Nisan 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Transkript

Nisan 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, çiftçimizin
ürettiği her dilim, her
salkım ve her danenin
geçtiğimiz yıllardan çok
daha fazla önemli hale
geldiğine dikkati çeken, bu
nedenle her türlü israftan kaçınılması gerektiği mesajını veren bir kamu spotu hazırladı.
Radyo ve televizyonlar için ayrı ayrı hazırlanan; Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu’nun “kamu yararına yönelik spot
film” onayından da geçen 45’er saniyelik spotlar hem üreticileri, hem aracı kişi ve kuruluşları, israf konusunda uyarmak
ve toplumsal farkındalık ve bilinç geliştirilmesini sağlamak amacı
taşıyor.
İÇİNDEKİLER
HABERLER
6 BAYRAKTAR'A DESTEK ZİYARETLERİ
AYIN KONUSU
42 ORTAGÜNEY ANADOLU BÖLGEMİZDE
PATATES TARIMI
İmtiyaz Sahibi
TZOB Adına
Genel Başkan Ş. Şemsi Bayraktar
30 ÇİFTÇİ UZUN DÖNEMDE
ENFLASYON MAĞDURU
Genel Yayın Müdürü
Bekir Şinasi Özdemir
32 BALIKTA AVLANMA YASAĞI
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ebru Mine Esen
Yayın Kurulu
M. Hikmet Yavuzyiğit
Metin Türkyılmaz
Ömer Kaya
Dr. M. Fethi Güven
Hasan Hüseyin Coşkun
Prof. Dr. Mevhibe Albayrak
Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu
Prof. Dr. Erdoğan Güneş
Dr. Özden Hiçbirol
44 DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE PATATES SEKTÖRÜ
48 YERLİ PATATES ÇEŞİTLERİ GELİŞTİRİLMESİ VE
PATATES TOHUMLUĞU ÜRETİM ÇALIŞMALARI
16 BAYRAKTAR, TÜRKİYE KIRMIZI ET ÜRETİCİLERİ
MERKEZ BİRLİĞİ GENEL KURULU’NA KATILDI
17 BAYRAKTAR'IN KABULLERİ
TZOB DİYOR Kİ!
24 YAĞIŞLAR MISIRDA EKİMİ ZORLAŞTIRIYOR
26 ZEYTİNYAĞI TÜKETİMİ ARTIRILMALI
34 OCAK'TA BİLE TARIMDA
4,8 MİLYON İSTİHDAM
35 TARIMA DESTEK MİLLİ GELİRİN
YÜZDE 1'İNE ÇIKARILMALI
36 AFETLER ÇİFTÇİNİN YAKASINI BIRAKMIYOR
38 ÇİLEKTE VERİM DE ÜRETİM DE ARTIYOR
52 PATATES ZARARLILARI VE HASTALIKLARI İLE
MÜCADELE
56 ÜLKEMİZDE PATATES ÜRETİMİ, KARŞILAŞILAN
SORUNLAR VE ÖNERİLER
60 NİĞDE İLİNDE PATATES YETİŞTİRİCİLİĞİ
ODALARIMIZDAN
66 30 BİN FİDAN TOPRAKLA BULUŞUYOR
68 NARENCİYE BAHÇESİNDE EĞİTİM
70 İL KOORDİNASYON KURULU TOPLANDI
71 KABAK ÇEKİRDEĞİ ÜRETİMİ ARTIYOR
28 ÜRETİM İYİ GİDERKEN, YUMURTA VE SÜTTE
İHRACAT GERİLİYOR
72 ÜZÜM BAĞLARINI DON VURDU
73 TOHUM SATIŞLARINA BAŞLADI
Foto Muhabiri
Mahmut Öksüz
Görsel Katkı
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
"Tarım ve İnsan" fotoğraf
yarışmasından alınmıştır.
Yayın Türü
Yaygın Süreli Yayın
Basım Tarihi
15.06.2015
Dağıtım
MNG Kargo
Yönetim Yeri
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
GMK Bulvarı No: 25
Demirtepe/ANKARA
Tel: 312 231 63 00
Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77
e-mail:[email protected]
Baskı
Dorukkaya Matbaacılık Yayıncılık
Reklamcılık Madencilik
Enerji ve İnşaat A.Ş.
Macun Mahallesi 195. Cadde No: 2
Yenimahalle - ANKARA
Tel: 0312 397 11 97-98
Çiftçi ve Köy Dünyası dergisi
basın ahlak kurallarına uymayı
taahhüt eder. Yayımlanan yazıların
sorumlulukları sahiplerine ait olup,
Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır.
Dergide yayımlanan yazılar, kaynak
gösterilmek koşuluyla, diğer yayın
organlarında yayımlanabilir.
Gönderilen yazılar iade edilmez.
TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ
BAŞKANDAN
BAŞKANDAN
SESLENİŞ
Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım,
Dünyamız bir açlık imtihanından geçiyor. BM rakamlarına göre, her yıl
10 milyon insanın açlıktan öldüğü, her gün 805 milyon insanın yatağa aç
girdiği günümüzde, başta artan nüfus, beslenme alışkanlıkları, biyodizel
gibi etkenler gıdaya ihtiyacı her gün biraz daha artıyor; gıda üretimini daha
da zorluyor. Günümüzde gıda ve enerji, dünyanın en önemli, en hayati
2 sektörü olarak kabul ediliyor. Gıda güvencesi, ülkelerin en hayati konu
başlıklarından ilkini oluşturuyor.
Açlık demişken… Madalyonun bir de öbür yüzü var. Dünyamızda yüz
milyonlarca insan ekmek bile bulamazken, 1,5 milyara yakın insan da ihtiyacının çok üzerinde tüketiyor. Birleşmiş Milletler, dünyada açlığın son
yıllarda azalmasına rağmen, 805 milyon kişinin hala yetersiz beslenme
problemi yaşadığını, bazı Afrika ülkelerinde 4 kişiden birinin kronik açlık
çektiğini, Asya’da ise 526 milyon aç insanın bulunduğunu son raporunda
açıkladı. Bu sayılar önemli. Bahsettiğimiz insan… Sadece rakam olarak
görülmemeli; her insan yaşamının kutsal olduğu asla unutulmamalıdır.
İsraf ise konunun bir başka boyutu… Gelişmiş ülkelerin çoğunda, gıdaların yüzde 50’lere varan oranlarda israf edildiğini biliyoruz. Tarladan,
sofraya her aşamada büyük bir israf yaşanıyor.
Ülkemizde de tarladan, sofraya ulaşıncaya kadar ekonomik olarak büyük boyutlara ulaşan israfla yüz yüzeyiz. Çiftçimizin gece gündüz demeden, bin bir emekle ürettiği her dane, her gram, her salkımın özenli tüketimi,
israf edilmemesi günümüzde her açıdan çok daha fazla önem arz ediyor.
Dünyamızda savaş, iç savaş gibi siyasi istikrarsızlıklar, yaşanan küresel
mali krizler ve doğal afetler gıdaya erişimi daha da içinden çıkılmaz hale
getiriyor. İktisadi ve siyasi krizler, iç çatışmalar ve doğal afetler olduğunda
gıda fiyatları yükseliyor. Alım gücü olmayan ülkeler, ithalat yapamaz hale
geliyor. Bu da milyonlarca kişinin en temel gıda maddelerine erişimini bile
zorlaştırıyor hatta imkânsızlaştırıyor.
Dünyamızda gıda fiyatlarını, geçmişte olduğu gibi bugün de gelişmiş
ülkeler yönlendiriyor. Ekonomik örgütlenmesini tamamlamış olan bu ülkelerin çiftçileri, hem girdi temininde hem de ürün satışında ortak hareket
edebiliyor. Bu durum, bu ülkelerin çiftçilerini fiyat istikrarsızlıklarına karşı
koruyor.
Değerli Arkadaşlarım, buna karşın gelişmekte olan ülkelerdeki üreticilerin, milyarlarca çiftçinin fiyatları belirleme gibi bir imkanı bulunmuyor. Bu
ülkelerde çiftçiler, kendi dışında oluşan fiyatlara uyum sağlamaya çalışıyor.
Ş. Şemsi BAYRAKTAR
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Genel Başkanı
Ekonomik örgütlerden yoksunlar. Hem maliyetlerini hem
de gelirlerini kontrol edemiyorlar. Fiyatları başkaları tarafından belirlenen piyasalarda savruluyorlar.
Üstelik, gelişmiş ülkeler, uyguladıkları politikalarla kendi
çiftçilerini destekliyor, en üst seviyede rekabet imkanı sağlıyor, olumsuzluklara karşı koruyorlar. Bu ülkelerde, hem
üreticiler istikrarlı bir şekilde gelir elde ederken hem de tüketiciler aşırı fiyat dalgalanmalarıyla mağdur olmuyorlar.
Değerli Dostlarım, konuyu ülkemiz ölçeğinde ele aldığımızda, hem üreticilerimiz hem de tüketicilerimiz açısından sorunların en büyüğünü üreticilerimizin yetersiz
ekonomik örgütlenmesi oluşturuyor. Güçlü ekonomik örgütlere sahip olmayan üreticimiz, girdi maliyetlerini azaltamıyor, ürününü iyi pazarlayamıyor, sorunlara karşı tek
başına mücadele etmeye çalışıyor. Ürünün az olduğu yıllarda, fiyatlar yükselse de ürün yetersizliği nedeniyle üreticimiz yeterince para kazanamıyor. Ürünün bol olduğu yıllarda da fiyatlar aşırı düşüyor, maliyet bile karşılanamıyor,
üreticimiz yine kazanamıyor; hatta bazen ürününü tarlada
bırakıyor.
Biliyorsunuz, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları
Birliği olarak, çiftçilerimizin sorunlarının çözümü konusunda, gece gündüz çalışıyoruz. Biz, Anayasal meslek örgütüyüz. Çiftçilerimizin hak ve menfaatlerini sonuna kadar
koruyoruz. Ancak, iktisadi bir kuruluş değiliz. Çiftçimizin,
ekonomik olarak da örgütlenmesi bir zorunluluktur. Bura-
da, üretici birliklerinin önemi daha net olarak ortaya çıkıyor. Ekonomik örgütleri güçlü hale getirmek zorundayız.
Çiftçimizi desteklemeli, üretim maliyetlerini mutlak surette
aşağıya çekmeliyiz. Tarladan markete giden zincirde gereksiz aracıları devreden çıkarmalıyız. Çiftçiler tarafından
kurulmuş olan ekonomik örgütler yani kooperatifler, üretici birlikleri aracıların yerini bir an önce almalıdır. Meyve
ve sebzeyi çiftçi 1 liraya üretirken, tüketici bunu 5-6 liraya
tüketiyorsa, tarımdaki ekonomik örgütlerin güçsüzlüğü
bunun tek sebebidir. Yeri gelmişken şuna da özellikle dikkati çekmek isterim ki üreticilerimiz, bazı çevrelerce söylendiği gibi, enflasyonun sorumlusu değildir, tam tersine
mağdurudur. Zira rakamlar da ortadadır.
Zamanında Üretici Birlikleri Kanunu’nun çıkması için
gayret ettik. Önemli katkılar da sağladık. Fakat gelinen
noktada bu örgütler, bir kaçı dışında maalesef bir türlü
tam istediğimiz gibi olmadı olamadı.
Bu kuruluşların mali yönden güçlü hale getirme ve profesyonelce yönetilmesini sağlama konusunda hepimize
görev düşüyor. Bu son şanstır. Aksi takdirde bu kuruluşların faydalı olması mümkün değildir. Kapanır giderler.
Cenabı Allah’tan doğal afetlerden uzak, ürünlerinizde
bolluk, kazançlarında bereket niyaz ediyor, bütün Ziraat
Odalarımıza çalışmalarında başarılar diliyorum.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
5
HABERLER
HABERLER
Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurulu,
8, 9 ve 10 Mayıs’ta Ankara’da Yapılacak
Mart ayı içinde yapılan Ziraat Odaları il kongrelerinde, Genel Merkez Genel Kurulu için,
7 odaya kadar Ziraat Odası bulunan illerimizden 3’er, 14 odaya kadar Ziraat Odası
bulunan illerimizden 4’er, 14’ün üzerinde Odası bulunan illerimizden de 5’er kişi üst
kurul delegesi olarak seçildi. Bu delegeler, Mayıs ayı başında yapılacak
Genel Kurul’da oy kullanacak.
Genel Kurul ile ilgili süreç ve hazırlıklar devam ederken, TZOB Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar’ın yeniden adaylığını açıklamasının ardından
Ziraat Odaları başkan ve delegelerinin destek ve teşekkür ziyaretleri
de devam ediyor.
Afyonkarahisar Ziraat Odaları Başkanları
Afyonkarahisar’dan 12 Ziraat Odası Başkanı Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular.
Ziraat Odaları Başkanları, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Bayraktar döneminde hızlı bir gelişim gösterdiğini bildirdiler.
Bayraktar döneminde Ziraat Odaları’nın çok sayıda hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri
kurduğunu, makine parkları oluşturduğunu vurgulayan Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine
yapılan önemli hizmetlerin bilincinde olduklarını ve teşekkür ettiklerini belirttiler.
Ağrı ve Kars Ziraat Odaları Başkanları
Ağrı’dan 6, Kars’tan 8 Ziraat Odası Başkanı Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular.
Ziraat Odaları Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin gelişiminin sürmesi demek olduğunu bildirdiler.
Bayraktar döneminde Ziraat Odaları’nın hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri kurmada,
makine parkları oluşturmada büyük atak yaptığını, Birliğin Odaların gelişime katkı sağladığını belirten Oda Başkanları,
Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine yapılan çok önemli hizmetleri takdir ettiklerini belirttiler.
Ziyarette TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Latif Maskan da hazır bulundu.
6
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Tokat Ziraat Odaları Başkanları
Tokat’tan 10 Ziraat Odası Başkanı Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular.
Ziraat Odaları Başkanları, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Bayraktar’la beraber kurum olarak çok güçlendiğini, bu sayede seslerini daha çok duyurabildiklerini bildirdiler.
Bayraktar döneminde Ziraat Odaları’nın çok sayıda hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri
kurduğunu, makine parkları oluşturduğunu vurgulayan Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine
yapılan önemli hizmetlerin bilincinde olduklarını ve teşekkür ettiklerini belirttiler.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
7
HABERLER
HABERLER
Diyarbakır, Mardin, Batman, Bitlis ve Şırnak Delegeleri
Şanlıurfa, Van ve Siirt Delegeleri
Diyarbakır, Mardin, Batman, Bitlis ve Şırnak illerinden Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular.
Delegeler, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Bayraktar’la beraber etkili, sözü dinlenen, çok güçlü
bir kurum haline geldiğini, bu sayede çiftçinin sesini daha çok duyurabildiğini bildirdiler.
Bayraktar döneminde çiftçiye çok sayıda hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri, oluşturulan makine parklarıyla hizmet götürüldüğünü vurgulayan delegeler, Türk çiftçisine yapılan hizmetlerin farkında
olduklarını ve teşekkür ettiklerini belirttiler.
Şanlıurfa, Van ve Siirt’in Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a
teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular.
Delegeler, son yıllarda Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin gelişiminin tesadüf olmadığını, Bayraktar’la
birlikte, TZOB’un, tarımda sözü dinlenen, politika belirlemede görüşüne başvurulan bir kurum haline geldiğini, bu sayede
çiftçinin sorunlarını daha çok duyurabildiğini bildirdiler.
Bayraktar, döneminde çiftçiye çok sayıda hizmet binası, fabrika, ürün işleme tesisleri, oluşturulan makine parklarıyla hizmet götürüldüğünü vurgulayan delegeler, Türk çiftçisine yapılan hizmetlerin farkında olduklarını ve teşekkür ettiklerini belirttiler.
Muş ve Bingöl Delegeleri
Ankara, Bolu, Çankırı, Çorum, Kırıkkale Delegeleri
Muş ve Bingöl’ün Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular.
Delegeler, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Bayraktar’la beraber çok güçlü bir kurum haline geldiğini,
çiftçinin sesini daha çok duyurabildiğini bildirdiler.
Bayraktar döneminde hizmet binaları, fabrika, ürün işleme tesisleri, oluşturulan makine parklarıyla çiftçiye hizmet edildiğini vurgulayan delegeler, Türk çiftçisine yapılan hizmetlerin bilincinde olarak teşekkür ettiklerini belirttiler.
8
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Ankara, Bolu, Çankırı, Çorum ve Kırıkkale’nin Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya
gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
9
HABERLER
HABERLER
Bilecik, Düzce, Eskişehir, Kırşehir, Kütahya, Yozgat Delegeleri
Gaziantep, Kilis, Osmaniye Delegeleri
Bilecik, Düzce, Eskişehir, Kırşehir, Kütahya ve Yozgat’ın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı.
Gaziantep, Kilis ve Osmaniye’nin Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek,
Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı.
Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Iğdır, Artvin Delegeleri
Adana, Antalya, Hatay, Kahramanmaraş, Mersin Delegeleri
Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Iğdır, Artvin’in Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya
gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı.
10
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Adana, Antalya, Hatay, Kahramanmaraş ve Mersin’in Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri,
Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
11
HABERLER
12
HABERLER
Aksaray, Isparta, Karaman, Kayseri ve Niğde Delegeleri
Aydın, Burdur, Denizli, İzmir, Manisa ve Muğla Delegeleri
Aksaray, Isparta, Karaman, Kayseri ve Niğde’nin Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri,
Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı.
Aydın, Burdur, Denizli, İzmir, Manisa ve Muğla’nın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya
gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı.
Afyonkarahisar, Konya, Nevşehir ve Uşak Delegeleri
Amasya, Elazığ, Malatya, Sivas ve Tunceli Delegeleri
Afyonkarahisar, Konya, Nevşehir ve Uşak’ın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya
gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı.
Amasya, Elazığ, Malatya, Sivas ve Tunceli’nin Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya
gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele alındı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
13
HABERLER
14
HABERLER
Bartın, Karabük, Kastamonu, Samsun, Sinop ve Zonguldak Delegeleri
Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve Yalova Delegeleri
Bartın, Karabük, Kastamonu, Samsun, Sinop ve Zonguldak’ın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul
delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunlarını ele aldı.
Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve Yalova’nın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri,
Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunlarını ele aldı.
Giresun, Ordu ve Trabzon Delegeleri
Bursa, İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ Delegeleri
Giresun, Ordu ve Trabzon’un Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek,
Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunlarını ele aldı.
Bursa, İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ’ın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri,
Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular.
Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunlarını ele aldı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
15
HABERLER
HABERLER
BAYRAKTAR’IN KABULLERİ
Şanlıurfa Ziraat Odaları Başkanları
Şanlıurfa Ziraat Odalarının Başkanları, Ankara’ya gelerek, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a teşekkür ve
destek ziyaretinde bulundu.
Şanlıurfa’dan 8 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları,
Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin var olan istikrarının devamı için
önem taşıdığını kaydettiler.
Oda Başkanları, Bayraktar döneminde, Ziraat Odaları’nın hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme
tesisleri kurmada, makine parkları oluşturmada adeta yarıştığını, Birliğin, Odaların gelişime büyük katkı sağladığını
belirttiler.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Memur-Sen eski Genel Başkanı,
Ankara Milletvekili adayı Ahmet Gündoğdu’yu kabul etti
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Memur-Sen eski Genel Başkanı, Ankara Milletvekili
adayı Ahmet Gündoğdu’yu kabul etti.
Görüşmede Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Halit Ortaköy de bulundu. Görüşme, TZOB
Genel Merkezi’nde gerçekleşti.
BAYRAKTAR, ET ÜRETİCİLERİ
GENEL KURULU’NA KATILDI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Kurulu’na
katıldı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda düzenlenen genel kurulda konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi
Eker, 1 Ocak 2006’dan itibaren koyun ve keçiyi destekleme
kapsamına aldıklarını, hayvansal hasılayı üç katına çıkardıklarını bildirdi. DAP, GAP, DOKAP ve KOP kapsamındaki 35 ilde
hayvancılık projesi geliştirdiklerini, ahır ve ağılların inşasına
yüzde 50 destek verdiklerini, bunu diğer illere de yayacaklarını
belirten Eker, hayvancılık yapana 3 milyar lira destek ayırdıklarını, hayvancılığa desteklerinin süreceğini söyledi.
16
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Varol Yıldız’ı kabul etti
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim
Kurulu Başkanı Varol Yıldız’ı kabul etti.
TZOB Genel Merkezi’nde yapılan görüşmede, Bayraktar ve Yıldız, tarım ve çiftçi sorunlarıyla ilgili görüş alışverişinde
bulundular.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
17
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Mart ayında da
üretici-market
fiyatları arasındaki
makas kapanmadı
kuruş olan kuru fasulyeyi 9 lira 3 kuruşa,
1 lira 50 kuruş olan karnabaharı 4 lira 24
kuruşa, 92 kuruş olan lahanayı 2 lira 54
kuruşa, 1 lira 15 kuruş olan sütü 3 lira
15 kuruşa almaktadır. Bunu izah etmek
mümkün değildir. Üreticiden aldığınız bir
ürünün üzerine ne koyarsanız koyun fiyat
6,2 kata çıkmaz. Bunun adı fahiş kardır.”
Market fiyatları
Mart ayında market fiyatlarında nohut,
yeşil mercimek, pirinç, süt, toz şeker ve
yumurta fiyatlarında değişim görülmezken, fiyat düşüşü yüzde 32,43 oran ile en
fazla kabakta görüldüğünü belirten Bayraktar, “kabaktaki fiyat düşüşünü yüzde
27,99 ile yeşil soğan, yüzde 27,65 ile
salatalık, yüzde 20,43 ile patlıcan, yüzde
9,81 ile maydanoz izlemiştir. Markette en
fazla fiyat artışı ise yüzde 53,92 oran ile
lahanada görülmüştür. Lahanadaki fiyat
artışını yüzde 38,93 ile sivri biber, yüzde
32,44 ile kuru incir, yüzde 22,05 ile karnabahar, yüzde 21,88 ile portakal, yüzde
11,75 ile marul, yüzde 7,95 ile ıspanak
fiyat artışları takip etmiştir” dedi.
fiyatları artırdı. Ürünün büyük bir kısmı
üreticinin elinden çıktığı için artan bu fiyatın üreticilerimize yansıdığını söylemek
oldukça güçtür. Lahanada hasadın sonu
gelinmesiyle birlikte arzda yaşanan daralma fiyatlara yansıdı. Karnabaharda,
piyasada bulunun çeşitler geç ekilen çeşitler. Bu çeşitlerin az ekilmesi nedeniyle
bu dönemde karnabahar fiyatları arzdaki
daralmaya bağlı olarak yükseldi. Sivri biberde ise hasat edilen ürün miktarındaki
azalmaya bağlı olarak fiyatlar arttı.
Üreticilerde fiyatı düşen ürünlere baktığımızda, fiyatı en fazla düşen ürün salatalık, kabak ve patlıcan oldu. Bu ürünlerde hasat edilen ürün miktarındaki artışın
yanı sıra yeterli talebin olmaması da fiyatlarda düşüşe yol açtı.”
Üretici fiyatları ve fiyat
değişimlerinin nedenleri
Mart ayında üretici fiyatlarında elma,
maydanoz, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru incir, süt ve zeytinyağı
fiyatlarında değişim olmazken,
fiyatı en fazla düşen ürünün
yüzde 41,28 oran ile salatalık
olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
Bayraktar: "Üreticide 5,5
lira olan incirin markette 33
lira 90 kuruş, 17 kuruş olan
maydanozun 87 kuruş, 10
lira olan kuru kayısının 34
lira 95 kuruş, 3 lira 60 kuruş
olan kuru üzümün 12 lira 30
kuruş, 91 kuruş olan limonun
3 lira 1 kuruş olmasını izah
etmek mümkün değil."
18
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Mart ayında da
üretici ile market fiyatları arasındaki makasın kapanmadığını, sürecin hep üretici
ve tüketici aleyhine işlediğini bildirerek,
“Üretici ile market fiyat farkı incirde yüzde 516,36’ya kadar çıkıyor. İnciri, yüzde
413,73 ile maydanoz, yüzde 249,45 ile
kuru kayısı, yüzde 241,67 ile kuru üzüm,
yüzde 232,15 ile limon izliyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, üreticiden
tüketiciye, halkımızın tamamını yakından
ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri, takip etmeye ve kamuoyunu doğru
bilgilendirme amacıyla açıklamalarımıza
devam ettiklerini bildirdi.
Mart ayındaki, üretici ve market fiyatları arasındaki farkı incelediklerinde,
fiyat farkının en fazla kuru incirde yüzde
516,36 ile gerçekleştiğini gördüklerini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ürün grupları itibarıyla baktığımızda
ise bu oranın yaş sebze ve meyve içinde maydanozda yüzde 413,73, kurutulmuş ürünlerde incirde yüzde 516,36,
baklagillerde nohutta yüzde 206,19,
pirinçte yüzde 138,30, zeytinyağında
yüzde 82,78 ve hayvansal ürünlerde
sütte yüzde 173,91’e kadar çıktığı görülmektedir.
Fiyat farkı salatalıkta yüzde 205,38’i,
elmada yüzde 204,32’yi buluyor.
Kuru incir 6,2 katı, maydanoz 5,1 katı, kuru kayısı 3,5 katı, kuru
üzüm 3,4 katı, limon 3,3 katı fiyatla tüketiciye satılmaktadır. Tüketici bugün üreticide 5 lira 50 kuruş olan kuru inciri markette
33 lira 90 kuruşa, 17 kuruş olan maydanozu 87 kuruşa, 10 lira olan kuru kayısıyı
34 lira 95 kuruşa, 3 lira 60 kuruş olan kuru
üzümü 12 lira 30 kuruşa, 91 kuruş olan
limonu 3 lira 1 kuruşa, 2 lira 26 kuruş olan
nohutu 6 lira 92 kuruşa, 1 lira 4 kuruş olan
salatalığı 3 lira 19 kuruşa, 1 lira 5 kuruş
olan elmayı 3 lira 20 kuruşa, 1lira olan
bir adet marulu 2 lira 93 kuruşa, 3 lira 10
“Salatalıktaki fiyat düşüşünü yüzde 41,17 oran ile kabak,
yüzde 33,83 ile patlıcan, yüzde
23,31 ile yeşil soğan, yüzde 10 ile
Antep fıstığı, yüzde 9,09 ile kuru kayısı, yüzde 8,59 ile limon izledi. Üreticide en
fazla fiyat artışı yüzde 115,52 oran ile portakalda görüldü. Portakaldaki fiyat artışını
yüzde 111,15 ile lahana, yüzde 50 ile karnabahar, yüzde 42,82 ile sivri biber, yüzde
26,58 ile marul, yüzde 25,70 ile ıspanak,
yüzde 22 ile patates, yüzde 11,08 ile pırasa, yüzde 9,64 ile domates takip etti.
Üreticilerde fiyatı artan ürünlere baktığımızda, fiyatı en fazla artan ürün portakal olmuştur. Hasadın sonuna geline
portakalda, daldaki ürün miktarının azlığı
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
19
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Onbinlerce Çiftçi
Eğitim İçin Başvurdu
niklerinin, yerel ürünlerin pazarlanmasının
geliştirilmesine önem verdiğini belirten
Bayraktar, şunları kaydetti: “Gelir getirici
faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, ürünlerin
kalitesinin artırılması, çevre dostu uygulamaların ve teknolojilerin tanıtılması gibi
yararlar sağlanarak çiftçilerimizin ekonomik aktiviteleri ve yaşam kalitelerinin artırılmasında eğitim çalışmalarının öneminin
idraki içindeyiz. Çiftçilerimizin eğitimlerini
her şeyin üzerinde tutuyoruz. Eğitim, tarımda verimliliği artıran en başta gelen
unsur. Bundan dolayı, Ziraat Odalarımızdaki teknik elemanların eğitimini de çok
önemsiyoruz.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, bu amaçla Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Aile ve
Sosyal Politikalar, Milli Eğitim bakanlıkları,
Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) gibi kurumlarla işbirliği yapmaktadır. Çiftçilerimizin özellikle de kırsal
kesimde çalışan kadınlarımızın sorunlarına
sahip çıkmak ve kadın çiftçilerimizin örgütlenmelerini sağlayabilmek amacıyla, tüm
Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren Odalarımız aracılığıyla, tarımın değişik konularında eğitimler vermekteyiz.”
Kadın çiftçi eğitimi
Bayraktar: "Bakanlıklar, kurum
ve kuruluşlarla yaptığımız
işbirliğiyle düzenlediğimiz
kadın çiftçi, genç çiftçi, sürü
yönetimi elemanı, güvenli
traktör gibi eğitimlerimize
çiftçilerimiz büyük ilgi
gösteriyor."
20
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, bakanlıklar,
kurum ve kuruluşlarla yaptıkları işbirliğiyle
2013-2014 yıllarında düzenledikleri kadın
çiftçi, genç çiftçi, sürü yönetimi elemanı
benim, güvenli traktör gibi eğitimlere çiftçilerin büyük ilgi gösterdiğini, Ziraat Odaları
personeline yönelik sosyal güvenlik, tarım
danışmanları, otomasyon gibi eğitimlere
de katılımın yüksek olduğunu bildirdi.
Şemsi Bayraktar,
yaptığı
açıklamada,
tarımsal eğitim çalışmalarının, teknik
elemanların eğitimi ve çiftçilere yönelik
tarımsal mesleki eğitim olarak iki boyutu
bulunduğunu vurgulayan Bayraktar, her
iki eğitimin de hedef kitle olan çiftçilerde
davranış değişiklikleri oluşturarak onlara
pratik beceriler kazandırmayı amaçladığına dikkati çekti.
Bayraktar, “bu yıl eğitimlere tüm hızıyla devam edeceğiz. 81 ilde eğitim vermeyi hedefliyoruz. Çiftçilerimizin eğitimlerini
her şeyin üzerinde tutuyoruz. Eğitim, tarımda verimliliği artıran en başta gelen
unsur” dedi.
