YDG Sayı: 141 (2009) - Yeni Demokrat Gençlik

Transkript

YDG Sayı: 141 (2009) - Yeni Demokrat Gençlik
Ayl›k Siyasi Gençlik Dergisi * Say›: 141 *Mart 2009 *Fiyat›: 1.50 YTL * ISSN: 1302-7506
Sistem partilerine oy yok!
Gelece¤imiz için birleflelim!
Genç kad›nlar örgütlenmeye!
Ajitasyon-propaganda üzerine
NEWROZ ATEfi‹
ÖZGÜRLÜKTÜR!
3
KRAT
YEN‹ DEMO
GENÇL‹K
larla daha da zenginlefltirilmifltir ancak dergimizin yay›na
haz›rlad›¤›m›z süre içinde tart›flmalar› sunumlara eklememiz mümkün olamad›¤› için ilk hallerini yay›nl›yoruz.
SUNU
Merhabalar,
YDG 3. Konferans› belgelerine yer verdi¤imiz dergimizin ard›ndan yeni say›m›zla birlikteyiz. Ekonomik krizin halk›m›z›n üzerinde etkisinin daha fazla hissedildi¤i,
yüz binlerce emekçinin iflini kaybetti¤i bir dönemde halk
gençli¤inden baflka güvenebilece¤i bir yer olmayan dergimizin periyoduna uygun flekilde yay›nlamakta çeflitli
zorluklarla karfl›lafl›yoruz. Dergimizin yay›nlanmas›nda
emek veren, katk› sunan arkadafllar›m›za bir kez daha teflekkür ediyoruz. Daha kolektif, daha planl› bir çal›flmayla dergimizin süreklili¤ini sa¤lamak ve sistemin gelece¤ini ellerinden ald›¤› halk gençli¤inin daha genifl kesimlerine politikalar›m›z› ulaflt›rmak, anti-emperyalist, anti-faflist, anti-feodal nitelikte devrimci gençlik hareketini yükseltmemiz ellerimizdedir.
Bu say›m›zda 21-22 fiubat tarihlerinde Ankara’da örgütlenen 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulan yaz›lardan genifl flekilde yararland›k. Özellikle ajitasyon-propaganda üzerine haz›rlanan yaz›lar dergimizde konu hakk›nda küçük çapl› bir dosyan›n haz›rlanmas›n› sa¤lam›flt›r.
E¤itim çal›flmas›na sunulan yaz›lar atölyelerde tart›flma-
www.ydg-online.org
‹
Ç
‹ N
D
E
Bu say›m›zda bir di¤er küçük çapl› dosya ise YDG
Merkezi Kad›n Komisyonu’nun inisiyatifinde haz›rlanan
ve hem 8 Mart çal›flmalar›na hem de Nisan ay› içerisinde örgütlenecek 2. Kad›n Buluflmas›’na katk› sunmay›
hedefleyen yaz›lar›n da ilgi çekece¤ini düflünüyoruz.
Dergimizin içeri¤inin yo¤unlu¤undan kaynakl› çok say›da haberi k›saltarak ve derleyerek yay›nlamak zorunda
kald›k. Birçok yaz› ve habere de sayfalar›m›zda yer veremedik. Okurlar›m›z›n bu konuda bizi anlay›flla karfl›layaca¤›n› umuyoruz.
Sistemin halk karfl›t› ve gençlik karfl›t› sald›r›lar›n›n
yo¤unluk kazand›¤› bu dönemde sistem aç›s›ndan hesaplaflma arenas›na dönen yerel seçimlerde sistem partilerine de¤il halktan yana, devrimci, demokrat adaylar› hiçbir
dar grupsal ç›kar göz etmeden ve gençli¤in mümkün
olan en genifl kesimini devrimci düflüncelerle tan›flt›rma
ve sistemi teflhir etme perspektifiyle destekleme yönlü
3. Konferans karar›n›n hayata uygulanaca¤›na inan›yoruz.
‹syan günü olan Newroz kutlamalar›n›n daha coflkulu,
militan ve kitlesel geçmesi yerel seçimlerin de etkisiyle
oldukça mümkündür ve bahar döneminin bafllang›c›nda
önemli bir hareketin yaflanmas›n› sa¤layacakt›r.
Di¤er say›m›zda buluflmak umuduyla tüm okurlar›m›za mücadelelerinde baflar›lar diliyoruz…
yenidemokratgenclik.blogspot.com bolognasureci.blogspot.com
K
‹ L
E
R
‹syan ................................................................................ 4-5
Yunanistan Aral›k isyan›.......................................... 28-29
Yerel seçimlerdeki tavr›m›z........................................ 6-7
Kolektifin sesi.............................................................32-33
DTP’nin belediyecilik anlay›fl›..................................... 8-9
Birlik...................................................................................36
Demokratik lise mücadelesi için ileri.................. 10-11
Göçmen gençlik..............................................................37
Üniversitelerde bahar dönemi ............................. 14-15
Haluk Zorusevmez....................................................38-39
Ajitasyon ve propaganda üzerine......................... 18-27
Genç kad›n çal›flmalar›..............................................40-57
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Yön Matbaac›l›k
Davutpafla Cd. Güven San. Sit. B Blok, No: 366 Tel: (0212) 544 66 34
e-mail: [email protected] ISSN. 1302-750
Yeni Demokrat Gençlik’in e-mail adresleri:
[email protected]
[email protected]
BÜROLAR
➧ Kartal: ‹stasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Kartal, Tel: (0216) 306 16 02
➧ Ankara: S›hh›ye Mh. Süleyman S›rr› Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 432 23 01
➧ ‹zmir: 856 Sk, No: 48/203 Kemeralt› Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
➧ Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Bar›fl ‹flhan› No: 3 Cep: 0 542 216 48 00
➧ Erzincan: Ordu Cd. Ordu ‹flhan› Kat: 3 Tel: (0 446) 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19
➧ Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez ‹flsaray› Kat 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98
➧ Mersin: Silifke Cd. Çavdaro¤lu ‹flhan› Kat: 3 No: 118 Cep: 0 545 685 25 27
➧ Avrupa Merkez Büro: Weseler Str 93 47169 As-druck Dusburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958
BANKA HESAP NUMARALARI
Selma fiahin
Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fib.
Euro Hesab›: 48209849-5001
TL Hesab›: 48209849-5002
Yeni Demokrat Gençlik
4
Gelece¤imize göz diken
sistemin partilerine oy yok!
Yerel seçimlerde çal›flma yapt›¤›m›z alanlarda kimin kazand›¤›ndan daha önemli bir
konu, yerel seçimleri örgütlenme arac› haline getirip getiremedi¤imizdir. Seçimleri, bir
adaya oy istemekten daha fazlas›n› hedefleyerek ele almam›z gerekmektedir.
2009 y›l›, Siyonist ‹srail Devletinin Filistin’de gerçeklefltirdi¤i katliamla bafllad›. “Terörle mücadele” bahanesi ileri sürülerek gerçeklefltirilen katliamda yüzlerce Filistinli; bebek, kad›n, çocuk demeden öldürüldü. ‹srail
Devletinin elindeki her çeflit silah› kullanmaktan çekinmemesi, hedef gözeterek sivilleri vurmas› tüm dünyada
halklar›n öfkesini büyütmüfl ve oldukça kitlesel eylemlerle ‹srail protesto edilmifltir.
Gerçeklefltirilen katliam›n, emperyalizmin bilgisi dahilinde oldu¤u aç›kt›r. ABD’nin her düzeyde yetkilileri
arac›l›¤›yla ‹srail’e destek aç›klamalar›nda bulunmas›, geriye kalan devletlerin k›saca “k›nama” aç›klamalar›nda
bulunmakla yetinmesi, ç›karlar› söz konusu oldu¤unda
h›zla harekete geçen kurumlar›n ‹srail’i k›namak için bir
karar dahi almakta zorlanmas› bunun kan›t›d›r.
‹srail’e karfl› “en net” tavr› (!) sergileyen ülkelerden
birisi olan Türkiye’nin de Davos olay›na, restleflmelere,
büyük duyarl›l›k gösterilerine ra¤men ‹srail’le olan s›k›
ba¤lar›n› gevfletmedi¤i bilinmektedir. Askeri, ekonomik
iflbirli¤inin ivmesinden hiçbir fley kaybetmeden devam
etmesi, gerçeklefltirilen flovun BOP (Büyük Ortado¤u
Projesi) kapsam›nda oldu¤unu, bölgede TC’ye biçilen
misyonla ilgisi bulundu¤unu ak›llara getirmektedir.
Tüm bu yaflananlara karfl›, umudu diri tutan olay ise
dünyada ve Türkiye’de Katil ‹srail’in katliam›n›n kitlesel
ve sürekli eylemlerle protesto edilmesi olmufltur. Türkiye’de yüz binlerce insan›n büyük bir öfkeyle protesto
gösterilerine kat›lmas›, ‹srail mallar›n› boykot etmesi,
ekonomik krizin artan etkisiyle de birlikte daha da anlaml› hale gelmifltir. Bu süreç, tüm dünyada halklara biçilen gelece¤in, açl›k, zulüm, yoksulluk ve
katliam oldu¤unun ve dünya halklar›n›n bu plana
boyun e¤meyece¤inin kan›t› olmufltur.
Krize ve bask›lara karfl›
Newroz ateflini harlayal›m!
Emperyalizmin son ekonomik krizinin etkisini 2009
y›l›nda daha da fazla hissettirece¤i, burjuva iktisatç›lar›n
dahi kabul etti¤i bir gerçek haline gelmifltir. Her kriz döneminde oldu¤u gibi irili ufakl› birçok sermaye oda¤›n›n
batmas›yla birlikte daha güçlü olanlar›n krizi f›rsata çevirdi¤i gerçe¤i, sermayenin yo¤unlaflmas›n› da beraberinde getirmektedir. Büyük sermaye odaklar›n›n say›ca
azald›¤› ancak daha da güçlendi¤i gerçe¤i, yaflanan krizin
en çarp›c› sonuçlar›ndan birisidir. Bu sürecin, krizin faturas›n›n tüm dünyada halklara ödetilmeye çal›fl›ld›¤›
gerçe¤iyle birlikte de¤erlendirilmesi gerekmektedir. ‹flten ç›karmalarla ve ücretlerin düflürülmesiyle emekçilerin hayat› cehenneme çevrilmeye çal›fl›lmaktad›r.
Türkiye’de, ekonomik krizin en önemli sonucu da iflsizlik sorunudur. TÜ‹K’in son verilerinde dahi iflsizli¤in
ciddi bir art›fl gösterdi¤inin saklanamamas›, “resmi rakamlar böyleyse gerçek rakamlar nas›ld›r?” sorusunu
akla getirmektedir. Her dönemde oldu¤u gibi genel
iflsizlik içerisinde genç iflsizlik oran›n›n daha yüksek olmas›, halk gençli¤inin nas›l bir durum içerisinde bulundu¤unu gözler önüne sermektedir.
Resmi verilere göre her dört gençten birisinin iflsiz olmas›, ifl bulma umutlar›n›n giderek daha da azalmas›, ifl
bulanlar›n da çok düflük ücretlerle çal›flmak zorunda kalmas›, her baflvurulan kap›dan “kriz var, yapacak bir fley
yok” cevab›n›n al›nmas›, yaflan›lan durumun özetidir.
Kriz sadece çal›flma hayat›na aday gençli¤i
de¤il, ö¤renci gençli¤i de fazlas›yla etkilemektedir. Ço¤u ö¤renci ailesinin iflsiz kalmas›n›n, okurken çal›flan ö¤rencilerin ifllerini kaybetmesinin, reel gelirlerin
Yeni Demokrat Gençlik
düflmesinin etkileri ö¤renci gençli¤i de yak›ndan ilgilendirmektedir. Yüz binlerce kiflinin iflini kaybetti¤i bir dönemde ö¤rencilerin ailelerinin bu oranlaman›n d›fl›nda
kald›¤›n› düflünmek gerçekçi olmayacakt›r. Bologna projesi kapsam›nda ifl bulma umutlar›n›n iyice azald›¤› Türkiye’de bir de krizin etkisiyle ifl olanaklar›n›n azalmas›
gerçe¤i eklenince durum iyice içinden ç›k›lmaz bir hâl almaktad›r. Önümüzdeki süreçte krizin etkilerinin üniversitelerde ve liselerde daha fazla hissedilece¤i aç›kt›r.
Yerel seçimlerde do¤ru saflara!
Krizin etkilerinin boyutlanarak artt›¤› bir dönemde
yaklaflt›¤›m›z yerel seçimler, yak›n tarihli di¤er tüm geliflmeler dikkate al›nd›¤›nda oldukça önemli bir yerde dur-
5
r›yla (asker, medya, sistem partileri vb) yüklendi¤i seçimlerde, “benden iki olsun”, “senden olmas›n” gibi yaklafl›mlar do¤ru de¤ildir. Yerel seçimlerde egemenlerin, ezilenlerin nas›l bir konumlanma içerisinde
oldu¤unu do¤ru tahlil ederek saflar›m›z› netlefltirmeye çal›flmal›y›z.
Yerel seçimlerde çal›flma yapt›¤›m›z alanlarda kimin
kazand›¤›ndan daha önemli bir konu, yerel seçimleri örgütlenme arac› haline getirip getiremedi¤imizdir. Seçimleri, bir adaya oy istemekten daha fazlas›n› hedefleyerek
ele almam›z gerekmektedir. Yap›lacak çal›flmalar, destek
verdi¤imiz parti ve gruplar›n yan› s›ra A/P serbestli¤i
kapsam›nda kendi derdimizi de anlataca¤›m›z bir alan
olarak görülmelidir. Çal›flmalar›m›z›n önemli bir k›sm›n›
oluflturan üniversitelerde, krizin etkileri es geçilmeden
Ana eksenini yerel seçimlerin oluflturdu¤u Mart ay›, önemli tarihsel olay lar›n da y›ldönümü olan günlere tan›kl›k etmifltir. Krizin ve yerel seçimler çal›flmas›n›n ekseninde tüm gündemlerde
kitle çal›flmas›na yo¤unlaflaca¤›m›z
aç›kt›r. Özellikle 8 Mart Emekçi Kad›n lar Günü ve 21 Mart Newroz süreci,
Mart ay›nda öne ç›kan gündemlerdir.
maktad›r. Sistem partilerinin ifltahla haz›rland›¤› bu seçimlerin etkisi, sürekli vurguland›¤› gibi “yerellerle” s›n›rl› kalmayacakt›r. Seçimler, gelinen aflamada, kriz, ulusal sorun gibi önemli geliflmelerin etkisinin ölçüldü¤ü bir
arena haline daha fazla gelmektedir. Davos flovu, TRT
fiefl, Kürt Dili ve Edebiyat› aç›l›m›, beyaz eflya-kömür
yard›mlar› ile seçimlere iddial› bir flekilde haz›rlanan
AKP’nin, gözünü dikti¤i Amed ve Dersim’de tüm di¤er
sistem partilerini arkas›na alarak oylar›n› artt›rma, “kaleleri düflürme” hedefinde oldu¤u aç›kt›r. Her kesimin
aç›kça ifade etti¤i gibi önümüzdeki süreçte Ulusal Hareketin verdi¤i savafl› da do¤rudan etkileyen faktörlerden
birisi olacak bu seçimlerde saflar›n netleflmesi oldukça
önemlidir.
Küçük hesaplar›n, benden üç senden iki pazarl›klar›n›n yaflanan kutuplaflma düflünüldü¤ünde nas›l bir anlam
tafl›d›¤› daha da iyi anlafl›lacakt›r. Sistemin tüm kurumla-
ö¤renci gençlik gelece¤ini sahiplenmeye ça¤›r›lmal›d›r.
Ana eksenini yerel seçimlerin oluflturdu¤u Mart ay›,
önemli tarihsel olaylar›n da y›ldönümü olan günlere tan›kl›k etmifltir. Krizin ve yerel seçimler çal›flmas›n›n ekseninde tüm gündemlerde kitle çal›flmas›na yo¤unlaflaca¤›m›z aç›kt›r. Özellikle 8 Mart Emekçi Kad›nlar Günü ve 21 Mart Newroz süreci, Mart ay›nda öne ç›kan
gündemlerdir. Newroz’un, yerel seçimlerde halk›n tavr›n›n netleflmesinde önemli bir etkisinin olaca¤›n› tahmin
etmek zor de¤ildir. Bu süreçte egemenlerin sald›r›lar›n›n
yo¤unlaflaca¤›n› ve kitlelerin daha da hareketlenece¤ini
söyleyebiliriz. 15 fiubat eylemlerine kolluk kuvvetlerinin
müdahale tarz›, önümüzdeki süreci anlamak aç›s›ndan
veriler sunmaktad›r. Ayn› flekilde emekçilerin beklenenden daha kitlesel bir flekilde eylemlere, mitinglere kat›ld›¤›n› gözledi¤imiz bu sürecin daha da ivmelenece¤ini
görmemiz gerekmektedir.
Yeni Demokrat Gençlik
6
Yerel seçimlerde tavr›m›z
erel seçimlere iliflkin ilk ola-
Y
rak belirtmemiz gereken
egemen s›n›f partilerinin kesinlikle desteklenmemesidir. Baz›
adaylar›n kimlikleri ve propagandalar› partisinden ba¤›ms›z
düflünülerek kafa kar›fl›kl›¤›na
neden olmakta, hatta baz› ilerici-demokrat-yurtseverler taraf›ndan destek görmektedir. Kim
olursa olsun egemen s›n›f›n sözcülü¤ünü yapan hiçbir partiye
oy vermemek ilkesel olarak tak›nmam›z gereken bir tav›rd›r.
Bu yaz› YDG’nin 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulmufltur.
Yerel seçimlere iliflkin ilk olarak belirtmemiz gereken egemen s›n›f partilerinin kesinlikle desteklenmemesidir. Baz› adaylar›n kimlikleri ve propagandalar› partisinden ba¤›ms›z düflünülerek kafa kar›fl›kl›¤›na neden olmakta, hatta baz› ilerici-demokrat-yurtseverler taraf›ndan destek görmektedir. Kim olursa olsun egemen s›n›f›n sözcülü¤ünü yapan hiçbir partiye oy vermemek ilkesel olarak tak›nmam›z gereken tav›rd›r.
Egemen s›n›f partilerinin amaçlar› ortadad›r. Kendi
aralar›nda çat›flma yaflasalar da halka yönelik sald›r›larda
ortak bir durufla sahip olan sistem partileri, asl›nda tek
bir amaca hizmet ediyorlar: Varl›klar›n› devam ettirebilmek ve kitleler nezdinde sistemi meflru hale getirebilmek. Bundand›r ki tüm bu partiler hummal› bir çal›flmaya girmifller ve sistemin “meflrulu¤unu” gösterme ad›na
as›l önemli olan›n oy vermek oldu¤unu yekpare bir biçimde dillendiriyorlar. Çünkü yerel seçimlerde al›nacak
sonuçlarla beraber sürecin daha rahat akaca¤› düflünülmektedir.
Tüm bu olumsuzluklar›n karfl›s›nda bizim de bir taraf
olmam›z gerekmektedir. Tavr›m›z; T. Kürdistan›’ndaki tüm yerleflim alanlar›nda DTP’nin adaylar›n›n desteklenmesi yönünde olmal›d›r. Çünkü
geldi¤imiz aflamada ulusal sorunun önemi ve hassasiyeti
tüm egemen sistem partilerini bölge özgülünde ayn› safta birlefltirmifl durumdad›r. 27 Temmuz seçimlerinde
bölgeden ald›¤› oylarda art›fl sa¤layan AKP, önümüzdeki
yerel seçimleri de ayn› performansla geçirmek derdindedir. Önceki seçimlerde AKP’nin, elde etti¤i moral üstünlü¤ü her türlü sald›r›n›n dayana¤› olarak kullanmaya çal›flmas›; DTP’nin T. Kürdistan›’ndaki olas› baflar›s›zl›¤› ve
yerel yönetimlerin el de¤ifltirmesi halinde yerel yönetimlerin, ulusal-demokratik talepler ekseninde yürütülen
mücadeleyi bast›rma gayretinde kullan›laca¤›n›n bir göstergesidir.
AKP’nin Amed ve Dersim’i dolay›s›yla da bu bölgedeki di¤er illeri DTP’nin elinden almay› hedefleyen aç›klamalar›n› TSK ile ittifak içerisinde bölgeye yap›lan ziya-
Yeni Demokrat Gençlik
7
retler takip etmiflti. Tam da bu noktada, Ulusal HarekeYerel yönetimleri arpal›k ve rant yerleri olarak göte yönelik sindirme ve boyun e¤dirme plan› içerisinde T.
ren burjuva-feodal yönetim anlay›fl›na alternatif bir duKürdistan›’ndaki yerel yönetimlerin al›nmas›n› hedeflerufl içerisinde, halk›n ç›karlar›n› esas alan ve her aflamayen çal›flmalar esasen yitirilen deste¤in tekrar kazan›ls›nda söz sahibi k›l›nd›¤›, bir yönetim anlay›fl›n›n gelifltimas›na dönük bir içeri¤e sahiptir. TRT 6 ad›yla Kürtçe
rilmesi ve uygulanmas› çabas› içinde olmalar› gerekmekyay›na bafllanmas›, hapishanelerde Kürtçe iletiflim yasatedir.
¤›n›n kald›r›laca¤›, üniversitelerde Kürt dili ve edebiyat›
Ayn› zamanda kolektif bir anlay›flla kitlelerle birlikte
bölümlerinin aç›laca¤› ve ‹mral›’ya ek ko¤ufllar›n yap›layap›lacak çal›flmalar› önemsemelidirler.
ca¤› söylemleri; yerel seçimler öncesi yitirilen Kürt seçBunlar ilkelerimiz olmal› ve ilkelerimizi tamamlayan
men deste¤inin tekrar kazan›lmas› ve bir göz boyama
nokta da seçim çal›flmalar› boyunca ajitasyon propaganolarak önümüze serilmektedir.
dada serbestlik ilkesini tavizsiz bir flekilde hayata geçirTüm bunlara karfl› bizim de politikam›z, yurtsever
me yaklafl›m›m›z olmal›d›r.
güçlerle dayan›flma içerisinde olaDeste¤imiz soyut bir flekilde
rak gerekçelerimizi kendi propaolmamal›d›r. Aksine nedenleriganda araçlar›m›zla genifl kitlelere
mizle beraber aktif bir kampanya
tafl›mak ve destek faaliyetimizi
tarz›nda ele al›nmal›d›r. Ayn› zaAdaylar›m›z, yerel
sürdürmektir. Bu tavr›m›z›n dayamanda aday›n seçim faaliyetini
nak noktalar›ndan en önemlisi; hagölgelememek kayd›yla, kendi özyönetimlerde, halk›n her
kim s›n›flar›n Kürt ulusal mücadegün çal›flmam›za k›s›tlama konulaflamada söz ve karar
lesi karfl›s›nda ald›¤› pozisyon ve
mamas› da ilkesel bir koflulumuz
sahibi
k›l›nd›¤›
tipte
bir
“kalelerin düflürülmesi” hedefli
olmal›d›r.
gelifltirdi¤i tasfiye ve imha sald›r›Sorunumuz salt kazan›p
demokrasiyi tam
lar› için yerel seçimleri bir s›çrama
kazanmamak olmamal›d›r.
kat›l›mc›l›k ilkesi
tahtas› olarak kullanmak istemeleAmac›m›z Demokratik Halk Devçerçevesinde, yönetimde
ridir.
rimi mücadelemize katk› sunmak,
Özellikle gerilla bölgelerini
kitlelerle ba¤lar›m›z› gelifltirmek,
saydaml›k anlay›fl›n› da
kapsayan yerleflim alanlar›nda havar olan iliflkilerimizi ileri tafl›mak
içeren bir derinlikte
kim s›n›flar›n halk düflman› politiolmal›d›r. Bu süreci anlaml› k›lasavunmal›d›r.
kalar›n›n gö¤üslenmesi ve bofla ç›cak olan seçim atmosferini kapsakar›lmas› temelinde dost güçlerle
yacak ve yükseltilecek direnifl ve
dayan›flma ve ittifak› gelifltirmek
kavgan›n emperyalizme ve faflizsürecin ortaya ç›kard›¤› bir zorunme karfl› mücadelede halk kitleleluluktur.
rini birlefltirebilmesi, tek tek alanDi¤er bölgelerde ise e¤er varsa DTP’nin ya da olufllarda ve ülkenin genelinde karfl› koyuflu gerçeklefltirebilturulan ve bizim de bulundu¤umuz platformlar›n adaylamesi, kazan›mlar elde edebilmesidir.
r› de¤erlendirilerek desteklenmeli, e¤er böyle bir aday
Yerel seçimleri bir kampanya dahilinde ele almal›,
söz konusu de¤ilse seçimleri boykot etmeliyiz. Yaln›z
destekledi¤imiz veya gösterdi¤imiz tüm adaylar için bügösterilen adaylarda aramam›z gereken baz› özellikler
tün olanak ve gücümüzle faaliyet yürütmeliyiz. Sembolik,
olmal›d›r. Adaylar›m›z bulundu¤u alanda kitleler nezdinpasif bir hareket içinde olmamal›y›z.
de sayg›nl›¤› olan, devrimci-demokrat-yurtsever nitelikTavr›m›z, yerel yönetimler ile ilgili anlay›fl›m›z›, düfllere sahip olmal›d›r. Yani anti-emperyalist, anti-famana yönelimi ve devrim propagandas›n› içermelidir.
flist ve anti-flovenist olmal›d›r.
Bu süreçten en iyi flekilde yararlanmak, teflhir ve ayd›nHalk düflman› politikalara ve Kürt ulusuna yönelik
latma faaliyetini etkin bir biçimde yürütmek gerekmekgelifltirilen imha ve tasfiyeye karfl› tutarl› bir durufl içeritedir.
sinde olmal›d›r.
Kampanya yürütmek için herhangi bir aday›n destekAdaylar›m›z, yerel yönetimlerde, halk›n her aflamada
lenmesi de flart de¤ildir. Faflist partilere oy verilmemesi
söz ve karar sahibi k›l›nd›¤› tipte bir demokrasiyi tam kayönünde, düzenin teflhirini içeren ve emekçileri devrimt›l›mc›l›k ilkesi çerçevesinde, yönetimde saydaml›k anlaci saflarda mücadeleye ça¤›ran bir tarzla çal›flma yürüty›fl›n› da içeren bir derinlikte savunmal›d›r.
meliyiz.
Yeni Demokrat Gençlik
8
DTP’nin belediyecilik
anlay›fl› üzerine
Bu yaz› YDG’nin 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulmufltur.
Yerel yönetimlere bak›fl aç›s› ya da belediyecilik incelenirken belediyecilikten ne anlafl›ld›¤› belirleyici olabilmektedir. Bu aç›dan kavramlara yüklenen anlamlar genel
bir yol haritas› oluflturabilmektedir.
Merkezi iktidarlar yerelleri daha rahat, daha sorunsuz yönetmek ad›na devletin kimi yetkilerini belediyelere devredebilmektedir. Egemenler kendilerinden hem
daha eski hem de ifllev ve kapsam bak›m›ndan onlar›
aflan, tarihin bu en köklü kurumsallaflmas›n› (belediyeler)
kendi politik ç›karlar› do¤rultusunda siyasal partilerin
uzant›s›na dönüfltürüp devlete eklemlemeye çal›flmaktad›r. Buradaki temel amaç fludur; tarihte sürekli biçim de¤ifltiren ve vazgeçilmez k›l›nan zor ayg›t› olan devlet, baflkalafl›ma u¤rat›larak toplum temelli öz-yönetim talepleri, egemenlerin politik yönlendirmeleriyle sistem içine
çekilmeye çal›fl›lmaktad›r. Belediyecili¤in böylesi ele al›n›fl› günümüzde egemenlerin “klasik belediyecilik” anlay›fl›d›r.
Egemenler yerel yönetimleri böyle yorumlay›p sömürü çark›n› yerellerde daha etkin devreye sokarken
belediye kavram›ndan anlamam›z gereken özüne uygun
olmal›d›r. Arapça kökenli olmakla beraber belediye; “be-
led” kelimesinden gelir ve anlam olarak “mekanla ilgili
olan” demektir. Bu tan›mlamadan yola ç›kan DTP, belediye ile toplumsallaflma iliflkisini kurarak belediyecili¤in
bir yerde toplumsallaflma oldu¤unu belirtmektedir. Belediyecilik-toplumsallaflma iliflkisinden yola ç›karak belediyecili¤e ifllev olarak; “Ekolojik ve
cinsiyet özgürlü¤üne dayal› demokratik konfederal bir toplumun kuruluflunda rol” verilmektedir. Bu rol DTP aç›s›ndan öylesine önemli görülmektedir ki; hedef ve inanç dahilinde düflünülse de “yeryüzünü kurtarma hareketi” olarak de¤erlendirme talihsizli¤inden kurtulamamaktad›r.
Kuflkusuz belediyecili¤in bu kadar önemli
bir yere konulmas›nda DTP aç›s›ndan ideolojik bir zemin vard›r. Bu zemin konfederalizm
olarak tan›mlanan sistemin üzerinden yükselmektedir. Konfederalizm; esasta tabandan (yerelden) örgütlenme sa¤lanarak
devletin zamanla etkisizleflece¤ini iddia eder. DTP aç›s›ndan bu örgütlenmenin
ortas›na yerel yönetimler konulmaktad›r.
Yap›lan tespitlerin devlete iliflkin tespitlerden ba¤›ms›z düflünülemeyece¤i aflikard›r. Bu tespitlerle beraber
DTP ya da Ulusal Hareket aç›s›ndan devlet karfl›s›nda
“zor”un misyonu esasa oturmamakta, DTP’ye göre toplumsallaflman›n yolu, yerelden güçlü örgütlenmeler yakalanarak devletin etkisizlefltirilmesinden geçmektedir. Sonuç olarak zor’un tümden reddi olmamakla birlikte zor,
Ulusal Hareket aç›s›ndan savunulan ulusun meflru savunma gücü olarak görülmektedir.
Bu ideolojik zeminle birlikte yerel yönetimlere gere¤inden fazla önem verilmektedir. Yerel yönetimlere verilen bu afl›r› önem, sistemin faflist merkezi yap›s›n›n engelleyicili¤inin belli yönleriyle göz ard› edilmesinden kaynakl›d›r. Devletin engelleyicili¤i özelde belediyeler üzerinden düflünsek bile oldukça aç›k bir gerçek olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Diyarbak›r Sur Belediyesi Baflkan›
Abdullah Demirbafl DTP’nin belediyecilik program›n-
Yeni Demokrat Gençlik
da bulunan “çok dillilik” hizmet anlay›fl›ndan yola ç›karak
belediye meclisinde Türkçe, Kürtçe, Süryanice vd. hizmet verilmesi yönlü karar almas›yla beraber görevinden
al›narak 3.5 y›ldan yarg›lanmas› çok eskiye gitmeden
devletin engelleyicili¤ini görmek ad›na yeterli olacakt›r.
Aç›klamaya çal›flt›¤›m›z DTP’nin temel açmaz›; sistemin,
demokratiklefltirme önünde engel olmaktan ç›kart›lmas›n›n yerel yönetimler konusunda olanakl› savunmas›d›r.
DTP yapt›¤› tan›ma göre; “Belediye, ulus-devlet taraf›ndan örtülü ve uzun vadeli yöntemlerle ele geçirilip özünden
boflalt›lm›fl ‘demokratik komünal halk meclisi’dir”. Tan›mda
da vurgu yap›ld›¤› üzere halk meclisleri, ister konfederalizm olarak tan›mlanan sistemde olsun isterse yerel yönetimlerin iflleyifli aç›s›ndan de¤erlendirilsin DTP aç›s›ndan oldukça önemli
yerde
durmaktad›r.
DTP belediyecili¤inin,
klasik belediyecilikten
anlafl›ld›¤› üzere sadece
yol yap›m, imar plan›
ç›karma vb gibi hizmetlerle s›n›rlamayarak bir
bütün halk›n sorunlar›yla ilgilenen ve bunu
bafl›ndan sonuna kadar
halk ile yapmaya çal›flan
bir anlay›fl› mevcuttur.
DTP yerel yönetimleri
ele al›rken tek bafl›na
belediye üzerinden düflünmez hatta belediyenin denetimini bizzat halk meclislerine b›rak›r. Halk
meclisinin mahallelerden bafllanarak halk›n temsiliyetinin
sa¤lanarak oluflturulmas›n› öngörür. Do¤ru iflletildi¤i
oranda bu belediyelerin bizzat halk taraf›ndan denetlenmesi anlam›na gelir. Pratik anlamda bu konuya
iliflkin s›k›nt›lar olsa da buna sa¤lamaya yönelik ad›mlar›n
at›lmas› halkla iç içe bir sistem oluflturulmaya çal›fl›lmas›
oldukça olumlu bir durumdur. DTP belediyecili¤in salt
parayla yürütülebilece¤i anlay›fl›n› kabul etmez. Belediyecili¤in bir istihdam alan› olmaktan ç›kart›lmas›n› ve bürokratik aç›dan küçültülmesini hedefler. Hizmet çal›flmalar›n›n tümüyle maafll› profesyonel ve özellefltirme üzerinden yürütülmesi yerine amatör ve gönüllü kat›l›mlar›n teflvik edilmesini ve topluma mal edilmesini öngörür.
Tüm bunlar pratikte tam anlam›yla karfl›l›k bulmasa da
günümüzde en ilerici belediyecili¤in sergilenmesi gerçe¤i önemli ayr›m noktas› olarak durmaktad›r.
DTP’nin 10 y›ll›k belediyecilik deneyimi sonras›nda
9
önümüzdeki dönem için oluflturdu¤u program›n hangi
çeliflkiler üzerinden oluflturuldu¤unu programlar›nda ifade etmektedir. Bunlar;
✔ Demokrasinin bunal›m›
✔ Ekolojik kriz
✔ Cinsiyet eflitsizli¤i ve köleli¤i
✔ Ekonominin tahribi
✔ Kentlerin çöküflü
Çeliflkiler s›ralan›rken kad›n sorununa özel olarak
de¤inilmesi, yerel yönetimlerde kad›n sorununa dair önlemlerin al›nmas› sonucunu da do¤all›¤›nda do¤urmaktad›r. Kad›n sorununa iliflkin, belediye bünyesinde kad›n
kurulunun oluflturulmas› ve kad›nlar›n kendilerini bu
platformda ifade etmesi, belediyenin bütün kademelerinde % 40’l›k kad›n
kotas›n›n zorunlu k›l›nmas›, bu alanda harcanmak üzere kad›n bütçesinin oluflturulmas›n›
zorunlu k›lar.
Yukar›da s›ralanan
befl esas sorun çerçevesinde uzun vadede
çözümler sunulmaktad›r. DTP belediyecili¤i
kaba propagandan›n
yap›ld›¤› yerel iktidarlar
olarak görmeyip, eksiklikleri olsa da sorunlar›n halkla birlikte çözülecece¤i yönetimler
olarak ele almaktad›r. Bu anlam›yla egemenlerin kentlerde, yerellerde yaratt›¤› tahribatlar› gidermek ad›na sorunlar›n kategorize edilerek uzun vadede çözülmesi hedeflenir.
Sistemin farkl›l›klar› reddederek kendi kültürünü dayatt›¤› ortamda halk›n kendi kültürünü yaflatmas›n›n zor
olaca¤› gerçekli¤i DTP’nin belediyecili¤inde halk›n kültürünün yaflat›lmas› ad›na festivallerin, flenliklerin, panellerin s›kça yap›lmaya çal›fl›lmas› vurgu yapaca¤›m›z noktalardand›r.
Faflist merkezi devlet yap›s›n›n hükümeti, ordusu ve
bir bütün olarak bürokratik yap›s›yla halktan yana her
türlü çabay› bo¤maya çal›flt›¤› bir düzende, türlü bask› ve
engellemelere karfl›n halktan yana yerel yönetimleri uygulamada yo¤un çaba harcayan ve ulusal bilincin geliflmesine büyük katk›lar sunan DTP’nin yerel yönetimlerde
desteklenmesi günün görevidir.
Amed YDG
Yeni Demokrat Gençlik
10
ZGÜR OKUL
Demokratik lise mücadelesi için ileri
Bu yaz› YDG’nin 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulmufltur.
“YDG’nin lise faaliyetinde çal›flma tarz›m›z nas›l olmal›d›r?” sorusuna cevap verecek olursak; öncelikle liselerde yaflanan sorunlar›n ne oldu¤una ve bizlerin bu sorunlara nas›l yaklaflmam›z gerekti¤ine bakmak gerekir.
Liselerde var olan sorunlar hepimizin bildi¤i gibi (paral› e¤itim, yozlaflma, ÖSS, tek tipleflme vb.) demokratik
haklar›m›za yönelik sistem taraf›ndan yap›lan sald›r›lard›r. Liselerde yürütece¤imiz çal›flma yaflanan sorunlar
ekseninde oluflmak zorundad›r. Liselerin yap›s› gere¤i
bulundu¤u semtin konumlar›n› da göz önüne alarak politikalar›m›z bu çerçevede oluflmal›d›r.
Liselerin kendi içerisinde özgünlükleri göz ard› edilmeden ve yap›s› do¤rultusunda esas/tali ayr›m› yap›larak
yerellerde politikalar belirlemek oldukça önemlidir. Bunun yan› s›ra merkezi politikalar›m›z yerellerdeki politikalar›m›zla birlefltirilmelidir. Aksi takdirde da¤›n›k bir örgütlenme ve örgüt modeli karfl›m›za ç›karacakt›r. Yapaca¤›m›z çal›flmalar özellikle bulundu¤umuz liselerin koflullar›na göre ve ö¤rencilerin kayg›lar› çerçevesinde olmal›d›r.
Liselerdeki politikam›za gelecek olursak; özellikle
ekonomik krizin yaratt›¤› etkiler üzerinden örgütlenmek
ve bunu liselerde var olan sorunlarla da birlefltirmek gerekmektedir. Ekonomik krizin gün geçtikçe devlete karfl› toplumsal bir muhalefeti oluflturmas› bununla beraber
devletin halk üzerinde demokratik haklar›na yönelik artan sald›r›s› iç içe geliflen bir durumsa bizler de liselerde
var olan toplumsal muhalefeti ve sistemin demokratik
haklar›m›za yönelik artan sald›r›lar› do¤rultusunda bir
örgütlenmenin verimli olaca¤›na inan›yoruz.
Liselerde var olan sorunlar› birbirinden kopuk ele almak yerine tüm sorunlar›n kiflileri kölelefltirdi¤ini ve demokrasi anlay›fl›n› zedeledi¤ini, bunlardan dolay› kiflinin
özgürleflmesinin toplumun özgürleflmesi ile paralel ol-
Yeni Demokrat Gençlik
11
mas› bizlere demokratik haklar›m›za sahip ç›kmay› ve
Demokratik kitle örgütleri ülke topraklar›nda demokraörgütlenmeyi zorlamaktad›r.
si mücadelesi yürütürken insanlar›n hak alma bilincini
Elbette ki yerellerin kendi öz sorunlar› da bu çerçegelifltirir. LÖB’lerin kurulmas› ya da var olan LÖB’lerin
vede flekillenmelidir. Bu di¤er toplumsal kesimlerin (ünigelifltirilmesi liselerdeki demokrasi mücadelemizi besleversiteli, iflçi ve köylü) eylemlerindeki edilgenli¤imizin de
yecek ve gelifltirecektir.
önüne geçecektir. Yani liselerde yaflanan sorunlar her
Sistemin apolitik ö¤renci yetifltirme amac›na karfl›l›k
ne kadar lise özgülünde yaflanan sorunlarsa da bir o kaolarak politik örgütlenmeler oluflturmak ve bu örgütlendar da toplumsal sorunlard›r. O halde bizler kendi öz
meleri aktiflefltirmek gerekmektedir. Bu anlam›yla
sorunlar›m›z› ne kadar toplumsallaflt›r›rsak di¤er kesimLÖB’lerin oluflturulmas› demokratik lise mücadelesini
lerin sorunlar›na da duyarl›l›¤›m›z artar.
ileriye tafl›yacakt›r. LÖB’lerin kitleselleflmesini sa¤lamak
Bunlar›n d›fl›ndaki bir di¤er mesele ise lise ö¤rencileiçin öncelikli olarak çal›flmalar›n›n bulundu¤u alanlarda
ri için kâbus olarak tabir edilen ÖSS’dir. ÖSS, yukar›da
temel sorunlar üzerinden hareket etmek gerekmektebahsetti¤imiz gibi demokratik
dir. Bu, ö¤rencilerin okul içerihaklar›m›za yönelik bir sald›r›sinde birebir maruz kald›¤› sod›r. Fakat ÖSS’deki farkl›l›k sarunlar çerçevesinde örgütlendece lise ö¤rencilerini kapsamamesidir.
mas›d›r. Liseden mezun olanlar
Liselerdeki çal›flmalar›m›zdaSistemin apolitik ö¤hatta üniversite ö¤rencilerinin
ki bir di¤er arac›m›z ise YDG
renci yetifltirme amac›bir k›sm› e¤itim sistemindeki
komisyonlar›d›r. ‹fllevli bir koçarp›kl›klar nedeni ile tekrar
misyonun oluflmas› düzenli bir
na karfl›l›k olarak poliÖSS’ye
baflvurabilmektedir.
