Mustafa ÖSELMİŞ

Transkript

Mustafa ÖSELMİŞ
www.mustafaoselmis.com.tr
www.mustafaoselmis.com.tr
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 2
Mustafa ÖSELMİŞ
Kitap Ġçeriği
ÖNSÖZ
1.BÖLÜM
DĠN DÜġMANLIĞI
2.BÖLÜM
DĠNDE REFORM
3.BÖLÜM
ZULÜM
4.BÖLÜM
HAK VE VAZĠFELER
5.BÖLÜM
ĠYĠLĠĞĠ EMRETMEK, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK
6.BÖLÜM
ĠNSANIN ĠNSANA VAZGEÇĠLMEZ GÖREVĠ YARDIM
7.BÖLÜM
FĠTNE ORTAMINDA NELER YAPILIR
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 3
Mustafa ÖSELMİŞ
8.BÖLÜM
TEPKĠ TOPLUMU OLMAK
9.BÖLÜM
TEBLĠĞ YAPMAK
10.BÖLÜM
CĠHAD
11.BÖLÜM
LANET VE LANETLĠLER
12.BÖLÜM
KUL AZMAYINCA ALLAH YAZMAZ
SONSÖZ
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 4
Mustafa ÖSELMİŞ
ÖNSÖZ
24. kitabımı da sizlere sunuyorum inĢallah. Bana bu fırsatı veren alemlerin Rabbine hamd
olsun.
Bugüne kadar kitapların basımına sponsor olanlara ve kitapların okuyucularımıza
ulaĢmasında emeği geçen hanım bacılarımıza teĢekkürü borç biliyorum. Allah kendilerinden
razı olsun.
Bu kitabı yazmamda en önemli etken, içine düĢtüğümüz zaaflarımız olmuĢtur. “Bizim”
demediğimiz, sahip çıkmadığımız değerlerimiz birer birer yok oluyor, ayaklar altına seriliyor.
Üzerimize düĢen görev ve sorumluluklardan uzaklaĢtıkça,uzaklaĢtırıldıkça, manevi
güzelliklerden ve manevi zevklerden de uzaklaĢıyoruz. Toplum olarak mutlu değiliz, mutlu
olamıyoruz.
Olup bitenlerle ilgilenmez, karıĢmaz, bulaĢmaz anlayıĢımızla mutlu olacağımızı ve
kurtulacağımızı zannediyoruz. Bunun içindir ki, manen zarar görüyoruz. Tepkisiz, etkisiz bir
hayat anlayıĢımız, ölüm ötesine uzanan ideallerimizi öldürmüĢtür. Ġnancımız olsun,
dünyamıza etkilemesin istiyoruz. Hayatımızda zaten ahiret yok…
Bu kitabımız da yersiz din düĢmanlığından, üzerimize farz olan sorumluluklarımızdan
bahsedeceğiz.
Üzerimize düĢen görevleri yapmadığımız takdirde ne gibi afet ve musibetlerle karĢı
karĢıya geleceğimizi ifade edeceğiz.
Fitne ortamından, lanetlilerden ve kendilerinden istenilen Ģeyleri yapmadıkları için
cezalandırılmıĢ topluluklardan söz edip; “Kul azmayınca Allah yazmaz” diyeceğiz.
Gayret bizden, hidayet Allah‟tan.
Mustafa ÖSELMĠġ
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 5
Mustafa ÖSELMİŞ
1- BÖLÜM
DĠN DÜġMANLIĞI VE SEBEPLERĠ
Alemlerin Rabbi olan Allah, insanoğlunu yarattıktan sonra kendi haline baĢıboĢ
bırakıvermemiĢ; peygamberler göndermiĢ, kutsal kitaplar göndermiĢtir. En son da insanlığa
peygamber olarak Hz. Muhammed‟i, kitap olarak Kur‟an-ı Kerim‟i, din olarak da Ġslâm dinini
göndermiĢtir.
Artık Ġslam son dindir. BaĢka bir din gelmeyecektir. Onun için Allah katında makbul
din, Ġslâm‟dır.
Bu gerçek Kur‟an‟da Ģöyle ifade edilmiĢtir:
- “Allah katında makbul din, Ġslâm‟dır.” (Al-i Ġmran:19)
- Kim Ġslam‟dan baĢka din ararsa, makbul değildir.” ( Al-i Ġmran:85)
Bu ayetlere göre Ġslâm‟dan baĢka din arayanın dini, inancı ve yaptığı ameller geçersiz
olacaktır. Ayrıca Ġslâm‟a inanmayan ve Ġslâm‟a karĢı olanın da Ġslâm‟a hiçbir Ģekilde zarar
veremeyeceği bildirilmiĢtir.
Al-i Ġmran Suresinin l77. ayetinde Ģöyle buyrulur:
“Ġmana karĢı küfür satın alanlar, Allah‟a hiç bir Ģeyle zarar veremezler. Onlar için çok
acıklı bir azap vardır.”
Nur Suresinin 57. Ayetinde de:
“Ey Rasülüm, sakın o inançsızları, yeryüzünde bizi aciz bırakacaklarını sanma”
buyrulmuĢtur.
Bu durumda Allah‟ın dinini red, O‟nunla alay, inançlarla alay boĢunadır
Ġnançların cezalandırılması, insan vicdanının taĢıyamayacağı kadar ağır bir yüktür.
Çünkü inkar, insan tabiatına da, akla da, Ġlme de tamamen zıd bir Ģeydir.
Cenab-ı Allah Lokman suresinin 6. Ayetinde : “Ġnsanlardan bazıları vardır ki, Allah
yolunda bilgisizlikleri yüzünden saptırma ve o yolu eğlence yerine tutmak üzere batıl ve boĢ
lafa müĢteri çıkar. ĠĢte onlara Ģiddetli bir azap vardır” buyrulmuĢtur.
Gerçekleri görmek istemeyen, yola gelmek istemeyen için Peygamberimiz Ģöyle
buyuruyor:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 6
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ben ve siz, ateĢ yakanla ateĢe düĢen pervane gibiyiz. Ben sizi ateĢe düĢmekten korumak için
eteklerinizden tutuyorum; Halbuki siz benim elimden kurtulmaya çalıĢıyorsunuz.” (R.
Salihin:l63)
Körü körüne din düĢmanlığı yapıldığı devirler, vicdanları sızlatan olaylar Allah‟a
Ģükür yavaĢ yavaĢ gerilerde kalıyor. Sebebi de, inançsızlığın hem fert, hem de toplum için
felaket sebebi olduğunun anlaĢılmasıdır. Bütün dünyada dine dönüĢ baĢlamıĢtır. Önümüzdeki
çağ, inanç çağıdır, dine dönüĢ çağıdır. Çünkü; Ġslam Dini‟nin insanlığa sunduğu evrensel
mesajlar iyi anlaĢılmaya baĢlanmıĢtır. Dünya, insanlık dini Ġslam‟a koĢuyor. Bu koĢu, artarak
devam edecektir. Çünkü Ġslam, fıtrat dinidir, herkesi Allah yaratmıĢtır, herkes Allah‟ın
kuludur.
ġöyle bir düĢünülecek olursa, din düĢmanlığı, anlamsız bir düĢmanlıktır. Bazı
canlıların iğne veya aĢı yapmak isteyen baytara kızmaları gibi bir Ģeydir. “Cahil, cesur olur”
diye bir söz var. Ġnanmayan için dinsizlik ve din düĢmanlığı gayet ucuz ve kolay olan bir
husus. Bir kelime, bir söz yeter. Atalarımız: “Çürük baklanın kör alıcısı olur” demiĢlerdir.
Ġnançsızlık ona cazip gelir, nefsine de hoĢ gelir. Bazı insanların bu yolda maddi ve manevi
kazancı da olmaz. Dinsizlik uğruna hayatını verir, fakat dinsizlik ona hiç bir Ģey vermez.
BaĢka bir açıdan da din düĢmanlığı, normal bir hareket değildir. Körü körüne bir
düĢmanlıktır. Ġnanca saygısızlık ve düĢmanlık, inananları hatta top yekün milleti incitmek
olur. Ġnsanı Allah yanında da, insanlar yanında da sevimsizleĢtirir. Zaman zaman insanın
dıĢlanmasına neden olur. Böylece imanda birlik vatanda dirlik bozulur. DüĢman oyunlarına
gelinmiĢ olunur.
Din düĢmanlığının kaynağı nedir ?
Her Ģeyin bir sebebi oluyor, normaldir. Mesela; insan kimin ekmeğini yerse onun
davulunu çalar, diye bir söz var. Din düĢmanlığında menfaatler ağır basabiliyor.
Bazıları da bilerek veya bilmeyerek Ġslam korkusu telaĢı içerisine girebiliyor. Bence
kimse böyle bir korku taĢımamalıdır. Çünkü Ġslam, öyle korkulacak bir din değildir. Ġslam,
intikamcı değil, kılıç dini değil, hoĢgörü dinidir. Bazıları, taĢıdıkları Ġslam korkusu nedeniyle
Müslüman‟ı eli silahlı terörist olarak nitelendiriyor. Halbuki Müslüman, kimseyi incitmeyen,
eliyle, diliyle kimseye zarar vermeyen kimsedir. Çünkü onun peygamberi rahmet peygamberi,
Ģefkat peygamberi olarak gelmiĢtir.
Din düĢmanlığının baĢ sebebi bilgisizliktir. Atalarımızın: “Ġnsan, bilmediğinin
düĢmanıdır” demiĢlerdir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 7
Mustafa ÖSELMİŞ
Bugün bazı aydınımızın Ġslam‟a karĢı olmasının altında dini bilmeme, hatta dinleri
bilmeme, dinden uzak yetiĢme, dini tahsil ve terbiye görmeme, en önemlisi de ölüm ötesi
endiĢesi taĢımama yatmaktadır. Aslında o da kendini yaratan, yaĢatan ve sonra da öldürecek
ve hesap soracak olan Rabbini bilse inkar etmenin manasızlığını anlar, borçlu olduğu Allah‟a
teĢekkür eder ve Ģükreder.
Hizbul vahĢetin ortaya çıkmasından sonra, ĠçiĢleri Bakanı Sadettin Tantan, bazı
kurumları ve basını bilgilendirme toplantısı yapmıĢ, özetle Ģunları söylemiĢtir:
“Yasakçı anlayıĢla hiç bir yere varılamaz. Ġrtica adı altında dini bütün insanları rencide
ederek onları felaket örgütlerinin kucağına atamayız. Terörle mücadele stratejileri yapılırken
dinine bağlı insanların rencide edilmemesi gerekir. Mücadelenin baĢarısı, dinin doğru olarak
anlatılmasından, Müslümanların önünün açılmasından geçiyor.” (6.2.2000, Zaman)
Dine cephe alan bazı aydınlarımızın en büyük zaaflarından biri, Ġslam konusunda en
ufak bir bilgisinin olmayıĢıdır. Din hakkındaki bilgilerini, dinin kaynaklarından veya dini
doğru bilen kimselerden edinmeyiĢidir. Din, dini bilmeyenlerden veya dini yanlıĢ bilenlerden
öğrenilirse, elbette din düĢmanlığı ağır basacaktır.
Hz. Ömer, Müslüman olmadan katı bir Ġslâm düĢmanıydı”, eĢeğim Müslüman olsa,
ben Müslüman olmam” diyordu. Ama gerçeği gördükten sonra teslim olmak zorunda
kalmıĢtır.
Peygamber Efendimiz tebliğ görevini yaparken hakarete uğramıĢ, taĢa tutulmuĢ, eziyet
edilmiĢ, hatta vatanından kovulmuĢ, asla beddua etmemiĢtir “Ya Rabbi ! Bilmiyorlar, onları
affet” demiĢtir.
Bugün “kahrolsun Ģeriat” diye bağıran, Ģeriatın Ġslam‟ın kendisi olduğunu bilmiyor.
Hiç bir Yahudi ve Hıristiyan asla “kahrolsun Ģeriat” demez. Çünkü bunun dinini lanetlemek
demek olduğunu bilir.
Kasım 1999 da ABD BaĢkanı Bill Clinton Ankara‟ya geldiğinde BaĢbakanımıza
Ġslamiyet‟le ilgili ne düĢündüğünü sormuĢ, BaĢbakanımız, Ģu cevabı vermiĢtir: “Ülkemizde
inanan insanların ibadetine karıĢılmıyor. Ancak irtica da bu konuda ülkemizin önünde önemli
bir sorun. Hükümet olarak irtica ile mücadelede elimizden geleni yapıyoruz.” Bunun üzerine
Clinton: “Hayır ben onu sormuyorum. Ġslamiyet‟le ilgili sizin görüĢleriniz nelerdir? diye
tekrar sorar. Aldığı cevap gene aynıdır. Clinton: “Tamam teĢekkür ediyorum” diyerek sözü
baĢka yöne çevirir. (19.11.1999 - Türkiye) ĠĢte din anlayıĢına verilen cevap...
Bazıları Ġslam‟ı terakkiye mâni bir din olarak görüyor. Ġslam‟ı bilmiyor, Ġslâm‟ın
emirlerini de bilmiyor. Geriliğimizin, dindeki geriliğimizden ileri geldiğini bilmiyor. Ayrıca
dinde ileri olduğumuz dönemlerde ne kadar ileride olduğumuzu da bilmiyor.
Bir de meĢhur olma, dikkat çekme, göze batma veya birilerinin gözüne girme arzusu
içinde hareket edenler oluyor.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 8
Mustafa ÖSELMİŞ
Din düĢmanlığının bir sebebi de, Ġslam‟ın çıkarlara dokunmasıdır. MüĢriklerin de
sebebi aynı değil miydi? Ġslam‟ı beğenmedikleri için değil, iĢlerine gelmediği için red
etmemiĢler miydi? Ġslam‟ın emirleri bazılarının çıkarlarına ve alıĢkanlıklarına ters düĢüyor.
Bir de insanın çevresi çok önemlidir. Ebu Talib gibi çevresinin hakkında söyleyeceği
sözü ve ne düĢüneceğini hesap edenler de yok değildir.
Bazılarının da ilerleyen teknoloji karĢısında feleği ĢaĢıyor. Kendi eliyle yaptığına
tapıyor, görünür, görünmez ilahlar ediniyor. Nezle olan insan gibi burnu koku almaz oluyor,
gönlü kararıyor, gözler bakar kör oluyor, kulaklar duymuyor. Böylece inançsızlık batağına
battıkça batıyor.
En önemlisi de kökü dıĢarıda olan telkinlerdir. ĠĢte böylece körlerin bir birleriyle taĢlaĢması
gibi kavga sürüp gidiyor.
Ġslam düĢmanlığının kökü dıĢarıdadır.
Bugüne kadar Hıristiyan alemi Ġslam‟ı karalamak için elinden geleni yapmıĢtır. Hedef
hep Ġslam olmuĢ, Ġslami değerler olmuĢtur. Ġslam‟ı, Kuran‟ı ve Ġslam Peygamberini küçük
düĢürebilmek için ne lazımsa yapılmıĢtır. Filmler çevrilmiĢ, piyesler oynatılmıĢ, kitaplar
yazdırılmıĢtır. Olmadık itiraflar atılmıĢtır.Son zamanlarda Batı‟da bazı basın ve ilim adamları,
bunu “Ġslam‟a haksızlık ettik” Ģeklinde itiraf etmiĢtir.
Batı, içimizden Ġslam‟a cephe alanlara da her vesileyle resmi ve gayri resmi ödüller
vermiĢtir, belirli yerlere getirerek, belirli görevler vermiĢtir.
Bir de din düĢmanlığı bize Batı‟dan gelmiĢtir. Batı insanı çağa, dünya ve insanlık
anlayıĢına uymayan deforme olmuĢ Hıristiyanlığa cephe almıĢ, hatta savaĢ açmıĢ, bizim
aydınımızda bir zamanlar bakmıĢ,Batı din düĢmanlığı yapıyor, o da yapmıĢ. Batı,
Hıristiyanlığın koyduğu baskıya düĢman, o ise Ġslam‟a düĢman. Dinleri birbirinden
ayıramamıĢtır.
Batı, batı diyenler, ölçüyü hep Batı‟nın çöplüğünde aramıĢ, alınması gerekeni değil de
alınmaması gerekeni almıĢtır. Batı‟nın kiliseye,dine, Ġncil‟e dil uzatmadığını, devlet
adamlarının Ġncil‟e el basarak yemin ettiğini görememiĢtir. Parasının üzerine “God We trust
(Tanrıya güveniyoruz) yazmasını anlayamamıĢtır. Müspet Ģeylerini değil, olumsuz yönlerini
almıĢtır.
DıĢ güçler dini malzeme olarak kullandı. Din ile milletimizi böldü. Ġnanan,
inanmayan, çağdaĢ olan olmayan, ilerici olan gerici olan gibi ifadeleri hep bölmek,parçalamak
için kullandı. Biz bu tehlikeyi millet olarak göremedik ve tedbir alamadık.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 9
Mustafa ÖSELMİŞ
Bazılarımızın dinle ,dini değerlerle kavgası sürüp gitmektedir. En ufak bir olay bahane
edilerek, dine, dindara ne Ģekilde zarar verilebileceği hesaplanmaktadır. Ġnanç ve dini değerler
saldırı konusu oluyor. Ġslami semboller hedef seçiliyor.
Bu konuda devlet laikliğini tarafsızlığını bir tarafa bırakıyor halka dinini nasıl
yaĢaması konusunda baskı yapıyor ve yönlendirmeye çalıĢıyor. Verdiği talimata uymayanı
cezalandırıyor. Yetkilerini elinden alıyor, ekmeğini elinden alıyor. Dinin kurallarını devlet
değil Allah koyar. Dinde inançta özgürlük vardır. Dinde zorlama, dinde baskı olmaz.
Amerika‟da, kiĢiden inançlarıyla çeliĢen Ģeyleri yapmasının istenemeyeceği,
Temsilciler Meclisinde büyük çoğunlukla kabul edilmiĢtir.
BaĢkan Clinton, inanç özgürlüğünü ihlal eden ülkelere ekonomik ve diplomatik baskı
uygulanmasını öngören kanunu onaylamıĢtır.
Amerikan ordusundaki 13 bin Müslüman asker ve subayın inancına gösterilen saygı
gereği haç bulunan amblemine Hilali de ilave etmiĢtir.
Milenyum‟a girerken bir de bize bakın...
Ġnancını özgür biçimde yaĢamak, bizim insanımızın da hakkıdır. Bizim insanımız da
bu hakkı bekliyor.
Artık biz de baskının, düĢmanlığın çağdaĢ bir anlayıĢ olmadığını anlamalıyız.
Bilmeliyiz ki, baskı ters tepki meydana getirir. Ġnsanımızı istenmeyen noktaya getirebilir. Bu
durumdan istifade etmek isteyen kimseler çıkabilir. Devlet millet bütünleĢmesi sağlanamaz.
Din düĢmanlığı çerçevesi içerisinde aldatma ,yanıltma ve saptırma gibi olaylar oluyor.
Bilhassa gençlere yanlıĢ yönlendirmeler olabiliyor. Buna fırsat verilmemelidir.
Dinini öğrenmek isteyen gençlere de bu imkan verilmelidir. En doğru bir Ģekilde
kimden ve nasıl öğrenecekse bu sağlanmalıdır. Atatürk‟ü de din düĢmanıymıĢ gibi göstermek
isteyenlere fırsat verilmediği gibi, O‟nu öcü haline getirip O‟nunla inananların üstüne gitmek
isteyenlere de müsaade edilmemelidir. Atatürk “gazi” gibi dini bir unvan taĢır.Meclisin
açılıĢını cuma gününe rastlatmıĢ, hatimlerle, dualarla, tekbirlerle, kurbanlar keserek yapmıĢtır.
Onun ifadesiyle: “Türk milleti daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır.
“Laiklik konusunda da Ģu ifadeyi kullanmıĢtır: “Laik hükümet tabirinden dinsizlik manasını
çıkarmaya yeltenen fesatçılara fırsat vermemek lazımdır.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 10
Mustafa ÖSELMİŞ
Din lazımdır ve lüzumludur:
J.J Ruso: Din milletlere faydalı hatta lüzumludur”.
Einstein: “Dinsiz ilim kör,ilimsiz din topaldır.”
Benjamin Costant: “Din,insanlık tarihine hakim olan en büyük kuvvettir” demiĢler.
Din, milletin de devletin de teminatıdır. Din olmaz ise millet de olmaz, devlet de.
Dinsiz toplum olmaz, dinsiz yaĢanmaz. Tarihte dinsiz bir toplum yaĢamamıĢtır. Milleti
millet yapan dindir. Din toplumların kimliğini ve ömrünü tayin eder. Dini yok sayan
toplumlarda kötü Ģeyler olmuĢtur.
Din, toplumlar için bir ihtiyaçtır. Ġnsanlar yok edilebilir, ama din yok edilemez.
Mesela; Rusya, asırlarca uğraĢmıĢ dini yok edememiĢtir, kendisi yok olmuĢtur. Dinsizliğin
kahramanları olan Lenin‟in ve Stalin‟in putlarını halk, kendi elleriyle yıkmıĢtır. 2000 yılı
baĢında Rusya‟da yapılan kamuoyu yoklamasına göre Rusya‟da inananların sayısı % 60
civarındadır.
Bugün bütün dünyada, özellikle Avrupa‟da Ġslam büyük ölçüde yayılıyor.
Dinsiz toplum bunalıma girer. Ġlim adamları son zamanlarda dünyayı saran
ahlaksızlığın temelinde 1960‟lı yıllarda dinsizlik, inançsızlık ve inkarcılık cereyanının
yattığını ileri sürmüĢlerdir. (24-3-1993, Türkiye)
Dinsiz ahlak da olmaz. Atalarımız: “Kork Allah‟tan korkmayandan”, “Allah‟ı
olmayanın ahlakı da olmaz” demiĢlerdir.
Din, yaptırıcı güçtür. O olmadan ahlak olmaz, huzur olmaz. J.J Ruso: “inanmadan da
bir insanın faziletli olabileceğini zannediyordum, ne kadar yanılmıĢım” demiĢtir.
Din kötülüğe engeldir, ibadetler güzel ahlakı hedef alır.
Dinsiz ve ahlaksız insanların varlıklarını sürdürebileceği fikrinin modası geçmiĢtir.
Kim ne derse desin din, toplumu diri tutar, ölçülü yaĢatır. Dinin emir ve yasakları insanlar için
hayat kaynağı, mutluluk kaynağıdır.
Dinsizlik en büyük felakettir. Çünkü insanlık her zaman dine muhtaçtır. Ġnsanın
huzura kavuĢabilmesi için inanması Ģarttır. Ġnsanın huzuru için maddi ihtiyaçlarının
giderilmesi yeterli değildir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 11
Mustafa ÖSELMİŞ
Eski S.S.B lideri Gorbaçov‟un eĢi 1992‟de bir kitap yazmıĢtı. “ĠĢte ideallerim” adını
verdiği kitabında Kur‟an‟ı okuduktan sonra düĢünmeye baĢladığını ve o zaman dinin hayatta
yeri olduğunu anladığını yazmıĢtır. En önemlisi de “Toplumların dinden uzaklaĢtırılması çok
sakıncalıdır. Tüm ekosistemin ve insanlığın ayakta kalabilmesi için dinlerin taĢıdığı değerlerin
harekete geçirilmesi lazımdır” demiĢtir. (5-12-1992, Zaman)
Din güç kaynağıdır:
Hayatta insanı olumlu ve olumsuz yönden etkileyen olaylar ve güçler vardır. Hayat
insana hep aynı davranmaz. Bakarsın bir anda ağzının tadı kaçıverir. ĠĢte böyle bir anda insanı
ayakta tutacak, hayata ve insanlara bağlayacak bir güce ihtiyaç vardır ki, iĢte o da dindir.
Ġnsanlık tarihi boyunca din,insan için hem bir dayanak hem de bir sığınak olmuĢtur.
Ġnanan insan, her Ģeyin bir imtihan olduğunu düĢünür vara-yoğa üzülmez. Her Ģeyin
Allah‟tan geldiğine inanır.
Ġnanan insan,her zaman kendini güçlü hisseder, gereksiz korkular taĢımaz.
Bugün bazı ilim adamları dinin yaĢlanmayı ve yıpranmayı geciktirdiğini söylüyor.
Doğrudur. Din insana düzenli ve disiplinli bir hayat yaĢatır, insanı zararlı Ģeylerden korur,
zarar görmesini önler.
Ġnanan insan derdi, hastalığı kabullenivermez. Moralini de bozmaz. Allah‟ın her derde
mutlaka bir deva verdiğine inanır, sabreder, derman arar ve çaresine bakar. Bunun içindir ki,
doktorların nice ömür biçtiği hastalar, doktorların verdiği ömürden daha fazlasını
yaĢamıĢlardır. Sonunda doktorları da hayrete düĢürmüĢlerdir.
Din, insanı insana bağlar, hayata bağlar. Ġnsanlar dinden vazgeçseler bile, din
insanlardan vazgeçmez. Hatta ölüsünden bile vazgeçmez.
Din, insanın Ģerefini, haysiyetini, ideallerini ve bütün manevi değerlerini de korur,
insanı zelil olmaktan kurtarır, iki cihan saadetine ulaĢtırır.
Hayatın hangi diliminde olursa olsun, manevi kuvvet olmadan maddi kuvvetin pek iĢe
yaradığı görülmemiĢtir. Bugün çekilen sıkıntıların sebebi, inanç noksanlığından ve maneviyat
boĢluğundandır. Onun için insanın inanca, insanlığın da inançlı insanlara ihtiyacı vardır. Eğer
insanları inançtan mahrum edersek, huzurdan, mutluluktan ve zevklerden mahrum etmiĢ
oluruz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 12
Mustafa ÖSELMİŞ
Din, her türlü kötülüğe karĢıdır. Her türlü kötülüğün kaynağı da inançsızlıktır. Ġnanan
insan, nefsine hoĢ gelse de sonu felaket olan iĢler yapmaz, kötü alıĢkanlıklar edinmez.
Görevlerini tam yapar, kötülük yapacak vakti kalmaz. Çünkü dinin koruyucu ve kötülüklerden
alıkoyan bir özelliği vardır. Ayrıca din, her türlü kötülüğü yasaklar, bütün iyilikleri de
emreder.
Din, esas sağlığı bozulmuĢ, bunalıma düĢmüĢ, baĢına çeĢitli kaza ve belalar gelmiĢ,
manevi desteğe ve morale ihtiyacı olan kimselere daha çok ihtiyaçtır. Kafayı bozmuĢ, intihar
etmek isteyen, insanlardan ve hayattan kopmuĢ insanlara din ile yaklaĢtığınız zaman veya
ölüm korkusu içinde kıvranan kimselere dini telkin ettiğiniz zaman olumlu sonuçlar alırsınız.
Din, insanın sosyal kimliğinin belirlenmesinde de önemli rol oynar. Çünkü insan,
sadece fiziksel varlıktan, yani etten ve kemikten ibaret bir canlı değildir. Onu diğer
canlılardan üstün ve farklı kılan, dindir, inançtır. Böyle oluca insanın diğer canlılardan
ihtiyaçları da farklıdır.
Bugün ölü için hastanelerde din adamı düĢünülüyor, ama ümitsiz yatağında ölümü
acılar içinde bekleyenlerin acılarını, sıkıntılarını azaltacak ve hastaya moral verecek, sabrı
tavsiye edecek, isyanı ve feryadı önleyecek din adamı düĢünülmüyor. Halbuki hastanın sadece
ilaca değil, telkine de ihtiyacı vardır.
Din adamı hastaya ölümü hatırlatıcı olur deniyor. O zaten ölümü ensesinde
hissetmektedir. O‟nun ölüm olayının yok olmak demek olmadığını bilmesi bile ona büyük bir
ümit kaynağı olacaktır.
Selçuklularda, Osmanlılarda dini telkin yolu ile büyük faydalar sağlanmıĢtır. Bugün de
Avrupa‟da Amerika‟da hastanelerde rahip ve rahibeler bulunmaktadır.
Kim ne derse desin, bedenin seruma ihtiyacı kadar, ruhun da morale ihtiyacı vardır.
Hastalıklardan bir türlü kurtulamayan, bir de ilacın fayda vermediği, ölümden baĢka bir Ģey
düĢünmeyen hastayı düĢünün. Ona sabır tavsiye etmekten ve dini telkinden baĢka ne
düĢünebilirsiniz?
ġu da unutulmamalıdır ki, bugün iyileĢenlerin hepsi ilaçla iyileĢmez.
Suçlu veya suçsuz adam hapse düĢmüĢ. Ġyi kimselerin yanına düĢerse onlardan olumlu
yönde etkilenir. Biri adam olur çıkar, biri daha da Ģerli bir kimse olup çıkar.
Hapisteki insanlar istenirse faydalı Ģeyler öğretilerek faydalı hale getirilebilirler. Onu o
hale getiren kötülükler anlatılırsa ve iyi Ģeyler öğretilirse neden değiĢmesin? Bazı Ģeyler
insanlara ilaç gibi gelir.
Ayrıca hapis hayatı sıkıcı ve bunalıma düĢmeye müsait bir ortamdır. Ailesinden ve
çevresinden manevi destek görmezse mahkum hayata küser.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 13
Mustafa ÖSELMİŞ
Bugün bir çok ülke kendi hastalarına, kendi mahkumlarına moral verecek insanlar
bulundurduğu için Müslümanlar için de kendi din adamlarının görev yapmasına müsaade
etmektedir. Mesela, Hollanda‟da Müslüman mahkumların bulunduğu cezaevlerinde
Müslüman din görevlisine müsaade edilmiĢtir. (24-6-1998,Türkiye) Ġngiltere‟de
hapishanelerde Müslüman mahkumlar için iftar yemeği, helal kesim ve helal et yeme imkanı
ve dini eğitim için Müslüman din adamı kadrosu açmıĢ, bütün bu masrafları da üstlenmiĢtir.
(31-12-1998, Zaman)
Din, her zaman, her yerde, herkese lazımdır. Din, vatan, millet, bayrak sevgisini
emreder. Bunlar için ölene de Ģehitlik vaat eder. Bugüne kadar kazanılan güç zaferler, hep
iman gücünün eseridir. ĠĢte Çanakkale, iĢte Milli Mücadele…
Din sadece savaĢta da lazım değildir. Dine soğuk bakılırsa korkak bir toplum oluĢur.
Ġnsanları verimli, faydalı olamaz. Manevi dinamikler insanı faydalı hale getirir.
Bir hususa dikkat edilmelidir ki, o da inancı silip atmak ve yok etmek mümkün
olmadığından, inançlara soğuk bakılmayıp saygı duyulmalıdır, değilse fitneye sebep olmaktan
baĢka bir iĢe yaramaz.
Bir Ģey yapılırken çok iyi hesap edilmelidir; kim fayda görür, kim zarar görür. Mesela
inanmak, Anayasamızın insana verdiği temel bir haktır. Buna rağmen inanana “dinci” sıfatını
eklemek, insanımızı bölmek isteyenlere fırsat verir.
Ġnanan insandan asla korkulmamalıdır. Çünkü ondan asla kötülük gelmez. GeçmiĢte
inanan insanlar sayesinde diğer insanlar da Allah‟ın yardımını görmüĢtür.
Ġnançsızın Ameli Güzel Değildir:
Ġnanan insana karĢı, inanmayanın amelini güzel gösterme, o kiĢinin güzel bir insan
olduğu ve cennetlik biri olduğu ifadeleri sık sık gündeme gelmektedir.
Cenab-ı Allah Rahman ve Rahimdir. Dünyada herkesi yaĢatır ve rızıklandırır. Ahirette
ise sadece inananları mükafatlandırır. Onun için “ dünya kafirin cennetidir” denmiĢtir.
Peygamberimiz Ģöyle buyurmuĢtur:
“Ġman etmedikçe cennete giremezsiniz.” (Müslim iman:93)
“Kafir bir iyilik yaparsa, ona karĢılık dünyalık verilir. Mü‟mine gelince; Allah onun
iyiliğinin karĢılığını ahirete saklar, ona dünyada da rızık verir.” (R.Salihin:431 )
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 14
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġnanmayan, yaptığı iĢlerin mükafatını dünyada para olarak, itibar olarak ve iltifat
olarak alır, ahirette alacağı bir Ģey kalmaz. Çünkü ahiret mükafatını din verir. O da
inanmadığı için ona eriĢemez.
Bu konuda bir kaç ayet zikredelim:
“Ġnanmayanın dünyada yaptığı Ģeyler boĢunadır.” (Hud:l6)
“Ġnanmayanların iyi diye yaptığı Ģeyler boĢuna gitmiĢtir.” ( Tevbe: 17)
“Ġnanmayanlar güzel iĢ yaptığını sanırlar, onların yaptığı iĢler boĢuna gitmiĢtir.”
(Kehf: 104-105)
“Ġmansızların yaptığı faydalı iĢler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu kül gibidir.
Ahirette o iĢlerin hiç bir faydası olmaz. (Ġbrahim:l9)
“Kıyamette onların yaptıkları her iĢi toz duman ederiz.” (Furkan: 23)
“Ġnanmadan ölenlerin yaptığı iĢler, boĢa gider.” (Bakara: 217) bu ayet ve hadislerden
de anlaĢıldığı gibi inanmayan kimse, ne yaparsa yapsın ölüm ötesinde alacağı bir mükafat
yoktur.
Fert ve toplumun geleceği açısından din iyi öğrenilmeli ve iyi öğretilmelidir. Dinin
doğru bir Ģekilde öğrenilmesinde hepimiz için fayda vardır. Çünkü din, insanları birleĢtirir,
insanları birbirleri için fedakarlık yaptırır, iyilik yapmaya mecbur kılar, her türlü yardımı
ibadet sayar.
Ġrtica ve Ġslam:
Zaman zaman Ġslam‟ı karalamak Müslüman‟ı rencide etmek için Ģu veya bu nedenle
irtica ile Ġslam‟ı ilgilendirenler olmaktadır. “Ġrtica” kelimesi, rahatsız edici ve hakaret içeren
bir kelimedir. Ġrtica kelime olarak geri gitmek manasına gelir. Ġrticayı Ġslam‟la ilgilendirmek
doğru değildir. Çünkü irtica din değil, din de irtica değildir. Ġrticanın dinle uzaktan yakından
ilgisi yoktur.
Bugün dinci, kökten dinci, irtica ve mürteci kelimeleri, insanımıza zarar veren yılıĢık
kelimelerdir. Ġrticayı benimseyen, geri dönmeyi isteyen kimse gösterilemezken, irtica,
bazılarının dilinden düĢmüyor. Ġrtica istismarcılarının dıĢında irticayı benimseyen yok.
Din açısından, Ġslam açısından düĢünürsek, Ġslam dininin geri dönme isteği de yoktur,
emri de yoktur. Ġslam dini iki günü eĢit olanı zararda görür. ÇalıĢmayı ibadet sayar.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 15
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġrtica, inanmak ve inancın gereğini yapmak değildir. Ġrtica, inanca, düĢünceye
düĢmanlıktır, baskıdır, dayatmadır. Zulümle, baskı ile insanları bezdirmektir.
Ġrticanın sınırı da, tarifi de belli değildir. Böyle bir kelime ile insanları bölmek, tahkir
etmek, karalamak çağdaĢ kimselerin yapabileceği bir iĢ değildir.
Ġslam, donuk bir din değil, aksine dinamik bir yapıya sahiptir. Bilgisizlik veya
inançsızlık sebebiyle sevimsiz kelimelerle bazılarını sindirmek ve bazı Ģeyleri de bu yolla
koruma yöntemi ne kadar geridir.
Ġslam Peygamberi: “Bugünün iĢini yarına bırakanlar helak oldular”, “Ġki günü birbirine eĢit
olan zarardadır.” buyurarak Ġslam‟ın gerici bir din olmadığını ilan etmiĢtir.
Ġslam ve Terör:
Ġslam‟la terör arasında bir bağ kurarak Ġslam dinini karalamak niyetinde olanlar vardır.
Bu, dine öcü gözü ile bakıp, dini terörle özdeĢleĢtirerek halkı dinden soğutma amacına
yönelik bir harekettir.
Dinde terör olmaz, dinle terör asla bağdaĢtırılamaz. Çünkü dinde incitmemek, zarar
vermemek esastır. Kalp kırmak, Kabe yıkmakla eĢ tutulmuĢtur.
Ġslam Peygamberi: “Kendisi için sevdiğini, baĢkası için de sevmedikçe, kendisi için
istediğini baĢkası için de istemedikçe gerçek mü‟min olamazsınız” buyurmuĢtur. (Buhari ,
Ġman: 1/10)
Bir baĢka hadislerinde de Ģöyle buyurmuĢtur:
“Kim bir Müslüman‟a zarar verirse, Allah da ona zarar verir.” (Büyük Hadis Külliyatı:
4/3l7)
Ġslam, Ģiddeti, baskıyı, zulmü hatta kötü söz söylemeyi bile tasvip etmez. Böyle bir dinde
terör olur mu?
ġiddetin, terörün ilacı dindir. Çünkü inanan sever, nefret etmez.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 16
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġslami Terör Olmaz:
Terör, terördür. Terörün dinlisi, dinsizi olmaz. Hele Ġslamisi hiç olmaz. Ġslam ile
terörü yan yana düĢünmek büyük hatadır. Çünkü iĢin içinde yalan var, iftira var ve kasıt
vardır.
IRA için Katolik terörü deniyor mu? Olmaz.öyleyse islami terör de olmaz. Ġslam‟ın
terörle organik bir bağı da yoktur. Ġslami terör ifadesi, incitici ve rahatsız edici bir ifadedir.
Terörün dini olmaz. Müslüman‟ım diyen bir kimse bu ifadeyi kullanmamalıdır. Çünkü dinine
hakaret etmiĢ olur. Terörün baĢına Ġslam‟ı getirmek olmaz. Ġslam terörü onaylayan bir din
değildir. Ġslam terörün hiç bir Ģekline cevaz vermez. Ġslami terör demek, Ġslam‟ın emrettiği
terör demektir. Ġslam terörü emretmediğine göre bu ifade yanlıĢtır. Ġslam, her vesile ile terörü
yasaklar, kınar ve lanetler. Ġslam, kırmayı değil, yapmayı, yapıcı olmayı, öldürmeyi değil,
kurtarmayı emreder. Bunun için Müslüman, terörist olmaz. Ġslam Peygamberi: “Sizden biri
baĢkasına silahı ile iĢarette bulunmasın” talimatını vermiĢtir.
Müslüman terörist olamaz. Çünkü Ġslam‟da cinayet,Ģirkle eĢdeğerde tutulmuĢtur.
Ġslam‟da cinayet, en büyük günahlardan olduğu bildirilmiĢtir. Böyle olunca terör ile Ġslam‟ı
yan yana getirmek, kasıtlı bir davranıĢtır. Bazılarının yaptığı yanlıĢlıklardan dolayı Ġslam ve
Müslümanlar sorumlu tutulamaz.
Ġslam, herkesin iyi insan olmasını ister. Ġslam, barıĢ dinidir. Ġnsan kendisiyle,
ailesiyle, çevresiyle ve bütün insanlarla barıĢık yaĢayacaktır.
Ġslam Peygamberi, Müslüman‟ı tarif ederken elinden dilinden baĢkalarının emin
olduğu kimsedir, diye tarif etmiĢtir.
Ġslam Peygamberi, rahmet Peygamberdir. O kendisine zarar verenleri bile affetmiĢtir.
Bir hadislerinde: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” buyurmuĢtur.
Ġslam‟ı Ģiddet dini olarak göstermeye kimsenin hakkı yoktur.Aksi halde haksızlık olur.
Son günlerde mesaj veren bir olay olmuĢtur. Onu size nakledeyim:
Ġngiltere Müslümanları Konseyi, terörün Ġslam la bağdaĢtırılmaması konusunda Ġngiliz
makamlarına baĢvurmuĢ ve polisle anlaĢma yapmıĢtır. Ġngiliz polisi, Ġslami terör terimini
kullanmama kararı almıĢtır. GeçmiĢ kayıtlardan da “Ġslami Terör” ifadesini çıkarmayı kabul
etmiĢtir. Bunun üzerine Müslümanların temsilcisi bir açıklama yapmıĢ, Ġslami hırsızlık gibi
Ġslami terör olmaz. Hıristiyan terörü denir mi?demiĢtir. (2.2.2000 zaman)
“Ġslami terör” ifadesini art niyetli, Ġslam‟ın önünü kesmek isteyen kimseler
kullanmaktadır. Müslümanları incitmek için bazı yayın basın organları ısrarla kullanmaktadır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 17
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġslami kimlikle ortaya çıkmak:
Din adına, Allah adına ortaya çıkmak veya çıkarılmak, bugüne kadar dine ve
inananlara en büyük zararı vermiĢtir. Dine ve inananlara zarar verenlerin arasında samimi
kimseye rastlamak mümkün değildir. Bunların bir kısmı istismarcı ,bir kısmı da dini bilmeyen
cahil kimseler oluyor.
Bir kısım insanlar, emri Allah‟tan, emri Kur‟an‟dan aldıklarını iddia ederler. Bu asla
doğru değildir. Cenab-ı Allah, ancak peygamberlerine hitap etmiĢ ve onlara emir vermiĢtir.
Diğer bir husus da; Kur‟an‟da ve Cenab-ı Allah‟ın buyrukları arasında kötü bir emir veya
kötülüğe teĢvik eden bir iĢaret yoktur.
Bazı kimseler de Allah‟ın ve Kur‟an‟ın kötülerin cezalandırılmasını emrettiğini ifade
ederek kendilerine göre kötü saydığı kimselere kötü muamele yapmaktadır. Bu da yanlıĢtır.
Çünkü Allah,kötüleri cezalandırması ve onlardan intikam alması için kimseyi
görevlendirmemiĢtir. Allah aciz değildir ki, ona buna görev versin. Cezalandırmak Allah‟a
mahsustur. Can alma yetkisi kimseye verilmemiĢtir. SavaĢın dıĢında adam öldürmek,
cinayettir, Ġslam‟da yedi büyük günahtan biri sayılmıĢtır. Ġslam‟a göre savaĢta bile olsa,savaĢ
dıĢı kalmıĢ insanları öldürmek suçtur, cinayettir. Ġslam‟da kan dökme asla hoĢ görülmemiĢtir.
Kan dökenin katil, cani olduğu bildirilmiĢtir.
Bazıları da kendinden olmayanı Müslüman saymıyor. Bu düĢünce yanlıĢ yapmalarına
neden oluyor. Bir insan Müslüman mı, değil mi, buna biz karar veremeyiz. Hıristiyanlıktaki,
papazın kullandığı yetki, biz Müslümanlara verilmemiĢtir. Diğer yandan Allah adına, Ġslam
adına cihad ettiğini zannedenler vardır. Her Ģeyden önce cihad, düĢmana karĢı yapılır. Kendi
insanına karĢı yapılan Ģeyin adı, tebliğdir. Tebliğ ise, sadece Allah‟ın emrini bildirmekten
ibarettir.
VahĢet olarak nitelendirilen bir hareket, Allah‟ın partisi, Allah‟ın taraftarı ifadeleri ile
bağdaĢmaz. Cinayet iĢleyene de Müslüman demek mümkün değildir. Allah taraftarı olan
kimse, Allah‟ın emirlerini yerine getirir. Zulüm, baskı, Ģiddet, düĢmanlık ve cinayet gibi
Ģeyler de Allah‟ın emri değildir.
Tevrat‟ta Ģöyle bir emir var: “Allah‟ın adını boĢ yere anma!” Bizde de Allah‟ın adı
kötü yerde, kötü sözde ve kötü iĢte anılmaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 18
Mustafa ÖSELMİŞ
Müslüman Cinayet ĠĢlemez:
Ġslam‟da insan kutsaldır. Sebepsiz yere insanı öldürmek cinayettir, en büyük
günahlardan biridir, Allah‟a karĢı iĢlenmiĢ büyük suçtur.
Peygamberimiz(SAV) cinayet iĢleyenin Allah‟ın affından. istifade edemeyeceğini
haber vermiĢtir.
Peygamberimiz(SAV) Müslümanlardan „biat alırken öldürmeme, cinayet iĢlememe
sözü almıĢtır.
Ġslam‟da incitmemek, zarar vermemek, korkutmamak esastır. ÇarĢı-pazarda ibadet
yerlerinde silah taĢımak yasaktır. Müslümanlar karĢılaĢınca “benden sana zarar gelmez”
manasına gelen Allah‟ın selamını verecektir.
Ġslam‟da öldürmek, savaĢ dıĢında cana kıymak yasaktır. Bu konudaki emir1er
Ģöyledir:
“YanlıĢlıkla olması dıĢında bir mü‟minin bir mü‟mini öldürmeye hakkı yoktur.” (Nisa:
92)
“Kim bir mü‟mini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir.
Allah ona gazap etmiĢ, onu lanetlemiĢ ve onun için büyük bir azap hazırlamıĢtır.” (Nisa:93)
Nisa suresinin 94. ayetinde de, düĢünce ve inançlarından dolayı da insanların
öldürülmesi yasaklanmıĢtır.
“Kim bir cana haksız yere kıyarsa, bütün insanları öldürmüĢ gibi olur. Kim de bir canı
kurtarırsa, bütün insanları kurtarmıĢ gibi olur” (Maida:32)
Peygamberimiz de Ģöyle buyurur:
“Bir mü‟minin öldürülmesi, Allah‟ın indinde dünyanın yıkılmasından daha büyüktür.”
(Ramuz el-Ehadis: 333/4)
“Bütün yer gök ehli bir mü‟minin kanında ortak olsa, Allah onların hepsini yüzü
koyun cehenneme atar.” (Age: 355/3)
ġimdi bu ayet ve hadislere göre; “Ġslami terör” denebilir mi? Müslüman cinayet
iĢleyebilir mi?
Müslüman cinayet iĢlemez.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 19
Mustafa ÖSELMİŞ
Terörü Ġslam Önler:
Terörle din bağdaĢmaz. Bazı yayın ve basın organlarında Ġslam‟la terörün
bağdaĢtırılması kasıtlı bir harekettir. Müslümanları rencide ettiği için de çok üzücüdür.
Ġslam dini barıĢ dinidir, terörü reddeder. Terörist,Ġslam‟ın Müslüman tarifine uymaz.
Kur‟an‟da :
“Ey iman edenler: Topyekün barıĢa girin, barıĢ içinde yaĢayın, ġeytanın ardından
gitmeyin, Ģeytana tabi olmayın.” (Bakara:208) talimatı verilmiĢtir. Ġslam, dil, din, renk, kültür,
ırk gibi bütün farklılıklara rağmen barıĢ emreder. sataĢmalara karĢı bile susmayı emreder.
Mecbur kalmadıkça karĢı taraf savaĢ açmadıkça savaĢı bile yasaklar. Ġslam adına bazılarının
yaptığı yanlıĢlıklara, Ġslam‟ın izni yoktur.
Ġslam‟da her Ģey sevgi üzerine oturtulmuĢtur. Ġslam sevgi ve hoĢgörü dinidir. Ġslam‟da
kaba ve sertliğe yer verilmemiĢtir. Terörü Ġslam‟da aramak yanlıĢtır. Zira Ġslam, terör yanlısı
bir din değildir. Ġslam‟ı doğru bir Ģekilde bilen ve doğru bir Ģekilde inanan bir kimsenin değil
terörist olması, o kimsenin karıncayı incitmesi bile düĢünülemez.
Ġslam‟da faydalı olmak esastır. Hz. Peygamber: “Ġnsanların en hayırlısı, insanlara en
çok yardımcı olandır” buyurmuĢtur.
Ġslam‟da faydalı olmak, yardımcı olmak esastır. ġaka dahi olsa korkutmak yasaktır.
Ġzdiham varsa, Hac‟da baĢkalarını incitmemek için Kutsal taĢ Hacer‟ul- Esved bile öpülmez.
Ġslam‟da hedef Allah rızasıdır. Halka hizmet, Hak‟ka hizmettir. Ġnsanlar birbirini
sevecektir, yardım edecektir, dayanıĢma içinde olacaktır, sadece sevinçler değil üzüntüler de
paylaĢılacaktır. DüĢmanlığı arttıracak duygu, düĢünce ve sözler yasaktır, günahtır.
Ġslam‟da kötü insan için, meleklerin bile lanet ettiği bildirilmiĢtir. Ġslam‟da haksız yere
kan döken, etrafına korku veren teröristin cenaze namazı kılınmaz.
ġiddetin, terörün ilacı dindir. Amerika‟da okullarda artan teröre karĢı okul duvarlarına
dini ibareler ve kutsal kitaptan alınmıĢ emirler asılması temsilciler meclisinde kabul edilmiĢtir
(19 Haz. l999, Sağduyu Ga.)
Din duygusu taĢımayanın kötülüğe yönelmesi, kötü alıĢkanlıklar edinmesi tabiidir. Bu
bakımdan ilim adamları Ģiddete, teröre karĢı dini, din eğitimini ve dinin vereceği huzuru
önermektedirler. Düne kadar “Din afyondur” diyenler bile dinin ilaç, dinin vitamin olduğunu
kabul etmiĢlerdir.
Din, toplum için büyük ihtiyaçtır. Bugün Amerika‟da ve Avrupa‟nın bütün ülkelerinde
din eğitimi vardır. Din eğitimi anaokullarında baĢlar. Diğer dinlere bağlı olanlara da bu hakkı
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 20
Mustafa ÖSELMİŞ
vermiĢlerdir. Din eğitimi vermeyenlere; ya sen eğit, yada bırak biz eğitelim, çünkü dinsiz
insan olmaz demektedirler.
Din eğitimi ferdi ve toplumu geliĢtirir, insanları yararlı hale getirir. Dinsiz eğitim,
insanı acımasız hale getirir, maddeci, egoist yapar. Birbirini düĢünen, birbirini seven ve
dayanıĢmacı, birbirleri için fedakarlıktan kaçınmayan bir toplum için dine özel önem
verilmelidir. Din eğitimi görmeyen toplum birbirine acı verir.
Laf olsun diye değil, din eğitimi yeterli seviyede verilmelidir. Doğru ve ehil kimseler
tarafından verilmelidir. Hatta bütün dinler etraflıca öğretilmelidir. Çünkü ahlaksızlıkların ve
yanlıĢlıkların temelinde bilgisizlik yatmaktadır.
Din, her türlü iyiliğin, güzelliğin ve ahlakın kaynağıdır.
Sonuç:
Dinsizliğin akıbeti kötüdür. Çünkü; dönüĢ Allah‟adır. Ölmemek, Allah‟a hesap
vermemek mümkün değildir. Bir kabadayı: “Azrail‟i bir elime geçirsem, ona yapacağımı
bilirim” dediği gün tuvalette öldü kaldı da kapıyı kırarak çıkarabildiler. O Azrail‟i eline
geçirmeden, Azrail onu eline geçirmiĢti.
“Allah‟ı Amerika‟ya, Peygamberi Arabistan‟a kovduk” deyip, bir Allah dostunu
döven haddini bilmez, atının ürkmesiyle pazaryerindeki kasapların sığırları taktığı çengele
boğazından takılarak feci bir ölümle ölmüĢtür.
Dinsiz yaĢayan dinsiz ölür. Hz. Peygamber: “Nasıl yaĢarsanız öyle ölürsünüz, nasıl
ölürseniz öylece haĢrolunursunuz” buyurarak ölümün ve ölüm ötesinin dünyadaki hayata
bağlı olduğunu bildirmiĢtir.
Rusya, Allahsızlık okulları kurdu, ateist insanlar yetiĢtirdi, her vesile ile dine karĢı çıktı ve
yıllarca Allah‟la savaĢtı, sonunda Rus Ġmparatorluğu darmadağın oldu. Bugün yapılan
araĢtırmalara göre Rus halkının %65‟i dine yönelmiĢtir.
“Korkunun ecele faydası yoktur” derler. Ġslam‟ın önünü kesmek, Müslümanları
sindirmek için din düĢmanlığı yapmaya gerek yoktur. Din Allah‟ındır. Bugüne kadar hep
onun dediği olmuĢtur. Bundan sonra da O‟nun dediği olacaktır. Bizi O yaratmıĢtır,
rızıklandıran O‟dur. Bizi öldürecek, sonra diriltip hesap soracak O‟dur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 21
Mustafa ÖSELMİŞ
ġair Ģöyle demiĢtir:
“Dinin yoksa neyin vardır?
Var tabutun kendin kaldır.
Din dayanktır, Hak‟tan kula,
Dinsiz adam heder ola”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 22
Mustafa ÖSELMİŞ
2. BÖLÜM
DĠNDE REFORM
ÖNSÖZ
Bu yazı dizisi, asırlardan beri Ġslam‟a karĢı sürüp gelen ve günümüzde de “Ilımlı
Ġslam” isteği ile ortaya çıkanlara cevap olarak hazırlanmıĢtır.
4 Temmuz 1999 tarihinde bir yazarın gazetede ılımlı Ġslam isteği ile “Kur‟an‟dan bazı
ayetler atılsın” sözleri ile yeni bir hareket baĢlatılmıĢtır. Ardından Kur‟an‟dan atılacak ayet
sayısı üzerinde çalıĢmalar yapılmıĢ, yaptırılmıĢtır. Bunun akabinde de Lüterciliğe soyunanlar
gecikmemiĢtir.
Biz yazımızda “Allah‟ın dini olan Ġslam, tartıĢılmaz, değiĢmez ve değiĢtirilemez”
diyeceğiz. Çünkü; dinin kurallarını biz koymadık ki, tartıĢalım ve değiĢtirelim. Biz ancak
yasaları tartıĢabiliriz. Ama dini asla. Dinin kurallarını Cenab-ı Allah koymuĢtur. Bizim dine
hiçbir Ģekilde müdahale yetkimiz yoktur. Dini, iĢine gelen kabul eder, iĢine gelmeyen de
kabul etmez. Dinde zorlama yoktur.Ġnsanın beğenmediği, kabul etmediği bir dinle uğraĢması,
abesle iĢtigal olur. Ona yakıĢan, dini inananlara bırakmasıdır.
Kur‟an‟da Ģöyle buyuruluyor:
“De ki: Size yaptıkları iĢler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi?
bunlar; iyi iĢler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatın da çabaları boĢa giden
kimselerdir.” (Kef Süresi: 103-104) buyurularak, Allah‟ın dini ile uğraĢmanın boĢuna bir
gayret olduğu bildirilmiĢtir.
Ġnandığını söyleyenlere de Ģunu hatırlatmak istiyorum; ehli sünnet çizgisinde kalmak
kolay değildir. Her Ģeyden önce itikadın düzgün olması lazımdır.
Ġkinci bir husus da; Kur‟an, Allah Kelamıdır. Kur‟an mahluk değil, akıl mahluktur.
Bunun için Kur‟an,aklı aĢar. Ziya PaĢa, bunu Ģöyle ifade eder:
“Ġdrak-i meali bu küçük akla gerekmez,
Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 23
Mustafa ÖSELMİŞ
Bana göre Ģu ortamda “dinde reform” ve “dinde Rönesans” ifadelerini kullanmak
kadar yanlıĢ bir ifade olamaz. Çünkü dinde reform ve Rönesans olmaz.
Dinde ancak ehil kimseler tarafından, Ģartlara uyularak ictihad yapılabilir
Sırf Allah rızası için, faydalı olurum ümidiyle yaptığım bu çalıĢmanın kabulünü
umuyor, Yüce Allah‟tan yardım ve hidayet niyaz ediyorum.
ĠSLAM’DA REFORM VE RÖNESANS
“Ġslam‟ı tahrip için yeniden düğmeye mi basıldı? Sorusu zihinlerde dolaĢıyor. Ġslam‟ı
gözden gönülden düĢürme çabasını ve kafa karıĢtırarak fitne çıkarma gayretini hepimiz apaçık
görmekteyiz.
Son zamanlardaki, yanlıĢ beyanların, itirazların, zayıf görüĢlerin, küllenmiĢ meseleleri
gündeme getirerek masum görünümlü isteklerin ardından gelecek olan buydu zaten.
Kur‟an‟daki bazı ayetlerin çıkarılması isteği, Ġslam‟a hurafeler karıĢtığı ve Ġslam‟ın
mezarlıklar dini haline geldiği iddiası ve Ġslam‟ın kalıbını değiĢtirme çabaları, Ġslam‟da
Reformu ve Ġslam‟da Rönesans‟ı önümüze koymuĢtur.
Bazı yolların baĢında Ģeytan, sonunda da fitne oluyor. Kafa karıĢtırmanın ve yanlıĢ
yönlendirip, yanlıĢ Ģeyler akla getirmenin vebalinden korkulmuyor. Hele bazıları din adına ve
koyu dindar görünümünde Müslümanların iyiliğini istiyormuĢ havası ile ortaya çıkıyor,
insanımızı aldatıyor.
Konuya girmeden Ģunu açıkça ifade edeyim ki; Bugünkü durum, yabancı olmadığımız
bir durum. Tekrar tekrar seyrettiğimiz film. Senaryo aynı, oynayanlar değiĢik. Evet senaryolar
yazılıyor, zaman zaman sahneye konuyor. Suflörler aynı, oyuncular aynı, konu da aynı...
Bazılarına Kur‟an‟da
gidiyorsunuz?) diye ...
Cenab-ı
Allah
soruyor:
“Feeyne
tezhebün”
(Nereye
ġimdi bakalım Reform ve Rönesans‟ın ne demek olduğuna:
REFORM: Daha iyi duruma getirmek gayesiyle yapılan değiĢiklik,değiĢtirme demek.
RÖNESANS: 15. y.yılda Avrupa‟da çeĢitli sebeplerle doğan ilim ve sanat hareketidir.
Rönesans, yeniden doğuĢ demektir. BaĢka bir ifadeyle de yenilik hareketi manasına
gelir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 24
Mustafa ÖSELMİŞ
Hıristiyan aleminin düzenlediği Haclı Seferleri sonunda batılı, gözünü açmıĢ, bozulan,
baskı ve zulüm uygulayan Hıristiyanlıkta düzeltmeler yapmıĢtır. Bunun adına da Rönesans
denmiĢtir.
HIRISTĠYANLIKTA REFORM-RÖNESANS NASIL OLMUġTUR ?
Ġsa (AS)‟ın risaleti, 1 yıl veya 3 yıl kadar kısa sürmüĢtür. En kısa süre içerisinde Ġncil
yazılıp, bellenememiĢ, Hıristiyanlık dini de tam olarak tebliğ edilememiĢti. Böylece aslını çok
çabuk kaybetmiĢti.
Ġsa Peygambere hayatında inananların sayısı ise 11 kiĢi idi. Ağır baskılar nedeniyle
onlar da dinlerini iyi öğrenememiĢ ve muhafaza edememiĢlerdi. Çünkü Ġsa (AS)‟a inananlar
hemen öldürülüyorlardı. Hatta Ġsa Peygamberin peygamberliği de bu yüzden kısa sürmüĢtü.
Daha sonra Pavlos‟un müdahalesiyle Hıristiyanlık Ġsa Peygambere inen din olmaktan
çıkmıĢtır. Ġsa Peygamberin dini putperestliğe dönmüĢ, Allah‟ la kul arasına din adamları
girmiĢ, günah bağıĢlamıĢlar, insanların para karĢılığı cennete girmeleri için bilet satmıĢlar,
papa ve papazlar imtiyazlı kimseler olarak dilediğini yapmıĢlardır; evlilikte ilk hakkı
kendilerine tanımıĢlar, sevmediklerini aforoz etmiĢlerdir her Ģeyi ve her yetkiyi ellerine
almıĢlardır. Yani Kilise, halk üzerinde kayıtsız Ģartsız hakimiyet kurmuĢtur.
Bütün bunlara karĢı her kesimden baĢkaldırma ve protestolar baĢlamıĢtır. Bunun
sonucu da Reform ve Rönesans yapılmıĢtır.
Reform ve Rönesans, yeniden biçimlendirip Ģekillendirmek demektir. Hıristiyanlıktaki
Reform ve Rönesans da böyle olmuĢ, Hıristiyanlık yeniden biçimlendirilip ĢekillendirilmiĢtir.
Dinde Reform ve Rönesans ifadeleri, Batı dünyasına aittir. Hıristiyanlığın bozulmuĢ
Ģekline yeniden Ģekillendirme manasında kullanılmıĢtır.
Reform ve Rönesans tabirlerini Ġslam için kullanamayız. Neden derseniz,
Çünkü Hıristiyanlığa olanlar, Ġslam‟a olmamıĢtır da ondan. Ayrıca Ġslam‟a vahyin
dıĢında hiçbir Ģey karıĢmamıĢtır. Bu konuda Batı ilim adamları da hemfikirdir. “Ġslam
bozuldu, mezarlık dini haline geldi, Ġslam‟a hurafeler karıĢtı” iddiaları da asla doğru değildir.
Halkın yanlıĢ uygulaması ve bazı bölgelerin gelenekleri ile Ġslam Dinini karıĢtırmamak
lazımdır.
Bugün Ġslam‟da Reform ve Rönesans denince, kime sorarsanız sorun dinin aslını
bozmak, dini değiĢtirmek anlaĢılacağından bu ifadeler Ġslam için geçerli olamaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 25
Mustafa ÖSELMİŞ
ĠSLAM’DA REFORM ĠDDĠALA.RI YENĠ DEĞĠLDĠR
Ġslam‟ı bozma giriĢimleri, peygamberimiz zamanında baĢlamıĢ, ondan sonra da
durmamıĢtır. Yalancı peygamberler çıkmıĢ, sapık mezhepler ortaya çıkmıĢ, Ġslam‟a bir çok
iftiralar atılmıĢ, Hıristiyanlar ve Yahudiler seferber olmuĢ, bugün bile hala Rasüllük, Nebilik,
Mehdilik iddiaları ile ortaya çıkalar olmaktadır.
1800 yılın sonlarında ġeyhülislam Mustafa Sabri, Dini Müceddidler (Reformcular)
adlı bir kitap yazmıĢtır. Bu kitaba bakıldığında istek, iddia ve hedefin aynı olduğu
görülmektedir.
Daha sonraki yıllardaki durumu da, Ahmet Kabaklı‟nın “Temellerin DuruĢması”
kitabından kısaca nakledelim:
1923‟te Meclis kürsüsünden Tevfik RüĢtü : “TeĢkilatı Esasiyemizde dinimiz apaçık
yazılmalıdır.” deyince “TeĢkilatı Esasiyede dinimiz yazılıdır, hangi dini yazdıracaksın?
Hıristiyanlığı mı? denince Mahmut Esad Bey, söz almıĢ : “Evet Hıristiyanlığı. Çünkü Ġslam
terakkiye manidir. Bu dinle yürünmez, mahvoluruz ve bize kimse de ehemmiyet vermez”
demiĢtir. (s.55-56)
Daha sonraki yıllarda “Türkiye Devletinin dini Ġslam‟dır” maddesi ve resmi yemindeki
dini ibareler Anayasadan çıkarıldı. (s.197)
“Din yok millet vardır. Dinin yerine milliyetçiliği geçireceğiz” Ġfadeleri, yazılan ve
konuĢulan ifadelerdir.
Refik Ahmet: “Allah‟ı sultanla birlikte tahtından indirdik, bizim mabetlerimiz
fabrikalardır” derken, Tevfik Fikret de: “ġeytan da biziz, cin de. Ne Ģeytan ne melek var.
Türkiye için Ahiret günü olmadığına inanıyorum” demiĢtir. (s.214)
Kemalettin Kamu ise:
Ne örümcek ne yosun,
Ne mucize ne füsun,
Kabe Arab‟ın olsun,
Bize Çankaya yeter” diye yazmıĢtır.(s.216)
Türkçe Ezan, Türkçe namaz, Türkçe dua istekleri o günlerde de vardır. Ziya Gökalp :
“Bir ülke ki, camiinde Türkçe Ezan okunur, Köylü anlar manasını namaz duanın, Ey
Türkoğlu iĢte orasıdır vatanın” diyordu. (s.224)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 26
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġsmet Ġnönü devrinde iyice ileriye götürülmüĢtür. Ġskipli Atıf Hoca Ģapka giymedi diye
idam edilmiĢ, gençler Ayasofya‟da namaz kıldı diye hapsedilmiĢ, Osman yüksel Ayasofya ile
ilgili Ģiir yazdı diye mahkemelerde süründürülmüĢ, Topkapı Sarayında 450 yıl okunan
Kur‟an-ı Kerim susturulmuĢtur. Bunlar sadece birkaç örnektir.
Emin IĢık rahmetli Ģöyle anlatır: “O devirde dine yasak getirilmiĢtir. Kur‟an
öğrenmek, öğretmek yasaklanmıĢtır. ÇeĢmelerdeki Besmeleler bile kazılmıĢtır. Hatta
Kur‟an‟lar toplatılmıĢtır…” (s.242)
Peki bu iĢler Ģu anda durdu mu? Hayır. 1999 yılında Denizli Ġ.H. Lisesi‟nin duvarında
asılı Besmele kaldırılmıĢ ve yöneticiler, bakanlık müfettiĢleri tarafından sorguya çekilmiĢtir.
Ġnançlarından dolayı örtünenlerin mağduriyetini, Kur‟an kurslarının ve Ġ.H.Liselerinin
önünün kesiliĢini hepimiz gördük…
ĠSLAM’DA RÖNESANS – ĠSLAM’DA REFORM OLUR MU?
Reform ve Rönesans kelimeleri, ilk bakıĢta güzel manalara geliyor gibi ama, Ġslam‟da
Reform, Ġslam‟da Rönesans denilince bir soğuk rüzgar esiyor.
Müslümanlar için Ġslam üstün bir değerdir. Ġslam, tamamen vahye dayalı bir dindir.
Bugüne kadar vahyin dıĢında, Ġslam‟da herhangi bir Ģey mevcut olmamıĢtır. Ġslam Dini, Allah
tarafından kemale erdirilmiĢtir (Miada:3) Hz. Peygamber, Hatem‟ül Enbiya‟dır. (Ahzab:40)
Peygamber (SAV), Arafat „ta tebliğ görevini tamamlamıĢtır. Yani Ġslam tam olarak tebliğ
edilmiĢ, eksik bir Ģey kalmamıĢtır. Bunu için Ġslam‟a müdahale olamaz. Ġslam‟da yeniliğe ve
değiĢikliğe de ihtiyaç yoktur. Ayrıca bizim dine Ģekil verme yetkimiz de yoktur. Mesela;
Anayasayı değiĢtirirsiniz. Onu yapanlar değiĢtirir. Ama dinin kurallarını biz koymadık ki biz
değiĢtirelim. Eğer dinde değiĢme olursa, o zaman dünyanın sonu gelmiĢ demektir. Çünkü
Ġslam kıyamet dinidir.
Eğer Ġslam, Allah‟tan geldiği gibi korunamamıĢ olsaydı, iĢte o zaman iyileĢtirme söz
konusu olabilirdi. Ayrıca dini değiĢtirip; “ġuna göre, buna göre yaĢayacaksın” demek, baskı
uygulamak olur. Ġnanç hürriyeti ortadan kalkmıĢ olur.
Reform ve Rönesans‟ın kısaca manası, yeniden Ģekillendirmek demektir. Bunu Ġslam
için düĢünürsek, bizim Allah‟ın dinini Ģekillendirmeye yetkimiz yoktur. Bize düĢen, ya aynen
kabul edip yaĢamak veya kabul etmemektir. Efendim ben Ġslam‟da yenilik yapacağım demek,
kendimize göre din icat etmek olur ki, buna da kimsenin yetkisi yoktur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 27
Mustafa ÖSELMİŞ
Dinde iyileĢtirme olayı, aslından uzaklaĢan ve insanlar üzerinde baskı uygulayan,
kutsal kitabı bozulup, insanlar tarafından değiĢik değiĢik yazılan Hıristiyanlık dininde
olmuĢtur.
ġimdi soralım: Dinde reform, ama hangi dinde? Bunu iyi anlamak ve iyi anlatmak
lazım.
Bir de Hıristiyanlıktaki mezheplerle, Ġslam‟daki mezhepleri, ayrıca hak mezheplerle sapık
olanlarını birbirinden ayırmak, sapla samanı birbirine karıĢtırmamak gerekir.
ġunu çok iyi bilmek gerekir ki, Ġslam Dini bozulmamıĢtır. Ġslam‟a hurafe de
karıĢmamıĢtır. Ġslam, mezarlık dini haline de gelmemiĢtir. Ġslam Allah‟ın gönderdiği Allah
Resulünün tebliğ ettiği Ģekliyle ortadadır. Ġnsanımızın bazılarının din anlayıĢı değiĢtiyse,
bazıları da dini öğrenememiĢ veya din onlara doğru bir Ģekilde öğretilememiĢ ise bunda
Ġslam‟ın ne suçu vardır?
ĠyileĢtirilmeye Ġslam‟ın değil, insanımızın ihtiyacı vardır. Rönesans, Reform, Ġslam‟da
değil, insanımızın kafasında, hayatında düĢünülürse doğru olur.
Kısaca peygamberin bile görevi, dini aynen tebliğdir. Reform ve Rönesans dini
aslından uzaklaĢtırmak demektir. Ġslam bozulmamıĢ, Kur‟ an bozulmamıĢtır ki, neyini
düzelteceksiniz?..
Böyle bir din, tartıĢılmaz, yaĢanır. Bu da herkese nasip olmuyor iĢte.
ĠSLAM FITRAT DĠNĠDĠR
Cenab-ı Allah insanlığa en son gönderdiği Ġslam Dinini insanın fıtratına ve yaĢayıĢına
en uygun bir Ģekilde göndermiĢtir. Ġnsanda inançsızlık hastalığı yoksa, insanın Ġslam‟ı
beğenmemesi ve dıĢlaması mümkün değildir. Çünkü Ġslam, insanın kıyamete kadar, ihtiyacına
cevap verebilecek Ģekilde gönderilmiĢtir.
Ġslam, insana faydalı olanı emretmiĢ, zararlı olanı da yasaklamıĢtır. Ġslam insanın her
devirde problemlerini çözebilecek Ģekilde vahyedilmiĢ bir dindir. Bazılarının bir Ģeyler
demesi, bir Ģeyler yapması, bu gerçeği değiĢtirmez.
Kıyamete kadar insanın iki cihan saadeti için Kur‟an‟ın rehberliği Ģarttır. Cenab-ı
Allah Ģöyle buyurur:
“Kur‟an insana en doğruyu ve en sağlam yolu gösterir” (Ġsra:19)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 28
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġslam insanın zarar görmesine yüzünün kızarmasına ve alçalmasına asla müsaade
etmez. Ġslam‟a göre insan, tertemiz dünyaya gelmiĢtir, temiz bir hayat yaĢamalı ve temiz bir
Ģekilde yaratanına kavuĢmalıdır.
Ġnsan isterse, Ġslam çerçevesi içinde bir ömür geçirir; kendini koruyup, neslini de
bozmadan devam ettirebilir. Bunun için Ġslam aynı zamanda toplum dinidir, insanlık dinidir.
En önemlisi de Ġslam, hayat dinidir. Ġslam‟ın hiçbir emri yerine getirilemez durumda
değildir. Ġslam‟da emirler ve yasaklar, insanın kolayca yerine getirip, faydasını görebileceği
Ģekildedir.
Diğer dinlerde olmayan bir husus da; Ġslam yöreye göre, örf-adetlere göre, kiĢinin özel
durumuna göre katı bir din değil, bilakis olumlu geliĢme ve yeniliklere açık bir dindir.
Mesela; Peygamber, diĢlerini misvakla temizlemiĢtir. Bugün ise gaye aynıdır, diĢ sağlığı ve
diĢ temizliği. Ama araç değiĢmiĢtir. Bir örnek daha verelim:
Kur‟an da hırsızın elinin
kesilmesi emredilmiĢtir. Burada caydırıcılık söz konusudur. Ama din alimleri, duruma göre
hırsıza farklı bir ceza Ģekli tatbik edebilir.
Ġslam Dininin Kutsal Kitabı olan Kur‟an da yaĢanması imkansız bir kitap değildir.
Ġslam, toplumun örf ve adetlerini de önemli ölçüde dikkate alır. Mesela; giyim-kuĢam
konusunda olduğu gibi...
Bugüne kadar bazı çevrelerde Ġslam‟a değil de Müslüman‟a bakılarak dini
değerlendirme hatasına düĢülmüĢtür. Bazı insanların yaĢayıĢı, din gibi gösterilmiĢtir.
Ġslam, dinde olmayan ve dine sonradan sokulan bir Ģeyi asla kabul etmez. Hz.
Peygamber Ģöyle demiĢtir: “ĠĢlerin en zararlısı, dinde olmadığı halde sonradan uydurulan
Ģeylerdir. Bunlar bit‟attır. her bit‟at sapıklıktır. Sapıklığa düĢen de cehennemdedir.” (Nesei,
lydeyn:22)
Ziya PaĢa‟nın dediği gibi: “Evvel yoğ idi bu rivayet yeni çıktı.” Ġslam‟da reform,
Ġslam‟da Rönesans, kuyuya atılan bir taĢtır. l999 yılının ortalarında bir gazetede “Bazı ayetler
reddedilsin” diye bir görüĢ ortaya atıldı. Ardından yetkili bir ağız 230 ayetin alınıp
diğerlerinin çıkarılması teklifi ile reform fikrine katıldı.
Teslime Nesrin, Salman RüĢdi de aynı Ģeyleri söylememiĢ miydi‟?...
Zaman zaman gündeme gelen Ģeyler bunlar... Peki Ģöyle soralım: Kur‟an‟dan bazı
ayetleri çıkarıp attığımız zaman o Kur‟an olur mu? Tekrar soralım: Ġslam‟a bir Ģeyler ilave
ettiniz veya Ġslam‟dan bir Ģeyler çıkardınız. O zaman o din, Allah‟ın gönderdiği din mi olur?
Yoksa baĢka din mi olur?
Gerçek Ģu ki, maksat belli, niyet bozuk...
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 29
Mustafa ÖSELMİŞ
KUTSAL KĠTABIMIZ KUR’AN-I KERĠM
Kur‟an insanın mutluluğu için gönderilmiĢtir. Herkesin imanı ve kültürü oranında
Kur‟an‟dan bir Ģeyler alması mümkündür. Çünkü Kur‟an, gelmiĢ geçmiĢin ve geleceğin
bilgilerini içerir. Ayrıca bütün insanlığa hitab eder. Cenab-ı Allah: “Onda hiçbir Ģeyi eksik
bırakmadık” buyurur.” (Enam:38)
Kur‟an‟ın tamamı vahiy mahsulüdür. O‟nda beĢer sözü yoktur. Eksik tebliğ de
olmamıĢtır.
Kur‟an‟da: “Peygamber kendiliğinden konuĢmaz.” buyrulmuĢtur. (Necim:3)
Hz.Peygamber de: “Ben size Allah‟ın emrettiğinden baĢkasını emretmiyorum.
“demiĢtir.
Bu konudaki ayetlere bir göz atalım:
-“GeçmiĢte ve gelecekte O‟nu geçersiz kılabilecek bir güç yoktur. O, Allah‟ın
katından indirilmiĢtir.” (Fussulat:42)
Kur‟an‟ın değiĢtirilemeyeceği de Ģöyle ifade edilmiĢtir:
-“Allah‟ın ayetlerini değiĢtirebilecek hiçbir güç yoktur.” (En‟am:34)
-“Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıĢtır. O‟nun sözlerini
değiĢtirecek kimse yoktur. O, iĢitendir, bilendir.” (En‟am:115)
-“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan,seni Allah‟ın yolundan
sapıtırlar.Onlar zandan baĢka bir Ģeye tabi olmazlar. Yalandan baĢka sözde söylemezler.”
(En‟am:116)
Kur‟an, Ġncil gibi, Tevrat gibi bozulmamıĢtır. O, Allah resulüne geldiği gibi bize
ulaĢmıĢ, kıyamete kadar da hiç bir değiĢikliğe uğramayacaktır. Bundan kimsenin Ģüphesi
olmasın.
Kur‟an için; “Hükmü geçmiĢtir” diyen, bir ayet bile olsa beğenmeyen, Kur‟an‟ı
yetersiz gören; “bu çağda Ģöyle olmalı, böyle olmalıdır” diyen Kur‟an‟ın hükmünü tanımayan,
Kur‟an‟a ilave yapan, değiĢtiren, eksilten, akaid kitaplarında bildirildiğine göre küfre girer.
(Bak: Ömer Nesefi, Ġslam Ġnancının Temelleri AKAĠD, s.214)
Ayrıca; Kur‟an‟ın Ģu hükmü geçmiĢtir, Ģu ayet böyle diyor ama ilim de böyle diyor,
Kur‟an‟ın Ģu hükmü ilme, akla uygun düĢmüyor denilebilecek herhangi bir hüküm de yoktur .
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 30
Mustafa ÖSELMİŞ
Kur‟an, Allah‟ın insanlığa mesajıdır. Ġki cihan saadeti için de Allah‟tan gelen
reçetedir. Ayrıca Allah‟ın koruması altındadır. Allah: “Kur‟ an‟ı biz indirdik, O‟nu koruyacak
olan da biziz” (Hıcır: 9) buyurur.
Bugüne kadar Kur‟an, insanlığa ıĢık kaynağı olmuĢ,kıyamete kadar da ıĢık kaynağı
olmaya devam edecektir. Kur‟an, bedevi Arapları cahiliye devrinden kurtarmıĢ, ortaçağ
karanlıklarını aydınlatmıĢ, Avrupa‟nın üzerine doğan güneĢ olmuĢtur. (Dr. Sigrid Hunke,
Avrupa‟nın üzerine doğan Ġslam GüneĢi adlı eserinde bunu etraflıca anlatır.)
Bu yüzden Kur‟an‟a herkes saygı duymalıdır. Osman Gazi, Kur‟an‟a gösterdiği saygı
sonucu en uzun ömürlü imparatorlukla mükafatlandırılmıĢtır. Kur‟an‟a saygı duymalıyız,
çünkü; hepimiz Kur‟an‟a ve O‟nun vereceği huzura muhtacız. Kur‟an‟ın açıkladığı gerçekleri,
henüz ilim daha tam olarak açıklayamamıĢtır. Ġlmin buluĢları devam etmektedir. Kur‟an ise
son sözü 14 asır önce söylemiĢtir. Buna rağmen ilimle ters düĢen bir tek ayet gösterilemez.
Ne isteniyor öyleyse?...Durup dururken niye Kur‟an hedef seçiliyor? Anlamak
mümkün değil.
Bu durumda bizim tavrımız ne olacak?
Kur‟an bizi Ģöyle uyarıyor:
- “O Allah, kitapta size Ģöyle indirmiĢtir ki,Allah‟ın ayetlerinin inkar edildiğini, yahut
onlarla alay edildiğini iĢittiğiniz zaman, onlar bundan baĢka konuya geçinceye kadar, inkar
edenlerle beraber olmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz...” (Nisa:140)
Ġkinci bir uyarı da Ģöyle:
- “Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuĢmaya dalanları gördüğünde ,onlar baĢka bir
söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. Eğer Ģeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra
artık o zalimler topluluğu ile oturma.” (En‟am:68)
Ġslam‟da yanlıĢtan, fitneden uzak durmak esastır. Uzak durmayan yanılır ve fitnenin
kahrına uğrar.
Kur‟an iddia edildiği gibi sadece Araplara ve onların zamanına ait bir kitab da
değildir. O insanlığa inmiĢtir, kıyamete kadar hükmü geçerlidir, hiçbir Ģey Kur‟an‟ın
hükmünü değiĢtiremez.
Ayrıca; açık Nas (Kur‟an ayeti veya sahih hadis) bulunan bir konuda yorum
yapılamaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 31
Mustafa ÖSELMİŞ
ĠSLAMIN REFORMA DA RÖNESANSA DA ĠHTĠYACI YOKTUR
Reform ve Rönesans, fikirde olur, davranıĢlarda olur, geleneklerde olur. Yüce Allah‟ın
dini olan Ġslam‟da olmaz. Çünkü Ġslam, insanı düzelten, insanı hizaya getiren bir dindir. Ġlk
zamanlarda müĢrikler, Ġslam‟ı istememiĢler, peygamberin üzerine yürümüĢler ve gırtlağına
sarılmıĢlardı. Peygamber (SAV), sıkılan gırtlağından müĢrikin ellerini ittikten sonra onların
topuna Ģöyle seslenmiĢtir:
-“Allah‟a yemin ederim ki, sizi hizaya getirecek bir din ile geldim.”
Ġslam‟ın Reforma, Rönesans‟a ihtiyacı yoktur. Çünkü Ġslam bozulmamıĢtır.
O günden bu güne ne değiĢti ki, bugün biz Ġslam‟ı değiĢtireceğiz. Sonra Ġslam‟ın
nesini değiĢtireceğiz? Zaman yetmiyor diye namazları mı azaltacağız? Allah bire on veriyor
diye orucu üç güne mi indireceğiz? Zekat miktarını çoktur diyerek, kırkta bir değil, yüzde bir
mi yapacağız? Sel geldi, deprem oldu diye haç ibadetini mi kaldıracağız? Allah‟ın hangi
emrini değiĢtireceğiz? Yoksa herkese göre din mi icat edeceğiz? Yoksa bize karıĢmayan, her
Ģeyi mubah gören bir din mi istiyoruz?
Ne demek dinde Reform dinde Rönesans? Dinin değiĢmesi demek değil mi? Bakın,
Yahudilik ve Hıristiyanlık değiĢtirildiği için bu hale gelmiĢtir. Yoksa Ġslam‟ı da diğer dinlerin
akıbetine getirme arzusu ile hareket edenler mi var?
Bu ifadeler yanlıĢ. Bu konuda iki ilim adamımızın ifadelerine bakalım: Prof. Dr.
Mehmet Aydın: “Ġslam‟da reform olmaz. Ġslami bilgilerde olur. Dinde reform ifadesini
kullanmak kadar sakıncalı bir Ģey olmaz. Dinde reformdan bahsetmek, abesle iĢtigaldir.
Ġslam‟ın özüne dokunulamaz.” (O5-11-1999- Zaman Gazetesi)
“Dinde reformu gerektiren sebep ve gerekçelerin, Ġslam tarihinde hiç bir zaman bahis
mevzu olmadığı görülür. Bazı konularda içtihad yapılmıĢtır. Ġlim adamları yeni yorumlarla
meseleleri çözmüĢlerdir. Ġslam‟da reform olmaz; ama içtihad kapısı sürekli açıktır” (Prof. Dr
Hayrettin Karaman, 05-11-1999 Zaman Gazetesi)
Ġslam, donuk bir din değildir. Her devrin problemlerini çözebilecek güçtedir. Çünkü
Ġslam‟da kitap ve sünnetten baĢka, icma ve kıyas gibi iki kaynağı daha vardır. Ġslam‟da
meselelere yorum yapma kapısı kapalı değildir. Zaten Ġslam‟da Reform ve Rönesans iddiaları,
Ġslam‟ın üçüncü ve dördüncü kaynaklarını kabul etmemekten kaynaklanıyor.
Bir de Ġslam‟ı çağa uydurma iddiaları var. Bu da yanlıĢ. Ġslam, çağa uymaz,
Kur‟an‟da çağa göre hüküm değiĢmez. Çağ,Ġslam‟a uyar. Çağ, Kur‟an‟a boyun eğer. Bu
bugüne kadar böyle olmuĢtur, bundan sonra da böyle olacaktır. Çünkü Ġslam, çağları
arkasından sürükleyen bir dindir. Hiçbir devirde Ġslam‟ın hükmü ve modası geçmez.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 32
Mustafa ÖSELMİŞ
Öyle veya böyle Ġslam‟ı ihtilaflı bir din haline getirmek isteyenler, abesle uğraĢan ve
itikadı düzgün olmayan kimselerdir.
Hz. Peygamber: “Allah‟ın kulundan vazgeçmesinin alameti, o kulun boĢ Ģeylerle
uğraĢmasıdır” buyurmuĢlardır.
BĠZE DÜġEN NEDĠR?
Yüce dinimiz Ġslam, l4 asır önce insanlığın ihtiyacına göre ve kıyamete kadar bütün
insanlığın ihtiyacına cevap verebilecek Ģekilde indirilmiĢtir. Ġslam bu bakımdan Yüce Allah‟ın
bize bir lütfu ve ihsanıdır.
Ġslam nasıl geçmiĢin insanına hitab edip, onun sorunlarını çözebildiyse, bugünün
insanına da hitab etmekte ve gelecekteki insana da hitap edip sorunlarını çözecek, derdine
derman olacak güçtedir.
Din, Allah tarafından gönderilir. Dinde kuralları Cenab-ı Allah koyar. Zamana göre
,bölgeye göre, kiĢiye göre, milletlere göre din olmaz. Böyle bir din ancak batıl bir din olur.
Kimse “bana göre...”de diyemez. Allah‟ın koyduğu kurallarda tevile kaçıp, kılıf da arayamaz.
Ayrıca dine müdahale de edemez.
Kur‟an‟da:
“Yoksa onların ,Allah‟ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer
erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. ġüphesiz zalimlere can yakıcı bir
azab vardır.” (ġura:21) buyrulmuĢtur.
Dinde hüküm koyma yetkisi, Allah‟a aittir.Allah‟ın hükmüne razı olmayan, dinden
çıkmıĢ olur. Çünkü Kuran‟ın ifadesiyle :“Kimsenin kendine göre din seçme hakkı yoktur.”
(Ahzab:36)
Ġslam tartıĢılmaz. Bize düĢen, Ġslam‟ı tartıĢmak değildir. Ġslam‟da her Ģey yerli
yerindedir, her Ģey olması gerektiği gibidir. Biz neyi tartıĢacağız? Eğer inanıyorsak, bize
düĢen Ġslam‟ı tartıĢmak değil, Ġslam‟ı yaĢamaktır. Çünkü Ġslam yaĢanır, tartıĢılmaz Ġslam dini
hakkındaki iddialar, doğru bir itikatla ileri sürülen iddialar değildir. Bizler, Allah‟ın dininin
emanetçileriyiz. Ġstikametten ayrılırsak ibadetlerimiz kabul olmaz.
ġunu herkes bilmelidir ki, Allah‟ın dinini kendi malı gibi tasarruf yetkisi kimseye
verilmemiĢtir. Ancak dinde bazı düzenlemeler yapılabilir. Oda nasıl olur? Mesela; Ramazan,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 33
Mustafa ÖSELMİŞ
Kurban ve cuma gibi önemli günlerde bazı düzenlemeler yapılabilir. Bu da halkın yararına
yapılır. Osmanlı, azınlıklara bile bir çok düzenlemeler yapmıĢtır. Bu gün Avrupa ve Amerika
da baĢka dinlerden ve inançlardan olan vatandaĢlar için düzenlemeler yapmakta ve kolaylıklar
sağlamaktadır. Ayrıca heyetler oluĢturulup fıkıh kitapları yeniden yazılabilir. Buna ihtiyaç da
vardır. Mesela; sprey orucu bozar mı, bozmaz mı? Efendim,sigara haram mı, değil mi?
gibi…
Devam edelim. Bazılarının Ġslam‟ı yanlıĢ anlamaları delillerle düzeltilebilir. Örf
adetlere göre giyim - kuĢam netleĢtirilebilir. Daha bunun gibi birçok hizmetler görülebilir.
ĠyileĢtirme yapılabilir. Fakat bu iĢler çok ince iĢlerdir, dikkatli olunmazsa insan sapıtır gider.
Bize düĢen, bizden öncekilerin yaptığı gibi Ġslam‟ı yaĢamak ve savunmaktır. Hz.
Peygamberin ifadesiyle ya hayır söylenmeli, yada susulmalıdır.
YANLIġ YAPMAMAYA DĠKKAT EDĠLMELĠDĠR
GeçmiĢe baktığımız zaman, Ġslam‟a çeĢitli vesilelerle saldırıların çok eski olduğunu
görürüz. Bu günkü iddialar ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır. Ġnsan var olduğu müddetçe
de devam edecektir.
Bugünkü irtica yaygaraları, Türkçe Ezan, Türkçe namaz, Türk Müslümanlığı, Kur‟an
Ġslam‟ı, Ġslam‟da Reform ve Ġslam‟da Rönesans istekleri gelecekte bir baĢka Ģekil
alacaktır.DeğiĢen sadece oyuncular olacaktır...
Allah ve Resulünün birer uyarısı var:
Önce bu milletin inancı ve kutsal değerleri ile oynanıp, insanımız daha fazla
incitilmemelidir. Bazıları da değiĢik görünümlerde milleti incitenler safında yer almamalıdır.
Kur‟an‟da: “ Mü‟minleri bırakıp da kafirleri dost edinenler,onların yanında izzet (güç ve
Ģeref) mi arıyorlar?
Bilsinler ki bütün izzet, yalnızca Allah‟a aittir.” (Nisa:139) buyrulmaktadır.
Sonra Müslüman‟a ve Ġslam‟a haksızlık da edilmemelidir. Hz. Peygamber
Ģöyle buyurur: “Sizlerin üzerinde bazı ümera bulunur.Yalan söylerler ve zulüm yaparlar. Kim
ki, bunların yalanlarını tasdik eder ve zulümlerine yardım ederse, ben onlardan değilim,
onlarda benden değildir. Havzıma da gelemezler. Kim de onların yalanlarını tasdik etmez ve
zulümlerine yardımcı olmazsa, o bendendir, ben de ondanım.” (Ramuz‟ul e-hadis:l41/9)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 34
Mustafa ÖSELMİŞ
ġairin dediği gibi:
“Ġnsan beĢer,durmaz ĢaĢar,
Eyler hata üçer-beĢer.” Ġnsan hata ediyor iĢte.Ama kendini yazık edecek hata
etmemelidir.
ĠSLAM DEĞĠġMEZ
BBC‟nin yayınladığı “Misyoner” adlı kitapta: “Müslümanları Hıristiyan yapmak
mümkün değildir. Ama önce onların dinlerini bozarak bu iĢi azar azar yapmakla sonuca
ulaĢabiliriz.”denilmiĢtir.
Evet son yıllarda hedef Ġslam‟dır. NATO tatbikatlarında hedef kırmızı iken, Rus
Ġmparatorluğunun dağılıĢından sonra renk yeĢil olmuĢtur.
Bazı Müslüman‟ım diyen kimseler ise Ġslam‟a uyamadıkları için menfaatine uygun
yaĢamak, hem de Müslüman kalmak istiyor. “Kur‟an haktır, son kitaptır, Kıyamete kadar
hükmü bakidir” diyor, ama bazı ayetlerin hükmünü kabul etmiyor. Namazda okuyor, sevap
kazanacağım diye okuyor. Kur‟an‟ın men ettiğini yapmaktan geri durmuyor. Hani Kur‟an,
kıyamete kadar baki idi? Böyle inanç olmaz. ġunu iyi bilelim ki, Ģarta bağlı, zamana göre ve
bölgeye göre hüküm değiĢmez. Kimseye de değiĢtirme yetkisi verilmemiĢtir. Böyle yanlıĢ
düĢünenlere Kur‟an uyarıyor: “Yoksa onların Allah‟ın izin vermediği bir dini getiren ortakları
mı var?” (ġura: 2l)
Peygamberimiz (SAV), bu üzücü durumu Ģöyle haber veriyor:
l-“Sulh Müslümanlar arasında caizdir. Yalnız haramı helal, helali de haram yapan
sulh müstesnadır!” (Ramuz el-Ehadis: 219/5)
2-“Bir topluluk gelir, sünneti öldürürler ve dinin temizliğini bozacak Ģeyleri sokarlar.
Allah‟ın, lanet edicilerin, meleklerin ve bütün halkın laneti onların üzerine olsun.” (Ramuz elEhadis: 507/5)
3- “Bir zaman gelecek bir gurup, benim sünnetimden baĢka yollara tabi olacaklar ve
benim ümmetimi baĢka yollara götürecekler”. (Müslim 1847) Atalarımız: “Rehberi karga
olanın burnu pislikten kurtulmaz” diyerek her fikrin, herkesin peĢinden gidilemeyeceğini
ifade etmiĢlerdir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 35
Mustafa ÖSELMİŞ
Elbette herkesin bir hesabı vardır. Olacaktır da. Ama unutmayalım ki, Allah‟ın da bir
hesabı vardır. Kim ne derse desin, Allah‟ın dediği olur. Bugüne kadar hep O‟nun dediği
olmuĢtur.
Bu din, son dindir; sahibi de Allah‟tır.
Ebrehe, Kabe‟yi yıkmak istedi de sahibi müsaade etmedi. (Fil Süresi) Allah‟ın
nezdinde din, Ġslam‟dır. Kur‟an‟da:
-“Allah nezdinde hak din Ġslam‟dır.” (Al-i Ġmran: 19)
-“Kim Ġslam‟dan baĢka bir din ararsa bilsin ki, kendisinden böyle bir din asla kabul
edilmeyecek ve O, Ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” (Al-i Ġmran: 85) Kur‟anla ilgili
olarak da:
-“Kur‟an‟ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.”(Hicr: 9)
-“ġüphesiz bu, korunmuĢ bir kitapta bulunan değerli bir Kur‟andır” (Vakıa süresi: 7778)
Bu ayetlere göre; Ġslam‟dan baĢka bir din arama ve yeni bir din icat etme çabaları
boĢunadır.
Bugün Ġslam fıtratı üzerine dünyaya gelen Müslüman‟ın en önemli meselesi,
Müslüman kalmak ve Müslüman olarak can vermektir. Bunun için de dikkat etmesi gereken
Ģeyler vardır.
Nisa suresinin 46. ayetinde Ģöyle bir mesaj var: Yahudilerden bazıları, dillerini eğerek,
bükerek ve dine saldırarak, peygamberle alay ettikleri için Allah onları lanetleniĢtir, deniliyor.
Miada suresinin 13.üncü ayetinde de: sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik
ve kalplerini katılaĢtırdık. Onlar, kelimelerin yerini değiĢtirdiler, Tevrat‟ı tahrif ettiler,
buyrulmuĢtur.
Ahzap suresinin 36. ayetinde de: “Allah ve Resulü bir iĢe hüküm verdiği zaman,
inanmıĢ bir erkek ve kadına, o iĢi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah ve
Resulüne karĢı gelirse, apaçık bir sapıklığa düĢmüĢ olur.” Buyrularak, inandım diyenin
Ġslam‟ı aynen kabul etmesi gerektiği bildirilerek, seçme hakkının olmadığına iĢaret edilmiĢ,
aksi halde Allah‟a ve Resulüne karĢı gelmiĢ olacağı ve sapıklığa düĢeceğine iĢaret edilmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 36
Mustafa ÖSELMİŞ
DĠNE VE ĠMANA BASKI OLMAZ
Ġnananları asırlardan beri Ġslam‟dan, Kur‟an‟dan uzaklaĢtırma çabaları devam ediyor.
Halbuki, dine, imana baskı olmaz. Çünkü; herkesin inancını yaĢama hakkı vardır. (Bakara:
208) Bu haktan kimse kimseyi alıkoymaması lazımdır. Eğer, insanlar inancını yaĢamasın
denilirse ve bu konuda senaryolar oluĢturulursa, Türkiye‟nin sıkıntısının kaynağı Ġslâm‟mıĢ
gibi gösterilirse, bu baskıdır.
Tarihe baktığımızda bir gerçek ortaya çıkıyor, o da baskı ile inançların yok
edilemeyeceği gerçeği…
Firavun‟ların, Nemtur2ların, Ebu Cehil‟lerin baskısı, hep inananların sayısını
arttırmıĢtır. Rusya‟nın ateist baskısı, Rusya‟nın dağılmasına neden olmuĢtur. Bazı partilerin
dine karĢı olan olumsuz tavrı, küçülmelerine neden olmuĢtur.
Ġnsanları dini konularda yönlendirmeye çalıĢmak, onlara karĢı baskı ve zorlamak olur.
Halbuki inanç, hür irade ile olur. Bu bakımdan kiĢi, hür iradesiyle baĢ baĢa bırakılmalı, devlet
de inanç karĢısında tarafsız olmalıdır. Ġnanan hangi dine inanırsa inansın, devletin
himayesinde inancını yaĢama imkanı bulmalıdır.
Devlet din tanzim etmez. Devlet halkın hizmetinde olan bir güçtür, halkına
zulmetmez. Ayrıca din değiĢtirmeye, din koymaya da yetkili değildir. Onun içindir ki, milleti
oluĢturan halkın arasında her düĢünceden ve her inançtan insanlar vardır.
Demokratik ülkelerde inanca sınır konamaz. Bir zamanlar Amerika‟da bir belediye
Müslümanların kurban kesmesini yasaklıyor. Müslümanların müracaatı üzerine mahkeme bu
yasağı kaldırıyor. Gerekçe de, dine müdahale sayıyor.
Mahkeme, belediye yetkililerine soruyor:
-Hayvan kesmeyi yasaklıyor musunuz?
-Hayır. Bunun üzerine mahkeme soruyor:
-Öyle ise dini inançla kurban kesmeyi neden yasaklıyorsunuz?
Eğer bir din istenir, bir yerlerde dursun, yaĢanmasın, ve kimseye karıĢmasın, adı da
“Modern Ġslam” olsun. Eee.. Buna gel de sen din de..
Ġnsanlığa onun bunun ortaya koyduğu din değil, Allah‟ın gönderdiği ve peygamberin
getirdiği din lazımdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 37
Mustafa ÖSELMİŞ
BUGÜNE KADAR KURAN ĠÇĠN ĠLERĠ SÜRÜLEN ĠDDĠALAR
Bu güne kadar Kur‟an hakkında yalan yanlıĢ bir çok iddia ve iftiralarda
bulunulmuĢtur. Bunlardan bazılarını Ģöyle sıralayabiliriz:
-Kur‟an, Allah kelamı değil, O‟nu Muhammed uydurdu, dediler.
-Kur‟an‟a Ģeytan sözü karıĢtı, dediler.
-Bize Kur‟an yeter, diye ortaya çıkanlar oldu.
-Tefsir, Tercüme okunmaz. Çünkü Allah‟ın ne kastettiğini bilemeyiz,diyenlere karĢı:
-Manasını anlamadan Kur‟an okunmaz, diyenler oldu.
-BoĢu boĢuna Kur‟an okumayın size hiç bir faydası olmaz. Ölülere de Kur‟ an
okumayın, onlara ulaĢmaz, dediler.
-YanlıĢ okuyan, Kur‟an okumasın, günaha girer, dendi.
-Bize Kur‟an Ġslam‟ı gerek, Kur‟an Müslümanlığı gerek, Türk Müslümanlığı isteriz,
dediler.
-Bazıları tercümelere bakıp ayrı ayrı Kur‟an var, olmaz böyle Ģey, dedi.
-Bazıları da her ayet bize lazım değil, bazı iĢlerimizi hukuk düzenliyor, bazı ayetleri
Kur‟an‟dan çıkaralım, dediler.
Karalamak, kafa karıĢtırmak ve kapıyı aralamak için neler yapılmadı, neler denmedi...
Bu sözler, hak sözmüĢ gibi görülmemelidir.
Bu iddialar karĢısında “her Ģeyde bir hayır vardır” denmeli, hep Ģer olarak
görülmemelidir. Bu yanlıĢlar olmasaydı, doğrular düĢünülmez ve öğrenilmezdi. Ayrıca doğru
düĢünen, doğru konuĢan ve itikadı düzgün olanla, olmayan bir birinden ayrılamazdı.
Bir de bazı iddia ve iftiralar, Ġslam‟a ilgi uyandırıyor. Ġnsanımız araĢtırıyor ve doğruyu
öğreniyor.
Ne olursa olsun, biz: “Hayırlısı” demeliyiz, her Ģeyin hayırlısını Allah‟tan dilemeliyiz.
“Her Ģeyde bir hayır vardır” diye düĢünmeliyiz.
Haydi hayırlısı...
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 38
Mustafa ÖSELMİŞ
KUR’AN NE DĠYOR?
Kur‟an bize Ģöyle diyor:
l- “Doğrusu Kur‟an, en doğruya götürür.” (Ġsra: 9)
2- “Ey iman edenler! Doğru yolda iseniz,saptıranlar asla size zarar veremez.”
(Miada:105)
3- “Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek
isteyerek, öyle her yolun baĢında oturmayın...” (A‟raf:86)
4- “GeçmiĢte ve gelecekte O‟nu geçersiz kılabilecek bir güç yoktur. O, Allah‟ın
katından indirilmiĢtir.” (Fussılat:42)
5- Ġnsanların öylesi vardır ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan, Allah yolundan
saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boĢ lafı satın alır. ĠĢte onlara rüsva edici bir
azab vardır. (Lokman:6)
6- “Allah‟ın nezdinde din, Ġslam‟dır.” (Al-i Ġmran:19)
7-“Allah‟ın dininde değiĢme yoktur. ĠĢte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu
bilmezler.” (Rum:30)
8- “Allah‟ın nurunu ağızları ile söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler hoĢlanmasa da
Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.” (Tevbe :32)
9-“Onlar, ağızlarıyla Allah‟ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemese
de Allah nurunu tamamlayacaktır.”(Saf:8)
l0- “MüĢrikler istemese de, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini
hidayet ve hak ile gönderen O‟dur.”(Saf:9)
Örnek olarak verdiğimiz bu ayetlerde herkese mesajlar vardır. ġu kesin olarak
bilinmelidir ki, Ġslam, birliğin, kardeĢliğin, dayanıĢmanın ve huzurun kaynağıdır. Cenab-ı
Allah Ġslam‟ı insanların iki cihan saadeti için göndermiĢtir. Ġslam‟dan baĢka din arayanın
dinini Allah kabul etmeyecektir. (Al-i Ġmran:85)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 39
Mustafa ÖSELMİŞ
EMANETLERE SAHĠP ÇIKMAK
Cenab-ı Allah‟ın bizim üzerimizde emanetleri vardır. Kur‟an, Allah‟ın bir emanetidir,
Ġslam Dini, Allah‟ın bir emanetidir. Peygamberin de bir emaneti vardır. Allah Resulünün
sünneti üzerimizde emanettir. Zaten bizimle vedalaĢırken Ģöyle demiĢtir: “Size iki Ģey
bırakıyorum: Kur‟an ve sünnetim. Eğer onlara sarılırsanız, asla yolunuzu ĢaĢırmazsınız.”
Bir de büyüklerimizden devraldığımız emanetler de vardır. Üzerimizdeki bu
emanetleri korumak, boynumuzun borcudur. Eğer korumazsak, emanete hıyanet etmiĢ oluruz.
Allah yanında da mesul duruma düĢeriz.
Atalarımız, Allah‟ın dinini yaĢamıĢ, savunmuĢ ve hep ön planda tutmuĢtur. Bir örnek
vermek istiyorum: Kilise tarafından afaroz edilen Volter, suçunu affettirmek için Ġslam
Peygamberini küçük düĢürecek iftiralarla dolu bir piyes yazmıĢ, Papa da “oğlum Volter...”
diye baĢlayan, affettiğini ifade eden bir mektup yazmıĢtı. Piyes,Ġngiltere‟de oynanacaktı.
Biletler satılmıĢtı. Osmanlı‟nın en zayıf döneminde Osmanlı PadiĢahı Vahdettin, piyesin
oynanmaması için haber gönderir. Ve oynatıldığı takdirde bütün Ġslam ülkelerinde Cihad-ı
Ekber ilan edeceğini bildirir. Piyesin oynatılmasından vazgeçilir. Fransa‟da oynatma kararı
alınır. Ayni gerekçe ile orada da oynatılmasına mani olunur.
1997 yılının Mayıs Ayında Ġngiltere‟de Kur‟an‟a hakaret eden bir filmin afiĢleri,
Ġngiltere deki Müslümanları ayağa kaldırmıĢ, Müslümanların tepkisiyle film oynatılamamıĢtır.
(22-6-1997 Yeni ġafak Gaz.)
ġimdiki Müslüman‟a bakıyoruz, uyuĢmuĢ, uyuĢturulmuĢ. Allah‟tan korkmadığı için
baĢka korkular çekiyor. Bir kısmı da yaranma gayreti içinde yaĢıyor. Çoğumuz: “Bize ne?”
diyoruz. Her toplumun korunması gereken değerleri olduğunu unutuyoruz. “Bizim” deyip
sahip çıkmadığımız ve savunmadığımız Ģey, bizim olmaktan çıkıyor.
Dikkat etmemiz lazım, kaybolan değerlere üzülmeyen, manen zarar görür. Hatta Ġlahi
ikaz ve cezalara maruz kalır.
ĠĢin bir baĢka yönü de; suskunluk ve tepkisizlik, razı olmak ve rıza göstermek olur,
insanı vebal altına sokar. Bir baĢka ifadeyle önleme gücü varken fitneyi önlememek, fitneye
göz yummak, bir de sebep olmak, bizzat o fitneyi iĢlemek gibidir.
Evet din Allah‟ındır, sahibi O‟dur, onu koruyacaktır. Bizi de bu hal ile imtihan
etmektedir. “BaĢkaları bir Ģeyler yaparken sen ne yaptın” diye soracaktır.
Kimse “Ben ne yapabilirim ki” diyemez. Herkesin yapabileceği bir iĢ mutlaka vardır.
Hiçbir Ģey yapamam diyen, dua da mı yapamaz?
Eski bir Türk atasözü var “Oturak olmayasuz” diye. Evet oturak olmamamız lazım.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 40
Mustafa ÖSELMİŞ
KĠM BU ĠSTEK VE ĠDDĠA SAHĠPLERĠ
Yoksulluk çeken bir vatandaĢ, takmıĢ siyah gözlükleri, cami avlusuna oturup, açmıĢ
mendili, “Amaya yardım edin” diye söylenmeye baĢlamıĢ. Epey para toplanmıĢ.Bunu gören
açıkgözün biri, yavaĢça bir avuç para alıp doğrulmuĢ, hızlı hızlı giderken tam belinin ortasına
kocaman bir taĢın indiğini görmüĢ, iki büklüm yere yığılmıĢ. Birazdan kalkmıĢ, kaçayım
derken ikinci bir taĢın kafasına vurması ile durmuĢ ve demiĢ ki, “bu kör atıĢı değil”.
Evet bugüne kadar hiçbir Ģey tesadüfi değil. Ġddiaların, masumane gibi görünen
isteklerin ve iftiraların hepsi, planlı bir Ģekilde düĢünülmüĢ, hesabı, kitabı yapılmıĢ Ģeylerdir.
Yani kör atıĢı değildir. Her Ģey organize ile yürüyor.
ġu bir gerçektir ki, kim kimin ekmeğini yerse, onun davulunu çalıyor. Yoksa kendisi
için baĢka ne menfaat gözetsin?
Diğer yandan bazı ilim adamlarımız ve medyamızda bu konuda olumsuz gayretler
gösteriyor. DoğruymuĢ, yanlıĢmıĢ demeden taraflı yayın yapılıyor, Ġnsanımız yanlıĢ
yönlendirilmeye çalıĢılıyor.
Atalarımız: “Fare, çuvalın ağzını bırakır, altından deler” demiĢ. Zemzem suyunu
kirletme misali, ileri geri konuĢanların ekrana, dergi ve gazetelere taĢındığını gören bazıları da
onlara özeniyor, oda hevesleniyor.
Benim hayatımdaki müĢahedelerimden biri de Ģu: Çevresinin veya milletin hakkını
yiyenler, doğru düĢünüp doğru iĢ yapamıyor. Peygamberimiz (SAV): “Ġnsan, yediğinden
ibarettir” buyurmuĢ.
En büyük tesellimiz, Ġslami konularda ileri geri konuĢup, bazı iddia ve isteklerde
bulunanların itikadı düzgün ve Ġslam‟ı gereği gibi yaĢayan kimseler olmayıĢıdır. Mesela;
Türkçe ezan ister, okutur, ama namaz kılmaz…
Ya bunlar, dediğini yapan, güvenilir kimseler olsaydı, o zaman neler olurdu?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 41
Mustafa ÖSELMİŞ
NE ĠSTENĠYOR?
Bugüne kadar neler söylendi kısaca hatırlayalım:
-Hz .Muhammed, Arapların peygamberidir.
-Peygamber görevini tamamlamıĢtır. O‟na uymak, kula kulluk olacağından Ģirktir.
-O da bir insandı. Okuma yazma bile bilmiyordu.
-Kur‟ an‟ı Hz.Muhammed yazmıĢtır.
-Bize Kur‟an yeter.
-Kur‟an‟ın her ayetine ihtiyaç yoktur. Onun için Kur‟an‟da reform yapılmalıdır.
-Mezheplere gerek yoktur.
-Ġsa, Musa, Muhammed aynıdır. Bunlardan hepsine de uyulabilir.
-Ġbadetler Türkçe olsun
-Türk Müslümanlığı olmalıdır. . . gibi Ģeyler.
1960 lı yıllarda camilere sıra koyalım istekleri...
1995 yılında özel bir heyete “Ġslam Gerçeği” adlı kitabın yüz binleri aĢan nüshasının
ücretsiz olarak dağıtılması. (Bu kitap, misyoner mantığı ile yazılmıĢ, Kur‟an tek baĢına
kaynak olarak gösterilmiĢ, sünnet devreden çıkarılmıĢ ve Kur‟an‟daki bazı gerçekler inkar
edilmiĢti.)
1998’de Ġslam’da Rönesans istekleri...
1999‟da çalıĢmalar yaptırılmıĢ, Kur‟an‟dan 230 ahkam ayetini alıp diğerlerinin
uygulama dıĢı bırakılması isteği ile reform teklifi gündeme gelmiĢtir.
