örnek sayfalar

Transkript

örnek sayfalar
CEMİL AHİNÖZ
Yayınevi sertifika no: 14452
Yayın no: 314
POZİTİF OL POZİTİF BAK
Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür
Tashih: Emine Aydın
Kapak: Durmuş Yalman
İç düzen: Zafer Yayınları
İsbn: 978 975 261 343 0
1. Baskı: Mart, 2016
Copyright © Zafer Yayınları, 2016
Bu eserin tüm yayın hakları, 14452 sertifika numaralı, ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ. ye aittir.
Eserde yer alan metin ve resimlerin ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ.’ nin önceden yazılı
izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayınlanması ve depolanması yasaktır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun (FSEK)in, 21,22, ve 23. maddelerine göre bu eserin işleme,çoğaltma ve yayma hakkı 14452
sertifika numaralı ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ. tarafından, yazılı bir izinle 12683
sertifika numaralı Çınar Matbaacılık Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti. verilmiştir.
Zafer Yayınları, Zafer Yayın Grubu’nun bir kuruluşudur.
Talatpaşa mah. Terasevler Sitesi No:1-A Kağıthane /İstanbul
Tel: (0 212) 446 21 00 Faks: (0 212) 446 01 39
www.zafer.com / [email protected]
twitter.com/zaferyayinlari - facebook.com/zaferyayinlari
Baskı-cilt: Çınar Matbaacılık Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti.
Yüzyıl Mah. Matbacılar Cad. Ata Han No: 34 Kat: 5 Bağcılar/İstanbul Tel: (0212) 628 96 00
MATBAA SERTİFİKA NO: 12683
PSİKOLOJİK TERAPİDE RiSALE-i NUR
Cemil Şahinöz: 1981 yılında Almanya’nın Halle/Westf. şehrinde doğdu.
Bielefeld Üniversitesinde sosyoloji ve psikoloji okudu ve aynı zamanda
Üniversitede İstatistik Öğretmenliği yaptı. İlahiyat bölümünde doktora
tezini yazıyor. 15 yaşında ilk kitabını ve 16 yaşında ilk aylık dergisini
çıkaran Şahinöz, 2001 senesinde gazetecilik, yazarlık ve köşe yazarlığı
yapmaya başladı. Aynı sene “Ayasofya” dergisini çıkarmaya başladı.
Farklı dergilerde ilmi makaleleri yayımlandı. Birçok kitap yazdı, birçok
kitabı tercüme etti veya editörlüğünü yaptı. Farklı gazete ve dergilerde
gazeteci ve köşe yazarlığı yapmakta. Gazeteci olarak Almanya
Cumhurbaşkanı Christian Wulff ve Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül ile Osnabrück Gezisine katıldı. Türkiye Münster Konsolosluğu
Tercümanı olarak çalıştı. Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerinin almanca
tercümelerinde görev aldı. 2006 senesinde yazdığı “Avrupa’da Türk
Aile Yapısı” makalesi Almanya’da Diyanet tarafından “Yılın Makalesi”
seçildi. Şuan kumar bağımlılığı uzmanı, entegrasyon (uyum) sorumlusu
ve psikolojik aile danışmanı olarak görev yapan Şahinöz, geçmişte
öğretmen, eğitimci, ve projemenejeri olarak çalıştı ve “Misawa Talk”
radyo programını sundu. Kurduğu internet sitesi (www.misawa.
de) Almanya’da bir üniversite tarafından yapılan araştırmada “En iyi
almanca İslami Websitesi” seçildi. Uyum Sorumlusu olarak yaptığı
projeleri onore etmek için Almanya Başbakanı Merkel tarafından Ocak
2011 tarihinde meclise davet edildi ve Başbakan tarafından onore edildi.
Şubat 2011’de Barack Obama’nın baş danışmanı Rashid Hussain’e
“Almanya’da ki Müslümanlar” hakkında rapor verdi. Haziran 2011’de
Avrupa İşadamları ve Akademisyenler Birliği Derneği (AİB) tarafından
kendisine “Akademisyen ve Uyum Ödülü” verildi. Almanya’nın en
çok satan dergilerinden biri olan “Focus” dergisinde Eylül 2015’de
müslüman genç entellektüel olarak tanıtıldı. Şahinöz, Almanya
genelinde birçok kuruma seminerler ve konferanslar veriyor. Aynı
zamanda Avrupa’daki Risale-i Nur hareketinin çatı derneği ERNA’nın
ve Bielefeld İslami cemaatlerin çatı derneği BİG’in başkanlığını yapıyor.