çal›flmay› sa¤layacakt›r. Komistik örgütlenmeler oluflÖSS’yi ele al›rken özellikle ÖSS
yonlar› kurarken dikkat etmemiz
turmak
ve
bu
örgütlenkarfl›t› çal›flmam›za erken bafllagereken nokta komisyonlar›n
mak ve oldukça kapsaml› ele alileriye dönük hiçbir karar almameleri aktiflefltirmek gemak gerekir. Liselerde yaflad›¤›dan sadece toplanmas›na izin
rekmektedir. Bu anlam›z tüm sorunlar› (paral› e¤itim,
vermemektir. Aksi takdirde kom›yla LÖB’lerin olufltuyozlaflma vb) içerisinde bar›nmisyon ifllevsizleflecek ve kendid›rmaktad›r. Bundan dolay›d›r ki
ni tasfiye edecektir. Komisyonrulmas› demokratik lise
ÖSS bizler aç›s›ndan olmazsa
lardaki bir di¤er mesele ise komücadelesini ileriye
olmaz ifllenmesi gereken bir komisyonlar›n kitleye aç›k toplant›tafl›yacakt›r.
nu olarak karfl›m›zda durmaktalar alabilmesinin önünü açmakd›r. Özellikle ö¤rencilerin büt›r. Bulundu¤umuz alanlardaki
yük bir ço¤unlu¤unun tepkisini
tüm iliflkilerimizin komisyon
almas› ve her dönem ö¤renciler
toplant›lar›na kat›lmas› var olan
için büyük bir kayg› oluflturmas›
pratik sürece de kat›lmalar› deaç›s›ndan yaklaflt›¤› her dönem ona karfl› mücadele etmektir. ‹liflkilerimizi komisyona dâhil etmemek onlar›n
mek bizim esas politikam›z olmal›d›r.
söz ve karar haklar›n› engellemektir. Mümkün oldu¤unLiselerde bir di¤er politikam›z ise LÖB’lerdir. Liseli
ca en genifl kesimle toplant›lar almak, çal›flma planlar› ç›Ö¤renci Birlikleri (LÖB) yerellerde oluflturulan ve her
karmak ve yine en genifl kesimle hareket etmek önümüliseli ö¤rencinin kendini ifade edebilece¤i öz örgütlülükze koymam›z gereken görevlerden biridir.
lerdir. Kendi içerisinde demokratik bir iflleyifli olan ve
Liselerdeki demokratik mücadelemizi büyütmek antemsil etti¤i alan›n demokratik, ekonomik ve akademik
ti-emperyalist, anti-faflist mücadeleyi gelifltirmek için çahaklar›n› savunan, bu hak ve talepleri hayata geçirmek isl›flmalar›m›z› ajitasyon ve propaganda yapabilece¤imiz
teyen kesimleri kapsayan bir örgütlenmedir öz örgütlüaraçlarda beslemek gerekmektedir. Özellikle çal›flma
lükler.
yürüttü¤ümüz öz örgütlülükler içerisinde buna önem
Örgütlenme k›stas›n›n sadece lise ö¤rencisi olmas›
vermeli ve bu öz örgütlülüklerde YDG çal›flmas›n› bu
LÖB’lerin kitleselleflmesini sa¤lamakla beraber, hak alma
eksende yürütmeliyiz. Bu amaca ulaflmak için kuraca¤›bilincini yayg›nlaflt›rmam›z› sa¤layacakt›r. Her öz örgütm›z ya da kurulu olan YDG lise komisyonlar› olarak gelülük ayn› zamanda birer demokratik kitle örgütüdür.
nifl toplant›lar veya etkinlikler gerçeklefltirilebilir.
12
Yeni Demokrat Gençlik
Haberler... Haberler... Haberler... Haberler... Haberler...
‹stanbul YDG’den
Emine Aslan’a ziyaret
hem de toplad›¤›m›z cüzi miktardaki yard›m› teslim ettik. Yüzünden o s›cak gülümsemesi, oca¤›ndan da s›cak
çay› eksik olmayan Emine Abla ile konufltukça mücadelemizin, bilincimizin kuvvetlendi¤i hissetmemek
mümkün de¤il!
Biz YDG olarak ziyaretlerimizin kampanyam›z boyunca ve kampanya sonras› da sürece¤ini belirttik.
Sohbet tarz›nda geliflen ziyaret Emine Abla’n›n mesai
bitimi nedeniyle evine dönmesiyle sona erdi.
‹stanbul YDG
‹stanbul’da anma
‹stanbul YDG olarak geçti¤imiz günlerde yerelimizde DESA’da direnen iflçilerle dayan›flma ad›na küçük
çapta bir yard›m kampanyas› bafllatt›k. Faaliyet yürüttü¤ümüz alanlara iflçilerin direniflleri tafl›yarak etkisini
derinden hissetti¤imiz iflçiler ile ö¤renci gençlik aras›ndaki yabanc›l›¤› aflmak amac›yla bafllatt›¤›m›z bu kampanyay›; direniflçilerin çocuklar› için k›rtasiye malzemesi toplama fleklinde gerçeklefltirmeye çal›fl›yoruz.
24 fiubat Sal› günü Sefaköy’de direnen Emine
Arslan ziyaret edilerek hem kampanyam›z› anlatt›k
Ocak ay›n›n son haftas›n›n “Parti ve devrim flehitleri haftas›” olarak an›lmas› nedeniyle, 25 Ocak
Pazar günü Partizan, PfiTA ve YDG olarak saat
13.00’te Sar›gazi’de toplanarak sloganlar eflli¤inde mezarl›¤a kadar yürüdük. Mehmet Demirda¤ yoldafl›n
mezar› bafl›nda toplanan kitle sloganlarla anmaya bafllad›. Anmada Partizan, PfiTA ve YDG ad›na yap›lan konuflmalar›n ard›ndan Sincan F Tipi’den Tutsak Partizanlar›n yollam›fl oldu¤u selamlama okundu ve bir yoldafl›n fliir okumas›n›n ard›ndan anmay› bitirdik.
Her sene anman›n ard›ndan gelenekselleflen etkinlik için de 8 fiubat Pazar günü Okmeydan›’nda bir salonda biraraya geldik. Konuflmalar›n ard›ndan bafllad›¤›m›z etkinlikte Meyman, Grup Helesa, Koma Çiya ve
Grup K›z›l›rmak da bizimleydi. Temel Demirer’in yapm›fl oldu¤u konuflmayla daha da coflkuland›¤›m›z etkinli¤i okudu¤umuz marfllar ve çekti¤imiz halaylarla sonland›rd›k.
‹stanbul YDG
E¤itim-Sen etkinli¤i
23 Ocak Cuma günü, E¤itim-Sen’in kuruluflunun
15.y›l› dolay›s›yla 2 No’lu fiube’nin düzenlemifl oldu¤u
etkinli¤e kat›ld›k. E¤itim-Sen Genel Baflkan› ve 2 No’lu
flube baflkan›n›n yapm›fl olduklar› konuflmalar›n ard›ndan programa geçildi.
Etkinlikte E¤itim-Sen müzik grubu, Serhad Rafla,
Yeni Demokrat Gençlik
Belk›z Akkale, Ali Asker, Mehmet Atl› ve Suavi sahne
ald›lar. Suavi’nin yapm›fl oldu¤u konuflmalar ve çekilen
halaylarla coflku yarat›lan etkinli¤i bizler de YDG’liler
olarak tüm devrimci coflkumuz ve gelecek güzel günlere olan inanc›m›zla selamlad›k.
Marmara Üniversitesi’nden bir YDG’li
Parti ve Devrim fiehitleri
Malatya’da an›ld›
Parti ve Devrim flehitleri anma haftas› Malatya’da
bir etkinlikle an›ld›. Komünizm ve devrim flehitleri için
sayg› durufluyla bafllayan etkinlikte flehitleri anlatan bir
konuflma yap›ld›. Konuflmada onlar› anman›n onlar›n
devretti¤i bayra¤› daha yükseklere ç›karmakla mümkün olaca¤› vurguland›. fiehitlerin halka, devrime ve
partiye ba¤l›l›klar› anlat›ld›. Ayr›ca Muharrem Yi¤itsoy ve Ak›ner Ça¤lar’› tan›yan bir arkadafl›m›z bizlere onlar› anlatt›. Ayr›ca etkinlikte fliir okunmas›n›n
bir sinevizyon gösteriminin ard›ndan etkinlik sona erdirildi. Malatya YDG
Anadil Hakt›r!
Malatya E¤itim-Sen 21 fiubat Dünya Anadil
Gününde anadilin önemi konulu bir panel düzenledi.
Panele konuflmac› olarak Alaaddin Dinçer ve ‹stanbul Kürt Enstitüsü baflkan› Sami Tan kat›ld›. ‹lk konuflmac› Sami Tan anadilin önemini vurgulad›ktan sonra
anadilin demokratik bir talep oldu¤u söyledi. Daha
sonra devletin Kürtçeyi y›llarca yok sayd›¤›, yasaklad›¤›
flimdi ise Kürtleri asimile etmenin bir yolu olarak Kürtçe TV açt›¤›n› belirtti.
Di¤er konuflmac› olan Alaaddin Dinçer ise anadilin
temel bir insani hak oldu¤unu belirttikten sonra E¤itimsen’in tüzü¤ünde yer alan anadil hakk› için kapat›lmaya
çal›fl›ld›¤›n› anlatt›. Dönemin bürokratlar› ile TSK’n›n
E¤itim-sen’i kapatmak için birlikte dosya haz›rlad›klar›n›
belirtti.
Panel sorulan sorular›n cevaplanmas›n›n ard›ndan
sona erdi. Malatya YDG
‹stanbul’da Hrant Dink anmas›
Katlediliflinin 2. y›l›nda Hrant Dink, 19 Ocak günü
saat 15:00’te Agos Gazetesi önünde kitlesel bir eylemlilikle an›ld›. Eylemde Hrant, en sevdi¤i enstrüman
olan duduk eflli¤inde an›ld›. Efli ve yak›n dostlar›n›n ko-
13
nuflmas›n›n ard›ndan eyleme son verildi. Ancak kitle
geçen y›l oldu¤u gibi Taksim’e yürümek isteyince polis barikat›yla karfl›laflt›. ‹lk anda yürümekte ›srarc›
olan kitle polisin biber gaz› sald›r›s›yla da¤›ld›. Da¤›lman›n ard›ndan parça parça Taksim’in ara sokaklar›nda polisle k›sa süreli çat›flmalar yafland›.
‹stanbul YDG
Erzincan’da polis bask›s›
Son dönemde Erzincan’da devrimci yay›nlar› takip eden özellikle liseli arkadafllar›m›za yönelik yo¤un bir bask› uygulanmaktad›r. Arkadafllar›m›z okulidare-polis iflbirli¤iyle okuldan uzaklaflt›r›lma, at›lma
tehdidiyle sindirilmeye çal›fl›l›yorlar, arkadafllar›m›z›n
aileleri okullara ça¤›r›l›yor ve polis ailelere “çocuklar›n›n okuduklar› dergilerin ve gittikleri kurumlar›n yasal oldu¤u ama bunlar›n böyle
bafllay›p sonra da¤a gideceklerini” söyleyerek
aileleri korkutarak çocuklar›n›n üzerlerinde psikolojik bask› uygulamalar›n› sa¤lamaya çal›fl›yorlar. Ayr›ca
okul idaresi ve ö¤retmenler, arkadafllar›m›z›n birlikte oldu¤u arkadafllar›na giderek “senin onunla ne
iflin var?” tipi sorularla arkadafllar›m›z tecrit edilmeye çal›fl›l›yor. En basit bir olayda TEM polisleri okula
ça¤›r›larak “bir daha oraya (Umut Yay›mc›l›k
bürosuna) gidersen orda biriyle görüflürsen
senin hakk›nda rapor tutturarak okuldan att›r›r›m seni” denilmektedir. Bu flekilde e¤itim yuvas›
olmas› gereken okullar adeta bir polis flubesine dönüfltürülmektedir.
Bizler tüm bu yap›lanlar›n sistemin insanlar›n bir
araya gelmesinden, sorunlar›n› paylaflmas›ndan ve bu
noktada harekete geçmesinden korktu¤unu ve özelliklede son süreçte yaflanan ekonomik krizle birlikte
bu hareketlili¤in artaca¤›n› bildiklerinden sald›r›lar›n›
daha da azg›nlaflt›rarak art›rmas› sonucunda ortaya
ç›kt›¤›n› biliyoruz!
Burada bizlere düflen bu sald›r›lar›n özünü iyi
kavramak, neyi amaçlad›¤›n› iyi bir flekilde tahlil edip,
bu sald›r›lar›n ancak örgütlü mücadeleyle bofla ç›kar›laca¤›n› ve örgütlü mücadeleyi yükseltmekten geçti¤ini kavray›p bu noktada harekete geçmektir.
Erzincan YDG Lise Komisyonu
Yeni Demokrat Gençlik
14
f
rum
Üniversitelerde Bahar Dönemi
Bu yaz› YDG’nin 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulmufltur.
Aral›k ay›nda gerçeklefltirmifl oldu¤umuz 3. Konferans›m›zda önümüzdeki bir y›ll›k süreçte halk gençli¤i
içerisinde yürüttü¤ümüz çal›flmalar› genel hatlar›yla tart›flm›fl, bir bütün halk gençli¤i içerisindeki çal›flmalar›m›z›n genel politik yönelimlerini belirlemifltik. Bu çal›flmayla genel hatlar›n› belirledi¤imiz üniversiteli gençlikle ilgili
politik yönelimlerimizi derinlefltirmeye çal›flaca¤›z. Öncelikle bir çal›flma yapabilmek için yöntem olarak “araflt›rma inceleme-ajitasyon ve propaganda-örgütlenme” aflamalar›n› uygulamak gerekir.
Buradan hareketle bahar dönemine iliflkin çal›flmalar›m›z› üç bölümde ele alaca¤›z:
Araflt›rma-‹nceleme
Uzun süredir gündemimizde olan mesleki ve özlük
haklara yönelik sald›r› kapsam›ndaki emperyalist yasalarBologna Süreci’ne karfl› örgütlenme gündemi esas›m›z›
oluflturan hatt›r. Bu kapsamda flimdiye dek birçok araflt›rma örgütümüz taraf›ndan yap›lm›fl, dergimizde yaz›lar
ç›km›fl, birçok alanda buna karfl› belli bafll› çal›flmalar yürütülmüfltür. Ancak belirtti¤imiz gibi bu süreç derinleflen
emperyalist krizin de etkisiyle yak›c›l›¤›n› hala korumaktad›r ve halk gençli¤ine yönelik tehdit unsuru oluflturmaktad›r.
Bugün halk gençli¤i gelece¤iyle ilgili muazzam bir
mu¤lâkl›k içerisindedir. Binbir güçlükle geldi¤i üniversitede e¤itimini devam ettirebilmenin yollar›n›n aray›fl›ndayken, kapsaml› sald›r›lardan nasibini almaktan kurtulamamaktad›r ve var olan ekonomik buhrandan dolayl› ve dolays›z biçimde etkilenmektedir. Artan yoksulluk ve e¤itim bedeli nedeniyle bar›nma, yemek, e¤itim ve sosyal
ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için okulda asistan ö¤renci olarak
çal›flan ö¤rencilerin topluca iflten at›lmalar›, asgari ücret
almamalar›na karfl›n sigortalar›n›n asgari ücret üzerinden
ödenmesi gereklili¤i, dolay›s›yla burslar›n›n kesilmesi ça-
l›flan ö¤rencileri neredeyse borçlu ç›kartmaktad›r. Yine
fahifl harç fiyatlar›, belediye burslar›n›n kesilmesi gibi bir
dizi uygulama üniversite gençli¤inin belini bükmektedir.
Di¤er yandan krizin faturas›n› emekçilere ödetme
amac›yla birçok fabrikadan iflçiler topluca iflten ç›kar›lm›fl, vardiyalar art›r›lm›fl, ücretsiz izin uygulamalar› bafllanm›fl, ifle al›mlar durdurulmufl, maafllar ayn› kalsa dahi
artan enflasyon emekçilerin al›m gücünü büyük oranda
düflürmüfltür. Dolay›s›yla üniversiteli gençli¤in ifl imkânlar› nas›l budanm›flsa ailelerinin de böylesi bir tabloda oldu¤u ya da tehdidi alt›nda bulundu¤u bir gerçekliktir.
Yap›lan araflt›rmalara göre üniversitelerden ilifli¤i kesilen (at›lan) ö¤rencilerin % 80’i maddi olanaks›zl›klardan
dolay› bu tabloyla karfl› karfl›ya kalmaktad›r ve bu sonuç
üniversite gençli¤inin sürüklendi¤i ekonomik ç›kmaz›
gözler önüne seren örneklerden bir tanesidir.
Di¤er taraftan uzun süredir ifllemekte oldu¤umuz ve
2010 y›l›nda tamamlanmas› hedeflenen (ancak yeni projelerin haz›rland›¤›) Bologna Süreci sald›r›lar› devam etmektedir. Ülkemizde egemenlerin politikalar›n› uygulayabilmesi çok daha s›k›nt›l› oldu¤u için sistem daha gizli,
tedbirli ad›mlar atarak süreci ilerletmeye çal›flmaktad›r.
Toplant›lar üniversitelerde gerçekleflmesine karfl›n b›rak›n ö¤rencileri dekanlar dahi toplant›lara al›nmamakta
(Ör; ‹TÜ’de gerçekleflen Bologna Süreci toplant›s›) üniversite gençli¤inin bu yak›c› süreçten habersiz kalmas›n›
amaç edinerek oluflabilecek tepkileri önlemeye çal›flmaktad›r.
Bugün hemen bütün üniversitelerde yaflam boyu ö¤renim kurslar› verilmekte, yetkin mühendislik/mimarl›k/flehir bölge planlama, sözleflmeli ö¤retmenlik/avukatl›k gençli¤in gelece¤ine büyük tehdit unsuru oluflturmaktad›r.
Yaflad›¤› ekonomik buhrandan üniversiteyi bitirmek
için “ç›kar yol” bulsa dahi önüne almas› gereken sertifi-
Yeni Demokrat Gençlik
kalar y›¤›n› gelmektedir. De¤iflen ihtiyaçlara göre üniversite gençli¤ini esnek çal›flmaya uygun bir flekilde iflgücü
pazar›na haz›rlanmas› hedeflenmektedir. Avrupa’da genç
nüfusun üniversiteye olan taleplerinin düflmesinin aksine
bizim gibi genç nüfusu yo¤un ve üniversite kap›s›nda milyonlarca gencin bekliyor olmas› egemenlerin ifltah›n› kabartmaktad›r. ‹nternetten e¤itim, özel okullara fonlar,
sertifika merkezleri gibi bir dizi uygulamayla üniversiteleri tam anlam›yla pazara büründürmek, buradaki gençleri ise “güçlü bir Avrupa”, “bilgi Avrupa’s›” hedefi için
pazar›n ihtiyaçlar›na uygun bir flekilde haz›rlamak...
Gençlik elinde diplomas› bir dizi s›navdan geçecek, ne
kadar çok sertifikan varsa o kadar çok tercih edileceksin, sertifikan yoksa asgari maafla talim edeceksin ya da
genç iflsizler, diplomal› iflsizler ordusuna kat›lacaks›n ki
var olan gerçeklik gençli¤in bu tabloya çok da yabanc›
olmad›¤›n› bizlere gösteriyor.
TU‹K’in yapm›fl oldu¤u araflt›rmaya göre Kas›m 2008
döneminde genç nüfusta iflsizlik oran› yüzde 23.9 olarak
hesapland›, yani her 4 gençten biri iflsiz durumda. Yine
son süreçte YÖK’ün yeni atama yönetmeli¤ine göre üniversitede doktoralar›n› tamamlayan araflt›rma görevlilerinin kadro beklerken kendilerini üniversitenin kap›s›nda
bulmalar› bu y›¤›n›n ne kadar büyüyebilece¤ine anlamak
için örneklerden birini teflkil ediyor. Bundan sonra doktoralar›n› bitiren araflt›rma görevlilerinin üniversiteyle
olan iliflkileri kesilebilecek. “YÖK’ün 31 Temmuz 2008’de
ç›kard›¤› ‘Ö¤retim Üyesi D›fl›ndaki Ö¤retim Eleman› Kadrolar›na Naklen veya Aç›ktan Yap›lacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi S›nav ile Girifl S›navlar›na ‹liflkin Usul ve Esaslar
Hakk›nda Yönetmelikle ö¤retim eleman› kadrolar›na naklen
ve aç›ktan yap›lan tüm atamalar için Akademik Personel ve
Lisansüstü E¤itime Girifl S›nav› (ALES), Kamu Personeli Dil S›nav› (KPDS) veya Üniversiteleraras› Kurul Yabanc› Dil S›nav›
(ÜDS) flart› getirildi. Ayr›ca YÖK Yürütme Kurulu’nun 26 Kas›m 2008 tarihli karar›yla da 50/d’ye göre istihdam edilenlerin, 33. maddeye göre kadroya geçirilmemesi istendi.” Bu
uygulamayla sadece ‹stanbul ve Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde iflsiz kalacak asistan say›s› yaklafl›k 1000.
Lisanstan sonra yüksek lisans için Lisansüstü E¤itim
S›nav›’na (LES) giriyorsun, yabanc› dil s›navlar›na, mülakatlara giriyorsun, Doktoraya baflvurmak için LES’e giriyorsun, Doktora bitiyor, doktor oluyorsun, uzman oluyorsun. Ayr›ca doktoray› bitirmek için yeterlilik gibi ciddi bir s›nav var. Bütün bunlar› afl›yorsun. Tekrar sil bafltan ALES’e girmek zorunlulu¤u getiriliyor, yeterli misin
de¤il misin? Bu, tablodan sadece bir örnektir. Krizin
önümüzdeki süreçte daha da derinleflece¤i gerçekli¤i bu
15
buhran›n daha da büyüyece¤ini, örneklerin daha da artaca¤›n› bizlere göstermektedir. Tüm bunlar üniversiteli
gençli¤in üniversitede ve sonras›nda yaflad›¤› belli bafll›
sorunlar silsilesidir.
Ajitasyon
Yukar›da açmaya çal›flt›¤›m›z tüm bu temel sorunlar›
örnekleriyle ortaya koyduktan sonra kitleleri en yak›c›
olarak etkileyecek yanlar›n tespit edilmesi ve ön plana
ç›kart›lmas› gerekir.
Örneklerle aç›klamak gerekirse yukar›da da de¤indi¤imiz e¤itimin ticarilefltirilmesinin etkisini iflten at›lan
asistan ö¤renciler yak›c› bir flekilde hissetmektedir. Ayn› flekilde diplomas› elinde olmas›na karfl›n gençlerin gelece¤inin belirsizli¤i ve genç iflsizler ordusuna kat›lmas›
yak›c› bir sorun olarak karfl›s›nda durmaktad›r.
Yak›c› sorunlar›n tespitinin ard›ndan buna yönelik
A/P araçlar›n› etkili bir flekilde kullanmak gelir. Yapaca¤›m›z çal›flman›n en temel yönü ise kitlelerin sorunlar›na
sahip ç›kmas›n› sa¤layarak, örgütlü mücadelenin önemini ve etkisini gösterebilmek gelir. Bugün ilk elden yapmam›z gereken yayg›n ve etkin bir flekilde ajitasyon
araçlar›n› kullanarak kitlenin bu öz sorunlar›na sahip ç›kmas›n› sa¤lamakt›r.
Örgütlenme
YDG olarak hedefimiz üniversitelerde bu bahar döneminde yukar›da açmaya çal›flt›¤›m›z Bologna süreci
kapsam›nda e¤itimin ticarilefltirilmesi, diplomal› iflsizlik,
krizin üniversite gençli¤i üzerindeki etkileri temel konular üzerinde, bulundu¤umuz her alanda yo¤unlaflm›fl bir
faaliyet örmektir. Bunun için alanlar›m›zdaki her türlü
çal›flman›n birer örgütlenme arac› olarak kullan›lmas› gerekti¤inin vurgusunu mutlak yapmak gerekir.
Faaliyet yürüttü¤ümüz DKÖ’lerde bu gündemleri ifllemek elbette temel görevlerimizden birisidir. Ancak çal›flmalar›m›z› A/P özgürlü¤ü kapsam›nda ve kendi özgün
çal›flmalar›m›z› yaparak faaliyeti örmek oldukça önemlidir. Bugün halk gençli¤i içerisinde kendisini prati¤iyle,
politik belirlemeleriyle alternatif olarak gösteren örgütümüzün kitleler taraf›ndan böylesi çal›flmalarla sahiplenildi¤i bir gerçekliktir. Bu gerçeklikten hareketle politikalar›m›z›n ve örgütümüzün halk gençli¤i taraf›ndan sahiplenilmesi için bahar sürecinde yo¤unlaflm›fl bir pratikle, yapaca¤›m›z her çal›flman›n ayn› zamanda bir örgütlenme arac› olarak kullanmam›z gerekti¤ini bilince ç›kartt›¤›m›z oranda bu dönemi baflar›l› bir faaliyet dönemi olarak tamamlayaca¤›z.
16
Yeni Demokrat Gençlik
Yunanistan’daki gençli¤in isyan› selamland›
Yunanistan’da Aral›k ay›nda 15 yafl›nda Aleksis’in polis taraf›ndan katledilmesinin ard›ndan ülke çap›nda ç›kan
isyan ve gençli¤in bu isyana kitlesel ve militan kat›l›m›
yaln›zca Yunan egemen s›n›f›n›n de¤il tüm emperyalistkapitalist sistemin gündemine girmifl, dünyan›n dört bir
yan›ndaki devrimci demokratik kamuoyu taraf›ndan ilgiyle karfl›lanm›fl, ülkemiz de dahil olmak üzere çok say›da
ülkede dayan›flma eylemleri örgütlenmiflti.
Yunanistan’da polisin katliam›yla fitili atefllenen isyan
asl›nda uzun süredir devam eden sistemin emperyalizm
patentli halk ve gençlik karfl›t› politikalar›n›n sonucu olarak
gerçekleflti. Yunanistan solunun bölünmüfl ve parçal› yap›s›na karfl›n gençli¤in
kendili¤inden patlayan ve günlerce devam eden isyan› ekonomik krizin giderek
derinleflti¤i ve dünya
çap›nda hak gasplar›n›n yo¤unlaflt›¤› bir
dönemde geliflecek
kitle hareketlenmelerinin nas›l bir nitelik kazanaca¤›n› da
göstermektedir ve devrimci-demokrat kamuoyu taraf›ndan dikkatle incelenip dersler ç›kar›lmal›d›r.
Bu bilinçle hareket eden ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi) Gençlik Komisyonu ve komisyonun ülkemizdeki üyesi olan YDG taraf›ndan ‹zmir, Ankara ve ‹stanbul’da paneller düzenlendi. Panellere Yunanistan’dan ILPS Gençlik üyesi ve YDG’nin
kardefl örgütü Militan Ö¤renci Hareketi’nden yoldafllar kat›ld›lar. En bafl›ndan itibaren Aral›k ‹syan›n›n
içinde yer alan ve mücadelenin tüm safhalar›n› do¤rudan
yaflayan Yunanistanl› yoldafllar›m›z›n anlat›mlar›, ç›kard›klar› ders ve deneyimleri ve analizleri oldukça önemlidir ve bu deneyimlerin ülkemizde tan›t›lmas›na ihtiyaç
bulunmaktad›r.
Panellerde öncelikle k›saca ILPS ve ILPS Gençlik’in
tan›t›mlar› yap›ld›. Ard›ndan Yunanl› yoldafllar haz›rlad›klar› sunumu aktard›lar. Sunumdan sonra ise soru-cevap
bölümüne geçildi. Paneller son olarak YDG’li bir arkadafl›m›z›n deneyimleri de¤erlendirdi¤i, ülkemizde gençli¤in
durumuyla iliflkisini vurgulad›¤› ve Bahar döneminde
YDG’nin hangi politik hatta ilerleyece¤ini aç›klayan bir
konuflma ile sona erdi.
‹lk panel 27 fiubat Cuma günü saat 17’de ‹zmir’de
Demokratik Haklar Derne¤i’nde örgütlendi. Üniversite ve lise ö¤rencilerinin kat›ld›¤› panel Yunanistan’daki mücadeleyi özetleyen ve ülkemizdeki polis bask›s›n› aktaran bir sinevizyon gösterimi ile bafllad›. Sunumlara kat›l›mc›lar›n
ilgisi gelen sorularla
kendisini gösterdi ve
çok say›da soru Yunanl› yoldafllar taraf›ndan ayr›nt›l› flekilde
cevapland›r›ld›. Panel
ara
vermeksizin
20.30’a kadar sürdü ve
panelin ard›ndan da
Yunanl› yoldafllara sorular sorulmaya devam edildi.
28 fiubat Cumartesi günü saat
14’de Ankara’da Özgür Üniversite’de
örgütlenen panele ise
genellikle üniversiteli ö¤renciler kat›ld›. Farkl› siyasal görüfllerden ö¤rencilerin de kat›ld›¤› panelde sorulan sorularla Aral›k’taki isyanda farkl› siyasal güçlerin konumlan›fl› somut flekilde aç›kland›.
1 Mart Pazar günü saat 13’de ‹stanbul Kad›köy’de Genel-‹fl Sendikas›’nda örgütlenen panele ise
daha çok liseli gençler kat›ld›. Bu panelde de çok say›da
soru sorularak Yunanistan’daki isyan tüm detaylar›yla
ö¤renilmeye çal›fl›ld›.
Kat›l›mc›lar›n sorular›yla ilgi gösterdi¤i panellerin verimli geçmesinde Yunanl› yoldafllar›m›z›n her soruya
mümkün oldu¤unca detayl› yan›t vermeleri ve somut örneklerle yan›tlar›n› güçlendirmeleri belirleyici oldu. Paneller emperyalizmin sald›rganl›¤›n›n her ülkede benzer
niteliklere sahip oldu¤unu ve mücadelemizde enternasyonal dayan›flman›n önemini de bir kez daha gösterdi.
Enternasyonal ‹liflkiler Komisyonu
Yeni Demokrat Gençlik
17
YDG 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas› örgütlendi
YDG 3. Konferans›’nda al›nan karara uygun olarak
YDG 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas› 21-22 fiubat tarihlerinde Ankara’da çeflitli alanlardan gelen YDG’lilerin kat›l›m›yla baflar›yla örgütlendi. Haziran 2008 tarihinde ‹stanbul’da örgütlenen ve 5 gün süren 1. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na göre daha farkl› bir biçimde ve içerikte örgütlenen
2. Merkezi E¤itim Çal›flmas› ile Bahar Dönemi öncesinde
politik haz›rl›k kapsam›nda önemli bir ad›m at›lm›fl oldu.
2. E¤itim Çal›flmas› 3 bafll›k alt›nda örgütlendi. Bunlar
“yerel seçimler”, “ajitasyon-propaganda üzerine”
ve “emperyalist kriz ve bahar süreci” bafll›klar›n› tafl›maktayd›lar. Atölye tarz›nda örgütlenen çal›flmada
YDG’liler ilgi duyduklar› konudaki atölyeye dahil oldular
atölyeler içinde en uzun süren ve en canl› tart›flmalar›n yafland›¤› çal›flma oldu. Kat›l›mc›lar›n yo¤un ilgisi ve somutgündelik pratiklerden ç›kar›lan ders ve deneyimlerin aktar›ld›¤› atölyede öncelikle meselenin teorik boyutu, ajitasyon-propagandan›n tan›m› ve farklar›n›n aç›klanmas› ile
ele al›nd›. Sonras›nda ajitasyon-propaganda araçlar› ve
araçlar›n ifllevleri de¤erlendirildi. Ard›ndan ise YDG’nin
ajitasyon-propaganda konusundaki mevcut durumu sorguland›, eksikleri ve olumlu yönleri üzerinde duruldu. Bu
bafll›k alt›nda dergimiz de ayr›nt›l› flekilde de¤erlendirildi.
Atölyede ayr›ca sistemin ve di¤er örgülerin ajitasyon-propaganda çal›flmalar› incelendi ve son olarak “Ezilenlerin
Pedagojisi” kitab› üzerinden genel bir tart›flma yafland›.
Konular hakk›nda görüfl al›flveriflinin yap›lmas›n›n ard›ndan e¤itim çal›flmas› genel olarak
de¤erlendirildi. E¤itim çal›flmas›n›n verimli geçti¤i, atölye tarz› sayesinde ilk e¤itim çal›flmas› na nazaran kat›l›m›n ve ilginin daha fazla oldu¤u, bahar dönemi öncesinde deneyim aktar›m›
ve politik derinleflme aç›s›ndan oldukça faydal› oldu¤u genel kabul gören görüfller oldu.
ve 21 fiubat tarihinde gün boyu konu üzerinde farkl› alt
bafll›klar üzerine tart›flmalar düzenlediler.
Atölyeleri yönlendirmesi aç›s›ndan kat›l›mc›lardan birinin seçilmesinin ard›ndan alt bafll›klar do¤rultusunda
gündemler ele al›narak konular hakk›nda derinleflilmeye
çal›fl›ld›. Daha öncesinde yap›lan iflbölümüne göre alt konu bafll›klar› üzerine araflt›rma yaparak sunumlar haz›rlayan YDG’liler sunumlar›n› aç›klad›ktan sonra konu hakk›nda tüm kat›l›mc›lar›n görüfl, öneri ve elefltirileriyle canl› bir diyalog sa¤land›. Bu anlam›yla ön haz›rl›k ve kat›l›m
bak›m›ndan 2. E¤itim Çal›flmas›n›n baflar›yla gerçekleflti¤i
tüm kat›l›mc›lar taraf›ndan ifade edildi.
“Yerel seçimler” bafll›kl› atölyede sistem aç›s›ndan yerel seçimlerin önemi, yerel seçim-genel seçim iliflkisi üzerinde duruldu. Ard›ndan devrimci demokrat hareket içinde çokça bahsi geçen Fatsa deneyimi üzerine haz›rlanan
sunum de¤erlendirildi. Amed’ten YDG’lilerin haz›rlad›¤›
ve DTP’nin belediyecilik anlay›fl›n› ve çeflitli pratiklerini
de¤erlendiren yaz› ilgi çekti. Son olarak ise YDG olarak
yerel seçimlerdeki tavr›m›z ve nas›l bir çal›flma izleyece¤imiz üzerine görüfl al›flverifli yap›ld›.
“Ajitasyon-propaganda” üzerine atölye çal›flmas›, tüm
“Ekonomik kriz ve Bahar Süreci” konulu atölyede ise
öncelikle ekonomik krizin emperyalist-kapitalist sistemde
kökenleri ve nedenleri üzerinde duruldu. Ekonomik krizin
küresel çapta ortaya ç›k›fl› ve ülkemize yans›malar› hem
genel ekonomik durum hem de alanlardaki gözlemler üzerinden incelendi. Merkezi-yerel politika iliflkisine de¤inildi.
Bahar döneminde ekonomik kriz üzerine kitle çal›flmas›
öne ç›kaca¤› için üniversiteli gençlik, liseli gençlik, iflçi ve
köylü gençlik, semt çal›flmalar›, genç kad›n üzerine politikalar›m›z ekonomik kriz gündemiyle ba¤lant›s› kurularak
ele al›nd›.
22 fiubat Pazar günü ise tüm atölyelerdeki YDG’liler bir araya geldiler ve atölyelerinde hangi tart›flmalar›n
yafland›¤›n› ve nas›l sonuçlar›n ç›kar›ld›¤›n› birbirlerine aktard›lar. Aktar›mlar üzerinden di¤er atölyelere kat›lanlar
da soru, öneri ve elefltirilerini ilettiler. Konular hakk›nda
görüfl al›flveriflinin yap›lmas›n›n ard›ndan e¤itim çal›flmas›
genel olarak de¤erlendirildi. E¤itim çal›flmas›n›n verimli
geçti¤i, atölye tarz› sayesinde ilk e¤itim çal›flmas›na nazaran
kat›l›m›n ve ilginin daha fazla oldu¤u, bahar dönemi öncesinde deneyim aktar›m› ve politik derinleflme aç›s›ndan oldukça faydal› oldu¤u genel kabul gören görüfller oldu.
18
Yeni Demokrat Gençlik
Ajitasyon ve
propagandan›n
tan›m›, farklar›
ve önemi
Ajitasyon
Ajitasyon, Frans›zca kökenli bir sözcük olup “k›flk›rtma” anlam›na gelmektedir. Ajitasyonun amac› bir konuyu
s›radan, oldu¤u gibi anlatmak yerine karfl›daki kiflinin duygular›na hitap ederek onun heyecana, coflkuya veya öfkeye kap›lmas›n› sa¤lamakt›r.
Sistem taraf›ndan bu yöntem oldukça genifl yelpazede
kullan›lmaktad›r. Kitle iletiflim araçlar› ile yapt›¤› ajitasyonlarla kitlenin bilincinde bulan›kl›klar yaflamas›na neden olmaktad›rlar. Dikkat ederseniz sistem taraf›ndan ön plana
ç›kart›lm›fl isimler (bakanlar, flark›c›lar, “muhalifler” vs)
genelde sözlü ajitasyonda yetkin olan kifliler olmaktad›r.
Elbette ki ajitasyon, devrimci mücadele aç›s›ndan ele
al›nd›¤›nda tamamen farkl› bir içeri¤e bürünür. Burada
amaç, bilinç bulan›kl›¤› yaratmak, kitleyi uyutmak de¤ildir; aksine kitlenin düflünmesini, sorgulamas›n›, hissetmesini sa¤lamak amac›yla herkesin bilebilece¤i bir olgudan, olaydan yararlanarak o olaydaki çeliflki ve haks›zl›¤›
belirterek bunlara karfl› kitlede bir hoflnutsuzluk ve öfke
yaratmakt›r.
Ajitasyon mücadelemiz aç›s›ndan oldukça önemli bir
yerde durmaktad›r. Daha genifl kitlelere ulaflmak için bizlerin kullanabilece¤i yegane araçlardan biridir. ‹yi bir ajitatör olmak için bir tak›m kriterlere uymak gerekmektedir.
❒ Asla kibirli olma hakk›na sahip de¤iliz. En az›ndan
ajitatörlük görevini yerine getirirken bu noktada çok dikkatli olunmas› gerekmektedir. Çünkü karfl›m›zdaki insan
“aptal” de¤ildir ve biz e¤er ona bu flekilde yaklafl›yorsak
da bunu anlamas› iflten bile de¤ildir.
❒ Düflünsel anlamda geliflmifl olmal›y›z. Çok okumal›
(tabii ihtiyaca uygun ve planl› bir flekilde) ve sürekli kendimizi gelifltirmeliyiz.
❒ Dili aç›k ve anlafl›l›r kullanmal›y›z.
❒ Gerçekçi olmal›, güçlükleri aç›kça ortaya koymaktan kaç›nmamal›y›z.
❒ Hedef kitlemizin düzeyinin ve beklentilerinin fark›nda olarak çal›flmam›z› yapmal›y›z.
❒ Ajitasyon için belirledi¤imiz konuya haz›rl›k yaparak
gitmeli ancak sohbet esnas›nda planlad›¤›m›z biçimden
uzaklafl›yorsa da bundan çekinmemeli, ne kendimizi ne de
karfl›m›zdaki bu konuda pek de s›n›rlamamal›y›z.