Bu arada yepyeni bir istek, “Türk Müslümanlığı”. Ġngiliz, Fransız, Alman, Amerikan
Hıristiyanlığı yok ki, Türk Müslümanlığı, Mısır Müslümanlığı, Suriye Müslümanlığı olsun.
Nedir bu? dediğin zaman, Ġslam‟ı Arap etkisinden kurtarmak lazım, diyorlar. Ġslam‟da Arap
etkisi yok ki, Onda sadece Allah var. O konuĢmuĢ, O hüküm koymuĢtur. Bunlar, Ġslam‟ın özü
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 42
Mustafa ÖSELMİŞ
ile bağdaĢmayan sözlerdir. Türk Müslümanlığı, ilk anda cazipmiĢ gibi geliyor. Hepimizin
milliyetçilik ve Türklük damarı var. Ama dinde milliyetçilik, dinde ırkçılık olmaz. Diyelim ki,
Türk Müslümanlığı” dedik. Peki o zaman hükümler değiĢecek mi , usul, adap değiĢecek mi?
En ufak bir Ģey değiĢirse o zaman Ġslam olmaz ki... Sonra biz dini Araplardan öğrenmedik ki.
Peygamberden öğrendik.
Lafı uzatmayalım bunlar, Ġslam dıĢı yepyeni bir din ortaya koymaya yönelik
çabalardır.
Bir iddia da “Ġslam her zaman her yerde yaĢanamaz, Ġslam‟ı yaĢanan zamana
uyarlamak gerekir” iddiasıdır. Bu ilk bakıĢta bazılarına cazip gelebiliyor. Ama değiĢen Ġslam,
değiĢen zaman değil ki, değiĢen insandır. Ġslam, zamana uymaz, insana uymaz. Yüce Allah,
insanın Ġslam‟a uymasını istemiĢtir. Allah, Ġslam‟ı kıyamete kadar insanın ihtiyaçlarına cevap
verebilecek Ģekilde indirmiĢtir. Ġslam, çağa ve zamana uymaz. Ġslam çağlara hükmeden ve
çağları arkasından sürükleyen Allah‟ın son dinidir.
Zaman zaman insan düĢünüyor, neden oluyor bunlar diye. Kısaca ifade etmek
gerekirse; Ġslamsız Müslüman isteniyor. Ġnanılsın ama yaĢanmasın isteniyor.Unutulan Ģey
Ģudur: KiĢiler din icat edip din ortaya koyamaz. Devlet de din koyamaz ve dinde
düzenlemeler yapamaz. Din, vahiy kaynaklıdır. Vahiy kaynaklı olmazsa, o zaman batıl din
olur. O da yeteri kadar var zaten... Dinde peygamberin bile vahyi bozma ve değiĢtirme yetkisi
yoktur. O, sadece anlatır ve açıklar. Kendiliğinden yorum bile yapamaz.
14 asırdan beri Ġslam‟ı, Kur‟an‟ı bozma ve değiĢtirme faaliyetleri durmadan devam
ediyor. Yunus Süresinin 15. ayetinde durum Ģöyle anlatılıyor:
“Onlara ayetlerimiz açık açık okunduğu zaman (Öldükten sonra) bize kavuĢmayı
beklemeyenler: Ya bundan baĢka bir Kur‟an getir veya bunu değiĢtir! dediler: De ki: O‟nu
kendiliğimden değiĢtirmem benim için olacak Ģey değildir. Ben, bana vahyolunandan
baĢkasına uymam. Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım.”
Bu ayetin yapılan açıklamasını da size aynen aktarayım:
“Zamanımızda olduğu gibi, Kur‟an-ı Kerim‟in indiği devirde de kendi kafalarına göre
din isteyenler veya Allah‟ın hükümlerinin kendi arzu ve heveslerine göre değiĢtirilmesini
isteyenler olmuĢtur. Halbuki Kur‟an belli dönemlerdeki insanların geçici ve değiĢken
arzularını karĢılamak için değil, Kıyamete kadar bütün insanlığın ruhi, ahlaki ve manevi
ihtiyaçlarını karĢılamak, dünyevi ve uhrevi saadetin yolunu göstermek için indirilmiĢtir. Bu
sebepledir ki, ayette belirtildiği gibi Peygamber de dahil olmak üzere hiç kimsenin Kur‟an‟ın
hükümlerini değiĢtirme yetkisi yoktur.”(Kur‟ an‟ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Diyanet Vakfı
Yay.s: 209)
ġunu açıkça belirtelim ki, bu ayetteki cevap ve açıklama, sadece o günkü Araplara
değil, Kıyamete kadar Kur‟an‟a uzanan kötü niyetli kimseleredir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 43
Mustafa ÖSELMİŞ
Son zamanlarda moda oldu. Ağzı olan konuĢuyor iĢte. Herkes bir Ģeyler söylüyor.
Bazı mesajlarla insanımızın kafası karıĢtırılıyor; ya yanlıĢ yönlendiriliyor veya yanlıĢlıkları ile
baĢ baĢa bırakılarak, yanlıĢa uzun ömür sağlanmaya çalıĢılıyor.
Diğer yandan da “Ġslam‟a da bir Ģeyler oldu, herkes baĢka baĢka söylüyor” dedirterek
Ġslam‟a olan güveni sarsmak ve Ġslam‟dan soğutmak istiyorlar.
Bazıları da yeni din icat etmek istiyor, herkesin anlayıĢına ve menfaatine göre din
olsun istiyor. Asıl hedef de, gerçek meseleleri ve problemleri unutturmak için tartıĢılacak
konu ortaya atıp, kafaları karıĢtırıp, dövüĢtürmek ve sövüĢtürmektir. Bin yıllık Ġslam‟ın bize
verdiği güzellikleri silip atmaktır. Ġslam‟ın kalıbını, ibadet Ģekillerini ve inanç bütünlüğünü
bozmaktır.
Nasrettin Hoca, Leyleğe bakmıĢ gagası uzun, biraz kesmiĢ. Ayağı uzun biraz kesmiĢ.
Kanadı uzun biraz kesmiĢ. Sonra da karĢısına geçip: “Ha Ģimdi kuĢa benzedin” demiĢ. Kesip
biçmek, ilave edip çıkarmak isteyenler de Ġslam‟ı kuĢa benzetmek istiyorlar.
Bir gün de Nasrettin Hocaya sormuĢlar:
- “Bir Ģey icat ettin mi?”
- “Ettim.” demiĢ
- “Nedir o?” demiĢler.
- “Karla ekmek yemek” demiĢ.
- “Peki, nasıl oluyor, beğendin mi ?” demiĢler.
-“Valla bende beğenmedim” cevabını vermiĢ, Onun gibi bunlarda yaptıklarını
beğenmiyorlar ama ne yapsınlar, görev ...
Bakın atalarımız: “Çürük baklanın kör alıcısı olur” demiĢler. Bunlara da itibar eden
yok zaten. Fakat her Ģeyde bir hayır var, hikmet var. YanlıĢlar doğruya götürüyor; uyanmalar
oluyor, öğrenmeler oluyor, dinin kıymeti daha iyi biliniyor.
ġunu da ilave edeyim: Bizim insanımız dinini çok iyi bilmese de, dinine karĢı
saygılıdır. Haksızlığı görünce “bırak Ģu sapığa” der geçer. Ezan sesi, Kur‟an sesi duyup da
yattığı yerden doğrulmayan, derlenip toparlanmayan, Peygamberin adını duyup da elini
kalbinin üzerine götürmeyen çok az insan vardır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 44
Mustafa ÖSELMİŞ
SEBEP NE ?
Tabi ki sebepsiz bir Ģey olmaz, sebepsiz bir Ģey yapılmaz. Her Ģeyin mutlaka bir
sebebi vardır. “Meyveli ağaç taĢlanır” denmiĢtir. Ġslam Dininde baĢlangıçtan bu yana hasmı
eksik olmamıĢtır.
-Bazıların da Ġslam korkusu olmuĢ, Ġslam‟ın yayılması, geliĢmesi onu ürkütmüĢtür.
-Bazılarının da Ġslam, menfaatine uygun düĢmemiĢtir. Ebu Cehil, Ġslam‟a beğenmediği
için değil, iĢine gelmediği için inanmamıĢtır. Ebu Talip: “KureyĢ kadınları bana ne der”
demiĢtir.
-Bazıları da Ġslam‟ı yaĢayıĢı ile, alıĢkanlıkları ile bağdaĢtıramamıĢtır.
-Bir de dikkat çekmek, birilerine yaranmak arzusunda olanlar vardır.
-Diğer bir neden de ideolojileri uğruna, dinin insanımız üzerinde etkisini azaltmak,
dini yaĢanır olmaktan çıkarıp tartıĢılır hale getirmek, “Ġslam da bozuldu” imajını yaymak
isteyenler olabiliyor.
Misyonerlerin: “Bu Kur‟an‟dan Türkleri ayırmadan onların iĢini bitiremeyiz” sözleri
bir çoklarının kulaklarında çınlamaktadır.
Kur‟an: “Senin dinin sana, benim dinim de banadır” (Kafirun süresi: 6) deyip
dururken kendine göre din arayan, Ġslam‟ı kabullenmek zorunda değildir. Hepimize Ģöyle
hitab ediyor:
“Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıĢtır. O halde kim
Ģeytanı ve Allah‟tan baĢka tapılan her Ģeyi reddedip Allah‟a inanırsa kopmayan sağlam kulpa
yapıĢmıĢtır. Allah iĢitir ve bilir.” (Bakara süresi: 256)
SÖZÜN ÖZÜ
Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan sonra zannederim fazla bir Ģey söylemeye
gerek kalmadı. Ama bu güne kadarki iddia ve istekler, bundan sonra da devam edeceğinden,
Ġslam‟da Reform ve Rönesans değil ancak içtihad yapılabileceğini bir kez daha ifade etmek
istiyorum.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 45
Mustafa ÖSELMİŞ
ġöyle veya böyle Ġslam‟ın özüne, esasına dokunulamaz. Eğer Ġslam‟ın özüne, esasına
dokunulacak olursa, o zaman ona Ġslam denemez.
Bundan elli yıl kadar önce Ġslam‟da yenilik ve değiĢiklik isteyenlere Merhum Ali Fuat
BaĢgil‟in verdiği cevap, yerinde ve günümüze de uzanan mesajlar ihtiva etmektedir. Ali Fuat
BaĢgil‟in cevabını özet olarak zikredelim:
“Ġslam‟ın imana ve amele dayalı hükümleri, 14 asırdan beri Peygamberin getirdiği
Ģekli ile günümüze kadar gelmiĢtir.Ġslam‟ın itikadiyatında ve ameliyatında “deforme” olmuĢ
bir cihet yoktur ki, “reforme” olması bahis mevzuu olabilsin. O halde neyi reforme edeceğiz?
Bozulan bir Ģey yok ki, asla irca bahis konusu olsun. Bineanaleyh Ġslam‟a reform bahis
mevzuu olamaz, ancak ictihad bahis mevzuu olabilir...
Değerli fikir adamlarımızdan yazar Ali Bulaç da dinde değiĢiklik isteyenlere Ģu cevabı
veriyor:
“Ġslamiyet‟te sınırlı, külli ve genel prensiplerin ifade edildiği naslar ile hayatın değiĢen
maddi ve sosyal Ģartları arasında uyumu sağlayacak olan anahtar terim reform değil,
içtihaddır...” (16-6-1999, Zaman)
Neleri tartıĢabileceğimiz, dinde neler yapıp yapamayacağımız bilinirse, kimse inkar
girdabına sürüklenmez. YanlıĢ yaptığını anlayan için dönmek ve yanlıĢ yönlendirdiği
kimselerden özür dilemek meziyettir, fazilettir.
Allah indindeki Ġslam, tamamen ilahi vahye dayalı, Allah‟ın Hz. Peygambere
gönderdiği, Peygamberin de insanlığa tebliğ ettiği Ġslam‟dır.
“Ġnandım” diyene düĢen görev, Peygamberin tebliğ ettiği dini kabullenip yaĢamaktır.
Ġnsanlığa reformcuların ve Rönesansçıların sunduğu din değil Peygamberin getirdiği din
lazımdır.
Ġslam‟ın modernizme ihtiyacı yoktur. Bizim düĢüncemizin ve yaĢayıĢımızın
ĠslamlaĢtırılmasına ihtiyaç vardır. Ġki asırdan beri sürdürülen yozlaĢtırma çabaları son
zamanda Ġslam modernizmine dönüĢtürülmüĢtür.Bu modernleĢtirme edebiyatı, dinimizi içten
vurmak isteyenlerin tehlikeli oyunlarıdır. Bu oyuna gelinmemelidir.
CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel‟in gündeme getirdiği “Dinde Reform”
tartıĢmalarına, din bilginleri de katıldı. Dokuz Eylül Ünv. Ġlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Mehmet Aydın, Ġslam‟da değil de Ġslami bilgilerde reform yapılması gerektiğini
kaydetti. Prof Aydın, “Dinde reform ifadesini kullanmak kadar sakıncalı bir Ģey olamaz. Ġslam
tarihi, Ġslam alimleri ve Ġslam dünyasının bu günkü durumu açısından bakıldığında dinde
reformdan bahsetmek abesle iĢtigaldir” dedi. Dinle ilgili bilgilerin eskidiğini ve toplumla,
hayatla ilgisini kaybettiğini savunan Prof. Aydın, bu nedenle Ġslami bilgilerde “Reform”
yapılması gerektiğini söyledi. Prof. Aydın, dinde gerçekleĢtirilebilecek “yeniden
yapılanma”yı Ģöyle özetledi. Son zamanlarda yine aynı maksatla gündeme getirilen, “dinde
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 46
Mustafa ÖSELMİŞ
yenileme, hurafelerden temizleme” yaygarası ile yapılması istenilen dinde reform hareketidir.
Tepki görmesin diye bu kılıfta sunuluyor. “reform” nedir? ne değildir? Buna bir bakalım:
Reform, ıslah etmek, bozulmuĢ bir Ģeyi düzelterek, eskiyi doğru haline getirmek demektir.
Hıristiyanlık bozulduğu için reform yapıldı. Müslümanlık bozulmadığı için böyle bir hareket
dini bozmak olur. Ġslamiyet her çağa uygundur. Reform‟a ihtiyacı yoktur. ġunun bunun adına,
menfaat adına konuĢmayan herkes bunun öyle olduğunu bilmektedir. Bir zamanlar
komünizmin fikir babası meĢhur fikir adamı Roger Garaudy “Niçin Ġslam‟ı seçtiniz ?
sorusuna: Ġslam‟ı seçmekle çağı seçtim” Ģeklinde cevap verdikten sonra Ģöyle devam ediyor:
“Ġslam, çağları arkasından sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların arkasında
sürüklendi. Ġslam dıĢındaki bütün dinler zamana uyduruldu. Reforma tabi tutuldu. Mukaddes
kitaplar zamana göre tahrif edildi. Kur‟an-ı Kerim ise indirildiği günden beri hep zamana
hükmetti. O, zamanı değil, zaman onu izledi. Zaman yaĢlandıkça O gençleĢti. Bu, çağlar üstü
bir olaydır” demiĢtir. (5.11.1999 Zaman)
Reform, Rönesans isteyenler: “Ġslam‟ı güçlendireceğiz” diyorlar. Nasıl olacak bu?
Ġslam güçlü değil mi? sonra Ġslam‟a bir Ģeyler katarak mı güçlendireceksiniz. Yoksa bir Ģeyler
çıkararak mı güçlendireceksiniz.
“Bugün dininizi kemale erdirdim ve üzerimizdeki nimetimi tamamladım. Din olarak
sizin için Ġslam‟ı seçtim ve ondan razı oldum” (Miada: 3) buyurmuyor mu Cenab-ı Allah. Sen
niye Allah‟ın dininden razı olmuyorsun?...
Kur‟an‟da yüce Rabbimiz Ģöyle uyarıyor:
- “Yoksa kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Sizden öyle
davrananların cezası dünya hayatında rüsvalıktır. Kıyamet gününde ise en Ģiddetli azaba
itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.” (Bakara: 85)
- “Kur‟an-ı biz indirdik; elbette onu biz koruyacağız” (Hıcr: 9)
- “Rabbinin kitabından sana vahyedilenleri oku. O‟nun kelimelerini değiĢtirebilecek
yoktur. Ondan baĢka bir sığınakta bulamazsın” (Kehf: 27)
- “Kur‟an‟ın önünden de ardından da batıl gelemez. O hikmet sahibi çok övülen
Allah‟tan indirilmiĢtir.” (Fussılat: 42)
SONUÇ
Kimse Ġslam‟ı zorla kabul etmek ,zorla Müslüman kalmak zorunda değildir. Ġslam‟ı
beğenmeyen, bırakır, beğendiğine inanır. Ġbadeti Türkçe yapmak isteyen, yapar.
Müslümanları bu kadar rencide etmeye gerek yoktur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 47
Mustafa ÖSELMİŞ
Ayrıca huzurun kaynağı olan Ġslam‟ı gerginlik sebebi olarak göstermek de kimsenin
hakkı değildir.
Bugün gerginliğin sebebi, tartıĢma ortamının hazırlanmasıdır.
Ġslam‟a müdahaleye kalkıĢmak, tartıĢmalara, kutuplaĢmalara neden olmaktadır. Bu da
insanımızın çıkarları ve ülkemizin bütünlüğü açısından hiç de iyi sonuç vermez. Bu iĢin bir de
vebali vardır. Allah‟a hesap vermek vardır.
Bakın Ġslam, bugün Batı „da büyük bir hızla yayılıyor, hem de ilim adamları arasında.
Eğer Ġslam yarın Batı‟dan bize gelirse, o zaman ne olacak? Düne kadar din için “afyon”
denmiĢti. Bugün dinin vitamin olduğu görüldü. Manevi bunalımların arttığı günümüzde
Ġslam, insanlığa ilaç gibi geliyor. “Çare Ġslam” diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Bunları sizlere anlatırken hedefim kiĢiler olmamıĢ, yanlıĢlar olmuĢtur. Gayem de
vebalden kurtulmak ve ulaĢabildiklerimi de söylenen yanlıĢlıklara inanarak sorumluluk altına
girmekten kurtarmaktır.
Rabbim hepimize dinde anlayıĢ versin de hataya düĢmeyelim.
Bugün bize düĢen, her Ģeyin birbirine karıĢtırılmak istendiği bir zamanda, yanlıĢ
yapanlara, art niyet taĢıyanlara itibar etmemektir.
Hepimizin görevi; dinimizi doğru bir Ģekilde, itikadı düzgün olanlardan öğrenmek ve
dini Peygamberimizin bildirdiği Ģekilde yaĢamaktır. Ġnsanın dini kimden öğrendiği çok
önemlidir. Ġslam‟da inancı, itikadı düzgün olanlara uyulursa, o zaman insan sapıtmaz. Ġnsan
dünyada kimin ardandan giderse, Ahirette de onunla beraber olacak ve onun ardından
gidecektir. (Hud süresi:98) Ona buna uyup da malzeme olmamak en doğru olandır.
“Çürük baklanın kör alıcısı olur” derler, biraz mantıklı ve ölçülü hareket edersek,
yanlıĢ yaparak amellerimizi boĢa çıkarmayız. Çünkü yanlıĢ yapmamanın da yolu vardır.
En önemli Ģeylerden biri de; fitne ve fitneci merak edilmez. Merak eden ocağına düĢer
ve yanar.
Bu günün en önemli meselelerinden biri de imanı kurtarma meselesidir. Müslüman olarak
doğduk. Rabbim Müslüman olarak yaĢayan ve Müslüman olarak can veren kullarından etsin.
Son nefesimizde de iman Kur‟an nasip etsin, inĢallah.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 48
Mustafa ÖSELMİŞ
3. BÖLÜM
ÖNSÖZ
Zulüm, sevginin, Ģefkatin ve adaletin zıddıdır. Zulüm, haddi aĢmak, kötü, kaba
davranmak ve insanları sıkıntıya sokmak, eza cefa vermektir.
Zulüm, karanlık demektir, aydınlıktan mahrum kalmak demektir. Zulmü, Allah'ın
gazabının ve lânetini celbetmek demektir.
Ġslâm, zulmü asla kabul etmez, haram kılmıĢtır.
Ġslâm‟ın özü: sevgidir, Ģefkattir, merhamettir.
Yunus: “Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” demiĢ, her Ģeyi Allah için sevmek
gerektiğin belirtmiĢtir.
Kin, düĢmanlık, nefret, kötülük… bunlar Ģeytani iĢlerdir.
Ġslâm‟da sevgi de nefret de Allah içindir. Allah için gösterilmelidir.
Kuran‟ın ifadesiyle:
“Allah'ın lâneti, O‟nun yolundan alıkoyan zalimleredir. DüĢmanlık ancak ve ancak
zalimlere yöneltilmelidir.” (Bak: A‟raf:44-45, Bakara:193)
“Bir topluluğa olan nefretiniz sizi adaletsizliğe yöneltmesin. Adil olun, zira adalet,
Allah'ın rızasına daha yakındır.”(Miada:8)
Bir husus da: Ġslâm‟da öç alma yoktur. Allah‟a havale edilecektir. Cezalandırma
yetkisi ve hakkı kula ait değildir.
Bu bölümde Cenab-ı Allah'ın sevmediği zulümden, zulmün çeĢitlerinden
-
Halka yardımcı olmayanın zalim olduğundan
-
Zulme mâni olmaktan,
-
Mazlumun duasından ve âhının yerde kalmayacağından,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 49
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ġnsanın insana verdiği sıkıntının zulüm olduğundan
-
Zalimin ve zulmün akıbetinden bahsedeceğiz.
Allah'ın Sevmediği Amel
ZULÜM
Zalim: Haksızlık ve zulüm eden, kötü kıyıcı, merhametsiz, gaddar kimse demektir.
Zulüm: Haksızlık, eziyet, iĢkence, baskı, adaletsizlik demektir.
Zulüm: bir Ģeyi kendine ait olmayan yere koymak, sınırı aĢmak doğru davranmamak,
günah iĢlemektir.
Mazlum: Zulüm görmüĢ, zulme, haksızlığa uğramıĢ kimse demektir.
Bazen arabalarda, eĢyalarda “zalim” yazıldığını, yazdırıldığını görüyoruz ki, bu son
derece yanlıĢtır. Zalim, Allah'ın lânetlediği, zulmeden kimse demektir. DüĢünülürse bu,
kabullenilebilecek bir isim olamaz.
Zalime, zulme özenilmez. Çünkü zulmün ömrü kısadır. Cenab-ı Allah zalime mehil
verir, amam zalimin yaptığını yanına bırakmaz. ġair:
Allah tokatının sedâsı yoktur
Vurduğu zaman devâsı yoktur
diyerek Allah'ın zalime, vakti saati gelince, devası olmayan tokat atacağını ifade etmiĢtir.
Allah'ın zalime cezası, yıldırım gibi iniverir. Çünkü mazlumun âhı, insanların kulağına
gelmese de Allah‟a yükselmesinde bir perde yoktur.
A)
Zalim, lânetli kimsedir:
Kura‟n‟da: “Allah'ın lâneti, zalimlerin üzerine olsun“ buyrularak zalime lânet
okunmuĢtur. (A‟raf:44)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 50
Mustafa ÖSELMİŞ
Yavuz Sultan Selim, kendisinden borç alınan Yahudi‟nin ölümü üzerine, o paranın
hazineye aktarılması teklifinde bulunan defterdara: “Ölene rahmet, malına bereket,
çocuklarına âfiyet, gambaza da lânet” diyerek karĢı çıkmıĢtır.
Peygamberimiz bir hadislerinde Ģöyle buyurur:
“Altı kiĢiye ben lânet ettim ve duası kabul edilen her peygamber de lânet etmiĢtir”
1-
Allah'ın kitabını tahrif edene,
2-
Allah'ın kaderini yalanlayana,
3-
Allah'ın haram kıldığını helâl sayana,
4-
Allah'ın zelil kıldığını aziz, aziz kıldığını, zelil kılana,
5-
Sünnetimi terk edene,
6-
Gücü ile halka musallat olana (Büyük Hadis Külliyatı:4/277)
B)
Zulmün sonu hüsrandır:
GeçmiĢte öyle olaylar olmuĢtur ki, her birinde günümüze uzanan mesajlar vardır.
Kur'an'da bildirildiğine göre, zalimin sonu helâk olmaktır. Bu konuda birkaç ayet meali
nakledelim.
1- “Resulüm! Sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah onları
cezalandırmayı, korkudan dıĢarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” (Ġbrahim:42)
2- “Yusuf (AS), kapıyı kapatıp, hükümdarın hanımı çağırdığı zaman, Yusuf (AS), asla
deyip Allah'a sığındı. Gerçek Ģu ki: Zalimler iflah olmaz” dedi. (Yusuf:23)
3“De ki: Söyler misiniz; Size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim
toplumdan baĢkası mı helâk olur?” (En‟am:47)
4-
“Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez.” (Bakara:258)
Bir zamanlar Tavas‟ta bir çoban oduna giden bir kadının kirletip öldürür, gömer,
üzerinde ateĢ yakar. 10 yıl sonra baĢka birini öldürürler, katil bulunamaz. Çoban tutuklanır,
hapse atılır. Bir çobanda ziyarete gider. GeçmiĢ olsun der. Dama yemin billah göz yaĢları ile
ben yapmadım der. Ziyarete gelen der ki:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 51
Mustafa ÖSELMİŞ
Bende inanıyorum bunu sen yapmadın. Ama sen hani bir ateĢ yaktıydın ya iĢe seni
kayan o ateĢ demiĢ
Eninde sonunda çıkar, ayağı dolaĢır.
*
*
*
Adam karısını zulümle öldürürken, kadın yalvarır… Bak Ģu rüzgarın sürüklediği otlar
söyler der. Adama acımadan öldürür ve tekrar evlenir. Onunla otururken rüzgârlı bir havada
onunla otururken otlara bakıp gülmüĢ kadın:
-
Ne var ne oldu derken adam anlatır:
Bir zaman gelir ki araları açılır. Kadında Ģikayet eder. Adam da tutuklanır.
Yani otlar söylemiĢtir…
“Alma mazlumun âhını çıkar aheste aheste” DemiĢler.
5- “Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, orada hiçbir
insan kalmazdı. Onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar
ne bir saat geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.” (Nahl:6)
GeçmiĢteki zalimlerin nasıl helâk olduğunu Kur’an Ģöyle anlatıyor:
1- “Onların her birin günahı sebebiyle cezalandırdık. Kiminin üzerine taĢlar savuran
rüzgârlar göndermedik. Kimini korkunç bir ses yakaladı. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini
de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor; asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı.”
(Ankebut:40)
2- “ĠĢte haksızlık yüzünden çökmüĢ evleri, anlayan bir topluluk için elbette bunda bir
ibret vardır” (Neml:52)
3- “Zulmedenleri o korkunç ses yakaladı ve orada diz üstü çöke kaldılar. Sanki orada hiç
oturmadılar. Biliniz ki, Semud kavmi Allah'ın rahmetinden uzak kılındı.” (Hud:67-68)
Zalimlerin kıyamet günündeki halleri de Ģöyle anlatılır:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 52
Mustafa ÖSELMİŞ
1- “Kıyamet günü, yüzünü azabın Ģiddetinden korumaya çalıĢan kimse, kendini ondan
emin kılan gibi midir? Zalimlere kazandığınızı tadın” denilir. (Zümer:24)
2- “Bir memleket vardır ki, o memleket halkı zulmetmekte iken biz onları helak ettik.
ġimdi o ülkelerde, duvarlar çökmüĢ, tavanların üzerine yıkılmıĢtır. Nice kuyular kullanılmaz
hale gelmiĢ, ıssız kalmıĢ saraylar vardır.” (Hac:45)
Allah Rasûlü‟nün ifadesiyle : “Zulümden sakınınız. Çünkü zulüm kalblerinizi harâb
eder.” Kalb harâb olduysa harâb gelir ki, kula zulmü allar ve Resûlü haram kılmıĢtır.
Peygamberimiz Ģöyle buyurur:
1“Müslüman müslümanın kardeĢidir, ona hıyanet etmez, onu yalanlamaz, onu
utandırmaz. Her müslümanın diğer müslümana ırzı, malı, kanı haramdır. Takva, iĢte
bunlardır. Bir kimseye Ģer olarak, Müslüman kardeĢini hor görmesi kâfidir.” (Riyâz‟üsSalihîn Trc: C.1, S.276)
2- “Birbirinize haset etmeyiniz. AlıĢ-veriĢte birbirinizi aldatmayınız. Birbirinize dargın
durmayınız ve birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birinizin bitmek üzere olan pazarlığını
bozmayınız. Allah'ın kulları, kardeĢ olunuz. Müslüman müslümanın kardeĢidir; ona
zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, ona hor bakmaz. Rasûlüllah üç defa göğsüne iĢaret eder,
Takva iĢte buradadır. Bir kimsenin Ģerir olması için Müslüman kardeĢi hor görmesi kâfidir.
Müslümanın müslümana kanı, malı, ırzı haramdır.” (Riyâz‟üs-Salihîn Trc: C.1, S.277)
Allah Rasûlü, hayatı boyunca bir müslümana sıkıntı vermeyi, eziyet etmeyi,
zulmetmemeyi ve öldürmemeyi kesin olarak yasaklamıĢtır.
Süheyl bin Amr, Ġslâm düĢmanıydı. Hep Ġslâm aleyhine çalıĢırdı. Bedir savaĢında esir
düĢünce, geçmiĢinden dolayı Hz. Ömer:
“Ya Rasûlüllah, bana müsade et, Süheylin ön diĢlerinden ikisini dökeyim de bir daha
senin aleyhinde konuĢmasın” dedi.
Hz. Peygamber, razı olmadı ve Ģöyle buyurdu:
-
“Hayır, ona eziyet verme konusundaki Allah'tan korkarım.”
Ġslâm‟da zarar vermemek eziyet etmemek vacibtir.
Ġnsanı öldürme konusunda Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
“Haksız yere bir cana kıyan bütün insanları öldürmüĢ olur.” (Miada:10)
Peygamberimiz de: “Zulümden kaçının. Zira zulüm, kıyamet günü karanlıklar
olacaktır. Cimrilikten kaçının. Zira cimrilik sizden öncekileri helâk etmiĢ, onları birbirlerinin
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 53
Mustafa ÖSELMİŞ
kanını dökmeye, haramları helâl addetmeye sevk etmiĢtir.” (K. Site:16-312) buyurarak
zulümden kaçınmamızı istemiĢtir.
Yunus 44‟de
“Allah insanları hiçbir Ģeyle zulmetmez, lakin insanlar, kendi kendilerine
zulmederler.”
Kehf 57‟de
“Kendine Rabbinin ayetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi eliyle yaptığını
unutandan daha zalim kim vardır?”
Bakara 114‟de
“Allah'ın mescidlerinde onun adının anılmasına engel olan ve mescidlerin harap
olması için çalıĢandan daha zalim kim vardır.”
C) Halka görevini yapmayan, onlara zulmetmiĢ olur:
Ġnsan insana, görevli halka, aile reisi ev halkına, yönetici, idaresi altındakilerin iĢlerin
görmek ve onlara hizmet etmekle görevlidirler.
Peygamberimiz Ģöyle buyurur:”Allah bir kimseyi insanların herhangi bir iĢini görmeye
memur ederde o kimse Müslümanların eksik ve gediklerine karĢı kapısını kapatır, kulak
asmazsa, Allah da kıyamet gününde onun ihtiyacına bakmaz.” (R. Salihîn:2/77)
Anladığımız kadarıyla Firavun zalimdi; ama mert zalimlerdendi. Zulmünü gizleme
gereği duymaz, bir Ģeylerin arkasına saklanma ihtiyacı hissetmezdi. Ne yapacaksa açıkça
söyle; mertçe icra ederdi.
Ben bu zulmü yapmayı istemiyorum; ama kanunlar bunu emrettiği için
mecburum.. filan demiĢti. Böylesine bir saklanma gereği duymamıĢtı.
Açıkça ve mertçe emrini vermiĢti bir gün zulüm destekçilerine:
Bugünden itibaren Mısır’ı mahalle mahalle dolaĢacaksınız, hamile kadınların
listesini yazıp doğum günleriyle birlikte önüme koyacaksınız…
Zulüm tatbikçileri anlamadılar, niyetini de sorma gereği duydular.
Niçin hamile kadınları ve doğum günlerini tespit edip de getireceğiz size
efendimiz?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 54
Mustafa ÖSELMİŞ
Mertçe anlattı Firavun mantığını:
Ben kahinlerden dinledim. Bugünlerde doğacak bir oğlan çocuğu büyüdükten
sonra benim makamımı elimden alacak, yönetimim sona erdirecekmiĢ.
Efendimiz sizin makamınızı elinizden alacak olanın hangi çocuk olduğun nasıl
bileceğiz?
Bilmenize gerek yoktur. Doğacak çocukların hepsi de potansiyel tehlikedir.
Hepsinin de suça iĢtirak ihtimali söz konusudur. Öyle ise hiçbirini de hayatta
bırakmayacak, hepsini de doğar doğmaz öldüreceksiniz. Potansiyel suçlu yaĢatmak
istemiyorum ülkede…
ġimdi biraz daha beriye hicretin yetmiĢinci senelerine doğru geliyoruz. Tarihte
zulmüyle Ģöhret yapmıĢ Haccac-ı Zalim, birçok insanın boynunu vurmuĢ; mancınıkla
Kâbe‟yi taĢa tutup Beytullah‟ı bile yıkmıĢ, kalan az sayıdaki ashabın da hayatlarını zehir
etmiĢti.
ĠĢte bu adama bir gün Ģöyle dediler:
Sen Hazreti Ömer’in adaletini, halkına karĢı takındığını müĢfik tavrını
biliyorsun. ne olur, biraz da ona benze. Onun gibi ol! O, halkının ayağına bir taĢ
değmesinden bile teessüre kapılıyor; bir sene de olsa, helallik diliyordu.
Haccac‟ın bu isteğe tarihi cevabı Ģöyle oldu:
Doğru söylüyorsunuz! Fakat Ömer’in zamanında Ebu Zerr gibi hak vardı. Siz
Ebu Zerr gibi halk olun, ben de Ömer gibi idareci olayım, Siz Ebu Zerr gibi halk
olmadıkça benden de Ömer gibi idareci olmamı isteyemezsiniz.
Ne dersiniz bu tarihi olaya? Tarih tekerrürden mi ibaret yoksa?
Biz Ebu Zerr gibi olmadıkça baĢımızdakiler de Ömer gibi olmayacaklar. Haccac gibi
mi kalacaklar?
Biraz da bizim düĢünmemiz mi gerek?
Nasılsanız öyle idare olunursunuz.” hadisini unutmayalım. Layık olmak lazım…
Hz. Ömer bir hac mevsiminde halkı topladı ve:
“Ey insanlar! Ben valilerimi size zulmetsinler ve malınızı alsınlar diye
göndermedim. Onları, aranızda zulme mani olsunlar, ganimetler adâletli bölüĢtürsünler
diye gönderdim. Ġçinizden, haksız muâmeleye maruz kalan varsa kalksın” buyurdular.
Bunun üzerine sadece bir kiĢi kalktı ve
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 55
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ey mü‟minlerin emiri! Filan vâli bana yüz kırbaç vurdu” dedi. Hz. Ömer (r.a.) sordu:
“Ona niçin vurdun” Sonra da Ģikâyetçiye: “Kalk ona kısas yap (yani attığı kadar kırbaç
vur.)” Bunun üzerine Amr b. Âs söz istedi ve
“Ey mü‟minlerin emiri! Sen böyle hareket edersen, insanların çoğu Ģikâyetçi olacaktır.
Bir zaman sonra âdet olur ve senden sonrakiler de böyle yapar” diyerek itirazda bulundu. Hz.
Ömer:
“Rasûlüllah (s.a.s.) kendisine bile Ģayet hakkı olan varsa kısas yapılmasına izin
verdiği halde, ben kısas yaptırmayayım mı?” diye sordu. Amr:
“Bırak da onun rızasını alalım” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.):
“Haydi onu razı edin. Ġki yüz dinar fidye verin, her kırbaç iki dinar” dedi.
Hz. Ebu Ber (r.a.) da:
“Ġçinizde en zayıfınız, benim indimde hakkını alıncaya kadar en kuvvetlidir.”
DemiĢtir.
Zulümle devlet bile ayakta durmaz.
Kanuni Sultan Süleyman, devleti zirve noktasına getirdiği bir zamanda büyük
alimlerden Yahya Efendi‟ye sorar:
- Bir devlet hangi hallerde çöker:
“Sultanım, Bir devlette zulüm yayılsa, haksızlık Ģayi olsa, iĢitilenler ne
nemelazım, deyip uzaklaĢsalar, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, bilenler
bunu söylemeyip sussa, gizleseler, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin
feryadı göklere çıksa da bunu da taĢlardan baĢkası iĢitmese, iĢte o zaman devletin sonu
görünür. Böyle durumlarda sonra devletin hazinesi boĢalır, halkın itimat ve hürmeti
sarsılır. AsayiĢe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. ÇöküĢ ve izmihlâl de
böylece mukadder hale gelir…”
Derler ki dünya dört Ģeyle ayakta durur:
1-
Alimlerin ilmi,
2-
Salihlerin ibadeti,
3-
Cömertlerin sahaveti,
4-
Devlet adamının adaleti.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 56
Mustafa ÖSELMİŞ
1509 yılında ki müthiĢ depremden sonra padiĢah 2.Bayezid devlet yöneticilerini Ģöyle
hitap eder:
“Ey vezirlerim, kadılarım, subaĢılarım, ağalarım, beylerim!...
ġu felâketi görüyorsunuz, Ben; bunda, siz kulların zalimlikle zulüm yaptığınız
intibaını alıyorum…
Ayağınızı den atın!.
Vazifenizi adaletle yapın!..
Kimseye zulmetmeyin!..
Bu Cenab-ı Hakk’ın bize bir ikâzıdır.
Size bildiriyorum ki, zulüm irtikap edeni hâl ederim.”
Nisâ 168. ayetinde Cenab-ı Allah zalimleri affetmeyeceğini ifade ediyor.
Hz peygamberde, zulmederek ölen için “Allah ona cennetin kokusunu haram kılar”
buyurmuĢtur. (Tecrid-i Sarih:2177)
Zulüm, hayatın tadını değiĢtirir. Zulüm, insanın yapısını bozar. Zulüm, Allah'ın
nimetlerinin bile tadını değiĢtirir.
Ġslâm‟da, kimseye eziyet yoktur. Bir hadislerinde peygamberimiz: “KomĢuya eziyet
eden bana eziyet etmiĢ olur” buyurur. (Ramuz:395/7)
Bir baĢka hadislerinde de: “Hiçbir Ģekilde hayvana eziyet vermeyin.” Buyurur.
(K.Sitte:14/125) Kurban edilecek hayvan eziyet edilmeden kesilmelidir. Hayvan, hedef
seçilmemeli, aç susuz bırakılmamalı, fazla yük yüklenmemeli, dövülmemeli,
dövüĢtürülmemeli, ateĢte yakıp, suda boğulmamalıdır.
Peygamberimiz: “Merhamet etmeyen merhamet edilmez.” DemiĢtir. Hayvan ahirette
insandan hakkını alacak ve ondan sonra toprak olacaktır.
Ġnsana zulüm ise en kötüsüdür. Allah Kur'an'da :
1-
“Adil olunuz, takvaya en yakın olan budur.” (Miada:18)
2- “Ġnsanların arasında hakim ve hakem olduğunuz zaman adaletle hüküm veriniz.”
(Nisâ:58)
3-
“Allah adaleti emreder.” (Nâhl:90)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 57
Mustafa ÖSELMİŞ
4-
“Bir topluluğa olan kininiz sizi adalesizliğe sevk etmesin.”
Ġnsanın hak ve hürriyetinin kısıtlanması, elinden alınması zulümdür. DüĢünceye,
inanca baskı da zulümdür.
Zulümlerin baĢında Allah'a isyan geliyor. Bir kutsi hadiste: “Kim geçici nimeti, kısa
hayatı ve devamsız bir zevki severse, kendine zulmetmiĢ, Rabbına isyan etmiĢ, ahireti
unutmuĢ ve dünyası da onu aldatmıĢtır.” (40 Kutsi Hadis H.H.Erdem, S.11)
Kur'an'da Ģu ayetleri zikredebiliriz:
“Allah'a karĢı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir. Bilin ki Allah'ın lâneti
zalimlerin üzerinedir.” (Hûd:18)
“Allah'ın ayetlerinden yüz çevirenden daha zalim kim olabilir. Muhakkak ki biz,
günahkârlarda lâyık oldukları cezayı veririz.” (Secde:22)
“yalan sözlerle Allah'a iftira edenden veya onun ayetlerini yalanlayandan daha zalim
kimdir? ġüphe yok ki zalimler kurtuluĢa eremezler.” (En‟âm:21)
Peygambere muhalefette insanın nefsine yaptığı zulümdür. Kur'an'da: “O gün zalim
kimse piĢmanlıktan ellerini ısırıp Ģöyle der: KeĢke peygamberle birlikte bir yol tutsaydım.
Yazık bana! KeĢke Batıl yolun yolcusu, falancayı dost edinmeseydim!” diyeceği haber
veriliyor. (Furkan:26-27)
D)
Adil olmak emredilmiĢtir:
Yüce Allah, menfaatimize zarar verse bile, yakınlarımızın çıkarlarına uygun düĢmese
bile âdil olmamızı, adaletli iĢ yapmamızı emrediyor.
Hz. Peygamber, bizden öncekilerin, âdil davranmadıkları için helâk olduklarını
bildirmiĢtir.
Biri hırsızlık yapıyor, torpil koyuyorlar. Hz. Peygamber‟in cevabı açık ve net: “Kızım
Fatıma da çalsa, Vallahi aynı ceza ile cezalandırılacaktım.”
Allah Rasûlü Müslümanlara, çocukları arasında sevgide bile âdil olmalarını
emretmiĢtir. Ayrıca çocuklardan bir lehine vasiyet de men etmiĢtir.
Türk hükümdarları fethettikleri yerin halkına sorarmıĢ: “Askerlerim size zulmetti mi?”
diye “Hayır” cevabını alınca da, Ģükreder ve Ģükür secdesine kapanırlarmıĢ.
Hz. Ömer (r.a.) ne demiĢ: “Adalet mülkün temelidir.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 58
Mustafa ÖSELMİŞ
E)
Zalime yardım Zulümdür:
Zalime destek olunmaz. Zulme sebep olan, arka çıkan, rıza gösteren,hatta ses
çıkarmayan da zalimdir.
Allah Rasûlü: “Haksızlık karĢısında susan, dilsiz Ģeytandır” demiĢtir. Bir baĢka
hadislerinde de: “Bir kimse bir zulme yardım etse, bundan vazgeçinceye kadar Allah'ın
gazabındadır.” buyurmuĢtur. (Ramuz:406/4)
Kur'an'da da: “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateĢ dokunur (Cehennemde
yanarsınız)” uyarısında bulunulmuĢtur.
Peygamberimizin bildirdiğine göre bir insan bir Ģeye sebep olursa, onu bizzat iĢlemiĢ
gibi olur. Kötüyse ceza görür, o iĢ iyi ise mükafata nâil olur.
Dünyada zalimlere çok yardımcı olabilir, ama ahirette zalimin asla yardımcısı
olmayacaktır.
Nasıl yardım:
Hz. Peygamber: “KardeĢine zalimde olsa mazlumda olsa yardım et.” Biri:
-
“Mazluma yardım edelim, ama zalime nasıl yardım edelim?” der.
-
“Onu zulmünden alıkoyarak” (K.Sitte:9/380) buyurur.
F)
Kul hakkına tecavüzde zulümdür:
Cenab-ı Allah iki hakkı helâl etmeyeceğini bildirmiĢtir: Kul ve Hayvan hakkı, insanın
haccı kabul aslada, Ģehid olsa da üzerinde bu iki hak varsa affa uğramıyor.
Peygamberimiz: “Kıyamet gününde boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hak
alacaktır.” buyurur. (Ramuz:345/10)
Hak sahibi hakkını almadan, kıyamet günü kimse yerinden kımıldamayacak. Hak
yiyenin zulmedenin iyilikleri mazlum olanlara verilecektir. Ġyilikleri kalmazsa, yani yetmezse,
hak sahiplerinin kötülükleri alınıp hak yiyen zalime verilecektir.
Musalla taĢında helâlaĢma olmaz. Rasgele hakkını helâl et, helâl olsun demek de
insanı kurtaramaz. Ġnsan ne zaman kurtulur? Hak iade edilip de, helâllaĢılırsa kurtulur.
Hiç unutmam bir hak sahibi, musalla taĢındaki tabuta eğildi ve: “Benim hakkımı ne
yapacaksın?” dedi.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 59
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Peygamber vefatından önce: “Kimin bende hakkı varsa gelsin alsın” demiĢtir.
(Ruhul-Beyan:2/132)
Zulmün küçüğü büyüğü olmaz; Zulüm zulümdür. Zulmedenden, hep zalim diye
bahsedilmiĢtir. Tarihi bir örnek verelim:
Emevi Halifesi, bahçesine bir köĢk yaptırmak ister, arsa yetmez, komĢuda satmaz.
Halife köĢkü yapar. Biraz komĢunun arsasına taĢmıĢtır. Mâdur, Kadı BeĢire Ģikayet eder.
BeĢir bir heybe getirir o arsadan toprak doldurur, penceredeki seyreden halifeye çağırır:
-
“Bana yardım et de, Ģu heybeyi eĢeğe yükleyeyim” der.
“Ya Halife! Bu bir parça topraktır. Sen bunu burada kaldıramıyorsun. Yarın Ģu
gasbettiğin toprağı yedi kat boynuna geçirecekler, o zaman ne yapacaksın?” Bunun üzerine
halife bahçe sahibini çağırır helâlaĢır, Hakkını verir, razı eder.
Adaletiyle meĢhur NuĢirevan ziyafet veriyordu. Bir hayvan kesilmiĢ, ateĢte kebap
ediliyordu. Ancak yanlarında tuz yoktu. Getirsin diye köye birini gönderdiler.
NuĢirevan:
Tuzu para ile al ki, gasben bedava alma âdeti çıkmasın, memleket zulüm ile harap
olmasın, dedi.
-
Bir tuzdan en zarar gelir? Diye soran adamlarına NuĢirevan Ģu cevabı verdi:
Cihanda zulmün temeli ufacık bir Ģeydi. Ama her gelen onu büyüttü. Nihayet Ģimdiki
duruma ulaĢtı.
Ufak bir Ģeyde olsa hak haktır. Haksızlık az bir Ģeyde olsa zulümdür.
Balkonda et kızartıp kokusunu ona buna koklatmak, göz hakkına riayet etmemek
zulümdür.
-
Hak hukuk karıĢmıĢ, servet, pis kokular yayar.
Peygamberimiz: “Özürsün borcu geciktirmek zulümdür” demiĢtir. Ayrıca: “Bir kimse
bir Ģeyin ayıbını açıklamadan satarsa daima Allah'ın gazabına ve meleklerin lânetine mâruz
kalır” buyurur. (K.Sitte:17/263)
Kur'an'da: “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder.
Çirkin iĢleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar, O düĢünüp tutasınız diye size öğüt verir.”
(Nahl:90) buyurarak, ölçülü ve dikkatli yaĢamamız istenmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 60
Mustafa ÖSELMİŞ
Peygamber (A.S.): “Zenginin borcunu geciktirmesi zulümdür.”
(R.Salihîn:1611) ÇalıĢanlarına ücretini zamanında ödemezse, zulmetmiĢ olur.
Buyurur.
Bir gün Allah Rasûlü Ģöyle anlatır ve öyle bir mesaj verir ki:
Sizi helâke götüren Ģeylerden sakının, gücünüzün yettiği kadar zulümden sakının.
Zira insan, kıyamet gününde dalar gibi ibadetlerle mahĢer yerine gelir. Ve bu amellerin
kendisini kurtaracağını sanır. O sırada birisi çıkar:
-
“Ya Rabbi bu adam bana zulmetti” der.
Cenab-ı Allah Meleklere der ki:
-
Onun defterinden ibadetleri, sevapları silin, bu adamınkine yazın” der.
Böyle böyle bütün hak sahipleri gelir, haklarını alırlar. Adamın elinde sevap diye bir
Ģey kalmaz.
Bu Ģuna benzer:
Yola çıkan kimseler ateĢe ihtiyaçları olunca sağa sola koĢuĢup odun toplarlar, ateĢ
yakarlar ve ondan istifade edemeden oradan ayrılıp giderler.
ĠĢte zulmedenlerde, ibadet ve güzel amellerinin sevaplarından istifade edemezler.
(Ġhya:4-937)
Böyleleri için peygamberimiz (A.S.) “müflis” ifadesini kullanmıĢtır.
Yıldırım Bâyezid Han, Konya önlerine gelmiĢti. Halk Ģehre çekilip, kapıları kapattı,
hasad zaman ı olduğundan, bütün arpa buğday tarlalardadır.
Yıldırım, Konya halkına der ki:
-
“Bize arpa, buğday satın, atlarımıza yedirelim.”
Bu arada askerlerine:
-
“Sakın halka zulmetmeyin, kul hakkına riayet edin. Kendi istekleri ile satsınlar.
Fiatı, Konyalılar belirler ve mahsüllerini satarlar ve Yıldırım Bâyezide Konyalılar
Ģöyle bir istekte bulunur.
-
“Bizi siz yönetin” derler.
-
GeçmiĢte Türk atlarının çeĢmelerinden su içmesini isteyenler…
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 61
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Kardinal Külahı değil, Türk sarığı görmek isteyenler…
-
Hülasa Müslüman Tür idaresin tercih edenler, adalet istemiĢlerdir.
Hz. Peygamber bizi Ģu sözleri ile uyarmıĢtır:
“Ġnsanlara dünyada haksız yere eziyet edenlere Allah, ahirette azab edecektir.”
(R.Salihîn:3/177)
-
“Mü‟mine zara veren veya hile yapan mel‟undur.” (K.Sitte:16/314)
“Kim mü‟mine zarar verirse, Allah da onu zarara uğratır. Kimde mü‟mine eziyet
verirse, Allah ona da eziyet verir.” (K.Sitte:16/314)
G)
Zulme mani olmak:
Zulme karĢı olmak ve zulmü önlemek için gayret göstermek, Yüce dinimizin emridir.
Bakara Sûresinin 190. ve 193. ayetlerinde zulümle, zalimle bütün gücümüzle ve en etkili
biçimde mücadeleye çağrılıyoruz.
Ġslâm‟da savaĢ hoĢ görülmediği halde zalime, zulme karĢı müsaade vardır. Zulüm
ortadan kalkınca da, haddi aĢmamak konusunda uyarı vardır. Ġslâm tarihinde savaĢların sebebi
hep “Hakkı hakim kılmak” maksadıyla olmuĢtur.
Allah Rasûlü, en kritik anda bir Hıristiyanın hakkını gasbeden Ebu Cehilin kapısın
yumruklamıĢ, mazlumun hakkını almadan kapıdan ayrılmamıĢtır.
Peygamberimiz Ģöyle buyurur:
“Zalime de, mazluma da yardım edin!” Ashab:
“Mazluma anladık, ama zalime nasıl yardım edelim Ya Rasûlallah?” deyince Allah
Rasûlü Ģu cevabı vermiĢtir:
-
“Onu zulümden vazgeçirerek”
Bir hadislerinde de: “Haksızlık karĢısında susa dilsiz Ģeytandır.” Buyurarak zulme ve
zalime karĢı suskun kalınmamasını emretmiĢtir.
Ġnancımızda bana ne yok, nemelâzım yoktur.
Peygamber efendimiz, daha genç yaĢta iken haksızlıklara karĢı koyacak, haklıların
hakkını alacak ve zulmü önleyecek olan Hılfü‟l-Füdul cemiyetine katılmıĢtır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 62
Mustafa ÖSELMİŞ
Peygamberimiz (S.A.V.) Ģöyle buyurur:
“Ġnsanlar zalimi görünürlerde, Onların zulmetmesine mâni olmazlarsa, Allah'ın bütün
insanları azaba uğratması pek yakındır.” (R.Salihîn:1/238)
Allah adına zulme ve zalime karĢı mücadeleye etmeye yemin eden cemiyet üyelerinin
icraatlarından örnekler:
“Bir Yemenli, ticaret için kızı ile birlikte Mekke‟ye gelmiĢti. Mekke‟nin güçlü
kiĢilerinden Nübeyh b, el-Haccac, zor kullanarak bu kızı alıkoymuĢtu. Kızın babasına,
Hılfü‟l-Füdul direniĢ komitesine baĢvurması tavsiye edildi. Baba söylenileni yaptı. Komite
üyeleri ise zorbanın evini kuĢatarak kızı elinden alıp babasına teslim ettiler.”
“Bir yabancı Mekke‟nin ileri gelenlerinden Ubeyy b. Halef‟e bir miktar mal satmıĢtı.
Ama parasını bir türlü alamıyordu. Yabancı komite üyelerine baĢvurdu. Füdul üyeleri de
adama, <Ubeyy‟e git beni Füdul üyeleri yolladı, Ģayet alacağımı ödemezseniz senin yanına
geleceklermiĢ de.> dediler. Adama gidip bunları Ubeyy‟e aktarınca Ubeyy, parayı ödemek
zorunda kaldı.”
“Bir tüccar, Mekke‟ye üç deve yükü ticaret malı getirmiĢti. Ebu Cehil, diğer
müĢterilerin bu kiĢinin malına alıcı olmamalarını ayarladı. Böylece tek alıcı konumunda
adamın malının çok düĢük fiyata kapatmak isterdi. Adam da Füdul üyelerinde Hz.
Muhammed‟e baĢvurdu. Efendimiz de adamın malının değeri fiyatından alarak memnun etti.
Bu nedenle de Fendimiz ile Ebu Cehil arasında bir tartıĢma olduğu söylenir.”
“Hılfül-Füdul, Hz. Peygamber „in ölümünden sora bile tesirini devam ettirmiĢtir.
Muaviye döneminde Medine valisini haksız davranıĢına karĢı <el-Füdul> adına yardım
isteneceği iletilmiĢti.”
Esaslı bir uyarıda Rabbimizden:
“Ben izzetim ve Celalim hakkı için zulmedenden er geç intikamımı alacağım.
Mazlumu görüp de ona yardıma gücü yettiği halde yardım etmeyenden de intikamımı
alacağım.”
H)
Zulme rıza da zulümdür:
Zulme destek olunamadığı gibi, rıza da gösterilemez. Müslüman, zulümden nefret
etmek ve zulme karĢı durmakla mükelleftir. Rıza göstermek, sessiz kalmak, Müslüman için
büyük hata olur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 63
Mustafa ÖSELMİŞ
Zulme sessiz kalmanın bir sakıncası da, zalimi cesaret vermek, zulme fırsat vermektir.
Engelle karĢılaĢmayan zalim, zulme devam eder, kimseden çekinmez. Bunun da vebâli
susanlara ait olur. Demek ki, susan zulme ortak olur.
Ġ)
Allah Zulmetmez, zalimi de asla sevmez:
Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
-
“Allah kimseye haksızlık etmez.” (Al-i Ġmran:108)
“Allah insanları hiçbir Ģekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler.”
(Yûnus:44)
“Kim iyi bir iĢ yaparsa, kendi lehinedir. Kimde kötü iĢ yaparsa kendi aleyhinedir.
Rabbin kullarına zulmedici değildir.” (Fussılat:46)
“Bu dünyada iken kendi ellerinizle yapmıĢ olduğunuzun karĢılığıdır. Yoksa Allah
kullarına zulmetmez.” (Ali Ġmran:182)
“Allah zerre kadar haksızlık etmez. Ġyilik olursa onu katlar. Kendinden de büyük
mükafat verir.” (Nisa:40)
Bir kutsi hadiste de: “Ey kullarım! Ġyi bilin ki ben, zulmetmeyi kendime haram ettim.
Onu sizin aranızda da haram kıldım. Sakın birbirinize zulmetmeyiniz.”(Ġlâhi Hadisler:86)
Zembilli Ali Efendi, padiĢahla her karĢılaĢmasında: “Allah Zalimleri sevmez” diye
söze baĢladığı bilinen bir husustur. Evet Allah zalimleri sevmez.
J)
Zulümden kaçınmak:
Büyüklerin küçüklere yaptığı nasihat ve vasiyetlerde “Zulümden kaçın!” “Lakin zalim
olma” sözlerine sıkça rastlarız.
Zalimler içinde Ģair:
“Ne kendisi eyledi rahat, ne halka verdi huzur
göçtü gitti bu cihandan dayansız ehl-i kubur” demiĢ.
Kötü insan ölür giderde gene kötülüğü devam eder. Bir köy ağasının halka yapmadığı
kötülük kalmamıĢ. Ölüm döĢeğinde öleceğini anlayınca köylüleri çağırıp hakkınızı helâl edin
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 64
Mustafa ÖSELMİŞ
demiĢ. Hep bir ağızdan: “Helâl olsun demiĢler. Ağa, olmaz siz içten demediniz. Ben ölünce
beni köy giriĢindeki armudun dalına ayaklarımdan asacaksınız, gelen yüzüme tükürecek giden
tükürecek <Zalimin sonu budur> diyerek bir tekme vuracak ve hakkım helâl olsun” diyecek.
“Ben böyle istiyorum” der. Olmaz öyle Ģey derler.
Adam ölür. Öldüğünden emin olunca dediğin aynen yaparlar. Fakat köye gelen
jandarmalar durumu görür ve köylüleri karakola götürürler. Sorgu, sorgu… Dertlerini
anlatamazlar. Ġçlerinden biri ayağa kalkar. “Sağken yapmadığını kötülük kalmadı. Öldün gitti
hâlâ yakamızı bırakmadın.” Der. lânet okur.
Zalimin birisi bir Allah dostuna sorar:
-
ĠĢlerin en hayırlısı nedir? Allah dostu cevap verir:
-
Senin için öğleye kadar uyumandır. Tekrar sorar:
-
Neden? Cevap:
-
“Sen uyurken insanlar senden emin olur da ondan” der.
Zalimlerden biri de Ulu kiĢiye:
-
“Benim için hayır dua et.” Deyince o:
-
“Ya Rabbi! Bu adamın canını bir an önce al” der.
-
“Bu ne biçim dua” diye kızar. Ulu kiĢi:
“Uzun ömür, zulmü arttırır, zulmün çokluğu, günahları arttırır. Sonra hesap vermen
güç olur” cevabını verir.
Kur'an'da : “Kim tevbe etmez zulümden kaçınmazsa, iĢte onlar zalimlerdir.”
“Onlar kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlayıp
günahlarından dolayı hemen tevbe ve istiğfar ederler…” (Ali Ġmran:135) buyrulur.
Peygamberimiz de: “Gücünüzün yettiği kadar zulümden sakının.” (Ramuz:13/13)
buyurur.
Bir hadiste de Ģöyle buyurur:
“Zulümden kaçının! Çünkü zulüm, kıyamet günü karanlıklara sebeptir.” (R.
Salihın:565)
Kur'an'da:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 65
Mustafa ÖSELMİŞ
“Takva sahipleri bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı
hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfar ederler. Zaten günahları Allah‟tan baĢka
kim bağıĢlayabilir ki, bir de onlar iĢledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler.” (Ali
Ġmran:135) buyrularak iman sahiplerinin kötülük yapmayacağı ve yaptığı hatadan da hemen
döneceği, kötülükte ısrar etmeyeceği bildirilmiĢtir.
K) Mazlumun duası red olmaz:
Hz. Peygamber (S.A.V.): Allah Ģu kimselerin duasını red etmez:
1-
Misafirin ev sahibine yaptığı duayı,
2-
Anne babanın evladına yaptığı duayı,
3-
Mazlumun zalime yaptığı duayı, (Ebu Davud, Salat:1536)
Zalimden, zulümden, bilhassa zalimin akıbetinden ders almak ve zulümden kaçmak
lazımdır.
Bazen zulmün, vereceği ders ve adaleti sağlaması yönüyle faydası da vardır. Bir de bir
zalim, baĢka bir zalim vasıtasıyla cezalandırılmaktadır. Onun için herĢey de bir hayır vardır.
Hayra vesile olan yönü vardır.
Kimse, zalimden öç alma peĢinde koĢmamalıdır. Allah'a havale etmelidir. Allah
zalimin hakkından gelir. Ayrıca zalime bedduada etmemelidir. Yoksa ahirette alacak bir Ģeyi
kalmaz.
Hz Peygamber Ģöyle buyurur:
“Mazlum, zalime sövmekte onda hakkı kalmaz.” (Kitabü‟z- Zühal Ve‟r-Rekaik:169)
EĢyasını çalan hırsıza biri beddua etmeye baĢlar. Peygamberimiz: “Beddua ederek
onun ahiretteki cezasını hafifletme” buyuru.
Atalarımız: “Sövmekle Ģeytanın sayısı artar” demiĢtir. Onunu için beddua ve sövmek
zalimin lehinedir, onun daha ucuz kurtulmasını sağlar.
L)
Mazlumun Ahı yerde kalmaz:
Cenab-ı Allah züntikamdır, zalimin hasmıdır. Zalimi asla sevmez ve mazlumun
intikamını eninde sonunda zalimden fazlasıyla alır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 66
Mustafa ÖSELMİŞ
ġair : “Zalimin zulmü varsa,
Mazlumun Allah'ı var” demiĢ.
Bir baĢka Ģair de:
“Zalim bir zulme girifkar olur âhir,
Elbette olur ev yıkanın hanesi virân” der.
Bir Ģairimiz de Ģöyle haykırır:
“Alma mazlumun âhını,
Çıkar âheste âheste.”
Evet mazlumun âhı yerde kalmaz. Allah zalime mühlet verir, ama ihmâl etmez. Eden
bulur . bu dünya, etme bulma dünyasıdır. Yapılan kötülüğün mutlaka karĢılığı görülecektir.
Büyüklerimiz: “Küfür devam eder, ama zulüm devam etmez.” demiĢler. Küfrün cezası
ahirettedir. Ama zulmün cezası hem dünyada hem de ahirettedir. Zulüm bundan devam etmez.
Bir de zulüm haddi aĢar, mazlum Allah sığınırsa, zulüm devam etmez.
Bir Kutsi hadiste: “ĠĢçiyi çalıĢtırıp hakkını ödemeyenlerin Kıyamet gün hasmıyım”
diyor Allah. (Buhari, Büyu:6/1020)
Kur'an'da : “ĠĢledikleri günahlardan dolayı zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının
peĢine takarız.” (Enam:130) buyruluyor.
Hz. Peygamber de: “Zulümden dolayı gelen ceza günahlara kefaret değildir,” buyurur.
(K.Sitte:16/315) Yani zulmün dünyada da ahirette de cezası çekilecektir.
Buradan Ģunu anlıyoruz:
1-
Allah zalimi cezalandırmakta acele etmez.
2-
Zulmü cezasız bırakmaz.
Bir zamanlar kamçısı boynuna dolanmıĢ olan mazlum:
“Seni Allah'a havale ediyorum. O bana yeter, demekle iktifa etmiĢ.”
Biraz ileriye varınca, zalimin atının, bir kuĢtan ürkerek üzerindekini yere çarpıp
kaburga kemiklerini kırdığını, hayretle görmüĢ.
Yerde inleyerek yatan zalim:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 67
Mustafa ÖSELMİŞ
“Baba! Sana ettiğim zulmün cezası olarak, Allah beni yere çarptı, görüyor musun”,
demiĢ.
Fakat Allah adamı itiraz etmiĢ:
“Hayır, hayır, senin kaburga kemiklerinin kırılıĢ bana ettiğin zulümden dolayı değildir.
Çünkü Allah bir zulmün cezasını, böyle acele vermez. Olsa olsa, senin bu cezan, çok evvel
âhını aldığın bir baĢka mazlumun intizarıdır, bana çarptığın kamçının cezası, ileride
verilecektir.” demiĢ.
Bir zamanlar köyünden medreseye giden delikanlının önüne geçen zalim:
-
“Nereye?” demiĢ,
-
“Medreseye” deyince
Atından inmiĢ cebinden tekke tesbih çıkınca bir güzel dövmüĢ.
Çocuk medreseye gelince hocası:
-
“Bu halin ne?”
-
“Bir atlı beni dövdü” demiĢ.
-
“Ne dedin?”
-
“Hiçbir Ģey demedim.“
-
“KeĢke deseydin. Allah intikamını alacaktır.”
Bu sıralarda Karayük pazarında atı ürker. Öküzlerin asıldığı çengele boğazından takılır
orada bağıra bağıra can verir.
Erzurum‟un büyük velisi Ġbrahim Hakkı Hazretleri‟ni çocukken Ġsmail Fakirullah
Hazretleri‟ne teslim ederler. Ġyi bir terbiye alması için çocukluğunun mühim bir devresini
Fakirullah’ın yanında geçiren Ġbrahim Hakkı, bir gün eline aldığı bir testiyi çeĢmeye
götürür, doldururken oraya gelen bir atlı:
“Çekil bakayım önümden be çocuk!” diye Ġbrahim Hakkı‟yı azarlayarak altını
çeĢmeye sürer.
Çocuk Ġbrahim, testisini alıp bir kenara çekilmeye uğraĢırken atını mahmuzlayan
adam, Ġbrahim Hakkı’yı bir köĢeye sıkıĢtırır. Kendini kurtarmak zorunda kalan çocuk da
testisin bırakıp, canını kurtarmak isterken at basıp testiyi kırar.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 68
Mustafa ÖSELMİŞ
Ağlayarak hocasının huzuruna gelen Ġbrahim Hakkı;
“ÇeĢmeden su alırken atını koĢturarak gelen biri, atını üzerime sürdü, can
havliyle kendimi kurtarmaya çalıĢırken testimi de tepeletip kırdı” der.
Hocası sorar:
“Testini kıran atlıya sen bir Ģey söyledin mi?”
“Hayır, hiçbir Ģey söylemedim!”
“Çabuk git ve o adama bir fena lâf söyle” der.
Ġbrahim Hakkı gider, çeĢmenin baĢında atını tımar etmeye baĢlayan adamın yanına
varıp bekler. Fakat bir türlü terbiyesini bozup da;
“Benim testimi niye kırdın zalim adam” diyemez.
Dönüp geldiğinde Hocası Fakirullah sorar:
“Ona fena bir lâf söyledin mi?”
“Söyleyemedim efendim, niyetlendim; fakat bir türlü dilimi çevirip de edep dıĢı bir
söz sarf edemedim!”
Hocası bağırır:
“Sana diyorum, çabuk git ve o adama çirkin söz söyleyerek mukabele et! Yoksa
felaket!..”
Ġbrahim Hakkı bu defa kararlı olarak koĢup çeĢmenin baĢına gelir. Bir de bakar ki,
testisini kıran atamı, atı attığı çiftelerle çeĢmenin gölüne yuvarlamıĢ, ölüsü yatmaktadır!
KoĢarak gelip, hocası Ġsmail Fakirullah’a durumu anlatır. Hocası bu hale üzülür:
“Vah vah! Bir testiye bir adam! Üzüldüm buna doğrusu!” der.
Huzurundakiler bundan bir Ģey anlamadıklarını söylerler. Büyük velî Ģöyle izah eder:
“O atlı adam, Ġbrahim Hakkı‟ya zulmetti. Zulme uğrayan da tek kelimeyle olsun
mukabelede bulunmadı, zalimi Allah'a havale etti. Allah'ın ise gayretine dokunup zalimi
cezalandırdı. ġayet Ġbrahim Hakkı da onun zulmüne karĢılık verip, ona hakaret etseydi,
ödeĢeceklerdi. Fakat Ġbrahim büsbütün mazlum oldu. Ben ödeĢtirmek için uğraĢıyordum,
maalesef muvaffak olamadım!”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 69
Mustafa ÖSELMİŞ
Vaktiyle bir grup Müslüman tertip ettikleri bir kervanla hacca giderler. Çölleri aĢıp
vahaları geçerek yol alırlarken, iki dağın arasında eĢkıyalar birden etraflarını çevirir.
Hacılarda ne var ne yok hepsini alırlar. Ancak kafilede bulunan kadınlara dokunmazlar. Hacı
namzetlerinden yaĢlı bir zat:
“Eyvah, bu eĢkiyalar paramızı alıp gidecekler. Hacca gitmek Ģöyle dursun, evimize
dönecek paramız bile kalmayacak” diye sızlanır.
Tam o esnada eĢkiyalardan biri arkadaĢlarına seslenir:
-
Hey, biz kadınların üstlerin aramayı unuttuk. Asıl altın onlardadır.
Bu söz üzerine hep birlikte dönerek, kadınların üzerindeki elbiseleri yırtıp örtülerini
atmaya baĢlarlar. Bu defa yaĢlı zat fikrini değiĢtirir.
-
“Paramızı götüremezler artık, korkmayın” der.
Nitekim onlar kadınlara hücum ettikleri anda müthiĢ bir gök gürültüsüyle birlikte
ĢimĢekler çakar, eĢkıya reisinin baĢına ansızın korkunç denecek çapta bir yıldırım düĢer.
Paniğe kapılan soyguncular ne yapacaklarını bilemez hale gelirler. Nihayet yakalanırlar,
paraları da iade etmeye mecbur olurlar.
Ortalık sükûnete erdikten sonra o yaĢlı zata sorarlar:
“Önce paramızı götüreceklerin söylediniz; sonra da sanki olacakları
biliyormuĢçasına, „Artık götüremezler.‟ diye kestirip attınız. Gerçekten de dediğiniz gibi oldu.
Paramızı götüremediler. Bunu nasıl bildiniz?”
YaĢlı zat Ģöyle cevap verir:
“onlara paramızı almakla bize zulmettiler. Ama zulüm vasat derecedeydi;
gayretullaha dokunacak seviyeye ulaĢmamıĢtı. Ne zaman ki kadınlar dönüp eziyet
ettiler. ĠĢte o zaman zulüm gayretullaha dokunacak dereceye vardı. Zulüm bu dereceye
ulaĢınca devam etmez. Ġlahî bir silleyle son bulur. Nitekim öyle de oldu, cezalarını
buldular. ElebaĢıları öldü, ötekiler yakalandı. Biz de kurtulmuĢ olduk.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 70
Mustafa ÖSELMİŞ
Zulüm ebedî değildir. ġair Ģöyle der:
Azın cömert cevherinde
Çoklar tersine döner.
Varın soylu mayasıyla
Yoklar tersine döner.
YokuĢa akmaktan usanır sular
Arklar tersine döner.
DiĢlilerin diĢi kırıldığında
Çarklar tersine döner.
Zalimin elinde birgün
Utancından gerilir yaylar
Oklar tersine döner…
(B. Yazgan)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 71
Mustafa ÖSELMİŞ
M) Ġnanca baskı zulümdür:
Kur'an'da Cenab-ı Allah Ģöyle bildirir:
“Allah'ın mescidlerinde O‟nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına
çalıĢandan daha zalim kim vardır. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap
vardır.” (Bakara:114)
N)
Zalim dost edinilmez:
Zalimin zulmünü bilerek onunla oturmak, onunla olmak, onunla iĢ yapmak,
büyüklerimizin ifadesiyle onunla biraz yürümek insanın imanına zarar verir, gönlünün
kararmasına neden olur. Kalbimizi zalimin kalbine benzer, iĢimiz, onun iĢine benzer.
Yapılacak iĢ, mazlumun yanında olmak ve ona yardım etmektir.
Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
“Mü‟min, müminlerin bırakıp da zalimleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, Allah
yanında hiçbir değeri yoktur.”
-
“Ey iman edenler! Kendi dıĢınızdakileri sırdaĢ edinmeyin.”
“Ey iman edenler! Mü‟minleri bırakıp da zalimleri dost edinmeyin. Bunu yaparak
Allah'a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa:144)
O) Müslümanın Müslümana sıkıntı vermesi zulümdür:
Allah Rasûlü der ki:
-
“Müslümana sövmek fasıklıktır, Onunla çarpıĢmak küfürdür.”
-
“Benden sonra birbirinizin boynunu vurarak küfre dönmeyiniz.”
“Müslüman, müslümanın kardeĢidir. Ona hıyanet etmez, yalan söylemez. Onu
sahipsiz bırakmaz. Müslümanın ırzı,malı, kanı müslümana haramdır. Bir müslümanın
kardeĢine hakaret etmesi, kötülük olarak ona yeter.” (Buhari Mezalim:3)
“Allah'ın kullarına eziyet etmeyin, onları ayıplamayın ve gizli hallerin araĢtırmayın.
Kim Müslüman kardeĢinin ayıbını araĢtırırsa, Allah da onun ayıbını arar. Hatta öyle ki
evinden çıkmasa da, onu rezil eder.” (Ramuz el-Ehadis:465/4)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 72
Mustafa ÖSELMİŞ
“Bir kimse, bir mü‟mini dünyada korkutursa Allah kıyamet gününde o kimsenin
korkusun arttırır.” (Age:421/6)
Kur'an'da: “Kim bir insanı öldürürse bütün insanları öldürmüĢ gibi olur. Kemde bir
insanın yaĢamasına sebep olursa bütün insanları yaĢatmıĢ gibi olur.” (Miada:32)
P)
Zulmedeni Allah kıyamet günü rezil eder:
Kur'an'da Ģöyle bildirir:
“Zalimlerin ne müĢvik bir yakını ne de Ģefaaticisi vardır.” (Gafir:18)
“Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur.” (Hac:71)
Allah dostlarından Fudayl bin Iyâd‟ın Ģu hâli mü‟min gönlüne ne güzel bir misâldir:
Kendisini ağlarken gördüler.
“Niçin ağlıyorsun?” dediler o da:
“Bana zulmeden bir zavallı müslümana üzüldüğümden ağlıyorum! Bütün kederim,
onun kıyâmette rezîl olmasındandır…” buyurdu.
Peygamberimiz (S.A.V.) Ģöyle buyurur:
1- “Bir kimse bir mü‟mini dünyada korkutursa, Allah da o kimseyi kıyamet gününde
korkutur.” (Ramuz el-Ehadis:421/6)
2- “Her kim Müslüman bir kimsenin hakkını yemin ederek ele geçirirse, Allah ona
cehennemi vacip cenneti haram kılar.”
-
“Ya Rasûllah az bir Ģey olsa da mı?” denince:
-
“Misvak ağacından bir çubuk dahi olsa” buyurur.
3- “Kıyamet günü gasbettiğiniz hakları sahiplerine mutlaka ödeyiniz. Öyle ki, boynuzsuz
koyun için boynuzlu koyun kısas edilecek.” (R.Salihın:204)
4- “Kim bir karıĢ miktarı yeri haksızlıkla zabtederse, o yer kıyamet gününde yedi kat
olarak boynuna geçirilecektir.” (R.Salihın:206)
5- “Kimin üzerinde zulüm varsa hiçbir Ģeyin para etmeyeceği gün gelmeden, helâllik alıp
kurtuluĢsun. Aksi halde, zulüm oranında Salih ameli varsa ondan alınır. ġayet iyilikleri yoksa
hak sahibinin kötülüklerinden alınıp üzerine yüklenir.” (R.Salihın:210)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 73
Mustafa ÖSELMİŞ
Kur'an'da: “O gün zalimlere, özür dilemeli hiçbir fayda sağlamaz, artık lânet de
onlarındır. Kötü yurt da onlarındır.” (Mü‟min:52)
“Zalimler asla iflah olmaz.” (Kasas:37) buyrulmuĢtur.
SONUÇ
Cenab-ı Allah hiçbir kuluna zulmetmez. Ġnsanları kendi kendilerine zulmederler.
Kendisi zulmetmediği gibi kullarına zulmü yasaklamıĢtır. Cenab-ı Allah:
Hud:117 de “Rabbin. Halkı birbirlerini düzeltmeye çalıĢan beldeleri, haksız yere asla
helâk etmez.” Buyurarak insanları fesada değil, ıslaha çalıĢanları cezalandırmayacağını
bildirmiĢtir.
Yapılan zulmün karĢılıksız kalmayacağı da hem dünyada cezalandırılabileceği hem de
ahirette cezalandırılacağı gerçeği de bize haber verilenler arasındadır. Hani ne derler:
“Zulm ile âbâd olanın, âhiri berbâd olur”
Allah Rasûlü : “Allah'ın kullarına eza etmeyin” buyurur. (Ramuz el-Ehadis:465/4)
Bir kutsi hadiste:
“Ey kullarım, Ben zulmü kendime haram kıldım ve bu zulmü sizin aranızda da haram
kıldım. Birbirinize zulmetmeyin” buyrulmuĢtur.
Kur'an'da da: “Ġnanıp da imanlarına her hangi bir haksızlık bulaĢtırmayanlar var ya,
iĢte güven onlarındır. Ve onlar, doğru yolu bulanlardır.” (En‟am:82)
Peygamberimizin ifadesiyle: “Müslüman, müslümanın kardeĢidir. Ona zulmetmez.”
-
Nefsine zulmetmez.
-
Halka zulmetmez.
-
ÇalıĢanlarını zulmetmez.
-
Çocuklarına zulmetmez.
-
EĢine eziyet verip zulmetmez.
-
Hiçbir canlıya zulmetmez.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 74
Mustafa ÖSELMİŞ
Zulüm kötüdür. Zulmeden kötü, sevimsiz bir insandır.
Rabbim, bizi ne zulmedenlerden ne de zulme uğrayanlardan etme. Zulmetmekten sana
sığınırız. Zulme uğramaktan da sana sığınırız.
Rabbim zalimleri ıslah et, ıslah olmazlarsa, züntikanısın mazlumların intikamını al.
ġu anda dünyanın neresinde olursa olsun, zulüm gören haksızlığa uğrayan inanları
koru Allah'ım.
Zulümle öldürülen Müslümanlar için üç ihlas bir Fatiha okumanızı istiyorum. Zulüm
görenler içinde dua etmenizi istiyorum.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 75
Mustafa ÖSELMİŞ
4. BÖLÜM
Hz.peygamber (SAV) Ģöyle buyuruyor:
“Öyle bir zaman gelecek ki,kiĢi kazancının ,yiyip içtiğinin nereden geldiğine , haramdan mı
helalden mi olup olmadığına bakmayacak .”
Son zamanlarda çok değiĢtik.Herkes değiĢti.Ya iyi yönde değiĢti,yada olumsuz yönde
değiĢti.Yalnız biz değil dünya değiĢti.
-
“Medeniyiz,Hak hukuk” diyenlere:hani insanların hakkı?
- “ÇağdaĢız,Demokratız” diyenlere:hani baĢı örtülü bacının hakkı?diye sorak acaba ne
cevap alırız.
Haktan korkan ,hak yemekten kaçınan insan çok az.hak yemek, açık gözlülük olarak
kabul ediliyor.Adeta teĢvik ediliyor
Ġnsanımız dikkat etmiyor hak yiyor, sonrada helallaĢı veririm diye düĢünüyor .Nasıl
helallaĢılır bilmiyor gizli kalmıĢ suçların,”helal et_helal olsun” demekle helallaĢılamayacağını
bilmiyor.
Bugün kul,Allah hakkını ödemiyor,kul hakkına riayet etmiyor.Kendisini dünyaya
getirip,büyüten ana baba hakkı nedir bilmiyor. Akraba bilmiyor evlat bilmiyor, es bilmiyor,
komĢu bilmiyor, emek bilmiyor, alın teri bilmiyor.
Bu konu, ana babasının yaptığı haksızlığa karĢı direnen, ana babasının yediği
hakkı,kendi parasından nasıl ödeyebileceğini soran bir bacımın telefonu üzerine
hazırlanmıĢtır.
Bacımın bu hassasiyeti beni çok duygulandırdı.Allah bacımdan razı olsun.böyle
imanlı
Ġhlaslı, takvalı kardeĢlerimin sayısını artırsın.
Bir yerde islam varsa ,herĢey güzeldir,herĢey tatlıdır.O ortam huzurludur. Ġslam yoksa
istenmeyen Ģeyler olur, üzücü Ģeyler olur
Müslüman,haksever olmalıdır.
Kendini ibadete veren ve Allah‟a karĢı vazifesini yerine getirirken, yaratılmamıĢlara
karĢı borcunu ihmal eden Abdullah b.Amr b.el-As‟ı, peygamberimiz (s.a.s) Ģöyle uyarmıĢtır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 76
Mustafa ÖSELMİŞ
“Vucudunun senin üzerinde hakkı vardır; gözünün senin üzerinde hakkı vardır;
hanımının senin üzerinde hakkı vardır; misafirin senin üzerinde hakkı vardır.Her hak
sahibinin hakkını ver.” (Buhari, Edip, 84,85)
Her canlının hakkına saygılı olmadığımız taktirde hesaplaĢma Gününde zor durumda
kalacağımızı peygamberimiz Ģöyle bildirmiĢtir.
“Kıyamet gününde haklar sahiplerine geri verilecektir.Boynuzlu koyundan ,boyunsuz
koyunun bile öcü alınacaktır.” (Müslim, Birr, 60.)
“Hayatta en mühim Ģey imandır.iman olmadan hiçbir iĢin,hiçbir amelin hayrı
yoktur.”
Ġmandan sonra sıra hak hukuka gelir,temiz yaĢamaya gelir.
Peygamberimiz: “Kıyamet gününde haklar, sahiplerine geri verilecektir.”
Boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun bile öcü alınacaktır “Buyurarak hak hukukun
önemine iĢaret etmiĢtir.Bunu için Allah‟a ve ahiret gününe inanan. Hak hukuka son derece
dikkat eder. Kendi aleyhine bile olsa doğruluktan ĢaĢmaz.
Birgün biri hıĢımla gelir kaba bir Ģekilde peygamberden alacağını ister .Bu kalabalık
müslümanları kandırır dövmek isterler peygamber onları durdurur.
- “Bırakın hak sahibinin söz hakkı vardır “der ve borcunu fazlasıyla ödedikten sonra
Ģöyle buyurur:
-
“Sizin en hayırlınız , borcunu eniyi Ģekilde ödeyeninizdir”.
Hz peygamber (SAV) dibi ıslak olan çuvalın nedenini sormuĢtur.”aldatan bizden
değildir” buyurmuĢtur.Ebu Cehilin kapısını hıĢımla çalarak Hıristiyanın hakkını almıĢtır.
Atalarımız, çürük yumurtasını pazara götürmemiĢ, komĢunun ekinini yiyen ineğin
sütünü üç gün yere sağmıĢ,satın aldığı tarladan çıkan,içi altın dolu küpü ,tarlayı satın aldığı
adama götürüp vermiĢ oda kabul etmemiĢtir. Mahkemelik olmuĢlar, Kadın ikisinin
çocuklarını evlendirerek meseleyi çöze bilmiĢtir.
Ne yazık ki günümüzde en önemli konu olan hak hukuk konusu en çok ihmal edilen
bir husus olmuĢtur. Hak hukuk gözeten, enayi, çalıp çırpan,gasp eden hülasa hak yiyen açık
göz olarak nitelendirilir hale gelmiĢtir
Hak hukuku koruyan insan hakların riayet eden yöneticilerde azalmıĢtır.Milletin
hakkı,insanımızın hakkı resmen çiğnenir hale gelmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 77
Mustafa ÖSELMİŞ
Ne yazık ki bugün insanımız en tabii hakkı olan dini özgürlüğünü bile kullanamaz hale
gelmiĢtir.
Hakkın olmadığı yerde insanlık olmaz,özgürlüğün olmadığı yerde demokrasiden söz edilmez.
Ġslam insan hakları konusunda çok geniĢ düĢünür,asla ayrım yapmaz .Bir insanı
öldürmeyi bütün insanları öldürmek, bir insanı kurtarmak bütün insanları kurtarmak olarak
kabul eder. (Maida : 32)
Ġslâm insanları eĢit tutar. Hz peygamber haklar yönü ile insanları bir tarağın diĢleri gibi sayar.
Ġslâm baĢkasına ait konuĢmayı,dinlemeyi,mektubu okumayı hakka tecavüz sayar
Herkes islâm, din vicdan inanç ve ibadet hürriyeti ayrıca dinini anlatma hürriyeti tanır.
HAKLAR
A)
ALLAH HAKKI
Allah hakkı, hakların en baĢında gelir. Çünkü bizi yaratan, yaĢatan, rızık veren, canlı
cansız her Ģeyi bizim için yaratıp, bizim faydamıza sunan yüce Allah'tır.
Allah hakkı, emirlerin yerine getirmek, yasaklarından kaçınmakla yerine getirilir.
Allah'a isyan, Allah'ın hukukuna tecavüz olur.
Allah, bizi kulluk görevi yapmamız için yaratmıĢtır. Kula düĢen, Allah'ı gönlüden
sevmek, bize verdiği nimetlere Ģükretmek ve hiçbir Ģekilde Ģirk koĢmadan ibadet etmektir.
Aslında Allah'ın verdikleri ile, bizden istediklerine bakacak olursak, hiç denk değildir.
Bakın, Allah bizi yaratmıĢ, en güzel biçimde yaratmıĢ, bizim için hiçbir Ģeyi eksik
bırakmamıĢ, canlı cansız her Ģeyi bizim istifademize sunmuĢ. Bütün bunların karĢılığında
bizden ne istiyor? Ġnanmamızı, namaz kılmamızı, oruç tutmamızı, zenginsek zekat verip, bir
defa haç görevi yapmamızı istiyor. Zor mu bunlar?
Gücümüzün, takatımızın üstünde baĢka bir Ģey istiyor mu? Hayır.
Allah'ın hakkını yerine getirmeyen, Allah'ın kullarının hakkına riayet edemez. “Ben
temizim”, “Benim kalbim temiz” bunlar, züğürt tesellisi. Hiçbir değeri olmayan sözler.
Allah'a itaat etmeyen temiz mi olur. Sen iyi bir insan olsan, önce Allah'a inanmak, O‟na kul
olmak nasib olurdu.
Hukuk Allah'a riayet etmeyenin amelleri boĢa gider. Çünkü Allah'ın ihsanı, ikramı ve
nimetleri, inanan kulları içindir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 78
Mustafa ÖSELMİŞ
ġükür, zikir, ibadet, itaat Allah'a borcumuzudur.
Cenab-ı Allah'a borçlar gecikmez, terk edilmez. Gecikirse, terk edilirse Allah o kulu
cezalandırır. Hukukuna riayet edeni de Allah mükafatlandırır.
Rabbim kendisine lâyıkı ile kul olan kullarından etsin.
B)
KUL HAKKI
Allah Ģöyle buyurur:
“Ana‟ya babaya, yakınlara, yetimlere, düĢkünlere, yakın komĢuya, uzak komĢuya,
yanınızdaki arkadaĢa, yolcuya elinizin altında bulunan kimselere iyilik edin.” (Nisa:36)
Zariyat, 19:”Mallarında, muhtaç ve yoksullar için hak vardır.”
Rum, 38:”Sen akrabaya, yoksula, yolda kalmıĢa hakkını ver. Allah'ın rızasını
isteyenler için bu, en iyisidir. ĠĢte onlar kurtuluĢa erenlerdir.”
Makbul olan bir hac, günahları af ettirir. Ama kul hakkı müstesna. ġehitlik
mertebesine yükselmek, bütün günahları affettirir. Ama kul hakkı müstesna.
Kul hakkının bulunduğu evde, ibadet olmaz. Kul hakkı ile oruç tutulmaz. Kul hakkı
yendiyse dua, namaz kabul olmaz.
Kula borç, vaktinde tam olarak ödenmelidir. Hz. Peygamber: “Özürsüz olarak burcu
geciktirmek zulümdür.”
“Kim fakir borçluya kolaylık gösterirse Allah da ona, dünyada da ahirette de kolaylık
gösterir” demiĢtir.
Kul hakkı o kadar önemlidir ki, Allah'ın af etmem dediği bir haktır. ġehidin, hacca
gidenin bütün günahlarını Allah af ediyor da kul hakkını af etmiyor.
Kafirde olsa kul hakkına riayet esastır. Hz. Peygamber, Hicret sırasında müĢriklerin
bütün emanetlerini sahiplerine verilmek üzer teslim etmiĢ de yola ondan sonra çıkmıĢtır.
Müslümanın Müslüman üzerinde beĢ temel hakkı vardır:
1-
SelâmlaĢmak,
2-
Davetine icabet (meĢru olan) etmek,
3-
Nasihat isteyene nasihat etmek,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 79
Mustafa ÖSELMİŞ
4-
Aksırana “Elhamdülillah” derse “Yerhamukellah” demek.
5-
Hakta olunca ziyaretine gitmek, öldüğünde de cenazesine katılmak.
Müslüman müslümana üç günden fazla dargın durmayacaktır. DüĢmanlık
yapmayacaktır.
Kur'an'da: “Kim bir can öldürürse, bütün insanları öldürmüĢ gibi olur. Kim de bir
canı kurtarırsa, bütün insanları kurtarmıĢ gibidir.” (Miada:32) buyrulur.
Bir kutsi hadiste Allahü Teala Ģöyle buyurur: “Kıyamet gününde, Ben hastalandım da
beni ziyaret etmedin” denilecek. Kul:
-
“Seni nasıl ziyaret edebilirdim Allah'ım!” diyecek.
Falan kulum hastalandı onu da ziyaret etmedin. Eğer onu ziyaret etseydin, beni
ziyaret etmiĢ gibi olurdun. (R.Salihın:2/261) denilecek.
Yunus : “Bir eskice verdin ise” “Bir yudum su verdin ise, yarın onda karĢı gele” diyor.
Kim o5lursa olsun, Allah'ın kullarına iyi muamele edilecektir, zarar verilmediği gibi,
korunacaktır. Bilki sen, baĢkasını korursan, Allah da seni korur, senin yakınlarını korur.
Kur'an'da : “Haksız yere yetim malı yiyenler, karınlarına ateĢ tıkınmıĢ olurlar.”
(Nisa:10)
-
“Sakın öksüzü hor tutma” (Duha:9)
“Dini yalanlayanı gördün mü? ĠĢte o, yetimi itip kakar, yoksulu doyurmaya
yanaĢmaz.” (Mâun Sûresi) buyrulmuĢtur.
Hz. Peygamber : “Evlerin en hayırlısı içinde kendisine iyilik yapılan evdir. Evlerin en
kötüsü, içinde yetime kötülük yapılan evdir.” (Ġhya:4/558)
Hz. Allah : “Yetimin hakkını verin. Temizi pis olanla değiĢmeyin. Onların mallarını,
kendi mallarınıza katarak kendi malınızmıĢ gibi yemeyin. Çünkü bu büyük bir günahtır.”
(Nisa:2) buyurur.
Hz. Peygamber : “Kıyamet gününde haklar ehline o derece ödenecektir ki, boynuzlu
koyun süstüğü boynuzsuz koyunla kısas olunacaktır.” (Ramuz:345/10) Ģeklinde ifade etmiĢtir.
Hak bakımından;
Buluntu malın sahibi aranır. Bir yıl bekletilir. Sahibi bulunamaz ise fakir fukaraya
dağıtılır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 80
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Alacaklar ve borçlar mutlaka yazılır, yakınlara da söylenir.
-
Bir de vasiyet mutlaka hazır olmalı, cebte bulunmalıdır.
Allah, Davud peygambere Ģöyle vahyetmiĢtir:
“Ey Davut! Yetime, merhametli bir baba gibi ol, dul kalmıĢ fakir kadınlara Ģefkatli
ol. Bil ki sen, baĢkalarına nasıl muamele edersen, bende sana öyle muamele ederim.”
Hz. Peygamber : “Kıyamet günü bir kısım insanlar, kabirlerinden ağızlarından ateĢ
saçarak kalkarlar” der. Sahabe: “Kimdir onlar?” diye sorar:
-
“Yetim malı, kul hakkı yiyenlerdir” buyurur.
Miracda bir kısım insanlar gördüm, dudakları deve dudağı gibi idi, ağızlarına ateĢ
tıkılıyordu. “Kimdir bunlar” dedim. “Haksız yere, zulmen hak yiyenlerdir” dediler, diye
anlatmıĢtır.
Hak yiyen iflah olmaz. Hak yiyenin, haccı, namazı, orucu kabul olmaz. “Bir lokma
haram yiyenin kırk gün duası kabul olmaz.” Onda biri haram olan elbise ile namaz kılınmaz.
Haram ve hak karıĢan iftar, sahur, sofraları ile oruç tutulmaz. Haramdan kazanılan mal da,
ahlı maldır, o da yaramaz.
ġair: “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” demiĢtir. O mal kimseye fayda
vermez.
Adam, süte su katarmıĢ birgün sürüyü sel almıĢ götürmüĢ. Biri :“Süte katılan sular sel
oldu…” demiĢ.
Atalarımız :“Haram yiyen adamın hârâmı evladı olur” diyerek haramla beslenen
vücudun hayır etmeyeceğini ifade etmiĢlerdir.
Göz hakkı da çok önemlidir.
Annelerimiz, bizim elimize bir Ģey verip sokağa salmazdı. Bize file kullandırmadılar.
KomĢunun tarlasına giren ineğin üç günü sütünü yere sağdılar. Bayat yumurtayı pazara
götürmediler.
ġimdi ne hak kaldı, ne hukuk. Ġnsanların en tabii hakları gasp ediliyor. Okuma hakkı
elinde alınıyor, hayatı söndürülüyor, aldıran yok.
Kısaca Ģunu söylemek istiyorum. Allah'ın inanan kullarıyla uğraĢanlar, Allah'ı
karĢılarına almıĢ olurlar.
Bende etki yapan bir olay Ģöyle:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 81
Mustafa ÖSELMİŞ
90 yaĢında bir adam, bana bir incir uzattı: “Aç ağzını” deyip ağzına atıverdi. Ben
ağzımı açıp kalmıĢtım, çocuktum, ağladım. “Bunu unutamıyorum” demiĢti. ġimdi herĢey
meydanda, alanda seyrediyor, alamayanda. ÇarĢı pazardan alınanlar gizlenmiyor, göz hakkı
hiç düĢünülmüyor.
Ecdadımız kapalı torbalarla alıĢveriĢ yapardı, çocuklarının ellerine envai çeĢit
yiyecekler verip, sokağa salmadı.
Bağ bahçesinde göz hakkı komĢu hakkı der, verirdi.
Bir Ģey yerken göz hakkı kalır diye ya gizli yer, ya da bölerdi, verirdi.
Balkonda, kırda et kızartarak göz hakkını üzerine geçirmezlerdi.
Abudülhamid Han, hizmet edeni ya sofraya oturturmuĢ ya da odadan çıkmasını
istermiĢ.
Vahdettin, yurt dıĢına gitmek zorunda bırakılınca hazırlanırken, yardımcıları bir miktar
para almasını söyleyin kabul etmemiĢ, Ģöyle demiĢtir. “TeneĢir tahtası ile kabir arasındaki
mesafeyi bilirim.”
C)
ANA BABA HAKKI
Cenab-ı Allah kendisine ibadeti ve hiçbir Ģekilde Ģirk koĢmamayı emrettikten sonra,
anaya babaya, yakınlara iyiliği emrediyor. (Nisa:36) Ana babaya kötü davranmayı haram
sayıyor. (En‟am:151) Ancak kendisine ibadeti, ardından da ana babaya güzel muameleyi
emrediyor, azarlamamamızı tembih ediyor. (Ġsra:23) ana babaya karĢı iyi niyetli olunacaktır.
(Ġsra:25)
Hz. Peygamber de : “Yakınlarımdan ilgiyi kesenlerden ben de ilgiyi keserim” (Büyük
Hadis Külliyatı:4/134)
“Kim Allah'ın rızkını geniĢletmesine ve ömrünü uzatmasını isterse yakınlarını görüp
gözetsin.” (Age:4/135)
-
“Cennet anaların ayağı altındadır.”
-
“Allah'ın rızası babanın rızasındandır.” buyurur.
BaĢka insanlara hakları belki ödenebilir, ama ana babalara ne yapılırsa yapılsın hakları
ödenemez.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 82
Mustafa ÖSELMİŞ
Peygamber: “Ana babasının rızasını kazanmayan evladın burnu sürtülsün” diyen
Cebraile “Amin” demiĢtir.
“Hiçbir evlat babasının hakkını ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulur, satın alır ve
azad ederse, müstesnadır.”(Müsim Itk:25)
Peygamber : “Üç kıĢının cennete girmesin Allah haram kılmıĢtır”
1-
Ġçki içmeye devam eden kiĢi,
2-
Ana babasına asi olan kiĢi,
3-
Ġffetsiz kadını nikâhı altında tutan kimse
(M. Zahid Korkut, Ana baba hakkı)
“Dört kiĢi cennet nimetini tadamaz:”
1-
Ġçki içmeye devam eden,
2-
Faiz yiyen,
3-
Yetim malı yiyen,
4-
Ana babasına asi olan, (Age)
“Üç kiĢini ameli fayda vermez:”
1-
Allah'a Ģirk koĢanın,
2-
Ana babasına karĢı gelenin,
3-
Harpten kaçanın,
Görülüyor ki, Allah bazı Ģeyler af etmiyor…
Bu dünya, yapma bulma dünyasıdır. Adam bakıyor, çocuğu bir ağacı oyuyor.
-
Ne yapıyorsun?, diyor.
-
Buna senin yemeğini koyacağım, cevabını veriyor.
-
Beni sofrana oturtmayacak mısın? Ayıp değil mi? deyince:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 83
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ayıp olsa sen dedeme, nineme yapmazsın, cevabını alıyor.
-
Bu iĢ bir nöbettir.
Adam babasını atmaya gidiyormuĢ, çocuk: “Küfeyi atma” demiĢ.
Birini de evlatlarını sürükleyip bahçe kapısına kadar getirmiĢler. Adam: “Yeter
insafsızlar, bende babamı buraya kadar sürüklemiĢtim.” demiĢ.
Geçen gün orta yaĢlı biri babasına bir tokat atmıĢ, bir “Acıdım” deyice, biri de “Sen
onun babasını nasıl dövdüğünü biliyor musun” demiĢ.
Ġnsana hizmeti Allah (c.c.) çok sever. Hele ana babaya, büyük ana babaya olunca, daha
çok sever.
YaĢlılar, bize Allah'ın emanetleridir. Bizim için imtihan vasıtasıdır. Onlara iyi
davrandığımız zaman rızkımız geniĢler. Allah, belâ ve musibetleri, onlar yüzü suyu hürmetine
bizden def eder. Bu yüzden o mübarek insanlardan sıkılmamalıyız. Ölümlerini istememeliyiz.
Çünkü onlar, hayatlarını bize feda etmiĢ kimselerdir.
YaĢlılara kötü davranan, bir gün mutlaka kendisi de yaĢlanacaktır. “HerĢey, kendi
cinsinden bir Ģeyle karĢılık görür” denmiĢtir. Yani insan, kendi yaĢlılarına nasıl davranırsa
Allah da ona, aynısını yapacak evlat verecektir. Bu ilâhi adalettir.
Hz. Peygamber:
“Herhangi bir genç, yaĢından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Cenab-ı Allah
yaĢlılığında ona hizmet edecek kimseler halk edecektir.” (R.Salihın 1/Sayfa 391)
-
“Küçüklere Ģefkat, büyüklere merhamet göstermeyen bizden değildir.” (Age:1/387)
“DüĢkünleri görüp gözetiniz, zira siz ancak düĢkünleriniz sayesinde yardım görür ve
rızıklanırsınız.” (Age:1/314)
“Beli bükülmüĢ ihtiyarlar, süt emen bebekler, dilsiz hayvanlar olmasaydı, baĢınıza
büyük azap ve sel gibi belâlar gelirdi.” (KeĢfül Hefa : 2/212) buyurmuĢtur.
YaĢlılar, hazan mevsimi yaĢıyor. Bazıları, yaĢlılığı kusur sayıyor, köpeği ile ilgilendiği
kadar ana babası ile ilgilenmiyor. Onları acizler, kimsesizler yurduna atıyor.
YaĢlılar aslında bizim dua ağacımızdır, evlerimizin süsüdür. Anneler günü, yaĢlılar
günü, bize göre değildir.
Peygamber: “Babanın duası perdeyi deler. Kabul olma makamına ulaĢır.”
(K.Sitte:14/509) buyurur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 84
Mustafa ÖSELMİŞ
Beddua almamaya çok dikkat etmek lâzımdır.
Ana baba ölse de görev bitmez devam eder…
a)
Ana babaya görevlerimiz nelerdir?
-
Onları asla kırmamak,
-
Muhtaç olduklarında bakmak.
-
Çağırdıklarında hemen ihtiyaçlarını gidermek,
-
Emirlerine itaat etmek. (MeĢru olan, Allah'a isyan olan iĢte kula itaat olmaz.)
-
Yanlarında yumuĢak konuĢmak,
-
Ana babasını peder, moruk gibi anmamak,
-
Onların gönlünü almak, onlar için dua etmek,
-
Öldükten sonra da onları unutmamaktır.
Unutmayalım ana babaya hizmette cihad sevabı vardır. Ana babanın razı olduğu
kimseden, Allah da razı olur.
-
Ana babamı ter etimde geldim ya Rasûlallah! DemiĢti.
-
“Derhal dön, bırakıp geldiğin ana baba hizmet et, rızalarını kazan” demiĢtir.
Anasının sözünden çıkmayan Veysel Karaniye Hz. Peygamber hırkasını göndermiĢtir.
b)
Dindar olmayan ana babaya itaat olur mu?
Ana babaya itaat, Allah'a itaatten hemen sonra gelir. Ama bu kayıtsız Ģartsız itaat
değildir. Kötülükte itaat olmaz.
Ana baba ne kadar kötü olursa olsun, kötülüğü emretse de evlat, kırıp yığıp onları terk
edemez. Zorunlu ihtiyaçlarını temin eder.
Dine ters isteklerinde onlara uymaz, onlara yardımcı olmaz. Çünkü; Allah'a isyan olan
yerde kula itaat olmaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 85
Mustafa ÖSELMİŞ
Mesela; açınmayı, ibadet etmemeyi, hırsızlık yapmayı, namussuzluk yapmayı
emredemezler, emrederlerse, onlara itaat olmaz. Küfür içerisin delerse, küfre rıza gösterilmez.
Çünkü küfre rıza küfürdür.
Anne babanın meĢru olan istekleri, asla red edilmez. Günah kazandırmayacak,
isteklerinde ve iĢlerinde yardımcı olunur. Dine, ahlaka, edebe uygun olmayan konularda itaat
edilmez. Bu konuda itaat edilmedi diye, Allah da cezalandırmaz.
Ayrıca Allah'a isyan olacak konularda reddedilen ana babanın bedduasından da Allah
korur. Haksız intizarları geçmez. Ama gene de intizar almadan iliĢkileri sürdürmek lâzımdır.
Çünkü onlar bizim varlık sebebimizdir.
Nitekim bir sahabiye hanım, Peygambere:
“MüĢrike olan anam geldi, benden yardım istiyor, yapayım mı?” diye sorduğunda
Efendimiz:
“Elbette,” buyurmuĢ, annene iyilik et, isterse müĢrike olsun, diyerek evladın
anasına iyilik ve ihsanını müĢrike de olsa esirgememesini emretmiĢtir.
Bu konuda Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
“Allah kulluk edin. O‟na bir Ģeyi orta koĢmayın. Ana-babaya iyilik edin” (Nisa:36)
“De ki: Rabbinizin size (neleri) haram kıldığını okuyayım; O‟na hiçbir Ģeyi ortak
koĢmayın, ana-babaya iyilik edin.” (En‟am:151)
“Rabbin yalnız kendisine tapmanızı ve anaya, babaya iyilik etmenizi emretti.”
(Ġsra:23)
“… Ġkisinden birisi, yahut her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına ulaĢır(ihtiyarlık
zamanlarında senin yanında kalırlar)sa sakın onlara <öf> deme; onları azarlama! Onlara
saygılı, nâzik ve güzel söz söyle. Onları esirgeyerek üzerlerine alçak gönüllükle kanat ger.
Ve; <Rabbim! Onlar beni küçüklüğümde nasıl yetiĢtirmiĢlerse, Ģimdi de sen onları öyle
esirge!> diye dua et.” (Ġsra:23-24)
Hz. Peygamber Ģöyle buyurur:
“Üç dua var, bunların kabul olacağında Ģüphe yoktur; mazlumun haksızlığa uğramıĢ
olanın duası, misafirin duası, anne ve babının çocuklarına olan duası” (Tirmizi, Birr, 7)
“Büyük günahlar, Allah'a ortak koĢmak, anne ve babaya isyan etmek, adam öldürmek
ve yalan yere yemin etmektir.” (Buhari, Eyman,16) buyurur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 86
Mustafa ÖSELMİŞ
“Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın gazabı anne ve babanın
gazabındadır.” (Tirmizi, Birr, 3) buyurur.
D)
AKRABAYA YAKINLARA ĠYĠLĠK
Ġnancımıza göre; hısım akraba gözetilecektir.
Nisa,36: “Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir Ģeyi ortak koĢmayın, sonra anaya babaya
iyilik edin, akrabaya, öksüzlere, yoksullara, yakın komĢuya arkadaĢa yolda kalmıĢa elinin
altındakilere iyilik edin.” Buyruluyor.
Peygamberimiz :“Allah'a ve ahiret gününe iman eden, misafire ikram etsin. Allah'a ve
ahiret gününe iman eden, akrabasını görüp gözetsin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden ya
hayır söylesin ya da sussun.” (Riyaz üs Salihın:1/312) diyor.
Akrabayı ziyaret, Peygamberimiz tarafında cennete götüren iĢ olduğu bildirilmiĢ,
akraba ile ilgiyi keseninde cennete giremeyeceğini haber vermiĢtir.
Hasta, bayram, komĢu ziyaretlerinin dinimizde önemi büyüktür.
Bazılar : “Yakın akrabaya iyilik, yardım olmaz. O yardım gene geri gelmiĢ oluyor. Bu
doğru değildir.”
Cabir (r.a.) Peygambere sorar:
Akrabaya sadaka vermenin yardım etmenin sevabı var mı? Hz. Peygamber (S.A.V.)
cevap verir:
Ġki katıdır. Biri yardım sevabı, öbürü de akrabalık sevabı, buyurur. (Ama zekat,
sadaka verilmeyenler vardır.)
Yardım yakından baĢlar. Önemli olan yerini bulmasıdır. Yakınlarını görüp
gözetemeyen baĢkalarına görevlerin yapamaz. Zekatın fakir olan kardeĢten baĢladığı
düĢünülürse, mesele daha iyi anlaĢılacaktır sanırım.
E)
BĠR DE EġLERĠN BĠRBĠRĠ ÜZERĠNE HAKLARI VAR
-
Ġki taraflı birbirlerin hukukunu gözetmek, ırz, namus ve Ģerefini korumak,
-
KarĢılıklı saygı ve itaat,
-
ĠstiĢare etmek, izin alınacak konularda izin almak,
-
Evin rızkını helalden kazanmak, sofraya haram lokma sokmamak,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 87
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Birbirine eziyet ve zulmetmemek, kaba, kırıcı olmamak,
-
Birbirlerini küçük düĢürecek davranıĢlardan kaçınmak,
-
Birbirlerine iĢlerinde yardımcı olmak,
-
Çocukları beraberce büyütmek,
-
BaĢkalarının yanında eĢini küçük düĢürmemek,
-
Kim olursa olsun eĢini tercih etmek, beyine itaat etmek,
-
Koca, kadının dinini öğrenip yaĢamasında yardımcı olmak.
Özetle eĢlerin birbirlerin görevleri bunlardır.
Kur'an'da Nisa, 34 : “Erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Namuslarını
koruyucudurlar.” Buyruluyor ve itaat eden kadınların aleyhine bir Ģey yapılmaması
emrediliyor.
-
Nisa, 19 : “Kadınlarınızla iyi geçinin.”
Tahrim, 6 : ”Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taĢlar olan
ateĢten koruyunuz.”
Bakara, 187 : “Onlar sizin için birer elbise sizde onlar için birer elbisesiniz.”
buyrulmuĢtur.
Hz. Peygamber Ģöyle buyurur:
-
“Kadının kocası üzerinde hakkı vardır.” (Buhari savm:55)
“Kadının kocasında olan hakkı Ģunlardır: Koca, karısını yedirecek, içirecek,
giydirecek, barındıracak ve yüzüne tokat atmayacaktır.” (Ebu Davud Nikah:42)
Kadının diğer hakkı da dinini öğrenmesidir. Kocası eĢine dinini öğretecektir. Kendisi
öğretemeyecekse, öğreneceği ortamı hazırlayacak, o fırsatı ona verecektir.
Bir hadislerinde peygamberimiz (s.a) :
“Kıyamet gününde insanların Allah yanında en fenâ olan, karı-koca birbirine yakın
olduktan sonra eĢinin sırrını yayandır. ”(Prof. Dr. Servet Armağan Ġslâm Hukukunda Temel
Hak ve Hürriyetler:105)
Hz. Peygamber hanımını hiç incitmemiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 88
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir gün bir zat hanımını Ģikayet için Hz. Ömer‟in kapısına gelir. Hz. Ömer‟e
hanımının sözlerini duyunca geri döner. Ömer, fark ettiği için ardından koĢar, niye kapıma
kadar geldin ve dönüp gidiyorsun, der. o zat : “Ben sana hanımımdan Ģikayet edecektim.
Fakat sizin konuĢmalarınızı duydum vazgeçtim.” der.
