Yeşil Yol Üzerine Söyleşi - imo ana sayfa

Transkript

Yeşil Yol Üzerine Söyleşi - imo ana sayfa
.
gençIMO
s:9
YASTAYIZ
İSYANDAYIZ
10.10.15
ANKARA
.
.
.
k
ı
d
a
m
t
u
n
U
GENÇ-İMO’NUN GÜNDEMİ KONSEYDEN,
ONSEYDEN, BASIN AÇIKLAMALARI, GENÇ-İMO ŞUBE HABERLERİ, GENÇ-İMO 7. YAZ EĞİTİM KAMPI TAMAMLANDI, GENÇ
GENÇ-İMO ÜNİVERSİTE
TEMSİLCİLER TOPLANTISI ANKARA’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
ÇEKLEŞTİRİLDİ MÜHENDİSİN GÜNDEMİ KONUT SORUNU VE KENTSEL DÖNÜŞÜM / RANTSAL BÖLÜŞÜM CEMAL
CEMA BERFU ŞENIŞIK
YEŞİL YOL ÜZERİNE SÖYLEŞİ ÜLKÜ CAN İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ
ÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ ÜZERİNE TOLGA YILMAZ YEŞİL YOL ÜZERİNE SÖYLEŞİ ÜLKÜ CAN VASIFSIZ MÜHENDİS İŞÇİLER
ATAKAN YASİN ATAN DURUŞU RÜZGARA KARŞI OLAN İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ALİ KORKUT ÜLKE GÜNDEMİ 10 EKİM VE KAYBETTİKLERİMİZ SONBAHAR,
KIŞ VE İLKBAHAR
SONBAH
ONUR AKTOLUN BARIŞ BUNUN NERESİNDE? ELANUR DÜĞENCİOĞLU - ATAKAN
STAJ DEFTERİ HATIRASI
TAKAN YASİN ATAN KÜLTÜR SANAT GÜNDEMİ BULMACA SAİM KAYMAK
K ST
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ÖZEL SAYISI-1 BEN KADINIM HAZAL DÜDÜKCÜ KADINLARIN TOPLUMA GÖRE KARİYER PLANLAMASI ÜLKÜ CAN PEMBE BARET ALARA
BÖLGEN KADININ MÜHENDİSLİKTEKİ YERİ DİLEK GÜLCAN GENÇ KADIN İŞGÜCÜ VE İSTİHDAM GİZEM SIĞLA AÇIKELLİ KADIN HER YERDE! HASTANELERDE,
OKULLARDA,
HASTA
ADLİYELERDE, ŞANTİYELERDE, SOKAKLARDA!!! AJDA AKBAL 21. YÜZYILDA SİNDRELLA ELANUR DÜĞENCİOĞLU
IŞIK SAÇACAK NESİLLERİN
ĞLU HER KADIN BİRAZ MÜHENDİSTİR.! IŞ
TEMELLERİNİ İNŞA EDER SEVİM YILDIRIM ÜLKEMİZİN KAYBETTİĞİ GÜNEŞLER ADINA ŞEVAL KARATAŞ İNSAN OLABİLMEK
MEK YAĞMUR KABLAN
İ Ç İ N D E K İ L E R
GENÇ-İMO’NUN GÜNDEMİ
KÜLTÜR SANAT GÜNDEMİ
2
2
5
17
19
34
....
Bulmaca
Saim Kaymak
35
....
Staj Defteri Hatırası
....
Konseyden
....
Basın Açıklamaları
....
genç-İMO Şube Haberleri
....
genç-İMO 7. Yaz Eğitim Kampı Tamamlandı
....
genç-İMO Üniversite Temsilciler Toplantısı
Ankara’da Gerçekleştirildi
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
ÖZEL SAYISI-1
MÜHENDİSİN GÜNDEMİ
20
22
26
28
....
....
....
....
52
....
Ben Kadınım
Hazal Düdükcü
53
....
Konut Sorunu ve Kentsel Dönüşüm /
Rantsal Bölüşüm
Cemal Berfu Şenışık
Kadınların Topluma Göre Kariyer Planlaması
Ülkü Can
54
....
Pembe Baret
Alara Bölgen
Yeşil Yol Üzerine Söyleşi
Ülkü Can
55
....
Kadının Mühendislikteki Yeri
Dilek Gülcan Genç
İnşaat Mühendisliği Eğitimi Üzerine
Tolga Yılmaz
56
....
Kadın İşgücü ve İstihdam
Gizem Sığla Açıkelli
Yeşil Yol Üzerine Söyleşi
Ülkü Can
58
....
Kadın Her Yerde!
Hastanelerde, Okullarda, Adliyelerde,
Şantiyelerde, Sokaklarda!!!
Ajda Akbal
59
....
21. Yüzyılda Sindrella
Elanur Düğencioğlu
60
....
Her Kadın Biraz Mühendistir.!
Işık Saçacak Nesillerin Temellerini İnşa Eder
Sevim Yıldırım
29
....
Vasıfsız Mühendis İşçiler
Atakan Yasin Atan
30
....
Duruşu Rüzgara Karşı Olan İnşaat Mühendisleri
Ali Korkut
ÜLKE GÜNDEMİ
31
32
33
....
10 Ekim ve Kaybettiklerimiz
61
....
Ülkemizin Kaybettiği Güneşler Adına
Şeval Karataş
....
Sonbahar, Kış ve İlkbahar
Onur Aktolun
62
....
İnsan Olabilmek
Yağmur Kablan
....
Barış Bunun Neresinde?
Elanur Düğencioğlu - Atakan Yasin Atan
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası adına sahibi
Nevzat Ersan
Yazı İşleri Müdürü
Bülent Tatlı
Sayı: 9 / 2016
Yılda bir yayınlanır, yerel süreli yayın.
Baskı Tarihi: 1 Mart 2016
4.000 adet basılmıştır. Üyelerine parasız dağıtılır.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
Yönetim Yeri
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Necatibey Cad. No: 57 Kızılay / Ankara
Tel: 0.312.294 30 00 Faks: 294 30 88
[email protected] - www.imo.org.tr/gencimo
genç-İMO Öğrenci Konseyi
Oğuz Düztaş
Oğulcan Ayazoğlu
Tolga Yılmaz
Ferhat Barut
Ülkü Can
Veysel Barut
Gizem Sığla Açıkelli
Furkan Ataman
Mehmet Can Akıncı
Emre Çalıkıran
Baskı
Patika Ajans Matbaacılık Ltd. Şti.
Meşrutiyet Cad. No: 54/16 Kızılay / Ankara
Tel: 0.312.431 22 11
1
K O N S E Y D E N
Merhaba,
Türkiye’nin her tarafında inşaat mühendisliği okuyan arkadaşlara, geleceğin meslektaşlarımıza selam
olsun. Genç-İMO bültenin 9. Sayısını sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
genç-İMO kurulduğu günden bugüne büyümeye,
biriktirmeye ve biriktirdiklerini paylaşmaya devam
ediyor. Bu sayımızda da TMMOB nin toplumcu
mühendislik ışığında ülkenin dört bir tarafındaki
genç-İMO etkinliklerini paylaşıyoruz.
Her sene yaptığımız genç-İMO eğitim kampımızı
bu yıl da gerçekleştirdik. Beraber dinledik, beraber
tartıştık ve yine beraber öğrendik. Birazda fazlaca
eğlendik. Ama ortaya yine güzel şeyler çıkardık.
Örgütlülüğümüzü beraber büyütme kararları ,
bitmeyecek dostluklar ve birlik olma düşüncelerini
paylaştık.
Birkaç bulmaca ekleyerek sizi sıkmamaya , Staj
deneyimi olan arkadaşlarımızın deneyimlerini
paylaşmaya ve genç-İMO’lu arkadaşlarımızın özgür
kalemlerini sizinle paylaşmaya özen gösterdik.
Son söz olarak amacımızı asla unutmadık. Üniversitelerde yaşanan sorunları çözmeye , eksiklikleri
söylemeye devam ettik ve edeceğiz. Şimdiye kadar
olduğu gibi bundan sonrada üyelerimizle hareket
edecek genç-İMO ailesini durmadan duraksamadan
büyüteceğiz. Bu yolda emeği geçenlere de teşekkürü borç biliriz.
genç-İMO 8. Dönem Öğrenci Konseyi
BASIN AÇIKLAMALARI
Nükleere inat, yaşasın hayat!
(12.05.2015)
Bilindiği gibi 29 yıl önce 26 Nisan günü Ukrayna`nın Çernobil kentinde bulunan Nükleer santralde bir kaza meydana
gelmiş, 20 yüzyılın ilk nükleer felaketi olarak kabul edilen
kaza, insanlık için tam bir yıkım anlamına gelmiş, derin ve
kalıcı etkiler bırakmıştır.
Günümüzün ve geleceğin en önemli kaynaklarından biri
olarak kabul edilen nükleer enerji, aynı zamanda en tehlikeli, en yıkıcı ve en ölümcül sonuçlar doğuran, çevresel ve
yaşamsal risk taşıyan , bir enerji üretim biçimidir.
Bizler nükleeri Çernobil`den Karadeniz`e yayılan ölüm dalgası ile tanıdık. Türkiye`de Çernobil denince akıllara Karadeniz, Karadeniz denince radyoaktif çaylar, sakat doğumlar,
kanser hastaları ve ölümler geliyor. Dönemin siyasetçilerinin dalga geçer gibi canlı yayında çay içtiğini de hatırlıyoruz Çernobil nükleer santralinin kurucusu Rusya`nın Mersin
Akkuyu Nükleer Santral yapımını üstlenmesi bir başka
tuhaflığa işaret etmektedir.
TMMOB ve İnşaat Mühendisleri Odası, insan merkezli bir
enerji kaynağı olmaması nedeniyle Akkuyu nükleer santrali
için yıllar önce uyarılarını yapmış; santralin yeri ile ilgili
bilimsel verilerin nükleer reaktör kurulmasına elverecek
olumluluk ve netlikte olmadığını vurgulamış, santralin
kurulacağı yerin yakınından geçen Ecemiş Fayı‘nın sismik
karakteri konusunda ciddi kaygılar yaratacak bilimsel
araştırmaların olduğunu ifade etmiştir. Fay hattı üzerinde
inşa edilen Akkuyu nükleer santrali insanlık için büyük bir
tehlike teşkil etmektedir.
Bir başka örnek ise Japonya‘da 11 Mart 2011 tarihinde 8,9
büyüklüğünde deprem meydana gelmiş ve sonrasında
oluşan tsunami nedeniyle de on binlerce insan yaralanmış
ve yaşamını yitirmiştir. Deprem sırasında nükleer santrallerde patlama meydana gelmiş, patlamalardan bir süre
sonra santrallerde yangın çıkmıştır. Çıkan yangın sonucun-
2
da Fukuşima‘daki nükleer santral ile Daiichi santralinden
radyasyon sızıntısı başlamış ve Japonya, tarihinin en büyük
doğal afetini yaşamıştır. Nükleer santraller her zaman
nükleer tehlike potansiyeli taşımaktadır. Nedeni ne olursa
olsun, yapımında ve işletilmesinde yapılacak küçük bir
hata, telafi edilmesinin mümkün olmayacağı sonuçlara yol
açmaktadır.
Dünyanın pek çok ülkesi nükleer santralle ilgili önlem
alma sürecini hızlandırmış, kurulu santrallerin kaldırılması,
planlananların iptal edilmesi doğrultusunda çalışmaları
başlatmıştır.
Almanya, Japonya‘ da yaşananlardan sonra risklerin göz
ardı edilemeyeceğini ifade ederek 7 nükleer santralini
geçici olarak kapatmış, İsviçre ise 3 nükleer santral projesini
askıya almıştır. AB ve Rusya mevcut nükleer santrallerini
güvenlik denetimden geçirmeye başlamıştır.
genç-İMO 8. Dönem Öğrenci Konseyi olarak kar ve paranın
insanlığın geleceğinden daha önemli olmadığını ve insan
hayatının ticarileştirilemeyeceğini savunuyoruz. Sinop
ve Akkuyu nükleer santrallerinden kazanacakları paranın, üretecekleri enerjinin, insan hayatından, insanlığın
geleceğinden daha önemli olmadığını biliyor ve buna göre
hareket ediyoruz. Enerji politikalarımızı, enerji verimliliği ve
yenilenebilir enerji politikalarından yana çevrilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Yağma, talan ve katliam projelerine karşı doğayı ve yaşamı
savunmak için, nükleere karşıyız. Yaşamımızı, havamızı,
suyumuzu, toprağımızı, tüm canlıları, yüzyıllar boyunca
radyasyona mahkum etmiş olan Çernobil katliamının 29. yılında, para hırsı için yaşamlarımız üzerinde oyun oynayanların karşısındayız. Emperyalist güçlerin dayattığı nükleer
santrallere karşı Mersin ve Sinop halkının yanındayız.
genç-İMO 8. Dönem Öğrenci Konseyi
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
BASIN AÇIKLAMALARI
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası (23.05.2015)
13 Mayıs 2014, Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetlerinden birine tanıklık etti. Soma; vardiyada 600 işçinin çalıştığı, işçi güvenliğinden yoksun maden ocağı…
13 Mayıs saat 15.00 sularında Türkiye Soma`dan gelen acı
olayla sarsıldı. Trafo patlamasından kaynaklı yangın çıktığı
ve ölü sayısının 17 olduğu söylendi. Daha acı haberler ise
gece yarısından sonra gelecekti; en az 200 kişinin hayatını
kaybettiği söylenecek ve resmi rakam ile son açıklamayla 301 maden işçisi hayatını kaybedecekti. Her fırsatta
siyasetçilerin dilinden düşürmediği “sosyal-hukuk” devleti,
işçilerin canını koruyamayacaktı.
Şili`de San Jose Madeninde 69 gün boyunca yerin
700 metre altında yaşayan madencilerden farkı neydi
Soma`daki işçilerimizin?
Sorunun tam odak noktasında Soma`da sığınma odalarının bile olmaması ve kar hırsıyla işçi sağlığı ve iş güvenliği
yatırımlarının ihmal edilmesi yer almaktadır.
Kapitalist sistem, daha fazla kar için güvencesiz ve sağlıksız
çalışma koşullarını dayatmakta ve iş cinayetlerine zemin
hazırlamaktadır. Oysa bir ülkenin işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik politikaları o ülkenin sosyal kültürel ve
gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılıdır. Bu yolda atılmayan
her adım daha fazla işçi ölümüyle sonuçlanacaktır.
Kapalı bir ortamda sigara içilmesine izin veren kuruluşlara
5,000 TL ceza uygulanırken, hayati tehlike doğurabilecek
denetlemeler yapılmadığı için Ermenek Maden Ocağına
9,000 TL ceza kesilmiştir. Aylık geliri 170 Milyon TL olan
Soma Madenine ise Kazadan önce denetleme isteği iktidar
milletvekillerince reddedilmiştir. İşçiler, açgözlülükle ve
pervasızca ölüme gönderilmiştir.
Soma`da ihmal öldürdü, yapılması gerekenler zamanında
yapılmadığı için ihmali olanlar yalan söylemeye ve cinayeti
gizlemeye çalıştılar. Ancak hiçbir yalan cinayeti örtemez.
İşçiler Soma`da ölürken televizyonlar Enerji Bakanının
gömleğini üç gündür çıkarmadığını konuştu.
Kamuoyu maden sahibinin sarı sendikasını, maden yöneticisi eşinin iktidar partisinin meclis üyesi olduğunu, işsizlik
korkusuyla sizlere neler yaptırıldığını öğrendi. İşsizlikle
korkutulan, ayda bir gün madene inemediğinde bütün
mesai ücretleri yanan, bakanın memlekete örnek gösterdiği o madende yaşananlar ülkenin utancıydı.
Bizler genç inşaat mühendisliği öğrencileri olarak haksızlıkların, eşitsizliklerin adaletsizliklerin ve ezilmenin
olmadığı, emeğin sömürülmediği, aydınlık, eşit ve güzel
bir dünyayı göreceğimiz günlerin umuduyla çalışacak ve
her zaman olduğu gibi bundan sonrada işçinin, madencinin yanında olacağız.
Hakları için ölenlere minnet ve şükranlarımızla…
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası
genç-İMO 8. Dönem Öğrenci Konseyi
Suruç`ta yapılan saldırıyı
şiddetle kınıyoruz (21.07.2015)
Yine Ankara Yine Patlama
Bizlere bu vahşeti yaşatanları çok iyi biliyoruz. Bu menfur saldırıyla, Çorum`da, Sivas`ta, Maraş`ta ve geçtiğimiz Haziran`da, Diyarbakır`da halka karşı yapılan
saldırıların zihniyeti aynıdır. Son olarak 20 temmuz
2015 tarihinde, eli kanlı karanlık güçler, Kobane`ye
yardım götürmek için yurdun dört bir yanından yola
çıkan, daha ömrünün baharında 300 üniversite öğrencisini hedef aldı. 31 kişinin hayatını kaybettiği, 100`ün
üzerinde yaralının olduğu bu çirkin saldırı sadece
Suruç`ta toplanan öğrencileri değil barışı ve kardeşliği
hedef almıştır.
Daha 10 Ekim Ankara Katliamı’nın yaralarını saramamışken, yine ülkenin başkentinde patlatılan bomba
sonucu 28 insanımız hayatını kaybetmiş ve onlarca kişi
yaralanmıştır. Hayatını kaybedenlerin ailelerine sabır ve
başsağlığı, yaralananlara ise acil şifalar diliyoruz.
Yapılan tüm saldırılara rağmen bizler, genç-İMO olarak
her zaman barışı savunmaya devam edeceğiz. Gücümüzü örgütlülüğümüzden alarak, barış ve kardeşlik
için dayanışma iradesini göstermeye devam edeceğiz.
Katliama uğrayan öğrenci arkadaşlarımızı ve halkımızı
derin bir üzüntü ile anıyor, masumların kanını döken
insanlık düşmanlarını ise lanetliyoruz.
genç-İMO 8. Dönem Öğrenci Konseyi
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
(11.10.2015)
Ne yazık ki ülkemiz öyle bir duruma geldi ki sokakta
yürümek bile bizim için endişeli bir hal olmaya başladı.
Yaşanan durum izlenen savaş politikalarının sonucudur.
Başkentin göbeğinde, önce 10 Ekim’de daha sonra 17
Şubat’ta patlatılan bombalar sonucu yine hayatını kaybeden ve yaralananlar bizler olduk. Bir daha patlama
olmayacağının garantisini kimse verememekte ve ülkenin başkentinde dahi insanlar can güvenliği olmadan
hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır.
Bizler genç-İMO 8. Öğrenci Konseyi olarak ülkemize ve
insanlarımıza zarar veren her olayın karşısında durmaktayız.10 Ekim ve 17 Şubat günlerinde Ankara’da yapılan
terör saldırılarını derin bir üzüntüyle ama aynı zamanda
öfkeyle lanetlemekteyiz.
genç-İMO 8. Dönem Öğrenci Konseyi
3
BASIN AÇIKLAMALARI
Yok Edişin Serüveni (24.02.2016)
Dünya ekonomisinde yaşanan küreselleşme sürecinde, çok
uluslu şirketlerin kâr paylarını artırmak için, sermaye ve mal
dolaşımının önündeki tüm engellerin kaldırılması amaçlanmıştır. Bu gelişmeler, sahip oldukları bilgi birikimi, sermaye
kaynakları, ekonomik ve politik güçleri sayesinde dizginleri
ellerinde tutan gelişmiş ülkelerin lehine olmuştur. Ülkemizde 80’li yıllardan bu yana izlenen neo-liberal politikalar
ile sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, çevre, madenler, kentler
ve tarım alanları çok büyük yıkım görmüş, özelleştirme
uygulamaları ile toplumun dişinden tırnağından artırarak
oluşturduğu kamu işletmeleri yok pahasına, birçoğu da
amacı ve kaynağı belli olmayan yabancılara, küresel sermaye gruplarına ve onlara hizmet eden yerli işbirlikçilerine
satılmak suretiyle elden çıkarılmıştır
Artvin - Cerattepe’de bakır üretimi yapmak isteyen firma,
önce bakır madeni işletmek için yeraltı üretim yöntemi ile
çalışacağını bildirmiş, buradan çıkacak bakırı karayolu ile
Murgul ilçesine taşıyacağını belirtmiştir. Daha sonra, bakır
madeninin hemen üstünde bulunan altın madeni için
açık işletme yöntemiyle çalışmak için müracaat etmiştir.
Burada çıkarılacak altının Murgul ilçesindeki bakır tesislerinde siyanür ile zenginleştirilmesi için tesis yapmaya
başlamıştır. Murgul halkının ve işçilerin tepkileri sonucu bu
girişimden vazgeçmek zorunda kalmıştır. Artvin halkının
itirazı ve mücadelesi sonucu da Cerattepe’de açık işletme
ile altın üretiminden şimdilik vazgeçtiklerini ve yeraltından
çıkarılacak bakırı da karayolu yerine teleferik ile Murgul’a
taşıyacaklarını basın üzerinden paylaşmışlardır. Tüm bu
gelişmeler; firmanın ciddi bir planlamasının olmadığını,
günlük siyasi gelişmelere göre tavır aldığını ve güvenilir
4
olmadığını göstermektedir. Bu tavır değişikliklerinde halkın
mücadelesinin önemli etkisi olduğu da göz ardı edilmemelidir. Artvin Cerattepe’de halk, demokratik kitle örgütleriyle
birlikte ormanlarını, toprağını, suyunu ve havasını, kısaca
yaşama alanlarını korumak için mücadele ediyor. Ilıman
kuşak ormanları ile dünya üzerinde korumada öncelikli
200 Ekolojik Bölgeden birini ortadan kaldıracak madencilik
faaliyetlerinin iptal edilmesine yönelik bu mücadele 20
yıldan uzun süredir devam ediyor. Artvin halkı burada sadece Cerattepe’yi, Artvin’i, ormanlarını, canlılarını değil, bir
ülkenin kuşatılmışlığa, sömürülmeye ve yok edilmeye karşı
onurunu da koruyor. Artvin halkı karanlığı aydınlatmak için
günü direnişle kapatıyor, güne direnişle başlıyor.
genç-İMO olarak, çevresel sorunların giderilmediği ve yöre
halkının onayının alınmadığı Artvin-Cerattepe bölgesinde,
bu koşullarda madencilik faaliyeti yapılmasına karşıyız.
Bizler İnşaat Mühendisliği öğrencileri olarak, doğayı talan
eden bu zihniyete karşı her zaman mücadele ederek halkın
yanında yer alacağız ve karanlığı aydınlatan güneş olacağız.
Bugün bu zihniyete karşı Artvin’in destekçisi olduğumuz
gibi, tüm doğa katliamı politikalarına karşı her zaman
dimdik duracağız.
ALTINSIZ OLUR ARTVİN’SİZ OLMAZ.
ARTVİN’İN ÜSTÜ ALTIN’DAN DAHA DEĞERLİDİR.
CERATTEPE GEÇİLMEZ ARTVİN HALKI YENİLMEZ.
HANGİ DAĞ EFKARLIYSA ORDAYIZ.
GEÇİT VERMEM BEN ZALİMİN ZÜLMÜNE
genç-İMO 8. Dönem Öğrenci Konseyi
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
ANKARA ŞUBE
Atılım Üniversitesi genç-İMO Tanıtım
Bülent Ecevit Üniversitesi genç-İMO Tanışma
Kahvaltısı
07.11.2015 Cumartesi günü yapılan etkinlikte 60 gençimo üyesi katılım sağladı. İMO’nun tanıtımı yapılarak
mesleki bilgiler verildi. Yeni üyeler ile bir araya gelinerek
fikir alışverişinde bulunuldu.
genç-İMO Betonarme Semineri
17-18-19 Kasım 2015 günleri Atılım üniversitesinde İMO
ve genç-İMO tanıtımı yapıldı. İnşaat Mühendisliği’ne giriş
dersi iki grubunda birinci sınıflara odayı ve öğrenci üyeliği anlatan sunumlar yapıldıktan sonra fakülte kantini
girişinde genç-İMO tanıtım standı açıldı.
Kırıkkale Üniversitesi genç-İMO Tanıtım
4 Nisan 2015 günü İMO Ankara Şube’de Betonarme
Semineri yapıldı. Betonarme taşıyıcı sistem tasarımı,
malzemeler ve elemanlar üzerinde durulan seminere 60
genç-İMO üyesi katıldı.
SEMA HES ve Regülatörü Teknik Gezisi
30.09.2015 tarihinde Kırıkkale Üniversitesi’nde genç-İMO
tanıtım standı açıldı.
22 Mayıs 2015 günü Ankara Şube üyesi 40 genç-İMO
üyesinin katılımıyla Kırıkkale ili sınırları içinde bulunan
SEMA HES ve Regülatörü’ne teknik gezi düzenlendi. Gezide bağlama yapıları ve santral binası gezildi, yüklenici
firma yetkililerinden bilgi alındı.
Ankara Şube genç-İMO SAP2000 Kursu
İMO Ankara Şube’de 23 Kasım 2015 tarihinden itibaren
öğrenci üyeler için 24 saatlik SAP2000 kursu düzenlendi.
ANTALYA ŞUBE
Bartın Üniversitesi Çimento Fabrikası Teknik Gezisi
Tanışma Toplantısı
9 Mayıs 2015 günü Bartın üniversitesi öğrencisi 50
genç-İMO üyesinin katılımıyla Sanko çimento fabrikasına
teknik gezi düzenlendi.
23 Mart 2015 tarihinde Şubemizde Genç-İMO tanışma
toplantısı düzenlendi.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
5
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
Yönetim Kurulu Üyeleri Rıza Arslanbay ve Ahmet Evci’nin
de hazır bulunduğu toplantıda İMO Antalya Şube Başkanı Dr. Cem Oğuz; İMO Antalya Şube’nin tarihçesi, kurulduğu günden bugüne dek yaşanan gelişmeler, düzenlenen etkinlikler, Oda ve genç-İMO mevzuatı ile mesleki
konularda genç mühendis adaylarına bilgiler verdi.
Bursa’da genç-İMO Üyelerine Mesleğe Hazırlık Kursu
Düzenlendi
Yapı denetim sistemi, kentsel dönüşüm, alt yapı sorunları, ulaşım, müteahhitlik sistemi konularına da değinen
Oğuz’un konuşmasının ardından toplantı soru-cevap
bölümü ile sona erdi.
Teknik Gezi
İMO Bursa Şubesinde, inşaat mühendisliği bölümü son
sınıf öğrencilerine ve yeni mezun üyelere yönelik Mesleğe Hazırlık Kursu düzenledi. Kursu başarıyla tamamlayan
65 katılımcı sertifikalarını aldı.
İMO Bursa Şubesi’nin BAOB Yerleşkesi’ndeki hizmet
binasında gerçekleştirilen Mesleğe Hazırlık Kursu kapsamında, katılımcılara iki hafta boyunca proje eğitimi,
geoteknik, şantiyede iş güvenliği ve iş sağlığı seminerleri,
proje okuma-düzenleme, metraj- hakkediş hazırlama
eğitimleri ve söyleşiler verildi.
Genç Mühendisler, Mühendis Adaylarına Deneyimlerini Anlattı
3 Nisan 2015 Cuma günü 10.000 seyirci kapasiteli çok
amaçlı salon inşaatına teknik gezi düzenlendi. İMO ve
genç-İMO üyelerinin katıldığı teknik gezide şantiye şefi
üyemiz Muhlis Turan ve Yük. İnş. Müh. Sertaç Hamzaçebi gezi esnasında üyelerimize çelik çatı imalatı devam
eden spor salonu inşaatı ve diğer imalatlarla ilgili teknik
bilgiler verdi.
BURSA ŞUBE
genç-İMO Bursa Fidan Dikti
İMO Bursa Şubesi, Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik
Üniversitesi, Orhangazi Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi inşaat
mühendisliği bölümü öğrencilerini tanışma kokteyli
ve ‘Mesleğe Genç Bakış’ söyleşisinde bir araya getirdi.
Genç-İMO temsilcisi Yiğithan Toksöz İMO’nun, işleyişini
ve amacını anlattı.
genç-İMO’dan Yapı Fuarına Gezi
İMO Bursa Şubesi Kütahya Temsilciliğine bağlı Genç İMO
üyeleri İstanbul Tüyap Fuar alanında gerçekleştirilen 38.
Genç-İMO Bursa üyeleri geleceğine sahip çıkmak için ‘Bir
Fidanda Sen Dik’ kampanyası başlattı. İMO Bursa Şubesi
üyelerinin desteği ile Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde ‘İMO Bursa Hatıra Ormanı’ oluşturuldu.
6
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
Yapı Fuarını gezdi. Fuarda inşaat malzemeleri ve inşaat
teknolojileri konusunda bilgi edinme fırsatı bulan Genç
İMO üyeleri, gezinin sektördeki gelişmeleri öğrenme
imkanı buldu.
genç-İMO Tanışma Toplantısı
genç -İMO, Genç Mühendislerle Buluştu
Bursa genç-İMO üyeleri, üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerinde stant açarak, yeni başlayan öğrencilere
Genç İMO’yu tanıttı.
Stant da etkinliklerin yer aldığı broşürler dağıtılırken,
üye olmak isteyen öğrencilerin de kayıtları yapıldı. İnşaat
mühendisliği bölümüne yeni başlayan öğrenciler standa
yoğun ilgi gösterdi.
İnşaat Mühendisliği Bölümü 1.Sınıf öğrencilerine gençİMO’yu tanıtmak amacıyla bir toplantı düzenlendi. İnşaat
Mühendisleri Odası hakkında bilgi verilen toplantıda
gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgi verilerek slayt
gösterisi yapıldı. İMO hakkında sorulan sorulara gençİMO yönetmeliğine göre cevaplar verildi.
genç-İMO Üyeleri Kahvaltıda Buluştur
6. Geleneksel İMO Futbol Turnuvası
Geleneksel futbol turnuvası bu yıl da farklı sınıflardaki
inşaat mühendisliği bölümü öğrencilerinin bir araya
gelmesini sağladı. genç-İMO üyelerine yönelik sosyal bir
etkinlik olan futbol turnuvası düzenlendi.
ESKİŞEHİR ŞUBE
Mezuniyet ve Rozet Takma Töreni
İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu üyelerinin ve gençİMO üyelerinin katıldığı Pazar kahvaltısında keyifli zaman
geçirildi. Genç-İMO Temsilcisi Yiğithan Toksöz, kahvaltının düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini sunarak etkinliklerin devam edeceğini söyledi.
DİYARBAKIR ŞUBE
genç-İMO Pikniği
Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi`nin İnşaat Mühendisliği Bölümü 2014-2015
yılı mezunları için düzenlediği “Mezuniyet ve Rozet Takma Töreni” 4 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirildi.
19 Mayıs 2015 tarihinde Eğil’e Piknik düzenlendi. Yapılan
etkinlikte genç-İMO öğrencilerinin Oda ile tanışmalarına
olanak sağlandı. Okul temsilcilerinin de katılım sağladığı
etkinlikte öğrenci örgütlülüğü ile birlikte genç-İMO çatışını güçlendirmek hedeflendi.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
Açılış konuşmasını İMO Eskişehir Şube Başkanı Bülent
Erkul`un yaptığı törene, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Rektörü, Çifteler Belediye Başkanı, Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı,
Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı,
Anadolu ve Eskişehir Osmangazi Üniversiteleri İnşaat
Mühendisliği Bölüm Başkanları ve öğretim üyeleri ile diğer meslek odalarının yöneticileri katıldı. Törende İnşaat
Mühendisliği Bölümünden mezun olan 200 öğrenciye
mühendislik yemini ettirilerek, öğrencilere rozet ve baret
hediye edildi.
7
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
Geleneksel Tanışma Kahvaltısı
Teknik Gezi
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümü öğrencileri ile İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Üyeleri 3 Ekim 2015 Cumartesi
günü Geleneksel genç-İMO tanışma kahvaltısında bir
araya geldi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Eşref Ünlüoğlu ile Doç.
Dr. Nevzat Kıraç`ın da katıldığı kahvaltıda yaklaşık 100
öğrenci, Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından odamız ve
mesleğimiz ile Odanın düzenlediği kurs, seminer, teknik
gezi, sosyal ve kültürel faaliyetler hakkında bilgilendirildi.
İnşaat mühendisliği bölümü öğrencileri 17 Nisan 2015
tarihinde Gaziantep Arena 33 000 Seyirci Kapasiteli Stadyuma teknik gezi düzenlendi.
‘İnşaat Mühendisliği Üzerine Bir İrdeleme’’ Konulu
Konferans
GAZİANTEP ŞUBE
Atatürk Barajı Teknik Gezisi
İnşaat mühendisliği öğrencileri yaklaşık 45 genç-İMO
üyesi öğrenci ile birlikte 3 Nisan 2015 tarihinde Atatürk
Barajına teknik gezi düzenlendi.
İnşaat Mühendisliği öğrencilerine yönelik ‘İnşaat Mühendisliği Üzerine Bir İrdeleme’’ konulu bir konferans düzenlendi. Prof. Dr. Uğur Ersoy’un katılımıyla gerçekleştirilen
konferans Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümünde gerçekleşti. Konferansa İnşaat Mühendisliği
Bölümü Öğretim Üyeleri ve öğrencileri yoğun katılım
gösterdi.
HATAY ŞUBE
genç-İMO Futbol Turnuvası
Tanışma Kahvaltısı
İnşaat mühendisliği bölümü öğrencilerinin katıldığı turnuvada ilk üç takıma kupa ve forma ödülleri oda yöneticileri ve bölüm hocaları tarafından takdim edildi.
İskenderun Teknik Üniversitesi genç-İMO üyeleri ile kahvaltı ve tanışma toplantısı ile bir araya geldi. Kahvaltıda
üniversiteyi yeni kazanan öğrencilere mesleki ve inşaat
mühendisleri odası tanıtımı yapıldı.
8
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
İSTANBUL ŞUBE
Üniversite ve Sınıf Temsilcileri Toplantısı
İMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Genç-İMO üniversite
ve sınıf temsilcileri ile 21 Mart 2015 tarihinde bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda Antalya’da yapılacak olan
Genç-İMO 8. Öğrenci Meclisi üzerine görüşler aktarılırken, yeni dönemde yapılacak çalışmalara ilişkin değerlendirmeler yapıldı.
YTÜ Toplumcu Mühendislik Günü
Şube Yönetim Kurulumuz, Genç-İMO Üniversite ve
Sınıf Temsilcileri Adayları ile Toplantı
Şube Yönetim Kurulu Genç-İMO İstanbul üyeleri ile 15
Kasım 2015 tarihinde yapmış olduğu toplantı Şubemizin
seminer salonunda gerçekleşti. Toplantıda ülke gündeminde yaşanan olaylar değerlendirildi ve Şube çalışmalarına yönelik konular üzerine görüşler aktarıldı.
İZMİR ŞUBE
Gediz Üniversitesi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Semineri
Genç-İMO, HKMO Öğrenci Komisyonu ortak çalışmasının
ürünü olarak düzenlenen YTÜ Toplumcu Mühendislik
Günü 28 Nisan 2015 tarihinde YTÜ Davutpaşa Kampüsü
2010 Avrupa Kültür Başkenti Kongre Merkezi’nde yapıldı.
Etkinlikte E. Fusun Sümer (İMO İstanbul Şube Sekreter
Yardımcısı) “Kentsel Dönüşüm” konusunda, Mert Uzun
(İş Güvenliği Uzmanı) “İşçi Sağlığı İş Güvenliği” konusunda, Ayşegül Bildirici Suna (İMO Yönetim Kurulu Üyesi)
“Mühendislikte Kadın” konusunda ve Mehmet Can Akıncı
(Genç-İMO YTÜ 3. Sınıf Temsilcisi) “TMMOB Öğrenci Örgütlülüğü” konusunda sunum yaptı.
