PDF Önizleme - Epos Yayınları

Transkript

PDF Önizleme - Epos Yayınları
Otistik Çocuklar Nasıl Öğrenir?
Hülya Kayaoğlu; Otistik çocuklarda Alternatif İletişim
Sistemleri’nin kullanımına yönelik uluslararası proje toplantılarına katıldı. Çeşitli ortak kitaplarda makaleleri vardır.
Yedi yılı otistik çocuklarla olmak üzere on altı yıldır eğitimci olarak çalışmaktadır.
Özlem Görür; Otistik çocuklarda Alternatif İletişim Sistemleri’nin kullanımına yönelik uluslararası proje toplantılarına katıldı. Yedi yıldır otistik çocuklarla çalışmaktadır.
EPOS YAYINLARI-47
Araştırma–İnceleme 23
Hülya Kayaoğlu, Özlem Görür
Otistik Çocuklar Nasıl Öğrenir?
© Hülya Kayaoğlu, Özlem Görür, 2008
© Epos Yayınları, 2008
Düzelti:
Rafet Özen
Kapak Tasarımı:
Zet Tanıtım
Dizgi ve Baskı Öncesi Hazırlık:
epos
Baskı ve Cilt:
Sözkesen Matbaası (0.312) 395 21 10
Birinci Baskı,
Ankara, Kasım 2008
ISBN: 978-975-6790-57-1
EPOS YAYINLARI
GMK Bulvarı 60/20 (06570) Maltepe-Ankara,
Tel.Fax: (0.312) 232 14 70 - 229 98 21
[email protected]
www.eposyayinlari.com
Otistik Çocuklar
Nasıl Öğrenir?
Hülya Kayaoğlu, Özlem Görür
“bizim çocuklarımıza, fedakâr anne-babalara,
ailelere ve annelerimize”
İÇİNDEKİLER
Teşekkür/11
Sunuş/13
Önsöz/15
Ozan’a Mektup/17
I. OTİZM
Günaydın
“Bilim”in Otizmle Yüzleşmesi: Tarihe Yolculuk
21
26
Diğer Yaygın Gelişimsel Bozukluklar
Rett Sendromu
Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu
Asperger Sendromu
Atipik Otizm
36
36
37
37
Otizm Nedenleri
Ailesel Faktörler ve Psikodinamik Teori
Davranışçı Teori
Genetik Faktörler
Organik, Nörolojik, Biyokimyasal Nedenler
38
41
42
44
Otistik Çocukların Özellikleri
Otizmin Erken Belirtileri Nelerdir?
Bilişsel Gelişim Özellikleri
Sosyal Gelişim Özellikleri
İletişim Özellikleri
Duyusal Özellikler
Motor Gelişim Özellikleri ve Özel Beceriler
Davranış Özellikleri
49
50
52
54
55
59
60
36
38
48
Otizmde Görülen Davranış Problemleri
Kendini Uyarıcı Davranışlar
Öfke Nöbetleri ve Saldırganlık
Korku ve Fobiler
Motivasyon
Cinsel Dürtüler, Mastürbasyon
Hiperaktivite ve Dikkat Problemleri
Takıntılı Davranışlar
Diş Gıcırdatma
Gündelik Yaşama Özgü Sorunlar
61
61
61
62
62
62
63
64
64
64
II. OTİZMDE EĞİTİM YAKLAŞIMLARI
ve “TEDAVİ” UYGULAMALARI
I. Yazılı ve Görsel Basında Otizme Müdahale:
Toplumsal Kabulde Yanlış Etki
69
II. Sinema ve Tiyatroda Otizm:
Toplumsal Kabulde Kuruculuk
III. Otizmde Eğitim Yaklaşımları ve Tedavi Uygulamaları
75
84
1. Eğitim Yaklaşımları
85
A) Uygulamalı Davranış Analizi
85
86
88
88
89
91
91
92
93
93
B) Kolaylaştırılmış İletişim
C) TEACCH
D) İlişki Temelli Yöntemler
E) Sosyal Öyküler
94
95
96
96
Ayrık Denemelerle Öğretim
Fırsat Öğretimi
Olumlu Davranış Desteği (İşlevsel Analiz)
Temel Tepki Öğretimi
Etkinlik Çizelgeleri
Alternatif ve Destekleyici İletişim Sistemleri
Bekleme Süreli Öğretim
Video Kaydı ile Model Olma
Replik Silikleştirmeyle Öğretim