Hz Ömer‟in hanımı biraz sert konuĢmuĢtur. Hz. Ömer : “Ne yapayım. Hanımım benim
her iĢimi görüyor, Ona sert ve kaba davranamazdım” diyor.
Allah Rasûlü : “Sizin en hayırlınız, kadınlara karĢı en iyi davrananınızdır.”
(R.Salihın:1/S.320) demiĢ, iyi davranmayı emretmiĢtir.
Koca, hanımının yüzüne Ģefkatle, merhametle bakmalıdır. Çünkü o hanım bacımız
Allah'ın bir emanetidir. Allah'ın emanetini zay edenin Allah yüzüne bakar mı?
Hanım, kocasının güler yüzünü görmüyorsa, bu zulümdür. Allah zalimi sevmez,
yüzüne bakmaz.
Koca var, ana baba ve kardeĢlerine bağlı, eĢini ihmal ediyor yanlıĢ, koca var eĢine
meyledip ana babasını ihmal ediyor bu da yanlıĢ, eĢini ana babasına salmıyor, bu da ve
insanlığa sığar, ne de Müslümanlığa sığar.
a)
Kocanın eĢi üzerindeki hakları:
Bir ailenin mutluluğu daha çok kadına bağlıdır. Atalarımız : “Yuvayı, diĢi kuĢ yapar”
derler.
Kur'an'da : “Erkeklerin kadınlar üzerinde bulunan hakları gibi kadınlarında erkekler
üzerinde hakları vardır.” (Bakara:228)
Erkek, aile reisidir. Allah : “Kadınlar üzerinde erkekler yöneticidir.” (Nisa:34)
Ġslâm, kadının erkeğe itaat etmesini ister.
Peygamberimiz : “Kadın beĢ vakit namazını kılar, namusunu korur ve kocasına itaat
ederse Rabbinin cennetine girer,”(Temel Din Bilgileri:198)
-
“Bir kadın, kocası kendisinden hoĢnut olduğu halde ölürse cennete girer.” (Age:180)
-
kadın, kocasına itaat edecek, kadınlık görevini yerine getirecektir.
-
Evin iĢleri, düzeni, çocukların bakım ve yetiĢtirilmesi kadına aittir.
-
Kadın kocasının Ģeref ve haysiyetini koruyacak, ona ihanet etmeyecektir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 89
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġzinsiz kocasından habersiz evden gitmeyecek ve harcamada bulunmayacaktır. Allah
: “Saliha kadınlar itaatkârdır” (Nisa:34)
Bu itaat, kayıtsız Ģartsız itaat değildir.
-
MeĢru isteklerine itaattır.
-
Allah'a isyan, ahlaksızlık, dine uymayan konuda itaat olmaz.
-
Allah'a itaat etmeyene itaat olmaz.
b)
Kadının kocası üzerindeki hakları:
Cenab-ı Allah : “Kadınlarla iyi geçinin” diyor. (Nisa:19) Günümüz insanı herkesle iyi
geçiniyor ama evindeki hanımıyla geçinemiyor.
Peygamberimiz : “Müslüman, karısına buğz etmesin. Zira hoĢlanmadığı huyları varsa,
buna karĢılık memnun olduğu huyları da vardır.” (Müslim Rada:4/1469) buyurur.
Sudan bahanelerle insanın eĢini dövmesi, Ġslâm‟da kınanmıĢtır. Peygamber :
“Kadınlarını döven erkekler, hayırlı adamlar değildir.” (R.Salihın:1/277)
“Hem döveceksiniz, hem de akĢam nasıl aynı yatakta yatacaksınız?” (Buhari
Nikah:93)
“Kadının kocası, yeme, içme, barınmasını sağlayacak ve yüzüne tokat atmayacaktır.”
(Ebu Davut Nikah:42)
“En Ģerlileriniz hanımlarını dövenlerdir. En hayırlılarınız da hanımlarına hayırlı
olanınızdır.”
Ġki tarafta birbirinin sırrını baĢkalarına açmayacak, birbirlerine lânet okumayacaktır.
Birbirini küçük düĢürmeyecektir.
Allah : “Kadınlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz.” (Bakara:187)
Peygamber: “Kadınlar için Allah‟tan korkun. Zira onlar size Allah'ın emanetidir. Sizin
onlar üzerinde hakkınız vardır, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.” (Müslim Hacc:147)
diyor.
Hz. Peygamber (S.A.V.) Ģöyle buyurur :
-
“Kocası kendisinden razı olarak ölen kadın cennete gider,” (Tirmizi Rada:10)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 90
Mustafa ÖSELMİŞ
-
“Kadınlara hayırlı olmanızı tavsiye ederim.” (Müslim Radâ:62)
-
“En hayırlınız kadınlarına hayırlı olandır.” (Tirmizi Radâ:11)
c)
Bey hanımından ne bekler:
-
Sevmesini, itaat etmesini, istiĢare etmesini ister, haber vererek bir Ģeyi yapsın ister.
-
BaĢkaları ile lavbali olmasını istemez.
-
Düzenli olmasını ister.
-
Kendine inanmasını, güvenmesin ister.
-
Kendisini küçük düĢürmemesini ister.
-
ġüphe uyandıracak davranıĢlardan kaçınmasını ister.
-
Evden ayrılıĢında uğurlamasını, akĢam karĢılamasını ister.
-
Ana babasına saygı duymasını ve hizmet etmesini ister.
-
Yapılmasını istediği Ģeylerin noksansız yapılmasını ister.
-
Irzını namusunu korusun ister.
-
Çocuklarını iyi yetiĢtirsin ister.
-
Evine baksın ister. Asık surat istemez.
-
Evi düzenli, temiz tutsun, güzel yemek yapsın ister.
-
Evde hizmetçi gibi değil, giyimi ile tavrı ile evin hanımı, evin sultanı olsun ister.
d)
Hanım beyden ne bekler:
-
Evini ihmal etmemesini ister. Ġçki içmesi, kumar oynamasın ister.
-
Kendisine inanılıp güvenilmesini ister. Yersiz kıskançlık istemez.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 91
Mustafa ÖSELMİŞ
-
BaĢkalarının yanında küçük düĢürülmemesini ister.
-
Hakaret edilmemesini, özellikle dövülüp, sövülmemesini ister.
-
Her konuda kendisine yardımcı olunmasını ister.
-
Eve asık suratla gelinmesin ister.
-
Ufak tefek Ģeylerin büyütülmemesini ister.
-
Saygı sevgi ister. Ġnancını öğretmesini ve yaĢamasına müsaade etme.
-
BaĢkası ile kıyaslanmasını istemez. Peygamber (a.s.) der ki:
“Kıyamet gününde insanların Allah yanında en fena olanı eĢlerden birinin diğerinin
sırrını yayandır.” (Temel hak ve hürriyetler:s.105)
“Kadının kocasında olan hakkı Ģunlardır:Koca hanımını yedirecek, içirecek,
giydirecek, barındıracak ve yüzüne tokat atmayacaktır.” (Ebu Davut Nikah:42) Kadının bir
hakkı da dinini öğrenmesidir.
“En hayırlınız kadınlara karĢı en iyi davrananınızdır.” (RS:1/390)
e)
Uyumlu, geçimli ve uzun ömürlü Aile için:
-
Her konuda denklik olmalıdır.
-
Ahlak, namus iki tarafta aranmalıdır.
-
Ġnançlı olan inançsız olanla evlendirilmemelidir.
BaĢta iyi araĢtırılıp, iyi düĢünülmelidir. (Hac Ģartı, boĢanma Ģartı, 2. evliliğin reddi
Ģart koĢulabilir.)
(EĢinden habersiz 2. nikah kıyanlar oluyor. Nikahta ilân Ģart iĢe rıza gösterecek, meĢru
mazeret olacak.)
Eğer eĢinde bilgi noksanlığı varsa, beyi dinini öğretecek veya öğrenmesi için ne
lâzımsa yapacak.
Bazen örtünmeye, ibadet etmeye izin verilmiyor, yanlıĢ. Bey ancak nafile ibadete izin
vermeyebilir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 92
Mustafa ÖSELMİŞ
Görev ve sorumluluklar iki taraflıdır. Hz. Peygamber : “Koca ailenin çobanı olup
ailesinden sorumludur. Kadında evinden ve evladından sorumludur.” (Buhari Rıkak:17) der.
Kadına iyi muamele edilecektir. HoĢ tutulacaktır. Nisa,19 : “Kadınlara güzel
muamele edin” emri vardır.
EĢler istiĢareyi elden bırakmamalıdır. ĠstiĢaresiz iĢ yapılmamalıdır. DanıĢılır, izin
alınırsa, kimsenin baĢı ağrımaz. Bazı konularda müĢterek karar alınmalıdır. Diyelim ki
eĢlerden biri çocuk istiyor, diğeri istemiyor.
Çok önemli bir konu, kıskançlık meselesidir. Kıskançlık nice aileleri periĢan ediyor
veya yıkıp atıyor. Ġnsan kıskanmaz değil, kıskanır. Ama bunun da bir ölçüsü vardır.
Kıskançlık aĢırı olur, ileri götürülürse iyi değildir.
Hz. Peygamber, hiç kıskanmayanın cennet giremeyeceğini söyler, duygusu yani eĢini
baĢkasına sunanı lânetler. Bir de : “Kalbi ters dönmüĢ kiĢiler hariç herkes kıskanır.” Der.
EĢler kıskançlığa yol açacak davranıĢlardan ve kıskançlık ortamı hazırlamaktan
kaçınmalıdır.
-
Bir de Ģeytanın bu konudaki vesvesesinden kaçınılmalıdır.
-
Ġslâm, bu konuda tedbirler almıĢtır. Onlara uyulursa, hiç birĢey olmaz.
-
Bir de kadın sadece eĢi için süslenir. Hayasızlık ve müstehcenlik kadını çirkinleĢtirir.
ĠĢin özü : “Allah'ın koyduğu kurallara uyulursa, nikâh da korunur, aile yuvası da
korunur.”
F)
EVLAD HAKKI
Evladın sorumluluğu kadar, ana babada sorumludur. Ana babanın görevi, evladı
dünyaya getirmekle, yedirip, içirip, büyütmekle bitivermez.
Çocuklar dünyaya gelir gelmez, sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okuyup güzel
bir isim verilmelidir.
Çocuğa kötü, kötülük manasına gelen isim verilmez, Allah'ın 99 isminden biri veya
Muhammed adı verilmez. Çünkü o kiĢi kötülük yapabilir veya ona kötülük yapılabilir;
sövülüp lânetlenebilir.
Ayrıca kötü isim, çocuk üzerinde olumsuz etki yapar. Peygamberimiz, kötü isimlerin
değiĢtirilmesini emretmiĢtir. Kıyamet gününde isimlerimizle çağrılacağımız bildirilmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 93
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Peygamber de: “Yedi yaĢında çocuklarınıza namaz kılmalarını emredin.” (Ebu
Davut Salat:1/495)
Cennetlik evlat yetiĢirse, o da ana babanın cenneti olur.
-
Ġtina ile büyütülürken, iyi muamele edilmelidir.
-
Helal lokma yedirilmelidir.
-
Allah, peygamber, din ve dini yaĢamak öğretilmelidir.
Güzel bir Ģekilde eğitilmeli, terbiye edilmeli, bilgi beceri kazandırılmalıdır. (Ramuz :
276/6)
-
Ġyi bir insan olarak yetiĢtirilecek, evlendirilecektir.
Kendisi, evladına her konuda örnek olacaktır. Ġyi bir çevre edinmesine yardımcı
olacaktır.
-
Dindar evlat yetiĢtirecektir. Bu onun sigortasıdır.
Hz. Peygamber : “Kim, erginlik çağına gelmiĢ iki kızına iyilik yapar, iyi yetiĢtirirse, o
yüzden cennete gider.” (K.Sitte:17/488)
-
“Çocuklarına gereken ikramı yapın, güzle terbiye edin.”
Ġyi yetiĢtirilmediyse nasıl iyi olacak, nasıl iyilik yapacak?
“Bir kimse evladını rezil etmek için, bu benim evladım değildir, derse, Allah da onu
kıyamet gününde rezil eder.” (Ramuz:410/4) buyurmuĢtur.
Cenab-ı Allah:
“Biliniz ki, mallarınız, evladınız ancak bir fitnedir. (Sizi günaha sokmaya sebeptir.)
Allah katında ise (iyi olurlarsa) büyük mükafat vardır.” (Enfal:28)
“Muhakkak mallarınız ve çocuklarınız (sizin için) bir belâ ve imtihandır. (Sizi
birtakım günahlara sokabilirler.)” (Tegabün:15)
YetiĢmemiĢ evladın vebali, ana babaya aittir. Onun hesabını mutlaka Allah'a
verecektir.
Ana babalar, evladından Ģikayet ederlerken, önce nasıl evlat yetiĢtirdiklerine,
evlatlarına görevlerini yapıp yapmadıklarına baksınlar.
Biz ne verdik de evlat kabul etmedi?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 94
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir baba, Hz. Ömer‟e evladından Ģikayet eder, beni dövdü, der. Hz. Ömer, çocukla
konuĢur ve babaya sorar:
Sen evladına güzel bir isim verdin mi, helal lokma yedirdin mi, onu terbiye edip
dinini öğrettin mi?
Baba buna olumlu cevap veremez. Hz. Ömer:
“iyi ki evladın baĢını yarmamıĢ” der.
-
G)
KOMġU HAKKI
Önemli haklardan biri de komĢu hakkıdır. Allah Ģöyle buyurur: “Allah ibadet edin ve
O‟na hiçbir Ģeyi ortak koĢmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere yolculara yakın arkadaĢa,
yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendisini beğenenleri ve
böbürlenip duranları sevmez.” (Nisa:36)
Peygamberin ifadesiyle : “Kafir olan komĢunun bir hakkı, Müslüman olan komĢunun
iki katı, akraba olan komĢunun üç hakkı vardır.”
Atalarımız : “Ev alma, komĢu al” diyerek komĢunun ne kadar önemli olduğunu
belirtmiĢlerdir.
Ġyi komĢu sahibi olmak, en büyük bahtiyarlıklardan biridir. Çünkü komĢu komĢunun
külüne muhtaçdır.
Peygamber : “Cebrail, komĢu hakkında öyle ısrarla tavsiyede bulundu ki, komĢu yu
komĢuya mirasçı yapacak zannettim.” demiĢtir. (K.Sitte:17/489)
Ne kadar da üzücüdür ki, son zamanlarda komĢuluk iliĢkileri çok zayıftır. Ġslâm‟ın,
kültürümüzün ve insanlığın istediği gibi değildir. KomĢuluk iliĢkileri geri de kaldı. KomĢunun
komĢu ile ilgilenmesi eskidendi. “KomĢuluk öldü” sözünü sıkça duyar olduk. Buna “çağdaĢ
yaĢam” diyorlar, neresi çağdaĢ bunun Allah aĢkına…
Telefon, televizyon icad edildi komĢu ziyaretleri, hasta, yaĢlı ziyaretleri bitti. BaĢ
sağlığı bile telefonla yapılıyor. KomĢu, komĢunun cenazesinden haberi olmuyor.
Eskiden : “Gönül ne kahve ister, ne kahvehane, gönlü sohbet ister kahve bahane”
denirdi. ġimdi en güzel tebliğ yolu olan sohbetler de bitti.
Hz. Peygamber : “Allah katında komĢuların en hayırlısı, komĢularına karĢı en hayırlı
olanıdır.” (Tirmizi:1945)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 95
Mustafa ÖSELMİŞ
“KomĢusu Ģerrinden emin olmayan, vallahi gerçek mü‟min olmaz.” (Buhari
Edep:29)
“KomĢusu Ģerrinden emin olmayan kimse cennete giremez.” (Müslim Ġman:73)
buyurur.
Rabbim bizi iyi kullarının arasına katsın, Salihlerle beraber yaĢatsın, iyilerle beraberde
haĢretsin inĢallah. Kötü komĢulardan bizleri korusun.
Biri bir gün Peygambere :
der:
“Bana bir Ģeyler söyle, onları yapayım, cennete gireyim” der. Peygamber O‟na Ģöyle
-
“Ġyi ol.”
-
“Ġyi olduğumu nasıl bileyim.”
“KomĢularına sor. Eğer onlar iyi olduğunu söylerse, iyi bir kimsesin.” demektir,
cevabını verir.
KomĢuların Ģehâdeti çok önemlidir. KomĢuları bir kimseye iyi diyorsa, o kimse, Allah
yanında da iyidir.
Kendi kendimize soralım bize “iyi mi” diyorlar, yoksa “kötü mü” diyorlar.
Size iki ibretli olay nakletmek istiyorum.
Biri Hz. Peygambere gelerek komĢusunun kendisini rahatsız ettiği anlattı. Peygamber:
-
Nerde Ebû Bekir, Ömer ve Ali? diye sordu.
Hemen huzura gelen Ġslâm‟ın bu aziz tebliğcileri Ģu emri aldılar.
Bugünden itibaren mescidin önünde ve Müslümanların toplu bulunduğu
yerlerde komĢu hakkını tebliğ edecek ve diyeceksiniz ki:
Ey Müslümanlar, biliniz ki, her Müslüman’ın evinin etrafında kırkar hane
komĢudur. Ve yine biliniz ki, komĢusunu (haksız yere) rahatsız eden cennete giremez!
Nitekim bir gazada ashâbını toplayan Resûlüllah Ģu emri verdi:
-
Üzerinde komĢu hakkı bulunanlar, bugün bizimle gelmesinler!
AnlaĢılan, o gün çarpıĢma vâki olacaktı. Zafer kazanabilmeleri için Müslümanlarına
arasında komĢu hakkı yüklenmiĢ hiç kimsenin bulunmaması gerekliydi…
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 96
Mustafa ÖSELMİŞ
Bu sırada mahcup biri yaklaĢtı Resûlüllah‟a dudaklarından dökülen itirafı söyledi:
-
Ben komĢumun, bahçesindeki ağacın altına abdest bozmaya oturmuĢtum!
Resûlüllah ne karĢılık verdi buna biliyor musunuz?
-
Öyle ise sen bugün bizimle gelme!
ĠliĢkilerimizde komĢuyu incitmemeliyiz. Kendimiz için istediğimizi komĢular içinde
istemeliyiz. Peygamberimiz bunu yapmadığımız müddetçe hakkıyla iman etmiĢ
olamayacağımızı söylüyor. (Müslim, Ġman:72)
Ayrıca, “Allah ve ahiret gününe inanan kimse, komĢusunu incitmesin.” (Buhari
Edep:31) diyor.
Fuzuli Ģöyle diyor:
“Mü‟min oldur ki mümkün oldukça
KomĢusun gayriye etmeye muhtaç
Ol değildir kim huzur ile geceler
Özü tok yata, komĢusu yata aç.”
Ġnanan,komĢusu ile iyi geçinir. Onun bazı Ģeylerine de katlanmalıdır. Ona eziyet
vermekten de sakınmalıdır.
Peygamber : “Kıyamet gününde her Ģeyden evvel Allah'ın huzuruna gelen iki hasım
komĢudur,” (Ġhya:1/574) der.
Altlı üstlü, yan yana oturan, birbirlerine çok yakın olan, balkondan balkona geçilen
evlerde oturanlar, biraz dikkatli olmalıdır. Açık kapılar, balkonlar iç içe bakan evlerde
oturanlar, gözlerine, kulaklarına sahip olmalı, çöpünü, pisliğini komĢunun balkonuna
penceresine silkmemeli, ıslak çamaĢırını komĢunun üzerine damlatmamalı, televizyonun,
radyonun sesini kendisi için açmalı, bağırıp çağırmamalı, çocuklarına gürültü ettirmemelidir.
Sadece kendini düĢünen bencil bir insan olmamalıdır.
Peygamber : “Cebrail bana durmadan komĢuma iyilik yapmamı tavsiye etti ben,
komĢuyu komĢuya mirasçı kılacağını zannettim.” (R. Salihın 1/301) demiĢtir.
KomĢu, komĢuya zarar vermemeli, onunla ilgilenmeli, yardımlaĢmalı ve komĢusunu,
çocuklarını baĢkalarından korunmalıdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 97
Mustafa ÖSELMİŞ
Muaviye Peygambere sordu:
-
KomĢunun üzerimdeki hakkı nedir? Cevap verdi:
Hastalanınca ziyaret edersin, ölünce defnedersin, senden yardım isteyince yardım
edersin, derdiyle, sevinci ile ortak olursun. Hiçbir Ģekilde onun hakkına tecavüz edip, onu
rahatsız etmezsin, yediğinden gönderirsin, gönderemezsen, kokusu ile rahatsız etmezsin.
(Hayatüs-Sahabe:3/47)
Ebuzere de Ģöyle dedi:
-
“Çorba piĢirdiğinde suyunu bol koy ve komĢunu gözet.” (Müslim Birr:142)
KomĢunun hakkını ancak, Allah'ın çok az Ģanslı kulları gözetebilir.
Hz. Peygamber : “KomĢusuna eziyet eden bana eziyet etmiĢ olur. Bana eziyet eden
Allah'ı eziyet etmiĢ olur. Kim komĢusu ile kavga ederse, benimle kavga etmiĢ olur. Benimle
kavga eden, Allah'la kavga etmiĢ olur.” (Ramuz el-Ehadis:395/7) buyuruyor.
KomĢu hakkından çok korkulmalıdır. Bilhassa zayıf komĢuların gönlü alınmalı, duası
alınmalı, bedduasından son derce kaçınılmalıdır. Çünkü Allah'ın reddetmeyeceği dualardan
biri de komĢunun komĢu için yapacağı duadır.
Kötü komĢuya bile iyilikle, güler yüz, tatlı dille, sabırla iyi olmasını sağlayabiliriz.
Ġmam-ı Azam-ı rahatsız eden, içkici bir komĢusu vardır. Verdiği zarar nedeniyle
tutuklanır. Karakola götürülmüĢtür. Ġ. Azam Hz. leri gider “iyiliğine Ģahitlik yapar. Onu
kurtarır. O da içkiyi de bırakır, kimseye de zarar vermez. Sonunda çok iyi bir komĢu olur.”
Sıkıntıya düĢen komĢunun sıkıntısını giderenin, Allah da sıkıntısını giderir. Onun için
kapımızı çalarsa, onu boĢ çevirmeyelim, “yok demeyelim” onu sıkıntısı ile baĢ baĢa
bırakmayalım. Sonra biz de sıkıntıdan kurtulamayız.
Kiracı olarak girdiğim evlere “Bakın ben sabah namazına kalkarım” der giderdim. Üç
çocuk büyüttü hiç kimse Ģikayetçi olmamıĢtır. Bir torun büyüttüm alt komĢum çalıĢıyordu
onun yattığı odanın üstünde gürültü ettirmezdim ve çocuğun gürültüsünden defalarca özür
diledim.
a)
KomĢuya Küsülür mü?
KomĢu rahatsızlık verirse, sabredilir, nazik bir Ģekilde uyarılır.
Peygamberimiz : “Ya AiĢe Kurban etini dağıtmaya önce komĢumuz Yahudiden baĢka”
demiĢtir. (Hanımlara Özel Fetvalar:145 Faruk BeĢer)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 98
Mustafa ÖSELMİŞ
“Müslümanın kardeĢiyle üç günden fazla konuĢmaması helal değildir.” (Buhari
Edep:57)
Ne zamanki, Allah'ı inkâr eder, din, Müslüman düĢmanlığı yaparsa, ahlaksız ise, ilgi
kesilir. Çünkü dostluk da düĢmanlık da Allah içindir. Ama kötüde olsa kötülük yapılmaz.
Cezalandırmak Allah'a mahsustur. Kul, sabreder sevap kazanır.
Eğer küsmek Allah içinse küsülür. Ama eften püften meselelerle münakaĢa etmek,
kavga etmek küsüĢmek, zarar vermek, bunlar olmaz.
Orada burada kötü olan komĢunun aleyhinde konuĢulmaz. Gıybet olur, bu da ölü eti
yemektir. Efendim kötü, söylediklerim doğru denemez. Doğru olduğu için gıybet oluyor.
Doğru olmasa iftira olur.
b)
KomĢunun Davetine Ġcabet Edilir mi?
KomĢunun komĢu üzerindeki haklarından bir de davetine icabet etmektir. Hatta davete
icabet vaciptir.
Tabi ki, her davete de gidilmez.
Hz. Peygamber : “Sakın içki bulunan sofraya oturmayın” diyor. Oturmayın dediği için
oturmayız.
Cenab-ı Allah : “Ġyilerle doğrularla beraber olun” buyuruluyor. (Tevbe:119)
-
Bize haram ikram edilecekse, onu almayın, yemeyiz.
-
Davette haram iĢler iĢlenecekse, gitmeyiz.
-
Kadın erkek karıĢık oturulacak, el tutulup günaha girilecek ise gitmeyiz.
Böyle durumlarda komĢu hakkı gözetilmez. Böyle davetlere icabet edilmezse, günah
yok, sevap vardır. “Allah'a isyan olan yerde kula itaat olmaz.” diyor Peygamberimiz.
Eğer gitmemek fitneye sebep olacaksa, mazeret bildirilir. Duruma göre, söylemek
uygun olacaksa, niçin gelemeyeceğimiz açıkça söylenir.
“KomĢu hakkı” deniyor Ya Allah'ın hakkı ne olacak? Adam gibi davransın o Allah'ın
hakkına riayet etsin, komĢuda komĢuluk hakkına riayet etsin. KomĢu hatırı, Allah hatırından
önde değildir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 99
Mustafa ÖSELMİŞ
c)
KomĢu Mahrem midir?
KomĢu, bir kadın için babası, erkek kardeĢi, kayın pederi, amcası, dayısı gibi bir
yakını değildir. KomĢu nâmahremdir. Onun yakın oluĢu, komĢu hakkının büyük bir hak
olması, senlibenli olmayı gerektirmez. Hiçbir yasağı meĢrulaĢtırmaz.
Akrabalık bile yasakları meĢrulaĢtırmazken, komĢuluk nasıl meĢrulaĢtırsın?
Hz. Peygamber : “KomĢusunun ailesiyle zina edenin Allah yüzün bakma. Onu temize
çıkarma. Kendisine, gir cehenneme, denir.” (Ramuz: 211/7) buyuruyor.
KomĢunun iffeti namusu, kendi iffet ve namusumuz gibi korunacaktır.
H) ĠġÇĠ VE ĠġVEREN HAKKI
ĠĢveren, Allah'ın malını emaneten bir müddet yöneten kimse demektir.
ĠĢveren, bu emaneti en iyi Ģekilde kullanmak ve o maldan insanlar yararlandırmakla
görevlidir. ĠĢ verenin, hakkı hukuku gözetmesi, insanlar faydalı olması, her Ģeyden önce
vazgeçilmez görevidir.
ĠĢverenin, çalıĢtırdığı insanlar üzerinde hakları vardır. Bunların en baĢında iĢçinin
aldığı parayı hak etmesidir. Kendisine verilen görevi noksansız yapmasıdır. Yoksa kazandığı
helal olmaz.
Diğer taraftan anlaĢmaya ve konulan kurallara uymaktır. Malzemeyi korumak,
sorumluluk taĢımak, iĢçinin görevidir.
DiĢçi, birine diĢ yapmıĢ, o da borcunu ödememi. Mahkemelik olmuĢlar. DiĢçi, hakime
durum anlatmıĢ ve ilave etmiĢ : “Hiçbir Ģeye üzülmüyorum, tek gücüme giden, bunun benim
takdığım diĢlerle karĢıma geçip sırıtmasıdır” demiĢ.
“iĢçi güvenilir olmalıdır.” (Kasas:26) Allah böyle emrediyor.
Haklar tek taraflı değildir. ĠĢvereni, iĢçi üzerinde hakkı olduğu gibi iĢçinin de iĢveren
üzerinde hakları vardır.
-
Önce anlaĢmaya bağlı kalacak, söz edilmeyen haklarını da koruyacaktır.
-
ĠĢçiye gücünün üstünde iĢ yüklememelidir.
-
Hakkını zamanında ve tam olarak vermelidir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 100
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ġbadetlerin yapma, inancını yaĢama konusunda yardımcı olmalıdır.
-
Ölüm, doğum, düğün de, bayramlarda görüp gözetmelidir.
Ücretini en az resmen belirlenen asgari ücretten vermeli ve sigortasını da
yaptırmalıdır.
Cenab-ı Allah : “Ġnsan için ancak çalıĢtığının karĢılığını ver.” der. (Necm:39)
-
“Ġnsanlara mal ve ücretin eksik vermeyin.” (Araf:85)
“Üç kimse kıyamet günü beni karĢısında bulacaktır. Benim adımı anıp haksızlık
eden, insanı satıp parasını yiyen, birini çalıĢtırıp da on ücretini vermeyen” (Kutsi Hadis –
Buhari Büyu:106) buyurur.
Hz. Peygamber:
-
“ĠĢçiye ücretini alnının teri kurumadan veriniz.”
“ĠĢçiyi çalıĢtırıp hakkını ödemeyenlerin kıyamet gün hasmıyım” (Buhari
Büyu:6/1020)
Hele günümüzde keyfi çıkarmalar, hakkını vermemeler, korkunç bir Ģekilde insanı
vebal altına sokar.
EĢsiz bir mimarî dehaya sahip olan Mimar Sinan, aynı zamanda eĢsiz bir ruh
yüceliğine de sahipti. O üstün zekâsını Ġslâm‟ın emrine veren ve inancını taĢa nakĢeden Sinan,
Ġslâm‟ın prensiplerin samimiyetle yerine getirmeye çalıĢan mütevazi bir insandı.
Sinan‟ın 1550‟de Süleymaniye Camii‟nin inĢaatı esnasında yaptığı bir uygulama bazı
ustaların hoĢuna gitmemiĢti. Mesele Ģu idi: Sinan birkaç ustaya, diğerlerinden farklı olacak üç
akçe fazla yevmiye veriyordu. Diğer taĢ ustaları kendilerine de üç akçe fazla verilmesini
istedikleri halde Sinan bunu kabul etmemiĢti.
Ustalar, nihayet Ģikayetlerini Kanunî‟ye kadar götürdüler. Bunun üzerine PadiĢah,
Sinan‟la bizzat görüĢerek:
“Birkaç ustaya üç akçe fazla takdir eylediğiniz halde, bunlara neden eksik
yevmiye verirsiniz?” diye sorar.
Sinan, PadiĢahın inĢaat mahalline kadar gelmesini rica eder. Birlikte Süleymaniye
inĢaatına kadar gelen Kanunî ve Sinan, ustaların çalıĢmalarına dikkatle takib eder. Sinan,
PadiĢaha önce, üç akçe fazla verdiği ustaların çalıĢmalarına dikkat etmesin söyler ve onların
dakikada vurdukları çekiç sayısın hesaplamaya baĢlar. Bundan hareketle saatte kaç çekiç
vurduklarını tesbit eder.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 101
Mustafa ÖSELMİŞ
Sonra diğer ustaların çalıĢmalarını takip ederler. Sinan bunların da dakikada ve saatte
kaç çekiç vurduklarını hesaplar. Bu ustaların diğerlerinden ne kadar yavaĢ vurduğunu
PadiĢaha isbat ettikten sonra, diğer taĢ ustalarına, vurdukları fazla çekiçlerin karĢılığı olarak
üç akçe fazla veremeye verdiğini ifade eder ve Ģöyle söyler:
“ġevketlüm! Hak sahibine hakkını eksiksiz verin, buyuran Rabbimin huzuruna
yüz akı ile çıkabilmem için, vurulan fazla çekiçlerin hakkını takdir etmeye mecburum.
Kul hakkı, hakların en zor affedilenedir.”
Bir hadiste : “Üç arkadaĢ yolculuk yaparken yağmur nedeniyle mağaraya girerler.
Heyelan nedeniyle çıkıĢ kapanır. Biri ana babasına hizmetini ifade edip dua eder kapı biraz
açılır. Ama çıkacakları kadar değildir. Üçüncüsü bir iĢçi çalıĢtırırken iĢçi bırakıp gitmiĢtir.
Onun hakkını bir kuzu almıĢtır. ĠĢçi yıllar bora gelince bir sürüyü ona teslim etmiĢtir. Bunu
ifade ile dua eder kapı açılır kurtulurlar.” Peygamber (s.a.) böyle ifade anlatmıĢtır.
a)
ĠĢçi, Memur Ücretinde Sınır Var mı?
Cenab-ı Allah, kul hakkı, konusunda bizi uyarmıĢtır.
Kur'an'da : “Elinizin altında bulunanlara iyi muamele edin.” (Nisa:36) buyuruyor.
Allah kul hakkını affetmiyor. Kul hakkı ile yapılan ibadeti kabul etmiyor.
Allah, kıyamet günü hak sahiplerini karĢı karĢıya getirecek mağdur hasmının yakasını
tutacak: “ Ya Rabbi bu benim hakkımı yedi benim hakkımı al” diyecek. Hak yiyenin
iyiliklerinden hayır hasenatından alınıp, hak sahibine verilecek, iyilikleri yetmez ise karĢı
tarafın günahları ona verilecek. ĠĢte böyle bir hesaplaĢma olacak.
Peygamberimiz : “ĠĢçinin ücretini alnının teri kurumadan tam olarak verin.” buyurarak
hak gasbına dikkat edilmesini istemiĢtir.
Hz. Ömer (r.a.), yanında çalıĢtırdığı kiĢilere: “Benden memnun musun?” diye sorar,
bir rahatsızlık varsa giderirmiĢ.
b)
Ücret ve MaaĢta Ölçü ġudur:
1- ÇalıĢanın kendisin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin zorunlu giderleri göz
önünde tutulur. Yani geçinebileceği miktar verilir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 102
Mustafa ÖSELMİŞ
2- Bir hadise gör ev edinmesi evlenmesi ve binit edinmesinin sağlanması gerekir. Yani
bir miktar para arttırıp buralar harcaması sağlanmalıdır. (Ticaret Rehberi, Prof Dr. H.
Döndüren:244)
3- Bugün en güzel miktar belirleme asgari ücrettir. Bu miktar insanı vebalden kurtarır. Ya
rabbi baĢımızdakiler bu miktarı belirledi, der. Sorumluluktan kurtulur inĢallah.
4- Bir de sigorta mecburiyet vardır. Çünkü iĢveren, çalıĢtırdığı kimselerin yalnız geçimi
ile değil sağlığı ve sosyal durum ile de ilgilenmek mecburiyetindedir.
Sonuç olarak, yanında çalıĢanlara az ücret ödeyen kâr etmiĢ olmaz. Bu onun için
büyük kayıptır. Çünkü hak sahiplerinin her bireri yakasından, paçasından tutacak kıyamet
günü sürükleyecek ve onun iyiliklerini alacaktır. Ġyilikleri yoksa, yetmezse günahları ona
verilecektir.
ġair : “Alma mazlumun ahını çıkar âheste âheste” demiĢtir.
Bir de haramın yansıması vardır. ĠĢlerimize, ibadetlerimize yansır, çocuklarımıza
yansır. “Haram yiyenin haramı evladı olur.”
Ġ)
ĠNSANIN ĠNSANA VAZĠFELERĠ
Ġnsanın önce kendine karĢı vazifeleri vardır. Kendine karĢı vazifelerini yapmadan
diğer görev ve vazifelerini yerine getiremez.
Önce bedenine karĢı görevlerini yerine getirmesi lâzımdır:
-
Bedenini temiz tutmalıdır.
-
Haram lokmadan korumalıdır. Günahlardan korunmalıdır.
-
Yüzünün kızaracağı iĢ yapmamalıdır.
-
Bedenini aç susuz bırakmamalı, eziyet etmemelidir.
-
Hastalıklardan korumalıdır. Kabir, cehennem azabından korumalı der.
-
Alkol, sigara, uyuĢturucu kullanmalıdır.
-
Ġffetini namusunu korumalıdır. Zina etmemelidir.
-
Kötü huylardan arındırmalıdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 103
Mustafa ÖSELMİŞ
Bedenin sağlığı kadar ruhunun sağlığına da önem vermelidir. Ruhun terbiye
etmelidir.
Nefsini terbiye etmeli, nefsinin kötü arzularına uymamalıdır.
-
Allah Müslüman olarak yaratmıĢtır. Müslüman olarak yaĢamalı, ve Müslüman olarak
ölmelidir.
Ġnsanın insana görevleri Ģöyle özetlenebilir:
1)
Selam vermek
Selam vermek sünnet almak farzı kifayedir.
Selâm dualaĢmadır. Selâmı yaymak lâzım.
Allah : “Size selâm verildiği zaman daha güzeli ile alın.” (Nisa:86) buyurur. Selâm
alıp vermek önemli bir haktır. Ġnsanların arasını düzeltiverir. Mezarlığa uğrandığında ölülere
bile selâm verilir.
Selâmdan sonra “Merhaba” deyip selâmlaĢılan kimselere hal hatır sormak gerekir.
MusafahaĢıp, salavet getirme fırsatı varsa ihmal edilmemelidir. Peygamber (s.a.): “önce
selâm, sonra kelam” buyurur. (Tirmizi, Ġstizan:11)
2)
Nasihat etmek
Nasihat etmek, bir görevdir. Peygamber: “Din nasihattır.” buyurmuĢtur.
Nasihat isteyene nasihat verilmeli, fikir danıĢana doğru yol gösterilmeli, bilmeyene
öğretilmeli, yanlıĢ bilenin yanlıĢı düzeltilmelidir. Bilgi noksanlığı olanın da eksikliği
giderilmelidir.
Bunda zaman, ortam ve metod çok önemlidir.
Tebliğ iĢine önce nefisten baĢlanırsa etki yapar, fayda verir.
Kur'an'da:”Ġnsanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz?” (Bakara:44)
Musa (s.a.) hitaben Allah : “Firavuna yumuĢak söz söyle” (Taha:44)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 104
Mustafa ÖSELMİŞ
Peygamberimize de : “Kaba ve kırıcı olsaydın etrafında kimse kalır mıydı?” diyor.
-
Ġyi örnek olunmalıdır. Peygamber: “Söylemeden önce örnek olmuĢtur.”
-
Ġnsanları, hayra çağırmak da görevdir.
Allah Rasûlü : “Bir iyiliğe sebep olan onu bizzat iĢlemiĢ gibidir.
Bu iĢi yaparken iyi örnek olmak esastır. “Söyleme yap” denmiĢtir.
Cenab-ı Allah : “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülüğü men eden bir topluluk
bulunsun. ĠĢte onlar kurtuluĢa erenlerdir.” (Ali Ġmran:104) buyurur.
3)
Ġftira etmemek
Ġftira, kirletmektir, lekelemektir, zulümdür. Ġnsanın maddi manevi mahfına sebeb olur.
Onun için yedi büyük günahtan sayılmıĢtır.
Ġftira eden iki günah birden iĢler: 1)Yalan, 2)Hakka tecavüz.
Kur'an'da : “Namusla kadına zina iftirasında bulunana 80 sopa vurun, Ģahitliğini de
kabul etmeyin.” (Nur:4) buyurur.
“Namuslu, kötülüklerden habersiz mü‟min kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya
ve ahirette lânetlenmiĢlerdir.” (Nur:23)
4)
Yalan söylememek
Yalanda hayır yoktur. Ancak iki insanı barıĢtırmada zararsız yalan söylenebilir. Bir de
zulmü önlemek için caizdir.
Hz. Peygamber : “Kul yalan söyleyince, ondan çıkan pis koku yüzünden melek ondan
kaçar” demiĢtir.
Münafığın alameti üçtür:
1-
KonuĢunca yalan söyler,
2-
Vâdinde durması,
3-
Emanete hıyanet eder. (Buhari Ġman:1/31)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 105
Mustafa ÖSELMİŞ
Allah : “Yalan sözden kaçının.” (Hac:30) diye emreder.
Hz. Peygamber : “Yalan kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür.”
“En Ģerli kimseler iki yüzlü davrananlardır.” (Buhari Edep:12/1997)
5)
Lânet okumamak
Lânet okumak, kötülük istemektir. Çoğu zamanda geri döner.
Peygamber : “Mü‟min lânet okuyucu olmaz” der.
Bir Ashap : “Falana lânet olsun çok içiyor” der. Peygamber de : “Ona lânet okuyarak
Ģeytana yardımcı olmayın” buyurur.
“Ana baba evlada lânet okumamalı, beddua etmemelidir. Çünkü ana babanın duası red
olmaz.”
6)
Müslümanın müslümana malı da canı haramdır
Ġslâm‟da Müslüman kendi canı, namusu ve malı gibi diğer müslümanın malını, canını,
namusunu korumada yardımcı olacaktır. Arkasından onu savunacak, laf söyletmeyecektir.
-
Canını, malını, ırzını savunurken ölen Ģehittir.
-
Hırsızlığın cezası ağırdır.
-
Cinayette kısas vardır, diyet vardır. 60 gün oruç kefareti vardır.
Kur'an'da : “Bir Mü‟mini kasten öldürenin cezası, içinde ebediyen kalacağı
cehennemdir.” Allah ona gazab etmiĢ, onu lânetlemiĢ ve onun için büyük bir azap
hazırlamıĢtır. (Nisa:93) buyrulur.
BaĢkalarının malını, canını, namusunu koruyanın Allah da yardımcısı olur. Hadis:
“BaĢkalarının namusuna dokunmayın ki, hanımlarınız iffetli kalsın.”
7)
Gıybet etmemek
Kur'an'da : “Ey Ġman Edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı
günahtır. Birbirinizin kusurunu araĢtırmayın. Biriniz diğerin arkadan çekiĢtirmesin. Biriniz
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 106
Mustafa ÖSELMİŞ
ölmüĢ kardeĢinin etin yemekten hoĢlanır mı? ĠĢte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan
korkun. ġüphesiz Allah Tevbeyi çok kabul eden, çok bağıĢlayandır. (Hücurat:12)
Peygamber : “Gıybet var olanı söylendir. Eğer yoksa iftira olur” der.
Miraçta leĢ yiyenler için peygamber sormuĢ, Cebrail, dünyada gıybet edenler olduğun
haber vermiĢtir.
Peygamber : “Ölülerinizin iyiliklerin yâd edin, kusurlarını konuĢmayın” tavsiyesinde
bulunmuĢtur.
Gıybette kul hakkı geçer, helallaĢılmalıdır.
Gıybet, dille, iĢaretle, gözle, kaĢla, yazmakla ve dinlemekle de olur. Hatta sözü
değiĢtirip engel olmayanda gıybete ortak olur.
Gıybette sebep olan suç iĢlemiĢtir.
Gıybet edenler, gıybeti bırakmazsa, günaha girmek istemeyen, hemen orayı terk
etmelidir.
Gıybetinin yapılması istemeyen, baĢkasınınkini terk etmelidir.
Caiz olduğu yerler:
Zulme uğrayan zulmü önlemek için “falan bana zulmetti ” diye Ģikayet edebilir.
-
Dine zarar vereni, günah iĢleyeni doğru yola getirmek için falan Ģöyle yapıyor, mani
ol, denilebilir.
BaĢkalarının ıslahı için kötüler örnek verilebilir.
-
Peygamber (s.a.) Ģöyle buyurur:
”Bir kimsenin kendisini ilgilendirmeyen Ģeyi terk etmesi, iyi Müslüman olduğunun
delilidir.” (Tirmizi Zühd:11)
“Her iĢittiğini söylemek kiĢiye günah olara yeter.” (Ebu Davut Edep:80)
8)
Hased etmek
Kur'an'da hasedcinin Ģerrinden Allah'a sığınmamız istenmiĢtir.
Peygamberimiz : “Hasedten sakının zira ateĢin odunu yapık yok ettiği gibi hased de iyi
amelleri yok eder.” buyurur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 107
Mustafa ÖSELMİŞ
Müslüman, hased etmez, Ģükreder, gıbta eder. Gıbta da amelde ilimde ve hayır
hasenatta olursa caizdir.
Peygamber : “Bir kulun kalbinde iman ile hased bir arada bulunmaz.” (Nesei Cihad:8)
der.
9)
Bid’at iĢleyene mani olmak
Bid‟at, çok, bid‟at sahibi de çok. Ġslâm‟ın özüne uymayan iĢler iĢleniyor, Ġslâm yanlıĢ
yorumlanıyor. Bid‟at değilken bit‟at denilip çıkılıveriyor.
EĢ, dost, arkadaĢ seçerken bile; kötülükte ısrar eden fasık olmamasına, bir de, bid‟at
iĢleyen bir kimse olmamasına dikkat edilmelidir.
10) Kovuculuk yapmak
Kovuculuk, cehennem azabından önce kabir azabına neden olur. Kuvveti tasdik
edilmez, sözüne inanılmaz, ikaz edilir, dinlenmez.
Kur'an'da: “Ey Ġman Edenler! Bir fasık size bir haber getirirse, onun doğruluğun
araĢtırın. Yoksa bitmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de, sonra yaptığınıza piĢman
olursunuz.” (Hücurat:6)
“Arkadan çekiĢtirmeyin, yüze karĢı eğlenmeyi âdet edinenlerin vay haline!”
(Hümeze:1)
“Rasulüm! Devamlı yemin eden, aĢağılık, hep kusur arayıp kınayan, durmadan laf
getirip götüren, iyiliği engelleyen, mütecâviz günaha dadanmıĢ, kaba, haĢin, soysuzlukla
damgalanmıĢ kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları var diye sakın boyun eğme” (Kalem:10 14) buyrularak böyle kimseler uyulmaması emredilmiĢtir.
11) Ayıp örtmek
Peygamber (s.a.) Ģöyle buyurur:
“Birisini bir kusurundan dolayı ayıplayan kimse, o suçu iĢlemeden ölmez.” (Tirmizi
Kıyame:53)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 108
Mustafa ÖSELMİŞ
“Kim dünyada Müslüman kardeĢinin ayıbını örterse Allah da onun ayıbını kıyamette
örter” buyrulmuĢtur.
12) Hataları bağıĢlamak, suçluları af etmek
Kur'an'da : “O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini
yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranıĢta bulunanları sever.” (Ali Ġmran:134)
“Kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağıĢlar ve barıĢı sağlarsa, onun
mükafatı Allah'a aittir. Doğrusu Allah zalimleri sevmez.” (ġûrâ:40)
“Kim sabreder ve affederse,
iĢlerdendir.”(ġûrâ:43) diye bildirilmiĢtir.
Ģüphesiz
bu
hareketi,
yapılmaya
değer
13) Zulmetmemek
Zalimin hasmı Allah‟tır.
Peygamber :“Müslüman kardeĢini zulmet- mez.” buyurur. Bir hadiste de:
“Ġster zalim ister mazlum olsun Müslüman kardeĢinize yardım edin. Mazluma anladık
zalime nasıl yardım edelim? onu zulmünden vazgeçirerek?” cevabını vermiĢtir.
Mazlumun duasına perde yoktur.
Allah zalimleri sevmez.
Bu konuda birkaç hadis Ģöyledir:
“Kime ateĢin haram olduğun söyleyeyim mi? Cana yakın, geçimli, yumuĢak huylu
ve iĢ bitiren, kolaylık gösteren kimselere ateĢ haramdır” (Tirmizi Kıyame:45)
-
“Ġnsanlara acımayana Allah acımaz.” (Tirmizi Birr:16)
“Mazlumun duasından sakının. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.” (Buhari
Zekat:63)
“Ey kullarım! Zulmü kendime haram kıldım. Onu sizin ananızda da haram kıldım.
Birbirinize zulmetmeyiniz.” (Müslim Birr:55)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 109
Mustafa ÖSELMİŞ
14) Alay etmemek
Kur'an'da : “Bir topluluk diğer toplulukla alay etmesin. Belki de onlar kendilerinden
daha iyidir. Kadınlarda kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler.
Kendi kendinizi ayıplamayın. Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. Ġmandan sonra fasıklık
ne kötü bir isimdir. Kimde tevbe etmezse iĢte onlar zalimlerdir.” (Hucürat:11) ikazı
yapılmıĢtır.
Alaysı Ģaka da helal değildir.
Hz. Peygamber:“KiĢiye kardeĢini küçük görmesi günah olarak yeter.”
“Mü‟min kardeĢini kınayan o kınadığı hal kendi baĢına gelmeden ölmez.”
buyurmuĢtur.
15) Kibirli olmamak
Kur'an'da : “Yeryüzünde böbürlenerek dolaĢma. Çünkü sen ne yereri yarabilirsin, ne
de dağlarla boy ölçüĢebilirsin.” (Ġsra:37)
“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira
Allah kendini beğenmiĢ övünüp duran kimseleri sevmez.” (Lokman:18)
“Ahiret yurdunu, böbürlenmeyi ve bozgunculuğu sevmeyenlere veririz.” (Kasas:83)
uyarıları vardır.
Peygamber (s.a.) Ģöyle diyor :
“Kendinizden aĢağıdaki olana bakın, üstün olana bakmayın. Çünkü bu Allah'ın size
olan nimetini küçük görmemeniz için daha uygun olur.” (Tirmizi Kıyame:58)
-
“Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.”
16) Müslüman kardeĢinin baĢına geleni üzülmek
Atalarımız : “Gülme komĢuna, gelir baĢına” demiĢtir.
Müslüman, Müslüman kardeĢine zarar gelmemesi için çalıĢacak. Eğer herhangi bir
zarar geldiyse gidermeye çalıĢacaktır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 110
Mustafa ÖSELMİŞ
Müslüman, kardeĢini tehlike anında uyarmak, ırzına namusuna zarar gelmemesi için
göz kulak olmakla görevlidir.
Bir kötü halden dolayı “Oh Olsun!” denirse, Allah insanın baĢına verir.
Müslüman,
paylaĢılmalıdır.
baĢkaların
baĢına
gelen
felaketten
dolayı
sevinmez.
Üzüntüler
17) Ġyi niyetli olmak
Peygamberimiz : “Ġyi niyetli olmak mü‟minin amelinden üstündür.”
“Ameller niyete göredir.”
Ġyi niyet insanı kötü sonucun vebalinden kurtarır. Ayrıca iyi niyete sevap vardır.
Allah insanın niyetine göre muamele edecektir.
18) Allah için sevmek
Allah rızası her Ģeyin önünde olmalıdır. Peygamberimiz : “Ġman etmedikçe cennet
giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe hakiki mü‟min olamazsınız.”
“Kendi için sevdiğini baĢkası için sevmedikçe hakiki mü‟min olamazsınız” diyor.
Sevgide nefret de Allah içindir.
Yunus : “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü” demiĢtir.
Buna göre Allah için sevilecektir. Allah'ın sevdiği de sevilecektir.
19) Dargınları barıĢtırmak
Kur'an'da : “Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruĢurlarsa aralarını düzeltin”
(Hücurat:9)
“Mü‟minler kardeĢtir, öyleyse kardeĢleriniz arasını düzeltin” (Hücurat:10) emri vardır.
Peygamberimiz : “Ġnsanların arasını düzeltirken zararsız yalan söyleyen yalancı
değildir” diyor.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 111
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir Ģey yapayım derken günaha girmekten sakınmak lâzımdır. Fitneye sebep olacak laf
ve davranıĢlar zarar verir. Büyük ve Zaralı yalan söylenmez.
20) Güler yüzlü tatlı sözlü olmak
Cenab-ı Allah peygamberimize : “Kaba ve kırıcı olsaydın etrafında kimse kalmazdı”
diyor.
Atalarımız : “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” demiĢtir.
“Adam adama tatlı dilin demi yok” der.
Kaba, kırıcı olunmamalıdır.
Herkese tatlı dilli, güler yüzlü olunacaktır.
21) Ziyaret etmek
Ziyaret sevgiyi, saygıyı arttırır. Ġnsana da sevap kazandırır. Yalnız bazı Ģeylere dikkat
etmek gerekir:
-
Vakti uygun olmalı,
-
Usandırmamalı,
-
Ġzinsiz gidilmemeli,
-
Uzun süreli olmamalı, bakıĢlara dikkat edilmelidir.
-
Ev sahibin sevincine ve üzüntüsüne ortak olunmalıdır.
-
Ayrılırken Asr sûresi okunarak kalkılmalı
Bir de : El tutma, öpme gibi konularda günah girilmemeli ve eziyet verilmemelidir.
22) Hasta ziyareti
Hasta ziyaret müslümanın Müslüman üzerindeki haklarındandır.
Peygamberimiz : “Açları doyurun, sıkıntısı olanları sıkıntıdan kurtarın, hastaların
ziyaretine gidin” (Ġbni Hanbel:3/48) demiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 112
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir kutsi Hadiste Cenab-ı Allah:
-
Ey Ademoğlu! Ben hastalandım ziyaret etmedin? Kul:
-
Sen âlemlerin Rabbisin. Ben seni nasıl ziyaret edebilirim?
Falan kulum hastalandı da onu ziyaret etmedin. Onu ziyaret etseydin, beni ziyaret
etmiĢ olacaktın. (Müslim Birr:43) diyeceğini haber veriyor.
Hasta ziyaretinde
-
Çok oturmamalı,
Moralini bozacak konuĢma yapılmamalı. Atalarımız : “Dağ adamı, hasta eder, sağ
adamı ” demiĢlerdir. Bazıları hastayı daha da hasta eder. Falan da böyledi… Ģöyleydi… Ģöyle
oldu… der.
-
Hal hatır sorulup, ihtiyacı varsa giderilmelidir.
-
ġifa dilenmeli, iyileĢmesi için dua edilmelidir.
Sevgili peygamberimiz: “Açları doyurunuz, hastaları ziyaret ediniz.” (Buhari
Ef‟ime:1) diyor.
Hasta yatağında ölmek üzere ise:
-
Ölmeden önce Yasin okumalıyız.
Kelime-i ġahadet ve Kelime-i Tevhit getirilmeli, sende söyle denmez.
Peygamberimiz : “Son sözü Lailâhe illallah olan cennete girer” der.
Az az su verilir, dudakları ıslatılır ki, bir bardak suya kanıp imanın vermesin, hüsnü
hatime ile Rabbına kavuĢsun.
-
Kıbleye çevrilir.
Ölünce borçları varsa kabre girmeden ödenmeli, fazla bekletilmeden gömülmeli ve
dua edilmelidir.
-
En önemlisi ölenden, ölümden ibret alınmalıdır.
-
El alkıĢla değil, el Fatiha ile uğurlanmalıdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 113
Mustafa ÖSELMİŞ
Kimlerin cenaze namazı kılınmaz:
-
Müslüman olmayanın, “Ateistim”, “Dinsizim” diyenin,
-
Mürted olanın,
-
Ölü doğanın,
-
Ana babasının bilerek öldürenin,
-
Hırsızlık yaparken, eĢkiyalık yaparken öldürülenin,
-
Teröristin,
olmaz.
Ġhtilaflı olarak intihar edenin, namazı kılınmaz. Kılınsa ne olur? Ona hiç fayda
23) Kabir ziyaretinde bulunmak
ÖlmüĢlerimiz unutmamalıyız.
Peygamberimiz : “Kabirlerinizi ziyaret ediniz, çünkü kabir ziyareti, ölüm hatırlatır.”
(Müslim Cenaiz:3/476) buyurur.
Kabir ziyareti:
-
Ölümü hatırlatır.
-
Ġyileri ziyaret, ona 3 Ġhlas bir Fatiha okumak içimizi rahatlatır.
Bundan ölü de faydalanır:
-
Kabire selâm sünnettir.
-
Ondan bir Ģeyler beklemek tehlikelidir. ġirktir.
Bu arada günaha girilecek Ģeyler yapmamak gerekir:
-
Kabri öpmek,
-
Etrafında dönmek,
-
Açık saçık kadınlı erkekli ziyaret,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 114
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Kabirlere saygısızlık, çiğnemek, üzerinde oturmak,
-
Mum yakmak, bir Ģey bırakmak, orada namaz kılmak,
-
Ağlayıp sızlamak,
-
Ücretle Yasin okutmak,
Kabirde yatandan bir Ģeyler beklemek, ondan bir Ģeyler istemek, son derece yanlıĢtır.
Ölene de, ziyaretçiye de zarar verir.
J)
HAYVAN HAKKI
Hayvan hakkı da uyulması, gözetilmesi gereken önemli bir haktır. Hayvan hakkı da af
edilmiyor. Çünkü onlarda canlıdır. Onlarda acı çeker.
Yavrusu ölen hayvanın ağladığı, hatta üzüntüsünden ölenler bile olduğu tesbit
edilmiĢtir. Zaman zaman gözlerinden yaĢ gelir ağlarlar. Yavrularını ağızlarında taĢırken
incitmezler. Anasız, babasız kalan yavru kuĢların, komĢu yuvadaki kuĢların kendi yavrularıyla
beraber, onları da besleyip büyüttüğü gözlenmiĢtir. Sahiplerine yardım eden, ölümden
kurtaran köpeklerin, atların yaptıklarını birçoklarımız dinlemiĢizdir.
Ġnancımızda ve kültürümüzde, hayvanlara güzel muamele etmek esastır. Aç
bırakılmayacaktır. Dövülmeyecektir, iĢkence edilmeyecektir. Güçlerinin üzerinde yük
yüklenmeyecektir. Kurban edilirken acı çektirilmeyecektir. Herhangi bir organı kırılmayacak,
kesilmeyecek ve kızgın demirle dağlanmayacaktır. NiĢan alınıp, ateĢ edilmeyecektir. Av
hayvanları yumurta ve yavru döneminde avlanmayacak. Avlanırken de acı çektirilmeyecektir.
Zevk için avlanmak, ateĢte yakmak, suda boğmak, hapsetmek yasaktır, günahtır.
Peygamberimiz (s.a.) bu konuda Ģöyle buyurur:
-
“Üç kiĢi birden hayvana binince üçüncü mel‟undur.” (Ramuz:199/4)
-
“Allah hayvanın azasından birini kesene lânet etsin” (Ramuz:347/14)
Bir keçiyi hedef alıp ok atan bir kalabalığı gören peygamber : “Hayvanlara eziyet
vermeyin” buyurdu. (K.Sitte:14/525)
-
“Kötü bir kadın, köpeği susuzluktan kurtardığı için af olunmuĢtur.” (K.Sitte:6/291)
-
“Bir kadında eve hapsettiği bir kedi için cehennemliklerden olmuĢtur.” (K.Sitte:6/291)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 115
Mustafa ÖSELMİŞ
Tavuğa ateĢ edilip niĢan alındığı görünce Peygamber : “Canlı bir varlığa niĢan alana
lânet olsun” demiĢtir. Ayrıca hayvanları birbirine saldırmayı, dövüĢtürmeyi, iğdiĢ etmeyi
yasaklamıĢtır. Kesmeden bıçak bilenecektir.
Koyunu yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye baĢlayana Peygamberimiz : “Onu iki
kere öldürmek mi istersin, bıçağını önce bilesene” demiĢtir.
Hayvanlara Ģefkat ve merhamet insanın bağıĢlanmasına merhamet edilmesine sebep
olur.
Bildirildiğine göre hayvanlar, kıyamet gününde diriltilecekler ve haklarını aynen
aldıktan sonra yok olacaklardır. Demek ki, hayvana kim ne yaparsa aynı cezayı görecektir.
Hz. Ömer (r.a.) koyunu kesmek için ayağından sürükleyene:
-
“Yazıklar olsun sana! Onu ölüme en güzel Ģeklide tutup götürsene” demiĢtir.
Hayvan, yavrularından ayrılmayacaktır. Ġbni Mesut bir kuĢun yavrularını
yakaladıklarını, annelerin kanatlarını çırparak feryat ettiğini ve bu durumu gören Peygamberin
Ģöyle dediğini nakleder:
-
“Bunu yavrularından kim ayırdı? Yavrularından derhal ona iade edin”
Türk Ġslâm tarihinde canlı cansız varlıklara çok iyi geçinilmiĢ, ağaçlar bile canlı kabul
ederek korunmuĢtur.
Selçuklu, Osmanlı topraklarında baĢıboĢ hayvan yoktur. Kediler, köpekler için
hastaneler, Guraba-i Laklakan adi ile leylek için bakım evleri vardır.
III. Murat çıkardığı bir fermanla yük taĢımada kullanılan hayvanlara
taĢıyabileceklerinden fazla yük yüklemeyi yasaklamıĢ, sakat ve zayıf hayvanları yük taĢıtmayı
suç saymıĢtır.
Kanuni Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların
öldürülebilmesi için, ġeyhü‟l – Ġslam Ebu‟s-Suud Efendi‟den, Ģu beyti yazarak fetva ister:
Dırahta ger ziyân etse karınca,
Zarar var mıdır, ânı kırınca?
Yani: Ağaca karınca zara verdiği zaman, onu kırmanın, yok etmenin mahzuru var mıdır?
Ebu‟s-Suud Efendi, beyitle sorulan suale, yine bir beyitle cevap verir:
Yarın Hakk‟ın divanına varınca,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 116
Mustafa ÖSELMİŞ
Süleyman‟dan hakkını alır karınca
Ermeni Rum mahallelerinde Müslüman mahallelerini yabancılar, yollardaki
hayvanların kaçıĢıp kaçıĢmamasından ayırt ettiklerini kitaplarında yazmıĢlardır. Türklerin
merhametini anlata anlata bitirememiĢlerdir.
BaĢka ülkelerde hayvanların aynı merhameti, aynı ilgiyi gördüğü söylenemez. Köpek,
domuz bugün batıda çocukların önünde tutulduğu halde diğer hayvanların öldürülüĢü, vahĢi
hayvanlara parçalatılması zevk konusu olmaktadır.
a)
Kurban Hayvan Katliamımıdır?
Sadece köpek sevip, diğer hayvanları sevmeyen, yılbaĢında hindileri kızartıp meze
yapan, özellikle üç aylık taze süt kuzusu kestirip yiyenler, her nedense Allah'ın emri olan
kurbana gelince pek merhametli oluveriyorlar. “Kurban hayvan katliamdır” diyorlar.
Kurban, zevk için hayvanların kesilmesi olayı değildir. O dini bir vecibedir. Allah'ın
emridir.
Kurban, bir yıl et yüzü görmeyen fakir fukaranın yüzünü güldüren bir olaydır. Kurba n
eti üçe bölünür.
Her hayvanda kurban olmaz; yavru, sakat, zayıf hayvan kurban edilmez. Her hayvanda
kesilmez.
Hayvan kesilirken eziyet yoktur. Seve seve götürülecek, gözleri bağlanarak, bıçak
gösterilmeyecektir, acısı çektirilmeyecektir.
b)
Evde KuĢ Balık Beslemek Günah mı?
Balık, tabii ortamında olduğu için vebal yoktur. Ancak aç bırakılmamalı, gereken
temizliği zamanında yapılmalıdır.
Keklik gibi dağ, ormanda doğup büyüyen hayvanların hepsi caiz değildir. O tabii
ortamında yaĢamalıdır.
Bir de kafes kuĢları vardır. Kafeste yumurtalar, kafeste ürer, kafeste yaĢar. DıĢarının
özlemini çekmez. Bunlar bırakılsa kendilerini koruyamazlar, hayatlarını sürdüremezler,
ölürler. Bunlar kafeste tutulabilir. Tutulmasında bir sakınca yok. Zaman kaybına neden
olmamalıdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 117
Mustafa ÖSELMİŞ
Ancak, ülkemizde ve dünyada açlıktan, ilaçsızlıktan bunca insan, çocuk ölürken böyle
hayvanlar için pahalı yemler almak, ithal kuĢları beslemek. KomĢunu çocuğu, kalem, defter,
kitap alamazken pahalı zevklerle tatmin olmak uygun değildir.
Hele evde, kedi, köpek beslemek dinende yasaktır.
Birde son zamanlarda tesbit edilen evcil hayvanlardan geçen hastalıklar düĢünülürse,
bir çoklarının yanlıĢ yaptığına inanıyorum.
Güvercin beslenip satılıp para kazanılabilir mi? bugünkü durumda beslenip,satılıp
yenebilir. Ama baĢkalarının güvercini satmak caiz değildir.
Avcı kuĢların alım satımı da caiz değildir.
Süs kuĢlarının ticaretini yapmanın bir faydası yoktur. Ayrıca ömür boyu bir kuĢu
hapsetmenin Ġslâm‟ın ciddiyetiyle ve acıma duygusuyla bağdaĢtırmak mümkün değildir.
KuĢun da zevki vardır. Kendi zevkimiz için kuĢlar hapsedilmemelidir.
Ġnsan kutsal bir varlıktır. Ġnsanın çok önemli vazifeleri vardır. Lüzumsuz Ģeylerle
uğraĢması yakıĢmaz.
Efendim haram mı? Her haram olmayan Ģey, illa yapılır diye bir Ģey yoktur. Peki
faydası nedir?
Günümüz insanı daha ciddi iĢlerle uğraĢmalıdır. Önce insanlara görevlerini tam
yapmaya gayret etmelidir. Ondan sonra da Allah'a olan ibadet borçlarını yerine getirmelidir.
c)
Hayvanları DövüĢtürmek Doğru mu?
Hayvanlara merhamet edilecektir. Onları zevk için veya para için dövüĢtürmek
zulümdür. Zulümde dinimizde yasaktır.
Deve, boğa güreĢleri, horoz dövüĢleri, at yarıĢlarında para gayesi varsa kumardır.
Cami, Kuran Kursu, okul, hastane yapımı içinde olsa haramdır. Böyle bir para hayır da
kullanılmaz.
Sirk hayvanlarına da hapis, eziyet, kırbaç varsa o gösteriler ve kazanılan parada meĢru
değildir. Bir de sirk hayvanlarına, tavĢan, tavuk gibi canlı hayvanlar verilmesi büyük
zulümdür.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 118
Mustafa ÖSELMİŞ
Köpek dövüĢü de olsa, hayvan dövüĢlerini seyretmek para ödeyerek veya bahis tutarak
seyretmek de meĢru değildir.
Kanlar içinde
Merhametsizliktir.
kalan
hayvanların
dövüĢünü
seyretmek,
ilkel
bir
zevktir.
Peygamberimiz: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” buyurmuĢtur.
Hayvanlar yaratılıĢ gayesine göre kullanılır. Hayvana acı çektirilmez. Hayvanı
korkutmak, ürkütmek bile yasaktır. “Zulüm misliyle olur” derler. Zulmeden zulüm görür.
d)
Hangi Hayvanlar Öldürülebilir?
Her hayvanın mutlaka bir yaratılıĢ sebebi vardır. Faydasız hiç bir Ģey yaratılmamıĢtır.
Ama bazı hayvanlar vardır ki, bize zarar verir.
ĠĢte bazı hayvanların insanlara verdiği zararı önlemek için öldürmek, yok etmek
gerekiyor.
Bugün yılan, akrep, fare yırtıcı hayvanlar, yaban domuzları zarar veriyor. Bunlar
öldürülebilir. Sinek öldürülebilir. Çünkü bunlar zararlıdır.
Dikkat edilecek husus; bunlar öldürülürken acı çektirmemek, suda boğmamak, ateĢte
yakmamak gerekir.
“Efendim onun canını sen mi verdin ki öldürüyorsun” deniyor. Biz onu öldürmesek o
bizi öldürecek veya zarar verecek. Zarar söz konusu ise, zarar veren hayvan öldürülebilir.
Karınca gibi hayvanlar öldürülür mü? Ebu‟s-Suud Efendi Kanuni‟ye öldüremezsin
demiĢtir.
Birgün Hz. Peygamber bir karınca yuvasının yakıldığını görür :
-
Kim yaktı bunları? Diye sorar. Oradakiler:
-
Biz, derler. Peygamber Ģöyle buyurur.
-
AteĢte yakmak Allah'a aittir. (K.Sitte:6/294)
Karıncalar, uygun bir yolla evden çıkarılmalıdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 119
Mustafa ÖSELMİŞ
SONUÇ
Bugün size haklar konusunda bazı Ģeyle söylemeye çalıĢtım. Bilin ki, haklar bundan
ibaret değildir.
Konumuzu Ģöyle toparlayalım:
Hak-hukuk, her Ģeyin önünde gelir. Hakla bir yere varılmaz. Hak yiyen, ateĢ yemiĢ
olur.
Satarken fazla satan, aldatan, hesap yaparken fazla yazan, üzerine ateĢ almıĢ olur.
Çalan çırpan kendi aleyhinde çalmıĢ olur. BaĢkasını aldatan, kendini aldatmıĢ olur.
Hak hukukla ibadet yapılamaz; ne namaz, ne oruç, ne de hac, hepsi boĢa gider.
Hak, kıyamet gününde ateĢ olup insanı yakacaktır. Yılan olup boynuna dolanacaktır,
sokacaktır ve kendisinin ne olduğunu hatırlatacaktır.
Atalarımız : “Haram yiyenin haramı evladı olur” demiĢ. Kızım süte su kattın mı?
Hayır ana. Kat kızım. Ömer ne dedi? Ömer nereden görecek? Ömer görmezse Allah damı
görmez ana? Diyen kızdan Ömer bin Abdal aziz gibi, ısırdığı elmanın peĢine düĢen gençten
Ġmam-ı Azam gibi insanlar dünyaya gelmiĢtir.
Ġmam-ı Azam, ortağı kusurlu malı sattı diye, ortaklığı bozmuĢ ve hissesini fakir
fukaraya dağıtmıĢtır.
Yedi yıl, çalınan koyun eti yerim diye koyun eti yememiĢtir.
Haram yoldan elde edilen mal, telef olur. Süte katılan sular sel olur, sürüyü götürür.
Yangın olur kül olur.
Hak yiyen insan, huzurlu yaĢayamaz, ölür kendi rahat ölemez. Ölse de iyi ölümle
ölemez. Yatak, yorgan yırtar.
Behlül Dana cehenneme ateĢ almaya gitmiĢ. Alabildin mi diyen Harun ReĢide:
“Vermediler. Burada ateĢ olmaz, herkes ateĢini dünyadan getirir” dediler, der.
Sakın kendinizi yakacak ateĢi, kendi elinizle götürmeyin. Değmez. Kıyamet gününde
“bu durumdan kurtulmak için, dünyada sahip olduğun her Ģeyi verir miydin? Denilince
“verirdim” diyeceğinizi asla unutmayın. Orada amelimizden baĢka hiçbir Ģey fayda
vermeyecektir.
Rabbim aldanan kullarından etmesin. Aldatan kullarından da etmesin inĢallah. Amin.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 120
Mustafa ÖSELMİŞ
5. BÖLÜM
DĠNĠ VE SOSYAL GÖREV
ĠYĠLĠĞĠ EMRETMEK KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK
ÖNSÖZ
Müslümanlar olarak dinimizin bize yüklediği vazgeçilmez görev ve sorumluluklarımız
var.
Üzerimizde farzlar var, vacipler var ve sünnetler var.
Kur'an'da : “Ġnsanları Allah'a çağıran, iĢ yapan ve <Ben Müslümanım> diyenden
kimin sözü daha güzeldir.” (Fussılat:33) En iyi Müslüman, insanları Allah'a çağıran, hayırlı iĢ
yapan ve imanı ile övünen kimse olarak tanımlanmıĢtır.
BaĢka bir ayette de Müslüman kadınlar, Müslüman erkekler Ģöyle tarif edilmiĢtir.
“Onlar birbirlerinin yardımcılarıdır. Onlar iyiliği emrederler, kötülükten alıkorlar, namazı
dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Allah ve Resûlüne itaat ederler. ĠĢte onlara Allah rahmet
edecektir…” (Tevbe:71)
Buna göre Müslüman, Cenab-ı Allah'ın kendisinden istediği görevleri yeterince
yapmakla görevlidir.
Halk dilinde bir ifade var “Kokmaz bulaĢmaz” derler. Ġslâm‟da vazife olan Ģeyler
yapılmalıdır. Etkisiz, tepkisiz Müslüman olmaz.
Ġslâm‟ı temsil yoksa, emir ve görevler yerine getirilmiyorsa, nasıl Müslümansın, sen
ne iĢe yararsın? demezler mi?
Konumuz, Ġmandan sonra iyiliği emretmek, iyiliği yaymak ve kötülüğe mani olmak,
kötülükten alıkoymak gibi önemli bir görevden bahsedeceğiz.
Kötülükleri, günahları ve bizi mutsuz eden ahlâksızlıkları bugüne taĢıyan hatalarımız
üzerinde duracağız.
Rabbim yardımcımız olsun, doğruları, yazmak yazdıklarımızın etkisini ve tesirini
göstersin inĢallah.
Bir büyüğümüz Ģöyle dedi:
“Kötülüğe engel olmak, en büyük iyiliktir.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 121
Mustafa ÖSELMİŞ
A)
ĠYĠLĠĞĠ EMRETMEK
KÖTÜLÜKTEN ALIKOYMAK
Üzerimize farz olan iĢlerden biri de iyiliği emretmektir. Ġyiliği emrettikten sonra
kötülükten sakındırmak ve kötülükten alıkoymaktır. Bu görevi yapmadığımız takdirde
sorumluluk doğar, mesul oluruz.
GeçmiĢe baktığımız zaman görürüz ki, tarihin her anı her sayfası iyilerle kötülerin,
imanla küfrün mücadelesi ile doludur. Ġyiliğin ve imanın galip geldiği dönemlerde insanlık,
hep mutlu olmuĢ, kötülükle küfrün arttığı dönemlerde de kötülüğe karĢı çıkmayanlarla birlikte
insanlık Allah'ın gazabına uğramıĢ ve helâk olmuĢtur.
Bugün hızlı bir bozulma ve yozlaĢma ile karĢı karĢıyayız. Her Ģey, iyiliğin ve iyilerin
aleyhine. Ġyi olmak için ortam hazır değil. Kötülük cazip görünüyor ve gösteriliyor. Ġnsanlar
kötülüğün cazibesine kapılmıĢ. Ġyiler, suçluymuĢ gibi suçlanıyor, kınanıyor ve mahrum
ediliyor. Daha önce cezalandırılan toplumların helâk olmasına sebep olan davranıĢlar ve hayat
tarzı özendiriliyor. Ve yaygınlaĢtırılıyor.
Böyle bir dönemde dinî, ahlakî, insanî ve milli değerlerimizi korumak ve varlığımızı
devam ettirebilmek için iyiliği yaĢatmak, iyilerin sayısını arttırmak ve kötülüğe “dur!” demek
durumundayız. Ayni zamanda bu Allah'ın emridir. Peygamberin. Ġyilik hakim kılınacaktır.
Kötülükten sakındırılarak sorumlu olduğumuz insanlar korunacaktır.
Ġyiliği emretme kötülüğe mâni olma görevini, “müslümanım” diyen herkes, bilgisi ve
gücü oranında yerine getirmekle mükelleftir.
Ġ. Gazali Ģöyle der:
“Ġyiliği emretmek, kötülükten men etmek görevini özürsüz yapmayan kimse Allah'a
âsi olmuĢ olur. Çünkü Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur : Sizden insanları iyiliğe davet eden,
kötülüklerden men eden bir topluluk bulunsun” ayeti bu görevin farz olduğuna delildir.”
Bir hadiste : “Günah iĢleyenleri günahtan men etmeyenlere Allah hepsini kapsayan
azap gönderir” buyrulmuĢtur. (Kimya-yı Saadet:411)
a)
Ġyiliği emretmek kötülükten sakındırmak görevdir:
Peygamberimiz ve arkadaĢları birbirilerinden ayrılırken ASR Sûresini okurlar öyle
ayrılırlardı. Bunda müslümanlara verilen mesaj vardır. Bu mesajı, Sahabi devamlı birbirine
hatırlatmıĢ ve yerine getirmiĢtir. Nedir o mesaj?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 122
Mustafa ÖSELMİŞ
“Asra yemin olsun ki, insanlar muhakkak hüsrandadır, zarardadır. Ancak iman
edenler, Salih amel iĢleyenler, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna!” iĢte mesaj;
Salih amel ve tavsiye, öğüt vermek ve zarardan ziyandan kurtulmak, kurtarmak…
b)
Ġyiliği emretmek ihlaslı ve samimi Müslümanların iĢidir:
Bu herkese nasip olmaz. Herkes iyiliği temsil edemez. Ġyi yaĢayamaz.
Kur'an'da Ģöyle buyrulur :
“Siz insanlar için hayırlı kimselersiniz. Ġyiliği emredip kötülükten vazgeçirmeye
çalıĢırsınız.” (Al-i Ġmran:110)
Burada hayırlı insanlar olma, iyiliği emretme, kötülükten vazgeçirmeye bağlanmıĢtır.
Müslüman, nemelazımcı, pasif, pısırık, tepkisiz olmaz. Bu hallerin hiçbiri Ġslâm‟a
uygun değil.
Ġslâm, Allah yolunda nefes tüketen ömür harcayan ve ayağı tozlanan insan ister. Hz.
Peygamber (s.a.) :
“Cennet kılıçların gölgesi altındadır” demiĢ çalıĢılmazsa nasıl cennete girilecek.
Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sormuĢtur:
-
Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz?
Birisi, “Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak Ġslâm‟a daha
çok hizmet edeyim diye”, dedi. Bir baĢkası “ġu kadar sürüm (davar, koyun, keçi) mal ve
mülküm olsun isterdim. Gerektikçe onları sarf ederek dine yararlı olayım diye.” dedi. Herkes
buna benzer Ģeyler söyledi. Hz. Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer‟e
sordu:
-
Ya Ömer peki sen ne dilerdin?
Cevap verdi:
“Ben de Muaz, ġâlim, Ebû Ubeyde gibi Müslümanlar yetiĢsin isterdim. Ġslâm‟a onlar
vasıtasıyla hizmet edeyim diye” cevabını vermiĢtir.
Bize düĢen, evlatlarımızı güzel yetiĢtirelim. Gençleri güzel yetiĢtirelim, insan önemli,
insan yetiĢtirelim.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 123
Mustafa ÖSELMİŞ
ġu sokakların haline bakın, evlerimizin içine bakın. Bunlar ilgisiz kalmıĢ insanlar.
Bunların hesabını Allah bize soracak. Elimizin altında olup da yetiĢtirmediğimiz insanların
hesabını Allah bizden soracak. Ayrıca onlar bizim yakamıza yapıĢacak: “Allah'ım bundan
benim intikamımı al. Bu bana görevini yapmadı diyecek.”
Bazılarımızın mazereti hazır. Yapamıyorum, edemiyorum, ne yaptıysam olmadı,
dövdüm olmadı… gibi
Bazıları da bu görevden uzaklaĢtırmak için ne lazımsa yapıyor. Ġyiliği emretme,
kötülükten men etme durumunda olan, etkili kimselerin cebine para girmesine sağlıyor, onu
meĢgul ediyor. Yani ağzına bal sürüyor.
Bazen de “sen mi düzelteceksin, sana mı kaldı” diyerek vazifeden, hizmetten
uzaklaĢtırma gayretleri görülüyor.
Birgün Hasan-ı Basri‟ye biri Ģöyle diyor:
-
“Sakın kendini temizlemeden insanlara iyiliği davet etme”
Hasan Basri:
“Bu teklifini lânetli Ģeytan yapar. Ġyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek kapısını
kapatmak ister” der.
BaĢkalarının kötülükten men etme görevi olanlara Ģer güçlerin hakimiyetine müsaade
etmemek gerekir.
Kur'an'da Emr-i Mâruf-Nehyi anıl münker görevini yapmamak küfür, sebebi
sayılmıĢtır.
“Ġsrail oğullarından küfredenlere Davut ve Ġsa‟nın diliyle lânet okunmuĢtur. Bunun
sebebi, isyan etmeleri, aĢırı gitmeleri, birbirini kötülükten men etmemeleridir. Bu hal ne
kötüdür” (Miâda:78)
Bu âyeti Hz. Peygamber (s.a.) Ģöyle açıklamıĢtır:
“Ġsrailoğulları arasında zulüm yayılınca biri bir baĢkasını günah iĢlerken görür, onu
nehyederdi. (Yapma etme derdi) Fakat ertesi gün o adamla yiyip içmek, oturup kalkabilmek
için onu kötülükten men etmezdi. Allah da onları birbirine benzetti ve bu âyet indi.” Dedikten
sonra Allah Rasûlü doğrulmuĢ Ģöyle demiĢtir: “Ya zalime engel olursunuz ve kötülüğü
önlersiniz, ya da bu hal sizin baĢınıza da gelir.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 124
Mustafa ÖSELMİŞ
c)
Ġyiliği emretmek kötülükten sakındırmak kurtuluĢumuza sebep olabilecek
hayırlı bir iĢtir:
Bu konuda Sevgili Peygamberimiz Ģöyle diyor:
“Allah'a yemin ederim ki, Hak adına insanları kötülükten men etmezseniz Allah'ın
rızasını kazanamazsınız.” (Hadis Ans. 1/235)
Tevbe Sûresinin 71. ayetinde Cenab-ı Allah'ın rahmetine mahzar olacak olanlar
sayılırken; namaz kılanlar, zekat verenler ve Allah'ın Rasûlü‟ne itaat edenlerle beraber iyiliği
emredenler ve kötülükten men edenler zikredilmiĢtir.
Bu görev, Ġslâm‟ın temel prensiplerindendir. Ġyilikten yana olmak, kötülüğe karĢı
çıkmak, her müslümanın görevidir. Bu görevi yapanlar cezadan kurtulmuĢlardır. Tepkisiz ve
nemelâzımcılar ise, helâk olmaktan kendilerin kurtaramamıĢlardır. Bu durumu Kur'an'da
Cenab-ı Allah Ģöyle bildirmiĢtir:
“Sizden iyiliğe çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan men eden bir cennet olsun.
ĠĢte baĢarıya eriĢenler yalnız onlardır.” buyurmuĢtur.
(Al-i Ġmran:104)
d)
Kur'an'da azmetmezi gereken iĢler olarak Ģunlar sayılmıĢtır:
“Namaz kıl, uygun olanı buyurup fenalığı önle, baĢına gelene sabret. Doğrusu bunlar
azmedilmeye değer iĢlerdir.” (Lokman:17)
Peygamberin arkadaĢlarından bir örnek sunmak istiyorum:
“Ebu‟d-Derda Hz.‟leri birgün yolda bir grup insanla karĢılaĢır. Onlar, bir adamın
baĢına toplanmıĢlar, ona hem vuruyorlar, hem de sövüyorlar. Onlara sorar:
-
Ne oluyor? Derler ki:
-
Bu adam günahkârdır. Ebu‟d-Derda Ģöyle der:
Eğer bu adam, bir kuyuya düĢmüĢ olsa idi, günahkâr diye bu adamı çıkarmaz
mıydınız? Onlar:
-
Elbette çıkarırdık, derler. Bunun üzerine Ebu‟d-Derda (r.a.) :
O halde günah kuyunsa düĢmüĢ bu adamı dövmeyin, kötü söz söylemeyin. Ona
ancak öğüt verin, yaptığının yanlıĢ olduğunu anlatın. Elinizi uzatıp onu günah kuyusundan
çıkarın. Ayıca sizi onun iĢlediği günaha düĢmekten koruyan Allah'a Ģükredin, der. oradakiler:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 125
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Sen ona kızmıyor musun? Derler.
Ebu‟d-Derda (r.a.) :
Ben onun iĢlediği günah kızmıyorum. Eğer o günahı terk ederse, benim kardeĢimdir,
deyince adam, günah tevbe ettiğini söylüyor ve ağlamaya baĢlıyor.”
Bu olay, helâk olmaktan kurtulmanın, helâk olmaya sebep olan kötülüklere ve kötülere
karĢı çıkmanı yolunu, bize anlatması bakımında değerlendirilmesi gereken bir olaydır.
Hiçbir insan, kötü yaratılmamıĢtır. Hiçbir insan kötü değildir. Yaptığı iĢ kötüdür.
Ġnsanı kirleten, günahlardır.
Hepimizin hedefi, kötülüktür, günahtır. Bunların ortadan kalkmasıdır. Görevimiz,
düĢenin elinden tutmaktır.
e)
Ġyi ortam hazırlamak görevimizdir:
Ġyilik için, iyiler için, iyi insan yetiĢmesi için iyi ortamlar hazırlamak içinde
çalıĢmamız lâzımdır. Nasıl bizden sonrakilere iyi bir dünya ortamı hazırlamak için hırsla mal
topluyorsak, ahlaki ve mânevi huzur ortamı hazırlamakla mükellefiz.
Büyükler iyi örnek olacak, iyi Ģeyler söyleyecek kötülüğün karĢısına dikilecektir. Yani
büyükler, etkisini ve yetkisini kullanacak.
ġu gittikçe kötüleĢen ortamda çocuklarınızın yaĢamasına razı mısınız? Değilse, çok
çalıĢmamız lâzım.
GeçmiĢte devlet adamlarımız “Yeryüzünde kötülük kalmayıncaya kadar…” ilahî
emrine uyarak gündüz oturup dinlenmemiĢ, gece rahat yataklarında yatmamıĢlardır. “Ya Ģehid
ya gazi” idealiyle yaĢamıĢlardır. Bize güzel Ģeyler bırakabilmek için çırpınıp durmuĢlardır.
Çok etkilendiğim bir gazete haberinden bahsetmek istiyorum.
Tuzağa düĢürülmüĢ, kötü muamele uğramıĢ bir kadının feryadı Ģöyle idi : “FuhuĢ
çetesi kurbanı kadın: Ġnsanlar, Müslümanlar neredesiniz?”
BaĢbakanlık Ġnsan Hakları BaĢkanlığına mektup yazan kadın : “Ġnsanlar, Müslümanlar
neredesiniz, imdat!” diye baĢladığı mektubunda “FuhĢun mekanın kurup zinaya zemin
hazırlıyorlar. Günaha zevk deyip iĢ yerine koyuyorlar. Orada çocuk denecek yaĢta kızları
pazarlıyorlar. Zorla orda burada çalıĢtırıyorlar. Buralara kimi kızını satıyor, kimi de eĢini,
bacısını satıyor. Oraya gelenlere uyuĢturucu veriyorlar… Neredensiniz insanlar, neredesiniz
Müslümanlar! Ġmdat!” (22 Haziran 2004, Zaman)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 126
Mustafa ÖSELMİŞ
Hakikaten bunca yozlaĢma ve bunca bozulma ortamında Müslümanlar nerede? Ne yapıyor?
dersiniz.
f)
Sorumsuz insan düĢünülemez:
Herkesin gücüne, yaĢına, yetkisine göre sorumlulukları vardır.
Ġnsanları kötülükten alıkoymak, zalimi zulmünde vazgeçirmek, her inanç sahibi, aklı
baĢında insanın görevidir.
Hz. Peygamber Ģöyle der:
“Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği ısrarla emreder, kötülükten alıkorsunuz ya da
Allah size azap gönderir. Sonra siz azaptan kurtulmak için dua edersiniz de duanız kabul
olmaz.” (Tirmizi, Fiten:9)
Akif‟in ifadesiyle:
“Emri bil mâruf imiĢ ıhvân-ı Ġslâm‟ın iĢi,
NehyedermiĢ bir fenâlık görse, kardeĢ kardeĢi”
Ġnsan sadece kendisinden sorumlu değildir. “Ġyiliği emret kötülükten alıkoy emri
Allah'ın emridir.”
Ġnsanın kurtuluĢu önce kendini düzeltmesine bağlıdır. Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
“Ey Ġman Edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın” (Maida:105) Aynı halde iken
baĢkalarını men etmemiz bir Ģey ifade etmez.
Hidayet Allah'tan çalıĢmak bizden Biz zaferden değil, seferden sorumluyuz. Sonuç
Rabbime aittir.
Peygamberlerin görevi bile tebliğdir. Ġyiliği, kötülüğü bildirmektir. Hidayet
Allah'tandır. Bizim uyarmak, anlatmak vazgeçirmeye çalıĢmak görevimizdir.
Peygamberimiz bütün görevlerini terkinin Kıyamet alameti olduğunu bildirmiĢtir.
Hz. Peygamber (s.a.) Ģöyle haber veriyor:
“Öyle bir zaman gelecek ki, insanlar iyiliği özendirmeyecek, kötülükten de
sakındırmayacaklardır.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 127
Mustafa ÖSELMİŞ
ġöyle anlatırlar:
Mevlana Hz.‟leri yolda giderken, iĢlediği suçtan dolayı idam edilen birini görür. KoĢar
ayaklarına sarılır, ağlayarak der ki: “Beni affet, eğer seninle ilgilenseydim belki sen bu
duruma düĢmezdin…” diyor.
“Her koyun kendi bacağında asılmıyor?” Aslında kokusu herkesi rahatsız ediyor.
Ġslâm‟da “Nil Nehri kenarında bir kurt bur kuzuyu yese, mesul Ömer‟dir” anlayıĢı
hakimdir. Bir çöküĢ varsa, bir kokuĢmuĢluk varsa, o toplumda yaĢayan herkes sorumludur.
“Bana ne” diyemez.
Peygamber Efendimiz:
“Herhangi bir kimse, bir günahı, görür hoĢ karĢılamazsa, san ki o kimse o günahın
iĢlendiği toplumda bulunmamıĢ gibi olur. Günahın iĢlendiği toplumda bulunmadığı halde
günahı seven kimse ise, sanki o günah iĢlendiği zaman orada hazırmıĢ gibi sorumlu olur.”
(Ġhya:5/147) buyurmuĢtur.
BaĢıboĢluk, sorumsuzluk, olaylara lakayıt kalma, tepki göstermeme toplumları yiyip
bitirmiĢtir.
Hz. Ömer (r.a.) bir grup insana sorar:
-
Ġnsanların mânevi değerlerine zarar veren, falana neden mâni olmadınız?
-
Dilinden korkarız, derler.
Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.):
-
Ona mâni olmamanız, onun yaptığına iĢtirak etmenizden farksızdır, der.
Ġyi insan, kötülük yapmayan insan değil, kötülük yapmadığı gibi kötülüğe karĢı olan
ve iyilik yapan insandır.
Kimse, “Benim iyiliğimde bana, kötülüğüm de bana” diyemez. Ġyilik yapmayınca, iyi
olmanın fazla bir anlamı yoktur. Ayrıca insanın tek baĢına huzur araması, yalnız kendisinin
kurtuluĢunu beklemesi, bencil bir duygu olur. Ġbni Sina‟nın “Tek baĢına cennete girilmez. Tek
baĢına girmek isteyen, zaten cennetlik değildir.”diye güzel bir sözü var.
Bu konuda sorumlulukların yerine getirilmesine mani olan önemli bir husus da, rızık
endiĢesi ve ölüm korkusudur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 128
Mustafa ÖSELMİŞ
Rızkı veren Allah‟tır. Ġnsanın rızkı Ahmed‟in, Mehmet‟in elinde değildir. Cenab-ı
Allah kime ne takdir ettiyse onu kimse engelleyemez. Ayrıca kimse kimsenin rızkını yiyemez.
Bu konuda kimsenin en ufak bir endiĢesi olmaması gerekir.
Diğer bir husus da ölüm korkusudur. Ölüm de rastgele olan bir Ģey değildir. Allah
insanın ecelini onun bunun eline vermemiĢtir. Eceli gelmeden kimse ölmez. Eceli geleninde
ömrü bir saniye de olsa devam etmez. Atalarımız : “Korkunun ölüme çaresi yoktur.” DemiĢ,
kaçmakla ölümden kurtuluna- mıyacağını ifade etmiĢlerdir.
Allah'tan korkan, kuldan korkmaz. Allah'tan korkulmadığı zaman iĢte felâket o
zamandır.
Ġnandım diyen bilmelidir ki, Cenab-ı Allah'ın izni ve takdiri olmadan insana ne bir
zarar gelir.
Peygamber efendimiz : “Gerçek mücahit nefsi ile cihad edendir” (Tirmizi, Cihad:2)
buyurarak önce nefsimizi aĢmamız gerektiğini ifade etmiĢtir.
g)
Emeklilik yılları en güzel hizmet zamanıdır:
YaĢlılık ve emeklilik günleri yatmak, uyumak gezmek ve eğlenmek için gaflet
değildir. Ġnsan isterse emeklilikte ibadetleri ile, hizmetleri il tam bir Allah adamı olabilir.
Ġnsanın hayatın son devresi sayılan yaĢlılık, emeklilik, insanın son fırsatıdır. Bu fırsat
kaçmamalıdır. Bu son fırsat iyi değerlendirilirse, geçmiĢin hatalarını telâfi imkânı yakalınmıĢ
olur, bol sevap kazanma fırsatı elde edilmiĢ olur.
Neler Yapılabilir?
Önce geçmiĢti Allah'a namaz, oruç gibi borçlar varsa, kaza edilir. Nafile ibadetlerle
kurtuluĢ sağlanır.
-
Allah yolunda hizmet edilir, Allah'ın kullarına yardımcı olunuru.
-
Allah yolunda nefes tüketen, ayağı tozlananlara destek olunur.
-
Bol bol zikir yapılır, Kur‟an okunur.
-
Ġslâm‟i bilgiler öğrenilir, okunur, sohbetlere gidilir.
Çoğumuz emekli oluyor, kendine bir köĢe veya rahat bir yatak buluyor, kendini
çürümeye terk ediyor. Veya kahveye devam ediyor. Yeni yeni kumar oyunları öğreniyor. Bir
kısmı da sadece cami ile ev arası gidip geliyor, kimseye faydası dokunmuyor.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 129
Mustafa ÖSELMİŞ
Gelin son fırsatı değerlendirelim. Son günlerimizi en güzel günler yapalım. Ölüm
geliyor, kurtulmak için büyük bir gayret gösterelim, güzel bir ölümle ölelim.
Sevap kazanma yollar çoktur.
Meselâ; oruç tutanlara hizmet edenler için Hz. Peygamber Ģöyle buyurur :
“Oruçsuzlar, oruçluları geçti. Onlardan daha çok sevap kazandı.”(Buhari Cihad:71)
Bugün öyle hizmetler var ki, tam emekli ve yaĢlı iĢi. Çok sevaplı iĢler. Ġyilik
yapamasak bile iyiliğe sebep olma var. Sevap için Emeklilik güzel bir fırsattır.
ĠĢ, çalıĢma denince akla hep dünya iĢi gelmemelidir. Emeklilikte dünya iĢinden emekli
olunmuĢtur. Ahiret iĢini, iĢ ve meĢguliyet soymazsak, sonu hüsrandır, sonu piĢmanlıktır.
Hep insanlara, hep dünyaya kulluk olup durulmaz. Adam çok yaĢlanmıĢ, saçı baĢı
ağarmıĢ, ölümün alâmetlerini üzerinde taĢıyor, bir türlü dünyadan kopamıyor. Dünyayı daha
çok seviyor.
Hz. Peygamber : “Ġnsanların en hayırlısı, insanlara hizmet edendir” buyurmuĢtur.
Hizmetten geri kalınmamalıdır. Ben çalıĢsam ne olacak, bir benimle mi olacak gibi
ümitsizliğe düĢünülmemelidir. Veya : “Biz çok çalıĢtık birazda baĢkaları çalıĢsın”
denmemelidir.
Ġnsanları yaĢatan ümit, öldüren ümitsizliktir.
Mehmet Akif:
“Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak;
Alçak bir ölüm varsa, eminim budur ancak.
Âlemde ziya kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan ĢaĢkın adam, kalk!” der.
ġer güçleri harıl harıl çalıĢırken yatılmaz. Yatılırsa, altından kalkılamayacak vebalin
altına girilmiĢ olur.
h)
ÇalıĢmayı terk etmek helâk sebebidir:
Ġyiliği emretmeyen, birbirini kötülükten sakındırmayan toplum varda, bozulan düzen
içinde önce huzursuzluk görülmüĢ sonra da o topluma felaketler yağmıĢtır. Kötülük gizli de
olsa, açık da yapılsa o kötülükten toplum zarar görmüĢtür.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 130
Mustafa ÖSELMİŞ
Birgün Hz. Hureyfe (r.a.) Peygamber Efendimize sormuĢ, o da cevap vermiĢtir:
-
Ey Allah'ın elçisi! Ġyiliği emretmek, kötülüğe mani olmak ne zaman terk edilir?
-
Ġsrail oğullarının baĢına gelenler sizin baĢınıza geldiği zaman.
Ġyileriniz zalimlerinize yardakçılık eder. Fıkıh kötülerinizin eline düĢer. Yönetim,
küçüklerinizin (düĢüklerinizin) eline geçer. ĠĢte o zaman fitnenin hücumuna uğrarsınız ve
birbirinize düĢersiniz, buyurur.
Bugün birçoklarımızda korkaklık, haksızlıklara, kötülüklere karĢı suskunluk, hakkı
savunmamak, hastalık haline gelmiĢtir. Hayati görev olan tepki ve iyiliği emretmek,
kötülükten men etmek görevi yerine getirilmez olmuĢtur.
Allah (c.c.) toptan belâ vermeden, üzerimize düĢeni yapalım. Nuh peygamberin
azgınlıkta ileri giden milleti helâk olacaktır. Melekleri
-
Ya Rabbi! Aralarında iyiler de var, onlar da mı helâk olacak? diye sorarlar.
-
Evet çünkü onlar kötülüğe mani olmadılar, cevabını vermiĢtir.
Hz. Ali (r.a.) : “Sizden evvelkiler iyiliği emredip kötülükten sakındırmadıkları için
helâk oldular. Onların baĢına gelen felâketler sizin baĢınıza gelmeden, iyiliği emredip
kötülükten sakındırınız.” demiĢtir.
Bizans Ġmparatoru Herakliyus, Antakya‟da yenilerek dönen Rum Askerlerine hitaben:
Yazıklar olsun size! Söyleyin bana savaĢtığınız kiĢiler sizler gibi değimliydi? DemiĢ
onlar da:
-
Evet, deyince Ġmparator,
-
Pek siz mi çoktunuz? Onlar mı?
Diye sormuĢ. Askerlerin baĢındaki komutan Ģu cevabı vermiĢtir.
-
Biz çoktuk.
-
Öyleyse niye yenildiniz? Sorusuna Ģu cevabı vermiĢtir:
Onlar gündüz oruç tutuyor, gece ibadet ediyor. Verdikleri sözü yerine getiriyorlar.
Ġyiliği emredip, kötülükten sakındırıyorlar. Biz ise Ģarap içiyoruz, zina ediyoruz, haram
yiyoruz, zulmediyoruz, yeryüzünde fesat çıkarıyoruz, iyiliği değil kötülüğü teĢvik ediyoruz.
ġöyle nakledilir:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 131
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Lût‟un kavmi helâk olduğunda onların içinde gecelerini ibadetle, gündüzlerini
oruçla geçirenler vardı. Onlar sorumluluklarını yerine getirmedikleri için helâk oldular.
ġuayb peygamberin kavmi Eyke halkı, aralarında kim bilir ne kadar iyiler vardı. Hz.
Peygamber Ģöyle bildirir:
“Bir bölgede kötülük, meydana çıktığında kötülük men edilmezse, Allah onlara
azabını indirir. Ġyilere de mi? Denince; evet fakat sonra o iyiler Allah'ın rahmetine mağfiretine
kavuĢur.” (Ramuz:54/2)
“Bir de iyilik hakim kılınmaz, kötülüğe karĢı olunmazsa, Allah onlara Ģerlileri
musallat eder. Ġyi kimseler dua eder ama duaları kabul olmaz.” (Ramuz:502/11)
Kur'an'da :”Bir yerin halkı ıslah edici olduğu halde Rabbin haksızlıkla onları helâk
etmez.” (Hûd:17)
Ġsra Sûresinin 16. ayetinde zenginlik sebebiyle Ģımaranlar emredilen, iyiliği
yapmazlarsa, bi orayı darmadağın ederiz, demiĢtir.
Ġyi kimseler ortaya çıkmazsa kötüler ortalıkta dolaĢır. Ġyiler çalıĢmazsa, kötüler galip
gelir. ĠĢte o zaman kötülük yayılır.
Eski Yunan düĢünürlerinden Eflatun : “Ġyi insanlar devlet idaresine talip olmuyor;
politikaya girmek istemiyor. Bunun için iyileri cezalandırmak gerek. Ama bu zaten
kendiliğinden oluyor. Politikaya girmek istemeyen iyiler, kötü insanlar tarafından idare
edilmek suretiyle cezalandırılmıĢ oluyorlar” diyerek bugün bizimle ilgili olan bir yaraya
parmak basmıĢtır.
Ġyi insanlar cesaretli olmalı ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Ancak iyilerin
baĢta olmasıyla iyilikler yayılır. O zaman kötüler cesaret bulamaz. Ġyi olmak, iyilik yapmak
isteyenler, iyi bir ortam bulacaklardır. Böylece iyi insan, iyi vatandaĢlar yetiĢecektir.
Müslümanların baĢında Hz. Ömer vardır. Medine sokaklarında dolaĢırken, bir evden
anasıyla kızının Ģu konuĢmalarını dinler:
-
Kızım! Biraz su getir de süte katalım.
-
Olmaz anne Halife Ömer “süte su katmayın” demedi mi?
-
Kızım, Ömer nerden bilecek, görecek?
-
Anacağım, Ömer görmese, bilmese Allah da mı görmüyor, bilmiyor?
Halife Ömer bu kızı oğlu ile everir ve Ömer b. Abdülaziz gibi torunu olur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 132
Mustafa ÖSELMİŞ
B)
KÖTÜLÜĞE TEPKĠ GÖSTERMEK
KÖTÜLÜKTEN MEN ETMEK
YozlaĢmanın önüne geçmenin en güzel yolu, kötülüğe karĢı çıkmak ve kötülüğe tepki
göstermektir.
Tepkinin anlamı, Ben kötülüğü tasvip etmiyorum. Zulme râzı değilim. Günahına da
ortak değilim, demektir.
Tepki, aynı zamanda savunma Ģeklidir. Tepki ile kötülüğün önüne geçilmiĢ olur.
Olan biteni seyretmek olmaz. Her tepki mutlaka bir ses verecektir. Vücut mikroplara
karĢı savunma yapmasa, sağlığını koruyamaz. Veya hasta ilâç almasa iyileĢmez.
Halife Hz. Ebu Bekir son anlarında ileri gelenleri toplamıĢ onlara Ģunları söylemiĢtir:
“Hiçbir belâ ve musibet sizi dininizin emirlerini ve Rabbinizin tavsiyelerini yerine
getirmekten alıkoymasın.”
Hz. Peygamber Ģöyle buyurmuĢtur:
“Bir topluluk içinde bir anlam kalkarda bir takım çirkin hareketler iĢlerse, o
topluluktakilerde ona mâni olmaya güçleri yettiği halde mâni olmazlarsa, ölmeden Allah
onlara belâ verir.” (Müslüman ġahsiyeti:216 (Altınoluk Hediyesi))
Hz. Peygamber (s.a.) birkaç hadiste Ģöyle buyurmuĢtur:
-
“Üzerine düĢen sözü söylemeyene Cenab-ı Allah
-
Niye söylemedin? Diyecek
-
Söylememi falan korku engelledi, deyince, Allah:
-
Ondan değil de benden korkman gerekmez miydi?” diyecek. (Hadis Ans:17/554)
“Bir topluluk çirkin olan bir iĢi görüp de onu değiĢtirmedikleri zaman, Allah onları
toptan cezalandırır.” (et‟Tergıb Ve‟t-Terkip : 3/229)
“Bir adam kıyamet günü birinin yakasına yapıĢır. O:
-
Sen kimsin? Niye yakama yapıĢıyorsun? Der o da:
Sen beni bir kötülük üzerine gördün de, beni nehyetmedin!” der. (Ġbni Hacer El
Heytemi, Helal Haram 2/491)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 133
Mustafa ÖSELMİŞ
Öğüt vermeyi geliĢtirebilsek, birçok insan kendine gelecektir. “Bu sana yakıĢmıyor”,
“Ayıp olmuyor mu?”, “Kendine zarar veriyorsun” gibi sözler uyarıcı olur.
Bir de kınama, hatta tasvip etmiyorum, bakıĢı bile birçok insana yetip artacaktır. Zina
her insanda biraz insanlık, bir Müslümanlık, biraz da edep haya duygusu vardır.
Bu duygular tamamen yok olmadan harekete geçmemiz lâzım.
Namuslu insanlar ortaya çıkmazsa, namussuzlar söz sahibi olacaktır. Tepki gösteren
kadın, nasıl namuslu kalma hakkını elde ederse, bizler de inancımıza kültürümüze uygun
yaĢama hakkını ancak duyarlı olmakla elde ederiz.
ġikayet çere değildir. Atalarımız : “Sövmekle Ģeytanın sayısı artar” demiĢlerdir. Buna
göre kızmak, köpürmek de çare değildir. MeĢru yollarla, meĢru çarelere baĢvurmak
görevimizdir. Geç kalırsak onun da çaresi yok. Ev soyulduktan sonra kapı kilitlemenin, namus
elden gittikten sonra namus davası açmanın ne anlamı olabilir?
Kötülüklerin artması, Ģikayetlerin çoğalması, dünün ve bugünün ilgisizliğindendir.
MeĢru olmayan herĢey için görev yapılmalıdır. Çirkinliklerin, gayri meĢru iĢler, birilerini
rahatsız etmiyorsa, o kimseler imanlarını gözden geçirmelidirler.
Kötü halimiz kadar değildir, bizim hatamızdır. ġu hususu da özellikle ifade etmek
istiyorum ki, yanlıĢ ve eksik kadar ve tevekkül anlayıĢımız bizi uyuĢukluğa, korkaklığa,
umursamazlığa sevk etmemelidir.
Sevgili peygamberimiz haksızlıklara karĢı koyabilmek için Hılful Füdul Cemiyetine
girmiĢtir. Haksızlığa uğrayan Hıristiyanın Ģikayeti üzerine, yerinden fırlayıp Ebu Cehilin
kapısını yumruklamıĢ, hak yerini buluncaya kadar kapıdan ayrılmamıĢtır.
Çok anlamlı olduğu için tarihi bir olayı hatırlatmak istiyorum. Mesele Ģu : Adamın biri
Ġstanbul‟da ÇeĢme yaptırır ve üzerine “Müslümanlar içemez” yazdırır. Bu ne demek oluyor
diye karakola çekerler. Osmanlı çöküĢ dönemidir. Sebebini sorarlar. Anlatabilmek için
Havrada ibadet sırasında Hahamın tutuklanmasını ister. Haham tutuklanınca bütün Yahudiler
ayağa kalkar, karakola yığılırlar. Pazar günü ibadet sırasında Papazın tutuklanmasını ister.
Papaz tutuklanır, bütün Hıristiyanlar ayaklanır, karakola taĢınırlar. Papaz serbest
bırakılamadan dağılmazlar. Cuma günü hutbeden sonra Ġmam‟ın tutuklanmasını ister. Ġmam
tutuklanır karakola götürülür. Camide biri öne geçer, namaz kılınır, herkes hiçbir Ģey olmamıĢ
gibi evine iĢine dağılır, bir kiĢi gelip de “Bizim hocaya ne oldu, suçu neymiĢ” demez. O adam
Ģimdi anladınız mı neden “Müslümanlar içemez” yazdırdığı mı? der.
Hz. Ömer (r.a.) : “Zındıkların atılganlığından, Müslümanların uyuĢukluğundan Allah'a
sığırım” demiĢtir.
Müslüman uyuĢuk, duyarsız, tepkisiz olmamalı, duyarlı olmalı, hassas olmalıdır. Bir
Ģey beğenip beğenmediğini en azından haykırmalıdır. YaĢamak, varolmak isteyenler tepki
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 134
Mustafa ÖSELMİŞ
göstermelidir. Çünkü her insanın her toplumun korunması gereken değerleri vardır. Bizden
öncekiler de geleceğin kendimizin olmasını ve bizden sonraki nesle iyi bir gelecek hazırlamak
istiyorsak, umursamazlığı terk etmemiz ve üzerimize serpilen ölü toprağını silkelememiz
lâzımdır.
Ġnancımızda nemelâzımcılık, pasiflik yoktur. Diz boyu olan rezaletlere, kepazeliklere
ayıplama Ģeklinde bile tepki gösteremiyorsak, inancımızı, Müslüman olduğumuzu ne ile nasıl
isbat edebileceğiz?
Merhum Mehmet Akif ne güzel ifade etmiĢtir:
“Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,
Adam aldırma geç git diyemem aldırırım,
Çiğnerim, çiğnerim hakkı tutar kaldırırım.”
Saldırı, canımıza, malımıza, arabamıza olduğu, namusumuza el ve dil uzatıldığı zaman
ki göstermediğimiz tepkiyi, milli ahlaki, manevi konularda da göstermedikçe, düĢman
tehlikesinden emin olamayız.
Sevgili Peygamberimizin emrine göre : “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle yok
ediniz. Buna gücünüz yetmezse, dilinizle yok ediniz. Bunu da yapmaya gücünüz yetmezse
kalbinizle buğzediniz. Bu ise imanın en zayıf noktasıdır.” Bu emre göre kötülüğe karĢı
çıkılacak, hangi yolla mümkün ise o yolla yok edilecektir. Kötülüğün yanında olmak,
tahrikçisi, teĢvikçisi olmak Ģöyle dursun kötülüğü umursamamak büyük suçtur. (Bak:Müslim
1/69)
Birgün Peygambere sorarlar:
-
Ġçimizde iyiler olduğu halde felâketlere uğrar mıyız? Peygamber cevap verir:
-
Fenalık çoğalırsa evet, böylece artan kötülüğün herkes zarar vereceğini belirtmiĢtir.
Nuh Peygamberim inanmayan, azgınlıkta ileri giden milleti helâk olacaktır.
