ ‫ﺑُـ ْﺆ‬
92
Şimşek, telgraf : ‫ﺑَـ ْﺮ ٌق‬
Etkilendi : ‫ﺗَﺄَﺛﱠـ َﺮ – ﻳَـﺘَﺄَﺛﱠـ ُﺮ – ﺗَﺄَﺛﱡـ ًﺮا ﺑِـ‬
Karşılıklı tebrikleşmek : َ‫اﻟﺘﻬﻨِﺌَﺔ‬
ْ ً‫ﺎدﻻ‬
ُ َ‫ﺎد ُل – ﺗَـﺒ‬
َ َ‫ﺎد َل – ﻳَـﺘَﺒ‬
َ َ‫ﺗَـﺒ‬
Yöneldi : ‫ﺗَـ َﻮ ﱠﺟﻪَ – ﻳَـﺘَـ َﻮ ﱠﺟﻪُ – ﺗَـ َﻮ ﱡﺟ ًﻬﺎ إﱃ‬
Kayboldu, yolunu kaybetti : ‫ﻴﻬﺎ‬
ً ِ‫ ﺗ‬- ُ‫ﺗَ َﺎﻩ – ﻳَﺘِﻴﻪ‬
Asker : ‫ي )ج( ُﺟﻨُﻮ ٌد‬
‫ُﺟ ْﻨ ِﺪ ﱞ‬
ِ
Irak’ta Kufe yakınlarında tarihi bir yerleşim yeri : ُ‫ﲑة‬
َ ‫اﳊ‬
Şimşek gözü aldı, kamaştırrdı : ‫ﺼ َﺮ‬
َ ‫َﺧ ِﻄ‬
َ َ‫ َ◌( اﻟﺒَـ ْﺮ ُق اﻟﺒ‬-) ‫ﻒ‬
ٌ ُ‫َﺧ ْﻴ ٌﻞ )ج( ُﺧﻴ‬
At : ‫ﻮل‬
ِ
Sevketti, götürdü : ‫ﻞ – ﲪَْﻼً إﱃ‬
ُ ‫َﲪَ َﻞ – َْﳛﻤ‬
Boğazladı, kurban etti : ‫ذﲝًﺎ‬
ْ - ‫َذﺑَ َﺢ – ﻳَﺬْﺑَ ُﺢ‬
ِ ‫ﺎل اﻷ ْﻋﻤ‬
İş adamı : ‫ﺎل‬
ُ ‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ )ج( ِر َﺟ‬
َ ‫َر ُﺟ ُﻞ‬
َ
Bolluk : ‫اﻟ ﱠﺮ َﺧﺎء‬
ِ
Bebek : ُ‫ﺿ َﻌﺎء‬
َ ‫ﻴﻊ )ج( ُر‬
ٌ ‫َرﺿ‬
Kabul etmedi, reddetti : ‫ﻀﺎ‬
ً ْ‫ َرﻓ‬- ‫ﺾ‬
ُ ُ‫ﺾ – ﻳَـ ْﺮﻓ‬
َ َ‫َرﻓ‬
Bulut : ‫ﺐ‬
ٌ ‫َﺳ َﺤ‬
ٌ ‫ﺎب )ج( ُﺳ ُﺤ‬
(Su vb.ni) içirdi : ‫ َﺳ ْﻘﻴًﺎ‬- ‫ﺴ ِﻘﻲ‬
ْ َ‫َﺳ َﻘﻰ – ﻳ‬
Kötü oldu : ‫ َﺳ ْﻮءًا‬- ُ‫ﺴﻮء‬
ُ َ‫َﺳﺎء – ﻳ‬
Cellat : ‫ﺎف‬
ٌ ‫َﺳﻴﱠ‬
ِ
Ticari taksi şoförü : ‫ُﺟ َﺮٍة‬
ْ ‫َﺳﺎﺋِ ُﻖ َﺳﻴﱠ َﺎرة أ‬
Çok ağır geldi, üzdü :‫ َﺷ ًّﻘﺎ ﻋﻠﻰ‬- ‫ﺸ ﱡﻖ‬
ُ َ‫َﺷ ﱠﻖ – ﻳ‬
Koyun : ٌ‫ ِﺷﻴَﺎء‬،ٌ‫َﺷﺎةٌ )ج( ِﺷ َﻮاء‬
ِ ْ ‫ﺻ َﺪم – ﻳ‬
Çarptı : ‫ﺻ ْﺪ ًﻣﺎ‬
َ - ‫ﺼﺪ ُم‬
َ َ َ
Çıktı : ‫ﻮدا‬
ً ُ‫ﺻﻌ‬
ْ َ‫ﺻ ِﻌ َﺪ – ﻳ‬
ُ - ‫ﺼ َﻌ ُﺪ‬
َ
Yüzey : ‫ﺎت‬
ٌ ‫ﺻ َﻔ َﺤ‬
َ (‫ﺻ ْﻔ َﺤﺔٌ )ج‬
َ
ِ
Avlandı : ‫ﺻ ْﻴ ًﺪا‬
َ‫ﺻ‬
َ - ‫ﺎد – ﻳَﺼﻴ ُﺪ‬
َ
ِ ‫ف – ﻳﺼ‬
Rastladı, tesadüf etti : ً‫ﺼﺎ َدﻓَﺔ‬
ُ ‫ﺎد‬
َ‫ﺻ‬
َ ‫ ُﻣ‬- ‫ف‬
َ ُ َ ‫ﺎد‬
َ
ِ (‫ﺿ ْﺨﻢ )ج‬
Büyük, görkemli : ‫ﺎم‬
ٌ ‫ﺿ َﺨ‬
ٌ َ
Garanti verdi, kefil oldu : ‫ﺿ َﻤﺎﻧًﺎ‬
ْ َ‫ﺿ َﻤ َﻦ – ﻳ‬
َ - ‫ﻀ َﻤ ُﻦ‬
َ
Uçtu, uçup gitti : ‫ ﻃَﻴَـ َﺮاﻧًﺎ‬- ُ‫ﺎر – ﻳَ ِﻄﲑ‬
َ َ‫ﻃ‬
93
Ortaya çıktı : ‫ﻮرا‬
ً ‫ ﻇُ ُﻬ‬- ‫ﻇَ َﻬ َﺮ – ﻳَﻈ َْﻬ ُﺮ‬
Kaynadı : ‫ ﻏَﻠَﻴَﺎﻧًﺎ‬،‫ﻏَﻠَﻰ – ﻳَـﻐْﻠِﻲ – ﻏَﻠْﻴًﺎ‬
Tirit yemeği : ٌ‫ﻓَـﺘﱠﺔ‬
Allah sıkıntısını giderdi : ‫ج اﷲُ ُﻛ ْﺮﺑَـﺘَﻪ‬
َ ‫ﻓَـ ﱠﺮ‬
At : ‫اس‬
ٌ ‫س )ج( أَﻓـ َْﺮ‬
ٌ ‫ﻓَـ َﺮ‬
Binici, atlı, süvari : ‫س )ج( ﻓُـ ْﺮ َﺳﺎ ٌن‬
ٌ ‫ﻓَﺎ ِر‬
ِ
Karşıladı, karşılaştı : ً‫ ُﻣ َﻘﺎﺑَـﻠَﺔ‬- ‫ﻞ‬
ُ ‫ﻗَﺎﺑَ َﻞ – ﻳُـ َﻘﺎﺑ‬
(Vakit, namaz vb.) geçti : ‫ ﻓَـ ْﻮﺗًﺎ‬،‫ﻮت – ﻓَـ َﻮاﺗًﺎ‬
ُ ‫ﺎت – ﻳَـ ُﻔ‬
َ َ‫ﻓ‬
Güzel yüz : ‫ﻗَﺎﺑُﻮس‬
ِ
Cüzdan, kese : ‫ﺎس‬
ٌ َ‫ﻴﺲ )ج( أَ ْﻛﻴ‬
ٌ ‫ﻛ‬
Sığındı : ‫ﻮءا إﱃ‬
َ ‫َﳉَﺄَ – ﻳَـﻠ‬
ً ُ‫ْﺠﺄُ – ُﳉ‬
ِ
Yetişti, yakaladı : ‫ ِﳊَﺎﻗًﺎ ﺑِـ‬،‫ْﺤ ُﻖ – َﳊًَﻘﺎ‬
َ ‫َﳊ َﻖ – ﻳَـﻠ‬
ِ‫ﱂ أ‬
Onu öldürmekten başka çarem yok : ‫َﺟ ْﺪ ﺑُﺪًّا ِﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﺘﻠِﻪ‬
ِ َ‫ﻂ اﳊ‬
Orta halli : ‫ﺎل‬
ُ ‫ُﻣﺘَـ َﻮ ﱢﺳ‬
Kişilik : ٌ‫وءة‬
َ ‫ُﻣ ُﺮ‬
ِ َْ‫ﻀﻰ – ﳝ‬
ِ ‫ ﻣ‬- ‫ﻀﻲ‬
Ayrıldı, (bir şeyi) alıp götürdü : ‫ﻀﻴًّﺎ‬
َ ‫َﻣ‬
ُ
Marangoz : ‫َﱠﺎرو َن‬
ُ ‫ﳒَﱠﺎر )ج( ﳒ‬
Konakladı, (birinin yanında) kaldı, indi : ً‫ ﻧُـ ُﺰوﻻ‬- ‫ﻧَـ َﺰ َل – ﻳَـ ْﻨ ِﺰ ُل‬
Haber bülteni : ‫ﺸ َﺮةُ اﻷَ ْﺧﺒَﺎ ِر‬
ْ َ‫ﻧ‬
Baktı : ‫ﻧَﻈََﺮ – ﻳَـ ْﻨﻈُُﺮ – ﻧَﻈًَﺮا إﱃ‬
ni : ‫ﺎدا‬
ً ‫ﻧَِﻔ َﺪ – ﻳَـ ْﻨـ َﻔ ُﺪ – ﻧَـ َﻔ‬
Dişi deve : ‫ﺎت‬
ٌ َ‫ﻧَﺎﻗَﺔٌ )ج( ﻧَﺎﻗ‬
(Rüzgar) esti : ‫ ُﻫﺒُﻮﺑًﺎ‬،‫ﺐ – َﻫﺒًّﺎ‬
‫َﻫ ﱠ‬
‫ﺐ – ﻳَـ ُﻬ ﱡ‬
Hazırladı, hazırlık yaptı : ً‫ ﺗَـ ْﻬﻴِﺌَﺔ‬- ‫َﻫﻴﱠﺄَ – ﻳُـ َﻬﻴﱢ ُﺊ‬
ِ
Sıçradı, sıçrayıp koşru : ‫ ُوﺛُﻮﺑًﺎ‬- ‫ﺐ‬
ُ ‫ﺐ – ﻳَﺜ‬
َ َ‫َوﺛ‬
Özet
Yaklaşma fiillerini tanımak.
Bir işin meydana gelmesinin yaklaştığını ifade eden bu fiiller üç tanedir :
‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬- ‫ب‬
َ ‫َﻛ‬
َ ‫ﺎد – َﻛ َﺮ‬
94
Umut fiillerini tanımak.
Bir işin meydana gelmesinin ümit edildiğini ifade eden bu fiiller de üç
tanedir:
ِ
‫َﻖ‬
َ ‫ ا ْﺧﻠَ ْﻮﻟ‬- ‫َﻋ َﺴﻰ – َﺣ َﺮى‬
Başlama fiillerini tanımak.
Bir işin başladığını ifade eden bu fiillerin en yaygınları şunlardır:
‫ﺐ‬
‫ َﻫ ﱠ‬- َ‫ع – اِﺑْـﺘَ َﺪأَ – ﻃَِﻔ َﻖ – أَﻧْ َﺸﺄ‬
َ‫أ‬
َ ‫ َﺟ َﻌﻞ – ﺑَ َﺪأَ – َﺷ َﺮ‬- ‫َﺧ َﺬ‬
Bu fiillerin isim ve haberlerini tespit edebilmek.
Bu fiillerin isimleri merfû, haberleri de dâima muzâri fiilden oluşan bir fiil
cümlesi olmak zorundadır. Haberleri nasb konumundadır. Bunlardan başlama
fiillerinde haberin başına ‫ أَ ْن‬asla gelmezken, yaklaşma ve umut fiillerinin bir
kısmında haberin başında ‫ أَ ْن‬bulunur.
‫ أَ ْن‬kullanılmayanlar şunlardır: ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬, ‫ب‬
َ ‫ َﻛ َﺮ‬ve başlama fiillerinin tamamı.
ِ ‫ﺎد ﺣﺴﻦ ﻳ‬
.‫ﺼ ُﻞ‬
َ ٌ َ َ ‫ َﻛ‬Hasan gelmek üzere.
.‫اﻷوﻻد ﻳَـﻠ َْﻌﺒُﻮ َن‬
‫َﺧ َﺬ‬
َ ‫ أ‬Çocuklar oynamaya başladı.
ُ
ِ
‫ أَ ْن‬kullanılanlar ise şunlardır: ‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬, ‫ َﻋ َﺴﻰ‬, ‫ َﺣ َﺮى‬ve ‫َﻖ‬
َ ‫ ا ْﺧﻠَ ْﻮﻟ‬.
‫ أ َْو َﺷ َ ﱠ‬Hava açmak üzere.
.‫ﺼ ُﻔ َﻮ‬
ْ َ‫ﺲ أَ ْن ﻳ‬
ُ ‫ﻚ اﻟﻄ ْﻘ‬
.‫ﻚ أَ ْن ﻳَـﺘَ َﺤ ﱠﻘ َﻖ‬
َ ُ‫ َﻋ َﺴﻰ أ ََﻣﻠ‬İnşallah arzun gerçekleşir.
Bu fiilleri tam fiillerden ayırt edebilmek.
Bu fiillerden tam fiil olarak kullanılanlar şunlardır: Başlama fiillerinin
tamamıyla, ‫ﻚ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬ve ‫ َﻋ َﺴﻰ‬.
.‫َﺧ َﺬ َﺳ ِﻌﻴ ٌﺪ ﻛِﺘَﺎﺑَﻪ‬
َ ‫ أ‬Sait kitabını aldı.
‫ﱠ‬
.‫ﺲ‬
َ ‫ أ َْو َﺷ‬Havanın açması yaklaştı.
ْ َ‫ﻚ أَ ْن ﻳ‬
ُ ‫ﺼ ُﻔ َﻮ اﻟﻄ ْﻘ‬
.‫ﻚ‬
َ ُ‫ َﻋ َﺴﻰ أَ ْن ﻳَـﺘَ َﺤ ﱠﻘ َﻖ أ ََﻣﻠ‬Arzunun gerçekleşmesi yaklaştı.
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬yaklaşma fiili olarak kullanılmamıştır?
ِ ‫ﺎد اﻟﻨﱠﻬﺎر ﻳـ ْﻨـ َﻘ‬
a. .‫ﻀﻲ‬
َ ‫َﻛ‬
َُ
ِ َ ‫ َﻛ‬ ِ ‫ﻴﺲ‬
b..‫ﻂ‬
ُ ‫اﻟﺮﺟﻞ ﻳَ ْﺴ ُﻘ‬
ُ ‫ﺎد ﻛ‬
c. .‫اﻟﺮﺟﻞ اﻟﻔﻘﲑُ ﻳﻜﻮن ﻏَﻨِﻴًّﺎ‬
‫ﺎد‬
َ ‫َﻛ‬
ُ
ِ ‫اﻟﺮﺟﻞ ﻟِﻠﻨ‬
d. .‫ﱠﺎس‬
‫ﺎد‬
َ ‫َﻛ‬
ُ
e..‫اﻷﺑﺼﺎر‬
‫ﻒ‬
ُ َ‫ﺎد اﻟﺒَـ ْﺮ ُق ﳜَْﻄ‬
ُ ‫ﻳَ َﻜ‬
َ
95
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ‫ﺴﻰ‬
َ ‫ َﻋ‬tam fiil olarak kullanılmıştır?
a. .‫وم‬
َ ‫َﻋ َﺴﻰ اﻟ ﱠﺮ َﺧﺎءُ أ ْن ﻳَ ُﺪ‬
ِ ‫ ﻋﺴﻰ أ ْن ﻳـﻮﻓﱠﻖ اﻟﺘ‬ b. .‫ﱠﻼﻣﻴ ُﺬ ﰲ اﻻﻣﺘﺤﺎن‬
َ َُ
ََ
c. .‫ﻚ‬
َ َ‫َﻋ َﺴﻰ اﷲُ أ ْن ﻳُـ َﻔ ﱢﺮ َج ُﻛ ْﺮﺑَـﺘ‬
d. .‫ﺢ ﰲ ﻋﻤﻠﻪ‬
َ ‫َﻋ َﺴﻰ ﳏ ﱠﻤ ٌﺪ أ ْن ﻳَـ ْﻨ َﺠ‬
e. .‫ﻮدوا‬
ُ ُ‫َﻋ َﺴﻰ اﳌﺴﺎﻓِﺮو َن أ ْن ﻳَـﻌ‬
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ‫َﺧ َﺬ‬
َ ‫ أ‬fiili başlama fiili olarak kullanılmamıştır?
a..‫ﺎح َﺣ َﻘﺎﺋِﺒَـ ُﻬ ْﻢ‬
‫َﺧ َﺬ اﻟ ﱡ‬
َ‫أ‬
ُ ‫ﺴﻴﱠ‬
b. ..‫ﻮدو َن إﱃ ﺑﻴﻮِ ﻢ‬
َ‫أ‬ ُ ُ‫َﺧ َﺬ اﻟ ﱡﺰﱠو ُار ﻳَـﻌ‬
ِ ‫َﺧ َﺬ‬
c. .‫ﻀ ْﺮ َن اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ‬
‫ت‬
ُ ‫اﻟﻄﺒﻴﺒﺎت َْﳛ‬
ُ
َ‫أ‬
ِ
d. .‫اﻷﺳﺌﻠﺔ‬
‫ب ُِﳚﻴﺒُﻮ َن ﻋﻦ‬
َ‫أ‬
ُ ‫َﺧ َﺬ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
ِ َ‫أ‬
e. .‫ﱭ‬
ََ ‫ب اﻟﻠﱠ‬
ُ ‫َﺧ َﺬت اﻟﻄﻔﻠﺔُ ﺗَ ْﺸ َﺮ‬
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ‫ أ ْن‬harfinin kullanımı yanlıştır?
ِ ‫أَو َﺷ َﻜ‬
a. .‫ﺴ َﻤﺎءُ أ ْن ﲤُْ ِﻄ َﺮ‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
ْ
b. .‫ﺸ َﻔﻰ‬
ْ ُ‫ﻳﺾ أ ْن ﻳ‬
ُ ‫َﻋ َﺴﻰ اﳌﺮ‬
c. .‫ﺰورﻧﺎ‬
َ َ‫َﺣ َﺮى أﲪ ُﺪ أن ﻳ‬
ِ
‫َﻖ أ ََﻣ ُﻞ اﻟ ﱠ‬
d. .‫ﺤ ﱠﻘ َﻖ‬
‫ﺸ ﱢ‬
َ ‫ا ْﺧﻠَ ْﻮﻟ‬
َ َ‫ﺎب أ ْن ﻳَـﺘ‬
ِ ‫ﺎد‬
‫ت اﻟ ﱠ‬
e. .‫ﺸ ِﺮ َق‬
ْ ُ‫ﺲ أَ ْن ﺗ‬
َ ‫َﻛ‬
ُ ‫ﺸ ْﻤ‬
5. Aşağıda cümlelerin hangisinde, ‫ﺎد‬
َ ‫ َﻛ‬vb.nin ismiyle haberi olan muzâri fiil
arasında uyumsuzluk bulunmaktadır?
َِ ‫َﻋ َﺴﻰ اﻷﺻﺪﻗﺎءُ أن ﻳَ ْﺸ‬
a. .‫ﱰُﻛﻮا ﰲ اﻟﺮﺣﻠﺔ‬
ِ ‫ع اﻷﻏﻨِﻴَﺎء ﻳُـ ْﻨ ِﻔ ُﻖ ِﻣ ْﻦ أ َْﻣﻮ ِاﳍﻢ ﻋﻠﻰ أَ ْﻋﻤ‬
ِ ‫ﺎل اﳋ‬
b. .‫ﲑ‬
َ ‫َﺷ َﺮ‬
َ
َ
ُ
ِ َ ‫َﻛ‬
c. .‫ْﻢ ﻳَـ ْﻨﺘَ ِﺸ ُﺮ ﰲ اﻟﺒﻼد‬
ُ ‫ﺎد اﻟﻌﻠ‬
ِ ‫ﺼ ْﻴ‬
d. .‫ﻒ أ ْن ﺗَـ ْﻨـ َﻘ ِﺸ َﻊ‬
‫ﺐ اﻟ ﱠ‬
ْ ‫اِ ْﺧﻠَ ْﻮﻟََﻘ‬
ُ ‫ﺖ ُﺳ ُﺤ‬
ِ َ‫ﺟﻌﻠ‬
e. .‫ﺖ‬
ْ َ‫ﺖ اﻟ َﻜﺎﺗِﺒَﺔُ ﺗَـ ْﺘـﻠُﻮ َﻣﺎ َﻛﺘَﺒ‬
ََ
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. d
Yanıtınız doğru değilse, “Yaklaşma Fiilleri” konusunu yeniden
okuyunuz.
2. b
Yanıtınız doğru değilse, “Umut Fiilleri”
okuyunuz.
konusunu yeniden
3. a
Yanıtınız doğru değilse, “Başlama Fiilleri”
okuyunuz.
konusunu yeniden
96
4. e
Yanıtınız farklıysa “Yaklaşma Fiilleri”
okuyunuz.
konusunu yeniden
5. b
Yanıtınız doğru değilse “Başlama Fiilleri”
okuyunuz.
konusunu yeniden
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
ِ
ِ ‫ﺎد‬
‫ﺐ‬
‫ت اﻟ ﱠ‬
َ ‫ َﻛ‬Araba neredeyse takla atacaktı.
ُ ‫ﺴﻴﱠﺎرةُ ﺗَـ ْﻨـ َﻘﻠ‬
ِ َ‫ﺎد اﻟﻮِزﻳﺮةُ ﺗُـﻐ‬
‫ﺎﻋﺔَ اﻟ ُْﻤ ْﺆﲤََ ِﺮ‬
َ َ‫ﺎد ُر ﻗ‬
َ ُ ‫ ﺗَ َﻜ‬Bakan nerdeyse kongre salonunu terk edecek.
ِ ‫ ﻳ‬Toplantı nerdeyse az zonra başlayacak.
ِ ‫ﻚ‬
ٍ ‫اﻻ ْﺟﺘِ َﻤﺎعُ أ ْن ﻳَـ ْﺒ َﺪأَ ﺑَـ ْﻌ َﺪ‬
‫ﻗﻠﻴﻞ‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
ُ
ِ ُ‫ ﺗ‬Uçak nerdeyse az sonra varacak.
ِ َ‫ﻚ اﻟﻄﺎﺋﺮةُ أ ْن ﺗ‬
ٍ ‫ﺼ َﻞ ﺑَـ ْﻌ َﺪ‬
‫ﻗﻠﻴﻞ‬
ُ ‫ﻮﺷ‬
Sıra Sizde 2
‫ﱠﺼ ِﺮ‬
ْ ‫ َﻋ َﺴﻰ اﷲُ أَ ْن ﻳَﺄِْﰐَ ﺑَﺎﻟﻨ‬Umulur ki Allah zafer nasib eder.
‫ َﻋ َﺴﻰ اﻟ ﱠ‬Umulur ki barış dünyaya egemen olur.
َ‫ﺴﻼَ ُم أَ ْن ﻳَـﻌُ ﱠﻢ اﻟﻌﺎ َﱂ‬
‫ﻮل اﳊَ ﱠﻖ‬
َ ‫ﱠﻬ ُﻢ أَ ْن ﻳَـ ُﻘ‬
َ ‫ َﻋ َﺴﻰ اﳌُﺘـ‬Umulur ki sanık gerçeği söyler.
.‫ور أ َْﻫﻠَﻪ‬
َ ‫ َﻋ َﺴﻰ اﻟ ﱠﺮ ُﺟ ُﻞ أَ ْن ﻳَـ ُﺰ‬Umulur ki adam ailesini ziyaret eder.
Sıra Sizde 3
ِ َ ‫ أ‬Öğrenci derslerini yazmaya başladı.
‫وﺳ َﻬﺎ‬
َ ‫ﺐ ُد ُر‬
ُ ُ‫َﺧ َﺬت اﻟﻄﺎﻟﺒﺔُ ﺗَﻜْﺘ‬
ِ ‫ أَﻧْ َﺸﺄ‬Bakanlık yeni bir kütüphane inşa etmeye başladı.
ً‫َت اﻟ ِﻮَز َارةُ ﺗَـ ْﺒ ِﲏ َﻣﻜْﺘَﺒَﺔً ﺟﺪﻳﺪة‬
ِ َ ‫ َﺷﺮ‬Tren hareket etmeye başladı.
‫ﺎر ﻳَـﺘَ َﺤ ﱠﺮ ُك‬
ُ َ‫ع اﻟْﻘﻄ‬
َ
‫ع اﳌَﻄَُﺮ ﻳَـ ْﻨ ِﺰ ُل‬
َ ‫ َﺷ َﺮ‬Yağmur yağmaya başladı.
Yararlanılan Kaynaklar
Bilgegil, M. Kaya (1982). Türkçe Dilbilgisi, İstanbul.
el-Fevzân, Abdurrahman b. İbrahim – Huseyn, Muhtar et-Tâhir – Fadl,
Muhammed Abdülhâlik Muhammed (2003), el-Arabiyye Beyne Yedeyk,
Riyad.
Güler İ. - Günday, H. Şahin, Ş., (2001). Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi),
İstanbul.
El-Hâşimî, Ahmed (ts.). el-Kavâidü’l-Esâsiyye li’l-Lugati’l-Arabiyye,
Beyrut.
97
Er-Râcihî, Abduh (1992). Fi’t-Tatbîki’n-Nahvî ve’s-Sarfî, İskenderiye.
Sînî, Mahmud İsmail, es-Seyyid, İbrahim Yusuf, eş-Şeyh, Muhammed erRifai (ts.). el-Kavâidü’l-Arabiyyetü’l-Müyessera, İstanbul.
_______, el-Arabiyye li’n-Nâşiîn, İstanbul.
Uralgirary, Yusuf (1986). İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
98
99
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Şart cümlelerinde şart ve cevâbın/cezânın tanımını yapabilecek,
•
Şart edatlarının etkilerini ve cezim alâmetlerini tanıyabilecek,
•
Muzâri fiili cezmeden şart edatlarını ve anlamlarını açıklayabilecek,
•
Cezmetmeyen şart edatlarını ve bunların anlamlarını ayırt edebilecek,
•
Cevap cümlelerine
edebileceksiniz.
"‫ "ف‬harfinin ne zaman getirileceğini ayırt
Anahtar Kavramlar
•
Muzâri fiili cezm eden edatlar
•
Şart edatları
•
Şart isimleri
•
Cevap cümlesi
•
Cezâ cümlesi
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için önce;
•
Ünitemizdeki “kelimeler ve deyimler” kısmını okuyunuz. Çünkü bu
seviyede bilenemeyeceği düşünülen kelime ve terimler dersin sonunda
verilmiştir. Yine de anlamını bilmediğiniz kelime ve terimlerle
karşılaşırsanız bir Arapça-Türkçe sözlüğe başvurunuz. Sözlükle çalışmayı
alışkanlık haline getiriniz. Zira kendi kendinize okumak durumunda
kalacağınız zaman Arapça metinleri okuma ve anlamanızda en yakın
yardımcınızın sözlükler olacağını unutmayınız. Daha önce öğrenmiş
olduğunuz kuralları metin üzerinde uygulayınız. Daha sonra bu ünitede
öğreneceğiniz dilbilgisi kurallarını çeşitli metinler üzerinde ve hatta çeşitli
şekillerde tanzîm edilmiş bulunan alıştırmalar üzerinde uygulamaya
çalışınız.
•
Mehmet Maksudoğlu’nun Arapça Dilbilgisi ve M. Meral Çörtü’nün
Arapça Dilbilgisi Nahiv kitaplarından muzâri fiili cezm eden edatlar
konusunu okuyarak ön hazırlık yapınız.
100
Şart Edatları ve Cevaba
“Fâ” Harfinin Gelmesi
‫ات اﻟ ﱠ‬
‫ﺸ ْﺮ ِط‬
ُ ‫ﻀﺎ ِر ِع َوأ ََد َو‬
َ ‫َﺟ ْﺰُم اﻟ ِْﻔ ْﻌ ِﻞ اﻟ ُْﻤ‬
GİRİŞ
Her insan kendi anadilini konuşurken çeşitli yapılarda cümleler kurar. Biz de
Türkçeyi konuşurken karmaşık olmayan basit cümleler ve anlam bakımından
birbirinden ayrılmayan bileşik cümleler gibi yapılarına göre taksim edilen
cümleler kurarız. Türkçe dilbilgisinde “bileşik cümleler” içinde öğrendiğimiz
şart cümlelerine karşılık aynı mânâyı ifâde etmek için Arapçada da şart
cümleleri vardır. Türkçeye Arapçadan geçmiş olan “şart” kelimesinin
sözlükte anlamı “yerine getirilmesi gerekli olan şey” şeklindedir. Arapçadaki
şart cümleleri de Türkçeki gibi iki bölümden oluşur. Mânâca birbirinin
ayrılmaz parçaları olan bu iki cümleden birincisi olan “şart cümleciği” şart,
sebep ve tahmin bildirir ve başta bulunur. Şart, sebep ya da tahminin
sonucunu bize bildiren cümleciğe de cevâp/cezâ cümleciği adı verilir.
Örnek:
‫َو َﺟ َﺪ‬
‫ﺐ‬
َ َ‫ﻃَﻠ‬
Cevap/Ceza cümlesi
Şart cümlesi
‫َﻣ ْﻦ‬
Şart edatı
Kim ararsa bulur.
‫َِﲡ ْﺪ‬
‫ﺐ‬
ْ ُ‫ﺗَﻄْﻠ‬
Cevap/Ceza cümlesi
Şart cümlesi
‫إِ ْن‬
Şart edatı
Ararsan bulursun.
Arapçada şart cümlelerinde bu dilin kendine mahsus yapısından
kaynaklanan farklı durumlar vardır. Yukarıdaki iki misalde açıkça görüldüğü
gibi şart ve ceza cümlelerinde kullanılan fiillerin her ikisi de mâzî, her ikisi
de muzâri veya biri mâzî biri muzâri olmak üzere bazı farklılıklar
görülebilmektedir. Değişik şart edatları bulunduğu gibi bazen cevap/ceza
cümlelerinin başına (‫ )ف‬harfinin geldiği de olur.
101
‫‪Bu cümlelerin yapısında karşılaşacağımız en önemli farklılık muzâri‬‬
‫‪fiillerin “cezm” olmasıdır. Önceki derslerden öğrendiğiniz gibi mâzî fiil‬‬
‫‪mebnîdir, yani bulunduğu durum gereği hiçbir yerde yapısında bir değişiklik‬‬
‫‪olmaz. Orijinal tabiriyle “mazî fiil mu‘rab değil, mebnîdir”. Muzâri fiil ise‬‬
‫‪başında bir takım edatların bulunup bulunmamasına göre sonlarındaki bazı‬‬
‫‪hareke ve harflerin atıldığı (hazfedildiği) görülür. Arapçayı sonradan‬‬
‫‪öğrenenler için bu durum biraz karışıkmış gibi görünse de, dikkatle birkaç‬‬
‫‪kere okuduğunuz ve bu ünitede öğreneceklerinizi verilen örnekler üzerinde‬‬
‫‪uyguladığınız zaman, hiç de korkulacak bir şey olmadığını anlamış‬‬
‫‪olacaksınız.‬‬
‫‪Muzâri fiili Cezmi ve şart edatlarıyla ilgili daha ayrıntılı örnekler için‬‬
‫‪http://www.schoolarabia.net adresine başvurabilirsiniz.‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ِ‬
‫ﻴﺤﺔُ َواﻟِ ٍﺪ‬
‫ﻧَﺼ َ‬
‫ِ‬
‫ﺎل أَﺑِﻴ ِﻬﻢ‪ ،‬وَﱂ ﻳ ُﻜﻮﻧُﻮا اﺣﺘَـﺮﻓُﻮا ِﺣﺮﻓَـﺔً ﻳﻜ ِ‬
‫َﺳﺮﻓُﻮا ِﰲ َﻣ ِ‬
‫ْـﺴﺒُﻮ َن‬
‫ﲔ ‪ ،‬ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ ﺑَـﻠَﻐُﻮا أَ ُﺷﺪ ُ‬
‫َﻛﺎ َن ﻟ َﺸ ْﻴ ٍﺦ ﺛَﻼَﺛَﺔُ ﺑَﻨِ َ‬
‫ْ َ‬
‫ْ ََْ‬
‫ْ َ‬
‫ﱠﻫ ْﻢ أ ْ َ‬
‫ﺎل َﳍُ ْﻢ ‪:‬‬
‫ﻮﻫ ْﻢ َوَو َﻋﻈَ ُﻬ ْﻢ ﻓَـ َﻘ َ‬
‫َِﺎ َﺧ ْﻴـ ًﺮا ﻷَﻧْـ ُﻔ ِﺴ ِﻬ ْﻢ ﻓَﻼَ َﻣ ُﻬ ْﻢ أَﺑُ ُ‬
‫ـﲏ ! إ ْن أَر ْد ُﰎُ اﻟﻨﱠﺠـﺎح ِﰲ ﺣﻴـﺎﺗِ ُﻜﻢ ﻓَﺎﺳـﻌﻮا ﻟِﺜَﻼَﺛَ ِـﺔ أُﻣـﻮٍر وﻟَـﻦ ﺗُـ ْﺪ ِرُﻛ َ ِ ِ‬
‫ﺎء‪ .‬أ ﱠﻣـﺎ اﻟﺜﱠﻼَﺛَـﺔُ‬
‫ﻳَﺎ ﺑَ ِ ﱠ‬
‫ُ َ ْ‬
‫َ َ ََ ْ ْ َْ‬
‫َ‬
‫ﻮﻫﺎ إﻻﱠ ﺑﺄ َْرﺑَـ َﻌـﺔ أَ ْﺷـﻴَ َ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺴ َﻌﺔُ ِﰲ اﻟ ﱢﺮ ْز ِق َواﻟ َْﻤ ْﻨ ِﺰﻟَﺔُ ِﰲ اﻟﻨ ِ‬
‫ـﺎج إﻟَْﻴـ َﻬـﺎ‬
‫اﻟﱠِﱵ ﻳُ ْﺴ َﻌﻰ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ ﻓَﺎﻟ ﱠ‬
‫ﱠﺎس واﻟ ﱠﺰ ُ‬
‫اد ِﰲ اﻵﺧ َﺮة‪َ ،‬وأ ﱠﻣـﺎ اﻷ َْرﺑَـ َﻌـﺔُ اﻟﱠ ِـﱵ ُْﳛﺘَ ُ‬
‫ِﰲ در ِك ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟﺜﱠﻼَﺛَِﺔ ﻓَﺎ ْﻛﺘِﺴﺎب اﻟْﻤ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﺐ ِﻣ ْﻨـﻪُ‪،‬‬
‫َْ َ‬
‫ﺎل ﻣ ْﻦ أ ْ‬
‫َ ُ َ‬
‫َﺣ َﺴ ِﻦ َو ْﺟﻪ ﻳَ ُﻜﻮ ُن ‪ ،‬ﰒُﱠ ُﺣ ْﺴ ُﻦ اﻟﻘﻴَ ِـﺎم َﻋﻠَـﻰ َﻣـﺎ ا ْﻛﺘُـﺴ َ‬
‫ِ‬
‫ﰒُﱠ اﺳــﺘِﺜْﻤﺎرﻩُ ﰒُﱠ إِﻧْـ َﻔﺎﻗُــﻪ ﻓِﻴﻤــﺎ ﻳـ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻮد َﻋﻠَﻴـ ْﻪ ﻧَـ ْﻔ ُﻌــﻪُ ِﰲ اﻵﺧـ َـﺮِة‬
‫ـﻞ َوا ِﻹ ْﺧـ َـﻮا َن‪ ،‬ﻓَـﻴَـ ُﻌـ ُ‬
‫ُ َ ُ ْ‬
‫ْ َُ‬
‫ـﺼﻠ ُﺢ اﻟ َْﻤﻌﻴـ َﺸﺔَ َوﻳُـ ْﺮﺿــﻲ اﻷ َْﻫـ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫ﻴﺤﺔ ﻓَـﺘَ َﻤ ﱠ‬
‫َو َﺳﺘُـ َﻮﻓﱠـ ُﻘﻮ َن‪ ،‬إ ْن َﻋﻤﻠْﺘُ ْﻢ َﺬﻩ اﻟﻨﱠﺼ َ‬
‫ﺴ ُﻜﻮا َﺎ ﺗُـ ْﻔﻠ ُﺤﻮا َوإﻻﱠ ُﻛ ْﻨﺘُ ْﻢ ﻣ َﻦ اﳋَﺎﺳ ِﺮ َ‬
‫ِ ِِ‬
‫ﺎب ُْﳛـﺮْم ِﻣـﻦ ﻣ ٍ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ـﻴﺶ ﺑِ ِـﻪ‪،‬‬
‫َوَﻣ ْﻦ َ‬
‫َﺣ َﻮ ِال ﻓَﺎﺗَﻪُ ُﻣ َﺮ ُ‬
‫ادﻩُ ﻷﻧﱠﻪُ إِ ْن ﻳُـ ْﻌ ِﺮ ْ‬
‫ﺿﻴﱠ َﻊ َﺷ ْﻴﺌًﺎ ﻣ ْﻦ َﻫﺬﻩ اﻷ ْ‬
‫ـﺎل ﻳَﻌ ُ‬
‫ض َﻋ ِﻦ اﻻ ْﻛﺘ َﺴ ِ َ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺂل اﻟْﻤ ِ‬
‫اﺳﺘﺜْ َﻤ َﺎرﻩُ َﱂْ ﲤَْﻨَـ ْﻌـﻪُ ﻗﻠﱠـﺔُ ا ِﻹﻧْـ َﻔـﺎق ﻣ ْـﻦ‬
‫ﺎل َإﱃ اﻟ َﻔﻨَﺎء‪َ .‬وإ ْن ُﻫ َﻮ أ ْ‬
‫ﱠﺼ ﱡﺮ َ‬
‫َﳘَ َﻞ ْ‬
‫وإِ ْن ُْﳛﺴ ِﻦ اﻟﺘ َ‬
‫ف ِﰲ َﻣﺎﻟﻪ ﻓَ َﻤ ُ َ‬
‫ِ ِ ِِ ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ُﺳ ْﺮ َﻋ ِﺔ اﻟ ﱠﺬ َﻫ ِ‬
‫ـﺎر ِﲟَْﻨ ِﺰﻟَ ِـﺔ‬
‫ـﺴ َ‬
‫ﺐ َوأ ْ‬
‫ﻚ َﻋ ْـﻦ إِﻧْـ َﻔﺎﻗـﻪ ِﰲ ُو ُﺟﻮﻫـﻪ َوَﻣﻨَﺎﻓﻌـﻪ َ‬
‫ﺻَ‬
‫ﺎب‪َ ،‬وإ ْن ُﻫ َﻮ ا ْﻛﺘ َﺴ َ‬
‫َﺻﻠَ َﺢ َو ْأﲦَ َـﺮ ﰒُﱠ ْأﻣ َ‬
‫ـﻒ ﺑِـﺎﳊﻮ ِاد ِ‬
‫ﻀﺎ َﻣﺎﻟَـﻪُ ِﻣـﻦ اﻟﺘﱠـﻠَ ِ‬
‫ﺴ ﱢﺪ اﻟﱠ ِـﺬي َﱂْ ﺗَـ َـﺰِل‬
‫اﻟْ َﻔ ِﻘ ِﲑ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ َﻣ َ‬
‫ث‪ ،‬ﻓَـ ْﻬ َـﻮ َﻛﺎﻟـ ﱡ‬
‫ـﻚ أﻳْـ ً‬
‫ﺎل ﻟَـﻪُ‪ ،‬ﰒُﱠ َﱂْ ﳝَْﻨَ ْـﻊ َذﻟِ َ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫ﺎل ِﻣﻦ ﻧَــﻮ ٍ ِ‬
‫ـﲑٍة إِ ْن َﱂْ ﻳَ ُﻜ ْـﻦ ﻗَـ ِﺪ اﻧْـﺒَﺜَ َـﻖ‬
‫ﺼﱡ‬
‫ﺐ ﻓِ ِﻴﻪ‪ ،‬ﻓَـﻠَ ْﻮ َﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ ﻟَﻪُ َﻣ َﻔ ٌ‬
‫اﻟ ِْﻤﻴَﺎﻩُ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫ﺲ َﳋَ ِﺮ َ‬
‫ب َو َﺳ َ ْ َ‬
‫اح َﻛﺜ َ‬
‫ﺎض َوُﻣﺘَـﻨَـ ﱠﻔ ٌ‬
‫اﻟﺒﺜْ َﻖ اﻟﻌ ِﻈﻴﻢ ﻓَ َﺬ َﻫﺐ اﻟْﻤﺎء ِ‬
‫ﺎﻋﺎ‪.‬‬
‫ﺿﻴَ ً‬
‫َ َ ُ‬
‫َ َ َ‬
‫)ﻣﻦ اﻟﻨﺤﻮ اﻟﻌﺮﰊ ﺧﻼل اﻟﻨﺼﻮص‪ ،‬اﳉﺰء اﻟﺜﺎﻟﺚ‪(151-150 ،‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları parçaya göre cevaplayınız.‬‬
‫‪َ .1‬ﻛ ْﻢ َوﻟَ ًﺪا ﻟﻠ ﱠ‬
‫ﺸ ْﻴ ِﺦ؟‬
‫ﺴ ﱢﻦ َﻣﺎ َذا ﻓَـ َﻌﻠُﻮا؟‬
‫‪ .2‬ﻟَ ﱠﻤﺎ َﻛﺒُـ َﺮ اﻷ َْوﻻَ ُد ِﰲ اﻟ ﱢ‬
‫ِ‬
‫َب أ َْوﻻَ َدﻩُ؟‬
‫‪ .3‬ﻟ َﻤﺎ َذا ﻻَ َم اﻷ ُ‬
‫ِ‬
‫ﱠ ِ‬
‫ﺐ َﻋﻠَﻰ اﻟﻨ ِ‬
‫ﺴ ْﻌ ُﻲ َﳍَﺎ؟‬
‫ﱠﺎس اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .4‬ﻣﺎ ﻫ َﻲ اﻷَ ْﺷﻴَﺎءُ اﻟﺜﱠﻼَﺛَﺔُ اﻟ ِﱵ َﳚ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻮر اﻟﺜﱠﻼَﺛَﺔُ؟‬
‫‪ .5‬ﺑِﺄَ ﱢ‬
‫اﻟﻮ َﺳﺎﺋ ِﻞ ﺗُ ْﺪ َر ُك اﻷ ُُﻣ ُ‬
‫ي َ‬
‫‪ 102‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺿﻴﱠ َﻊ َﺷ ْﻴﺌًﺎ ِﻣ ْﻦ َﻫ ِﺬ ِﻩ اﻷ ْﺣ َﻮ ِال اﻟﺜﱠﻼَﺛَِﺔ؟‬
‫‪َ .6‬ﻣﺎ ِﻫ َﻲ َﻋﺎﻗِﺒَﺔُ َﻣ ْﻦ َ‬
‫ﲏ ِﻣﺜْ َﻞ اﻟ َﻔ ِﻘ ِﲑ؟‬
‫‪َ .7‬ﻫ ْﻞ ﳝُْ ِﻜ ُﻦ أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن اﻟْﻐَِ ﱡ‬
‫ي ِﻣﺜَ ٍ‬
‫ﲏ اﻟﺒَ ِﺨ ِ‬
‫ﻚ َﻣﺎﻟَﻪُ؟‬
‫ﻒ َﺣ َ‬
‫‪ .8‬ﺑِﺄَ ﱢ‬
‫ح اﻟ ُْﻤ َﺆﻟﱢ ُ‬
‫ﻴﻞ اﻟﱠ ِﺬي ﳝُْ ِﺴ ُ‬
‫ﺎل اﻟﻐَ ﱢﱢ‬
‫ﺎل ﻳَ ْﺸ َﺮ ُ‬
‫ﺴ َﺨ ِﺎء؟‬
‫‪َ .9‬وَﻣﺎ ِﻫ َﻲ َﻋ ِﺎﻗﺒَﺔُ اﻟﺒُ ْﺨ ِﻞ َواﻟ ﱠ‬
‫اﻟﻔﻜْﺮةُ اﻟ ﱠﺮﺋِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻴﺴﻴﱠﺔُ اﻟﱠِﱵ ﺗَ ْﺴﺘَ ْﺨ ِﺮ ُﺟ َﻬﺎ ِﻣ َﻦ اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﺺ؟‬
‫‪َ .10‬ﻣﺎ ﻫ َﻲ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪2. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimeler‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫اﺟﺘَـﻨَﺐ ‪ /‬اﳍَﻼَ ُك ‪ِ /‬ﺟ َﻬ ٍ‬
‫ﺎت ‪ /‬اِﻟْﺘَـ َﺰَم(‬
‫ﺼ َﺢ ‪َ /‬ﺣ َ‬
‫)ﻧَ َ‬
‫ﺐ ‪َ /‬واﻟﺪ ‪َ ْ /‬‬
‫ﺼ َﻞ َﻋﻠَﻰ‪َ / ...‬ﻣ ْﻨـ َﻔ َﻌﺔ ‪ /‬أَﺑْـﻨَﺎء ‪َ /‬ﻋﺘَ َ‬
‫ِ‬
‫ﲔ‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎ َن ﻟ َﺸ ْﻴ ٍﺦ ﺛَﻼَﺛَﺔُ ﺑَﻨِ َ‬
‫َﺳﺮﻓُﻮا ِﰲ َﻣ ِ‬
‫ﺎل أَﺑِﻴ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ ﺑَـﻠَﻐُﻮا أَ ُﺷﺪ ُ‬
‫ﱠﻫ ْﻢ أ ْ َ‬
‫‪ .3‬وَﱂ ﻳ ُﻜﻮﻧُﻮا اﺣﺘَـﺮﻓُﻮا ِﺣﺮﻓَﺔً ﻳﻜ ِ‬
‫ﻮﻫ ْﻢ‬
‫ْﺴﺒُﻮ َن َِﺎ َﺧ ْﻴـ ًﺮا ﻷَﻧْـ ُﻔ ِﺴ ِﻬ ْﻢ ﻓَﻼَ َﻣ ُﻬ ْﻢ أَﺑُ ُ‬
‫ْ َ‬
‫ََْ‬
‫ْ َ‬
‫ﺎل َﳍُ ْﻢ‬
‫‪َ .4‬وَو َﻋﻈَ ُﻬ ْﻢ ﻓَـ َﻘ َ‬
‫‪ .5‬وﻟَﻦ ﺗُ ْﺪ ِرُﻛ َ ِ ِ‬
‫ﺎء‪.‬‬
‫َ ْ‬
‫ﻮﻫﺎ إﻻﱠ ﺑﺄ َْرﺑَـ َﻌﺔ أَ ْﺷﻴَ َ‬
‫ﻮد َﻋﻠَﻴ ْﻪ ﻧَـ ْﻔ ُﻌﻪُ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻓَـﻴَـ ُﻌ ُ‬
‫ِ‬
‫‪ .7‬ﻓَـﺘﻤ ﱠ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫ََ‬
‫ﺴ ُﻜﻮا َﺎ ﺗُـ ْﻔﻠ ُﺤﻮا َوإﻻﱠ ُﻛ ْﻨﺘُ ْﻢ ﻣ َﻦ اﳋَﺎﺳ ِﺮ َ‬
‫ﻚ َﻋﻦ إِﻧْـ َﻔﺎﻗِ ِﻪ ِﰲ وﺟ ِ‬
‫ﻮﻫ ِﻪ َوَﻣﻨَﺎﻓِ ِﻌ ِﻪ‪.‬‬
‫ُُ‬
‫‪ .8‬ﰒُﱠ ْأﻣ َﺴ َ ْ‬
‫ﻒ ﺑِﺎﳊﻮ ِاد ِ‬
‫ﻀﺎ َﻣﺎﻟَﻪُ ِﻣﻦ اﻟﺘﱠـﻠَ ِ‬
‫ث‪.‬‬
‫ﻚ أﻳْ ً‬
‫‪ .9‬ﰒُﱠ َﱂْ ﳝَْﻨَ ْﻊ َذﻟِ َ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫اح َﻛﺜِ َﲑٍة‪.‬‬
‫ب َو َﺳ َ‬
‫ﺎل ِﻣ ْﻦ ﻧَـ َﻮ ٍ‬
‫‪َ .10‬ﺧ ِﺮ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez‬‬
‫‪içindeki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫ﺎل(‬
‫ﻆ ‪ ،‬ﺑَـﻴﱢـﻨَﺔ ‪َ ،‬ﺷ ﱞﺮ ‪ ،‬ﺑَـﻨَﺎت ‪َ ،‬ﺷﺎب ‪ِ ،‬ﻣ ْﻬﻨَﺔ ‪ ،‬أَ ْﻋ َﺪاء ‪ ،‬أَﻓْ َﺴ َﺪ ‪َ ،‬راﺑﺢ ‪ ،‬ﻧَ َ‬
‫) َﺣ ِﻔ َ‬
‫‪َ .1‬ﻫ ِﺬ ِﻩ ِﺣﺮﻓَﺔٌ ﺗَﻜ ِ‬
‫ْﺴﺒُﻮ َن َِﺎ َﺧ ْﻴـ ًﺮا ﻷَﻧْـ ُﻔ ِﺴ ُﻜ ْﻢ‪.‬‬
‫ْ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﻛﺎ َن ﻟَِﺮ ُﺟ ٍﻞ ُﻣ ِﺴ ﱟﻦ ﺛَﻼَ َ‬
‫ث ﺑَﻨِ َ‬
‫ﺎﺳ َﻌ ْﻮا ﻟ َْﻴﻼً َوﻧَـ َﻬ ًﺎرا‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻳَﺎ ﺑَـ َﱠ‬
‫ﺎح ﻓَ ْ‬
‫ﲏ! إِ ْن أ ََر ْد ُﰎُ اﻟﻨ َ‬
‫ﱠﺠ َ‬
‫اﻷﻣﺮ ﻳـﺮ ِ‬
‫ﺿﻲ اﻷ َْﻫ َﻞ َوا ِﻹ ْﺧ َﻮا َن‪.‬‬
‫‪َ .4‬ﻫ َﺬا ْ ُ ُ ْ‬
‫‪ .5‬إِ ْن َﱂ ﺗُـ ْﻔﻠِﺤﻮا ُﻛ ْﻨﺘُﻢ ِﻣﻦ ْ ِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫ْ ُ‬
‫اﳋَﺎﺳ ِﺮ َ‬
‫ْ َ‬
‫ِ ِِ‬
‫ادﻩُ‪.‬‬
‫‪َ .6‬ﻣ ْﻦ َ‬
‫اﻷﺣ َﻮ ِال ﻓَﺎﺗَﻪُ ُﻣ َﺮ ُ‬
‫ﺿﻴﱠ َﻊ َﺷ ْﻴﺌًﺎ ﻣ ْﻦ َﻫﺬﻩ ْ‬
‫ِ‬
‫َﺻﻠَ َﺢ أَ ْﻋ َﻤﺎﻟَﻪُ‪.‬‬
‫‪ .7‬إِ َذا ْاﻫﺘَ ﱠﻢ اﻟ ﱠﺮ ُﺟ ُﻞ ﺑِﺄ َْﻣ ِﺮﻩ أ ْ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ 103‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪4. Altı çizili kelimelerin müfredlerini (tekillerini) bulunuz.‬‬
‫ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎ َن ﻟ َﺸ ْﻴ ٍﺦ ﺛَﻼَﺛَﺔُ ﺑَﻨِ َ‬
‫اح َﻛﺜِ َﲑٍة‪.‬‬
‫‪َ .2‬و َﺳ َ‬
‫ﺎل ِﻣ ْﻦ ﻧَـ َﻮ ٍ‬
‫ﺎﺳ َﻌ ْﻮا ﻟِﺜَﻼَﺛَِﺔ أ ُُﻣﻮٍر‪.‬‬
‫ﺎح ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗِ ُﻜ ْﻢ ﻓَ ْ‬
‫‪ .3‬إ ْن أ ََر ْد ُﰎُ اﻟﻨ َ‬
‫ﱠﺠ َ‬
‫‪ .4‬وَﱂ ﻳ ُﻜﻮﻧُﻮا اﺣﺘَـﺮﻓُﻮا ِﺣﺮﻓَﺔً ﻳﻜ ِ‬
‫ْﺴﺒُﻮ َن َِﺎ َﺧ ْﻴـ ًﺮا ﻷَﻧْـ ُﻔ ِﺴ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫ْ َ‬
‫ََْ‬
‫ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﺼﻠِﺢ اﻟْﻤ ِﻌﻴ َﺸﺔَ وﻳـﺮ ِ‬
‫ﺿﻲ اﻷ َْﻫ َﻞ َوا ِﻹ ْﺧ َﻮا َن‪.‬‬
‫َُْ‬
‫ﻴﻤﺎ ﻳُ ْ ُ َ‬
‫‪ .5‬ﰒُﱠ إِﻧْـ َﻔﺎﻗُﻪُ ﻓ َ‬
‫ِ ِِ‬
‫ادﻩُ‪.‬‬
‫‪َ .6‬وَﻣ ْﻦ َ‬
‫َﺣ َﻮ ِال ﻓَﺎﺗَﻪُ ُﻣ َﺮ ُ‬
‫ﺿﻴﱠ َﻊ َﺷ ْﻴﺌًﺎ ﻣ ْﻦ َﻫﺬﻩ اﻷ ْ‬
‫ﻚ َﻋﻦ إِﻧْـ َﻔﺎﻗِ ِﻪ ِﰲ وﺟ ِ‬
‫ﻮﻫ ِﻪ َوَﻣﻨَﺎﻓِ ِﻌ ِﻪ‪.‬‬
‫ُُ‬
‫‪ .7‬ﰒُﱠ ْأﻣ َﺴ َ ْ‬
‫ﻒ ﺑِﺎﳊﻮ ِاد ِ‬
‫ﻀﺎ َﻣﺎﻟَﻪُ ِﻣﻦ اﻟﺘﱠـﻠَ ِ‬
‫ث‪.‬‬
‫ﻚ أﻳْ ً‬
‫‪ .8‬ﰒُﱠ َﱂْ ﳝَْﻨَ ْﻊ َذﻟِ َ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫‪ .9‬ﻓَـ ْﻬﻮ َﻛﺎﻟ ﱡ ِ‬
‫ﺐ ﻓِ ِﻴﻪ‪.‬‬
‫ﺼﱡ‬
‫ﺴ ﱢﺪ اﻟﱠﺬي َﱂْ ﺗَـ َﺰِل اﻟ ِْﻤﻴَﺎﻩُ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫َ‬
‫ف اﻷَﺑـﻨَﺎء ِﺣﺮﻓًﺎ ﻳﻜ ِ‬
‫ْﺴﺒُﻮ َن َِﺎ َﺧ ْﻴـ ًﺮا‪.‬‬
‫‪ْ .10‬‬
‫اﺣﺘَـ َﺮ َ ْ ُ َ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. Altı çizili kelimelerin cemilerini (çoğullarını) bulunuz.‬‬
‫ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎ َن ﻟ َﺸ ْﻴ ٍﺦ ﺛَﻼَﺛَﺔُ ﺑَﻨِ َ‬
‫َﺳﺮﻓُﻮا ِﰲ َﻣ ِ‬
‫ﺎل أَﺑِﻴ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ ﺑَـﻠَﻐُﻮا أَ ُﺷﺪ ُ‬
‫ﱠﻫ ْﻢ أ ْ َ‬
‫ﺴ َﻌﺔُ ِﰲ اﻟ ﱢﺮْز ِق َواﻟ َْﻤ ْﻨ ِﺰﻟَﺔُ‪.‬‬
‫‪ .3‬أ ﱠﻣﺎ اﻟﺜﱠﻼَﺛَﺔُ اﻟﱠِﱵ ﻳُ ْﺴ َﻌﻰ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ ﻓَﺎﻟ ﱠ‬
‫‪ُ .4‬ﳛﺘﺎج إﻟَﻴـﻬﺎ ِﰲ در ِك ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟﺜﱠﻼَﺛَِﺔ ﻓَﺎ ْﻛﺘِﺴﺎب اﻟْﻤ ِ ِ‬
‫َﺣ َﺴ ِﻦ َو ْﺟ ٍﻪ‪.‬‬
‫َْ ُ ْ َ َ ْ َ‬
‫ﺎل ﻣ ْﻦ أ ْ‬
‫َ ُ َ‬
‫ِ ِ ِِ ِ‬
‫ﻴﺤ ِﺔ‪.‬‬
‫‪َ .5‬و َﺳﺘُـ َﻮﻓﱠـ ُﻘﻮ َن إ ْن َﻋﻤﻠْﺘُ ْﻢ َﺬﻩ اﻟﻨﱠﺼ َ‬
‫ِ ِِ‬
‫ادﻩُ‪.‬‬
‫‪َ .6‬وَﻣ ْﻦ َ‬
‫َﺣ َﻮ ِال ﻓَﺎﺗَﻪُ ُﻣ َﺮ ُ‬
‫ﺿﻴﱠ َﻊ َﺷ ْﻴﺌًﺎ ﻣ ْﻦ َﻫﺬﻩ اﻷ ْ‬
‫ﺎل ﻟَﻪ‪.‬‬
‫ﺻ َﺎر ِﲟَْﻨ ِﺰﻟ َِﺔ اﻟْ َﻔ ِﻘ ِﲑ اﻟﱠ ِﺬي ﻻَ َﻣ َ‬
‫‪َ .7‬‬
‫‪ .8‬وﻳـﺮ ِ‬
‫ﺿﻲ اﻷ َْﻫ َﻞ َوا ِﻹ ْﺧ َﻮا َن‪.‬‬
‫َُْ‬
‫‪ .9‬ﻓَـ ْﻬﻮ َﻛﺎﻟ ﱡ ِ‬
‫ﺐ ﻓِ ِﻴﻪ‪.‬‬
‫ﺼﱡ‬
‫ﺴ ﱢﺪ اﻟﱠﺬي َﱂْ ﺗَـ َﺰِل اﻟ ِْﻤﻴَﺎﻩُ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪6. Aşağıda verilen Arapça cümlenin en yakın Türkçe karşılığını seçiniz.‬‬
‫ﱠﺎس واﻟ ﱠﺰاد ِﰲ ِ‬
‫ﺴ َﻌﺔُ ِﰲ اﻟ ﱢﺮ ْز ِق َواﳌَْﻨ ِﺰﻟَﺔُ ِﰲ اﻟﻨ ِ‬
‫اﻵﺧ َﺮِة؟‬
‫أ ﱠﻣﺎ اﻟﺜﱠﻼَﺛَﺔُ اﻟﱠِﱵ ﻳُ ْﺴ َﻌﻰ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ ﻓَﺎﻟ ﱠ‬
‫ُ‬
‫‪a. Kendisi için çalışılacak üç şey şunlar olmalıdır: rızıkta bolluk (zenginlik),‬‬
‫‪insanlar içinde mevkî (sahibi olmak) ve âhirette azıktır.‬‬
‫‪b. Kendisi için çalışılacak üç şeye gelince, onlar, rızıkta bolluk (zenginlik),‬‬
‫‪insanlar içinde mevkî (sahibi olmak) ve âhirette azıktır.‬‬
‫‪c. Rızıkta bolluk (zenginlik), insanlar içinde mevkî (sahibi olmak) ve âhirette‬‬
‫‪azık içi çok çalışmak gerekir.‬‬
‫‪ 104‬‬
‫‪ ‬‬
d. Rızıkta bolluk (zenginlik), insanlar içinde mevkî (sahibi olmak) ve âhirette
azık içi çok çalışması gereken üç şeydir.
e. Kendisi için çalışılacak üç şeyden ayrılmamak gerekir. Rızıkta bolluk
(zenginlik), insanlar içinde mevkî (sahibi olmak) ve âhirette azık.
7. Aşağıda verilen Arapça cümlenin en yakın Türkçe karşılğını seçiniz.
ِ
ِ
ِ ِِ ِ ِ
ِ ‫ﱠﺼﻴﺤ ِﺔ ﻓَـﺘَﻤ ﱠ‬
.‫ﻳﻦ‬
َ َ ‫إِ ْن َﻋﻤﻠْﺘُ ْﻢ َﺬﻩ اﻟﻨ‬
َ ‫ﺴ ُﻜﻮا َﺎ وإﻻ ُﻛ ْﻨﺘُ ْﻢ ﻣ َﻦ اﳋَﺎﺳ ِﺮ‬
a. Bu öğütle amel ederseniz ona (sımsıkı) sarılınız aksi halde zarar edenlerden
olursunuz.
b. Bu öğütle amel edin ona (sımsıkı) sarılın yoksa zarar edersiniz.
c. Zarar etmek istemiyorsanız bu öğüdü tutunuz ve ona göre davranınız.
d. Bu öğütü bilirseniz, ona sımsıkı sarılınız. Yoksa zarar edenlerden
olursunuz.
e. Bu öğütten sakın ayrılmayın. Hep onunla amel edin yoksa hüsrana
düşersiniz.
Altı çizili kısımlar daha önce okumuş olduğunuz ünitelerden size neler
hatırlatıyor? Başka bir ifâdeyle altı çizili bu kısımlar cümlenin hangi ögesi
durumundadır?
ِ ِ
ِ ِ
‫ﱠ‬
‫ـﺴ َﻌﻰ‬
‫ﻳَﺎ ﺑَِ ﱠ‬
َ ‫َﻦ ﺗُ ْﺪ ِرُﻛ‬
ْ َ‫ﺎح ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗِ ُﻜ ْﻢ ﻓ‬
ْ ‫ﺎﺳ َﻌ ْﻮا ﻟﺜَﻼَﺛَﺔ أ ُُﻣﻮٍر َوﻟ‬
َ ‫ﲏ ! إ ْن أ ََر ْد ُﰎُ اﻟﻨ‬
ْ ُ‫ أ ﱠﻣﺎ اﻟﺜﱠﻼَﺛَـﺔُ اﻟ ِـﱵ ﻳ‬.‫ﺎء‬
َ ‫ﱠﺠ‬
َ َ‫ﻮﻫﺎ إﻻﱠ ﺑﺄ َْرﺑَـ َﻌﺔ أَ ْﺷﻴ‬
ِ‫ وأ ﱠﻣﺎ اﻷَرﺑـﻌـﺔُ اﻟﱠ ِـﱵ ُْﳛﺘَـﺎج إﻟَﻴـﻬـﺎ ِﰲ َدر ِك ﻫ ِـﺬ ِﻩ اﻟﺜﱠﻼَﺛَـﺔ‬،‫ﱠاد ِﰲ اﻵ ِﺧﺮِة‬
ِ
ِ ‫ﺴ َﻌﺔُ ِﰲ اﻟ ﱢﺮْزق َواﻟ َْﻤ ْﻨ ِﺰﻟَﺔُ ِﰲ اﻟﻨ‬
‫إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ ﻓَﺎﻟ ﱠ‬
ُ ‫ﱠﺎس واﻟﺰ‬
َ ْ
َْ ُ
َ َْ
َ َ
ِ
ِ
ِ
ِ
ٍ
ِ
ِ ْ ‫ ﰒُﱠ‬،ُ‫اﻟﻘﻴ ِـﺎم َﻋﻠَـﻰ ﻣــﺎ ا ْﻛﺘُ ِـﺴﺐ ﻣ ْﻨـﻪ‬
ِ ‫ﺎب اﻟْﻤ‬
‫ﻴﻤــﺎ‬
ْ ‫ـﺎل ﻣ ْـﻦ أ‬
َ
َ ‫ـﺴ ُﻦ‬
ْ ‫ ﰒُﱠ ُﺣ‬، ‫ـﺴ ِﻦ َو ْﺟــﻪ ﻳَ ُﻜـﻮ ُن‬
َ ‫ﺎرﻩُ ﰒُﱠ إِﻧْـ َﻔﺎﻗُـﻪُ ﻓ‬
ُ ‫اﺳـﺘﺜْ َﻤ‬
َ ُ ‫ـﺴ‬
َ
َ ‫ﻓَﺎ ْﻛﺘ‬
َ ‫َﺣ‬
ِ ِ
ِ ‫ﻳ‬
ِ
ِ ِِ ِ ِ
ِ
‫ﻴﺤ ِﺔ‬
ُ ُ‫ ﻓَـﻴَـﻌ‬،‫ـﻞ َوا ِﻹ ْﺧ َـﻮا َن‬
ُْ
َ ‫ـﻮد َﻋﻠَﻴـ ْﻪ ﻧَـ ْﻔﻌُـﻪُ ِﰲ اﻵﺧ َـﺮة َو َﺳـﺘُـ َﻮﻓﱠـ ُﻘﻮ َن إ ْن َﻋﻤ ْﻠـﺘُ ْﻢ َـﺬﻩ اﻟﻨﱠـﺼ‬
َ ‫ﺼﻠ ُﺢ اﻟ َْﻤﻌﻴ َﺸﺔَ َوﻳُـ ْﺮﺿﻲ اﻷ َْﻫ‬
ِ
ِ
ِ
ِ
‫ﱠ‬
ِ
.‫ﻳﻦ‬
‫ﻓَـﺘَ َﻤ ﱠ‬
َ ‫ﺴ ُﻜﻮا َﺎ ﺗُـ ْﻔﻠ ُﺤﻮا َوإﻻ ُﻛ ْﻨﺘُ ْﻢ ﻣ َﻦ اﳋَﺎﺳﺮ‬
DİLBİLGİSİ
MUZÂRİ FİİLİN CEZMİ VE ŞART EDATLARI
Her kelimenin sözlükte çeşitli mânâları vardır. “Cezm” kelimesinin sözlükteki mânâlarından biri de ‘bir şeyi kesmek’ ve ‘kelimenin sonunu sâkin
kılmak’tır. İşte bu mânâlarından hareketle, muzâri fiilin sonunda bulunan
harften herekenin veya son harf olarak illet harfinin bulunması halinde o
harfin atılması ve –müennes-cemi nunları dışında sonunda nûn (‫ )ن‬bulunan
kiplerinden (sıygalarından) nûn (‫ )ن‬harfininin kesilip atılmasına cezm
denmiştir. Örnekleri inceleyiniz ve muzârinin başına cezm ve şart edatı
geldikten sonraki durumunu kavramaya çalışınız.
Merfû hali
Meczûm hali
Biliyor: ‫ﻳَـ ْﻌﻠَ ُﻢ‬
Biliyorsa: ‫إ ْن ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻢ‬
105
Yapıyorsunuz: ‫ﺗَـ ْﻔ َﻌﻠُﻮ َن‬
Yaparsanız: ‫إ ْن ﺗَـ ْﻔ َﻌﻠُﻮا‬
ِ
Sen kazanıyorsun: ‫ﲔ‬
َ ِ‫ﺗَﻜْﺴﺒ‬
ِ ‫إ ْن ﺗَﻜ‬
Kazanırsanız: ‫ْﺴِﱯ‬
Atıyor: ‫ﻳَـ ْﺮِﻣﻲ‬
Atmadı: ‫َﱂْ ﻳَـ ْﺮِم‬
ِ ‫َﲡْﺘَ ِﻬ َﺪ‬
İkiniz çalışırsınız: ‫ان‬
ِ ‫ﺗَـ ْﻨﺠﺤ‬
İkiniz başarırsınız: ‫ﺎن‬
ََ
İkiniz çalışırsanız başarırsınız: ‫ﺤﺎ‬
َ ‫إ ْن َﲡْﺘَ ِﻬ َﺪا ﺗَـ ْﻨ َﺠ‬
Muzâri Fiili Cezmedenler
Fiillerin irâbı konusunda daha önce (II. Kitap 3. Ünitede) her hangi bir
muzâri fiilin başında cezm edatlarından biri bulunursa o fiil cezmedildiğini
öğrenmiştiniz.
Muzâri fiili cezmedenler iki kısma ayrılır:
ِ ‫ﻻ اﻟﻨ‬.
I. Tek muzâri fiili cezmedenler: Bunlar dört edattır. ‫ﱂ‬, ‫ﳌﱠﺎ‬, ‫ﻻَ ُم اﻷﻣﺮ‬, ‫ﱠﺎﻫﻴَﺔ‬
Şimdi bunları ayrı ayrı açıklayalım:
1. ْ‫ َﱂ‬: Ali erkenden uyanmadı. ‫ﻆ َﻋﻠِ ﱞﻲ ُﻣﺒَ ﱢﻜ ًﺮا‬
ْ ‫ َﱂْ ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻴ ِﻘ‬. Görüldüğü gibi muzâri fiilin
hem lafzında hem de mânâsında etkili olmuştur. Lafzında muzâri merfû iken
(‫ﻆ‬
(‫) َﱂْ ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻴ ِﻘ ْﻆ‬.
ُ ‫ )ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻴ ِﻘ‬meczûm hâle getirmiş ve son harekesi atılmıştır)
Mânâsında ise, muzâri olumlu iken menfî mâzîye (geçmiş zamanın
olumsuzu) çevirmiştir. Konunun daha iyi anlaşılması için aşağıdaki örnekleri
inceleyiniz:
Ayşe dersinizi ezberlemedi: ‫ﺸﺔُ َد ْر َﺳ َﻬﺎ‬
َ ِ‫َﱂْ َﲢْ َﻔ ْﻆ َﻋﺎﺋ‬
[14 : ‫﴿أَ َﱂْ ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻢ ﺑِﺄ ﱠن اﷲَ ﻳَـ َﺮى﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻌﻠﻖ‬
“(O insan), Allah’ın (her şeyi) gördüğünü bilmedi mi?”
Not: Aşağıdaki tablolarda merfû muzârinin başına bir cezm edatı gelince nasıl
bir değişiklik meydana geldiğini inceleyiniz. Çünkü ister bir muzâri fiili
cezmedenler olsun, ister iki muzâri fiili cezmeden şart edatları olsun bu fiil
üzerinde lafız bakımından aynı tesiri gösterirler.
Muzâri Fiilin Merfû ve Meczûm Hali
(Cezm ve şart edatları gelmeden önceki ve sonraki halleri)
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫ا ْﳉَ ْﻤﻊ‬ ‫اﻟ ُْﻤﺜَـ ﱠﲎ‬ ‫اﻟ ُْﻤ ْﻔ َﺮ ُد‬
(Çoğul)
Meczûm
Merfû
(İkil)
Meczûm
106
Merfû
(Tekil)
Meczûm
Merfû
‫ﺐـ‬
ُ ُ‫ﺐ ـ ﻳَﻜْﺘ‬
َ َ‫َﻛﺘ‬
ً‫ﻛِﺘَﺎﺑَﺔ‬
Yazmak
ِ
Gâib / ‫ﺐ‬
ُ ‫اﻟْﻐَﺎﺋ‬
‫َﱂْ ﻳَﻜْﺘُﺒُﻮا‬
‫ﻳَﻜْﺘُﺒُﻮ َن‬
‫َﱂْ ﻳَﻜْﺘُﺒَﺎ‬
ِ ‫ﻳﻜْﺘُﺒ‬
‫ﺎن‬
َ َ
‫ﺐ‬
ْ ُ‫َﱂْ ﻳَﻜْﺘ‬
‫ﺐ‬
ُ ُ‫ﻳَﻜْﺘ‬
‫ﱭ‬
َْ ُ‫َﱂْ ﻳَﻜْﺘ‬
‫ﱭ‬
َْ ُ‫ﻳَﻜْﺘ‬
‫َﱂْ ﺗَﻜْﺘُﺒَﺎ‬
ِ ‫ﺗَﻜْﺘُﺒ‬
‫ﺎن‬
َ
‫ﺐ‬
ْ ُ‫َﱂْ ﺗَﻜْﺘ‬
‫ﺐ‬
ُ ُ‫ﺗَﻜْﺘ‬
‫َﱂْ ﺗَﻜْﺘُﺒُﻮا‬
‫ﺗَﻜْﺘُﺒُﻮ َن‬
‫َﱂْ ﺗَﻜْﺘُﺒَﺎ‬
ِ ‫ﺗَﻜْﺘُﺒ‬
‫ﺎن‬
َ
‫ﺐ‬
ْ ُ‫َﱂْ ﺗَﻜْﺘ‬
‫ﺐ‬
ُ ُ‫ﺗَﻜْﺘ‬
‫ﱭ‬
َْ ُ‫َﱂْ ﺗَﻜْﺘ‬
‫ﱭ‬
َْ ُ‫ﺗَﻜْﺘ‬
‫َﱂْ ﺗَﻜْﺘُﺒَﺎ‬
ِ ‫ﺗَﻜْﺘُﺒ‬
‫ﺎن‬
َ
‫َﱂْ ﺗَﻜْﺘُِﱯ‬
‫ﲔ‬
َ ِ‫ﺗَﻜْﺘُﺒ‬
‫ﺐ‬
ْ ُ‫ﱂَ أَ ْﻛﺘ‬
‫ﺐ‬
ُ ُ‫أَ ْﻛﺘ‬
‫ﺐ‬
ُ ُ‫ﻧَﻜْﺘ‬
‫ﺐ‬
ْ ُ‫َﱂْ ﻧَﻜْﺘ‬
Gâibe / ُ‫اﻟْﻐَﺎﺋِﺒَﺔ‬
Muhatab /
‫ﺐ‬
ُ َ‫اﻟ ُْﻤ َﺨﺎﻃ‬
Muhataba /
◌ْ ُ‫اﻟ ُْﻤ َﺨﺎﻃَﺒَﺔ‬
Mütekellim
/ ‫ْﻤﺘَ َﻜﻠﱢ ُﻢ‬
ُ ‫اﻟ‬
1. ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ‬: Bu edat, muzâri fiili cezmeden ve konuşmanın yapıldığı zamana kadar
o fiilin olumsuzluğunu yani gerçekleşmediği anlamını ifade eder. Demek ki,
fiilin sadece olumsuzluğunu değil o olumsuzluğun konuşmanın yapıldığı
zmana kadar sürdüğünü bildirmek istediğimiz zaman ‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬edatını kullanacağız.
Meselâ:
Konuk, kahveyi henüz içmedi:
ِ ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ ﻳَ ْﺸﺮ‬
‫ﻒ اﻟ َﻘ ْﻬ َﻮَة‬
ُ ‫ب اﻟﻀ ْﱠﻴ‬
َ
‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬Türkçeye çevrilirken cümledeki yerine göre “hâlâ/ henüz/ daha/
şimdiye kadar/ hiç/ şu ana kadar olmadı” gibi ifâdelerle çevrilebilir.
ْ‫ َﱂ‬ile ‫’ﻟَ ﱠﻤﺎ‬nın muzâri fiile olmuzluk mânâsı katmalarındaki farka dikkat edelim:
Muzâri fiilin başına ْ‫ َﱂ‬getirdiğimiz zaman, dün mü bu gün mü veya ne zamana
kadar fiilin gerçekleşmediğini düşünmeksizin, sadece fiilin meydana
gelmediğini bildirmiş oluruz. Bu yüzden eski kitaplarda ‫ ﱂ‬ile yapılan
olumsuzluklara ‫ﺤ ُﺪ اﳌُﻄْﻠَﻖ‬
ْ َ‫“ اﳉ‬her hangi bir zaman kaydı taşımayan olumsuzluk
ِ ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ ﻳ‬
kipi” denmiştir. Ama muzârinin başına ‫ ﳌﱠﺎ‬getirip “Ahmet henüz gelmedi” ‫ﺄت‬
َ
‫َﲪَ ُﺪ‬
ْ ‫ أ‬dediğimiz zaman, Ahmed’in gelmesinin sözü söylediğimiz âna kadar
gerçekleşmediğini ifade etmiş oluruz. Olumsuzluk sözün söylendiği ana
kadarki zamanı kapladığı için eski sarf kitaplarında ‫ ﳌﱠﺎ‬ile olumsuz yapılan
muzâri kipine ‫ﺴﺘَـﻐْ َﺮق‬
ْ ُ‫( اﳉَ ْﺤ ُﺪ اﳌ‬geçmiş zamanın tamamının kapsandığını bildiren
olumsuzluk kipi) diye anılmıştır. Şu örnekleri bu bilgiler ışığında inceleyiniz:
Ali şimdiye kadar/henüz dersini ezberlemedi.
ِ
ُ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ َْﳛ َﻔ ْﻆ َﻋﻠ ﱞﻲ َد ْر َﺳﻪ‬
ِ ‫﴿ َﻛﻼﱠ ﻟَ ﱠﻤﺎ ﻳَـ ْﻘ‬
[23 :‫ﺾ َﻣﺎ أ ََﻣ َﺮﻩُ﴾ ]ﺳﻮرة ﻋﺒﺲ‬
“Doğrusu (insan), Allah’ın emrettiği şeyleri hâlâ yerine getirmedi”.
1.
‫( ﻻَ ُم اﻷ َْﻣ ِﺮ‬Emir ifâde etmek için kullanılan lâm): Çoğunlukla muzâriin gâib
ve gâibe sıygalarının başına gelir. Mütekellim sıygalarına az da olsa gelebilir.
Örnek:
ِ
Ali kardeşine yardım etsin: ُ‫أﺧﺎﻩ‬
َ ‫ﺼ ْﺮ َﻋﻠِ ﱞﻲ‬
ُ ‫ﻟﻴَـ ْﻨ‬
Fatma ödevini yazsın:
107
ِ
ِ
ِ ‫ﺎﻃﻤﺔُ و‬
‫اﺟﺒَـ َﻬﺎ‬
ْ ُ‫ﻟﺘَﻜْﺘ‬
َ َ َ‫ﺐ ﻓ‬
[7 :‫﴿وﻟْﻴُـ ْﻨ ِﻔ ْﻖ ذُو َﺳ َﻌ ٍﺔ ِﻣ ْﻦ َﺳ َﻌﺘِ ِﻪ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻄﻼق‬
َ
“Mâlî imkânı geniş olan, genişliğinden nafaka versin”.
[12 :‫﴿ َوﻟْﻨَ ْﺤ ِﻤ ْﻞ َﺧﻄَﺎﻳَﺎ ُﻛ ْﻢ﴾ ]اﻟﻌﻨﻜﺒﻮت‬
“…Sizin günahlarınızı yüklenelim”
Görüldüğü gibi bu lâm normal halde kesralı (‫ ) ِل‬okunur. Ancak kendisinden
önce ‫ َو‬,‫ ف‬ve ‫ ﰒُﱠ‬edatları gelirse o zaman sâkin okunur.
Salih gelsin ve annesini beklesin: ُ‫أُﱠﻣﻪ‬
ِ ِ
‫ﺻﺎﻟِ ٌﺢ ﻓَـ ْﻠﻴَـ ْﻨﺘَ ِﻈ ْﺮ‬
َ ‫ﻟﻴَﺄت‬
[283 :‫ﻓَـ ْﻠﻴُـ َﺆ ﱢد اﻟﱠ ِﺬي ا أْ ُﲤِ َﻦ أ ََﻣﺎﻧَـﺘَﻪُ َوﻟْﻴَﺘ ِﱠﻖ اﷲَ َرﺑﱠﻪُ ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﺒﻘﺮة‬...﴿
“Kendisine güvenilen (borçlu) kimse, Rabbi olan Allah’tan korkusundan
emânetini tastamam ödesin”.
ِ
ِ ‫ْﻫ‬
.‫ﺐ اﻟ ُْﻤ ْﺴﻠِ ُﻤﻮ َن إِ َﱃ اﻟ َْﻤ ْﺴ ِﺠ ِﺪ ﰒُﱠ ﻟْﻴَ ْﺴﺘَ ِﻤﻌُﻮا َإﱃ اﳋُﻄْﺒَ ِﺔ‬
َ ‫ﻟﻴَﺬ‬
Müslümanlar mescide gitsinler sonra hutbeyi dinlesinler.
1. ‫ﻻ اﻟﻨﺎﻫﻴﺔ‬: Karşımızdakinden bir işin yapılmamasını istediğimiz zaman
kullanırız. Çünkü bu ‫ ﻻ اﻟﻨﺎﻫﻴﺔ‬muzâri fiilin başına onu cezmetmek ve bir işin
yapılmamasıni isteme mânâsını ifâde etmek için getirilir. Aşağıdaki örnekleri
inceleyiniz:
ِ
ِ
Çok uyuma, çok uykusuz da kalma: ‫ﲑا‬
ً ‫ﻻَ ﺗَـﻨَ ْﻢ َﻛﺜ ًﲑا َوﻻَ ﺗَ ْﺴ َﻬ ْﺮ َﻛﺜ‬
ِ
[7 :‫ﲔ ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻄﻼق‬
‫ ُﻛﻠُﻮا َوا ْﺷ َﺮﺑُﻮا َوﻻَ ﺗُ ْﺴ ِﺮﻓُﻮا إﻧﱠﻪُ ﻻَ ُِﳛ ﱡ‬...﴿
َ ‫ﺐ اﻟ ُْﻤ ْﺴ ِﺮﻓ‬
“(Ey Âdem oğulları!) Yiyin, için fakat istraf etmeyin, Çünkü o (Allah)
israf edenleri sevmez”.
Ebu’l-Esved ed-Düelî’ye nispet edilen şu beyit Arapça nahiv kitaplarında
şâhid olarak getirilen beyitlerdendir:
ِ
ِ َ ‫ﻚ إِ َذا ﻓَـﻌﻠ‬
‫ﻴﻢ‬
َ ‫ﺎر َﻋﻠَْﻴ‬
َ
ٌ ‫ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻪَ َﻋ ْﻦ ُﺧﻠُ ٍﻖ َوﺗَ ِﺄﰐ ﻣﺜْـﻠَﻪُ * َﻋ‬
ُ ‫ْﺖ َﻋﻈ‬
(Ey başkasına bir şey öğreten kişi!), sen benzerini yapmanla birlikte bir
huydan/davranıştan kimseyi men etme. (Böyle) yaptığın zaman asıl büyük
kusur sendedir.
Bu örnekteki َ‫ ﻻ ﺗﻨﻪ‬nin aslı ‫ﺗﻨﻬﻰ‬
َ ‫ ﻻ‬iken ‫’ﻻ‬nın tesiriyle cezm alâmeti olarak
kelimenin illetli harfi olan (‫ )ي‬hazfedilmiş (atılmış) ve َ‫ ﻻَ ﺗَـ ْﻨﻪ‬şeklinde
kalmıştır.
ِ
ِ‫ﱠ‬
‫ﻀ ُﻜ ْﻢ‬
‫ﺾ اﻟﻈﱠ ﱢﻦ إِ ْﰒٌ َوﻻَ َﲡَ ﱠ‬
ُ ‫ﺐ ﺑَـ ْﻌ‬
ْ ‫آﻣﻨُﻮا‬
َ ‫اﺟﺘَﻨِﺒُﻮا َﻛﺜِ ًﲑا ﻣ َﻦ اﻟﻈﱠ ﱢﻦ إ ﱠن ﺑَـ ْﻌ‬
َ ‫ﻳﻦ‬
ْ َ‫ﺴﻮا َوﻻَ ﻳَـﻐْﺘ‬
َ ‫﴿ﻳَﺎ أَﻳﱡـ َﻬﺎ اﻟﺬ‬
ُ‫ﺴ‬
[12 :‫ﻀﺎ﴾ ]ﺳﻮرة اﳊﺠﺮات‬
ً ‫ﺑَـ ْﻌ‬
“Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin gizli kusurunu (casus gibi) araştırmayın ve biriniz diğerini
çekiştirmesin (gıybet etmesin)…”
Âyette geçen ‫ﺴﻮا‬
‫ ﻻ ﲡ ﱠ‬sonunda (‫ )ن‬bulunan sıygalardan olduğu için cezm
ُ‫ﺴ‬
alâmeti olarak (‫ )ن‬harfi atılmıştır. ‫ﺐ‬
ْ َ‫’ ﻻ ﻳَـﻐْﺘ‬de cezm alâmeti alarak (‫ )ب‬harfinin
zammesi atılmış, harekesiz/sâkin okunmuştur.
108
Aşağıdaki cümlelerde cezm olmuş muzârilerin cezm alâmetlerini söyleyiniz:
ِ‫ﺴ‬
ِ
.‫ﻮء‬
‫ﺎء اﻟ ﱡ‬
َ َ‫ ﻻَ ﺗُـ َﻌﺎﺷ ْﺮ ﻗُـ َﺮﻧ‬.1
.ُ‫ﺿﺎﻩ‬
ُ َ‫ إِ ْن ﻳُ ِﻄ ِﻊ ا ِﻹﻧْ َﺴﺎ ُن أَﺑ‬.2
َ ‫ﺎﳘَﺎ ﻳَـﻨَﺎﻻَ ِر‬
ِ
ِ ‫ﱳ ﺑِﻮ‬
ِ
.‫اﺟﺒَﺎﺗِ ُﻜ ﱠﻦ‬
ُ َ‫ ﻳَﺎ ﺑَـﻨ‬.3
َ ‫ﺎت إ ْن ﺗُ َﺴﺎﻋ ْﺪ َن أُﱠﻣ َﻬﺎﺗ ُﻜ ﱠﻦ ﻗُ ْﻤ ُﱠ‬
.‫ ﻻَ ﺗُـ َﺆﺧ ْﱢﺮ َﻋ َﻤ َﻞ اﻟْﻴَـ ْﻮِم َإﱃ اﻟﻐَ ِﺪ‬.4
ِ ِ
.‫ﻚ‬
َ ِ‫ﻚ ِﲜَﺎﻧِﺒ‬
َ ‫ﺻ ِﺪﻳ ُﻘ‬
َ ‫ﺲ‬
ْ ‫ ﻟﻴَ ْﺠﻠ‬.5
II. İki Muzâri Fiili Cezmedenler/ Şart Edatları
Arapçada şart edanları ikiye ayrılır:
A. İki Muzâri Fiili Cezm Eden Şart Edatları
Bunlar da yukarıda bir muzâri fiili cezmedenler gibi başına geldikleri
muzârileri cezmederler. Yukarıdakilerden farkı, bunların iki muzâriyi
cezmetmeleridir. Bu muzârilerden birincisine şart fiili, ikincisine cevap/ceza
fiili denildiği gibi bu muzârilerden birincisinin bulunduğu cümleye şart
cümlesi, ikincisinin bulunduğu cümleye cevap yahut ceza cümlesi denir. Şu
örneği inceleyelim:
ِ ‫اﻻ ْﻣﺘِﺤ‬
ِ ‫ﺗَـ ْﻨﺠﺢ ِﰲ‬
‫ﺎن‬
َْ
َ
‫َﲡْﺘَ ِﻬ ْﺪ‬
Cevap/Ceza cümlesi
Şart cümlesi
‫إ ْن‬
Şart edatı
Çalışırsan imtihanda başarılı olursun .
Görüldüğü gibi şart edatından sonra gelen birinci muzâri de ondan
sonraki cümlede yer alan ikinci muzâri de meczûm olmuş, sonlarındaki
hareke atılmıştır.
Ancak burada anlam bakımından dikkat etmemiz gereken bir durum
vardır. İkinci cümledeki fiilin gerçekleşmesi birinci cümledeki fiilin
gerçekleşmesine bağlıdır. Bu iki cümle birbirinden ayrı kullanılamaz. Bir
bütünün parçaları gibidirler. Bu yüzden bazı nahiv kitaplarında bu tür
cümleler ‫ْﻤﺘَﻼَ ِزَﻣﺔ‬
ُ ‫“ اﳉُ َﻤ ُﻞ اﻟ‬Birbirinden ayrılmayan cümleler” diye adlandırılırlar.
Zaten birinci cümle için ad olarak verilen şart ‫ اﻟﺸﺮط‬kelimesi ‫ﺸ ُﺮوط‬
ْ َ‫ اﳌ‬meşrût
mânasına olup kendisine bağlanılan, yerine getirilmesi gerekli olan şey
anlamındadır. Bu yüzden birinci cümleye şart ‫اﻟﺸﺮط‬, ikinci cümleye de, onun
karşılığı anlamında cevap/cezâ ‫ اﳉﺰاء‬/‫ اﳉﻮاب‬denilmiştir.
Şimdi iki muzâri fiili cezm eden şart edatlarını örnek cümleleriyle birlikte
tablo halinde görelim.
109
İki Muzâri Fiili Cezm Eden Şart Edatları
Cümle İçinde Kullanımı
Anlamı
Şart
Edatı
‫… إِ ْن ﺗَـﻨَ ْﻢ ُﻣﺒَ ﱢﻜ ًﺮا ﺗَ ْﺴﺘَـ ْﻴ ِﻘ ْﻆ ُﻣﺒَ ﱢﻜ ًﺮا‬se/sa
Erken yatarsan erken kalkarsın.
…se/sa
ِ َ ‫اﻟﻜﺒﺎر َْﳛ َِﱰﻣ‬
ِ
.‫ﺎر‬
ْ َ َ ‫… إِ ْذ َﻣﺎ َﲢْ َِﱰِم‬se/sa
ُ َ‫ﻚ اﻟﻜﺒ‬
‫إ ْن‬
1
‫إِ ْذ َﻣﺎ‬
2
‫إِ َذ َاﻣﺎ‬
3
‫َﻣ ْﻦ‬
4
‫َﻣﺎ‬
5
‫َﻣ ْﻬ َﻤﺎ‬
6
‫َﻣ َﱴ‬
7
‫أﻳﱠﺎ َن‬
8
‫أَﻳْ َﻦ‬
9
‫أﻳْـﻨَ َﻤﺎ‬
10
‫أﱏ‬
‫ﱠ‬
11
Büyüklere saygı gösterirsen
küçükler de sana saygı gösterir.
‫ﱠﺎس‬
َ ‫ﻚ َْﳛ َِﱰْﻣ‬
َ ‫… إِ َذ َاﻣﺎ ﺗَـ ْﻌ َﻤ ْﻞ ﺑِ ِﻌﻠ ِْﻤ‬se/sa
ُ ‫ﻚ اﻟﻨ‬
İlminle amel edersen insanlar
sana saygı duyar.
ِ ‫ ﻣﻦ ﻳـﻌﻤﻞ ﺻ‬Kim (i/e) …se/sa
.‫ﺎﳊًﺎ ُْﳚ َﺰ ﺑِ ِﻪ‬
َ ْ ََْ ْ َ
Kim iyilik yaparsa karşılığını
alır.
Her
kim
…se/sa
(yi/ye)
ْ ‫ َﻣﺎ ﺗَـ ْﺰَر‬Her ne (yi/ye) …se/sa
ُ‫ﺼ ْﺪﻩ‬
ُ ْ‫ع َﲢ‬
Ne ekersen onu biçersin.
.ُ‫ َﻣ ْﻬ َﻤﺎ ﺗَـ ْﻘ َﺮأْ ﺗَ ْﺴﺘَ ِﻔ ْﺪ ِﻣ ْﻨﻪ‬Her ne (yi/ye) …se/sa
Ne okursan ondan faydalanırsın.
.‫ َﻣ َﱴ ﻳَـ ْﺒـ ُﺮِد ا ْﳉَﱡﻮ ﺗُ ْﺸ ِﻌ ِﻞ اﻟ ِْﻤ ْﺪﻓَﺄَ َة‬Ne zaman …se/sa
Hava ne zaman soğursa sobayı
yakarsın.
.‫ﺐ َإﱃ اﻟ َْﻤ ْﺴ َﺮ ِح‬
َ ‫ أﻳﱠﺎ َن ﺗَـ ْﺮِﺟ ْﻊ ﻧَﺬ‬Ne zaman …se/sa
ْ ‫ْﻫ‬
Ne zaman dönersen tiyatroya
gideriz.
ِ ‫ أَﻳﻦ َﲡْﻠِﺲ أ‬Nerede …se/sa
.‫ﺲ‬
ْ ْ َْ
ْ ‫َﺟﻠ‬
Sen nereye oturuyorsan ben de
oraya otururum.
Her nerede …se/sa
.‫ت‬
ُ ‫ أﻳْـﻨَ َﻤﺎ ﺗَ ُﻜﻮﻧُﻮا ﻳُ ْﺪ ِرْﻛ ُﻜ ُﻢ اﻟ َْﻤ ْﻮ‬Nereye …se/sa
Nerede olursanız olun, ölüm size
kavuşur.
Her nereye …se/sa
‫ﻚ‬
‫ ﱠ‬Nereye …se/sa
َ ‫أﱏ ﺗَـ ُﺰْر ِﰲ ﺗُـ ْﺮﻛِﻴَﺎ ﺗُـ ْﻌ ِﺠ ْﺒ‬
Türkiye’de nereyi ziyaret edersen
et, hoşuna gider.
110
Her nereye …se/sa
‫ أ ﱡ‬Hangi ….se/sa
ْ ‫ي َﻋ ٍِﺎﱂ ﻳَـﺘَ َﻜﺒﱠـ ْﺮ ﻳُـ ْﺒ ِﻐ‬
ُ‫ﻀﻪُ اﷲ‬
‫ي‬
‫أﱡ‬
12
‫َﺣ ْﻴﺜُ َﻤﺎ‬
13
‫َﻛ ْﻴـ َﻔ َﻤﺎ‬
1
Hangi âlim kibirlenirse Allah onu
sevmez.
ُ ‫ َﺣ ْﻴﺜُ َﻤﺎ َِﲡ ِﺪ اﻟ َﻘﻠَ َﻢ ﺗَﺄ‬Nereye …se/sa
ُ‫ْﺧﺬْﻩ‬
Kalemi nerede bulursan onu
alırsın.
Nerede …se/sa
ِ
Nasıl …se/sa
‫ﻮك‬
َ ُ‫ﱠﺎس ﺗُـ َﻌ ِﺎﻣﻠ‬
َ ‫َﻛ ْﻴـ َﻔ َﻤﺎ ﺗُـ َﻌﺎﻣﻠُﻮا اﻟﻨ‬
İnsanlara nasıl davranırsan
onlar da sana öyle davranırlar.
Her nasıl …se/sa
4
Örneklerde görüldüğü gibi iki muzâri fiili cezm eden bu şart edatlarından
yalnızca ‫ إ ْن‬harf diğerlerinin tamamı isimdir. Bu durumda ‫ إ ْن‬harf olduğu için
i‘râbdan nahalli yoktur. Yani cümlenin ögelerinden biri olmaz. Ancak
diğerleri şart isimleri olduğu için cümlede bulundukları yere göre i‘râb
alırlar. Aşağıdaki tablolarda bu durum açık bir şekilde görülecektir:
İki Muzâri Fiili Cezmeden Edatlarla İlgili Cümle Örneği
‫أ َُزْر َك‬
‫ﺗَـ ُﺰْرِﱐ‬
‫إ ْن‬
Cevap/Cezâ Fiili
(meczûm)
Şart fiili
(meczûm)
Şart edatı
Harftir, i‘râbtan mahalli
yoktur
Beni ziyaret edersen, sana ikram ederim.
İki Muzâri Fiili Cezmeden Edatlarla İlgili Cümle Örneği
Haber (Mahallen Merfû)
‫ﻳَـ ْﻔ َﺸ ْﻞ‬
Mübtedâ
(Mahallen Merfû)
‫ْﺴ ْﻞ‬
َ ‫ﻳَﻜ‬
Cevap/Cezâ Fiili
Şart fiili
(meczûm)
(meczûm)
Kim tembellik ederse başarısız olur.
‫َﻣ ْﻦ‬
Şart edatı
İki Muzâri Fiili Cezmeden Edatlarla İlgili Cümle Örneği
Fiili ve Fâili
‫ﺗُ َﺴﻠﱢ ْﻢ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‬
ِ ‫ﺗُﺼ‬
‫ف‬
ْ ‫ﺎد‬
َ
Cevap/Cezâ Fiili
Şart fiili
(meczûm)
(meczûm)
Kime rastlarsan selam veririsin.
111
Mefûlün Bih
(Mahallen mansûb)
‫َﻣ ْﻦ‬
Şart edatı
‫ي‬
‫’أ ﱡ‬den başka şart isimlerinin hepsi mebnî, ‫ أي‬ise mu‘rabtır ve her zaman
muzâf olarak kullanıldığı için muzâf olduğu kelimeye göre anlam kazanır.
Meselâ;
ُ‫أَﻳﱡـ ُﻬ ْﻢ ﻳَـ ُﻘ ْﻢ أَﻗُ ْﻢ َﻣ َﻌﻪ‬
Onlardan hangisi ayağa kalkarsa ben de onunla birlikte ayağa kalkarım.
Burada ‫ أﻳﱡـ ُﻬ ْﻢ‬mübtedâdır.
ِ ‫ي اﻟﻄﱠ‬
‫ﺐ‬
‫أﱠ‬
ْ ‫ﺐ أ َْرَﻛ‬
ْ ‫ﺎﺋﺮات ﺗَـ ْﺮَﻛ‬
َ
Hangi uçağa binersen ben de (ona) binerim. Burada ‫ي‬
‫ أ ﱠ‬mefûlün bih’tir.
ٍ ‫أﱠ‬
‫َﺻ ْﻢ‬
ُ َ‫ي ﻳَـ ْﻮم ﺗ‬
ُ ‫ﺼ ْﻢ أ‬
Sen hangi gün oruç tutarsan ben de o gün oruç tutarım. Burada ‫ي‬
‫أﱠ‬
mefûlün fîh /zaman zarfıdır.
ِ ‫ﺎن َﲡْﻠِﺲ أ‬
ٍ ‫ي ﻣ َﻜ‬
.‫ﺲ ﻓِ ِﻴﻪ‬
ْ ْ
َ‫أﱠ‬
ْ ‫َﺟﻠ‬
Hangi mekana (nereye) oturursan ben de oraya otururum.
Burada ‫ي‬
‫ أ ﱠ‬mefûlün fîh /mekân zarfıdır.
Not: Şart edatlarından ‫أﻳﱠﺎن‬, ‫ َﻣ َﱴ‬, ‫ﺣ ْﻴﺜُ َﻤﺎ‬
‫ ﱠ‬ve ‫أﻳﻦ‬
َ , ‫أﱏ‬
َ başlarında yer aldıkları cümleyle
ilgili olarak bir zaman ve mekan kavramına işaret etmeleri nedeniyle cümlenin
mefûlün fîh ögesi olarak kabul edilirler.
Şart edatlarından ‫ﻛﻴﻔﻤﺎ‬
َ , başında bulunduğu fiil cümlesiyle ilgili olarak bir
‘durum/hal’ kavramına delâlet ettiği için cümlede dâimâ hal ögesi
durumundadır.
Nereye gidersen Allah seni bilir.
‫ﱠ‬
َ ‫ﺐ ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻤ‬
َ ‫أﱏ ﺗَﺬ‬
ُ‫ﻚ اﷲ‬
ْ ‫ْﻫ‬
Her nerede bir iş yaparsan yap o işin yazılır. ‫ﻚ‬
َ ُ‫ﺐ ﻓِ ْﻌﻠ‬
ْ َ‫َﺣ ْﻴﺜُ َﻤﺎ ﺗَـ ْﻔ َﻌ ْﻞ ﻳُﻜْﺘ‬
Ne zaman haset edersen helak olursun.
‫ﻚ‬
ْ ِ‫َﻣ َﱴ ُﲢْ َﺴ ْﺪ ﺗَـ ْﻬﻠ‬
ِ
‫اﻷﻣ َﻦ َﱂْ ﺗَـ َﺰ ْل َﺣ ِﺬ ًرا‬
َ ‫أﻳﱠﺎ َن ﻧُـ ْﺆِﻣ ْﻨ‬
ْ ‫ﻚ ﺗَﺄ َْﻣ ْﻦ ﻏَْﻴـ َﺮﻧَﺎ َوإِ َذا * َﱂْ ﺗُ ْﺪ ِرك‬
Ne zaman biz sana eman (güven belgesi) verirsek, sen bizi başkasından
güvende olursun. Bu emânı elde edemediğin zaman korku içinde olmaya
devam edersin.
Şart cümlelerinde şart ve cevap fiilleri şu dört durumda olabilir:
1. Her ikisi de muzâri olabilir ki aslolan böyle olmasıdır :
[19 :‫ﻮدوا ﻧَـﻌُ ْﺪ ﴾ ]ﺳﻮرة اﻷﻧﻔﺎل‬
ُ ُ‫﴿إ ْن ﺗَـﻌ‬
“Eğer tekrar savaşa dönerseniz, biz de döneriz”.
2. Her ikisi de mâzî fiil olabilir: Misâl:
[8 :‫﴿ إِ ْن ﻋُ ْﺪ ُْﰎ ﻋُ ْﺪﻧَﺎ ﴾ ]ﺳﻮرة اﻹﺳﺮاء‬
112
“Eğer (yine isyana) dönerseniz, biz de (sizi cezalandırmaya) döneriz”.
3. Şart fiili, mâzî, cevap fiili muzâri olabilir. Misal
ِ ‫ث‬
[20 :‫﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﺸﻮرى‬... ‫ث اﻟ ﱡﺪﻧْـﻴَﺎ ﺗُـ ْﺆﺗِِﻪ ِﻣﻨَـ َﻬﺎ‬
َ ‫اﻵﺧ َﺮِة ﻧَ ِﺰ ْد ﻟَﻪُ ِﰲ َﺣ ْﺮﺛِِﻪ َوَﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪ َﺣ ْﺮ‬
َ ‫﴿ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪ َﺣ ْﺮ‬
“Kim âhiret mükâfâtını elde etmek isterse, onun mükâfâtını artırırız. Kim
de dünya nimetini isterse ona ondan veriririz”.
4. Şart fiili muzâri, cevabı mâzî şeklinde olabilir. Bu tür kullanımlar azdır.
ِ ْ ‫ ﻣﻦ ﻳـ ُﻘﻢ ﻟَْﻴـﻠَﺔَ اﻟ َﻘ ْﺪ ِر إﳝَﺎﻧًﺎ و‬Kim Kadir gecesinde imânla ve ecrini
Misal: ُ‫ﺴﺎﺑًﺎ ﻏُ ِﻔ َﺮ ﻟَﻪ‬
ْ َ َْ
َ
َ ‫اﺣﺘ‬
Allah’tan umarak gece namazı kılarsa Allah onun günahlarını affeder.
Aşağıdaki ibarelerde bulunan şart ve cevap cümlelerini ve muzâri fiillerdeki
cezm alâmetlerini söyleyiniz.
. [197 :‫ت﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﺒﻘﺮة‬
ُ ‫ ﴿أَﻳْـﻨَ َﻤﺎ ﺗَ ُﻜﻮﻧُﻮا ﻳُ ْﺪ ِرْﻛ ُﻜ ُﻢ اﻟْ َﻤ ْﻮ‬.1
ِ ‫أﺿ ِﻊ‬
.‫اﻟﻌ َﻤ َﺎﻣﺔَ ﺗَـ ْﻌ ِﺮﻓُ ِﻮﱐ‬
َ ‫ َﻣ َﱴ‬.2
[36 : ‫ ﴿إِ ْن ﺗُـ ْﺆِﻣﻨُﻮا َوﺗَـﺘﱠـ ُﻘﻮا ﻳُـ ْﺆﺗِ ُﻜ ْﻢ﴾ ]ﺳﻮرة ﳏﻤﺪ‬.3
[197 : ‫ ﴿ َوَﻣﺎ ﺗَـ ْﻔ َﻌﻠُﻮا ِﻣ ْﻦ َﺧ ٍْﲑ ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻤﻪُ اﷲُ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﺒﻘﺮة‬.4
[113 : ‫ ﴾]ﺳﻮرة اﻟﻨﺴﺎء‬.‫ ﴿ َﻣ ْﻦ ﻳَـ ْﻌ َﻤ ْﻞ ُﺳﻮءًا ُْﳚ َﺰ ﺑِ ِﻪ‬.5
Talebin Cevâbında Bulunan Muzâri Fiilin Cezm Olması
Arapçada zaman zaman talepten sonra bir emir, nehiy, istifhâm (soru) ve
temennî fiilini takip eden meczûm muzâri fiiller karşımıza çıkar. Gramerciler
bu meczûm muzâri fiilleri, cümleden kaldırılmış olan şart edatının cevap
cümlesi olarak yorumlamışlardır. Aşağıdaki örnekleri dikkatle inceleyelim:
ِ ‫اِﻗـْﺮأْ ﻫ َﺬﻳ ِﻦ‬
ِ ْ ‫اﻟﻜﺘَﺎﺑَـ‬
‫ﲔ ﺑِ ِﺪﻗﱠٍﺔ ﺗَ ْﺴﺘَ ِﻔ ْﺪ ِﻣ ْﻨـ ُﻬ َﻤﺎ َﻛﺜِ ًﲑا‬
ْ َ َ
Bu iki kitabı dikkatli oku (okursan) çok istifade edersin
ِ ‫ُﻛ ْﻞ ﻗَﻠِﻴﻼً ﺗَ ْﺴﻠَ ْﻢ ِﻣ َﻦ اﻷ َْﻣ َﺮ‬
‫اض‬
Az ye (yersen), hastalıklardan kurtulursun.
