2016 BÜYÜK SEVİNÇLE GELDİ... Eğitim için

Transkript

2016 BÜYÜK SEVİNÇLE GELDİ... Eğitim için
AYLIK EĞİTİM GAZETESİ
Ocak 2016
sayfa 4
sayfa 10
sayfa 12
sayfa 16
Uğur Okulları’ndan
Sabancı
Üniversitesi
Nevvar Salih
İşgören Vakfı
İzmir Üniversitesi
Lise yaz okulu ile üniversite
öncesinde gerçek üniversite
deneyimi
Aydınlık bir geleceği
aydınlatan meşale
İzmir’e dev eğitim
yatırımı
Dünya üniversiteleri arasında
doğru yolda ilerliyor
2016 BÜYÜK SEVİNÇLE GELDİ...
2015 yılının en güzel haberi
Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Nobel Ödülü
kazanması oldu. Yılı böylesine güzel bir haberle kapattık. 2016 yılı için de eğitim adına
herkesi bir dilek tutmaya davet ediyoruz. Aziz Sancar’ın dediği gibi “Başarımın kaynağı,
bana çok güzel öğretim veren kendi memleketimdir.” Bizde Eğitim35 Gazetesi olarak
ülkemizin gelişimi adına eğitime verilen önemin daha da artırıldığı yeni bir yıl diliyoruz.
Eğitim için bir dilek tutun...
Yayım hayatımıza başladığımız 2015 yılı, eğitim adına yeniliklere ve başarılara imza atılan bir yıl oldu. Eğitim35 Gazetesi olarak
bizim dileğimiz; 2016 yılında da eğitimin öneminin unutulmadığı, eğitim adına yapılan yeniliklerin ve başarıların devam ettiği
bir yıl olmasıdır. 2016 yılının tüm okuyucularımız için mutluluk ve başarı dolu olmasını dileriz.
2 - OCAK 2016
.com
3 - OCAK 2016
.com
Eğitim için bir dilek tutun...
Yayım hayatımıza başladığımız 2015 yılı, eğitim adına yeniliklere ve başarılara imza atılan bir yıl oldu. Eğitim35 Gazetesi olarak bizim dileğimiz; 2016 yılında da eğitimin öneminin unutulmadığı, eğitim adına yapılan yeniliklerin ve başarıların devam
ettiği bir yıl olmasıdır.
Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Nobel ödülü alarak ülkemize büyük
sevinç ve gurur yaşattığı 2015 yılının ardından, yeni yılın ilk
sayısında; eğitim kurumlarının 2016 projelerini ve eğitimcilerimizin yeni yıl dileklerini sorduk. Eğitime destek veren vakıflardan Nevvar Salih İşgören Vakfı ve Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’nın
kuruluş amaçlarını ve faaliyetlerini konu alan röportajlara yer
verdik. Köklü bir kuruluş olan ve Uğur Dershanelerinin, Uğur
Okulları’na dönüşüm yolculuğunu, kurdukları eğitim sistemini
Uğur Okulları Genel Müdürü Yücel Yücel bizlere aktardı.
Bu sayımızda; Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İzmir
Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Narlıdere Huzurevi Müdürlü-
Recro Turizm Org.Tan. Film
Denizcilik Ticaret Ltd. Şti.
Adına;
İmtiyaz Sahibi
Kaan BATU
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Müdür
Kaan BATU
Yayın Danışmanı
Cihad TAYSİ
Koordinatör
Kerim KUŞ
Haber Sorumlusu
Banu ÇOBANOĞLU
[email protected]
Sanat Yönetmeni
Engin KULOĞLU
Görsel Yönetmen
Yeşim AYAN
Reklam ve Halkla İlişkiler
Sorumlusu
Gamze ÇETİNCE
[email protected]
ğü’nün ortaklaşa yürüttükleri “Haydi Sağlıklı Bir Geleceğe Yürüyelim” Projesi’ne, çeşitli okullarımızdan haberlere, başarılara
ve projelere, uzman eğitimci Selim Göksel Ayık’ın kaleminden
“Çocuğun oyun gerçeği ve yetişkinlerin oyuna yönelik tutumları” yazısına yer verdik. İzmir Üniversitesi Rektörü Kayhan Erciyeş ile üniversiteler, eğitim ve projeleri hakkında keyifli bir
röportaj gerçekleştirdik.
