Mikrobiyoloji Bülteni 31 Şubat 2016

Transkript

Mikrobiyoloji Bülteni 31 Şubat 2016
Mikrobiyoloji Bülteni 31
İleri Bakteriyofaj Uygulamaları
Bu ayki bültende, önceki yayınlarda bahsi geçen yeni veya
özgün fikirlerin farklı uygulamalarının çoğunlukta olduğu bir
çok farklı konuyu yeniden gözden geçireceğiz gibi
görünmektedir.
Daha önce geleneksel antibiyotik uygulamalarının yerini
alan bakteriyofaj uygulamalarını ele almıştık; fakat Bill ve
Melinda Gates Vakfı’ndan sağlanan 100,000 $’lık hibe
sayesinde yapılan yeni araştırma, bakteriyofajların
gelişmekte
olan
ülkelerdeki
çocukların
bağırsak
hastalıklarını önlemeye nasıl yardımcı olabileceğini gözler
önüne sermiştir. Araştırmacılar domuz bağırsağında
bakteriyofajların nasıl Salmonella ve diğer bağırsak
patojenlerinin potansiyel büyümesini sınırlayabileceğini
araştırmaktadırlar. Bu hayvanlar ile çalışılmasındaki neden
insanlar ile benzer bağırsak bakterilerine ve benzer işleyişte
bir
bağışıklık
sistemine
sahip
olmalarından
kaynaklanmaktadır. Araştırma, Florence, Washington ve
Nottingham üniversiteleriyle ortaklaşa yürütülmektedir.
Nanoteknoloji ve doğal antimikrobiyal maddelerin
ortak uygulamaları
Nanoteknolojideki yeni gelişmelerin mikrobiyoloji alanındaki
uygulamalarının ve bir çok üründe bulunan doğal
antimikrobiyal bileşiklerin ticari uygulamalarının nasıl fayda
sağlayabileceğini değerlendirmiştik.
İsrail’deki Volcani Merkezi ve Güney Illinois Üniversitesi’nin
birlikte
yürüttüğü
araştırma
kapsamında,
gıda
ambalajlarının
nanopartiküller
yardımıyla
doğal
antimikrobiyal ürünler ile kaplanmasına nasıl yardımcı
olabileceğini içeren bir araştırma ile bu iki alanı birleştirmeyi
başarmışlardır.
Zerdeçal’da bulunan kurkumin, üzümde bulunan resveratrol
ve zeytinde bulunan hidroksityrosol dahil birçok doğal
Şubat 2016
antimikrobiyal
madde
incelenmiştir.
Araştırmacılar,
kurkumin bileşiğine tutunabilen nanokesecikler üreterek, bu
yapının cam ve diğer yüzeylere bağlanabilmesini
başarmışlardır. Bu nanokaplamalı yüzeyler, partiküllere
temas eden potansiyel patojenleri ve gıdaların bozulmasına
neden olan organizmaları yok edeceği umut ve beklentileri
ile gıda ambalajlarına eklenmektedir.
Nanoteknoloji ile kültürden
mikrobiyolojik tespit
bağımsız
hızlı
Son zamanlarda, nanoteknolojinin bir diğer yeni uygulaması
olan bir analiz sistemini tanıtan bir firma numunelerdeki gıda
patojenlerini iki saatten kısa sürede tespit ettiğini
duyurmuştur.
Elektrik sinyali üreten spesifik mikrobiyal DNA’nın tespiti
için bir karbon nanotüp biyoçip platformu kullanılmakta ve
bu sinyal gıda numunesi içerisindeki organizmaların varlığı
simgelemektedir.
İngiltere’de ve Dünya’da Kampilobakter
Tesco, Kampilobakter kontaminasyonunun en üst düzeyde
(>1,000 cfu/g) görüldüğü tavuk sayısında önemli bir
düşüşün olduğunu gösteren rakamsal çalışmasını
yayınlamıştır. Perakendecilere göre, 2014/15 yıllarının son
çeyrekleri kıyaslandığında en yüksek Kampilobakter vaka
seviyesinde %7, üçüncü çeyrekleri kıyaslandığında
neredeyse %9’luk bir düşüş gözlemlenmiştir.
Gıda Standartları Ajansı tarafından 2015 Temmuz-Eylül
arasındaki dönemi kapsayan araştırma sonuçları
yayınlanmıştır ve perakende satın alınan tüm tavukların
toplamda %15’inin en yüksek seviyede kampilobakter
kontaminasyonu içerdiği belirtilmiştir. Kampilobakter, satın
alınan tavukların %76’sında (farklı seviyelerde) tespit
edilmiştir.
RIGHT SOLUTIONS | RIGHT PARTNER
Sayfa | 1/2
Bu durumu Dünya’daki diğer ülkelerle nasıl kıyaslayabiliriz?
EFSA’nın 2008 yılında Avrupa Birliği genelinde
mezbahalarda tavuklar üzerinde yürüttüğü çalışmada
tamamen aynı rakamla (%76) karşılaşılmıştır. Buna karşın,
İsrail’deki yeni bir çalışmada tüm perakende kanatlıların
%93’ünün patojen içerdiği (büyük çoğunlukla Kampilobakter
olduğu) iddia edilmektedir. “Avrupa Gözetim” dergisinde
İsviçre’deki Kampilobakter hastalıklarının seviyeleri üzerine
yayınlanan bir makale 1988’den 2013’e kadar bildirilen
Kampilobakter vakalarının sayısının 3.127’den 7.499’a
yükseldiğini