Meleklerin : “Ya Rabbi! Aralarında iyileri giden milleti helâk olacak mı?” diye sorduğu
Cenab-ı Allah'ın : “Evet, çünkü onlar kötülüğe mani olmadılar” cevabını verdiği rivayet
olunur. Allah : “Fenalıktan vazgeçirenleri kurtardık, zulmedenleri, günah iĢlemeleri sebebiyle
Ģiddetli azaba uğrattık.” (A‟raf Sûresi:165) buyurarak kötülüğe karĢı çıkanların
kurtulduklarını bildirmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 135
Mustafa ÖSELMİŞ
a)
Ġyiliğe çığır açmak
Ġyilik yapmak iyiliğe çığır açmak, kötülüğe karĢı olmak için güzel bir neden vardır.
Ġnancımıza göre iyilik ve kötülükler için amel defteri kapanmaz. Yani uzun süre iyi ve kötü
devam ettiği müddetçe baĢlatana, sebep olana günah veya sevap yazılmaya devam eder.
Dinimizin bildirdiğine göre bir iyiliği yapan, yapılmasına sebep olan, o iyiliği bizzat iĢlemiĢ
gibidir. Bir kötülüğe sebep olan da, o kötülük devam ettiği müddetçe iĢlenen kötülüklerin
günahı, sebep olana da yazılır. Bu durum Ģu hadislerle daha iyi anlaĢılacaktır:
“Kim iyi bir çığır açarsa, açtığı çığrın ecri ve kendisinden sonra o yolda amel
edenlerin ecrinin bir misli-onların sevaplarından hiçbir Ģey eksilmeksizin kendisinin olur. Kim
de kötü bir çığır açacak olursa, açtığı çığırın ağır günah yükü ve kendisinden sonra o çığırda iĢ
görenlerin yüklendiği vebal, onların günah yüklerinden hiçbir Ģey eksilmeksizin o kimsenin
üzerine yüklenmiĢ olur.” (Müslim, c.8,s.61)
“Zulmen öldürülen hiçbir Ģahıs yoktur ki, Âdem Peygamberin ilk oğlu (Kâbil)
üzerine onun kanını akıtmaktan dolayı bir günah nasibi ayrılmıĢ olmasın. Zira o adam
öldürme çığırını ilk açandır.” (Buhari, c.2, s.79)
Bizden öncekiler iyi eser bırakmaya dikkat ettikleri gibi kötülüğü baĢlatmamaya da
dikkat etmiĢlerdir. Tarihte “Ġtburnu” lakabıyla anılan Ahmet PaĢa, iĢlediği bir suçtan dolayı
PadiĢahın huzurundan kovulur. Ve arkasında cellat gönderilip, bulunduğu yerde öldürülmesi
emredilir. Cellat, Ahmet PaĢa‟nın daha evvel bir iyiliğini gördüğünden, karĢılaĢtıklarında
kaçmasını söyler. Ahmet PaĢa, hayır, hayır, padiĢahın emrine itaat etmemek yolu benden
baĢlamasın. Kes! Diye boynunu uzatır, boynu vurulur. (Ahmet Ağaoğlu, Üç Medeniyet,
s.129, Ġst. 1972)
Kötülüğe çığır açmanın faydası yok, sevabı da yok, sonu piĢmanlık… Bazılarına geri
dönüp hayati tekrar yaĢamak ister misin? Dense, bu fırsat verilse, eminim ki o kötü ve boĢ
iĢleri tekrar yapmayacaklardır.
Bugün inanmayanların bekledikleri bir sevap ve mükafat olmadığı halde büyük bir
gayretle, devamlı çalıĢtıklarını görüyoruz. Ġnananın bunlardan daha çok çalıĢmaları gerekmez
mi?
Hz. Peygamber : “Her kim bir hayra delâlet ederse (o hayrın iĢlenmesine sebep olursa)
ona da iĢleyenin sevabı kadar sevap verilir.” (Müslim:6/133)+(R.Salihın:172) buyurmuĢtur.
b)
Kötülüğe çığır açmak
Ġyiliğe çığır açan kimse nasıl sevap kazanıyorsa, kötü bir iĢi baĢlatan da o kötülük
devam ettiği müddetçe günah kazanacaktır, amel defterine günah yazılacaktır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 136
Mustafa ÖSELMİŞ
Kur'an'da Ģöyle buyrulur :
“Kim iyi bir iĢe aracılık ederse, onun sevabından hisse vardır. Kim de kötü bir iĢe
aracılık ederse, onun günahından payı vardır.” (Nisa:85)
Peygamber Efendimiz de :
“Ġyi bir çığır açana açtığı çığırın sevabı verileceği gibi yolda gidenlerin sevabı da
verilir; bununla beraber onların sevabından hiçbir Ģey eksilmez. Kötü bir çığır açan kimseye
de açtığı çığırın günahı yükleneceği gibi kendisinden sonra o yolda gidenlerin günahı da
yüklenir; bununla beraber onların günahı eksilmez.” (Riyazüs-Salihin:170) buyurmuĢtur.
Görülüyor ki, her Ģeyin bir karĢılığı var. Zilzal Sûresi 7-8. ayetlerinde “Kim zerre
miktarı bir hayır iĢlerse, onun mükafatını görecektir. Kim de zerre miktarı bir kötülük iĢlerse
onun cezasını görecektir.” buyrulması, her iyiliğin mükâfatının olduğu, her kötülüğün de
cezasının olduğu gerçeğini ifade eder.
Bir kötülük bizimle, bizim vasıtamızla baĢlamamalıdır. Çünkü kötülüklerin hesabını
vermek kolay değildir.
Peygamberimiz Ģöyle buyurur :
“Âdemin ilk oğluna ayrılır; Çünkü o, adam öldürme çığırını baĢlatandır” (Riyaz-üs
Salihın:171)
Bakın kötülüğe çığır açmak ne kötü. Dünya kurulalıdan bugüne günah kazan Âdem
Aleyhisselam‟ın oğlunun daha ne kadar günah kazanacağı bilinmiyor. Her günah her kötülük
böyle… Mevcut olan bir kötülüğü yapan, o kötülüğün devamını sağladığı ve baĢkalarının da
yapmasına sebep olduğu için kötülüğün günahının yanında o kötülüğü yapanların da günahını
alacaktır.
Unutulmamalıdır ki, hiçbir kötülük, yapanı, destekçisi olamadan yaĢayamaz, devam
edemez. Kötülükler onu yapanların katkıları ile büyür. Onun için hiçbir kötülük, kötüde
kalmaz, yayılır. Bu bakımdan hiçbir yanlıĢa, uzaktan veya yakından bulaĢılmamalıdır.
Kötülükler dürtülüp durmazsa kabuk bağlayıp kurur gider.
Ġmam Gazali : “Kalp olan bir dirhemi infak etmek, yüz dirhemi çalmaktan daha
beterdir.” Der. (Ġhya:4/59)
Burada, kötü, yoldan hayır hasenat yapılmayacağının yanında, böyle bir Ģeyi
baĢlatmanın yaygınlaĢtırmanın vebaline iĢaret edilmiĢtir.
Ġnsanlara haram olan ve günah olan bir Ģey telkin edilmez. Haramdan günahtan men
etme görevimiz vardır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 137
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Sen Ģu günahı iĢle, denmez.
-
Sen Ģu haramı ye, denmez. Denirse, onun vebali büyüktür.
Kim söylerse söylesin günah ve haram delil olmaz ve o Ģey meĢrulaĢmaz. Ayrıca
haram ve günahta keramet kalmaz.
Bir de itikadı düzgün olan bir kimse kötü çığı açmaz. Bir insanın yaptığı yanlıĢ için o
Allah'tan izin alıyor veya o ne derse biz ona uyarız, denmez. Çünkü Cenab-ı Allah yanlıĢa,
harama ve günaha asla razı olmaz.
Bir yolda susarak kötülüklerin yayılmasına sebep olunur. Ne diyor Hz. Peygamber :
“Hakikat karĢısında susan dilsiz Ģeytandır” diyor. Onun için bir kötülük karĢısında
susulmayacaktır. Susmak, tasvip olur, benimsemek olur. Neticede teĢvik olur.
c)
Ġyilikte yardımlaĢmak
Cenab-ı Allah Ģöyle buyuruyor :
“Kafir olanlar bile birbirinin yardımcılarıdır. Eğersiz bunu yapmazsanız, yer yüzünde
fitne ve büyük fesad olur.” (Enfal:73)
Sorumlulukların yerine getirilmesinde dikkat edeceğimiz bir husus da yardımlaĢmadır.
Bugün Müslümanların problemleri, bir iki olmadığı gibi, ağırdır. Ġnandım diyenler, Müslüman
cemaatler yardımlaĢırlarsa, problemlerini çözmede Cenab-ı Allah yardım edecektir. Küfre
karĢı inananları üstün kılacaktır. YardımlaĢmayacak olurlarsa, dağınık ve periĢanlıklar devam
edecektir.
Cenab-ı Allah:
“Ey Ġnananlar! Allah'tan sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayıĢ
verir, kötülüklerinizi örter, sizi bağıĢlar. Allah, büyük ve bol nimet sahibidir.” (Enfal:29)
“Ey Ġman edenler! Ġyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaĢın, günah iĢlemek ve
aĢırı gitmekte yardımlaĢmayın. Allah'tan sakının, Allah'ın cezası Ģiddetlidir.” (Miâda:2)
buyurmuĢtur.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) hutbede : “Ġyi hareket edersem bana yardım ediniz. Kötü
davranırsam beni doğrultunuz” demiĢtir. (Ġhya:2/341)
Cennetin yolu bir tane değildir. Sadece belirli insanların yaptığı iĢ, Ġslâmi diğerlerinin
yaptığı Ġslâm dıĢı da değildir. Peygamberin sünnetine ve Allah'ın rızasına uygun olan her
hareket tasvip görmedir, destek görmedir. Aksi halde vebâl vardır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 138
Mustafa ÖSELMİŞ
Mesele Ġslâm, mesele Allah rızası, hiçbir Ģeyin lafı olmaz.
Hz. Peygamber (s.a.) :
-
“Mü‟minler birbirini yıkayan iki el gibidir” demiĢtir.
-
“Zalime de mazluma da yardım edin.”
-
Zalime nasıl yardım edelim Ya Rasûlallah?”
-
“Zulmünden alıkoyarak, vazgeçirerek” buyuruyor.
d)
Ġyiliğe sebep olmak
Ġyilikler ve kötülükler kendiliğinden olmaz. Her Ģeyin bir baĢı ve baĢlangıcı vardır.
Nasreddin Hoca‟ya:
-
“Bir Ģey icad ettin mi?” demiĢler.
-
“Ettim” demiĢ.
-
“Neydi o?” demiĢler.
-
“Karla ekmek yemek” demiĢ ve ilâve etmiĢ: “Bende beğenmedim”
Birileri çıkıyor bir Ģeyler yapıyor, onu görenler çoğu kez bilmeden, düĢünmeden aynı
Ģeyi yapıyor. Bir de bakıyorsunuz ki, istenmeyen, anlamsız davranıĢlar meĢrulaĢmıĢ oluyor.
Kötü olmanın, kötülük yapmanın kötülüğe çığır açmanın insana sağlayacağı hiçbir
menfaat yoktur. Aksine o kötülük devam ettiği müddetçe günah kazanacaktır. Bir iyiliğe
sebep olmak, iyiliği baĢlatmak da, o iyilik devam ettiği müddetçe sevap kazandıracaktır.
Müslümanlar bu iĢi yaparken, sünnete uygun yapmalıdır. Hırçınlıktan kaçınmalı,
münakaĢaya, sürtüĢmeye girmeden, kavga etmeden, ıslah yoluna gidilmelidir.
Müslüman, kendisinin ve karĢısındakini seviyesini iyi bilmeli, fitneye sebep olabilecek
davranıĢlardan, müdahalelerden son derece sakınmalıdır. Zaman ve yer seçimin de çok iyi
yapmalıdır.
MünakaĢa ederek fikir dövüĢüne girmek, isyanı arttırıcı ve tahrik edici hareketler,
fayda yerine zararlı olur. Ayrıca dinleyen yoksa, aldıran yoksa, boĢuna kürek çekilmemelidir.
Hele hele fitneye sebep olma söz konusu ise, o zaman “Ey Ġman Edenler, siz kendinize bakın,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 139
Mustafa ÖSELMİŞ
siz doğru yolu buldukça sapanlar size zarar veremez.” (Maida:105) ayetinin emrine
uyulmalıdır.
Ortamın müsait olduğu, az da olsa ihtimallerin bulunduğu zaman ise “Allah, siz
kendinize bakın” buyuruyor diyerek asla pasif kalınamaz. Müslüman, her kötülükten, her kötü
gidiĢattan sorumludur.
Sevgili Peygamberimiz Ģöyle der:
“Benden önceki peygamberlerin arkadaĢları, dostlar olmuĢ, peygamberlerinin
sünnetleri yerine getirmiĢlerdir. Peygamberlerin ardından kötüler zuhur etmiĢtir. Bunlar
peygamberlerinin yapmadıklarını söyleyip, kendilerin emredilmeyeni yapmıĢlardır. Kim bu
kimselerle eliyle mücadele ederse, mü‟mindir. Kim de onlarla kalbiyle mücadele ederse o da
mü‟mindir. Bunun gerisinde artık zerre miktar iman yoktur” (Müslim, Ġman:80)
bu hadisten de anlaĢıldığı gibi kötülere, kötülüklere her fırsatta ve her vasıta ile tepki
göstermek inancımızın gereğidir. Müslüman “BeĢikten mezara kadar ilim öğrenmekle
sorumlu olduğu gibi hayatının her döneminde iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmakla da
görevlidir.”
Ġyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, belirli kimselerin görevi de değildir.
Herkesin görevidir. Hiçbir kimse be bugüne kadar çok çalıĢtım, biraz da baĢkaları çalıĢsın.
Bugüne kadar ben Ģöyle ettim, böyle ettim yeter. Ben yaĢlandım, emekli oldum veya
izindeyim, tatildeyim gibi mazeretler öne sürerek kendini aldatmamalıdır. Zira Müslümanlığın
yaĢı yoktur. Emekliliği yoktur. Hele tatili, hiç yoktur.
Ne yazık ki, bazı Müslümanlar mücadeleyi hayatlarının belirli dönemlerinde yapıyor,
sonra emekli oluyor, boĢ vermiĢliğin, baĢı boĢluğun içine giriyor. Bazı kardeĢlerimizi aylarca
aradığımız oluyor izinde diyorlar, tatilde diyorlar.
Dinlenmek herkesin hakkıdır. Kur'an'da, bildirildiğine göre Cenab-ı Allah'ı,
dinlememiz için geceleri yaratmıĢtır. Ayrıca dünya hayatının sonunda mezarda yatacak,
dinlenecek vakit çoktur. Ġzinde olsa, tatilde olsa Müslüman, zamanı değerlendirmeli, hiçbir
fırsatı kaçırmamalıdır.
e)
Çocuğumuza görev nasıl olmalıdır?
“Ġzin” demek, yaz tatili demek, her Ģeyden ayağını çekmek, gezmek, tozmak, yatmak,
uyumak, oynamak, eğlenmek demek değildir. Tatil, izin, çalıĢmamak değil, çalıĢmanın Ģeklini
değiĢtirmektir. Bu çocuklar ve gençleri içinde geçerlidir. Yaz tatili dinlensin, eğlensin, kafası
karıĢmasın düĢüncesi yanlıĢ olur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 140
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir aleti çalıĢtırmazsanız küflenir. Gençlerin zihinleri de böyledir. ÇalıĢırsa geliĢir.
Çocuk boĢ kalmasın diye uyduruk bir iĢi vererek, çocuğun ahlakını, terbiyesini bozacak bir
kimsenin yanına vermek yanlıĢ yapmanın adıdır.
Çocuk için yaz tatili değil, yaz okul diyorum. Yaz tatili çocuğun dinini öğrenmesi,
Kur‟an öğrenmesi için en büyük fırsattır. Bu fırsat ana baba ve dini cemaatler, imkânları
ölçüsünde değerlendirmelidir. Zira Allah “Ey Ġman Edenler! Nefsinizi ve ailenizi, yakıtı ve
taĢ insanlardan koruyun” (Tahrim:6) buyurarak inananlara kendilerin ve sorumluluğu altında
olanları koruma görevi vermiĢtir.
Ġnancımızda boĢ zaman olmadığı gibi zaman öldürme de yoktur. En iyi dinlenme Ģekli,
çalıĢmanın Ģeklini değiĢtirmektir. Her insan ömrünün, her anımı hesabını mutlaka iğneden
ipliğe en ince noktasına kadar verecektir. Bunun için herkes h9esaba çekilmeden kendini
hesaba çekmelidir. Her günün sonunda kendine : “Ben bugün ne yaptım? Ġlahi rızaya uygun
hangi iĢ iĢledim?” diye sormalıdır. BoĢ ve anlamsız iĢlerden kaçınmalıdır.
Cenab-ı Allah soracak:
-
Benim için ne yaptın?
-
Namaz kıldım, oruç tuttum…
-
Bunlar kendin için sen benim için ne yaptın?
-
Ne yapabilirdim Ya Rabbi?
-
Kullarım için yaptığın benim yaptığın demektir.
Ġbadet denince, Allah rızası için denince sadece bazı ibadetler akla gelmemelidir.
Vazife çok, yapılacak iĢ çok.
Ġnsan önce kendini kurtaracak, sonra yakınlarını kurtaracak, sonrada çevresini ve
baĢkalarını kurtaracaktır. Kurtaracağı kimselerin arasında öncelikle evlâtları gelir.
Burada Ġ.Gazali‟ye göre;
-
Zor kullanarak
-
Kaba sözlerle
-
Kırıp yığarak
-
Dövüp söverek, görev yapılmayacaktır. YumuĢaklıkla, tatlı dille yapılacaktır.
Kur'an'da Ģöyle bir örnek veriliyor:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 141
Mustafa ÖSELMİŞ
“Lokma oğluna, yavrucuğum! Allah'a ortak koĢma! Doğrusu Ģirk, büyük bir
zulümdür” demiĢti. (Lokman:13)
“Lokman oğluna, Yavrucuğum! Yaptığın iĢ (iyi veya kötülük) bir hardal tanesi
ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde
bulunsa, yine de Allah onu senin karĢına getirir. Doğrusu Allah, en ince iĢleri görüp
bilmektedir, ve her Ģeyden haberdardır.” (Lokman:16)
“Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalıĢ, baĢına
gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer iĢlerdir.” (Lokman:17)
Bu mesajlarda anlaĢıldığı gibi yavrularımız unutulmayacak ve peygamber metodu ile
iyilikler emredilecek, kötülüklerden uzaklaĢtırılacaklardır.
f)
Hizmet ilimsiz bilgisiz olmaz
Kur'an'da : “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Kamer:49) buyrularak bilginin
önemi vurgulanmıĢtır.
Ġlk vahiy: “Oku” dur.
Rahman 7. de “Kullar içinde Allah'tan hakkıyla korkan yalnız âlimlerdir.”
Hadiste “Ġlim öğrenmek her müslümana farzdır.”
Bilmeyen, insanlara ne öğretecek? Nasıl öğretecek? Yol yordam bilmeden olmaz. KaĢ
yapalım derken göz çıkarılır.
“Cahil insan dinden eder” derler.
Hz. Peygamber, hizmet ehlini özenle yetiĢtirmiĢ, Suffada eğitmiĢ ondan sonra
göndermiĢtir.
Bilgisiz insanın etkisi olmaz. Daha çok soğutucu olur.
Bir de hizmette bilgi kadar edep de çok önemlidir. Hizmet ehli, depli, liyâkatli,
güvenilir, samimi, iyi tanınan, sevilen, söylediğini yaĢayan biri olmalıdır.
Hizmet ehli, yol yordam bilmeli, metod bilmeli, Peygamberin sünnetini ve büyükleri
ahlâkını çok iyi bilmelidir.
Bir atasözümüz de : “Ürmesini bilmeyen köpek sürüye kurt getirir.” denmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 142
Mustafa ÖSELMİŞ
g)
Marifet cehenneme doldurmak değil, cennete adam kazanmaktır
Hizmette güzel sonuç alabilmek için Hz. Peygamberin metodu esas alınmalıdır.
Bir husus burada nakledelim. Ne diyor Hz. Peygamber (s.a.) :
“KolaylaĢtırınız. ZorlaĢtırmayınız. Müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.” Allah Rasûlü
hep böyle yapmıĢtır.
Peygamberimiz hicretin 17. ayında Abdullah bin CahĢ komutasında 12 kiĢilik bir
serriye (askeri birlik) hazırlamıĢtı. Onları, Mekke‟nin yukarısındaki Nahl Vadisi‟ne etrafı
araĢtırmak, müĢriklerin durumları hakkında bilgi toplamak üzere keĢfe göndermiĢti.
Abdullah bin CahĢ ve askerleri, Nahle‟ye vardıklarında orada KureyĢ‟in bir ticaret
kervanı ile karĢılaĢtılar. Kervan Taif‟ten gelmekteydi. Müslümanlar bir baskın düzenleyerek,
kervanı ele geçirdiler. Kervanda bulunan Hakem bin keysan‟ı esir ederek, Medine‟ye geri
döndüler.
Peygamberimiz, Medine‟de Hakem bin Keysan‟ı Ġslâm‟a davet etti. Fakat Hakem, bu
daveti kabul etmediği gibi, Ġslâm‟la alay etmeye, Peygamberimize dil uzatmaya baĢladı.
Kafirlere karĢı Ģiddetiyle meĢhur olan Hz. Ömer, onun alaylarına daha fazla dayanamayarak:
Ya Rasûlallah! Bununla ne diye konuĢuyorsun? Bu, hiçbir zaman Müslüman
olmaz. Vuralım boynunu gitsin, dedi.
Peygamberimiz Hz. Ömer‟in sözüne aldırmadı. Anlatmaya devam etti. Uzun
konuĢmalardan sonra, nihayet Hakem, anlatılardan ikna oldu. Ve Kelime-i ġahadet getirerek
Ġslâm‟a girdi.
Peygamberimiz, bu duruma çok sevindi. Yanında bulunan Hz. Ömer‟e ve ashabına
dönerek:
Eğer, ben sizin bu adam hakkındaki görüĢünüze uysaydım, Ģimdi onu öldürmüĢ,
çoktan Cehenneme yollamıĢ olurdum, buyurdu.
Peygamberimizin bu sözü, düĢündürücü olduğu kadar uyandırıcıdır da.
Hüner, Cehenneme adam göndermek ve Cehennemliklerin sayısını arttırmak
değil, Cennet’e adam kazandırmaktır.
Nitekim Hz. Ömer de, Hakem‟i gördüğünde, Peygamberimizin huzurunda önü
öldürtmek istediğini hatırlar.
Eğer, benim dediğim olsaydı, Ģimdi bu kiĢi Cehennem de olacaktı, diye söylenip
kederlenirdi.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 143
Mustafa ÖSELMİŞ
Gerçekten de Hakem, müĢriklerin mü‟minlere hazırladığı bir komplo olan Maûne
Kuyusu Faciası‟da Ģehit düĢmüĢ; Peygamberimizin sabrı ve hoĢgörüsü sayesinde yalnız
kürden kurtulmakla kalmayıp, Ģehitlik gibi yüce bir mertebeye çıkmak saadetine de ulaĢmıĢtır.
Biri Hz. Peygambere :
-
Cennet madem ki çok güzel dua et de ikimizden baĢkası girmesin deyince:
-
Allah'ın geniĢ rahmeti daralttın, dedi kızmadı.
Bir mescidin avlusuna su dökmüĢtü. Oradakiler onu azarlıyor ve kınıyordu.
Peygamber : “Bir kova su getirin dedi” temizletti. Kızmadı.
Ġnsanlar ürkütülmemeli, kaçırılmamalı, soğutulmamalıdır.
Ġnsanlara durumuna göre davranılmalıdır.
C)
YAPMADIĞINI SÖYLEME
Ġnsan bildiğini uygulamak, inandığını yaĢamalı, baĢkalarından yapmalarını istediği bir
Ģeyi önce kendisi yapmalı, yapmadığını söylememelidir. Söylerse, söylediğinin hiçbir etkisi
olmayacağını bilmelidir.
Ġsa Peygamberin Ģöyle dediği nakledilir:
“Ġlim öğrenip de öğrendiğini bizzat yaĢamayan kimse, biriyle gizlice zina edip
sonunda doğum yapmak suretiyle rüsva olan kadına benzer. Ġlmiyle amel etmeyen kimseyi,
kıyamet günü Allah herkesin gözü önünde rezil edecektir,” demiĢtir.
Yüzmek bilmeyen insanın boğulan kimseyi kurtaramayacağı gibi, kendini ıslak
etmeyen kimse de baĢkalarını yola getiremez. Atalarımız : “Öğüt verme, yaĢa” demiĢlerdir.
YaĢamak, yapmak, önce kendimizden baĢlamak en etkili yol olacaktır. Hz. Peygamber :
“Söylem yap” buyurmuĢtur.
Peygamber Efendimiz helâk olan bir toplumla, helâk olacak olan bir kimseni haberini
Ģöyle vermiĢtir:
“Ġçlerinde amelleri peygamberin amellerine benzeyen on sekiz bin kiĢi olduğu halde
bir bölgenin ahalisi azaba düçâr oldu.” Buyuran peygamberimize Ashab sorar:
-
Ey Allah'ın Rasûlü! Bu nasıl olur?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 144
Mustafa ÖSELMİŞ
Allah'ın Rasûlü cevap verir:
Onlar Allah için kızmıyorlardı, iyiyi emredip,kötüyü men etmiyorlardı da ondan.
(Ġhya:5/151)
Buhari ve Müslim de nakledilen olay da Ģöyledir:
Peygamber Efendimiz anlatır:
da:
Bu hal ne? Bize iyiliği emredip, kötülükten nehyeden sen değil miydin? Derler? O
Evet, iyiliği emrederdim. Lakin onu yapmazdım. Kötülüğü nehyederdim, onu da
kendim yapardım, der. (Riyaz üs Salihın:196)
Allah kimseyi bu duruma düĢürmesin. Riyadan, samimiyetsizlikten korusun. Yaptığını
söyleyen, söylediğini yapan ihlas sahibi kimselerden etsin.
Bir zamanlar hoca efendinin birine kuĢ beslemenin hükmünü sordular. “Kafes içinde,
bulunması gereken yerde değildir, günahtır” buyurdular. Bir vesileyle gitmiĢtin, evinde dört
tane ithal kuĢ gördüm
ĠĢe, kendimizden yakınlarımızdan baĢlamalıyız. BaĢkalarına emirler, hükümler,
fetvalar yağdırırken kendimizi unutmamalıyız.
Kur'an'da : “Siz insanlara iyiliği emreder de kendinizi unutuyor musunuz? Halbuki
Kitab da okuyup duruyorsunuz” (Bakara:44) ikazı vardır.
Hz. Peygamber (s.a.) : “Her kim kendisin yapmadığı bir söz veya amele baĢkaları
davet ederse, o dediklerini uygulayıncaya kadar ya da yaptığı o kötü Ģeylerden vazgeçinceye
kadar o, Allah'ın gazabından olur.” (B. Hadis Kül:7913)
Saff Sûresi 2. ayette : “Ey Ġman Edenler! Yapmadığınız Ģeyleri niçin söylüyorsunuz”
diye soruyor Cenab-ı Allah.
Kendimiz düzelmeden düzeltemeyiz. Kendimiz değiĢmeden değiĢtiremeyiz.
Halka çok Ģey söyleyenler oluyor, her hafta vaaz ve nasihatte bulunuluyor, değiĢen
yok, etkilenen yok…
Bir de haram yiyerek, haram giyerek, günah sayılan iĢler iĢleyerek asla hizmet olmaz
ve etkili olunmaz.
Bir Ġ. Azam‟a gelir, çocuğunun aĢır derecede Ģeker yediğinden Ģikayet eder ve oğluna
zararlı olduğunu söylerseniz, der. aradan uzun süre geçer. Birgün çocuğu çağırır, söyler,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 145
Mustafa ÖSELMİŞ
çocuk Ģeker yemeyi bırakır. Adam : “Hocam neden bu kadar geciktin?” deyince cevap
“Bende Ģeker yiyordum. ġekeri bıraktım, öyle söyledim” der.
Hani meĢhurdur adam içer sarhoĢ kafa ile oğluna: “Benim içtiğime bakma, sakın sen
içme” veya elinde sigara oğluna öğüt veriyor : “Bu çok zararlı, sakın sen içme!” gibi…
Bu sözlerin hiç etkisi olmaz.
SONUÇ
Herkesin kendine göre varlığa, gücüne, ilmine, yaĢına, yetkisine göre görevi vardır,
sorumluluğu vardır.
Ayrıca üzerimizde farzlar vardır, sünnetler vardır, emanetler vardır.
Mus‟ab (r.a.) Uhut‟ta Allah Rasûlü‟nün gerilip O‟nu korurken ellerin kaybetmiĢ,
yarım kalan kolları yüzünü örterken Ģehit olmuĢtur. Allah'ın Rasûlü bu durumu : “Mus‟ab,
Allah'ın Resûlünü gereği gibi koruyamadık” diye yüzünü kapatıyordu” diye anlatmıĢtır. Ya
biz, biz Allah'ın Rasûlü‟nün emanetlerini gereği gibi koruya biliyor muyuz? Yarın hangi
yüzle Rasûlallah‟ın karĢısına çıkacağız.
Belki çoğumuz kendimizi savunabiliriz, koruyabiliriz. Ama bizden sonraki
yavrularımız ne olacak, değerlerimiz, geleceğimiz ne olacak? bizden sonraki nesle iyi bir
ortam hazırlamak görevimiz değil mi?
Ġnsanın kendisinin temiz olması, kendisini kurtarması yetmez. “Gemisini kurtaran
kaptan” sözü yanlıĢtır. Kaptan, baĢkalarının da kurtuluĢu için çalıĢır. Kendi ile beraber çoluk
çocuğunu ve baĢkalarını kurtarmayan kimse, Allah'ın huzurunda kurtulacağını zannetmesin.
Hiçbirimiz çaresiz değiliz. Hepimizin yapabileceği mutlak bir iĢ vardır. Ġnancımıza,
kültürümüze, ahlakımıza geleneklerimize ters düĢen her Ģeye evimizle, dilimizle müdahale
edebiliriz. Bunu yapamıyorsak kalbimizle buğzedebilir, kınayabiliriz. Ġçkili, dansözlü
düğünlere, günah iĢlenerek yapılan sünnet merasimlerine gitmeyebiliriz. Ġyiliği emrederek,
kötülükten sakındırarak görevini yapmanın mutluluğu tadabiliriz. Anlatamazsak terk ederiz.
KurtuluĢ toptandır. Ġçinde yaĢadığımız toplum kurtulursa, o zaman biz de kurtuluruz.
Toplum batarsa, bizde bu toplumun içindeyiz, bizde batarız.
Ġnsanlara hizmet, Allah'a hizmettir. BaĢkalarına yapılan iyilik, hizmet, insanın
kendine, yuvasına, çocuklarına yansır. Sen baĢkalarını korur kurtarırsan, Cenab-ı Allah da
senin koruyucun kurtarıcın olacaktır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 146
Mustafa ÖSELMİŞ
Atalarımız : “Yap iyiliği at denize, balık bilmezse Halık bilir” demiĢlerdir.
Bize düĢen anlatmak, görevimizi yerine getirmektir. Bugüne kadar görevlerimiz yerine
getirseydik hiçbir Ģey böyle olmazdı. Ġyi insanlar yetiĢtirseydik, sokaklar böyle olmazdı.
Görevlerimiz yapsaydık afât ve felâketler bize bu kadar y.akın olmazdı.
Rabbim hepimize görevlerini yapmak nasip etsin.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 147
Mustafa ÖSELMİŞ
6. BÖLÜM
ĠNSANIN ĠNSANA
VAZGEÇĠLMEZ GÖREVĠ
YARDIM VE DAYANIġMA
ÖNSÖZ
Ġnsan, kendinden sorumlu, yakınlarından sorumlu ve diğer insanlardan sorumludur.
Ġnsanın insana hizmetini, fedakârlığını ibadet saymıĢtır dinimiz.
Peygamberimiz, insanın en hayırlısı tarif ederken “insanlara en çok faydalı olan” diye
tarif etmiĢtir.
Cenab-ı Allah, kullarına hizmeti, kendisine hizmet olduğunu bildirmiĢtir.
Ġnancımızda insanı incitmemek vaciptir.
Kefaretlerde, sadakada, zekâtta hep yoksul ve ihtiyaç sahipleri düĢünülmüĢtür.
KomĢusu aç iken tok yatan, onunla ilgilenmeyeni olgun Müslüman kabul
edilmemiĢtir. Yani Ġslâm insanın sıkıntılarına vaad etmemiĢ, çözüm getirmiĢtir. Ġslâm
kardeĢliğini önermiĢ, insana yardımı farz, vacip ve sünnet ilân etmiĢtir. Yani dini emir haline
getirmiĢtir.
Hal böyleyken menfaat ve dünya hırsı ön plâna çıkarılmıĢtır. Acım duygusu diye bir
Ģey duyulmaz ve görülmez olmuĢ, sebil toplumundan rezil toplum haline gelinmiĢtir. Bugün
“merhametten maraz doğar”, “Acıma acınacak hale gelirsin” sözleri çerçeveletilip duvarlara
asılmaktadır.
Ġnsanımız acımadığı için acınmaz duruma düĢmüĢtür. Bu durumda felâketlere, ikaz ve
uyarılara muhatap olunmuĢ ve olunmaktadır.
Olanlardan dolayı : “Neden böyle oldu?”, “Hatamız ne?” diyen de azdır.
Zenginimiz cimri davrandığı için, sıkıntılı bir hayat yaĢamaktadır. Yani varlık içinde
yokluk çekmektedir. Fakir olarak da bu dünyadan ayrılacaktır.
Fakirimiz, ben neyin cezasını çekiyorum demiyor. Ayrıca yoksulluğun kendisi için
imtihan olduğunu da düĢünmüyor.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 148
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir de kendini hizmete adamıĢ, varını yoğunu Allah için, Allah'ın kulları için
harcamaktan çekinmeyen hayır sever, malı ile cenneti satın almıĢ Allah'ın sevgili kulları var.
Toplumun mutluluğu için, varlık sahiplerinin sorumluluktan kurtulması için bu hizmet
edenlerin sayısını arttırmamız lâzımdır.
A)
ĠSLÂM DĠNĠ HER TÜRLÜ YARDIMI EMREDER
Ġslâm, ihtiyaç sahiplerini kendi haline terk etmemiĢ, “ne halin varsa gör” dememiĢtir.
Yardımı emretmiĢtir.
Ġnsanlığın karĢı karĢıya bulunduğu problemlere karĢı Ġslâm, vaad etmemiĢ çözüm
getirmiĢtir. Hiçbir Ģeyi sürüncemede bırakmamıĢtır.
Meselâ; yardımı, dayanıĢmayı emretmiĢ, farz kılmıĢtır. Varlık sahibini ihtiyaç
sahibinden sorumlu tutmuĢtur. Ġslâm, fakirden ve ihtiyaç sahibinden yanadır. Denilebilir ki,
Ġslâm, ihtiyaç sahibini de varlık sahibinin de sigortasıdır.
Ġslâm, Allah'ın veren varlık sahibine bire ondan bire yediyüz misli cevap verdiğin
bildirmiĢtir. Hz. Osman (r.a.) bir kıtlık yılında Mısır‟dan kervanı ile gelir. Kervan buğday
yüklüdür. Karaborsacılar, tüccarlar etrafını sarar. Bire 2, bire 3, bire 4, bire 5… verirler. O
vermez, der ki: “Cenab-ı Allah bir ondan bire yediyüz misline kadar veriyor, ben Allah
vereceğim” der. Buğdayı ihtiyaç sahiplerine dağıtır.
Ġslâm‟ın yüce peygamberi de : “Kim bir insanın sıkıntısını giderirse, kıyamet gününde
Allah da onun sıkıntısını giderecektir” bildirmiĢtir.
Peygamberimizin ifadesiyle Kıyamet günü Allah soracak:
-
“Benim için ne getirdin?” kul:
-
“Namaz, oruç… diye sayıp dökecek.” Allah ona:
-
“bunlar senin için , sen benim için ne getirdin?” diyecek. Kul:
-
“Senin için ne getirebilirdim ki,” deyince Rabbi ona:
“Benim kullarım için yapılan, benim için yapılandı, bunu bilmiyor muydun?”
diyecek
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 149
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġslâm, yardımı ibadet olarak emretmiĢtir. Zekât sadaka, ikram, ihsan, borç verme,
bağıĢlama, borcun ödenmesinde kolaylık sağlama bunların hepsi ibadettir.
Ġslâm da, Müslüman müslümanın kardeĢidir. Sıkıntılarla onu baĢ baĢa bırakmaz. Bir
hadiste : “Veren elin alan elden üstün olduğu” bildirilerek, yardım teĢvik edilmiĢtir. (Buhari,
Zekât:18)
Kur‟an‟ın bildirdiğine göre:
-
“Hayır olarak harcadıklarınız kendi lehinizedir.” (Bakara:272)
-
“Hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine verir” (Sebe:39)
“Dünyada ne iyilik yaparsanız, onu Allah katında daha hayırlı, sevap yönü ile de
daha büyük bulursunuz.” (Müzzemmil:20)
Yapılan her iyilik, kıyamet günü insanın karĢısına çıkacak ve ona yardım edecektir.
Peygamber Efendimiz: “Dul ve kimsesizlere yardım eden, Allah yolunda cihad eden,
gündüzleri oruç tutan ve devamlı namaz kılan gibidir.” buyurmuĢtur. (Ġ.Canan, Hadis
Ans:1/184)
Ġnancımız da zenginlik de bir imtihandı. Fakirlik de bir imtihandır. Zengin, görev
yapmadıysa, yoksulluk nedeniyle yapılan hırsızlıktan, ahlâksızlıktan, dilenenlerden sorumlu
tutulacaktır.
Mal, devre mülk gibidir. Ne sen indir, ne benim mülk Allah'ındır. Ġnsanın ölmeden
önce ne verdiyse malı iĢte odur. Vermediği mirasçılarındır.
Yardım, hidayet iĢidir. Merhametlilerin iĢidir. Bazılarının ahiret aklına bile gelmiyor.
Halbuki Allah:
“Nefsinin cimriliğinden kurtulan, kurtulmuĢ olacaktır.” (HaĢr:9) buyurarak bizi
uyarmıĢtır.
-
“Sevdiklerinizden hayra vermedikçe, gerçek mü‟min olamazsınız.” (Ali Ġmran:92)
-
“Sadaka günahları yok eder” (Bakara:271)
-
“Hakk, yardım edene yardım eder.” (Hac:40) buyurmuĢtur.
Kutsi hadislerde de : “Ey Ademoğlu, infak etki sana da infak edilsin.”
(R.Salihın:1/551)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 150
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ey Âdemoğlu, kesenin ağzını bağlama, seninde rızkın bağlanır. Sayarak verme,
sana da sayılır, malını kapama sana da rızık kapıları kapanır.” (R.Salihın) buyrularak yardım
hem emredilmiĢ hem de teĢvik edilmiĢtir.
Demek ki, Cenab-ı Allah verenden yanadır. Verene verecektir.
B)
SADAKANIN ÖNEMĠ
Sadaka nedir? Sadaka dünya ve ahiret için ihtiyaç sahiplerine verilen para, mal öğüt
hatta bir tebessümdür. Çünkü peygamberimiz : “Hak söz kadar efdal sadak yoktur”
buyurmuĢtur.
Ġnsanlara eziyet veren bir Ģeyin giderilmesi sadakadır. Sadakada sevabı bol olan bir
davranıĢtır. Hz. Peygamber (s.a.) : “Sadaka kıyamet gününde sahibine <gel, gel der> onu
cennete çağırır” demiĢtir.
Kur'an'da da:
-
“Allah iyiliğin karĢılığını kat kat verir ve arttırır.” (Nisa:40)
-
“Ġyiliğin karĢılığı, iyiliktir.” (Raman:60)
“Onların mallarından sadaka al, sadaka onları günahlardan temizlesin, onları arıtıp
yüceltsin…” (Tevbe:103)
“Allah sadakaları geri çevirmez.” (Tevbe:104) buyrularak sadakanın önemine iĢaret
edilmiĢtir.
Fakirin bile sadakası vardır. Sadaka her müslümana vaciptir. Peygamberimizin
bildirdiğine göre; sadakanın en faziletlisi, zor durumda olana ve zor durumda iken verilen
sadakadır.
Bir hadiste : “Sadakanın en üstünü, müslümanın öğrendiği ilmi, Müslüman kardeĢine
öğretmesidir” buyrulmuĢtur.
-
“Zalime de mazluma da yardım” ediniz diyen peygamberimize :
-
Zalime nasıl yardım ederiz? Denilince:
-
Zulmünden vazgeçirerek, buyurmuĢtur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 151
Mustafa ÖSELMİŞ
Birgün Ebu Ümame (r.a.) dudaklarını kıpırdatıyormuĢ. Peygamberimiz sormuĢ:
Dudaklarını niye kıpırdatıyorsun, ne diyorsun?
-
Bakıyorum baĢkaları, malları var sadaka veriyor, ben veremiyorum. “Sûbhanellahi
velhamdülillahi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” “diyorum“ cevabını vermiĢ. Peygamber
(s.a.) :
Bu senin için fakire vereceğin bir müd (832 gr.) altından daha hayırlıdır.
-
Demek ki, herkesin verebileceği bir sadaka, yapabileceği bir hayırlı iĢ vardır.
Bazıları hayırlı iĢlere destek olur, hizmetin devamını sağlar.
-
Ġyiliği emretmek
-
Ġyiliğe çığır açmak.
-
Doğacak fitneyi önlemek sadakadır.
-
Hayırlı evlât yetiĢtirmek sadakadır.
-
Ġstifade edilen eser bırakmak sadakadır.
-
Müslümanlara zarar verebilecek bir Ģeyin yok edilmesi sadakadır.
-
Güzel söz sadakadır. Öğüt, uyarı sadakadır.
C)
SADAKANIN MAKBULÜ GĠZLĠ OLANDIR
Açıktan yapılan yardımlar, daha çok riyaya kaçar ve onur kırıcı olur.
“Sağ elin verdiğin sol el görmeyecek” diye bir prensip vardır. Atalarımız, buna
uymuĢtur. Ġhtiyaç sahiplerin ihtiyaçlarını, evlere akĢam karanlığında göndermiĢlerdir.
Sadaka taĢlarına koyan el belli değil, alan el belli değildir. Ayrıca ihtiyaç sahibi
ihtiyaca kadar almıĢtır…
Açıktan verilen sadaka, verenin de gururuna, kibirine sebep olabilir. Böyle olunca
sevaptan mahrum da olur.
Ġki halde de, kaĢ yapalım derken göz çıkarılmıĢ olur ki, bir iĢe yaramaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 152
Mustafa ÖSELMİŞ
Kur'an'da : “Eğer zekât, sadaka ve benzeri hayırları açıktan verirseniz ne âla. Eğer onu
fakirlere gizlice verirseniz, iĢte bu sizin için daha hayırlıdır (Bakara:271) buyrulmuĢtur.
“Gizli, aĢikârdan hayırlıdır. Ancak örnek olmayı, çığır açmayı murad ederse, aĢikâre
vermek gizliden efdaldir.” (Ramuz el-Ehadis:213/9)
“Gizli sadaka Rabbin gazabını söndürür. Sıla rahim ömrü uzatır. Hayır yapan kötü
ölümden kurtulur. Lailâhe illallah sözü 99 belâyı def eder. Bunlardan en hafifi üzüntüdür.”
(Age:123/4)
Demek oluyor ki, sadaka verirken gösteriĢ yapılmayacak karĢı tarafın onuru
kırılmayacak, mahcup edici bir Ģekilde verilmeyecek, bir de sadaka verilenden en ufak bir Ģey
beklenmeyecek, sırf Allah rızası için verilecektir.
Eğer bir yerde riya söz konusu değilse, örnek olma ve iyiliğe çığır açma söz konusu
ise, o zaman o hayırda iĢlenecektir.
D)
SADAKA MALI ARTTIRIR
Evet sadaka malın artmasına neden olur, sadakanın verilmemesi ise, telef olmasına
sebep olur.
Hayır hasenat, malı bereketlendirir. Mal sahibine de manevi himayesine alır, onu
korur.
“Allah yolunda mallarını harcayanların misali, yedi baĢak bitiren bir dane gibidir ki,
her baĢakta 100 dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir.” (Bakara:261)
“Ey Muhammed! Malların bir kısmını kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak
al. Onlara dua et. Senin duan onlar için bir güvencedir.” (Tevbe:103) buyrularak verilen
sadakanı boĢa gitmeyeceği ve malı eksiltmeyeceği belirtilmiĢtir.
Hz. Peygamber (s.a.) de:
“Her sabah iki melek iner. Birisi, Ya Rab! Ġnfak edenin malının yerine fazlasını ver.
Diğeri de, sadaka vermeyenin malını telef et.” Der. (Amellerin Fazileti 85/1 – Celal Yıldırım)
-
“Hiçbir sadaka, malı eksiltir olmadı” (Ramuz el-Ehadis:389/2)
“Sadaka malı eksiltmez, insan verdikçe Allah da ona verir.” (R.Salihın:1/577)
buyurarak bunu doğrulamıĢtır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 153
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir tanıdığım vardı, hep verirdi. Allah onu da verirdi. Bir de lokantacı vardı günde 10
fakire yemek yedirirdi. Dedim ki, bunu hep yapıyorsun? Niye yapmayayım ben verdikçe
Allah bana veriyor, dedi.
Bir kutsi hadis de Cenab-ı Allah : “Ey kulum! Benim için infak etki, ben de sana
vereyim” der.
“Bir zat, bulata falana bahçesini sula, dendiği iĢitiyor. Bulut toparlanıyor kararıyor,
yağıyor. Sular birikip akmaya baĢlıyor. Adam suyu takip ediyor. Önünde gelen adama”
-
Adın ne diyor?
-
Sen benim adımı ne yapacaksın? diyor adını söylüyor.
Ben bahçenin mahsulünü üçe ayırırım. Birini ihtiyaç sahiplerine yediririm kalanını
aileme ve tohumluk ayırırım, diyor. (R.Salihın:1/583)
Kur'an'da anlatılıyor : “Adama bahçesinin mahsulün toplayacağı zaman, fakir fukarayı
haberdar edermiĢ. O ölünce çocukları, akĢamdan, sabah erkende çıkalım kimse görmesin.”
diyor, varıyorlar ki, bahçe kaskara yanmıĢ, kül olmuĢ. (Bak: Kadem Sûresi:17-33)
Allah, sadakası verilmeyen malı telef eder.
Sadakası zekâtı verilmeyen nimet, kesilir. Çünkü Ģükrü edâ edilmeyen mal eksilir.
Bir de, hayır herkese nasib olmaz. Alla ona vermiĢtir. O vermez.
Kul kendine yapılan ikrama, ihsana cevap vermelidir.
Allah Rasûlü :
“Kesenin ağzını bağlama, seninde rızkın bağlanır. Ġnfak et, sayma, sonra sana da sayı
ile verilir. Malını kilere kapatma, seninde rızkın kapanır” (R.Salihın:1/580) demiĢtir.
Bazı yardım etmeyene de Allah, kahrından verir ki, hesabı, azabı artsın diye… Meselâ;
Karuna Firavuna çok vermiĢtir. Ġtaat çizgisinden çıkınca Salabe‟ye çok vermiĢtir.
Kur'an'da : “Musa‟nın kavminden Karun azgınlık etmiĢti. Halbuki biz ona güçlü
kuvvetli bir topluluğun anahtarlarını zor taĢıyabileceği hazineler vermiĢtir. Kavmi ona,
ġımarma Allah Ģımaranları sevmez.” dedi. (Kasas:76) Ģeklinde anlatılmıĢtır.
Yardım, son ana bırakılmamalıdır.
Günümüz insanı hayır hasenat sona bırakıyor. Ölüm döĢeğinde hayır aklına geliyor,
vasiyetler ediyor, taksim ediyor…
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 154
Mustafa ÖSELMİŞ
Allah Rasûlü : “Sadakanın en üstünü güçlü kuvvetli iken, sıhhatin yerindeyken,
cimriliğin üzerinde fakir düĢmekten endiĢe etmekteyken, daha zengin olmayı düĢünürken
verdiğin sadakadır. Bu iĢi can boğaza gelip de, falana Ģu kadar, falana bu kadar, demeye
bırakma. Zaten o mal vârislerden Ģunun veya bunu olmuĢtur.” (Buhari Zekât:11)
Bir de öldükten sonra oraya buraya dağıtım baĢlıyor. O sahibini terk etmiĢ,
baĢkalarının olmuĢ bir maldır. Ona faydası olmaz.
E)
SADAKA BELÂYI DEFEDER
Allah, insanı iyilik yapmaya davet eder. Hûd sûresinin 114. ayetinde “iyilikler,
kötülükleri yok eder” buyrularak kullarını iyilik yapmaya davet etmiĢtir.
Bu konuda Sevgili Peygamberimiz (s.a.) Ģöyle buyurur:
-
“Sadaka günaha kefaret olur.” (R.Salihin)
“Sadaka kabir azabını söndürür. Mü‟min, kıyamet gününde sadakasının gölgesinde
gölgelenecektir.” (Ramuz el-Ehadis:103/9)
-
“Sadaka rabbin azabını söndürür ve fena ölümden de korur.” (Age:103/5)
“Üzüntüleri sadaka ile karĢılayın. O zaman Allah sizden belâyı defeder.
DüĢmanlarınıza karĢı size yardım eder.” (Age:249/11)
“Sadaka verin, hastalarınızı sadaka ile tedavi edin. Sadaka her türlü hastalığı ve
belâyı defeder, amellerinizin sevabını arttırır.” (Age:252/4)
-
“Sadaka, fenalıktan 70 karıyı kapatır.” (Age:217/13)
-
“Sadaka verin, zira; sadaka da cehennem de azatlık vardır.” (Age:252/3)
-
“Sadaka, kazayı def eder.” (Age:275/7)
Ġsteyen “BaĢın gözün sadakası” diye ister. Kazadan belâdan hafif kurtuluna: “verilmiĢ
sadakan varmıĢ” denir.
Ramazanda verilen fıtır sadakası, küçük çocuklar için bile verilir, onların sağlık
sıhhatine niyet edilir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 155
Mustafa ÖSELMİŞ
Sadaka, malı temizler. Mala gelebilecek zararı da önler. Cenab-ı Allah
peygamberimize, Tevbe Sûresi‟nin 103. ayetinde “Onların mallarından on9ları temizleyip,
arıtacak sadaka al” diye emretmiĢtir.
Sadaka, insanı günahlardan da temizler. Ġnsan bir hataya düĢer ve günah iĢlerse, önce
bir miktar sadaka verir, sonra da tevbe eder ki, günahlardan arınsın.
Orucun bilerek bozulmasında, hata ile bir mü‟minin öldürülmesinde, ihramlı iken
iĢlenen günahın ardından da edilen yeminin bozulmasında kefaret vardır. Bu da fakirin
hakkıdır, fakire verilir.
Dua almak isteyen, dua ile kurtulmak isteyen, ihtiyaç sahiplerine yardım ederek hayır
dua almalıdır.
-
Dua edip, duanızın kabulünü mü istiyorsunuz, bir miktar sadaka verin.
-
Kaza belâdan korunmak mı istiyorsunuz, sadaka verin.
-
Ġbadetlerin kabul olmasını mı istiyorsunuz, sadaka verin.
Yalnız, sadakayı gönülden verin. Cenab-ı Allah ihlasla verilmemiĢ sadakaları kabul
etmez.
F)
SADAKA ÖMRÜ UZATIR
Sadaka vereni de, alanı da mutlu kılar, gönülleri rahatlatır. Huzur verir.
Yusuf Has Hacib Ģöyle der: “Eğer uzun ömür ki olmak istersen, cömert ol. Yabancıya
ikram et; yedir, içir, iyi muamele et.”
Peygamber (s.a.) da Ģöyle der:
“Müslüman sadakası ömrü ziyade eder, onu fena ölümden korur.” (Ramuz elEhadis:123/5)
“Sadaka sıkıntıları saadete çevirir, ömür arttırır. Ġnsanı kötü ölümden korur.”
(Age:217/17)
Ana babaya iyilik de ömrü uzatır, denir. Bu uzama, günlerin, saatlerin, yılların
uzaması değil, yaĢanılan hayatta huzurlu olmak, mutluluk duymaktır, rahatlık hissetmektir.
Kazasız, belâsız yaĢamak ve rahat bir Ģekilde can vermektir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 156
Mustafa ÖSELMİŞ
G)
SADAKA GECĠKTĠRĠLMEMELĠDĠR
Sadaka, mü‟mine vacibtir. Her malda ihtiyaç sahiplerinin hakkı vardır. Bu yüzden
sadaka geciktirilmemelidir. Hz. Peygamber (s.a.) sadakayı geciktireni lânetlemiĢtir. (Age:4/6)
Cenab-ı Allah:
-
“Malınızdan hayır adına her ne harcarsanız, hep kendi yararınızadır.” (Bakara:272)
“Ey Ġman Edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan sakın
alıkoymasın.” (Münafıkın:9)
“Mallarınız çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır.” (Tegabün:15) buyurarak
kullarını uyarmıĢtır.
Mal emanettir. Elden çıkmadıkça insana fayda vermez. Elden çıkacak ki, ihtiyaç sahibi
yaralanacaktır, ahlâksızlıkları önlenecektir. Allah da razı olacaktır.
Sevgili Peygamberimiz :
“Adamın sıhhatli iken verdiği bir dirhem sadaka, ölüm ananda köle azad etmesinden
hayırlıdır.”
“Sadaka verin. Birgün gelir ki, insan sadaka vermek için dolaĢır da verecek adam
bulamaz.” (Age:252/5) buyurmuĢ, sadaka vermek için acele teminizi tavsiye etmiĢtir.
Peygamber efendimiz bize Ģöyle diyor:
“Ġyi iĢler yapmakta acele ediniz. Siz Ģu yedi Ģeyden: her Ģeyi unutturan fakirlikten,
yahut azdıran zenginlikten, yahut (aklı ve bedeni) bozan hastalıktan, yahut saçma sapan
söyleten ihtiyarlıktan, yahut ansızın gelen ölümden, yahut korkulan gâiblerin en fenası olan
Deccal‟dan yahut belası daha büyük ve acı olan Kıyamet‟ten daha baĢka bir Ģey mi
bekliyorsunuz?” (Riyazüs Salihin, Cilt-1, Had. No:93)
Ölüm döĢeğinde : “Falana, falancaya Ģunu Ģunu verin. Camiye, Kur‟an Kursuna Ģunu
ayırdım” demenin pek faydası yoktur.
“Hayrımı sonra yaparım” deme. “Sona bırakma, sona kalan dona kalır”, demiĢtir. Ben
öldükten sonra mirasçılarım, çocuklarım “Hayrımı yaparlar” deyip baĢkasına bırakma, kendi
elinle yaptığın makbuldür. Ardından ya yaparlar ya yapamazlar.
Hayrımı ben öldükten sonra yaparlar deme. Sen öldükten sonra herkes mal derdine
düĢer, mal fitne olur, kavga baĢlar.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 157
Mustafa ÖSELMİŞ
Sadaka gecikmez, fırsat varsa hemen verilir. Belki o fırsatın bir daha ele geçmeyeceği
düĢünülür.
H) CÖMERT OLMAK
Allah'a, insana ihsan ve ikramlarda bulunmuĢ, sonra da fedakârlık istemiĢ ve “Ödünç
ver” demiĢtir.
Kur'an'da : “ĠĢte sizler, Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz. Ġçinizden kiminiz
cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden bilsin ki, ancak kendisine cimrilik etmiĢ olur.”
(Muhammed:38) diye bildirilmiĢtir.
Cimri, vermemekle malını kurtardığını zanneder, halbuki sevaptan, Allah'ın rızasını
kazanmaktan mahurum kaldığını düĢünmez. Elektrik, su ücreti ödenmeyince nasıl kesiliyorsa,
Allah'ın ikramına cevap verilmeyince de Allah'ın ihsanı kesilir.
“Elini boynuna bağlama, cimri olma, büsbütün de saçıp savurma, israf etme. Sonra
kınanmıĢlardan olursun.” (Ġsra:29) diyor Cenab-ı Allah.
“O cehennem çukuruna düĢünce; onu malı kurtaramayacaktır.” (Leyl:11) diye de
cimriyi uyarıyor.
Allah soracak, o sıkıntılar için “Bu durumdan kurtulmak için sahip olduğun her Ģeyi
verir miydin?” Kul : “Evet” diyecek. Cenab-ı Allah : “Dünyada senden çok azını istemiĢtik.”
diyecek. Ya az mal bizi kurtaracak ya da çok mal fayda vermeyecek.
“Allah'ın kendilerine verdiği nimetlere karĢı cimrilik yapanlar, bunun kendileri için
hayırlı olduğunu zannetmesinler. Bu onlar için Ģerdir. Cimrilikten yaptıkları Ģey, kıyamet
gününde boyunlarına dolanacaktır” (Al-i Ġmran:180)
Kur‟an, insanı cömertliğe davet ederek, zenginlerin malların da fakirlerin haklarının
bulunduğunu bildirir. (Zariyat:19)
Cennet, cömertlerin yeridir. Peygamberimiz der ki:
“Cömertlik, cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Onun dallarından birine yapıĢan bir
kimseyi o dal cennette götürür.” (Ġhya:7/271)
“Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi maldır.” (Tirmizi
Zühd:2337)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 158
Mustafa ÖSELMİŞ
Kur'an'da : “Kendiniz için önceden gönderdiğiniz her Ģeyi Allah katında bulacaksınız”
(Bakara:110)
Allah Rasûlü de : “Yarım hurma ile de olsa ateĢten korunmaya çalıĢın”
(R.Salihin:1398) buyurarak, bizi az da olsa sadaka vermeye davet eder.
Yunus : “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü” demiĢ. Allah için Allah'ın kullarını
sevmemiz ,lâzım. Allah için ihtiyacını görmemiz lâzım.
Hz. Ali (r.a.) ağlıyormuĢ:
-
Neden ağlıyorsun? DemiĢler. Hz. Ali demiĢ ki:
Bir, haftadan beri evime misafir gelmiyor. Acaba Rabbime karĢı bir suç mu iĢledim,
diye ağlıyorum.
Her zaman cömert kazanır, cimri kaybeder.
Kur'an'da Allah kullarını Ģöyle uyarmaktadır:
“Kim dünyayı isterse, dünyada dilediğimize verdiğimiz kadar dünyalık veririz. Sonra
da kınanmıĢ ve kovulmuĢ olar onu cehenneme sokarız.” (Ġsra:18)
“Bilin ki, inkâr edenlerin malları ve evlatları Allah huzurunda kendilerine bir fayda
sağlamayacaktır.”
Peygamberimiz Ģöyle bildirmektedir:
“Cenab-ı Allah cömert kâfiri cehenneme gönderirken Cehennem kapıcısına emreder
ki, bunu içeri al ama, cömertliği derecesinde hafif tut.” (Ramuz el-Ehadis:92/7)
-
“Cömertlik, ulu Allah'ın huyudur.” (Age:213/)
Peygamberimiz yardımı Ģöyle idi:
“Küçücük bir çocuk Hazret-i Peygamber –sallallahü aleyhi ve sellem- in huzuruna
geldi. Annesinin bir gömlek istediğini arzetti. O sırada Rasûlallah - sallallahü aleyhi ve selem
- in sırtındakinden baĢka gömleği yoktu. Çocuğa baĢka bir zaman gelmesini söyledi. Çocuk
gitti. Tekrar gelip, annesinin Hazreti Peygamber‟in sırtındaki gömleği istediğini söyledi.
Bunun üzerine Hazreti Peygamber -sallallahü aleyhi ve selem- Hücre-i Saadet‟e girdi,
sırtındaki gömleği çıkarıp çocuğa uzattı.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 159
Mustafa ÖSELMİŞ
O esnada Bilal (r.a.) da, namaz vakti girmiĢ olduğundan ezan-ı Muhammedi‟yi
okumaya baĢladı. Fakat Rasûlallah - sallallahü aleyhi ve selem- sırtına alacak bir Ģey
bulamadığı için cemaâte çıkamadı. Ashabdan bazıları, merak edip Hücre-i Seâdet‟e geldiler;
Rasûlallah - sallallahü aleyhi ve sellem‟i gömleksiz olarak buldular.”
“KıĢ mevsimi. Gece büyüklerden biri murakebeden bir ses duyuyor:
-
Allah dostlarında birini görmek istersen, Ģimdi filân tepeye çık!
Sesin muhatabı hemen dıĢarıya çıkıyor, müthiĢ bir kar… Tepeye tırmanıyor. Ne
görsün?... tepede, soğuk ve ayazın en acı noktasında, Ġbrahim (Havvâs)… Yerde, rahat ve
mes‟ut oturmakta… Yüzünde hafif ter damlaları…
Soruyor:
-
Sen bu dereceyi neyle buldun?
Cevap alıyor?
-
Fukaraya hizmetle…
Havvâs Ģu mısraları okudu:
Yazın gölgende barındırdın beni
KıĢın da ateĢinde”
“Ġslâm âlimi Sehl bin Abdullah‟a birileri itiraz mahiyetinde derler ki:
Sen elinde, avucunda ne varsa hep Ġslâm‟a hizmet için harcıyor, bir Ģey
bırakmıyorsun. Halbuki sen yaĢlı bir adamsın. Bunlara ihtiyacın var!
ġöyle cevap verir Sehl:
Ġyi ya, ben de yaĢlılığımın gereğini yapıyorum. Ben artık yola çıkmıĢ kimseyim.
Akıllı yolcular mallarını bulundukları yere bırakmazlar, belki gideckleri yere gönderirler. Ben
de öyle yapıyorum. Buraya değil, oraya gönderiyorum. Bunun yanlıĢ görülecek nesi var?
Akıllılık gereğidir bu.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 160
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġ)
KOMġUSU AÇKEN TOK YATAN OLGUN MÜ’MĠN DEĞĠLDĠR
Ġslâm, 60 ev ötesine kadar koĢu kabul eder. Ayrıca komĢunun komĢu üzerinde büyük
hakları olduğunu bildirmiĢtir. Hatta Peygamberimiz: “Cebrail o kadar komĢu üzerinde durdu
ki, Allah komĢuyu komĢuya mirasçı yapacak zannettim” demiĢtir. Bir hadislerinde de:
“KomĢularının <iyidir> demediği kimsenin cennete giremeyeceğini” bildirmiĢtir.
Bir günde : “KomĢusu aç iken tok yatan olgun Müslüman değildir.” demiĢtir. Demek
ki insan komĢusundan, onun aç karnından sorumludur. Bir gece, komĢu açken tok yatmayı
duyarsızlığı, ilgisizliği gerçek Müslüman olamamanın delili saymıĢtır.
Atalarımız : “KomĢu, komĢunun külüne muhtaçtır” demiĢlerdir. ġu andaki komĢuluk
iliĢkilerimizin Ġslâm‟la bağdaĢmadığı kanaatindeyim. Çünkü komĢu komĢunun en ufak
yükünü taĢımıyor.
SavaĢa hazırlanılıyor, peygamber : “Üzerinde komĢu hakkı olan varsa bu savaĢa
katılmasın” diyor. Biri : “Ben komĢunu ağacının dibine abdest bozmuĢtum” deyince ona:
”Sen Ģöyle kenara çekil” demiĢtir. SavaĢa katılmasını müsaade etmemiĢtir.
Hazret-i Peygamber - sallallahü aleyhi ve sellem – komĢu hakkında çok itina
gösterilmesini arzu ederlerdi.
KomĢunun penceresine bakmamak, yemek kokusu ile ona eziyet etmemek, onun
hoĢlanmayacağı bir davranıĢla bulunmamak, komĢu haklarındandır.
Sahabinin fakirlerinden olan Ebu Zerr Gıfari:
“Bana Hazret-i Peygamber - sallallahü aleyhi ve sellem- yemek piĢireceğim zaman
suyunu fazla koymamı, ondan komĢuma vermemi söyledi” demiĢtir.
Biri Resûlü Ekrem (s.a.s.) Efendimize gelip sorar:
Yâ Rasûlallah, nedense ölümü hiç sevemiyorum. Ondan hep ürküyorum, ahirete
ciddi bir meyil duyamıyorum! ġöyle buyurur:
-
Malın var mı?
-
Evet, var.
Öyle ise ondan ahiret için harca. Göreceksin ki, oraya ilgi duyacak, meyil
hissedeceksin.
Bundan sonra Ģöyle buyurur:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 161
Mustafa ÖSELMİŞ
Çünkü insan, malının bulunduğu yerden ayrılma istemez. Senin malın ise hep
buradadır. Oraya hiç göndermemiĢsin, buyurur.
Ġnsanın iki evi olsa, biri harap, biri mâ‟mur… Hangisinde durmak ister?
MERHAMETLĠ OLMAK ESASTIR
Merhamet, insanın en baĢta gelen vasıflarındandır. Çünkü; diğer canlılarda bu duygu
yoktur. Nedeni de; merhametin kaynağı imandır, Ġslâm‟dır, ondan.
Kur'an'da : “Mü‟minlere merhamet kanadını indir.” (Fetih:29)
Allah Rasûlü de :” Merhamet ediniz ki, merhamet bulasınız. Af ediniz ki, af olasınız.
Yer yüzündeki canlılar merhamet et ki, göktekiler de sona acısın” (C. Sağır:1/38)
buyurmuĢtur.
Burada Müslüman, merhamet sıfatı ile anılmıĢtır.
Ġslâm‟da merhamet etmeyen insan, zalim bir insandır. Katı yürekli, acımasız, saygı
duymayan insandır.
Toplumdaki bunca ihtiyaç sahibine karĢı ilgi duymayan, acımasızdır. Ġlgi duymadığı
için onlara zulmetmiĢ olur.
Zevk ve eğlence uğruna servetler harcayıp; dulları, yetimleri, mağdurları ve ihtiyaç
sahiplerini görmemek onlara zulmetmek demektir. ĠĢte Allah böyle acımasız kimselere
yardım etmez, acımaz rahmetten mahrum bırakır. Onun yüzünden, diğer insanlar da canlılarda
zarar görür. Yağmur bile yağmaz.
Allah Rasûlünün bir ifadesiyle; bir ihtiyaç sahibini sevindiren, Allah'ı sevindirmiĢ
olur. Bir hadiste Ģöyle buyurmuĢtur:
“Bir genç, ihtiyara yaĢı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah da yaĢlılığında ona ikram
edecek kimseleri halleder.” (K.Sitte:9/384)
merhametin kaynağı dindir. Merhameti Allah emreder. Kur'an'da ki emir Ģudur:
“Müminlere karĢı kanat ger, tevazu göster, Ģefkatle muamele et.” (Hicr:88)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 162
Mustafa ÖSELMİŞ
“Dini yalanlayanı gördün mü? ĠĢte o yetimi itip kalkar. Yoksulu doyurmaya teĢvik
etmez. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar gösteriĢ
yapanlardır, mâni olurlar.” (Mâun:1-7)
Peygamberimiz : “Ġnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.” (Müslim
Fedail:66) demiĢtir.
Ebu Musel-EĢari (r.a.) anlatıyor:
Hz. Peygamber bizler Ģöyle öğüt verdi:
Birbirinize merhamet etmedikçe, gerçekten iman etmiĢ olamazsınız. (Ġman
etmedikçe de Cennet‟e giremezsiniz.)
Allah'ın Rasûlü‟nün bu öğütlerine muhatap olan sahabiler de:
-
(Çok Ģükür) her birimiz (diğerimize) merhametlidir, dediler.
Hz. Peygamber ise Ģu açıklamayı yaptı:
Hayır, sözünü ettiğim, birinizin arkadaĢına merhamet etmesi değildir. Genel olarak
bütün insanlara merhametli olmaktır.”
Herkes her zaman ihtiyaç sahibi olabilir. Kimse ben neyim dememeli. Bugün zengin,
yarın fakir olabilir. Atalarımız : “Güvenme güzelliğine bir sivilce yeter, güvenme malına bir
kıvılcım yeter” demiĢlerdir.
Müslümanlar kardeĢtir. KardeĢ kardeĢi sevecek, kardeĢ kardeĢi her zaman
düĢünhecektir.
Yermuk SavaĢı‟nda Huzeyfet‟ül Adevi Ģöyle anlatıyor:
Elimde mu matarası, amcaoğlunu arıyorum. Yaralılar arasında onu gördüm. Su
vereyim mi?, dedim. ĠĢaretle “Evet” dedi. Tam vermek üzereydim ki, bir “Ah” sesi duydum.
Suyu ona götürmemi iĢaret etti, ona koĢtum, tam içirecektim “Su” diye bir ses duydum.
Ġçmekten vazgeçti ona götürmemi istedi. Ona koĢtum. Vardığımda ölmüĢtü. Geriye döndüm o
bıraktığım yaralı da ölmüĢtü. Amcaoğluna koĢtum, ona da yetiĢemedi.
ġu asil davranıĢa bakın. ĠĢte merhamet iĢte Ġslâm. Hiçbir dinde hiçbir ideolojide
Ġslâm‟daki anlayıĢı ve tatbikatı bulamazsınız. Tarih, böyle baĢka bir olayı Ġslâm coğrafyası
dıĢında Ģahit olmamıĢtır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 163
Mustafa ÖSELMİŞ
J)
ĠNSANLARIN EN HAYIRLISI
Allah Rasûlü‟ne soruyorlar:
-
Ya Rasûlallah! Ġnsanların en hayırlısı kimdir?
Cevap veriyor:
-
Ġnsanlara en çok yardımcı olan, en çok faydalı olanıdır.
En hayırlı yatırım, en hayırlı iĢ, insan için yapılan iĢtir. Ġnsana yapılana yatırımdır.
Allah Rasûlü Ģöyle diyor:
-
“Kıyamet günü Allah soracak
-
Benim için ne yaptın? Kul, sayıp dökecek:
-
Namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, seni zikrettim.
Allah diyecek:
-
Bunlar senin için, benim için, benim kullarım için ne yaptın, onu söyle…”
Demek ki, kul için yapılan iĢ, Allah için yapılan iĢtir.
Bugün için en önemli Ģey, iyi insan, iyi vatandaĢ yetiĢtirmektir. Allah'ını,
Peygamberini, Kur‟ân‟ını, dinini bilen, hayırlı insan yetiĢtirmektir. ġimdi, bu en büyük
hayırdır. Allah böyle bir hizmetin ucundan tutmak nasib etsin.
Hz. Peygamber, Hz. Ali‟ye Ģöyle diyor:
“Ya Ali! senin vasıtanla bir insanın hidayete ermesi, dünyalara bedeldir.” (Çünkü
insanın hayra vesile olması, sebep olması o iĢi bizzat iĢlemiĢ gibidir. Onun yaptığı hayırların
sevabı aynen ona da verilir, hayır sahibinde de bir Ģey eksilmez.)
Ġnsanların en hayırlısı, Ensar gibi olan, onlar gibi yaĢayan, onların yaptığını yapan
kimselerdir.
Ġnsanların en hayırlısı Ģöyle tarif ediyor, Peygamberimiz:
-
“BaĢına gelen bir musibetle mü‟min kardeĢini yardımsız bırakmaz.“ (K.Sitte:9/375)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 164
Mustafa ÖSELMİŞ
-
“Veren el, alan elden hayırlıdır.” (Buhari:5/705)
“Bir adam sadakadan bir Ģeyi 70 Ģeytanın diĢinden kurtarmadan vermez.”
(Ramuz:485/12)
Cenab-ı Allah da : “Ġnanıp, yararlı iĢler iĢleyenlerin Rableri katında ecirleri vardır.
Onlara korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.” (Bakara:277) buyuruyor.
Hayırlı insan, Cenab-ı Allah'ın ihsan ve ikramlarına cevap veren insandır.
Hayırlı insan, hayır iĢleyen, hayra vesile olan insandır. Hayırlı insan, Allah'ın kullarına
en çok faydalı olan ve insanlara hizmet edendir.
Ġnsana yardım insanı korur.
Atalarımız : “Aç köpek fırın deler” demiĢtir. Yoksulluk insana pis iĢ yaptırır.
Peygamberimiz : “Fakirlik nerdeyse küfür olayazdı” diyerek insanı küfre götürecek
kadar tehlikeli olduğunu belirtmiĢtir.
ĠĢte insana yardımının önemi bundandır.
K) NASIL YARDIM
Yardımda Ģekil ve niyet çok önemlidir. Önce yardım, iyi niyetle yapılmalıdır. Nereye
gittiği de bilinmelidir.
-
Yardımlar, sırf Allah rızası gözetilerek yapılmalıdır.
-
Yardıma riya, gösteriĢ karıĢtırılmamalıdır.
-
Yardım olarak verilecek mal, tamamen helalden kazanılmıĢ olmalıdır.
-
Yardım ihtiyaç sahibine verilmelidir.
Yapılan yardımın ardından karĢı taraftan en ufak bir menfaat beklenmemeli, ondan
istifade edilmeye kalkıĢılmamalıdır. Dua bile istenmemelidir.
Sağ elin verdiğini sol el görmemesi Ģuuru ile yardımlar yapılmalıdır. Fatih Sultan
Mehmet : “Evlere yemekler akĢam yaranlığında götürüle” diye vasiyet etmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 165
Mustafa ÖSELMİŞ
TeĢekkür etme ve minnet duygusu beklenmemelidir. Atalarımız : “Yap iyiliği at
denize, balık bilmezse Hâlık bilir” diyerek bunu güzel bir Ģekilde ifade etmiĢlerdir.
Yardım, ölçülü yapılmalıdır. Tembelliği alıĢtıran dilenciliğe götüren, hep
baĢkalarından bekleme durumuna düĢürecek Ģekilde yardım yapılmamalıdır.bir söz var “Her
zaman balık yedireceğine, balık tutmasını öğret” diye.
Yardımlarda rencide etmekten kaçınılmalıdır. Onur kırıcı yardım yapılmamalıdır.
KaĢ yapalım derken göz çıkarılmamalıdır.
Yapılan yardım boĢa kakılmamalıdır. (Yağmur yağarken adam, birini kepeneğinin
altına çağırır. Yağmur geçince tekrar benim kepenek olmasaydı ıslanırdı değil mi? demiĢ.
Adam kendini yağmur birikintilerinin içine atıp yatıp yuvarlanmıĢ ve senin kepenek olmasa
bu kadar da ıslanmazdım değil mi demiĢ) Allah : “BoĢa kakma, incitme” diyor. (Bakara:264)
Yardım isteyen azarlanıp gönlü kırılmamalıdır. (Nareddin Hoca‟nın kapısını biri
çalıp buraya gelir misin? DemiĢ. Hoca dam aktarıyormuĢ, inmiĢ. Dilenci – “Allah rızası için
bir sadaka” demiĢ. Hoca gel deyip dama kadar çıkarmıĢ, “Allah versin” demiĢ.)
-
ĠĢe yaramayan, çöpe atılacak olan bir Ģey yardım diye bir baĢkasına verilmemelidir.
(Adam‟ın biri sıcak bir günde yolculuk yapıyormuĢ, çok susamıĢ yol üzerde bir kapıyı
çalmıĢ, çıkan çocuğa: “Su verir misin” demiĢ. Çocuk bir karaç ayran getirmiĢ. Adam içmiĢ bir
daha içmiĢ, üçüncüsün de – “Oğlum annen kızmasın” demiĢ. Çocuk “Kızmaz amca bir bu
ayranı zaten dökecektik, içine fare düĢtüydü” deyince adam elindeki kabı yere çarpmıĢ, kap
kırılınca çocuk annesine : -“Anne! Amca bizim köpeğin yalağını kırdı” diye seslenmiĢ.)
KokmuĢ, bozumlu, iĢe yaramaz Ģeyden hayır olmaz.
“Sadakanın göğe en tez çıkanı bir adamın helâl olan malından ikram etmesi, yedirip
içirmesidir.” (Ramuz:114/2)
haramdan hayır olmaz. Yardım iĢe yarar ve helâlden olacaktır ve ihtiyaç sahiplerine
ulaĢacaktır. Yani “Kendini Allah'a adamıĢ, kazanç için dolaĢamayan, yüzsüzlük edemeyen,
fakirler aranıp bulunacaktır.” (Bakara:273)
Fakir‟in durumundan istifadeye kalkıĢılmamalıdır.
Adamın biri gurbette parasız kalmıĢ, bir köĢede otururken bir açıkgöz bunu fark etmiĢ:
-
HemĢerim ne derdin var? DemiĢ. Adam:
-
Açım, cevabın vermiĢ.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 166
Mustafa ÖSELMİŞ
Gel, deyip lokantaya götürmüĢ, yemiĢler içmiĢler. “ben gidiyorum, benim de param
yoktu” demiĢ.
-
Olur mu? Ben ne yaparım, ne derim? Deyince dee:
-
Aç düĢüneceğine tok düĢün, deyip çıkıp gitmiĢ.
Yardım unutulmayacak, ihtiyaç gideren nitelikte olmalıdır. Yardım, doyurucu olacak,
hora geçecektir.
En büyük yardım ise, bir insanın hidayetine sebep olmaktır. Ġmansızlıktan ve gafletten
kurtuluĢuna yardımcı olmak ve aydınlatmaktır.
Kendi midemizin götürebileceği, tiksinmeden yiyebileceğimiz Ģeyleri ancak
verebiliriz. Aksi halde günaha gireriz. Yarın Allah onu bize yedirir.
Yardım yapılacak kimse iyi araĢtırılmalı, mutlaka ihtiyaç sahibi olmalı, yapılan
yardım, yerinde ve meĢru yerlerde kullanılmalıdır. Yani yardı yerini bulmalıdır.
Yapılan yardımlar, Allah'ın nimetine denk olmalıdır. 3-5 kuruĢla savuĢturulmamalı,
baĢka bir kapıya muhtaç olmamalı, yani doyurucu olmalıdır. Ġhtiyaç gidermelidir. Defol git
kabilinden yardım olmaz.
Zengin, karnı tok ve varlık sahiplerine verilen davetlerde, çekilen ziyafetlerde hayır
yoktur. Çünkü; ihtiyaç yoktur. Bir ihtiyaç giderilmemiĢtir. “Hay Allah razı olsun”
denmemiĢtir, hora geçmemiĢtir.
Bizim için eski baĢkası için yeni olabilir. Hiçbir Ģeyi telef etmeden, israf etmeden
yerini bulmaya çalıĢmalıyız. Sizin kullanmadığınız bir baĢkasını mutlu edebilir.
Günlük sigaraya, içkiye, eğlenceye harcanan, harama gittiği için hesabını vermeye
zorlanacağımız giderler, aklımızı baĢımıza toplarsak, bizi kurtaran mal olabilir. Bir fakir
aileye ekme alınabilir. Kimsesiz çocuklara, öğrencilere harçlık olabilir, ağrı acı dindiren ilaç
alınabilir. Bir ailenin göz yaĢlarını dindirebilir.
Kur'an'da : “Sevdiğiniz Ģeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiye eremezsiniz. Her
ne harcarsanız alla onu hakkıyla bilir” (Al-i Ġmran:92)
“Ey Ġman Edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden rızık olarak, yerden size
çıkardıklarımızdan hayır harcayın. Size verilse alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye
kalkıĢmayın.” (Bakara:267)
“Sadakaları isteyemeyen hayırından dolayı dilenemeyen yoksullara verin.”
(Bakara:273) buyrulur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 167
Mustafa ÖSELMİŞ
“Bir insan malı çoğalsın diye ondan bundan bir Ģeyler isterse, kıyamette yüzünün eti
yenmiĢ olarak haĢrolunur ve cehennemde yiyeceği de, kızgın taĢ olur.” (Ramuz elEhadis:103/6) diye bildirilmiĢtir.
En önemli hususlardan biri de Ģudur:
Yardım, gönül rızası ile olur. Baskı altına alarak yardım olmaz. Veya vermedi
demesinler diye yardım yapılmaz.
Birini malından “Ben bunu hayır için alıyorum” denilemez. Yardım zorla olmaz.
Bir iĢi için “Efendim bağıĢ yap veya bağıĢ yapmaya mecbursunuz, yoksa iĢiniz
yapmayız” denirse bu zulüm olur. Çünkü yardımın, bağıĢın anlamı bu değildir. Gönül rızası
esastır. Zorlama varsa, yapılan yardım olmaz. Hatta adam, haram eder. Bütün konularda
çalıĢanla insanımızın, devletle vatandaĢımızın arası açılmamalıdır.
Bir de yoksulu, fakiri ayırt etmek lazım. Zorla geçinenden zorla yardım diye bir Ģey
istenmez.
Meselâ; eğitim yapmak devletin asli görevidir.
Efendim falan spora yardım. O sporcunun aldığı maaĢı kaç kiĢi alıyor? YaĢadığı hayatı
kaç kiĢi yapıyor? Zorlama hiçbir zaman demokratik bir davranıĢ değildir.
Yetkililer açıklıyor “Zorlama yok” vermediğin zaman iĢin olmuyor,kovuluyorsun,
kavga ediyorsun. Bu iki yüzlülükten kurtulmamız lâzımdır.
Sonuç olarak; zorlam, gönüllü yardımı caydırır. BağıĢı durdurur, fakir fukarayı yalnız
bırakır.
L)
MADDĠ ĠMKÂNI OLMAYAN NE YAPACAK
Ġyilik, sadece para ile yapılan değildir. Ġyiliğin maddi yönü kadar manevi yönü de
vardır.
“Ameller niyete göredir”, insanın imkânına göredir. Adam, cami yaptırır, biri de o
camiye üç tuğla veri. Üç tuğla verenin imkânı odur, cami yaptırandan daha yüksek olabilir.
Peygamberimiz: “Allah bir ok yüzünden üç kiĢiye sevap verir: oku yapana, oku atana,
oku atana verene” der.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 168
Mustafa ÖSELMİŞ
Atalarımız : “Kiminin parası, kiminin duası” diyerek duanın, temennininde hayır
olduğu ifade etmiĢlerdir.
Fakirin : “Benimde olsa bende verebilsem” arzusu içerisinde olması, ona hem sevap
kazandırır, hem de sorumluluktan kurtarır.
Yardıma sebep olmak, yardıma teĢvik etmek de yardımdır. Ġhtiyaç sahiplerin arayıp
bulmak, onları varlık sahiplerine bildirmek de yardım sevabı kazandırır.
Peygamberimiz bir adamdan bahseder : “Bir adam yolda giderken yol üstünde diken
dalına rastladı, alıp onu yoldan attı. Allah onun bu davranıĢından razı oldu ve onu affetti” der.
(Ġ Canan Hadis Ans:1/181)
Müslüman her zaman, her iĢinde hayır niyeti taĢırsa, hayatı boyunca sevap kazanmaya
devam eder.
M) AZ – ÇOK ÖNEMLĠ MĠ?
Aç-çok önemli değil, önemli olan nefsin cimriliğinden kurtulmaktır.
Kur'an'da : “Gücünüzün yettiğince Allah'a isyanda kaçının.dinleyin, itaat edin. Kendi
iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinde korunursa, iĢte onlar kurtuluĢa erenlerdir.”
(Teğabün:16)
Bir hadiste : “Bir hurmada olsa sadaka verin. Zira açlığı örter, günahı söndürür, suyun
ateĢi söndürmesi gibi” (Ramuz el-Ehadis:252/1)
Yardımlar, sadakalar insanın gücü ve varlığı ölçüsünde olur.
Hz. Ali (r.a.)‟dan:
“Peygamber (s.a.)‟ye 3 kiĢi geldi. Biri; Benim yüz dinarım vardı, on dinarın sadaka
olarak verdim, dedi. Diğeri: Benim on dinarım vardı. Bir dinarımı tasadduk ettim, dedi.
Üçüncüsü de: Benim tek bir dinarım vardı,onun onda birini sadaka olarak verdim, dedi.
Hepiniz, ecir ve sevapte eĢitsiniz. Çünkü, her biriniz, sahip olduğun malın onda birini
sadaka vermiĢtir.” BuyurmuĢlardır.
Tasaddukta sevap ölçüsü, tasadduk edilen miktarın azlığı, çokluğu değil, sadaka veren
kiĢinin fedakârlık oranıdır. Sahip olduğu maldan tasadduktan oranına göre mükafat alır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 169
Mustafa ÖSELMİŞ
Bugün çalıĢan, maaĢ alan veya herhangi bir malından gelir alan kardeĢlerimiz her ay
bu paralarınızdan malınızın, baĢınızın, gözünüzün, sağlınızın sadakası olarak bir miktar verin.
Verirken de niçin, kimin için veriyorsanız niyet edin.
Bu sadaka malınızı bereketlendirecektir. Yetmeyeni yetirecektir. Kazayı, belâyı def
edecektir.
N)
ÜZÜNTÜLER PAYLAġINCA AZALIR
Ġslâm, üzüntülerin, sevinçlerin paylaĢılmasını emreder. Türk kültüründe, dayanıĢmacı
bir kültürdür.
Ġslâm da, seyirci kalmak, ilgisiz davranmak yoktur. Lafla “GeçmiĢ olsun” demenin, ah
vah edivermenin de bir manası yoktur. Bir Ģeyler yapmak, fedakârlık etmek gerekir.
Ġlgisiz kalmak, inancımızda günah olarak nitelendirilmiĢtir.
Peygamberimiz : “Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle yok edin, buna imkân
olmazsa dilinizle yok edin. Burada imkân olmazsa kalbinizle buğzedin...” diyor. Son durumun
da imanın en zayıf hali olduğunu bildiriyor.
PaylaĢmak, yardımcı olmak, teselli etmek, moral vermek, inancımızın gereğidir.
Seriyüssakatî‟nin, Bağdat‟taki, çarĢıda bütün dükkanlar yandığı halde kendi
dükkanının bir Ģey olmadığı haberi üzerine “Elhamdülillah” diye ağzından bir cümle çıkmıĢtı.
Diyor ki : “Ben otuz sene bu tek Elhamdülillah cümlesinin tevbe istiğfarıyla feryad
ettim.” DemiĢler ki: “Dükkanımız yanmadığı için Rabbinize hamd ve Ģükürde
bulunmuĢsunuz. Bunun neresinde otuz sene tevbe edecek kadar günah?” Diyor ki:
“KomĢularımın dükkanlarının yanması beni kendi dükkanım yanmıĢ gibi üzüp
müteessir etmesi lazım gelirken kendi dükkanımın kurtulmasını düĢünmüĢüm, onları
düĢünmeyen bencil insan haline gelmiĢim, onun için tevbe istiğfar ediyorum otuz
senedir.” DemiĢtir.
Meselâ; bir cenaze çıkan eve cenazeyi defnettikten sonra gidilir, yemek götürülür
akĢam yemeği beraber yenir.
-
Ev yapana, düğün edene yardımcı olunur.
-
ĠĢi olanın yardımına koĢulur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 170
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ġhtiyaç sahiplerin ihtiyacı karĢılanır.
-
Elde avuçta olan paylaĢılır, bencil davranılmaz.
Ġbni Sina‟nın güzel bir sözü var:
Cennete kimse yalnız giremez. Cennete tek baĢına girmek isteyen zaten cennetlik
değildir.”
Üzüntüler sıkıntılar paylaĢıldığı gibi sevinç ve güzellikler de paylaĢılırsa mutluluk
olur, hayatı cennet hayatı gibi oluverir.
ġöyle anlatılır : “Hayatı gerçek manasıyla yaĢayan biri ölüyor. Kabirde melekler
geliyor:
-
Seni yerine götürelim, gel bakalım, diyor. Adam:
-
Beni nereye götüreceksiniz? Diyor. Melekler:
-
Cennete, hayatı verimli yaĢayanların yeri cennettir, diyorlar. Adam diyor ki:
-
Yerime gitmeden bir de cehennemi görebilir miyim?
-
Tabi buyur, deyip cehenneme götürüyorlar.
Cehennemde Ģunları görüyor: Sofralar var. Sofrada en güzel yemekler var. Sofraya
insanlar oturmuĢ, yemekleri yiyemiyorlar. Hepsi aç, hepsi ızdırap içinde acı çekiyor. Sebebi,
kaĢıklarının sapı uzun, uçlarında bileklerine bağlı, bunun için aldıkları yemeği ağızlarına
götüremiyorlar. Adam üzülüyor, “HoĢlanmadım çıkalım” diyor. Çıkıyorlar, cennete
gidiyorlar. Orada da aynı sofralar, aynı yemekler, aynı kaĢıklar, aynı Ģekilde uzun ve
bileklerine bağlı. Oradakilerin hepsi de tok, neĢeliler. Bir tek fark var. Oda kaĢığı ile yemeği
alan kendi ağzına götürmeye çalıĢmıyor, karĢıdakinin ağzına uzatıyor. O da yanı hareketi
yapıyor.
Cennet niye cennet olmuĢ, oradakiler neden mutlu? Güzellikler paylaĢılıyorsa ondan…
Bizde istersek bu dünya hayatını cennete çevirebiliriz.
Burada Ģöyle bir teklif getiriyorsun. Her aile kendisine bir kardeĢ aile seçmelidir.
Haftada bir onu ziyaret etmeli, gücü oranında ihtiyacını gidermelidir. Bu hareketi, alacağı dua
inĢallah onu cennete götürecektir.
-
Elde avuçta olan paylaĢılır, bencil davranılmaz.
-
En önemli hususlardan biri de Ģudur:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 171
Mustafa ÖSELMİŞ
Sizin için eski olan baĢkası için yeni olabilir. Onun için atmayıp baĢkalarının o Ģeyden
istifade etmesi sağlanır.
-
“Ġster zalim olsun, ister mazlum olsun mü‟min kardeĢinize yardım edin.” Ashab:
-
“Mazluma anladık, ama zalime nasıl yardım edelim?”
“Zulüm yapmaktan alıkoyarak.” (R.Salihın:235 nolu hadis) buyuruyor. Zalime de
böyle yardım edileceğini belirtiyor peygamberimiz. Bir hadislerinde de:
“Kim bir Müslümana zarar verirse, Allah'a da ona zarar verir.” (Büyük Hadis
Külliyatı:4/317) Çünkü Mazlumun ahı insanların kulağına gelmese de Allah'a ulaĢır, diyor.
Allah, zalimin düĢmanıdır.
Zulme uğrayıp da ağlayanı, “ah” diyeni siz görmezsiniz de Allah görüyor, siz
duymasanız da Allah duyuyor. Hel bir Allah'ın kulu, mazlumu Allah'a havale ettiyse, “Allah
belânı versin” deyiverdiyse, yandın demektir. Çünkü Allah onun öcünü senden bu dünyada da
alır, ahirette de alır. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” denmiĢtir.
O)
BĠZDEN ÖNCEKĠ MÜSLÜMANLAR HAYIRDA YARIġMIġLARDIR
BaĢta Allah Rasûlü, yanında ve evinde ihtiyaç fazlası her Ģeyi tasadduk etmiĢtir.
VakfetmiĢtir.
Sahabe de, hayır yarıĢında hayatların tamamlamıĢlardır. Tarihte Ensarın, Muhacirlere
yaptığını hiçbir topluluk yapmamıĢtır.
Selçuklu, Osmanlı, her konuda vakıf kurmuĢ, hiçbir devlet büyüğümüz miras
bırakmamıĢ, kendi alın teri ile vakıflar kurmuĢlar, insanları faydalandırmıĢlardır.
Ġnancımızda insana hizmet görevdir.
Kur'an'da emir Ģudur:
“Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. Ey Müslümanlar! Siz hayır iĢlerinde yarıĢın”
(Bakara:148)
Ayrıca dayanıĢmacı bir kültürümüz vardır. Toplumumuz sebil toplumudur. Asırların
ötesinden Bilge Kağan : “Aç milletimi doyurdum. Çıblak milletimi giydirdim. Gece gündüz
uyumadı, milletimi diğer milletlerden üstün kıldım” diyerek övünmüĢtür.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 172
Mustafa ÖSELMİŞ
Dedelerimiz, para kazansalar da cenneti kazanır, parayı harcasalar da cenneti
kazanırdı.
Atalarımız, Allah'ın rahmetinden mahrum kalırız endiĢesiyle çalıĢmıĢlardır. Ġnsanlık
tahinin yüz akı eserler meydana getirmiĢlerdir. Ġnsanın korunması, fitnenin önlenmesi için ne
lâzımsa yapmıĢlardır. YaĢadıkları toplumu sebil toplumu haline getirmiĢlerdir. Ġnsanların
problemlerini çözmüĢler, hayvanlara kadar hastaneler kurmuĢlar, “Gurabai Laklakan” adı ile
hasta kuĢları barındıran yerler inĢa etmiĢlerdir. Kurdukları vakıflarla:
-
Evlenemeyenleri, evlendirmiĢler.
-
Borcunu ödeyemeyenlerin borçlarını ödemiĢler.
-
Evlerdeki hizmetçilerin verdiği zararı ödemiĢler.
-
Kimsesizler için Yasin, hatim okutmuĢlar.
-
Ağaç dikmiĢ, ağaçları bakmıĢlar.
-
Sokaktaki tükürüklerin üzerine kömür tozu ve kireç döktürmüĢler.
-
Hapse düĢenleri bakmıĢlar. Yardım sandıkları kurmuĢlar.
Ücretsiz tedavi ve ilâçla hastaların imdadına yetiĢmiĢler. Böylece toplumu, hayrı
toplumu haline getirmiĢlerdir.
Osmanlı ve Selçuklu toplumunda, Asr-ı Saadette olduğu gibi aç yoktur, dilenci yoktur,
kapılarda kilit yoktur. Çünkü hayır yarıĢı vardır.
Müslümanın cömertliği, Ġmanı ölçüsündedir. Atasözümüzde dağa göre kıĢ, adama göre
iĢ olur, denmiĢtir. Ġnsan, sahibi olduğu nimetlerden sorulacaktır.
Kur'an'da :
“Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için hak vardır.” (Zariat:19) buyrulmuĢtur.
Bir Ģey yer içerken, harcarken, yiyemeyenleri, alamayanları, düĢünülecektir.
Kur'an'da :
“Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah borç verecek yok mu?”
(Bakara:245) buyurarak Allah ödünç istiyor.
Ġnsan, toprak gibi verimli olmalıdır. Kendine verileni ekin gibi bitirmeli, çoğaltmalı,
insanların ve canlıların hizmetine sunmalıdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 173
Mustafa ÖSELMİŞ
Yardım, Allah'ı rızasını kazandırır. Yardım, hayır alıĢveriĢidir. Yapılan hiçbir Ģey
karĢılıksız kalmayacaktır.
Peygamberimiz : “Adama, yolda diken dalına rastladı, onu alıp attı. Allah da bu
davranıĢından dolayı razı oldu ve onu af etti.” (K.Sitte:1/181) buyurmuĢtur.
Herkes yapabileceği iyiliği hemen yapmalı, her fırsatı da değerlendirmelidir. Çünkü
insanın eline hayır yapma fırsatı az geçer. Ve ilk andaki hayır makbuldür.
Hayırlı iĢlere acele edilir. Neden çünkü; ömür bilinmez ne kadardır. Ġkinci husus;
yakalanmıĢ fırsat bir daha ele geçecek mi, o da bilinmez. Diğer bir husus o anda Rabbim bizi
imtihan ediyordur, sonra imtihanı kaybedebiliriz.
Kur'an'da : “Hayır iĢlerinde acele edin, iyilik hususunda yardımlaĢın.” (Bakara:148)
emri vardır.
Hz. Peygamber de : “Hayırlı iĢ iĢlemekte acele edin” buyurmuĢtur. (R.Salihin:1/126)
Bir de; “hayırların iyi amellerin hepsini yapmak lâzımdır. Çünkü; Cenab-ı Allah'ın
hangi amelimiz kabul edeceğini, hangisinden razı olacağını bilemeyiz.”
Kur'an'da : “Hayırdan ne yaparsanız Allah onu bilir.” (Bakara:215) buyrulmuĢ, her
hayrın mutlaka karĢılığının verileceğini bildirmiĢtir.
P)
MÜLK ALLAHINDIR
Mülk, ne senindir, ne benim; mülk Allah'ındır. Dedelerimizden babamıza, babamızdan
bize intikal eden, bizden de çocuklarımıza, onlardan da çocuklarına intikal edecek mal-mülk
nasıl bizim olur? Mal benimdir, mülk benimdir diye nasıl iddia edebilirz?
Ġbrahim Ethem, Belh Ģehrinin sultanı iken biri saraya gelir, heybesini bir sütunun
dibine koyar oturur. Ġbrahim Ethem – Ne iĢin bar senin, burada, burası han mı? der.
O kiĢi:
Burası senden önce kimindi? Babamın “Ondan önce kimindi?” – Dedemin. – Bu
durumda burası han değil de nedir? Der.
Yunus:
“Mal sahibi, mülk sahibi,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 174
Mustafa ÖSELMİŞ
Hani bunun ilk sahibi?
O da yalan bu da yalan,
Var sende biraz oyalan”
-
Mal bize emanettir.
Mal bize imtihan için verilmiĢtir. Nereden kazanıp nereye harcayacağımız
konusunda imtihana tabi tutulduk. Ve bize Rabbim ne yapacağımızı da bildirmiĢtir. Kur'an'da
:
“Allah rızası için veren, Allah'tan korkan, Kelime-i Tevhit tasdik eden kimse için
kolaylık hazırlarız.” (Leyl:5-7)
“Allah'ın sana verdiğinden O‟nun yolunda harcayarak ahiret yurdunu iste. Allah'ın
sana ihsan ettiği gibi sende insanlara iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğa arzulama. ġüphesiz
ki Allah bozguncuları sevmez.” (Kasas:77)
Kuru kuruya sevgi olmaz. Sevgi fedakârlık ister. Peygamberimiz bir Kutsi hadiste
Ģöyle buyuruyor:
-
Ben hastalandım halimi sormadın, neden?
-
Ya Rabbi! Sen nasıl hastalanırsın, nasıl ziyaret edebilirdim
-
Falan kulum hasta idi, eğer onu ziyaret etmiĢ olsaydın, beni ziyaret etmiĢ olacaktın.
-
Ben acıktım, beni doyurmadın, neden?
-
Ya Rabbi, sen nasıl acıkırsın, ben seni nasıl doyururum?
-
Falan kulum açtı. Onu doyursaydın beni doyurmuĢ olacaktın.
-
Senden su istedim, bana su vermedin, neden?
Allah:
Ya Rabbi, sen nasıl susarsın,sana nasıl su verebilirdim? Bunun üzerine Cenab-ı
Falan kulum susamıĢtı, ona su verseydin bana vermiĢ olacaktın, buyurarak Allah'ın
kullarına yapılan her Ģeyin Allah'a yapılmıĢ olacağı belirtilmiĢtir.
Bir hadislerinde de Peygamberimiz:
“Fakire verilen lokma, sahibine beĢ Ģeyi müjdeler: ”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 175
Mustafa ÖSELMİŞ
1-
Azdım, beni çoğalttın,
2-
Küçüktüm beni büyüttün,
3-
Sana düĢmandım beni kendine dost edindin,
4-
Ben fani idim beni ebedi kıldın,
5- Bugüne kadar sen beni korurdun, bundan sonra ben seni koruyacağım.” (Ġ.Gazali:Ey
Oğul)
Evet mülk Allah'ındır. Cenab-ı Allah onu geçici bir zaman için tasarruf hakkını kula
vermiĢtir. Böylece kulunu imtihan eder. Burada kula ait olan; o mal sebebiyle kazandığı hayır
veya Ģerdir.
Dilerse elindeki emanet mal, insanın cenneti olur, dilerse de cehennemi olur.
Hz. Ali (r.a.) : ”Yuh sana ey para, elden çıkmadıkça faydan dokunmuyor” demiĢtir.
Kur'an'da : “O arınmak isteyenler; gabya inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine
verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.” (Bakara:3) bir ayette de:
Allah soruyor : “Ne oluyor size ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki göklerin
ve yerin mirası Allah'ındır.”
Prof. Dr. M. Esad ÇoĢan hoca Efendi bir sohbetinde Ģöyle demiĢti: Duydum ki, kale
diplerinde yatıp kalkan aileler varmıĢ. Eğer böyle evsiz barksız, kıĢ gününde aç, susuz orada
burada Müslümanlar yatıp kalkıyorsa, imanınızı tekrar gözden geçirin. Onlar öyle iken
evinizde nasıl sofra kuracak, nasıl yatıp kalkacaksınız? Ġmanınızı gözden geçirin.
SONUÇ
Her insan bir değildir. Fakir vardı, zengin vardır. Ġkisi arasında orta halli insan vardır.
Bu insanların birbirine karĢı sorumlulukları vardır. Kimse kimseye ne halin varsa gör,
diyemez.
Yüce dinimiz, yardımlaĢmayı, dayanıĢmayı ve paylaĢmayı emreder. Fakiri terk edeni
Allah terk eder.
Fakirlik, yoksulluk, kula kader değildir. Kul, çalıĢmakla yükümlüdür.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 176
Mustafa ÖSELMİŞ
Zengin; “Mal benim, istediğim gibi tasarruf ederim” diyemez. Zekat verecek, sadaka
verecek, kendini kurtaracaktır.
Ġnsan için fakirlik de bir imtihandır; isyan edecek mi etmeyecek mi, sabredip, Ģükredip
kazanacak mı? Yoksa isyan ederek imtihanı kayıp mı edecek?
Ġnsani için zenginlik de bir imtihandır. Nefsinin cimriliği ile mi yaĢayacak, yok:
“Allah bana verdi ben de vereyim mi” diyecek.
Nefsinin cimriliğini aĢamayan varlık sahipleri köpeğiyle, kedisi, maymunu ve yılanı
ile anlaĢtığı kadar insanla anlaĢamıyor.
-
Çılgın eğlencelerle tatmin oluyor.
-
Yiyip içip kafa buluyor.
-
BoĢ ve manasız iĢlerle uğraĢıyor.
-
FuhuĢ ve gayri meĢru hayat yaĢıyor.
-
ÇalıĢtırdığı insanların hakkını bir gece saçıp savuruyor.
-
Lüks yerlerde, yiyip içip, tabakların üzerinde çılgınca dans ediyor.
Ġçip içip kendini kaybedip ortalıkta ceket yakıyor. Böylece zenginliğin isbata
çalıĢıyor.
Hayvan besleyip insanla ilgilenmemek, ihtiyaç sahiplerini unutup ceket yakmak,
çılgınca eğlenmek, tabakların üstünde tepinmek, insan ciddiyetiyle asla bağdaĢmaz. Cenab-ı
Allah da ona insan muamelesi yapmaz.
Sözün özü;
Fakir fukarayı tanımayan, zengin olduğu halde cimrilik yaparak ahireti unutanları,
Ģunu isterim, bunu isterim diyenleri, Felekten gün gece çalalım, çılgınca eğlenelim diyenleri,
har bulup harman savuranları, önce fakir bir aileyi ziyarete götürme imkanımız olsa, sonrada
bir mezarlığa götürebilsek, her hangi bir Ģey demeye lüzum kalmayacağını düĢünüyorum.
Evet Allah'ın dostu olmak, sevdiği bir kul olmak isterseniz, fakirleri dost edinin,
ihtiyaç sahiplerini sevin ve fakir bir aileyi kardeĢ edinin.
Cenab-ı Allah zengine merhamet versin. Ġhtiyaç sahiplerine de sabır ihsan etsin.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 177
Mustafa ÖSELMİŞ
7. BÖLÜM
FĠTNE ORTAMINDA NELER YAPILIR
Bu bölümde mahveden fitneler konumuz olacak.
Dün, her alanda sistemli bir Ģekilde plânlanan fitnelerle bizi sıkıĢtırdılar. Önce
zayıfladık, sonra küçüldük. Üç kıtaya hükmeden, denize at süren, yer yüzü kendileri dar gelen
insanlar, Anadolu topraklarına sıkıĢtırdılar. ġu anda Anadolu‟yu bize çok görüyorlar.
Her gün, her konuda yeni yeni fitneler icat edilerek, aklımızı baĢımızdan alıyorlar.
Ġnsanımız korkutuyorlar. Sindiriyorlar.
Bizi her konuda Ģüpheye düĢürüyorlar, birbirimizle tartıĢtırıyorlar. TartıĢılmayacak
konular bile tartıĢtırıyorlar. Biz tartıĢırken “Cambaza bak, Cambaza!” hikayesi yapacaklarını
yapıyorlar.
Ölülerimizi, bize hiçbir faydası olmayan konuları veya milli değerlerimizin değiĢmez
esaslarını, Yüce dinimizin kesin emirlerini tartıĢılır hâle getirdiler.
Mezarlıktaki ağacı meyveleri yenir mi, yenmez mi? bu söz, Ġstanbul halkını birbirine
düĢürdü. Önce tartıĢlar sonra taĢlaĢtılar.
Hızır yaĢıyor mu? Bu sözde Kayseri ile Konya alimlerin birbirine düĢürdü. Katır
yükü ile kitap yazıldı. Yıllarca tartıĢıldı.
-
Hastalıklara derman aramak Allah'a isyan olur mu, onmaz mı?
-
Camiye sıra, Türkçe ezan, Türkçe namaz. Fitnesi camilere kadar girdi.
Peygambere uymak Ģirktir, dediler. Peygamber sünnetini yerine getirmekten haya
ederim, dediler.
-
Önce Türk müsün önce Müslüman mı? dediler dövüĢtürdüler.
Ġnsan cennetle kaç yaĢında olacak? dediler, cennete götürecek iĢlerden
uzaklaĢtırdılar.
-
Kaç defa hacca gidilir, dediler, hacılığı “acı” ettiler.
Cennetin kapıları, cennetteki hurileri ön plâna çıkardılar. Diyanet iĢlerin yıllarca
Müslüman kardeĢlerimizle uğraĢtırdılar. Bu didiĢmeye “cihad” dediler.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 178
Mustafa ÖSELMİŞ
Hak olmayan tarikatları ortaya çıkardılar, partilerin sayısın arttırdılar.
-
Yıllarca “Ġlkokul” ayrımı, bitiĢik mi yazılacak, fotoğraf sağa mı asılacak sola mı?
Eğitimi bıraktırdılar bunu tartıĢtırdılar. Gündemde hep hangi sistem? ArayıĢı oldu.
Üniversitelerimiz “Amerikancı, Rusçu, Çinci” kavgası yaptı. Türkçülük Turancılık
oldu, suç sayıldı.
Dine, Müslüman ne yapılacaksa yaptılar : “Bir sen mi Müslümansın, biz değil miyiz?
Bizde müslümanız” dediler. Sen kalbe bak, dediler. Neren Müslüman? Kalbe Allah bakar,
demediler.
ġuan muhbirlik, iftira, fiĢleme, ispiyonculuk revaçta. Ne olur bu milletin hâli?
Nereye gider? Bu milletin evlatları olarak hepimi, gelmiĢ, geçmiĢ ve gelecek fitneler karĢı
uyanık olalım.
A)
FĠTNE NEDĠR?
Fitne, bölücülük yapmak, sıkıntı vermek,zarar vermek, demektir. Bir hadiste : “Zaman
daralacak, ameller azalacak, aç gözlülük yayılacak, fitneler çoğalacak ve öldürme olayları
artacak” buyurmuĢtur. (Buhari, Fiten:5)
Fitne, kargaĢa, anarĢi, imtihan, sapıtma ve saptırma anlamındadır.
Bir topum için en büyük felâket, o toplumda fitnenin zuhur edip yayılmasıdır. Çünkü
fitne bir insana, belirli kiĢilere zara vermez. Fitne, herkese zarar verir, verdiği zarar sınırlı
değil, umumidir.
Fitnenin dinde dama öldürmekten beter ve günah olduğu bildirilmiĢtir. (Bakara:191)
Fitne çıkaranların da fasık kimseler olduğu bildirilmiĢtir. (Bakara:27)
Fitne, insanın helal olmayanı yemesi, içmesi, yapması ve söylemesidir. Helalden
kazanmayıp, helale harcamamasıdır. Hayırlı evlat yetiĢtirememesidir.
Ġnsanın en önemli fitnesi nefsidir, malıdır, ailesidir ve Ģeytanıdır. BaĢına ne gelirse
bunlar yüzünden gelir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 179
Mustafa ÖSELMİŞ
B)
BAZI FĠTNELER
Ahir zamana doğru, fitne örnekli gün geçtikçe çoğalmaktadır. Bunlardan bazılarını
Peygamberimiz Ģöyle ifade etmiĢtir:
1- “KiĢinin fitnesi; ailesinde, anlamda, nefsinde, çocuğunda ve komĢusundadır. Bu fitneyi
oruç, namaz, sadaka ve iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmakla örter.” (Prof. Dr. Ġ. Canan,
Hadis Ans:13/355)
2-
“Arkamda erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakıyorum.” (Age:13/356)
Bu hadiste iffetli, haya sahibi mü‟min hanımlar değil, kötü kadınlar kasdedilmiĢtir.
3-
“Her ümmet için fitne vardır, ümmetimin fitnesi de maldır.” (R.Salihin:483)
4- “Koyun sürüsüne salıverilmiĢ iki aç kurdun yaptığı zarar, servete ve mevki düĢkün bir
adamın dinine yaptığı zarardan daha büyük değildir.” (R.Salihin:487)
Kur'an'da da:
“Her halde çocuklarınız, mallarınız sizin için bir belâ ve imtihandır.” (Teğabün:15)
buyrulmuĢtur.