Doçent Dr. F. Ozan Düzbastılar “Bir Zamanlar Dalış: Tarihin Sayfalarından” konulu araştırma yazısı, uzmanlarımızdan Zeynep
İnanlı “Çocukluk Döneminde Fiziksel Aktivite”, Orhan Keskin
ise “Etkili Ders Çalışmak” konularına değindiler.
2016 yılının tüm okuyucularımız için mutluluk ve başarı dolu
olmasını dileriz.
Bir sonraki sayımızda buluşmak üzere sevgi ve saygılarımızla…
Mali İşler Sorumlusu
Banu BATU ALTAY
İdari İşler ve
Dağıtım Sorumlusu
Emre TULPAR
Yönetim Yeri: 1399 Sokak
No:2 D:1 35200 Alsancak-İZMİR
0.232. 463 38 48
www.recro.com.tr
www.egitim35.com
[email protected]
Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş.
1199 Sk. No. 1/7 Sarnıç - İZMİR
Tel: 0.232.483 96 60
Baskı Tarihi: 4 Ocak 2016
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
Ücretsizdir.
Kaan BATU
Genel Yayın Yönetmeni
4 - OCAK 2016
.com
UĞUR OKULLARI’NDAN
İZMİR’E DEV EĞİTİM
YATIRIMI
Karşıyaka ve Gaziemir’de açacağı iki yeni kampüsle anaokulundan liseye
eğitim verecek olan Uğur Okulları’nın İzmir’deki eğitim yatırımlarını Uğur
Okulları Genel Müdür Yücel YÜCEL’le konuştuk.
Sizi tanımak isteriz. Üniversite ve iş
hayatınızla ilgili bilgi verir misiniz?
1977 yılında Giresun Piraziz’de doğdum.
Giresun Atatürk Lisesi’nden 1993 yılında mezun olduktan sonra, İstanbul’a gi-
derek bir yıl Uğur Dershanesi’ne devam
ettim. İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü’nü kazandım. Üniversitede okurken
Uğur Dershanesi Bakırköy Şubesi’nde çalışmaya başladım. İlk iş yerim sınıf değil,
dershanenin kantini oldu. Kantinin işlet-
meciliğini yaparken öğrencilerle çok yakından iletişim kurma fırsatı yakaladım.
O yıllarda, eğitimci olmayı istemekle ne
kadar doğru bir karar verdiğimi anladım.
Üniversite son sınıfta aynı şubede Fizik
öğretmenliği yapmaya başladım. Daha
sonra Aksaray Şubesi’nde iki yıl Müdür
Yardımcılığı görevinde bulundum. 2003
yılında İzmir’e Uğur Dershanesi’nin ilk
şubesinin açılması ile Uğur Okulları
İzmir Genel Koordinatörü oldum. Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Pazarlama
ve Marka Yönetimi Bölümü’nde Yüksek
Lisans’ımı bu yıl tamamladım. Bugün
geldiğimiz noktaya baktığımda, Uğur
markasını İzmir’le tanıştırma sürecinde
aktif görev almaktan dolayı gurur duyuyorum. 12 yıl önce 172 öğrenci ile başladığımız İzmir’deki eğitim yolculuğumuzda, 2011 yılı sonunda 7 şube ve 6 bin
öğrenciye ulaştık. Uğur Okulları şu an
biri Ortaokul, biri Anadolu Lisesi olmak
üzere 6 okulda eğitim-öğretim faaliyetlerine devam ediyor.
47 yıllık deneyimi ve vizyonu olan
Uğur Dershanelerinin uluslararası
başarıları olduğunu da biliyoruz.
Uğur Okullarına dönüşüm sürecine
geçmeden bu 47 yıllık deneyimden
biraz bahseder misiniz?
1968 yılından bugüne benimsediğimiz
global standartlarda başarı odaklı eğitim
anlayışı ile dünyanın en önemli eğitim
kurumları arasında yer alıyoruz. Türkiye’nin en özgün okulu olarak eğitime
yeni bir bakış açısı kazandırıyor, gençlere kaliteli bir eğitim verirken, sınav
döneminde de onlara destek oluyoruz.
