Kaşlar ve Piyasalar

Transkript

Kaşlar ve Piyasalar
05.02.2015
Kaşlar ve Piyasalar
“Kaşları kaldırmak” deyiminin anlamını hepimiz biliriz. Ancak gerçekte kaşlarımızı niye kaldırıyoruz biliyor musunuz? Kaşlarımızı, istem dışı olarak ve çok kısa bir süre için
kaldırır ve indiririz. Buradaki asıl amacımız karşımızdakinin dikkatini yüzümüze çekmek istememizdir, ki böylece karşımızdakine diğer ifadelerimizi yansıtabilelim. Bu,
insana özgü, evrensel bir harekettir. Ayrıca tanıdık birisini uzaktan gördüğümüzde de yine tamamen istem dışı olarak kaşımızı kaldırırız. Bu bir nevi selamlaşmadır, hatta
karşımızdaki bunu yapmıyorsa, potansiyel bir tehdit gibi görürüz. Peki, biz kaşları kaldırmak deyimini ne amaçla kullanıyoruz: Hoşumuza gitmeyen, temkinli yaklaşmamız
gereken bir şey olduğunu ifade etmek istediğimizde. Bu ara piyasalarda kaşlarımızı kaldıran birçok şey var böyle bakarsak…
Kaşların gerçek kullanımı konusunda yukarıda okuduklarınızın kaynağı Dr. Paul Ekman’ın çalışmaları. Varlığından,
zamanında katıldığım bir eğitim sayesinde haberdar olduğum Paul Ekman, insan duyguları ve bunların yüz ifadeleri
(mimikler) üstündeki etkileriyle ilgili yaptığı çalışmalarıyla tanınan bir psikolog. “Lie to Me” isimli dizi (Bana Yalan Söyle –
bulup izlemenizi şiddetle tavsiye ederim), Paul Ekman'ın hayatı ve çalışmalarından esinlenerek yaratılmıştır. Ekman, insan
yüzünde mikro ifadeler (mikro mimikler-microexpressions) bulunduğunu ve bunların gözlemlenmeleri sayesinde yalan
tespiti çalışmalarına yeni bir bakış açısı getirilebileceğini savunur. Ekman mikro ifadelerin evrensel olduğunu söyler, hatta
bunu ispatlamak için uzun bir süre Papua Yeni Gine’de yerlilerle birlikte yaşamıştır. Yanda bazı temel ifadeleri
görüyorsunuz (Bunların hangi duygular olduğunu tahmin etmeye çalışın, olmadı en sonda ne olduklarını görebilirsiniz).
Psikolojiden, dilbilimine, oradan da piyasalara geçelim şimdi. Piyasalarda bu ara kaşlarımızı kaldırmamız çok kolay
maalesef. Gerçekten de gün geçmiyor ki piyasalarımızın rengi değişsin. Daha bir hafta önce TCMB’nin enflasyon verisine
bağlı olarak politika faizini indirmesini bekliyorduk. Dış piyasaların da destekleyici olması ile TL bu beklentiye olumsuz bir
tepki vermemiş, bilakis tahvil ve hisse piyasasına girişlerle dengede kalmıştı. Şu geçen bir haftada ise o kadar çok şey
değişti ki...
Öncelikle, petrol fiyatındaki artış, çok dillendirilmese de, bizim gibi ülkeler açısından uzun süredir arkadan esen
rüzgârın durması demek. Evet, petrol bu yılki dibinden %18 arttı ama geçen Haziran ayından bu yana düşüş hala %53. Bu
yüzden şimdilik yatırımcılar bu artışı sadece not etmekle yetiniyorlar, ama bir noktada, bu petrol fiyatına bağlı olarak
iyimserleşen beklentileri tersine çevirmek için nefis bir bahane olabilir. Kaş kaldıracağımız ilk konu bu…
Bir başka sıkıntılı konu ise yine Çin ekonomisi. Çin’i uzun süredir çeşitli sebeplerle yazıp çiziyorum. Şu ana kadar Çin
ekonomisindeki yavaşlama piyasaları pek rahatsız etmedi, çünkü bu hem beklenen ve fiyatlanan, hem de Çinli otoritelerin
çeşitli önlemlerle kontrol altında tuttukları bir süreç oldu. Mesela dün de munzam karşılıklarda 50 baz puan indirime
gidildi. Normalde bu piyasaların coşkuyla karşılayacağı bir gelişme olurdu ama bu kez Avrupa’dan gelen haber akışı ile birlikte, piyasalarda “nereye gidiyoruz” kaygısı yarattı.
