SARAI LATINInew.indd

Transkript

SARAI LATINInew.indd
9
Sakarya Meydan Muharebesi
Türk Milleti için bir ölüm kalım
savaşı olmuştur. Bu muharebe
ile Türk ordularının taktik geri
çekilme manevrası sona ermiş;
stratejik savunma konsepti kabul
edilmiştir.
Yunanlılar, Kütahya-Eskişehir
Muharebelerini kazandıktan sonra, Yunanlıların bu başarılarından
bahseden İngiliz Başbakanı Lloyd
George: “Milli Türk Kuvvetlerini
yenmiş bulunan Yunanistan’ın
Sevr Antlaşması esaslarıyla
yetinemeyeceği” şeklinde ileri
sürdüğü büyük vaatlerle Yunanistan’ı barışa değil taarruza teşvik
etmiştir.
Yunan Genelkurmayı, Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden
(10-24 Temmuz 1921) sonra, Sakarya’nın doğusuna çekilen Türk
ordusuna son darbeyi indirmek
amacıyla hazırlıklarını tamamlayıp harekete geçmiştir. Bu arada
Türk ordusu da kesin sonuçlu bir
meydan savaşı için tüm birliklerini
başarılı bir geri çekilme planıyla
Sakarya’nın doğusuna çekerek
100 km. genişliğindeki bir cephe
hattında toplamıştır.
Yunanlıların bu düşünce ve
faaliyetleri karşısında Mustafa
Kemal Paşa, 5 Ağustos 1921’de
TBMM Hükümeti tarafından kabul
edilen 144 sayılı kanunla ve geniş
yetkilerle üç ay süre ile Türk ordusunun sorumluluğunu üstüne alarak Başkomutanlık görevine getirilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, bu
yetkilere dayanarak 7-8 Ağustos
1921’de “Tekalif-i Milliye Emirleri”ni yayınlayarak orduyu personel,
silah ve araç - gereç bakımından
güçlendirmeye çalışmıştır.
Harekât yapılan bölgenin
arazi yapısı; Kuzey Anadolu
kenar dağları; batıda İç Anadolu
batı eşiği; güneyde Batı ve Orta
Toroslar, doğuda Kızılırmakla
çevrelenmiştir. Harekât bölgesinde Sakarya Nehrinin kolları ile,
Ankara Çayı ve Ilıcaözü deresinin
açmış olduğu vadi ve çöküntüler,
yapılacak harekâtın cinsini belirlemede önemli rol oynamıştır.
Sakarya Meydan Muharebesi
Türk Ordusu için bir yokluk ve
yoksulluk savaşı olmuştur. Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden
sonra, insan gücünün 1/2’ini,
silah gücünün de 1/10’unu kaybetmiş olan Batı Cephesi Komutanlığı, birliklerine 18 Temmuz
1921 tarihinde Sakarya Nehrinin
gerisine çekilme emrini vermiştir.
Başkomutan; Mustafa Kemal
Paşa, Genelkurmay Başkanı;
Fevzi Paşa’dır ve Başkomutanlık karargâhı Ankara’dadır. Batı
Cephesi Komutanlığı, Yunan
taarruzuna karşı, kuvvetlerini
Sakarya Nehri doğusunda yedi
grup (kolordu) halinde konuşlandırmıştır. Batı Cephesi komutanı
Tümgeneral İsmet (İnönü)’dir ve
karargâh merkezi Ankara-Polatlı
arasında yer alan Alagöz’dedir.
Yunan kuvvetleri 16 tümenden oluşan beş kolordu ve bir
süvari tugayından kurulmuştur.
Bu kolordulardan üçü Anadolu’da
bulunmaktadır.
13 Ağustos’ta ileri harekâta geçen Yunan Ordusu sıklet
merkezi Sakarya mevziinin güney
kanadına yönelmiş olarak ve
kuşatıcı bir tertiple taarruza geç-
Sayı:56 - 15 Ekim 2011
Sakarya Meydan Muharebesi
( 23 Ağustos -13 Eylül 1921 )
miştir. Yaklaşık olarak 100 km.lik
bir cephede başlayan bu kanlı
boğuşma, tarihin önemli meydan
muharebelerindendir. Düşmanın
üstün kuvvet ve silahlarla yaptığı
taarruzlarda Sakarya mevziinde yer yer çekilmeler olmuştur.
Muharebeler o kadar kanlı oluyordu ki bazı alaylar mevcutlarının
büyük kısmını ve subaylarını
kaybediyordu. İşte bu sıralarda
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Batı Cephesi birliklerine şu meşhur emrini yayınladı: “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.
O satıh bütün vatandır. Vatanın
her karış toprağı vatandaşın kanı
ile ıslanmadıkça terk olunamaz...”
Gerçekten de geri çekilmek zorunda kalan bir birlik, ilk tutunabildiği yerde duruyor, yeniden boğuşuyor ve mevzii savunmak çabası
içinde son nefesini veriyordu.
Açılan her gediği kapatmak için
70 km.yi bulan cebri yürüyüşlerle,
birlik kaydırmaları yapılıyor, her
gelen birlik ertesi sabah çelikten
bir kale halinde düşman karşısına
çıkıyor, vuruşuyor, şehit oluyor,
fakat vatan savunuluyordu.
Düşman, Türk kuvvetlerini
23-30 Ağustos günleri arasında
bütün zorlamalarına rağmen
kuşatıp imha edemeyince kuvvetlerinin büyük kısmıyla Türk
cephesini merkezden Haymana
istikametinde yarmak istemiştir. 6
Eylül’e kadar da bunun için uğraşmış fakat etten bir Türk duvarına
çarpmıştır. Bundan sonra bulunduğu hatlarda savunarak kalmaya
karar vermiş ancak, 10 Eylül’de
başlatılan genel karşı taarruzla
buna da mani olunmuştur.
Yunan kuvvetleri için yapılacak tek şey kalmıştır. Kaçmak,
DİZGİ
ROMAN BEKİR
Onlar da öyle yapmıştır. 13
Eylül’e kadar Sakarya nehrinin
doğusunda tek Yunan askeri kalmamıştır. 22 gün geceli gündüzlü
süren Sakarya Meydan Muharebesi Türk’ün zaferi ile sonuçlanmıştır.
Askerî Sonuçlar:
Sakarya Zaferi’yle inisiyatif
Türk ordusuna geçmiştir. Sakarya
Muharebeleri, Türk ordusunun
moralini ne kadar yükseltmiş ise,
Yunan ordusunun moralini de o
derece kırmıştır.
Önce Sakarya doğusu, sonra
da Afyon-Eskişehir hattına kadar
olan vatan parçası Yunanlılardan
temizlenmiştir.
Sakarya Meydan Muharebesi
sonucu, askeri harekât yön değiştirmiştir. Sakarya Muharebesi
sonuna kadar stratejik savunma
yapılırken, Sakarya’dan sonra
stratejik taarruza dönüş olmuştur.
Muharebe sonunda Yunan ordusu
stratejik saldırı yapma gücünü
yitirmiştir.
Sakarya Zaferi, Büyük Taarruz
(26 Ağustos 1922) ve Başkomutanlık Muharebesi (30 Ağustos
1922) için gerekli olan hazırlıkların yapılmasına zaman kazandırmıştır.
Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun
zayiatı; 5713 şehit, 18.480 yaralı,
828 esir ve 14.268 kayıp olmak
üzere toplam 49.289’dur. Yunan
ordusunun zayiatı ise; 3758 ölü,
18.955 yaralı, 354 kayıp olmak
üzere toplam 23.007’dir. Sakarya Meydan Muharebesinde çok
fazla subay kaybı olduğu için bu
Muharebeye “Subay Muharebesi”
adı da verilmiştir. ATATÜRK’de bu
muharebe için “Sakarya Melha-
saray
me-i Kübrası” yani kan gölü, kan
kalmıştır.
deryası demiştir.
Siyasî Sonuçlar:
Başkomutan Mustafa KeSakarya Zaferi’nden kısa bir
mal (ATATÜRK),
süre sonra, 13 Ekim 1921 günü
Sakarya Meydan Muharebesini
Sovyetlerin aracılığıyla Ankara
Nutuk’ta Şöyle Anlatır:
Hükümeti ile Güney Kafkas Cum“... 12 Ağustos 1921 günü,
huriyetleri arasında Kars AntGenelkurmay Başkanı Fevzi
laşması imzalanmıştır. Böylece
Paşa Hazretleriyle birlikte PolatTürkiye’nin doğu sınırı kesinlikle
lı’ya cephe karargâhına gittim.
güvenlik altına alınmıştır.
