MAYMET BÜLTENİ Cilt 2 Sayı 1 (20.01.2012)

Transkript

MAYMET BÜLTENİ Cilt 2 Sayı 1 (20.01.2012)
 BÜLTEN www.maymet.org Cilt: 2 Sayı: 1 (20 Ocak 2012)
Saygıdeğer MAYMET üyeleri, 2011 yılının son toplantısı 16 Ocak 2011 Cuma günü GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Selçuk Lokman Konferans Salonunda 53 kişinin katılımı ile gerçekleştirildi. Her zamanki gibi nazik misafirperverlikleri ile GATA’daki meslektaşlarımız bizlere güzel bir bilimsel ve sosyal bir akşam yaşattılar. 2012 yılında da MAYMET olarak toplam 8 adet toplantı yapılması planlanmıştır. Bunlardan 5 tanesi her zaman olduğu gibi konsorsiyumu oluşturan eğitim hastanelerinin misafirperverliğinde yapılacaktır. Bu yıl ilk kez UHG Çamlıca Hastanesi de bir toplantımıza evsahipliği yapacak. Ayrıca Mayıs ayındaki rutin toplantı bir tam gün olarak Mudanya’da Bursa Meme Hastalıkları Derneği’nin ev sahipliğinde yapılacak. Ayrıca Ekim ayında Avrupa Onkoloji Okulu ile ortak düzenlediğimiz eğitim toplantısının 2.sini yapacağız. Bu toplantıya da Avrupa’nın önde gelen cerrah, radyolog ve patologları katılacak. MAYMET’in destekleyicileri arasına bu yıl SENATURK, ESO ve EUSOMA’nın yanı sıra Avro-­‐Arap Onkoloji Okulu (EASO), Avrupa Senoloji Akademisi (EAoS) ve Avrupa-­‐Asya Meme Hastalıkları Derneği (EURAMA)’nin GüneyDoğu Avrupa Bölümü de katılmıştır. Saygıdeğer Meslektaşlarımız, bu toplantılarımızın asıl amacının kliniklerimizde yer alan asistanlarımıza eğitimi yaygınlaştırarak vermek olduğunu unutmamanızı istiyoruz. Olanaklarınız elverdikçe kliniklerinizde eğitim gören asistanlarınızı bu toplantılara katılmaya teşvik etmenizi rica ediyoruz. Bu şekilde hem eğitimi yaygınlaştırabileceğimize, hem birbirlerimizi tanımak için sosyal fırsatlar yaratmış olacağımıza hem de klinikler ve hastaneler arasındaki bariyerleri kaldırabileceğimize inanıyoruz. Bu vesile ile hepinizin yeni yılını en içten dileklerimizle kutlarız. GEÇMİŞ TOPLANTI “GEBELİKTE MEME KANSERİ” Dr. Abut Kebudi Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD Gebelikte Meme Kanserine Cerrahi Yaklaşım; Ne Zaman / Nasıl? Gebelikte meme kanseri (GMK) insidansı tüm meme kanserli hastalar içinde>>>> % 0.2-­‐ 3.8 Gebelikte görülen kanserler arasında>>>serviks kanserinden sonra 2. sıklıkta Gebelikte görülme oranı>>>1/ 3000-­‐ 3/ 10.000 Gebelik yaşı arttıkça, GMK oranı artmaktadır. Ortalama görülme yaşı>>>>32-­‐ 34 Trimesterlere göre sıklıkta>>>bir farklılık saptanmamış. GMK>>>daha çok emzirme döneminde teşhis edilmektedir Gebelikte meme kanseri daha kötü mü seyreder? Gebelikte meme kanseri tanısı konmakta bir gecikme söz konusu mu? Gebelikte tanı konan meme kanserleri gebe olmayan kadınlara göre daha ileri bir evrede midir? GMK’da gebelikteki yüksek östrojen düzeyi>>>Hastalığın seyrini hızlandırmakta mıdır? Tarihsel Görüş : GMK hızlı seyreden, kötü prognozlu ve tedavi edilemez derecede habis bir hastalıktır. Son 20 yılda>>>GMK , gebe olmayanlarla benzer klinikopatolojik özellikler taşımakta. Ve aynı evredeki gebe olmayan hastalar ile benzer sağkalım sonuçları vermekte!!! Gebelikte ve emzirmede hormonal etkilerle memeler büyüyor ve bu da bir kitlenin fark edilmesini zorlaştırıyor. 5-­‐15 aya varabilen geç tanılardan bahsedilmektedir. Meme kanseri tanısı geç konulmakta: Daha büyük tümör boyutu Lenf nodu metastazı Dolayısıyla evre yükselmiş oluyor!!! Gebelik>>> meme kanseri prognozunu olumsuz etkileyen bir faktör değildir!!! Bu dönemde oluşan yüksek östrojen düzeyi >>>>hastalığın seyrini hızlandırmıyor!!! 1 Tanı: Gebe ve emzirmekte olan kadında meme kanserinin saptanması, ancak kendi kendini muayene veya doğum için yapılan takiplerde memenin de değerlendirilmesiyle mümkündür. Bir anormallik durumunda>>>US ve gerekirse mamografi ile (koruyucu bir levha yardımı ile) memeler değerlendirilmelidir. Gebelikte çekilen mammografilerin en az % 25’inde hatalı negatiflik söz konusudur. Dolayısıyla>>>>herhangi bir palpabl kitle varlığında biyopsi yapmak şarttır!! FNA Tru-­‐cut biyopsi LA ile eksizyonel biyopsi GMK’da gebeliğe bağlı dokularda meydana gelen değişikliklerden dolayı hatalı pozitif tanılar da sorundur. Hatadan kaçınabilmek için patoloji uzmanının “hastanın hamile olduğu” konusunda dikkati çekilmelidir!! Tedavi: Gebeliğin sonlandırılması>>>sağkalıma bir katkısı yok!!! Abortus>>reseptör pozitif, ileri evre metastatik hastada veya KT uygulanacak ilk trimestre hastada öneriliyor. Tedavi planlanırken>>>fetüs’e zarar verilmemesi çok önemli!! Hastalığın evresi ve gebelik haftası tedaviye yön verirken çok önemli. Her hastaya özel tedavi planlaması yapılmalıdır. Cerrah, *medikal onkolog, *radyasyon onkoloğu, kadın doğum uzmanı >>>MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMA Genetik danışmanlık ve Psikiyatrik destek >>>> her hastaya sunulmalı Tedavi aşamalarında olası riskler hastaya ve ailesine anlatılmalı ve her aşamada ONAM istenmelidir!! Tedavi: CERRAHİ *Kanama *Enfeksiyon *Süt fistülü *Gebelik sırasında anestezi verilmesiyle ilgili sorunlar görülebilir. Cerrahi tedavi, gebeliğin her trimesterinde minimal fetal risk ile yapılabilir. MRM>>>eskiden beri kabul edilen yöntem MKC>>>>daha çok 2. trimester sonu veya 3. trimesterde RT’den dolayı >>>>MKC’nin zamanlaması