Büyüme her yerde zayıf iken, Çin’in daha da yavaşlaması, küresel deflasyon kaygılarını bir tur daha pekiştirecek.
Avrupa demişken, artık kangren olan Yunanistan meselesine hızlıca bir göz atalım. Hızlıca dememin sebebi, yıllardır yorum yaptığım bu konudan şahsen çok sıkılmış ve
Yunanistan’ın her seferinde aynı taktiğe başvurmasının nasıl her seferinde yenildiğine bozuluyor olmam, yoksa olay önemli tabi. Şimdi görünürde burada yine ciddi bir kriz
söz konusu: ECB yönetimi, Yunan bankalarına sağlanan likidite kolaylığını uzatmayacağını açıkladı. Bu şu demek: Şu anda Yunan bankaları %0.05 ile ECB’den kaynak buluyor.
Artık Yunan bankalarını, ECB değil de Yunan Merkez Bankası fonlayacak ama bunun maliyeti %1.55. Bir şekilde bu fonlama kaynağı da kesilir ise Yunan bankaları iflas edecek,
ya da Yunanistan Euro’dan çıkıp Drahmi’ye dönecek ve istediği kadar para basacak (sonra gene iflas edecek, o ayrı). Zaten dün yapılan 6 aylık bono ihalesine gelen talep de
son 9 yılın en düşük seviyesinde. Gemi su almaya devam ediyor özetle. Ancak daha önce de Yunanistan ile AB arasında bu tarz restleşmeler oldu ve her seferinde karşılıklı
tavizler verildi. Yunanistan’ın Euro birliğinden çıkması mesele değil, asıl sorunun İspanya ve diğer ülkelere de bulaşması riski. Böyle bir durumda Euro projesi çöker. Bu
nedenle de Yunanistan’ın barajdaki ilk delik olmasına izin verilmiyor, verilmeyecek. Yunanistan hikâyesine ciddi bir riskten ziyade, bir oynaklık unsuru diye bakmaya devam
ediyorum.
Peki, bizde neler oluyor? Aslında her şey TCMB Başkanı Başçı’nın ara toplantı yapılabileceği açıklaması ile başladı ama piyasalarımızda gördüğümüz satışların tek
sebebinin TCMB’nin 0.07 puan için ara toplantı yapmaktan vazgeçmesi olduğunu iddia edemeyiz. Bu çok basite kaçmak olur. Hem yukarıda yazdığım küresel gelişmeler,
hem de yurtiçinde giderek artan siyasi tansiyon bu sabah ekranlarımızda gördüğümüz rakamlarda etkili. Geldiğimiz noktada yurtiçinde tansiyonun düşmesi gerekiyor ki
sağlıklı bir analiz yapabilelim. Aksi durumda, haber akışını izlemek ve buna göre pozisyon almak dışında yapacak çok bir şey kalmıyor. Bu ortamda TCMB’nin yapabileceği ilk
şey, piyasaya sağladığı TL likiditesini kısmak ve böylece TL satmanın maliyetini artırmak. Bugün dönen 16 mlr TL tutarındaki haftalık reponun ise hiç azaltılmadığını, yine aynı
miktarda repo ihalesi açıldığını belirteyim. Adet olduğu üzere, kur daha da yükselirse TCMB’nin sırasıyla atacağı adımları da hatırlatayım: TL likiditesinin kısılması (gecelik
repo oranlarının yükselmesi), döviz satış ihale rakamının artırılması ve doğrudan müdahale. Şu aşamada, TCMB mevcut kur seviyesinin herhangi bir önlem
gerektirmediğini düşünüyor. Umarım bu konuda haklı çıkarlar. Kurun dün akşam yeni bir rekor kırdığı bu ortamda size daha iyi şeyler anlatmak isterdim ama durum
malumunuz. Daha şimdiden bazı yabancı kurumlardan USDTRY paritesinin çok daha yüksek seviyelerde olması gerektiği yönünde analizler gelmeye başladı. Sadece şunu
söyleyeyim: Piyasa böyle zamanlarda sık sık yanlış analizler yapar, bu da yatırımcıların paniğini daha da artırır. Kısa vadeli al-sat yapmıyorsanız ve döviz ihtiyacınız da yok ise
bu seviyelerden döviz almak fazla riskli.