Düşman ordusunun cepFransa, Sakarya Zaferi’nden
hemize yüklenerek sol kanadısonra bekle-gör tutumunu bıraka- mızdan kuşatacağı yargısına
rak İtilaf devletlerinden kopmuş
varmıştık. Bu görüşe dayanarak
ve TBMM Hükümeti ile 20 Ekim
tam bir cesaretle gerekli tedbirle1921’de Ankara Antlaşması’nı im- ri aldırdım ve yapılacak hazırlıkzalamıştır. Bu antlaşma ile Fransa ları yaptırdım. Olaylar görüşümütarafından TBMM Hükümeti ve
zü doğruladı. Düşman ordusu,
Hatay-İskenderun dışında bugün- 23 Ağustos 1921’de ciddi olarak
kü güney sınırımız tanınmıştır.
cephemize doğru ilerlemeye
Güney Cephesi güvenlik altına
başladı ve taarruza geçti. Birçok
alındığından oradaki Türk birlikleri kanlı, bunalımlı safhalar ve dalde Batı Cephesi’ne kaydırılmıştır. galar oldu. Düşman ordusunun
Batı Anadolu’daki Yunan
üstün grupları, savunma hattımıegemenliğini hiç bir zaman kabul- zın birçok parçalarını kırdılar. Bu
lenemeyen İtalyanlar ise, Sakarya ilerleyen düşman birliklerinin karZaferi’nden sonra Güney Ege ve
şısına kuvvetlerimizi yetiştirdik.
Akdeniz bölgelerinde tutunamaMeydan muharebesi yüz
yacaklarını anlamışlar ve 1921 yılı kilometrelik cephe üzerinde
sonuna kadar işgal ettikleri yerleri oluyordu. Sol kanadımız, Anboşaltmışlardır.
kara’nın elli kilometre güneyine
Sakarya Zaferi İngiltere’yi de
kadar çekilmişti. Ordumuzun
Ankara’yı tanımaya zorlamış ve
yönü batıya iken güneye döndü.
23 Ekim 1921 günü “Tutsakların
Arkası Ankara’ya iken kuzeye
Serbest Bırakılması Antlaşması”
çevrildi. Cephenin yönü değiştiyapılmıştır.
rilmiş oldu. Bunda hiçbir sakınca
İtilaf devletleriyle yapılan bu
görmedik. Savunma hatlarımız
siyasi anlaşmalar Sevr Antlaşma- kısım kısım kırılıyordu. Fakat
sı’nın geçerliliğini yitirmesi sonukırılan her kısmın yerine en
cunu doğurmuştur.
yakın bir yerde hemen yeni
1683’de Viyana önlerinde
bir savunma hattı kuruluyorbaşlayan Türk bozgunu, Haçlı dü- du. Savunma hattına çok ümit
şüncesini ve gücünü Sakarya’da
bağlamak ve onun kırılmasıyla,
kırmıştır. Türk ordusunun Sakarya ordunun büyüklüğü ölçüsünde
Meydan Muharebesi’ni kazançok gerilere çekilmek gerektiği
ması, Yunan dış politikalarında
teorisini çürütmek için memleket
da köklü değişikliklere neden
savunmasını başka türlü ifade
olmuştur. Sakarya’dan sonra,
etmeyi ve bu ifademde direnerek
Yunanlıların “Ankara’nın alınması” şiddet göstermeyi yararlı ve etkili
ve “Büyük Bizansın kurulması”
buldum. Dedim ki:
gibi düşleri Sakarya’nın bulanık
Savunma hattı yoktur, sasularına gömülecektir. Hatta, Batı vunma sathı vardır. O satıh
Anadolu’daki isteklerini bile unutbütün vatandır. Vatanın her
muş görünüp, bu kez yerli RumIa- karış toprağı vatandaşın kanıyla
rın kuracağı bağımsız bir “İyonya
ıslanmadıkça terk olunamaz.
Devleti” görüşüne ağırlık vereOnun için küçük büyük her birlik
cekler, Avrupa’da da bu görüşe
bulunduğu mevziden atılabilir.
destek sağlamak isteyeceklerdir.
Fakat küçük büyük her birlik,
Sakarya Muharebelerinde
ilk durabildiği noktada yeniden
Malıköy ve Malıköy Demiryolu
düşmana cephe kurup savaşa
İstasyonu; mühimmat deposu,
devam eder. Yanındaki birliğin
lojistik, ikmal sağlayan indirme ve çekilmeye mecbur olduğunu
bindirme istasyonu, hayvan reviri, gören birlikler ona tâbi olamaz.
istasyon yakınındaki bir alan da
Bulunduğu mevzide sonuna kahava üssü olarak kullanılmıştır.
dar dayanmaya ve karşı koymaAyrıca Malıköy’de nokta komutan- ya mecburdur.
lığı tesis edilmiş, yaralı ve hasta
SAKARYA MARŞI
sevkini sağlayan komisyon kurulHürmet sana ey şan dolu
muş, hastaların yararlanabilmesi
sancağım
için bir çay evi (Mehmetçik GaziBaştan başa arza hakim ol
nosu benzeri) yapılmıştır.
şanım
Malıköy Tren İstasyonunun
Türk Ordusu, Türk Ordusu
restorasyonunun yapılarak müze
sayende
haline getirilmesi ve MSB tip
Sakarya’da kurtuldu şan
projesine göre şehitlik yapılması
otağım
planlanmış ve bu amaçla bir çalışDünyalara bedeldir mah
ma başlatılmıştır.
cemalin
Allah’ıma emanettir Kemal’im
Kurtuluş savaşında Türk orO sevimli yüzün asla solmadusu Sakarya hattına çekilirken,
sın
Başkomutan Mustafa Kemal’in
Hiçbir vakit kalbin yasla
karargâhı ile Batı Cephesi Kodolmasın
mutanlığı karargâhı 1921 yılınEy mert asker durma ileri
da Alagöz’deki Çiftlik binasına
Vatanında bir tek düşman
yerleşmiştir. Mustafa Kemal, bu
kalmasın
iki katlı çiftlik evine yerleşerek
Dünyalara bedeldir mah
savaşı buradan yönetmiş ve 9
cemalin
Eylül 1921 tarihine kadar burada
Allah’ıma emanettir Kemal’im
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşğal Caddesi
10
saray
Sayı:56 - 15 Ekim 2011
Saçkıran Tedavisi
Hazırlayan: Sevcan
Kasapoğlu- Serdarlı
Lokal saç dökülmesi nedenleri ve
Tedavi Yöntemleri ?
Saçkıran saçlı deride, kas, kirpik
ve vücudun tüyle kaplı bölgelerinde kıl kaybı yapan bir hastalıktır. En sık saçlı deride görülür.
Saçlı deride yama veya bozuk
para şeklinde saçsız kalmış
alanlar görülür. Bu saçsız alanlar
bir tane veya çok sayıda olabilir.
Saçkıran hastalığında nadiren
tüm saçlı deride kıl kaybı olabilir.
Hatta hastalık tüm vücuttaki tüylerin dökülmesi şeklinde görülebilir.
Saçkıran en sık çocuk ve genç
erişkinlerde görülür. Hastaların
%60’i 20 yaş altındadır. Saçkıran
hastalığında %10-30 oranında
aile öyküsü bulunabilir.
Saçkıran hastalğının nedeni
bilinmemektedir. Ancak stresin
saçkıranda önemli rol oynadığı
düşünülmektedir. Saçkıran hastalarında tiroit problemleri yani
guatr ve kansızlık sıklıkla görülebilmektedir. Ancak bu hastalıklar
saçkıranın nedeni değil ,şiddetlendiren faktörlerdir.
Saçkıranın hastalık seyri genellikle iyileşme ile sonuçlanır. Saçkıran hastalığı ortaya çıktıktan
sonra %30 hastada 6 ay içinde
iyileşme olabilir. 1 yıl içinde ise
%50 oranında iyileşme görülebilir.
Erken yaşta başlayan ve yaygın
saç dökülmesi olan hastalarda
saçkıran hastalığının iyileşmesi
diğer hastalara göre daha güç
olabilir.
Saçkıran hastalarının %10-20’
sinde tırnak bozuklukları görülebilir. Tırnak kalınlasması, tırnak
yüzeyinde çukurcuk ve çizgiler
başlıca tırnak bozuklularıdır. Saçkıranda tırnak bozuklukları hastalığın seyrinin şiddetli olacağının
bir bulgusudur.
Saçkıran hastalarında rutin
yapılan laboratuar testleri yoktur.
Ancak özellikle çocuklarda tiroit
testleri yapılmalıdır.
SAÇKIRAN TEDAVISI
TOPIKAL (DERIYE SÜRÜLEREK UYGULANAN) KORTIKOSTEROIDLER:
Kortizonlu krem ve losyonlar te-
davi başlangıcında kullanılabilir.
Genellikle hafif vakalarda tedaviye yanıt alınır.
INTRALEZYONER KORTIKOSTEROIDLER:
Saç kaybı olan bölgeye belli
oranlarda, çok ince uçlu iğnelerle
saçlı deri içine kortizon enjekte
edilir. Çok yaygın saç dökülmesi
olmayan hastalarda, bu tedavi şekliyle çok güzel sonuçlar
alınabilir.
SISTEMIK KORTIKOSTEROIDLER:
Şiddetli vakalarda ağız yoluyla
veya iğne olarak kortizonlu ilaçlar
kullanılır. Kısa süreli kullanılması
gereklidir. Uzun süreli kullanımlar
sonrası saçkıran hastalığının tekrarı sık olarak görülür. Ayrıca kortizonun yan etkileri ile karşılaşılabilir.
TOPIKAL ANTRALIN:
Antralin maddesi belli oranlarda
pomat şeklinde deriye uygulanır.