Uğur Dershanelerinin deneyimi, global
vizyonu ve uluslararası başarısından güç
alarak kurulan ve Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları’nın bir parçası olan okullarımız uluslararası kalite standartlarında, yenilikçi ve başarı odaklı bir eğitim
anlayışı ile çalışmaya devam ediyor.
Bu anlayış doğrultusunda öğrencilerimizi güçlü vizyonlarıyla toplumu geliştirecek bireyler olmaları için dünya
vatandaşlığına hazırlıyoruz. Amacımız,
öğrencilerimizi Türkiye ve dünya çapında hayal ettikleri lise ve üniversitelere
yerleşmelerini sağlamak. Dil öğretimini, seçkin yayınlar desteği ile yüz yüze
ve online olarak yapıyoruz. BAU Global
bünyesinde hizmet veren BAU International University -Washington DC
5 - OCAK 2016
.com
Öncelikli
amacımız;
öğrencileri
başarılı,
geleceklerini
en iyi şekilde
planlayan,
özgüveni yüksek
ve kararlı
bireyler olarak
yetiştirmek.
Mentora Dil Okulu ve Toronto’ya öğrencilerimizi ücretsiz dil okullarına gönderiyoruz.
Uğur’lu öğrencilerimiz Bahçeşehir Uğur
Eğitim Kurumları’nın sunduğu tüm imkânlardan dünyanın her yerinde yararlanabiliyor. Uğur International kapsamında Uğurlu öğrencilerin, ABD’den Çin’e,
Almanya’dan Kanada’ya dünyanın birçok
yerinde eğitim almaları mümkün. Uğur
öğrencileri, BAU Global iletişim ağında
yer alan Washington, Berlin, Batum ve
İstanbul’daki 4 üniversite, 2 dil okulu
ve 6 uydu kampüsleri başta olmak üzere
dünyanın saygın üniversitelerinde öğrenim bursu ve sertifika programı olanaklarından faydalanabiliyor. Ayrıca, Yurtdışındaki üniversitelere kabul (Amerika,
Kanada, İtalya, Almanya, Japonya, Güney
Kore) imkanından yararlanabiliyor.
Uğur Dershanelerinin dönüşüm
projesi çerçevesinde kurulan Uğur
Okulları, 4 yıllık akademik lise
eğitimi ve liseye hazırlayan orta
öğretim modeli ile ‘Kariyer Odaklı
Özgün Eğitim Sistemi’ni hayata geçiriyor. Bu sistemden ve dönüşümden bahseder misiniz?
Öğrencileri başarılı, geleceklerini en iyi
şekilde planlayan, özgüveni yüksek ve
kararlı bireyler olarak yetiştirmek için
çalışıyoruz. “Kişiye özgü eğitim modeli”
ile her öğrenci, kendine en uygun öğrenme yöntemlerini kullanıyor. Sınav odaklı
yeni eğitim metotları ile yıl boyu çeşitli
deneme sınavları yapılarak öğrencilerin
gelişimlerini izliyoruz. Uzaktan eğitim
imkânı sunan Uğur Online ile öğrencilerin 7/24 bilgiye ulaşmasını sağlıyoruz.
Bu yıl Uğur Raunt ile yeni nesil üniversiteye hazırlıkta yeni bir dönem başlattık.
Deneyimli ve uzman öğretmen kadroları
hazırlanan özgün sorular ve zengin içerikli yayınlarla, öğrencilerimiz bilgiye
her an, her yerde erişim sağlayabiliyor.
Ayrıca, ‘Uğur Kariyer Merkezi’ çatısı altında tüm okullarımızda her öğrenciye
destek veren rehber öğretmenlerimiz ve
mentorlarımız var. Rehber Öğretmenler
öğrencinin psiko-sosyal gelişimine destek olmak için görevlendirilirken Mentorlar, akademik başarıların önündeki
engelleri kaldırmak ve kariyer planlamasında öğrenciye destek olmak üzere
çalışıyor. Öğrencilerin akademik ve sosyal hayatlarında onlara destek olan, kariyer hedeflerine ulaşmalarında gerekli
bilgi ve deneyimlerini aktaran, liderlik
potansiyeline sahip mentorlar, öğrencileri geleceğin mutlu bireyleri olarak
yetiştirmeyi hedefliyor. Türkiye’de ilk
defa hayata geçirilecek olan uygulama,
öğrencilerin geleceğine yön veren öncü
proje niteliğindedir. Öğrencilerin ilgi ve
yeteneklerine bağlı olarak onları yönlendiren Uğur Kariyer Merkezi, iş yaşamına
hazırlanmalarını sağlayan meslek yönlendirme projeleri, profesyoneller tarafından anlatılan meslek dersleri ve 7/24
online mentorluk hizmeti ile öğrencilerimize destek oluyoruz.