İrtibat:www.misawa.de [email protected]
http://twitter.com/Cemil_Sahinoez
https://www.facebook.com/CemilSa
http://www.youtube.com/user/Cemil4000
http://instagram.com/cemilshnz
İÇİNDEKİLER
Önsöz.................................................................................... 9
Giriş................................................................................... 11
Ruh.................................................................................... 19
İnsanın yapısı....................................................................... 23
Bilinçaltı.............................................................................30
Kuantum felsefesi: varlık ve yokluk arasında insan............................. 33
Kabiliyetler ve yetenekler farklı........................................................... 39
Fıtrata uygun hareket etmek............................................................... 42
Önsezi - Olayları önceden hissetmek................................................. 47
Başkaları ne der? – Halk mı? Hâlık mı?............................................. 51
Hatalardan baştan vazgeçmek............................................................. 56
Birisinin hatasını bütün yakınlarına mal etmek.................................. 60
Adaletli olmak, tarafgir olmamak....................................................... 62
Kızmak ve tenkit etmek...................................................................... 67
Küsmek............................................................................................... 70
Düşmanlık, kin ve nefret.................................................................... 75
Takıntılar ve tikler (obsesif kompulsif bozukluğu)............................ 202
Düşmanlık şahsa değil sıfata olmalı.................................................... 77
Kötü düşüncelerden kurtulamıyorum............................................... 205
Sorunlardan kaçmak, sorunu büyütmek, şiddet uygulamak, cinler, nazar
Ümitsizlik ve depresyon.................................................................... 211
Kumar bağımlılığı............................................................................... 85
Hapishane mahpusları...................................................................... 220
ve büyü............................................................................... 81
Yalnızlık hissi......................................................................216
Öfke kontrolü..................................................................................... 95
İhtiyarlık Psikolojisi.......................................................................... 223
Kıskançlık........................................................................................... 99
Gençlik Psikolojisi............................................................................ 227
Hakkını ölçülü istemek..................................................................... 103
Aile kurmanın gerekçeleri................................................................. 230
Affetmek.......................................................................................... 106
Aile huzuru....................................................................................... 233
Ego, enaniyet, narsizm...................................................................... 113
Aile içi iletişim................................................................................. 240
Gurur ve kibir................................................................................... 121
Eş seçimi.......................................................................................... 247
Acizlikten kuvvet bulmak................................................................. 125
Çocuk Eğitimi.................................................................................. 258
Acelecilik.......................................................................................... 128
Çocukları iki dilli yetiştirmek........................................................... 271
Yalancılık (pseudologia fantastica).................................................... 132
Anne Babaya hürmet........................................................................ 275
Gıybet, dedikodu ve duygusal taciz (mobbing)................................. 137
Birbirini sevmek ve irtibat halinde olmak - Sosyal paylaşım siteleri����� 278
Ölüm................................................................................................ 149
Sevgi, aşk, muhabbet ve Hucurat Sosyolojisi.................................... 285
Başkalarının ölümü........................................................................... 159
Dünya sevgisi................................................................................... 297
Çocukların vefatı.............................................................................. 161
Hırs.................................................................................................. 312
Hastalık, dert ve musibet.................................................................. 163
Herşeyi elde etme isteği.................................................................... 315
Sabır................................................................................................. 171
Ayrılık ve bağlanmak........................................................................ 321
Tevekkül – Allah,a güvenmek........................................................... 178
Unutkanlık - Cinsellik ilişkisi........................................................... 325
Kader................................................................................................ 182
Olayların iç yüzü.............................................................................. 332
Belalar niye hep beni buluyor?.......................................................... 189
Pozitif bakış açısı.............................................................................. 343
Kötülükler olmasaydı olmaz mıydı?.................................................. 193
Herşeyi kafaya takmak...................................................................... 355
Vesvese, kaygı ve endişe (anksiyete bozukluğu)................................. 198
Geçmişi unutamamak....................................................................... 359
Dua.................................................................................................. 363
Dualarım kabul olmuyor................................................................... 367
ÖNSÖZ
İyileşmek için sadece dua etsem olmaz mı?...................................... 377
Ruhun gıdası.................................................................................... 381
Son Söz............................................................................................ 389
MODERN ÇAĞIN en büyük sorunu hiç şüphesiz psikolojik rahatsızlıklar. Materyalizme boğulan ve büyük şehirlerde betonlar
arasında yaşayan insanlar mutluluğun formülünü aramaktalar.