Deriyi tahriş ederek ve bilmediği-
miz mekanizmalarla etkili olmaktadır. Kumasları mor renge boyayabileceği için kullanırken kıyafet ve
çarsaflara dikkat edilmelidir
TOPIKAL MINOXIDIL:
Saç dökülmesi tedavisinde yaygın
kullanılan %5 minoxidil, saçkıran
hastalığında faydalı bulunmustur.
Diğer tedavilerle birlikte kullanılmaktadır.
TOPIKAL IMMUNOTERAPI:
PSORALENLI ULTRAVIYOLE
TEDAVISI (PUVA):
Ultraviyole A ışınları, psoralen
maddesi içilerek veya saçkıran
bölgesine sürülerek hastalıkı bölgeye uygulanır. Diğer tedavilerden
yanıt alınamamış hastalarda tercih
edilen bir tedavi yöntemidir.
TOPIKAL PIMECROLISMUS,
TACROLIMUS:
Saçkıran tedavisinde yeni denenmeye başlamış ilaçlardır. Tedaviden başarılı sonuçlar alınabilmektedir.
gerektiğini söyledi. Sporun, bazı
noktalara dikkat edilmesi duru-
munda caiz olduğunu ifade eden
Sefa hoca, spor yaparken kıyafete
dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Sporun insanı cemaat nazmından
alıkoymaması gerektiğini belirten
Sefa hoca şöyle konuştu: “Futbol
oynuyoruz diye namaz ve zikirden
alıkoyulmamalıyız. Bazı çalıştırıcılar veya kulüp başkanları oyuncularından oruç tutmamalarını istiyor.
Bu da büyük bir günahtır. Futbol
için yüce Allah’ın emirlerine karşı
çıkmamalıyız”.
Din adamlarının spora bakışı
ve İslam dininin bu konudaki
emirleriyle ilgili tartışmalarına
Molla Seyit Muhammet de katılıyor. Efendimizin “Kavi (güçlü, kuvvetli)Müslüman, Allah
katında, zayıf Müslüman’dan
daha hayırlı ve daha sevgilidir”
hadisini aktararak konuşmasına başlayan din adamı Seyit
Muhammet, sporun önemini
Efendimizin: “Çocuklarınıza ata
binmeyi, ok atmayı, yüzmeyi
öğretin” hadisine vurgu yaparak
hatırlatıyor.
Çoğu din adamlarının spor yaptığını ifade eden Seyit Muhammet, kendisi de spor yaptığını
söyledi. Doktorların namazın en
iyi spor olduğu yönündeki tespitlerini aktaran din adamı Seyit
Muhammet, orucun insana hem
bedeni hem de psikolojik olarak
fayda sağladığını hatırlattı.
Bazı din adamlarının futbol
takımları bulunduğunu ifade
eden Seyit Muhammet, “Efendimiz 50 yaşındayken koşuda
kimse kendisini yenemezdi”
diye konuştu. Seyit Muhammet,
insana psikolojik olarak zarar
veren sporun haram olduğunu
hatırlattı.
Hacı Hüseyin Camii imamı Molla
Cercis hoca ise, insana bedenen
fayda sağladığı sürece her spor dalının caiz olduğunu ifade etti. Futbol
izlediğini ifade eden Cercis hoca,
müsabakalarda haremlik selamlığın
göz önünde bulundurulması gerektiğini de sözlerine ekledi.
İslam’da spor yapmak caizdir
Karzan Hevleri-Saray
Şu günlerde spor, özellikle de futbol tüm dünyada kitleleri peşinden
koşturmaya devam ediyor. Bunların arasında tabi ki din adamları da
bulunuyor.
Molla Fuat adlı hoca, sporun
İslam’da haram olmadığını, kendilerinin de spor yapmayı sevdiklerini söyledi. Sahabe zamanında
ata binme ve ok atma sporunun
önem kazandığını ifade eden Fuat
hoca, ancak bugün tüm dünyayı peşinden koşturan futbolun o
devirlerde oynanmadığına dikkat
çekti. Sporun dinen caiz olduğunu
belirten Fuat hoca, ancak oynarken
giyilecek kıyafete dikkat edilmesi
gerektiğini söyledi. Fuat hoca, spor
kıyafetinin bedeni ayak bileklerine
kadar örtmesi gerektiğinin altını
çizdi.
Futbol, boks ve diğer spor müsabakalarını da takip ettiğini ifade
eden Fuat hoca, hiçbir takımı
tutmadığını söyledi.
Molla Mahmut Camii imamı Molla
Seyit Sefa hoca sporun insanları
dini vecibelerinden alıkoymaması
Türkmen İmadettin Zengi Öğrenci Sevgil Dilşat okullar
Lisesi, Erbil okullar arası futarası masa tenisinde
bol şampiyonasına katılacak
Erbil birincisi oldu
Haber-Saray
Foto: İsmail Rauf
Türkmen İmadettin Zengi Lisesi, Erbil Okullar
Arası Futbol Şampiyonası’na hazırlanıyor. Erbil
Eğitim Müdürlüğü İzcilik
Faaliyetleri Bölümü’nün
düzenlediği şampiyonaya katılmaya hazırlanan
İmadettin Zengi Lisesi
iyi sonuçlar elde etmeye
çalışacak.
İmadettin Zengi Lisesi’nin
spor öğretmeni Yaşar Hazım Şakir, okullar başlar
başlamaz takıma futbolcu
seçtiklerini söyledi. Her
gün idman yaptıklarını
ifade eden Şakir, okulun
müdürünü ve öğrencilerini kendilerini destekleme-
ye çağırdı.
Şampiyonada iyi sonuçlar elde etmeye çalıştıklarını dile getiren Şakir,
takım olarak hiçbir sorunla karşı karşıya kalmadıklarını söyledi.
Spor öğretmeni Şakir,
şampiyonaya katılan
takımların iyi seviyede
olduklarını kaydetti.
Türkmen okulu, Erbil okullar arası masa
tenisi müsabakasında büyük bir başarı elde
etti.
Erbil okullar arası masa tenisi müsabakasına katılan Türkmen Atabek Kız Ortaokulu
büyük bir başarıya imza atarak birinci
oldu. Okulu temsil eden yedinci sınıf öğrencisi Sevgil Dilşat rakiplerini birer birer
devirerek birinci oldu.
Oynadığı üç karşılaşmanın hepsini
kazanan Türkmen kızı Sevgil Dilşat,
kendisine, spor öğretmenine ve okuluna üç kupa kazandırmayı başardı.
Türkmen Atabek Kız Ortaokulu’nun bu
gibi büyük başarılarının devam etmesini temenni ediyoruz.
Atabek’in spor
öğretmeni de
ödüllendirildi
11
Sayı:56 - 15 Ekim 2011
saray
Şarkıcı Serdar İhsan’dan yeni
bir albüm daha
Saray-Özel
Türkmen ses sanatçı Serdar İhsan,
10 eserlik bir şarkı albümü üzerinde
çalıştığını söyledi. Gazetemize konuşan İhsan, albümü önümüzdeki
yıl piyasaya çıkaracağını kaydetti.
Albümün 6 şarkısının tamamlandığını ifade eden şarkıcı Serdar İhsan, albümün adının ‘Neden menden ayrı düştü’ olduğunu söyledi.
Albümünde yer alan şarkı sözlerinin
Hüsam Hasret, Esat Erbil ve İmat
Neccar’a, bestelerin ise Yunus
Tütüncü ve Mağdit Şeyhoğlu’na ait
olduğunu söyleyen İhsan, bir şarkıyı da kendisinin bestelediğini dile
Rapor: Seyit
Fahrettin
Erbilli
getirdi. Albüm için Türkmen Kültür
ve Sanat Genel Müdürlüğü’nden
yardım istediğini ifade etti. Müdürlüğün kendisine ve diğer sanatçılara
yardım eli uzattığı için Müdür Ümit
Halife ve Müzisyen Cemal Osman’a
teşekkür eden İhsan, yeni albümle
birlikte üç albüme imza atmış olacağını söyledi.
Dağınık olduğu için tüm şarkılarını
bir albümde toplayamadığını belirten Türkmen ses sanatçısı Serdar
İhsan, yurt içi ve yurtdışında birçok
festivalde yer aldığını kaydetti.
Nerede olursa olsun tüm törenlere
katılmaya hazır olduğunun altını
çizen İhsan, Türkiye’de düzenlenmesi beklenen
bir festivale de
katılacağını vurguladı.
Kerkük’teki anormal durum sanat
hareketini de olumsuz etkiliyor
Türkmen makam usulleri, geçen
hafta yapılan seminerde enine boyuna tartışıldı. Türkmen Sanat
ve Kültür Genel Müdürlüğü tarafından 28 Eylül
günü Erbil’in Çarçıra
otelinde düzenlenen
seminere Türkmen
ses sanatçılarının
yanı sıra yetkililer
de katıldı.
Seminere katılan
ses sanatçısı ve
makam ustası Ahmet Necip, Kerkük’teki makam
değerlendirme
komitesinde
torpile başvurulduğunu söyledi.
Makamın, hayatında özel bir yeri
olduğunu ifade eden Türkmen ses
sanatçısı Ahmet Necip, çocukluğundan beri makam okuduğunu söyledi.