Teknik Gezi - Ambarlı Doğalgaz Kombine Çevrim
Santrali
İMO İzmir Şube tarafından düzenlenen “İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Uygulamalarının Değerlendirilmesi” Semineri
13 Nisan 2015 tarihinde Gediz Üniversitesi`nde gençİMO üyelerinin katılımıyla gerçekleşti.
Dr.İnş. Müh. Özge Akboğa`nın sunduğu seminer öncesinde Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencisi
genç-İMO temsilcisi Oğuz Düztaş genç-İMO hakkında
bilgilendirme yaptı.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü-Mesleğimiz ve İMO
Semineri
genç-İMO tarafından İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü`nde düzenlenen `Mesleğimiz ve İMO` Semineri
Öğrenci Üyelerimize yönelik olarak düzenlenen Ambarlı
Doğalgaz Kombine Çevrim Santralı B Ünitesi’ne yapılan
teknik gezi 4 Nisan 2015 tarihinde gerçekleşti. genç-İMO
üyelerinin katılımıyla gerçekleşen teknik gezide santral
gezilerek santralin işleyişi konusunda yetkililerden bilgi
alındı.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
9
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
21 Nisan 2015 tarihinde Prof. Dr. Erdal Saygın Amfisinde
gerçekleşti. genç-İMO üyemiz Eren Can Şener tarafından
yapılan açılış konuşmasının ardından Şube Başkanımız
Ayhan Emekli, Üyelerimiz Onur Kutlukaya ile Gül Boran
Odamız ve meslek alanlarımız hakkında konuşma yaptılar.
21-25 Nisan 2015 İstanbul Yapı Fuarı
Foça Belediyesi’nin Gerenköy Mahallesi’nde bulunan
sosyal tesislerinde gerçekleşen buluşmada, İlker Kılıçer
tarafından pantomim gösterisi yapılırken, Ahura Ritim
Topluluğu da müzikleriyle çocuklarla buluştu.
21-25 Nisan 2015 tarihinde İstanbul`da gerçekleşen 38.
Yapı Fuarı`na 32 genç-İMO üyesi katıldı.
Ziyaret sırasında saatler ilerledikçe çocuklarla kaynaşırken, çocukların söylediği şarkılar ve Ahura Ritim
Topluluğu’nun müzikleriyle halaylar çekip çocukların
yüzleri boyandı.
1 Mayıs 2015
Soma Mitingi
Mesleğine ve geleceğine sahip çıkmak için 1 Mayıs Emek
ve Dayanışma Günü’nde İzmir Şube üyeleri ile TMMOB
İzmir İKK öğrencileri ile birlikte alanlarda yerlerini aldılar.
Kadın Kurultayı
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından Soma maden faciasının yıldönümü dolayısıyla Soma’da yaşamını yitiren
tüm maden emekçilerini anmak, iş cinayetlerine dikkat
çekmek için 16 Mayıs 2015 tarihinde Soma’da düzenlenen mitinge katılım sağlandı.
genç-İMO-Yönetim Kurulu Kahvaltı
TMMOB 4. Kadın Kurultayı hazırlıkları kapsamında düzenlenen “Gericilik ve Piyasa Sarmalında Kadın” başlıklı
İzmir Yerel Kurultayı’nda “Eğitimde Cinsiyetçilik” oturumu
TMMOB İzmir İKK ya bağlı Odaların öğrenci üyelerinin
katılımıyla İzmir Şubede gerçekleşti.
Mülteci çocuklara ziyaret
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu bileşeni odaların öğrenci üyeleri ile birlikte, 10 Mayıs 2015 tarihinde
Foça’da bulunan Suriyeli mülteci çocuklarla buluştu.
10
genç-İMO Temsilcileri ve İzmir Şube Yönetim Kurulu
üyeleri Şubede kolektif bir şekilde hazırladıkları kahvaltıda bir araya gelerek önümüzdeki dönem etkinlikleri
hakkında görüştüler.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
Staj Çalışması
1 Temmuz Kartondan Tekneler Yarışı
2015 Yaz Dönemi stajı için İzmir Şubeye başvuran 220
genç-İMO üyemize büro ve şantiye staj yeri bulundu.
genç-İMO Staja Birlikte Hazırlanıyoruz Semineri
Yaz döneminde staj yapacak öğrenci üyelere yönelik 13
Haziran 2015 Cumartesi günü İzmir Şube’de `Staja Birlikte Hazırlanıyoruz’ başlıklı bir seminer düzenlendi.
Seminerde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Betonarme proje
yapımında ve şantiye denetiminde dikkat edilecek hususlar vb. konulara değinildi.
Mesleğe Hazırlık Kursu
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kapsamında
düzenlenen geleneksel TMMOB İl Koordinasyon Kurulu
Kartondan Tekneler Yarışının sekizincisine genç-İMO
üyelerinden oluşan bir ekiple katıldı.
Yarışma, TMMOB’ye bağlı Odaların İzmir Şubelerinin öğrenci üyeleri tarafından Alsancak Cumhuriyet
Meydanı`nda yapıldı. Tekneler, yaklaşık 3 saatlik çalışma
ile sadece karton ve koli bandı kullanılarak yapıldı.
genç-İMO ekibi “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek” ve “
#direnMETAL” yazılı tşörtlerle yarışmaya katıldılar.
Yarışın ardından Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen
ödül töreninde ilk üçe giren ekibe birincilik ikincilik ve
üçüncülük ödülleri, ilk batan tekneye Titanik ödülü, en
temiz çalışan ekibe Mavi Bayrak ödülü, en sportmen
ekibe Centilmenlik ödülü verildi. Ayrıca en iyi tasarım ve
En iyi kostüm ödülleri de verildi.
genç Mühendislere ve son sınıfa geçen genç-İMO üyelerine yönelik düzenlenen kursa 40’ı genç-İMO üyesi olan
toplamda 113 kişi katıldı.
“Proje Okuma ve Düzenleme” ve “Metraj Hazırlama” eğitimleri oluşturulan çalışma grupları ile düzenlendi. Ayrıca
kurs kapsamında “Meslek Hayatımızdaki Yetki Belgeleri
ve Özlük Haklarımız” “Barajlar ve Tasarım Süreci” “ İnşaat
Yönetiminde Bilgisayar Uygulamaları” Seminerleri ve
“İçme Suyu Arıtma Tesisi İnşaatı Teknik Gezisi” gerçekleştirildi.
Üniversitelerde Tanışma Toplantıları
8 Ekim 2015’de Ege Üniversitesi’nde, 13 Ekim 2015’de
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ve 16 Ekim 2015’de Gediz
Üniversitesi’nde 1. Sınıf öğrencileriyle tanışma toplantıları gerçekleştirildi.
Toplantıda genç-İMO`yu tanıtan ve yapılan etkinliklerin
yer aldığı sunum genç-İMO Temsilcileri tarafından yapıldı. Katılan Şube Yönetim Kurulu üyeleri İMO ve genç-İMO
örgütlülüğü hakkında bilgi verdiler. Toplantı sonrasında
öğrencilere genç-İMO defterleri dağıtıldı.
Ege Üniversitesi
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
11
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
Dokuz Eylül Üniversitesi
Dr. Ömer Aydan tarafından Körfez Geçiş Köprüsü hakkındaki görüşlerini ve izlenimlerinin aktarıldığı bir seminer
olmasının yanı sıra öğretim üyeliği yaptığı ülke olan
Japonya ve çevresinde oluşan büyük depremler hakkında okulumuzda geniş çaplı bir seminer düzenlendi.
Çözüm önerilerinin ve ülkemiz adına elim bir facia olan
Gölcük depremi üzerinde de duran Aydan, öğrencilerin
ve seminere katılan İMO üyesi inşaat mühendislerinin
sorularını da yanıtladı.
Gediz Üniversitesi
Körfez Geçiş Köprüsü (Kocaeli)
Restorasyon Çalışmaları Teknik Gezisi
50 genç-İMO üyesinin katılımıyla Tire ve Bayındır’da
restorasyon çalışmaları tamamlanan Tire Kent Müzesi, Bayındır Hükümet Konağı, Bayındır Tekel Hanı ve Bayındır
Ermeni Kilisesi gezildi.
Kocaeli’de bulunan Körfez Geçiş Köprüsü’ne yoğun talep
üzerine 19-26 Mart tarihlerinde 2 teknik gezi düzenlendi.
Gezilere genç-İMO üyesi olan 60 öğrenci katıldı. Programlarda yapılan sunumun ardından baretleriyle beraber
sahaya inen öğrenciler köprünün Dilovası ayağında
görevli bir mühendis ile beraber incelemede bulundu.
Daha sonra tahsis edilen bir tekne vasıtasıyla köprünün
diğer ayağının bulunduğu Hersek’e geçildi. Burada proje
sorumlusu Başmühendis Erdoğan Dedeoğlu’nun da eşliğinde öğle yemeği yenildi. Yemek sonrası geri dönüşte
Erdoğan Dedeoğlu öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Üsküdar-Ümraniye-Sancaktepe Metro İnşaatı Teknik
Gezisi
KOCAELİ ŞUBE
Prof. Dr. Ömer Aydan Semineri
18 Mart 2015 Çarşamba Günü Japonya, Okinawa, Ryukyus Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.
21 Mart 2015 Cumartesi Günü genç-İMO üyesi 30 öğrenciyle beraber İstanbul’da olan Üsküdar-Ümraniye-Sancaktepe Metro İnşaatı Altunizade Durağına teknik gezi
düzenlendi. Öğrencileri şantiyede teknik ofis şefi Rüçhan
Tulunay karşıladı. Yapılan sunumun ardından öğrencilerin soruları yanıtlandı.
12
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
3. Boğaz Köprüsü
Tüyap Yapı Fuarı
23 Nisan 2015 Perşembe Günü İstanbul’da olan Yapı Fuarına genç-İMO üyesi 30 öğrenci ile Odaya kayıtlı İnşaat
Mühendisleri katılım sağlandı.
Probina Eğitimi
30 Nisan 2015 Perşembe İMO Kocaeli Şubesi Eğitim
Salonunda genç-İMO üyesi öğrencilere düzenlenen
ücretsiz ve sertifikalı “Probina Orion Bina Tasarım Sistemi”
program eğitim düzenlendi.
26 Mart 2015 Perşembe Günü genç-İMO üyesi 30 öğrenci
Körfez Geçiş Köprüsü İnşaatında iken 40 öğrenci de
İstanbul’da yapımı devam eden 3. Köprü İnşaatındaydı.
Köprünün Sarıyer ayağına düzenlenen gezide öğrenciler,
yapılan sunumun ardından sahaya indi.Çeşitli incelemelerde bulunan öğrenciler, mühendislere sorular sorarak
devam eden gezi çekilen hatıra fotoğrafıyla sona erdi.
Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü
Teknik Gezisi
Marmaray Tüp Geçit Projesi
30 Nisan 2015 Perşembe Günü genç-İMO üyesi 30 öğrenciyle beraber Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma
Enstitüsüne ziyaret düzenlendi. Kocaeli Üniversitesi öğretim görevlilerinden Doç. Dr. Kemal Beyan’ın da eşlik ettiği
gezide sismik deneylerin yapıldığı laboratuvarlar gezildi.
30 Mart 2015 Pazartesi Günü Kocaeli Üniversitesi gençİMO öğrencilerine yönelik Marmaray Tüp Geçişi’nin ihale
aşamasından, raylara trenlerin ilk indirildiği ana kadar her
şeyi büyük bir titizlikle anlatan Marmaray Proje Müdürü
Zeynep Sindel Buket aynı zamanda projenin güvenlik
aşamalarını, tüplerin suya batırılışını ve açığa çıkan yer
altı şehrini de anlattı. Kendisine teşekkür plaketi takdim
edildi.
İzmit Kültürel Gezisi
Bureau Projesi
Oda üyelerimizden Murat Mustafa Satı’nın Kartepe’de
yaptığı Bureau Projesine 25 kişilik genç-İMO üyesi öğrenciyle teknik gezi düzenlendi.
14 Mayıs 2015 Perşembe Günü genç-İMO üyesi 20 öğrenciyle beraber İzmit’in kültürel mirasına gezi düzenlendi.
İzmit’in tarihi mekânlarında gidildikten sonra Gölkay
Park’ta yapılan kahvaltı sonrasında gezi son buldu.
Mesleğe İlk Adım
16 Haziran 2015 Perşembe günü İzmit Marina’da Kocaeli
Üniversitesi’nden 2015 yılında mezun olan genç-İMO
üyesi öğrencileri için İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli
Şubesi tarafından kutlama yemeği düzenlendi. Kocaeli
Şube tarafından katılan tüm öğrencilere baret ve rozet
takdim edildi.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
13
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
MANİSA ŞUBE
genç-İMO Kent Beton - Er-Prefabrik Teknik Gezi
genç-İMO Manisa Büyükşehir Belediyesi Tam
Otomasyonlu Çelik Otoparkına Teknik Gezi
07 Kasım 2015 Cumartesi günü düzenlenen Kent Beton
ve Er-Prefabrik Yapı Elemanları İnş.Ltd.Şti’ye Manisa
Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Fethi Nazım Obus,Dilek
Yeltin,Gökhan Dürgen ve 20 Genç-İMO öğrencinin katılımıyla gerçekleştirildi.
21 Mart 2015 Cumartesi günü Manisa Büyükşehir Belediyesi Tam Otomasyonlu Otoparkına Manisa Şube Yönetim
Kurulu Üyeleri Fethi Nazım Obus, Gökhan Dürgen ve 33
Genç-İMO öğrencinin katılımıyla gerçekleştirildi.
MUĞLA ŞUBE
Çeşitli eğitimler
İstanbul 38.Yapı Fuarı
İstanbul 38.Yapı Fuarı’na Celal Bayar Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Bölümü öğrencileri genç-İMO üyelerinin
katılımıyla gezi düzenlendi. 23 Nisan 2015 tarihinde
saat 23:30’da başlayan gezi sabah Büyükçekmece’de
toplu halde yapılan kahvaltı ve sonrasında fuar gezisi ile
devam etti. Fuar gezisi sırasında genç-İMO üyeleri yapı
sektöründeki gelişmelerden bilgi sahibi oldular.
İstanbul Vodafone Arena Teknik Gezi
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi genç-İMO öğrenci üyeleri ve İnşaat Mühendisleri Odası Muğla Şubesi işbirliği
ile şube hizmet binasında genç-İMO öğrenci üyelerine
yönelik çeşitli eğitimler düzenlendi.
02 Nisan – 21 Mayıs 2015 tarihleri arasında (7 hafta)
MSKÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü 2. Sınıfta öğrenim gören genç-İMO üyelerine verilen “Proje okuma” eğitimine
21 öğrenci üye katıldı.
03 Nisan – 22 Mayıs 2015 tarihleri arasında (6 hafta)
MSKÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü 4. Sınıfta öğrenim gören genç-İMO üyelerine verilen “Statik analiz programları
ile proje veri girişi” eğitimine 13 öğrenci üye katıldı.
28 Mayıs 2015 tarihinde Şube başkanı Alifer Atasever,
Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Melek Gözde Hoşafcı
ve Şube Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Bal’ın katılımıyla
düzenlenen törende eğitimlere katılan öğrenci üyelere
katılım belgeleri verildi.
SAKARYA ŞUBE
24 Nisan 2015 Cuma günü İstanbul Yapı Fuarına giden
genç-İMO öğrencileri fuarın ardından Beşiktaş Vodafone
Arenaya düzenlenen teknik gezi ile şantiye hakkında
bilgi aldılar.
14
İstanbul Yapı Fuarına gezi düzenlendi
23 Mart 2015 tarihinde İstanbul Yapı Fuarına gezi düzenlendi. Etkinliğe yaklaşık 45 genç-İMO öğrencisi katılım
sağladı.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
Bölümü’nde öğrenim görmekte olan Genç-İMO üyesi
öğrencilere yönelik “ Auto CAD” meslekiçi eğitim kursu
düzenlendi.
Meslekiçi eğitim kursumuz, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Tuğrul
Sadıklar tarafından verilmiştir. Kursa 24 Genç-İMO üyesi
öğrenci katıldı.
Kurs
Sakarya Üniversitesi genç-İMO öğrencilerine yönelik sap
2000, ileri excel, sta4cad ve idecad kursları düzenlendi.
Deprem konulu panel
Sakarya Üniversitesi genç-İMO öğrencilerine yönelik
Deprem konulu panel düzenledi. Yapı mühendisi Tahir
Çil’in katılımıyla gerçekleştirilen panelde kentsel dönüşüm hakkında bilgi verildi.
Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Çelik Köprü
Yarışması
Boğaziçi Üniversitesi Yapı Kulübü tarafından 2007’den
beri düzenlenen Design&Construct Uluslararası Çelik
Köprü Yarışmasına bu sene KTÜ’yü temsilen genç-İMO
üyesi öğrencilerinden oluşan “Arcfish” “Temren” ve “Ayyıldız” ekipleri katıldı.
14-17 Nisan 2015 tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi
Güney Kampüsünde düzenlenen yarışmanın ilk günü
antrenman yapılması ile takımlar son stratejilerini belirlediler. Yarışmanın ikinci gününde takımların yaptıkları
köprüler estetik değerlendirmeye alındı. Yarışmanın
üçüncü gününde ise süreli kurulum ve yükleme testleri
yapıldı. Bu evrede takımlar köprülerini en kısa sürede
ve sağlam şekilde kurmaya çalıştı. Köprüsünü ilk kuran
takım “Ayyıldız” ekibimiz oldu. Yarışmanın son günüde ise
sonuçlar açıklandı ve ödül töreni düzenlendi.
genç-İMO üyesi öğrencilerimizi ve hocalarımızı bu
başarılarından dolayı tebrik ediyor, yüksek başarılarının
devamını diliyoruz.
TRABZON ŞUBE
genç-İMO Auto Cad Kursu
Şubemizce, 21 Şubat – 14 Mart 2015 tarihleri arasında, Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Seismic Desing Competition (Depreme Dayanıklı
Bina Tasarım Yarışması)
Amerika’nın Boston şehrinde bu yıl 12.’si düzenlenen
‘’Seismic Design Competition (Depreme Dayanıklı Bina
Tasarımı Yarışması)’nda hazırladıkları ‘’1773 State Tower’’
isimli gökdelen projesi ile finale kalan KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü genç-İMO öğrencileri, İnşaat Mühendisleri
Odası Trabzon Şubesi’nin de maddi ve manevi desteğini
alarak yarışmada büyük başarı gösterdiler.
Çoğunluğu dünyanın ilk yüz sıralamasında bulunan üniversitelerin finale kaldığı yarışmada; Stanford, Berkeley
gibi dünyanın en saygın üniversitelerinin bulunduğu 39
takım içerisinden 5. olan KTÜ inşaat Mühendisliği Bölü-
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
15
genç-İMO ŞUBE HABERLERİ
Uşak Şube Toplantı Salonunda toplantı yapıldı. Toplantıda 8. Öğrenci Meclisi’ndeki sunumlar ve konuşmalar
hakkında aktarımlar yapıldı. Meclisteki konu başlıkları
çerçevesinde küçük bir sunum yapıldı, yeni genç-İMO
üyelerinin oda ile bağlantısı gerçekleştirildi.
Teknik Gezi
mü öğrencileri Karadeniz ve Ülkemiz için gurur kaynağı
oldular.
Alper Uluşan, Hasan Arslan, Doruk Araplılı, Ülkü Can,
Dilan Taşgit ve Gökhan Selim Çalışkan tarafından kurulan
ve danışmanlıklarını Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Durmuş ve
Arş. Gör. Serhat Demir’ in üstlendiği ‘’North Project Team‘’
isimli ekip tamamı ile kendi özgün tasarımları olan
gökdelen projesini 6,5 aylık bir çalışma sonucunda KTÜ
İnşaat Mühendisliği Yapı Laboratuvarı’nda tamamladılar.
Merkezi, Amerika Birleşik Devletleri’nde olan ve günümüz dünyasının en büyük sorunlarından birisi olan
deprem konusunda çalışmalarını yürüten ‘’ Earthquake
Engineering Research Institute ‘’ (Amerikan Deprem
Araştırma Enstitüsü ) tarafından düzenlenen yarışma;
Dünya’nın birçok yerinden üniversite öğrencilerini bir
araya getirerek deprem mühendisliği çalışmalarına katkı
sunmayı hedeflemektedir.
Yarışma kapsamında belirlenen bir şehir için mimari
geliştiren öğrenciler, buna uygun bir taşıyıcı sistem tasarlayarak yaşanmış en büyük depremler karşısında ayakta
kalacak bir bina üretmeyi amaçlamaktadır. Bilgisayarlı
analiz yöntemleri ile oluşturduklarını projelerinin 1/60
ölçeğinde imal edilen modeli, yarışma sırasında simülasyona tabi tutulan ekip binaları ayakta kalabilen sayılı
takımlardan oldu.
2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılının Bahar Yarıyılı içerisinde
‘’APREKAST prefabrik yapı elemanları’’ fabrikasına gençİMO üyelerinin katılımlarıyla şantiye gezisi düzenlendi.
Tanışma Toplantısı
2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılının Güz Yarıyılı içerisinde
Uşak Üniversitesini kazanan inşaat mühendisliği öğrencilerine genç-İMO nedir? Neler yapar? Genç-İMO ’ya nasıl
üye olunur soruları çerçevesinde bilgilendirme sunumları
gerçekleştirildi.
genç-İMO stantı
UŞAK ŞUBE
Uşak Üniversite Temsilciliği ile Sınıf Temsilcilerinin,
genç-İMO Etkinliği
2015 yılı Nisan ayı içerisinde genç-İMO üyeleri ile İMO
Uşak Şube Yönetim Kurulu Başkanlığı ile birlikte İMO
2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılının Güz Yarıyılı içerisinde
Uşak Üniversitesinde genç-İMO standı açıldı. İki gün süreyle açık kalan standa katılan İnşaat Mühendisleri Odası
Uşak Şube Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çalışkuş
üyelerle İnşaat Mühendisleri Odası ve genç İMO hakkında bilgi paylaşımında bulundu.
Uşak Üniversitesinde 2 gün süre ile açmış olduğumuz
genç-İMO tanıtım standımızdan görüntüler.
genç-İMO üye arkadaşlarımız ile İMO Uşak Şube Başkanı
Osman Çalıkuş ‘un standımızı ziyareti anısı.
16
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
GENÇ-İMO ÖĞRENCİ KONSEYİ
genç-İMO 7. Yaz Eğitim
Kampı Tamamlandı
Odamızın 2007 yılında hazırladığı
“Öğrenci Üye Yönetmeliği” doğrultusunda kurulan genç-İMO öğrenci
üye örgütlülüğünün en önemli
faaliyetlerinden biri olan genç-İMO
Yaz Eğitim Kampı bu sene 06-12
Eylül tarihleri arasında gerçekleştirildi. İzmir Seferihisar`da düzenlenen
7. Yaz Eğitim Kampına ülke genelindeki üniversitelerden 32`si kadın
49`u erkek olmak üzere toplamda 81
öğrenci üye katıldı.
İnşaat mühendisliği bölümü öğrencilerinin mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sunan ve meslek odalarını
tanımalarına imkân sağlayan gençİMO 7. Yaz Eğitim Kampına TMMOB
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet
Soğancı, TMMOB 2. Başkanı Züber
Akgöl, İMO Yönetim Kurulu Başkanı
Nevzat Ersan, İMO Yönetim Kurulu 2.
Başkanı Şükrü Erdem, İMO Yönetim
Kurulu Sekreter Üyesi Bülent Tatlı,
İMO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi
Cihat Mazmanoğlu, İMO Yönetim
Kurulu Üyeleri Tansel Önal, Ayşegül
Bildirici Suna, Necati Atıcı ve şubelerimizden yönetim kurulu üyeleri
katıldı. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer`in de ziyaret ettiği
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
kampın ilk günü tanışma toplantısı
ve atölye tanıtımları ile başladı. Aynı
günün akşamı “Bandista” grubunun
katılımıyla bir açılış konseri düzenlendi.
Kampın ikinci günü, sabah saat
10:00`da Toplumcu Mühendislik
seminerlerinin ilki TMMOB Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat
Ersan`ın katılımıyla gerçekleştirildi. ‘TMMOB ve oda politikaları` ile
‘toplumcu mühendislik anlayışı`
konularının işlendiği seminerde
öğrenciler bilgi edinme ve tartışma
fırsatı buldu. Seminerde TMMOB`nin
ve İMO`nun toplumcu geleneği,
tarihi, mesleki konulara yönelik
yaklaşımı konuları ele alındı. gençİMO üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği
oturum soru cevap bölümüyle son
buldu. Aynı günün akşamı Türkiye
gündemine ilişkin gerçekleştirilen
söyleşide Birgün Gazetesi yazarı
ve Birleşik Haziran Hareketi Yürütme Kurulu üyesi Önder İşleyen ve
TMMOB Ankara İKK sekreteri Özer
Akkuş konuşmacı oldu. Ülkemizin
içerisinde bulunduğu durumun ve
gidişatının değerlendirildiği söyleşi-
de siyasi iktidarın bu tablodaki rolü
vurgulandı. Söyleşiye öğrenci üyeler
de görüşlerini belirterek katıldı.
genç-İMO 7. Yaz Eğitim Kampının
üçüncü günü, ülkemizin yaşadığı
en önemli sorunlardan biri olan
işçi sağlığı ve iş güvenliği konusu
masaya yatırıldı. Seminere konuşmacı olarak katılan İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünden, aynı zamanda
Odamızın İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Kurulu üyesi Doç. Dr. Emre Gürcanlı
“İş Sağlığı” yerine “İşçi Sağlığı” ifadesinin kullanılmasının önemine dikkat
çekerek işçi sağlığı ve iş güvenliği
konusunun kişisel donanım malzemelerinin kullanımına indirgenemeyeceğini vurguladı. Aynı oturumda
konuşmacı olarak yer alan Maden
Mühendisleri Odası 2. Başkanı Can
Doğan madenlerde yaşanan iş cinayetlerine değinerek kar hırsı nedeniyle arttırılan üretim hızının felaketlere davetiye çıkarttığını belirtti. Aynı
gün öğleden sonra gerçekleştirilen
“Sürdürülebilir Ulaşım Poltiikaları”
başlıklı seminerde Yrd.Doç Dr. Cumhur Aydın konuşmacı olarak yer aldı.
Türkiye`deki ulaştırma politikalarının
değerlendirildiği seminerde 3. Köprü
17
ve Marmaray gibi tartışmalı projeler
de ele alındı. Seminer, İMO İstanbul
Şube Yönetim Kurulu Başkanı Cemal
Gökçe`nin de katkıları ve öğrenci
üyelerin interaktif katılımıyla son
buldu. Üçüncü gün akşamında ise
genç-İMO 8. Dönem öğrenci konseyi
ve kamp katılımcılarının katılımıyla
genç-İMO öğrenci üye örgütlülüğüne ilişkin konuların değerlendirildiği
bir forum düzenlendi.
Eğitim kampının 4. Günü sabah
seminerleri kapsamında ‘kentsel
dönüşüm` konusu ele alındı. Konuşmacı olarak yer alan İMO İstanbul
Şube Yönetim Kurulu Başkanı Cemal
Gökçe ‘kentsel dönüşüm` konusunun disiplinler arası bir perspektifle
ele alınması gerektiğini belirterek
mevcut uygulamaların deprem
riskini azaltmaya yönelik olmaktan
çok rant getirisi elde etme yönünde
olduğunu, Sulukule ve TOKİ örnekleri
ile birlikte değerlendirdi. Bir başka
konuşmacı, İMO İzmir Şube Yönetim
Kurulu Başkanı Ayhan Emekli ise
ülkemizdeki kentsel dönüşüm sürecini tarihsel olarak ele alarak gerek
mevzuat gerekse de uygulama bakımından yapılan yanlışlıklara değindi.
Oturum soru-cevap bölümüyle son
buldu. Akşam saatlerinde de özellikle
İstanbul`daki kontrolsüz ve plansız
kentleşme sürecini anlatan “Ekümenopolis” belgeseli gösterimi yapıldı.
Kampın 5. Günü Toplumcu Mühendislik Seminerleri kapsamında ‘Su
Politikaları ve Suyun Ticarileştirilmesi` başlıklı seminer düzenlendi. Seminerde konuşan İMO Ankara Şube
üyesi ve Odamız TMH dergisi yayın
kurulu üyesi Hasan Akyar Türkiye ve
Mezopotamya bölgesinde uygulanan su politikalarının yanı sıra dünya
18
genelinden örnekler vererek suyun
metalaştırılması süreçlerine değindi. Aynı oturuma konuşmacı olarak
katılan Dokuz Eylül Üniversitesinden
Dr. Yalçın Özdemir, sınırı aşan sulara
yönelik su politikaları konusunda bilgi verdi. Öğrenci üyelerin katılımıyla
son bulan oturumun ardından akşamüstü 17:30`da Seferihisar Belediye
Başkanı Tunç Soyer`in konuşmacı
olarak katıldığı bir söyleşi düzenlendi. CittaSlow (Yavaş şehir) ünvanına
sahip olan bir belediyenin başkanı
olarak ‘Yavaş Şehrin` ne anlama
geldiği ve dünya üzerindeki örneklerine değinen Soyer, belediyecilik
anlayışındaki katılımcı demokrasinin
önemini vurguladı.
Kampın 6. ve son günü toplumcu
mühendislik seminerinde “Mühendislikte Kadın” konusu değerlendirildi. Oturumda konuya ilişkin bir
sunum yapan İMO Yönetim Kurulu
Üyesi Ayşegül Bildirici Suna özelde
mühendislik alanında, genelde ise
toplumsal yaşamda kadına yüklenen
rollere ve ayrımcılığa dikkat çekti.
Söz konusu ayrımcılığın günlük
dildeki yansımalarına ilişkin örnekler
veren, toplumsal cinsiyet rollerinin
pekiştirilmesinde ülke yöneticilerinin söylemlerinin de payı olduğunu
vurgulayan
sunumun ardından öğrenci
üyelerin interaktif katılımıyla oturum son
buldu. Mühendislikte Kadın
oturumunun
ardından
kadın yönetim
kurulu üyeleri
ve kadın öğrenci üyelerin
katılımıyla bir toplantı düzenlenerek
yaşanılan deneyimler paylaşıldı.
Kamp süresince çeşitli aralıklarla öğrenci üyeler ile oda ve şube yönetim
Kurulu üyelerinin bir araya gelerek
tartışmalarına imkân sağlayan “Tartışma Grupları” toplantıları düzenlendi. Söz konusu toplantılarda “Öğrenci
Sorunları ve Mühendislik Eğitimi”,
“Mühendislik Etiği”, “Mühendisin
Çalışma Koşulları”, “Sosyal Medya
ve Sansür”, “Kentlerin Metalaşması”,
“Ekoloji ve Enerji”, “Mühendislerin Sınıf Mücadelesindeki Yeri”, “Türkiye`de
Demokrasi” başlıkları ele alındı.
genç-İMO 7. Yaz Eğitim Kampının
son akşamı düzenlenen kapanış
gecesinin açılışında genç-İMO 8.
Dönem Öğrenci Konseyi Başkanı
Oğuz Düztaş kampın düzenlenişinde
emeği geçen herkese teşekkür ederek sözü İMO Yönetim Kurulu Başkanı
Nevzat Ersan`a bıraktı. Sözlerine İMO
öğrenci üye örgütlülüğünün önemine değinerek başlayan Ersan yaz
eğitim kampı çalışmasının amacına
ulaştığını ve kampa katılan tüm üyelerin meslek odalarıyla daha yakın bir
ilişki kuracaklarına inandığını ifade
etti. Emeği geçen herkese teşekkür
eden Ersan`ın konuşmasının ardından kamp boyunca çalışmalarını
sürdüren “halk oyunları”, “sinema”,
“kamp gazetesi” ve “felsefe” atölyeleri
sunumlarını gerçekleştirdi. Sunumların ardından İMO Yönetim Kurulu
üyeleri tarafından atölye hocalarına
teşekkür belgeleri ve kupaları takdim
edildi. İMO Yönetim Kurulu ve şube
yönetim kurulu üyeleri tarafından
kampa katılan öğrenci üyelere
katılım belgeleri ve kupaları verilerek
kapanış gecesi ve genç-İMO 7. Yaz
Eğitim Kampı sona erdi.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
GENÇ-İMO ÖĞRENCİ KONSEYİ
genç-İMO Üniversite
Temsilciler Toplantısı
Ankara’da Gerçekleştirildi
moderatörlüğünü yaptığı toplantıda
açılış konuşmasını Konsey Başkanı
Oğuz Düztaş yaptı.
Açılış konuşmasının ardından gündem maddeleri doğrultusunda yürütülen toplantıda üniversite temsilcileri kendilerini tanıtarak geçtiğimiz
yıl içinde bağlı şubelerinde gerçekleştirilen faaliyetler ve örgütlenme
çalışmaları hakkında bilgi verdi.
genç-İMO 9. Öğrenci Meclisi’ne
hazırlık amacıyla yapılan Üniversite
Temsilcileri Toplantısı 13 Şubat 2016
tarihinde, Ankara’da gerçekleştirildi.
genç-İMO 8. Dönem Konseyi tarafından düzenlenen ve geçtiğimiz Ocak
ayında yapılan genç İMO Temsilci
seçimlerinde belirlenen üniversite
temsilcilerinin katıldığı toplantı İMO
Rüştü Özal Konferans Salonu’nda
yapıldı.
Toplantıya 41 üniversite temsilcisinin
yanı sıra İMO Yönetim Kurulu Başkanı
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
Nevzat Ersan, Sekreter Üye Bülent
Tatlı, Sayman Üye Cihat Mazmanoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Ayşegül
Bildirici Suna, Tansel Önal, Necati
Atıcı ve İMO Genel Sekreter Yardımcısı Serap Dedeoğlu
katıldı.
Toplantıda, 5-6 Mart 2016 tarihinde
gerçekleştirilecek olan 9. genç-İMO
Öğrenci Meclisi’nin gündem ve
organizasyonu planlandı. genç- İMO
Konseyi tarafından Meclis’te sunum
yapılmak üzere belirlenen konular
için temsilciler arasında görevlendirilme yapıldı.
genç-İMO Öğrenci
Konseyi Üyelerinden Oğulcan
Ayazoğlu, Ülkü
Can ve Mehmet
Can Akıncı’nın
19
CEMAL BERFU ŞENIŞIK
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Konut Sorunu ve Kentsel
Dönüşüm / Rantsal Bölüşüm
Her canlı türünün, hem “canlı” olmasından kaynaklı ihtiyaçları, hem de
kendi türünden kaynaklı ihtiyaçları
vardır. İnsanlar için bu ihtiyaçlardan
biri de “barınma ihtiyacı”dır. Başlangıçta mağara ve kovuk gibi, doğal
mekanların kullanılmasıyla giderilmeye çalışılan bu ihtiyaç, üretim
ilişkilerinin gelişmesi neticesinde,
insan faaliyeti sonucunda, “üretilen”
konutlarla giderilmeye başlanmıştır.
Göçebelerde çadır vb. şekillerde gerçekleşen bu konutlar, yerleşik hayata
geçilmesiyle birlikte ahşap, taş vb.
yapı malzemeleriyle yapılmış sabit
konutlar halini almıştır.