Ziraat Odalarının, Avrupa Birliği standartlarında örnek işletme oluşturulmasına, tarımsal ürün çeşitliliğinin artırılmasına, işletmelerin kapasitelerinin, insan
kaynaklarının ve istihdamın, girişimciliğe
yönelik yaklaşımların, tarımsal üretim tek-
Bayraktar, 14 Mayıs 2012 tarihinde Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında imzalanan protokol çerçevesinde,
2013 yılında 195, 2014’de 102 uzman
kişiye kadın çiftçi eğitici eğitimi verildiğini, 2013’de İzmir’de 104, Kayseri’de
105, Diyarbakır’da 102, Sakarya’da 322
ve Gaziantep’te 138 olmak üzere 5 pilot
ilde 771 kadın çiftçinin eğitim aldığını bildirdi. 2015 Mart ayı itibarıyla 17 ilde 1776
kadın çiftçiye eğitim verildiğini hatırlatan
Şemsi Bayraktar, “İklim Değişikliği ve
Kadın”, “Kooperatifçilik ve Kadın”, “Girişimcilik, Liderlik ve Kadın”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Hakları”,
“Sosyal Güvenlik” temel konularının yanı
sıra tarımla ilgili talep edilen konularda
yapılan eğitim programlarının ardından
düzenlenen törenlerle kadın çiftçilere
sertifikalarının dağıtıldığını belirtti. TZOB
Genel Başkanı Bayraktar, 2015 Mart ayı
itibarıyla eğitim alan uzman sayısının
297’ye, eğitim alan kadın çiftçi sayısının
ise 2 bin 547’ye ulaştığını bildirdi.
Genç çiftçi ve sürü yönetim elemanı
benim eğitimleri
2013 yılında Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile Türkiye İş Kurumu Genel
Müdürlüğü arasında Aktif İşgücü Piyasası Programları İşbirliği Protokolü kapsamında “Tarımsal Nüfus Gençleşiyor” ve
“Sürü Yönetim Elemanı Benim” projelerinin hazırlandığı bilgisine veren Bayraktar,
şunları kaydetti: “Bu projeler kapsamında
pilot olarak belirlenen Sakarya’nın Akyazı,
Çanakkale’nin Bayramiç ilçeleri ile Adana,
Şanlıurfa, Kastamonu, Aydın, Ordu illerinde 140 genç çiftçi, yine pilot uygulama için
belirlenen Ankara, Kırşehir, Iğdır, Sivas
illerinde de Sürü Yönetim Elemanı Benim
Projesi kapsamında da 92 çiftçinin eğitimi sağlandı. 2014 yılında İŞKUR verilerine
göre, Tarımsal Nüfus Gençleşiyor projesi
kapsamında 30 ilde 3 bin 294 genç çiftçiye eğitim verilmiştir. Eğitimlere katılan 3
bin 294 genç çiftçinin, 2 bin 145’ini genç
kadınlar, 1149’unu da genç erkekler oluşturmaktadır. Sürü Yönetim Elemanı Benim
projesi kapsamında 2014 yılında 59 ilde 7
bin 165 kişiye eğitim verildi. Eğitimlere katılan 7 bin 165 kişinin, 547’sini kadınlar, 6
bin 618’ini erkekler oluşturdu.
2015 yılının ilk 3 ayında, Tarımsal Nüfus Gençleşiyor projesi kapsamında eğitimlere 1218 genç çiftçi, Sürü Yönetim
Elemanı Benim projesi kapsamında ise
4065 kişi katılmıştır. 2013-2014 ve 2015
yılının ilk üç ayında, 4 bin 652 genç çiftçi
eğitim aldı. Aynı dönemde sürü yönetimi
elemanı benim eğitimine de 11 bin 322
kişi katıldı. Söz konusu eğitimlere katılanlara, İŞKUR, günlük belirlenen miktarda
zaruri gider ödemesi yaptı ve çiftçilerimizin sigorta primlerini de yatırdı. Bakanlar
Kurulu, "Sürü Yönetimi Elemanı" sertifikasına sahip olan, sürü yönetimi elemanlarını çalıştıran 500 baş ve üzeri küçükbaş
hayvan sayısına sahip işletmelere 5 bin
lira Sürü Yöneticisi istihdamı desteği verilmesine ve 2015 yılı bütçesine konulmasına karar verdi. Karar, 12 Nisan 2014
tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.”
Tarımın değişik konularında
çiftçi eğitimleri
Türkiye Ziraat Odaları Birliği ile Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal
Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) işbirliğinde, 2011 yılından
bugüne 143 çiftçiye tarımın değişik konularında eğitim sağlandığını bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Birliğimiz uzmanı tarafından 2013 yılında 36, 2014 yılında
70, toplamda 106 kişiye ceviz budama
eğitimleri verildi.
Ayrıca Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri
Derneği ile yaptığımız işbirliğiyle Zirai Mücadele İlaçlarının Güvenli ve Sürdürebilir
Kullanımı projesi kapsamında tarım danışmanı, uzman ve çiftçi olmak üzere toplamda 125 kişinin eğitim almasını sağladık.
Birliğimiz ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında 2012 yılında imzalanan protokol ile danışmanlık yetki belgesi
olan tarım danışmanlarının eğitimi çerçe◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
21
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
vesinde, 64 tarım danışmanına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na ait Adana,
Aydın, Ankara’daki eğitim tesislerinde,
İletişim Teknikleri ve Tarımsal Metodoloji
konusunda 12 gün süreli eğitim verildi.
Yine bu kapsamda 2014 yılında Ankara
Uluslararası Eğitim Merkezi’nde 17 tarım
danışmanına proje hazırlama ve proje
döngü yönetimi eğitimi sağlandı.
Yine 2013 yılında Konya Altınekin’de
600 ve Manisa Saruhanlı’da 250 olmak
üzere toplam 850, 2014 yılında Adana
Ceyhan’da 400, Samsun Bafra’da 550,
Balıkesir Gönen’de 500 olmak üzere
toplam 1450 çiftçimize, 2015’de Antalya
Serik’te 500, Ankara Polatlı’da 1000 olmak üzere toplam 1500 çiftçimize, toplamda 3 bin 800 çiftçimize güvenli traktör
eğitimi verildi.
2013 yılında 14 ilde bulunan 161 Ziraat Odası personelinin, sosyal güvenlik
ile ilgili iş ve işlemler konusunda eğitim
alması sağlandı. 2014 yılında Ziraat Odası Başkan, Yönetim Kurulu, personel ve
çiftçilere yönelik eğitimde, 8 ilde toplam
1549 kişi eğitim aldı.
Yine 2013 yılında 435, 2014 yılında
476 Ziraat Odası başkanına mevzuata
yönelik eğitimler verilmişti.
2014 yılında 874 Ziraat Odası personeline, otomasyon eğitimi, sosyal güvenlik eğitimi, mevzuata yönelik aidat çalışmaları hakkında eğitim verilmiştir.
2015 yılı Nisan ayında başlayıp Mayıs
sonuna kadar devam edecek olan otomasyon eğitimleri, 29 ilde gerçekleşecek
ve çevre iller de dahil edilecek. Mayıs
ayında eğitimler tamamlanınca yerinde
eğitim talebinde bulunan Ziraat Odalarına
eğitimler devam edecek.”
2015 hedefi 81 ilde eğitim
Çiftçilerin büyük ilgisi nedeniyle eğitimleri 2015 yılında 81 ile yaymayı kendilerine hedef koyduklarını belirten Bayraktar,
“taleplere bakarak planlamamızı yapıyoruz. Bu bağlamda 15-40 yaş arasındaki
genç çiftçilerimize yönelik eğitimlerimize
devam edeceğiz. Genç çiftçilerimiz için
bu yıl 37 ilde düzenleyeceğimiz eğitimlere
10 bin 10 çiftçimiz katılacak. 66 ilde yapılacak sürü yönetimi elemanı benim eğitimine 12 bin 775 çiftçimiz başvurdu” dedi.
22
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
TRAKTÖR
SAYISINDAKI
EN FAZLA
ARTIŞ
KONYA’DA
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, 2015 Şubat
ayında traktör sayısında Manisa’nın, 78
bin 530 adetle birinciliğini korurken, aylık
artışta Konya’nın 224 adetle ilk sırayı aldığını ilk sırayı aldığını bildirdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, traktör
sayısının 2015 Şubat ayında, 2015 Ocak
ayına göre, 4 bin 172 adet artarak 1 milyon 630 bin 228 adetten 1 milyon 634 bin
400 adede yükseldiğini belirtti.
Şemsi Bayraktar, traktörde iller arasında 2015 yılı Şubat ayında en fazla
artışın 224 adetle Konya’da, 193 adetle
Manisa’da, 190 adetle İzmir’de, 163 adetle Aydın’da, 157 adetle Gaziantep’te, 146
adetle Sakarya’da, 134 adetle Denizli’de,
124 adetle Balıkesir’de, 115 adetle
Ankara’da, 114 adetle Muğla’da, 108
adetle Bursa’da görüldüğünü bildirdi.
Traktör sayısında artış ve azalışlar
Traktör sayısının Şubat ayında,
İstanbul’da 44, Rize’de 1 azaldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Traktör sayısında Manisa 78 bin 530
adetle birinciliğini sürdürürken, Konya 77
bin 422 adetle ikinci, Balıkesir 57 bin 353
adetle üçüncü, İzmir 56 bin 694 adetle
dördüncü, Bursa 56 bin 573 adetle beşinci sırada bulunuyor.
Adıyaman’da 13 bin 903, Çankırı’da 12
bin 12, Karaman’da 10 bin 87, Kırşehir’de
10 bin 31 traktöre sahip durumda.
Ankara’da 48 bin 405, Samsun’da
47 bin 592, Adana’da 47 bin 324,
Denizli’de 44 bin 129, Antalya’da 42
bin 385, Aydın’da 39 bin 585, Tokat’ta
37 bin 978, Afyonkarahisar 37 bin 761,
Çorum’da 36 bin 499, Sakarya’da 33 bin
236, Şanlıurfa’da 33 bin 16, Mersin’de 30
bin 837, Kütahya’da 30 bin 741 bulunuyor. Çanakkale’de 29 bin 796, Edirne’de
29 bin 590, Yozgat’ta 29 bin 167,
Sivas’ta 28 bin 18, Tekirdağ’da 27 bin
921, Muğla’da 27 bin 570, Gaziantep’te
27 bin 213, Kastamonu’da 26 bin 364,
Kayseri’de 25 bin 421, İstanbul’da
21 bin 660, Diyarbakır’da 21 bin 157,
Eskişehir’de 20 bin 541, Malatya’da 20
bin 403 traktör var.
Traktör sayısı Muş’ta 9 bin 985,
Bilecik’te 9 bin 822, Düzce’de 9 bin 716,
Mardin’de 9 bin 464, Zonguldak’ta 8 bin
923, Ardahan’da 8 bin 905, Elazığ’da 8
bin 736, Kırıkkale’de 8 bin 415, Sinop’ta
8 bin 112, Van’da 8 bin 5, Ağrı’da 7 bin
493, Erzincan’da 6 bin 191, Batman’da
5 bin 161, Karabük’te 5 bin 142’de kalıyor.
Hatay’da 19 bin 745, Burdur’da
19 bin 640, Isparta’da 19 bin 549,
Nevşehir’de 19 bin 375, Bolu’da 19 bin
344, Kırklareli’nde 19 bin 44, Amasya’da
18 bin 42, Kahramanmaraş’ta 17 bin 835,
Kars’ta 17 bin 213, Uşak’ta 16 bin 774,
Aksaray’da 16 bin 617, Erzurum’da 16 bin
181, Niğde’de 15 bin 184, Osmaniye’de
15 bin 9, Kocaeli’nde 14 bin 865,
Trabzon’da 188,
Rize’de 40 traktör var
Kilis’te 4 bin 983, Bartın’da 4 bin 821,
Iğdır’da 3 bin 780, Gümüşhane’de 3 bin
226, Bitlis’te 3 bin 31, Giresun’da 2 bin
837, Bayburt’ta 2 bin 756, Yalova’da 2
bin 364, Siirt’te 2 bin 329, Şırnak’ta 2 bin
199, Ordu’da 2 bin 156 traktör var. Traktör sayısı Tunceli’de 1373’e, Artvin’de
1115’e, Bingöl’de 1011’e, Hakkari’de
790’a, Trabzon’da 188’e, Rize’de 40’e
kadar iniyor.”
Bayraktar, Şubat ayında traktör sayısının Osmaniye’de 15 bini, Kırşehir’de 10
bin adedi geride bıraktığını bildirdi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
23
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Yağışlar
mısırda ekimi
zorlaştırıyor
Akdeniz, Güneydoğu ve Ege’de
mısır üretimi arttı
Son yıllarda ikinci ürün yetiştiriciliğinin
yaygınlaşmasıyla birlikte Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgelerinde mısır
üretiminin de arttığını belirten Bayraktar,
şunları kaydetti: “Özellikle Güneydoğu
Anadolu Projesi’nin (GAP) sulanabilir tarım alanlarının sulamaya açılmasıyla birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi mısır
üretiminde büyük bir potansiyele ulaşmıştır. Verim artışı, destekleme ödemesi
ve pamuk üretiminden vazgeçen üreticilerin mısıra yönelmesi gibi nedenler de
mısır üretiminin artmasında etkili oldu.
Üretim artışı mısırın hububat üretimindeki payını yüzde 18,2’ye çıkardı. 2014
yılında kuraklığın etkisiyle arpa üretimindeki düşüş nedeniyle mısır üretimi arpa
üretimine yaklaştı. 2014 yılında 19 milyon
ton buğday, 6,3 milyon ton arpa üretilirken, mısırda üretim 5 milyon 950 bin tona
yükseldi.
Ülkemizde mısır ekim alanları ve üretimi yıldan yıla arttı.
2005 yılından bu yana
mısır ekim alanları
yüzde 9,8, verimle
birlikte mısır üretimi yüzde 41,6 arttı.
2014 yılında Türkiye
ortalama mısır verimi en
yüksek düzeye ulaşarak
dekarda 903 kilogram olarak gerçekleşti.”
Mısır ekimleri Şubat-Mayıs
döneminde
Mısırda ekimlerinin başladığını, ekimlerin ilk olarak Akdeniz bölgesinde Şubat
ayı ile birlikte başladığını, Mart ayında yoğunlaştığını bildiren Bayraktar, “diğer bölgelerde Mart’ta ekim başlıyor. Nisan’da
ekimler artıyor. Karadeniz Bölgesi’nde
Mayıs ayında da ekimler devam ediyor”
dedi.
Hasat Temmuz-Ocak döneminde
bayraktar: "Şubat ve Mart aylarında Akdeniz Bölgesi’nde
ekim yapamayan üreticilerimiz, yağışların devam etmesi
durumunda yer fıstığı veya soya fasulyesi ekilişine
yöneleceklerini ifade ediyorlar."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, devam eden yağışlar nedeniyle üreticilerin ekim yapmakta zorlandığını bildirerek, “Şubat ve Mart aylarında Akdeniz
Bölgesi’nde ekim yapamayan üreticilerimiz, yağışların devam
etmesi durumunda yer fıstığı veya soya fasulyesi ekilişine yöneleceklerini ifade ediyorlar” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada,
Türkiye’de toplam 117 milyon dekar alanda hububat üretimi ya-
24
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
pıldığını, toplam hububat alanının yüzde 5,6’sının mısır üretimi
için ayrıldığını belirtti. Mısırın başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere tüm bölgelerde yetiştirildiği bilgisini veren Bayraktar, Akdeniz
Bölgesi’nin toplam üretimden yüzde 34 oranında pay aldığını, bu
bölgeyi yüzde 27,6 oranla Güneydoğu Anadolu, yüzde 14 oranla
Ege Bölgesi, yüzde 10,5 oranla Marmara Bölgesi’nin izlediğini
vurguladı.
Türkiye’de birinci ürün mısır hasadının Temmuz ayında başladığı, ikinci
ürün mısırla Ocak ayına kadar devam ettiği bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti: “Bu yıl ekim döneminin başladığı
Şubat ayından bu yana yağışlar normallerin üzerinde gerçekleşti. Ekim döneminin başladığı Akdeniz Bölgesinde mısır
ekilişlerinin gecikmesi verim ve kaliteye
olumsuz etki yapmaktadır. Devam eden
yağışlar nedeniyle bazı üreticilerimiz
ekim yapmakta zorlanmaktadır. Bazı
üreticilerimiz ekim yapamamıştır. Şubat
ve Mart aylarında Akdeniz Bölgesinde
ekim yapamayan üreticilerimiz, yağışların devam etmesi durumunda yer fıstığı
veya soya fasulyesi ekilişine yöneleceklerini ifade ediyorlar. Diğer bölgelerde
mısır ekilişleri başlamış olup, yağışların
durduğu, arazinin uygun olduğu günlerde ekim devam etmektedir.”
Kaliteli ve bol ürün alabilmek için
Mısırda kaliteli ve bol ürün alabilmek
için üretimin başlangıç aşaması olan toprak işleme ve tarla hazırlığının önemli olduğunu, bunun yanı sıra ekim, bakım gibi
kültürel
işlemlerin tekniğine
uygun yapılması
gerektiğine dikkati
çeken Bayraktar, “Üreticiler, ekimi uygun bir toprak işleme sonucu ve uygun
tavda yapabilir. Toprak işlemeyle iyi
bir tohum yatağı hazırlanmış, yabancı ot
kontrolü sağlanmış olmalıdır” dedi.
En önemli masraf tutarı
gübre ve sulama
Mısır üretim aşamalarında yapılan
masraflar içinde en önemli tutarı gübreleme ve sulama masraflarının oluşturduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Mısır fazla gübre tüketir. Bu durum
gübre masrafını artırır. Mısırda sulamayı
zorunlu tutan 4 dönem vardır. Bunlar;
fide dönemi, tepe püskülü öncesi, koçan
püskülü çıkarma ve son olarak da tane
dolum (koçan dolum) dönemleridir. Bu
dönemlerde mısırın su ihtiyacı yağmurla
karşılanmıyorsa mutlak suretle sulama
yapılmalıdır.
Mısır maliyeti içinde toplam masrafların yüzde 19’unu gübre ve gübre işçiliği,
yüzde 12’sini ise sulama ve sulama işçiliği masrafı oluşturmaktadır. Bu nedenle
üreticilerimize ödenen gübre desteğinin
önemi büyüktür. 2015 yılı gübre desteği
başta olmak üzere tüm destekleme miktarlarının bir an önce açıklanması önem
arz etmektedir. Sulama maliyetlerinin düşürülmesi için basınçlı sulama sistemlerinin kurulumu desteklenmeli, sulama ücretlerinin düşürülmesine yönelik tedbirler
alınmalıdır.
Mısır ekim alanlarının artırılması için
önemli bir potansiyel olan Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde sulanan alan miktarı artırılmalıdır.”
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
25
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Zeytinyağı
tüketimi
artırılmalı
130 bin tona kadar geriledi. Zeytinyağı
üretimi 2014 yılında yüzde 45,75 artışla
189 bin 481 tona yükseldi.”
Türkiye’de Ege, Marmara, Akdeniz
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
zeytin yetiştirildiğini, üretimin önemli bir
bölümünün Ege Bölgesi’nde yapıldığını
bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Balıkesir, Hatay, Mersin, Çanakkale, Bursa
üretimde önde gelen illerimizdir. Bursa
ilimizde üretilen zeytinin tamamı sofralıktır. Mersin ve Manisa illerimizde de
sofralık zeytin üretimi ağırlıktadır. Aydın,
İzmir, Muğla, Balıkesir, Çanakkale ve
Hatay illerimizde gerçekleştirilen zeytin
üretiminin yüzde 75’inden fazlası yağlıktır.
TÜİK verilerine göre ülkemizde yaklaşık 140,7 milyon meyve veren, 28,3 milyon meyve vermeyen olmak üzere toplam 169 milyon zeytin ağacı mevcuttur.
2014 yılı itibarıyla 438 bin tonu sofralık, 1
milyon 330 bin tonu yağlık olmak üzere
toplam 1 milyon 768 bin ton üretim gerçekleştirilmiştir. Son yıllarda yeni zeytin
fidanlarının dikimi ve üreticinin zeytin
üretimine özendirilmesiyle birlikte, ağaç
sayımızdaki artışa bağlı olarak, üretimde de artış meydana gelmiştir. Toplam
zeytin üretiminin yıllar itibarıyla ortalama
yüzde 30’unun sofralığa, yüzde 70’inin
de yağlığa ayrıldığı görülmektedir.”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, üretimini artırdığımız zeytinyağını yeterince tüketemediğimizi belirterek, kişi başı zeytinyağı
tüketimimiz başlıca üretici ülkeler arasında en alt düzeyde” dedi.
Bayraktar: "2012/2013 üretim
sezonunda 201 bin tonla rekor
seviyeye ulaşan ve 2013/2014
sezonunda 130 bin tona kadar
gerileyen zeytinyağı üretimi,
2014 yılında yüzde 45,75 artışla
189 bin 481 tona yükseldi."
26
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Bayraktar, yaptığı açıklamada, ülkemizde geçmiş yıllara nazaran kişi başına
tüketim 1 litre seviyesinden 2 litre seviyesine çıksa da yeterli olduğunu söylemenin mümkün olmadığını vurguladı.
Zeytinyağı üreticisi ülkeler arasında en
az zeytinyağının Türkiye’de tüketildiğine ve kişi başına zeytinyağı tüketiminin
Yunanistan’da 24, İtalya ve İspanya’da
14, Tunus, Portekiz, Lübnan ve Suriye’de
ise 8 litre olduğuna işaret etti.
Dünyada zeytin yetiştiriciliği yapılan
alanın yaklaşık yüzde 98’i ülkemizin de
içinde bulunduğu Akdeniz havzasındaki
ülkelerde yapıldığını belirten Bayraktar,
şöyle devam etti: “Dünyada yaklaşık,
103 milyon dekar alanda 20 milyon ton
dane zeytin üretilmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO)
2013 yılı verileriyle, zeytin üretiminin yüzde 38,6’sı İspanya, yüzde 14,4’ü İtalya,
yüzde 9,8’i Yunanistan, yüzde 8,2’si Türkiye, yüzde 5,8’i Fas, yüzde 5,4’ü Tunus,
yüzde 4,1’i Suriye’de yapılıyor. Son beş
sezon ortalamasına göre dünya zeytinyağı üretimi yaklaşık 3 milyon tondur.
Türkiye’de 2012/2013 üretim sezonunda
201 bin tonla rekor seviyeye ulaşan zeytinyağı üretimi, 2013/2014 sezonunda
Dünyada zeytin yetiştiriciliği yapılan
alanın yaklaşık yüzde 98’inin Türkiye’nin
de içinde bulunduğu Akdeniz havzasındaki ülkelerde yapıldığını belirten Bayraktar, “dünya üretiminde Avrupa Birliği
ülkelerinin payının yıllar itibarıyla yüzde
65-70 arasında değişiyor” dedi.
Beslenme ve sağlıkta zeytinyağı
çok önemli
Binlerce yıldır üretimi yapılan ve kutsal kitaplarda adı geçen zeytinin sıkılması ile elde edilen zeytinyağı içerdiği
antioksidanlar, karotenoidler, fenolik bileşikler ve vitaminler bakımından beslenme ve sağlık üzerindeki öneminin büyük
olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları
kaydetti: “Zeytinyağı, içerdiği bileşikler
nedeniyle oksidasyonu engelleyerek
kötü kolesterolü azalttığı ve iyi kolesterolü artırdığı bilimsel çalışmalarda vurgulanmaktadır. Ayrıca, doymamış yağ asitlerinin özellikle meme, kalın bağırsak ve
prostat kanserlerinde azalmayla yol açtığı yapılan çalışmalarda belirtilmektedir.
Yağlardan alınan enerjinin günlük kalori
ihtiyacının yüzde 30’unu aşmaması ve
bunun da yüzde 60-70’inin zeytinyağından sağlanacak şekilde beslenilmesi
uzmanlarca önerilmektedir.
Zeytinyağı, öncelikle hiçbir kimyasal
işleme tabi tutulmadan yenilebilen tek
bitkisel yağ olup, sıkıldığı haliyle tüketilebilmesi nedeniyle adeta bir meyve suyu
özelliği taşımaktadır. Sağlık üzerindeki
olumlu etkilerinin uzmanlar tarafından
da dile getirilmesiyle gelir seviyesi yüksek olan ülkelerde zeytinyağı tüketimi
giderek artmaktadır.”
Yağ açığının kapatılması için
zeytinyağı devreye sokulmalı
Dünyada ve Türkiye’de insan sağlığına yönelik önemi her geçen gün biraz daha artan zeytinyağının tüketimini
artırmak amacıyla yapılan çalışmaların
olumlu sonuçlar verdiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Buna rağmen bu ürünün pahalı bir
gıda maddesi olması, Türkiye’de margarin ve ayçiçek yağı tüketim alışkanlığı bulunması ve tanıtım faaliyetlerinin
yetersizliği tüketiminin artmasını engelliyor. Türkiye’nin 2014 yılı itibarıyla yağlı
tohum, ham yağ ve yağlı tohumların
işlenmesi sonucu arta kalan küspelerin
ithalatı için ödediği döviz miktarı 4,3 milyar dolar oldu.
Bitkisel yağ açığımızın kapatılması
bakımından zeytinyağı devreye sokulmalı, iç tüketimin çeşitli tanıtım faaliyetleriyle daha da artırılması sağlanmalıdır.
Çiftçi üzerine düşeni yapıp, mevcut
ağaç varlığını ve üretimi artırdı. Bunun
karşılığında, çiftçinin maliyetlerini düşürecek her türlü tedbir alınmalıdır. İlaç,
gübre, elektrik, sulama ve mazot fiyatları
düşürülmeli, destekler artırılarak sürdürülmeli.”
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
27
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Üretim iyi giderken,
yumurta ve sütte ihracat geriliyor
Bayraktar: "2015 Şubat ayında 1 milyar 397 milyon adet olan tavuk
yumurtası üretimi, bu yılın Şubat ayında 1 milyar 426 milyona,tavuk eti
üretimi 135 bin 274 tondan 150 bin 305 tona, hindi eti üretimi 3 bin 255
tondan 3 bin 472 tona yükseldi."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, sanayiye aktarılan sütte ve kümes hayvancılığında
üretimin iyi gittiğini, buna karşın yumurta
ile süt ve süt ürünleri ihracatındaki gerilemenin sürdüğünü bildirerek, “Ocak ayının
ardından Şubat ayında da tavuk eti, hindi
eti, tavuk yumurtası üretiminde artış sürdü. Şubat’ta, geçen yılın aynı ayına göre,
tavuk etinde yüzde 11,1, hindi etinde yüzde 6,7, tavuk yumurtasında yüzde 2 üretim artışı oldu” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, son
yıllarda devamlı gelişme gösteren kanatlı
sektöründeki üretim artışının, Ocak ayının
ardından Şubat ayında da devam ettiğini
belirtti. 2014 Şubat ayında 1 milyar 397
milyon adet olan tavuk yumurtası üretiminin, bu yılın Şubat ayında 1 milyar 426
milyona çıktığı bilgisini veren Bayraktar,
üretimin tavuk etinde 135 bin 274 tondan
150 bin 305 tona, hindi etinde 3 bin 255
tondan 3 bin 472 tona yükseldiğini vurguladı.
Sektörün 2014 yılını 17 milyar 145 milyon 389 bin adet tavuk yumurtası, 1 milyon 894 bin 669 ton tavuk eti, 48 bin 662
ton hindi eti üretimiyle yılı tamamladığını
belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Şubat ayı itibarıyla 12 aylık tavuk eti
üretimi 1 milyon 919 bin 297 tona ulaştı.
Aynı dönemde tavuk yumurtası üretimi 17
milyar 263 milyon 104 bin adede, hindi eti
üretimi ise 50 bin tonu aşarak 50 bin 144
tona yükseldi.
Ocak ayında, 2014 Ocak ayına göre
gerileyen kanatlı eti ve ürünleri ihracatında, Şubat ayında az da olsa artış oldu.
2014 yılında 651 milyon 175 bin 632 do-
28
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
lar, 2014 Ocak ayında 50 milyon 974 bin
968 dolar, 2014 Şubat ayında 48 milyon
865 bin 267 dolar ihracat yapılan kanatlı
eti ve ürünleri ihracatı, 2015 yılı Ocak ayında 42 milyon 369 bin 797 dolara indikten
sonra 2015 Şubat ayında 49 milyon 637
bin 434 dolara çıktı. Kanatlı eti ve ürünleri
ihracatı, Şubat ayında, 2014 Şubat ayına
göre, yüzde 1,58 artış oldu.
Yumurta ihracatında da Ocak ayının
ardından Şubat ayında da düşüş görüldü. 2014 yılında 402 milyon 28 bin 752
dolar, 2014 yılı Ocak ayında 43 milyon
346 bin 271 dolar, 2014 Şubat ayında 38 milyon 423 bin 691 dolar
olan yumurta ihracatı, 2015 yılı
Ocak ayında 34 milyon 852 bin
33 dolara, 2015 yılı Şubat ayında
ise 31 milyon 745 bin 502 dolara
geriledi.”
yılı Ocak ayında yaşanan gerilemenin Şubat ayında da devam ettiğini belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar,
“2014 yılını 347 milyon 504 bin 891 dolar
ihracatla kapatan süt ve süt ürünleri sektörü, 2014 yılı Ocak ayında 33 milyon 982
bin 310 dolar, 2015 Şubat ayında 33 milyon 547 bin 888 dolar
ihracat yapılmıştı.
2015 yılı Ocak ayında süt ve süt ürünleri ihracatı, 19 milyon 917 bin 638 dolar,
2015 Şubat ayında ise 20 milyon 278 bin 471 dolar oldu” dedi.
Çevre ülkelerin ekonomik sıkıntılarının, siyasi istikrarsızlıklarının ihracat rakamlarına yansımaya devam ettiğini bildiren Bayraktar, “geçen yılın aynı dönemine göre, petrol, doğalgaz fiyatları yüzde 50’lere varan oranlarda geriledi.
Petrol, doğal gaz ihraç eden Rusya ile Ortadoğu ülkeleri gibi geleneksel pazarlarımızda ekonomik sorunlar ortaya çıktı. Bu ülkelerdeki halkın alım gücü düştü.
Bunun Türkiye’nin ihracatına yansımaması mümkün değil. Siyasi istikrarsızlık
nedeniyle lojistik sorunları da var. İhracatçımız pazarlara rahatlıkla ulaşamıyor.
İç çatışma ortamındaki, siyasi istikrarsızlık içindeki ülkelerde bankacılık sistemi
de rahatlıkla işlemiyor. Bütün bunlar ihracatı zorlaştırıyor” dedi.