Halbuki çözüm pek uzakta değil. Çözüm yanı başımızda. Dışarlarda aradığımız reçeteler yüzyıllardır zaten bizde bulunan, fakat
unutulanlarda gizli. Bildiğimiz, fıtratımıza uygun bu reçeteler ile
en etkili şekilde “tedavi” olabiliriz. Ve sadece biz değil.
BİR’den gelen huzur için…..
Cemil Şahinöz, Almanya-Bielefeld, Kasım 2015
9
Giriş
21. YÜZYILDA insanlık teknoloji ve maddi açıdan çok hızlı bir
şekilde ilerledi. Bu ilerleyiş maalesef ahlaki, manevi ve ruhsal boyutta gerçekleşmedi. Tam aksine, maneviyat geriledi ve insanlar
umdukları huzuru maddede bulamadılar. Hatta maddelere, makamlara, kişilere bağımlı insanlar ortaya çıktı. Psikolojik sorunlar,
mutsuzluklar, intiharlar ve depresyonlar ekonomi gibi globalleşti.
Bediüzzaman bu konuyla ilgili “Ben tahmin ediyorum ki, bütün
küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında selâmet-i kalbini ve
istirahat-ı ruhunu muhafaza eden ve kurtaran yalnız hakikî ehl-i
iman ve ehl-i tevekkül ve rızadır.” (Tarihçe-i Hayat) diyor. Yani bu
psikolojik buhranlara karşı reçete olarak iman ve tevekkül gerekiyor.
Sonuç itibarıyla modernitenin oluşturduğu bir psikoloji anlayışına iman ve maneviyat eksenlerini de eklemek gerekiyor. Yoksa
sırf “dünyevi” psikolojik metotlar insanları doyurmayacaktır ve
hastalıklarına merhem olmayacaktır. Öte yandan psikoloji ilmini redetmek de rahatsızlıkların yaygınlaşmasını netice verecektir.
11
POZİTİF OL POZİTİF BAK
POZİTİF OL POZİTİF BAK
Bediüzzaman,ın “Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru,
fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O
iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit,
birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.” (Münazarat) sözünde belirtildiği gibi her iki ilmin birleşmesinden
hakikat ortaya çıkar.
kolojik metotlar içermez. Fakat başka kitaplarda da olabileceği
gibi - örneğin Mevlana’nın Mesnevi’sindeki hikayeler (bkz. Tarhan, 2012), psikoterapi olarak Kur’an-ı Kerim veya genel olarak
iman ve psikoloji ilişkisini inceleyen kitaplar (bkz. Necati, 2008,
2011; Tarhan, 2009; Laabdallaoui, Rüschoff, 2009) - Risale-i
Nur’da da insan psikolojisine dair önemli tespitler var. Bu tespitlerden psikolojik terapide faydalanmak mümkündür, ki biz
faydalanıyoruz ve gelenler de çok da faydasını görüyor. Buna
psikolojide bibliyoterapi deniliyor, yani okuyarak terapi. Yukarıda verdiğimiz Tarihçe-i Hayat’taki cümlenin devamında Bediüzzaman bu hakikati de dile getirir: “Risâle-i Nur’dan aldıkları
iman-ı tahkikî derslerinin nuruyla ve gözüyle, herşeyde rahmet-i
İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüp herşeyde kemal-i hikmetini, cemâl-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemal-i teslimiyet
ve rızayla, rububiyet-i İlâhiyenin icraatından olan musîbetlere
karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i İlâhiyeden daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki, elem
ve azap çeksinler” (Tarihçe-i Hayat). Emirdağ Lâhikası’nda ise
Risale-i Nur ile meşgul olmanın dünyevi faydalarını sıralarken
konumuzla bağlantılı olan “Kalbde rahat ve sürur” zikrediliyor.