Kerkük’teki emniyet açısından gergin
durumun sanat hareketini de olumsuz etkilediğini kaydeden Necip, Erbil’deki istikrarlı durumun ve huzurun
Kerkük’e de yansımasını diledi.
Ses sanatçılarını makama önem
vermeye çağıran Necip, makamın
Türkmen sanatının önemli bir direği
olduğunu söyledi. Makamı iyi icra
etmeyen ses sanatçısının sanatçı
olmadığını ifade eden Necip, bayat
makamının, şarkıların anahtarı olduğunu söyledi.
Kerkük güzel sanatlar enstitüsü müzik bölümünde tahsiline devam eden
Türkmen ses sanatçısı Ahmet Necip,
televizyon ve radyolarda düzenlenen
törenlere katılıyor.
Mikdat Muhammet hocadan müzik
öğrendiğini ifade eden Necip, semineri düzenleyen Türkmen Sanat ve
Kültür Genel Müdürü Ümit Halife’ye
teşekkür etti.
Seminere, ses sanatçısı İsmail Terzi
ve Molla Vecdi ile birlikte katıldığını
belirten Necip, Türkmen ses sanatçılarının başkalarına özenmek yerine
kendi yapıtlarını ortaya koymalarını
istedi.
Kerkük’te makama gereken önemin verilmediğini dile getiren
Türkmen ses sanatçısı Ahmet
Necip, kentteki Makam Evi’nde
görev yapan komiteyi bazı ses
sanatçılarına torpil yapmakla suçladı.
Türkmen şarkıcı Hereş Muhammet, Erbilli şarkıcılar
arasındaki çekişmeye dikkat çekti
Türkmen genci Hereş Muhammet Fethi’nin üç albümü var.
Ses sanatçıları Mışko, Yunus Mahmut ve Muhammet Ahmet Erbilli’yi dinleyerek büyüdüğünü ifade eden genç ses
sanatçısı Fethi, Türkmen şarkıcıları arasındaki çekişme ve
hassasiyete dikkat çekti
Saray-Erbil
Şarkıcılığa ilk adımını atan
Türkmen genci Hereş Muhammet Fethi’nin üç albümü var.
Sekiz şarkı törenine katılan
Fethi, 1990’da Erbil’de dünyaya
geldi.
Ses sanatçıları Mışko, Yunus
Mahmut ve Muhammet Ahmet
Erbilli’yi dinleyerek büyüdüğünü
ifade eden genç ses sanatçısı
Fethi, hâlihazırda Yunus Tütüncü, Fuat Terzi, Sadrettin Küreci
ve Muhammet Neccar’ı dinledi-
ğini söyledi.
Büyük Türkmen şair Hüsam
Hasret ve İmat Neccar’dan
şarkı sözü aldığını, bestesini
de Yunus Tütüncü’den aldığını
ifade eden Fethi, Türkmen şarkıcıları arasındaki çekişme ve
hassasiyete dikkat çekti.
Türkmen şarkıcıların birbirlerini
sevmediklerini ve birbirlerinin
sırtından şöhret olmaya çalıştıklarını dile getiren genç ses
sanatçısı, buna rağmen kendisine her zaman destek veren
şarkıcı ve bestekâr
Yunus Tütüncü’den çok
şeyler öğrendiğini söyledi.
Fuat Terzi ve Sadrettin
Küreci’ye de teşekkür eden
Fethi, 2012 için 14 şarkıdan
oluşan bir albüm üzerinde
çalıştığını kaydetti. Albümde
yer alan şarkı sözlerinin
şair Hüsam Hasret ve İmat
Neccar’a ait olduğunu
ve bestelerini Yunus Tütüncü’nün yazdığını da sözlerine
ekledi.
12
Sayı:56 - 15 Ekim 2011
saray
Fedel Kastro Kimdir
Hazırlayan: Roman Yusuf
Ekonomisi tek ürüne dayalı bir ülke olan
Küba, öteden beri ABD’ye sattığı şekeri
Gençliği
SSCB’ye satmaya başladı. ABD şirketleİspanyol göçmeni bir toprak sahibi olan
rinin elindeki rafineriler, şeker karşılığında
Angel Castro’nun beş çocuğundan
SSCB’den alınan ham petrolü işlemeyi
ikincisidir. Çocukluğu yoksul bir yöre olan reddedince Castro bu rafinerileri devMayari’de geçmiştir. Oriente ilinin merletleştirdi. Bu gelişme ABD ile Küba’nın
kezi Santiago’daki Katolik okullarında ve
arasını daha da açtı. Devrimden sonra
Havana’daki Cizvit lisesi Belen İlahiyat
ABD’ye kaçan ve John F. Kennedy yöneOkulu’nda öğrenim gördü. 1950’de Hava- timinden silah ve mali destek sağlayan
na Üniversitesi’nden hukuk doktoru olarak Kübalıların Nisan 1961’de giriştiği Domezun oldu.
muzlar Körfezi Çıkartması başarısızlıkla
Öğrenciyken, 1947’de Dominik Cumhurisonuçlandı. Castro çıkarmanın ardından
yeti’ne karşı başarısızlıkla sonuçlanan bir yayımladığı Havana Bildirisi ile ilk kez,
devrimci harekete ve 1948’de Bogota’daki Küba’nın sosyalist politikalar izleyeceğini
kent ayaklanmalarına katıldı.1947’de
dünyaya duyurdu.
Küba Halk Partisi’ne girdi. 1950-52 ara1962’de SSCB’nin Küba’ya balistik füzeler
sında avukatlık yaptıktan sonra Temsilciler yerleştirmesi ve John F. Kennedy’nin
Meclisi seçimleri için Küba Halk PartiKüba’yı deniz ablukasına almasıyla dünya
si’nden adaylığını koydu. Ama 10 Mart
bir nükleer savaşın eşiğine geldi. Bunalım
1952’de iktidardaki Carlos Prio Socarras
ancak ABD’nin Küba’da hükûmeti devirhükûmetini deviren Küba’nın eski başmek için artık girişimde bulunmayacağına
kanlarından General Fulgencio Batista
söz vermesi ve SSCB’nin Türkiye’deki
seçimleri iptal etti.
Amerikan füze rampalarının kaldırılması
Kişiliği
karşılığında nükleer silahlarını Küba’dan
Enerjik, karizmatik ve siyasi sezgileri
geri çekmeyi kabul etmesiyle atlatılabilgüçlü bir önder ve parlak bir hitap yetene- di. Bununla birlikte Merkezi Haber alma
ği olan Castro, üzgün bir siyasi düşünür
Örgütü (CIA) Castro’ya yönelik suikast
olmaktan çok gelişen olaylara göre davplânları hazırlamayı sürdürdü.
ranmasını bilen aktif bir eylem adamıdır.
Kruşçev’in Küba Bunalımı sırasında
Başardığı işlerle halk içinde önemli bir
ödün verdiğini öne süren Castro, 1968’e
destek kazanmakla birlikte, çoğu sondeğin bağımsız sosyalist bir politika izledi.
radan ABD’ye sığınan geniş bir muhalif
Güney ve Orta Amerika ile Afrika’daki
kitlesinin doğmasına da yol açmıştır.
devrimleri destekleyici bir tutum aldı. Aynı
Bu kitleler için “Kimseyi zorla ülkemizde
dönemde Bağlantısızlar Hareketi’nin önyaşamaya mahkum edemeyiz. Eğer
derlerinden biri durumuna geldi. 1968’den
insanların özgürlüğün kıymetini anlamak
sonra SSCB ile ilişkilerin düzelmesi doğiçin esareti yaşayıp tecrübe etme ihtiyacı
rultusunda başlayan askeri ve ekonomik
varsa, Bu durumu olgunlukla karşılayayakınlaşma süreci içinde, SSCB’te dönük
cağız!” demesi, dünya kamuoyunda ve
bir dış politika izledi.1975’te Angola’daki
kendi ülkesindeki karizmasını kuvvetleniç savaş sırasında Angola Halk Kurtuluş
dirmiş, zorlayıcı ve baskıcı bir liderden
Cephesi’ni (MPLA) desteklemek amacıyla
daha ziyade özgürlükçü bir insan olduğu
Kübalı askerler gönderdi. Bunu Etiyopya
imajını yaratmıştır. Birçok sanatçı ve bilim ve başka ülkelere gönderilen gönderilen
adamını yargılamaksızın kabul etmiş ve
Kübalı askerler izledi. 1980’lerde Küba’nın
desteklemiştir.
yurt dışındaki asker sayısı 40 bine ulaştı.