Ġnsanın sahip olduğu Ģeyler alında Cenab-ı Allah'ın bir nimetidir. Bize imtihan için
verilmiĢtir. Eğer Allah'ın nimetleri yerinde kullanılamayacak olursa, fitne sebebi olacaktır.
Her Müslüman, Hz. Peygamberin “Salabe helâk oldu” dediğini unutmamalıdır. Salebe
mal fitnesi ile helâk olmuĢtur.
Mevlana arkadaĢları ile giderken, koyun koyuna yatmıĢ kedi ile köpeği gösterip:
Aman efendim bakın ne güzel dostluk diyenlere, Mevlana bir parça ciğer
getirmelerini ister. Getirilen ciğeri yanlarına bırakınca, ne dostluk kalır ne de arkadaĢlık…
Kur'an'da Ģöyle bildirilir:
1- “Ġnsanlar inandık deyip fitneye uğratılmadan, hesap sorulmadan bırakılı verileceklerini
mi zannederler” (Ankebut:2)
2- “Ey Ġman Edenler! EĢleriniz, evlatlarınız içinde size düĢman olanlar vardır. O halde
onlardan sakının.” (Teğabün:14)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 180
Mustafa ÖSELMİŞ
3- “Ey Ġman Edenler! Mallarınız ve evlatlarınız Allah'ın zikrinden alı koymasın, kimi alı
korsa, o hüsrana uğrayanlardandır.” (Minafikûn:9)
4-
“Ġnsan, imtihan için yaratılmıĢtır.” (Mülk:2)
5-
“Ġnsan, hayırla, Ģerle imtihan edilecektir.” (Enbiya:35)
6“Ġnsan, bollukla, darlıkla, yoklukla, hastalık ve sağlıkla imtihan edilecektir.”
(Bakara:155)
7“Ġnsanlar, dünyadaki dereceleri ve nimet farklılıkları ile imtihan edilecektir.”
(En‟am:165)
Ġslâm‟ın koyduğu bir ölçü vardır : “Kendisinde yukarıdakilere bakıp imrenip,
sızlanacağına, kendisinden daha aĢağıda, daha zayıf olanlara bakıp haline Ģükrederek fitneye
düĢülmeyecektir.”
Unutmayalım Ģu anda sahip olduğumuz bütün imkanlar, umut edip de ulaĢmadığımız
Ģeyler, yaptığım, yapmadığımız Ģeylerin hepsi birer imtihandır. ġuanda içinde bulunduğumuz
manzaralar hepsi de bizim içindir. Ġnsan, ya fitneyi aĢıp imtihanı kazanacak, veya sahip
olduğu Ģeyler onun helâkına sebep olacaktır.
C) HERAN FĠTNEYE YAKINIZ
Peygamberimiz, ahir zamanda fitne ile iç içe olacağımız, fitneye çok yakın
yaĢayacağımız bildirmiĢtir. ġöyle buyurur:
“Ben evlerinizin arasında fitnelerin vaki olacağı yerleri görür gibi oluyorum”
(K.Sitte:13/s.173)
“Ġyilik yapmakta acele ediniz; yakın zamanda karanlık geceler gibi bir takım fitneler
vukua gelecektir ki, insan mü‟min olarak sabaha çıkar ve kâfir olarak geceler. Mü‟min olarak
geceler, kâfir olarak sabaha çıkar; dünya malı mukabilinde dinini satar.” (R.Salihin:87)
-
“Her gelen zaman, geçen zamandan kötüdür.” (R.Salihin:92)
Peygamberimiz bu sözleri ile bizim uyanık olmamız istiyor ve zararını gördüğünü
Ģöyle uyarıyor:
“Akıllı bir mü‟min bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz. (Yani zararını gördüğü
hareketi tekrarlamaz.)” (R.Salihin:1866)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 181
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir baĢka hadislerinde de:
“Her sabah mutlaka iki melek nidâ eder: Kadında vay erkeğin haline ve erkekten vay
kadının haline!” (R.Salihin:17/3999)
Üç Ģey fitneyi düĢürücüdür:
1-
Güzel saç (Güzel görünüm)
2-
Güzel yüz (ve tebessüm)
3-
Güzel ses (konuĢma yılıĢma) (Ramuz el-Ehadis:264/5)
“Hayatını kudret elinde uzatana yemin ederim ki, katilin niçin öldürdüğünü,
maktulünde ne sebepten öldürüldüğünü bilemeyeceği insanlara gelinceye kadar, bu dünyanı
sonu gelmeyecektir.” buyurdu.
“Yâ Rasûlallah, nasıl böyle olacak?” dediler. Peygamber (s.a.) :
“Fitnelerin çoğalması, öldürmeler, öldüren de öldürülen de cehennemdedir” buyurdu.
(Müslim)
Bozulmayı önleyecek olan tuz bozulmamalıdır. Eğer o bozulursa kokuĢmayı,
yozlaĢmayı, ne kim önleyecektir.
D)
FĠTNEYE SEBEP OLMAK
Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
“Öyle bir musibetten korkun ki, o, yalnız içinizde zulmedenlere isabet etmez.”
(Enfal:25) buyrularak fitneden fitneciden ve fitneye sebep olmaktan uzak durmamız
emredilmiĢtir.
Peygamberimiz de:
-
“Bahtiyar, fitneden kaçınan ve belâlara sabredendir. Ne mutlu ona.” (K.Sitte:13/374)
Fitne çıkarmak, fitneye sebep olmak dinen büyük günahtır. Fitneden ancak Ģeytani
ruhlu kimseler zevk duyarlar.
Allah Ģöyle buyurur:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 182
Mustafa ÖSELMİŞ
“Bazılarına yer yüzünde fesat çıkarmayın denildiği zaman, biz ancak ıslan edicileriz”
derler. (Bakara:11)
“Mü‟min erkekleri mü‟min kadınları fitneye uğratıp sonra da tevbe etmeyenler, onlar
için cehennem azabı vardır.” (Büruç:10)
Müslüman fitne çıkarmaz, fitneye sebep olmaz. Ġyiliği emrederken bile fitneye sebep
olmaktan korkar. Fitne çıkacaksa, fitne ortamı oluĢacaksa susar. Yani doğru da olsa fitneye
sebep olacaksa, söylemez. Bir büyüğümüzün ifadesi ile : “Her doğru her yerde, her zaman
söylenmez.” Fitneden imkânlar ölçüsünde kaçınır. Kafa karıĢtıracak, karıĢıklığa neden olacak
iĢlerden uzak durur.
Hz. Peygamber Ģöyle der:
“Fitne uykudadır, uyandırana Allah lânet etsin”
Fitneyi uyandırmak büyük günahtır. Fitneyi uyandırmamak için Müslüman:
-
Doğru, dürüst ve dikkatli olmalıdır.
-
ĠĢlerinde orta yolu tutmalı, her türlü aĢırılıktan kaçınmalı,
Kılık kıyafeti, davranıĢları ile fitneye sebep olmamak için elinden geleni yapmalıdır.
Dinine, inananlara zarar vermeye dikkat etmelidir.
ġuna bak, hanımına, çocuğuna bak, Ģunun yaptığına bak, “Müslümanlar” böyle
dedirtmemelidir.
Ġnsanları Ģüpheye, yanlıĢ düĢünceye sevk edecek her türlü hal ve hareketlerden
kaçınmalıdır.
Hz. Peygamber (s.a.) hanımı ile sokakta giderken, biri değiĢik bir bakıĢla bakınca,
hemen o adamı çağırmıĢ ve ona Ģöyle demiĢtir: “Bak, bu yanımdaki benim hanımım.”
Böylece yanlıĢlığa meydan vermemiĢtir.
Müslüman, kendi kusurlarını bir tarafa bırakıp baĢkalarının ayıpları ile uğraĢmaz.
Dedikodu etmez, iftira etmez, laf getirip götürmez.
Kötülükleri açıktan yapmak, meĢrulaĢtırmak büyük günahtır. Kötülüğe çığır açmıĢ
olur. YapılmıĢ olan bir kötülüğü baĢkalarına duyurmak, benzerlerinin yapılmasına neden olur.
Bir pislik, karıĢtırılmazsa kabuk bağlar. KarıĢtırılırsa kokar.
Ne yazık ki, bugün kötü medya, fitne hareketlerini hızlandırıyor, kötü örnekleri
çoğaltıyor ve yayıyor. TeĢhircilik yapıyor.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 183
Mustafa ÖSELMİŞ
Müslüman tepkide bile tepkinin dozunu iyi ayarlamalıdır.
-
Ġmam-ı Rabbani Hazretleri, Metubatı‟nın 3. cilt, 105. mektubunda, Ģu yalın hakikatleri
nasihat olarak vermektedir:
“… Alay edenlere, zarar yapacaklara nasihat verilmez. Nasihat, birinin yüzüne
karĢı olmamalı, umumi olarak ortadan söylenmelidir. Hiç kimse ile münakaĢa
etmemelidir. Resulallah Efendimize biri geldi. Onu uzaktan görünce, (Kavminin en
kötüsüdür) buyurdu. Odaya girince, gülerek karĢılayıp, iltifat ettiler. Gidince, sebebini
sordular. (Ġnsanların en kötüsü, zararından kurtulma için yanına yaklaĢılmayan
kimsedir) buyurdu. O kimse, müslümanlar’ın baĢında bulunan bir münafık idi.
Müslümanların, onun Ģerrinden korumak için müdara buyurdu. Müda: dini ve dünyayı
korumak için dünyalık vermeye denir. Fitnelerin yayıldığı, fesatların çoğaldığı
zamanlar, tövbe ve istiğfar zamanıdır. Kenara çekilmeli, fitnelere karıĢmamalıdır.”
Zünnü-i Mısrî demiĢtir ki:
Ġnsanların arasına fesâd altı Ģeyden girmiĢtir:
1-
Âhiret ameline niyetin zayıflığından,
2-
Bedenlerinin Ģehvetlerine rehin olmasından,
3-
Ecellerinin yakın olduğu halde emellerinin uzun olmasından,
4-
Mahlukların rızasını Halık‟ın rızasına tercih ettiklerinden,
5-
Kendi hevalarına tabi olup Peygamberinin sünnetlerin arkaya atmalarından
6- Selef‟in küçük zellelerini yaĢayıĢ Ģekillerine hüccet alıp onların asıl her zamanki
hayatlarını örnek edinmediklerinden.
Lebit adında bir Yahudi, Hz. Peygambere büyü yapmıĢtı. Hz. Peygamber bir müddet
sıkıntı çekti. Cenab-ı Allah durumu kendisine bildirince, Hz. Ali‟ye büyü malzemelerin,
bildirilen yerden alıp gelmesin istedi, okuyarak büyüden kurtuldu.
Hz. AiĢe (r.a.):
Ya Rasûlallah! Yahudinin yaptığı bu iĢi herkese duyursan, herkes o kötü kimseleri
tanısa, daha iyi olmaz mı? dedi.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 184
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Peygamber Ģöyle cevap verdi:
Allah beni bunların Ģerrinden kurtardı. Bu yapılan kötü iĢi yayarak, insanların aklına
benzer, kötülükleri yapma düĢüncesini getirmek istemem, dedi. Olayın gizli kalması tercih
etti.
Bazen küçük sözler, basit olaylara bile büyük fitnelere sebep olur. Bir fitneci
komĢunun bahçesinde bağlı lan koçu çözüverir. Koç eve girer, boy aynasından kendini görür,
bir kafa atar oyna kırılır. Aynayı çok seven kadın9, kardeĢin çağırır, yaramaz koçu kestirir.
Koça büyük önem veren adam akĢam koçun kesildiğini görünce çılgına döner, koça kestiren
karısın öldürür. Karısın kardeĢleri gelir eniĢtelerin öldürür. Bu arada fitnece “Ben ne yaptım
ki sadece koçun ipini gevĢetmiĢtim” der.
Büyük yangınlar bile küçücük kıvılcımlardan meydana gelir.
Hz. Peygamber : “ġerri dokunabilecek adamlara rastladığınızda selam veriniz. Ta ki,
size karĢı olan kötü düĢünce ve düĢmanlıkları gitsin” der. belâyı def etmemizi tavsiye eder.
Bir hadislerinde de : “Sizden, dini bütün bir kız isterse vermezseniz, fitne ve fesat
çıkar.” Buyuran Peygamberimiz fitnenin çıkarılmaması için her türlü tedbirin alınmasını
istemiĢtir.
Dinin emri bile yerine getirilirken dikkatli olunacaktır. Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
“Kalplerinde eğrilik bulunanlar, sırf fitne için Kur‟an‟ın müteĢabih ayetlerine tabi
olurlar.” (Al-i Ġmran:7)
çok nadir olarak görülecek, zayıf kamlı, pek görüĢ olarak itibar edilmemiĢ, bugün kafa
karıĢtıracak veya ön plândaki meseleleri unutturacak Ģeylere takılıp kalmakta ne yapar var?
Ama fitneci boĢ durmuyor.
Dikkat edelim, yapılan bir Ģey, farz, vacip ve müekket sünnetin dıĢında ise, yapılınca
Ġslâm‟a zarar vermemek vaciptir.
Birde toplumda dıĢlanmayıp, o toplumun içinde yaĢayarak, tebliğ görevi yapmak ve
insanların ıslahına çalıĢmak daha uygundur. Ġnsanın yalnız kendini kurtarması yetmez. Her
insanın yapmak zorunda olduğu sosyal görevleri vardır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 185
Mustafa ÖSELMİŞ
E)
ĠNSANAN HAKARET
Ġnancımızda ve kültürümüzde insan ve insana ait Ģeyler kutsaldır. Ġnsana yönelik
dedikodu, iftira, zulüm, hakaret, hakir görme, hakkını gasbetmek ve sövmek, alay etmek gibi
Ģeyler günah sayılmıĢtır.
Ġnsanın gizli halleri araĢtırılmadığı gibi, kusurları ört ba edilecektir.
Hz. Peygamber : “Kim dünyada birinin ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da
onun ayıbın örter” buyurur. (R.Salihin:238) Burada kusurlar örtülecek, böylece fitne
çıkmasına fırsat verilmeyecek
Hz. Ġsa Aleyhisselam Ģöyle demiĢtir:
“Bir kardeĢinizin uyurken rüzgar orasını burasını açsa ne yaparsınız?” bu soruya
havariler:
-
“Açılan yerlerini örteriz.” demiĢ. Ġsa Peygamber:
“Hayır siz öyle yapmıyorsunuz, kardeĢinizin gizli hallerini araĢtırıyor, ona buna
söylüyorsunuz” diye cevap vermiĢtir.
Ġslâm‟da insana küsmek, insanla iĢlik kesmek, insanı aĢağılayıp, hor görmek ve
dıĢlamak, gönlünü incitmek günahtır. Yunus : “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü” bir baĢka
sözünde de: “Bir gönül kırdın ise kıldığın namaz, namaz değil” demiĢtir.
Hz. Peygamber, mü‟mini tarif ederken elinden. Dilinden ve kendisinden her yönden
emin olunan kimse, diye tanımlamıĢtır.
Peygamberimiz zamanında içki içen birine bir Müslüman : “Lânet olsun” demiĢtir.
Bunun üzerine peygamberimiz “Ona öyle deme, bu konuda Ģeytana yardım etme”
buyurmuĢtur.
Kötülük yapan bir insanı dıĢlamak, onu kötülüğe itmek, onun dönüĢünü zorlaĢtırmak
olacağından yasaklanmıĢtır.
Hz. Peygamber : “Mü‟mine hakaret fısktır. Ona karĢı mücadele etmek, çarpıĢmak ise
küfürdür” demiĢtir. (Büyük Hadis Külliyatı:9777)
Müslüman olmamıĢ Arap Ģairlerinde Dırar bin Hattâb, bir gün Peygamberimizi
hicvetmeye baĢlamıĢtı. Müslümanlardan biri de Hz. Ali‟ye
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 186
Mustafa ÖSELMİŞ
“Sende onu hicvet” deyince Hz. Ali : “Allah'ın Rasûlü müsaade ederse yaparım” der.
Hz. Peygambere : “Ya Rasûlallah müsaade buyur” dediler. Hz. Peygamber “Onların
istedikleri fitne Ali‟de yok” buyurdular, müsaade etmediler.
Hz. Peygamber, hayatı boyunca yapılan tahriklere cevap vermemiĢ : “Ya Rabbi onları
affet, onlar bilmiyorlar” demiĢtir.
Bir hadislerinde de:
“Fitneden kaçan bahtiyardır. Fitneye uğrayıp da sabreden kimseye ne mutlu”
buyurmuĢlardır. (B. H. Külliyatı:5/9777)
F)
ĠNSANA SÖVMEK
Ġnsan, eline, beline, diline sahip olacaktır. Kimse kimseye sövmeyecek
sövdürtmeyecektir. Çünkü bir kelime, bir kıvılcım gibidir. Büyük fitnelere sebep olur.
Sövmekle hiçbir Ģey hallolmaz. Atalarımız: “Sövmekle Ģeytanın sayısı artar.”
(K.Sitte:17/523)
Bir gün Peygamberimiz ashabına sorar:
-
“Hiç kendi ana babasına söven kimse gördünüz mü?” Ashabı ĢaĢırdı ve:
-
“Hiç kendi ana babasına söven kimse olur mu?” dediler.
Hz. Peygamber:
“Evet, olur. KiĢi, baĢkasını ana babasına söver. Onlarda karĢılık olarak onun ana
babasına söverler. Böylece o kiĢi kendi ana babasına sövmüĢ gibi olur.”
Ġnsan ne baĢkasına sövmeli ne de sövdürmeli. Yani si-övene söverler.
Cenab-ı Allah da bizi Ģöyle uyarıyor : “Siz baĢkalarını putlarına sövmeyin ki, onlarda
sizin Allah'ınıza sövmesinler.” Bu bir ikazdır, burada mühim bir mesaj vardır. BaĢkalarının
inancına dil uzatılmayacaktır.
Abdullah bin Hanzala Ģöyle anlatır:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 187
Mustafa ÖSELMİŞ
“Selman-ı Farisi ile beraberdik içimizden biri Meryem Sûresini okuyunca, orada
bulunan bir Yahudi Hz. Meryem‟e ve oğluna sövdü. Yahudiyi, ağzı yüzü kan içinde kalıncaya
dövdük. Yahudi bizi Selman-ı Farisi‟ye Ģikayet etti.
Selman (r.a.) yanımıza geldi. O güne kadar Yahudinin herhangi bir problem olup
olmadığını sordu öyle bir Ģey yoktu. Selman bize :
“Bu adamı neden dövdünüz.” dedi. Biz:
“Meryem Sûresini okuduk. Bu adam Meryem ve oğluna sövdü,dedik.” Selman (r.a.)
Ģöyle dedi.
“Hatırlatmakta hiçbir fayda ummadığınız bir husus, baĢkalarının yanında niçin
hatırlatıyorsunuz. Burada baĢka okuyacak sûre bulamadınız mı? siz Allah'tan baĢkasına
tapanlara sövmeyiniz ki, onlar da hınç ve inatla Allah'a sövmesinler.” (En‟am:108) ayetini
bilmiyor musunuz?
Ġslâm‟da tahrik etmek, bir kötülüğe sebep olma o kötülüğü yapmak gibidir.
Ġslâm‟da tebliğ vardır, sövmek, hakaret, dil uzatmak insanları inançlarından dolayı
kınamak yoktur. Onun için Müslüman, mezhepler, tarikatlara, cemaatlere dil uzatmaktan,
inançlara saygısızlıktan kesin olarak kaçınmalıdır.
G) ÖLÜLERE DĠL UZATMAK
Ġnancımızda, insanların hayrına, iyiliğine konuĢmak iyiliğine Ģehadet etmek gerekir.
Peygamberimiz : “Ya hayır söyle ya da sus” demiĢtir. Bu kural, hem diriler için hem de ölüler
için geçerlidir.
ÖlmüĢ kimselerin aleyhinde konuĢmak onlara zara vermez. KonuĢmanın, atıp
tutmanın, onlara takılıp kalmanın faydası da yoktur. Olsa olsa ancak fitneye sebep olur.
Cenaze namazı kılındıktan sonra hoca : “Merhumu nasıl tanırsınız?” deyince “Ġyi
biliriz” demek adet olmuĢtur.
Peygamberimizin tavsiyesine göre ölüler hayırla yâd etmek gerekir. “Rahmetli”,
“Allah af etsin”, “Mekanı cennet olsun” demekte fayda vardır. Efendim herkese denir mi?
dense ne olur? Layık değilse, zaten Allah af etmez. Nuh oğlu için, Ġbrahim Peygamber babası
Azer için, Hz. Peygamber amcası Ebû Talip için dua etti de ne oldu? Biz, Allah havale
edelim.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 188
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġslâm‟da rüyaları bile hayra yormak vardır.
Kim olursa olsun insan,tatlı ve güzle sözlerden hoĢlanır. Ġnsanların yanında ölüler
kötülemekle bir Ģey kazanamayız. Ġnsanları karĢımıza almıĢ oluruz. Çünkü orada ölülerle
mutlaka bir bağı olan vardır, seven bir vardır. Alınacaktır, üzülecektir. Veya ideolojik bir
bağlantı kuracaktır. Al sana fitne. Ölüler fitne sebebi olmamalıdır.
Yaptıkları ve yapmadıkları ile herkes ölü de olsa, diri de olsa hesabını Allah'a
verecektir.
ġöyle bir söz vardı: “Arayan Mevlâsını bulur, arayan belâsını bulur” diye. Durup
dururken ölüler bulaĢmak, dil uzatmak belâ aramak olur. Bırakılınca unutulup gidecek olan
ölüleri, gündeme getirip durmanın hiçbir faydası olmasa gerek.
Mekke‟nin Fethinden sonra Ebu Cehil‟in oğlu Ġkrime, yanlarına gelirken, Hz.
Peygamber, çevresine Ģöyle bir ikazda bulunur:
“Ölüler aleyhine konuĢmayın. Zira bazı ölüler aleyhine konuĢmak dirileri rahatsız
eder. Üstelik ölüye de bir zara eriĢtirmez.”
Biraz sonra Ġslâm‟ın amansız düĢmanı Ġkrime gelir. Peygamber, iltifat ederek karĢılar.
“Merhaba, hoĢ geldin Süvari Muhacir” der. Ġkrime kolaylık Ġslâm‟a girer ve Ġslâm‟ın bir
mücahidi olur. Peygambere Ģöyle der: “Bugüne kadar seninle savaĢmıĢ olan bu kılıç, bundan
sonra senin düĢmanlarına karĢı savaĢacaktır.”
Ġkrimeyi bu noktaya getiren, sevdiği babası Ebu Cehil aleyhine konuĢulmaması, Ebu
Cehil adına muamele edilmemesidir.
ġu anda ne yazık ki, bazıların problemi, bu dünyadan ayrılmıĢ, ahirete göçmüĢ
insanlar ve onların iĢleri. Ölülere ve gerilere takılıp kaldıkları için ileriyi göremiyorlar, ileriye
gidemiyorlar.
H) DÜġMAN BOġ DURMUYOR
Atalarımızın ifadesiyle : “Su uyur, düĢman uyumaz.”
Milletler, dinler ve ideolojiler hep varlık mücadelesi içinde, kendisin var olabilmesi
için yok etme çabasında…
Bugünkü ortam, her türlü istismarın yapılmaya müsait olduğu bir ortam. DüĢman fark
ettirmeden ırkçılıkla, mezhepçilikle, tarikatçılıkla, particilikle, lâikle kaĢıyıp duruyor…
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 189
Mustafa ÖSELMİŞ
Dinde tartıĢma konuları icad ediyor. “Kendilerine fitne çıkarmayın denilince biz ıslah
edicileriz” diyorlar. (Bakara:11) “Kendilerinde eğrilik bulunanlar, sırf fitne çıkarmak,
baĢkalarını saptırmak için Kur‟an‟ın müteĢabih ayetline tabi oluyorlar.” (Al-i Ġmran:7) kıyıda
köĢede kalmıĢ, zayıf görüĢleri günün meselesi haline getirip, ön plâna çıkararak, esas
meseleleri unutturup kafa karıĢtırıyorlar.
Her fırsatta her vesile ile sun‟i problemler üretiliyor. Müslümanları birbirine
düĢürülmeye çalıĢıyorlar. Farklı gruplar ve farklı din anlayıĢı yerleĢtirmeye çalıĢıyorlar.
Reformistler bayraklaĢtırılıyor. Bazıları da bunlara malzeme oluyor.
Ġslâm, eksik veya bugüne kadar değiĢmiĢ bir din değildir. YanlıĢ mesajlar vermeni,
Ġslâm‟ı tartıĢılır hale getirmenin veya müslümanı Ġslâm dıĢı saymanın vebali ağırdır.
Bugünkü en önemli faaliyet de Ġslâm‟a, Ġslâmi değerlere saldırarak, sinsi oyunlarla
Müslümanları sokağa ve kavga ortamına çekme çabalarıdır.
Molla Nasreddin, Konya Medresesinde okurken, sokakta büyük bir kama ile yakalanır.
Emniyette : “Sen bununla ne yapıyorsun?” derler. “Ben bununla kitaplardaki yanlıĢları
düzeltiyorum” der. “Bu, bu iĢ için biraz fazla büyük değil mi?” derler. “YanlıĢlıklar o kadar
çok ve o kadar büyük ki, bazen bu bile yetersiz kalıyor” cevabını verir.
Diyanetle halkın, Devletle imletin arasına açmaya uğraĢıyorlar. Bu millet, bizim
milletimiz, bu devlet bizim devletimiz. Bu vatan bizim vatanımız. Çekip gidecek baĢka bir
yerimiz yok. Cenab-ı Allah : “Birbirinizle didiĢmeyin yoksa, devletiniz elden gider”
buyurarak bizi ikaz etmektedir.
ġer güçlerin hedefi Anadolu. Yahudi, arz-ı mevud olarak Dicle ve Fırat nehirlerin
arasına Rumlar, Ermeniler, Karadeniz‟e, Yunan, Ege Bölgesine, Ġstanbul‟a göz dikmiĢ
Türkiye‟yi parçalayan haritalar çizilmiĢ. Biz ne yapıyoruz?
Namık Kemal‟in ifadesiyle:
“Memleket bitti, yine bitmedi hâlâ sen, ben;
Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düĢman”
Dost diye yanaĢtığımız bütün milletler, hep sinsi oyunlar peĢinde. GeçmiĢte olduğu
gibi, en küçük fırsat bulsalar sinekler gibi üĢüĢecekler.
Her bireri gece gündüz ajan gibi çalıĢıyor. Bale okulları, moda evleri, dans kurslar,
manken ve artist yetiĢtiren yerler güzellik yarıĢmalarının düzenlendiği yerler, domuz
çiftlikleri, köpek bakım evleri, çağdaĢlık adı ile oynanan düzenbazlıklar… Nerelerden
kaynaklanıyor, hiç düĢündünüz mü?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 190
Mustafa ÖSELMİŞ
Bundan iki yüz sene önce Siyonizm TeĢkilatı‟nın hazırladığı 22 maddelik bir broĢürde,
Osmanlı Devletini yıkma planlarından bazı maddeler:
1-
Genç nesiller ahlâk dıĢı yollar teĢvik edilmeli.
2-
Aile hayatı yıkmalı,
3-
San‟atı ve edebiyatı müstehcen hale sokmalı,
4-
Ġnsanları aĢağı sınıflar tahakküm etmeli.
5Mukaddesata hürmeti yıkmalı, hürmete layık kimseler hakkında rezilane vakalara
uydurmalı.
6-
Sınırsız bir lüks, baĢ döndürücü modalar icat etmeli, çılgınca harcamayı teĢvik etmeli.
7Kalabalıkların vakitleri eğlenceler, oyunlarla ayarlanmalı, herkes düĢünmekten
alıkonmalı.
8-
Müfrit nazariyerle fikirler zehirlenmeli, gürültü ve kargaĢalıklar yaratılmalı.
9- Umumi bir hoĢnutsuzluk yaratılarak, içtima sınıflar arasında kin ve itimatsızlıklar
sokulmalı.
10- Aristokratlara müthiĢ vergiler koyarak onları bunaltmalı, aralarına kin ve itimatsızlık
sokmalı.
11- Servet sahipleri ile iĢçilerin arasını bozmalı, greve ve sabotajlar tertib etmeli.
12- Yüksek tabakanın manevi kuvvetini kırmalı.
13- Sanayin Ziraati ezmesine imkan vermeli, böylece köylü sınıfın ortadan kaldırmalı.
14- Saçma nazariyetler ortaya atarak halkı gayri kabili tatbik fikirlerle dolambaçlı yollara
sevketmeli.
15- Hayat pahalılığı körüklemeli, ücretler arttırılmalı.
16- Beynelmilel meseleler ihdas ederek milletler arasına kin ve nefret tohumları serpmeli.
17- Milletlerin mukadderatını tahsil ve terbiyeden mahrum kimselerin eline tevdi etmeli.
18- Bütün hükümet Ģekillerin değiĢtirmeli, Devlete ait birçok sırları ifĢa etmeli.
19- MeĢru hükümet tarzlarında mutlak bir istibdada gitmeli.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 191
Mustafa ÖSELMİŞ
20- Siyasi ve iktisadi buhranlar yaratmalı, servetleri mahvetmeli.
21- Mali istikrarı bozmalı, iktisadi krizleri çoğaltmalı, spekülasyonlara, enflasyonlara yol
açmalı, altını mahdut ellerde tutup,. Sermayeleri felç etmeli.
22- Hükümetin ölümlerin hazırlamalı. Ġnsaniyeti elem, ızdırap ve yoksulluk içine atmalı.
Bu maddelerle Osmanlı Devleti nasıl yıkıldıysa bugün tek, hür ve bağımsız Türkiye
Cumhuriyeti de aynı Ģekilde yıkılmak istenmektedir.
Yukarıdaki maddeler göz önüne alarak ona göre Devletimize, Milletimize ve
Bağımsızlığımıza sahip çıkalım. Bize bizden baĢka dost yoktur.
Ġngiliz parlamentosunda yazıl olan meĢhur Ģu “Ġngiltere’nin dostu yoktur, düĢmanı
da yoktur, Ġngiltere’nin menfaatleri vardır.” Sözüne dikkat edelim. bu cümleden hareketle
hiçbir yabancı devlet menfaati olmadan bize yardım etmez. Yabancı devletlerin içimizdeki
piyonların iyi teĢhis edelim.
Cem Sultan Papa‟nın huzuruna çıkarılacağı zaman teĢrifatçılar; Hıristiyan
hükümdarların huzurda baĢ açıp diz çöktüklerini, bu suretle ondan mağfiret beklediklerini,
kendisinin de öyle yapmasın… bildirmiĢlerdir. Bunu Ģiddetle reddetmiĢ ve;
Onlar, Papa‟dan mağfiret uma gelirlermiĢ, ben mağfireti Allah Teala‟dan umarım. Bu
hususta Papa‟ya hiç ihtiyacım yoktur. Ölümüme razı olurum, dinime zara gelecek iĢi
iĢleyemem, demiĢtir. Ve baĢ eğmeksizin, kavuğunu da çıkarmadan Papa‟yla konuĢmuĢtur.
Ona, dinin değiĢtirirse, büyük bir ordu toplayarak Ġstanbul „da tahta geçireceklerini
söylemiĢler… buna mukabil;
Ben dinimi Osmanlı Sultanlığı değil,dünya padiĢahlığına değiĢmem, susturucu
cevabını almıĢlardır.
Bahtsız ġehzade, son anlarında bile Ģahsının, bütün mevcudiyetiyle inandığı Ġslâmiyet
aleyhinde kullanılması ihtimalinden titremiĢ: Cenab-ı Hakk‟a, “Ya Rabb! Kâfirler, eğer
Müslümanlığa zara vermek için beni alet etmek istiyorlarsa, bu kulunu daha fazla yaĢatma,
ruhunu bir an önce dergah-ı izzetine al” diye iltica etmiĢtir. Etrafındaki adamalarına da:
Elbette ve elbette, benim ölüm haberin neĢrediniz (yayıp duyurunuz) ki, kafirlerin
Müslümanlar üzerindeki oyunları dursun, sözleriyle Ġslamiyet‟e olan hudutsuz bağlılığını
ortaya koymuĢtur.
On üç senelik acı ve elemlerden sora, otuz altı yaĢında Allah'ın rahmetine
kavuĢmuĢtur. (M. 1495) (Kaynak:Gayr-i Resmi Tarihimiz, s.60)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 192
Mustafa ÖSELMİŞ
ġöyle anlatırlar:
Deve, kurt ve tilki arkadaĢ olmuĢlar. AcıkmıĢlar, bir Ģey bulamamıĢlar. DemiĢler ki :
“Kim büyük suç iĢlediyse onu yiyelim”
Kurt
: Bir sürüye girdim 50 kadar koyunu kırıp geçirdim, demiĢ.
Tilki
: Bir kümese girdim, ne kadar tavuk varsa telef ettim, demiĢ.
Deve : Bir gün ağır yük taĢıyordum, çok acıktı, duvarın üzerinde kabak çiçeği gördüm,
uzandım, yedim, içi de boĢmuĢ, demiĢ.
Kurtla, tilki, “Sen suç iĢlemiĢsin. O çiçek kabak olacaktı, onu insanlar yiyecekti.”
Deyip yemiĢler.
Uyanık olalım, düĢman oyunlarına gelmeyelim.
Bu konuda bir örnek vereyim : “Süleymaniye Camisi yapılırken Alman Ġmparatoru,
Granitte döktürttüğü bir taĢı, mihraba konulmak üzere hediye olarak gönderir.”
Mimar Sinan : “PadiĢahım bunlara asla güvenilmez bunda bir oyun vardır” diyerek
taĢı kırar ve içinden siyah bir haç çıkar. “Bunun yeri mihrap değil, Müslümanların gelip
geçtiği eĢiktir” der ve eĢiğe koyar.
Atalarımız dikkatliydi uyanıktı böylece düĢmanın zararlarından korunabiliyordu. Ya
Biz?
Ġ)
BĠRKAÇ FĠTNE ÖRNEĞĠ DAHA…
Ġnsanlık tarihin baĢında ġeytanın fitnesi, Ademle Havva‟yı cennetten kovdurmuĢ,
sonra Habil ile Kabil‟in arasına soktuğu kıskançlıklar da ilk kan dökülmüĢtür.
En büyük fitne Ģeytandandır. Allah bizi Ģeytanın eline bırakmasın.
Halife Abdülmelik Ġslâm alimlerinden ġa‟bi‟yi Bizansa elçi gönderir. ġa‟bi, Bizans
imparatoru ile görüĢür ve bir mektupla döner.
Abdülmelik mektubu okuyunca ġa‟bi‟ye sorar:
-
Bizans Ġmparatoru mektup da ne yazmıĢ biliyor musun?
-
Hayır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 193
Mustafa ÖSELMİŞ
-
ġöyle yazmıĢ “Nasıl olmuĢ da elçin senin yerine halife olmamıĢ”
-
Efendim o seni görmüĢ olsaydı böyle yazmadı, deyince:
-
Hayır, o seni öldürtmem için beni tahrik ediyor, der.
ĠĢte bir Bizans oyunu. ġimdi bunları birçoğu oynanıyor.
*****
Daha iĢin baĢında, Müslümanları bölmek parçalamak için, Mescid-i Dirar‟ı yaptılar.
Allah, peygamberi orada namaz kılmaması için uyardı. (Tevbe:107-108)
*****
Bilindiği gibi Sahabenin arasını açtılar. Hz. Ali ile Hz. Muaviye‟yi (aralarını açıp fitne
soktular) savaĢtırdılar.
*****
Uhud SavaĢına kadar Abdullah bin Übey, her Cuma hutbeden önce ayağa kalkar
“Müslümanlar! Allah'ın Rasûlünü iyi dinleyin ve ona hakkı ile tabi olun” der otururdu.
Münafıkların baĢı olan bu adam, böyle bir rol üstlenmiĢti. Bu rolü kusursuz oynadı. Ancak
Uhud SavaĢında gerçek yüzünü ortaya çıktı. Bahaneler uydurarak savaĢ meydanın terk etti.
Adamları ile beraber moral bozmak istedi.
*****
Cemal vak‟asını tertip eden münafıklardan ġureyh, adamlarına Ģu talimatı vermiĢtir:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 194
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ortaya çıkmadan önce tedbirinizi iyi alın. Öncellikle yapmanız gerekenleri sonra,
yapmanız gerekenleri öne almayın.”
*****
Tebuk Seferinde Hz. Peygamber, Hz. Ali‟yi Medine‟de görevli olarak bırakmıĢtı.
Münafıklar kendisine:
“O seni aĢağılamak için, iĢe yaramaz gördüğü için geride bıraktı” diyerek moral
bozucu giriĢimde bulunmuĢlardı. Hz. Ali derhal yola çıktı. Yarı yolda peygambere yetiĢti.
Peygamber geliĢ sebebini öğrendikten sonra ona Ģöyle dedi:
-
“Ben seni arkamda bıraktıklarım için Medine‟de koydum” (K.Sitte:2/415)
*****
Tebuk yolunda su sıkıntısı çekildi. Hemen: “ĠĢte o da adamları susuzluktan helâk
olacak” deyip moral bozdular.
*****
Yahudi olan ġe‟Ģ, müslümanlara karĢı çok kinci idi. Evs ve Hazreç kabileleri bir arada
dostça sohbet ederlerken, hazmedemedi. Bir Yahudi gencine : “Git aralarına gir, daha önce iki
kabilenin nasıl savaĢtığını anlat” dedi. Genç gitti, savaĢı hatırlatıp, o zaman birbirlerine
yazdıkları Ģiirlerden okuyunca, eski düĢmanlık ortaya çıkıverdi. Kılıçlar çekildi, yaylar
gerildi. Hz. Peygamber bunu haber alınca derhal oraya geldi. Peygamberin konuĢmasında
sonra tuzağa düĢürüldüklerini anladılar. Büyük bir fitne önlenmiĢ oldu. (Bak:Al-i Ġmran:99100-104)
*****
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 195
Mustafa ÖSELMİŞ
Dört halife dönemini sonlarında Abdullah bin Sebe adlı münafığın Ġslâm‟ı görüntüler
altında nasıl fitne çıkardığı, Müslümanları nasıl birbirine düĢürdüğü herkes tarafından bilinir.
*****
DerviĢ Vahdeti, batı hesabına “ġeriat isteriz” diyerek kitleleri yürütmüĢ ve Sultan
Abdülhamid‟in tahttan indirilmesine neden olmuĢtur.
*****
Birinci Dünya SavaĢı yıllarında Ġngiliz Lordları “Mühtedi rolü oynayarak, Müslüman
olmuĢ görüntüsüyle Arapları kendi inisiyatiflerine almıĢlar ve Osmanlı‟ya isyan ettirmiĢlerdir.
Arabistan da Vahhabiliği kurdurmuĢlardır. Arapları Türklerin karınlarında altın
aratmıĢlardır.”
*****
Ġran‟da yetiĢtirilip topraklarımıza gönderilen Molla Kâbız, sapır fikirleri Anadolu‟ya
yaymıĢtır. Yavuz Sultan Selim Ġbni Kemalle halkın huzurunda fikirlerini çürütüp idam
ettirmiĢtir.
*****
Rus askerleri Afganistan‟a girdiği zaman Afgan alimleri Ramazan da top mu atalım,
davul mu çalalım tartıĢmaları yapmaktadır. Afganlılar, Rus iĢgalinden önce birbirine
düĢürülmüĢtür. ġimdi de bir araya gelememektedirler. Yıllardan beri kendi kanlarını
içmektedirler.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 196
Mustafa ÖSELMİŞ
*****
Güzel Kur‟an okuyabilen ve senelerce imamlık yapan, Osmanlı topraklarında Batı
menfaatlerine hizmet eden Lavrens, büyük entrikalar çevirmiĢtir. Bu tür oyunlar
Ġmparatorluğu zayıflatmıĢ ve yıkılıĢı hazırlamıĢtır.
*****
Londra Askeri Müzesinde bulunan ġerif Hüseyin‟in resmi altında Ģu yazı bulunuyor:
Birinci Dünya Harbinde Türk orduları baĢ kumdan vekili Enver PaĢa, Çanakkale‟de
Türk askeri tarafından ele geçirilen bu Ġngiliz Filintasını, Mekke Emiri ġerif Hüseyin‟e hediye
etmiĢtir. ġerif Hüseyin de bu tüfeği Lavrense vermiĢ, Lavrens de bu silahla Türk askeri
öldürdükten sonra bu tüfeği Ġngiltere Kraliçesine hediye etmiĢtir. (Türk Dünyası Tarih Dergisi
Nisan 1989, Sayı 28, s.59)
*****
Salman RüĢti, Teslime Nesrin aynı eğitim gördüler. Her nedense ikisi de Kur‟an‟ı
beğenmediler. Batının korumasına alındılar. Bugün Ġslâm‟a Müslümanlara yönelik her
hareketin altın tahrik vardır. Yabancı güçler ve sinsi plânlar vardır.
ġu anda kumarda dünya birincisi, Mafyada ikinci, alkolde üçüncüyüz. AIDS
patlaması ve uyuĢturucu belâsı bizi tehdit ediyor. Basınımız, Televizyonumuz tahrik ediyor…
Bunlar boĢuna değildir.
Bugünkü, bazı olaylar çok iyi değerlendirmeliyiz. Oynanan oyunların farkına
varmalıyız.
Kur‟an okumasını bilmeyen, din büyüğü rolü ile ortalıkta dolaĢan sık sık Avrupa‟ya
Amerika‟ya uçan, uçmayı sevenlere dikkat.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 197
Mustafa ÖSELMİŞ
Kıbrıs‟ta oturmanın tehlikeli olduğunu, en iyi yaĢanacak yerlerin ġam, Sûriye olduğun
söyleyen Ġngiliz müridlerin Ģeyhine dikkat.
Ġngiliz Parlamentosunda Ģu sözler yazılıdır:
“Ġngilizlerin dostu yok,düĢmanı da yoktur. Ġngilizlerin menfaatleri vardır.”
Son yılların en büyük fitnelerinden bir de tahrik ve teĢhir fitnesidir. Müstehcenliktir.
Bu fitne çok büyük belâ ve musibetlere neden olacak fitnedir. Yıkılan dünyalar,yıkılan aileler,
yıkılan ahlak ve maneviyat hep bu fitnenin marifetidir.
J)
FĠTNENĠN ZARARI UMUMĠDĠR
Cenab-ı Allah : “Semud kavminin bulunduğu <Hicr> adlı Ģehirde Dokuz kimse ardı
ki, bunlar yer yüzünde fesat çıkarıyorlar iyiliğe yanaĢmıyorlardı.” Buyurarak bu yüzden o
Ģehir halkının helak olduğunu bildirir. (Neml:48)
Enfal Sûresinin 25. ayetinde : “Yalnız zulmedenlere değil, hepinize zara verecek,
periĢan edecek fitneden sakının” denmiĢtir.
Hz. Peygamber de : “Fitne uykudadır, uyandırana lânet olsun.”
“Benden sonra dört fitne gelecek. Sonuncusu geldiğinde kulağa bir Ģey gitmez, göz
görme, her tarafı fitne sarar. Müslümanlar bir belâya müptelâ olur ki, yılanın çöreklenmesi
gibi. O anda iyilik inkâr edilir. Kötü, iyi sayılır. Bu fitne sırasında insanın bedeni öldüğü gibi
kalbide ölür.” (Ramuz:247/3) diye haber vermiĢtir.
Kur'an'da : “Allah'ın emirlerin yerine getirmez,y kendi aranızda dost olup
kenetlemezseniz yer yüzünde fitne ve fesat çıkar” buyurulur. (Enfal:73)
Ġslâm‟da fitnenin cezası ağırdır. Fitne tohumu eken, onun zararını ilk önce o görür.
Yani, kazdığı kuyuya kendi düĢer. Dede Korkut‟taki tepe göz olayında olduğu gibi fitneyi
besleyenler onun kahrına uğrar. Rad Sûresinin 25. ayetinde yer yüzünde fesad çıkaranlar
lânetlenmiĢtir.
Kur'an'da :
-
“Allah fesat çıkarmaya ve fenalık yapmaya razı olmaz.” (Bakara:205)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 198
Mustafa ÖSELMİŞ
“Maida Sûresini 33. ayetinde de, fitne ve fesada yeltenenlerin cezalandırılması ve
sürgün edilmesi emredilmiĢtir.”
Nûr 19 : “Mü‟minlerin arasında kötülüklerin yayılmasını arzu edenler için
muhakkak dünya ve ahirette acıklı bir azaba vardır.” buyrulmuĢtur.
Hz. Peygamber Ģöyle buyurur: “Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak bunlardan biri
cennetlik, geri kalanı cehennemliktir.” (K.Sitte:13/362)
Ey Müslümanlar! Bize karĢı intikam hissi ile dolu olanlar pek çok. Bugüne kadar bazı
Ģeyler ibretle seyredildi. ġuan değerlendirme ve ders alma zamanıdır.
Müslümanlar fırka-i Naciye kavgası yapmadan, ehli sünnet çizgisinde kalma ve
Peygamber sünneti dairesinde yaĢamaya gayret göstermelidir. Ġnsanların ne olduğunu alla
bilir. Ġbni Sina : “Ancak kendisini cennetlik olduğunu söyleyen, zaten cennetlik değildir” der.
Dâvâ, Ġslâm davasıdır. Kavga, iman küfür kavgasıdır. Müslümanın müslümanla
uğraĢması, iman zayıflığındandır. Allah'ın razı olmayacağı bir haldir.
Fitne ortamında Müslüman düĢen Ģudur:
Kötülerin olduğu ve kötülüklerin açıkça iĢlendiği ortamlardan uzak durmalıdır.
Kötülük gizli olarak iĢleniyorsa daha çok iĢleyenler zarar görür. Eğer açıktan
iĢleniyorsa ve karĢı çıkılıp yok edilmiyor, önüne geçilmiyorsa, o zaman herkes zarar görür.
K)
TAHRĠKLERE KAPILMAYALIM
Ġnsanın yapısında bencillik vardır. Övülmekten hoĢlandığı gibi,
kötülemekten de hoĢlanır. Kızar, sabır ve tahammül göstermekte de aciz kalır.
baĢkaların
Allah Kur'an'da Ģöyle buyurur:
“Ey Ġman Edenler! Eğer size bir fasık bir haber getirirse, onu araĢtırın. Yoksa
bilmeyen bir topluluğa sataĢırsanız da, sonra yaptığınıza piĢman olursunuz.” (Hücurat:6)
Hz. Peygamber de: “ġeytanı, namaz kılanların kendine itaat etmesinden ümidin kesti.
Ancak aralarında fitne çıkararak birbirine kaĢı kıĢkırtmaktan geri durmaz” diyerek bizi
uyarıyor. (Müslim Münafikun:65)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 199
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir zamanlar bir hayırsever zengin, fakirlere beĢer kilo un dağıtıyormuĢ. BaĢka bir
zengine : “Falan fakirlere beĢer kilo un dağıtıyor” demiĢler o da: “Bakalım terazisi doğru
mu?” demiĢ…
Müslüman fitneye sebep olacak davranıĢlardan da kaçınmalıdır. Bir dinleyiciyim bana
telefon etti, dedi ki: “Peygamberimiz hanımına, karnına tabak koy, sokağa çık. Seni görenler
gıybetini etsin, günahlarını alsınlar” demiĢ midir? diye sordu.
Bu bir fitnedir. BaĢkalarını günaha iterek sevap kazanılmaz. Peygamber : “Fitne adam
öldürmekten beterdir” demiĢtir. Ġslâm‟da baĢkalarını kötü duygu ve düĢüncelere sevk edecek
yanlıĢ anlaĢılmaya neden olacak davranıĢlardan kaçınılacaktır.
Peygamberimiz hanımıyla giderken değiĢik Ģekilde bakan birini görür, hemen yanına
çağırır ve der ki, “Bak, bu benim hanımım” böylece onu günahtan alıkoymuĢtur.
“Fare un çuvalının ağzı açık olsa da tabanını deler” derler. Bazı kimseler fitne ortamını
kendi hazırlıyor, fitneye kendi düĢüyor. Sonra da o fitneyi, baĢkalarına bulaĢtırıyor.
Adamın biri dağda eĢeğini kaybetmiĢ. Abdest suyu eĢekte olduğu için namaz vakti
teyemmüm almıĢ, namaz kılacağı sırada eĢek anırvermiĢ. Adam : “EĢek anırdı, abdest
bozuldu” demiĢ. Bunun duyan biri orada burada eĢek anırınca duyanın abdesti bozulur
demeye baĢlamıĢ ve falan kimse söyledi, kulağımla duydum diye de yemin edermiĢ.
Bir hoca efendi de : “Ey cemaat, abdestten sonra üç yudum su için sünnettir, sevaptır”
demiĢ.
Ramazan bayramıymıĢ, Hoca Cemaate : “Nasıl bir Ramazan geçirdiniz” diye sormuĢ,
Cemaat:
Hocam çok rahat bir ramazan geçirdik, Allah razı olsun, bol bol da abdest aldık
demiĢler.
ĠĢte dinde fitne böyle çıkar…
Fitne çıkarmaktan, fitneye sebep olmaktan ve fitnenin, fitnecinin Ģerrinden
kaçınmalıyız.
L)
FĠTNE ORTAMINDA NE YAPALIM
Bugün fitnelerle iç içeyiz. Fitne ile karĢı karĢıya olmayan ve fitnenin tehdidinden
emin, hiçbir kimse yoktur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 200
Mustafa ÖSELMİŞ
Bu fitne ortamında neler yapmamız, nasıl davranmamız konusunda birkaç ayet ve
peygamber tavsiyesine göz atalım:
Cenab-ı Allah : “Yer yüzünde fitne kalmayıp, din tamamiyle Allah'ın oluncaya
kadar uğraĢın, çalıĢın” görevini veriyor. (Enfal:39)
-
“Gelen haberleri araĢtıracağız.” (Hücurat:6)
-
“Ey Ġman Edenler, zannın çoğundan sakının.” (Hücurat:9)
“Allah için bir kavmin elindeki nimeti, o kavim kendi kendini bozmadıkça bozmaz.”
(Rad:2) yani herĢey bize bağlı. Arayan mevlasını buluyor, arayan belâsını…
“Kafirler bile birbirilerin yardımcılarıdır. Eğer siz bunu yapmazsanız, ye yüzünde
fitne çıkar, bozgun olur.” (En‟am:73)
“Ey Ġman edenler siz kendinize bakın siz doğru yolda oldukça sapmıĢ olanlar size
zara veremezler.” (Miâda:105) Fitnenin arttığı bir zamanda da kurtulmak için doğru olmak ve
doğrularla beraber olmak tavsiye ediliyor.
Mevlana anlatır : Biri krala gelir, ”fitneler çoğalınca ne yapayım” diye sorar. Kral
sucağına ağzı açık bir zeytinyağı tulumunu verir. Yanına da silahlı adam ve bir damla dökerse
öldürürüm, der. çarĢı Pazar dolaĢırlar gelirler. Adam sorduğuna piĢman olur ama dökmemek
için de kan ter içinde kalır. Gelince kral sorar: “ÇarĢı pazarda neler gördün anlat bakalım”
adam : “Aman Efendim ben dökmemeğe çalıĢırken hiçbir Ģey görmedim” der. Kral : “ĠĢte
fitne ortamında da böyle olacaksın, kendine kendi iĢine bakacaksın” der.
Peygamberin tavsiyelerine gelince :
“Gelecekte bir takım fitneler olacak; o sırada oturan, ayakta durandan, ayakta duran
yürüyenden, yürüyen koĢandan hayırlıdır. Fitneyi görmeye çalıĢan onun kahrına uğrar”
(Müslim:8/2886)
“Fitne zamanında evinizde oturun. Günahlarınıza tevbe etin, dilinizi tutun, kendi
iĢinize bakın” (Nese-i Ebu Davut)
“Sağır dilsiz kör fitne gelecek. Fitneye azıcık meyledenin üzerine fitne süratle gelir.
Fitne ortamında dilini oynatma aynen kılıç oynatmak gibidir.” (K.Sitte:13/390)
“KarıĢıklık zamanında ibadet etmek, benim yanıma hicret etme gibi sevaptır.”
(R.Salihin:2/1371)
“Bir kısım ayak takımı karĢı karĢıya kalırsanız. Güzel bulduğunuz Ģeyi yapın, kötü
bulduğunuz Ģeyi terk edin. Kendi yakınlarınızın hallerini düzeltmeye yönelin. O ayakta kimi
ve onların iĢleri ile uğraĢmayın.” (K.Sitte:13/4759)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 201
Mustafa ÖSELMİŞ
Bu âyet ve hadislerden anladığımıza göre din ve dindarlık lafta kalmamalıdır. Hayata
geçirilmeli, Allah tam bir kul olmaya çalıĢılmalıdır. Ġnsanı amelleri kurtaracaktır.
Fitne anında, fitne ortamındaki kimselerle değil, fitneden ve fitne ortamından uzak
kimselerle beraber olunmalıdır. Allah ne diyor “Doğrularla beraber ol” diyor.
Ortalık karıĢtığı zaman ortadan çekilmeden önce yapılacak iĢler vardır : Meselâ; önce
Ġslâm anlayıĢımız değiĢmeli, Ġslâm, bütün hayatımızı kapsamalı, Ġslâm kardeĢliği Allah'ın ve
Rasûlünün istediği Ģekle getirilmeli, bir ve beraber olarak düĢman oyunları bozulmalıdır.
Ayrıca özel hallerimizle, giyimimiz kuĢamımızla, eĢimiz, çoluk çocuğumuzla
fitneciye fırsat vermemeli ve fitneye sebep olunmamalıdır. Fitneye malzeme de olunmamalı,
istismar konusu malzeme, fitneciye verilmemelidir.
Hem vurup hem de “Ne vuruyorsun?” diye feryat eden, hem suçlu hem güçlü
kimselerin oyunları karĢısında uyanık olunmalıdır.
Son zamanlarda Ġslâmiyetin geliĢmesi, Müslümanları Ģuurlanması karĢısında Ģer
güçler ayağa kalkmıĢtır. Ġftira kampanyaları artmıĢtır. Sinsi oyunlara hız verilmiĢtir.
Tarikatların, cemaatlerin içine fitne sokulmak için azamî gayret gösterilmekte, dinde
arttıramaz, eksiltemez. O yetkiye kimse sahip değildir.
Bir baĢka husus da : “Ġyiliği emrederken kötülükten sakındırırken bile azami
derecede fitneye sebep olmamaya çalıĢılmalıdır. Bir iĢte günah varsa, iyilik bile terk edilir.
Dinimiz fitnenin deliklerin tıkamıĢtır.”
En güzel çarelerden biri; fitne ve fitneciyi yalnız bırakmak, fitne konusuna ilgi
duymamaktır. Eğer fitne, ilgi görecek olursa, fitne yayılır, fitnenin sonu gelmez, fitne, fitneyi
takip eder, fitneye yaklaĢan ona bulaĢır, içine düĢen çıkamaz.
Ġnancımızda sıkıntılara sabırla karĢı konulacaktır. Ölmeye razı olacaksın,
öldürmeyeceksin. Fitne büyümeyecek…
Dünya fani ve bu dünyada çekilen sıkıntılar, bir bakıma günahlarımıza kefarettir.
Bunun için çalıĢmamızı ve sabrımızı bu manada göstermeliyiz.
Özellikle milli ve manevi değerlerimize, kutsal mekânlarımıza saldırılara dikkat
edilmelidir. Müslümanlar gıdıklanıyor, tahrik ediliyor. Camiye giriliyor yazı yazılıyor, cami
ateĢe veriliyor, cami duvarına iĢeniyor. Ayakkabıya “Allah” yazılıyor, domuza
Peygamberimizin adı yazılıyor, domuzun ayağının altına Kutsal Kitabımı konuyor. Ġslâm‟la,
müslümanla alay ediliyor, iftiralar atılıyor. Ġnançlara, inancın gereği davranıĢlara, Kur‟an
Kursu gibi, Ġ.H. Lisesi gibi halkın gözbebeği mekânlar yok sayılıyor.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 202
Mustafa ÖSELMİŞ
Unutmayalım ki, öküzün altında buzağı değil, buzağının altında öküz arandığı bir
dönemde yaĢıyoruz. Bu durumda, inancımıza, kültürümüze uygun davranmalıyız. MeĢru,
demokratik ve medeni ölçüler elden bırakılmamalıdır.
Kur‟an‟ın son sûrelerinde ifadesinde bulan Ģeytanın Ģerrinden Allah'a sığınıldığı gibi
fitnenin ve fitneci, Ģer kimselerin Ģerrinden de Allah sığınılmalıdır. Nefsimizin fitnesi de
unutmayarak Allah'a dua ve niyazda bulunmalıyız. Peygamberin ifadesiyle : “Dua mü‟minin
silahıdır” dua ve niyazlar bizi koruyacaktır.
“Allah'a inandım” diyen her mü‟min fitne ortamında yaĢadığımızı bilerek; fitne
konusu olmamalı, fitnenin üzerine gitmeli, eğer fitne onun üzerine gelirse fitneden
uzaklaĢmalıdır. Eline, beline, diline Allah için sahip olmalıdır. Nemelâzımcı bir hayat değil,
Ģuurlu bir hayat yaĢamalıdır. Müslüman doğduğu gibi Müslüman olara bu hayatı noktalamak
için ne yapması gerekiyorsa, onu yapmalıdır. Hayatı hayal ve hatıraları ile değil gerçek yönü
ile yaĢamalıdır.
Hiçbir Müslüman baĢka bir müslümanı kınamamalıdır. Hz. Peygamber : “Kim
baĢkasındaki kötü hali kınarsa, o Ģey kendi baĢına gelmeden ölmez” buyurmuĢtur. Bir
hadislerinde de : “Bir müslümanın bir müslümanı hor görmesi, ona günah olarak yeter”
demiĢtir.
Evet, (Fitne ölümden beterdir, Allah o fitnenin kahrından Müslümanları korusun.)
Adem (s.a.)‟ın oğlu kendisin öldürmek isteyen kardeĢine Ģöyle dedi : “Sen beni
öldürmek için elin uzatsan da ben seni öldürmek için elimi uzatmam, Allah'tan korkarım”
dedi.
yoktur.
Hicret ancak fitneden kaçmak için yapılırsa doğrudur. Değilse hicrete müsaade
Ġnancımıza göre; Bazen sükut ibadettir. KonuĢmakta fayda varsa konuĢmak
ibadettir. Peygamber (s.a.) : “Ya hayır söyle ya da sus” buyurmuĢtur.
Fitne ortamında dilimize dikkat etmemiz lâzım. Peygamberimizin ifadesiyle : “Fitne
ortamında konuĢmak, kılıç sallamak gibidir”
Fitneye dikkat etmeyene fitne çabuk bulaĢır. Kim merak edip fitneyi görmek isterse,
fitnenin kahrına uğrar.
-
Fitne ortamında iyiliklere ve ibadetlere sarılmak, insanı fitne ateĢinden koruyacaktır.
Eğer fitneye ve fitneciye yapılacak bir Ģey fitneye sebep olacaksa, fitne de fitneci de
yalnız bırakılmalıdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 203
Mustafa ÖSELMİŞ
Fitneyi konuĢmak, yaymak, fitneni baĢkalarına zarar vermesine ve fitnenin
büyümesine neden olur.
Ortalık toz duman. “Ġyi günlere kalmadık” derdi büyüklerimiz. Bu konuda
Peygamber (s.a.) Ģöyle haber verir:
“Sizden öncekilerin yollarına karıĢ karıĢ, arĢın arĢın mutlaka tabi olacaksınız. Hatta
onlar keler deliğine girseler sizde arkalarında gideceksiniz.” (Müslim, Ġlim:6) biraz dikkat
etmezsek, hazırlanmıĢ tuzaklara düĢmemek mümkün değildir.
Fitnenin iyice arttığı dönemlerde ise, insanlarda bir değer kalmaz. Peygamberimiz
(s.a.) buyurur ki: “Ġyiler sıra ile gider. Zamanla hurmanın tortusu gibi geriye kötüler kalır.
Allah onlara bir değer vermez.” (Buhari, Rikak:9)
Fitne ortamındaki yapacağımız duayı da Rabbimiz Ģöyle bildirir:
“Yarattığı Ģeylerin Ģerrinden karanlık çöktüğü zaman gecenin Ģerrinden, büyü
yapanların Ģerrinden, kıskanç kimsenin Ģerrinden,kalplere vesvese sokan cin ve Ģeytanın
Ģerrinden insanların Rabbine, insanların sahibine, insanların ilâhına sığınırım.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 204
Mustafa ÖSELMİŞ
8. BÖLÜM
TEPKĠ TOPLUMU OLMAK
Ġnsanlık tarihi, asr-ı saadetin dıĢında huzurlu ve mutlu anlar yaĢamamıĢtır.
Ġnsanlığı kurtarmak için ortaya çıkan kiĢiler ve öne sürülen sistemler de, insanın iki
yakasını bir araya getirmemiĢ, esaretine aldığı insanları da kan kusturmuĢtur.
Ġnsanlık her halde kabirde rahat yatacak, tabii yatırılırsa, ahirette rahat bulacak, tabii ki
bırakılırsa.
Bugünkü insanlık da iyi bir dönemden geçmiyor. Birçok sosyal felâketle her an burun
burunayız. Varlık içinde yokluk çekiyoruz. Her taraf toz duman. Herkes yarınından ümitsiz.
Ülkemiz, insanımız iyi yönetilip iyi idare edilmiyor. Ayrıca insanlığı kimin yönettiği belli
değil.
Ġnsanımız, en tabii haklarından mahrum ediliyor. DüĢünce, inanç gibi baĢta gelen
haklarını kullanamıyor. Milli, manevi değerlerimiz her geçen gün azar azar yıpratılıyor.
DüĢman, var gücü ile inancımıza, ahlâkımıza, Ailelerimize, gençlerimize saldırıyor ve
bizi yok etmeye çalıĢıyor. YozlaĢma, yabancılaĢma, hızla devam ediyor. Ġnsanımızda, olanları
seyrediyor. Sahip çıkmıyor, tepki göstermiyor, elinde imkânı kullanmıyor, karamsarlığın ve
boĢ vermiĢliğin içinde uyuyor.
GeçmiĢ dönemlerde müslümana göz altı edildi, her Ģeyine ambargo kondu. Müslüman
sindi, içine çekildi. Buna karĢılık, bir tepki toplumu ortaya çıktı. ġarlatanlık yaptılar, her Ģeye
tepki gösterdiler ve sürekli gündemde kaldılar. Bugünde inançlı, namuslu kesim, suskunluk
gösterirken, bir kesim var ki, sürekli olur olmaz Ģeylere, uysun uymasın tepki gösteriyor.
Tepki göstermesi gerekenler ortada görünmüyor. Hak davasını savunmuyor. Böylece
problemlerini de çözemiyor. Tepkisizliği onu sıkıntıya sokuyor. Halbuki Müslüman, tepki
göstermekle Allah'ın rızasını kazanır, cennete de tepki göstererek gidebilir.
Ne yazık bugün, Allah rızası, cennet beklentisi olmayanlar tepki gösteriyor da,
Müslüman “Nemelâzım” hastalığına tutulmuĢtur, suskundur, üzerine ölü toprağı serpilmiĢ
gibi yaĢamaktadır.
Bir kutsi hadiste Ģöyle buyruluyor:
“Allah Kıyamet günü Kulunu sorguya çekecek:
Kötülüğü gördüğünde ona karĢı çıkmana engel teĢkil edecek ne vardı? Neden karĢı
çıkmadın? Deyince kul:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 205
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Korktum deyince, ona Allah:
-
Benden korkman gerekmez miydi?” diyecek. (Ġlahi Hadisler 26 Nolu Prog:33)
Kur'an'da da Ģöyle bildirilmiĢtir:
“Kendilerine yazık edene kimselere melekler canlarını alırken:
-
Ne iĢde meĢgul idiniz? Derler. Onlar:
-
Biz çaresizdik, cevabını verirler.
-
Allah'ın arzı geniĢ değimliydi hicret etseydiniz ya? denilir.”
ĠĢte onların barınacağı cehennemdir. Orası ne kötü bir gidiĢ yeridir? (Nisa:97)
Devamındaki ayette de:
“Erkekler, kadınlar ve çocuklardan gerçekten âciz olup hiçbir çareye gücü
yetmeyenler, hiçbir yol bulamayanlar müstesnadır.” (Nisâ:98) buyrulmuĢtur.
Tepkisizlik, tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır. Ġnançsızlık hastalığıdır.
Korkaklık hastalığıdır.
Bugün birçok ülkede Müslümanlar; kadın, çocuk demeden katlediliyor.
-
Müslümanlar nerede?
Bazı ülkelerde Müslümanlar açlıktan ölüyor.
-
Müslümanlar nerede?
Ekranlara bakamaz olduk, gazete okuyamaz olduk. HerĢey kirli, inancımız, ahlâkımız,
evimiz barkımız zarar görüyor.
-
Müslümanlar nerede?
Tepkiyi, uzaklaĢmak, terk etmek olarak anlamamalıyız. Vurup kırmak, ortalığı
dağıtmak olarak da anlamamalıyız.
Bazıları, bazı olayları bahane ederek bozgunculuk yapmayı, kırıp dökmeyi devletin
güçleriyle çatıĢmayı tepki göstermek olarak anlıyor.
Tepki meĢru yolla gösterilir. Tepkinin ölçüsü vardır, Ģekli vardır. Tepki, asla kızgın
yapılan bir davranıĢ değildir.
Tepki yerinde gösterilirse, insanı stresinin gitmesine, rahatlamasına sebep olur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 206
Mustafa ÖSELMİŞ
Gerektiği yerde tepki gösterilmezse, insan sıkıntıya düĢer ve vicdan azabı çeker.
A)
TEPKĠSĠZ TOPLUM OLDUK
Aslında hemen hemen her canlıda kendini, kendine ait Ģeyi savunma ve saldırılara
karĢı tepki gösterme özelliği vardır. Canlılar arasında da kendisinin farkında olan ve yaptığın
Ģuurlu bir Ģekilde yapan da insandır.
Ancak insan uyuĢur, inancını, ideallerini yitirir, insani, ahlâki, değerleri umursamaz
halde yozlaĢırsa tepki gösteremez hale getir.
Her insanın insanca ve Ġslâmca, onurlu bir hayat yaĢaması, maddi ve manevi varlığına
yönelik saldırılara göstereceği savunmaya bağlıdır.
Bugüne kadar kendini, korumadan, savunmadan hiçbir toplum varlığını
sürdürememiĢtir. Esaret altında da olsa düĢmanına tepki gösteren, esaretten kurtulup hayat
hakkı kazanmıĢtır. Bindiği gemiyi korumadan kimse varacağı yere varamamıĢtır.
UyuĢturulduk mu?
Aziz milletimiz, hasletleri ve taĢıdığı idealler sebebiyle hep hedef millet olmuĢtur.
Bugünde genci ile, aileleri ile, inanç ve idealleriyle milletimiz, düĢmanlarının göz diktiği bir
hedef halindedir.
DüĢmanların gizli tamimleri, çalıĢma plânları incelendiği zaman çok acı ve
düĢündürücü gerçeklerin olduğu görülecektir.
Macarlar, bir Türk beyini öldürüp, atını yakalarlar, ama katiyen binemezler. ĠğdiĢ
ederler. Ondan sonra her önüne gelen biner…
Yakın tarihe kadar, yeryüzüne sığmayan, atını üç kıtada koĢturup denize süren bu
milleti yok edebilmek için önce uyuĢturmanın yollarını aramıĢlardır.
Kamu oyunun dikkatini çeken, bunun için Ģikayet eden, tepki gösteren, hep baĢkaları
oluyor. Vurdukları zaman bile, vuruyorlar ardından “ne vuruyorsun” diye bağırıyor.
Bu durumda herkesin, hepimizin yapabileceği, yapmamız gereken mutlaka bir Ģeyler
vardır ve olmalıdır. Çünkü rahatsız olan, mutlaka bir Ģeyler yapar. Eğer bir Ģeyler yapmazsak
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 207
Mustafa ÖSELMİŞ
ve çalıĢanlarla beraber olmaz, onlara yardım etmezsek, o zaman daha büyük belâlara
müstahak oluruz.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyuruyor:
“Kâfir olanlar bile birbirinin yardımcılarıdır. Eğer siz bunu yapmazsanız yeryüzünde
fitne ve büyük fesat olur.” (Enfal:73) Allah bizden ne bekliyor? Müslümanların el birlik
olmasını ve birbirine destek vermesini istiyor.
Kötüye kötülüğe herhangi bir yolla hayat hakkı tanıyan, birgün mutlaka onun kahrına
uğrar.
Ġnsanlardan çekinip, yapması gerekeni yapmayana, söylemesi gerekeni söylemeyene,
kötülüklere üzülüp karĢı çıkmayana Kıyamet gününde Allah soracak:
-
Niye üzerine düĢen yapmadın? diyecek. Kul:
-
Bir Ģeyler yapmamı Ģu Ģu korku engelledi, Ya Rabbi deyince Allah:
-
Sen insanlardan değil benden korkman gerekmez miydi, diyecek.
Bugün bir çokları, gördüğünü gördüm, duyduğunu duydum diyemiyor, Ģahitlik
yapmaktan bile çekiniyor. Efendim “Kör sağır dilsiz ol” diyor. Evet ama bu fitne
ortamındadır. Mecellede : “Mücbir tehdidini ika‟a muktedir olmalıdır.” Denir.
Öyle olur olmaz korku mazeret olamaz. Bahaneler yüzünden artık hiçbir olaya tepki
gösteremez hale geldik. Olanlara sesiz kalıyoruz. Sokak ortasında dövülen, sövülen, öldürülen
ve çantası, parası gasbedilenlere karĢı bile sessiz, ilgisiz kalınıyor, destek olmuyoruz, yardım
etmiyoruz. “Bana dokunmayan yılan bin yol yaĢasın deyip geçiyoruz.
Hiçbir Ģeye tepki veremez hale geldik baĢka ülkelerde gösterilen tepki ne yazık bizde
gösterilemiyor.tepki gösterilmesi gereken olaylara günlük, sıradan bir olaymıĢ, gibi
bakıyoruz. Adam sende, “Adam sende”, “Bir benimlemi olacak” deyip geçiyoruz.
Ağlanacak halimize gülüyoruz. Sinirler duyarlılığını kaybetti.
GeçmiĢte oluĢturulan baskının bugünkü insanımız da meydana getirdiği ürkekliğin
etkisi yok değil. Meselâ; Ġstiklal Madalyası sahibi 66 yaĢındaki Ak Engin adlı vatandaĢımız
Fransa ya tepki gösterdi diye tutuklanmıĢtır.
Bir neden de güvensizliktir. Hani hak Nasreddin Hocayı Timurun çadırına gitmeye
davet etmiĢlerdi. Çadırın kapısından yalnız hoca girmiĢ… Yalnız bırakılmıĢ.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 208
Mustafa ÖSELMİŞ
B)
HER TOPLUMUN HERKESĠN KORUMASI GEREKEN DEĞERLERĠ
VARDIR
Bir insanı bir toplumu ayakta tutan, baĢkalarından ayıran milli manevi değerler vardır.
Bunları koruyup, sahip çıkmayanlar, varlıklarını koruyamazlar.
Ġki asırdan beri yapılan Müslüman-Türk varlığına saldırıları seyretmeye devam
edersek, kimlik arayıĢımız devam edecektir.
Bakın, dünkü dünya görüĢümüz, hayat anlayıĢımız, Allah'ın dinine bakıĢımız bugün
yok. Sebil toplumundan rezil toplum haline geldik. Bazıları, lokantada tıka basa yiyor;
hazmedebilmek için tabakların üstünde tepiniyor, ceket yakıyor. Bazıları köpek seviyor, insan
sevmiyor.
Kendi değerlerimiz korumadığımız, kültür erozyonuna karĢı çıkmadığımız, yabancı
kültürlere tepki göstermediğimiz için baĢka milletlerin temsilcisi haline geldik.
Soruyorum: Toplumumuz özünde koparılmak isteniyor, azar azar çöküyor. Bu hâl
karĢısında ne yapıyoruz, ne düĢünüyoruz? Ġdeallerimiz ne oldu?
Uhud SavaĢında Mus‟ab (r.a.) Peygamberin diĢleri kırıldığı zaman var gücü ile
Peygamberi korumak isterken büyük yaralar aldı. Kılıç darbeleri ile elleri doğrandı. En
sonunda yarım kalan kolları ile yüzünü kapatmıĢtı. Bu hali Peygamberimiz (s.a.) : “Mus‟ab
Allah'ın Rasûlünü gereği gibi koruyamadım. Allah'ın huzuruna nasıl çıkar ve ne cevap veririm
diye yüzünü örtüyordu” diyerek anlatmıĢtır.
Ya Ģimdi Allah Rasuûlünün bize getirdiği emanetleri, gereği gibi koruyabiliyor
muyuz? Ona dil uzatanlara gereken tepkiyi göstere biliyor muyuz? Biz hesabımız nasıl
vereceğiz?
Hz. Ebubekir (r.a.) zekât vermeyenlere savaĢ açtı. Neden? Eğer bir taviz verseydi,
taviz olurdu,yazık olurdu. Nasıh? Sonra gelen de bir taviz verirdi ve bunun sınırı olmazdı,
durdurulamazdı.
Bir örnek geçen yıl Ġngilizlerin “Ġslamî terör” sözcüğünü sıkça kullanılması sonucu,
Ġngilterede yaĢayan Müslümanlar konseyi, resmi temaslar giriĢti ve “Ġslâmi terör” tabirinin
kullanılmamasını sağladı. “Hıristiyan terörü” denmeyeceği gibi “Ġslâmi terör” denilemez,
dendi.
Korumamız gerek çok Ģeyimiz var.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 209
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ġnancımız,
-
Kültürümüz,
-
Ahlâkımız,
-
Ailelerimiz
Gençlerimiz, korumadığımız, bizim demediğimiz herĢey mutlaka elimizden
çıkacaktır.
Tepe gözler yetiĢtiriyoruz, ama Basat yetiĢtiremiyoruz. Tepe göz neyimiz varsa alıp
götürüyor, mani olamıyoruz.
YetiĢmesine, büyümesine sebe olduğunuz her Tepegöz, ahirette yakamıza yapıĢacak.
Peygamberimizin bildirdiğine göre:
-
“Bir adama Kıyamet günü birinin yakasına yapıĢır.” O adam:
-
“Sen kimsin? Neden yakama yapıĢıyorsun?” diye sorar. O cevap verir:
“Sen beni bir kötü hal üzerine gördünde beni uyarmadın beni nehyetmedin?” der.
(Ġ.Hacer El-Hateymi, Ġslâmda Helal Haram:2/491)
C)
NEDEN TEPKĠSĠZ HALE GELDĠK
Bilhassa son zamanlarda tepkisiz, uyuĢmuĢ bir hale geldik. Olanları sadece
seyrediyoruz. Nemelâzımcılık, uyuĢukluk, pasiflik neredeyse vasfımız oldu.
Mazeretlerimize bakın:
“Banan ne”, “Bir benden ne çıkar”, “Ben mi düzelteceğim” “Bana dokunmayan yılan
bin yıl yaĢasın”, “Her koyun kendi bacağından asılır”, “Neme lâzım” Bu sözleri bize
benimsettiler. Çıkarlarımızdan baĢka bir Ģey bizi ilgilendirmiyor. “Yıkım yapan medyayı
alma, besleme” diyenlere “Ben almasam baĢkaları alıyor” deniyor. “Kurbanlık koyun gibi
yerlere götürülüyoruz” dendi mi, “Hayır bizi kurtaracaklar” diye cevap geliyor.
Dedelerimizin, babalarımızın karĢı olduğunu biz âdeta kabullenmiĢ durumdayız.
Onların can verdiği değerlerin birer birer elden çıkıĢına aldırıĢ etmiyoruz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 210
Mustafa ÖSELMİŞ
Yöneticilerimiz : “Yurtta sulh cihanda sulh” sözleri ile içte ve dıĢta milli çıkarlarımız
için aktif olamıyor.
Bakıyorsunuz, 3 – 5 kiĢi, sokakta pankart açmıĢ, yürüyor. “Bu ne?” diyorsunuz
“Bekâret kontrolüne hayır Protestosu” diyorlar.
Allah aĢkına, bizim yapacak hiçbir Ģeyimiz yok mu? Denizlimize Yunan gelirken
Ahmet Hulusi Efendi Halık Yunan karĢı çıkmaya davet edince bazıları : “Silahımız yok”
deyince Ahmet Hulusi Efendi : “TaĢ atacak kolunuzda mı yok?” diyerek cevap vermiĢtir…
Cenab-ı Peygamberin müslümana talimatı Ģudur : “Sizden kim bir kötülük görürse,
seyirci kalmayıp onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse, dili ile düzeltsin. Buna da gücü
yetmezse kalbi ile buğz etsin. Bu imanın en zayıf derecesidir.” (K.Sitte:1/89 – Ġ. Canan)
Unutmayın, hep savunmada kalan kaybeder. Tepkisizlik ideal eksikliğindedir, iman
zayıflığındandır, Kur'an'da uzak yaĢamaktandır.
Ne demiĢ atalarımız:
“Mert çıkmazsa meydana
Nâmert çıkar merdâne”
Namuslular, namussuzlar kadar, inananlar, inanmayanlar kadar cesur olmazsa; namus
da korunamaz, iman da korunamaz.
Bazı çevrelerde bakıyorsunuz. Birçok Ģey bırakılmıĢ “Bir bebek, bir köpek” derdine
düĢülmüĢ.
Bu konuda Peygamber (s.a.)„ın bir hadisi var:
“Kıyamet yaklaĢtığı zaman evlat beslemektense, köpek beslemek daha iyidir. O
zaman büyüğe hürmet, küçüğe Ģefkat gösterilmez. Zinadan meydana gelen çocuklar çoğalır.
Öyle ki yol üzerinde zina edilir hale gelir. O zamanın iyileri, yol üzerinde zina edenlere Ģöyle
derler:
-
Bu iĢi keĢke biraz kenarda yapsaydınız” (Tıbb-ı Nebev Ans:1/179)
Peki ya hiçbir Ģey denmez hale gelindiyse o zaman ne olacak?
Zina suç olmasın diye pankart açıp yürüyenler ses çıkarılmazsa ne olur? O zaman
Ģöyle bir Ģey olur:
Amerika‟da zinayı önlemek için bir dernek kurulur. Bir sene sonra yapılan genel
kurulda fahiĢeler derneği ele geçirirler.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 211
Mustafa ÖSELMİŞ
Bugün sokakta, parkta alenen utanç verici bir Ģekilde davranan gençlere bir Ģey
denmeyecek olursa, yarın ki, manzara acaba ne olur? Ne gibi gözünüzün önüne geliyor?
Tepkisizlik, ilgisizlik Ģer güçlerine esaret veriyor, onları güçlendiriyor, iĢtahlandırıyor.
Hz. Ömer (r.a.) ne demiĢ “Zındıkların atılganlığından Müslümanların uyuĢukluğundan
sana sığınırım Allah'ım!” diye dua etmiĢ.
ġer güçleri çalıĢırken, seyretmek, iman sahiplerine yakıĢmaz. Bakın Hz. Peygamber ne
diyor:
“Ġçinde kötülükler iĢlenen bir toplum. Bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu
halde, seyirci kalır, müdahale etmezse, Allah'ın hepsinin saran umumi bir belâ göndermesi
yakındır”
-
“Bir kötülüğü duyduğu halde üzülmeyen, mânen zarar görür” (K.Sitte:1/95, Ġ.Canan)
DüĢündürücü bir örnek vermek istiyorum. Osmanlıya iç ve dıĢ düĢmanların saldırdığı
bir dönem. Osmanlı gücünü kaybetmiĢ, son zamanları, tıpkı ölümcül hasta gibi… Volter,
Peygamberimizi küçük düĢürecek bir piyes yazar. Piyesi gören Papaz, Aforoz ettiği Volteri af
eder, “Evladım Volter!” diye mektup yazar. Piyes, Ġngiltere‟de oynatılacaktır, biletler satılır.
Abdulhamit Han, derhal harekete geçer, piyesin oynatılmamasını ister, oynatılırsa, Cihad-ı
Ekber ilân edeceğini bildirir. Gösterilen tepki, karĢısında piyes oynatılmaz. Ardından da
Fransa‟da, piyesin biletleri satıĢa sunulur. Aynı tepki… Fransa‟da da oynatılmaz.
Ġnancımızda ihmal yoktur, tembellik yoktur, vurdumduymazlık yoktur, nemelâzımcılık
yoktur. Görev vardır, sorumluluk vardır.
Ġnancımızın zayıflamasıyla, karĢı çıkma, tepki gösterme gücümüzde, cesaretimizde
zayıflamıĢtır.
Eğer uyanmaz görevlerimiz yapmazsak, grup grup ilâhi ikâzlarla, ihmallerimizin
cezasını çekmeye herkes hazır olsun.
Sütçü Ġmam “Size Cuma namazı kıldırmam” demiĢ, halkı uyandırmıĢtır.
Mehmet Akif Anadolu‟ya karıĢ karıĢ dolaĢmıĢ, Anadolu insanını uyandırmıĢtır.
Kıyamet alametlerinin baĢı nemelâzımcılıktır. “Ne gereği var” dersek bugün sokakta
olan, yarın evimizin içine girecektir. Bugün baĢkasına olan yarın bize olacaktır.
ġöyle bir olay olmuĢtur:
Bir meydana 2000 kiĢi toplanıp : “Hep birden bağıralım bakalım sesimiz nasıl
çıkacak” demiĢler.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 212
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir demiĢ ki : “Bana ne ben susayım, ses nasıl çıkacak dinleyeyim” demiĢ. Diğeri de
öbürü de aynı düĢünmüĢ ve meydanda hiç ses çıkmamıĢ…
Bir Ģeyi herkes baĢkasından beklerse, bir sonuç alınmaz. “Falan yapsın” denirse kimse
yapmaz.
Ġnsanımız ve ülkemizin faydasına olan her Ģeyi alkıĢlamalıyız, desteklemeliyiz. Milli
menfaatlerimize ters düĢen konularda da tepkiyi elden bırakmamalıyız. “Bana mı düĢer”, “Bir
ben mi varım” denirse, vazife yapılmamıĢ olur.
Uykuyu çok seviyoruz. Para kazanmasını çok seviyoruz. Bir de yemeyi çok seviyoruz.
Ve bunlardan fedakârlık yapamıyoruz. ĠĢte bu halimiz çok düĢündürücüdür.
Bir husus da nefsimize esiriz. Nefsimiz bizi aldatıveriyor, Ģeytan bizi kandırıveriyor.
Böyle olunca, onurlu ve namuslu yaĢanır mı? Allah rızası düĢünülerek iĢ yapılır mı?
D)
TEPKĠ GÖSTERMEK KÜLTÜRÜMÜZÜN ĠNANCIMIZIN GEREĞĠDĠR
Deveyi “Boynun eğri” demiĢler, “Nerem doğru ki” demiĢ. Bizimde ne tarafımıza
bakılırsa bakılsın insani, ahlaki çöküntü diz boyu. Durumdan birçoklarımız Ģikayetçi ama
gereğini yapan yok.
Kötülüğe karĢı çıkmak ve tepki göstermekte gecikmek, inancımızı açısından doğru
değildir. Müslüman, her hareketin ve hayatın her anının hesabını verecektir. Bunun için
müslümanın hayatına “değmeze”, “Nemelâzıma” yer yoktur. Müslüman, üzerine düĢeni
yapmakla yükümlüdür.
Tepki göstermek, belirli insanların görevi olmadığı gibi, tepkinin azlık ve çoklukla da
ilgisi yoktur.
Tepki gösterilmesi gereken bir durumda, tepki göstermeyen, o kötülüğe ısınır, sonra da
alıĢır, daha sonra da o kötü ortamın içine düĢer, zarar görür.
Peygamberimiz (s.a) : “Ġnsanlar zalimi görür de zulmüne mani olmazlarsa, Allah‟ın
azabı yakındır.” (R. Salihin:195) der.
Nuhun kavmi helak olacaktır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 213
Mustafa ÖSELMİŞ
Melekler : “Ya Rabbi, aralarında iyilerde var” deyince Allah : “Onlar kötülüklere karĢı
çıkmadılar” der.
Peygamber (s.a.) : ”Kim zehirli keleri bir vuruĢta öldürürse, yüz iyilik yazılır. Ġkinci
üçüncü vuruĢta öldüren için daha az sevap yazılır.” (R.Salihin:1896) buyurmuĢtur.
Tepki, Ģiddetli olmalı ki, kötüler, dönüp dönüp kötülük yapma cesaretini
bulmamalıdır.
Tepki göstermek, insanın günahlarına kefarettir.
Biz, uykusuz gözlerin, yorgun ellerin mirasına konduk, yoksa Ģu anda sahip
oluduğumuz Ģeyleri nereden bulacaktık.
Peygamberimiz : “Allah yolunda ayağı tozlananlara cehennem ateĢi haramdır”
(R.Salihin:1308) buyurmuĢ.
Bir Türk atasözü vardır : “Sakın oturak olmayasınız” diye. Evet oturak
olunmayacaktır. Felçli gibiyiz... Kalk kalkmıyoruz…
Milli mücadele yıllarında Aydın ilinde çeĢmedeki su dolduran kadın, gelenleri
aldırmaz. Çete reisi sorar:
-
“Ne zamandan beri kadınlar erkeklerden çekinip kaçınmaz oldu?” Kadın cevap verir:
“Vatan iĢgal altındadır. Bu yerin erkekleri Yunanla savaĢ gitti. Burada benim gibi
kadınlar, senin gibi kadın kılıklı erkekler kaldı” der.
Ortada bir kötülük varsa, herkesin ondan mutlak bir payı vardır.
Mevlana, idam edilmiĢ birini görür. Ayaklarına sarılır. Ondan özür diler. – “Beni
bağıĢla” der. “Seni bilseydim, seninle ilgilenseydim, sen bu duruma düĢmezdin” der.
Uzanamadığımız insanların vebâlinin üzerimizde olduğunda unutmayalım.
-
“Ben Ģimdiye kadar çok çalıĢtım. Biraz da baĢkaları çalıĢsın”
-
“Ben emekliyim”, “Biraz baĢkası yapsın”
-
“Ben ne yapabilirim”
“Benim ne gücüm var” sözleri, kimseyi kurtarmaz her insanın yapabileceği bir iĢ
mutlaka vardır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 214
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġlk vahiy geldiğinde Hz. Hatice validemiz:
-
“Bir dinlensen Ya Rasûlallah” dedi. Peygamberimiz (s.a.) :
“Dinlenmeye vakit yok” demiĢ hemen tebliğe baĢlamıĢtır ve aralıksız devam
etmiĢtir.
-
“Vazgeç bu davandan” diyen müĢriklere de:
“Vallahi GüneĢi sağ elime Ayı da sol elime verseniz bu davamdan vazgeçmem”
cevabını vermiĢtir.
Yunan Ġzmir‟e ayak bastığı günlerde:
Ġzmir EĢref PaĢa yokuĢunda bir Türk delikanlısı tabancasını çıkarıp iĢgalci
Yunanlıların üzerine boĢaltır. YokuĢa tırmanırken, durum seyreden penceredeki ihtiyar nineye
dönerek:
-
“Gördün ya nine, mermim bitti, Ahirette Ģahidim ol emi” der, yoluna devam eder.
Bir anlamlı tepki örneği vermek istiyorum.
DolmuĢçuluk yapan Mehmet Güler‟e radyo açıktır, ilâhi çalmaktadır. DolmuĢa binen
delikanlı :
“Ġnmek istiyorum” der ve iner, arkadan gelmekte olan dolmuĢa biner. Son durakta
karĢılaĢtıkları Ģoför arkadaĢı, delikanlının:
“Ġlâhi dinleyecekse evinde dinlesin” dediğini nakleder. Ġnancı, ideali doğrultusunda
gösterilen bu tepki, beni çok etkilemiĢti.
Tepki göstermek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, yeryüzünde kötülük
kalmayıncaya kadar çaba sarf etmek, inancımızda farzdır.
Ġnancı zayıf olanlar, maddi kayıplara tahammül göstermezken, manevi kayıplara
aldırıĢ etmiyor. “Kıl beĢi kurtar baĢı” diyor. Yok öyle Ģey.
Dine, küfre rıza küfürdür. Kötülüğe razı olunmaz.
Hz. Peygamber : “Haksızlık karĢısında susan dilsiz Ģeytandır” buyururken, kimse
ucundan, kısa yoldan kurtulamaz.
Tepki göstermek, Müslüman kalmamızın ve gelecekteki varlığımızın teminatıdır.
Gelecek endiĢesi taĢıyan herkes, Ġslâm‟ın emirlerin bir bütün olarak yerine getirmelidir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 215
Mustafa ÖSELMİŞ
Yalnız kendisini değil gelecek nesilleri de düĢünmelidir. Değilse; bizden sonraki nesiller bize
rahmet okuma, lânet okur.
Bugün hayvanların yuvalarına, yavrularına zarar vermek isterseniz, bir çoğuna
yaklaĢamazsınız bile. Ama bizim yuvalarımıza, yavrularımıza yönelen yıkım ve tehditler ne
yazık ki, tepki görmüyor. Aileler ve gençlik korumasız…
Unutmayın, tepkisiz kalan çocuğun elinden oyuncağını da alırlar, mamasını da…
Tepki göstermeyenin ırzına geçerler. Onun için kadını göstereceği tepki, ona namuslu kalma,
namuslu yaĢama hakkını sağlar. Bizler de, Müslüman Türk olarak kalmak istiyorsak, bize az
veya çok zarar vermek isteyen herkese, her Ģeye tepki göstermek zorundayız.
Tepki gösterenin ardına düĢmezler. Laf atmazlar. Taciz etme cesaretini gösteremezler.
Yani tepki aynı zamanda savunma yoktur.
E)
HER ĠNSANIN SORUMLULUKLARI VARDIR?
Canlılar içinde, yaptıklarının farkında olan ve yaptıklarından sorumlu olup, hesap
verecek olan ter varlık insandır.
Sorumsuz, baĢıboĢ insan yoktur. Herkesin kendine göre; yaĢına, ilmine, maddi
varlığına ve yetkisine bağlı sorumlulukları vardır. Ayrıca insan, yalnız kendinden değil elinin
altındakilerden, çevresinden ve yönettiği insanlardan da sorumludur.
Kur'an'da,
Tahrim 6 : “Ey Ġman Edenler! Kendinizi ve aile fertlerini yakacağı insanlar ve taĢlar
olan cehennem ateĢinden koruyunuz.”
Ankebut 2 : “Ġnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiç
imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar?”
Hz. Peygamber de : “Hepiniz çobansınız, herkes güttüğü sürüden mutlaka
sorulacaktır” buyurmuĢtur.
ġuanda bir Ģeyler varsa, bir Ģeyler oluyorsa, bunda herkesin payı vardır. Bundan
herkes sorumludur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 216
Mustafa ÖSELMİŞ
Mevlana, idam edilmiĢ birini görür, ayaklarına sarılır. “Beni bağıĢla. Seni bulsaydım,
seninle ilgilenseydim, senin baĢına böyle bir iĢ gelmezdi” der.
Herkes, baĢkalarının yükünü de taĢır. Ayrıca sorumlulukların süresi ve sınırı da
yoktur. Bazılarını hizmete çağırıyorsun, gelmiyor : “Ben Ģimdiye kadar çok çalıĢtım, biraz da
baĢkaları çalıĢsın” diyor. Bazıları : “Ben ne yapabilirim” derken bazıları da “Ben emekli, yaĢlı
bir adamım” diyor, sorumluluğu üzerinden atıveriyor.
Ġnsan, hayatının bir kısmının hesabını vermeyecek ki…
Sonra Ġslâm da emeklilik yok. YaĢlandım yok. Abdurrahman bin Avf, 93 yaĢında
Kars‟ta Ģehit düĢmüĢ. Ebu Eyyubel Ensari, Ġstanbul surları önünde 90 yaĢında Ģehit olmuĢtur.
-
Sorumluluklar geçici görev değildir…
Ġlk vahiy geldiğinde Hz. Peygamber, hemen tebliğe kalkınca O‟nun terli ve sıkıntılı
halini gören Hz. Hatice : “Biraz dinlensen” deyince Peygamber “Dinlenecek vakit yok”
demiĢtir. Davasından vazgeçmesi için yapılan tekliflere de : “Vallahi güneĢi sağ elime, ayı da
sol elime verseniz, bu davamdan vazgeçmem” diyerek reddetmiĢtir.
-
Mezarda yatacak vakit çok…
ÇalıĢmak, belirli kimselerin görevi de değildir…
“Ben, inancımı yaĢamaya çalıĢıyorum, ibadetimi yapıyorum” demek kimseyi
kurtarmaz. Ġnanç savunulacak, geleceğe taĢınacak, bizden öncekiler yalnız kendini düĢünseydi
çalıĢmasaydı, biz ne olurduk o zaman? Nereden bulacaktık buyurdu o zaman.
Sonra onlar, Müslüman olarak ölebilir miydi?
Hz. Peygamber (s.a.) : “Nasıl yaĢarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle
haĢrolunursunuz” buyurmuĢtur.
Bazen vazife yapmamamın zilletin iyaĢıyoruz.
Vatan için, millet için, çirkinlikleri önlemek insanımızı güzelliklere, iyiliklere
çağırmak görevimizdir.
Biz vazifemizi yapmazsak “Köpeksiz köy bulup değneksiz gezerler. Sonrada köpekleri
salıverip taĢlara bağlarlar”
Yaptığımız bir Ģey var; kötülükleri kötüler çok konuĢuyoruz ama bir Ģey yapmıyoruz.
Gürlüyoruz yağmıyoruz. Böylece vazifemizi yaptığımızı zannediyoruz. Böyle vazife mi olur?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 217
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Peygamber (s.a.) :
“Bir ok yüzünden Allah üç kiĢiye sevap verir.”
1-
Oku yapana,
2-
Oku hazırlayana,
3-
Oku atana, demiĢtir.
Biz doğrudan bir Ģey yapamamıĢ olabiliriz. Yapanı severiz, yapana yardımcı oluruz,
bizde sevap kazanırız. Sebep olmak, vasıta olmak insana sevap kazandırır. Gücü bir Ģeye
yettiği halde, yapması gerekeni yapmayan mes‟ul olur.
Herkes kendi kendine sorsun.
-
Bugüne kadar kime? Neye tepki gösterdim? Kimi etkiledim, kime faydam oldu?
Bakın etrafınıza; her türlü kötülük cirit atıyor. Toplum toptan yozlaĢıyor. Ailemiz
çöküyor. Bir neredeyiz? Biz ne yapıyoruz?
Unutmayalım tepki, var olma, onurlu yaĢama ve korunma yoludur. Bir yerde kötülük
varsa, kötülük varsa, sorumluluk da vardır.
Ashabtan Vehb bin KebĢe (r.a.)‟ı Peygamber Efendimiz Çin‟e göndermiĢtir. Tam bir
yıllık yolculuktan sonra Çin‟e varan KebĢe (r.a.), uzun süre Çin‟de kaldıktan sonra Allah
Rasûlünü özlemiĢti. Yollara koyuldu. Medine‟ye ulaĢtığında Allah Rasûlü vefat etmiĢti.
Tekrar görevi döndü. Çünkü görev kutsaldı. Bir müddet daha çalıĢtı, orada vefat etti, mezarı
Çin‟dedir. “Gitmeyeceğim, yeter” dememiĢtir.
Vazife, zamanla, yerle sınırlı değildir.
Sütçü Ġmam, MaraĢ‟ın iĢgali ve iki kadına Fransız askerlerin saldırıları karĢısında
gösterdiği tepki ile MaraĢ‟ın kurtuluĢ destanını baĢlatmıĢtır. Uzunoluk ÇarĢısında dikilen anıta
: 30 TeĢrin 1919 da Sütçü Ġmam, Türk namusun burada silahı ile korudu, yazılarak Sütçü
Ġmam hayırla yâd edilmektedir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 218
Mustafa ÖSELMİŞ
F)
ĠNSANIN KENDĠSĠNĠN ĠYĠ OLMASI VE KENDĠNĠ KURTARMASI
YETMEZ
Ġnsanın iyiliği baĢkalarına yansımadıkça, insana pek faydası olmaz. Ġnancımızda
kültürümüzde tek baĢına kurtuluĢ, tekbaĢına huzur yoktur.
Bazıları : “Ortalık bozuk, zaman kötü, zaman bunu gerektiriyor”, “Aman benden
olmasın”, “Her koyun kendi bacağından asılır” diyerek, etliye sütlüye karıĢmıyor, kendi
kabuğuna çekiliyor.
Ġnsan, kendisi iyi olacak, çevresi de iyi olacak, her Ģeyin herkesin iyi olması için
çareler arayacak. BaĢkaları ile ilgilenmemek, dünyadan el etek çekmek, inzivaya çekilmek ve
pasif davranarak, inancımızla bağdaĢmaz. Allah, müslümana, insanlığı ıslah etme,dünyayı
tanzim etme, düzene koyma görevi vermiĢtir.
Bazıları : “Ben temizim, bu bana yeter” deyip, kurtulduğunu ve kurtulacağın
zannediyor. Bu böyle olsaydı, Allah herkesi kendisinden sorumlu tutardı. O zaman : “Gemisin
kurtaran kaptan” denebilirdi.
Camide ön safta : “Ya Rabbi! Müslümanlar yardım et” duasına “Amin” deyip
çıktıktan sonra “Haydi bakalım sende katıl” davetine “ĠnĢallah, MaĢallah, Allah muvaffak
etsin” deyip geçme gafletine düĢülüyor.
Kendi çocuğumuz bize benzemiyor. Allah : “Emaneti ne yaptın?” dese, cevap
veremeyiz. Bu senin mi, bu sana mı ait dense, yutkunuyoruz.
Çevremiz kurtulmadan, biz kurtulabilir miyiz? Bir hadiste : “Bir topluluk çirkin olan
bir iĢi görüp de onu değiĢtirmedikleri zaman Allah onları toptan cezalandırır” buyurmuĢtur.
G)
TEPKĠ TOPLUMU OLMAZSAK ĠLAHĠ ĠKAZLAR KAÇINILMAZ OLUR
Ġyilik de, kötülük de, mutlaka sahibine ulaĢır. Hak etmeden insana ne iyilik gelir, ne de
kötülük. Ġnsan çalıĢmasının mükafatını, ihmallerinin de cezasını görür. Bunun için Müslüman,
baĢkaları rezaletler üretirken o, faziletler üretmelidir.
Bugün, her an ilahi uyarılar ve felaketlerle ikaz edilip duruyoruz. “Neden, niçin”
demiyoruz, çaresine bakmıyoruz. Halimizle bağlantı kurmuyoruz.
Hiçbir felaket sebepsiz değildir. Kul azmayınca Allah yazmaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 219
Mustafa ÖSELMİŞ
ġair:
“Kula hiç zulmeder mi Hüdâsı,
Kulun çektiği kendi cezası” demiĢtir.
Yunus 44 : “Allah kimseye zulmetmez, insan kendi kendine zulmeder” buyrulmuĢtur.
Düzelmezsek, düzeltmez isek, ilâhi ikazlar ve musibetler eksik olmayacaktır.
Bilelim ki, karĢı olmadığımız her kötülük, birgün mutlaka bize veya yakınlarımıza acı
verecektir. Acı çekmemize neden olacaktır.
Filler, atlar yırtıcı hayvanlar saldırdığı zaman bir araya geliyorlar, yavrularını arlarına
alıyorlar, hem kendileri hem de yavrularını korumuĢ, kurtarmıĢ oluyorlar.
Bufalolar, aslanların yatırıp yemeğe hazırlandığı arkadaĢlarını kurtarmak için bir araya
geliyorlar, aslanlarına üzerine yürüyorlar, böylece hem arkadaĢlarını koruyorlar hem de
korktuklarından emin oluyorlar.
Bazı hayvanlar, sıra ile nöbet tutuyorlar, tehlike anında bağırıp çağırarak alarm
veriyorlar, varlıklarını devam ettiriyorlar.
Hz. peygamber de bize uzanan uyarılar var:
1- “Bir toplulukta bir takım günahlar iĢlenir, iĢlemeyenler, o günahları iĢleyenlerden daha
güçlü ve daha çok oldukları halde engel olmazlarsa, mutlaka Allah hepsine birden cezâ verir”
(Ebû Dâvûd, Melâhim, 17; Ġbn-i Mâce, Fiten,20)
2- “Bir gün peygamberimize içimizde iyi insanlar varken, helâk olur muyuz?” diye
sormuĢlar. O da, “Evet, ahlâksızlık ve günah çoğaldığı zaman helâk olursunuz
buyurmuĢlardır.” (Buhâri, !iten, 4, Müslim, Fiten, 4)
3-
“FuhuĢ yaygınlaĢtıkça yer sarsıntısı olur” (Feyzü‟l Kadir, 1/401)
4- “Bir yerde zinâ açıkça iĢlenir, içıkça faiz yendiğinde yer sarsıntıları olur!” (Hakim,
Müstetrek, 2/37)
5ibn Mes‟ûd (r.a.)‟dan rivayet edilen bir hadis-i Ģerife göre Peygamber sallallahü
aleyhiye sellem Ģöyle buyurmuĢtur:
“Ġsrail oğulları arasında bozgunluk Ģöyle baĢlamıĢtır: Bunlardan birisi günah iĢleyen
diğer birisine rastlar, be adam, Allah'tan kork, yapmakta olduğun iĢi bırak; zira o iĢi sana helâl
değildir, der. ertesi gün yine o adama aynı halde rastlar. Böyle olduğu halde, o adamla yiyip
içmekten ve onunla düĢüp kalkmaktan çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allahü Teala, onların
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 220
Mustafa ÖSELMİŞ
kalplerini birbirine benzetti. Sonra, Ġsrail oğulları içinde kâfir olanlar isyanları ve hududu
aĢmaları yüzünden, Dâvud ve Meryem oğlu Ġsa diliyle lânetledirler. Onlar, yaptıkları
günahlardan birbirini menetmeye uğraĢmazlardı. Bu ne çirkin bir Ģeydi. Bunlardan bir
çoğunun kâfirleri dost tuttuklarını görürsün. Onların nefisleri kendilerin ne fena Ģeye, Allah'ın
gazabına götürdü. Onlar azab da daim kalacaklardır. Bunlar Allah Peygamber‟e ve ona
gönderilen Kitab‟a inanmıĢ olsaydılar, kafirler dost etmezlerdi. Fakat onların çoğu
fasıkdırlar”, mealindeki ayeti okudu, sonra Ģöyle buyurdu.
“Hayır, ya mârufu emiri ve münkerden nehyeder, zâlimi zulmetmekten men
eder, onu hakka çevirir ve hak üzerinde dururusunuz, yahud Allah Tealâ kalblerinizi
birbirince benzetir. Sonra sizi de Ġsrail oğullarını lânetlediği gibi lânetler.” (Ebû Dâvud
ve Tirmizi)
N. Fazıl‟ın ifadesiyle biz görevimiz yapalım da utanan biz olmayalım:
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koĢmana bak sen!
Çatlarsa, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar Ģimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varıĢ dediğin,
Geride ne varsa, bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk,
BayraklaĢmıyorsan bayrak utansın!
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 221
Mustafa ÖSELMİŞ
H) NEYE KĠME TEPKĠ?
Cenab-ı Allah : “Müslümanlar arasında kötülüğün, ahlaksızlığın yayılmasını arzu
edenlere dünya ve ahirette can yakıcı azaba vardır” (Nur:19) diye bildirmiĢtir.
Hz. Peygamber : “Ġyiyi kötü, kötüyü ise iyi gördüğünüz de haliniz nice olur?” (Büyük
Hadis Külliyatı:7908) diyor.
“Bir kimsenin yanında bir Müslüman, alçaltılıp da, ona yardım etmeye, müdafa
etmeye gücü yettiği halde, yardım etmezse, Allah onu Kıyamet gününde bütün yaratıkların
huzurunda alçaltır.” (B.H. Külliyatı:7909) buyurmuĢ, tepkisizliğin akıbetini bildirmiĢtir.
Bugün, bizi tehdit eden en büyük tehlike, Nemelâzımcılıktır. Önce Ġslam‟a uymayan
halimize tepki, Ģarttır.
-
Ġnancımıza, kültürümüze yönelik iç ve dıĢ düĢmanlara tepki…
Ahlaki, milli çöküntüye, müstehcenliğe ve bunları alevlendiren yayın basın
organlarına tepki göstererek, seviyesiz programlara karĢı çıkmalıyız. “Ben almasam baĢkaları
alıyor”, “Ben seyretmesem baĢkaları seyrediyor” diyerek ilgisiz kalamayız. Görevimizi
kusursuz ve devamlı yapmalıyız.
Hz. Peygamber bir gün Ashabına:
-
“Ġster zalim olsun, ister mazlum olsun kardeĢinize yardım edin”
“Ya Rasûlallah! Mazluma yardım edelim, zalime nasıl yardım edelim?” diye sorar.
Bunun üzerine Peygamber (s.a.) :
-
“Onu zulümden vazgeçirerek” buyurur.
Halk isterse, bir çok zalimi zulmünde vazgeçirebilir. Nasıl mı, “Almaz”, “Okumaz”,
“Seyretmez”, “AlkıĢlamaz”. Tepki gösterir, karĢı olduğunu iletir. Bak ne oluyor o zaman…
Amerika‟da bir Ġrlandalı müstehcen gazete çıkarır. Amerika vatandaĢı, tepki gösterir;
satın almaz. 3 gün sonra gazete çıkmaz. Kapanır. Biz ne yapalım:
-
Topluma en büyük saygısızlık olan müstehcenliğe,
-
Dini milli değerlerimize saldırılara,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 222
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Aile yapımıza, gençlerimize karĢı faaliyetlere…
-
Kur‟an‟a, Kur‟an kurslarına, Ġmam Hatip Liselerine karıĢı oynanan oyunlara,
-
Bu milleti Alevi, Sünni, Kürt-Türk gibi bölmeye çalıĢan hainlere,
Ġslâm‟ın emri olan analarımızın, bacılarımızın ve Ġslâm kadının onuru olan baĢ örtüsü
düĢmanlarına,
-
Her gün bir yenisi sahneye konan fitne hareketlerine,
-
MüthiĢ bir Ģekilde tahrik edilen yozlaĢtırma ve yabancılaĢtırma oyunlarına,
-
Rezalet noktasına gelen ahlaksızlığa,
Tiksinti veren din düĢmanlığına karĢı çaresiz değiliz. Bizi kukla gibi oynatanlara,
esir de değiliz.
Biz, ne yapıyoruz? Sadece Ģikayet etmekle yetiniyoruz. Devlet adımımızda bizim gibi
Ģikayet ediyor. Halbuki o icraat adamı, Ģikayet adamı değildir. O çare adamıdır.
ġikayet çare değil. Necip Fazıl‟ın dediği gibi: “Cayır cayır kaĢınmanın ne bite ne
pireye faydası vardır”
Son zamanlarda vatandaĢ tepki konusunda sindirilmiĢtir. Demokratik haklarını
kullanamaz hale gelmiĢtir. Zaman zaman tepki gösteren kimse, suçlu muamelesi görüyor
onun için sessiz kalmayı tercih ediyor.
Ġdealsiz insan istendiğinden, bazı Ģeylere tepki gösterenlere ceza verilebiliyor.
Bazen de tepki gösteren olmuyor, olsa da yalnız kalıyor. Nasreddin Hocayı Timur‟a
gönderen halkın çadırın kapısından dönüverdiği gibi…
Ġnsanlar yaĢadıkları sıkıntılardan dolayı tepki göstermekten çekiniyor. Tepki
gösteremeyenlerin bu sıkıntısı, yakınlarına Ģiddet olarak yansıyor. EĢini çocuklarını dövüyor,
öldürüyor… Veya intihar ediyor.
Tepki gösteren boĢalıyor, ruhî bunalıma düĢmüyor. Ġlim adamlarının ifadesine göre
Psikolojik yapısı zarar görmüyor, cinnet geçirmiyor. Gerilimden kurtuluyor, stres yükünde
kurtuluyor.
Bu tepki, kırıp, yıkıp, etrafa zarar verme Ģeklinde olursa insan rahatlamaz, vicdanı
rahatlamaz. Bir noktada zarar veren insan olarak vicdan azabına dönüĢür.
Tepki, hukuki, tepki, meĢru olmalıdır. Zarar vermek tepki göstermek değildir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 223
Mustafa ÖSELMİŞ
Tepki göstereceğim diye vatan kurtaran ġaban olmamak lâzımdır. Yani zarar da
vermemek gerekiyor.
ĠĢte bir tepki örneği:
Misyonerler broĢür dağıtıyor, ücretsiz Ġncil dağıtıyor diye bizim dinleyicilerimiz de :
“Hadis verelim, Kur‟an meali verelim” dediler. Çok üzücü ve düĢündürücüdür. Birkaç kiĢi ile
sınırlı kaldı. Vermede de almada da ilgi görmedi.
Aslında alternatiflerle karĢı çıkmak en etkili cevap olacaktır.
Güzel bir tepki örneği de Ġngiltere‟de bir mahallede hayat kadınları mesken tutar.