Psikolojik terapide karşınızdakine yardımcı olabilmek için
onun kendi kültüründen, kendi inancından, kendisine yakın hissettiği konulardan faydalanmaya çalışırsınız. Eğer psikolog sizin
kültürünüzü, inancınızı, değerlerinizi benimsemiyorsa veya tanımıyorsa etkili olma ihtimali de düşer, çünkü sizi anlamaz ve siz de
sizi anlamadığını düşünürsünüz ve ona göre tepki gösterirsiniz.
Bu nedenle psikolog olarak sadece bilinen psikolojik metotlardan
değil, başka yöntemlerden ve bilgilerden de faydalanmak gerekir.
Özellikle psikolojik tedavide kalıpların hiçbir anlamı yoktur.
Diş doktoruna gittiğiniz zaman aynı rahatsızlıkla giden herkesin tedavisi neredeyse tamemen aynıdır. Fakat psikolojik sorunlar
böyle değildir. Çünkü her insan farklıdır. Her insanın kültürel ve
manevi altyapısı değişiktir. Bazen sorunlar birbirine benzese de
her tedavi bambaşkadır. Bu nedenle sadece başka kültürlerin ve
değerlerin geliştirdiği metotları kullanmak yerine, kendi değerlerimiz ile bağdaşan kaynaklardan da faydalanmak gerekir. Faydalanabileceğimiz eserlerden bir tanesi de Bediüzzaman Said Nursi’nin Kur’an tefsiri Risale-i Nur’dur.
Hemen belirtelim, Risale-i Nur bir psikoloji kitabı değil. Psi12
Örneğin 2. Lem’a’daki sabır bahsinden, kendini tanımak maksadıyla 30. Söz’den, insanın bilinçaltını – daha doğrusu nefsin bilinçaltını deşifre eden 21. Söz’den, insanlar arası ilişkiyi konu
eden 22. Mektup’dan, 17. Mektup olan Çocuk Taziyenamesinden, 20. Söz ve 26. Lem’a’daki tesellilerden, Ruh’un mahiyetinin
anlatıldığı 29. Söz’den, Kader Risalesinden, vesvese bahislerinden
veya başlı başına Hastalar Risalesinden tedavilerde faydalanmak
13
POZİTİF OL POZİTİF BAK
POZİTİF OL POZİTİF BAK
mümkündür. Risale-i Nur, genel olarak iman hakikatlarını konu
ederek, insanların ümitsizliğe, depresyona, çaresizliğe düşdükleri ve kendilerini tanımaya çalıştıkları durumlarda faydası oluyor.
Okuyanlara olaylara başka bir bakış açısı sunuyor. Özellikle varoluşsal sorunlarda insanın varlığına bir anlam veriyor. Bu şekilde
insana değer veriyor ve anlamsızlıktan kurtarıyor. Perspektiflerini
ve paradigmalarını değiştirmelerine vesile oluyor. İfrat ve tefritten
koruyarak vasat ve tevekküle çekiyor.
Yani modern psikolojinin hastalık olarak nitelendirdiği durumlara ve düşüncelere Risale-i Nur’dan tedavi maksadıyla ilaçlar
bulmak mümkün. Risale-i Nur’un kaynaklarının Kur’an ve sünnet olması hasebiyle bu ilaçlar Kur’an eczanesinden geliyorlar ve
bundan dolayı fıtrata uygun oldukları için daha da etkili oluyorlar. Birçok psikolojik metotlar çelişkili bir şekilde hem nefsi inkar
ederler hem de aynı zamanda inkar ettikleri nefsin tatmini için
çaba sergilerler. Bu ise fıtrata uygun olmadığı için tesirli olmuyor. Çünkü fıtrat aynı zamanda bir dengedir, düzendir, kanundur
ve kuraldır. Bu kurala uymadığınızda sağlıklı netice alamassınız.