B. Cezmetmeyen Şart Edatları
Arapçada ‫ﻟﻮ‬, ‫ إذ‬ve ‫ أ ﱠﻣﺎ‬da şart anlamı taşırlar. Ancak muzâri fiilin başına
gelseler de onları cezmetmezler. Yukarıda zikredilmiş olan ‫ إن‬ve ‫’ﻟﻮ‬in farkı
vardır. Şöyle ki (‫’)إن‬in başına geldiği fiil, mâzî de olsa muzârî mânâsına
dönüşür. (‫’)ﻟﻮ‬in başına geldiği fiil muzârî de olsa mâzî mânâsında olur. (‫)ﻟﻮ‬
şart edatı, bir fiilin mâzÎ bir fiile bağlandığını gösterir. Tercümesinde de “….
olmuş olsa…. Olur”, yahut “ … olsa idi … olurdu” diye Türkçeye çeviririz.
Bunun cevabının başına da çoğunluka fethalı bir “lâm” bulunur. Cevabı şarta
bağlamaya yardımcı olur.
Bana gelmiş olsaydı ona ikram ederdim
ِ ‫ﻟَﻮ أ‬
ٍ ِ‫ﺖ ُﻛ ﱠﻞ ﻃَﺎﻟ‬
ً‫ﺐ َﻫ ِﺪﻳﱠﺔ‬
ُ ‫ﻴﻊ َو َﻫ ْﺒ‬
ْ ْ
ُ ‫َﺳﺘَﻄ‬
113
.ُ‫ﺎءِﱐ ﻷَ ْﻛ َﺮْﻣﺘُﻪ‬
َ ‫ﻟ َْﻮ َﺟ‬
Şayet elimde olsaydı, her öğrenciye bir hediye verirdim.
‫ﺎت‬
ُ ‫ﺎت َواﻟ ُﻔﻄْ ِﺮﻳﱠ‬
ُ َ‫إِ َذا ﻧَـ َﺰ َل اﻟ َْﻤﻄَُﺮ ﺗَﻈ َْﻬ ُﺮ اﻟﻨﱠﺒَﺎﺗ‬
Yağmur yağdı mı, bitkiler ve mantarlar ortaya çıkar.
‫ﻟ َْﻮ ﺗُ َﺴ ﱢﻜ ُﺮ اﳊَﻨَ ِﻔﻴﱠﺔَ َﺟﻴﱢ ًﺪا ﻧَ ْﺪﻓَ ْﻊ أَﻗَ ﱠﻞ‬
Musluğu iyi kapatırsan, daha az ödeme yaparız.
Arapça sıkça kullanılan ve daha çok şart ve tafsil (detaylandırma) ifâde
etmek için kullnılan ‫ أ ﱠﻣﺎ‬vardır. ‫ أ ﱠﻣﺎ‬ile başlayan mübtedâların haberinin başına
da (‫ )ف‬harfi gelmesi vâciptir. Yani dilbilgisi açısından gereklidir. Çünkü bu
(‫ )ف‬harfi, özellikle uzun cümlelerde “haber”in hangi kelime olduğunu
anlamamıza yardımcı olur. Şu örnekleri inceleyelim:
ِ‫ﱠ‬
ِ‫ﱠ‬
ِ ِ
[26 ‫﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﺒﻘﺮة‬.... ‫ﻳﻦ َﻛ َﻔ ُﺮوا ﻓَـﻴَـ ُﻘﻮﻟُﻮ َن‬
َ ‫ﻳﻦ‬
َ ‫آﻣﻨُﻮا ﻓَـﻴَـ ْﻌﻠَ ُﻤﻮ َن أﻧﱠﻪُ ا ْﳊَ ﱡﻖ ﻣ ْﻦ َرﱢ ْﻢ َوأ ﱠﻣﺎ اﻟﺬ‬
َ ‫﴿ﻓَﺄَ ﱠﻣﺎ اﻟﺬ‬
“İman edenler ise onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu
bilirler”.
Not: Bu ‫ أ ﱠﻣﺎ‬ile başlayan mübtedânın haberine gelmesi gereken (‫’)ف‬nin şiirde
veznin uygun düşmesi gibi sebeplerle hazfedildiği görülür. Birkaç misâli
vermemiz yeterli ve aynı zamanda okumak durumunda olduğumuz metinler
açısından gereklidir.
ِ ‫ﺎل ﻟَ َﺪﻳ ُﻜﻢ * و‬
ِ ُ َ‫اﻟﻘﺘ‬
ِ ‫ﻓَﺄ ﱠﻣﺎ‬
ِ ِ‫اض اﳌََﻮاﻛ‬
ِ ‫ﻟﻜ ﱠﻦ َﺳ ْﻴـ ًﺮا ِﰲ ِﻋ َﺮ‬
‫ﺐ‬
َ ْ ْ ٌ َ‫ﺎل ﻻَ ﻗﺘ‬
‫ﺎل ﻟَ َﺪﻳْ ُﻜ ْﻢ‬
َ َ‫أي ﻓَﻼَ ﻗِﺘ‬
Bir diğer misâl de şudur:
ِ‫ﱠ‬
*‫ﺎل َﳍُ ْﻢ أَ َﻛ َﻔ ْﺮُْﰎ؟‬
ُ ‫[ )أي ﻓﻴُـ َﻘ‬106 :‫﴾ ]ﺳﻮرة آل ﻋﻤﺮان‬.... ‫ﻮﻫ ُﻬ ْﻢ أَ َﻛ َﻔ ْﺮُْﰎ‬
ْ ‫اﺳ َﻮد‬
ُ ‫ﱠت ُو ُﺟ‬
ْ ‫ﻳﻦ‬
َ ‫﴿ﻓَﺄَ ﱠﻣﺎ اﻟﺬ‬
“İmdi, yüzleri kararanlara: İnanmanızdan sonra kâfir mi oldunuz? Öyle ise
inkar etmiş olmanız yüzünden tadın azabı! (denilir).”
Başka bir misal de şöyledir:
ِ ‫ﺎﻋ ٍﺮ وﻻَ ﻣﺘ َﺸ‬
ِ
.‫ﺎﻋ ٍﺮ‬
ُ ‫ أ ﱠﻣﺎ أَﻧَﺎ ﻓَـﻠَ ْﺴ‬Bana gelince ben ne şâirim, ne de şâirliğe
َ ُ َ ‫ﺖ ﺑِ َﺸ‬
yeltenenim.
Cevap Cümlelerinin Başına (‫ )ف‬Harfinin Gelmesi
Cevap cümlesinin başına gelen bir (‫ )ف‬harfi cevaba şarta mânâ bağlayan bir
bağlaçtır. Prensip olarak şart cümleleri adı verilen bu yapılarda ‘şart’ denilen
kısmın başına (‫ )ف‬gelmemekle birlikte, cevap cümlesinin başına şu beş
durumda (‫ )ف‬gelmektedir:
1. Cevap cümlesi isim cümlesi olduğunda:
. [18 :‫ﻚ اﷲُ ِﲞَ ٍْﲑ ﻓَـ ُﻬ َﻮ َﻋﻠَﻰ ُﻛ ﱢﻞ َﺷ ْﻲ ٍء ﻗَ ِﺪ ٌﻳﺮ﴾ ]ﺳﻮرة اﻷﻧﻌﺎم‬
َ ‫﴿ َوإِ ْن ﳝَْ َﺴ ْﺴ‬
114
ِ
2. Cevap cümlesi, ‫ ﻧِ ْﻌﻢ‬،‫ﺲ‬
َ ‫ ﺑ ْﺌ‬،‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟَْﻴ‬ve ‫ َﻋ َﺴﻰ‬gibi câmid (çekimsiz/gayr-i
mutasarrıf) bir fiil olduğunda
ِ َِ‫ﻚ َﻣﺎﻻً َوَوﻟَ ًﺪا ﻓَـ َﻌﺴﻰ َرﱢﰊ أَ ْن ﻳُـ ْﺆﺗ‬
[40-39 :‫ﻚ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻜﻬﻒ‬
َ ِ‫ﲔ َﺧ ْﻴـ ًﺮا ِﻣ ْﻦ َﺟﻨﱠﺘ‬
َ ‫﴿ َوإِ ْن ﺗَـ َﺮ ِن أﻧَﺎ أَﻗَ ﱠﻞ ِﻣ ْﻨ‬
َ
3. Cevap cümlesi, “emir cümlesi”, “nehiy cümlesi”, “temennî cümlesi”,
“soru cümlesi” gibi talebî cümle özelliğinde olduğunda:
[31 :‫﴿ َوإِ ْن ُﻛ ْﻨﺘُ ْﻢ ُِﲢﺒﱡﻮ َن اﷲَ ﻓَﺎﺗﱠﺒِﻌُ ِﻮﱐ ُْﳛﺒِْﺒ ُﻜ ُﻢ اﷲُ﴾ ]ﺳﻮرة آل ﻋﻤﺮان‬
“(Resulüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da
sizi sevsin.”
4. Cevap cümlesinin başında ‫ ﻣﺎ‬, ‫ ﻻ‬ve ‫ ﻟﻦ‬gibi olumsuzluk edatlarından
birinin yer aldığı “olumsuz bir cümle” olduğunda:
[67 :‫ﺖ ِر َﺳﺎﻟَﺘَﻪُ﴾ ]ﺳﻮرة اﳌﺎﺋﺪة‬
َ ْ‫﴿ َوإِ ْن َﱂْ ﺗَـ ْﻔ َﻌ ْﻞ ﻓَ َﻤﺎ ﺑَـﻠﱠﻐ‬
“Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine
getirmemiş olursun”.
5. Cevap cümlesi, başında ‫ ﻗَﺪ‬، ‫ س‬، ‫ف‬
َ ‫ َﺳ ْﻮ‬harf ve edatlarından birinin
bulunduğu mâzî veya muzârili bir fiil cümlesi olduğunda.
[77 :‫خ ﻟَﻪُ ِﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﺒ ُﻞ﴾ ]ﺳﻮرة ﻳﻮﺳﻒ‬
ٌ َ‫﴿إ ْن ﻳَ ْﺴ ِﺮ ْق ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﺳ َﺮ َق أ‬
(Kardeşleri) dediler ki: "Eğer o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de
çalmıştı."
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki cümlelerde örnekte olduğu gibi şart edatını, şart fiilini ve
cevap/cezâ cümlesini belirleyiniz.
ِ ‫ ﻣﻦ ﻳﺴﺘ ِﺠ‬.1
.‫ﺼ ِﺢ َواﻟِ َﺪﻳْ ِﻪ ﻳَ ْﺴ َﻌ ْﺪ ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗِِﻪ‬
ْ ُ‫ﺐ ﻟﻨ‬
ْ َْ َ ْ َ
ِ
.‫ﱠﺎس‬
ْ ‫ َﻣ ْﻬ َﻤﺎ ﺗَـ ْﺒ ُﺬﻟُﻮا ﻣ ْﻦ َﺧ ٍْﲑ ﻳُـ َﻘﺪ‬.2
ُ ‫ﱢرﻩُ اﻟﻨ‬
ِ ‫ ﻣﻦ َْﳚﺘَ ِﻬ ْﺪ ِﰲ ُدر‬.3
.‫وﺳ ِﻪ ﻳَـ ْﻨ َﺠ ْﺢ‬
َْ
ُ
ِ
ِ
ِ ِ ‫اﻃﻦ ﻳ ْﺪ َﻋﻢ‬
.‫ﲏ‬
‫اﻟﻮﻃَِ ﱠ‬
َ‫ﺼ‬
َ ‫اﻻﻗْﺘ‬
ْ َ ُ ‫ َﻣﺎ ﻳَﺪﱠﺧ ْﺮﻩُ اﻟ ُْﻤ َﻮ‬.4
َ ‫ﺎد‬
.ُ‫ أَﻳْ َﻦ ﻳَ ْﻜﺜُـ ْﺮ اﳌُﺘَـ َﻌﻄﱢﻠُﻮ َن ﺗَـ ْﻨﺘَ ِﺸ ْﺮ ا ْﳉَ ِﺮﳝَﺔ‬.5
ِ ‫ﺎب ا ْﳊُﺮ‬
.‫وب‬
‫ﱠﻌ ُﺎو ُن اﻟ ﱠﺪ ْوِ ﱡ‬
ْ ‫ﱄ ﻗَـﻠﱠ‬
َ ‫ إِ َذا َﺳ‬.6
ْ ‫ﺖ‬
َ ‫ﺎد اﻟﺘـ‬
ُ ُ َ‫أﺳﺒ‬
.‫ﺿ ِﺎء اﻟ ُْﻤ ْﺠﺘَ َﻤ ِﻊ‬
َ ‫ َﻣ ْﻦ ﻳَـﺘ ِﱠﻖ اﷲَ ِﰲ َﻋ َﻤﻠِ ِﻪ ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﻓَ َﺎز ﺑِ ِﺮ‬.7
ِ ‫اﻹﺳ َﻜ ْﻨ َﺪ ِرﻳﱠِﺔ ﺗَﺴﺘَ ْﻤﺘِ ْﻊ ﺑِﺎ ْﳍَﻮ ِاء اﻟﻠﱠ ِﻄ‬
.‫ﻴﻒ‬
َ ‫ َﻣ َﱴ ﺗَﺬ‬.8
ْ ‫ﺐ َإﱃ‬
ْ ‫ْﻫ‬
ْ
َ
ٍ ‫ﺴ ﱠﺮ ﻓَـﻠَْﻴﺲ ﺑِﺄَِﻣ‬
ِ ‫ َﻣ ْﻦ ﻳُـ ْﻔ‬.9
.‫ﲔ‬
‫ﺶ اﻟ ﱢ‬
َ
ِ
.‫ف ﻳَـ ْﻨ َﺪ ُم‬
َ ‫ﺎس ﻓَ َﺴ ْﻮ‬
َ ‫ َﻣ ْﻦ ﻳَﻈْﻠ ِﻢ اﻟﻨﱠ‬.10
115
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde şart edatını belirleyip çeşidini (cezmedenlerden‬‬
‫‪mi cezmetmeyenlerden mi olduğunu) belirtiniz .‬‬
‫ِ‬
‫ﱠﺎس‪.‬‬
‫ﺲ َْﳛ َِﱰْﻣ َ‬
‫ﻚ اﻟﻨ ُ‬
‫‪ .1‬أَﻳْـﻨَ َﻤﺎ َﲡْﻠ ْ‬
‫أﺻ ِﺪﻗَﺎ ُؤ َك‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﻣ َﱴ ُﲢَ ﱢ‬
‫ﺴ ْﻦ أَ ْﺧﻼَﻗَ َ‬
‫ﻚ ﻳَ ْﻜﺜُـ ْﺮ ْ‬
‫ﱠﻬﻢ اﳊ ﱠﻖ ﻻ ْﺳﺘَـﺮاح اﻟ َﻘ ِ‬
‫ﺎﺿﻲ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻟ َْﻮ ﻗَﺎ َل اﻟ ُْﻤﺘـ َ ُ َ‬
‫َ َ‬
‫ﺖ اﻟﺰْﱠرعُ‪.‬‬
‫‪ .4‬إِ َذا ﻧَـ َﺰ َل اﻟ َْﻤﻄَُﺮ ﻧَـﺒَ َ‬
‫ِ‬
‫ﻚ اﷲُ ‪.‬‬
‫َﺣﺒﱠ َ‬
‫أﺣ َﺴ ْﻨ َ‬
‫‪ .5‬إِ َذا ْ‬
‫ﺖ َإﱃ اﻟ َﻔﻘ ِﲑ أ َ‬
‫َﺣ َﻮ ِال اﻟ َْﻌﺎَِﱂ‪.‬‬
‫ﻒ ﺗَـ ْﻌ ِﺮ ْ‬
‫‪َ .6‬ﻣ َﱴ ﺗَـ ْﻘ َﺮأْ اﻟ ﱡ‬
‫ﺼ ُﺤ َ‬
‫ف اﻟ َﻜﺜِ َﲑ َﻋ ْﻦ أ ْ‬
‫‪ .7‬إِ ْن ﺗُـ ْﻬ ِﻤﻞ و ِ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫ﻚ ﺗَـ ْﻔ َﺸ ْﻞ ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗِ َ‬
‫اﺟﺒَ َ‬
‫َْ‬
‫ﱢﻣﻪُ ِﻣ ْﻦ َﺧ ٍْﲑ ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻤﻪُ اﷲُ‪.‬‬
‫‪َ .8‬ﻣﺎ ﺗُـ َﻘﺪ ْ‬
‫ﻚ َﻋﻠَﻰ اﻟﻨ ِ‬
‫َﺻ ِﺪﻗَﺎءُ‪.‬‬
‫ﱠﺎس ﻧَـ َﻔ َﺮ ِﻣ ْﻨ َ‬
‫‪ .9‬ﻟ َْﻮ َﻛﺜُـ َﺮ ِﻋﺘَﺎﺑُ َ‬
‫ﻚ اﻷ ْ‬
‫ِِ ِ‬
‫ﺎء ُرَؤ َﺳﺎﺋِِﻪ‪.‬‬
‫ﺐ ِر َ‬
‫‪َ .10‬ﻣ ْﻦ َْﳚﺘَ ِﻬ ْﺪ ِﰲ َﻋ َﻤﻠﻪ ﻳَﻜْﺴ ْ‬
‫ﺿَ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümleleri parantez içindeki şart edatından faydalanarak‬‬
‫‪şart cümlesine dönüştürünüz ve gerekli değişiklikleri yapınız.‬‬
‫ِ‬
‫‪َ .1‬ز َ ِ‬
‫ِح اﻟ ُْﻤ َﻮﻇﱠُﻔﻮ َن‪) .‬إن(‬
‫ﺐ ﻓَﺮ َ‬
‫ادت اﻟ ﱠﺮَواﺗ ُ‬
‫‪ .2‬ﲤَْ ِﺸﻲ ﺑِﺒﻂ ٍ‬
‫ﱠﺣ ِﺎم ﺗَ ْﺴﻠَ ُﻢ ِﻣ َﻦ ْ‬
‫اﳋَﻄَ ِﺮ‪َ ) .‬ﻣ َﱴ(‬
‫ْء َو َﺳ َ‬
‫ﻂ اﻟﺰ َ‬
‫ُ‬
‫‪ُ .3‬ﳛَﺎﻓِﻈُﻮ َن َﻋﻠَﻰ ِ‬
‫ﺸﻮ َن ﻃَ ِﻮﻳﻼً‪َ ) .‬ﻣ ْﻦ(‬
‫ﺻ ﱠﺤﺘِ ِﻬ ْﻢ ﻳَ ِﻌﻴ ُ‬
‫‪َ .4‬ﲢْ ِﺮﺻﻮ َن َﻋﻠَﻰ اﻟْﻤﻮ ِ‬
‫ﺐ ﻟَ ُﻜ ْﻢ اﳊَﻴَﺎةُ ‪) .‬إن(‬
‫ت ﺗُ َ‬
‫ُ‬
‫َْ‬
‫ﻮﻫ ُ‬
‫‪ .5‬ﻳَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ ُﺪ اﻟﻨﱠ َﺪ َم‪) .‬ﻣﻦ(‬
‫ﺸ ﱠﺮ َْﳛ َ‬
‫ِ‬
‫ﻴﺚ اﻟْﻤ ْﺤﺘَ ِ‬
‫ﻚ‪َ ) .‬ﻣ َﱴ(‬
‫ﲔ ﻳَ ْﺸ ُﻜ ُﺮوﻧَ َ‬
‫ﺎﺟ َ‬
‫‪ .6‬ﺗَﻐ ُ ُ‬
‫ﺎد ُق اﻟ ِ‬
‫‪ .7‬ﺗُﺼ ِ‬
‫ْﻜ َﺮ َام ﺗَـﺘَ َﺨﻠﱠ ُﻖ ﺑِﺄَ ْﺧﻼَﻗِ ِﻬ ْﻢ‪) .‬ﻟَﻮ(‬
‫َ‬
‫‪ .8‬ﻳـ ْﻨﺘ ِﺸﺮ اﻷَﻣﻦ ﻳ ِﻌﻴﺶ اﻟْﻤﻮ ِ‬
‫اﻃﻨُﻮ ُن ِﰲ َﺳﻼٍَم ‪) .‬أَﻳْـﻨَ َﻤﺎ(‬
‫َ َ ُ ْ ُ َ ُ َُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﺪاﻟَﺔُ‪) .‬إ ْن(‬
‫‪ .9‬ﺗَ ْﺸ َﻬ َﺪان ﺑِﺎ ْﳊَ ﱢﻖ ﺗَـ ْﻨﺘَﺼ ْﺮ َ‬
‫ِ‬
‫س‪َ ) .‬ﻣ َﱴ(‬
‫‪ .10‬ﺗَ ْﺴﺘَﻤﻌُﻮ َن َإﱃ َﺷ ْﺮ ِح اﻟ ُْﻤ َﻌﻠﱢ ِﻢ ﺗَـ ْﻔ َﻬ ُﻤﻮ َن اﻟﺪ ْ‬
‫ﱠر َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümleleri uygun şart edatını kullanarak ve gerekli‬‬
‫‪değişiklikleri yaparak birbirlerine bağlayınız.‬‬
‫ﻮد ﻛِ َﻔﺎﺣ ُﻬﻢ ‪ /‬ﻳـ ْﻨﺘَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ُﺮو َن َﻋﻠَﻰ أَ ْﻋ َﺪاﺋِ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻳُـ َﻮاﺻ ُﻞ اﳉُﻨُ ُ َ ْ َ‬
‫ِِ ِ ِ‬
‫ورا‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﳒَ َﺢ اﺑْـﻨُﻪُ ِﰲ اﻻ ْﻣﺘ َﺤﺎن ‪ /‬ا ْﻣﺘَﻸَ ﻗَـﻠْﺒُﻪُ ُﺳ ُﺮ ً‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫ﲔ اﻟ ُْﻤ َﻮاﻃﻨِ َ‬
‫ْﻢ ﺑَـ َْ‬
‫‪ .3‬ﺗَ ْﻜﺜُـ ُﺮ اﻟ َْﻤ َﺪا ِر ُ‬
‫س ‪ /‬ﻳَـ ْﻨﺘَﺸ ُﺮ اﻟْﻌﻠ ُ‬
‫‪ 116‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺖ اﳊﺮام ‪ /‬ﺗَ ْﺸﻌﺮو َن ِﲞَ ْﺸﻴ ِﺔ ِ‬
‫اﷲ‪.‬‬
‫ورون اﻟﺒَـ ْﻴ َ ََ َ‬
‫َ‬
‫‪ .4‬ﺗَـ َﺰ ُ‬
‫ُُ‬
‫ﺿﺎﺋِِﻪ‪.‬‬
‫ﻮز ﺑِ ِﺮ َ‬
‫‪ .5‬ﻳَـﺘ ِﱠﻘﻲ اﷲَ ‪ /‬ﻳَـ ُﻔ ُ‬
‫‪ .6‬ﺗُ ْﺸ ِﺮ ُق اﻟ ﱠ‬
‫ﱢفءُ‪.‬‬
‫ﺲ ‪ /‬ﻳَـ ْﻨﺘَ ِﺸ ُﺮ اﻟﺪ ْ‬
‫ﺸ ْﻤ ُ‬
‫‪ .7‬ﻧَـ َﺰ َل اﻟ َْﻤﻄَُﺮ ‪َ /‬ﻋ ﱠﻢ اﻟ ﱠﺮ َﺧﺎءُ‪.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اء ُﻫ ْﻢ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻳَـﺘﱠﺤ ُﺪ اﻟ ُْﻤ ْﺴﻠ ُﻤﻮ َن ‪ُ /‬ﳜﻴ ُﻔﻮ َن أَ ْﻋ َﺪ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺎء‪.‬‬
‫‪ .9‬ﺗَـ ْﻨﺸﻄَﺎن ِﰲ َﻋ َﻤﻠ ُﻜ َﻤﺎ ‪ /‬ﺗَـ ْﻠ َﻘﻴﺎَن اﳊَ ْﻤ َﺪ َواﻟﺜـﱠﻨَ َ‬
‫‪ .10‬ﺗَـ ْﺰَرعُ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ ُﺪ اﻟﻨﱠ َﺪ َم‪.‬‬
‫ﺸ َﺮ ‪َ /‬ﲢْ ُ‬
‫‪5.Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.‬‬
‫‪1. Ödevini ihmal edersen pişman olursun.‬‬
‫‪2. İstanbul’a gidersen camileri görürsün.‬‬
‫‪3. Küçükken yorulursan büyükken rahat edersin.‬‬
‫‪4. Nereye yönelirsen orada bir arkadaş görürsün.‬‬
‫‪5. Neyi ekersen onu biçersin.‬‬
‫‪6. Sen nasıl olursan arkadaşın öyle olur.‬‬
‫‪7. Bu günün işini yarına bırakma.‬‬
‫‪8. Ancak akıllı olan kişi kazanır.‬‬
‫‪9. Hocanın öğütlerini dinle ki derslerinde başarılı olasın.‬‬
‫‪) bitişmesinin sebebini‬ف( ‪6. Aşağıdaki cümlelerde cevap cümlesine‬‬
‫‪belirtiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻚ ﺑِﺎﻟ َْﻤ ﱢﻦ َواﻷَ َذى‪.‬‬
‫ﺼﺪ ْ‬
‫ﺻ َﺪﻗَـﺘَ َ‬
‫‪ .1‬إ ْن ﺗَـﺘَ َ‬
‫ﱠق ﻓَﻼَ ﺗُـ ْﺒﻄ ْﻞ َ‬
‫ِ‬
‫ﻀِ‬
‫ﻴﻊ اﻷ َْﻣ ُﺮ ِﻣ ْﻦ ﻳَ ِﺪ َك‪.‬‬
‫‪ .2‬إ ْن ﺗَ ْ‬
‫ﻚ ِﻋ ْﻨ َﺪ اﻟﻐَ َ‬
‫ﻀﺒِ ْﻂ ﻧَـ ْﻔ َﺴ َ‬
‫ﺐ ﻓَـﻠَ ْﻦ ﻳَﻀ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺐ ِﺧ ْﺒـ َﺮًة َوَﻣ ْﻌ ِﺮﻓَﺔً‪.‬‬
‫‪َ .3‬ﻣ ْﻦ ﻳُ َﺴﺎﻓ ْﺮ ﻓَ َﺴﻴَﻜْﺴ ُ‬
‫ِ‬
‫ف ﻳَـ ْﻨ َﺪ ُم‪.‬‬
‫ﱠﺎس ﻓَ َﺴ ْﻮ َ‬
‫‪َ .4‬ﻣ ْﻦ ﻳَﻈْﻠ ِﻢ اﻟﻨ َ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫ْت إِ َﱃ َوﻃَﻨِ َ‬
‫َﺳﺄ َ‬
‫‪َ .5‬ﻣ َﱴ ﺗُـ ْﻬ ِﻤ ْﻞ ِﰲ َﻋ َﻤﻠِ َ‬
‫ﻚ ﻓَـ َﻘ ْﺪ أ َ‬
‫ﺎﻋ ِﺔ َﺷ ْﻌﺒِ َﻬﺎ‪.‬‬
‫‪َ .6‬ﻣ َﱴ ﺗُ َﺴﺎﻓِ ْﺮ َإﱃ ﺗُـ ْﺮﻛِﻴَﺎ ﻓَ َﺤﺪ ْ‬
‫ﱢث َﻋ ْﻦ َﺷ َﺠ َ‬
‫اق ﻓَﺴﻮ َ ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻀ َﺎرِة ا ِﻹ ْﺳﻼَِﻣﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬
‫ﻟﻠﺤ َ‬
‫‪ .7‬ﻟ َْﻮ َﺳﺎﻓَـ ْﺮ َ‬
‫ف ﺗُ َﺸﺎﻫ ُﺪ ﳕََﺎذ َج َ‬
‫ت َإﱃ اﻟْﻌ َﺮ َ ْ‬
‫ﺿ ِﺎء اﻟ ُْﻤ ْﺠﺘَ َﻤ ِﻊ‪.‬‬
‫‪َ .8‬ﻣ ْﻦ ﻳَـﺘ ِﱠﻖ اﷲَ ِﰲ َﻋ َﻤﻠِ ِﻪ ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﻓَ َﺎز ﺑِ ِﺮ َ‬
‫‪﴿ .9‬وﻣﻦ ﻳـﺘَـﻮﱠﻛﻞ َﻋﻠَﻰ ِ‬
‫اﷲ ﻓَـ ُﻬ َﻮ َﺣ ْﺴﺒُﻪُ﴾‬
‫ََ ْ َ َ ْ‬
‫ﺎع اﷲَ﴾‬
‫‪َ ﴿ .10‬ﻣ ْﻦ ﻳُ ِﻄ ِﻊ اﻟ ﱠﺮ ُﺳ َ‬
‫ﻮل ﻓَـ َﻘ ْﺪ أَﻃَ َ‬
‫‪ 117‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪7. Aşağıdaki iki grupta bulunan cümleleri anlam bütünlüğü olacak‬‬
‫‪şekilde eşleştiriniz.‬‬
‫اﺠﻤﻟﻤﻮﻋﺔ اﻷوﱃ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ .1‬أﻳـﻨﻤﺎ ﻳـ ْﻨﺘ ِﺸﺮ اﻟﺘـ ِ‬
‫ﻴﻢ‬
‫َْ َ َ َ ْ ْ‬
‫ﱠﻌﻠ ُ‬
‫‪ .2‬ﻣﱴ ﺗَﺪ ِ‬
‫ﺎل‬
‫ﱠﺧ ْﺮ اﳌَ َ‬
‫ََ‬
‫‪ .3‬إ ْن ﺗَـ ْﻔ َﻌ ِﻞ ْ‬
‫اﳋَْﻴـ َﺮ‬
‫ﺖ ا ْﳊََﺮ َام‬
‫‪َ .4‬ﻣ ْﻦ ﻳَ ْﺪ ُﺧ ْﻞ اﻟﺒَـ ْﻴ َ‬
‫ﺼِْ‬
‫ﲔ‬
‫‪ .5‬إِ َذا ْﺣ َﻜ ْﻤ َ‬
‫ﺖ ﺑَ َ‬
‫ﲔ َﺷ ْﺨ َ‬
‫‪ .6‬ﻟَﻮ ﺗَـﺘ ِ‬
‫ﱠﺤ ُﺪ اﻟ ﱡ‬
‫ﻮب‬
‫ﺸﻌُ ُ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫ﻚ‬
‫اء َوﻃَﻨِ َ‬
‫‪َ .7‬ﻣ ْﻬ َﻤﺎ ﺗُ َﺴﺎﻋ ْﺪ أَ ْﻋ َﺪ َ‬
‫ت ﻗَﻠِﻴﻼً‪.‬‬
‫ﺻﺒَـ ْﺮ َ‬
‫‪ .8‬ﻟ َْﻮ َ‬
‫اﺠﻤﻟﻤﻮﻋﺔ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‬
‫ِ‬
‫ﺲ َﻣﺎ ﺗَـ ْﻔ َﻌ ُﻞ‪.‬‬
‫ﻓَﺒ ْﺌ َ‬
‫ﺎل َﻣﺎ ﺗُ ِﺮﻳ ُﺪ‬
‫ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﺗَـﻨَ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻴﻊ َﺣ ﱡﻘ َﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻓَـﻠَ ْﻦ ﻳَﻀ َ‬
‫ْﺠ ْﻬ ِﻞ‪.‬‬
‫ﻓَﻼَ َﻣ َﻜﺎ َن ﻟﻠ َ‬
‫ﺎﺟ ِﺔ‪.‬‬
‫ﻓَ َﺴ ْﻮ َ‬
‫ف َِﲡ ُﺪﻩُ َوﻗ َ‬
‫ْﺖ ا ْﳊَ َ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫ﺿﻰ اﷲُ َﻋ ْﻨ َ‬
‫ﻓَ َﺴﻴَـ ْﺮ َ‬
‫ﻳ ْﺸﻌﺮ ِﲞَ ْﺸﻴ ِﺔ ِ‬
‫اﷲ‪.‬‬
‫َ ُْ َ‬
‫ﺎﻟﻌ ْﺪ ِل‪.‬‬
‫ﻓَ ْ‬
‫ﺎﺣ ُﻜ ْﻢ ﺑِ َ‬
‫‪Kelime ve Deyimler‬‬
‫اِﺑْﻦ )ج( أﺑْـﻨَﺎء ‪ ،‬ﺑَﻨِﻮن‪/‬ﺑَﻨِﲔ ‪Oğul:‬‬
‫ﺑَـﻠَ َﻎ أَ ُﺷﺪﱠﻩُ ‪Ergenlik çağına gelmek :‬‬
‫ف َْﳛ َِﱰ ُ ِ ِ‬
‫ﱰاﻓًﺎ‪Bir meslek edinmek :‬‬
‫اﺣﺘَـ َﺮ َ‬
‫ْ‬
‫ف ا ْﺣ َ‬
‫أَ ْد َر َك ﻳُ ْﺪ ِر ُك إِ ْد َرا ًﻛﺎ‪Kavuşmak, idrak etmek :‬‬
‫ﺴ ًﻜﺎ‪Sımsıkı sarılmak, tutunmak :‬‬
‫ﻚ ﻳَـﺘَ َﻤ ﱠ‬
‫ﻚ ﲤََ ﱡ‬
‫ﲤََ ﱠ‬
‫ﺴُ‬
‫ﺴَ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺎرا‪(Bir malı) işletmek, yatırım yapmak :‬‬
‫ا ْﺳﺘﺜْ َﻤ َﺮ ﻳَ ْﺴﺘَﺜْﻤ ُﺮ ا ْﺳﺘﺜْ َﻤ ً‬
‫ﺴ َﻌﻰ َﺳ ْﻌﻴًﺎ‪Çalışmak :‬‬
‫َﺳ َﻌﻰ ﻳَ ْ‬
‫ﻴﻌﺎ‪Kaybetmek :‬‬
‫ﻀﻴﱢ ُﻊ ﺗَ ْ‬
‫ﺿﻴﱠ َﻊ ﻳُ َ‬
‫َ‬
‫ﻀﻴِ ً‬
‫اﺿﺎ َﻋ ْﻦ ‪Yüz çevirmek :‬‬
‫ض إِ ْﻋ َﺮ ً‬
‫ض ﻳُـ ْﻌ ِﺮ ُ‬
‫أَ ْﻋ َﺮ َ‬
‫اﻟ َﻔﻨَﺎءُ‪Fânîlik, geçicilik :‬‬
‫ﻚ ﳝُْ ِﺴ ُ ِ‬
‫ﺴﺎ ًﻛﺎ َﻋ ْﻦ ‪Bir şeyi yapmaktan kaçınmak‬‬
‫أ َْﻣ َﺴ َ‬
‫ﻚ إ ْﻣ َ‬
‫ﺴ ﱡﺪ )ج( ُﺳ ُﺪود‪Baraj :‬‬
‫ﺴ ﱡﺪ ‪ /‬اﻟ ﱡ‬
‫اﻟ ﱠ‬
‫ﻮم ﻟ َْﻮًﻣﺎ‪Kınamak :‬‬
‫ﻻَ َم ﻳَـﻠُ ُ‬
‫ﻧَ ِ‬
‫اح‪Taraf, çevre :‬‬
‫ﺎﺣﻴَﺔٌ )ج( ﻧَـ َﻮ ٍ‬
‫اِﻧْـﺒَﺜَ َﻖ ﻳَـ ْﻨﺒَﺜِ ُﻖ اِﻧْﺒِﺜَﺎﻗًﺎ‪Taşmak :‬‬
‫ﺎض‪Taşacak yer, Taşkın yeri, alacak yer :‬‬
‫َﻣ َﻔ ٌ‬
‫ﻞ ‪Cimrilik :‬‬
‫اﻟﺒُ ْﺨ ُ‬
‫‪ 118‬‬
‫‪ ‬‬
Cömertlik :ُ‫ﺨﺎء‬
‫اﻟ ﱠ‬
َ‫ﺴ‬
ِ
ِ
Kaçınmak : ... ‫ﺐ اِ ْﺟﺘِﻨَﺎﺑًﺎ َﻋ ْﻦ‬
ُ ‫ﺐ َْﳚﺘَﻨ‬
َ َ‫ا ْﺟﺘَـﻨ‬
Casusluk yapmak, araştırmak :‫ﺴﺎ‬
‫ﺲ َﲡَ ﱡ‬
‫ﺲ ﻳَـﺘَ َﺠ ﱠ‬
‫َﲡَ ﱠ‬
ً‫ﺴ‬
ُ ‫ﺴ‬
َ ‫ﺴ‬
ِ
ِ ‫ﱠﺧﺮ ﻳﺪ‬
Depolamak : ‫ﺎرا‬
َ ‫ﱠﺧ ُﺮ اد‬
َ َ َ ‫اد‬
ً ‫ﱢﺧ‬
Sanık :‫ﱠﻬ ُﻢ‬
َ ‫اﳌُﺘـ‬
Özet
Şart cümlelerinde şart ve cevabın ne demek olduğunu belirleyebilmek:
Türkçe dilbilgisinde ‘bileşik cümle’ içinde gördüğümüz şart cümleleri gibi
Arapçada da aynı mânâları ifâde etmek için şart cümleleri vardır. Arapçadaki
şart cümleleri de Türkçedeki gibi iki bölümden oluşur. Anlam bakımından
şart cümlelerinde birbirinin ayrılmaz parçaları olan bu iki cümleden
birincisine “şart cümlesi”, ikincisine de “cevap/cezâ cümlesi” adı verilir.
Bir cümlenin başında bulunan bu tür edatlara da şart edatları adı verilir.
ِ
ً‫ﻮﻣﺎ ﳐُْﺘَﻠِ َﻔﺔ‬
ً ُ‫ﻳَـﺘَـ َﻌﻠﱠ ْﻢ ﻓ َﻴﻬﺎ ﻋُﻠ‬
‫ﺐ َإﱃ اﳌَ ْﺪ َر َﺳ ِﺔ‬
َ ‫ﻳَﺬ‬
ْ ‫ْﻫ‬
‫َﻣ ْﻦ‬
Cevap/Cezâ cümleis
Şart cümlesi
Şart edatı
Kim okula giderse orada çeşitli bilgiler öğrenir.
Şart edatlarının amellerini (cezim) ve cezim alâmetlerini tanımak:
Şart edatları başına geldikleri cümlelere şart mânâsı kazandırırlar. Şart
edatları başılarına geldikleri şart ve cezâ fiili denilen fiillerin ikisini de
cezmederler. Cezim demek, sonu sahîh harfli olan muzâri fiilerde son harfin
harekesinin, sonunda illet harfi olan fiillerde son harfi olan illet harfinin,
sonunda müennes cemi nûnundan başka nûn (‫ )ن‬harfi bulunan muzâri
sıygalarından (kiplerinden) ise o nûn (‫ )ن‬harfinin atılması demektir. Bu
söylediklerimizi misaller üzerinde görelim:
Merfû hali
Meczûm hali
Yazar: ‫ﺐ‬
ُ ُ‫ﻳَﻜْﺘ‬
Yazarsa ‫ﺐ‬
ْ ُ‫إ ْن ﻳَﻜْﺘ‬
Yürür: ‫ﳝَْ ِﺸﻲ‬
ِ َْ‫إ ْن ﳝ‬
Yürürse ‫ﺶ‬
ِ ‫ْﻫﺒ‬
ِ َ ‫ﻳﺬ‬
İki kişi gidiyor ‫ﺎن‬
َ َ ‫ ﺗَﺬ‬/ ‫ْﻫﺒَﺎن‬
َ
İki kişi giderse ‫ْﻫﺒَﺎ‬
َ ‫ ﺗَﺬ‬/ ‫ْﻫﺒَﺎ‬
َ ‫إ ْن ﻳَﺬ‬
Gidiyorlar/gidiyorsunuz
Giderlerse/Giderseniz‫ْﻫﺒُﻮا‬
َ ‫ إ ْن ﺗَﺬ‬/ ‫ْﻫﺒُﻮا‬
َ ‫إ ْن ﻳَﺬ‬
‫ْﻫﺒُﻮ َن‬
َ ‫ﺗَﺬ‬/‫ْﻫﺒُﻮ َن‬
َ ‫ﻳَﺬ‬
Gidiyorsun
‫ﲔ‬
َ ‫ﺗَﺬ‬
َ ِ‫ْﻫﺒ‬
(müennese
119
hitap)
Gidersen ‫ْﻫِﱯ‬
َ ‫إِ ْن ﺗَﺬ‬
Dersimizde geçen şart ve cevap cümleleri üzerinde bu etkileri incelediğimiz
takdirde bu konulardaki bilgileriniz pekişecektir.
Cezmeden şart edatlarını ve anlamlarını açıklayabilme:
Aşağıda anlatacağımız şart edatlarının heps de şart mânâsı taşırlar ve
başlarına geldikleri cümlelere bu mânâyı katmış olurlar. Hemen söylemiş
olalım ki, bunlardan yalnızca (‫ )إن‬harf, diğerleri ise isim sayılmışlardır. Bu
yüzden (‫ )إن‬harf olarak cümleye şart-ceza anlamını kazandırır ve o cümlenin
unsurlarından (ögelerinden) biri olmayacağı için i‘râbtan mahalli olmaz. Ama
(‫’)إن‬den başka hepsi, şart ve cevap mânâsı kazandırmalarının yanı sıra
zamanla, mekanla, akıl sahibi olan ve olmayan varlıklarla alâkalarından
dolayı cümlede bir öge olma durumunda oldukları için i‘râbtan mahalleri de
vardır.
Anlamı
Şart
Edatı
‫إ ْن‬
1
…se/sa
‫إِ ْذ َﻣﺎ‬
2
…se/sa
‫إِ َذ َاﻣﺎ‬
3
Kim (i/e) …se/sa
‫َﻣ ْﻦ‬
4
Her ne (yi/ye) …se/sa
‫َﻣﺎ‬
5
Her ne (yi/ye) …se/sa
‫َﻣ ْﻬ َﻤﺎ‬
6
Ne zaman …se/sa
‫َﻣ َﱴ‬
7
Ne zaman …se/sa
‫أﻳﱠﺎ َن‬
8
Nerede …se/sa
‫أَﻳْ َﻦ‬
9
‫أﻳْـﻨَ َﻤﺎ‬
10
‫أﱏ‬
‫ﱠ‬
11
Hangi ….se/sa
‫ي‬
‫أﱡ‬
12
Nereye …se/sa
‫َﺣ ْﻴﺜُ َﻤﺎ‬
13
…se/sa
…se/sa
Her
kim
…se/sa
(yi/ye)
Her nerede …se/sa
Nereye …se/sa
Her nereye …se/sa
Nereye …se/sa
Her nereye …se/sa
Nerede …se/sa
120
Nasıl …se/sa
Her nasıl …se/sa
‫َﻛ ْﻴـ َﻔ َﻤﺎ‬
14
Muzârî Fiili Cezmetmeyen Şart edatlarını ve bunların anlamlarını ayırt
edebilmek.
Dilbilgisi kısmında genişçe anlatıldığı üzere, Arapça’daki şart edatlarının bir
kısmı muzâri fiili cezmederler ki, bunları zikrettik. Bir kısım şart edatları da
vardır ki, onlar cümleye şart mânâsı kazandırırlar ama muzâri fiilin başında
yer alsalar bile onu cezmetmezler. O muzâriler merfû kalırlar. Cezmetmeyen
şart edatları şunlardır: ‫ ﻟ َْﻮ‬، ‫ إذا‬، ‫أ ﱠﻣﺎ‬
Bu edatlardan (‫’)ﻟﻮ‬in cevabı olan cümlenin başında ‫ ل‬bulunur. ‫ أ ﱠﻣﺎ‬ile başlayan
mübtedâların haberlerinde ise (‫’)ف‬nın getirilmesi gerekir. Şu cümlelerde bu
edatların kullanımını görelim.
Bana gelmiş olsaydı ona ikrâm ederdim: ُ‫ﺎءِﱐ ﻷَ ْﻛ َﺮْﻣﺘُﻪ‬
َ ‫ﻟ َْﻮ َﺟ‬
ِ ‫إ َذا اﻧْـﺘ َﺸﺮ اﻟﺘـ‬
ِ
‫ﺾ ﻧِ ْﺴﺒَﺔُ ا ْﳉََﺮاﺋِ ِﻢ‬
ْ َ َ
ُ ‫ﻴﻢ ﺗَـ ْﻨ َﺨﻔ‬
ُ ‫ﱠﻌﻠ‬
Öğretim yaygınlaşsa ülkede suç oranı aşağı iner.
ِ ِ ْ َ‫ﺴ ِﻔﻴﻨَﺔُ ﻓَ َﻜﺎﻧ‬
[79 :‫ﲔ ﻳَـ ْﻌ َﻤﻠُﻮ َن ِﰲ اﻟْﺒَ ْﺤ ِﺮ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻜﻬﻒ‬
‫﴿ َوأَ ﱠﻣﺎ اﻟ ﱠ‬
َ ‫ﺖ ﻟ َﻤ َﺴﺎﻛ‬
“Gemiye gelince (o), denizde çalışan yoksullarındı”.
Cevap cümlelerinde (‫ )ف‬harfinin ne zaman getirileceğini ayırt edebilmek:
Cevap cümlesinin başına gelen bir (‫ )ف‬harfi cevaba şarta mânâ bağlayan bir
bağlaçtır. Prensip olarak, cevap cümlesinin başına şu beş durumda (‫)ف‬
gelmektedir:
1. Cevap cümlesi isim cümlesi olduğunda:
ِ
ٌ‫ﻚ َﺳﻴﱢﺌَﺔ‬
َ ُ‫ب ﻓَـ َﻌﺎﻗِﺒَﺘ‬
ْ ‫إِ ْن ﺗَﻜْﺬ‬
ِ ‫ ﻟَْﻴ‬ve ‫ َﻋﺴﻰ‬gibi câmid (çekimsiz veya yarı çekimli
2. Cevap cümlesi, ‫ ﻧِ ْﻌﻢ‬،‫ﺲ‬
َ
َ ِ ‫ ﺑ ْﺌ‬،‫ﺲ‬
َ
‫ﺲ ﺑِ ِﺴ ﱟﺮ ِﻋ ْﻨ َﺪ اﷲ‬
bir fiil) olduğunda :
َ ‫َﻣﺎ ﺗَﻜْﺘُ ْﻢ ﻓَـﻠَْﻴ‬
3. Cevap cümlesi, “emir cümlesi”, “nehiy cümlesi”, “temennî cümlesi”, “soru
cümlesi” gibi talebî cümle özelliğinde olduğunda
ْ‫ﺿﺄ‬
‫َﻣ َﱴ ﺗَ ْﺴﺘَـ ْﻴ ِﻘ ْﻆ ﻓَـﺘَـ َﻮ ﱠ‬
4. Cevap cümlesi başında ‫ ﻣﺎ‬, ‫ ﻻ‬ve ‫ ﻟﻦ‬gibi olumsuzluk edatlarından birinin yer
aldığı “olumsuz bir cümle” olduğunda . ‫ﺦ‬
َ ‫إ ْن ُﲣْ ِﻄ ْﺊ ﻓَـﻠَ ْﻦ ﺗُـ َﻮﺑﱠ‬
5. Cevap cümlesi, başında ‫ ﻗَﺪ‬، ‫ س‬، ‫ف‬
َ ‫ َﺳ ْﻮ‬harf ve edatlarından birinin
bulunduğu mâzî veya muzâri bir fiil cümlesi olduğunda.
ِ
ِ
‫ﻴﺶ‬
ُ ‫َﻣ َﱴ ﲤُْ َﺪ ْح َﻛﺜ ًﲑا ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﺗَﻄ‬
121
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi muzârî fiili cezmedenlerden biri değildir?
a. ْ‫َﱂ‬
b. ‫ي‬
‫أﱡ‬
c. ‫ﻻَ اﻟﻨﱠﺎﻓﻴﺔ‬
d. ‫َﻣ ْﻬ َﻤﺎ‬
e. ‫ﻻَم اﻷﻣ ِﺮ‬
ِ
2. ‫ﱠﺎس‬
َ ‫ ﻳَﺬ‬..... cümlesindeki boşluğu aşağıdakilerden hangisi en
َ ‫ﺐ ذُو‬
ْ ‫ْﻫ‬
ُ ‫اﻟﻌ ْﻘ ِﻞ ُْﳛﺒ ْﺒﻪُ اﻟﻨ‬
uygun şekilde tamamlar?
a. ‫ﻟ َْﻮ‬
b. ‫ﳌﱠﺎ‬
c. ‫أ ﱠﻣﺎ‬
d. ‫أَﻳْـﻨَ َﻤﺎ‬
e. ‫ي‬
‫أﱡ‬
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde şart edatı zaman ifade eder?
ِ ‫ﺻ ِﻐﲑا ﺗَﺴ َِﱰ‬
a. ‫ﲑا‬
ُ ْ ً َ ‫ﺐ‬
ُ ‫ﻟ َْﻮ ﺗَـ ْﺘـ َﻌ‬
ً ‫ﻳﺢ َﻛﺒ‬
ِ ‫ﻣﻦ ﻳـﻌﻤﻞ‬
b. ‫ﺐ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‬
َ ْ ََْ ْ َ
ْ ُ‫ﺻﺎﳊًﺎ ﻳَـﺘ‬
c. ‫ﻚ َِﲡ ْﺪ ِرْزﻗًﺎ‬
َ ‫ﱢم ﻟِﻨَـ ْﻔ ِﺴ‬
ُ ‫َﻣﺎ ﺗُـ َﻘﺪ‬
d. ‫أَﻳْـﻨَ َﻤﺎ ﺗَـﺘَـ َﻮ ﱠﺟﻪُ َِﲡ ْﺪ ِرْزﻗًﺎ‬
ِ ‫ﻚ ﺗَ ُﻜ ْﻦ َﺧ ْﻴـ َﺮ اﻟﻨ‬
e. ‫ﱠﺎس‬
َ ‫إِ َذاﻣﺎَ ﺗَـ ْﻌ َﻤ ْﻞ ﺑِ ِﻌﻠ ِْﻤ‬
ِ
4. “ ‫ﺎم‬
ُ ‫ ” َﻣ ْﻬ َﻤﺎ ﺗُـ ْﺒﻄ ْﻦ ﺗُﻈْ ِﻬ ْﺮﻩُ اﻷَﻳﱠ‬cümlesinde altı çizili kelimenin eş anlamlısı
aşağıdakilerden hangisidir?
a. ‫إِ ْن ﺗُﻜْﺜِ ْﺮ‬
b. ‫أﻳﱠﺎ َن ﺗَـ ْﻌﻠَ ْﻢ‬
c. ‫ي ِﻃ ْﻔ ٍﻞ‬
‫أﱠ‬
d. ‫َﻣ ْﻦ ﻳَـ ْﻨـ ُﻔ ْﺮ‬
ِ ْ‫ﻣﺎ َﲣ‬
e. ‫ﻒ‬
َ
ِ ‫ﻚ ِﰲ اﻟ‬
َِ ‫ْﻜ‬
5. “‫ﱪ‬
‫ ” َﻣﺎ ﺗَـﺘَـ َﻌﻠﱠ ْﻢ ِﰲ اﻟ ﱢ‬cümlesinin Türkçe doğru karşılığı
َ ‫ﺼﻐَ ِﺮ ﻳَـ ْﻨـ َﻔ ْﻌ‬
aşağıdakilerden hangisidir?
a. Küçükken öğren de büyüyünce faydalanırsın.
b. Küçüklükte her ne öğrenirsen büyüdüğünde sana fayda verir.
c. Küçüklükte her ne öğrenirsen sana fayda verir.
d. Büyüdüğünde fayda versin diye küçükken öğren.
e. Küçükken öğrendiğin elbetteki büyüyünce fayda verecektir.
122
Kendimizi Sınayalım Cevap Anahtarı
1. c
Cevabınız doğru değilse “Muzâri fiilin Cezmi ve şart edatları
konusunu yeniden okuyunuz.
2. d
Cevabınız doğru değilse “Şart edatları konusunu yeniden
okuyunuz.
3. e
Cevabınız doğru değilse “Şart edatları konusunu yeniden
okuyunuz.
4. e
Cevabınız doğru değilse “Şart edatları konusunu yeniden
okuyunuz.
5. b
Cevabınız doğru değilse “Şart edatları konusunu yeniden
okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
(‫)ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗِ ُﻜ ْﻢ‬, ‫ َأر ْد ُْﰎ‬fiilinin mefûlün fîh’i/zarfı olduğu için lafzan mecrûr mahallen
mansûbtur.
(‫ﺎﺳ َﻌ ْﻮا )ﻟِﺜَﻼَﺛَِﺔ أ ُُﻣﻮٍر‬
ْ َ‫ ﻓ‬emr-i hâzırının sebebini bildirdiği için mef‘ûlün leh/li
eclih’tir. Lafzan mecrûr, mahallen mansûbtur.
Her iki (‫ )إﻟﻴﻬﺎ‬kendilerinden önceki fiillerin nâibu’l-fâilleridir. Mahallen
merfûdurlar.
Sıra Sizde 2
ِ ‫ ﻻَ ﺗُـﻌ‬kelimenin son harfinde bulunan harekenin düşmesidir.
1.‫ﺎﺳ ْﺮ‬
َ
2. ‫ ﻳُ ِﻄ ْﻊ‬fiilinin son harfinde bulunan harekenin düşmesi َ‫ ﻳَـﻨَﺎﻻ‬fiilinden ‫ ن‬harfinin
düşmesidir.
ِ ‫ ﺳ‬ve ‫ﱳ‬
3. ‫ﺎﻋ ْﺪ َن‬
‫ ﻗُ ْﻤ ُﱠ‬fiilleri muzârî fiilin mebnî (yapısı değişmeyen
َ
sıygaları/kipleri) olduğundan şart ve ceza fiilleri olsalar da lafzan cezm
olmamışlardır.
Sıra Sizde 3
1. ‫ ﺗُ ُﻜﻮﻧُﻮا‬şart fiili olunca sonunda ref alâmeti bulunan (‫ )ن‬hazfedilmesidir. ‫ﻳﺪرك‬
ْ
cevap fiilinde ise son harf olan ‫’ك‬in harekesinin hazfedilmesidir.
2. Şart fiilinin aslı ‫أﺿ ُﻊ‬
َ iken şart durumuna gelince ‫ ع‬harfinin harekesi atılmış
ve sâkin harekesiz kalmıştır. Bu sâkin harfi kendisinden sonra yine sâkin olan
‫ ل‬harfine bağlayabilmek için “kesra” ile harekelenmiştir. Çünkü Arapçada
genel bir kural vardır: Sakin/harekesiz harf harekelendiği zaman kesra ile
ِ ‫إذا ﺣ ﱢﺮ َك اﻟ ﱠ‬
ِ
harekelenir: ‫ﺴ ِﺮ‬
ُ
ْ ‫ﺴﺎﻛ ُﻦ ُﺣ ﱢﺮ َك ﺑﺎﻟ َﻜ‬
123
Cevap fiilinde cezm alâmeti ise sonundaki ‫ ن‬harfinin hazfedilmesidir. Zira bu
ِ
kelimenin aslı ‫ﺗﻌﺮﻓﻮﻧﲏ‬
şeklinde idi. Kalmış olan ‫’ن‬a ise ‫( ﻧُﻮ ُن اﻟ ِﻮﻗَﺎﻳَﺔ‬kelimenin
sonunun olduğu gibi kalmasını sağlayan nun) denir.
3. Şart fiilinin sonundaki (‫’)ن‬un cevap fiilinin sonunda da harekesi
atılmalıdır.
4. Şart fiilinin sonundaki (‫’)ن‬un cevap fiilinin sonunda da harekesi
atılmalıdır.
5. Şart fiilinin sonundaki harekenin cevap fiilinin sonundaki illet harfinin
(‫ ) ُْﳚ َﺰى‬atılmasıdır.
Yararlanılan Kaynaklar
Çörtü, M. Meral (2001). Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul.
Güler, İsmail; Günday, Hüseyin; Şahin, Şener (2001). Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi), İstanbul.
Ediskun, Haydar (1996). Türk Dilbilgisi, İstanbul.
Maksudoğlu, Mehmet (2003). Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Mehmed Zihni Efendi (1986). el-Muktedab, İstanbul.
Sînî, Muhammed İsmâil vd.,(ts.). el-Kavâidu’l-‘arabiyyetu’l-müyessera,
(tarihsiz), Cantaş yayınevi, İstanbul.
Uralgiray, Yusuf (1986). İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
124
125
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
“Munsarif” ve “Gayr-ı munsarif” terimlerinin tanımını yapabilecek,
•
Gayr-ı munsariflerin i‘râb alâmetlerini tanımlayabilecek,
•
Gayr-ı munsarif olma sebeplerini açıklayabilecek,
•
Gayr-ı munsariflere ait özel durumları açıklayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Munsarif
•
Gayr-i Munsarif
•
el-Memnû‘ mine’s-sarf
•
el-İsmu’l-lezî lâ yensarif
•
‘Ucme/A‘cemî
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Ünitemizdeki kelimeler ve deyimler kısmını okuyunuz Yine de anlamını
bilmediğiniz kelime ve terimlerle karşılaşırsanız bir Arapça-Türkçe
sözlüğe başvurunuz.
•
Elde edebileceğiniz Türkçe yazılmış herhangi bir nahiv (Arapça dilbilgisi)
kitabından gayr-ı munsarif konusunu inceleyiniz.
126
Gayr-i Munsarif
ِ ‫ﻏَﻴـﺮ اﻟْﻤ ْﻨﺼ ِﺮ‬
‫ف‬
َ ُ ُْ
GİRİŞ
Gayr-ı munsarif terimi, Arapça isimlerin cümle içerisindeki konumlarının
dışa yansıyan yüzü olarak tanımlayabileceğimiz i‘râb alâmetleriyle ilgilidir.
Türkçe’de i‘râb söz konusu olmadığına göre Türkçedeki bir konuyla gayr-i
munsarifı karşılaştırma imkânı yoktur. Ancak bu terimi teşkil eden
kelimelerin sözlük anlamlarını ele alarak terimin mânâsını kavramaya
çalışmak daha doğru olacaktır.
‫ﺼ ِﺮف‬
َ ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ اﻟ ُْﻤ ْﻨ‬teriminin ikinci parçası olan ‫ﺼ ِﺮف‬
َ ‫ اﳌُْﻨ‬kelimesi bilindiği üzere
ِ
‫ﺻ ْﺮﻓًﺎ‬
‫ـ‬
‫ف‬
‫ﺮ‬
‫ﺻ‬
kökündendir
ve
infi‘âl
bâbından
ism-i
fâildir. Konumuzla ilgili
َ
َ
ََ
olarak ‫ف اﻟ َﻜﻠِ َﻤﺔ‬
şeklinde
kullanıldığı
zaman
“Kelimenin
sonuna kesra ve
َ ‫ﺻ َﺮ‬
َ
‫ﻨ‬
‫اﳌ‬
tenvini ekledi” anlamına gelir. Bu duruma göre ‫ﺼ ِﺮف‬
ُ
َ ْ infi‘âl babından
ismu’l-fâildir ve “kesra ve tenvîni alan/kabul eden” anlamına gelir. ‫ﻏَْﻴـ ُﺮ‬
‫ﺼ ِﺮف‬
َ ‫ اﻟ ُْﻤ ْﻨ‬ise “kesra ve tenvîni alandan başkası kesra ve tenvini almayan”
demek olur.
Arapçayı yeni öğrenenlerin bu “gayr-ı munsarif” terimi ile “gayr- mutasarrıf”
terimini birbirine karıştırdıklarına tesâdüf edilmektedir. Oysaki görüldüğü gibi
“gayr-i munsarif” isimlerin i‘râbı ile ilgilidir. “Gayr-ı mutasarrıf” ise kelimelerin
çekimi yapılan fiillerden bahsedilirken ‫ﺼ ﱢﺮف‬
َ َ‫ = ُﻣﺘ‬çekimli, sadece mâzîsinin
çekimi yapılan câmid (donmuş) fiillerden söz edilirken ise gayr-ı mutasarrıf
(çekimi yapılandan başkası/çekimi yapılmayan) fiil denilir. Yani genel olarak
birinci terim nahivle ilgili, ikincisi ise sarfla ilgilidir. Kelimelerin karıştırılması,
mânâlarının da karıştırılmamasına sebep olacağı için bu husûsa dikkat çektik.
Gayr-i munsarif terimi çeşitli nahiv kitaplarında yine aynı anlamda olarak
“el-Memnû‘ mine’s-sarf” (munsarifliği engellenen isim) ve “el-ismu’l-lezî lâ
yansarıf” (munsarif olmayan/kesra ve tenvini kabul etmeyen isim) diye de
anılmaktadır.
Her dilde olduğu gibi Arapçada da konuşma dili elastikiyete sahiptir.
Ancak dînî olsun veya olmasın çeşitli metinlerin ve şiirlerin okunmasında ve
özellikle de yazımında dilbilgisi, dolayısıyla da isimlerin munsarif olup
olmayışlarının önemi vardır. Zira kelimelerin son harekelerinin okunuşlarıyla
ilgili olan i‘râb kurallarının doğru bir şekilde uygulanması için kelimelerin
mebnî, munsarfi yahut da gayr-i munsarif oldukları bilinmelidir.
127
‫‪Muzâri fiili Cezmi ve şart edatlarıyla ilgili daha ayrıntılı örnekler için‬‬
‫‪http://www.schoolarabia.net adresine başvurabilirsiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻴﺤﺔُ َواﻟِ ٍﺪ‬
‫ﻧَﺼ َ‬
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫اﳌﺪرس )ﺑﻌﺪ اﻟﺘﺤﻴﺔ( أﻳﻦ ِوﻟْﻴَ ُﻢ )‪ (William‬؟‬
‫ﻣـﺮوا ُن ‪:‬ﺳﺎﻓﺮ إﱃ ﻣﻜﺔ ﻣﻊ أﻗﺮﺑﺎﺋﻪ اﻟﺬﻳﻦ ﺟﺎءُوا ﻣﻦ ﻟَْﻨ َﺪ َن‪(London) .‬‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﺑِ ِﻪ ُﲪﱠﻰ‪.‬‬
‫ﺣﺎل ُﺟ ْﺮ ٍج )‪(George‬‬
‫اﳌﺪرس ‪:‬ﻛﻴﻒ ُ‬
‫اﻟﻴﻮم؟ ْ‬
‫َ‬
‫ﺑ ٌ‬
‫ـﻼل‬
‫أﺣﺴ ُﻦ واﳊﻤﺪ ﻟﻠّﻪ‪.‬‬
‫‪:‬ﻫﻮ َ‬
‫اﻟﻴﻮم َ‬
‫اﳌﺪرس ‪:‬ﻫﺬﻩ دﻓﺎﺗِﺮ ﻃَﻠْﺤﺔَ وﻳﺰﻳ َﺪ وﻋﻤﺮ وﻣﻌ ِﺪﻳ َﻜ ِﺮب‪ .‬أﻳﻦ ﻫﻢ؟ ﻳﺰﻳـ ُﺪ‪ :‬ﻫﺎ ﳓﻦ ِ‬
‫أوﻻء ﻳﺎ‬
‫ََُ َْ‬
‫َ‬
‫ُ َ‬
‫ُ‬
‫أﺳﺘﺎذ‪.‬‬
‫ِ‬
‫ﺎء ﻻ ﺻﻠَﺔَ ﳍﺎ ﺑﺎﻟﺪﱠرس‪.‬‬
‫اﳌﺪرس ‪:‬ﺗﻜﺘﺒﻮن ﰲ دﻓﺎﺗ ِﺮﻛﻢ أ ْﺷﻴَ َ‬
‫ﻤﺎء ﻣﺴﺎﺋِ َﻞ ﺷﺮﻋﻴﺔً أو ﳓﻮﻳﺔً ﻓﻨﻜﺘﺒﻬﺎ ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺪﻓﺎﺗِ ِﺮ‪.‬‬
‫ُ‬
‫ﻣﻌﺪﻳﻜﺮب ‪ُ :‬‬
‫ﻧﺴﻤﻊ ﻣﻦ ﻋُﻠَ َ‬
‫ِ‬
‫ﺼﻮا ﳍﺬﻩ‬
‫ﺼ‬
‫ﲣ‬
‫أن‬
‫اﻷﺣﺴﻦ‬
‫‪:‬‬
‫اﳌﺪرس‬
‫اﳌﺴﺎﺋﻞ دﻓﺎﺗَِﺮ ُﻣ ْﺴﺘَ ِﻘﻠﱠﺔً‪ ...‬اﻗﺮأ اﻟﺪﱠرس ﻳﺎﻣﺮوان‪.‬‬
‫ُ‬
‫ُ َّ ُ‬
‫ﻣﺮوا ُن ‪:‬أﻋﻮذ ﺑﺎﷲ ﻣﻦ اﻟﺸﻴﻄﺎن اﻟﺮﺟﻴﻢ‪.‬‬
‫﴿وإذا ﻗُـﻠْﺘُ ْﻢ ﻓَﺎ ْﻋ ِﺪﻟُﻮا َوﻟ َْﻮ َﻛﺎ َن َذا ﻗُـ ْﺮَﰉ﴾] اﻷﻧﻌﺎم‪.[152 /‬‬
‫ﻀﺒﺎ َن أ ِ‬
‫ِِ‬
‫َﺳﻔﺎً﴾ ] ﻃﻪ‪.[86 /‬‬
‫ﻮﺳﻰ َإﱃ ﻗَـ ْﻮﻣﻪ ﻏَ ْ َ‬
‫﴿ﻓَـ َﺮ َﺟ َﻊ ُﻣ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢﺴ ِﺎء َﻣﺜْـ َﲎ‬
‫﴿وإ ْن ﺧ ْﻔﺘُ ْﻢ أﻻّ ﺗُـ ْﻘﺴﻄُﻮا ﰲ اﻟﻴَﺘَ َﺎﻣﻰ ﻓَﺎﻧْﻜ ُﺤﻮا َﻣﺎ ﻃَ َ‬
‫َ‬
‫ﺎب ﻟَ ُﻜ ْﻢ ﻣ َﻦ اﻟﻨ َ‬
‫ﺎع ‪] ﴾...‬ﺳﻮرة اﻟﻨﺴﺎء‪.[3/‬‬
‫َوﺛُﻼَ َ‬
‫ث َوُرﺑَ َ‬
‫ﻣﻌﲎ ﻟِـ"إ ْن "؟‬
‫ُﻋ َﻤ ُـﺮ‬
‫‪:‬ﻳﺎ أﺳﺘﺎذ‪ ،‬ﻛﻢ ً‬
‫اﳌﺪرس ‪:‬ﺗﺄﰐ "إ ْن " ﻟِﻤﻌ ٍ‬
‫ﺎن ‪ ،‬ﻣﻨﻬﺎ اﻟ ﱠ‬
‫ﺗﻌﺎﱃ ‪﴿:‬وإ ْن ِﺧ ْﻔﺘُ ْﻢ ‪.﴾...‬‬
‫ط ﻛﻤﺎ ﰲ ﻗﻮﻟِ ِﻪ َ‬
‫ﺸﺮ ُ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫وﻣﻨﻬـﺎ اﻟﻨﱠـ ْﻔ ُﻲ ﻛﻤﺎ ﰲ اﻟﺘﻨـﺰﻳـﻞ﴿إ ْن ﻫﺬا إﻻ ﻗَـ ْﻮ ُل اﻟﺒَ َﺸ ِﺮ﴾ ] اﳌﺪﱠﺛﺮ‪.[25 /‬‬
‫ِِ‬
‫وﺗﺄﰐ ُﳐَﱠﻔ َﻔﺔً ﻣﻦ "إ ﱠن " ﻛﻤﺎ ﰲ ﻗﻮﻟﻪ ﺗﻌﺎﱃ﴿وإ ْن ُﻛ ْﻨ َ ِ ِ ِ‬
‫ﲔ﴾‬
‫ﺖ ﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﺒﻠﻪ ﻟ َِﻤ َﻦ اﻟﻐَﺎﻓﻠ َ‬
‫ﻛﻨﺖ‪... ".‬‬
‫أي "وإﻧﱠ َ‬
‫ﻚ َ‬
‫]ﻳﻮﺳﻒ‪ْ [3/‬‬
‫ـﻮح‬
‫ﻧُ ٌ‬
‫اﳌﺪرس‬
‫‪:‬ﻣﺎ ﻣﻌﲎ "ﻗَـ ْﻮ ِ‬
‫س ﻗُـ َﺰ َح " ﻳﺎ أﺳﺘﺎذ؟‬
‫ﺴﻤﺎء ﺗﺮى ﻓﻴﻪ أﻟﻮا َن اﻟﻄﱠْﻴ ِ‬
‫ﻒ ُﻣﺘَﺘَﺎﺑِ َﻌﺔً‪.‬‬
‫ﻳﻈﻬﺮ ﰲ اﻟ ﱠ َ‬
‫‪ُ :‬ﻫ َﻮ ﻗَﻮس ﻣﻦ ﻧﻮٍر ُ‬
‫‪:‬وﻣﺎ ﻣﻌﲎ " ُز َﺣ َﻞ " ﻳﺎ أﺳﺘﺎذ؟‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﻮاﻛﺐ‪.‬‬
‫أﺣ ُﺪ‬
‫‪:‬ﻫﻮ َ‬
‫ﻫﻮ‬
‫واﲰﻲ "‬
‫‪:‬اﻟﺴﻼم ﻋﻠﻴﻜﻢ ورﲪﺔ اﻟﻠّﻪ وﺑﺮﻛﺎﺗﻪ‪ .‬أﻧﺎ ﻃﺎﻟﺐ ﺟﺪﻳﺪ ﻣﻦ أﻓﻐﺎﻧِ ْﺴﺘﺎ َن‪ْ ،‬‬
‫ﻃﻠﺤـﺔُ‬
‫اﳌﺪرس‬
‫ب(‬
‫)ﻳﺪﺧﻞ ﺷﺎ ﱞ‬
‫َﺷﺎﻩٌ‪".‬‬
‫اﳌﺪرس ‪:‬وﻋﻠﻴﻜﻢ اﻟﺴﻼم ورﲪﺔ اﻟﻠّﻪ وﺑﺮﻛﺎﺗﻪ‪ .‬أﻫﻼً وﺳﻬﻼً‪ .‬ﻣﻦ أي ﻣﺪﻳﻨﺔ ﻣﻦ ﻣ ُﺪنِ‬
‫ُ‬
‫ّ‬
‫أﻓﻐﺎﻧﺴﺘﺎ َن أﻧﺖ؟‬
‫‪:‬أَﻧﺎ ﻣﻦ ﺑَـ ْﻠ َﺦ ﻳﺎ أﺳﺘﺎذ‪.‬‬
‫ﺷـﺎﻩٌ‬
‫)ﻳﺪﺧﻞ اﳌﺮاﻗﺐ وﻳﺴﻠﱢﻢ(‬
‫‪ 128‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ﺐ ﻛﺎﻓِﻴﺔٌ ؟‬
‫اﳌﺮاﻗﺐ ‪:‬أﰲ اﻟﻔﺼﻞ َﻛ َﺮ ﱡ‬
‫اﺳﻲ َ‬
‫وﻣﻜﺎﺗ ُ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺐ أُ َﺧ َﺮ‪.‬‬
‫اﳌﺪرس ‪:‬ﻻ‪ .‬ﳓﺘﺎج إﱃ ﺛﻼﺛﺔ َﻣﻜﺎﺗ َ‬
‫اﳌﺮاﻗﺐ ‪:‬ﻳﺴﺄل اﳌﺪﻳﺮ ﻋﻦ ِوﻟْﻴَ َﻢ‬
‫ﲔ اﳉََﺮ ِ‬
‫س(‬
‫اﳌﺪرس ‪:‬ﻗُ ْﻞ ﻟَﻪُ إﻧﻪﱠ ﻣﻦ أﺣﺴﻦ ﻃﻼب اﻟﻔﺼﻞ أدﺑﺎً وﻋﻠﻤﺎً‪) .‬ﻳُ ْﺴ َﻤ ُﻊ رﻧِ ُ‬
‫ٍ‬
‫ﺸﻮا َﻣﺜْﲎ َﻣﺜْـ َﲎ‪.‬‬
‫واﻣ ُ‬
‫ﻧَﺬ َ‬
‫إﱃ َﻣ ْﻌ َﻤﻞ اﻟﻠﱡﻐﺔ‪ .‬اُ ْﺧ ُﺮﺟﻮا ِ ُ ُﺪوء ‪ْ ،‬‬
‫ْﻫ ُ‬
‫ﺐ اﻵن َ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları parçaya göre cevaplayınız.‬‬
‫‪َ .1‬إﱃ أَﻳْ َﻦ َﺳﺎﻓَـ َﺮ ِوﻟْﻴَﻢ؟‬
‫اﻟﻴﻮم؟‬
‫‪ .2‬ﻛﻴﻒ ُ‬
‫ﺣﺎل ُﺟ ْﺮ ٍج َ‬
‫‪ .3‬ﻣﺎَ َذا ﻳﻜْﺘُﺐ ﻃَﻠْﺤﺔَ وﻳﺰﻳ َﺪ وﻋُﻤﺮ ِ‬
‫ب ﰲ َدﻓَﺎﺗِ ِﺮِﻫ ْﻢ؟‬
‫وﻣ ْﻌﺪﻳ َﻜ ِﺮ َ‬
‫ََ َ‬
‫َ ُ َ‬
‫ﻤﺎء ﻣﺴﺎﺋِ َﻞ ﺷﺮﻋﻴ ًﺔ أو ﳓﻮﻳﺔً ؟‬
‫‪َ .4‬ﻣﺎ َذا ﻳَـ ْﻔ َﻌﻠُﻮ َن ﺑَـ ْﻌ َﺪ أ ْن ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﻌﻮا ﻣﻦ ُﻋﻠَ َ‬
‫‪ .5‬ﻣﺎَ ُﻫﻮ اﻷﺣﺴﻦ ِﰲ ﱢاﲣَ ِ‬
‫ﺎذ اﻟ ﱠﺪﻓَﺎﺗِ ِﺮ؟‬
‫َ َ ُْ‬
‫‪ .6‬أ ﱠ ٍ‬
‫ﱠر ِ‬
‫س؟‬
‫ي آﻳَﺎت ﻗَـ َﺮأوا ِﰲ اﻟﺪ ْ‬
‫‪ .7‬ﻣﺎ ﻣﻌﲎ "ﻗَـ ْﻮ ِ‬
‫س ﻗُـ َﺰ َح" ؟‬
‫‪ .8‬وﻣﺎ ﻣﻌﲎ " ُز َﺣ َﻞ "؟‬
‫ي َد ْوﻟ ٍَﺔ ﺗَـ َﻘ ُﻊ َﻣ ِﺪﻳﻨَﺔُ ﺑَـ ْﻠ َﺦ؟‬
‫‪ِ .9‬ﰲ أ ﱢ‬
‫ِ‬
‫ﲔ اﳉََﺮ ِ‬
‫س؟‬
‫‪َ .10‬إﱃ أﻳْ َﻦ َذ َﻫﺒُﻮا ﺑَـ ْﻌ َﺪ َﲰَﺎﻋ ِﻬ ْﻢ َرﻧِ َ‬
‫‪2. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimeler‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﱡﺠﻮم‪/‬اﻟﺴﻜﻮﻧﺔ(‬
‫ﺐ ‪ /‬أﺗَﻰ ‪ْ /‬‬
‫أﲨَﻞ ‪َ /‬ﻣﺒَﺎﺣﺚ ‪ /‬دﻳﻨﻴﱠﺔ ‪ُ /‬زَﻣﻼَء ‪ /‬اﻟﻘﺮآن ‪ /‬اﻟﻨ ُ‬
‫) َﺳﻼَم ‪َ /‬ذ َﻫ َ‬
‫‪ .1‬ﺳﺎَﻓﺮ َإﱃ ﻣ ﱠﻜﺔ ﻣﻊ أ ِ ِ ِ ﱠ ِ‬
‫ﻳﻦ َﺟﺎءُوا ﻣﻦ ﻟَْﻨ َﺪ َن‪.‬‬
‫ْ‬
‫َ َ‬
‫َﺻﺪﻗَﺎءﻩ اﻟﺬ َ‬
‫‪ .2‬ﺑـﻌ َﺪ اﻟﺘ ِ‬
‫َل اﳌَُﻌﻠﱢﻢ َﻋ ْﻦ َﺣ ِ‬
‫ﺎل ِوﻟْﻴَﻢ‪.‬‬
‫ﱠﺤﻴﱠ ِﺔ ﺳﺄ َ‬
‫َْ‬
‫ُ‬
‫‪ .3‬ﺳﺎﻓﺮ إﱃ ﻣﻜﺔ ﻣﻊ أﻗﺮﺑﺎﺋﻪ اﻟﺬﻳﻦ ﺟﺎءُوا ﻣﻦ ﻟَْﻨ َﺪ َن‪.‬‬
‫أﺣﺴ ُﻦ واﳊﻤﺪ ﻟﻠّﻪ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻫﻮ َ‬
‫اﻟﻴﻮم َ‬
‫ِ‬
‫ﺼﻮا ﳍﺬﻩ‬
‫‪.5‬‬
‫اﳌﺴﺎﺋﻞ دﻓﺎﺗَِﺮ ُﻣ ْﺴﺘَ ِﻘﻠﱠﺔً‬
‫اﻷﺣﺴﻦ أن ُﲣَ ّ‬
‫ﺼُ‬
‫ُ‬
‫‪ .6‬وﻣﻦ َﻣﻌﺎَﻧِ ِﻴﻪ اﻟﻨﱠـ ْﻔ ُﻲ ﻛﻤﺎ ﰲ اﻟﺘﻨـﺰﻳـﻞ﴿إ ْن ﻫﺬا إﻻ ﻗَـ ْﻮ ُل اﻟﺒَ َﺸ ِﺮ﴾ ] اﳌﺪﱠﺛِﺮ‪.[25 /‬‬
‫‪ .7‬اُ ْﺧﺮﺟﻮا ِ ُﺪ ٍ‬
‫وء ‪.‬‬
‫ُ ُ‬
‫ِ‬
‫أﺣ ُﺪ‬
‫اﻟﻜﻮاﻛﺐ‪.‬‬
‫‪ُ .8‬ز َﺣ ُﻞ َ‬
‫ﻤﺎء ﻣﺴﺎﺋِ َﻞ ﺷﺮﻋﻴﺔً‪.‬‬
‫‪ُ : .9‬‬
‫ﻧﺴﻤﻊ ﻣﻦ ُﻋﻠَ َ‬
‫‪ 129‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez‬‬
‫‪içindeki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫أﺟﺎﻧِﺐ ‪ ،‬أﻗـْﺒَ ُﺢ ‪ ،‬أﺑْـﺘَ ِﻌ ُﺪ ‪ ،‬ﲤَْ َﺴ ُﺤﻮ َن ‪ ،‬ﻇُﻠْﻢ ‪ ،‬اﻟﻄَﻼق‪َ ،‬ﺣﻴَـ َﻮان ‪ ،‬ﻗَ ِﺪﱘ ‪َ ،‬د ُﺧﻮل ‪َ ،‬ﺷ ْﻴﺦ(‬
‫) َ‬
‫ِِ ﱠ ِ‬
‫ﻳﻦ َﺟﺎءُوا ﻣﻦ ﻟَْﻨ َﺪ َن‪.‬‬
‫ﻓﺮ َإﱃ َﻣ ﱠﻜﺔ ﻣﻊ أﻗﺮﺑﺎﺋﻪ اﻟﺬ َ‬
‫‪ .1‬ﺳﺎَ َ‬
‫أﺣﺴ ُﻦ واﳊﻤﺪ ﻟﻠّﻪ‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻫﻮ َ‬
‫اﻟﻴﻮم َ‬
‫‪ .3‬ﺗﻜﺘﺒﻮن ﰲ دﻓﺎﺗ ِﺮﻛﻢ أ ْﺷﻴﺎء ﻻ ِ‬
‫ﺻﻠَﺔَ ﳍﺎ ﺑﺎﻟﺪﱠرس‪.‬‬
‫ََ‬
‫‪.4‬أﻋﻮذ ﺑﺎﷲ ﻣﻦ اﻟﺸﻴﻄﺎن اﻟﺮﺟﻴﻢ‪.‬‬
‫‪﴿.5‬وإذا ﻗُـﻠْﺘُ ْﻢ ﻓَﺎ ْﻋ ِﺪﻟُﻮا َوﻟ َْﻮ َﻛﺎ َن َذا ﻗُـ ْﺮَﰉ﴾] اﻷﻧﻌﺎم‪.[152 /‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎع ‪] ﴾...‬اﻟﻨﺴﺎء‪..[3/‬‬
‫ﱢﺴ ِﺎء َﻣﺜْـ َﲎ َوﺛُﻼَ َ‬
‫ث َوُرﺑَ َ‬
‫‪ ...﴿.6‬ﻓَﺎﻧْﻜ ُﺤﻮا َﻣﺎ ﻃَ َ‬
‫ﺎب ﻟَ ُﻜ ْﻢ ﻣ َﻦ اﻟﻨ َ‬
‫‪ .7‬وﻣﻨﻬـﺎ اﻟﻨﱠـ ْﻔ ُﻲ ﻛﻤﺎ ﰲ اﻟﺘﻨـﺰﻳـﻞ﴿إ ْن ﻫﺬا إﻻ ﻗَـ ْﻮ ُل اﻟﺒَ َﺸ ِﺮ﴾‬
‫‪ . .8‬أﻧﺎ ﻃﺎﻟﺐ ﺟﺪﻳﺪ ﻣﻦ أﻓﻐﺎﻧِ ْﺴﺘﺎ َن‪.‬‬
‫ﻳﻞ اﻟﻘﺎََﻣ ِﺔ‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻳَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ َﺷ ﱞ‬
‫ﺎب ﻃَ ِﻮ ُ‬
‫ٍ‬
‫ﺎد‪.‬‬
‫واﻣ ُ‬
‫ُﺣ َ‬
‫‪ .10‬اُ ْﺧ ُﺮﺟﻮا ِ ُ ُﺪوء ‪ْ ،‬‬
‫ﺸﻮا أ َ‬
‫‪4. Altı çizili kelimelerin müfredlerini (tekillerini) bulunuz.‬‬
‫ِِ ﱠ ِ‬
‫ﻳﻦ َﺟﺎءُوا ﻣﻦ ﻟَْﻨ َﺪ َن‪.‬‬
‫ﻓﺮ إ َﱃ َﻣ ﱠﻜﺔ ﻣﻊ أﻗﺮﺑﺎﺋﻪ اﻟﺬ َ‬
‫‪ .1‬ﺳﺎَ َ‬
‫‪ .2‬و ﻫﺬﻩ دﻓﺎﺗِﺮ ﻃَﻠْﺤﺔَ وﻳﺰﻳ َﺪ وﻋُﻤﺮ ِ‬
‫ب‪.‬‬
‫وﻣ ْﻌﺪﻳ َﻜ ِﺮ َ‬
‫ََ َ‬
‫ُ َ‬
‫ﻤﺎء ﻣﺴﺎﺋِ َﻞ ﺷﺮﻋﻴﺔً أو ﳓﻮﻳﺔً ﻓﻨﻜﺘﺒﻬﺎ ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺪﻓﺎﺗِ ِﺮ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻧَ ْﺴ َﻤ ُﻊ ﻣﻦ ُﻋﻠَ َ‬
‫‪ .4‬اِﻗْﺮأ اﻟﺪﱠرس وا ْﺷﺮ ِح اﻟ َﻘﻮ ِ‬
‫اﻋ َﺪ ﻳﺎﻣﺮوا ُن‪.‬‬
‫َ‬
‫َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎع ‪﴾...‬‬
‫ﱢﺴ ِﺎء َﻣﺜْـ َﲎ َوﺛُﻼَ َ‬
‫ث َوُرﺑَ َ‬
‫﴿وإ ْن ﺧ ْﻔﺘُ ْﻢ أﻻّ ﺗُـ ْﻘﺴﻄُﻮا ﰲ اﻟﻴَﺘَ َﺎﻣﻰ ﻓَﺎﻧْﻜ ُﺤﻮا َﻣﺎ ﻃَ َ‬
‫‪َ .5‬‬
‫ﺎب ﻟَ ُﻜ ْﻢ ﻣ َﻦ اﻟﻨ َ‬
‫ﺴﻤﺎء ﺗﺮى ﻓﻴﻪ أﻟﻮا َن اﻟﻄﱠْﻴ ِ‬
‫ﻒ ُﻣﺘَﺘَﺎﺑِ َﻌﺔً‪.‬‬
‫ﻳﻈﻬﺮ ﰲ اﻟ ﱠ َ‬
‫‪ُ : .6‬ﻫ َﻮ ﻗَﻮس ﻣﻦ ﻧﻮٍر ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﻮاﻛﺐ‪.‬‬
‫إﺣ َﺪى‬
‫‪ُ .7‬ز َﺣ ُﻞ ﻫ َﻲ ْ‬
‫ي ٍ‬
‫أﻧﺖ؟‬
‫‪ِ .8‬ﻣ ْﻦ أ ﱢ‬
‫ﻣﺪﻳﻨﺔ ﻣﻦ ُﻣ ُﺪ ِن أﻓﻐﺎﻧﺴﺘﺎ َن َ‬
‫ِ‬
‫ﺐ ﻛﺎﻓِﻴﺔٌ ؟‬
‫‪ .9‬أﰲ اﻟﻔﺼﻞ َﻛ َﺮ ﱡ‬
‫اﺳﻲ َ‬
‫وﻣﻜﺎﺗ ُ‬
‫ِ ِ‬
‫أﺧﺮى‪.‬‬
‫‪ .10‬ﳓﺘﺎج إﱃ ﺛﻼﺛﺔ َﻣﻜﺎﺗ َ‬
‫ﺐ َ‬
‫‪5. Altı çizili kelimelerin cemilerini (çoğullarını) bulunuz.‬‬
‫ِ ِِ‬
‫ﺟﺎء ﻣﻦ ﻟَْﻨ َﺪ َن‬
‫‪.1‬ﺳﺎَﻓَـ َﺮ إﱃ ﻣ ﱠﻜﺔ ﻣﻊ َزﻣﻴﻠﻪ اﻟﺬي َ‬
‫اﻟﻴﻮم؟‬
‫‪ .2‬ﻛﻴﻒ ُ‬
‫ﺣﺎل ُﺟ ْﺮ ٍج َ‬
‫‪ 130‬‬
‫‪ ‬‬
ِ ‫ﱠر‬
.3
.‫ﻤﺎء ﻣﺴﺎﺋِ َﻞ ﺷﺮﻋﻴﺔً أو ﳓﻮﻳﺔً ﻓﻨﻜﺘﺒﻬﺎ ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺪﻓﺎﺗِ ِﺮ‬
ْ ‫ﻧﺴﻤﻊ ِﰲ اﻟﺪ‬
ُ
َ َ‫س ﻣﻦ ﻋُﻠ‬
ِ ‫ﻀﺒﺎ َن أ‬
ِِ
﴾ً‫َﺳﻔﺎ‬
َ ْ َ‫ﻮﺳﻰ َإﱃ ﻗَـ ْﻮﻣﻪ ﻏ‬
َ ‫ ﴿ﻓَـ َﺮ َﺟ َﻊ ُﻣ‬.4
ِ ‫ ﻣﺎ ﻣﻌﲎ "ﻗَـ ْﻮ‬.5
‫س ﻗُـ َﺰ َح " ﻳﺎ أﺳﺘﺎذ؟‬
ِ ‫ﺴﻤﺎء ﺗﺮى ﻓﻴﻪ أﻟﻮا َن اﻟﻄﱠْﻴ‬
.ً‫ﻒ ُﻣﺘَﺘَﺎﺑِ َﻌﺔ‬
َ ‫ﻳﻈﻬﺮ ﰲ اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ ُﻫ َﻮ ﻗَﻮس ﻣﻦ ﻧﻮٍر‬.6
ِ
".ٌ‫اﲰﻲ " َﺷﺎﻩ‬
ْ ‫ و‬،‫ﺐ ﺟﺪﻳﺪ ﻣﻦ أﻓﻐﺎﻧِ ْﺴﺘﺎ َن‬
ٌ ‫ أﻧﺎ ﻃَﺎﻟ‬.7
ٍ ‫ ُﻫﻮ ﻳ ِﺄﰐ ِﻣﻦ ﺑـﻠَ ٍﺪ ﺑ ِﻌ‬.8
.‫ﻴﺪ ﻟ ْﻠﻐَﺎﻳَِﺔ‬
َ َْ َ َ
ِ
‫ﺐ ﻛﺎﻓِﻴﺔٌ ؟‬
‫ أﰲ اﻟﻔﺼﻞ َﻛ َﺮ ﱡ‬.9
َ ‫اﺳﻲ‬
ُ ‫وﻣﻜﺎﺗ‬
ِ
ِ‫ﺼ‬
ِ ‫ﲔ اﳉََﺮ‬
.‫ﻒ‬
‫س َﺧ َﺮ ُﺟﻮا ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
َ ِ‫ب َرﻧ‬
ُ ‫ َﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ َﲰ َﻊ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬.10
6. Aşağıda verilen Arapça cümlenin en yakın Türkçe karşılığını seçiniz.
ِ
ِ ‫ﻗُﻞ ﻟِﻠ‬
ِ ‫َﺣﺴ ِﻦ ﻃُﻼﱠ‬
ِ ‫ﲔ ا ْﳉََﺮ‬
.‫ﺐ اﻵ َن َإﱃ َﻣ ْﻌ َﻤ ِﻞ اﻟﻠﻐَ ِﺔ‬
َ ‫س( ﻧَﺬ‬
ْ ‫ب اﻟ َﻔ‬
ُ ِ‫ﺼ ِﻞ أ ََدﺑًﺎ َو َﻋﻠ ًْﻤﺎ )ﻳُ ْﺴ َﻤ ُﻊ َرﻧ‬
ُ ْ
ُ ‫ْﻫ‬
َ ْ ‫ْﻤﺪﻳ ِﺮ إﻧﱠﻪُ ﻣ ْﻦ أ‬
a. Müdüre dedi ki: O, sınıftaki öğrencilerin edep ve ilimce en
güzellerinden biridir. (Zil sesi duyulur): Şimdi dil dersine gidiyoruz.
b. Müdüre de ki: O, sınıftaki öğrencilerin edep ve ilimce en güzellerinden
biridir. (Zil sesi duyulur): Şimdi dil laboratuarına gidiyoruz.
c. Müdüre dedi ki: O, sınıftaki öğrencilerin edep ve ilimce en
güzellerinden biridir. (Zil sesini duyunca) hemen dil laboratuarına
gideceğiz.
d. Müdüre “O, öğrencilerin edep ve ilimce en güzel olduğu sınıflardan
biridir. (Zil sesi duyulur) hemen dil laboratuarına gidiyoruz.
e. Müdüre de ki: O, sınıftaki öğrencilerin en edeplisidir. (Zil sesi duyulur):
Şimdi dil laboratuarına gidiyoruz.
7. Aşağıda verilen Arapça cümlenin en yakın Türkçe karşılıklığını
seçiniz.
.ً‫ﺼﻮا ِﳍَ ِﺬ ِﻩ اﻟ َْﻤ َﺴﺎﺋِ ِﻞ َدﻓَﺎﺗَِﺮ ُﻣ ْﺴﺘَ ِﻘﻠﱠﺔ‬
‫اﻷﺣ َﺴ ُﻦ أ ْن ُﲣَ ﱢ‬
ْ
ُ‫ﺼ‬
a. Bu konular için ayrı defterler alsanız ne iyi olur.
b. Bu konular için ayrı defterler almanız güzeldir.
c. Her konunun ayrı defteri olması en güzelidir.
d. En iyisi bu konuların defterlerini diğerlerinden ayırmanızdır.
e. En iyisi bu konulara özel (ayrı) defterler tahsis etmenizdir.
131
DİLBİLGİSİ
GAYR-I MUNSARİF
Arapçada isimler kesra ve tenvîni alıp almama bakımından ikiye ayrılırlar.
1. Munsarif: İ‘râb harekelerinin hepsini gerektiği durumlarda alabilen
isimlerdir. Bunlar ref‘ halinde zamme, nasb halinde fetha ve cer (hafd)
halinde ise kesra alırlar.
İ‘râbı
Örnek cümle
Anlamı
Ref‘ hâli
‫ﺎء َﻋﻠِ ﱞﻲ‬
َ ‫َﺟ‬
Nasb hâli
‫ﺖ َﻋﻠِﻴًّﺎ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
Ali’yi gördüm.
Cer hâli
‫ﺖ َﻋﻠَﻰ َﻋ ِﻠ ﱟﻲ‬
ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
Ali’ye selam verdim.
Ali geldi.
Munsarif isimlerden sonlarında elif-i maksûre bulunanlar ile mütekellim
yâ’sına (‫ )ي‬muzâf olan müfred isimler her üç i‘râb hâlinde de harekeler takdîr
edilir, yani telaffuz edilmedikleri için var sayılırlar.
İ‘râbı
Elif-i maksûreli
Mütekellim yâ’sına
muzâf
Ref‘ hâli
‫ﺎء اﻟ َﻔ َﱴ‬
َ ‫َﺟ‬
‫ﻀ َﺮ َواﻟِ ِﺪي‬
َ ‫َﺣ‬
Nasb hâli
‫ﺖ اﻟ َﻔ َﱴ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
‫ﺐ َواﻟِ ِﺪي‬
‫أ ُِﺣ ﱡ‬
Cer hâli
‫ت ﺑِﺎﻟ َﻔ َﱴ‬
ُ ‫َﻣ َﺮْر‬
‫ُﺳﻠﱢ ُﻢ َﻋﻠَﻰ َواﻟِ ِﺪي‬
َ‫أ‬
I. Gayr-ı Munsarif: Bu isimler ref hâlinde zamme, nasb hâlinde fetha, cer
hâlinde (kesra yerine) yine fetha alırlar. Nahiv âlimleri bir ismin munsarif
ِ ‫ﺼﺮ‬
ِ
olmasına engel olan (‫ف‬
ْ ‫ ) َﻣ َﻮاﻧ ُﻊ اﻟ ﱠ‬dokuz sebep (illet) saymışlardır. Gayr-ı
munsarif olmanın dokuz sebebini şair şu beyitlerinde toplamıştır. Nahiv
kaynaklarında yer alan ve asırlardır okunan bu beyitleri orijinal şekliyle
burada zikretmeyi faydalı gördük.
ِ ‫ﺎن ِﻣ ْﻨـﻬﺎ ﻓَﻤﺎ ﻟِﻠ ﱠ‬
ِ ‫ﻣﻮا ﻧِﻊ اﻟ ﱠ‬
ِ َ‫ﺖ * ﺛِْﻨﺘ‬
‫ﻳﺐ‬
ْ ‫اﺟﺘَ َﻤ َﻌ‬
ْ َ‫ﺼ ْﺮف ﺗ‬
ْ ‫ﺼ ْﺮف ﺗِ ْﺴ ٌﻊ ُﻛﻠﱠ َﻤﺎ‬
ُ ََ
َ َ
ُ ‫ﺼ ِﻮ‬
ِ
ٌ ‫َﻋ‬
‫ﻴﺐ‬
ٌ ‫ـﻒ وﺗَﺎْ ﻧِﻴ‬
ٌ ‫ﺻ‬
ْ ‫ـﺪل َوَو‬
ُ ‫ﺚ َوَﻣ ْـﻌ ِﺮﻓَﺔٌ * َوﻋُ ْﺠ َﻤﺔٌ ﰒُﱠ ﲨَْ ٌﻊ ﰒُﱠ ﺗَـ ْﺮﻛ‬
ِ
‫ﻳﺐ‬
ٌ ِ‫واﻟﻨﱡﻮ ُن َزاﺋِ َﺪةٌ ِﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﺒﻠِ َﻬﺎ أَﻟ‬
ُ ‫ﻒ * َوَوْز ُن ﻓ ْﻌ ٍﻞ َو َﻫ َﺬا اﻟ َﻘ ْﻮ ُل ﺗَـ ْﻘ ِﺮ‬
Munsarif olmanın engelleri dokuzdur. Bu dokuz engelden (sebep/illetten)
ikisi her ne zaman bir kelimede bir araya gelse, artık o kelimenin münsarif
olması doğru olmaz. Bu engel sebepler:
1. Adl/Udûl: Bir kelimenin vezinin başka bir vezne dönüşmüş olması.
132
2. Vasıf/Sıfat anlamlı olması.
3. Kelimenin müennes olması
4. Marife olması.
5. ‘Ucme: (bir kelimenin yabancı bir dilden Arapçaya geçmiş olması)
6. Cemi (çoğul) sıygasında olması.
7. Mürekkeb (bileşik isim halinde) bir kelime olması.
8. Öncesinde elif bulunan bir nûn bulunması.
9. Kelimenin fiil vezninde olması.
Bildiğiniz bir gayr-ı munsarif kelimeyi merfû, mansûb ve mecrûr hallerinde
olacak şekilde üç cümlede kullanınız.
Gayr-ı Munsarif Kelimeler
Gayr-ı munsarif kelimeler üç bölümde incelenir:
A. Alemler (Özel İsimler)
B. Sıfat olanlar
C. Sıygatu müntehe’l-cumû‘ (son cemi kipi) yapısında olan cemiler.
Nahiv âlimleri, alem (özel isim) ve sıfatlardan, yukarıda sayılan dokuz
illet (sebepten) ikisini kendisinde bulunduranların gayr-i munsarif
olabileceğini söylemişlerdir. Yani gayr-i munsarif alem bu özelliklerineek
olarak dokuz sebepten birini daha bulundurmalıdır. Vasıf ve cemilerde ise bir
sebep (illet) yeterli görülmüştür. Şimdi bunları örnekleriyle birlikte görelim.
A. Alem ‫اﻟﻌﻠَ ُﻢ‬
َ (Özel İsim) Olanlar
1. Alem ve ucme sebeplerini birlikte bulunduranlar: Ucme, bir ismin Arapça
dışında bir dilden alınmış olmasıdır. Böyle isimlere ‫ﺠ ِﻤ ﱡﻲ‬
َ ‫ اﻷ ْﻋ‬a‘cemî denir.
ِ ‫اﻟﺪ‬
Ayrıca bu tür kelimeler, Arapçaya başka dilden girdiğini belirtmek için ‫ﱠﺧﻴﻞ‬
(Başka dilden Arapçaya giren) diye de anılırlar. Örnekler:
ِ ْ ، ‫إﺑـﺮ ِاﻫﻴﻢ‬
ِ
ِ ، ‫ﺎﻋﻴﻞ‬
‫ﻮل‬
ُ ُ‫اﺳﺘَﺎﻧْـﺒ‬
ْ ، ‫ ﻟَْﻨ َﺪ ُن‬، ‫ َرْﻣﺴﻴﺲ‬، ‫ﻴﻞ‬
ْ ُ َ‫إﲰ‬
ُ َْ
ُ ‫إﺳ َﺮاﻓ‬
ِ ‫ﺑﺎ ِر‬
ِ
‫ُوروﺑﱢـﻴﱠ ِﺔ اﻟ ُﻜ ْﺒـ َﺮى‬
ُ ‫ﻳﺲ ﻣ ْﻦ أ ْﻛ َِﱪ اﻟ ُْﻤ ُﺪن اﻷ‬
ُ َ
Paris, Avrupa’nın en büyük metropollerinden biridir.
ِ ‫اﷲ‬
ِ ‫ﺑـﲎ َﺧﻠﻴﻞ‬
.‫ﻷﻣ ِﺮ َرﺑﱢِﻪ‬
َ َ‫ﻴﻢ اﻟ َﻜ ْﻌﺒَﺔَ اﳌُ َﺸ ﱠﺮﻓَﺔَ ﻃ‬
ْ ً‫ﺎﻋﺔ‬
ََ
ُ ‫إﺑﺮاﻫ‬
َ
ُ
Hz. İbrahim, rabbinin emrine itaat için Kabeyi Müşerrefe’yi inşa etti.
ِ
ِ ُ ‫اﺑـﺘَـﻠَﻊ اﳊ‬
ٍ ِ‫ﺴﻼَم( ِﰲ ﻟ َْﻴ ٍﻞ ﺣﺎﻟ‬
‫ﻚ‬
ُ ‫ﺲ ) َﻋﻠَﻴﻪ اﻟ ﱠ‬
َ
ُ َ ْ
َ ُ‫ﻮت اﻟﻌ ْﻤﻼَ ُق ﻳُﻮﻧ‬
Dev balina Hz. Yunus’u karanlık bir gecede yuttu.
133
ِ َ‫ﻓ‬
2. Alem ve müennes olanlar: ، ُ‫ ُﻣ َﻌﺎ ِوﻳَﺔ‬، ُ‫ ﲪَْ َﺰة‬، ُ‫ْﺤﺔ‬
ُ ‫ ُﺳ َﻌ‬، ُ‫ َﻣ ْﺮَﱘ‬، ُ‫ﺎﻃ َﻤﺔ‬
َ ‫ ﻃَﻠ‬، ُ‫ َﻣ ﱠﻜﺔ‬، ‫ﺐ‬
ُ َ‫ َزﻳْـﻨ‬، ‫ﺎد‬
ُ‫ ﻋُ ْﺮَوة‬، ُ‫ﻋُ ْﻘﺒَﺔ‬
Bu gruba, müenneslik alâmeti olsun, olmasın müennes varlıklara (insan,
hayvan, şehir, ülke) verilen özel isimlerle sonunda müenneslik alâmeti
bulunan erkek isimleri girerler. Aşağıdaki cümlelerde geçen bu tür gayr-ı
munsarif kelimeleri inceleyiniz.
ِ ِ‫َﻛﺎ َن ﲪَْ َﺰةُ ﺑْ ُﻦ َﻋ ْﺒ ِﺪ اﳌُﻄﱠﻠ‬
.(‫ﱠﱯ )ﺻﻠﱠﻰ اﷲُ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ َو َﺳﻠﱠ َﻢ‬
‫ﺐ ﻋ ﱠﻢ اﻟﻨِ ﱢ‬
Hamza b. Abdülmuttalib Hz. Peyhamber’in amcasıydı.
.‫ي‬
‫اﻋﺔٌ ﳑُْﺘَ َﺎزةٌ ِﰲ اﻟﻔ ﱢﻦ اﳌِ ْﻌ َﻤﺎ ِر ﱢ‬
َ ‫ﺎﻋﺔَ ﺑَـ َﺮ‬
َ َ‫ﻟِ ِﺮﻓ‬
Rifâa’nın mimarlık sahasında mükemmel bir yeteneği var.