Yeni yılın gelmesi ile 2015’i nasıl
değerlendiriyorsunuz? 2016 projeleriniz nelerdir?
Uğur Okulları dershane dönüşüm sürecine en iyi adapte olan kurumlardan biri.
Yasayı beklemeden iki yıl önce okullara
dönüşümle ilgili adımlar attık. Türkiye
genelinde 20 adet Uğur Anadolu Lisemiz,
80 adet Temel Lisemiz bulunuyor. Bunları kampüslere dönüştürmek adına inşaat
çalışmalarına başladık. Önümüzdeki yıl
Türkiye genelinde 13 yerde Uğur Okulları kampüsleri tamamlanmış olacak. Bunlardan iki tanesini de İzmir Karşıyaka ve
Gaziemir’de kuruyoruz. Sadece İzmir’deki kampüslerimize 30 milyon TL yatırım
yaptık. Uğur Okulları olarak İzmir’i, İzmir velisini ve öğrencisini çok önemsiyoruz. Çağın yetileriyle donanmış, ülkesine
ve topluma faydalı Atatürkçü bireyler yetiştirmeye devam edeceğiz.
Sizden bir yeni yıl mesajı almak isteriz. Eğitime dair, Türkiye’ye dair
veya söylemek istediğiniz bir mesajınız var ise 2016 yılı için bizimle
paylaşır mısınız?
Eğitimin gücüne olan inancımıza bağlı
kalarak, büyük bir azim ve kararlılıkla
çıktığımız yolda, veli, öğrenci ve öğretmenlerimizin desteğiyle başarıya ulaştık.
Tüm dünyada anaokulundan üniversiteye kadar yüzbinlerce öğrenciye eğitim
veren büyük bir kurumuz. Bizim için her
bir çocuk ayrı ayrı birer dünyadır. Geleceğin mutlu dünyasını da onların inşa
edeceğini biliyoruz ve bu sorumlulukla,
bu bilinçle çalışıyoruz. Kurum olarak
güzel başarılı bir yıl geçirdik. Çok büyük başarılara imza attık, önemli ödüller
aldık. Başarıları da ödüllendirdik. 2016
yılında eğitimde öncülüğümüz devam
edecek. Başarılarımız devam edecek. Büyümemiz devam edecek. Biz Türkiye’ye
inanıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle
2016 yılının ülkemize, milletimize ve
tüm insanlığa huzur, mutluluk ve barış
getirmesini diliyorum.
26 Kasım 1968’ de Laleli’ de ilk dersini vererek öğrencilerini üniversiteye hazırlayan Uğur Dershaneleri
bugün, dönüştüğü Uğur Okulları ile
Türkiye’nin her noktasında, konusunda uzman öğretmenleriyle Türkiye’de donanımlı eğitim olanaklarını sunmaktadır.
1968’de Uğur Dershaneleri ile başlayan eğitim maratonu bugün, Bahçeşehir Kolejleri, Bahçeşehir Fen ve
Teknoloji Lisesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Uğur Kariyer Merkezi, Uğur
Yayınları, Harriet Fulbright College
Washington D.C. ile devam etmektedir. Bahçeşehir – Uğur Eğitim Kurumları eğitimin her kademesinde
gelişerek ve büyüyerek ülkemize
katma değer kazandırmaktadır.
Uğur Okulları, Türkiye’nin yarını
gençlerimizi, bilgi çağının mimarı
olacak üniversitelere hazırlarken bu
çağa uygun modeller ve programlar konusunda kendi içinde başlattığı yarışı tüm hızıyla sürdürmektedir.
Başarısı kanıtlanmış ilke ve modellerinden hareketle, her yıl yeniden
şekillendirdiği eğitim programları
ile 45 yıldan beri üniversiteye ve
ortaöğretim kurumlarına hazırlıkta
ilklere imza atmaktadır.