Oradan oturan Müslümanlar da, sokak baĢlarına oturur, müĢteri olarak gelen arabaların
plâklarını alırlar. Hiçbir müdahale etmedikleri halde müĢterileri uzaklaĢtırmıĢ olurlar ve hayat
kadınları da o bölgeyi terk eder.
Kötülükle, kötülerle mücadele edilmek istenirse yol çok ve hayra vesile olmak da
kolay.
Ġ)
NASIL TEPKĠ GÖSTERELĠM
ġikayet, çare değil demiĢtim. Kızmak, sövmek, lânet okumak da çare değil. Atalarımız
: “Sövmekle Ģeytanın sayısı artar” demiĢlerdir. Kızgınlık, Ģikayet ve öfke, acizlik ifadesidir.
Bu yolla kimse kendini kurtaramaz, bir sonuç da alamaz.
Vücudumuz, mikroplara karĢı savunma mekanizmasını nasıl hareket geçirip kendini
koruyorsa, bizde savunma ile, tepki ile kendimizi koruyabiliriz. Değerlerimiz koruyabiliriz.
Kötü gidiĢatı seyretmeyip “Dur!” diyen toplumlar varlığını korur.
Tepkisiz olmak, seyretmek ve rıza göstermek, teslim olmak demektir. Bu da felâket
olur. DüĢünün ki, birileri gemiyi deliyor. Bu, gemideki herkesin batması demek olur. Tepki
gösterilirse, herkes kurtulur.
Herkesin mutlaka yapabileceği bir Ģey vardır. Yapılan herĢey de mutlaka bir iz
bırakacak, mutlaka bir ses verecektir. Bir Ģeyler yapanlar da unutulmayacaktır.
ġöyle anlatırlar : Ġstiklâl SavaĢı sonrası, bir gazi, köyüne döner Ģehit arkadaĢlarını
ziyarete gittiği mezarlıkta eski bir dostu ile karĢılaĢır, arkadaĢı bir mezar gösterir. “Bu vurdu”
der, o mezara okurlar. Bir diğer mezar için “Bu vurdu, ne vuruldu” der ona da okurlar.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 224
Mustafa ÖSELMİŞ
Üçüncü bir mezar için “Bu ne vurdu, ne vuruldu bu samanlıkta saklandı” der. “Buna iĢenir
deyip” çiĢ ederler.
Tepki gösterirken çok dikkatli olalım. Kırıp, yığmak, kesip öldürmek, cezasını vermek
bizim yapacağımız Ģey değildir. Tepki, meĢru ve medenî Ģekilde olur. Hani “vur” deyince,
öldürme örneği vardır ya, bir Ģeyi yaparken tepki gösterirken suçlu duruma düĢmemek
gerekir.
Tepki gösterirken; yeri olup olmadığına, ortamın müsait olup olmadığına iyi bakmak
gerekir. Arada provakatörlerin, ajanların olup olmadığına dikkat edilmelidir.
Diyelim ki, bugün Türkiye‟de 40 kadar erotik dergi var, lağım kanılımı, ne olduğu
belli değil. Ne yapılacak? Efendim, gazeteler müstehcen kokuyor. Ne olacak? gayet basit,
almayacaksın, okumayacaksın, beslemeyeceksin.
Bakkal içkimi satıyor. “Niye satıyorsun, satma” desen fitne çıkacak. Ġlerdeki bakkala
gidip oradan alıĢveriĢ edeceksin. Tepkini göstereceksin. Hem görevini yapacaksın, hem de
yanlıĢ iĢ yapanı da hizaya getireceksin. Tepki gösterirken, fitneye sebep olmayacaksın. TaĢlı,
sopalı, yakıp yıkarak, zarar vererek tepki olmaz. Bu yol yıkıcı, vatan, millet düĢmanlarının
tepki Ģeklidir. Ġnsanımızın bölünmesine, emniyet güçleri ile sürtüĢmeye neden olacak tepki
Ģekli bizim tepki Ģeklimiz olmaz. Polis bizim polisimiz, ordu bizim ordumuz,bu millet bizim
milletimiz, bu vatan bizim vatanımız. Hiçbirine zarar gelsin istemeyiz.
Bazı tepki Ģekilleri de Ģöyledir:
Atıp tutmakla tepki olmaz. Atıp tutan vazife yaptığını zannediyor. Hareket geçmiyor.
Oturup seyretmeye devam ediyor.
Karalama, itham, insaf yolu da yanlıĢtır. Bazıları da böyle rahatlıyor. KöĢesine
çekiliyor açıyor ağzını…
Sadece tepki insanı değil, biraz da etki insanı olmalıyız. Çoluk çocuğa, hanıma,
yanında çalıĢanlara hep bağırıp çağırmak değil, doğruya güzele çağırmak, düzeltmek gerek…
Biri Allah Rasûlü‟ne laubali davranıyor:
Bu laubaliliği geriden seyreden Hz. Ömer ise her defasında izin ister:
-
Ya Rasulallah, bunun adam olacağı yok, izin ver de haddini bildireyim!
Tabi istediği izni bir türlü de alamaz.
Bir gün bakar ki iĢini bitirmek istediği adam mescidde hem kendinden ön safta…
Gelir:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 225
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ya Rasulallah, o adamı gördüm mescide. Hem de ön saftaydı.
Tebessüm eden Efendimiz tarihi açıklamasını yapar:
Ey Ömer, der, senin (Tepkiselliğine) uyup da izin verseydik, Ģimdi cehenneme
bir adamı göndermiĢ olacaktık. (Tepkiselliği) değil (etkselliği) tercih ettik, cennete bir
adam kazandık!
Ve Efendimiz ilâve eder:
-
Hüner cehenneme bir adam göndermek değil cennete bir adam kazanmaktır.
ĠĢte size tartıĢılamayacak kadar açık bir gerçekDPeygamberimiz : “Allah'a ve ahiret
gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun.” (Tirmizi Kıyamet:51)
Demek ki, ağzımızdan çıkana dikkat edeceğiz. Ġyi niyetli olacağız. O zaman hayıra
vesile oluruz inĢallah.
Tenkitte ölçüyü kaçırmamak gerekir. Küçük suça büyük ceza kesmemek gerekir.
Abartmadan iyi niyetle davranılırsa, çok iyi sonuç alınacağına inanıyorum.
Hiçbir Ģey yapamadın; yapsan, söylesen fitneye dene olacak. iĢte o zaman Allah'ın Ģu
buyruğun göre hareket edilir:
“Ġnkârcılara boyun eğme, onların eziyetlerine aldırma Allah'a güvenip dayan, vekil ve
destek olarak Allah yeter” (Ahzab:48)
Demek ki çaresiz kalınınca Allah'a havale edilecek.
Bir kötülüğü ortadan kaldırmak imkânı yoksa boykot edersin. Gazali Ģöyle der:
“Bir yerde münker bulunursa, onu gidermek mümkün olmadığı takdirde, oraya
gitmek, orada bulunmak doğru değildir. Çünkü oradaki bulunanlar üzerine Allah'ın lâneti
iner.” (Ġhya:2/395)
Tepki göstermeden önce, inancımıza, varlığımıza ve haklarımıza saygıya davet
etmeliyiz. Sonra, konuĢmalıyız, anlatmalıyız, ıslahları için dua etmeliyiz. O da olmazsa Allah
havale etmeliyiz. ġöyle bir olay anlatırlar:
Yatağan Medresesinde okuyan bir genci, takkeli ve elinde tesbih olduğu için bir
görevli memur görür, evirip çevirip döver. PeriĢan halde hocasının yanına gelince hocası sorar
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 226
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ne oldu?
-
Beni bir görevli dövdü, der. hocası sorar:
-
Beddua ettin mi, bir Ģey dedin mi?
-
Efendim, yalnız sen bilirsin Ya Rabbi, dedim deyince, hocası
Eyvah, der. biraz sonra Karayüz pazarında atın ürküp, o kiĢinin kesilen danaların
asıldığı çengele takılıp kaldığı haberi gelir. Hoca talebesine “Gördün mü?” der.
Mazlumun duası red olunmayan dualardandır.
Tepki göstermenin yolları çok. Zaten kalemim manası “UzaklaĢmak, terk etmek, karĢı
koymak” demektir. Ayrıca bugün elimizde telefon, fak, gibi çok önemli Ģeyler var. Bugün,
gerçekten tepki gösterilseydi, bizi üzen, canımızdan bezdiren hiçbir Ģey olmazdı.
Eğer tepki toplumu olsaydık, bizden oy isteyen vekillerimize: “Ey vekilim! Ben seni
niye seç tim? Bunun için mi oy verdim? Beni temsil edemedin veya beceremedin?” diye
sorsaydık, böyle mi olurdu?
Diyelim ki, Ankara‟ya ulaĢamadık, vekilimize eriĢemedik. Burada her partinin il
baĢkanlığı var temsilcisi var. Ona telefon açıp tepkimizi iletemez miyiz? Partiler, il baĢkanları
niçin vardır, ne iĢe yarar? Sadece seçimden seçime oy istemek için mi vardır.
-
Yapılan iyi iĢ için teĢekkür edeceksin.
-
Ġstemediğin bir Ģeyi istemediğini bildireceksin.
-
Yapılmasını istediğin Ģey için teklif önereceksin.
-
Bir partiye, takdir ediyorum, oyun senin.
Bir partiye sen bunu nasıl yaparsın, nasıl evet dersin bundan sonra benden oy isteme
diyerek yönlendirmen mümkün iken, verdiğin oyu takip etmiyorsun. Sen asilsin, onlar vekil,
vekiline müdahale etmiyorsun, sonra da acı çekiyorsun, sızlanıyorsun.
Bir baĢka husus da birçok Ģeyden sorumlu olmamızdır:
-
Artan müstehcenlikten,
-
Bozulan ahlaktan,
-
Cinselliğin ön plâna çıkmasından,
-
Genel ahlaka aykırı programlardan,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 227
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Çocukların, gençlerin yanlıĢ yönlendirilmesinden,
-
BoĢanmaların artmasından, yıkılan aile yuvalarından,
-
Örf, âdet ve yıkılan geleneklerden,
-
YanlıĢ haberlerden, karalamalardan,
Seviyesiz program, oturum ve reklamlardan Ģikayet edip duruyoruz. ġikayetten
baĢka ne yapılıyor? Hiç.
Bunlar neden kaynaklanıyor? Ġlgisizliğimiz ve tepkisizliğimizden değil mi? biraz
hassas olunsaydı böyle olur muydu? Olmazdı.
Alo 178 RTÜK Ģikayet hattı var. Bundan kaçımızın haberi var? Haberi olanlar ne
yapıyor? Koskoca bir HĠÇ.
Radyo ve Televizyon üst kurulu halktan gelen takdirleri ve Ģikayetleri büyük bir
titizlikle değerlendirerek, uyarma ve yayın durdurma gibi cezalar vermektedir. Bu iĢlemler
için de Ģikayetler gerekmektedir.
Yüce Allah Ģöyle emrediyor:
“Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. ĠĢte
onlar kurtuluĢa erenlerdir.” (Al-i Ġmran:104)
ĠĢte kurtuluĢ yolu bu. Görev de bu. Korunmak ve kurtuluĢ için hiç birĢey
yapmayacağız. Kurtulalım isteyeceğiz bu yanlıĢ…
ġöyle bir soru aklıma geldi
-
“Nasıl ve ne ile kurtulmayı düĢünüyoruz?”
Bu soruyu herkes kendine sormalı ve cevabını da düĢünmelidir.
SONUÇ
Misyonerler, Siyonistler, Ateistler, Allah, Peygamber, Ġslâm ve Müslüman düĢmanları,
maddi ve manevi fedakârlıklarla, harıl harıl çalıĢırken, Allah'tan af, Peygamberden Ģefaat ve
cennet bekleyen Müslümanlar olarak bizim yatmamız olmaz, olanları seyretmemiz hiç
yakıĢmaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 228
Mustafa ÖSELMİŞ
Mukaddesatımıza uzanan dillere, ellere tepki gösteremez isek, Ģehit dedelerimizin,
Ģehit babalarımızın, Ģehit kardeĢlerimizin ve manevi tasarrufları olan büyüklerimizin
kemikleri sızlar.
Milli, manevi değerlerimize hergün söven gazeteleri, her gün alır, eve sokar, onları
beslersek, daha Ģiddetli sövmeye devam ederler. Bu fırsatı onlara vermemek lâzımdır.
Ailelerimize, gençlerimize yapılan sinsi saldırılar karĢısında suskun kalırsak, evimzin
baĢ köĢesinden milli manevi değerlerimize saldıran Televizyon kanallarını seyretmeye devam
edersek, bu vebalin altından nasıl kalkacağız?
Kötülüklerden hicret etmezsek, iyiliklere nasıl kavuĢacağız?
Bunca yıkıma daha ne kadar dayanacağız? Tahribata daha ne kadar seyirci kalacağız?
Ġnsan kendini, ç ocuklarını, yakınlarını ve sahip olduğu değerleri, en önemlisi de
emanetleri korumalıdır. Koruma yolları aramadıkça hiçbir Ģeyin sahibi olunamaz. Elindeki,
avucundaki Ģeyler birer birer çıkar gider.
Aslında günümüz insanı alternatifsiz değil, çaresiz de değildir. Birçok imkana sahiptir.
Hal böyle iken ne tarafımızdan tutulursa tutulsun eski bohça gibiyiz. Çark tersine dönüyor.
Ġslâm ülkesinde namaz kılan, baĢörtüsü takan, dıĢlanıyor. BaĢka inancın sahibi olunca her
türlü özgürlük varda müslümana niye yok? Onun inancını yaĢamak hakkı değil mi?
Müslüman her Ģeyi sineye çeker, hâlâ uyanmazsa, uyandıracaklardır. Müslüman,
Ģikayet ediyor, Ģikayetçi olmuyor. Namus gittikten sonra kapı dayaklamanın ne anlamı kalır?
Birçok Ģey elden gittikten sonra hak aramanın da bir anlamı kalmaz.
Haklarımıza kaybetmeden sahip çıkalım, yanlıĢın, kötünün takipçisi olalım. Çareler
hiçbir zaman bitmez. Bizim de problemlerimizin çaresi vardır; elik kalem tutan kalemi ile,
ağzına söz yakıĢan dili ile, telefon, telgraf, faks, mektup imkanı olan elindeki fırsatı
kullanarak,tepki görevin sürdürürse, bu millet, milli ve manevi değerleri ile var olacak,
ideallerin temsil edebilecektir.
Ġyilikler teĢvik görmelidir. Kötülükler de tepki görmelidir. Kötülükler tepki görmezse
çoğalır. Hastalıklara karĢı yeterli ilâç kullanılmayınca hastalığın arttığı gibi tepkisizlik veya
yeterli olmayan tepki de kötülüklerin artmasına neden olur.
ġer güçler nabız ölçüyor. Eğer tepki yeterli ise birçok Ģey durduruluyor veya geri
çekiliyor. Öyleyse demokrasinin kuralları içinde tepki gösterilirse, Ģikayete ve sızlanmaya yer
kalmayacaktır.
Ortalığın bozuk olduğu son zamanlarda Müslüman duyarlı olmalı, çok çalıĢmalı,
meĢru biçimde eliyle, diliyle tepki göstermeli, yetemediği yerde de kalbi ile buğzetmeli ve
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 229
Mustafa ÖSELMİŞ
kötülüğe razı olmadığını ispatlamalıdır. Bir de elinde imkanı olmayanların dua etme fırsatı
vardır.
Ġlgisiz ve sorumsuzluk, baĢta inanç, ideal ve cesaret noksanlığındandır.
Müslüman hergün kendisini sorgulamalıdır. Ben bugüne kadar ne yaptım. Bugün ne
yaptım, bundan sonra ne düĢünüyorum diye kendi kendine sormalıdır. GeçmiĢte durum iç
açıcı değilse,hiç olmazsa bugün harekete geçmelidir.
Bir insan bir Ģeyler yapmamıĢsa, yapmıyorsa ve yapmama ihtimali varsa, gerçekten bu
büyük bir talihsizliktir. Hayatın sonunda piĢmanlığa sebep olacaktır.
Allah Muhammed ümmetine zeval vermesin. Yurdumuzu, bayrağımızı, milli ve
mânevi varlığımızı korusun.
Kur'an'da Ģöyle bir ayet var:
“Eğer Allah'ın, insanlardan bir kısmını diğerleri ile savması olmasaydı. Elbette
yeryüzü alt üst olurdu.” (Bakara:251)
Son sözlerimiz mısraların dili ile olsun, konuyu güzel mısralarla süsleyelim.
Ġnsanımızı aldatanları
Her Ģey haber yapanları
VatandaĢı ağlatanları
Nefretle kınıyoruz
Uykularımız bölenleri
Duygularımızı sömürenleri
Beyinlerimiz kemirenleri
ġiddetle kınıyoruz
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 230
Mustafa ÖSELMİŞ
Ahlaksızlığa soyunanları
Eyyamcılıkta kalanları
Riyakarlık yapanları
Hiddetle kınıyoruz
Tiraj düĢkünü basını
ġansçılar furyasını
Ortaçağ kafasını
Hayretle kınıyoruz
Sözde aydın kafaları
Siz sömürgeci babaları
Siz çifte standartçıları
Esefle kınıyoruz
Yeter artık gerçeğe dönün
Biraz olsun doğruyu görün
Bıktık bu yalanlardan her gün
Yoksa sizi hep, hep kınıyoruz
Hikmet DĠNÇ
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 231
Mustafa ÖSELMİŞ
*
*
*
Ġnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal:
Hamallık ki, sonunda ne rütbe var, ne de mal.
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl ben gideyim, son Peygamber kılavuz.
Yol O‟nun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya
Necip Fazıl
*
*
*
Âti‟yi karanlık görerek azmi bırakmak…
Alçak bir ölüm varsa, eminim budur ancak!
Dünyada inanma, hani görsem de gözümle;
Ġmanı olan kimse gebermez bu ölümle.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 232
Mustafa ÖSELMİŞ
Ey dipdiri meyyit, “Ġki el bir baĢ içindir”
Davransana… Ellerde senin, baĢ da senindir.
His yok, hareket yok, acı yok… leĢ mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana sen böyle değildin.
Âlemde ziya kalmasa, halk etmelisin halk,
Ey elleri böğründe yatan ĢaĢkın adam, kalk!
M. Akif
Özün Özü:
Bir kargaĢa yaĢanıyor. Varlık veya yokluk mücadelesi var. Bu mücadelede herkes,
kimliğine göre yerini almalı ve hedefi iyi seçmelidir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 233
Mustafa ÖSELMİŞ
9. BÖLÜM
TEBLĠĞ HAREKETĠ
ÖNSÖZ
Tebliğ, insanlık tarihi boyunca var olan bir harekettir. Ġnsan yaratılırken hayvanlara
ilâhi sevk insana verilmemiĢtir. Ġnsan, her Ģeyi öğrenme durumundadır. Ġnsanın bir Ģeyi doğru
ve güzel yapabilmesi için eğitime ve öğrenmeye ihtiyacı vardır.
Tebliğ için ilk önce peygamberler seçilmiĢtir. Peygamberlerle beraber inananlar da bu
görevden sorumlu tutulmuĢlardır.
GeçmiĢte peygamberlerin davetine uymayanlar ve tebliğ görevini yerine getirmeyenler
değiĢik Ģekillerde cezalandırılmıĢlardır.
Ġnsan her zaman uyarılmaya, yol gösterilmeye muhtaçtır. Ġnsan öğrenmediği ve
bilgilendirilmediği takdirde hata eder.
Tebliğin fayda verebilmesi için bilgi, metod ve plânlı bir Ģekilde yapılması gerekir.
Değilse fayda yerine zara görülür.
Bugün çocuğuna yaklaĢmasını bilmeyen ana baba, iyi evlat, iyi insan ve iyi vatandaĢ
yetiĢtiremez. Çocuk itaat edeceği yerde isyan eder, hizmet edeceği yerde hainlik eder.
Öğrencisiyle diyalog kuramaya eğitimci gençleri yetiĢtiremez. Yol yordam bilmeyen din
adamı insanlara faydalı olamaz. Usul bilinmeye sohbetler, konuĢmalar etki yapmaz.
Ġnancımızda hayırlılardan olabilmek için hizmet eden olmak, hayırlı hizmetler görmek
gerekir.
Tebliğ, her müslümana farz olan görevlerdendir. Bu görevin terkinde ceza vardır,
mahrumiyet vardır.
Bu bölümde tebliğin ne manaya geldiği, nasıl olması gerektiği üzerinde duracağız.
Rabbim doğruları söyletsin ve etkili kılsın inĢallah.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 234
Mustafa ÖSELMİŞ
A)
TEBLĠĞ NEDĠR
Ġnsanın yapısı ve yaratılıĢ itibariyle öğüde, rehbere, yol göstericiye ihtiyacı vardır.
Cenab-ı Allah, insanı yarattıktan sonra onu baĢıboĢ, kendi haline bırakmamıĢtır. Ġnsanları
uyarmak yol göstermek için kitaplar göndermiĢ, peygamberler göndermiĢtir.
Peygamberlerden sonra da alimleri irĢad görevini sürdürmekle sorumlu tutulmuĢtur.
Peygamber efendimizin : “Alimler peygamberlerin varisleridir” hadisi bunu teyit eder.
(Buhari, Ġlim:10)
Tebliğin dinimizde büyük önemi vardır. Tebliğcinin, davet görevini yapacak
olanlarında önemi büyüktür. Camilerde görevli her din adamı, okullarda din bilgisi
öğretmenleri ve her “Ġnandım” diyen Müslüman tebliğe memurdur.
Tebliğ, her Ģeyden önce ilahi mesajları ulaĢtırma, anlatma, aydınlatma ve
bilgilendirme faaliyetidir. Bu faaliyet en güzel biçimde ve samimi duygularla, sırf Allah rızası
için yapılmalıdır.
Peygamber Efendimiz: “Din nasihattir.” buyurmuĢtur. Veda Hutbesinde de : “Burada
bulunanlar bulunmayanlara tebliğ etsin” emrini vermiĢtir.
Kur'an'da : “Öğüt mü‟minlere fayda verir.” (Zâriyat Sûresi:55) buyrularak öğüt
vermenin önemi vurgulanmıĢtır.
Ġslâm‟da davet, temel hedeftir. Çünkü Ġslâm, bütün insanlığa gönderilmiĢ son dindir.
Bütün insanlığa tebliğ edilecektir.
B)
TEBLĠĞ FARZDIR
Yahudilik ve Buda dinlerin dıĢında bütün dinlerde tebliğ vardır. Ġslâm‟da da vardır.
Tebliğ, Hz. Adem‟le baĢlamıĢ, öneminden hiçbir Ģey kaybetmeden günümüze kadar
gelmiĢtir.
Kutsal Kitabımız Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
-
“Rabbine davet et.” (Kasas Sûresi::87)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 235
Mustafa ÖSELMİŞ
“Hikmetle, güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır.” (Nahl:125) buyurarak inananları
tebliğ görevi bildirilmiĢtir.
Ġslâm, Allah Rasûlü tarafında tebliğ ile yayıldı. Peygamberimize tebliğ görevinden
vazgeçmesi için olmayacak Ģeyler teklif edildi. Peygamber Efendimiz, bütün bu teklifleri :
“GüneĢi sağ elime, ayı da sol elime verseniz vallahi görevimden vazgeçmem” diyerek
reddetmiĢtir.
Ġslâm, bazılarının iddia ettiği gibi kılıçla değil tebliğ ile yayılmıĢtır. Ġslâm‟ı yaymak
için Ġslâm Peygamberi, metodun her çeĢidini denemiĢ ve uygulamıĢtır.
Kur'an'da :
-
“Ey Muhammed! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya:107)
“Ey Muhammed! Biz seni ancak bütün insanlara müjdeci, uyarıcı olarak gönderdik.”
(Sebe:28) buyrularak peygamberim gönderiliĢ maksadının tebliğ olduğu belirtilmiĢtir. Bir
ayette de:
“Sizin içinizden hayra çağıran iyiliği emredip kötülükten vazgeçiren bir topluluk
bulunsun.” (Al-i Ġmran:104)
“Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmıĢ en hayırlı ümmetsiniz. Çünkü siz iyiliği
emreder ve Allah'a inanırsınız” (Al-i Ġmran:110) buyrularak da tebliğ hareketinin Kıyamete
kadar sürdürüleceği bildirilmiĢtir.
-
“iyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü güzel bir Ģekilde önle…” (Fussılat:34)
“Rabbinin yoluna hikmet ve güzle öğüt çağır ve onlarla en güzel bir Ģekilde
mücadele et.” (Nahl:125) buyrularak da tebliğin Müslümanlar için vazgeçilmez görev olduğu
bildirilmiĢtir.
Ġslâm‟ı bilmeyenlere, yanlıĢ bilenlere, eksikliği olanlara, Ġslâm tebliğ edilecektir. Asr
sûresinde emredildiği gibi Müslüman, hakkı tebliğ edecek, sabrı tavsiye edecektir.
Müslümanlar öyle çalıĢacaklar ki, kimse “Bana Ġslâm‟ın güzelliği ulaĢmadı
dememelidir” Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
-
“Ġnsanlara hatırlat. Çünkü hatırlatma imanlı kimselere fayda verir.” (Zariyat:55)
“Ben mü‟minin deyip, Salih amel iĢleyip, insanları Allah çağıran kimseden daha
güzel sözlü kim vardır” (Fussılat:33)
“Allah'ın dinine yardım ederseniz. O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.”
(Muhammed:7)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 236
Mustafa ÖSELMİŞ
Bu ayetlere göre Allah'ın dini tebliğ edilecektir. Atalarımız Ġl^y-ı Kelimetullah için
çalıĢmıĢ, rahat yataklarında yatmamıĢlardır.
Peygamber (s.a.)„a peygamberlik görevi verilince Hz. Hatice : “Ya Rasûlallah çok
yorgunsuz, biraz dinlensen” deyince Allah Rasûlü : “Dinlenecek zaman yok” cevabını verdi.
“Önce yakınlarını uyar?” (ġuara:214) ayetine göre tebliğ görevine hemen baĢladı.
Safa tepesine çıktı, Mekkeliler Ġslâm‟a davet etti. Ebu Leheb, yuhaladı, taĢ alıp attı :
“Bunun üzerine Tebbet Sûresi nazil oldu” <Ebu Leheb‟in iki eli kurusun> bedduası
yapılıyordu.
Peygamber (s.a.) tebliği her alanda, her yolla devam ettirdi. Her Ģeyi göze alarak
açıktan Ġslâm‟a davet etti. Elçiler gönderdi, mektuplar yazdı.
O‟nun tebliğinin özü : “Müslüman ol kurtul” olmuĢtur. Çoğu kez tebliğ edeceği
kimsenin ayağına kadar gitmiĢtir. ġöyle örnek verebiliriz:
“Bir Yahudi çocuğu Server-i Kâinât efendimize hizmet ederdi. Çocukcağız birgün
hastalandı. Efendimiz kalkıp onu ziyaret gitti. BaĢucuna oturdu ve:
-
Müslüman ol, yavrum! Dedi.
Çocuk yanında duran babasının gözlerine baktı.
Babası:
-
Muhammed‟in arzusunu yetine getir, deyince çocuk Müslüman oldu.
Gönlü herkese Ģefkatle dolu olan Efendimiz:
-
O‟nu ateĢten kurtaran Allah'a hamd olsun, diyerek oradan ayrıldı.”
Hazreti Peygamber (s.a.) Hazreti Osman‟ı Ġslâm‟a davet ederken “Ey Osman, seni
Allah'a çağırıyorum, seni cennete çağırıyorum” diye seslenmiĢti. Hz. Peygamber (s.a.),
Bizans Kralı‟na yazdığı tebliğ mektubunda “Ġslam ol, kurtul” ifadesini kullanmıĢtır.
Bir tebliğ örneği de Hz. Ömer (r.a.) dan. Hz. Ömer (r.a.) Ġslâm‟a davet edeceği
kimseye Ģöyle demiĢti:
-
Beni seviyor musun? Beni beğeniyor musun?
-
Evet, denilince,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 237
Mustafa ÖSELMİŞ
Benim bu iyi halim dinim olan Ġslâm‟dandır. Gel sen de bu dine gir, dermiĢ. ĠĢte en
etkili tebliğ yolu da yapmak, yaĢamak ve iyi hal ile davet etmektir.
Allah Rasûlü, bir müddet tebliğini gizli yapmıĢ, daha sonra da her Ģeyi apaçık
söylemekten asla çekinmemiĢtir.
Zeyd bin Sabit‟e Ġbranice ve Süryanice öğrenmesi emretmiĢ sonra da onu tebliğci
olarak göndermiĢtir. (Taberi:3/42)
Suffa ehline nasıl davranacaklarını öğreterek yetiĢemediği yerlere Suffa‟dan
yetiĢenleri gönderir, tebliğ görevini sürdürürdü.
YetiĢemediği yerlere mektuplar yazarak, kralları, Ġmparatorları bile Ġslâm‟a davet
etmiĢtir. Hatta yaptığı savaĢlar bile tebliğ temeline dayanırdı. Önce Ġslâm‟a davet ederdi.
Allah Rasûlü‟nden sonra dört halife de irĢad ve tebliğ vazifesini devamlı canlı
tutmuĢlardır.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
“Siz insanlar için çıkarılmıĢ en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten
nehyedersiniz.” (Al-i Ġmran Sûresi:110)
ĠrĢad, tebliğ, cihad ve Ġlâ-yı Kelimetullah baĢta peygamberler olmak üzere bütün
inananların vazgeçilmez görevleri olmuĢtur. Bu görevi terk edenler ise zelil olmuĢtur. Bu
vazifenin terki konusunda hiçbir müslümanın herhangi bir mazereti olamaz. Zira Ġslâm‟da
peygamberin ahlâkı ile ahlâklanmak esastır.
ġu veya bu Ģekilde maddi manevi yahut dünyevi endiĢelerle tebliğ görevini terk
edenler, ufak bir zarardan kaçarken büyük belâya uğrarlar.
Ġnananların, “Ġnsanları biz mi hidayet edeceğiz”, “Kur‟an-ı Allah indirdi koruyucusu
da O‟dur”, “Kafirler istemese de Allah dinini tamamlayacaktır” Ģeklindeki düĢünceleri de
yanlıĢtır.
Lüks yaĢamayı, parayı, serveti, rahatı çok seven günümüz insanına dua etmek kolay, iĢ
yapmak zor olduğundan iĢ yapmıyor dua ediyor.
Birilerinin hidayetini isteyeceğiz, ıslahı isteyeceğiz ama üzerimize düĢeni yaptıktan
sonra dua edeceğiz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 238
Mustafa ÖSELMİŞ
C)
TEBLĠĞ NASIL OLMALIDIR
Kur‟an ayetleri ve Hz. Peygamberin hayatı gösteriyor ki, insanların ve toplumları
Hakka hayra davet etmek, onları kâmil insan haline getirmek göründüğü kadar kolay bir iĢ
değildir. Bu önemli görev, belli bir plân, metod dahilinde ve sağlam inançlı, sağlam karakterli
insanlar vasıtasıyla gerçekleĢir.
Tebliğ de önemli olan, tebliğ edilenin kabul görmesidir. Bunun için konu red
olunmayacak Ģekilde sunulmalıdır. Seviye (maddi-manevi açıdan) gözetilmelidir. Meselâ;
Peygamberimizin amcası Ebu Talib‟in daveti kabul etmemesi değerlendirilecek bir husustur.
O ne diyor ki? “Ne derler” diyordu. Etrafından çekiniyordu.
Tebliğ, bir nevi su akımına benzer; su nasıl yüksek depolardan daha aĢağı depolara
boĢalırsa ve akım nasıl böyle sağlıklı olursa, tebliğ de böyledir. Ayrıca üst depo dolu ve su
kanalları da normal olursa, alt depoda boĢ ve doluma müsait ise dolma iĢi gerçekleĢir.
Tebliğde de sunan ile sunulan arasındaki iletiĢim önemlidir.
Tebliğ, rastgele olmaz. Anlatacak, aktaracak bir Ģeyleri olmayanlar, tebliğe
kalkıĢmamalıdır. Bir zamanlar köyümüzün Camisinde, Cuma Vaaz‟ında Hoca bir Ģeyler
anlatmıĢ bir de örnek vermiĢti. Namazdan sonra Cemaatten biri “Hocam o verdiğin örneği
sizden birkaç defa dinledik” deyince, Hoca : “Bizim demek ki söyleyecek bir Ģeyimiz
kalmamıĢ, bizim yer değiĢtirme zamanımız gelmiĢ” diyerek ayrılmıĢtı.
Tebliğde insanların kalıplarına değil gönüllerine, akıllarına vicdanlarına hitap
edilmelidir. Kimlere konuĢulduğu ve neler söylenmesi gerektiği gözden kaçmamalıdır.
ġahıslar hedef alınıp karalanmamalıdır. Birilerine etki düĢünülürken, tepkiye neden olabilecek
sözlerden,davranıĢlardan kaçınılmalıdır.
Ġmam-ı Azam Ebu Hanife, Basra‟ya fıkıh ilmi, öğretme üzere gönderdiği talebesi
Yusuf b. Hald ġemtî‟yi insanlarla nasıl iliĢki kurma gerektiği konusunda Ģu tavsiyelerde
bulunmuĢtur.
“Ġnsanlarla iyi geçin, onlara muhalefet etme. Sen insanları terk edersen onlarda seni
terk eder. Sen onlara söversen, onlarda sana söver. Sen onları sapıklıkta sayarsan olarda senin
için aynı Ģeyi söyler.”
“Ġyilerle arkadaĢlık yap. Kimseyi hakir görme, basit kimselerle düĢüp kalkma. Güzel
ahlâklı, geniĢ yürekli, derya gönüllü ol. Elbisen temiz, bineğin iyi olsun. Güzel kokular
kullan. Ġkramda cömert ol. Cimri kimsenin hükmü geçmez. Fitne fesat varsa, onu ıslaha çalıĢ,
iyilikleri de arttırmaya çalıĢ. Ġnsanlara ziyarette bulun. Herkese iyilik yap. Ġnsanların halleri
ile ilgilen. Herkese selam ver. Ġnsanlarla münakaĢa etme.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 239
Mustafa ÖSELMİŞ
”Ġnsanlara hoĢ muamele et, bezginlik gösterme. Ġnsanlar yapmaya alıĢık olmadıkları
bir Ģeyi teklif etme. Daima iyi niyetli ol. Vefadan ayrılma. Takvaya sarıl.” demiĢtir.
ĠĢte gönülleri fethetmenin yolları…
Tebliğ adamı, tebliğ yaparken kullandığı bütün yolların meĢru olmasına son derce
dikkat etmelidir. Söylenen sözün en doğru ve en güzel olmasına dikkat etmelidir. Fakat sözün
doğrusu her zaman her yerde de söylenmemeli, yer ve zaman iyi ayarlanmalıdır.
Bir önemli husus da yalanla, meĢru olmayan yollarla ve ihlaslı olmadan hayırlı bir
netice elde edilemez. Bu husus da peygamberimizin uyarısı fevkalade açıktır:
“Bile bile kim bana isnad ederek yalan uydurursa cehennemdeki yerini hazırlasın.”
(Buhari, Ġlim:38) buyurmuĢtur.
Tebliğde dikkat edilmesi gereken hususlardan bazıları da Ģöyledir:
1- Sözler güzel ve doğru olmalı, durum apaçık ifade edilmelidir. Ġmam-ı Gazali, Ey Oğul
adlı eserinde Ģöyle der:
“Birinin evine azgın bir selin yaklaĢtığını görsen, içerde bundan habersiz oturanları, bu
durumdan haberdar etmek için bir takım yapmacık laflar, cinaslar, benzetmeler ve Ģiirler mi
söylersin?” Evet felaket yakın, yangın alt katta, bitiĢik evde…
Manidar bir atasözümüz var:
“Ürmesini bilmeyen köpek sürüye kurt getirir.” KonuĢmasını bilmeyen de faydadan
çok zararı olur.
2“Lânetleyici değil, davetçi olarak gönderildim” diyen Hz. Peygamberi ve O‟nun
tebliğde izlediği metodu çok iyi bilmek lâzımdır. Konu çok hassastır. Ben tebliğ yapacağım
diye rastgele ortaya çıkılıp ulu orta davranılamaz. Bir misyoner çok iyi yetiĢir, özel okullarda
eğitim görür. Hıristiyanlığı bâtıl haliyle ondan sonra propaganda eder.
3Hassas olan Ġslâm davası anlatılacaktır. Mesele, anlatanın Ģahsında, tavrında ve
sözlerinde Ģekillenecektir. Pazarda satıcının önemi küçümsenebilir mi? adam vardır sirkesini
satar, adama vardır balını satamaz.
4- Hz. Peygamber Ġslâm‟ı tebliğ ederken her zaman ilgi ve istek durumunu göz önünde
bulundurmuĢtur. Programlı bir Ģekilde vermek istediğini vermeye çalıĢmıĢtır. (Buhari,
Ġlim:11)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 240
Mustafa ÖSELMİŞ
“Siz bıktırmaktan çekiniyorum. Hz. Peygamberde böyle bir sakınca endiĢesiyle vakit
vakit vaa‟z ediyordu.” Cevabını vermiĢtir. (Buhari, Ġlim:12)
5- Dava adamı, Hz. Peygamberi çok iyi bilmelidir. Ġslâm‟i bilmelidir. Ġnsan psikolojisini
bilmelidir. Ġçinde bulunduğu toplumu, toplumda yaĢayan insan ve insanın problemlerini
bilmelidir ki, çözüm getirebilsin.
Tecrübeli, bilgili doktor ne kadar faydalı olursa, bilgisiz beceriksiz doktorda o derce
zararlı olur. Hatta yanlıĢ teĢhis, yanlıĢ ilâç derken hastanın ölümüne sebep olur. Öldürmese
bile derdini artırı. Sakat bırakır.
Atalarımız : ”Dağ adamı hasta eder sağ adamı” bir baĢka sözde : “Yarım doktor
candan eder, yarım hoca dinden imandan eder” demiĢlerdir.
6- Sevgili Peygamberimiz her konuda olduğu gibi bu konuda da bize en güzel örnektir. O,
konuĢmaya Allah'ın adını anarak baĢlardı. Sesini iyi ayarlar, kızmak, öfkelenmezdi. Söz
söylediği zaman kısa ve öz söyler, anlaĢılmasın sağlardı. Önemli gördüğünü tekrar ederdi.
Lafı uzatmazdı. Bıkkınlık vermezdi, dinleyenlerin seviyesine göre konuĢurdu. Güler yüzlü
tatlı sözlü idi. Herkesin anlayabileceği Ģekilde konuĢurdu. Beddua etmez. BoĢ konuĢmazdı.
Herkese ikramda bulunurdu. Herkese iyi davranırdı. Verdiği söze sadık kalır, kimseyi
bekletmezdi. Öyle nezaket gösterirdi ki, kötü niyetle gelenler bile hayran kalır, ona gönül
verirde ayrılırdı. (Bir defasında Kays, Beni Âmir kabilesinin gönderdiği heyet arasında idi.
Görevi ani bir hareketle peygamberi öldürmekti. Peygamberi dinledikçe düĢündüğünden
utandı ve yapacağı iĢten vazgeçti.)
7- Hz. Peygamber önemli olan Ģeyleri vurgular ve üç defa tekrar ederdi. Sorulan soruları
noksansız cevaplandırır, bazen de soru sorarak anlatırdı. “KolaylaĢtırınız güçleĢtirmeyiniz,
müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz” der, kolaydan baĢlardı.
8- Buna göre, tebliğ adamı her Ģeyden önce iyi bir Müslüman olmalıdır. Sözünden önce
davranıĢları ile örnek olmalıdır. Bir Ģeyi Allah için sevmeli, Allah için buğz etmelidir. Ağzı
dualı olmalı, sade bir hayat yaĢamalıdır. Mal, Ģan, Ģöhret ihtirası olmamalıdır. Bilgili, ahlâklı,
ihlaslı, iyi niyetli ve hoĢgörülü olmalıdır. Ağır yük, çileli yol karĢısında cesur ve sabırlı
olmalıdır. Israrlı olmak, fedakâr davranmalı, Allah'ın kullarına karĢı Ģefkat merhamet timsali
olmalıdır. Yaptıklarından maddi ve manevi karĢılık beklememelidir.
9- ĠrĢad, insanları doğruya güzele ve hayra yöneltme iĢidir. Bunun için irĢad yapacak kiĢi
ilim sahibi olmalı, herkesle iyi geçinmelidir. Tavizsiz olmalı fakat katı değil, kibar
davranmalı, fakat Ģahsiyet elden bırakmamalı, fedakâr olmalı fakat riyakâr değil, onurlu
olmalı fakat gururlu değil. Her yaptığını Allah rızası için yapmalıdır. Kendisi için değil.
10- Tebliğ adamı kızmamalı, kızdığı zaman susmasını bilmeli, kendisine muhalefet edenlere
hemen, yanı tarzda cevap vermemelidir. Hele hele her önüne gelenle münakaĢa etmemeli,
münakaĢa edecek adam aramamalıdır. Çünkü münakaĢa ile bir yere varılmaz, hiçbir fikir
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 241
Mustafa ÖSELMİŞ
değiĢmez. MünakaĢa, bir çeĢit kavgadır. Her münakaĢa sonucu iki taraf da kendi düĢüncesinin
daha doğru olduğuna inanır. Ve iki taraf da incinme olur.
“Fikirlerin çatıĢmasından hakikat ĢimĢeği doğar” denmiĢ ama, diyelim ki, bir taraf
kaybetti, bir taraf galibiyet duygusu elde ederken karĢı tarafın onuru kırılır, gizli kin sahibi
olur.
MünakaĢa ile değil iki taraflı sevgi saygı, fikre hürmetle, tatlı bir sonuca varmak
mümkün olur. Eksiklikler ancak böyle giderilir. YanlıĢlıklar ancak bu yolla düzelir.
11- Tebliğde metod, karĢıdaki insanın onurunu kırmak, aĢağılamak, sürtüĢmeye girmek,
insanı âciz bırakarak karĢımıza almak değildir. Unutulmamalıdır ki, en büyük baĢarı
münakaĢa etmemektir.
Peygamberler davalarını tebliğ ederken insanlara yumuĢaklıkla yaklaĢımlar, kendilerin
sataĢanlara, kötü söz söyleyenlere ve kötülük edenler ayniyle cevap vermemiĢlerdir. Onların
inançlarını kötülememiĢler, putlarına çatmamıĢlardır. Ġnanmayanların hissiyatlarını rencide
etmeden gerçeği tebliğ etmiĢlerdir. Çünkü demagoji yaparak tarih boyunca kimse kimseye
yaparak tarih boyunca kimse kimseye bir Ģeyi kabul ettirememiĢtir. Her zaman üstünlük,
yapıcı ve olgun davranan tarafın olmuĢtur. Kırarak, yıkarak hiçbir Ģey mâmur edilemez.
YanlıĢı düzeltmek için çok güzel yollar vardır. ġöyle nakledilir:
Kefal Hz. Lerine bir gelip:
Efendim, sultanın adamların eĢeğimi aldılar vermiyorlar yardımınızı bekliyorum,
der. Keffal Hz. leri, o adama:
ġimdi git güzel bir abdest al, iki rekat namaz kıl, sonra da Allah'ın sevgili kullarının
yüzü suyu hürmetine eĢeğine kavuĢmak için dua et, der.
Adam bunları yaparken Keffal Hz. leri sultanın adamlarına haber gönderip eĢeği
mescidin önüne bağlamalarını söyler. Adam çıkıĢta eĢeğini görünce çok sevinir.
Keffal Hz. lerine yanındakilerin bunu neden böyle yaptığını sorarlar. O da Ģu cevabı
verir.
Bu adam eĢeğini alanlara kavga edebilirdi, devreye girdim. Ayrıca bu adamın ibadet
yoktu ve Allah'ın veli kullarına itimadı yoktu. ġimdi ise hem ibadetin önemini, hem de
Allah'ın veli kullarının yerini kavramıĢ oldu, der, güzel irĢad örneğini verir.
Ġslâm tarihinden iki örnek daha vermek istiyorum:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 242
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Ömer‟in inanmayan hizmetlisi vardı. Hz. Ömer (r.a.) ona sık sık sorardı. Birgün
gene sordu ve aralarında Ģu konuĢma geçti:
-
Benden hoĢnut musun?
-
Tabi hoĢnutum sen dünyanın en iyi adamsın.
-
Ahlakımı beğeniyor musun?
-
Elbette beğeniyorum.
Peki öyleyse benim bu iyiliğim ve ahlakım dinimden gelir. Benim dinim için ne
diyorsun?
-
Güzel.
-
Öyleyse gel sende Müslüman ol.
Hizmetli Hz. Ömer‟e:
Efendim beni zorlamayacaksan bırak babamın dininde kalayım, demiĢ fakat bu
yaklaĢıma uzun süre dayanamamıĢtır.
Diğer örnek de Ġbrahim (s.a.) ile ilgilidir:
Ġbrahim Peygamber, Mecusilere ziyafet verir ve ikramlarda bulunur. Birgün ikramların
devamını sağlamak için ateĢe tapanlar Ġbrahim Peygambere:
-
Bir emrin, bizden bir isteğin var mı?, derler.
Ġbrahim Peygamber:
-
Evet, sizden bir isteğim var. Benim Rabbime bir kere secde etmenizi istiyorum, der.
Mecusiler aralarında “Ġhsanlardan mahrum kalmayalım, Ġbrahim‟i de kırmayalım, bir
defa secde eder sonra da gidip kendi tanrılarımıza taparız, bir zararı olmaz” Ģeklinde
konuĢurlar. Secdeye varırlar. Onlar secdede iken Ġbrahim Peygamber, elini açar ve:
Ey Allah'ım! Benim gücüm bu kadar, daha fazlası elimde değil, bunlara hidayet
nasibiyle, diye dua eder.
Cenab-ı Allah Ġbrahim (s.a.)‟nı duasını kabul ediverir. Böylece hepsinin hidayetine
sebep olur.
Peygamber Efendimiz:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 243
Mustafa ÖSELMİŞ
“KardeĢine yapacağın iyilik, güler yüzden ibaret dahi olsa küçümseme” (Riyazüs
Salihin:896) buyurmuĢ, iyiliğin her çeĢidinin yapılmasını emretmiĢtir.
Müslümanların kardeĢleri hakkında iyi düĢünmesi, iyi niyetli olması gerekir. Buhari de
(Edep:58) : “Güzel zan sahibi olmak güzel bir ibadettir.” buyurulmuĢ baĢka bir hadiste de
“Camide gördüğünüzün iyiliğine Ģahadet ediniz” demiĢtir.
Müslümanların günahı yok edelim derken günah iĢlemekten,haramı kaldıracağım
derken baĢka bir haram iĢlemekten kaçınmalıdır. Günahtan kaçındıracağım derken de baĢka
bir günaha yol açmaktan uzak durmalıdır.
12- Hatalar yüze vurmadan, mahcup etmeden düzeltilmelidir. Resûlallah (s.a.) “BaĢkasının
ayıbını örtenin Allah da Kıyamet günü ayıbını örter” (Buhari, Mezalim:3) buyurmuĢtur.
Günah sahibi veya hatıl düĢünenin rencide edilmeden kendine gelmesi, düĢünmesi, mukayese
etmesi sağlanmalıdır.
Birgün bir genç peygambere gelerek:
-
Müsade et zina etmek istiyorum, der
Peygamber ona:
-
Bu iĢin annenle yapılmasını ister misin?
-
Hayır.
-
Kimse bu iĢin annesiyle yapılmasını istemez.
-
Peki kız kardeĢinle yapılmasını ister misin?
-
Hayır.
Kimse istemez, dedikten sonra : “Allah'ım bu gencin kalbini temizle” diye onun
yanında dua etmiĢ, genç zina etmekten vazgeçmiĢtir.
Atalarımız : “Yolu iyi bilen yorulmaz” derken Ģuurlu bilgili ve metodlu yapılan
iĢlerden iyi sonuçlar alınacağını ifade etmiĢlerdir
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 244
Mustafa ÖSELMİŞ
D)
TEBLĠĞDE METOD NE OLMALIDIR
Peygamber Efendimizi:
“Harp hiledir.” (Riyaz üs-Salihin:1357) buyurarak mücadele hayatında bazı taktik ve
metodların uygulanması gerektiğine iĢaret etmiĢtir.
Atalarımız da : “Yolu iyi bilen yorulmaz” baĢka bir atasözümüzde de : “Ürmesini
bilmeyen köpek sürüye kurt getirir” demiĢler, taktik ve metodun bilinmesinin önemini ortaya
koymuĢlardır.
Tebliğ adamı her Ģeyden önce yolu iyi bilmelidir. Her vesileyle her fırsatı
değerlendirmelidir. Farklı bölgeler ve farklı kesimlere göre farklı dil, farklı anlatım
kullanmalı, inandırıcı ve ikna edici metodlara baĢvurmalıdır. Etki yapmak için ortam
hazırlamalı, karĢısındaki insanlara göre tavır takınmalıdır. YanlıĢlıklara direk karĢı çıkmadan
gerçekleri telkin etmelidir. Bilhassa medenilik, çağdaĢlık adına sinsice oynanan oyunlara karĢı
uyanık olmalı, baĢkalarını da uyarmalıdır.
Tebliğ adamı, tebliğ için yer ve zaman seçimini çok iyi yapmalıdır. Her doğru her
zaman her yerde söylenmez. Peygamber Efendimiz davetini bir müddet gizli yapmıĢtır. Her
zaman özel hal, özel yer ve özel zaman gözetmiĢtir. Zaman olmuĢ insanları evine çağırmıĢ,
ziyafetler vermiĢ, ikramlarda bulunmuĢ, zaman olmuĢ evlere gitmiĢ davetlere icabet etmiĢ
tebliğ görevini öyle yapmıĢtır. Bulunduğu yer ve hitabettiği insanlara göre sesini, konuĢmasını
ayarlamıĢtır. Kutsal günleri, zamanları bilhassa Cuma, bayram ve kandilleri fırsat bilmiĢtir.
Düğün, niĢan anlarında, doğum anında hasta ziyaretlerinde, ölümü üzerine teselli ederken,
kabristanda en etkili konuĢmalar yapmıĢ tebliğ için fırsat bilmiĢtir.
Unutulmamalıdır ki, tohum bile ortam bulursa yeĢerir.
Ġnsanlara bir Ģey anlatılırken uluorta konuĢmamalıdır. Hele Ġslâm söz konusu ise,
üsluba, ses tonuna dikkat edilmeli, insanlar bir hareketleri ile cennete, cehenneme sokulu
verilmemelidir.
Bilmeden anlamadan ciddi meseleler, sulandırılmamalıdır. Adamanı biri, üzerinde su
bulunan eĢeğini kaybeder, teyemmüm alıp namaza giderken eĢeği oralarda görünü verir,
sahibin görünce de anırmaya baĢlar. EĢeğin sahibi “eĢek anırdı abdest bozuldu” der. bu duyan
biri önüne gelene “eĢek anırınca abdest bozulur, falandan duydum” der.
Ġnsan bilmediği konularda konuĢulmamalıdır. Her konuda konuĢmak, hele sızlanmak,
Ģikayet etmek doğru değildir. Çarenin ne olduğunu anlatılmalıdır. Anlatmadan anlatmaya da
fark vardır.
ġöyle anlatılır:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 245
Mustafa ÖSELMİŞ
Kralın bir rüya görür. Rüyasında 32 diĢide dökülmüĢtür. Vezirlerinden rüyasının
tabirini ister.
Biri : “Efendimiz, bütün dost ve akrabalarınız ölecek, hayatta yapacak yalnız
kalacaksınız” der. Kral, bu veziri görevden alır.
Diğer vezir : “Efendim dost ve akrabalarınız arasında en uzun ömürlü siz olacaksınız”
der. Kral bu vezirine ihsanda bulunur baĢ vezir yapar.
Görülüyor ki, ikisinin söylediği Ģeyler aslında birbirinde pek de farklı Ģeyler değildir.
Fakat sonuç farklıdır.
Sevgili Peygamberimiz : “Acele, Ģeytandandır” buyurmuĢtur. Bir insan davasında ne
kadar haklı olursa olsun, anlatmasını bilmez, ağzını yüzünü bulaĢtırırsa, haklılığını
ispatlayamaz.
Hz. AiĢe (r.a.):
“Allah Elçisi sözlerin acele ederek arka arkaya sıralamazdı” (Buhari, Ġlim:30) der.
peygamber (s.a.), Hz. Ali‟yi savaĢa gönderirken ona: “Acele etme, evvela Ġslâm‟a
davet et. Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın izniyle senin bir kiĢiyi hidayete erdirmen, sürü
sürü kırmızı develere sahip olmandan daha iyidir.” demiĢtir. (Buhari, Cihad:102)
Tebliğ adamı, konular girmeden, kesin olarak Ģöyle olmalıdır, böyle olmalıdır kuralını
koymadan, akılların alacağı biçimde konuĢmalıdır. Hele batıl inançlar konusunda red ederek,
küfürle itham ederek değil, günahla küfrü birbirine karıĢtırmadan konuyu ele almalıdır. Çünkü
sapık inançlar paslı çiviler gibidir, birden bire sökülüp atılamazlar.
Hakim ifade almadan nasıl karar vermezse, karĢı tarafı dinlemeden hüküm
verilmemelidir. Anlatan ne kadar uzun anlatırsa anlatsın, sabırla dinlenmeli, acele edip anında
cevap verilmemelidir.
Tebliğ adamına lazım olan Ģeylerden biri de tatlı dil güler yüz, yumuĢak sözle güzel
öğüttür.
Atalarımız : “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” demiĢlerdir.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
-
“Çirkin söz, yerden koparılmıĢ kökü olmayan bir ağaca benzer.” (Ġbrahim Sûresi:26)
-
“Ġnanan kullarıma söyle, en güzel Ģekilde konuĢsunlar.” (Ġsra Suresi:53)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 246
Mustafa ÖSELMİŞ
Musa Peygambere hitaben : “Firavuna güzel söz söyle” (Taha Sûresi:44) buyurarak
tebliğ dilinin nasıl olması gerektiğini bize bildirmiĢtir.
Sadi, Ģöyle anlatır:
“Bal satan adamın dükkanında müĢteri yokmuĢ, ama sirke satanın dükkanı dolu imiĢ.”
Arif zat sormuĢ:
-
Neden bal sattığını halde müĢterin yok, sirke satanın çok?
Balcı, müĢterilerden Ģikayete baĢlayınca, Arif kiĢi Ģöyle demiĢ:
Bak sen bal sattığın halde yüzün sirke satıyor. Ötekide sirke sattığı halde yüzü bal
satıyor. Sende ekĢi surat, onda tatlı tebessüm. Anladın mı Ģimdi balına niçin müĢterin
yok,onun sirkesine niçin müĢteri çok, demiĢ.
Bir olay da Ģöyle:
Devs Kabilesinden Tufeyl Müslüman olduktan sonra kabilesine dönmüĢ onları Ġslâm‟a
davet etmiĢti. Kabilesinden kimse Ġslâm‟ı kabul etmeyince Peygambere geldi Kabilesi için
beddua etmesini istedi.
Peygamber Efendimiz, onların hidayeti için dua ettikten sonra Tufeyl‟e hitaben
Kavmine dön onları güler yüz ve tatlı dille Ġslâm‟a çağır, kendilerine yumuĢak
davran, buyurdular.
DavranıĢların da dili vardır. YanlıĢları düzeltme, doğruları yayma konusunda Hazreti
Hasan ve Hüseyin‟in yanlıĢ abdest alan adama karĢı davranıĢlarını hatırlamakta her zaman
fayda vardır.
Atalarımız: “Hiçbir Ģeyin yoksa güler yüzün tatlı dilin demi yok” diyerek güler yüzün
tatlı dilin bir çok Ģeyi haletliğini vurgulamıĢtır.
Tebliğde seviye gözetmek de çok nemlidir. Söylenilen sözler orada bulunanların
anlayabileceği sözler olmalıdır. Söz çok basit veya anlaĢılamayacaksa, söylenmesinde fayda
yoktur. Bir söz yalandan, Ģakadan ve Ģaklabanlıktan ne kadar uzaksa o ölçüde seviyeli olur.
Hz. Ali (r.a.) : “KarĢınızdakilerin anlayabileceği Ģeyleri söyleyin” demiĢtir.
ĠrĢad ve tebliğ görevi yapacak olan kimse, insanlara olgun ve yumuĢak davranmalıdır.
HoĢgörülü olmalıdır. Sertlikten kimse hoĢlanmaz.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 247
Mustafa ÖSELMİŞ
“Uhut SavaĢında yumuĢak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın muhakkak
onlar etrafından dağılıp gitmiĢlerdi. Artık onları bağıĢla ve kendilerin Allah'tan mağfiret dile.
ĠĢ hususunda fikirlerin al. (MüĢavere et)” (Al-i Ġmran:159)
Hicir Sûresi‟nin 85. ayetinde de peygamberimizden hoĢgörülü olması istenmiĢtir.
ġeytan Yahya (s.a.) a : “Benim en kuvvetli tuzağım gazaptır. Ben insanları bu yolla
esir alırım. Bununla cennetin yolundan saptırırım.” demiĢtir.
Hz. (r.a.) da : “Kendisine karĢı kusurlu olana yumuĢak davrananın ilk mükafatı, bütün
insanların ona yardımcı olmasıdır” demiĢtir.
“Yaratılanı hoĢ gördük yaratandan ötürü” diyen Yunus gibi Allah'ın kullarını hoĢ
görmeliyiz, yumuĢak ve merhamette, Ģefkatle muamele etmeliyiz ki, müsbet sonuç alınsın.
Tebliğ de önemli olan bir husus da dinde günah olan, haram olduğu bildirilen herhangi
bir Ģey telkin edilmemelidir.
Kur'an'da : “Ġyilikte
Peygamberimizin ifadesiyle:
-
yardımlaĢın,
kötülükte
yardımlaĢmayın”
emri
vardır.
“Günah telkin edilince de emre itaat yoktur” (Buhari:1/1268)
Bu konuda Ģöyle bir örnek var.
Hz. Peygamber bir grup müslümanı bir yere göndermiĢ, birini de baĢların tayin
etmiĢtir. Ona itaat edilmesini istemiĢtir. Yolda komutanı kızdıracak hareket yapılınca “AteĢe
girin!” demiĢtir.
Bir kısmı ateĢe yürümüĢ, bir kısmı da : “Biz ateĢten Hz. Peygambere kaçtık” diyerek
onlara mani olmuĢtur. Bu arada ateĢ sönmüĢ, komutanın öfkesi yatıĢmıĢtır. Bu olay Hz.
Peygambere anlatılınca Peygamber (s.a.) : “Eğer ateĢe girselerdi kıyamete kadar içinden
çıkamazlardı. Ġtaat, dinin güzel gördüğü konularda olur” buyurmuĢtur. (Buhari:2/1672)
Buradan anlıyoruz ki, günah ve haram olan bir Ģey emredilse de itaat edilmeyecektir.
ĠrĢad ve tebliğde dikkat edilecek en önemli hususlardan biri de, kolay yolu göstermek,
insanlardan güçlerinin üstünde bir Ģey istememek, aĢırı gitmemek ve insanları dinden
soğutmamaktır.
Adamın bir yalan yanlıĢ Kur‟an okurken biraz bir Ģeyler bilen biri sormuĢ:
-
Sen ne yapıyorsun?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 248
Mustafa ÖSELMİŞ
demiĢ.
Allah rızası için Kur‟an okuyorum. Ġnsanlar dinlesin Kur‟an-ı sevsinler istiyorum,
O zat ona:
Allah aĢkına sen bu Kur‟an-ı okuma, demiĢ.
-
Rabbimiz Ģöyle buyurur:
-
“Andolsun ki, biz Kur‟an-ı öğüt olsun diye kolaylaĢtırdık” (Kamer Sûresi:17)
-
“Allah sizin için kolaylık diler, güçlük dilemez.” (Bakara:185)
-
“Sen kolaylık yolunu tut.” (Araf:185)
“Eğer Rabbin dileseydi, yer yüzünde kim varsa, hepsi toptan iman derdi. O halde
imana gelsinler diye insanları sen mi zorlayacaksın?” (Yunus Sûresi:99)
Peygamber Efendimiz de Ģöyle buyurur:
“Dinin en hayırlısı en kolay olanıdır.” (Müslim Cihad:3)
-
“KolaylaĢtırınız zorlaĢtırmayınız; müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz” (Buhari,
Cihad:164)
“Ġmam olup da namaz kıldıranlar, namazı kısa kessin. Çünkü cemaatin için hasta,
zayıf ihtiyaç sahibi yaĢlı ve çocuklar vardır.” (Müslim Salat:37) buyururken aynı Ģekilde
kolay yolun gösterilmesin emretmiĢtir.
Biz Allah'ın ve Elçisini kolaylaĢtırdığını zorlaĢtırırsak bu bizi yanlıĢ adrese götürür.
E)
TEBLĠĞ YAġAMAKLA OLUR
Tebliğ yapacak olan kiĢi önce kendinden baĢlamalı, kendini ıslah ettikten sonra
baĢkalarını ıslaha kalkmalıdır. Yoksa Ģairin dediğin gibi
“Kendisi muhtac-ı himmet bir dede,
Nerde kaldı gayriye imdad ede.” olur.
Allah bir mürĢid olarak insanlara gönderdiği Hz. Ġsa‟ya Ģöyle buyurur:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 249
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ey Ġsa! Önce kendi nefsine nasihat et, sonrada insanlara. Eğer böyle yapmazsan
benden utan.”
Biye de Ģöyle buyurmuĢtur:
-
“Siz insanlara iyiliği emredip, kendinizi unutur musunuz?” (Bakara Sûresi:44)
Kendi kurtuluĢu için çalıĢmak her insanın görevidir. Cenab-ı Allah : “Ey Ġman
Edenler! Siz kendinizi kurtarmaya bakın, siz hidayet üzerine olursanız kimse size zarar
veremez” (Maide:105) buyurmuĢtur.
Bu ayetlere göre insan, önce kendini kurtaracaktır. Değilse, boĢuna uğraĢır durur.
Kendini kurtarmayanı kimse kurtaramaz. Peygamber Aleyhisselam kızı Fatıma‟ya:
“Sakın babam peygamber diye güvenme” demiĢtir. Nuh peygamberin oğlu, Lut
peygamberin eĢi, Ġbrahim Aleyhisselam‟ın babası kendisini kurtaramadığı için en yakınları
onlara bir fayda vermemiĢtir.
Kendimiz doğru olmadan kimseyi doğrultamayız, kendin yüzme bilmiyorsan
baĢkaların nasıl kurtarırsın? Kendi uyuyorsan, uyuyanları nasıl uyandırabilirsin? Salih bir kul
olmadan baĢkalarını ıslah etmen mümkün mü? Bütün mesele ihlaslı olmak. Sonrada yakınlara
yönelmektir.
Cenab-ı Allah : “Kendin sabırla namaza devam et. Ailene de namazı emret…”
(Taha:132) buyurmuĢtur.
Malik Ġbnu‟l Huveyris, kabilesinden bir heyet ile Peygambere ziyarete gelir. Yanında
20 gün kalır. Ġslâm hakkında bilgiler edinen heyet ailelerine dönmek isteyince Peygamber
onlara:
-
“Pekalâ ailelerinize döndünüz, onlara dinlerini öğretiniz, namaz kıldırınız.” der.
Tahrim Sûresini 6. ayetinde : “Ey Ġman Edenler kendinizi ve aile fertlerini cehennem
ateĢinden koruyun” buyrulmuĢtur.
Hz. Peygamber, ilk önce Ġslâm‟a ailesi Hz. Hatice‟yi davet etmiĢtir. Ġlk faizi ve kan
davasını akrabalarından baĢlayarak kaldırmıĢtır.
BaĢkalarına : “ġunun haline bak”, “Karısına bak”, “Çocuklarına bak” dedirtmemeliyiz.
“Benim özel durumuma baĢkası ne karıĢır” diyemeyiz. Ġnsanın kendisini, ailesinin,
yakınlarının iyi olması, değiĢtirmeyi kolaylaĢtıracaktır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 250
Mustafa ÖSELMİŞ
En iyi tebliğ, yaĢamakla olur. YaĢamadan olmaz. Peygamber (s.a.) : “Söyleme yap.”
demiĢtir.
Ġslâm‟ı tebliğ etmek istiyoruz, öyleyse önce Ġslâm‟ı iyi bileceğiz sonra da Ġslâm‟ı
yaĢayacağız. Çünkü yaĢamak, sözden daha etkili olacaktır.
Müslümanlar olarak en zayıf taraflarımızdan biri, öğüt veririz, dini anlatırız, fakat
verdiğimiz öğüdü kendimiz tutmayız, anlattıklarımızı yaĢayıp hayatımızda tatbik etmeyiz.
Bunu için yapılan hizmetler fazla etki yapmıyor. Dinleyenlerin bir kulağından girip diğer
kulağından çıkıyor. En yakın8 evladımız bile isyan ediyor.
Peygamberimiz ve Ashabı Ġslâm‟ı yayarken, Ġslâm‟ı anlatmaktan ziyade önce kendileri
yaĢamıĢlardır. Böylece insanların dikkatini çekmiĢlerdir, Ġslâm‟ı yaymak da kolay olmuĢtur.
Bugün de bütün düĢmanlıklara rağmen Ġslâm‟ın dıĢ ülkelerde büyük bir hızla yayılması,
Ġslâm‟ı güzelliklerini hayatlarında tatbik eden Müslümanların örnek olmasındandır.
Peygambere ilk vahiy geldiğinde biraz endiĢelenen Allah Rasûlü‟ne hanımı Hz. Hatice
Ģöyle demiĢti:
“Allah'a yemin ederim ki, Allah seni utandırmayacaktır. Çünkü sen, akrabalarınla iyi
iliĢkiler kuruyor, acizlerin yükünü taĢıyor, yoksula yardım ediyor, misafiri ağırlıyor, felakete
uğrayanlara yardımcı oluyorsun.” (Tecrid-ı Sarih Terc. C.1 S.297)
“Lafla peynir gemisi yürümez” derler. Kuru sözün, kuru telkininde etkisi olmaz.
Kur'an'da Ģöyle bir uyarı vardır:
“Yapmayacağınız Ģeyleri niçin söylüyorsunuz. Yapmayacağınız Ģeyleri söylemeyin”
(Saff Sûresi : 2-3)
-
“Ġnsanlara iyiliği emrederken kendinizi unutur musunuz?” (Bakara:44)
Bu ayetlere göre tebliğden önce temsil gerekmektedir. Kendisi yapmayan ve
yaĢamayan kimse neyi anlatacak? Neyin yolunu gösterecek?
Bakıyorsunuz anlatım güzel, coĢturuyor ama bir insan etkilenmiyor, düzelmiyor.
Neden adama yaĢayıĢla güven vermiyor da ondan.
ġair ne demiĢ:
“Onlar ki laf ile verir dünyaya nizamat,
Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde.”
Laf değil, icraat önemlidir. Temsil önemlidir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 251
Mustafa ÖSELMİŞ
Peygamber (s.a.) Ģöyle anlatır:
“Miraç gecesi bir kavme rastladım dudakları ateĢten bir makasla kırpılıyordu. Bunlar
kimdir? diye Cebraile sordum. Bana : Bunlar dünyada herkese iyilik emreden, fakat kendileri
yapmayan kimselerdir” dedi. (Ramuz el-Ehadis:392/13)
Kısaca tebliğ görevi nasıl yapılacakmıĢ?
-
Önce kendinden ve yakınlarından baĢlayarak.
-
Ġyi örnek olarak yani söylemeden yaparak.
-
Güler yüz tatlı sözle.
-
ZorlaĢtırmayıp kolaylaĢtırarak, müjdeleyerek nefret ettirmeden.
-
ġefkat, merhamet göstererek, nazik davranarak
-
Tebliğde devamlılık esastır.
-
Doğruları söyleyerek, insanlara akılları oranında konuĢarak,
-
Sırf Allah'ın rızasını gözeterek,
Yaptığı hizmetten, etrafın alkıĢlamasında Ģımarmadan, gurura, kibire kapılmadan
Ģeklinde özetlenebilir.
Hatırlanacağı gibi Ġ. Azam Hz.leri Azat edilmesini isteyen köle için bir Ģeyler
söylemeden önce, köle satın almıĢ azat etmiĢ ondan sonra köle azat etmenin sevabından
bahsetmiĢtir. Çocuğu çok Ģeker yiyen babanın isteğini yerine getirmeden önce, Ģeker yeme
alıĢkanlığını kendisi bırakmıĢ, ondan sonra Ģeker yemenin zararlarından bahsetmiĢtir.
Tebliğin temeli örnek olmaktır. Çünkü örnek olmak en güzel ve en iyi tebliğ
vasıtasıdır.
Bilindiği gibi Kâbe‟yi ziyarete giden Ġslâm ordusu, Hudeybiye‟de durdurulur. Burada
müĢriklerle bir anlaĢma imzalanır. AnlaĢma, Müslümanlar açısından son derece ağırdır.
Kâbe ziyaret edilemeyeceği için peygamber tıraĢ olunmasını, kurbanların kesilmesini
ister. Fakat kimse bu isteğe uymaz. Efendimiz isteğini bir kez daha tekrar eder gene bir
hareket yok, üçüncü kez tekrar eder, kimse ne kurbanını keser, ne de tıraĢ olur.
Peygamberimiz üzülür. Zevcesi Ümmü Seleme:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 252
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ey Allah'ın Rasûlü! Siz çıkınız kendi kurbanınız kesiniz ve tıraĢınızı olunuz. Onlar
da sizi görüp, size uyacaklardır” der.
Peygamber aynen böyle yapar, peygamberi gören Sahabe de Peygambere uyar.
Fikirde, düĢüncede, davranıĢlarda örnek olunacak, öncü olunacak olursa, zor olan
kolay olacaktır.
Gazali “Ey Oğul” adlı eserinde:
“Terk etmen gereken Ģeylerden biri de, onu buna nasihat etmek, vaizlik taslamaktır.
Çünkü bunun pek çok mahsuru vardır. Bu iĢi iki Ģartla yapabilirsin. Birinci Ģart: Söyleyeceğin
nasihatları önce kendin tutacaksın, ondan sonra baĢkalarına öğüt vereceksin. Ġsa
Aleyhisselama söylenmiĢ olan Ģu söze kulak ver: El Meryemin oğlu! Önce kendi nefsine
nasihat et, kabul ederse o nasihatı baĢkalarına söyle.”
Cenab-ı Allah:
“Ey Ġnsanlar! Yapmadığınız Ģeyi niçin söylersiniz?” (Suff:2) “Yapmadığınız Ģeyi
yaptık demeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur.” (Suff:3) buyurarak azabı haber
vermiĢtir.
Bir kutsi hadiste de:
“Yapmadığınızı
niçin
söylüyorsunuz?
Sakınmadığınız
Ģeylerden
niçin
sakındırıyorsunuz?” (Firi Yavuz, 40 Kutsi Hadis S.53) buyrularak yapılmadığı halde söylenen
sözlerin etkisin olmayacağı bildirilmiĢtir.
Peygamber Efendimiz Ģöyle anlatır:
-
“Ey Cebrail! Bunlar kimdir?” Cebrail:
“Bunlar senin ümmetinin, insanlara iyiliği emredip kötülüğü men ettikleri halde
kendilerini unutanlardır” dedi.
Bir hadiste de Ģöyle anlatılır:
“Kıyamet gününde bir kimse getirilip cehennem atılır; bağırsakları karnından dıĢarı
çıkar ve o halinde değirmen çeviren merkep gibi döner.”
-
“Bu halin ne? Bize iyiliği emreden, kötülükten sakındıran sen değimliydin?” derler.
O adam:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 253
Mustafa ÖSELMİŞ
“Evet, iyiliği emrederdim lakin onu yapmazdım, kötülükten nehyederdim de onu
kendim yapardım” der. (Riyazüs Salihin:196) buyurur.
F)
TOPLUMUN KURTULUġU ĠÇĠN ÇALIġMAK
Felaket geldiği zaman kiĢilere, belirli kimselere gelmez, felâket geldiği zaman topluma
gelir. Toplumda yaĢayan herkesin içinde yaĢadığı topluma karĢı sorumlulukları vardır. Bur
sorumluluk, makam, mevki, maddi güç ve ilmi kariyer nisbetinde değiĢir.
Ġnancımızda bir insanın kendini kurtarması yetmez. Ġnsan kendi sorumluluğunun
yanında baĢkaların da sorumluluğunu taĢır. Bu sorumluluk duygusu, tarihe mal olmuĢ
büyüklerimizi rahat yataklarında yatırmamıĢtır. Abdurrahman Bin Avf, 90 yaĢında Kars‟ta
Ģehit düĢmüĢ, Ebu Eyyüb
el-Ensari Ġstanbul Surları önünde, küfre bayrak açmıĢtır. ġehit
olduğu yaĢ 93‟tür.
Kendini bilen kimse, olan biteni seyredemez, nemelâzımcı, sorumsuz, bencil olamaz.
Amcasının ısrarına karĢılık : “Vallah güneĢi sağ elime, ayı da sol elime verseler bu davamdan
vazgeçmem” diyen peygamberini hiçbir zaman unutmayacaktır.
Tebliğ yapanın unutmaması gereken iki husus vardır: Birincisi, ne yaparsa yapsın,
çoğunun ikna olmayacağı, inanmayacağı hususudur. Ġkinci husus da, Hidayetin Allah'tan
olduğu hususudur.
Cenab-ı Allah , Hz. Peygambere:
-
“Ġnanmıyorlar diye kendini mahvetme” (ġuara:1)
“Sen sevdiğini doğru yola eriĢtiremezsin, Allah dilediğini doğru yola iletir.”
(Kasas:56)
“Sen hatırlat. Çünkü sen ancak bir hatırlatıcısın. Tahakküm edici değilsin.”
(Gasiye:21-22) “… Senin üzerine düĢen, açık bir tebliğdir. ” (Nahl:82) buyurarak
Peygamberin bile görevinin inandırmak değil, tebliğ olduğunu bildirmiĢtir.
Maksat Allah rızasıdır. Cennete adama kazanmaktır. Bunu yaparken hayrın, Ģerrin ne
olduğunu, iyiliğin mükafatını, kötülün cezasını güler yüz ve tatlı bir dille anlatmalıyız.
Müslümanlar tarafından esir alınıp Medine‟ye getirilen Hakem bin Keysan,
Peygamber Efendimiz Ġslâm‟a davet etti. O ise Ġslâm‟ı kabul etmediği gibi Ġslâm‟la alay etti.
Hz. Ömer dayanamayıp:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 254
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ya Rasûlallah! Bununla ne diye konuĢuyorsun? Bu Müslüman olmaz, vuralım
boynunu gitsin” demiĢtir.
Hz. Peygamber Ġslâm‟ı anlatmaya devam etti. Hakem Kelime-i ġahadet getirip
Müslüman oldu. Peygamber, Hz. Ömer‟e ve Ashabına dönerek
“Eğer ben sizin gibi düĢünseydim onu öldürüp cehennem yollamıĢ olacaktım”
demiĢtir.
Peygamberimizin bu sözü hem düĢündürücü hem de uyarıcıdır. Hüner cehenneme
adam yollama değil, cennete adam kazanmaktır.
Cenab-ı Allah : “Doğrusu ben, kendini Allah'a verenlerdenim diyen, yararlı iĢ iĢleyen
ve Allah'a çağıran kimseden daha güzel sözlü kimler vardır?” (Fussilet:33) buyurarak tebliğ
görevi yapanı övmüĢtür.
Asr Sûresinde de:
“Ġnsanlar hiç Ģüphesiz hüsrandadır. Ancak inanıp yararlı iĢ iĢleyenler, birbirlerine
gerçeği tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye edenler hariç” buyrularak kurtuluĢa erenlerin
kimler olduğu bildirilmiĢtir.
Peygamberimiz de:
“BaĢkalarını doğruluğa çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap
verilir.” (Riyaz üs Salihin:173) buyurarak hayra doğruluğa çağırmanın sevabından
bahsedilmiĢtir.
Allah'ın kulları terk edilmeyecektir. Günahkârlarda olsalar iyiliğe davet edilecek
kötülüklerden sakındırılacaktır. Abese Sûresinde Peygamber (s.a.) a adam yüz çevirdi diye
“Yüzünü ekĢitip çevirme. Ne biliyorsun belki o, kendisi arındıracaktı yahut öğüt alacaktı da,
bu öğüdün faydasını görecekti” diye ikaz edilmiĢtir.
Zariyat Sûresinde de (Ayet:55) :”Ġnsanlara anlat, anlatmak fayda sağlar” buyrulmuĢtur.
Tek kiĢinin hidayetine sebep olmak dünyanın en değerli Ģeylerinden daha değerlidir.
Mes‟ud bin Huneyde (r.a.) Ġslâm‟ı anlatarak bir müĢrikin Müslüman olmasına sebep olmuĢtu.
Bunu duyan peygamberimiz Ģöyle demiĢtir:
O kimsemin senin vasıtanla Müslüman olması, üzerine güneĢin doğup battığı her
Ģeyden senin için daha hayırlıdır.
Görülüyor ki, insan kazanmanın önemi büyüktür. Hayırlı bir hizmettir. Birgün Hz.
Peygamber, Hz. Ali‟ye sancağı verir. Hz. Ali‟nin görevinin ne olduğun sorması üzerine Ģöyle
buyurur:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 255
Mustafa ÖSELMİŞ
“Onlara yavaĢça sokul, sahalarına in, sonra kendilerini Ġslâm‟a davet et. Onlara
gerekli olan Ġslâm esaslarını haber ver. Ey Ali, Allahü Teala‟nın senin sayende bir tek kiĢiye
hidayet vermesi, iyi bil ki, sana kızıl develer bahĢedilmesinden daha hayırlıdır.” (Buhari,
Fedailul‟ Ashab:9)
G)
MESELEYĠ TAKDĠM ÖNEMLĠDĠR
Ġnsanımız Ġslâm‟ı tam olarak bilmiyor. Evde alamıyor, okulda verilmiyor. Aydın
geçinen insanımızın bile Ġslâm hakkındaki bilgisi, kulaktan dolma bilgiler veya sokakta,
arabada satılan kitapçıklardan öğrendiği bilgiler. Böyle olunca Ġslâm‟ın çağdaĢ din olduğu ve
çağlara hükmedecek güçte olduğu bilinmiyor.
Ġslâm‟ı takdim edenler noksan takdim etmiĢ, Ġslâm‟ın hayat dini olduğu, çağımızın
problemlerini çözüm getirecek din olduğu anlatılmamıĢtır. Halbuki Batı, dağılan aileler için
Müslüman-Türk aile yapısını örnek veriyor. Amansız hastalıklar için çare Ġslâm‟dır diyor ve
akın akın Ġslâm‟a koĢuyor. Batı‟nın düĢtüğü bunalıma düĢmemek için bizde Ġslâm‟ı çağımız
insanına aktarmak zorundayız. Çünkü insanımız Ġslâm‟ı tanımadığı için ona soğuk bakıyor.
Ġslâm‟ı insanlığa derman olarak anacak iyi yetiĢmiĢ, ihlaslı Müslümanlar sunacaktır.
Biri ilâç ne kadar iyi ve etkili olursa olsun, hastaya ulaĢtırılamazsa, hastalığa çare olamaz.
Hasta ilâcı elde edemezse derdine derman olmaz.
Tebliğde kemiyet değil keyfiyet esasdır. Metod esastır. Peygamberimize inanlar sayıca
düĢmandan hep daha az olmuĢlardır. Meselâ; Bedirde üç yüz on üçe karĢı dokuz yüz ellidir.
Hayberde bin beĢ yüze karĢı düĢman yirmi bindir. Buna rağmen mağlup olmuĢtur.
Ġnsanlara, bilhassa geç nesle incelik, nezaket ve hassasiyette Ġslâm‟ı en güzel Ģekilde
sunmaktır. Aksi halde yeni nesil bize ait ne varsa hepsine baĢ kaldıracak, çocuklarına bizim
adlarımızı vermeyecek, bizim yaptığımız camilere girmeyecek, bizim cenaze namazımızı
kılmayacak, alkıĢ baĢına gelince de bize beddua edecek, lânetler yağdıracak, Allah'ın
huzurunda da yakamıza yapıĢacaktır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 256
Mustafa ÖSELMİŞ
H)
SONUÇ
Zorla tebliğ olmaz. Kâfirûn Sûresinde senin dinin sana benim dinim bana, buyrularak
baskının olamayacağı bildirilmiĢtir.
Ġnsanların hemen değiĢmesini istemek de yanlıĢtır. Bir tohum nasıl mevsiminde ve
tavında yeĢeriyorsa, bir insanın da ıslahı kolay değildir.
Böyle iĢlerde sabır ve süreklilik esastır. Damlaların mermeri delmesi gücünden değil,
devamlılığındandır. Kur‟an bile 23 yılda nazil olmuĢtur.
Tebliğ bıkmadan, usanmadan ve usandırmadan, samimiyetle yapılmalıdır. Tenkit
ederek kötüleyerek tebliğ olmaz. O zaman münakaĢa ortamı oluĢur. MünakaĢa ile de kavgaya
gidilir.
Ankara‟da bir misyoner bir kapıyı çalmıĢ, Ġncil uzatmıĢ Hıristiyanlık Propagandası
yapmaya baĢlamıĢ.
Ev sahibi çok kızmıĢ:
Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben Diyanette bir yetkiliyim, demiĢ.
Misyoner:
Fark etmez, demiĢ. Ben sana dinimi anlatıyorum. Sende bana dinini anlat, demiĢ.
Cevap:
-
Adresini ver, demiĢ.
-
Ben senden adresini aldım damı geldim, buyur gel demiĢ.
Her vesile ile her vasıta ile üzerimize farz olan tebliğ görevini her Müslüman
yapmakla mükelleftir.
Tebliğ zorluğa rağmen taviz vermeden yapılırsa, sonuç doğru ve çabuk alınır.
Dinin emrettiği hayırlı iĢlerde destek ve dayanıĢmaya önem verilmeli, iĢin ucundan
tutulup, öyle veya böyle hizmete eden olunmalıdır. Peygamber (s.a.) bir hadislerinde Ģöyle
buyurur:
“Allah bir ok yüzünden üç kiĢiye sevap verir; Oku yapana, oku hazır edene ve oku
düĢmana atana,”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 257
Mustafa ÖSELMİŞ
Tebliğde hüner cennete adam kazandırmaktır. Cehenneme değil. Onun için tatlı dil,
güler yüzlülük esastır. Peygamber (s.a.) : “din kardeĢini güler yüzle karĢılamak gibi bir iyiliği
sakın küçük görme” (Müslim, Birr:144) buyurur. Çünkü güler yüz karĢımızdakini rahatlatır,
bize yaklaĢtırır.
Bir hadiste de : “YumuĢak davranmayan, hayırdan mahrum olur.” (Müslim, Birr:74)
buyrulmuĢtur.
Söz söylendiği zaman yumuĢak ve tatlı söylenecektir. Hadisde : “Tatlı söz sadakadır”
diye geçer.
Fuat PaĢa‟ya sormuĢlar:
-
Ali PaĢa ile aranızda ne fark var?
Cevap vermiĢ:
Biz ikimiz de muhallebeciye benzeriz. O nefis muhallebi yapar fakat satmasını
bilmez. Ben yapmasını bilmem fakat satmasını iyi biliriz. O bir bağırır herkes ürker. Ben tatlı
tatlı : “Hanımlar,beyle muhallebim var” derim satarım. Farkımız bu, demiĢ.
Cenab-ı Allah :
-
“Fenalığı güzel bir Ģekilde sav” buyuruyor. (Fussilat:34)
-
“YumuĢak davran hoĢ görülü ol.” (Hıcır:85)
“Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır. Onlarla en güzel Ģekilde mücadele
et.” (Nahl:25) diyor.
“Onlara yumuĢak davrandın. Eğer sen sert ve katı kalpli olsaydın, muhakkak ki
insanlar etrafından dağılır, giderlerdi.” (Al-i Ġmran:159) buyurarak tebliğ görevini nasıl
yapılacağını bize bildirmiĢtir.
Peygamber (s.a.) kendisinden istemeyen öğüt ve nasihat vermedi. Zaman, zemin
gözetti. Üç yıl gizli davet etti. Gerektiğinde de asla taviz vermedi, hiçbir baĢkaya aldırıĢ
etmedi görevini yaptı ve her yola baĢvurdu, her vasıtayı kullandı. Büyük bir ilgi gördü. Bunun
yanında inanmayanlar oldu. Hatta tebliğ hareketine karĢı çıkanlar oldu. KarĢı çıkanlardan biri
Ebu Leheb idi. Tebbet Sûresi nazil oldu:
“Ebu Lehebin iki eli kurusun! Kurudu da malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O,
alevli bir ateĢte yanacak. Odun taĢıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüĢ bir ip
olduğu halde karısı da ateĢe girecek” deniliyordu. Karısı da ona yardım ettiği için onunda
ateĢte yanacağı bildiriliyordu.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 258
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġstek üzerine Peygamber (s.a.) 70 irĢad heyeti göndermiĢti. Maûne Kuyusu yanında
Ġslâm düĢmanları tarafından tuzağa düĢürülüp hepsi Ģehit edilmiĢti. Peygamberimiz çok
üzülmüĢ bir ay süre ile beĢ vakit namazdan sonra beddua etmiĢtir.
Buradan anlıyoruz ki, tebliğe mâni olarak lanet ve beddua sebebidir.
Hizmet etmekten alıkoymak ve geri kalmak nasipsizliktir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 259
Mustafa ÖSELMİŞ
10. BÖLÜM
Günümüzün Unutulan Ġbadeti
CĠHAD
A-CĠHAD NEDĠR:
Cihad, güç, takad, meĢakkat, uğraĢmak anlamlarına gelen cehd kelimesinden gelir.
Cihad, din için, millet için, Allah için, maddi ve manevi varlığımızı korumak için
yapılan mücadelenin adıdır.
Cihad, toplumu dinamik tutmanın ve toplumun değerlerini korumanın yegane yoludur.
Cihadı terk eden toplumlar, kendilerini çöküĢten, sonra da yok oluĢtan da kurtaramazlar. Bu
yüzden, cihad da hayat vardır. Toplumda ilk uyarılması gereken duygu cihad duygusu
olmalıdır.toplumlar hedefsizlikten, ölülerin temsilcisi olmaktan ancak cihadla kurtarılabilir.
YaĢayabilmek, maddi ve manevi varlığımızı koruyabilmek için cihad Ģarttır.
Cihadın baĢka bir gayesi de, Allah‟ın adını yüceltmek, yeryüzünde kötülük
kalmayıncaya kadar kötülerle, kötülüklerle mücadele etmektir. Prof. Dr. Muhammed
Hamidullah‟ın ifadesiyle: “ Dünya menfaati beklemeden Allah‟ın adını üstün kılmaktır.”
Bugün cihad denince, eline kılıç alıp savaĢmak Ģeklinde anlaĢılmamalıdır. Yerine ve
zamanına göre cihadın Ģekli değiĢir. Ulu orta ben cihad edeceğim diye ortaya çıkılmaz. Hz.
Peygamber ve Ashabı, 13 sene eziyet ve sıkıntılara katlandıktan sonra cihad izni verilmiĢtir.
BaĢka bir husus da nefisle cihadtır. Ġslam‟ın Yüce Peygamberi: “ Gerçek mücahid,
nefsiyle cihad edendir” buyurmuĢtur. ( Kütüb-i Site:5/988) Buna göre düĢmandan önce nefisle
cihad gelir. DüĢmanla ve bize her vesile ile vesvese veren Ģeytanla cihaddan önce nefisle
cihad gelir. Nefsini yenemeyen düĢmanı yenemez, Ģeytanla baĢ edemez.
Cihad, Allah rızası için olan bir ibadettir. Sırf Allah rızası için yapılmayan mal can
pahasına da olsa fedakarlık cihad değildir. Bunun içindir ki, gerçek Müslümanların yaptığı
cihadda bencillik yoktur, gurur yoktur, menfaat düĢüncesi, gasp, tecavüz, yağma, haksız yere
katl görülmemiĢtir.
Cihad, her Müslüman‟a dini bir borçtur. Her Müslüman‟ın yapabileceği bir Ģey mutlaka
vardır. El ile de, dil ile de, kalp ile de cihad yapılır. Hakikatı söylemek, iyiliği emretmek,
kötülükten sakındırmak, kötülere ve kötülüklere tepki göstermek, iyiliğe arka çıkmak, tatlı söz
söylemek ve Ġslam‟ı anlatmak cihad sayılan davranıĢlardır. Ġnsanlara rahatsızlık veren ufak bir
Ģeyi yok etmek ibadettir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 260
Mustafa ÖSELMİŞ
Cihad, Allah‟ın dinini yeryüzüne yaymanın ve yeryüzünde fitne fesat kalmayıncaya
kadar yapılacak her türlü mücadelenin adıdır.
Cihad bir saldırı hareketi değildir. Cihadı savaĢla veya terörle yan yana kullanmak doğru
değildir.
Cihad, insanlığı hakka davet etmektir. Hakkı yeryüzünde hakim kılma hareketidir.
Cihad, nefse ve kötü arzularına karĢı mücadele etmektir.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
“Allah uğrunda gereği gibi cihad ediniz.” (Hac suresi:78)
Bazıları cihadı sadece düĢmanla savaĢmak olarak değerlendirirken bazıları da kendi
üzerlerine cihadın düĢmediğini sanırlar. Cihad, her konuda, her yaĢta, her Müslüman‟ın
görevidir.
Dinimizde ibadet malla yapılır, bedenle yapılır veya hamalla hem bedenle yapılır. Cihad
da en büyük ibadetlerdendir. Kur‟an‟da: “Ġnananlar, ancak Allah‟a ve Peygamber‟ine inanmıĢ
sonra Ģüpheye düĢmemiĢ; Allah uğrunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmiĢ olanlardır. ĠĢte
onlar doğru olanlardır” (Hücurat:15) buyurulmuĢtur.
Mal ile cihadın gerekli olduğunu Ģu ayetten anlıyoruz:
“Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaĢın. Bilseniz bu sizin için ne kadar
hayırlıdır” (Tevbe:41)
Gerekirse Allah için ölümü göze alarak, yalnız Allah‟tan korkarak, canla yapılan cihadın
da önemi büyüktür.
Ayrıca insanların eksikliklerini tamamlamak yanlıĢ inanç ve düĢüncelerini düzeltmek,
insanları Ġslam‟ın güzelliklerine davet ederek faydalı davranıĢlar kazandırmak cihadın temeli
teĢkil eder.
Ġyi düĢünmek, iyiliğe çığır açmak, hak sözü söylemek, doğrularla beraber olmak, dini
çekinmeden yaĢamak, böylece baĢkalarına örnek olmak, Allah‟ın emirlerini ve Peygamberin
sünnetini yerine getirmek ve iyi bir Müslüman olmak; inanca ve inananlara yönelik
davranıĢlara tepki göstermek günümüzün en büyük cihadıdır. Bir hadislerinde peygamber
(A.S.):
“Zalim sultanın yanında gerçeği söylemek en büyük cihadtır”
buyurmuĢtur. ( K.Sitte. 1. Canan: 1-96)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 261
Mustafa ÖSELMİŞ
B – HANGĠ AMEL DAHA ÜSTÜNDÜR.
Peygamber Efendimizin dilinden en hayırlı amelin hangisi olduğuna bakalım:
Ebu Hureyra (R.A.) nakleder:
“Peygambere soruldu:
-
Hangi amel daha efdaldir ?
-
Allah‟a ve Peygamber‟e iman etmek
-
Sonra hangi amel efdaldir?
Allah yolunda cihad etmek” (Riyuz üs – Salihin: 1290)
-
Bu ifadelere göre Allah‟a ve Resulüne imandan sonra en üstün ibadet cihadtır.
Ebu Zer (R.A.) Peygambere sorar:
-
Ya Resulallah ! hangi amel daha faziletlidir?
-
Allah Resulü Ģu cevabı verir:
-
Allah‟a iman etmek ve Onun yolunda çalıĢmaktır” (Age:1292)
-
Ebu Said el-Hudri Ģöyle der:
-
Bir adam geldi Peygamber Efendimize sordu:
-
Ġnsanların hangisi efdaldir?
-
Peygamber Efendimiz cevap verdi:
-
Allah yolunda malı, canı ile mü‟min kimsedir.” (Age:1294)
-
Bera(RA) anlatır:
-
Silahlı bir adam Peygamberimize geldi ve dedi ki:
-
Ya Resulullah! Size yardımcı olarak savaĢayım mı? yoksa Müslüman mı
-
Peygamber Efendimiz:
olayım?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 262
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Müslüman ol ondan sonra savaĢ” buyurdu.
Adam Müslüman oldu, sonra savaĢa katıldı. Kısa bir zaman sonra Ģehit oldu.
Bunun üzerine Peygamberimiz:
-
Az iĢ yaptı çok ecir kazandı.” Buyurdu. (Age:1315)
-
BaĢka bir olay da Ģöyledir:
Hayber Yahudilerinin çobanlığını yapan yaser, Peygamberimize Ģöyle der:
Ben iman etsem, sonra da savaĢıp ölsem Ģehit olur cennete gider miyim?
- Peygamberimiz ona:
- Evet cevabını vermiĢtir. Bunun üzerine yaser, Müslüman olmuĢ, savaĢa baĢlar
baĢlamaz da Ģehit düĢmüĢtür. Bir vakit bile namaz kılamamıĢ olan yaser‟in Peygamber cenaze
namazını kılmıĢ ve:
- Allah yüzünü ve kokunu güzelleĢtirsin, sevabını çoğaltsın ey yaser! DemiĢtir.
- Unutmamamız gereken bir olay da Ģöyledir:
- Numan bin BeĢir (RA) anlatıyor:
- “Ben Cuma günü Hz. Peygamberin mimberinin yanında otururken bir adam:
- Ben hacılara su dağıtmaktan baĢka faziletli bir amel bilmiyorum” dedi.
- Bir baĢka adam;
- Ben de Mescid-i Haram‟ı tamir etmekten baĢka hayırlı bir amel bilmiyorum” dedi.
- BaĢka bir adam da söze karıĢtı:
- Allah yolunda cihad etmek, her ikinizin de dediğinden efdaldir” dedi.
- Bunun üzerine Hz. Ömer (RA) onları azarlayarak:
- Resullullah‟ın minberinin yanında yüksek sesle konuĢmayın. Namazı kıldıktan sonra
ihtilaf ettiğinizin hangisinin efdal olduğunu soracağım” dedi.
- Resul-i Ekrem (AS) Efendimiz, mescide girince Ģu ayet nazil oldu:
- “Siz hacılara su dağıtma iĢiyle, mescid-i Haram‟ın imanını Allah‟a ve ahiret gününe
iman edip Allah yolunda cihad eden kimsenin iĢi gibi mi tuttunuz? Bunlar Allah katında bir
olmaz”.(Tevbe:19)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 263
Mustafa ÖSELMİŞ
- Bir vesile ile sevgili Peygamberimiz Ģöyle buyurmuĢlardır:
- “Ben cihada denk bir amel bulamıyorum. Nasıl bulunsun ki? Mücahit yola çıktığı
zaman biriniz mescide girip, ara vermeden namaz kılıp, ara vermeden oruç tutmaya takat
getirebilir mi? Buna kimin gücü yeter?
- Cihadta bütün yeryüzü infak edilse yetiĢilemeyecek sevap vardır. Sevgili
Peygamberimiz (AS) Abdullah bin Revahan‟ın, bir askeri birlikle beraber sefere çıkmasını
emir buyurmuĢtu.
- O gün Cuma günü olduğu için Hz.Abdullah, arkadaĢları ile beraber yola çıkmamıĢ,
kendi kendine:
- Biraz ağır davranır. Allah‟ın Resulü ile beraber Cuma namazını kılarım, sonra hızlı
hareket eder onlara yetiĢirim” diye düĢünmüĢtü.
- Peygamberimiz onu görünce:
- Niçin arkadaĢlarınla birlikte erkenden gitmedin? Diye sordu. Abdullah Ģöyle cevap
verdi:
- “Seninle Cuma namazını kılmak istedim, nasıl olsa onlara yetiĢirim diye düĢündüm.”
- Bunun üzerine Allah‟ın Resulü Ģöyle buyurdu:
- Yeryüzündeki her Ģeyi Allah yolunda infak etmiĢ olsaydın yine arkadaĢlarının erken
çıkmalarının sevabını elde edemezdin”
- Cihad Allah‟ın en çok sevdiği bir ameldir. Ġlahi rıza en çok bu yolla kazanılır. Bu
yüzden büyüklerimiz mal servet biriktirmemiĢ gece yataklarında rahat yatıp uyumamıĢtır.
Malları ile canları ile mücadele etmiĢler, Allah yolunda din için, millet için, vatan için Ģehit
olmayı en yüksek rütbe bilmiĢlerdir.
- Sözün özü; hayat kısa bu kısa yolculukta çok Ģeyde kazanılabilir, çok Ģey de
kaybedilebilir.
- Erhadı hayatımızın her anına yayarken, cihadı dar manası ile ele alıp bütün
amellerden üstündür derken, diğer amelleri de küçümsememeye dikkat edilmelidir. Müslüman
olmadan dinin emri olan cihad yapılamaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 264
Mustafa ÖSELMİŞ
CĠHAD FARZDIR
Allah Kur‟an da cihadı emretmiĢtir. Peygamber(SAV) de cihadın her çeĢidini
Müslümanlara görev olarak vermiĢtir. Bunun için cihad farzdır. Müslümanların malını, canını,
ırzını, Ģerefini, korumaları için farz olmuĢtur. Peygamber Efendimiz de Ġslam‟ı cihadla
yaymıĢ, Müslümanları cihadla korumuĢtur. Peygamber Efendimizden sonra da Müslümanlar
yeryüzüne Allah‟ın adını cihadla yaymıĢ, kötülükleri, cihadla yok etmeye çalıĢmıĢlardır.
Çanakkale Destanı ve Milli Mücadele, cihad ruhu ile yazılmıĢ ve kazanılmıĢtır.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
“Ey inanalar! Allah yolunda cihad edin ki, kurtulasınız”.(Maide:35)
“Hepiniz Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad edin.Bilirseniz bu sizin için
hayırlıdır”.(Tevbe:41)
“SavaĢ - hoĢunuza gitmediği halde - size farz kılındı. Ġhtimal ki hoĢlanmadığınız Ģey
sizin iyiliğinizedir. Ve ihtimal ki sevdiğiniz bir Ģey sizin aleyhinizedir. Siz bilmezsiniz Allah
bilir.” (Bakara:216)
Bu ayetlerde belirtildiği gibi cihad da hayat vardır. Cihad kurtuluĢ yoludur. Ġnananlar
için hayırlıdır. Bunun için de farz kılınmıĢtır.
Bu konuda sevgili Peygamberimiz de Ģöyle buyurmuĢtur:
“Cihada çağrıldığınız zaman, cihada koĢun” (Kütüb-i Sitte:17/866)
Ebu Hüreyre (RA) Resullahın Ģöyle buyurduğunu haber vermiĢtir:
Cihada iĢtirak etmeden ve cihad niyeti taĢımadan ölen (Müslüman) bir çeĢit nifak
üzere ölmüĢtür.”(Müslim,Ġmare:158)
“Siz müĢriklerle mallarınız canlarınız ve dilinizle cihad edin” (Riyaz-üs-Salihin:1354)
“Sizden biriniz çirkin bir iĢ görürse onu eliyle değiĢtirsin; eğer buna gücü yetmezse
diliyle değiĢtirsin; buna da gücü yetmezse kalben nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf
derecesidir” (Age:183)
Peygamber Efendimizin hadislerine göre cihad, gerektiğinde cihada koĢmamız
mallarımızla canlarımızla cihad etmemiz emredilmiĢ, çirkinlikleri de ellerimizle, dilimizle
değiĢtirmemiz gücümüz yetmez, ortam müsait olmazsa, gönülden tepki göstermemiz
istenmiĢtir. Tepki göstermeyen cihad ruhu taĢımadan ölenin ise bir çeĢit nifak üzere öleceği
bildirilmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 265
Mustafa ÖSELMİŞ
Batıl dinleri için misyonerler gece gündüz, en zor Ģartlar altında harıl harıl çalıĢırken “
Müslüman‟ım” diyenlerin bir kenara çekilmesi, olan biteni seyretmesi ne Kur‟an a ne de
Peygamberin sünnetine uygundur.
Cihad kıyamete kadar devam edecektir. Rabbimiz: “Nasıl cihad etmek gerekiyorsa
öyle cihad edin” (Hac:78) buyurur.
Dünya durdukça cihad durmaz.
Kanuni Sultan Süleyman: “Ġstersen sulh-u Salah, hazır ol cenge” demiĢtir.
Müslüman vebalden kurtulmak için her an hizmete hazır ve istekli olmalıdır.
CĠHAD TERK EDĠLMEZ
Ne demiĢler? Eğer barıĢ ve huzur istersen güçlü olacaksın, kavgaya hazır olacaksın.
Atalarımız “ su uyur düĢman uyumaz” derken her an düĢman tehdidine karĢı hazır
olmuĢlar, asla gaflete dalmamıĢlardır.
Yakın zamana kadar bir olay olsa, insanımız o olayın Ģokunu kolay kolay üzerinden
atamaz. Mağdur olan kardeĢlerinin acısını paylaĢırlardı. Her konuda son derece duyarlı
davranırlardı.
Günümüzde bakıyorsunuz kıyamet kopuyor. Ardı ardına birbirini kovalıyor. Ġnsanlara
bakıyorsunuz hissiz, duyarsız, üzerlerine ölü toprağı serpilmiĢ sorumlu durumda olanlara
bakıyorsunuz halktan kopmuĢ, zevk-ü sefa sürüyor.
Kötülükler almıĢ yürümüĢ, insani, ahlaki ve manevi değerler unutulmuĢ, Ģahsi
menfaatler ön planda. Sultan 2.Mahmut zamanının ileri gelen alimlerini toplamıĢ ve onlara:
Dünyanın sonunun gelip gelmediğini nasıl anlarız? Diye sormuĢ, herkes bir Ģeyler
söylemiĢ ama padiĢah bir türlü tatmin olmamıĢ, sonunda yaĢlı bir alim Ģu cevabı vermiĢ:
Devletlüm; halkın ağzından “neme lazım” sözü dolaĢmaya baĢlayınca bilin ki
dünyanın sonu yaklaĢmıĢtır demiĢ.
Bu cevap padiĢahın hoĢuna gitmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 266
Mustafa ÖSELMİŞ
“Bana ne, bana dokunmayan yılan bin yaĢasın” “Gemisini kurtaran kaptan” gibi egoist
düĢüncenin ve hayat tarzının yayılması hayra alamet değildir. KurtuluĢun değil, felaketlerin
habercisidir.
Bugün ekseriyet, kurtuluĢu kiĢilerde, siyasi partilerde ararken bir kısım da kurtuluĢ
ümidini kaybetmiĢtir. Kokmayı, kokuĢmayı, bozulmayı önleyecek olan tuz ise kokmuĢtur.
Bütün bunlara karĢılık kurtuluĢ için diriliĢ hareketlerini de gözden uzak tutmamak
gerekir. Bize düĢen, bu hareketi hızlandırmaktır. Nuh‟un gemisi kalkarken boğulacak
olanların arasında kalmamaktır.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
- Ey iman edenler ! Allah‟tan korkun, ona bir yol arayın ve onun yolunda cihad edin ki
kurtuluĢa eresiniz.” (Maide:35)
ĠĢte kurtuluĢ yolu. Çaba sarf etmeden kimse kurtulamaz.
“Fitne ortadan kalkıp, din yalnız Allah‟ın oluncaya kadar, onlarla
savaĢın. Eğer vazgeçerlerse bilin ki, düĢmanlık ancak zalimlere karĢıdır.” (Bakara:193)
“Sizden öncekilerin baĢına gelenlerin benzeri, sizin de baĢınıza
gelmeden cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz?” (Bakara: 214)
“Yoksa, Allah içinizde mücadele edenlerle, sabredenleri hiç belli
etmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız?” (Ali Ġmran:142)
“Ġnsanlar “inandık” deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanırlar?” (Ankebut:
2)
Bu ayetlerde kısaca özetlersek cihad kurtuluĢ yolu olarak gösterilmiĢ, cihad
emredilmiĢtir. Ayrıca yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve Allah‟ın dini yeryüzüne hakim
oluncaya kadar küfür ehli ve zalimlerle uğraĢmamız emredilmiĢtir. Dah sonra da cennete
kolayca girilemeyeceği, “Ġnandık” demenin pek anlamı olmadığını, ancak Allah yolunda
mücadele edenlerin cennete gireceği uyarısı yapılmıĢtır.
Sevgili peygamberimizin uyarısı da Ģöyle:
“Cennet size ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.”(Riya zül
Salihin:105)
Allah resulünün bir ikazı da Ģöyle:
“Sakın zulmen öldürülen birinin yanında durma! Çünkü orada hazır bulunup da onu
müdafaa etmeyenin üzerine lanet yağar. Sakın mazlum olarak dövülen bir kiĢinin yanında
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 267
Mustafa ÖSELMİŞ
durma! Çünkü orada hazır bulunup onun müdafaasını yapmayanın üzerine lanet iner.”
(Ġhya:5/145)
Peygamber efendimizin ifadelerine göre, bizim yaĢayıĢımıza göre cennet de cehennem
de bize çok yakındır. Ona göre hareket etmeliyiz. Haksızlık ve zulüm sayılabilecek olaylar
karĢısında da suskun, tepkisiz kalmamalıyız. Zira üzerine lanet yağan insanın, cennete yakın
olması zordur.
Eski bir Türk atasözü vardır: “Oturak olmayasuz” diye. Destanlarımıza, mitolojimize
bakacak olursak pasiflik yoktur. Ġslam‟ın emri de hareketliliktir. Dünya durmuyor, dönüyor
biz durursak asla olmaz. Unutmamak gerekir ki, mikroplar durgun suda çoğalır. Eğer akan su
gibi olursak, pislik tutmayız, mikroplar bünyemizde barınamaz.
Bir baĢka husus da düĢman her zaman fırsat kollar, asla acımaz, hele zayıf ve gafil
görürse tekin durmaz. Bu demektir ki, her zaman uyanık ve hazırlıklı olmalıyız. Ancak o
zaman millet olarak dünya milletleri arasında varlığımızı sürdürebiliriz.
M. Zahid Koktu Hz.leri de Ģöyle der:
“Cihad o kadar mühimdir ki, her Müslüman hatta kadın, erkek, çoluk, çocuğun buna
hazırlanması gerekir. Zira bir mü‟min gazalara gitmeden ve gazaya hazırlanması gerekir. Zira
Mü‟min gazalara gitmeden ve gazaya hazırlanmadan ölürse, o münafıklıktan bir Ģube, bir
parça üzerine ölür ve yine bir insan gaza etmez veya gazaya giden bir Müslüman‟ı teçhiz
etmez veya bir gazinin evine bakmazsa, böyle olan kimsenin ansızın baĢına, öyle tehlikeler
gelir ki, içinden bir daha çıkamaz.”
Sosyal, kültürel ve ahlaki bozulma karĢısında herkese görev düĢmektedir. “Ben bir Ģey
yapamam” yok. Bugün yeryüzünde iĢe yaramayan hiçbir Ģey yok. Ġnsan mı iĢe yaramayacak ?
Ġçinde yaĢadığımız toplumu her yönü ile saran, tehdit eden tehlikelere karĢı hepimizi
psikolojik, ekonomik ve kültürel mücadele bekliyor. Çünkü bizim ve toplumun huzuru,
kurtuluĢu verilecek mücadeleden sonra gelir.
Kendi yükümüzle beraber baĢkalarının da yükünü taĢıdığımız, herkesten ve her Ģeyden
sorumlu olduğumuz unutulmazsa, iki cihan saadetini hak ederiz.
E – CĠHADI TERK CEZAYI GEREKTĠRĠR.
Bakın Ģair ne güzel demiĢ:
“Korkma düĢmanda ki ateĢ olsa yandırma seni!
Müstakim ol hazreti Allah utandırmaz seni!”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 268
Mustafa ÖSELMİŞ
Cihaddan kaçmak olmaz, cihadı terk etmek, helak olmaya rıza göstermek olur.
Atalarımız, sürekli Allah rızası için cihad ettiklerinden hep barıĢ ve huzur içinde
yaĢamıĢlardır. Cihadı terk etmedikleri için düĢmandan korkmamıĢlar aksine düĢmanlarına
korku vermiĢlerdir.
Tarihe baktığımız zaman dünyaya meyledip, cihadı terk edenler düĢmanlarının
korkusunu taĢımıĢ ve düĢmanlarının esaretine düĢmüĢlerdir.
Ayrıca ölümden korkarak cihaddan kaçmak, kurtuluĢ yolu değil, genellikle ölümün
davetçisidir. Ġnancımız açısından da büyük günahtır.
Fetih suresinin 12. ayetinde ölüm korkusu, malları ve aileleri yüzünden cihadtan geri
kalanların hayırsız topluluk olduğu bildirilmiĢtir.