ِ ْ ‫َﻛﺎﻓَﺄ‬
ٍ ‫ﺎﺟﺤ‬
ِ ٍ ِ َ َ‫ﺎت ﺛَﻼ‬
ِ ‫ﺎدةُ ُﻛﻠﱢﻴﱠ ِﺔ ا ِﻹﻟﻴ ِﻬﻴﱠ‬
.َ‫وﺧ ِﺪﳚَﺔَ َوَﻣ ْﺮَﱘ‬
َ ‫ ُز َﺣ َﻞ‬:‫ﺎت‬
َ ‫َت ﻋ َﻤ‬
َ َ‫ث ﻃَﺎﻟﺒَﺎت ﻧ‬
İlahiyat fakültesi dekanlığı üç başarılı öğrenciyi, Zuhal, Hatice ve
Meryem’i ödüllendirdi.
ِ ‫ﺖ‬
ٍ ‫ﺖ َو ْﻫ‬
.-‫ﱠﱯ –ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻼم‬
ْ َ‫َﻛﺎﻧ‬
ُ ‫آﻣﻨَﺔُ ﺑِْﻨ‬
‫ﺐ ًّأﻣﺎ ﻟﻠﻨِ ﱢ‬
Amine kızı Vehb, Hz. Peygamber’in annesiydi.
3. Alem ve sonunda ‫ –ان‬eki bulunanlar:
‫ َﻣ ْﺮَوا ُن‬، ‫ﻀﺎ ُن‬
َ ‫ َرَﻣ‬، ‫ َﺳﻠ َْﻤﺎ ُن‬، ‫ َﺷ ْﻌﺒَﺎ ُن‬، (‫ﻋُﺜْ َﻤﺎن )ﻋُﺜْﻢ – ا ُن‬
Aşağıdaki cümlelerde geçen bu tür gayr-ı munsarif kelimeleri inceleyiniz.
‫ت ﺑِ َﺸ ْﻌﺒَﺎ َن‬
ُ ‫ َﻣ َﺮْر‬/ ‫ﺖ َﺷ ْﻌﺒَﺎ َن‬
ُ ْ‫ َرأَﻳ‬/ ‫َﻫ َﺬا َﺷ ْﻌﺒَﺎ ُن‬
ِ ‫َﻛﺎ َن اﳋَﻠِﻴ َﻔﺔُ ﻋُﺜْﻤﺎ ُن ﺑﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن‬
.-‫ﺴﻼَ ُم‬
‫ﱠﱯ – َﻋﻠَْﻴ ِﻪ اﻟ ﱠ‬
‫ﺻ ْﻬ ًﺮا ﻟﻠﻨِ ﱢ‬
ُ َ
Halife Hz. Osman, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in damadıydı.
ِ
ٍ َ‫ث ﺑـﻨ‬
.‫ﺎت‬
َ ُ َ‫ ﻷﺧﻲ َﻋ ْﺪﻧَﺎ َن ﺛَﻼ‬Kardeşim Adnan’ın üç kızı var.
4. Alem ve fiil vezninde olanlar. Meselâ ‫أﲪَ ُﺪ‬
ْ kelimesi ‫ أ ْد ُﺧ ُﻞ‬ve ‫ج‬
ُ ‫أ ْﺧ ُﺮ‬gibi fiil
ِ
‫ﴰ‬
mâzî
vezninde,
‫ﺪ‬
‫ﻳ‬
‫ﺰ‬
‫ﻳ‬
muzârî
vezninde
bir alem
vezninde bir isimdir. Yine ‫َﱠﺮ‬
ُ
َ
ُ
olduğu için gayr-ı munsariftirler. Aşağıdaki cümlelerde geçen bu tür gayr-ı
munsarif kelimeleri inceleyiniz.
‫ ﻳَ ِﺰﻳ َﺪ‬/ ‫َﱠﺮ‬
ُ ‫ َﺳﻠﱠ ْﻤ‬، ‫ ﻳَ ِﺰﻳ َﺪ‬/ ‫َﱠﺮ‬
ُ ْ‫ َرأَﻳ‬، ‫ ﻳَ ِﺰﻳ ُﺪ‬/ ‫َﱠﺮ‬
َ ‫َﺟ‬
َ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ ﴰ‬
َ‫ﺖ ﴰ‬
ُ ‫ﺎء ﴰ‬
َِ ٌ‫ﻳـ ْﻨﺒﻊ ﻣ ِﺪﻳﻨَﺔ‬
.‫َﲪَ ِﺮ‬
ْ ‫ﲨﻴﻠَﺔٌ ﺗَـ َﻘ ُﻊ َﻋﻠَﻰ اﻟْﺒَ ْﺤ ِﺮ اﻷ‬
َ ُُ َ
Yenbu, Kızıldeniz’de bulunan güzel bir kenttir.
ِ َ‫ﻮع ِﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﺒﻞ َﻣ ﱠﺮﺗ‬
.‫ﲔ‬
ِ ‫ﺿ‬
ُ ‫ﺖ َﻣ َﻊ أَ ْﻛ َﺮَم ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟ َْﻤ ْﻮ‬
ُ ْ‫َﲢَ ﱠﺪﺛ‬
ُ
Ekrem’le bu konuda daha önce iki kez konuştum.
134
5. Alem ve adl/udûl (asıl sıyglarından başka bir vezne dönüştürme yoluyla
kazanılan vezindeki isimler). Meselâ ‫ ﻋُ َﻤﺮ‬kelimesinin aslının ‫ َﻋ ِﺎﻣﺮ‬olduğu ve
ondan dönüştüğü kabul edilir. Meselâ:
‫ح‬
ُ ‫ ُدﻟ‬، ‫ ُﲨَ ُﻊ‬، ‫ ُﻫﺒَ ُﻞ‬، ‫ ﺛُـ َﻌ ُﻞ‬، ‫ ُزﻓَـ ُﺮ‬، ‫ُز َﺣ ُﻞ‬
ُ ‫ ﻗُـ َﺰ‬، ‫َﻒ‬
‫ﺖ َﻋﻠَﻰ ﻋُ َﻤ َﺮ‬
ُ ‫ َﺳﻠﱠ ْﻤ‬، ‫ﺖ ﻋُ َﻤ َﺮ‬
ُ ْ‫ َرأَﻳ‬، ‫ﺎءِﱐ ﻋُ َﻤ ُﺮ‬
َ ‫َﺟ‬
Not: ‫’أُ ْﺧ َﺮى‬nın cemî kipi olan ‫ُﺧﺮ‬
َ ‫ أ‬ve te’kîd lafızlarından bulunan ‫ ُﲨَﻊ‬,
kelimeleri de alem olmadıkları halde gayr-ı munsariftirler. Örnek:
‫ ُﻛﺘَﻊ‬ve ‫ﺼﻊ‬
َ ُ‫ﺑ‬
[ 184 ،‫ُﺧ َﺮ﴾ ] ﺳﻮرة اﻟﺒﻘﺮة‬
َ ‫﴿ﻓَ ِﻌ ﱠﺪةٌ ِﻣ ْﻦ أﻳﱠ ٍﺎم أ‬
“Sizden kim (oruç gğnlerinde) hasta veya seferde ise o (tutamadığı)
günler sayısınca başka günlerde oruç tutar”.
..‫ُﺧ َﺮ‬
َ‫أ‬
ِ ‫ت ﺑِﺎﳍِْﻨ َﺪ‬
‫ات َوﻧِ َﺴ ٍﺎء‬
ُ ‫ َﻣ َﺮْر‬Hindlere ve başka kadınlara uğradım
6. Sonunda memdûd (‫ )ـ ـ اء‬olsun maksûr (‫ ) ـ ـ ى‬olsun elif bulunanlar:
Çöl: ‫ﺻ ْﺤ َﺮاء‬
َ
Hatıra: ‫ِذ ْﻛ َﺮى‬
Çölde: ‫اء‬
َ ‫ِﰲ‬
َ ‫ﺻ ْﺤ َﺮ‬
Muştu, müjde: ‫ﺸ َﺮى‬
ْ ُ‫ﺑ‬
ٍ
َ‫ِﰲ ﻟَْﻴـﻠَﺔ ﻇَﻠ َْﻤﺎء‬
Çok karanlık bir gecede
Yeşil: ‫ﻀ َﺮاء‬
ْ ‫َﺧ‬
Gebe: ‫ُﺣ ْﺒـﻠَﻰ‬
Mavi: ‫َزْرﻗَﺎء‬
en düşük: ‫ُﺳ ْﻔﻠَﻰ‬
7. Alem ve ‫ﺠﺎ ِزي‬
َ ‫ﺐ اﻟ َْﻤ‬
ُ ‫( اﳌﺮﱠﻛ‬kaynaşmış bileşik isim) kalıbında olan isimler:
‫ ﺑَـ ْﻌﻠَﺒَ ﱠ‬، ‫َﻣ ْﻌ ِﺪﻳ َﻜ ِﺮب‬
‫ﻮر َﺳ ِﻌﻴ ُﺪ‬
ْ ‫ َﺣ‬، ‫ﻚ‬
ْ ُ‫ ﺑ‬، ‫ﻀ َﺮَﻣ ْﻮت‬
Aşağıdaki cümlelerde gayr-i munsarifleri tesbit ediniz ve ne sebeple gayr-ı
munsarif olduklarını söyleyiniz.
.‫ﺖ اﺑْـﻨَﺔُ َﺧ ِﺎﱄ َﺧ ِﺪﳚَﺔَ ِﻣ ْﻦ اﺑْ ِﻦ َﺟﺎ ِرَﻫﺎ َﻋ ْﺪﻧَﺎ َن‬
ْ ‫ ﺗَـ َﺰﱠو َﺟ‬.1
ِ ‫ ﺳﺎﻓَـﺮ ﻣ ِﺪﻳﺮ اﻟ ﱠ‬.2
ِ
.‫ﻳﺲ‬
ُ ُ َ َ
َ ‫ﺸ ِﺮَﻛﺔ َإﱃ ﺑَﺎر‬
ِ ‫ ﺗَ ْﺪرس َﻋﺎﺋِ َﺸﺔُ ِﰲ ُﻛﻠﱢﻴﱠ ِﺔ ا ِﻹﳍِﻴﱠ‬.3
.‫ﺎت ِﲜَ ِﺎﻣ َﻌ ِﺔ َﻣ ْﺮَﻣ َﺮة‬
ُُ
ِ ِ
. ‫ب ﻗَـ ْﺒ َﻞ ا ْﳍِ ْﺠ َﺮِة اﻟﻨﱠﺒَ ِﻮﻳﱠِﺔ‬
َ ‫ َﻛﺎﻧَﺖ اﻟ َْﻤﺪﻳﻨَﺔُ اﻟ ُْﻤﻨَـ ﱠﻮَرةُ ﺗُ ْﺪ َﻋﻰ ﺑِﻴَﺜْ ِﺮ‬.4
B. Sıfat Olan Gayr-ı Munsarifler
Yapı itibariyle sıfat mânâsı taşıyan kelimelerden bu özelliklerinin yanısıra,
elif-nun eklenenler, fiil vezinlerinde olanlar ve yukarıda açıklandığı üzere
“udûl” niteliği taşıyanlar da gayr-ı munsariftirler. Şimdi bunları da
örneklendirelim:
1. Vezinlerinde asıl vezinden dönüşme (udûl/adl) bulunan sıfat mânâlı
kelimeler. Bunlara örnek üleştirme sayılarıdır.
135
Birer: ‫ َﻣ ْﻮ َﺣ َﺪ‬/ ‫ﺎد‬
َ َ‫ﺛُﻼ‬
َ َ‫ َﻣﺜْـﻠ‬/ ‫ث‬
َ ‫ُﺣ‬
َ ‫ أ‬, İkişer : ‫ َﻣﺜْـ َﲎ‬/ ‫ﺛُـﻨَﺎء‬, Üçer: ‫ﺚ‬
Dörder: ‫ َﻣ ْﺮﺑَ َﻊ‬/ ‫ﺎع‬
َ َ‫ ُرﺑ‬, Beşer: ‫ﺲ‬
َ َ‫ ُﲬ‬Altışar: ‫س‬
َ ‫ َﻣ ْﺴ َﺪ‬/ ‫اس‬
َ ‫ُﺳ َﺪ‬
َ ‫ ﳐَْ َﻤ‬/ ‫ﺎس‬
Yedişer: ‫ﺴﺒَ َﻊ‬
َ َ‫ ُﺳﺒ‬, Sekizer: ‫ َﻣﺜْ َﻤ َﻦ‬/ ‫ ﲦَُﺎ َن‬Dokuzar: ‫ َﻣ ْﺘ َﺴ َﻊ‬/ ُ‫ﺗُ َﺴﺎع‬
ْ ‫ َﻣ‬/ ‫ﺎع‬
Onar: ‫ﺸ َﺮ‬
َ ‫ َﻣ ْﻌ‬/ ‫ﻋُ َﺸ َﺎر‬
ِ ‫ و‬şeklindeki aslın ‫ أُﺣﺎد‬şekline dönüşmesi
Bunlardaki dönüşme (udûl), ‫اﺣﺪ‬
َ
َ
tarzındadır. Diğerleri de aynı şekilde açıklanmaktadır.
Aşağıdaki cümlelerde geçen bu tür gayr-ı munsarif kelimeleri inceleyiniz.
ِ
ِ
.‫ﺎد‬
َ ‫ُﺣ‬
َ
َ ‫ﺻﺎﻓَﺢ اﻟ ُْﻤ َﻮﻇﱠُﻔﻮ َن اﳌُﺪ َﻳﺮ اﳉَﺪﻳ َﺪ أ‬
Memurlar, yeni müdürle tek tek tokalaştılar.
2. Müennesi ‫ ﻓَـ ْﻌﻠَﻰ‬vezninde olan ‫ ﻓَـ ْﻌﻼَن‬veznindeki sıfatlar:
Susuz: ‫ﺸﺎن‬
َ ْ‫ َﻋﻄ‬müennesi ‫ َﻋﻄْ َﺸﻰ‬şeklindedir.
Aç Kadın: ‫اِ ْﻣ َﺮأَةٌ َﺟ ْﻮ َﻋﻰ‬
Aç adam: ‫ﻞ َﺟ ْﻮ َﻋﺎن‬
ٌ ‫َر ُﺟ‬
Aşağıdaki cümlelerde geçen bu tür gayr-ı munsarif kelimeleri inceleyiniz.
.‫ﺎر َك َﺟ ْﻮ َﻋﺎ ُن‬
ْ ِ‫ﻻَ ﺗَﺒ‬
ُ ‫ﺖ َﺷ ْﺒـ َﻌﺎ َن َو َﺟ‬
Komşun açken tok yatma!
ِ
ِ
ٍ ِ‫ُﻛ ﱡﻞ ﻃَﺎﻟ‬
.‫ْﻤ ِﺔ َواﻟ َْﻤ ْﻌ ِﺮﻓَ ِﺔ‬
َ ‫ﺐ ِﰲ ُﻛﻠﱢﻴﱠﺘﻨَﺎ ﻇَ ْﻤﺂ ُن َإﱃ ا ْﳊﻜ‬
Fakültemizdeki her öğrenci hikmete ve bilgiye susamıştır.
ِ
.‫اﻟﻌ ِﺎﻣ َﻞ ﻟِ َﻜ ْﻮﻧِِﻪ َﻛ ْﺴﻼَ َن‬
َ ِ‫ﺐ اﻟ ُْﻤ َﻘﺎ ِو ُل ذﻟ‬
َ ‫ﻚ‬
ُ ‫َﻛﺜ ًﲑا َﻣﺎ ﻳُـ َﺆﻧﱢ‬
Mütahit, tembel oluşu nedeniyle o işçiyi sıksık azarlıyor.
Ancak bu vezinde olanlardan müennesine tâ-i marbûta bitişenler gayr-ı
munsarif olmazlar. Mesela: ‫( َﺳ ْﻴـ َﻔﺎن‬uzun boylu erkek) kelimesi gibi müennes
sıygasına tâ-i merbûta bitişenler ٌ‫( َﺳ ْﻴـ َﻔﺎﻧَﺔ‬uzun boylu kadın) gayr-i munsarif
değil, munasrif olurlar.
ٍ ‫ ﻣﺮرُْﰎ ﺑِﺮﺟ ٍﻞ ﺳ ْﻴـ َﻔ‬، ‫ﺖ رﺟﻼَ ﺳ ْﻴـ َﻔﺎﻧًﺎ‬
‫ﺎن‬
َ ُ َ ْ ََ
َ ُ َ ُ ْ‫ َرأَﻳ‬، ‫َﻫ َﺬا َر ُﺟ ٌﻞ َﺳ ْﻴـ َﻔﺎ ٌن‬
Pişman: ‫ﻧَ ْﺪ َﻣﺎن‬
müennesi ‫ﻧَ ْﺪ َﻣﺎﻧَﺔ‬
Ahmak, kalbi ölmüş: ‫َﻣ ْﻮﺗَﺎن‬
müennesi ‫َﻣ ْﻮﺗَﺎﻧَﺔ‬
Karnı zayıf: ‫ﺼ َﻤﺎن‬
ْ ‫َﺧ‬
müennesi ‫ﺼ َﻤﺎﻧَﺔ‬
ْ ‫َﺧ‬
Çıplak: ‫ ﻋُ ْﺮﻳَﺎن‬müennesi: ‫ﻋُ ْﺮﻳَﺎﻧَﺔ‬
136
3. Müzekkerleri ‫ﻞ‬
َ ‫ أَﻓـ‬vezninde olan sıfat anlamlı kelimeler. Örnekleri:
ُ ‫ْﻌ‬
Müzekkeri:
Müennesi:
‫أﲪَ ُﺮ‬
ْ
‫ﲪَْ َﺮاء‬
‫َﺻ َﻔ ُﺮ‬
ْ‫أ‬
‫ﺻ ْﻔ َﺮاء‬
َ
‫ﺾ‬
ُ َ‫أَﺑْـﻴ‬
‫ﻀﺎء‬
َ ‫ﺑَـ ْﻴ‬
‫أَ ْزَر ُق‬
‫َزْرﻗَﺎء‬
‫َﺳ َﻮ ُد‬
ْ‫أ‬
‫َﺳ ْﻮ َداء‬
ِ ْ َ‫"ﻻَ ﻓ‬
ِ
(‫َﺳ َﻮ َد إﻻﱠ ﺑِﺎﻟﺘﱠـ ْﻘ َﻮى" )ﺣﺪﻳﺚ ﺷﺮﻳﻒ‬
ْ ‫ﺾ َﻋﻠَﻰ أ‬
َ َ‫ﻀ َﻞ ﻟ َﻌ َﺮِ ﱟﰊ َﻋﻠَﻰ أَ ْﻋ َﺠ ِﻤ ﱟﻲ َوﻻ ﻷَﺑْـﻴ‬
“Bir Arabın Arap olmayana ve bir beyazın siyaha takvâdan (Allah’ın
emirlerine göre yaşamaktan) başka hiçbir üstünlüğü yoktur”.
ِ ‫ﻀﺮ‬
ِ
ِ ‫ﺎف اﻟ ﱠ‬
‫َﺧ َﺬ اﻟْ َﻜ ﱠ‬
.‫َﺳ َﻮ َد‬
ُ ‫ﺸ‬
َ‫أ‬
ْ ‫اء َوﻣ ْﻨﻈَ ًﺎرا أ‬
َ َ ْ ‫ﺼﻐﲑُ َﻣ َﻌﻪُ ﻗ ْﺮﺑَﺔً َﺧ‬
Küçük izci yanına yeşil bir matara ve siyah bir dürbün aldı.
‫ْﻌ ُﻞ‬
َ ‫ أَﻓـ‬veznindeki ism-i tafdîller de gayr-ı munsariftir.
Daha küçük: ‫َﲨَﻞ‬
Daha büyük: ‫أَ ْﻛ َﱪ‬
ْ‫أ‬
Daha çirkin: ‫أَﻗـْﺒَﺢ‬
Daha güzel: ‫َﲨَﻞ‬
ْ‫أ‬
ِ ‫ﺖ ﺑِﺄ‬
ِ ‫ﺎت و‬
ِ ِ
ِ
.‫اﻟﻔ ْﻴﺰﻳَ ِﺎء‬
ْ ُ ‫َﺴ‬
ْ‫ﻟ‬
َ ‫َﺳﺒَ َﻖ ﻣ ْﻦ ُزَﻣﻼَﺋﻲ ِﰲ اﻟ ﱢﺮﻳَﺎﺿﻴﱠ‬
Matematik ve Fizik konusunda arkadaşlarımdan önde değilim.
ِِ
ِ ‫ﺎل واﻟﻴ‬
ِ ‫َﺳﻮ‬
.‫اق‬
ُ ‫َو َﺟ ْﺪ‬
ُ ُ َ َ ‫ت اﻟﺒُـ ْﺮﺗُـ َﻘ‬
َ ‫ﻮﺳﻔ ﱠﻲ أ َْر َﺧ‬
َ ْ ‫ﺺ اﻟ َﻔ َﻮاﻛﻪ ِﰲ اﻷ‬
Portakal ve mandalini, çarşıdaki meyvelerin en ucuzu olarak gördüm.
ِ ‫ ﻗَـﻮ‬kelimelerinin gayr-ı munsarif oluş sebeplerini açıklayıp
‫ َزْﻫ َﺮاء‬, ‫ َﻣ َﻜﺎﺗِﺐ‬ve ‫اﻋﺪ‬
َ
örnek cümlelerde kullanınız.
C. Sıygatu Müntehe’l-Cumû‘ (Son Çoğul kipi) Yapısında Olan Cemiler
Bu çoğul isimler, çoğul (cemi) yapılırken getirilen elif harfinden sonra 2 veya
ِ ‫ ﻣ َﻔ‬ve ‫ﺎﻋﻴﻞ‬
ِ ‫ ﻣ َﻔ‬vezinlerinde bulunurlar.
3 harf ihtivâ ederler. Çoğunlukla ‫ﺎﻋﻞ‬
َ
َ
Mescidlerde namaz kılarız.
ِ ‫ﻧُﺼﻠﱢﻲ ِﰲ ﻣﺴ‬
‫ﺎﺟ َﺪ‬
َ
ََ
‫ﱠ‬
‫س‬
َ ‫ﻧَـﺘَـ َﻌﻠ ُﻢ ِﰲ َﻣ َﺪا ِر‬
ِ ِ‫اِ ْﺷﺘَـﺮﻳْـﻨَﺎ ﻣ َﻔﺎﺗ‬
Biz çok anahtar satın aldık. ‫ﲑًة‬
َ َ َ
َ ‫ﻴﺢ َﻛﺜ‬
Okullarda öğreniriz.
Diğer örnekler:
Müfred
Mabed
Lamba
‫َﻣ ْﻌﺒَ ٌﺪ‬
ِ
‫ﺎح‬
ْ ‫ﻣ‬
ٌ َ‫ﺼﺒ‬
137
Cemi
‫َﻣ َﻌﺎﺑِ ُﺪ‬
ِ َ ‫َﻣ‬
‫ﻴﺢ‬
ُ ‫ﺼﺎ ﺑ‬
Dirhem
Dinar
Meclis
Anahtar
Serçe
Dakika
‫ِد ْرَﻫ ٌﻢ‬
ِ
‫ﺎر‬
ٌ َ‫دﻳﻨ‬
ِ
‫ﺲ‬
ٌ ‫َْﳎﻠ‬
‫ِﻣ ْﻔﺘَﺎح‬
‫ﻮر‬
ْ ُ‫ﻋ‬
ٌ ‫ﺼ ُﻔ‬
‫َدﻗِﻴ َﻘﺔ‬
Kural
ِ َ‫ﻗ‬
‫ﺎﻋ َﺪة‬
Kâfile
‫ﻗَﺎﻓِﻠَﺔ‬
ِ
‫ﻴﻢ‬
ُ ‫َد َراﻫ‬
ِ
‫ﲑ‬
ُ ‫َدﻧَﺎﻧ‬
ِ
‫ﺲ‬
ُ ‫َﳎَﺎﻟ‬
‫َﻣ َﻔﺎﺗِﻴﺢ‬
‫ﺼﺎﻓِﲑ‬
َ ‫َﻋ‬
‫َدﻗَﺎﺋِﻖ‬
ِ ‫ﻗَـﻮ‬
‫اﻋﺪ‬
َ
‫ﻗَـ َﻮاﻓِﻞ‬
Aşağıdaki cümlelerde geçen bu tür gayr-ı munsarif kelimeleri inceleyiniz.
ِ ‫اِﺟﺘَﻤﻌﻨَﺎ ﻣﻊ أ َُدﺑﺎء و‬
ِ ‫ﻳﻦ أ َْﻣ‬
.‫ﺲ‬
َ ‫ﺻﺤﻔﻴﱢ‬
َ َ َ َ ََ َْ ْ
َ ‫ﲔ َﻣ ْﺸ ُﻬﻮِر‬
Dün meşhur doktor ve gazetecilerle bir araya geldik.
Gayr-i Munsarif İsimlerin Özel Durumları
Gayr-ı munsarif isimler de diğer isimler gibi cümlenin herhangi bir ögesi
olabilir. Bunları diğer isimlerden ayıran en başta gelen özellik, bir ismin
gayr-ı munsarif olması için özel kalıplarda olması gereklidir. Bunları
yukarıda örnekleriyle zikretmiştik.
Gayr-ı munsarif isimleri ötekilerden ayıran bir özellikleri de i‘râb
alâmetini alışlarındadır. Bu da üç şekilde belirginleşir:
1. Gayr-ı munsarif kelimeler sonlarına kesra ve tenvin kabul etmezler.
2. Gayr-ı munsarif isimler cer hallerinde kesra değil fetha alırlar.
3. Gayr-ı munsarif kelime şu iki durumda kesra alır:
ِ ‫ِﰲ اﻟْﻤﺴ‬
a. Başında harf-i ta‘rîf bulunduğunda ‫ﺎﺟ ِﺪ‬
ََ
b. Muzâf durumunda olduğunda ‫َﲪَ ِﺪﻧَﺎ‬
ْ ‫ْﺖ ﻷ‬
ُ ‫ﻗُـﻠ‬
Aşağıdaki cümlelerde geçen bu tür gayr-ı munsarif kelimeleri inceleyiniz.
ِِ
ِ ِ‫ﱢﻬﺎﻳَِﺔ اِﻧْﺘِ َﻬ ْﻴـﻨَﺎ ِﻣ ْﻦ ﺗَ ْﺪﻗ‬
.‫ﲔ‬
َ ‫ِﰲ اﻟﻨـ‬
َ ‫ﻴﻖ ﺗَـ َﻘﺎ ِرﻳ ِﺮ اﻟ ُْﻤ َﻬ ْﻨﺪﺳ‬
Sonunda mühendislerin raporlarını incelemeyi bitirdik.
ِ
.‫َﺳﺎﺗِ َﺬةُ ِﰲ َﻣﺒَ ِﺎﱐ اﳉَ ِﺎﻣ َﻌ ِﺔ‬
َ ‫ﻳَ ْﺴ ُﻜ ُﻦ َﻫ ُﺆﻻَء اﻷ‬
Bu profesörler, üniversitenin lojmanlarında oturuyorlar.
138
Aşağıdaki Türkçe cümleleri Arapçaya çeviriniz.
1. Allah’ın dostu İbrahim, oğlu İsmail ile birlikte Kabe’yi yaptı.
2. Mühendis Rıdvan’la yolda tanıştım.
3. Bu sorulara yazılı cevap ver.
4. Züleyha, Yusuf’a iftira etti.
5. Arkadaşım Yeşkürle müzeleri ziyaret ettik.
6. Askerler ikişer ikişer yürüdüler.
7. Okulda başka kızlar gördüm.
8. Arkadaşım Süleyman’la Yemen’deki Hadramut şehrine gideceğiz.
9. Uçakla, üçer dörder uçtu.
10. Öfkeli iken hüküm verme.
I. Aşağıdaki cümlelerin en yakın Türkçe çevirisini bulunuz.
ِ ‫ﻀﺎء ِﰲ اﻷَرﻳ‬
ِ ٍ ِ ِ‫ﺎف ِﲟَﺼﺎﺑ‬
ِ
. ‫ﺿ ُﻊ‬
ْ ‫اﻟﻮ‬
َْ
َ َ
َ ‫ﻴﺢ َزﻳْﺘﻴﱠﺔ ﻗَﺪﳝًﺎ واﻵ َن ﺗَـﻐَﻴﱠـ َﺮ‬
ُ َ ُ‫َﻛﺎﻧَﺖ اﻟ َْﻤﻨَﺎ ِز ُل ﺗ‬
a. Eskiden köylerde evler gaz lambası vardı, şimdi ise durum değişmiştir.
b. Eskiden köylerde evler gaz lambasıyla aydınlatılıyordu, şimdi ise durum
değişmiştir.
c. Eskiden köydeki evimizde gaz lambasıyla aydınlatılıyordu, şimdi ise durum
değişmiştir.
d. Eskiden köylerde evler gaz lambalarıyla aydınlatılıyordu, şimdi ise durum
değişmiştir.
e. Eskiden köydeki evimizde gaz lambasıyla aydınlatılıyordu, şimdi her yerde
elektrik var.
ِ ‫اﻟﻨ‬
II. .‫ﱠﺎس‬
ِ ِِ ِ
ِ
ِ
ِ ِ ِ ِ
‫ﺐ أﻧْﻈَ َﺎر‬
ْ ‫ﻮﺟ ُﺪ ِﰲ‬
َ ُ‫ﺗ‬
ُ ‫ َوﻓﻴ ِﻬ َﻤﺎ َﻣﻨَﺎﻇ ُﺮ ﻃَﺒﻴﻌﻴﱠﺔٌ َﲡْﻠ‬، ٌ‫اﺳﻄَْﻨ ُﺒﻮ َل وأدرﻧَﻪ أ ََﻣﺎﻛ ُﻦ ﺗَﺎ ِرﳜﻴﱠﺔٌ ﺳﻴَﺎﺣﻴﱠﺔٌ َﻛﺜ َﲑة‬
a. İstanbul ve Edirne’de tarihi ve turistik mekanlardır. Her ikisinde de
insanların dikkatini çeken doğal manzalar vardır.
b. İstanbul ve Edirne’de pek çok tarihi ve turistik mekan bulunmaktadır. Her
ikisinde de insanların dikkatini çeker.
c. İstanbul ve Edirne tarihi ve turistik mekanların çok olduğu şehirlerdir. Her
ikisinde de insanların dikkatini çeken doğal manzalar vardır.
d. İstanbul ve Edirne’de pek çok tarihi ve turistik mekan bulunmaktadır. Her
ikisinde de insanların dikkatini çeken doğal manzalar vardır.
e. İstanbul ve Edirne’de pek çok tarihi ve turistik mekan bulunmaktadır, doğal
manzalarıyla insanların ilgilerini çekerler.
139
‫‪ALIŞTIRMALAR‬‬
‫‪1. Aşağıdaki cümlelerde geçen gayr-ı munsarifleri tespit ediniz.‬‬
‫‪ .1‬ﺗَـ َﻮﱠﱃ َﻋﻠِ ﱡﻲ ﺑْ ُﻦ ِأﰊ ﻃَﺎﻟِ ٍ‬
‫ﺐ اﳋِﻼَﻓَﺔَ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ﺑْ ِﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن‪.‬‬
‫ﺎم إﱃ ﺻ ْﻨـﻌﺎء ﺻﺒﺎح اﻟﻴـﻮِم اﻟﺜﱠﺎﻟِ ِ‬
‫ﺚ‪.‬‬
‫ﺻ َﻞ ُﺣ َﺴ ٌ‬
‫‪َ .2‬و َ‬
‫َ َ َ ََ َ َ ْ‬
‫وت ِﰲ ﻟُْﺒـﻨَﺎ َن‪.‬‬
‫ﻮﺟ ُﺪ َﻣ ِﺪﻳﻨَﺔً ﺑَـ ْﻴـ ُﺮ َ‬
‫‪ .3‬ﺗُ َ‬
‫ﺎن أُر ُدﻧِﻴﱠ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺎن‪.‬‬
‫وﻣ ْﺮَوا ُن ُﻣ َﻬ ْﻨﺪ َﺳ ْ‬
‫‪ِ .4‬زﻳَﺎ ٌد َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮرةُ َﻣ ْﺮَﱘَ َوﻟُْﻘ َﻤﺎ َن‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻣ ْﻦ ُﺳ َﻮِر اﻟ ُﻘ ْﺮآن اﻟْ َﻜ ِﺮ ِﱘ ُﺳ َ‬
‫ﻗﺎل ﺗَﻌﺎََﱃ ‪﴿ :‬وأَوﺣﻴـﻨﺎ إِ َﱃ إِﺑـﺮ ِاﻫ ِ ِ‬
‫ﻮب ‪﴾...‬‬
‫‪َ .6‬‬
‫َ ْ ََْ‬
‫ﻴﻞ َوإِ ْﺳ َﺤﺎ َق َوﻳَـ ْﻌ ُﻘ َ‬
‫َْ َ‬
‫ﻴﻢ َوإ ْﲰَﺎﻋ َ‬
‫ِ ِ‬
‫ب‬
‫‪َ .7‬ﻛﺎﻧَﺖ اﻟ َْﻤﺪﻳﻨَﺔُ اﻟ ُْﻤﻨَـ ﱠﻮَرةُ ﺗُ َﺴ ﱠﻤﻰ ﻳَـﺜْ ِﺮ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮرِة ِﰲ آﻟ َْﻤﺎﻧﻴَﺎ‪.‬‬
‫‪َ .8‬ﻫ ْﺎﻣﺒُﻮرغُ ﻣ َﻦ اﳌُ ُﺪن اﳌَ ْﺸ ُﻬ َ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere parantez içindeki, gayr-ı‬‬
‫‪munsarif isimleri yazınız.‬‬
‫‪ .1‬اﳋَﻠِﻴ َﻔﺔُ ‪ِ .......‬ﻣﻦ ْ ِ ِ ِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻟ ﱠﺮاﺷﺪ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺐ ِِ‬
‫ﺴﺎن ‪ ،‬ﺛَﺎﺑِﺖ(‬
‫ﺎح اﻟﻴَـ ْﻮم‪) .‬ﳏ ﱠﻤﺪ ‪َ ،‬ﺣ ﱠ‬
‫‪ .2‬ﻗَﺎﺑَـﻠ ُ‬
‫ْﺖ ‪ِ .......‬ﲟَﻜْﺘَ ِ َ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ َ‬
‫ﺻﺒَ َ‬
‫)اﻟ ﱢﺮﻳَﺎض ‪ ،‬اﳌَ ِﺪﻳﻨَﺔ‪ ،‬ﺑَـ ْﺮﻟﲔ(‬
‫اﺳ ِﺔ‪.‬‬
‫ﱢر َ‬
‫ﺐ َﺣ َﺴ ٌﻦ َإﱃ ‪ ......‬ﻟﻠﺪ َ‬
‫‪َ .3‬ذ َﻫ َ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫ﻮع‪َ ) .‬ﻣ ْﺮَوان ‪َ ،‬ﺳ ِﻌﻴﺪ‪ُ ،‬ﺣ َﺴﺎم(‬
‫ُﺳﺒُ ٍ‬
‫ﺻ َﻞ ‪ .........‬ﻣ َﻦ اﻟ َﻘﺎﻫ َﺮة ُﻣ ْﻨ ُﺬ أ ْ‬
‫‪َ .4‬و َ‬
‫) َﻋﻠِ ﱞﻲ ‪ ،‬أﺑُﻮ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ ‪ ،‬ﻋُ َﻤ ُﺮ(‬
‫ﻮع‪.‬‬
‫ﺿ ِ‬
‫ﺖ َﻣ َﻊ ‪ِ ......‬ﰲ َﻫ َﺬا اﻟ َْﻤ ْﻮ ُ‬
‫‪َ .5‬ﲢَ ﱠﺪﺛْ ُ‬
‫‪ ........ .6‬ﻃَﺒِﻴﺒَﺔٌ ِﲟُﺴﺘَ ْﺸ َﻔﻰ اﻷَﻃْ َﻔ ِ‬
‫ﺎل‪.‬‬
‫ْ‬
‫‪َ .7‬ر َﺟ َﻊ ‪ِ ......‬ﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
‫ﺸ ِﺮَﻛ ِﺔ ﻗَـ ْﺒ َﻞ ﻗَﻠِ ٍ‬
‫ﻴﻞ‪.‬‬
‫) َﺣ َﺴﻦ‪ ،‬أَ ْﻛ َﺮم ‪َ ،‬ﺣﺎﰎ(‬
‫)اﻷ ﱡم ‪ ،‬اﳌَْﺮأةُ ‪َ ،‬زﻳْـﻨَﺐ(‬
‫ﻮﺳﻒ‪ ،‬اﳌُ ِﺪﻳﺮ(‬
‫)ﻃَﺎﻫﺮ‪ ،‬ﻳُ ُ‬
‫ﺎدم‪ِ ) .‬‬
‫ﺸ ْﻬﺮ اﻟ َﻘ ِ‬
‫‪َْ .8‬ﳚﺘَ ِﻤ ُﻊ ُز َﻋ َﻤﺎءُ َ ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻫ َﺮة ‪ِ ،‬د َﻣ ْﺸﻖ‪ ،‬اﻟ ﱢﺮﻳَﺎض(‬
‫اﻟﻌ َﺮب ﰲ ‪ ......‬اﻟ ﱠ َ‬
‫ِ‬
‫ﻳﺜﺮب(‬
‫‪ .9‬ﻗَـ ْﺒ َﻞ اﳍِ ْﺠ َﺮِة َﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﺖ اﻟ َْﻤﺪﻳﻨَﺔ اﻟ ُْﻤﻨَـ ﱠﻮَرةُ ﺗُ َﺴ ﱠﻤﻰ ‪) ......‬ﺗَـﺒُﻮك ‪ ،‬ﻣ ﱠﻜﺔ ‪َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮرِة ِﰲ ﺗُـ ْﺮﻛِﻴﺎ‪.‬‬
‫‪ ...... .10‬ﻣ َﻦ اﳌُ ُﺪن اﻟ َْﻤ ْﺸ ُﻬ َ‬
‫)ﺑـﺮوﺳﺔ ‪ ،‬ﺣﻠﺐ‪ِ ،‬‬
‫اﳌﻮﺻﻞ(‬
‫َ‬
‫ُُ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde sıfat olan gayr-i munsariflerin altını çizin ve‬‬
‫‪gayr-i munsarif olma sebebini ve i‘râb alma durumlarını açıklayın.‬‬
‫َﺣ َﺴ ِﻦ ﺗَـ ْﻘ ِﻮ ٍﱘ﴾‪.‬‬
‫‪َ .1‬‬
‫ﻗﺎل ﺗَﻌﺎََﱃ ‪﴿ :‬ﻟََﻘ ْﺪ َﺧﻠَ ْﻘﻨَﺎ ا ِﻹﻧْ َﺴﺎ َن ِﰲ أ ْ‬
‫ِ‬
‫‪ِ .2‬ﻣﻦ أَﻓْ َ ِ ِ‬
‫ﻘﻞ‪.‬‬
‫ﻀ ِﻞ ﻧ َﻌ ِﻢ اﷲ َﻋﻠَﻰ ا ِﻹﻧْ َﺴﺎن َ‬
‫ْ‬
‫اﻟﻌ ُ‬
‫ﺾ ﻟِ ِﻄ ْﻔﻠِﻲ‪.‬‬
‫‪ .3‬ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳْ ُ‬
‫ﻴﺼﺎ أَﺑْـﻴَ َ‬
‫ﺖ ﻗَ ِﻤ ً‬
‫‪ .4‬ﺑَ َﻜﻰ اﻟﻄﱢْﻔ ُﻞ ﻷﻧﱠﻪُ َﺟ ْﻮ َﻋﺎ ُن‪.‬‬
‫‪ 140‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺴ ِ‬
‫ﻮق‪.‬‬
‫ﺺ اﻟﻔﺎَﻛِ َﻬ ِﺔ ِﰲ اﻟ ﱡ‬
‫‪َ .5‬و َﺟ ْﺪ ُ‬
‫ت اﻟ َْﻤ ْﻮَز أ َْر َﺧ َ‬
‫ﺖ ﻟَْﻴـﻠَﺔَ أ َْﻣ ِ‬
‫ﺲ َﺳ ْﻬ َﺮا َن‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻗَ َ‬
‫ﻀ ْﻴ ُ‬
‫ِ‬
‫ْﺖ ﰲ أَﻗـْﺮ ِ‬
‫ب ﻓُـ ْﻨ ُﺪ ٍق ِﻣ َﻦ اﻟ َْﻤﻄَﺎ ِر‪.‬‬
‫‪َ .7‬ﺳﺎﻓَـ ْﺮ ُ‬
‫ﺲ َوﻧَـ َﺰﻟ ُ‬
‫َ‬
‫ت َإﱃ ﺗُﻮﻧ َ‬
‫ﺎع‪.‬‬
‫ب َإﱃ اﳌَﻜْﺘَﺒَ ِﺔ ﺛُﻼَ َ‬
‫ث َوُرﺑَ َ‬
‫َﺳ َﺮ َ‬
‫‪ .8‬أ ْ‬
‫ع اﻟﻄﱡﻼﱠ ُ‬
‫‪ .9‬اِ ْﺷﺘَـ َﺮﻳْـﻨَﺎ ﻗَـ ْﺒﻞ ﻳَـ ْﻮَﻣ ْ ِ‬
‫َﺳ َﻮ َد‪.‬‬
‫ﲔ ﺛَـ ْﻮﺑًﺎ أ ْ‬
‫َ‬
‫اﻷﲪَﺮ‪.‬‬
‫اﻟﻮرد ْ‬
‫ﺎﻫ ْﺪ ُْﰎ ِﰲ ا ْﳊَ ِﺪﻳ َﻘ ِﺔ َ‬
‫‪َ .10‬ﻫ ْﻞ َﺷ َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde bırakılan boşlukları gayr-ı munsariflerle‬‬
‫‪doldurunuz ve neden gayr-ı munsarif olduklarını açıklayınız.‬‬
‫‪ .1‬ﺗَـ َﺰﱠو َج َز ِاﻫ ٌﺪ ِﻣ ْﻦ ‪. ........‬‬
‫ِ‬
‫ﺎح اﻟﻴَـ ْﻮِم‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﺳﺎﻓَـ َﺮ أَﺧﻲ َإﱃ ‪َ .........‬‬
‫ﺻﺒَ َ‬
‫ب اﳌُ ِﺪ َﻳﺮ اﳉَ ِﺪﻳ َﺪ ‪. .....‬‬
‫‪َ .3‬‬
‫ﺻﺎﻓَ َﺢ اﻟﻄّﻼﱠ ُ‬
‫ﺎد ‪ِ ......‬ﻣ ْﻦ أُ ْﺧﺘِ َﻬﺎ ﺑُِﺮﺑْ ِﻊ ِﻣ ٍْﱰ‪.‬‬
‫‪ُ .4‬ﺳ َﻌ ُ‬
‫ﺖ اﻟ ُﻜ ْﺒـ َﺮى ﻟـ ‪. .......‬‬
‫ﺐ ِﻫﻲ اﻷ ْﺧ ُ‬
‫‪َ .5‬زﻳْـﻨَ ُ‬
‫ﺼ ْﻮِم اﳌُﺒَ َﺎر ُك‪.‬‬
‫‪َ .6‬ﺷ ْﻬ ُﺮ ‪َ ........‬ﺷ ْﻬ ُﺮ اﻟ ﱠ‬
‫‪.7‬ﻳـﻌﺘَﺒـﺮ اﳋَﻠِﻴ َﻔﺔُ ‪َ .....‬ﺧ ِﺎﻣﺲ ْ ِ ِ ِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻟ ﱠﺮاﺷﺪ َ‬
‫ُْ َُ‬
‫َ‬
‫ِِ‬
‫ﱡﻮرﻳْ ِﻦ‪.‬‬
‫ﺐ ‪ .......‬ﺑﺬي اﻟﻨ َ‬
‫‪ .8‬ﻟُﱢﻘ َ‬
‫ت اﻟْﻤ ِﺪﻳﺮةُ ‪ِ ......‬ﻻﺟﺘِﻬ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎد َﻫﺎ‪.‬‬
‫َْ‬
‫‪َ .9‬ﺷ َﻜ َﺮ ُ َ‬
‫ﺎﻃﻤﺔَ َوﻟَ ٌﺪ اِ ْﲰُﻪُ ‪. .......‬‬
‫‪ .10‬ﻷﺧﱵ ﻓَ َ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde gayr-ı munsarifleri belirleyin ve gayr-ı munsarif‬‬
‫‪olma sebeplerini açıklayınız.‬‬
‫﴿و َﺟ َﻌﻠْﻨَﺎ اﺑْ َﻦ َﻣ ْﺮَﱘَ َوأ ﱠﻣﻪُ آﻳَﺔً﴾‪.‬‬
‫‪َ .1‬‬
‫ﻗﺎل ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ :‬‬
‫ﺴ ِﻔﻴﻨَﺔُ ﻓَ َﻜﺎﻧَ ْ ِ ِ‬
‫ﲔ ﻳَـ ْﻌ َﻤﻠُﻮ َن ِﰲ اﻟﺒَ ْﺤ ِﺮ﴾‪.‬‬
‫‪َ .2‬‬
‫ﻗﺎل ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪﴿ :‬أ ﱠﻣﺎ اﻟ ﱠ‬
‫ﺖ ﻟ َﻤ َﺴﺎﻛ َ‬
‫ﻗﺎل ﺗَـﻌ َﺎﱃ‪﴿ :‬وﻟِﺴﻠَْﻴﻤﺎ َن اﻟ ﱢﺮﻳﺢ َﻋ ِ‬
‫ﺎﺻ َﻔﺔً َﲡْ ِﺮي ﺑِﺄ َْﻣ ِﺮِﻩ﴾‪.‬‬
‫‪َ َ .3‬‬
‫َ‬
‫َ ُ َ‬
‫ﺻﺎﺑٌِﺮ ِﻣ ْﻦ ﻟَْﻨ َﺪ َن‪.‬‬
‫ﺻ َﻞ أَ ْﺷ َﺮ ُ‬
‫ف َوأ ُ‬
‫َﺧﻮﻩُ َ‬
‫‪َ .4‬و َ‬
‫ﻮع‪.‬‬
‫ﺿ ِ‬
‫‪َ .5‬ﲢَ ﱠﺪﺛَ ْ‬
‫ﺖ َﺧ ِﺪﳚَﺔُ َﻣ َﻊ ُﺳ ْﻌ َﺪى َﻫﺎﺗِِﻔﻴًّﺎ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟ َْﻤ ْﻮ ُ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺼ َﺮ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻳُـ َﻌ ﱡﺪ أَ ْﻛ َﺮُم اﺑْ ُﻦ أﺧﻲ ﻣ ْﻦ ﻛِﺒَﺎ ِر اﻷَﻃﺒﱠﺎء ِﰲ ﻣ ْ‬
‫اﻻ ْﻣﺘِﺤ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ اﻟْﻤﻌﻠﱢﻤﺔُ ﺳ ْﻌ َﺪى َﻫ ِﺪﻳﱠﺔً ﻟِﺘَـ َﻔ ﱡﻮﻗِ ِﻪ ِﰲ ِ‬
‫ﺎن‪.‬‬
‫َ‬
‫‪ .7‬أَ ْﻋﻄَ ُ َ َ ُ‬
‫‪ .8‬اﻟﻌﻠَﻤﺎء ﻣ َﺸ ِ‬
‫ﺎﻋ ُﻞ َﻋﻠَﻰ ﻃَ ِﺮ ِﻳﻖ اﻟﺘﱠـ َﻘﺪِﱡم‪.‬‬
‫َُ َُ‬
‫‪ 141‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺖ اﻟ ﱠﺮ ُﺳ ِ‬
‫ﻮل )ﺻﻠﻰ اﷲُ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ َو َﺳﻠﱠ َﻢ( ِﻣ ْﻦ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ﺑْ ِﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن‪.‬‬
‫‪ .9‬ﺗَـ َﺰﱠو َﺟ ْ‬
‫ﺖ ُرﻗِﻴﱠﺔُ ﺑِْﻨ ُ‬
‫‪َ .10‬د َﺧﻠَ ِ‬
‫ﺖ ِﻣ ْﻨﻪُ َﺷ ْﺒـ َﻌﻰ‪.‬‬
‫ﺖ ْاﻣﺮأَةٌ َﺟ ْﻮ َﻋﻰ اﳌَﻄ َْﻌ َﻢ َو َﺧ َﺮ َﺟ ْ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin harekelerinin sebebini‬‬
‫‪söyleyiniz.‬‬
‫ح اﻟ ﱡ‬
‫ﺎم ِﲜَﻼَﺋِ ِﻞ اﻟ َْﻤ َﺪاﺋِ ِﺢ‪.‬‬
‫ﺸ َﻌ َﺮاءُ اﳊُ ﱠﻜ َ‬
‫‪ .1‬ﳝَْ َﺪ ُ‬
‫ﻮك َﻣ ِﺪﻳﻨَﺔٌ ﻗَ ِﺪﳝَﺔٌ ِﰲ ِﴰَ ِ‬
‫ﺎل اﻟ َْﻤ ْﻤﻠَ َﻜ ِﺔ‪.‬‬
‫‪ .2‬ﺗَـﺒُ ُ‬
‫ﺖ أ َْﻣ ِ ِ‬
‫ﺎء ِﻣ ْﻦ ُﺳﻮِرﻳَﺎ‪.‬‬
‫‪ .3‬اﻟْﺘَـ َﻘ ْﻴ ُ‬
‫ﺲ ﺑﻌُﻠَ َﻤ َ‬
‫ِ‬
‫ﺼﺮ ِﰲ َﻋ ْﻬ ِﺪ ﻋُ َﻤﺮ ﺑْ ِﻦ اﳋَﻄﱠ ِ‬
‫ﺎب‪.‬‬
‫َ‬
‫‪ .4‬ﻓَـﺘَ َﺢ ُﻣ َﻌﺎ ِوﻳَﺔُ ﺑْ ُﻦ ِأﰊ ُﺳ ْﻔﻴَﺎ َن ﻣ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﺎب َﻋ ْﺒـ َﻘ ِﺮﻳﱠﺔُ ﻋُﻤﺮ ِﻣﻦ ﺗَﺄْﻟِ ِ‬
‫اﻟﻌ ﱠﻘﺎد‪.‬‬
‫ﻴﻒ َﻋﺒﱠﺎس َ‬
‫‪ .5‬ﻛﺘَ ُ‬
‫ََ ْ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻀﻞ ِﰲ ِﺣ ْﻔ ِﻆ اﳊ ِﺪ ِ‬
‫ﺸ ِﺮ ِ‬
‫ﻳﺚ اﻟ ﱠ‬
‫ﻳﻒ َوِرَواﻳَﺘِ ِﻪ‪.‬‬
‫َ‬
‫‪ .6‬ﻟ َﻌﺎﺋ َﺸﺔَ – َرﺿ َﻲ اﷲُ َﻋ ْﻨـ َﻬﺎ ‪ -‬ﻓَ ْ ٌ‬
‫ﺚ ْ ِ ِِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن ﺑْ ُﻦ َﻋ ﱠﻔﺎن ﺛَﺎﻟِ ُ‬
‫اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻟ ﱠﺮاﺷﺪ َ‬
‫ﻴﺖ َﺷ ْﺒـ َﻌﺎ َن َو َﺟﺎ ِري َﺟ ْﻮ َﻋﺎ َن‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻻَ أَﺑِ ُ‬
‫‪ .9‬اﻟْﻤ َ ِ‬
‫ال اﻟْﻴَـ ْﻮِم‪.‬‬
‫ﺎءةٌ ﻃََﻮ َ‬
‫ﻴﺢ ُﻣ َ‬
‫ﺼﺎ ﺑ ُ‬
‫َ‬
‫ﻀَ‬
‫ِ ِ‬
‫‪َ .10‬ﲨَ َﻊ ﻋُ َﻤﺮ ﺑْ ُﻦ اﳋَﻄﱠ ِ‬
‫ﺎﺳﺘِ ِﻪ ﻟﻠ ﱠﺮ ِﻋﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬
‫ﺎب ﺑَـ َْ‬
‫ﲔ َ‬
‫اﻟﻌ ْﺪ ِل َواﻟ ﱠﺮ ْﲪَﺔ ِﰲ ﺳﻴَ َ‬
‫ُ‬
‫‪7. Aşağıdaki parçada geçen gayr-ı munsarifleri cümlede hangi konumda‬‬
‫‪olduklarını belirtiniz.‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻧﻮﱐ ﺳ ْﻠﻄَﺎ ُن اﻷﺗﺮ ِ‬
‫اد‪ .‬ﺗَـ َﻘﺪﱠﻣ ْ ِ‬
‫ﲔ أﻧﱠﻪُ َﻛﺎ َن ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ ُن‬
‫اك َذ ِاﻫﺒًﺎ ﻟِﻐَ ْﺰ ِو ﺑَـﻠ ِْﻐ َﺮ َ‬
‫ﺾ اﻟ ُْﻤ َﺆﱢرﺧ َ‬
‫َز َﻋ َﻢ ﺑَـ ْﻌ ُ‬
‫َ‬
‫ِ ُ‬
‫ﺖ إِﻟ َْﻴﻪ َﻋ ُﺠﻮٌز َﴰْﻄَﺎءُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻮدا ﺳﺮﻗُﻮا َﳍﺎ أَﺛْـﻨَﺎء ﻧَـﻮِﻣﻬﺎ ﻣﻮ ِ‬
‫ﺖ ﺗُـ َﺆﻟﱢ ُ ِ‬
‫ﻀٍ‬
‫ﺄﺟﺎﺑَـ َﻬﺎ‬
‫اﺷ َﻲ َﻛﺎﻧَ ْ‬
‫َو َﺷ َﻜ ْ‬
‫ﺖ إﻟ َْﻴ ِﻪ ِﰲ َﺣﻨَ ٍﻖ َوﻏَ َ‬
‫ﻴﻊ ﺛَـ ْﺮَو َﺎ‪ ،‬ﻓَ َ‬
‫ﻒ َﲨ َ‬
‫ﺐ أ ﱠن ُﺟﻨُ ً َ َ َ َ ْ َ َ َ‬
‫ﺿِ‬
‫ﻮز ‪ :‬ﻧَـﻌﻢ و ِ‬
‫ِ‬
‫ﻚ ُﻛ ْﻨ ِ‬
‫ﺎﺣ ًﻜﺎ ‪ :‬ﻳﻈ َْﻬﺮ أﻧﱠ ِ‬
‫ﺖ ﺗَـﻐُ ﱡ‬
‫ﲔ ِﰲ ﻧَـ ْﻮٍم َﻋ ِﻤ ٍ‬
‫ﻷﱐ‬
‫ﻂ ِﰲ ﻧَـ ْﻮٍم أَ ْﻋ َﻤ َﻖ‪ .‬ﱢ‬
‫ﻟﻜﻨ َ‬
‫َ‬
‫ﱠﻚ ُﻛ ْﻨ َ‬
‫ﺖ ﺗُﻐﻄﱢ َ‬
‫ﻴﻖ‪ ،‬ﻓ َﻘﺎﻟَﺖ َ‬
‫اﻟﻌ ُﺠ ُ َ ْ َ‬
‫َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِح‬
‫ﺎدا َﻋﻠَﻰ َﺳ َﻬ ِﺮ اﻟ ﱡ‬
‫اﻟﻌﺎ ﱢم‪ ،‬ﻓَـ َﻘﺒ َﻞ اﻟ ﱡ‬
‫إ ﱠﳕﺎ ﳕْ ُ‬
‫ﺖ أﻧَﺎ َوأ َْﻣﺜَ ِﺎﱄ ﺑ َﺴﻼَم ا ْﻋﺘ َﻤ ً‬
‫ﺴ ْﻠﻄَﺎ ُن َﻫ َﺬا اﻻﻧْﺘ َﻘ َ‬
‫ﺴ ْﻠﻄَﺎن ﻋﻠﻰ اﻷ َْﻣ ِﻦ َ‬
‫ﺎد اﳉَﺎر َ‬
‫ٍ‬
‫ف ﺑِ ِﻪ ِﻣﻦ ﺳﻄْﻮٍة وﺟﺒـ ﱡﺮ ٍ‬
‫ﻮز ِﻣ ْﻦ َﺧ َﺴﺎﺋَِﺮ‪.‬‬
‫ﺑِ ْﺎرﺗِﻴَ ٍ‬
‫ﺎح َر ْﻏ َﻢ َﻣﺎ ﻋُ ِﺮ َ‬
‫اﻟﻌ ُﺠ َ‬
‫وت‪َ ،‬وأ ََﻣ َﺮ َوِز َﻳﺮﻩُ أ ْن ﻳُـ َﻌ ﱢﻮ َ‬
‫ﺎب َ‬
‫ض ﺑِ َﺴ َﺨﺎء َﻣﺎ َ‬
‫أﺻ َ‬
‫ْ َ َ َ ََ‬
‫‪8. Aşağıdaki metni okuyunuz. Bilmediğiniz sözlükten bulunuz. Metinde‬‬
‫‪geçen gayr-ı munsariflerin kullanımlarını öğrendiğiniz bilgilerle‬‬
‫‪karşılaştırnız.‬‬
‫وﺳﻠ ِْﻤﻬﺎ ‪ ،‬واﻟﻌﻠﻤﺎء ﻫﻢ اﻟﱠ ِﺬﻳﻦ ﻳﺄﺧ ُﺬو َن ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ ﻫﻮ ﺳﻼح اﻷُﻣ ِﻢ ِﰲ ﺣﺮِ ﺎ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺄﻳﺪي ُﺷﻌُﻮِ ﻢ وﻳﺒﺪﱢدون ﻋﻦ أوﻃﺎَِِ ْﻢ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ُ َ‬
‫ُ ُُ‬
‫ُ‬
‫ﻇﻠﻤﺔَ ا ْﳉَ ْﻬ ِﻞ ‪ ،‬وﳜَْﻄُﻮن َﺎ إﱃ اﻷ َﻣ ِﺎم‪.‬‬
‫ِ‬
‫ﻧﻌﻴﺶ ﰲ َﻋﺼ ِﺮ ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ اﻟﱠ ِﺬي ﻏﻴﱠـ َﺮ ﺣﻴﺎ َة اﻷﻓﺮ ِاد‬
‫واﻟﺸﻌﻮب‪ ،‬وأﺣﻠﱠﻬﺎ ﻣﻜﺎﻧﺔً ﱂ ﺗَ ُﻜ ْﻦ ُﲢْﻠَ ُﻢ ﺎ ِﻣ ْﻦ‬
‫ﳓﻦ اﻵ َن ُ‬
‫وﻫﺎَ ُ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﺗُـﻌﺎﻧِﻴﻬﺎ ِﰲ ﲨﻴ ِﻊ ﻧَ ِ‬
‫ﻮاﺣﻲ اﳊﻴﺎة‪ِ.‬‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫وﺧﻔ َ‬
‫ﺒﻞ‪َ ،‬‬
‫ﻣﻦ اﻵﻻم اﻟ ِﱵ ْ َ َ‬
‫ﻒ َ‬
‫ﻛﺜﲑا َ‬
‫ﻋﻨﻬﺎ ً‬
‫ﻗَ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳊﺪﻳﺜﺔ ِﻣﻦ ﻣﻮ ِاﻗ َﺪ وﻣ َﺪ ِاﻓﺊ وﺛَﻼﱠﺟ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺎت وآﻻت اﻟﻄﱡ َﻬﻰ‬
‫ﺑﺎﻵﻻت‬
‫ﺗﺰﺧ ُﺮ‬
‫ﻓﻔﻲ ﺣﻴَﺎﺗﻨَﺎ اﳌﻨـ ِﺰﻟﻴﱠﺔ َﻧﺮى ﺑﻴﻮﺗَـﻨَﺎ اﻵ َن َ‬
‫َ َ َ َ‬
‫ْ ََ‬
‫ﻣﺎء ﻧﻘﻲ ﻳـﻐْﻨِﻴ ِﻬﻢ ﻋ ِﻦ ِ‬
‫ﻳﻒ اﻵ َن ِﻣﻦ ٍ‬
‫وأﺟ ِﻬﺰِة اﻟ ﱠﺮادﻳﻮ واﻟﺘﻠﻔﺰ ِ‬
‫اﳌﺎء اﳌُﻠَ ﱠﻮ ِ‬
‫ﻳﻮن ‪ ،‬وﻫﺬا َإﱃ ﻣﺎ ﻳﺴﺘَ ْﻤﺘِﻊ ﺑﻪ ﺳ ﱠﻜﺎ ُن اﻟ ﱢﺮ ِ‬
‫ث‬
‫ﱟُ ْ َ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ َْ ُ‬
‫‪ 142‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺑﺎﳉﺮ ِ ﱠ ِ‬
‫ﺖ َﻋ ْﻨـ ُﻬﻢ وﻳْﻼَ ِ‬
‫ﺜﲑا ﻣﻦ اﻷﻣﺮ ِ‬
‫ت‬
‫أﻧﺎر ْ‬
‫وﻣﻨَـ َﻌ ْ‬
‫ت ﺑُـﻴُﻮﺗَـ ُﻬ ْﻢ ‪َ ،‬‬
‫ْ َ‬
‫ﺎء َ‬
‫اض‪ ،‬وﻣﻦ ﻛﻬ ِﺮﺑَ َ‬
‫اﺛﻴﻢ ‪ ،‬اﻟﺬي ﻛﺎن ﻳﺴﺒﱢ ُ‬
‫ﺐ ﳍﻢ َﻛ ً‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫واﳊﻄﺐ‪.‬‬
‫ﺎﺑﻴﺢ اﻟﻐَﺎ ِز وﻣﻮاﻗِ ِﺪ اﻟ َﻔ ْﺤ ِﻢ‬
‫ﺼ ِ‬
‫َﻣ َ‬
‫أ ﱠﻣﺎ وﺳﺎﺋﻞ اﳌﻮاﺻﻼَ ِ‬
‫ب ِ‬
‫اﳌﺜﻞ ﰲ اﳌ َﺸ ﱠﻘ ِﺔ واﻟﻌﻨَ ِﺎء ‪،‬‬
‫أﺻﺒﺤﺖ ﺿﺮﺑًﺎ ﻣﻦ اﻟﺘﱠﺴﻠﻴَ ِﺔ‪ ،‬ووﺳﻴﻠﺔً‬
‫ت ﻓﺒﻌ َﺪ أن ْ‬
‫ْ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ َﻣﻀ ِﺮ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ات ﳏ ﱠﻞ ﺣﻴﻮ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻧﺎت ِ‬
‫ﺮ‬
‫واﻟﻄﺎﺋ‬
‫ر‬
‫ﺎ‬
‫ﻄ‬
‫اﻟﻘ‬
‫ﺎ‬
‫ﻬ‬
‫اﺧﺘﻼﻓ‬
‫ﻋﻠﻰ‬
‫ات‬
‫ر‬
‫ﺎ‬
‫ﻴ‬
‫اﻟﺴ‬
‫ﺖ‬
‫ﻠ‬
‫وﺣ‬
‫ﺎم‬
‫واﻻﺳﺘﺠﻤ‬
‫اﺣﺔ‬
‫ﺮ‬
‫اﻟ‬
‫وﺳﺎﺋﻞ‬
‫ﻣﻦ‬
‫اﻟﻨﻘﻞ اﻟﱠِﱵ‬
‫َ‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫ﺐ واﻟﻮ ِ‬
‫ﻳﻼت‪.‬‬
‫ﻃَﺎﳌَﺎ َ‬
‫اﻹﻧﺴﺎ ُن َ‬
‫ﻛﺜﲑا ﻣﻦ اﳌﺘﺎﻋ ِ َ‬
‫ﻣﻨﻬﺎ ً‬
‫ﻋﺎﱏ َ‬
‫ﻀِ‬
‫ِ‬
‫ْﺤ َﻖ ﺑﺮْﻛ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺐ‬
‫ﺻﺎﺣﺐ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ ﻫﻮ‬
‫ﻒ ﻋﻨَﺎﻳَـﺘَﻨﺎ ﺑِ ِﻪ‪ ،‬ﱠ‬
‫ﺎﻋ َ‬
‫ﻓﻌﻠَﻴﻨَﺎ أ ْن ﻧ َ‬
‫اﻟﻔﻀﻞ ِﰲ ﻛ ﱢﻞ َﻣﺎ ﺗَـ ْﻨـﻌُ ُﻢ ﺑِﻪ اﻟﺒَ َﺸ ِﺮﻳﱠﺔ اﻵ َن ‪َ ،‬‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫ﺣﱴ ﻧَـﻠ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ وﺗَﻄْﺒِﻴ َﻘﺎﺗِﻪ‪ِ.‬‬
‫ِ‬
‫ﻀﺔ ِﰲ ﳎَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎل ِ‬
‫ﱠﺎﻫ‬
‫ﻨ‬
‫اﻟ‬
‫ﱡول‬
‫اﻟﺪ‬
‫َ‬
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫أِ‬
‫ﻒ ‪Üzgün :‬‬
‫َﺳ ٌ‬
‫ْ‬
‫أﴰَﻂ )ج( َﴰْﻄَﺎء‪Saçları birbirine karışmış olan kimse :‬‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﺎﻣﺎ‪Dinlenmek :‬‬
‫ْ‬
‫اﺳﺘَ َﺠ ﱠﻢ ﻳَ ْﺴﺘَﺠ ﱡﻢ ا ْﺳﺘ ْﺠ َﻤ ً‬
‫أﺿﺎء ﻳ ِ‬
‫ﺎء ًة ‪Işıklandırmak :‬‬
‫ﻀﻲءُ إِ َ‬
‫ََُ‬
‫ﺿَ‬
‫ﻂ ﻳُـ ْﻘ ِﺴ ُ ِ‬
‫ْﺴﺎﻃًﺎ‪Adaletli davranmak :‬‬
‫ْﺴ َ‬
‫ﻂ إﻗ َ‬
‫أَﻗ َ‬
‫ﻴﺖ ﺑَـ ْﻴﺘُﻮﺗَﺔً ‪Gecelemek :‬‬
‫ﺑَ َ‬
‫ﺎت ﻳَﺒِ ُ‬
‫ﱠد ﻳـﺒﺪ ُ ِ‬
‫ﱡ‬
‫ﻠﻢ( ‪(Karanlığı) dağıtmak, kötülüğü ortadan kaldırmak :‬‬
‫ﺑَﺪ َ َُ‬
‫ﱢد ﺗَـ ْﺒﺪﻳ ًﺪا )اﻟﻈ َ‬
‫ج ﺗَـ َﺰﱡو ًﺟﺎ ِﻣ ْﻦ ‪Evlenmek :‬‬
‫ﺗَـ َﺰﱠو َج ﻳَـﺘَـ َﺰﱠو ُ‬
‫ُﺟ ْﺮﺛُﻮم )ج( َﺟ َﺮاﺛِﻴﻢ ‪Mikrop :‬‬
‫ُﲪﱠﻰ ‪Humma (ateşli hastalık) :‬‬
‫ِ‬
‫ﻴﺼﺎ‪Ayırmak, tahsis etmek :‬‬
‫َﺧ ﱠ‬
‫ﺺ ُﳜَ ﱢ‬
‫ﺺ َﲣْﺼ ً‬
‫ﺼ ُ‬
‫ﺼ َ‬
‫َﺧﻄَﻰ ﳜَْﻄُﻮ َﺧﻄ َْﻮًة ﺑ ـ ‪(Bir şeyi) ilerletmek :‬‬
‫ﺐ ‪Konvoy :‬‬
‫َرْﻛ ٌ‬
‫َر ﱠن ﻳَـ ُﺮ ﱡن َرﻧِﻴﻨًﺎ ‪(Zil vb. ) Çalmak :‬‬
‫ﻳﺢ )ج( ِرﻳَﺎح ‪Rüzgar :‬‬
‫ِر ٌ‬
‫َز ِﻋﻴﻢ )ج( ُز َﻋ َﻤﺎء ‪Lider :‬‬
‫ﺎس ـُ ِﺳﻴَﺎﺳﺔ‪Yönetmek :‬‬
‫َﺳ ُ‬
‫ﺴﻠِﻴَﺔً‪Eğlendirmek :‬‬
‫َﺳﻠﱠﻰ ﻳُ َﺴﻠﱢﻲ ﺗَ ْ‬
‫ﺻﻠَﺔ )ج( ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻼَت ‪Bağ, İlgi :‬‬
‫ﻀِ‬
‫ﺎﻋ َﻔﺔً ‪İki katına çıkarmak, katlamak :‬‬
‫ﺎﻋ ُ‬
‫ﺎﻋ َ‬
‫ﻒ ُﻣ َ‬
‫ﻒ ﻳُ َ‬
‫َ‬
‫ﻀَ‬
‫ﺿَ‬
‫ﺎﺻ َﻔﺔ )ج( َﻋﻮ ِ‬
‫َﻋ ِ‬
‫اﺻﻒ‪Fırtına :‬‬
‫َ‬
‫َﻋ ْﺒـ َﻘ ِﺮﻳﱠﺔ ‪Dehâ :‬‬
‫‪ 143‬‬
‫‪ ‬‬
Zorluk :‫اﻟﻌﻨَﺎء‬
َ
Yakınlık, akrabalık : ‫ﻗُـ ْﺮَﰉ‬
Gök kuşağı :‫ح‬
َ ‫س ﻗُـ َﺰ‬
ُ ‫ﻗَـ ْﻮ‬
Konum, yer :ً‫ﻣﻜﺎﻧﺔ‬
Ocak : ‫اﳌَْﻮﻗِ ْﺪ )ج( اﳌََﻮاﻗِﺪ‬
Soba :‫اﳌِ ْﺪﻓَﺄَةُ )ج( اﳌَ َﺪاﻓِ ُﺊ‬
ِ
İlerleyen, Kalkınan :‫ﺾ‬
ُ ‫اﻟﻨﱠﺎﻫ‬
ِ َ‫وﺳﺎﺋﻞ اﳌﻮاﺻﻼ‬
Ulaşım araçları :‫ت‬
ُ
ِ ‫ ﻳ‬، ‫اﻟﻴﻮﺳ ِﻔ ﱡﻲ‬
Mandalina :‫ﻮﺳﻒ أَﻓَـ ْﻨ ِﺪي‬
ُ
ُ ُ
Özet
Munsarif ve gayr-ı munsarif terimlerinin tanımını yapabilmek
Munsarif, cümle içindeki kullanımlarında kesra ve tenvîn alabilen ‫ رﺟﻞ‬، ‫أﻣﺮأة‬
gibi kelimelerdir.
‫اﻟﻮَر ُق ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
Ağaç yapraktan düştü: ‫ﺠ َﺮِة‬
َ ‫َﺳ َﻘ‬
َ‫ﺸ‬
َ ‫ﻂ‬
ِ ‫ﺎل ا ِﻹﻧْﺴ‬
ِ َ‫أﲰ‬
.‫ﺎن‬
ُ ‫ﺸ َﻬﺎ ا ِﻹﻧْ َﺴﺎ ُن ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ ا ْﳊَﻴَ ِﺎة ِﻫ َﻲ َر‬
ُ ‫ﺎم اﻟﱠِﱵ ﻳَ ِﻌﻴ‬
ُ ‫اﻷَﻳﱠ‬
َ
İnsanın bu hayatta yaşadığı günler onun sermâyesidir.
Gayr-i munsarif ise, cümle içindeki kullanımlarında kesra ve tenvini kabul
etmeyen kelimelerdir. Örnek:
ِ ِ
‫ﺼ َﺮ‬
ْ ‫ﺎء اﻟ ﱠﺮ ُﺟ ُﻞ ﻣ ْﻦ ﻣ‬
َ ‫َﺟ‬
Süleyman’dan defterler aldım. ‫ْت َدﻓَﺎﺗَِﺮ ِﻣ ْﻦ ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ َن‬
ُ ‫أﺧﺬ‬
َ
Adam, Mısır’dan geldi.
Görüldüğü gibi bu cümlelerin sonlarında bulunan gayr-i munsarif kelimelerin
başlarında ‫ ِﻣ ْﻦ‬cer harfi bulunduğu halde kesra ile değil fetha ile
harekelenmişlerdir. Bunlar ise tenvin almamışlardır. Gayr-ı munsarif isimler,
‫ﺼ ْﺮف‬
‫ اﳌَ ْﻤﻨُﻮعُ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬diye de anılırlar.
Gayr-ı munsariflerin i‘râb alâmetlerini tanıyabilmek
Gayr-ı munsarif kelimeler, cümlelerde merfû durumda bulunduklarında ُ‫ـ‬
zamme,
mansûb durumda bulunduklarında َ‫ ـ‬fetha, mecrûr durumda
bulunduklarında yine fetha (َ‫ ) ـ‬alırlar.
ِ ِ
‫ﻴﻢ‬
ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
َ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ إﺑْـ َﺮاﻫ‬
ِ ِ ُ ‫رأَﻳ‬
‫ﻴﻢ‬
َْ
َ ‫ﺖ إﺑْـ َﺮاﻫ‬
ِ ِ ‫ﺟ‬
‫ﻴﻢ‬
ََ
ُ ‫ﺎء إﺑْـ َﺮاﻫ‬
Gayr-ı munsarif olma sebeplerini açıklayabilmek
Bir kelimenin gayr-ı munsarif olması için aşağıdaki dokuz özellikten ikisinin
veya ikisinin yerine geçen bir tanesinin bulunması gerekli görülmüştür.
144
1. Sıyganın (kipin/yapının) değişmesi.
2. Vasıf olmak.
3. Müennes olmak.
4. Marife olmak.
5. Yabancı bir dilden Arapçaya geçmiş olmak (ucme)
6. Cemi (çoğul) sıygasında olmak.
7. Mürekkep (bileşik isim) olmak.
8. Elif ve nûn (‫ )آن‬harfleri eklenmiş olmak.
9. Fiil vezninde bulunmak.
Gayr-ı munsariflere ait özel durumları açıklayabilmek.
Gayr-ı munsarifleri öteki kelimelerden ayıran belli başlı özellikler şunlardır:
1. Gayr-i munsarifler sonlarına kesra ve tenvin kabul etmez.
2. Gayr-i munsarifler cer hallerinde kesra değil onun yerine fetha alırlar.
3. Gayr-i munsarifler şu iki halde kesralı okunurlar.
a. Başlarında harf-i ta‘rîf bulunduklarında.
b. Muzâf durumunda olduklarında:
ِ
ِ ‫ﲔ ِﰲ اﻟْﻤﺴ‬
Müslümanlar camilerde namaz kılarlar. ‫ﺎﺟ ِﺪ‬
َ ‫ﺼﻠﱢﻲ اﻟ ُْﻤ ْﺴﻠ ِﻤ‬
َ ُ‫ﻳ‬
ََ
ِ ‫ب ِﲟَ َﺪا ِر‬
Öğrenciler, ülkenin okullarında okuyorlar: .‫س اﻟﺒِﻼَ ِد‬
ُ ‫س اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
ُ ‫ﻳَ ْﺪ ُر‬
Kendimizi Sınayalım
ٍ ‫ﺎرو َن أَﻧَﺎ َو ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ ُن ﺑْ ُﻦ َو ْﻫ‬
ِ ‫ ”) ُﻛﻨﱠﺎ ِﰲ َﺣ ْﺒ‬cümlesindeki gayr-i munsarifler,
1. “(‫ﺐ‬
ُ ‫ﺲ َﻫ‬
aşağıdakilerden hangisine uyar?
a. Alem ve udûl
b. Sıfat ve elif-i maksûre
c. Alem ve ucme
d. Sıfat ve elif-i memdûde
e. Sıygatu müntehe’l-cumû
ِ
ِِ ِ
ِ ِ ‫اﳋَﻄﱠ‬
ْ ‫ ”ﻋُ َﻤ ُﺮ ﺑْ ُﻦ‬cümlesindeki boş bırakılan
2. “‫ﻳﻦ‬
َ ‫ اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻟ ﱠﺮاﺷﺪ‬...... ‫ﺎب ) َرﺿ َﻲ اﷲُ َﻋ ْﻨﻪُ( ﻣ ْﻦ‬
yere aşağıdakilerden hangisi en uygun şekilde tamamlar?
a. ‫ﻀﻞ‬
َ ْ‫أَﻓ‬
b. ‫أَ ْﻋﻠَﻢ‬
145
c. ‫أَ ْﻋ َﺪل‬
d. ‫أَ ْﻋﻠَﻰ‬
e. ‫أﻛﺮم‬
َ
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gayr-ı munsarif vardır?
ِ ‫ﺖ َﻣ َﻊ اﻟ ُْﻤ َﻬ ْﻨ ِﺪ‬
a. ‫س ِﰲ َﻣ ْﻜﺘَﺒِ ِﻪ‬
ُ ْ‫َﲢَ ﱠﺪﺛ‬
b. ‫ﺎرةُ ِﰲ ﺑَـﻠَ ِﺪﻧَﺎ‬
‫ﺼﻨَ ُﻊ َﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟ ﱠ‬
ْ ُ‫ﺗ‬
َ ‫ﺴﻴﱠ‬
c. ‫ﺐ‬
َ ‫ﻳَ ِﺄﰐ َﺷ ْﻬ ُﺮ َرَﻣ‬
َ ‫ﻀﺎ َن ﺑَـ ْﻌ َﺪ َﺷ ْﻬ ِﺮ َر َﺟ‬
ِ
ِ ِ ْ َ‫وﺻﻠ‬
d. ‫ﻮع‬
ٍ ُ‫ُﺳﺒ‬
ْ ‫ﺖ َﻫﺬﻩ اﻟ ﱢﺮ َﺳﺎﻟَﺔُ ﻣ ْﻦ اﺑْ ِﻦ َﻋ ﱢﻤﻲ ﻗَـ ْﺒ َﻞ أ‬
َ َ
ِ
e. ‫إﱃ ﺑِﻼَ ٍد ﺑَ ِﻌﻴ َﺪ ٍة‬
َ ‫ﺎر‬
ُ ‫َﺳﺎﻓَـ َﺮ اﳌ ْﻌ َﻤ‬
ِ ‫ ”ﻳ‬cümlesinde altı çizili kelimenin yerine
4. “ ‫ﺎس‬
َ َ‫ﺼ ُﻞ اﳌَ ْﺪﻋُ ﱡﻮ إِ َﱃ ا ْﳊَْﻔ ِﻞ ُرﺑ‬
َ
َ َ‫ﺎع َو ُﲬ‬
aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
a. ‫ِر َﺟﺎل‬
b. ‫أَﻃْ َﻔﺎل‬
c. ‫ﻋُﻠَ َﻤﺎء‬
d. ‫َﺧ ِﺎﻣﺲ‬
e. ‫ﺛُﻼَث‬
ٍ ِ
5. “‫ﺴ َﻦ ِﻣ ْﻨـ َﻬﺎ‬
ْ ‫”وإِذَا ُﺣﻴﱢﻴﺘُ ْﻢ ﺑِﺘَﺤﻴﱠﺔ ﻓَ َﺤﻴﱡﻮا ﺑِﺄ‬
َ cümlesinin
َ ‫َﺣ‬
aşağıdakilerden hangisidir?
Türkçe doğru karşılığı
a. Size selam verilmese dahi siz selam verin.
b. Size selam verildiğinde siz de selam (karşılık) verin.
c. Size selam verildiğinde siz ondan daha güzeli ile selam (karşılık) verin.
d. Size selam verildiğinde siz ondan daha güzeli ile selam vermeniz
gerekmektedir.
e. Size selam verilirse siz de o selama daha güzel karşılık verirsiniz.
Kendimizi Sınayalım Cevap Anahtarı
1. c
Cevabınız doğru değilse “Gayr-i munsarif” konusunu yeniden
okuyunuz.
2. c
Cevabınız doğru değilse “Gayr-i munsarif” konusunu yeniden
okuyunuz.
3. c
Cevabınız doğru değilse “Gayr-i munsarif” konusunu yeniden
okuyunuz.
4. e
Cevabınız doğru değilse “Gayr-i munsarif” konusunu yeniden
okuyunuz.
5. c
Cevabınız doğru değilse “Gayr-i munsarif” konusunu yeniden
okuyunuz.
146
‫‪Sıra Sizde Yanıt Anahtarı‬‬
‫‪Sıra Sizde 1‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢﺮا‬
‫َر َﺟ َﻊ ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن إ َﱃ اﻟْﺒَـ ْﻴﺖ ُﻣﺘَﺄَﺧ ً‬
‫‪Merfû durumda (fâil):‬‬
‫ﺲ ِﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِ‬
‫ﺖ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن أ َْﻣ ِ‬
‫ﻳﻖ ‪Mansûb durumda (mef‘ûlün bih):‬‬
‫َرأَﻳْ ُ‬
‫ﺗَـﻌ ﱠﺮﻓْﺖ ﻋﻠَﻰ أَﺻ ِﺪﻗَ ِ‬
‫ﺎء ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ‪Mecrûr durumda (muzâfun ileyh):‬‬
‫َ ُ َ‬
‫ْ‬
‫‪Sıra Sizde 2‬‬
‫‪َ Alem (özel isim) ve müennes olma sebebi var.‬ﺧ ِﺪﳚﺔ ‪1.‬‬
‫‪) ilaveli gelmiştir.‬ان( ‪َ Alem (özel isim) ve sonuna‬ﻋ ْﺪﻧَﺎن ‪2.‬‬
‫ﺸﺔ ‪3.‬‬
‫‪َ Alem (özel isim) ve müennes olması sebebiyle‬ﻋﺎﺋ َ‬
‫‪ Alem (özel isim) ve muzâri fiil vezninde olması sebebiyle‬ﻳَـﺜْ ِﺮب ‪4.‬‬
‫‪Sıra Sizde 3‬‬
‫ت َزْﻫﺮاء ِﻣﻦ ﺑـﻠَ ٍﺪ ﺑ ِﻌ ٍ‬
‫ﻴﺪ ‪َ Elif-i memdûde ile biten isimlerdendir.‬زْﻫ َﺮاء‬
‫ﺎء ْ َ ُ ْ َ َ‬
‫َﺟ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺐ‬
‫‪َ ) vezninde müntehe’l-cumû sıygasında bir cem’ (çoğul) isimdir.‬ﻣ َﻔﺎﻋ ُﻞ( ‪َ ,‬ﻣ َﻜﺎﺗ ُ‬
‫ِِ ِ ِ ِ‬
‫ﺐ ﳐُْﺘَﻠِ َﻔﺔٌ‬
‫ِﰲ َﻫﺬﻩ اﻟﻌ َﻤ َﺎرة َﻣ َﻜﺎﺗ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋﻞ( ‪ ,‬ﻗَـﻮ ِ‬
‫اﻋﺪ‬
‫َ‬
‫‪َ ) vezninde müntehe’l-cumû sıygasında bir cemî (çoğul) isimdir.‬ﻣ َﻔ ُ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ِِ‬
‫اﻟﻌ َﺮﺑِﻴﱠ ِﺔ‬
‫ﺗَـ َﻌﻠﱠ ْﻤﻨَﺎ ِﰲ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳﺔ َﻛﺜ ًﲑا ﻣ ْﻦ ﻗَـ َﻮاﻋﺪ َ‬
‫‪Sıra Sizde 4‬‬
‫ِِ ِ ِ‬
‫‪ .1‬ﺑـﲎ َﺧﻠِ ِ ِ‬
‫ﻴﻞ اﻟ َﻜ ْﻌﺒَﺔَ‪.‬‬
‫ََ‬
‫ﻴﻞ اﷲ إﺑْـ َﺮاﻫ ُ‬
‫ﻴﻢ َﻣ َﻊ اﺑْﻨﻪ ا ْﲰَﺎﻋ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫س ِﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ‪.‬‬
‫ﺖ ﺑِ ِﺮ ْ‬
‫‪ .2‬اﻟْﺘَـ َﻘ ْﻴ ُ‬
‫ﺿ َﻮا َن اﻟ ُْﻤ َﻬ ْﻨﺪ َ‬
‫أﺟﺐ َﻋ ِﻦ ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻷ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫إﺟﺎﺑَﺔً َﲢْ ِﺮﻳ ِﺮﻳﱠﺔً‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َﺳﺌﻠَﺔ َ‬
‫‪ْ .3‬‬
‫ﻒ‪.‬‬
‫‪ .4‬اِﻓْـﺘَـ َﺮ ْ‬
‫ﻮﺳ َ‬
‫ت ُزﻟ َْﻴ َﺨﺎ ﻳُ ُ‬
‫‪ُ .5‬زرﻧَﺎ ﻣﻊ ﺻ ِﺪ ِﻳﻘﻲ ﻳ ْﺸ ُﻜﺮ اﳌَﺘ ِ‬
‫ﻒ‪.‬‬
‫ﺎﺣ َ‬
‫َ َ َ‬
‫ْ ََ َ‬
‫ﻮد َﻣﺜْـ َﲎ‪.‬‬
‫‪َ .6‬ﻣ َﺸﻰ اﳉُﻨُ ُ‬
‫ُﺧ َﺮ‪.‬‬
‫ﺎﻫ ْﺪ ُ‬
‫ت ِﰲ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳ ِﺔ ﺑَـﻨَﺎﺗًﺎ أ َ‬
‫‪َ .7‬ﺷ َ‬
‫ِ‬
‫ت ِﰲ اﻟْﻴَ َﻤ ِﻦ‪.‬‬
‫ﺻ ِﺪ ِﻳﻘﻲ ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ َن َإﱃ َﻣ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ َﺣ ْ‬
‫ﻀ َﺮَﻣ ْﻮ َ‬
‫‪َ .8‬ﺳﻨُ َﺴﺎﻓ ُﺮ َﻣ َﻊ َ‬
‫‪ .9‬ﺣﻠﱠ َﻘ ِ‬
‫ﺎع‪.‬‬
‫ات ﺛَﻼَ َ‬
‫ﺖ اﻟﻄﱠﺎﺋَِﺮ ُ‬
‫ث َوُرﺑَ َ‬
‫َ‬
‫ﻀﺒَﺎ ُن‪.‬‬
‫ﺖ ﻏَ ْ‬
‫‪ .10‬ﻻَ َﲢْ ُﻜ ْﻢ َوأَﻧْ َ‬
‫‪ 147‬‬
‫‪ ‬‬
Sıra Sizde 5
I.
ِ ‫ﻀﺎء ِﰲ اﻷَرﻳ‬
ِ ٍ ِ ِ‫ﺎف ِﲟَﺼﺎﺑ‬
ِ
. ‫ﺿ ُﻊ‬
ْ ‫اﻟﻮ‬
َْ
َ َ
َ ‫ﻴﺢ َزﻳْﺘﻴﱠﺔ ﻗَﺪﳝًﺎ واﻵ َن ﺗَـﻐَﻴﱠـ َﺮ‬
ُ َ ُ‫َﻛﺎﻧَﺖ اﻟ َْﻤﻨَﺎ ِز ُل ﺗ‬
b. Eskiden köylerde evler gaz lambasıyla aydınlatılıyordu, şimdi ise durum
değişmiştir.
II.
ِ ِِ ِ
ِ
ِ
ِ ِ ِ ِ
ِ ‫ﺐ أﻧْﻈَ َﺎر اﻟﻨ‬
.‫ﱠﺎس‬
ْ ‫ﻮﺟ ُﺪ ِﰲ‬
َ ُ‫ﺗ‬
ُ ‫ َوﻓﻴ ِﻬ َﻤﺎ َﻣﻨَﺎﻇ ُﺮ ﻃَﺒﻴﻌﻴﱠﺔٌ َﲡْﻠ‬، ٌ‫اﺳﻄَْﻨ ُﺒﻮ َل وأدرﻧَﻪ أ ََﻣﺎﻛ ُﻦ ﺗَﺎ ِرﳜﻴﱠﺔٌ ﺳﻴَﺎﺣﻴﱠﺔٌ َﻛﺜ َﲑة‬
d. İstanbul ve Edirne’de pek çok tarihi ve turistik mekan bulunmaktadır. Her
ikisinde de insanların dikkatini çeken doğal manzalar vardır.
Yararlanılan Kaynaklar
Çörtü, M. Meral (2001). Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul.
Galâyinî, Mustafa (1966). Câmi‘u’d-durûsi’l-‘arabiyye, Beyrut.
Güler, İsmail; Günday, Hüseyin; Şahin, Şener (2001). Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi), İstanbul.
Maksudoğlu, Mehmet (2003). Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Sînî, Muhammed İsmâil vd., (ts.). el-Kavâidu’l-‘arabiyyetu’l-müyessera,
(tarihsiz), Cantaş yayınevi, İstanbul.
eş-Şidyâk, Ahmed Fâris (1332). Gunyetu’t-tâlib ve munyetu’r-râgıb,
İstanbul.
Uralgiray, Yusuf (1986). İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
148
149
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Te’kîdi tanımlayabilecek,
•
Te’kîdin kısımlarını ayırt edebilecek,
•
Te’kîdin i‘râbını açıklayabilecek,
•
Te’kîdin cümledeki yerini değerlendirebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Pekiştirme
•
Te’kîd
•
Müekkid
•
Müekked
•
Te’kîd-i lafzî
•
Te’kîd-i ma‘nevî
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Bir Türkçe dilbilgisi kitabından pekiştirme ifâde eden konuları ve
Mehmet Maksudoğlu’nun Arapça Dilbilgisi, M. Meral Çörtü’nün Arapça
Dilbilgisi Nahiv veya İsmail Güler-Hüseyin Günday-Şener Şahin’in
Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi) kitaplarından te’kîd konusunu
okuyunuz.
150
Te’kîd
‫اﻟﺘﱠﺄْﻛِﻴ ُﺪ‬
GİRİŞ
Karşımızdaki kişilere duygu ve düşüncelerimizi kelime ve cümlelerle
anlatırız. Muhataplarımız bizim sözlerimize her zaman aynı derecede
inanmayabilir. Bunun da çeşitli sebepleri olabilir. Bazen karşımızdaki kişi
bizi iyi tanımıyor olabilir. Bazen söylediğimiz söz kesinlik ifâde etmeyebilir.
Bu gibi durumlarda muhatabımızı iknâ etme yollarına başvururuz. Mesela
karşımızdakini inandırmak için yemin ederiz. Kimi zaman söylediğimiz bir
harfi, bir ismi hatta bir fiil veya isim cümlesi bile olsa olduğu gibi tekrar
ederiz. Özetle, karşımızdakinin sözümüzün doğruluğuna, düşündüğümüz gibi
ifâde ettiğimize ve sözümüzün başka bir anlam taşıma ihtimali bulunmadığına inandırmak için o sözü tekrar ederek pekiştiririz. İşte bu üsluba
Arapça’da te’kîd denir.
Arapçadaki te’kîd (sözü pekiştirme, muhâtabı sözümüze inandırma)
üslubu lafzî ve ma‘nevî olmak üzere iki kısımda ele alınır. Lafzî te’kîd
yapılırken bir isim, bir fiil, bir harf veya bir cümle tekrarlanır.
Ali geldi, geldi. ‫ﺎء َﻋﻠِ ﱞﻲ‬
َ ‫ﺎء َﺟ‬
َ ‫ َﺟ‬.
Ali geldi, Ali. ‫ﺎء َﻋﻠِ ﱞﻲ َﻋﻠِ ﱞﻲ‬
َ ‫ َﺟ‬.
Ma‘nevî tekîd ise pekiştirmek istenilen isimden sonra bazı kelimelerin
getirilmesine tarzında olur. Misal olarak ‫إﱃ اﻟ َﻘ َﻤ ِﺮ‬
َ ‫َﺣ ُﺪ اﻟْﻌُﻠَ َﻤ ِﺎء‬
َ ‫“ َو‬Bilginlerden
َ ‫ﺻ َﻞ أ‬
biri aya ulaştı” dediğimiz zaman, burada bu sözü duyan kimsenin aklına
çeşitli ihtimaller gelir. O bilgin ayın üzerine mi indi, onun yörüngesine mi
oturdu veya ilmî bakımdan onun sırlarına mı vâkıf oldu? Bunlardan herhangi
birinin kastedilmiş olması muhtemeldir. Ancak ‫إﱃ اﻟ َﻘ َﻤ ِﺮ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‬
َ ‫َﺣ ُﺪ اﻟْﻌُﻠَ َﻤ ِﺎء‬
َ ‫َو‬
َ ‫ﺻ َﻞ أ‬
“Bilginlerden biri ayın bizzat kendisine ulaştı” dediğimiz zaman bütün bu
muhtemel yan mânâlar ortadan kalkar. Karşımızdaki kişi bizim sözümüzün
gerçek mânâsını anlamış olur. Bu cümlemizdeki ‫ ﻧﻔﺴﻪ‬sözümüz te’kîd-i
ma‘nevî unsurudur.
Arapçada te’kîd terimi bazı kitaplarda tevkîd şeklinde de anılır. Cümlede
önce geçen ve gerçek mânâsı vurgulanmak istenene müekkked, müekkedin
mânâsını muhâtabın zihnine yerleştirmek maksadıyla tekrarlanan isim, fiil,
harf veya cümleye ise müekkid denir.