önemli. Gebe ve emzirenlerde aksillanın değerlendirilmesi : Aksiller disseksiyon>>>>standart uygulama SLN>>>radyokolloid ve izosülfan mavisi fetal yan etkileri nedeniyle sorunlu. Bu ilaçların güvenle kullanılabileceğine dair>>>>yeterli çalışma yoktur!!! Patolojik Bulgular: Tümörler daha büyük ve lenf bezi tutulumu daha fazla ER ve PR negatif olma eğilimindedir (Premenopoze ve gebe olmayanlarda da benzer oranlar vardır.) Çoğunlukla yüksek gradlı duktal karsinom Gebelik Sırasında Anestezi: Özellikle gebeliğin ilerleyen dönemlerinde>> artmış kan hacmi ve koagülabilite mevcuttur. Gebelik ilerledikçe akciğer kapasitesinde azalma görülür. Gebelikte mide boşalmasında yavaşlama>>>aspirasyon riski artmıştır. Sırtüstü yatar pozisyonda hipotansiyon görülebilir ve uzun süre bu pozisyonda kalmadan dolayı uterus perfüzyonu azalabilir Genel anestezi, konjenital anomali riskinde artış gösterilememiştir. Gebeliğin 1. ve 2. trimesterinde>>> spontan abortus Düşük doğum ağırlığı riskinde artış bildirilmiştir. Etyoloji ? Dr. Mehmet Aliustaoğlu S.B. Dr.Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastamesi Tıbbi Onkoloji Kliniği Gestasyonel Ve Hamilelikle İlişkili Meme Kanserinde Sistemik Tedaviler Hamilelikte, postpartum ilk yıl veya laktasyonun herhangi bir zamanında görülen meme kanserine gestasyonel veya hamilelikle ilişkili meme kanseri denir. Hamileler de servikal kanserden sonra ikinci sıklıkla 1 / 3000 – 1/ 10000 doğumda bir görülür. Ortalama görülme yaş 32-­‐ 38 arasındadır.İlk doğumunu 30 – 34 yaşlarında yapanlarda : 1975 ‘de 53.4 / 1,000 iken ,1997’de 92.1/ 1,000 ‘e , 35 – 39 yaşlarında yapanlarda 1990 ‘da 36.1 / 1,000 iken 1997’de 44.5 / 1,000 ‘e 40 üstünde yapanlarda 1984’den beri görülme insidansı artıyor. Tanı ve tedavide geçikme Tretli ve arkadaşlarının yaptığı 1988 yılındaki 35 hamile kadında üzerindeki çalışmada hamilelikteki geçikmeyi 2.5 ay, laktasyonda ki geçikmeyi 6 ay ve daha fazla olarak buldular. Buna benzer eski çalışmalarda tanı ve tedavide geçikme 6 ay veya daha fazla iken yeni yapılan çalışmalarda 1-­‐ 2 ay olarak görülüyor. Tümör tedavisindeki bir aylık geçikme aksiller metastaz gelişme riskini % 0.9,6 aylık geçikme ise % 5.1 artırır. Bu geçikme hastalığın evresinde artışa neden olur Sistemik tedavinin geçikmesinin etkisi için Nettleton ve arkadaşları bir matematiksel model geliştirdiler. Bu hesaplamalara göre sistemik tedavinin 3 – 6 ay geçiktirilmesi metastazı % 5 – 10 artırabilir ve son trimestire 10-­‐12 hafta geçikme ile de lenf nodu negatif olanların % 1,5 – 4 ‘ü pozitifleşebilir.Kötü prognozlu meme ca başlangıç kemoterapisinin geçiktirilmesi DFS ve OS’i tedavi geçiktirmeyenlere göre belirgin azaltır. Bu nedenle tedavi hamilelik nedeni ile geçiktirilmemelidir. Tedavi genellikle hamile olmayan kadınların guidelaynlarına göre yapılmalıdır ama fetusu korumak için birkaç modifikasyon da yapılabilir Hamileliğin ilaç farmokinetiğine etkisi Hamilelerde sitotoksik ajanların farmakokinetiği ile ilgili çok az bilgi vardır. Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler vardır. Bu değişiklikler: Kan hacmindeki artışın yanında böbrek ve karaciğer klirensi artışları aktif ilaç konsantrasyonları azaltmasını sağlayabilir.Gebelikte plazma albümin azalır, ve bağlanmamış aktif ilaç miktarı artar, ancak, bu etki diğer plazma proteinleri artışı ve yüksek östrojen düzeyleriyle dengelenir. Amniyotik kese "üçüncü boşluk” gibi davranabilir. Hamilelikteki azalmış gastrik motilite, ağızdan alınan ilaçların emilimini etkileyebilir Tüm bu fizyolojik değişikliklerin aktif ilaç konsantrasyonları üzerine etkisi ve bunların sonucu olan etkinlik ve toksisiteler açıkca belli değildir Sistemik tedavi Hamilelikte meme kanseri sıklıkla ileri evre ve agresif tümör olduğundan dolayı hastaların çoğu adjuvan sistemik tedaviye adaydırlar. Hastalığın evresine bağlı olarak sistemik kemoterapi gerekli olabilir. Meme kanseri tedavisinde kullanılan tüm kemoterapi ajanları gebelik kategorisi D, olmasına rağmen eldeki mevcut kanıtlarda meme kanseri tedavisinde kullanılan birçok ajanlar şaşırtıcı derecede güvenli bir profili olduğu görüldü. Özellikle fetusda organogenez meydana geldiği ilk trimesterde sonra başlatılan ve gebeliklerin çoğunluğunda canlı doğumlarda düşük morbidite vardır Tarihsel çalışmalar kemoterapi ile fetal malformasyon oranları 7.5% -­‐ 17% ‘dir.Sitotoksik ilaçların gebelik sırasında kullanımı hayvan çalışmalarında gösterildiği gibi 2 anne ve fetus üzerine diğer direkt toksik etkileri riski ile birlikte teratojenite potansiyeli vardır. 1985;Ulusal Kanser Enstitüsü'nün (NCİ)ulusal kayıtlarında , gebelikte kemoterapi kullanılan 210 raporu inceledi ve bunlardan 52 doğum kusuru buldular.Doll ve ark 75 gebelikte kemoterapi verilmesi ile ilgili çalışmasında ;ilk trimestir kemoterapi ile malformasyon risk % 1.3 sonraki trimestirde % 16 olarak buldular. Alman Meme Grubu, Nisan 2003 ve Ekim 2009 tarihleri arasında 235 hastayı ( retrospektif 116 ,prospektif hasta 119) içeren çalışmalarında kemoterapiye maruz kalan 91 bebekten, üçü alopesili doğmuş, birinde gebelik yaşı küçük, birinde trisomia 18 (bir kromozom bozukluğu) vardı ve doğumdan bir hafta sonra öldü,birinde nekrotik enterokolit , birinde sepsis ve iki tanesinde anemi vardı.. Kemoterapiye maruz kalmayan 60 bebeğin, biri geçici apne , birinde C-­‐