“Fıtrat, fıtrî ve lâyık olmayan şeyi reddeder, atar.” (24. Söz) diyor Bediüzzaman. Konuyla ilgili verdiği dindar doktor ve insafsız
doktor örneği ilginç: “Hâzık, mütedeyyin hekimlerin tavsiyelerini
tutmak, ehemmiyetli bir ilâçtır. Çünkü ekser hastalıklar sû-i istimâlâttan, perhizsizlikten ve israftan ve hatîattan ve sefahetten
ve dikkatsizlikten geliyor. Mütedeyyin hekim, elbette meşru bir
dairede nasihat eder ve vesâyâda bulunur. Sû-i istimâlâttan, israfattan men eder, teselli verir. Hasta o vesâyâ ve o teselliye itimad
edip hastalığı hafifleşir; sıkıntı yerinden bir ferahlık verir. […]
Merhametsiz yarım hekimlere veyahut insafsız doktorlara rast
gelse, evhamını daha ziyade tahrik eder. Zengin ise malı gider;
yoksa ya aklı gider veya sıhhati gider.” (25. Lem’a). Bu hakikate binaen Risale-i Nur da fıtrata uygun çözümler sunduğu için
tesirli oluyor. Dolayısıyla bu kitabımızın ismi “Fıtrat Psikolojisi”
olsaydı, yine isabetli olurdu.
14
15
Bu çalışmamızda bizzat en çok faydalandığımız bölümlerden
örnek vereceğiz. Örnek verirken Risale-i Nur’ları yorumlamak
veya verdiğimiz örneklerdeki tüm detaylara girmek gibi bir hedefimiz yok. Bakış açımız daha fazla psikolojik tedavi eksenli olacak ve konular yüzeysel ve basitleştirilmiş bir şekilde işlenecek.
Dolayısıyla çalışmamızın merkezinde farklı psikolojik sorunlara
Risale-i Nur’dan tedavide kullanilabilecek düşünceleri ortaya çıkarmak var.
Kaynak olarak Risale-i Nur’dan aldığımız ve çerçeve içinde
verdiğimiz alıntıların sayfa sayısını vermek yerine alıntının olduğu bölümü vereceğiz. Bu sayede hangi yayınevinin Risale baskısı
elinizde bulunursa bulunsun, kolaylıkla o bölümü bulabilirsiniz.
Son olarak şunu da belirtelim. Ülkemizde psikoloğa gitmek
normal olarak karşılanmıyor. Psikologlara “deli doktoru” olarak
bakılıyor. Halbuki psikologların işi delilerle değil, aklını yanlış
kullananlarla ve bundan dolayı hayatını zehir edenlerledir. İslam
tarihinde psikolojiyle ilgilenen alimlerimiz her zaman olmuştur.
Örneğin Haris El-Muhasibi (9.yy.), Kindi (9.yy.), Ebu Bekir
Razi (10.yy.), Farabi (10.yy.), İbn-i Sina (11.yy.), Gazali (11.yy.),
Fahrüddin Razi (13.yy.), İbn-i Haldun (15.yy.) (Hökelekli, 2006,
POZİTİF OL POZİTİF BAK
s. 412-416). Fakat “Ben deli değilim”, “İmanlı insan depresyona
girmez” gibi yanlış düşünceler nedeniyle birçok sıkıntılar çözülemiyor, büyüyor ve dolayısıyla hayat yaşanamaz hale geliyor.
Aynı zamanda belli kesimlerde psikoloğa gitmek moda olmuş.
Gerekli gereksiz konularda psikoloğa gidiliyor, sırf “Psikoloğum
dedi ki” cümlesini kurabilmek ve bundan dolayı sosyal statüsünü
belli edebilmek için. Asıl olan bunun ortasıdır. Psikolog bir nevi
“Onların işleri aralarında danışma iledir” (Kur’an, 42:38) ayetinin
açılımıdır. Psikoloğun uzmanlık alanına göre aile, iletişim, çocuk
eğitimi, bağımlılıklar gibi konularda kendisine danışılır. Tabiri
caizse psikolog bilinçaltı, beyin, ruh, sinir sisteminin nasıl çalıştığını bildiği için “tamir de” edebiliyor, daha doğrusu tamir etmekte
yardımcı oluyor.
Sırların hazinesi olan Bismillah ile başlarım. Onun ile
o hazineyi keşfederim.
Celcelutiye
Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız.
Bediüzzaman Said Nursi
Kalbinizle yaptığınız herşey
size geri dönecektir!