151
‫‪Arapçada te’kîd konusu için www.onlinearabic.net ve www.schoolarabia.com‬‬
‫‪adreslerine başvurabilirsiniz.‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﷲ ﺑﻦ اﳌَُﻘ ﱠﻔ ِﻊ ﺳﻨَﺔَ ‪ 106‬ﻫـ ِﰲ اﻟﺒ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻ ٍﻞ ﻓَﺎ ِر ِﺳ ﱟﻲ َوَﻛﺎ َن‬
‫ﰱ َﺳﻨَﺔَ ‪ 142‬ﻫـ ‪َ -‬و ُﻫ َﻮ ﻣ ْﻦ أَ ْ‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫ُوﻟ َﺪ َﻋ ْﺒ ُﺪ ْ ُ‬
‫ﺼ َﺮة َوﺗُـ ُﻮ ﱢَ‬
‫ِ‬
‫ﺎج اﻟﺜﱠـ َﻘ ِﻔ ﱠﻲ ﻧَـ ْﻔ َﺴﻪُ َﻋﺎﻗَـﺒَﻪُ َﻋﻠَﻰ‬
‫ْ‬
‫اﲰُﻪ ُروْزﺑﺔ ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ ْ‬
‫أﺳﻠَ َﻢ ُﲰﱢﻰ ﻋُ ْﺒ َﺪ اﷲ وﻟُﱢﻘﺐ أﺑُﻮﻩُ ﺑِﺎﳌُﻘ ﱠﻔﻊ ؛ ﻷن اﳊَ ﱠﺠ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑَـ ْﻌ ِ‬
‫ﺎﳘَﺎ أَ ْي ﺗَـ َﻮﱠرَﻣﺘَﺎ َوﻗَ ْﺪ ﻧَ َﺸﺄَ اﺑْ ُﻦ اﻟْ ُﻤ َﻘ ﱠﻔ ِﻊ ِﰲ ﻇ ﱢﻞ ﺑَِﲏ‬
‫ﻀ َﺮﺑَﻪُ َﻋﻠَﻰ ﻳَ َﺪﻳْﻪ َﺣ ﱠﱴ ﺗَـ َﻘ ﱠﻔ َﻌﺘَﺎ َﻛﻠْﺘَ ُ‬
‫ﺾ ُﳐَﺎﻟََﻔﺎﺗﻪ ﻓَ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷﻫﺘَ ِﻢ وَﻛﺎﻧُﻮا ﻣ ْﺸﻬﻮِرﻳﻦ ﺑِﺎﻟ َﻔﺼ ِ‬
‫ِِ‬
‫وﺣ ْﺴ ِﻦ اﻷَ ْﺧﻼَ ِق‬
‫ﺎﺣﺔ َواﻟﺒَﻼَﻏَﺔ ﻓَـﺘَﺄَﺛﱠـ َﺮ ْﻢ ‪َ -‬وا ْﺷﺘُ ِﻬ َﺮ ﺑِﺎﻟ ﱠﺬ َﻛﺎء َواﻟ َﻜ َﺮم ُ‬
‫َ َ‬
‫َ ُ َ‬
‫ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﻮك ِﻓ َﻴﻬﺎ؟‬
‫ﺎدﻩُ ﺑِﺎﻟ ﱠﺰﻧْ َﺪﻗَ ِﺔ )اﻟﻜﻔﺮ( ‪َ ،‬و ِﻫ َﻲ ﺗُـ ْﻬ َﻤﺔٌ َﻣ ْﺸ ُﻜ ٌ‬
‫َو ُﺣ ﱢ‬
‫اﻷﺻ ِﺪﻗَﺎء ‪َ -‬وﻗَ ِﺪ اﺗﱠـ َﻬ َﻤﻪُ ُﺣ ﱠ‬
‫ﺴُ‬
‫ﺐ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وآﺛَﺎرﻩُ َ ِ‬‫ب اﻟ َﻜﺒِﲑُ(‬
‫ب ) َﻛﻠِﻴﻠَﺔُ َوِد ْﻣﻨَﺔُ( اﻟﱠ ِﺬي َﻋ ﱠﺮﺑَﻪُ ﻣﻦَ اﻟ َﻔﺎ ِر ِﺳﻴﱠ ِﺔ و) َ‬
‫اﻷد ُ‬
‫اﻷدﺑِﻴﱠﺔُ َﻛﺜ َﲑةٌ ُ◌ ﻣ ْﻨـ َﻬﺎ ‪ :‬ﻛﺘﺎ ُ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫وران َﺣ ْﻮ َل اﻟ ﱡﺪ ُر ِ‬
‫ﺐﰲ‬
‫ب اﻟ ﱠ‬
‫َو)اﻷَ َد ُ‬
‫ﺼﻐﲑُ( َواﻟْﻜﺘَﺎﺑَﺎن ﻛﻼَ ُﳘَﺎ ﻳَ ُﺪ َ‬
‫وس اﻷَ ْﺧﻼَﻗﻴﱠﺔ َواﻻ ْﺟﺘ َﻤﺎﻋﻴﱠﺔ اﻟ ِﱵ ﺗُﺮﻏﱢ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻮﻻَ ِة‪.‬‬
‫اﻟﻌ ْﻠ ِﻢ َو ُﺣ ْﺴ ِﻦ اﳌَُﻌ َﺎﻣﻠَﺔ َو َ‬
‫ﺻﻼَ ِح اﳌُﻠُﻮك َو ُ‬
‫ِ‬
‫ﺖ‬
‫ﻚ؟ ﻓَـ َﻘ َ‬
‫ﻴﻞ ﻻﺑ ِﻦ اﳌَُﻘ ﱠﻔ ِﻊ‪َ :‬ﻣ ْﻦ أَ ﱠدﺑَ َ‬
‫ﺖ ِﻣ ْﻦ ﻏَ ِْﲑي َﺣ َﺴﻨﺎً أَﺗَـ ْﻴﺘُﻪُ َوإِ ْن َرأَﻳْ ُ‬
‫ﺎل ‪ :‬ﻧَـ ْﻔ ِﺴﻲ إِ َذا َرأَﻳْ ُ‬
‫ﻳُ َ‬
‫ﺮوى أﻧﱠﻪُ ﻗ َ‬
‫ﻴﺤﺎ أَﺑَـ ْﻴﺘُﻪُ‬
‫ﻗَﺒِ ً‬
‫ْأﻣﺜِﻠَﺔٌ ﻣﻦ ﻧُﺼ ِ‬
‫ﻮﺻ ِﻪ‪:‬‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎت اﻹﻧْ َﺴﺎ ُن ﻣ َﻦ اﻟ ﱢ‬
‫ﻀﻴﻖ ‪،‬‬
‫ﻮد اﻟ ﱠ‬
‫اﻟ ﱠ‬
‫ﺼﺪﻳﻖ ﻟَ َﻤ َ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻧَـﻐْ َﻤﺔٌ َﲨﻴﻠَﺔٌ ﺗَـﺘَـ َﺮ ﱠددُ ﰲ َﺣﻴَﺎة اﻹﻧْ َﺴﺎن ‪ ،‬ﻓَـﻠَ ْﻮﻻَ ُو ُﺟ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻖ ﻟَﻪُ ‪َ ..‬واﺑْ ُﻦ اﻟْ ُﻤ َﻘ ﱠﻔ ِﻊ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟﻨﱠ ﱢ‬
‫ﺻﺪ َ‬
‫اءﻩُ‬
‫ﺺ ﻳَـ ْﻌ ِﺮ ُ‬
‫َواﻟ َﻔﻘﲑُ اﳊَﻘﻴﻘ ﱡﻲ ِﰲ َﻫﺬﻩ اﻟ ﱡﺪﻧْـﻴَﺎ َﻣ ْﻦ ﻻَ َ‬
‫ض – ﻟَﻨَﺎ ‪َ -‬‬
‫آر َ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ و ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻ َﻔﺎﺗِِﻪ ﻟِﻴﺴﺘَ ِﺤ ﱠﻖ َﻫ َﺬا ِ‬
‫ﺺ ِﻣ ْﻦ ﻛِﺘَﺎﺑِ ِﻪ ‪) :‬اﻷدب‬
‫اﻻ ْﺳ َﻢ اﳌَﺄْ ُﺧﻮذَ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱢ‬
‫ﺼ ْﺪ ِق َواﻟﻨﱠ ﱡ‬
‫َْ‬
‫ِﰲ ا ْﺧﺘﻴَﺎ ِر اﻟ ﱠ َ‬
‫اﻟﻜﺒﲑ(‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮاﺻﻞ ‪َ ،‬و ﺗَﻮﻃ ِ‬
‫ﻧﻔﺴﻚ‬
‫ﺣﻘﻮ ُق اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَ ِﺔ‪ :‬ا ْﺟ َﻌ ْﻞ ﻏﺎﻳَﺔَ ﺗﺸﺒﱡﺜِ َ‬
‫ﻚ ِﰲ ُﻣﺆاﺧﺎة َﻣ ْﻦ ﺗُﺆاﺧﻲ ‪ُ ،‬‬
‫وﻣﻮاﺻﻠﺔ ﻣﻦ ﺗُ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻗﻄﻴﻌﺔ إﺧﻮاﻧِ َ ِ ِ‬
‫ﻇﻬﺮ َ ِ‬
‫ﻛﺎﳌﻤﻠﻮك ﺗُـ ْﻌﺘِ ُﻘﻪ‬
‫ﻟﻴﺲ‬
‫ﺳﺒﻴﻞ إﱃ‬
‫َ‬
‫ﻚ َﲨﻴﻌ ِﻬ ْﻢ وإن َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ أﻧﱠﻪُ ﻻَ َ‬
‫ﻟﻚ ﻣﻨﻪ ﻣﺎ ﺗﻜْﺮﻩُ ﻓﺈﻧﻪ َ‬
‫وءةُ اﻟ ﱠﺮ ُﺟ ِﻞ إﺧﻮاﻧُﻪ‬
‫ﺖ ‪َ ،‬وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪُ ِﻋ ْﺮ ُ‬
‫ﻣﱴ ِﺷﺌﺖ ‪ ،‬أو ﻛﺎﳌﺮ ِأة اﻟﱵ ﺗﻄﻠﱢ ُﻘﻬﺎ إذا ِﺷ ْﺌ َ‬
‫ﺿﻚ وﻣﺮوءﺗُﻚ ‪ ،‬ﻓﺈ ﱠﳕﺎ ُﻣ ُﺮ َ‬
‫وأﺧﺪاﻧُﻪ أ ْ ِ‬
‫ﺖ ُﻣﻌ َﺬراً َﻧﺰل ذﻟﻚ‬
‫ﲔ‪ ،‬ﻓﺈ ْن ﻋﺜَـ َﺮ‬
‫اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ أﻧﱠ َ‬
‫ﺖ َرﺟﻼً ﻣﻦ إﺧﻮاﻧِﻚ وإ ْن ﻛ ْﻨ َ‬
‫ﻗﻄﻌ َ‬
‫ﻚ ْ‬
‫َﲨَﻌ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ت ﻋﻠﻰ ﻣﻘﺎ ﱠرﺗِﻪ ﻋﻠﻰ ﻏ ِﲑ‬
‫ﻟﻺﺧﺎء‬
‫اﳋﻴﺎﻧﺔ‬
‫ِﻋ ْﻨ َﺪ أﻛﺜ ِﺮﻫﻢ ﲟﻨـﺰ ِﻟﺔ‬
‫ﺼﺒﱠـ ْﺮ َ‬
‫أﻧﺖ َﻣ َﻊ َ‬
‫واﳌﻼل ﻓﻴﻪ ‪ ،‬وإ ْن َ‬
‫ذﻟﻚ ﺗَ َ‬
‫اﻟﻌﻴﺐ واﻟﻨﻘﻴ ِ‬
‫ﺎد ذﻟﻚ إﱃ ِ‬
‫ﺼﺔ‪.‬‬
‫اﻟ ﱢﺮ َ‬
‫ﺿﺎ َﻋ َ‬
‫ْ‬
‫‪ ‬‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları parçaya göre cevaplayınız.‬‬
‫‪ .1‬ﻣ َﱴ وﻟِ َﺪ َﻋ ْﺒ ُﺪ ِ‬
‫اﷲ اﺑْ ُﻦ اﳌَُﻘ ﱠﻔﻊ؟‬
‫َ ُ‬
‫‪ .2‬ﻣ َﱴ ﺗُـﻮ ﱢﰲ َﻋ ْﺒ ُﺪ ِ‬
‫اﷲ اﺑْ ُﻦ اﳌَُﻘ ﱠﻔﻊ؟‬
‫َ َُ‬
‫ِ‬
‫اﻷﺻﻠِ ﱡﻲ؟‬
‫َﺻﻠُﻪُ َوَﻣﺎ ُﻫ َﻮ ا ْﲰُﻪُ ْ‬
‫‪َ .3‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫‪َ .4‬ﻣ ْﻦ ﻟَﱠﻘﺒَﻪُ ﺑـ"اﺑْ ِﻦ اﳌَُﻘ ﱠﻔ ِﻊ"؟‬
‫ِ‬
‫ﺎج ؟‬
‫‪ .5‬ﻟ َﻤﺎ َذا َﻋﺎﻗَـﺒَﻪُ اﳊَ ﱠﺠ ُ‬
‫‪ 152‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ِ .6‬ﰲ ِﻇ ﱢﻞ أ ﱢ ِ ٍ‬
‫اﺑﻦ اﻟ ُْﻤ َﻘ ﱠﻔ ِﻊ؟‬
‫ي ﻗَﺒﻴﻠَﺔ ﻧَ َﺸﺄَ ُ‬
‫ﺼ ٍ‬
‫‪ .7‬ﺑِﺄَ ﱢ ِ‬
‫اﺑﻦ اﻟ ُْﻤ َﻘ ﱠﻔ ِﻊ؟‬
‫ي َﺧ َ‬
‫ﻴﺼﺔ اُ ْﺷﺘُ ِﻬ َﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺎر اﻷدﺑِﻴﱠﺔُ ﻻﺑْ ِﻦ اﳌَُﻘ ﱠﻔ ِﻊ ؟‬
‫‪ .8‬ﻣﺎَ ﻫ َﻲ اﻵﺛَ ُ‬
‫‪َ .9‬ﻣ ْﻦ ُﻫ َﻮ اﻟ َﻔ ِﻘﲑُ اﳊَِﻘ ِﻴﻘ ﱡﻲ ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ اﳊَﻴَ ِﺎة؟‬
‫‪ .10‬ﻣﺎ ِﻫﻲ ﻣﺮوءةُ اﻹﻧْﺴ ِ‬
‫ﺎن ؟‬
‫َ َ ُُ َ‬
‫َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪2. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimeler‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﱢﻊ ‪/‬‬
‫)ﻓَـ َﺮ َ‬
‫ض ُﻋ ُﻘﻮﺑﺔً َﻋﻠﻰ ‪َ / ...‬ﻣ ْﻌ ُﺮوف ‪ /‬ﺗُ َﺸ ﱢﺠ ُﻊ ‪ /‬ﲨﻴﻼً ‪ /‬ﺗَـ ْﺮ َﺟ َﻢ ‪ /‬اﻟﻀ ْ‬
‫ﱠﺠﺮ ‪َ /‬ﻋﺪﻳ َﺪة ‪ /‬ﺗَـ َﻮﱠرَم ‪ /‬ﻗَـﻨ ْ‬
‫َﻋ ْﻴﺶ(‬
‫ﺎج اﻟﺜﱠـ َﻘ ِﻔ ﱠﻲ َﻋﺎﻗَـﺒَﻪُ َﻋﻠَﻰ ﺑَـ ْﻌ ِ‬
‫ﺾ ُﳐَﺎﻟََﻔﺎﺗِِﻪ‬
‫‪ .1‬ﻷن اﳊَ ﱠﺠ َ‬
‫ﺎﳘَﺎ‬
‫ﻀ َﺮﺑَﻪُ َﻋﻠَﻰ ﻳَ َﺪﻳْ ِﻪ َﺣ ﱠﱴ ﺗَـ َﻘ ﱠﻔ َﻌﺘَﺎ َﻛﻠْﺘَ ُ‬
‫‪ .2‬ﻓَ َ‬
‫اﻷدﺑِﻴﱠﺔُ َﻛﺜِ َﲑةٌ ِﻣ ْﻨـ َﻬﺎ‪.‬‬
‫ﺎرﻩُ َ‬
‫‪ .3‬وآﺛَ ُ‬
‫ﺎﺣ ِﺔ َواﻟﺒَﻼَﻏَ ِﺔ‪.‬‬
‫ﻳﻦ ﺑِﺎﻟ َﻔ َ‬
‫ﺼ َ‬
‫‪َ .4‬وَﻛﺎﻧُﻮا َﻣ ْﺸ ُﻬﻮِر َ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ِﻐﲑُ(‪.‬‬
‫ب اﻟ ﱠ‬
‫ب ) َﻛﻠِﻴﻠَﺔُ َوِد ْﻣﻨَﺔُ( اﻟﱠ ِﺬي َﻋ ﱠﺮﺑَﻪُ ﻣﻦَ اﻟ َﻔﺎ ِر ِﺳﻴﱠ ِﺔ و) َ‬
‫ب اﻟ َﻜﺒِﲑُ( َو)اﻷَ َد ُ‬
‫اﻷد ُ‬
‫‪ .5‬ﻛﺘﺎ ُ‬
‫اﻻﺟﺘِﻤ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋﻴﱠ ِﺔ اﻟﱠِﱵ ﺗُﺮﻏﱢﺐ ِﰲ ِ‬
‫ﺎن ﻛِﻼَ ُﳘَﺎ ﻳ ُﺪور ِ‬
‫ْﻜﺘَﺎﺑ ِ‬
‫ِِ ِ‬
‫ان َﺣ ْﻮ َل اﻟ ﱡﺪ ُر ِ‬
‫اﻟﻌ ْﻠ ِﻢ ‪.‬‬
‫‪َ .6‬واﻟ َ‬
‫َ َ‬
‫وس اﻷَ ْﺧﻼَﻗﻴﱠﺔ َو ْ َ‬
‫ُ‬
‫ﺖ ِﻣ ْﻦ ﻏَ ِْﲑي َﺣ َﺴﻨﺎً أَﺗَـ ْﻴﺘُﻪُ‪.‬‬
‫‪ .7‬إِ َذا َرأَﻳْ ُ‬
‫ﻀِ‬
‫ﺎت ا ِﻹﻧْ َﺴﺎ ُن ِﻣ َﻦ اﻟ ﱢ‬
‫ﻴﻖ‪.‬‬
‫ﻮد اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ ﻟَ َﻤ َ‬
‫‪ .8‬ﻓَـﻠَ ْﻮﻻَ ُو ُﺟ ُ‬
‫ﲨﻴﻠَﺔٌ ﺗَـﺘَـﺮ ﱠددُ ِﰲ ﺣﻴ ِﺎة ا ِﻹﻧْﺴ ِ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻧَـﻐْﻤﺔٌ َِ‬
‫ﺎن‪.‬‬
‫‪ .9‬اﻟ ﱠ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻚ َِ‬
‫ﱢ‬
‫ﲨ ِﻴﻌ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫ﺳﺒﻴﻞ إﱃ‬
‫ﻗﻄﻴﻌﺔ أﺧ َﻮاﻧِ َ‬
‫‪َ .10‬وﻃ ْﻦ َ‬
‫ﻧﻔﺴﻚ ﻋﻠﻰ أﻧﱠﻪُ ﻻَ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez‬‬
‫‪içindeki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫اﻟﻌ َﺪ َاوةُ ‪َ ،‬ﺧ ِﻔ َﻲ ‪ ،‬ﻗﻠﻴﻠﺔٌ ‪ُ ،‬ﻣ َﺆﱠﻛ ٌﺪ(‬
‫ﻴﺤﺎ ‪ ،‬ﺗُـﻨَـ ﱢﻔ ُﺮ ‪ُ ،‬ﻣ َﻘﺎﻃَ َﻌﺔ ‪ ،‬أَ ْﺷ َﺮ َك ‪ ،‬اﻟﺮاﺣﺔ ‪َ ،‬‬
‫) َﻛﺎﻓَﺄَ ‪ ،‬ﻗَﺒِ ً‬
‫ﺎج اﻟﺜﱠـ َﻘ ِﻔ ﱠﻲ َﻋﺎﻗَـﺒَﻪُ َﻋﻠَﻰ ﺑَـ ْﻌ ِ‬
‫ﺾ ُﳐَﺎﻟََﻔﺎﺗِِﻪ ‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻷن اﳊَ ﱠﺠ َ‬
‫‪ .2‬اﻵﺛﺎر َ ِ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ‪.‬‬
‫ُ‬
‫اﻷدﺑﻴﱠﺔُ ﻻﺑ ِﻦ اﳌﻘ ﱠﻔ ِﻊ َ‬
‫ِ‬
‫ﺴﻪُ ﺑِﺎﳌُﻘ ﱠﻔﻊ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ ْ‬
‫أﺳﻠَ َﻢ ُﲰﱢﻰ ُﻋ ْﺒ َﺪ اﷲ وﻟُﱢﻘﺐ أﺑُﻮﻩُ ﻧَـ ْﻔ ُ‬
‫ﲨﻴﻠَﺔٌ ﺗَـﺘَـﺮ ﱠددُ ِﰲ ﺣﻴ ِﺎة ا ِﻹﻧْﺴ ِ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻧَـ ْﻐﻤﺔٌ َِ‬
‫ﺎن ‪.‬‬
‫‪ .4‬اﻟ ﱠ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻮك ﻓِ َﻴﻬﺎ‪.‬‬
‫‪َ .5‬و ِﻫ َﻲ ﺗُـ ْﻬ َﻤﺔٌ َﻣ ْﺸ ُﻜ ٌ‬
‫ﻴﺤﺎ أَﺑَـ ْﻴﺘُﻪُ ‪.‬‬
‫ﺖ ِﻣ ْﻦ ﻏَ ِْﲑي َﺣ َﺴﻨﺎً أَﺗَـ ْﻴﺘُﻪُ َوإِ ْن َرأَﻳْ ُ‬
‫‪ .6‬إِ َذا َرأَﻳْ ُ‬
‫ﺖ ﻗَﺒِ ً‬
‫اﻻﺟﺘِﻤ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋﻴﱠ ِﺔ اﻟﱠِﱵ ﺗُﺮﻏﱢﺐ ِﰲ ِ‬
‫ﺎن ِﻛﻼَ ُﳘَﺎ ﻳ ُﺪور ِ‬
‫ْﻜﺘَﺎﺑ ِ‬
‫ِِ ِ‬
‫ان َﺣ ْﻮ َل اﻟ ﱡﺪ ُر ِ‬
‫اﻟﻌ ْﻠ ِﻢ ‪.‬‬
‫‪َ .7‬واﻟ َ‬
‫َ َ‬
‫وس اﻷَ ْﺧﻼَﻗﻴﱠﺔ َو ْ َ‬
‫ُ‬
‫‪ 153‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻀِ‬
‫ﺎت ا ِﻹﻧْ َﺴﺎ ُن ِﻣ َﻦ اﻟ ﱢ‬
‫ﻴﻖ ‪.‬‬
‫ﻮد اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ ﻟَ َﻤ َ‬
‫‪ .8‬ﻓَـﻠَ ْﻮﻻَ ُو ُﺟ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺆاﺧﺎة ﻣﻦ ﺗُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺆاﺧﻲ ‪ ،‬وﻣﻮاﺻﻠﺔُ ﻣﻦ ﺗُ ِ‬
‫ﻮاﺻ ُﻞ‪.‬‬
‫ﻚ ِﰲ‬
‫‪ .9‬ا ْﺟ َﻌ ْﻞ ﻏﺎﻳَﺔَ ﺗﺸﺒﱡﺜِ َ‬
‫ُ‬
‫َْ‬
‫ِ‬
‫ﻚ َِ ِ‬
‫ﻟﻚ ﻣﻨِﻪ ﻣﺎ ﺗﻜْﺮﻩُ‪.‬‬
‫ﺳﺒﻴﻞ إﱃ‬
‫ﻇﻬ َﺮ َ‬
‫ﻗﻄﻴﻌﺔ إﺧ َﻮاﻧِ َ‬
‫ﲨﻴﻌ ِﻬ ْﻢ ‪ -‬وإن َ‬
‫‪ .10‬ﻻَ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪4. Altı çizili kelimelerin müfredlerini (tekillerini) bulunuz.‬‬
‫ﺎج اﻟﺜﱠـ َﻘ ِﻔ ﱠﻲ َﻋﺎﻗَـﺒَﻪُ َﻋﻠَﻰ ﺑَـ ْﻌ ِ‬
‫ﺾ ُﳐَﺎﻟََﻔﺎﺗِِﻪ‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻷن اﳊَ ﱠﺠ َ‬
‫اﻷﻫﺘَ ِﻢ‪.‬‬
‫‪َ .2‬وﻗَ ْﺪ ﻧَ َﺸﺄَ اﺑْ ُﻦ اﻟْ ُﻤ َﻘ ﱠﻔ ِﻊ ِﰲ ِﻇ ﱢﻞ ﺑَِﲏ ْ‬
‫ﺎﺣ ِﺔ َواﻟﺒَﻼَﻏَ ِﺔ‪.‬‬
‫ﻳﻦ ﺑِﺎﻟ َﻔ َ‬
‫ﺼ َ‬
‫‪َ .3‬وَﻛﺎﻧُﻮا َﻣ ْﺸ ُﻬﻮِر َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷﺻ ِﺪﻗَ ِﺎء ‪.‬‬
‫وﺣ ْﺴ ِﻦ اﻷَ ْﺧﻼَ ِق َو ُﺣ ﱢ‬
‫ﺐ ْ‬
‫‪َ .4‬وا ْﺷﺘُ ِﻬ َﺮ ﺑِﺎﻟ ﱠﺬ َﻛﺎء َواﻟ َﻜ َﺮم ُ‬
‫ﺎدﻩُ ﺑِﺎﻟ ﱠﺰﻧْ َﺪﻗَ ِﺔ ‪.‬‬
‫‪َ .5‬وﻗَ ِﺪ اﺗﱠـ َﻬ َﻤﻪُ ُﺣ ﱠ‬
‫ﺴُ‬
‫ِ ِ‬
‫ب ) َﻛﻠِﻴﻠَﺔُ َوِد ْﻣﻨَﺔُ(‪.‬‬
‫ﺎرﻩُ َ‬
‫اﻷدﺑِﻴﱠﺔُ َﻛﺜ َﲑةٌ ﻣ ْﻨـ َﻬﺎ ‪ :‬ﻛﺘﺎ ُ‬
‫‪ .6‬وآﺛَ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ِ‬
‫ﻮص اﺑْ ِﻦ اﻟ ُْﻤ َﻘ ﱠﻔ ِﻊ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﻗَ ْﺪ َﻛﺘَْﺒـﻨَﺎ ْأﻣﺜﻠَﺔً ﻣﻦ ﻧُ ُ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ و ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻ َﻔﺎﺗِِﻪ ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻳَـ ْﻌ ِﺮ ُ‬
‫ض ﻟَﻨَﺎ َ‬
‫اءﻩُ ِﰲ ا ْﺧﺘﻴَﺎ ِر اﻟ ﱠ َ‬
‫آر َ‬
‫ِ‬
‫ﻚ َِ‬
‫ﱢ‬
‫ﲨ ِﻴﻌ ِﻬ ْﻢ‪,‬‬
‫ﺳﺒﻴﻞ إﱃ‬
‫ﻗﻄﻴﻌﺔ إﺧ َﻮاﻧِ َ‬
‫‪َ .9‬وﻃ ْﻦ َ‬
‫ﻧﻔﺴﻚ ﻋﻠﻰ أﻧﱠﻪُ ﻻَ َ‬
‫ِ‬
‫اﳋﻴﺎﻧﺔ‪.‬‬
‫ﺖ َرﺟﻼً ﻣﻦ إﺧﻮاﻧِﻚ َﻧﺰل ذﻟﻚ ِﻋ ْﻨ َﺪ أﻛﺜ ِﺮﻫﻢ ﲟﻨﺰ ِﻟﺔ‬
‫اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ أﻧﱠ َ‬
‫ﻗﻄﻌ َ‬
‫ﻚ ْ‬
‫‪ ، .10‬ﻓﺈ ْن ﻋﺜَـ َﺮ ُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. Altı çizili kelimelerin cemîlerini (çoğullarını) bulunuz.‬‬
‫ﺖ ﻣﺮَﻛﺰا ﰲ ِ‬
‫ﻀ َﺎرِة‪.‬‬
‫ﺼ َﺮِة َو ِﻫﻲ آﻧَ َﺬ َ‬
‫اﻟﻌﻠ ِْﻢ واﳊَ َ‬
‫‪ .1‬ﻗَ َ‬
‫ﻀﻰ اﺑْ ُﻦ اﻟ ُْﻤ َﻘ ﱠﻔ ِﻊ َﺣﻴَﺎﺗَﻪُ ِﰲ اﻟﺒَ ْ‬
‫اك َﻛﺎﻧَ ْ َ ْ ً‬
‫ِ‬
‫اﲰُﻪ ُروْزﺑﺔ ‪.‬‬
‫ﺻ ٍﻞ ﻓَﺎ ِر ِﺳ ﱟﻲ َوَﻛﺎ َن ْ‬
‫‪َ .2‬و ُﻫ َﻮ ﻣ ْﻦ أَ ْ‬
‫أﺳﻠَﻢ ُﲰﱢﻰ ُﻋ ْﺒ ُﺪ ِ‬
‫اﷲ وﻟُﱢﻘﺐ أﺑُﻮﻩُ ﺑِﺎﳌُﻘ ﱠﻔﻊ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ ْ َ‬
‫ﺎﳘَﺎ أَ ْي ﺗَـ َﻮﱠرَﻣﺘَﺎ‪.‬‬
‫ﻀ َﺮﺑَﻪُ َﻋﻠَﻰ ﻳَ َﺪﻳْ ِﻪ َﺣ ﱠﱴ ﺗَـ َﻘ ﱠﻔ َﻌﺘَﺎ َﻛﻠْﺘَ ُ‬
‫‪ .4‬ﻓَ َ‬
‫ﻮك ﻓِ َﻴﻬﺎ‪.‬‬
‫‪َ .5‬و ِﻫ َﻲ ﺗُـ ْﻬ َﻤﺔٌ َﻣ ْﺸ ُﻜ ٌ‬
‫ﲨﻴﻠَﺔٌ ﺗَـﺘَـﺮ ﱠددُ ِﰲ ﺣﻴ ِﺎة ا ِﻹﻧْﺴ ِ‬
‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻧَـﻐْﻤﺔٌ َِ‬
‫ﺎن‪.‬‬
‫‪ .6‬اﻟ ﱠ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻀِ‬
‫ﺎت ا ِﻹﻧْ َﺴﺎ ُن ِﻣ َﻦ اﻟ ﱢ‬
‫ﻴﻖ ‪.‬‬
‫ﻮد اﻟ ﱠ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ ﻟَ َﻤ َ‬
‫‪ .7‬ﻓَـﻠَ ْﻮﻻَ ُو ُﺟ ُ‬
‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ ‪.‬‬
‫اءﻩُ ِﰲ ا ْﺧﺘِﻴَﺎ ِر اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .8‬واﺑْ ُﻦ اﻟْ ُﻤ َﻘ ﱠﻔ ِﻊ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟﻨﱠ ﱢ‬
‫ﺺ ﻳَـ ْﻌ ِﺮ ُ‬
‫ض – ﻟَﻨَﺎ ‪َ -‬‬
‫آر َ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺎﳌﻤﻠﻮك ﺗُـ ْﻌﺘِ ُﻘﻪ ﻣﱴ ِﺷﺌﺖ ‪.‬‬
‫ﻟﻴﺲ‬
‫‪ .9‬ﻓﺈﻧﻪ َ‬
‫اﻟﻌﻴﺐ واﻟﻨﻘﻴ ِ‬
‫ﺎد ذﻟﻚ إﱃ ِ‬
‫ﺼﺔ‬
‫‪َ .10‬ﻋ َ‬
‫ْ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ 154‬‬
‫‪ ‬‬
6. Aşağıda verilen Arapça cümlenin en yakın Türkçe karşılıklığını
seçiniz.
I.
ِ ‫ﲨﻴﻠَﺔٌ ﺗَـﺘَـﺮ ﱠددُ ِﰲ ﺣﻴ ِﺎة ا ِﻹﻧْﺴ‬
َِ ٌ‫ﺼ َﺪاﻗَﺔُ ﻧَـ ْﻐﻤﺔ‬
ِ‫ﻀ‬
‫ﺎت ا ِﻹﻧْ َﺴﺎ ُن ِﻣ َﻦ اﻟ ﱢ‬
‫ﻴﻖ‬
‫ﻮد اﻟ ﱠ‬
‫اﻟ ﱠ‬
َ ‫ﺼ ِﺪ ِﻳﻖ ﻟَ َﻤ‬
ُ ‫ ﻓَـﻠَ ْﻮﻻَ ُو ُﺟ‬، ‫ﺎن‬
ََ
َ
َ
َ
a. Dostluk insanın yaşamında sürekli tekrarlanan güzel bir nağme gibidir.
Dost olmasaydı hayat çekilmezdi.
b. Dostluk, Allah’ın bir nimetidir. Dost olmasaydı hayatta yaşanmazdı.
c. Dostluk, insan hayatında tekrarlanıp duran güzel bir nağmedir. Dostun
varlığı olmasaydı insan sıkıntıdan ölürdü.
d. Dostluk sürekli duyulan güzel bir nağmedir. Dost olmasaydı insan
sıkıntıdan patlardı.
e. Dostluk, insan hayatında tekrarlanıp duran güzel bir nağmedir. Dostun
varlığı olmasaydı insan sıkılıp dururdu.
II.
ِ
‫ﺖ‬
َ ‫ﻚ؟ ﻓَـ َﻘ‬
َ َ‫ َﻣ ْﻦ أَ ﱠدﺑ‬:‫ﻴﻞ ﻻﺑ ِﻦ اﳌَُﻘ ﱠﻔ ِﻊ‬
ُ ْ‫ﺖ ِﻣ ْﻦ ﻏَ ِْﲑي َﺣ َﺴﻨﺎً أَﺗَـ ْﻴﺘُﻪُ َوإِ ْن َرأَﻳ‬
ُ ْ‫ إِ َذا َرأَﻳ‬، ‫ ﻧَـ ْﻔ ِﺴﻲ‬: ‫ﺎل‬
َ ُ‫ﻳ‬
َ ‫ﺮوى أﻧﱠﻪُ ﻗ‬
. ُ‫ﻴﺤﺎ أَﺑَـ ْﻴﺘُﻪ‬
ً ِ‫ﻗَﺒ‬
a. Rivayete göre İbnu’l-Mukaffa’a şöyle denildi: “Seni kim edeplendirdi?”
İbnu’l-Mukaffa‘ (bu soruya cevaben) “Başkasında güzel bir şey görünce
onu aldım, kötü bir şey görünce onu bıraktım ve böylece edep kazandım”
dedi.
b. İbnu’l-Mukaffa’a şöyle sordular: “Seni kim edeplendirdi?” İbnu’lMukaffa‘ (bu soruya cevaben) “Hiç kimse. Başkasında güzel bir şey
görünce onu aldım, kötü bir şey görünce onu bıraktım”.
c. Rivayet edildiğine göre İbnu’l-Mukaffa’a şöyle soruldu: “Seni kim
edeplendirdi?” İbnu’l-Mukaffa‘ (bu soruya cevaben) “Kendim.
Başkalarında gördüğüm güzel ve çirkin şeyleri değerlendirdim” dedi.
d. Rivayet edildiğine göre İbnu’l-Mukaffa’a şöyle soruldu: “Seni kim
edeplendirdi?” İbnu’l-Mukaffa‘ (bu soruya cevaben) “Kendim. Başkasında
güzel bir şey görünce onu aldım, kötü bir şey görünce onu bıraktım” dedi.
e. Rivayet edildiğine göre İbnu’l-Mukaffa‘ (bir soruya cevaben) “Kendim.
Başkasında güzel bir şey görünce onu aldım, kötü bir şey görünce onu
bıraktım” demiştir.
Altı çizili kısımlar daha önce okuduğunuz ünitelerden size neler hatırlatıyor?
Başka bir ifâdeyle altı çizili bu kısımlar cümlenin hangi ögesi durumundadır?
‫َﻣﺎ أَ ْو َد َﻋﻪُ اﷲُ ُﺳ ْﺒ َﺤﺎﻧَﻪُ َوﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‬
ِ‫ وﻣﺎ أَو َد َﻋﻪ اﷲ ِﰲ ﻫ ِﺬﻩ‬، ‫اﷲ‬
ِ
َ
ُ ُ ْ ََ
ِ
ِ
‫ﺼ ِﺮَﻫﺎ ِﲟَﺎ ﻳَِﻘ َﻴﻬﺎ‬
َ َ‫ﻣ َﻦ اﳌَْﻌ ِﺮﻓَﺔ َوﺑ‬
ِ ‫ﻳـﺘـﻌ ﱠﺮض اﳉ‬
‫ﻆ ِﰲ ِﻛﺘَﺎﺑِ ِﻪ اﻟ ﱠ‬
‫ﺸ ِﻬ ِﲑ ) اﳊَﻴَـ َﻮان ( َإﱃ‬
ُ ‫ﺎﺣ‬
َ ُ َ ََ
ِ
ِ
ِ ‫ِﻣﻦ‬
ِ
ِ
ِ
ِ
‫اﻟﻌ َِﱪ ِﰲ َﺧ ْﻠ ِﻖ اﳊَﻴَـ َﻮاﻧَﺎت ﳑﱠﺎ ﻳَ ْﺪﻋُﻮ إ َﱃ اﻟﺘﱠـ ْﻔﻜﲑ ﰲ‬
َ
ِ ‫ان ِﻣﻦ اﳊِ ْﻜﻤ ِﺔ اﻟﻨﱠ ِﺠﻴﺒ‬
ِ
ِ
ِ ِ‫ﺎس اﻟ ﱠﺮﻗ‬
ِ ‫ﺴ‬
‫ َوَﻣﺎ أَ ْﳍََﻤ َﻬﺎ‬، ‫ﻴﻖ‬
‫ﺣ‬
‫ﻹ‬
‫وا‬
‫ﺔ‬
‫ﻮ‬
‫ـ‬
‫ﻴ‬
َ
َ
َ
َ ََ‫اﳊ‬
َْ
ِ ‫ﺑَـ ْﻌ‬
‫ﺾ‬
‫َﺧ ْﻠ ِﻖ‬
155
ِ
ِ
ِ
ِ ‫ﻚ ﺳﺒﺒﺎ ﻟِ ْﻠﺤ َﺬ ِر اﻟﱠ ِﺬي ﻳـ َﺆ ﱢدي إِ َﱃ اﻟ ﱠ‬
: ‫ﺎل ﻓَـ َﻘﺎﻟُﻮا‬
َ َ‫ﻀ ِﺮﺑُﻮ َن َِﺎ اﻷَ ْﻣﺜ‬
ْ َ‫ﺎس ﻳ‬
َ ‫ َو‬، ‫ﺴﻼَ َﻣﺔ‬
َ ًَ َ َ ‫ ﻟﻴَ ُﻜﻮ َن َذﻟ‬، ‫ﻣ ْﻦ َﻋ ُﺪ ﱢو َﻫﺎ‬
ُ
ُ ‫ﺻ َﺎر اﻟﻨﱠ‬
ِ َ‫ َوأَ ْرَوغُ ِﻣ َﻦ اﻟﺜﱠـ ْﻌﻠ‬، ‫س‬
ٍ ‫ َوأَ ْﲰَ ُﻊ ِﻣ ْﻦ ﻓَـ َﺮ‬، ‫أَ ْﺣ َﺬ ُر ِﻣ ْﻦ ﻋُ َﻘﺎب‬
.‫ﺐ‬
DİL BİLGİSİ
TE’KÎD
Te’kîd, söylenen sözü hitâbedilenin zihninde yerleştirmek ve pekiştirmek
demektir. Günlük konuşmalarımızda maksadımızı karşımızdaki kişiye
anlatabilmek için bazen bir ismi, bir fiili, bir harfi ve bir cümleyi hatta onların
mürâdifini (eş anlamlısını) tekrarlarız. İşte tekrarladığımız bu söze Arapçada
te’kîd denir. Bazı kitaplarda mü’ekkid (te’kîd edici, pekiştirici söz) de
denilmektedir. İlk olarak söylediğimiz söze mü’ekked (kuvvetlendirilen,
pekiştirilen) denilir.
İ‘râb bakımından müekkid/te’kîd (tekrarlanan söz) müekked’e (birinci
söze) tâbîdir, uyar. Başka bir ifâdeyle te’kîd tevâbidendir. İ‘râb bakımından
kendisinden öncekine tâbi olan sıfat, bedel, atıf, te’kîd ve atf-ı beyândan
biridir.
Te’kîd iki kısma ayrılır:
A. Lafzî Te’kîd (‫)اﻟﺘﺄْﻛِﻴ ُﺪ اﻟﻠﱠ ْﻔ ِﻈ ﱡﻲ‬
B. Ma‘nevî Te’kîd (‫ي‬
‫)اﻟﺘﺄﻛِﻴ ُﺪ اﻟ َْﻤ ْﻌﻨَ ِﻮ ﱡ‬
A. Lafzî Te’kîd:
Lafzî te’kîd, muhatabımız tarafından sözümüzün yanlış anlaşılmaması, yanlış
olduğu zannedilmemesi, dikkatle dinlenmesi, önem verilmesi gibi sebeplerle
söylediğimiz bir sözü aynen veya mürâdifiyle (eş anlamlısıyla) tekrarlamaktır.
Bu anlattıklarımızı hemen şu örneklerde gösterelim:
a. İsmin tekrarlanması:
O’dur, o.
. ‫ُﻫ َﻮ َﻫ َﻮ‬
Zeyd geldi, Zeyd:
‫ﺎء َزﻳْ ٌﺪ َزﻳْ ٌﺪ‬
َ ‫َﺟ‬
Arslan geliyor, arslan: (isim tekrarlanmış)
‫َﺳ ُﺪ‬
َ ‫َﺳ ُﺪ اﻷ‬
َ ‫ﻳَﺄِْﰐ اﻷ‬
b. Fiilin tekrarlanması
Ömer kalktı, kalktı. (fiil tekrarlanmış)
‫ﺎم ﻋُ َﻤ ُﺮ‬
َ َ‫ﺎم ﻗ‬
َ َ‫ﻗ‬
c. Harfin tekrarlanması
Evet, Evet. (Cevap harfi olan ‫ ﻧَـ َﻌ ْﻢ‬tekrarlanmış) ‫ ﻧَـ َﻌ ْﻢ‬، ‫ﻧَـ َﻌ ْﻢ‬
156
Aşağıdaki örneklerde de mürâdifler (eş anlamlılar) tekrar edilmiştir.
Ali oturdu, oturdu.
‫ﺲ ﻗَـ َﻌ َﺪ َﻋﻠِ ﱞﻲ‬
َ َ‫َﺟﻠ‬
Bu, aslandır, aslan.
‫َﺳ ٌﺪ‬
ٌ ‫َﻫ َﺬا ﻟ َْﻴ‬
َ‫ﺚأ‬
‫ﻧَـ َﻌ ْﻢ َﺟ ِْﲑ‬
Evet, Evet.
Aşağıdaki âyet ve hadislerde altı çizili kelimeler lafzî
örnekleridir. Dikkatle inceleyelim:
te’kîd
ِ ‫﴿ َﻛﻼﱠ إِ َذا ُد ﱠﻛ‬
[22-21 ‫ﺻ ًّﻔﺎ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻔﺠﺮ‬
ُ َ‫ﻚ َواﻟ َْﻤﻠ‬
َ ‫ﺎء َرﺑﱡ‬
ُ ‫ﺖ اﻷ َْر‬
َ ‫ﺻ ًّﻔﺎ‬
َ ‫ﻚ‬
َ ‫ض َد ًّﻛﺎ َد ًّﻛﺎ * َو َﺟ‬
“Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı,
Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği zaman..”
[5-4 :‫ف ﺗَـ ْﻌﻠَ ُﻤﻮن﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﺘﻜﺎﺛﺮ‬
َ ‫ف ﺗَـ ْﻌﻠَ ُﻤﻮن * ﰒُﱠ َﻛﻼﱠ َﺳ ْﻮ‬
َ ‫﴿ َﻛﻼﱠ َﺳ ْﻮ‬
“Hayır, ileride bileceksiniz. Yine hayır, ileride elbetteki bileceksiniz”
[20-19 :‫﴾ ]ﺳﻮرة اﳌ ﱠﺪﺛﱢﺮ‬.... ‫ﱠر‬
َ ‫ﱠر ﰒُﱠ ﻗُﺘِ َﻞ َﻛ ْﻴ‬
َ ‫ﻓَـ ُﻘﺘِ َﻞ َﻛ ْﻴ‬...﴿
َ ‫ﻒ ﻗَﺪ‬
َ ‫ﻒ ﻗَﺪ‬
“Canı çıkasıca nasıl da ölçtü biçti! Yine canı çıkasıca nasıl da ölçtü
biçti”.
ِ ، ‫اﷲ ﻷَ ْﻏﺰو ﱠن ﻗُـﺮﻳْ ًﺸﺎ‬
ِ ‫ و‬، ‫واﷲ ﻷَ ْﻏﺰو ﱠن ﻗُـﺮﻳْ ًﺸﺎ‬
ِ "
(‫واﷲ ﻷَ ْﻏ ُﺰَو ﱠن ﻗُـ َﺮﻳْ ًﺸﺎ" )اﳊﺪﻳﺚ‬
َ
َ َُ
َ َُ
“Allah’a yemin olsun ki Kureyş’le savaşacağım! Allah’a yemin olsun ki
Kureyş’le savaşacağım! Allah’a yemin olsun ki Kureyş’le savaşacağım!”
"! ‫اﻟﻠﻬ ﱠﻢ ا ْﺷ َﻬ ْﺪ‬
ُ ! ‫اﻟﻠﻬ ﱠﻢ ا ْﺷ َﻬ ْﺪ‬
ُ ! ‫اﻟﻠﻬ ﱠﻢ ا ْﺷ َﻬ ْﺪ‬
ُ "
“Şâhit ol Yâ Rab! Şâhit ol Yâ Rab! Şâhit ol Yâ Rab!”
Not: Te’kîd bulunan bir cümlenin tahlili
Mektubu yolladı, gönderdi
ِ َ ‫ﺑـﻌ‬
ُ‫ﺎب ْأر َﺳﻠَﻪ‬
ََ
َ َ‫ﺚ اﻟْﻜﺘ‬
Cümlesinin tahlili (öğelerine ayrılması, analizi) diğerleri için de bir örnektir.
ِ : Mef‘ûlün bih’tir.
‫ﺚ‬
َ ‫ﺑَـ َﻌ‬: Mâzî fiildir, fâili ‫ ُﻫ َﻮ‬zamiridir. ‫اﻟﻜﺘَﺎب‬
‫أ َْر َﺳ َﻞ‬: Yine mâzî fiildir. Birinci fiil olan ‫ﺚ‬
َ ‫’ﺑَـ َﻌ‬nin anlamca mürâdifi/müterâdifi (eş
anlamlısı) ve müekkidi/te’kîdidir. Bunun da fâili müstetir ‫ ُﻫ َﻮ‬zamiridir. Sondaki
‫ َﻫﺎء‬zamiri ise mef‘ûlün bih’tir. Bulunduğu yer itibariyle (mahallen) mansûbtur.
B. Ma‘nevî Te’kîd
Ma‘nevî te’kîd de yukarıda söylediğimiz sebeplerden dolayı bazı kelimeler
kullanılarak yapılır. Bu kelimelerin başlıcaları şunlardır:
157
َِ ، ‫ﲔ‬
. ‫ ﲨَْ َﻌﺎء‬، ‫َﲨَ ُﻊ‬
ْ ‫ أ‬، ‫ ﻛِﻠْﺘَﺎ‬، َ‫ ﻛِﻼ‬، ‫ ُﻛﻞﱞ‬، ‫ﻴﻊ‬
ٌ ،‫ﲔ‬
ُُ ‫ اﻷَ ْﻋ‬، ‫ذات‬
ُْ ‫ اﻟ َْﻌ‬، ‫ﺲ‬
ٌ‫ﲨ‬
ُ ‫ اﻷَﻧْـ ُﻔ‬، ‫ﺲ‬
ُ ‫اﻟﻨﱠـ ْﻔ‬
ُ‫ﺴﻪ‬
َ ‫اﻟﻮﻟَ َﺪ‬
َ ‫أ َْﻫ َﺪى‬
ُ ‫اﻟﻮ ِاﱄ ﻧَـ ْﻔ‬
Çocuğa vali bizzat/kendisi hediye verdi.
Böyle bir cümleye ُ‫ﺴﻪ‬
ُ ‫ ﻧَـ ْﻔ‬kelimesini zikretmeden duyan kimse, hediyeyi
valinin koruması, görevlisi veya hizmetçisinin verdiğini anlayabilir, öyle
düşünebilir. İşte böyle bir anlama ihtimalini ortadan kaldırmak için ُ‫ﺴﻪ‬
ُ ‫ﻧَـ ْﻔ‬
“onun bizzat kendisi” ifadesini söyleriz. Böylece sözümüzü pekiştirmiş yani
te’kîd etmiş oluruz. Şimdi kolayca anlaşılmasını sağlamak amacıyla ma‘nevî
te’kîd için kullanılan kelimeleri gruplandırarak açıklayalım:
1. ‫ ﻧَـ ْﻔﺲ‬ve ‫ َﻋ ْﲔ‬kelimeleri ile te’kîd
Yukarıda zikredildiği gibi ma‘nevî te’kîd için kullanılan kelimelerden ‫ ﻧَـ ْﻔﺲ‬ve
‫ َﻋ ْﲔ‬kelimelerinin müfred bir kelimeyi te’kîd için kullanıldığında müfred
olarak, birden fazla varlığı gösteren kelimeleri te’kîd için kullanıldığında ise
‫ أَﻓـْﻌُﻞ‬vezninde olan cemilerini (çoğullarını) ‫ﲔ‬
ٌُ ‫ أَ ْﻋ‬ve ‫ﺲ‬
ٌ ‫ أَﻧْـ ُﻔ‬kullanırız.
Aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi bu iki kelime birer zamire bitişir ve
bu zamir, müfred, tensiye, cemi, müzekker ve müennes olma yönünden
kendisinden önceki isimle uyum halinde olur.
Hükümdar kendisi geldi.
Fatma kendisi reddetti.
. ُ‫ َﻋ ْﻴـﻨُﻪ‬/ ُ‫ﺴﻪ‬
‫ﻗَ ِﺪ َم اﻟ ﱡ‬
ُ ‫ﺴ ْﻠﻄَﺎ ُن ﻧَـ ْﻔ‬
ِ ْ ‫ﻀ‬
. ‫ َﻋ ْﻴـﻨُـ َﻬﺎ‬/ ‫ﺴ َﻬﺎ‬
َ َ‫َرﻓ‬
ُ ‫ﺖ ﻓَﺎﻃ َﻤﺔُ ﻧَـ ْﻔ‬
ِ
ِ
İki bakanın kendileri geldiler .‫أَ ْﻋﻴُـﻨُـ ُﻬ َﻤﺎ‬/ ‫ﺴ ُﻬ َﻤﺎ‬
ُ ‫ﻗَﺪ َم اﻟ َْﻮِز َﻳﺮان أَﻧْـ ُﻔ‬
ِ ِ
İki prensesin kendileri bizi ziyaret ettiler. . ‫ أﻋﻴُـﻨُـ ُﻬ َﻤﺎ‬/ ‫ﺴ ُﻬ َﻤﺎ‬
ُ ‫َز َارﺗْـﻨَﺎ اﻷَﻣ َﲑﺗَﺎن أَﻧْـ ُﻔ‬
ِ
‫ أَ ْﻋﻴُـﻨُـ ُﻬ ْﻢ‬/ ‫ﺴ ُﻬ ْﻢ‬
ُ ‫ﻗَﺪ َم اﻟ ُْﻮَزَراءُ أَﻧْـ ُﻔ‬.
ِ ‫ﺟﺎء‬
. ‫ أَ ْﻋﻴُـﻨُـ ُﻬ ﱠﻦ‬/ ‫ﺴ ُﻬ ﱠﻦ‬
ُ ‫ت اﻟ َْﻤﻠِ َﻜ‬
ََ
ُ ‫ﺎت أَﻧْـ ُﻔ‬
Bakanların kendileri geldi.
Kraliçeler kendileri geldi.
َِ kelimeleriyle te’kîd
2. ‫ ُﻛﻞﱞ‬ve ‫ﲨﻴﻊ‬
Bu tür te’kidler ma‘rifeyi te’kîd ederler ve ihâta (içerme) anlamı taşıdıkları
için parçaları bulunan bir bütünü ifâde eden müfred kelimeleri veya cemileri
(çoğulları) te’kîd ederler.
َِ ‫ض‬
ِ ‫﴿ﻫ َﻮ اﻟﱠ ِﺬي َﺧﻠَ َﻖ ﻟَ ُﻜ ْﻢ َﻣﺎ ِﰲ اﻷ َْر‬
[29 :‫ﲨ ًﻴﻌﺎ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﺒﻘﺮة‬
ُ
“O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı”.
ِ ‫ﺴﻤﻮ‬
ِ
ِ ‫ات َواﻷ َْر‬
[123 "‫ض َوإِﻟ َْﻴ ِﻪ ﻳُـ ْﺮ َﺟ ُﻊ اﻷ َْﻣ ُﺮ ُﻛﻠﱡﻪُ ﻓَﺎ ْﻋﺒُ ْﺪﻩُ َوﺗَـ َﻮﱠﻛ ْﻞ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ﴾ ]ﻫﻮد‬
َ
َ َ ‫ﺐ اﻟ ﱠ‬
ُ ‫﴿وﷲ ﻏَْﻴ‬
“Göklerin ve yerin gaybı (sırrı) yalnız Allah'a aittir. Her iş O'na
döndürülür.Öyleyse O’na kulluk et ve O’na dayan.”
158
ِ َ‫اﻻ ْﻣﺘِﺤﺎﻧ‬
ِ ‫ﲨﻴﻌ ُﻬﻢ ِﰲ‬
ِ ِ
İmtihanlarda öğrencilerin hepsi başarılı oldu: ‫ﺎت‬
َ
ْ ُ َ ‫َﳒَ َﺢ اﻟﺘﱠﻼَﻣﻴ ُﺬ‬
ِ
ِ ‫ﺸ ْﻬ ِﺮ اﻟْﻤ‬
Geçen ay bu kitabın hepsini okudum: ‫ﺎﺿﻲ‬
ُ ‫ﻗَـ َﺮ‬
َ َ‫أت َﻫ َﺬا اﻟْﻜﺘ‬
َ ‫ﺎب ُﻛﻠﱠﻪُ ِﰲ اﻟ ﱠ‬
Ma‘nevî te’kîd esâsen ma‘rifeye mahsustur. Nekre te’kîd olunmaz. Yalnızca
‫ أﺳﺒُﻮع‬، ve ‫ َﺳﻨَﺔ‬gibi sınırları belli bir zaman zarfı ise tekîd edilir.
Seni bütün ay boyunca bekledim.
‫ﻳَـ ْﻮم‬
ِ
َ ُ‫اﻧْـﺘَﻈَ ْﺮﺗ‬
ُ‫ﻚ َﺷ ْﻬ ًﺮا ُﻛﻠﱠﻪ‬
3. Müsennâ isimlerin te’kîdi, َ‫ ﻛِﻼ‬ve ‫ ﻛِﻠْﺘَﺎ‬kelimeleriyle te’kîd
Bunlardan َ‫ ﻛِﻼ‬müzekker, ‫ ﻛِﻠْﺘَﺎ‬ise müennes isimleri te’kîd ederler. Bu durumda
her ikisi de müsennâ zamîrine muzâf olurlar. Bu ki kelimenin i‘râbları
müsennâ isimlerdeki gibi merfû halleri elif ( ‫ ) ا‬, mansûb ve mecrûr
durumlarında ise (‫ )ي‬harfi iledir. Örnekler:
Merfû Olarak Kullanımları
İki adam bizzat geldiler.
‫ﺎء اﻟ ﱠﺮ ُﺟﻼَ ِن ﻛِﻼَ ُﳘَﺎ‬
َ ‫َﺟ‬
İki kadın bizzat geldiler.
ِ َ‫ت اﻟْﻤﺮأﺗ‬
ِ ‫ﺟ‬
‫ﺎﳘَﺎ‬
ُ َ‫ﺎن ﻛِﻠْﺘ‬
ْ َ ‫ﺎء‬
ََ
Mansûb Olarak Kullanımları
İki adamın ikisini de gördüm.
ِ ْ َ‫ﺖ اﻟ ﱠﺮ ُﺟﻠ‬
‫ﲔ ﻛِﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
İki kadının ikisini de gördüm.
ِ ْ ‫ﺖ اﻟ َْﻤ ْﺮأَﺗَـ‬
‫ﲔ ﻛِ ْﻠﺘَـ ْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
Mecrûr Olarak Kullanımları
İki çocuğa da selam verdim.
‫ﺖ َﻋﻠَﻰ اﻟ َْﻮﻟَ َﺪﻳْ ِﻦ ﻛِﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‬
ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
İki kıza da selam verdim.
ِ ْ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ اﻟْﺒِْﻨﺘَـ‬
‫ﲔ ﻛِ ْﻠﺘَـ ْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‬
ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
Not: َ‫ ﻛِﻼ‬ve ‫ ﻛِﻠْﺘَﺎ‬kelimeleri zâhir (açık) isme muzâf olurlarsa i‘râb alâmeti,
takdîrî harekedir, bu iki kelimenin şekli değişmez. Bu durumda َ‫ ﻛِﻼ‬ve ‫ﻛِﻠْﺘَﺎ‬
içinde cümlede bulundukları yere göre i‘râb alırlar. Ancak “her ikisi de” ‫ُﻛﻞﱞ ِﻣ ْﻨـ ُﻬ َﻤﺎ‬
“o ikisinden her biri” anlamındadırlar, dolayısıyla lafzan içinde bulundukları
yere göre cümlenin unsuru olan ve i‘râb alan َ‫ ﻛِﻼ‬ve ‫ ﻛِﻠْﺘَﺎ‬te’kîd anlamını ifâde
ederler.
Adamların ikisi de bana geldi
ِ ْ َ‫ﺎءِﱐ ﻛِﻼَ اﻟ ﱠﺮ ُﺟﻠ‬
‫ﲔ‬
َ ‫َﺟ‬
Merfû
Kitapların ikisini de okudum.
ِ ‫ْت ﻛِﻼَ اﻟ‬
ِ ْ ‫ْﻜﺘَﺎﺑَـ‬
‫ﲔ‬
ُ ‫ﻗَـ َﺮأ‬
Mansûb
159
Otomobillerin ikisini de elde
ettim.
ِ ْ ‫ﺴﻴﱠ َﺎرﺗَـ‬
‫ﲔ‬
‫ْﺖ َﻋﻠَﻰ ﻛِﻠْﺘَﺎ اﻟ ﱠ‬
ُ ‫ﺼﻠ‬
َ ‫َﺣ‬
Mecrûr
ِ ْ ‫﴿ﻛِﻠْﺘَﺎ ا ْﳉَﻨﱠﺘَـ‬
[33 ‫ﺖ أُ ُﻛﻠَ َﻬﺎ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻜﻬﻒ‬
ْ َ‫ﲔ آﺗ‬
“Bu her iki bağ da, (her sene devamlı surette) ürününü verdi”.
‫َﺣ ُﺪ ُﳘَﺎ أ َْو ﻛِﻼَ ُﳘَﺎ ﻓَﻼَ ﺗَـ ُﻘ ْﻞ َﳍَُﻤﺎ أ ﱟ‬
[23 :‫ُف﴾ ]ﺳﻮرة اﻹﺳﺮاء‬
َ ‫﴿إ ﱠﻣﺎ ﻳَـ ْﺒـﻠُﻐَ ﱠﻦ أ‬
“Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!"
bile deme”
Aşağıdaki parçada boşlukları uygun te’kîd kelimeleriyle doldurunuz.
ِ
ِ ‫َﻛﺎ َن ﻋُﻤﺮ أ‬
‫ ﻓ َﻜﺎ َن ِﻣ َﻦ اﻟ ُْﻤ ْﻨﺘَﻈَ ِﺮ أ ْن ﻳُـﻐَﻴﱢـ َﺮ‬......... ‫َﺻﺒَ َﺢ اﻟْﻴَـ ْﻮَم َو ِﺟ ًﻴﻬﺎ ِﰲ اﻟ َﻘ ْﺮﻳَِﺔ‬
ْ ‫َﺟ ًﲑا ﻳَـ ْﺮ َﻋﻰ اﳌَﺎﻋ َﺰ ِﰲ اﳉَﺒَ ِﻞ َوأ‬
َُ
ِ‫ ِﰲ ُْﲝﺒﻮﺣﺔ‬......... ُ‫ وﻋﺎش اﻷب واﺑﻨَﻪ‬......... ‫ْﻚ اﻟ َﻘﺮﻳ ِﺔ‬
ِ
ِ
ِ
ِ
َ ‫ُﺳﻠُﻮَﻛﻪُ ﺳﻴﱠ َﻤﺎ وﻗَ ْﺪ‬
ُ َ َ
َ ُ
َ ْ َ ‫ َﺣﺎﻛ ًﻤﺎ ﺑﺘﻠ‬...... ُ‫ﺻ َﺎر اﺑْـﻨُﻪ‬
ِ
ِ َ‫ﻀ‬
ِ
ٍ ‫َوَرﻏَ ِﺪ َﻋ ْﻴ‬
‫اﻟﻌ َﻤ َﻞ‬
‫ﺑﻞ ﻇ ﱠﻞ َذاﻛِ ًﺮا‬
َ ‫اﻟﺴﻨﲔ اﻟﻄﱢَﻮ‬
َ َ‫ال اﻟ ِّﱵ ﻗ‬
َ
َ ‫ﺎﻫﺎ َﻛﺎد ًﺣﺎ ﻳُـﺒَﺎﺷ ُﺮ‬
ُ ‫ َوَﱂْ ﻳَـﺘَـﻨَ ﱠﻜ ِﺮ‬.‫ﺶ‬
َ ‫اﻷب‬
ْ ‫ﻟﻠﻤﺎﺿﻲ‬
ِ ‫ وُﳚﺎﺑِﻪ ﻣ‬.........
. .............. ‫ﺐ اﳊَﻴَ ِﺎة‬
َ َُ ََ
َ ‫ﺼﺎﻋ‬
4. ‫أﲨَ ُﻊ‬
ْ ve ‫ ﲨَْ َﻌﺎء‬kelimeleriyle te’kîd
‫أﲨَﻊ‬
ْ da ‫ ُﻛ ّﻞ‬kelimesi gibi müsennâdan başka kelimeleri te’kîd eder ise de bunun
sıygası (kipi) müekkede (te’kîd edilene) göre değişir. Müfred, müzekkerin
te’kîdinde ‫أﲨَﻊ‬
ْ , müennesin te’kîdinde ise ‫ﲨَْ َﻌﺎء‬, müzekker cemin te’kîdinde
ِ
‫َﲨَﻌُﻮ َن‬
‫أ‬
/
‫ﲔ‬
‫ﻌ‬
‫أﲨ‬
,
ْ
َ ْ müennes cem ‘in te’kîdinde ise ‫ ُﲨَﻊ‬ile te’kîd edilir. Misaller:
Ordunun hepsi geldi.
‫َﲨَ ُﻊ‬
ْ‫ﺶأ‬
ُ ‫ﺎء ا ْﳉَْﻴ‬
َ ‫َﺟ‬
ِ ِ
ُ‫َذ َﻫﺒَﺖ اﻟْ َﻜﺘﻴﺒَﺔُ ﲨَْ َﻌﺎء‬
Bölüğün hepsi gitti.
Öğrencilerin hepsi geldi ve ben onların hepsini gördüm.
ِ ْ ‫أﲨَﻌﻮ َن ورأَﻳـﺘُـﻬﻢ أ‬
‫ﲔ‬
َ ‫َﲨَﻌ‬
ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
ْ ُ ْ ََ ُ ْ ‫ب‬
َ ‫َﺟ‬
Kadınların hepsi çalıştılar.
ِ ِ
‫ﱢﺴﺎءُ ُﲨَ ُﻊ‬
َ ‫َﻋﻤﻠَﺖ اﻟﻨ‬
ِ ِ ُ ‫﴿ﻓَ ُﻜﺒ ِﻜﺒﻮا ﻓِﻴﻬﺎ ﻫﻢ واﻟْﻐَﺎوو َن وﺟﻨ‬
[94-93 :‫َﲨَﻌُﻮ َن﴾ ]اﻟﺸﻌﺮاء‬
ْ ‫ﻴﺲ أ‬
ُُ َ ُ َ ْ ُ َ ُ ْ
َ ‫ﻮد إﺑْﻠ‬
“Artık hem onlar, hem azgınlar ve İblis’in ordusu oraya (cehenneme)
tepetaklak atılırlar”.
Bunlardan başka ‫أﲨﻊ‬
َ ْ‫أﺑ‬
ُ ’nun tâbiîlerinden olmak üzere ‫ أَ ْﻛﺘَ ُﻊ‬، ‫ أَﺑْـﺘَ ُﻊ‬، ‫ﺼ ُﻊ‬
lafızları vardır. Bunlarla te’kîd yapılırken yalnız başlarına kullanılmayıp
‫أﲨﻊ‬
ُ ’dan sonra zikrolunurlar.
Ordunun bütün hepsi geldi.
‫ﺼ ُﻊ‬
ْ‫ﺶأ‬
َ ْ‫ أَﺑ‬/ ‫ أﺑْـﺘَ ُﻊ‬/ ‫َﲨَ ُﻊ أَ ْﻛﺘَ ُﻊ‬
ُ ‫ﺎء اﳉَْﻴ‬
َ ‫َﺟ‬
Ordunun bütün hepsi geldi. ‫ﺼﻌُﻮ َن‬
ْ‫بأ‬
َ ْ‫ أَﺑ‬/ ‫ أﺑْـﺘَـﻌُﻮ َن‬/ ‫َﲨَﻌُﻮ َن أ ْﻛﺘَـﻌُﻮ َن‬
ُ ‫ﺎء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫َﺟ‬
Ordunun bütün hepsi geldi.
160
ِ َ‫رﺣﻠ‬
ْ َ‫ ﺑ‬/ ُ‫ ﺑَـ ْﺘـ َﻌﺎء‬/ ُ‫ﺖ اﻟْ َﻘﺒِﻴﻠَﺔُ ﲨَْ َﻌﺎءُ َﻛ ْﺘـ َﻌﺎء‬
ََ
ُ‫ﺼ َﻌﺎء‬
Ordunun bütün hepsi geldi.
ِ
‫ﺼ ُﻊ‬
َ ُ‫ ﺑ‬/ ‫ ﺑُـﺘَ ُﻊ‬/ ‫ﱢﺴﺎءُ ُﲨَ ُﻊ ُﻛﺘَ ُﻊ‬
َ ‫َﺟﺎﺋَﺖ اﻟﻨ‬
Yukarıdaki örnek cümlelerde olduğu gibi bunların ayrıca mânâları
olmayıp ‫ ﲨَْ َﻌﺎء‬/ ‫’أﲨَ ُﻊ‬dan sonra daha fazla te’kîd ifâde etmek için kullanılırlar.
5. ‫ ُﻛﻞﱞ‬ve ‫َﲨَﻊ‬
ْ ‫ أ‬kelimeleriyle zamirler de te’kîd olunurlar.
Hepiniz gidiniz
‫اِ ْذ َﻫﺒُﻮا ُﻛﻠﱡ ُﻜ ْﻢ‬
Merfû
Onların hepsini gördünüz.
َِ / ‫رأَﻳْـﺘُـ ُﻬﻢ ُﻛﻠﱠ ُﻬﻢ‬
‫ﲨ َﻴﻌ ُﻬ ْﻢ‬
ْ ْ َ
Mansûb
Onların hepsine uğradım.
َِ / ‫ت ِِﻢ ُﻛﻠﱢ ِﻬﻢ‬
‫ﲨ ِﻴﻌ ْﻢ‬
ْ ْ ُ ‫َﻣ َﺮْر‬
Mecrûr
‫ ﻧَﻔﺲ‬ve ‫ َﻋ ْﲔ‬kelimeleriyle muttasıl merfû zamirin te’kîd edilebilmesi için önce
merfû zamirle te’kîd edilir, sonra bu kelimeler getirilir.
ِ
‫ﺴ ُﻜ ْﻢ‬
ُ ‫ا ْذ َﻫﺒُﻮا أَﻧْـﺘُ ْﻢ أَﻧْـ ُﻔ‬
Siz kendiniz gidiniz.
Kendiniz kalkın.
Okula bizzat uğradım.
‫ﺴ ُﻜ ْﻢ‬
ُ ُ‫ﻗ‬
ُ ‫ﻮﻣﻮا أﻧْـﺘُ ْﻢ أَﻧْـ ُﻔ‬
‫ت أَﻧَﺎ ﻧَـ ْﻔ ِﺴﻲ َإﱃ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳ ِﺔ‬
ُ ‫َﻣ َﺮْر‬
Sen kendin söyledin.
‫ﻚ‬
َ‫ﺴ‬
َ ْ‫ْﺖ أَﻧ‬
َ ‫ﻗُـﻠ‬
ُ ‫ﺖ ﻧَـ ْﻔ‬
O bizzat kendi gitti.
ُ‫ﺴﻪ‬
َ ‫َذ َﻫ‬
ُ ‫ﺐ ُﻫ َﻮ ﻧَـ ْﻔ‬
Topluluk kendileri geldiler. ‫ﺴ ُﻬ ْﻢ‬
َ ‫اﻟ َﻘ ْﻮ ُم َﺣ‬
ُ ‫ﻀ ُﺮوا ُﻫ ْﻢ أَﻧْـ ُﻔ‬
ِ ‫ﺟ‬
Kadınlar kendileri geldiler. ‫ﺴ ُﻬ ﱠﻦ‬
ََ
ُ ‫ﱢﺴﺎءُ أَﻧْـ ُﻔ‬
َ ‫ﺎءت اﻟﻨ‬
Ancak nasb ve cer hâlinde bulunan zamirleri te’kîd ederken bu munfasıl
zamirler gerekli değildir.
ْ kelimelerinin her ikisiyle birlikte ‫ﻛﻞ‬
‫ ﻛﻞﱞ‬ve ‫أﲨَﻊ‬
ّ kelimesi önce söylenmek
şartıyla te’kîd edilendir:
Ordunun hepsi geldi.
‫َﲨَ ُﻊ‬
ْ ‫ﺶ ُﻛﻠﱡﻪُ أ‬
ُ ‫َﺟﺎء اﳉَْﻴ‬
Merfû
Bölüğün hepsini gördüm.
.َ‫ﺖ اﻟ َﻜﺘِﻴﺒَﺔَ ُﻛﻠﱠ َﻬﺎ ﲨَْ َﻌﺎء‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
Mansûb
Öğretmenlerin
selam verdim.
ِ ْ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ اﻟْﻤﻌﻠﱢ ِﻤﲔ ُﻛﻠﱢ ِﻬﻢ أ‬
‫ﲔ‬
ُ ‫ َﺳﻠﱠ ْﻤ‬.
َ ‫َﲨَﻌ‬
ْ َ َُ
Mecrûr
hepsine
Not: ‫ ﻧَﻔﺲ‬ve ‫ َﻋﲔ‬kelimeleri zâid ‫ ﺑﺎء‬harfiyle cer olunduğu da olur. O halde
metbûlarına (te’kîd ettikleri kelimelere) göre i‘râbları mahallî olur.
‫َﺟﺎءَ َزﻳْ ٌﺪ ﺑِﻨَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‬
Zeyd bizzat geldi.
161
Ref Hâli
‫ﺎك ﺑِﻨَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‬
َ َ‫ﺖ أَﺑ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
Nasb Hâli
‫ﻴﻚ ﺑِﻨَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‬
َ ِ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ أﺑ‬
ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
Cer Hâli
Babanın kendisini gördüm.
Babanın
verdim.
kendisine
selam
Aşağıdaki cümleleri Türkçeye çeviriniz ve cümlelerdeki tekîdleri gösteriniz.
ِ ‫ﻮل )ص( َﻋ ْﻴـﻨُﻪُ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ِﻫ ْﺠ َﺮِة ﺑَـ ْﻌ‬
.‫َﺻ َﺤﺎﺑِ ِﻪ َإﱃ اﻟ َْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‬
ُ ‫ﺎﺟ َﺮ اﻟ ﱠﺮ ُﺳ‬
ْ ‫ﺾأ‬
َ ‫ َﻫ‬.1
ِ
.‫ﺖ ِﰲ َو ْﺳ ِﻂ اﻟ َْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‬
ْ َ‫ﺴﻨَﺎ ِﺣﻴﻨَ َﻤﺎ َِﲰ ْﻌﻨَﺎ أ ﱠن اﻟﻄﱠﺎﺋَِﺮَة َﺳ َﻘﻄ‬
ُ ‫ ُدﻫ ْﺸﻨَﺎ َْﳓ ُﻦ أَﻧْـ ُﻔ‬.2
ِ
ِ
ِ ‫ﺲ أَوﻟِﻴﺎَء اﻟﻄﱠﻠَﺒ ِﺔ أَ ْﻋﻴـﻨَـ ُﻬﻢ إِ َﱃ‬
.‫اﻻ ْﺟﺘِ َﻤ ِﺎع‬
ْ ُ َ َ ْ ِ ‫ َد َﻋﺎ ُﻣﺪ ُﻳﺮ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳﺔ أ َْﻣ‬.3
ٍ
ِ
ٍ ‫اﷲ" ﻣ ﱠﺮ‬
ِ ‫ "ﺳ ْﺒﺤﺎ َن‬، "‫اﷲ‬
ِ ‫ﱢد َﻛﻼَﻣﻪُ "ﺳ ْﺒﺤﺎ َن‬
.‫ات‬
َ ‫ ِﺣﻴﻨَ َﻤﺎ ﻳَـ ْﻐ‬.4
َ
َ ُ
َ ُ َ ُ ‫ﺐ أَﺑُﻮﻧَﺎ ﻣ ْﻦ َﺷ ْﻲء َﻣﺎ ﻳُـ َﺮد‬
ُ ‫ﻀ‬
ِ
ِ ‫ﺎﳘَﺎ ﻛِﻠَﻴ ِﻬﻤﺎ ِﰲ ِﻋ‬
.‫ﺿ َﺤﻰ‬
ْ َ‫ﻴﺪ اﻷ‬
ٌ ‫ َﻛﺎ َن ﻟَﻨَﺎ َﻛ ْﺒ‬.5
َ ْ ُ َ‫ َذ َْﲝﻨ‬، ‫ﺶ َوَﻣﺎﻋ ٌﺰ‬
ِ ‫ﺴﻤ‬
.‫ظ أ ْن ﻳَـ ْﻨ ُﺠ َﻮ ِﻣ َﻦ اﻟْﻐَ َﺮ ِق‬
ُ ‫ﻚ اﻟ َْﻤ ْﺤﻈُﻮ‬
ُ ‫ﺻﻴﱠ‬
َ َ‫اﺳﺘَﻄ‬
ْ .6
َ ‫ﺎع‬
َ ‫ﺎد اﻟ ﱠ‬
ِ ‫ ﻗَ ْﺪ ﺳﺎﻓَـﺮ ا ْﳊ ﱠﺠﺎج َإﱃ ِﺟ ﱠﺪ َة َﻋﻠَﻰ اﻟﻄﱠﺎﺋِﺮ‬.7
.‫ات ﻧَـ ْﻔ ِﺴ َﻬﺎ‬
ُ ُ َ َ
َ
ِِ
ِ ‫ﺖﻣ‬
ِ
ِ
.‫ﱠﻣ ِﺔ‬
َ َ ُ ‫اﺟ ْﻌ‬
َ ‫ﺼﺎد َر اﻟﺒَ ْﺤﺚ ُﻛﻠﱠ َﻬﺎ ﻟﻠﺘﱠﺄَ ﱡﻛﺪ ﻣ َﻦ اﻟ َْﻤ ْﻌﻠُﻮﻣﺎت اﻟ ُْﻤ َﻘﺪ‬
َ ‫ َر‬.8
ِ ِ ِ
ِ ‫ﺐ ﺗَﺼ ﱡﺮﻓَﺎ ِِﻤﺎ اﻟْﻤﻐَﺎﻳِﺮِة ﻟِﻤﺒ‬
.‫ﺎد ِئ اﻷ ْﺧﻼَ ِق‬
َ َ َ ُ َ َ ِ َ‫ﺐ اﻟﻄﱠﺎﻟﺒَﺎن ﻛﻼَ ُﳘَﺎ ﺑِ َﺴﺒ‬
ُ َ‫ َﺳﻴُـ َﻌﺎﻗ‬.9
ِ
ِ ‫ ﺑ َﺪا اﻟﻄﱢْﻔﻞ اﻟ ﱠ‬.10
.‫ﺺ‬
‫ﺖ أَﻧَﺎ ﺑِﻠِ ﱟ‬
‫ﺖ أَﻧَﺎ ﺑِﻠِ ﱟ‬
ُ ‫َﺴ‬
ُ ‫َﺴ‬
َ ‫ﺼﻐﲑُ ﻳَـ ْﺒﻜﻲ‬
َ
ْ‫ﻟ‬،‫ﺺ‬
ْ ‫ ﻟ‬: ‫ﺻﺎ ِر ًﺧﺎ‬
ُ
Aşağıdaki Türkçe cümleleri Arapçaya çeviriniz.
1. Hak ortaya çıktı, hak ortaya çıktı.
2. Zeyd’in kendisi geldi.
3. İnsanların hepsi bayram dolayısıyla sevindiler.
4. Okulun tamamı tören için süslendi.
5. Her iki kız öğrenci sınavda başarılı oldular.
6. Annem tüm insanların en değerlisidir.
7. Çocuk, her iki elini de yıkadı.
8. Hepinize saygı duyuyorum.
9. Bakan bizzat okulu ziyaret etti.
10. Aynı filmi daha önce de seyretmiştik.
Şimdiye kadar öğrendiğiniz bilgiler ışığında aşağıdaki beyti tahlil ediniz
(ögelerine ayırınız).
ِ ‫إ ﱠن اﻟْﻤﻌﻠﱢﻢ واﻟﻄﱠﺒِﻴﺐ ﻛِﻠَْﻴ ِﻬﻤﺎ * ﻻَ ﻳـ ْﻨﺼﺤ‬
‫ﺎن إِ َذا ُﳘَﺎ َﱂْ ﻳُﻜ َْﺮَﻣﺎ‬
ََ َ
َ
َ َ َُ
َ
Şüphe yok ki, öğretmen ve doktorun her ikisi de kendilerine saygı
gösterilmediği zaman samîmî davranamazlar.
162
‫‪ALIŞTIRMALAR‬‬
‫‪1. Aşağıdaki kelimelerde bulunan tekîdleri belirleyiniz.‬‬
‫ﻮﻫﻢ ﺣ ﱠﱴ ﻻَ ﺗَ ُﻜﻮ َن ﻓِ ْﺘـﻨَﺔً وﻳ ُﻜﻮ َن اﻟﺪﱢﻳﻦ ُﻛﻠﱡﻪُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﷲ﴾‬
‫‪ .1‬ﻗَ َ‬
‫﴿وﻗَﺎﺗﻠُ ُ ْ َ‬
‫ََ‬
‫ﺎل ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ ‪َ :‬‬
‫ُ‬
‫ت َﻋﻠَﻰ ِ‬
‫اﻟﻘﻄَﺎ ِر ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ ِﰲ اﻟﻌ ِﺎم اﻟْﻤ ِ‬
‫ﺎﺿﻲ ‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﺳﺎﻓَـ ْﺮ ُ‬
‫َ َ‬
‫ﻀﺮ اﻟﺘﱠﻼَِﻣﻴ ُﺬ َِ‬
‫ﲨﻴﻌُ ُﻬ ْﻢ ِﰲ اﳊَْﻔﻠَ ِﺔ‪.‬‬
‫‪َ .3‬ﺣ َ َ‬
‫ﻮك‪.‬‬
‫َﺧ َ‬
‫َﺧ َ‬
‫ﻮك أ ُ‬
‫‪َ .4‬ﺟﺎء أ ُ‬
‫ﻀﺮوا ِ‬
‫ﱡ‬
‫ﺎع‪.‬‬
‫اﻻ ْﺟﺘِ َﻤ َ‬
‫‪ُ .5‬‬
‫اﻟﻮَزَراءُ ُﻛﻠ ُﻬ ْﻢ َﺣ َ ُ‬
‫ْﺖ ﺻﺤ ِﻔﻴﱠـ ْ ِ ِ‬
‫ﺻﺎﻟ َِﺔ اﻟ َْﻤﻄَﺎ ِر‪.‬‬
‫ﲔ ﻛﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ ِﰲ َ‬
‫‪ .6‬ﻗَﺎﺑَـﻠ ُ َ َ‬
‫اﻟﻮﻟَ َﺪ َﻋ ْﻴـﻨَﻪُ ِﻣ َﻦ اﻟْﻐَ َﺮ ِق ﻗَـ ْﺒ َﻞ أ َْرﺑَـ َﻌ ِﺔ أﻳﱠ ٍﺎم‪.‬‬
‫‪ .7‬أَﻧْـ َﻘﺬ ُ‬
‫ْت َ‬
‫‪ .8‬اﳉ ِﺎﻣﻌﺘَ ِ‬
‫ﺎﳘَﺎ َواﻓَـ َﻘﺘَﺎ َﻋﻠَﻰ إﻗَ َﺎﻣ ِﺔ ﺗَـ َﻌ ُﺎو ٍن ِﻋﻠ ِْﻤ ﱟﻲ ﺑَـ ْﻴـﻨَـ ُﻬ َﻤﺎ ‪.‬‬
‫ﺎن ﻛِﻠْﺘَ ُ‬
‫َ َ‬
‫ﻀﺮ اﻟﺘﱠﻼَِﻣﻴ ُﺬ َِ‬
‫ﲨﻴﻌُ ُﻬ ْﻢ اﳊَْﻔ َﻞ‪.‬‬
‫‪َ .9‬ﺣ َ َ‬
‫ﺎل‪ :‬ﻧَـ َﻌ ْﻢ ‪ ،‬ﻧَـ َﻌ ْﻢ ‪.‬‬
‫‪ .10‬أ ﱠﻛ َﺪ اﻟ ﱠﺮ ُﺟ ُﻞ ﻗَـ ْﻮﻟَﻪُ َوﻗَ َ‬
‫‪2. Aşağıdaki boşluklara uygun olan te’kîdleri parantez içinden seçiniz.‬‬
‫) ُﻛﻠﱡﻪ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱢ ِﻪ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱠﻪُ (‬
‫اﺳﺘﻔﺎد اﻟﻨﱠﺎس ‪ .......‬ﻣﻦ اﳌَ ْﺸﺮ َ ِ‬
‫‪.1‬‬
‫ﻮﻣﺔُ‬
‫وﻋﺎت اﻟﱠِﱵ ﻧَـ ﱠﻔ َﺬﺗْـ َﻬﺎ اﳊُ ُﻜ َ‬
‫َ ُ‬
‫َ ُ‬
‫‪ .2‬ﻓَ َﺎز اﳌﺮ ﱠﺷﺢ ﺑِﺄﺻﻮ ِ ِ‬
‫ﲨﻴﻌ ُﻬﻢ ‪َِ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲨ ِﻴﻌ ِﻬ ْﻢ (‬
‫ات اﻟﻨﱠﺎﺧﺒِ َ‬
‫ﲔ ‪َ ) ........‬ﲨﻴﻌُ ُﻬ ْﻢ ‪ْ َ َ ،‬‬
‫َ ُ َْ‬
‫ﺼﺤ ِﻔ ﱡﻲ اﻷ ْﺧﺒﺎر ‪ .......‬إﱃ اﻟﻮَﻛﺎﻻَ ِ‬
‫ت اﻷ ْﺟﻨَﺒِﻴﱠ ِﺔ‪ُ ) .‬ﻛﻠﱡ َﻬﺎ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱠ َﻬﺎ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱢ َﻬﺎ (‬
‫‪ .3‬ﻧَـ َﻘ َﻞ اﻟ ﱠ َ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫ﲔ ‪ِ ......‬ﻋ ْﻨ َﺪ ﻣ ْﺪ َﺧ ِﻞ اﻟﺒـ ْﻨ ِ‬
‫ﺼِْ‬
‫‪ .4‬ا ْﻋﺘَـ َﻘ َﻞ اﻟ ﱡ‬
‫ﻚ‪ ) .‬ﻛِﻼَ ُﳘَﺎ ‪ ،‬ﻛِﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ (‬
‫ﺸ ْﺮ ِﻃ ﱡﻲ اﻟﻠﱢ ﱠ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﲨﻴﻌ ُﻬﻢ َِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫‪،‬ﲨ َﻴﻌﻪُ (‬
‫ﻀ ْﺮ ُ‬
‫أﺣ َ‬
‫‪ْ .5‬‬
‫ﺐ ‪ .......‬ﻣ َﻦ اﳌَﻜْﺘَﺒَﺔ ) َﲨ َﻴﻌ َﻬﺎ ‪ْ َ َ ،‬‬
‫ت اﻟ ُﻜﺘُ َ‬
‫‪ .6‬اﻟﻨﱢﺴﺎء ‪ .........‬ﻃَﺎﻟ ِ ِ‬
‫أﻧﻔﺴ ُﻬ ﱠﻦ ‪ ،‬أﻧْـ ُﻔ ِﺴ ِﻬ ﱠﻦ (‬
‫َْ‬
‫ُ‬
‫ﺴ ُﻬ ﱠﻦ ‪َ ،‬‬
‫َﱭ ﲝُ ُﻘﻮﻗ ِﻬ ﱠﻦ‪ ) .‬أﻧْـ ُﻔ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺴ َﻬﺎ ‪ ،‬ﻧَـ ْﻔ ِﺴ َﻬﺎ ‪ ،‬ﻧَـ ْﻔ َﺴ َﻬﺎ (‬
‫اﳌﺼﺎﻧِ ُﻊ ‪ .......‬ﻹﻧْـﺘَ ِ‬
‫ﻴﻤ ْ‬
‫ﺖ َ‬
‫ﺎج اﳌََﻮا ﱢد اﻟﻐ َﺬاﺋﻴﱠﺔ ِﰲ اﻟﺒِﻼَد َ‬
‫‪.7‬أﻗ َ‬
‫اﻟﻌ َﺮﺑِﻴﱠﺔ‪ ) .‬ﻧَـ ْﻔ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷﺳ َﻮِد ) ﻛِﻠﺘﺎﳘﺎ ‪ ،‬ﻛﻠﺘَـ ْﻴ ِﻬ َﻤﺎ (‬
‫‪ .8‬اﻟ َﻘ ْﺮﻳَـﺘَﺎن ‪ ........‬ﺗَـ َﻘ َﻌﺎن َﻋﻠَﻰ اﻟﺒَ ْﺤ ِﺮ ْ‬
‫ﻮع ‪َ ) .......‬ﻋ ْﻴـﻨُﻪُ ‪َ ،‬ﻋ ْﻴـﻨَﻪُ ‪َ ،‬ﻋ ْﻴﻨِ ِﻪ(‬
‫اﳌﻮﺿ ِ‬
‫أﺳﺘَﺎ ًذا ِﰲ ُ‬
‫ﺖ اﻟﺘﱠﺎ ِر َ‬
‫‪َ .9‬د َر َﺳ ُ‬
‫ﻳﺦ ﻷُﺻﺒِ َﺢ ْ‬
‫ﲨﻴﻌ ُﻬﻢ ‪َِ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اك ‪ .........‬ﻳَ ْﺸ َﺮﺑُﻮ َن اﻟ ﱠ‬
‫ﲨ ِﻴﻌ ِﻬ ْﻢ (‪.‬‬
‫اﻷﺗﺮ ُ‬
‫ﺸﺎي‪َ ) .‬ﲨﻴﻌُ ُﻬ ْﻢ ‪ْ َ َ ،‬‬
‫‪َ .10‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki boşluklara uygun olan te’kîdleri parantez içinden seçiniz.‬‬
‫ﺎد ِة اﻟ ﱠﺮَواﺗِ ِ‬
‫ﺴ ُﻬ ْﻢ (‬
‫‪ .1‬اﳌَُﻮﻇﱠُﻔﻮ َن ‪ .......‬ﻃَﻠَﺒُﻮا ﺑِ ِﺰﻳَ َ‬
‫ﺴ ُﻬﻢ ‪ ،‬أَﻧْـ ُﻔ ُ‬
‫ﺴ َﻬﺎ ‪ ،‬ﻧَـ ْﻔ ُ‬
‫ﺐ‪ ) .‬ﻧَـ ْﻔ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫اﺳ ِﺔ َﺣﺎﻟ َِﺔ اﳌَِﺮ ِ‬
‫ﻳﺾ ) ُﻛﻠﱡ ُﻬ ﱠﻦ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱡﻪُ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱡ ُﻬ ْﻢ (‬
‫‪ .2‬ا ْﺟﺘَ َﻤ َﻊ اﻷَﻃﺒﱠﺎءُ ‪ ......‬ﻟﺪ َر َ‬
‫‪َ .3‬ﺧ َﺮ َج اﻟ َﻘﺎﺋِ ُﺪ ‪ ........‬ﻟَﺘَـ ْﻮِدﻳ ِﻊ اﳉَْﻴ ِ‬
‫ﺴ ُﻬ ْﻢ (‬
‫ﺴﻪُ ‪ ،‬أﻧْـ ُﻔ ُ‬
‫ﺴ َﻬﺎ ‪ ،‬ﻧَـ ْﻔ ُ‬
‫ﺶ ‪ ) .‬ﻧَـ ْﻔ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲨﻴﻌ ُﻬﻢ ‪َِ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﲨﻴﻌُﻪُ (‬
‫‪ْ .4‬‬
‫اﺟﺘَ َﻤ َﻊ َ‬
‫اﻷﺳﺎﺗ َﺬةُ ‪ .....‬ﻟ ُﻤﻨَﺎﻗَ َﺸﺔ اﻟ ﱢﺮ َﺳﺎﻟَﺔ‪َ ) .‬ﲨﻴﻌُ ُﻬ ْﻢ ‪ْ َ َ ،‬‬
‫‪.5‬ﻋﻤﺮ ﺑﻦ ﻋﺒ ِﺪ اﻟﻌ ِﺰﻳ ِﺰ أَ ْﻋ َﺪ ُل ْ ِ‬
‫ﲔ ‪ُ ) ......‬ﻛﻠﱢ ِﻬ ْﻢ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱢ َﻬﺎ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱡ ُﻬ ﱠﻦ(‬
‫اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻷ َُﻣ ِﻮﻳﱢ َ‬
‫ُ َ ُ ْ ُ َْ َ‬
‫اﻟﻮﻟَ ُﺪ اﳌَْﻮَز ‪ُ ) ......‬ﻛﻠﱡﻪُ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱠﻪُ ‪ُ ،‬ﻛﻠﱠ َﻬﺎ (‬
‫‪ .6‬أ َﻛ َﻞ َ‬
‫‪ 163‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺖ اﻟْﻤ َﺆ ﱠﺳﺴﺘَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎن ‪َ .....‬إﱃ َﲣِْﻔ ِ‬
‫ﺎﳘَﺎ ‪ ،‬ﻛِﻼَ ُﳘَﺎ ‪ ،‬ﻛِﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ(‬
‫ﻀﺎﺋِ ِﻊ اﻟ ُْﻤ ْﺴﺘَـ ْﻮَر َد ِة )ﻛِﻠْﺘَ ُ‬
‫ﻴﺾ اﳉُ ْﻤ ُﺮ ِك َﻋﻠَﻰ اﻟﺒَ َ‬
‫‪َ .7‬د َﻋ ُ َ‬
‫أت ِ‬
‫ﺸ ْﻬ ِﺮ اﻟْﻤ ِ‬
‫ﺎﺿﻲ ‪َ ) .‬ﻋ ْﻴـﻨَـ َﻬﺎ ‪َ ،‬ﻋ ْﻴـﻨُـ َﻬﺎ ‪َ ،‬ﻋ ْﻴـﻨُﻪُ (‬
‫اﻟﻘ ﱠ‬
‫‪.8‬ﻗَـ َﺮ ُ‬
‫ﺼﺔَ ‪ِ .......‬ﰲ اﻟ ﱠ َ‬
‫ﺸ ِﺮَﻛ ِﺔ َﻋﻠَﻰ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﲨﻴﻌ ُﻬﻢ ‪َِ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .9‬أَﺛْـ َﲎ ُﻣ ِﺪ ُﻳﺮ اﻟ ﱠ‬
‫ﲨ ِﻴﻌ ِﻬ ْﻢ (‬
‫اﻟﻌﺎﻣﻠ َ‬
‫ﲔ ‪ِ ......‬ﻹ ْﺧﻼَﺻ ِﻬ ْﻢ ِﰲ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ ‪َ ) .‬ﲨ َﻴﻌﻪُ ‪ْ َ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫اﺣ ْ ِ‬
‫ﲔ ‪ ) . ........‬ﻛِﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ ‪ ،‬ﻛِﻼَ ُﳘَﺎ ‪ ،‬ﻛِ ْﻠﺘَـ ْﻴ ِﻬ َﻤﺎ (‪.‬‬
‫‪َ .10‬واﻓَ َﻖ اﻷ ْﻋ َ‬
‫ﻀﺎءُ َﻋﻠَﻰ ُﻣﻨَﺎﻗَ َﺸﺔ اﻻﻗِْ َﱰ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪4. Aşağıdaki cümleleri parantez içindeki kelimeleri kullanarak örnekte‬‬
‫‪olduğu gibi yeniden yazınız.‬‬
‫ض اﻟْﻤﻄَﺎ ِر )ﻧَـ ْﻔﺲ( ← َﻫﺒﻄَ ْ ﱠ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺴ َﻬﺎ ِﰲ ْأر ِ‬
‫ض اﻟ َْﻤﻄَﺎ ِر‪.‬‬
‫َ‬
‫َﻫﺒَﻄَﺖ اﻟﻄﱠﺎﺋ َﺮةُ ِﰲ ْأر ِ َ‬
‫ﺖ اﻟﻄﺎﺋ َﺮةُ ﻧَـ ْﻔ ُ‬
‫ﺖ َﻋﻠَﻰ اﻟﻀﱡﻴﻮف ) َِ‬
‫ﲨﻴﻊ (‬
‫‪َ .1‬ﺳﻠﱠ ْﻤ ُ‬
‫ُ‬
‫←‬
‫ﻀﺎﺋ ِﻊ ‪ُ ) .‬ﻛﻞ ( ←‬
‫أﺳ َﻌ َﺎر اﻟﺒَ َ‬
‫ﺎر ْ‬
‫‪َ .2‬رﻓَ َﻊ اﻟﺘﱡ ﱠﺠ ُ‬
‫ِ ٍ‬
‫ﺎت اﻟ ﱠ ِ‬
‫ﺖ اﻟﻠﱡﻐَ ِ‬
‫َﺟﻨَﺒِﻴﱠ ٍﺔ ) ُﻛ ّﻞ ( ←‬
‫‪َ .3‬د َر ْﺳ ُ‬
‫ﺸ ْﺮﻗﻴﱠﺔَ ِﰲ َﺟﺎﻣ َﻌﺔ أ ْ‬
‫ﺎل ِﰲ َﺣ ْﻔﻠَ ِﺔ اﻟﻌُ ْﺮ ِ‬
‫س ) ﻧ ْﻔﺲ ( ←‬
‫ت اﻟ ﱢﺮ َﺟ َ‬
‫ﺎﻫ ْﺪ ُ‬
‫‪َ .4‬ﺷ َ‬
‫ﲔ ِﰲ ﻳـﻮٍم و ِ‬
‫ِ‬
‫اﺣ ٍﺪ‪ ) .‬ﻛِﻠْﺘَﺎ ( ←‬
‫ﻣﻦ اﻟ َﻔﺘَﺎﺗَـ ْ ِ َ ْ َ‬
‫‪.5‬ﺗَـ َﺰَو َج اﻟ ﱠﺮ ُﺟﻼَن َ‬
‫ﻴﺪ ِ‬
‫ﱠﻬﻨِﺌَ ِﺔ ﺑِ ِﻌ ِ‬
‫ﻀﺮ اﳉﺎر ِ‬
‫اﻟﻔﻄْ ِﺮ ‪) .‬ﻛﻼَ( ←‬
‫ان ﻟﻠﺘـ ْ‬
‫‪َ .6‬ﺣ َ َ َ َ‬
‫ض اﳌَْﻔﺮو َﺷ ِ‬
‫‪َ .7‬و َﺟ ْﺪ ُ ﱠ‬
‫ﺎت ‪َ ) .‬ﻋ ْﲔ ( ←‬
‫ت اﻟﻄﺎ ِوﻟَﺔَ ِﰲ َﻣ ْﻌ ِﺮ ِ ُ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺎب َﺧﺎﻟِ ٍﺪ ﻟِﻴَ ُﻜ َﻮ َن َرﺋِﻴ ًﺴﺎ ﻟِ َﻤ ْﺠﻠِ ِ‬
‫ﺲ ا ِﻹ َد َارِة ‪ ) .‬ﻧَﻔﺲ ( ←‬
‫‪ .8‬أُﻋﻴ َﺪ اﻧْﺘ َﺨ ُ‬
‫ات ِﰲ ﻣﻮ ِ‬
‫اﻋ ِ‬
‫ﺼﻠﻮ ِ‬
‫ﻴﺪ َﻫﺎ ) ﻛﻞ( ←‬
‫ََ‬
‫‪ .9‬ﻳُـ َﺆدﱢي ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ اﻟ ﱠ َ‬
‫اﻻ ْﻣﺘِﺤ ِ‬
‫‪َ .10‬ﳒَﺢ اﻟﻄﺎﻟﺒ ِ‬
‫ﺎن ﰲ ِ‬
‫ﺎن ) ﻛِﻼَ ( ←‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümleleri örnekteki cümlelerde olduğu gibi gerekli‬‬
‫‪değişiklikleri yaparak yeniden yazınız.‬‬
‫ﺖ اﻟﻄﱡﻼّب َِ‬
‫َ◌ﻳْ ُ ِ‬
‫ﻴﻊ اﻟﻄﱡﻼﱠ ِ‬
‫ﲨ َﻴﻌ ُﻬ ْﻢ ِﰲ َﺣ ِﺪﻳ َﻘ ِﺔ اﻟ ُﻜﻠﱢﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬
‫ب ِﰲ َﺣ ِﺪﻳ َﻘ ِﺔ اﻟ ُﻜﻠﱢﻴﱠ ِﺔ ‪َ -‬رأَﻳْ ُ‬
‫َرأ ْ‬
‫َ‬
‫ﺖ َﲨ َ‬
‫اﳊﺮ ِ‬
‫اﻟﻌ ُﺪ ﱡو ﻛِﻠْﺘَﺎ اﳌَ ِﺪﻳﻨَﺘَـ ْ ِ‬
‫ﺴﺎﺑَِﻘ ِﺔ‪.‬‬
‫ب اﻟ ﱠ‬
‫‪ْ .1‬‬
‫اﺣﺘَ ﱠﻞ َ‬
‫ﲔ ِﰲ ْ‬
‫ﲨﻴﻊ اﳌﺴ ُﺆوﻟِﲔ َإﱃ ﺣﺴ ِﻦ ﺗَـ ْﻨ ِﻔ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻴﺬ ُﺧﻄﱠِﺔ اﻟﺘﱠـ ْﻨ ِﻤﻴَ ِﺔ‪.‬‬
‫اﻃﻤﺄ ﱠن َ ُ ْ َ ُ ْ‬
‫‪َ .2‬‬
‫‪َ .3‬ﺣ ﱠﻘ َﻖ اﳌﺆﲤََُﺮ ُﻛ ﱠﻞ أ َْﻫ َﺪاﻓِ ِﻪ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻳَـ ْﻨـ َﻘ ِﻄ ُﻊ ُﻛ ﱡﻞ اﻟْﻌُ ﱠﻤ ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ ﻳَـ ْﻮَم اﳉُ ُﻤ َﻌ ِﺔ‪.‬‬
‫ﺎل َﻋ ِﻦ َ‬
‫‪ .5‬ﻗَﺎﺑـﻠ ُ ِ‬
‫ﻴﻊ اﻟﻄﱡﻼﱠ ِ‬
‫ﺎم ﻏُ ْﺮﻓَ ِﺔ اﻟ ُْﻤ ِﺪﻳ ِﺮ‪.‬‬
‫ب أ ََﻣ َ‬
‫ْﺖ َﲨ َ‬
‫َ‬
‫ﺎﻟﺒﺘﲔ َﻋﻦ ﺳﻌ َ ِِ‬
‫‪ .6‬أﻇْﻬﺮ ْ ِ‬
‫ﺎح‪.‬‬
‫ﱠﺠ ِ‬
‫ت ﻛﻠْﺘَﺎ اﻟﻄﱠ ْ ِ ْ َ َ‬
‫ﺎد َﻤﺎ ﺑِﺎﻟﻨ َ‬
‫ََ‬
‫ﺖ َإﱃ ﻛِﻼَ اﳊ ِﺪﻳﺜَـ ِ ِ‬
‫اﻋ ِﺔ‪.‬‬
‫‪ .7‬اﺳﺘَ َﻤ ْﻌ ُ‬
‫ﲔ ﻣ َﻦ ا ِﻹ َذ َ‬
‫َ ْ‬
‫ﺴﺎﺋِ ِﻖ ﻟَِﻘﻮ ِ‬
‫‪ .8‬ا ْﻋﺘَـﺮض ِﻛﻼَ ِ‬
‫اﻟﺮاﻛﺒَـ ْ ِ‬
‫اﻋ ِﺪ اﻟ ُْﻤ ُﺮوِر‪.‬‬
‫ﲔ َﻋﻠَﻰ ُﳐَﺎﻟََﻔ ِﺔ اﻟ ﱠ‬
‫َ َ‬
‫َ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻴﻊ اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﺎس ِﰲ َﻫﺬﻩ اﻟﺒَـﻠْﺪة ِﰲ ْأﻣ ٍﻦ َو ُﻫ ُﺪوء‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻳَﻌ ُ‬
‫ﻴﺶ َﲨ ُ‬
‫ﺖ ﻛِﻼَ ِ‬
‫ﲔ ﻗَـ ْﺒﻞ ﻳَـ ْﻮَﻣ ْ ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫‪َ .10‬ﻛﺘَْﺒ ُ‬
‫َ‬
‫اﻟﻮاﺟﺒَـ َْ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ 164‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪6. Aşağıdaki kelimeleri anlamlı bir cümle oluşturacak şekilde sıralayınız.‬‬
‫‪ .1‬اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒَـ ْ ِ‬
‫ﲔ ‪ /‬ﻛِﻼَ ‪ِ /‬ﰲ ‪ /‬ا ْﺷﺘَـ َﺮَﻛﺎ ‪ /‬اﻟﺘﱠـ ْﻘ ِﺮﻳ ِﺮ ‪ /‬ﻛِﺘَﺎﺑَِﺔ‪.‬‬
‫ﺼﱢ ِ‬
‫ِ‬
‫ب ‪ /‬اﻻﻣﺘِ َﺤﺎن‪.‬‬
‫‪ .2‬اﻟ ﱠ‬
‫ﻒ ‪ /‬ﻧَﺎﺟ ُﺤﻮ َن ‪َ /‬ﲨﻴﻌُﻬﻢ ‪ /‬ﰲ ‪ /‬ﻃُﻼﱠ ُ‬
‫ﻮع ‪ْ /‬ﺑﻌ َﺪ‪.‬‬
‫أﺳﺒُ ٍ‬
‫‪ْ .3‬‬
‫اﳌﺆﲤََﺮ ‪َْ /‬ﳛ ُ‬
‫اﻷﺳﺎﺗِ َﺬة ‪ُ /‬ﻛﻠﱡ ُﻬ ْﻢ ‪ْ /‬‬
‫ﻀ ُﺮو َن ‪َ /‬‬
‫ِ‬
‫ﻳﻦ ‪ُ /‬ﻛ ﱢﻞ ‪ِ /‬ﰲ ‪ /‬اﳊَْﻔ ِﻞ‪.‬‬
‫‪َ .4‬ﻋﻠَﻰ ‪ /‬ﺳﻠﱠ ُ‬
‫ﻤﺖ ‪ /‬اﳊَﺎﺿ ِﺮ َ‬
‫ت‬
‫‪.5‬اﻟﺒِﻼد ‪ُ /‬ﻛﻠﱠ َﻬﺎ ‪ /‬اﻟﻌﺮﺑِﻴﱠﺔ ‪ُ /‬زْر ُ‬
‫ﺴﻪُ ‪َ /‬ﻣ ْﻨ ِﺰﻟِﻨَﺎ‪.‬‬
‫‪َ .6‬إﱃ ‪ /‬اﻟﻀﱠﻴﻒ ‪َ /‬و َ‬
‫ﺻ َﻞ ‪ /‬ﻧ ْﻔ ُ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫ﺎد َر ْ‬
‫أرض ‪ /‬اﻟﻄﺎﺋﺮﺗَ ْ‬
‫‪.7‬ﻛِﻠْﺘَﺎ ‪ /‬ﻏَ َ‬
‫ت ‪ /‬اﳌَﻄَﺎر ‪َ /‬‬
‫‪ .8‬ﻟِﺮ ِ‬
‫ﻳﺴﻬ ْﺮ َن ‪ /‬أﺑْـﻨَِﺎ ِﻫ ْﻢ ‪ /‬اﻷُﱠﻣ َﻬﺎت ‪ُ /‬ﻛ ّﻞ‪.‬‬
‫اﺣﺔ ‪َ /‬‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫ﺖ ‪ /‬ﻧَـ ْﻔ َﺴ َﻬﺎ ‪ /‬اﳌُ ْﺸﻜﻠَﺔ ‪ِ /‬‬
‫أﻣﺲ ‪.‬‬
‫واﺟ ْﻬ ُ‬
‫‪َ .9‬‬
‫‪ .10‬إ ﱠن ‪ /‬ﳐُْﻠِﺼ ِ‬
‫ﺎن ‪ /‬ﻛِﻼَ ‪ /‬اﻟﻀﱠﺎﺑِﻄَ ْ ِ‬
‫ﲔ ‪ /‬ﻟَِﻮﻃَﻨِ ِﻬ َﻤﺎ‪.‬‬
‫َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪7. Aşağıdaki parçada geçen te’kîdleri bulunuz.‬‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ اﻟﺪﱢراﺳ ُ ِ‬
‫َدﻟﱠ ِ‬
‫ﺐ َد ْوًرا‬
‫ض اﻟ ﱢ‬
‫ﲔ ﻳُـ َﻌ ﱢﺮ ُ‬
‫ﺎت اﳊَﺪﻳﺜَﺔُ ُﻛﻠﱡ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ أ ﱠن اﻟﺘﱠ ْﺪﺧ َ‬
‫ََ‬
‫ﺼ ﱠﺤ َﺔ ﻧَـ ْﻔ َﺴ َﻬﺎ ﻟ َﻜﺜ ٍﲑ ﻣ َﻦ اﻷَ ْﺧﻄَﺎ ِر ‪َ ،‬وأﻧﱠﻪُ ﻳَـﻠ َْﻌ ُ‬
‫َﻛﺒِﲑا ِﰲ ا ِﻹﺻﺎﺑ ِﺔ ﺑِ َﻜﺜِ ٍﲑ ِﻣﻦ اﻷَﻣﺮ ِ ِ‬
‫ْﺐ واﻟ ﱢﺮﺋَـﺘَـ ْ ِ‬
‫اض اﻟْ َﻘﻠ ِ‬
‫ﺾ أ َْﻣ َﺮ ِ‬
‫ﲔ ِﻛ ْﻠﺘَـ ْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‪.‬‬
‫اض‪َ ،‬وﻣ ْﻦ أَﳘ َ‬
‫َﱢﻬﺎ ﺑَـ ْﻌ ُ‬
‫ََ‬
‫ً‬
‫َ َْ‬
‫ٍ ِ‬
‫ٍ ِ‬
‫وﻗَﺎﻣ ْ ِ‬
‫ﺎت ﻟِﻤ َﻘﺎرﻧَِﺔ ﺣﺎﻻَ ٍ‬
‫ﲔ ِﰲ ُﻛ ﱢﻞ ِﻣ ْﻦ ْأﻣﺮﻳ َﻜﺎ‬
‫ت َﻛﺜِ َﲑة ﻣ َﻦ اﻟ ُْﻤ َﺪﺧﱢﻨِ َ‬
‫ﲔ ﺑِﺄُ ْﺧ َﺮى ﳑَُﺎﺛِﻠَﺔ ﻣ ْﻦ ﻏَ ِْﲑ اﻟ ُْﻤ َﺪﺧﱢﻨِ َ‬
‫ﺖ د َرا َﺳ ٌ ُ َ َ‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫وﺑ ِﺮﻳﻄَﺎﻧﻴﺎ ‪ ،‬وﻗَ ْﺪ أ ﱠﻛ َﺪ ْ ِ ِ‬
‫ﲔ وا ْزِدﻳ ِ‬
‫ﺎت َِ‬
‫ﺎد ﻧِ ْﺴﺒَ ِﺔ‬
‫اﺳ ُ‬
‫ﲨﻴﻌُ َﻬﺎ ِﰲ اﻟﺒﻠَ َﺪﻳْ ِﻦ ﻛِﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ ُو ُﺟ َ‬
‫ﻮد ْارﺗﺒَﺎط ﺑَـ َْ‬
‫َ‬
‫ﲔ اﻟﺘﱠ ْﺪﺧ ِ َ‬
‫ﱢر َ‬
‫ت َﻫﺬﻩ اﻟﺪ َ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻴﺠﺔً ﻷ َْﻣ َﺮ ٍ‬
‫اض ُﻣ َﻌﻴﱠـﻨَﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻮﻓَـﻴَﺎت ﻧَﺘ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ اﻟﻴَـ ْﻮِﻣ ﱢﻲ ﺑِ َﺴﺒَ ِ‬
‫ﺐ‬
‫ﺴ ُﻬ ْﻢ ﻳَـ ْﺒ ُﺬﻟُﻮ َن ُﺟ ْﻬ ًﺪا أَﻗّﻞ َﻣ ْﻦ ُﺟ ْﻬﺪ ﻏَ ِْﲑ اﳌَُﺪﺧﱢﻨِ َ‬
‫اﻟﻌﺎ ﱠﻣﺔ َوِﰲ َ‬
‫ﲔ ِﰲ اﳋ ْﺪ َﻣﺔ َ‬
‫واﻟ ُْﻤ َﺪﺧﱢﻨُﻮ َن أَﻧْـ ُﻔ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺐ َﻋﻴﻨِ ِﻪ َإﱃ ِ‬
‫اﻟﻐﻴَ ِ‬
‫ﺻﺎﺑَﺘِ ِﻬ ْﻢ ﺑِﺎﻷَ ْﻣ َﺮ ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤ ِﻞ‪.‬‬
‫ﺿ ِﻄ َﺮا ِرِﻫ ْﻢ ﻟِﻠ ﱠ‬
‫اض َوا ْ‬
‫ﺴﺒَ ِ ْ‬
‫ﺎب َﻋ ِﻦ َ‬
‫َﻛﺜْـ َﺮة إِ َ‬
‫‪Kelime ve Deyimler‬‬
‫ﺎء ‪Yüz çevirmek, bırakmak :‬‬
‫َأﰉ ﻳَ َﺄﰉ إﺑَ ً‬
‫أَﺗَﻰ ﻳَ ِﺄﰐ أَﺗْـﻴًﺎ وإِﺗْـﻴَﺎﻧًﺎ ‪Almak, yapmak :‬‬
‫ا ْﺷﺘَـ َﻬ َﺮ ﺑِـ‪(Bir şeyle) meşhur olmak :‬‬
‫أ ْﻋﺘَ َﻖ‪(köle) azat etmek :‬‬
‫ِ‬
‫ارا ‪Mazeret sahibi olmak, mazereti olmak :‬‬
‫أ ْﻋ َﺬ َر ﻳُـ ْﻌﺬ ُر إِ ْﻋ َﺬ ً‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ ‪İşi bırakmak :‬‬
‫اﻧْـ َﻘﻄَ َﻊ َﻋ ِﻦ َ‬
‫ﺗﺄَﺛﱠـ َﺮ‪Etkilenmek :‬‬
‫ﱡدا ‪Tekrarlanmak :‬‬
‫ﱠد ﺗَـ َﺮد ً‬
‫ﱠد ﻳَـﺘَـ َﺮد ُ‬
‫ﺗَـ َﺮد َ‬
‫‪ 165‬‬
‫‪ ‬‬
Girişmek :‫ﺸﺒﱡﺜًﺎ‬
ُ ‫ﺚ ﻳَـﺘَ َﺸﺒﱠ‬
َ ‫ﺗَ َﺸﺒﱠ‬
َ َ‫ﺚ ﺗ‬
Sabretmek, katlanmak : ‫ﺼﺒﱠـ َﺮ‬
َ َ‫ﺗ‬
Şişmek
:‫ﺗَـ َﻘ ﱠﻔﻊ‬
Şişmek : َ‫ﺗَـ َﻮﱠرم ﻳَـﺘَـ َﻮﱠرُم ﺗَـ َﻮﱡرًﻣﺎ‬
Vefat etmek : ‫ﰱ‬
َ‫َ◌ﺗُـ ُﻮ ﱢ‬
Karşılaşmak : َ‫َﺟﺎﺑَﻪ‬
Gümrük :‫ﲨُْ ُﺮك )ج( َﲨَﺎ ِرك‬
ِْ ‫َﺟ‬
Evet : ‫ﲑ‬
ِ‫ﺣ‬
Haset eden kişi :‫ﺴﺎد‬
‫ﺎﺳﺪ )ج( ُﺣ ﱠ‬
َ
Yakın arkadaş : ‫ِﺧ ْﺪ ٌن )ج( أَ ْﺧ َﺪان‬
Görüş : ‫آراء‬
ٌ‫ر‬
َ (‫أي )ج‬
ِ
Vazgeçmek, istememek : ... ‫ﺐ ـَ َر ْﻏﺒَﺔً َﻋ ْﻦ‬
َ ‫َرﻏ‬
Teşvik etmek : ‫ﺐ ِﰲ‬
َ ‫َرﻏﱠ‬
Maaş : ‫َراﺗِﺐ )ج( َرَواﺗِﺐ‬
Kurnazlık etmek : ‫غ ﻳَـ ُﺮوغُ َرْوﻏًﺎ‬
َ ‫َرا‬
Zındıklık :ٌ‫اﻟ ﱠﺰﻧْ َﺪﻗَﺔ‬
Gazeteci : ‫ﺤ ِﻔ ﱞﻲ‬
َ
َ‫ﺻ‬
Sıkılmak : ‫ﱠﺠ ُﺮ‬
ْ ‫اﻟﻀ‬
Örnek vermek : ً‫ب َﻣﺜَﻼ‬
َ
َ ‫ﺿ َﺮ‬
Gölge :‫ِﻇﻞﱞ )ج( ِﻇﻼَ ٌل‬
Farketmek, bulmak : ‫َﻋﺜَـ َﺮ َﻋﻠَﻰ‬
Kartal : ‫ ِﻋ ْﻘﺒًﺎن‬، ‫ﺎب )ج( أَ ْﻋ ُﻘﺐ‬
ُ ‫ﻋُ َﻘ‬
Bıkmak, usanmak : ‫ﻞ َﻣﻼَ ٌل‬
‫َﻣ ﱠﻞ ﳝََ ﱡ‬
Beraber kalmak : ُ‫اﳌ َﻘﺎ ﱠرة‬
ِ
Seçmen : ‫ﺐ‬
ٌ ‫ﻧَﺎﺧ‬
Vali : ُ‫اﻟﻮﻻَة‬
ُ (‫اﻟﻮ ِاﱄ )ج‬
َ
Korumak : ً‫َوﻗَﻰ ﻳَِﻘﻲ ِوﻗَﺎﻳَﺔ‬
ِ ‫وَﻛﺎﻟَﺔُ اﻷَﻧْـﺒ‬
Haber ajansı : ‫ﺎء‬
َ
َ
166
Özet
Te’kîdi tanımlayabilmek
Te’kîd, söylenen sözü hitâbedilenin zihninde yerleştirmek ve pekiştirmek
demektir. Günlük konuşmalarımızda maksadımızı karşımızdaki kişiye
anlatabilmek için bazen bir ismi, bir fiili, bir harfi ve bir cümleyi hatta onların
mürâdifini (eş anlamlısını) tekrarlarız. İşte tekrarladığımız bu söze Arapçada
te’kîd denir. Bazı kitaplarda mü’ekkid (te’kîd edici, pekiştirici söz) de
denilmektedir. İlk olarak söylediğimiz söze mü’ekked (kuvvetlendirilen,
pekiştirilen) denilir.