❒ Sorulan soruyu duymazl›ktan gelmemeli, cevapland›rabiliyorsak, yine aç›k ve anlafl›l›r bir biçimde konuflmal›; cevab›n› bilmiyorsak da dürüst olmal›, laf› doland›r›p soruyu “arada kaynatma” yerine aç›kça “gerçekten ben de
bilmiyorum. Ama araflt›raca¤›m mutlaka” diyebilmeli hatta “beraber araflt›ral›m, sonra da tart›flal›m” gibi öneriler
sunarak iliflkimizi gelifltirmeli ve onu da araflt›rmaya yönlendirmeliyiz.
❒ ‹nsanlar› harekete geçirebilmek, onlar›n art›k sistemi sorgular hale gelmesini sa¤lamak çok de¤erli bir kazan›md›r. Bunun için ajitasyon elbette önemli bir yerde durmaktad›r ancak karfl›m›zdaki insan›n da konuflmas›n› sa¤lamak gerekir. Bunun için de öncelikle her fleyi biliyor havas›nda yaklaflmamak gerek. Yani kendimizi ö¤retmen,
karfl›m›zdakini ö¤renci görmek hem devrimci anlay›fl›m›za
uymaz hem de karfl›m›zdaki ile aram›za kendimiz bir s›n›r
koymufl oluruz, böylelikle sa¤l›kl› bir iliflki yakalama gibi
bir gerçekli¤imiz olmaz. Bunun yerine konufltu¤umuz konuya dair onun fikirlerine de¤er verdi¤imizi hissettirerek
onun sorgulamas›n› sa¤lamal›y›z. “Sen ne dersin?”, “Sence
nas›l olmal›?”, “Bu baflka ne anlama gelebilir ki!” gibi sorularla onu da tart›flma sürecine katabilmeliyiz.
❒ Ajitasyonda önemli bir nokta da ajitasyonun olumlu yönde yap›lmas›n›n etkili bir yöntem oldu¤udur. Mesela; “Kahrolsun emperyalizm!” demek yerine “Yaflas›n anti-emperyalist mücadelemiz!” demek daha ajite edicidir.
❒ Ajitatör gerek dürüstlü¤üyle gerekse de yaflam tarz›yla örnek olmal›d›r. Çünkü iyi bir ajitatör olmak için anda geliflen olaylara dolay›s›yla kitleye önderlik edebilmeli
Yeni Demokrat Gençlik
ve manevi inisiyatif sahibi olabilmelidir.
❒ Ajitasyonda tarz›m›za dikkat etmeliyiz. Dogmatik
olmamal›, haz›rl›kl›, donan›ml› olmal›y›z ve kitlenin niteli¤ini bilmeliyiz. Bunlara uyulmadan yapt›¤›m›z ajitasyon asla hedefimize hizmet etmez.
Propaganda
Propaganda ise Latince “propagare” kökünden türemifltir. Bu kelime “yeni fidanlar elde etmek üzere topra¤›
ekme” anlam›na gelmektedir. ‹lk olarak Roma Katolik Kilisesi taraf›ndan sosyolojik manada “fikirlerin yay›lmas›”
anlam›na gelecek flekilde kullan›lm›flt›r. Yani propaganda;
bir ö¤reti, düflünce ve inanc› baflkalar›na tan›tma, benimsetme demektir. Propaganda iç ve d›fl siyasette kullan›lan
en önemli unsurlardan biridir.
Propaganda devrimci mücadelenin yükseltilmesi özellikle örgütlenmenin art›r›lmas› için en temel yöntemdir.
Çünkü do¤ru fikirler (ki biz devrimci düflüncelerimizin en
do¤ru, en bilimsel düflünceler oldu¤unun fark›nday›z!) ancak iyi bir propagandac› arac›l›¤›yla canl›, ilgi uyand›ran ve
karfl›m›zdakini devrimci tarzda uyararak onlar›n görüfl ufkunu açan, alternatifsiz olmad›¤›n› kan›tlayan etkili bir
araca dönüfltürülebilir. ‹yi bir propagandac› olmak için de
yukar›da sayd›¤›m›z özelliklere sahip olmak gerekir ama
bu konu daha kapsaml› oldu¤undan daha geliflmifl yöntemlerimiz olmal›d›r.
❒ Karfl›m›zdaki insan› dinlememiz çok önemli. Çünkü
biliyoruz ki insan kazanmada birebir iliflki, sözlü iletiflim
esast›r. Buna ek olarak karfl›m›zdakinin çarp›t›lm›fl bilincini do¤rultmak istiyorsak da önceli¤imiz onlar›n kafalar›nda oluflan yanl›fllar› bilmektir.
❒ Propaganda yaparken konuflmalar›m›z ben-merkezci bir biçimde ilerlememelidir.
❒ Teorik bir temelimiz ve sa¤lam bir bilgi donan›m›m›z›n olmas› gerekir.
❒ Propagandist temel çeliflkileri iyi kavram›fl olmal› ki
görevini yerine getirebilsin.
❒ Karfl›m›zdaki insan› ciddiye almal›y›z. Bunu ona nas›l belli edebiliriz? Düflüncelerini alarak bunun önemli oldu¤unu hissettirmek ilk ad›md›r. Önceden haz›rl›kl› gitmek, iliflkiyi planl› ve kararl› bir flekilde yürütmek de hem
onu ciddiye ald›¤›m›z›n bir göstergesi olur hem de örgütlenme yönünde karfl›m›zdakine ad›m att›r›r.
❒ Sab›rl› olmal› ve karfl›m›zdakinde yer etmesi gereken noktalar› s›k s›k tekrar etmeliyiz. Çünkü en hakl›s›,
en do¤rusu, en çarp›c› olsa bile, sab›rl› ve uzun soluklu bir
örgütsel anlay›flla birleflmedi¤i sürece hiçbir fikrimiz kendi bafl›na mucizeler yaratamaz.
Propaganda yaparken birçok düflünceyi birbirleriyle
19
ba¤l› bir bütün oluflturacak flekilde ortaya koymaya çal›flmal›y›z. Propaganda yapman›n esaslar›ndan biri de merkezi bir yay›n organ›na sahip olunmas› gereklili¤idir. Lenin yoldafl bu konuda flöyle söylemektedir: “Ben sadece,
teorik gerçekleri, taktik ilkeleri, genel örgütlenme görevlerini
ve herhangi bir an için tüm Parti’nin genel görevlerini gelifltirip ortaya ç›karan gazetenin, Parti’nin ideolojik önderi olabilece¤i ve olmas› da gerekti¤ini belirtmekle yetinece¤im.” (Lenin- Bir Yoldafla Örgütsel Görevlerimiz Üzerine Mektup)
Ajitasyon ve propaganda birbirinden farkl›d›r
ancak aralar›ndaki kal›n bir çizgi yoktur; dolay›s›yla araya kesin çizgiler koymaya çal›flmak dogmatizmdir.
Ajitasyon- propaganda devrimci mücadelenin bel kemi¤idir. Bunlar›n farkl›l›klar›n› yukar›da aktarmaya çal›flt›k
ancak bunu örneklerle de daha anlafl›l›r bir hale getirebiliriz. Diyelim ki bir grev hakk›nda ajitasyon haz›rlayaca¤›z.
Bizim burada yapmam›z gereken olay›n sistemle ilgisini
sentezlemekten çok olaya ilgiyi art›rmak, insanlar›n duyarl› davranmaya itecek örnekler bulup sunmakt›r. ‹flçinin ailesini üç kuruflluk maafl›yla geçindiremeyece¤ini anlatmak, çocu¤unu okuturken yaflad›¤› zorluklar› anlatmak
ajitatörün iflidir. Ancak bu örnek üzerinden daha teorisel bir çizgi izleyerek tek tek tüm bu ba¤lant›lar› birlefltirip bunun sistemden kaynakland›¤›n› anlatmak ve alternatif sunmak da bir propagandac›n›n iflidir.
Ama bu demek de¤ildir ki bir ajitatör asla propaganda yapamaz ya da bir propagandac› sadece kuramsal konuflur ve ajitasyon çekemez. Aksine propaganda yaparken ajitasyon kullanmazsan›z karfl›n›zdaki kifliye bunun
önemini gerçekten kavratamazs›n›z. Zaten ajitasyon ve
propaganda iç içe geçmifl mücadele biçimleridir. Bunlar
sadece yapt›¤›m›z iflin esas amac›n› belirlemek amac›yla
kulland›¤›m›z terimlerin tam olarak ne anlama geldi¤ini
ö¤renip ne ifl yapt›¤›m›z› bilmemiz demektir.
❒ Ajitasyonda duygusal yön a¤›r basarken, propaganda daha kapsaml› oldu¤undan mant›ksal yön a¤›rl›kl›d›r.
❒ ‹letiflime geçti¤imiz zaman önceli¤in ajitasyona m›
propagandaya m› verilmesi karar› ancak ve ancak hedefimizin ne oldu¤unun net olmas› ve iliflkinin niteli¤inin bilinmesi ile mümkün olur.
Ajitasyon ve propaganda bizim için, mücadelemizi
yükseltmemiz ve örgütlenme çal›flmas› yapabilmemiz için
elimizdeki tek araçt›r. Bu yüzden de bu konularda yetkinleflmeli ve elimizden geldi¤ince kendimizi ve çevremizdekileri gelifltirmeliyiz.
‹stanbul’dan bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
20
Ajitasyon/Propaganda araçlar›n›n
incelenmesi
Devrimci teorinin
ezilen genifl halk
kitlelerine ulaflt›r›lmas› flüphesiz do¤ru politik müdahalelerin yan› s›ra,
politikalar› kitlelere ulaflt›rma araçlar›n›n zenginli¤iyle de do¤ru orant›l›
olacakt›r.
Her toplumsal yap›lanma içerisinde yer alan herhangi
bir ideolojik yaklafl›m tarihten bu yana çeflitli türden A/P
araçlar›n› yo¤un biçimde kullanm›flt›r. Özellikle çeflitli
toplumsal altüst olufllar›n yafland›¤› dönemlerde A/P araçlar› daha yo¤un kullan›lm›fl ve bu alanda özel uzmanlaflmalar bile oluflturulmufltur. Bu gerçeklik ›fl›¤›nda bak›ld›¤›nda
ve geçmifl devrimci deneyimler incelendi¤inde A/P araçlar›n›n önemi ve do¤ru kullan›m› bizler aç›s›ndan önemli bir
yerde durmaktad›r. fiüphesiz bu önem A/P’nin kitleleri
örgütlemede kaplad›¤› alandan ileri gelmektedir.
Devrimci teorinin ezilen genifl halk kitlelerine ulaflt›r›lmas› flüphesiz do¤ru politik müdahalelerin yan› s›ra, politikalar› kitlelere ulaflt›rma araçlar›n›n zenginli¤iyle de do¤ru orant›l› olacakt›r. En genifl anlam›yla ajitasyon ve propaganda verili bir politik yönelim ve somut sorun üzerinden kitleleri e¤itme ve harekete geçirmek için verilen
eme¤in bütünü veya teker teker parçalar›n› ifade eder. Bu
gerçeklik A/P’yi ve zenginlefltirilmifl, yarat›c› araçlarla ifllenmesini daha önemli k›lmaktad›r.
Her dönem koflul ve genel durumda kullan›lacak A/P
araçlar› olabildi¤i gibi yaln›zca çeflitli özel yönelimler do¤rultusunda kullan›labilecek A/P araçlar›ndan da bahsetmek mümkündür. Ve tüm bunlar›n yan›nda bu araçlar kitlelerin kendini ifade edebildi¤i araçlard›r. Ve esas olarak
kitlelerle buluflturuldu¤unda kitlelerin devrimci ad›mlar›n›
öne ç›karabildi¤i oranda daha ifllevli, yarat›c› ve zenginlefltirilebilirdir. Bu noktadan dolay› A/P araçlar›n› incelerken
onlar›n esas olarak nas›l kitlelerden beslenebildi¤ine özel
bir önem vermek yerinde olacakt›r. Büyük Proleter Kültür Devrimi gibi kitlelerin yo¤un kat›l›m›n›n oldu¤u devrimci süreçler bunun nice önemli örne¤iyle doludur.
Bu yaz›da esas olarak devrimci teorinin halk kitlelerine ulaflt›r›lmas› noktas›nda kullan›lan çeflitli A/P araçlar›n›
daha yak›ndan incelemeye çal›flaca¤›z. fiüphesiz bu yeterli
olmayacakt›r. Fakat özelde bu araçlar içerisinde en çok
öne ç›kanlar› yak›ndan incelememiz bu konuda belli bir
kafa aç›kl›¤› da sa¤layacakt›r. A/P araçlar›n›n incelenmesine geçilmeden önce flu önemli noktan›n da alt›n› çizmek
gereklidir. A/P araçlar› büyük oranda iç içe geçmifl durumdad›r. Baz› araçlar›n ajitasyon baz› araçlar›n propaganda yönü öne ç›kmakla beraber genel olarak net çizgilerle A/P araçlar›n› birbirinden ay›rmak çok do¤ru olmayacakt›r. Do¤al olarak alt bafll›klar halinde inceleyece¤imiz
bu araçlar› ajitasyon araçlar› veya propaganda araçlar› diye ay›rmaktan kaç›nmak do¤ru olacakt›r.
Süreli Yay›nlar:
Esas olarak propaganda yönü daha önde olan süreli
Yeni Demokrat Gençlik
yay›nlar› gazete, dergi, bülten gibi bafll›klar alt›nda saymak
mümkündür. Kullan›ld›¤› yere göre ajite yönü de öne ç›kabilen bu araçlar en önemli A/P araçlar› aras›ndad›r. Sadece belli bir konuya, özel bir döneme iliflkin ç›kar›labilece¤i gibi kitleleri günlük bilgilendirme, çeflitli geliflmelere
iliflkin e¤itme ve harekete geçirme amac› da tafl›r. Kullan›lan arac›n ifllevine göre ve hedef kitlenin ihtiyaçlar›n›
karfl›lama yetisine göre bu araçlar›n önemi artar ya da
azal›r.
Öte yandan tüm bunlar›n d›fl›nda süreli yay›nlar›n
merkezi bir örgüt anlay›fl›, kültürü ve flekillenifli oluflturmas› aç›s›ndan ve hatta merkezi bir örgüt yap›lanmas›na
hizmet etme aç›s›ndan da yeri büyüktür.
Radyo, Televizyon vb.
‹letiflim Araçlar›
Çok genifl bir kitleye daha kolay ulaflma imkân› sunmas› ve anl›k bilgilendirme, etkide bulunma özelliklerinden ötürü en önemli A/P araçlar› aras›ndad›r. Özellikle
dünya emekçi s›n›flar›n›n çeflitli ülkelerdeki deneyimlerinin de göstermifl oldu¤u gibi kullan›ld›klar› yere ve zamana göre genifl kitleleri devrim mücadelesine kanalize etmekte bu tür iletiflim araçlar› önemli bir yer tutmaktad›r.
Ülkemizde Ulusal Hareketin televizyon deneyimi bile bu
konuda bafll› bafl›na incelenmeye de¤er bir yerde durmaktad›r.
Afifl, Döviz ve Pankartlar
Temel bir politik fliar›n veya talebin tan›t›lmas›n› ya da
verili fliar do¤rultusunda kitlelerin harekete geçmesini
sa¤lamak aç›s›ndan kullan›l›r.
El ‹lan› (bildiri) ve Pullamalar
Önemli birer ajitasyon arac› olan bildiri ve pullamalar
öne ç›kan temel bir çeliflki do¤rultusunda kitleleri harekete geçirme amac› tafl›yan ça¤r› niteli¤indeki araçlard›r.
Tek bir araç olarak kullan›lmad›¤› durumlarda besleyici,
tamamlay›c› birer ajitasyon arac›d›r.
Duvar Gazeteleri
Önemli bir A/P arac› olan duvar gazeteleri özellikle
Çin’deki kültür devrimi s›ras›nda yayg›n bir biçimde kullan›lan etkili bir araçt›r.
Yaz›lamalar
Yine esas olarak kitlelerin harekete geçmesini amaçlamak, herhangi bir politik talebin, fliar›n yayg›n bir geçerlilik
kazanmas› ve tan›t›m amac›yla kullan›labilecek bir araçt›r.
21
Çeflitli Kültürel Etkinlikler
(konserler, piknikler, teatral
etkinlikler vs.)
Önemli oranda e¤itsel yönü olan bu tür etkinlikler
birçok farkl› yönlü olumlulu¤u bar›nd›rman›n d›fl›nda
önemli birer propaganda arac›d›r da ayn› zamanda…
Kitle Toplant›lar›
Hem kitlelerin somut ihtiyaçlar›n›n belirlenmesi hem
de sistemli bir biçimde fiili bir yöne itmek aç›s›ndan
önemli birer propaganda görevi görebilen bu tür etkinlikler de birer propaganda arac› olarak say›labilir.
Grev ve Direnifller ve
Toplumsal Olaylar
Yine kitlelerin dolays›z bir e¤itim sürecinin fiili bir
parças› olmas›n› sa¤layan bu tür toplumsal olaylarda
propaganda ve ajitasyon arac›d›r.
Görülece¤i gibi günlük devrimci faaliyet içerisinde en
çok kulland›¤›m›zdan en aza do¤ru öne ç›kan A/P araçlar›n› s›ras›yla vermeye çal›flt›k. Bu liste uzat›labilir flüphesiz. Tüm bunlar›n d›fl›nda kitlelerin hak alma araçlar›
ve pratiklerinden tutal›m da çeflitli devrimci örgütlerin
ülkemizde belirledikleri devrim stratejisi do¤rultusunda
yürüttükleri silahl› mücadelede kulland›klar› araçlar da
bu s›n›fland›rmaya dair edilebilir.
Öte yandan son y›llarda iletiflim teknolojisinde gelifltirilen ilerlemeler internet ve bilgisayar teknolojili birçok arac› da A/P araçlar› s›n›fland›rmas›na sokmufltur.
Bu sayd›klar›m›z›n bütünsel olarak bu gözle incelenmesi bir gereklilikken sayd›¤›m›z ve daha sayamayaca¤›m›z birçok arac›n ifllevli hale getirilmesi de anl›k çeflitli ihtiyaçlara
cevap olup olamamas› üzerinden de¤erlendirilebilir ancak.
Ayr›ca A/P araçlar›n›n daha zengin bir biçimde kullan›lmas› sorunu bu konuda yarat›lacak deneyimlerin süreklilefltirilmesiyle daha ileri bir noktaya tafl›nabilir…
A/P araçlar›n›n iyi kullan›lmas› sorunu bu araçlar›
do¤ru ve yerinde kullanmay› baflarabilen örgütsel mekanizmalar ve kiflilerle de ilgilidir flüphesiz. Özellikle Sovyet devriminde usta ajitatör ve propagandistlerin gerçeklefltirdikleri pratikler bu yönüyle de incelenmeye de¤erdir. Bu alanda özel birimlerin kurulmas› bir ihtiyaçken maddi ihtiyaçlar ve somut durum üzerinden A/P
araçlar›n›n kullan›lmas› yönünün sürekli gelifltirilmesi bir
gerekliliktir.
‹zmir’den bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
22
Ajitasyon/propaganda gerçekli¤imiz
Genel anlamda örgütümüzün ajitasyon ve propaganda faaliyetleri incelendi¤inde ileri bir noktada oldu¤umuz
söylenemez. YDG’nin kendi tarihsel gerçekli¤i içerisinde
bu konuda önemli deneyimleri oldu¤u söylenebilse de
bu deneyimlerin sentezlenip ileriye aktar›lmas› noktas›nda ciddi bir eksikli¤imiz söz konusu. Nitekim örgütümüzün tarihinde en önemli A/P ve kitleleri örgütleme arac›m›z olan dergimizin tarihimizin belli bir döneminde ç›kmad›¤› gerçekli¤i bile bu konuda istikrarl› bir ilerleme
sa¤layamad›¤›m›z›n temel bir göstergesi say›labilir.
olarak propaganda yönü öne ç›kan bir içerik tafl›maktad›r. Bir ayl›k periyotlarla ç›kan bir derginin ajitasyon
noktas›nda önemli bir misyon yüklenmesi beklenemezse de dergimizin bu ihtiyaca da cevap olmas› bir gerekliliktir. Dergimiz en genel ifadeyle kolektif olarak ç›kar›ld›¤›na göre yay›nlanan yaz›lar›n ajitasyon derinli¤inin
zay›f kalmas› esas olarak örgütümüzün bu noktadaki eksikli¤inin bir ifadesidir. Bu durumu flöyle bir örnekle derinlefltirirsek san›r›z daha anlafl›l›r olacakt›r: Ço¤u alan›m›zda kitlelerin önünde konuflabilen, rahatça görüfllerini ifade edebilen yoldafllar›m›z esas olarak parmak say›Di¤er bir yandan örgütümüzün yüzünü kitlelere döns›n› geçmeyecek kadar azd›r. Bu durudü¤ü dönemlerde, özellikle son birkaç y›ll›k
ma sesli A/P yapmay› eklersek bu say›
prati¤imiz incelendi¤inde bu konuda çeDergimiz en genel daha da düflecektir ki bu nesnellik örflitli deneyimler edindi¤imiz ise bir gergütümüzün A/P gerçekli¤inin kiflilerdeifadeyle kolektif
çekliktir. Çeflitli alanlar›m›zda sergi ve
ki yans›mas›d›r.
olarak ç›
duvar gazetelerinin kullan›lmas› düzenli
bildiri ve afifllerin, çeflitli etkinliklerin,
dergi da¤›t›mlar›n›n hem teker teker yoldafllar›m›za hem de bütünsel olarak örgütümüze kazand›rd›¤› art›lar göz ard› edilemez düzeydedir. Sorunumuz geldi¤imiz
aflamada bu kazan›mlar›m›z› daha ileri bir
seviyeye tafl›mak ve YDG’nin bu nokta da
ilerlemesini sa¤layarak halk gençli¤inin somut sorunlar›na cevap olabilecek bir devrimci gençlik hareketi yaratmakt›r.
kar›ld›¤›na göre yay›nlanan
yaz›lar›n ajitasyon
derinli¤inin zay›f
kalmas› esas olarak örgütümüzün
bu noktadaki eksikli¤inin bir ifadesidir.
Peki, politik yönelimlerimizi, halk gençli¤ine dönük ça¤r›lar›m›z› kitlelerle nas›l buluflturaca¤›z?
Sa¤l›kl› örgütsel bir iflleyiflin d›fl›nda kullan›labilecek en
zengin araçlar ve yöntemlerle, s›k› bir yarat›c›l›kla bu sorunun hedefledi¤i fleyi baflarmak mümkündür. Burada
örgütümüzün ne kadar sa¤l›kl› bir A/P faaliyeti yürüttü¤ü, bu konudaki eksikliklerine nas›l müdahale etti¤i ve
sistemli ve belli bir hedef do¤rultusunda A/P yönünü nas›l, ne kadar gelifltirdi¤i sorular›n› sormam›z gerekmektedir. Çünkü politikalar›n kitlelerle buluflturulmas›n›n
yolu ayn› zamanda bu politikalar›n iyi bir biçime bürünerek sunulmas›ndan da geçmektedir. Öte yandan somut
bir sorun etraf›nda halk gençli¤inin harekete geçirilmesi,
siyasi arenadaki anl›k geliflmelere müdahale etmede süreklilik sa¤lamak da yine A/P gerçekli¤imizle ilgilidir.
YDG’nin en temel anlamda A/P gerçekli¤ini incelemek için dergimizin durumuna göz atmakta fayda vard›r.
Son y›llarda bariz bir ilerleme kaydeden dergimiz esas
Bir örgütün A/P faaliyetinde derinlik kazanmas› için her fleyden önce o
örgütün kitlelerle kurdu¤u-kuraca¤›
ba¤lar›n incelenmesi gerekliliktir. Örne¤in dini önyarg›lar› önde olan bir
alanda faaliyet yürüten bir devrimcinin, yürütece¤i devrimci faaliyeti daha yarat›c› k›lmas› ve kitlelere mal
etmesi için bu gerçekli¤i göz önünde bulundurmas› çok önemlidir.
Kitlelerle kurulan ba¤›n güçlülü¤ü A/P durumunu zenginlefltirecektir.
Do¤al olarak kitlelerle kurulan her ba¤, onlara her
zaman bir fleyleri daha iyi anlatma ve onlardan her zaman bir fleyleri daha iyi ö¤renme çabas›n› ve bu çabada
sistemli bir A/P faaliyetinin oluflmas›n› beraberinde getirecektir.
Bu konuda YDG’nin durumu incelendi¤inde yine son
y›llarda bir ilerlemeden bahsedilebilse de çok önemli eksikliklerimiz de mevcuttur. B›rakal›m daha zengin araçlarla kitlelerin gündemine girmeyi ço¤u alan›m›zda düzenli bildiriler, afifl vb. araçlar dahi kullan›lmamaktad›r.
Bu tespitler ›fl›¤›nda A/P gerçekli¤imiz, yüzünü kitlelere dönmüfl ve halk gençli¤inin genifl kesimlerini örgütlemeyi hedefleyen örgütümüzün bu hedefine uygun de¤ildir. Bu yönlü çal›flmalar›m›z›n derinlefltirilmesi somut
bir ihtiyaç olarak kendisini dayatmaktad›r…
‹zmir’den bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
23
Sistem A/P’den nas›l yararlan›yor?
Ülkemizde siyasetin nas›l iflledi¤i herkes taraf›ndan
bilinen bir konudur. Sistem partileri taraf›ndan seçim
dönemlerinde meydanlara ç›k›larak halka birçok vaat verilir ve sonraki seçim sürecine kadar bütün vaatler unutulur. Neredeyse birkaç seçim dönemi boyunca ayn› vaatler dinlenir ve birçoklar› da hiçbir zaman yerine getirilemez. Peki, halk›m›z neden hâlâ sistemden ve onun
partilerinden umut beklemektedir. Ya da partiler halk›m›z› nas›l kand›r›yor?
Burada bir sorunu net görmek gerekiyor. Sorun parti sorunu de¤il sistem sorunudur. Sistem, bireye do¤uflundan itibaren düflüncesini afl›lamaya bafllamaktad›r.
Okuma-yazma ö¤renilmeden sistemin düflüncesi insan›n
beyninde yer eder. ‹lkokulu, ortaokulu, üniversitesi sistemin düflüncesini afl›lar; radyosu, televizyonu sistemin
düflüncesini anlat›r; ifl hayat›nda sistemin düflüncesinden
ç›k›lamaz. Yani sistem bireye sürekli bir ajitasyon ve
propaganda uygular. Yenilmez ve alternatifsiz oldu¤unu
iddia eder. Böylesi bir süreç sonunda sistem halk›n büyük ço¤unlu¤u için bir ‘zorunluluk’ haline getirilir. Peki
ya sistem ve sistem partileri ajitasyon ve propagandalar›n› nas›l, kime ve hangi sloganlarla yapar. Sürekli bir ajitasyon ve propagandadan bahsettik. Bunun yan›nda siyasi partiler parlamentoya yönelik çal›flmalar yürüttüklerinden kaynakl›, ajitasyon ve propagandalar› da seçim
dönemlerinde yo¤unluk kazan›r.
Baflta tüm halk kesimlerine olmak üzere, özelde
yoksul kesimler bütün siyasi partilerin hedef kitlesi durumundalar. Siyasi partiler yo¤unluklu olarak karars›z
seçmenler üzerine çal›flma yürütüyorlar. Bunun yan›nda
partiler sloganlar›nda bütünü kucaklayabilecek aç›l›mlar
yapmay› da ihmal etmiyorlar. AKP’nin “Alevi aç›l›m›”,
TRT 6’n›n aç›lmas›, CHP’nin “çarflaf aç›l›m›” örnek gösterilebilir. Ayr›ca partiler halk›n genel sorunlar› üzerinden ajitasyon ve propaganda çal›flmalar›n› yürütüyorlar.
‹flsizlik, yoksulluk, e¤itim konusundaki sorunlar, adalet,
demokrasi, eflitlik, özgürlük, siyasette fleffafl›k, sosyal
devlet anlay›fl› gibi argümanlar s›kça kullan›lmaktad›r.
Bütün eylem ve etkinliklerde oldu¤u gibi ajitasyon ve
propagandan›n baflar›l› olabilmesi, iyi bir flekilde yap›lm›fl
bir ön haz›rl›¤a do¤rudan ba¤l›d›r. Bu çerçevede sistemin ve partilerinin yapt›klar› ön haz›rl›klar kitleye gitme
konusunda oldukça yarar sa¤lamaktad›r. Örne¤in bir se-
çim sürecinde siyasi partiler taraf›ndan broflürler, seçim
flark›lar› haz›rlan›r, foto¤raf çekimleri yap›l›r, web siteleri kurulur, kampanyalar belirlenir, reklamlar ve tan›t›m
filmleri çekilir vs vs. Bu flekilde bir siyasi parti ajitasyon
ve propaganda çal›flmalar›nda kullanaca¤› malzemeleri
haz›rlar.
Ancak partiler bunlar› haz›rlarken öncelikle ajitasyon
ve propagandada daha baflar›l› olmak, söylemler ve etkili materyaller gelifltirebilmek için kamuoyu araflt›rmalar›
yaparak kitleyi tan›maya çal›fl›r. Bir ajitasyon ve propagandan›n baflar›l› olup olamamas›nda en önemli faktör
yap›lan ajitasyon ve propagandan›n kitlenin koflullar›na
uygunlu¤udur.
Siyasi partiler, siyasetin de¤iflen çehresinde kitlelere
daha yak›n olmay›, onlar› anlayabilmeyi, onlar› inançla
örgütleyebilmeyi ve akademik (bilimsel) çal›flmalardan
yararlanmay›, baflar›ya ulaflmak için gerekli olan siyasi çal›flmalar olarak görüyorlar. Bu nedenle çeflitli yöntemlerle ajitasyon ve propagandalar›n› bu düzen üzerine
oturtmaya çal›fl›yorlar. Örnek verecek olursak AKP’nin
iki seçim döneminde de kulland›¤› ve oylar›n› bu yöntemle artt›rd›¤› iddia edilen DELTA yöntemi gibi. Delta
yöntemi, siyasette baflar›l› olmak için gerekli olan 5 bilefleni ifade ediyor. Bunlar; disiplinli çal›flma, empati, liderlik, teflkilatlanmada baflar› ve akademik yard›m olarak
formüle ediliyor. Tabi bizim bunun yan›na sermayenin
gücünü ve deste¤ini almalar›n› da eklememiz yanl›fl olmayacakt›r.
Egemenler aras› dönemsel klik çat›flmas›ndan do¤an
siyasi sürtüflmeler bile ajitasyon ve propaganda malzemesi olarak kullan›l›yor. Ma¤dur rolü oynanarak, ezilen
halka yönelik ayn› safta oldu¤u ajitasyonunu çekilerek bu
kesimin deste¤ini arkas›na almaya çal›fl›l›yor. Cumhurbaflkanl›¤› seçiminde 367 toplam oy meselesinde Anayasa Mahkemesi’nin vermifl oldu¤u karar ve devam›nda gelen genel seçimlerde ma¤dur politikas›n› uygulayan AKP
ezilen kesimin deste¤ini alm›flt›r. ‹srail’in Gazze’ye gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar sonras› yaflam›n› yitiren binlerce
insan için protestolar gerçeklefltiren yüz binlerin deste¤ini almak için Davos’taki zirvede Tayyip Erdo¤an göstermelik bir tepkiyle günceli yakalayan ve özellikle geri
kitlenin be¤enisini kazanan bir ajitasyon çekmifltir.
Amed’ten bir YDG’li
24
Yeni Demokrat Gençlik
Halk›n örgütlenmesinde A/P’nin yeri
ve ezilenlerin pedagojisi örne¤i
Ezilenler, ideal
insan› ezen ezilen
sömürüsünün ortadan
kalkmas›yla de¤il
daha çok ezen ile
ezilenin yer
de¤ifltirmesiyle
çözülece¤ini
zanneder.
Ezilenlerin kendi güçlerinin fark›na varmalar›n› ve
onlar› örgütlü mücadele ile sadece ezenlerle ezilenlerin
yer de¤ifltirdi¤i de¤il; onlar›, bu ikili durumun tamamen
ortadan kalkmas›na kadar bir süreç olan insanlaflma ve
özgürleflme süreci içerisine girmeleri için ikna etme sürecinde önemli bir silah olan A/P’yi, onlar›n pedagojik
özelliklerini bilmeden uygulamam›z mümkün olmamaktad›r. Bu nedenle bu yaz›m›zda pedagojik çözümlemeler ›fl›¤›nda prati¤imizi ve çal›flma tarz›m›z› tekrar gözden geçirerek somut çözümler arayaca¤›z. Ancak önce
halk›m›z›n (ezilenlerin) baz› pedagojik özelliklerine bakmam›zda yarar var.
Ezilenler, ezenlerin ç›karlar›na hizmet eden düzeni
aç›k seçik göremedikleri ve bu durumda k›s›tlamalar,
zorluklar yaflad›¤›nda bir tür yatay fliddet ortaya ç›kar
ve tabiri caizse incir çekirde¤ini doldurmayacak nedenlerden dolay› çevrelerine sald›r›rlar. Asl›nda fark›nda
olmadan sebebini çözemedikleri için bunu dolayl› da olsa ezene sald›rmak için yaparlar. Bu bir ac› çekme sü-
recine de denk düfler ki ço¤u kez ezilen, ac›lar›n› alkol
vb. maddelerle dindirmeye çal›fl›r.
Ezilenler, ideal insan› ezen ezilen sömürüsünün ortadan kalkmas›yla de¤il daha çok ezen ile ezilenin yer
de¤ifltirmesiyle çözülece¤ini zanneder. Bundan dolay›d›r ki ezilen, iflyerinde hor görülen, afla¤›lanan, sömürülen erkek eve geldi¤inde hakimiyet s›n›rlar›n›n kendisine ait oldu¤unu düflünür ve burada niyetten ba¤›ms›z
olmak üzere ezen konumuna geçer. Evdeki kad›n ve
çocuklar üzerinde hakimiyet kurar ve onlar› ezer.
Kendini afla¤›lamak ezilenlerin baflka bir özelli¤idir;
ezenlerin kendi hakk›ndaki görüflünü içsellefltirmelerinden kaynaklanan bir özelliktir bu. Hiçbir fleye yaramad›klar›n›, hiçbir fley bilmediklerini, herhangi bir fley ö¤renmekten aciz olduklar›n›, -hasta ve tembel olduklar›n›- o kadar da s›k duyarlar ki sonunda kendi acizlerine
ikna olurlar. (Sf 41)
Ezilenler, ancak ezenleri keflfettikleri ve özgürleflme
Yeni Demokrat Gençlik
için örgütlü mücadeleye girdikleri zaman kendilerine
inanmaya bafllar. Bu keflif sadece düflünce düzeyinde
olamaz, eylemi de içermelidir. Öte yandan da salt bu
eylemcilikle s›n›rl› kalamaz, ciddi flekilde düflünme etkinli¤i gerektirir. Ancak bu koflullar yerine getirildi¤inde buna praksis denebilir. Önkoflulu eylem olan ezilenlerle elefltirel ve özgürlefltirici diyalogdur. Bu diyalogun
içeri¤i tarihi koflullara ve ezilenlerin gerçekli¤i hangi ölçüde alg›lad›klar›na ba¤l› olarak de¤iflebilir ve de¤iflmelidir. Fakat diyalog yerine monologu, salt sloganlar› ve
bildirileri geçirmek, ezilenleri evcillefltirme araçlar›yla
özgürlefltirmeye kalk›flmak demektir.
Ezilenleri özgürlefltirme ediminde kendi düflünsel
kat›l›mlar› olmaks›z›n özgürlefltirmeye kalk›flanlar, onlara yanan bir binadan kurtar›lmas› gereken nesneler
muamelesi yapm›fl olur. Bu da onlar› popülizmin tuza¤›na düflürmek ve onlar› manipüle edebilen kitlelere
dönüfltürmektir. (Sf 43-44)
fiimdi de devrimcileflme ve insanlaflmada s›kça baflvuraca¤›m›z e¤itime bir göz atal›m. Ancak e¤itim denilince iki ana noktay› gözden kaç›rmayal›m: Ezenlerin
kulland›¤› e¤itim ve devrimcilerin kullanmas› gereken
e¤itim. Burada bizler ezilenlerin insanlaflmas› sürecinde
rehberlik ederken kullanaca¤›m›z e¤itim modelinde
ezenlerin yöntemini kullan›rsak (ki bu çoklukla düflece¤imiz hatalardand›r çünkü hayat›m›z boyunca bize ö¤retilen de budur) bir de biz ezmekten baflka hiçbir fley
yapm›fl olmay›z.
‹nsanl›¤›n kölelefltirilmesi sürecinde bir silah olan
25
bankac› e¤itim modeli k›saca flu özelliklere sahiptir.
E¤itim, mutlak bilenler taraf›ndan mutlak bilmeyenlere
sunulan bir “arma¤and›r”. Diyalog içermez, karfl›daki
bireyin bofl bir levha oldu¤unu düflünür, durmadan doldurma e¤ilimi içerir.
Karfl›s›ndaki bireye herhangi bir konuda haz›rlanm›fl, haz›r veriler sunar dolay›s›yla yarat›c›l›¤› öldürür.
Sevgi içermez. Ö¤rencilere yard›m edilecek nesneler
muamelesi yapar ve yarat›c›l›¤› öldürür. En önemlisi de
diyaloga karfl›d›r ve diyaloga direnir.
Bizler de bu e¤itim modeline karfl› olarak bizim
“devrimci e¤itim” dedi¤imiz “problem tan›mlay›c› e¤itim” yöntemi alternatifine sahibiz. Hemen hemen tüm
yaflam›m›z boyunca bankac› e¤itim modeline maruz
kalsak da önce diyalogcu olmam›z›n gereklili¤inden dolay› bankac› e¤itim tarz›na karfl› durmaktay›z. Bankac›
e¤itim, yarat›c›l›¤› felç eder ve engeller; problem tan›mlay›c› e¤itim gerçekli¤in sürekli deflifrasyonunu sa¤lar. Bankac› e¤itim bilinci bo¤maya çal›fl›rken, problem
tan›mlay›c› e¤itim bilinci su yüzüne ç›kar›r. Kabaca anlatmaya çal›flt›¤›m›z farkl›l›¤›, flimdi de problem tan›mlay›c› e¤itimin en önemli aya¤› olan diyalog ekseninde incelemeye çal›flaca¤›z.
Diyalogun bir çok özelli¤i vard›r ki onlar olmadan
diyalog kurabilmek imkans›zd›r. Bunlardan bahsedecek
olursak: diyalog yaratma edimi oldu¤u için hiçbir taraf
di¤eri üzerinde egemen olamaz.
Diyalog, derin bir dünya ve insan sevgisi olmadan
var olamaz. Bizler sevgiyi, sevme
edimini ve bundan do¤acak olan
hassasiyeti ve duygu yo¤unlu¤unu her ne kadar küçümsesek de,
sevgi tam da davaya adanm›fll›kt›r. Ve sevgi egemenlik kurulmas›n›n önüne geçer.
❏ Diyalog, içerisinde egemenli¤i bar›nd›ramayaca¤› gibi alçakgönüllülük olmaks›z›n var olamaz. Kendini karfl›s›ndakinden
daha bilgili sayanlar›n, halka ulaflmas› imkans›zd›r. Birlikte ö¤renme ve eyleme görevine girmifl insanlar›n yüzleflmesi olarak nitelendirebilece¤imiz diyalog, taraflar/ taraflardan biri alçakgönüllü-
26
Yeni Demokrat Gençlik
Diyalog kurulurken halk›n
dilinden uzaklaflmamak
esast›r. Bu, halk›n
anlayamad›¤› sözcükleri
kullanmaktan kaç›nmaktan
daha derin bir anlam tafl›r.
O da fludur ki; onlar›n
koflullar›n›, ihtiyaçlar›n›
bilmeden onlar›n alg›
alanlar›na girilemez.
lükten yoksun ise kopar.
❏ Diyalog, derin bir inanç gerektirir. ‹nsanlar›n do¤ufltan gelen ancak dayat›lan e¤itim ve kültür biçimi sayesinde deforme olan yapma, yaratma edimlerinin tekrardan kazan›laca¤›na inanmaks›z›n onlarla girilen diyalog kopmaya mahkumdur. Diyalogcu insan henüz yüz
yüze gelmedi¤i milyonlara inan›r; çünkü yaratma gücünün somut durumlarda bertaraf edilse bile yeniden
canlanmaya e¤ilimli oldu¤unu bilir.