6 - OCAK 2016
.com
İTK ÖĞRENCİLERİNDEN
ANLAMLI ÇALIŞMA
İzmir Özel Türk Koleji Anadolu Lisesi
Sosyal Sorumluluk Kulübü öğrencileri,
Evrensel Coğrafya ve Felsefe Kulübü
öğrencileri ile birlikte gerçekleştirdikleri projeler ile sosyal sorumluluk çalışmalarının önemine dikkat çektiler.
Çocuk haklarından hayvan haklarına,
çevre kirliliğinden tarihi ve kültürel
mekânların gezilmesine kadar birçok
proje gerçekleştiren İTK’lılar, bu projeler kapsamında alanında uzman dernek yöneticileri ve proje koordinatörleri ile tanışarak fikir alışverişinde de
bulundular. İTK Sosyal Sorumluluk ve
Evrensel Coğrafya Kulüplerinin ortaklaşa yaptığı çalışmalardan bir diğeri ise
Deniz Temiz 94 TURMEPA Derneği ile
yapılan çalışma oldu. İTK DET, deniz
temizliği ve bu konuda bilinçlendirme
çalışmaları yapmak için proje geliştirdiler. Bu bilincin erken yaşlarda kazandırılması gerektiğini düşünen İTK’lılar
TURMEPA Derneği’nin hazırladığı yaş
düzeylerine uygun sunumu Proje Koordinatörü Saygın Yörük önderliğinde
ilkokul öğrencileri ile paylaştılar.
YÖNDER OKULLARINDAN
DUYARLI KAMPANYA…
KARİYER
BULUŞMASINDA
ÖĞRENCİLER İŞ
HAYATININ
PROFESYONEL
TEMSİLCİLERİYLE
BULUŞTU
NOBEL
ÖDÜLÜ
ALAN İLK
TÜRK BILIM
İNSANI
İzmir Üniversiteleri Platformu tarafından düzenlenen Kariyer Buluşması, İzmir’de eğitim veren 9
üniversitenin öğrencilerini ve yeni
mezunlarını 18 Aralık Cuma günü
Tepekule Kongre ve Sergi Sarayı’nda
bir araya getirdi.
İzmir Üniversiteleri Platformu Dönem Başkanı İzmir Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Kayhan Erciyeş’in
açılışını yaptığı buluşmada Nasuh
Mahruki “Kendi Everest’ine Tırman”,
Prof. Dr. Erhan Erkut “Girişimcilik”,
İsmail Küçükkaya “Kariyer Saati” performansları ile deneyimlerini paylaştı. Aynı zamanda “Koçluk ve Drama
Atölyeleri”, “Devlet Kapısı İŞKUR”
gibi etkinliklerin düzenlendiği Kariyer Buluşması’nda yerli ve yabancı 60
firma öğrencilerle bir araya geldi.
İzmir Yönder Okulları tarafından Bornova Belediyesi’nin toplumsal sorumluluk projesi olan Dost Market’e kırtasiye malzemeleri desteği sağlandı.
17-22 Aralık 2015 tarihleri arasında
İzmir Yönder Okulları’nda veliler ve
öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen kampanya ile, Bornova Belediyesi
Bünyesi’nde ihtiyaç sahibi vatandaşlara yönelik fiziksel bir mağaza olarak
hizmet veren Dost Market’in kırtasiye bölümünü oluşturmak üzere çeşitli ürünler sağlandı. Yaklaşan yeni yıl
sebebiyle; kampanyadan yararlanacak
olan çocuklara; defterden silgiye, kalem kutusundan rengarenk boyalara
kadar birçok ürün armağan edilecek.
Okulda toplanan malzemeler; Okul
Müdürü Mehmet Yılmaz başkanlığında öğrencilerle birlikte Dost Market’e
götürülerek oluşturulan kırtasiye bölümüne yerleştirildi. Kampanyaya katılan
öğrenciler, yardımlaşma ve toplumsal
sorumluluk kampanyalarının artması
gerektiğinin önemini vurguladılar.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ve
öğrencilerle buluşan Bornova Belediye
Başkan Yardımcısı Hüseyin Hamamcılar, duyarlılıkları ve desteklerinden dolayı öğrencilere ve okul yöneticilerine
teşekkür belgelerini sunarak bu kampanyanın amacına ulaşacağını belirtti.