Rusya pazarı
Rusya’nın, 7 Ağustos 2014 tarihinden geçerli olmak üzere 1 yıl süreyle Avrupa Birliği (AB), ABD, Avustralya, Kanada ve Norveç mallarına ambargo kararı
aldığını bildiren Bayraktar, “ambargo kapsamında, sığır ve kümes hayvanı eti,
tüm meyve ve sebzeler, kaşar peynirleri ve süt başta olmak üzere tarım ve gıda
ürünleri bulunuyor. Rusya, bu ürünleri Türkiye, Brezilya, Çin ve Arjantin’in de
aralarında bulunduğu birçok ülkeden karşılayabileceğini açıkladı ama kanatlı
eti ve ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurtada Rusya pazarı da boş çıktı. Zaten
çok az olan bu ülkeye yönelik ihracat da beklentilerin çok altında kaldı” dedi.
Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da hem kanatlı hem de süt
sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu, üretimin artmaya devam
ettiğini, gelecekte bir sorun olmaması için hem iç tüketimin artırılması hem de yeni ihracat pazarları bulunması, ihracatın
desteklenmesi gerektiğini bildirdi.
Sanayiye aktarılan
inek sütü
Bayraktar,
2014 yılında
8 milyon 625
bin 743 ton
olan sanayiye aktarılan
inek sütü üretiminin, Şubat
2015’de geçen
yılın aynı ayına
göre, yüzde 2,4
artışla 681 bin
866
tondan
698 bin 361
tona çıktığını
bildirdi. Şemsi
Bayraktar, süt
ve süt ürünleri ihracatında da 2015
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
29
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Çiftçi uzun dönemde
enflasyon mağduru
Bayraktar: "Ocak ayında yüzde
8,99 artan, Şubat ayında
yüzde 0,72 gerileyen tarımda
üretici fiyatları, Mart
ayında yüzde 2,48 arttı."
30
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Ocak ayında
yüzde 8,99 artan, Şubat ayında yüzde
0,72 gerileyen tarımda üretici fiyatlarının
Mart ayında yüzde 2,48 arttığını bildirdi.
Bayraktar, Mart ayında tarımın genelinde üretici fiyatlarının (ÜFE) yüzde 2,48,
tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 3,11,
ormancılık ürünlerinde yüzde 0,67 arttığını,
balıkçılıkta yüzde 16,03 gerilediğini bildirdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, gıda
ve alkolsüz içeceklerde Mart ayında tüketici fiyatlarının yüzde 2,47 arttığını, tarımda üretici fiyatlarının bu rakama çok
yakın bir düzeyde yüzde 2,48 artış gösterdiğini belirtti. Tarımda Mart itibarıyla
yıllık enflasyonun, üretici fiyatlarında,
gıda tüketici fiyatlarının 1,28 puan üzerinde gerçekleştiğini vurgulayan Bayraktar, gıda ve alkolsüz içeceklerde Mart ayı
itibarıyla tüketici fiyatlarının yıllık yüzde
14,12, tarımda üretici fiyatlarının yüzde
15,40 arttığını bildirdi.
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Haziran’da yüzde 0,18, Temmuz’da
yüzde 0,73, Ağustos’ta yüzde 0,55 gerileyen tarımda üretici fiyatları, Eylül’de yüzde 2,29, Ekim’de yüzde 0,18, Kasım’da
yüzde 0,15 arttı. Aralık ayında yüzde 1,30
gerileyen üretici fiyatları, Ocak ayındaki
yüzde 8,99 artışın ardından Şubat ayında
yüzde 0,72 düştü. Mart ayında tarımda
üretici fiyatları yüzde 2,48 arttı.
Gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatlar,
Haziran ayında yüzde 0,36, Temmuz
ayında yüzde 0,30, Ağustos ayında yüzde 0,89, Eylül’de yüzde 0,31, Ekim ayında ise yüzde 2,65, Kasım’da yüzde 0,24
yükseldi. Aralık ayında artmayan fiyatlar,
Ocak ayında yüzde 3,52, Şubat ayında
yüzde 2,59, Mart ayında yüzde 2,47 arttı.”
On iki aylık ortalamalarda üretici
enflasyonu, tüketiciden düşük
Üretici fiyatlarının, Şubat ayı itibarıyla
son bir yıllık dönemde tarımın genelinde
yüzde 15,40, on iki aylık ortalamalara göre
yüzde 11,65 arttığını belirten Bayraktar,
şunları kaydetti: “On iki aylık ortalamalarda
tarımda üretici fiyatlarındaki artış, gıdadaki
yüzde 13,25 artışın 1,6 puan altında, yüzde 11,65 düzeyinde gerçekleşti.
Mart ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde, tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde
15,59, on iki aylık ortalamalara göre yüzde
11,36, ormancılık ürünlerinde 15,53, on iki
aylık ortalamalara göre yüzde 25,48, balıkçılıkta yüzde 8,38, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,41 artış görüldü. Gıda ve
alkolsüz içeceklerde, Mart ayında tüketici
enflasyonu yüzde 2,47, Mart itibarıyla son
bir yıllık enflasyon yüzde 14,12, on iki aylık ortalamalara göre enflasyon ise yüzde
13,25 olmuştu.
Tüketici fiyatları ise Mart ayında yüzde
1,19, Mart ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde yüzde 7,61, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,70 artmıştı.” Tarımda
2014’de yaşanan doğal afetler nedeniyle
özellikle tahıllar ve meyvelerde bir üretim
düşüşü olduğunu, bunun fiyatlara yansıdığını belirten Bayraktar, “Mart ayı itibarıyla son 3 yıllık döneme baktığımızda
tüketici fiyatları endeksinde (TÜFE) yüzde
25,1 artarken, tarımda üretici fiyatlarındaki artış yüzde 20’de kaldı. Uzun dönemli
bakıldığında çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyatlarının genel enflasyonun altında kaldığını ve mağdur olduğunu görüyoruz”
dedi.
Fiyatı artan ve düşenler
Bayraktar, şunları kaydetti: “Mart ayında fiyatlar, ürün gruplarında, diğer ağaç
ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyvelerde yüzde 76,46, turunçgillerde yüzde
13,45, sebze ve kavun-karpuz kök ve
yumrularda yüzde 6,45, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 4,93, tek yıllık bitki-
sel ürünlerde yüzde 3,54 arttı. Yine Mart
ayında fiyatlar, canlı sığırlar, mandalar ile
bunlardan elde edilen işlenmemiş sütte
yüzde 1,51, canlı hayvanlar ve hayvansal
ürünlerde yüzde 1,22, koyun ve keçiler
ile bunların işlenmemiş süt ve yapağılarında yüzde 0,87, ormancılık ürünleri ve
ilgili hizmetlerde yüzde 0,67, diğer çiftlik
hayvanları ve hayvansal ürünlerde yüzde
0,58, pirinç dışındaki tahıllar, baklagiller
ve yağlı tohumlarda yüzde 0,33, lifli bitkilerde yüzde 0,17 artış gösterdi.
Fiyatlar, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 16,03, çeltikte yüzde 3,48, yağlı
meyvelerde yüzde 1,83 canlı kümes hayvanları ve yumurtada yüzde 0,32 geriledi.
İşlenmemiş tütünde ve içecek üretiminde kullanılan bitkisel ürünlerde fiyatlar
değişmedi.
Ürün bazında Mart ayında fiyatlar
sivribiberde yüzde 45, portakalda yüzde
30,29, kabuklu yer fıstığında yüzde 22,92,
sardalyada yüzde 21,67 artarken, hıyarda
yüzde 26,07, hamside yüzde 19,54, mezgitte yüzde 17,13 geriledi.”
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
31
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Balıkta
avlanma
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
tüm denizlerimizde 15 Nisan 2015'ten itibaren trol ve gırgır ağlarıyla avcılık yapan balıkçılar için genel av yasağının başlayacağını bildirerek, “Bu dönemin balık üreme zamanı olduğu için büyük
önem taşıdığı göz önüne alınarak uygulanan av yasağı, 1 Eylül
2015'e kadar sürecek. Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için
tüm balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir” dedi.
Bayraktar, 15 Nisan 2015'ten itibaren, isteyen balıkçıların karasuların bitişiğindeki uluslararası sularda ve su ürünleri avcılık
tebliği ile getirilen düzenlemelere uyulması şartıyla uzatma ağlarıyla su ürünleri avcılığı yapabileceğini belirtti.
yasağı
Bayraktar: "Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için
tüm balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir."
Yetiştiriciliğin payı artıyor
Şemsi Bayraktar, 2002 yılında toplam su ürünleri üretimin yüzde 9,7’si olan
yetiştiriciliğin payının 2005 yılında yüzde
21,7’ye, 2010 yılında yüzde 25,6’ya, 2012
yılında yüzde 32,9’a ve 2013 yılında da
yüzde 38,5’e yükseldiğini belirtti.
Türkiye’de su ürünleri üretimindeki
artışa rağmen kişi başına su ürünleri
tüketiminin gelişmiş ülkelerin altında olduğunu bildiren Bayraktar,
şunları kaydetti:
“Dünyada kişi başına su
ürünleri tüketimi 18,8 kilogram, Avrupa’da 23,3 kilogram,
Bulgaristan’da 4,6 kilogram ve
Portekiz’de de 61,6 kilogramdır. Kişi başına balık tüketimi
6,3 kilogram olan ülkemizde su
ürünleri tüketiminin artırılması gerekmektedir.
Su ürünlerinin ve yaşam alanlarının
korunması, üretimde sürdürülebilirliğin
sağlanması için, su ürünleri avcılığına ilişkin bir takım yasak, sınırlama ve yükümlülükler bulunmaktadır. Bunlar tür, boy,
zaman, derinlik, mesafe ve av araçları ile
ilgili düzenlemeler olup, balıkçıların getirilen bu kurallara uygun olarak avcılık yapmaları zorunludur.”
Av yasağına
uyulmalı
Sürdürülebilir
balıkçılığın sağlanması için tüm
balıkçıların av yasağına uymaları
gerektiğini belirten Bayrak-
tar, şu bilgileri verdi: “Su ürünleri avcılığı
konusunda bilinçli ve duyarlı vatandaşlarımızın da gördükleri yasak avcılık faaliyetlerini, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı İl İlçe Müdürlüklerine ya da
Jandarmaya bildirerek su ürünlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına katkıda
bulunmaları gereklidir.
Balık alırken boy yasağına aykırı
olarak avlanmış küçük balık satışına,
av yasağı süresince yasak olan türlerin
satışına ve balık satış yerlerinde asgari hijyen şartlarına uyulup uyulmadığına
dikkat edilerek balık alınması gereklidir.
Vatandaşların bu yöndeki tavır ve tutumları balıkçılık sektörü için büyük önem
taşımaktadır.”
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, av yasağının olduğu
dönemde balıkçı tezgahlarında kültür balıklarını görmek mümkün olacağını, bunun yanı sıra av sezonunda avlanıp uygun koşullarda saklanan balık türlerinin de az miktarda da bulunabileceğini vurguladı.
Ülkemizde su ürünlerinde yetiştiriciliğin arttığını, avcılığın yıllar
itibariyle azalma eğiliminde olduğuna dikkati çeken Bayraktar,
şu bilgileri verdi:
“2014-2015 sezonunda avcılıktan elde edilen balık üretimimizin önemli bölümünü hamsi, çaça, mezgit ve istavrit oluşturdu.
Bu av sezonunun önceki 2-3 av sezonuna göre iyi geçmiş olması
üreticilerimiz açısından olumlu bir gelişmedir.
Avlanan deniz balıkları miktarı 2007 yılında 518 bin ton iken,
2011 yılında 432 bin tona, 2012 yılında 315 bin tona ve 2013
yılında da 295 bin tona düşmüştür.
2013 yılında toplam 607 bin 515 ton olan su ürünleri üretimimizin yüzde 55,8’i deniz avcılığından, yüzde 5,7’si tatlı su avcılığından, yüzde 38,5’i yetiştiricilikten elde edilmektedir.
Su ürünleri yetiştiriciliği (kültür balıkçılığı), ülkemizde de dünyada olduğu gibi gelişen bir sektör konumundadır. Ülkemiz, su
kaynakları, modern ve ileri teknoloji varlığı, girişimci ruhu ve her
türlü yatırım olanakları ile su ürünleri yetiştiriciliğinde büyük bir
potansiyel yaratabilecektir. Bu anlamda sektörü daha da ileri boyutlara taşıyacak, stratejilere, projeksiyonlara, destekleme politikalarına ve uygulamalara ihtiyaç bulunmaktadır.”
32
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
33
TZOB DİYOR Kİ!
Ocak’ta
bile
tarımda
4,8 milyon
istihdam
TZOB DİYOR Kİ!
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Ocak ayında
bile tarımda istihdamın 4,8 milyonu geçtiğini bildirerek, “Tarımsal faaliyetin dibe
vurduğu Ocak ayında bile tarım, 4 milyon
842 bin kişiye istihdam sağladı. İstihdamın yüzde 19’unu tarım karşıladı” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2015
Ocak ayında 25 milyon 454 bin olan istihdamın 13 milyon 565 bini hizmetler, 4
milyon 842 bini tarım, 5 milyon 349 bini
sanayi, 1 milyon 697 bini inşaat sektörlerinde gerçekleşti.
Ocak ayında bile tarımın 4,8 milyonun
üzerinde istihdam sağlamasının önemli olduğunu belirten Bayraktar, “tarım
Türkiye’de bir istihdam kapısı. Hala istihdamın 5’te 1’ini karşılıyor. İstihdamda hiz-
Ağustos ve Eylül aylarında 2,2, Ekim ayında 2,1, Kasım ve Aralık aylarında 2 puan
azalttığını hatırlattı.
Şemsi Bayraktar, Ocak ayında tarımda çalışan sayısının, 2014 Aralık ayına
göre 168 bin kişi azalarak 5 milyon 10 bin
kişiden 4 milyon 842 bin kişiye indiğini, 4
milyon 787 bin olan geçen yılın Ocak ayına göre ise 55 bin arttığını belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her
yıl Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın
ardından azalmaya başladığını, OcakŞubat aylarında en düşük düzeye indiğini
hatırlattı.
Tarıma destek
milli gelirin
yüzde 1’ine
çıkarılmalı
Bayraktar, 2014 yılı Mart ayında tarımın istihdamda yüzde 20,8 olan payı-
Bayraktar: "Tarımda 2023 hedefleri olan, 150 milyar dolarlık hasılaya,
40 milyar dolarlık ihracata ulaşmak, 84 milyona yükselecek ülke
nüfusumuzun gıda güvencesini sağlamak, 50 milyon turisti beslemek
istiyorsak, desteği milli gelirin yüzde 1’ine çıkarmalıyız."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
tarıma desteğin milli gelirin yüzde 1’ine çıkarılması gerektiğini
bildirerek, “halen yüzde 0,56 olan tarım desteklerinin milli gelire oranı, kanunun öngördüğü şekilde yüzde 1’e yükseltilmelidir”
dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 18 Nisan 2006 tarihinde kabul edilen 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun tarımsal desteklerin
finansmanıyla ilgili 21’nci maddesinde, “Tarımsal destekleme
programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayri safi milli hasılanın yüzde birinden (1) az olamaz” hükmü bulunduğunu belirtti.
Bayraktar: "Tarımsal faaliyetin dibe
vurduğu Ocak ayında bile tarım,
4 milyon 842 bin kişiye istihdam
sağladı. İstihdamın yüzde
19’unu tarım karşıladı."
metlerin payı yüzde 53,3, sanayinin payı
yüzde 21, inşaatın payı yüzde 6,7 düzeyinde bulunuyor” dedi.
Tarım Ocak’ta işsizliği
2,1 puan düşürdü
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Ocak
ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4,1
puan düşürerek yüzde 17,3’den yüzde
13,1’e, erkeklerde 1,3 puan düşürerek
yüzde 11,9’dan yüzde 10,6’ye, toplamda işsizliği 2,1 puan düşürerek yüzde
13,4’den yüzde 11,3’e indirdiğini bildirdi.
Bayraktar, tarımın işsizliği 2014 yılı
Mart ayında 1,9, Nisan ayında 1,8, Mayıs
ayında 1,9, Haziran ayında 2, Temmuz,
34
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
nın, Nisan ayında yüzde 21,3’e, Mayıs’ta
yüzde 21,9’a, Haziran’da yüzde 22,3,
Temmuz’da yüzde 22,4’e çıktığını, Ağustos ayında yüzde 22,1’e, Eylül ayında
yüzde 21,5’e, Ekim ayında yüzde 20,7’ye,
Kasım ayında ise yüzde 20’ye, Aralık
ayında yüzde 19,5’e, 2015 Ocak ayında
ise yüzde 19’a indiğini bildirdi.
Şemsi Bayraktar, “Mevsim şartlarına
rağmen tarım, 2015 Ocak ayında 4 milyon 842 bin kişiye istihdam sağlarken, bu
rakam sanayide 5 milyon 349 bini ancak
buluyor. Ocak ayında tarımın 2 milyon
710 bin erkek, 2 milyon 133 bin kadına iş
ve aş sağladığını, çalışan erkeklerin yüzde 15,1’i, çalışan kadınların yüzde 28,2’si
tarımda istihdam ediliyor” dedi.
Destekleme araçları
Aynı kanunun 19’ncu maddesinde tarımsal destekleme
araçlarının sayıldığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Bunlar doğrudan gelir desteği, fark ödemesi, telafi edici ödemeler,
hayvancılık destekleri, tarım sigortası ödemeleri, kırsal kalkınma
destekleri, çevre amaçlı tarım arazilerini koruma programı destekleri ile araştırma, geliştirme ve tarımsal yayım destekleri, pazarlama teşvikleri, özel depolama yardımı, kalite desteği, piyasa
düzenlemeleri desteği, organik üretim desteği, imha desteği,
ürün işleme desteği, bazı girdi destekleri, tarım havzaları destekleri ve benzeri destekleme araçları şeklinde sıralanıyor. Yine aynı
maddeye göre, destekleme araçlarının her yıl Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu’nun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından belirleneceğine dikkat çekiliyor.
2006 yılında milli gelirin yüzde 1’i 7 milyar 584 milyon, 2007
yılında 8 milyar 432 milyon, 2008 yılında 9 milyar 505 milyon,
2009 yılında 9 milyar 526 milyon, 2010 yılında 10 milyar 988 mil-
yon, 2011 yılında 12 milyar 977 milyon, 2012 yılında 14 milyar
168 milyon, 2013 yılında 15 milyar 673 milyon, 2014 yılında 17
milyar 498 milyon lirayı buluyor. Buna karşın, tarımsal destek
olarak 2006 yılında 4 milyar 793 milyon, 2007 yılında 5 milyar
643 milyon, 2008’de 5 milyar 864 milyon, 2009’da 4 milyar 749
milyon, 2010’da 5 milyar 497 milyon, 2011’de 7 milyar 85 milyon, 2012’de 7 milyar 673 milyon, 2013’de 9 milyar 47 milyon,
2014’de 9 milyar 800 milyon lira ödendi.”
Bayraktar, “Tarımda 2023 hedefleri olan 150 milyar dolarlık
hasılaya, 40 milyar dolarlık ihracata ulaşmak, 84 milyona yükselecek ülke nüfusumuzun gıda güvencesini sağlamak, 50 milyon
turisti beslemek istiyorsak, desteği milli gelirin yüzde 1’ine çıkarmalıyız. Aksi takdirde bu hedeflere ulaşmak mümkün değildir”
dedi.
Sadece 2014 yılındaki fark 7,7 milyar lira
Sadece 2014 yılında ödenen tarımsal destekler ile GSYH’nin
1’i arasındaki farkın 7 milyar 698 milyon lira olduğunu vurgulayan Bayraktar, desteğin oranının milli gelirin 1’ine çıkarılması
halinde, 7,7 milyar lirayı bulacak destek artışının, özellikle mazot
ve gübre desteği olarak çiftçiye verilmesi gerektiğini, tarımda milli gelirin yüzde 1’inin altında destek ayrılmasının hızlı gelişmeye
imkan vermediği belirtti.
Bayraktar, tarım sektörünü yeniden yapılandırmak, işletme
yapılarını iyileştirmek, girdi maliyetlerini düşürmek, üretimde
verimliliği artırmak suretiyle daha rekabetçi bir tarım sektörü
oluşturup, Avrupa Birliği’ne (AB) uyum sağlamak isteniyorsa
tarımın daha fazla desteklenmesi gerçeğinin ortada olduğunu
vurguladı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
35
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Afetler çiftçinin
yakasını bırakmıyor
mm, Babadağ İstasyonu’nda ise 82,3
mm olarak ölçülmüştür. Bu yağış miktarları oldukça fazladır. Bu istasyonların
bağlı olduğu iller ve çevre illerde Uşak,
Afyonkarahisar, Denizli, Antalya, Aksaray ve Burdur’da sele neden olmuştur.
Nisan ayının birinci ve ikinci haftasında
bazı illerimizde yüksek kesimlerde (eksi)
-10 dereceye kadar düşen hava sıcaklıkları, don riskinin gerçekleşmesine yol
açmıştır.”
Bayraktar, Mart ve Nisan aylarında
yaşanan afetlerle ilgili olarak şu bilgileri
verdi: Uşak: 27 Mart 2015 akşam saatlerinde şiddetini artıran yağmur merkeze
bağlı Bozkuş Köyü'nde dere taşmasına,
çok sayıda ev ve tarım arazilerinin su altında kalmasına neden oldu.
Afyonkarahisar İli Sandıklı İlçesi
Mart ayı sonunda, 24 saat aralıksız
yağan yağmur sele neden oldu. Eriyen
kar suları da sele karışınca ilçe merkezi
ve köylerde tarım arazileri su altında kaldı.
Akharım Beldesi'ndeki Akharım Barajı da
yağmur ve kar sularının etkisiyle taşınca,
Ürküt, Ekinhisar, Yolkonak, Karasandık,
Oda, Alagöz, Kozvan ve Hırka köylerinde su baskınlarına neden oldu. Evler,
besihane ve samanlıklar, haşhaş, arpa,
buğday ve şeker pancarı ekili tarlalar su
altında kaldı.
Bayraktar: "Ekim ayından itibaren gerçekleşen yağışlar, ülke genelinde
tarımsal üretim açısından iyi bir başlangıç oluştursa da,
zaman zaman bazı illerimizde aşırı yağışların neden olduğu
sel ve bazı illerimiz de görülen don, tarım arazilerine ve ürünlere zarar verdi."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, geçen sezon,
doğal afetlerin hemen hepsini yaşayan
çiftçimizin, bu sezon da rahat yüzü görmediğini bildirerek, “2014 Ekim ayından
itibaren gerçekleşen yağışlar, ülke genelinde tarımsal üretim açısından iyi bir başlangıç oluştursa da, zaman zaman bazı
illerimizde aşırı yağışların neden olduğu
sel ve bazı illerimiz de görülen don, tarım
arazilerine ve ürünlere zarar verdi” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Uşak,
Afyonkarahisar, Denizli, Aksaray, Burdur,
Antalya, Manisa, Adana, Hatay ve Ma-
36
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
latya, Aydın illerinde Mart ve Nisan aylarında görülen aşırı yağışın ve bazı illerde
görülen don olayının ürüne zarar verdiğini
belirtti.
Bu yılın Şubat ayında normalin üzerinde gerçekleşen yağışların, Mart ayında
da devam ettiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Hububat başta olmak üzere meyve
ağaçları ve diğer ürünler için önemli olan
Mart ayı yağışlarının devam etmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte ayın son
günlerinde ve Nisan ayı başlangıcında
Afyonkarahisar İli Dinar İlçesi:
bazı illerimizde gerçekleşen aşırı yağışlar
sele neden olmuş, ayrıca bazı ilerimizde
don, ürünlere zarar vermiştir.
28 Mart 2015 tarihinde gerçekleşen
aşırı yağışlar bazı illerimizde sele dönüşerek tarım arazilerini sular altında
bırakmıştır. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu tarihte Antalya ili Elmalı Orman İstasyonu’nda 24
saatte metrekareye düşen yağış miktarı,
toplam 116,3 milimetre (mm), Isparta İli
Senirkent İstasyonu’nda 98,6 mm, Burdur İli Altınyayla İstasyonu’nda 93,9 mm,
Denizli İli Serinhisar İstasyonu’nda 82,9
Mart ayı sonunda, şiddetli yağmur
nedeniyle 3 köyde tarım arazileri su altında kaldı. Çağlayan Köyü'ndeki baraj
göletinin taşmasıyla Uluköy, Dombay ve
Yeşilyurt köylerinde ev ve tarım arazilerinde su baskınları oldu. Evlerde maddi hasara neden olan sel, tarım alanlarında da
ürünlere zarar verdi.
Denizli
Mart ayı sonunda, sağanak yağış nedeniyle dereler taştı, evleri su bastı, tarım
arazileri zarar gördü. Denizli İli Merkez, Tavas, Honaz, Sarayköy ve Acıpayam ilçelerinde sağanak yağış özellikle tarım arazilerinde zarara neden oldu. Yağış nedeniyle
dereler taştı, derelerin kenarındaki evler ve
hayvan barınakları su altında kaldı.
Aksaray
Mart ayının son haftası, şiddetli yağmur, ekili arazilerde zarara yol açtı.
Burdur İli Karamanlı İlçesi
Mart ayının sonunda, ilçede aralıksız
süren yağmur sele neden oldu, suya kapılan 100 koyun telef oldu.
Burdur İli Ağlasun İlçesi
Mart ayının son haftası, Ağlasun
İlçesi'nde de sağanak yağış ve dolu sele
neden oldu. 24 saatten fazla süren yağış
sonrası, Kum Mahallesi'nde ev ve tarım
arazilerini su bastı.
Antalya Elmalı
Mart ayı sonunda, iki gün boyunca
devam eden yağmur, tarım arazilerini su
altında bıraktı. Aşırı yağış sebebiyle Mamür çayı taştı. Sel sonucu, Yuva, Falur ve
Kıvırcık mahallelerinin de aralarında bulunduğu bölgede tarım alanları su altında
kaldı.
Burdur Kestel
2 Nisan 2015 tarihinde Burdur’un Bucak İlçesinde bulunan Onaç Barajı’nın
aşırı yağışlar ve kar sularının erimesi sonucu taşmasıyla Kestel Ovası’nda ekili tarım arazileri sular altında kaldı. Taşkın suları ile Kestel Ovası'nda Kestel, Kuşbaba,
Kızılkaya, Üzümlübel, Karaaliler köylerine
ait binlerce dekar ekili saha sular altında
kalarak bozuldu.
Manisa
İlde Nisan ayında yağan kar ve don
üzüm bağlarında zarara neden oldu.
Tarım sigortası yaptıran üreticilerin bağlarında eksperler ilk tespiti yaptı. Zararın
boyutu ürünün gelişme döneminde daha
net ortaya çıkacak.
Adana ve Hatay
Adana ve Hatay illerinde Nisan ayının
ilk haftasında gerçekleşen sel patatese
zarar verdi.
Malatya
İlde Nisan ayının ilk haftasında gerçekleşen don, kayısılara zarar verdi. Zararın boyutu ürünün gelişimi daha net ortaya çıkacaktır.
Aydın Büyük Menderes
12 Nisan’da kar erimeleri ile başlayan
aşırı yağış nedeniyle, Büyük Menderes
Nehrini besleyen yan derelerin taşması
sonucu taşkınlar oluşarak, Büyük Menderes Havzasında Yenipazar, Koçarlı, İncirliova, Germencik ve Söke’ye kadar araziler
sular altında kalmıştır.
Üreticinin Zararları
Ziraat Odalarından TZOB’a intikal
eden raporlara göre başka illerdeki hasar tespitlerini de takip ettiklerine dikkat
çeken Bayraktar, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından don riski beklenen illerin önceden tespit edildiğini, bu illerde
çiftçileri uyardıklarını ve önlem almasını
istediklerini belirtti.
Bayraktar, “riskin beklendiği il ve ilçelerde, çiftçilerimiz, saman, lastik yakma,
ürünlerin üzerini örtme, sulama gibi önlemleri alarak zararın daha da büyümesini önlediler. Bu yıl yaşanan dondan yüksek kesimlerdeki kayısı, fındık gibi ürünler
zarar görse de 2014 yılında yaşanan don
afetinin bu yıl yaşanmamış olması tesellimiz oldu” dedi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
37
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Çilekte verim de
üretim de artıyor
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, çilekte verimin
de üretimin de arttığını bildirerek, “Son
10 yılda çilekte üretim 155 bin tondan
376 bin tona, dekar başına verim 1590
kilogramdan 2 bin 802 kilograma çıktı.
Bu dönemde çilekte toplu meyveliklerin
alanı ise 97 bin 500 dekardan 134 bin
234 dekara yükseldi” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tezgahlarda bollaşan çileğin aroması, zengin vitamin ve özellikle ellajik asit içeriği
ve değişik tüketim şekillerinin (pasta,
marmelat, reçel, meyve suyu, dondurma
gibi) bulunması nedeniyle çok sevilerek
tüketilen bir meyve olduğunu belirtti.
Ayrıca çileğin, taze meyvenin az
olduğu dönemde olgunlaşmasından
dolayı iyi bir pazar avantajına da sahip
bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları
kaydetti: “İç ve dış piyasada ilgi gören
çilek, arz ve talep neticesinde üretim
alanları çoğalarak çeşit zenginliği ve süreklilik açısından, alternatif bir ürün olarak üretim miktarı artmaktadır.
38
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2005 yılında
3,8 milyon ton olan dünya çilek üretimi,
2009 yılında 4,6 milyon tona çıktı. 2012
yılında 4 milyon 532 bin ton çilek üretildi.
ABD, 1 milyon 367 bin ton üretimle dünya üretiminin yüzde 30’unu karşılıyor. Bu
ülkeyi 360 bin tonla Meksika, 353 bin
tonla Türkiye, 290 bin tonla İspanya, 242
bin tonla Mısır izliyor.”
Türkiye’nin 2014 yılında 17 milyon
dolarlık 14 bin 286 ton çilek ihraç ettiği,
ihracatta Rusya’nın 13 milyon dolarla ilk
sırada yer aldığı bilgisini veren Bayraktar,
Rusya’yı sırasıyla, Irak ve Romanya’nın
takip ettiğini belirtti.
Bayraktar, Türkiye’de çilekte modern
tekniklerle üretimin 1970’li yıllarda başladığını, üretimin 2005 yılında 200 bin tona
ulaştığını, 2007 yılında 250 bin, 2011
yılında 300 bin tonluk üretim rakamının
aşıldığını belirtti.