reaktif protein artışı ve birinde gastroenterit görüldü.Bu çalışmada, hamile meme kanserli hastalarda standart tavsiyeleri mümkün olduğunca yakın olarak takiple kemoterapi tedavi edilebilir Prospektif, tek kollu bir çalışmada, 57 gebe meme kanserli hastalarda adjuvan FAC (n = 32) veya neoadjuvan tedavi edildi (n = 25) .İkinci ve / veya üçüncü trimestirde FAC kemoterapi alan hastalarda ölü doğum, düşükler ya da perinatal ölümler görülmedi.Çocukların büyük çoğunluğu önemli bir neonatal komplikasyon olmadı ve en sık neonatal komplikasyon olarak nefes almada zorluk oldu ve bunların ancak yüzde 10 ‘nunda oksijen ihtiyacı oldu. Antrasiklinler ve gebelik Berry ve ark , 23 kadınai gebeliğin ikinci ya da üçüncü trimesterde, 4x FAC verdi ve meme kanseri olan hamile hastalarda minimal komplikasyon ile ikinci ve üçüncü trimesterde kemoterapi ile tedavi edilebilir buldu.Bu kemoterapi ajanları her üçüde gebelik kategorisi D. İdi ama hiçbir konjenital malformasyonlar veya belirgin postpartum defekt görülmedi.Tüm bebeklerin doğumda ve 5 dk Apgar skorları en az 9 veya daha fazla olarak bulundu. Kemoterapi atfedilebilecek tek komplikasyon son kemoterapi dozundan sonra, bir bebekte 2 gün sonra meydana gelen preterm doğum oldu.ve bebekte enfeksiyon olmadan geçici lökopeni görüldü. Antrasiklinlerle ilgili M.D.Anderson serilerinde;23 çocuk, ikinci ve üçüncü trimesterde (doksorubisin, siklofosfamid ve fluorourasil) antrasiklin tabanlı kemoterapi maruz bırakıldılar ve bunlarda malformasyonlar görülmedi Türkiye’de antrasiklin bazlı kemoterapi kullanımı ile ilgili olarak Dr.Ustaalioğlu ve ark: 2010 yılında yaptıkları çokmerkezli çalışmasında 2001-­‐2009 yılları arasında 9 ‘ u meme kanseri olan 27 hastayı incelediler. Dokuz meme kanserli hastadan biri kemoterapiyi ilk trimestirde aldığından dolayı abortus ile sonuçlanmış, biri premeture doğum,2’si normal doğumve 6 tanesi sezaryan ile dünyaya gelmişlerdi Sınırlı prospektif veriler olmasına rağmen gebelikte antrasiklin bazlı rejimleri ile deneyim, güvenlikli ve etkin görülmektedir.Son çalışmalarda, ikinci ve üçüncü trimesterde adjuvan antrasiklin bazlı ilaç tedavisinin güvenliğini vurgulamıştır.Doz-­‐yoğun antrasiklin içeren rejimleri, hamilelik sırasında taksanlı yada taksansız kullanımı güvenliği ile ilgili veri yoktur. Gebelikle ilişkili meme kanserinde ikinci ve üçüncü trimesterde intrauterin kemoterapiye maruz kalan çocuklarda için önemli kısa vadeli komplikasyonlara yol açmadan güvenli bir şekilde AC veya FAC kemoterapi ile tedavi edilebilir görünse de, kalp fonksiyonu ve doğurganlık bozulması gibi daha sonra görülebilecek ve daha az sekeller bilinmemektedir. Antrasiklin alan çocuk ve erişkinlerde doza bağlı kardiyomiyopati yakalanma riski olmasına rağmen,uterus içindeki maruziyetinin kardiyotoksisite riski de bilinmiyor Taksanlar ve gebelik Emniyet verileri, hamilelik sırasında taksanlar kullanımı sınırlıdır.2010 literatürleri gözden geçirilgiğinde , gebelik sırasında taksan verilen 40 vaka (dosetaksel 16 , paklitaksel 21 ve her iki ilacın 3) görüldü.İkinci ve üçüncü trimesterde 38 hasta ( 27 hasta meme kanseri) taksan aldı.Olgu sunumlarında, taksanlar kullanımı ;minimum anne, fetus veya neonatal toksisite göz önüne alındığında gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterde uygulanabilir ve güvenli görünüyor.Hamilelik sırasında paklitaksel kullanılan 9 raporun dökümantasyonunda malformasyon görülmedi ve çocuklar 16 aylık (aralık: 3-­‐36) takiplerinde sağlıklı görünüyordu. Dosetaksel alan 6 hamileye 2. (üç olgu) veya 3 (üç olgu) trimesterde kemoterapi başlandı . Bebekler 28 aya kadar normal olarak gelişimnini tamamladı ve hiçbir malformasyon görülmedi Trastuzumab ve gebelik Trastuzumab Gebelikte Kategori D ilaçtır ve fetal kardiyotoksisiteli hiçbir rapor yoktur. Wetzel ve ark fetusda 21 haftada ölümle sonuçlanan çoklu organ yetmezliğini . trastuzumab ile ilgili buldular. Beale ve ark ikiz gebelik trastuzumab kullanımında ikizlerden biri kronik akciğer hastalığı, kronik böbrek yetmezliği ve solunum yetmezliği ile 13 hafta öldüğünü bildirdiler.Janvier ve ark maymunlara, 25 kez 2 mg / kg haftalık (insan dozunun dozunda) trastuzumab uygulamasında ; fetal zarar veya fertilite azalma görülmedi ve anne sütündeki antikor transferi görülmesine rağmen çocuklarında herhangi bir olumsuz etkiler görülmedi.Watson gebelik sırasında meme kanseri olan bir hastada trastuzumab ile tedavisinde 23 hafta gebelik ultrason çalışmanın sonuçlarında;simetrik fetal büyüme, gebelik yaşı ile tutarlı biyometri ve amniyotik sıvı eksikliği (anhydramnios) normal böbrek fonksiyonlu ve pulmoner hipoplazi bulguları veya başka komplikasyonları bulguları olmadan ve anhidromnios ile 37 hafta da vajinal doğum bildirdi.Bu bulguların aksine Fanale ve ark, metastatik meme kanseri olan hasta da vinorelbin ve trastuzumab kombinasyon ile tedavisi sonucu hastalığı iyi yanıt ve 34 gebelik haftasında doğan sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdiklerini,Waterston ve Graham gebeliğin ilk üç aylık döneminde 3 kür adjuvan trastuzumab alan hastada hemen ilaç