Banu ÇOBANOĞLU
Haber Sorumlusu
Nobel Ödülü, Alfred Nobel tarafından kurulan derneğin verdiği, insanlığa hizmet edenlerin ödüllendirilmesi amacını taşıyan prestijli bir
ödüldür.
2015 yılını geride bırakırken ülkemizde yaşanan en değerli olay; Prof.
Dr. Aziz Sancar’ın Nobel Ödülü alan
ilk Türk Bilim insanı olarak adını tarihe yazdırması oldu.
Hücrelerin hasar gören DNA’ları
nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sonucunda kimya dalında
Nobel Ödülü kazanan Profesör Doktor Aziz Sancar Türkiye’ye ikinci kez
Nobel gururu yaşatan isim oldu.
Aziz Sancar, Mardin’in Savur İlçesinde, okuma yazma bilmeyen ancak
eğitime önem veren sekiz çocuklu bir anne-babanın çocuğu olarak
doğdu. İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Yurtdışında yaptığı çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne kabul edilen üç Türk’ten biri
oldu.
Haberi alınca çok şaşırdığını açıklayan Aziz Sancar, telefonla bağlandığı
televizyon kanalında, “Bana çok güzel öğretim veren kendi memleketimdir. Bana olağanüstü tıp eğitimi
verdi ve o buradaki başarımının kaynağı oldu” diye konuştu.
2016 yılına yeni adım attığımız bu
günlerde, bu haber, Aziz Sancar’ın
söylemi, hepimize umut oldu. Eğitime verilecek desteğin önemini, ne
olursa olsun vazgeçmemek gerektiğini bir kez daha bizlere hatırlattı.
7 - OCAK 2016
.com
TAKEV TAM ÜÇ PROJEYLE
ABD BİLİM FUARINDA
“KONUŞMA İMAJINI
GELİŞTİRME” ATÖLYE ÇALIŞMASI
Dr. Cengiz Üzün’le özdeşleşmiş olan
Etkili ve Güzel Konuşma Atölye Çalışması; “Neden konuşamıyoruz?” sorusundan hareketle, 9 yıl süren ve 6.000
deneğin katıldığı bilimsel bir çalışmayla tespit edilen sorunlar üzerinden
planlanmış ve ihtiyaçlar doğrultusunda
uygulamaya konulmuştur. Sürekli geliştirilerek devam eden bu programın,
1994 yılından bu yana her meslekten
15.000’in üzerinde katılımcısı olmuştur. Sınırlı sayıda katılımcının alınacağı atölye Ampersand Akademi bünyesinde yeniden hayata geçiriliyor.
TAKEV Fen ve Anadolu Lisesi’nin geçtiğimiz yıl TÜBİTAK Türkiye Birinciliği elde eden üç ayrı projesi, ABD Bilim
Fuarı’na katılım hakkı elde etti. Üç
projeyle Intel-ISEF Fuarına davet alan
TAKEV’li öğrenciler, Mayıs ayında tüm
dünyadan fuara katılan binlerce başarılı proje ile yarışarak ülkemizi temsil
edecek. TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması‘nda Türkiye şampiyonu olan iki kimya
ve bir fizik projesi ile ABD’nin Arizona kentinde düzenlenen dünyanın en
büyük ve prestijli proje yarışmasına
katılım hakkı elde eden TAKEV’li altı
bilim insanı İzmir ve Türkiye’nin gu-
ruru oldu. Proje yarışmasında onlarca
ülkeden gelecek binlerce proje ile yarışacak olan İlke Adalıoğlu ve Cemil
Görkem Tamer’in hazırladığı “Mavi ışık
yapan OLED’lerin karakterizasyonu
ve Yedi Segmentli OLED Uygulaması”
konulu fizik projesi; İdil Alptüzün ve
Hazal Aras’ın “Alzheimer hastalığının
tedavisinde yeni bir yaklaşım: Patlıcan
yaprakları” kimya araştırması ve Ece
Derin Aydın-Begüm Kınay’ın “Bilim
bağımlılığı yener: Beyin hücrelerindeki reseptörlerin izlenmesinde yeni bir
yaklaşım” konulu kimya projeleri ülkemizi temsil edecek.