❏ Diyalog, umut olmaks›z›n da var olamaz. Umut
insanlar›n yetkin olmay›fllar›ndan do¤an sürekli bir aray›flt›r. Dolay›s›yla insanlaflt›rma süreci umutsuzluk de¤il
bir umut nedenidir. Çünkü kifliyi durmadan aramaya
yöneltir. Yani umut kollar›n› kavuflturup beklemek olmad›¤› gibi, sürekli bir eyleme yönlendirir kifliyi.
❏ Diyalog, elefltirel düflünmeyi gerektirir. Dünya ve
insan aras›ndaki ayr›lmaz dayan›flmay› keflfeden ve gerçekli¤i dura¤an de¤il bir devinim, bir dönüflüm olarak
kavrayan bir düflüncenin eylemden kopmayan ve bunun
içerdi¤i tehlikelerden kopmadan sürekli güncellefltirilebilen düflünceye cesaretle var olur elefltirel düflünce.
Bu bak›mdan sürekli araflt›ran, sürekli düflünen ve yaratan ve bunlar›n sorumlulu¤unu üstlenebilen bir diyalogcu gerçek bir elefltirel olabilir.
❏ Sevgi, alçakgönüllülük ve inanç üzerine kurulu bir
diyalog tam da güven üzerine kurulmufltur. Son olarak
da diyalogdaki güvenin önkoflulu, teori ve prati¤in tam
uyumudur. Bu olmad›¤› taktirde daha önceden s›ralad›¤›m›z özellikler anlam›n› yitirmeye mahkumdurlar.
Kitlelerin içerisinde oldu¤umuz her siyasi çal›flma
sürecinde temel dayana¤›m›z olan diyalogculukken yapt›¤›m›z en büyük hatalardan bir di¤eri de; kitlelerin fikri sorulup ö¤renilmeden, dolay›s›yla onlara ya da gündemlerine uzak program içerikleri haz›rlamam›zd›r.
Böylesi içerikler, onlar›n özlemini tam olarak yans›tamamaktad›r; yans›tabilse dahi onlar›n emek vermedi¤i
bir içeri¤i sahiplenifli beklentimizin alt›nda kalacakt›r.
Dolay›s›yla diyalog kurulurken halk›n dilinden uzaklaflmamak esast›r. Bu, halk›n anlayamad›¤› sözcükleri
kullanmaktan kaç›nmaktan daha derin bir anlam tafl›r.
O da fludur ki; onlar›n koflullar›n›, ihtiyaçlar›n› bilmeden onlar›n alg› alanlar›na girilemez. Yani bir ön araflt›rma yap›p onlar›n talep ve gereksinimleri, özlemleri
nelerdir ö¤renmeden istedi¤imiz kadar anlafl›l›r kelimeler kullanal›m halk›n kafas›nda karmafl›klaflacakt›r anlatt›klar›m›z.
Peki, bu ön araflt›rma dedi¤imiz asl›nda “ön” olmay›p bütün “mücadele süreciyle paralel iflleyecek olan k›s›m nas›l yap›l›r, nelere dikkat edilmelidir?” gibi sorulara cevap arayal›m. Ayr›ca her ne kadar ön araflt›rmayla bafllasa da bu çal›flma asl›nda politikalar›m›z›n belirlenmesinden tutal›m da amac›m›za ulaflana kadar olan
süreci kapsayabilecek ve sürekli de¤iflip dönüflerek ilerleyecek bir süreçtir. Ancak k›s›tl› bir anlat›m imkan›m›zdan dolay› bir ön araflt›rma gibi ele alaca¤›z konuyu;
Öncelikle araflt›rmac› afla¤› yukar› araflt›rmay› belli
aflamalardan geçirebilir. Bunlardan ilki araflt›rma bölgesi belirlenir ve bölge halk› hakk›nda ön bilgiler edindik-
Yeni Demokrat Gençlik
ten sonra halkla temasa geçilmelidir. Çal›flmam›z kitlelerden gizlenecek bir çal›flma olmad›¤›na göre ve kitlelerin da¤›n›k olan fikirlerini al›p ona göre politik hatt›m›z› belirledi¤imize göre temasa geçip tan›flmak olmazsa olmazlardand›r. Daha sonra araflt›rmam›z› onlarla
paylafl›p, olabildi¤ince genifl toplant›lar düzenlenebilir.
Burada daha önceden de aç›klad›¤›m›z üzere diyalogun
özelliklerine dikkat edildi¤inde karfl›l›kl› güven ve anlay›fl iliflkisi boy verecektir. Bu durumda insanlar en
mümkün haliyle fikirlerini bize açabileceklerdir. Bu illa
aç›k kitle toplant›lar› fleklinde olmayabilir, bireysel görüflmeler de bu ihtiyaca cevap verebilir belki ancak bunun en genifl kat›l›mla al›nmas›, insanlar›n birbirinin fikirlerinden etkilenmeleri de olumlu sonuçlar do¤uracakt›r. Kolektif bir kafa yorufl sa¤lanabilecektir. ‹flte bu
noktada insanlar›n kafas›na yatmas›n› sa¤layabilirsek
araflt›rmam›z› ya da çal›flmam›z›, çal›flma için kitleden
destek istenmesi ve deste¤in gelmesi mümkündür. Bu
durumda sorumluluk ve verilen emek, örgütlü duruflun
ön koflullar›n› haz›rlayabilir.
Bu yöntemle, çeliflkilerin neler oldu¤unu tahmin etmekten ziyade insanlar›n bilinçli bir tercihle bizlere çeliflkilerini anlatmalar›n› sa¤lamak ve bu flekilde çeliflkileri bizzat kitleyle belirlemek mümkündür.
27
Araflt›rman›n bu aflamas›nda dikkat edilmesi gereken husus, örgütlü ve devrimci olan bizler isek, çal›flma
sahas›nda olmam›z, sahaya sürekli ziyaretlerde bulunmam›z ve dahas› iflte en çok koflturanlardan olmam›z›n
gereklili¤idir.
Araflt›rman›n sa¤lam verilere dayanabilmesi ve objektif bir gözlemin yap›labilmesi, çal›flman›n kaderini
belirleyen etmenlerdendir. Bu durumda yap›labilecek
yöntemlerden birisi de karfl›laflt›¤›m›z her fleyin not
al›nmas› olabilir. ‹nsanlar›n hal ve hareketlerinden tutal›m da günlük yaflamdaki tav›rlar›na, konuflma ve hitap
tarzlar›na kadar birçok veri not al›nabilir. Hiçbirisinin
bofla gidece¤ini sanmamakla beraber, aksine yararl›
olaca¤›n› düflünüyoruz.
Araflt›rmam›z›n bir di¤er aflamas› da; elimizde toplanan bütün verilerin bir rapor haline getirilmesi ve kiflilerle paylafl›lmas› olmal›d›r. Burada kitlelerin kat›l›m›yla birlikte ortaya koydu¤umuz ve belirledi¤imiz çeliflkiler tekrar kitleyle paylafl›l›r ancak bu direkt bir
“sunma” biçiminde de¤il, çözülecek bir problem fleklinde sunulmal›d›r. Bu aflamaya kodlama ad› veriliyor.
Kodlama; e¤itim sürecine kat›lanlar›n ele al›nacak
konuyu somut bir flekilde gözlerinin önüne getirmeyi
sa¤layan örnek. Somut olarak bir sosyal durumu canland›ran/ ifade eden bir foto¤raf, resim, tart›flma konusu olabilecek öykü,ya da k›sa bir oyun
vb. olabilir ya da baflka bir deyiflle kitleye çeliflkilerini keflfettirecek araçlar›n kullan›ld›¤› yönteme verilen add›r.
Kodlama
a) Basit kodlama; Görsel (foto¤raf, slayt,
grafik vs.), dokunsal (çeflitli materyaller), iflitsel
(ses kay›tlar›, vb.) kategorilerde kullan›lan a/p
araçlar›yla uygulanan yönteme verilen add›r.
b) Karmafl›k kodlama; Görsel, iflitsel,
dokunsal kodlamalar›n bir arada kullan›ld›¤›
yönteme verilen add›r.
Bunlardan baflka birçok materyal kodlamada
kullan›labilir: Dramatizasyon, okumak, tart›flmak, gazete takibi ya da gazetelerin karfl›laflt›r›lmas› vb.
Derleyen: Mersin’den bir YDG’li
28
Yeni Demokrat Gençlik
2008 Yunan Aral›k’›, gençli¤in isyan›
Bu yaz› Yunanistan’dan Militan Ö¤renci Hareketi taraf›ndan ülkemizde gerçeklefltirilen panellerde sunulan yaz›d›r.
15 yafl›ndaki ö¤rencinin Atina’da flehir merkezinde iki
polis taraf›ndan katledilmesi beklenmedik sertlikte ve genifllikte ayaklanmaya neden oldu. ‹syan›n bir geçmifli olmas›yla beraber dahas› gelece¤i de vard›r. Yunan Aral›k’› halk›n ve gençli¤in sermayenin artan sald›r›lar›na karfl› artan
öfkesinin göstergesidir. Sermaye hükümetinin politikalar›n›n karfl›s›nda yeni nesillerin tepkisinin ifadesidir. Yeni nesillerin ve halk›n hareketini küresel çapta yeniden örgütleme çabas›n›n bir parças› olan isyanlar›n ve direnifl dalgas›n›n parças›d›r.
Bu anlamda iflçi s›n›f›n›n ve halk hareketinin örgütlülüklerinin darbe almas›na neden olan sözde sosyalizmin 19891991’deki y›k›m›ndan sonra gerileyen halk hareketinin yeniden gelifliminin bir parças›d›r. Aral›k 2008’de Yunan
gençli¤inin isyan› ayn› zamanda Yunan ö¤rencilerinin iki y›l
önceki mücadelesi, Frans›z gençli¤inin CPE karfl›t› mücadelesi, Paris gettolar›ndaki isyan, ABD emperyalizmine karfl›
Irak direnifli, Nepal’de halk hareketinin baflar›lar›, bunlar›n
hepsi kendi içindeki çeflitlili¤ine karfl›n, kapitalist-emperyalist sistemin y›k›lmas› ve halk hareketinin yeniden inflas›nda
yeni uzun dönüflümün bafllang›c›d›r.
Yunan gençli¤inin isyan› çal›flma ve e¤itim koflullar›ndan
kaynaklanmaktad›r. Bu koflullar›n daha derin flartlar› bulunmaktad›r ve gençli¤in haklar›na yönelik sermayenin sald›rganl›¤›yla özellikle de günümüzdeki ekonomik kriz flartlar›yla ba¤lant›l›d›r. Geçmifl y›llardaki tüm gerici politikalar
halk›n ve gençli¤in e¤itim alan›nda mücadele sonucu fethetti¤i tüm haklara yöneliktir. E¤itimin her alan›nda yeni sert
s›n›f bariyerleri oluflturulmakta, paras›z e¤itim, Üniversite
Özerkli¤i ve ö¤renci birlikleri üzerine özgürlükleri hedeflemekte, lise ö¤rencilerinin mücadelesini cezaland›rmaktad›r.
Ayn› zamanda gençlik, kapitalist sald›r›lar karfl›s›nda artan çal›flma alan›ndaki güvensizli¤i de hissetmekte ve yaflamaktad›r. Esnek çal›flma iliflkileri ve kitlesel iflsizlik gençli¤in gelece¤ini çalmaktad›r. Gündemdeki küresel ekonomik
kriz yaln›zca gelecek korkusunu somutlamakta, yaflamas›
için flart olan temel haklar› tehdit etmektedir. Hali haz›rda
mevcut sorun oldukça büyüyecektir.
Halklar›n yaflam ve özgürlük ve ülkelerin ba¤›ms›zl›k
hakk› da bu dünya gerçekli¤i içerisinde emperyalizmin sald›r›lar›na daha fazla u¤ramakta ve yukar›da sayd›klar›m›za
eklenmektedir. Bu dünya gerçekli¤inde emperyalistler,
ABD emperyalizmi baflta olmak üzere dünya egemenli¤ini
ve yeniden bölüflümü sa¤lamak için sert bir mücadele içinde rekabet etmekteler. Bu mücadele, arkas›nda ezilen
halklar› ve parçalara ayr›lan ülkeleri b›rakmaktad›r. Bu resim yeni nesillerin gelecek konusunda kritik sorunlar›n› daha da katlamaktad›r.
15 yafl›nda Alexis’i öldüren ölümcül kurflun gençli¤in
kulaklar›nda sistemin ölümcül sonunun yank›lanmas›n› sa¤lam›flt›r. Ve bu sistemin bir bütün olarak sorgulanmas›na
sebep olmaktad›r. Ve bu sorgulama isyanlara ve ayaklanmalara kaynakl›k etmektedir. ‹flte bu Aral›k olaylar›na da
neden olmufltur.
Aral›k’taki Yunan gençli¤inin deneyimi hareketin daha
önce karfl›laflmad›¤› yeni deneyimleri ortaya ç›kard›. 15 yafl›ndaki Alexis’in katlinin hemen ard›ndan geceleyin Yunanistan’daki tüm büyük flehirlerde isyan patlak verdi. ‹lk saatlerde duygular ön plandayd›, polisle çat›fl›lmakta, bankalar y›k›lmaktayd›. Anlafl›laca¤› üzere nefretin hakim oldu¤u
ve fliddet eylemlerinin gerçekleflti¤i bu atmosferde bu tepkiye anarflistlerin müdahale etmesi mümkün oldu. Ancak
gerçek daha farkl›d›r. Liseli ö¤rencilerin ve gençli¤in büyük
bölümü duygusal tepkilerle ve solun mevcut durumunun
etkisiyle militan bir bak›fl aç›s›n›n eksikli¤inin sonucunda
eylemlere dahil oldu ve isyana kitlesel bir karakter kazand›rd›.
‹ki temel reformist parti olan YKP ve SYRIZA (Radikal
Sol Koalisyon) flaflk›nl›¤a düfltü ve bu isyan› halk›n haklar›na yönelik halk karfl›t› politikalar›ndan hesap soran militan
bir harekete dönüflmesi do¤rultusunda kak› sunmak ve harekete dahil olmak istemediklerini gösterdiler.
3 hafta boyunca gençlik her gün sokaklardayd›. Birçok
gün ise çok say›da eylem gerçekleflti. Eylemler tüm Yunan
flehirlerinde ve çok say›da kasaba ve köyde de örgütlendi.
Gençli¤in karfl›laflt›¤› ç›kmaz son 30 y›l›n en büyük kitle hareketlenmesinin ortaya ç›kmas›na sebep oldu. Toplumun
di¤er kesimleri de harekete kat›ld›. 10 Aral›k’taki genel
grev (daha farkl› bir nedenle-ekonomik politikalar nedeniyle gerçekleflmiflti) daha önceki günlerdeki eylemlerden
kaynakl› kitlesel geçti. Ülke çap›ndaki eylemler herhangi bir
sebep olmadan gaz bombalar›yla bo¤ulmak istedi. Gizli polis halk› tutuklamaya bafllad›. fiu ana kadar çok say›da pro-
Yeni Demokrat Gençlik
testocu tutukland› ve bir k›sm› anti-terörizm yasalar›yla
yarg›lanmaya baflland› ve onlar›n serbest b›rak›lmas› hareketin görevidir. Yo¤un devlet terörüne karfl›n halk b›rakmad› ve sokaklara ç›kmaya devam etti.
Reformist YKP en bafl›ndan itibaren olumsuz-karfl› ç›kan bir durufl sergiledi. ‹syan› elefltirdi ve sistemin yan›nda
bir durufl sergiledi. Dahas› YKP halk›n mücadelesine v kavgas›na da dahil olmad›, ona da karfl› ç›kt›. Ayn› zamanda liselerde ve üniversitelerde harekete geçerek ö¤renci hareketini önemsizlefltirmeye çal›flt›.
Di¤er reformist güç olan SYRIZA (Radikal Sol Koalisyon) ikili bir durufl sergiledi. Bir yandan gençlik örgütü hareketle ba¤lar›n› koparmamak için eylemlere kat›ld› di¤er
yandan merkezi politik duruflu ile sisteme güvenlerini gösterdiler. Ayn› zamanda gençli¤in isyan›n› avantaj haline getirerek seçimde desteklerini artt›rmaya ve gençli¤in mücadelesini esas›ndan uzaklaflt›rmaya çal›flt›lar.
Radikal solun büyük bölümü Aral›k eylemlerine kat›lmalar›na ve gençli¤in mücadelesinin geliflimine katk› sunmalar›na karfl›n siyasi aç›ndan karmafla içindeydiler. Bir
yandan isyan›n do¤as›n›n geliflmesini ve devrimci koflul düzeyine ulaflmas›n› beklemekte ancak güçler dengesini anlamakta zorluk yaflamaktad›r. Di¤er yandan taleplerin özünden uzaklaflarak parlamenter yan›lsamalara da kat›ld›lar.
(Hükümetin devrilmesi gibi)
Anarflizm ve otonomi aç›s›ndan Aral›k eylemleri hedefini doldurmufltur. Onlar tüm meseleyi yaln›zca devlet bask›s›yla s›n›rlad›lar. Gençli¤in mücadelesine militan kitlesel
bir ç›k›fl sunma konusunda yetersiz kald›lar. Hatal› bir
mant›kla küçük gruplar halinde polis güçleriyle çat›flmada
ve “örnek eylemler” ad› alt›nda sistemin sembollerini y›kmakta ›srar ettiler. Koflullar›n geliflmesini kapitalizm içinde
libertaryan alanlar yaratma mücadelesi olarak alg›lad›lar.
Biz en bafl›ndan itibaren gençli¤in isyan›yla, Aral›k’taki
gençlik isyan›yla birlikteydik. Yetersizliklerimize karfl›n
29
gençlik isyan›n› kitlesel militan bir harekete dönüfltürmeye,
isyan›n alt›ndaki temellere, sistemin halk karfl›t›, gençlik
karfl›t› politikalar›na yo¤unlaflmaya çal›flt›k. ‹syan›n parlamenter yan›lsamalara kap›lmamas› için çaba harcad›k. Siyasi ve ideolojik aç›dan reformist yaklafl›mlara ve anarflistotonomcu pratiklere ve ç›kmazlara karfl› ç›kt›k. ‹syan›
mümkün olan en üst düzeyde politize etmeye ve bu toplumsal tepkiyi daha kitlesel hale getirmek için tüm kapasitemizi kulland›k.
Aral›k ay›ndaki mesele yaln›zca son y›llarda ilk kez gerçekleflen eylem de¤ildi ama en büyü¤ü ve sertiydi ve Sol’un
durumuyla da ilgilidir. Farkl› kelimelerle ifade etmek gerekirse, toplumsal mücadeleyi ele al›p mücadeleyi sonuna kadar götürebilecek öncü eylem sorumlulu¤unu alabilecek
kitlesel, siyasi e¤ilim eksikli¤idir. Yunanistan’daki mevcut
sol siyasi güçler reformist siyasi e¤ilimleri ve kafa kar›fl›kl›klar› nedeniyle bu rolü üstlenmediler. Bu e¤ilimde olan
bizim gibi güçler ise güçsüzlüklerinden kaynakl› baflaramad›lar.
Harekete neden olan koflullar› Aral›k ay›n› takip eden
köylülerin son isyan›ndan görmek de mümkündür. ‹lk olarak bu solun farkl› toplumsal kesimleri ortak siyasi mücadelede birlefltirmedeki baflar›s›zl›¤›n› göstermektedir. Dahas› köyü eylemlerindeki sorun Aral›k’takiyle ayn›d›r ve
köylü eylemlerindeki reformist burjuva güçler sebebiyle
daha a¤›r flekilde yaflanm›flt›r. Köylülere önderlik eden
güçlerin belirli hedeflere karfl› mücadelesinin ve sonunu
getirecek siyasi hedeflerin olmamas› nedeniyle sistemin
taktikleri bofla ç›kart›lamam›flt›r.
Yunan Aral›k’› gibi isyanlar flafl›rt›c› de¤ildir. Bunlar›
dikkate almal› ve mümkün oldu¤unca yenilerine haz›rl›kl›
olmal›y›z. Ekonomik krizin etkileri iflçi s›n›f›n›, halk›, gençli¤i ve tüm kitleleri sistemi tehdit edecek ve hareket içinde çözümü hedefleyecektir. Sol ve devrimci güçler için sorun koflullar› anlama ve önümüzdeki döneme uygun bir
de¤iflimi sa¤lamakt›r. Solun kitlesel ve devrimci olarak yeniden inflas›nda kararl›
ad›mlar at›lmal›d›r. Bu halk›n güçlerinin ve
hareketinin yeniden inflas›yla kesinlikle ba¤
içerisindedir.
Özellikle gençlik için durum oldukça kritiktir. Tüm gençler kötü bir gelecekle yüz yüzedir. Ve gençler mücadele etmedikçe hiçbir
güzel fleyin olmayaca¤›n› anlamaktad›rlar ve
as›l mesele de budur. Kapitalist-emperyalist
sistemin yaratt›¤› sorunlara karfl› gerçek ç›k›fl
yolunun sömürü sistemine karfl› mücadeleyle
gerçekleflece¤ini göstermeliyiz. Gelecek
Aral›k’lar için daha iyi haz›rlanmal›y›z.
30
Yeni Demokrat Gençlik
Her yer Filistin,
her yer direnifl!
2008’i 2009’a ba¤layan günlerde, oldukça bilindik bir
sahne yine gözlerimizin önünde sahnelendi. Katil ‹srail
Devleti, Hamas’›n “topraklar›na” att›¤› füzeleri bahane
ederek Filistin’de yine bir katliam gerçeklefltirdi. Medya,
emperyalist devletler ve uflaklar› ‹srail’in “topraklar›na”
at›lan füzeleri ve meflru müdafay› tart›fl›rken, y›llar önce
‹srail’in zorla Filistin topraklar›n› iflgal etti¤i gerçe¤i ›srarla unutturulmaya çal›fl›ld›. “Hamas m› yoksa ‹srail mi hakl›?”, “anti-semitizm” tart›flmalar›n›n gölgesinde Filistin
halk› kitleler halinde katledildi. Çok “duyarl›” devletler
“k›nama” aç›klamalar›nda bulundular, baz›lar› ise onu bile yapmaya gerek duymadan “‹srail’in teröre karfl› meflru müdafa hakk›n›” kulland›¤›n› hat›rlatt›lar kamuoyuna.
Ç›karlar› do¤rultusunda kan dökmekten çekinmeyenlerin “katletmeyi iyi bilenlerin” farkl› söylemlere ra¤men ayn› yolun yolcusu oldu¤unu da bizler iyi biliyoruz.
Dünya halklar›n›n ulus fark› gözetilmeksizin yoksullu¤a,
katliamlara reva görüldü¤ü bu düzenin Kürt, Filistinli,
Irakl›, Afgan demeden yapt›klar›n›n haf›zalardan silinece¤ini düflünenler elbette ki yan›l›yorlar. Katledenler, birbirlerine “siz katletmeyi iyi bilirsiniz” diyerek yapt›klar›n› perdeleyeceklerini düflünüyorlarsa elbette ki yan›l›-
yorlar. Sivas’›, Marafl’›, Gazi’yi, fiemdinli’yi, 33 Kurflunu,
yak›lan köyleri, dipsiz kuyular› ve daha onlarcas›n› unutturabileceklerini düflünüyorlarsa elbette ki yan›l›yorlar.
“K›nama” aç›klamalar›na ra¤men askeri ve istihbarat
alan›ndaki yard›mlaflmalar›n, ekonomik dayan›flman›n
sürdü¤ü bu dönemde Büyük Ortado¤u Projesi kapsam›ndaki hedeflerin akla gelmesi, yaflananlar›n, bölgenin
yeniden flekillendirilmesi plan›n›n uygulamas› fleklinde bir
düflünceye neden olmas› “afl›r› bir flüphecilik” olarak yorumlanamayacak kadar gerçekçi durmaktad›r. Bölgede
ezilen halklar›n savunuculu¤u rolünü üstlenen R.T. Erdo¤an’›n Davos’ta gerçeklefltirdi¤i flovun akabinde olabildi¤ince popüler hale gelmesi, henüz katliamdan önce ‹srail’in yapacaklar›ndan haberdar oldu¤u gerçe¤ini de¤ifltirmemifltir. Kapal› kap›lar arkas›nda tutanak tutulmadan
yap›lan görüflmelerde gerçeklefltirilen katliamdan bahsedilmedi¤i düflünülebilir mi? M‹T ile MOSSAD’›n iflbirli¤i,
Filistin halk›n›n üzerine bombalar ya¤d›ran ‹srail pilotlar›n›n Türkiye’de e¤itim ald›¤›, Filistin halk›n› katleden silahlar› Türkiye’nin ‹srail’den sürekli sat›n ald›¤› gerçeklikleri, “k›nama” aç›klamalar›na ra¤men karfl›m›zda durmuyor mu? Dünya halklar›n›n dökülen kanlar› ve cans›z be-
Yeni Demokrat Gençlik
denleri üzerinden yürütülen bu hesaplar›n, egemen sistemin gerçek yüzünü görmek isteyenlere yeni bir örnek
sundu¤una tüm bu sorular›n cevaplar› eflli¤inde tan›k
oluyoruz.
Yaflananlar›n, sadece egemenlerin rotas›nda ve tam
olarak kontrolünde olmad›¤› da halklar›n direnifliyle kan›tlanmaktad›r. Son örnekte Filistin halk›n›n, dünya halklar›n›n da öfkesini arkas›na alarak gösterdi¤i direnifl, emperyalistlerin ve uflaklar›n›n hiçbir planlar›n› “rahatça”
yaflama geçiremeyece¤ini göstermektedir. Dünyan›n
dört bir yan›nda milyonlarca insan›n günler boyu devam
ettirdikleri protestolar, egemenlerin tüm yalanlar›na
ra¤men halklar›n benzer duygularla hareket etti¤inin kan›t› olmufltur. Türkiye’de de yüz binlerin günler boyu
devam eden eylemlerine kolluk kuvvetlerinin müdahale
tarz›, sistemin konu hakk›ndaki bak›fl aç›s›n› gözler önüne sermifltir.
Tüm eksikliklerine ra¤men YDG’liler de ülkenin
dört bir yan›nda eylemlere kat›ld›lar. ‹srail’in gerçeklefltirdi¤i katliama karfl› sistemin yaklafl›m›n› teflhir etmek
ve ‹srail’i protesto etmek amac›yla çeflitli taleplerin dillendirildi¤i bir imza kampanyas›, ülke genelinde yürütülmeye çal›fl›ld›. YDG çal›flmas›n›n bulundu¤u tüm alanlarda efl güdümlü olarak yürütülememifl olsa da birçok
alanda yüzlerce imza toplanm›fl ve çeflitli eylemlerle imzalar meclise gönderilmifltir.
Bu süreçte, öncelikle 16 Ocak tarihinde Ankara’da
devrimci-ilerici gençlik örgütlerinin gerçeklefltirdi¤i ve
meclise yürümek istedikleri eyleme polisin tahammül-
31
süzce sald›rmas› dikkat çekmifltir. Yine Artvin’de
YDG’lilerin de oldu¤u bir eyleme polis müdahale etmifl,
eylemi engellemeye çal›flm›fl ve daha sonras›nda üniversite eyleme kat›lan 7 ö¤renci hakk›nda soruflturma açm›flt›r. Bunlar›n d›fl›nda 16 Ocak’ta Hacettepe Üniversitesi Beytepe kampüsünde, 19 Ocak’ta Taksim’de, 18
Ocak’ta Amed’de, 15 Ocak’ta Beyaz›t’ta, 8 Ocak’ta Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsünde, 1 Ocak’ta Erzincan’da, 22 Ocak’ta ‹zmir’de, 21 Ocak’ta Tuzla’da, 13 ve
14 Ocak’ta ‹stanbul Sar›gazi’de gerçekleflen eylemlere
YDG’liler de kat›lm›flt›r. Süreç boyunca YDG’liler çeflitli araçlarla çal›flmalar›n› zenginlefltirmeye çal›flm›fllard›r.
Sesli ajitasyonlar, resim sergileri, imza kampanyalar› gibi
farkl› araçlar etkin bir flekilde kullan›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
YDG’nin merkezi bir tepki gösterme konusunda s›k›nt›lar›n›n oldu¤unun bir daha görüldü¤ü bu dönemde
alanlarda etkin yerel çal›flmalar yap›lmas› olumlu olmufltur. Bu çal›flmalar esnas›nda, kendine güven konusunda
önemli deneyimler de edinilmifltir. Hareketsizli¤in, tasfiyecili¤in etkilerinin aç›kça gözlemlendi¤i bir dönemde,
niceliksel güce bakmaks›z›n, kitleleri ilgilendiren konularda mutlaka harekete geçilmesi anlay›fl›n›n güzel örneklerinin yafland›¤›na tan›kl›k ettik. “say›m›z az, biz yapamay›z” bak›fl aç›s›n›n, beklemecili¤in yerine konunun
önemini kavrayarak “en iyisini nas›l yapar›z?” sorusu eflli¤inde yap›lan kimi çal›flmalarda, beklenilenin ötesinde
baflar›lar elde edilmesi asla tesadüf de¤ildir. ‹srail iflgaliyle bafllayan bu sürecin, “kendi gücüne güven” konusunda kazand›rd›¤› deneyim, süreklili¤i sa¤lanabildi¤i oranda
paha biçilemez de¤erdedir.
Yeni Demokrat Gençlik
32
KOLEKT‹F‹N
SES‹
Örgütlü güç ve kolektivizm
Mevcut sistem bireye, tüm flaflal› aksi söylemlerine
ra¤men, önemli bir güvensizlik afl›lar. Bu güvensizli¤in en
önemli nedeni, herkesin kendi ç›kar›n› düflündü¤ü ve do¤al olarak baflkas›n›n mutlulu¤unu önemsemedi¤i görüfllerinden beslenmektedir. Mutlulu¤un, zenginli¤in,
refah›n, baflar›n›n, kariyerin; f›rsatlar› do¤ru de¤erlendirenlerin, zeki ve giriflimci olanlar›n ulaflabilece¤i sonuçlar oldu¤unu telkin eden egemen sistemin bireycili¤i, bencilli¤i kutsad›¤› aç›kt›r. “Mevcut sistemde herkesin zengin olmas› mümkün
olmad›¤›na göre baz›lar› yoksul olmak zorundad›r. E¤er
f›rsatlar› do¤ru de¤erlendirirsen neden daha iyi bir yaflam yaflamayas›n ki?”
F›rsatlar› do¤ru de¤erlendirmek, en yak›n›ndaki kifliye bile güvenmemekle mümkündür. ‹flte egemen sistem,
bu sayede, hayatta kiflinin yaln›z oldu¤unu sürekli hat›rlatarak, üzerine kuruldu¤u de¤erlerin en yoz olanlar›ndan birisini, bencilli¤i, her seferinde ön planda tutar. Paylafl›m›n ve kolektivizmin kendi sonunu getiren de¤erler
oldu¤unu bilir. “Yaln›z birey güçlü bireydir”, “sadece kendine güven” diyerek, asl›nda güçsüz, örgütsüz ve statükoyu parçalama cesareti olmayan
bireyler yetifltirmeye çal›fl›r.
Kolektivizm ve örgütlülük konusu, soyut kavramlar›n
ötesinde bir anlam tafl›r. Bu anlam, sadece birlikte ifl yapmakla bir tutulamayacak kadar önemlidir. Biz devrimcilerin sisteme karfl› sürekli vurgulad›¤› kolektivizme karfl›
egemenlerin sürekli yaln›zlaflt›rma sald›r›s› yapmas›n›n
nedeni de budur. Yaln›zlaflt›rmak ve güçsüzlefltirmek,
sistemin tersinden (kolektivizmden) ö¤renerek hayata
geçirdi¤i ve her alanda karfl›m›za ç›kan en önemli sorunlardan birisidir.
Örgütlü yaflamda da kolektivizm birçok sorunun çözümü aç›s›ndan kilit bir noktada dururken, bencillik ve bireycilik sorunlar›n büyümesine, çözümsüzlü¤e neden olmaktad›r. Devrimcilik, en temel anlam›yla “ifl ortakl›-
¤›”d›r. Ayn› amaç do¤rultusunda bir araya gelen bireylerle oluflan örgütlülük, bu en temel ifllevin yerine getirilmesi için yeterlidir. Ancak devrimcilik, baflka her fleyin
d›fl›nda salt kendi u¤rafl› alan›yla ilgili olmayan, bilakis yaflam›n her alan›na uzanan bir ifltir. E¤er
yaflam›n her alan›nda politika ve s›n›f mücadelesinin, ideolojik saflaflman›n izleri varsa o halde devrimcilik belirli mesai saatleriyle s›n›rl› olmayan,
hayat›n tamam›n› kapsayan bir faaliyettir.
Daha önceki onlarca yaz›da birlikte ifl yapman›n
önemine vurgu yap›ld›¤›n› biliyoruz. Ancak devrimcilik,
tam da yukar›da sayd›¤›m›z nedenlerle birlikte ifl yapmaktan çok daha fazla anlam tafl›r. Ne s›radan iki ifl
orta¤›n›n aras›ndaki ba¤ ne iki arkadafl aras›ndaki paylafl›m ne de bir araya toplanm›fl bir okul
dolusu ö¤renci aras›ndaki iliflki, anlatmaya çal›flt›¤›m›z bu kavram› tan›mlamaya yetmeyecektir.
Örgüt, hem ö¤renilen hem ö¤retilen, hem s›rlar›n paylafl›ld›¤› hem hatalar›n uyar›ld›¤›, hem
üzüntünün birlikte duyumsand›¤› hem de sevincin doyas›ya yafland›¤› bir toplamd›r. Örgütlü
yaflam bu nedenle her fleyden daha fazla kolektivizme ihtiyaç duyar.
Birlikte ifl yapmak kadar paylaflmak, sorunlar›n üzerine birlikte gitmek ve güvenmek de örgütlü yaflam için
vazgeçilmezdir. Egemen sistemin bireyci, benmerkezci
sald›r›lar›na karfl› kolektivizme dayal› bir güç olabilmek,
“devrim mümkün müdür?” sorusunun da berrakça cevaplanmas›n› sa¤layacakt›r. Sistemin örgütsüzlü¤ün
güçsüzlük oldu¤unu bilerek devrimin mümkün
olmad›¤›n› beyinlere kaz›ma çabas›na ancak kitlelere ve yoldafllar›na güvenen devrimci birey
karfl› durabilir. Bu güvenin her sars›lmas›, örgütlülükten uzaklaflmak anlam›na da gelmektedir.
Kolektivizm, bireyin varl›¤›n›, bireyin önemini reddeden bir konu de¤ildir. Nihai olarak sa¤l›kl› bir kolektif,
Yeni Demokrat Gençlik
33
Mevcut sistem, devrimci saflarda da
tam anlam›yla kolektif bir bilinç oluflmas›na en büyük engeldir. O halde bahsi
geçen bu sorunun
toplumun tamam›nda oldu¤unu bilerek
konuya yaklaflmak
gerekmektedir.
sa¤l›kl› bireylerin birlefliminden oluflur. Ancak birey olmakla bireyci olmak aras›nda fark vard›r. Kolektivizmin
vurgulad›¤› birey, tek bafl›na kald›¤›nda dahi yolunu bulabilen, güçlü bireydir. Bireyci ise, hayat›n ve örgütün
merkezine kendisini koyar, bu benmerkezcili¤i
sonucunda “ben olmazsam ifl olmaz” anlay›fl›na
sahip olur. Bireyci ve benmerkezci olan kiflinin
ç›kmaz› da buradad›r. O, gücünün her fleye tek
bafl›na yetmeyece¤ini anlad›¤›nda önemli bir güven yitimi yaflar. Baflkalar›na zaten güvenmeyen birey
(benmerkezci birey) gücünün her fleye yetmedi¤ini gördü¤ünde kendine de güvensizleflir ve art›k “olamaz”lar›
tart›flmaya bafllar.
O halde benmerkezci, çokça bildi¤imiz “kendini
merkeze koyarak tart›flma”, “kendini gündemde tutma”,
“baflkalar›n› küçümseme” özelliklerinin d›fl›nda farkl› flekillerde de karfl›m›za ç›kar.
Kolektifini harekete geçiremeyen, bu nedenle güvensizlik yaflamaya bafllayan birey de tüm
“mütevazili¤ine” ra¤men asl›nda bireyci anlay›fllara sahiptir. Her iki flekilde de yani üstten bakanda da alttan alanda da kolektivizmin yetersizli¤ini görebilmek mümkündür. Güçlü birey, kolektifin bir parças› olarak tart›flan, itiraz eden, kendi do¤rular›n› gündem yapmaya çal›flan bireydir. Ancak güçlü
birey, kendi do¤rular›n›n do¤ru olmad›¤›n› anlad›¤›nda
ikna olmaya da haz›r olan bireydir. Kolektivizmi kavrayan birey, “bu do¤rular benim do¤rular›m de¤il” diyerek
hareketsizli¤i kutsamaz. O ö¤renmeyi bildi¤i kadar ö¤rendiklerini baflkalar›na tafl›may› da bilir. ‹flte bu flekilde
kendisini de¤il kolektifi merkeze alarak tart›fl›r.
Yaz›m›z›n girifl bölümünde belirtti¤imiz sistemin ben-
cillefltirme sald›r›s›n›n arkas›nda da bunun tersi bir anlay›fl›n oldu¤unu rahatl›kla görebiliriz. Sözde güçlü bireyler yaratarak herkesin birbirine güven sorunu oldu¤u bir
toplum yaratma anlay›fl›, “gemisini kurtaran kaptan” vurgusu iflte bu anlay›fla hizmet etmektedir. Öte yandan
tüm araçlar›yla sorgulamayan, düflünmeyen, tart›flmayan,
kendi do¤rular›n› do¤ru bilen ya da her esen rüzgarda
rota de¤ifltiren bireyler yaratma u¤rafl› da ayn› anlay›fla
hizmet etmektedir.
Tam anlam›yla güçlü ve kendi ayaklar› üzerinde durabilen, mütevazi ve kolektifine güvenen bireylerin bu sistem içerisinde oluflmas›n›
beklemek do¤ru de¤ildir. Nihai olarak idealize edilmifl böylesi bir prototip devrimci saflarda da yarat›lamayacak bir örnektir. Mevcut sistem, devrimci saflarda da
tam anlam›yla kolektif bir bilinç oluflmas›na en büyük engeldir. O halde bahsi geçen bu sorunun toplumun tamam›nda (do¤al olarak bizlerde de) oldu¤unu bilerek konuya yaklaflmak gerekmektedir. Kendi gözümüzle gördü¤ümüz, kendi beynimizle düflündü¤ümüz müddetçe asgari de olsa sübjektif olaca¤›m›z, bireyci yönler tafl›yaca¤›m›z aç›kt›r. Bunun tersini yaratabilmek mümkün olmad›¤›na göre kolektif mekanizmalar›m›z ve onlarla yakalad›¤›m›z uyum, sorunun asgariye indirilmesinde yaflamsal
bir anlam tafl›r.
Kitlelerin hareketlenmeye bafllad›¤› bu dönemde
egemen sistemin güvensiz, iddias›z, ne yapaca¤›n› bilemeyen ve sürekli kendisini gündemde tutan devrimcilere ihtiyaç duydu¤u aç›kt›r. ‹flte buradan yapaca¤›m›z ç›karsamayla ne yapmamam›z gerekti¤ini akl›m›zdan bir an
bile uzaklaflt›rmadan kolektivizme gereken önemi vermeliyiz.
34
Yeni Demokrat Gençlik
Filipinler Komünist Partisi 40 yafl›nda
Bu yaz› ‹flçi-köylü Gazetesi’nin yurtd›fl› bask›s›nda
yay›nlanm›flt›r. Devrimci gençlerin ilgisini çekece¤ini
düflünerek dergimizde yer veriyoruz.
Filipinler proletaryas›n›n öncü gücü Filipinler
Komünist Partisi Marksizm-Leninizm-Maoizm
temelinde yeniden örgütleniflinin 40. y›l›n› coflkuyla kutlarken yeni demokratik devrim do¤rultusunda sürdürdü¤ü silahl› devrimi daha da ileri
tafl›makta ve Filipinler devletinin vahfli sald›r›lar›na karfl› Yeni Halk Ordusunun baflar›l› taktik sald›r›lar›yla halk iktidar›n› k›rlarda gelifltirmeye devam etmektedir.
FKP’nin kuruluflunun 40. y›ldönümü vesilesiyle “40.