“Konut” kavramı, ayrım koymayı içinde barındırır. Mevcut “mekanı” daha
küçük parçalara ayırır ve böylece
konutun içindekilerle dışındakileri
birbirinden ayırır. Özellikle mülkiyet ilişkilerinin gelişmesi ve sınıflı
toplumların ortaya çıkışıyla birlikte
konut daha stabil bir hal almış ve bugünkü haline gelmiştir. Aynı sürecin
bir diğer etkisi ise konutların belli
bölgelerde toplanmasıdır; bu durum
da klan, kabile ilişkilerinin gelişmesine tekabül etmektedir.
Barınma ihtiyacı, sınıflı toplum ve
mülkiyet ilişkilerinin gelişmesiyle
konut ihtiyacını doğurmuştur. Ancak
“konutun metalaşması” tarihin ileri
aşamalarında, kapitalizmin ortaya
çıkışıyla birlikte gerçekleşmiş ve bu
durum “konut sorunu” kavramını
doğurmuştur.
1.Konut Sorunu
Barınma ihtiyacı, tüm insanlığın
temel ihtiyaçlarından biridir. Tarihin
başlangıcında, yani henüz sınıflı
toplumun oluşmadığı, “İlkel Komünal
Toplum” aşamasında barınma ihtiyacı, insanlığın doğaya karşı savaşımının bir yansıması olarak ortaya
çıkmıştır. Bu aşamada insan, kendini
doğaya karşı korumak için mağara,
kovuk vb. mekanları “barınak” olarak
kullanmaya başlamıştır. Yapı “üretimi”
çok istisnai ve üretilen yapılar ise çok
basittir. Bu toplumda, her ne kadar
barınma ihtiyacı çok yoğun hissedilse ve mevcut barınak miktarı çok
kısıtlı olsa da, günümüz anlamında
“Konut Sorunu”ndan bahsetmek
pek mümkün değildir. Bu durumun
temel nedeni, konut sorunundan
bahsedilebilmesi için, genel anlamda “sınıflı toplumsal yapı”nın var
olması gerekmesidir; ancak tarihin
bu ilk aşamasında sınıflı toplumdan
bahsedemeyeceğimiz için, konut
sorunundan da bahsetmemiz mümkün değildir. İlkel komünal toplum,
insanlık tarihinin en uzun süren
aşamasıdır ve bu aşamadaki üretici
güçlerle üretim ilişkileri arasındaki
çelişkinin en yoğunlaştığı aşamada
yeni bir toplumsal düzen ortaya
çıkmıştır: Köleci Toplum.
Barınma konusunda, ilkel komünal
toplumla köleci toplum arasında iki
temel farklılığın ortaya çıktığından
bahsedilebilir. Birincisi; artık sınıflı
toplumun varlığından kaynaklı,
barınma ihtiyacı, sınıflara göre farklılaşmıştır. İkincisi ise barınma ihtiyacının karşılanmasında, barınakların
“üretimi”nin temel yöntem haline
gelmesidir. Bu iki aşama arasında çok
büyük bir değişiklik yaşanmış olmasına rağmen hala “konut sorunu”ndan
bahsetmek mümkün değildir, çünkü
köleci toplumdaki üretici sınıfın, yani
kölelerin, barınma ihtiyacı; her ne
kadar çok sağlıklı olmasa da, köle
sahipleri tarafından karşılanmaktadır.
Çünkü bu toplum düzeninde, diğer
her şeyde olduğu gibi, köle de bir
mülkiyettir.
Feodal toplum aşamasında da günümüz anlamında konut sorunundan
bahsetmek pek mümkün değildir.
Feodalizmdeki üretici sınıfın toprağa bağımlılığı, konut ihtiyacının da
mevcut feodal bey-serf ilişkisi çerçevesinde karşılanmasını sağlamaktadır. Feodal bey, köylüye, işlemesi için
20
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
bir toprak parçasını vermekte, bunun
karşılığında, ürünün belli bir miktarına el koymaktadır. Temelde köylü,
birkaç basit tarım aracı haricinde
bir şeye sahip değildir. Feodalizmde
toprak ve konutlar da dahil olmak
üzere toprak üzerindeki her şey
feodal beye aittir.
Bu süreçte, kentlerde durum başkalaşmaya başlamıştır. Rönesans süreciyle birlikte zenginleşen şehirlerde,
burjuvazinin de ilk nüveleri de ortaya
çıkmıştır. Ve bu süreçle birlikte, barınma ihtiyacı çok ciddi bir değişim
sürecine girmiştir, konut sorunun
başlangıcı da bu süreçtedir.
“Toplumsal ilişkiler, üretici güçlerle
sıkı sıkıya bağlıdırlar. Yeni üretici
güçler sağlamak için, insanlar, kendi
üretim biçimlerini değiştirirler; kendi
üretim biçimlerini değiştirmek için
de, bütün toplumsal ilişkilerini değiştirirler. Yel değirmeni size feodal
beyli toplumu verir: buharlı değirmen ise, sınai kapitalistli toplumu.”(1)
Kapitalist topluma geçilmesi, “konut
sorunu” kavramından gerçek anlamıyla bahsetmenin temel koşullarını
yaratmıştır. Bu süreçle birlikte, üretici
sınıfın toprakla tüm bağları kopmuştur ve artık üretici sınıf hiçbir üretim
aracına sahip değildir. Yaşamını,
emek gücünü belli bir ücret karşılığı
satarak devam ettiren bir sınıf olarak,
proletarya doğmuştur.
Tüm bu fiili bağlılıkların kopuşuyla
birlikte ve kapitalizmin “eşit olmayan”
bir gelişim izlemesi nedeniyle, geniş
halk kitleleri daha fazla mobilize hale
gelmiştir ve bu süreçte ortaya çıkan
sınai merkezlerde yoğunlaşmaya
başlamıştır. Bu durum da nihayetinde, sınai merkezlerde “konut
darlığı”nın ortaya çıkmasına sebep
olmuştur. Yani “Konut Sorunu” genel
olarak sınıflı toplumun, özel olarak
da kapitalist toplumun sorunlarından biridir. “…konut darlığı, günümüzdeki kapitalist üretim biçimi
sonucu ortaya çıkan sayısız daha
küçük, ikincil kötülüklerden biridir.”
(2)
2. Kentsel Dönüşüm/Rantsal
Bölüşüm
Türkiye’de kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, tüm dünyada olduğu
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
gibi, emekçi halk kitleleri şehirlere
göç etmeye başlamıştır. Bu kitleler,
başlangıçta şehirlerin dış bölgelerine
yerleşmişlerdir ve mevcut düzen onların konut sorununu çözmediği için,
her ne kadar çok sağlıklı olmasa da
kendi sorunlarına bir çözüm olarak
“gecekondu” çözümünü üretmişlerdir. Ancak bu metropol şehirlerin
genişlemesiyle birlikte, önceden
şehirlerin dış sınırlarında yer alan
bu gecekondu bölgeleri, şehirlerin
içlerinde kalmaya başlamış ve değerlenmeye başlamıştır. Türkiye ve onun
gibi ekonomisinin başat faktörü İnşaat olan ülkelerde de bu gecekondu
arazileri inşaat firmalarını kendilerine
doğru çekmektedir. Bu ülkelerde
(Türkiye de bunlara dahildir) düzen,
“Kentsel Dönüşüm” adı altında yasalar çıkartarak hem bu arazileri rantsal
bölüşüme katmaya çalışmakta, hem
de emekçileri şehir merkezlerinden
uzaklaştırarak kent merkezlerini
sterilize etmeyi hedeflemektedir. Bu
süreçteki temel strateji, her ekonomik düzeye uygun “getto”ların
yaratılmasıdır. Böylece mevcut düzen, birbirinden uzak ve bağlantısız
olan bu bölgelere, gerektiğinde çok
daha “rahat” müdahale etme olanağı
bulmayı hedeflemektedir.
Günümüzde Türkiye ekonomisinin
başat faktörü İnşaat sektörü ve
ona bağlı yan sektörlerdir. Ve bu
durumun Türkiye ekonomisindeki
hakimiyeti her geçen gün daha da
hızlanarak artmaktadır. Bu durum 13
yıllık AKP iktidarı sürecinde ise daha
önce görülmemiş oranda artmıştır.
“İnşaatın baş aktör olarak sahne
alması 2001 krizi sonrası oldu. 2001
krizi öncesi devasa açıkları olan
kamuyu fonlayarak yüksek faizler
elde eden para sermaye sahipleri için
yaşanan ağır transformasyon sonrası
fahiş faiz iklimi de son buldu. 2002
sonrasında iç tüketim, iç tüketimde
de inşaat üstünden birikim devri
başladı.”(3). Aslında bu durum emperyalizme bağımlı ülkelerin ortak
kaderidir. Emperyalizm, bağımlı ülkelere sürekli sermaye ihraç ederek,
hem kendi krizlerini bağımlı ülkelere
aktarmakta hem de bu sayede ekonomik bağımlılığı arttırmaktadır. Tabi
bu sermaye sadece emperyalizmin
uygun gördüğü şekillerde kullanıla-
bilir. Bu durumun en açık göstergesi
Türkiye dış borçlarının dağılımı. Mustafa Sönmez’in aktardığı bilgilere
göre 320 milyar doları geçen dış borç
stokunun üçte ikisini özel kesimin
borçları oluşturmaktadır ve bunların içinde de inşaat-gayrimenkul
sektörü başı çekmektedir.(4). Bugün,
Türkiye’de, egemen sınıfların elinde
çok ciddi miktarda sermaye birikmiştir, ancak bu sermayeyi aktaracak
alan çok kısıtlıdır. Bu durumun bir
sonucu olarak her geçen gün yeni
bölgeler imara açılmaktadır, kentsel
dönüşüm/rantsal bölüşüm yasaları
ile emekçi halk daha da zor durumlarda bırakılmaktadır.
Sonuç olarak; kapitalizmin yarattığı
sorunlardan biri olan konut sorunu
her geçen gün daha da yoğunlaşmaktadır. Bu yoğunlaşmayla birlikte
düzen, sözde çözüm önerisi olarak
ortaya koyduğu “kentsel dönüşüm”
kavramıyla sorunu daha da yoğunlaştırmaktadır. Ayrıca, bu sözde
çözüm önerisi ile insanlar daha ağır
borçlara sürüklenmektedir. Kredi
borçlarıyla bir anlamda zincire vurulan insanlar; daha pasif, ses çıkaramaz hale getirilmektedir. Bu durum
kapitalizmin, kitleleri kontrol etmede
kullandığı en başarılı argümanlardan biridir. Bugün gelinen noktada,
“bilime ve tekniğe” uygun yapıldığı takdirde mahalle yapılaşması,
bireysel ve toplumsal açıdan, “TOKİ”
yapılaşmasından çok daha sağlıklıdır. Ancak mevcut düzenden kendi
rantsal çıkarlarına uygun olmayan
böyle bir çözümü gerçekleştirmesini
beklemek, hayalcilikten öteye geçmeyecektir. Mevcut koşullarda konut
sorununun emekçi halklar nezdinde,
gerçek anlamda çözümü, ancak
konutun meta olmaktan çıktığı bir
düzenin inşasıyla mümkün olacaktır.
Kaynakça
1. Marx, K., Felsefenin Sefaleti, Sol
Yayınları, Ankara , 1975.
2. Engels, F., Konut Sorunu, Sol
Yayınları, Ankara, 1992.
3. Sönmez, M., ‘Krize Karşı İnşaat’:
Nereye Kadar?(1), Cumhuriyet, 19
Ekim 2012.
4. Sönmez, M., ‘Krize Karşı İnşaat’:
Nereye Kadar?(2), Cumhuriyet, 20
Ekim 2012.
21
ÜLKÜ CAN
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Yeşil Yol Üzerine Söyleşi
30 Kasım 2015 tarihinde Fırtına İnisiyatifi Aktivisti Birkan Yüksel ile yapılan söyleşiyi sizlerle
paylaşıyoruz.
Yeşil Yol projesi nedir ?
Doğu Karadeniz yaylalarını, yüksek
irtifada yapılacak otoyollarla birleştirme projesine verilen isim bu.
Yapılacak yol ile birlikte uzun vadede
öngörülen ve turizmi geliştirmeyi
amaçladığı öne sürülen yoğun bir
inşaat faaliyeti de bu isimle anılıyor.
Yaylaların tamamına otomobille
ulaşmayı olanaklı kılmak suretiyle turizm gelirlerini artırmayı amaçlayan
proje kapsamında çok sayıda tesis,
otel, pansiyon, dinlenme yeri, benzin
istasyonları ve hatta kayak merkezleri yapılması amaçlanıyor.
Sizce bu yol neden yapılmak isteniyor?
Yeşil Yol projesini, Karadeniz’e ve
Anadolu’nun el değmemiş tüm coğrafyalarına yönelen rant ideolojisinin
bir halkası olarak değerlendiriyoruz.
Amaç, kapitalizmin henüz günümüzdeki etkinliğine ulaşamadığı
dönemlerde, ‘milli park’ ve ‘SİT alanı’
gibi hukuki zırhlarla koruma altına
alınmış bölgeleri, kamu yatırımı adı
altında gerçekleşen faaliyetler yoluy-
22
la, bu korumadan mahrum bırakmak. Hukuki kalkanlarından arındırılan bölgeyi, her türlü yatırım / rant
projesinin odağı kılmak. Türkiye’de
bu türden özel coğrafyalar, mevcut
hukuki durumlarına karşın korkunç
bir yağma düzeninin yarattığı geri
dönülmez tahribatlarla karşı karşıya
kaldı. Her şeye rağmen yukarıda adı
geçen hukuk terimleri, sermayenin
ve devletin arzu ettiği etkinlikle hareket edebilmesinin önünde önemli
bir engel oluşturuyor. O yüzden HES,
taş ocağı yahut yol yapımları, bölgeyi
yalnız ulaşılabilir kılmanın değil,
tamamen sermaye tasarrufuna açık
hale getirmenin de bir aracı. Bu noktada akla bir başka motivasyon daha
geliyor. Projenin temel belirleyeni,
elbette ve aslında maddi kazanç.
Ancak devlet kavramının temel bileşenleri ve tarihi refleksleri göz önüne
alındığında, ‘ulaşılabilir’ kılmak
nosyonunun bizatihi kendisi önemli bir hedef olarak belirginleşiyor.
Karadeniz, sahil kesimlerinin aksine
son derece çizgi dışı bir yerel kültüre
ev sahipliği yapıyor. Siyaseten ana
omurgası çok partili rejim tarihi
boyunca sağ yönelimli seçmenden
oluşsa da genelde bilindiğinin aksine
Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinde
‘ana akım’a dahil sayamayacağımız,
etnik ve kültürel açıdan son derece renkli, farklı ve çeşitli bir sosyal
düzenden bahsetmek mümkün. Bu
görüntüyü, konuşulan farklı diller ve
geçmişte komşu olunmuş gayrımüslim unsurlarla alışverişin canlı
örneklerini halen muhafaza eden bir
günlük hayat düzeni tamamlıyor. Kısacası devlet rahatça saptanabilecek
bazı niyetlerinin yanı sıra, bölgeyi
sosyolojik olarak tamamıyla merkeze eklemlemek gibi bir bilinçaltı
motivasyona da sahip bana göre. Bu
anlamda son 15 yılda büyük ivme
kazanan yer isimlerini değiştirme
politikası ile yeşil yol ve benzeri
garabetler, ilk anda düşünüldüğünden daha yakın bir akrabalık bağına
sahip olabilir.
Yeşil Yol projesinin turizmin gelişmesine hizmet edeceği söyleniyor,
bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Akla, mantığa ve bilime ters, son derece dayanaksız ve büyük bir yalan.
Her coğrafya farklı bir turizm potansiyeline sahiptir. Denizi, koyları, sahili
ile eşsiz kılınmış bir coğrafyada hangi
saikle olursa olsun bu denizi kirleterek turizmi ilerletmek iddiasında bulunamazsınız. Yaratacağınız şey uzun
vadede katledilmiş ve yoksullaşmış
doğa parçaları olur. Tüm yatırım
ihtiyacı / iddiası / girişimi; bu hayati
kırmızı çizgi ile dengelenmek zorundadır. Karadeniz yaylaları, dağ ve
doğa turizminin gözde merkezleridir.
Dolayısıyla buradaki kırmızı çizgi, bu
coğrafyanın temel bileşenleri ile ilgilidir. Halihazırda her yaylanın zaten
kendi yolu var iken bu denli lüzumgenç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
suz ve yok edici bir faaliyete girişmenin açıklaması turizmi geliştirmek
olamaz. Yapılması planlanan faaliyet
kısaca özetlersek, doğal su kaynaklarını, son derece nadir bir alpin çayır
örtüsünü ve dolayısıyla ormanları
kaçınılmaz biçimde yok edecektir.
Yeşilin, ırmakların ve ormanların
mahvolduğu bir coğrafyada dağ ve
yayla turizminin nasıl icra edileceğini
gerçekten merak ediyoruz. Bu yalan,
projeyi tasarlayanların zaten bu gibi
sorularla vakit kaybetmediklerini
ortaya koyuyor. Bütün haklılığımız ve
öfkemizle ettiğimiz isyanın nedeni
de bu. Sırf teknik bir bakış açısıyla bu
yanıtı özetlemek gerekirse Yeşil Yol
turizmi geliştirmeyecek, öldürecektir.
Ancak şunu da söylemek isterim.
Turizm dediğimiz faaliyet ne kadar
gelişecek, ne kadar büyüyecek ve
ne kadar zenginlik getirecek olursa
olsun –ki tekrar altını çiziyorum, vaziyetin bununla uzaktan yakından alakası yok- dünyanın bu denli nadir bir
ekosistemini yok etmek için gerekçe
oluşturamaz bu durum. Üzerine
titrenmesi gereken, tüm yurttaşlar
için hayati önemdeki bu coğrafya,
ticari alışverişin ve rant taleplerinin
konusu olamaz, olmamalıdır.
Bu proje ile öngörüldüğü şekilde;
Samsun’dan başlayıp Batum’a
kadar 2600 kilometre kesintisiz
gidecek bir karayolunu kullanan turizm şirketleri ve turistler
güzergah üzerindeki bir çok şehre
uğramayacak demektir. Bu durumda şehirlerin turizm ekonomisi
açısından yoksullaşması demek
değil midir?
Elbette öyle. Ancak yalnız kentler
değil, yol güzergahındaki yerel işletmeler ve yurttaşların da büyük bir
yoksullukla karşılaşacağı aşikar. Yeşil
Yol projesi, ancak büyük sermayenin
altından kalkabileceği bir dizi tesis
yatırımını öngörüyor. Doğaya saygılı
ve küçük / orta ölçekli butik otellerin,
yeme içme mekanlarının, konaklama
ve seyir tesislerinin bu fotoğrafta
yeri olmayacak. Daha şimdiden yedi
yıldızlı otel yatırımlarından ve kayak
tesislerinden bahsediliyor. Bütün
bunlar, yerel halk için önemli bir
gelir kaynağı konumundaki küçük
işletmeleri denklemin hiç kuşku
yok ki dışına itecek. Büyük sermagenç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
ye zincirleri, mahallenin bakkalına
hiper marketlerin yaptığını yapacak.
Turlarla taşınacak varlıklı turistler, o
turun eklemlendiği sermaye grubunun otelinde konaklayacak. Yerel
tatlar sofistike ve üst düzey otel
mutfaklarında sunulacak. Yani kısaca
yeme, içme ve barınma ihtiyacını
bu günün kendi halinde işletmeleri
değil büyükler, gerçekten büyükler
karşılayacak. Uzun vadede akamete
uğrayan tabiat git gide çekiciliğini yitirdiğinden ortada bir turizm
faaliyeti kalmayacak zaten ancak kısa
vadede de olan bitenler, bugün mali
gerekçeler ile yolu savunan esnaf için
yalnızca felaket demek.
Bu 2600 kilometreden çıkacak
tonlarca metre küplük toprak
hafriyatı; yaylaların flora (bitki
çeşitliliği) ve faunasını (canlı çeşitliliği) bozmayacak mıdır? Bununla
birlikte, bu çıkan hafriyat nasıl
değerlendirilecektir?
Yeşil Yol; her boyutuyla bir tabiat katliamı demek. Bunun bilimsel kanıtlar
ışığında tartışılabilir bir tarafının olmadığını düşünüyoruz. Bütün veriler
ortada. Hafriyat meselesi iki boyutuyla önemli. Birincisi sorunuzdaki
bağlam. İkincisi ise insan sağlığını
direkt olarak tehdit eden boyutuyla...
Bu çalışma kapsamında, özellikle de
belli bir rakımdan çıkacak hafriyat
cinayet demek. Çünkü ekosistem
son derece hassas ve hiç bir biçimde
müdahale edilmemesi gereken bir
mükemmellikte işliyor. Şunu iyice
anlamamız gerek. Her şey suyla başlıyor. Çalışmaların on binlerce yıllık
doğal su gözlerini ve kaynaklarını
yerle bir edeceği aşikar. Bu kaynaklar
binlerce kilometrelik alan için yaşam
kaynağı. Onlar giderse her şey biter.
Su kaynakları iki temel öğenin, ormanın ve akarsuların en mühim desteği.
Bugüne kadar Karadeniz’de bunca
talana rağmen hala göz kamaştırıcı
bir tabiat varsa sebebi kimsenin el
sürmediği, yüksek rakımlarda sessizce işini yapan bu kaynaklardır. Bunlar
bırakın dozer kepçelerini, sıradan
insan müdahalelerinden bile uzak
tutulması gereken ekolojik değerler.
Kısaca bu kaynakların üzerinden yol
geçirmek ve hiçbir tabiat bileşenine
zarar gelmeyeceğini iddia etmek
kara bir cahillik, üst düzeyde bir geri
zekalılık değilse korkunç bir kötü
niyeti açığa vuruyor. Su giderse,
çayırlar, ağaçlar, ormanlar ve dereler
gider. Bunların ölümü demek, tüm
flora ve faunanın da ölümü demek
olacak. Bir diğer mesele de ‘V’ tipi
vadilerde yapılacak çalışmanın, aşağıdaki yaylada yaşayanlara olumsuz
etkileri... Yuvarlanacak tonlarca ağırlıkta kaya bloklarının insan ve hayvanlar için ölümcül sonuçlar doğurabileceği rahatlıkla görülüyor. Yani
toprağı deşmeyi planlamak korkunç,
topraktan çıkacakların yaratacakları
ise daha da korkunç.
Bir yıl içerisinde bu güzergahtan
10 bin aracın geçeceğini varsayarsak, oluşacak çevre kirliği ve
bu araçlar için gerekli akar yakıt
istasyonlarının yaylalarda kurulacak olmasının neden olacağı çevre
sorunları nasıl aşılacaktır?
Aşılmayacaktır. İki nedenden ötürü.
Birincisi zaten bu tür sorunları
aşmakla ilgili bir çalışma, bir akıl
yürütme ve önlem alma söz konusu
değil. İkincisi bu başlıklar bağlamında ülkemizdekiyle kıyaslanamayacak
boyutta bir hassasiyet olsaydı dahi,
söz konusu coğrafyanın bu yükü
kaldırması mümkün görünmüyor.
Bugünkü haliyle dahi Doğu Karadeniz vadileri üstesinden gelinemeyen
bir çöp ve kirlilik felaketiyle karşı
karşıya. Plansız ve çirkin yapılaşma, artan insan yükü, devletin asli
görev alanları dışındaki faaliyetlere
bitmeyen aşkı, yerel yönetimlerin
korkunç düzeydeki beceriksizlikleri,
niteliksizlikleri, imkansızlıkları ve
en nihayet toplumun konuya hayal
kırıklığı yaratan ölçüdeki duyarsızlığı, bu görüntüyü mümkün kılıyor.
Hal böyleyken, doğal olmayan bir
hızla artacak insan ve araç trafiğinin
yaratacağı felaketle ilgili iyimser olmak mümkün değil. Yeşil Yol mevcut
tahribatı yüzlerce kat artıracak. Ama
asıl yürek yakıcı olan, bu tahribatın
henüz ulaşamadığı yüksek vadileri, el
değmemiş coğrafyaları da bu felaketin bir parçası kılacak olmasıdır.
Bu yol ortalama 2000 – 2500 mt
irtifadan geçeceğine göre orman
sınırından geçilecek demektir. Bu
durumda binlerce ağacın ortadan
kaldırılmasını gerektirmeyecek
midir?
23
Elbette öyle. Bir kere yolun orman
örtüsü üzerinden geçen kısımları zaten kaçınılmaz olarak binlerce ağacı
katledecek. Bu katliamın korkunç
sonuçlarını, HES inşaatları sonucu
oluşan ağaç kıyımları ile birlikte
etkisi can yakıcı boyutlara ulaşan sel
felaketleri ile gördük. Ağaç katliamı demek aynı zamanda yüzlerce
endemik bitki ve hayvan formunun
da sonunun gelmesi demek. Ancak
bir başka boyut daha söz konusu.
Yolun orman örtüsünün üzerinde
seyredeceği bölgeler de ağaçlar için
son derece olumsuz sonuçlara gebe.
O yükseltideki eşsiz alpin çayırlar,
ekosistemin en büyüleyici bileşenlerinden biri. Bu çayırlar tuttukları suyu
kilometrelerce ötedeki ağaçlara aktarıyor. Dolayısıyla kepçe ile topraktan
yırtıp atılan her çayır kütlesi, kendine
çok uzakta bir ormanın ölüm fermanı
demek. Bu alışveriş tabiatın hayranlık uyandırıcı döngüsünü anlamak
için bize imkan sunuyor. Böyle bir
dayanışmanın, böyle bir güzelliğin
herhangi bir bölümüne bırakın
iş makinası sokmak, belki insan
temasını bile sınırlamak gibi marjinal
önlemler gerekirken devlet dokuz
metrelik otoban yapmayı planlıyor.
‘Pes’ demekle ağır beddualar etmek
arasında salınıyoruz.
Bu güzergah üzerinde, yıl içerisinde 5-6 mt kar yağan ve geçilmesi zor doğal geçitler vardır ve
bunların nasıl aşılacağı açıklanmamaktadır?
Kısaca yanıt vereyim. Açıklanmamaktadır. Bir kere daha tekrar edeyim.
Böyle konular açıklanmamakta, çünkü tartışılmamaktadır. Sizin ve bizim
için anlamlı sorular içeren cümleler,
bu garabet projenin uygulayıcı ve
savunucuları tarafından önemsenmemektedir. Bu insanlar için Yeşil Yol
ağız sulandıran bir maddi getirinin
konusudur yalnız. Diğer meseleler
önemsizdir.
Anadolumuza özgü “Yayla Kültür”
üzerine olası etkileri değerlendirilmeden yürürlüğe konulan bu
proje yaylacılığı sonlandırmayacak mıdır?
Tabiat denince aklımıza öncelikle
insan dışındaki diğer yaşam bileşenleri geliyor. Hayvanlar, bitki ve toprak
örtüsü, coğrafi unsurlar gibi... Bu
24
normal bir durum. Ancak biraz daha
derine bakınca doğanın, insanı ve
onun eylemleri ile yaşam pratiklerini
de kapsayan, ürettiklerini de içine
alan bir çokluk olduğunu görüyoruz. Hayat dediğimiz şey hepsinin
birbiriyle ilişkisi içinde şekillenen,
çeşitlenen bir form. Göz önünde ama
gözden rahatça kaçan bir gerçek bu.
Bilimkurgu yahut fantastik edebiyat,
kadim kültürel öğretiler, dinler yer
yer bu gerçeği hatırlatmış, dikkat
çekmiş. Yeryüzünün her yerinde bu
ilişkinin karşılıklı doğası, birbirini
besleyen yahut, birbirini kıran niteliği
üzerine düşünülmüş ve bu deneyim
sonraki kuşaklara aktarılmaya çalışılmış. Bir bütünün parçaları olduğumuzu, her edimin bir diğer bileşeni
etkileyeceğini iyi kötü biliyor, anlıyor
olmamız gerekirdi. Ancak modernitenin, -diğer tüm başlıkları bir kenara
bırakmak kaydıyla- en kötücül yanı
bana göre bu ilişkiyi ‘insan’ lehine bir
hiyerarşiyle çarpıtmasıdır. İnsan deyince de elbette, doğayı tabi kılma,
dönüştürme ve çıkarı doğrultusunda sömürme kudretine sahip olan
insanı kast ediyorum. Sermaye ismi
elbette eksiklikler barındırsa da bu
insanlık haline iyi bir karşılık sanırım.
Yeşil Yol’un bir hatıraya çevireceği
unsurlardan biri de bölgenin kültürel
dokusu elbette. Yaylalar, Karadeniz
insanının günlük yaşam mücadelesi
için hayati coğrafyalardır. Günlük
katığını elde etmesine olanak veren
hayvancılık faaliyeti yazın yaylaların
sağladığı özel koşullarda ivmelenir.
Zincirin halkaları, kadim bir kültür
inşa eder. Hayvancılık, bunun maksimum verimde yapılabileceği ev
mimarisini, iklim ve bitki örtüsünün
de katkısıyla biçimlendirir. Su her
işi kolaylaştırır. Yukarıda bahsettiğim doğal gözlerden kaynayan su,
ilkel ama barışçıl yöntemlerle tüm
yaylanın kullanımı için kanallarla
evler arasında dolaşır. Yaz sonu
eğlencelerinde tulum ve horon başroldedir. Dağlara, onların doğal bir
parçası olduğunu hatırlamışçasına
çığlıklar atarak seslenilir. Söz konusu
yol doğayı ve dolayısıyla yaylacılık
kültürünü de bitirecek. Bu kültür en
iyi ihtimalle, yedi yıldızlı otellerde
sergilenen oryantalist bir gösteriden
ibaret olacak. İmara açılan yayla
arazilerinde binlerce yıllık ve geçerli
sebeplere dayalı yerleşim düzeni
kökünden değişecek. Tabiat, su,
ağaç, çayır... Bütün bunların tahribatı,
şu anda dahi zorlukla devam ettirilen
hayvancılığı yok edecek. Dolayısıyla
yaylacılık faaliyeti temelsiz ve anlamsız bir gereksizliğe evrilecek. Yüzlerce
yıllık evler, dört yayla büyüklüğünde
tesisler uğruna yıkılıp sökülecek.
Coğrafyadan yöre halkının çekilmesi
aynı zamanda, farklı dil ve lehçelerin
varlığından kaynaklı son derece özel
bir antropolojik birikimin de sonunu
getirecek. Masalları, türküleri ve mizahıyla hayatın ilmek ilmek dokuduğu çok katmanlı bir etno / kültürel
yapı yok olacak. Daha da uzatılabilir.
Sanırım daha kısa anlatabilsem şöyle
özetlerdim; evrenin kadim yasaları,
her biri diğerinden büyüleyici masal
coğrafyaları ve dinlememiz için
öğütleri var. Ağaç, su ya da insan.
Sırası yahut biçimi önemli değil. Biri
ölürse hepsi ölür.
2600 kilometrelik karayolu
üzerinde kurulacağı açıklanan
tesis ve oteller, Erzurum Palandökende olduğu gibi bölgenin
halka kapanmasına ve ekonomik
yönden güçlü firmaların bölgede
hakimiyet kurması, bölge esnaf ve
sanatkarını olumsuz etkilemeyecek midir?
Son derece olumsuz etkileyecek.
Özellikle, ideolojik saiklerin yanı sıra
bu tür bir beklentiyle projeye olumlu
yaklaşan insanların iyice anlaması
gereken şu; yüzüğün tek efendisi
var ve o gücü paylaşmaz. Başka bir
deyişle ortaya çıkan pastadan onlara
pay düşmeyecek. Yeni bir oyun kuruluyor Karadeniz’de. Ve büyük aktörler
şimdiden tüm koltukları kaptılar.
Yeşil Yol projesi için neden bağımsız kuruluşlara bir ÇED Raporu
hazırlatılmamıştır?
Çünkü gerçekten bağımsız kuruluşların, meslek örgütlerinin, medyanın
yapacakları hiçbir değerlendirmenin,
böyle bir katliam projesi lehinde
sonuçlanma şansı yok. Projeyi ortaya
koyan akıl bu yüzden medeni bir
memlekette olacağının aksine teknik
/ profesyonel temelli açıklamalar
yerine, ideolojik / duygusal / irrasyonel eğilimli meşruiyet devşirme
hamleleri yapıyor. Sorunuzda geçen
kuruluşların uyarıları ve haklı itirazlagenç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
rı şiddetle reddediliyor, görmezden
geliniyor. Tüm bilimsel itirazlar, o çok
sevilen deyimle bir algı operasyonuna kurban gidiyor, hükümet karşıtı
çevrelerin bilinçli engelleme çabaları
olarak kodlanıyor. Hatta çok sıkışılırsa
mimarları, avukatları, mühendisleri
ve gazetecileri, tıpkı projeye direnen
aktivistlere yaptıkları gibi, rahatlıkla
terörizme hizmet etmekle suçluyorlar. Yazıktır ağaç kesilmesin dediğinizde PKK yahut DHKP-C üyesi yapılıp hedef gösteriliyorsunuz. Bırakalım
doğa sevgisini, tabiat aşkını falan;
kendisinde bu türden bir yönelim
hissetmeyen, bir ormana öyle ulvi
duygularla dolarak bakmamış, hiçbir
siyasal aidiyeti de olmayan -hatta
ileri gidelim bir parça sağcı olduğunu farz edelim- ve fakat işinin ehli bir
çevre mühendisinin, böyle bir projeye onay verme, destekleme ihtimali
var mı? Mümkün değil bu. Mümkün
değil. Biraz vicdanlı, biraz izanlı ve
biraz da tokgözlü herhangi bir insan,
dünyanın neresinde olursa olsun
bu türden bir girişimi cinayet olarak
niteler. Mesleki becerisi ve imkanı
doğrultusunda karşı çıkar buna.
faaliyetini perdelemek için bu kadar
uzun erimli bir çabanın anlamsız olacağı düşüncesindeyim. Sanırım ben
rant / imar odaklı açıklamaları daha
birincil buluyorum. En nihayetinde
bir yeri yok etmek pahasına ulaşılabilir kılmak isteği, içinde bu türden
hedefleri de doğal olarak barındırıyor olabilir.
Bölge halkının, Meslek Odaları’nın
ve STK’ların görüşleri neden alınmamaktadır?
Sorunun üç öznesinin de görüşleri
alınıyor belli ölçüde. Mesela bölge
halkının AKP’yi her icraatıyla destekleyen, zinhar eleştirmeyi aklına
dahi getirmeyen ve genel olarak
sağ / muhafazakar diyebileceğimiz
kesiminin görüşü alınıyor. Bu görüşü
almaktan da çok mutlu olunuyor.
Görüş almaya doyamıyorlar. Meslek
odaları ve STK’lar için de durum
aynı. Projeyi savunan devlet aklı ve
destekçileri, meseleyi ustaca “Bu bir
AKP icraatıdır” noktasına getirmeyi
başardı. Dolayısıyla belli bir kesimle
projenin teknik detaylarını, götüreceklerini, yok edeceklerini konuşma
imkanı kalmamış oldu. Denklem
basit. Yeşil Yol iyidir / AKP’nin ‘iyi’
sıfatını hak eden bir diğer icraatıdır /
Karşı çıkanlar yararını bildikleri halde,
sırf AKP karşıtı oldukları için karşı çıkmaktadırlar... Aşağı yukarı böyle bir
şey. Dolayısıyla Yeşil Yol’u eleştiren ve
çalışmalara direnenler hangi toplumsal kesimden, STK’dan yahut meslek
grubundan olursa olsun, görüşleri
alınmıyor, söyledikleri dinlenmiyor
daha da ötesi, değersizleştiriliyor. Bu
insanlar yatırım düşmanlığından terörizme uzanan bir yelpazede çeşitli
hakaretlere uğruyor ve ötekileştiriliyor. Sözün özü, yeşil yola gösterdiğiniz reaksiyon, görüşünüzün alınıp
alınmayacağı konusunda öncel bir
veri devlet için.