4. Terapi Yöntemleri
Günlük Yaşam Terapisi
Kucaklaşma Terapisi
İşitsel Bütünleştirme Terapisi
Duyusal Bütünleştirme Terapisi
Müzik ve Dans Terapisi
Drama Terapisi
Sanat Terapisi
97
98
98
98
99
99
99
5. Biyolojik Tedavi Uygulamaları
100
97
III. BAŞKA BİR İLETİŞİM YOLU:
ALTERNATİF İLETİŞİM SİSTEMLERİ
1. Başka Birİletişim
2. Basit Düzey Destek Teknolojileri
3. Orta Düzey Destek Teknolojileri
4. Üst Düzey Destek Teknolojileri
5. Otistik Bireylerde Alternatif
ve Destekleyici İletişim Sistemlerinin Kullanımı
Görsel Öğrenme
Cansız Nesnelere İlgi
Karmaşık İpuçlarını Algılama Zorluğu
Değişiklere Karşı Zorluk
Sosyal Etkileşim Zorluğu
Hareket Becerilerinde Zorluk
Otizm ve Kaygı
Davranış Değişimi
Hafıza Zorlukları
103
107
108
109
117
119
119
119
120
120
120
121
121
121
IV
OTİSTİK ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE GÖRSEL
DESTEKLERİN KULLANIMI
1. Otizm ve Görsel Öğrenme
2. Yapılandırılmış Öğretim
127
129
3. Görsel Destekler
4. Görsel Desteklerin Özellikleri
5. Görsel Destekleri Hazırlarken
Nelere İhtiyaç Duyabiliriz?
6. Görsel Desteğin Etkililiğine Karar Verilmesi
7. Görsel Destek Türleri
Çizelgeler
Takvimler
Kontrol Listeleri
Renklerle Kodlama
Karikatür, Eğlenceli Konuşma Balonları
Grafikler
Manipülasyon
Mnemonics (Hatırlatıcı İpuçları)
Resimler ve Fotoğraflar
Power Cards
Sosyal Öyküler
Video Kaydı Modeli
137
140
144
145
147
147
154
156
157
157
158
162
163
163
164
165
166
V
ETKİNLİK ÖRNEKLERİ
A. Görsel Destekleri Kullanmaya Hazırlık Etkinlikleri
171
Etkinlik 1: Resim Takip Etme Becerisi
171
Etkinlik 2: Nesne-Nesne Eşleştirme Becerisi
173
Etkinlik 3: Resim-Nesne Eşleştirme Becerisi
175
Etkinlik 4: Görsel Model İpucuyla Resim-Yazı Eşleme
177
Etkinlik 5: Görsel Model İpucuyla Resim-Eylem Eşleme
178
B. Görsel Semboller Kullanarak Hazırlanan Etkinlikler
180
Etkinlik 1: Güne Başlama Etkinlikleri Herkese Merhaba!
180
Etkinlik 2: Sevdiklerim/Sevmediklerim – Evet/Hayır Kullanma
192
Etkinlik 3: Seçim Yapma
194
Etkinlik 4: Duyguları Tanıma
197
Etkinlik 5: Kullanım Alanlarına Göre Nesneleri Gruplandırma
199
Etkinlik 6: Meslekleri Tanıma
201
Etkinlik 7: Evdeki Görevlerim/Çizelgeyi Takip Etme
202
Etkinlik 8: Benim Kurallarım
203
Etkinlik 9: Öfkemi Kontrol Ediyorum
204
Etkinlik 10: Görsel Model İpucuyla Boyama Yapma
206
Etkinlik 11: Görsel Model İpucuyla Cümledeki Boşlukları Doldurma 207
Etkinlik 12: Görsel Model İpucuyla Harflerden Sözcük Oluşturma 209
Etkinlik 13: Görsel Model İpucuyla Varlıkları Sınıflandırma
210
Etkinlik 14: Görsel Model İpucuyla Gün İçinde Yaptıklarını Yazma
212
Etkinlik 15: Görsel Beceri Analizi ile El Yıkama
213
KAYNAKÇA/214
Kısa Sözlük/217
Adlar Sözlüğü/219
TEŞEKKÜR
Elinizdeki kitap, otizm alanında çalışan eğitimciler olarak uygulama sürecinde edindiğimiz deneyimlerin ve karşılaştığımız her yeni
durumla öğrencilerimizi yeniden keşfedebilme arayışımızın bir
ürünüdür.