Türkiye’de kuzey ve doğu bölgesi hariç her bölgede çilek yetiştiriciliği yapıldı-
ğını bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Çilek açık tarla ve örtü altı yetiştiriciliği
şeklinde üretilmektedir. Çilekte modern
yetiştiricilik başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere Ege ve Marmara Bölgelerinde başarıyla uygulanıyor. 2014 yılında çilek üretimi Mersin’de 132 bin 556
ton, Aydın’da 62 bin 859 ton, Antalya’da
56 bin 412 ton, Bursa’da 43 bin 8 ton,
Manisa’da 18 bin 747 ton ve Konya’da
ise 17 bin 727 ton olarak gerçekleşti.
Üretim, Elazığ’da 7 bin 153 ton, İzmir’de
5 bin 150 ton, Sakarya’da 4 bin 507
ton, Kahramanmaraş’ta 3 bin 698 ton,
Çanakkale’de 2 bin 792 ton, Adana’da 2
bin 302 tonu buldu.”
Türkiye’de çilek yetiştiriciliğinin önem
kazanmasında en önemli nedenin, çileğin değişik iklim ve toprak koşullarında
ekonomik olarak yetiştirilebilmesi olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Bununla beraber yapılan masrafların kısa sürede geri
kazanılmasıyla küçük aile işletmeleri tarafından yetiştirilmesine uygun bir türdür.
Ayrıca çilek yetiştiriciliğin de birim alandan elde edilen gelir de yüksektir” dedi.
İyi tarım uygulaması yaygınlaştırılmalıdır.
Çilek üretiminde çalışan kişilere toplama usulleri öğretilmeli, gerekli eğitim verilmelidir.
İhracata teşvik verilmelidir.
YAPILMASI GEREKENLER
Bayraktar, ABD ve Meksika’nın ardından dünya üçüncüsü
olduğu çilekte yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“Sağlıklı sertifikalı fide kullanılmalı ve fide fiyatları üreticilerin kullanımını zorlayacak düzeyde olmamalıdır. Bununla beraber erkenci çilek üretimi yapılmalı, firigo fide yerine fresh fide
kullanımı yaygınlaştırmalıdır.
Üretimin pazarlama yönü de düşünülerek, güz dikimine
uygun çeşitler ve bunların yetiştiricilik isteklerinin belirlenmesi
üzerine çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Ayrıca erkencilik, üniform meyve, istenen renk ve aromatik özelliklere sahip, nakliyeye dayanıklı, raf ömrü uzun çeşitlerin kazandırılmasına yönelik
çalışmalar olmalıdır.
Çilek üretimine de ürün desteği verilmelidir.
Yola dayanıklı verimi yüksek yeni çeşitler seçilmelidir
TARSİM kapsamında çileğin sebze grubundan çıkarılıp
meyve grubuna alınmalıdır.
Girdi maliyeti azaltmak ve geliri artırılabilmek için ‘Üretici
Birliği’ oluşturulmalıdır.
Çilek üretiminin sadece bir sezonluk ürün olmaktan çıkarılıp, üretimin bütün bir yıla yayılması sağlanmalıdır.
Havalandırmanın daha iyi olduğu 5’li ve daha yüksek tünel sistemleri yaygınlaştırılmalıdır.
Pazar payını artırabilmek için mutlaka markalaşmaya gidilmeli, bunun içinde coğrafi ürün işareti alınmalıdır.”
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
39
Bayraktar: “Pamukta ekimler sürüyor. 55 kuruştan 65 kuruşa çıkan
primin ödenmesine çiftçinin ihtiyacı var."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, pamukta ekimlerin sürdüğünü, 2014 yılında 55 kuruş
olan prim miktarının 65 kuruşa çıkarıldığını
bildirerek, “prim, girdilerin temininde faydası oluyor. Ekimler sürüyor. Primin ödenmesine çiftçinin ihtiyacı var” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, pamukta ekimlerin başladığını, pamukta
ekim alanlarındaki değişimin, üreticinin
kazancıyla, ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.
2013 yılında 2 milyon 250 bin ton olan
kütlü pamuk üretiminin 2014 yılında yüzde 4,4 artışla 2 milyon 350 bin tona çıktığını vurgulayan Bayraktar, 2013-2014
döneminde, pamuk ekilen alanın 172 bin
529 dekar artışla, 4 milyon 508 bin 900
dekardan 4 milyon 681 bin 429 dekara
yükseldiğini, hasat edilen alanın 4 milyon
508 bin 900 dekardan 4 milyon 668 bin
388 dekara çıktığı bilgisini verdi. Bayraktar, dekar başına verimin bu dönemde
499 kilogramdan 503 kilograma yükseldiğini belirtti.
Pamuk önemli bir stratejik ürün
Pamuğun tarım ürünleri arasında sağladığı yüksek katma değer ile istihdam
oluşturan, tarım ve sanayi sektörlerinin
bütünleşmesinde rol oynayan, ihracata
yönelik, dünya tarım ürünleri ticaretinde
önemli bir stratejik ürün olduğunu vurgu-
40
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
layan Bayraktar, şunları kaydetti: “Özellikle Türk tekstil sanayinin toplam ihracat
içindeki payı nedeniyle kazandırdığı döviz, sağladığı katma değer, oluşturduğu
istihdamla, ülkemizde milyonlarca kişinin
bu faaliyetin içinde olmasını sağlamış,
bu tarım kolunun ekonomik hacminin ne
denli büyük olduğunu ortaya koymuştur.
Hal böyleyken son yıllarda pamuk
veriminde ülkemiz dünyada ilk sıralarda
yer almasına karşın, son 10 yılda ekim
alanlarındaki daralma nedeniyle, pamuk
tüketimimiz karşılanamadığı için pamuk
ithalatı yapmak zorunda kalmaktadır. Geçen yıl ekim alanlarında görülen 172 bin
529 dekarlık artış yeterli değildir.
Ekim alanlarındaki azalmanın belli
başlı nedenleri içinde; tarımımızın yapısal sorunları, yüksek olan girdi fiyatlarının
üretim maliyetlerini yükseltmesi gelmektedir. Bilindiği üzere pamuk, gümrük birliğinden dolayı tarife uygulaması yapamadığımız tek tarımsal üründür. Bütün
bunlar, pamuk üreticimizi diğer ülkeler
pamuk üreticileri ile rekabetini güçleştirmekte, ekim alanları giderek daralmakta
ve üreticimizi pamuk yerine farklı ürünlerin tarımını yapmaya yöneltmektedir.”
Girdi kalemlerinde alınan KDV
ve ÖTV oranları düşürülmeli”
Pamukta ekim alanlarındaki deği-
şimin, üreticinin kazancıyla, yani ürün
maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan
ilişkili olduğunu bildiren Bayraktar, şu konulara dikkati çekti:
“Pamuk üretim maliyetini belirleyen
tohumluk, ilaç, gübre, elektrik, mazot gibi
girdi kalemlerinde alınan KDV ve ÖTV
oranları düşürülmelidir.
Diğer taraftan Türkiye’de pamuk üretiminin artırılması için belirlenen tarım
havzalarındaki desteklemeler amacı doğrultusunda uygulanmalıdır. Prim sistemi,
özellikle üretimi yönlendirme ve üretici
gelir seviyesinin korunması açısından
önemlidir. 2014 yılında 55 kuruş olan
prim miktarı, 2015 yılında 65 kuruşa çıkarıldı. Pamukta ekimler sürüyor. Primin
ödenmesine çiftçinin ihtiyacı var. Aslında,
prim, girdilerin temininde faydası olacağı
düşüncesiyle en geç ekim hazırlıklarından önce ödenmeli.
Ülkemiz tekstil sanayinin geldiği durumu dikkate alındığında sanayicimizin
hammadde ihtiyacı olan pamukta, istenen
üretim artışını sağlamak ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için önlem alınmalıdır.”
Bayraktar, açıklamasında, dünya fiyatları karşısında, maliyetleri yüksek olan
ülke pamuk üreticisinin rekabet etmesinin
oldukça zor olduğunu vurguladı.
PATATES
Pamukta
ekim
zamanı
AYIN KONUSU
TZOB DİYOR Kİ!
AYIN KONUSU
Mustafa Hepokur
TZOB Yönetim Kurulu
Muhasip Üyesi
AYIN KONUSU
ORTAGÜNEY ANADOLU
BÖLGEMİZDE
PATATES TARIMI
Bölgemiz tarımında oldukça önem
taşıyan ürünlerden biri de patatestir.
Bölgemizde 2014 yılı itibarıyla 590 bin
727 dekar alanda 2 milyon 221 bin 334
ton üretim gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin
toplam 1 milyon 297 bin 32 dekar patates dikim alanının yüzde 45,5’i, toplam
4 milyon 166 bin ton patates üretiminin
ise yüzde 53,3’ü bölgemizde yapılmaktadır. İller bazında bölgemizin patates üretimine baktığımızda toplam 2 milyon 221
bin 334 ton üretimin yüzde 27,9’u Niğde,
yüzde 22,9’u Konya, yüzde 13,6’sı Afyon,
yüzde 12,9’u Kayseri, yüzde 9,9’u Nevşehir illerimiz tarafından gerçekleştirilmektedir. Verilerden de görüldüğü üzere Ülkemizin patates tarımında Bölgemiz önemli
bir yere sahip olduğu gibi, patates tarımı
bölgemiz üreticilerinin de önemli bir geçim kaynağıdır.
Bugün bölge üreticilerimiz üretimden
pazarlamaya kadar pek çok sorunla karşı
karşıya kalmışlardır. Ülkemiz patates üretiminin geleceği açısından taşıdığı önem
nedeniyle bu sorunların başında patates
siğili hastalığı gelmektedir. Hastalığın
kimyasal mücadelesinin olmaması, bulaşık alanlarda yetişen yumru ve bulaşık
toprak hareketleriyle çok kolay yayılabilmesi, hastalıkla mücadelede sıkı karantina tedbirlerinin uygulanmasının zorunlu
olması en önemli geçim kaynağı patates
üretimi olan bölge üreticilerimizi mağdur
etmiştir. 2000 yılı ile karantina tedbirlerinin uygulandığı 2005 yıllarını kıyasladığımızda, patates dikim alanları ülkemizde
yüzde 25 daralırken, bölgemizde yüzde
32 daralmıştır.
Bölge üreticilerimizi yakından ilgilendiren konulardan biri de tarımsal sulamada
kullanılan elektriktir. Bölgemizde tarımsal
sulamanın büyük bir kısmı yer altı suyu
42
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
kullanılarak yapılmaktadır. Bu durumda
ihtiyaç duyulan su, elektrik enerjisi kullanılarak çıkartıldığından üretim maliyeti
de yükselmekte dolayısıyla elektrik fiyatları da üreticilerimiz için büyük önem arz
etmektedir. Bugün gelinen noktada tarımsal sulama abone grubundan elektrik
alan üreticilerimiz 1 kilovatsaat (kWh) için
yüzde 1 Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve
yüzde 18 KDV dahil 33,15 kuruştan elektrik almaktadır.
Bölgemizde tarımsal üretimde yapılan
sulamanın büyük bir kısmı derin kuyulardan elektrik kullanılarak yapılmaktadır.
Bu nedenle elektrik birim fiyatlarının yüksekliği üreticilerimizi daha fazla etkilemektedir. En fazla etkilenen de patates
üreticilerimiz olmaktadır. Üreticilerimizin
elektrik borçlarını ödemede büyük zorluklar yasamaktadır. Üreticilerimizin ödeme
güçlüğüne düşmesi ile birlikte muhtelif
tarihlerde elektrik borçları yapılandırılmıştır. En son yapılandırma ise 11 Eylül
2014 tarihinde 6552 sayılı Kanun ile gerçekleştirilmiştir. Bu yapılandırmayla üreticilerimizin tarımsal sulamada kullandıkları
elektrik borçları 5 eşit taksite bölünmüştür. Borcunu peşin ödeyen abonelerin ise
faizi silinmiştir.
Üreticilerimizin elektrik borçlarının yapılandırılmasına yönelik girişimler tarafımızca olumlu karşılanmıştır. Ancak 6552
sayılı Kanunla getirilen yapılandırmada
da alınan kararın özelleştirilen elektrik dağıtım şirketleri için ihtiyari bir karar olarak
yer alması nedeniyle, özelleştirilen şirketlere elektrik borcu bulunun üreticilerimiz
yapılandırmadan faydalanamamıştır.
Başta bölgemiz olmak üzere patates
üreticilerimizi yakından ilgilendiren ve
üretimi doğrudan etkileyen faktörlerden
bir diğeri de tohumluk konusudur. Ülkemizde patates tohumluğu konusunda
tescilli yerli çeşitlerin çok az olması olanların da üretimde hemen hemen hiç kullanılmaması nedeniyle patates tohumluğunun tamamına yakını ithal edilmektedir.
Dolayısıyla bu durum tohum fiyatlarında
yansımakta, üretici tohumluğunu yenilemekte zorlanmaktadır.
Bütün bu sorunlarla başa çıkmaya ve
üretime devam etmeye çalışan üreticilerimizi, zaman zaman yaşanan olumsuz
hava koşuları da mağdur edebilmektedir.
Bölgemizin iklim koşulları nedeniyle karşı
karşıya kaldığı olumsuzluklardan başında
don ve kuraklık gelmektedir. Tarla ürünlerinde don ve kuraklık sigorta kapsamında yer almamaktadır. Bu nedenle üreticilerimiz tarım sigortası yaptırsa bile don ve
kuraklık olayı ile karşılaştığında herhangi
bir tazminat alamamaktadır.
Tahıllardan sonra insan beslenmesinde önemli bir yeri olan patateste üretim
her geçen gün daha da zorlaşmaktadır.
Üreticinin düzenli gelir elde etmesi dolayısıyla patates üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanması için üretim planlaması
yapılmalı; çiftçi nerede ne kadar ürün
yetiştireceğini bilmeli, üretim Türkiye’nin
ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir.
Elektrik fiyatlarının düşürülmesi bakımından uygulanmakta olan yüzde 18
KDV tarımda kullanılan elektrikte yüzde
1’e indirilmeli, yüzde 2 TRT payı kaldırılmalı, tarımda kullanılan elektrik desteklenmeli, özelleştirilen elektrik dağıtım
şirketlerine olan elektrik borçları da yapılandırılmalıdır.
Üreticilerimizin uğradığı kaybın bir
nebze olsun telafi edilebilmesi için tarla
ürünlerinde don ve kuraklık da sigorta
kapsamına alınmalıdır.
Taze patates ithalatımızın büyük kısmının patates tohumluğu olduğu dikkate
alındığında ülke kaynaklarının heba edilmemesi bakımından sertifikalı tohumluk
üretimi teşvik edilmeli, daha çok kaynak
aktarılarak yerli tohum çalışmaları hızlandırılmalıdır.
Üretimde karşılaşılan sorunların giderilebilmesinde en önemli unsurlardan birinin de eğitim olduğu dikkate alındığında
üreticileri bilinçlendirmek amacıyla gerekli eğitim faaliyetlerini yürütmek, üreticilerin
ihtiyaç duyduğu teknik desteği vermek
amacıyla tüm taraftar el birliği ile hareket
etmelidir.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
43
AYIN KONUSU
Dr. Mehmet Hasdemir
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü,
Şube Müdürü
AYIN KONUSU
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE
PATATES SEKTÖRÜ
Kırsalda yaşarken tükettiği gıdanın büyük bir çoğunluğunun bizzat üreticisi olan
insan, şehirleşme ve gelir artışı ile birlikte
beslenme alışkanlıklarını değiştirmektedir.
Bu durum, gıda ediniminden saklamaya,
üretimden tüketime kadar pek çok aşamada küresel gıda tüketimini etkilemektedir. Ayrıca ekonomik ve sosyal alanda
yaşanan gelişmeler ile küresel iklim değişikliği, tarım sektörünün önemini artırırken,
gıdayı stratejik bir ürün haline getirmiştir.
Gıda ve tarım sektöründe yaşanan bu
gelişmeler, şeker kamışı, mısır, çeltik ve
buğdaydan sonra dünyada en
fazla üretimi yapılan beşinci
ürün olan patatesin önemini daha da artırmaktadır. Bu nedenle, halen
milyonlarca insanın
açlık ve yetersiz
beslenme sorunlarıyla karşı
karşıya olduğu dünyada, bu
sorunların
çözümüne katkı
sağlayabilecek
ürünlerden biri
de patatestir.
Alan (bin ha)
Üretim (bin ton)
Verim (kg/da)
2008
44
Şekil 1. Dünyada patates alanı ve üretim miktarı [3]
Tarihsel süreçte patatesin önemi büyük
olup İrlanda’da 1845 yılında başlayıp 1852
yılında son bulan, yaklaşık 1 milyon kişinin
ölümü, hastalanması ve de göç etmesiyle sonuçlanan büyük kıtlığa, halkın temel
gıda maddesi olan patateste bir mantari
hastalık (phytophthora infestans) nedeniyle yaşanan sorunlar neden olmuştur.
Birim alandan yüksek kuru madde
üretimi sağlaması yanında, yumrularında
nişasta halinde karbonhidrat, protein, vitaminler ve demir gibi önemli besin maddelerini içeren patates, insanlar tarafından
tercih edilen ve tüketilen önemli bir besin
kaynağıdır. Patates yumrularından faydalanmanın pek çok yöntemi bulunmaktadır.
Gıda sanayisinde patates unu, püresi,
cips, pomfrit, hazır çorba vb. çeşitli şekillerde işlenerek yine yemeklik olarak kulla-
2009
2010
2011
2012
2013
18.649
18.167
18.689
18.694
19.257
19.376
19.337
329.922
334.734
333.617
375.077
370.595
376.453
1.736
1.816
1.791
1.784
1.947
1.912
1.946
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Şenol,1970 tarafından yapılan çalışmalarda; Zhukovsky, 1933’ e göre
Anadolu’da patatesin 1853 yıllarında
kullanılmaya başlandığı ve XIX. Yüzyılın
sonlarında yetiştirildiği, eski dünyanın her
yerinde olduğu gibi ilk anlarda Türkiye’de
de pek yavaş yayıldığı ve ilk kültürünün
Sakarya nehri vadisinde, Karadeniz boğazı yakınlarında ve Adapazarı civarında
yapıldığı bildirilmektedir.
mektedir. Bu üretim içerisinde Türkiye
yaklaşık 4 milyon ton üretimi ile Dünya’da
19’uncu sırada yer almaktadır [3].
323.912
Kaynak: FAO
Türkiye Patates Sektörü
Şekil 2. Dünya patates ihracatı [3]
Tablo 1: Yıllar İtibariyle Dünya Patates Üretim Verileri
2007
Belçika (1,40 milyon ton) öne çıkmaktadır. Hollanda re-export yanında tohumluk
patates ihracatı ile küresel patates sektörünün en önemli aktörlerinden biridir.
nıldığı gibi nişasta elde edilmektedir. Ayrıca hayvan yemi olarak kullanılma yanında,
başta alkol üretimi olmak üzere farklı sanayi dallarında kullanılmaktadır [1, 2].
Dünya Patates Sektörü
Kullanım alanının geniş olması, hemen
her çeşit iklim bölgesinde yetişebilmesi,
birim alandan fazla ürün alınması, besin
değerinin yüksek oluşu, sindiriminin kolaylığı ve birim fiyatının ucuzluğu gibi nedenlerle, patates birçok ülke tarafından
üretilmekte ve insanlar tarafından tüketilmektedir. Taşıdığı ekonomik önem, besin
değeri, dünyadaki açlığın ve kırsal yoksulluğun azaltılmasına sağladığı katkı dolayısıyla Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda
Örgütü (FAO) tarafından da ‘gizli hazine’
olarak tanımlanmaktadır.
FAO verilerine göre 2013 yılı itibariyle Dünyada 19 milyon hektar alanda 376
milyon ton patates üretimi gerçekleşmiştir.
2013 yılında Dünyada patates üretiminde
önemli üretici ülkeler arasında Çin (95,9
milyon ton), Hindistan (45,3 milyon ton),
Rusya (30,2 milyon ton), Ukrayna (22,2
milyon ton), A.B.D (19,8 Milyon ton) gel-
2000 yılında 20,09 milyon ha alanda
yetiştirilen patates, 2008 yılında 18,17
milyon ha’a kadar gerilemiştir. Ancak son
yıllarda tekrar artışa geçerek 2013 yılında
19,34 milyon ha alanda patates yetiştiriciliği yapılmıştır. Ekim alanlarındaki bu değişime karşılık birim alandan elde edilen
verim artışı ile toplam üretim miktarı genel
olarak artış göstermiştir. 2000 yılında 328
milyon ton olan küresel üretim miktarı,
2013 yılında 376 milyon tona ulaşmıştır.
Birim alandan elde edilen verim ise 1.946
kg/da olarak gerçekleşmiştir.
Diğer tarım ürünleri ile kıyaslandığında,
patatesin ürün ağırlığı ve buna dayalı olarak yüksek navlun maliyetleri uluslararası
ticaretini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle,
hububat ve yağlı tohumlu bitkilere oranla
düşük bir miktarı dış ticarete konu olmaktadır. Buna rağmen son yıllarda patates
ihracatı giderek artmaktadır. 2000 yılında
7,8 milyon ton ile 1,3 milyar $ olan küresel
patates ihracatı, 2011 yılında 12,3 milyon
tona karşılık 4,5 milyar $’a ulaşmıştır. Patates ortalama ihraç fiyatı ise 2000 yılında
166 $/ton iken 2011 yılında %110 artış ile
371 $/tona yükselmiştir (Şekil 2).
FAO verilerine göre 2011 yılı itibariyle,
Dünya patates ihracatında en önemli payı
Fransa (1,99 milyon ton), Hollanda (1,94
milyon ton) ve Almanya (1,60 milyon ton)
almaktadır. Bu üç ülkenin küresel ihracattaki payı %45’dir. İthalatta ise Rusya (1,47
milyon ton), Hollanda (1,46 milyon ton) ve
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
45
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
Türkiye patates üretiminde dalgalı bir seyir görülmektedir. 2000 yılında 205 bin ha alanda 5,37
milyon ton patates üretilmekte iken, 2014 yılında yaklaşık 130 bin ha alanda 4,2 milyon ton patates
üretilmiştir. Birim alandan elde edilen verim miktarı ise 2000 yılında 2.620 kg/da iken 2014 yılında 3.245
ortalamasının
üstündeüstünde bir
kg/da’a
yükselmiştir.
Türkiye bu
verim miktarı ile olan
1.946 Dünya
kg/da olan
Dünya ortalamasının
Tablo 2.
Türkiye Patates
Üretimi
birsektörü
verime
sahiptir.
Bununla
birlikte
verime sahiptir. Bununla birlikte patates ülkemiz tarım
açısından
önemli
bir üretim
değerine sahip
Alan1,4 milyar
Miktar
Verim üretim değeri
olup, 2002 yılında
TL olan bitkisel
2014ülkemiz
yılında 3,6
kat artış
göstererek
patates
tarım
sektörü
açı- 4,9 milyar
(ha)
(ton)
(kg/da)
TL’ ye ulaşmıştır
[5]
sından önemli bir üretim değerine
2000
205.000
5.370.000
2.620
2002
198.000
5.200.000
Alan
(ha)
4.770.000
205.000
4.366.180
198.000
4.196.522
177.000
157.908
4.513.453
147.888
4.795.122
138.866
173.670
3.948.000
125.520
4.166.000
129.703
2.630
Tablo 2. Türkiye Patates Üretimi
2004
177.000
2000
2006
157.908
2002
2008 2004 147.888
2010 2006 138.866
2008
2012
173.670
2010
2013 2012 125.520
2014 2013 129.703
2014
Kaynak:
Kaynak:TÜİK
TÜİK
2.687
2.766
2.839
3.251
2.814
3.160
3.245
Sonuç ve Değerlendirme
sahip olup, 2002 yılında 1,4 milyar TL
olan bitkisel üretim değeri 2014
Miktar
Verimyılında
3,6
kat artış göstererek 4,9(kg/da)
milyar TL’ ye
( ton)
5.370.000
2.620
ulaşmıştır [5]
5.200.000
2.630
4.770.000
2.687
Türkiye’nin patates üretiminde
İç Ana4.366.180
2.766
dolu
Bölgesinde
bir
yoğunlaşma
görül4.196.522
2.839
mektedir. En önemli üretim yeri
Niğde’dir.
4.513.453
3.251
4.795.122
Ancak son yıllarda il bazında2.814
üretim oran3.948.000
larında önemli bir değişiklik 3.160
yaşanmakta4.166.000
3.245 %23’ünü
dır. 2000 yılında toplam üretimin
üreten Niğde, 2014 yılında toplam ülke
üretiminin
üretmeye
başlamıştır.
Türkiye’nin patates üretiminde İç Anadolu Bölgesinde
bir %15’ini
yoğunlaşma
görülmektedir.
En önemli
üretim yeri Niğde’dir. Ancak son yıllarda il bazında
üretim en
oranlarında
önemli birNevşedeğişiklik
İller bazında
önemli değişiklik
Türkiye’de 2000
kültüre
alınma
çok
yaşanmaktadır.
yılında
toplamtarihi
üretimin
%23’ünü
2014 yılında
toplam
ülke üretiminin
hirüreten
ilindeNiğde,
yaşanmıştır.
2000
yılında
Türkieski
olmamasına
rağmen,
ülkemizin
%15’ini
üretmeye başlamıştır.
İller bazında
en önemli değişiklik Nevşehir ilinde yaşanmıştır. 2000 yılında
ye patates üretiminin %16’sını karşılayan
Türkiye
patates iklim
üretiminin
%16’sını
karşılayan
sahip
olduğu
ve toprak
şartları
ne-Nevşehir’in payı, 2014 yılında %5,3’e gerilemiştir. Bunun
Nevşehir’in payı, 2014 yılında %5,3’e geyerine Konya’nın
ülke üretimindeki
payı %12’ye,
deniyle,
günümüzde
hemen hemen
her Kayseri’nin payı %7’ye yükselmiştir (Şekil 3). Üretim
rilemiştir.
Bunun
yerineamaçlı
Konya’nın
ülke
bölgeleri itibariyle yaşanan bu değişimde, patates siğili
hastalığı
ile mücadele
alınan tedbirler
ilimizde patates üretimi yapılmaktadır.
üretimindeki
%12’ye, Kayseri’nin
yanında, yeni üretim sahalarının patates üretimine açılmasının
büyük payı
etkisi olmuştur.
2000 yl
2014 yl
Patates Dış Ticareti
Patates navlun ücretlerinin yüksekliği,
dış ticareti önemli ölçüde etkilemektedir.
Bu nedenle tohumluk dışındaki dış ticaret
büyük ölçüde sınır ülkeleri ile yapılmaktadır. 2013 yılında patates ihracatında rekor
düzeyde bir artış yaşanmış ve 319 bin ton
patates ihraç edilmiştir. 2014 yılında ise
14,5 bin ton ihracat ve 28,6 bin ton ithalat
yapılmıştır. Bu ithalatın yaklaşık 19 bin tonu
tohumluk olarak gerçekleşmiştir. En fazla
patates ihracat yapılan ülkeler; Azerbaycan, Irak ve Suriye’ dir. En fazla patates
ithalat yapılan ülkeler; Hollanda, K.K.T.C.,
Fransa , Almanya ve İngiltere’ dir.
Patates Fiyatlarındaki Değişim
Son yıllarda patates fiyatlarında artış
gözlemlenmektedir. Şüphesiz oluşan fi%40
Konya
yat üzerinde arz miktarı önemli olup üre% 12
İzmir
% 49
tici fiyatı ile üretim miktarında yaşanan
Afyon
Kayseri
değişim şekil 4’de grafik olarak verilmiş%16
% 9
Diğer
tir. Bu grafik incelendiğinde son on yılda
üretimde dalgalı bir değişim yaşandığı
%8
% 7
%7
% 7
son olarak 2014/2015 döneminde üretim
%5
miktarının pozitif yönde %5,5 değiştiği
Şekil 3. Türkiye patates üretiminde önemli iller[5].
görülmektedir. Üretici fiyatlarında ise son
Şekil 3. Türkiye patates üretiminde önemli iller [5]
iki yıl hariç üretimdeki değişime benzer
Patates Dış Ticareti;
şekilde bir seyir izlenmesine rağmen,
İklim vePatates
coğrafi
bölgeler
dikkate
alındı- dış ticareti
navlun
ücretlerinin
yüksekliği,
önemli
ölçüde
etkilemektedir.
nedenle
Son
yıllarda
patates
fiyatlarında
artış
gözlemlenmektedir.
Şüphesiz oluşan
fiyat
üzerinde
payı %7’ye
yükselmiştir
(Şekil 3). Bu
Üretim
özellikle 2013/2014
yılında
önemli
bir arz
kıtohumluk
dışındaki dış
ticaret üretim
büyük ölçüde
ülkeleriönemli
ile yapılmaktadır.
2013 ile
yılında
olup üretici fiyatı
üretimpatates
miktarında yaşanan değişim şekil 4’de grafik olarak
ğında
ülkemizdeki
patates
alan- sınırmiktarı
bölgeleri
itibariyle
yaşanan
bu
değişimrılma
göstererek
%106
oranında
değişim
ihracatında
rekor düzeyde
bir artış
yaşanmış ve 319 bin
ton patates
2014 yılında
14,5üretimde dalgalı bir değişim yaşandığı son olarak
verilmiştir.
Bu ihraç
grafikedilmiştir.
incelendiğinde
son onise
yılda
larını
iki grupta
toplamak
mümkündür.
de,ithalatın
patates
siğili hastalığı
mücadele
görülmüştür.
Üretici fiyatlarında
yaşanan
bin ton ihracat ve 28,6 bin ton ithalat yapılmıştır. 2014/2015
Bu
yaklaşık
19
bin miktarının
tonuiletohumluk
olarak
döneminde
üretim
pozitif
yönde
%5,5
değiştiği görülmektedir.