Yeşil Yol projesi güzergahında
bulunan İspir ilçesindeki zengin
altın madeni yataklarının işletmeye açılması ile bu projenin bir
bağlantısı var mıdır?
Proje başlangıç anından itibaren o
kadar lüzumsuz ve aptalca görünüyordu ki ister istemez kimsenin
bu kadar aptal olamayacağı iyimserliğinden hareket ederek bu tür
olasılıklar üzerinde düşünüldü. O
günlerden bugünlere, bazıları diğerlerinden daha öne çıkmış pek çok
‘perdenin arkasındaki gerçek amaç’
ihtimali beliriyor. Madenler bunlardan biri. Bölgede bulunduğu öne
sürülen madenler için bu yolların
ısrarla ve tüm ağır bedellere karşın
dayatıldığı düşüncesi var. Bunun
dışında dediğiniz gibi, bölgeye yakın
diğer maden arama yahut üretim
sahalarına ulaşım açısından önemli
olabilir. Artvin’de halkın efsanevi
direnişiyle öne çıkan Cerattepe’de
doğa kıyımına niyetlenenlerin temel
motivasyonuydu maden aramak.
Dolayısıyla böyle yan hikaye ve hedeflerin de beslediği bir proje olabilir
Yeşil Yol. Ama sırf maden arama
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
25
TOLGA YILMAZ
KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
İnşaat Mühendisliği Eğitimi
Üzerine
İnşaat mühendisliği, doğadaki
malzeme ve kuvvetlerin eğitim ve
deneyimle kazanılmış olan bilgilerinin kullanılarak, insanlığın yararlanması için uygun ortam yaratılması,
geliştirilmesi ve korunması; toplumsal yaşam, endüstri ve ulaşım için
gerekli koşulların oluşturularak yapıların inşa edilmesiyle uğraşan meslek
dalıdır. Kısacası inşaat mühendisliği
toplumun gelişmesi ve ilerlemesi için
topluma hizmettir, yani medeniyet
mühendisliğidir.
İnsanlığın, korunmak için taş ve ağaç
kovuklarını kullanmasıyla karşılamaya başladığı barınma ihtiyacı
günümüze kadar gelişerek sadece
barınma ihtiyacı olarak kalmamış
ulaştırma, belediye hizmetleri gibi
problemlere de çözüm bulmak zorunda kalmıştır. Toplumun gelişmesi
ve ilerlemesi ile inşaat mühendisliğine duyulan ihtiyaç artmıştır.
İnşaat mühendisliği yalnız bir bilim
değil bilimle sanatı harmanlayan bir
meslektir.
Bilindiği gibi inşaat mühendisliği
eğitiminde bilim olarak matematik,
fizik kimya bilimlerinin kullanımı ve
yapılan işlerde ekonomikliğin önemi
öğretilmektedir. Mühendis yaratıcı
olduğu gibi aynı zamanda karar vericidir. Mühendislik eğitiminde amaç
mühendisin en uygun kararı verebilmesi için mühendisçe düşünebilme,
sebep sonuç ve araç amaç ilişkileri
içerisinde en ekonomik, en güvenli
çözüm üretebilmek olmalıdır. Fakat
halen mühendislik eğitiminde birçok
teknik bilgiler verilmeye çalışılırken,
mühendislik bilinci tam olarak kazandırılmadan mühendislik eğitiminin tamamlandığını görüyoruz. Bizler
toplumcu mühendislik anlayışına
sahip öğrenciler olarak bunun her
zaman karşısında durduk.
26
Biraz da ülkemizdeki inşaat mühendisliği eğitiminden bahsedelim.
ÖSYM 2015 verilerine göre ülkemizde inşaat mühendisliği eğitimi Kuzey
Kıbrıs ve teknoloji fakülteleri de dahil
olmak üzere 140 ayrı inşaat mühendisliği bölümünde örgün olarak
verilmektedir. Ülke sıralaması olarak
160 binlere kadar uzanan bir aralıkta
üniversitelere öğrenciler alınmaktadır. Sıralamanın bu kadar düşmesinin
ve mühendislik eğitiminin niteliksizleştirilmesinin birçok sebebi vardır.
Bu sebepler 3. İnşaat Mühendisliği
Eğitimi Sempozyumun da genel olarak irdelenmiştir. İnşaat mühendisleri
odası öğrenci örgütlülüğü olarak bu
sorunlardan birde biz bahsedelim.
Bizden, Sizden, Sistemden...
Türkiye’deki İnşaat Mühendisliği
mesleğinin ve eğitiminin başlıca
sorunları:
Yeni açılan İnşaat Mühendisliği
Bölümlerinin birçoğunda, yeterli
düzeyde öğretim üyesi olmaması
nedeniyle, derslerin yadsınamayacak
bir kısmı, üniversite dışından temin
edilen ve inşaat mühendisi olmayan
öğretim görevlileri tarafından yürütülmektedir.
Devlet üniversitelerindeki İnşaat
Mühendisliği programlarına alınan
öğrenci sayıların artarken, üniversitelerimizin akademik kadrolarında
herhangi bir iyileştirme gündeme
getirilmemiş, öğretim üyesi (ya da
asistan başına düşen) başına düşen
öğrenci sayıları yönetilebilir büyüklüklerin dışına çıkmıştır. Bu durum
öğretim üye ve yardımcılarının öğrenciye ayırdığı süreyi azaltmakta ve
eğitim kalitesini düşürmektedir. Bu
da öğrencilerin, mezuniyet sırasında
yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamalarına neden olmaktadır. Gerek
öğrenci sayıları, gerekse öğretim
üyesi yetersizliği nedeniyle öğrencileri yönlendirebilecek danışmanlık
sistemi de gerektiği gibi çalışmamaktadır. Bir başka deyişle üniversitedeki
öğretim üyesi-öğrenci ilişkisi günden
güne yitirilmektedir.
İnşaat Mühendisliği Bölümleri,
öğretim üyesi yetiştirmek amacıyla
yeterli sayı ve niteliklerde araştırma
görevlisi bulamamakta, daha da
önemlisi bünyesine uygun araştırma
görevlilerini kendi iradeleri ile seçememektedir. YÖK’ün uygulamakta
olduğu merkezi ilanla araştırma görevlisi alımı politikaları üniversitelerimizin bu özerkliklerini yitirmelerine
neden olmuştur. Üniversiteler özerk
yapılardır olmalıdır. Başarılı eğitim
ancak özgür eğitimle gelecektir. 6-10
Eylül 1988 tarihleri arasında Lima da
toplanan dünya üniversiteler servisi
68. Genel kurulunda ‘eğitim haklarından yalnızca akademik özgürlüğün var olduğu ve Yüksek Öğretim
kurumlarından özerk olduğu bir
ortamda tam anlamıyla yararlanılabileceği’ özelliği vurgulanmıştır. Eğitim
kurumları öğrencilere öncelikle
düşünmeyi öğretmelidir. Bu sayede
öğrenciler daha akılcı yolları bulacaktır. Özgür düşüncenin olmadığı
kurumlarda bu yöntemin işlevsel
olması düşünülemez.
Akademik elemanların alımında,
yükseltilmesinde ve atanmasında
çoğu kez bilgi, başarı gibi kıstaslar
yerine, yerel etkenler (siyaset, nüfuz
vb.) etkili olmakta, bu da inşaat
mühendisliği bölümlerinde, bilim
insanı vasfından çok, ders veren
hoca vasfında elemanların sayısının
artmasına neden olmaktadır.
Doktora yaptırma yetkisinin koşulları
mutlaka olmalıdır. Bu koşullar objektif bilimsel ölçütlerle belirlenmelidir.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
Her bölüme doktora verme yetkisi
verilmemeli, gelişmiş üniversiteler,
diğerlerinin araştırma görevlilerine
doktora yaptırmalıdır. Yeni üniversitelerle gelişmiş üniversiteler
eşleştirilerek etkileşim ve işbirliği
sağlanmalıdır.
Vizyon, sahip olunan yetenekler
ve yeterlilikler göz önüne alınarak,
gerekli çabalar harcandığı takdirde,
gelecekte ulaşılması hedeflenen
düzeyin tanımlanmasıdır. İnşaat
Mühendisliği Eğitim Programlarının hepsinin bir “Vizyon”u olması
gerekmektedir. Bu vizyona ulaşabilmek için gereken “Program Eğitim
Amaçları” bölümler tarafından
belirlenmelidir.
Yabancı dilde eğitim; Son yıllarda
yabancı dil ile eğitim konusunda
büyük bir karmaşa yaşanmaktadır.
Bir nevi yabancı dil eğitimin kanayan
yarası durumundadır. Yeni kurulanlar
başta olmak üzere birçok üniversite, derslerini ya bir kısmını, ya da
tamamını yabancı dilde vermeye
başlamıştır. Bir yıl hazırlıktan sonra,
yarı Türkçe yarı yabancı dil, mesleki
beceriler kazanmaya çalışan öğrenciler, büyük bir karmaşanın içinde
kalarak, düşünme, irdeleme ve konu
ile ilgili yorum yapma yeteneklerini
kaybetmeye başlamışlardır. Dersleri
anlamak yerine, yabancı dilde cümle
ezberlemekle yetinir olunmuştur.
Bizim bu konuda ki görüşümüz
yabancı dil eğitimi ve mühendislik
eğitimi dilinin birbirinden ayrılması
gerektiği doğrultusundadır. Yabancı
dil öğrenimi mühendislik öğrenimiyle iç içe geçtiği durumda bu sorunlar
ortaya çıkmaktadır.
Yetersiz öğretim üyesi sayısı ve
niteliği ile birçok Bölüm, İnşaat
Mühendisliği eğitimini yabancı dilde
vermeye çalışarak hem verdikleri eğitimin kalitesini düşürmekte, hem de
mezun olacak öğrencilerin öğrendiği
bilgileri azaltmaktadır. İngilizce eğitim programlarını sırf İngilizce eğitim
veriyoruz diyebilmek ve rekabetçi
güçlerini yüksek tutabilmek amacıyla
verdiğini iddia eden programların
mesleki yabancı dil yeterlilikleri
sorgulanmalı ve bu konuda kabul
edilebilecek bir kalitenin sağlanabilmesi için gerekli düzenlemeler
fiziksel ve donanım vakit kaybetmeden yapılmalıdır.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
Staj; Üniversitede öğrenilen teorik
bilgilerin gerçek hayatta ne şekilde
kullanıldığının yerinde görülerek
anlaşılması amacıyla, şantiyede
ve büroda stajlar yapılmaktadır.
Öğrencilerin staj süreleri ve staj
yaptığı yerler İnşaat Mühendisliği
konusunda yeterli düzeyde değildir.
Staja, bölümlerin yanı sıra kurum ve
kuruluşların da gerekli önemi vermeleri gerekmektedir. Her üniversite
öğrencisine staj yeri imkanı sunmalıdır.
İlk ve orta öğretimden başlayan
üniversiteye giriş sınavına endeksli
eğitim sonucunda, bizler düşünce ve
tartışma yeteneğimizi yitirmekteyiz.
Öğretim ve sınav sisteminin bilgi
depolamaya yönelik oluşu öğrenciyi
ezbere zorlamakta, düşünsel gücü
aşındırmaktadır. Ezberci ders anlatım
sistemine son verilmeli, öğrenci
düşünmeye sorgulamaya teşvik edilmelidir. Öğrenci sorunun cevabına
hazırcı olarak değil de düşünerek
sorgulayarak aldığı eğitimin hakkını
verecek şekilde yaklaştırılmalıdır.
Üniversite eğitiminde temel amaç
öğrenciye bilgi yüklemek değil onu
araştırmaya, düşünmeye, irdelemeye
yöneltmek olmalıdır. Üniversite eğitimi salt temel bilimler ve teknolojiyle
sınırlı kalamaz. Geleceği planlayacak
ve inşa edecek mühendisin genel
kültürünün de belirli bir düzeyde
olması gereklidir. Üniversite gerçeğin araştırıldığı bir kurumdur. Bu
nedenle dersler monolog biçimde
değil diyalog biçimde sürdürülmelidir. Araştırma ve tartışma üniversite
eğitiminin ayrılmaz parçası olmalıdır.
Teorik bilgilerin uygulamalarla
desteklenmesi öğretim için gerekli
olan önemli araçlardan biridir. Ancak
uygulamaların salt öğretim elemanı
tarafından yapılması yerine öğrenci
katılımının sağlanması daha kalıcı
olmaktadır. Yol gösterilerek ve denetlenerek problemin öğrenci tarafından çözülmesinin sağlanabilmesi
temel ilkelerin ve teorinin daha iyi
anlaşılmasını sağlayacaktır. Öğretim
programı içerisinde bu tür uygulamanın yaygınlaştırılması öğrenciye
büyük yarar sağlayacaktır. Ayrıca
ders dışı problemler öğrencinin ilgisini çekmekte öğrenciyi araştırmaya
yöneltmektedir. Meslek derslerinde
iyi planlanmış ders dışı problem-
ler öğretime ve öğrenciye önemli
katkılar sağlayabilecek, öğrencide
isteklendirmeyi olumlu yönde etkileyecektir.
Laboratuvar imkanları; iyi bir
mühendislik eğitimi için öğrencilerin yeterli teorik bilgiyi almalarının
yanında bu bilgileri laboratuvar
çalışmalarıyla da pekiştirmeleri gerekmektedir. Oysa bugün ülkemizde
pek çok üniversitenin laboratuvar alt
yapısı yeterli düzeyin çok altındadır.
Laboratuvar olsa bile deney için
gerekli ekipman bulunmamaktır. Bunun yanında laboratuvarda görevli
bir tekniker bulunmalı üniversiteler
her saat çalışan, işleyen dinamik
bilim yuvaları olmalıdır. Laboratuvar alt yapısı mutlaka geliştirilmeli
öğrencilerin laboratuvar çalışmalarının içinde yer alması sağlanmalıdır.
Öğrenciye laboratuvarda zaman
geçirme imkanı tanınmalı yeni şeyler
bulup geliştirmesi için şans verilmelidir.
Üniversiteler, bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaşmasının
getirdiği değişimlere genelde ayak
uyduramamıştır. Başka bir deyişle
bu değişime ayak uydurabilmek için
ders programlarında ve ders verme
yöntemlerinde köklü değişiklikler
yapılamamıştır. Birçok öğretim üyesi,
gerçekleri görme yerine geçmiş
yılların öğrencilerinin özlemi ile yaşamakta sistemi değiştirmek yerine,
öğrencilerin değişmesini ve eski
günlere geri dönülmesini beklemektedir. Halbuki tüm veriler, o günlerin
geri gelmeyeceğini göstermektedir.
Bu sorunların tek bir sebebinin olması mümkün değildir. Ancak sorunların büyük kısmı kapasite olmadığı
halde kontenjan arttırılmasından
kaynaklıdır. Öğrenci sayıları arttırmadan önce, fiziki altyapının yeterli
olup olmadığı, akademik kadroların
yeterli olup olmadığı sorgulanmalıdır. Bunun için de, Yüksek Öğretim
Kurulu veya üniversiteler öğrenci
başına düşen öğretim üyesi sayısını
kabul edilebilir bir seviyede tutmaya
çalışmalıdır.
Kaynaklar
- ÖSYM İstatistikleri
- İMO Ankara Şubesi Öğrenci
Kurultayı Notları (Mayıs 2003)
27
ÜLKÜ CAN
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Yeşil Yol Üzerine Söyleşi
28 Kasım 2015 tarihinde Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Muhammet Vefa
Akpınar ile yaptığımız söyleşi.
Dolaysıyla oteller ve dinlenme tesisleri kurulacaktır.
Fakat bunların Ayder Yaylası
ve Uzun Göl’deki örneklere
benzemesi durumu söz
konusu olabilir. Asfalt yol
doğamız için bir tehlikedir.
Ayrıca çarpık yapılaşmalar
bu bölgemizde devam etmektedir. Dediğim gibi proje
ortada yok.
Bu proje ile öngörüldüğü
şekilde; Samsun’dan başlayıp Batum’a kadar 2600 kilometre kesintisiz gidecek
bir karayolunu kullanan
turizm şirketleri ve turistler güzergah üzerindeki
bir çok şehre uğramayacak
demektir. Bu durumda
şehirlerin turizm ekonomisi açısından yoksullaşması
demek değil midir?
Yeşil Yol Projesi nedir?
Hopa ile Samsunu bağlayan 2600
km’lik yayla yoludur.
sizce bu yol neden yapılmak isteniyor?
Proje elimde olmadığı için kesin bir
şey diyemem ama duyumlarıma
göre mevcut yolların altyapısını güçlendirme amaçlanmaktadır.
Yeşil Yol Projesinin turizmin gelişmesine hizmet edeceği söyleniyor,
bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Yolun sağı ve solu imara açılacak.
28
Hayır, dağlık bölgelerde
turistik sosyal tesislerimiz
önemli ölçüde eksik. Deniz
turizmi ağırlık ülkemizde
dağlık kesimlere doğru bir
akış yeni yeni sağlanmıştır.
Bunu artırmak için daha çok
tesislere ihtiyaç var iç bölgelerde.
Bu 2600 kilometreden çıkacak
tonlarca metre küplük toprak
hafriyatı yaylaların flora (bitki
çeşitliliği) ve faunasını (canlı çeşitliliği) bozmayacak mıdır? Bununla
birlikte, bu çıkan hafriyat nasıl
değerlendirilecektir?
Çıkan hafriyat birkaç milyon tonu
geçecektir. Bunlar için gerekli depo
sahalarımız mevcut değildir. Dolaysıyla hafriyat malzemeleri ulu orta
dere yataklarında görüntü kirliliği
oluşturacaktır. Çıkan hafriyatların ger
dönüşümü söz konusu değildir.
Bir yıl içerisinde bu güzergahtan
10 bin aracın geçeceğini varsayarsak, oluşacak çevre kirliği ve
bu araçlar için gerekli akar yakıt
istasyonlarının yaylalarda kurulacak olmasının neden olacağı çevre
sorunları nasıl aşılacaktır?
Çok zor. Bu konuda B planı mevcut
değildir. Akaryakıt istasyonların
yanında asfalt yol inşaatların oluşturacağı çevre kirliliğini her yıl yaşayacağız. Benzin istasyonları, asfalt yol
çalışmaları bakir olan devlet hazine
arazilerinin özlediğimiz genel özelliklerini tamamen ortadan kaldıracaktır.
Bu yol ortalama 2000 – 2500 m
irtifadan geçeceğine göre orman
sınırından geçilecek demektir. Bu
durumda binlerce ağacın ortadan
kaldırılmasını gerektirmeyecek
midir?
Aynen öyle. Nitekim ilk inşaat videoları bunu göstermektedir.
Bu güzergah üzerinde, yıl içerisinde 5-6 m kar yağan ve geçilmesi
zor doğal geçitler vardır ve bunların nasıl aşılacağı açıklanmamaktadır?
Bunların aşılması zor değil. Şu andaki
teknolojiler bu tür problemlerin aşınmasına imkan sağlamaktadırlar.
Anadolumuza özgü “Yayla Kültür”
üzerine olası etkileri değerlendirilmeden yürürlüğe konulan bu
proje yaylacılığı sonlandırmayacak mıdır?
Tam sayılmaz. Kısmen artıracaktır.
Her yeni yol yaylara olan ulaşımı
kolaylaştıracağı için hafta sonu
şehir halkın yaylalara olan rağbetini
artıracaktır.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
Örneğin Artvin’deki şenliklere birkaç
saatte gibi kısa zamanda Trabzon
merkezden ulaşabileceğiz.
2600 kilometrelik karayolu üzerinde kurulacağı açıklanan tesis
ve oteller, Erzurum Palandöken’de
olduğu gibi bölgenin halka kapanmasına ve ekonomik yönden güçlü firmaların bölgede hakimiyet
kurmasına, bundan da bölge esnaf
ve sanatkarını olumsuz etkilenmesine neden olmayacak mıdır?
Güçlü firmaların daha büyük tesisler
kurması mümkün ve işletmede yine
bölge halkından faydalanacaklardır.
Örneğin Ege ve Akdeniz’de büyük
işletmeler daha çok turist çekmiştir
ülkemize. Benzer durum bu bölgemiz içinde geçerli olacaktır. Küçük
işletmelerin büyük tur firmalarına
cevap vermeleri zor. Küçük işletmeler
de dolaylı olarak yararlanacaklardır.
Büyük işletmelerin yayalarımıza
çehresini değiştirmeyecek şekilde
projelendirilmeleri gerekmektedir.
Yeşil Yol projesi güzergahında
bulunan İspir ilçesindeki zengin
altın madeni yataklarının işletmeye açılması ile bu projenin bir
bağlantısı var mıdır?
İspir’deki madenler için Samsundan Hopa’ya yol yapılması mantıklı
olmaz. Dolaysıyla tek bir Şehir veya
kasaba için bu kadar yol yapılması zayıf bir ihtimaldir. Kanaatim
mevcut altyapıların güçlendirilmesi
için çıkarılmış bir projedir. Buradaki
sıkıntı çarpık betonlaşmanın önüne
geçilmesi için proje detaylarının
halka açılması gerekir.
Bölge halkının, Meslek Odaları’nın
ve STK’ların görüşleri ile ilgili ne
düşünüyorsunuz?
Bölge halkı en doğrusunu söylemektedir. Yayalarımızın doğal güzellikleriniz bozmayalım. Yani çarpık
yapılaşma olmasın. Diğer kurumlar
hakkında yorum yapmam doğru
olmaz.
ATAKAN YASİN ATAN
GAZİ ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ FAKÜLTESİ
Vasıfsız Mühendis İşçiler
Türkiye’de mühendisliğin Vasıfsızlaşmasına değinmeden önce
vasıfsızlaşmanın geniş yelpazede
terimsel anlamını açıklamak lazım .
Vasıfsızlaşma , bir eğitim sürecinden
geçerek bilgi ve teknik birikime sahip
olan bir kişinin, üretim sürecinde yer
aldığında, bu eğitimden elde ettiği
değerleri kullanamaması durumudur. Kapitalist üretimdeki genişleme
mühendis, avukat, öğretmen, doktor
gibi daha önceki vasıflı emek türlerini vasıfsız emek düzeyine iterek,
emeğin gerçek değerini yok etmektedir.Bu tanımla beraber Türkiyede
vasıfsızlaşmanın basamaklarına
bakalım.
İlk olarak egitime bakmak lazım.
Türkiyede eğitimin gericileştirilmesi
ve imamhatipleştirilmesi, mühendisliğin ana temeli olan ‘bilim ve tekniği’
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
yıpratmıştır.Hepimizin bildiği gibi
temeli kötü olan yapıya güvenilmez
.Üstüne sadece kapitalist güçlerin
işine yarayan,mantar gibi türüyen
mühendislik fakülteleri.Açılması iki
dudağın arasında olan bu kurumların
nasıl bir eğitim vermesi beklenebilir
ve mühendislik adaylarına verilen bu
eğitimle nasıl yetkin mühendis yetişebilir.Bir bakıma mühendis olarak
mezun olan arkadaşlarımızın gerçek
ünvanı vasıfsız işçi diyebiliriz.
durum zanaatin parçalara ayrılmasına ve o zanaatin gelişmesi yerine
yerinde saymasına yol açmaktadır.
Ortada vasıfsız mühendis adayları
varken.Üstüne sermaye tarafından
zanaatın uzmanlıklara ayrılması
ve bu uzmanlıkların yine sermaye
tarafından standartlaştırılması büyük
sorunlar teşkil etmektedir .Piyasaya
yeni çıkmış vasıfsız mühendisler
umut ışığı olarak bu standartlaştırılmış uzmanlıklara yönelmektedir. Bu
3. Meslekler büyük ölçüde vasıfsızlaştı.
Türkiyede bu aşamalardan oluşan
vasıfsızlaşma sermayenin ucuz işçi
ihtiyacını karşılamaktadır.Sırf kapitalist güçlerin ucuz iş gücü elde etme
istegi yüzünden;
1. Eğitim ve öğretim kalitesi düştü.
2. Bilim ve tekniğin gelişimi kısıtlandı.
4. Bu gelişmelerin sonucunda
onlarca iş kazası ve binlerce işçi
ölümü...
Türkiyede ki bu sorunsalların çözümü için örgütlenip
meslegimize,insanımıza ve doğamıza sahip çıkmakla elde edilebilir.
29
ALİ KORKUT
FATİH ÜNİVERSİTESİ
Duruşu Rüzgara Karşı Olan
İnşaat Mühendisleri
Yazıma sevdiğim bir filmden bir
replikle başlamak isterim: ‘’Bu dünya,
senden olmayanlarla hoştur. Onların
sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle,
gönüllerle hoştur. Sadece senin
gibiler değil, senden olmayan da çok
yaşasın ki sen de yaşa. Hele bir de
onun gözüyle gör şu fani dünyayı.
Herkes beyaz olsa o zaman beyazı
fark edemezsin ki. Değil mi? Veyahut
1980
darbesinden
sonra tamamen
ekonominin
yüzünü
serbest piyasa
ekonomisine
dönmesi ve
geldiğimiz
nokta ‘Hızlı
gelişen ekonomi’
‘İstikrar’ ile
beraber artan
ciddi sorunlar
var. Özellikle
inşaat alanında
yükselen
büyük bir ivme
olduğu için
bu durumdan
mühendisler de
etkileniyor.
30
da siyah. Beyaz en güzel siyahta belli
eder kendini. Beni ben yapan yegane
şey, benden olmayandır. O yoksa
sen de yoksun. Ne anlamın kalır ne
rengin belli olur ne de tadın.’’
İşte tam da buydu kampımızın betimi. Memleketin her yerinden; Şırnak’tan, Elazığ’dan,
Sakarya’dan, İstanbul’dan, Bartın’dan,
Kırıkkale’den, Adana’dan, Mersin’den
ve daha nicelerinden kimliği, dünya
görüşü, niyeti farklı birçok insan
gelmişti. Bizi de replikte dediği gibi,
anlamlı kılan kıymetli şeylerden
biriydi bu. Gökkuşağı gibiydik adeta.
Hepimizin buluştuğu ortak bir payda
vardı; inşaat mühendisliği okumamız
ve bundan öte toplumcu mühendis
olma gayemiz. Kanunun da odaya ve
bizlere yüklediği, halkla olan ilişkilerimizde pusulamızın çevrecilik dürüstlük ve adalet olması gerektiğidir.
Konuşmacıların hepsi konular farklı
dahi olsa toplumcu mühendisliğe
sözünü değdirmeden bitirememiştir
çünkü öyle önemli bir meseledir.
Memleket, malumunuz, sermayedarların sıcacık parasının her şeye yön
verebildiği yer. 1980 darbesinden
sonra tamamen ekonominin yüzünü
serbest piyasa ekonomisine dönmesi
ve geldiğimiz nokta ‘Hızlı gelişen
ekonomi’ ‘İstikrar’ ile beraber artan
ciddi sorunlar var. Özellikle inşaat
alanında yükselen büyük bir ivme
olduğu için bu durumdan mühendisler de etkileniyor. Gün geçtikçe
emekten yana bakış açısı patronların
kararları altında eziliyor, ülkemiz iş
cinayetleri konusunda üçüncü dünya
ülkeleriyle yarışıyor. Çizdiğimiz
projeler daha çok toplumun yararına projeler değil aksine patronların
cebini dolduran toplumu uçuruma
götüren projeler oluyor. 6 kat imar
verilen yerlerin hemen sırtlarına 4050 katlı binalar yapılıp şehir estetikleştirilmeye çalışılıyor. Topraklarımız
büyük paralar uğruna feda ediliyor.
Toprak yetmiyor, denizler doldurulup devran devam ettiriliyor. Duble
duble diyerekten açtıkları her yol ve
yanına potansiyelin kaldıramadığından fazla yaptıkları konutlar daha
büyük bir trafik sorununa yol açıyor.
Ekonomide ciddi kayıplara sebep
oluyor, çevreye yeşile ölüm saçıyor,
toplum açısından büyük bir gerginliğe sebep oluyor.
Ve işte bu ve benzeri başlıklarla toplumcu mühendislik düğümleniyor.
Mühendisler sonuna kadar yılmadan
bilimi ve tekniği halkın hizmetine
sunmak ve geliştirmekle hükümlüdür.
Civil Engineer inşaat mühendisliğinin İngilizcedeki karşılığıdır. Medeniyet mühendisi demişler bizlere. Evet,
medeniyet binaların yükselmesiyle
doğru orantılıysa biz medeniyetlerin
sebebiyiz ve biz yaşam alanlarımızı
kurarken ‘Bir doktor hata yapar bir
insan canından olur, bir mühendis
hata yapar binlerce insanın canına
sebep olabilir’ sözünün bize yüklediği kutsal bilinçle, çocuklarımıza dört
duvar arasına sıkıştırılmamış, arıların
tenlerini ısırabileceği bir doğa içinde
büyüyebilecekleri ve emeğin yerde
kalmadığı rantsız estetik dolu bir
gelecek bırakmalıyız.
Kamp, bize ‘Neden inşaat mühendisliği bu kadar önemlidir?’ sorusunun
cevabını aşıladı. Şanslıydık kulaklarımızın pası silindi. Eğer siz de farkı
olan bir inşaat mühendisi olmak
istiyorsanız takip edin daha çok
araştırın ve hayatınıza toplumcu bir
mühendis olarak devam edin.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
GENÇ-İMO ÖĞRENCİ KONSEYİ
10 Ekim ve
Kaybettiklerimiz
10 Ekim 2015 Cumartesi günü, ülke
olarak korkunç bir karanlığa uyandık.
TMMOB, DİSK, KESK ve TTB’nin çağrısı ile düzenlenen, birçok mesleki ve
siyasi grubun da desteğiyle yapılması planlanan Emek, Barış, Demokrasi
Mitingimiz eli kanlı kişiler tarafından,
herkesin gözü önünde bombalandı.
Kendilerini gerçek müslümanlar
olarak tanımlayan ve tüm dünyada
masum insanların kanını dökmeye
yemin etmiş IŞİD örgütüne bağlı kişilerce düzenlenen korkunç saldırıda
biri Güney Doğan diğeri Başak Sidar
Çevik olmak üzere inşaat mühendisliği öğrencisi iki arkadaşımızla
birlikte 103 kişi katledildi.
Güney Doğan İstanbul Teknik
Üniversitesi öğrencisi ve Başak Sidar
Çevik Atılım Üniversitesi öğrencisi, bizimle aynı sıralardan gelen
arkadaşlarımızdı. Onlar da günler
öncesinden bu miting için çalışmalar
yapmış, duyurularını paylaşmış, afişleri asmış, saatler öncesinden bizler
gibi yola çıkmış ve büyük umutlarla
Gar Meydanı’na varmışlardı. Daha
söyleyecek çok sözleri, atacakları
çok slogan ve yapacakları çok şey
vardı. Onların anısı her zaman bize
ışık tutacak ve her adımımızı onları
hatırlayarak atacağız. genç-İMO var
oldukça kaybettiğimiz iki arkadaşımızı unutmayacak ve onların emek,
barış ve demokrasi uğruna ödediği
bedelleri boşa çıkarmayacağız.
TMMOB, gücünü üyelerinden alan
meslek birliği olarak, emeğe değer
veren, barışı korumaya çalışan ve
demokrasiyi savunan anlayışıyla
bu mitingin kurgusunda, üyeleriyle
birlikte sesini tüm yurda duyurmak
ve örgütlü gücünü karşı ideolojilere
göstermek amacıyla inisiyatif almıştır. Tüm bu kurgu ve gerçekleştirme
safhalarında üyeleriyle birlikte çalışgenç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
mış ve miting gününe kadar çalışmalarını sürdürmüştür. Bütün bu emek
ve çabanın karşılığında, mitingin
düzenlendiği gün, ülkenin başkenti
Ankara’da, tüm bürokratik mercilerin
yanı başında, barışı engellemeye
çalışan ve bunun için insan hayatını
hiçe sayan bir zihniyet tarafından
düzenlenen katliama en acı haliyle
tanıklık etmiştir.
Meslek örgütümüze bağlı öğrenci
üyeler olarak her daim “EMEK, BARIŞ,
DEMOKRASİ” demeye devam edeceğiz ve asla yılmayacağız!
Kaybettiğimiz arkadaşlarımız Güney
Doğan, Başak Sidar Çevik ve tüm
canları saygı ve rahmetle anıyoruz.
Işıklar içinde uyuyun.
Yıkılan dünyalarımız,
kırılan düşlerimiz ve
barış içinde yaşama
arzumuz, birileri tarafından yok sayılmıştır.
Bizleri yok etmeye
çalışmak istedikleri için
bütün bu kanlı planı
devreye soktular ve
hiçbir engele takılmadan hücrelerinden
Gar Meydanı’na kadar
gelip hain planlarını
başardılar.
Fakat unuttukları veya
gözden kaçırdıkları bir
şey vardı. Biz tarihimiz boyunca faşizme,
üyesinden yöneticisine
kadar şahit olmuş, örgütlü gücüne güvenen
ve inanan TMMOB’uz!
10 Ekim Ankara Katliamında, bir süreliğine
de olsa, umudumuzu,
gücümüzü, inancımızı
ve kararlılığımızı ve
süresiz olarak 103
canımızı kaybettik. Kimimiz hemen, kimimiz
bir süre sonra uyandık
ve kaybettiklerimizi
geri kazandık.
Çünkü biz gençİMO’yuz, İMO’yuz,
TMMOB’uz!
31
ONUR AKTOLUN
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ
Sonbahar, Kış ve İlkbahar
1997 sonbaharı. Tarsus’un ücra bir
mahallesinde yeni açtığımız bakkal dükkanının önünde annem ve
ağabeyim ile oturuyoruz. At arabasının arkasına yüklenmiş banyo
fayanslarıyla babam geliyor. Beni at
arabasının arkasına bindirip ilk kez
at arabasına binmenin heyecanıyla
kooperatiften girdiğimiz ve inşaat
halinde olmasına rağmen yaşamaya
başladığımız eve doğru gidiyoruz.
Bu yeni evimizde elektrik yok, karşı
apartmandan çektiğimiz bir kabloyu,
ağabeyimin oradan buradan söküp
tahtalara çaktığı bir yuvaya taktığımız ampul ile birleştirip aydınlanıyoruz.
Kooperatiften girdiğimiz bu evin
müteahhidinin toplanan paralarla kaçmasıyla birlikte yarım kalan
inşaatı tamamlaması bize kaldığı için
inşaatla ilgili konuları erken yaşta öğrendim. Mesela 5 yaşında banyoların
drenaj için eğimli yapıldığını biliyordum. Tabi evimizin tamamlanması
sürecinde ustaları, işçileri merakla
izleyerek geçen çocukluğum ileride
inşaat mühendisliğine olan ilgimin
temelleri olsa da evin maddi değerinin 3 katına elde edilmesi ise sistemle olan çatışmamın da ilk olayı oldu.
...
olacak uyumak lazım otobüsün
koridor ışıkları sönüyor. Yerleşiyoruz koltuklara, yanımda Korkmaz
oturuyor. Bana göre irice bir arkadaş
olan Korkmaz hemen uyuyor. Bense
uyuyamıyorum. Uzun zamandır
görmediğim arkadaşlarımı Ankara’da
görecek olmamın heyecanı ve halkların barışmasına dair umutlarım var.
Sabah oluyor. Ankara beklediğimiz
kadar soğuk değil. Coşku muhteşem,
üşümüyoruz. Başka şehirlerden gelen arkadaşlarımızla kucaklaşıyoruz.