Mal gerçek Müslüman‟larda tevhid mücadelesinin kılıcı olurken, imanı zayıf olanlar da
azgınlıklarına vesile olmuĢtur. Bazıları da hakim olması gereken Ģeylere mahkum olduğu için
helak olmuĢlardır.
Ġslam‟ın hayat anlayıĢı, pasif, korkak ve neme lazımcı bir anlayıĢ değildir. “Allah
cezasını verir” deyip kötüleri görmeyi emreder. Yok etmemizi emreder.
Endülüs‟ün fethinde Tarık bin Ziyad gemileri yakmıĢ: “Arkanız deniz, önünüz düĢman”
diyerek fetih olayını gerçekleĢtirmiĢtir.
Korkmanın, kaçmanın ecele faydası yoktur. Korkaklıkta zillet, cihadta Ģeref vardır.
Ġnanan ancak Allah‟tan korkar, ölürse de Ģehitlik Ģerefine nail olur.
Cihadtan korkanın, cihada hazırlanmayanın kalbine düĢman korkusu yerleĢir. Bu da
büyük bir bela olup felaketlere sebep olur.
Peygamber efendimiz (AS):
“Bir insan için herhangi bir makamda hazır bulunduğunda orada hak varsa,
hak varsa, onu söylemekten baĢka uygun bir durum yoktur. Çünkü hakkı müdafaa
etmesi, ne onun ecelini ileriye alır, ne de onun için takdir edilen bir rızktan kendisini mahrum
eder.” (Ġhya: 5/146)
Peygamber Aleyhisselam bir gün müĢriklerin Kur‟an-ı dinlemelerini istedi. “Kim
açıktan Kur‟an okur” diye sordu. Abdullah bin Mes‟ud, ortaya atıldı. Çok zayıf olduğu için
arkadaĢları onun gitmesini istemediler. Buna rağmen ısrar etti: Kabenin yanına gidip Rahman
Suresini okudu. MüĢrikler üzerine çullanıp dövdüler. Yara bere içinde gelince Müslümanlar
üzüldü.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 269
Mustafa ÖSELMİŞ
Abdullah bin Mesut arkadaĢlarına üzülmeyin MüĢrikler gözüme bu kadar basit
görünmemiĢti. Ġsterseniz yarın da aynı Ģeyi yaparım demiĢ.
BeĢir bin Hasasiye der ki Peygambere sordum:
Sana biat edeceğim, hangi hususlarda biat edeyim?
Peygamber Aleyhisselam Ģöyle dedi:
Allah‟tan baĢka tanrı olmadığına benim O‟nun elçisi olduğuma Ģadet edeceksin, beĢ
vakit namazını kılacaksın, zekatını vereceksin, ramazan orucunu tutacaksın, hacca gideceksin,
Allah yolunda cihad edeceksin dedi. Ben:
Bunlardan zekatla, cihad benim gücümün dıĢındadır. Zira develerimden baĢka bir
Ģeyim yok. Ailemin geçimini zor karĢılıyorum. Ayrıca ben korkak bir adamım “dedim” der.
Peygamber elini tutar, kuvvetlice sarsar ve der ki:
Ey BeĢir! Sadaka, zekat verilmeyecekse, savaĢa gidilmeyecek ve cihad edilmeyecekse,
cennete nasıl girilir?
Cihad eden cennete gider cihadı terk edende ceza görür. Peygamberimiz Ģöyle buyurur:
“Allah bir topluluğa azap gönderince, o topluluğun içinde bulunan (iyi-kötü) herkese
isabet eder. Sonra ahirette herkes amelleri üzerine haĢrolunur. Ġyi amellerde bulunan
mükafata, kötü amellerde bulunanlar da cezaya kavuĢur” (Riyaz us-Salihin:1862)
Cenab-ı Allah, Ali Ġmran suresinin 145. ayetinde buyurduğu gibi Allah‟ın izni olmadan
hiçbir nefsin ölmesi mümkün değildir.Dünya menfaatini isteyene istediği,ahiret sevabını
isteyene de istediğini verilir.
Sıcağı bahane ederek cihada gitmeyenlere cehennem ateĢinin daha sıcak olduğu
hatırlatılmıĢtır. (Tevbe Suresi:81) Ayetin devamında ise “yapmadıklarının cezası olarak Allah
ve Peygambere imandan sonra Allah yolunda canla, malla cihad etmek gösterilmiĢtir, ayetin
sonunda da “bu sizin için en iyi yoldur” denmiĢtir.
Konumuzla ilgili Peygamber Efendimizin birkaç hadisini nakletmek istiyorum:
“Bir kimse gaza etmezse ve bir mücahid teçhiz edip onu gazaya yollamazsa
veya gazaya askere giden kimsenin aile fertlerine iyi bakmazsa daha kıyamete varmadan,
o kimse bir büyük belaya uğrar. (Riyaz us-Salihin:1353)
-
Peygamberimizin hanımı Zeynep(RA) anlatır:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 270
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir gün Peygamber yüzü sararmıĢ halde yanıma girdi ve “yaklaĢan büyük Ģer
yüzünden insanlara yazık olacak” dedi. Ben: “içimizde iyiler olduğu halde de felaketlere uğrar
mıyız?” dedim. ”fenalıklar çoğalırsa” cevabını verdi.” (Age:187)
- “Ġnsanlar zalimi görür de zulümlerine mani olmazsa Allah‟ın bütün insanları azap
etmesi pek yakındır.” (Age:187)
- “Ġsrailoğulları arasında bozgunculuğun nasıl baĢladığını Peygamberimiz Ģöyle anlatır:
“Biri günah iĢleyen birine rastlar ona: “Allah‟tan kork bu iĢi bırak; zira bu iĢ sana helal
değildir.” Der. Ertesi gün o kiĢiyi aynı durumda görür. Onunla yiyip içmek de düĢüp kalkmak
da sakınca görmez. Allah ta bunun üzerine kalplerini birbirine benzetti.
Siz de ya iyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız, zalimi zulmünden men edersiniz,
yakut Allah kalplerinizi birbirinize benzetir. Sonra sizi de Ġsraili lanetlediği gibi lanetler.”
(Age:194)
Bir de müjde veren hadis nakledelim:
“Allah yolunda ayağı tozlananlara cehennem ateĢi dokunmaz.” (Age:1308)
Görülüyor ki, cihadı terk etmenin bedeli ağır olduğu gibi her konuda cihada koĢmanın
da sevabı büyüktür.
Cihadsızlık felakettir. Kur‟an da:
- “Ey iman edenler! Siz ne oldu ki, “Allah yolunda cihada çıkın!” denildiği zaman
yere çakılıp kalıyorsunuz. Dünya hayatını ahirete tercih ediyorsunuz.” (Tevbe:38)
buyuruluyor.
Hz. Peygamber de:” eğer siz öküzlerin kuyruğuna yapıĢır hile-i Ģeriyeli alıĢveriĢ yapar
ve cihadı da terk ederseniz üzerinize öyle bir zillet gelir ki cihada dönmedikçe ve tevbe
etmedikçe bunlardan kurtulamazsınız” diye uyarır. (Ramuz:148/1)
Ġslam‟ın hayat anlayıĢı, pasif bir hayat değildir. Hem kendisi hem de baĢkaları için
yaĢanacak aktif bir hayattır. Eğer bizden önceki inanalar cihadı terk etselerdi, küfür ehli, iman
ehline hayat hakkı tanımazdı. BaĢta Peygamberler olmak üzere en azılı düĢmanlara karĢı
koymuĢlardır. Müslümanlar küfür ve zulme rıza gösterip “Allah onun cezasını nasıl olsa
verir” diyerek pasifize olmamıĢlardır, çileli bir mücadele hayatı yaĢamıĢlardır.
Ġslam‟da haksızlığı görüp de susmak, zalimin zulmüne boyun eğmek günahtır. Çünkü
zalime boyun eğildikçe zulüm artar. Artan zulüm karĢısında Müslüman seyirci kalamaz.
Peygamber Efendimiz Ģöyle buyurmuĢlardır:
- “Zalim de olsa, mazlum da olsa kardeĢinize yardım ediniz.” Ashab:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 271
Mustafa ÖSELMİŞ
- Mazluma yardımı anladık fakat zalime nasıl yardım ederiz? Peygamber:
- Onu zulüm yapmaktan alıkoyun, ona da böyle yardım etmiĢ olursunuz.” buyururlar.
Ġyice bilelim ki, Müslüman‟ım deyip de cihad etmeyen, iyilikten konuĢup ta iyilik
etmeyen, kötülüğü görüp de karĢısına çıkmayanlar üzerine Allah‟ın gazabı yakındır. Hz.
Ebubekir (RA): “Bir topluluk Allah yolunda cihadı terk ederse Allah onları zelil
eder.”demiĢtir. Zalime günah iĢleyene seyirci kalanların toptan helak olacağını sevgili
Peygamberimiz Ģöyle haber vermiĢtir:
“Ġnsanlar zalimi görürüler de onun zulmetmesine mani olmazlarsa Allah‟ın topyekün
gazabı yakındır.Bazı insanların günah iĢleyip diğerlerinin de ellerinde engel olma imkanı
olduğu halde bunu yapmazlarsa o toplum Allah‟ın topluca vereceği cezayı hak eder”
buyurmuĢlardır.
1919‟un Temmuzunda bir Ġngiliz Subayı Denizli‟ye gelerek oradaki milli hareketin
ileri gelenleriyle bir görüĢme yapar.
Ġngiliz Subayı Mr. Ġblik, Müftü Efendi tarafından kabul edilir.Subay der ki:
“Yunanlılar Ġzmir‟e Ġtilaf devletlerinin emriyle çıkmıĢtır. Sizin direnmeniz onlara karĢı
demektir. Bundan vazgeçiniz, hakkınızda iyi olmaz..” Müftü Efendi sinirli ve sert bir cevap
verir.
“Bizim dinimizde “ve cahidü…” diye emir buyurur. Biz cihada mecburuz.Bu cihad
kime karĢı ve nerede olursa olsun mutlaktır. Biz esir olamayız. DüĢmanla çarpıĢacağız” der.
Cihadda büyük sevap vardır. Bir hadiste:
- “Ġslam uğrunda baĢına ak düĢen kimse için kıyamet gününde bu ona bir nur olur”
buyrulmuĢtur. (B. Hadis Külliyatı: 3/6098)
Müslüman inanır ki, bütün ümitler kesilse bile Allah‟tan ümit kesilmez. Güzel bir
örnek vardır.
Ebrehe, Kabeyi yıkacaktır. Ama küçücük Ebabil kuĢları imdada yetiĢir, her Ģeyi yerle
bir ediverir.
Herkesin bir hesabı olabilir, ama Allah‟ın da bir hesabı vardır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 272
Mustafa ÖSELMİŞ
F- CĠHADDA MAKSAT NEDĠR ?
Salf suresinin 8. ayetinde Ģöyle bildirilir:
“Ağızlarıyla Allah‟ın nurunu söndürmek isterler. Ġnkarcılar ne kadar istemeselerde
Allah nurunu (dinini) tamamlayacaktır.”
Her Ģeyi düzeltivermek herkesi doğru yola getirivermek inkarcıları inandırıvermek
bizim elimizde ve gücümüz dahilinde olan bir Ģey değildir.Bize düĢen, bize emredileni
yapmaktır.
“Nasıl olsa Allah dinini tamamlayacaktır biz kendimize bakalım baĢkaları bize zarar
veremez” diyerek her Ģeyi bırakmak tek baĢına kurtuluĢ aramak da yanlıĢtır.
Cennetin yolu bir tek değildir, çoktur. Sonra Allah‟ın hangi amelimizden razı
olacağını da bilemeyiz. Bunun için ibadet sayılan her davranıĢı her ameli yapmak
görevimizdir.
Bir hadis de Ģöyle buyurulur:
“ Allah ok yüzünden üç kiĢiyi cennetlik eder:
1)
Allah rızası için oku yapanı,
2)
Allah yolunda oku kullanıp afanı,
3)
Oku afana vererek yardım edeni.” (Riyan üs-Salihin :1340)
Hizmette takva yolu seçilmelidir çünkü cihaddan maksat Allah rızasıdır. Allah‟ın adını
dinini yaymaktır,yeryüzünde kötülükleri yok etmektir. Ġnsanları kötülükten sakındırmak,
insanı kurtarıp kazanmaktır. Zulmü durdurmak düĢman tehlikesinden korunmaktır. DüĢman
tehlikesine karĢı varlığımızı inancımızı savunmak, hayat hakkı elde etmektir.
Ġki olay nakletmek istiyorum:
Mekke‟de herkesi Ģok eden bir olay: Mukammed‟ül-Emin öldürülmüĢtü. On
yaĢlarında Zübeyr bir kılıcı sürüyerek sokağa fırlar. Önüne Allah Resulü çıkıverdi ve
- Zübeyr nereye? Diye sordu. ġaĢıran Zübeyr
- Seni öldüreni öldürmeye gidiyorum ya Resulullah! Dedi.
Peygamber Efendimiz:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 273
Mustafa ÖSELMİŞ
- Beni öldüreni ne ile öldüreceksin? Deyince bir eliyle kaldıramadığı kılıcı iki eliyle
kaldıran Zübeyr:
- “ ĠĢte bu kılıçla” dedi.
Yemame savaĢında Ammarb. Yasir, yaĢlı olduğu halde kendini muaf saymamıĢtı.
SavaĢın en Ģiddetli olduğu bir sırada bir ses: “Ey Müslümanlar cennetten mi kaçıyorsunuz?
Bu ses kanlar içinde olan Ammar b. Yasir‟in sesi idi ve adeta ölüme koĢuyordu.”
Ġslam davası, Allah rızası için yapılmayan hiçbir için değeri yoktur. Allah ancak kendi
rızası için yapılan iĢleri kabul eder. ġan Ģöhret için riya için menfaat elde etmek için iĢ yapanı
mükafatlandırmadığı gibi aksine rezil eder, cezalandırılır.
Peygamber Efendimiz Ģöyle anlatmıĢtır:
“Kıyamet gününde ilk önce hesaba çekilecek olanlar Ģunlardır:
-
“ġehit olmuĢ kimse huzura getirilir. Allah ona olan nimetlerini anlatır ve bunların
karĢılığı ne yaptın ? denir. O kul:
“Senin yolunda cihad ettim, Ģehit oldum” der.
Allah:
Yalan söylüyorsun, “cesur” desinler diye savaĢtın, senin için de öyle denildi” der.
-
Sonra emir verilir, yüzü üzerine sürüklenerek cehenneme atılır.
Ġlim öğrenmiĢ, baĢkalarına öğretmiĢ, Kur‟an okumuĢ kimsedir. Ona da kendisine verilen
nimetler hatırlatılır. Ona da bu nimetlerin karĢılığı ne yaptığı sorulur.
-
“Ġlim öğrendim, baĢkalarına da öğrettim ve senin rızan için Kur‟an okudum” der.
Allah ona:
-
“Sen yalan söylüyorsun. “Alim” desinler diye ilim öğrendin, öğrettin. Kur‟an-ı
gösteriĢ için okudun. Ġstediğin oldu…..” denir.
Emir verilir yüzü üstü sürüklenerek cehenneme atılır.
Üçüncü olarak Allah2ın kendisine bol bol nimetlendirdiği her çeĢit maldan ihsan olunan
biri getirilir. Kendisine bu nimetler hatırlatılır. Bunların karĢılığı ne yaptığı sorulur.
Allah:
“Senin rızan için infak ettim” der.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 274
Mustafa ÖSELMİŞ
-
“Yalan söylüyorsun sen “cömert” desinler diye bu iĢi yaptın. Ġstediğin oldu. Sana
cömert dediler” buyurur.
Sonra o da yüzü üzerine sürüklenerek cehenneme atılır. “Allah rızası için olmayan iĢte
hayır olmayacağı bildirilmiĢtir. (Müslim:6/152)
Sabah kalkınca o günü son gün, günün sonunda da o geceyi son gece bilip kendimize
günün baĢında Allah rızası için ne yaptığımızı düĢünmeliyiz. Bütün gayemiz Allah rızası ve
Allah‟ın adının yayılması olmalıdır.
Biri Peygamber Efendimize Ģöyle der:
“Adam vardır mal için, kimi Ģöhret için, kimi cesaretini göstermek, kimi
gazabından dolayı mücadele eder. Bunların hangisi Allah yolunda gayret sarf etmiĢ olur?”
Peygamberimiz Ģöyle cevap verir:
“Allah‟ın adı ve dini üstün olsun diye mücadele eden kiĢi, Allah yolunda mücadele
etmiĢ olur.” (Riya zül Salihin:1348)
Nakledildiğine göre Cenab-ı Allah YuĢ‟a Aleyhisselam‟a Ģöyle vahyeder:
“Kavminin iyilerini de kötülerini de helak edeceğim.”
YuĢ‟a Aleyhisselam:
“Ya Rabbi Ģerliler tamam da, iyileri neden? Diye sorar.
-
Kendisine vahyedildi ki:
-
“Onlar benim rızam için öfkelenmediler. Üstelik kötüleri terk etmediler, onlarla
yiyip içtiler.”
Cihad, hactaki gibi görülmeyen Ģeytanı taĢlamaya benzemez. Bilgi ister, fedakarlık ister.
Bilindiği gibi Hz. Ali (RA) öldürmek üzere olduğu hasmını, yüzüne tükürmesiyle
öldürmekten vazgeçti. Sebebini soranlara:
“Ben onu Allah için öldürecektim. O ise yüzüme tükürdü. Onu öldürmüĢ olsaydım
Ģahsım için öldürmüĢ olacaktım.” Cevabını vererek örnek teĢkil edecek davranıĢ sergilemiĢtir.
Fatih Sultan Mehmet Trabzon‟a giderken Sara Hatun‟un:
Fatih:
Bir Trabzon için bu kadar zahmete değer mi? Deyince
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 275
Mustafa ÖSELMİŞ
“Allah elimize Ġslam‟ın kılıcını vermiĢtir. Zahmetimiz din yolunadır. Bu zahmete
katlanmazsak bize gazi demek yalan olur” cevabını vermiĢtir.
II. Bayezid son derece dindardı. Peygamberimizin: “Allah yolunda ayağı tozlananları,
cehennem ateĢi dokunmaz” hadisinden dolayı sefer sonraları elbisesindeki tozları toplamıĢ,
hayatının sonunda da kendisiyle beraber gömülmesini vasiyet etmiĢtir.
Milli Mücadele de analar oğullarına:
“Bak oğlum, baban, ağabeyin Ģehid oldu. Eğer Ģu ezan susacaksa emdiğin süt
haram olsun” diyerek son aile fertlerini de helalaĢıp cepheye göndermiĢlerdir.
G – BOġ ġEYLERLE UĞRAġMAK
Zaman zaman duyarız “vakit geçiriyorum.” Böyle deyip zaman öldüren anlamsız,
faydasız iĢler yapanları sık sık görürüz. Nice eğlence vasıtaları var, zaman öldürüyor. Makam,
mevki icabı deyip olmadık iĢler yapanlar, zaman böyle, zaman bunu gerektiriyor. Deyip ömür
tüketenler, günümüzün tembel insanları…
Peygamber Efendimiz (s.a.) :
“Allah'ın kulundan vazgeçmesinin belirtisi, kulun boĢ Ģeylerle uğraĢmasıdır” demiĢ.
Cenab-ı Allah:
“Ġnsanlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlarıyla Allah yolunda
cihad edenler birbirine eĢit değildir.” (Nisa:95) buyurmuĢtur.
BaĢka bir ayette de Ģöyle buyrulmuĢtur:
“Hayırlı iĢlere acele ediniz, iyilik hususunda yarıĢ ederiz.” (Bakara:148)
Peygamberimiz de Ģunu tavsiye etmiĢtir:
“Ġyi ameller için acele ediniz; yakın zamanda karanlık geceler gibi bir takım fitneler
vukua gelecektir ki, insan mü‟min olarak geceler kafir olarak sabaha çıkar; mü‟min olarak
sabaha çıkar ve kafir olar geceler. Dünya malı mukabilinde dinini satar” (Riyaz üs Salihin:87)
Ġyi müslüman olmak, faydalı insan olmak hepimizin görevidir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 276
Mustafa ÖSELMİŞ
“Merhametten maraz doğar”, “Ġnsana yaranmaz”, “Ne yaparsan yap beyhudedir” deyip
hizmetten kaçmak, zulme rıza gösterir derecede sabır göstermek, Ġslâm‟i bir hayat anlayıĢı
olamaz.
Doğru olan Ģudur:
“Ġnsanlar, ancak Allah'a Peygambere inanmıĢ, sonra Ģüpheye düĢmemiĢ; Allah
uğrunda mallarıyla canlarıyla cihad etmiĢ olanlardır. ĠĢte onlar doğrulardır.” (Hucurât:15)
Yangını görenle görmeyenin telaĢı gibi imanı olanla olmayanın, imanı zayıf olanla
kuvvetli olanın telaĢı da bir olmuyor..
Sorumluluk duygusu, görev anlayıĢı olmayanlardan oluĢan toplumlar hep çökmüĢtür.
BaĢkalarının görev yapmaması, görevlerinde ihmal göstermesi, bizi asla görevimizi
yapmaktan alıkoymamalıdır. Zaman zaman hele her günün sonunda o günde neler
yaptığımızı, neleri yapamadığımızı düĢünmeliyiz.
Tirmizi de nakledildiğine göre Ebu Hureyra (r.a.) Ģöyle anlatır:
“Adamın biri bir dağ yolundan geçerken bir yeĢillik görür sular Ģırıl Ģırıl akmaktadır.
ġöyle düĢünür:
Ġnsanlardan uzak Ģurada yaĢasam” der. Peygambere gelir, düĢüncesini anlatır.
Peygamberin cevabı Ģöyle olur:
“Onu yapma, uzlete çekilme, sizden birinizin Allah yolunda çalıĢması, evinde yetmiĢ
sene nafile namaz kılmasından efdaldir. Allah'ın sizi mağfiret etmesi ve cennete koymasını
isterseniz Allah yolunda cihad ediniz.” iĢte bize uzanan bir mesaj…
Allah'ın veli kullarından bir Nil Nehrinden ağzına su alıp telaĢlı telaĢlı giden bir
kurbağa görür:
-
Nereye böyle der? Kurbağa:
Duydum ki, Nemrut, Ġbrahim Peygamberi ateĢe atmıĢ, ateĢi söndürüp Ġbrahim
Peygamberi kurtarmaya gidiyorum, der.
Bunun üzerine Veli kul, gülüyor ve diyor ki:
Sen neredesin Ġbrahim Peygamberin bulunduğu yer neresi? Diyelim ki vardın,
ağzındaki su ile ne kadar ateĢ söndüreceksin? Kurbağa :
Bunları Allah'ın veli kulundan mı duyacaktım. Diyelim ki, yetiĢemedim, Ġbrahim
Peygamberi yakacak ateĢi söndüremedim, hiç olmazsa bu yolda da mı ölemem, demiĢ.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 277
Mustafa ÖSELMİŞ
Uhut SavaĢı‟nın tam kızıĢtığı bir sırada Hz. Peygamber eline bir kılıĢ alıp Ģöyle
demiĢtir:
-
Bu kılıcın hakkını kim verecek?
Orada bulunanların çoğu:
-
Ben veririm Ya Rasûlallah! DemiĢ.
Hz. Peygamber bu sesleri duymamıĢ gibi tekrar sordu:
-
Bu kılıcın hakkını kim verecek?
Yine birçok ses duyuldu. Hz. Peygamber, kılıcı gene kimseye vermedi. O sırada Ebu
Dücâne sordu
-
Bu kılıcın hakkı nedir?
Hz. Peygamber :
Bu kılıcın hakkı eğilip bükülünceye kadar onu düĢman üzerine çalmaktır. Ebu
Dücâne:
O halde kılıcın hakkını vermek üzere ben alıyorum, dedi. Tekbir getirerek düĢman
içlerine daldı. Gerçekten kılıcın hakkını vermiĢ, eğilip bükülünceye kadar düĢmanla
savaĢmıĢtır.
Bizim de varlığımızın, gücümüzün, zamanımızın ve her imkânın hakkını vermemiz
lâzımdır.
Cenab-ı Allah:
“Ey Ġman Edenler! Sabredin, düĢmanlarınıza karĢı sabır yarıĢı yapın. Hudutlarınızda
nöbet bekleyin. Allah'tan korkun ki, kurtuluĢa eresiniz” (Al-i Ġmran:200) buyurmuĢtur.
Sevgili Peygamberimiz de:
“ġüphesiz cennetin kapıları, kılıçların gölgesi altındadır.” (Müslim:6/146) buyurarak
cennetin kolay olmadığı bildirmiĢtir.
Cihad kolay bir iĢ değildir. Fedakârlık iĢidir. Nefsini yenen iman sahiplerin iĢidir.
Sabırla sürekli yapılmalıdır. Zira diğer ibadetlerin kazası olur da cihadın kazası olmaz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 278
Mustafa ÖSELMİŞ
Cihad gençlik heyecanı ile yapılan bir iĢ olmadığı gibi hayatın belirli dönemlerinde
belirli kiĢi ve kuruluĢların görevi de değildir.
Peygamberimiz savaĢ dönüĢü Ashabına hitaben Ģöyle buyurmuĢtur:
-
“Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz.”
Sordular:
-
“Ey Allah'ın Rasûlü, nedir büyük cihad?”
Peygamber Efendimiz Ģöyle buyurdular:
-
“Nefis ile savaĢmaktır. Mücahid, Allah itaat yolunda nefsiyle cihad edendir.”
Nefsimiz bizim en büyük düĢmanımızdır. Nefsin arzularını yenemezsek her Ģeye yenik
düĢeriz. Yapmamız gerekeni yaparız. Yapmamız gerekeni ihmâl ederiz. ÇalıĢma olmaz,
düĢünme olmaz, anlamsız, nefsin isteği doğrultuda hayat yaĢanır. BoĢ zaman artar, tatiller
çoğalır, hergün bayram olur.
Bir adam Peygambere:
-
“Ya Rasûlallah seyahat için bana izin ver” der. Peygamber ona:
-
“Ümmetimin seyahati, Allah yolunda cihada gitmektir” buyurur. (Riyaz üs Salihin)
Hayatın hiçbir devresinde Cenab-ı Allah bizi unutmazken, bizim Allah'ı ve Allah'ın
bize verdiği görevleri unutmamız olmaz. Birçoklarımızda tatili her Ģeyi bırakmak, çılgınlıklar
yapmak anlamında değerlendirmektedir. Yakınen tanıdığınız birini arıyorsunuz “Seyahate
çıktı” deniyor. Seyahatin sebebini soruyorsunuz, hiç… veya yazlık da, tatilde deniyor, aylarca
ortada yok…
Tatil, iĢ yapmama, aylarca ortadan kaybolma manasına anlaĢılmamalıdır. Tatil,
çalıĢmanın Ģeklini değiĢtirmektir. Önce Ģunu belirtmek gerekir ki, Ġslâm‟da ne tali vardır ne
de emeklilik. Ġslâm her yaĢta hayatın her devresinde dinamizmi emreder. Seyahat de,
dinlenmek de Allah rızasına uygun olarak gerçekleĢmelidir.
Cihad haçtaki Ģeytan taĢlamaya benzemez. Bilgi ister, sabır ister, fedakârlık ister,
devamlılık ister. Sonuç ise Cenab-ı Allah'a aittir. Bize çalıĢmak düĢer.
Cenab-ı Allah:
“Onlar, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. Kafirler istemeseler de Allah
nurunu tamamlayacaktır.” (Tevbe:32) buyurarak endiĢeye mahal olmadığını, nihai zaferin
Ġslâm‟ın olacağını vaat etmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 279
Mustafa ÖSELMİŞ
Al-i Ġmran Sûresinin 139. ayetinde de:
“GevĢemeyin, üzülmeyin, inanmıĢsanız mutlaka en üstünsünüzdür” buyrularak
zaferin, inananların olacağı müjdesi verilmiĢtir.
Allah'ın bu vaad ve müjdesi, bize güç kaynağı olmalı, kalbinde ve kalıbında cihad
ruhu olmayanlar bile harekete geçmelidir.
Emeviler zamanında Ukbe b. Nâfi, atını denize sürer ve der ki:
Ya Rabbi, bu deniz önümde engel olmasaydı, adını daha da ileriye götürürdüm,
demiĢtir.
Dünyada sevabı ve faydası olmayan bir iĢin ahirette de faydası yoktur.
H – CĠHAD SAYILAN DAVRANIġLAR
Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
“Allah yolunda mallarınız harcayın. Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın.
Cihad edenlere maddi manevi yardımda bulunun. Çünkü Allah iyilik yapanları ve ihsanda
bulunanları sever.” (Bakara:195)
Cihad çok yönlü bir harekettir.
Bir hadiste : “Kim Allah yolunda bir harcama yaparsa, karĢılığını yediyüz kat alır”
buyurur. (B. Hadis Külliyatı : 3/6105)
“Kim Allah yolunda cihad edene yardım ederse, o cihad ettiği müddetçe sevabına
iĢtirak eder.” (Ġ.Canan Hadis Ans : 17/859)
Cihad, insanın sadece kılıç sallaması değildir. Ġnsanın nefsi için, ailesi için gösterdiği
çaba cihattır. Hayırlı evlat ve iyi insan yetiĢtirmesi cihattır. BaĢkalarına muhtaç olmamak için
çalıĢması da cihattır. (Ramuz:362/8)
Bugün ihtiyaç sahibi ailelerin ihtiyacını karĢılamak da cihattır. (B. Hadis
Külliyatı:3/6108)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 280
Mustafa ÖSELMİŞ
Cihad niyeti de cihattır. Kötülüğe karĢı çıkmak ve razı olmamak, hatta kalbi ile buğz
etmek de yani kötüyü kötü görmek de cihattır, cihat sevabı kazandırır.
Ġslâm‟ı güzel bir Ģekilde temsil etmek, dinin güzel gördüğü Ģeyleri tavsiye etmek,
kötülükleri nehyetmek, sabır gereken yerde sabretmek cihattır.
Fitne ortamında ibadetle meĢgul olup fitnelerden ve insanların Ģerrinden uzak kalmak
da cihattır.
Bir hadislerinde Peygamber (s.a.) Ģöyle buyurur:
“Cihada iĢtirak etmeyen ya da bir gaziyi techiz etmeyen veya gazinin ailesi ve
çocukların bakmayı üslenmeyenleri Allah büyük belaya uğratır.” (Ebu Davut, Cihad:17)
hayatının bir kısmını gafletle geçirenler, hayatlarının kalan kısmında daha çok
çalıĢmalı ve diyet ödemelidir. Ebu Cehil‟in oğlu Ġkrime öyle yapmıĢtır.
Müslüman gevĢemeyecektir. Ġnanan insan her zaman üstündür. (Al-i Ġmran:139) Allah
nasıl olsa nurunu tamamlayacaktır. (Tevbe:32) Allah inananları hiçbir zaman terk etmemiĢ ve
yalnız da bırakmamıĢtır. Gösterilen gayretlerin de mükafatını zafer olarak, saadet olarak
mutlaka vermiĢtir. Ahiretteki mükafatı da ayrıdır.
Halife Ömer (r.a.) Kumanda Amr B. As‟a gönderdiği mektupta:
“Bana gönderdiğin mektubunda Rumların çok sayıda asker topladığından
bahsediyorsun. Allah, Peygamberle beraberken bize sayımızın ve ordumuzun çokluğu
sebebiyle zafer kazandırmadı. Biz Peygamber (s.a.) ile birlikte savaĢırken, yanımızda sadece
iki atımız vardı ve biz develere de nöbetleĢe biniyorduk. Uhud savaĢında da peygamber (s.a.)
ile birlikte idik. Yanımızda sadece Allah'ın elçisinin bindiği bir tek at vardı. Allah,
düĢmanlarımıza karĢı bize yardım ediyor ve bizi düĢmanlara galip getiriyordu” diye yazarak,
endiĢeye mahal olmadığın belirtmiĢtir.
Her zaman iman, Müslümanlar için güç kaynağı olmuĢtur. Sayılarının silahlarının
üstünlüğü ile değil, iman ve ideal üstünlüğü ile akıl almaz zaferler kazanmıĢlardır. Ġnanıyoruz
ki, Allah her zaman inananlarla beraberdir. Zafer inananlarındır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 281
Mustafa ÖSELMİŞ
H – CĠHAD ETMEDEN CENNETE GĠRĠLMEZ
Cihad, etmeden, cihad niyeti taĢımadan ölümü güzel bir ölüm olarak görmüyor
peygamberimiz.
Allah bize hiçbir zorluk yüklememiĢ, yapamayacağımız emretmemiĢtir. Onun için
kimsenin mazereti olamaz. Kimse hizmetten kaçmak için bahane uyduramaz.
Bir de Ġslâm da yapılan bir Ģey Allah rızası için olmadıkça hiçbir değeri yoktur.
Ahirette sevap olarak karĢılığı da olmayacaktır.
Bir adam Hz. Peygamber (s.a.)‟a:
“Bir kimse Allah yolunda cihad arzu ettiği halde bir de dünyalık isterse, durumu
nedir?” diye sorar:
Hz. Peygamber de :
-
“Hiçbir sevap yoktur.” Diye cevap verir.
Adam aynı soruyu üç defa tekrarlar. Peygamber (s.a.) da üç defa “Ona hiçbir sevap
yoktur.” Cevabını verir. (Ġ. Canan, Hadis Ans : 4/1042)
Ġstiklâl savaĢından sonra köy mezarlığında dolaĢan bir gazi yanındaki arkadaĢına bir
mezar gösterip : “Bu vurdu”, baĢka birin gösterip : “Bu vuruldu” diğeri içinde : “Bu hem
vurdu, hem vuruldu.” Cepheye değil dağa kaçanın mezarını göstererek : “Bu leĢ ne vurdu, ne
de vuruldu” demiĢtir.
Cihad, her türlü endiĢenin, hesabın üstünde sırf Allah rızası için yapılırsa cihattır.
Allah rızası için yapılmayan hiçbir amel insanı kurtarmaz. Bu konuda Ġslâm Tarihimizden
birkaç olayı örnek olarak verelim:
Abdullah b. Zübeyr, Haccac tarafından kuĢatılınca annesine:
Herkes beni bırakıp kaçtı, düĢman da teslim olmaya çağırıyor ne yapayım? Diye
haber gönderir. Annesi:
Bu iĢe Allah rızası için baĢlamıĢ isen hak bildiğini yolda öl. Yok eğer, menfaat için
baĢlamıĢ isen o zaman ne yaĢamanda, ne de ölmende hayır vardır” diye cevap vermiĢtir.
Hz. Ebubekir‟in oğlu müslüman olmamıĢtır. Bedir savaĢında baba oğul karĢı karĢıya
geldiler. Daha sonra müslüman olan oğlu babasına:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 282
Mustafa ÖSELMİŞ
“SavaĢ boyunca karĢıma geldin durdun ama kıyarak ok atıp, kılıç sıyıramadım”
deyince EbuBekir (r.a.):
“SavaĢ boyunca gözlerim hep seni aradı durdu ama bulamadı. Eğer bir görseydim,
kafanı gövdenden ayırarak cehenneme gönderecektim.” DemiĢtir.
Üzerine cihad farz olup da cihad etmeyenin vay haline!
Dinimizin Allah'ın rızasını kazanmanın, cennete girmenin yollarını göstermiĢtir.
Cenab-ı Hakk Ģöyle buyurur:
“Allah erkek ve kadın mü‟minlere, altlarından ırmaklar akan cennetle sokmak, orada
ebedi olarak bırakmak ve günahların af etmek için cihadı emretti. Bu Allah katında büyük bir
kazançtır.” (Fetih Sûresi:12)
“Yoksa içinizden Allah cihad ederleri ve sabredenleri ayırt etmeden cennet gireceğiniz
mi sanıyorsunuz?” (Al-i Ġmran Sûresi:142)
Uhut seferine çıkılacağı zaman topal olan Amr b. Cemuh atının kılıcının
hazırlanmasını isteyince oğlu yaĢlı ve topal olduğu için mazeretli olduğunu söyleyince Amr
(r.a.) oğluna Ģöyle demiĢtir.
“Yazıklar olsun! Bedir muharebesinde cenneti kazanmama mani oldun, Uhut seferinde
de mi nimetten alıkoyacaksın?”
Allah Rasûlüne sormuĢlar:
-
Ġmanda sonra en faziletli amel hangisidir? Cevap:
-
Cihattır, olmuĢtur. (Buhari, Ġman:18) ve Ģöyle bildirmiĢtir.
-
“Allah yolunda ayağı tozlanana cehennem ateĢi değmez.” (B. Hadis Kül : 3/6091)
-
“Cennet, kılıçların gölgesi altındadır” (Age:3/6095)
“Kim Allah için, Allah yolunda, Allah'ın adını, devenin iki sağımı arasında geçen
zaman kadar yer yüzüne yaymaya çalıĢırsa, cennet ona vacip olur.” (K.Sitte:3/990)
Buna göre cihadı terk eden cennete giremez.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 283
Mustafa ÖSELMİŞ
SONUÇ
Cihad, günlük yapılan iĢler değildir. Sürekli, her zaman, her yerde ve her biçimiyle
yapılmalı, topyekün bir mücadele olmalıdır. Nefsimizle, yakınlarımızla, içinde yaĢadığımız
toplumu saran tehlikelerle, inancımızı, milletimiz tehdit eden ideoloji ve güçlerin hepsiyle,
psikolojik, ekonomik, siyasi ve kültürel her alanda yürütülmelidir. Zira mücadele bir bütün
teĢkil etmezse netice alınamaz.
Cihad, belirli kiĢilerin, belirli zümrelerin iĢi değildir. Ayrıca hayatın belirli
dönemlerinde yapılıp diğer zamanlar terk edilemez. Yalnız ferdi kurtarma hareketi de
değildir. Zira insan, kendi yükünün yanında daha nicelerinin de yükünü omuzlarında taĢır. Bu
bakımdan cihad, toptan, sınırsız ve kesintisiz kurtuluĢ hareketi değildir.
Cihadın en büyük özelliği, tavizsiz, inancını yaĢamak, sabırla propaganda etmektir.
Ġslâm tarihine bakacak olursak; Peygamberin ve ashabının def ettiklerini, yöneltilen her
tehlikeye karĢı ideolojik bir birlik halinde karĢı koyduklarını ve ancak bu sayede zafere
ulaĢtıkların görürüz. Taviz veren, sabır gösterilmeyen ve bir ideolojik birlik halinde olmayan
hiçbir faaliyet uzun vadeli olmamıĢ, hedefine de asla ulaĢmamıĢtır.
Gayret… Cennet için gayret… Zillet için gayret… ĠnĢallah muvaffak olacağız
nihayet…
M. Akif‟in ifadesiyle:
“ Ecdadını zannetme asırlarca uyurdu,
Nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu.
Üç kıtadan kaynayan izleri Ģahit,
Dinlenmedi birgün o nebiyi mücahit.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 284
Mustafa ÖSELMİŞ
11. BÖLÜM
LANET VE LANETLĠLER
Lanet: - Kötüleme demek.
-
Kötülüğü istemek demek.
Birinin Allah‟ın af ve merhametinden uzak olması demektir.
Mel‟un: - Lanete uğramıĢ, lanetlenmiĢ,
-
Cezaya çarptırılmıĢ, çarptırılacak,
-
Allah‟ın rahmetinden uzak kalmıĢ demektir.
Bugün ne yazık ki; dizilerde, filmlerde çokça kullanılan bir kelime var; “Lanet”
vasıtalarda, sokaklarda, iĢyerlerinde ve evlerde çokça duyulan bir kelime var; “Lanet”.
Terbiye ve inancı zayıf olanların ağzında “Lanet” var.
“Kahrolsun”, “ Lanet olsun”, “Allah kahretsin”, “Allah lanet etsin” kelimeleri ana
babaların ağzında, çocukların ağzında… “DeĢarj oluyorum” diyenler daha çok strese girerler.
Ġnsanlara güzel Ģeyler, güzel kelimeler öğretmezseniz, ihtiyaç duyduğu inancı
veremezsiniz, istenmedik Ģeyler olur, duymak istemediğiniz kelimeleri duyarsınız.
Lanetleyen, kendini lanetler.
Kötü duygular, kötü sözler, kötülüklerin habercisidir. Ġyilikler için ya hayır söylemek
ya da susmak gerekir. Kem söz sahibine aittir.
Bu bölümde sizlere:
-
Ġnsanın kendini lanetlemesinden,
-
BaĢka insanları lanetlemesinden,
-
Mahlukatı lanetlemesinden,
-
Ana babanın lanetinden,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 285
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Büyüklerin lanetinden,
-
Allah‟ın kimi niçin lanetlediğinden,
-
Peygamberimizin kimi niçin lanetlediğinden bahsedeceğiz.
En önemlisi de bu bölümde bakalım biz lanetleyen ve lanetlenen insan mıyız? Lanetli
iĢler mi yapıyoruz, bunu göreceğiz.eğer böyle ise vazgeçme ve kurtulma fırsatı bulacağız.
Rabbim doğruları söyletsin, etkili söyletsin ve faydalandırsın inĢallah.
A – LANET NEDĠR ?
LANET ETMEK DOĞRU MUDUR?
Ġslam‟da bir baĢkasını ayıplamak, iftira etmek, kusur izafe etmek, “Lanet olsun”,
“Kahrol” gibi kötü söz söylemek “Mel‟un” gibi kötü lakap takmak, çirkin ve kaba konuĢmak,
sövmek…..yasaktır. baĢkasının kötülüğünü isteyen kendi kötülüğünü istemiĢ olur.
- Hz. Peygamber: “ Laneti çok yapanlar, kıyamet günü Ģefaatçi olamazlar, Ģahid de
olamazlar.” (K. Site: 14/532)
- “Birinize, Allah‟ın laneti, Allah‟ın gazabı ve cehennem temennisiyle bedduada
bulunmayın”
Lanet, Allah‟ın rahmetinden uzak kılmaktır. Onun için mü‟mine lanet okunmaz, küfürle
itham edilmez.
- Hz. Üsame bir düĢmanı ile savaĢmaktadır. Öldüreceği sırada müĢrik kelime-i tevhidi
söyler. Üsame ölümden kurtulmak için söylüyor diye düĢünür.
Peygamber durumu öğrenince üzülür, Üsama‟ye:
-
“Lailahe illallah” diyeni ne diye öldürdün? der.
-
“Ölümden kurtulmak için söyledi” deyince
(Peygamberin üzüntüsü karĢısında Üsame: “KeĢke o günden sonra Ġslam‟a girseydim
demiĢtir.)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 286
Mustafa ÖSELMİŞ
Peygamber: Onun samimi olmadığını kalbini yardın mı ki söylüyorsun”
der. (K. Site: 1/102)
- Ġnanmayanın da lehinde duayı Cenab-ı Allah yasaklıyor. “kafir olarak ölüp, cehennemlik
olanlar akraba dahi olsalar onlar için af dilemek Peygamberlere de, inanana da yakıĢma z.”
(Tevbe: 113)
- “ Ġnandığı apaçık olana da lanet onu öldürmek gibidir.” (Buhari: 44)
Hz. Peygamber: “Mü‟mine karĢı aleyhinde Ģeytana yardımcı olmayın” buyurur.
Lanet, bazen kötüye, kafire, zalime karĢı tavır koymaktır. Tepki göstermektir. O da her
zaman değil.
Kur‟an‟da “lanet”, inançsızlar, bozguncular, fitneciler, yalancılar ve namuslu kadına
iftira atanlar için kullanılmıĢtır.
Ġslam‟da cezasını çeken günahkara lanet okunmaz. Çünkü cezanın günahına kefaret
olacağına inanılır. Günahtan kurtulacağı düĢünülür.
KiĢinin inancı varsa, onu da Allah‟ın rahmetinden mahrum edecek lanet yapılmaz.
Böylesi için Allah‟tan hidayet dilenir.
Günahkar dinden çıkmadıkça lanet okunmaz.
Küçük günahlar için lanet okumak caiz değildir.
Günahı açıktan iĢlese de günah iĢleyene lanet edilmez. Belki tevbe edecektir. Ona öğüt verilir.
“Allah ıslah etsin” denir.
Bir kimsenin helakını, kahrını, acı çekmesini istemek günahtır. Çünkü insana zarar vermemek
esastır.
Bir insana lanet etmek, karamsarlığına sebep olur, dönüĢünü tevbe etmesi önler.
Lanet, lanetliyi bizden uzaklaĢtırır.
Ana babanın ve mazlumun bedduasından, lanetinden kaçınmak lazımdır.
Peygamberimiz: “ Bir kimseye lanet etmeyin. Çünkü, Ģeytanın iĢini kolaylaĢtırmıĢ
olursunuz” buyurmuĢtur.
Biri laneti, bedduayı hak etse de yapılmamalıdır. Çünkü sevaplı bir iĢ değildir. Elde
edilecek bir menfaat yoktur. Allah‟a havale edilirse, çok daha uygun olur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 287
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir de Allah kula cezalandırma yetkisi vermemiĢtir.
Bu konuda Allah Resulü Ģöyle der:
“Sahibinin ağzından lanet çıktığı zaman bakar. Eğer yöneltildiği kimse
de kendisine yol bulursa ona gider. Aksi halde kendisinden çıktığı kimseye döner.” (Ramuz el
Ehadis: 43/11)
“Kul bir Ģeye lanet ettiğinde, o lanet göğe çıkar. Gök kapıları kapanır,
giremez. Sağa sola gider. Kalacağı yere giden bir yol bulamayınca, edilene gider. Layıksa
onda kalır, layık değilse söyleyene döner”. (Ramuz el Ehadis: 103/12)
-
“Gücün yeterse, kimseye lanet etme.” (Ramuz:150/8)
-
“Lanet etmek, sıdıkların Ģanından değildir.” (Riyaz üs Salihin: 3/139)
(R.S:3/140)
“Lanet edenler kıyamet gününde ne Ģefaatçi ve ne de Ģahid olabilirler.”
“Hiç biriniz, diğerine: Allah sana lanet etsin, Allah‟ın gazabına uğra,
cehennemde yan, gibi beddualarla lanet etmeyiniz” (R.S. 3/140)
“Olgun bir Müslüman, kimseyi zemmetmez, lanetlemez. Sözünde,
iĢinde haddi aĢmaz, hayasızlık etmez.”(R.S. 3/140)
Peygamber ona:
“Bir kadın, bindiği devenin yürüyüĢünden sıkılarak ona lanet etmiĢti. Hz.
“Devenin üzerindeki eĢyalarını al da deveyi serbest bırak. Çünkü o
lanetlenmiĢtir.” (R.S.3/141)
Hz. Ġmran der ki: Ben deveyi görürdüm, ona kimse iliĢmezdi.”
“Kendi aleyhinize, evlatlarınızın ve mallarınızın aleyhine sakın beddua
etmeyin ki, duaların kabul olacağı saate rastlarsınız da bedduanız kabul olur.” (R.S.3/82)
Cenab-ı Allah hz. Peygambere:
“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra Ģeytan aralarını
bozar. Çünkü Ģeytan, insanın apaçık düĢmanıdır.” (Ġsra:53) diye emretmiĢtir.
Hz. Peygamber de:
“Allah ve Resulüne inanan kimse, ya güzel ve yararlı söz söylesin veya
sussun.” (Buhari edep: 31)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 288
Mustafa ÖSELMİŞ
-
“Allah kötü söz söyleyen ahlaksıza buğzeder.” Buyurur.
Cenabı Allah Ģöyle buyurmuĢtur:
“Ey insanoğlu! Mahlukatımı lanetleme yoksa lanet sana döner” ( 40
Kutsi: Hadis No:9 ) Bu konudaki hadislerde:
- “Allah‟ın celali kalbinizde büyüsün. Birinin köpeğine, eĢeğine, koyununa “Allah‟ım
onun belasını ver” diye anmayın. (Kitab üz-Züha Ver. Rekaik: 57)
- “Kimseye lanetlemeyin; çünkü lanet edenin kıyamet günü Allah yanında sıdık olması
layık değildir.” (Age:169)
- “Kim bir adamı kendi isminden baĢka bir isimle çağırırsa, melekler ona lanet eder.”
(Age:169)
- “EĢyası çalınan biri hırsıza beddua etmeye baĢlar. Hz. Peygamber: “Beddua ederek
onun ahiretteki cezasını hafifletme” buyurdu. (Büyük Hadis Külliyatı: 4/275)
- “Birbirinize Allah‟ın laneti, Allah‟ın gazabı ve cehennem temennisiyle bedduada
bulunmayın.” (Age: 4/275)
- Mü‟min, kusur bulucu, lanet edici ve terbiyesiz, kaba ve hayasız olamaz.” (Age:
4/274)
- “Büyük günahların büyüğünden birisi kiĢinin ana ve babasına lanetlemesidir.”
(Tecrid-i Sarih: 8/122)
- “Ġnanan yermez ve lanetlemez.” (Buhari, edep:320)
Demek oluyor ki, baĢkalarının kötülüğü istenmeyecek. BaĢkalarının kötülüğünü istemek
kendi kötülüğümüzü istemek olacaktır.
Güzel söz, insanın iyiliğindendir. Ġyi niyet, insanın Müslümanlığının güzelliğindendir.
Erkek hanımını zina suçu ile suçlar ve Ģahit gösterip, ispat edemezse, hakim önünde,
özel Ģekilde yemin etmeleri gerekir.
Buna lian, lanetleĢme denir.
Koca, Allah‟ın lanetini kendi üzerine çekerek yeminle iddiasını güçlendirir.
Kadın da eğer yalan söylüyorsa, Allah‟ın gazabını üzerine çekerek yemin eder.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 289
Mustafa ÖSELMİŞ
Ashabtan Hilal b. Ümeyye (ra), hanımı için zina isnadında bulunması üzerine Nur
suresinin 6-9. uncu ayetleri nazil oldu. Bu ayetlerde:
- “EĢlerinize zina isnadında bulunup da kendilerinden baĢka Ģahitleri olmayanlara
gelince, onların her birinin Ģahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa
Allah adına yemin ederek Ģahitlik etmesi, beĢinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise,
Allah‟ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.”
“Kadının kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair, dört defa Allah adına yemin ve
Ģahitlik etmesi, beĢinci defa da, eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah‟ın gazabının kendi
üzerine olmasını dilemesi, kendisinden cezayı kaldırır” denilmiĢtir.
Kısacası, hiçbir zaman hiçbir Ģeye ve hiçbir Ģekilde lanet okumamak gerekir.
ġaraba düĢkün biri birkaç defa cezalandırılır. Bir türlü uslanmaz. Yine içmiĢ dolaĢırken
Hz. Ömer:
-
Hay kahrolasıca, yine mi sen ? demiĢ,
Hz. Peygamber:
-
“Ona lanet okuma” demiĢtir.
Bir Ģeyi yapmıyoruz, eksik yapıyoruz, terslik oluyor: “Allah belanı versin”, “Kahretsin”
diyoruz, sövüyoruz…
Bazen ölmüĢlere bile dil uzatıyor, sövüyor, lanetliyoruz. Hep kaybedenlerden oluyoruz.
Lanet etmek, lanet edilmektir. Lanetlilerden olmaktır.
Rabbim bizi lanet eden ve lanet edilenlerden etmesin. Lanetli iĢ yapanlardan da etmesin.
ÖZET OLARAK BURADAN ÇIKAN NEDĠR?
Buna göre; Ġslam‟da hiçbir Ģeye hiçbir kimseye lanet okunmaz, beddua edilmez.
Lanet, Allah‟ın rahmetinden uzak kılmak olduğu için bir Müslüman‟a asla lanet
okunmaz “Lanet olsun” denmez. Suçlu olsa da denmez. Bu konuda bilhassa hak sahibi ana
babalar evlatları için çok dikkatli olmalıdır. Olur olmaz yerde bela okumamalıdır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 290
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir de cezasını çeken bir insana bela, lanet okunmaz. Çünkü çekilen ceza günaha
kefarettir.
Ġnançsıza da lanet okunmaz. Ona da Cenab-ı Allah‟tan hidayet dilenir.
Ġslam‟da günahkarında kahrı, helakı istenmez. Çünkü Ġslam‟da zarar vermemek esastır.
Bir insan için kötü düĢünmek, kötü konuĢmak, o insanın dönüĢünü, değiĢmesini önler.
Lanet edilen, küfürle itham edilen layık değilse lanet geri döner.
Sevgili Peygamberimiz hadislerde gördüğümüz gibi lanet etmememizi emrediyor.
Laneti iyi bir Müslüman‟a yakıĢtıramıyor.
Müslüman‟ın lanet okumaması, beddua etmemesi ve sözün en güzelini söylemesi
isteniyor.
Yalnız insana değil, hayvana, hatta bütün mahlukata lanet edilmemesi emrediliyor.
Ayrıca baĢkalarına lakap takılıp, isminin dıĢında çağırılmaması emrediliyor. Böyle
yapılırsa, meleklerin lanet edeceği haber veriliyor.
Müslüman, Allah Resulüne göre kusur bulucu ve beddua edip, lanet okuyucu değildir.
Bazen “lanet olsun bana” diyerek kiĢi kendini lanetliyor. Bu doğru değildir.
Bir de en büyük laneti, kiĢi kendini yetiĢtirmeyene okuyor, ahirette de yakasına
yapıĢacak. Buna da dikkat edilmesi ve bu duruma da düĢülmemesine dikkat edilmelidir.
YetiĢtirilmeyen evlat Allah‟a:
- “Ya Rabbi! Bundan benim intikamımı al!” diyecek. Onun için lanetlenen ana baba
olmayalım.
B – BÜYÜKLERĠN DĠLĠNDEN LANET
Ġmam-ı Gazali:
- Bir yerde münkar bulunsa, onu izale mümkün olmadığı takdirde oraya gitmek
haramdır. Orada hazır bulunana Allah‟ın laneti nazil olur.” (G.M.F. 2/263 H. Günenç)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 291
Mustafa ÖSELMİŞ
- Hz. Ömer (RA), tavuğu hedef yapıp ok atan birilerini görür ve onlara:
Bunu kim yaptı? Bunu yapana Allah lanet etsin. Zira canlıyı hedef edinene peygamber
lanet etmiĢtir” dedi. (Büyük Hadis Külliyatı: 4/ 273)
- Merkez Efendi, bir iftira ile Ģikayet edilir. PadiĢah tarafından Ġstanbul‟a çağırılır.
Namaz kılan padiĢaha selam vererek keramet gösterir. Suçsuzluğu anlaĢılır. Ama o, kendisini
Ģikayet edenler için “onmasınlar !” diye dua etmiĢtir.
Rahmetli Menderes‟e Bediüzaman Hazretleri:
- Ayasofya‟yı ibadete aç, ezanı aslına çevir” değilse…………….demiĢti.
Birini yaptı birini yapamadı….
- Osmanlı padiĢahlarının hastanelerde eczane bölümünde hep Ģöyle bir dua asılmıĢtır:
“Ġhtiyacı olmadığı halde ilaç alanın Allah derdini arttırsın” diye.
- Fatih Sultan Mehmed‟in Ġstanbul‟u fethedip, fetih hatırası olarak Ayasofya‟yı
vakfederken yaptığı dua vardır: “Camimi camilikten çıkaranlar, Allah‟ın meleklerin ve bütün
Müslümanların lanetine uğrasınlar, yüzlerine bakan ve kendilerine Ģefaat eden olmasın.”
- Fetihten sonra iki hapsedilmiĢ ihtiyar getirirler. Fatih sorar: - Niye hapsedildiniz?
- Konstantin bize sordu: “Türkler burayı alacak mı? Diye “Evet” dedik. Fatih tekrar
sorar:
- Bu Ģehir bizim elimizden çıkacak mı ? cevap verirler:
- Fitne artarsa, menfaat ön plana geçerse, gayri menkuller yabancılara satılırsa ve
dıĢarıdan medet beklenirse” derler. Fatih öfkelenir:
- Dilerim Allah‟tan bunları yapanlar, Allah‟ın gazabına uğrasınlar!” der.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 292
Mustafa ÖSELMİŞ
- Bir gün de Fatih Sultan Mehmet, kılık kıyafet değiĢtirip halkın arasına çıkar. Bir
vatandaĢ
gibi dolaĢır, alıĢ-veriĢ yapar. Bir dükkana girer, 3-5 Ģey alır, “Ģunu da”
der demez satıcı:
- “Onları komĢumdan al, ben siftah ettim, o etmedi” der. Bu Fatih‟in çok hoĢuna gider,
ve:
- “Bu ahlak bu milletteyken bu millet yıkılmaz. Bu milletin ahlakını bozanlara Allah
lanet etsin” der.
- Yavuz Selim, Mercidabık zaferini kazanmıĢ, Halep, ġam ve Suriye‟yi zaptetmiĢti. Bu
sırada hazine para sıkıntısı çekiyordu. Defterdar, padiĢaha bir teklif yazısı ulaĢtırdı: “ Hazine-i
Hümayundaki akçe darlığını gidermek için bugün bir fırsat çıkmıĢtır. ġam‟daki emirlerden
biri vefat etti, altı aylık bir çocuk ile, külliyetli miktarda bir meblağ bıraktı. Çocuğun itlafı ve
meblağın hazine için zaptı hususunda ferman padiĢahındır.” Diyordu. Bunu okuyan Selim,
mektubun altına:
Benim defterdarım! Biz buralara kadar halkın malını müsadere etmek için değil, ülkeler
almak, halkı rahat ve huzura kavuĢturmak için geldik” diye yazdıktan sonra: “Müteveffaya
rahmet, malına bereket, oğluna afiyet, gammaza da lanet!” diye ilave etti. Defterdar, böyle bir
zılgıtla kurtulup, baĢını kaybetmediği için Ģükretti. (T.Ünal. Osm. Faz. Mücadelesi, 78)
Alimin, veli kulların ve büyüklerin bedduası silah gibi tesirlidir. Onların bedduasına
hedef olunmamalıdır.
Peygamberimiz “kendi aleyhinize, evlatlarınız ve mallarınız aleyhine beddua etmeyin.
Belki duaların kabul olacağı bir zamana rastlar da bedduanız kabul olur” buyurarak beddua
edilmemesini istemiĢtir. (Ahmet ġahin, Dualarımız: 44)
Peygamberimiz (AS) kendisini taĢlayanlara, sıkıntı verenlere bile beddua etmemiĢtir.
Beddua et Ya Resulallah!” denildiğinde: “Ben lanet peygamberi değilim” cevabını vermiĢtir.
“Falana lanet et ya Resulallah!” diyenlere cevap olarak: “ Allah‟ım onları ıslah et!”
duasını yapmıĢtır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 293
Mustafa ÖSELMİŞ
Sonuç olarak; büyüklerin bedduasından kaçınmak gerekir. Büyüklerin bedduasını alan
iflah olmaz, iki yakası bir araya gelmez. Çünkü büyüklerin duası geçer.
Ananın babanın da duasına engel yoktur. Peygamber (AS): “Babanın duası perdeyi
deler” buyurmuĢtur.
C – MAHLUKATA SÖVMEK VE LANETLEMEK
- “Bir Müslüman‟a sövmek fıskdır. Onunla kıtal etmek küfürdür.” (R.Salihin:3/145)
- Müslüman ölülerine sövmeyin, ayıplarını söylemeyin. Çünkü onlar ahirete
götürdükleri iyi veya fena amellerin cezasına eriĢeceklerdir. (R.S. 3/147) buyurmuĢtur.
Peygamberimiz
Allah Ģöyle buyurdu: “Ademoğlu zamana söverek beni üzüyor. Çünkü
gece gündüzü ben çeviririm” (K.Sitte: 14/541)
14/544)
“Sakın rüzgara lanet etmeyin” (K.Sitte: 14/542)
Ölüler hakkında kötü konuĢmayın. Sonra dirileri üzersiniz. (K.Sitte:
“Horoza sövmeyin. Zira o namaz için uyandırıyor.” (K.Sitte. 14/546)
buyrularak Allah‟ın yarattığı Ģeylere sövülüp, lanet okunmaması emredilmiĢtir.
“Allah‟tan baĢkasına tapanlara ve putlarına sövmeyin; sonra onlarda
bilgisizce düĢmanca Allah‟a söverler…” (En‟am:108) ayeti ile de lanete sebep olunmaması
konusunda uyarı yapılmıĢtır.
Kelime-i ġahadet getiren kimse büyük günah da iĢlese, sövülüp, lanetlenip küfürle
itham edilmez. Namaz kılmayan lanetlenmez. Namaz, Allah‟la kul arasında olan bir Ģeydir.
- Kim kendine haksızlık edene beddua ederse, dünyada intikamını almıĢ olur.”
(B.Hadis: 5/240)
- Rüzgar bir adamın elbisesini savurtunca, adam rüzgara lanet etti. Peygamber: “Ona
lanet etme” buyurdu. (Age: 4/276)
- Ölülerinize sövmeyin. Onların iyiliklerini söyleyin kötü hallerini söylemekten uzak
durun.” (Age: 4/276)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 294
Mustafa ÖSELMİŞ
- “Zaman bozuk demeyin. Çünkü zamanı yaratan Allah‟tır. Kötü olan zaman değil,
insan ve insanın yaptıklarıdır. Allah‟ın yarattığı hiçbir Ģeyi beğenmemezlik etmeyiniz ve
sövmeyiniz” buyuran peygamber (as) sövmeyi ve laneti yasaklamıĢtır.
- Süleyman Bin Ceza: “ Ey oğul, kimseye lanet etme. Zira o lanete müstahak değilse,
sana döner. Hayvanata dahi lanet etme, zira melekler sana lanet eder” demiĢ, lanetin geri
döneceğini ifade etmiĢtir. (Dini Terimler Sözlüğü: 317)
Demek ki; Allah‟ın yarattığı canlı, cansız hiçbir Ģeye sövülmeyecek, ölülere dil
uzatılmayacak. BaĢkasının inancına da dil uzatılmayacaktır.
Allah‟ın mahlukatına sövene, melekler lanet okur.
D – LANETLĠLERDEN UZAK DURMAK
Hz. Peygamber (AS) der ki:
-
“Ġnsanları helak olan bölgelere kıyamete kadar lanet yağar.”
Allah Resulü Tebul seferine giderken Semud Kavminin helak olduğu Hıcır Ģehrinde
konaklamıĢtı. Allah Resulü kısa bir süre sonra oradan ayrıldı. Hırkasını yüzüne örttü,
hayvanını hızlıca sürdü ve ashabına:
“Kendilerine zulmeden insanların eğleĢtiği yerde eğleĢmeyin ki, onlara
dokunan azab, size de dokunmasın. Buraların suyundan içmeyin, bu sular ile abdest almayın,
bu sular ile piĢen yemeği yemeyin.” (K.Sitte: 6/263) demiĢtir.
Hac sırasında peygamberimiz Müzdelife‟den Mina‟ya giderken Muhassir Vadisinden
geçerken Müslümanların hızlıca geçmesini istemiĢtir. Burası Ebrehe‟nin ordusunun helak
olduğu yerdir.
Babil halkının depremle helak olduğu yerde; Hz. Ali (RA) namaz kıldırmamıĢtır.
Sebebi sorulunca: “Burası lanete uğramıĢ yerdir” cevabını vermiĢtir.
Buralarda yaĢayanların huy ve hastalıklarının geçebileceğinden böyle davranılmıĢtır.
Hz. Peygamber (AS) Ģöyle buyurmuĢtur:
“MüĢriklerle beraber yaĢamayın, onlarla oturup kalkmayın kim onlarla yaĢar, onlarla
oturup kalkarsa ve onların ahlakı ile ahlaklanırsa, onlar gibi olur.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 295
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Ömer (RA) : “Allah düĢmanlarının bayramlarında onlara iĢtirak etmekten
sakınınız” der.
Abdullah Bin Amr da:
“Kim yabancı yerde mülk edinir, onların bayramlarına katılır, kendini
onlara benzetir ve bu hal ile ölürse, kıyamet gününde onlarla haĢrolunur” demiĢtir. (Tıbb-ı
Nebevi Ars : 1/120-121)
Hz. Ali (RA) Allah Resulü beni mezarlıkta namaz kılmaktan men etti.
Babil topraklarında da namaz kılmaktan men etti ve Ģöyle dedi: “Zira orası mel‟undur.”
(K.Sitte: 8/130) (Not: Babil en çok sihrin bilindiği ve yapıldığı yerdir)
Biri devesini lanetleyince Peygamber (AS): “Devenin üstündeki eĢyaları
al, deveyi salıver. Çünkü o artık lanetlenmiĢtir.” (Büyük Hadis Külliyatı:4/277)
Demek ki, lanetli yerden, lanetlilerden uzak durulacak, günah ortamlarında
günahkarlarla eğleĢilmeyecektir. EğleĢenin nasibi lanettir.
E – ALLAH KĠMĠ NĠÇĠN LANET EDER
Cenab-ı Allah Kur‟an‟da Ģöyle buyurur:
(Araf:44)
-
“Haberiniz olsun, Allah laneti zalimler üzerinedir” (Hud:18)
“Bir müradi: Allah‟ın laneti zalimlerin üzerinde diye nida eder.”
“Ayetlerimi az bir paha ile satmayın benden korkun.” (Bakara:41)
“Allah‟ın kitabından gizleyip, onu az bir paha ile değiĢenler yok mu, iĢte
onların yiyip karınlarına doldurdukları ateĢten baĢka bir Ģey değildir. Kıyamet günü Allah, ne
kendileriyle konuĢur ve ne de onları temine çıkarır. Arada onlar için can yakıcı bir azab
vardır.” (Bakar:174)
-
Allah bozguncuları sevmez.” (Bakara:205)
“Faiz yiyenler, kabirlerinden Ģeytan çarpmıĢ kimselerin cinnet
nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar.” (Bakara:275)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 296
Mustafa ÖSELMİŞ
“Müminler, Mü‟minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu
yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur.” (Ali Ġmran :28)
“Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerini
katılaĢtırdık…” (Miada:13)
“Ayetlerimizi az bir bedel karĢılığında satmayın. Kim Allah‟ın indirdiği
ile hükmetmezse, iĢte onlar, kafirlerin ta kendileridir.” (Miada: 44)
“ Ey Muhammed! Onlar için ister af dile, ister dileme, onlar için yetmiĢ
kez af dilesen de Allah onları asla af etmeyecek. Bu onların Allah ve Resulünü inkar
etmelerindendir. Allah fasıklar topluluğunu hidayete eriĢtirmez.” (tevbe:80)
Ali Ġmran 61‟de : Yalancıları lanetliyor.
Ali Ġmran 87‟de : Zalimleri lanetliyor.
Nisa 52‟de
: Batıla tapanları lanetliyor.
Muhammed 22-23‟de : bozguncuları lanetliyor.
Fatih 6‟da: Kötü zanda bulunanları, Müslümanlar için kötülük isteyenleri lanetliyor.
Araf 165-166‟da: “Yasak edilen Ģeylerden vazgeçmeyenleri aĢağılık maymunlar ettik”
buyuruyor.
Miada 60‟da : “Allah gazap etti, maymun, domuz ve puta tapanlar olarak
cezalandırdığını” bildiriyor.
Buruç 7‟de: “Mü‟minlere yapılmakta olan iĢkenceyi seyrettikleri için onlar lanetlendi”
buyuruyor.
“ Kafir olarak ölüp, cehennem ehlinden oldukları belli olunca, akraba
dahi olsa, Allah‟a ortak koĢanlar için af dilemek ne peygambere ne de mü‟minlere yakıĢır.”
(Tevbe:113)
“ Ebu Leheb‟in eli kurusun, kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda
vermedi. O, alevli bir ateĢte yanacak. Odun taĢıyıcısı olarak ve boynunda hurma lifinden
bükülmüĢ bir ip olduğu halde karısı da ateĢe girecek.” (Tebbet Suresi)
“O Ģehirde dokuz kiĢi (elebaĢı) vardır ki, bunlar yeryüzünde
bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaĢmıyorlardı.” (Neml:48)
“Kim beni anmaktan yüz çevirirse, Ģüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı
olacak ve biz onu kıyamet günü kör olarak haĢredeceğiz.” (Taha: 124)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 297
Mustafa ÖSELMİŞ
Allah azab olan kavimlerden Ģöyle bahsediyor.
-
“Onları korkunç ses yakaladı.” (Hıcır: 73)
-
“Üzerlerine taĢlar yağdırdık.” (Hıcır: 74)
-
“Alçaltıcı yıldırım onları çarptı.” (Fussilat: 17)
-
“Zorlu bir sarsıntı ile helak ettik.” (Hakka:5)
-
“Onları dalgalarla boğduk.” (Hu:43)
-
Cennetin içindekiler sorar:
“Sizi bu yakıcı ateĢe sokan nedir?”
Cehennemdekiler cevap verir:
“Biz namaz kılanlardan değildik.” (Müddesir: 40 – 42)
“Öyle bir nesil ki, namazı bıraktılar. Nefislerinin arzularına uydular. Bu
yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekeceklerdir.” (Meryem: 59)
“O gün zalim kimse, piĢmanlıktan ellerini ısırıp Ģöyle der: KeĢke falanı
dost edinmeseydim.” ( Furkan: 27-28)
Dünyada ahireti inkar eden; “ÇürümüĢ kemikler mi dirilecek, toprak
haline geldikten sonra hesaba mı çekileceğiz?” diyen, arkadaĢını cehennemin ortasında görür.
Ona: “Sen az daha beni de saptıracaktın. Rabbimin nimeti olmasaydı bende senin yanında
olurdum.” (Saffet 52-57)
Peygamber (AS) Ģöyle buyurur:
-
“Allah, Kur‟an‟a uyanları yüceltir, uymayanları alçaltır.” (Müslim:
2/817)
“Allah Kur‟an dolayısıyla nice toplulukları yüceltmiĢ nicelerini de zelil
kılmıĢtır.” (Ali Yardım, Müslüman ġahsiyeti: 371)
-
“Allah‟a karĢı yalan uydurandan zalim kimdir.” (Hud: 18)
“ Ġndirdiğimiz açık delilleri kitapta insanlara gösterdiğimiz hidayet
yollarını gizleyenlere hem Allah hem de bütün lanet ediciler, lanet eder.” (Bakara:159)
Ahzap 60-61. ayetlerde: iki yüzlüler, kalplerinde fuhuĢ düĢüncesi
taĢıyanlar, Ģehirde kötü haber yayanların hepsinin lanetlenmiĢ olduğu haber verilmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 298
Mustafa ÖSELMİŞ
Cenab-ı Allah, nice nice kavimleri, iĢledikleri günahlar yüzünden lanetlemiĢ,
cezalandırmıĢ, yaĢadıkları yerleri de lanetli yerler haline getirmiĢtir. Kimini maymun yapmıĢ,
kimini domuz yapmıĢtır.
-
Allah Resulü Ģöyle buyurur:
“Allah üç kimseyi buğzeder:
-
BaĢa kakıcıyı,
-
Hırsına düĢkün olanı,
-
Gururlanan, böbürleneni” (Ramuz:93/1)
“Allah kuluna buğzedince, ondan hayayı alır. O sevimsizleĢir. Ondan
Allah emaneti de alır, merhameti de alır. Böyle olunca Ġslam‟ın esasını da ondan alır. Bundan
sonra da o kovulmuĢ Ģeytan gibi olur.” (Ramuz:23/3)
“Bir Mü‟mini kasten öldüren ebedi cehennemde kalacaktır. Allah ona
gazap etmiĢ ve lanetlemiĢtir. Ona büyük azap hazırlamıĢtır.” (Nisa: 93)
“Allah‟a karĢı verdiği sözde durmayanlar, Allah‟ın emrettiği Ģeyleri terk
edenler, fesat çıkaranlar, iĢte lanet onlar üzerinedir. Ve cehennem onlar içindir. (Rad: 25)
Namuslu Müslüman kadınlara zina iftirasında bulunanlar dünya ve
ahirette lanetlenmiĢtir.” (Nur:23-7)
Münafıklara ve kafirlere Allah ebedi kalacakları cehennem vaat etti.
Allah onlara lanet etmiĢtir.” (Tevbe: 68)
“Allah Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiĢ ve
onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıĢtır.” (Mücadele:20)
Cenab-ı “Allah kimi niçin lanetlemiĢ tekrar bir bakalım:
-
Zalimler,
-
Din ticareti yapanlar,
-
Bozguncular,
-
Faiz yiyenler,
-
Müslümanları bırakıp baĢkalarını dost edinenler,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 299
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ahitlerinde durmayanlar,
-
Allah‟ın bildirdiklerine itibar etmeyenler,
-
Allah‟ı ve Resulünü inkar edip, itaat etmeyenler,
-
Ebu Cehil ve ona yardım eden karısı,
-
Bozgunculuk yapanlar,
-
Allah‟ı anıp, zikretmeyenler,
-
Namazdan ibadetten kaçanlar,
-
Peygamberin yolunu terk edenler,
-
Ahireti inkar edenler,
-
Kur‟an‟a uymayanlar,
-
Allah‟a yalan uyduranlar,
-
Ġnsanları Allah yolundan alıkoyanlar,
-
Ġki yüzlü davrananlar,
-
Kalplerinde kötü düĢünceler taĢıyanlar,
-
Ġnsanlar arasında kötü haber yayanlar,
-
BaĢa kakıcılar, münafıklar, kafirler,
-
Hırsına düĢkün olanlar, iftira atanlar,
-
Gururlanıp; böbürlenenler, Müslüman‟ı öldürenler ve
-
Allah Resulünün sünnetini terk edip, O‟nu incitenleri Allah lanetlemiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 300
Mustafa ÖSELMİŞ
F – PEYGAMBERĠMĠZRAHMET
PEYGAMBERĠDĠR.
Peygamberimiz (SAV) alemlere rahmet olarak gönderilmiĢtir. Kendini taĢlayanlar için:
“ Ya Rabbi! Onları affet, zira onlar bilmiyorlar” demiĢ, hidayetleri için dua etmiĢtir. (Müslim
Birr:87)
-
Allah Resulüne:
Ey Allah‟ın Resulü! MüĢriklere beddua et, onları lanetle!” denmiĢti.
“Ben rahmet olarak gönderildim, lanetleyici olarak değil” (K.Sitte:
14/533) + (B.H. Külliyatı: 4/275) cevabını vermiĢtir.
Allah Resulü, bir Ģeyi sevdiyse, Allah için sevmiĢ, sevmediyse Allah için sevmemiĢtir.
Ümmetine de: “Sevginiz de, buğzunuz da Allah için olsun” demiĢtir.
Enes (RA): “ Hz. Peygamber, sövücü, hakaret edici, lanetleyici değildi.
Çok kızdığı zaman birimiz için kınama mahiyetinde Ģöyle derdi: “Sağ eli toprak olası!” neden
böyle yapıyor ve ya “Alnı toprak olası!” derdi” demiĢtir. O da: “Zaten toprak olacak”
cevabını verirdi. (Büyük Hadis Külliyatı: 4/275)
Allah Resulü, ümmetine düĢkün bir peygamberdir. O, kıyamette diğer peygamberlerin
nefsi, nefsi dediği bir anda ümmeti ümmeti diyecektir. Sadece O Ģefaat edecektir.
Allah Resulü‟nün beddua ettiği de olmuĢtur:
Bedir‟de Huneyn savaĢlarında avucuna toprak alarak: “yüzleri
kararasıcalar” demiĢ atmıĢtır. (Müslim cihat: 81) (Enfal: 17)
Ġran padiĢahı peygamberin mektubunu yırtmıĢtı. Peygamber: “Allah‟ım
onu ve mülkünü parça parça et” öyle oldu. Kısa süre sonra oğlu Perviz‟i öldürdü, ülkesi
parçalandı.
Ebu Leheb‟in oğlu Utbe peygambere saldırmıĢtı. “Allah‟ım ona bir
köpek musallat et” dedi. Utbe‟yi bir sefer sırasında bir aslan parçaladı.” (mektubat: 147)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 301
Mustafa ÖSELMİŞ
Peygamber Mescid-i Haramda namaz kılarken peygambere saldıran
KureyĢliler üzerine iĢkembe boĢalttılar. Peygamber onlara beddua etti. Ġbni Mesud: “Onların
hepsinin Bedir savaĢında leĢlerini gördüm” demiĢtir. (Age:147)
MüĢrikler Hz. Peygamber (AS)‟a:
-
“Ölüm üzerine olsun” dediler. O da:
-
“Sizin üzerinize olsun” cevabını verdi.
Hz. AiĢe: “ne dediklerini anlamadın mı? Dedi.
Peygamber: “Biliyorum. Ben de sizin üzerinize olsun” dedim demiĢtir.
Bir kabile peygamberden din öğretecek kimseler istediler.
Peygamberimiz 70 hafızı gönderdi. Bir-i Maüne denilen yerde 70‟ini de Ģehid ettiler. Hz.
Peygamber çok üzüldü ve beddua etti.
Bildiğiniz gibi peygambere uymayanları Allah lanetlemiĢtir. Biri de
peygamber uymamıĢ, sol eliyle yemek yiyordu. Peygamber: “Sağ elinle ye” dedi.
“Kibirden dolayı yapamıyorum” cevabını verdi. Peygamber: “Yapamaz ol” dedi.
Adam ondan sonra sağ elini ağzına götüremedi” (K. Site: 5/239) (R.Salihin: 2/615 Nolu
hadis)
G – HZ. PEYGAMBER KĠMĠ NĠÇĠN LANETLEMĠġTĠR.
Peygamber (AS)‟ın lanetlediği kimseler Ģunlardır:
Faiz yiyene, yedirene, faiz senedi yazana, bu senede Ģahid olana,
dövmeyi yapana, yaptırana, sadakayı geciktirene, hicretten sonra Ġslam camiasından çıkıp
gidenlerin hepsine birden kıyamet gününde Muhammed (SAV)‟in dilinden lanet edilmiĢtir.”
(Ramuz el Ehadis: 4/6)
Cebrail bana geldi dedi ki: “Ya Muhammed, Allah içkiye, onu yapana,
yaptırana, içene, taĢıyana, kendisine taĢınılan kimseye, satana, satın alana, sunana ve onu
içirene lanet etti.” (Ramuz el Ehadis: 11/2)
“Allah bir kula zilleti murad ettiğinde, ona malını binada, suda ve
çamurda harcatır” (Ramuz: 27/4)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 302
Mustafa ÖSELMİŞ
“Allah bir kula buğzettiğinde ondan hayayı soyup alır. Emaneti de
ondan alır, emaneti alınca merhameti de alır.” (Ramuz: 23/3)
“Yalan söz ve davalar meydan aldığında, ameller gizlenip
bozulduğunda, dilde ülfet olduğu halde kalpler birbirine buğzettiğinde sıla-ı rahim bittiğinde,
iĢte o zaman Allah o kavme lanet eder ve onların kulaklarını sağır, gözlerini de kör eder.”
(Ramuz: 54/4)
“Allah kullara musibet murat ettiğinde, çocuklar ölür, kadınlar
doğurmaz olur. Ġçlerinde rahmete Ģayan bir kimse yoksa, baĢlarına bela gelir.” (Ramuz: 85/3)
“Allah, bir topluluğa gazap edip azap vermemiĢ ise, zahireleri
pahalılanır, ömürleri kısalır, tüccarları ticaret edemez, yağmurları azalır ve baĢlarına da
Ģerliler musallat olur.” (Ramuz: 85/13)
-
“Hayvana binen üç kiĢiden üçüncüsü mel‟undur.” (Ramuz: 199/4)
Allah Berat Gecesinde bütün halkı mağfiret eder. MüĢrik ve müĢahin
(din kardeĢine karĢı bozuk yürek taĢıyanı) etmez.” (Ramuz:90/2)
-
“Üç kimseye lanet ederim; Zalim yönetici, fitneci, sünnetimi yıkan bid‟atcı.”
(Ramuz: 267/1)
“ġarkıcı kadının parası haramdır. Onu dinlemek, yüzüne bakmak
haramdır. Parası köpek parası gibidir, haramdır. Kimin ki eti haramdan beslendi, ona
cehennem ateĢi evladır.” (Ramuz:269/6)
“Bir baĢka hadiste de insanları zinaya teĢvik edenlerin Allah yüzüne
bakmaz, mağfiret etmez” buyuruyor.
-
“Evlenmeyi terk edenin üzerine Allah‟ın laneti vardır.” (Ramuz: 347/4)
-
“Allah lanet etsin; Ģairler gibi hutbe okuyanlara.” (Ramuz: 347/5)
“Allah lanet etsin; cenaze peĢinden para ile ağlayan kadına ve
inleyenlere, sıla-ı rahmi kesene, musibet sırasında feryat edene, dövme yaptırana ve yapana.”
(Ramuz: 347/6)
“Allah lanet etsin; saçını ekleyen kadına ve eklettirene, dövme yapana
ve yaptırana.” (Ramuz: 347/8)
“Allah lanet etsin; kadınlardan erkek kılığına, erkeklerden de kadın
kıyafetine girenlere.” (Ramuz:347/10)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 303
Mustafa ÖSELMİŞ
“Allah faiz yiyene, yedirene, senedi yazana ve zekatı vermeyene lanet
etsin.” (Ramuz:347/11)
“Allah süslenmek için yüzünü boyayıp kaĢlarını yolana, yoldurana lanet
etsin.” (Ramuz:347/12)
“Allah avrete bakana, baktırana lanet etsin.” (Ramuz:347/13)
(Ramuz: 347/14)
“Allah hayvanların azasından bir yerini diri iken kesene lanet etsin.”
“Allah lanet etsin; ona babasına lanet edene Allah‟tan baĢkası için
hayvan kesene, Allah lanet etsin. Günahkarı barındırıp himaye edene Allah lanet etsin ve arazi
hududunu değiĢtirene Allah lanet etsin.” (Ramuz: 347/15)
“Allah beyinden baĢka efendi edinene, arazi sınırını değiĢtirene, amayı
yoldan itene, ana babasına lanet edene, Allah‟tan baĢkası için hayvan kesene, hayvana tecavüz
edene, lütilik yapana lanet etsin.” (Ramuz: 347/16)
“Sünneti öldürüp, dinin saflığını bozacak Ģeyler sokanlara Allah‟ın lanet
edicilerin, meleklerin ve bütün halkın laneti onların üzerine olsun.” (Ramuz: 507/5)
“Ümmetimden bir grup içkiyi ismini değiĢtirerek içer, baĢlarında çalgıcı
kadınlar çalar, söyler. Allah bunları yere batırır, maymun ve hınzır suretine sokar.” (Ramuz:
367/6)
“Bir kimse, dinimizden olmayan bir Ģeyi ihdas ederse, o Ģey merduttur.”
(Riyaz üs Salihin:1/210)
“Allah, iğreti saç takan ve taktıranlara lanet etsin (rahmetinden uzak
kılsın). Riba yiyenlere canlı sureti (put) yapanlara bir yerin hududunu değiĢtirene, bir yumurta
veya miğfer çalan hırsıza, ana babasına lanet edenlere, Allah‟tan baĢkası adına kurban
kesenlere Allah lanet etsin.” (R.S.3/144)
“Ġğreti saç takan ve taktıran, cildlerini iğne ile dövdürüp mavi renge
boyayan kadınlara lanet etti.” (R.S.3/205)
“Allahu Teala; cildini mavi renklerle süsleyenlere, süsletenlere, yüzünün
tüylerini yolanlara, kaĢlarını inceltenlere, süs için diĢlerini seyreltenlere, Allah‟ın yarattığını
bozan kadınlara Allah lanet etsin.”( R.S.3/205)
Kim mescitte bir yitik arayan kimseyi iĢitirse: “Allah onu sana iade
etmesin (bulamaz ol) desin çünkü mescitler bunun için yapılmamıĢtır.” (R.Salihin: 3/236)
-
Mescitte ticaret yapanı görünce:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 304
Mustafa ÖSELMİŞ
-
“Allah sana kazanç bırakmasın deyin.” (Age: 3/237)
Aile yuvası kutsaldır. Bunun için Peygamber(AS) der ki:
“Erkek, hanımını yatağına çağırır da kadın dini mazereti olmadığı halde
gelmekten imtina eder ve kocası da ona küs olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar
lanet eder” (R.S: 3/269)
“Çalım satarak elbisesini sürüyerek yürüyen kimseye Allah kıyamet
gününde rahmet nazarıyla bakmaz.” (R.S: 2/46)
“Mü‟minden baĢkasıyla düĢüp kalkma, yemeğini de ancak itikadı
düzgün olan yesin.” (R.S: 1/397)
Ehli cehennemden iki zümre vardır ki, birisi sığır kuyrukları gibi
kırbaçlar tutarak, onlarla insanları döver. Diğer bir kısmı kadınlardır ki; gerçi giyinmiĢlerdir,
fakat çıplak görünürler. BaĢka kadınları kendileri gibi yapmaya teĢvik ederler. Bunların
baĢları içine doldurdukları bezlerle, saçlarla deve hörgücüne benzer. ĠĢte bunlar cennete
giremezler, uzaktan kokusunu duyarlar. (R.Salihin:3/199)
Zaruretsiz kadın elbisesi giyen erkeklere ve erkek kıyafetine giren
kadınlara lanet olsun.” (R.S:3/198)
-
Küfür kadar büyük günah iĢleyenlerden Ģöyle bahsedilmiĢtir:
-
“ Hayız halinde kadına temas eden küfretmiĢtir” (Hadis Ans:14/537)
“Allah, yağmur yağdırır da bir kısım insanlar bu sebeple kafir olarak
sabahlarlar ve Ģöyle derler: Falan yıldız sebebiyle yağmura kavuĢtuk” (Age:537)
“Cehennem bana arz edildi. Ehlinin çoğu küfürleri sebebiyle kadınlardı.
Allah‟ı mı inkar ediyorlar? Diye soruldu. Hayır! Ġyiliği inkar ediyorlar. Kocalarının iyiliğini
inkar ediyorlar” (K.Sitte:14/537) ( Ben senden hayır görmedim. Benim yüzüm gülmedi,
derler.)
-
Hz.Ali (RA): Hz. Peygamber Ģöyle dedi der:
Faizi yiyeni, yedireni, anlaĢmasını yazanı, sadaka zekata mani olanı,
dövme yapan ve yaptıranı, hulle yapanı, hulle yaptıranı lanetledi” (K.Sitte:14/548 Ġbrahim
Canan)
-
-
“Mezar soyan kadın ve erkeğe Allah lanet etsin” (K.Sitte:14/551)
“Allah kabirleri çok ziyaret eden kadınlara ve kabirlerin üzerine
mescidler yapanlara, kandiller takanlara lanet etsin” (K.Sitte:15/131)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 305
Mustafa ÖSELMİŞ
(K.Sitte:16/334)
“kardeĢine karĢı Ģamata etme, Allah ona afiyet, sana da belayı verir”
Allah Yahudi ve Hıristiyanlara lanet etsin. Onlar peygamberlerinin
kabirlerini mescide çevirdiler” (K.Sitte:8/128)
-
Allah Resulü: “ iki lanetten korkun” buyurur.
-
Ashab: “ nedir o iki lanet” der.
Allah Rasülü: “insanların yollarına abdest bozanla, gölgelerine abdest
bozanlardır.” (K.Sitte:10/92)
-
“Lanete sebep olan üç yere abdest bozmaktan kaçının:
-
Su yollarına
-
ĠĢlek yollara
-
Gölgeliklere” (K.Sitte:10/92)
-
Lanete uğramıĢlardan sakının Ashab:
-
Kimdir bunlar?
Halkın gelip geçtiği yollara, gölgelendikleri kuytu yerlere abdest
bozanlardır.” (K.Sitte:10/120)
Kim sihir maksadıyla bir düğüm vurur, sonra da onu üflerse, sihir
yapmıĢ olur. Kim sihir yaparsa, Ģirke düĢer. Kim bir Ģey asarsa, o astığı Ģeye havale edilir.
Yani Allah‟ın yardımından mahrum kalır.” (K.Sitte:7/192)
Kim bir kahine gelir bir Ģeyler sorar ve söylediklerine de inanıp tasdik
ederse, kırk gün namazı kabul edilmez” (K.Sitte:7/193)
“Allah‟a ve ahirete inanan içki içmesin. Allah‟a ve ahirete inanan içki
içilen sofraya oturmasın”
-
“Ġçki içen puta tapan gibidir.”
-
“Ġçki içen laf ve uzaya tapan gibidir.”
-
“Ġçki içen puta tapar olarak Allah‟a kavuĢur.”
-
“Ġçki içenin kalbinden iman nuru çıkar.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 306
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ġçki içenin kırk gün namazı kabul olmaz. Tevbe etmeden ölürse,
küfürle ölür”
-
“Ġçki içip tevbe etmeden ölen cennete giremez”
“Üç kiĢi ebediyen cennete giremez: Deyyus, erkekleĢen kadın ve içki
mübtelası”
Eline içki kadehini alanın duası kabul olmaz” (K.Sitte:7/276)
-
Kim cumayı dini bir mazeret olmadan üç kere terk ederse Allah kalbini
mühürler.” (K.Sitte:17/43)
Malını satıĢa arz eden rızka erer, pahalanması için satmayıp bekleten
karaborsacı lanete uğrar.” (K.Sitte:17/251)
Ubey Ġbnü Ka‟b “Bir adama Kur‟an öğretmiĢtim. Bana bir yay hediye
etti. Bunu peygambere söyledim. Bana: “ eğer onu alırsan ateĢten bir yay almıĢ olursun”
buyurdu. (K.Sitte: 17/252)
-
Ġbni Mesut (RA) anlatır:
-
“ Allah Resulü Arafat‟ta Ģöyle dedi:
Biliniz ki, mallarınız, kanlarınız birbirinize haramdır. Bilin ki kıyamet
günü havzın baĢına hepinizden önce ben geleceğim. Ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere
karĢı iftihar edeceğim. Sakın benim yüzümü kara çıkarmayın. Haberiniz olsun. Ben, pek çok
kimseyi Ģefaatimle ateĢten kurtaracağım. Zebaniler bazılarını da benden alıp götürecek. Ben:
Ey Rabbim! Zebanilerin benden kaçırdıkları benim ümmetimdendir. Onları niye cehenneme
götürüyorlar? Diyeceğim Allahü Teala Ģöyle buyuracak: Senden sonra onların neler ihdas
ettiklerini sen biliyor musun? (K.Sitte: 17/398)
-
“Lut kavminin iğrenç fiilini iĢleyen kimse mel‟undur. (K.Sitte:5/203)
duvar yıktırmıĢtır.)
(Hz.Ali RA livata yapan çifti yaktırmıĢtır. Hz Ebubekir‟de üzerlerine
(K.Sitte:5/203)
“Ümmetim için en ziyade korktuğum Ģey Lut kavminin amelidir.”
-
“Kadına ters temas eden mel‟undur.” (K.Sitte:5/203)
“Allahü Teala Hz.leri, erkeğe temas eden veya kadınlara ters yaklaĢan
kimselere kıyamet gününde rahmet nazarıyla bakmaz.” (K.Sitte:5/204)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 307
Mustafa ÖSELMİŞ
“Kim bir hayvana temas ederse onu öldürün. Hayvanında etini yemeyin,
ondan istifade etmeyin.” (K.Sitte:5/204)
“Allah yedi kimsenin yüzüne bakmaz, onları ilk önce cehenneme koyar,
tevbe edenleri de affeder:
-
1. Eli ile nikahlanan,
-
2. Erkekle yetinen erkek,
-
3. Ġçkiye devam eden,
-
4. Ana babasını döven,
-
5. KomĢusuna eziyet veren,
-
6. KomĢu hanımla zina eden,
-
7. Kadınla yetinen kadın,” (Ramuz:296/2)
“Kur‟anı okuyup boğazlarını geçmeyenler okun yaydan çıktığı gibi
dinden çıkarlar ve geri dönmezler; bunlar mahlukatın en Ģerlileridir.” (Ramuz:302/12)
-
“Fitne uykudadır, uyandırana lanet olsun”
“Elle boĢalan lanetlidir” (Prof.Dr.H.Döndüren Aile ilmihali:121)
Müslümanları yollarda rahatsız
olmuĢtur.”(Hz.Peygamberin Sünnetinde terbiye:234)
edenlere,
lanetleri
-
“Sakın lanete uğrayanlardan olmayın” (Age:234)
-
Hz.Peygamber hutbede 3 defa “AMĠN” deyince Ashab:
-
Neden “ AMĠN” dediniz Ya Resullullah? Dedi. Hz. Peygamber:
vacip
Cebrail bana geldi: “Adını duyup ta üzerine selavat getirmeyenin burnu
sürtülsün” dedi, Amin dedim.
Ana babasının sağlığına eriĢip de rızalarını kazanamayanların burnu
sürtülsün” dedi.Bende Amin dedim.
dedim” der.
Ramazana eriĢip de kurtulamayanın burnu sürtülsün” dedi.Bende Amin
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 308
Mustafa ÖSELMİŞ
“Zorla oynayıp da, sonra kalkıp namaz kılan kimse,irin ve domuz kanı
ile abdest almıĢ,sonra namaz kılan gibidir.Namazı da kabul olmaz.”(Büyük Hadis
Külliyatı:4/274)
“Allah‟ın laneti rüĢvet alan ve verenin üzerine olsun. Aracılık yapana da
Allah lanet etsin.” (F.BeĢer, Fıkhi risaleler:153)
Bana ve Ashabıma kötü söz söyleyen, Allah‟ın meleklerin ve bütün
insanların lanetine uğrasın.”(Ramuz :86/7)
Kıyamet günü Allah Ġndinde derece itibariyle insanların en Ģerlisi,
baĢkasının dünyası uğruna ahiretini heba eden kuldur.”(K.Sitte.3/149)
-
Ġnsanların arasında Allah2ın en çok buğzettiği üç kiĢi vardır:
-
Haramda sapıtıp Haktan ayrılan,
-
Ġslam2a girdiği halde cahiliye iĢlerini iĢleyen,
-
Haksız tere kandöken.”(K.Sitte:16/329)
Bir kimse bir Ģeyin ayıbını açıklamadan satarsa, daima Allah‟ın
gazabına ve meleklerin lanetine ma‟ruz kalır.”(K.Sitte:17/263)
-
“Mü‟mine zarar veren veya hile yapan mel‟undur.”(K.Sitte:16/314)
Hz.Peygamber yüzüne damga vurulmuĢ bir hayvan gördü,çok üzüldü ve:
“Bu hayvanı yüzünden dağlayanı,Allah rahmetinden uzak tutsun, lanet etsin.” buyurdu.
(Müslim, Libas:107)
“Allah her kaba, haris mütekebbir olan kimseye, çarĢıda sesi çok çıkana
buğzeder. Bu adamın gecesi leĢ, gündüzü merkep gibidir; dünyayı bilir, ahiret için anlamaz.”
(Ramuz:92/11)
“Ahir zamanda bir kavim sultanın huzuruna varır. Sultan Allah‟ın
emriyle hareket etmez, onlar da nehyetmezler. Allah‟ın laneti iĢte bunların üzerine olsun”
(Ramuz:518/7)
-
“Enes (RA): “ Peygamber 3 kiĢiye lanet etmiĢtir der:
-
Ġstemedikleri halde bir topluma yöneticilik yapan,
-
Kocasını öfkelendirip, geceleyen kadın,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 309
Mustafa ÖSELMİŞ
Hayye
(B.H.Külliyatı:4/377)
-
alen
felah‟ı
duyup
ta
namaza
icabet
etmeyen”
“Hz. Peygamber namaz kılanın önünden geçene beddua etmiĢtir.”
“Allah rızası için verin diyen mel‟undur” (Melun, Allah‟ın rızasından,
rahmetinden uzaklaĢtırılan, gazaba uğrayan. Melun Ģeytanın sıfatıdır)
Allah‟ın rızası için verin diye istenince vermeyen de mel‟undur.”
(Hz.Peygamberin vasiyetleri:60 M.Kapçı)
etmiĢtir:
(Not: Biri istismar ediyor, Diğeri aldırmıyor.)
Altı kiĢiye ben lanet ettim ve duası kabul edilen her peygamber de lanet
-
1. Allah‟ın kitabını tahrip edene,
-
2. Allah‟ın kaderini yalanlayana,
-
3. Allah‟ın haram kıldığını helal sayana,
-
4. Gücüyle halka musallat olana,
-
5. Allah‟ın zelil kıldığını aziz, aziz kıldığını zelil kılana,
-
6. Sünnetini terk edene,” (B.H.Külliyatı:4/270)
Üç kiĢiye hürmet olmaz. Cenazede parayla ağlayan kadına hürmet
olmaz, onun kazancı da lanetlenmiĢtir. ġarkıcıya hürmet olmaz onun malı bereketsizdir,
kazancı mel‟undur. Bunları dost edinenler de hoĢ görenler de mel‟undur. Faiz yiyene de
hürmet olmaz. Onun malında da bereket yoktur” (Ramuz:267/10)
-
Bu hadislerde Allah Resulü kimleri niçin lanetlemiĢtir özet olarak bir kez daha
bakalım:
-
Faiz alıp veren,
-
Dövme yapan, yaptıran,
-
Alkol içen, içiren, içilmesine sebep olan,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 310
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Yalan söyleyen, sıla-i rahmi terk eden,
-
Hayvanlara eziyet eden,
-
Bozuk yürek taĢıyan,
-
Sünneti terk edeni, sünneti bozanı,
-
Zalimi,
-
Fitneciyi,
-
Evliliği terk edeni, zina edeni, nikahsız yaĢayanı,
GüzelleĢme maksadıyla insan saçı takanı,
-
Erkeğe benzeyen kadını, kadına benzeyen erkeği,
-
Süs için boyalanıp, kaĢ yolana, Allah‟ın yarattığını bozana,
-
Açınana ve bakana, baktırana,
-
Günahkarı barındırana, himaye edene,
-
Hak yiyene,
-
Allah‟tan baĢkası için hayvan kesene,
-
Zina edene, hayvanla iliĢki kurana, lutilik yapana,
-
Anasına babasına lanet okuyana,
-
Mescidde yitik arayana, ticaret yapana,
-
Mazeretsiz kocasına itaat etmeyen kadına,
-
Açık saçık giyinip, baĢkalarını da teĢvik edenlere,
-
Hasta eĢine yaklaĢana,
-
Allah‟ın yaratıcılığını inkar edenlere,
-
Kocasının iyiliklerini inkar eden kadını,
-
Hulleciyi,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 311
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Mezar soyanı,
-
Kabir üzerine mescid yapan, kandil takanı,
-
Yola, suya, gölgeliğe abdest bozana,
-
Sihir yapana,
-
EĢini baĢkalarına sunanı ve cinsiyetinin dıĢına çıkanı,
Karaborsacıyı, rüĢvet alıp vereni,
Bit‟at ihdas edeni, bit‟at iĢleyeni ve engel olmayanı,
-
EĢine ters yaklaĢanı,
-
Fitne çıkaranı,
-
Yolda insanlara rahatsızlık verene,
-
Elle boĢalana,
-
Haksız yere kan dökene, cahiliye iĢleri iĢleyene,
-
Hile yapan tüccara,
-
Uyarıcılık görevini yapmayana,
-
Çağrıldığı halde namaza gitmeyene,
-
Namaz kılanın önünden geçene,
-
Allah rızası için deyip dini duyguları istismar edene,
-
Allah rızası için sözünü duyup gereğini yapmayana,
-
Kur‟anı tahrip etmek isteyene,
-
Allah‟ın haram kıldığını helal sayana,
-
Gücü ile sahip olduğu Ģeyle halka zulm edene,
-
Allah alçalttığını yükseltmeye çalıĢana, yükseltiğini de alçaltmaya çalıĢana,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 312
Mustafa ÖSELMİŞ
Sünnetini terk edenlere, Peygamberimiz(AS) lanet etmiĢ ve bunların
lanetlilerden olduğunu bildirmiĢtir ayrıca hatasından dönüp tevbe edeni de Allah‟ın
affedeceğini bildirmiĢtir.
-
Sonuç olarak;
-
ġimdi herkes:
-
1. Lanetli miyim, baĢkasını lanetliyor muyum?
-
2. Lanetli iĢ yapıyor muyum?
3. Lanetli iĢ iĢleyenlerden ne ölçüde uzağım?” diyecek ve kendini
sorgulayacaktır. Eğer:
-
Eksikliği varsa giderecek
-
Hatası varsa düzeltecek
YanlıĢ yapıyorsa dönecek ve tevbe istiğfar edecek, doğru dürüst
Müslüman olmaya çalıĢacak
-
Allah hepimizin yardımcısı olsun, hepimizi affetsin.
ĠnĢallah faydalı olmuĢtur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 313
Mustafa ÖSELMİŞ
12. BÖLÜM
SOSYAL FELAKETLER
KUL AZMAYINCA ALLAH YAZMAZ
ÖNSÖZ
Son zamanlarda felâketlerle, felâketlerin verdiği acı ve ızdıraplarla dolu günler
geçiriyoruz. Her gün çeĢit çeĢit âfet, felâket ve musibetler eksik olmuyor. Sıkıntılar, üzüntüler
sürüp gidiyor. Her an yangın, sel deprem, rüzgâr, çığ, hortum, hastalık ve trafik kazaları ile
sarsılıyoruz. Bütün bunların olumsuz etkileri de, insanımızı çileden çıkarıyor, sterse sokuyor,
bunalıma itiyor. Arkasından da intiharlar geliyor, cinayetler takip ediyor. Ġnsanoğlu, cahiliye
devrinde diri diri toprağa çocuğunu gömen insanı geçti. Her gün yavrularını doğrayanların,
eĢini öldürenlerin olmadığı haber programları izleyemez hale geldik.toplu katliamlar
güncelleĢti.
Mevsimlerde, iklimlerde düzensizlik var. Bir yanda kuraklık, bir yanda her Ģeyi silip
süpüren seller… Afetlerden, zarar görmeyen ülke yok. Birçok insan hayatını kaybediyor,
maddi zara ölçülemiyor.
Durup dururken yanardağ püskürüyor. Her ülkede terör sürekli bir tehlike… Ġnsanlara
büyük acılar yaĢatıyor. Tedbir alınmıyor. Ġnsanlar, çare aramaması karĢısında sadece
“Kahrolsun” demekle ve diĢini sıkmakla yetiniyor. Çünkü ona : “Aman bunlara sabret, yoksa
önünde irtica tehlikesi var”, “öcü var” deniliyor. Gündeme gelmesi istenmeyen birçok Ģey
böyle örtbas ediliyor.
Ġslâm âlemi ve Müslümanların hali periĢan, yürekler acısı. Allah, düĢmanları onlara
musallat etmiĢ, düpedüz katlediliyorlar. Ödemedikleri bedelin cezasını çekiyorlar. Samimi
Müslüman olamamanın acısını hissediyorlar. Felâket üstüne felâket… her biri için böylesi
görülmedi demekten kendimizi alamıyoruz. Rahmet olması gereken Ģeyler, zahmet oluyor,
ĢaĢıp kalıyoruz.
Tarihe bakıyoruz. Ġsyan, inkâr, ahlâksızlık, hep felâketlerin davetçisi olmuĢ… Adem
(s.a.), Allah'a isyan ettiği için cennetten kovulmuĢ, Ģeytan, Allah'a itaat etmediği için
lânetlenmiĢ, melek aziz olmuĢ, Musa kurtulurken, Firavun cezalandırılmıĢ, Nuh‟a inananlar
kurtulurken, inkâr edenler suda boğulmuĢ, uğrunda hicret eden Ashab-ı Kehfi, Cenab-ı Allah
yüzlerce yıl korumuĢ, yakması gereken ateĢ, Ġbrahim Peygamberi yakmamıĢ, ama Pompe
halkını kasıp kavurmuĢ. Vezüv yanardağı onları yakmak için kudurmuĢ… Kaçanları kabaran
deniz toplayıp getirmiĢ.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 314
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġnsanlık tarihi, ömrünü tamamlamıĢ, dinlerin ideolojilerin, millet, devlet ve
medeniyetlerin yok olmuĢ hikayeleriyle doludur.
Adem aleyhisselamdan bugüne, ahlâksızlıkta ileri gitmiĢ ve Allah'a isyan etmiĢ n9ice
nice insan toplulukları, çeĢit çeĢit felâketlerle cezalandırılmıĢlardır.
ġuanda insanlık bir talihsiz dönem daha yaĢıyor, insanı insan yapan değerlerin birer
birer yok oluĢunun ızdırabını çekiyor. Bozulma, yozlaĢma, hissedilir biçimde artmıĢtır. Utanç
verici, tiksinti verici örnekler, günlük alıĢkanlıklar haline gelmiĢtir.
Ġnsanlık, kendi eliyle yaptığına tapacak kadar alçalmıĢ, hakim olması, düzen vermesi
gereken Ģeylere mahkum olmuĢtur. Bazı topluluklar çekirgeye, ineğe, Fareye, Ģeytana hatta
tenasül organına tapacak kadar alçalmıĢ ve sapıtmıĢtır. Ġnsanlar kendilerini yaratan Allah'a
tapmayı unutmuĢtur. Kula kul, maddeye esir olmuĢtur. Hele son zamanlardaki teknolojik
geliĢmelerin arasında kaybolmuĢ, nimete Ģükrü unutup, çılgınlığın zirvesine tırmanarak, yok
olan toplumların çizgisine gelmiĢtir.
Biz de son iki asırdan beri yanlıĢlıkların aksaklıkların ve insanı insan yapan değerlerin
birer birer yok oluĢunun ızdırabını çekiyoruz.
Zaman geçtikçe, teknolojik alanda ilerleme kaydettikçe insanlık, ahlâki ve insani
alanda gerilemektedir. Bugün bütün dünya da her alanda bozulma yozlaĢma hissedilir bir
Ģekilde artmıĢtır. Utanç verici, tiksinti ve dehĢet verici örnekler, günlük alıĢkanlıklar, günlük
olaylar haline gelmiĢtir.
Bu musibetlerden önce, insanlık en büyük musibete uğramıĢtır. O da dinine gelen
musibettir. Dinsizlik musibetidir. Allah'ı tanımama musibetidir. Onun için dünya
güzelliklerinden mahrumdur. Daha sonra da ahiret güzelliklerinden mahrum olacaktır. Ebedi
saadetten mahrum kalacaktır.
Unutmayalım, birçok musibet, yaptıklarımızın cezası olurken, bazıları ilâhi ihtardır,
ikazdır, uyarıdır. Bir kısım felâketlerde insanın günahlarına kefarettir. Bir kısmı, insanlardaki
gafleti giderir, insana, insan olmanın aczini, zaafını hatırlatır ve insanı Allah'a
yakınlaĢtırıverir.
Hz. Peygamber : “Musibetler, yüzlerin karardığı Kıyamet gününde, sahibin yüzünü
ağartır” buyurur. Demek ki, değerlendirilir ve ders alınırsa, musibetler kurtuluĢumuza vesile
olacaktır. Kim ki, baĢına gelen belâlara sabreder, isyan ve Ģikayet etmezse, musibet, zahmet
karĢılığı rahmet olacaktır.
Hz. Peygamber hasta iken ona:
-
Ey Allah'ın Rasûlü! Hangi insanlar en çok belâ çekerler?
Hz. Peygamber (s.a.) :
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 315
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Peygamberler.
Sonra kimler, derler?
Sonra Salihler. Bazen onlar öyle olur ki giyecek elbiseden baĢka bir Ģey bulamazlar.
Onlar, sizin bollukla sevindiğiniz gibi yoksullukla sevinirler. (K.Sitte:17/561) cevabını verir.
Adam hiç hastalanmamıĢ. Hanımı : “Allah belâyı, sevdiği kula verir, senin baĢın bile
ağrımıyor. Haydi Peygambere gidelim, ben senden boĢanacağım.” DemiĢ. Giderlerken
adamın ayağı kayar, ayağı kırılır. Kadın “Dön geri” der, sırtına alır, eve getirir.
Dikkat edelim. Cenab-ı Allah bizi her Ģeyle; varlıkla da yoklukla da, sağlıkla da
hastalıkla da imtihan eder.
Kur'an'da bildirilir:
Bakara:155
“And olsun ki, sizi biraz korku ve açlık, mallardan candan biraz azaltma
ile sizi deneriz. Ey Peygamber! Sabredenleri müjdele.”
Al-i Ġmran:186
çekileceksiniz.”
“And olsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana
Ankebut:2
“Ġnsanlar imtihana çekilmeden, sadece iman ettik, demeleriyle bırakılı
vereceklerini sandılar.”
Ankebut:4
“Yoksa kötülükleri yapanlar, bizden kaçabileceklerini mi sandılar ne
kadar yanlıĢ düĢünüyorlar.”
Olayları değerlendirirken, baĢına bir felâket geleni, lânetli kimse kabul etmemek
gerekir.
BaĢına bir belâ gelmeyene de Allah'ın sevgili kulu olarak çekmiĢtir.
Diğer yandan, baĢımıza gelenlerden ders almalıyız, yorum yapmalıyız. Allah'tan
gelene Ģükretmeliyiz, sabretmeliyiz.
Bazılarımız var ki, duyuyor veya okuyor. “Ben Ģunu yaptım. ġunu okudum.
ĠyileĢmedim, Ģöyle olmadı” diyor. Bu yanlıĢ. Bizim yaptığımızın tesirinin ne yönde olduğunu
bilemeyiz. Belki Allah o yüzden daha büyük belâları def etti bizden. Belki o yüzden
günahlarımızı bağıĢlayacak, onu bilemeyiz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 316
Mustafa ÖSELMİŞ
A)
MUSĠBETLERE KARġI TAVRIMIZ NE OLMALDIDIR
Önce her Ģeyin, insan için bir imtihan olduğu unutulmamalıdır.