Üretici fiyatlarında
Birincisi, erkenci patates üretim alanıdır.
amaçlı
alınan
tedbirler
yanında,
yeni
ürebu
değişimin,
diğer
faktörler
yanında
gerçekleşmiştir. En fazla patates ihracat yapılan ülkeler;
Azerbaycan,
ve Suriye’
dir. Enbenzer
fazla patates
ise son
iki yıl hariçIrak
üretimdeki
değişime
şekilde bir seyir izlenmesine rağmen, özellikle 2013/2014
Bu
alanlardaki
üretimin
büyük
bir kısmı
ithalat
yapılan ülkeler;
Hollanda,
K.K.T.C.,
Fransa , yılında
Almanya
ve İngiltere’
dir.göstererek
önemli
bir kırılma
%106
oranında değişim
görülmüştür.
fiyatlarında
yaşanan
tim sahalarının
patates
üretimine
açılma2013 yılında
rekorÜretici
düzeyde
gerçekleşen
Ege ve Akdeniz Bölgelerinde yer alan İzbu
değişimin,
yanında 2013 yılında rekor
düzeyde
gerçekleşen
319
bin
ton’luk
patates
sının
büyük diğer
etkisifaktörler
olmuştur.
319 bin ton’luk patates ihracatından
kayPatates Fiyatlarındaki
Değişim;
ihracatından kaynaklandığı düşünülmektedir.
mir ve Adana’
da yapılmaktadır.
İkincisi
naklandığı düşünülmektedir.
ise; ana üretim alanı olup, temel olarak
3
Orta ve Doğu Anadolu Bölgelerini içerÜretim Miktarnda Yaşanan Değişim
Ürün Fiyatnda (ÜFE) Yaşanan Değişim
(%) Değişim
120,0
mektedir.
%23
% 15
Niğde
Niğde
Nevşehir
İzmir
Afyon
Bolu
Diğer
100,0
Türkiye patates üretiminde dalgalı bir
seyir görülmektedir. 2000 yılında 205 bin
ha alanda 5,37 milyon ton patates üretilmekte iken, 2014 yılında yaklaşık 130 bin
ha alanda 4,2 milyon ton patates üretilmiştir. Birim alandan elde edilen verim
miktarı ise 2000 yılında 2.620 kg/da iken
2014 yılında 3.245 kg/da’a yükselmiştir.
Türkiye bu verim miktarı ile 1.946 kg/da
46
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
80,0
60,0
40,0
20,0
0,0
‐20,0
2004/05 2005/06 2006/07 2007/08 2008/09 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13 2013/14 2014/15
‐40,0
Şekil 4.Türkiye patates üretimi ve üretici fiyatlarında yaşanan değişim.
Şekil 4.Türkiye patates üretimi ve üretici fiyatlarında yaşanan değişim.
4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Küresel iklim değişikliği yanında tarım ve gıda piyasalarında yaşanan dalgalanmalar, ekonomik
ve siyasi gelişmeler tarım sektörünü önemli ölçüde etkilemekte, riskleri ve belirsizlikleri artırmaktadır.
Küresel iklim değişikliği yanında tarım ve gıda piyasalarında
yaşanan dalgalanmalar, ekonomik
ve siyasi gelişmeler tarım sektörünü
önemli ölçüde etkilemekte, riskleri ve
belirsizlikleri artırmaktadır. Son yıllarda
tarım ve gıda sektörü küresel boyutta
ciddi bir değişim ve dönüşüm geçirmekte olup üretim ve ticaret dengeleri değişmektedir. Önemli bir besin kaynağı olan
ve yıl içerisinde stoklanabilen patates
sektörü de bu gelişmelerden etkilenmektedir.
TÜİK 2012-2013 dönemi verilerine
göre ülkemizde üretilen patatesin %56’sı
yemeklik, %11’i sanayilik, % 11’i tohumluk ve %5’i hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Kişi başına tüketimi miktarı ise
yaklaşık 52 kg ve yeterlilik derecesi %
105,5’ dir [5]. Ancak son yıllarda artan
nüfus yanında, yabancı turist ve mülteci
sayıları nedeniyle yurtiçi patates tüketiminin yükseldiği öngörülmektedir.
Yaşanan bu gelişmelere karşılık, patates sektörüne yönelik üretim, tüketim,
stok durumu, fiyat, maliyet ile dış ticaret
verileri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca takip edilmekte, gerek arz
güvenliğinin sağlanması gerek ise patates üretimindeki sürdürülebilirliğin temini
için ihtiyaç duyulan tedbirler alınmaktadır. Ayrıca 5488 Sayılı Tarım Kanunu hükümlerince; 2014 yılında yapılan patates
üreten çiftçilere 4,6 TL/da mazot, 6 TL/da
gübre, 2,5 TL/da toprak analizi, 40 TL/da
yurtiçi sertifikalı tohum kullanım desteği,
0,08 TL/kg yurtiçi sertifikalı tohum üretim
desteği ve 10 TL/da organik tarım desteği ödenmektedir.
Yararlanılan Kaynaklar:
[1] Şenol, S, 1970. Türkiye Ziraatında Patatesin
Önemi, Yeri ve Gelişme İmkânları. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. Cilt 1, Sayı 3 (1970),
1300-903(e-dergi.atauni.edu.tr/ataunizfd/article/
view/1025004801/1025004619).
[2] İşler, N. 2014. Patatesin Dünyadaki Açlığın
ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi.
M.K.Ü. Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü.
[3] FAO, 2014. FAOSTAT , Bitkisel Üretim
İstatistikleri. Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda
Örgütü. http://faostat3.fao.org (Erişim tarihi:
26.03.2015)
[4] Zhukovsky, 1933. Türkiye’nin Zirai Bünyesi.
Leningrad. T. Şeker Fab. A.Ş.
[5] TÜİK, 2014. Bitkisel Üretim ve Dış Ticaret
İstatistikleri. Türkiye İstatistik Kurumu.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
47
AYIN KONUSU
Hüseyin Onaran
Patates Araştırma İstasyonu
Müdürü, Niğde
AYIN KONUSU
Yerli Patates Çeşitleri
Geliştirilmesi ve
Patates Tohumluğu
Üretim Çalışmal arı
Çizelge 1. Patatesin Türkiye’de dikim alanı, verim ve üretim ile ilgili yıllara göre dağılım
1961
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
1990
2000
2012
2013
2014
147
155
183
191.6
205
174
125
129,7
Verim (t/ha)
9,5
12,3
16,3
22,4
26,1
27,7
31,6
32,5
1.405
1.915
3.000
4.300
5.370
4.822
3.948
4.166
Üretim ( 1000 ton)
Patates (Solanum tuberosum L.) günümüzden 6 000 ile 10 000 yıl önceki bir
zaman dilimi içerisinde Peru ve Bolivya
sınırları içerisindeki And Dağlarında kültüre alınmaya başlanmıştır. Günümüzde
deniz seviyesinden 4000 m yüksekliğe, 70. kuzey enleminden 50. güney
enlemine kadar çok geniş bir alana
yayılmıştır. (Hawkes, 1992). Patatesin
Anadolu’ya girişi konusunda kesin bilgiler
bulunmamaktadır. İlisulu (1957), patatesin Anadolu’ya ilk olarak 1870’li yıllarda
kuzeyden Rusya ve Kafkasya üzerinden
geldiğini ve Doğu Anadolu ve Karadeniz
yaylalarında yetiştirilmeye başladığını bildirmektedir. Türkiye’de yaklaşık 160 yıllık
bir geçmişi bulunan patatesin ülkedeki
üretimi 1930’lara kadar yavaş bir ilerleme
göstermiş; ancak bu tarihten sonra 2000
yılına kadar üretim alanlarında ve birim
alandan alınan verimlerde oldukça hızlı bir
artış görülmüştür. 2014 yılında üretim alanında düşüş gözlenirken birim alanda verim artışı kendini göstermiştir. (Çizelge 1)
Ülkemizde Yapılan
Patates Araştırmaları
48
1980
Dikim alanı ( 1000 ha)
Ülkemizde patatesteki birim alanda
verimdeki bu artış, toprak, su ve iklim
gibi faktörlerden başka yapılan araştırma
çalışmaları ile yeni çeşitlere ait tohumluk,
gübre ve ilaç gibi girdilerin yanı sıra kullanılan ekipmanlar ve bazı kültürel uygulamalardan kaynaklanmaktadır.
Patates, dünyada mısır, çeltik ve buğdaydan sonra en fazla üretimi yapılan dördüncü bitkidir. Patates yumruları doğrudan ev tüketimi şeklinde kullanıldığı gibi başta dondurulmuş patates ve cips olmak
üzere, püre, un, nişasta, alkol ve türevlerinin üretiminde kullanılan çok önemli bir endüstri hammaddesidir. Yumrular, karbonhidratlar (nişasta), protein, vitaminler (C, B1, B3, B6, K) ve mineraller (K,
Mn, Mg, Fe, Cu, P) açısından oldukça zengin bir bitkidir. Yüksek verim potansiyeli ve birçok farklı
kullanım şekliyle dünyadaki en önemli bitkisel gıda kaynaklarından birisidir.
1970
Ülkemizde geçmişten günümüze yapılan patates araştırmalarını; patates ıslah çalışmaları (yerli patates çeşitlerinin
tescil ettirilmesi ve sertifikalı tohumluk
kullanımı), dikim zamanı, dikim sıklığı,
gübreleme, sulama, mekanizasyon, hastalık, zararlı, yabancı ot kontrolü ve ekim
nöbeti üzerine yürütülen araştırma çalışmaları olarak sıralayabiliriz.
Patates Islah Çalışmaları
Patates tarımında genetik verim potansiyeli yüksek patates çeşitlerinin ya-
nında, sertifikalı tohumluk kullanımı da
birim alandan alınacak patates verimi açısından çok önemlidir. Tohumluk, bitkisel
üretimin temel girdisi olup, tohumluğun
niteliği de bitkisel üretimde verimliliğin ilk
şartını oluşturmaktadır. Yüksek nitelikli tohumluk kullanımı, verimlilik üzerine diğer
tarla bitkilerine göre patateste çok daha
fazla etkili olmaktadır.
Ülkemizde patates ıslahı ile ilgili çalışmalar, 1951 yılında İlisulu (1957) ülkemizin farklı bölgelerinde yetiştirilmekte
olan 60 farklı patates çeşidi (klonu) toplamış ve bu klonların başlıca özelliklerinin tespit edilmesi amacıyla Ankara ve
Adapazarı’nda denemeye almıştır. İkinci
ayrıntılı çalışma 1961 ve 1962 yıllarında
Şenol (1971) tarafından Erzurum’da yürütülmüştür. 1970’li yıllarda Tarım Bakanlığı
ve özel sektör tarafından ülkemizde çeşit adaptasyon denemeleri ve tescil çalışmaları hız kazanmıştır. İlk olarak 1972
yılında Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü
tarafından yurt dışından getirilen (introdüksiyon materyali) Alpha, Ari ve Sarıkız
çeşitleri tescil ettirilmiştir. 1975 yılında Tohum Islah ve Üretme A.Ş tarafından yurt
dışından getirilen Atica, Cosima, Fina ve
Friga çeşitleri, Satüdaş tarafından yurt dışından getirilen Barak, Desiree, Favorita,
Jearla; Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü
tarafından Isola ve Reysi çeşitleri tescil
ettirilmiştir. Daha sonraki yıllarda çeşit çalışmaları özellikle Ülkesel Patates Projesinin hayata geçirilmesi ile ivme kazanmış
ve tescil edilen çeşit sayısı hızla artarak,
2001 yılı itibariyle 51’e ulaşmıştır (Anonim
2001). Aynı yıl üretim izni alan
çeşit sayısı 20’dir. 2005 yılında ise
üretimi, tedariki ve dağıtımı yapılan çeşit
sayısı 60 adettir.
Ülkemizde zaman içerisinde patates
sektöründe önemli gelişmeler olmasına
rağmen, yerli çeşit geliştirme çalışmalarına 2005 yılından sonra hız verilmiştir.
Tohumluk firmaları, yerli çeşit ıslahına yatırım yapmak yerine, her yıl temsilciliğini
yaptıkları ıslah firmalarından birçok çeşit
veya klon getirerek adaptasyon denemelerine almakta ve başarılı olanları tescil ettirmektedirler. Ülkemizde 2015 yılı
itibariyle 129 adet tescilli patates çeşidi
bulunmakta olup, bunlardan sadece bir
tanesi (Nif) Türkiye’de ıslah edilerek tescil
ettirilmiştir. Ancak bu çeşit de ticari üretimde hiçbir zaman şans bulamamıştır.
Ülkemizde, başta Hollanda olmak üzere
Almanya, Fransa, İngiltere, İskoçya, İrlanda ve A.B.D.’de ıslah edilmiş çeşitler
kullanılmaktadır. Bu durum ülkemize ait
yeterli sayıda ve üretim programlarına
giren tescilli çeşitlerimizin bulunmaması,
çok önemli bir problem olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Ülkemizde bu sorunu çözmek için
patates ıslah çalışmaları, Niğde Patates Araştırma Enstitüsü Müdürlüğümüz
liderliğinde, Tübitak destekli 8 Enstitü,
3 üniversite ve 11 özel sektör firmasının
katılımı ile 2005 yılında başlatılan “Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sisteminin
Geliştirilmesi” başlıklı proje ile yeni aşamaya girmiştir. Proje kapsamında Niğde
Patates Araştırma Enstitüsü bünyesinde
bir çeşit ıslah programı başlatılmıştır. Bu
program kapsamında 2007-2010 yılların◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
49
AYIN KONUSU
da 211.000 adet farklı kombinasyonlarda
melez gerçek patates tohumu (GPT) elde
edilerek geniş bir genetik stok oluşturulmuştur. Yine araştırma kuruluşumuzda
yürütülen ıslah projeleri ile 2011-2012 yıllarında 295.000 adet, 2013 yılında yaklaşık 64.000 adet, 2014 yılında da 42.000
adet melez patates tohumları olmak üzere, son 8 yılda ülkemiz açısından bir rekor
olan toplam 611.000 adet melez patates
tohumu elde edilmiştir.
Çeşit geliştirmenin ilk adımı olan
melez patates tohumları elde edilerek,
“Patates Genetik Tabanı” oluşturulmuş
ve patates ıslah çalışmalarının sürekliliğini sağlayacak altyapı, özellikle patates
araştırmaları açısından merkez kuruluş
olan Niğde Patates Araştırma Enstitüsünde kurulmuştur. Proje çalışmaları ile
fiziki altyapı ve teknik personel eğitimleri
tamamlanmıştır. Farklı generasyonlarda
(nesillerde) binlerce yeni çeşit adayı üzerinde seleksiyon çalışmaları devam ettirilmektedir. Bu çeşit adayları (klonlar) içerisinden PA-03-2-16 ve PA-06-1-43 nolu
patates çeşit adaylarımız 07 Ocak 2013
tarihinde ilk yerli ticari patates çeşitlerimiz
olarak tescile sunulmuştur. 2013 yılında
verim denemeleri sonucunda kalite ve
verim değerleri yönünden uygun bulunan
PAİ-07-18-64, PAİ-07-26-82, PAİ-07-33-
AYIN KONUSU
103, PA-Mut-46 nolu çeşit adaylarımızda
24 Ocak 2014 tarihinde yerli patates çeşitlerimiz olarak tescile sunulmuştur. Yine
2014 yılında da verim denemeleri sonucunda kalite ve verim değerleri yönünden
uygun bulunan; PAİ-07-09-27, PAİ-07-1029, PA-06-1-47 nolu çeşit adaylarımız 23
Ocak 2015 tarihinde yerli patates çeşitlerimiz olarak tescile sunulmuştur. 2015 yılında yapılacak tescil toplantısında; 2013
yılında tescile sunulan PA-03-2-16 ve PA06-1-43 nolu çeşit adaylarımızın tescil alması beklenmektedir.
Her yıl en az iki çeşit tescile sunulacak
şekilde patates ıslah çalışmalarımız değişik ıslah projeleri ile devam ettirilmektedir.
Proje çalışmalarıyla, 2015 yılında ilk Milli
Patates çeşidi tescil ettirilerek üreticilere
ulaştırılabilecektir. Yine “Ülkesel Patates
Tohumluk Üretim Sisteminin Geliştirilmesi” projesi kapsamında; tohumluk ve
yemeklik üretim alanlarının ayrılması konusunda adım atılarak; Sivas, Kayseri,
Konya, Tokat, Kahramanmaraş, Eskişehir, Erzincan, Erzurum, Kütahya ve Niğde
(Çamardı-Üçkapılı Köyü) illerinde yaklaşık 208 000 hektarlık alan, farklı kademelerde üretilebilecek tohumluk patates
üretim alanı olarak belirlenmiştir. Patates
tohumluk üretimleri belirlenen bölgelerde
yapılmaktadır.
Patates ıslahı çalışmalarında yeni çeşit geliştirme programlarında klasik ıslah
metotları (introdüksiyon, seleksiyon, melezleme ve mutasyon ıslahı) ile bir çeşit
geliştirip ortaya konulması uzun zaman
almaktadır. Bu bakımdan yarım asırdan
beri modern (biyoteknolojik) ıslah metotları konusunda da önemli çalışmalar
yapılmış ve bir takım safhalardan geçmiştir. Biyoteknolojik ıslah metotlarının ilk
uygulaması doku kültürü yöntemleriyle
virüsten ari (temiz) metaryal elde edilmesi (meristem kültürü), vejetatif hızlı çoğaltım, genetik muhafazası, embriyo kültürü,
anter kültürü, kallus kültürü, değişik hücre kültürleri ve protoplast kültürleri gibi
metotların patates ıslahında kullanılması
mümkündür.
Ülkemizde doku kültürü yöntemi ile
patates tohumluk üretimi yokken, “Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sisteminin
Geliştirilmesi” projesi ile Niğde Patates
Araştırma Enstitüsü, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Doğu Anadolu Tarımsal
Araştırma Enstitüsü ve Ege Üniversitesinde tohumluk üretimi yapabilecek doku
kültürü laboratuarları ve seralar 2007 yılında pilot tesisler olarak kurularak işletilmeye başlanmıştır. Bu alt yapılar kullanılarak
çeşit geliştirme çalışmaları hızlanmıştır.
Üçlü
münavebe
3
Dörtlü
münavebe
4
6
Altılı
münavebe
Proje çalışmalarına destek veren özel
sektör tohumculuk kuruluşları proje çıktılarını kullanmaya başlamışlar ve ülkemizde doku kültürü yöntemiyle tohumluk
üretilebileceğini görerek yatırımlarına hız
vermişlerdir. Projeye destek veren Doğa
Tohumculuk, Öztar Tohumculuk, Anka
Tohumculuk ve Toros Tohumculuk da
2010 yılından itibaren doku kültürü yetkisi
alarak yerli tohumluk üretim programlarını başlatmışlardır. Sürde Tarım ve Konya Şeker de 2013 yılında doku kültürü
ile tohumluk üretim yetkisini almışlardır.
Projeye destek veren Doğa Tohumculuk
ve Anka Tohumculuk, doku kültüründen
gelen mini yumruları kullanarak yerli elit
tohumluk üretimlerine başlamış, çalış-
(Patates, mısır, soya fasulyesi, patates)
(Patates, fasulye, sarımsak, patates)
(Patates, ayçiçeği, bezelye, patates)
(Patates, buğday, fasulye, mısır, patates)
(Patates, fasulye, şeker pancarı, buğday, patates)
(Patates, nohut, buğday, fasulye, patates)
(Patates, fasulye, şeker pancarı, buğday, fasulye, ayçiçeği, patates)
(Patates, buğday, fasulye, mısır, buğday, nohut, patates)
(Patates, Macar fiği, ayçiçeği, kolza, Macar fiği, mısır, patates)
malarını başarılı bir şekilde sürdürerek,
2012 yılı üretim döneminde üretilen tohumluklar 2013 yılında dikilmek üzere
Türkiye’den Azerbaycan’a yaklaşık 2300
ton tohumluk patates ihracatı gerçekleştirmişlerdir. 2014 yılında da 3500 ton tohumluk ihracatı olmuştur.
Araştırma çıktılarımızı kullanan özel
sektör; kurdukları tesislerinde 2013 yılında 33.454 ton (26,8 milyon Avro), 2014
yılında 40.000 ton (21,4 milyon Avro) farklı
kademelerde tohumluk üretimi yapmışlardır. Bunun iki yıllık toplam karşılığı yaklaşık 48,2 milyon Avro demektir. Buradan
da görüleceği üzere, “Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sisteminin Geliştirilmesi”
projesi hedefine ulaşmıştır.
Patates Araştırma İstasyonunda patates ıslahı çalışmalarında yapılan melezlemeler sonucu elde edilen yerli çeşit adayları üzerinde moleküler markırlar kullanılarak
patates siğiline ve Y virüsüne karşı dayanıklı çeşit geliştirme çalışmaları devam ettirilmektedir. Yine mutasyon ıslahı üzerine
çalışmalar devam etmektedir. PA-Mut-46
çeşit aday tescile verilmiştir. Niğde patates Araştırma İstasyonu ıslah çalışmaları
ile sinerji oluşturarak, özel sektörde ıslah
çalışmaları başlatmış Anka tohumculuk da
bir çeşidini 2013 yılında tescile verirken,
Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Gazi
Osman Paşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi
de birer çeşit adaylarını 2014 yılında tescile vermişlerdir. Milli patates çeşitlerimizin
geliştirilmesinde yakalanan bu sinerjinin
devam ettirilmesi için patates ıslahı çalışmalarına Bakanlığımız ve Tübitak tarafından gereken destekler verilirken, bundan
sonraki süreçte de destek verilmeye devam edilmesi uygun olacaktır.
50
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Bakanlığımızca patates üretiminde
zorunlu ekim nöbeti uygulaması yapılması yönünde Patates Tohumluğu Sertifikasyonu ve Pazarlaması Yönetmeliği
ile Ticari Amaçlı Patateslerin İzlenebilirliği
Hakkında Yönetmelik çıkarılmıştır. Çıkarılan bu yönetmelikler doğrultusunda;
Sertifikalı tohumluk patates üretim alanlarında 3 yıl, Elit sınıfta yetiştirilecek tohumluklar için 5 yıl ve yemeklik patates üretim
alanlarında ise 2 yıl aynı tarlaya patates
dikilmemiş olması şartı aranır denmiştir.
Bu yönetmelikler tarım alanlarının uzun
süreli patates yetiştiriciliğinde karantinaya yönelik hastalıklar yönünden bulaşmayı önlemek için çıkarılmıştır. Her yıl
üst üste patates dikimi yapılan tarlalarda,
topraktan geçen hastalık ve zararlıların
yoğunluğu artacağından, patates yumru
veriminde her geçen yıl önemli azalmalar meydana gelir. Bu nedenle her yıl üst
üste aynı tarlaya patates dikilmemelidir.
Patates Araştırma İstasyonu müdürlüğümüzde 2002-2014 yıllarında yapılan
ekim nöbeti araştırma çalışmalarında
aşağıda verilen üçlü, dörtlü ve altılı ekim
nöbeti modelleri geliştirilmiştir. Bu modeller patates yetiştiriciliği için özellikle
ana mevsim üretimi yapılan alanlar için
uygulanabilecektir.
Yukarıda verilen ekim nöbeti modelleri; yemeklik patates üretimi yapılan
yerlerde üçlü, sertifikalı tohumluk üretim
yerlerinde dörtlü ve elit kademe tohumluk üretimlerinde altılı ekim nöbeti modelleri kullanılabilir. Baklagillerden sonra
patates dikildiğinde verim yüksek bulunmuştur. Patates yetiştiriciliğinde ekim
nöbetine mutlaka uyulmalı ve sertifikalı
tohumluk kullanılmalıdır.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
51
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
Dr. Pervin Erdoğan
Entomolog
PATATES ZARARLILARI
VE HASTALIKLARIYLA
MÜCADELE
Dr. Dolunay Erdoğuş
Nematolog
Dr. Aynur Karahan
Bakteriyolog
Emel Çakır
Mikolog
Dr. Kemal Değirmenci
Virolog
Ankara Ziraai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Ülkemizde patates üretimini tehdit
eden farklı zararlı ve hastalıklar bulunmaktadır. Patates böceği ve Patates
güvesi, patates kist nematodları, kök-ur
nematodları önemli zararlılar arasında yer
almaktadır. Önemli hastalıkları ise, hem
sertifikasyona hem de karantinaya tabi
olan Patates halka çürüklük, Patates kahverengi çürüklük, Patates siğil ve Patates
Y virüsü hastalıkları, etkin ve ekonomik
mücadele yöntemlerinin olmaması ve tohumla taşınabilme özelliklerinden dolayı
ayrı bir öneme sahiptir.
Patates Böceği
(Leptinotarsa decemlineata Say)
Ergin, sarımsı turuncu renkte ve sırtı bombelidir. Nisan ayı içerisinde top-
a
b
c
raktan çıkan erginler konukçuları varsa
hemen beslenmeye başlarlar. Patates
böceği'nin ergin ve larvaları patates ve
patlıcan yapraklarını genellikle dıştan içe
doğru veya yaprakta bir delik açarak bu
deliği genişletmek suretiyle beslenirler.
Önce yaprakların ana damarlarını bırakarak beslenir, sonra onu da yiyerek bitkileri
sadece gövdeden ibaret bir hale getirir.
Ergin ve larvalar patates çiçekleri ile de
beslenmektedir (Şekil 1). Zararlı Orta
Anadolu Bölgesi’nde 1.5 döl, Marmara
Bölgesi’nde 3-4 döl vermektedir. Mücadele yapılmadığı takdirde üründe önemli
kayıplara neden olmaktadır.
52
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
a
Mücadelesi
Kültürel önlemler, ilkbaharda bir önceki yıl dikili olan alanlar dolaşılmalı ve kalan
patates bitkileri, üzerindeki böcekler ile
birlikte yok edilmelidir. Mekanik mücadele, Patates böceği’nin ergin ve larvaları
büyük olduğu için kolaylıkla görülebilir.
Bu nedenle, küçük alanlarda larva ve erginleri toplayarak yok etmek, yumurtalarını ezmek oldukça etkilidir.
Kimyasal mücadele, yeşil aksam ve
tohumluk ilaçlaması olarak iki şekilde yapılır. Yeşil aksam ilaçlaması; Birinci döle
karşı ilaçlama yapılacaksa, bitkilerde ilk
olgun larvalar (dördüncü dönem) görüldüğünde yapılmalıdır. İkinci döle karşı
ilaçlama yapılması durumunda ise yumurta açılımının tamamlanması beklenmelidir. Tohumluk ilaçlaması, dikim öncesi yumrular ilacın etiketinde önerildiği
şekilde ilaçlanır.
Patates Güvesi
(Phthorimaea operculella (Zeller)
Şekil 1. Patates böceği, ergin (a), yumurta (b),
larva (c).
sürgünlerine bırakırlar. Patatesin hasat
döneminde ise yumurtalar toprak yüzeyine yakın yumruların gözlerinin yakınına,
yarık ve çatlaklara ve hasadı yapılarak
toprak üstüne yığılmış patateslere bırakılır. Yumurtadan çıkan larvalar tarlada
yaprak ve sürgünlerde, depoda patates
yumrularında galeriler açarak beslenirler.
Zararlı yılda 3-8 döl verir. Mücadele yapılmadığı durumda üründe önemli kayıplara neden olmaktadır (Şekil 2).
Patates güvesi Bitki Karantinası listesinde yer almaktadır. Patates güvesi hem
tarla hem de depolanmış patateslerde
zararlı olmaktadır. Kelebekler gece aktiftirler. Yumurtaları bitki yapraklarının alt
yüzüne, çiçek ve tomurcuk yapraklarına,
b
Şekil 2. Patates güvesi yumrudaki zararı (a),
yapraktaki zararı (b).
Mücadelesi
Kültürel önlemler; Patates güvesi bulaşmalarına engel olmak için, patates bitkisinde, çapalama, boğaz doldurma ve
bakım işlemlerinin iyi yapılması oldukça
önemlidir. Hasat edilen patatesler tarla
kenarında yığın yapılmadan depoya taşınmalı, öğleden sonra ve akşamüzeri
kelebeklerin yumurta bırakmalarına meydan verilmemelidir. Depolardaki temiz
ürünün dışarıdan gelebilecek bulaşmadan korumak için, pencerelere kelebeklerin geçemeyeceği sıklıkta tel takılmasına, depoya bulaşık çuval ve malzemenin
konulmamasına, boş depo temizliğine
özen gösterilmelidir. Zararlı 10ºC’nin altında gelişmediğinden, patatesler bu sıcaklığın altında emniyetle depolanabilir.
Kimyasal mücadele, Zararlı ile kimyasal
mücadele hem tarla hem de depo döneminde yapılmaktadır.
Patates Kist Nematodları
(Globodera spp.)
Patates bitkisinin kökleri üzerinde dikkatli bakıldığında görülebilen yuvarlak
kistlerle tanınırlar (Şekil 3). Bitkide solgunluk ve verim kaybına yol açarlar.
Kök Ur Nematodları
(Meloidogyne spp.)
Kök ur nematodları yumru kabuğu soyulduğunda altında görülebilen dişilerin
neden olduğu nokta şeklinde kahverengi
lekeler ve yumru yüzeyinde urlara neden
olurlar (Şekil 2). Bu urlar ürünün pazar
değerini düşürmektedir (Şekil 4).
Mücadelesi
Nematodlar çok hızlı çoğalan canlılar oldukları için bir bölgeye bulaştıkları
takdirde oradan tamamen arındırılmaları mümkün olamamakta ya da çok zor
olmaktadır. Bu nedenle öncelikle temiz
alanların korunması ve bu alanlara bitki
paraziti nematod bulaşmalarının önlenmesi gerekmektedir. Bu canlılar için yapılacak kimyasal mücadele oldukça zor ve
maliyetlidir. Patates bitkisinde zarar oluşturan nematodların tamamı karantinaya
tabii etmenler olup mücadelelerinde karantina tedbirlerine hassasiyetle uyulması önem arz etmektedir. Bunun dışında
sertifikalı tohumluk kullanılması, sulama
suyunun temiz olması, hasattan sonra
yumru ve köklerin tarlada bırakılmaması,
konukçu olmayan bitkilerle münavebe,
yabancı otlarla mücadele edilmesi dayanıklı bitki kullanılması, toprak işleme aletlerinin temizliğine dikkat edilmesi, serin
Şekil 3. Patates bitkisinde kök-ur ur nematodu
zararı
Şekil 4. Kist nematodları ‘ndan zarar görmüş
ve sağlıklı patates bitkileri
ve kuru koşullarda depolama yapılması
bu etmenlerin mücadelesinde yapılması
gereken temel uygulamalardır.