Kurulufl y›ldönümünü kutlarken partiyi güçlendir
ve halk›n mücadelesini gelifltir” bafll›¤›yla aç›klama
yapan FKP Merkez Komitesi de mücadeledeki kararl›l›klar›n› ve yaflad›klar› devrimci coflkuyu bir kez daha
vurgulayarak andaki görevleri ve mevcut durumu tahlil
etmifltir.
Daha öncesinde Filipinler Adalar› Komünist
Partisi olarak mücadele eden ve 40 y›l önce revizyonizme karfl› genç devrimcilerin öncülü¤ünde MarksizmLeninizm-Maoizmin rehberli¤inde yeniden kurulan ve
halk savafl›n› bafllatan FKP’nin Merkez Komitesi mücadeleyi günümüzde sürdüren tüm parti organlar›ndaki, birimlerdeki yoldafllar›n›, Yeni Halk Ordusunun k›z›l komutan ve savaflç›lar›n›, Ulusal Demokratik Cephe’deki tüm güçleri, demokratik halk hükümetinin yerel organlar›ndaki tüm önderleri ve faaliyetçileri, kitle hareketindeki tüm faaliyetçileri ve genifl Filipinli kitleleri selamlayarak bafllad›¤› mesaj›nda ideolojik-politik ve örgütsel çal›flmalarda zaferler elde eden parti kadrolar›n› ve üyelerini,
yabanc› tekelci kapitalizme, yerli feodalizme ve bürokrat
kapitalizme karfl› birleflik cephe ve uzun süreli halk savafl› yoluyla yeni demokratik devrimi ilerleten tüm devrimcileri kutlam›flt›r.
Halk›n devrimci davas›n›n ilkeli bir kararl›l›k, militanl›k ve partinin devrimci mücadele içinde güçlendirilmesi
olmadan zaferlerin kazan›lamayaca¤›n› belirten FKP yaflam›n› bu dava u¤runa savafl meydanlar›nda feda eden tüm
devrim flehitlerini ve kahramanlar›n› ve yaflamlar›n cephe
d›fl› faaliyet alanlar›nda devrime adayarak geçiren devrim
flehitlerini anm›fl ve ABD destekçisi Arroyo rejiminin ezilen halk›n silahl› devrim mücadelesini stratejik olarak yok
etmek için uygulad›¤› barbarca fliddeti mahkum etmifltir.
FKP MK 40. y›l›n› kutlad›klar› 2009 y›l›nda e¤itim, örgütlenme, siyasi, kültürel ve di¤er alanlarda geliflmeyi ve devrimi yeni ve daha üst aflamaya ulaflt›rmay› hedeflediklerini vurgulamaktad›r.
Özellikle parti kadrolar›n›n ve üyelerinin Marksizm-Leninizm-Maoizm ve yeni demokratik devrim üzerine e¤itimlerinin halk›n genifl kitlelerini ikna edip, örgütleyerek seferber etmede önemli bir yeri oldu¤unu belirten FKP kararl› ve etkili flekilde silahlar› kullanarak silahl› mücadele
ve birleflik cepheyi ilerletme ve partiyi yeni üye ve aday
üyelerle güçlendirme görevine de¤inen yaz›da devrimci
kitle hareketinden ç›kan aday üyeleriyle partinin birimlerini topluluklar, fabrikalar, köyler, okullar ve di¤er kurumlarda oluflturman›n gereklili¤inden bahsetmektedir.
FKP MK silahl› mücadelenin toprak reformu, büyük
toprak a¤alar›n›n tasfiyesi ve kitle temelinin yayg›nlaflt›r›lmas› ve derinlefltirilmesi görevleriyle eflgüdümlü olarak
güçlendirilebilece¤ini, siyasi iktidar organlar›n› ve kitle örgütlerini güçlendirme görevinin de omuzlar›nda oldu¤unu
vurgulamaktad›r. Kampanya çal›flmalar›n›n temel
konularda halk›n bilincinin yükseltilmesine, üretimi artt›rmaya, sa¤l›k çal›flmalar›n› gelifltirmeye,
milislerin ve öz savunma birimlerinin kurulup e¤itilmesine ve genifl çapta kültürel çal›flmalar yapmaya hizmet edece¤ini belirten FKP MK gerilla
cephelerinin artt›r›larak görece daha istikrarl› üs
birimlerinin oluflmas›n›n önemli bir görev oldu¤unu vurgulamaktad›r. Ülke genelinde çok çeflitli ittifaklarla anti-emperyalist ve anti-feodal birleflik cephelerin
kurulmas›n›n gereklili¤ine de¤inmektedir.
FKP MK Filipinler devrimini ilerletmek için
koflullar›n mükemmel oldu¤unu söylemektedir.
Yeni Demokrat Gençlik
Dünya halklar›n› ezen emperyalizmin 1929 Büyük Buhran›ndan daha a¤›r bir ekonomik ve finansal krizle karfl›laflt›¤›n› ve krizin birkaç y›l içinde çözülemeyece¤ini belirten
FKP MK emperyalistlerin Irak ve Afganistan’da da yenilgilere karfl›laflt›¤›n›, emperyalistler aras› çeliflkilerin keskinleflti¤ini, yar›-feodal yar›-sömürge ülkelerdeki kronik
krizin h›zl› flekilde daha da kötüleflti¤ini ve egemen s›n›flar›n eski biçimlerle ülkeyi yönetmesinin daha fazla zorlaflt›¤›n›, genifl kitlelerin devrimci de¤iflim istedi¤ini ve bu
devrime önderlik eden FKP’ye güvendiklerini aç›klamaktad›r. Filipinler’de krizin Arroyo hükümetinin aksi yöndeki güvencelerine ra¤men çok a¤›r flekilde hissedildi¤ini, az geliflmifl sanayisi, yar›-feodal ve tar›ma dayal› ekonomisi, hammadde ve düflük de¤erli ürünlerin ihrac›na
ba¤l› olan ve IMF’nin kap›s›na koflan, iflsizli¤in çok h›zl›
artt›¤› Filipinler’de sistemin gerçekli¤i saklamas›n›n mümkün olmad›¤›n› ifade etmektedir.
FKP MK ABD’nin ve di¤er emperyalist güçlerin iflgali alt›ndaki Afganistan ve Irak’la, uzun süredir ulusal kurtulufl ve demokrasi için silahl› devrimci mücadelenin verildi¤i Filipinler, Kolombiya, Hindistan, Peru ve Türkiye’de mücadelenin yeni ve daha üst seviyelere yükselece¤ini, di¤er ülkelerdeki halklar› da etkileyerek halk savafllar›n›n artaca¤›n›, Latin Amerika’da ABD’nin düflmanca tutumlar›na karfl› ulusal ba¤›ms›zl›k isteyen hareketlerin güçlenmeyi sürdürece¤ini belirtmektedir. FKP MK
bilhassa Güney Asya’n›n ulusal kurtulufl, demokrasi ve
sosyalizm için silahl› devrimlerin h›zl› geliflimi için verimli bir zemine sahip oldu¤unu, Nepal’de halk savafl›n›n sonucunda NKP(Maoist)’in monarfliyi y›k›p cumhuriyetin
kurulmas›na önderlik etti¤ini, Hindistan Komünist
Partisi(Maoist) önderli¤inde Hindistan’da h›zl› flekilde
büyüyen devrimci mücadelenin ise dünya proleter devriminin yeni ve bir üst aflamaya s›çramas›nda 1. Dünya Savafl› döneminde Bolflevik Devriminin ve 2. Dünya Savafl›n›n ard›ndan Çin devriminin yaratt›¤› büyük etkiye benzer bir etki yarataca¤›n› ifade etmektedir. Rusya ve
Çin’de toplumsal huzursuzlu¤un yükseldi¤ini ve kapitalizme karfl› sosyalizm talebinin artt›¤›n›, emperyalist ülkelerde de iflçi s›n›f› ile tekelci burjuvazi aras›ndaki s›n›f mücadelesinin daha da keskinleflece¤ini ifade etmektedir.
Filipinler’de devletin artan bask› ve fliddetine
karfl› partinin ve tüm devrimci hareketin devrimci silahl› mücadeleyi daha da yükseltmekten baflka seçene¤inin olmad›¤›n› belirten FKP MK,
YHO ve di¤er tüm güçlerin ABD’nin ve dünya
kapitalist sisteminin ve ülkedeki egemen sistemin h›zl› flekilde kötüleflen krizini avantaja dönüfltürerek mücadeleyi yükseltebilece¤ini vurgu-
35
lamaktad›r. En somut olarak ise Filipinler Ordusunun
2 cephede, Moro adas›nda Moro ‹slami Kurtulufl
Cephesi (MILF) ve di¤er bölgelerde YHO ile savaflmak
zorunda kald›¤›n›, Filipinler halk›yla Moro halk›n›n sorumlu olduklar› bölgelerde devrimci davalar› için birli¤inin stratejik öneme sahip oldu¤unu ifade eden FKP MK
birli¤in, koordinasyonun ve iflbirli¤inin Ulusal Demokratik Cephe ile MILF aras›ndaki uzun süreli ittifak antlaflmas›na uygun flekilde gelifltirilmesinin büyük bir imkan
oldu¤unu belirtmektedir. Düflman›n silahl› güçlerinin
ve egemen sistemin oldukça fazla olan zay›f noktalar›na sistemli flekilde etkili darbeler vurman›n
gereklili¤inden bahsetmektedir. Ancak devrimle
Filipinler’in ba¤›ms›z, demokratik, adil, ilerici ve
bar›flç›l bir ülke olaca¤›n› aç›klamaktad›r.
FKP MK, yeni demokratik devrim mücadelesinde niteliksel bir s›çrama gerçeklefltirmek için zengin tarihsel
deneyimlerinden, halk›n, partinin ve YHO’nun mücadelelerinden ve sistemin içinde bulundu¤u durumdan yola
ç›karak uzun dönemli bir plan haz›rlaman›n önemini vurgulamakta ve bu yönlü net hedefleri olan ve daha iyi sonuç al›nd›¤› takdirde gelifltirilebilir esnekli¤e sahip ve y›ldan y›la neler hedeflendi¤inin gösterildi¤i befl y›ll›k merkezi bir plan›n yarar›ndan bahsederek bu uzun dönemli
plana göre düzeli olarak geliflimi denetlemenin mümkün
olabilece¤ini vurgulamaktad›r.
Plan›n flu özellikleri sahip olmas› gerekti¤ini FKP MK
ifade etmektedir:
1. Parti kadrolar›n› ve üyelerini Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ideolojik çizgisi ve yeni demokratik devrimin siyasi çizgisi do¤rultusunda
e¤itmek.
2. Devrimci kitle hareketinden öne ç›kan yoldafllarla parti aday say›s›n› artt›rmay› h›zland›rmak.
3. Halk› örgütleyip seferber etmek için kampanyalara yo¤unlaflmak.
4. Devrimci silahl› mücadeleyi yükseltmek, siyasi ve askeri kazan›m sa¤layacak hedefleri vurmak.
5. Toprak reformunu yeni ve daha üst seviyelere ç›karmak.
6. Gerilla cephelerini gelifltirip göreceli istikrarl› bölgeler haline getirmek.
7. En genifl kesime ulaflabilmek için birleflik
cephe politikas›na uygun olarak çeflitli ittifaklar
gelifltirmek.
8. Proletarya enternasyonalizmini ve genifl anti-emperyalist dayan›flmay› yükseltmek.
Yeni Demokrat Gençlik
36
Birlik
Birlik
Devrimci bir gençlik hareketi yaratmak iddias›yla yola
ç›kal› epey bir zaman oldu. Her türlü zorlu¤a, bask›ya, engellemelere ra¤men devrimci bir gençlik hareketi yaratma
iddiam›z güncelli¤ini korumaktad›r.
Özellikle 2000 y›l›ndan bu yana tart›flmalar›m›z›n özü
devrimci bir gençlik hareketini nas›l gerçeklefltirece¤imiz
üzerine kuruludur. Geçen zaman zarf›nda bu tart›flmalardan önemli deneyimler kazanm›fl bulunuyoruz. Bu tart›flma sürecinde kâh olumlu yönü daha a¤›r basan kâh olumsuz yönü daha a¤›r basan süreçlerden geçtik. Geldi¤imiz
aflamay› sentezlersek önemli bir deneyimi bünyemizde bar›nd›r›yoruz.
Ülkemiz flartlar›nda devrimci bir gençlik hareketi yarat›lmas›n›n koflullar› nelerdir?
Bu hareketin yarat›lmas›n›n ilk koflulu devrim ve proleter demokrasi perspektifine sahip bir örgütlenmenin öncü
rolü oynamas›ndan geçmektedir. YDG bilindi¤i gibi iktidara
talip olan bir örgütlenme de¤ildir. Dolay›s›yla YDG’nin iktidar perspektifiyle hareket etmesinin bir olana¤› yoktur. Demek ki YDG tek bafl›na bu hareketi yaratamaz. Daha do¤rusu iktidar perspektifi olmad›¤›ndan kaynakl› sadece
YDG’nin yarataca¤› hareket uzun soluklu olmayacakt›r.
Amac›m›z sadece devrimci bir gençlik hareketi yaratmak
de¤ildir. Amac›m›z ayn› zamanda, yarat›lacak devrimci bir
gençlik hareketiyle iktidar› ele geçirme, halk›n ç›kar›na hizmet edecek olan demokratik halk iktidar›n› kurma mücadelesine hizmet etmektir. Sözün özü demokratik halk iktidar›
için devrimci bir gençlik hareketine ihtiyac›m›z vard›r.
Ülkemizde devrim yürüyüflü, devrimci bir gençlik hareketinin yarat›lmas›, yarat›lan hareketin sönümlenmemesi ve bu hareketin sürekli geliflmesi aç›s›ndan önemlidir. Ve
bu yürüyüfl devrimin bafl›ndan itibaren devrimci bir savafl
olmaks›z›n imkans›zd›r. Bu hareketin yarat›lmas›n›n koflulu
gençli¤in devrimci savaflta yer almas›d›r. Devrimci savafl›n
elbette gençlik kitlelerinden gelecek olan deste¤e ihtiyac›
vard›r. Ancak savafl›n organik bir parças› olmadan, savafl›n
içerisinde her an yer almaya haz›r olmadan devrimci bir
gençlik hareketi yaratma ve sürdürme iddias›n›n gerçekleflmesi mümkün de¤ildir.
Bunlarla birlikte, devrim mücadelesini yürütecek, pro-
Demokratik halk
iktidar› için
devrimci bir
gençlik hareketi
leter ideolojiyle donanm›fl örgütlere duyulan gereksinim
de ülkemiz devriminde belirleyici bir yere sahiptir. YDG
ise ideolojik birliktelikten ziyade politik bir birlikteliktir.
S›ralad›¤›m›z koflullar› bir bütün düflündü¤ümüzde devrim perspektifine sahip, savafl›n organik bir parças› olan ve
Marksist ideolojinin günümüzdeki biçimi olan Marksist-Leninist-Maoist ideolojinin rehberli¤inde hareket eden öncü
bir örgüt olmadan, devrimci bir gençlik hareketi yaratma
ve devam ettirme iddias›n›n ayaklar› yere basmayacakt›r.
Ülkemizde böylesi bir örgüt bulunmaktad›r. Önümüzdeki aylarda ad›n›n al›n›fl›n›n 37. y›l›na girecek olan, kurulufl oturumunun 16. y›l›nda mücadelesini sürdüren, halk
gençli¤inin komünist öncüsü Komsomol, mücadelesine
ara vermeksizin devam etmektedir.
Halk gençli¤i, bu düzenden kurtulmak için savaflmak istiyorsa, içinde mücadele yürütece¤i örgüt Komsomol’dur.
Durumu bir baflka aç›dan ele al›rsak, gençlik çal›flmalar›
aç›s›ndan, Komsomol örgütlenmesi, di¤er örgütlenmeler
içerisinde esas örgütlenme biçimidir.
Her birimiz, ufkumuzu, bilincimizi sürekli devrimcilefltirmek, gelifltirmek göreviyle karfl› karfl›yay›z. Emperyalizme,
faflizme karfl› olmak, ekonomik-demokratik taleplerimizi dillendirmek, onun mücadelesini vermek oldukça önemlidir.
Ancak bu, yeterli de¤ildir. Emperyalizm, faflizm karfl›tl›¤›n›,
demokratik halk devrimi savunusuna, ekonomik-demokratik mücadeleyi Yeni Demokratik Devrim mücadelesi düzeyine, devrimci-demokrat kimli¤imizi, komünist bir kimli¤e
yükseltmek de amaçlar›m›zdan biri olmal›d›r.
Bilincimizi ileri bir noktaya tafl›maman›n s›k›nt›lar›n›,
mücadelemiz içerisinde yafl›yoruz. Emperyalizmin krizinin
her taraf› etkilemesi sonucunda halk gençli¤inin alternatif
bir düzen aray›fl› artmaktad›r. Demokratik halk iktidar›,
sosyalizm ve komünizm mücadelesinde ideallerimizi gençlik kitlelerine tafl›mada, savafl› yükseltmede komünist
gençlik örgütü olan Komsomol’un tan›t›lmas›, politikalar›n›n genifl kitlelere tafl›nmas› oldukça önemlidir.
Komsomol’u devrimci/demokrat kesime tan›tmak için
bu sayfada Komsomol’u ve çal›flma ilkelerini aç›klamaya
çal›flaca¤›z.
Yeni Demokrat Gençlik
37
Göçmen Genç
ILPS; Gençli¤in ve uluslararas›
çal›flman›n önemi
GATS ve Bologna gibi projelerin dünya çap›nda h›zla yay›ld›¤› ve bunun etkilerinin dünyan›n her yerinde
hissedildi¤i bir dönemde kendi iç çal›flmalar›m›z d›fl›nda
uluslararas› çal›flmalar da mücadele ve dayan›flma aç›s›ndan kuflkusuz önemli bir rol oynamaktad›r. Bu ve benzeri politikalar sadece belli kiflileri, kurumlar›, bölgeleri
ya da ülkeleri de¤il dünya çap›nda var olan tüm halk
gençli¤ini etkilemektedir.
Sadece e¤itim alan›n› hedef alan politikalar olarak
lanse edilmeye çal›fl›lsa da, bu politikalar›n esasta halk
gençli¤inin tüm yaflamlar›n› hedef ald›¤› bizim taraf›m›zdan aflikard›r. E¤itim öncesi ve sonras› bu tür politikalar›n ve projelerin etkileri en yo¤un flekli ile hissedilmektedir. Yüksek e¤itime haz›rl›ktan bafllayarak, mezuniyet
sonras› mesle¤ini icra etmeye kadar hayatlar›m›z›n her
bir noktas›n› vurmakta, emperyalist güçlerin önüne bizleri kendi gönüllerince konumland›r›lacak objeler haline
getirmektedir.
Bu nedenle sorunun bizden ibaret olmad›¤›n›, bunun
yak›c› etkilerinin dünya çap›nda hissedildi¤ini her daim
bilince ç›kararak, etkili gücü yaratabilme hedefiyle uluslararas› arenada di¤er devrimci-demokrat ve ileri gençlik kurumlar› ile yan yana hareket etmeliyiz. Bir 5 Kas›m
Uluslararas› Eylem Günü’nde oldu¤u gibi dünyan›n dört
bir yan›ndan kat›lan gençler ve gençlik kurumlar› ile
oluflturulan platformlarda daha aktif yer almal›, taleplerimizin ortaklaflt›¤› oranda birlikte hareket etmeliyiz. Bu
nedenle özellikle 5 Kas›m gibi önemli uluslararas› ivme
kazanm›fl günlere daha fazla yo¤unlaflmal› ve çal›flmalar›m›z›n pratik eyleme dönüfltü¤ü alanlar› iyi de¤erlendirmeliyiz.
Daha somuta indirgendi¤inde uluslararas› çal›flmalar›m›zda koordinasyon görevini de üstlendi¤imiz ILPS
Gençlik Komisyonu içerisinde yo¤unlaflmal› ve ortak sorunlar üzerinden ortak eylemlikler örgütlemede daha
aktif hale gelmeliyiz. Bunun en somut örne¤i olarak
2010’da Yunanistan’da gerçeklefltirilecek 2. Uluslararas› Halklar›n Gençlik Konferans›’na aktif kat›l›m
sa¤lamakla birlikte, bu konferans›n örgütleyicileri de olmam›z flartt›r.
Ayr›ca ortak çal›flma noktas›nda Türkiye YDG ile de
yak›n iletiflim içerisinde olmak, oradaki çal›flmalara aktif
kat›l›m sa¤lamak bizim için önem tafl›maktad›r. Türkiye
YDG taraf›ndan gerçeklefltirilen yaz çal›flmas› veya e¤itim çal›flmas› gibi faaliyetlerle kat›lmak ve di¤er geliflmeleri sürekli takip etmek bu ortak çal›flma aç›s›ndan önem
tafl›maktad›r.
Uluslararas› çal›flmalar›m›z tabii ki sadece e¤itim alan›yla s›n›rl› de¤ildir, dünya çap›nda geliflen di¤er olaylara
da an›nda tav›r koyabilmeli ve güncele müdahale ederken daha atik davranmal›y›z.
Uluslararas› çal›flman›n ve dayan›flman›n önemi kesinlikle küçümsenemez. Bu do¤rultuda, özellikle e¤itim
noktas›ndaki perspektifimiz de göz önünde bulundurularak bu çal›flmaya ciddi bir yo¤unlaflma gerekmektedir.
Bu emperyalist, neo-liberal politikalar ve yapt›r›mlar
var oldukça, ve bunun etkilerinin d›fl›m›zda dünyan›n bir
çok farkl› yerinde hissedenler oldukça, uluslararas› çal›flma da gündemde yerini koruyacakt›r, gereklili¤ini hissettirecektir.
Avrupa Türkiyeli ‹flçiler KonfederasyonuYeni Demokratik Gençlik
Yeni Demokrat Gençlik
38
Merhaba sevgili gençler,
Geçti¤imiz aylarda yazmak istedi¤im bir yaz›y›, her
ne kadar güncelli¤ini hafiften kaybetmifl olsa da yazmak
istiyorum. Malumunuz, ülkede o kadar çok geliflme yaflan›yor ki flahsen takip etmekte bile zorlan›yoruz. Özellikle de önümüzdeki aylarda bu tempo durulmak bir yana daha da artaca¤a benziyor.
Efendim bildi¤iniz gibi geçti¤imiz aylarda bir k›s›m ayd›n “Ermenilerden özür diliyoruz” diyerek bir imza
kampanyas› bafllatt›lar. Bir anda dikkatleri üzerine çeken
bu kampanya sonucunda onlarca tart›flma koptu. Say›n
Cumhurbaflkan›m›z›n etnik kökenine kadar gelip dayanan bu tart›flmalardan maalesef ben de nasibimi ald›m.
Geçti¤imiz aylarda ald›¤›m bir mailde burada ismini telaffuz etmeyece¤im birisi “Haluk Bey kökeninizin Ermeni oldu¤unu biliyoruz, aya¤›n›z› denk al›n” gibi bir tehdit
savurmufl bana.
fiunu aç›kl›kla söyleyeyim ki ben kimseden korkacak
adam de¤ilim ama tarihsel bir yanl›fll›k yap›lmamas› için
hemen kökenim hakk›mda bilgi vereyim. Efendim ben,
bu topraklar›n en köklü ailelerinden birisine mensubum
ve Ermeni falan de¤ilim. Benim Pafla dedemin babas›, Osmanl›n›n son saray görevlilerinden birisidir. Yani efendim kökümüz gördü¤ünüz gibi ta saraya kadar dayanmaktad›r. Halen aile bireylerimizin hat›r› say›l›r bir k›sm›,
Pafla dedemin babas›n›n ya¤l› portresini evlerinin en güzide yerinde sergilemektedir. Zorusevmez soyad›n› tafl›yanlar›n övünç kayna¤› olan Pafla dedemin babas›, nice
kahramanca ifl de yapm›fl, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun y›k›lmamas› için çok önemli giriflimlerde bulunmufltur.
Efendim benim Pafla dedemin babas› da atalar›ndan
ald›¤› asilli¤in mukaddes bir devam ettiricisidir. Henüz
soyad›m›z› almad›¤›m›z dönemlerde dahi atalar›m›z Zorusevmezler olarak bilinirlermifl. Benim atalar›m hep saray içerisinde yer alm›fllard›r. Örne¤in Osmanl›n›n en
güzel dönemi olan Lale Devrini benim atalar›m olan Zorusevmezler bafllatm›fllard›r. Sorar›m size gençler, Osmanl›n›n Lale Devrinden daha güzel bir dönemi olmufl
mu? Ben daha ortaokulda ve lisede ö¤renciyken kaç tane tarih hocas›yla tart›flt›¤›m›, Lale Devrini övdü¤üm yaz›l›lardan zay›f not ald›¤›m› size hiç anlatmad›m. Bir keresinde hiç unutmam yine Lale Devrini överek anlatt›¤›m
bir sözlü esnas›nda tarih hocam fiinasi Bey’den dayak da
yemifltim.
Benim Pafla dedemin babas› da saray›n son çeflnicibafl›s› olarak o miras›n devam ettiricisi olmufltur. Heyhat, Pafla dedem, saray›n çeflnicibafl›s› olan peder beyini
bizlere adeta bir masalm›fl gibi anlat›rd›. Benim Pafla dedemin babas› Gams›z Pafla olarak tan›n›rm›fl. Her gün
Gülhane’de fink atar, kendisini k›skananlar›n kem bak›fllar› alt›nda ufak çapk›nl›klar yaparm›fl. Eh bizim soyumuz
ari Türk soyu oldu¤u için hem yak›fl›kl›l›¤›m›z hem de
ufak çapk›nl›klar›m›z kem gözlerden hep nasibini alm›fl.
‹flte Gams›z Pafla da Saraydaki bir kan› bozu¤un iftiralar› sonucu “iflini yapmad›¤›”, “hep tembellik etti¤i” ve
“hareme s›kl›kla gitti¤i” gerekçeleriyle öldürülmüfl. Hâlâ
aile içerisinde tart›flmalar olsa da ben Gams›z Pafla’n›n
bir flehit oldu¤unu düflünüyorum efendim.
Asl›nda daha anlatacak o kadar çok fley var ki ama
yine de burada kesip, Gams›z Pafla’n›n o¤lu olan Pafla
dedemin maceralar›n› baflka bir yaz›ya saklayay›m. Ancak san›r›m burada anlatt›klar›m yeterli gelmifltir. Yani
gördü¤ünüz gibi ailem sars›lmaz bir flekilde kan›tlanm›flt›r ki Ermeni de¤ildir efendim. “Ermeni oldu¤unu biliyoruz” fleklinde bana mail atan kardeflimiz de umar›m bu
yaz›y› okumufltur.
Sevgili gençler, bu ay yaz› tarz›mda bir de¤iflikli¤e gidece¤im ve sizlerden gelen sorulara cevap olmaya çal›flaca¤›m. Sonraki ay yeniden eski tarza döneriz.
Yeni Demokrat Gençlik
39
Efendim ben, bu topraklar›n en köklü ailele rinden birisine mensubum ve Ermeni falan
de¤ilim. Benim Pafla dedemin babas›, Os manl›n›n son saray görevlilerinden birisidir.
Yani efendim kökümüz gördü¤ünüz gibi ta
saraya kadar dayanmaktad›r.
Soru 1: “Gönderen: saskin_ydg@... Kime: haluk_zorusevmez@... Konu: Ceza ne
olsun?
Merhaba Haluk A¤abey, bizler Türkiye’nin do¤al güzellikleriyle ünlü, deniziyle insan› bafltan ç›kartan bir flehrinde
faaliyet yürüten YDG’lileriz. Biz kumara karfl› oldu¤umuz
için tavla gibi oyunlarda hiçbir fleyine oynuyoruz ancak böyle olunca oynad›¤›m›z tavlan›n bir zevki kalm›yor. Bize ne
önerirsin?”
fiimdi sevgili gençler, mailinizi okudu¤umda flöyle bir
gülümsemeden edemedim. Ben üniversitede ö¤renciyken
takip etti¤imiz dergiden sürekli “bu ay hiç yaz›, haber yazmad›n›z” gibi serzenifller gelirdi. Biz de alandaki arkadafllarla birlikte o zaman bu soruna bir çözüm bulmufltuk:
Tavla turnuvas› düzenleyip kaybedenlere dergiye yaz›
yazd›r›yorduk. Siz de tavlada kaybedene dergiye yaz› yazma cezas› verebilirsiniz. Malum bir YDG’liye verilebilecek
en a¤›r ceza dergiye yaz› yazmas› olacakt›r.
Soru2: “Gönderen: mazlumydgli@... Kime: haluk_zorusevmez@... Konu: Aciiiil!
Haluk Abi, YDG’den bu aralar flu içerikte mailler geliyor:
‘Arkadafllar dergimizin zaman›nda ç›kmas› için da¤›t›m›n›
yapt›¤›m›z YDG’lerin karfl›l›¤›n› gönderelim’ Bu maillerin d›fl›nda bir kere de mes›nc›rda onlayn yakaland›m ve yine ayn› fleyi duydum. Bizde para olmad›¤› için ne yapaca¤›m›z›
bilmiyoruz. Bize hemen bir ak›l…”
Evet, mazlumydgli arkadafl›m. Ayn› mailler bana da
geliyor. Sana tavsiyem birincisi mailleri hiç görmemifl gibi davran. Yar›n bir gün sorduklar›nda “aa bize gelmedi
ya o mail galiba”, “ya bizim alandan baflka bir arkadafl
bak›yordu bu aralar maillere, galiba silmifl” ya da çok s›k›fl›rsan›z “ya biz bu ay dergiyi hep paras›z da¤›tt›k”, “bu
ay ev kiras›n› veremedik o nedenle para gönderemedik” gibi bahaneler üretebilirsiniz. ‹kincisi mes›nc›rda
“çevrimd›fl› göster” diye bir buton var, bu sayede kimseye yakalanmadan rahatça sohbet edebilirsin. Son olarak dergiyi faaliyetiniz için bir araç olarak kullan›p karfl›l›¤›n› da toplayarak gönderebilirsiniz ama bence bu
çok zor ve zahmetli bir yol.
Soru3: “Gönderen: bitkiniz@... Kime:
haluk_zorusevmez@... Konu: Çook yorulduk!!!
Slm Hlk abi. Bizim alanda baz› arkadafllar her gündemde “hemen harekete geçelim”, “imza toplayal›m”, “sesli ajit
yapal›m” fln diolar. ‹flin kötüsü bu iflleri yap›nca bir sürü insanla tan›fl›yoz. Çoook yoruluyoz. Bizler çk bitkiniz. Yaz›
yazmak bile yorucu. Ne yapcaz? Bye.”
Sevgili Bitkiniz, içinde bulundu¤unuz ruh halini çok
iyi anl›yorum. Hemen tecrübelerime dayanarak size de
bir iki çözüm önereyim. Mesela ilk olarak böyle imza
toplayal›m gibi önerilerde demagoji yap›n, “imza toplamak çok pasif bir ifl” gibi. E¤er bir uyan›k ç›k›p da “imza da toplayal›m baflka ifller de yapal›m birbirine engel
de¤il” derse tam ifl zaman› kaç kifli olursan›z olun say›n›n yetersiz oldu¤unu savunarak ifli ertelemeye çal›fl›n.
Bunlar› uygularsan›z rahatlars›n›z.
Sevgili gençler, bu ay cevap verdi¤im üç sorudan yararlanarak sizler de sorunlar›n›za çözüm bulabilirsiniz.
Yine de tak›ld›¤›n›z yer olursa bana dan›flmaktan çekinmeyin. Önümüzdeki ay görüflmek dile¤iyle.
40
Yeni Demokrat Gençlik
Kriz ve Kad›n
iflçi grevlere, fabrika iflgallerine, kitlesel eylemlere kat›l›yor. Hükümetler sosyal güvensizlik yasalar›n› ardarda
gündeme getiriyor. Kriz yo¤unlaflt›kça halk›n al›m gücü
düflürüyor, en temel gereksinimlere bile fahifl fiyatlar
konuluyor.
Küresel çapta yaflanan krizin faturas›ndan gençlik de
kendine düflen pay› al›yor. ‹flsizlik oran›n›n düne kadar
en düflük oldu¤u ülkelerde bile gençler iflsizlikle bo¤uflur
hale geliyor. Gelecek korkusuyla gittikçe daha fazla
umutsuzluk bata¤›na sürüklenen gençlik, paral› e¤itim
süreci ile birlikte e¤itim hakk›ndan bile mahrum b›rak›lmak isteniyor. Krizlerini aflmak için yeni yeni sektörler
açmak amac›yla hareket eden egemenler e¤itimi de bir
al›flverifl konusu haline getiriyor.
Emperyalist kriz tüm dünya emekçileri gittikçe a¤›rlaflan çal›flma koflullar›, sosyal y›k›m yasalar›n›n art›fl›,
zamlar, iflsizlik vb. sald›r›larla sarmalamaya çoktan bafllad› bile. Uzun y›llard›r sessiz bir seyirle devam eden, ancak çeflitli formüllerle örtbas edilen kriz art›k kaç›n›lmaz
olarak örtbas edilemez hale geldi ve patlak verdi. Ancak
bu patlak verme daha bir ilk; burjuva iktisatç›lar bile krizin etkilerini daha net ve gerçek bir biçimde görmedi¤imizi, önümüzdeki döneme göre bu dönemin olumlu oldu¤unu söylemekten kaçam›yorlar.
Sözde aniden ortaya ç›kan kriz flok etkisi yaratm›fl gibi görünse de bizler taraf›ndan krizin flafl›rt›c› görülmesi
mümkün de¤il. Uzun süredir derinleflmekte olan krizin
fark›nda olmak bir yana, emperyalist/kapitalist sömürü
sisteminin içkin do¤as›n› biliyoruz. Krizlerin var olan sömürü sisteminin hareket yasalar›ndan biri oldu¤unu da
biliyoruz.
Krizin faturas› halka…
Krizi bitmek tükenmek bilmeyen kâr h›rslar›yla yaratanlar zararlar›n› ise emekçilere yüklüyorlar. Dünün
ekonomik olarak en güçlü, halk›n “refah” seviyesinin
yüksekli¤i bak›m›ndan en iyi ülkeleri bile bugün daha
fazla emekçinin iflten ç›kar›lmas›na sahne oluyor. Milyonlarca iflçi iflinden ediliyor, dünyan›n her yerinden iflten atmalar, hak gasplar› haberleri geliyor, milyonlarca
Karfl›s›nda halk›n gittikçe büyüyen tepkisini gören
emperyalist egemenler ekonomik krize paralel olarak siyasal krizlerinin de faturas›n› bizlere ç›kartmaya çal›fl›yorlar. Egemenler aras› rekabet gittikçe art›yor. Var olmak için sömürü sistemini derinlefltirmekten baflka çaresi olmayan sistemin egemenleri daha bir azg›nlaflarak yeni kaynaklar ar›yorlar. Bu da yeni kirli savafl politikalar›n› beraberinde getiriyor. Emperyalist egemenler iflgal
edecekleri yeni yerleri çoktan keflfettiler bile. Filistin halk›na yap›lan sald›r›, katliam artacak olan kirli savafl gerçekli¤inin sadece bir bafllang›c›. Bugün Obama yeni yerlere “terörizmi” yok etmek için ABD’nin girece¤ini aç›klad›, bahanelerini de çoktan uydurdu. ‹lk hedefini Pakistan olarak ortaya koydu.
Bizim gibi emperyalizme göbekten ba¤›ml› yar›-sömürge ülkeler için ise egemenler için daha büyük sömürü halk›m›z için ise daha büyük zulüm paketleri çoktan
yola ç›kt›. Yar›-feodal yar›-sömürge ülkemizde bizler krizin zararlar›n› katmerleflmifl haliyle yafl›yoruz. Sürekli bir
sefalet, sürekli bir açl›kla bo¤uflan Türkiye halk› bugün
daha büyük sald›r›lar›n oda¤›d›r. Krizin faturas›n› ödetmek için sömürge ve yar›-sömürgelerin halklar›ndan daha iyi hedef neresi olabilir ki? Davos Zirveleri’nde flov
yapan, IMF’ye güya meydan okuyan hükümet ve temsilcileri insanl›k d›fl› zamlarla halk›m›z› gittikçe daha fazla
boyunduruk alt›na almaktad›r. Gecekondu mahallesinde
daha az kömür yakmak için sobas›n› söndüremeyen bir
ailenin kömürden zehirlendi¤i haberi halk›m›z›n içine
düfltü¤ü sefaleti anlatan örneklerden sadece biridir.
Yeni Demokrat Gençlik
Kad›nlar krizden nas›l etkileniyor?
Halk›m›z›n ma¤duriyetini büyütecek olan krizden kad›nlar›n daha çok etkilendi¤i ve gittikçe daha çok etkilenece¤i ise aflikârd›r. Emekçi kad›nlar tüm dünyada ezilenlerin en ezileni olarak s›rt›nda daha büyük yük tafl›maktad›r. Evin iflleriyle, çocuk bak›m›yla u¤raflan kad›n
çal›flsa da çal›flmasa da yoksullu¤un, zamlar›n, iflsizli¤in
etkisinde en çok kalacak olan kesimdir.
‹flsizlik bugün tüm emekçi halk›m›z için ciddi bir sorunken kad›nlar için sorun daha büyüktür. Ülkemizde
çal›flan kad›n oran› zaten çok düflüktür. Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K) taraf›ndan 15 Ekim’de aç›klanan Hane Halk› ‹flgücü Araflt›rmas› 2008 Temmuz dönemi sonuçlar›na göre, erkeklerde iflgücüne kat›lma oran› yüzde
73.2 iken kad›nlarda bu oran sadece yüzde 27.2. Krizle
birlikte bu 27.2’lik oran›n gittikçe düflece¤i dönemler yaflanacakt›r. En çok kad›n çal›flt›ran yerler olarak küçük
ve orta ölçekli atölye tarz› iflletmelerin iflas bayra¤›n›
çekmesi kad›nlar›n iflsizlikten etkilenme riskinin göstergelerinden biridir. Büyük iflletmelerdeki daralmalarda
ise ilk iflten ç›kar›lmak istenen kad›n iflçiler-emekçiler
olacakt›r.
Ülkemizin yar›-feodal, yar›-sömürge yap›s›ndan kaynakl› kad›n›n ifl hayat›ndaki rolü çok s›n›rl› olsa da evdeki kocan›n iflsiz kalmas› veyahut maafl›n›n azalmas›, ücretsiz izne ç›kart›lmas› gibi durumlar karfl›s›nda ifl hayat›na giren kad›nlar da bu dönemde karfl›m›za ç›kacakt›r.
Ancak bu ailenin yaflad›¤› geçim s›k›nt›s›n›n önüne geçemeyecektir, kad›n erkekle ayn› ifli yapmas›na karfl› erkekten daha az ücret alacak, hatta tüm aile çal›flma yaflam›na girse bile erke¤in tek bafl›na kazand›¤› paraya ancak
yetiflebilecektir. Bu durum makineleflme ile birlikte kad›n›n ev sanayisi alan›ndan ç›k›p fabrikalara daha çok girdi¤i 1800’lü y›llardan beri böyledir. Ancak geçmiflte de
görüldü¤ü gibi aile bazl› ücret gibi uygulamalarla kriz dönemlerinde bu durumun daha net ve yo¤un hale geldi¤i
görülmektedir. Bir taraftan kad›n›n çal›flmas› evde daha
çok haz›r yiyecek ve eflya sat›n al›nmas›na yol açacak bu
da hem kad›n›n ailesine, çocuklar›na yabanc›laflmas›n›
hem de evdeki tüketimin artmas›n› beraberinde getirecektir.
