069 ASSUAN BARAJI VE GİZEMLİ NİL NEHRİ - Atlantis
Transkript
069 ASSUAN BARAJI VE GİZEMLİ NİL NEHRİ - Atlantis
ASSUAN BARAJI VE GİZEMLİ NİL NEHRİ Yazan: Haydar Aksakal Kahire’den, Mısır Hava Yollarına ait uçakla Yukarı Mısır’da, Nil Nehri’nin sağ kıyısında bulunan Assuan Kentine hareket ediyoruz. Kent birinci çağlayana yakın bir eyalet ve turizm merkezi. Yörede bulunan granit taşocakları, ilk çağdan beri işletiliyor. Granit taşocağında, yontulma esnasında kırıldığı için yarım bırakılmış, 27m uzunluğunda bitmemiş Obelisk dikilitaşın ziyaretçisi çok. Assuan modern bir kent. Müzesinde Yukarı Mısır medeniyetinin örnekleri sergileniyor. Agâhta Christe “Nil’de Ölüm” romanını burada yazmış. Assuan çevresinde de ilginç eserler var. Barajı inşa eden Ruslar için yapılan anıt oldukça görkemli. Baraj suları altında kalan arkeolojik eserler de dünya kültür mirası için önemli. Ptolemaios döneminde, yeraltı tanrısı Osiris’in eşi İsis adına yapılan tapınak philae adası üzerindeydi. Baraj suları yükselince, UNESCO tarafından Agilika adasına taşındı ve yeniden inşa edildi. Mısır’da, Nil Nehri'nin sulama amacıyla kullanılması çok eski bir geçmişe dayanır. 19.yy.da baraj ve kanalların yapımı ile daha geniş bir alanda, sürekli sulama olanağı sağlandı. 1902’de Nil üzerinde yapılan baraj, 1912 ve 1934 yıllarında yükseltildi. Daha sonra Assuan Kentine 13km uzaklıkta, Nil Nehri boyunca Güneye doğru gidilen son noktada dünyanın en büyük eserlerinden Assuan Barajı, Başkan Cemal Abdül Nasır zamanında yapıldı. Mısır için hayati önem taşımaktadır. Uzunluğu 3,26km, yüksekliği 111m. 360.000 hektara yakın çöl alanının tarıma açılmasını sağladı. Hidroelektrik güç kapasitesi 2 milyon kw. Ülke elektrik ihtiyacının % 25’i buradan temin ediliyor. Nil’in iki yakasında kurulmuş kent pazarlarında geleneksel ürünleri, dünyaca ünlü papirüs ve Roma etkisini taşıyan tapınakları izlerken, Mısır Kültürü de gizemini sürdürüyor. Nil Nehri’nde, beyaz yelkenleriyle süzülen Fellukalar ile Nil üzerindeki adaları ve botanik bahçelerini izledim. Yolculuğumuz Nile Palas isimli gemi ile Kom Ombo’ya doğru devam etti. Kom Ombo’da, şekerkamışı plantasyonlarında işgücü kullanılıyor. Şeker üreten rafineriler ülke ihtiyacını karşılıyor. Her köy, okulları, hastaneleri ve yönetim şekliyle endüstriyel merkeze dönüşmüş. Kitchener’s Adalarından sonra Nil kıyısında, yüksek bir burun üzerinde inşa edilen Kom Ombo Tapınağı, iki tanrı tarafından paylaşılan tek tapınak olma özelliğine sahip. Burada her şey çift olarak tasarlanmış. İÖ.2.yy.da VI. Ptolemaios Philometer zamanında Tanrı Sobek ve Tanrı Horus adına yapılmış. Roma döneminde tamamlanan dekorasyon Greko Romen özellikler gösteriyor. Pilon girişindeki avlunun sütunları ve kalıntılarından çok az bir iz kalmış. Tapınağın güneyinde, mumyalanmış timsahların korunduğu ve Tanrı Hator için yapılmış bir Roma şapeli var. Kom Ombo Tapınağı’nın duvarlarında ki rölyeflerde tıp aletleri de izleniyor, tapınak Tıp Fakültesi olarak da hizmet vermiş. Daha önceleri Albo diye isimlendirilen Edfu, Assuan ile Lüxor arasında, Nil Nehri’nin batı kıyısında. Mısır’da en iyi korunmuş, en önemli eserlerden biriside Edfu’da bulunan Horos’un karısı aşk, ışık ve güzellik tanrıçası Hator adına tasarlanan Horus Tapınağı’dır. İÖ. 237’de eski bir tapınak üzerine, III. Ptolemaios Euergetes tarafından Mısır’ın en önemli tanrılarından Şahin Başlı Horus adına inşaatına başlandı. 