Altgeçitteyiz. Kortejlerimizi oluşturmuş yürüyüşün başlamasını bekliyoruz “Ne de çok özlemişiz gökyüzüne
kansız bakmayı” pankartlarıyla.
Saat 10.04 çok yakınımızdan,
yukarıdaki yoldan büyük bir patlama sesiyle eğiliyor bedenimiz yere
doğru. Kalkıyoruz sesin geldiği yere
bakmamızla 2. patlamanın olması bir
oluyor. Uçuşan konfeti parçalarına
benzer parçalar, üzerimize gelen et
parçaları... Şok halindeyiz. İnsanları
sakinleştirmeye çalışıyoruz. Polis
saldırısı başlıyor. Sonrası internette,
gazetelerde gördüğünüz gibi...
...
2015 Aralık. 60 bin öğrencisi olan
Pamukkale Üniversitesinin 100 kişilik
kütüphanesinin daha büyük ve işlev-
sel olması için topladığımız imzaları
rektöre vermek için yürüyüş yapıyoruz. Hava soğuk. Seçtiğimiz heyetin
rektörle görüşmesini beklerken rektörlük önünde kitap okuyoruz. Haber
geliyor. Denizli’nin bir mahallesinde
2007 yılında öğrencilerin okullarının
yanındaki kamu arazisine diktikleri
fıstık çamı ağaçlarından 100e yakınını yerle bir eden inşaat firmasına
tepki olarak veliler direnişe geçmiş.
Kütüphane eylemi bittikten sonra
destek için olay yerine gidiyoruz.
Tepki üzerine şirket yetkilileri kalan
ağaçların kesilmeyeceğini, sökülüp
başka yerlere dikileceği sözünü
verdiği için veliler evlere dağılmış. 10
Arkadaşımız ve bir kaç veli ile birlikte
şirkete güvenmediğimiz için nöbet
tutuyoruz. Hava soğuk, ateş yakıyoruz. Etrafta kimseler yok. Sabah 4.00
civarı yakınlardaki arkadaşımızın
evine gidiyoruz. 7.00’de yeniden geleceğiz. 7.00’de geldiğimizde ağaçlar
kepçeyle yerle bir edilmiş. Şirket
elemanlarının gece bizi takip ettiğini,
biz kısa bir süreliğine ayrılınca da
kalan ağaçları kestiklerini anlıyoruz.
Veliler tepkili. Bir anda kepçe yeniden alana girmeye çalışıyor. Etrafta
bulunan ağaçların kesilmesinden
korkan veliler “Bize destek olun”
diyorlar. Oluyoruz. Velilerle kepçenin
2015 Ekim. Kurban Bayramı tatili
nedeniyle geç başlamış üniversitenin
ilk haftasını da ben asınca uzun tatilin sonunda Denizli’deyim. Meslek
örgütümüzün çağrısını yaptığı Barış
Mitingi için kolları sıvadık. Gündüz
kampüste bildiri dağıtıp çağrılar
yaparak, gece ise afiş çalışmaları
yaparak mitingin kitlesel geçmesi
için çabalıyoruz. Son yılların en kitlesel mitingi olacağını düşünüyoruz.
9 Ekim’i 10 Ekim’e bağlayan gece 5
otobüs Denizli’den hareket ediyoruz
Ankara’ya.
Otobüsteki heyecan ve umut marşlara türkülere yansıyor. Miting yorucu
32
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
önüne geçip durduruyoruz. Şantiye
şefini çağırıyoruz. Ağaçların kesilmediğini başka yerlere dikilmek için
taşındığını söylüyor. Yerlerde kepçe
izleri var! İnşaat mühendisliği öğrencisi olduğumu ve yalan söylediğini
belirtiyorum. Geri adım atıyor. “Anla
o zaman bizi, zemin kötü ağacın
sökülmesi imkansız” diyor. Ağaç
söküm ve dikim işini yapan teknolojiden bahsediyorum. Ayrıca etrafta
çok fazla boş kamu arazisi varken
buranın seçiminin hatalı olduğunu
belirtiyoruz.
Polis geliyor. “Burayı boşaltmazsanız
müdahale edeceğiz” diyorlar. Çevik
kuvvet etrafımızı sarıyor. Kalkanlar,
tekmeler, ters kelepçeler derken
gözaltındayız.
...
Sahtekar müteahhitler, iktidarlarını
katliamlara, rantlara, talanlara, hırsızlıklara borçlu hükümet ve polisleri,
doğa katliamlarına karşı gelmek
yerine daha fazla kar için doğa katliamı yapan inşaat şirketleri ve onların
katliamlarına onay verip halka yalan
söyleyen inşaat mühendisleri...
Bizler, gölgesini satamadığı ağaçları kesen bu kirli sistemin yalancı
mühendisleri değil, “Yüreğimizdeki
insan sevgisini ve yurtseverliği,
baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp
atamayacağının bilinci içinde bilimi
ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil , emekçi halkımızın
hizmetine sunmak için her çabayı
güçlendirerek sürdürme yolunda
inançlı ve kararlıyız...” diyen Teoman
Öztürk ve arkadaşlarının mücadelesini omuzlayan toplumcu mühendisler
olacağız. Yıkılmaz sanılanı yıkıp,
ülkenin her yanına yaydıkları kan
kokusunun yerine çiçek kokusu aldıracağız. Yeni fidanlar dikip ülkemizi
ilkbahar kokusuna bürüyeceğiz.
10 Ekim akşamı Denizli’ye dönerken
yanımda Korkmaz yoktu. Ankara’dan
hepimiz şehirlerimize bir daha dolduramayacağımız yüreklerimizdeki
eksiklerle döndük.
Korkmaz Tedik ve ölen tüm arkadaşlarımızı sevgiyle, saygıyla, özlemle
anıyorum. Mücadelelerini bıraktıkları
yerden devam ettireceğiz!
ELANUR DÜĞENCİOĞLU - ATAKAN YASİN ATAN
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ - GAZİ ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ FAKÜLTESİ
Barış Bunun Neresinde?
Türkiye’de demokrasi ve barışın
öldüğü zaman 10 Ekim 2015, saat
10:04’tür herhalde.
Haklarımızın başı sağ olsun...
Alandaki on binlerce gencin aklında
tek şey vardı ve sırf barış istedikleri
için katledildiler. Peki bu katliam
karşısında Türkiye Devleti ne yaptı
dersiniz? Tepkisizliğini ifade edişi fazlasıyla trajikomikti; Ankara
tarımdaki masrafı insan canından
önce düşündü, elinde bombacıların
listesinin olduğunu söyleyip bir daha
patlatılırsa bulunacağını söyledi. Ki
bunlar sadece duyabildiklerimiz.
açtı, bazısı yaralılara yardım etti, herkes elinden gelen her şeyi yapıyordu.
Ta ki alana polis ve TOMA girene
kadar; belirtmeliyim ki ambulanstan
önce geldiler. Ve yaratılabilecek en
büyük tahribatı yarattılar. Ölülerin,
yaralıların üstüne gaz ve su sıktılar.
Ambulans ise olaydan yarım saat
sonra gelebildi ki 500 metre kadar
yakında hastane olmasına rağmen.
Biz genç-İMO ailesi olarak alanlarda
gördüğümüz bu vahşeti en ağır
biçimde kınıyoruz. Nice 1 Mayıslarda,
14 Şubatlarda, 10 Ekimlerde buluşup
haklarımızı savunup, mesleğimize
sahip çıkıp ve emek, barış, demokrasi
diyerek topluma seslenirken barış
dolu bir toplum istiyoruz. 246 canımızın acısını paylaşıyor, yaralanmış
olanlara acil şifalar diliyor ve ‘Savaşa
Hayır Barış Hemen Şimdi’ diyerek
bitiriyoruz.
O gün orda yaşadıklarımıza gelecek olursak genç-İmo olarak biz de
emek, barış ve demokrasi uğruna o
gün alanlardaydık. O alanda barış
düşüncesinin çatısı altında özgür ve
mutluyduk. Patlama anına kadar...
Hemen ardından yaşanan o şaşkınlık,
boş bakışlar, olayın idrak edilememesi ve olayın ne olduğu anlaşıldıktan
sonraki korku, öfke, kargaşa bununla
birleşince bir kaos oluştu. Şokun
hemen sonrasında olayın anlaşılmasıyla oradaki herkes bu olaya yardım
etmek istedi. Bazısı ambulans için yol
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
33
SAİM KAYMAK
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Bulmaca
Yatay
3. Su baskınlarına verilen
addır.
5. İnşaat mühendisliği ana
bilim dallarından birisi.
8. Türkiye’de 6235 (7303)
sayılı yasalarla kurulmuş olan kamu kurumu
niteliğinde bir meslek
örgütüdür.
9. Belli bir büyüklüğe
ulaşmış, örneğin, nüfusu bir milyonu aşmış ve
bir bölgenin en önemli
kenti olarak nitelenebilen
yerleşme.
10. Demirli betonla
yapılmış yapıdır. Diğer
bir tanımla; yapıyı taşıyan
iskelet sistemidir.
12. Bir ucu sabit kiriş,
gömme.
15. Kanun, yönetmelik ve
tebliğler ile çalışanların
korunmasını sağlamaya
yönelik inceleme ve uygulamalar bütünüdür.
16. Bir noktanın, esas
olarak alınan yatay düzlemden yüksekliği ve bu
yüksekliği gösteren rakam.
19. Somut sanatlarda belli
bir temanın plastik veya
grafik açıdan dile getirilişi, form.
20. İnsan eliyle büyük değişikliğe uğramamış, doğal yapısını koruyan çevre,
tabiat.
21. Çökme, betonun (kıvamının) ölçülebilen oturması.
23. Balkon, teras, köprü vb. korkuluk
duvarları.
25. Yeryüzünün tamamının veya bir bölümünün alanını veya uzaklıkları ölçme
bilimi.
26. İş ile ilgili malzeme, ekipman, sistem,
gereken işçi vb. kaliteler konusunda,
ayrıntılı biçimde yapılan yazılı açıklamalardır.
Düşey
1. Bina 2010’da inşa edilmiştir.Hala dün-
34
yanın en yüksek binasıdır.
öldürülmesi olayıdır
2. Bir mal ya da paranın, belirli bir süre
içinde emek verilmeden sağladığı gelir.
14. Bir yapının bir bölümünü sadece
işçilik olarak üstlenen sermaye, ekipman
ve teknik kadrosu az küçük yapımcı.
3. Mesleki demokratik kitle örgütüdür.
Emekten ve halktan yanadır.
4. Çimentonun temel bileşenleri olan kil
ve kireç taşının pişirilmesiyle elde edilen
ceviz büyüklüğündeki ürün.
6. Beton ve harçlarda ana bölümü oluşturan atıl maddeler.
7. Zeminin yük altında bulunması sonucu hacminde belli bir miktar küçülme
meydana gelmesi ve zeminin yoğunluğunun artmasını ifade eder.
11. Bir şeyi sahibinden satın alarak kamuya mal etmek, kamu yararına almak,
istimlak etmek.
13. Kendini savunma imkânı bulunmayan çok sayıda insanın acımasızca
17. Herhangi bir amaca erişmek, bir
kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi
veya topluluğun güçlü, sürekli çabası,
savaşım.
18. İnşaat vb. işlerin sözleşme, plan ve
şartnamelere uygun biçimde yapımı için
sorumluluk alan ve bu amaçla işgücü,
malzeme ve ekipman sağlayarak bunları
yöneten (denetleyen) kişi veya örgüt.
22. Su, elektirik, kanalizasyon, yol gibi
tesislerin tamamına verilen ad.
24. Şehirlerde gerçekleştirilen projelerin,
proje gerçekleşmeden projenin çevre
üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği
bir süreçtir.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
STAJ DEFTERİ HATIRASI
Yapılan İş
Hidrolik Stajı Hakkında Bilgi
• Stajımın ilk gününde ben ve benimle aynı gün staja
başlayan diğer stajyerlere Şantiye Yönetim Sistem Sorumlusu tarafından Yusufeli Barajı ve HES Projesi genel
hatlarıyla anlatılarak aşağıdaki bilgiler verildi.
1827 Gwh/yıl kapasitesi ile bu değerin %2’sini üretecektir. Bu üretim, Çoruh havzasında üretilecek toplam
enerjinin %12’sine denk gelmektedir. Yusufeli Barajı;
650 bin kişinin enerji ihtiyacını karşılayacaktır
- Yusufeli Barajı ve HES Projesi Limak A.Ş.-Cengiz A.Ş.Kolin A.Ş. İş Ortaklığı ile hayata geçirilecektir.
- Yusufeli Barajının temelden yüksekliği 270 m olup,
çift eğrilikli beton kemer kategorisinde Çin’de yer alan
Xiowan (292 m) ve Gürcistan’da yer alan Inguri (272 m)
barajlarından sonra dünyanın en yüksek 3. barajıdır.
- Projenin sözleşme tarihi: 22/11/2012; işyeri teslim
tarihi: 21/12/2012; sözleşmeye göre işin bitim tarihi:
19/05/2019; sözleşmeye göre işin süresi; 2340 gündür.
- Doğu Karadeniz Bölgesinde DSİ Çoruh Projeleri 26.
Bölge Müdürlüğü (Artvin) bünyesindeki Yusufeli Barajı
ve HES Projesi, Artvin İli’nin 106 km güneybatısındaki
Yusufeli ilçesi sınırları içerisindedir. Baraj aks yerinin
Çoruh Nehri ile Oltu Çayı’nın birleşim yerine uzaklığı
yaklaşık olarak 800 m’dir.
- Proje enerji maksatlı olarak planlanmıştır.
- 270 m yüksekliğindeki ince beton kemer barajın,
toplam depolama kapasitesi 2.13 milyar m3 ve aktif
depolama kapasitesi 1.08 milyar m3 tür. Baraj kreti 715
metre kotundadır.
- Enerji üretimi, baraj gölünün 640 m kotundan suyun
su alma yapısı ile alınarak 9.0 m çapındaki dairesel
kesitli enerji tüneli ile 495 m türbin kotundaki yeraltı
santralına iletilerek ve enerjisinin alınması sonrasında
495 m kuyruk suyu çıkışı kotundan mevcut Çoruh
Nehrine boşaltılması ile sağlanacaktır.
- Proje %100 milli bütçe kaynakları ile finanse edilmekte
olup; Türk mühendis ve müteahhitleri tarafından inşa
edilmektedir.
- Yusufeli Barajı ve HES Projesi’nin tamamlanması ile
mansabında bulunan baraj projelerine regüle edilmiş
su temin edilerek üretim kapasiteleri arttırılacaktır.
- Proje kapsamında, Artvin-Yusufeli ve Artvin-Erzurum
istikametlerinde günümüz yol standartlarına uygun
70 km’lik yeni karayolu yapılacaktır
- Baraj projesi sebebiyle su altında kalacak olan Yusufeli ilçesi, Yansıtıcılar ve Sakut Deresi mevkii yeniden
inşa edilecek ve modern bir kent görünümüne sahip
olacaktır
- Yusufeli Barajı tamamlandığında inşaat süresi bakımından dünyadaki diğer eş değer projelere göre rekor
sürede tamamlanmış olacaktır.
- Santral binası 3 adet üniteye sahip olup, toplam kurulu gücü 540 MW olacaktır.
- Proje tamamlandığında Hidroelektrik Enerji bakımından enerji üretimine yıllık 1827 Gwh/yıl katkıda bulunacaktır. Bu üretimin karşılığı tek başına 400 milyon TL
milli bütçeye katkı sağlayacaktır.
- Ülkemizde 2014 yılı sonu itibari ile üretilen toplam
hidroelektrik enerji 84053 Gwh/yıl olup; Yusufeli Barajı
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
35
STAJ DEFTERİ HATIRASI
lerine göre daha uygun sonuçlar verildiği görülmüştür.
Ancak bu çimentonun blain değeri şartnamedekinden
daha düşük olduğu için alternatif olarak Ünye CEM 2 A-M
(P-LL)42.5 R çimentosunun kullanılması önerilmiştir.
Gövde perde enjeksiyonunda kullanılacak olan enjeksiyon içerisinde su, çimento, katkı ve bir miktar bentonit
bulunuyor. Bentonit %1 oranında kullanılırken enjeksiyon işlemi yapılan bölgenin çeperine yapışarak tıkanıklığa sebep oluyor ve bölgenin tamamı dolmamasına
rağmen dolmuş gibi gösterir. Bu yüzden katkı türü ve
bentonit miktarı değiştirilerek deneyler tekrarlandı.
Kullanılan malzemeler:
- Aşağıda isimleri ve blain değerleri verilen 5 adet çimento kullanılmıştır;
1)Aşkale Çimento CEM 2 A-M(P-LL) 42.5R (4113 blain)
2) Aşkale Çimento CEM 2 B-M(P-LL) 32.5R (4624 blain)
3) Aşkale Çimento CEM 1 42.5R (3832 blain)
4) Ünye Çimento CEM 1 42.5R (3294 blain)
5) Ünye Çimento CEM 2 A-M(P-LL) 42.6R (4780 blain)
- Aşağıda isimleri verilen 5 adet akışkanlaştırıcı kullanılmıştır;
Deneylerde BASF Rheobuild 1000T akışkanlaştırıcısının
bentonitli karışımlarda gerek viskozite gerekse çökelme
değerleri yönünden diğer akışkanlaştırıcılara kıyasla
daha uygun sonuç verdiği tespit edilmiştir. ÖNERİ :
Çimento fabrikasıyla görüşülerek Ünye CEM 1 42.5 R Çimentosunun daha yüksek blain değerlerinde üretilmesi
olanakları araştırılmalıdır. Temin edilmesi durumunda
yukarıda belirlenen akışkanlaştırıcı (% 1 oranında ) ile ç/s:
1/1 ve 10/9 oranındaki bentonitsiz ve bentonitli (%0.51 oranlarında) şerbet deneyleri tekrarlandı.( Bentonit,
alüminyum ve magnezyumca zengin volkanik kül, tüf
ve lavların kimyasal ayrışması ile veya bozulmasıyla
oluşmuş çok küçük kristallere sahip kil minerallerinden
oluşmuş yumuşak gözenekli ve kolayca şekil verilebilen
bir kayaçtır.)
Bugün ismini kullanılan cihazdan almış olan Los Angeles
(aşınma) deneyini yaptık. Bu de neyde öncelikle 37.5 mm
elekten geçip 25 mm kalan 1250 gr. 25-19 arası,19-12.5
arası,12.5-9.5 eleklerdende 1250’şer gramlardan 4 numune aldık. Bu numuneler tepsilerde yıkandıktan sonra
kurutulup soğumaya bırakıldı. Daha sonra gönderilen
rapora göre adımlar izlendi. Deneyde özel yapılmış 12
adet demir bilye kullanıldı.
1) Sika Sikament FFN
2) Sika Plastiment BV-240
3) BASF Rheobuild 1000T
4) BASF Pozzolith 105
5) Luna Lunasilver 1165
Deneyin Yapılışı: Deneye başlanılmadan önce yapılan
kalibrasyon ölçümünde kullanılan suyun viskozite değeri
27.5 saniye olarak tespit edilmiş olup, viskozite değerlendirmeleri bu doğrultuda yapılmıştır. Karışımlar hazırlanırken miksere önce su alınmış, daha sonra akışkanlaştırıcı
eklenerek 15-20 saniyelik karıştırmanın ardından sıvı
bentonit ve ardından çimento alınmıştır. Bu karışım 2 dakika karıştırıldıktan sonra deneylere başlandı. Enjeksiyon
karışımları öncelikle araştırma galerisinde konsolidasyon
amaçlı kullanılacak olması ve bentonitli karışımların mukavemete olumsuz etkileri göz önünde bulundurularak
her çimento ve her akışkanlaştırıcı için (% 1 akışkanlaştırıcılı) bentonitsiz ç/s: 1/1 (su/çimento:1.0) ve ç/s:10/9
(su/çimento:0.9) oranlı şerbetlerin %1 akışkanlaştırıcı ve
%1 bentonitli deneyleri yapılmıştır. Söz konusu çalışmalar toplam 105 adet deney yapılmıştır. Daha sonra aynı
deney %0.5 bentonit ile tekrarlanmıştır.
Bütün numuneler Los Angeles makinesinin içine atıldıktan sonra 12 adet bilyeyle beraber 100 devir çevirildi.
Daha sonra alınan numune karışımı 1.7 mm elekten geçirildi.Numune karışımı tekrardan makineye konulup 400
devir daha çevirildikten sonra numuneler tekrar 1.7 mm
elekten geçirilip tartıldı. En sonunda tartılan numunenin
kütlesini başta aldığımız (5000 gr) numunenin kütlesine
bölüp aşınma yüzdesini bulduk. Bugün laboratuarda
yaklaşık 70 adet 7 günlük beton numuneleri kırıldı ve
dayanımlarının listesi tutuldu.
Sonuç: Bentonitsiz hiçbir karışım istenilen çökelme
değeri aralığında çıkmamıştır dolayısıyla bentonitli bir
karışım kullanılması gerektiği anlaşılmıştır. Ünye CEM
42.5 R çimentosu ile yapılan bentonitli karışımların diğer-
36
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
STAJ DEFTERİ HATIRASI
Çimentoda Standart Kıvam Tayininin amacı, ENV 197-1
standardının kapsadığı tüm çimentolarda standart kıvam
tayini için gerekli olan su miktarının TS EN 196-3 standardına göre belirlenmesi metodunu kapsar.
• Standart kıvamdaki bir çimento pastası standart bir
sondanın içine girmesine karşı belirli bir direnç gösterir.
Standart kıvamda bir pasta hazırlamak için gerekli olan
su miktarı, farklı miktarlarda su kullanılarak hazırlanan
çimento pastalarının içine sondanın deneme amaçlı
olarak batırılması ile tayin edilir.
• Deneyin yapım aşamasında;
- Dijital Hassas Terazi
- Karıştırıcı
- Vicat Aleti
- Sonda
- Vicat Kalıbı Ve Plakası
- Dijital Kronometre kullanıldı.
tekrar 90 saniye düşük hızda çalıştırıldı ve karıştırma
işlemi bitirildi.
- Plaka yüzeyi önceden yağlanmış olan vicat kabına
çimento hamuru taşacak şekilde hiçbir sıkıştırma veya
vibrasyon yapmadan hemen yerleştirildi ve taşan
kısım sıyırılıp hamur yüzeyi düzeltildi.
- Deney için vicat cihazına takılan sonda, taban plakasının üzerine değecek şekilde indirildi ve göstergeden
sıfır okunacak şekilde cihaz skalası ayarlandı. Sonra
sonda yukarı kaldırılarak deneye hazır hale getirildi.
- Sonda hamur ile temas edinceye kadar yavaşça indirildi. Vicat cihazının sağ tarafında bulunan sabitleme
mandalı saat yönünde çevrilmek suretiyle cihazın
hareketli kısmı sabitlendi. Hareketli parçaların hızla ve
kuvvetlice inmesini önlemek, sondanın her seferinde
sabit hız ve kuvvetle pastaya girmesini sağlamak için
sonda bu konumda 1 - 2 saniye tutuldu
- Sonra sabitleme mandalı birden saat yönünün tersine
çevrilmek suretiyle hareketli parçalar çabuk bir şekilde
serbest bırakılırken aynı anda kronometre çalıştırıldı
ve sondanın kendi ağırlığı ile düşey olarak pastanın
merkezine girmesi sağlandı ve 30 sn bekledik.
- İstenilen standart değer (6 ± 2) mm arasıdır. 30 sn
sonucu okunan değer 6 mm ve standartlarda verilen
aralıktadır.
Deneyin yapım aşamasında aşağıda verilen prosedür
uygulandı;
- 300 gr çimento ve 94.5 gr su ile çimento hamuru karıştırma kabında hazırlandı.
- Karıştırma kabı karıştırıcıya yerleştirildi ve karıştırıcı 90
sn süre ile düşük hızda çalıştırıldı.
- 90 saniyenin sonunda karıştırıcı 30 saniye süreyle
durduruldu ve bu durdurma süresi içerisinde karıştırma kabı karıştırıcıdan çıkartılarak bir plastik sıyırıcı ile
karıştırma kabının iç çeperlerine ve tabanına yapışan
çimento hamuru sıyırılarak karıştırma kabının ortasına
toplandı.
- Karıştırma kabı karıştırıcıya yerleştirilerek karıştırıcı
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
• Santral binası SK - 107’ ye dökümü gerçekleştirilen olan
betondan kalite kontrol laboratuvarında küp numune
alındı. Numune alım işleminde aşağıdaki araç ve gereçler kullanıldı.
- 6 adet (15x15x15) cm küp numune kabı.
- Vibratör masası.
- Küçük kürek.
• Numune alım işleminden önce numune kapları iyice
yağlandı. Yağlamanın amacı betonun kabın içine yapışmasını önlemek ve beton prizini aldıktan sonra kolay
bir şekilde betonu kabından çıkarmaktır.
37
STAJ DEFTERİ HATIRASI
• Vibratör masası üzerine yerleştirilen 6 adet (15x15x15)
cm küp numune kabının hepsinin önce 1/3’ ü dolduruldu ve vibre edildi. Bu işlem iki sefer için kap tamamen
dolana kadar devam edildi ve beton iyice numunesi
vibre edildi. Daha sonra betonlar prizlerini alacakları
güvenli bir noktaya sarsılmadan taşındı.
- Sırt Eğrisi: Bir kemerin memba taraf eğrisi
Bugün Kemer Baraj tipleri, hesap yöntemleri, terimleri,
avantajlarını ve dezavantajlarını öğrendim. Öğrendiklerimi ve Artvin-Yusufeli Barajının bu doğrultudaki bilgilerini
aktarmak isterim.
- Kaburga: İki yatay düzlem arasında kalan dilim, (kemer
dilimi)
Kemer Barajlar
Kemer baraj, haznedeki su basıncı kuvvetini ve barajın
kendi ağırlığını kemer etkisi ile büyük oranda vadideki
yamaçlara aktarmak için planda kemer seklinde yapılan
baraj türüdür. Bu baraj türlerinde yükler ve dolayısıyla
gerilmeler kesitlerin içinde çok iyi dağıldığı için kullanılan
malzeme miktarı ağırlık barajınkine göre azalır ve böylece baraj maliyeti düser. Ancak kemer baraj yapılabilmesi
için vadinin oldukça dar, temel ve yamaçlarının taşıma
gücünün yüksek olması gerekir
Planda kemer seklinde tasarlandığı halde kemer etkisi ile
kuvvetlerin yamaçlara aktarılmasına göre hesaplanmayan barajlara kemer ağırlık baraj denir. Bu türlerde etki
eden kuvvetler yapı vasıtası ile baraj temeline aktarılır.
Kemer barajlarda taban kalınlığının baraj yüksekliğine
oranı 0.20 ile 0.60 arasında değişmektedir. Bir kemer
baraj, alternatif bir ağırlık barajı için gerekli olan beton
malzemesinin yaklaşık % 30 u kadarı ile yapılabilmektedir. Kemer barajlar ağırlık ve payandalı barajlara göre
sadece daha ekonomik olmayıp, aynı zamanda daha
emniyetlidirler. Kemer barajların yıkılma oranları diğer
baraj türlerine göre daha azdır.
Kemer barajla ilgili eğitim seminerinde öğrendiğim bazı
terimleri açıklayayım.
- Kemer veya Kemer dilimi: Barajın planda iki yatay düzlem ile ayrılmış kısmıdır. Kemerlerin kalınlığı üniform
olarak projelendirilebildiği gibi referans düzlemin her
iki yanında dereceli olarak artan şekilde de projelendirilebilir.
- Konsol veya Konsol Dilimi: Barajın düşeyde iki radyal
düzlem arasında kalan kısmıdır
- Anahtar Kemer veya Ana Kemer: Genellikle bu, baraj
tepesindeki kemerdir. Maksimum uzunluğa sahip
kemer dilimini gösterir.
- Kemer iç ve Dış Yüzü: Bir kemer barajın memba ve
mansap yüzeyini ifade etmek için en çok kullanılan
terimler kemer iç ve dış yüzüdür. Kemer iç yüzü,
kemer dilimlerinin mansap tarafını, kemer dış yüzü ise
memba tarafı olarak belirtir. Bu terimler sadece kemer
dilimleri için geçerlidir. Konsol dilimlerinin yüzeylerini
ifade etmek için ise, memba ve mansap yüzeyi terimleri kullanılır.
38
- İç Eğrisi: Bir kemerin mansap taraf eğrisi
- Kemer Kalınlığı: Sırt ve iç eğrisi arasındaki uzaklık
- Özengi: Kemer uçları veya kemer mesnetleri
- Merkez Açısı: Özengilerde iç veya sırt eğrilerine dik
doğular arasında kalan açı.
- Anahtar Kesit veya Ana Konsol: Bu, maksimum
yüksekliğe sahip düsey konsol olarak tanımlanır ve
genellikle akarsu yatağında eksen merkezine radyal
olarak yerleştirilir. Anahtar kesit ve anahtar kemer,
simetrik kemer barajlarda aynı yerdedir. Simetrik
olmayan kemer barajlarda ise, anahtar kemer barajın
uzun kenarına doğru yerleştirilir. Buna göre, maksimum radyal deplasman, simetrik barajların anahtar
kesitinde oluşurken, simetrik olmayan kemer barajlarda genellikle anahtar kesit ile anahtar kemer arasında
meydana gelir.
- Referans düzlemi: Referans düzlemi, genellikle akarsu
tabanından geçirilen radyal bir düzlemdir. Bu düzlem
anahtar konsolu ile merkezlerin yerlerini gösterir. Referans düzlemi teorik olarak, bir iki veya üç merkezden
oluşabilir. Artvin-Yusufeli Barajında referans düzlemi
iki merkezden oluşmaktadır.
Kemer Baraj Türleri
Kemer barajların sınıflandırılmasında en önemli kriter
olarak kemerde kullanılan dönel cismin şekline bakılır.
Kemer barajlar ana özellikleri bakımından üç tip altında
sınıflındırılabilir.
1.Sabit yarıçaplı kemer barajlar: En basit kemer baraj
tipidir. Memba yüzü düşey silindirik, mansap yüzü ise
konik bir biçimdedir. Çeşitli seviyelerde yatay düzlemlerle kesilerek elde edilen sırt ve iç eğrilerinin merkezleri aynıdır. Bu baraj tipi V kesitli vadiler içinse uygun değildir;
çünkü tabana doğru vadi daralır ve merkez açısı küçülür.
Bu durumda alt kısmının eğriliği azaldığından bu kısımda
kemer tesiri etkili olmaz. Buradan Artvin-Yusufeli barajının sabit yarıçaplı kemer baraj olmadığı açıkça gözükmektedir.
2.Sabit merkez açılı kemer barajlar: Sabit yarıçaplı bir
barajda merkez açıları tepeden tabana doğru küçülür.
Halbu ki merkez açısının bir kaburga hacmini minimum
yapan sabit bir değeri vardır. Dolayısıyla bütün kaburgaların merkez açıları bu sabit değere eşit olan bir baraj
en az beton ile inşa edilebilecek demektir. Sabit merkez
açılı kemer baraj tipi bu düşünceden doğmuştur. Vadi
genişliğinin baraj yüksekliğine oranı genellikle B/H=5 ile
sınırlıdır.
3.Degisken yarıçaplı ve merkez açılı kemer barajlar: Hem
merkezleri hem de merkez açıları değişken barajlardır.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
STAJ DEFTERİ HATIRASI
Diğer iki tipin avantajlarını topladığı söylenebilir.
rinden ibarettir.
Sabit yarıçaplı kemer baraj tipi haricinde kalan bütün
barajlarin memba ve mansap yüzleri düşey doğrultuda
eğrilikli oldukları için çift eğrilikli barajlar diye de anılırlar.
Bu tip barajların karınlarının çukur olacak şekilde daha
kambur olarak projelendirilmesi bazı faydalar sağlar.
Bunun için kamburluk derecesi ve gerilmeleri incelemek
gerekir.
Ankraj Dizaynı
Baraja verilecek kamburluk derecesi gerilmeleri etkileyen
önemli bir faktördür. Tabanda su basıncından doğan
gerilmeler, kamburluk sayesinde meydana gelecek
gerilmelerle kısmen dengelenir. Kamburluğun gövdenin
aşağı kısımlarındaki gerilmelere de benzer şekilde etkisi
olmaktadır. Tepenin ileri çıkık oluşu da yük altında tabanda aşırı çekme gerilmelerinin meydana gelmesini önler.
Kemer kalınlıklarının özengilere doğru arttırılması da
gerilmeleri iyileştirmekte ve beton tasarrufu sağlamaktadır. Bu sebeplerden dolayı son zamanlarda çift eğrilikli ve
değişken kalınlıklı kemer barajların daha çok uygulandığı
görülmektedir. Çift eğrilikli barajlarin gerilme analizlerinde yapının tek parça olarak çalıştığı kabul edilir.
- Halat Sayısı: 12
- Halatın Kesit Çapı:15 mm
- Halatın Kesit Alanı:150 mm2
- Kırılma Noktası:1860 N/mm2
- Gevşeme Kalitesi: Azami dayanımının %70’nden1000
saatte max %2.5 yük kaybı
Dizayn Değerleri
- Garantili Azami Gerdirme Dayanımı
12 adet halat*150mm2*1860N/mm2=3348000=3348
KN (1 adet ankraj için )
Çalışma Yükü
Azami yük/Güvenlik katsayısı=3348 KN/1.80=1860 KN
Delgi: Tüm ankraj delikleri 140-152 mm çapında darbeli
metod ile delinmektedir. Ankraj gerektiren zeminler
zayıf ve çok sayıda geniş çatlak ihtiva edebilir. Bu yüzden
birden fazla enjeksiyon işlemi yapılabilir. Delgi bitinden
çıkan hava kayaç parçacıklarını normal olarak kuyunun
dışına atar. Fakat bu hava, kaya kütlesindeki çatlaklardan
kaçarsa kayaç parçacıklarının etkili olarak dışarı atılmamasına neden olur. Bu da kuyunun parçacıklarla dolup
bitin kuyuda sıkışmasına neden olabilir.
Artvin-Yusufeli barajında hangi tür ankraj kullanılmıştır
bu soruları jeoteknik işleri şefimizin verdiği bilgiler doğrultusunda anlatayım.
Ankraj, üzerine uygulanan gerilme kuvvetini elverişli
zemine ileten yapısal bir parçadır. Ankrajlar pasif veya
öngermeli olarak tasarlanabilirler.
1) Pasif ankrajlar kendi başına yük taşımazlar. Zemin, ilgili
ankraj parçasına doğru hareket ettikçe, yük ankraja iletilir. Pasif ankrajın maksimum yük taşıma gücüne ulaşabilmesi için büyük hareketlere gereksinme olabilir. Büyük
hareketleri daha kabul edilebilir düzeye indirgemek için
zemin ankrajları genellikle yapıya veya zemin yüzeyi
levhasına veya bileşenlerine doğru çekilerek önceden
gerilerek öngermeli olarak imal edilebilirler.
2) Öngerimeli Ankraj: Uygulanan öngerilmeli ankraj için
geçerli hem yeraltı hem de yerüstü kazı uyarlılığı içindir.