Ernest Hemingway, U2 müzik gurubunun 1961’de Küba Sosyalist Halk Partisi ile
solisti Bono, gibi modern özgürlükçü
birleşme sonucu ortaya çıkan Birleşmiş
birçok sanatçıyı dost edinmiş ve sade bir
Sosyalist Devrim Partisi’nin (1965’ten
yaşantı biçimini benimsemiştir. Halkıyla
sonra Küba Komünist Partisi) genel
kendi arasındaki duvarları kaldırmıştır.
sekreterliğini üstlenen Castro, ülke içinde
ABD kökenli tarihçiler tarafından yaptıkları çok yönlü ve kapsamlı politikalar uygulaçarpıtılmış ve Amerikan medyası tarafınmaya başladı. Okuma yazma seferberliği
dan kötü gösterilmeye çalışılması, dünya sonunda okuryazarlık oranı yüzde 90’ın
kamuoyunda daha çok meşhur olmasına
üzerine çıktı. Yeni okullar açılarak eğineden olmuştur. Amerikan medya çevretim olanakları yaygınlaştırıldı. Zenginlik
since kötü gösterilmesine karşın verdiği
kaynaklarının, ulusal gelirin ve sağlık
cevap çok açıktır: Eğer tarih böyle yazılhizmetlerinin dağılımında köklü değişikdıysa yapacak birşeyim yok! Benim için
likler gerçekleştirildi. İşsizlik büyük ölçüde
önemli olan halkın desteği ve güvenidir!
ortadan kaldırılırken, herkese çalışma yüBirçok kişi benim özgüvenimin kaynağını
kümlülüğü getirildi. Bütün bunlara karşın
merak etmektedir. Kaynak çok açıktır:
tek ürüne dayalı (şeker) Küba ekonomisini
HALK !! demiştir. Bu söylem ile gerçekler dönüştürme yönündeki çabalar başane kadar çarpıtılırsa çarpıtılsın, insanların rılı sonuçlar vermediğinden, 1970’lerin
gerçeği göreceği mesajını vermiştir. Gerortasından başlayarak önemli sıkıntılar
çeği çarptıranların korkularından dolayı
yaşanmaya başladı.Bu nedenle SSCB’nin
gerçekleri çarpıttığı gerçeğini görmüş ve
mali desteği büyük önem kazandı.
bunu birçok söyleminde ifade etmiştir.
Küba’da 1959’dan sonra ilk kez yerel seİktidar Yılları
çimlerin yapıldığı ve devlet yapısında yeni
Castro hükûmeti ilk olarak fiyatları ve
düzenlemelerin geliştirildiği 1976’da Devlet
kiraları düşürdü. Ardından köklü bir toprak Konseyi ve Bakanlar Kurulu başkanlığını üstreformu başlattı, 40 hektarı geçen toplenen Castro, güçlü ve merkezi bürokrasiye
rak bedelleri 20 yılda ödenmek üzere
dayanarak toplumsal ve ekonomik yaşamdaki
kamulaştırıldı ve halk çiftlikleri olarak
yönlendirici rolünü sürdürdü. Devlet ve parti
işletilmeye başlandı. Önceleri Castro’ya
organlarında eski mücadele arkadaşlarına
karşı çıkmakla beraber 1959’a doğru
ağırlık verdi. Silahlı kuvvetlerden sorumlu devgerilla hareketini desteklemeye başlayan
let bakanı olan kardeşi Raul Castro giderek
Küba Sosyalist Halk Partisi (PSP) Castro ikinci adam konumu kazandı. SSCB ve Doğu
ile ilişkilerini geliştirerek etkili bir konum
Avrupa’nın sosyalist ülkelerinde 1980’lerin
kazandı.Bu durumdan tedirgin olan
sonlarında ortaya çıkan demokratikleşme ve
Urrutia’nın toprak reformunun ertelenmesi piyasa ekonomisine yönelme süreci karşısınyönündeki baskıları üzerine, Castro istifa
da Küba yönetimi sosyalizmin Marksist-Lenietti. Ama halkın yoğun tepkisi karşısında
nist yorumuna bağlılığını sürdürdü. 1989’da
Urrutia görevinden çekilmek zorunda
Fidel Castro’nun yakın çevresindeki ordu
kaldı. Yerine Osvaldo Doticos getirilirken
komutanlarının karıştığı yolsuzlukların ortaya
Castro yeniden başbakan oldu.
çıkarılması yönetimi ciddi biçimde sarstı. Öte
Bu sırada toprakların kamulaştırılmayandan SSCB’yle ticaret hacminin gitgide
sından zarar gören ABD şirketlerinin
küçülmesi ve Sovyet yardımlarının ortadan
baskısıyla ABD hükûmeti Küba’ya karşı
kalkması kısa sürede Küba ekonomisi üzerinekonomik ambargo uygulamaya başladı.
deki etkilerini göstermeye başladı.
Enerjik, karizmatik ve siyasi sezgileri güçlü bir önder ve parlak bir hitap yeteneği
olan Castro, üzgün bir siyasi düşünür olmaktan çok gelişen olaylara göre davranmasını bilen aktif bir eylem adamıdır.
13
saray
Sayı:56 - 15 Ekim 2011
ITC Yürütme Kurulu Üyesi Aydın Maruf:
Erbil il meclisi seçimlerine katılacağız
Saray-Röportaj
Irak Türkmen Cephesi (ITC)
Yürütme Kurulu üyesi Aydın
Maruf, bir önceki Irak genel
seçimlerinde elde etmiş olduğu
oyların Erbil’de bürolarını yeniden açmalarında etkili olduğunu
söyledi.
KDP ile aralarındaki ilişkiye değinen Maruf, “Eskilerde KDP ile
aramızdaki soğuk ilişkiler artık
geride kaldı. Şimdi aramızda iyi
bir ilişki bulunuyor” dedi.
Saray: Erbil’de büro açtıktan sonra ne gibi faaliyetler yapmak istiyorsunuz?
A.Maruf: Partiler on yıl önce
yürüttükleri faaliyetlerin aynısını
bugün yürütmüyorlar. Çünkü
bugün tüm dünyada bir değişim
rüzgârı esiyor. Bunu herkes
görüyor. Bu değişimler sadece
Erbil’le veya Irak’la sınırlı değil,
belki tüm dünyayı sarıyor. Biz
de bu değişimlere ayak uyduracağız, üye ve sempatizanlarımızı bu değişimler bilinciyle
yetiştireceğiz.
Saray: Geçenlerde KDP
ile aranızdaki ilişkilerde
bir soğukluk söz konusuydu. Acaba bugün ilişkileriniz nasıl?
A.Maruf: Diyalog ve ilişki çok
önemli iki unsurdur. Bu iki unsur
olmazsa toplum içindeki sorunlar çözülemez. ITC olarak hem
KDP hem de diğer partilerle iyi
ilişkiler kurmak istiyoruz. Çünkü
dediğim gibi dünya değişiyor.
Kabul ediyoruz, eskilerde aramızda bir soğukluk vardı. Ancak
bu durum kimseye yarar sağlamadı. Şimdilerde ise bu soğukluk geride kaldı. Erbil genelinde
KDP ile çok iyi bir ilişki içindeyiz.
Umarım bu ilişkiler siyasi büro
düzeyine de yansır. Şunu kabul
ediyoruz ki aramızda farklı bakış
açıları var. Buna rağmen birbirimize saygı göstermeliyiz ve
sürekli diyalog içinde olmalıyız.
Türkmenler nüfus olarak Irak’ın
en büyük üçüncü toplumu oldukları için amacımız ITC’yi Ortadoğu bölgesinde büyük bir parti
yapmaktır. Ve yürüttüğümüz dış
ilişkilerle Kürt ve Arpların geldiği
düzeye gelmek istiyoruz.
Saray: ITC’nin partileştiğini biliyoruz. Buna rağmen
diğer partilere mensup
olan bazı kişiler ITC’den
maaş alıyor. ITC’nin bun-
ların maaşlarını keseceği
doğru mu?
A.Maruf: Bizim herkese ihtiyacımız var ve kapımız herkese
açık. Şu gerçektir ki ITC artık
eskisi gibi değil, çünkü şimdi
siyasi bir parti olarak çalışıyor.
ITC’nin içtüzük ve programını
kabul eden herkese kapımız
açıktır. Kaldı ki mesele para
meselesi değil. Haklı Türkmen
davasını savunan herkes bizim
kardeşimizdir. İster bizimle olsun ister diğer partilerde olsun.
ITC ana partidir. Ancak biz yasal
açıdan konuşuyoruz.
Saray: Ancak bazıları iki
programa ve iki içtüzüğe
inanıyor?
A.Maruf: Bir insanın aynı anda
iki partiye üye olması hiçbir yerde görülmemiştir. Buna yasalar
da müsaade edemez. Biz kabul
etsek dahi Irak partiler yasası
kabul etmez. Çünkü her bir partinin savunduğu kendi içtüzüğü
ve kendi programı vardır. Dolayısıyla bir insanın iki farklı
ideolojiyi savunması mümkün
değildir.
Saray: ITC kongre yapmakta gecikti. Bunun nedenlerini bizimle paylaşır
mısınız?
A.Maruf: ITC içtüzüğüne göre
3 senede bir kongre yapması
140. madde komisyonu eski başkanı Nermin Osman:
gerekiyor. Biz kongrenin zamanında yapılmasını hep desteklemişizdir. ITC genç kadrosuyla
kendisini yeniliyor ve güçlenmeye çalışıyor. Parti olarak yürütme kurulu ve merkez karar kurumlarına sahibiz. Bu iki kurum
yasal olarak kongreyi erteleyebilir veya uzatabilirler. Parti olarak
geçici bir aşamadayız. Tüm üye
ve sempatizanlarımızın katılabildikleri önümüzdeki kongre, eski
kongreler gibi olmaz. Mevcut
çağın ruhuna uygun bir kongre
düzenleyeceğiz.