Te’kîdin kısımlarını ayırt edebilmek
Te’kîd iki kısma ayrılır:
a. Lafzî Te’kîd (‫)اﻟﺘﺄْﻛِﻴ ُﺪ اﻟﻠﱠ ْﻔ ِﻈ ﱡﻲ‬
b. Ma‘nevî Te’kîd (‫ي‬
‫)اﻟﺘﺄﻛِﻴ ُﺪ اﻟ َْﻤ ْﻌﻨَ ِﻮ ﱡ‬
Lafzî te’kîd, muhatabımız tarafından sözümüzün yanlış anlaşılmaması,
yanlış olduğu zannedilmemesi, dikkatle dinlenmesi, önem verilmesi gibi
sebeplerle söylediğimiz bir sözü aynen veya mürâdifiyle (eş anlamlısıyla)
tekrarlamaktır.
‫ﺎء َزﻳْ ٌﺪ َزﻳْ ٌﺪ‬
َ ‫َﺟ‬
Zeyd geldi, Zeyd:
Arslan geliyor, arslan: (isim tekrarlanmış)
Ömer kalktı, kalktı. (fiil tekrarlanmış)
‫َﺳ ُﺪ‬
َ ‫َﺳ ُﺪ اﻷ‬
َ ‫ﻳَﺄِْﰐ اﻷ‬
‫ﺎم ﻋُ َﻤ ُﺮ‬
َ َ‫ﺎم ﻗ‬
َ َ‫ﻗ‬
Evet, Evet. (Cevap harfi olan ‫ ﻧَـ َﻌ ْﻢ‬tekrarlanmış) ‫ ﻧَـ َﻌ ْﻢ‬، ‫ﻧَـ َﻌ ْﻢ‬
Aşağıdaki örneklerde de mürâdifler (eş anlamlılar) tekrar edilmiştir.
Bu, aslandır, aslan.
Evet, evet.
‫َﺳ ٌﺪ‬
ٌ ‫َﻫ َﺬا ﻟ َْﻴ‬
َ‫ﺚأ‬
‫ﻧَـ ْﻌﻢ َﺟ ِْﲑ‬
Ma‘nevî te’kîd ise bazı kelimeler kullanılarak yapılır. Bu kelimelerin
başlıcaları şunlardır:
َِ ، ‫ﲔ‬
. ‫ ﲨَْ َﻌﺎء‬، ‫َﲨَ ُﻊ‬
ْ ‫ أ‬، ‫ ﻛِﻠْﺘَﺎ‬، َ‫ ﻛِﻼ‬، ‫ ُﻛﻞﱞ‬، ‫ﻴﻊ‬
ٌ ،‫ﲔ‬
ُُ ‫ اﻷَ ْﻋ‬، ‫ذات‬
ُْ ‫ اﻟ َْﻌ‬، ‫ﺲ‬
ٌ‫ﲨ‬
ُ ‫ اﻷَﻧْـ ُﻔ‬، ‫ﺲ‬
ُ ‫اﻟﻨﱠـ ْﻔ‬
Çocuğa vali bizzat/kendisi hediye verdi .ُ‫ﺴﻪ‬
َ ‫اﻟﻮﻟَ َﺪ‬
َ ‫أ َْﻫ َﺪى‬
ُ ‫اﻟﻮ ِاﱄ ﻧَـ ْﻔ‬
Te’kîdin i‘râbını açıklayabilmek
İ‘râb bakımından müekkid/te’kîd (tekrarlanan söz) müekked’e (birinci söze)
tâbîdir, uyar. Başka bir ifâdeyle te’kîd tevâbidendir. İ‘râb bakımından
kendisinden öncekine tâbi olan sıfat, bedel, atıf, te’kîd ve atf-ı beyândan
biridir.
Bakan bizzat geldi.
ُ‫ﺴﻪ‬
َ ‫ﺎء‬
َ ‫َﺟ‬
ُ ‫اﻟﻮِز ُﻳﺮ ﻧَـ ْﻔ‬
167
Te’kîdin cümledeki yerini değerlendirebilmek,
Te’kîd olan kelime müekked’den sonra yer alır. Lafzî te’kîdler, tekit edilen
lafzın aynen ya da eş anlamlısının tekrarlanmasıyla yapılır. Ma ‘nevî te’kîd
için kullanılan lafızlar ise müekkede uygun bir zamire muzâf olarak yine
müekkedden sonra bulunur.
Ramazan geldi, Ramazan
Aynı adama selam verdim.
‫ﻀﺎ ُن‬
َ ‫ﻀﺎ ُن َرَﻣ‬
َ ‫ﺟﺎء َرَﻣ‬
َ
‫ﺖ َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱢﺮ ُﺟ ِﻞ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‬
ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
Kendimizi Sınayalım
1. “ ‫وت‬
َ ‫ َإﱃ ﺑَـ ْﻴـ ُﺮ‬...... ‫َﺻ ِﺪﻗَﺎﺋِﻲ‬
ْ ‫ ” َﺳﺎﻓَـ َﺮ أ‬cümlesindeki boşluğu aşağıdaki te’kîdlerden
hangisi en uygun şekilde tamamlar?
a. ‫ُﻛﻠﱡ َﻬﺎ‬
َِ
b. ‫ﲨﻴﻌُﻨَﺎ‬
c. ‫ُﻛﻠﱡ ُﻬ ْﻢ‬
d. ‫ُﻛﻞﱞ‬
ِْ‫أ‬
e. ‫ﲔ‬
َ ‫َﲨَﻌ‬
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde lafzî te’kîd vardır?
ِ ْ ‫ﺖ ِﻣ َﻦ اﳌْ َﻜ ْﺘﺒَ ِﺔ ﻛِﺘَﺎﺑَـ‬
a. ‫ﲔ‬
ُ ْ‫ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳ‬
ِ َ‫ﻤﺖ َﻋﻠَﻰ اﻷﺳﺘ‬
b. ‫ﺎذ َﺧﺎﻟِ ٍﺪ َﻋ ْﻴﻨِ ِﻪ‬
ُ ‫َﺳﻠﱠ‬
ْ
c. ‫ﻼم؟‬
َ ْ‫ْﺖ أَﻧ‬
َ ‫َﻫ ْﻞ ﻗُـﻠ‬
َ ‫ﺖ َﻫ َﺬا اﻟ َﻜ‬
d. ‫ﺴ َﻔ ِﺮ‬
‫ﻛﻠﱡﻨﺎ ﺗﻌﺒﻨَﺎ ﺑﻌ َﺪ اﻟ ﱠ‬
ِ ‫َﻛﻢ َدﻗِﻴﻘﺔَ ﻳﺴﺘِﻐْ ِﺮ ُق اﻟ ﱠﺬ َﻫﺎب ِﻣﻦ اﻟ ُﻜﻠﱢﻴﱠ ِﺔ َإﱃ اﻟﺒـ ْﻴ‬
e. ‫ﺖ‬
َ
ْ
َْ
َ ُ
3. Aşağıdakilerden hangisi manevî te’kîd için kullanılan kelimelerden biri
değildir?
a. ‫ﻛﻞﱞ‬
َِ
b. ‫ﲨﻴﻊ‬
c. ‫ﲔ‬
ٌ ‫َﻋ‬
d. ‫ذات‬
ٌ
e. ‫ﻣﺜﻞ‬
ٌ
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde te’kîdin kullanımı doğrudur?
ِ ‫ﺎﺣ ِﺔ اﳌَﻠ َْﻌ‬
a.‫ﺐ‬
َ ‫ﺎء اﻷ َْوﻻَ ُد ُﻛﻠﱡﻪُ َإﱃ َﺳ‬
َ ‫َﺟ‬
ِ ْ ‫ﺖ ﻛِﻼَ اﻟﺒِْﻨﺘَـ‬
b. ‫ﲔ ِﰲ اﳊَ ِﺪﻳ َﻘ ِﺔ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
ِ ‫ْت ِرواﻳ‬
ٍ ‫ﺎت ِِﳒ‬
c. ‫ﳏﻔﻮظ ُﻛﻠﱠ َﻬﺎ‬
َْ ‫ﻴﺐ‬
َ َ ُ ‫ﻗَـ َﺮأ‬
d. ‫ي ﻛِﻼَ ُﳘَﺎ ﻗَـ ْﺒ َﻞ اﻷ ْﻛﻞ‬
‫ْﺖ ﻳَ َﺪ ﱠ‬
ُ ‫ﻏَ َﺴﻠ‬
ِ ‫اﺟﺒ‬
ِ ‫ﺖ‬
e. ‫ﺎت ُﻛﻠﱠ ُﻬﻢ‬
َ ‫اﻟﻮ‬
َ ُ ‫َﻛﺘَْﺒ‬
168
‫ ” َﻋ َ ﱢ‬cümlesinin Türkçe doğru karşılığı
5. “ ‫ﺴ ُﻬ ْﻢ إِ َﱃ اﻟْ َﻤ ْﻌ َﻬ ِﺪ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻌ ِﺎم‬
ُ ‫ﺎد اﳌَُﻌﻠ ُﻤﻮ َن أَﻧْـ ُﻔ‬
aşağıdakilerden hangisidir? a. Öğretmenler bu sene enstitüye döndüler.
b. Aynı öğretmenler bu sene enstitüye döndüler.
c. Öğretmenler enstitüye bu sene yine döndüler.
d. Öğretmenler bu sene enstitüye döndüler.
e. Öğretmenler kendileri bu sene enstitüye döndüler.
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. c
Cevabınız doğru değilse “Te’kîd” konusunu tekrar okuyunuz.
2. c
Cevabınız doğru değilse “Te’kîd” konusunu tekrar okuyunuz.
3. e
Cevabınız doğru değilse “Te’kîd” konusunu tekrar okuyunuz.
4. c
Cevabınız doğru değilse “Te’kîd” konusunu tekrar okuyunuz.
5. e
Cevabınız doğru değilse “Te’kîd” konusunu tekrar okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
‫ض‬
ُ ‫ﻳَـﺘَـ َﻌ ﱠﺮ‬: Tefa‘ul bâbından muzâri fiildir.
ِ ‫ َإﱃ ﺑَـ ْﻌ‬: ‫ َﻣﺎ‬müşterek ism-i mevsûllerdendir. Cümlede kendisinden önceki
‫ﺾ َﻣﺎ‬
‫ ﺑﻌﺾ‬kelimesinin muzâfun ileyhi olduğu için mahallen mecrûrdur.
ِ ‫ ِﰲ َﺧﻠ ِْﻖ‬: Mef‘ûlün fîh’tir.
‫اﷲ‬
ِ
‫واﻹﺣﺴﺎس‬
: Atıf harflerinden ‫ واو‬ile kendisinden önce mecrûr bulunan kelimeye
atfedilmiştir. Ma‘tûfun aleyhin i‘râbına tâbi olduğu için bu kelime de mecrûr
olmuştur.
‫ﻚ َﺳﺒَﺒًﺎ‬
َ ِ‫ ﻟِﻴَ ُﻜﻮ َن َذﻟ‬: Burada ‫ذﻟﻚ‬
َ , kâne’nin ismidir. İsm-i işârettir. İsm-i işâretler
mebnî olduğu için mahallen merfûdur. ‫ ﺳﺒَﺒًﺎ‬ise kâne’nin haberidir. Lafzan
mansûbtur.
‫ﻼﻣ ِﺔ‬
‫ ﻳُـ َﺆدﱢي َإﱃ اﻟ ﱠ‬cümlesi ise ‫’اﻟﺬي‬nin sılası olduğu için i‘râbtan mahalli yoktur.
َ ‫ﺴ‬
Sıra Sizde 2
ِ
ِ ‫َﻛﺎ َن ﻋُﻤﺮ أ‬
‫َﺻﺒَ َﺢ اﻟْﻴَـ ْﻮَم َو ِﺟ ًﻴﻬﺎ ِﰲ اﻟ َﻘ ْﺮﻳَِﺔ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ َﻬﺎ ﻓ َﻜﺎ َن ِﻣ َﻦ اﻟ ُْﻤ ْﻨﺘَﻈَ ِﺮ أ ْن ﻳُـﻐَﻴﱢـ َﺮ‬
ْ ‫َﺟ ًﲑا ﻳَـ ْﺮ َﻋﻰ اﳌَﺎﻋ َﺰ ِﰲ اﳉَﺒَ ِﻞ َوأ‬
َُ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ٍ ‫ﻮﺣﺔ َوَرﻏَﺪ َﻋ ْﻴ‬
.‫ﺶ‬
َ ‫ﺻ َﺎر اﺑْـﻨُﻪُ َﻋ ْﻴـﻨُﻪُ َﺣﺎﻛ ًﻤﺎ ﺑﺘﻠ‬
َ ‫ُﺳﻠُﻮَﻛﻪُ ﺳﻴﱠ َﻤﺎ وﻗَ ْﺪ‬
َ ‫ْﻚ اﻟ َﻘ ْﺮﻳَﺔ َذا َﺎ َو‬
ُ ‫ﻋﺎش‬
َ ُ‫اﻷب واﺑﻨَﻪُ ﻛﻼَ ُﳘَﺎ ِﰲ ُْﲝﺒ‬
ِ ‫ﺎﺷﺮ اﻟﻌﻤﻞ ﻧَـ ْﻔﺴﻪ وُﳚﺎﺑِﻪ ﻣ‬
ِ
ِ َ‫ﻀ‬
ِ
‫ﺑﻞ ﻇ ﱠﻞ َذاﻛِ ًﺮا‬
‫ﺐ‬
َ ‫اﻟﺴﻨﲔ اﻟﻄﱢَﻮ‬
َ َ‫ال اﻟ ِّﱵ ﻗ‬
َ
َ َ ُ َ َ ُ َ َ َ َ ُ َ‫ﺎﻫﺎ َﻛﺎد ًﺣﺎ ﻳُـﺒ‬
ُ ‫َوَﱂْ ﻳَـﺘَـﻨَ ﱠﻜ ِﺮ‬
َ ‫اﻷب‬
َ ‫ﺼﺎﻋ‬
ْ ‫ﻟﻠﻤﺎﺿﻲ‬
‫اﳊَﻴَ ِﺎة َﻋ ْﻴـﻨَـ َﻬﺎ‬
169
Sıra Sizde 3
ِ ‫ﻮل )ص( َﻋ ْﻴـﻨُﻪُ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ِﻫ ْﺠ َﺮِة ﺑَـ ْﻌ‬
.‫َﺻ َﺤﺎﺑِ ِﻪ َإﱃ اﻟ َْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‬
ُ ‫ﺎﺟ َﺮ اﻟ ﱠﺮ ُﺳ‬
ْ ‫ﺾأ‬
َ ‫َﻫ‬
Ashaptan bir kısmının Medîne’ye hicretinden sonra Hz. Peygamber de hicret
etti.
ِ
.‫ﺖ ِﰲ َو َﺳ ِﻂ اﻟ َْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‬
ْ َ‫ﺴﻨَﺎ ِﺣﻴﻨَ َﻤﺎ َِﲰ ْﻌﻨَﺎ أ ﱠن اﻟﻄﱠﺎﺋَِﺮَة َﺳ َﻘﻄ‬
ُ ‫ُدﻫ ْﺸﻨَﺎ َْﳓ ُﻦ أَﻧْـ ُﻔ‬
Uçağın şehir merkezine düştüğünü duyunca bizzat biz dehşete kapıldık.
ِ
ِ
ِ ‫ﺲ أَوﻟِﻴﺎَء اﻟﻄﱠﻠَﺒ ِﺔ أَ ْﻋﻴـﻨَـ ُﻬﻢ إِ َﱃ‬
.‫اﻻ ْﺟﺘِ َﻤ ِﺎع‬
ْ ُ َ َ ْ ِ ‫َد َﻋﺎ ُﻣﺪ ُﻳﺮ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳﺔ أ َْﻣ‬
Okul müdürü, dün, öğrenci velilerinin bizzat kendilerini toplantıya çağırdı.
ٍ
ِ
ٍ ‫اﷲ" ﻣ ﱠﺮ‬
ِ ‫ "ﺳ ْﺒﺤﺎ َن‬، "‫اﷲ‬
ِ ‫ﱢد َﻛﻼَﻣﻪُ "ﺳ ْﺒﺤﺎ َن‬
.‫ات‬
َ ‫ِﺣﻴﻨَ َﻤﺎ ﻳَـ ْﻐ‬
َ
َ ُ
َ ُ َ ُ ‫ﺐ أَﺑُﻮﻧَﺎ ﻣ ْﻦ َﺷ ْﻲء َﻣﺎ ﻳُـ َﺮد‬
ُ ‫ﻀ‬
Babam her hangi bir şeye kızdığında “Sübhanallah, Sübhanallah” sözünü
defalarca tekrarlardı.
ِ
ِ ‫ﺎﳘَﺎ ﻛِﻠَﻴ ِﻬﻤﺎ ِﰲ ِﻋ‬
.‫ﺿ َﺤﻰ‬
ْ َ‫ﻴﺪ اﻷ‬
ٌ ‫َﻛﺎ َن ﻟَﻨَﺎ َﻛ ْﺒ‬
َ ْ ُ َ‫ َذ َْﲝﻨ‬، ‫ﺶ َوَﻣﺎﻋ ٌﺰ‬
Bir koçumuz ve bir keçimiz vardı, Kurban Bayramı’nda her ikisini de kestik.
ِ ‫ﺴﻤ‬
.‫ظ أ ْن ﻳَـ ْﻨ ُﺠ َﻮ ِﻣ َﻦ اﻟْﻐَ َﺮ ِق‬
ُ ‫ﻚ اﻟ َْﻤ ْﺤﻈُﻮ‬
ُ ‫ﺻﻴﱠ‬
َ َ‫اﺳﺘَﻄ‬
ْ
َ ‫ﺎع‬
َ ‫ﺎد اﻟ ﱠ‬
Talihli balıkçı, kendi kendine boğulmaktan kurtuldu.
ِ ‫ﻗَ ْﺪ ﺳﺎﻓَـﺮ ا ْﳊ ﱠﺠﺎج َإﱃ ِﺟ ﱠﺪ َة َﻋﻠَﻰ اﻟﻄﱠﺎﺋِﺮ‬
.‫ات ﻧَـ ْﻔ ِﺴ َﻬﺎ‬
ُ ُ َ َ
َ
Hacılar geçen yıl da aynı uçaklarla Cidde’ye gitmişlerdi.
ِِ
ِ ‫ﺖﻣ‬
ِ
ِ
.‫ﱠﻣ ِﺔ‬
َ َ ُ ‫اﺟ ْﻌ‬
َ ‫ﺼﺎد َر اﻟﺒَ ْﺤﺚ ُﻛﻠﱠ َﻬﺎ ﻟﻠﺘﱠﺄَ ﱡﻛﺪ ﻣ َﻦ اﻟ َْﻤ ْﻌﻠُﻮﻣﺎت اﻟ ُْﻤ َﻘﺪ‬
َ ‫َر‬
Verilen bilgilerden emin olmak için bütün kaynaklara müracaat ettim.
ِ ِ ِ
ِ ‫ﺐ ﺗَﺼ ﱡﺮﻓَﺎ ِِﻤﺎ اﻟْﻤﻐَﺎﻳِﺮِة ﻟِﻤﺒ‬
.‫ﺎد ِئ اﻷ ْﺧﻼَ ِق‬
َ َ َ ُ َ َ ِ َ‫ﺐ اﻟﻄﱠﺎﻟﺒَﺎن ﻛﻼَ ُﳘَﺎ ﺑِ َﺴﺒ‬
ُ َ‫َﺳﻴُـ َﻌﺎﻗ‬
Her iki öğrenci de, ahlak ilkelerine aykırı davranışları yüzünden
cezalandırılacak.
ِ ِ ‫ﺑ َﺪأ اﻟﻄﱢْﻔﻞ اﻟ ﱠ‬
.‫ﺼﺎ‬
ًّ ِ‫ﺖ أَﻧَﺎ ﻟ‬
ًّ ِ‫ﺖ أَﻧَﺎ ﻟ‬
ُ ‫َﺴ‬
ُ ‫َﺴ‬
َ ‫ﺼﻐﲑُ ﻳَـ ْﺒﻜﻲ‬
َ
ْ ‫ ﻟ‬، ‫ﺼﺎ‬
ْ ‫ ﻟ‬: ‫ﺻﺎ ِر ًﺧﺎ‬
ُ
Küçük çocuk, “Ben hırsız değilim, ben hırsız değilim!” diye bağırarak
ağlamaya başladı.
Sıra Sizde 4
1. Hak ortaya çıktı, hak ortaya çıktı.
2. Zeyd’in kendisi geldi . ُ‫ﺴﻪ‬
َ ‫َﺟ‬
ُ ‫ﺎء َزﻳْ ٌﺪ ﻧَـ ْﻔ‬
‫ﻇَ َﻬ َﺮ اﳊَ ﱡﻖ ﻇَ َﻬ َﺮ اﳊَ ﱡﻖ‬
3. İnsanların hepsi bayram dolayısıyla sevindiler.
4. Okulun tamamı tören için süslendi.
ِ ‫ﺎﻟﻌ‬
ِ ِ‫ﲨﻴﻌﻬﻢ ﺑ‬
ِ ‫ﻓَﺮِح اﻟﻨ‬
‫ﻴﺪ‬
ْ ُ ُ َ ‫ﱠﺎس‬
ُ َ
ِ َ‫ﺗَـ َﺰﻳﱠـﻨ‬
ِ ِ‫ﻟﻼﺣﺘ‬
‫ﻔﺎل‬
ْ ‫ﺖ اﳌَ ْﺪ َر َﺳﺔُ ُﻛﻠﱡ َﻬﺎ‬
5. Her iki kız öğrenci sınavda başarılı oldular.
ِ ‫اﻻﻣﺘِﺤ‬
ِ َ‫ﺖ اﻟﺘﱢـﻠ ِْﻤﻴ َﺬﺗ‬
ِ ‫َﳒَﺤ‬
‫ﺎن‬
ُ َ‫ﺎن ﻛِﻠْﺘ‬
َ ْ ‫ﺎﳘَﺎ ِﰲ‬
َ
6. Annem tüm insanların en değerlisidir.
170
َِ ‫ﱠﺎس‬
ِ ‫أ ﱢﻣﻲ أَ ْﻏﻠَﻰ اﻟﻨ‬
.‫ﲨ ِﻴﻌ ِﻬ ْﻢ‬
7. Çocuk, her iki elini de yıkadı.
8. Hepinize saygı duyuyorum.
‫اﻟﻮﻟَ ُﺪ ﻳَ َﺪﻳْ ِﻪ ﻛِﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‬
َ ‫ﻏَ َﺴ َﻞ‬
ِ ْ ‫أﺣﺘَـﺮﻣ ُﻜﻢ أ‬
‫ﲔ‬
َ ‫َﲨَﻌ‬
ْ ُُ ْ
َ‫ﺴﻪُ اﳌَ ْﺪ َر َﺳﺔ‬
َ ‫َز َار‬
ُ ‫اﻟﻮِز ُﻳﺮ ﻧَـ ْﻔ‬
ِ
ِ
10. Aynı filmi daha önce de seyretmiştik. ‫ﻞ‬
َ ‫ﻗَ ْﺪ َﺷ‬
َ ‫ﺎﻫ ْﺪﻧَﺎ َﻫ َﺬا اﻟﻔ‬
ُ ‫ﻴﻠﻢ ﻧَـ ْﻔ َﺴﻪُ ﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﺒ‬
9. Bakan bizzat okulu ziyaret etti.
Sıra Sizde 5
ِ ‫إ ﱠن اﻟْﻤﻌﻠﱢﻢ واﻟﻄﱠﺒِﻴﺐ ﻛِﻠَْﻴ ِﻬﻤﺎ * ﻻَ ﻳـ ْﻨﺼﺤ‬
‫ﺎن إِ َذا ُﳘَﺎ َﱂْ ﻳُﻜ َْﺮَﻣﺎ‬
ََ َ
َ
َ َ َُ
َ
‫إ ﱠن‬: Fiile benzetilen harflerdendir.
‫اﳌﻌﻠﱢ َﻢ‬
َ : ‫’إ ﱠن‬nin ismidir, lafzan mansûbtur.
ِ‫ﱠ‬
‫ﻴﺐ‬
, ‫اﳌﻌﻠﻢ‬
kelimesi üzerine atfedilmiştir. Lafzan
َ ‫ َواﻟﻄﺒ‬: ‫ و‬atıf harfidir. ‫اﻟﻄﺒﻴﺐ‬
َ
َ
mansûbtur.
‫ﻛِﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‬: Te’kîddir. Müsennâ gibi i‘râb alanlardan olduğu için ‫ ي‬harfi ile nasb
edilmiştir.َ‫ ﳘﺎ‬zamiri َ‫’ﻛِﻼ‬nın muzâfun ileyhi’dir.
ِ ‫ﻻَ ﻳـ ْﻨﺼﺤ‬: Olumsuz muzârî fiildir. Lafzan merfûdur. Ref‘ alâmeti -ef‘âl-i
‫ﺎن‬
ََ َ
hamse/beş fiil’den olduğu için- sondaki nun harfinin var olmasıdır. Bu fiilin
ِ ‫ ﻻ ﻳـ ْﻨﺼﺤ‬cümlesi baştaki ‫’إ ﱠن‬nin haberi olmak üzere
fâili elif zamiridir. ‫ﺎن‬
ََ َ
mahallen merfûdur.
‫إ َذا‬: Zaman zarfıdır.
‫ ُﳘَﺎ‬: zamiri ‫ ﱂ ﻳُﻜ َْﺮَﻣﺎ‬fiiliyle tefsir edilen/açıklanan mahzuf bir fiilin nâibu’l-fâili
olmak üzere merfûdur.
‫ َﱂْ ﻳُﻜ َْﺮَﻣﺎ‬: Meczûm muzâri fiildir. Cezm alâmeti sonundaki nûnun
hazfedilmesidir.
Yararlanılan Kaynaklar
Çörtü, M. Meral (2001). Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul.
Güler, İsmail; Günday, Hüseyin; Şahin, Şener (2001). Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi), İstanbul.
Hanbelîzâde, Muhammed Şakir (1329). Temrînli ve İ‘râblı Lisân-ı Arabî
(Nahiv), İstanbul. (nşr. Hüseyin Elmalı 2010 İzmir).
Maksudoğlu, Mehmet (2003). Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Muhammed Muhyiddin Abdülhamid (1967). Tenkîhu’l-ezheriyye, Kahire.
Sînî, Muhammed İsmâil vd., (ts.). el-Kavâidu’l-‘arabiyyetu’l-müyessera,
(tarihsiz), Cantaş yayınevi, İstanbul.
Uralgiray, Yusuf (1986). İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
171
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Bedel kavramını tanıyacak,
•
Mübdelün minh ve bedeli tespit edebilecek,
•
Bedel çeşitlerini birbirinden ayırt edebilecek,
•
Bedel ile manevî tekit arasındaki farkı görebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Bedel
•
Mübdelün minh
•
Bedel-i kül
•
Bedel-i iştimâl
•
Bedel-i ba‘z
•
Bedel-i mübâyin
•
Bedel-i galat
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metin içerisinde geçen manasını bilmediğiniz kelimeler için bir ArapçaTürkçe sözlüğe başvurunuz.
•
İsmail Güler, Hüseyin Günday ve Şener Şahin’in Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi) isimli kitabından Bedel konusunu okuyunuz.
172
Bedel
‫اﻟﺒَ َﺪل‬
GİRİŞ
Arapçada bir kelime veya ifadenin ardından, bazen onun aynı olan, bazen bir
kısmını, bazen de ona ait bir özelliği açıklayan başka bir kelime veya ifade
ِ ُ ‫( "ﻗَـﺮأ‬Kitabı
daha kullanılır. Buna Arapçada bedel denir. Meselâ "‫ﺘﺎب‬
َ ‫ْت اﻟْﻜ‬
َ
okudum) deriz. Bu ifadeden genel manada kitabın okunduğu anlaşılmaktadır.
Ancak ne kadarının okunup okunmadığı konusundaki tereddütü ortadan
ِ ْ‫ اﻟ‬lafzının peşine ُ‫ﺼ َﻔﻪ‬
kaldırmamaktadır. Burada ‫ﻜﺘﺎب‬
ْ ِ‫ ﻧ‬kelimesini getirerek
ِ
ِ
"ُ‫ﺼ َﻔﻪ‬
ُ ‫( "ﻗَـ َﺮأ‬Kitabın yarısını okudum) dediğimizde eklediğimiz bu
ْ ‫ﺘﺎب ﻧ‬
َ ‫ْت اﻟْﻜ‬
kelime manaya daha da açıklık getirmekte, diğer ihtimalleri ortadan
kaldırmaktadır. İşte bu eklenen kelimeye Arapçada bedel denmektedir.
Türkçede buna benzer ifadeler için açıklayıcı, açıklama cümlesi vb. terimler
kullanılmaktadır.
Yine Türkçedeki ünvan gruplarından sonra gelen isimler de Arapçadaki
bedel konusunun bir kısmına karşılık olmaktadır.
ِ ‫)اﻟﻄﺒﻴﺐ أﲪ ُﺪ ﻃَﺒِﻴﺐ ﻣ‬
Doktor Ahmet usta bir doktordur. (‫ﺎﻫ ٌﺮ‬
َ ٌ
ُ
ِ
Şoför Hasan güvenilir bir şofördür. ( ‫ﲔ‬
‫)اﻟ ﱠ‬
ٌ ‫ﺴﺎﺋِ ُﻖ َﺣ َﺴ ٌﻦ َﺳﺎﺋِ ٌﻖ أَﻣ‬
Örneklerde de görüldüğü gibi ünvânlardan sonra gelen isimler kelimenin
manasına açıklık getirmektedirler ve iki kelime tam olarak birbirinin yerini
tutmaktadır.
Türkçede kullanılan ünvan grupları için Tahsin Banguoğlu’nun Türkçe’nin
Grameri isimli kitabından Yanaşma Takımları bölümünü ve Zeynep
Korkmaz’ın Gramer Terimleri Sözlüğü’nden Açıklayıcı ve Açıklama Cümlesi
maddelerini okuyabilirsiniz.
OKUMA PARÇASI
(‫َﻋ ْﺪ ُل ُﻋ َﻤ َﺮ )ض‬
ِ ‫ أُﻃْﻠِ َﻖ َﻋﻠَﻴ ِﻬﻢ اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻟ ﱠﺮ‬،‫اﳋِﻼَﻓَ َﺔ ِﻣﻦ ﺑـﻌ ِﺪ ِﻩ أَرﺑـﻌﺔُ ُﺧﻠَ َﻔﺎء‬
ْ ‫ﻮل اﷲ )ص( ﺗَـ َﻮﱠﱃ‬
،‫اﺷ ُﺪون‬
ُ ‫ﰲ َر ُﺳ‬
ْ
َ َْ ْ َ ْ
ُ
َ
َ‫ﻟَ ﱠﻤﺎ ﺗُـ ُﻮ ﱢ‬
ِ َ ‫وﻋﺜْﻤﺎ ُن ﺑﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن‬
ٍ ‫ وﻛﺎن ُﻛ ﱡﻞ‬.‫ﺐ‬
ِ ‫ﺑﻦ اﳋَﻄﱠ‬
ٍ ِ‫ﺑﻦ أَِﰊ ﻃَﺎﻟ‬
‫واﺣﺪ‬
‫ أَﺑُﻮ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ اﻟ ﱢ‬: ‫وﻫ ْﻢ‬
ُ ‫ﺼﺪ‬
ُ ‫ﱢﻳﻖ‬
ُ
ُ ‫وﻋﻠ ﱡﻲ‬
ُ َ ُ ‫ﺎب‬
ُ ‫وﻋ َﻤ ُﺮ‬
ِ‫ﻫﺆﻻَ ِء اﻟ ﱢﺮ َﺟﺎل‬
ُ ‫ِﻣ ْﻦ‬
173
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺸ ِ‬
‫وأﻣ َﺎم اﻟ ﱡ‬
‫ﺖ‬
‫وﻟﻴ َﺴ ْ‬
‫ﻌﻮب‪ْ ،‬‬
‫ﻣﺜَﺎﻻً ﻃَﻴﱢﺒًﺎ ﻟﻠﺤﺎﻛ ِﻢ اﻟﺼﺎ ِﱀ اﻟﺬي ﻳَـ ْﻌﺘَِﱪُ اﳋﻼَﻓَﺔَ َﻣ ْﺴﺆوﻟﻴﱠﺔً ﻛﺒﲑًة أ ََﻣ َﺎم اﷲ َ‬
‫ﺳﺒﻴﻼً إﱃ اﳌُﻠ ِ‬
‫ﺴ ْﻠﻄَ ِﺔ وﲨَْ ِﻊ اﻟْﻤ ِ‬
‫ﺎل‪.‬‬
‫ْﻚ واﻟ ﱡ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ ِ‬
‫اﺷ ِﺪﻳﻦ – َﻛﺎ َن ﺻﻮرًة ﺣﻴﱠﺔً ﻟِﻤﺒ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻦ اﳋَﻄﱠ ِ‬
‫اﻹﺳﻼم‪،‬‬
‫ﺎد ِئ‬
‫ُ َ ََ‬
‫ﺎب )ض( – ﺛَ ِﺎﱐ اﳋُﻠَﻔﺎء اﻟ ﱠﺮ َ‬
‫واﳋﻠﻴﻔﺔُ ُﻋ َﻤ ُﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺐﰲ‬
‫ت ﰲ َﻋ ْﻬ ِﺪﻩ ِر َﺳﺎﻟﺔُ‬
‫اﻟﻌ ْﺪ ِل واﳌُ َﺴ َﺎو ِاة واﳊُ ﱢ‬
‫ﺎد ْ‬
‫اﻧْـﺘَ َﺸ َﺮ ْ‬
‫وﺳ َ‬
‫ت َد ْوﻟَﺔُ َ‬
‫ِج اﳉَ ِﺰ َﻳﺮة اﻟﻌﺮﺑﻴﱠﺔ‪َ ،‬‬
‫اﻹﺳﻼم َﺧﺎر َ‬
‫واﻳﺎت َﻛﺜِﲑًة ﺗُـ َﺆﱢﻛ ُﺪ اﻷﺧﻼ َق اﻟ ﱠ ِ‬
‫ﻆ اﻟﺘﱠﺎ ِرﻳ ُﺦ ﻟَﻨﺎ ِر ٍ‬
‫اﻷوﻃَ ِ‬
‫ﱠﻊ ِ ﺎ‬
‫ﺎن اﻹﺳﻼﻣﻴﱠ ِﺔ‪ .‬وﻗ ْﺪ َﺣ ِﻔ َ‬
‫ﺴﺎﻣﻴَﺔَ اﻟﱵ ﻛﺎ َن ﻳَـﺘَ َﻤﺘ ُ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ذﻟﻚ اﳋﻠﻴﻔﺔُ‪.‬‬
‫ﻓﻘ ْﺪ رأَى ﻣ ﱠﺮًة ﻳـﻬ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻚ ﻋﻠﻰ اﳌَ ْﺴﺄَﻟ َِﺔ ؟‬
‫ﻮدﻳًّﺎ ﻳَ ْﺴﺄ ُ‬
‫ﻓﺴﺄَﻟَﻪُ ‪َ :‬ﻣﺎ َﲪَﻠَ َ‬
‫َ َ َُ‬
‫َل َ‬
‫اﻟﻨﺎس إ ْﺣ َﺴﺎﻧًﺎ َ‬
‫ِ‬
‫ض ﻟﻪ ُﻋﻤﺮ ِﻣﻦ ﺑـ ْﻴ ِ‬
‫ﺖ‬
‫ﱠﻣ ْ‬
‫ﺲ ﱄ َﻣ ْﻦ ﻳُـ ْﻨﻔ ُﻖ َﻋﻠَ ﱠﻲ‪ .‬ﻓَـ َﻔ َﺮ َ‬
‫ﻓَﻘﺎل ‪ :‬إِﻧﱠِﲏ َر ُﺟ ٌﻞ ﻗ ْﺪ ﺗَـ َﻘﺪ َ‬
‫َُ ْ َ‬
‫ﺖ ِﰊ اﻟ ﱢﺴ ﱡﻦ‪ ،‬وﻟ َْﻴ َ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺎل اﳌﺴﻠﻤﲔ َﻣﺎ ﻳَﻜ ِْﻔﻴﻪ‪.‬‬
‫س أ َْر َﺳﻞ َﻣ ﱠﺮًة َر ُﺳﻮﻻً َْﳛ ِﻤﻞ ِر َﺳﺎﻟﺔً إﱃ أ َِﻣ ِﲑ اﳌُْﺆﻣﻨﲔ َﻋ َﻤﺮ ﺑ ِﻦ اﳋَﻄﱠ ِ‬
‫ﻚ اﻟْ ُﻔ ْﺮ ِ‬
‫ﺎب‪.‬‬
‫ي أ ﱠن ﻛِ ْﺴ َﺮى َﻣﻠِ َ‬
‫ُ‬
‫ور ِو َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ِﺮ أ َِﻣ ِﲑ اﳌﺆﻣﻨﲔ‪ ،‬ﻓ َﺪﻟﱠﻪُ رﺟﻞ ﻋﻠﻰ ﺑـ ْﻴ ِ‬
‫ﺐ‬
‫ﺻ َﻞ اﳌَ ِﺪﻳﻨﺔَ أَ َﺧ َﺬ ﻳَـ ْﺒ َﺤ ُ‬
‫ﺚ َﻋ ْﻦ ﻗَ ْ‬
‫ﺖ َ‬
‫ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ َو َ‬
‫َ‬
‫ﺻﻐ ٍﲑ‪َ .‬ﻋﺠ َ‬
‫ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫رﺳ ُ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ش ِﻣﺜْ ُﻞ َﻋ ْﺮ ِ‬
‫ش ِﻛ ْﺴ َﺮى‪،‬‬
‫وﻟﻴﺲ ﻓﻴﻪ َﻋ ْﺮ ٌ‬
‫َُ‬
‫ﻮل ﻛ ْﺴ َﺮى ﻟﺒَـ ْﻴﺖ اﳋﻠﻴﻔﺔ اﻟﺬي َﳜْﻠُﻮ ﻣﻦ ُﻛ ﱢﻞ َﻣﻈَﺎﻫ ِﺮ اﻟ َﻔ َﺨﺎﻣﺔ َ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫ﻒ‬
‫ﻗ‬
‫ﻓﻮ‬
‫‪.‬‬
‫م‬
‫ﺪ‬
‫ﺧ‬
‫وﻻ‬
‫ﺪ‬
‫ﻨ‬
‫ﺟ‬
‫َﻪ‬
‫ﻟ‬
‫ﻮ‬
‫ﺣ‬
‫ﺪ‬
‫ﻮﺟ‬
‫ﻳ‬
‫وﻻ‬
‫ﻪ‬
‫ﺘ‬
‫ﻴ‬
‫ـ‬
‫ﺑ‬
‫ر‬
‫ﻮا‬
‫ﲜ‬
‫ة‬
‫ﺮ‬
‫ﺠ‬
‫ﺷ‬
‫ﻞ‬
‫ﻇ‬
‫ﰲ‬
‫ﺎم‬
‫ﻧ‬
‫ﺪ‬
‫ﻗ‬
‫ﻩ‬
‫ﺪ‬
‫ﺟ‬
‫ﻓﻮ‬
‫ﻋﻨﻪ‬
‫ﺚ‬
‫ﺤ‬
‫ﺒ‬
‫ـ‬
‫ﻳ‬
‫ﺬ‬
‫ﺧ‬
‫أ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﰒُﱠ َ َ َ ْ َ ُ‬
‫ُ َ ُ َ ْ ُْ ٌ‬
‫َ ٌَ َ َ‬
‫َْ‬
‫َََ ْ ََ‬
‫ﱢ َ ََ‬
‫ِ‬
‫ﺖ ﻳَﺎ ُﻋ َﻤ ُﺮ‪.‬‬
‫أﻣﺎم‬
‫ﺖ ﻓَﻨِ ْﻤ َ‬
‫ْﺖ ﻓﺄ َِﻣ ْﻨ َ‬
‫اﳋﻠﻴﻔﺔ وﻗﺎل ‪َ :‬ﻋ َﺪﻟ َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼﺮ أَﺗَﻰ ُﻋ َﻤﺮ َ ﱠ ِ‬
‫أﻣﲑ اﳌﺆﻣﻨﲔ !‬
‫ﺑﻦ اﳋﻄﺎب ﻓﻘﺎل ‪ :‬ﻳَﺎ َ‬
‫َ‬
‫وﻣ َﻦ اﻷﻣﺜﻠﺔ ﻋﻠﻰ َﻋ ْﺪﻟﻪ أ ﱠن رﺟﻼً ﻣ ْﻦ أ َْﻫ ِﻞ ﻣ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﻓﺠﻌﻞ‬
‫ﻓﺴﺒَـ ْﻘﺘُﻪ‪،‬‬
‫ﺖ اﺑْ َﻦ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑ ِﻦ‬
‫َﳉَﺄ ُ‬
‫ْت ﻟﻚ ِﻣ َﻦ اﻟﻈﱡﻠ ِْﻢ ! ﻗﺎل ‪ :‬ﻗُ ْﻞ َﻣ ْﺴﺄَﻟَﺘَﻚ ! ﻗﺎل ‪َ :‬ﺳﺎﺑَـ ْﻘ ُ‬
‫اﻟﻌﺎص َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻀ ِﺮﺑﲏ ﺑِﺎﻟ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫وﻣ َﻌﻪ‬
‫ﻋﻤﺮ إﱃ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ﻳَﺄ ُْﻣ ُﺮﻩ ﺑِﺎﳊُ ُ‬
‫اﺑﻦ اﻷَ ْﻛ َﺮﻣ َ‬
‫ﻀﻮِر إﱃ اﳌﺪﻳﻨﺔ َ‬
‫ﻳَ ْ ُ‬
‫ﺴ ْﻮط وﻳﻘﻮل ‪ :‬أَﻧَﺎ ُ‬
‫ﲔ‪ .‬ﻓَ َﻜﺘَ َ‬
‫ﺐ ُ‬
‫ﺴﻮطِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺎل ﻋﻤﺮ ﻟ ِ‬
‫ﺼ ِﺮ ﱢ‬
‫ي ‪ُ :‬ﺧﺬ اﻟ ﱠ‬
‫ﺑﻚ‪ .‬ﻓَ َﺠ َﻌ َﻞ ﻳَ ْ‬
‫ﺴ ْﻮ َط َوا ْ‬
‫ﺿ َﺮ َ‬
‫ب َﻛﻤﺎ َ‬
‫ﻠﻤ ْ‬
‫ﺿ ِﺮ ْ‬
‫ﻀ ِﺮﺑُﻪ ﺑِﺎﻟ ﱠ ْ‬
‫اﺑْـﻨُﻪ‪َ .‬وﻟَ ﱠﻤﺎ ﻗَﺪ َﻣﺎ َ ُ‬
‫َﺣ َﺮ ًارا ؟‬
‫ﱠﺎس وﻗ ْﺪ َوﻟَ َﺪ ْ ﻢ أُﱠﻣ َﻬﺎ ُﻢ أ ْ‬
‫وﻋﻤﺮ ﻳﻘﻮل ‪ :‬ﻳَﺎ َﻋ ْﻤ ُﺮو ! َﻣ َﱴ ْ‬
‫اﺳﺘَـ ْﻌﺒَ ْﺪ ُﰎُ اﻟﻨ َ‬
‫ُ‬
‫ﱠﺎس ْ ِ‬
‫أَ ﱠﻣﺎ ﻋﻦ َﻋﻄ ِ‬
‫ْﻒ ُﻋ َﻤﺮ ﺑ ِﻦ اﳋَﻄﱠ ِ‬
‫ور ْﲪَ ِﺘﻪ ﺑِﺎﻟﻨ ِ‬
‫ﺑﻦ‬
‫ﺎب )ض( َ‬
‫ﻋﻤﺮ ُ‬
‫ﻓﺎﻷﻣﺜﻠَﺔُ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻛﺜﲑةٌ‪َ .‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫اﳋَﻄﱠ ِ‬
‫أﺣﻮال ِ‬
‫اﻟﻨﺎس‪.‬‬
‫ف‬
‫ﺎب َﳜُْﺮج ِﻣﻦ ﺑَـ ْﻴﺘِﻪ ﻟﻴﻼً وﳝَْ ِﺸﻲ ﰲ َﺷﻮارِع‬
‫َ‬
‫اﳌﺪﻳﻨﺔ ﻟِﻴَـ ْﻌ ِﺮ َ‬
‫ِ‬
‫ﺎب )ض( ﰲ ٍ‬
‫ﺼﺤ ِ‬
‫ﺖ ﻣﻊ ﻋﻤﺮ ﺑ ِﻦ اﳋﻄﱠ ِ‬
‫ﺷﺪﻳﺪة اﻟﺒَـ ْﺮِد‪ .‬وﰲ‬
‫ﻟﻴﻠﺔ‬
‫ﺎﺑﺔ ﻗﺎل ‪َ :‬ﺧ َﺮ ْﺟ ُ‬
‫َﺣ ُﺪ اﻟ ﱠ َ‬
‫َﺣ َﻜﻰ أ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫َﺳ َﺮ ْﻋﻨَﺎ َْﳓ َﻮﻫﺎ‪ ،‬ﻓﺈ َذا ْاﻣ َﺮأَةٌ ﻣﻌﻬﺎ ٌ‬
‫ﻓﺴﺄَل‬
‫اﻟﻄﺮﻳﻖ َﺷ َ‬
‫أﻃﻔﺎل ﻳَ ْ‬
‫ﺎﻫ ْﺪﻧَﺎ ﻧَ ًﺎرا‪ ،‬ﻓَﺄ ْ‬
‫ﺼ ُﺮ ُﺧﻮن َ‬
‫وأﻣﺎﻣﻬﺎ ﻗ ْﺪ ٌر ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎ ِر‪َ .‬‬
‫ِ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل ؟‬
‫ﺼ ُﺮخ‬
‫ُ‬
‫ﻋﻤﺮ ‪ :‬ﻟﻤﺎذا ﻳَ ْ‬
‫ُ‬
‫أَﺟﺎﺑ ِ‬
‫ﻮع‪.‬‬
‫ﺖ اﳌﺮأةُ ‪ِ :‬ﻣ َﻦ اﳉُ ِ‬
‫ََ‬
‫ي َﺷﻲ ٍء ﰲ ﻫﺬﻩ ِ‬
‫اﻟﻘ ْﺪ ِر ؟‬
‫ﻗﺎل ُ‬
‫ﻋﻤﺮ ‪َ :‬وأَ ﱡ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ﻋُ َﻤ َﺮ‪.‬‬
‫ﻗﺎﻟﺖ اﳌﺮأةُ ‪َ :‬ﻣﺎءٌ ﻟﻴَ ْﺴ ُﻜﺘُﻮا ﺑِﻪ َﺣ ﱠﱴ ﻳَـﻨَ ُﺎﻣﻮا‪ .‬اﷲُ ﺑَـ ْﻴـﻨَـﻨَﺎ وﺑَـ َْ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻋﻤﺮ ﺑِ ُﻜ ْﻢ ؟‬
‫ﻓﻘﺎل ﻋﻤﺮُ ‪َ :‬رﲪَﻚ اﷲُ ! َوَﻣﺎ ﻳُ ْﺪ ِري َ‬
‫ِ‬
‫ﻮرﻧﺎ وﻳَـ ْﻨ َﺴﺎﻧَﺎ‪.‬‬
‫ﻗﺎﻟﺖ اﳌﺮأةُ ‪ :‬ﻳَـﺘَـ َﻮﱠﱃ أ ُُﻣ َ‬
‫ﻓَ َﺨﺮﺟﻨﺎ ﻣﻌﺎ ﺑِ ٍ‬
‫ﺻﻠْﻨَﺎ َد َار اﻟﺪ ِ‬
‫ﻀ َﺮ اﳋﻠﻴﻔﺔُ دﻗﻴ ًﻘﺎ وﲰَْﻨًﺎ وﻗﺎل ﱄ ‪:‬‬
‫َﺣ َ‬
‫ﱠﻗﻴﻖ‪ ،‬ﻓﺄ ْ‬
‫ﺴ ْﺮﻋﺔ َﺣ ﱠﱴ َو َ‬
‫َْ ً ُ‬
‫أ ِْ‬
‫َﲪﻠْﻪُ َﻋﻠَ ﱠﻲ‪.‬‬
‫‪ 174‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻗﻠﺖ ‪ :‬أﻧﺎ أ ِْ‬
‫َﲪﻠُﻪُ ﻋﻨﻚ‪.‬‬
‫ُ‬
‫ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ؟‬
‫ﻓﻘﺎل ‪ :‬أﻧﺖ َﲢْ ِﻤ ُﻞ َﻋ ﱢﲏ َذﻧِْﱯ َ‬
‫ﺴﻤﻦ ﻋﻨﺪﻫﺎ‪ .‬وأ َﺧ َﺬ ﻳﺴ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻋ ُﺪﻫﺎ ﰲ ِ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم‪،‬‬
‫ﻋﻤﻞ‬
‫ﻋﻤﺮ‬
‫ﻓﻮ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﺪﻗﻴﻖ واﻟ ﱠ ْ َ‬
‫ورﺟﻌﻨﺎ إﱃ اﳌﺮأة ﺛَﺎﻧﻴﺔً‪َ .‬‬
‫ﺿ َﻊ ُ‬
‫َُ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل ﻗ ْﺪ أَ َﻛﻠُﻮا ﰒُﱠ ﻧَ ُﺎﻣﻮا‪.‬‬
‫ف إﻻﱠ ْﺑﻌ َﺪ أَ ْن َرأَى‬
‫َ‬
‫ﺼ ِﺮ ْ‬
‫وَﱂْ ﻳَـ ْﻨ َ‬
‫ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ ‪ :‬اﻟﻘﺮاءة اﳌﻴﺴﺮة ج ‪ 3‬ص ‪( 32-31‬‬
‫) ّ‬
‫‪ ‬‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫‪ .1‬ﻣﻦ ﺗَـﻮﱠﱃ اﳋِﻼﻓَﺔَ ﺑـﻌ َﺪ و ِ‬
‫ﻓﺎة ِ‬
‫رﺳﻮل اﷲ )ص( ؟‬
‫َْ َ‬
‫َْ َ‬
‫‪ .2‬أ ُﻛ ﱡﻞ َو ِﺣ ٍﺪ ِﻣﻦ اﳋﻠﻔﺎء اﻟﺮاﺷﺪﻳﻦ ِﻣ ٌ‬
‫ﺐ ﻟِﻠﺤﺎﻛِﻢ اﻟﺼﺎﻟِ ِﺢ ؟‬
‫ﺜﺎل ﻃﻴﱢ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻹﺳﻼم ﰲ َﻋ ْﻬ ِﺪ ُﻋ َﻤ َﺮ )ض( ؟‬
‫ﺸﺮت رﺳﺎﻟﺔُ‬
‫‪ .3‬أﻳﻦ اﻧْـﺘَ ْ‬
‫واﳊﺐ ﰲ ِ‬
‫ﻋﻬﺪ ُﻋﻤﺮ ﰲ اﻷوﻃَ ِ‬
‫ﺎن اﻹﺳﻼﻣﻴّﺔ ؟‬
‫ت دوﻟﺔُ اﻟﻌﺪل واﳌﺴﺎواة‬
‫ﱢ‬
‫ﺎد ْ‬
‫‪ .4‬ﻫﻞ َﺳ َ‬
‫ْ‬
‫ي؟‬
‫ﻋﻤﺮ )ض( ﺑﺎﻟﺮﺟﻞ اﻟﻴﻬﻮد ﱢ‬
‫‪َ .5‬ﻣﺎ َذا ﻓَـ َﻌﻞ ُ‬
‫ﻋﻤﺮ ؟‬
‫‪َ .6‬ﻣ ْﻦ َ‬
‫أرﺳ َﻞ َر ُﺳﻮﻟَﻪ إﱃ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮل ﻛِﺴﺮى ﻟِﺒـ ْﻴ ِ‬
‫اﳋﻠﻴﻔﺔ ؟‬
‫ﺖ‬
‫ﺐ َر ُﺳ ُ ْ َ َ‬
‫‪ .7‬ﻟ َﻤﺎذا َﻋﺠ َ‬
‫ﻋﻤﺮ ؟‬
‫‪ .8‬أﻳﻦ وﺟ َﺪ‬
‫ُ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﺎص ؟‬
‫ﺑﻦ‬
‫ﻋﻤﺮ َﻋ ْﻤ َﺮ َ‬
‫‪ .9‬ﲟَﺎ َذا أ ََﻣ َﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫واﻷﻃﻔﺎل ؟‬
‫ﻋﻤﺮ ِﻣ ْﻦ ِﻋ ْﻨ ِﺪ اﳌﺮ ِأة‬
‫‪َ .10‬ﻣ َﱴ اﻧﺼﺮف ُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını pa‬‬‫‪rantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫ﺖ‪َ ،‬ﺣﺴﻨًﺎ‪َ ،‬ﻋ ٍ‬
‫اﻟﻌﻈَ َﻤﺔ‪ ،‬ﻳُ َﺴﺎ ِرﻋﻮن‪َ ،‬ﺟ َﺮى‪ ،‬ﻗُـ ْﺮب (‬
‫) َو َ‬
‫ﺎل‪ ،‬ﺑَ َﺪأ‪َ ،‬دﻓَ َﻊ‪ ،‬ﻳَـ ُﻌﺪﱡ‪َ ،‬‬
‫ﺿ َﻌ ْ َ‬
‫‪ .1‬اﻟﻨﺎس ﰲ ِ‬
‫ﺑﻼدﻧﺎ ﻳﺴﺎﺑِ ُﻘﻮ َن ﰲ اﳋﲑ ِ‬
‫ات‪.‬‬
‫ُ‬
‫َُ‬
‫َﺣ َﺮ ًارا‪.‬‬
‫‪َ .2‬وﻟَ َﺪ ْ ﻢ أ ُّﻣﻬﺎ ُﻢ أ ْ‬
‫ع اﻟ ﱠ‬
‫ﺎب إﱃ اﳌﺴﺠﺪ ِﺣﻴﻨَﻤﺎ َِﲰﻊ اﻷذا َن‪.‬‬
‫ﺸ ﱡ‬
‫َﺳ َﺮ َ‬
‫‪ .3‬أ ْ‬
‫ﻋﻤﺮ ِﻣﺜَﺎﻻً ﻃَﻴﱢﺒًﺎ ﻟِﻠﺤﺎﻛﻢ اﻟﺼﺎ ِﱀ‪.‬‬
‫‪َ .4‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وأﻣﺎم اﻟﺸﻌﺐ‪.‬‬
‫أﻣﺎم اﷲ َ‬
‫ﻋﻤﺮ اﳋﻼﻓَﺔَ َﻣ ْﺴ ُﺆوﻟﻴﱠﺔً ﻛﺒﲑًة َ‬
‫‪ .5‬ﻳَـ ْﻌﺘَِﱪُ ُ‬
‫ﻋﻤﺮ ذا ُﺧﻠُ ٍﻖ َﺳ ٍﺎم‪.‬‬
‫‪َ .6‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫ي ‪َ :‬ﻣﺎ َﲪَﻠﻚ ﻋﻠﻰ اﳌَ ْﺴﺄَﻟﺔ ؟‬
‫‪َ .7‬‬
‫ﻋﻤﺮ ﻟﻠﺮﺟﻞ اﻟﻴﻬﻮد ﱢ‬
‫ﻗﺎل ُ‬
‫ﺚ ﻋﻦ ﻗﺼ ِﺮ اﳋﻠﻴﻔﺔ‪.‬‬
‫وﺻﻞ ُ‬
‫رﺳﻮل ﻛِ ْﺴ َﺮى إﱃ اﳌﺪﻳﻨﺔ أَ َﺧﺬ ﻳَـ ْﺒ َﺤ ُ‬
‫‪ .8‬ﻟَ ﱠﻤﺎ َ‬
‫‪ 175‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺒﻴﺖ اﳋﻠﻴﻔﺔ اﻟﺬي َﳜْﻠﻮ ِﻣﻦ ُﻛ ﱢﻞ ﻣﻈَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮل ﻛِﺴﺮى ﻟِ ِ‬
‫ﺎﻫ ِﺮ اﻟ َﻔﺨﺎﻣﺔ‪.‬‬
‫ْ َ‬
‫ﺐ ُ‬
‫‪َ .9‬ﻋﺠ َ‬
‫رﺳ ُ ْ َ‬
‫ٍ‬
‫ﺷﺠﺮة ِ ِﲜﻮا ِر ﺑﻴﺘِﻪ‪.‬‬
‫ﻧﺎم ﰲ ِﻇ ﱢﻞ‬
‫‪َ .10‬و َﺟ َﺪ‬
‫ﻋﻤﺮ ﻗ ْﺪ َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ‬
‫ُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫ﺖ‪ ،‬اﳊﺮارة‪ ،‬د ِ‬
‫اﺧ َﻞ‪ ،‬اﻟ ﱠ‬
‫ﺸ ْﺒﻊ (‬
‫) َﻣ ْﻴﺘَﺔ‪َ ،‬ﻋﺒِﻴﺪ‪ ،‬اﻟﻈﱡﻠْﻢ‪ ،‬ﳝَْﺘَﻠِﺊ‪ ،‬ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻴ ِﻘﻆ‪َ ،‬ﺧﻠ َ‬
‫ْﻒ‪ ،‬ﻇَﻠَ ْﻤ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫اﻹﺳﻼم‪.‬‬
‫ﺻﻮرًة َﺣﻴﱠﺔً ﻟِ َﻤﺒَﺎدئ‬
‫ﻋﻤﺮ ُ‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫ﺮت ﰲ ﻋﻬﺪ ﻋﻤﺮ رﺳﺎﻟﺔُ اﻹﺳﻼم ﺧﺎرِج اﳉﺰ ِ‬
‫ﻳﺮة اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ .2‬اﻧْـﺘَ َﺸ ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ت دوﻟﺔُ ِ‬
‫اﻷوﻃﺎن اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻌﺪل واﳌﺴﺎواة واﳊﺐ ﰲ‬
‫ﺎد ْ‬
‫‪َ .3‬ﺳ َ‬
‫اﳋﻠﻴﻔﺔ َﳜْﻠُﻮ ِﻣﻦ ﻛ ﱢﻞ ﻣ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻈﺎﻫ ِﺮ اﻟﻔﺨﺎﻣﺔ‪.‬‬
‫ﺑﻴﺖ‬
‫‪ .4‬ﻛﺎن ُ‬
‫َ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل ُﻛ ﱠﻞ ٍ‬
‫ﻟﻴﻠﺔ ﰲ اﻟﺴﺎﻋﺔ اﻟﺘﺎﺳﻌﺔ‪.‬‬
‫ﺎم‬
‫ُ‬
‫‪ .5‬ﻳَـﻨَ ُ‬
‫ﺖ ﻳﺎ ﻋﻤﺮ‪.‬‬
‫ﺎل ُ‬
‫‪ .6‬ﻗَ َ‬
‫ﺖ ﻓَﻨِ ْﻤ َ‬
‫ْﺖ ﻓﺄ َِﻣ ْﻨ َ‬
‫رﺳﻮل ﻛﺴﺮى ‪َ :‬ﻋ َﺪﻟ َ‬
‫ِ‬
‫َﺣ َﺮ ًارا‪.‬‬
‫اﻟﻨﺎس وﻗ ْﺪ َوﻟَﺪ ْ ﻢ أُﱠﻣﻬﺎ ُﻢ أ ْ‬
‫‪ .7‬ﻗﺎل ﻋﻤﺮ ﻟﻌﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص ‪َ :‬ﻣ َﱴ ْ‬
‫اﺳﺘَـ ْﻌﺒَ ْﺪ ُﰎ َ‬
‫‪َ .8‬ﺧﺮج ﻋﻤﺮ ﻣﻊ ِ‬
‫ﻟﻴﻠﺔ َﺷ ِ‬
‫ﺻﺎﺣﺒِﻪ ﰲ ٍ‬
‫ﺪﻳﺪة اﻟﺒَـ ْﺮِد‪.‬‬
‫ََ ُ‬
‫رﺳﻮل ﻛِ ْﺴ َﺮى أ ََﻣ َﺎم اﳋﻠﻴﻔﺔ‪.‬‬
‫ﻒ ُ‬
‫‪َ .9‬وﻗَ َ‬
‫ﻮع‪.‬‬
‫‪َ .10‬ﻛﺎ َن‬
‫ُ‬
‫ﺼ ُﺮ ُﺧﻮ َن ِﻣ َﻦ اﳉُ ِ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل ﻳَ ْ‬
‫‪ ‬‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin çoğullarını tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫رﺳﻮل اﷲ َﻋﻠَﻰ ُﺧﻠُ ٍﻖ ٍ‬
‫ﻋﻈﻴﻢ‪.‬‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫ﱢﻳﻖ أَ ﱠو ُل اﳋُﻠَ َﻔ ِﺎء اﻟﺮاﺷﺪﻳﻦ‪.‬‬
‫‪ .2‬أَﺑُﻮ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ اﻟ ﱢ‬
‫ﺼﺪ ُ‬
‫ﺐ ﻟِﻠﻄﱡﻼﱠ ِ‬
‫‪ .3‬أﲪ ُﺪ ِﻣ ٌ‬
‫ب‪.‬‬
‫ﺜﺎل ﻃَﻴﱢ ٌ‬
‫‪ .4‬ﻟﻴﺲ اﳊﻜْﻢ ﺳﺒﻴﻼً إﱃ اﳌُﻠ ِ‬
‫ﺴ ْﻠﻄَ ِﺔ وﲨَْ ِﻊ ِ‬
‫اﳌﺎل‪.‬‬
‫ْﻚ واﻟ ﱡ‬
‫ُ ُ‬
‫ﺴ ْﻮ ِط‪.‬‬
‫‪َ .5‬ﺟ َﻌ َﻞ‬
‫ﻀ ِﺮﺑُﻪ ﺑﺎﻟ ﱠ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﻳَ ْ‬
‫ُ‬
‫ﻋﻤﺮ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻛﺎن ُ‬
‫رﺳﻮل ﻛﺴﺮى ﳛﻤﻞ رﺳﺎﻟﺔً إﱃ َ‬
‫ﻋﺮش ِﻣﺜْ ُﻞ ِ‬
‫ﻋﺮش ﻛﺴﺮى‪.‬‬
‫‪ .7‬ﻟﻴﺲ ﰲ ﺑﻴﺖ ﻋﻤﺮ ٌ‬
‫ﻮﺟﺪ ﺣﻮل ﻋﻤﺮ ﺟﻨ ٌﺪ وﻻ َﺧ َﺪ ٌم‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻻ ﻳُ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ َﺮ‪.‬‬
‫‪.9‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ اﻟﺬي أَﺗَﻰ ﻋُ َﻤ َﺮ َﻛﺎ َن ﻣﻦ أﻫﻞ ﻣ ْ‬
‫ُ‬
‫‪ .10‬ﻗﺎل ﻋﻤﺮ ﻟِ ِ‬
‫أﻧﺖ ﲢﻤﻞ َﻋ ﱢﲏ َذﻧِْﱯ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ؟‬
‫ﺼﺎﺣﺒﻪ ‪َ :‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ 176‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin tekillerini tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫وأﻣﺎم اﻟﺸﻌﻮب‪.‬‬
‫أﻣﺎم اﷲ َ‬
‫ْﻢ ﻣﺴﺆوﻟﻴﱠﺔٌ ﻛﺒﲑةٌ َ‬
‫‪ .1‬اﳊُﻜ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻤﺮ‪.‬‬
‫‪َ .2‬رَوى أﺣ ُﺪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﺣﻜﺎﻳﺔَ َ‬
‫ِ‬
‫اﻹﺳﻼم‪.‬‬
‫ﻋﻤﺮ ِﻣﺜَﺎﻻً َﺣ َﺴﻨًﺎ ﻟِ َﻤﺒَﺎدئ‬
‫‪ .3‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫َﺣ َﺮ ٌار‪.‬‬
‫اﻟﻨﺎس ُﻛﻠﱡﻬﻢ أ ْ‬
‫‪ُ .4‬‬
‫ﻋﻤﺮ‪.‬‬
‫اﻟﺮواﻳﺎت ﺗُـ َﺆﱢﻛ ُﺪ‬
‫‪.5‬‬
‫َ‬
‫اﻷﺧﻼق اﻟ ﱠ‬
‫ُ‬
‫ﺴﺎﻣﻴﺔَ اﻟﱵ ﻛﺎن ﻳﺘﻤﺘﱠﻊ ﻳﻬﺎ ُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerden doğru olanların sonuna ( ), yanlış olanların‬‬
‫‪sonuna da () işaretini koyunuz.‬‬
‫اﻟﻨﱯ )ص( أَﺻﺒﺢ ﻋﻤﺮ أَ ﱠو َل َﺧﻠِ ٍ‬
‫ﻴﻔﺔ‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻟَ ﱠﻤﺎ ﺗَـ ُﻮ ﱢﰲ ﱡ‬
‫َْ َ ُ‬
‫) ‪( .....‬‬
‫‪ .2‬ﻛﺎن اﳋﻠﻔﺎء اﻟﺮاﺷﺪون ﻳَـ ْﻌﺘَِﱪُون اﳋﻼﻓﺔَ َﻣ ْﺴ ُﺆوﻟﻴّﺔ ﻛﺒﲑة‪.‬‬
‫) ‪( .....‬‬
‫ﻋﻬﺪ ﻋﻤﺮ ِ‬
‫داﺧﻞ اﳉﺰ ِ‬
‫ﺮت رﺳﺎﻟﺔُ اﻹﺳﻼم ﰲ ِ‬
‫ﻳﺮة اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ .3‬اﻧْـﺘَ َﺸ ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫) ‪( .....‬‬
‫ٍ‬
‫ﺷﺠﺮة ِﲜﻮا ِر اﳌﺴﺠﺪ‪.‬‬
‫ﻋﻤﺮ ﰲ ﻇ ﱢﻞ‬
‫‪ .4‬وﺟﺪ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ‬
‫ُ‬
‫) ‪( .....‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﻤﺮ اﳌﺮأ َة ﰲ ِ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل‪.‬‬
‫وﻧﺎم‬
‫اﻟﻄﻌﺎم‬
‫ﻋﻤﻞ‬
‫ُ‬
‫‪َ .5‬ﺳ َ‬
‫وذﻫﺐ ﺑﻌﺪﻣﺎ أﻛﻞ َ‬
‫َ‬
‫ﺎﻋ َﺪ ُ‬
‫) ‪( .....‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun harfi cerlerle dol‬‬‫‪durunuz.‬‬
‫اﻟﻴﻮم ‪ِ ....‬‬
‫اﻟﺸﻬﺮ‪.‬‬
‫ﻳﺦ ﻃُﺒِ َﻊ ﻫﺬا‬
‫ﻛﺘﺎب ﺗَﺎ ِر ٍ‬
‫‪َ .1‬ﲝَﺜْ ُ‬
‫ﺖ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺐ ﻋﻠﻴﻨَﺎ أ ْن ﻧُـ ْﻨ ِﻔ َﻖ ‪ ....‬اﻟﻔﻘﺮاء‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﳚ ُ‬
‫ي ِر َﺳﺎﻟَﺔً ‪ ....‬أَﺑَﻮﻳْﻪ‪.‬‬
‫‪ .3‬أ َْر َﺳ َﻞ اﳉُْﻨ ِﺪ ﱡ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ‪ .....‬اﻟﺴﻮط‪.‬‬
‫ب‬
‫اﺑﻦ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑ ِﻦ‬
‫اﻟﻌﺎص َ‬
‫ﺿ َﺮ َ‬
‫‪ .4‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫َ‬
‫ﻮل ﻛﺴﺮى ‪ِ .....‬‬
‫رﺟﻞ ِﻣﻦ ِ‬
‫ﺑﻴﺖ ﻋﻤﺮ‪.‬‬
‫أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ َد ﱠل َر ُﺳ َ‬
‫‪ .5‬ﻛﺎن ٌ‬
‫‪ ‬‬
‫‪8. Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili isimleri, örnekte olduğu gibi, zamirli‬‬
‫‪hâle dönüştürünüz.‬‬
‫ﺷﻮارع اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.‬‬
‫ﻋﻤﺮ ﳝَْ ِﺸﻲ ﰲ‬
‫ِ‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ :‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫‪ .1‬رﺟﻊ ﻋﻤﺮ ﻣﻊ ِ‬
‫ﺻﺎﺣﺒﻪ إﱃ اﳌﺮ ِأة ﺛَﺎﻧﻴﺔً‪.‬‬
‫ََ َ ُ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل ﻗﺪ أﻛﻠﻮا‪.‬‬
‫ﻋﻤﺮ ﺑﻌ َﺪ أ ْن َرأَى‬
‫َ‬
‫ﺼ َﺮ َ‬
‫‪ .2‬اﻧْ َ‬
‫ف ُ‬
‫‪ .3‬ﺧﺮج اﻟﺼﺤﺎ ﱡﰊ ﻣﻊ ﻋﻤﺮ ﰲ ٍ‬
‫ﻟﻴﻠﺔ ﺷﺪﻳﺪة اﻟﱪد‪.‬‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺷﻮارﻋﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻋﻤﺮ ﳝَْ ِﺸﻲ ﰲ‬
‫‪ ‬ﻛﺎ َن ُ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫‪.............................. ‬‬
‫‪.............................. ‬‬
‫اﻷﻃﻔﺎل ﻳﺼﺮﺧﻮن ﻷ ﱠن اﻟﻄﻌﺎم ﻛﺎ َن ﻏَﻴـﺮ ﺟ ِ‬
‫ﺎﻫ ٍﺰ‪..............................  .‬‬
‫‪ .4‬ﻛﺎ َن‬
‫َ‬
‫َْ َ‬
‫ُ َ ُْ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻨﺎس؟‬
‫ﻋﻤﺮ ﻟﻌﻤ ٍﺮو ‪ :‬ﻣﱴ ْ‬
‫اﺳﺘَـ ْﻌﺒَ ْﺪ ُﰎُ َ‬
‫‪ .5‬ﻗَﺎل ُ‬
‫‪.............................. ‬‬
‫‪ 177‬‬
‫‪ ‬‬
9. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri parantez içindeki kelimelerden uygun olanı ile doldurunuz.
ِ
ِ
ٍ َ‫ﺑﻦ أَﻧ‬
( ‫ أﺑﻮ ُﻫ َﺮﻳْـ َﺮة‬،‫ أﺑﻮ ﺑﻜ ٍﺮ‬،‫ﻠﻲ‬
‫ َﻋ ﱞ‬،‫ﺑﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن‬
ُ ‫ ﻋﺜﻤﺎن‬،‫ ُﳏَ ﱠﻤﺪ اﻟﻔﺎﺗﺢ‬،‫ﺲ‬
ُ ‫ َﻣﺎﻟﻚ‬،‫ﻋﻤﺮ ﺑﻦ اﳋﻄﺎب‬
ُ )
.‫ﺑﺎﻟﻌ ْﺪ ِل‬
َ ‫ ا ْﺷﺘَـ َﻬ َﺮ‬......... ُ‫ اﳋﻠﻴﻔﺔ‬.1
‫ﱠ‬
.‫ﻋﻤﺮ‬
َ ‫ ﺗَـ َﻮﱃ اﳋﻼﻓﺔَ ﺑﻌ َﺪ‬.......... ُ‫ اﳋﻠﻴﻔﺔ‬.2
ِ
.‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮ ِﱘ‬
‫ ِﲜَ ْﻤ ِﻊ‬......... ُ‫ أ ََﻣ َﺮ اﳋﻠﻴﻔﺔ‬.3
ِ َ‫ ﻫﻮ آﺧﺮ اﳋُﻠ‬......... ‫ أ َِﻣﲑ اﳌُْﺆِﻣﻨِﲔ‬.4
.‫ﻔﺎء اﻟﺮاﺷﺪﻳﻦ‬
َ
ُ
ُ
ِ
.‫اﳊﺪﻳﺚ‬
‫ َﻛﺎ َن ِﻣ ْﻦ ُرَو ِاة‬......... ‫ اﻟﺼﺤﺎ ﱡﰊ‬.5
ِ ‫ أَﺣ ُﺪ أَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ‬......... ‫ اﻹﻣﺎم‬.6
ِ ‫ﺐ اﻷر‬
ِ ‫اﳌﺬاﻫ‬
.‫ﺑﻌﺔ‬
ُ
َ
.َ‫ ﻫﻮ اﻟﺬي ﻓَـﺘَ َﺢ اﻟ ُﻘ ْﺴﻄَْﻨ ِﻄﻴﻨِﻴﱠﺔ‬........ ‫ اﻟﺴﻠﻄﺎ ُن‬.7
DİL BİLGİSİ
Bedel
Arapçada bedel tevâbi‘ konusu içerisinde yer almaktadır. Tevâbi‘ sıfat, tekit,
atıf ve bedelden oluşmakta olup, bir ismin peşinden gelerek onun i‘râbına
tâbi olan kelimeleri ifade etmektedir. Bunlar i‘râb yönünden bağımsız
değillerdir. Önceki isim merfû ise tevâbi‘den olan kelime de merfû,
mansûbsa mansûb ve mecrûrsa mecrûr olur. Önceki isme metbû‘, peşinden
gelen isme de tâbi‘ adı verilir. “Tâbi olanlar” manasına gelen tevâbi‘den
birisi de bedeldir.
Bedel, öncesinde geçen kelimenin i‘râbına tâbi olan lafızdır. Bedeldeki
amaç, öncesindeki kelimenin manasını açıklamak ve onu pekiştirmektir.
Buna bedel denmesinin sebebi ise adından da anlaşılacağı üzere, öncesindeki
kelimenin yerini tam olarak doldurabileceğinden dolayıdır. Bir cümlede
öncesindeki kelimeyi kaldırarak onun yerine bedelini koyduğumuzda manada
herhangi bir noksanlık meydana gelmez. Bedelli bir ifadede asıl maksat bedel
olan kelime olup, öncesindeki kelime ise ona bir hazırlık olarak
zikredilmektedir.
Bedelin Ögeleri
Bedelin iki temel ögesi bulunmaktadır: Mübdelün minh ( ُ‫ ) ُﻣ ْﺒ َﺪ ٌل ِﻣ ْﻨﻪ‬ve
bedel (‫)ﺑَ َﺪ ٌل‬.
‫ْت اﻟ َْﻤ َﻘﺎﻟَﺔَ ُﲬُ َﺴ َﻬﺎ‬
ُ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬Makalenin beşte birini okudum.
1. Mübdelün minh: Bedelden önce gelen isim olup, bedel bu isme tâbi olur.
Mübdelün minh fâil, mef’ûl ya da benzeri bir öge olur.
2. Bedel: Mübdelün minhden sonra gelip ona tâbi olan lafızdır.
178
Bedelin Çeşitleri
Bedel ile mübdelün minh arasındaki bütün-parça ilişkisi dikkate alınarak
bedel dörde ayrılmıştır.
ِ
ِ
1. Bedelü’l-kül mine’l-kül (bedel-i mutâbık). (‫ﺑﻖ‬
ُ ‫)ﺑَ َﺪ ُل اﻟ ُﻜ ﱢﻞ ﻣ َﻦ اﻟ ُﻜ ﱢﻞ – اﻟﺒَ َﺪ ُل اﻟ ُْﻤﻄَﺎ‬
ِ ‫)ﺑَ َﺪ ُل اﻟﺒَـ ْﻌ‬
2. Bedelü’l-ba‘z mine’l-kül.( ‫ﻞ‬
‫ﺾ ِﻣ َﻦ اﻟ ُﻜ ﱢ‬
ِ ‫)ﺑ َﺪ ُل‬
ِ ‫اﻻ ْﺷﺘِﻤ‬
3. Bedelü’l-iştimâl. (‫ﺎل‬
َ
َ
4. Bedel-i mübâyin. (‫ْﻤﺒَﺎﻳِ ُﻦ‬
ُ )
ُ ‫اﻟﺒﺪل اﻟ‬
1. Bedelü’l-kül mine’l-kül (bedel-i mutâbık)
Bedel ile mübdelün minh’in aynı şey ise bu tür bedele bedel-i kül veya
bedel-i mutâbık denir.
.‫ﻚ َﺣ َﺴ ٌﻦ‬
َ ‫ﺻ ِﺪﻳ ُﻘ‬
َ ‫ َﺣ‬Arkadaşın Hasan geldi.
َ ‫ﻀ َﺮ‬
.‫ﻚ َﺣ َﺴﻨًﺎ‬
َ ‫ﺻ ِﺪﻳ َﻘ‬
ُ ْ‫ َرأَﻳ‬Arkadaşın Hasan’ı gördüm.
َ ‫ﺖ‬
.‫ﻚ َﺣ َﺴ ٍﻦ‬
َ ‫ﺻ ِﺪ ِﻳﻘ‬
ُ ‫ َﺳﻠﱠ ْﻤ‬Arkadaşın Hasan’a selam verdim.
َ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ‬
Yukarıdaki üç örnekte de ‫ﻚ‬
َ ‫ﺻ ِﺪﻳ ُﻘ‬
َ kelimesi mübdelün minh, ‫ َﺣ َﺴ ٌﻦ‬kelimesi
de bedeldir. Bedel, mübdelün minhin aynısı olduğu için buna bedel-i kül
denir. İ‘râb yönünden de ‫ﺴ ٌﻦ‬
َ ‫ﺻ ِﺪﻳ ُﻘ‬
َ lafzına uymuş, birincide her ikisi
َ ‫ َﺣ‬lafzı, ‫ﻚ‬
de merfû, ikincide mansûb, üçüncüde de her ikisi de mecrûr olarak gelmiştir.
Mübdelün minh ilk cümlede fâil iken, ikinci ve üçüncülerde ise mef’ûlün bih
olarak gelmiştir.
.‫ﲔ‬
َ ‫َﺧ‬
ُ ‫ﺎء أ‬
ٌْ ‫ﻮك ُﺣ َﺴ‬
َ ‫ َﺟ‬Kardeşin Hüseyin geldi.
.‫ﺎك ُﺣ َﺴ ْﻴـﻨًﺎ‬
َ ‫َﺧ‬
ُ ‫ﺼ ْﺮ‬
َ‫تأ‬
َ َ‫ ﻧ‬Kardeşin Hüseyin’e yardım ettim.
ِ ِ ُ ‫ ﻣﺮر‬Kardeşin Hüseyin’e uğradım.
ٍ ْ ‫ﻴﻚ ُﺣﺴ‬
.‫ﲔ‬
ْ ََ
َ َ ‫ت ﺑﺄَﺧ‬
Yukarıdaki üç örnekte ise ‫َخ‬
ُ ‫ أ‬kelimesi i‘râbını harf ile aldığı için ref hâli
vâ ile, nasb hâli elif ile ve cer hâli de yâ ile gelmiş, bedel olan ‫ﲔ‬
ٌْ ‫ ُﺣ َﺴ‬lafzı da
i‘râb yönünden ona uymuştur.
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları uygun bir bedel-i kül ile doldurunuz.
ِ ‫َﺖ‬
....... ‫ﻚ‬
ْ ‫ َﺳﺄَﻟ‬Arkadaşın ….. seni sordu
َ ُ‫ﻋﻨﻚ ﺻﺪﻳﻘﺘ‬
....... ‫ت أُ ﱡم ﺧﺎﻟِ ٍﺪ‬
ْ ‫ﺎء‬
َ ‫ َﺟ‬Halit’in annesi ……… geldi.
...... ‫ت ِﲜَﺎ ِر َك‬
ُ ‫ َﻣ َﺮْر‬Komşun ……. ‘e uğradım.
ِ
.‫اﺷﺪﻳﻦ‬
ُ ِ‫ ﺛَﺎﻟ‬..... ُ‫ اﳋﻠﻴﻔﺔ‬Halife …….. râşid halifelerin üçüncüsüdür.
َ ‫ﺚ اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻟﺮ‬
179
ِ ‫)ﺑَ َﺪ ُل اﻟﺒَـ ْﻌ‬
2. Bedelü’l-ba‘z mine’l-kül (‫ﺾ ِﻣ َﻦ اﻟ ُﻜ ﱢﻞ‬
Bedel, eğer mübdelün minhin bir parçası ise buna bedel-i ba‘z denir.
ِ ُ ‫ ﻗَـﺮأ‬Kitabın yarısını okudum.
.‫ﺼ َﻔﻪ‬
ْ ِ‫ﺎب ﻧ‬
َ َ‫ْت اﻟﻜﺘ‬
َ
.‫ﻀ ﻪ‬
َ ‫ْﺖ اﻟ ﱠﺮ ِﻏ‬
َ ‫ﻴﻒ ﺑَـ ْﻌ‬
ُ ‫ أَ َﻛﻠ‬Ekmeğin bir kısmını yedim.
.‫ْﺖ اﻟﻘﺮآ َن ﺛُـﻠُﺜَﻪ‬
ُ ‫ َﺣ ِﻔﻈ‬Kur’an’ın üçte birini ezberledim.
Yukarıdaki üç örnekte de bedel, mübdelün minhin bir parçasıdır ve i‘râb
yönünden ona uymuş, her üçü de nasb konumunda fetha ile gelmiştir.
Bedel-i ba‘z ile tekidin birbirine karıştırılmaması gerekmektedir. Çünkü bedel,
mübdelün minhe açıklık getirmekte te’kîd ise müekkedi anlamca
pekiştirmektedir. Şu örnekleri inceleyelim.
.ُ‫ْت اﻟﻘﺮآ َن ُﻛﻠﱠﻪ‬
ُ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬Kur’ân’ın tamamını okudum.
َِ ‫ْت اﻟﻘﺮآ َن‬
.‫ﲨ َﻴﻌﻪ‬
ُ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬Kur’ân’ın tamamını okudum.
.ُ‫ﺼ َﻔﻪ‬
ُ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬Kur’ân’ın yarısını okudum.
ْ ِ‫ْت اﻟﻘﺮآ َن ﻧ‬
.ُ‫ْت اﻟﻘﺮآ َن أَ ْﻛﺜَـ َﺮﻩ‬
ُ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬Kur’ân’ın çoğunu okudum.
Yukarıdaki örneklerden ilk ikisinde altı çizili olan kelimeler tekit, son
ikisinde ise bedel-i ba‘zdır.
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları uygun bir bedel-i ba‘z ile doldurunuz.
....... ‫ﻳﻖ‬
ُ ‫ َﻣ َﺸ ْﻴ‬Yolun yarısını yürüdüm.
َ ‫ﺖ اﻟﻄﺮ‬
ِ
....... ‫اﳌﺴﺠﺪ‬
‫ﺖﰲ‬
ُ ‫ﺻﻠﱠْﻴ‬
َ Caminin avlusunda namaz kıldım.
...... ‫ ﻇَ َﻬ َﺮ اﻟ َﻘ َﻤ ُﺮ‬Ayın çoğu göründü.
...... ُ‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ اﻟﻐﺮﻓﺔ‬Odanın eşyası hoşuma gitti.
ِ ‫)ﺑ َﺪ ُل‬
3. Bedel-i iştimâl (‫اﻻ ْﺷﺘِ َﻤﺎل‬
َ
Bedel, mübdelün minhin bir parçası değil de ona ait bir özellik ise buna da
bedel-i iştimâl denir.
.‫اﻟﻄﺎﻟﺐ أ ََدﺑُﻪ‬
‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَ ِﲏ‬Öğrencinin terbiyesi hoşuma gitti.
ُ
ِ
.ُ‫ْﻤﻪ‬
ُ ‫ َﺳ ﱠﺮِﱐ ﳏﻤﻮ ٌد ﻋﻠ‬Mahmud’un ilmi hoşuma giti
.‫ﺖ ﺑَِﺰﻳْ ٍﺪ ُﺧﻠُ ِﻘ ِﻪ‬
ُ ‫ أُ ْﻋ ِﺠ ْﺒ‬Zeyd’in ahlakı hoşuma gitti.
Yukarıdaki üç örnekteki bedel, mübdelün minhin bir parçası değil, ona ait
birer özellik olup, i‘râb yönünden ona uymuştur.
180
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
boşlukları uygun bir bedel-i iştimâl ile doldurunuz.
.......‫ﻮك‬
َ ‫َﺧ‬
ُ ‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَِﲏ أ‬Kardeşinin okuyuşunu beğendim.
.......‫اﻟﻄﻔﻞ‬
‫ أَ ْز َﻋ َﺠ ُﻬ ُﻢ‬Çocuğun ağlaması onları rahatsız etti.
ُ
......ُ‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَِﲏ اﻷﺳﺘﺎذ‬Hocanın elbisesini beğendim.
...... ‫اﻟﺸﺎب‬
‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَ ِﲏ‬Gencin kültürü hoşuma gitti.
‫ﱡ‬
Hem bedel-i ba‘z hem de bedel-i iştimâlde mübdelün minhe ait bir zamir
bulunmalıdır. Bu zamir, mübdelün minh olan ismin yerini tuttuğu için ona
müzekkerlik-müenneslik ve teklik-çokluk yönünden uyar.
.‫ﺼ َﻔﻪ‬
ُ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬Kur’ân’ın yarısını okudum.
ْ ِ‫ْت اﻟﻘﺮآ َن ﻧ‬
.‫ﺼ َﻔﻬﺎ‬
ُ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬Sûrenin yarısını okudum.
ْ ِ‫ْت اﻟﺴﻮرَة ﻧ‬
.‫ب أَ ْﻛﺜَـ َﺮﻫﻢ‬
ُ ْ‫( َرأَﻳ‬Erkek) öğrencilerin çoğunu gördüm.
َ ‫ﺖ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
ِ
.‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت أَ ْﻛﺜَـ َﺮُﻫ ﱠﻦ‬
‫ﺖ‬
ُ ْ‫( رأﻳ‬Kız) öğrencilerin çoğunu gördüm.
ِ
.‫ْﻤﻬﺎ‬
ُ ‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ اﻟﻄﺎﻟﺒﺔُ ﻋﻠ‬Öğrencinin bilgisi hoşuma gitti.
Yukarıdaki dört örnek de bedel-i ba‘za aittir. Bunlara bakıldığında
birincide mübdelün minh müfred müzekker olduğu için bedelde ona ait olan
zamir de müfret müzekker; ikincide mübdelün minh müfred müennes olduğu
için ona dönen zamir de müfred müennes gelmiştir. Üçüncü örnekte
mübdelün minh cemi müzekker, dördüncüde de cemi müennes olarak gelmiş,
bedelde onlara dönen zamir de uygun bir şekilde gelmiştir. Aynı durum
bedel-i iştimâl için de geçerlidir.
Ayrıca bedel-i ba‘z ve bedel-i iştimâl Türkçe’ye sanki bedel muzâf,
mübdelün minh de muzâfun ileyhmiş gibi tercüme edilirler.
.‫اﻟﻄﺎﻟﺐ أ ََدﺑُﻪ‬
‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَِﲏ‬Öğrencinin terbiyesi hoşuma gitti.
ُ
.‫ﻴﺼﻪ‬
‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَِﲏ‬Öğrencinin gömleği hoşuma gitti.
ُ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﻗَ ِﻤ‬
ُ
.‫ﺼ َﻔ َﻬﺎ‬
ُ ‫ َﺣ ِﻔﻈ‬Fetih sûresinin yarısını ezberledim.
ْ َ‫ﻮرَة اﻟ َﻔ ْﺘ ِﺢ ﻧ‬
َ ‫ْﺖ ُﺳ‬
4. Bedel-i Mübâyin. (‫)اﻟﺒَ َﺪ ُل اﻟ ُْﻤﺒَﺎﻳِ ُﻦ‬
Bir sözde unutma, hata vb. bir sebepten dolayı bir kelimenin peşinden asıl
kastedilen kelimenin kullanıldığı bedel türüdür. Yazı dilinde değil de
konuşma dilinde görülür. Ancak dikkatli ve fasih konuşmalarda rastlanmaz.
ِ
.‫ﺐ‬
ْ َ‫ َﺟﺎء‬Hoca geldi, hoca demişim öğrenci.
ُ ‫اﻷﺳﺘَﺎذُ اﻟﻄﺎﻟ‬
.‫ْﺖ ُﺧ ْﺒـ ًﺰا َﳊْ ًﻤﺎ‬
ُ ‫ أَ َﻛﻠ‬Ekmek yedim, ekmek demişim et.
.‫ْت ﻛِﺘَﺎﺑًﺎ ﻗَـﻠَ ًﻤﺎ‬
ُ ‫َﺧﺬ‬
َ ‫ أ‬Kitap aldım, kitap demişim kalem.