Patates halka çürüklüğü hastalığı
Clavibacter michiganensis subsp.
sepedonicus isimli bakteri tarafından
oluşturulur. Bakteri, yaprakların damar
aralarında sarı, kenarlarında kahverengi
renk değişikliği ve yukarı doğru kıvrılma
şeklinde belirtilere sebep olur. Enfekteli
yumrular ikiye kesildiklerinde iletim demetlerinde dar, sarımsı açık kahverengi
renk değişikliği görülür (Şekil 5). Bu yumrular sıkıldıklarında ise iletim demetinin
dışındaki doku kolaylıkla iç dokudan ayrılır ve parçalanan dokulardan kremimsi,
peynir gibi kokusuz bakteriyel akıntı çıkar.
Hastalık ilerledikçe yumrunun dışında
gözlerde kırmızımsı kahverengi lekeler ve
yumru kabuğunda yıldız şeklinde çatlamalar oluşur.
Patates kahverengi çürüklük hastalığı: Ralstonia solanacearum isimli bakteri
tarafından oluşturulur. Bakterinin, iletim
demetlerinde çoğalması ve bunları tıkaması sonucunda bitkilerde solgunluk
belirtileri ortaya çıkar. Bu bitkilerin gövdeleri kesildiğinde, beyaz, sümüksü bir
bakteriyel akıntı gözlenir. Enfekteli yumru
gözlerinden bakteriyel damlacıklar çıkar
ve bu gözlere toprak parçaları yapışık kalır. Bu yumrular ikiye kesildiklerinde iletim
demetlerinde kahverengi renk değişikliği
görülür ve birkaç dakika içinde bakteriyel
akıntı iletim demetlerinden kendiliğinden
dışarı çıkar (Şekil 6).Patates halka çürüklük ve kahverengi çürüklük hastalıkları
ülkemizde karantinaya tabidir. Sürveyleri,
mücadeleleri, yayılmalarının engellenmesi ve eradike edilmeleri Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda
hazırlamış olduğu yönetmelikler çerçevesinde yapılmaktadır. Etkin ve ekonomik
kimyasal mücadeleleri bulunmamaktadır.
Bu nedenle her iki hastalığın mücadelesinde kültürel yöntemler kullanılmaktadır.
Bu yöntemlerden biri enfekteli tarlalardaki
yumrular ve diğer bitki artıklarının derin
gömülerek veya yakılarak imha edilmesidir. Ayrıca bulaşık olduğu belirlenen tarlalar karantina altına alınmakta ve 5 yıl süre
ile patates dikimi yapılmamaktadır. Diğer
bir kültürel yöntem ise enfekteli yumrulardan sağlıklı yumrulara bulaşmayı engellemek için tohumluk patateslerin kesilmeden dikilmesine özen gösterilmesidir.
Bunların yanı sıra Halka çürüklüğü hastalığı ile mücadele için patates depolarının
zeminleri ve duvarları, patates depolanan
tahta kasalar, %10’luk çamaşır suyu ile en
az 10 dakika temas edecek şekilde dezenfekte edilmelidir. Ayrıca kullanılan makine, araç, alet ve ekipman da dezenfekte
edilmeli ve topraklarından arındırılmalıdır.
Kahverengi çürüklük hastalığı ise sulama
suyu ile yayılabildiğinden, patates tarlalarının sulanmasında yüzey suyu yerine yer
altı suyunun tercih edilmesi etkili bir mücadele yöntemidir. Ayrıca bulaşık alanlardaki konukçusu olan yabancı otlarla ve
Şekil 5. Patates halka çürüklüğü hastalığının
yumrudaki belirtisi
Şekil 6. Patates kahverengi çürüklük
hastalığının yumrudaki belirtisi
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
53
AYIN KONUSU
bir önceki yıldan tarlada kalan ve kendiliğinden çıkan patates bitkileri ile sökülerek mücadele edilmelidir. Her iki hastalık
etmeni ile mücadelede en etkili yöntem
ise hastalıktan ari ve sertifikalı tohumluk
kullanımıdır. Belirti vermeden yumruda
bulunabilen bu hastalık etmenleri bu yolla
temiz alanları da bulaştırabilmektedir. Bu
nedenle her iki hastalık etmeni yönünden,
sertifika verilmeden önce, patates yumruları analiz edilmekte ve temiz bulunmaları
durumunda tohumluk olarak kullanımlarına izin verilmektedir.
Patates Siğil Hastalığı
(Synchytrium Endobioticum)
AYIN KONUSU
Şiddetli enfeksiyonlar yumru oluşumunu önlemek suretiyle ya da yumrunun
tamamının ur haline gelmesiyle patates
yumrularını tahrip ederek patates üretimini tamamen engellemektedir. Hastalık
%100’e varan ürün kaybına neden olur.
Yumru üzerindeki siğillerin büyümesi, hasattan sonra da devam ettiğinden, ürün
kayıplarının depoda da meydana gelmesine neden olur ve hastalıklı yumrular tarlada veya depoda çürümektedir.
Bu hastalığa karşı, etkili olmadığı için
kimyasal mücadele tavsiye edilmemektedir. İçinde bulunan bitkilerden en az birinde Patates siğil hastalığı belirtileri tespit
Patates üretimini engelleyen dünya
çapında toleransı sıfır olan çok önemli bir
karantina hastalığıdır. Kültür bitkisi tek konukçusu patates olan hastalık, patates bitkisinde kökler hariç, tüm toprak altı kısımlarda kök boğazı, stolonlar ve yumrularda
ortaya çıkmaktadır. Bazen bitkinin yaprak
ve çiçekleri de enfekte olabilse de bu belirti seyrek görülür. Patates siğil hastalığı
patates bitkisini öldürmez, genellikle hastalanmış patates bitkilerinin yeşil aksamında hiçbir değişiklik görülmez, tıpkı sağlam
bitki görünümünde olur ve toprak altındaki
zarar ise hasada kadar saklı kalır. Enfekteli
kısımların anormal büyümesi sonucu, karnabahar benzeri urlar oluşur (Şekil 7).
Urlar, toplu iğne başı büyüklüğünden
yumruk büyüklüğüne kadar, bazen de
yumrudan bile daha büyük boyutlarda
olabilir. Tipik bir ur, başlangıçta beyazdır,
kabaca elips şeklinde, düzensiz, yumuşak, etli ve pürüzlü yapıdadır. Genellikle
gelişmekte olan bir ur, toprak seviyesinde
veya hemen altında açığa çıktığında, rengi
yeşile döner zamanla toprak altında veya
üstünde, yaşlandıkça rengi koyulaşır, kahverengine dönüşür, siyahlaşır, çürüyerek
tüm yumrunun da çürümesine neden olur.
Urların çürümesiyle toprağa yayılan dayanıklı sporlar (sporangium), toprakta otuz
yıl süreyle canlı kalabilmektedir.
Hastalık toprak ve yumru yoluyla yayılmaktadır. Hastalığın toprakta doğal
yollarla yayılması, toprak suyu vasıtasıyla
çok kısa mesafelere olabilmektedir. Patates siğil hastalığı, taşınan bir hastalıktır
ve insanlar tarafından yapılan faaliyetlerle
yayıldığı için insan en önemli yayılma faktörüdür.
54
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
edilen parsel bulaşık parsel olarak kabul
edilir. Fungusun topraktaki varlığını uzun
yıllar sürdürebilmesi nedeniyle, bulaşık
tarlada uzun yıllar patates üretimi yasaklandığı gibi, bulaşık tarla etrafında oluşturulan güvenlik kuşağında resmi olarak
belirlenmiş dayanıklı patates çeşitlerinin
yetiştirilmesi bir zorunluluktur. Toprakla
yayılma riskinden dolayı, üretim materyali
(fide, fidan gibi) yetiştirilmesi ve bu alanın
ihraç amaçlı diğer bitkilerin üretiminde de
kullanılması yasaklanmıştır. Bu nedenle,
patates siğil hastalığı hem patates üretimi
için hem de diğer ürünler açısından çok
ciddi bir risk oluşturmaktadır.
Hastalığın yayılmasının engellenmesi
amacıyla karantina önlemlerine ek olarak
uygulanan kültürel ve koruyucu önlemler
şöyle sıralanabilir; Bulaşık tarlada kalan yeşil aksam ve yumru artıkları yakılarak imha
edilmelidir. Tarla kenarındaki Solanum
türlerine ait yabancı otlar temizlenmelidir.
Üreticilerin bulaşık tarlada kullandıkları tarla
işleme, çapalama ve hasat sırasında kullandıkları her türlü araç ve gereç ile hayvanların
ayaklarına ve hasat ettikleri ürünün üzerine
yapışan toprakların tarla dışına çıkartılması,
temiz alanların bulaşmasına neden olacağından, bunu önleyici tedbirler alınmalıdır.
Bulaşık tarlalarda kullanılan her türlü araç
ve gereç %5’lik çamaşır suyu (NaOCl) ile
dezenfekte edilmelidir. Bulaşık yumrularla
beslenen hayvanlarda, sporangia hayvan
bağırsaklarında da canlılığını sürdürebildiği
ve hayvan dışkısı ile de yayılabileceğinden,
hastalıklı yumrular hayvan yemi olarak kullanılmamalıdır.
Yaprak bitleri, mekanik olarak ve bulaşık
yumrular ile taşınmaktadır. PVY; genel
strain PVYO, benek çizgi straini PVYC
ve damar nokrotik straini PVYN olmak
üzere üç farklı ırka sahiptir. Bu hastalığın
belirtileri virüs strainine, çeşitlerin hassasiyetine, enfeksiyon zamanındaki bitkinin yaşına ve çevre koşullarına bağlıdır.
Belirtiler (mozaik ve beneklenme) sıcak
havalarda maskelenebilir. Genel olarak
belirtileri; yapraklarda hafiften şiddetliye
mozaiklenme, bitkide bodurluk, yapraklarda deformasyon, yapraklarda nekrotik
lekeler, enfekteli alanların hızla ölümü,
yumru üzerinde lekeler, yumru içerisinde
nekrotik alanlar şeklinde sıralanabilmektedir (Şekil 8). Hastalığın ileri safhalarında
a
b
tepe yapraklarında kıvırcıklaşma oluşur.
Yaprak kırçıllı olur, dokunulduğunda kolaylıkla sapa bağlı yerden kopar. Alt yapraklar ise nekrotikleşip gövdeye yapışır.
Büyümede geri kalma meydana geldiği
gibi yumru bağlama azdır. PVY patatesten başka domates, tütün ve biberin yanında birçok yabancı otu da hastalandırır.
Bulaşık tohumluk patatesler virüsün esas
bulaşma kaynağıdır.
Patates virüs hastalıkları ile mücadele
için; Tohumluk sertifikasyon programlarının uygulandığı, virüs hastalıklarından ari
tohumluk kullanılmalıdır, Vektör ve temas
yoluyla bulaşmayı engellemek için, üretim alanı olarak vektörlerden uzak yerler
tercih edilmeli ve vektörlerle doğrudan
mücadele edilmelidir. Patates yumruları
kesilmeden dikilmelidir. Eğer kesilmesi
gerekiyorsa, yumruyu keserken bıçaklar
çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.
Patates tarlalarının içindeki ve etrafındaki
virüs konukçusu olabilecek yabancı otlar
temizlenmelidir. Dayanıklı ya da tolerant
çeşitler tercih edilmelidir. Tarla kontrollerinde 4-5 yapraklı dönemden itibaren
incelemeler yapılarak, virüs belirtisi gösteren veya bulaşık olduğundan şüphe
edilen bitkiler sökülmelidir.
Virüs Hastalıkları
Patates Y virüsü (Potato Y potyvirus(PVY), Patates X virüsü (Potato X potexvirus, PVX) ve Patates yaprak kıvrılma virüsü
(Potato leafroll polerovirüs-PLRV) olarak
sıralanabilmektedir. Ülkemizde sınırlı olarak bulunan ve bulunmayıp ülkemiz için
önemli olan virüs ve viroid hastalıkları ise;
Patates iğ yumru viroidi (Potato spinle tuberviroid–PSTVd), Patates mop-top virüs
(Potato mop–top furovirüs-PMTV) ve Tütün rattle virüs (Tobacco rattle tobravirusTRV) olarak sıralanabilmektedir. Ülkemizde patates alanlarında en yaygın ve en
önemli virüs hastalığı ise Patates Y Virüsü
(Potato Y potyvirus-(PVY)’dür.
Şekil 7. Patates siğil hastalığının yumru, stolon
ve kökboğazında oluşturduğu urlar.
Potato Y virus potyviridae familyasından olup ipliksi bir yapıya sahiptir.
c
Şekil 8. PVY yumru belirtisi, PVY-n ırkının
yaprak belirtisi, PVY-o ırkının yaprak belirtisi
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
55
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
Hatice Çakır
TZOB Teknik Müşavir
Ülkemizde Patates
Üretimi, Kar şıl a şıl an
Sorunl ar ve Öneriler
Patates orijini Türkiye olmayan nadir
bitkilerden biri olmasına karşın bugün
yurdumuzun hemen hemen her yerinde
yetiştirilebilmektedir. Dünyada yaklaşık
376,4 milyon tonluk üretimle mısır, çeltik
ve buğdaydan sonra en fazla üretimi yapılan dördüncü bitki türü olup, tahıllardan
sonra insan beslenmesinde önemli bir
paya sahiptir.
Ucuzluğu, birim alandan fazla verim
sağlanması, besin değerinin yüksek oluşu, sindirim kolaylığı, endüstride farklı
şekillerde kullanılması ve her çeşit iklimde yetişmesi nedeniyle bugün hemen
hemen bütün dünya milletleri tarafından
yetiştirilmekte ve tüketilmektedir.
Patatesin kullanım alanlarına baktığımızda dünyada üretilen patatesin yüzde
50’den azı taze olarak tüketilmekte, geri
kalanı ise işlenmiş gıda ürünü, hayvan
yemi, endüstriyel nişasta ve tohumluk
olarak kullanılmaktadır. Taze tüketim
daha çok fırında pişirme, haşlama, kızartma şeklinde olurken, işlenmiş gıda dondurulmuş parmak patates ve cips şeklinde olmaktadır.
Patates nişastası ise ilaç, tekstil ve kağıt endüstrilerinde yapışkan, tutkal şekillerinde kullanılmaktadır. Patates kabuğu
ve işlendikten sonra kalan diğer değersiz
atıklar ise nişasta yönünden zengin olduklarından sıvılaştırılabilmekte ve yakıt
olarak kullanılan etanol yapılmak üzere
mayalanabilmektedir (AKİB, 2008).
Dünya nüfusunun giderek artığı dikkate alındığında, doğal kaynakların korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların gıda
güvencesinin sağlanmasında patates
önemli bir ürün olarak karşımıza çıkmaktadır.
56
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Türkiye Patates Üretimi
Ülkemizde hemen hemen her ilde patates üretimi yapılmaktadır. 2000 yılı TÜİK
verilerine göre Türkiye’de 2 milyon 50 bin
dekardan 5 milyon 370 bin ton patates
üretimi elde edilmiştir. 2004 yılına geldiğimizde, patates siğili hastalığı nedeniyle
uygulanan karantina tedbirleri sonucunda ekim alanlarındaki daralmaya bağlı
olarak üretim miktarı düşmüştür. 2004
yılında 1 milyon 776 bin dekar alandan
4 milyon 770 bin ton ürün elde edilmiştir. 2005 yılına geldiğimizde patates ekim
alanı 1 milyon 528 bin dekar olup, 4 milyon 60 bin ton ürün alınmıştır. 2000 yılı ile
karantina tedbirlerinin uygulandığı 2005
yıllarını kıyasladığımızda, Ülkemizin patates ekim alanları yüzde 25 daralmıştır.
Üreticilerimizin yaşadığı pazarlama sorunları nedeniyle ekim alanlarındaki daralmaya bağlı olarak 2013 yılında üretim
3 milyon 948 bin tona gerilemiştir. 2014
Tablo 1. Patatesin Türkiye’de dikim
alanı, verim ve üretim ile ilgili yıllara
göre dağılım
Yıllar
Ekilen Alan
(Da)
Üretim
(Ton)
Verim
(Kg/da)
2000
2.000.000
5.370.000
2.620
2005
1.528.000
4.060.000
2.657
2006
1.579.084
4.366.180
2.765
2007
1.525.975
4.227.726
2.771
2008
1.478.883
4.196.522
2.838
2009
1.428.738
4.397.711
3.078
2010
1.388.660
4.513.453
3.251
2011
1.429.849
4.613.071
3.260
2012
1.720.867
4.795.122
2.814
2013
1.250.297
3.948.000
3.160
2014
1.297.032
4.166.000
3.245
Kaynak: TÜİK
yılında ise olumsuz hava koşullarının da
etkisi ile üretim 4 milyon 166 bin ton düzeyinde gerçekleşmiştir.
Ülkemizde üretimin yoğun olarak yapıldığı iller sırasıyla Niğde, Konya, İzmir,
Afyon, Kayseri ve Bolu’dur. Bu illerimizi sırasıyla Aksaray, Nevşehir, Adana, Sivas,
Bitlis ve Erzurum illerimiz takip etmektedir
(TÜİK, 2014.). Ülkemiz üretiminin yaklaşık yüzde 82,6’sı bu illerimiz tarafından
yapılmaktadır. Patates siğili hastalığı nedeniyle karantina tedbirleri kapsamında
ekim yasağı getirilmesi ile birlikte üretim
Nevşehir, Niğde gibi illerimizden diğer
illere kayma göstermiştir. Nitekim Kayseri ilinde üretim geçmiş yıllara nazaran iki
katına çıkmış, Konya, Adana, Bitlis gibi
illerimizde de üretim artmıştır.
Destekleme
Ülkemizde patateste verilen desteklere
baktığımızda üretimden ihracata çeşitli kademelerde desteklendiği görülmektedir.
Tarımsal üretimde genel olarak verilen
gübre, mazot, toprak analizi gibi destekler patates üreticilerimize de verilmektedir.
2014 yılı itibarıyla 6 TL/da gübre desteği,
4,6 TL/da mazot desteği, 2,5 TL/da toprak
analizi desteği verilmiştir. 2015 yılında ise
6,6 TL/da gübre desteği, 4,85 TL/da mazot desteği, 2,5 TL/da toprak analizi desteği verilmesi kararlaştırılmıştır.
Birim alandan elde edilen verimi
artıran dolayısıyla üretimi etkileyen en önemli faktörlerden
biri de tohumluktur. Genel
olarak tohumluğun verime
etkisi yüzde 25 civarında olduğu dikkate
alındığında, üretim-
de tohumluk faktörünün önemi açıkça
görülmektedir. Bu bağlamda, Ülkemizde patateste verimi etkileyen en önemli
unsurlardan biridir. Patateste verimi ve
üretimi artırmak veya en azından aynı
seviyede tutabilmek, sağlıklı bir üretim
gerçekleştirebilmek için, her üç yılda bir
tohumluğun değiştirilmesi ve virüsten ari
tohumluk kullanılması gerekmektedir. Bu
noktadan hareketle patateste sertifikalı
tohum kullanımının artırılması amacıyla
2005 yılından itibaren destek verilmeye
başlanmıştır. 2014 yılında dekar başına
40 TL sertifikalı patates tohumu kullanım
Tablo 2. Sertifikalı Patates Tohumu Kullanım Desteği
Yıllar
Fiyat(TL/da)
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
18
20
20
18
20
20
20
20
40
40
40
desteği verilmiştir. 2015 yılında da miktar
bir önceki yıl ile aynı düzeyde belirlenerek
dekara 40 TL verilmesi kararlaştırılmıştır.
Sertifikalı tohum kullanımının yanı sıra,
tohum üretiminin de teşvik edilmesi amacıyla 2009 yılından itibaren sertifikalı patates tohumu üreten firmalara da destek
verilmeye başlanmıştır. 2014 yılında ki-
ile toprak parçası taşıyacak yumrulu bitkiler, fide ve fidan gibi üretim materyalleri
dışındaki bitkisel ürünleri yetiştiren veya
nadas uygulaması yapan Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olan üreticilere 2007 yılı için
dekara 110 TL /da verilmesi kararlaştırılmıştır. 2008 yılında verilen miktar 100 TL/
da, 2009 yılında 99 TL/da, 2010 yılında
ise dekara 110 TL verilmiştir. Münavebe
uygulamasının getirilmesi ile birlikte des-
Tablo 3. Sertifikalı Patates Tohumu Üretim Desteği
Yıllar
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Fiyat(TL/kg)
0,099
0,08
0,08
0,08
0,08
0,08
0,08
logram başına 0,08 TL sertifikalı patates
tohumu üretim desteği verilmiştir. 2015
yılında ise yine 0,08 TL verilmesi kararlaştırılmıştır.
tekleme ödemesi 3 yılda bir yapılmaya
başlanmıştır. 2013 yılında dekar başına
110 TL destek verilmiş olup bir sonraki
ödeme 2016 yılında yapılacaktır.
Bir diğer destekleme kalemi ise ülkemizde ortaya çıkan patates siğili hastalığı
nedeniyle karantina tedbirleri kapsamında bulaşık alanlar ile güvenlik kuşağında patates yetiştirilmesi yasaklanması
üzerine patates üretiminden vazgeçen
üreticilerin gelir kaybının önlenmesi
amacıyla verilen destektir. Patates siğili görülen alanlar ile
patates siğili için oluşturulan güvenlik kuşağındaki
alanlarda, karantina
önlemi olarak patates
ve solanaceae familyasına ait bitkiler
Üreticilerimizin 2011 ve 2012 yıllarında
yaşanan pazarlama sorunları akabinde,
ihracatımızın artırılması, üreticilerimizin
ürettikleri patatesi daha kolay pazarlayabilmelerini teminen patates ihracatında
1 Ekim 2012- 30 Nisan 2013 uygulama
döneminde ton başına 50 TL ihracat ia-
desi verilmiştir. Bu uygulamaya rağmen
piyasalardaki durgunluk aşılamamıştır.
Bunun dışında taze patates ihracatı için
her yıl düzenli olarak verilen bir destek
bulunmamaktadır.
Bunun yanında “Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Para-Kredi
Ve Koordinasyon Kurulu Tebliğleri”ne göre
kurutulmuş sebzeler, dondurulmuş meyve
ve sebze ile meyve ve sebze işleme sanayine dayalı gıda maddeleri kapsamından
yer alan işlem görmüş patatesler için ihracat iadesi verilmektedir. Ancak patates
işleme sanayinin yeterince gelişmemiş
olması nedeniyle kurutulmuş patatese ton
başına 670 dolar ihracat iadesi verilmesine karşın 2014 yılında ihracat yapılmamış
olup, bu destekleme kaleminden faydalanılamamıştır.
Dondurulmuş ve dondurulmamış patates konserveleri için verilen ihracat iade
miktarının 2013 yılından itibaren artması
bu ürünlerin ihracatını artırmıştır. 2012 yılında konserve edilmiş patates ihracatı 3
bin 227 ton iken 2013 yılında 4 bin 063
tona yükselmiş, 2014 yılında ise 3 bin 864
ton olmuştur.
Tablo 4. İhracat İadeleri
Madde Adı
Miktar ($/Ton)
Miktar (TL/Ton)
2001
2002-2006
2007-2012
2013-2014
2015
Kurutulmuş patates(07.12)
370
370
370
670
670
Konserve patates(20.04-20.05)
65
68
75
135
150
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
57
AYIN KONUSU
Türkiye Patates Üretiminde Karşılaşılan Sorunlar
ve Öneriler
Belirli dönemlerde pazara arz edilen ürün, fiyatlarda o dönem için düşmelere yol açmakta, üretimin pazara arz edilmediği dönemlerde de var olan talebi karşılamayan arz sonucunda
da fiyatlar yükselmektedir. Ülkemizde patates talebinin arza
göre yıl içerisinde durağan olduğu dikkate alındığında patates
fiyatlarını belirleyen unsurun daha çok arz olduğu görülmektedir. Patates üretiminde üretici kararını diğer faktörler yanında
en çok bir önceki dönem elde edilen hasılat etkilemekte olup,
patateste üretim bir önceki dönem fiyatına göre şekillenmekte
bu da üretimdeki dalgalanmaları dolayısıyla pazarlama problemlerini de beraberinde getirmektedir.
Nitekim 2011/2012 sezonu ile 2012/2013 sezonunda üreticilerimiz yaşadıkları pazarlama sorunları nedeniyle oldukça zor
durumda kalmış, hatta bazı üreticilerimizin ürünü depoda kalmıştır. Girdi fiyatlarında yaşanan artış karşısında üretime devam
etmekte zorlanan üretici ürününü de pazarlayamayınca ekimden
vazgeçmiştir. 2013 yılında ekim alanları yüzde 27,3 daralırken
üretim yüzde 17,7 düşüş göstermiştir.
Görüldüğü üzere üretimde meydana gelen dalgalanma ve
pazarlama sorunları üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden
etkilemekte, pazarlama sorunlarının yaşandığı dönemde düşük
fiyat nedeniyle üretici mağdur olurken, arzın daraldığı dönemde
yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur olmaktadır.
Patates tarımı yapan üreticilerimiz bugün oldukça ciddi pek
çok problemle karşı karşıya kalmışlardır. Üretimde karşılaşılan
sorunların giderilebilmesinde en önemli unsurlardan birinin de
eğitim olduğu dikkate alındığında üreticileri bilinçlendirmek amacıyla gerekli eğitim faaliyetlerini yürütmek, üreticilerin ihtiyaç duyduğu teknik desteği vermek amacıyla üreticiden tüketiciye kadar
tüm taraftar el birliği ile hareket etmelidir.
Patates üreticisinin fiyat dalgalanmalarından etkilenmemesi
ve patates bitkisinin ülkemiz tarımında hak ettiği noktaya gelebilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Bu amaçla;
Pazarlama problemlerinin ne patateste ne de başka bir
üründe yaşanmaması bakımından eğitim faaliyetlerine gereken
önem verilerek, üretim planlaması yapılmalı; çiftçi nerede ne kadar ürün yetiştireceğini bilmeli, üretim Türkiye’nin ihtiyaçlarına
göre belirlenmelidir.
Ülkemizde patates cips, un, parmak patates, dondurulmuş ve konserve olarak işlense de gerek maliyetin yüksek
oluşu gerekse halkın tüketim alışkanlığı nedeniyle patates sanayi yeterince gelişememiştir. Patateste hem kalite kayıplarını
hem ürün kayıplarını önlemek hem de pazarda belli dönemlerde yığılmaları engelleyerek piyasaya daha uzun süre ürün sunmak açısından patatesin sanayiye entegrasyonunu sağlamak
suretiyle, patateste üretim ve işleme çeşitliliği sağlanmalıdır. Bu
sayede meydana gelebilecek arz dalgalanmalarından canı yanan üretici sayısı azaltılabilir ve milli servetin heba olması önlenebilir.
58
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
AYIN KONUSU
Diğer ülkelerle rekabet edilebilmesi, iç piyasada fiyat
istikrarının sağlanması, üreticini hak ettiği geliri elde edebilmesi
bakımından ihracat iadeleri son derece önemlidir. Patates pazarlamasında karşılaşılan sıkıntıların giderilmesi, üreticilerimizin
ürettikleri patatesin daha kolay pazarlayabilmelerinin sağlanması bakımından taze patates için ihracat desteğinin her yıl düzenli
olarak verilmesi sağlanmalıdır.
Türkiye patates ve patates ürünleri dış ticaret rakamlarına baktığımızda ülkemizin taze patates ihraç edip daha çok tohumluk patates ile patates nişastası ithal ettiği görülmektedir.
Taze patates üretimimizin ancak yüzde 2,6’sı ihraç edilebilmektedir. Taze patates için ihracat iadesi verilmesi ihracatımızın artırılmasına katkı sağlayacaktır.
büyük bir patates tohumluğu olduğu dikkate alındığında ülke
kaynaklarının heba edilmemesi bakımından İhtiyaç duyulan
anaç kademedeki tohumluğun yurt içinde üretilmesi sağlanmalı,
sertifikalı tohumluk kullanımının desteklenmesine devam edilmelidir.
Sertifikalı olmadığı halde sertifikalı diyerek yemeklik nitelikteki tohumluk vasfı olmayan patateslerin tohumluk olarak
satışı gerekli denetimler yapılarak engellenmelidir.
Ülkemizde AR-GE çalışmaları finansman ve personel
yetersizliğinden istenilen seviyede değildir. AR-GE çalışmalarına
yeterli kaynak aktarılmalı ve araştırma sonuçları üreticilere ulaştırılmalıdır.
Ülkemizin patates ihracatında istikrarlı ve düzenli bir pazarı bulunmamaktadır. Özelikle ülkemizde yetiştirilen çeşitlerin
dış ülkelerce tercih edilmemesi, ambalaj ve nakliye gibi, sorunlar
daha çok sofralık çeşitlerin yetiştirilmesi nedeniyle gerçekleştirilen üretim ihracata yönlendirilememektedir. Ayrıca komşu ülkelerde yaşanan karışıklıklar da ihracatımızı olumsuz etkilemektedir. Patates üretiminin ihracata yöneltilmesinde teknik ve politik
tedbirler alınmalıdır.
Ülkemiz ekonomisi göz önüne alındığında, patates siğili hastalığı, tek geçim kaynağı patates üretimi olan bölge üreticilerini mağdur etmektedir. Ülkemizde patates üretiminin geleceğinin güvence altına alınması bakımından hastalığın ırkının tespit
edilmesi büyük önem taşımaktadır. Yurt dışında ırklara dayanım
gösteren tohum çeşitlerinin ülkemizde görülen ırklara da toleranslı olup olmadığı, ülkemiz koşullarına uygunluğu test edilmeden girişine izin verilmemeli, üreticilerimiz bir riskle daha karşı
karşıya bırakılmamalıdır.
Patates ihracatında istenen laboratuar analizleri Nevşehir ve Niğde illerimizde laboratuar olmadığı için başka illerde yapılmaktadır. Bu durum ihracat için gerekli bitki sağlık sertifikası
alımını dolayısıyla ihracatı geciktirmektedir. Bölgede patates siğili hastalığı bulunması nedeniyle analizlerin daha fazla olması
masrafları artırmaktadır. Analiz yapacak laboratuvar sayısı artırılmalı, ve analiz ücretleri düşürülmelidir.