kesilmişler.Normal bir gebelik ve doğum sonrasında herhangi bir uzun vadeli sekel görülmediler. FDA : uterusda trastuzumab maruz kalma ile ilgili fetus ölümleri, pulmoner hipoplazi ve fetal gelişim anormallikleri trastuzumab kullanımına karşı uyarır Üreticisi firma, trastuzumab son dozu takiben ve altı ay boyunca emzirmemesini tavsiye eder. Lapatinib;Birinci ve ikinci trimesterde gebelik 11 hafta boyunca Lapatinibin bir olgu sunumunda komplikasyonsuz doğum,sağlıklı bir kız bebek ve 18 aylık gelişimi normal olarak buldular.Ancak, daha fazla bilgi elde edilene kadar, gebelik ve emzirme sırasında Lapatinibin kullanımı önerilmiyor. Hormonoterapi ve gebelik Tamoksifen veya aromataz inhibitörlerinin gebe kadınlarda kulanımını bildirilen hiçbir çalışma bulunmaktadır Tamoxifen bir antiöstrojendir ve vajinal kanama, spontan düşükler, konjenital malformasyonlar fetal ölüm neden olabilir.Tamoksifen uzun vadeli etkileri (dietilstilbestrol gibi) kızlarında jinekolojik kanserler artırabildiği bilinmiyor. Gebe ratlarda yapılan çalışmalarda, dişi yavrularında tamoksifen ile ilişkili meme kanseri görülmüştür.Tamoksifen veya aromataz inhibitörleri ile tedavi, potansiyel olumsuz fetal etkileri önlemek için gebeliğin tamamlanıncaya kadar gecikebilir Tamoksifen doğum sonrası emzirme bastırdığından dolayı anne sütüne atılımı bilinmemektedir, emziren annelerde 3 kullanımı kaçınılmalıdır.AI ve LHRH agonistleri de emzirme sırasında kaçınılmalıdır. Antiemetikler Difenhidramin, deksametazon ile kombine prometazin, selektif serotonin (5-­‐HT) antagonistleri, nörokinin 1 (NK1) antagonistleri , droperidol gibi antiemetikler hamile kadınlarda şiddetli bulantı ve kusma tedavisinde kullanılan ve genel olarak güvenli kabul edilir.Ancak, potansiyel maternal ve fetal riskleri nedeniyle uzun vadeli deksametazon tedavisi, eğer mümkünse kaçınılmalı gerekmektedir. Granülosit koloni uyarıcı faktör Granülosit koloni uyarıcı faktör (G-­‐CSF) veya granülosit-­‐
makrofaj koloni uyarıcı faktör (GM-­‐CSF) kullanımını değerlendiren prospektif çalışmalar olmamasına rağmen bu ajanlar, neonatal nötropeni ve / veya sepsis tedavisinde güvenlidir.Teratojenik olduğu hayvan çalışmalarında hiçbir kanıt yoktur ve gebelik sırasında güvenli kullanımı bildirilmiştir Kemoterapinin zamanlaması Hamileliğin ilk trimesterde, (son adet döneminin ilk gününden sonra 5 ila 10 hafta ) kromozom anomalileri, ölü doğum ,düşük, fetal malformasyon riski % 15-­‐ 20 ‘dir. ( normalde % 2 -­‐ 3).İkinci ya da üçüncü trimestirde;bebeklerin yaklaşık yarısı, intrauterin gelişme geriliği, prematürite , düşük doğum ağırlığı, pre-­‐eklampsi, anne ve neonatal sepsis ve kanama potansiyel taşırken fetal malformasyon riski düşüktür. Doğumun zamanlaması İdeal olarak, doğumda annenin potansiyel infeksiyon riskini azaltmak ve trombositopeniye bağlı kanamanın olmaması için beyaz kan hücre sayımı ve trombosit sayısının normal olmalıdır. Gebeliğin 34 hafta ya da daha sonrasında ve fetusun pulmoner olgunlaşmasını takiben doğuma verilmelidir. Anne sütüne ilaç atılımı Sitotoksik ilaçlar, (özellikle alkilleyici ajanlar,) anne sütüne geçer. Buna ek olarak, çok az anne sütü endokrin ajanların atılımı hakkında az bilgimiz vardır. Lapatinibin, trastuzumab , kemoterapi ve endokrin tedavi alırken, genel bir kural olarak, bebek emziren kadınlarda kaçınılması olmalıdır. Siklofosfamid ile tedavi sırasında anne sütüyle beslenen bir bebekte yenidoğan nötropeni, bildirilmiştir .Siklofosfamid ve doksorubisin anne sütüne geçebildiğinden dolayı emzirme kontrendikedir Emzirme meme kanseri için tedavi sonrasında, güvenli görünmektedir. Sonuç: Genel olarak, kadınların gebe olmayan hastalarda kurallarına göre tedavi edilmelidir Adjuvan kemoterapi ( veya neoadj) ikinci ve üçüncü trimesterde fetus için minimum risk ile güvenle uygulanabilir. Antrasiklin tabanlı bir rejimi tercih edilmektedir.Geçici neonatal miyelosupresyon ve sepsis ve ölüm potansiyel komplikasyonları önlemek için doğumdan 3-­‐
4 hafta önce Kemoterapiden kaçınılmalıdır.Hamilelik sırasında trastuzumab kullanımı, fetus ölümleri ,pulmoner hipoplazi ve fetal gelişim anomalileri yaptığından dolayı önerilmiyor Daha fazla bilgi kullanılabilir hale gelinceye kadar, gebelik sırasında lapatinibin kullanımı önerilmiyorHamileliğin sona erdirilmesi tedavi planlaması sırasında kabul edilebilir olsa da, sürviyi düzeltmiyor. Dr. Yınca Anık Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD Gebelikte Meme Kanserinde Görüntüleme ve Evreleme Nasıl Olmalıdır? Gebelikle ilişkili meme kanseri (Pregnancy-­‐associated breast cancer); gebelikte veya postpartum 12 ay içinde veya laktasyon süresince herhangi bir zamanda ortaya çıkan meme kanseridir. İnsidansı 3bin-­‐10bin gebelikte 1 olarak bildirilmektedir. İnsidans 30 yaş üstü gebeliklerde göreceli daha yüksektir. Gebeliğin meme kanseri riski üzerine dual etkisi bildirilmiştir; Gebelik geçici olarak meme kanseri riskini yaklaşık 1.05-­‐1.25 oranında arttırır, buna karşılık doğum yaptıktan sonra ileriki yıllarda risk giderek azalır. Risk azalma süreci hamile kalınan yaş ile orantılıdır, şöyle ki 25 yaş altı gebeliklerde yaklaşık 10 yıl, 25-­‐29 yaş gebeliklerinde yaklaşık 20yıl, 30 yaş üstü gebeliklerde ise yaklaşık 