181
‫‪Yukarıdaki üç örnekte ise bedel, mübdelün minhin ne tamamı, ne onun‬‬
‫‪bir parçası ne de ona ait bir özelliktir. Sadece yapılan yanlışı düzeltmek‬‬
‫‪amacıyla zikredilmiştir.‬‬
‫‪ bağlacı getirilerek yanlış düzeltilir.‬ﺑَ ْﻞ ‪Fasih konuşanların dilinde ise araya‬‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ‪.‬‬
‫اﳌﻬﻨﺪس ﺑَ ِﻞ‬
‫ﻀ َﺮ‬
‫‪َ Mühendis geldi, yok, doktor (geldi).‬ﺣ َ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫‪Bedelle ilgili daha ayrıntılı bilgi için M. Meral Çörtü’nün Arapça Dilbilgisi Nahiv‬‬
‫‪isimli kitabına bakınız.‬‬
‫‪ve‬‬
‫‪Bedelle‬‬
‫‪ilgili‬‬
‫‪olarak‬‬
‫‪ayrıca‬‬
‫‪http://www.onlinearabic.net‬‬
‫‪www.schoolarabia.net adreslerine başvurabilirsiniz.‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ALIŞTIRMALAR‬‬
‫‪1. Aşağıdaki metinde geçen bedel ve mübdelün minhleri tespit ediniz.‬‬
‫ﺴﻴﱢ َﺪةُ ﻋﺎﺋِ َﺸﺔُ رﺿﻲ اﷲ ﻋﻨﻬﺎ‬
‫اﻟ ﱠ‬
‫اﻟﺴﻨﺔ اﻟﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺪﻫﺎ أَِﰊ ﺑ ْﻜ ٍﺮ )ض(‪ ،‬ﰲ ﻣ ﱠﻜﺔَ اﳌ َﻜ ﱠﺮ ِ‬
‫ﺑﻴﺖ ِ‬
‫وﻟِ َﺪ ِ‬
‫ت اﻟﺴﻴﺪةُ ﻋﺎﺋﺸﺔُ ﰲ ِ‬
‫اﺑﻌﺔ ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱡﺒُـ ﱠﻮِة‪،‬‬
‫ﻣﺔ ﰲ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ﺗﺎن‪ .‬ﻓﻜﺎﻧَـﺘﺎ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﺋﻞ‪ .‬وﻛﺎ َن ﻟِﻨَ ْﺸﺄ ِ ﺎ ﰲ ِ‬
‫ِ‬
‫ُ‬
‫أﺛﺮ ﻛﺒﲑٌ ﰲ‬
‫َﺑﻴﻬﺎ‬
‫أ‬
‫ﺑﻴﺖ‬
‫ﻦ‬
‫ﻣ‬
‫َو‬
‫ﻷ‬
‫ا‬
‫اﳌﺴﻠﻤﲔ‬
‫ﲑ‬
‫ﺻﻐ‬
‫وﳘﺎ‬
‫ﺎء‬
‫َﲰ‬
‫أ‬
‫ﻬﺎ‬
‫ﺘ‬
‫ﺧ‬
‫أ‬
‫ﻣﻊ‬
‫ﺖ‬
‫ﻤ‬
‫ْ‬
‫ْ‬
‫َﺳﻠَ َ ْ‬
‫وأ ْ‬
‫ٌ‬
‫َ‬
‫َ َ‬
‫ََ‬
‫ٍ‬
‫َت ﻓﺼﻴﺤﺔَ اﻟﻠﱢﺴ ِ‬
‫ت ﻋﻨﻪ ﻛﺜﲑا ِﳑﱠﺎ ا ْﺷﺘُ ِﻬﺮ ﺑﻪ ِﻣﻦ ِﻋﻠ ٍْﻢ ِ‬
‫ﺎن‪ .‬وﻗ ْﺪ أَ ْﻛ َﺴﺒَْﺘﻬﺎ‬
‫وﺻ ْﺪ ٍق وذَﻛﺎء‪ ،‬ﻓﻨَ َﺸﺄ ْ‬
‫َﺧ َﺬ ْ‬
‫ﺣﻴﺎ ﺎ‪ ،‬ﻓﻘ ْﺪ أ َ‬
‫ْ‬
‫ً‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻔﺎت اﻟ َﻜ َﺮِم‪.‬‬
‫اﻟﺒﺎدﻳﺔ ﻣﻦ‬
‫ﺣﻴﺎةُ‬
‫اﳌﻨﻮ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ‬
‫ت إﱃ‬
‫ﺗَـ َﺰﱠو َﺟﻬﺎ‬
‫ُ‬
‫اﳌﺪﻳﻨﺔ ﱠ‬
‫ﺎﺟ َﺮ ْ‬
‫رة ﻣﻊ أﻫﻠِﻬﺎ‪ ،‬و َﺣ ِﻔﻈَ ْ‬
‫رﺳﻮل اﷲ ﳏﻤ ٌﺪ )ص( ﰲ ﻣﻜﺔ اﳌﻜ ﱠﺮﻣﺔ‪ ،‬ﰒ َﻫ َ‬
‫ِ‬
‫أَﺣ ِ‬
‫أﺛﺮ ﻓَـ ﱠﻌ ٌ‬
‫ﺎز ﺑِ َﻜﺜْـ َﺮِة‬
‫ﺎد َ‬
‫ﺼ ِﺮﻫﺎ‪ .‬و ْ‬
‫اﻟﻨﱯ )ص( ﺑَـ ْﻌ َ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﻋﺎﺋﺸﺔُ ﲤَْﺘَ ُ‬
‫ﻳﺚ ﱢ‬
‫ﺎل ﰲ اﳊﻴﺎة اﻟﻌﻠﻤﻴﱠﺔ ﰲ َﻋ ْ‬
‫َ‬
‫ﻀﻬﺎ‪ ،‬ﻓﻜﺎ َن ﳍﺎ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﺚ‬
‫ﱢﺴﺎء ﰲ ﻫﺬا اﳌَ َﺠﺎل‪َ ،‬ﺣ ْﻴ ُ‬
‫ﻴﻞ ﳍﺎ ﺑﲔ اﻟﻨ َ‬
‫اﳊ ْﻔﻆ ودﻗﺔ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬وﺗُـ ْﻌﺘَﺒَـ ُﺮ ﻣﻦ أَﺋ ﱠﻤﺔ اﻟ ﱡﺮَواة ﻟﻠﺤﺪﻳﺚ اﻟﺸﺮﻳﻒ‪ ،‬ﻓﻼ َﻣﺜ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫إ ﱠن ﻣﺎ ر ِوي ﻋﻨﻬﺎ ﻳـ ْﺒـﻠُ ُﻎ أَ ْﻛﺜَـﺮ ِﻣﻦ أَﻟْ َﻔﻲ ﺣ ِﺪ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫ﻳﺚ‪ ،‬وﻗﺪ َرَوى ﻋﻨﻬﺎ أَ ْﻛﺜَـ ُﺮ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼﺤﺎﺑَﺔ واﻟﺘﱠﺎﺑﻌ َ‬
‫َ ْ ْ َ‬
‫َ‬
‫ُ َ‬
‫)ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ اﻟﻘﻮاﻋﺪ اﳌﻴﺴﺮة ج ‪ 3‬ص ‪(229‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪2. Aşağıdaki metinde geçen boşlukları, parantez içindeki bedellerden‬‬
‫‪uygun olanını seçerek doldurunuz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻀ ِﻞ (‬
‫ﻀ ُﻬﻢ ‪ ،‬أُ ﱡم اﻟ َﻔ ْ‬
‫ﺼ ُﻔﻪ ‪ ،‬ﺑَـ ْﻌ ُ‬
‫‪،‬اﻟﻌﺒﱠﺎس ‪ ،‬ﻧِ ْ‬
‫) أَﻧﻴﻨَﻪ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص(‬
‫َﻋ ْﺪ ُل‬
‫ِ‬
‫أﺧ َﺬﻩ اﳌﺴﻠﻤﻮن ِ‬
‫ﺎم ِ‬
‫َﺳ َﺮى‬
‫َوﻗَ َ‬
‫رﺳﻮل اﷲ )ص( وأَ ْﺧﺒَـ َﺮﻩُ أ ﱠن َﻋ ﱠﻤﻪ ‪) ......‬ض( َ‬
‫ﺿ ْﻤ َﻦ أ ْ‬
‫ﻒ أﺣ ُﺪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ أ ََﻣ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎس أَ ْﺧ َﻔﻰ إ ْﺳﻼََﻣﻪ وﺑَﻘ َﻲ ﰲ‬
‫ﺎس وزوﺟﺘُﻪ ‪ .....‬ﻗ ْﺪ أ ْ‬
‫اﳌُ ْﺸ ِﺮ َ‬
‫َﺳﻠَ َﻤﺎ ْﻗﺒ َﻞ ﺑَ ْﺪ ٍر‪ ،‬ﻟﻜ ﱠﻦ اﻟﻌﺒﱠ َ‬
‫ﻛﲔ ﰲ ﻏَ ْﺰَوة ﺑَ ْﺪ ٍر‪ ،‬وﻛﺎن اﻟﻌﺒﱠ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َﻣ ﱠﻜﺔَ ﺑِﺄ َْﻣ ٍﺮ ﻣ َﻦ اﻟﺮﺳﻮل )ص( ﻟﻴَـ ْﻨـ ُﻘ َﻞ إﱃ اﳌﺴﻠﻤﲔ أَ ْﺧﺒَ َﺎر اﳌﺸﺮﻛﲔ‪.‬‬
‫‪ 182‬‬
‫‪ ‬‬
‫رﺳﻮل‬
‫َﺳ ِﻬ َﺮ‬
‫اﻟﻠﺒﻞ ‪ ، .....‬ﻓﻘﺎل ﻟﻪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔُ ‪َ :‬ﻣﺎ ﻟﻚ ﻳَﺎ َ‬
‫ُ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص( ﰲ ﺑَ ْﺪ ٍر وَﱂْ ﻳَﺄْﺗِﻪ ﻧَـ ْﻮٌم وﻗ ْﺪ َﻣ َ‬
‫ﻀﻰ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼﺤﺎﺑﺔُ ‪ ......‬ﻓ َﺨ ﱠﻔ ُﻔﻮا ِﻣﻦ َوﺛَﺎﻗِﻪ‪ .‬وﻟَ ﱠﻤﺎ‬
‫ﺎم اﻟ ﱠ‬
‫ﺎم ؟ ﻓﻘﺎل )ص( ‪َِ :‬ﲰ ْﻌ ُ‬
‫ﺎس ‪ .....‬ﰲ َوﺛَﺎﻗﻪ ‪ ،‬ﻓ َﻘ َ‬
‫اﷲ ﻻ ﺗَـﻨَ ُ‬
‫ﺖ اﻟﻌﺒﱠ َ‬
‫ﺎﻷﺳ َﺮى ُﻛﻠﱢﻬﻢ‪.‬‬
‫َﻋﻠِ َﻢ‬
‫ُ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص( أ ََﻣ َﺮُﻫ ْﻢ أ ْن ﻳَـ ْﻔ َﻌﻠﻮا ذﻟﻚ ﺑِ ْ‬
‫)ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ اﻟﻘﻮاﻋﺪ اﳌﻴﺴﺮة ج ‪ 3‬ص ‪(199‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde bedel ve mübdelün minhleri örnekte olduğu gibi‬‬
‫‪tespit ederek boşluklara yazınız.‬‬
‫اﳌﺒﺪل ﻣﻨﻪ‬
‫َﺣ ُﺪ أَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ اﻟ َْﻤ َﺬ ِاﻫ ِ‬
‫اﻷرﺑَـ َﻌ ِﺔ‪.‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪:‬‬
‫ُ‬
‫ﺐ ْ‬
‫اﻹﻣﺎم أَﺑُﻮ ﺣﻨﻴﻔﺔَ أ َ‬
‫ﺖ أُ ﱡم اﳌُْﺆِﻣﻨِﲔ ﻋﺎﺋﺸﺔُ ﺣ ﱠﺠﺔً ﰲ ِرو ِ‬
‫اﻳﺔ اﳊﺪﻳﺚ‪.‬‬
‫‪َ .1‬ﻛﺎﻧَ ْ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫اﻹﻣﺎم‬
‫ُ‬
‫أَﺑُﻮ ﺣﻨﻴﻔﺔَ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫ﱠ‬
‫ﻗﺒﻞ َﻋ ْﺸ ِﺮ َدﻗَﺎﺋِﻖ‪.‬‬
‫ﻋﻠﻲ‬
‫دﺧﻞ اﻷﺳﺘﺎذُ ﱞ‬
‫اﻟﺼﻒ َ‬
‫‪َ .6‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫َﲪَﺪ أ َْﻣ ِ‬
‫ﺲ اﻟﻠﻴﻠﺔَ‪.‬‬
‫ﺟﺎرﻧﺎ أ ْ‬
‫‪ .7‬زارﱐ ُ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫ﻧﺼﻮم ﰲ اﻟﺸﻬ ِﺮ اﻟﻜﺮ ِﱘ رﻣﻀﺎ َن‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻛﻠﱡﻨﺎ ُ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫ﻀﻮﱄ‪.‬‬
‫‪َ .9‬ﺣ ِﻔﻈْﻨَﺎ ﻗﺼﻴﺪةً ﻟﻠﺸﺎﻋ ِﺮ ﻓُ ُ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫َﻚ ﺣﺴﻴﻨًﺎ ﰲ اﳌﺴﺠﺪ‪.‬‬
‫رأﻳﺖ َﺧﺎﻟ َ‬
‫‪ُ .10‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫ﺴ ْﻠﻄَﺎ ُن ﳏﻤ ٌﺪ اﻟﻔﺎﺗِﺢ ُِﳛ ﱡ ِ‬
‫ْﻢ‬
‫واﻟﻌﻠﻤﺎء‪.‬‬
‫‪َ .2‬ﻛﺎ َن اﻟ ﱞ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ﺐ اﻟﻌﻠ َ‬
‫اﻹﻣﺎم ﺗِﻼَ َوﺗُﻪ‪.‬‬
‫‪ .3‬أﻋﺠﺒﲏ‬
‫ُ‬
‫أﺧﺎف ِﻣ َﻦ اﻟﻈﱡﻠ ِْﻢ ﻋﺎﻗِﺒَﺘِﻪ‪.‬‬
‫‪.4‬‬
‫ُ‬
‫‪ .5‬أﻓﺎدﺗﲏ اﳌﻜﺘﺒﺔُ ﻣﺮ ِ‬
‫اﺟﻌُﻬﺎ‪.‬‬
‫ََ‬
‫اﻟﺒﺪل‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerdeki bedelleri ve çeşidini örnekte olduğu gibi‬‬
‫‪boşluklara yazınız.‬‬
‫اﻟﺒﺪل‬
‫اﱄ ِﻣ ْﻦ أَ ْﻛ َِﱪ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﰲ اﻟﻘﺮن اﳋﺎﻣﺲ‪.‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪َ :‬ﻛﺎ َن أﺑﻮ َﺣ ِﺎﻣ ٍﺪ اﻟﻐَ َﺰ ِ ﱡ‬
‫اﱄ‬
‫اﻟﻐَ َﺰ ِ ﱡ‬
‫ﱠم اﳌُ ْﺴﺘَ ْﺸ َﻔﻰ َﺣﺎﺋِﻄُﻪ‪.‬‬
‫‪ .1‬ﺗَـ َﻬﺪ َ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫اﻟﻄﻼب أَ ْﻛﺜَـ ُﺮﻫﻢ ﰲ اﻟ ﱢﺮ ْﺣﻠَﺔ‪.‬‬
‫‪ .2‬ا ْﺷﺘَـ َﺮ َك‬
‫ُ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫ﺎرﻫﺎ ﱠِ‬
‫اﻟﱰﳜﻴّﺔُ‪.‬‬
‫‪ .3‬أﻋﺠﺒ ْﺘـﻨَﺎ اﳌﺪﻳﻨﺔُ آﺛَ ُ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫اﻟﺪواء ﻧﺼ َﻔﻪُ‪.‬‬
‫ﻳﺾ‬
‫ﺷﺮب اﳌﺮ ُ‬
‫‪َ .4‬‬
‫َ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫اﻟﺜﻮب أَ ْﻛ َﻤ ُﺎﻣﻪ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﲤ ﱠﺰ َق‬
‫ُ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪ .6‬أﻋﺠﺒﲏ اﻟﺒُـ ْﻠﺒُ ُﻞ ﺗَـﻐْ ِﺮﻳ ُﺪﻩ‪.‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫ﻧﻮﻋﻪ‬
‫ﺑَ َﺪ ُل اﻟ ُﻜ ﱢﻞ‬
‫‪ 183‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﱠك َﻛ ِﺎﻣﻼً‪.‬‬
‫ت َﺟﺪ َ‬
‫ﺎﻋ ْﺪ ُ‬
‫‪َ .7‬ﺳ َ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫اﳊﻘﻞ ﺛُـﻠُﺜَﻪ‪.‬‬
‫‪ .8‬ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳْ ُ‬
‫ﺖ َ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪ .9‬أَ ْﻋ َﺠﺒَ ِﲏ أﲪ ُﺪ ﻧَﻈَﺎﻓَـﺘُﻪ‪.‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫ﻃﻲ َﻛ ٍ‬
‫ﺖ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱡ‬
‫ﻤﺎل‪.‬‬
‫‪َ .10‬ﺳﻠﱠ ْﻤ ُ‬
‫ﺸ ْﺮ ﱢ‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde geçen boşlukları, örnekte olduğu gibi, parantez‬‬
‫‪içinden hareke yönünden uygun olan bedeli seçerek doldurunuz.‬‬
‫ﺖ اﻟﻐُ ْﺮﻓَﺔَ ‪........‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ :‬أَ ْﻏﻠَ ْﻘ ُ‬
‫) ﺑَﺎ ُ ﺎ – ﺑَﺎ َ ﺎ – ﺑَﺎ ِ ﺎ (‬
‫) ِﻋﻠْﻤﻪ – ﻋﻠﻤﻪ – ِ‬
‫ﻋﻠﻤﻪ (‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ﺎدِﱐ اﻷﺳﺘﺎذُ ‪..........‬‬
‫‪ .1‬أَﻓَ َ‬
‫ْﺖ اﻟﺘﱡـ ﱠﻔﺎﺣﺔَ ‪..........‬‬
‫‪ .2‬أَ َﻛﻠ ُ‬
‫ﺼ ُﻔﻬﺎ – ﻧِﺼ َﻔﻬﺎ – ِ‬
‫ﻧﺼﻔﻬﺎ (‬
‫) ﻧِ ْ‬
‫اﻟﺒﺤﺮ ‪..........‬‬
‫‪ .3‬أَ ْﻋ َﺠﺒَـﻨَﺎ ُ‬
‫ﻣﻨﻈﺮﻩ – ﻣﻨﻈ ِﺮﻩ (‬
‫) َﻣ ْﻨﻈَُﺮﻩ – َ‬
‫ﺮرت ﺑِ ِ‬
‫ﺎﻷﻃﺒﱠ ِﺎء ‪..........‬‬
‫‪َ .4‬ﻣ ُ‬
‫أﻛﺜﺮﻫﻢ – أﻛﺜ ِﺮﻫﻢ (‬
‫) أَ ْﻛﺜَـ ُﺮﻫﻢ – َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص( ‪........‬‬
‫‪ُ .5‬دﻓِ َﻦ ُﻣ َﺆذﱢ ُن‬
‫ﺑﻼل – ﺑﻼﻻً – ِ‬
‫‪ .‬ﰲ ِد َﻣ ْﺸ َﻖ‪ٌ ) .‬‬
‫ﺑﻼل (‬
‫اﳌﺼﺒﺎح ‪..........‬‬
‫ﻒ‬
‫ﺿﻌُ َ‬
‫‪َ .6‬‬
‫ُ‬
‫ﻧﻮرﻩ – ﻧﻮِرﻩ (‬
‫ﻧﻮرﻩ – َ‬
‫) ُ‬
‫‪ .7‬اﻟﺼﺤﺎ ﱡﰊ ‪.......‬‬
‫أ ﱠو ُل َﻣ ْﻦ ﺑِﺎﻟﺮﺳﻮل ِﻣﻦ اﻟﺮﺟﺎل‪ ) .‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ – أﺑﺎ ﺑﻜﺮ – أﰊ ﺑﻜﺮ (‬
‫ﺖ اﻟﺸﺠﺮَة ‪..........‬‬
‫‪ .8‬ﻗَﻄَ ْﻔ ُ‬
‫ﲦﺮﻫﺎ – ﲦ ِﺮﻫﺎ (‬
‫ََﺮﻫﺎ – َ‬
‫) ﲦُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları örnekte olduğu gibi parantez‬‬
‫‪içinden uygun bir bedel ile doldurunuz.‬‬
‫ﺼﻔﻬﺎ ‪ ،‬ﺑﻄْﻨَﻪ ‪ ،‬ﻋﻤﺮ ‪ِ ،‬ﻋﻠْﻤﻪ ‪ ،‬ﻋُﺜْﻤﺎ ُن ‪ُ ،‬ﺧﻠُ ِﻘﻪ ِ‬
‫‪،‬ﺷ َﺮاﻋﻬﺎ ‪ُ ،‬ﺟ ْﺰُؤﻩ اﻷ ﱠول ‪َ ،‬ﺷ َﺠﺎﻋﺘِﻪ (‬
‫) ﻧِ ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫ﺐ اﳋﻠﻴﻔﺔُ ‪ ..........‬ﺑِﺬي اﻟﻨﻮرﻳْﻦ‪.‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ :‬ﻟُﱢﻘ َ‬
‫ﻣﺸﻬﻮر ﺑِ ْﻌﺪﻟِﻪ‪.‬‬
‫‪ .1‬اﳋﻠﻴﻔﺔُ ‪..........‬‬
‫ٌ‬
‫ﺖ ِﲟ ٍ‬
‫ﺤﻤﻮد ‪..........‬‬
‫‪ .2‬أُ ْﻋ ِﺠ ْﺒ ُ‬
‫ﻳﺾ ‪........‬‬
‫‪ .3‬ﻋﺎ َﰿَ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ اﳌﺮ َ‬
‫ُ‬
‫ﺴ َﻤ َﻜﺔَ ‪..........‬‬
‫‪.4‬‬
‫أﻛﻠﺖ اﻟ ﱠ‬
‫ُ‬
‫ﺎب ‪..........‬‬
‫‪ .5‬ﻃُﺒِ َﻊ اﻟﻜﺘَ ُ‬
‫ﺴ ِﻔﻴﻨَﺔَ ‪..........‬‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
‫‪َ .6‬رأَﻳْ ُ‬
‫‪ .7‬ﻧَـ َﻔ َﻌﻨﺎ اﻷﺳﺘﺎذُ ‪..........‬‬
‫ﺖ ِﻣ ْﻦ َﺧﺎﻟِ ٍﺪ ‪..........‬‬
‫‪َ .8‬ﻋ ِﺠ ْﺒ ُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ 184‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları örnekte olduğu gibi parantez‬‬
‫‪içinden uygun bir mübdelün minh ile doldurunuz.‬‬
‫) اﻟﺸﺎﻋﺮ ‪ ،‬اﻟﺴﻠﻄﺎن ‪ ،‬اﻟﻘﻤﺮ ‪ ،‬اﳊﺪﻳﻘﺔُ ‪ ،‬اﳌﺪﻳﻨﺔُ ‪ ،‬اﻟﺒﺤ ِﺮ ‪ ،‬اﻹﻣﺎم ‪ ،‬اﻷﺳﺘﺎذ ‪ ،‬ﺻﺪﻳﻘﻲ (‬
‫ﺚ ﻋﻦ ﻃﺎﻟِ ٍ‬
‫ﺐ‪.‬‬
‫ﺖ َﺣ ْﻮﻟَﻪ وﻳَـ ْﺒ َﺤ ُ‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ :‬ﺑﺪأ ‪ .......‬ﺳﻌﻴ ٌﺪ ﻳَـﻠْﺘَ ِﻔ ُ‬
‫‪ .1‬ا ْﺷﺘَـﻬﺮ ‪ .........‬ﺳﻠَﻴﻤﺎ ُن اﻟﻘﺎﻧﻮﱐﱡ ﺑﺎ ِ‬
‫ﻟﺒﻄﻮﻟﺔ واﻟﻌﺪل‪.‬‬
‫ُ َْ‬
‫ََ‬
‫اﻟﻮﻃﲏ وﻻ ِﺳﻴﱠﻤﺎ ﺑِﻨَ ِ‬
‫ﺸﻴﺪ اﻻﺳﺘﻘﻼل‪.‬‬
‫ﻮي ﺑِ ِﺸ ْﻌﺮﻩ‬
‫ﱢ‬
‫‪ .2‬ﻟ ََﻤ َﻊ ‪ .......‬ﳏﻤﺪ ﻋﺎﻛﻒ أ َْر ُ‬
‫ﺻ ْ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫اﳉﻤﻌﺔ‪.‬‬
‫ﻳﻮم‬
‫َﺻﻐَْﻴ ُ‬
‫ﺖ إﱃ ُﺧﻄْﺒَ ِﺔ ‪ُ .......‬ﻣ ْ‬
‫‪ .3‬أ ْ‬
‫ﺼﻄََﻔﻰ َ‬
‫ت إﱃ ِد َﻣ ْﺸ َﻖ ﻣﻊ ‪ ........‬ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن‪.‬‬
‫ﺎﻓﺮ ُ‬
‫‪َ .4‬ﺳ ْ‬
‫ت إﱃ ‪ ..........‬أ َْﻣﻮ ِ‬
‫اﺟﻪ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻧَﻈَ ْﺮ ُ‬
‫َ‬
‫‪ .6‬أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ ‪َ .........‬ﺷ َﻮا ِرﻋُﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻮرﻩ‪.‬‬
‫‪َ .7‬ﺳﻄَ َﻊ ‪ ..........‬ﻧُ ُ‬
‫ﺎرﻫﺎ‪.‬‬
‫‪ .8‬أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ ‪ .........‬أَ ْزَﻫ ُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪8. Aşağıda parantez içinde verilen kelimeleri düzenleyerek, örnekte‬‬
‫‪olduğu gibi, içinde bedel olacak şekilde birer cümle oluşturunuz.‬‬
‫اﳌِﺜَﺎل ‪َ ) :‬ﻣﺎﻟِﻚ – ﻓَِﻘﻴﻪ ‪ ،‬اﻹﻣﺎم – اﳌﺪﻳﻨﺔ (‬
‫ﻀﻰ (‬
‫‪) .1‬‬
‫اﻟﺸﻬﺮ – ﻧﺼﻔﻪ – َﻣ َ‬
‫ُ‬
‫‪ ) .2‬ﺗُـﺮﻛِﻴﱠﺎ ‪َ -‬ﻋ ِ‬
‫ت – أَﻧْـ َﻘ َﺮة (‬
‫ﺎﺻ َﻤﺔ ‪ُ -‬زْر ُ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.‬‬
‫‪‬‬
‫اﻹﻣﺎم ٌ‬
‫ﻣﺎﻟﻚ ﻓﻘﻴﻪُ‬
‫ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ ) .3‬ﺑِْﻨﺘُﻚ – َﻋﻠَﻰ ‪َ -‬زﻳْـﻨَﺐ – اﻟﺼﻼة – ُﲢَﺎﻓِﻆ (‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﺖ – َﺟﻨَﺎﺣﻬﺎ – اﻟﻄﺎﺋﺮة (‬
‫‪ ) .4‬ﺗَـ َﻌﻄﱠﻠَ ْ‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﺎج ‪ -‬رﺟﻊ ‪ُ -‬ﻣ ْﻌﻈَ ُﻤﻬﻢ (‬
‫‪) .5‬اﳊُ ﱠﺠ ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ ) .6‬أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ ‪ -‬اﻟﺮﺟﻞ – ﻟ َْﻮ ُﺎ – ﺳﻴﱠﺎرة (‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﱠﻣﺖ – َﻋﺎﺋِﺸﺔ ‪-‬اﻟﺪواء – ﻟِـ ‪ -‬اﳌَُﻤ ﱢﺮﺿﺔ ( ‪......................... ‬‬
‫‪ ) .7‬اﳌﺮﻳﺾ ‪ -‬ﻗَﺪ ْ‬
‫ﺼﺎ ُﺎ – أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ – اﻟﺸﺠﺮة (‬
‫‪ ) .8‬أَ ْﻏ َ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪9. Aşağıdaki cümleleri, örnekte olduğu gibi gerekli değişiklikleri‬‬
‫‪yaparak, bedelli cümleye dönüştürünüz.‬‬
‫ﺼ ُﻔﻮِر‪.‬‬
‫ﺻ ْﻮ َ‬
‫اﳌِﺜَﺎل ‪َِ :‬ﲰ ْﻌ ُ‬
‫ت اﻟﻌُ ْ‬
‫ﺖ َ‬
‫ﻮب اﻟﻜﺎﺗِﺐ‪.‬‬
‫‪ .1‬أَ ْﻋ َﺠﺒَ ِﲏ أ ْ‬
‫ُﺳﻠُ ُ‬
‫ﺻ ْﻮﺗَﻪُ‪.‬‬
‫‪َِ ‬ﲰ ْﻌ ُ‬
‫ﺖ اﻟﻌُ ْ‬
‫ﻔﻮر َ‬
‫ﺼ َ‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﺖ ﺑِ ِﻌﻠ ِْﻢ ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ‪.‬‬
‫‪ .2‬أُ ْﻋ ِﺠ ْﺒ ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫ﻒ ِ‬
‫ﺼﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻘ ﱠ‬
‫ﺼ َ‬
‫‪ . 3‬ﻗﺮ ُ‬
‫أت ﻧَ ْ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ 185‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺚ َرَﻣﻀﺎ َن‪.‬‬
‫ﺻ ْﻤﻨَﺎ ﺛُـﻠُ َ‬
‫‪ُ .4‬‬
‫ﺻﻠﱠْﻴـﻨَﺎ اﳉُ ُﻤ َﻌﺔَ ﰲ ﻓِﻨَ ِﺎء اﳌﺴﺠﺪ‪.‬‬
‫‪َ .5‬‬
‫ﻳﺾ ِﻣﻦ ﺑ ِﻌ ٍ‬
‫ﻴﺪ‪.‬‬
‫‪َِ .6‬ﲰ ْﻌﻨَﺎ أَﻧِ َ‬
‫ﲔ اﳌ ِﺮ ِ ْ َ‬
‫اﻷﺻﺪ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺎء ﰲ اﻟﻜﻠﱢﻴﱠﺔ‪.‬‬
‫َﺣ َﺪ‬
‫‪ .7‬ﻗَﺎﺑَـﻠ ُ‬
‫ْﺖ أ َ‬
‫‪ .8‬أَ ْز َﻋﺠﻬﻢ ﺻ ِﻬﻴﻞ اﳊِﺼ ِ‬
‫ﺎن‪.‬‬
‫َ َ ُ َ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪10. Aşağıdaki cümleleri, örnekte olduğu gibi gerekli değişiklikleri yapa‬‬‫‪rak, bedelsiz cümleye dönüştürünüz.‬‬
‫ﺖ اﻟﻠﻴﻞ رﺑـﻌﻪ ﰲ ﻗﺮ ِ‬
‫اءة اﻟﻘﺮآن‪.‬‬
‫اﳌِﺜَﺎل ‪ :‬أ َْﻣ َ‬
‫ﻀ ْﻴ ُ َ ُْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳋﻄﺎب َﻋ ْﺪﻟُﻪ‪.‬‬
‫ﻋﻤﺮ ﺑﻦ‬
‫‪ .1‬ﻳُـ ْﻌﺠﺒُِﲏ ُ‬
‫‪ .2‬اﺗﱠﺴﻌ ِ‬
‫ﺖ اﳌﺪﻳﻨﺔُ ﻃُُﺮﻗُﻬﺎ‪.‬‬
‫ََ‬
‫ﺖ اﳊﺪﻳﻘﺔَ أَ ْﺷ َﺠ َﺎرﻫﺎ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻏَ َﺮ ْﺳ ُ‬
‫ِ‬
‫‪ .4‬ﺣ ِ‬
‫ْﻤﻬﺎ‪.‬‬
‫ﺴﻨَﺖ اﳌﺪ ﱢرﺳﺔُ ﻋﻠ ُ‬
‫َُ‬
‫‪ .5‬ﻃَﺎﺑ ِ‬
‫ﺖ اﻟﻘﺮﻳﺔُ ﻫﻮا ُؤﻫﺎ‪.‬‬
‫َ‬
‫اﻟﻠﻴﻞ ﰲ ﻗﺮ ِ‬
‫ﺖ ُرﺑْ َﻊ ِ‬
‫اءة اﻟﻘﺮآن‪.‬‬
‫‪ ‬أ َْﻣ َ‬
‫ﻀ ْﻴ ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪َ .6‬ﺳ ﱠﺮﱐ اﻟﻮﻟ ُﺪ ﺣﺪﻳﺜُﻪ‪.‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫أﻳﺖ اﻟﻜﻠﻴﱠﺔَ َﻣﻜْﺘَﺒَﺘَﻬﺎ‪.‬‬
‫‪ .7‬ر ُ‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪َ .8‬ﺧ َﺮ َج اﳌَُﻮﻇﱠُﻔﻮ َن أَ ْﻛﺜَـ ُﺮﻫﻢ‪.‬‬
‫‪......................... ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪11. Aşağıdaki âyet-i kerîmelerde geçen bedel ve mübdelün minhleri tes‬‬‫‪pit ediniz.‬‬
‫ﺎذﺑ ٍﺔ َﺧ ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ٍِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻃﺌَ ٍﺔ ﴾ )اﻟﻌﻠﻖ ‪(16-15‬‬
‫‪َ ﴿ .1‬ﻛﻼﱠ ﻟَﺌ ْﻦ َﱂْ ﻳَـ ْﻨﺘَﻪ ﻟَﻨَ ْﺴ َﻔ ًﻌﺎ ﺑِﺎﻟﻨﱠﺎﺻﻴَﺔ ‪ ،‬ﻧَﺎﺻﻴَﺔ َﻛ َ‬
‫ﺻﺮ ِ‬
‫‪ ﴿ .2‬وإِﻧﱠ َ ِ ِ ِ ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اط اﻟﻠﱠ ِﻪ ‪) ﴾ ...‬اﻟﺸﻮرى ‪(53‬‬
‫َ‬
‫ﻚ ﻟَﺘَـ ْﻬﺪي إ َﱃ ﺻ َﺮاط ُﻣ ْﺴﺘَﻘ ٍﻴﻢ ‪َ ،‬‬
‫ﱠﺎس ِﺣ ﱡﺞ اﻟْﺒـ ْﻴ ِ‬
‫‪َ ﴿ .3‬وﻟِﻠﱠ ِﻪ َﻋﻠَﻰ اﻟﻨ ِ‬
‫ﺎع إِﻟ َْﻴ ِﻪ َﺳﺒِﻴﻼً ﴾ )آل ﻋﻤﺮان ‪(97‬‬
‫اﺳﺘَﻄَ َ‬
‫ﺖ َﻣ ِﻦ ْ‬
‫َ‬
‫ﺎرو َن ﴾ )اﻷﻋﺮاف ‪(122-121‬‬
‫ﲔ ‪َ ،‬ر ﱢ‬
‫آﻣﻨﱠﺎ ﺑَِﺮ ﱢ‬
‫ب اﻟ َْﻌﺎﻟ َِﻤ َ‬
‫‪ ﴿ .4‬ﻗَﺎﻟُﻮا َ‬
‫ب ُﻣ َ‬
‫ﻮﺳﻰ َو َﻫ ُ‬
‫ﻮل ِ‬
‫‪ ﴿ .5‬ﻟََﻘ ْﺪ َﻛﺎ َن ﻟَ ُﻜﻢ ِﰲ ر ُﺳ ِ‬
‫ُﺳ َﻮةٌ َﺣ َﺴﻨَﺔٌ ﻟِ َﻤ ْﻦ َﻛﺎ َن ﻳَـ ْﺮ ُﺟﻮ اﷲَ ‪) ﴾...‬اﻷﺣﺰاب ‪(21‬‬
‫اﷲ أ ْ‬
‫ْ َ‬
‫ﺐ َو َﻋ َﺬ ٍ‬
‫ﺼٍ‬
‫ﲏ اﻟ ﱠ‬
‫اب ﴾ )ص ‪(41‬‬
‫ﺎدى َرﺑﱠﻪُ أ ﱢ‬
‫َﱐ َﻣ ﱠ‬
‫ﻮب إِ ْذ ﻧَ َ‬
‫ﺸ ْﻴﻄَﺎ ُن ﺑِﻨُ ْ‬
‫‪َ ﴿ .6‬واذْ ُﻛ ْﺮ َﻋ ْﺒ َﺪﻧَﺎ أَﻳﱡ َ‬
‫ﺴِ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫آﻣ َﻦ ِﻣ ْﻨـ ُﻬ ْﻢ ﺑِﺎﻟﻠﱠ ِﻪ َواﻟْﻴَـ ْﻮِم ْاﻵ ِﺧ ِﺮ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة ‪(126‬‬
‫‪َ ﴿ .7‬و ْارُز ْق أ َْﻫﻠَﻪُ ﻣ َﻦ اﻟﺜ َﱠﻤ َﺮات َﻣ ْﻦ َ‬
‫ﱠِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺖ َﻋﻠَْﻴ ِﻬ ْﻢ ﴾ )اﻟﻔﺎﲢﺔ ‪(7-6‬‬
‫ﺼ َﺮا َ‬
‫‪ْ ﴿ .8‬اﻫ ِﺪﻧَﺎ اﻟ ﱢ‬
‫ﻳﻦ أَﻧْـ َﻌ ْﻤ َ‬
‫ﻴﻢ ‪ ،‬ﺻ َﺮا َط اﻟﺬ َ‬
‫ط اﻟ ُْﻤ ْﺴﺘَﻘ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪12. Aşağıdaki ayet-i kerimelerde geçen bedelleri tespit ederek, örnekte‬‬
‫‪olduğu gibi, çeşidini boşluklara yazınız.‬‬
‫اﻟﺒﺪل‬
‫ﺸ ْﻬ ِﺮ ا ْﳊَﺮ ِام ﻗِﺘَ ٍ‬
‫ﻚ َﻋ ِﻦ اﻟ ﱠ‬
‫ﺎل ﻓِ ِﻴﻪ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة ‪(217‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ ﴿ :‬ﻳَ ْﺴﺄَﻟُﻮﻧَ َ‬
‫َ‬
‫‪ 186‬‬
‫ﻗِﺘَ ٍ‬
‫ﺎل‬
‫ﻧﻮﻋﻪ‬
‫ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎل‬
‫‪ ‬‬
‫ﱠﺨ ُﺬ أَﺻﻨَﺎﻣﺎ ِ‬
‫آزر أَﺗَـﺘ ِ‬
‫ﺎل إِﺑـﺮ ِاﻫ ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫آﳍَﺔً ﴾ )اﻷﻧﻌﺎم ‪(74‬‬
‫ْ ً‬
‫ﻴﻢ ﻷَﺑﻴﻪ َ َ‬
‫‪َ ﴿ .1‬وإ ْذ ﻗَ َ ْ َ ُ‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫ﻮح أَﻻَ ﺗَـﺘﱠـ ُﻘﻮ َن ﴾ )اﻟﺸﻌﺮاء ‪(106‬‬
‫‪ ﴿ .2‬إِ ْذ ﻗَ َ‬
‫ﺎل َﳍُ ْﻢ أ ُ‬
‫َﺧ ُ‬
‫ﻮﻫ ْﻢ ﻧُ ٌ‬
‫‪........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪........‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫ﺖ ا ْﳊََﺮ َام ﻗِﻴَ ًﺎﻣﺎ ﻟِﻠﻨ ِ‬
‫ﱠﺎس ﴾ )اﳌﺎﺋﺪة ‪(97‬‬
‫‪َ ﴿ .3‬ﺟ َﻌ َﻞ اﻟﻠﱠﻪُ اﻟْ َﻜ ْﻌﺒَﺔَ اﻟْﺒَـ ْﻴ َ‬
‫‪ ﴿ .4‬إِ ﱠن ﻟِﻠ ِ‬
‫ﲔ َﻣ َﻔ ًﺎزا ‪َ ،‬ﺣ َﺪاﺋِ َﻖ َوأَ ْﻋﻨَﺎﺑًﺎ ﴾ )اﻟﻨﺒﺄ ‪(32-31‬‬
‫ْﻤﺘﱠﻘ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ﺺ ِﻣ ْﻨﻪُ ﻗَﻠِﻴﻼً ﴾ )اﳌُﱠﺰﱢﻣﻞ ‪........ (3-2‬‬
‫‪ ﴿ .5‬ﻗُ ْﻢ اﻟﻠﱠْﻴ َﻞ إِﻻﱠ ﻗَﻠﻴﻼً ‪ ،‬ﻧِ ْ‬
‫ﺼ َﻔﻪُ أ َْو اﻧْـ ُﻘ ْ‬
‫‪...........‬‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫‪........‬‬
‫‪...........‬‬
‫‪َ ﴿ .6‬وأَﻧﱠﻪُ َﺧﻠَ َﻖ اﻟﺰْﱠو َﺟ ْ ِ‬
‫ﲔ اﻟ ﱠﺬَﻛ َﺮ َو ْاﻷُﻧْـﺜَﻰ ﴾ )اﻟﻨﺠﻢ ‪(45‬‬
‫ﺎرو َن ﻧَﺒِﻴًّﺎ ﴾ )ﻣﺮﱘ ‪(53‬‬
‫‪َ ﴿ .7‬وَو َﻫ ْﺒـﻨَﺎ ﻟَﻪُ ِﻣ ْﻦ َر ْﲪَﺘِﻨَﺎ أ َ‬
‫َﺧﺎﻩُ َﻫ ُ‬
‫ات اﻟْﻮﻗُ ِ‬
‫َﺻﺤﺎب ْاﻷُ ْﺧ ُﺪ ِ‬
‫ود ‪ ،‬اﻟﻨﱠﺎ ِر َذ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻮد ﴾ )اﻟﱪوج ‪(5-4‬‬
‫‪ ﴿ .8‬ﻗُﺘ َﻞ أ ْ َ ُ‬
‫َ‬
‫‪ ‬‬
‫?‪13. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bedel vardır‬‬
‫‪ .A‬أَ ْﻋ َﺠﺒَِﲏ ُﺧﻠُ ُﻖ اﻟ ﱠ‬
‫ﺎب‪.‬‬
‫ﺸ ﱢ‬
‫ﻚ َِ‬
‫ﲨ ِﻴﻌﻬﻢ‪.‬‬
‫‪ .B‬اِ ْﻋ ِﻄ ْ‬
‫ﻒ َﻋﻠَﻰ إِ ْﺧ َﻮﺗِ َ‬
‫‪ .C‬ﻳـﺜِْﲏ اﻟﻨﺎس ُﻛﻠﱡﻬﻢ ﻋﻠﻰ ِ‬
‫اﻟﻌﺎﻣ ِﻞ اﳌُ ِﺠ ﱢﺪ‪.‬‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫ﺎب أَ ْﻛﺜَـ َﺮﻩ‪.‬‬
‫‪ .D‬ﻗَـ َﺮ ُ‬
‫أت اﻟﻜﺘَ َ‬
‫ﺖ إﱃ اﻟﻮزﻳ ِﺮ ﻧَـ ْﻔ ِﺴﻪ‪.‬‬
‫‪َ .E‬ﻛﺘَْﺒ ُ‬
‫‪ ‬‬
‫?‪14. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bedel yoktur‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺪار أَﺛَﺎﺛُﻬﺎ‪.‬‬
‫‪ .A‬ا ْﺣﺘَـ َﺮﻗَﺖ ُ‬
‫اﳌﺘﺤﻒ‪.‬‬
‫أﻛﺜﺮﻫﻢ‬
‫‪.B‬‬
‫دﺧﻞ اﻟ ﱡ‬
‫َ‬
‫ﺴﻴﱠ ُ‬
‫ﺎح ُ‬
‫َ‬
‫ﻀﺖ ﺧﺪﳚﺔُ َﻋ ْﻴـﻨُﻬﺎ‪.‬‬
‫‪َ .C‬رﻓَ ْ‬
‫‪ .D‬أَ ْﻋ َﺠﺒَ ِﲏ اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ ﻧَﻈَﺎﻓَـﺘُﻪ‪.‬‬
‫ﺎل اﳌﺪﻳﻨﺔَ َﺷ َﻮا ِر َﻋﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻒ اﻟﻌُ ﱠﻤ ُ‬
‫‪ .E‬ﻧَﻈﱠ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪15. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.‬‬
‫"‪“Müminlerin emiri Ali (ra) ilmi, cesareti ve fesâhatiyle meşhur olmuştur.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺸﺠﺎﻋﺔ واﻟﻔﺼﺎﺣﺔ‪.‬‬
‫ﻋﻠﻲ )ض( ﺑﺎﻟﻌﻠﻢ‬
‫‪ .A‬ا ْﺷﺘَﻬﺮ ﱞ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺸﺠﺎﻋﺔ واﻟﻔﺼﺎﺣﺔ‪.‬‬
‫‪ .B‬اِ ْﺷﺘَﻬﺮ أﻣﲑُ اﳌﺆﻣﻨﲔ ﻋﻤﺮ ﺑﺎﻟﻌﻠﻢ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺸﺠﺎﻋﺔ ﻓﻘﻂ‪.‬‬
‫ﻋﻠﻲ اِ ْﺷﺘَﻬﺮ ﺑﺎﻟﻌﻠﻢ‬
‫‪ .C‬أﻣﲑُ اﳌﺆﻣﻨﲔ ﱞ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺸﺠﺎﻋﺔ واﻟﻔﺼﺎﺣﺔ‪.‬‬
‫ﻋﻠﻲ ﺑﺎﻟﻌﻠﻢ‬
‫‪ .D‬ا ْﺷﺘَﻬﺮ أﻣﲑُ اﳌﺆﻣﻨﲔ ﱞ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺸﺠﺎﻋﺔ واﻟﻔﺼﺎﺣﺔ‪.‬‬
‫ﺑﺎﻟﺜﻘﺎﻓﺔ‬
‫ﻣﺸﻬﻮرا‬
‫ﻋﻠﻲ ﻛﺎن‬
‫‪ .E‬أﻣﲑُ اﳌﺆﻣﻨﲔ ﱞ‬
‫ً‬
‫‪ 187‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
16. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ ‫ﻃﺎﻟﺐ ﺑﻌ َﺪ‬
ِ ‫وﻓﺎة ﺟﺪﱢﻩ‬
ِ ‫اﻟﻨﱯ ﰲ‬
ِ ِ‫ﻋﺒﺪ اﳌُﻄﱠﻠ‬
ٍ ‫ﺑﻴﺖ َﻋ ﱢﻤﻪ أﰊ‬
.‫ﺐ‬
‫ﺎش ﱡ‬
َ ‫َﻋ‬
َ
a. Hz. Peygamber (sav), dedesi Abdulmuttalib’in vefatından sonra amcası
Ebû Tâlib’in evinde yaşadı.
b. Hz. Peygamber (sav), dedesi Abdulmuttalib’in vefatından sonra amcası
Ebû Tâlib’in yanında çalıştı.
c. Peygamber Muhammed (sav) dedesinin vefatından sonra amcası Ebû
Tâlib’in evinde yaşadı.
d. Hz. Muhammed (sav) dedesi Abdulmuttalib’in vefatından sonra
amcasının evinde yaşadı.
e. Hz. Peygamber (sav), dedesi Abdulmuttalib’in vefatından sonra amcası
Ebû Tâlib’in evinde yaşamayı sevdi.
17. Aşağıdaki cümleleri içinde bedel olacak şekilde Arapçaya çeviriniz.
1. Öğretmenin nasihati bana faydalı oldu.
2. Ağacın meyvelerini sattım.
3. Öğrencilerin yarısı gelmedi.
4. Yolun çoğunu yürüdüm.
5. Odanın kapısını açtım.
6. Kardeşin Ali’yi gördüm.
7. Çocuğun doğruluğu hoşuma gitti.
8. İstanbul’un müzelerini ziyaret ettim.
9. Şehrin kütüphaneleri hoşuma gitti.
10. Bakara sûresinin bir kısmını okudum.
Kelimeler ve Deyimler
ِ
ِ
Asil insanların oğlu : ‫ﲔ‬
َ ‫اﺑْ ُﻦ اﻷَ ْﻛ َﺮﻣ‬
Ev eşyası, mobilya : ‫ﺚ‬
ٌ َ‫أَﺛ‬
ٌ ُ‫ﺎث )ج( أُﺛ‬
Övdü, methü senâ etti : ‫أَﺛْـ َﲎ – ﻳُـﺜِْﲏ – إِﺛْـﻨَﺎءً ﻋﻠﻰ‬
ِ ْ - ‫اِ ْﺣﺘَـﺮ َق – َْﳛ َِﱰ ُق‬
Yandı : ‫ﱰاﻗًﺎ‬
َ ‫اﺣ‬
َ
ِ
Sırtlamasına yardım etti, sırtına yükledi : ‫ﻞ – إِ ْﲪَﻼً ﻋﻠﻰ‬
ْ‫أ‬
ُ ‫َﲪَ َﻞ – ُْﳛﻤ‬
ِ ‫َﺧ‬
Hendek : ‫ﺎدﻳ ُﺪ‬
َ ‫أُ ْﺧ ُﺪو ٌد )ج( أ‬
ِ
Köleleştirdi : ‫ﺎدا‬
ً َ‫ ا ْﺳﺘِ ْﻌﺒ‬- ‫اﺳﺘَـ ْﻌﺒَ َﺪ – ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻌﺒِ ُﺪ‬
ْ
188
ِ
Müslüman oldu : ‫إﺳﻼَ ًﻣﺎ‬
ْ - ‫َﺳﻠَ َﻢ – ﻳُ ْﺴﻠ ُﻢ‬
ْ‫أ‬
ِ
Meşhur oldu : ‫ﻬﺎرا ﺑِـ‬
ً ‫ا ْﺷﺘَـ َﻬ َﺮ ) اُ ْﺷﺘُ ِﻬ َﺮ ( – ﻳَ ْﺸﺘَ ِﻬ ُﺮ – ا ْﺷﺘ‬
(Birini) isimlendirdi, (birine) … ismini verdi : ‫أَﻃْﻠَ َﻖ – ﻳُﻄْﻠِ ُﻖ – إِﻃْﻼَﻗًﺎ ﻋﻠﻰ‬
Yöneldi, döndü : ‫ اﻟْﺘِ َﻔﺎﺗًﺎ‬- ‫ﺖ‬
ُ ‫ﺖ – ﻳَـﻠْﺘَ ِﻔ‬
َ ‫اﻟْﺘَـ َﻔ‬
ِ
ِ
Ayırt edildi, üstün oldu : ‫ﺎزا ﺑِـ‬
ُ َ‫ا ْﻣﺘَ َﺎز – ﳝَْﺘ‬
ً َ‫ﺎز – ا ْﻣﺘِﻴ‬
ِ ُْ‫ﻀﻰ – ﳝ‬
(Vakit) geçirdi, imzaladı, uyguladı : ‫ﺎءا‬
َ ‫أ َْﻣ‬
َ ‫ إِ ْﻣ‬- ‫ﻀﻲ‬
ً‫ﻀ‬
İnledi : ‫ أَﻧِﻴﻨًﺎ‬- ‫أَ ﱠن – ﻳَﺌِ ﱡﻦ‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
(Motor) durdu, bozuldu : ً‫ﻞ – ﺗَـ َﻌﻄﱡﻼ‬
ُ ‫ﺗَـ َﻌﻄ َﻞ – ﻳَـﺘَـ َﻌﻄ‬
Yaşım ilerledi : ‫ﺴ ﱡﻦ‬
‫ﺖ ِ َﰊ اﻟ ﱢ‬
ْ ‫ﱠﻣ‬
َ ‫ﺗَـ َﻘﺪ‬
(Bir şeyden) faydalandı, tadına vardı : ‫ﱡﻌﺎ ﺑِـ‬
ً ‫ﱠﻊ – ﲤََﺘـ‬
ُ ‫ﱠﻊ – ﻳَـﺘَ َﻤﺘ‬
َ ‫ﲤََﺘ‬
Parçalandı : ‫ ﲤََﱡﺰﻗًﺎ‬- ‫ﲤََﱠﺰ َق – ﻳَـﺘَ َﻤ ﱠﺰ ُق‬
Yıkıldı, çöktü : ‫ﱡﻣﺎ‬
ُ ‫ﱠم – ﻳَـﺘَـ َﻬﺪ‬
َ ‫ﺗَـ َﻬﺪ‬
ً ‫ ﺗَـ َﻬﺪ‬- ‫ﱠم‬
Vefat etti : ‫ﰱ‬
َ‫ﺗُـ ُﻮ ﱢ‬
(Bir mevkiyi, makamı) üstlendi : ‫ﺗَـ َﻮﱠﱃ – ﻳَـﺘَـ َﻮﱠﱃ – ﺗَـ َﻮﻟﱢﻴًﺎ‬
Arap yarımadası : ‫اﳉﺰﻳﺮة اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‬
ِ
Sevketti, yaptırdı : ‫ﻞ – ﲪَْﻼً ﻋﻠﻰ‬
ُ ‫َﲪَ َﻞ – َْﳛﻤ‬
Hizmet verenler, hizmetçiler : ‫َﺧ َﺪ ٌم‬
Yoksun oldu, boş oldu : ‫ ُﺧﻠُ ًّﻮا‬- ‫َﺧﻼَ – ﳜَْﻠُﻮ‬
ِ ‫ِدﻗﱠﺔُ اﻟ ﱢﺮ‬
Rivâyetteki titizlik, hassaslık : ‫واﻳﺔ‬
ِ
Un anbarı, deposu : ‫اﻟﺪﻗﻴﻖ‬
‫َد ُار‬
İslam mesajı, daveti : ‫ِر َﺳﺎﻟﺔ اﻹﺳﻼم‬
Geçti, önüne geçti : ‫ َﺳ ْﺒـ ًﻘﺎ‬- ‫ﺴﺒِ ُﻖ‬
ْ َ‫َﺳﺒَ َﻖ – ﻳ‬
Parladı, ışıldadı : ‫ﻮﻋﺎ‬
ً ُ‫ ُﺳﻄ‬،‫َﺳﻄَ َﻊ – ﻳَ ْﺴﻄَ ُﻊ – َﺳﻄ ًْﻌﺎ‬
(Alnından) şiddetle tutup çekti : ‫ َﺳ ْﻔ ًﻌﺎ‬- ‫ﺴ َﻔ ُﻊ‬
ْ َ‫َﺳ َﻔ َﻊ – ﻳ‬
Gemi : ‫َﺳ ِﻔﻴﻨَﺔٌ )ج( ُﺳ ُﻔ ٌﻦ‬
Güç, kuvvet, otorite : ُ‫ﺴ ْﻠﻄَﺔ‬
‫اﻟ ﱡ‬
Eritilmiş yağ : ‫ﲰَْ ٌﻦ )ج( ُﲰُﻮ ٌن‬
Geceyi uykusuz geçirdi, uyuyamadı : ‫ َﺳ َﻬ ًﺮا‬- ‫ﺴ َﻬ ُﺮ‬
ْ َ‫َﺳ ِﻬ َﺮ – ﻳ‬
ِ
ِ
Yarıştı : ً‫ﺴﺎﺑَـ َﻘﺔ‬
َ ‫ ُﻣ‬،‫َﺳﺎﺑَ َﻖ – ﻳُ َﺴﺎﺑ ُﻖ – ﺳﺒَﺎﻗًﺎ‬
Hüküm sürdü : ‫ﺎد ًة‬
َ َ‫ ِﺳﻴ‬،‫ﻮد – ُﺳ ْﺆ َد ًدا‬
ُ ‫ﺴ‬
َ ‫َﺳ‬
ُ َ‫ﺎد – ﻳ‬
Kırbaç : ‫ط‬
ٌ ‫ ِﺳﻴَﺎ‬، ‫ط‬
ٌ ‫َﺳ َﻮا‬
ٌ ‫َﺳ ْﻮ‬
ْ ‫ط ) ج( أ‬
Yüksek, yüce, ulu : ٌ‫َﺳ ٍﺎم )ج( ُﲰَﺎة‬
189
Yelken : ‫ أَ ْﺷ ِﺮ َﻋﺔ‬،ٌ‫ِﺷ َﺮاعٌ )ج( ُﺷ ُﺮع‬
Çığlık attı, bağırdı : ‫ﺻ ِﺮﳜًﺎ‬
ً ‫ﺻ َﺮ‬
ُ ‫ﺼ ُﺮ‬
ْ َ‫ﺻ َﺮ َخ – ﻳ‬
َ ،‫اﺧﺎ‬
ُ –‫خ‬
َ
ِ
Değerli vasıflar, üstün özellikler : ‫ﻔﺎت اﻟ َﻜ َﺮِم‬
ُ ‫ﺻ‬
ِ ‫ﺻ ِﻬﻴﻞ اﳊِﺼ‬
At kişnemesi : ‫ﺎن‬
َ ُ َ
ِ
Müşrik esirler içerisinde : ‫ﻛﲔ‬
َ ‫َﺳ َﺮى اﳌﺸﺮ‬
ْ ‫ﺿ ْﻤ َﻦ أ‬
ِ
Hoş oldu, memnun edici oldu : ‫ ِﻃﻴﺒَﺔ‬،‫ﻴﺐ – ِﻃﻴﺒًﺎ‬
َ َ‫ﻃ‬
ُ ‫ﺎب – ﻳَﻄ‬
Taht : ‫وش‬
ٌ ‫ش )ج( ﻋُ ُﺮ‬
ٌ ‫َﻋ ْﺮ‬
(Ağaç vb.ni) dikti : ‫ ﻏَ ْﺮ َﺳﺎ‬- ‫س‬
ُ ‫س – ﻳَـﻐْ ِﺮ‬
َ ‫ﻏَ َﺮ‬
İhtişam, haşmetli görünüş : ٌ‫ﺎﻣﺔ‬
َ ‫ﻓَ َﺨ‬
Tahsis etti, ayırdı : ‫ﺿﺎ ﻟِـ‬
ً ‫ض – ﻓَـ ْﺮ‬
ُ ‫ض – ﻳَـ ْﻔ ِﺮ‬
َ ‫ﻓَـ َﺮ‬
Saray : ‫ﻮر‬
ْ َ‫ﻗ‬
ُ ُ‫ﺼ ٌﺮ )ج( ﻗ‬
ٌ‫ﺼ‬
(Meyve) kopardı, topladı : ‫ ﻗُﻄُﻮﻓًﺎ‬،‫ﻒ – ﻗَﻄْ ًﻔﺎ‬
ُ ‫ﻒ – ﻳَـ ْﻘ ِﻄ‬
َ َ‫ﻗَﻄ‬
Elbise yeni : ‫ﺎم‬
ٌ ‫ُﻛ ﱞﻢ )ج( أَ ْﻛ َﻤ‬
Parladı, ışıldadı : ‫َﻤ َﻌﺎﻧًﺎ‬
َ ‫ ﻟ‬،‫ﻟ ََﻤ َﻊ – ﻳَـﻠ َْﻤ ُﻊ – ﻟ َْﻤ ًﻌﺎ‬
ِ ‫ﻣﺒ َﺪأُ )ج( ﻣﺒ‬
Prensip, ilke : ‫ئ‬
ُ ‫ﺎد‬
َْ
ََ
ِ ‫ﻣﺮِﺟﻊ )ج( ﻣﺮ‬
(Bilimsel) kaynak : ‫اﺟ ُﻊ‬
ٌ َْ
ََ
ِ َ‫ﻣﻈْﻬﺮ )ج( ﻣﻈ‬
Görüntü, dış görünüş : ‫ﺎﻫ ُﺮ‬
َ
ٌَ َ
Hemşire : ‫ﺎت‬
ٌ ‫ﺿ‬
َ ‫ﺿﺔٌ )ج( ﳑَُﱢﺮ‬
َ ‫ﳑَُﱢﺮ‬
Ömer sizi nereden bilecek? :‫َﻣﺎ ﻳُ ْﺪ ِري ﻋُ َﻤ َﺮ ﺑِ ُﻜ ْﻢ‬
ِ َ‫ﻧ‬
ٍ ‫ﺎﺻﻴَﺔٌ )ج( ﻧَـ َﻮ‬
Alın, perçem : ‫اص‬
İp vb. bağ : ‫اﻟﻮﺛَﺎ ُق‬
َ
Özet
Bedel kavramını tanımak.
Bedel, öncesinde geçen kelimenin irâbına tâbi olan lafızdır. Önceki isim
merfû ise bedel olan kelime de merfû, mansûbsa mansûb ve mecrûrsa mecrûr
olur Bedeldeki amaç, öncesindeki kelimenin manasını açıklamak ve onu
pekiştirmektir. Bedelli bir ifadede asıl maksat bedel olan kelime olup,
öncesindeki kelime ona bir hazırlık olarak gelmiştir.
Mübdelün minh ve bedeli tespit edebilmek.
Bedelin iki temel ögesi bulunmaktadır: Mübdelün minh ve bedel.
1. Mübdelün minh: Bedelden önce gelen isim olup, bedel bu isme tâbi olur.
2. Bedel: Mübdelün minhden sonra gelen ve ona tâbi olan lafızdır.
190
ِ ‫ﻮك ﻋﺒ ُﺪ‬
.‫اﷲ إﱃ اﳌﺴﺠﺪ‬
َ ‫َﺧ‬
ُ‫ﺐأ‬
َ ‫ َذ َﻫ‬Kardeşin Abdullah camiye gitti.
ِ ‫ ﻋﺒ ُﺪ‬lafzı da onun bedelidir.
Yukarıdaki cümlede ‫ﻮك‬
َ ‫َﺧ‬
ُ ‫ أ‬lafzı mübdelün minh, ‫اﷲ‬
Bedel, dâima mübdelün minhden sonra gelir.
Bedel çeşitlerini birbirinden ayırt edebilmek.
Bedel ile mübdelün minh arasındaki bütün-parça ilişkisi dikkate alınarak
bedel dörde ayrılmıştır.
1. Bedelü’l-kül mine’l-kül (bedel-i mutâbık)
Bedel ile mübdelün minhin aynı şey ise bu tür bedele bedel-i kül veya bedeli mutâbık denir.
ِ
.‫اﻟﻔﺎﲢﺔ‬
َ‫ﺟﺎر َك أﲪ ُﺪ ُﺳﻮرة‬
ُ َ‫ ﻗَـ َﺮأ‬Komşun Ahmet Fâtiha sûresini okudu.
Bu örnekte komşu ile Ahmet aynı kişi olduğu için burada bedel-i kül vardır.
2. Bedelü’l-ba‘z mine’l-kül
Bedel, eğer mübdelün minhin bir parçası ise buna bedel-i ba‘z denir.
.‫ﺼ َﻔﻬﺎ‬
ُ ‫ َﻛﺘَْﺒ‬Mektubun yarısını yazdım.
ْ ِ‫ﺖ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔَ ﻧ‬
Bu örnekte ise bedel olan ‫ﺼ َﻔﻪ‬
ْ ِ‫ ﻧ‬lafzı, َ‫ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‬kelimesinin bir parçasını
oluşturduğu için burada bedel-i ba‘z bulunmaktadır.
3. Bedelü’l-iştimâl
Bedel, mübdelün minhin bir parçası değil de ona ait bir özellik ise buna da
bedel-i iştimâl denir.
.‫اﻹﻣﺎم ﺗِﻼَ َوﺗُﻪ‬
‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَِﲏ‬İmamın tilâveti (okuyuşu) hoşuma gitti.
ُ
Burada ise bedel, mübdelün minhe ait birer özellik olup, onun bir parçası
değildir. Bu sebeple burada bedel-i iştimâl bulunmaktadır.
4. Bedel-i mübâyin.
Bir sözde unutma, hata vb. bir sebepten dolayı bir kelimenin peşinden asıl
kastedilen kelimenin kullanıldığı bedel türüdür. Yazı dilinde değil de
konuşma dilinde görülür.
.‫اﻟﻄﺒﻴﺐ‬
‫اﳌﻬﻨﺪس‬
‫ﻀ َﺮ‬
َ ‫ َﺣ‬Mühendis geldi, mühendis demişim doktor.
ُ
ُ
Yukarıdaki üç örnekte ise bedel, mübdelün minhin ne tamamı, ne onun bir
parçası ne de ona ait bir özelliktir. Sadece yapılan yanlışı düzeltmek amacıyla
gelmiştir.
Bedel ile manevî tekit arasındaki farkı görebilmek.
Bedel-i ba‘z ile bedel-i iştimâlde matbûuna ait bir zamir bulunduğu gibi,
manevî tekitte de matbûuna ait bir zamir bulunur. Aradaki fark ise şudur :
Bedelde, bedel olan kelime asıldır ve bizzat maksattır. Tekitte ise tekit edatı
asıl maksat değil, matbûunun manasını pekiştimek amacıyla gelmektedir.
191
‫) ‪ Kitabın tamamını okudum. ( Tekit‬ﻗَـﺮأ ُ ِ‬
‫ﺎب ُﻛﻠﱠﻪُ‪.‬‬
‫ْت اﻟﻜﺘَ َ‬
‫َ‬
‫) ‪ Kitabın çoğunu okudum. ( Bedel‬ﻗَـﺮأ ُ ِ‬
‫ﺎب أَ ْﻛﺜَـ َﺮﻩُ‪.‬‬
‫ْت اﻟﻜﺘَ َ‬
‫َ‬
‫) ‪ Kitabın yarısını okudum. ( Bedel‬ﻗَـﺮأ ُ ِ‬
‫ﺼ َﻔﻪ‪.‬‬
‫ﺎب ﻧِ ْ‬
‫ْت اﻟﻜﺘَ َ‬
‫َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪Kendimizi Sınayalım‬‬
‫?‪1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bedel- kül vardır‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻦ أﰊ ﻃﺎ ٍ‬
‫اﺷﺪﻳﻦ‪a. .‬‬
‫اﳋﻠﻴﻔﺔُ ﱡ‬
‫ﻟﺐ ﻫﻮ آﺧ ُﺮ اﳋﻠﻔﺎء اﻟﺮ َ‬
‫ﻋﻠﻲ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
‫ْﺖ ﰲ‬
‫ﺷﻮارﻋﻬﺎ وأﺳﻮاﻗِﻬﺎ‪b. .‬‬
‫َﲡَﱠﻮﻟ ُ‬
‫اﳉﺎر أﻣﺎﻧﺘُﻪ‪c. .‬‬
‫أﻋﺠﺒﲏ ُ‬
‫اﻟﻠﻴﻞ ُﻣ ْﻌﻈَ َﻤﻬﺎ‪d. .‬‬
‫َﺳ ِﻬ ْﺮ ُ‬
‫ت َ‬
‫أت اﻟﺮواﻳﺔَ ﺛُـﻠُﺜَﻬﺎ ﰲ ٍ‬
‫ﻟﻴﻠﺔ‪e. .‬‬
‫ﻗﺮ ُ‬
‫َ‬
‫‪ ‬‬
‫?‪2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bedel-i ba‘z vardır‬‬
‫َﺳ ﱠﺮِﱐ اﻟﺸﺎرعُ ﻧﻈﺎﻓﺘُﻪ‪a. .‬‬
‫ِ‬
‫ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻆ‬
‫ﺻﺒﺎح‪b. .‬‬
‫ﲔ ُﻛ ﱠﻞ ٍ‬
‫ﻳُﻮﻗِ ُ‬
‫ﻴﻊ اﻟ َﻔﻼﱠﺣ َ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ ﺻﻴَ ُ‬
‫ﺎﺣﻪ َﲨ َ‬
‫ﻒ ِ‬
‫ﺻ ْﺪﻗُﻪ وأﻣﺎﻧﺘُﻪ‪c. .‬‬
‫ﻳُـ ْﻌ ِﺠﺒُﲏ ﻫﺬا اﳌﻮﻇﱠ ُ‬
‫أول َﻣﻦ آﻣﻦ ﺑِﺎﻟﺮﺳﻮل ِﻣ َﻦ اﻟﺮﺟﺎل‪d. .‬‬
‫ﻛﺎن اﻟﺼﺤﺎﰊ أﺑﻮ ﺑﻜ ٍﺮ ُ‬
‫وﻫ َﻮا ُؤﻫﺎ‪e. .‬‬
‫أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ اﻟﻐﺎﺑﺔُ‬
‫أﺷﺠﺎرﻫﺎ َ‬
‫ُ‬
‫‪ ‬‬
‫?‪3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bedel-i iştimâl vardır‬‬
‫ُﻫ ِﺪ َم اﻟﺒﻨَﺎءُ ﻧﺼ ُﻔﻬﺎ‪a. .‬‬
‫ﻚ أﲪ ُﺪ‪b. .‬‬
‫ﳒﺢ اﺑﻨُ َ‬
‫َد ُ ﺎ‪c. .‬‬
‫أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ اﻟﻄﺎﻟﺒﺔُ أ َ‬
‫ﺎف ﺧﺎﻟ ٌﺪ ﺻﺪﻳ َﻘﻪ َﲨَﺎﻻً‪d. .‬‬
‫أَ َﺧ َ‬
‫ﺎع‬
‫اﳊﻘﻞ ﺛُـﻠُﺜَﻬﺎ‪e. .‬‬
‫ﺑَ َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ‬
‫ُ‬
‫‪ ‬‬
‫?‪4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bedel-i mübâyin yoktur‬‬
‫ﺣﻀﺮ‬
‫اﳌﺪرس اﻟﺘﻠﻤﻴ ُﺬ‪a. .‬‬
‫ُ‬
‫اﻟﻘﻠﻢ‬
‫اﻟﻜﺘﺎب‪b. .‬‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫أﺧﺬت َ‬
‫ﺿﻰ‪c. .‬‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ أﲪ ُﺪ اﳌَْﺮ َ‬
‫ﻋﺎ َﰿَ‬
‫ُ‬
‫اﳌﺎء‪d. .‬‬
‫ﺑﺖ‬
‫ﺷﺮ ُ‬
‫اﻟﺸﺎي َ‬
‫َ‬
‫ﺴ ْﻴـﻨًﺎ‪e. .‬‬
‫أﻳﺖ‬
‫ر ُ‬
‫ً‬
‫ﳏﻤﻮدا ُﺣ َ‬
‫‪ ‬‬
‫?‪5. Aşağıda cümlelerin hangisinde bedel yoktur‬‬
‫ﺑﺎﻟﻮْر َدةِ رأﺋﺤﺘِﻬﺎ‪a. .‬‬
‫أُ ْﻋ ِﺠ ْﺒ ُ‬
‫ﺖ َ‬
‫ﱠ‬
‫ﺴﻬﻢ ﻋﻠﻰ اﳌﻮاﻃﻨﲔ‪b. .‬‬
‫َﺳﻠ َﻢ اﻟﻮزراءُ أﻧ ُﻔ ُ‬
‫ﺖ ﺑِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﻟﻜﺘﺎب ِﻏﻼَﻓِﻪ‪c. .‬‬
‫أُ ْﻋ ِﺠ ْﺒ ُ‬
‫‪ 192‬‬
‫‪ ‬‬
d. .‫اﳌﺎل أَ ْﻛﺜَـ َﺮﻩ‬
َ ‫ْﺖ‬
ُ ‫ﺻ َﺮﻓ‬
َ
ِ
e. .‫ﻋﻠﻲ‬
‫ﱠﺤ ِﻮ ﻫﻮ‬
‫اﻹﻣﺎم ﱞ‬
ْ ‫واﺿ ُﻊ اﻟﻨ‬
ُ
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. a
Yanıtınız doğru değilse, “Bedel-i Kül”
okuyunuz.
konusunu yeniden
2. e
Yanıtınız doğru değilse, “Bedel-i Ba‘z”
okuyunuz.
konusunu yeniden
3. c
Yanıtınız doğru değilse, “Bedel-i İştimâl”
okuyunuz.
konusunu yeniden
4. c
Yanıtınız farklıysa “Bedel-i Mübâyin”
okuyunuz.
konusunu yeniden
5. b
Yanıtınız doğru değilse “Bedel” konusunu yeniden okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
ِ ‫َﺖ‬
.ُ‫ﻚ ﻓﺎﻃﻤﺔ‬
ْ ‫ َﺳﺄَﻟ‬Arkadaşın Fatma seni sordu
َ ُ‫ﻋﻨﻚ ﺻﺪﻳﻘﺘ‬
.ُ‫ت أُ ﱡم ﺧﺎﻟِ ٍﺪ ُﲰَﻴﱠﺔ‬
ْ ‫ﺎء‬
َ ‫ َﺟ‬Halit’in annesi Sümeyye geldi.
.‫ت ِﲜَﺎ ِر َك ﻛﺮ ٍﱘ‬
ُ ‫ َﻣ َﺮْر‬Komşun Kerim‘e uğradım.
ِ
.‫اﺷﺪﻳﻦ‬
ُ ِ‫اﳋﻠﻴﻔﺔُ ﻋﺜﻤﺎ ُن ﺛَﺎﻟ‬ Halife Osman (ra) râşid halifelerin
َ ‫ﺚ اﳋُﻠَ َﻔﺎء اﻟﺮ‬
üçüncüsüdür.
Sıra Sizde 2
.‫ﺼ َﻔﻪ‬
ُ ‫ َﻣ َﺸ ْﻴ‬Yolun yarısını yürüdüm.
َ ‫ﺖ اﻟﻄﺮ‬
ْ ِ‫ﻳﻖ ﻧ‬
ِ
.‫اﳌﺴﺠﺪ ﻓِﻨَﺎﺋِﻪ‬
‫ﺖﰲ‬
ُ ‫ﺻﻠﱠْﻴ‬
َ Caminin avlusunda namaz kıldım.
.‫ ﻇَ َﻬ َﺮ اﻟ َﻘ َﻤ ُﺮ ُﻣ ْﻌﻈَ ُﻤﻪ‬Ayın çoğu göründü.
.‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَْﺘ ِﲏ اﻟﻐﺮﻓﺔُ أَﺛَﺎﺛُﻬﺎ‬Odanın eşyası hoşuma gitti.
Sıra Sizde 3
.‫ﻮك ﻗِ َﺮاءﺗُﻪ‬
َ ‫َﺧ‬
ُ ‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَ ِﲏ أ‬Kardeşinin okuyuşunu beğendim.
.‫اﻟﻄﻔﻞ ﺑُ َﻜﺎ ُؤﻩ‬
‫ أَ ْز َﻋ َﺠﻬﻢ‬Çocuğun ağlaması onları rahatsız etti.
ُ
.‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَ ِﲏ اﻷﺳﺘﺎذُ ﺛَـ ْﻮﺑُﻪ‬Hocanın elbisesini beğendim.
.‫اﻟﺸﺎب ﺛَـ َﻘﺎﻓَـﺘُﻪ‬
‫ أَ ْﻋ َﺠﺒَ ِﲏ‬Gencin kültürü hoşuma gitti.
‫ﱡ‬
193
Yararlanılan Kaynaklar
Abdüllatîf, M. Hamâse – Ömer, Ahmed Muhtâr – Zehrân, Mustafa enNehhâs (1997). En-Nahvü’l-Esâsî, Kahire.
Çörtü, M. Meral (1998). Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul.
Güler İ. - Günday, H. Şahin, Ş., (2001). Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi),
İstanbul.
Korkmaz, Zeynep (1992). Gramer Terimleri Sözlüğü, Ankara.
Er-Râcihî, Abduh (1992). Fi’t-Tatbîki’n-Nahvî ve’s-Sarfî, İskenderiye.
Sînî, Mahmud İsmail, es-Seyyid, İbrahim Yusuf, eş-Şeyh, Muhammed erRifai (ts.). el-Kavâidü’l-Arabiyyetü’l-Müyessera, İstanbul.
Uralgirary, Yusuf (1986). İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
194
195
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Taaccüp üslubunu tanımlayabilecek,
•
Doğrudan taaccüp kalıplarını tanıyıp unsurlarını tespit edebilecek,
•
Dolaylı taaccüp kalıplarını ve unsurlarını tespit edebilecek,
•
Taaccüp anlamı yüklenen deyimsel ifadeleri tanımlayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Taaccüp
•
Doğrudan taaccüp
•
Dolaylı taaccüp
•
Müteaccebün minh
•
Mutasarrıf fiil
•
Tâm fiil
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metni öncelikle üç defa okuyun, anlamadığınız kelimeleri tespit edin ve
‘kelimeler ve deyimler’ kısmına başvurunuz. Yine de anlamını
bilmediğiniz kelimeler olursa bir Arapça-Türkçe sözlüğe müracaat ediniz.
•
İsmail Güler, Hüseyin Günday, Şener Şahin, Arapça Dilbilgisi (Nahiv
Bilgisi), adlı kitaptan ‘Taaccüp’ konusunu okuyunuz.
196
Taaccüp Üslûbu
‫أُﺳـﻠُﻮب اﻟـﺘﱠ َـﻌـ ﱡﺠـﺐ‬
GİRİŞ
Her dilde ses ve anlam arasında bir ilişkiden söz edilebileceği gibi, sesin bir
uzantısı hükmünde olan ve ona eşlik eden beden dili ile anlam arasında da
önemli bir ilişkiden bahsedilebilir. Zira insan aktarmak istediği anlamı hem
ses hem de beden dili ile desteklemeye çalışır. Mutlu ve sevinçli bir insanın
dışarıya yansıyan ses ve beden dilinde gözlemlediğimiz durum bunun açık
kanıtlarından biridir. Sözlü anlatımı yazılı anlatımdan etkili kılan şey de
budur zaten.
İnsanoğlu, herhangi bir şeye karşı beğeni ya da takdir, hayret ya da
şaşkınlık gibi durumları ortaya koyarken de ses tonu ve yüz ifadeleri çok
belirgin bir şekilde içinde bulunduğu hali yansıtır. Beklenmedik bir durum
karşısında ortaya koyulan bir tepki sadedinde gerçekleşen beğeni ya da
takdir, hayret ya da şaşkınlık ifadeleri, genellikle kısa kalıplar halinde dile
getirilir. Türkçe’de “Aman Allahım! Bu ne! Ne kadar güzel! Ne harika! Ne de
hoş! İşte bee! Ne çirkin! Ne rezalet!” gibi kısa ve daha çok beden diline
dayanan vurgulu cümlelerle aktarılan bu tür ifadelerin Arapça’da da benzer
şekilde ortaya konduğu görülür.
Dil öğretiminde bu tür kalıpsal ifadelerin tanınması, gramatik
hükümlerinin bilinip doğru bir şekilde okunması ve pratiğe aktarılması
önemli bir husustur.
İşte bu ünitede Arapça’da önemli kalıp ifadelerini bünyesinde barındıran
taaccüp (beğeni, takdir, hayret, şaşkınlık… ifadeleri) konusu işlenecektir.
ِ ِ
Konu temelde, iki kalıp çerçevesinde ele alınacaktır: ُ‫ْﻌﻠَﻪ‬
َ ‫ ﻣﺎ أَﻓـ‬ve ‫أَﻓْﻌﻞ ﺑِﻪ‬. Bu iki
kalıp, Arapça’da kurallı/kıyâsi yolla elde edilir. Bunların yanında hayret ve
şaşkınlığı ifade etmek üzere Arapça’da yaygın kullanılan daha başka kalıplar
da vardır. Konuya ilişkin ayrıntılı uygulamalar öncelikle okuma parçasında,
daha sonra onu takip eden alıştırmalarla dilbilgisine yönelik anlatımda
verilecektir.
Konu ile ilgili ön bilgi almak için www.schoolarabia.net adreslerine de başvurabilirsiniz.
197
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫وﺳﺎﺋِﻞ اﻟﻨﱠـ ْﻘﻞ ِ‬
‫وﺣ ِﺪﻳﺜﺎً‬
‫واﻻﺗ َ‬
‫ﱢﺼﺎل ﻗَﺪﻳـﻤﺎً َ‬
‫َ ُ‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ أ ْن‬
‫ﻣﺎ ْ‬
‫ﱢﻌ َﻢ اﻟﱵ أﻧْـ َﻌﻤﻬﺎ اﷲُ َﻋﻠَﻴﻨﺎ! ُﰒّ ﻣﺎ أ ْ‬
‫ﱠﺮﻩُ اﷲُ ﻟﻨﺎ! وﻣﺎ أَﻛﺜَـ َﺮ اﻟﻨـ َ‬
‫أﲨَ َﻞ اﻟﻌﺎ َﱂَ اﻟﺬي َﺳﺨ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢﻌﻢ!‬
‫ﻳَﺴﺘَﻔﻴ َﺪ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﻣﻦ ُﻛ ّﻞ ﻫﺬﻩ اﻟﻨـ َ‬
‫اﷲ ﻻ ُﲢْﺼﻰ وﻻ ﺗُـﻌ ﱡﺪ! ِ‬
‫وﻣﻦ أَ ْﻛ ِﱪ اﻟﻨـﱢﻌﻢ‪ ،‬أ ْن أﺻﺒﺢ ُﻛ ﱠﻞ◌ﻧﺎ ‪-‬اﻟﻴﻮم‪ -‬ﻳ ِ‬
‫ﺣﻘﺎًّ‪ ،‬إ ﱠن ﻧِﻌﻢ ِ‬
‫ﺴﺘﻄﻴﻊ‬
‫َ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ َ‬
‫ُ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻮاﺳ ُﻊ اﻟﺬي ﻳَﺒﻠُﻎ َﻋ َﺪ ُد‬
‫ﺻ َ‬
‫ﻜﻞ ُﺳ ُﻬﻮﻟَﺔ‪ .‬ﻷ ّن اﻟﻌﺎ َﱂ أﺻﺒَﺢ‪ ،‬ﻗَﺮﻳﺔً َ‬
‫اﻟﻮ ُ‬
‫ﺻﻐﲑة‪ .‬ﻧَـ َﻌﻢ‪َ ،‬ﻋﺎﻟ ُ‬
‫َﻤﻨﺎ َ‬
‫ُ‬
‫ﻮل إﻟﻴﻬﺎ ﺑ ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﲑة‬
‫اﻟﺼﻐ‬
‫ﻳﺔ‬
‫ﺮ‬
‫اﻟﻘ‬
‫ﻛﺤﻴﺎة‬
‫ة‬
‫ﻴﺎ‬
‫ﺣ‬
‫ﺎز أﺻﺒَﺢ‬
‫ﻠﻔ‬
‫ﺘ‬
‫ﺎﻟ‬
‫ﻓ‬
‫‪.‬‬
‫ﻴﺶ‬
‫ﻌ‬
‫ﻳ‬
‫ﺢ‬
‫أﺻﺒ‬
‫‪،‬‬
‫ﺴﺎن‬
‫ﻧ‬
‫إ‬
‫ات‬
‫ر‬
‫ْﻴﺎ‬
‫ﻠ‬
‫ﻣ‬
‫ﱠﺔ‬
‫ﺘ‬
‫ﺳ‬
‫ﻦ‬
‫ﻣ‬
‫ﺮ‬
‫ـ‬
‫ﺜ‬
‫ﻛ‬
‫أ‬
‫ﺎﻧﻪ‬
‫ﻜ‬
‫ُﺳ‬
‫ﱢ‬
‫َ ً‬
‫ْ‬
‫ُ‬
‫َ َ‬
‫ْ ََ‬
‫ﻮل اﻟ ُﻜﺮة اﻷر ِ‬
‫ﺖ ُوﻗُﻮﻋﻪ‪ .‬اﻟﻌﺎﺋﻠﺔ اﻟﱵ َﲡﻠِﺲ ﰲ‬
‫ﺼﻮت واﻟ ﱡ‬
‫ﺿﻴّﺔ ﺑِﺎﻟ ﱠ‬
‫ﺼﻮرة َوﻗْ َ‬
‫ﻳَﻨ ُﻘﻞ ﻟﻨﺎ ُﻛ ﱠﻞ ﻣﺎ َﳚ ِﺮي َﺣ َ َ ْ‬
‫ﺑﻴﺘِﻬﺎ ﰲ إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻣﺜَﻼً‪ ،‬ﺗﺴﺘﻄﻴﻊ أن ﺗُ ِ‬
‫ﺸﺎﻫﺪ اﺣﺘِﻔﺎﻻً وﻃَﻨِﻴّﺎً ﰲ ﺑﺎَ ِرﻳﺲ ﰲ ﻧَـ ْﻔﺲ اﻟﻮ ِ‬
‫ﻗﺖ اﻟﺬي َْﳚ ِﺮي ﻓﻴﻪ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻻﺣﺘ ُ‬
‫ُﺧﺮى ﻓَـﺘَـ ْﻘﻀﻲ َﻋ َﻤﻼً ُﻣ ِﻬﻤﺎًّ ُﰒّ‬
‫ﻔﺎل‪ .‬ﻛﺬﻟﻚ ﺗَﺴﺘَﻄﻴﻊ ﺑﺎﻟﻄﺎﺋﺮة أ ْن َﲣ ُﺮج ﻣﻦ ﺑﻴﺘﻚ ﺻﺒﺎﺣﺎً إﱃ ﻗﺎ ﱠرة أ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺴﺎء أو ﰲ اﻟﻴﻮم اﻟﺘ ِ‬
‫ﱠﺎﱄ‪ .‬ﻳﺎ ﳍَﺎ ِﻣﻦ ﻧِ ْﻌ َﻤﺔ! وأَ ْﻋ ِﻈ ْﻢ ﺑِ ِﻪ ِﻣﻦ إِﻣﻜﺎن!‬
‫ﺗَﺮﺟﻊ إﱃ ﺑَﻴﺘﻚ َﻣ ً‬
‫ﻛﻴﻒ ﺻﺎر ذﻟﻚ؟! ُﻫﻨﺎك ﺳﺒ ِ‬
‫وﺳﺎﺋﻞ اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﻘﻞ اﳊَ ِﺪﻳﺜﺔ‪ ،‬وﺛﺎﻧِﻴ ِﻬﻤﺎ َوﺳﺎﺋِ ُﻞ اﻻﺗﱢﺼﺎل‬
‫ﺒﺎن‪ ،‬أ ﱠوﳍُﻤﺎ‬
‫ََ‬
‫ُ‬
‫اﳊَ ِﺪﻳﺜﺔ‪.‬‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﺎﺋﻞ اﻟﻨ ِ‬
‫اﻟﻨﺎس ﻳُﺴﺎﻓِﺮون َﻣ ْﺸﻴﺎً ﻋﻠﻰ اﻷَﻗْﺪام‪،‬‬
‫اﻟﻌ ُ‬
‫ﱠﻘﻞ ﰲ ُ‬
‫ﺼﻮر اﻟ َﻘﺪﳝﺔ ﺑَﻄﻴﺌَﺔً ﺟ ّﺪاً‪ ،‬وﻛﺎن ُ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ َو َﺳ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺴﺘﻌﻤﻠﻮن اﳊﻴ ِ‬
‫ﺣﺎﻣﻠِﲔ ﺣﺎﺟﺎ ِ ﻢ ﻋﻠﻰ ﻇُ ُﻬﻮرﻫﻢ أو رؤوﺳﻬﻢ‪ .‬ﰒ ﺑﺪأ اﻟﻨﺎس ﻳ ِ‬
‫ﻮاﻧﺎت‪ ،‬ﻛﺎﳉِﻤﺎل واﻟﺒِﻐﺎل‬
‫ََ‬
‫ُ َ‬
‫ُ‬
‫ٍ‬
‫ﺑﺎت ِ‬
‫ﺻﻐﲑًة‪ ،‬ﳍﺎ أرﺑﻊ َﻋﺠ ٍ‬
‫ﱠة‪ ،‬ﺻﻨَﻊ اﻹﻧﺴﺎ ُن َﻋﺮ ٍ‬
‫ﻼت‪ ،‬ﺗَ ِﺴﲑ ُدو َن‬
‫واﳊَﻤﲑ ﰲ ﻧَـ ْﻘﻞ ﺣﺎﺟﺎ ﻢ‪ .‬ﺑَـ ْﻌ َﺪ ُﻣﺪ َ‬
‫ُ َ‬
‫َ‬
‫ﺸﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫ُﳏَ ﱢﺮك‪ُ .‬ﰒ ِ‬
‫ﺐ اﻟ ﱢ‬
‫اﻋﻴﱠﺔ اﻟﱵ ﺗَ ِﺴﲑ ﻋﻠﻰ اﳌﺎء ﰲ اﻟﺒَ ْﺤﺮ واﻟﻨَـ ْﻬﺮ‪ .‬‬
‫ُ‬
‫ﺻﻨ َﻌﺖ ﺑَﻌ َﺪ ذﻟﻚ اﳌَﺮاﻛ ُ‬
‫ﺻﻨَﻊ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﰲ اﻟﻌﺼﺮ اﳊ ِﺪﻳﺚ ﻣﺮَﻛ ٍ‬
‫ت َﻛﺜِﲑٌ ِﻣﻦ َوﺳﺎﺋِﻞ‬
‫ﺒﺎت ﺗَـ ْﻌ َﻤﻞ ﺑﺎﻟ ُـﻤ َﺤ ﱢﺮﻛﺎت‪ .‬ﺑَـ ْﻌ َﺪ ذﻟﻚ ﻇَ َﻬ َﺮ ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻮﺳﺎﺋ ُﻞ اﻟﻌﺎ َﱂَ ﻗَﺮﻳَﺔً‬
‫ﺴﻴﱠﺎرات واﻟﻘﻄﺎرات واﻟ ﱡ‬
‫ﺜﻞ اﻟ ﱠ‬
‫ﺴ ُﻔﻦ واﻟﻄﺎﺋﺮات‪َ .‬ﺟ َﻌﻠَﺖ ﻫﺬﻩ َ‬
‫اﻟﻨﱠـ ْﻘﻞ اﳊﺪﻳﺜﺔ‪ ،‬ﻣ ُ‬
‫ﺻﻐﲑة‪ .‬إذ أَﺻﺒَﺢ ‪ ‬‬
‫‪ 198‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻹﻧﺴﺎ ُن ﻳـ ْﻨﺘ ِﻘﻞ ِﻣﻦ ﺑـﻠَﺪ إﱃ ﺑـﻠَﺪ آ َﺧﺮ ‪ِ ،‬‬
‫ٍ‬
‫وﻣﻦ ﻗﺎَ ﱠرٍة إﱃ ﻗﺎ ﱠرة أُ ْﺧ َﺮى ﰲ‬
‫ﺳﺎﻋﺎت ُﻣ ْﻌ ُﺪ َ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ودة‪ .‬ﻫﺬا َﺷ ْﻲءٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﱠ‬
‫ﱂ ﻳَ ُﻜﻦ ﰲ اﳌﺎﺿﻲ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻛﺎن اﻹﻧﺴﺎ ُن َﳛﺘﺎج إﱃ أَﻳﺎم و ُﺷ ُﻬﻮر ﻟﻴ ْﻨﺘَﻘ َﻞ ﻣﻦ َﻣﺪﻳﻨﺔ إﱃ أﺧﺮى‪.‬‬
‫ﺼ ُﺤ ِ‬
‫ﻒ‬
‫ﺻﻐﲑة‪ ،‬ﻓﻬﻮ‬
‫ﻣﺜﻞ اﻟ ﱡ‬
‫أﻣﺎّ‬
‫اﻟﺴﺒﺐ اﻟﺜّ ِﺎﱐ اﻟﺬي َﺟ َﻌﻞ اﻟﻌﺎ َﱂَ ﻗَﺮﻳﺔً َ‬
‫ُ‬
‫وﺳﺎﺋﻞ اﻻﺗﱢﺼﺎل اﳊﺪﻳﺜﺔ‪ُ ،‬‬
‫ُ‬
‫واﳍﺎَﺗِﻒ واﻹذاﻋﺔ واﻟﺘﱢـﻠْﻔﺎز واﳊﺎَ ُﺳﻮب واﻟ ﱠ‬
‫ﺖ( اﻟﱴ ﺟﻌﻠَﺖ اﻹﻧﺴﺎ َن ﻳَﻌ ِﺮف ُﻛ ﱠﻞ‬
‫ﱠوﻟِﻴﱠﺔ )ا ِﻹﻧْـﺘَـ ْﺮﻧِ ْ‬
‫ﺸﺒَ َﻜﺔ اﻟﺪ ْ‬
‫ﻣﺎ َﳛ ُﺪث ﰲ ﲨﻴﻊ ﺑِﻼد اﻟﻌﺎﱂ‪ ،‬ﱠأوﻻً ﺑِﺄ َّول‪ ،‬ﺑﻴﻨَﻤﺎ ﻛﺎﻧﺖ وﺳﺎﺋﻞ اﻻﺗ ِ‬
‫ﺼﻮر اﻟ َﻘ ِﺪﳝﺔ ﺑَ ِﻄﻴﺌَﺔً ِﺟﺪاً‪.‬‬
‫ﱢﺼﺎل ﰲ اﻟﻌُ ُ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼﻮت‪ ،‬أو ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﳊﻤﺎم اﻟ ﱠﺰ ِ‬
‫اﺟ ِﻞ‪ ،‬أو ﻋﻦ‬
‫ﺒﺎر‬
‫واﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻟ ﱠ‬
‫إذ ﻛﺎن اﻹﻧْﺴﺎ ُن ﻳُﺮﺳﻞ اﻷَ ْﺧ َ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫ﺼﻞ إﱃ أَﻫﻠِﻬﺎ ﺑﻌ َﺪ ﻣ ّﺪ ٍة ﻃَ ِﻮﻳﻠَﺔ‪ ،‬وﻗﺪ ﻻ ﺗَ ِ‬
‫ﻃﺮ ٍﻳﻖ آ َﺧﺮ‪ .‬ﻟﺬﻟﻚ ﻛﺎﻧﺖ اﻷﺧﺒﺎر ﺗَ ِ‬
‫َﺣﻴﺎَن‪.‬‬
‫ﺼﻞ ﰲ َﻛﺜِ ٍﲑ ﻣﻦ اﻷ ْ‬
‫َ ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َﺻﺒَﺢ اﻹﻧﺴﺎ ُن‬
‫أ‬
‫‪.‬‬
‫ﺳﺎﺋﻞ‬
‫اﻟﻮ‬
‫ﻫﺬﻩ‬
‫ﻞ‬
‫ﻀ‬
‫ﻔ‬
‫ﺑ‬
‫ﲑة‬
‫ﻐ‬
‫ﺻ‬
‫ﺔ‬
‫ﻳ‬
‫ﺮ‬
‫ﻗ‬
‫أﺻﺒﺢ‬
‫ﱂ‬
‫اﻟﻌﺎ‬
‫ن‬
‫إ‬
‫ﱡم‬
‫ﺪ‬
‫ﻘ‬
‫ـ‬
‫ﺘ‬
‫اﻟ‬
‫ﺬا‬
‫ﳍ‬
‫ﺔ‬
‫ﻴﺠ‬
‫ﺘ‬
‫ﻓﻨ‬
‫ﱠ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻧَـ َﻌﻢ‪ّ ،‬‬
‫َ‬
‫َ ً‬
‫َ ْ‬
‫ْ‬
‫َ َ‬
‫َ‬
‫ﺼﻞ إﱃ ﻛﻞ ِﻣ ْﻨﻄََﻘﺔ ِﻣﻦ اﻟﻌﺎ َﱂ ﺑِﺴﻬﻮﻟَﺔ‪ِ .‬‬
‫ﻳﺴﺘَ ِﻄﻴﻊ أ ْن ﻳ ِ‬
‫ﻟﻜ ّﻦ ﻫﻨﺎك ﺷﻴﺌﺎً ﻏَ ِﺮﻳﺒﺎً‪ ،‬وﻫﻮ‪ ،‬أ ّن ﻫﺬﻩ اﻟﻘﺮﻳﺔَ‬
‫َ ُُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ّ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﱢﺼﻒ اﻵ َﺧﺮ ﰲ ﻓَﻘ ٍﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫وﺿﻴﻖ‪ .‬ﻟِﻤﺎذا ﻻ‬
‫ﻨ‬
‫اﻟ‬
‫وﻳﻌﻴﺶ‬
‫‪،‬‬
‫ﺧﺎء‬
‫ور‬
‫ﲎ‬
‫ﻏ‬
‫ﰲ‬
‫ﺎ‬
‫ﺎ‬
‫ﻜ‬
‫ﺳ‬
‫ﺼﻒ‬
‫ﻧ‬
‫ﻳﻌﻴﺶ‬
‫اﻟﺼﻐﲑة‪،‬‬
‫ُ ُّ‬
‫ُ‬
‫ً َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢﻌ ِﻢ؟! أﻟَﻴﺲ اﻟﺒَ َﺸ ُﺮ‬
‫َﻴﺲ ﻣﻦ ﺣ ﱢﻖ اﳉﻤﻴﻊ أ ْن ﻳَﺴﺘَﻔﻴﺪ ﻣﻦ ﻫﺬﻩ اﻟﻨـ َ‬
‫ﻳﻌﻴﺶ ﲨﻴﻊ ُﺳﻜﺎن اﻟﻘﺮﻳﺔ ﰲ َرﺧﺎء؟! أﻟ َ‬
‫ِ‬
‫واﺣﺪ وأُ ﱟم واﺣﺪة‪ ،‬ﳚﺐ أ ْن ﻳ ِ‬
‫َب ٍ‬
‫ُﻛﻠﱡ ُﻬﻢ ِﻣﻦ أ ٍ‬
‫ﲔ ﻻ ﻳﻔ ﱢﻜﺮ إﻻّ‬
‫ﺴﺎﻋﺪ ﺑﻌ ُ‬
‫ﻀﻬﻢ ﺑﻌﻀﺎ‪ .‬ﻣﺎ أﻇْﻠَ َﻢ اﻹﻧﺴﺎ َن ﺣ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﺎﺟﻪُ‬
‫ﺑِﻨَـ ْﻔﺴﻪ! وﻣﺎ أﻗـْﺒَ َﺢ أَﻻﱠ ﻳَﺴﺘَﻔﻴ َﺪ ﻣﻦ ﻧ َﻌ ِﻢ اﻷرض إﻻّ اﻷﻏﻨﻴﺎء واﻷﻗ ِﻮﻳﺎء! ﻳﺎ ﻟَﻪُ ﻣﻦ ﻋﺎٍَﱂ! ﻣﺎ أَ َﺷ ﱠﺪ اﺣﺘﻴَ َ‬
‫إﱃ ﺣ ّﻜ ٍﺎم ﻣ ْﻨ ِ‬
‫ﺼ ِﻔﲔ!‪ ‬‬
‫ُ ُ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ﱠﺮ ﻟﻨﺎ ﻫﺬا اﻟﻌﺎﱂَ؟‬
‫‪َ .1‬ﻣﻦ ﺳﺨ َ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻜﻞ ﺳﻬﻮﻟﺔ؟‬
‫ﺻﻮل إﱃ اﻟﻨـ َ‬
‫اﻟﻮ ُ‬
‫‪ .2‬ﻟﻤﺎذا أﺻﺒﺢ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ ُ‬
‫ﱢﻌﻢ ّ‬
‫ﺎز؟‬
‫‪ .3‬ﻣﺎ َد ْور اﻟﺘﱢﻠﻔ ُ‬
‫ﺴﺒﺒﺎن اﻟﻠﺬ ِ‬
‫ان َﺟ َﻌﻼَ اﻟﻌﺎ َﱂ ﻗَﺮﻳﺔً ﺻﻐﲑة؟‬
‫‪ .4‬ﻣﺎ ﳘﺎ اﻟ ﱠ ََ‬
‫وﺳﺎﺋﻞ اﻻﺗﱢﺼﺎل اﻟ َﻘ ِﺪﳝﺔ؟‬
‫‪ .5‬ﻣﺎ ِﻫﻲ‬
‫ُ‬
‫وﺳﺎﺋﻞ اﻟﻨ ِ‬
‫ﺼﻮر اﻟ َﻘ ِﺪﳝﺔ؟‬
‫‪ .6‬ﻛﻴﻒ ﻛﺎﻧَﺖ‬
‫اﻟﻌ ُ‬
‫ﱠﻘﻞ ﰲ ُ‬
‫ُ‬
‫وﺳﺎﺋﻞ اﻻﺗﱢﺼﺎل اﳊﺪﻳﺜﺔ؟‬
‫‪ .7‬ﻣﺎ ﻫﻲ‬
‫ُ‬
‫ت َﻛﺜِﲑٌ ِﻣﻦ َوﺳﺎﺋِﻞ اﻟﻨﱠـ ْﻘﻞ اﳊﺪﻳﺜﺔ؟‬
‫‪ .8‬ﻣﱴ ﻇَ َﻬ َﺮ ْ‬
‫‪ .9‬ﻛﻴﻒ ﻛﺎن اﻹﻧﺴﺎن ﻳ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼﻮر اﻟ َﻘ ِﺪﳝﺔ؟‬
‫ﺮﺳﻞ‬
‫اﻟﻌ ُ‬
‫اﻷﺧﺒﺎر واﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ﰲ ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫‪ .10‬ﻣﺎ اﻟ ﱠ‬
‫ﻳﺐ ﰲ اﻟﻌﺎ َﱂ اﻟﺬي ﻧَ ِﻌﻴﺶ ﻓِﻴﻪ؟‬
‫ﺸ ْﻲءُ اﻟﻐَ ِﺮ ُ‬
‫‪2. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimelerin‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫)ﻳﺴﺘَ ِ‬
‫ﺨﺪم – ﻳ ِ‬
‫ﺼﻞ – َْﳛ َﲕ – ﻳَـ ْﺒـ َﻌﺚ – َﺳ ْﲑاً – َْﳛ ُﺪث – ﻳَﻌﻠَﻢ – ﺻﺎر ‪َ -‬ﻋ ِﺠﻴﺐ ‪َ -‬ﲨﻴﻊ(‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﱠ‬
‫ﺖ اﻹﻧﺴﺎ َن ﻳﻌ ِﺮف ُﻛ ﱠﻞ ﻣﺎ َﳛ ُﺪث ﰲ اﻟﻌﺎ َﱂ‪.‬‬
‫ﺪ‬
‫اﻟ‬
‫ﺔ‬
‫ﻜ‬
‫ﺒ‬
‫ﺸ‬
‫اﻟ‬
‫‪.‬‬
‫َ‬
‫ﱠوﻟِﻴﱠﺔ َﺟ َﻌﻠَ ْ‬
‫‪َ 1‬‬
‫ْ‬
‫‪ُ .2‬ﰒ ﺣ َﺪث ﻫﻨﺎك ﱠﺷ ْﻲءٌ ﻏَ ِﺮﻳﺐ‪.‬‬
‫‪ 199‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢﻌﻢ!‬
‫ﻛﻞ ﻫﺬﻩ اﻟﻨـ َ‬
‫‪ .3‬ﻣﺎ َ‬
‫أﺣﺴ َﻦ أ ْن ﻳﺴﺘَﻔﻴ َﺪ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﻣﻦ ّ‬
‫ﺑﻜﻞ ُﺳﻬﻮﻟَﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻮ ُ‬
‫‪ُ .4‬ﻛﻠﱡﻨﺎ أَﺻﺒَ َﺢ ‪َ -‬‬
‫اﻟﻴﻮم‪ -‬ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ ُ‬
‫ﺻﻮل إﻟﻴﻬﺎ ّ‬
‫‪ .5‬ﻋﺎﻟَﻤﻨﺎ ِ‬
‫اﻟﻮاﺳﻊ ﻳﺒﻠُﻎ َﻋ َﺪ ُد ﺳ ﱠﻜﺎﻧﻪ أ ْﻛﺜَـﺮ ِﻣﻦ ِﺳﺘ ِﱠﺔ ِﻣﻠْﻴﺎر ٍ‬
‫ات‪.‬‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫‪ .6‬أﺻﺒﺢ اﻹﻧﺴﺎن ِﻳﻌﻴﺶ ﺣﻴﺎ ًة َﻛﺤ ِ‬
‫ﻴﺎة اﻟﻘﺮ ِﻳﺔ ِ‬
‫اﻟﺼﻐﲑة‪.‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻮل اﻟ ُﻜﺮة اﻷر ِ‬
‫ﺿﻴّﺔ‪.‬‬
‫‪ .7‬اﻟﺘ ُ‬
‫ﱢﻠﻔﺎز أﺻﺒَﺢ ﻳَﻨ ُﻘﻞ ﻟﻨﺎ ُﻛ ﱠﻞ ﻣﺎ َﳚ ِﺮي َﺣ َ َ ْ‬
‫اﻟﻨﺎس ﻳُﺴﺎﻓِﺮون َﻣ ْﺸﻴﺎً ﻋﻠﻰ اﻷَﻗْﺪام‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻛﺎن ُ‬
‫ﻌﻤﻞ اﳊﻴ ِ‬
‫‪ .9‬ﰒ ﺑﺪأ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﻳﺴﺘَ ِ‬
‫ﻮاﻧﺎت‪ ،‬ﻛﺎﳉِﻤﺎل واﻟﺒِﻐﺎل واﳊَﻤﲑ‪.‬‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫‪ .10‬ﻛﺎن اﻹﻧﺴﺎن ﻳ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ْﻮت‪.‬‬
‫اﻷﺧﺒﺎر‬
‫ﺮﺳﻞ‬
‫واﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻟ ﱠ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫‪3. Altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez içindeki kelimelerin‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َﺳ َﻮأ – أَﻗَ ّﻞ – َرﺧﺎء – ﻓَـ ْﻘﺮ(‬
‫ﺻ ُﻌﻮﺑﺔ ‪ -‬أ ْ‬
‫)اﺧﺘَـ َﻔﻰ ‪َ -‬ﺳ ِﺮ َﻳﻌﺔ – اﳊﺎﺿﺮ– اﻟ َﻘﺪﳝَﺔ – َﻛﺒِﲑة – ُ‬
‫ﱢﻌ َﻢ اﻟﱵ أﻧْـ َﻌﻤﻬﺎ اﷲُ َﻋﻠَﻴﻨﺎ!‬
‫‪ .1‬ﻣﺎ أﻛﺜَـ َﺮ اﻟﻨـ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢﻌﻢ ﰲ اﻷرض!‬
‫ﻛﻞ اﻟﻨـ َ‬
‫‪ .2‬ﻣﺎ َ‬
‫أﺣﺴ َﻦ أ ْن ﻳﺴﺘَﻔﻴ َﺪ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﻣﻦ ّ‬
‫ﺑﻜﻞ ُﺳﻬﻮﻟﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻮ ُ‬
‫‪ .3‬أﺻﺒﺢ اﻟﻜﻞ ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ ُ‬
‫ﺻﻮل إﻟﻴﻬﺎ ّ‬
‫ﻀﻞ وﺳﺎﺋﻞ اﻟﻨﱠﻘﻞ واﻻﺗﱢﺼﺎل‪.‬‬
‫ﺻ ِﻐﲑة ﺑَِﻔ ْ‬
‫‪ .4‬أﺻﺒﺢ اﻟﻌﺎ َﱂُ ﻗَﺮﻳﺔً َ‬
‫أﻗﻞ أَﳘَﱢﻴﺔً ﻣﻦ وﺳﺎﺋﻞ اﻻﺗﺼﺎل‪.‬‬
‫‪ .5‬وﺳﺎﺋِﻞ اﻟﻨﱠﻘﻞ اﳊَ ِﺪﻳﺜﺔ‬
‫ْ‬
‫ﻟﻴﺴﺖ ّ‬
‫‪ .6‬أَ َﱂْ ﺗَ ُﻜ ْﻦ وﺳﺎﺋﻞ اﻟﻨ ِ‬
‫ﺼﻮر اﻟ َﻘ ِﺪﳝﺔ ﺑَ ِﻄﻴﺌَﺔً ِﺟ ّﺪاً؟‬
‫اﻟﻌ ُ‬
‫ﱠﻘﻞ ﰲ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ي‪.‬‬
‫‪ .7‬ﺑَـ ْﻌ َﺪ ذﻟﻚ ﻇَ َﻬ َﺮ َﻛﺜﲑٌ ﻣﻦ اﳋَﻄَﺄ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ّ‬
‫‪ .8‬ﻫﺬا َﺷ ْﻲءٌ ﱂ ﻧَ ُﻜﻦ ﻧَﻌ ِﺮﻓﻪ ﰲ اﳌﺎﺿﻲ اﻟﻘﺮﻳﺐ‪.‬‬
‫ِ‬
‫ﲎ ورﺧﺎء‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻫﺬﻩ اﻟﻘﺮﻳﺔ اﻟﺼﻐﲑة‪ ،‬ﻳﻌﻴﺶ ﻧِ ُ‬
‫ﺼﻒ ُﺳ ّﻜﺎ ﺎ ﰲ ﻏ ً‬
‫ﱢﺼﻒ اﻵ َﺧﺮ ﰲ ﻓَﻘ ٍﺮ ِ‬
‫وﺿﻴﻖ‪.‬‬
‫‪ .10‬وﻳﻌﻴﺶ اﻟﻨ ُ‬
‫‪4. Altı çizili cemi kelimelerin müfretlerini söyleyiniz.‬‬
‫‪ .1‬ﻣﺎ أَﻗﺒَ َﺢ أَﻻﱠ ﻳَﺴﺘَ ِﻔﻴ َﺪ ِﻣﻦ ﻧِ َﻌ ِﻢ اﻷرض إﻻّ اﻷﻏﻨِﻴﺎءُ واﻷﻗ ِﻮﻳﺎءُ‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻟﺬﻟﻚ ﻛﺎﻧﺖ اﻷﺧﺒﺎر ﻻ ﺗَ ِ‬
‫ﺼﻞ إﱃ أﺻﺤﺎ ﺎ ﰲ ﻛﺜﲑ ِﻣﻦ اﻷﺣﻴﺎن‪.‬‬
‫ُ‬
‫ف أ ﱠن َو َﺳﺎﺋِﻞ اﻟﻨ ِ‬
‫ﺼﻮر اﻟ َﻘ ِﺪﳝﺔ ﺑَ ِﻄﻴﺌَﺔً‪.‬‬
‫ﺖ أَ ْﻋ ِﺮ ُ‬
‫‪ .3‬ﻣﺎ ُﻛ ْﻨ ُ‬
‫ﱠﻘﻞ ﰲ اﻟﻌُ ُ‬
‫وﺷﻬﻮر ﻟِﻴﻨﺘَ ِﻘﻞ ِﻣﻦ َﻣﺪﻳﻨﺔ إﱃ أﺧﺮى‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻛﺎن اﻹﻧﺴﺎن َﳛﺘﺎج إﱃ أﻳﺎﱠم ُ‬
‫ات ِ‬
‫ﺴﻴﱠﺎر ِ‬
‫ﺴ ُﻔﻦ واﻟﻄﺎﺋﺮات‪.‬‬
‫واﻟﻘﻄﺎرات واﻟ ﱡ‬
‫‪َ .5‬وﺳﺎﺋِﻞ اﻟﻨﱠـ ْﻘﻞ اﳊﺪﻳﺜﺔ ﺗَـﺘَ َﻜ ّﻮن ِﻣﻦ اﻟ ﱠ‬
‫‪ .6‬ﺻﻨَﻊ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﰲ اﻟﻌﺼﺮ اﳊﺪﻳﺚ ﻣﺮَﻛ ٍ‬
‫ﺒﺎت ﺗَـ ْﻌ َﻤﻞ ﺑﺎﻟ ُـﻤ َﺤ ﱢﺮﻛﺎت‪.‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َْ‬
‫‪ 200‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺴﺘﻌﻤﻠﻮن اﳊﻴ ِ‬
‫‪ .7‬ﺑﺪأ اﻟﻨﺎس ﻳ ِ‬
‫ﻮاﻧﺎت‪ ،‬ﻛﺎﳉِﻤﺎل واﻟﺒِﻐﺎل واﳊَﻤﲑ ﰲ ﻧَـ ْﻘﻞ ﺣﺎﺟﺎ ﻢ‪.‬‬
‫ََ‬
‫َُ‬
‫ٍ‬
‫ﺑﺎت ِ‬
‫ﺻﻐﲑًة‪ ،‬ﳍﺎ أرﺑﻊ َﻋﺠ ٍ‬
‫ﱠة ﺻﻨَﻊ اﻹﻧﺴﺎ ُن َﻋﺮ ٍ‬
‫ﻼت‪.‬‬
‫‪ .8‬ﺑَـ ْﻌ َﺪ ُﻣﺪ َ‬
‫ُ َ‬
‫َ‬
‫‪ .9‬ﻛﺎﻧﻮا َﳛ ِﻤﻠُﻮن ﺣﺎﺟﺎ ِ ﻢ ﻋﻠﻰ ﻇُ ُﻬﻮرﻫﻢ أو ُرؤوﺳﻬﻢ‪.‬‬
‫‪ .10‬وﻛﺎﻧﻮا ﻳُﺴﺎﻓِﺮون َﻣ ْﺸﻴﺎً ﻋﻠﻰ اﻷَﻗْﺪام‪.‬‬
‫‪5. Altı çizili müfret kelimelerin cemilerini söyleyiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻣﺴﺎء‪.‬‬
‫ُﺧﺮى‪ ،‬وﺗﺮﺟﻊ ً‬
‫‪ .1‬ﺗَﺴﺘَﻄﻴﻊ ﺑﺎﻟﻄﺎﺋﺮة أ ْن َﲣ ُﺮج ﻣﻦ ﺑﻴﺘﻚ ﺻﺒﺎﺣﺎً إﱃ ﻗﺎ ﱠرة أ َ‬
‫ﻮل اﻟ ُﻜﺮة ِ‬
‫ﺼﻮرة ﻣﻌﺎ‪.‬‬
‫ﺼﻮت واﻟ ﱡ‬
‫اﻷرﺿﻴّﺔ ﺑِﺎﻟ ﱠ‬
‫‪ .2‬اﻟﺘ ُ‬
‫ﱢﻠﻔﺎز أﺻﺒَﺢ ﻳَﻨ ُﻘﻞ ﻟﻨﺎ ﻛ ﱠﻞ ﻣﺎ َﳚ ِﺮي َﺣ َ َ‬
‫ﺸﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ُ .3‬ﰒ ِ‬
‫ﺐ اﻟ ﱢ‬
‫اﻋﻴﱠﺔ اﻟﱵ ﺗَ ِﺴﲑ ﻋﻠﻰ اﳌﺎء ﰲ اﻟﺒَﺤﺮ واﻟﻨَﻬﺮ‪.‬‬
‫ُ‬
‫ﺻﻨ َﻌﺖ ﺑَﻌ َﺪ ذﻟﻚ اﳌَﺮاﻛ ُ‬
‫ﺼﻨَﻊ ﰲ اﻟﻌﺼﺮ اﳊﺪﻳﺚ ﻣﺮَﻛ ٍ‬
‫ﺒﺎت ﺗَـ ْﻌ َﻤﻞ ﺑﺎﻟ ُـﻤ َﺤ ﱢﺮﻛﺎت‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻛﻴﻒ اﺳﺘﻄﺎع اﻹﻧﺴﺎ ُن أن ﻳَ ْ‬
‫َ‬
‫َْ‬
‫اﻟﻮﺳﺎﺋِ ُﻞ اﻟﻌﺎ َﱂَ ﻗَﺮﻳَﺔ ﺻﻐﲑة‪.‬‬
‫‪َ .5‬ﺟ َﻌﻠَﺖ ﻫﺬﻩ َ‬
‫وﺷﻬﻮر ﻟِﻴﻨﺘَ ِﻘﻞ ِﻣﻦ َﻣﺪﻳﻨﺔ إﱃ أﺧﺮى‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻛﺎن اﻹﻧﺴﺎن َﳛﺘﺎج إﱃ أﻳﺎﱠم ُ‬
‫اﻟﺴﺒﺐ ِ‬
‫وﺳﺎﺋﻞ اﻻﺗﱢﺼﺎل اﳊﺪﻳﺜﺔ‪.‬‬
‫اﻟﺜﺎﱐ اﻟﺬي ﺟﻌﻞ اﻟﻌﺎ َﱂَ ﻗَﺮﻳﺔً ﺻﻐﲑة‪ ،‬ﻓﻬﻮ‬
‫‪ .7‬أﻣﺎّ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫‪ .8‬ﻛﺎن اﻹﻧﺴﺎن ﻳ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ْﻮت‪.‬‬
‫اﻷﺧﺒﺎر وا‬
‫ﺮﺳﻞ‬
‫ﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻟ ﱠ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ِ ِ‬
‫‪ .9‬أﻟ ِ‬
‫ﱢﻌ ِﻢ؟!‬
‫َﻴﺲ ﻣﻦ ﺣ ﱢﻖ اﳉﻤﻴﻊ أ ْن ﻳَﺴﺘَﻔﻴﺪ ﻣﻦ ﻫﺬﻩ اﻟﻨـ َ‬
‫َ‬
‫َب ٍ‬
‫‪ .10‬أﻟَﻴﺲ اﻟﺒَ َﺸﺮ ُﻛﻠﱡ ُﻬﻢ ِﻣﻦ أ ٍ‬
‫واﺣﺪ وأُ ﱟم واﺣﺪة‪.‬‬
‫ُ‬
‫‪ kalıplarından uygun‬ﻳﺎ ﻟَﻪُ ِﻣﻦ – ﻳﺎ ﳍَﺎ ِﻣﻦ ‪6. Aşağıdaki cümlelerdeki soşlukları‬‬
‫‪olanıyla doldurunuz.‬‬
‫‪َ _________ .1‬ﻋﺎ َﱂ!‬
‫‪َ _________ .2‬ﺳﻴﱠ َﺎرة!‬
‫‪ُ _________ .3‬ﻛ َﺮة!‬
‫‪َ _________ .4‬ﺳﺎﺋِﺢ!‬
‫ﺪرﺳﺔ!‬
‫‪َ _________ .5‬ﻣ َ‬
‫ﻮس َِ‬
‫ﻗﺎﻣ ٍ‬
‫ﲨٍ‬
‫ﻴﻞ!‬
‫‪ُ _________ .6‬‬
‫ﺎب ُﻣ َﺆد ٍ‬
‫ﱠب!‬
‫‪َ _________ .7‬ﺷ ﱟ‬
‫ﺎﻋﺔ ِ‬
‫واﺳ َﻌﺔ!‬
‫‪ _________ .8‬ﻗَ َ‬
‫‪َ _________ .9‬ﻣ ِﺪﻳﻨَﺔ َﻛﺒِ َﲑة!‬
‫‪ _________.10‬ﻃَﺎﻟِ ٍ‬
‫ﺐ ذَﻛِ ّﻲ!‬
‫‪ 201‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ cer‬ﻋﻠﻰ‪ِ ،‬‬
‫ب‪ ،‬إﱃ‪ِ ،‬ل‪ ،‬ﰲ‪ ،‬ﻋﻦ‪ِ ،‬ﻣﻦ ‪7. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları‬‬
‫‪harflerinden uygun olanıyla doldurunuz.‬‬
‫ﱠﺮﻩ اﷲُ ‪........‬ﻛﻞ اﳌﺨﻠﻮﻗﺎت!‬
‫‪ .1‬ﻣﺎ ْ‬
‫أﲨَ َﻞ اﻟﻌﺎ َﱂَ اﻟﺬي َﺳﺨ َ‬
‫ﱢﻌ َﻢ اﻟﱵ أﻧْـ َﻌﻤﻬﺎ اﷲُ ‪ ........‬اﻹﻧﺴﺎن!‬
‫‪ .2‬وﻣﺎ أﻛﺜَـ َﺮ اﻟﻨـ َ‬
‫‪ .3‬ﻳﺎ ﳍَﺎ ‪ ........‬ﻧِ ْﻌ َﻤﺔ!‬
‫ِ‬
‫ﱢﻌﻢ!‬
‫ﻛﻞ ﻫﺬﻩ اﻟﻨـ َ‬
‫‪ .4‬ﻣﺎ َ‬
‫أﺣﺴ َﻦ أ ْن ﻳﺴﺘَﻔﻴ َﺪ اﻹﻧﺴﺎ ُن ‪ّ ........‬‬
‫اﻟﻨﺎس ﻳُﺴﺎﻓِﺮون َﻣ ْﺸﻴﺎً ‪ ........‬اﻷَﻗْﺪام‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻛﺎن ُ‬
‫‪ .6‬ﻛﺎﻧﻮا َﳛ ِﻤﻠُﻮن ﺣﺎﺟﺎ ِ ﻢ ‪ ........‬ﻇُ ُﻬﻮرﻫﻢ أو ُرؤوﺳﻬﻢ‪.‬‬
‫ﺸﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ُ .7‬ﰒ ِ‬
‫ﺐ اﻟ ﱢ‬
‫اﻋﻴﱠﺔ اﻟﱵ ﺗَ ِﺴﲑ ‪ ........‬اﳌﺎء ﰲ اﻟﺒَﺤﺮ واﻟﻨَﻬﺮ‪.‬‬
‫ُ‬
‫ﺻﻨ َﻌﺖ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ذﻟﻚ اﳌَﺮاﻛ ُ‬
‫وﺷﻬﻮر ﻟِﻴﻨﺘَ ِﻘﻞ ِﻣﻦ َﻣﺪﻳﻨﺔ إﱃ ﻣﺪﻳﻨﺔ أﺧﺮى‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻛﺎن اﻹﻧﺴﺎن َﳛﺘﺎج ‪ ........‬أﻳﺎﱠم ُ‬
‫‪ .9‬ﻛﺎن اﻹﻧﺴﺎن ﻳ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺼ ْﻮت‪.‬‬
‫اﻷﺧﺒﺎر‬
‫ﺮﺳﻞ‬
‫واﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ‪ ........‬ﻃﺮﻳﻖ اﻟ ﱠ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻮﺳﺎﺋﻞ‪.‬‬
‫ﻀﻞ ﻫﺬﻩ‬
‫‪َ .10‬ﻧﻌﻢ‪ ،‬إ ّن اﻟﻌﺎ َﱂ أﺻﺒﺢ ﻗﺮﻳﺔ ﺻﻐﲑة ‪.......‬ﻓَ ْ‬
‫‪8. Aşağıdaki kelimeleri anlamlı bir cümle oluşturacak şekilde kurunuz.‬‬
‫ﺼﻰ ‪ -‬ﻧِ َﻌ َﻢ‬
‫‪ .1‬إ ﱠن ‪ -‬اﷲ ‪ -‬ﻻ ‪ -‬وﻻ ‪ -‬ﺗُـ َﻌ ﱡﺪ ‪ُ -‬ﲢْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .2‬ﻛﺎﻧﺖ ‪ -‬اﻟﻨ ِ‬
‫ﺼﻮر ‪ِ -‬ﺟ ّﺪاً‬
‫اﻟﻌ ُ‬
‫ﱠﻘﻞ ‪ -‬وﺳﺎﺋﻞ ‪ -‬ﰲ ‪ -‬اﻟ َﻘﺪﳝﺔ ‪ -‬ﺑَﻄﻴﺌَﺔً ‪ُ -‬‬
‫ﱠوﻟِﻴﱠﺔ ‪ -‬ﺟﻌﻠﺖ ‪ -‬اﻟ ﱠ‬
‫ﺸﺒَ َﻜﺔ ‪ -‬ﻳَﻌ ِﺮف ‪ -‬اﻹﻧﺴﺎن ‪ُ -‬ﻛ ﱠﻞ ‪ -‬ﳛ ُﺪث ‪ -‬ﻣﺎ‬
‫‪ .3‬اﻟﺪ ْ‬
‫‪ .4‬ﻻ ‪ -‬ﲨﻴﻊ ‪ -‬اﻟ َﻘﺮﻳﺔ ‪ -‬ﻳﻌﻴﺶ ‪ -‬ﺳ ّﻜ ِ‬
‫ﺎن ‪ -‬ﰲ ‪ -‬ﻟِﻤﺎذا ‪َ -‬رﺧﺎء ؟‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﲔ ‪ -‬أﻇْﻠَ َﻢ ‪ -‬ﻻ ‪ -‬ﺑِﻨَـ ْﻔ ِﺴﻪ ‪ -‬ﻳﻔ ﱢﻜﺮ ‪ -‬إﻻّ!‬
‫‪ .5‬ﻣﺎ ‪ -‬اﻹﻧﺴﺎ َن ‪ -‬ﺣ َ‬
‫‪9. Aşağıdaki cümleleri örnekte gösterildiği şekilde taaccüp kalıbına‬‬
‫‪çeviriniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻴﺢ ←‬
‫‪ ‬اﻟ َﻜﺬ ُ‬
‫ب ﻗَﺒِ ٌ‬
‫ﻣﺎ‬
‫‪ .1‬اﳌَﺪﻳﻨﺔُ ﺑَ ِﻌﻴ َﺪة ←‬
‫‪!................. .............. .....‬‬
‫ي ←‬
‫‪ .2‬اﻟ ﱠﺮ ُﺟ ُﻞ ﻗَ ِﻮ ﱡ‬
‫ﺖ َﺳ ِﺮﻳﻌﺔ ←‬
‫‪ .3‬اﻟﺒِْﻨ ُ‬
‫‪ .4‬اﻟ َﻘﻠَﻢ َِ‬
‫ﲨﻴﻞ ←‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ْﻢ ﻧَﺎﻓِ ٌﻊ ←‬
‫‪ .5‬اﻟﻌﻠ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻴﺢ ←‬
‫اﻟ َﻜﺬ ُ‬
‫ب ﻗَﺒِ ٌ‬
‫ِ‬
‫ْﻢ ﻧﺎﻓِ ٌﻊ‬
‫‪ .1‬اﻟﻌﻠ ُ‬
‫←‬
‫أَﻗـْﺒَ َﺢ‬
‫ِ‬
‫ب!‪Örnek 1: ‬‬
‫اﻟ َﻜﺬ َ‬
‫‪!................. .............. .....‬‬
‫‪!................. .............. .....‬‬
‫‪!................. .............. .....‬‬
‫‪!................. .............. .....‬‬
‫أَﻗْﺒِ ْﺢ‬
‫ﺑِﺎﻟ َﻜ ِﺬ ِ‬
‫ب!‪Örnek 2: ‬‬
‫‪!.................. ..............‬‬
‫‪ 202‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺴﺆال َﺳ ْﻬ ٌﻞ ←‬
‫‪ .2‬اﻟ ﱡ‬
‫ﻳﻞ ←‬
‫‪ .3‬اﻟﻄﱠ ِﺮ ُ‬
‫ﻳﻖ ﻃَ ِﻮ ٌ‬
‫ﺎر َﻛﺜِ َﲑةٌ ←‬
‫‪ .4‬اﻷَ ْﺷ َﺠ ُ‬
‫‪!.................. ..............‬‬
‫‪!.................. ..............‬‬
‫‪!.................. ..............‬‬
‫‪!.................. ..............‬‬
‫ﺻ ْﻌﺒَﺔٌ ←‬
‫‪ .5‬اﳌَﻘﺎﻟَﺔُ َ‬
‫ِ‬
‫ﲑﻩُ!‪ ‬‬
‫‪ ‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ أ ْن َْﳛ َِﱰَم اﻹﻧْﺴﺎ ُن َﻛﺒ َ‬
‫‪Örnek 3:‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻮﻟَﺪ(‬
‫)ﻳُﻜﺎَﻓ ُﺊ ‪َ /‬‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ أ ْن ﻳُﻜﺎَﻓِ َﺊ اﻹﻧْﺴﺎ ُن َوﻟَ َﺪﻩُ!‬
‫ﻣﺎ أ ْ‬
‫‪) .1‬ﻳَـ ْﻌﺒُ ُﺪ ‪ /‬اﳋَﺎﻟِﻖ(‬
‫ ‪................................................‬‬‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ(‬
‫‪) .2‬ﻳُـ ْﺘﻘ ُﻦ ‪َ /‬‬
‫ ‪................................................‬‬‫‪) .3‬ﻳﺴ ِ‬
‫ﺎﻋ ُﺪ ‪ /‬اﻷَﻗﺎ ِرب(‬
‫َُ‬
‫‪................................................ -‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ ْﻘﻞ(‬
‫‪) .4‬ﻳَ ْﺴﺘَ ْﺨﺪ ُم ‪َ /‬‬
‫ ‪................................................‬‬‫‪) .5‬ﻳَـﺘَـ َﻌﻠﱠ ُﻢ ‪ /‬اﻟﻠﱡﻐَﺔ(‬
‫ ‪................................................‬‬‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺟﺎرﻩُ!‪ ‬‬
‫أﺣﺴ َﻦ أَﻻﱠ ﻳَﻈْﻠ َﻢ اﻟ ُـﻤ ْﺴﻠ ُﻢ َ‬
‫‪ ‬ﻣﺎ َ‬
‫‪Örnek 4: ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻮﻟَﺪ(‬
‫) َْﳛﻘ ُﺮ ‪ /‬أ ٌ‬
‫َب‪َ /‬‬
‫ِ‬
‫َب َوﻟَ َﺪﻩُ!‬
‫ ﻣﺎ أ ْ‬‫َﺣ َﺴ َﻦ أَﻻﱠ َْﳛﻘ َﺮ اﻷ ُ‬
‫‪) .1‬ﻳُـ ْﻨ ِﻜ ُﺮ ‪َ /‬ﻋ ْﺒ ٌﺪ ‪ /‬اﳋَﺎﻟِﻖ(‬
‫‪................................................ -‬‬
‫‪) .2‬ﺗُـ ْﻬ ِﻤﻞ ‪/‬ﻃﺎﻟِﺒﺔ ‪ /‬اﻟﻮ ِ‬
‫اﺟﺐ(‬
‫ُ َ َ‬
‫‪................................................ -‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺼﻼة(‬
‫‪) .3‬ﻳَـ ْﺘـ ُﺮ ُك ‪ُ /‬ﻣ ْﺴﻠ ٌﻢ ‪ّ /‬‬
‫‪................................................ -‬‬
‫ِ‬
‫ﺴﻼح(‬
‫ﻮب‪ /‬اﻟ ﱢ‬
‫‪) .4‬ﺗَ ْﺴﺘَ ْﺨﺪ ُم ‪ُ /‬ﺷ ُﻌ ٌ‬
‫ ‪................................................‬‬‫‪ 203‬‬
‫‪ ‬‬
(‫ﺼ ِﺪﻳﻖ‬
‫ اﻟ ﱠ‬/ ‫ﺻ ِﺪﻳ ٌﻖ‬
َ / ‫ ) ُْﳛ ِﺰ َن‬.5
................................................ -
!....... ‫ ِﻣ ْﻦ‬...... ‫ﻳﺎ ﻟَـ‬
Örnek 5:
!‫ﻳـﺎ ﻟَـﻬﺎ ِﻣﻦ َﺣـﻴَـﺎة َﺳ ِـﻌﻴ َﺪة‬
(‫ َﺣﻴﺎة َﺳ ِﻌﻴ َﺪة‬/ ‫) ِﻫﻲ‬
←
!‫ـﻚ ِﻣﻦ َزوج ﻟَ ِـﻄﻴﻒ‬
َ َ‫ﻳـﺎ ﻟ‬
ِ ‫ َزوج ﻟ‬/ ‫ﺖ‬
(‫َﻄﻴﻒ‬
َ ْ‫)أﻧ‬
←
!......... ......... .... ...... ...