Basitçe kayada stabil olmayan bölgeyi özel yöntemlerle çelik halatlar yardımıyla sağlam bölgeye tutturma
yöntemi olarak tanımlanabilir. Pasif bulonlama da farkı
bölgede herhangi bir kayma hareketini beklemeksizin
bulunduğu bölgedeki etki alanında stabiliteyi sağlamasıdır. Bu nedenle aktif ankrajlama olarakta tanımlanmaktadır. Öngerilmeli ankrajlar ; ankraj delgisinin açılması,
imalatı, korozyona karşı korunması, basınçlı su deneyi,
sağlamlaştırma enjeksiyonu, gerilme ve kilitleme işlemlegenç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
Ankraj üretimi
a) Halat rulosu
b) Halat iticisi
c) Yağlama Ünitesi
d) Belli uzunlukta halatların üzerinde hazırlanacağı ve
sarılacağı makaralı tezgahtan oluşur
Çıplak halat rulodan halat iticisi ile çekilir. Yağlama ünitesi sadece serbest gerdire boyuna olmak üzere halata gres
enjekte eder ve bu kısım her bir halat tek tek olmak üzere
plastik kılıf içerisinden tezgaha gönderilir ve istenilen
uzunlukta kesilir.
Hazırlanmış halatlar tezgahta tutucular(sadece serbest
boy kısmına) ve bant ile toplanır ve enjeksiyon hortumları eklenir. Greslenmiş ve plastik kılıflı serbest boy kısmı
ile çıplak bağlı kısmı kesişim noktasına (her bir halatta)
korozyon korumalı özel bir mastik sürülerek bantlanır.
Bunun sebebi iki farklı kısımdan oluşan ankrajlarda
bu kısımlara herhangi bir gres ve enjeksiyon geçişinin
önlenmesi olarak açıklanabilir. Hazırlanmış halat yığını
39
STAJ DEFTERİ HATIRASI
diğer bir korozyon koruması olarak koroge boru içine
yerleştirilir. Son işlem olarak ankraj dış tutucular (halatın
kuyu içine iletilmesi sırasında kuyu çeperine takılmaması ve enjeksiyon karışımın bağlı boy metrajı boyunca
rahat dolaşım yapmasını sağlamak amacı ile bağlı boy
kısmına belli aralıklarla takılan plastik tırnak ) ve plastik
ankraj sonu kapağı (Ankrajın en arkasına takılan, içinden
dış enjeksiyon hortumunun ucu çıkartılan ve içine harç
doldurularak halatların standart bir durumda kalıp dağılmamasını sağlayan silindir şeklindeki kapak) yerleştirilir.
Ankraj özel hazırlanmış taşıma rulolarına sarılarak kuyuya
taşınır.
• Ön germeli ankraj halatı imalatı taşeron firma tarafından Sol Sahilde bulunan atölyede yapılmaktadır. Delgi
uzunluğuna ve kullanım yerlerine bağlı olarak farklı
uzunluklarda halatlar bu atölyede imal edilmektedir.
- Halatlar makinadan geçtikten sonra makaralı tezgahta
toplanıyor. Halatta kılıf olarak kullanılan 12 m uzunluğundaki hortum yağlı kısmı sarıyor. Hortum kullanılmasının sebebi ön germe yapılacak olan halat kısmına
(serbest boy) enjeksiyon harcının girmesini önlemektir
- Hortumun uç noktalarına enjeksiyon girişini engellemek amacı ile mastik macun sürüldü ve bantlandı.
- 12 adet halat bu şekilde macunlanıp, bantlandıktan
sonra 2 adet halata yaklaşık 21.5 m uzunluğunda bir
hortum bağlanıyor. Bu hortum koruge boru ile delik
arasındaki boşluğa enjeksiyon yapma işleminde kullanılacak. Kısa bir boru ise koruge boru içine enjeksiyon
yapma işleminde kullanılacak.
- Hortumlar bağlandıktan sonra 12 adet halat ve 2 adet
enjeksiyon hortumu toplu halde bağlandı.
• 15.70 mm çapındaki ve 2153 m uzunluğundaki halatlar
balyalar halinde İsviçre’den sipariş ile getirilmektedir.
- Toplu halde bağlanan halatlar ve hortumlar koruge
borunun içine yerleştirildi.
• Atölyede 100 adet (19+2) m uzunluğunda ön germeli
ankraj halatı siparişi alınmış, imalat için hazırlıklar tamamlanmış ve imalata geçilmişti. (19+2) m uzunluğunda ön germeli ankraj halatı aşağıdaki sıraya göre imal
edilmektedir.
- Borunun zemin dışında kalacak olan noktasına çimento - alçı karışımı bir harç sürüldü ve huni geçilerek
fazla olan hortum parçası kesildi.
- Bir balya halat önce halat rulosuna yerleştirildi ve ucu
yağlanmak üzere yağlama ünitesine yerleştirildi.
- Yağlama ünitesi otomatik sistem ile çalışmaktadır
ve istenilen özellikteki halat için aşağıdaki değerleri
girdik.
- Yağsız 1: 8.00 m
- Yağlı + Kılıflı: 12.00 m
- Yağsız 2: 1.00 m
- İmalatı yapılan halatlar paketlendi ve kullanıma hazır
olacak olacak şekilde depoya yerleştirildi.
8 metrelik ilk yağsız kısım sağlam zemine ankre edilecek kısım (kök bölge) ve 1 metrelik ikinci yağsız kısım
ise germe işleminin yapılacağı uçlar olup bu bölgelerin yağsız olması istenir.
- Değerler elektronik sisteme girildikten sonra halat
istenilen şekilde otomatik olarak imal ediliyor ve 21
metreden sonra halat kesilerek aynı işlem belirlenen
sayı için devam ediyor.
• Ön germeli ankrajların başlık donatı imalatı yapıldı.
Donatı imalatında Ø14 ve Ø20 donatılar kullanıldı. Ankraj halatlarının geçeceği boru çevresinde fretli donatı
kullanıldı.
• Kalıplar yağlandı ve imalatı yapılan donatı kalıp içine
yerleştirildi. 5 cm’lik pas payı kullanıldı ve kalıp montaja
hazır hale getirildi.
40
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
STAJ DEFTERİ HATIRASI
Boruların yerleştirilme işleminde vinç borunun içinde
olduğu ve insan gücü ile dönen makara deliğin ağzına
doğru kaldırdı ve işçiler bu makara yardımı ile koruge
boruları ankraj deliklerine yerleştirdiler.
• Klemm Ankraj Delgi Makinası, şevlerde ankraj halatlarının yerleştirileceği noktalarda delme işlemini gerçekleştiren makinadır. Ekskavatörün ucuna özel delme
aparatı takılarak Klemm Ankraj Delgi Makinası elde
edilir. Makine hava basınçlı olarak çalışmaktadır. Yani
makine delme işleminde delik içine 20 bar basınçlı hava
basarak delik içindeki tozları temizler. Makinada tij, bit
ve tabanca olmak üzere 3 adet ilerleme aparatı bulunur
ve delgi işlemi hem dönme hem de darbe uygulanarak
gerçekleşir.
• R - 11 Palyası’nda ön germeli ankraj halatları için delme
işlemi gerçekleştirildi. Delme işleminde 2 adet Klemm
Ankraj Delgi Makinası kullanıldı. Makineler ile 49 m
uzunluğunda ve 152 mm çapında 9 adet delik açıldı.
Delgi işleminde ilk olarak makinanın ucu belirtilen kotta
sabitlendi ve delgi işlemine başlandı. Delgi işleminde
kullanılan tijin boyu 3 m’dir ve her üç metrede bir yeni
bir tij monte edilerek delgi işlemine devam edildi. Tijin
ucunda 152 mm çapında bit kullanıldı. (Bit, elmas uçlu
delme aparatıdır.) Delme işlemi sırasında delik içindeki
tozu uzaklaştırmak için makine tarafından 20 bar basınç
altında hava basıldı ve tozu kesmek için ayriyeten su
kullanıldı.
• R - 11 Palyası’nda bulon enjeksiyonu yapıldı. Enjeksiyon
harcının karışımında;
- 200 kg çimento,
- 80 lt su kullanıldı.
• Elektrikli enjeksiyon pompasının kazanında enjeksiyon
harcının karışımı yapıldı ve karışım 4 bar basınç altında
enjeksiyon borusundan bulon deliğinin içine verildi.
Bulonlar zemine 10° eğim ile yerleştirildiği için enjeksiyon uygulanmasında uzun ve kısa boru kullanımı gerçekleşmedi. Enjeksiyon biraz taştıktan sonra harç verimi
durduruldu. Bu işlem 7 ayrı nokta için tekrarlandı.
• R - 11 Palyası’ndaki ön germeli ankraj başlıklarında beton dökümü yapıldı. Beton dökümü esnasında 8 m3’lük
mikser ve Putzmeister M36 - 4 Mobil Pompa Kullanıldı.
Bir adet ön germeli ankraj başlığı için S4 kıvamında
(slump: 16 cm), C30 beton kullanıldı. Beton sıcaklığı 26
°C’dir. Bir adet ön germeli ankraj başlığına 1.5 m3 beton
döküldü ve vibratör ile beton vibre edildi.
• Delgi işlemi tamamlanan noktalara 127 mm çapındaki ve 82 kg ağırlığındaki koruge boruları yerleştirildi.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
41
STAJ DEFTERİ HATIRASI
• R - 11 Palyası’nda ön germeli ankraj halatlarının kök bölgesine, koruge borunun içine ve koruge boru ile delik
arasına enjeksiyon yapıldı. Su/çimento oranı; 3/8’dir.
Enjeksiyon harcında 1 torba (50 kg) çimento için;
- 19 lt su,
- 1 kg Sika Intraplast® Z
- 0.75 kg Sikament® FFN Plus kullanılmıştır.
• Enjeksiyon borusunu temizlemek ve akışkanlığı kolaylaştırmak amacıyla, enjeksiyon borusuna hava ve
yağ basıldı. Enjeksiyon mikserinde karışım hazırlandı.
Enjeksiyon mikserinin hortumu enjeksiyon pompasına bağlandı ve enjeksiyon pompası aracılığıyla 5 bar
basınç altında harç pompalandı. Uzun boru ile kök
bölge ve delik boşluğu kısa boru ile koruge boru içine
enjeksiyon verildi.
• Gerdirme işlemi ankrajın enjeksiyonundan en az 7 gün
sonra, betonun istenilen mukavemet değerlerine ulaşması halinde yapılmaktadır.
• Gerdirme işleminin aşamaları şunlardır;
- Ankrajın kuyu dışında kalan kısmı gerdirme için hazırlandı. (Plastik kılıflar kesildi, halatlar jakın içine yerleştirilmeye uygun şekilde kesildi, halatların üzerindeki
toz, yağ, gres temizlendi.)
- (45x45x5) cm ölçülerindeki başlık plakası halatlar
içerisinden geçirilerek kuyu ağzına yerleştirildi.
- Plakanın arkasına gres sürülerek neopren conta yerleştirildi. Daha sonra halatlar ankraj başlığına yerleştirilerek gerdirme için hazır hale getirildi.
- Jak halatlara yerleştirildi ve içerisinden test esnasında
çelik halatlarda meydana gelecek uzamaları okumak
için özel dijital okuma düzeçleri yerleştirildi.
- Ankrajlar standartlarda belirtildiği gibi basit veya geniş kapsamlı (sayıca %10) test uygulanarak gerdirildi.
• Sika Intraplast® Z, karışıma mikro kabarcıklar sürükleyen, ayrışma yapmaksızın akışkanlığı arttıran, malzemenin yaş halde hacmini genleştiren toz enjeksiyon, harç
ve beton katkısıdır. Çimento içeren karışımların prizden
önce genleşmesini sağlar. Genleşme, son derece düzenli ve yoğun olarak dağılmış küçük hidrojen gazı kabarcıkları yolu ile oluşur. Ürünün özellikleri ve avantajları
aşağıdaki gibidir.
- Dona karşı dayanıklılığı yükseltir.
- Çimentolu karışımların prizden önce genleşmesini
sağlar.
- Akışkanlık sağlar.
- Gerdirme işleminde ilk önce halatlar 59 bar basınç
altında gerdirilerek halatların boşu alındı Daha sonra
halatlar 557 bar basınç altında gerdirildi ve halatlarda
260.02 mm uzama meydana geldi. Daha sonra halatlara uygulanan bar basıncı kademe kademe azaltıldı
ve 477 bar basınç altında 218.15 mm uzama meydana
gelecek şekilde gerdirme işlemi sonlandırıldı.
- Gerdirme işlemi bittikten sonra jak çıkarıldı, halatlara
segmanlar takıldı ve bu segmanlar halatın üzerinden
ankraj başlığı içerisine geçirildi ve jak tekrar takılarak
belirlenmiş kilitleme yükü ile germe yapıldı ve ankraj
kilitlendi.
- Kilitleme yükü jakın kalibre durumu ve kayıplar belirlenerek belli bir katsayı oluşturularak belirlenir.
- Halatların başlık dışında kalan kısımları kesilerek, koruma bağlığı montajı yapıldı.
• Sol sahil L - 1 Palyası 3. kısımda ön germe işlemi yapıldı.
Gerdirme işleminde jak, pompa, başlık plakası ve segmanlar kullanıldı.
• Başlık plakası, ön germe halatlarını içine alarak halatların düzenli bir şekilde jaka takılmasını sağlayan çelik
malzemedir. Başlık plakalarının ön germe kablolarını
aldıkları noktalara segmanlar yerleştirilir. Segmanlar,
bloklara takılarak germe işlemi sırasında halatların
tek yönde hareket etmesine izin veren, germe işlemi
bittiğinde halatları sıkıştırarak geriye gitmesini engelleyen çelik malzemedir. Jak bu noktalardan halatları içine
alarak germe işlemini gerçekleştirir.
Gerilmiş ankrajda zamanla yük kayıpları olasıdır. Bu yük
kayıpları gergin çeliğin gevşeyebilmesi (tahminen %2.5
kayıp) ve bağlı boy kısmının bir miktar sünüm yapması
(tahminen %2.5 kayıp) olabilir. Toplamda % 5’lik yük
kaybı varsayılır. Bu kayıp %10 olarak alınır ve dolayısıyla
42
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
STAJ DEFTERİ HATIRASI
ankrajlar bu yük kayıplarından kaçınmak için çalışma
yüklerinin %10’u kadar fazla bir yük ile kitlenir.
Her ankraj için çalışma yükü;
Çalışma yükü*1.10 = 1860 kN*1.10 = 2046 kN (1 adet
ankraj için)
Uzun ömürlü ankrajlar için EN 1537 kilitleme değerini
azami yükün (1 adet ankraj için 3348) %60’ı olarak ifade
eder.
İzin verilebilir maksimum kilitleme yükü;
0.6*3348 kN = 2009 kN (1 adet ankraj için
Load Cell, üzerine uygulanan fiziksel kuvveti elektrik
sinyali olarak çıktı alan sistemdir. Yapı yay elemanı olarak
adlandırılan, özel olarak seçilmiş ve şekil verilmiş metal
şase ile strain gagelerle kurulmuş bir wheatstone köprüsünden oluşur. Yay elemanı üzerine bir fiziksel kuvvet
uygulandığında bu bir deformasyona sebep olur. Yay
elemanında meydana gelen bu deformasyon wheatstone köprüsü üzerinden bir elektrik sinyali olarak çıktı alınır.
Elde edilen bu sinyal mikroişlemci tabanlı bir göstergede
işlenerek, kuvvet ya da ağırlık bilgisi olarak gösterilir.
Resimde belli tarihlerde yapılan okumalar sonucu elde
edilen ortalama yükler ve kayıp/kazançlar verilmektedir.
Bu tablo ve grafik sayesinde ön germeli ankraj halatlarının çalışma yükü belirlenir ve çalışma yükünün (1860 kN)
altındaki okumalarda ankraj halatlarının yeterli çalışma
yüküne sahip olmamasından dolayı önlemler alınır.
L - 6 Palyası’nda ve R - 11 Palyası’nda kalp sökümü işlemi
yapıldı. İşlem sırasında vinçlerle kalıpların olduğu noktalara çıkarılan işçiler iş güvenliği elemanlarını kullanarak
iş güvenliği kuralları esasına uyarak kalıpları montaj
edildikleri yerden söktü.
L - 6 Palyası’nda ve R - 11 Palyası’nda kalp sökümü işlemi
yapıldı. İşlem sırasında vinçlerle kalıpların olduğu noktalara çıkarılan işçiler iş güvenliği elemanlarını kullanarak
iş güvenliği kuralları esasına uyarak kalıpları montaj
edildikleri yerden söktü.
- Tünel: Yeraltında yatay ya da eğik olarak açılan girişi ve
çıkışı olan kazılara tünel adı verilir.
- Galeri: yeraltında eğik olarak açılan ve sadece girişi
olan kazılara galeri adı verilir.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
43
STAJ DEFTERİ HATIRASI
- Düşey olarak yapılan kazılara baca - şaft ya da kuyu
denilir. Aşağı eğimli olan kazılara baş aşağı, yukarı
eğimli olan kazılara baş yukarı, aynı tünel ya da galeride geniş daire ya da buna yakın şekillerde olanlara
oda, tünelin üstünde bulunan zemine et kalınlığı ya
da örtü kalınlığı kazılarda çıkan malzemeye ise pasa
adı verilmektedir.
- Tüneller;
- Yeraltından maden ve kıymetli mineralleri çıkarmak,
- Yeraltı suyunu direne etmek,
- Yeraltı yapılarını havalandırmak,
- Demiryolu ve karayolunu kısaltmak,
- İçme ve sulama suyu getirmek,
- Akarsuların yatağını değiştirmek (derivasyon ve enerji
tünelleri),
- Şehirlerde yer üstü trafiğini hafifletmek (metro, tüp
geçitler),
- Atık ve pis suları toplamak (kanalizasyon),
- Askeri amaçlar (sığınaklar, sıvı yakıt depoları vb.) gibi
amaçlar için kullanılır.
• Tünel kazısı yapılmadan önce yapılacak kazı tipini
ve kullanılacak araç ve gereçleri belirlemek için yani
tünel kazısında izlenecek adımları belirlemek için tünel
zeminin jeolojik ve jeoteknik özelliklerinin belirlenmesi,
projede kullanılacak kaya ve zemin parametrelerinin
belirlenmesi gerekmektedir.
• En çok kullanılan tünel açma yöntemleri şunlardır;
- Makina ile Tünel Açma Yöntemi
- Delme ve Patlatma Yöntemi
• Makina ile Tünel Açma Yönteminde, Tünel Açma Makinası (TBM) kullanılır. Makina kazı işlemini kayaçların
44
jeolojik, fiziksel ve mekanik özelliklerine bağlı olarak
tam kesit ya da parçalı kesit yöntemi ile gerçekleştirmektedir. Sağlam ve sert kayaçlarda tam kesit tünel
açma makinaları kullanılır. Bu makinaların disklerinin
çapı kazılacak aynanın çapına eşittir ve makina aynanın
tümünü kazarak ilerler. Örselenmiş ve yumuşak kayaçlarda ise parçalı kesit yöntemi kullanılır ve kazı ayna
kesitinde parça parça malzeme alınarak gerçekleştirilir.
• Delme ve patlatma yönteminde, ayna üzerine delgiler
açılır ve bu delgilere kayacın türüne bağlı olarak patlayıcılar yerleştirilir. Ateşleme sistemi oluşturularak ayna
patlatılır. Patlama sonucu meydana gelen gaz kütlesi
ortamdan uzaklaştırılıp ve pasa temizlendikten sonra
ilerleme için delme ve patlama işlemine devam edilir.
Kayaç özelliklerine bağlı olarak tam kesit, kalot - stros,
çok galeri ve aç kapa gibi yöntemler ile Delme ve Patlatma Yöntemi gerçekleştirilir.
• Yusufeli Barajı ve HES Projesi bünyesinde açılan tünellerde Delme ve Patlatma Yöntemi kullanılmaktadır. TBM
ile açılacak olan bir tünel uzun ve küçük eğimli olmalıdır. Proje kapsamındaki tüneller büyük eğimli ve kısadır
ve bu tür tüneller için TBM ile tünel açma maliyetli bir
yöntemdir. Bu yüzden tünellerde Delme ve Patlatma
Yöntemi kullanılmaktadır.
• Eğitimden sonra Maden Mühendisi proje kapsamındaki tünel kazı ve galeri kazı bölgelerini gezdirerek bu
bölgeleri tanıttı.
• Kuyruk suyu tüneli, enerji üretiminde kullanılan suyun
tekrar nehir yatağına verildiği kanaldır. Kuyruk suyu
kanalında membadan alınan su tribünlere iletilir. Enerji
üretiminde kullanılan su daha sonra bu kanal ile mansap tarafına verilir.
• Proje kapsamında inşa edilen kuyruk suyu tünelleri 3
hattan başlar ve bir hatta açılır. Bu tüneller beton kaplama ve dairesel kesitli olarak 5.70m - 8.10 m - 10.00 m
çaplarında inşa edilecektir.
• Jumbo, hidrolik ve pnömatik bomlu olmak üzere iki
sınıfa ayrılan ve delgi işleminde kullanılan makinadır.
Jumbo ile açılan delik çapları 27 - 51 mm arasında değişmektedir ve 5.5 metreye kadar delik açılabilmektedir.
Bu makinalar galeri boyutlarına bağlı olarak 4 m2- 150
m2 aralığında çalışabilirler.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
STAJ DEFTERİ HATIRASI
• Proje kapsamında Delgi Jumbo Atlas Copco Delici
Makinaları kullanılmaktadır. Bu delgi makinaları dizel
motoruna ve elektrik motoruna sahiptir. Yürüyüş esnasında dizel motor, delgi işleminde ise elektrik motoru
kullanılır. Çift bomludur ve bom başı en az 170 volt
gereklidir. Bomlar üzerinde dönüş motoru ve bunlara
bağlı olan tijler vardır. Bir adet tijin uzunluğu 4.30 m’dir.
Tijin ucuda delgi işlemini gerçekleştirecek olan bit vardır ve delginin çapına göre farklı çaplarda bitler vardır.
• Kuyruk suyu tünelinde delgi işlemi yapıldı.
• Tünel kesitinin kazıldığı kaya yüzeyine ayna adı verilir.
Harita mühendisi ve topograflardan oluşan tünel ekibi
kazısı yapılacak olan ayna yüzeyini ve delgi noktalarını
belirledi. Delgi işleminde çift bomlu Delgi Jumbo Atlas
Copco Delici Makinası kullanıldı. Makine v - cut yöntemi
ile belirlenen noktalarda delik çapı 45 mm olacak şekilde delgi işlemini gerçekleştirdi.
• Delgi işlemi sırasında Jumbo ayna yüzeyinden içeri su
kullanarak ilerledi. Delgi işleminde su kullanılmasının
nedenleri şunlardır;
- Sürtünmeden dolayı açığa çıkacak olan ısıyı engellemek.
- Delgi esnasında meydana gelecek olan tozun ortama
yayılmasını önlemek.
- Delik içindeki malzemenin dışarı atılmasını sağlamak.
• İki adet delgi yöntemi vardır. Bunlar;
- Paralel Cut Yöntemi
- V - Cut Yöntemi
• Paralel Cut Yönteminde, ilk delgi aynanın ortasına diğer
delgilerden daha büyük çapta açılır ve bu delgi etrafına
diğer delgiler açılmaya başlanır. Daha sonra ise açılan
bu delgilere paralel diğer delgiler açılır ve delgi işlemi
bu sıra ile devam eder. Bu yöntem ilerlemede kolaylık
sağlar. İlerleme miktarı tijin açtığı delik uzunluğu kadardır.
V - Cut Yönteminde, nişan noktaları belirlenir. Ve bu
noktalardan ayna yüzeyine ilk delgi açısı minimum 60°
olacak şekilde delikler açılır. Bu işleme topograflar tarafından belirlenen noktalar üzerinden belirlenen açılarla
devam edilir. Bu yöntemle tij ayna yüzeyinden içeri belli
bir açıyla girer bu nedenle ilerleme miktarı tijin açtığı
delik uzunluğunun cosinüs bileşeni kadardır. Bu nedenle
V - Cut Yönteminde ilerlemede kayıp meydana gelir. V Cut Yönteminde, Paralel Cut Yöntemine göre delgi işlemi
daha kolay gerçekleşir.
• Patlayıcı maddeler, ısı, darbe veya sürtünme sonucu
çevreden herhangi bir elemanın, kimyasal katkısı olmadan çok hızlı bir şekilde reaksiyona giren, genellikle gaz
ürünler veren, organik ve ya inorganik bileşimlerdir.
• Yusufeli Barajı ve HES Projesi kapsamında kullanılan
tünel patlatma elemanları şunlardır;
- Nitrogliserin Bazlı Dinamit: Yapısında nitrogliserin
bulunan kapsüle duyarlı emülsiyon bir patlayıcıdır.
Açık alan uygulamalarında, taş ocaklarında, kömür ve
maden ocaklarında, baraj - HES ve yol yapım projelerinde ve tünel patlatmalarında kullanılmaktadır.
- Nonel (Non - Elektrik) Kapsül: Düşük enerji iletim hattına sahip olan elektriksiz ateşleme sistemleridir. Nonel
kapsüller 0’dan 20’ye kadar numaralanarak üretilmektedir. Bu numaralar kapsüldeki gecikme süresini ifade
etmektedir. Bu süre milisaniye cinsinden olup, numara
arttıkça gecikme süreside artmaktadır. Gecikme süreleri kapsülün markasına göre değişmektedir. Elektrikli
kapsüller iş kazalarına (yangın gibi) neden olduğu için
nonel kapsüller günümüzde daha fazla tercih edilmektedir.
- İnfilaklı Fitil: Her türlü yer üstü ve yer altı patlatma
operasyonlarında kullanılan ateşleme sistemidir.
Kullanımı kolay, hızlı, pratik ve emniyetlidir. Ateşleme
sistemlerinin sınıflandırılmasında elektriksiz ateşleme
sistemi olarak adlandırılır.
- Zil Teli: Zayıf elektrik enerjisini iletmek amacıyla üretilmiş olan teldir.
- Manyeto: Manyetik alanın sürekli mıknatıslarla sağ-
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
45
STAJ DEFTERİ HATIRASI
landığı, çıkış enerjisi çok küçük olan alternatif akım
elektrik üreticisidir.
ma alanına girer ve gerek pasa içinde gerekse duvarda
patlamamış dinamit ve kapsül olup olmadığını kontrol
eder. Patlayıcı malzeme taraması yapılıp ortamın güvenliğinden emin olunduktan sonra pasanın taşınması
işlemine geçilir.
• Tünel kazılarında patlatma sonucu meydana gelen
malzemeye pasa adı verilmektedir. Pasa uygun şartları
sağlamak koşuluyla agrega olarak kullanılmaktadır.
Bu yüzden patlama sonucu meydan gelen pasa loder
(yükleyici) ile kamyonlara yüklenip, konkasör alanına
taşınmaktadır.
• Delgi işlemiyle açılmış olan yaklaşık 3.5 m uzunluğundaki ve 45 mm çapındaki deliklerin en son noktasına ilk
olarak içlerine nonel kapsül yerleştirilmiş ola dinamitler
yerleştirildi. Daha sonra ise diğer dinamitler deliklere
doldurularak besleme yapıldı. Kapsüller 10 gr’lık infilak
fitiline bağlandı. Ayna patlatılacak olan çevre boyunca
40 gr’lık infilak fitili ile sarıldı. 10 gr’lık infilak fitili bir
adet elektrikli kapsül ile bağlandı ve elektrikli kapsül zil
teli ile bağlandıktan sonra patlamanın etkisiz olduğu
güvenli bölge boyunca uzatıldı ve manyetoya bağlandı.
Minimum 1.5 watt olacak şekilde elektrik enerjisi verildi
ve patlama meydana geldi.
• Kavlak, Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan, gevşemiş veya düşebilir kaya parçasıdır.
Kavlak tünel içinde çalışacak olan teknik ekipler için
büyük riskler oluşturur. Kavlak düşmesi sonucu ağır
yaralanmalar,hatta ölümler meydana gelmektedir.
Bu riskleri ortadan kaldırmak için oluşturulmuş olan
tarama ekipleri kırıcı, çekiç ve levye gibi aletlerle kavlak
taraması yapıp oynayan kavlakları yerinden almaktadır.
Kuyruk suyu tünelinde kırıcı yardımı ile kavlak taraması
yapıldı ve risk arz eden kaya parçaları temizlendi.
• Patlatma anında ilk aynanın orta kısmı patlar ve saniyeler içinde orta kısımdan en dıştaki patlama yüzeyine
doğru patlama gerçekleşir. Orta kısımda oluşan boşluk
diğer patlayan kısımlarım enerjisinin absorse edilmesini
sağlar. Yani patlama bu boşluk içine doğru olur ve patlamadan dolayı oluşan enerji bu boşluk içinde kaybolur.
• Patlamadan sonra ortaya zehirli gazlar (NO2, NO, CO
gibi) çıkabilir. Toz dumanının ve bu gazların ortamdan
atılması için fan çalıştırılır ve toz dumanı ve gazlar ortamdan uzaklaştırılır.
• Patlama sonucu fan çalıştırılıp toz dumanı ve gazlar
ortamdan uzaklaştırıldıktan sonra tarama ekibi patla-
46
• Shotcrete (Püskütme Beton), çimento, su ve kum
karışımından oluşan harcın basınçla yüzeye püskürtülmesiyle işlenen betondur. Püskürtme betonu normal
betondan ayıran özelliği basınçla yüzeye fırlatılıp
yapıştırılmasıdır. Püskürtme betonda katkı maddesi
kullanılarak betonun prizini hızlı alması ve yüzeye
direk yapışması hedeflenir. Püskürtme betonun yaş
ve kuru olmak üzere iki çeşidi vardır. Shotcrete, havuz
yapımında, yapı güçlendirme projelerinde, tünel ya da
metro inşaatlarında tavan ve duvarlarda, temel kazısı
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
STAJ DEFTERİ HATIRASI
sırasında kayma tehlikesi olan yan yüzeylerde ve yol ve
otoban kenarlarındaki şevlerde uygulanır. Shotcrete
tünel duvarına geçici destekleme yapmak amacı ile de
uygulanır.Kuyruk Suyu Tüneli’nde shotcrete işlemi yapıldı. Shotcrete işleminde bir adet shotcrete robotu (titan)
ve 8 m3’lük beton mikseri kullanıldı. Beton karışımının 1
m3’de;
- 400 kg çimento,
- 2200 lt su,
- 20 kg katkı maddesi (Sika Sigunit®-L25),
- 141 kg 5 mm - 15 mm agrega
- 1668 kg 0.00 mm - 5.00 mm agrega kullanıldı.
• İlk önce titana şerbet (çimento - su karışımı ) boşaltılarak tinanın boruları temizlendi. Beton mikseri shorcrete
robotunun (titan) ızgarasına içindeki beton karışımını
boşalttı. Titan üzerinde katkı deposu ve kompresör
vardır. Izgaradan geçen harç püskürtme ucunda katkı
maddesi ile birleşerek kompresör tarafından basınç ile
atılarak tünel duvarına yapıştırıldı. Toplam 15 m3 shotcrete atıldı.
• Sika Sigunit®-L25, yaş sistem püskürtme beton (shotcrete) üretimi için sıvı priz hızlandırıcı beton katkısıdır.
Tünellerde baş üstü uygulamalarda, kaya ve şev stabilizasyonunda, erken dayanımı yüksek püskürtme beton
uygulamalarında kullanılır. Sika Sigunit®-L25;
- Erken dayanım gelişimi sağlar.
- Düşük geri sıçramayı (rebound) önler.
- Tek defada 30 cm tabaka kalınlığı oluşmasını sağlar.
• Bulon ve hasır montajı yapılan Sağ Sahil R - 11
Palyası’nda shotcrete işlemi gerçekleştirildi. İşlem sırasında beton mikseri ve shotcrete robotu (titan) kullanıldı.Toplamda 60 m3 shotcrete şev yüzeyine atıldı.
• Shotcrete işlemide atılan püskürtme beton karışımının
1 m3’de;
- 400 kg çimento,
- 2200 lt su,20 kg katkı maddesi (Sika Sigunit®-L25),
- 141 kg 5 mm - 15 mm agrega
- 1668 kg 0.00 mm - 5.00 mm agrega kullanıldı.
• Transformatör Salonu’nunda enjeksiyon uygulaması
yapıldı. Bulon yerleştirme işlemi yapılırken bulonun
ankraj edildiği noktaya bir adet boru yerleştirildi ve
bulon boru ile montaj edildi. Bu işlem tamamlandıktan
sonra kısa bir boru da bulonun giriş yerine yerleştirildi.
Bulon ağzına (bulon ve boruların dışa doğru açıldığı
kısım) ağız kısmındaki boşluğu kapatmak için alçı - su
karışımından meydana gelen harç ile sıva yapıldı. (Alçı
- su karışımı kısa sürede katılaştığından dolayı sıva malzemesi olarak bu harç tercih ediliyor.) Sıva işleminden
sonra elektrikli enjeksiyon pompasının kazanında enjeksiyon harcının karışımı yapıldı. Karışım 4 bar basınç
altında kısa borudan bulon deliğinin içine verildi. Uzun
borudan akan enjeksiyon sıvısı deliğin dolduğu anlana
geliyor. Bu yüzden sıvı biraz akıtıldıktan sonra boruların
ağzı bükülerek kapatıldı. Bu işlem 34 ayrı nokta için
tekrarlandı.
• Enjeksiyon harcının karışımında
- 200 kg çimento,
- 80 lt su kullanıldı.
• Yusufeli Barajı ve HES Projesi’nde tünel desteklenme
sistemleri 3 ayrı tipte uygulanmaktadır. Bunlar;
- Tip 1
- Tip 2
- Tip 3
• Tip 1’de, sadece emniyet püskürtme betonu (shotcrete) atılır. Püskürtme betonunun kalınlığı uygulanacak
bölgeye göre 5 cm - 10 cm arasında değişebilir. Kuyruk
Suyu Tünelinde ve proje dahilinde inşa edilen geçici
tünellerde Tip 1 destekleme sistemi uygulanmaktadır.
Sağlam kaya yapısına sahip olan bölgelerde yeterli
görülen bir uygulamadır.
• Tip 2, emniyet püskürtme betonu (shotcrete) + bulon
delgisi + sıva + enjeksiyon + hasır montajı + hasır üstü
shotcrete + bulon plak montajı sırası ile uygulanmaktadır. Transformatör Salonu ve Santral Binası’nda Tip
2 destekleme sistemi uygulanmaktadır. Bu sistem
kullanım alanı olarak büyük galerilerde ve zayıf kaya
yapısına sahip olan tünellerde uygulanmaktadır. (
• Tip 3, Tip 2 + I Profil İksa sırası ile uygulanmaktadır.
İksa fay bölgelerinde, aşırı örselenmiş bölgelerde ve
tünellerin en sıkıntılı yeri olan tünel giriş ve çıkışında
uygulanmaktadır. İksalar fay bölgelerinde 1 m aralıklarla yerleştirilmektedir ve iksalar birbirlerine işban adı
verilen bağ demirleri ile bağlanmaktadır.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
47
STAJ DEFTERİ HATIRASI
sır montajı öncesi firkete delikleri için Jumbo ile 45 mm
çapında delikler açıldı. Hasırlar iki işçi tarafından kepçe
sepeti yardımıyla duvara monte edildi. Hasırlarda 45 cm
bindirme boyu ve her asır için ise 7 adet firkete kullanıldı.
• Patlatma işleminden sonra tünel çevresinde yalancı
tavan oluşur. Bu yüzden bulon yardımıyla yalancı tavan
sert kayaya ankre edilir. Bulon uzunluğu tünel çapının
en az 2/3’ü kadar olmalıdır.
• Proje kapsamından tünellerde kullanılan bulonların
çapı 32 mm’dir. Bulonun yerleştirileceği delik çapı
51 mm - 76 mm arasında olup, ideal çap 64 mm’dir.
Delikler genel olarak Jumbo yardımıyla 76 mm çapında
açılmaktadır.
• Transformatör salonunda hasır ve plak montajı yapıldı.