30 yıl sonra risk normale döner ve bundan sonra risk azalır. İki ve üstü sayıda gebe kalan kadınlarda, daha az risk artışı vardır; bunun nedeni olarak kısa vadeli ters etkinin, ilk gebelik ile kazanılan uzun vadeli koruma ile maskelendiği yönündedir. Gebelikle ilişkili meme kanserini, gebelik ve laktasyon süresince yüksek hormon seviyeleri nedeniyle meme volumu ve dansitesi değiştiğinden radyolojik olarak tanımak zordur. Tanı anında lokal ileri evre daha yüksek orandadır. Meme görüntülemede kullanılan radyolojik modaliteler ultrasonografi (US), mamografi ve manyetik rezonans (MR) görüntülemedir. Bu yöntemlerin her birinin gebelikle ilişkili meme kanseri tanısında yeri ve rolü, bu dönem dışı meme kanserinde olduğundan farklılık göstermektedir. Hamilelik ve laktasyon döneminde memede kitle ile başvuran olgularda ilk inceleme için en uygun modalite US’dur. Bu dönem meme kanseri tanısında sensitivite %100 e varan oranlardadır. US ile öncelikle normal meme ile kitle ayrımı yapılır. Görüntülenen lezyonun iç yapısı ve konturları hakkında bilgi sahibi olunur varsa ek lezyon değerlendirilir. Ayrıca meme kanseri olgularında lenf nodu metastazı da değerlendirilebilir. Lenf nodu metastazını saptamada doğruluk %83’e varan oranlarda bildirilmektedir. Neoadjuvan kemoterapi yanıtının değerlendirilmesinde de US son derece etkin bir yöntemdir. Ancak US incelemede dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Gebelik ve laktasyonda fizyolojik deşiklikler lezyonların US bulgularını değiştirebilir. Memenin malign lezyonlarında standartta benign bulgulardan olan lezyonunun paralel orientasyonu %58, posterior akustik güçlenme %63 oranında görülebilir, tanı yanılgısına düşmemek gerekir. Ayrıca yine bu döneme özgü olarak malign lezyonlarda kistik dejenerasyon ve nekroza oldukça yüksek oranlarda rastlanır. Gebelikte veya laktasyonda yeni ortaya çıkan kompleks kistik lezyon klinik olarak aşikar abse veya galaktosel değilse mutlaka biyopsi gerektirir. Mamografi inceleme gebelikle ilişkili meme kanseri tanısında etkin bir modalitedir. Bu dönem meme kanseri tanısında sensitivitesi %78-­‐90 olarak bildirilmektedir. US incelemede meme kanseri tanısı konan bu olgularda mamografi, US’nun tamamlayıcısı olarak yapılır. Mamografinin özellikle mikrokalsifikasyonların tanısında tanı değerliliği son derece yüksektir. Yalancı negatiflik nedeni meme parankiminin hormonal değişimlere bağlı artmış yoğunluğudur. Akla gelen en önemli iki soru hamilelikte mamografide alınan radyasyonun fetusa zarar verip vermeyeceği ve mamografinin tanıya gerçekten katkısının olup olmadığıdır. Çalışmalar göstermiştir ki tek başına US inceleme ile karşılaştırıldığında US+mamografi yapılması tanıda gereklidir. Fetusun radyasyon aldığı zaman ve radyason dozu etkilenme derecesini değiştirmektedir. 4 Konsepsiyondan itibaren ilk 10 günde alınan radyasyonun etkisi letaldir. Erken organogenez dönem olan 2-­‐6 haftada teratojen olup büyüme gelişme geriliği görülür. Geç organogenez döneminde mikrosefali, mental retardasyon, büyüme gelişme geriliği görülür. 20. haftadan sonra ise malignite ve genetik bozukluklara yol açar. Genel olarak 10 raddan az radyasyonun major etkisi olmayacağı öngörülür. 10 rad fetal malformasyon riskini %1 arttırır, uygun abdominal koruma ile bir mamografide fetus 0.05 rad dan az alır. Hamilelikte uygun abdominal koruma yapılarak 2 yönlü mamografi ile fetusun aldığı doz ihmal edilebilir düzeydedir. Laktasyon döneminde radyasyon açısından endişeye gerek yoktur. Gebelik ve laktasyonda meme kanseri mamografi bulguları bu dönem dışı meme kanseri bulgularından farklı değildir; spiküle konturlu kitle, yapısal distorsiyon, asimetrik dansite, mikrokalsifikasyonlardır. MR; yayılım ve multisentrisiteyi değerlendirmede kullanışlı bir modalitedir. Meme MR inceleme özel meme sargıları ile yüzüstü dinamik kontrast madde verilerek gerçekleştirilir. Kontrast madde uygulamasının hayvan deneylerinde teratojenik olduğu saptanmıştır. Gebelikte yüzüstü çekim ve kontrast uygulaması sebepleriyle uygun değildir. US ve mamografi ile gerçekten çözümsüz kalan vakalarda yarım doz gadobenate dimeglumine ile dinamik kontrastlı çekim yapılabileceğini bildiren birkaç yayın olmasına rağmen genel görüş meme MR incelemenin gebelikte uygun olmadığı yönündedir. Laktasyonda kontrastlı MR güvenle çekilebilir ancak kontrast madde süte geçtiğinden çekimi takiben 24 saat bebeğe süt verilmemesi ve bu süreçte sütün boşaltılıp atılması gerektiği bildirilmelidir. Laktasyonda meme kanseri MR bulguları, laktasyon dışı dönem meme kanseri bulgularına benzerdir. Homojen ve heterojen boyanan kitleler, çevresel boyanan kitleler, segmental boyanma, diffuz unilateral boyanma görülebilir. Laktasyon dışı dönemin aksine laktasyonda meme parankimi artmış vasküler permeabilite nedeniyle maligniteye benzer şekilde hızla boyanıp erken dönemde plato çizer, malignite tanısında engel oluşturabilir. Bu dönemde kitleye ait malign kontrastlanma parankime oranla daha hızlı ve daha yüksek oranda görülür. Gebelikle ilişkili meme kanserinde evreleme bu dönem dışı meme kanseri evrelemesinden farklılık göstermektedir. Lenf nodu metastazını araştırmada başlıca modalite US’dur. Mavi boya annede