Saray: ITC adayı olarak
katılmış olduğunuz son
seçimde halkın oyunu kazanmıştınız. Büroyu açtıktan sonra size oy verenlere yönelik bir çalışmanız
olacak mı?
A.Maruf: Son seçimde bize oy
veren herkese teşekkürlerimi
sunmak istiyorum. Söz konusu
seçimde ITC bayrağıyla katılan
ilk partiydik. Bu da Erbil Türkmenleri için iftihar kaynağı olmuştur. Bu şerefli halkın desteği
sayesinde Erbil’de büro açabildik ve tüm dünyaya gösterdik
ki bu halk ITC’nin arkasında
duruyor. Seçimde parlamentoya
giremesek de iyi bir oy toplayabildik. Bu bizim ilk tecrübemizdi.
Saray: Erbil il meclisi seçimlerine katılacak mısınız?
A.Maruf: Evet katılacağız.
Bunun için hazırlık yapıyoruz.
Eskiden yapılan hatalardan
ders çıkararak hareket ediyoruz. Faaliyetlerimizi çağın
ruhuna uygun şekilde ve mevcut değişimlere ayak uydurarak
sürdüreceğiz.
140. Madde önümüzdeki dört yılda da uygulanmaz
Saray-Röportaj
140. madde komisyonu eski
başkanı Nermin Osman gazetemize verdiği röportajda,
140. Maddenin süreçlerinin
henüz uygulanmadığını söyledi. Kerkük’te kopma noktasına
gelen Türkmen-Kürt ilişkilerine dikkat çeken Osman, bir
grubun bu iki halkı birbirinden
uzaklaştırmaya çalıştığını
iddia etti.
Saray: Geçenlerde vermiş olduğunuz röportajda 140. maddenin
uygulanmayacağını söylemiştiniz, bu doğru mu?
N.Osman: Vermiş olduğum röportajda bana 140. maddenin
iki yıl zarfında uygulanıp uygulanmayacağı sorulmuştu. Ben
de hayır cevabını vermiştim.
Ancak röportaj verdiğim gazete manşetten verdiği haberde,
güya ben söz konusu madde
hiç uygulanmayacak diye
söylemişim. Ben bugün de
söylüyorum; 140. madde uzun
süreçlerle dolu bir madde
olduğu için bırakın iki yılı, dört
yılda da uygulanmaz. Çünkü maddenin süreçleri daha
uygulanmadı. İdari sınırlar
da eski haline döndürülmedi.
Nüfus sayımı daha yapılmadı.
Göçmenlere tazminat ödenmedi. Bu süreçlerin her birisi
için 3’er yıla ihtiyaç var.
Saray: Ayrıca Türkmen
grupları da bu maddeye
karşılar mı?
N.Osman: Türkmenler Kerkük’ü oluşturan ana unsurlar
arasında yer alan bir toplum-
dur. Kentte Saddam döneminde uygulanmış olan Araplaştırma politikasından Kürtler
kadar Türkmenler de zarar
gördüler. Tisin, Leylan, Karatepe ve diğer bölgelerde tarım
arazileri ellerinden alındı. Bu
politikalardan zarar görmüş
Türkmenler maddi olarak ye-
teri kadar tatmin edilmedi ve
toprakları geri verilmedi. Tisin
bölgesindeki toprak sorunlarına yakında çözüm getirileceğine inanmıyorum.
Saray: Kerkük’teki bazı Türkmen gruplar, Kerkük’ün, Erbil
Türkmenlerine dair hiçbir şey
yapmadığı için Kürdistan bölgesi ilhakına karşı olduklarını
söylüyorlar.
N.Osman: Bu görüşü aslında
sadece bir taraf savunuyor.
Diğer Türkmen gruplar aynı
fikirde değiller. Kerkük’te kendileriyle görüştüğümüz bazı
Türkmen partiler, Kürtlerin
Kerkük konusundaki tezine
paralel görüşler ifade etti.
Türkmenlerin Kürdistan bölgesinde haklarına kavuşmadıkları nasıl iddia edilebilir?
Bunların parlamentoda kotaları var. Bölgesel yönetimde,
sendika ve örgütlerde temsilcileri bulunuyor. Eskilerde bir
tane okulları yokken bugün bir
takım okulları ve partileri var.
Saray: Sizce Kerkük’te
Türkmenler haklarına
kavuşmuş mudur?
N.Osman: Bir dereceye kadar
evet. Örneğin il meclisinde ve
kamu kuruluşlarında temsilcileri bulunuyor. Bazı müdür
yardımcıları Türkmen. Kentte
okulları var.
Saray: Peki Kürt ve
Türkmen gruplarının birbirinden uzak duruşunun
sebepleri nelerdir?
Şoven gruplar Kürtleri
Türkmenlerden uzaklaştırmaya
çalışıyorlar
N.Osman: Bazı şoven taraflar
Kürt ve Türkmenleri birbirinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Eskilerde Türkmenler
Kürtlerle komşuydu. Birbirlerine kız verip kız alıyordu.
Bugün kentte bir Kürde sorarsanız mutlaka size babam
veya anam Türkmen veya bir
akrabam Türkmen diyecek.
Ancak bugün iki taraf arasındaki sorunlar bazı tarafların
ekmeğine yağ sürüyor.
14
saray
Sayı:56 - 15 Ekim 2011
Türkmenler, Öğretmenler Birliği Erbil şubesinde iki üyeyle temsil edilmesi bekleniyor
Saray-Erbil
Türkmenler, Kürdistan
Öğretmenler Birliği ve Erbil
kolunda iki üyeyle temsil
edilecek. Bu karardan
duydukları sevinci dile getiren
Türkmen öğretmenler,
temsilcilerinden çok şeyler
bekliyorlar.
Kürdistan Öğretmenler Birliği
12. kongresini düzenledi.
Erbil’in Midya salonunda
düzenlenen kongre üç gün
sürdü. 5 Ekimde başlayan
kongre 579 delegenin
katılımıyla gerçekleşti.
Öğretmenler birliğinin
yardımcıları, sekreteri ve
üyelerinin seçildiği kongrede
Türkmenlere de görev verildi.
Görevlerin uzlaşma usulüyle
dağıtıldığı kongrede sekreter
görevi KDP’ye, sekreter birinci
yardımcılığı KYB’ye, sekreter
ikinci yardımcılığı ise Kürt
İslami Birliği’ne verildi.
Dokuz kişiden oluşan
sekreterlikte Türkmen,
Asuri, KDP, KYB, Goran,
İslami Cemaati, İslami Birliği
ve Emekçiler Partisinden
temsilciler yer alıyor.
Sekreterlikte yer alan
Türkmen üye Nurettin Hasan,
Türkmen öğretmenlere
hizmet edeceğini söyledi.
Öğretmenlerin sorunlarına
yakından vakıf olduğunu ifade
eden Hasan, seçime Türkmen
adıyla katıldığını kaydetti.
Türkmen okullarının, Kürt
okullarının seviyesine
gelmesine çalışacağını
dile getiren öğretmen
Nurettin Hasan, Türkmen
öğretmenlerin beklentilerini
yerine getirmek için ellerinden
gelen her türlü çabayı
göstereceğini söyledi.
Kongreye 10 Türkmen
öğretmen üç listeyle katıldı.
Türkmen Demokrat Hareketi
5, Erbil Türkmen Listesi
3 ve Türkmen Reform
Hareketi Listesi 2 delegeyle
katıldı. Kongrede öğretmen
Nurettin Hasan elde ettiği
7 oyla sekreterlik üyeliğini
kazanmayı başardı.
Kongre sonuçlarını
gazetemize değerlendiren
öğretmen Abdullah Celal,
Türkmen öğretmenlerin
kongreye katılmasının iyi bir
şey olduğunu söyledi.
Türkmen Selçuk Temel
İlkokulu Müdürü Abdullah
Celal, seçilen Türkmen
temsilcilerden çok şeyler
beklediklerini ifade etti.
Öğretmenler birliğinin,
okulların karşı karşıya
kaldığı sorunların çözüm
yeri olduğunu ifade eden
Celal, Türkmen okullarının
birçok sorunu bulunduğunu
hatırlattı.
Yeni birlik, işe başlar
başlamaz kol kongrelerine
start verecek. Erbil kolunda
bir Türkmen üyenin görev
yapması bekleniyor. Söz
konusu görev dönüşümlü
olarak Erbil Türkmen Listesi
ve Reform Hareketi Listesi
arasında paylaşılacak.
Burada görev yapacak
temsilci 2 yıl süreyle
çalışacak.
Türkmen öğretmenlerin
kongreye katılmasını
olumlu olarak değerlendiren
öğretmen Felah Yasin
İzzettin ise, kongreye iyi
hazırlanmadıklarını söyledi.
Birlikte tüm etnik grupların
temsil edilmesini isteyen
İzzettin, Türkmen temsilcilere
başarılar diledi.
Kongreye katılan Ahmet
Mecit adlı öğretmen de
sonuçlardan memnun.
Türkmen Reform Hareketi
Listesi üyesi Mecit, Türkmen
temsilcilerin sayısının çok
olmasının kendilerine olumlu
yansıyacağını söyledi.