Hasır montajı yapılırken hasır monte edileceği zemine 3
farklı montaj elemanı kullanılarak monte edilir. Bunlar;
- Firkete (40 cm - 50 cm)
- T Demir(15 cm - 20 cm)
- Spot Çivisi
• Bu elemanlardan T Demir, örselenmiş kaya yapısında
kullanılır. Demir botu 15 cm - 20 cm arasındadır. Spot
Çivisi ise her kaya yapısında kullanılmakla birlikte
zamandan kazanç sağlar. Tabanca yardımıyla çiviler
zemine batırılır ve montaj işlemi yapılır.
• Proje kapsamında hasır montajında montaj elemanı
olarak Firkete kullanılmaktadır. Firkete 40 cm - 50 cm
uzunda olmalıdır. Bir yanı kancalı diğer yanı ise 135°
eğilerek imalatı yapılmaktadır.
• Transformatör binasında önceki günlerde hasır imalatı
ve peşinden shotcrete işlemi yapılmış olan segmentte bulon plakalarının montajı işlemi yapıldı. Plakalar
bulondan geçirildikten sonra bolun dişli tarafına monte
edilen somonlar sıkılarak monte edildi. Bulon tavanda
patlamalar sonucu meydana gelen yalancı tavanın
sert zemine bağlanmasını, hasır ise kemer oluşturarak
yükün dağıtılmasını sağlar.
• R - 12 tünelinde delgi, dolum ve patlatma işlemleri
yapıldı.
• Delgi işleminde çift bomlu Delgi Jumbo Atlas Copco
Delici Makinası kullanıldı. Makine v - cut yöntemi ile
belirlenen noktalarda delik çapı 45 mm olacak şekilde
delgi işlemini gerçekleştirdi.
• Dolum işleminde, nitrogliserin bazlı dinamit, nonel
kapsül, 10 gr’lık infilaklı fitil, 1 adet elektrikli kapsül, zil
teli ve manyeto kullanıldı.
• Montajı yapılacak olan hasırlar (5.15x2.15)m boyutundadır. 6 mm çapındaki donatıların 15 cm aralıklarla
ızgara şeklinde kaynaklanması ile imalat edilir. Bir adet
(5.15x2.15)m boyutundaki hasırın ağırlığı 36 kg’dır. Ha-
48
• Delgi işlemiyle açılmış olan yaklaşık 3.5 m uzunluğundaki ve 45 mm çapındaki deliklerin en son noktasına ilk
olarak içlerine nonel kapsül yerleştirilmiş ola dinamitler
yerleştirildi. Daha sonra ise diğer dinamitler deliklere
doldurularak besleme yapıldı. Kapsüller 10 gr’lık infilak
fitiline bağlandı. Ayna patlatılacak olan çevre boyunca
10 gr’lık infilak fitili ile sarıldı. 10 gr’lık infilak fitili bir
adet elektrikli kapsül ile bağlandı ve elektrikli kapsül zil
teli ile bağlandıktan sonra patlamanın etkisiz olduğu
güvenli bölge boyunca uzatıldı ve manyetoya bağlandı.
Minimum 1.5 watt olacak şekilde elektrik enerjisi verildi
ve patlama meydana geldi. Patlama sonucu Resim ’de
meydana gelen kesme yüzeyi oluşmuştur ve bu yüzey
patlamanın ideal olduğu anlamını taşımaktadır.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
STAJ DEFTERİ HATIRASI
• Sol Sahil L - 1 Palyası’nda hasır montajı yapıldı. (5.15 - 2.
15)m boyutundaki hasırlar şev yüzeyine monte edildi.
Montaj işleminde hasırlar arası bindirme boyu 45 mm
olacak şekilde montaj yapıldı. Hasırlar şev yüzeyine 8
mm çapındaki firketeler yardımıyla tutturuldu. Hasır
başı 7 adet firkete kullanıldı.
• Transformatör binasında kırıcı ile kavlak taraması
yapıldı ve pasa loder ve kamyonlar yardımı ile yapılan
deneyler sonucu pasanın istenilen şartlara uygunluk
sağlanması halinde agrega imalatı için konkasöre taşındı.
• Jeoloji mühendisi ile Kuyruk Suyu Tünelinin 132.50
metresindeki ve R - 12 tünelinin 29.80 metresindeki
aynaların jeolojik haritalarını çıkardık.
• Rok, sadece dizel motora sahip olan hava basınçlı
delme makinasıdır. Delme işlemi sırasında delik içindeki
tozları temizlemek için delik içine basınçlı hava verir.
Bu yüzden tünel içinde kullanılması uygun değildir ve
proje kapsamında açık alanlarda yani şev bölgelerinde
kullanılmaktadır. Tek bomludur.
• Jeolojik Harita, Kaya oluşumları ile fay hatları gibi diğer
fiziksel özelliklerin dağılımlarını ve aralarındaki ilişkileri
gösteren haritadır. Jeolojik araştırmaların en önemli
ayağını oluşturan jeolojik haritalar kayaların ve toprağın
özelliklerini belirler. Deprem fay ve heyelanların hangi
bölgelerde olduğunu gösterir. Jeolojik haritalar bütün
bu bilgilerin ışığında yüzeydeki kayalın ve materyallerin
çalışmasını ve bu kayalar hakkındaki bilgilerin haritaya
aktarılmasını sağlar. Bu haritalar sayesinde inşaat mühendisleri projelendirme aşamasında dikkat edilecek
hususları, bu hususlara göre alması gereken tedbirleri
belirler ve projelendirmeyi bu haritalardan elde edilen
bilgiler doğrultusunda yapar.
• İlk olarak Kuyruk Suyu Tüneli’nin 132.50 metresindeki
aynanın jeolojik haritasını şu sıraya çıkardık.
- Tünel azimutunu belirledik.
- Tünel çapı ve yüksekliğine göre abak üzerinde tünel
aynasının kesitini oluşturduk.
• Sol Sahil L - 1 Palyası’nda delgi işlemi yapıldı. Bulonlar ve firketeler için daha önce belirlenip kotu atılan
noktalar Rok Delme Makinası ile 76 mm bit kullanılarak
delindi.
- Kesit üzerinde birbirinden farklı özelliklere sahip 3
adet fay zonu belirledik. Her bir zonun tablo üzerinde
Discontinuties (Süreksizlikler) bölümünde istenilen
özelliklerini belirttik. Örneğin, 1 nolu süreksizliğin;
- Tipi (type) fay zonudur.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
49
STAJ DEFTERİ HATIRASI
- Zonun azimut açısı 191°’dir.
Yatay açısı 57°’dir.
- Pürüzlülük (roughness) sınıfı
pürüzsüz, şekli ise dalgalıdır
(undulating).
- 1 nolu tipteki faylar arasındaki
mesafe (spacing) 60cm - 200
cm’dir.
- Zonun tahmini uzunluğu
(persistence) 10 m’dir.
- Fay zonu içindeli dolgu
malzemeleri (infilling) kil ve
epidottur.
- Fay kalınlığı (thickness) yaklaşık olarak 1 cm - 3 cm
arasındadır.
- Bütün özellikler belirlendikten sonra aynanın Jeolojik
Dayanım İndeksi’ni (GSI) belirledik. GSI değerini belirlemek için Resim‘de verilen tabloyu kullandık. Tabloya
göre aynanın GSI değeri 45 - 55 arası çıktı. Jeolojik Tipi
(GT) A2 ve B’dir.
• Kuyruk Suyu Tünelinde uygulanan prosedürü R - 12
Tünelinin 29.80 metresindeki ayna için uyguladık ve
Jeolojik Tipi (GT) B ve C bulduk.
• Kuyruk Suyu Tünelinin 132.50 metresinde ve R - 12 tünelinin 29.80 metresinde haritalama işleminden sonra
delgi işlemi yapıldı.
• R- 11 Palyası’nda payandaların ve ön germeli ankraj
halatlarının başlık betonu için kalıp montajı yapıldı. Bir
gün önce Harita mühendisleri tarafından belirlenen
noktalar payandaların montajında kullanılacak olan bulonlar yerleştirilmiş ve bulonla delik arasındaki boşluğa
enjeksiyon işlemi uygulanmıştır. Payandalar bu noktalara yerleştirildi ve plak ve somun ile montajı yapıldı.
• Kalıp içinde donatı hazır olarak vinç ile montaj alanına
getirildi ve yine vinç ile kaldırılan kalıp belirlenen kotlardan yerine monte edildi.
50
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
8 Mart Dünya
Kadınlar Günü
Özel Sayısı - 1
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
51
HAZAL DÜDÜKCÜ
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
Ben Kadınım
Ben kadınım,
Ekmek yaparım, çocuk bakarım.
Hayatı farklı renklere boyarım.
Merhaba
Ülkemizde her gün kadın cinayetleri yaşanırken,
kadın cinayetlerindeki artış yüzde binlerle ifade
edilirken isyanımız ve dile getirdiklerimiz öylesine
söylenmiş sözler değil elbette. Sizlere ‘merhaba’
derken daha başka bir yol seçmek isterdik aslında,
lakin yapamadık. Tecavüze uğrayan, katledilen,
dışlanılan, emeği sömürülen kadınlar için yazdık bu
sefer. Üzüldük, evet çok üzüldük. Yaşam alanlarımız
eril zihniyet tarafından sürekli gasp edilirken, sokakları da meydanları da terk etmiyoruz diyen binlerce
kadın arkadaşımızın sesinden aldık gücümüzü. Televizyonlarda, mecliste, orada burada kadınların nasıl
davranması gerektiğinden kahkahasına kadar her
bir şeye karışanlara, taciz tecavüz cinayet davalarında tahrik, namus indirimi uygulayan mahkemelere
inat yazmayı seçtik. Öyle ki yasımızı yutkunup isyan
doğurduk.
Bizler sistemin kadınlar üzerindeki etkisini yaşayan
kadınlar olarak bütün toplumun cinsiyet ayrımcılığına karşı bilinçlendirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği
için herkesten daha çok çalışmalıyız. Bizler örgütlü
inşaat mühendisleri adayları daha da önemlisi
genç-İMO olarak gerici zihniyete hizmet eden, aile
içerisinde, sınıflarımızda, fakültelerde karşı karşıya
kaldığımız cinsiyet ayrımcılığı, taciz gibi sorunlar çözülmeden; bilinçli, gelişmiş, demokratik bir toplum
yaratılmasının mümkün olmayacağının farkındayız.
Bu nedenle kadın ve erkeğin eşit bir şekilde, yan
yana, hayatın her alanını paylaşmasını ve omuz
omuza mücadele etmesini savunmaya her zaman
devam edeceğiz. Biz genç-İMO olarak örgütümüze,
yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkarak; “Örgütlü
kadınlar daha güçlüdür” diyoruz ve sizleri hüzün,
umut ve isyan ile selamlıyoruz.
Ben kadınım,
Her şeye ruhumdan bir parça katarım.
Farklı pencerelerde hayat yaşarım
Ben kadınım,
Karanlık günlere ışık yaparım gözlerimi.
Korkuları kapının ardında tutarım.
Ben kadınım,
İsteyen yaşam bulur ellerimde.
İsteyen bir parça merhamet.
Ben kadınım,
Ağladığım zaman bile,
Hayat belirtisi bulunur gözlerimde.
Ben kadınım,
Bazen boyalı dudaklarımdan tatlı bir söz dökülür.
Bazen de çatlayan ellerimden emek.
Ben kadınım,
Bazen hamura karışır ellerim.
Bazen çamura sıcak bir yuva için.
Tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
kutlu olsun.
Ben kadınım,
Ülkü Can
Bir koca dünya taşırım koynumda
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Ama bir türlü sığamadım koca dünyaya.
52
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
ÜLKÜ CAN
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Kadınların Topluma Göre
Kariyer Planlaması
Evet kadınlar, şimdi elimizdeki tezi,
projeyi hafifçe yere bırakıyoruz. Devam etmekte olduğumuz lisans doktora ve diğer bütün programlardan
ayrılıyoruz. İşten çıkıyoruz. Rica ediyorum hemen münasip birini bulup
evleniyoruz. Bulduğumuz bu adam
hayatımızı türlü şekillerde kısıtlar,
şiddet gösterir ve en sonunda yaşam
hakkımızı elimizden almaya çalışabilir. Ama olacak o kadar. Kariyerimiz
için bunlara katlanacağız, kolay mı
kariyer sahibi kadın olmak!
Biz öncelikle babamızın kızı, sonra
kocamızın hanımı ve ulaştığımız son
kariyerle de çocuklarımızın anasıyız. İktidar zihni basamaklarını hızlı
hızlı çıkacağımız, statümüze statü
katacağımız bir hanımlık ve gelinlik
kariyer planı oluşturuyor bizler için.
Buldunuz mu adamı? Önce nikâh,
sonra çocuk. ..Artık nur topu gibi bir
kariyere sahibiz.
Her başarılı annenin arkasında bir
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
koca, bir devlet, bir iktidar var öyle
değil mi? Kariyeriniz en az üç aşamadan oluşuyor bunu da unutmamak
lazım. ‘Anneler, annelik kariyerinin
dışında bir başka kariyeri merkeze almamalı’ düşüncesi bizi günden güne
biraz daha eskitmeye çalıştıklarını
göstermiştir. Fakat elimize tutuşturmaya çalıştıkları bezle tek yapacağımız üzerimize attıkları tozu alıp
rahatlamak ve mücadele ettiğimiz
yolda devam etmektir.
Ataerkil aklın sadece sözle bile kadın
üzerinde kurmaya çalıştığı baskıyı
meşrulaştırdığı ve artırdığı bu ülkede
susmamamız lazım. Kadınlar dile
düşünce herkesin söyleyeceği söz
çok oluyor. Değiştirilmesi zor olan bu
zihniyete ve dile yerleşmiş, nefrete
ve cinsiyetçi yaklaşımlara engel
olmamız gerekiyor. Düzenin kadına
dayattığı siyasal ve toplumsal baskılara karşı özgürleşme mücadelemizi
devam ettirmeliyiz.
Kadınlar dile
düşünce
herkesin
söyleyeceği
söz çok oluyor.
Değiştirilmesi
zor olan bu
zihniyete ve
dile yerleşmiş,
nefrete ve
cinsiyetçi
yaklaşımlara
engel olmamız
gerekiyor.
53
ALARA BÖLGEN
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Pembe Baret
Günümüz Türkiye’sinde kadın
kavramının tartışıldığı mesleklerin
başında mühendislik gelmektedir. Bu
konunun demirbaşı olan mühendislik kolu da inşaat mühendisliğidir.
İnşaat mühendisliği nedir? İnşaat mühendisliği; Bina, karayolu,
demiryolu, metro, köprü, tünel,
rıhtım, baraj, sulama, pis su arıtması
gibi yapılan işleri tekniğine uygun
olarak yapan ve tasarlayan, yapım
çalışmalarını yürüten ve denetleyen
kişidir. Açıklamada da görüldüğü
üzere ifadenin içeriğinde herhangi
bir kadın kelimesi geçmemektedir.
Fakat ‘Kadından mühendis olmaz’
önyargısı toplumdan gelmektedir. Bu
da toplumun kadına olan bakış açısından kaynaklanmaktadır. Cinsiyet
ayrımcılığı toplumun her kesiminde
devam etmektedir. Erkek egemenliğinin sürekli göz önünde tutulması,
erkeklerin kadınlardan daha üstün
tutulması zaten erkek hegemonyası
olan toplumda kadınları ötekileştirmekte ve bu da kadınların meslek
gruplarından dışlanmasına sebep
oluyor.
Bir kadın mühendis üniversiteye
adım attığı andan itibaren baskılara
maruz kalmaktadır. “Neden burada-
sın?”, “başka meslek yok muydu?”,
“çok pişman olacaksın” tarzında
cümleleri hayatı boyunca duymaktadır. Erkeklerin ‘sen de artık bizdensin’
deyip kadınların yanında rahatça
küfretmeleri de bunlardan bir tanesi.
Trabzon Şube Ödüllü Fotoğraf Sergisi
Kadın sahaya inmez. “Mesleğini
yapacaksın madem, büroda otur
projeni çiz” ifadesi de çok sık duyulan cümlelerden biri. Sadece söz
tacizi olsa neyse. Bir de fiziksel taciz
var. Durum böyle olunca kadınlarda
özgüven eksikliği ve aslında çok sevdikleri meslekten soğuma durumu
oluşmakta.
54
genç-İMO 7. Yaz Eğitim Kampı’nda
da “Mühendislikte kadın” başlıklı
seminer gerçekleştirdik. İnşaat mühendisliği kadın öğrencileri olarak
yaşadığımız zorlukları, yapmamız
gerekenleri, yapmamamız gerekenleri birbirimize anlattık. Toplumdaki
yanlış düşünceleri konuştuk, bilinçlendik. Hazırladığımız pankartlarla
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
bilinçlendirmeye çalıştık. Hiçbir mesleğin cinsiyeti olmamalı. Şu kadın
mesleği bu erkek mesleği diye ayrımcılık olmamalı. Peki olmamalı diyoruz
ama olmaması için neler yapılmalı.
Biz ne zaman kurtulacağız alaycı
bakışlardan, aşağılayıcı gülümsemelerden? Hala kendi hakları hakkında
bilgisi olmayan kadınlar var. Mühendislik okuyup kendi önyargısı olan
kadınlar var. Önce kendi önyargılarımızı kırmalıyız ki toplumun yargılarını da kırmak kolay olsun. Baskılara
karşı gelemeyen ezilen kadınlar var.
Olmayacak. Ezilmeyeceğiz. Ezdirmeyeceğiz. Bu ülkede bizim de sözümüz var. Kendimizi göstermek için
kol gücü beden gücü sarf etmemize
de gerek yok. Yapabildiğimiz şeyleri
yapalım kimseye üzerimizde söz söyleme hakkı tanımayalım o kadar.
Ben kadınım. Tek başıma güçlüyüm.
Ama sizlerle daha güçlüyüm. Kadınlar olarak birbirimize destek olmalıyız ki binlerce kadın tek yürek olup
bu toplumsal önyargının altından
kalkabilelim. Kendi potansiyelimizin
farkında olmalıyız. Şimdi farkındalık zamanı. Her şey bizim elimizde.
Ezilmek de ezilmemek de. Biz gençİMO’lu kadınlar olarak kadın kavramını değiştirmeye geliyoruz. Bize
Trabzon Şube Ödüllü Fotoğraf Sergisi
‘Kadından
mühendis
olmaz’ önyargısı
toplumdan
gelmektedir. Bu
da toplumun
kadına olan
bakış açısından
kaynaklanmaktadır.
Cinsiyet
ayrımcılığı
toplumun her
kesiminde devam
etmektedir.
yıllardır dayatılan fikirleri benimseme
değil karşı gelme zamanı. Söyleyecek
son bir sözüm var.
Biz hem KADINIZ
hem MÜHENDİSİZ!
YAŞASIN KADINLARIN
ÖZGÜRLÜĞÜ!
DİLEK GÜLCAN GENÇ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
Kadının Mühendislikteki
Yeri
Kampımızın bir gününde, kadınların,
özellikle şantiye ortamında, inşaat
mühendisliği yapıp yapamayacağı
hakkındaki sorulara cevap aradık.
Erkek meslektaşlarımızla bir oturum
yaptık ve sorularla fikir paylaşımında
bulunduk. Seminerden önce erkek
arkadaşlarımıza kadınların inşaat
mühendisliğinde olup olamayacağıyla ilgili bir soru yöneltildi. Çoğunluk kadınlarda inşaat mühendisliği
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
yapabilir yönünde oldu. Ama oturumun sonundaki soru-cevap kısmına
geldiğimizde gördüm ki, kafalarda
hala soru işaretleri ve bazı tepkiler
devam etmekte.
Kadın arkadaşlar olarak, bu konuda
öncelikle biz kararlılığımızı korumalı, bu yönde daha çok çalışmalı ve
örgütlenmeliyiz. Bu yanlış algıyı ortadan kaldırmalıyız. Hayatta yapmak
isteyip de, başarılamayacak bir şey
yoktur. Olumlu örnekleri göz önüne
alıp; kadın olduğumuz için seçilen
veya seçilmeyen değil de, seçen taraf
biz olabilmeliyiz.
Trabzon Şube Ödüllü Fotoğraf Sergisi
genç-İMO 7. Yaz Eğitim Kampında
başlıklarımızdan biri olan “Kadının
Mühendislikteki Yeri” konusundan
söz etmek istiyorum.
55
GİZEM SIĞLA AÇIKELLİ
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
*
Kadın İşgücü ve İstihdam
Makroekonomide bir ülkenin 15 yaş
ve üstü bireyleri, o ülkenin iş gücü
nüfusunu oluşturur. Türkiye’de bu
bireylerin sayısı 55 milyon civarındadır ve bu sayının yaklaşık %50’si iş
gücüne katılıyor. İş gücüne katılım
gösteren bireylerin ise yalnızca
%30’luk bir bölümünü kadınlar
oluşturuyor. Yani Türkiye’de erkek
istihdam oranı %70’ken, ki bu oran
Avrupa Birliği üye ülkelerinin uygulamakta zorunlu olduğu istihdam
oranı, genel toplamda istihdam
oranımız %50 civarında. Bu durum
bizi Avrupa standartlarının çok
daha altında gösteriyor. Ayrıca kadınların iş gücüne katılımı oranıyla,
200 ülkede yapılan çalışmalarda
ülkemizin sıralaması sondan 13.
Bir ülkenin istihdam oranı belirlenirken, ülkenin 15 yaş ve üstü
nüfusu iş gücüne katılanlar ve
katılmayanlar olarak ikiye ayrılır. İş
gücüne katılan nüfusa, aktif çalışanlar ve işsizler dâhil edilir. İşsizlik
oranı belirlenirken, issiz nüfus aktif
çalışma hayatına katılan nüfusa
bölünerek bulunur. İstihdam oranı,
aktif çalışan sayısının 15 yaş ve üstü
nüfusa bölünmesiyle belirlenir. Peki
bu sayı neden iş gücüne katılanların
sayısına bölünmez de tüm çalışma
yaşındaki insan sayısına bölünür?
Ekonomi bilimine göre iş gücüne
katılma, bireylerin keyfiliğine bağlı
bir durum değildir. Birey, üretimde bulunmak ve bundan bir gelir
elde etme isteği eğilimindedir.
Uygun şartlar oluşturulduğunda
kişi, aktif çalışma hayatına katılır.
Aktif çalışma hayatına katılmayan
nüfusu, büyük çoğunlukta tam
zamanlı ev kadınları ve iş aramakta
umudu tükenenler yani kendine
uygun iş bulamayıp arama eyleminden vazgeçenler oluşturur.
İkinci grubun, uzunca süre iş arayıp
da bulamaması, devletin istihdam
politikalarının yanlış ilerlediğinin
göstergesidir. Birey ya ücret eksik-
liğinden ya da teknik yetersizlikten
dolayı iş bulamamış ve aramaktan
vazgeçmiştir. Buna çözüm olarak bir
devlet kurumu olan İŞKUR, açıkta
olan iş imkânlarının iş arayandan
talep ettiği teknik özelliklerin
bir araştırmasını yaparak, büyük
eksiklerin olduğu alanlarda kurslar
açarak eğitim hizmetinde bulunur.
Fakat İŞKUR verilerine göre açıktaki
iş ilanı sayısı, iş arayan sayısının çok
altındadır. Tüm eğitimler sağlanıp
işçi-iş eşleşmeleri yapılsa bile işsizlik
hala yüksek oranlarda kalacaktır.
Bir diğer kategori ise tam zamanlı ev kadınları. Bu istatistiklerin
belirlenmesinde ücretsiz çalışan
aile işçileri, yani tarım hayvancılık
sektörlerinde ailenin üretim araçlarıyla çalışan ve karşılığında ücret
ödemesi almayan kadınlar, aktif çalışan olarak kabul edildiğinden, işsiz
nüfusa veya aktif çalışma hayatına
katılmayan nüfusa dahil edilmezler.
Üstelik bu kişiler kadınların istih-
* Bu yazı, 10.02.2015 tarihinde technicos.org internet haber sitesinde yayımlanmıştır.
56
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
istihdam oranı
belirlenirken tüm
çalışma nüfusuna
bölünmesinin
amacı, çalışma
talebinin keyfiliği
yaklaşımı
değil, üretime
katılma isteğinin
bireyin öncelikli
tercihinin olduğu
varsayımıyla,
devlet hizmet ve
teşviklerinin ne
oranda olduğunu
saptamaktır.
dam sayısından çıkarıldığında, oran
korkunç derecede düşmektedir.
Aktif çalışma hayatına katılmayan
kişilerin büyük çoğunluğunu kentlerde yaşayan ev kadınları oluşturur.
Araştırmalarda bu kişilere neden
çalışmadığı sorulduğunda, toplum
tahminlerinden farklı olarak, cevapları baba-eş baskısı olmamıştır.
Cevapları; çocuk, yaşlı, hasta, engelli
gibi bakıma muhtaç kişilere bakma
zorunluluklarının olduğudur. Kişi
ücret karşılığı çalıştığında aldığı
maaş, evde bulunduğu halinde
yaptığı işleri ücret karşılığı yapacak
birine (çocuk bakıcısı, hasta bakıcı,
hizmetli, temizlikçi gibi) vereceği
paradan çok daha az olmasıdır.
Bu nedenle kadınlar evde kalmayı
zorunlu olarak seçmiş olurlar. Bu
durumun göstergesi, devletin hizmet alanındaki eksikliğini gösterir.
Gelişmiş ülkelerde kreş, huzurevi vb
hizmetlerle kadınlar evde kalmaya
değil, üretime teşvik edilir.
Yani istihdam oranı belirlenirken
tüm çalışma nüfusuna bölünmesinin amacı, çalışma talebinin keyfiliği
yaklaşımı değil, üretime katılma
isteğinin bireyin öncelikli tercihinin
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
olduğu varsayımıyla, devlet hizmet
ve teşviklerinin ne oranda olduğunu saptamaktır.
Peki ailede evde kalıp, evdeki işlerin
yapımını sağlayan kişi neden hep
kadındır? Bu soruyu gelenekselci bir
yaklaşımla cevaplamak mümkün.
Bu hep kadınlara atfedilmiştir, toplumdaki kadın erkek rolleri gereği
kadın evde kalır, çünkü çocuklarına
o bakar, yemeği o yapar, evi o temizler. Modern zaman kadınının en
çok karşılaştığı sorun, erkek meslektaşıyla aynı ücreti alamamasıdır,
aksi durumlar nadir de olsa mevcut
fakat genele bakıldığında böyle bir
durumun varlığından söz edebiliriz.
Peki bu durum erkeğin değil de kadının evde kalmasına sebep olan bir
parametre midir? Asıl sebep değildir, fakat bu döngüyü besleyici bir
rolü vardır. Aynı şekilde kıdem ve
tecrübe konusunda erkekler daha
avantajlıdır, çünkü kadının aktif bir
çalışma hayatından söz edilemez
-özellikle ortaöğretim ve altı eğitim
durumları olan kadınlarda çalışma
hayatına hamilelik, doğum, çocuk
bakımı gibi sebeplerden ara verme
durumu çok görülür. Bu durum
yine aynı şekilde erkeği değil kadını
evde tutan sebeplerden birisidir.
Kadınlar aktif çalışma hayatına katılmadığı taktirde istihdam oranımız,
standartların oldukça altında kala-
caktır. Bu durum da bize üretimin
ne kadar düşük düzeyde olduğunu
gösterir. Düşük üretim, tüketim
talebini karşılamayacağından dışa
bağımlılığı arttırır. Mevcut düzende
ilerlediği taktirde potansiyel üretim
gücümüzü düşük verimle harcadığımız gibi, dışa bağımlılığa bağlı
olarak satın alma gücümüz daha
da düşer ve toplum olarak ilerleme
kaydedemeyiz.
Araştırmalar ve sonuçlarından anlaşıldığı üzere istihdamı arttırmak,
kadınların aktif iş hayatına katılmasını sağlamaktan geçiyor. Mevcut
durumda devletin, üretim araçlarını
arttırıp işsizlere iş imkânı sunması
ve sosyal hizmetleri arttırarak (kreş,
huzurevi, engelli bakımevi açma
ve açtırma vb.) üretime katılmayan
kadın nüfusunu çalışmaya teşvik
etmesi gerekiyor. Bu yönde sosyal
politikalara yönelmek, sosyal devlet
olmanın gerekliliğidir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Günü’müz kutlu olsun!
Kaynak
Sayısal veriler, Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımının İstihdam, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve
Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği* ,
İpek İlkkaracan, 2015 çalışmasından
alınmıştır.
57
AJDA AKBAL
KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
Kadın Her Yerde!
Hastanelerde, Okullarda, Adliyelerde,
Şantiyelerde, Sokaklarda!!!
8 Mart 1857`de ABD`de 40.000 dokuma işçisi kadının ‘Daha iyi çalışma
koşulları istiyoruz.` söylemiyle ve
düşük ücretin son bulması talebiyle
başlattığı mücadele polisin saldırısı
sonucu çıkan yangında yaklaşık 130
kadın işçi hayatını kaybeder. İşçi
kadınların özgürlük talepleriyle kıvılcımı ateşe dönüştürdükleri bugün
1910 yılından itibaren Dünya Emekçi
Kadınlar Günü olarak direnen ve
kazanan kadınlara atfedilir.
Hayatın her alanında kadınlar ikinci
sınıf olarak görülmektedir, bu durum
aile içinde başlayarak okullarımızda
iş hayatında arkadaşlık ilişkilerimizde her yerde karşımıza çıkmaktadır
ve ancak bu durumun düzeltilmesi
kadının ikinci sınıf olmadığının ve
kadınla erkeğin eşit olduğunun
bilincini ailelerinin çocuklarına aşılamasıyla başlamalıdır. Çocuklar ailede
gördüğü erkek üstünlüğünü yetişkin
bir birey olduklarında da tüm yaşamına endeksleyip erkek üstün zihni-
yetiyle yaşamaya ve kadınları ikinci
sınıf olarak görmeye başlıyor. Bunun
için tüm toplumun cinsiyet eşitliğini
öğrenmesi ve aile içerisinde okullarda iş hayatında her yerde buna
uygun yaşaması gerekir. Özellikle
“cinsiyet eşitliğini kabullenmesi gerekir” demiyorum “öğrenmesi gerekir”
diyorum, çünkü bu bir gerçektir bir
kabullenme değildir.
Toplumumuzdaki “dekolte giyen
kadın tecavüz edilir” “kadının 9’dan
sonra dışarıda ne işi var” mantığı yıkılmalı tecavüzün ve kadına yönelik
şiddetin önüne geçilmelidir!!!
Meslek seçimleri ve iş hayatında
da kadın erkek eşitsizliği karşımıza
çıkmaktadır. Kadınlar içinde en çok
yadsınan meslek mühendisliktir ve
bunu en çok yapanlar da başta kendi
ailemiz, arkadaşlarımız, akrabalarımız, hatta bazen de kendimizdir.
“Kadın kısmının ne işi var şantiyelerde!”, “Daha kadınsı bir meslek seçe-
Toplumumuzdaki
“dekolte giyen
kadın tecavüz
edilir” “kadının
9’dan sonra
dışarıda ne işi var”
mantığı yıkılmalı
tecavüzün ve
kadına yönelik
şiddetin önüne
geçilmelidir!!!
medin mi?” diye başlayan cümlelerle
eleştirilip mühendislik alanında ikinci
plana atılmaktayız. Oysa mühendislik
hesap kitap bilmek anlamına gelir,
bedensel/fiziksel bir güç gerektirmez. Kadınlar da erkeklerle aynı eğitimi alıp aynı sınavlardan geçerken
iş hayatındaki bu ayrımcılığın sebebi
toplumumuzda ki ön yargıdan, kadının ikinci sınıf görülmesinden, erkek
üstünlüğünden başka nedir?
Aile içerisinde, sınıflarımızda, fakültelerde karşı karşıya kaldığımız cinsiyet ayrımcılığı, taciz gibi sorunlar
çözülmeden; özgür, eşit, bilinçli ve
gelişmiş bir toplum oluşması mümkün değildir.
Kadın her yerde; hastanelerde, okullarda, adliyelerde,şantiyelerde,soka
klarda!!!
8 Mart’ın 106. Yılını yaşarken kadın
ve erkeğin yan yana eşit haklarla
yaşadığı bir toplum dileğiyle…
Tüm kadınlarımızın Dünya Emekçi
Kadınlar Günü kutlu olsun
58
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
ELANUR DÜĞENCİOĞLU
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
21. Yüzyılda Sindrella
Siz etek boyuyla meslek seçtiren bir
sistem duydunuz mu?
Ruj rengiyle ya da topuklu ayakkabı
giymeyle…?
Biz ülkemizde bu seçenekleri her
geçen gün öyle güzel arttırıyoruz ki.
Türkiye’de yaşayan kadınlar olarak
hepimiz namus kurgusu üzerinden
vücudumuzla ne yapacağımız konusunda bin bir soruyla karşılaşıyoruz.
Kimimiz namus cinayetlerinden
ölüyor, kimimiz giydiği eteğin boyu
için dayak yiyor; başkaları oturma
şekilleri hakkında çalıştığı yerlerde
ofis sahibinden uyarı alıyor, namussuz olarak düşünülüyorsa tehdit
yiyor, bir başkamıza çalıştığı fabrikada kötü gözle bakılıyor, ötekine kötü
gözle bakılacak diye çalışmasına
izin verilmiyor. Örnekleri çoğaltmak
fazlasıyla kolay. Namus konusunda
‘uygun’ davranmazsak başımıza
bir şeylerin gelebileceğini hepimiz
biliyoruz. Namusun yaşamımızdaki
ve toplumumuzdaki yerini önemsizleştirmeye çalışsak dahi, davranışlarımızı sürekli olarak ona göre ayarlıyoruz. Aramızdaki bütün farklılık ve
eşitsizliklere rağmen hepimizin nasıl
oturup kalkacağımızdan, nerelere gideceğimize, kentin hangi bölgelerini,
hangi ulaşım araçlarını seçeceğimize
hayatımızla ilgili birçok tercihimizde
toplum baskısı ve namus kavramı rol
oynuyor. Türkiye’de kadın bedenlerinin namus üzerinden disipline edildiği ve kadınların kendi kendilerini
bu kurgu üzerinden disipline ettikleri
bir düzende yaşıyoruz.
öğrenciyken bile belirli gruplarda
cinsiyet eşitsizliği birçok ayrışmaya
sebep olur. Bu tip sorunların karşısında kadın öğretim üyelerinin
azlığı nedeniyle bir rol model de
yok denecek kadar azdır. Ama bizler
“kadından siyasetçi mi olurmuş”,
“şantiyede kadının ne işi varmış”,
“makine mühendisliği bir kadına mı
göreymiş” gibi toplumsal yargılara ve
karşılaştığımız sorunlara aldırmadan
kadınların her alanda başarılı olabildiği göstermeliyiz.
Toplumsal yargılarımızdan en önemli
olanlarından biri de “ne zaman nerde
olduğumuz”. O saatte dışarıda ne
işimiz varmış. Masallarda anlatılanlar meğer geleceğimizin özetiymiş.
Yıllarca saat 12’den sonra arabamız
balkabağına dönüyor diye büyütüldük. Şimdi saatin bile fark etmediği
ataerkil toplumumuzda geçtiğimiz
son 7 yılda 4 bin 170 kadın öldürüldü. 2 bin kadın tecavüze, 3 bin
320 kadın ise tacize uğradı. 2010
yılı verilerine göre ise “Toplumsal
Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi“ sıralamasında 134 ülke arasında 126. sırada
bulunuyoruz.