Çal›flan kad›nlar›n yüzde 40’›n› oluflturan k›rsal kesimde tar›m alan›nda çal›flan, ço¤u istatistik verilerine
göre çal›flan kad›n içerisinde görülmeyen kad›nlar ise bu
dönemde krizin tar›m ve köylülük üzerinde kendisini
gösteren etkilerini yaflayacakt›r. Devlet deste¤inin tar›mdan elini çekmesi, ithalat kotalar›n›n kald›r›lmas› gibi
emperyalist uygulamalarla gittikçe daha fazla üretemez
41
hale getirilen köylü özellikle ülkemizde hedef tahtas›ndad›r. Gübreye, tohuma yap›lan zamlar yeni zamlar› beraberinde getirecek, al›m gücünün gittikçe düflmesiyle
birlikte üretemeyen köylü ciddi bir borç bata¤› ve geçim
s›k›nt›s› içinde k›vranacakt›r. Kad›nlar›n çal›flma oran›n
çok yüksek oldu¤u tar›m alan›nda üretimin durmas› köylü kad›nlar›n çok büyük oran›n›n iflsizlik ve sefalet içine
düflmesi anlam›na gelecektir. fiehirlere göçün ise köylü
için çare olmad›¤› günümüzde köylü taraf›ndan anlafl›lm›flt›r. Hele kriz döneminde flehre göç eden köylünün
daha büyük s›k›nt›lar yaflayaca¤›, ifl bulmak bir yana tüketimin artaca¤›, geçim s›k›nt›s›na ve de¤iflen yaflam alan›na paralel olarak aile kurumunun da sars›nt› yaflayaca¤›
aflikârd›r. Aile kurumunun yaflad›¤› sars›nt› ise yaflam
tarz›n› de¤ifltirmeye çal›flan kad›n› çok derinden etkileyecektir.
Yine iflsizlik oranlar› belirlenirken hesaba kat›lmaya
bile tenezzül edilmeyen ev kad›nlar› ise krizden etkilenme konusunda çal›flan kad›nlardan çok farkl› durumda
de¤ildir. Evin ekonomisi büyük oranda kendisinden sorulan kad›n akaryak›ttan en temel g›da maddelerine kadar her türlü gereksinimin üstüne binen zamm›n aile
içinde en çok s›k›nt›s›n› çeken bireydir. Ayn› flekilde kocas› iflten ç›kan kad›n zaten çok küçük paralarla evi döndürmeye çal›fl›rken paras›zl›k içinde çocuklar›n› beslemeye, evin ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya çal›flmaktad›r. Aile
ortam›nda çal›flan kad›n için zaten yo¤unlukla görülen
çocuklar›na, evine yabanc›laflma geçim s›k›nt›s›n›n da yo¤unlaflmas›yla birlikte kad›nlar›n geneline yay›lacakt›r.
Açl›k ve yoksulluk boyunduru¤u alt›ndaki kad›nlar›n
ekonomik kriz dönemlerinde çocuklar›n› daha çok satt›klar›, anne çocuk sevgisinin ortadan kalkt›¤›, annelerin
çocuklar›na olan uzakl›¤›n› çocuklar›n› öldürmeye kadar
vard›rd›klar› görülmüfltür.
Ücret köleli¤i var oldukça yaflanacak olan fuhufl hepimizin tahmin edebilece¤i gibi kriz dönemlerinde artacak ve kad›nlar için açl›ktan kurtulufl olarak görülecektir. Bugün ABD’den Türkiye’ye krizin patlak vermesiyle
birlikte daha çok kad›n›n fuhufl bata¤›na sürüklenmesi
söz konusudur. Geçim s›k›nt›s› içerisindeki kad›n çaresizlik içinde yafl› ne olursa olsun kendisini sat›l›¤a ç›kartarak geçim s›k›nt›s›n› atlatmaya çal›flmaktad›r. Sadece
aç›ktan fuhufl de¤il bu dönemde kad›n›n bir meta olarak
görüldü¤ü sistemde zaten s›k s›k rastlad›¤›m›z gizli yap›lan fuhuflun da artaca¤› günler yaklaflmaktad›r. ‹flinden
olmak istemeyen ya da ifl arayan kad›n “imkân” yaratmak için bedenini kullanma yolunu seçecektir. Krizden
her türlü kâr sa¤lamaya çal›flan burjuva-feodal egemen-
42
ler ve onlar›n hiyerarflik astlar› ise kap›lar›na ifl için gelen emekçi kad›nlar karfl›s›nda a¤›zlar›n›n suyunu ak›tmaktad›r.
‹flsiz kalan koca, a¤abey, baba bütün kinini sisteme
kusmad›¤› yerde evde en zay›f olarak gördü¤ü ö¤eye kusacakt›r. Ailesini geçindiremeyen erkek, sars›lan otoritesini kad›na yönelik uygulad›¤› sözlü veya fiili fliddeti ve di¤er bask› türlerini art›rarak kazanmaya çal›flacakt›r. Ayn›
flekilde aile içi d›fl› fliddeti artmas›nda zaten toplumun genel gidiflat› etkili olacakt›r.
Bugün devlet korku co¤rafyas› yaratma çabas›na h›z
vermifl durumda. Her gün haberlerde daha korkunç fleylerle karfl›lafl›yoruz. Devletin kolluk kuvvetlerinin insanlar› daha pervas›zca katletti¤i, polise kimlik sordu¤u için
a¤›r fliddete maruz b›rak›lan insanlar›n flu aralar daha yo¤un oldu¤u ülkemizde fliddete baflvurma oran›n›n artaca¤› muhtemeldir.
Daha önceki dönemlerde yaflanan ekonomik krizler-
Yeni Demokrat Gençlik
de de suç oranlar›n›n, çeteleflme mafyalaflma, taciz,
uyuflturucu vb. olaylar›n artt›¤› saptanm›flt›r. Sadece geçim s›k›nt›s› de¤il devlet eliyle de kriz döneminde bu tür
olaylar halk›m›z›n içinde daha çok yayg›nlaflt›r›lmaktad›r.
Halk›m›z›n çeliflkilerinin yo¤unlaflt›¤›, sisteme karfl› tepkilerinin artaca¤› flu dönemde devlet siyasi “suç”lar› ifllemesinler diye halk›m›z› baflka suçlara itmektedir. Kuflkusuz burada yukar›da belirtti¤imiz gibi kad›nlar›n bu fliddet ve suç ortam›ndan ma¤dur olan kesimde olaca¤›
aç›kt›r. Taciz, tecavüz, kad›n ticareti, aile içi d›fl› fliddet
ço¤u zaman kad›nlar› hedef almaktad›r.
Genç kad›nlar için kriz
neler getirecek, neler götürecek?
Halk›n bir kesimi olarak tüm kad›nlar› hedef alan bu
sald›r›lar ve durumlar genç kad›nlar içinde kendini göstermektedir. Hatta baz› sald›r›lar genç kad›nlar için daha yo¤un bir hâl almaktad›r. Genç kad›nlar›n daha özel
daha ba¤›ms›z yaflad›¤› sorunlar da vard›r. Bugün birçok
genç kad›n hem ekonomik krizden dolay› hem de kad›n
ve tecrübesiz oldu¤u için iflletmelerin kap›s›ndan döndürülmektedir. Ya da yine ayn› sebeplerden kaynakl› çok
kötü flartlarda, düflük ücret ve uzun saatler güvencesiz
çal›flma koflullar› ile karfl› karfl›ya b›rak›lmaktad›r.
‹flten ç›kartmalarda da benzer gerekçelerin kad›nlar›n karfl›s›na ç›kaca¤› ortadad›r. Gerek tar›m alan›nda,
gerek de kad›nlar›n yine daha yo¤unluklu görüldü¤ü küçük iflletmelerde daha çok genç kad›n iflçilerin ve köylülerin varl›¤› ortadad›r. Emperyalist krizden ilk olarak tar›msal üretimin ve küçük iflletmelerin etkilenece¤i ve bu
ba¤lamda genç kad›n iflçilerin, emekçilerin ilk elden iflsiz
kald›klar› ve kalacaklar› daha flimdiden görülmektedir.
Aile içi fliddet, aile içi d›fl› ta ciz, kad›na yönelik din, töre gi bi gerici kisveler alt›nda ger çeklefltirilen bask›, krizle para lel artmaya mahkûmdur.
Y›llard›r bar›nma, ulafl›m, harç, kay›t paras› gibi sorunlarla u¤raflan ö¤renci kad›nlar ise hem ekonomik
hem de sosyal sorunlar›n›n artt›¤› dönemlere girmektedirler. Üniversiteli kad›n okuluna bafllar bafllamaz bar›nma sorununu daha ciddi yaflar. Ailesi “k›zlar›n› koruma
iste¤iyle” üniversiteli kad›n› en “güvenli” yere yerlefltirmek ister ancak yurtlar yetersiz ve sa¤l›ks›z, ev fiyatlar›
ise fahifl noktadad›r. Daha geçenlerde Ankara’da yaflayan bir ö¤renci kad›n arkadafl yurt ücretini ödeyemedi¤i için ac›mas›zca soka¤a at›lmak istenmifl, son anda çaresizce borç bularak yurtta bar›nma “hakk›n›” tekrar elde etmifltir. Bir sonraki ay, bafl›na ne gelece¤i ise meçhuldür.
Krizin de gelifliyle birlikte hem çal›fl›p hem okumaya
çal›flan genç kad›nlar›n say›s› artacak ancak genele yay›lm›fl iflsizlik veya kötü çal›flma koflullar›, düflük ücretli
Yeni Demokrat Gençlik
43
maafllar üniversiteli genç kad›n› okul b›rakmalara daha
da kötüsü fuhufla kadar itecektir hatta itmektedir. Daha
bir süre önce Hürriyet gazetesinde ç›kan bir haberde
kriz yüzünden engelli ev kad›nlar›ndan memur genç erkeklere kadar bir sürü kiflinin kendisini internetten pazarlad›¤› haberinde üniversiteli genç kad›nlar›n bu kapsamda önemli bir yeri kaplad›¤› belirtiliyor. Bu flartlarda
okula bar›nma paras›n› bile ödeyemeyen ö¤renciye bundan sonra e¤itim tamamen paral› olacak diyen egemenlerin kuklalar› bu haberlere sessiz kalmaktad›r. Bologna
süreci ile birlikte gittikçe daha fazla elimizden al›nan paras›z e¤itim hakk› tüm ö¤rencileri etkilerken genç kad›nlar›n bu süreçten zarar görmesi daha yayg›n olmaktad›r. Zaten feodal zihniyetlerden kaynakl› kad›nlar için
bir lütuf olarak görülen e¤itim hakk› kad›n›n elinden daha fazla al›nacakt›r. “Seni okutacak param›z yok” diyen
aile elindeki iki kurufl paras› varsa da bunu evin k›z›n›n
okumas› için kullanmayacakt›r.
rak görülen genç kad›n› fuhufl sektörüne haz›r kriz de
varken itelemek daha kolay olmaktad›r. Sefaletin, açl›¤›n, artan feodal bask›lar›n, aile içi fliddetin bir taraftan
da özellikle medyan›n etkisiyle sürekli propaganda edilen emperyalist yoz kültürün etkilerinin birleflmesi genç
kad›n› “kurtulufl” aramaya sevk edecektir. Zenginlik,
sözde bir özgürlük aray›fl›nda olan genç kad›n fark›nda
olmadan daha çok zincirlenecektir.
Aile içi fliddet ve toplumun geneline yay›lan yozlaflmadan da yine en çok genç kad›n etkilenecektir. Hem
kad›n hem de genç oldu¤u için feodal bask›y› çok daha
yo¤un yaflar. Evin içinde abisinin babas›n›n karfl›s›nda
korunmaya muhtaç, ancak bir taraftan da her türlü
“etinden sütünden” yaralan›l›r bir araçken evinden d›flar› ç›kt›¤› anda cinsel bir obje ayn› zamanda da iyi bir tüketicidir. Yozlaflman›n, fliddet ve tacizlerin genç kad›nlar
için tehlike olmas› durumunun artmas› kriz döneminde
muhtemeldir.
feminist ya da reformist anlay›fllar kad›nlara adeta mücadele ça¤r›s› de¤il uzlaflma ça¤r›s› yap›yorlar. Kad›nlar
bar›fl istiyorlar diyorlar. Emperyalist kriz yukar›da da
belirtti¤imiz gibi yeni kirli savafllara gebedir, emperyalistler aras› dalafl›n da yo¤unlaflmas› gelecek y›llar›n savafl y›llar› olabilece¤ini gözler önüne seriyor. Kad›n elbette kirli savafla karfl›d›r ve yaflad›¤›m›z ve yaflamakta
oldu¤umuz emperyalist savafllara, katliamlara olan öfkesini büyütmelidir. Bugün ‹srail siyonizminin katliam›ndan
Kürt ulusuna karfl› Türkiye Kürdistan›’nda y›llard›r sürdürülen imha ve inkar politikas›na kadar kad›nlar tüm
gerici savafllara karfl› olmal›d›r.
Kad›n bu sald›r›lar› nas›l
püskürtür?
Yaz›m›z›n bafl›nda krizlerin kapitalizmin do¤as›nda
oldu¤undan bahsetmifltik. Egemenler sömürülerini
yo¤unlaflt›rma paketleriyle krizlerini aflamaya çal›fla
dursun; bizlerin bu krizlerin sistemin krizi oldu¤unu fark
etmemiz ve hedefimizi krizin üzerimizde kendini gösterdi¤i somut etkiler yan›nda toptan bu sömürü sistemine
çevirmemiz gerekmektedir. Kad›nlar›n da bu ba¤lamda
Liseli genç kad›n ise benzer piyasalaflma sürecinin bir
aile içi fliddete, zamlara, iflsizli¤e, e¤itim sa¤l›k gibi alanparças›d›r. Bar›nma sorunu gibi durumlar karfl›s›na çok
larda yasalaflan emperyalist uygulamalara karfl› ç›kmas›
nadir ç›ksa da s›nav sisteminin yaratt›¤› hem bask› psikoçok önemlidir. Ancak bütün bu karfl› ç›k›fllar›n anti-emlojisi hem de ekonomik sömürü sistemi liseli kad›n için
peryalist bir durufl
belirleyicidir. Artan
temelinde tüm kayoksullaflmayla, iflAile
içi
fliddet
ve
toplumun
geneline
yad›nlar›n özelde de
sizlikle birlikte liseli
y›lan yozlaflmadan da yine en çok genç kagenç kad›nlar›n mükad›n dershaneye
cadele hatt› örmesi
d›n etkilenecektir. Hem kad›n hem de genç
hatta belki liselilerin
belirleyicidir. Krize
gittikçe paral›laflmaoldu¤u için feodal bask›y› çok daha yo¤un
karfl› anti-emperyas›yla liseye bile gideyaflar.
list mücadele dermeyecek. Okulunu
ken mücadele ile ne
b›rak›p ifle girecek
demek istedi¤imizin daha do¤rusu kad›nlar›n hangi müya da okuldan arta kalan zamanlarda çal›flmak için ifl aracadele ile kurtulufla gideceklerinin alt›n› çizmek gerekyacakt›r. Bu liseli kad›n›n ciddi bir ifl gücü olarak büyük
bir sömürüye maruz kalmas›na, üniversite hayallerinin
mektedir.
tamamen son bulmas›na yol açacakt›r.
Bugün emperyalist sistemin kalemflörleri ve burjuva
Ayn› flekilde fuhufl sektörü de ilk elden genç kad›nlara gözünü dikmekte, hem genç ve daha duygusal olan
hem de erkekler taraf›ndan daha iyi bir tatmin arac› ola-
Bu kad›n için hem anti-emperyalist mücadelenin bir
44
Yeni Demokrat Gençlik
Kad›n savafllardan da fazla s›yla etkilenmektedir. Sivil
halka yönelik sald›r›lar›n
daha yo¤un yafland›¤› gü nümüz kirli savafllar› ka d›nlar için ciddi bir fiziksel,
psikolojik ve ekonomik y› k›md›r.
parças› oldu¤u hem de bir kad›n oldu¤u için önemlidir.
Kad›n savafllardan da fazlas›yla etkilenmektedir. Sivil halka yönelik sald›r›lar›n daha yo¤un yafland›¤› günümüz
kirli savafllar› kad›nlar için ciddi bir fiziksel, psikolojik ve
ekonomik y›k›md›r. Günümüz savafllar› kimyasal silahlar›n da yayg›nlaflmas›na paralel milyonlarca ailenin yani
kad›n›n ve çocu¤un yok olmas›na ya da sa¤l›¤›n›n bozulmas›na yol açmaktad›r. Ailesi y›k›ma u¤ramad›¤› için daha flansl› say›labilecek kad›n ise ekonomik s›k›nt›larla iç
içedir. Savafl›n getirdi¤i k›tl›k, eflinin iflsizli¤i, bar›nma sorunu gibi sorunlar kad›nlara yönelik sömürüyü art›rmaktad›r.
Ancak sistemin kirli savafl politikalar›yla devrimci savafllar› birbirine kar›flt›rmak büyük bir hata veya kand›rmacad›r. Tarihte de görüldü¤ü gibi kad›nlar devrimci savafllar›n en önünde yer alm›fl, militan ve kararl› durufllar›ndan sistemin onlara biçmeye çal›flt›¤› role ra¤men geri ad›m atmam›fl ve ancak böyle kazanm›fllard›r. Eflit oy
hakk›ndan, eflit ifle eflit ücret mücadelelerine kadar reformsal haklarda bile kad›nlar çetin savafllar vererek, sokaklarda barikatlarda, da¤larda, cephelerde savaflarak
kazan›m elde etmifllerdir. Hele de kad›n›n nihai kurtuluflunun devrimlerden geçti¤i ve devrimlerin ancak bar›fl
için savaflmakla mümkün olabilece¤i gerçe¤i karfl›m›zdad›r. Emperyalist krize karfl› yürütülecek mücadelede de
kazan›mlar k›yas›ya savaflarak elde edilecektir. Kad›n›n
yüzy›llard›r süren ezilenin de ezileni olma durumu üretim iliflkilerinden ba¤›ms›z de¤ildir, krizle birlikte kad›n›n
daha çok hissedece¤i sald›r›lar da bu kapsamdad›r. Krizi
yaratanlar emperyalist egemenlerdir ve faturas›n› halklara ç›karmak istemektedir; krizi yaratanlara karfl› savafl
meflrudur.
Lenin’in de söyledi¤i gibi biz kad›nlar bar›fl çabam›z›
sosyalizm u¤runa ayaklanmaya ve sosyalizm için savafl›ma dönüfltürmeliyiz yani sahte bar›fl› k›rmal›y›z. Hele de
ülkemiz gibi sürekli faflizm koflullar›n›n oldu¤u, en küçük
demokratik hak talebine bile devletin azg›nca sald›rd›¤›
ülkelerde, bu katliamlardan da, emperyalist sald›r›lardan
da, feodal uygulamalardan da en çok nasibini alan biz
Türkiye halk›na mensup kad›nlar için egemen s›n›flara
karfl› savaflmak belirleyici noktad›r. Bu okul s›ralar›ndan, alanlara… yürütece¤imiz savafl anti-emperyalist bir
mücadele temelinde örgütlenmeyi ve birleflik mücadele
yürütmeyi gerekli k›lmaktad›r.
YDG Merkezi Kad›n Komisyonu
Yeni Demokrat Gençlik
45
DESA Direniflindeki Kad›n ‹flçilerin Hat›rlatt›klar›...
“Bu kad›nlar beni bat›racak!”*
DESA’n›n Çorlu, Düzce, Sefaköy olmak üzere üç fabrikas› bulunmakta. Ayn› zaman DESA 500 büyük firma aras›nda yerini al›yor. Toplamda yaklafl›k 1200 iflçi çal›fl›yor.
Cinsiyet da¤›l›m› ise yar› yar›ya denilebilir. Yani 1200 iflçinin 600 kadar› kad›n iflçilerden oluflmaktad›r. Kad›n iflçilerin kendi içlerindeki dayan›flmas›n›n daha bir tutkulu oldu¤u gözlerden kaçm›yor. Yine Emine Arslan örne¤inde oldu¤u gibi, tek bafl›na bir kad›n, iflçi kad›n kimli¤iyle fabrika
önünde direnifle geçebiliyor.
Kamuoyunda bu kadar yank› uyand›ran DESA direniflinin arkas›nda kad›nlar›n mücadelesinin belirleyici oldu¤unu
belirtmek gerekir. Milliyeti, dini, inanc› ne olursa olsun kad›n iflçiler aç›s›ndan de¤iflmeyen tek fley iflçi kaderini paylaflmalar›. Bu nedenle direnifllerde baflörtülü kad›nlar›n yer
almas›na oldukça flafl›ranlar da yok de¤il. Di¤er yandan
“baflörtüsü hakk›” için dahi olsa ülkemizin ‹slamc› bas›n›n›n
konuya iliflkin tek kalem oynatmamas› ise emek mücadelesine olan mesafesini göstermesi aç›s›ndan ibretlik. Ulusal
bas›n ise kad›n direniflçilerin bilhassa Emine Arslan üzerinden meseleyi ele alarak yaklaflt›. Emine Arslan’› direnen bir
iflçi olarak görmekten çok kad›n kimli¤i üzerinden konuyu
ele ald›.
DESA’ya dönersek, modern üretim tesislerine sahip
olan DESA’da iflçiler ise ayn› modern çal›flma koflullar› içerisinde de¤il vahfli kapitalizmin en ac›mas›z dönemlerini hat›rlat›r türden. Bu koflullara art›k katlanamayan ve bu kötü
koflullar› düzeltmek isteyen iflçiler sendikaya üye oldular.
Ve sendikaya üye olduklar› iflveren taraf›ndan anlafl›l›nca iflten at›ld›lar. ‹lk iflten ç›karma 2008’in Nisan ay›nda Düzce
fabrikas›nda gerçekleflti. Daha sonra Sefaköy’deki fabrikada Haziran ay›nda Deri-‹fl Sendikas›na üye olan Emine Arslan iflten ç›kar›ld›.
Direniflin sembolü haline gelmifl Emine Arslan DESA’da neler yaflad›¤›n› flöyle anlat›yor: “‹fle ilk girdi¤imde
dokuz ay sigortam yap›lmad›. Sigortac›lar geldi¤inde bizleri fabrikan›n çat›s›na sakl›yorlard›. Biz saatlerce orada so¤ukta donuyorduk. Çal›flmaya bafllad›k fakat uzun çal›flma
saatleri çok a¤›rd›. ‹ki gün eve gidemiyor ve fabrikada geceliyorduk. Eve gitti¤imizde bacaklar›m›z balon gibi oluyordu ve flifliyordu. Ö¤len vakti oluyordu yükleme var diye
yemek vermiyorlard›. 220- 240 saat mesai yap›yorduk ayda. Önümüze gelen ka¤›tta ise 6-10 saat mesai yapt›¤›m›za
dair ka¤›t imzal›yorduk. Solvent ve bali gibi kimyasallara
maruz kal›yoruz. Bunlara karfl› hiç önlem yok.”
DESA iflçileri sabahlama denilen çal›flmada ise 40 saate
varan sürelerde çal›flt›r›l›yorlar. Dinlenmek için yer yok,
dinlenmek istersen depoya gidip kendini bir saat bir yerlere atabilirsin. Emine Arslan yükleme oldu¤u s›rada yemeklerin akflam befle sarkt›¤›n› ve yeme¤i befl dakika içinde yemek zorunda olduklar›n› anlat›yor. “15 dakika yemek molas› veriliyor. Befl dakikas› yemek kuyru¤u, befl dakikas› yeme¤i yemek ve sonras› ifle geri dönmek. Yemekten sonra
tuvalete gidemiyorduk. Yemek bafllar bafllamaz tuvaletlerin kap›lar›na denetçiler dikiliyor”.
Yeme¤i iflçiler bir an önce bitirsinler diye yemekhanede ustabafllar› taraf›ndan denetleniyor bir an önce bitmesi
için iflçilere her daim gözlerimiz üzerinizde mesaj› veriliyor.
Sadece Emine Arslan de¤il, Düzce fabrikas›nda Deri-‹fl
Sendikas›’na üye olan ve at›lan kad›n iflçiler de orada yaflad›klar› flöyle anlat›yorlar:
Nuray Öztürk: “‹çti¤imiz sular tuvaletten akan sulardan dolduruluyordu. Yemeklerden her fley ç›k›yordu.”
Canan Çelik: “Tuvaletleri kilitliyorlard› bir dönem.
Hamile kad›nlar tuvalete çok gittikleri için onlar› tuvalete
göndermemek için yapm›fllar. Böyle bir fley olabilir mi?
Çok fazla mesai vard›, ‘usta hastay›m’ diyordum, ‘ben de
hastay›m’ diyordu.”
Gülhan Akyüz: “Burada asgari ücretle çal›fl›yordum.
Çal›flma saatleri çok uzundu. ‹nsan›n hem fizi¤ini hem de
psikolojisini zorluyordu. ‹ki gün tatil diye girdik ifle, hiçbir
zaman iki gün tatil yapmad›k. ‹flverene karfl› bir h›rs›m›z
var, o h›rs bizi ayakta tutuyor. Paradan ziyade onurumuzun peflindeyiz. Bizler de fabrikalar buraya geldi¤inde daha
iyi çal›flma koflullar›na kavuflaca¤›m›z› zannettik. Ancak hiç
böyle olmad› en güzel arazilerimize kondular. Bize de daha fazla açl›k ve kölelik getirdiler.”
DESA’da say›ca oldukça fazla kad›n iflçi bulunmas›na
ra¤men, krefl, emzirme odalar› gibi olanaklar da bulunmuyor. Fabrikada uluslararas› denetim yap›laca¤› s›rada ise
her fley usulüne uygun de¤ifltiriliyor. Damacanalarla su getiriliyor, her taraf tertemiz ediliyor. Olmayan emzirme
odalar› kuruluyor. Fabrika yetkilileri taraf›ndan iflçilere, pis
bir gülümseme ifadesiyle denetçiler soru sorduklar›nda
neleri demeleri ve neleri dememeleri gerekti¤i ve olumsuz
bir fley söylemeleri halinde iflten ç›kar›lacaklar› söyleniyor.
46
Yeni Demokrat Gençlik
Denetçiler iflçiye soru sorduklar› esnada ise ustabafllar›
haf karfl›lanm›fl. Ama daha sonras›nda flehir de buna al›flfabrika yetkilileri kalabal›klaflarak iflçinin surat›na bak›yormaya bafllam›fl. Kad›n›n ev içindeki gizli eme¤inin ona kiflilar.
sel geliflimi aç›s›ndan hiçbir fayda getirmedi¤i ama ne zaMarx ve Engels, Aral›k 1847’de kapitalizmin amans›z
manki ev kölesi olmaktan kurtulup toplumsal üretime kaelefltirisini yaparken iflçilerin bu yaflad›klar›n› bundan 150
t›lmas›n›n ard›ndan kad›n için ilerici bir geliflmeye yol açt›küsur sene önce çok çarp›c› bir biçimde not düflmüfltü:
¤›n› DESA kad›n iflçileri üzerinde net bir flekilde görebili“Modern sanayi, ataeryoruz.
kil ustan›n küçük atölyesi
“Kad›n›n gerçek özsanayici kapitalistin büyük
gürleflmesi” diyor Lenin,
fabrikas›na dönüfltürmüfl“gerçek komünizm, ev
tür. Fabrikaya doluflan
ekonomisinin ayr›nt›lar›na
emekçi kitleler, askerler gikarfl› ya da daha do¤rusu
bi örgütlenmifltir. Onlar, sasosyalist büyük ekonomi
nayi ordusunun s›radan eriçin onun kökten de¤ifltirilleri olarak, tam bir subaylar
mesi u¤runa (devlet çark›ve çavufllar hiyerarflisinin
n›n bafl›ndaki proletaryakomutas› alt›na sokulmufln›n yönetiminde) y›¤›n salard›r. Onlar yaln›zca burjuvafl›m› nerede ve ne zava s›n›f›n›n ve burjuva devman bafllarsa, ancak oraletinin köleleri olmakla kalda ve o zaman bafllayamazlar; her gün, her saat
cakt›r.” [2]
makineler taraf›ndan, denetçi
Bafl›n›n kapal› olmas› ya
DESA’n›n Çorlu, Düzce, Sefaköy olmak
taraf›ndan ve en çok da burda olmamas›, muhafazakar
üzere üç fabrikas› bulunmakta.. Toplamda olmas›, oy verdi¤i partinin
juva fabrikatörünün kendisi
yaklafl›k 1200 iflçi çal›fl›yor. Cinsiyet da¤›l›- ne oldu¤u bir kenara iflçi
taraf›ndan kölelefltirilirler. Bu
zorbal›k biricik amac›n›n kam› ise yar› yar›ya denilebilir. Kad›n iflçilerin s›n›f›n›n bilincinin patronlar
zanç oldu¤unu ne kadar aç›k
kendi içlerindeki dayan›flmas›n›n daha bir s›n›f›n›n bask›s› oldukça gebir biçimde ortaya koyarsa, o
liflmeye aç›k oldu¤udur.
tutkulu oldu¤u gözlerden kaçm›yor.
kadar afla¤›l›k, o kadar tiksinMarx ve Engels’in deyimiydirici ve o kadar dayan›lmaz
le “…modern sanayi ne kaolur.”[1]
dar geliflirse, erkek eme¤inin yerini o ölçüde kad›n eme¤i al›r.
Köle gibi çal›flt›r›lan DESA iflçileri için art›k çözüm müYafl ve cinsiyet farkl›l›klar›n›n iflçi s›n›f› için hiçbir ay›rt edici topcadelede etmekti. Sendikan›n ne oldu¤unu dahi bilmeyen
lumsal geçerlili¤i kalmam›flt›r art›k. Bütün iflçiler, yafl ve cinsiiflçiler çok uzun saat çal›flma koflullar›ndan kaynakl› dünyayetlerine göre farkl› masrafa yol açan ifl araçlar›ndan baflka bir
dan o kadar kopart›lm›fllard› ki Emine Arslan “biz kafestefley de¤illerdir art›k…”[3]
ki kufl gibiydik” diyor. Ve direnifle bafllad›ktan sonra “ben
Bundand›r ki iflçi s›n›f›n›n içerisinde kad›nlar›n daha
bilmiyordum d›flar›da bu kadar emekten yana olan insan
fazla yer almas› ilericidir. Bunu direnifllerde kad›nlar›n en
oldu¤unu” diye ekliyor.
ön saflarda yer almas›nda görebilmekteyiz. Çünkü iflyerle‹flçiler iflten at›ld›klar› günden sonra fabrika önünden
rinde iflçi kad›nlar sadece ifli yapmakla kalm›yorlar cinsibeklemeye bafllad›lar. Ve iflyerine haklar›n› alarak sendikayetçi ifl bölümüne tabi tutularak ayr›ca, tuvalet temizliklel› olarak geri dönmek için sonuna kadar mücadeleye deri ve di¤er temizlik ve “kad›n iflleri” olarak görülen iflleri
vam ediyorlar. Art›k sendikan›n ne demek oldu¤unu da bide yapmak zorunda b›rak›l›yorlar.
liyorlar.
Bunun d›fl›nda kad›nlar evlerine döndüklerinde iflleri
Düzce ili insan› muhafazakar bir yap›ya sahiptir. Direbitmiyor. Erkeklerin iflleri bitiyor fakat kad›n evine döndüniflteki kad›n iflçilerin de ço¤unun bafl› kapal›d›r. Ayn› fle¤ünde, yemek, bulafl›k, temizlik gibi ifleri de yapmak zokilde erkek direniflçiler de düflünsel olarak muhafazakar
runda b›rak›l›yor. Bu eziyet büyüdükçe kad›n›n hayat flartyap›dad›r. fiehir insan› üzerinde kapal› kad›n iflçilerin direlar› giderek, çekilmez hale geldikçe kad›n›n isyan› ve münifle geçmesi bafllang›çta yad›rganm›fl, direnifl önlü¤ü giyen,
cadeledeki tutumu daha kararl› oluyor. “Dün köleydim.
jandarma taraf›ndan defalarca gözalt›na al›nan kad›nlar tuOndan önceki gün de köleydim. Ama art›k yar›n köle ol-
Yeni Demokrat Gençlik
mak istemiyorum” diyen kad›nlar›n direnifllere taflan öfkesi ise oldukça
anlafl›l›r bir durum.
Kad›n›n
üzerine yapt›¤›m›z bu al›nt›lar›n
önemini
göstermek istercesine ve
son bir al›nt›
daha yaparak
kad›nlar›n bilhassa iflçi kad›nlar›n Paris Komünü s›ras›nda
ortaya koyduklar› direniflin önemini göstermek için, devrim arifesindeki Rusya’da, Lenin’in 1916 y›l›nda kad›nlar
Kad›n Komisyonu
2. Toplant›s›n›
baflar›yla
gerçeklefltirdi!
YDG’nin 3. Konferans›nda oluflturulan kad›n komisyonu; ocak ay›n›n 4’ünde ilk toplant›s›n›, flubat ay›n›n
1’inde de 2. toplant›s›n› Ankara’da gerçeklefltirdi.
1. Toplant›
Komisyon toplant›s›, görev alan yoldafllardan biri hariç tamam›n›n kat›l›m›yla gerçekleflti. Kad›n sorununa
iliflkin eksikliklerimizin bilincinde olarak ald›¤›m›z toplant›, konferans ve sonras›ndaki süreçte geçirdi¤imiz uzun
sonucu tart›flmalar›n da etkisiyle verimli geçti.
Gündemlerimiz; oluflturulan kad›n komisyonunun iflleyifli, misyonu, 2. Genç Kad›n Buluflmas›, yerel kad›n komisyonlar›, kad›n sorununa iliflkin bülten gibi konulard›.
Buluflman›n içeri¤ini kaba hatlar›yla belirleyerek tarih
konusunda alanlara sorularak tarihi netlefltirmeye karar
verdik. Haz›rlanacak bülten için iflbölümü yapt›k. Ve
alanlar›m›za döndü¤ümüzde bu konuyu gündemlefltirmenin yapmam›z gereken ilk ifl oldu¤una karar verdik.
Dergiyi ve ‹flçi Köylü gazetesini komisyon olarak zenginlefltirmemiz gerekti¤i konusunda fikir birli¤ine vard›k,
47
için söyledi¤i sözlere kulak verelim:
“Komün’ün bir burjuva gözlemcisi, 1872 May›s’›nda bir
‹ngiliz gazetesinde flunlar› yaz›yordu: ‘E¤er Frans›z ulusu yaln›zca kad›nlardan oluflsayd›, ne korkunç bir ulus olurdu’. Kad›nlar ve 13 yafl›ndan bafllayarak gençlik, Komün s›ras›nda erkeklerin yan›nda mücadele etti ve bu, burjuvazinin alt edilmesi için gelecek mücadelelerde baflka türlü olmayacakt›r. ‹yi silahlanm›fl burjuvazi, kötü silahlanm›fl ya da silahs›z proletaryaya atefl etti¤inde, proleter kad›nlar pasif biçimde seyretmeyecekler, 1871 gibi yine silahlara sar›lacaklard›r.” [4]
Kaynak:
[1]Kad›n Sorunu Üzerine, ‹nter Yay›nlar›,1996, 4. Bas›m, s.10
[2] age. s.44
[3] age. s.10
[4] age. s.37-38
* DESA patronunun ifadesi
bunun içi ifl bölümü yaparak buluflmaya kadar bu konuda elimizden geleni yapmam›z gerekti¤i karar›n› ald›k.
AT‹K Kad›n ve di¤er kad›n örgütleriyle iletiflime geçmenin önemini vurgulayarak bu konuda yapabileceklerimizi tart›flt›k. Ayr›ca 8 Mart’a iliflkin yap›labilecek birkaç
eylemlilik konusunda konufltuk. ‹lk toplant›m›z oldu¤undan gündemimizi biraz daha genifl tuttuk ve birkaç somut karar alabildik.
2. Toplant›
‹lk toplant› sonras› kararlar›m›z›n birço¤unu yapamad›k, hatta kad›n sorununu yerellere tafl›makta çok güçlük çekti¤imizi fark ettik. Gerek da¤›n›k çal›flma tarz›m›z
gerekse de bu konuyu ikinci plana düflürecek kadar yo¤un gündemlerin yaflanmas› bu süreyi de¤erlendirememize neden oldu.
2. Toplant›da bu süreçte yapamad›klar›m›zdan kaynakl› sorunun nereden kaynakland›¤›na iliflkin k›sa bir
özelefltiriyi gündemimize ald›k. ‹lkine nazaran daha somut konular konuflmaya ve daha kararlar almaya çal›flt›k.
Bültenle ilgili ald›¤›m›z yaz›lar› haz›rlayarak dergiye
göndermeye ve dergiyle birlikte ek fleklinde ç›kmas›na
karar verdik. Buluflma öncesi kad›n sorununa iliflkin
perspektif yaz›lar›n› bölüfltük. Bunun ard›ndan yaklaflan
8 Mart’a yönelik yapabilecekleri s›ralad›k ve alan gerçekli¤imize göre bunlar› uygulamaya karar verdik.
YDG Merkezi Kad›n Komisyonu
Yeni Demokrat Gençlik
48
8 MART’TA ALANLARA!...
Yürüyoruz, yürüyoruz, yan yana güzel günler ad›na
da ifllenen cinayetlerle yaflamlar son bulmaktad›r.
Kad›n›z, insan›z, insanl›¤› aya¤a kald›r›yoruz
Ve yineliyoruz hep bir a¤›zdan
Sistem ise her durumda oldu¤u gibi 8 Mart’› tarihsel özünden, emekçi muhtevas›ndan kopararak kad›n›
mücadeledeki hedefinden sapt›rmak ad›na bu günü
Dünya Kad›nlar Günü olarak lanse etmektedir. Ancak
hepimizce bilinmektedir ki kad›n› tarlada, fabrikada sömüren; fliddeti, taciz ve tecavüzü meflrulaflt›ran sistemin ta kendisidir. Bu durum kad›n sorununa bak›fl›n da
s›n›fsal zeminini oluflturmaktad›r.
‘Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!’
Dolay›s›yla da 8 Mart, Dünya Kad›nlar Günü de¤il;
Paydos bundan böyle köleli¤e, aylakl›¤a
Herkes çal›fls›n, bölüflülsün kardeflçe,
yaflam›n sunduklar›
‹flte bunun için yükseliyor yüreklerimizden
Bu ekmek ve gül türküleri
James Oppenheimer
Tarih 8 Mart 1857. ABD’nin New York kentinde
40 bin dokuma iflçisi daha iyi çal›flma koflullar› istemiyle greve bafllad›. Ancak polisin iflçilere sald›rmas› ve iflçilerin fabrikaya kilitlenmesinin ard›ndan ç›kan yang›nda, ço¤u kad›n 129 iflçi can verdi. ‹flçilerin cenaze törenine 100 bini aflk›n kifli kat›ld›. Yukar›da al›nt›lad›¤›m›z fliire ilham olan ise ölen tekstil iflçisi kad›nlar›n ard›ndan yürüyüfle geçen 15 bin kad›n›n ‘Ekmek ve Gül!’
slogan›yd›.
1910’da 2. Enternasyonal’e ba¤l› Uluslararas› Kad›nlar Konferans›’nda Clara Zetkin’in 8 Mart’ta yaflam›n› yitiren tekstil iflçisi kad›nlar›n an›s›na bu tarihin Dünya Emekçi Kad›nlar Günü olarak kutlanmas› önerisi kabul edildi. O günden bu yana 8 Mart tüm dünyada
emekçi kad›nlar›n haklar›na sahip ç›kt›klar›, seslerini
alanlarda yükselttikleri bir gün olarak kutlanmaktad›r.
Dünyan›n her yerinde oldu¤u gibi ülkemizde de sömürüye en çok maruz kalan kesimi kad›nlar oluflturmaktad›r. ‹flten ilk at›lanlar, düflük ücretle çal›flanlar ve
en kötü çal›flma koflullar› olan ifllerde çal›flmaya zorlananlar hem kad›n hem de iflçi olduklar› için çifte sömürüye u¤rayanlar…
Bunun yan› s›ra kad›nlar, hayat›n her alan›nda cinsiyet ayr›mc›l›¤›na u¤rayarak ikinci s›n›f statüyle sarmalanm›fllard›r. Görünmeyen ev içi emekleri ve kad›n
kimli¤ine yönelik gerici/feodal bask›lar ise kad›nlar›n
dört duvar aras›na mahkum olmas›na neden olmaktad›r. Erkek egemen zihniyetin bir ürünü olan “namus”
kavram› kad›n üzerindeki her tür fliddeti meflrulaflt›rarak, kad›n›n köleli¤ini derinlefltirmekte, töre ad› alt›n-
✔ 2005 y›l›nda Bursa’da tekstil fabrikas›nda kap›lar
üzerlerine kilitli oldu¤u için can veren 5 kad›n iflçinin,
✔ 2007’de toplayacaklar› f›nd›ktan kazanacaklar›
20 TL u¤runa Giresun’a giderken yapt›klar› kazada hayatlar›n› kaybeden ya da kamyon kasalar›nda bal›k istifi yap›lan yolculuklarda yaflanan kazalarda can veren
tar›m iflçisi kad›nlar›n,
✔ Ceylanp›nar’a süt sa¤arak kazanacaklar› 2-3 TL
için giderken minibüsün dereye devrilmesi sonucu
ölen ve ço¤u çocuk yafltaki 10 kad›n iflçinin günüdür.