Otistik çocukların eğitim süreçlerine katkıda bulunmayı hedefleyen bu çalışmamız, kuşkusuz sorunlara kendi öğrencilerimiz boyutundan yaklaşmamıza olanak tanımıştır. Öncelikle bizi kendi
dünyalarına kabul eden “bizim çocuklarımıza” sonsuz teşekkürler.
Kitabın hazırlık aşamasında bizlere eleştirileri, düzeltmeleri ve
önerileriyle katkıda bulunan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
çocuk/ergen ve yetişkin psikiyatristi Prof. Dr. Yankı Yazgan’a, yine düzeltmeleri, önerileriyle bize ışık tutan Marmara Üniversitesi
Tıp Fakültesi çocuk/ergen psikiyatristi Dr. Ayşegül Selcen Güler’e,
Niğde Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gazi Görür’e, alternatif iletişim sistemlerinin
uygulanması ile ilgili görüşlerini paylaşarak bizlere rehberlik eden,
uzun yıllardır otistik bireylerle aktif olarak çalışan Finlandiya Helsinki Üniversitesi’nden Prof. Elina Kontu’ya teşekkür ederiz.
Öncelikle öğrencilerimizden Kaan ve ailesi, yine öğrencilerimizden Ozan ve ailesi başta olmak üzere tüm öğrencilerimize ve
ailelerimize, otizm yolculuğuna birlikte adım attığımız ve her türlü
deneyimi ve yaşantıyı paylaştığımız mesai arkadaşlarımıza da teşekkürü bir borç biliriz.
Umarız bu kitap, iletişimin başka bir yolunu deneme süreçlerinde eğitimcilere ve ailelere yol gösterici olur.
Ankara, Kasım 2008
11
sunuş
Çocuklarını yetiştirmek, onlara iyi ve doğru bildiklerini aktarmak
konusunda, anne-babalar genellikle âdeta içlerinden gelen bir beceri ile hareket edebilir, doğru bildiklerini kararlılıkla uygular, iyi
kötü içlerine sinen bir sonuca ulaşırlar. Ellerinden geleni yaptıklarına inanabilmenin rahatlığını yaşarlar.
Aynı anne-babalar, çocuklarının etkileşim ve iletişim gelişimindeki bozulmanın, otizm ya da otizmle ilişkili, en azından onunla
ortak yanları olan bir gelişim bozukluğu anlamına geldiğini öğrendiklerinde, gelecekte neler olacağının kaygısı ile, bildiklerini unutabilir, ya da, önlerine ne çıkarsa, kimden ne duyarlarsa, büyük ve
haklı bir telaş içinde uygulamaya çalışır, ama ne doğruyu yaptıklarından, ne de çocuklarına faydalı olabildiklerinden bir türlü emin
olamazlar.
Standart ve herkesçe kabul edilebilir bilimsel temelli bilgilerin henüz yetersiz, spekülatif ve yersiz umut yaratıcı yaklaşımların kolay
kabul gördüğü otizm ve ilişkili gelişim bozuklukları alanında, anne-baba ve uzmanlara yardımcı olacak yayınların sayıca ve nitelikçe artması dileğini değişik ortamlarda yansıttım.
Özlem Görür ve Hülya Kayaoğlu otizm ve ilişkili durumlardaki
eğitim uygulamalarından elde ettikleri deneyimleri bir kitap haline
getirerek, özellikle anne-babaların ne yapacaklarını ya da nasıl yapacaklarını bilemedikleri durumlar için bir başvuru kaynağı oluşturmuşlar. Otizmin davranışlara ve öğrenmeye yansıyan sonuçlarını gidermek ya da telafi etmek için kullanılabilecek yaklaşımları toparlayan bu kitabın, alanda çalışan uzmanlar için de bir bilgi ya da
ilham kaynağı olacağını tahmin ediyorum.