alerji/anaflaksi riski, fetusa zararlı etkileri nedeniyle kullanılamaz. Akciğer metastazını taramada abdominal korumalı 2 yönlü akciğer grafisi, karaciğer metastazını taramada US, beyin ve kemik metastazlarını taramada ise MR seçilmesi gereken modalitelerdir. Kemik metastazı tanısında kemik sintigrafisi MR ile gerçekten arada kalınan vakalarda nadiren gerekebilir. Bu durumda da mutlaka mesaneye sonda konularak fetusun alacağı doz minimalize edilmeye çalışılmalıdır. Sonuç olarak European Society of Gynecological Cancer’ın uluslararası konsensus toplantısında bildirildiği üzere algoritm şu şekildedir; memede kitle ile başvuran hamile olguda önce US yapılmalı, maligniteden yana bulgu varsa mamografi ve takiben kor biyopsi yapılmalıdır. Patolojik olarak tanı doğrulanırsa hasta 37. gebelik haftası ve üstü ise doğumu takiben standart evreleme ve tedaviye ilerlemelidir. Ancak hasta 37. gebelik haftasından daha küçük bir gebeliğe sahipse akciğer metastazını araştırmak için abdominal korumalı 2 yönlü akciğer grafisi, karaciğer metastazı için US, beyin ve kemik metastazları için ise MR yapılmalıdır. Akıldan çıkarmamız gereken nokta; tanı ve evreleme için tekrarlayan düşük doz incelemeler aynı dozu tek seferde vermeye göre daha az zarar verir, ancak unutmamalı ki en düşük dozda bile çocukluk çağı kanser veya genetik hasar dahil etkileri görebiliriz. Bu yüzden kuralımız ALARA ‘as low as reasonably achievable’ dır. 5 GÜNCEL YAYINLAR Yeni yayınlanan önemli iki çalışmanın özetini aşağıda bulacaksınız: Meme Kanseri Cerrahisinde Aksiller Lenf Nodu Diseksiyonu Sonrasında Seroma Oluşması ile İlgili İki Kohort : Drenin Çekilme Zamanlaması Önemli Midir? (Seroma Formation in Two Cohorts after Axillary Lymph Node Dissection in Breast Cancer Surgery: Does Timing of Drain Removal Matter?) Caroline S. Andeweg, MD, Manon J. Schriek, Nurse Practitioner, Joos Heisterkamp, MD, PhD, and Jan A. Roukema, MD, PhD Breast J 2011; 17: 359–364 Çeviri : Op. Dr. Sertaç Ata Güler Çalışmanın amacı lenf nodu pozitif olan meme kanseri hastalarında aksiller cerrahi sonrasında koyulan drenin kısa süre ile uzun süre tutulmasının karşılaştırılmasıdır. Çalışmada aksilla dreninin kısa süre tutulması ile uzun süre tutulması arasındaki farkın karşılaştırmalı kohortu yapılmış. Çalışmanın birincil çıkarımı, aspirasyon gerektiren ve yara yeri ilişkili komplikasyona sebep olan seromayı tespit etmetir. İkincil çıkarımı ise, ameliyat tipine göre (modifiye radikal mastektomi veya aksiller lenf nodu diseksiyonu ile geniş lokal eksizyon veya pozitif sentinel lenf nodu sonrasında tamamlayıcı aksiller lenf nodu diseksiyonu) hastanede kalış süresinin, acil servise başvurunun ve poliklinik başvurularının değerlendirilmesidir. Drenleri kısa süre tutulan 37, drenleri uzun dönem tutulan ise 40 hasta mevcuttur. Drenleri kısa süre tutulan hastaların hastanede yatış sürelerinin daha kısa olduğu görülmüştür fakat bu hastaların daha çok acil servis başvurusu yaptığı ve daha çok poliklinik kontrolüne geldikleri görülmüştür. Tüm seroma oluşma insidansı %40 olarak bulunmuş ve sıklıkla drenleri kısa dönem tutulan grupta olduğu görülmüştür. En yüksek seroma oluşma insidansı ve en fazla seroma aspirat hacmi modifiye radikal mastektomi yapılıp da drenler kısa süre tutulan hasta grubunda olduğu bulunmuştur. Tüm yara yeri infeksiyon oluşma insidansı %32 olduğu bulunmuş ve her iki grup arasında yara yeri infeksiyonu gelişme insidansı açısından fark olmadığı görülmüştür. Seroma oluşumu kendi içinde yüksek oaranda yara yeri infeksiyonu ile ilişkili olarak bulunmuştur. Drenin kısa süre tutulmasının yara yeri ile ilişkili problemlerin artışına sebep olmadığı görülürken, yüksek seroma insidansı ile ilişkili bulunmuştur. Bunun da daha çok modifiye radikal mastektomi yapılmış olan hastalarda olduğu farkedilmiştir. Bu yüzden, çalışmanın yazarlarının çıkardığı sonuç, modifiye radikal mastektomi yapılmış olan hastalarda aksiller drenin daha uzun süre tutulması gerekirken, aksiller lenf nodu diseksiyonu ile meme koruyucu cerrahi yapılmış olan hastalar ile pozitif sentinel lenf nodu sebebiyle tamamlayıcı aksiller lenf nodu diseksiyonu yapılmış olan hastalarda aksiller drenin daha kısa süre kalması gerektiğidir. İsveç Mammografi Tarama Programında Meme Kanseri Yakalanmasının Doğal Öyküsü : Bir Kohort Çalışması (Natural history of breast cancers detected in the Swedish mammography screening programme: a cohort study) Per-­‐Henrik Zahl, Peter C Gøtzsche, Jan Mæhlen Lancet Oncol 2011; 12: 1118–24 Çeviri : Op. Dr. Sertaç Ata Güler Meme kanserinde tarama-­‐tanı koymanın doğal hikayesi çok iyi anlaşılamamıştır. Geçmiş bir analizde 1990’ların geç yıllarında Norveç tarama programında invasiv meme kanserinin kendiliğinden gerilediği fakat popülasyonda hormon replasman tedavisi kullanımının çalışmayı karıştırdığı bildirilmişti. Bu çaşılmada da benzer bir analiz yapılmış, hormon replasman tedavisi kullanımı açısından az sayıda kadını içeren erken dönem verileri incelenmiştir. Çalışmada 1986 ile 1990 seneleri arasında, 7 farklı İsveç şehrinde yaşayan kadınların mammografi tarama programı başlamasından önce ve sonraki meme kanseri kümülatif insidansı karşılaştırılmıştır. 