8 Mart;
✔ NOVAMED’de direnen, direnerek kazanan 81
kad›n iflçinin,
✔ Sendikaya üye oldu¤u için iflten ç›kar›lan, tehditlere ve rüflvete ald›rmadan tek bafl›na direnerek kazanan DESA iflçisi Emine Arslan’›n günüdür.
8 Mart;
✔ Ad›na “töre” denilerek öldürülen; ancak kayna¤› burjuva-feodal sistemin ta kendisi olan Güldünyalar›n ve fiemse Allaklar›n günüdür.
8 Mart;
✔ Açl›¤a, yoksullu¤a, iflkenceye, zulüm ve katliamlara yani emperyalizme, faflizme, feodalizme karfl› savaflan kad›nlar›n birlik, mücadele ve dayan›flma günüdür.
Tüm kad›nlar›n de¤il emekçi kad›nlar›n, sömürgecilere
ve kad›n› kölelefltiren her türden gericili¤e karfl› savaflman›n günüdür.
8 Mart;
✔ Cinsiyet ayr›mc›l›¤›na, erkek egemen zihniyete
karfl› bir isyand›r. Bu isyan› meydanlara tafl›mak için 8
Mart’ta alanlara!
Yeni Demokrat Gençlik
49
Tarihte kad›n
Kad›n›n yeri hakk›nda k›s›r bilgiler (bilgisizlikler) içimize o kadar sinmifl ki; kad›n›n bugünkü haks›z konumu
kad›n taraf›ndan bile kabullenilmifltir. Bu kabulleniflin baflar›yla sürdürülmesindeki önemli etkenlerden biri de verilen tarih bilincidir. “Böyle gelir, böyle gider” güdümünde gördü¤ümüz ve bize böyle hissettirilen tüm dünya dönemleri haliyle biz de bilinç bulan›kl›¤›na neden olmaktad›r. Bunun üzerine de okumayan, araflt›rmayan, elindeki
ile yetinen kuflaklar yarat›l›nca da bu cehalet içimize iyice sinmifltir. Bunu aflmak için de bize dayat›lan› kabul etmek yerine daha fazla sorgulamal›, araflt›rmal›y›z.
Anaerkil dönem
Bu dönem insan›n ço¤almas›yla geliflen toplumsallaflma sürecinin bilinen ilk düzenidir. Bu dönemin bafll›ca
özelliklerine bir göz atal›m:
‹nsan-do¤a aras›ndaki hâkim taraf›n do¤a olmas›, insan›n do¤adaki geliflmelere uygun bir flekilde hareket
etmesine neden olmaktayd›. Bu da onun göçebe yaflam
tarz›n› benimsemesine neden olmufltur. Buz ça¤lar›, bahar›n gelifliyle sellerin artmas›, büyük depremler, hayvanlar›n yer de¤ifltirmesi, sulak yerlerin aranmas›… Yaflam›n› sürdürmesi için gerekli olan tüm koflullar› el yordam›yla, deneyerek buldu¤u için insan›n geliflimi bu dönem oldukça yavaflt›r.
Kad›n›n yeri hakk›nda k›s›r bilgiler
içimize o kadar sinmifl ki; kad›n›n bugünkü haks›z konumu kad›n taraf›ndan
bile kabullenilmifltir.
Bu kabulleniflin baflar›yla sürdürülmesindeki önemli etkenlerden biri de verilen tarih bilincidir.
Bir arada yaflayan insan topluluklar›nda kad›n-erkek
aras›nda basit ve kaba bir iflbölümü hâkimdi. Toplumsal
kurumlar, kanunlar da ayn› flekilde basit ve kabayd›. Bu
sistem maderi kanun olarak da bilinir.
Afliret oluflumlar› güçlenirken buralarda, iflbölümündeki sorumluluklar› sayesinde, hâkim olan kesim kad›n
oldu. Çocuk bak›m› nedeniyle bar›nma yerinde kalan
kad›n toplay›c›l›k görevini üstlenirken erkekler ilkel av
aletleri de avc›l›kla u¤raflmaktayd›. Av›n süreklili¤inin olmamas› topluluk ekonomisinde kad›n›n eme¤inin öne
ç›kmas›n› sa¤lad›¤› için yönetimde de söz sahibi olabilmifltir. ‹lkel dönemde kad›n; ailenin, afliretin bafl›, çocuklar ana semiyesine* ba¤l› ve poliandri* bir evlilik sistemi mevcuttu.
Kad›n›n egemen oldu¤u bu semiye örgütü ortak mülkiyet esas›na dayanmaktayd›. Bu yüzden de komflu afliretler aras›nda bu süreçte savafllar o kadar s›k de¤ildi ve
savafllara kad›n erkek birlikte silahlanarak giderlerdi.
Ataerkil döneme geçifl
Nüfusun giderek artmas› afliretler aras› savafllar› ço¤altm›fl, fliddetlendirmifltir. Anaerkil dönemdeki semiyelerde var olan güçlü toplumsal kurumlar bu yüzden
askeri örgütlere dönüflür. Bu süreçte üretim araçlar›n›n
geliflmesi, ifl çeflitlerinin artmas› ifl bölümünü ilerletmifl,
Bunun
üzerine
de okumayan, araflt›rmayan, elindeki
ile yetinen kuflaklar
yarat›l›nca da bu
cehalet içimize iyice sinmifltir. Bunu
aflmak için de bize
dayat›lan› kabul etmek yerine daha
fazla sorgulamal›,
araflt›rmal›y›z.
50
bu dönemde mülkiyet esaslar› da de¤iflmeye bafllam›flt›r.
Anaerkil dönemde ifl bölümündeki sorumluluklar›
nedeniyle kad›nlar geliflimin ak›m›nda birçok hakka sahiptiler. Ancak yeni zenginlik kaynaklar›, u¤rafllar›na da
sahip olunca anaerkildeki düzendeki konumu de¤iflti.
Özel mülkiyet anlay›fl› da bu süreçte oluflmaya bafllad›. Zaten özel mülkiyetin artmas› afliretler aras› savafllar›n artmas›n›n en büyük nedeniydi. Nüfusun artmas›,
özel mülkiyetin geliflimi daha genifl topraklara sahip olma ihtiyac›n› artt›r›yordu. Bu da ifl kuvvetlerinin ço¤almas›na ve büyük servetlerin üretimine yol açt›. Artan
iflgücü sayesinde ihtiyaç fazlas› ürünler ortaya ç›kt›. Bunlar›n takas› vs. ticaretin do¤mas›na dolay›s›yla maliyecili¤in geliflmesine neden oldu. Bu yeni alan› da erkekler
yönetiyordu.
Art›k durum de¤iflmifl, özel mülkiyet oluflmufl ve bu
da erke¤in eline geçmiflti. Miras kavram›n›n geliflimi,
özel mülkiyeti elinde bulunduran erke¤in mal›n› kendi
Yeni Demokrat Gençlik
öz çocu¤una b›rakma ihtiyac›n› do¤urdu. Anaerkil dönemdeki poliandri evlilik sisteminde bu hakka sahip de¤ildi. Böylece kad›n›n baflka erkeklerle iliflkisi yasakland›. Erkek evlat mirasç› oldu. E¤er ailede erkek evlat
yoksa k›z evlat mirasç› idi ancak kad›n baflka bir afliretten biri ile evlendi¤inde miras› direk o aflirete geçiyordu. Bunu engellemek için de kad›n›n baflka bir afliretten
kifli ile evlenmesi yasakland›.
Evlilik hukuku tamamen erkek egemen zihniyete göre oluflmaya bafll›yordu art›k. Evli bir kad›n›n kocas›n› aldatmas›n›n cezas› ölüm iken erkek için bu durum ya hafif cezalarla geçifltiriliyor ya da hofl görülüyor. Bu ve buna benzer birçok kanun kad›n›n toplumsal yaflam›n›
azaltarak yok ediyordu.
Kiflisel mülkiyet s›n›f ayr›l›k ve çat›flmalar›n›n do¤mas›na yol açarak anaerkil dönemde var olan basit ve kaba toplumsal yasalar› art›rd› ve karmafl›klaflt›rd›. Temeli
çarp›flan ç›karlar üzerine olan bu karmafl›k toplumsal
düzenin ürünü olarak da “devlet” meydana geldi. Devlet; üst (ezen) s›n›flar›n ç›kar bekçili¤ini yaparken kendi
düzenlerine göre daha fazla eflitlikçi olan anaerkilli¤in
simgesi kad›n›n haks›z konumunu kanunlarla sabitledi.
Devletin daha fazla kurumsallaflt›¤› Roma dönemini
örnek olarak göstermek gerekirse bu dönemde fuhufl
kurumsallaflt›r›larak bir vergi arac›na döndürülmüfltür.
Kad›na yönelik bask›n›n artmas›n› onaylayan bir di¤er kurum da din olmufltur. Dinlerin hemen hepsi kad›n›; erke¤i bafltan ç›karan, günaha teflvik eden yarat›k
ilan ederler. H›ristiyanl›k ilk ortaya ç›kt›¤›nda kad›na yönelik reformlar› getirece¤ini söyledi¤inden kad›nlar taraf›ndan daha çok sahiplenilmifl ve egemen olan güce
karfl› böylelikle yengiler kazanabilmifltir. Ancak k›sa zamanda kad›nlar›n fedakârl›klar›n› unutarak kad›nlara çok
az “ba¤›flta” bulunmufltur.
Miras kavram›n›n geliflimi, özel mülkiyeti elinde bulunduran erke¤in mal›n› kendi öz çocu¤una b›rakma ihtiyac›n› do¤urdu. Anaerkil dönemdeki poliandri evlilik sisteminde bu hakka sahip de¤ildi.
Yahudilik ve Müslümanl›kta da kad›na yönelik “ fleytan” muamelesi vard›r. “On Emir” erkekler için yaz›lm›flt›r. Müslümanl›kta ise durum biraz daha farkl›d›r. –ama
yaln›zca biçim aç›s›ndan farkl›d›r.- Bir yandan “Cennet
analar›n ayaklar› alt›ndad›r” diyerek kad›n›n statüsünü
“yükseltmifl” bir yandan miras hukukunda erke¤e kad›n›n iki kat› mal b›rak›lmas›n› emretmifltir bir yandan erke¤in nikâh›na dört kad›n cariye olarak da hiçbir s›n›rlama getirmeyerek harem usulünü meflru k›lm›flt›r.
Anaerkil dönemde var olan ortak mülkiyet anlay›fl›
nedeniyle s›n›f çat›flmas›n›n olmad›¤› ve eflitli¤in hâkim
oldu¤u ancak babaerkil sistemin kiflisel mülkiyetin güdü-
Yeni Demokrat Gençlik
münde bask› ve zulmü artt›rd›¤›, miras vs nedenlerle de
kad›n› tutsak hale getirdi¤i görülmektedir. Engels’e göre bu dönemler aras› geçifl koflullar uygun oldu¤u için
bar›fl içerisinde gerçekleflmifltir.
Ortaça¤ ve derebeylik
Avrupa’da derebeylik sisteminin egemen oldu¤u ortaça¤ dönemi emekçiler için ne kadar karanl›k bir dönemse kad›n için daha fazla karanl›kt›. Toprak sahibi
topra¤› üstündeki her fley gibi kad›n›n da sahibiydi. On
sekiz yafl›na gelen erkekle on dört yafl›na gelen bir kad›n›n kimle evlenece¤ine toprak sahibi karar verir. Ve
evlenirken bakire olmas› gereken kad›n›n “ilk gece hakk›n›” elinde tutar. E¤er vergi isterse ve damat da bunu
öderse bu hakk›n› teslim eder.
Bu dönemde köle muamelesi gören köylü erkekler
ve kad›nlar tüm günlerini toprakta ya da toprak sahibine hizmet ederek geçirmek zorundalard›. A¤›r çal›flma
flartlar› alt›nda gün boyu çal›flan köylü kad›n› ayn› zamanda evde de zaman geçirerek emek harcamak zorundayd›. Cinsel anlamda da hem kocas› hem de “sahibi”ne ait olmas› yaflamas›n› güçlefltirdi.
Bu dönemde de fuhuflun had safhada oldu¤u bilinmektedir. Hatta genelevlerin varl›¤›n›n rahats›z etmesi
flöyle dursun, buralar›n genç k›zlar› ve kad›nlar› korumakta yararl› oldu¤u iddia ediliyordu.
Bu dönemin sonunu getiren olaylar›n pefl pefle yaflanmas› (Otuz Y›l Savafllar›, Amerikan’›n fethi) topraktaki erkek köylülerinin azalmas›na yani kad›n›n ifl yükünün artmas›na neden olmufltur. Ancak bu erkek egemenli¤inin kad›nlar›n eline geçmesi anlam›na gelmemekte aksine kad›n sömürüsünü katmerlefltirmekteydi.
Teknolojik geliflmeler ve
vahfli kapitalizm
‹nsanl›k bir yandan ortaça¤ karanl›¤›nda eziliyor bir
yandan da tarihin geliflimini h›zland›racak bulufllar› gerçeklefltiriyordu. Amerika’n›n keflfi ve birçok aletin icad›yla güçlenen, öncesi küçük bir grup olan ve burjuva
denilen arac›lar, küçük tacirler güçlenmeye bafllad›.
Toprak temel maddi güç olmaktan ç›kar, de¤erli tafllar
ve madenler bu konumu elde ederler. Bu yeni temel
de¤erin kaynaklar›n› sahipleri olan burjuvalar da bu dönem yükselifle geçerler. Yükselifle geçen bu grupta da
egemen olan erkeklerdi.
51
Makineleflmenin yayg›nlaflmas› öncesi hammaddenin
e¤rilmesi veya dokunmas› ev içerisinde el aletleri ile yap›l›yordu. Bu dokumac› aileler ço¤unlukla k›rda yaflarlar
ama kente de yak›nd›rlar. Yerli pazarda kendilerine ihtiyaç vard›r ve arac›larla iyi anlafl›rlar. Ancak buharl› gemilerin, trenlerin icad›, ataerkil ustan›n küçük atölyesinin fabrikalaflt›r›lmas›, seri üretime geçilmesi vs geliflmeler ifl gücüne olan ihtiyac› art›rarak bu aileleri üretici konumdan tasfiye etmifltir. Ev atölyesinde ufak da olsa bir konum elde etmifl olan kad›n, fabrikalaflmayla birlikte bu üretici konumundan da olmufltur.
Fabrikalaflmayla artan ifl gücü ihtiyac› sonucu hem
kad›n hem erkek yo¤un sömürülere maruz kalm›flt›r.
Ancak burjuvazi; kad›n›n, hayat›n› ve kiflisel ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmak için çal›flmas›n› bir dereceye kadar hofl
görmesine ra¤men sanayinin en yüksek geliflmesine ç›kmas› için erkek iflçiden çok kad›n iflçi kullanmak ister.
Bunun en büyük nedeni de kad›n eme¤inin erkek eme¤ine göre daha ucuz olmas›d›r. (Ayn› flekilde çocuk
eme¤i de bu konuda daha fazla sömürüye maruz kalm›flt›r.) Özellikle 18. yüzy›l›n›n ortalar›nda 20. yüzy›l›n bafl›na kadar bu düzen vahfli koflullarda sürdürüldü. Bu
dönemde artan iflçi hareketlilikleri, grevleri, direniflleri
içerisinde kad›n da yer ald›.
Yaflama kavgas› keskinlefltikçe aile düzeninde k›r›lmalar meydana geldi. Kad›n› evden fabrikaya hapseden
sömürü düzeni, de¤il kendine ev ve çocu¤una bile zaman ay›rmas›na engel oluyordu. Bu kiflisel mülkiyet
dünyas›nda kad›n, “cinsel bir meta” olarak görülmüfl ve
bask› alt›nda tutulmaya çal›fl›lm›flt›r. Hatta ünlü Alman
sosyalist-kuramc› Rebel “fuhuflun burjuva toplumunda
gerekli bir kurum olarak görüldü¤ünü” söyler.
Bugün de kad›n çok farkl› bir konumda de¤ildir. Ev
kad›nl›¤› kurumsallaflt›r›larak kad›n›n ifl gücü ücretsiz
sömürülmekte, kad›n meta halinde sergilenerek bir birey oldu¤u inkâr edilmekte, ikinci s›n›f\üçüncü s›n›f muamelesi kabullendirilmektedir.
Kad›n sorununa iliflkin yapt›¤›m›z bu küçük çal›flmalar bu konudaki eksikli¤imizi gösterse de, bu konu da
çal›flma yapman›n önemini bize kan›tl›yor. Bu sorun sistemden ba¤›ms›z de¤ildir. Bu yüzden de ancak sisteme
karfl› bir mücadeleyle çözülebilir.
*Semiye: kan ba¤› olan sülale, afliret (genelde Yahudilikte kullan›lan bir terim)
*Poliandri: kad›n için çok efllilik
Yeni Demokrat Gençlik
52
‹zmir’de genç kad›n çal›flmas›
deneyimlerinden
3. Konferans›m›zda detayl› olmasa da üzerine tart›flma yürüttü¤ümüz ve gündemimize ald›¤›m›z kad›n sorunu ve mücadelesi ve esas olarak genç kad›n buluflmam›z›n 2.sini örgütlemek üzere konferans›m›zda kurdu¤umuz merkezi kad›n komisyonumuzun ard›ndan bizler de
‹zmir’de kad›n mücadelesi ve kad›n sorununu gündemimize ald›k. Ve gün itibariyle söylenebilir ki bu çerçevede
mam›flt›k ve kad›n alan›ndaki çal›flmalar YDG’nin gündeminden düfltükçe bizlerin de gündeminden düflmüfltü.
fiimdi ise 3. Konferans›m›z öncesi ve sonras› alan›m›zda
kad›n sorunu ve mücadelesine dair yürüttü¤ümüz tart›flmalar ve YDG’nin de merkezi anlamda bu konuya e¤ilmesi sonucu kad›n alan›ndaki çal›flmalar tekrar gündemimize girmifl durumda.
2. Konferans›m›z sonras› tali komisyonlar›n (kad›n, kültür sanat vb…) kurulmas› karar›n›n al›nmas›
ve genç kad›n buluflmam›z›n ça¤r›s›, kad›n sorununu do¤all›¤›nda gündemimize sokmufltu.
mütevaz› ad›mlar atmaya da bafllad›k.
2. Konferans›m›z›n ard›ndan merkezi yönelimimiz
do¤rultusunda esas komisyonlar›n haricinde tali komisyonlar kurma anlay›fl›m›z ile birlikte ve özellikle de geçti¤imiz y›l gerçeklefltirdi¤imiz genç kad›n buluflmam›z›n
ça¤r›s›n›n yap›ld›¤› dönemde bizler de alan›m›zda kad›n
komisyonu kurmaya çal›flm›fl ancak baflar›l› olamam›flt›k.
2. Konferans›m›z sonras› tali komisyonlar›n (kad›n, kültür sanat vb…) kurulmas› karar›n›n al›nmas› ve genç kad›n buluflmam›z›n ça¤r›s›, kad›n sorununu do¤all›¤›nda
gündemimize sokmufltu. Bununla birlikte kad›n sorununa dair tart›flmalar bafllatm›fl, komisyon kurmaya dönük
ad›mlar atmaya çal›flm›flt›k. Fakat baflta anlay›fl eksikliklerimiz olmakla beraber sayabilece¤imiz birçok farkl› nedenden ötürü biraz önce de belirtildi¤i gibi bu konudaki
çal›flmalar›m›zda baflar›l› olamam›fl, süreklili¤ini sa¤laya-
Bizler, bir önceki komisyon kurma deneyimimizden
de yola ç›karak, bu konudaki çal›flmalar›m›za öncelikle
çevremizdeki kad›n yoldafllar›m›z ile kad›n sorunundaki
anlay›fl›m›za ve eksikliklerimize dair yürütülecek tart›flmalar ile bafllaman›n çal›flmam›z›n gelece¤i için daha
olumlu olaca¤›n› düflündük ve ilk olarak bunu konuflmak/tart›flmak üzere bir araya geldik. Ak›betinden yukar›da k›saca bahsetti¤imiz bir önceki kad›n çal›flmas› giriflimimizin k›sa bir muhasebesinin de yap›ld›¤› tart›flmam›zda bütün kad›n yoldafllar›m›z ile bulufltu¤umuz ortak
nokta, kad›n sorununun asl›nda ne denli büyük bir sorun
oldu¤u fakat buna ra¤men biz kad›nlar›n bu konuya olan
uzakl›¤›, yabanc›l›¤› oldu.
Konuya dair anlay›fl eksikli¤imizin varl›¤› ve bizlerin
asl›nda bu eksikli¤i giderme noktas›nda ad›mlar atmada
da geri kald›¤› hepimizce kabul gördü. Buradan do¤ru ya-
Yeni Demokrat Gençlik
p›lmas› gereken ilklerden birinin, kad›n sorununun tarihçesi ve günümüzde ne boyutta bizlere yans›d›¤› noktas›nda araflt›rmalar yap›lmas› ve yap›lan araflt›rmalar›n bir
araya geldi¤imiz anlarda haz›rlanan sunumlar ile birbirimize aktar›lmas› oldu¤una karar verdik. Yürüttü¤ümüz
tart›flmada “Neden kad›n mücadelesi?” sorusuna do¤ru
yan›t verebilmek için düzenli araflt›rmalar›n, çal›flmalar›n
yap›lmas›n›n bir gereklilik oldu¤u hakk›nda hemfikir olmakla beraber bu alanda ve asl›nda her alanda yapaca¤›m›z çal›flmalar›n belki de en önemli aya¤›n›n somut pratik ad›mlar atmak oldu¤unun üzerinde durduk.
Kad›n konulu yapaca¤›m›z e¤itim çal›flmalar›n›n önemini asla göz ard› etmeden ancak çal›flmam›z›n bütününü buna bo¤mamaya da özen göstererek ilerlememizin
daha verimli olaca¤› üzerinde önemle durduk. Aksi bir
durum bizleri esas amac›ndan uzak bir prati(ksizli)¤e sürükleyecektir. Gün itibariyle somut bir program ç›kartmasak da kad›n sorununu gündeme getiren güncel olaylara koflullar›m›z elverdi¤ince refleks tepkiler vermenin
ve konuya dair anlay›fl›m›z› kitlelere tafl›man›n olumlu olmakla beraber yap›labilir bir fley oldu¤una karar verdik.
Ayr›ca 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü öncesi
8 Mart gündemli ad›mlar atman›n kitle çal›flmas› noktas›nda olumlu olaca¤›n› düflündük ve ilk elden bu konuyu
53
da gündeme alabilece¤imiz bir film gösterimi örgütledik.
Amerikal› kad›nlar›n oy haklar› için verdikleri mücadeleyi konu alan bir film gösterimi gerçeklefltirdik. Esasen 8
Mart ça¤r›s› yapabilece¤imiz bir gösterim düflünüyorduk
ancak haz›rlad›¤›m›z program amac›ndan çok da uzak olmamakla beraber kad›n alan›ndaki çal›flmam›z›n duyurusunu yapar nitelikte geçti. Etkinli¤imiz ilk olmas› gere¤i
birçok eksikli¤i içinde bar›nd›rmakla bir olumlu de¤erlendirebilece¤imiz bir yerde duruyor. K›sa vadede önümüze koyaca¤›m›z somut ifllerin gündeminin de tarihi
yak›nl›¤›ndan dolay› baflta 8 Mart olmas› ve bununlar beraber Nisan ay›nda gerçeklefltirece¤imiz kad›n buluflmam›z üzerinden flekillenmesi gerekti¤ini düflünüyoruz.
Gelinen aflamada bir kad›n komisyonu kurma potansiyeline neredeyse sahip olsak da bunun karar›n›n al›nmas›n›n henüz erken oldu¤u kanaatindeyiz. Tekrara düflerek söylemeliyiz ki daha önceki çal›flmalar›m›z›n deneyiminden yola ç›karak hareket etmek gerekti¤ine inan›yoruz. Bizler çal›flmalar›m›za, planlad›¤›m›z fleylerin pratikte yaflam bulmas›n› sa¤lamaya devam ettikçe bileflenimiz ister istemez bir kad›n komisyonu ifllevi görmeye
bafllayacakt›r. As›l önemli olan ifllevli halinin süreklilefltirilmesidir.
‹zmir’den YDG’li
ö¤retmenler taraf›ndan afla¤›lanmaktalar.
Kad›n›n
liselerde
kölelefltirilmesi
Ülkemizde kad›nlar›m›z sürekli afla¤›lanmakta, ikinci s›n›f insan olarak görülmektedir. Zaten sistemin kölesi olan erkekler kad›nlar›n köleli¤i üzerine bir yük
daha koyarak “kad›nl›k sorumluluklar›(!)” ad› alt›nda
onlar› bir kez daha kölelefltirmektedir.
Bizler lisede okuyoruz, bundan dolay› da liseli kad›nlar›n sorunlar›n› ele almak istedik. Her kad›n gibi liseli kad›nlar da toplumsal bask›ya maruz kalmaktad›r.
Bu bask› bazen kendini fiziksel bazen de manevi olarak
göstermektedir. Liseli kad›nlar hem ö¤renciler hem
K›z ö¤renciler erkek ö¤rencilerin yan›nda oturdu¤u zaman ö¤retmenleri taraf›ndan rencide ediliyorlar,
hatta bazen fliddete bile maruz kal›yorlar. K›zlar›n sesinin namahrem oldu¤u söylenerek liseli kad›nlar bir
kez daha yaln›zl›¤a itiliyor.
Sistemin getirdi¤i erkek egemen anlay›fl› liselerde
de kendini göstermektedir, erkek ö¤renciler k›z ö¤rencileri sadece birer meta olarak görmektedir. Bunun sonucu olarak da k›z ö¤renciler okul içinde ve d›fl›nda tacize u¤ramaktad›r.
Bunlar bize uygulanan bask›lar›n sadece bir k›sm›d›r. Bizler toplumsal tabuyu y›km›fl bireyler olarak kad›n›n kurtuluflunun mümkün oldu¤unu ve bunun örgütlü mücadeleden geçti¤ini, bunu halk gençli¤ine anlatmay› kendimize görev olarak görüyoruz ve sonuna
kadar da çaba sarf edece¤iz.
Erzincan Kad›n Komisyonu Giriflimi
Yeni Demokrat Gençlik
54
Feodalizm ve
KADIN
S›n›fl› toplumlar›n tarih sahnesine ç›kmas›ndan bugüne kadar kad›n, hem ezenlerin hem de ataerkilli¤in etkisiyle ezilen erke¤in bask› ve sömürüsüne maruz kalm›flt›r. Kad›n üzerindeki bu çifte sömürünün dozu ve niteli¤i ülkelerin üretim iliflkilerine göre çeflitlilik arz etse de
de¤iflmeyen, kad›n üzerindeki bask› ve sömürünün varl›¤›d›r.
Ülkemizde de sosyo-ekonomik yap›; kad›n›n sömürü
biçimine rengini vermifltir. Yar›-feodal bir ülke olmas›
gerçe¤inden ötürü ülkemizde kad›n›n hayat›, gerici/feodal bask›lar›n cenderesinde bir kabusa çevrilmifltir.
Ülkemizde kad›n, daha dünyaya gözünü açt›¤› an erkekten daha az de¤er biçildi¤i bir toplumun ba¤r›na düfler. Hatta bazen evlattan bile say›lmayabilir. Sadece k›z
çocu¤u olan erkek kendini utanç içinde bulur, soyunun
yürümeyece¤i pani¤ine kap›l›r; k›z çocuk dünyaya getiren
kad›n›n ise “de¤eri düfler” ve kad›n, erkek çocu¤u oluncaya kadar çocuk do¤urmaya mahkum edilir. Ço¤u zaman k›z çocuklar›n› okula göndermekte bile tereddüt
edilir. Okuyanlar›n say›s› üniversiteye kadar düfler. Kad›n›n evden uzak bir yerde okuyacak olmas› ise aileyi tedirgin eder. Kad›n›n zay›f bir kiflili¤e sahip oldu¤u, kendini “koruyamayacak” oluflu peflinen kabul edilir ve kad›n›
koruman›n yolu da onu eve kapatmakta bulunur. Sonuçta kad›nlar›n büyük ço¤unlu¤u bu gibi nedenlerle e¤itimden ve sosyal yaflamdan uzak tutularak dört duvar aras›na hapsedilir. Son y›llarda oldukça artan Haydi K›zlar
Okula, Baba Beni Okula Gönder gibi kampanyalar, söylenenleri kan›tlar niteliktedir.
Kad›n›n, ço¤u zaman eflini seçme hakk› bile yoktur;
gelece¤ini planlama ya da kararlar›n› tek bafl›na alma hakk› olmad›¤› gibi. Ülkemizde özellikle k›rsal kesimlerde;
berdel, kuma, kan bedeli karfl›l›¤› evlenme, beflik kertmesi, bafll›k paras› gibi usullerle kad›n bir mal gibi al›n›p
sat›labilmektedir. On befline gelen kad›na evlili¤e aday
gözüyle bak›l›r ve sonuç olarak kad›nlar, daha kendi bedenlerini tan›madan evlendirilirler. Tecavüze u¤ramalar›
sonucu zorla evlendirilen kad›nlar da vard›r. Kendisine
tecavüz eden kifliyle evlenmek istemeyen, “s›n›rlar› zorlayan” kad›n ise, gerici/feodal de¤er yarg›lar›n›n toplumdaki etkisiyle ya yaflam› boyunca taciz ve tecavüzü “hak
etmifl” olarak görülür – ki bu durum eflinden ayr›lm›fl kad›nlar için de geçerlidir- ya da Güldünya örne¤inde de
gördü¤ümüz gibi kendisine tecavüz edildi¤i için öldürülür, böylece “kirletilen” namus “temizlenmifl” olur.
Kad›n, namus kavram›yla önce kendi ailesinin sonraysa efli ve ailesinin himayesi alt›nda bir insandan öte bir
nesne olmaya mahkum edilir. Namus kavram›, bask›n›n
kad›n üzerinde kurulmas›na temel teflkil ederek kad›na
uygulanan her türlü fliddeti meflrulaflt›r›r. Kad›n›n, erke¤in namusu olarak nitelenmesi yönündeki gerici/feodal
de¤er yarg›s› onun bireysel kad›n kimli¤inin, duygu ve
düflüncelerinin yads›nmas› sonucunu da do¤urur. Bu nedenle de çizilmifl s›n›rlar›n d›fl›na ç›kan ya da kendi kararlar›n› uygulamaya çal›flan kad›nlar bunun bedelini ödemek zorunda kal›rlar.
Kad›n›n, aile içindeki “ev hapsi” evlendikten sonra da
efl bask›s›yla devam eder. S›n›rlar› evin duvarlar›yla çevrili olan bir dünyada kad›n, evin günlük ifllerini yapmakla
ve çocuklar›na bakmakla mükelleftir. Bunun yan› s›ra eflinin bak›m›n› üstlenerek isteklerini karfl›lamak da kad›n›n
“görevleri” aras›ndad›r. Günün büyük bölümünü bunlara ay›ran kad›n, sosyal yaflam›n asgari gereklerinden bile
mahrum flekilde yaflamaya mecbur b›rak›lm›flt›r.
Kad›na yönelik fliddet ise hâlâ normal bir olgu olarak
de¤erlendirilebilmektedir. fiiddet olgusunu çok yönlü (fiziki, psikolojik, cinsel vb) ele ald›¤›m›zda görülmektedir
ki fliddet yaflamayan kad›n, neredeyse yok gibidir. Ülkemizde kad›n›n ikinci s›n›f statüsü, kad›na bak›fl aç›s› ve kad›n›n namus kavram›yla özdefllefltirilmesi; ona yönelik
her tür fliddeti onaylamakta ve ço¤u kez fliddet sadece
eflin de¤il, tüm aile bireylerinin fliddeti olarak da ortaya
ç›kmaktad›r. fiiddete u¤rayan kad›nlar›n ruhsal durumlar› incelendi¤inde flu sonuçlara ulafl›lm›flt›r: Korku, sessizlik, çekingenlik, titreme ve a¤lama nöbetleri, uykusuzluk,
sese karfl› afl›r› tepki, unutkanl›k, bafl dönmesi, ayakta
duramama, öfke patlamalar›, umutsuzluk, kendini suçlama, yaln›z soka¤a ç›kamama, gelece¤e yönelik planlar yapamama, güvensizlik, düzgün cümleler kuramama, yaln›zl›k hissi, konuflurken gözle iletiflim kuramama.
Görüldü¤ü gibi feodal geleneklerin kad›na tan›d›¤›
tek hak, erke¤e itaat etmek olmufltur ve bu gerici de¤er
yarg›lar›n›n a¤›r etkisi alt›nda kad›n›n köleli¤i daha da derinleflmifltir. Hiçbir hakk› olmayan, fliddete, taciz ve tecavüze maruz kalan, özgüvenden yoksun kad›n; erke¤in
cinsel arzular›n› tatmin etme arac› haline getirilerek, bir
mal gibi al›n›p sat›labilen bedeniyle, düfllerinde bile yaflatamad›¤› özlemleriyle, s›n›rlar› belli bir dünyada yaflamaya mecbur b›rak›lm›flt›r.
Amed YDG Kad›n Komisyonu
Yeni Demokrat Gençlik
55
Nadezjda Konstantinovna Krupskaya
Nadezjda Konstantinovna Krupskaya, 26 fiubat 1869 tarihinde Petersburg’da subay bir ailenin k›z› olarak dünyaya gelir. Döneminin en iyi okullar›nda e¤itim alan Krupskaya 14 yafl›ndayken babas›n› kaybetmesi üzerine annesiyle birlikte çeflitli ifllerde çal›fl›r ve son olarak ö¤retmenlik yapmaya bafllar.
Büyüklere gece okullar›nda ders veren Krupskaya devrimci
fikirler ile gençlik y›llar›nda tan›fl›r ve s›n›flar aras› farkl›l›klara
yak›ndan tan›kl›k etme flans› buldu¤u bu y›llarda politik mücadeleye bafllar. Genç yaflta dönemin devrimci gruplar›ndan
Naradnoya Volyac›’lar (Halk›n ‹radesi) adl› grupla tan›flan
Krupskaya daha sonras›nda bu grup ile
ba¤lar›n› keserek Marksist çevre içerisinde
yer almaya bafllar. St. Petersburg’da Marksist bir ö¤renci çevresinde iflçileri e¤itti¤i
1894 y›l›nda ise Lenin ile tan›fl›r.
Petersburg’da Lenin’in önderli¤indeki
devrimci çal›flmalarda yer alan Krupskaya
art›k bir Marksist olarak okulda iflçileri ve
gençleri e¤itmeye ve onlarla yeni ba¤lar
gelifltirmeye çal›fl›r. 1896 A¤ustos’unda
Lenin’in tutuklan›p 3 y›l süre ile Ufa iline
sürgüne gönderilmesinin ard›ndan yetkililere baflvurup Lenin ile niflanl› oldu¤unu
gerekçe göstererek onun sürgün edildi¤i
yere gönderilmek ister ve 1898 y›l›nda Lenin ile evlenir. Krupskaya’n›n bundan
sonraki yaflam› devrimci mücadelesinin
yan› s›ra Lenin’le de bütünleflir.
Krupskaya 2 y›l süreli sürgün cezas›na çarpt›r›ld›ktan
sonraki y›llarda Lenin ile birlikte bir süre Zürich’te yaflar. Bu
dönemde Rus Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi’nin tüm faaliyetleri içersinde yer al›r. Lenin ile birlikte neredeyse tüm Avrupa kentlerini dolaflan Krupskaya sa¤l›¤›n›n da bozuk olmas›na ra¤men Parti Merkez Yay›n Organ›n›n Yurtd›fl› Bürosunun Merkez Komite Sekreterli¤ini yapar ve bunun yan› s›ra
Lenin’in de özel sekreterli¤ini yürütür. Lenin ad›na yap›lacak
bütün yaz›flmalar› kendisi yapar ve gerekli illegal iliflkileri de
o kurar. Menflevik-Bolflevik ayr›m›nda Rusya’daki Parti üyeleri ile yeniden iliflki kurulmas› ve örgütlenmesi sürecinde
büyük emek sarf eder.
2. Enternasyonal’de proleter ve burjuva kad›n hareketinin tamamen birbirinden ayr›lmas› ve kad›nlar›n kendi s›n›f
örgütleri içinde yer almas› için yürütülen mücadele içerisinde Clara Zetkin ile birlikte yer al›r. Kad›n iflçiler aras›ndaki
çal›flmalara da kat›l›r ve kad›n iflçiler için bir propaganda broflürü olan “Kad›n ve Kad›n ‹flçi”yi yazar. Krupskaya 27-28
Mart 1915’te yap›lan Uluslararas› Kad›n Konferans›’nda da
yerini al›r ve Clara Zetkin’in de belirtti¤i gibi konferans›n
devrimci karakterinin alt›n›n çizilmesinde büyük pay› vard›r.
1917 fiubat Devrimi’nden sonra Lenin ile birlikte Rusya’ya döner. Lenin’in arand›¤› bu dönemde gene onunla parti üyeleri aras›ndaki iletiflimi sa¤lamada görev al›r ve bunun
yan› s›ra Viborg semtinde bir Halk E¤itim Sovyeti kurar.
1921’den itibaren ise Politik E¤itim Enstitüsü’nde dersler
verir.
Krupskaya yazd›¤› otobiyografisinde flu cümlelere yer
vermifltir;
“Bir gün, ö¤rencilerin politik tart›flmalar›na tesadüfen kat›lm›flt›m. Bu
olayla gözlerimi açt›m. Kurslara gitmekten vazgeçip, Marksist eserleri
okumaya bafllad›m. Yaflam›, sadece iflçilerin devrimci eyleminin de¤ifltirebilece¤ini kavrad›m. 1917’yi kapitalizmin
ölüm saati olarak düflündüm. Ayn› fleyi Sovyetlerin 2. Kongresi’nde topra¤›n ve üretim araçlar›n›n mülkiyetinin
halka verildi¤i zaman da düflünmüfltüm. Nihai amac›n baflar›lmas›ndan
önce, daha kaç ad›m at›lmas› gerekiyordu? Son ad›m› görecek kadar yaflabilecek miydim? Önemli olan bunu
düfllemek ve bilmek de¤il, tersine bu
düflün gerçekleflmesinin olanakl› ve
elimizde olmas›yd›. Onun gerçekleflmesini önleyebilecek hiçbir gücün olmad›¤› herkesçe aç›kt›. Kapitalizm can çekifliyordu. (…) ‹flçi s›n›f›n›n güçlenmesini, partinin büyümesini, dünyadaki en büyük devrime haz›rlanmas›n›, yeni sosyalist bir
sistemin do¤uflunu, tamamen yeniden kurulan bir yaflam›
görmek kaderimmifl. Hiç çocu¤um olmad›¤› için üzülmüfltüm, kendimin olmasa da flimdi birçok çocu¤um (Genç Komünistler Birli¤i üyeleri ve genç öncüler) var. Hepsi Leninist
olmak istiyor. Otobiyografimi yazmam› genç öncüler istemiflti. Otobiyografimi onlara, sevgili çocuklar›ma ad›yorum.”
Krupskaya Ekim Devrimi’nin zaferinden sonra
ise Halk E¤itim Komiserli¤i yapar ve e¤itim sorunlar› üzerine çal›flmalar yürütür. E¤itim ve pedagoji
üzerine yazd›¤› kitaplar›n›n yan› s›ra Lenin ile ilgili
an›lar›n› da “Lenin’den An›lar” adl› kitab›nda bir
araya getirir. Krupskaya halka ve sosyalizme olan
ba¤l›l›¤›n› son nefesine kadar yaflatm›fl, tüm yaflam›n› sosyalizmin baflar›s›na adam›fl proleter bir devrimci olarak 27 fiubat 1939’da Moskova’da hayata
veda eder.
Yeni Demokrat Gençlik
56
GE
NÇ
KADIN
Genç Kad›n
çal›flmas›nda bahar
dönemi
Tüm dünyay› etkisi alt›na alan ekonomik kriz, ülkemiz egemenleri taraf›ndan bir dönem “te¤et geçecek”
söylemleriyle karfl›lanm›fl; fakat bu durum uzun sürmemifl, TÜS‹AD Baflkan› Arzuhan Do¤an Yalç›nda¤’›n a¤z›ndan “Te¤et geçmeyle yerle bir etme aras›” söylemiyle krizin gerçek boyutlar› egemenler cephesinden de
aktar›lm›flt›r.