Gerek topraktaki besin maddelerinin tek yönlü tüketiminin önlenmesi, hastalık ve zararlı popülasyonlarının artışının engellenmesi, verimde düşüşlerin yaşanmaması ve üretimde dengenin
sağlanması bakımından, özellikle patates tarımının yoğun olarak
yapıldığı alanlarda münavebeye gereken önem verilmelidir.
Patates unu, ekmekte aroma ve kaliteyi artırmakta ve
ekmeğin bayatlama süresini uzatmaktadır. Ayrıca patates proteininin içerdiği amino asitlerin yeni gelişen canlılarda ve gençlerde mutlak gerekli yapı taşları olması nedeniyle patates ununun
yüzde 1,5- 5 oranında ekmek yapımına kullanılması sağlanmalıdır. Böylece ürettiğimiz patates daha iyi değerlendirilebilecek,
patatesin besleyici özelliğinden daha fazla faydalanılabilecektir.
Patateste pazarlama sorunlarının çözümüne yönelik
olarak, üreticilerin örgütlenmesi için gerekli eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmeli, üreticiler özellikle pazarlama problemlerini çözmede örgütlenmenin önemi konusunda bilinçlendirilmelidir. Üreticilerimizin patatesten hak ettiği geliri elde
edebilmesi bakımından, patateste tasnif ve paketleme tesisleri
kurulmalı, ihraç edilecek ürünler başta olmak üzere pazara arz
edilecek ürünlerde standardizasyon sağlanarak, yemeklik, tohumluk ve sanayi tipi olmak üzere bir sınıflandırma yapılmalıdır.
Ülkemizde patates tohumluğu konusunda tescilli yerli
çeşitlerin çok az olması olanların da üretimde hemen hemen hiç
kullanılmaması nedeniyle patates tohumluğunun tamamına yakını ithal edilmekte, üreticilerimizin sertifikalı tohum ihtiyacı ithalatla karşılanmaktadır. Bu da öz sermayesi yetersiz olan çiftçilerimiz için maliyeti artırıcı bir unsur olmaktadır. Patates ithalatımızın
Patates üretiminde maliyeti etkileyen en önemli unsur
elektriktir. Birim fiyatın düşürülmesi bakımından elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV tarımda kullanılan elektrikte yüzde
1’e indirilmeli, yüzde 2 TRT payı kaldırılmalı, tarımda kullanılan
elektrik desteklenmelidir.
Elektrikte yaşanan bir diğer sorun ise özelleştirmedir.
6552 sayılı Kanun ile elektrik borçları yapılandırılmıştır. Ancak,
özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine ait borçların yapılandırılmamıştır. Üreticilerimizin özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine olan elektrik borçları da yapılandırılmalıdır.
Üreticilerimiz için bir diğer önemli konu ise depolamadır.
Ülkemizde patates daha çok adi depo olarak adlandırılan, nem,
hava ve ışık kontrolünün yapılamadığı, ambar, kiler, bodrum, kaya
mağara ve hatta toprak altı çukurlarında saklanmaktadır. Bunun
yanında depolarda hastalık ve zararlıların da etkisiyle yüzde 20’ye
yaklaşan oranda kayıplar meydana gelmektedir. Tekniğine uygun
depolarda azami yüzde 10’luk bir kayıpla 8-10 ay süreyle, patatesleri uygun fizyolojide ve kalitede saklamak mümkün olabilmektedir. Ürün kayıplarının önlenmesi bakımından depolama koşulları
iyileştirilmelidir.
Depolama kapasitesinin yetersizliği bir diğer sorun olarak karşımıza çıkmakta olup, ürün bir an önce elden çıkarılması zorunlu
hale gelmekte, bu da pazarlama periyodunu kısaltarak ürün fiyatlarında üretici aleyhine sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle hem
tohumluk hem de yemeklik ürünlerde depo kayıplarını minimuma
indirerek, pazara kaliteli ve devamlı ürün arzı sağlayabilmek için
gerekli modern depolar oluşturulmalıdır.
KAYNAKLAR
AKİB,2008, “2008 Uluslararası Patates Yılı, Patates:
Gizli Hazine”, Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Araştırma Serisi,
52, 17.11.2008.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 2014 Yılı Bitki Sağlığı Uygulama
Programı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol
Genel Müdürlüğü, 2014 Faaliyet Raporu.
Niğde Patates Araştırma İstasyon Müdürlüğü,
http://arastirma.tarim.gov.tr/patates
Onaran H., Ünlenen L. A., Nam M., “Patatesin Önemi ve Faydalanma Şekilleri Hakkında Rapor”, Patates
Araştırma İstasyon Müdürlüğü, Niğde, 25.12.2003.
Onaran H., Ünlenen L. A., Doğan A., “Patates Tarımı,
Sorunları ve Çözüm Yolları”, Patates Araştırma İstasyon
Müdürlüğü, Niğde, 2000.
Türkiye Ziraat Mühendisliği VIII. Teknik Kongresi,
Çalışkan M. E., Söğüt T., Demirel U., Arıoğlu H., “Nişasta
ve Şeker Bitkileri Üretiminde Değişimler ve
Yeni Arayışlar”, 12-16 Ocak 2015, ANKARA.
Türkiye İstatistik Kurumu,
Ulusal Patates Zirvesi Sonuç Bildirgesi, 26 Mart 2005,
NEVŞEHİR.
www.faostat.fao.org
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
59
AYIN KONUSU
Veli Kenar
Niğde Ziraat Odası Başkanı
AYIN KONUSU
2014 tarihi itibari ile ilimizde 153.510
dekar alanda 513.447 ton üretimi yapılan
patates Misli Ovası ve Melendiz Ovasında diğer bölgelerimize göre çoğunlukla
yapılmaktır. Yetiştirilmesi toprağın yapısına ve patatesin öncesinde yetiştirilen bir
önceki bitki desenine göre değişiklik gösterir. Kaliteli bir üretim için ön hazırlıkların
ve toprağın iyi hazırlanması gerekir
Killi topraklarda, sonbaharda 20-25
cm. derinlikte sürüm yapılır. İlkbaharda ikileme yapılarak tırmık çekilir. kumlu
topraklarda ise ilkbaharda toprağı fazla
gevşetmeyecek şekilde daha yüzeysel
sürüm yapılır ve tırmık çekilerek toprak
hazırlığı yapılmış olur.
İlimizde yılda bir ürün yetiştirildiğinden sonbahardan itibaren topraklarımız
Niğde İlinde
Patates Yetiştiriciliği
5-6 ay dinlenmeye geçer. Ancak 2 yıl üst
üste ekim yapılırsa patates üretiminde
verim kayıpları göze çarpar ve hastalıklar
meydana gelmeye başlar. Patates ekilen
araziye 3 yılda bir ekim yapılmasının daha
uygun olacağı düşünülmektedir.
Patateste tohumluk olarak kullandığımız kısım yeni üretime geçmiş (Anaç,
Sertifikalı) yumrulardır. Bu yumrular, 5-7
cm çapında ve ortalama 40-70 gram
arası bir ağırlıkta olması gerekir. Tohumluğun çeşidi, üretim amacına göre seçilmelidir. Sertifikalı tohumluk kullanılması
önerilmektedir. Bir önceki sezon üretilen
patates yumrulardan çapı ve ağırlık bakımından küçük olanları depolarda 4-6 derece sıcaklıkta direk güneş ışığı görmeyecek şekilde muhafaza edilmelidir. Bir
sonraki yıl Mart ayı son haftası ve Haziran
ayı ilk haftası ekim yapılmak üzere tohumluk yumruların seçimi yapılmalı ve muhafaza edilen yumrulardan gözleri uyanmış
olanları tercih edilmelidir. Filizler yaklaşık
1-1,50 cm boyun da ve yeşil renkte olmalı, filizlerde mini yumru olmamasına dikkat
edilmelidir.
Dikim yapılacağında toprak ısısı 8-12
derece de olması ve geçici don olaylarının sonra erdiğinden emin olunmalıdır
çünkü yumru toprakta üşürse verim kayıpları yaşanabilir. İlimizde dikim Mart ayı
sonlarında başlar ve Haziran Ayı İlk haftası bitirilmiş olur.
Yumru dikimi manuel ve otomatik patates ekim makinaları ile iki sıra halinde ve
sıra arası 70-75 cm, sıra üzeri yumru arası
30 –35 cm olarak yapılır. Yumru dikiminde derinlik yaklaşık olarak kumsal alanlarda dikimde 10cm, killi arazilerde ise 20
cm dir. Dikim esnasında ekim makinaların oluşturduğu şekil bakımından düz bir
arazide sırt görünümündedir.
Filizlerin toprak üstlerine çıkmasına
müteakip tamamının sıra dizme işlemini
bitirmiş ve sırttaki görünümü 5-7 cm yüksekliğe ulaştığında ikili sıra çapa makinası ile boğaz doldurmaları yapılabilir. Aynı
zamanda bu işlem yaban otla mücadele içinde yapılır. Yine sırt yüzeyi kaymak
bağlamışsa ve buda kırılmış olur. Bir dekar için yumru büyüklüğü ve çapı na göre
ortalama 300-350 kğ tohum yeterlidir.
Ekiminden bakımına hasadından depolanmasına kadar olan süreçte patates
fazla bakım isteyen meşakkatli sulu bir
bitki türüdür. Yaban otlarla mücadelede
en önemli netice patatesin gelişmesini
sağlamak ve topraktaki nem kaybını minimize etmektir.
60
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Önceki güz sezonunda hayvan gübresi atılarak ilk sürüm ile toprak bahara
hazırlanması daha iyi olur. Normal toprak
yapısı olan araziye yaklaşık 2 ton, çok
zayıf arazilere ise 3 tona kadar serpilir ve
toprağa karıştırılmalıdır. Kullanılan hayvan gübresinin olgunlaştırılmış olması
gereklidir.
Patates üretimi yapan çiftçilerimizin
baharda ekim hazırlığında olsun büyüme zamanında olsun suni gübre kullanmadan toprak tahlillerini yaptırıp sonuca
göre gübre kullanmaları çok daha faydalıdır. Ortalama olarak 1 dekar alanda
patatesin ihtiyacı olan azotlu gübre 35-40
kg saf azot (175-200 kğ Amonyum Sülfata eşdeğerdir) 15-18 kg saf fosfor (32-40
kg Triple Süper Fosfata eşdeğerdir) kullanılmalıdır. Toplam fosforun tamamı ve
azotun 1/3 dikmeden önce toprağa karıştırılır. Azotun 1/3 de boğaz boğaz doldurmada, kalan 1/3 de sulama sularıyla
verilmelidir.
Patates bitkilerinde sulama ilk olarak
üst gübresi atıldıktan ve boğaz doldurma
işlemi yapıldıktan sonra yapılmalıdır toprak yapısına göre 2 veya 3 saat ile basınçlı yağmurlama(her sulamada yaklaşık
olarak 85 ton su tüketildiği bilinmektedir.
En modern sistem ile yapılsa dahi65 ton
su kullanılır. Bu da yıllık olarak 650/850
ton su demektir.) sistemi ile yapılmalıdır. Ayrıca ilk sulama ve sonraki sulama
dönemlerinde topraktaki nem oranı dikkate alınarak yapılmalıdır toprak yapısına göre 8 ila 12 defa 3 ila 5 gün arayla
yapılmalıdır. İlk sulamalar hava sıcaklığı
dikkate alınarak sık
sık yapılmalı hasada yakın zamanlarda ise 7 ila 10 gün
arasında yapılabilir.
Patates bitkisi suyu
çok sevdiğinden sulamadaki periyodlara özen gösterilmelidir. Yine sulamanın
en fazla yapılacağı
zaman dilimi ise çiçeklenmeye başlayarak yumru yaptığı
dönemdir. Sulama
periyodlarına dikkat
edilmez ve düzenli
bir sulama yapılmazsa öncelikle yumrularda büyüme bozukluğu çatlak yumrular
yumru içinde kararma olacağı için verimi
de önemli derecede olumsuz etkiler.
İlimizde patatesin hasadı Ağustos ayı
sonlarında başlar ekim ayı sonlarına kadar devam eder hasadın yapılacağı zaman patatesin yeşil yapraklarının (teveğinin) kuruma oranının çok olduğu veya
tamamen kuruduğu zamanda yapılması
gerekir. Bu durum ise yumrunun bitkiden
kolayca ayrıldığı ve kabuğun kalınlaşıp
sertleştiğinin neticesidir artık söküm yapılabilir demektir. Kontrol etmek gerekirse
üst kabuğu elle veya tırnakla soyulamaz
ve yumrunun bitkiye bağlandığı yer artık
ıslak çalışmaz halde ve koyu renktedir.
İlimizde patates hasadı makine ile
yapılmakta ve ikili sıra üzeredir. Sökülen
patatesler elle toplanarak 30 ila 60 kiloluk çuvallarda ambalajlanır. Patatesin
hasadında
dikkat
edilmesi
gereken
en önemli husus
ise söküm esnasında yumrular kesilip
zedelenmemelidir.
Ayrıca söküm esmasında toprak aşırı nemli ya da aşırı
kuru
olmamalıdır.
Halk tabirince söküm tavında olmalıdır. Buda hem sökümü kolaylaştıracağı
gibi hem de yumrunun toprak tutmasını
azaltacak ve toplanmasını kolaylaştıracaktır. Sökümyapılırken patates büyüklük
bakımından 3 guruba ayrılarak toplanması ve ambalajlanması iyi olur orta ve
büyük boy yumrular depolanırken veya
direk pazarlama aşamasında ikinci bir
işçilik yapılmasına gerek kalmaz üçüncü
gruptaki patates yumruları yeni ise sonraki sezon ekimi için saklanır, kullanılmayacak yumrularda hayvan yemi olarak
kullanılır. Sökümde ambalajlanırken dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise
hastalıklı, çürümüş, kesilmiş ve kabukları
zedelenmiş yumrular diğerlerinden ayrılmalıdır. Çuvallanmış yemeklik patatesler
önceden temizliği yapılmış 4-6 derecedeki depolara çuvallı konulacaksa 3 sıra
üste, dökülerek depolanacak ise yerden
3 metreye kadar doldurulabilir aşırı dolumlar da ise alta kalan yumrularda ezilme ve yapısal olarak bozulmalar göze
çarpar. Tohumluk patateslerde ile depolama en fazla 1 metre yüksekliğe kadar
doldurulur. Depo havalandırılması düzenli yapılmalı ve nem oranı yüksek tutulması hem yumrunun kendini beslemesi
bakımından hem de uzun süre saklama
bakımın iyi sonuçlar verir. Ayrıca iyi depolama yapılamazsa patatesin su oranı
düşeceğinden yumruda buruşma gevşeme ve sertlik kayıplarına neden olur. Bu
da başta albenisi olmak üzere rekolteyi
düşüreceği gibi depo ömrünü de kısaltır.
Tohum durumlarında hasada kadar
hastalık, zararlı ve yabancı otlarla çok etkili bir mücadele yapılmalıdır. Depolamadan üzeri ambar ilaçlanmalı, depoların
serin, nemli ve havadar olması sağlanmalıdır.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
61
TEKNİK
Neşe Tezer
TZOB Teknik Müşavir Yardımcısı
SEBZELERDE
MİLDİYÖ
HASTALIĞINA
GENEL BAKIŞ
sonra bunların gri- mavi havımsı bir örtüyle kaplanması şeklindedir. Hastalık ilerledikçe tüm bitkiyi kaplar, yaprakları sararır ve
kururlar. Hastalık bitkileri küçükken yakalandığında bitkiler bodur
kalır.
Fide Dönemine Dikkat
Lahana ve marul da ise Mildiyö hastalığı bitkiler fide devresinde iken başlar. Fidelerin yaprakları önce sararır, sonra kurur.
Hızla tüm fideliğe yayılarak fidelerin elden çıkmasına neden olur.
Tarlaya şaşırtılan bitkilerde hastalık önce yaşlı alt yapraklarda
görülür. Burada yer yer sarı lekeler belirir. Lekelerin alt yüzünde
kirli beyaz renkte bir küf tabakası oluşur. Zamanla iç yapraklara
doğru ilerler ve yapraklarda kuruma ve çürüme olur.
Ekonomik Zarar Kaybı Büyük,
Yağmur ve Rüzgarla Taşınır
Hastalık yaprağı yenen sebzelerde yaprakların sararmasına,
kurumasına, çürümesine neden olduğundan lahana, marul ve
ıspanak gibi sebzelerde üründe doğrudan doğruya kayıp söz
konusudur.
Bitkilerin tümden kurumasına yol açar. Domates gibi meyvesi
yenenler de çürümeler yapar. Hastalığın yayılışı, yetiştirme mevsimi içinde bulaşık alanlardan yağmur ve rüzgarla temiz bölgelere sporların taşınması şeklinde olur. Hastalığa neden olan etmenler bulaşık bitki artıklarında, soğan gibi bitkilerin arpacık adı
verilen ekim materyalinin katmanları arasında, ıspanakta tohuma
kadar geçerek tohumla ertesi yıla geçer ve yeni yılda da hastalık
tekrar ortaya çıkar.
Mildiyö hastalıkları, bahçe şeklinde
yapılan sebzecilikte, fide yetiştiriciliğinde
ve örtü altı yetiştiriciliğinde yaygın olarak
görülür.
Mildiyöler çoğunlukla önce bitkilerin yapraklarında ortaya çıkan ve oradan yaprak sürgün ve meyvelerin taze,
duyarlı yeşil dokularına hızla geçen bir
hastalıktır. Sebzelerin yeşil organlarında özellikle yapraklarında ortaya çıkan
bu lekeler ilk önceleri yaprak yüzeyine
yağ damlamış ya da lekeli kısmın suda
haşlanmış gibi bir görünüm almaktadır. Bu açık yeşil veya sarımtırak lekeler
daha sonra esmerleşir. Nemli havalarda
bu kısımlar; yaprağın üst yüzeyi kararır,
alt yüzeyinde ise etmenin üreme yapılarının oluşmasından dolayı gri-erguvan
renklerinde kül benzeri tozumsu, pamuğumsu bir tabaka oluşur. Sebzelerde özellikle fide dönemlerindeki zararı
daha önemlidir. Hastalık belirtilerin
önce toprağa yakın olan alt yapraklarda
görülür. Serin ve nemli koşullarda hastalık üst yapraklara da yayılabilir. Hastalığa şiddetli yakalanan sebzeler ya da
dallar tamamen ölür.
62
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Bu hastalığın yayılması,
gelişmesi ve şiddeti
 Duyarlı konukçunun varlığına,
 Dokuların üzerindeki su filminin
varlığına,
 Serin veya ılık ancak yüksek neme
sahip havaların varlığına bağlıdır. Sıcak
havalar, yüksek nemde olsa hastalık için
uygun değildir.
Yağışın Etkisi
Mildiyö hastalığı rutubetli yerlerde ve
yağışlı yıllarda fazla görülür. Hastalık bir
yerde çıktımı hızla geniş alanlara yayılır.
Hastalığın gelişmesi ve yayılması % 90100 nem ve 15-20°C sıcaklıkta hızlıdır.
Rutubetin % 80'nin altına düştüğü hallerde ve sıcaklığın da verilen sınırların altında veya üstünde olduğunda hastalığın
yayılması durur.
Konukçuları ve Belirtileri
En çok görüldüğü bitkiler domates,
patates, lahana, ıspanak, marul, hıyar ve
kavundur. Mildiyö hastalıkları bitkiye hastır. Örneğin domatesteki lahanaya geçmez. Yine soğandaki marula geçemez.
Ancak hıyarda görülen Mildiyö kabak ve
kavunda hastalık yapar. Mildiyö hastalığı
bitkilerin daha çok yapraklarında olmak
üzere gövde ve meyvelerinde zarar yapar. Bazı bitkilerde tohuma kadar geçer.
Hastalık lahana, marul, ıspanak, hıyar
gibi bitkilerin yaprak ve yaprak sapında
soluk yeşil renkte yağlımsı lekeler şeklinde başlar. Daha sonra lekeler koyulaşır
ve orta kısımları ölür.
Rutubetli havalarda yaprağın altında
gri renkte tüylü bir örtü vardır. Zamanla
lekeler birleşir, bütün yaprağın kurumasına neden olur. Domateste meyvede de
lekeler görülür. Meyve yüzeyinde küçük,
düzensiz olarak dağılmış soluk renkte lekeler oluşur. Bu lekeler daha sonra siyahlaşır ve içe doğru çökük çürüklük oluşur.
Çürüklük meyvenin içine doğru ilerler.
Domateste koşullar hastalık için elverişli
olursa tüm bitkide yanıklığa yol açar. Hatta sera ve rutubetli yerlerde geniş alanların aniden çökmesine, adeta yangın
geçirmiş gibi bir görünüm olmasına yol
açar. Mildiyö hastalığının soğandaki görünümü; yaprakların dip ve orta kısımlarında önce hafif sarımtırak lekeler ve daha
Kültürel Tedbirler
 Hastalığın sık görüldüğü yerlerde, bulaşık bitki artıklarını
toplayıp, yok etmelidir.
 Tohumluğu mildiyö hastalığının görülmediği, sağlıklı yerlerden ve bitkilerden almalıdır.
 Bitkilere fazla su verilmemeli, yeteri kadar sulanmalıdır.
Sık ekim yapılmamalıdır. Lahana ve marul fidelerinde sık ekim
yapıldığı takdirde fideler cılız gelişir, havalanma iyi olmaz. Bunu
önlemek için daha az tohum kullanmalı ve fidelikleri sık sık havalandırmalıdır.
 Münavebe uygulanmalıdır. Örneğin domates yetiştiriciliği
yapılan bir yerde sık sık domates
mildiyösü görülüyorsa, buraya 1-2 yıl domates ekilmemeli,
bunun yerine diğer sebzelere yer verilmelidir.
Kimyasal Mücadele
Mildiyö hastalıklarına karşı kimyasal ilaçlarla başarılı sonuçlar alınmaktadır. Hastalık bir defa bir tarla veya bölgede ortaya
çıktığında süratle yayılma gösterir. Bu nedenle genelde ilkbahar
ve yaz başlangıcında hastalık görülür görülmez ilaçlamaya başlamak gerekir.
 İlaçlamaların arası ve sayısı ilacın çeşidine göre değişmekle birlikte, genellikle bir hafta ara ile uygulama yapılmaktadır.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
63
TEKNİK
TEKNİK
Hava sıcaklığı ve nem durumuna bağlı olarak 2-3 bazen 5 kez ilaçlama yapılmaktadır. İlaçlamadan sonra yağış olduğunda uygulama
tekrarlanmalıdır.
 İlaçlamalarda bitkinin her tarafının ilaçlı su ile iyice yıkarcasına ıslatılmasına özen göstermeli, hiç kuru yer bırakılmamalıdır.
Patates ve Domates Mildiyösü
(Phytophthora İnfestans)
Hastalığın Genel Özellikleri
Fungal bir hastalık etmeni olup, Solanaceae familyasına ait bitkilerde (domates, patates, biber ve patlıcan) geç yanıklık (mildiyö)
hastalığına neden olur. Bölgelere göre ilkbahar ve yaz başlagıcında
hastalık belirtileri patates bitkilerinde görülmeye başlar.
Hastalık etmeni toprakta ve ölü bitki artıklarında canlılığını uzun
süre koruyamaz, fakat dayanıklı üreme organı olan oosporları muhafaza edilebilir. Bir alanda epideminin (salgın) başlaması için mikroorganizma patates yumrularında kışı geçirmekte ya da tohumluk
patates veya şaşırtılacak domates fideleri ile yeni bir alana tekrar
girmelidir veya canlı sporlar yağmurla veya sulama suyu ile taşınmalıdır.
Ülkemizde hastalık daha çok Karadeniz bölgesinde illerde yaygın olarak görülmektedir. Patates tarımın yapıldığı doğu illerinin
bahar ve yaz aylarında yağış alan kesimlerde de hastalığın sorun
olması olasıdır.
Hastalık Belirtileri
Suyla ıslanmış gibi lekeler yaprak ve gövdeler üzerinde görülür,
hızla genişler ve kahverengiye veya siyaha döner. Nemli koşullar
altında beyaz küflü bir yüzey ya da bir halka görünümü yaprak altında lezyonun kenarında görülebilir. Serin ve ıslak koşullarda yanıklık
hızla ilerler ve birkaç gün içerisinde tüm bir alanı etkileyebilir. İnfekte
olan yumrularda ilk önce kahverengi ile mor bir renklenme görülür,
daha sonra ise kahverengimsi bir kuru çürüklük ya da ıslak çürüklük
vardır. Yumrularda yanıklık infeksiyonları çoğunlukla depolamanın
ilk birkaç ayı içerisinde görülebilir, ama belirtiler depolama süresince de görülmeye devam edebilir.
Kültürel Mücadele
1. Bahar dikimlerinden önce depolardan ve tarladan çürümüş
ya da ezilmiş yumruların temizlenmesi,
2. Sertifikalı, hastalıktan ari yumruların kullanımı. Tohumluk yumrularının yetiştirildiği yerlerde hastalık etmeni görülüyorsa buralardan tohumluk yumru satın alınmamalı.
3. Yabancıotlar ve diğer solanaceus bitkiler ile mücadele edilmeli.
4. Hastalığın yayılmasın azaltacak uygun bir sulama sistemi uygulanmalı. Nemli ve bulutlu havalarda aşırı sulamalardan kaçının.
5. Aşırı azot gübrelemesinden kaçının.
6. Toprak aşırı şekilde nemli ise hasattan kaçının.
64
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
7. Uygun havalandırması olan depolarda tohumluk yumrular depolanmalı ve
yumrular üzerinde serbest su oluşumundan kaçınılmalı.
8. Dayanıklılık gösteren bitkiler tercih
edilmeli.
9. Bitkiler sık dikimden sakınmalı,
havadar alanlar üretimde kullanılmalı ve
havalanması fazla olan alanlar tercih edilmeli.
10. Erkenci ve geççi çeşitler arasındaki mesafe artırılmalı ya da birbirinden
uzak olmalıdır.
11. Biyolojik mücadele olarak “Serenade” WP kullanılmakta olup bakteriyel
(Bacillus subtilis) bir etmendir.
Kimyasal Mücadele
Bakanlıkça önerilen, Zirai Mücadele
Teknik Talimatlarına göre tavsiye edilen
kimyasal ilaçlar kullanılmalıdır. İlaçlamalar düzenli aralıklarla yapılmalı, özellikle
hastalığın görüldüğü bölgelerde hastalık
belirtileri ortaya çıkmadan önce, bitkiler
koruyucu ilaçlar ile ilaçlanmalıdır.
Kimyasal Mücadele
İlaçlı mücadeleye çevredeki domates
yapraklarında 3-5 mm çapında kahverengi lekelerin altında beyaz kül gibi örtünün
görülmesiyle veya hastalığın her yıl çıktığı
yerlerde, hastalık için uygun koşullar gerçekleşir gerçekleşmez başlanmalıdır.
Domates Mildiyösü ile Mücadele
Kültürel Önlemler
1. Hastalıklı bitki artıkları ve meyveler
toplanıp imha edilmelidir.
Mildiyö daha çok yaprakların altında
olduğu için ilaçlama sırasında mutlaka
yaprak alt yüzeylerinde ve bitkinin her
tarafında bir ilaç tabakası oluşturmaya
özen göstermelidir.
2. Domates tarımı sabah ve akşam
çiğ tutmayan güneye bakan yerlerde yapılmalıdır.
Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: Bakanlıkça önerilen ruhsatlı zirai mücadele ilaçlarından biri kullanılır.
3. Hastalığın her yıl epidemi oluşturduğu yörelerde sırık domatesçiliği yapılmalı,
sıralar hakim rüzgar yönünde olmalıdır.
KAYNAK
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma, Bitki Koruma Rehberi,www.entofito.com, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
65
ODALARIMIZDAN
ODALARIMIZDAN
ÇİFTÇİYE YENİ ALIM SİSTEMİ
ANLATILDI
Çankırı Ziraat Odası
Toplantıya, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve Çankırı Ziraat Odası Başkanı Nejat Gamzeli, TMO Çorum
Şube Müdürü Fahri Kesepara, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı
Genel Sekreteri Şükrü Turan, TMO kontrolörleri Refik Delibaş,
Hamza Yıldız ile Ziraat Odası başkanları katıldı.
Yetkililer, kaliteli buğdaya % 1 ila 7 arasında ilave uygulayacağı
belirttiler, süne tahribatı arttıkça buğdayda kalitenin düştüğü, buğdayın kalitesinde protein miktarının önemli olduğunu vurguladılar.
Toprak Mahsulleri (TMO) Ofisi Çorum Şube Müdürlüğü yetkilileri, Çankırı ve ilçe Ziraat Odalarının başkanlarını yeni alım sistemiyle ilgili bilgilendirdi.
YAĞIŞLAR ZARAR VERDİ
Kaliteli üretim için, ekim öncesi toprak analizinin yapılması,
iyi bir tohum yatağının hazırlanması, doğru çeşit seçiminin yapılması, sertifikalı tohum kullanılması, tohum miktarının önerilen
kadar olması, zamanında yeterli miktarda gübre kullanılması, ot,
süne ve diğer zararlı mücadelesi yapılması ve hasadın zamanında gerçekleştirilmesi gerektiği belirtildi.
Kaliteli ürünün serbest piyasada da yüksek fiyata satılabileceği ifade edilerek, konuyla ilgili broşürler dağıtıldı.
Bucak Ziraat Odası
Bucak Ziraat Odası Başkanı Muzaffer Özdemir, tahminlerin
üzerindeki yağışlara bir de Kestel Dağı’ndaki karların erimesiyle
Onaç sulama barajının taşdığını, 12 dönüm hububat ekili alanın
su altında kaldığını belirtti.
DSİ’ye ait 3 düdenin su tahliyesi için yeterli olmadığını ifade
eden Özdemir, şunları belirtti:
“Bölgemizde yer altı suları tabanda tabandadır. Düdenlerin
kapatılmasıyla yer altı sularının yükseltilmesi gerekmektedir. İlçemizin Karaaliler,Karapınar ve susuz köylerinde başka illere
pazarlanan Maraş biberi ve karpuz tarımı yapılmakta, yer altı
sularının yeterli olmaması nedeniyle üreticilerimiz Onaç sulama
barajından faydalanan köylerden arazi kiralamakta, bu talep de
yörede tarla kiralarını yükseltmektedir. Sel sularından zarar gören
bu bölgede Hazine’nin 6 bin dönüm arazisi bulunması bir avantajdır. Suni gölet oluşturulması halinde tabiat canlanacak, yeraltı
sularımızın yükselmesiyle de su sorunu halledilmiş olacaktır.”