Tahvil faizleri konusundaki görüşümüzü de bu gelişmeler ışığında tekrar gözden geçirelim şimdi. Bakın, şundan yana hala bir şüphemiz yok: Mevcut küresel görünüme
paralel olarak Türkiye’de de faizler düşecek. Bu doğal olarak TCMB’nin tavrına bağlı, işte mesele bu indirimlerin zamanlamasını iyi ayarlamak ve bunu bir krize çevirmemek...
Mevcut ortamda dahi faizlerde gördüğümüz yükselişin sınırlı kalması da bu yüzden. Ayrıca, haftaya yapılacak tahvil ihalelerinin ardından, tahvil arzı bir süre çok düşük
seyredecek. Yani bu faiz yükselişi, tahvil almak isteyen yatırımcılar için aslında güzel bir fırsat. Bu nedenle kısa vadeli tahvillerde alım önerimizi koruyoruz.
Bu tatsız piyasaları bir yana bırakıp size yine Dr. Ekman’ın teorisinden hareketle bir tüyo vereyim. Bu kaşları kaldırma işinin bir faydası daha varmış meğer. Eğer birisini ilk
gördüğünüzde tek kaşınızı kaldırırsanız, karşınızdaki kişiye ondan hoşlandığınızı söylüyormuşsunuz. Siz gene de çok abartmayın tabi, ama denemeye değer. En azından
piyasada, “buradan dönecek, işte burası dip, şu seviyeyi hayatta kırmaz” diye deneyler yapmaktan daha iyi kesinlikle…
Dr. Ekman ile ilgili yazdıklarıma dair genel bir kaynak için bu bağlantıya bakabilirsiniz. Resimdeki ifadeler ise şöyle:
1-Hafif mutsuzluk
2-İğrenme-hoşlanmama
3-Hafif eğlenme hali
4-Kontrol edilmeye çalışılan kızgınlık
5-Kontrol edilmeye çalışılan korku
6-Gizli öfke
7-Korku/şaşkınlık
8-Küçümseme
9-Kaygı
Tufan Cömert
Direktör/Strateji
Garanti Yatırım Araştırma
[email protected]
www.garantiyatirim.com.tr
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri
tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize
uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Veri ve grafikler güvenirliliğine inandığımız sağlam kaynaklardan derlenmiş olup, yapılan yorumlar sadece GARANTİ YATIRIM MENKUL KIYMETLER A.Ş.’nin görüşünü
yansıtmaktadır. Bu bilgiler ışığında yapılan ve yapılacak olan ileriye dönük yatırımların sonuçlarından Şirketimiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca, Garanti Yatırım
Menkul Kıymetler A.Ş.'nin yazılı izni olmadıkça içeriği kısmen ya da tamamen üçüncü kişilerce hiç bir şekil ve ortamda yayınlanamaz, iktisap edilemez, alıntı yapılamaz,
kullanılamaz. İleti, gönderilen kişiye özel ve münhasırdır. İlave olarak, bu raporun gönderildiği ve yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda kullanıldığı ülkelerdeki yasal
düzenlemelerden kaynaklı tüm talep ve dava haklarımız saklıdır.