40 – 49 yaşları arasındaki kadınlar her sene, 50 – 74 yaşları arasındaki kadınlar ise her 2 yılda bir kez mammografi kontrolüne çağrılmıştır. Tüm kadınları kapsayan 40 – 69 yaşlarındaki bu kadınlar(n=328927) programa ilk başladıkları zamandan itibaren 6 sene boyunca takip edilmiştir. Kontrol grubunda da aynı yaş aralığındaki kadınlar (n=317404) 4 sene tarama programına alınmadan ve 2 sene de tarama programına alındıktan sonra olmak üzere toplam 6 sene takip edilmiştir. Taramaya katılma oranı her iki grupta da aşağı yukarı aynı olarak gözlenmiştir (%80’e yakın). İsveç Kanser Kayıtları’ndan (Swedish Cancer Registry) invasiv meme kanseri yakanlanma sayıları toplanmıştır (in-­‐situ kanserle çalışma dışı bırakılmış). Sonuçlara bakıldığında 4 senelik kümülatif invasiv meme kanseri insidansı tarama yapılmış olan grupta kontrol grubuna göre daha fazla olduğu görülmüştür. Kontrol grubundaki prevelans çalışmasında da, tarama yapılan grupta 6 senelik invasiv meme kanseri insidansının daha yüksek olduğu görülmüştür. Kontrol grubundaki kümülatif insidans tarama grubundaki kümülatif insidansa ulaşamadığı için, tekrarlayan mammografilerle tespit edilmiş birçok invasiv meme kanserinin, 6 sene sonunda taramada tespit edilemeyeceği sonucu çalışmadan çıkarılmaktadır. 6 GELECEK PROGRAM HABERLER 17 Şubat 2012 Cuma Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Göztepe Oturum Başkanı : Rafet YİĞİTBAŞI Yüksek riskli meme patolojileri (20 dk) : Cengiz ERÇİN Papiller lezyonlara yaklaşım (15 dk) : Ali ÖZEMİR Radyal skara yaklaşım (10 dk) : Ümit UĞURLU Atipik hiperplaziye yaklaşım (15 dk) : N. Zafer CANTÜRK 16 Mart 2012 Cuma UHG Çamlıca Alman Hastanesi Oturum Başkanı : Faruk KÖSE DKISda memeye yaklaşım (20 dk) : Zafer UTKAN DKISda aksiller yaklaşım (20 dk) : Uğur DEVECİ DKISda sistemik tedavi (20 dk) : Bülent KARAGÖZ 20 Nisan 2012 Cuma Kocaeli Üniv Tıp Fakültesi Hastanesi, Umuttepe Oturum Başkanı : Mustafa DÜLGER Sentinel lenf nodu histopatolojik incelemesindeki incelikler (15 dk) : Fügen AKER Mikrometastatik SLNde aksillaya yaklaşım (15 dk) : Günay GÜRLEYİK Nomogramlar işe yarıyor mu? (15 dk) : Yavuz KURT Mikrometastatik aksillada sistemik tedavi gerekli midir? (15 dk) : Kazım UYGUN 12 Mayıs 2012 Cumartesi Montania Otel Mudanya / Bursa MAYMET – Bursa Meme Hastalıkları Derneği Ortak Toplantısı 6 Ekim 2012 Cumartesi Maltepe Üniversitesi İstanbul MARMA Kongre Merkezi MAYMET-­‐ESO Ortak Toplantısı 23 Kasım 2012 Cuma İstanbul MAYMET-­‐ROCHE Ortak Toplantısı 21 Aralık 2012 Cuma Kartal Lütfi Kırdar EAH Oturum Başkanı : Mustafa ÖNCEL Meme kanserinin tanısındaki yenilikler (20 dk) : Erkin ARIBAL Meme kanserinde bölgesel tedavisindeki yenilikler (ablatif / cerrahi) (20 dk) : Müjgan ÇALIŞKAN Meme kanserinde Bölgesel tedavisindeki yenilikler (Radyoterapi) (20 dk) : Görkem AKSU MAYMET 2012 yılında İSTET (İstanbul Endokrin Cerrahi Toplantıları Konsorsiyumu) ile ortak toplantılar yapmayı planlıyor. Şubat, Nisan, Ekim ve Aralık aylarında ikisi Anadolu yakasında ikisi ise Avrupa yakasında olmak üzere endokrin cerrahisi konusunda toplam dört toplantı yapılması planlanıyor. İlk toplantının programı; 10 Şubat 2012 Cuma (Okmeydanı EAH) TEMA: Nodüler Guatr BAŞKAN: Adem Akçakaya, Semra Günay 18:00-­‐18:10 Nodüler guatrda tanısal algoritma Nihat Aksakal 18:10-­‐18:20 Tiroid sitolojisinde Bethesta sınıflaması ve klinik yansıması Pınar Fırat 18:20-­‐18:30 Nodüler guatrda görüntülemenin yeri
Erkin Arıbal 18:30-­‐18:45 Tartışma MODERATÖR: Yeşim Erbil 18:45-­‐18:50 Olgu sunumu 18:50-­‐19:30 Panel tartışma PANELİSTLER: Cerrahi Fatih Tunca Radyoloji Ünsal Coşkun Endokrinoloji Sinan Çağlayan 19:30 Akşam yemeği MAYMET Bölgesel Dernekler ile işbirliği yapıyor. MAYMET 2012 yılı Mayıs ayında Bursa, Mudanya’da bir günlük toplantı gerçekleştirecek. 2. MAYMET – ESO ortak toplantısı 13 Ekim 2012’de İstanbul MARMA Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. 2012 yılı itibari ile bu ortak toplantı Avrupa Onkoloji Okulu’nun resmi programına girdi. İçlerinde EUSOMA icra kurulu üyeleri Marco Rosselli Del Turco (İtalya) ile Christos Markopoulos (Yunanistan) ve Vincenzo Eusebi (İtalya) ile Sylvia Heywang-­‐
Köbrunner (Almanya)’nın olduğu alanlarında tanınmış Avrupa ülkelerinden radyolog, cerrah ve patologların katılacağı toplantının başkanlığını Prof. Dr. Erkin Arıbal yapacak. Avro-­‐Arap Onkoloji Okulu (Euro-­‐Arab School of Oncology; EASO) 26-­‐27 Mart 2012 tarihlerinde Mısır’ın başkenti Kahire’de “Meme Rekonstrüksiyonu Çalıştayı” düzenliyor. Yrd. Doç. Omar Z. Youssef’in direktörlüğünde Mısır Ulusal Kanser Enstitüsü ile ortaklaşa düzenlenecek olan bu çalıştayda (canlı ameliyat yayınları ile birlikte) konusunda önemli cerrahlar olan İngiltere’den R. Rainsbury, D. Macmillan, İtalya’dan J.Y. Petit ve Fransa’dan K. Clough eğitici olarak bulunacaktır. Kursa katılım ücreti olan 200 Mısır Poundu MAYMET üyelerinden alınmayacaktır. Kursa katılmak isteyen meslektaşlarımızın katılım şartları ve masraflar (konaklama ve ulaşım) konusunda EASO İcra Kurulu üyeleri Dr. Bahadır M. Güllüoğlu ([email protected]) veya Dr. Omar Z. Youssef ([email protected])’den bilgi alması rica olunur. Meme hastalıkları ile ilgili İngilizce yazılmış “olgu sunumlarınızı” uluslar arası elektronik açık erişimli bir dergi olan “Breast Case”’e (www.breastcase.com) ücretsiz olarak değerlendirilmek üzere yollayabilirsiniz. MAYMET, cerrah meslektaşlarımızı International Surgical Society (Uluslar arası Cerrahi Derneği) ve alt grubu olan 7 Breast Surgery International (Uluslar arası Meme Cerrahisi Derneği)’a üye olamaya davet eder (http://www.breast-­‐