Bazı Türkmen öğretmenlerin
Kürt listelerine oy vermelerini
üzüntüyle karşılayan Mecit,
birlikte yer alacak üyelerin
öğretmenlere hizmet
edip edemeyeceklerini
bilmediklerini kaydetti.
Kongreye katılan Erbil
Türkmen Listesi üyesi
Bayan Savra Salih ise
Türkmen öğretmenlerin karşı
karşıya kaldıkları sorunların
çözüleceğine inanmadıklarını
söyledi.
katılmalarının önemli olduğunu
belirtti.
Selahattin Üniversitesi Tarım
Fakültesi öğretim üyesi Dr.
Otrakçı, “Bilimsel açıdan
çok faydası olacak bu tür
konferanslara Türkmen öğretim
görevlilerinin katılması gerekir”
dedi.
Konferansın periyodik olarak
4 yılda bir yapılması gerekiyor.
Ancak bölgedeki durum bunu
engelledi. 14 yıldan sonra yeniden
düzenlenen konferansa sunulacak
araştırmaların 45 profesör
tarafından değerlendirileceğini
söyledi. Sunulan toplam 630
araştırmadan sadece 215
araştırmanın kabul edildiğini
ifade eden Otrakçı, araştırmaların
56’sının insani, diğerlerinin ise
bilimsel olduğunu kaydetti.
Konferansı iyi bir adım olarak
niteleyen bazı öğretim görevlileri,
hazırlıklardaki aksaklıklara dikkat
çekti.
Konferans hakkında öğretim
görevlilerine bilgi verilmediğini
ifade eden hocalar, bu duruma el
konulmasını istediler.
Üniversitenin her yıl konferans
düzenlemesini talep eden
Dr. Kadir Pişderi ise, ayrıca
fakültelerin de benzer
konferanslar düzenlemesinin
önemli olduğunun altını çizdi.
Edebiyat fakültesi öğretim
üyesi Dr. Pişdari, ülkemizdeki
üniversitelerin bu tür aktivitelere
önem vermemesini eleştirdi.
Konferans organizatörlerinin
öğretim görevlilere yeteri kadar
bilgi vermediğine dikkat çeken
Pişderi, bu tür konferansların hem
bilimsel hem toplumsal olarak
faydalarına dikkat çekti.
Konferansa sunulan insani
araştırmaları incelemekle yükümlü
komisyon başkanı Dr. Halil İsmail,
bölge dışından gelen araştırmaları
değerlendirmeye aldıklarını
söyledi.
Türkmen öğretim üyeleri, Selahattin Üniversitesi’nin bilimsel konferansına katılmayacak
Saray-Erbil
Selahattin Üniversitesi’nde içinde
bulunduğumuz ayın ortasında
uluslararası bir konferans
düzenlenecek. Dördüncüsü
düzenlenecek olan konferansa
bölgeden ve bölge dışından
çok sayıda araştırmacı ve
akademisyen katılacak. Üç gün
sürecek olan ve 215 araştırmanın
sunulacağı konferansa Türkmen
öğretim üyeleri değişik nedenlerle
katılmayacak.
Konuyla ilgili gazetemize
konuşan bir yetkili konferansın 18
Ekim’de başlayacağını ve üç gün
süreceğini söyledi. Konferansı
organize eden Selahattin
Üniversitesi Rektör Yardımcısı Dr.
İbrahim Hamaraş, konferansın
“Selahattin Üniversitesi 4.
Uluslararası Bilimsel Konferansı”
adı altında düzenleneceğini
söyledi.
Selahattin Üniversitesi
Türkmen öğretim üyelerinden
Dr. Abdülselam Abdülmecit
Şakir, konferansa herkesin
katılabileceğini söyledi.
Konferansın etniğe dayalı bir
konferans olmadığını ifade eden
Şakir, söz konusu konferansın
tamamen bilimsel olduğunun altını
çizdi. Selahattin Üniversitesi’nin
düzenlediği konferansa sadece
bölüm başkanlarının davet
edildiğine dikkat çeken Türkmen
hoca Şakir, konferansa bölgedeki
üniversitelerin katılacağını
kaydetti.
Türkmen öğretim üyeleri olarak
kendilerinden araştırma yazmaları
istenmediğini belirten Şakir,
“Konferansa Türkmen öğretim
üyeleri katılmış olsaydı çok iyi
olurdu” dedi.
Dr. Goran Salah ise, konferanstan
haberi olmadığını söyledi.
Konferansa katılmayacağını ifade
eden öğretim üyesi Dr. Goran
Salah, konferansa hiçbir Türkmen
öğretim üyesinin de katılacağına
ihtimal vermediğini kaydetti.
Bölümlerinin konferans
konusunda bilgilendirilmediğini
ifade eden Dr.Salah, “Konferans
yeni araştırmalar sunmak için iyi
bir fırsattı” diye konuştu.
Konferansın her yıl
düzenlenmesini isteyen Dr. Salim
Otrakçı ise, öğretim görevlilerinin
uzmanlık dalında terfi edebilmeleri
için bu tür konferanslara
15
saray
Sayı:56 - 15 Ekim 2011
Türkmen milletvekillerinden parlamento başkanına çağrı: “Kendine Türkmen danışman tayin et”
Saray-Özel
Parlamentonun üç Türkmen
grubu, parlamento başkanlığına
gönderdikleri ortak yazıda,
parlamento başkanından
kendine bir Türkmen danışman
tayin etmesini istediler.
Yazıda, parlamento başkanının
Türkmenlerin istekleri
konusunda haberdar olabilmesi
için bu adımın önemli olduğu
vurgulandı.
Türkmen Erbil Listesi,
Türkmen Reform Hareketi
Listesi ve Türkmen
Demokrasi Hareketi Listesinin
gönderdiği yazıyı gazetemize
değerlendiren Türkmen
milletvekili Şerdil Tahsin,
Türkmen isteklerinin kısa
bir sürede uygulanabilmesi
için bir danışmana ihtiyaç
duyulduğunu söyledi. Türkmen
Erbil Listesi Başkanı Şerdil
Tahsin, parlamento başkanının
danışman yoluyla Türkmenlerin
isteklerinden haberdar
olabileceğini sözlerine ekledi.
Türkmen anaokullarına ziyarette
bulunan Eğitim Bakanı: “Türkmen
öğretmenlerine güvenimiz tamdır”
Saray-Özel
Bölge Eğitim Bakanı
Sefin Dizayi 08 Ekim
günü Erbil’deki Türkmen
anaokullarını ziyaret
etti. Türkmen Eğitimi
Genel Müdürü Fahrettin
Bahaaddin’in eşlik ettiği
bakan Dizayi, öğretmenlerden
anaokulların sorun ve
ihtiyaçlarını dinledi.
Ziyareti gazetemize
değerlendiren bakan,
Türkmen anaokullarındaki
düzeni ve temizliği çok
beğendiğini söyledi. Müdür ve
öğretmenlerin çalışmalarını
takdirle karşıladıklarını ifade
eden bakan Dizayi, “Türkmen
öğretmenlere güvenimiz
tamdır” dedi.
Anadille eğitim yapan
anaokulların bulunmasının bir
hak olduğunu ve Kürdistan
bölgesinde birlikte yaşamayı
sembolize ettiğini kaydeden
Kürt bakan Dizayi, anadille
eğitim yapan okullara destek
verilmesini ve bu okulların
geliştirilmesini istedi.
Hükümet olarak bölgedeki
milletlerin, uzun yıllardır
paylaştıkları ortak tarihe sahip
çıkmaları gerektiğini savunan
Bakan, Eğitim Bakanlığı
olarak her geçen gün artan
okul ihtiyaçlarını ellerinden
geldiği kadar karşılamaya
çalıştıklarını söyledi.
Bakanlık olarak bölgedeki
okullarda gerçekleştirdikleri
onarım kampanyasının
Türkmen okullarını da
kapsaması için çalıştıklarını
dile getiren Eğitim Bakanı
Sefin Dizayi, bu okulların
yeni binalara kavuşmasını
istediklerini söyledi.
çıkarmak istiyordu. Türkmenler
olarak tüm kurumlarda temsil
edilirsek bu bize olumlu
yansır”.
TBH Başkanı Kenan Şakir
Üzeyirağalı ise, geçmişteki
hatalardan ders çıkarılmasını
istiyor. Üzeyirağalı : “Hem
kendi milletimize hem de
partilerimize büyük zararlar
verdik” diye konuştu.
Türkmenlerin Siyasi
Partiler Yüksek Kurulu’nda
bulunmasını savunanlar
arasında Dilşat Çavuşlu
da bulunuyor. Türkmen
Demokratik Partisi Başkanı
Çavuşlu, kurulda Türkmenlerin
iki üyeyle temsil edilmesini
istedi.
Kulunun siyasi partileri
ilgilendiren bir yapı
olduğunu ifade eden
Çavuşlu, Türkmenler olarak
hem yönetimde hem de
parlamentoda temsil edildikleri
için Siyasi Partiler Yüksek
Kurul’da da yer almalarının
önemli olduğunu savundu.