200 yıl sonra, XIII. Ptolemaios tarafından tamamlandı. Taş yapının tüm yüzeyleri Helenistik tarzda birçok figür ve süsleme ile doludur. Tapınağın iki yanında Horus heykelleri bulunuyor. Tapınağın yeri ve yapım şekli Osiris efsanesine uymaktadır. Efsaneye göre: “Horos şeytan tarafından öldürülür. Karısı İsis çocuk sahibi olmak için, Tanrı RA’dan bir geceliğine kocasını geri ister. Dileği kabul edilir, Horos bir gece için gelir, daha sonra kötülük tanrısı Set’in büyüsü ile Horos 14 parçaya ayrılır. Tanrı İsis’in çocuğu dünyaya geldikten sonra kocası Horos adına bu tapınağı yaptırır.” Tapınağın pilon yüzeylerinde şahin başlı, insan vücutlu Tanrı Horus’un karşısında, düşmana elindeki asa ile saldıran XII. Ptolemaios’un kabartmaları var. Kentin tanrısı, Edfu’nun tanrısı Horus olarak tanındı. Yüzer otelimiz Esna Barajına doğru gidiyor. Esna’da daha önce çağlayan olduğu söyleniyor. Asansör tabir edilen havuzda, su seviyesi düşürülerek tekrar Nil Nehri’ne giriyoruz. Nil’in iki yakasındaki güzellikleri fotoğraf karelerine alıyorum. Esna, Lüxor’un 64km güneyinde bir tarım kenti, etrafı çöl. Jüt ve pamuk üretiliyor. Kozadan çıkan pamuğa “Beyaz Altın” diyorlar. Latapolis’in merkezi Mısır’ın kuzeyinden Esna’ya nakledilmiş. Nil’in sol kıyısındaki Esna Tapınağı, gücün sahibi ve çalışanın tanrısı Knum ve Khonsu adına yapıldı. İÖ. İkinci yüz yılda Ptolemy VI tarafından tamamlandı. Tapınağın bulunduğu yerde 13m yüksekliğinde 24 sütun var. İlk altı sütunun arasına alçak duvarlar inşa edilmiş. Giriş koridoru 33x16,5 metre ölçülerinde. Bu bölüm Roma İmparatorları Tiberius, Cladius ve Vespasian anısına yapılmış. Roma imparatorları, bu tapınaklara kendi rölyeflerini yaptırmış. Esna geçidinin geçilmesinden sonra yüzer otelimiz Lüxor’a doğru yol alıyor. İlkel Mısır’da din yöreseldi. Kentler ve tapınaklar Nil Nehri’nin doğusunda, mezarlıklar güneşin battığı sol kıyısında kuruldu. İnsanlar ilk önce kendi köyünün tanrısına, sonra da yönetime hâkim tanrıya inandı. Mısırlılar, ölümden sonra kişilerin tekrar dirileceklerini, geri döneceklerine hayal etti. İhtişamlı ve büyük mezarlar yapıldı. Firavunlar, gömülmeden önceki ayinleri için de muhteşem tapınaklar hazırladı. Canlı ve cansız varlıkların tanrılaştırılmasından sonra kozmik tanrılar kültü başladı. Yer, Gök ve Güneş Tanrısı Ra’ya tapıldı. Hellipolis rahipleri ortaya yeni tanrılar çıkardı. Geb ve Nut isimli tanrıların birleşmesinden Osiris, İsis, Set ve Nepthys ortaya çıktı. Tanrı Aton ile Ra aynı düzeyde tutuldu. Mısır da tanrılar üzerine anlatılan efsanelerde çoğaldı. Yunan ve Roma devrinde, Teb yöresinde Dendera, Karnak, Esna, Edfu, Kom Ombo ve diğer tapınaklar tanrının evleri olarak tasarlandı. Tapınakların bahçe duvarlarında anıtsal, yüksek kuleli taş kapılar açıldı. Nil Nehri, Mısır’a hayat vermeye devam ediyor, onun kutsal olduğuna inanıldı. Nil sayesinde bu ülkede tarım yapılıyor, su ihtiyacı karşılanıyor. Nil, tarih boyunca ve günümüzde taşımacılıkta da yoğun olarak kullanıldı. Nil, 6.650km uzunluğunda. Missisipi’den sonra dünyanın en uzun nehri. Brundi’de ortaya çıkar. Kasumo akarsuyu Kagera ismini alarak 1933m yükseklikteki Victoria Gölü’ne dökülür. Nil, buradan Victoria Nil’i olarak Albert Gölü’ne ulaşır. Albert Gölü’nden kuzeye doğru akar. Murchison’da şelalenin yüksekliği 45metreyi bulur. Bahr-el cebel ismiyle geçtiği Sudan ovalarında yavaşlar. İkinci şelaleden sonra, yerleşmeye elverişli vadileri başlar. Hartum’dan sonra, Büyük Nil Akdeniz’e ulaşması için 2800km’lık bir çölü geçer. Kahire yakınlarında Nil deltası oluşur. İskenderiye Kenti ile Dimyat’tan Akdeniz’e dökülür. Arapça ismi “Bahr el Nil”. “Nil” sözcüğü (Arapça Nīl) Yunanca “nehir yatağı" anlamına gelen Neilos (Νειλος) sözcüğünden gelmektedir. Nil Havzası oldukça büyüktür, Tanzanya, Raunda, Burundi, Kenya, Kongo, Sudan, Uganda ve Habeşistan’ı içine alır. Geçtiği ülkelere hayat verir. Afrika kıtasının üçte birini kaplar. Mısır uygarlığının temelini, Nil’in suladığı toprakların getirdiği bereket sağladı. Bu topraklarda güçlü bir medeniyet kuruldu. Düzenli ordusu ile sınırlarını genişletti. Nil vadisinin dar olması, etrafında kurulan yerleşim birimlerinin genişlemesine olanak vermedi. Firavunlar devrinde bu toprakların sahibi firavun’du. Firavunlar ülkede büyük hâkimiyet kurdu. Kasaba ve köylerden oluşan bir medeniyet şekillendi.