Bunca sürede ise dışarı çıkma saatimiz sorgulandı, giydiğimiz kıyafet
sorgulandı, yürümemiz, konuşmamız, gülmemiz bunlara neden
gösterildi. Ama bu örneklerde asla
bizim canımız sorgulanmadı. Bir de
ödüllendirildiler unutmayalım. Eğer
tecavüzcünüz organ nakli yapacağını
söylerse, sakal bırakıp, takım elbise
giyip mahkemeye gelirse hele bir
de bakire değilseniz cezai indirimi
kesinlikle hak ettiler.
Ülkemizin nüfusunun arttırılması
bize şart koşuluyorken hamileyken
sokağa çıkarsak terbiyesiz oluyoruz.
Ama o ayıptan doğulduğu hatırlanmıyor. Mesela bir milletvekilimiz
çıkıp gazeteci kadını ‘bacak aranızı
çekip gazeteye bastırırım’ şeklinde
tehdit ediyor. Sadece bu da değil;
eşinden şiddet görenlerin oranı yüzde 35’i buluyor. Bunlar yetmezmiş
gibi bir annemiz çıkıp ‘ Keşke kurşunla ölseydi canı çok yanmazdı’ diyor.
Böylesine acı durumlarda kötünün
iyisini seçme kavramıyla kendini
avutmaya başlayan bir psikolojik
etkiye maruz kalıyoruz. Bizlere düşen
göreve bakacak olursak sonraki
yıllarda hiçbir kadın cinayetine sessiz
kalmamalıyız, Polyanna’ya meydan
okuyacak bu psikolojik etkilere son
vermeliyiz, mahrem kavramıyla
bahsettiğimiz evlerimizde şiddeti
sineye çekmemeliyiz, “ne varmış
bunda böyle gelmiş böyle gidiyor”
cümlelerini ağızlardan düşürmeliyiz.
Umarız ki adalet yalnızca vicdanlarda
kalmaz, adliyelere de taşımayı başarabiliriz ve gelecek kadınlara güzel
bir dünya bırakmış oluruz.
Üstüne üstlük bu yargılar arasından
seçtiğimiz mesleği de bölümü de
beğendiremiyoruz. Yükseköğrenim
gerektiren meslekler de cinsiyetçi iş
bölümünden payına düşeni alıyor.
Özellikle mühendislik gibi geleneksel
ve yaygın olarak kadınlara uygun görülmeyen alanlarda çalışan kadınlar
ciddi zorluklarla karşılaşmaktadır.
Sadece meslek anlamında değil daha
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
59
SEVİM YILDIRIM
KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ
Her Kadın Biraz
Mühendistir.!
Işık Saçacak Nesillerin Temellerini İnşa Eder
Kadınlar değer yargılarına sahip bir
toplumun oluşmasında etkin roller
üstlenseler de aslında özgürlüğün
mimarıdır. Kadınlar bilinçli bireyler
yetiştirerek dünyayı değiştirebilecek
güce sahiptir. Günümüzde üzgünüm
ki kadın olmak zor ve çetin bir savaş.
Aile, yaşamımızın en önemli müessesidir. İstisnalar hariç her birey
ilk eğitimlerini ailelerinden alır. Aile
meclisinin en önemli eğitmeni ise
şüphesiz annedir. Eğitimin cinsiyete
göre farklılık göstermesinden başlayan sorunlar sarmalı ve birbirini takip
eden düşünce kirlilikleriyle bugünleri yaşıyoruz. Ataerkil bir toplumun
getirdiği bazı kalıplaşmış düşünceleri en acımasız şekilde günümüze
Özgecanlar,
Canseller,
Nevinler, Emineler,
Melekler,
Münevverler ve
daha birçok genç
kadın bu eğitimsiz
insanların saçma
sapan nedenler
gölgesinde
yaptıkları canilik
sonucu ya öldüler
ya ömür boyu
acısını çekecekleri
derin yaralarla baş
başa bırakıldılar.
60
uyarlıyoruz. İlk eğitiminde eksikliği
olan bir bireyi temelinde eksiklikler
olan bir yapıya benzetebiliriz. Belki
ilk katında gözle görülen sıkıntı yaşanmasa da üzerine atılan her katta
gelişecek facianın sinyalleri apaçık
belli olur. Çocuk da öyledir, temel
eğitimindeki eksiklik yıllar sonrasında bir çığ olup günümüz problemlerine zemin hazırlar.
Erkek çocuğun yaptığı her şey
gururla tasdiklenirken, kız çocuk
erkeğin haklarının arkasındaki sessiz
bir çığlık gibi büyütülüyor. Cinsiyet
üstünlüğü ile büyütülmüş çocuklar
insan sevgisi, saygı ve eşitlik gibi kavramlardan yoksun olarak hayatına
devam ediyor. Bu algıyla yetişen çocuklar kendi aile yönetimini de aynı
çarka sarılmış bir şekilde sürdürerek
içinden çıkılmaz bir durumun ortaya
çıkmasına neden oluyor.
- ‘Ah efendim sen paşamsın,’
- ‘Benim oğlum istediğini yapar’
- ‘Erkek o sen sus’
- ‘Oğlum yaptıysa haklıdır!’
Bu kavramlarla beyin alt yapısı hazırlanmış bir erkek sonrasında tecavüz
hakkını kendinde bulan, şiddeti
kendi özgür hakkı bilen bir canavar
olup çıkıyor karşımıza.
Yasalarımızın yetersizliği ve güncel
olmaması nedeniyle şiddet gösterme eğilimindeki insanlar yaptıklarından pişman olmak yerine daha bir
öz güvenle kadın üzerindeki şiddeti
sürdürmektedirler.
Özgecanlar, Canseller, Nevinler,
Emineler, Melekler, Münevverler ve
daha birçok genç kadın bu eğitimsiz
insanların saçma sapan nedenler
gölgesinde yaptıkları canilik sonucu ya öldüler ya ömür boyu acısını
çekecekleri derin yaralarla baş başa
bırakıldılar.
Ardı arkası gelmeyen bu kadına
yönelik terörizmi engellemek için
kadınların “biz de varız” çabasına girmeden önce var olduklarına inanmaları gerekmekte ve asıl üzerinde projeler geliştirilmesi gerekenin erkekler
olduğu kabul edilmelidir. Bu doğrultuda bir yenilenme politikası yürütülmelidir. Yani kadınlara sığınacak yer
ayarlamaktan önce erkekleri eğitip
kadınların sığınmasını gerektirecek
durumlarla karşı karşıya kalınmaması
sağlanabilir. Bunun için toplumumuzda iyileştirilmesi gereken fikir
kirlilikleri nelerdir bunlar düşünülmeli. Erkek bireylerin de desteği
alınarak toplumdaki, erkek bireylerin
kadın üzerindeki üstünlüğü algısını
değiştirmek gerekmektedir. Bilinmeyen birçok alt neden tespit edilip
bu konuda çalışmalar yapılmalıdır.
Onları toplumda birlik beraberlik
içinde yaşamamız gereğini anlatacak
bir olguyla yetiştirmek için çaba sarf
edilmelidir.
Kadınının dünyaya özgürlük filizlerini ekebilecek ve onları yeşertecek
bir ışık olduğunu unutmamalıyız ve
bunun için erkeğin sevgi, saygı ve
hoşgörü duygularıyla onun yanında
olmasına ihtiyacı vardır. Toplumsal
cinsiyet ayrımı yapmadan eşit hak
ve özgürlüklerle insan olabilme
becerimizi geliştirerek yarınlarımızı
inşa edebileceğimiz güzel günlere
ulaşmak temennisiyle..
‘Her kadın biraz mühendistir ışık
saçacak nesillerin temellerini inşa
eder..’
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
ŞEVAL KARATAŞ
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
Ülkemizin Kaybettiği
Güneşler Adına…
Ben bir kızım!
Anne karnından çıkıp dünyaya gözlerimi açtığım an kapamak isteyen
bir kızım.
Neden diye sorarsanız eğer
Türkiye’nin utanç raporunu sunayım
sizlere:
İnsan Hakları Derneğinin verilerine
göre Türkiye’de her 4 saatte 1 kadın
tecavüze uğruyor.2014 yılında yapılan en az 294 kadın erkek şiddetiyle
hayatını kaybederken öldürülen 5
kadından 4’ü silah ve kesici aletle
canından oluyor. Üniversite mezunu çalışan kadınların dahi %75’i en
az bir kez şiddet mağduru oluyor.
2008-2014 yılları arasında Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından Hacettepe Üniversitesi ile 78
ilde yapılan araştırma kapsamında
13 bin 403 hane halkından 11 bin
247’siyle yapılan görüşme sonucunda evli kadınların %36’sının eşi ya da
sevgilisinin fiziksel şiddetine maruz
kaldığı ortaya çıkıyor. Fiziksel şiddet
her 10 kadından 1’inde gebelikte
dahi devam ediyor.
Kadınların %38’i yaşamlarının
herhangi bir döneminde fiziksel ve
cinsel şiddetten birine maruz kalıyor,
%44’ü şiddetten kimseye
bahsetmiyor ve %26’sı
18 yaşını tamamlamadan
evlendiriliyor. Kurumsal
başvuruda bulunanların
oranı ise sadece %11…
ve daha birçok istatistik
veriler, raporlar, araştırma
sonuçları, ölümler, cinayetler, 3.sayfa haberleri…
Doğdum!
Ama ailenin soyunu
devam ettirecek olan,
her türlü şiddet ve tacizin
kendisine serbest kılındığı erkek evladı olarak
değil. Okuyup inşaat mühendisi olarak mezun olacak, maviyi, güneşi seven,
gülebilen bir kız olarak doğdum.
Yasaklarla büyüdük!
Okula gidip ne olacakmış, bu saatte
dışarı çıkamazmış, sevemezmiş, o
ona göre meslek değil erkek mesleğiymiş deyip ruha bedene kilit
vurdular.
Ayıplandık!
Etek giyen, kırmızı ruj süren, kahkaha
atan ayıplandı.
Yasaklara karşı çıkanlara, ayıplananlara kötü ithamlarda bulunulanlara
“başına ne geldiyse hak etti!” denildi.
Onlar insanlığın etek boyuyla ölçüldüğünü sananlardır. Oysaki onlar
kendi suçlarının üstünü örttüler. Biz
ne yaptık? Sustuk! Milletçe susup
suçlulara göz yumduk. Bilirsiniz 3
Maymunu çok iyi oynarız.
Şimdi!
Sessizliği bozun. Kayseri’de öğretmenin tecavüz ettiği Cansel’e, servis
şoförünün tacizine uğrayan engelli
kızımıza, üvey babanın taciz ettiği
kızımıza, Özgecan Aslan’a, Cansu
Kaya’ya ve daha birçok yüreği temiz
masum canlarımıza ses olmanın
vaktidir. Bunca cana, ruha, bedene
kıyanlara karşı durulmalı, hak ettikleri hukuki cezalar yok sayılmamalı,
indirimlere tabi tutulmamalıdır. Her
ananın gözünden dökülen yaşların
tek tek hesabı sorulmalıdır.
Ülkemizin kaybettiği güneşler adına…
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
61
YAĞMUR KABLAN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
İnsan Olabilmek
Bu ülkeye her gün artan eğitimsiz,
kendini geliştirememiş bir erkek
topluğu hâkim. Artık alışkanlık
haline gelmeye başladı haberlerde, sosyal medyada duyduğumuz
kadın çığlıkları. Bir süre sonra fark
ettiğimiz şey ise kurbanların sadece
isimlerinin değişmesi oysa buna
karşılık doğru dürüst ceza verilmeyen hatta neredeyse bunu yaptı
diye ödüllendirecek bir ceza sistemi.
Türkiye’de 2010-2015 yılları arasında
en az 1134 kadın erkekler tarafından
öldürüldü. Bu katillerin nedenleri ise
“aldatılma şüphesi, barışma isteğinin reddi, kadının ayrılma ya da boşanma isteği ve namus ya da töre”
bulunuyor. Peki bu kadınları öldüren
katil erkeklerden kaçının düzgün bir
cezayla cezalandırıldığını duydunuz? Buna rağmen ülkemizde kravat
taktı diye, şeytana uydum dediği
için iyi hal indirimi alan katil sayısı
hızla artıyor. Bu katillerin toplum
tarafından da destekleyicileri var
ayrıca mesela genel olarak kurbanı
suçlama gibi bir tavır da takınılıyor.
- Açık giyindi tahrik etti!
- Gece geç vakitte dışarda ne işi
vardı.?
Bu ve buna benzer tepkiler veren
insanlara belli sorular sorduğunuzda cevap veremeyip çaresizce size
saldırdıklarını görüyorsunuz. Bu
sorular neler mi? Mesela 3 yaşındaki
bir çocuğun dışarda oynarken tecavüze uğramasında çocuğun suçunu
ya da okula giden ve kendi öğretmeni tarafından tecavüze uğrayıp
bunu kaldıramayıp intihar eden 18
yaşındaki bir çocuğun suçunu sorduğunuzda verdikleri tepkilerdeki
değişimler gerçekten insani sınırları
zorlar nitelikte.
Failleri belli olan bu suçlarda
toplumun ve hatta ülkeyi yönetenlerin bile kurbanı suçladığı bu
62
ülkede kadın olmanın zorluklarını
anlatmaya çalışmayacağım. Bunu
anlamanız için bu çirkin tacizlere,
aşağılanmalara ve hatta tecavüze
maruz kalmanız gerekli. Bu kadının
adı Cansel olur, Özgecan olur, Türkan olur ve daha gerisi de eminim
gelecektir. Biz kadınlar arkamızdaki
gölgeden, ayak sesinden korkmaktan yorulduk. Biz kadınlar siparişi
getiren kuryeden korkmaktan
yorulduk. Bindiğimiz taksinin plakasını yakınlarımıza mesaj atmaktan
yorulduk. Biz kadınlar kapıda hiç o
evde yaşamayan bir erkek ayakkabısı bulundurmaktan yorulduk. Elimiz
telefonun acil butonunda gece
geç saatte koşar adım yürümekten
yorulduk. Her yeni tanıştığımız
erkeğe acaba bana zarar verir mi?
diye düşünmekten yorulduk. Biz
korkmaktan yorulduk. Bunun tek
suçlusu ise alacağı cezanın alacağı
zevkten daha az olduğunu düşünen
erkek zihniyetidir. Peki bu zihniyet
nasıl önlenir sorusunu sorarsanız
önce size nasıl önlenmez ve bulaşıcı
bir hastalık gibi nasıl artar sorusunun cevabını vereyim. Öncelikle
bizi yöneten insanlar bu zihniyette
olduğu sürece bu artış hızla yükselecek, bakın bu zihniyete birkaç örnek
vereyim.
Örneğin ;
Süleyman Demirci 9 Mart 2011’de
Facebook sayfasında şu özdeyişi
paylaşmıştı:
“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ise ya satılıktır ya
da kiralıktır.”
Dönemin Adalet Bakanı Cemil
Çiçek’in Yüksek Danışmanı, Çankaya Üniversitesi öğretim üyesi Prof.
Doğan Soyaslan 22 Ocak 2003’te
TBMM Adalet Komisyonu Alt
Komisyonu’nda gerçekleşen Yeni
TCK toplantısına katıldı. Tecavüzde
evlenme koşuluyla ceza indiriminin tasarıda kalması gerektiğini şu
ifadelerle savundu:
“Kimse, bakire olmayan biriyle evlenmek istemez. Türk toplumunda
tecavüze uğrayan kıza, ‘Madem
başına bu iş geldi, evlen’ derler.
Bu toplumda, kız kardeşini kaçırıp
tecavüz edeni, onunla evlenmezse
takır takır vuruyorlar. Bunun aksini söyleyen de sahtekârdır. Kaçıran
kişi ırzına geçtiği kızla evlenince
daha iyi olmuyor mu? Bekâreti
bozulduysa onunla evlenilmeli.
Evlenince de cezadan kurtulmalı.”
Örnekler çoğaltılabilir;
“Bir tane kız mıdır, kadın mıdır
bilemem.”
Tayyip Erdoğan / Dilşat Aktaş
hakkında…
“Kadına şiddet abartılıyor.”
Tayyip Erdoğan / Son 7 yılda
%1400 artan kadın cinayetleri
hakkında…
“Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum.”
Ayhan Sefer Üstün /Milletvekili,
İnsan Hakları Komisyonu Başkanı
“Tecavüze uğrayan doğursun,
gerekirse devlet bakar.”
Recep Akdağ / Bakan, Kürtaj
tartışmaları hakkında…
Bu ve bunun gibi birçok gizlenmeye
çalışan fakat bir yerden açık veren
geri ve eğitilmemiş erkek egemen
toplum zihniyeti sözlerini güya
bizim haklarımızı savunan ve biz
yöneten insanlardan duyduk.
Sanırım biraz anlatabiliyorum, bu
kadına karşı işlenen çirkin suçların
çözümü bence başta ailede ardından ülkede olmak üzere iyi bir
eğitim ile mümkün. İyi eğitilmiş
kadınlara saygı ve sevgi çerçevesinde yaklaşan kısacası İNSAN vasfına
uygun bireylerin artması dileğiyle.
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
Kadına
Yönelik
Şiddete
SON
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
63
Havva Altıntaş | Elif K. | Ayser K. | Şükran Aylar | T.K. | Leyla Damcı | Gülcan Damcı | Rabia Aydın | Zeliha Güvendik | Leyla K. | Gülhanım Özyer |
Nevin Kılıç | Feride Karadere | Meral Duran | Ersel Gül | Dursun Teker | Seda Camgöz | Değer Deniz | Güler Dursun | Fidan Kaya | Ş.Y. | Aslıhan
Zeynep Tahtacı | Eylem Mecit | Rabiye Akpınar | Yıldız Nazlı | Bağdat Böğür | Nurgül Er | Susen Terzi | Ayşe K. | Kıymet H. | İsmi Bilinmiyor | İlkay
Atmışkara | Sonçiçek Karacaağa | Sinem Şahin | Özlem Yener | İpek Bakımcı | Ahin Özkan | Yaşare Karakök | Fatma Ceniviz | Esra Gülyol | Yasemin
Sönmez | Ayça Tekin | Fatma Düz | Ülker Demirayak | Güllü Hassan | Ceylan Dağılı | Camila Kerimova | S.Ş. | Ümmühan Kara | Y.K | İsmi Bilinmiyor
| Güneş Kavlak | Neslihan Say | Ole Mahmut | Nargize Türkeova | Güller Durmuş | Ömür Alarçin | Fatma Duhan | E.F.G. | Filiz Kaymaz | Hacer Aladağ
| Ayşe Pınar | Dürdane Yüksel | Elif Duran | Neslihan Gönültaş | Güler Yıldırım | Ayfer Gökmen Demir | Menekşe Y. | Ayşe Güneş | Berrak Güneş |
Rebiha Bükçüoğlu | Serpil Erdoğan | Merve Kundakçı | Fatma Nur | Özlem Aydın | Canan Koçoğlu | Cansu Kaya | Arzu Köse | Şerife Şahin (Akkulak)
| Ayşe Şahin | Şeyda Şahin | Şeyma Şahin | Selvi Pektaş | Yasemin Örencik | Funda Altınbezer | Perihan G. | Sevim Tanışman | L.K. | Sevda Uysal |
Ayşe Şahin | Ayşe Atasayar | E.Y. | Satı Şimşek | Saadet Dündar | A.Ç. | Sevgi Pektaş | Melisa Kolpar | Rasime Koçbay | Feride Uslu | Gonca Özbulduk
| Sevda Yazgı | Filiz Yazgı | Yeşim Korkmaz | Nargiza Tairova | Maggie Badgo | Hacer Aladak | Demet Demirel | Zeynep Demirel | Neriman Aktarmacı
| Hürriyet B. | Öznur Bozan | Hatice Vanlı | Serap Atak | Leyla Salman | Bircan Çatal Toptaş | Nurcan Bıyıklı | Hayriye Suna | Hatice Topçu | Hadiya
Al Casım | Nurten Çelikbaş | Havva Boyacı | Medine Taşkın | Nuran Dutlu | İsmi Bilinmiyor | İsmi Bilinmiyor | Saniye Ulukaya | Kezban H. | Dudu
Çapar | Pınar Güneş | Z.O | Songül A. | Zübeyde A. | Fareset Çakır | Azime Erdoğmuş | Öznur Ocaklı | Özlem Durmuş | Mekkiye Özdemir | Nesrin
Özdemir | Duygu Özdemir | Özgecan Aslan | Meryem Yılmaz | Hanife Durmuş | Şule Tirimoğulları | Nazife Karlılar | Kübra Kart | Hüsne Aslan |
Nuriye Saçı | Sabiha Teskiricioğlu | Şule Cımbılaz | Türkan Alkaya | Şemsiye Budak | Şölen Doğan | Mehtap Özcan | Yeliz Özcan | Emine Küçük |
Emine Ünsal | Deniz Aktaş | Gülcan Oğuz | Ceylan Korkmaz | Yasemin Çakar | Fatma Ö. | Çiğdem Çeledir | Zehra Aydın | Aynur Özilban | Hilal Ünal
| Gülistan Çelik | Gülhan Kaygın | Serime Balık | Ayşe Işık | Ayşegül Bülbül | Hanım Çakmak | Leyla Avcı | Fatma Çoşkun | Özden K. | Pakize Açıkgöz
| Saadet İnal | Gönül Yardım | Kadriye Karaca | Asiye Çilingir | Gülşen Süzen | Merve İnce | Meral Engin | Tuba Arık | Meryam Artan | Gönül Yıldırım
| Firdevs Yılmaz | T.E. | Aysun Açıkgöz | Yüksel Ela D. | Nazmiye Akyol | Fatma Olcay | Nurten A. | Hediye Y. | Yasemin Çetiner | Büşra Çiftçi | Ayşegül
Kurtuluş | Nursel Ateş | Merve Ciblavi | Pınar Duru | Ayfer Şahin | Tuğba Arık | Alev Güven | Canan Göktaş | Fatma Geçitli | Betül Geçitli | Hatice
Alper Kavalcı | Sinem Ögelge | Senem Ögelge | Simge Ögelge | Özlem Yıldız | İsmi Bilinmiyor | Meltem K. | Gülay A. | Beyza Tahtacı | Meltem Özdaş
| Yeşim Yalçıntaş | Gülsenem Yuca | Şengül Ünlüyayla | Selma Yurdakul | Mukaddes Tüfekçi | Pervil Çetin | Servet D. | Sevilay Sülüntay | K.T. |
Mübarek Turan | Olga M. | Yadigar Taşdelen | Çiçek Mayalı | Sevda Başar | Gülay G. | Fatma Kayabaş | Gülnaz Kurt | Yankı Özkan Yıldırır | Hazel
Şimşek | Gönül Çiçek | Olga Vornikova | Zarsangh Faızı | Özge Gündoğan | Birgül Ergen | Hanime Aslan | A.E. | Aysel Filizfidanoğlu | Züleyha Kurt
| Selcan Milaslıoğlu | Özge B. | Easter Parker Sengir | Sevgi Dinçer | Dudu Babayiğit | Semam Şimşek | Emine C. | Meyaser Can | Emine Ay | Ayten
Demir | Tülay E. | Sevda Salyak | Hatice Otur | N.D. | Fatma Ç. | E.D. | Sevginaz Tığlı | Nahiye Kirmit | Emine Ebren | Çağla Joker | Hacire Göv | K.A. |
Elmas Öztürk | K.A. | Ümmühan Yılmaz | Rahşan Çetin | Sebiha A. | Zehra A. | Kader Erten | Hatice Dost | Şerife Şen | Nuray Yıldız | Nazan Şimşek |
Ladin Şimsek | Semiha K. | Fulya Bahçıvanoğlu Güney | Şeyda Ş. | Banu Kesler | Name Yıldırım | Zeynep Baysal | Kezban Akbalık | Asiye Ülkü
Korkmaz | Ester Parker | Türkan Ertaş | Sabiha İvenç | E.A | R.K.A | Remziye Eripek | Rukiye Özkaraalp | Hanife Filiz | Feride Köseoğlu | İrem Köroğlu
| Fevziye Saklar | Cennet Günana | Melek Çapan | Eda Çapan | Seda Çapan | Fatma Koçak | Burcu Akyol Çapar | Dilber Kılıç | Ayşe Topçu | Züleyha
Mıhçıoğlu | Yıldız Etiket | Tijen Demiralp | G.K | Özlem Aktepe | Dilek Aypar | Öznur K. | Banu Yaprak | Meryem Döş | Ferhinas Polat | Musaybe
Almousa | Cevale A. | Sevil Özden | Teyyibe Genç | Büşra Genç | Hasret G. | Yasemin Yalçın | Dilek Balsak | Şadiye Aslan | Sibel Kazankaya | Hülya
B. | Hatice D. | Adalet Kahraman | Dilek G. | Melek Ören | Rabia Benek | Nuriye T. | Şefika Söylemez | Fatma Balaban | Zeynep E. | İ.Y. | Muteber Polat
| Emine Baş | Hülya Tosun | Çiğdem Ç. | İsmi Bilinmiyor | Mehtap Ay | Şükriye Yılmaz | Kanat Abishevo | Kadriye Temel | Ayfer S. | İsmi Bilinmiyor |
Filiz Tosunoğlu | Nadia Aljendi | Selime G. | Aylin Conker Yayla | Luma Ahmed | Svetlana G. | Fatma Ünal | Şengül Özek | Nuray Atay | Aslı Bay |
Hediye Öztürk | Medihe A. | Çilem Çilli | Hülya İbrendi | Derya Çetin | Meryem K. | Nalan Emine Sadık | Rabia Doğan | Özlem Yıldırım | Meral Timdik
| Zehra Şimşek | Necla Çağdaşoğulları | Sevim Anarat | Ceyda Kayalar | Nazlı Şeker | Özgün Aslan | D.Ö | Gülnar Maldakhanova | Netice Oral |
Bahtışen Gürel | Hülya Çelik | Dilafruz Ashuralieva | Miyase Şahin | Elif Ş. | Canan U. | Zeliha Şule Demiray | Gülay Hamarat | Halime Yelmez |
Nezahat Yolcu | Nazmiye Çam | Fatma Şerban | Burcu Çiftçi | Ayşe Y. | Hatice Kaçmaz | Zahide Akgül | Jesica Nankabirwa | Nermin Tabak | B.İ |
Yazgülü Sarı | Saliha Tokat | Ayşe Güneş | Kader Bingöl | Fatma Karaca | Songül Kılıçaslan | B.T. | Eda Şahin | Neriman Y. | Yankı Duygu Bayrak |
Sultan Kaymaz | Elif Y. | Şeker Dikbıyık | İsmi Bilinmiyor | İsmi Bilinmiyor | Gülten A. | Gülseren C. | Ayşe Tuna | Mihriban Işıklı | Seliha Tokat | Huriye
Kara | Çingene Gül | Aysel Aydemir | Songül Aydemir | Zehra Tezcan | Aysel Ü. | Ayşe Atıcı | Corti Emel | Tuğba Demir | Emine Kuru | Gönül Aras |
Makbule Cengiz | Fatma Zaim | Ceylan Kahraman | İsmi Bilinmiyor | Nilay Pişkin | Elif Köse | Seda Taşman | Bahar Topal | Ayşe Polat | Melisa Hazal
Polat | Eylül Duru Polat | Ayşe Zorlu | Zehra Çoban | Saadet Hayırlı | Hülya Kaytan | Mahmure Karakule | Hülya Çadırcı | Melek Karataş | Dilber Kalaz
| İnci Avcı | Lorita Yıldız | Fadime Ser | İnci Ateş | Serra Yalnız | Tuğba Garan | Eda Okutgen | Filiz Ören | Fatma Uğuz | Firdevs Vanlı | Emine Börü |
Ayşe Hakan | K.B. | Hatice Uysal | Dilara Münevver Yeşiltepe | Erguvan Karoğlu | Zehra Demir | Ayfer Ataç | Havva K. | Nazlı Mercan | Duriye Atağan
| Havide S. | Faize K. | Emine Karataş | Revzen Andaç | Fatma Aydoğdu | Aslı Ç. | Evrim Aktuğ | Fatma A. | Revzet A. | Hanife Aktaş | Şeyma Şentürk
| Necla Aslan | Melek Yalçın | Serpil Erfındık | Cemile Torbalı | Burçin S. | Yüksel Nohut | Ayşe Bulut | Halime Özdoğan | Esma Ekinci | Nebiye Katırcı
| Fatma Sezer | Hanife D. | Ebru Erenler | Ayşe Çelebi | Dora Özer | Hatice Palta | Gülşah Özdemircioğlu | Ruzkat Alkan | Sevgi Arslan | Cüziyete
Dünen | İsmi Bilinmiyor | Songül Yılmaz | İ.L | Gaye | Nurgül Erbaş | Afaf A. | Muazzez Mutlu | Y.A | Hülya Ürün | Fatma Okumuş | Makbule Güneşler
| Melisa Sert | Fatma Dugar | Serap Fırat | Seher Çelik | Beyaz Bal | Hediye Atay | Yasemin Yüksel | Eda Aydın | Ayten Öcel | Zeliha Çıkmaz | Sefariya
Ateş | Seda (B.Ü) | Elif Çakmak | Meliha Sert | Şennur Yarar | Şükriye Karakuş | Dudu B. | Dürdane Bozkuş | Nesrin Dayangençsevim | Fatma Demir
| Ebru Temiz | Emine İnceyol | Nimet Çağan | Nurgül E. | Metanet Bağoğlu | Şenay Turan | Kezban Doğan | Gülşah Sarcan | Nermin Şen | Zeliha
Çakılkaya | İmran Kahya | Fatma Aykanlı | Serpil Topbaş | Fevziye Melek Duman | Mehtap Civelek | Medine Özkan | Yasemin Kadı | Fatma Mercan
| Sarai Sierra | Gülşen Yavuz | Nurcan Dönmez | Fatma Balcı | Hülya Ege | Münire Balı | Hülya Aydın | Fatma Atagün | Şule Seçil Tengir | Hürrem
Babaoğlan | Deniz Binen | Gönül Dilekçi | Fethiye Gökçen | Gülay Irmak | Emel Erongan | Adviye Genç | Emire Şendir | Betül Koçak | Şerife Uysal
| Zahide Çarıklı | Hanife Telli | Selvinaz Şahin | Ayşe Şahin | Damla Ay | Leyla Ö. | Ayşe Günay | D.L | Berna Özdemir | Merve Dağlı | Ayşe Acar | Fatma
İsoğlu | Gülcan Çelen | Sebahat S. | Elena Suruç | Birgül Baykara | Sunay Özcan | Beyhan D. | Ümit Zehra Aydar | Birgül Dilek | Kıymet Demir | Pınar
Yolver | Dilek Duyuş | Fatma Topak | Hatice Sarıkaya | Hatice Çıvkınoğlu | Şahide Güler | Yeliz Tek | Ferda Kahya | Gülcan Zengin | Meryem Köseci
| Selma Alasırt | Naime K. | Canan Çömlek | Habibe Çimen | Gülşen Ertuğrul | Nebahat Özyağan | Perihan Deler | Sevtap Elmas | Esra K. | Sibel
Özkişi | Figen Özaslan | Türkan S. | Sevim Kahyaoğlu | Nazlı Aydın | Şengül Yarar | Gülistan Aksay | Emine Demirci | Mevzüne Can | Pınar Şahin |
Zeynep Çoban | Gönül Aksu | Sabiha Uğuz | Dilan Doğan | Güldane Koçak | Muhterem Göçmen | Hatice Kaçan | Zübeyde Ediz | Kadriye Menkeş
| Nazmiye Sönmez | Fatma İkibaş | Yasemin Yanbak | Özlem Akdağ | Songül Polat | Esra Yalçın | Çilem Hülya Berkil | Nilüfer Türkoğlu | Nazliye
Sincar | Karin Sucu | T.Ş | Aslı Demir | Cemile Zengin | Kübra Kalaycı | Yasemin Demir | Özlem Gözükmez | Hadice Bozan | M.K | Kader A. | Zeliha Ş.
| Caterina Anna Bury | Gizem Tunç | Funda Ercan | Mai Kuriharac | Sedef Berberoğlu | Semra Aydın | Canan Tanış | Özlem Taşoğlu | Elif Muhammet
| Emine Fırat | İnci Beyaz | Ayten Sönmez | Zeliha Meral | Amine Talvar | Tevrat Ateşal | Bedia Ateşal | Gülbeyaz Özcan | Ayşe Acar | Emine Üçkaç |
Sevim Gündoğdu | Sinem Çalışkan | Neslihan Kutlu | Emine Biçer | Leyla Berk | Yüksel Erdoğan | Sanem Kulan | Emeti E. | Sevda Yılmaz | Gülbeyaz
Öztürk | Nuray Çelik | Raziye Buruk | Zeynep Taş | Sülbiye T. | Güllücan Özbir | Dilan Kaya | Rojda Kaya | Hayriye Tan | Fatma Brimond | Ayfer
Adıyeke | Songül Malçok | Sevtap Pala | Zeynep D. | Semra Ok | Ebru Bilik |
2
0
1
3
2
0
1
4
2
0
1
5
2
0
1
6
227
286
290
2
SON
64
genç-İMO BÜLTEN 2016 / SAYI: 9
genç-İMO Nedir?
genç-İMO TMMOB tarihini ve ilkelerini benimseyerek hareket eder. gençİMO öğrencilerin; akademik, sosyal ve kültürel sorunlarına demokratik ve
bilimsel üniversite ekseninde çözüm üretmeyi amaçlar. Bu yolda öğrenci
üyelerin meslek adalarını tanımalarını ve oda faaliyetleri içinde yer almalarını
sağlamaya çalışır.
genç-İMO ‘ nun Yapısı ve İşleyişi Nasıldır?
genç-İMO’nun işleyişi ve organları 27 Nisan 2007 yılında yayınlanan İMO
Öğrenci Üye Yönetmeliğine göre düzenlenir. genç-İMO’da üniversitesınıf temsilcileri seçimi her akademik yılın ilk ayında İMO Şubelerinde
gerçekleştirilir. Öğrenci Konseyi seçimleri, sınıf ve üniversite temsilcilerinin
oluşturduğu Öğrenci Meclisi’nde yapılır. genç-İMO çalışmaları merkezde; Oda
merkezi ile koordineli olarak Öğrenci Konseyi ile şubede ve üniversitelerde;
şubeler ile koordineli olarak Şube Öğrenci Kurulu, Üniversite ve Sınıf
Temsilciliği ile yürütülür.
İMO Öğrenci Meclisi: Türkiye’deki tüm üniversite ve sınıf temsilcileri
Ankara’da toplanarak genel kurulu ve İMO Öğrenci Konsey seçimini
gerçekleştirir.
İMO Öğrenci Konseyi: Meclis tarafından seçilerek bir yıl boyunca şubelerin
tüm faaliyetlerinden sorumlu olur ve oda merkezi ile ilişkileri kurar.
Şube Öğrenci Kurulu: Şubenin etkinlik alanında bulunan üniversite
temsilcilerinden oluşur. Eğer bir üniversite var ise sınıf temsilcileri ve
üniversite temsilcisinden oluşur. Üniversiteler arası koordinasyonu sağlar
şube çalışmalarını örgütler.
Üniversite Temsilcisi: Sınıf Temsilcilerinin koordinasyonundan ve
çalışmalarından sorumludur.
Sınıf Temsilcisi: Sınıf arkadaşlarına etkinlikleri duyurarak onların etkinliklere
örgütlü bir şekilde katılmasını sağlar.
Dokuzuncu
Ögrenci
Meclisi
5-6 Mart 2016
Antalya
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
NecaƟbey Cad. No: 57, Kızılay / Ankara
Tel: 0.312.294 30 00 - Faks: 294 30 88
E-posta: [email protected] - www.imo.org.tr

Benzer belgeler