surg-­‐intl.org/). Üyeliğin getireceği avantajlar arasında indirimli kongre (International Surgical Week; ISW, Dünya Cerrahi Kongresi) katılımı, ücretsiz World Journal of Surgery dergisine üyelik (basılı derginin adrese teslimi ve on-­‐line erişim hakkı) ve uluslar arası merkezlerde kısa ve uzun süreli deneyim kazanma amaçlı klinik ziyaretlere katılım yer almaktadır. Üyeler ayrıca Annals of Surgical Oncology, Archives of Orthopaedic and Trauma Surgery, International Journal of Colorectal Diseases, Journal of Hepato-­‐Biliary-­‐
Pancreatic Surgery, Journal of Gastrointestinal Surgery, Langenbeck’s Archives of Surgery, Neurosurgical Review, Pediatric Surgery International, Surgery Today, Surgical Endoscopy, Annals of Surgical Oncology, Archives of Orthopaedic and Trauma Surgery, International Journal of Colorectal Diseases, Journal of Hepato-­‐Biliary-­‐Pancreatic Surgery, Journal of Gastrointestinal Surgery, Langenbeck’s Archives of Surgery, Neurosurgical Review, Pediatric Surgery International, Surgery Today ve Surgical Endoscopy dergilerine ücretsiz on-­‐line ulaşabilme hakkı elde etmektedir. 35 yaş altı cerrahlar için üyelik ücreti %50 indirimlidir. Üyelik şartları için http://www.breast-­‐surg-­‐
intl.org/ adresinden ya da Dr. Bahadır M. Güllüoğlu ([email protected])’dan bilgi alınabilir. 23-­‐27 Mayıs 2012 tarihleri arasında İzmir’de düzenlenecek olan 18. Ulusal Cerrahi Kongresi’nde meme cerrahisi alanında Hollanda’dan Emiel J. Th. Rutgers ve İngiltere’den Dick Rainsbury konuşmacı olarak katılacak. 24-­‐25 Eylül 2011’de Edirne’de ilki yapılan Türk-­‐Bulgar Endokrin Cerrahi Klüp toplantısında alınan kararlar gereği bir sonraki toplantının Bulgaristan’ın Bansko şehrinde 31 Mayıs-­‐2 Haziran 2012 tarihleri arasında Türk-­‐Endokrin Meme ve Endokrin Cerrahi Klübü toplantısı olarak düzenlenmesine karar verildi. 2 günlük bilimsel, bir günlük sosyal programı içerecek olan bu toplantıya katılmak isteyen meslektaşlarımız eşbaşkanlar Dr. Bahadır M. Güllüoğlu ([email protected]) veya Dr. Rumen Pandev ([email protected])’e başvurabilirler. “Hali Hazırda Ulusal Düzeyde Yürütülen Çok Merkezli Cerrahi Çalışmalara Katılım Gerekiyor” MAYMET MESEM 1001 çalışması http://www.maymet.org/duyuru.php Çalışmanın resmi başlığı: MEME KANSERİNDE SENTINEL LENF NODUNDA MİKROMETASTAZ OLAN OLGULARIN TAKİBİ MAYMET üyesi kurumlar dışında GATA Ankara, TC SB Bursa Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi, Dokuz Eylül Tıp Fakültesi, Adnan Menderes Tıp Fakültesi ve İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi çalışmaya hasta vermektedirler. Çalışmaya katılmak isteyenler için irtibat: Yrd. Doç. Dr. Uğur Deveci Tel: 0505 7981192, e-­‐posta: [email protected] MF07-­‐01 çalışması http://www.site.adu.edu.tr/mf07-­‐01 Çalışmanın resmi başlığı: METASTATİK MEME KANSERİ TANISI ALAN HASTALARDA PRIMER TEDAVİ OLARAK CERRAHİ UYGULAMASININ SAĞKALIM ÜZERİNE ETKİSİ: MF07-­‐01 Dünyada konusundaki iki çalışmadan birisi olan bu çalışmaya halihazırda ulusal bazda 20 merkez hasta vermektedir. Çalışmaya katılmak isteyenler için irtibat: Prof. Dr. Serdar Özbaş Tel.: 0256 4441256 / 1121 GSM: 0533 6880266, e-­‐posta: [email protected] MEME VE ENDOKRİN CERRAHİ ALANINDA KONGRELER Amerikan Cerrahlar Koleji Türk Bölümü Toplantısı, 27 – 29 Ocak 2012, Antalya http://www.acsturk.org/duyuru/default.asp Avrupa Meme Kanseri Konferası (EBCC – 8), 21 – 24 Mart 2012, Viyana, Avusturya http://www.ecco-­‐org.eu 4th EASO Educational Workshop on Breast Reconstructive Surgery, 26-­‐27 Mart 2012, Kahire, Mısır 18. Ulusal Cerrahi Kongresi, 23 – 27 Mayıs 2012, İzmir http://uck2012.org Avrupa Endokrin Cerrahi Kongresi (ESES), 24 – 26 Mayıs 2012, Götegorg, İsveç http://www.eses2012.com 2. Türk – Bulgar Endokrin ve Meme Cerrahi Kulübü Toplantısı, 31 Mayıs – 3 Haziran 2012, Bansko, Bulgaristan http://www.t-­‐besc.org Düsseldorf Meme Kanseri Kongresi, 7 – 9 Haziran 2012, Düsseldorf, Almanya 2. EURAMA (European-­‐Asian Society of Mastology) Congress, 21-­‐22 Eylül 2012, Moskova, Rusya 2nd MAYMET-­‐ESO Joint Meeting, 6 Ekim 2012, İstanbul 11. Medikal-­‐Cerrahi Endokrinoloji Mezuniyet Sonrası Eğitim Kursu 15-­‐18 Kasım 2012, Antalya http://www.endokrin.com FAYDALI LİNKLER http://www.endokrin.com http://www.socialdoctors.com (sadece siz doktorlar için) http://www.mhdf.org.tr http://www.memesagligi.dergisi.org http://endokrincerrahisi.org http://www.sena-­‐turk.org TEŞEKKÜR Doç. Dr. Ali İlker Filiz Op. Dr. Sertaç Ata Güler Yrd. Doç. Dr. Uğur Deveci Kocaeli Üniversitesi Matbaası ROCHE Müstahzarları Ltd. Şti. DOLUNAY Catering İRTİBAT Toplantıların programından düzenli olarak haberdar olmak isteyen meslektaşlarımız MAYMET Bilimsel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. Ali İlker Filiz ile irtibat kurabilirler. Tel: 0532 4350986, e-­‐posta: [email protected] 8 

Benzer belgeler