Mevlana
16
Ruh
“RUH; ZÎHAYAT, zîşuur, nurânî vücud-ı haricî giydirilmiş, câmi’ bir hakikattir. Külliyet kesb etmeye müstaid bir
kanun-ı emrîdir.” (29. Söz)
Psikoloji ilminin temeli olan ruhu Bediüzzaman kendi
açısından tarif eder. Kur’an-ı Kerim’de geçtiği gibi “Sana
ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir” (Kur’an, 17:85)
ruh’u bir emir veya kanun olarak görüyor. Kainattaki kanunlara bir ceset ve şuur verilseydi, onlar da insan olurdu.
Aynı şekilde insanda ceset ve şuur olmasaydı o da bir kanun
olurdu. Kanunlar sabit ve değişmez olduğu gibi, ruh dahi
ebedi olarak var olacaktır.
Ruh bedenin enerjisi gibi. En pahalı ve kaliteli bir tele19
POZİTİF OL POZİTİF BAK
POZİTİF OL POZİTİF BAK
fon enerjisiz, yani pilsiz, sadece oluşturduğu maddenin değeri kadardır. Hiçbir şeye yarayamadığı için değeri de hiç
yükmündedir. İnsanın da ruhu olmasaydı, sadece et parçasından ibaret olurdu. Dolayısıyla insanı insan yapan ruhtur.
anlar. Evet herbir ruh, kaç sene yaşamış ise o kadar beden
değiştirdiği halde, bilbedâhe aynen bâki kalmıştır. Öyle ise;
mâdem cesed gelip geçicidir. Mevt ile bütün bütün çıplak
olmak dahi ruhun bekasına te’sir etmez ve mahiyetini de
bozmaz. Yalnız, müddet-i hayatta, tedricî cesed libasını değiştiriyor. Mevtte ise birden soyunur. Gâyet kat’î bir hads
ile belki müşahede ile sabittir ki, cesed ruh ile kaimdir. Öyle
ise; ruh, onun ile kaim değildir. Belki ruh, binefsihî kaim
ve hâkim olduğundan; cesed istediği gibi dağılıp toplansın; ruhun istiklâliyetine halel vermez. Belki cesed, ruhun
hânesi ve yuvasıdır, libası değil. Belki, ruhun libası bir derece sâbit ve letâfetçe ruha münasib bir gılâf-ı lâtifi ve bir
beden-i misâlîsi vardır. Öyle ise, mevt hengâmında bütün
bütün çıplak olmaz, yuvasından çıkar, beden-i misâlîsini
giyer.” (29. Söz)
“Bütün esbab-ı maddiye toplansa, onların ihtiyarları
da olsa, birtek sineğin vücudunu ve o vücudun cihazatını
mizan-ı mahsusla toplayamazlar. Toplasalar da, o vücudun
miktar-ı muayyenesinde durduramazlar. Durdursalar da,
daima tazelenmekte olan ve o vücuda gelip çalışan zerrâtı,
muntazaman çalıştıramazlar.” (26. Lem’a)
Bediüzzaman burada bir ayeti tefsir ediyor: “Ey insanlar!
(Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah’ı bırakıp
da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir
şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz,
kendinden istenen de!” (Kur’an, 22:73)
İnsana benzeyen harika çalışan robotlar yapmamız
mümkün. Fakat hiçbir zaman o robotlara ruh vermemiz
mümkün olmayacaktır. Ruh olmadığı için vicdan, irade, ahlak, his, sevgi, mes’uliyet gibi duyguları da veremeyiz. Yani
insanı insan yapan ruhu ve bu duyguları oluşturmamız imkansız. Bu ise ruhun önemini ve mahiyetini gösteriyor.
“Herkes hayatına ve nefsine dikkat etse, bir ruh-u bâkiyi
20
“Meselâ, göz, bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile
seyreder.” (6. Söz)
Ruh cesedimizi elbise gibi kullanır. Üstümüzdeki elbiseler hareket etmez, vücudumuz hareket ettiği için elbiseler
de hareket ediyormuş gibi gözükür. Hareket eden de aslında
vücudumuz değil, ruhumuzdur. Bütün azalarımız ruh tarafından harekete geçirilir ve kontrol edilir. Ruh çıkınca vücudumuz da çıkarılan bir elbise gibi hareketsiz kalır. Vücudumuzun sürekli değişmesine rağmen ruhumuz değişmiyor.
Bundan dolayı herkes ruhunda bir bakilik hissedebilir.
21

Benzer belgeler