Bucak’ta aşırı yağışlar zarara neden oldu. Bucak Ziraat Odası, yağışların gelecek yıllarda üretime zarar vermemesi için bir
dizi önlem almasını istedi.
66
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Başkan Özdemir, zarar gören çiftçinin tarımsal kredilerinin
faizsiz ertelenmesini, kayıplarının karşılanmasını ve ecrimisil bedellerinin alınmaması gerektiğini vurgulayarak, “Üreticilerimizin
üretimden vazgeçmelerine engel olmak zorundayız” dedi.
30 BİN FİDAN TOPRAKLA
BULUŞUYOR
Aksaray Ziraat Odası
Aksaray’da Ziraat Odası Başkanlığı tarafından ‘Mazide Kalmasın Yeşil Aksaray’ sloganı ile fidan dikimi gerçekleştirildi. 30
bin üyesi bulunan Ziraat Odası, her üyeye bir fidan olmak üzere
30 bin fidanı toprakla buluşturacak.
Nevşehir Karayolu’nda Ziraat Odası Başkanlığı’na ayrılan
arazide gerçekleştirilen fidan dikim törenine Vali Şeref Ataklı
ile çok sayıda çiftçi katıldı. Programda bir konuşma yapan Vali
Şeref Ataklı, Aksaray’ın ağaç anlamında sıkıntılı bir il olduğunu
belirterek, “Ziraat Odası’na tahsis edilen bu alanda daha öncede çalışma yapılmış ancak yenileme çalışmaları devam edecek.
Bu kapsamda da bugün ağaç dikeceğiz. Bu bölge zaten ağaçlandırma çalışması yapılmaya devam edilen bir bölge. Maalesef herkesin de bildiği gibi Aksaray’da ağaç yetiştirme, orman
oluşturmak biraz zor. Ama sabır ile buralara ağaç dikeceğiz. Yenileme çalışmaları devam edecek. Bu ağaçlarımızı yetiştirmeye
çalışacağız” şeklinde konuştu.
Fidan dikimi hakkında bilgi veren Ziraat Odası Başkanı Emin
Koçak ise, “Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Orman Bakanlığı tarafından ortaklaşa yapılan ağaçlandırma protokolü kapsamında
Aksaray’dan da biz destek veriyoruz. Ziraat Odası olarak ilimizin
DARENDE TÜRKİYE
3.’SÜ OLDU
ağaçlandırılması, yeşil bir Aksaray için el ele verip bugün burada
fidan dikiyoruz. Bugün için yaklaşık 500 adet fidan dikeceğiz. Ancak Ziraat odamızın 30 bin üyesi var, inşallah en kısa sürede her
üyemize bir fidan olmak üzere toplam 30 bin fidan dikerek yeşile
katkı sağlayacağız. Ağaç demek nefes, bereket demek. Yağmur,
su için ciddi faydası olacağı için, gelecek nesillerimize yeşil bir Aksaray bırakmak için ağaçlandırma kampanyasını başlattı” dedi.
Çiftçiler ise gelecek nesillere yeşil bir Aksaray bırakmak
için fidan diktiklerini belirterek, programı yapan Ziraat Odası
Başkanlığı’na teşekkür etti.
Darende Ziraat Odası
2014 yılında Darende Kaymakamı Bünyamin Kuş,Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü ve Darende Ziraat Odası tarafından yapılan çalışmalar ve istişareler sonucunda sağlanan
protokolün başarı getirdiğini belirterek, "Darende’de de tahsisli
arazilerde yapılan malçlama yöntemi, ödüle layık görüldü" dedi.
Konuya ilişkin bilgi veren Kuş, şunları kaydetti: "Protokolün
asıl amacı Darende’ye tarımsal olarak daha fazla katkı sağlamak ve çiftçileri ekonomik olarak güçlü kılmaktır. Yapılan protokolle Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü tahsisli arazi
üzerinde karışık meyve bahçesi, sebze ve çilek demonstrasyon
çalışması başlatılmıştır. Karışık meyve bahçesi tesisinde bölgenin iklim ve toprak yapısına uygun ayva, kiraz, erik, badem,
armut, şeftali, kızılcık, Trabzon hurması, kayısı çeşitleri araştırılmış ve en uygun olanları seçilerek bahçe tesis edilmiştir. Sebze
bahçesinde tüm ürünler malçlı sistem uygulanmış domates,
biber, patlıcan, salatalık, kavun, karpuz, lahana, bamya çeşitlerinden en uygun olanlar seçilerek yine bahçe tesisi gerçekleştirilmiştir. Çiftçilerin açık yetiştirme tekniğinde yoğun olarak
harcadığı su miktarı azalmıştır
Ayrıca toprak sıcaklığı fazla olduğundan bitki köklerinin
daha iyi gelişti, yabancı ot mücadelesine harcanan emek, para
ve zamanın azaldı ve verim de artığı. Gıda Tarım ve Hayvancılık
İlçe Müdürlüğü tarafından yapılan bu uygulama, Tarıma Değer
Katanlar Ödülleri’nde Sebze Üretimi (malçlama yöntemi) çalışmasıyla Türkiye 3. sü olmuştur."
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
67
ODALARIMIZDAN
ODALARIMIZDAN
NARENCİYE BAHÇESİNDE
EĞİTİM
Erdemli Ziraat Odası
EĞİTİM SEMİNERLERİ
DEVAM EDİYOR
rarak gereksiz ilaç ve gübre kullanımının önüne geçilmesi ile girdi
maliyetlerinin düşürülmesi hedefleniyor” dedi.
İvrindi Ziraat Odası
İvrindi Ziraat Odası, yöre çiftçilerimizin bilinçli tarım yapmasını sağlamak ve çiftçilerimizi yeniliklerle tanıştırmak amacıyla bir
tohumculuk firmasıyla birlikte “Mısır Yetiştiriciliği ‘’ konusunda
eğitim semineri düzenledi.
İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Mehmet Türker de,
“Narenciyede eksik bilgi ve kulaktan duyma bilgileri kullanmayın.
Bahçelerinizde gördüğünüz hastalıklarla ilgili aklınıza takılan ne
olursa olsun uzman ziraat mühendislerimizden yardım isteyin”
diye konuştu.
Seminerde mısır ekiminde ilk önce mısırın birinci ürün mü
yoksa ikinci ürün mü yetiştirileceğine karar verilmesi; ona göre
yetiştirme süresine göre tohumluk seçiminin önemi üzerinde
duruldu. Özellikle toprak analizinin gübrelemede önemine değinildi, bitkinin ihtiyacı kadar gübreleme yapılması gerektiği bildirildi. Sertifikalı ve kaliteli tohumluk seçimi, iyi bir toprak hazırlığı,
toprak analizi, gübreleme ve yabancı otlarla mücadelenin önemi
üzerinde duruldu.
Erdemli Ziraat Odası genel sekreteri ziraat mühendisi Aydın
Çiftçi de, doğru ilacın doğru dozda verilmesi gerektiğini belirterek, çiftçilerden narenciyeye verilecek ilacın üzerinde mutlaka
narenciye ibaresinin yazılı olduğuna dikkat etmelerini istedi.
İvrindi Ziraat Odası Başkanı Hasan Hüseyin Koyun, ekimden
biçime kadar çiftçilerimize faydalı olabilmek için bu tür faaliyetlerin devem edeceğini söyleyerek, katılan tüm çiftçilerimize teşekkür etti.
Erdemli Ziraat Odası, narenciye ağaçlarının budaması ve
ilaçlamasına yönelik çiftçi eğitimi düzenledi.
İlçeye bağlı Dağlı Mahallesi’nde gerçekleştirilen eğitimin uygulaması limon bahçesinde gerçekleştirildi. Eğitimle ilgili bilgi
veren Erdemli Ziraat Odası Başkanı Ahmet Öger, “Bu eğitimlerde çiftçilerimize kalite ve verimi doğrudan etkileyecek olan ağaç
budama ve doğru ilaçlama işleminin nasıl yapılması gerektiği anlatılıyor. Burada özellikle çiftçilerin yaprak, toprak analizleri yaptı-
SEBZECİLİK VE FİDE
YETİŞTİRİLİCİĞİ TOPLANTISI
ALAN BAZLI DESTEK TALEBİ
Karadeniz - Ereğli Ziraat Odası
zırlığı ve yetiştiricilikte karşılaşılan sorunlar hastalıklar hakkında
bilgiler verdi.
Giresun Ziraat Odası
Fide üretiminde dikkat edilmesi gereken konular hakkında
üreticilerimiz bilgilendirilmiştir. Örtüaltı sebze yetiştiriciliği hakkında bilgilendirme yapan Erol Duran üreticilerimize doğru bildiği
yanlışları anlattı.
Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurettin Karan, fındıkta verim
ve kalitenin artması için, Alan Bazlı Gelir Desteği’nin sürmesi gerektiğini belirtti.
Sunum ve bilgilendirmenin ardından toplantı sona erdi.
Karan, fındığın, üretici açısından olduğu kadar, istihdam ve
döviz girdisi dolayısıyla ülke açısından da büyük önem taşıdığına
işaret ederek, şunları kaydetti:
“2014 yılı üretim döneminde iklim şartlarının uygun gitmemesi
nedeniyle bölgemizde fındık üreticileri zor bir yıl geçirmektedir.
Üreticilerimiz zorluklarını aşmak, verimli ve kaliteli ürün için,
fındık hasat dönemine kadar geçen dönemde mazot, gübre,
ilaç gibi gerekli temel girdileri kullanmaktadır. Ülkemizde mazot,
gübre gibi girdilerin fiyatı oldukça yüksektir. Buna fındık toplama
işçiliğinin eklenmesi ile maliyetler daha da artmaktadır. Fındık
üretim maliyetlerini düşürmek için son 6 yıldır uygulanan Alan
Bazlı Destekleme 2014 yılında sona ermiştir. Kaliteli fındık üretiminin sürdürebilirliğinin, ancak maliyetlerin yüksekliği nedeniyle
zor durumdaki üreticinin desteklenmesiyle mümkün olacaktır.
Fındık üreticilerine Alan Bazlı Gelir Desteği ödemesi yapılmasına
68
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Zonguldak'ın Ereğli İlçesi'nde, Sebzecilik ve Fide Yetiştiriciliği
hakkında Kdz.Ereğli Ziraat Odası Başkanlığı konferans salonunda toplantı düzenlendi.
dair Bakanlar Kurulu kararının sezon ve seçim öncesi bir an evvel
çıkarılarak, fındığın hak ettiği değeri bulabilmesi, ihracatta bulunduğumuz konumu koruyabilmemiz ve dünyada kaliteli Türk fındığı imajının zedelenmemesi açısından Alan Bazlı Gelir Desteği'nin
devamı üreticimizi sevince boğacaktır.”
Toplantıya Kdz. Ereğli Ziraat Odası Başkanı Adil Pulat, Meclis Üyeleri , Tarım Danışmanları , Muhtarlarımız ve üreticilerimiz
katılmışlardır. Duranlar Fide sahibi Erol Duran üreticilerimize
sebze yetiştiriciliği ve fide yetiştiriciliği konusunda bilgilendirme
amaçlı toplantı düzenlenmiştir. Sebze yetiştiriciliğinde toprak ha◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
69
ODALARIMIZDAN
ODALARIMIZDAN
İL KOORDİNASYON KURULU
TOPLANDI
Ordu Ziraat Odası
Merkez Toroslar ilçesine bağlı Çandır köyünde 'erik ağaçlarında kuruma', Horozlu ve Doruklu köylerinde ise 'şeftali ağaçlarında kuruma' şikâyetlerinin artması üzerine, Mersin Ziraat Odası
Genel Sekreteri Ziraat Mühendisi Gürhan Dayıcık, beraberinde
Oda teknik elemanı Ziraat Mühendisi Nurcan Uyar ve Mersin
Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Son ile birlikte bölgeye giderek teknik bilgilendirme yaptı.
Fatsa Ziraat Odası İbrahim Ethem Kibar'ın ev sahipliği yaptığı
toplantıya Perşembe Ziraat Odası Başkanı Aslan Soydan Başkanlık etti. Toplantı öncesi açıklamalarda bulunan ve 2014 yılı
Mart ayında yaşanan don olayından sonra 2015 baharında da
tedirginlik oluşturacak hava olayları sebebiyle endişelendiklerini
belirten Soydan, 800 ve 900 rakımlı bahçelerde az olmakla birlikte hasar meydana geldiğini ancak orta ve sahil kesimlerinde
sorun gözükmediğini ifade etti.
Her yıl yaşanan rekolte tespiti hususunda da bilgiler veren
Başkan Soydan, geçen yıl İhracatçılar Birliği ve Fiskobirlik tarafından açıklanan 650 bin tonluk rekolteye dikkati çekerek, rekolte
tespitinde karanfil sayımını doğru olmadığını ve çotanak sayımı
ile gerçek rekoltenin tespit edilebileceğini söyledi.
Nisan ayı içerinde gerçekleştirilen Alan Bazlı Desteklemelerin
son olmak kaydıyla ödendiğini ancak bölge üreticisi açısından
hayati öneme haiz bu ödemenin devam etmesi gerektiğini ifade
eden Ordu Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Aslan
Soydan, desteklemelerin devam etmesi için bakanlık düzeyinde
girişimlerde bulunduklarını ve kararname hazırlandığını söyleyerek "Tarım Bakanımızın bu yönde bizlere verdiği söz var. Kararnamenin bir an evvel çıkmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Fatsa Ziraat Odası Başkanı Kibar ise her ay farklı bir ilçede
gerçekleşen Ordu Ziraat Odası İl Koordinasyon Toplantısı’nın
Nisan ayı toplantısına ev sahipliği yaptıklarını ve bölge tarımının
öncelikle fındık olmak üzere tüm ürünlerin geliştirilmesi ve değerlendirilmesi amacıyla yapılabilecekleri masaya yatırdıklarını
belirterek, "Çabalarımız, bölge insanının temel geçim kaynaklarının başında gelen tarımı daha verimli hale getirmek ve ürününe
değer katmaktır" şeklinde konuştu.
“BİTKİ TOHUMLAMA VE HAYVAN
BESİCİLİĞİ” SEMİNERİ
Sarıkamış Ziraat Odası
Aşırı yağışlar ve çiftçilerinin kültürel işlemlerde yapmış olduğu
eksiklikler gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkan fungal etmenlerin
bahçelere verdiği zarar ile ilgili tespitlerde bulunan uzmanlar, tedavi yöntemleri konusunda çiftçilere bilgiler aktardı. Ayrıca bölge
üretim deseni dâhilinde sert çekirdeklilerde bitki besleme, budama, sulama, hastalık ve zararlılarla mücadele yöntemleri konusunda bilgiler verildi.
Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, üreticiden gelen talepleri ivedilikle değerlendirdiklerini belirterek, ortaya çıkan
sorunlara teknik personelle yerinde müdahale ettiklerini söyledi.
Gökçel, şunları kaydetti: "Odamız zaman zaman ilgili bakanlıklar
ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında imzalanan çiftçi eğitim
protokolleri çerçevesinde araştırma istasyonlarında ve spesifik
Sarıkamış Halk Eğitim Merkezi Salonu’nda verilen seminerde
konuşan Sarıkamış Ziraat Odası Başkanı Nesim Gök, bütün ça-
70
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
olarak Mersin tarım paydaşları ile birlikte köylerde çiftçi eğitim çalışmaları gerçekleştirmektedir. Ancak çiftçilerimizden gelen talepler ve tarafımızca üretim aşamasında sıkıntılarının tespiti halinde,
odamız teknik personelleri ivedilikle görevlendirilerek sorunun çözümüne yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bırakın bir bölgeyi, çiftçilerimizin bir tek ağacında bile sorun olursa biz buna müdahale
ederiz ve çiftçimize, köylümüze hizmet veririz. Çiftçimize hizmet
bizim asli görevimizdir. Mersin Ziraat Odası olarak bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da sadece teknik konularda değil, her
konuda her zaman çiftçilerin yanında olunacaktır."
KABAK ÇEKİRDEĞİ ÜRETİMİ
ARTIYOR
Pazarlar Ziraat Odası
Pazarlar Ziraat Odası Başkanı Yusuf Ertaş, çerezlik kabak yetiştiriciliğinin son yıllarda büyük bir gelişme göstererek üreticilerin
en fazla rağbet gösterdiği tarım ürünlerinden biri haline geldiğini
söyledi. 2015 yılında 400 dekara ulaştığını ifade eden Ertaş, bu
sayede Pazarlar’da kabak üretiminin bu yılki rekolte beklentisinin
100 ton olduğunu ifade etti.
lışmalarda ana hedefin çiftçilerin modern ülkelerle örtüşen tarım
ve hayvancılık yapmalarını sağlamak olduğunu belirtti.
Sarıkamış Ziraat Odası Başkanlığı tarafından mahalle ve köy
muhtarlarına yönelik ‘Bitki Tohumlama ve Hayvan Besiciliği’semineri verildi.
Mersin Ziraat Odası
Mersin Ziraat Odası, çiftçi eğitim çalışmaları kapsamında Toroslar ilçesinde bulunan köylerde eğitim çalışması yaparak üreticiyi bilgilendirdi.
Ordu Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı
Fatsa’da yapıldı.
Tarım Bakanlığı'nın da kendileri gibi düşündüğünü ifade eden
Soydan, rekolte tespitinin Tarım Bakanlığı tarafından çotanak
sayımı ile yapılacağını belirterek, rekolte tespit görevini kendilerine verilmesi yönünde açıklamalarda bulunan Ulusal Fındık
Konseyi’ni de eleştirerek "Doğru bulmuyoruz" dedi.
ÇİFTÇİ EĞİTİM ÇALIŞMALARI
Gök, gelişen teknolojiyle birlikte çiftçilerin daha sürdürülebilir ve rantabl faaliyetler sürdüreceklerini söyledi. Nesim Gök,
“Bölgemizin en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. Ancak hayvancılığı modern çağa uygun yapamazsak başarılı olamayız. Bu
yüzden bitki tohumlama, süt sığırcılığı ,büyükbaş hayvan besiciliğini en iyi şekilde yapmak zorundayız. Oda olarak çiftçilerimizi
her konuda bilgilendirmek için bu tür faaliyetlerimizi sıkça gerçekleştireceğiz” dedi.
Pazarlar İlçe merkezinin yanı sıra Yakuplar mahallesinde Sofular, Akşinik ve Örey köylerinde de yoğunlukla yetiştirilen çerezlik kabağın, iç bölümünde bulunan çekirdeğinin alınmasının
ardından kurutulduğunu ve daha sonra fırınlarda kavrularak çerezlik kabak çekirdeği olarak piyasaya sürüldüğünü söyleyen Ertaş, Pazarlar üretimi yapılan çerezlik kabak çekirdeklerinin önemli bir kitlenin ilgi ve dikkatini çektiğini dile getirdi.
Yapılan konuşmaların ardından büyükbaş hayvan besiciliği
üzerine hayvan besleme uzmanı Ömer Gülümpınar, tohumculuk konusunda Göksel Özmucur, TARSİM konusunda da Mustafa Bedal, slayt eşliğinde sunum yaparak katılımcıları bilgilendirdi.
Kavrulmamış çerezlik kabak çekirdeğinin şu anda 10-13 TL
arasında alıcı bulduğu belirten Ertaş, “Pazarlar’da üretilen kabak
çekirdeği Türkiye'nin hemen hemen bütün illerine gönderiliyor.
Tadı itibarıyla şu anda Türkiye'nin en kaliteli kabak çekirdeği bölgemizde yetiştirilmektedir. Üretimin ileriki yıllarda daha fazla artacağını düşünüyoruz” dedi.
Kütahya'nın Pazarlar ilçesinde, çerezlik kabak yetiştiriciliği
son yıllarda yaygınlaşırken, bu yılki üretimin yaklaşık 100 ton olması bekleniyor.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
71
ODALARIMIZDAN
ODALARIMIZDAN
ÜZÜM BAĞLARINI DON VURDU
Sarıgöl Ziraat Odası
Manisa’nın Saruhanlı ve Sarıgöl ilçelerinde, hava sıcaklıklarının düşmesi sonucu meydana gelen zirai don üzüm bağlarında
büyük zarara yol açtı.
Yıldızeli Ziraat Odası Başkanı Ali Balbay konuyla ilgili yaptığı
açıklamada, “İlçemiz genelinde baharın gelmesiyle birlikte tarımsal faaliyetlerde hız kazanmaya başladı. Bu nedenle arazi ekimlerine başlayan çiftçilerimize tohum teminine başlamış bulunuyoruz. Bu faaliyet kapsamında Ziraat Odası olarak kaliteli yonca
ve korunga tohumu satışlarına başladık” dedi.
Saruhanlı’nın yanı sıra Sarıgöl İlçesi de dahil olmak üzere, ilçeye bağlı Emcelli, Çanakçı, Dadağlı, Dindarlı, Alemşahlı, Ahmetağa mahallelerindeki bağlarda zararın büyük olduğunu belirten
Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, "Nisan ayının sonundayız. Halen kış ayındaki gibi soğuk bir bahar geçirmekteyiz.
Yayla bağlarımızın yüzde doksanı zarar içindedir. Bunun tek bir
çözümü var. Kalıcı bir örtü ile bağlarımızın üzerini örtmek gerek.
Bağcılarımız borç içerisinde, borçlarını faizsiz on yıl ertelenme-
Tohum temininin yanı sıra başlatmış oldukları diğer çalışmalara da değinen Başkan Balbay, “Yine köylerimizde çalışmalarına
başlayan muhtarlarımıza sadece mazot karşılığında kepçemizde
hizmet vermeye başlamıştır. Süt üreticilerimizden sütlerini toplayarak Sivas Damızlık Birliği’ne teslim ediyoruz. Ayrıca temmuz
ayından itibaren de tarımsal danışmanımız çiftçilerimize hizmet
verecek ve danışman hizmeti alan çiftçilerimize de toprak analizleri bedava yapılacaktır” ifadelerini kullandı.
si gerek. Bu yıl Ocak ve Mart aylarında don olayından ilk zararı
gördü. Nisan 24’te bu kez de kırağı zarar verdi. Bu yıl üzüm elde
etmek çok zorlaştı" şeklinde konuştu.
Seyhan Ziraat Odası
Girmen, yaptığı açıklamada, Adana'nın Türkiye tarımında çok
önemli bir yere sahip olduğunu, bütün ürünlerde hemen hemen
ilk hasadın Adana'da gerçekleştiğini, dolasıyla turfandacı bir il
olduğunu ifade etti. Girmen, buğdayda da ilk hasadın yapıldığı
Adana'da yaklaşık 2 milyon dekar alana ekim yapılarak elde edilen yaklaşık 750-800 bin ton buğday ile Türkiye buğday üretiminin yüzde 3'ünün karşılandığını kaydetti.
Türkiye genelinde yaşanan ve Adana'yı da büyük ölçüde etkileyen kuraklık nedeniyle geçen yıl buğday rekoltesinde yüzde
25'lik bir düşüş yaşandığını anımsatan Girmen, "Bu yıl buğdaydan beklentimiz gayet iyi. Gerek iklim gerek hava şartları nedeniyle geçen yılki yüzde 25'lik kayıp olmayacağı gibi bu yıl yüzde
25-30'luk bir rekolte artışı bekliyoruz. Bunun en büyük nedeni
buğdayın ekimi, büyümesi ve başak dönemindeki iklim şartlarıdır. Eğer bundan sonra herhangi bir felaket olmaz da böyle devam ederse bu yıl buğdaya dekar başına Adana ortalaması olan
500-600 kiloyu yakalayacağımızı düşünüyorum" dedi.
Girmen, Adana'da buğday hasadının yaklaşık 1 ay sonra
başlayacağına dikkat çekerek, "Türkiye'nin en erkenci buğdayının yetiştiği Adana'da hasat mayıs ayının sonu itibariyle başlar.
Şu anda ekili alanları gezdiğimizde başakların durumu çok iyi
görünüyor. Başaklar dört dörtlük diyebiliriz" diye konuştu.
Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, bu yıl buğday rekoltesinde yüzde 25-30 artış beklediklerini söyledi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Yıldızeli Ziraat Odası
Yıldızeli Ziraat Odası Başkanlığı yonca ve korunga yemi tohum satışlarına başladı.
Manisa ve çevresinde son günlerde etkili olan soğuk hava,
bölgenin en önemli geçim kaynaklarından olan üzüm bağlarında
zarara yol açtı. Sarıgöl ve Saruhanlı ilçelerinde, hava sıcaklığının
gece sıfırın altına düşmesi bağları olumsuz etkilerken, bu durum
üreticiyi zor duruma soktu.
BUĞDAY BAŞAKLARI
DÖRT DÖRTLÜK
72
TOHUM SATIŞLARINA BAŞLADI
Süleyman Girmen, buğdayın kilogram fiyatının son dönemlerde 80-90 kuruş arasında değiştiğini, ancak hasat başlamadan
henüz bir fikir beyan etmenin yanlış olacağını sözlerine ekledi.
SELEKTÖRE KANTAR
KURULACAK
Odamızın Selektör binasının önüne yüksek kapasiteli kantar
kurma çalışmalarımız başlamıştır. Bundan böyle çiftçilerimizin
bütün işlemleri aynı yerde yapılacak, tartım için başka bir kantara
gitmek zorunda kalmayacaklardır. Ayrıca selektör binamızdaki
makinelerde bakıma alınmış ve bazıları geliştirilmiştir, böylece
selektörümüzde daha yüksek kaliteli eleme işlemi gerçekleştirilecektir.
Alaca Ziraat Odası
sından dolayı çiftçilerimizin bir an önce Toprak Analizlerini yaptırmalarını önermekteyiz. Bu sene Çorum İli genelinde 2 Adet Toprak Analizinde Yetkili Laboratuvar kaldığını belirten Yılmaz, Ziraat
Odası Olarak yalnızca Alacaya değil Çorum Merkez ve İskilip,
Ortaköy, Osmancık, Kargı ilçelerinin de ÇKS Toprak Analizlerini
yapmaktayız” dedi.
Yılmaz, “Yüksek kaliteli tohumluk için hasat ve harman sırasında çeşitli yollarla ürüne karışan organik, inorganik maddeler,
yabancı bitki ve yabani ot tohumları gibi maddelerle; kırık, cılız ve
hastalıklı danelerden tamamen temizlenmiş ve yalnızca ekilecek
tür veya çeşidin sağlam ve dolgun danelerini ihtiva eden yüksek
kaliteli tohumluğa dönüştüğünü ifade etti.
Başkan Yılmaz, Alaca’da ilçe merkezi ve köylerdeki çiftçilerimizin yüksek kaliteli tohumluk elde etmeleri verim açısından da
çok önemli olduğunu belirterek, selektör makinesinde çiftçilerin
tohumluk buğday taleplerinin ton fiyatında bir değişiklik olmadığını ve piyasa şartlarını dengeleyecek şekilde bir fiyata eleme
yaptıklarını kaydetti.
İlhan Yılmaz açıklamalarını şöyle sürdürdü “2015 yılı Toprak
analizlerinin süresinin 25 Ağustos 2015 de bittiğini, ancak sıkışıklıktan dolayı çiftçilerimizin bir an önce topraklarını Ziraat Odası Toprak Tahlil Laboratuvarı’na teslim ederek numune girişini
yaptırması gerektiğini söyledi. Laboratuvarın kapasitesi kadar
numune alması ve geriye kalan numuneleri alamayacak olma◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
73
TZOB
TZOB
Resmi Gazete’de Yayımlanan
Tarımla İlgili Kanun, Karar, Yönetmelik ve Tebliğler
02 Nisan 2015
■ Safkan Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Hakkında Tebliğ
(No: 2015/11)
16 Nisan 2015
04 Nisan 2015
19 Nisan 2015
18 Mart 2015
23 Nisan 2015
■ Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmelik
■ 2015/7396 Okullara Kuru Üzüm Dağıtımı Programı
Uygulama Esasları Hakkında Karar
■ Orman Kanununun 16 ncı Maddesinin Uygulama
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
■ Doğal Reçine ve Doğal Reçinelerden Elde Edilen Reçine
Asitleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında
Tebliğ
05 Nisan 2015
■ 2015/7374 Bazı Yerlerde Arazi Toplulaştırması Yapılması
Hakkında Karar
08 Nisan 2015
■ Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Bir
Şeker Türünden Başka Bir Şeker Türünün Üretilmesi ve
Şekerlerin Ambalajlanması ile Pazarlanmasına Dair Tebliğde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
■ Şeker İhracatı ve Ön İzin Belgesi Düzenlenmesine İlişkin
Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
■ 2015/7495 2015 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere
İlişkin Karar
■ Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcı İthalatı İçin Uygunluk Belgesi
Düzenlenmesi ve İzlenmesine İlişkin Tebliğde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ
■ 2015/7497 Fındık Üreticilerine Alan Bazlı Gelir Desteği
ve Alternatif Ürüne Geçen Üreticilere Telafi Edici Ödeme
Yapılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar
24 Nisan 2015
10 Nisan 2015
■ 2015/7510 Çeşitli Afetler Nedeniyle Zarar Gören Gerçek
veya Tüzel Kişi Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım
Kredi Kooperatiflerine Olan Düşük Faizli Kredi Kullandırılmasına
İlişkin Bakanlar Kurulu Kararları Kapsamındaki Kredi Borçlarının
Ertelenmesine Dair Karar
■ 2015/7534 Çay Tarım Alanlarının Belirlenmesi ve Bu
Alanlarda Çay Tarımı Yapan Üreticilere Ruhsatname
Verilmesine Dair Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar
29 Nisan 2015
■ Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Belirlenen Yaban Hayvanları,
Av Hayvanları ve Koruma Altına Alınan Yaban Hayvanları Listesi
Kararı
30 Nisan 2015
11 Nisan 2015
■ 2015/7503 2015 Yılında Sulama Birliklerince İşletilen
Sulama Tesislerinde Uygulanacak Su Kullanım Hizmet Bedeli
Tarifelerine İlişkin Karar
■ Süs Bitkileri ve Çoğaltım Materyallerinin Üretimi ve
Pazarlamasına Dair Yönetmelik
BAŞSAĞLIĞI
İzzet AŞKIN
Gümüşhane Ziraat Odası
Meclis Başkanı
Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Kendisine Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere
tüm sevenlerine ve camiamıza başsağlığı dileriz.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Benzer belgeler