Hayat hep düzlükte gitmez. Bazen ağzımızın tadı bozulur. ĠĢte bu sırada hemen
inancımız imdâda yetiĢmelidir. Her Ģeyin Allah'tan geldiği hatırlanmalıdır. BaĢka sebepler
aranmadığı gibi isyan edilmemeli, ümitsizliğe düĢülmemelidir.
ġurası muhakkak ki, daha çok inanmıĢ insanlar belâlara maruz kalırlar. Onun için
belâya uğrayan Müslüman, imanı ölçüsünde sabırla karĢılık vermelidir.
Belâ ve musibet anında Ģöyle bir tavır sergilemeliyiz:
-
Bunda da vardır bir hayır, demeli, hayır beklemelidir.
-
Bu da geçer, demeli, olayları geçici olarak görmelidir.
-
Sıkıntıların ardındaki hayrı, sevabı görmeli, dua etmelidir.
ġikayet, sızlanma, uğursuzluk arama yerine, suçu kendinde aramalı; ne hatam var ki
bu baĢıma geldi? Benim eksikliğim neydi? Demeli kendine ders çıkarmalıdır.
Peygamberimiz Ģöyle der:
“Mü‟min sıkıntıya tabi tutulur; en küçük bir acıya maruz kalanı Allah, bir derce
yükseltir.”
-
“Allah kime hayır dilerse, onu musibete uğratır.”
“Tauna uğrayan sabrederse, Allah'tan bilirse, ona Ģehid sevabı vardır.” (Riyaz üs
Salihin:33/9)
Kutsi Hadiste de Ģöyle buyrulmuĢtur:
“Mü‟min kulumun dünya ehlinden sevdiği birini aldığım zaman; sabrederse, karĢılığı
cennettir.”
“Kulumu gözlerinden mahrum ettiğim zaman kulum Ģikayet etmezse iki gözüne
bedel ona cennet vardır.” (Age:33/9)
Görülüyor ki her bir musibetin hikmeti vardır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 317
Mustafa ÖSELMİŞ
Mevlâna‟nın hanımı Kerrâ Hatun : “Efendim Rabbim ömrünü uzun, sıhhatini dâim
etsin” deyince Mevlâna : “Bre Hatun biz Firavun muyuz ki, uzun ömür daimi sıhhat dilersin”
demiĢtir.
Evet belânın büyüğü inananlara olduğu için hatalarının cezasını bu dünyada çekmiĢ
olacaktır. Onun için kaçınılmaz felâketler için Müslüman, Allah iltica edecektir. Nasıl
edecek? “Euzu besmele çekip”, “Lâ havla velâ guvvete illâbillahil aliyyil azim” diyecek,
“Hasbünellahü ve niğmel vekil, niğmel Mevlâ ve niğmen nasır” diyecektir.
Ne demiĢler :
“HoĢtur bana senden gelen,
Ya gonca gül yahud diken”
Bir baĢka ifadeyle : “Kahrında hoĢ lütfun da hoĢ”
Evet, inanan insan, belâ ve musibetlere imanı ile karĢı koyacak. “Buda geçer” deyip
sabredecek, isyan ederek günaha girmeyecek. “Bu benim baĢıma neden geldi, nereden geldi”
diyerek Ģikayet etmeyecektir.
En baĢta musibetlere peygamberler, sonra da Evliyaullah, sonra da inanlar mâruz
kalmıĢtır.
Maddi musibetlere tavrımızı Bediuzzaman : “Maddi musibetleri büyük gördükçe
büyük, küçük gördükçe küçülür” der.
Ġnsan bu dünyada maddi ve manevi belâ ve musibetlerle imtihan edilmeden
bırakılıvereceğini zannetmesin. Hepimiz imtihana tabi tutulacağız. Öyle ise peygamberimizin
yaptığı duayı yapalım : “Ya Rabbi bize musibetleri karĢılayabilecek iman ver ve
Götüremeyeceğimiz yükü yükleme!”
Ayrıca iyiliklerle sadakalarla kazayı, belâyı def etmek için her ana tedbirli olmalıyız.
Olaylar karĢısında, inançlı insanın hali baĢka olur. Öyleyse, bizde inanmıĢ insan gibi
karĢılamalıyız.
Birde, belâ ve musibetler birçoklarına günahları ve isyanları yüzünden gelir. Onun için
günah ve isyanlardan uzak duralım. Hala ders almadık; günahlar devam, müstehcenlik
devam… Düzelme yerine bozulma devam ediyor.
Kur'an'da :
-
“BaĢınıza gelenler, yaptıklarınız yüzündendir” (ġurâ:30) buyrulur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 318
Mustafa ÖSELMİŞ
Musibetlerin zararını, sadece günah iĢleyenler görmez. Bir çok masum insan, çoluk
çocuk da zara görür. Bunun için iyilik emredilecek kötülükten sakındırılacaktır. Günahkâr,
günahtan vazgeçirilmeye çalıĢılacaktır.
Hz. Peygamber (s.a.) :
“Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle yok ediniz. Bunu yapacak ortam yoksa,
dilinizle öğüt vererek vazgeçiriniz. Bunu da yapacak imkân yoksa, kalbinizle o kötü ve
kötülükten uzak durarak buğzediniz” buyuruyor.
Kur'an'da da Ģöyle bir uyarı var:
“Öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere eriĢmekle kalmaz
(hepinizi periĢan eder.) bilin ki, Allah'ın azabı Ģiddetlidir.” (Enfal:25)
Cenab-ı Allah YuĢa (s.a.)‟ya diyor ki:
-
“Kavminden 60 bir Ģerli ile 40 bin hayırlıyı helâk edeceğim.”
YuĢa Peygamber sorar:
“60 bin Ģerliyi günahları yüzünden helâk edeceksin; ama 40 bin Salih kimseyi neden
helâk edeceksin?”
Allah vahyeder:
“Onlara kötülere ve kötülüklere karĢı çıkmamıĢlardır. Böylece susarak kötülere
destek olmuĢlardır. Onların günahına da ortak olmuĢlardır.”
Hz. Peygamber Ģöyle anlatır:
“Üç kiĢi bir gemideydiler. Biri geminin dibinde, ikincisi orta katında, üçüncüsü üst
katındaydı.
Geminin zeminindeki su lazımdır diyerek gemiyi delmeye baĢladı. Ġkinci ve üst
kattakiler de, „bize ne‟ diyerek ses çıkarmadılar. Sonra diptekilerin açtığı delikten giren su
gemiyi bütünüyle sulara gömerken deliği açan da, ses çıkarmayanlar da birlikte boğuldular.
Musibeti birlikte yaĢamaktan kurtulamadılar.”
ġimdi düĢünme zamanı.
Tevbe, istiğfarlarımızın arĢa yükselmesi gerektiği Ģu acılı günlerimizde hep birlikte
yaĢadığımız azabın neresindeyiz biz? Gemiye delenden miyiz, seyirci kalandan mıyız; yoksa
rıza göstermediği, ikaz görevini yaptığı halde elinden bir Ģey gelmeyenlerden miyiz?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 319
Mustafa ÖSELMİŞ
Allah Rasûlü buyurur ki:
“Yer yüzünde kötülük yayıldığında onların arasında iyiler bulunsa da Allah o yer
halkına azabını indirir. Kötülere gelen azab iyilere de gelir. O iyiler daha sonra Allah'ın
affına, rahmetine kavuĢur.” (Ramuz:54/2)
“Bir yerde kötülük zuhur ettiğinde, men edilmezse Allah onlara azabını indirir.”
Sahabe:
-
“Onlar arasında iyiler bulunsa da mı?” deyince:
-
“Evet, onlara da iner. Çünkü men etmemiĢlerdir” buyurur. (Ramuz:54/3)
Musibet, suçluyu suçsuzu ayırmıyor. Birine ceza olur birine imtihan, diğerine de sevap
kazandıran bir olay olur. Felâketin umumi oluĢunun diğer sebebi de: zulme karĢı susmaktır.
Tepki göstermeyerek, günahlara ortak olunmuĢtur, vazifeler yapılmamıĢtır.
Musibetlerde, suçlu ile beraber suçsuzu da sıkıntıya düĢer, ama onun sıkıntısı sevaba
dönüĢür. Eğer felâketler anında ölürse, yangında ölse de, su da boğulsa da, öldürülse de,
inanıyorsa, bir insan Ģehit olur. Malı telef olsa sadaka olur.
Bugünün insanı, bu hususları pek düĢünmüyor. Aciz, zayıftır. Ġmanla karĢı koymuyor.
Yavrusu Ģehid olmuĢ anaya bakın; yeri – göğü yıkıyor, söz ve davranıĢları ile Allah'a isyan
ediyor.
Bakar sûresinde : ”Sabır ve namazla yardım isteyiniz.” (45) buyruluyor. Sabır elden
bırakılmayacak ve ibadetlerle, dualar da ihmal edilmeyecek. Çünkü insanın davranıĢına göre
felâket ya günahlara kefaret olur veya günahları arttırır.
Yakup Peygamberin sabrı, Eyüp Peygamberin sabrı, felâkete uğrayanlara örnek
olmalıdır.
Kur'an'da, birçok defa : “Allah sabredenlerle beraberdir” buyrulmuĢtur. (Bakara:153)
Bakara 155. ayetinde : “Sizi biraz korku, biraz açlık, biraz maldan, candan ve
ürünlerden eksiklik ile imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.”
Al-i Ġmran 142 : “Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri ve sabredenleri hiç ayırt
etmeden cennete girivereceğinizi mi sanıyorsunuz? ”
Ankebut 2 : “Ġnsanlar. Ġnandık! Demeleriyle bırakılıp da, imtihan edilemeyeceklerini
mi sanıyorlar?”
ġunu asla unutmayın; mü‟minin baĢına gelen ne olursa olsun boĢuna değildir. HoĢuna
gitse de gitmese de hayrındandır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 320
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Kul : “Ya Rabbi, derdin daha büyüğünü vermedin” der Ģükrederse, sevap kazanır.
-
“Rabbim senden geldi” der sabreder, sevap kazanır.
-
“Acı çeker, günahlarına kefaret olur, günahlardan temizlenir, ahirette acı çekmez.”
Demek ki, dert, bilene rahmet olur. Ġnanana mükafat olur. Allah çekemeyeceğiz dert
vermesin.
B)
SOSYAL FELÂKETLER ĠLAHĠ UYARIDIR
Sosyal felâketler, hep yapılan hataların karĢılığı, hep ceza olmaz. Bazıları Cenab-ı
Allah tarafından uyarı niteliğinde olur. Böyle olunca mesajları doğru almak ve olayları iye
değerlendirmemiz gerekmektedir. Çünkü her felâket,sadece suçlulara atılmıĢ bir tokat
değildir. Ceza görene, baĢın bir felâket gelene de : “Allah cezasını verdi denemez.”, “O iyi bir
kimse olsaydı, bu felâkete uğramazdı” diye düĢünülemez.
Biz, kötüler için, bir de Ģu Ģekilde düĢünmeliyiz.
“Allah, bunu neden cezalandırmıyor” diyemeyiz, dememeliyiz.
Allah, ona imkân veriyor, ömür veriyor suçlarını, cezalarını arttırsın da ahirette
ebediyen helâk olsun diye…
Ayrıca her Ģeyin cezası bu dünyadan olmaz.
Sonra günahkâr cezalandırılıverse, o zaman imtihanın ne anlamı kalır? Burası imtihan
yeridir. Ceza ve mükafat yeri ise ahirettir.
Bugün ne yazık ki, bazı çorak gönüller felâketleri anlayamıyor, ikazları
değerlendiremiyor. Deprem oluyor, sarsıntı geçince unutuluveriyor. Beklenmedik, görülmedik
olaylar oluyor, üzerinde durulmuyor, düĢünülmüyor, ders alınmıyor.
Tavuk, baĢka yumurtluyor, koyun değiĢik doğuruyor, arı ĢaĢırtıcı bal yapıyor, birbirini
yemesi gereken hayvanlar, birbiri ile dost oluyor. Mucizevi olaylar oluyor. Ağaçta besmele
yazısı, kuzuda, karpuz çekirdeğinde, domates de, yumurta da, petek de, Allah yazıyor. Altı
ayaklı hayvan doğuyor, dört boynuzlu kuzu doğuyor, anormal olaylar oluyor, aldıran yok,
ders alan çok az.
Bütün bunlar Allah'ın bize mesajları olabilir. Aynı zamanda bir felâketini iĢareti
sayılabilir. Allah, gözleri kör, kulakları sağır, gönüller çorak insanlara, açık mucizeler
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 321
Mustafa ÖSELMİŞ
göstermeye baĢlar, uyarmak ister. “Ey kullarım nereye gidiyorsunuz?” diyebilir. “Fe eyne
tezhebûn”
Amerika‟nın güney eyaletlerin etkisi altına alan ve 421 kiĢinin ölümüne, yüzlerce evin
yerle bir olmasına yol açan kasırga ve hortumlar, din adamları tarafından “Tanrı‟nın gazabı ve
ilahi bir uyarı” olarak nitelendirildi.
Rahip : “Tanrı, bazı Ģeylerin yanlıĢ olduğunu düĢünüyor ki, bu yolla bizi uyarıyor.”
Diye konuĢtu. Rahip Hobson, son 4 yıl içinde iki kez paskalya döneminde meydana gelen
kasırga ve hortumlardan gerekli mesajın çıkarılması gerektiğini söyledi. (11.04.1998, Zaman)
Önemli bir husus da:
Musibetleri, hep kötüye yormayalım. ġer gibi görünen bazı olaylar vardır ki, hayırdır.
Allah, Kur‟an da : “Siz neyin Ģer, neyin de hayırlı olduğunu bilemezsiniz” buyurur.
Hz. Peygamber : “Kul, birçok zamanlar Müslüman yaĢar. Fakat sonunda Allah'ın
gazabına uğrayabilir. Günlerini küfürle geçirir. Fakat sonunda Allah'ın rahmetine uğrayabilir”
der. (Ramuz:104/4)
Sıkıntılarımız hayra vesile olacaktır, inĢallah uyanmamıza, derlenip toplanmamıza
vesile olacaktır. Ben en azından böyle inanıyorum ve böyle olmasını dua ediyorum.
“Hayra vesile kıl Allah'ım.” diyorum.
Ġnançsız veya inancı zayıf olan kesimlerde afetlerin, felâketlerin baĢıboĢ tabiat
olaylarına bağlanır. Yangınların, depremlerin, yokluk, kıtlık, terör, düĢman tasaltutu olan
hadiselerin yorumu yapılırken basit sebeplere bağlanır. Basit tabiat hadiseleri gibi gösterilen
her bir olay, Cenab-ı Allah'ın takdiri ile meydana gelir. Ders alanlar için her biriden ilahi
uyarılar ve mesajlar vardır.
Rum Sûresinin 41. ayetinde Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur : “Ġnsanların kendi ellerinin
(irade ve istekleriyle) yaptıkları iĢler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesat meydana
çıktı ki, Allah, iĢledikleri günahlardan bir kısmının cezasını dünya da onlara tattırsın olur ki
(iĢledikleri günahlardan) dönerler.”
Ba ayetten de anlaĢıldığı gibi yangınlar, depremler, sel afetleri, yağmursuzluk,
hastalıklar, sıkıntılar, yokluklar ve benzeri olaylar hepside Rabbimizin bize yaptığı ikazlardır.
Bu afet ve felaket olarak nitelendirilen olaylar, insanların inkârından, isyanından
hülasa günahlarından kaynaklanan olaylardır. Ġnsanlar, yaratılıĢları icabı çabuk gaflete düĢer,
çok yanılır, sürekli hata eder, Rabbinin ikramlarını ve ihsanlarını çabuk unutuverir. Tabi
ardından da ilahi uyarı ve ikazlara muhatab olur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 322
Mustafa ÖSELMİŞ
BaĢımıza gelen olaylar karĢısında her Ģeyden önce bunun bir ilahi ikaz olduğunu
düĢünmeli, ona göre kendimize çeki düzen vermeliyiz, davranıĢlarımızı hayat tarzımızı
gözden geçirmeliyiz. Gerçek bir değerlendirme yapmaz, yanlıĢlarımız düzeltemezsek, daha
büyük felaketlerin baĢımıza geleceğini unutmayalım. GeçmiĢe baktığımız zaman helâk olan
kavimlere de helâk olmadan önce ikaz ve uyarılar olmuĢtur. Uyarılardan ders alanlar
kendilerin kurtarmıĢ, uyarılara kulak asmayanlar ise helâk olmuĢtur.
Biz de ilahi ikazlara kulak asıp değiĢmez ve kendimizi değiĢtirmezsek Allah korusun
biz de helâk olanlardan oluruz.
Her musibeti bir ihtarname bilelim, kusurlarımızı araĢtıralım, hatalarımız için dua ve
tevbe edelim, fitnelere karĢı uyanık olalım. Kendimizin, yakınlarımızın ve içinde yaĢadığımız
toplumun kurtuluĢ için gece gündüz çalıĢalım ki, kurtulanlardan oluruz inĢallah.
Tirmizi de nakledilen bir hadiste Peygamberimiz : “Yeryüzünde hatasız yürüyünceye
kadar insandan belâ eksik olmaz” buyurarak arınmadan, temizlenmede belâların eksik
olmayacağını bildirmiĢtir.
C) ĠLAHĠ ĠKAZLARA KULAK VERELĠM
Hiçbir Ģey sebepsiz ve karĢılıksız değildir. Hiçbir olay da tesadüfi değildir.
Kötülüklerin alıp baĢını gittiği toplumlara bakın; geçmiĢtekiler önce uyarılmıĢ, sonra
helâk edilmiĢtir. ĠĢte Semud Kavmi, iĢte Ad Kavmi, Lüt Kavmi, iĢte Pompe halkı, iĢte
Pamukkale‟de yaĢayanlar… Günümüzde de uyarılıp durmakta olan insanlık…
Eğer sel, deprem, hortum, yanardağ ve hastalıklardan ders alınmazsa, ilahi ikazlar göz
ardı edilirse, Allah korusun akıbet, helâk olan toplumların sonundan farksız olacaktır.
ġair:
“Kula belâ gelmez Allah yazmayınca,
Allah belâ yazmak kul azmayınca” demiĢtir.
Hergün bunca olay oluyor. Acaba hangimiz, bu olayların davetçilerini düĢündük mü?
Değerlendirdik mi?
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 323
Mustafa ÖSELMİŞ
“Her Ģeyde bir hikmet var” deyip, deyip de ibret aldık mı? bunlar, bize Allah'ın bir
ikazı deyip düzeldik mi? ĠĢin gerçeği “Hayır”…
Musibetlerden ders almayan, yakında musibetten payını alır. Musibet, kapısın çalar.
“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaĢasın” deyip bıraktığımız yılan, bir gün bize de,
yakınlarımıza da zarar verir.
Ayrıca geç kalır, geç anlarsak musibetin ocağına düĢeriz.
Dünyanın muhtelif yerlerindeki olan olaylara bakalım. Akıllı insanlar için felâket,
“geliyorum” der. ahmaklar için “Ben geliyorum” demez.
Allah'a kul olduğumuz hatırlamaz, tedbir almazsak felâket, uğradığı yerde herkese
zarar verir. Kötülerin yanında iyilerde yok olur. Bugüne kadar insanlar günahları yüzünden
helâk olmuĢtur, önlemedikleri kötüler, mani olmadıklar kötülükler yüzünden helâk
olmuĢlardır.
Atalarımız : “Bir musibet bin nasihattan evlâdır” demiĢlerdir. Bu, ilahi ikazlara kulak
asmayanlar içindir. Müslüman, musibetle, ceza ile yola gelmez. Allah'ın mesajlarına kulak
verir, Hz. Peygamberin uyarılarına kulak veri. O, geçmiĢin olaylarından ibret alır ve her
zaman uyanık durur. Ona belâ ve musibet gerekmez.
Önemli olan, kulluk defterinden silinmemektir. Kul, nasıl kulluk defterinden silinir?
Eğer kul, günahlara dalar, kendisini var eden, rızık veren Rabbini unutur ve O‟ndan ümidini
keserse, kulluk defterinden, yani cennete gideceklere defterinden siliniverir.
Bir baĢka hatamızda felâketlerin maddi sebeplerin yanında mânevi sebepler
aramıyoruz. Hata da ısrar ediyoruz. Bizden öncekilerden ders almıyoruz. Halbuki Allah,
yeryüzünde gezip dolaĢmamızı, yok olanlardan ders almamızı ve aynı hatalar düĢmemizi
emretmiĢtir.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyurur:
“Ey Kâfirler! Bundan önce kafir olanların (yok oluĢları) haberi size ulaĢmadı mı? Öyle
ki yaptıklarını cezasını (dünyada Allah'ın gazabını çekmekle) tattılar. Fakat onlara (Kıyamet
günü) daha acıklı ve can yakıcı bir azab vardır” (Tegabün:5)
GeçmiĢte Allah'a âsi olanların yok oluĢunda, bugün yaĢayan bizler için büyük ibretler
vardır. Allah geçmiĢin olaylarını, âsi olan toplumların acı sonlarını, geleceğe ıĢık tutması,
insanların ibret alarak ayni hatalar düĢmemesi için gözler önüne sermiĢtir.
GeçmiĢ olaylardan ders almazsak geçmiĢin üzücü olaylarına sebeb olan haller
günümüz insanında helâkına sebep olacaktır. Toplum, belki az insanın yaptığı hataların
cezasın bütünüyle görecektir. Kimse zarar görmekten kurtulmayacaktır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 324
Mustafa ÖSELMİŞ
D)
HELAK OLAN TOPLUMLARDAN VE SOSYAL FELÂKETLERDEN
BAZI ÖRNEKLER
Bugüne kadar azara, sapıtan, ahlâksızlıkta ileri giden, Allah'ın emirlerini dinlemeyen,
insan ve insan toplulukları, hepside cezalandırılmıĢlardır. Helâk olmuĢlardır. Bu cezalandırma
olayları, hep ders alınmadığı, aynı yola düĢüldüğü için tekrarlanmıĢtır.
Zinanın yayıldığı Lüt kavmi, bugünkü, Lut gölünün bulunduğu yerde yerin dibine
battı. Ahlâksızlıklarla iĢbirliği yapan Lütun hanımı da kurtulamadı. TaĢ haline getirilerek
cezalandırıldı.
Ahlâksızlıkta ileri giden Ad, Semud, Nuh gibi kavimler, bir sesle rüzgarla, güneĢin
yakıcı sıcaklığı ile, susuzlukla, yağan taĢlarla, depremle, bilinmeyen hastalıklarla
cezalandırılmıĢtır.
Kur'an'dan birkaç olayı nakledelim:
“Gem, dağarla gibi dalgalar içinde onları götürürken Nuh oğluna, Ey Oğulcuğum
gel, sapıklarla olma dedi. O da ben dağlara sığınırım cevabını verdi. Dalgalar arasında
boğulup gittiler.” (Hud:42-43)
Hac 42. – 44. ayetlerde : “Nuh, Ad, Semud, Meyden halkının nasıl yakalandığı, nasıl
helâk olduğu, dondurucu rüzgarla nasıl yok edildiği anlatılır.” (Hakka:6)
Hakka 5 . “Semud milleti zorlu bir sarsıntı ile yok edildi. Semud kavmine
yaptıklarının karĢılığı, alçaltıcı azabın yıldırımı çarptı.” (Fussılat:17)
Hicr 74. – 77. : “Lût milletinin memleketlerin alt üst ettik, sert taĢ yağdırdık. Onların
kalıntıları, hâlâ yollar üzerindedir. Alınacak ibretler vardır,”
Bunun yanında dik baĢlı olan Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Lehepler, Ebu Cehiller,
ondan sonraki inkârcılar da cezalarını görmüĢtür.
Ġtalya‟nın eğlence, fuhuĢ merkezi olan Pompei halkı, Vezüv yanar dağının
püskürmesiyle tamamen taĢlaĢmıĢtır. Bugün ibret almamız için insanlar, aynen taĢ kesilmiĢ
haliyle gözler önündedir. Ama bakıp ibret alacak göz nerede?
Tanrı bile batıramaz diye denize indirilen Titanik ne oldu? Dahi ilk seferinde bir buz
parçası o mağrur Titaniği ve içindeki Ģehvet perest insanları batırmadı mı? Son telgrafta :
“Yapılabilecek bir Ģey yok” olmuĢtur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 325
Mustafa ÖSELMİŞ
Günümüzde de sel, afet, dolu, çığ, deprem, fırtına, sellerin getirdiği kayalar, her tarafı
kaplayan, çamurlar, yanar dağlar, hortumlar, dondurucu soğuklar öldürücü sıcaklar hep birer
uyarıdır. Allah bizi de cezalandırabilir.
En yüksek teknolojiye sahip denilen Japonya, felâketler karĢısında aczini yaĢıyor…
Allah'tan baĢka neye güvenebilir, neye dayanabiliriz?
Bakın dünyaya kafa tutan Çin‟e Sars hastalığı ekonomisi dahil her Ģeyi çökertti. Sebep
görünmeyen bilinmeyen bir mikrop yiyemiyorlar, içemiyorlar, gezip eğlenemiyorlar ve
evlenemiyorlar.
Bakın Allah dilerse ne hale getiriyor. AIDS de evrensel felâkettir.
Bugüne kadar kimler helâk oldu Ģöyle bir bakalım:
-
GeçmiĢte Allah'ın gönderdiği dine inanmayanlar,
-
Allah'ın gönderdiği Peygamberi yalanlayan ve uymayanlar,
-
Günahları sebebiyle cezalandırılanlar,
-
Fitne çıkaranlar,
-
Zulmedenler,
-
Dünya nimetleri ile Ģımaranlar, “ġımarmıĢ niceleri helâk ettik” (Kasas:58)
-
Allah'a ibadet görevini terk edenler helâk oldu.
Cenab-ı Allah'ın her zaman cezalandırmaya, yok etmeye gücü yeter, cezalandırmakta
acele etmez, süre tanır, mühlet verir. Günah da ısrar edilirse, ansızın azab geliverir. Artık.
Azab gelip çatınca, iman da, piĢmanlık da geçerli değildir. Firavun, dalgaların arasında iman
etti, ama geç kalmıĢtı. Ayrıca ceza gelirse,artık umumi olur. Günahsızı günahkârdan ayırt
etmez.
Azanlar, baĢkalarını azdıranlar, inanmayanlar Peygamber yakınları da olsa helâk
olmaktan kendilerin kurtaramamıĢlar, kendilerine yardımcı, kurtarıcı da bulamamıĢlardır.
Lut ve Nuh Peygamberin hanımları, Nuh peygamberin oğlu Peygamber Efendimizin
amcaları, Ġbrahim Peygamberin babası Azer, buna örnektir. Peygamberimiz kızına
“Peygamber kızıyım diye bana güvenme” demiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 326
Mustafa ÖSELMİŞ
Kur'an'da : “Kim zerre kadar iyilik yaptıysa onu görür, kim de zerre kadar kötülük
yaptıysa o da onu görür” (Zilzal:7-8) buyrularak herkesin yaptığının karĢılığını mutlaka
göreceği bildirilmiĢtir.
Helâk olan, azgınlıkları yüzünden cezalandırılan birkaç milletin haberin ibret için
nakledelim:
Bu konudaki ayetler:
-
“Onlar günahları yüzünde suda boğuldular, ateĢe sokuldular” (Nuh:25)
-
“Ad kavmi inanmadı cezasını buldu, sonrakiler ibret oldu” (Tevbe:70)
“Ad kavminde ibretler vardır. Hani onların üzerine o kökü kurutan rüzgârı
göndermiĢtir. Öyle bir rüzgâr ki, uğradığı bir Ģeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi savurup
atıyordu” (Zariyat:41-42)
“Semud milletinin üzerine korkunç bir ses gönderdik. Hayvan ağılını konan çalı-çırpı
ve otlar gibi oldular.” (Kamer:31)
-
“Semud kavminden geriye kalan çökmüĢ evlerdi.” (Neml:52)
“Meyden halkına ġuayb Peygamber, ölçüyü, tartıyı tam yapmalarını, bozgunculuk
yapmamalarını söylemiĢti.” (Hud:85)
“Haksızlık yapanları bir çığlık yakaladı, oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.”
(Hud:94)
-
“Ey keliler yakıcı bir ateĢle yeryüzünden silindi” (Tecrid-i Sarih Tercümesi Hud:94)
“Sebe halkına Allah bol ihsanlarda bulunmuĢ, bol meyveli bahçeler vermiĢtir. Fakat
onlar Ģükretmediler. Rablerinden yüz çevirdiler. Allah da onları sel felâketi ile helâk etmiĢtir.
Bu konuda, Ġnkârlarından dolayı onları cezalandırdık. Biz nankörlerden baĢkasına ceza mı
veririz?” (Sebe:17)
“Ġsrail oğulları <Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin> emrini”, “iĢittik ve
isyan ettik” diye cevap verdiler. (Buhara:93)
“And olsun ki Firavun ailesin, ders alsınlar diye yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına
uğrattık.” (A‟raf:130)
Kâbe‟yi yıkmaya gelen Fil sahiplerinin üzerine sert taĢlar atan sürülerle kuĢ
gönderilmiĢ, yenilmiĢ ekin haline gelmiĢlerdir. (Fil Sûresi)
GeçmiĢ milletlerden bazıları bir çığlıkla helâk olmuĢtur. (Yasin:28)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 327
Mustafa ÖSELMİŞ
Antakya kavmi bir tek çığlıkla helâk olmuĢtur. (Yasin:29)
“Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra baĢka milletler var
ettik.” (Enbiya:11)
“Biz nice kasabaları yok etmiĢizdir; geceleyin veya gündüz uykularında iken
baskınımıza uğramıĢlardır. Baskınıza uğradıklarında, sözleri <gerçekten biz haksızdık>
demekten ibaret kalmıĢtır.” (A‟raf:4-5)
“Her birini günahı sebebiyle yakaladık; kimine taĢlar savuran rüzgârlar gönderdik.
Kimini bir çığlık yok etti. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk. Onlara Allah
zulmetmiyordu, fakat onlar kendilerine yazık ediyorlardı.” (Ankebut:40)
Helâk olan bir kavmin haberin kısaca nakletmek istiyorum:
Ġsa Peygambere 12 kiĢi iman etti. Biri de ihânet etmiĢti de Ġsa Peygamber ve
arkadaĢlarının yerinin ihbar etti. Ġnanmayanlar geldiklerinde Cenab-ı Allah hâini Ġsa
Peygamber‟e benzetiverdi. Ġsa diye onu tutup çarmıha gerdiler. Hâin, hâinliğinden cezasını
böylece çekmiĢ oldu.
Hz. Ġsa kendisine inananlara yeryüzüne dağılmalarını insanları Allah'a imana davet
etmelerini istedi : “Ġncili yeryüzüne yayın” dedi.
Havarilerden biri de, Ġtalya‟nın medeniyet seviyesi yüksek Pompei‟ye gelmiĢtir.
Pompei deniz kenarında güzel bir Ģehir olduğu için halk buraya akın etmiĢtir. Pompei, lüksün
ihtiĢamın konforun en lüks Ģehri idi. Zevk Ģehri, fuhuĢ yatağı olmuĢtu. O derece ileri
gidilmiĢti ki, çırıl çıplak denecek Ģekilde açık geziyorlar, hayvanları bile utandıracak fuhuĢ
hayatı yaĢıyorlardı. Kendilerini uyaranları dinlemiyorlardı. Cenab-ı Allah Miladi 62 yılında
bir depremle bu sapık insanları uyarmıĢtır.
Pompei, genelde zenginlerin oturduğu bir Ģehirdi. Bu yüzden hemen tamirat ve
yenileme iĢlemi yapıldı. Depremin hasarı kısmen giderildi. Buharla ısınma Ģebekesi yanında
büyük eğlence merkezleri onarıldı, yenileri yapıldı.
Deprem unutuldu. Hak eğlenceye tekrar daldı, kötülüğün her çeĢidi tekrar sahneye
çıktı. Bolluk rahatlık içinde ahlâksızlıkta çok ileri gidildi. Bu yüzden, papazlar bile Pompei
Ģehri için “uğursuz lânet Ģehir” demiĢlerdi.
Pompei de genelevlerin sayıları belli değildi. Genelevlerin kapılarına erkek uzvu
takılıyordu.
Bu hayat böyle devam ederken depremden 17 yıl sonra Vezüv Yanardağı aniden lav
püskürmeye baĢladı. Vezüv patlarken herkes ĢaĢırmıĢ, kaçmayı bile düĢünüp
baĢaramamıĢlardı. Herkes yerinde çakılıp kaldı. Hiçbirin tehlikenin kendilerin bu kadar yakın
olduğun düĢünmemiĢti. Lavlar, önünden kaçanları ise, kabaran denizin dalgaları, lavların
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 328
Mustafa ÖSELMİŞ
ününe atıyordu. Gökten kızgın taĢlar yağmıĢ, her tarafta cehennemi manzara ortaya çıkmıĢ,
kimse kaçacak, kurtulacak bir yer bulamamıĢtır. Kayıtlara göre yemek yiyen bir aile o hali ile
taĢlaĢmıĢ kalmıĢtır. Gayri meĢru iliĢki içinde birçok taĢlaĢmıĢ çift bulunmuĢtur.
Yanardağdan üç gün boyunca kül yağmıĢ, ateĢ püskürmüĢ, kimse kendilerin yardım
edememiĢtir. Hatta Roma‟dan yardım için heyet gönderilmiĢti. Ġmparator Titus‟a iletilen
mesajda artık yapılabilecek bir Ģey kalmadığı bildirilmiĢtir. ġehir haritadan silinmiĢ, insanlar
taĢlaĢmıĢtır.
Cenab-ı Allah ahlâksızlıkta ileri gidenleri ibret için Pompei de bir daha
cezalandırmıĢtır. Bugün bazı kaynaklarda Vezüv‟e “Ġbret Dağı” denmiĢtir.
YaklaĢık 1550 yıl sonra yapılan kazı ve araĢtırmalar sonunda, taĢlaĢmıĢ insanlar ortaya
çıkmıĢtır. KaĢları, gözleri, ağız, burun ve kulakları hatta parmaklarına kadar aynen mevcuttur.
Bu hal uyarı ve ikaz iĢareti taĢımaktadır.
Ayrıca; Lut Peygamberin karısın geriye dönerek bakması anında donarak taĢlaĢması
ile Pompei halkının taĢlaĢması tesadüf değildir.
Cenab-ı Allah Tahrim Sûresinin 6. ayetinde : “Aile fertlerinizi yakacağı taĢlar ve
insanlar olan cehennem ateĢinden koruyunuz” buyurmasındaki hikmeti anlamaya
çalıĢmalıyız.
Ġsyankârlığı ile bilinen Ebu Cehil öldüğü zaman kokusundan kimse yanına
yanaĢmamıĢ oğlu Ġkrime evi üzerine yıkıvermiĢtir. ġimdi de yerinde tuvalet vardır.
Dik baĢlılığı ile tanınan Firavun, denizde boğularak cezalandırılmıĢtı. Cenab-ı Allah
onu ibret için kumların arasında 3000 yıl hiç bozulmadan saklamıĢ, Ģu anda secde eder halde
Ġngiltere‟de müzede ibret alınması için sergilenmektedir.
Mayıs 2004‟te
Rusya‟da birkaç bilim adamı yer altı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek
için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve bu dinleme cihazlarını yerleĢtiriyorlar. Ġlkinde çok
zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir Ģeyin mümkün olmayacağını
düĢündüklerinden ilk etapta bu yerleĢtirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine
varıyorlar. Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı
yerleĢtirdiklerinde hayrete düĢüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanın çığlık
seslerini duyuyorlar. Çoğu bilim adamı iĢini bırakıyor. Bir bilim adamı : “Cehennemin
kapısın deldik” diyor.
Ġbret almak isteyene, ibretlik olay çok.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 329
Mustafa ÖSELMİŞ
E)
BELÂYI HAK EDEN ONU BEKLEMELĠDĠR
Kimsenin yaptığı yanına kalmaz. “Kim zerre kadar hayır iĢlerse, karĢılığını görecek,
kim de zerre kadar Ģer iĢlerse cezasını çekecektir.”
Harun ReĢid bahçıvana : “aman güllere dikkat et demiĢ” birgün bahçıvan koĢup gelmiĢ
: “Efendim bir bülbül, gülleri mahvetti” demiĢ. Harun ReĢid : “Üzülme bülbülün yaptığı
yanına kalmaz” demiĢ. Bahçıvan, ertesi gün bülbülü yılan yakalamıĢ, yutuyor görmüĢ,
koĢmuĢ, Efendim : “Bülbülü yılan yutuyor”, Harun ReĢid : “Üzülme yılanın yaptığı yanına
kalmaz” demiĢ. Kısa zaman sonra yılan bahçıvana saldırmıĢ, o da onu öldürmüĢ. Efendisine
“Yılan bana saldırdı onu öldürdüm” demiĢ. Bahçıvan birgün bir suç iĢlemiĢ Harun ReĢid :
“Atın zindana” demiĢ. Bahçıvan Efendim bülbülün yaptığı yılanın yaptığı, benim yaptığım,
yanımıza kalmadı. Siz Ģimdi beni zindana atıyorsunuz : “Sizin yaptığınız sizin yanınıza
kalacak mı?” demiĢ…
Kötülükler durmalı veya durdurulmalıdır. Elinden geleni yapmayan nemelâzımcılar
helâk olmuĢtur.
Hz. YuĢa‟ya Allah : “Ya YuĢa! Kavminin kötülerin iyileri ile beraber cezaya
çarptıracağım?” demiĢ.
YuĢa :
-
“Ya Rabbi! Hak edenler tamam ama, suçsuz olanlar neden cezalandırılacak?” demiĢ.
Allah :
“Onlar kötülere itiraz etmediler, fitne ve fesatlarına mâni olmadılar. Tepki
göstermediler” buyurmuĢlar.
Bir de Nuh (s.a.)‟ın kavmi helâk olacaktır. Melekler:
-
“Ġyiler demi Ya Rabbi!” deyince Allah:
-
“Onlar kötülerle beraber oldular, onlara karĢı çıkmadılar” buyurur.
Bir hadiste Ģöyle buyrulur:
“Bir toplulukta bir takım günahlar iĢlenir, iĢlemeyenler o günahlar iĢleyenlerden daha
güçlü ve daha çok oldukları halde, engel olmazlarsa, mutlaka Allah hepsine birden cezâ
verir.” (Ebû Dâvûd, Melâhim, 17; Ġbn-i Mâce, Fiten, 20.)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 330
Mustafa ÖSELMİŞ
Günümüz insanı, günahlarla günahkârlarla iyi geçiniyor. Bir günahtan kaçsa da baĢka
bir günaha düĢüyor. Günahlar, fikir kirlilikleri ile baĢlıyor. “Dedikodu yapmaktan korktuğum
için tavla oynuyorum” diyenler oluyor.
Fatiha Sûresinde : “Kendilerine azab edilmiĢ olanların ve azıp, sapmıĢların yoluna
değil” diyoruz, sonra da dosdoğru yolu bırakıp, sapanların yoluna düĢüyoruz. Bu kadar
zayıflık olmaz.
Belâlar peĢ peĢe geliyor, neden? Bunu niye düĢünmüyoruz?
Süleyman Peygamberin baĢındaki taç yamulmuĢ, düzeltmiĢ gene yamulmuĢ. SormuĢ
-
“Neden doğru durmuyorsun?” Taç:
-
“Sen yamuk iĢ yapıyorsun, doğru oturmuyorsun da ondan” demiĢ.
Bir köye gidiyorsunuz, çok içki tüketiliyor, kumar oynanıyor, ahlâksızlık almıĢ baĢını
gidiyor, kumar yaygın, faiz tefecilik almıĢ yürümüĢ, kahveler dolu…
Manevi yönden çok zayıf. Ezan vakti geliyor, ezan okunuyor. Soruyorsunuz : “Ġmam
yok” kalkıyor anahtarı tozların arasından alıp camiye gidiyorsunuz, baĢka gelen ok, yalnız
namazı kılıp çıkıyorsunuz.
Bir yerde ezan okunmaz, namaz kılınmazsa, Allah, din, Peygamber unutulursa, o yere
Ģeytan hakim olmaz mı?
O yer, cezalara, belâlara uğramaz mı?
Mehmet Zahid Koktu Hz. : “ġu huylar kimlerde bulunursa, onların baĢlarına belânın
gelmesi hak olur “der ve sıralar:
-
Emaneti muhafaza etmemek,
-
Zekatın fakire bor gibi vermek,
-
Hanımların beylerine itaat etmemesi,
-
Ana babaya asi olmak,
-
Ġyilik yapılması gerekenlere iyilik etmemek,
-
Toplumda rezillerin görev alması,
-
ġerrinden korkulup kiĢiye ikram edilmesi,
-
Açıktan içki içilmesi,
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 331
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Erkeklerin altın ve ipekli elbise kullanması,
-
Nefsi harekete geçiren çalgı, Ģarkı türküler söylenmesi,
-
Ġnsanların kendilerinden öncekilere lânet etmesi.
ĠĢte o zaman Ģiddetli rüzgarı, depremi veya sûretlerin değiĢmesi.
Hz. Peygamber : “Ġnsanlar öyle aldatıcı yıllar görecek ki, o yıllarda yalancılar tasdik,
doğrular tekzib edilecek, emin kimse hâinlikle suçlanacak, değersiz kimseler umumun iĢinde
sahibi olacak.” (K.Sitte:17/563)
“Allah bir topluluğa gazab ederse onların fiyatlarında pahalılık, çarĢıda kesatlık,
aralarında fesat çoğalır ve iĢ baĢındakilerinin zulmü artar. Zenginler zekât vermek, baĢtakiler
iyi idare etmez, fakirleri de namaz kılmaz.” (Ramuz:375/8)
Hz. Ömer (r.a.) Ģöyle anlatıyor:
Birgün Peygamber yanımıza geldi ve:
- “Ey Muhacirler beĢ Ģey vardır, onlara imtihan olacağınız zaman artık toplumda hiç hayır
kalmamıĢtır. O beĢ Ģey Ģunlardır:
1ZĠNA: Bir millette zina ortaya çıkar ve aileni iĢlenecek bir hale gelirse mutlaka o
millette tâun hastalığı yaygınlaĢır ve onlardan önce gelip geçmiĢ milletlerde görülmeyen
hastalıklar yayılır.
Cenab-ı Allah Kur'an'da Ģöyle buyurur:
“Yoldan çıkmalarına karĢılık onlara feci bir azab indireceğiz.” (Ankebut:34) AIDS ve
Kara Ölüm, kara bela denilen musibet zina edenlerin cezası olacaktır.
2ÖLÇÜ TARTIDA HĠLE:Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıtlık,
geçim sıkıntısı ve zalim sultanın zulmüne uğrar.
3ZEKAT VERMEMEK:Hangi millet mallarının zekatını vermezse, mutlaka
yağmur kesilir. Hayvanlarda olmasaydı, tek damla yağmur düĢmezdi.
4AHDĠN BOZULMASI:Hangi millet Allah ve Rasûlüne ahdini bozarsa Allah o
millete, düĢmanlarını musallat eder ve ellerindeki servetlerin bir kısmını onlar alır.
5Allah'ın Kitabı ile Ameli Terk:Allah'ın, indirdiği hükümlerden iĢine gelenleri
seçenleri, Allah aralarında savaĢtırır.” (K.Sitte:7/557)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 332
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir baba bile yaramazlık yapan çocuğun cezalandırır. Ġsyan eden, günah iĢleyen birini
Allah niye cezalandırmasın? Ġyi olan iyilik yapan kulunu nasıl mükafatlandıracaksa, yamuk iĢ
yapanı da cezalandıracaktır. Bu ilahi adalettir. Bu hak etmedir.
Cenab-ı Allah her iĢ için bir karĢılık koymuĢtur. Ġyilikler ve kötülükler hiçbir topluma
karĢılıksız verilmez. Ġnsanlar iyi olsun kötü olsun iyi veya kötü sonlarını kendi elleriyle
hazırlarlar. Çünkü kul azmayınca Allah yazmaz.
Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
“Allah kullarına asla zulmetmez.” (Al-i Ġmran:182)
“Allah insanlara hiç zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler.” (Yunus:44)
ġair :
“Hiç kuluna zulmeder mi Hüdası
Kulun çektiği kendi cezası” diyerek Allah'ın kullarına zulmetmeyeceği ifade
edilmiĢtir.
Felâketler karĢısında “Allah'tan gelen felâket ne yapalım, kader böyleymiĢ” deyip
boyun eğmek yanlıĢtır. Evet Allah'tan geldi. Ama niçin? Hat etmediysek gelir miydi? Hiçbir
felaket kader değildir. Ġnsanlar kendi kaderlerini kendileri hazırlar. Meselâ, mahsulü için
tedbir almayan çiftçi için Allah'ın rahmeti olan yağmur felâket olur.
Allah'ın yarattığı Ģeylerde felâket yoktur, uğursuzluk yoktur. Felâket insanların
beceriksizliğinde, tedbirsizliğindedir. A‟raf Sûresi‟nin 155. ayetinde Ģöyle buyrulur:
“Ġçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helâk eder misin Allah'ım?” Demek oluyor ki,
insanların helâkına sebep, beyinsizler ve beyinsizliklerdir.
Arayan belâsını bulur, arayan da Mevlâsını bulur. Bunun böyle olduğunu Cenab-ı
Allah Ģu ayetlerde bildirmiĢtir:
“Kötülük iĢleyip suçu kendisini kuĢatmıĢ olan kimseler; cehennemlikler iĢte onlardır.
Onlar orada temli kalıcıdırlar. Ġnanıp yararlı iĢler yapan kimseler, cennetlik olanlardır.
Onlarda iyilikleri yüzünden orada temelli kalıcıdırlar.” (Bakara Sûresi:81-82)
“Allah zerre kadar haksızlık etmez. Zerre kadar iyilik olsa onu kat kat arttırır ve
yapana büyük ecir verir.” (Nisa:40)
“Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir.”
(Nisa:79
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 333
Mustafa ÖSELMİŞ
“Kim yararlı iĢ iĢlerse, kendi lehinedir; kimde kötülük iĢlerse kendi aleyhinedir.
Rabbın kullara karĢı zalim değildir.“ (Fussilet Sûresi:46)
“BaĢınıza gelen her musibet kendi ellerinizin kazandığı (günahlar) yüzündendir.”
(ġura:30)
Tevbe Sûresin 70. ayetinde yok olan, cezalandırılan toplumların kendi nefislerine
zulmettikleri, En‟am Sûresin 125. ayetinde inanmayanlara Allah sıkıntı vereceğini ifade ile
“göğe yükseliyormuĢ gibi kalbini dar ve sıkıntılı kılar” buyrulmuĢtur.
Bakara Sûresi‟nin 35. ayetinde ise : “Ey Adem! EĢin ve sen cennete kal. Orada
olandan istediğiniz kadar bol bol yiyin, yalnız Ģu ağaca yaklaĢmayın; yoksa zalimlerden
olursunuz.” Dendiği bildirilmiĢ, Ademle Havva‟nın kendi kendilerine zulmettiği bildirmiĢtir.
Cenab-ı Allah iyi iĢler iĢleyen, inanan kullarını hep korumuĢtur. Birkaç örnek verecek
olursak:
Cenab-ı Allah isyan eden Ģeytanı cennetten kovup cezalandırırken emrine itaat eden
Melekleri aziz kılmıĢtır. Firavunu cezalandırıp nehirde boğarken, Musa Peygamberi,
inananlarla birlikte kurtarmıĢtır. Ġbrahim Aleyhisselâm‟ı Nemrud‟un ateĢinde yakmamıĢtır.
Nuh‟un inanmayan oğlu boğulurken, Nuh peygamberi ve inananları gemi ile sular üzerinde
yüzdürmüĢtür. Nuh Peygambere inandığı halde gemiye binemeyen yaĢlı kadını ineği ile
beraber korumuĢtur. Ġsa Peygamberi korudu inançsızların eline bırakmadı, ihanet edeni onun
yerine zalimlerin eline bırakırken, Ġsa Peygamberi göğe çekmiĢtir. Ashab-ı Kehfi 309 yıl
mağarada saklanmıĢtır. Peygamberimiz hicret sırasında mağarada örümceği ağ ördürerek,
güvercini yuva yaptırarak kormuĢ, telaĢlanan Hz. Ebubekir‟e: “Korkma Allah bizimle
beraberdir” demiĢ onu teskin etmiĢtir. Önemli bir olay da, Annesine saygıdan, zina teklif eden
kadın reddetmesinden, çalıĢtırdığı iĢçinin hakkını korumasından dolayı mağarada üç kiĢiyi
Allah'ın nasıl kurtardığını Peygamberimiz anlatmıĢtır.
Ġslâm‟ı yaĢayan ihlas sahibi Müslümanları Allah hep korumuĢ, bundan sonrada
koruyacaktır. Yerin hareketini, göğün gürültüsünü iĢittirmeyecektir. Ceza çekenler hep eksik
olmanın cezasını çekmiĢlerdir. Bazılarının baĢlarından ceza eksik olmuyorsa, iĢte sebebi de
budur.
Biz lâyık olursak, Cenab-ı Allah hiç beklenmedik yerden çıkıĢ yolu ihsan eder,
güçlükleri, sıkıntıları aĢarak zaferler nasib eder.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 334
Mustafa ÖSELMİŞ
F)
KUL AZMAYINCA ALLAH YAZMAZ
Ġnsanın hayatta çektiği sıkıntılar, günahlarının bedelidir. Ġnsan, baĢına gelen felâketler
için hemen payının olup olmadığını araĢtırmalıdır. Çünkü hiçbir Ģey sebepsiz değildir.
Bir manada baĢına gelenler, insanın istediği Ģeylerdir. Hak etmeden Allah vermez, hak
etmeden verse, bir bakıma zulüm olur.
Bazıları “baĢa gelen çekilir” deyip felâketlerin sebebini araĢtırmıyor, düzelmeye
çalıĢmıyor. Bu yanlıĢtır.
Cenab-ı Allah :
“BaĢınıza gelen ve gelecek her musibet kendi ellerinizle yapıp ettiklerinizin bir
sonucudur.” (ġûra:30)
Ġnsanın baĢına gelen sıkıntılardan dolayı önce kendini kusurlu görmesi, kendi
hatalarının eseri olarak yorumlaması, hatasını düzeltmeye yönelmesi ne kadar güzeldir.
Böylece hatalardan korunur, tevbe eder, Allah'ına yaklaĢıverir, ahirette de ceza görmez.
Dünyada da ceza görmez.
Belâ ve musibeti kara talihe bağlayıvermemek lâzımdır. Kulun baĢına gelen bütün
hadiseler; saadet olsun, felâket olsun, nimet olsun, külfet olsun, hepsi de kulun kendi
isteğiyle, arzusu ile gelmiĢtir. Kul davetiye çıkarmadan, insana iyi de gelmez, kötü de gelmez.
Kulun niyeti, istikameti ne ise o olur.
Kimse, olanlardan dolayı baĢka suçlu aramamalı, baĢkalarını mes‟ul tutmamalı,
baĢkalarını itham etmemelidir. Hepsi kendi tercihlerimizdir.
Hayatta kim neye lâyıksa onunla muamele görür. Hz. Peygamber : “Nasıl yaĢarsanız
öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz, öyle haĢrolunursunuz” demiĢtir. Evet insan neye lâyıksa ona
kavuĢacaktır.
Kur'an'da : “Kul kendi haline değiĢtirmedikçe, Allah o kula verdiği nimetleri
değiĢtirmez.” buyurulmuĢtur. (Rad:11)
Kur'an'da anlatıldığına göre Yunus (s.a.) kavmi kendini dinlemeyince Rabbi‟nden izin
almadan o bölgeyi terk etti. Bir gemiye bindi. Geminin yükü fazla diye bir kiĢi denize
atılacaktı. Çekilen kur‟a Yunus (s.a.)‟a rastladı. Denize atıldı, balık onu yuttu. (Saffat:141142)
Yunus (s.a.) hatasını anladı “Ben zalimlerden oldum” diyerek yalvardı. (Enbiya:87-88)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 335
Mustafa ÖSELMİŞ
*
*
*
Hz. Peygamber : “Ümmetimden bir grup, içkinin adını değiĢtirerek içer. BaĢlarında
çalgıcı kadınlar çalar, söyler. Allah bunları yere batırır; maymun ve domuz sûretine sokar.”
Buyurur. (Ramuz:368/6)
Diğer hadislerinde de : “Ümmetim beĢ Ģeyi helâl addederek, benimserse tarumar olur.
Bunlar:
1-
LânetleĢirlerse,
2-
Ġçki içerlerse,
3-
Ġpek kullanırlarsa,
4-
Çalgıcı ve dansöz edinirlerse,
5-
Erkekler ve kadınlar hem cinsleri ile yetinirlerse” (K.Sitte:7/276)
Rahmetli Ayhan Songar:
“Kuldan kula belâ gelmez;
Allah belâ yazmayınca
Allah kula belâ yazmaz
Kul kendisi azmayınca” demiĢtir.
Hz. Peygamber (s.a.) Ģöyle buyurur:
“Denizin dibindeki balıklar bile günahkâr ve zalimlerden Ģikayet ederler. Onların
yüzünden yağmur kesilir, insanların rızkı azalır.” (Tergip ve Terhib:1/281)
*
*
*
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 336
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ümmetim için iki Ģeyden korkarım:
-
1- Bolluk olan rahat yerlere göçüp, Ģehvetlerine tabi olurlar. Namazı, Kur‟an okumayı
terk ederler.
2-
Kur‟an‟ı öğrenirler, Kur‟an‟la, ilim ehli ile mücadele ederler.” (Ramuz el Ehadis:12/6)
*
*
*
“Cenab-ı Allah musibet murad ettiğinde;
-
Çocuklar ölür.
-
Kadınlar kısırlaĢır.
-
Ġçlerinde rahmete vesile olacak biri yoksa, baĢlarına belâ gelir” (Age:85/3)
“Allah'ın gazabını arttıran hususlar Ģunlardır:
-
Acıkmadan yemek.
-
Uykusu yokken uyumak.
-
Acayip bir Ģey yokken gülmek.
-
Musibete feryat etmek.
-
Ġçkili, çalgılı yemek.” (Age:339/3)
“Allah'a yemin olsun ki, ümmetimden aĢırılık, gurur, kibir, oyun, eğlence
geceleyenler sabah domuz ve maymun suretinde kalkarlar. Buna sebep, haramı helâl
saymaları, çalgıcı kadınlar edinmeleri, içki içmeleri, faiz yemeleri ve ipekli giymeleridir.”
Bu hadislerden anlıyoruz ki her cezanın ve cezalandırmanın mutlak bir sebebi vardır.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 337
Mustafa ÖSELMİŞ
G)
SOSYAL FELÂKETLLERĠN NEDENĠ
Afetler bizi önce düĢündürmeli, sonra da felâket neden olan eksiklikler giderilmelidir.
Toptan, sosyal felâketlere karĢı çareler, tedbirler aranıp, alınmalıdır.
En baĢta devletimize büyük görevler düĢmektedir. Maddi tedbirleri aldıktan sonra,
manevi tedbirleri de almalıdır. Çocukları, gençler, aileler, yıkıcı, bozucu tehlikeler karĢı
korunmalıdır.
Bu millet, kendini milletine adamıĢ devlet adamları görmüĢtür. ġuanda Allah için
millet için taĢ kaldıranlar görmek ve kendisini iyi yönetecek devlet adamlarının özlemini
çekmektedir. Döne, Müslüman, irtica bahane edilerek saldırılırsa, Allah bundan razı olmaz.
Bugün toplum, topla, popla, müstehcenlikle idare ediliyor. Medya, insanı çılgınlığa
itiyor. Peki tedbir alınıyor mu? Cevap, hayır.
Felâketler, durup dururken gökten yağmıyor, yerden de bitmiyor. Ya nereden geliyor?
Kur‟an-ı Kerim‟e bakalım:
-
“BaĢınıza gelen her musibet, kendi ellerinizin yaptığı yüzündendir.” (ġûra:30)
“Sana gelen her iyilik, Allah'tandır, sana isabet eden her kötülük de kendindendir.”
(Nisa:79)
-
“Allah kimseye zulmetmez; insan, kendine zulmeder.” (Yunus:44)
“FuhuĢ yayıldığında zelzele ve fitneler çoğalır, idareciler zulmettiğinde yağmur
azalır.” (Ramuz:54/5)
Görülüyor ki, hak etme var…
Hz. Peygamber ne diyor?
“Adem oğluna isabet eden ağaç sıyrıntısı, ayak kayması veya damar sıyrıntısı, ancak
bir günahı sebebiyledir.” (Ramuz:489/3)
-
“Ebu Derda‟ya Ģöyle der:
Hiçbir Ģeyle Allah'a ortak koĢma. Hatta param parça edilsen, ateĢlerde yakılsanda,
bile bile hiçbir namazını terk etme. Kim namazını bile bile terk ederse ondan Allah'ın zimmeti
(koruması) kalkar. Asla içki içme çünkü o bütün kötülüklerin anasıdır.” (K.Sitte:17/563)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 338
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Peygamber felâket sebeplerini ve felaketlerini Ģöyle açıklamıĢtır:
-
Allah'a olan ahdini bozanlara düĢman musallat eder.
-
Allah'ın emirlerine uymayanlara fakirlik yayılır.
-
FuhuĢ yayılan toplumlara ölüm yayılır.
-
Ölçü tartı da hile yapanlara kıtlık cezası verilir.
-
Zekatı vermeyenler, rahmetten mahrum olur.
Bir hadislerinde de on dört helak sebebini sayar:
• Devlet malı ganimet bilinirse,
• Emanetlere hıyanet edilirse,
• Zekat‟lar ödenmezse,
• Ana-babasına isyan ederse,
• Ana-babasına ihmal ederse,
• Ġnsan zevcesine itaat ederse,
• Camilerde dünya için sesler yükselirse,
• Toplumun iler gelenleri, en reziller olursa,
• ġerrinden korkulan kimseye ikram edilirse,
• Alkollü içkiler açıktan içilirse,
• ġarkıcı kadınlar baĢ tacı edilirse,
• Çalgı aletleri çoğalırsa,
• Ümmetin sonradan gelenleri, öncekileri lânetlerse, (Tirmizi)
Kim ne ektiyse onu biçer. Ama biz Ģöyle dua edelim: “Rabbimiz, bizi günahlarımızla
değil, iyi amellerimizle muamele et.”
Görülüyor ki, sebepsiz hiçbir Ģey olmuyor.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 339
Mustafa ÖSELMİŞ
Sebepsiz hiçbir Ģey olmaz. Allah'ın her iĢinde mutlaka bir hikmet vardır. Ama Allah
hikmetinden sual olunmaz. Bizim bilmediğimiz birçok sebep vardır.
Daha çok kul, iyiliği de kötülüğü de kendi davet eder.
Zilzal 7. – 8. ayetlerinde.
“Kim zerre miktarı hayır yapmıĢsa, onu görür. Kimde zerre miktarı Ģer iĢlemiĢse, onu
görür” buyrulur.
Son zamanlarda biraz da garip olduk.
“Ülkeyi 50-60 sanatçı ile bir o kadarda futbolcu idare ediyor. Yani; popla, topla idare
ediliyoruz.”
-
“Yaramazlıklar, ahlâksızlıklar haber oluyor.”
“TaĢkınlık, uygunsuzluk yapanlar, suç iĢleyenler meĢhur oluyor, bol para
kazanıyorlar, herkes onları konuĢuyor, ekranlar onların oluyor”
“Ayda bir koca değiĢtirenler, fuhuĢ yapanlar, cinayet iĢleyenler milyonların hayranı
oluyor. Çocuklara, onlar örnek oluyor, onlar yetiĢtiriyor.”
“Aslında utanılacak Ģeyler, övünç vesilesi sayılıyor, alkıĢlanıyor. Bunların hepsi
bizim aleyhimizedir.”
Allah nimet veriyor, Ģükredemiyoruz, musibet veriyor sabredemiyoruz, ders alıp
değerlendiremiyoruz.
Meseleyi bilmiyoruz dini bilmiyoruz. ġortlu bacı, kendini kapalı sayıyor. KıĢın kapalı,
yazın açık. Denizli de kapalı sahilde açık… ĠĢte günümüzdeki Müslümanlık…
Güzel bir örnek verelim:
Kuraklıktan dolayı Musa (s.a.) yağmur duasına çıkar. Defalarca dua edilmesine
rağmen bir türlü yağmur yağmamıĢ, beklenen rahmet inmemiĢtir. Bunun üzerine ellerini açıp:
-
Ya Rabbi! Günlerce dua ettim, bir türlü yağmur yağmadı, sebebi nedir? der.
Ya Musa! Elbette rahmet yağmaz. Çünkü içinizde âsiler var. Yağmurun yağmasına
engel günahkârlar var. Musa:
Allah:
Kindir onlar Ya Rab! Onları aramızdan çıkaralım, kurtulalım, deyince. Cenab-ı
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 340
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Ya Musa, muhbirlik mi yapayım? der. Musa:
-
Öyle ise ne yapalım Allah'ım bize bildir, deyince, Allah:
-
Hepiniz birden tevbe istiğfar edin, günahlardan uzak durunuz, buyurur.
Bir de mevsimlik musibet var. O da tesettürsüzlük. Tesettürsüzlük nedeniyle, hem
günaha giriliyor, hem de günaha sokuluyor. Ne yazık ki, bazıları için açıklık üstünlük ve
iftihar vesilesi oluyor. ÇağdaĢlık ölçüsü sayılıyor.
Bir husus da; eğitim öğretim bir tarafa bırakılarak, baĢ örtüsü ile uğraĢılıyor. Bir
kadına “baĢını aç” demek Allah'a isyandır. Çünkü Allah “ört” diyor.
Bir Müslüman nasıl olması gerekiyorsa, öyle olmalıyız. Bunu beceremezsek, Rahmet
olması gereken Ģeyler, bize âfat olur. Bir yağmur yağıyor; ĢimĢekler, gök gürültüleri, sel,
çamur, dolu akla gelmedik acırla; insan, hayvan, mahsul, mal herĢey telef oluyor.
Cenab-ı Allah Ģöyle buyuruyor:
“Yoksa küfür iĢleyip, isyan edenler, azabımızdan kurtulacaklarını mı sandılar.”
(Ankebut:4)
“Kötülük iĢleyip, kötülük tuzaklarını kuranlar, Allah'ın kendilerin yere
geçirmesinden, yahud bilemeyecekleri yönden kendilerine azab inmesinden emin mi
oldular?” buyurmaktadır. (Nahl:45)
PeriĢan halimiz boĢuna değil.
Bir Fransız ilim adamı : “Ġslam‟a baktım imrendim. Sözde müslümanlara baktım
iğrendim. 50 yıl geç Müslüman oldum. Bunun sebebi onlardı, vebâli de onlarındır” diyerek
bir gerçeği ortaya koymuĢtur.
Müslümanlara yakın olan bir Alman‟a sorarlar:
verir:
Müslümanları seviyorsun, çok yakınsın, neden Müslüman olmuyorsun? Alman cevap
Müslüman olsam Kur'an'daki hayatı yaĢamam lâzım. Sizin hayatınıza bakıyorum
Kur'an'daki hayat değil, diyor.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 341
Mustafa ÖSELMİŞ
Ġslâm‟ı inandığımız gibi yaĢamayınca, yaĢadığımız gibi inanıyoruz, çeliĢkisinin
sebebin bu…
Yüce Rabbimiz daha önceki yok olan milletler için:
“Onları günahlarından dolayı yok ettik.” (En‟am:6) buyurarak artan günahların helâk
sebebi olacağı bildirilmiĢtir.
Behlül Dânâ‟nın evine hırsızlar girmiĢ nesi var nesi yok her Ģeyini alıp gitmiĢler.
Herkes hırsız ararken Behlül mezarlığa gidip oturmuĢ. Halk sormuĢ:
-
Evini soymuĢlar, sen burada oturuyorsun?
-
Hiç merak etmeyin, nasıl olsa buraya gelecekler, demiĢ.
-
Buraya gelen hırsız ölü olarak gelir ne yapacaksın? demiĢler.
-
Ben onların çaldıklarının hesabını nasıl vereceklerini seyredeceğim, cevabını vermiĢ.
Herkes yaptığının hesabını elbette verecek dünyada verecek, ahirette verecek, mutlaka
verecek. KurtuluĢ yok.
Süfyan-ı Servi : “Bir kere yalan söylesem onun tesirini iĢlerimde hemen hissederim”
demiĢtir. Eğri cetvelin doğru çizgisi olmaz. Hataların günahların ardında huzur aranmaz.
Bunca nimete karĢı Ģükürsüz halimiz bizi rahatsız edecektir.
Kutsi hadiste Cenab-ı Allah Ģöyle der:
“Ey Ġnsanoğlu! Günahları toparlayıp sırtına alma çünkü hangi günahtan dolayı sana
gazab edeceğimi bilemezsin. Böylece rızkı senden kaldırırım, duana karĢıda gök kapıların
kapatırım. Ey Ġnsanoğlu! Kalbinde katılık vücudunda hastalık, rızkında mahrumiyet, malında
noksanlık bulduğun zaman bil ki, sana fayda sağlamayan iĢler hakkında söz konuĢmuĢsun.”
(F. Yavuz Kırk Kutsi Hadis:64-69)
ĠĢlenilen her günahın, günah sahibi üzerinde mutlaka etkisi olacaktır. Her günah
mutlaka hayatımıza iĢlerimize yansıyacaktır. Hatta çocuklarımıza bile yansıyacaktır.
Atalarımız “Haram yiyenin harami evladı olur” demiĢlerdir.
Hadis-i Kutsi de : “Ey Ġnsanoğlu! Günah iĢlerken gülen kimseyi, ağlar olduğu halde
ateĢe atarım” buyrulmuĢtur. (Age:126)
Cenab-ı Peygamber (s.a.) :
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 342
Mustafa ÖSELMİŞ
“Zina eden, zina ettiği sırada (Kamil) mü‟min olarak zina etmez. Ġçki içen içki içtiği
sırada (kamil) mü‟min olarak içki içmez. Hırsızda çaldığı sırada (kamil bir) mü‟min olduğu
halde çalmaz.” Buyurur. (Müslim C.1. sh. 115)
Peygamberimizin hanımı Zeynep (r.a.) anlatır:
“Peygamber beni sararmıĢ bir halde odaya girdi, yaklaĢan büyük Ģer yüzünden yazık
olacak dedi. Ġçimizdeki iyiler olduğu halde mi?” dedim.
“Evet (fuhuĢ, ahlâksızlık, zulüm, isyan gibi) kötülükler çoğaldığı zaman helâk
olursunuz” dedi. (Müslim Ter. 8/2880) der.
Görülüyor ki, hatalar, günahlar, felâketlerin habercisidir.
H)
GÜNAHLARIN ÜZERĠMĠZDEKĠ ETKĠLERĠ – I
Ġnanan insan, baĢına gelen olaylar neticesi, onları değerlendirir ve sonuçların da görür.
Ama insan inanmıyorsa kalbi kararmıĢtır, gözleri görmez, kulakları iĢitmez. Bu yüzden bir
değerlendirme yapamaz. Ġlâhi uyarılar, ikazları ve ibret levhalarını tabiat olayları olarak görür.
“Bu benim günahlarımdandır” diye düĢünemez. Kur'an'da Ģöyle buyrulur:
“Allah'ın, yüksek sütunlar diken Ad kavmine, eĢi benzeri olmayan Ġrem ġehri
halkına, kayaları oyan Semûd milletine, çadırları ortalığı dolduran Firavuna ne yaptı görmedin
mi? Çünkü bunlar, taĢkınlık yapıp, azmıĢlardı, yapmadık fesat bırakmamıĢlardı. Rabbinde
onların azabını yağdırdı” (Fecr:6-15, Nahl:112)
Demek ki, günah iĢleyenin ilk göreceği Ģey, Allah'ın azabıdır.
Günah iĢleyenin : “Günahkârım, suçluyum” Psikolojisi, yüzünü güldürmez. Vicdanı
rahat olmaz.
Ġnsanın iĢlediği günah, iĢlerine yansır. ĠĢlerinde ibadetinde hayır olmaz. Zevkle ibadet
edemez.
Hz. Peygamber:
“Bir lokma haram yiyenin kırk gün namazı ve duası kabul olmaz.” BuyurmuĢtur.
“Ġnsan yediğinden ibarettir” demiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 343
Mustafa ÖSELMİŞ
“Zina eden kiĢi zina yaparken Müslüman olarak zina etmez. Ġçki içen Müslüman
olduğu halde içki içmez. Hırsızlık yapan, Müslüman olduğu halde hırsızlık yapmaz.” (Müslim
Ġman:24) buyurmuĢtur.
Günahlar sonra çocuklarına yansır. Çocukları hayır etmez. Atalarımız : “Haram yiyeni
haramı çocuk olur” derler.
Günah iĢleyenin rızkı daralır. Bunu Peygamberimiz : “Kul günahları sebebiyle
rızkından mahrum olur” buyurmuĢtur.
Yani günah; insanı madden ve manen kirletir.
Ayrıca günahlar topluma yansır. Hz. Peygamberi : “Nasılsanız öyle idare
olunursunuz” buyurmuĢtur.
A‟raf Sûresi 155. ayetinde Müslümanın : “Ġçimizdeki bir takım beyinsizlerin iĢlediği
günahlar yüzünden hepimizi helâk mı edeceksin Allah'ım” diye dua etmesi istenmiĢtir.
Bir de, müstehcenliğin, Ģehevi günahların hafıza kaybına neden olduğu konusu bilinen
bir gerçektir.
Hafıza kaybından Ģikayet eden birine, bir büyüğümüz “Eline, beline, gözüne sahip ol,
günahları terk et” demiĢti.
Peygamberimiz : “Ahir zamanda hafızların zihninden Kur‟an silinecek” buyurmuĢtur.
ġimdi hafızalar zayıf, ezberlediğimiz Kur‟an bizi terk ediyor. Çokları, duaları,
namazda okunan sûreleri bile aklında tutamıyor. Bir namaz da dokuz defa yanılıyoruz. Kaç
rekat kıldık bilemiyoruz. Verdiğimiz sözü unutuyoruz.
Çok günah iĢliyor, hata yapıyoruz. Gün geçtikçe hatalar büyüyor, günahlar sürekli hale
geliyor.
Ġ)
GÜNAHLARIN ÜZERĠMĠZDEKĠ ETKĠLERĠ – II
ĠĢlenilen hatalar, günahlar ve edinilen kötü alıĢkanlıklar insanlar üzerinde birçok
olumsuz etkiler yapar; insanın düĢüncesini, yaĢayıĢını, değer ölçülerine ve dünya görüĢünü
değiĢtirir. Yani insanın din ve dünyasını alt üst eder.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 344
Mustafa ÖSELMİŞ
Günahların ve ahlâk dıĢı davranıĢların insan üzerinde yaptığı olumsuz etkilerin
bazılarını Ģöyle sıralayabiliriz:
ĠĢlenen günahlar, yapılan hatalar insanda sorumluluk duygusu bırakmaz. Günahlara
dalan insan ne kendini düĢünür, ne çocuklarını düĢünür. Ne de baĢkalarını düĢünür. Kimse
onu ilgilendirmez. Günahlar ayrıca insanı diğer sosyal görevlerinden de alıkor. Ġnsanı
insandan uzaklaĢtırır. Ġnsanı yalnızlığa iter. Artık insani iliĢkiler hep çıkar ölçüsüne dayanır.
Kötüler, kötü alıĢkanlıklar içerisinde dengesiz bir insan olar. ġahsiyetini yitirir,
ölçüsüz, disiplinsiz bir hayat yaĢar. Kötülüklerden kendini kurtarmak için en ufak bir gayret
gösteremez. Bataklıktaki insan gibi çırpındıkça batar. Karamsarlık, ümitsizlik sonucu
bunalıma itilir. Sonuçta intiharı kurtuluĢ yolu görür.
Çok hata yapan, durmadan kötülük iĢleyen kimse, çalıĢma hayatında da baĢarılı
olamaz. Nasıl olsa yok olup gitmeyecek miyim? DüĢüncesiyle her Ģeyi koyuverir. Mecbur
olmadan bir Ģey yapmaz.
Yasaklarla arası iyi olan kiĢi, nefsine hakım olamaz. Kendisi de insanlar için tehlikeli
bir hale gelir. Her haliyle baĢkalarını huzursuz eder. Ġnsanlar ondan emin olamaz.
ĠĢlenen günahlar, kalpleri nurlandıran ilmin, zikrin zevkini ve Ģevkini alır. Cehlin
karanlığı dünyaları karartır.
Sabır, Ģükür, isyan eden insanın yapacağı Ģeyler değildir. ġükretmeyen insanın rızkı
daralık. Sevgili Peygamberimiz:
“Kul günahları sebebiyle rızkından mahrum olur” buyurmuĢlardır.
Günahkâr insanların kul katında da Allah katında da itibarları kalmaz. Onlar
baĢkalarını sevip saymadığı gibi baĢkaları da onları sevip saymazlar. Onlarla kimse yakından
ilgilenip dost olmaz.
Doğru dürüst davranmayanın hayatta iĢi rast gitmez. Terslikler birbirini kovalar.
Kötülük kötülüğü, hata hatayı doğurur. Çirkinliklere karĢı ilgi artar. Günahtan kaçınmayan
günaha ısınır, en çirkin Ģeyleri yapmaktan utanmaz. Ġyiliklerden kaçan sonunda yorgun düĢer,
iyiliklerden mahrum kalır, helâk olur.
Kötülükler insanı iyilikten, ibadetten, hayırdan alıkor.
Hata ve günahlar insanı kirletir, kıyamet gününde yüzünü kara çıkarır. Allah'ın
rahmetinden, Rasûlünün Ģefaatinden mahrum eder. Çünkü bir hata, tek bir hata olarak kalmaz.
Bugünkü büyük günahlar baĢlangıçta küçük hatalar olarak doğmuĢtur. Her günahkâr, onu
birazcık büyütmüĢ ve bugünkü duruma getirmiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 345
Mustafa ÖSELMİŞ
Günah, sahibini her zaman rahatsız eder. Huzur ve mutluluk, ancak haramdan, Ģüpheli
Ģeylerden ve hatalardan uzak kalmakla sağlanır.
Kısacası, dürüst ve temiz olmadan muradımıza eremeyiz.
Peygamberimizin hanımı Zeynep (r.a.) Ģöyle anlatır:
Birgün peygamber benzi sararmıĢ bir halde yanıma girdi ve:
dedi.
“Allah'tan baĢka ilah yoktur. YaklaĢan büyük Ģer yüzünden Arablara yazık olacak”
-
“Ġçimizde iyiler olduğu halde de felâkete uğrar mıyız?” dedim.
-
”Fenalıklar çoğalırsa evet” cevabını verdi (Riyaz üs Salihin:187)
Bir hadislerinde de Peygamber Efendimiz:
“Nefsimin yedi kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder,
kötülükten sakındırırsınız yahud Allah size Azab gönderir sonra Allah'a yalvarırsınız; lâkin
duanız kabul edilmez” buyurur. (Riyaz üs Salihin:191) buyurur.
Cenab-ı Allah'ın haber verdiğine göre : “Ġnkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar,
Ģüphesiz derin bir sapıklığa sapmıĢlardır.” (Nisa:167) Allah'ın Elçisi de Ģöyle bildirmiĢtir :
“Kim bir sapıklığa çağırır ve buna uyulursa, bu kimseye kendine uyanların günahını bir misli
aynen gelir. Onların günahından da bir Ģey eksilmez. Kim de bir hayra çağırır ve kendisine
uyulursa, buna da kendine uyanların sevaplarını bir misli verilir, bu ona uyanların sevabından
bir Ģey eksiltmez.” (Kütüb-i Sitte Muhtasarı, Ġ.Canan, C.16/539)
Lokman Sûresinin 6. ayetinde : “Ġnsanlar arasında bir bilgisi olmadığı halde Allah
yolunda saptırmak için gerçeği boĢ sözlerle değiĢenler ve Allah yolunu alaya alanlar vardır.
ĠĢte alçaltıcı azab bunlar içindir.” BuyrulmuĢtur.
Peygamber Efendimiz de:
“Allah bir kula hataları yüzünden buğz ettiği zaman ondan hayayı sayıp alır. Hayayı
alınca da o kimseyi sen, sevmeyen ve sevilmeyen biri olarak görürüsün. Allah, emaneti de
ondan alır, emanet alınınca, merhameti de alır. Merhamet alınınca da Ġslâm‟ın esasını da o
kimseden alır. Ġslâm‟ın esası alınınca da o kimseyi artık kovulmuĢ bir Ģeytan olarak görürsün”
buyurmuĢtur. (Ramuz el-Ehadis:23/3)
Büyük mutasavvıf Ġbrahim Ethem Hz. leri Basra‟ya geldiğinde hak sorar:
Ey Ġbrahim, musibetlerden bir türlü kurtulamıyoruz. Bu konuda duada ediyoruz, ama
kabul olmuyor, neden? Derler:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 346
Mustafa ÖSELMİŞ
Bir müddet içlerinde kaldıktan sonra Ģu cevabı verir:
Ey Basra halkı, halinize baktım. Kalbinizin günahlarla ölmüĢ olduğun gördüm.
ÖlmüĢ kalplerin duası, hiç kabul olur mu? Halk:
-
Bu günahlar nelerdir ki, kalplerimizi öldürmüĢ? Derler:
Bunun üzerine Ġbrahim Ethem günahları Ģöyle sıralar:
-
Allah'ı tanıdığınızı söylüyorsunuz ama emirlerine itaat etmiyorsunuz.
-
Kur‟an‟ı okuyorsunuz, onunla amel etmiyorsunuz.
-
Peygamberi sevdiğiniz söylüyorsunuz, sünneti ile amel etmiyorsunuz.
-
ġeytan için “düĢman” diyorsunuz. Her ona uymaktan geri durmuyorsunuz.
-
Cennete gitmek istiyorsunuz, sizi ona götürecek iĢ yapmıyorsunuz.
Cehennemden korktuğunuzu söylüyorsunuz ama sizi cehennem götürecek iĢlerden
geri durmuyorsunuz.
-
“Ölüm haktır” diyorsunuz, lâkin ölüme hiç hazırlanmıyorsunuz.
-
BaĢkalarının ayıbı ile uğraĢıyorsunuz, kendi ayıbınızı görüp düzeltmiyorsunuz.
Allah'ın size verdiği nimetleri bolca tüketiyorsunuz, ama Ģükretmiyorsunuz, vereni
unutuyorsunuz.
-
Ölülerini ellerinizle gömüyorsunuz birgün öleceğinizi hiç düĢünmüyorsunuz.
Bu günahları terk etmedikçe dualarınızın kabul olacağını sanmayın. Ölü kalbinizin
dirilmesini istiyorsanız bu saydığım günahlardan kaçının. O zaman göreceksiniz ki,
baĢınızdaki belâ ve musibetler yok olacak, der.
Günah, insanı dünyada sıkar, ahirette de helâkına neden olur. Bu konuda Hz.
Peygamber Ģöyle haber verir:
“Pek çok kimseyi Ģefaatimle cehennem ateĢinden kurtaracağım. Bazı kimseleri de
zebaniler, benden alıp götürecek. Ben: “Allah'ım! Zebanilerin benden alıp götürdükleri benim
ümmetimdendir” diyeceğim. Cenab-ı Allah: “Senden sonra onların neler ihdas ettiğini biliyor
musun?” diyecek”
Kur'an'da Ģöyle bildirilir:
Hûd 52 :
“Günah iĢleyerek Allah'tan yüz çevirmeyin.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 347
Mustafa ÖSELMİŞ
Hûd113 :
“Zulmedenler meyletmeyin sonra size ateĢ dokunur.”
A‟raf 96 :
“Onlar günahtan sakınsalardı, elbette onlara gökten ve yerden nice
bereket kapılar açardık…”
Günahları sebebiyle insanlar Ģu zararları görürler:
-
Ġlimden mahrum olurlar.
-
Rızıkları daralır.
-
Ġyi insanlardan, iyi ortamlardan hoĢlanmazlar.
-
Allah anılınca ürkerler.
-
ĠĢlerinde zorluklarla engellerle karĢılaĢırlar.
-
Kalpleri kararı, merhametsiz olurlar, zalim olurlar.
-
Hayır ve hayırlı iĢ düĢünceleri olmaz.
-
Allah'ın Peygamberin emirlerini yerine getiremezler, yasaklarından kaçamazlar.
-
Onlar Allah'ı terk ettiği için Allah da onları terk eder.
-
Günahlar yüzünden ömürleri kısalır.
-
Bir günah baĢka günaha götürür.
-
PiĢman olup tevbe edemezler.
-
Günahı çirkin görmez, alıĢıverir, ısınıverir. Kötülerin mirasçısı olurlar.
-
Kafir iĢi, münafık iĢi yaptığından onlar gibi olurlar.
-
GörünüĢünde, aklında bozukluk azalır.
-
Onlar yüzünden rahmet, nimet azalır.
Rum 41 :
“Ġnsanların iĢledikleri günahlar yüzünden karada ve denizde fesat çıkar.”
ġûra 30 :
“BaĢınıza gelenler yaptıklarınız yüzündendir” buyrulur.
-
Utanma, kıskanma duyguları yok olur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 348
Mustafa ÖSELMİŞ
-
Günah iĢleyene Ģeytan musallat olur.
-
Günahkârın kalbi daralır.
-
Günahkâr, kaza belâdan kurtulmaz.
-
Günahkâr kabir azabı görecektir.
-
Günahkâr son nefeste imanla gidemez.
-
Günahkâr cehennem azabına rıza göstermiĢtir.
Olaylar sabırla, inançla karĢılanırsa, günahlara kefaret olur, tevbe edilirse,Allah'a
yaklaĢtırır, sevap kazandırır.
Musibetlere belâlara baĢka açıdan bakmak lâzım:
1-
Allah'a döndürücü bir kamçı olabilir.
2Bazıları için Allah'ın bir lütfu olabilir. Nice inançsızların inanmasına, aslına
dönmesine sebep olmuĢtur. Değilse din ve dünyaları alt üst olur.
J)
NĠMETĠN ELDEN GĠTMESĠNĠN SEBEBĠ
Bir Müslüman olarak hayatımız yaĢarken dikkat etmemiz gereken Ģeyler vardır.
Bunların baĢında; gaflete düĢmemek, nimetlere karĢı nankörlük etmek, helali haramı bilmek
görev ve sorumluluklarımızı bilerek Allah'ın emirleri, Peygamberin sünneti doğrultusunda
yaĢamak gelir. Aksi halde bize ihsan edilen imtihan için verilen nimetler azalır, daha sonra da
birer birer elimizden gider.
Allah'ın emir ve yasakları arasında yaĢıyoruz. YaĢarken eksiksiz kusursuz
yaĢamalıyız. ġunu asla unutmamak gerekir ki; bütün kötülükler inançsızlık temeline dayanır.
Ġman etmeden kimse Cenab-ı Allah'ın verdiği nimetlerin kıymetini bilemez. Ġman
ettim deyip de Allah'ın nimetlerinin kıymetini bilmeyenleri de Allah söz ve hüküm sahibi
yapmaz. Onları düĢman hakimiyeti altına sokmak suretiyle cezalandırır. Böylece hürriyeti
nimeti elden gider.
Nankörlüğün cezası ağırdır. Peygamberimiz Ģöyle anlatır:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 349
Mustafa ÖSELMİŞ
“Ġsrail oğullarından üç kiĢi vardı. Birisi vücudu benekli görünüĢü kötü idi, diğeri kör,
öteki de saçları dökük kel idi. Bir melek göndererek Allah bunları imtihan etti. Ne
istediklerini sordu, üçü de kendilerinde bulunan hallerin gitmesin, istedi bundan baĢka ve
istedikleri soruldu; biri deve, biri sığır, diğeri koyun istedi, bunlarda verildi. Üçüne de verilen
hayvanlar çoğaldı.
Melek tekrar yoksul görünüĢlü hali ile geldi üçünden de sahib oldukları hayvanlardan
birer tane istedi. GörünüĢü çirkin olanla, kel vermedi. Melek onları eski haline getirdi. Daha
sonra gözleri kör olanın yanına gitti. Eski halini hatırlatıp ondan bir koyun istedi. Adam <Ben
ne yapsam gözümün Ģükrünü yapama, istediğin kadar koyun alabilirisin> dedi, diğerleri
imtihanı kaybederken, o kazandı.”
Kur'an'da buyrulur ki:
“Nimet ve refaha karĢı nankörlük eden nice kasabaları yok etmiĢizdir. ĠĢte yerleri!
Kendilerinden sonra pek az kimse oturabilmiĢtir.” (Kasas Sûresi:58)
“Allah size güven ve huzur içinde olan bir kasabayı misal verir; Her taraftan oraya
bolca rızık geliyordu. Ama Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden Allah onlara
yaptıklarına karĢılık açlık ve korku belâsını taddırdı.” (Nahl Sûresi:12)
ġöyle nakledilir: Musa Peygamber yolda boğazına kadar kuma gömülü birini görür,
sebebini sorar. Adam elbisesinin olmadığını söyler. Musa Peygamber o kimse için Allah'a
yalvarınca Cenab-ı Allah o adamın fitneci olduğunu, Ģükrün ne demek olduğunu bilmediğini
bildirir.
Nisâ Sûresinin 147. ayetinde :
“ġükreder ve inanırsanız, Allah size niçin azab etsin? Allah Ģükrün karĢılığını verir ve
bilir” buyrularak çekilen cezaların nankörlük ve Ģükürsüzlüğün karĢılığı olduğu bildirilmiĢtir.
Cenab-ı Allah insanı yaratmıĢ her türlü ihtiyacını da vermiĢ bunun karĢılığı insana bazı
görevler vermiĢtir.
Bir Kutsi Hadiste Ģöyle buyurulmuĢtur:
“Ey insanoğlu! Bana ibadet için zaman ayır ki, seni ihtiyaçtan kurtarayım, evini rızık
doldurayım; vücuduna rahatlık vereyim. Beni anmaktan ve bana ibadet etmekten gafil olma;
eğer gafil olursan, seni ihtiyaç içinde bırakırım, vücuduna zahmet ve yorgunluk veririm,
kalbine de gam ve keder bırakırım.” (Fikri Yavuz, 40 Kutsi Hadis, s.61)
Parayı seviyoruz rahatı bolluğu seviyoruz. Bu bolluk ve rahat içinde birçok Ģeyi
unutuyoruz. Helali haramı unutuyoruz. MeĢruyu, gayri meĢruyu unutuyoruz. Halkın da
Hakk‟ın da bizden beklediği Ģeyleri yapmıyoruz. Belâyı, kazayı kendi elimizle davet
ediyoruz.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 350
Mustafa ÖSELMİŞ
GeçmiĢte Allah'ı unutan, isyan eden azgınlık yapan, nankörlük eden kimseler helâk
olmuĢtur. En azından bunlardan ibret almamız gerekmez mi?
Peygamberimiz : “BeĢ Ģey beĢ Ģeyin karĢılığıdır:
1-
Allah'a karĢı ahdini bozan topluluk üzerine muhakkak düĢmanları musallat olur.
2-
Allah'ın indirdiğinden baĢkası ile hükmedenlerde fakirlik yayılır.
3-
FuhuĢ yaygınlaĢan topluluklarda ölüm yaygınlaĢır.
4-
Ölçü tartıda hile yapanlar kıtlıkla cezalandırılır.
5-
Zekatı vermeyenler yağmurdan mahrum edilir” buyurmuĢtur.
Hasan-ı Basri Hz. leri de helâk sebeplerini Ģöyle sıralar:
1-
Tevbe etmek ümidiyle günah iĢlemek,
2-
Ġlim öğrenip amel etmemek,
3-
Amellerinden ihlaslı olmamak,
4-
Allah'ın verdiği Ģeyleri yiyip Ģükretmemek,
5-
Allah'ın taksim ettiğine razı olmamak,
6-
Ölüleri defnedip ibret almamak iĢte bunlar helâk sebebidir.
Sözün özü, insan kurtulmak isterse ona kurtuluĢ nasip olacak, Cenab-ı Allah ona
nimetini arttıracaktır. Kurtulma niyeti taĢımayan da, kurtulmak için çalıĢmayan da helâk
olacaktır.
K)
BELÂ VE MUSĠBETLERDEN KAÇINMALIYIZ
Belâlardan kaçan kurtulur, kaçmayan ise belânın kahrına uğrar.
Bugün Müslümanlar olarak Ġslâm‟ı eksik yaĢıyoruz. Bunun için acı çekiyoruz. Eğer
biz Müslümanlar, Allah'ın emrettiği gibi yaĢasaydık, Cenab-ı Allah bize, gökyüzünün
gürültüsünü, yer yüzünün sarsıntısını hissettirmezdi.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 351
Mustafa ÖSELMİŞ
Belâ ve musibetlere uğramak istemiyorsak, belâ ve musibetlerin davetiyesi olan
günahlardan kaçınmalıyız. Kazayı belâyı def edecek amellerde bulunmalıyız. Hayır iĢler
yapmalıyız, sadaka vermeliyiz.
Adem‟le Havva, Allah'ın yasakladığı bir iĢi yaptıkları için cennetten kovuldular. Bu,
iĢlenilen suçun cezası idi. Aynı zamanda günahlardan kaçınmayanlara gönderilen mesajdı.
Hz. Peygamber : “Yedi helâk edici Ģeyden kaçının” der.
1-
Allah'a ortak koĢmayın,
2-
Sihir, büyü yapmayın yaptırmayın,
3-
Haksız yere adam öldürmeyin,
4-
Yetim malı yemeyin,
5-
Faiz alıp vermeyin,
6-
Ġyiliği emir kötülüğü yasaklama görevinden kaçmayın,
7-
Ġffetli kadına iftira etmeyin. (Buhari Vesâya:147)
Bir hadislerinde de; günah iĢleyenlerden ve yaptıklarına ortak olmaktan kaçınmamız
için <Bir zaman gelecek öyle yöneticiler türeyecek ki, sabah-akĢam, Allah'ın gazab ettiği
iĢlerde bulunacaklar, onlara yardımcı olmayın> buyurmuĢtur.
Kötülüklere seyirci kalmama konusunda da Hz. Peygamber : “Ġçinde kötülükler
iĢlenen bir toplum, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde seyirci kalır, müdahale
etmezse, Allah'ın hepsini saran Umumi bir belâ göndermesi yakındır” (Ebu Davut
Melâhim:17)
“Bir kötülüğü duyduğu halde üzülmeyen, mânen zarar görür.” (K.Sitte:1/95)
buyurmuĢtur.
Ġbn-i Abbas (r.a.) anlatıyor : “Hac mevsimiydi bir grup yolcuya rastladık. Bize
arkadaĢların vefat ettiğini, cenazeyi tam Kabre koyacakları sırada kara bir yılanın
gözüktüğünü, ikinci ve üçüncü defa kazdıkları mezarlarda da kara yılan gözüktüğünü anlatıp
bunun ne demek olduğunu sorarlar.” Ġbn-i Abbas (r.a.) Ģöyle der : “Bu onun kötü amelidir.
Eğer baĢka çukurlar açsaydınız gene o kara yılanı görürdünüz.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 352
Mustafa ÖSELMİŞ
Hz. Peygamberden düĢündüren birkaç olay:
Hz. Peygamber, Tebuk seferine giderken, Semud halkının yok olduğu “Hıcır” denilen
yerde konaklar; hak sulardan içmeye, el yüz yıkamaya baĢlar. Peygamberimiz, elbisesi ile
yüzünü örtüp devesini hızlıca sürer ve Ashabına Ģöyle der:
“Kendilerin zulmeden insanların eğlendiği yerde eğleĢmeyin ki, onlara dokunan azab
size de dokunmayın. Buralardan ancak ibret alabilirsiniz, sularından içip abdest almayın.”
(Ramuz:63/16) (Tıbb-ı Nebevi Ans:1/120)
Yine Hz. Peygamber Müzdelifeden Mina‟ya giderken Ebrehe‟nin ordusunun helâk
olduğu yerde hızlıca geçmiĢtir.
Hz. Ali (r.a.) depremle helâk olan bir yerde namaz kıldırmamıĢtır. Sebebi sorulunca da
Ģöyle demiĢtir:
“Burası lânete uğramıĢ bir yerdir.” (Age:120)
-
Demek ki kötü insanların yaĢadığı yerlerde, kötülüklerin yapıldığı yerlerde
eğleĢilmeyecektir.
Kötü yerden hicret etmek gerekir. Kötülükten hicret etmek gerekir. Kötü insandan
hicret etmek gerekir.
Tevbe 114 : “Ey Ġman Edenler! Allah'tan korkun ve doğrulara beraber olun.”
Hz. Peygamberde : “Sakın içki içenlerin sofrasına oturma. Yemeğini de itikadı düzgün
olanlar yesin.”
Bir hadislerinde de :
“Kim müĢriklerle beraber yaĢarsa, Müslümanların;
1-
Himayesi ondan uzaklaĢmıĢ olur.
2-
MüĢriklerle beraber yaĢamayın, onlarla oturup kalkmayın. Kin onlarla yaĢarsa, bizim
sünnetimizi terk etmiĢ olur.
3-
Müslüman olmayanlarla yaĢamayın. Kim onlarla yaĢarsa onların ahlâkı ile
ahlâklanır, onlar gibi olur.” (Age:121)
Hz. Ömer (r.a.) : “Allah düĢmanlarının bayramlarına iĢtirak etmekten sakının”
demiĢtir.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 353
Mustafa ÖSELMİŞ
Abdullah bin Amr: “Her kim Müslüman olmayan yerde mülk edinir, onların
bayramlarına katılır kendini onlara benzetirse ve orada o hal üzere ölürse, Kıyamet günü
onlarla beraber haĢrolunur” (Age:121) demiĢtir.
Kendimize gelelim geçmiĢin tevbesini yapalım, gelecek içinde hizaya gelelim. Çok
tevbe edelim. dünya günah iĢlemeye değmez.
Kur'an'da : “Onlar mağfiret dileyip dururken Allah onlara azab edici değildir”
(Enfal:33) müjdesi vardır.
Sıkıntılarımızın sebebi, Allah'ın ve Rasûlü‟nün istemediği hayat talip oluĢumuzdandır.
BaĢımıza gelen felâketler iman zayıflığından kaynaklanan hatalarımızın sonucudur.
Kur'an'da Cenab-ı Allah Ģöyle bildirir ve soruyor:
1- “Kim beni anmaktan yüz çevirirse, Ģüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve onu
Kıyamet günü kör olarak haĢrederiz.” (Taha:124)
2-
“Uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular” (A‟raf:97)
3-
“Eğlenirlerken kendilerin azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular” (A‟raf:98)
Hz. Peygamber de Ģöyle bildirmiĢtir:
1“Eğer süt emen çocuklar beli bükük yaĢlılar otlayan hayvanlar olmasaydı, üzerinize
azab sel gibi inerdi”
2-
“ġu beĢ Ģey zuhur ederse ümmetimin üzerine helâk olmak hak olur:
•
LânetleĢme,
•
Ġçki içmek,
•
Ġpekli giymek,
•
Çalgı ve eğlence,
•
Erkeklerin ve kadınların kendi cinsleriyle yetinmesi.” (Ramuz: 53/18)
3- ”Allah bir topluluğa kıtlık murat ettiğinde bir melek Ģöyle nida eder:<Ey mide geniĢle!
Ey göz sakın doyma ve ey bereket ortadan kalk!>“ (Age:28/6)
4“Allah bir topluluğa âfat murat ettiğinde, mescidlerin ehline nazar eder ve onlardan o
belâyı önler.” (Age:27/4)
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 354
Mustafa ÖSELMİŞ
“Allah bir kula zillet murat ettiğinde ona malını binada, suda ve çamurda harcar.”
(Age:27/4)
Demek oluyor ki, günahsız hayat bize bağlı…
Bir kutsi hadiste:
“Ey Ġnsanoğlu! Damda yanan lamba, karanlık eve fayda vermediği gibi çirkin iĢleriniz
yanında iyi sözleriniz fayda vermez” buyurmuĢtur. (F. Yavuz, 40 Kutsi Hadis. S.31)
kötü iĢlerden kurtularak Allah'ın rızasını gütmezsek, amellerimiz de bize fayda
vermeyecektir. Peygamberimiz Ģöyle buyurur:
“Ġçlerinde amelleri Peygamberlerin amellerine benzeyen on sekiz bin kiĢi olduğu halde
bir köyün ahalisi azaba dûçâr oldu.
Ashab:
-
Ey Allah'ın Rasûlü bu nasıl oluyor? Diye sorunca Peygamberimiz (s.a.) :
Onlar Allah için kızmıyorlardı, iyiyi emredip, kötüyü men etmiyorlardı da ondan”
cevabını vermiĢtir. (Ġhya:5/151)
Ġnsan kendisinden beklenilen iyiliği yapamaması aslında o kimsenin helâk olmasına
yeter.
Bir kötülük bizim tepkisizliğimizle bizim himayemizde varlığını sürdürmüĢ ve
yayılmıĢsa, bunun vebali ağırdır. Bir kötülük gördüğümüz zaman acaba bu benim yüzümden
mi diye düĢünmeliyiz. Bizim yüzümüzden kimse ceza çekmemeli, günaha girmemelidir.
Mevlana Hz. leri idam edilmiĢ birini görür. Ayaklarına sarılır, ağlar: “Beni affet” der.
“Çünkü ben seninle ilgilenseydim senin sonun bu
olmazdı.”, der.
Bugün Müslümanlar çok, ağzımızı açtığımız zaman %98 müslüman diyoruz hani
nerede? Dünyada su kadar Müslüman var diyoruz, kemiyet değil keyfiyet önemli.
Gösterilmesi gereken tepki gösterilmiyor, görülmesi gereken ilgi,yardım görülmüyor. Yani
Müslümanların varlığı hissedilmiyor. Tabi buna karĢılık Müslümanların dağınık, periĢan hali
devam ediyor. DüĢman hakimiyeti, cezası baĢımızdan eksik olmuyor.
Allah'ın koyduğu kurallara uymak, sosyal felaketlerin sebeplerini ortadan kaldırmak
helâk olmamak için en güzel tedbirdir.
Peygamber Efendimiz Ģöyle buyurur:
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 355
Mustafa ÖSELMİŞ
“Allah kullarına musibet murat ettiğinde çocuklar ölür, kadınlar doğurmaz ve içlerinde
rahmete Ģayan bir kimse yoksa, baĢlarına belâ gelir” (Ramuz El Ehadis:85/3)
Her zaman, kendimizi muhasebeye çekmeliyiz. Yapmamız gerekenleri yapıyor
muyuz? Yapmamız gerekenleri de terk ediyor muyuz/ yaĢadığımız hayatı gayesine uygun
Ģekilde yaĢıyor muyum? Nefsinin arzuları yerine gelince, kazancı iyi olunca, teselli bulanlar
gibi miyim? BaĢka Müslümanların derdi derdimiz oluyor mu? Gençleri, insanımız yok eden
kötülüklere karĢı çıkabiliyor muyuz? Bu soruları kendimize sık sık sormalıyız.
Kur'an'da Ġsrail Oğullarının helâk oluĢ sebebi anlatılırken : “Birbirilerinin yaptıkları
fenalıklara mani olmuyorlardı. Yapmakta oldukları Ģeyler ne kötü idi” (Maide:79)
En‟am 146. ayetinde : “AĢırı gittiklerinden dolayı cezalandırdık” buyrulmuĢtur.
Kötülüklerin cezasını toplumda yalnız suçlu olanlar çekme, o toplumda yaĢayan
kötülüğü önleme gücü olduğu halde önlemeyen ve kötülüğün yayılmasında katkıda
bulunanlarda helâk olur. Masum insanlar ise helâk olmaz; ölürlerse Ģehit olurlar. Zulüm
görürlerse, günahlarına kefaret olur, malları telef olursa, sadaka olur.
Bir hadiste : “Allah toplulukta iĢlenen günah için iyileri cezalandırmaz. Ancak günah
iĢlendiğini görüp, mene kâdir oldukları halde men etmezlerse müstesna” (Ġ. Ahmed, Müsned
C.IV. s.192) denmiĢtir.
BaĢka bir hadiste de : “Ġçinde kötülükler iĢlenen topluluk, bu kötülükleri bertaraf
edecek güçte olduğu halde seyirci kalır, müdahale etmezse Allah'ın hepsini saran umumi bela
göndermesi yakındır.” (Ġbni Mâce Fiten:20)
Belânın umumi olması dünyanın imtihan mahalli olmasından ve kötülüklerde,
ihmallerin, ihanetlerin ilgisizlik ve tepkisizliklerin oluĢundandır. Masum olanların apaçık
ayrılması ise kiĢileri imtihan etmekten çıkarırdı. Yani imtihanın anlamı kalmazdı.
Enfal Sûresi 25. ayetinde : “Aranızda yalnız zalimlere eriĢmekle kalmayacak fitneden
sakının. Allah'ın azabının Ģiddetli olduğunu bilin” buyrularak fiilen kötülüklere iĢtirak
edenlerle beraber helâk olmamız için iyiler uyarılmıĢtır.
Musibet neden umumi olur? Ġyilerin tutum ve davranıĢları ile kötülüklerin türeyip
yayılması arasında yakın bir ilgi vardır. Kötü ve inanmayanlar kötülüklerini arttırdıkları için,
iyiler ise vazifelerini yapmadıkları ve kötülere engele olmaya çalıĢmadıkları için musibete
uğrarlar. Güçleri yettiği halde kötülüklere karĢı çıkılmayan toplumlarda felaket hep umumi
olmuĢtur. Kötülük açıktan açığa iĢlendiğinde cezayı, kötülüğü iĢleyen de seyredende hak
etmiĢ olur.
Ġnandım diyen inandığı gibi yaĢamalıdır. Ġnancının gereği de noksansız yerine
getirmelidir. Çare budur.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 356
Mustafa ÖSELMİŞ
Kur'an'da : “Ġçinizden insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten
alıkoyacak bir topluluk bulunsun. ĠĢte onlar kurtuluĢa erenlerdir.” (Al-i Ġmran:104) buyrularak
kurtuluĢ yolu gösterilmiĢtir.
Bir hadiste : “Allah bir kavme bir afat vermek murat ettiğinde, mescidlerin ehline
nazar eder de onlardan o belâyı önler” (Ramuz El Ehadis:28/7) buyrularak iyilerin iyiliği ve
iyilerin çokluğu yüzünden belâların önlenebileceğine iĢaret edilmiĢtir. Bu yüzden iyi olalım,
iyilerin sayısını arttıralım, kurtuluĢumuza vesile olur inĢallah.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 357
Mustafa ÖSELMİŞ
SONUÇ
Hz. peygamber Ģöyle diyor : “Allah bir kavmin hayrını dilerse onlara kendi ayıpların,
kendi kusurların gösterir.”
Öyleyse belâ ve musibetlerin faydaları da var demektir. Ders alırız, kendimize geliriz,
düzelme imkânı buluruz. Ya kusurlarımızın farkına varamazsak, bu dünyayı acısız yaĢarsak,
sonra ahirette halimiz nice olur.
Afat, basit bir olay değildir. Büyüklerimiz “Afat-ı Semâviye ve afatı arziyeden sona
sığınırız ya Rab” deyip Allah iltica ederlerdi. ġimdi böyle içten ve kapsamlı dua eden de yok.
Dua edelim, af dileyelim, zira; affedilmiĢlere âfat gelmez.
Bugün bir çok Ģeyle imtihan ediliyoruz. Her konuda, her vesileyle imtihan ediliyoruz.
Böyle bir ortamda ihlasımızı, takvamızı arttıralım, ibadetlere sarılalım. Hayrın, iyiliğin her
çeĢidini yapalım. Çünkü Allah'ın hangi amelimizi kabul edeceğini bilemeyiz. Bir de
amellerde devamlılık esastır. GevĢekliği Allah sevmez.
Bakın bir kutsi hadiste Cenab-ı Allah ne buyuruyor:
”insanları cezalandırmak istediğimde, camilerle ilgilenenleri rızam için birbirini
sevenleri ve seher vakti istiğfar edenleri görünce onları cezalandırmaktan vazgeçerim.” (H.
Hüsnü Erdem Ġlahi Hadisler:43)
Ceza ve musibetleri tek manada değerlendirmek yanlıĢ olur. Bunlar:
-
Ġlahi ikaz olabilir,
-
Ġlahi ceza olabilir,
-
Günahlar kefaret olabilir,
-
Cenab-ı Allah'a yaklaĢtıran, sevaba neden olabilir.
-
Ġnsanı gafletten uyandırıp kendine getiren bir olay olabilir.
-
Belik bir imtihandır.
-
Sabrı, Ģükrü arttırır, Allah'a yaklaĢtırır, belli olmaz.
Peygamberimiz bir hadisi var, Ģöyle diyor : “Mü‟minin her hali hayırlıdır. Musibet
geldiği zaman sabreder, onun için hayırlıdır. Nimet isabet ettiği zaman Ģükreder, onun için
yine hayırlıdır.”
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 358
Mustafa ÖSELMİŞ
Bu, inanmanın sağladığı bir avantajdır.
Allah bizi yarattı ve sordu:
-
Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Hepimiz dedik ki:
-
Evet, sen bizim Rabbimizsin.
Hani nerede kaldı bu söz. Neden gereği yapılmıyor?
Unutmayalım, ağzımın tadını kaçırıp, kaçırmamak da biraz elimizde.
Olan olayları hep maddi sebeplere bağlamak doğru olmaz. Musibetlerin neden,
niçinleri araĢtırılırken, görünen sebeplerin yanı sıra görünmeyen manevi sebepleri de
araĢtırmak, tesbit etmek zorundayız.
Kur‟an ayetleri, direk veya dolaylı olarak hepsi bize hitap etmektedir. Bizden önceki
helâk olan milletlerden bahseden ayetlerden ders almamak, belâlara davetiye çıkarmak olur.
Bize de aynı Ģeylerin olur.
Bugün yaĢadığımız hayat, kaygan bir zemin. Ġnsan her an günaha düĢebilir. Bu
bakımdan iyi ortamlar da yaĢamak zorundayız. Ġyilerle olmak, insanın hataya düĢmemesini
sağlar. Ġyi insanlarla yuva kurmak ve iyi nesiller yetiĢtirmek her zaman bizi mutlu edecektir.
Acı çekmemek için;
-
Önce itikadımızı düzeltmek lâzımdır.
-
Temiz yaĢamak, kötü alıĢkanlıklardan uzak olmak.
-
Felâketi davet eden davranıĢlardan kaçınmak.
-
Dua, tevbe ve ibadetlere sarılmak.
-
Dünya hırsına kapılmamak.
Allah Rasûlünün bize getirdiğini aynen almak, yasakladıklarından da kaçınmak,
hiçbir günahın küçümsememek ve günahlardan kaçınmak gerekir.
Allah'tan iki cihan saadeti dileyelim, düzelelim, düzeltelim iyiliğe lâyık olalım.
Allah inananları korusun. Ġnsanlık âlemine acısın da acılar vermesin inĢallah. Rabbim
dert verip derman aratmasın. Ġnsan Ģerrinden, Ģeytan Ģerrinden, hayırsız komĢu Ģerrinden
korusun. ġerli insanlarla karĢılaĢtırmasın, inananlara dayanamayacakları ağrı, acı vermesin.
Kaza belâlardan korusun, deprem, sel gibi felâketlerden korusun.
KUL AZMAYINCA ALLAH (C.C.) YAZMAZ 359
Mustafa ÖSELMİŞ
Dua edelim. Kur'an'da : “Duanız olmasaydı ne değeriniz olurdu?” (Furkan:77)
deniyor.
Her türlü günahtan kaçınalım. Kaçınamadıklarımızdan ve bilemediklerimizden de
Allah bizi korur ve sormaz inĢallah. Allah'a sığınalım.
Ġnsanımız hep Ģikayet etmemelidir. Suçu biraz da kendimizde aramalıyız.
Bir ceza daha var onu da Ģöyle ifade edelim:
Musa Peygamber : “Ġsyan etmeyin ceza görürsünüz” diyordu. Biri Musa Peygambere:
“Ben ibadet etmedim, hep isyan ettim, hani benim cezam?” dedi. Musa Peygamber,
bir cevap veremedi. Cenab-ı Allah Ģöyle vahyetti : “O daha ne ceza istiyor. Biz ondan ibadet
etmenin zevkini almadık mı?”
Evet bu da bir cezadır. Hem de en büyük bir cezadır.
Hayatımızda dua da çok önelidir. ĠĢlediğimiz günahlardan kurtulmak için duayı elden
bırakmamamız lâzım.
Hz. Peygamber Aleyhisselam Ģöyle buyurur:
“ġüphesiz ki insan, iĢlediği günah sebebiyle, birgün gelir rızıktan mahrum kalır ve
baĢına musibet gelir. Kaderi ise ancak dua geri çevirir. Ömrü de ancak iyilik arttırır.”
(Tirmizi, Kader:6)
rabbi, bugüne kadar yaptığımız ve bundan sonra da yapacağımız dualarımızı
ibadetlerimizi kabul etsin ve hakkımızda hayırlı Ģeyler yazsın. Hayırlı Ģeyler takdir etsin.

Benzer belgeler