Dr Yankı Yazgan
Çocuk/Ergen ve Yetişkin Psikiyatrisi uzmanı
Profesör, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ekim 2008
13
önsöz
Her şey 1799’da Fransa’nın Aveyron ormanlarında bulunan ve Victor adı verilen çocukla başladı. Kendisine getirilen Victor’la uzun
zaman çalışan Dr Jean-Marc-Gaspard Itard, otizm terimini kullanmadı, ama bazı belirleyici özellikleri kaydetti ya da literatüre geçirdi.
Bilim, adı henüz konulmamış olsa da, özel eğitimin kurucuları
arasında kabul edilen Itard’ın Victor’la yaptığı çalışmalar sonucunda otizmle yüzleşmiş oldu. 1943’te Kanner’ın, otizm terimini kullanması ve otizmi bir kategori olarak sınıflandırmasının ardından bu
alana ilişkin çalışmalar, akademik disiplinlere yerleşmeye başladı.
Bilimsel bir disiplin olan tıbbın, otizmin fizyolojisi konusunda
çok fazla yol alamadığı söylenebilir. Ancak otistik çocukların günlük yaşam becerilerini edinmeleri ve kendi başlarına yaşayabilme
becerilerinin kazandırılması konularındaki tekniklerde epeyce yol
alınmıştır. Eğitim tekniklerindeki gelişmeyi, özellikle akademilerde olmak üzere sayısız çalışmaya borçluyuz.
Tıp ta dâhil olmak üzere çeşitli akademik disiplinlerin ve eğitim süreçlerinin imbiğinden geçmiş olan eğitim teknikleri, spekülasyona kapalı özellikleri nedeniyle biz eğitimciler ve aileler açısından avantajdır. Eğitim teknikleri, hem ailelere hem de okullarda
uygulama içinde bulunan eğitimcilere peşin bir tutamak noktası
sunmaktadır. Kısacası bu teknikler, işe nereden başlanacağını gösteren iyi hazırlanmış bir harita niteliğini içermektedir.
Bu çalışmada ele alınan temel konu, otistik çocukların eğitim
süreçlerini oluşturan faktörlerin doğası ve mantığı üzerine kurulu
olan tekniklerdir. Dolayısıyla çalışma beş ana bölüm üzerine kurulmuştur.
I. Bölüm’de otizmin tanımı, nedenleri, otistik çocuklar ve davranış özellikleri, otizme eşlik eden rahatsızlıklar incelenmektedir.
II. Bölüm’de, eğitim yaklaşımları ve “tedavi” uygulamaları incelenmektedir. Eğitim, ev-okul-sokak üçgenindeki bir süreç olarak
15
16
OTİSTİK ÇOCUKLAR NASIL ÖĞRENİR?
tanımlandığına göre, Otistik çocukların eğitim sürecini ‘özel’ durumu göz önüne almak kaydıyla iki faktöre yapılacak vurguyla güçlendirebiliriz. Eğitimci faktörü ve toplum faktörü. Eğitim etiği:
Özel eğitim söz konusuysa etik tanımının kendi anlamını aşan bir
‘şey’ söz konusu olmalıdır. Çünkü bize göre, eğitim tekniklerinin
uygulanabilmesi, öğretmenin öğrenciyle haricen-mekanik ilişki
kurması yerine organik bir ilişki kurmasını gerektirmektedir. Buna
kısaca işini sevmek, bütün uygulamaları severek, isteyerek yapmak diyebiliriz. İşte burada sözünü ettiğimiz ‘Etik’ bu kadar basit
bir olgudur. Çünkü otistik çocuk şikâyet edemez. Geriye kalan tek
şey, öğretmenin “doğru yapıyor muyum?”, “bu yaptığımı doğru yapıyor muyum?” soru çiftini kendisine defalarca sormasıdır.
Toplumun eğitilmesi (tabii ki her şey için geçerlidir, ama), otistiklerin eğitilmesinde daha hayatî bir süreci tanımlamaktadır. Bu
nedenle II. Bölüm’e “basın” ve “sinema ile tiyatro”yu da ekledik.