←
ِ .... ...... ...
!‫ﺻﺪﻳ َﻘﲔ ُﻣ َـﺆ ﱠدﺑَـ ْﲔ‬
ِ ‫ ﻃﺎﻟِﺒﺔ‬/ ‫أﻧﺖ‬
ِ ) .1
(‫ﻧﺎﺟ َﺤﺔ‬
←
(‫ ﺻﺪﻳﻘﺎن ُﻣ َﺆدﱠﺑَﺎن‬/ ‫ )أﻧﺘُﻤﺎ‬.2
!......... ......... .... ...... ...
←
!......... ......... .... ...... ...
←
!......... ......... .... ...... ...
←
ِ ‫ ﻣﻬ ْﻨ ِﺪﺳﻮن‬/ ‫ )أﻧﺘﻢ‬.3
(‫ﻣﺎﻫ ُﺮون‬
ُ َُ ُ
ِ / ‫ )أﻧﱳ‬.4
(‫ﻋﺎﻣﻼت ﻧَ ِﺸﻴﻄﺎت‬
ُّ
ِ
ِ
(‫ﺼﻮن‬
ُ ‫ ُﻣ ْﺴﻠ ُﻤﻮن ُﳐْﻠ‬/ ‫ ) ُﻫﻢ‬.5
Şimdi aşağıdaki boşlukları yukarıda verilen alıştırmalar ışığında yapmaya
çalışalım:
!‫ـﺴ ـ ٍﻦ‬
َ ‫َﺣـ‬
!...............
!‫ﻧَـ ِـﺸـﻴـﻂ‬
‫ِﻣـﻦ ُﺧـﻠُ ٍـﻖ‬
ُ‫ﻳـﺎ ﻟَـﻪ‬
‫ ِﻋـﻤـﺎَ َرة‬...... ....... ..... .1
.......... ...... ....... ..... .2
!...............
ِ ْ ‫ ُﻣ َـﻌﻠﱢ َﻤﺘَـ‬...... ....... ..... .3
‫ﲔ‬
!................
.......... ...... ‫ ﻟَـ ُﻜ ْﻢ‬..... .4
!...............
‫ ُﻣ َـﻤ ﱢﺮﺿﺎت‬...... ....... ..... .5
DİL BİLGİSİ
TAACCÜP ÜSLÛBU
Taaccüp üslubu aşırı beğeni, hayranlık ve takdir eksenli kullanıldığı gibi
şaşırma, tiksinti ve hoşnutsuzluk durumlarını ifade etmek için de kullanılır.
Mesela, !‫ﺴﻤﺎَ َء‬
ْ ‫ ﻣﺎ‬/sema ne kadar da güzel! cümlesi beğeni durumu için; ‫ﻣﺎ‬
‫أﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ‬
ِ ‫ أﻗـْﺒﺢ اﻟ َﻜ‬/yalan
!‫ب‬
‫ﺬ‬
ne kadar da kötü! cümlesi ise tiksinti ve hoşnutsuzluk
َ
ََ
durumu için örnek verilebilir. Bu gibi durumları dile getirmek üzere
Arapça’da çok farklı cümle kuruluşları ve kalıp ifadeler söz konusudur.
Kiyasi/kurallı yolla elde edilen cümleleri ‘Taaccüp Fiilleri’, bunun dışında
kalanları ise ‘Taaccüp Kalıpları’ başlıkları altında ele alacağız.
1. Taaccüp Fiilleri: Taaccüp fiilleri ile, sarf/kelime bilgisinde işlenen ve
ِ ِ
biri: ُ‫ْﻌﻠَﻪ‬
َ ‫ ﻣﺎ أَﻓـ‬diğeri de ‫ أَﻓْﻌ ْﻞ ﺑِﻪ‬şeklinde özetlenen kalıplar kastedilir. Fiiller
doğrudan bu kalıplara sokularak taaccüp anlamı elde edildiği için bunlara
‘doğrudan taaccüp kalıpları’ diyebiliriz. Zira Arapça’da beğeni ve
204
hoşnutsuzluk anlamlarının doğrudan ifade tarzı bu iki kalıpla gerçekleşir.
Dildeki en yaygın kullanım da budur. Bu kalıpların her ikisi de aynı anlamı
ifade eder. Örnek üzerinde ifade edecek olursak; !‫ب‬
ْ ‫ ﻣﺎ‬/edep ne kadar
َ ‫أﲨَ َﻞ اﻷَ َد‬
ِْ /edep ne kadar da güzel! cümlesi arasında
ِ ‫أﲨﻞ ﺑِﺎﻷ ََد‬
da güzel! cümlesi ile; !‫ب‬
ْ
anlamca hiçbir fark yoktur.
Dikkat edilirse her iki kalıp üçer unsurdan oluşmaktadır. Birinci kalıp;
taaccüp ‫‘ﻣﺎ‬sı, ‫ْﻌ َﻞ‬
َ ‫ أَﻓـ‬vezninde taaccüp fiili ve müteaccebün minh (beğenilen
ya da hoşlanılmayan) denilen ve daima mansûb olan isimden oluşmaktadır.
İkinci kalıp ise; ‫ أَﻓ ِْﻌ ْﻞ‬vezninde taaccüp fiili ve aynı şekilde müteaacebün
minh denilen ve başına ِ‫ ﺑـ‬cer harfi gelen bir isimden oluşmaktadır. Bir diğer
önemli nokta şudur: Birincisinde fiil mâzî, ikincisinde ise emir şeklinde
görülmektedir.
Peki, bir kişi ya da nesne hakkındaki iyilik-kötülük, güzellik-çirkinlik,
küçüklük-büyüklük, azlık-çokluk… gibi niteliklerin aşırılığına vurgu yapmada
kullanılan kıyasî/kurallı ve kalıp cümleleri bütün fiillerle eşit şekilde
kullanabilir miyiz? Bir başka ifadeyle, bütün fiilleri bu iki sîgadan birine
aktarma imkanımız var mı?
Hayır, nakledemeyiz, zira fiilleri bu iki kıyâsî kalıba dökmemizin bazı
şartları vardır. Şimdi bunlara göz atalım:
Bir fiilin bu iki kalıptan birine aktarılabilmesi için, söz konusu fiilin;
a. Sülâsî mücerred bir fiil olması,
b. Tâm fiil olması, yani nâkıs fiil kategorisinde olmaması,
c. Müsbet/olumlu bir fiil olması,
d. Ma‘lûm fiil olması (meçhûl olmaması),
e. Mutasarrıf/çekimli fiil olması (mâzi, müzâri ve emrinin çekilebilir
ِ ِ
olması. Dolayısıyla ‫ﺲ‬
َ ‫ ﺑ ْﺌ‬،‫ ﻧ ْﻌ َﻢ‬،‫ َﻋ َﺴﻰ‬،‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬gibi câmid fiillerle taaccüp kullanımına
başvurulamaz),
f. Sıfat-ı müşebbehe halinin ‫ﻀ َﺮاء‬
ْ ‫ﻀﺮ– َﺧ‬
َ ‫ أَ ْﺧ‬،‫ َﻋ ْﻮَراء‬-‫ أَ ْﻋ َﻮر‬örneklerinde olduğu
‫ أَﻓ َـ‬ölçüsünde gelen bir fiil olmaması ve üstünlük ifade etmesi
gibi ‫ﻓَـ ْﻌﻼء‬-‫ْﻌ َﻞ‬
gerekir.
Bu şartlardan bir veya bir kaçını barındırmayan fiiller, doğrudan taaccüp
kalıbına giremezler. Bu tür fiillerin taaccüp anlamını yüklenebilmesi için
dolaylı taaccüp kalıplarına aktarılması gerekir. Dolaylı taaccüp kalıpları da
şöyle elde edilir:
Öncelikle taaccüb’e konu olan fiil; birinci kalıp için: ‫ ﻣﺎ‬،‫ﻞ‬
ّ َ‫ ﻣﺎ أَﻗ‬،‫ ﻣﺎ أَ ْﻛﺜَـ َﺮ‬،‫ﻣﺎ أَ َﺷ ﱠﺪ‬
...،‫َﺿ ﱠﺮ‬
َ ‫ ﻣﺎ أ‬،‫ ﻣﺎ أَﻧْـ َﻔ َﻊ‬،‫ ﻣﺎ أﺻﻐﺮ‬،‫ ﻣﺎ أﻛﱪ‬،‫ ﻣﺎ أﻗﺒﺢ‬،‫ ﻣﺎ أﺣﺴﻦ‬،‫ ﻣﺎ أﺿﻌﻒ‬،‫ أﻗﻮى‬türünden; ikinci
kalıp için de: ... ‫ أَﻗْﻠِ ْﻞ ﺑِـ‬،‫ أَ ْﻛﺜِ ْﺮ ﺑِـ‬،‫ أَ ْﺷ ِﺪ ْد ﺑـ‬gibi genel anlam ifade eden yardımcı fiil
sonrasında kullanılarak elde edilir. Ancak yapılması gereken tek şey,
yardımcı fiilden sonra taaccüp sîgasına aktarılacak olan fiilin mastarını veya
başında ‫ أ ْن‬bulunan mâzi veya müzârisini (yani müevvel mastarını)
getirmektir.
205
Örneklemeye çalışalım: Seyir halinde olduğumuz yolun çok kalabalık
olmasına şaşırıyor ve bunu taaccüp kalıbına aktarmak istiyoruz. Bunun için
kullanacağımız ‫ ازدﺣﺎم‬/izdihâm fiili, görüldüğü üzere doğrudan taaccüp
kalıbına aktarılmaya müsait gözükmemektedir. Çünkü sülâsî mücerred bir fiil
değildir, aksine hümâsi/beş’li bir fiildir. O zaman formülümüzü şu şekilde
uyguluyoruz:
a. Önce ‫ ﻣﺎ أَ َﺷ ﱠﺪ‬yardımcı fiilini getiriyoruz, arkasından
ِ
ِِ
b. Taaccüp fiilinin mastarını ‫ﺎم‬
ٌ ‫ ا ْز َد َﺣ َﻢ – ﻳَـ ْﺰ َدﺣ ُﻢ ← ا ْزد َﺣ‬elde ediyoruz.
ِِ
Dolayısıyla cümleyi şu şekilde kurmaya başlıyoruz: ...... ‫ﺎم‬
َ ‫ ﻣﺎ أَ َﺷ ﱠﺪ ا ْزد َﺣ‬/… ne
kadar da kalabalık!
c. Son olarak taaccüb’e konu olan ismi, yani ‫ اﻟﻄﺮﻳﻖ‬/yol kelimesini
ِِ
ِ ‫ﺎم اﻟﻄﺮ‬
ekleyerek: ‫ﻳﻖ‬
َ ‫ ﻣﺎ أَ َﺷ ﱠﺪ ا ْزد َﺣ‬/yol ne kadar da kalabalık! nihâi cümlemizi elde
etmiş oluyoruz.
ِِ
Görüldüğü üzere yerleştirdiğimiz mastarı fetha harekeledik, yani (‫ﺎم‬
َ ‫)ا ْزد َﺣ‬
şeklinde seslendirdik. Çünkü söz konusu mastar taacüp kalıbında
müteaccebün minh konumunda cümledeki yerini aldı. Bu kalıptaki
müteaccebün minh de devamlı mansûb olduğundan onu fetha harekeledik.
ِ ‫ اﻟﻄﺮ‬ismini ise kesre harekeleyip mecrûr yaptık.
Hemen sonrasında yer alan ‫ﻳﻖ‬
Çünkü kelimemiz bir mastardan sonra gelmiş oldu. Arapça’da mastarlar her
ِ ‫ اﻟﻄﺮ‬kelimesi muzâfun ileyh konumunda mecrûr
zaman muzâf olduğu için ‫ﻳﻖ‬
hükmünü aldı ve kesre ile harekelendi.
ِ
ِِ
Bunun yanında sarîh mastar (‫ﺎم‬
َ ‫ )ا ْزد َﺣ‬yerine, fiilin ‫ أ ْن‬ve müzâri (‫ )ﻳَـ ْﺰ َدﺣ ُﻢ‬halini
ِ
tercih edip cümleyi: ‫ﻳﻖ‬
ُ ‫ ﻣﺎ أَ َﺷ ﱠﺪ أ ْن ﻳَـ ْﺰ َدﺣ َﻢ اﻟﻄﺮ‬/yol ne kadar da kalabalık! şeklinde
kurmak da mümkündür.
Bu cümlede ise ‫ﻳﻖ‬
ُ ‫ اﻟﻄﺮ‬kelimesi bir fiilden sonra geldiği için cümledeki yeri
itibariyle fâil oldu, bundan dolayı da merfû oldu.
Yukarıda kurduğumuz ve yardımcı fiil yoluyla ulaştığımız dolaylı taaccüp
cümlesini, tamamen aynı anlamı ifade eden diğer sîga ile de kurmamız
mümkündür:
ِ ِ
‫ﺎم اﻟﻄﺮ ِﻳﻖ‬
َ ‫ أَ ْﺷﺪ ْد ﺑِﺎ ْزد َﺣ‬/yol ne kadar da kalabalık! ya da:
ِ
‫ﻳﻖ‬
ُ ‫ أَ ْﺷ ِﺪ ْد ﺑِﺄ ْن ﻳَـ ْﺰ َدﺣ َﻢ اﻟﻄﺮ‬/yol ne kadar da kalabalık!
Beş’li/humâsî bir fiil olması sebebiyle dolaylı taaccüp kalıbıyla ifade
ettiğimiz bu cümle, yukarıda sayılan şartları içermeyen bütün fiiller için
geçerlidir. Yani fiilimiz tâm değil nâkıs fiil kategorisinde ise, müsbet/olumlu
değil menfî/olumsuz ise, ma‘lûm değil meçhûl ise, mutasarrıf/çekimli değil
câmid/çekimsiz ise ve sıfat-ı müşebbehe hali ‫ﻓَـ ْﻌﻼء‬-‫ﻞ‬
َ ‫ أَﻓـ‬ölçüsünde ise,
ُ ‫ْﻌ‬
taaccüp içerikli anlamı, yardımcı fiil formülü ile ifade edilir.
Taaccüp fiilimiz eğer ma‘lûm değil meçhûl ve olumlu değil olumsuz ise, bu
durumda yardımcı taaccüp sîgasından sonra sadece müevvel masdar + ‫)أ ْن‬
(‫ ﻣﻀﺎرِع‬formunu kullanabiliriz. ‫ﻘﺎل اﳊ ﱡﻖ‬
َ ُ‫أﲨَ َﻞ أ ْن ﻳ‬
ْ ‫ ﻣﺎ‬/doğrunun söylenmesi ne kadar
güzel! cemlesini meçhûl; ‫ق اﳌُﺴﻠِ ُﻢ‬
‫ﻳ‬
(
‫ﻻ‬
َ ‫ﺼ ُﺪ‬
َ ‫ ﻣﺎ أ‬/Müslümanın doğru
ْ َ +‫َﺿ ﱠﺮ أﻻﱠ )أ ْن‬
söylememesi ne kadar zararlı! cümlesini de olumsuz cümleye örnek
verebiliriz.
206
2. Taaccüp Kalıpları:Arapça’da kıyâsî yaygın olan taaccüp fiillerinin
yanında, beğeni ya da hoşnutsuzluk anlamlarını ifade eden daha başka
kalıplar da vardır. Bu kalıplar deyimsel ifade şeklinde kullanımlar olup
doğrudan taaccüp kalıpları kadar yaygın değildir. Bunların en önemlileri ve
anlamları şöyledir:
a. (‫ )ﺿﻤﲑ( ِﻣﻦ )اﺳﻢ‬+ ‫ ﻳﺎَ ﻟَـ‬/ne muazzam/ne rezil ...! şeklinde karşımıza gelen
bu kalıbın iki değişeni vardır. Birinci parantezde yer alacak olan zamir gâib
ve muhâtap formlarında karşımıza çıkar ve ikinci parantezdeki ismin
müzekkerlik-müennesilik, müfret-tesniye-cemi oluşuna bağlı olarak müzekker
ya da müennes, müfret-tesniye ya da cemi olur. Mesela beğeni ve takdir
ٍ ِ‫ ﻳﺎَ ﻟَﻪُ ِﻣﻦ ﻃﺎﻟ‬/ne harika öğrenci!
bağlamında bir öğrenciden bahsederken ‫ﺐ‬
cümlesi kurulabilir. Bu cümlede ‫’ ِﻣﻦ‬den sonra gelen isim müfret ve müzekker
olduğu ve gâib biri kastedildiği için ‫’ﻟَـ‬den sonraki zamir müfret, müzekker ve
gâib formda (ُ‫ )ﻟَﻪ‬gelmiştir. Bu cümle doğrudan öğrencinin kendisine
ٍ ِ‫ﻚ ِﻣﻦ ﻃﺎﻟ‬
söylenecek olsaydı bu defa muhatap zamirle: ‫ﺐ‬
َ َ‫ ﻳﺎَ ﻟ‬/ne harika
öğrencisin! şeklinde kurulması gerekirdi. Aynı cümleyi bayan bir öğrenci
ِ َ‫ ﻳﺎَ ﻟ‬/ne harika
hakkında kullanmamız durumunda cümle: ‫ﻚ ِﻣﻦ ﻃﺎﻟِﺒَ ٍﺔ‬
öğrencisin! şeklinde kurulması gerekir.
b. (‫ )اﺳﻢ‬+ ‫ ﻳﺎَ ﻟَـ‬/ne ...! şeklinde karşımıza gelen bu kalıbın değişeni sadece
parantez içerisine yerleştireceğimiz isimdir. Bu isim de hep marife kullanılır
ve cer harfi olan lâm (‫’)ﻟَـ‬dan sonra geldiği için hep mecrûr'dur. Genel
anlamda nâhoş ya da tiksinilen bir durumu ifade sadedinde başvurulan bu
kalıba örnek olarak: !‫ﺠ ِﻞ‬
َ ‫ ﻳﺎ ﻟَ ْﻠ َﺨ‬/ne ayıp!, ne utanç verici bir durum! cümlesi
verilebilir.
c. Taaccüp kalıpları arasında zikredilebilecek bir başka kullanım da +‫ﻟِﻠﱠ ِﻪ َد ﱡر‬
(‫اﺳﻢ‬/‫ﺿﻤﲑ‬
َ ) /ne ... ama! şeklinde karşımıza gelen kalıptır. ‫ َد ﱡر‬kelimesine izâfe
edilen zamir ya da marife bir isimle kullanılır. Buna misal olarak: ‫ﻟِﻠﱠ ِﻪ َد ﱡرﻩُ ﰲ‬
‫ﺴﺒﺎق‬
‫ﺳﺎﺣﺔ اﻟ ﱢ‬/yarış meydanında ne muhteşemdi ama! cümlesi verilebilir.
ِ /şâir ne güzel
Herhangi bir şâirden alıntı öncesinde kullanılan: ‫ﷲ َد ﱡر اﻟﺸﺎﻋﺮ‬
söylemiş! ifadesi bu bağlamda çok yaygındır.
d. Bunun yanında adeta sözün bittiği yerde, insanın takdir ya da
beğenisini ifade edecek bir kelime bulamayınca başvurduğu:!‫ﺳﺒﺤﺎ َن اﷲ‬
/sübhânallâh, ne muazzam, ne muhteşem ifadesini de taaccüp eksenli kalıplar
çerçevesinde değerlendirmek mümkündür.
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki cümlelerdeki taaccüp sîgasını belirleyiniz.
.‫ﻚ ﻣﻊ ﻃُﻼﱠﺑِﻚ‬
َ َ‫ﺻ ْﺤﺒَﺘ‬
ْ ‫ ﻣﺎ أ‬.1
ُ ‫َﺣ َﺴ َﻦ‬
ِ ‫ ﻣﺎ أَﺣﺴﻦ إﺑﺮاﻫﻴﻢ إﱃ‬.2
.‫أﺻﺪﻗﺎﺋِِﻪ‬
ََ ْ
ُ
.‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﺑِ ُﺪروﺳﻪ‬
‫ ﻣﺎ أَﻗـْﺒَ َﺢ أﻻﱠ ﻳَـ ْﻬﺘَ ﱠﻢ‬.3
ُ
‫ﺼ ٍﺔ ﻗَﺮأْ َ ﺎ؟‬
‫َﲨَ ُﻞ ﻗِ ﱠ‬
ْ ‫ ﻣﺎ أ‬.4
207
.‫اﻧﺘﺼﺎر اﳊ ﱢﻖ‬
‫أﲨَ َﻞ‬
ْ ‫ ﻣﺎ‬.5
َ
‫ِ‬
‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.‬‬
‫‪ .6‬أ َْو ِﺳ ْﻊ ﺑِ َﺸﻮا ِرِع‬
‫ﻳﻔﻮز ﻏﲑُ اﳌُ ِﺤ ﱢﻖ‪.‬‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ أﻻّ َ‬
‫‪ .7‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫ِ‬
‫ﲔ إﻻﱠ ﺑﺎﷲ‪.‬‬
‫أﺳ َﻌ َﺪ َﻣﻦ ﻻ ﻳﺴﺘَﻌ ُ‬
‫‪ .8‬ﻣﺎ ْ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinin doğrudan taaccüp, hangsinin dolaylı‬‬
‫‪taaccüp olduğunu belirleyiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﻜﻼم واﳌُﺰاَ ِح!‬
‫واﻟﻄﻌﺎم‬
‫‪ .1‬ﻣﺎ أَﻗـْﺒَ َﺢ ا ِﻹﻓْﺮا َط ﰲ اﻟﻨّﻮم‬
‫ﺐ اﳌُ ْﺠ ِﺮُم!‬
‫‪ .2‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫َﺳ َﻮأَ أَﻻﱠ ﻳُﻌﺎَﻗَ َ‬
‫‪ .3‬ﻣﺎ أَﺑْﻄَﺄَ اﻟﺴﻴّﺎرة اﻟﱵ ﺗﺮﻛﺒُﻮ َ ﺎ!‬
‫‪ .4‬ﻣﺎ أ ْﻋ َﺬ ِ‬
‫ﻴﺎﻩ ﺗُﺮﻛِﻴﺎ!‬
‫بﻣ َ‬
‫َ‬
‫ﺼﺒِ َﺢ ُﻣﻌﻠﱢﻤﺎً!‬
‫أﺣ ِﺴ ْﻦ ﺑِﺄَ ْن ﺗُ ْ‬
‫‪ .5‬ﻳﺎ وﻟَﺪي! ْ‬
‫‪ .6‬ﻣﺎ أ َﺷ ﱠﺪ اﺳﺘِﺨﺪام اﻷَﺗْﺮ ِ‬
‫ﺸ ِ‬
‫ﺎي!‬
‫اك ﻟِﻠ ّ‬
‫َ‬
‫ﻚ َﺷ ﱠﻮال!‬
‫ﻚ ﻷُﺧﺘِ َ‬
‫‪ .7‬ﻳﺎ َﳛﲕ! ﻣﺎ أﻧْـ َﻔ َﻊ ﻧَﺼﺎﺋِ َﺤ َ‬
‫‪ .8‬ﻣﺎ أ ْﺷﻨَ َﻊ أ ْن ﻳُـ ْﻘﺘَ َﻞ اﻷَﺑْ ِﺮﻳﺎء!‬
‫‪3. Aşağıdaki cümleleri örnekte olduğu gibi doğrudan taaccüp sîgasına‬‬
‫‪dönüştürünüz.‬‬
‫ﻚ َِ‬
‫ﲨﻴﻠﺔ‬
‫ﻋﻠﻲ! ﻟ ُْﻌﺒَﺘُ َ‬
‫ﻳﺎ ّ‬
‫ﻚ! ‪Örnek:‬‬
‫أﲨﻞ ﻟ ُْﻌﺒَﺘَ َ‬
‫ﻋﻠﻲ! ﻣﺎ َ‬
‫← ﻳﺎ ّ‬
‫‪ .1‬ﺳﻴﺎرة أﲪﺪ ﺳﺮﻳﻌﺔ‬
‫←‪...................................‬‬
‫اﻟﻄﻌﺎم اﻟﺬي أﻛﻠﻨﺎﻩ ﻟﺬﻳﺬ‬
‫‪.2‬‬
‫َ‬
‫←‪...................................‬‬
‫‪ .3‬أﺷﺠﺎر اﳊﺪﻳﻘﺔ‪ ،‬ﻃﻮﻳﻠﺔ‬
‫←‪...................................‬‬
‫‪ .4‬أﻃﻔﺎل ِﺟﲑاﻧِﻨﺎ‪ُ ،‬ﺳ َﻌﺪاء‬
‫←‪...................................‬‬
‫‪ .5‬اﻟﻄﺒﻴﻌﺔ ﻛﺮﳝﺔ‬
‫←‪...................................‬‬
‫ﺐ‬
‫‪.6‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ اﻟﺬي ﻗﺎﺑَـﻠْﻨﺎﻩ ﻃﻴﱢ ٌ‬
‫ُ‬
‫ال‪ ،‬ﻫﺬﻩ اﻟﻄﺎﺋﺮة ِ‬
‫واﺳﻌﺔ‬
‫‪ .7‬ﻳﺎ َﺷ ﱠﻮ ُ‬
‫←‪..................................‬‬
‫←‪...................................‬‬
‫‪ .8‬ﻳﺎ ﻋﺜﻤﺎن‪ ،‬ﻋﺼﲑُك ﺑﺎرد‬
‫←‪..................................‬‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde dolaylı taaccüp üslubuna başvurulmasının‬‬
‫‪sebebini izah ediniz.‬‬
‫ﺴﻰ ُﺣ ُﻘﻮ ُق اﻟ ُﻔ َﻘﺮاء! ← ‪Örnek: Fiilin meçhûl olması‬‬
‫ﻣﺎ أَﻗـْﺒَ َﺢ أ ْن ﺗُـ ْﻨ َ‬
‫ﺼﺪﱢق اﻟﻜﺎذب!‬
‫‪ .1‬ﻣﺎ أﲨَ َﻞ أﻻّ ﺗُ َ‬
‫←‪...........................‬‬
‫‪ 208‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻚ!‬
‫أﺳ َﻮأَ أ ْن ﺗُـ ْﻬ ِﻤ َﻞ ُﺣﻘﻮ َق واﻟِ َﺪﻳْ َ‬
‫‪ .2‬ﻣﺎ ْ‬
‫←‪...........................‬‬
‫َﺣ ِﺴ ْﻦ ﺑﺄ ْن ﺗَ ُﻜﻮ َن ُﻣﺪﻳﺮاً ﳌﺪرﺳﺘﻨﺎ!‬
‫‪ .3‬أ ْ‬
‫←‪...........................‬‬
‫أﲨَﻞ أ ْن ﻳﺴﺘَ ِ‬
‫ﻌﻤﻞ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﻋﻘﻠَﻪ!‬
‫‪ .4‬ﻣﺎ ْ‬
‫َ‬
‫←‪...........................‬‬
‫ﻀﺮَة أَور ِ‬
‫اق اﻷﺷﺠﺎر!‬
‫‪ .5‬ﻣﺎ أﺷ ﱠﺪ ُﺧ ْ َ‬
‫ﺸﺎﻫ َﺪة اﻟﺘﱢـﻠْﻔﺎز ﻋﻦ ﻗُـ ْﺮ ٍ‬
‫ب!‬
‫‪ .6‬أَ ْ‬
‫ﺿ ِﺮْر ِﲟُ َ‬
‫←‪...........................‬‬
‫←‪...........................‬‬
‫ﺺ إﱃ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻴﺎﺑﺎﻧِﻴﱠﺔ ←‪...........................‬‬
‫ﺐ أ ْن ﻳُـﺘَـ ْﺮ َﺟ َﻢ اﻟﻨ ﱡ‬
‫‪ .7‬ﻣﺎ ْ‬
‫أﺻ َﻌ َ‬
‫ِ‬
‫اﻹﻧﺴﺎ ُن واﻟِ َﺪﻳْ ِﻪ!‬
‫‪ .8‬ﻣﺎ أَﻟْﻄَ َ‬
‫ﻒ أ ْن ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﺮﺿ َﻲ َ‬
‫←‪...........................‬‬
‫‪5. Aşağıdaki âyetlerde geçen taaccüp kullanımları bulunuz, türünü‬‬
‫‪belirleyiniz ve anlamlandırmaya çalışınız.‬‬
‫ﺼﺮ ﺑِ ِﻪ وأ ِْ‬
‫ات واﻷَر ِ ِ‬
‫‪ .1‬ﻗُ ِﻞ اﻟﻠﱠﻪُ أَ ْﻋﻠَﻢ ِﲟَﺎ ﻟَﺒِﺜُﻮا ﻟَﻪُ ﻏَْﻴﺐ اﻟ ﱠ ِ‬
‫َﲰ ْﻊ َﻣﺎ َﳍُﻢ ِﻣﻦ ُدوﻧِِﻪ ِﻣﻦ َوِ ﱟﱄ َوﻻ‬
‫ﺴ َﻤ َﺎو َ ْ‬
‫ض أَﺑْ ْ َ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫ِِ‬
‫َﺣ ًﺪا‪.‬‬
‫أ‬
‫ﻳُ ْﺸ ِﺮ ُك ِﰲ ُﺣﻜْﻤﻪ َ‬
‫ﺼﺮ ﻳـﻮم ﻳﺄْﺗُﻮﻧَـﻨَﺎ ﻟ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .2‬أ ِْ ِِ‬
‫ﺿﻼَ ٍل ُﻣﺒِ ٍ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫َﻜ ِﻦ اﻟﻈﱠﺎﻟِ ُﻤﻮ َن اﻟْﻴَـ ْﻮَم ِﰲ َ‬
‫َﲰ ْﻊ ْﻢ َوأَﺑْ ْ َ ْ َ َ‬
‫‪6. Aşağıdaki serbest parçayı okuduktan sonra metinde geçen taaccüp‬‬
‫‪kullanımları tespit ediniz ve anlamlandırmaya çalışınız.‬‬
‫ﺼ ًّﺤﺔ‬
‫اﻟﺘﱢﻠﻔﺰﻳﻮن واﻟ ﱢ‬
‫ﻣﺎ أﺷ ﱠﺪ اﺣﺘﻴﺎج اﻟﻨﺎس إﱄ اﻟﺘﱢﻠﻔﺎز )اﻟﺘﱢﻠﻔﺰ ُﻳﻮن(! ﻟﺬﻟﻚ أﺻﺒﺢ ﰲ ﻋﺼﺮﻧﺎ اﳊﺎﺿﺮ ُﺟ ْﺰاً ُﻣ ِﻬ ًّﻤﺎ ِﻣﻦ ﺣﻴﺎﺗِﻨﺎ‬
‫ﺷﻜﻞ ٍ ِ ِ ِ ِ ِ‬
‫ﺼﻮت ﰲ ٍ‬
‫ﻌﻤﺔ!‬
‫ﺼﻮرة ﻣﻊ اﻟ ﱠ‬
‫اﻟﻴَﻮﻣﻴّﺔ‪ .‬ﻳﺎ ﻟَﻪُ ِﻣﻦ ِﺟﻬﺎز! إﻧﱠﻪ ﻳُـ َﻘﺪﱢم ﻟَﻨﺎَ اﻟ ﱡ‬
‫ﲨﻴﻞ‪ .‬أَﻋﻈﻢ ﺑﻪ ﻣﻦ ﻧ َ‬
‫ﺪﺧﻞ ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن‪ ،‬ﺳﻮاء ﻣﻦ ِ‬
‫ﻴﻨﺎت واﻟﺘ ِ‬
‫وﻣﻊ ﻫﺬا اﻟﺘﻄَﱡﻮِر ِ‬
‫ﻧﺎﺣﻴَ ِﺔ‬
‫اﻟﻜﺒﲑ‪ ،‬ﻣﺎز ْ‬
‫ﱠﻌﺪ ُ‬
‫ﱠﺤ ِﺴ ُ‬
‫ﻳﻼت ﺗَ ُ‬
‫اﻟﺖ اﻟﺘ ْ‬
‫َ ٌ‬
‫ﺚ‪ ،‬ﻟِﺘَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻄﻮٍر ﺗَـ ﱠﻢ ﰲ‬
‫وﺟ ٍﻪ‪ .‬وأ ْﻋﻈَ ُﻢ ﺗَ ﱡ‬
‫ﻨﺎﻋ ِﺘﻪ ْأم ِﻣﻦ ﻧﺎﺣﻴَ ِﺔ اﳉَْﻮ َدة ﰲ اﻟﺒَ ّ‬
‫ﺻ َ‬
‫اﻟﺼﻮت ﻋﻠﻰ أ ْﻛ َﻤ ِﻞ ْ‬
‫اﻟﺼﻮرةُ ﻣﻊ ّ‬
‫ﺼ َﻞ إﻟﻴﻨﺎ ّ‬
‫ﺼ ِ‬
‫ﺎل اﻟﺘ ِ‬
‫ﻨﺎﻋ ﱢﻲ ﰲ اﻟ َﻔﻀﺎء‪ .‬ﻳ ُﺪور ﻫﺬا اﻟ َﻘﻤﺮ ﺣﻮ َل اﻟ ُﻜﺮة اﻷَر ِ‬
‫َﳎ ِ‬
‫ﺼ َﻮَر‬
‫ﺿﻴﱠﺔ َﻛ ْﻲ ﻳَﻨ ُﻘ َﻞ اﻟ ﱡ‬
‫ﱢﻠﻔﺰﻳُﻮن‪ ،‬ﻫﻮ إﻃْﻼ ُق اﻟ َﻘﻤ ِﺮ اﻟ ﱢ‬
‫َ ْ‬
‫َُ ْ‬
‫َ ُ‬
‫ْﺖ و ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻗﻮﻋﻬﺎ‪ .‬ﻓﺎﻟﻌﺎﺋﻠﺔُ اﻟﱵ َﲡﻠِﺲ ﰲ‬
‫واﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ﻣﻦ ُﻛ ّﻞ ﻗُﻄْ ٍﺮ ﻣﻦ أَﻗْﻄﺎر اﻟﻌﺎِﱂ إﱃ اﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن ﻟ َﲑاﻫﺎ اﳌُﺸﺎﻫ ُﺪ َوﻗ َ ُ‬
‫ﺲ اﻟﻮﻗ ِ‬
‫ْﺖ‪.‬‬
‫ﺑﻴﺘﻬﺎ ﰲ أَﻧْـ َﻘ َﺮَة ﻣﺜﻼً‬
‫ُ‬
‫ﺗﺴﺘﻄﻴﻊ أ ْن ﺗُﺸﺎﻫ َﺪ ُﻣ َ‬
‫ﺒﺎرا ًة ﰲ ُروﻣﺎ ﰲ ﻧَـ ْﻔ ِ َ‬
‫ِ‬
‫ﻀ ِﺎء وﻗ ِ‬
‫ﻈﻢ اﻟﻨّ ِ‬
‫ﺴﻴﻨَ َﻤﺎ‬
‫ﺎس ﻳُﻔﻀﱢﻠﻮﻧﻪُ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱢ‬
‫ْﺖ اﻟ َﻔﺮاغ‪ .‬وأ ْ‬
‫ﻓﺎﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن ﻳُـ َﻌ ﱡﺪ وﺳﻴﻠﺔً ﺿﺮورﻳﱠﺔً ﻟﻠﺜﱠﻘﺎﻓﺔ وﻗَ َ َ‬
‫َﺻﺒَﺢ ُﻣ ْﻌ ُ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ٍ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﻼح‬
‫ﺑﻞ ﻟَﻪُ ﻧَ ٍ‬
‫ﻮاح ﻏَْﻴـ ُﺮ ﻃﻴّﺒﺔ أﻳْﻀﺎً‪ ،‬ﻧَـ ْﻔﺴﻴﱠﺎً َوﺟ ْﺴﻤﻴﱠﺎً؛ ﻓﻬﻮ ﺳ ٌ‬
‫ﺲ ﻛﻠّﻪُ َﺣ َﺴﻨﺎَت‪ْ ،‬‬
‫واﳌَ ْﺴ َﺮح‪ .‬وﻣﻊ ذﻟﻚ ﻓﺎﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن ْﻟﻴ َ‬
‫وﻳﻨﻔﻊ‪.‬‬
‫ذُو َﺣﺪﱠﻳْﻦ‪ ،‬ﻳ ُ‬
‫ﻀ ﱡﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﻣﻦ أﻫ ﱢﻢ ﺳﻴﱢﺌَ ِ‬
‫ﱠﻬ ُﻢ‬
‫ﺎت اﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن أﻧﱠﻪُ ﻳُـ َﺆﺛﱢـ ُﺮ ﻋﻠﻰ ﻧَـ ْﻔﺴﻴﱠ ِﺔ اﻟ ﱢ‬
‫ورﱠﲟﺎ ﻳُـ َﻮ ﱢﺟ ُﻬﻬﻢ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻬﺎً ﻏَْﻴـ َﺮ َﺳﻠﻴﻢ‪ .‬وﻳُـﺘـ َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ﺼﻐﺎ ِر‪ُ ،‬‬
‫ﺣﺎﻟﺔ اﻟﺒـﻌﺪ واﻻ ْﺧﺘِﻼف ﺑﲔ ِ‬
‫ﺴﺌﻮل ﻋﻦ ِ‬
‫اﻟﺘ ِ‬
‫ﺿ ِﻄﺮ ِ‬
‫وﻣ ٌ‬
‫ﱢﻠﻔﺰﻳُﻮ ُن اﻵ َن ﺑِﺄﻧّﻪ َﻣ ْﺴ ٌ‬
‫اﻵﺑﺎء‬
‫ﺌﻮل ﻋﻦ اﻻ ْ‬
‫ُْ‬
‫اب ﰲ اﻟ ُـﻤﺠﺘَ َﻤﻊ َ‬
‫َ‬
‫واﻷَﺑﻨﺎء ﰲ اﻟﻌﻮ ِ‬
‫اﻃﻒ واﻷَﻓﻜﺎر‪.‬‬
‫ْ‬
‫ََ‬
‫‪ 209‬‬
‫‪ ‬‬
‫اد اﻷُﺳﺮِة اﻟﻮاﺣﺪةِ‬
‫ﺪﺧﻞ اﻟﺘ ِ‬
‫ﺒﻞ أ ْن ﻳَ ُ‬
‫واﻟﱠﺬﻳﻦ ﻳُـ َﻮ ﱢﺟﻬﻮن إﻟﻴﻪ ﻫﺬﻩ اﻟﺘـ ْ‬
‫ﱢﻠﻔﺰﻳﻮن اﻟﺒُﻴﻮت ﻛﺎن أﻓﺮ ُ‬
‫َ‬
‫ﱡﻬﻤﺔَ ﻳَـ ُﻘﻮﻟﻮن‪ :‬ﻗَ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻀﺎء وﻗ ِ‬
‫ْﺖ اﻟ َﻔﺮاغ‪ ،‬ﻳَﺴﺘَ ِﻤﻌﻮن إﱃ ِ‬
‫اﻷب أو اﻷ ُّم أو اﳉَ ّﺪ أو اﳉَﺪﱠة وﻫﻢ ﻳﺘﺤﺪﱠﺛﻮن إﻟﻴﻬﻢ ﰲ ﻛﺜ ٍﲑ‬
‫َﳚﻠﺴﻮن َﻣﻌﺎً ﻟ َﻘ َ َ‬
‫ي ﺑﲔ أﻓﺮاد اﻟﻌﺎﺋِﻠَﺔ‪ ،‬وﻳﻌﻤﻞ ﻋﻠﻰ ﻧَـ ْﻘ ِﻞ آر ِاء ِ‬
‫اﻻﺗ ِ ِ‬
‫ﻣﻦ أُﻣﻮِر اﳊﻴﺎة‪ .‬وﻫﺬا اﻷﻣﺮ َﳜﻠُ ُﻖ ﻧﻮﻋﺎً ِﻣﻦ ِ‬
‫اﻟﻜﺒﺎ ِر‬
‫ﱢﻔﺎق اﻟﻔﻜ ِﺮ ﱢ َ َ‬
‫ُ‬
‫ْ‬
‫ََ‬
‫ُ‬
‫ﺼﻐﺎر‪.‬‬
‫إﱃ اﻟ ﱢ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻤﻴﻊ‬
‫ﱠور اﻟﻄﱠﺒِ ِﻴﻌ ﱠﻲ ﻟﻶﺑﺎء‪ْ ،‬‬
‫أﻣﺎ ﺑﻌ َﺪ ﻇُ ُﻬﻮر اﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن وﻣﺎ ﻳُﻘ ّﺪﻣﻪ ﻣﻦ ﺑَـ َﺮاﻣﺞ ُﳐﺘَﻠﻔﺔ‪ ،‬ﻓﺈﻧّﻪ أَﻟْﻐَﻰ اﻟﺪ ْ‬
‫وأﺻﺒَﺢ اﳉَ ُ‬
‫ﻧﺎﻣ ِﺞ اﻟﺘﱢـﻠ ِْﻔﺰﻳُﻮﻧِ ّـﻲ‪.‬‬
‫ﻳَـ ْﻬﺘَ ﱡﻤﻮن ﺑِﺎﻟﺒَـ ْﺮ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ْﺲ ِﻫﻴﻠِﻲ ﰲ ِﲝﺜِﻪ ﻋﻦ ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع‪ .‬وﰲ ﻫﺬا اﻟﺒَﺤﺚ ﻳَ ْﺪﻋُﻮ‬
‫وﻫﺬﻩ اﻟﺘ َ‬
‫ﱡﻬﻤﺔ َﻳﺆﻳﱢ ُﺪﻫﺎ اﻟﻜﺎﺗ ُ‬
‫ﺐ اﻷَﻣ ِﺮﻳﻜ ﱡﻲ أَﻟَﻜ ْ‬
‫ﻌﺎت اﻟﻐَﺮﺑِﻴﱠﺔَ – ِ‬
‫ﺿﺮورة ِ‬
‫إﳚﺎد ِ‬
‫اﻟﻜﺎَﺗﺐ اﺠﻤﻟﺘﻤ ِ‬
‫ﺻﻠَ ٍﺔ ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔ ﺑﲔ أﻓﺮاد اﻟﻌﺎﺋﻠﺔ‪.‬‬
‫ﻻﺳﻴﱠﻤﺎ‪ -‬اﻷﻣﺮﻳﻜﻴّﲔ إﱃ َ‬
‫ْ‬
‫ُ َ‬
‫ﻘﱰح أَﻟَﻜْﺲ ِﻫﻴﻠِﻲ‪ِ -‬ﻋﻼﺟﺎً ﳍﺬﻩ اﳌﺸﻜﻠﺔ‪ -‬اﻟﻌﻤﻞ ﻋﻠﻰ َﻋﻮ ِ‬
‫ِ‬
‫وﻳَ َِ‬
‫اﻟﻘﺪﳝﺔ ﻟِﻸُﺳﺮة ﻋﻨﺪﻣﺎ ﻛﺎﻧﺖ‬
‫ﺼﻮرة‬
‫دة اﻟ ﱡ‬
‫ْ‬
‫ْ‬
‫ََ َ‬
‫ﻳﺎت ِ‬
‫ٍ‬
‫وﺣ ٍ‬
‫ﺼﻪُ ِﻣﻦ ِذ ْﻛﺮ ٍ‬
‫ﻟﻄﻴﻔﺔ‬
‫ﻜﺎﻳﺎت‬
‫اﳉَ ّﺪةُ ﺗَـ ُﻘﻮم ﺑِ ُﺪور اﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن‪ ،‬ﻓﻴﺠﻠِﺲ ﺣﻮﳍَﺎ اﻷ ُ‬
‫َﻃﻔﺎل ﻳَﺴﺘَ ِﻤﻌﻮن إﱃ ﻣﺎ ﺗَـ ُﻘ ﱡ‬
‫ِ‬
‫ﱠﺼﺎﺋِﺢ‪.‬‬
‫َﻣﻠﻴﺌَﺔ ﺑﺎﻟ ُﺪ ُروس واﻟﻨ َ‬
‫أﻣﺎ ِﻣﻦ ِ‬
‫اﻟﺼﺤﻴﺢ‪ .‬اﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن‬
‫ﺼ ﱢﺤﻴﺔ‪ ،‬ﻓﺈ ّن ﻟِﻠﺘﱢﻠﻔﺰﻳﻮن أﻳْﻀﺎً آﺛﺎراً َﺳﻴﱢﺌَﺔً‪ ،‬إذا ﱂ ﻧُﺮ ِاع‬
‫َ‬
‫اﻟﻨﺎﺣﻴﺔ اﻟ ﱢ‬
‫اﻻﺳﺘﻌﻤﺎل ّ‬
‫ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺒﺐ ﰲ آﻻم اﻟﺮأس‬
‫ﺼﺒِﻴّﺎً‪ ،‬وﻳﻜﻮن َﺳﺒَﺒﺎً ﻟﻘﻠﱠﺔَ اﳊََﺮَﻛﺔ‪ ،‬وﻫﻮ اﻟ ﱠ‬
‫َْﳛ ِﺮُﻣﻨﺎ ﻣﻦ اﻟﻨﻮم‪ ،‬وﻳُـ ْﺆذي اﻟﻌﲔ‪ ،‬وﳚﻌﻞ اﻹﻧﺴﺎ َن َﻋ َ‬
‫ﺴ ُ‬
‫واﻟﻈﱠ ْﻬ ِﺮ‪.‬‬
‫وﻗَ ْﺪ ﺛَـﺒﺖ ِﻣﻦ اﻹﺣﺼﺎءات أ ﱠن ‪) %80‬ﲦﺎﻧِﲔ ﺑﺎﳌِﺌَﺔ( ِﻣﻦ اﻟﺬﻳﻦ ﻳ ِ‬
‫ﺸﺎﻫﺪون اﻟﺘﱢﻠﻔﺰﻳﻮن َﳚﻠِﺴﻮن أﻣﺎم‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫اﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن ﻳَﻮﻣﻴّﺎً ﺳﺎﻋﺘﲔ ﺗَﻘ ِﺮﻳﺒﺎً‪ ،‬وﰲ ﻋﻄﻠﺔ اﻷُﺳﺒﻮع ﻣﻦ ﺛﻼث أﱃ ْأرﺑﻊ ﺳﺎﻋﺎت‪.‬‬
‫ﻒ! ﻛ ﱡﻞ ﻫﺬﻩ اﳌﺸﺎﻛﻞ واﻟﺴﻴﱢﺌﺎت ُﳝﻜﻦ أ ْن ﺗَـﺘَﺨﻠﱠﺺ‬
‫ﻫﺬﻩ أﻣﺜﻠﺔٌ ﻟِﺒَﻌﺾ َﻣﺸﺎﻛﻞ اﻟﺘﻠﻔﺰﻳﻮن‪ ،‬وﻟﻜﻦ ﻻ َﲣ ْ‬
‫ﻣﻨﻬﺎ‪ .‬ﻋﻠﻴﻚ ﻓَـ َﻘ ْﻂ أ ْن ﺗَﻌ ِﺮف اﻟﺘﱠﻌﻠِﻴﻤﺎت واﻹرﺷﺎدات ﻟِﻼﺳﺘﻌﻤﺎل اﻟﺼﺤﻴﺢ‪ ،‬وﺣﻴﻨﺌﺬ ُﳝ ِﻜﻨُﻚ أ ْن ﺗَـﺘَ َﻤﺘّﻊ ﺑﺎﻟ َﻔﻮاﺋِﺪ‬
‫ٍ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﳌﻴﺴﺮة(‪.‬‬
‫َ‬
‫اﻟﻌﻈﻴﻤﺔ اﻟﱵ ﻳُﺘ ُ‬
‫ﻴﺤﻬﺎ ﻟﻚ اﻟﺘﱢﻠﻔﺰﻳﻮن‪ ،‬دون ﺧﻮف ﻋﻠﻰ ﺻ ﱠﺤﺘﻚ‪) .‬ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ‪ :‬اﻟﻘﺮاءة ّ‬
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫أذاع– ﻳُ ِﺬﻳﻊ – إذاﻋﺔ‪:‬‬
‫)‪Yaymak, duyurmak (Radyo, yayın evi‬‬
‫اِ ْﺳﺘَﻌﻤﻞ – ﻳ ِ‬
‫ﺴﺘﻌﻤﻞ ‪ -‬اِﺳﺘِﻌﻤﺎل‪Kullanmak :‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫اِﻧْـﺘَـ َﻘﻞ – ﻳَـ ْﻨﺘَ ِﻘ ُﻞ – اِﻧﺘِﻘﺎَل‪ Göçmek, bir yerden bir yere geçmek :‬‬
‫أ ﱠوﻻً ﺑِﺄ َّول‪ Anında, ilk elden, hemen :‬‬
‫ﺑَ ِﻄﻴﺊ‪Yavaş, ağır :‬‬
‫ﺑَـﻐْﻞ )ج( ﺑِﻐﺎل‪ Katır :‬‬
‫ﻀﻞ‪ sayesinde :‬‬
‫ﺑَِﻔ ْ‬
‫‪ 210‬‬
‫‪ ‬‬
Ulaşmak, varmak :‫ ﻳﺒﻠُﻎ – ﺑُـﻠُﻮغ‬- ‫ﺑﻠَﻎ‬
Televizyon :‫ اﻟﺘﱢـﻠ ِْﻔ ْﺰﻳﻮن‬/‫ﱢﻠﻔﺎز‬
ُ ‫اﻟﺘ‬
Olmak, gerçekleşmek, cereyan etmek, akmak :‫ َﳚ ِﺮي – َﺟ َﺮﻳﺎن‬- ‫ﺟﺮى‬
َ
Deve (erkek) :‫َﲨَﻞ )ج( ِﲨﺎل‬
Bilgisayar :‫ﺣﺎَ ُﺳﻮب‬
َِ (‫ِﲪﺎر )ج‬
Merkep, eşek :‫ﲪﲑ‬
ِ ‫اﳊﻤﺎم اﻟﺰ‬
Posta güvercini :‫ﱠاﺟﻞ‬
ََ
ِ
Zaman, vakit :‫َﺣﻴﺎَن‬
ْ ‫ﺣﲔ )ج( اﻷ‬
Kafa :‫ْس )ج( ُرؤوﺳﻬﻢ‬
ٌ ‫َرأ‬
Bolluk, rahatlık :‫َرﺧﺎء‬
Gemi :‫ﺴ ُﻔﻦ‬
‫ﺴ ِﻔﻴﻨﺔ )ج( اﻟ ﱡ‬
‫اﻟ ﱠ‬
‫اﻟ ﱠ‬
İnternet :‫ﱠوﻟِﻴﱠﺔ‬
ْ ‫ﺸﺒَ َﻜﺔ اﻟﺪ‬
ِ
ِ ‫ﺼﺤ‬
Gazete :‫ﻒ‬
َ
ُ ‫ﺻﺤﻴﻔﺔ )ج( اﻟ ﱡ‬
Yapmak, imal etmek :‫ﺻ ْﻨﻊ‬
ُ -‫ﺻﻨَﻊ – ﻳَﺼﻨَﻊ‬
َ
ِ -‫ﻳﻀﻴﻖ‬
ِ – ‫ﺿﺎق‬
Sıkıntı, darlık :‫ﺿﻴﻖ‬
Ortaya çıkmak, görünmek :‫ﻇُ ُﻬﻮر‬- ‫ﻇَ َﻬ َﺮ – ﻳَﻈ َْﻬ ُﺮ‬
Sırt, bel :‫ﻇَ ْﻬﺮ )ج( ﻇُ ُﻬﻮر‬
Yaşamak :‫ﺸﺔ‬
َ ‫ ِﻳﻌﻴﺶ – ِﻋﻴ‬-‫ﻋﺎش‬
Tekerlek :‫َﻋ َﺠﻠَﺔ )ج( َﻋ َﺠﻼت‬
Tuhaf, enteresan :ً‫ﻏَ ِﺮﻳﺒﺎ‬
Kıta ‫ﻗﺎرات‬
ّ (‫ﻗﺎ ﱠرة )ج‬
Çirkin oldu, kötüleşti :‫ﻗﺒُ َﺢ – ﻳَﻘﺒُﺢ – ﻗُـ ْﺒﺢ‬
Kuvvetli, Güçlü :‫ي )ج( اﻷﻗ ِﻮﻳﺎء‬
ّ ‫ﻗَ ِﻮ‬
Sayılamayacak kadar çok :‫ﺼﻰ وﻻ ﺗُـ َﻌ ﱡﺪ‬
َ ْ‫ﻻ ُﲢ‬
Yürüyerek :‫ﺸﻴﺎً ﻋﻠﻰ اﻷَﻗْﺪام‬
ْ ‫َﻣ‬
Nakletmek, başka yere götürmek :‫ﻧَـ َﻘﻞ – ﻳَـ ْﻨـ ُﻘﻞ– ﻧَـ ْﻘﻞ‬
Telefon, (fısıldamak, sessizce konuşmak) :(‫ﻒ‬
ٌ ‫ َﻫ ْﺘ‬-‫ﻒ‬
ُ ِ‫ﻒ– ﻳَـ ْﻬﺘ‬
َ َ‫اﳍﺎَﺗِﻒ )ﻫﺘ‬
Modern iletişim araçları :‫وﺳﺎﺋﻞ اﻻﺗﱢﺼﺎل اﳊﺪﻳﺜﺔ‬
ُ
211
Modern ulaşım araçları :‫َوﺳﺎﺋِﻞ اﻟﻨﱠـ ْﻘﻞ اﳊﺪﻳﺜﺔ‬
Milli :‫ﲏ‬
ّ َِ‫َوﻃ‬
Olmak, gerçekleşmek, vuku bulmak :‫وﻗَﻊ– ﻳ َﻘﻊ– ﻗُﻮﻋﻪ‬
Özet
Taaccüp üslûbunun mahiyetini tanımlayabilmek.
Taaccüp üslûbu aşırı beğeni, hayranlık, takdir durumlarla; şaşırma, tiksinti ve
hoşnutsuzluk durumlarını ifade etmek için kullanılan kalıplardır.
Doğrudan taaccüp kalıplarını tanımak ve unsurlarını tespit edebilmek.
ِ ِ
Taaccüp fiilleri dediğimiz doğrudan taaccüp kalıpları ُ‫ْﻌﻠَﻪ‬
َ ‫ ﻣﺎ أَﻓـ‬ve ‫أَﻓْﻌ ْﻞ ﺑِﻪ‬
şeklinde gelen kalıplardır. Arapça’da beğeni ve hoşnutsuzluk anlamlarının
doğrudan ifade tarzı bu iki kalıpta gerçekleşir ve her ikisi de aynı anlamı
ِ
ifade eder. Bu kitap ne kadar da faydalı! cümlesini hem: !‫ﺘﺎب‬
ْ ‫ﻣﺎ‬
َ ‫أﲨَ َﻞ ﻫﺬا اﻟﻜ‬
ِ
ِ
ِ
şeklinde, hem de: !‫ﺎب‬
ْ şeklinde ifade etmek mümkündür ve iki ifade
َ ‫أﲨ ْﻞ ﺬا اﻟﻜﺘ‬
şekli arasında anlamca hiçbir fark yoktur.
Her iki kalıp üçer unsurdan oluşmaktadır. Birinci kalıp; cümle başına
getirilen taaccüp ‫‘ ﻣﺎ‬sı, ‫ْﻌ َﻞ‬
َ ‫ أَﻓـ‬vezninde taaccüp fiili ve müteaacebün minh
(beğenilen ya da hoşlanılmayan) denilen ve daima mansûb olan isimden
oluşmaktadır. İkinci kalıp ise; başa getirilen ve ‫ أَﻓ ِْﻌ ْﻞ‬vezninde olan taaccüp
fiili, müteaacebün minh denilen ve başına ِ‫ ﺑـ‬cer harfi gelen bir isimden
oluşmaktadır.
Dolaylı taaccüp kalıplarını tanımak ve unsurlarını tespit edebilmek.
Arapça’da bütün fiilleri doğrudan taaccüp sîgalarına aktarma imkânı yoktur.
Fiillerin doğrudan taaccüp kalıplarından birine aktarılabilmesi için, söz
konusu fiilin;
a. Sülâsi mücerred olması,
b. Tâm olması,
c. Müsbet olması,
d. Malûm olması,
e. Mutasarrıf/çekimli bir fiil olması gerekir. Bu şartları hâiz olmayan fiillerin
taaccüp ifadeleri dolaylı taaccüp kalıbıyla yapılır. Dolaylı taaccüp kalıpları
da şöyle elde edilir:
Öncelikle taaccüb’e konu olan fiilin; birinci kalıp için ...‫ﻞ‬
ّ َ‫ ﻣﺎ أَﻗ‬،‫ ﻣﺎ أَ ْﻛﺜَـ َﺮ‬،‫; ﻣﺎ أَ َﺷ ﱠﺪ‬
ikinci kalıp için de: ... ‫ أَﻗْﻠِ ْﻞ ﺑِـ‬،‫ أَ ْﻛﺜِ ْﺮ ﺑِـ‬،‫ أَ ْﺷ ِﺪ ْد ﺑـ‬gibi genel anlam ifade eden
yardımcı fiil sonrasında mastarını veya başında ‫ أ ْن‬bulunan mâzi veya
müzârisi (müevvel mastarı) getirilerek yapılır.
212
Taaccüp anlamı yüklenen deyimsel ifadeleri tanımlayabilmek.
Arapça’da yaygın olan taaccüp fiillerinin yanında beğeni ya da hoşnutsuzluk
anlamlarını ifade eden deyimsel ifadeler vardır. Bu kalıpların en önemlileri
ve anlamları şöyledir:
a. (‫ )ﺿﻤﲑ( ِﻣﻦ )اﺳﻢ‬+ ‫ ﻳﺎَ ﻟَـ‬/ne muazzam/ne rezil ..!. şeklinde karşımıza gelir ve
zamiri gâib ve muhâtap formlarında karşımıza çıkar. Söz konusu zamir ismin
müzekkerlik-müennesilik, müfret-tesniye-cemi oluşuna bağlı olarak
ٍ ِ‫ ﻳﺎَ ﻟَﻪُ ِﻣﻦ ﻃﺎﻟ‬/ne harika (kız) öğrenci!, ‫ ﻳﺎَ َﳍﺎُ ِﻣﻦ ﻃﺎﻟِﺒَﺔ‬/ne
değişiklik arzeder. ‫ﺐ‬
ٍ ِ‫َﻚ ِﻣﻦ ﻃﺎﻟ‬
harika (erkek) öğrenci! cümleleri gaip; ‫ﺐ‬
َ ‫ ﻳﺎَ ﻟ‬/ne harika öğrencisin!
ِ
ِ
ٍ
ِ
ve: ‫ ﻳﺎَ ﻟَﻚ ﻣﻦ ﻃﺎﻟﺒَﺔ‬/ne harika öğrencisin! cümleleri ise muhatap zamire misal
verilebilir.
b. Bir diğer kalıp: (‫ )اﺳﻢ‬+ ‫ ﻳﺎَ ﻟَـ‬/ne ...! şeklinde kullanılır. Bunu kullanırken
yapılacak tek şey sadece parantez içerisine isim yerleştirmektir. Bu isim de
hep marife kullanılır ve cer harfi olan lâm (‫’)ﻟَـ‬dan sonra geldiği için hep
mecrûrdur. !‫ﺠ ِﻞ‬
َ ‫ ﻳﺎ ﻟَ ْﻠ َﺨ‬/ne ayıp!, ne utanç verici bir durum! gibi.
c. Taaccüp kalıpları arasında zikredilebilecek bir başka kullanım da +‫ﻟِﻠﱠ ِﻪ َد ﱡر‬
(‫اﺳﻢ‬/‫ﺿﻤﲑ‬
َ ) /ne ... ama! şeklinde karşımıza gelen bu kalıptır. ‫ َد ﱡر‬kelimesine izâfe
edilen zamir ya da marife bir isimle kullanılır. ‫ﺴﺒﺎق‬
‫ ﻟِﻠﱠ ِﻪ َد ﱡرﻩُ ﰲ ﺳﺎﺣﺔ اﻟ ﱢ‬/yarış
meydanında ne muhteşemdi ama! cümlesi gibi.
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangsinde taaccüp sîgası yoktur?
ِ ‫ﻳﻔﻮز ﻏﲑ‬
a. ‫اﳌُﺤ ﱢﻖ‬
ْ ‫ﻣﺎ أ‬
ُ َ ّ‫ﺴ َﻦ أﻻ‬
َ ‫َﺣ‬
ِ
b. ‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
‫ﺸﻮار ِِع‬
َ ِ‫أ َْو ِﺳ ْﻊ ﺑ‬
c. ‫اﻧﺘﺼﺎر اﳊ ﱢﻖ‬
‫أﲨَ َﻞ‬
ْ ‫ﻣﺎ‬
َ
ِ
ٍ
d. ‫َﲨَ ُﻞ ﻛﺘﺎب ﻗَﺮأْﺗَﻪ‬
ْ ‫ﻣﺎ أ‬
ِ
‫ﻣﺎ أَﻗـْﺒَ َﺢ أن ﻳَـ ْﻬﺘَ ﱠﻢ‬ e. ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﺑﻐَﲑ دروﺳﻪ‬
ُ
2. Aşağıdaki fiillerden hangisi doğrudan taaccüp sîgasına aktarılamaz?
a. ‫َﻛﺒُـ َﺮ‬
b. ‫َﻋ ِﻠﻢ‬
c. ‫ﻋُ ِﺮف‬
d. ‫ﻛِ ُﺮَم‬
e. ‫ﻧَـ َﻔﻊ‬
ِ ‫”أَ َﱂْ ﺗَ ُﻜ ْﻦ وﺳﺎﺋﻞ اﻟﻨ‬ cümlesinde altı çizili kelimenin zıt
3. “ ‫ﺼﻮر اﻟ َﻘ ِﺪﳝﺔ ﺑَ ِﻄﻴﺌَﺔً ِﺟ ّﺪاً؟‬
ُ ُ‫ﱠﻘﻞ ﰲ اﻟﻌ‬
anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir?
a. ‫َﻋ َﺠﻠَﺔ‬
b. ‫ﻗَ ِﺮﻳﺒﺔ‬
c. ‫ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔ‬
213
d. ‫َﺳ ِﺮﻳﻌﺔ‬
e. ‫ﺻ ِﻐﲑة‬
َ
4. “ ..... ‫ﻳﺎَ ﻟَﻪُ ِﻣﻦ‬ ”taaccüp kalıbı ile birlikte kullanıldığında aşağıdakilerden
hangisi yanlıştır? ٍ ِ‫ﻳﺎَ ﻟَﻪُ ِﻣﻦ ﻃﺎﻟ‬
a. !‫ﺐ‬
b. !‫ﻳﺎَ َﳍُ ﱠﻦ ِﻣﻦ ُﻣﻌﻠﱢﻤﺎت‬
ِ ِ
c. !‫ﺻﺪﻳﻖ‬
َ ‫ﻳﺎَ ﻟَﻚ ﻣﻦ‬
ِ ‫ﻳﺎَ ﻟَﻪُ ِﻣﻦ‬
d. !‫ﺗﺎﺟﺮ‬
e. !‫ﻳﺎَ َﳍُ ْﻢ ِﻣﻦ أَ ْﻏﻨِﻴﺎء‬
ِ ‫ﺗﻄﻮٍر ﰎﱠ ﰲ اﻟﺘ‬
5. “‫ﻨﺎﻋﻲ ﰲ اﻟ َﻔﻀﺎء‬
‫ ﻫﻮ إﻃْﻼ ُق اﻟﻘﻤ ِﺮ اﻟ ﱢ‬،‫ﱢﻠﻔﺰﻳُﻮن‬
‫ﻈﻢ ﱡ‬
‫ﺼ ﱢ‬
ُ ‫” ْﻋ‬ cümlesinin Türkçe doğru
karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
a. Televizyon alanında gerçekleştirilecek olan en büyük kalkınma, uzaya
uydunun fırlatılmasıdır.
b. Televizyon alanında gerçekleşen en büyük ilerleme, uzaya uydunun
fırlatılmasıdır.
c. Televizyon alanında gerçekleşen büyük ilerlemelerden biri, uzaya
uydunun fırlatılmasıdır.
d. Televizyon hizmet alanında gerçekleştirilecek olan çok büyük
ilerlemelerden birisi, uzaya uydunun fırlatılmasıdır.
e. Televizyonun gerçekleştirdiği en büyük ilerleme, uzaya uydunun
fırlatılmasıdır.
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. d
Yanıtınız doğru değilse, “Taaccüp Fiilleri” konusunu yeniden
okuyunuz.
2. c
Yanıtınız doğru değilse, “Doğrudan Taaccüp” ile ilgili bilgileri
yeniden gözden geçiriniz.
3. d
Yanıtınız doğru değilse, “Okuma Parçasını” yeniden okuyunuz.
4. c
Yanıtınız doğru değilse, “Taaccüp Kalıpları” konusunu yeniden
gözden geçiriniz.
5. b
Yanıtınız doğru değilse, “Serbest Okuma Parçasını” yeniden
dikkatlice okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Öncelikle örnek cümlemizi bir daha hatırlayalım:
!‫ـﺴ ـ ٍﻦ‬
َ ‫َﺣـ‬
‫ﻳـﺎ ﻟَـﻪُ ِﻣـﻦ ُﺧـﻠُ ٍـﻖ‬
214
1. (!...............
‫ ِﻋـﻤـﺎَ َرة‬...... ....... .....) cümlesinde kalıbımızın dördüncü
olan isim hanesinde, müfret ve müennes bir kelime (‫ ) ِﻋـﻤـﺎَ َرة‬olduğuna göre ‫ﻳـﺎ‬
...‫ ﻟَـ‬boşluğuna bu isme paralel bir zamir gelmesi gerekir. Dolayısıyla
cümlenin !‫ ﻳـﺎ ﻟَـﻬﺎ ِﻣـﻦ ِﻋـﻤـﺎَ َرة‬şeklinde tamamlanması gerekir. En son yer alan
boşluğa da ‫ ِﻋـﻤـﺎَ َرة‬kelimesine uygun herhangi bir sıfat yerleştirilmesi gerekir.
Dolayısıyla cümle !‫ ﻳـﺎ ﻟَـﻬﺎ ِﻣـﻦ ِﻋـﻤـﺎَ َرة ﻇَ ِﺮﻳ َﻔﺔ‬/ne de zarif bir bina! şeklinde
kurulabilir.
ِ ‫ﻧَـ‬
2. (!‫ـﺸـﻴـﻂ‬
.......... ...... ....... .....) cümlesinde ise kalıbımızın beşinci
olan isim hanesinin sadece sıfatı verilmiştir. Sıfat da müfret ve müzekker
(‫ )ﻧَـ ِـﺸـﻴـﻂ‬bir kelime olduğu için, mevsûfu ve kalıbın baş kısmında kullanılacak
zamiri buna uygun bir zamir olması gerekir. Dolayısıyla cümleyi: ‫ﻟﻚ ِﻣـﻦ‬
َ /‫ﻳـﺎ ﻟَـﻪ‬
ٍ ِ‫ ﻃﺎﻟ‬şeklinde tamamlamak gerekir.
!‫ﺐ ﻧَـ ِـﺸـﻴـﻂ‬
ِ ْ ‫ ُﻣ َـﻌﻠﱢ َﻤﺘَـ‬...... ....... .....) cümlesinde ise kalıbımızın
3. (!...............
‫ﲔ‬
ِ ْ ‫) ُﻣ َـﻌﻠﱢ َﻤﺘَـ‬
dördüncü olan isim hanesinde, tesniye ve müennes bir kelime (‫ﲔ‬
olduğuna göre ...‫ ﻳـﺎ ﻟَـ‬boşluğuna bu isme uygun bir zamir gelmesi gerekir.
ِ ْ ‫ ﻳـﺎ ﻟَ ُـﻬﻤﺎ ِﻣـﻦ ُﻣ َـﻌﻠﱢ َﻤﺘَـ‬şeklinde tamamlanması gerekir. En
Dolayısıyla cümlenin !‫ﲔ‬
ِ ْ ‫ ُﻣ َـﻌﻠﱢ َﻤﺘَـ‬kelimesine uygun herhangi bir sıfat
son yer alan boşluğa da ‫ﲔ‬
ِ
ِ ْ ‫ ﻳـﺎ ﻟَ ُـﻬﻤﺎ ِﻣـﻦ ُﻣ َـﻌﻠﱢ َﻤﺘَـ‬/ne de uzman iki bayan hoca!
yerleştirilerek cümle: !‫ﲔ ﻣﺎﻫﺮﺗَـ ْﲔ‬
şeklinde kurulabilir.
4. (!................
.......... ...... ‫ ﻟَـ ُﻜ ْﻢ‬.....) cümlesinde tek belirleyici kelime
müzekker ve çoğul olan (‫ ) ُﻛ ْﻢ‬zamiridir. Dolayısıyla kalıbın dördüncü olan
isim hanesine gelecek zamir buna uygun bir zamir olacağı için cümleyi: ‫ﻳـﺎ‬
ٍ ‫ ﻟَ ُﻜﻢ ِﻣـﻦ ﻋُ ﱠﻤ‬/ne de tembel işçilersiniz! şeklinde tamamlamak
!‫ﺎل ُﻛ َﺴ َﺎﱃ‬
mümkündür.
5. ( !...............
‫ ُﻣ َـﻤ ﱢﺮﺿﺎت‬...... ....... ..... ) cümlesinde ise kalıbın dördüncü
olan isim hanesinde, cemi ve müennes bir kelime (‫ ) ُﻣ َـﻤ ﱢﺮﺿﺎت‬olduğuna göre ‫ﻳـﺎ‬
...‫ ﻟَـ‬boşluğuna bu isme uygun bir zamir gelmelidir. Dolayısıyla cümlenin
!‫ ﻳـﺎ ﻟَ ُـﻬ ّﻦ ِﻣـﻦ ُﻣ َـﻤ ﱢﺮﺿﺎت‬şeklinde tamamlanması gerekir. En son yer alan boşluğa da
‫ ُﻣ َـﻤ ﱢﺮﺿﺎت‬kelimesine uygun herhangi bir sıfat yerleştirilmesi durumunda
cümle: !‫ ﻳـﺎ ﻟَ ُـﻬ ّﻦ ِﻣـﻦ ُﻣ َـﻤ ﱢﺮﺿﺎت ﻧَ ِﺸﻴﻄﺎت‬/ne de uzman iki bayan hoca! şeklinde
kurulabilir.
Yararlanılan Kaynaklar
Sînî, Mahmud İsmail, es-Seyyid, İbrahim Yusuf, eş-Şeyh, Muhammed erRifai), el-Kavâidu’l-Arabiyyeti’l-Müyessere, İstanbul.
Güler, İ., Günday, H., Şahin, Ş., Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi), İstanbul.
215
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Nidâ üslûbunu ve unsurlarını tanımlayabilecek,
•
Nidâ edatlarını ve kullanım çerçevelerini belirleyebilecek,
•
Nidâ edatları ve münâdâ ile ilgili özel durumları tanıyabilecek,
•
Münâda’nın türleri
edebileceksiniz.
ve
gramatik
hükümlerini
tayin
ve
tespit
Anahtar Kavramlar
•
Nidâ
•
Münâda
•
Nekre-i maksûde
•
Nekre-i gayr-ı maksûde
•
Şebîh bi’l -muzâf
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metni daha iyi bir şekilde kavramak için öncelikle üç defa okuyun,
anlamadığınız kelimeleri tespit edin ve ‘kelimeler ve deyimler’ kısmına
başvurunuz. Yine de anlamını bilmediğiniz kelimeler olursa bir ArapçaTürkçe sözlüğe müracaat ediniz.
•
İsmail Güler, Hüseyin Günday, Şener Şahin, Arapça Dilbilgisi (Nahiv
Bilgisi), adlı kitaptan ‘Münâda’ konusunu okuyunuz.
216
Münâdâ
‫ﺎدى‬
َ َ‫اﻟ ُـﻤـﻨ‬
GİRİŞ
Birçok dilde olduğu gibi Arapça’da da muhatabın dikkatini çekmek ya da ona
seslenmek üzere ünlem anlamı taşıyan bazı giriş sözcükleri kullanılır. Bir
anlamda bu edatlar uzun bir cümlenin kısaltılmış ve klişeleşmiş halinden
ibarettir. “‫ ﻳﺎ أﺻﺪﻗﺎء‬/ey arkadaşlar!” dediğimiz zaman; aslında: “Karşımda
olan arkadaşlar, size sesleniyorum, bana kulak verin!…” gibi uzun bir
cümleyi iki kelimeye indirgemiş oluruz. Türkçe’de “Ey falancalar, bana
kulak verin, size bir şey söyleyeceğim” anlamına gelen “Hey!, Ey!, Şişşşt…”
sözcükleri gibi Arapça’da da bazı edatlar yoluyla yakın ve uzak için ayrı, eril
ve dişiller için ayrı olmak üzere bir takım edatlar vardır.
İşte bu ünitede Arapça’da ayrıntılı bir kullanım alanına sahip olan nidâ
üslûbu işlenecektir. Nidâ edatları vasıtasıyla yapılan işleme, seslenme
anlamına gelen ‘nidâ’, bu yolla kendisine seslenilen kimseye de kendisine
seslenilen anlamına gelen ‘münâda’ terimi kullanılır. Konu temelde, iki
başlık çerçevesinde ele alınacaktır: Birincisi nidâ edatları, ikincisi ise
münâda’nın türleri, i‘râbı ve cümleye yüklediği anlamlar. Bunların yanında
söz konusu edatların yaygın olanlarına işaret edilecek ve günlük dilde ve
Kur’ân’da yer alan kullanımlarına yer verilecektir.
Münâdâ üslûbu, gramer açısından fiil ve fâili hazfedilmiş/düşürülmüş
kullanımlar çerçevesinde ele alındığı için mansûbât kategorisinde değerlendirilir. Onun için münâdâ öge genel kural olarak mansûbtur. Ancak bununla
birlikte, anlatım kısmında işaret edileceği üzere, merfû okunduğu durumlar
da söz konusudur. Bundan dolayı da bu durumlarda münâdâ öge mahallen
mansûb kabul edilir.
Konuya ilişkin ayrıntılı uygulamalar öncelikle okuma parçası ile onu
takip eden alıştırmalar ve dil bilgisine yönelik anlatım kısmında verilecektir.
Konu ile ilgili ön bilgi almak için www.schoolarabia.net adreslerine de
başvurabilirsiniz.