göstermiştir.
Rapor,
kontaminasyon
sıklıklarının azaltılması için kanatlı eti satışı konusunda acil
olarak gıda güvenliği önlemlerinin alınması gerektiğini
belirtmiştir.
İngiltere Gıda Standartları Ajansı çalışmasında yalnızca
perakende satılan bütün tavuklar üzerine yoğunlaşmıştır;
fakat Amerika’da USDA, kanat, göğüs, but gibi işlenmiş
tavuk ve kümes hayvanları parçalarındaki hangi seviyelerin
kabul
edilebilir
seviyeler
olabileceği
üzerine
tartışmaktadırlar.
Kümes hayvanları konusunda, “Independent” gazetesindeki
bir güncel makale, İngiltere’de kanatlı hayvan endüstrisinde
antibiyotik kullanımına devam edilmesinin önemini
vurgulamıştır. Araştırmacı Gazetecilik Bürosu tarafından
elde edilen sektör rakamları, İngiltere’de kümes hayvanı
üreticilerinin florokinolon sınıfı antibiyotik kullanımının son
12 aylık raporlama periyodunda %59 oranında
arttırılmasının bu ilaca dirençli bakteri türlerinin gelişimine
sebep
olabileceği
korkularını
arttırmaktadır.
Bu
antibiyotiklerin Amerika’daki tavuk çiftliklerinde kullanımı
2005 yılında yasaklanmıştır.
Avusturalya’daki Salmonella salgını paketlenmiş
salatalar ile ilişkilendirilmiştir
Victoria’da Tripot Farmers tarafından üretilen paketlenmiş
salataların bir Salmonella salgınına sebep olduğu
düşünülmektedir. 23’den fazla farklı tür paketlenmiş
salatanın Salmonella anatum içeren kıvırcıkla kontamine
olduğuna inanılmaktadır. Yüksek olasılıkla salatayı
tükettikten sonra hasta olan 128 vaka bulunmaktadır.
Paketlenmiş salata ayrıca Singapur, Hong Kong ve
Tayland’a ihraç edilmiştir. Kıvırcıkların nasıl kontamine hale
geldiği üzerine yapılan araştırmalar halen devam
etmektedir.
FSA az pişmiş yumurtaların güvenliği üzerine
danışmanlık hizmetlerine başlamıştır
Gıda Standartları Ajansı, çiğ yada az pişmiş yumurtaların
güvenliğini inceleyen taslak bir rapor üzerine 10 haftalık bir
kamuoyu yoklaması başlattı.
Mikrobiyolojik Gıda Güvenliğinin Danışma Kurulu
(ACMSF) tarafından bir uzman grup oluşturularak yumurta
güvenliği üzerine odaklanmıştır. 15 yıl önce bu konuda
hazırlanan son rapor ile karşılaştırıldığında İngiltere’de
kabuklu yumurtalarda Salmonella riskinin azalmış olduğu
bulunmuştur. Grup, İngiltere’de “Lion Code” (kalite sistemi)
kapsamı altında üretilen yumurtaların diğer yumurtalar ile
kıyaslandığında çok düşük bir risk taşıdığını bulmuştur.
Rapor, “Lion Code” kapsamında veya bu sisteme eş değer
sistemler ile üretilen yumurtaların çiğ veya az pişmiş olarak
genç, hamile ve yaşlı gibi en riskli gruplara bile
sunulabileceğini belirtmektedir.
Buna karşın ithal yumurtalar belirli aralıklarla Salmonella ile
ilişkilendirilmeye devam etmektedir. İsrail, İspanya’dan ithal
edilen bir parti yumurtada Salmonella bulunduğunu
raporlamıştır.
İspanya’nın bir güney kıyı şehri olan Cádiz’de bir barda en
az 112 kişi Salmonella zehirlenmesi süphesiyle hastalanmış
ve bir kişi hayatını kaybetmiştir. Salgından etkilenen çoğu
kişinin sipariş ettiği patates ve yumurtadan yapılan tortilla
caseranın Bocadillo olarak adlandırılan küçük bir sandviçten
kaynaklandığı düşünülmektedir.
Fransız istiridyeleri kaynaklı norovirüs salgını
Fransa’dan
ithal
edilen
kontamine
istridyelerden
kaynaklandığına inanılan bir Norovirüs salgınından yaklaşık
130 kişi (İsveç’ten 70 ve Danimarka’dan 60 kişi)
etkilenmiştir.
Düşük su aktivitesi içeren üründe yine Salmonella
tespit edildi
Bir kere daha Salmonella düşük su aktivitesi olan bir
ortamda hayatta kalma yeteneğini göstermiştir. Amerika’da
birçok eyaleti etkileyen Salmonella virchow’un sebep olduğu
bir salgının “Garden of Life” marka organik karışımlarda
kullanılan organik yaprak tozunun kontaminasyonuyla
alakalı olduğu bulunmuştur.
RIGHT SOLUTIONS | RIGHT PARTNER
Sayfa | 2/2

Benzer belgeler

VİVERDE HOTEL BERKE RANCH

VİVERDE HOTEL BERKE RANCH VİVERDE HOTEL BERKE RANCH Ekolojik Tatil Konsepti Viverde Şimdi Antalya’da… Turizm sektörüne, yeni bir soluk getiren Viverde konsepti doğa tatilini benimseyen bir sistem ve artık Antalya’da… Dünyad...

Detaylı