Çünkü basının spekülasyonlar üzerine kurulu bulunan (ilgili bütün
bilimsel disiplinlerin kolektif ürünü olan eğitim tekniklerinin müspetliğini hiçe sayan) haberleri (elbette ki bütün haberler değil); aileleri yanıltmakta, aileler üzerinde umut yaratıcı etki yapmakta, fakat aynı zamanda da otistik çocukların eğitim sürecini aksatmaktadır. Ancak “sinema ile tiyatro”nun basının aksine, otizmi topluma
kabul ettirdiğini, toplumu bilgilendirdiğini düşünüyoruz. Sinema
ile tiyatro’nun bir anormallik yerine, farklılık üzerinde durarak,
herkesin farklı-herkesin eşit olduğunu otizm aracılığıyla da topluma anlattığını ve anlatırken de istismar etmediğini düşünüyoruz.
III. ve IV. Bölümler’de İletişim Yolları ile Görsel Destekler incelenmektedir.
V. Bölüm’de ise görsel destekleri temel alan Etkinlik örneklerine yer verilmektedir.
Kuşkusuz burada incelediğimiz eğitim tekniklerinin, otistiklerle çalışan eğitimcilerin çalışmalarına hitap edeceğini umuyoruz,
ama aynı zamanda bu tekniklerin, otistik çocukların günlük hayattaki sorunlarıyla baş etmeye çalışan ve hayatlarını çocuklarına adamış olan anne-babaların-ailelerin ek çabaları olarak hayata geçmesini de umuyoruz.
C
ö
R
a
s
o
n
g
d
Z
S
ç
o
iç
z
Ç
e
o
B
A
I
OTİZM
“herkes eşit herkes farklı”
GÜNAYDIN
— Günaydın Kaan,
— Günaydın Kaan,
— Bugün nasılsın?
— Bugün nasılsın?
“Günaydın!” Güne başlarken çok sık kullandığımız bir sözcük. Günaydın anne, günaydın canım, günaydın Kaan. “Günaydın deme”yi
nasıl öğrendik?, İlk günaydın dediğimizde kaç yaşındaydık. Çoğumuzun bu sorulara verilecek cevabı; “bilmiyorum, hatırlamıyorum,
o da nerden çıktı, üzerinde hiç düşünmedim” olacaktır.
Bugüne kadar üzerinde düşünmeye gereksinim bile duymadığımız bir beceri, karşılıklı olarak gelişen sosyal etkileşimin bir sonucuydu günaydın demek. Hattâ belki de son derece olağan ve sıradan bir durumdu.
“Birine nasıl günaydın denir?, Günaydın derken nasıl durmalıyım?, Günaydın ne zaman söylenir?, Niye günaydın deriz?”
Hiçbirimiz günaydın demeyi öğrenirken bu soruların üzerinde
düşünmedik.
Günaydın demeyi öğrenmek için yapılandırılmış bir eğitim ortamının parçası olmaya da ihtiyacımız olmadı. İçinde bulunduğumuz ortamlardaki insan davranışlarını gözledik, model aldık, tesadüfî denemeler yaptık ya da bize özgü yollar keşfettik. Birçok şeyi öğrendiğimizi bile fark etmeden öğrendik.
Günlük yaşamda, otistik çocuklarla çalışırken kendi öğrenme
süreçlerimizin fiilî işleyişini otistik çocukların-öğrencilerimizin
dünyasından ve gözünden tam anlamıyla başka biçimlerde yeni21
22
OTİSTİK ÇOCUKLAR NASIL ÖĞRENİR?
den keşfettik. Bizim; öğretmenlerin, eğitim sürecinde öğrenmeyi
ve dünyayı yeniden keşfi, bize göre tam olarak öğretmenin-öğreticinin “onlar tarafından fark edilmesi”dir.
Öğrenme sürecini keşfetmemize yardımcı olan, bize yol gösteren, rehberlik eden öğrencilerimizden birisi Kaan’dı. Öğrencilerimizin büyük bir çoğunluğu, sabahleyin okula geldiklerinde bizlere hiç bakmadan, göz kontağı kurmadan, gülümsemeden, günaydın
demeden, doğruca “kendi sınıfları”na yönelirler. Öğrencimiz Kaan’da böyle yapıyordu.