217
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﻌﺎﻗِﻠَﺔ ‬
‫اﻟ ﱠﺰْو َﺟﺔ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ّﻤﺖ ﻟﻪ زوﺟﺘﻪ ِﺧﻄﺎﺑﺎً وﻗﺎﻟﺖ‬
‫ﻛﺐ ﻗِﻄﺎر اﻟﺼﺒﺎح‪ ،‬ﺳﻠ ْ‬
‫ﻜﻲ ﻳَﺮ َ‬
‫ﻟَ ﱠﻤﺎ ﺑَ َﺪأ اﻟﺴﻴﱢ ُﺪ ﳏﻤﻮد ﻳُﻐﺎد ُر اﳌﻨـ ِﺰ َل ﻟ ْ‬
‫ﻟﻪ‪ :‬ﻳﺎ أﺑﺎ ٍ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ‪ ،‬ﻋﻨﺪﻣﺎ ﺗَ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻨ ُﺪوق َِ‬
‫ﺼﻞ اﱃ‬
‫ﳏﻤﺪ! ِﻣﻦ ﻓَ ْ‬
‫ﺲ أ ْن ﺗَ َ‬
‫ﻀﻠِ َ‬
‫ﻀﻊ ﻫﺬا اﳋﻄﺎب ﰲ ُ‬
‫ﻚ‪ ،‬ﻻ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫َرﺟﻮك ﻳﺎ َزْو ِﺟﻲ ‪ ...‬ﻷﻧﻪ‬
‫اﳌَ َﺤﻄﱠﺔ‪ ،‬ﺣﱴ ﻳَـﺘَـﻠَ ّﻘﺎﻩُ َﻋ ﱢﻤﻲ‬
‫وﻟﻜﻦ أ ُ‬
‫ﻨﺴﻰ ﻛﺜﲑا! ْ‬
‫َ‬
‫ﺻﺒﺎح اﻟﻐَﺪ‪ .‬أﻧﺎ أَﻋ ِﺮف أﻧّﻚ ﺗَ َ‬
‫ُﻣ ِﻬ ّﻢ ﺟﺪاً‪.‬‬
‫ﺧﺎرج‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠﺮ ْﻏﻢ ِﻣﻦ ذﻟﻚ‪ ،‬ﻓَـ َﻘﺪ ﻧَ ِﺴ َﻲ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد اﳋﻄﺎب‪ .‬وﻟ َّﻤﺎ ﻧﺰل ِﻣﻦ اﻟﻘﻄﺎر‪ ،‬أﺳﺮع‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺪﻳﺮ اﻟ ﱠ‬
‫ﻌﻤ ُﻞ ُﻣ َﻮﻇًّﻔﺎ ِ ﺎ‪،‬‬
‫اﶈﻄﺔ‪َ ،‬ﻛ ْﻲ ﻳَﺼﻞ إﱃ َﻣﻜﺘَﺒﻪ ﰲ َﻣﻮﻋﺪ َ‬
‫ﺸ ِﺮَﻛﺔ اﻟﱵ ﻳَ َ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ‪ ،‬ﺣﱴ ﻻ ﻳُـ َﺆاﺧ َﺬﻩ ُ‬
‫ﺺ ﻏَ ِﺮﻳﺐ وﻧﺎداﻩُ‪:‬‬
‫وﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﺖ اﻟ ﱢﺮﺳﺎﻟﺔ ﻻ ﺗَﺰال ﰲ َﺟﻴﺒِﻪ‪ .‬وﻟ َّﻤﺎ ﺗَـ َﻮ ﱠﺟﻪَ َْﳓ َﻮ َﻣ ْﻴﺪاَن اﻟ َـﻤ َﺤﻄﱠﺔ‪ ،‬أَﻗﺒَﻞ ﻋﻠﻴﻪ َﺷ ْﺨ ٌ‬
‫ِ ِ‬
‫رﺟﻞ‪ِ ،‬ﻣﻦ أَﻳﻦ ﺗَﻌ ِﺮف‬
‫ﺲ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ! ﻓَﺎﻟﺘَـ َﻔ َ‬
‫ﺖ إﻟﻴﻪ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد وﻗﺎل ﰲ ﻧﻔﺴﻪ‪ :‬ﻳﺎ ُ‬
‫أَﻣﺎﺷﻴﺎً ﺑﺴﺮﻋﺔ‪ ،‬ﻻ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫ِ‬
‫ِ ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻄﺎب‪.‬‬
‫َﺳﺮع إﱃ أَﻗـ َْﺮب ُ‬
‫ﺻﻨﺪوق ﺑَ ِﺮﻳﺪ ﰲ اﶈﻄّﺔ ﻟﻴُﻠﻘﻲ ﻓﻴﻪ اﳋ َ‬
‫أ ّن َﻣﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔً! ﰒ أ َ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺿ ْﻌﻪُ ﰲ‬
‫ﺲ اﳋﻄﺎب! َ‬
‫َوأﺛْﻨﺎَ َء َﺳ ِْﲑﻩ َﲰﻊ ﺻﻮﺗﺎً ﻏَ ِﺮﻳﺒﺎً ﻣﻦ َوراﺋﻪ ﻳُﻨﺎدﻳﻪ وﻳﻘﻮل ﻟﻪ‪ :‬أ ْ‬
‫َي ﺳﻴ ُﺪ‪ ،‬ﻻ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫ﺻﻨ ُﺪ ِ‬
‫وق َِ‬
‫اﻟﻨﺎس‪َ ،‬ﻣﻦ أَ ْﺧﺒَـ َﺮُﻛﻢ أ ّن َﻣ ِﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔ؟!‬
‫ُ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ! ﺗَـ َﻌ ﱠﺠ َ‬
‫ﺐ أﻳﻀﺎ اﻟﺴﻴّﺪ ﳏﻤﻮد وﻗﺎل ﰲ ﻧﻔﺴﻪ‪ :‬أﻳﱡﻬﺎ ُ‬
‫ﻳﺎ ﻟَﻪُ ِﻣﻦ أﻣ ٍﺮ َﻋ ِﺠﻴﺐ!‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ‪َِ ،‬ﲰﻊ‬
‫وﺑَﻌ َﺪ أ ْن َرَﻣﻰ‬
‫اﳋﻄﺎب ﰲ ّ‬
‫ﺴﺮﻋﺔ‪ .‬وﺑَﻴﻨَﻤﺎ ﻫﻮ ﰲ ﻃَ ِﺮﻳﻘﻪ إﱃ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﺼﻨﺪوق‪ ،‬ﺗَـ َﺮ َك اﶈﻄﺔ ﺑ ُ‬
‫ﻮت ﺳﻴ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺪة ﺗُ ِ‬
‫ﺖ‬
‫اﻣﺮأ ًة ﺗﻘﻮل ﻟﻪ‪ :‬ﻫﻞ َر ْﻣﻴ َ‬
‫ﻨﺎدﻳﻪ وﺗَﻘﻮل ﻟﻪ‪ :‬أَﻳَﺎ ﺳﻴﱢ ُﺪ‪ ،‬ﻟﻮ َﲰَ َ‬
‫ﺻ َ َّ‬
‫َ‬
‫ﺤﺖ! ﻧَﻈَﺮ َور َ‬
‫اءﻩُ ﻓَـ َﺮأَى َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ُﺧﺮى ﻣﻦ ﻛﻼم اﻟﺴﻴﱢﺪة وﺻﺎح ﻗﺎﺋﻼ‪ :‬ﻳﺎ إﳍﻲ!‬
‫اﳋﻄﺎب ﰲ ﺻﻨﺪوق َ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ؟ ﺗَ ّ‬
‫ﻌﺠ َ‬
‫ﺐ اﻟﺴﻴﱢ ُﺪ ﳏﻤﻮ ٌد َﻣ ّﺮًة أ َ‬
‫ِ‬
‫ﺻ ِ‬
‫ِ‬
‫أي‬
‫ﻋﺮف ﻛ ﱡﻞ ﻫﺆﻻء‬
‫ﻨﺪوق َ‬
‫اﻷﺷﺨﺎص أ ّن ﻣﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔً ﳚﺐ َﻋﻠَ ّﻲ أ ْن أُﻟﻘﻴَﻬﺎ ﰲ ُ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ؟! ﻋﻠﻰ ّ‬
‫ﻛﻴﻒ َ‬
‫ﻴﺖ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ ﰲ اﻟﺼﻨﺪوق ﻣﻨ ُﺬ وﻗ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺴﻴﱢﺪة‪ :‬ﻳﺎ ﺳﻴﱢ َﺪةُ‪ِ ،‬ﻣﻦ أﻳﻦ‬
‫ْﺖ ﻃَ ِﻮﻳﻞ‪ .‬ﰒ ﻗﺎل ﻟﻠ ﱠ‬
‫اﻷﺣﻮال‪ ،‬ﻟﻘﺪ أَﻟ َﻘ ُ‬
‫ُ َ‬
‫ي ﺧﻄﺎﺑﺎ ﳚﺐ أن أ ِ‬
‫ﻋﺮ ِ‬
‫ُﻟﻘﻴَﻪ ﰲ ﺻﻨﺪوق اﻟﱪﻳﺪ؟!‬
‫ﻓﺖ أ ّن ﻟﺪ ﱠ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻚ‬
‫ﺿ َﻌ ْﺘﻬﺎ زوﺟﺘُﻚ ﻋﻠﻰ ﻇَ ْﻬﺮك‪ ...‬أ َْﻣ َﺴ َ‬
‫اﻟﻮَرﻗﺔَ اﻟﱵ َو َ‬
‫ﻓﻀﺤﻜﺖ اﻟﺴﻴﺪة وﻗﺎﻟﺖ ﻟﻪ‪ :‬إِ َذ ْن َﺳﺂ ُﺧﺬ َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﺑِﺎﻟﻮرﻗﺔ وﻗَﺮأ ﻣﺎ ُﻛﺘِﺐ ﻋﻠﻴﻬﺎ‪:‬‬
‫َﺧﱪ ِ‬
‫ِﻣﻦ ﻓﻀﻠِﻚ‪ ،‬أ ِ‬
‫اﳋﻄﺎب ﰲ ﺻﻨﺪوق اﻟﱪﻳﺪ!‬
‫زوﺟﻲ ﺑِﺄ ْن ﻳَ ِﺮﻣﻲ‬
‫َ‬
‫‪ 218‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﰒ أراد اﻟﺴﻴّﺪ ﳏﻤﻮد أ ْن ﻳـﺘَﻌﺮف ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻴﺪة وﻳﺴﺄﳍﺎ َﻋﻦ ِﺳﺮ اﳋﻄﺎب‪ ،‬ﻓﻘﺎل ﳍﺎ‪ :‬ﻣﻦ ِ‬
‫أﻧﺖ ﻳﺎ‬
‫َ‬
‫ّ‬
‫َ ّ‬
‫ﺳﻴﺪةُ‪ ،‬وﻣﺎ ِﻣﻬﻨَﺘُﻚ؟‬
‫ أﻧﺎ ﻓﺎﻃﻤﺔ‪ ،‬ﻣﺪ ﱢرﺳﺔٌ ﰲ ِ‬‫اﻻﺑﺘِﺪاﺋِﻴّﺔ‪ ،‬أﻧﺎ أَﻳﻀﺎً ذاﻫﺒﺔ إﱃ َﻋ َﻤﻠﻲ‪.‬‬
‫ﻗﺎل ﳍﺎ اﻟﺴﻴﺪ ﳏﻤﻮد‪ :‬ﻳﺎ ﺳﻴﺪةُ ﻓﺎﻃﻤﺔُ‪ ،‬زوﺟﱵ ﻣﻨ ُﺬ أُﺳﺒﻮع ﺗَﻄﻠُﺐ ِﻣﲏ أ ْن أ ِ‬
‫َرﻣﻲ اﳋِﻄﺎب ﰲ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ‪ ،‬وأﻧﺎ أَﻧﺴﻰ ﻛﻞ ٍ‬
‫ﻳﻮم اﳋﻄﺎب ﰲ ُﺣﻘﻴﺒﱵ‪ .‬وأ ِ‬
‫ﺻﻨﺪوق َِ‬
‫اﻟﻮَرﻗﺔ‬
‫َ ﱠ‬
‫َﺧﲑا ﻓ ﱠﻜ َﺮ ْ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ت أ ْن ﺗَﻜﺘُﺐ ﻫﺬﻩ َ‬
‫َﻧﺴﻰ‪ ،‬أَﻋﺘَ ِﺬر ﻟﻺ ْزﻋﺎج‪.‬‬
‫ﺣﱴ ﻻ أ َ‬
‫ﺄس‪ ،‬ﻳﺎ أﺑﺎ ﳏﻤﺪ‪ ،‬اﻹﻧﺴﺎ ُن َﻣﻌﻠُ ٌ‬
‫ﻮل ﺑﺎﻟﻨﱢ ْﺴﻴﺎن‪.‬‬
‫‪ -‬ﻻ ﺑَ َ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫‪ .1‬ﻛﻴﻒ ﻳﺬﻫﺐ اﻟﺴﻴّﺪ ﳏﻤﻮد إﱃ َﻋ َﻤﻠﻪ؟‬
‫وﺟﺘُﻪ؟‬
‫‪ .2‬ﻣﺎذا أَﻋﻄَْﺘﻪ َز َ‬
‫ﻛﺘﺒﺖ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ؟‬
‫‪ .3‬ﻟِ َﻤﻦ ْ‬
‫وﺟﺔ ﻋﻦ زوﺟﻬﺎ؟‬
‫‪ .4‬ﻣﺎذا ﺗَﻌ ِﺮف اﻟ ﱠﺰ َ‬
‫ﺧﺎرج اﶈﻄﺔ؟‬
‫أﺳﺮع اﻟﺴﻴّﺪ ﳏﻤﻮد َ‬
‫‪ .5‬ﳌﺎذا َ‬
‫ﻌﺠﺐ اﻟﺴﻴّﺪ ﳏﻤﻮد؟‬
‫‪ .6‬ﳌﺎذا ﺗَ ّ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻨﺎس ﺑﺄﻣ ِﺮ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ؟‬
‫‪ .7‬ﻛﻴﻒ ﻋﻠﻢ ُ‬
‫‪ .8‬ﻣﺎذا ﻛﺎن ﻳَﻜﺘُﺐ ﻋﻠﻰ اﻟﻮرﻗﺔ؟‬
‫ﺿ َﻌﺖ اﻟﺰوﺟﺔ اﻟﻮرﻗﺔ؟‬
‫َﻳﻦ و َ‬
‫‪ .9‬أ َ‬
‫ﻋﺮﻓﻪ ﻛ ﱡﻞ اﻷﺷﺨﺎص؟‬
‫‪ .10‬ﻣﺎ اﻟﺬي َ‬
‫‪2. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimelerin‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻏﺎد َر ‪ -‬أَ ْﻋﻠَ َﻢ(‬
‫ﺳﺎﺣﺔ – ﻳﺄ ُﺧﺬ – أﻋﻄَﻰ – أ َْرﻣﻲ‪َ -‬‬
‫)ﻳﺒﻠُﻎ – َﺧﻠﻒ – اﳋﻄﺎب – ﻋﻨﺪي – َ‬
‫‪ .1‬ﻟ َّﻤﺎ ﺗَـ َﻮ ﱠﺟﻪَ َْﳓ َﻮ َﻣ ْﻴﺪاَن اﶈﻄﺔ‪ ،‬أَﻗﺒَﻞ َﻋﻠَﻴﻪ َﺷ ْﺨﺺ ﻏَ ِﺮﻳﺐ‪.‬‬
‫ِ ِ‬
‫ﺲ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ!‬
‫‪ .2‬أَﻗﺒَﻞ ﻋﻠﻴﻪ َر ٌ‬
‫ﺟﻞ وﻧﺎداﻩُ‪ :‬ﻳﺎ ﻣﺎﺷﻴﺎً ﺑﺴﺮﻋﺔ‪ ،‬ﻻ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫رﺟﻞ‪ِ ،‬ﻣﻦ أﻳﻦ ﺗَﻌ ِﺮف أ ّن َﻣ ِﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔً؟!‬
‫‪ .3‬اﻟﺘَـ َﻔ َ‬
‫ﺖ إﻟﻴﻪ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد وﻗﺎل ﰲ ﻧﻔﺴﻪ‪ :‬ﻳﺎ ُ‬
‫‪ .4‬وأﺛْﻨﺎَء ﺳ ِْﲑِﻩ َِﲰﻊ ﺻﻮﺗﺎً ﻏﺮﻳﺒﺎً ِﻣﻦ وراﺋِﻪ ﻳ ِ‬
‫ﻨﺎدﻳﻪ وﻳﻘﻮل ﻟﻪ‪.‬‬
‫َ ُ‬
‫َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ‪.‬‬
‫ﺧﺎرج اﶈﻄﺔ‪َ ،‬ﻛ ْﻲ ﻳَﺼﻞ إﱃ َﻣﻜﺘَﺒﻪ ﰲ َﻣﻮﻋﺪ َ‬
‫‪ .5‬أﺳﺮع َ‬
‫‪َ .6‬ﻣﻦ أَ ْﺧﺒَـ َﺮ ﻫﺆﻻء أ ّن َﻣ ِﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔ!‬
‫ِ‬
‫ﺴﺮﻋﺔ‪.‬‬
‫‪ .7‬وﺑَﻌ َﺪ أ ْن َرَﻣﻰ اﳋﻄﺎب ﰲ ّ‬
‫اﻟﺼﻨﺪوق ﺗَـ َﺮ َك اﶈﻄﺔ ﺑ ُ‬
‫‪ 219‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻷﺷﺨﺎص أ ّن ﻣﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔً ﳚﺐ َﻋﻠَﻲ أ ْن أ ِ‬
‫ِ‬
‫ُﻟﻘﻴَﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻋﺮف ﻛ ﱡﻞ ﻫﺆﻻء‬
‫‪ .8‬ﻛﻴﻒ َ‬
‫ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ّﻤﺖ ﻟﻪ زوﺟﺘﻪ‪.‬‬
‫ﻛﺐ ﻗِﻄﺎر اﻟﺼﺒﺎح‪ ،‬ﺳﻠ ْ‬
‫ﻜﻲ ﻳَﺮ َ‬
‫‪ .9‬ﻟَ ﱠﻤﺎ ﺑَ َﺪأ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد ﻳُﻐﺎد ُر اﳌﻨـ ِﺰ َل ﻟ ْ‬
‫ﺻﺒﺎح اﻟﻐَﺪ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﺣﱴ ﻳَـﺘَـﻠَ ّﻘﺎﻩ َﻋ ّﻤﻲ َ‬
‫‪3. Altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez içindeki kelimelerin‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫)أَﺑـﻌ َﺪ ‪ -‬رﻛِﺐ – ﺑ َﻜﻰ– ﺗَ َﺬ ﱠﻛﺮ – اﳌﺮأة – ُِﳚﻴﺐ ‪ -‬أ ِ‬
‫ُﻋﻄﻲ – أﻣﺎم –أﺑﻄَﺄَ – ﻳَﻨﺘَ ِﻬﻲ(‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫‪ .1‬ﻳـﺒ َﺪأ اﻟﺴﻴ ُﺪ ﳏﻤﻮد اﻟﻌﻤﻞ ﻣﺒ ﱢﻜﺮاً‪ ،‬ﻓﻠﺬﻟﻚ ﻳ ِ‬
‫ﻐﺎدر اﳌﻨـ ِﺰ َل ﰲ اﻟﺼﺒﺎح اﻟﺒﺎﻛِﺮ‪.‬‬
‫َْ‬
‫ّ‬
‫ََ ُ‬
‫ُ‬
‫‪ .2‬ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠﺮ ْﻏﻢ ِﻣﻦ ذﻟﻚ‪ ،‬ﻓَـ َﻘﺪ ﻧَ ِﺴ َﻲ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد اﳋﻄﺎب‪.‬‬
‫ﺧﺎرج اﶈﻄﺔ‪.‬‬
‫‪ .3‬وﻟ َّﻤﺎ ﻧﺰل ﻣﻦ اﻟﻘﻄﺎر‪ ،‬أﺳﺮع َ‬
‫ﻨﺪوق ﺑ ِﺮ ٍ‬
‫ﺻ ِ‬
‫اﳋﻄﺎب‪.‬‬
‫ﻳﺪ ﰲ اﶈﻄّﺔ ﻟﻴُ ِﻠﻘﻲ ﻓﻴﻪ‬
‫َﺳﺮع إﱃ أَﻗـ َْﺮب ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫‪ .4‬ﰒ أ َ‬
‫ِ‬
‫ﺿ َﻌ ْﺘﻬﺎ زوﺟﺘُﻚ ﻋﻠﻰ ﻇَﻬ ِﺮك‪.‬‬
‫اﻟﻮَرﻗﺔَ اﻟﱵ َو َ‬
‫‪ .5‬ﺿﺤﻜﺖ اﻟﺴﻴﺪة وﻗﺎﻟﺖ ﻟﻪ‪ :‬إِ َذ ْن َﺳﺂ ُﺧﺬ َ‬
‫ﻚ اﻟﺮﺟﻞ ﺑِﺎﻟﻮرﻗﺔ وﻗَﺮأ ﻣﺎ ُﻛﺘِﺐ ﻋﻠﻴﻬﺎ‪.‬‬
‫َﻣﺴ َ‬
‫‪ .6‬أ َ‬
‫ﻌﺮف ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻴﺪة وﻳﺴﺄﳍﺎ َﻋﻦ ِﺳ ّﺮ اﳋﻄﺎب‪.‬‬
‫‪ .7‬ﰒ أراد اﻟﺴﻴّﺪ ﳏﻤﻮد أ ْن ﻳَـﺘَ ّ‬
‫ﺿ َﻌ ْﺘﻬﺎ زوﺟﺘُﻚ ﻋﻠﻰ ﻇَﻬﺮك‪.‬‬
‫اﻟﻮَرﻗﺔَ اﻟﱵ َو َ‬
‫‪ .8‬إِ َذ ْن آ ُﺧﺬ َ‬
‫ﻴﺖ اﳋﻄﺎب ﰲ ﺻﻨﺪوق اﻟﱪﻳﺪ؟‬
‫اﻣﺮأ ًة ﺗﻘﻮل ﻟﻪ‪ :‬ﻫﻞ َرﻣ َ‬
‫‪ .9‬ﻧَﻈَﺮ َور َ‬
‫اءﻩُ ﻓَـ َﺮأَى َ‬
‫ﺧﺎرج اﶈﻄﺔ‪.‬‬
‫‪ .10‬وﻟ َّﻤﺎ ﻧﺰل ﻣﻦ اﻟﻘﻄﺎر‪ ،‬أﺳﺮع َ‬
‫‪4. Altı çizili müfred kelimelerin cemilerini söyleyiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ّﻤﺖ ﻟﻪ زوﺟﺘﻪ ِﺧﻄﺎﺑﺎً‪.‬‬
‫ﻛﺐ ﻗِﻄﺎر اﻟﺼﺒﺎح‪ ،‬ﺳﻠ ْ‬
‫ﻜﻲ ﻳَﺮ َ‬
‫‪ .1‬ﻟَ ﱠﻤﺎ ﺑَ َﺪأ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد ﻳُﻐﺎد ُر اﳌﻨـ ِﺰ َل ﻟ ْ‬
‫ﺻﻨﺪوق َِ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ‪.‬‬
‫ﺲ أ ْن ﺗَ َ‬
‫ﻀﻊ ﻫﺬا اﳋﻄﺎب ﰲ ُ‬
‫‪ .2‬ﻻ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫ﺻﺒﺎح اﻟﻐَﺪ‪.‬‬
‫اﻟﻴﻮم ﺗُـﻠ ِْﻘﻲ‬
‫‪َ .3‬‬
‫أﻧﺖ َ‬
‫َ‬
‫اﳋﻄﺎب‪ ،‬وﻳَـﺘَـﻠَ ّﻘﺎﻩ َﻋ ّﻤﻲ َ‬
‫َرﺟﻮك ﻳﺎ زوﺟﻲ ‪ ...‬ﻷﻧﻪ ُﻣ ِﻬ ّﻢ ﺟﺪاً‪..‬‬
‫وﻟﻜﻦ أ ُ‬
‫‪ْ .4‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ‪.‬‬
‫ﺧﺎرج اﶈﻄﺔ‪َ ،‬ﻛ ْﻲ ﻳَﺼﻞ إﱃ َﻣﻜﺘَﺒﻪ ﰲ َﻣﻮﻋﺪ َ‬
‫‪ .5‬ﻟ َّﻤﺎ ﻧﺰل ﻣﻦ اﻟﻘﻄﺎر‪ ،‬أﺳﺮع َ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺪﻳﺮ اﻟ ﱠ‬
‫ﻌﻤ ُﻞ ُﻣ َﻮﻇًّﻔﺎ ِ ﺎ‪.‬‬
‫ﺸ ِﺮَﻛﺔ اﻟﱵ ﻳَ َ‬
‫‪ .6‬ﺣﱴ ﻻ ﻳُـ َﺆاﺧ َﺬﻩ ُ‬
‫‪ .7‬وﻛﺎﻧﺖ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ ﻻ ﺗَﺰال ﰲ َﺟﻴﺒِﻪ‪.‬‬
‫ﺖ إﻟﻴﻪ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد وﻗﺎل ﰲ ﻧﻔﺴﻪ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻓَﺎﻟﺘَـ َﻔ َ‬
‫‪ .9‬وأﺛْﻨﺎَء ﺳ ِْﲑِﻩ َِﲰﻊ ﺻﻮﺗﺎً ﻏﺮﻳﺒﺎً ِﻣﻦ وراﺋِﻪ ﻳ ِ‬
‫ﻨﺎدﻳﻪ وﻳﻘﻮل ﻟﻪ‪.‬‬
‫َ ُ‬
‫َ َ َ‬
‫ﻌﺮف ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻴﺪة وﻳﺴﺄﳍﺎ َﻋﻦ ِﺳ ّﺮ اﳋﻄﺎب‪.‬‬
‫‪ .10‬ﰒ أراد اﻟﺴﻴّﺪ ﳏﻤﻮد أ ْن ﻳَـﺘَ ّ‬
‫‪ 220‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. Altı çizili cemi kelimelerin müfredlerini söyleyiniz.‬‬
‫ﺖ ﻫﺬﻩ اﳉِﻤﺎل ﻟِ ُﻔﻘﺮاء اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.‬‬
‫ﻛﻞ ﻣﺎ َﲪَﻠَ ْ‬
‫‪ .1‬ﻓﻘﺎل ﻋﺜﻤﺎن‪َ :‬ﺟ َﻌﻠ ُ‬
‫ْﺖ ّ‬
‫‪ .2‬ﻓﺄﺗَﻰ إﻟﻴﻪ اﻟﺘﱡ ﱠﺠﺎر ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪو َن أ ْن ﻳَ ْﺸﺘَـ ُﺮوا اﻟﺒِﻀﺎﻋﺔ‪.‬‬
‫‪َِ .3‬‬
‫وﲰﻊ ﺬا اﳋﱪ ُﻛ ّﻞ ُﺳ ﱠﻜﺎن اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.‬‬
‫ﱠﻣﻮا أَﻧ ُﻔﺴﻬﻢ وأ َْﻣﻮاﳍﻢ ﰲ َﺳﺒِﻴﻞ اﷲ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻗﺪ ُ‬
‫ﺻ َﻮرا ﲨﻴﻠﺔ ﻟِﺒَﻌﺾ اﳌﺆﻣﻨﲔ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻟﻘﺪ ذﻛﺮ اﻟﺘﱠﺎ ِرﻳﺦ ُ‬
‫اﳊﺐ واﻟ ﱠﺮﲪَﺔ ﰲ ﻗُﻠﻮب اﳌُْﺆﻣﻨﲔ‪.‬‬
‫ﺟﻌﻞ ّ‬
‫‪ .6‬ﻋﻨﺪ ﻣﺎ ﺟﺎء اﻹﺳﻼم‪َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ﺻ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ!‬
‫ﻋﺮف ﻛ ﱡﻞ ﻫﺆﻻء‬
‫ﻨﺪوق َ‬
‫اﻷﺷﺨﺎص أ ّن ﻣﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔً ﳚﺐ َﻋﻠَ ّﻲ أ ْن أُﻟﻘﻴَﻬﺎ ﰲ ُ‬
‫‪ .7‬ﻛﻴﻒ َ‬
‫اﻟﻨﺎس‪َ ،‬ﻣﻦ أَ ْﺧﺒَـ َﺮُﻛﻢ أ ّن َﻣ ِﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔ؟!‬
‫‪ .8‬أﻳﱡﻬﺎ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻴﺖ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ ﰲ اﻟﺼﻨﺪوق‪.‬‬
‫أي‬
‫اﻷﺣﻮال‪ ،‬ﻟﻘﺪ أَﻟ َﻘ ُ‬
‫‪ .9‬ﻋﻠﻰ ّ‬
‫‪َ .10‬ﻛ ْﻢ ﺗَﺪﻓَﻌﻮ َن ﱄ ِﻣﻦ َدر ِاﳘﻜﻢ؟‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları parantez içerisinde verilen uygun‬‬
‫‪bir kelimeyle doldurunuz.‬‬
‫ﻛﻨﺖ(‬
‫) ِﻃ ْﻔ ٍﻞ ‪َ -‬ﻣ َﻌﻨﺎ ‪ -‬ﺗَ ْﺸ َِﱰي ‪-‬‬
‫ﺷﺎﻫ َﺪ ‪َ -‬و َ‬
‫ﺿ ْﻌﻨﺎ ‪-‬ﻛِﺘﺎﺑﺎ‪ -‬ﻻ ﻳَﺰال‪ -‬ﻧَ ِﺴ َﻲ ‪ُ -‬‬
‫اﳌﻔﺘﺎح ‪َ -‬‬
‫َ‬
‫ﺖ‪ ،‬ﻳﺎ وﻟَﺪي‪ ،‬أ ّن ﻣﻌﻲ _______ ﳚﺐ َﻋﻠَ ّﻲ أ ْن أﻗْﺮأﻩ‪.‬‬
‫ﻋﺮﻓْ َ‬
‫‪ .1‬ﻛﻴﻒ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻜﺎء ﺷﺪﻳﺪا‪.‬‬
‫ﺻ َ‬
‫‪ .2‬وﺑﻴﻨﻤﺎ ﻫﻲ ﰲ ﻃَ ِﺮﻳﻘﻬﺎ إﱃ اﳌﺪرﺳﺔ‪َ ،‬ﲰﻌﺖ َ‬
‫ﻮت _______ ﻳﺒﻜﻲ ﺑُ ً‬
‫ﻤﺎﻃﻢ ِ‬
‫‪ .3‬وﺑﻌ َﺪ أ ْن _______ اﻟﻄﻌﺎم ﻋﻠﻰ اﳌﺎﺋﺪة‪َ ،‬ﻋ ِﻤﻠْﻨﺎ ﺻﻠَﻄَﺔ ﻃَ ِ‬
‫وﺧﻴﺎر‪.‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫‪َ .4‬وأﺛْﻨﺎَ َء َﺳ ِْﲑِﻩ‪َ _______ ،‬ﺣﻴَﻮاﻧﺎً ﻏﺮﻳﺒﺎً ﳚ ِﺮي ِﻣﻦ َوراﺋِﻪ‪.‬‬
‫‪ِ .5‬ﻣﻦ أﻳﻦ ﺗَﻌ ِﺮﻓﻮن أ ّن _______ َﺣ ِﻘﻴﺒﺔً َﻛﺒﲑة!‬
‫اﻟﺸﺎي _______ ﰲ ﻳَ ِﺪﻩ‪.‬‬
‫‪ .6‬وﻛﺎن‬
‫ُ‬
‫ﻳﺸﺮﺑُﻮا اﻟﻘﻬﻮة ﰲ اﻟﻌﺼﺮ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠﺮ ْﻏﻢ ِﻣﻦ ذﻟﻚ‪ ،‬ﻓَـ َﻘﺪ _______ اﻟﻌُ ّﻤ ُ‬
‫ﺎل أ ْن َ‬
‫ﻨﺴﻰ ﻛﺜﲑا!‬
‫‪ .8‬ﻣﺎ _______ أﻋ ِﺮف أﻧّﻚ ﺗَ َ‬
‫ﺲ أ ْن _______ ﻟﻨﺎ ُﺧ ْﺒﺰاً ﻃﺎ ِزﺟﺎً ِﻣﻦ اﻟ ُﻔ ْﺮن‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻻ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫ّﻤﻮا _______ ِﳉﺎرﻫﻢ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻟَ ﱠﻤﺎ َ‬
‫ﻏﺎد ُروا اﳌﻨـ ِﺰ َل‪ ،‬ﺳﻠ ُ‬
‫‪ kalıplarından uygun‬ﻳﺎ أَﻳﱡﻬﺎ – ﻳﺎ أَﻳﱠـﺘُﻬﺎ ‪7. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları‬‬
‫‪olanıyla doldurunuz.‬‬
‫‪ _________ .1‬اﳌُﺨﻠِﺺ ﰲ دﻳﻨﻪ!‬
‫ِ‬
‫ﺴﻮﻟَﺔ!‬
‫‪ _________ .2‬اﻟﻌﺎﻣﻠﺔ اﻟ َﻜ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻷﻃﺒﺎء اﳌُ ِ‬
‫ﺸﻔ ُﻘﻮن!‬
‫‪ّ _________ .3‬‬
‫‪ 221‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻷورﺑﱢـﻴﱡﻮن!‬
‫‪ _________ .4‬اﻟ ﱡ‬
‫ﺴﻴﱠﺎح ُ‬
‫اﳌﻬﻨﺪﺳﺎت اﻟﻨﺸﻴﻄﺎت!‬
‫‪_________ .5‬‬
‫ُ‬
‫ﺎدة ِ‬
‫اﻟﻜﺮام!‬
‫‪ _________ .6‬اﻟ ﱠ‬
‫ﺴَ‬
‫‪ _________ .7‬اﻟ َﻔﺘَـﻴَﺎت اﳌَُﺆدﱠﺑﺎت!‬
‫‪ _________ .8‬اﻷَﺗْﺮاك اﻷ ِ‬
‫َﺣﺒﱠﺎء!‬
‫ِ‬
‫أﺳﺎس اﳌُﻠْﻚ!‬
‫‪ _________ .9‬اﻷَﺋ ﱠﻤﺔ واﱀُ َ◌ ّﻛﺎم‪َ ،‬‬
‫اﻟﻌ ْﺪل َ‬
‫ﻬﺎت اﻟ ﱠﺮِﺣﻴﻤﺎت!‬
‫‪ _________.10‬اﻷُﱠﻣ ُ‬
‫‪ cer harf‬ﻋﻠﻰ‪ِ ،‬‬‫ب‪ ،‬إﱃ‪ِ ،‬ل‪ ،‬ﰲ‪ ،‬ﻋﻦ‪ِ ،‬ﻣﻦ ‪8. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları‬‬
‫‪lerinden uygun olanıyla doldurunuz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ّﻤﺖ ‪ .......‬ـُﻪ زوﺟﺘﻪ ِﺧﻄﺎﺑﺎً‪.‬‬
‫ﻛﺐ ﻗِﻄﺎر اﻟﺼﺒﺎح‪ ،‬ﺳﻠ ْ‬
‫ﻜﻲ ﻳَﺮ َ‬
‫‪ .1‬ﻟَ ﱠﻤﺎ ﺑَ َﺪأ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد ﻳُﻐﺎد ُر اﳌﻨـ ِﺰ َل ﻟ ْ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ‪ ،‬ﻋﻨﺪﻣﺎ ﺗَ ِ‬
‫ﺻﻨﺪوق َِ‬
‫ﺼﻞ ‪ .......‬اﳌَ َﺤﻄّﺔ‪ ،‬ﺣﱴ ﻳَ ْﺴﺘَﻠِ ُﻤﻪ ِ‬
‫ﺻﺒﺎح اﻟﻐَﺪ‪.‬‬
‫ﺲ أ ْن ﺗَ َ‬
‫ﻀﻊ ﻫﺬا اﳋﻄﺎب ﰲ ُ‬
‫ﺧﺎﱄ َ‬
‫‪ .2‬ﻻ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫‪ .3‬ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠﺮ ْﻏﻢ ‪ .......‬ذﻟﻚ‪ ،‬ﻓَـ َﻘﺪ ﻧَ ِﺴ َﻲ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد اﳋﻄﺎب‪.‬‬
‫ﻣﺪﻳﺮ اﻟ ﱠ‬
‫ﻌﻤ ُﻞ ُﻣ َﻮﻇًّﻔﺎ ‪ .......‬ـﻬﺎ‪.‬‬
‫ﺸ ِﺮَﻛﺔ اﻟﱵ ﻳَ َ‬
‫‪ .4‬ﻟﻘﺪ آ َﺧ َﺬﻩُ ُ‬
‫ﺖ إﻟﻴﻪ اﻟﺴﻴّ ُﺪ ﳏﻤﻮد وﻗﺎل ‪ .......‬ﻧﻔﺴﻪ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻓَﺎﻟﺘَـ َﻔ َ‬
‫ِ‬
‫ِ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻄﺎب‪.‬‬
‫َﺳﺮع ‪ .......‬أَﻗـ َْﺮب ُ‬
‫ﺻﻨﺪوق ﺑَ ِﺮﻳﺪ ﰲ اﶈﻄّﺔ ﻟﻴُﻠﻘﻲ ﻓﻴﻪ اﳋ َ‬
‫‪ .6‬ﰒ أ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ!‪.‬‬
‫ﺿ ْﻌﻪُ ‪.......‬‬
‫ﻨﺲ اﳋﻄﺎب! َ‬
‫ﺻﻨﺪوق َ‬
‫‪ .7‬ﻳﺎ ﺳﻴ ُﺪ‪ ،‬ﻻ ﺗَ َ‬
‫ﻮت ﺳﻴ ٍ‬
‫ِِ‬
‫ﺪة ﺗُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻨﺎد ِﻳﻪ‪.‬‬
‫ﺻ َ َّ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ َﲰﻊ َ‬
‫‪ .8‬وﺑﻴﻨﻤﺎ ﻫﻮ ﰲ ﻃَ ِﺮﻳﻘﻪ ‪َ .......‬‬
‫ﺿ َﻌ ْﺘﻬﺎ زوﺟﺘُﻚ ‪ .......‬ﻇَﻬﺮك‪.‬‬
‫اﻟﻮَرﻗﺔَ اﻟﱵ َو َ‬
‫‪ .9‬إِ َذ ْن َﺳﺂ ُﺧﺬ َ‬
‫ﺐ اﻻﺳﺘﺎذُ ﳏﻤﻮ ٌد َﻣ ّﺮًة أُﺧﺮى ‪ِ .......‬‬
‫ﻛﻼم اﻟﺴﻴﺪة وﺻﺎح ﻗﺎﺋﻼ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﺗَ ّ‬
‫ﻌﺠ َ‬
‫َ‬
‫‪9. Aşağıdaki kelimeleri anlamlı bir cümle oluşturacak şekilde kurunuz.‬‬
‫َﺧﱪ ‪ -‬ﻓﻀﻠِﻚ ‪ِ -‬‬
‫‪ .1‬أ ِ‬
‫اﳋﻄﺎب ‪ -‬ﻳَ ِﺮﻣﻲ‬
‫زوﺟﻲ ‪ -‬ﺑِﺄ ْن ‪ِ -‬ﻣﻦ ‪-‬‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻚ ‪ -‬وﻗَﺮأ ‪ُ -‬ﻛﺘِﺐ ‪ -‬اﻟﺮﺟﻞ ‪ -‬ﻋﻠﻴﻬﺎ ‪ -‬ﻣﺎ‬
‫َﻣﺴ َ‬
‫‪ .2‬ﺑﺎﻟﻮرﻗﺔ ‪ -‬أ َ‬
‫ﻀﻊ ‪َِ -‬‬
‫ﺻﻨﺪوق ‪ -‬اﳋﻄﺎب ‪ -‬أ ْن ‪ -‬ﰲ ‪-‬ﻻ‬
‫ﺲ ‪ -‬ﺗَ َ‬
‫اﻟﱪﻳﺪ ‪ُ -‬‬
‫‪ .3‬ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫‪ .4‬ﻻ ‪ -‬ﻛﺎﻧﺖ ‪ -‬ﺗَﺰال ‪ -‬ﰲ ‪َ -‬ﺟﻴﺒِﻪ ‪ -‬اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‬
‫ﻌﺮف ‪ -‬ﳏﻤﻮد – اﻟﺴﻴّﺪ ‪ -‬اﻟﺴﻴﺪة ‪ -‬أراد!‬
‫‪ .5‬ﻓﺎﻃﻤﺔ ‪ -‬أ ْن ‪ -‬ﻋﻠﻰ ‪ -‬ﻳَـﺘَ ّ‬
‫‪10.Aşağıda parantez içerisinde verilen kelimelerden örnekte gösterildiği‬‬
‫‪şekilde cümle kurunuz.‬‬
‫ﻧﺎس ‪ /‬أَﺧﺒَـ َﺮ‪ِ /‬رﺳﺎﻟﺔ(‪ ‬‬
‫) ُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪Örnek 1: ‬‬
‫‪ 222‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﻨﺎس‪َ ،‬ﻣﻦ أَ ْﺧﺒَـ َﺮُﻛﻢ أ ّن َﻣ ِﻌﻲ رﺳﺎﻟﺔً!‪ ‬‬
‫أﻳﱡﻬﺎ ُ‬
‫‪Cümle: ‬‬
‫‪) .1‬ﻃﻼب ‪ /‬أﻋﻠَ َﻢ ‪ُ /‬ﻛ َﺮة ﻗَﺪم(‬
‫‪.................. ...... ...... ............. ..... -‬‬
‫‪) .2‬أﺻﺪﻗﺎء ‪/‬ﺣ ّﺪث ‪ /‬ﻧُﻘﻮد(‬
‫ ‪.................. ...... ...... ............. .....‬‬‫‪) .3‬ﻋُ ﱠﻤﺎل ‪ /‬أ ََرى ‪ُ /‬ﻛﺘُﺐ(‬
‫‪.................. ...... ...... ............. ..... -‬‬
‫أﺷﻌ َﺮ‪ /‬ﺳﻼح(‬
‫‪) .4‬أَ ْﻋﺪاء ‪َ /‬‬
‫ ‪.................. ...... ...... ............. .....‬‬‫‪ُ ) .5‬ﺷ ْﺮ ِﻃ ّﻲ ‪ /‬أﺧﱪ ‪ /‬ﺳﺎ ِرق(‬
‫ ‪.................. ...... ...... ............. .....‬‬‫ﻨﺴﻰ(‪ ‬‬
‫)أﲪ ُﺪ ‪ /‬ﻳﻌ ِﺮف ‪ /‬ﻳَ َ‬
‫‪Örnek 2: ‬‬
‫ﻨﺴﻰ ﻛﺜﲑا‬
‫ﻳﺎ أﲪ ُﺪ‪ ،‬أﻧﺎ أﻋ ِﺮف أﻧّﻚ ﺗَ َ‬
‫‪Cümle:‬‬
‫ﻳﻘﺮأ(‬
‫‪) ‬ﻓﺎﻃﻤﺔ ‪ /‬ﻳﻈُ ّﻦ ‪َ /‬‬
‫ِ‬
‫ﻘﺮﺋِﲔ ﻛﺜﲑا‬
‫‪ ‬ﻳﺎ ﻓﺎﻃﻤﺔ‪ ،‬أﻧﺎ أﻇُ ّﻦ أﻧﻚ ﺗَ َ‬
‫‪) .1‬ﻣﺴﻠﻤﻮن‪ /‬ﳜ َﺸﻰ‪ /‬ﻳ ِ‬
‫ﻬﻤﻞ(‬
‫ُ‬
‫‪!......... ............. ...... .......... ..... ........... .....‬‬
‫‪) .2‬ﳑَُﱢﺮﺿﺎت ‪ /‬ﻳ ِ‬
‫ﻌﺘﻘﺪ ‪ /‬ﻳﻌﻤﻞ(‬
‫َ‬
‫‪!......... ............. ...... .......... ..... ........... .....‬‬
‫‪) .3‬ﳛﲕ ‪ /‬ﻳ ِ‬
‫ﻮﻗﻦ ‪َ /‬ﳚﺘ ِﻬﺪ(‬
‫ُ‬
‫‪!......... ............. ...... .......... ..... ........... .....‬‬
‫ال ‪َ /‬ﻳﺮى ‪ /‬ﳛﱰم(‬
‫‪َ ) .4‬ﺷ ّﻮ ُ‬
‫‪!......... ............. ...... .......... ..... ........... .....‬‬
‫ِ‬
‫ﺮﺣﻢ(‬
‫‪) .5‬ﻣﻌﻠﱢﻤﺎن ‪ /‬ﻳُﻔ ﱢﻜﺮ ‪ /‬ﻳَ َ‬
‫‪!......... ............. ...... .......... ..... ........... .....‬‬
‫‪Şimdi aşağıdaki boşlukları yukarıda verilen alıştırmalar ışığında doldurmaya‬‬
‫‪çalışalım.‬‬
‫ﻨﺴﻰ ﻛﺜﲑا!‬
‫ﻳﺎ أﲪ ُﺪ‪ ،‬أﻧﺎ أﻋ ِﺮف أﻧّﻚ ﺗَ َ‬
‫‪ ..... .1‬ﻣﻌـﻠﱢﻤ ِ‬
‫ﺘﺎن ‪!........ ............. ...... .......... ......‬‬
‫َ‬
‫‪ ......... ..... .2‬أَﻧﱠ ِ‬
‫ـﻚ ‪!........ ............. ...... ..........‬‬
‫‪ ...... .......... ...... ......... ..... .3‬ﺗَـ ْﻨﺴـَْﻮ َن ‪!........‬‬
‫‪ 223‬‬
‫‪ ‬‬
DİL BİLGİSİ
Nidâ Üslûbu
Nidâ, birine seslenmek veya dikkatini çekmek gayesiyle ünlem anlamı
taşıyan bir takım edatlar yoluyla gerçekleşen bir üsluptur. Bu edatlar
vasıtasıyla yapılan işleme ‘seslenme’ anlamına gelen ‘nidâ’ terimi kullanılır.
Bu yolla da kendisine seslenilen ya da dikkati çekilmek istenen kimseye de
‘kendisine seslenilen/ünlenen’ anlamına gelen ‘münâda’ terimi kullanılır.
Dolayısıyla nidâ üslûbunda iki temel unsur bulunmaktadır: Nidâ edatı ve
münâdâ. !‫ اﻧْـﺘَﺒِ ْﻪ إِﱃ اﻟ ّﺪرس‬،‫ ﻳﺎ َﻋﺒ َﺪ اﻟﺮﲪ ِﻦ‬/Abdurrahman! Dersi dikkatli dinle!
cümlesi üzerinde uygulayacak olursak: ‫ ﻳﺎ‬nidâ edatı, ‫ َﻋﺒ َﺪ اﻟﺮﲪ ِﻦ‬ise kendisine
seslenilen münâdâ’dır.
Arapça’da yedi kadar nidâ edatı vardır, bunlar: .‫ َﻫﻴَﺎ‬،َ‫ أَﻳﺎ‬،‫ ﻳﺎ‬،‫ آي‬،‫أي‬
ْ ،‫ آ‬،َ‫أ‬
ِ !‫َﻋﺎد ُل‬
ِ ‫ أ‬/Adil! Şu
ِ ُ ‫ﺳﺎﻋ ْﺪﱐ ﰲ رﻓْ ِﻊ ﻫﺬا‬
Bunlar içerisinde َ‫ أ‬ve ‫أي‬
ْ edatları: ‫اﻟﺼﻨﺪوق‬
َ
ِ
sandığı kaldırmada bana yardım et, cümlesi ile: !‫ ُر ﱠد َﻋﻠﻰ اﳍﺎﺗﻒ‬،‫ﺧﻠﻴﻞ‬
‫أي‬
ْ /Halil!
ُ
Telefona cevap ver, cümlesinden anlaşılacağı üzere yakın mesafede bulunan
birilerine seslenmek için kullanılır.
ِ ْ ‫ ﻳﺎ ﺻﻼَح اﻟﺪﱢﻳﻦ ﺗَـﻮﻗﱠ‬/ey Selâhaddin, azıcık dur,
ِ
‫ ﻳﺎ‬edatı ise !‫ﻚ‬
َ ‫ﺐ ﻧَـ ْﻔ َﺴ‬
ْ ‫ﻒ ﻗﻠﻴﻼً وﻻَ ﺗُـ ْﺘﻌ‬
َ َ
َ
ِ َِ ‫ اِﻗـ‬،‫ﻳﺎ إِ ْﺧﻮا ُن‬
ِ
kendini yorma! cümlesi ile, ‫اﻟﻴﻮم‬
‫ب‬
‫ﺮ‬
‫ﻄ‬
‫ﻀ‬
‫ﻣ‬
‫ﺮ‬
‫ﺤ‬
‫اﻟﺒ‬
َ
ْ
َ
ُ َ ،‫ْﱰﺑُﻮا ﻣﻨّﺎ ﺣﱴ ﻻ ﻳُ ْﺪ ِرَﻛ ُﻜﻢ اﻟﻐَ َﺮ ُق‬
!ً‫ ﻛﺜﲑا‬/ey kardeşler, bize yaklaşın ki boğulmayasınız, bugün deniz çok
çalkantılı! cümlesinde olduğu gibi hem yakın hem uzak için kullanılan bir
edattır. Nidâ edatları içerisinde kullanım alanı en yaygın olan bu edattır.
‫ أﻳﺎ‬ve ‫ َﻫﻴَﺎ‬edatları ise: !‫ﻌﺎل‬
َ َ‫ ﺗ‬،‫اﻫﻴﻢ‬
َ َ‫ أﻳﻨ‬،‫ﺳﻠﻴﻢ‬
ُ ‫ أَﻳﺎَ إﺑﺮ‬/ey İbrahim, gel!; ‫ ﻫﻞ‬،‫ﻚ اﻵ َن‬
ُ َ‫َﻫﻴﺎ‬
‫ﺻ َﻞ اﻟ َﻜ ْﻬ َﺮﺑَ ِﺎء؟‬
‫و‬
‫ﺖ‬
‫ﻤ‬
‫أﲤ‬
/Selim,
şu
an
neredesin,
elektrik
bağlantısını
tamamladın
ْ
َ
َ
ْ َ ْ
mı?! cümlelerinde olduğu gibi uzağa seslenmek üzere kulanılır.
Münâdânın Türleri
Münâdâ cümlede karşımıza beş ayrı şekilde çıkar. Bunların üçünde mu‘rab,
ikisinde ise mebnî’dir. Hüküm itibariyle mu‘rab olduğu yerlerde lafzan
mansûb iken, mebnî olan yerlerde mahallen mansûbtur. Çünkü münâdâ
Arapça cümlede mansûbât kategorisindedir.
1. Mu‘rab olan Münâdâ:
ِ ‫رﺳﻮل‬
a. Muzâf: ‫ ُﺧ ْﺬ ﺑِﻴَ ِﺪي‬،‫اﷲ‬
َ ‫ ﻳﺎ‬/ya Rasulallah, elimden tut (meded eyle)!; ‫ﻳﺎ‬
ِ
!‫ ﻋﺒ َﺪ اﻟﺮﲪ ِﻦ َﻫﻠُ ﱠﻢ‬/ey Abdurrahman, buraya gel!; !‫ اِﻧْـﺘَﺒِ ْﻪ‬،‫اﺟ ِﺔ‬
َ ‫ﺐ اﻟ ﱠﺪر‬
َ ‫ ﻳﺎ راﻛ‬/ey bisiklete
ِ
ِ
binen kişi, dikkatli ol!; ‫ع‬
ْ ‫اﺑﻦ اﻟﻜﺮام ﻻ ﺗَـﺘَﺴ ﱠﺮ‬
َ ‫ ﻳﺎ‬/ey soylu kişi, acele etme!
cümlelerinde olduğu gibi izâfet halinde gelen kullanımlarda münâdâ her
zaman lafzan mansûb kullanılır.
b. Nekire-i gayr-ı maksûde: Muhatabın adının bilinmediği ya da ona
genel bir şekilde seslenilmek istendiği, dolayısıyla belli bir kişi ya da
topluluğun kastedilmediği münâdâ türüdür. Asansörde sıkışıp kalan birinin
224
ِ ‫ﺳﺎﻣﻌﺎً ﺳ‬
ِ َ‫ أَﻳﺎ‬/beni duyan kişi, yardım et, diye
yardım ve imdat istemek için: ! ‫ﺎﻋ ْﺪِﱐ‬
َ
seslenmesi buna misal verilebelir. Zira muhatap burada sesini duyan ya da
duyabilme imkânı olan herkesten yardım almayı amaçlamış ve genele hitap
etmek durumunda kalmıştır.
ِ
Hüküm itibariyle nekire-i gayr-ı maksûde lafzan mansûbtur. ‫َﺟ ُﺮ َك‬
ْ ‫ أ‬،ً‫ﻳﺎ ُﳏﺴﻨﺎ‬
!‫ ﻋﻠﻰ اﷲ‬/ey ihsân sahibi, yaptığının karşılığını Allah versin! cümlesinde
ِ lafzan mansûbtur.
olduğu gibi münâdâ olan ً‫ﳏﺴﻨﺎ‬
c. Şebîh bi’l-muzâf (muzâf’a benzer): Münâdâ olan kelimenin şebîh bi’lmuzâf (muzâf’a benzer formda) geldiği durumlardır. Yani burada münâdâ
tamlamaya benzer bir yapıda karşımıza gelmektedir. Bu kullanımda
tamlamanın birinci ögesi olan muzâf ism-i fâil, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe,
ism-i tafdîl ve mübâlağalı ism-i fâil türlerinden biri şeklinde ve nekre halde
gelir. Ancak ikinci isim olan muzâfun ileyh anlamca muzâf ile ilintili ve
ondan etkilenen bir unsurdur. Onun için bu tür tamlamalarda muzâf, fiil gibi
(fiilimsi) amel eder, muzâfun iley de onun fâili, mefûlü ya da câr-mecrûru
şeklinde karşımıza çıkar.
Muzâfun ileyh’in şebîh bi’l-muzâf tamlamasında fâil gelişine misal
olarak: ُ‫ ﻳﺎ َﻛ ِﺮﳝﺎ ُﺧﻠُ ُﻘﻪ‬/ey ahlakı güzel! cümlesi verilebilir. Zira burada muzâf ‫ﻓَ ِﻌﻴﻞ‬
vezninde (‫ )ﻛﺮﳝﺎ‬bir sıfatı müşebbehe olup arkasından gelen ‫ ﺧﻠُ ُﻘﻪ‬onun fâilidir.
Buradaki asıl tamlama ‫ ﻳﺎ ﻛﺮﱘَ اﳋُﻠُ ِﻖ‬iken muzâf izâfetten kesilip nekre hale
getirilmiş ve muzâfun ileyhinin âmili olmuştur.
Muzâfun ileyh’in şebîh bi’l-muzâf tamlamasında mef‘ûl gelişine misal
olarak ise: !ُ‫ﻘﻚ اﷲ‬
َ ‫ َوﻓﱠ‬،ُ‫ ﻳﺎ ُﻣ ْﺘ ِﻘﻨﺎً َﻋ َﻤﻠَﻪ‬/ey işini sağlam yapan kişi, Allah seni
muvaffak eylesin! cümlesi zikredilebilir. Zira burada muzâf ism-i fâil (ً‫) ُﻣ ْﺘ ِﻘﻨﺎ‬
bir kelime olup arkasından gelen ُ‫ َﻋ َﻤﻠَﻪ‬onun mef‘ûlü konumundadır. Buradaki
asıl tamlama: ‫ ﻳﺎ ُﻣ ْﺘ ِﻘ َﻦ َﻋﻤﻠِ ِﻪ‬iken muzâf izâfetten kesilip nekre hale getirilmiş ve
muzâfun ileyhinin âmili olmuştur.
Muzâfun ileyh’in şebîh bi’l-muzâf tamlamasında câr-mecrûr gelişine
ِ
misal olarak da: !‫ﺼﻮاب‬
‫أﻧﺖ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠ‬
َ ،‫اﻟﻮﻃَﻦ‬
َ ‫ ﻳﺎ ُﻣﺪاﻓﻌﺎً ﻋﻦ‬/ey vatanını savunan kişi, sen
doğru üzeresin! cümlesi zikredilebilir. Burada muzâf ism-i fâil (ً‫ ) ُﻣﺪاﻓِﻌﺎ‬bir
kelime olup arkasından gelen ‫اﻟﻮﻃَﻦ‬
َ ‫ ﻋﻦ‬onun car-mecrûru, yani mefûlün bih
ِ
gayr-i sarîhir. Buradaki asıl tamlama ‫اﻟﻮﻃَ ِﻦ‬
َ ‫ ﻳﺎ ُﻣﺪاﻓ َﻊ‬iken muzâf izâfetten kesilip
nekre hâle getirilmiş ve muzâfun ileyhinin âmili olmuştur.
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere münâdâ şebîh bi’l-muzâf/muzâfa
benzer yapıda karşımıza geldiğinde hüküm itibariyle lafzan mansûbtur.
2. Mebnî olan Münâdâ
a. Müfred ‘Alem: Buradaki müfred ‘alem’den kasıt, muzâf ya da şebîh
bi’l-muzâf olmayan özel isimlerdir, yoksa tekil anlamında müfred değildir. ‫ﻳﺎ‬
!‫ﻓﺎﻃﻤﺎت‬
‫ ﻳﺎ‬،‫ ﻳﺎ ﺧﺎﻟ ُﺪ‬،‫ ﻳﺎ ﳏﻤ ُﺪ‬،‫اﻫﻴﻢ‬
ُ
ُ ‫ إﺑﺮ‬gibi hem müfred tekil, hem ikil, hem de çoğul
‘alem /özel isimlerdir.
Hüküm itibariyle müfred ‘alem münâdâ örneklerde görüleceği üzere
ِ ُ‫ ﻳﺎ ﻓﺎﻃﻤﺔ‬/ey Fatma,
merfû olduğu alâmet üzere mebnî olur. َ‫أﻛﻤﻠِﻲ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‬
225
mektubunu tamamla! cümlesinde olduğu gibi, münâdâ olan ُ‫ﻓﺎﻃﻤﺔ‬
merfû olarak karşımıza çıkmıştır, ama mahallen mansûbtur.
lafzan
b. Nekire-i Maksûde: Bundan kasıt da, kendisiyle belli bir kişi ya da
ِ
topluluk kastedilen nekre isimlerdir. .‫ﻣﻬﻨﺪﺳﺎت‬
‫ ﻳﺎ‬،‫ ﻳﺎ ﻋﺎﻣﻠﻮن‬،‫ﻃﺒﻴﺒﺎن‬
‫ ﻳﺎ‬،‫ﻃﺎﻟﺐ‬
ُ
ُ ‫ ﻳﺎ‬gibi.
Nekire-i maksûde olan münâdâ da hüküm itibariyle örneklerde görüleceği
üzere merfû olduğu alâmet üzere mebnîdir. ‫ ﻣﺎذا ﺗﺒﻴﻊ؟‬،‫ﻏﻼم‬
‫ ﻳﺎ‬/ey çocuk ne
ُ
satıyorsun?! cümlesinde olduğu gibi münâdâ olan ‫ﻏﻼم‬
lafzan
merfû, ama
ُ
mahallen mansûbtur.
Nidâ ve Münâda’ya Yönelik Özel Durumlar
Nidâ edatları, bir çok dilde olduğu gibi, eğer vurgu, siyâk-sibâk (cümle
içindeki konumu) ve ses tonundan anlaşılıyorsa tamamen düşürülebilir. Sözlü
dilde sözü kısa tutma (ihtisâr) gayesiyle çokça başvurulan bu durum, yazı
dilinde ünlem (!) işareti ile telâfi edilmeye çalışılır. ‫ض ﻋﻦ ﻫﺬا‬
/Yusuf,
ُ
ْ ‫ﻳﻮﺳﻒ أَﻋ ِﺮ‬
bundan vazgeç! ayet-i kerimesi (Yusuf suresi, 29) buna misal verilebilir. Zira
ayetin başında takdiren (‫ )ﻳﺎ‬edatı vardır ve cümle: ‫ض ﻋﻦ ﻫﺬا‬
‫ ﻳﺎ‬/ey
ُ
ْ ‫ﻳﻮﺳﻒ أَﻋ ِﺮ‬
Yusuf, bundan vazgeç! şeklindedir.
ِ
ِ َ ‫اﻟﻠﱠﻬ ﱠﻢ‬
Münâdâ lafzatullâh (ُ‫ )اﻟﻠﱠﻪ‬olduğunda, ‫ﺒﺎدك‬
َ ‫ﺎﺣ َﻔﻈْﻨﺎ ِﲟﺎ َﲢ َﻔﻆ ﺑﻪ ﻋ‬
ْ َ‫أﻧﺖ َوﻟﻴﱡﻨﺎ ﻓ‬
ُ
!‫ اﻟﺼﺎﳊﲔ‬/Allahım! Sen bizim dostumuzsun, sâlih/iyi kullarını muhafaza ettiğin
şeyle bizi de muhafaza eyle! cümlesinde görüldüğü üzere, nidâ edatı
düşürülebilir. Ancak bu durumda düşürülen (‫ )ﻳﺎ‬yerine lafzatullâh’ın sonuna
şeddeli bir mim harfi (‫ )اﻟﻠﱠ ُﻬ ﱠﻢ‬ilâve edilir.
Münâdâ ismin başında harf-i ta‘rif bulunması durumunda, nidâ harfi ile
münâdâ arasına; müzekker isimlerde ‫أﻳﱡﻬﺎ‬, müennes isimlerde ise ‫ أَﻳﱠـﺘُﻬﺎ‬kelimesi
getirilir. Bu durumda cümledeki nidâ görevi nidâ edilen isimden alınıp
eklenen bu kelimeye nakledilir. ‫ أَﻳّـ َﻬﺎ‬ve ‫ أَﻳﱠـﺘُﻬﺎ‬kelimelerindeki ‫ ﻫﺎ‬eki
‘tenbih/uyarı’ edatı olduğu için, münâdanın nahvî hükmü, müzekker için ‫ي‬
‫أﱡ‬
kısmındaki ‫ ي‬harfine uygulanırken, müennes için ‫ﺖ‬
ُ ‫ أﻳﱠ‬kısmında ‫ ت‬harfi
üzerinde tatbik edilir. Bu kullanımın yer aldığı söz konusu harf-i tarifli
isimler ise ‫ أَﻳّـ َﻬﺎ‬ve ‫ أَﻳﱠـﺘُﻬﺎ‬kelimelerinin sıfatları olarak görev yaparlar.
‫ﻚ اﻟ َﻜﺮﱘ‬
َ ‫ ﻳﺎ أﻳﱡﻬﺎ اﻹﻧﺴﺎ ُن ﻣﺎ ﻏَ ﱠﺮ َك ﺑَِﺮﺑﱢ‬/ey insanoğlu, seni Cömert Rabbine karşı
aldatan nedir? ayet-i kerimesinde (İnfitar suresi, 6) ‫ أَﻳﱡـ َﻬﺎ‬kelimesi münâdâ olup
arkasından gelen ‫ اﻹﻧﺴﺎ ُن‬onun sıfatıdır. Aynı şekilde ‫ْﻤﺌِﻨﱠﺔُ ْارِﺟ ِﻌﻲ إِ َﱃ‬
َ ‫ﺲ اﻟ ُْﻤﻄ‬
ُ ‫ﻳَﺎ أَﻳﱠـﺘُـ َﻬﺎ اﻟﻨﱠـ ْﻔ‬
ِ ‫اﺿﻴﺔً ﱠﻣﺮ‬
ِ ‫ﻚ ر‬
ِ ‫ رﺑﱢ‬/ey itminana eren nefis! Râzı olmuş ve kendisinden râzı
ً‫ﺿﻴﱠﺔ‬
ْ َ َ َ
olunmuş halde Rabbine dön! ayetinde ise ‫ أَﻳﱠـﺘُﻬﺎ‬kelimesi münâdâ olup
arkasından gelen ‫ﺲ‬
ُ ‫ اﻟﻨﱠـ ْﻔ‬onun sıfatıdır.
‫ أَﻳﱡـ َﻬﺎ‬ve ‫ أَﻳﱠـﺘُﻬﺎ‬kelimelerinin yer aldığı cümlelerden nidâ edatı isteğe bağlı
olarak atılabilir. Vedâ hutbesinin: ‫ إن رﺑﱠ ُﻜﻢ واﺣﺪ‬،‫اﻟﻨﺎس‬
ُ ‫ أﻳﱡﻬﺎ‬/ey insanlar, Rabbiniz
birdir, diye geçen bir cümlesinde olduğu gibi ‫ ﻳﺎ‬nidâ edatı düşürülmştür.
Münâdâ kelime mütekellim yâ’sına (‫ )ي‬muzâf olan ‫أب‬
ٌ ya da ‫أُمﱞ‬
ِ ‫ﻳﺎ أُﱠﻣ‬
kelimelerinden biri ise ‫ ﻳﺎ أُﱢﻣﻲ‬veya ‫ ﻳﺎ ِأﰊ‬şeklinde nidâ edilebileceği gibi, ‫ﺖ‬
ِ
ve ‫ ﻳﺎ أَﺑَﺖ‬diye kullanmak da mümkündür. Kur’ân-ı Kerim’de çokça başvurulan
ِ ‫ ﻳﺎ أَﺑ‬:‫ﻒ ﻷَﺑِ ِﻴﻪ‬
‫َﺣ َﺪ َﻋ َﺸ َﺮ َﻛ ْﻮَﻛﺒًﺎ َواﻟ ﱠ‬
bu kullanıma misal olarak ‫ﺲ‬
َ َ‫إِ ْذ ﻗ‬
ُ ‫ﻮﺳ‬
ُ ْ‫ﺖ إِ ﱢﱐ َرأَﻳ‬
َ‫ﺖ أ‬
َ َ
ُ ُ‫ﺎل ﻳ‬
َ ‫ﺸ ْﻤ‬
226
‫ِِ‬
‫ﻳﻦ‬
‫‪َ /bir zamanlar Yusuf babasına şöyle demişti: Ben‬واﻟْ َﻘ َﻤ َﺮ َرأَﻳْـﺘُـ ُﻬ ْﻢ ِﱄ َﺳﺎﺟﺪ َ‬
‫‪(rüyamda) onbir yıldız gördüm, ayı da güneşi de bana secde eder halde‬‬
‫‪gördüm, ayet-i kerimesi (Yûsuf sûresi, 4) zikredilebilir.‬‬
‫‪) muzâf olduğunda da yâ‬ي( ‪Münâdâ kelime müfred mütekellim yâ’sına‬‬
‫‪) harfi düşürülür. Düşürülen bu mütekellim ya’sına bir işaret olmak üzere‬ي(‬
‫‪münâdâ konumundaki kelime kesre harekelenir. Örneklerine Kur’an-ı‬‬
‫ب إِ ﱠن ‪Kerim’de çokça başvurulan bu kullanıma da misal olarak:‬‬
‫ﺎل اﻟ ﱠﺮ ُﺳ ُ‬
‫َوﻗَ َ‬
‫ﻮل ﻳَﺎ َر ﱢ‬
‫‪ /Elçi de: “Ya Rabbi, kavmim, bu Kur’an’ı terk‬ﻗَـﻮِ‬
‫ﱠ‬
‫ﻮرا‬
‫ﺠ‬
‫ﻬ‬
‫ﻣ‬
‫ن‬
‫آ‬
‫ﺮ‬
‫ﻘ‬
‫ْ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ا‬
‫ﺬ‬
‫ﻫ‬
‫وا‬
‫ﺬ‬
‫اﲣ‬
‫ﻲ‬
‫ﻣ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫ْ َْ ُ ً‬
‫‪edilmiş bıraktılar/ona iltifat etmediler” dedi, ayet-i kerimesi (Furkân sûresi,‬‬
‫‪30) misal verilebilir.‬‬
‫‪ALIŞTIRMALAR‬‬
‫‪1. Aşağıdaki cümlelerdeki nidâ edatını ve münâdâ ismi belirleyiniz.‬‬
‫ﻚ!‬
‫ﺎم! ﻣﺎ أ ْ‬
‫ﺻﻮﺗَ َ‬
‫َﲨَ َﻞ َ‬
‫َي ُﺣ َﺴ ُ‬
‫‪ .1‬أ ْ‬
‫اﻷوﻻد ﻋﻠﻰ اﻹﳝﺎن!‬
‫َﺣ َﺴ َﻦ أ ْن ﺗُـ َﺮﱢﰊ‬
‫َ‬
‫‪ .2‬ﻳﺎ أﻳّـﺘُﻬﺎ اﻷُم! ﻣﺎ أ ْ‬
‫ﺴﻤﺎو ِ‬
‫ﻮل اﻟﻠ ِّﻪ إِﻟ َْﻴ ُﻜﻢ َِ‬
‫ات َواﻷ َْر ِ‬
‫ض!‬
‫ﱠﺎس إِ ﱢﱐ َر ُﺳ ُ‬
‫ﲨ ًﻴﻌﺎ اﻟﱠ ِﺬي ﻟَﻪُ ُﻣﻠ ُ‬
‫ْ‬
‫ْﻚ اﻟ ﱠ َ َ‬
‫‪ .3‬ﻗُ ْﻞ ﻳَﺎ أَﻳﱡـ َﻬﺎ اﻟﻨ ُ‬
‫ﱳ َﻛﺄ ٍ ِ‬
‫ﱢﺴﺎء إِ ِن اﺗﱠـ َﻘ ْﻴ ُﱠ‬
‫ْﻦ ﻗَـ ْﻮﻻً‬
‫ﱳ ﻓَﻼَ َﲣْ َ‬
‫ﻀ ْﻌ َﻦ ﺑِﺎﻟْ َﻘ ْﻮ ِل ﻓَـﻴَﻄ َْﻤ َﻊ اﻟﱠ ِﺬي ِﰲ ﻗَـ ْﻠﺒِ ِﻪ َﻣ َﺮ ٌ‬
‫‪ .4‬ﻳَﺎ ﻧِ َﺴﺎءَ اﻟﻨِ ﱢ‬
‫َﺴ ُﱠ َ‬
‫ﱠﱯ ﻟ ْ‬
‫ض َوﻗُـﻠ َ‬
‫َﺣﺪ ﻣ َﻦ اﻟﻨ َ‬
‫َﻣ ْﻌ ُﺮوﻓًﺎ!‬
‫ِ ِ‬
‫ﻚ وإِﻧﱠـﻬﻢ آﺗِﻴ ِﻬﻢ َﻋ َﺬاب ﻏَﻴـﺮ ﻣﺮ ُد ٍ‬
‫ود‪.‬‬
‫ﻴﻢ أَ ْﻋ ِﺮ ْ‬
‫ٌ ْ ُ َْ‬
‫ْ‬
‫ض َﻋ ْﻦ َﻫ َﺬا إِﻧﱠﻪُ ﻗَ ْﺪ َﺟﺎء أ َْﻣ ُﺮ َرﺑﱢ َ َ ُ ْ‬
‫‪ .5‬ﻳَﺎ إﺑْـ َﺮاﻫ ُ‬
‫‪ .6‬ﻓَـﻌ َﻘﺮوا اﻟﻨﱠﺎﻗَﺔَ وﻋﺘـﻮا ﻋﻦ أَﻣ ِﺮ رﱢِﻢ وﻗَﺎﻟُﻮا ﻳﺎ ﺻﺎﻟِﺢ اﺋْﺘِﻨﺎ ِﲟَﺎ ﺗَ ِﻌ ُﺪﻧَﺎ إِن ُﻛ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫َ ََ ْ َ ْ ْ َ ْ َ َ َ ُ َ‬
‫ﻨﺖ ﻣ َﻦ اﻟ ُْﻤ ْﺮ َﺳﻠ َ‬
‫َُ‬
‫ﻠﻌﺐ ﰲ اﻟﻄﺮﻳﻖ!‬
‫‪ .7‬أﻳﺎ ُﻣﺪ ِرﻛﺎً اﳋَﻄََﺮ‪ ،‬ﻻ ﺗَ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺐ إﻻّ ِﻣﻦ اﷲ‪ ،‬وﻻ ﺗَ ْﺴﺘَ ِﻌ ْﻦ إﻻّ ﺑﺎﷲ!‬
‫‪ .8‬ﻳﺎ ﻣﺴﻠﻤﺎً‪ ،‬ﻻ ﺗﻄﻠُ ْ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ اﻟﺼﺎﱀ!‬
‫ﻠﻢ‪ ،‬إن اﻟﻌﻠﻢ ﻳُﻔﻴﺪ ﻣﻊ َ‬
‫‪َ .9‬ﻫﻴﺎَ ﻃﺎﻟﺒﺎً اﻟﻌ َ‬
‫‪ .10‬أَي ﻣﻮﻇُّﻔﻮن‪ ،‬ﻻ ِ‬
‫ُﻤﻠﻮا أﻋﻤﺎﻟﻜﻢ!‬
‫ْ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinin nekire-i maksûde, hangsinin nekire-i‬‬
‫‪gayr-i maksûde olduğunu belirleyiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﺎﱂ‪ ،‬اُﻧ ُ ِ‬
‫ﻚ إﱃ اﻟﻨﺎس‪ ،‬وﻻ ﺗَ ُﻜ ْﻦ َِﲞﻴﻼً!‬
‫ﻠﻤ َ‬
‫‪ .1‬ﻳﺎ ُ‬
‫ﺸﺮ ﻋ َ‬
‫‪ .2‬ﻳﺎ ِ‬
‫ﺐ اﳌُ ْﺠ ِﺮُم!‬
‫ﻗﺎﺿﻴﺎً‪ ،‬ﻣﺎ أ ْ‬
‫َﺳ َﻮأَ أَﻻﱠ ﻳُﻌﺎَﻗَ َ‬
‫ِ‬
‫ﺳﺎﺋﻘﺎن‪ ،‬ﻣﺎ أَﺑْﻄَﺄَ اﻟﺴﻴّﺎرَة اﻟﱵ ﺗﺮﻛﺒُﻮ َ ﺎ!‬
‫‪ .3‬ﻳﺎ‬
‫ِ‬
‫واء ﻟﻪ!‬
‫‪ .4‬أ َُﻣﻬﻤﻼً درﺳﻪ‪ ،‬إن اﻟ َﻜ َﺴﻞ َﻣ َﺮض ﻻ َد َ‬
‫ﻌﺎﻣﻠَﺘَﻜﻢ ﻟِﻄُﻼّﺑِ ُﻜﻢ!‬
‫‪َ .5‬ﻫﻴﺎَ ُﻣﺪ ﱢرﺳﻮن‪ ،‬ﻣﺎ ْ‬
‫أﺣ َﺴ َﻦ ُﻣ َ‬
‫ِ‬
‫ﻚ ﻳﻮم ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ!‬
‫‪ .6‬ﻳﺎ ﻇﺎﻟﻤﺎً‪ ،‬ﻣﺎ أ َﺷ ﱠﺪ ﻋﺎﻗﺒﺔَ ﻇُﻠﻤ َ َ‬
‫‪ 227‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎﺳﺐ!‬
‫ﺐ ﻧَـ ْﻔ َﺴﻚ ﻗﺒﻞ أ ْن ُﲢ َ‬
‫‪ .7‬أَﻳﺎ ﻣﺆﻣﻨﺎً‪ ،‬ﺣﺎﺳ ْ‬
‫ﺖ‪ ،‬ﺣ ﱢﺪﺛْﻨﺎ ﻋﻦ ِ‬
‫ﻣﺸﻜﻠَﺘﻚ!‬
‫‪ .8‬أﻳَﺎ ﺳﺎﻛِ ُ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde izâfet tamlaması halindeki münâdâyı şebîh bi’l‬‬‫‪muzâf’a dönüştürüp harekeleyiniz.‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﺮﻋﺔ ﻫﻼك!‬
‫اﻟﺴﻴﺎرة‪،‬‬
‫ﺳﺎﺋﻖ‬
‫‪ .1‬ﻳﺎ َ‬
‫َ‬
‫اﳊﺎﺟﺎت‪ ،‬وﻳﺎ ُِﳎﻴﺐ اﻟﺪ َ ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .2‬ﻳﺎ ِ‬
‫ﺐ ُدﻋﺎءَﻧﺎ!‬
‫ﻗﺎﺿ َﻲ‬
‫ﱠﻋﻮات‪ ،‬اﺳﺘﺠ ْ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫َﺣ ِﺴ ْﻦ ﻣﻌﺎﻣﻠَﺘَﻚ ِﳉُﻨﻮدك!‬
‫‪ .3‬ﻳﺎ ﻗﺎﺋ َﺪ اﳉُﻨُﻮد‪ ،‬أ ْ‬
‫اﻟﻌ ِ‬
‫‪ .4‬ﻳﺎ رﺣﻴﻢ ِ‬
‫ﺒﺎد‪ ،‬اِرﺣﻢ ﻋﺒ َﺪ َك ِ‬
‫اﻟﻌﺎﺟ َﺰ!‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫‪ .5‬ﻳﺎَ ُﻣﺪ ﱢرﺳﻮ اﳊِ ِ‬
‫ﻌﺎﻣﻠَﺘَﻜﻢ ﻟِﻄُﻼّﺑِ ُﻜﻢ!‬
‫ﺴﺎب‪ ،‬ﻣﺎ ْ‬
‫أﺣ َﺴ َﻦ ُﻣ َ‬
‫ﻚ ﻳﻮم ِ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ!‬
‫‪ .6‬ﻳﺎ ﻇﺎﱂَ اﻟ ﱠﺮﻋﻴﱠﺔ‪ ،‬ﻣﺎ أ َﺷ ﱠﺪ ﻋﺎﻗﺒﺔَ ﻇُﻠﻤ َ َ‬
‫‪ .7‬أَﻳﺎ ﺣﺎﻛِﻢ اﻟﺪ ِ ِ‬
‫ﺎﺳﺐ!‬
‫َ ْ‬
‫ﺐ ﻧَـ ْﻔ َﺴﻚ ﻗﺒﻞ أن ُﲢ َ‬
‫ﱠوﻟَﺔ‪ ،‬ﺣﺎﺳ ْ‬
‫ﺸﻜْﻮى‪ ،‬ﺣﺪﱢﺛﻨﺎ ﻋﻦ ﻣ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺸﻜﻠَﺘﻚ!‬
‫ُ‬
‫‪ .8‬أﻳَﺎ راﻓ َﻊ اﻟ ﱠ َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerdeki münâdayı türüne uygun şekilde harekeleyin‬‬
‫‪ve o şekilde harekelemenizin sebebini yazınız.‬‬
‫‪ .1‬رﺑﻨﺎ ﻻَ ﺗُـ َﺆ ِ‬
‫اﺧ ْﺬﻧَﺎ إِن ﻧَ ِﺴﻴﻨَﺎ أ َْو أَ ْﺧﻄَﺄْﻧَﺎ!‬
‫َ‬
‫ﻨﺖ ِﻣﻦ اﻟ ﱠ ِ ِ‬
‫ﲔ‪.‬‬
‫ﺎدﻟْﺘَـﻨَﺎ ﻓَﺄَ ْﻛﺜَـ ْﺮ َ‬
‫ت ِﺟ َﺪاﻟَﻨَﺎ ﻓَﺄْﺗَﻨِﺎ ِﲟَﺎ ﺗَ ِﻌ ُﺪﻧَﺎ إِ ْن ُﻛ َ‬
‫‪ .2‬ﻗَﺎﻟُﻮا ﻳَﺎ ﻧُﻮح‪ ،‬ﻗَ ْﺪ َﺟ َ‬
‫ﺼﺎدﻗ َ‬
‫ْﺖ َﻫ َﺬا ﺑِ ِﺂﳍَﺘِﻨَﺎ ﻳَﺎ إِﺑْـ َﺮ ِاﻫﻴﻢ!‬
‫َﻧﺖ ﻓَـ َﻌﻠ َ‬
‫‪ .3‬ﻗَﺎﻟُﻮا أَأ َ‬
‫اﻟﻌ َﻤﻞ!‬
‫‪ .4‬أﻳَﺎ ﻃﺎﻟﺒﺎت‪ ،‬ﻻ ﻃﺮ َ‬
‫ﻳﻖ إﱃ اﻟﻨﺠﺎح ﻏﲑُ َ‬
‫ِ‬
‫ﻚ َﲤ ِﺸﻲ ﻋﻠﻰ َﻋ َﺠﻠَﺘَﲔ!‬
‫ﺲ أَﻧﱠ َ‬
‫‪ .5‬ﻳﺎ راﻛﺒﺎ اﻟ ﱠﺪ ﱠراﺟﺔ‪ ،‬ﻻ ﺗَـ ْﻨ َ‬
‫‪ .6‬ﻳﺎ أﻳّﺘﻬﺎ اﻷ ُّم‪ ،‬إن اﳉﻨﱠﺔ ﲢﺖ ﻗَ َﺪ َﻣ ْﻴﻚ!‬
‫‪َ .7‬ﻫﻴﺎَ ﻣﺆﻣﻨﺎً‪ ،‬ﻟﻴﺲ ﻫﻨﺎك ﻧِ ْﻌ َﻤﺔ أﻛﱪُ ِﻣﻦ اﻹﳝﺎن!‬
‫ﻣﻜﺎرم اﻷﺧﻼق!‬
‫أﻧﺖ اﻟﺬي ﻋﻠ ّْﻤﺘﻨﺎ‬
‫‪ .8‬ﻳﺎ رﺳﻮل اﷲ‪َ ،‬‬
‫َ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde münada’nın i‘râb hükmünü ve sebebini izah‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫‪Örnek:‬‬
‫اﻟﺴﻼم!‬
‫ﺸ ُﺮوا‬
‫ﱡو ِل‪ ،‬أَوﻗِ ُﻔﻮا اﳊﺮوب‪ ،‬واﻧْ ُ‬
‫َ‬
‫ﻳﺎ ُرؤﺳﺎءَ اﻟﺪ َ‬
‫‪Lafzen mansûbtur, çünkü izâfet halinde gelmiştir‬‬
‫‪ .1‬ﻳﺎ ِﳏﺒﱢﲔ اﳋﲑ‪ ،‬ﻻ ﺗُ ِ‬
‫ﺴﺎﻋﺪوا إﻻ َﻣﻦ ﻳﺴﺘَ ِﺤ ّﻖ!‬
‫َ َ‬
‫‪............................................................‬‬
‫‪ 228‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺚ ِﺷ ْﺌﺘُ َﻤﺎ َوﻻَ ﺗَـ ْﻘ َﺮﺑَﺎ َﻫ ِـﺬ ِﻩ اﻟ ﱠ‬
‫ﺸ َﺠ َﺮَة ﻓَـﺘَ ُﻜﻮﻧَﺎ ِﻣ َﻦ‬
‫ﻚ ا ْﳉَﻨﱠﺔَ َوُﻛﻼَ ِﻣ ْﻨـ َﻬﺎ َرﻏَﺪاً َﺣ ْﻴ ُ‬
‫َﻧﺖ َوَزْو ُﺟ َ‬
‫اﺳ ُﻜ ْﻦ أ َ‬
‫‪َ .2‬وﻗُـﻠْﻨَﺎ ﻳَﺎ َ‬
‫آد ُم ْ‬
‫ِ‬
‫ﲔ!‬
‫اﻟْﻈﱠﺎﻟ ِﻤ َ‬
‫‪............................................................‬‬
‫‪ .3‬ﻳَﺎ أَﻳﱡـ َﻬﺎ اﻟ ُْﻤ ﱠﺰﱢﻣ ُﻞ‪ .‬ﻗُ ِﻢ اﻟﻠﱠْﻴ َﻞ إِﻻﱠ ﻗَﻠِﻴﻼ!‬
‫‪............................................................‬‬
‫ﺼ ْﺪق واﻷَﺧﻼَق اﻟﻜﺮﳝﺔ!‬
‫ﻚ ﺑﺎﻟ ﱢ‬
‫أي ﻋﺒ َﺪ اﻟﺮﲪﻦ‪ ،‬ﲤََ ﱠ‬
‫ﺴْ‬
‫‪ْ .4‬‬
‫‪............................................................‬‬
‫ﺼﺪ َق ﻳ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻬﺪي إﱃ اﳉَﻨﱠﺔ!‬
‫‪ .5‬ﻳﺎ ﺻﺎدﻗﺎً َو ْﻋ َﺪﻩُ‪ ،‬إ ّن اﻟ ﱢ َ‬
‫‪............................................................‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﲔ‬
‫اﺳﺘَـﻐْﻔ ْﺮ ﻟَﻨَﺎ ذُﻧُﻮﺑَـﻨَﺎ إِﻧﱠﺎ ُﻛﻨﱠﺎ َﺧﺎﻃﺌِ َ‬
‫‪. 6‬ﻗﺎل ﺗﻌﺎﱃ‪ :‬ﻗَﺎﻟُﻮا ﻳَﺎ أَﺑَﺎﻧَﺎ ْ‬
‫‪............................................................‬‬
‫‪ .7‬أﻳﺎَ ﺣ َﻜﻢ اﻟـﻤﺒﺎَراة‪ُ ،‬ﻛﻦ ِ‬
‫ﻋﺎدﻻً!‬
‫َ َ ُ‬
‫‪............................................................‬‬
‫ﺌﺖ ﺑﺎﻷَﻣﺮ اﳌُﻄﺎع!‬
‫‪ .8‬أﻳّﻬﺎ اﳌَ ُ‬
‫ﺒﻌﻮث ﻓﻴﻨﺎ‪ِ ،‬ﺟ َ‬
‫‪............................................................‬‬
‫‪6. Aşağıdaki âyetlerde geçen münâdâ kullanımları bulunuz, türünü‬‬
‫‪belirleyiniz ve anlamlandırmaya çalışınız.‬‬
‫‪ .1‬إِ ْذ ﻗَ َ ِ‬
‫ﺖ ِﱂ ﺗَـ ْﻌﺒ ُﺪ ﻣﺎ ﻻ ﻳﺴﻤﻊ وﻻ ﻳـ ْﺒ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻨﻚ َﺷ ْﻴﺌًﺎ‪.‬‬
‫ﺼ ُﺮ َوﻻ ﻳُـ ْﻐ ِﲏ َﻋ َ‬
‫ﺎل ﻷَﺑِﻴﻪ ﻳَﺎ أَﺑَ َ ُ َ َ ْ َ ُ َ ُ‬
‫ﻚ ﻓَﺎﺗﱠﺒِ ْﻌ ِﲏ أ َْﻫ ِﺪ َك ِ‬
‫‪ .2‬ﻳﺎ أَﺑ ِ‬
‫ﺖ إِ ﱢﱐ ﻗَ ْﺪ َﺟ ِ‬
‫ﺻ َﺮاﻃًﺎ َﺳ ِﻮﻳًّﺎ‪.‬‬
‫ﺎءﱐ ِﻣ َﻦ اﻟ ِْﻌﻠ ِْﻢ َﻣﺎ َﱂْ ﻳَﺄْﺗِ َ‬
‫َ َ‬
‫ﺸ ْﻴﻄَﺎ َن َﻛﺎ َن ﻟِﻠ ﱠﺮ ْﲪَ ِﻦ َﻋ ِ‬
‫‪ .3‬ﻳﺎ أَﺑ ِ‬
‫ﺸ ْﻴﻄَﺎ َن إِ ﱠن اﻟ ﱠ‬
‫ﺖ ﻻ ﺗَـ ْﻌﺒُ ِﺪ اﻟ ﱠ‬
‫ﺼﻴًّﺎ‪.‬‬
‫َ َ‬
‫ﺸ ْﻴﻄَ ِ‬
‫‪ .4‬ﻳﺎ أَﺑ ِ‬
‫اب ﱢﻣ َﻦ اﻟ ﱠﺮ ْﲪَﻦ ﻓَـﺘَ ُﻜﻮ َن ﻟِﻠ ﱠ‬
‫ﺎن َوﻟِﻴّﺎً‪.‬‬
‫َﺧ ُ‬
‫ﺎف أَن ﳝََ ﱠ‬
‫ﺴَ‬
‫ﺖ إِ ﱢﱐ أ َ‬
‫ﻚ َﻋ َﺬ ٌ‬
‫َ َ‬
‫ﺎف أَن ﻳ َﻜ ﱢﺬﺑ ِ‬
‫ﻮن‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻗَ َ‬
‫ﺎل َر ﱢ‬
‫ب إِ ﱢﱐ أ َ‬
‫َﺧ ُ ُ ُ‬
‫ب إِ ﱠن ﻗَـﻮِﻣﻲ َﻛ ﱠﺬﺑ ِ‬
‫ﻮن‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻗَ َ‬
‫ﺎل َر ﱢ‬
‫ُ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ب إِ ﱢﱐ ﻇَﻠَﻤ ُ ِ‬
‫ﻴﻢ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﻗَ َ‬
‫ﺎل َر ﱢ‬
‫ْ‬
‫ﺖ ﻧَـ ْﻔﺴﻲ ﻓَﺎ ْﻏﻔ ْﺮ ِﱄ ﻓَـﻐَ َﻔ َﺮ ﻟَﻪُ إِﻧﱠﻪُ ُﻫ َﻮ اﻟْﻐَ ُﻔ ُ‬
‫ﻮر اﻟ ﱠﺮﺣ ُ‬
‫‪ .8‬ﻗُ ْﻞ ﻳَﺎ أَﻳﱡـ َﻬﺎ اﻟْ َﻜﺎﻓِ ُﺮو َن‪ .‬ﻻ أَ ْﻋﺒُ ُﺪ َﻣﺎ ﺗَـ ْﻌﺒُ ُﺪو َن‪.‬‬
‫‪7. Aşağıdaki cümleleri Arapça’ya tercüme ediniz.‬‬
‫‪1. Ahmet yemek yemeye başlayınca, annesi ona sıcak ekmek verdi.‬‬
‫………………………………………………………………………‬
‫‪2. Ey Hüseyin, ben senin çok çay içtiğini biliyorum.‬‬
‫‪ 229‬‬
‫‪ ‬‬
‫………………………………………………………………………‬
‫‪3. Ey arkadaşlar! Yürüyüşüm esnasında, tuhaf bir ses işittim.‬‬
‫………………………………………………………………………‬
‫‪4. Trenden indikten sonra, eve doğru koştu.‬‬
‫………………………………………………………………………‬
‫?‪5. Ey İnsanlar! Bütün bu kişiler bende para olduğunu nereden bildiler‬‬
‫………………………………………………………………………‬
‫‪8. Aşağıdaki cümleleri Türkçe’ye tercüme ediniz.‬‬
‫‪ِ .1‬‬
‫ﺖ ﻃَﺒَﻘﺘﻪ‪.‬‬
‫ﻋﺎﻣ ْﻞ اﻹﻧﺴﺎن ﻣﻌﺎﻣﻠﺔ ﺣﺴﻨﺔ‪َ ،‬ﻣ ْﻬ َﻤﺎ ﻛﺎن دﻳﻨُﻪُ وﻣﻬﻤﺎ ﻛﺎﻧَ ْ‬
‫‪..................................................................‬‬
‫‪ .2‬ذ َﻛﺮ اﻟﺘﱠﺎ ِرﻳﺦ ﻟﻨﺎ ﺻﻮراً ﻟﻠﺪرس ِ‬
‫واﻟﻌ ْﺒـ َﺮة‪ ،‬وﻟﻜﻦ أﻳﻦ اﳌُﻌﺘﱪ؟!‬
‫َُ‬
‫‪..................................................................‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﺮﻓﺘﻢ أ ّن ﻟﺪﻳﻨﺎ أﺳﺮارا ﳚﺐ أن ُﳔﱪﻛﻢ ﻋﻨﻬﺎ؟!‬
‫‪ .3‬ﻳﺎ ُ‬
‫أوﻻد‪ ،‬ﻣﻦ أﻳﻦ َ‬
‫‪..................................................................‬‬
‫ِ‬
‫ﲔ ﻛﻴﺜﺮا‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﻟﻴﺲ ﺬا اﻟ َﻘ ْﺪر‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻳﺎ ﳒﻼء‪ُ ،‬‬
‫ﻨﺴ َْ‬
‫ﻛﻨﺖ أﻋ ِﺮف أﻧﻚ ﺗَ َ‬
‫‪..................................................................‬‬
‫وﺻﻠﺖ إﱃ اﻟﺸﺮﻛﺔ ﰲ ِ‬
‫ِ‬
‫اﳌﻮﻋﺪ اﶈﺪد‪.‬‬
‫اﻷﺣﻮال‪ ،‬ﻟﻘﺪ‬
‫أي‬
‫ُ‬
‫‪ .5‬ﻋﻠﻰ ّ‬
‫‪..................................................................‬‬
‫‪9. Aşağıdaki serbest parçayı okuduktan sonra metinde geçen münâdâ‬‬
‫‪kullanımları tespit ediniz ve parçayı anlamlandırmaya çalışınız.‬‬
‫ﰲ َﺳﺒِ ِ‬
‫ﻴﻞ اﷲ ‬
‫ﱠوﻟَﺔ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ ﺟﺎء اﻹﺳﻼم َ‬
‫ﺴﺎواة ﰲ اﻟﺪ ْ‬
‫ﺟﻌ َﻞ اﳊُ ّ‬
‫ﱠﻌﺎون واﳌُ َ‬
‫ﺐ واﻟ ﱠﺮﲪَﺔ ﰲ ﻗُﻠﻮب اﳌُْﺆﻣﻨﲔ ﺑﻪ‪ ،‬وﻧَ َﺸﺮ ُروح اﻟﺘ ُ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ٍ‬
‫ﺖ‬
‫ﻛﻞ‬
‫ﺐ ﻛ ﱡﻞ‬
‫إﻧﺴﺎن أﺧﺎﻩ اﻹﻧﺴﺎ َن‪َ ،‬ﻣ ْﻬ َﻤﺎ ﻛﺎن دﻳﻨُﻪُ وﻣﻬﻤﺎ ﻛﺎﻧَ ْ‬
‫ﻣﺴﻠﻢ أﺧﺎﻩ اﳌﺴﻠﻢ‪َ ،‬‬
‫ْ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﱠﺔ‪ ،‬ﻓﺄ َ‬
‫َﺣ ّ‬
‫وﺳﺎﻋ َﺪ ّ‬
‫ﻃَﺒَﻘﺘﻪ‪.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠﻣﻮا أَﻧ ُﻔﺴﻬﻢ وأ َْﻣﻮاﳍﻢ ﰲ‬
‫ﺻ َﻮرا ﲨﻴﻠﺔ ﻟِﺒَـ ْﻌﺾ اﳌﺆﻣﻨﲔ‬
‫وذﻛﺮ اﻟﺘﱠﺎ ِرﻳﺦ ُ‬
‫أﺻﺤﺎب اﳌﺒﺎدئ اﻟﻌﻈﻴﻤﺔ اﻟﺬﻳﻦ ﻗﺪ ُ‬
‫ﺼﺔ ﻟِﻮ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻫﺆﻻء‪:‬‬
‫اﺣﺪ ِﻣﻦ ُ‬
‫َﺳﺒﻴﻞ اﷲ‪ .‬وﻫﺬﻩ ﻗ ﱠ َ‬
‫ﺼﺪﱢﻳﻖ‪ِ ،‬‬
‫ِ‬
‫ﻠﻚ‬
‫رﺿﻲ اﷲ ﻋﻨﻪ‪ ،‬أَﺻﺎب‬
‫ﰲ َﻋ ْﻬﺪ اﳋَِﻠﻴ َﻔﺔ أﰊ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ اﻟ ﱢ‬
‫ﺎﻋﺔ ﺷﺪﻳﺪة‪ .‬ﰲ ﺗِ َ‬
‫ﲔ ﰲ اﳌﺪﻳﻨﺔ َﳎ َ‬
‫اﳌﺴﻠﻤ َ‬
‫ﺎﻋﺔ ِﻣﻦ اﻟ ﱠ‬
‫ﻀﺎﻋﺔ ﻟِﻌُﺜْﻤﺎ َن ﺑْ ِﻦ َﻋ ﱠﻔﺎن‬
‫وﺻﻠﺖ ﻗﺎﻓِﻠَﺔ ﻛﺒﲑة ﻓِﻴﻬﺎ أ ُ‬
‫ﺸﺎم‪ .‬وﻛﺎﻧﺖ ﺗِ َ‬
‫َﻟﻒ َﲨَﻞ َﲢ ِﻤﻞ ﺑِ َ‬
‫ﻠﻚ اﻟﺒِ َ‬
‫ﻀَ‬
‫اﻟﺴﻨﺔ َ‬
‫‪ 230‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫َذاع اﻟﻨﺎس اﳋَﱪ‪َِ ،‬‬
‫ِ‬
‫وﲰﻊ ﺎ ُﻛ ّﻞ ُﺳ ﱠﻜﺎن اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬ﻓﺄﺗَﻰ إﻟﻴﻪ اﻟﺘﱡ ﱠﺠﺎر‬
‫رﺿﻲ اﷲ ﻋﻨﻪ‪ .‬ﻋﻨﺪﻣﺎ َوﻗَﻔﺖ اﻟﻘﺎﻓﻠَﺔ َ‬
‫أﻣﺎم دا ِرﻩ أ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺿﻮع‪.‬‬
‫ودار ْ‬
‫ﺎدﺛَﺔٌ ﰲ ﻫﺬا اﳌَْﻮ ُ‬
‫ت ﺑﻴﻨﻬﻢ وﺑﲔ ﻋُﺜْﻤﺎَن ُﳏَ َ‬
‫ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪو َن أ ْن ﻳَ ْﺸﺘَـ ُﺮوا ﻣﻨﻪ اﻟﺒﻀﺎﻋﺔ‪َ .‬‬
‫ﻋﺜﻤﺎن‪ :‬ﻳﺎ ﲡُﱠﺎر ِ‬
‫ﻀﻠﻮا‪ ،‬ﻣﺎذا ﺗُ ِﺮﻳ ُﺪون؟‬
‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬ﺗَـ َﻔ ّ‬
‫َ‬
‫إﻟﻴﻪ‪.‬‬
‫ﺣﺎﺟﺔ اﻟﻨﺎس ْ‬
‫اﻟﺘﺠﺎر‪ :‬ﻳﺎ ﻋﺜﻤﺎ ُن‪ ،‬إﻧﱠﻚ ﺗَـ ْﻌﻠَﻢ ﻣﺎ ﻧُﺮﻳﺪ‪ .‬ﺑِ ْﻌﻨَﺎ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﺬي ﺟﺎء ْ‬
‫إﻟﻴﻚ‪ ،‬ﻓﺈﻧﱠﻚ ﺗَـ ْﻌﻠَﻢ َ‬
‫ﺎﻋﺔ؟‬
‫ﻋﺜﻤﺎن‪َ :‬ﻛ ْﻢ ﺗَﺪﻓَﻌﻮ َن ﱄ ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺒِ َ‬
‫ﻀَ‬
‫ﻚ ﺑِ ِ‬
‫رﳘَﲔ‪.‬‬
‫ﺎﻟﺪ ْرَﻫ َﻢ ِد َ‬
‫اﻟﺘﺠﺎر‪ :‬ﻳﺎَ اﺑْﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن‪ ،‬ﻧﺪﻓَﻊ ﻟَ َ‬
‫زﻳﺎد ًة ﻋﻠﻰ ﻫﺬا‪.‬‬
‫ﺎر‪ ،‬ﻟﻘﺪ أُ ْﻋ ِﻄ ُ‬
‫ﻴﺖ َ‬
‫ﻋﺜﻤﺎن‪ :‬ﻳﺎ ﲡُﱠ ُ‬
‫ِ‬
‫ﱢرﻫﻢ أَرﺑَﻌﺔ‪.‬‬
‫اﻟﺘﺠﺎر‪ :‬ﻧُﻌﻄﻴﻚ اﻟﺪ َ‬
‫ﻴﺖ أَﻛﺜَـ َﺮ ِﻣﻦ ذﻟﻚ‪.‬‬
‫ﻋﺜﻤﺎن‪ :‬ﻳﺎ ﻗَـ ْﻮ ُم‪ ،‬ﻟﻘﺪ أُ ْﻋ ِﻄ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺎك أَ ْﻛﺜَﺮ ِﳑّﺎ أَ ْﻋﻄَْﻴﻨﺎ؟‬
‫َﺣﺪ إﻟ َْﻴﻚ‪ ،‬ﻓَ َﻤ ْﻦ أَ ْﻋﻄَ َ‬
‫اﻟﺘﺠﺎر‪ :‬ﻳﺎ اﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪ ،‬ﻣﺎ ﰲ اﳌﺪﻳﻨﺔ ﲡ ٌ‬
‫ُﱠﺎر ﻏَْﻴـ ُﺮﻧﺎ‪ ،‬وﻣﺎ َﺳﺒَـ َﻘﻨَﺎ أ َ‬
‫اﻟﻨﺎس! إ ﱠن اﷲَ أَ ْﻋﻄﺎﱐ ﺑِ ُﻜ ّﻞ ِد ْرَﻫ ٍﻢ َﻋ ْﺸﺮًة‪ ،‬ﻓَـ َﻬﻞ ِﻋ ْﻨ َﺪ ُﻛ ْﻢ ِزﻳﺎدة؟‬
‫ﻋﺜﻤﺎن‪ :‬أﻳﻬﺎ ُ‬
‫اﻟﺘﺠﺎر‪ :‬ﻻ‬
‫ﺖ ﻫﺬﻩ اﳉِﻤﺎل ﻟِ ُﻔﻘﺮاء اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ .‬ﰒ ﻧﺎدى أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪:‬‬
‫ﻛﻞ ﻣﺎ َﲪَﻠَ ْ‬
‫وﺟ َﻌﻠ ُ‬
‫ﻋﺜﻤﺎن‪ :‬ﻟََﻘ ْﺪ ﺑِ ْﻌ ُ‬
‫ﺖ اﻟﺒِ َ‬
‫ﻀﺎﻋﺔَ ﷲ‪َ ،‬‬
‫ْﺖ ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳌﻴﺴﺮة(‬
‫ﻌﺸﺮ اﳌﺴﻠﻤﲔ! ﻓﻠﻴﺄﺧﺬ ُﻛ ّﻞ ﻓَﻘ ٍﲑ ﻣﺎ ﻳَﻜﻔﻴﻪ وأﻫﻠَﻪ‪) .‬ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ‪ :‬اﻟﻘﺮاءة ّ‬
‫ﻳﺎ َﻣ َ‬
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫آﺧ َﺬ ‪ -‬ﻳـ َﺆ ِ‬
‫ﺆاﺧﺬة‪Hesaba çekmek, sorgulamak :‬‬
‫اﺧﺬ – ُﻣ َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ذاﻋﺔ‪Yaymak, duyurmak:‬‬
‫َذاع – ﻳُ ِﺬﻳﻊ‪ -‬إِ َ‬
‫أ َ‬
‫أَﻟْ َﻘﻰ – ﻳ ِ‬
‫ﻠﻘﻲ – إِﻟﻘﺎء‪Atmak, fırlatmak :‬‬
‫ُ‬
‫ﺑﺎع – ﻳَﺒِﻴﻊ‪ -‬ﺑَـ ْﻴ ٌﻊ‪Satmak :‬‬
‫َ‬
‫ﺎﻋﺔ )ج( ﺑَﻀﺎﺋِﻊ‪ Ticari eşya/mal :‬‬
‫ﺑِ َ‬
‫ﻀَ‬
‫ﻌﺎون‪Yardımlaşmak, işbirliği yapmak :‬‬
‫ﺘﻌﺎون – ﺗَ ُ‬
‫ﻌﺎون – ﻳَ َ‬
‫ﺗَ َ‬
‫ﻌﺮف – ﺗَـ َﻌ ﱡﺮف )ﻋﻠﻰ(‪Tanışmak :‬‬
‫ﺗَﻌ ﱠﺮف ‪ -‬ﻳَـﺘَ ّ‬
‫ﺖ– ِ‬
‫ﺖ – اﻟﺘِﻔﺎت‪Dönüp bakmak :‬‬
‫ﻳﻠﺘﻔ ُ‬
‫اﻟﺘَـ َﻔ َ‬
‫ﺗَـﻠَ ﱠﻘﻰ ‪ -‬ﻳَـﺘَـﻠَ ﱠﻘﻰ – ﺗَـﻠَ ﱟﻖ‪Almak, teslim almak :‬‬
‫ﺟﺎع – َﳚﻮع – ُﺟﻮع‪Acıkmak :‬‬
‫ﺎدﺛَﺔ ﺑﲔ‪ Aralarında bir konuşma geçti :‬‬
‫دا َر ْ‬
‫ت ُﳏَ َ‬
‫رﺟﺎ – ﻳَـ ْﺮﺟﻮ– َرﺟﺎء‪Rica etmek, dilemek :‬‬
‫‪ 231‬‬
‫‪ ‬‬
Eşit olmak, eşit davranmak :‫ﺴﺎواة‬
َ ‫ ُﻣ‬- ‫ﺳﺎوى – ﻳُﺴﺎ ِوي‬
َ
Öne geçmek, yenmek :‫ﺳﺒَ َﻖ – ﻳَﺴﺒِﻖ – َﺳ ْﺒﻖ‬
Bay, Beyefendi :ٌ‫ﺳﻴﱢ ُﺪ )ج( ﺳﺎَ َدة‬
Buna rağmen :‫ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠﺮ ْﻏﻢ ِﻣﻦ ذﻟﻚ‬
ِ
Her halükarda, her ne olursa olsun :‫اﻷﺣﻮال‬
‫أي‬
ّ ‫ﻋﻠﻰ‬
ِ ‫ﻏﺎدر – ﻳ‬
Bir yerden ayrılmak :‫ﻐﺎد َرة‬
َ ‫ﻐﺎد ُر – ُﻣ‬
ُ َ
Hâlâ :‫ﻻ ﺗَﺰال‬
Affedersiniz, bakar mısınız! :!‫ﺤﺖ‬
َ َ‫ﻟﻮ َﲰ‬
ِ ‫ﻣﺒ َﺪأ )ج( ﻣ‬
İlke, prensip :‫ﺒﺎدئ‬
َْ
َ
Kıtlık, kriz :‫ﺎﻋﺔ‬
َ ‫َﳎ‬
Dini ne olursa olsun :ُ‫َﻣ ْﻬ َﻤﺎ ﻛﺎن دﻳﻨُﻪ‬
Memur :‫ُﻣ َﻮﻇّﻒ )ج( ُﻣ َﻮﻇُّﻔﻮن‬
ِ َ‫ﻧﺎدى – ﻳـﻨ‬
Seslenmek, çağırmak :‫ﺎدي – ﻧِﺪاء‬
ُ
ِ
Unutmak :‫ ﻧِﺴﻴﺎن‬/‫ﺴ ٌﻲ‬
ْ َ‫ﻳﻨﺴﻰ– ﻧ‬
َ – ‫ﻧﺴﻲ‬
Özet
Nidâ üslûbunun mahiyetini ve unsurlarını tanımlayabilmek.
Nidâ, seslenmek veya dikkat çekmek gayesiyle ünlem anlamı taşıyan bir
takım edatlar yoluyla gerçekleşen üsluptur. Bu edatlar vasıtasıyla yapılan
seslenme işlemine ‘nidâ’, dikkati çekilmek istenen kimseye de ‘münâda’
denir. Dolayısıyla nidâ üslûbunda iki temel unsur bulunmaktadır: Nidâ edatı
ve münâda.
Nidâ edatlarını tespit edebilmek ve kullanım çerçevelerini tayin edebilmek.
Arapça’da yedi kadar nidâ edatı vardır, bunlar: ‫ َﻫﻴَﺎ‬،َ‫ أَﻳﺎ‬،‫ ﻳﺎ‬،‫ آي‬،‫أي‬
ْ ،‫ آ‬،َ‫’أ‬dır.
Bunlar içerisinde َ‫ أ‬ve ‫أي‬
ْ edatları yakın mesafede bulunananlara seslenmek
için kullanılır.
‫ ﻳﺎ‬edatı ise hem yakın hem uzak için kullanılan bir edattır. Nidâ edatları
içerisinde kullanım alanı en yaygın edattır.
‫ أﻳﺎ‬ve ‫ َﻫﻴَﺎ‬edatları ise uzağa seslenmek üzere kulanılır.
Münâdâ’nın türleri ve gramatik hükümlerini tayin ve tespit etmek.
Münâdâ cümlede beş ayrı şekilde gelir. Muzâf, nekire-i gayr-ı maksûde ve
şebîh bi’l-muzâf olması durumunda lafzan mansûbtur. Müfred alem ve
nekire-i maksûde olması durumunda ise merfû olduğu şey üzere mebnîdir.
Hüküm itibariyle mu‘rab olduğu yerlerde hem lafzan ve hem de mahallen
mansûb iken, mebnî olan yerlerde lafzan merfû, mahallen mansûbtur.
232
Nidâ edatları ve münâdâ ile ilgili özel durumlarını tanıyabilmek.
a. Münâdâ lafzatullâh (ُ‫ )اﻟﻠﱠﻪ‬olduğunda, nida edatı kullanılmayabilir, ancak
bu durumda atılan (‫ )ﻳﺎ‬yerine lafzatullâh’ın sonuna şeddeli bir mim harfi
(‫ )اﻟﻠﱠ ُﻬ ﱠﻢ‬ilâve edilir.
b. Nidâ edatları, bir çok dilde olduğu gibi, eğer vurgu, siyâk-sibâk (bağlam)
ve ses tonundan anlaşılıyorsa tamamen düşürülebilir.
c. Münâdâ ismin başında harf-i tarif bulunması durumlarında, nidâ harfi ile
münâdâ arasına; müzekker isimlerde ‫أﻳﱡﻬﺎ‬, müennes isimlerde ise ‫ أَﻳﱠـﺘُﻬﺎ‬kelimesi
getirilir.
d. Münâdâ olan kelime mütekellim yâ’sına (‫ )ي‬muzâf olan ‫أب‬
ٌ ya da ‫أُمﱞ‬
ِ ‫ﻳﺎ أُﱠﻣ‬
kelimelerinden biri ise ‫ ﻳﺎ أُﱢﻣﻲ‬veya ‫ ﻳﺎ ِأﰊ‬şeklinde nidâ edilebileceği gibi, ‫ﺖ‬
ِ ‫ ﻳﺎ أَﺑ‬diye kullanmak da mümkündür.
ve ‫ﺖ‬
َ
e. Münâdâ kelime müfred mütekellim yâ’sına (‫ )ي‬muzâf olduğunda yâ harfi
atılır/hazfedilir ve bu atılan mütekellim yâ’sına bir işaret olmak üzere
münâdâ konumundaki kelime kesre harekelenir.
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde münâdâ şebîh bi’l-muzâf türündendir?
ِ
a. !‫ اِﻧْـﺘَﺒِ ْﻪ‬،‫اﺟﺔ‬
َ ‫ﻳﺎ راﻛﺒﺎً اﻟ ﱠﺪر‬
b. !‫ ُﺧ ْﺬ ﺑِﻴَ ِﺪي‬،‫رﺳﻮل اﷲ‬
َ ‫ﻳﺎ‬
ِ ‫ﺳﺎﻣﻌﺎً ﺳ‬
ِ َ‫أَﻳﺎ‬
c. ! ‫ﺎﻋ ْﺪِﱐ‬
َ
ِ ‫اﺣﱰﻣﻲ ﻣﻌﻠﱢ ِﻤ‬
َِ ،‫ﻳﺎ ﻃﺎﻟﺒَﺔ‬
d. !‫ﻴﻚ‬
e. !‫َﻣﺮك إﱃ اﷲ‬
ْ ‫ ﻓَـ ﱢﻮ‬،‫اﻫﻴﻢ‬
َ ‫ضأ‬
ُ ‫ﻳﺎ إﺑﺮ‬
ِ
2. ‫ﻚ اﻟﺮﺟﻞ ﺑِﺎﻟﻮرﻗﺔ وﻗَﺮأ‬
َ‫ﺴ‬
َ ‫اﻟﻮَرﻗﺔَ اﻟﱵ َو‬
َ ‫ إِذَ ْن َﺳﺂ ُﺧﺬ‬:‫ﻓﻀﺤﻜﺖ اﻟﺴﻴﺪة وﻗﺎﻟﺖ ﻟﻪ‬
َ ‫ أ َْﻣ‬....‫ﺿ َﻌ ْﺘﻬﺎ زوﺟﺘُﻚ ﻋﻠﻰ ﻇ َْﻬﺮك‬
ِ ‫ ِﻣﻦ‬:‫ﻣﺎ ُﻛﺘِﺐ ﻋﻠﻴﻬﺎ‬
ِ ‫َﺧﱪ‬
ِ ‫ أ‬،‫ﻓﻀﻠﻚ‬
!‫اﳋﻄﺎب ﰲ ﺻﻨﺪوق اﻟﱪﻳﺪ‬
‫زوﺟﻲ ﺑِﺄ ْن ﻳَ ِﺮﻣﻲ‬
َ
‫ َﻣﻦ وﺿﻊ اﻟﻮرﻗﺔ ﻋﻠﻰ ﻇ َْﻬﺮ اﻟﺮﺟﻞ؟‬:‫اﻟﺴﺆال‬
Yukarıdaki parçaya göre sorunun doğru cevabı aşağıdakilerden
hangisidir?
a. ‫ﺻﻨﺪوق اﻟﱪﻳﺪ‬
b. ‫اﻟﺴﻴﺪة اﻟﱵ ﺿﺤﻜﺖ‬
c. ُ‫ﻧﻔﺴﻪ‬
ُ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
d. ‫زوﺟﻲ‬
e. ‫زوﺟﺘﻪ‬
3. Aşağıdaki münâdâ unsurlardan hangisi ‘müfred ‘alem’ değildir?
a. !َ‫ أﻛﻤﻠﻲ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‬،ُ‫ﻳﺎ ﻓﺎﻃﻤﺔ‬
ِ ‫ أ‬،‫ﻳﺎ ﻃﺎﻟﺒﺎت‬
b. !‫َﻟﻘﲔ اﳋﻄﺎب ﰲ ﺻﻨﺪوق اﻟﱪﻳﺪ‬
c. !‫ أﻛﻤﻠﻮا اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‬،‫ﻳﺎ َﺧ ِﺪﳚَﺘﺎن‬
233
d. !‫ اُﻛﺘُﱭ اﻟﻮاﺟﺒﺎت‬،‫ﻳﺎ َزﻳﻨَﺒﺎت‬
ِ ‫ﻳﺎ َز‬
‫ ﺗَﻔ ﱠ‬،‫ﻳﺪان‬
e. !‫ﻀﻼَ إﱃ اﻟ َﻘﻬﻮة‬
4. .‫إﻟﻴﻪ‬
ْ ‫ﺣﺎﺟﺔ اﻟﻨﺎس‬
ْ ‫ ﺑِ ْﻌﻨَﺎ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﺬي ﺟﺎء‬.‫ إﻧﱠﻚ ﺗَـ ْﻌﻠَﻢ ﻣﺎ ﻧُﺮﻳﺪ‬،‫ ﻳﺎ ﻋﺜﻤﺎن‬َ ‫ ﻓﺈﻧﱠﻚ ﺗَـ ْﻌﻠَﻢ‬،‫إﻟﻴﻚ‬
‫ﺎﻋﺔ؟‬
َ ِ‫ َﻛ ْﻢ ﺗَﺪﻓَﻌﻮ َن ﱄ ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺒ‬َ‫ﻀ‬
ِ ِ‫ ﻧﺪﻓﻊ ﺑ‬،‫ ﻳﺎ اﺑﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن‬.‫رﳘَﲔ‬
َ ‫ﺎﻟﺪ ْرَﻫ َﻢ ِد‬
.‫ﻳﺎدةً ﻋﻠﻰ ﻫﺬا‬
ُ ‫ ﻟﻘﺪ أُ ْﻋ‬،‫ ﻳﺎ ﲡُﱠﺎر‬َ ‫ﻄﻴﺖ ز‬
Yukarıdaki diyalogda altı çizili iki münâda’nın i‘râb hükmü,
aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
a. ‫ُﱠﺎر‬
ُ ‫ ﻳﺎ ﲡ‬،‫اﺑﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن‬
ُ ‫ﻳﺎ‬
b. ‫ُﱠﺎر‬
َ ‫ ﻳﺎ ﲡ‬،‫ﻳﺎ اﺑ ِﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن‬
c. ‫ ﻳﺎ ﲡُﱠﺎر‬،‫اﺑﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن‬
َ ‫ﻳﺎ‬
d. ‫ُﱠﺎر‬
ُ ‫ ﻳﺎ ﲡ‬،‫اﺑﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن‬
َ ‫ﻳﺎ‬
e. ‫ُﱠﺎر‬
َ ‫ ﻳﺎ ﲡ‬،‫اﺑﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن‬
ُ ‫ﻳﺎ‬
5. Yukarıdaki diyalogda altı çizili fiilin zıt anlamlısı ağıdakilerden
hangisidir?
a. ‫دﻓَﻊ‬
b. ‫أَﻟْ َﻘﻰ‬
c. ‫اﺷﺘَـ َﺮى‬
d. ‫أﻋﻄَﻰ‬
e. ‫ﻳﻐﺎدر‬
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. a
Yanıtınız doğru değilse, “Münâdâ Türleri” konusunu yeniden
okuyunuz.
2. e
Yanıtınız doğru değilse, “Okuma Parçasını” yeniden dikkatlice
okuyunuz.
3. b
Yanıtınız doğru değilse, “Müfred Alem” ile ilgili bilgileri yeniden
gözden geçiriniz.
4. d
Yanıtınız doğru değilse, “Münâdâ Türleri” yeniden okuyunuz.
5. c
Yanıtınız doğru değilse, “Serbest Okuma Parçasını” yeniden
dikkatlice okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Öncelikle örnek cümlemizi hatırlayalım:
!‫ﻨﺴﻰ ﻛﺜﲑا‬
َ َ‫ أﻧﺎ أﻋ ِﺮف أﻧّﻚ ﺗ‬،‫ﻳﺎ أﲪ ُﺪ‬
234
ِ ‫ ﻣﻌـﻠﱢﻤ‬..... ) cümlesinde kalıbımızın
1. (!........ ........ ...... ......... ...... ‫ﺘﺎن‬
َ
ikinci isim hanesinde, merfû bir nekre-i maksûde münâdâ vardır. Münâdâ
ِ ‫ )ﻣﻌـﻠﱢﻤ‬bir isim olduğuna göre cümlenin devam eden
tesniye ve müennes (‫ﺘﺎن‬
َ
ِ
kısmının !‫ﻨﺴﻴﺎن ﻛﺜﲑا‬
َ َ‫ أﻧﺎ أﻋ ِﺮف أﻧّ ُﻜﻤﺎ ﺗ‬şeklinde tamamlanması gerekir.
ِ ‫ أَﻧﱠ‬....... ........) cümlesinde kalıbımızın
2. (!........ ........... ...... ........ ‫ـﻚ‬
üçünçü hanesinde, müfred-müennes-muhâtap bir zamir olduğuna göre,
öncesinde ya müfred müennes bir alem ya da nekre-i maksûde bir münâdâ
ِ
vardır. Dolayısıyla cümlenin !‫ﲔ ﻛﺜﲑا‬
ُ ‫ ﻳﺎ َﺷ ّﻮ‬şeklinde devam
َْ ‫ﻨﺴ‬
َ َ‫ أﻧﺎ أﻋ ِﺮف أﻧّﻚ ﺗ‬،ُ‫ﻃﺎﻟﺒﺔ‬/‫ال‬
etmesi gerekir.
3. (!...... ‫ ﺗَـ ْﻨﺴـَْﻮ َن‬...... ........ ...... ....... ..... ) cümlesinde kalıbımızın
altıncı hanesinde, cemi müzekker sîgasında bir fiil olduğuna göre, kalıbın
öncesinde aynı yapıda bir müfred alem ya da nekre-i maksûde bir münâdâ
vardır. Dolayısıyla cümlenin !‫ أﻧﺎ أﻋ ِﺮف أﻧّ ُﻜﻢ ﺗَـ ْﻨﺴـَْﻮ َن ﻛﺜﲑا‬،‫ ﻃُﻼّب‬/‫ ﻳﺎ ُﳏَ ﱠﻤﺪون‬şeklinde
devam etmesi gerekir.
Yararlanılan Kaynaklar
Sînî, Mahmud İsmail, es-Seyyid, İbrahim Yusuf, eş-Şeyh, Muhammed erRifai (ts.). el-Kavâidu’l-Arabiyyeti’l-Müyessere, İstanbul.
Güler, İ., Günday, H., Şahin, Ş.(2001). Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi),
İstanbul.
235

Benzer belgeler