Keza ülkemizin durumuna bakt›¤›m›zda krizin etkilerini hissedilir biçimde görmemiz olanakl›d›r. Do¤algaza,
elektri¤e, temel g›da maddelerine üst üste yap›lan zamlar, 50 bine yak›n iflyerinin kapanmas› ve birçok sektörde firmalar›n küçülmeye veya üretime ara vermeye gitmesi, bunun yan› s›ra iflten ç›kartmalar›n artmas› krizin
belirtebilece¤imiz göstergelerindendir.
Ekonomik kriz ve kad›n
Ekonomik krizin kad›n aç›s›ndan etkilerine bakt›¤›m›zda ise denilebilir ki, kriz hem çal›flan emekçi kad›n›
hem de ev emekçisi kad›n› “önce” ve “daha derinden”
etkilemektedir. Emekçi kad›n aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, kad›nlar›n daha çok küçük ölçekli ve iflten ç›karmalar›n kolay oldu¤u, kay›t d›fl› sektörlerde çal›fl›yor olmalar› ve bu
iflyerlerinin krizden ilk darbe yiyen yerler olmalar› do¤all›¤›nda da kad›n›n ilk iflsiz kalanlar olmas›n› beraberinde
getirmektedir. Türkiye ‹fl Kurumu’nun Aral›k 2008 verilerine göre kay›tl› kad›n iflsiz oran› bir önceki y›l›n ayn›
dönemine göre yaklafl›k % 50 artarak 263 bin 502’ye
yükselmifltir. Kay›t d›fl› çal›flan kad›nlar da düflünüldü¤ünde rakamlar›n gerçek boyutu daha net görülecektir. Bunun yan› s›ra kimi çal›flmayan kad›nlar ise kriz dönemlerinde ek gelir için çal›flmak zorunda kalarak kay›t d›fl›,
düflük ücretle ve zor koflullarda çal›flmaya mahkum olmaktad›r.
Krizin kad›nlar üzerindeki etkisi salt iflsizlikle
s›n›rl› de¤ildir. Pefl pefle yap›lan zamlar ve iflsizli¤in sonucunda yoksulluk, ev emekçisi kad›n›n kemer s›kma politikalar›na neden olarak kad›n›n evdeki ifl yükünü artt›rmaktad›r. Yine yoksulluk artt›kça genel olarak artan gerilimden ve fliddetten en çok kad›nlar etkilenmekte, artan iflsizlik; psikolojik problemleri, aile içi gerilimleri ve
beraberinde kad›na yönelik fliddeti artt›rmaktad›r.
Dolay›s›yla denilebilir ki kad›nlar, ekonomik krizden
maddi y›k›m›n yan›nda manevi bir y›k›ma da u¤rayarak
daha fazla etkilenmektedir. Emekçi kad›n üretimin d›fl›na,
ev emekçisi kad›n ise artan yoksullukla bo¤uflmaya itilerek krizin faturas›n› ödemeye mahkum edilmektedir.
Bu aç›dan bak›ld›¤›nda ve krizin etkisini önümüzdeki
dönemde daha fazla hissettirece¤i düflünüldü¤ünde,
özellikle semt çal›flmalar›nda kriz ve beraberinde artan
iflsizlik ve yoksulluk gündemi üzerinde yo¤unlafl›larak faaliyet yürütülmeli; krizin nedeninin ve faturas›n› ödemesi gerekenlerin egemenler oldu¤u vurgulanarak sistem
teflhir edilmeli, örgütsüz tepkileri örgütlü bir güce dönüfltürme ekseninde hareket edilmelidir.
Yerel Seçimler
Önümüzdeki dönemin önemli gündemlerinden biri
de 29 Mart’ta yap›lacak olan yerel seçimlerdir.
Sistem partilerinin kad›n sorununa bak›fl› hepimizce
bilinmektedir ki, kad›n› yanl›fl hedeflere yönelterek bilinç
bulan›klaflt›ran ve böylece kad›n› sisteme yedeklemeye
çal›flan, mücadeleden uzaklaflt›ran, dolay›s›yla da sorunu
çözme yerine döne döne yeniden üretme pozisyonunda
duran bir anlay›fla sahiptir. Bundan hareketle desteklenecek adaylar›n kad›n sorununa yaklafl›mlar› üzerinden
bir faaliyet yürütülerek sistem partilerinin teflhirini bu
konu özgülünde de yapmak gerekmektedir. Ayn› zamanda desteklenecek aday›n kad›n sorununa yönelik yaklafl›mlar› da bizim aç›m›zdan belirleyici olmal›d›r. Bu aç›dan
Yeni Demokrat Gençlik
bak›ld›¤›nda;
✖ Kad›n sorununa yönelik mücadeleyi gelifltirecek
kurum ve dernekler oluflturup bunlar› destekleyen,
✖ Kad›n sorununa yönelik çal›flmalarla ilgili bütçe
oluflturan,
✖ Aile içi fliddet, taciz, tecavüz ve namus cinayetleriyle mücadeleye önem veren,
57
birlikleri içerisinde yer alarak kitlesel bir biçimde kutlama temelinde hareket edilmelidir. Ayr›ca üniversitelerde çeflitli eylem ve etkinlikler düzenlenerek kad›n sorununun çözümünün örgütlenmekten ve mücadele etmekten geçti¤i vurgulanmal›d›r.
Genç Kad›n Buluflmas›
YDG 3. Konferans›’nda merkezi bir Kad›n Komisyonu kurulmufl ve bu komisyona Genç Kad›n Buluflmas›’n›
örgütleme iradesi verilmifltir. Nisan ay› içerisinde ger✖ Kad›n sorunlar›na karfl› e¤itim amaçl› grup etkinçekleflmesi planlanan buluflmaya haz›rl›k aç›s›ndan ilk
likleri düzenleyen,
etapta alanlar›m›zda halihaz›rda kurulu bulunan Kad›n
✖ Psikolojik dan›flmanl›k hizmetleri sa¤layan,
Komisyonlar›n›n çal›flmalar›n› etkinlefltirerek;
Kad›n Komisyonlar›n›n bulunmad›¤› ve ku✖ Yerel yönetimlerin istihdam politikarulabilmesi koflullar›n›n oldu¤u alanlarlar›nda kad›na yönelik olumlu eylem ve
da komisyonun kurulmas›yla ilgili çadestek politikalar›n› gelifltiren,
l›flmalar› h›zland›r›p komisyonu akBilginin pratikten do¤✖ Kad›n›n erkek egemen zihniyetif hale getirerek buluflmaya kat›lte ve anti-demokratik yöntemlere
du¤u gerçekli¤iyle hama, hem kad›n sorununa yaklafl›karfl› mücadele edebilmesi için siyareket ederek etkinlik
m›m›z› hem de seçim ve 8 Mart
sette dönüfltürücü rol ve iradeye
ve eylemlere kat›lmay›
çal›flmalar›ndaki faaliyetimizi örsahip olabilmesine zemin haz›rlayan
gütlü
bir flekilde örebilmemiz ayönemsemeli; fakat kaadaylar›, hem kendi A/P araçlar›n› zamanda alanlarda belli bir had›n sorununa karfl› tem›zla destekleyerek hem de seçim
reketlili¤i yakalayabilmemiz aç›orik olarak donanmay›
bürolar›nda desteklenecek aday›n
s›ndan önem arz etmektedir.
kendi çal›flmalar›nda aktif bir flekilde
da taliye almamal›y›z.
Kad›n Komisyonlar›n›n buluflmafaaliyet yürüterek desteklemeli, seçim
ya haz›rl›k amac›yla, kad›n sorununa
döneminde genç kad›n çal›flmas›n› güçlenyönelik
e¤itim çal›flmalar› almas›, bulufldirerek alanlar›m›zda belli bir hareketlili¤i
may›
gerçekleflecek
eylem ve etkinliklerde
yakalamay› hedeflemeliyiz.
gündemde tutmas› ve bu temelde haz›rl›kl› kat›l›m› buluflman›n verimli geçmesini de beraberinde getirecektir.
✖ Cinsiyet ayr›mc›l›¤›na karfl› ç›kan ve bu tür yaklafl›mlarla mücadeleye eden,
8 Mart Dünya
Emekçi Kad›nlar Günü
‹çinden geçti¤imiz dönemde neo-liberal politikalarla
özelde kad›na yönelik hak gasplar› artm›fl, SSGSS yasas›yla kad›n›n çal›flma koflullar› zorlaflt›r›lm›fl, ev içi eme¤i
yok say›lm›fl, kad›na adeta çal›flmama dayat›lm›flt›r. Yine
yaflanan ekonomik kriz düflük ücretle zor koflullarda çal›flan kad›nlar› iflsizlik ve zamlarla bo¤uflmaya iterek, kad›n için zaten zor olan koflullar› daha da zorlaflt›rm›flt›r.
8 Mart tarihsel özü itibariyle, emekçi kad›nlar için
sorun ve taleplerini alanlarda dile getirdikleri bir mücadele günüdür. Bu temelde ekonomik kriz ve son süreçte kad›n özgülünde artan hak gasplar› ana gündemleri
üzerinden bir faaliyet yürüterek, 8 Mart’› devrimci özüne uygun flekilde, oluflturabilece¤imiz en genifl eylem
Aç›kt›r ki örgütümüz kad›n sorunuyla ilgili gündemlere müdahale etme ve refleks tav›rlar göstermede eksik kalmaktad›r. Bunun bir dizi nedeni olmakla birlikte
ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›ndan da kaynakl› olarak
kad›na karfl› sömürü ve bask›n›n daha yak›c› olarak hissedilmesi gerçekli¤inden hareketle, bu soruna karfl› duyarl›l›¤›m›z› art›rmak elzemdir.
Bilginin pratikten do¤du¤u gerçekli¤iyle hareket ederek etkinlik ve eylemlere kat›lmay› önemsemeli; fakat
kad›n sorununa karfl› teorik olarak donanmay› da taliye
almamal›y›z. Bu çerçevede alanlar›m›zda çal›flmalar› bulunan DKÖ’lerde çal›flma yürütmeye, kad›n sorununu iflleyen kitap, dergi vb. yay›nlar›; an’a müdahale aç›s›ndan
da gündemi takip etmeye özen göstermeliyiz.
YDG Merkezi Kad›n Komisyonu
Yeni Demokrat Gençlik
58
Komünist ustalardan ö¤renelim!
MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZM’‹N TAR‹H‹–14
Üçüncü Enternasyonal’in Savafl ve
Faflizm Üzerine Perspektifi
20’li y›llarda III. Enternasyonal özellikle sömürge ve yar›-sömürge ülkelerden olmak üzere birçok gücü bir araya
getirmeye, birlefltirmeye devam ediyordu. Baflta Çin olmak üzere, çeflitli hareketlere yard›mc› oluyordu. 1928’de
gerçeklefltirilen VI. Kongre, Enternasyonal’in Program ve
Tüzü¤ü’nü, Uluslararas› Durum ve Sömürge, Yar›-sömürge Ülkelerde Devrimci Hareketlerin Durumu üzerine tezleri kabul etmiflti. Kongre yeni bir dünya savafl› tehlikesi
konusunda ikaz ediyor ve izlenmesi gereken taktiklerin alt›n› çiziyordu. Bu taktikler esas itibariyle ‘gerici savafl› iç
savafla çevir’me anlay›fl› temelinde flekilleniyordu.
Enternasyonal’in VII. Kongresi hummal› savafl haz›rl›klar›n›n ortas›nda, 1935 y›l›nda gerçeklefltiriliyordu. Bu koflullarda, faflizmin gücü ve sald›rganl›¤› geliflmiflti, hatta Almanya’da faflizm iktidara gelmiflti. Öyle ki, Sovyetler Birli¤i’ne karfl› yap›lacak bir sald›r› an meselesidir. “Faflist
Almanya’y› kullanarak Sovyetler Birli¤i’ni bozguna u¤ratmak; Faflist Almanya, sömürgelerini art›rmak ve bu yolla Sovyetler Birli¤i’ni de sömürgelefltirmek amac›ndad›r; Sovyetler Birli¤i’ni yenilgiye u¤ratarak Dünya Sosyalist Devrimini sekteye u¤ratmak ve böylelikle emperyalizmin bütün
dünyada, önündeki engelleri kald›rarak idamesini
sa¤lamak, iflte bu strateji ayn› zamanda emperyalistlerin stratejisidir.”(30)
‹flte bu koflullarda, Stalin ve Dimitrov önderli¤indeki
Enternasyonal, VI. Kongre’nin taktiksel plan›n›, yeni duruma uyarl›yordu. O nedenle, yeni taktikler, güçlerin mümkün olan en genifl birli¤ine yöneltilerek oluflturulmufltu.
Kongre’nin kapan›fl konuflmas›n› yapan Dimitrov’un dedi¤i
gibi, “Bu kongre öyle bir kongredir ki, Komintern’e
yeni koflullara uyarlanm›fl taktiksel bir plan sunmufltur.”(31) Taktikler Sovyetler Birli¤i’nin savunulmas›,
faflizmin ve savafl körükçülerinin alt edilmesi ve Sovyet iktidar›n›n mümkün olan yerlerde inflas›n› ve ulusal kurtulufl
mücadelelerinin zaferini sa¤lamaya yönelikti. Bu hedeflerin
baflar›labilmesi için, olabildi¤ince fazla gücün birlikte hareket edece¤i Birleflik Cephe plan› detayland›r›lm›flt›. Kapitalist ülkelerde anti-faflist iflçi cepheleri ve anti-faflist halk
cepheleri oluflturularak sosyal demokrat ve di¤er anti-faflist partilerle birli¤i sa¤lanmal›yd›. Sömürge ve yar›-sömürge ülkelerde, görev anti-emperyalist halk cephelerinin ulusal burjuvaziyi de içine alarak geniflletilmesi ve gelifltirilmesidir. Son hedef ise, oluflturulan cephelere ifltirak eden komünistlerin kendi ülkelerinde devrim gerçeklefltirerek
dünya çap›nda kapitalizmi alt etmenin yolunu açmakt›r.
II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› ve
Enternasyonal Proletaryan›n Taktikleri
Bu önemli görevlerle beraber, Stalin baflkanl›¤›ndaki
Sovyetler Birli¤i Hükümeti, II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›
için do¤ru taktikleri uygulamak durumundayd›. Faflist olmayan emperyalist devletler Almanya’y› Sovyetlere sald›rmas› yönünde k›flk›rt›rken, Stalin 1939 A¤ustos’unda Almanya
ile bir sald›rmazl›k pakt› imzalayarak bafllayacak savafl›n öncelikle emperyalist güçler aras›nda bafllamas› için çabalam›flt›. Bu, savafl›n ilk iki y›l› aç›s›ndan ‘gerici savafl› iç savafla
çevir’ takti¤ini uygulamak bak›m›ndan kolayl›k sa¤lam›flt›.
Almanya sosyalist temellere, Sovyetler Birli¤i’ne karfl›,
1941 Haziran’›nda sald›r›ya giriflti¤inde, art›k savafl›n karakteri de¤iflerek anti-faflist halk savafl›na bürünmüfltü ve elbette bu durum gerçekleflmeden çok önce III. Enternasyonal
Yeni Demokrat Gençlik
taraf›ndan öngörülmüfltü. Baz› partiler, do¤ru taktikleri uygulayarak, devrimci krizi olgunlaflt›rmay› bilmifl ve devrimi
baflarabilmifllerdi. Böylece, do¤ru taktiklerin uygulanmas›yla,
enternasyonal proletarya Sosyalist Temelini muhafaza etmekle kalmam›fl, 1949 y›l›yla beraber emperyalist zincir
muhtelif halkalar›ndan parçalanarak, emperyalist dünya sistemine alternatif, insanl›¤›n üçte birini kucaklayan Sosyalist
Kamp oluflturulabilmiflti. Böylelikle, “Tarih II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› aç›s›ndan olsun, genel kriz aç›s›ndan olsun, III. Enternasyonal taraf›ndan ortaya
konan strateji ve takti¤in do¤rulu¤unu tan›tlam›fl
bulunmaktad›r.”(32)
Elbette ki ciddi hatalar da yap›lm›flt›, III. Enternasyonal
rehberli¤inde taktiklerin do¤ru uygulanmas›ndaki yaklafl›m
bak›m›ndan eksiklik ve II. Enternasyonal’in güçlü art›klar›n›n birçok Avrupa partilerindeki reformist yaklafl›mlar› ve
Hindistan’da da onlara benzeyen Hindistan Komünist Partisi gibi partilerin sakat tutumlar› bu hatalar›n bafl›nda geliyordu. Büyük Britanya Komünist Partisi vaktinin önemli
k›sm›n› üretimin art›r›lmas› yönünde harcamaktayd›. ABD
Komünist Parti Sekreteri, Browder, kendisine ‘en büyük
onuru’ bahfleden uzun tutukluluk süreci boyunca sadece
bir grev-k›r›c› pozisyonundad›r. Frans›z Komünist Partisi
ise birleflik cephede komünistler ve gericiler aras›nda bir
fark görmeyerek “...bizim için sadece Frans›zlar›n,
Hitlere ve onun iflbirlikçilerine karfl› savaflmas› söz
konusudur.”(33) diye ilan ediyordu. Bu gibi bir yaklafl›m,
böyle partilerin, kat›ld›klar› birleflik cephelerde hakim s›n›flar›n kuyru¤una tak›lmalar›na yol aç›yordu. Ayr›ca bu yaklafl›m, müteakip süreçte sa¤c› e¤ilimlerin geliflmesine ve
hemen hemen bu partilerin hepsinin revizyonizmin sular›nda sürüklenmesine neden olmufltu.
III. Enternasyonal zamanla bu revizyonist e¤ilimlerle
mücadelesinde baflar›s›z kalmaya bafllad› ve büyük çapta
rehberlik misyonunu karfl›lad›¤›, farkl› farkl› koflullarla karfl› karfl›ya kalan çeflitli üye partiler üzerindeki etkisini yitirmeye bafllad›. Düzenli periyodik yay›nlar hariç olmak üzere, Komintern 1940 itibariyle aktivitesini yitirmeye bafllam›flt›, hatta gelenekselleflmifl May›s Günü ve Devrimci Ekim
Manifestolar› bile May›s 1940 – May›s 1942 aras›nda kesintiye u¤ram›flt›. En sonunda Komintern’in feshi kararlaflt›r›ld›. Savafl koflullar›nda bir kongrenin toplanamay›fl› sonras›nda Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi Prezidyum’u Enternasyonal’in bütün seksiyonlar›n›n feshedilmesini öneren bir önerge sunmaktayd›. 15 May›s 1943’te sunulan önerge, seksiyonlar›n ço¤unlu¤unca, önemli seksiyonlar dahil olmak üzere, onaylanm›fl ve Komintern 10
Haziran 1943 itibariyle feshedilmiflti art›k.
Önerge di¤er fleylerin yan›nda flu noktalar› vurgulamak-
59
tayd›, “Çeflitli ülkelerdeki tarihsel geliflim sürecinde
derin farkl›l›klar, karakteristi¤inde farkl›l›klar ve
sosyal düzeninde farkl› çeliflkiler, ekonomik ve politik geliflimin farkl› düzeylerde, farkl› tempolarda geliflmesi ve son olarak iflçilerin uyan›kl›¤›n›n ve örgütlenmesinin farkl› düzeyleri, çeflitli ülkelerdeki iflçi s›n›f›n›n farkl› sorunlarla karfl›laflmas›n› koflullam›flt›r.
Son çeyrek yüzy›ldaki geliflmeler ve Komünist
Enternasyonal’in biriken tecrübesi ikna edici bir flekilde göstermifltir ki, Komünist Enternasyonal I.
Kongresi’nin iflçi s›n›f› hareketinin ilk aflamalar›ndaki koflullara göre iflçilerin birlikte örgütlenme formu tercih edilmiflti. Fakat hareket ayr› ayr› ülkelerde karmafl›k problemlerle geliflme göstermekteydi, hatta bu durum ulusal iflçi-s›n›f› partilerinin takviye edilmesi önünde bir engel teflkil etmeye bafllam›flt›.” (34) I. Enternasyonal’in feshedilmesine iliflkin olarak Marx, varl›k nedeni olan ihtiyaçlar› karfl›layamayacak
her örgütsel formun yok olmayla karfl›laflaca¤›n› belirtmiflti.
Büyük komünist partilerin tümü önergeyi kabul etmiflti. “Çin Komünist Partisi-Merkez Komite, Marksizm’in tahrifatlara karfl› korunmas›, geliflen güçlerin birlefltirilmesi, Sovyetler Birli¤inin desteklenmesi ve faflizme karfl› mücadele ve ÇKP ile Koumintang aras›nda ittifak›n gelifltirilmesi bak›m›ndan; Enternayonal’in tarihsel misyonunu yerine
getirdi¤ini ve kendi örgütsel formu sayesinde daha
uzun ömürlü oldu¤u konusunda fikir birli¤ine varm›flt›r. ÇKP Komintern ve içindeki devrimci güçlerden oldukça yard›m alm›flt›r bugüne kadar, ancak flimdi Çinli komünistlerin önünde kendi politikalar›n› ba¤›ms›z bir flekilde belirleyecek ve bunlar› uygulayacak uzun bir süreç vard›r.”(35)
Komintern’in feshedilmesiyle beraber Komünist Enternasyonal bülteninin yay›mlanmas› da durduruldu. K›sa bir
süre sonra ise, Rusça ve di¤er dillerde, Savafl ve ‹flçi S›n›f›
bafll›kl› (savafltan sonra Yeni Ça¤ olarak de¤ifltirilmifltir) bir
bülten periyodik olarak yay›mlanmaya bafllam›flt›r. Savafl›n
tamamen bitmesinden hemen sonra ise ‹flçi S›n›f› Partileri ve Komünist Partiler Enformasyon Bürosu
(Kominform) 1947 Eylül’ünde gerçeklefltirilen bir konferansla beraber teflkil olunmufltu. Ancak bu da 1956 y›l›nda
feshedilecekti.
30. HKP(ML)(Halk Savafl›)-MK; Politik Önerge, May›s 1984 sy 14-15,
31. Degras Jane, Ed., Komünist Enternasyonal-Belgeler, Cilt III, sy. 347,
32. HKP(ML)(Halk Savafl›)-MK; Politik Önerge, May›s 1984 sy 20,
33. Degras Jane, Ed., Komünist Enternasyonal-Belgeler, Cilt III, sy. 471,
34. age, sy. 477,
35. age, sy. 480.
Yeni Demokrat Gençlik
60
Devrimci gençlik mücadelesi
ve hapishaneler
Hapishaneler sorunu devrimci gençli¤in önemli gündemlerinden birisidir. Ülkemiz s›n›f mücadelesini ve devletin faflist yap›lanmas›n› düflündü¤ümüzde bundan ‘do¤al’
bir durum yoktur. Halk gençli¤inin faflist sistemin çarklar› aras›nda ö¤ütülmesinde okullar›n ve zorunlu askerli¤in
belirleyici bir yeri vard›r. Bunlar›n yeterli gelmedi¤i durumda gençli¤in karfl›s›na daha etkin bir bask› arac› olarak
hapishaneler ç›kar. Hapishaneler sadece muhalif ve devrimci gençleri de¤il, tüm halk gençli¤ini hedefleyen bir
araçt›r. Adli tutuklu ve hükümlülerin a¤›rl›kl› bir bölümünün gençlerden oluflmas› bunun aç›k bir göstergesidir. Bir
flekilde düzen s›n›rlar› d›fl›na ç›kan herkes hapishaneler
gerçe¤iyle tan›flmak zorundad›r.
Sistemin ekonomik ve siyasi krizler içerisine girdi¤i,
kitle hareketlerinin ve özelde gençlik hareketlerinin geliflti¤i süreçlerde devrimci gençler devletin önemli hedeflerinden birisidir. Bu yan›yla hapishaneler, devrimci gençli¤in sadece dayan›flma içerisinde oldu¤u yerler de¤il mücadele alanlar›n›n bir parças›d›r. Bunu anlamak için çok
uza¤a gitmeye gerek yoktur. Tutuklu bulunan yüzlerce
devrimci ve yurtsever gencin varl›¤›, her an yaflanabilen
gözalt› ve tutuklamalar bu gerçe¤i gözler önüne sermektedir.
Ülkemiz s›n›f mücadelesinin ve devrimci gençlik mücadelesinin söz konusu gerçekli¤i dururken Yeni Demokrat Gençlik’in hapishaneler sorununa dar kapsaml› yaklaflmas› düflünülemez. Hapishaneler bir mücadele alan›
olarak YDG’lilerin incelemesi ve mücadele yöntemlerini ö¤renmesi gereken yerlerdir. Mücadelenin sürdü¤ü her alan gibi hapishanelerin de kendine özgü
koflullar› ve mücadele biçimleri vard›r. Bunlar yeterince
bilinmedi¤inde deneyimsiz birçok yoldafl›m›z›n devletin
tecrit ve tredman sald›r›s› karfl›s›nda korumas›z kalmas›
kaç›n›lmazd›r.
Unutmayal›m ki her türlü sald›r› karfl›s›nda devrimci
tutsaklar› as›l koruyan ve gelifltiren fley, kendi ideolojik
bilinçleri ve direnifl gelenekleridir. Kamuoyu deste¤i ve
dayan›flma giriflimleri ancak bu bilinç ve direnifl zemini
üzerinde daha güçlü etki yarat›rlar. Tutsaklar›n bafl e¤mez
direnifli ve demokratik kamuoyu deste¤i birbirini tamamlayan unsurlard›r ve her biri kendi alan›nda vazgeçilmez
bir öneme sahiptir. Bu nedenle YDG’lilerin mücadele bilinci hem içerdeki hem de d›flar›daki mücadeleyi kapsayan
bir nitelikte olmal›d›r.
Devletin özellikle devrimci gençli¤i hedefledi¤i, gözalt› ve tutuklamalarla mücadeleyi sekteye u¤ratmaya çal›flt›¤› koflullarda YDG’liler her türlü sald›r›ya haz›rl›kl› olmak zorundad›r. Tecrit ve tredman uygulamas› nedir, hapishanelerde ne tür bask› ve dayatmalar vard›r ve bunlar
karfl›s›nda direnifl ve devrimci bir yaflam nas›l örülmektedir bilinmelidir. Bu sayede hapishaneler salt özgürlü¤ümüzün k›s›tland›¤› yerler de¤il devrimci bilinç ve deneyimimizin geliflti¤i yerler olacakt›r.
Hapishaneler devrimciler için her zaman bir mücadele okulu oldular. Bu okulun kendine özgü zorluklar› ve s›navlar› vard›r. Ve ancak örgütlü bir ele al›flla bunlar›n üstesinden gelmek mümkün olacakt›r.
YDG hapishaneler mücadelesinde duyarl› tüm
kesimlerle birlikteli¤e önem vermelidir. Çünkü hapishaneler mücadelesinde önemli sorunlardan bir tanesi,
bu alandaki çal›flma ve giriflimlerin parçal› niteli¤idir. Her
çal›flmam›zda oldu¤u gibi bu alandaki çal›flmalar›m›zda da
muhalif kesimleri ve daha da önemlisi halk› bilinçlendiren
ve birlefltiren bir tutuma özel önem vermeliyiz.
Ülkemiz s›n›f mücadelesi tarihinde hapishaneler halk›n
en genç, diri ve örgütlü kesimini hedefleyen birer bask›
arac› oldular. Deniz, Mahir ve ‹brahimler, at›ld›klar› büyük
kavgada genç yafllar›nda karfl›laflt›lar hapishane, dara¤ac›
ve iflkencelerle... Onlar ve onlar›n ard›l› binlerce devrimci bize büyük bir direnifl ve mücadele gelene¤i b›rakt›lar.
Hem içeride hem de d›flar›da bu gelene¤i büyütmek biz
YDG’lilerin omuzlar›ndaki bir görevdir.
Devrimci gençlik mücadelemizi büyütürken, hapishaneler baflta olmak üzere yolumuza ç›kabilecek her türlü
engeli bilmeli ve bunu mücadelemizin birer manivelas›
yapmas›n› ö¤renmeliyiz.
Yeni Demokrat Gençlik
61
Hukuk mu, devlet terörü mü?
Kuruluflundan bugüne “modern” ya da “bat›l›” oldual›nd› ve gizlilik ad› alt›nda hiçbir fleyden haberi olmadan,
¤u iddias›yla yoluna bafllayan ve hâlâ bu iddias›n› sürdüyak›nlar›na da, avukatlara da hiçbir fley söylenmeden saren Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasalar›nda hep hukuk
atlerce bekletildi. Yine gerekçe gösterilmeden arkadafldevleti vurgusu yap›l›yor. Hukukçular›n bile takibinde
lar›m›z›n bir k›sm› tutukland›.
zorland›¤› onlarca hukuk kural› piyasaya ç›k›yor. Bu huOlay›n üzerinden günler geçti ancak hâlâ neden tukuk kurallar›n›n ço¤u faflist TC’ye uyarlanm›fl faflist yasatukland›klar›n› do¤ru düzgün bilmiyoruz. Hangi gerekçe
lard›r. Baz› flartlarda emperyalizmin ç›karlar›na göre biile arkadafllar›m›z›n yasad›fl› örgüt üyesi oldu¤u flüphesiçimsel de¤ifliklikler öngören “modern” yasalar kanuna
ne vard›klar›n› merak ediyoruz. Bir insan› evinden apar
konuluyor ancak bu hukuk devleti olmayan TC’yi allay›p
topar götürmek, evini aramak, ard›ndan tutuklamak bu
pullay›p hukuk devleti olarak göstermenin bir parças› olkadar kolay m› diye asl›na bak›l›rsa sorma gere¤i duymumaktan baflka bin anlama gelmiyor.
yoruz. Çünkü yaflad›¤›m›z ülkeyi biliyoruz; bu ülkede soBaz›lar› hâlâ flu sorular› soruyor: Bu ülkede hukuk
kakta gezerken bile insanlar katledilmektedir, daha gevar m›? Var belki ama uygulama alan› buluyor mu? Uyguçen gün bu “demokratik” devletin üniversitesinde,
lan›yorsa kimin için uygulama alan› buluyor? Kimin hakDTCF’de polis elinde silahla flov yapm›fl, ö¤rencilerin
k›n› koruyor? Kimi cezaland›r›yor? Bu sorular›
kafas›na silah dayam›flt›r. Devrimci, demokrat
sorman›n gereksiz oldu¤unu bize birçok olay
insanlar baflta olmak üzere her türlü kenapaç›k göstermifltir. Mesela darbeler… Medisine muhalif sesi bu devletin hemen k›Bu ülkede hukuk var
sela faili belli cinayetler… Mesela
saca¤› bizlerce bilinen bir gerçektir.
m
›
?
V
a
r
b
e
l
k
i
a
m
a
u
y
301’ler…Mesela 19 Aral›klar… Mesela
Halk›n içinde terörünü s›radan“Terörle” Mücadele Yasalar›… Mesela
laflt›rmaya
yani meflrulaflt›ramaya
gulama alan› buluyor
Ceza Muhakemeleri Kanunlar›… Sayçal›flan egemenler sindirme politimu? Uygulan›yorsa kimakla bitmez bir sürü örnek art›k bizkalar›n›n bugüne kadar bofla ç›kt›min için uygulama ala lere göstermifltir bu hukuk egemenle¤›n› ve bundan sonra da bofla ç›karin hukukudur, halk›n hukuku de¤ildir.
ca¤›n› yeterince görmüfllerdir. Ann› buluyor? Kimin hak Hatta tam tersine “devletin bekas›n›
cak vazgeçmeden, dibe batt›kça dak›n› koruyor? Kimi ce korur” yani baflta devrimciler olmak
ha çok azg›nlaflmaktalar. Yaflad›klar›
zaland›r›yor?
üzere halk› katletmek için var olan araçkrizlerini aflman›n bir yolu olarak üzelardan biridir. Düflüneni, okuyan›, hakk›n›
rimize sald›ranlar›n korkular›n›n ne kaarayan› korumaz. Bu ülkede hakk›n› aramay›,
dar büyük oldu¤u aflikârd›r. Egemenler
okumay›, yazmay› b›rakal›m düflünmek bile suçtur.
korkmakta sonuna kadar hakl›d›rlar. Krizler
Kanunda yazsa da yazmasa da suçtur. Egemenlerin mensistemi y›kmaz ama bu krizlerin devrimci mücadelenin
faati istedi mi kanun susar, mahkeme susar, insan haklayükseldi¤i günlere gebe oldu¤unu egemenler biliyorlar.
r› susar, geriye polis sald›r›lar›, katliamlar›, gerekçesiz
En küçük çapta bir demokratik hak mücadelesine, kengözalt›lar, gerekçesiz tutuklamalar kal›r. Mahkemeler aydisi için zararl› olarak gördü¤ü düflüncelerin en ufak bir
larca susar, konuflursa da hakl›y› haks›z› “bilmeden” kabüyüme, yay›lma göstermesine bile tahammülleri yok.
r›flt›r›r.
Ancak biz meflru oldu¤umuzu biliyoruz. Halk›n ör15 Ocak’ta da Sivas, Ankara ve Kayseri’de opegütlenmesinden, söz söylemesinden, kendini ilgilendiren
rasyon olarak adland›r›lan göz alt›larla birlikte bir “hukararlarda yetki sahibi olmas›ndan daha meflru bir fley
kuk” olay› daha yafland› ve biz devletin “hukuk devleti”
yoktur. Meflruuyuz ve meflru olmayan bask›lardan y›lmaoldu¤unu bir kez daha gördük. Gerekçesiz olarak YDG,
yaca¤›z, bizi her gün daha fazla açl›¤a, yoklu¤a iten, geleDevrimci Demokrasi ve K›z›lbayrak okuru çok say›da
ce¤imizi çalan, iflkenceden, katliamlardan geçiren sistearkadafl›m›z ev bask›nlar›yla sabah çok erken saatlerinde
min uygulamalar›na boyun e¤meyece¤iz.
gözalt›na al›nd›. YDG okuru Mustafa Sar›ca Ankara’dan
Ankara YDG
Yeni Demokrat Gençlik
62
Uluslararas› Eylem Haftas› (20-29 Nisan)
‘E⁄‹T‹M HAKKINA SAH‹P ÇIK!’
ÇA⁄RI
5 Kas›m ‹nisiyatifi olarak bir araya gelen ve ‘5 Kas›mE¤itimin Ticarilefltirilmesine Karfl› Uluslararas› Eylem
Günü’nü örgütleyen Enternasyonal Ö¤renci Hareketi
(ISM) ikinci uluslararas› faaliyeti olan ve 20-29 Nisan 2009 tarihleri aras›nda gerçekleflecek ‘Küresel Eylem Haftas›’n›n çal›flmalar›na bafllam›flt›r.
ISM yaklafl›k 30 farkl› ülkeden, 5 farkl› k›tadan bir araya gelmifl ilerici kurum, grup ve bireylerden oluflmaktad›r. Bu bilefleni
bir araya getiren e¤itimin metalaflt›r›lmas›na karfl› ve özgür, paras›z ve herkes taraf›ndan ulafl›labilir e¤itim için yürüttükleri mücadeledir.
Her geçen gün daha fazla kurum ve grup net flekilde görmektedir mi e¤itimin metalaflt›r›lmas› ve özellefltirmesinin sebebi olan güçler (birçok fleyde oldu¤u gibi) küresel çal›flmaktad›r. Ve bizler ancak mücadelemizi dünya çap›nda birleflti¤imiz zaman onlara karfl› güçlü etkiyi yaratabiliriz.
Dünyan›n her yerinde ö¤renciler, ö¤retmenler, iflçiler ve ebeveynler kendilerine flunu sormaya bafllad›lar: kamusal e¤itim sistemi gerçekten halk›n ç›karlar› için mi kullan›l›yor, yoksa esasta özel sektörün ç›karlar›na m› hizmet ediyor?
Har(a)ç paralar› okullar› ve üniversiteleri daha fazla ticarethanelere dönüfltürmüfl, ö¤rencilerin e¤itim borçlar› yükselmifl ve her
Gülsuyu’nda liseli etkinli¤i
18 Ocak Pazar günü “Liseli gençlik demokrasi
bilincini birleflerek kazanabilir” fliar›yla Gülsuyu semtinde bir liseli buluflmas› gerçeklefltirdik. Panel-forum tarz›nda gerçeklefltirdi¤imiz buluflmaya tüm devrim flehitleri
ve Gazze’de Siyonist ‹srail’in vahflice k›y›m›na maruz kalan
insanlar için 1 dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›k. Buluflmam›zda lisedeki sorunlar›m›z›, LÖB faaliyetine neden ihtiyaç
duydu¤umuzu ve YDG’nin kitle örgütlerinde çal›flma tarz›n› konufltuk.
‹lk olarak söz alan arkadafl›m›z, çarp›k s›nav sisteminden, gerici-faflist-flovenist-Kemalist e¤itim sisteminden, liselerdeki anti-demokratik ve keyfi uygulamalardan, yoz
kültürün liselerdeki hakimiyetinden, ortaö¤retimdeki kendini daha da fazla hissettiren piyasalaflmadan bahsetti. Dinleyici arkadafllar›n da kendi okullar›nda yaflad›klar› sorunlar› somut örneklerle aktarmas›yla daha canl› bir hava ya-
geçen gün e¤itim bütçeleri kesilmektedir. Yüksekö¤renim enstitüleri gittikçe sponsorlara ba¤›ml› olmaktad›r ve sonuç olarak da
ancak sponsorlar›n ‘de¤er’ gördükleri enstitü ve fakülteler ayakta kalma hakk› bulmaktad›r.
Kamusal e¤itim anaokulundan üniversiteye kadar ba¤›ms›zl›¤› benimsemeli ve herkese ücretsiz ve ulafl›labilir olmal›d›r. Demokrasi ancak özgür, kendinden emin, geliflim ve güç yap›lar›n›
do¤ru flekilde sosyal çevresine yans›tacak kifliler yarat›ld›¤› oranda olas›d›r. Bu kriterleri yerine getirmeyen hiç bir sistem demokrasi sistemi de¤ildir.
Geçmifl 5 Kas›m eylemlili¤inde 5 farkl› k›tadan, 20
farkl› ülkeden bir araya gelmifl bu inisiyatif, bu mücadelenin ne denli enternasyonal oldu¤unun somut
göstergesidir. 20-29 Nisan Küresel Eylem
Haftas›nda da dünyan›n dört bir yan›ndan aktivistler e¤itime sahip ç›kmak ve e¤itimi metalaflt›ran neo-liberal politikalardan kurtarmak için birleflmektedirler.
Bu hafta içerisinde nas›l ve kaç gün eylem yap›laca¤›
kurum ve gruplar›n kendi inisiyatifindedir. Bunlar büyük veya küçük eylemlilikler olabilir. Ama önemli olan bunlar› birlikte koordine etmektir.
Mücadelemizde örgütlenelim ve bir araya gelelim!
fland› ve somut bir soru olarak da tüm bunlara karfl› “ne
yapmal›?” sorusu geldi.
Bu gündemden sonra k›sa bir ara verdik ve ikinci gündeme 68’lerin devrimci önderlerini ve o dönemlerdeki
kitlesel ö¤renci-iflçi eylemliliklerini anlatan bir gösterimle
bafllad›k. Alk›fllar eflli¤inde biten gösterimin ard›ndan söz
alan arkadafl›m›z›n konuflmas›yla “ne yapmal›” sorusuna
hep beraber cevap bulmaya çal›flt›k. Bunun için birleflik bir
mücadelenin gereklili¤ini, örgütlenme adresi olarak da
LÖB’ü gösterdik.
Son gündemimiz olan YDG’nin DKÖ’lerde çal›flma
tarz›na geçip ilk olarak demokratik kitle örgütü tan›mlamas›n› yapt›k. YDG’nin 2. Konferans›nda belirledi¤imiz
her YDG’li en az bir DKÖ’de faaliyet yürütecek perspektifimizi tekrarlad›ktan sonra bunun nedenlerini konufltuk.
Buluflmam›z›, müzik dinletisi ve halaylarla bitirdik.
‹stanbul Liseli YDG
63
Yeni Demokrat Gençlik
Çizgi-yorum
YDG Uluslararas› ‹liflkiler Komisyonu

Benzer belgeler