“Kaan birçok beceriyi kazanmış, konuşabilen, okuma yazmayı bilen, isteklerini ifade etmek için uygun iletişim davranışları sergileyen tâbiri caizse iyi düzeyde bir otistikti. Tabii “müzik”, onun hayatının vazgeçilmez
bir parçasıydı. Sınıfta sürekli cd çaların açık kalmasını ister ya da radyo
dinlemeyi tercih ederdi. Sevmediği bir müzik tarzı ya da radyo kanalı olduğunda “kapat”, “değiştir” ya da “powertürk” gibi ifadeleri kullanırdı.
Kaan sabah okula geldiğinde karşısında bizi görüyor olsa bile, doğruca
kendi sınıfına yönelirdi.”
Bu tarz bir davranış kalıbı otizm için ne kadar doğalsa, bunun kabullenilmesi de bizim açımızdan o kadar zordu. Düşünsenize her
gün birlikte çalıştığınız öğrencinizi kapıda bekliyorsunuz, o geliyor
ve sizi görmeden doğruca sınıfına gidiyor, sadece kendi isteği ve
ihtiyaçları yönünde iletişim kuruyordu.
Bizse, Kaan tarafından fark edilmek istiyorduk ve bunun üzerine düşünmeye başladık; Kaan neden günaydın demiyordu? Çünkü Kaan’ın zihninde “günaydın” adında bir kayıt, bir resim yoktu.
Neden günaydın denirdi, bunun anlamı neydi, bilmiyordu. Sosyal
beceriler onun için birçok soyut olguyu içeren anlaşılması zor durumlardı, somutlaştırılmalıydı.
Otizmle ilgili eğitim deneyimlerimiz arttıkça, bizim için son
derece kolay olan günaydın gibi birçok sosyal becerinin kazanımının, otistik bir çocuk açısından ne kadar zor olduğunu tekrar fark
ettik. Kaan, “birine nasıl günaydın diyeceğini, günaydın derken nasıl durması gerektiğini, günaydının ne zaman söyleneceğini bilmiyordu” Kaan’ın “günaydın deme” becerisinin öğretimine ihtiyacı
OTİZM
23
vardı. Ondan ya da diğerlerinden henüz yapılmasını öğretmediğimiz bir beceriyi sergilemesini beklemenin haksızlık olduğunu fark
ettik. Yukarıdaki diyalogda ise Kaan’ın günaydın demeyi öğrenmeden önce sergilediği ekolali davranışlarına işaret edilmiştir.
Ekolali karşı tarafın söylediği söz ya da cümle kalıplarının öğrenci tarafından tekrar edilmesidir. Kaan şimdi sabahları bizi gördüğünde;
— Günaydın Özlem,
— Günaydın Kaan,
— Bugün günlerden ne?,
— Bugün Salı…
demeye başladı. Yani artık onun tarafından fark ediliyoruz.
Artık “Günaydın” denilme sırası bizde, uyanalım derin uykularımızdan, otizm tarafından fark edilmeye çalışalım.
— Herkese Günaydın!
—Bugün günlerden “Otizm”i tanımaya ve anlamaya çalışma
günü.
“Otizm” farklı, her otistik birey ise ayrı bir dünya. En basit tanımla iletişim kurma güçlüğü olarak ifade edilen “otizm”, genellikle
yaşamın ilk 3 yılı içinde ortaya çıkıyor. Otistik birey, dil, iletişim,
sosyalleşme gibi birçok alanda sınırlılıklar yaşamaya başlıyor. Bu
sınırlılıklar her bireyde farklı oranlarda kendini gösteriyor. Erkek
çocuklarda kız çocuklarına oranla 4-5 kat daha fazla görülen
otizm, özellikle son yıllarda genişleyen tanı kriterleri ve erken teşhisle görülme sıklığı anlamında bir artış sergiliyor. Araştırmalara
göre otizm yelpazesinde yer alan bozuklukların önceki yıllarda
yaygınlık oranı 10.000’de 4-5 ile 25 arasında değişirken, günümüzde her 150 kişiden 1’inde görülmeye başlandığına işaret edilmektedir.
Otizme dair diğer noktalardan biri ise herhangi bir sınıfa, ülkeye, kültüre özgü olmaması. Otizm, dünyanın her yerinde, her sosyo-ekonomik düzeyde görülebiliyor.
Tarihte bilinen ilk otistik olan “Victor”dan günümüze kadar

Benzer belgeler