Siyasi Partiler Yüksek
Kurulu’nun Türkmenler
için hayati bir öneme sahip
olduğunu dile getiren
Türkmen Milliyetçi Kurtuluş
Partisi (TMKP) Başkanı
Şirzat Üzeyir ise Türkmenleri
haklarına kavuşmaları için
devamlı çalışmaya davet etti.
Türkmenlerin birçok konuda
birbirleriyle anlaşamadıklarına
dikkat çeken Üzeyir,
Türkmenleri bu huylarından
vazgeçmeye çağırdı.
Gazetemize konuşan Liberal
Türkmenler Cemiyeti (LTC)
Başkanı Sami Şebek ise,
Siyasi Partiler Yüksek
Kurulu’nun maddi bir getirisinin
bulunmadığına dikkat çekti.
Türkmen yetkililerin kendi
partilerinin menfaatlerini bir
kenara atmaları durumda
siyasi kurula temsilci
belirleyebileceklerini ifade eden
LTC Başkanı Sami Şebek,
Türkmenlerin bu yanlış zihniyetten
kurtulmadıkları sürece hedeflerine
kavuşamayacaklarını söyledi.
İki Kürt grubu KDP ve KYB’ye
çağrı yapan Türkmen yetkili,
Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’na
tarafsız Türkmenleri seçmelerini
istedi.
Türkmen partileri, Siyasi Partiler Yüksek
Kurulu’nun yeniden kurulmasını istiyor
Saray-Erbil
Türkmen parti ve grupları,
Siyasi Partiler Yüksek
Kurulu’nun yeniden
kurulmasını ve kurulda
Türkmenlerin iki üyeyle temsil
edilmesini istiyor.
Bilindiği gibi Siyasi Partiler
Yüksek Kurulu’nun faaliyetleri
25 Temmuz 2009 seçimleri
öncesi azalmış, ardından
tamamen durdurulmuştu.
Ancak geçtiğimiz eylül
ayında tekrar kurulan
kuruldan Türkmen gruplarının
beklentileri var.
Konuyla ilgili gazetemize
konuşan Türkmen parti
başkanı Kenan Şakir
Üzeyirağalı, söz konusu
kurulun yeniden kurulmasının
kendilerini sevindirdiğini
söyledi.
Türkmen Bağımsızlar Hareketi
(TBH) Başkanı Kenan Şakir
Üzeyirağalı, bölgedeki
gelişmeleri müzakere
edebilmek için böyle bir
kurula ihtiyaç duyulduğunu
söyledi. Gelişmelerin Kürdistan
bölgesi üzerinde etkisinin
olduğunu savunan Üzeyirağalı,
kurulda Türkmenlerin aktif yer
almasını istedi. Siyasi kurulda
Türkmenlerin iki üyeyle temsil
edilmesini talep eden Türkmen
parti başkanı, temsilcilerin aynı
partiden olmamasını istedi.
Bilindiği gibi bölge başkanı,
vaktiyle kurulda Türkmenlerin
iki üyeyle temsil edilmesini
istemişti. Bunun üzerine
toplanan Türkmen partileri,
kurul için Türkmen Kültür
Cemiyeti Başkanı Cevdet
Neccar ve Türkmen Milliyetçi
Kurtuluş Partisi’nin eski
başkanı merhum Şirzat Üzeyir’i
seçmişlerdi.
Ancak Üzeyir ve Neccar bir
Türkmen partisinin itirazı
sonucu kurulun toplantılarına
katılamamışlardı.
Konuyla ilgili gazetemize
konuşan bir Türkmen
milletvekili, Türkmenlerin
kurulda yer almasının
önemine değindi. Milletvekili
Yaşar Altıparmak, iki kamu
kurumu olan hükümet ve
parlamentonun Türkmenlerin
beklentilerine cevap
vermediğini söyledi. Bu iki
kurumun Türkmenlere özel bir
çalışmasının bulunmadığını
ifade eden Altıparmak, Siyasi
Partiler Yüksek Kurulu’nun
bu topluma yönelik çalışması
olabileceğini kaydetti.
Geçenlerde kurula neden iki
temsilci belirleyemedikleri
yönündeki sorumuzu
yanıtlayan Türkmen vekil
Altıparmak; kurulun, kuruluş
aşamasında Türkmen
partileri memnun edemeyen
zor şartların da yer aldığını
hatırlattı. Altıparmak şöyle
konuştu: “Vaktiyle belirlenen
iki temsilciye tüm Türkmen
partilerin evet demesi
düşünülemezdi. Çünkü
her parti kendi adayını öne
Ünlü sözler
Sen kendi kendine yetmeyi öğren,
Tüm dünyanın malına gönlün tok olur.
Mevlana
Sayı:56 - 15 Ekim 2011
Türkmen milletvekilleri
danışman istedi
15
Partiler arası siyasi
komisyon kurulsun talebi
14
Türkmen öğretim üyeleri
konferansa katılmıyorlar
15
9
Türk'ün Sakarya savaşı
zaferi dillere destan oldu
Cumhurbaşkanı Talabani: Elimde olsaydı
kendime bir Türkmen yardımcı seçerdim
Saray-Özel
Kürdistani Nwe
gazetesinin haberine göre;
Cumhurbaşkanı Celal
Talabani’nin, bir grup başyazar
ve televizyon müdürlerini
kabulü sırasında yaptığı
konuşmada, “Eğer yetkim
olsaydı kendime bir Türkmen
yardımcı seçerdim” dediği
ifade edildi.
Siyasi bir gözlemci ise,
Talabani’nin bu sözünü siyasi
rant olarak niteledi.
Söz konusu Kürt gazetesinin
5603 sayılı 11 Ekim tarihli
nüshasında, demeci
yayınlanan Talabani :
“Yardımcılarımdan birinin
Türkmen olmasında ısrar
ediyordum” dedi.
Talabani’nin bu sözlerini
siyasi rant olarak niteleyen
bir öğretim görevlisi,
cumhurbaşkanının kendine
bir Türkmen yardımcı
seçmesinin Irak’ın orta ve
güney kısımlarında normal
karşılanmayabileceğini
söyledi.
Selahattin Üniversitesi öğretim
görevlisi Dr. Kamaran Mantik
: “Böyle bir durum, Kürt ve
Türkmenler arasında sıkı
ilişkilerin bulunduğu Kürdistan
bölgesinde normal karşılanır”
dedi
Türkmen siyasi bir gözlemci
ise “ Cumhurbaşkanı mademki
yetkisi yok, neden bir millete
söz veriyor” diyerek Talabani’yi
eleştirdi.
Gözlemci şöyle devam etti:
“Talabani’nin sözü siyasi
ranttan öte bir şey değil.
Kendisi Türkmenlere hoş
görünmek istemiştir. Çünkü
böyle bir şeyi hayata geçirmek
Koru Hastanesi
zordur”.
Öte yandan adının
açıklanmasını istemeyen
bir Türkmen siyasi yetkili,
“Cumhurbaşkanı madem
ki yetkisi yok, neden bir
millete söz verdi. Vaktiyle
Irak Türkmen Cephesi
yetkilileriyle görüşen
cumhurbaşkanı, kendisine bir
Türkmen yardımcı seçeceğini
söylemişti. Ancak bugün
karşımıza çıkarak böyle
bir yetkisinin olmadığını
söyleyebiliyor. Peki, o zaman
soruyorum, Türkmenlere
neden söz verdi? Talabani’ye
güvenim kalmadı. ITC
Talabani ile görüşmemeliydi”
diye konuştu.
Reklam
Oğuzlar Mahallesi, sok:1377 no:21, Balgat- Ankara-Türkiye
:Tel no(00 90 312) 287 97 97
www.koruhastanesi.com
Önemli not:
Fazla bilgi için yabancı hasta ve başvurucu işlerinden sorumlu koordinatör Sevsen Velit Halit’le iletişime geçilmesi gerekmektedir. Irak
kökenli ve Arapça bilen sayın Sevsen Velit Halit’in telefon numarası şöyle:
0090 542 399 57 86
Bölümler
Reklam
İdrar hastalıkları (Üroloji)
ERCP endoskopi
Genel cerrahi, verem ve kanser
hastalıkları
Kadın ve doğum hastalıkları
Kırık ve kemik hastalıkları
Anesteziyoloji ve yoğun bakım bölümü
Acil
Göz hastalıkları
Beyin ve sinir hastalıkları
Kulak, burun ve boğaz hastalıkları
Dahiliye, (İç hastalıkları) bölümü
Bağırsak ve sindirim hastalıkları
Deri ve plastik cerrahi
Nöroloji
Mikrobiyoloji
Çocuk hastalıkları (Pediatri)
Radyoloji
Beslenme ve diyet bölümü
Göğüs hastalıkları
Fizik tedavi ve rehabilitasyon
Kalp hastalıkları
Estetik cerrahi
Ağız ve diş hastalıkları

Benzer belgeler

İbo 2.5 Yıl Sonra İlk Kez Şarkı Söyledi İntihara

İbo 2.5 Yıl Sonra İlk Kez Şarkı Söyledi İntihara vefatının ardından resmen vaazlık görevine başladı. Aynı zamanda Kaledeki medresede de din dersleri veren Müfti, Erbil ve Kürdistan bölgesinde ün salmaya başladı. Birçok din adamının icazet aldığı ...

Detaylı