KARŞIYAKA ATAKENT
ANADOLU LISESI İSPANYA
CARTAGENA’DA…
Atakent Anadolu Lisesi idareci öğretmen ve öğrencileri AB Erasmus + K2
Stratejik Okul Ortaklıkları Projeleri
kapsamında 16-20 Kasım tarihleri arasında AB komisyonu tarafından onaylanan ‘SUSTAİNABİLİTY AS A RESOURCE ‘ (Sürdürülebilir Turizm)başlıklı
proje toplantısına katılmak üzere İspanya’nın Cartagena şehrine gittiler. İspanya IES Maria Cegarra Okulu tarafından
koordine edilen projenin ilk toplantısı
6 ortak okulun katılımıyla gerçekleştirildi. İspanya, Almanya, Finlandiya,
Hırvatistan, İtalya ve Türkiye’nin katılımıyla gerçekleştirilecek olan proje 2 yıl
sürecek ve bu süre zarfında her ülkenin
öncelikle sürdürülebilirlik ihtiyacı olan
turizm konusunda çalışmalar yürütülecek. Avrupa’da sürdürülebilirlik ile ilgili duyarlı bir topluluğun oluşturulması
ana hedefli olan projenin E-TWİNNİG
platformunda da yürütülüyor olması
yeni teknolojileri öğrenmek, yeni kişilerle tanışmak farkındalık yaratmak,
ve onlarla yeni fikirler üretmesi adına
önemlidir.
Seminerin amacı; katılımcıların etkili
ve güzel konuşma alan bilgisine sahip
olmalarını ve bu bilgileri uygulamaya
geçirebilir hale gelmeleriyle birlikte iyi
bir konuşmacı olmak için ihtiyaç duyacakları her türlü teorik ve pratik bilgi
ile etkili ve güzel konuşma eğitimine
dair ipuçları ve deneyim edinmelerini
sağlamak.
Seminerin İçeriği
• Konuşma imajı
• Konuşurken düşünebilme
• Kendi sesini duyma
• Konuşma boşluklarını doldurma
• Güzel ve etkili konuşabilme
• Sesi kullanabilme
• Doğru soluk alma - soluk denetimi
• Vurgu - durgu - ton - entonasyon
• Boğumlama - artikülasyon
• Bedenin sessiz gücü Algı yönetimi
• Bakışlar - jestler - mimikler Olumlama
• Etkin dinleme Konuşma korkuları
• Beden dili çalışmaları Gerilimden
kurtulma
• İkna Rahatlama
• Özgüven çalışmaları
nikleri
Gevşeme tek-
• Kendini bilme Kişisel çözümler
8 - OCAK 2016
.com
AKTİF YAŞAM
SAĞLIKLI GELECEK
Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi ve
Narlıdere Huzurevi Müdürlüğü’nün ortaklaşa yürüttükleri “Haydi Sağlıklı
Bir Geleceğe Yürüyelim” Projesi kapsamında gerçekleştirilen aktiviteler
renkli görüntülere sahne oluyor. iki yıl sürmesi planlanan Proje ile, bir dizi
etkinliğe imza atılmaktadır.
fiziksel hareketler, sağlıklı beslenme
ve sağlık kontrolleri, psikolojik destek ve sosyal içerme uygulamaları
ile aktif yaşamın teşviki hedeflenmektedir.
Projenin bir diğer amacı da; yaşlıların geçmiş tecrübelerini ve kişisel becerilerini gözden geçirip yeni
nesillere aktarılmasını ve böylece
nesiller arası etkileşimin sürdürülmesini sağlamaktır.
Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, projenin Korsorsiyum Lideri
olup, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
ve Narlıdere Huzurevi ise projenin
ortaklarıdır. Almanya, İspanya ve
Letonya, projenin yurtdışı ortaklarıdır.
Abdulkadir YILDIZ
Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürü
Bu bağlamda, Narlıdere okullarında okuyan gençlerin desteğiyle, Narlıdere Huzurevi sakinlerine bilgisayar ve internet
öğretilmesinden tutun da,
huzurevi
sakinlerinin ürettikleri elsanatlarından
kermes düzenlenmesi ve Narlıdere sahilevlerinde üç kuşaktan oluşan insan
topluluğu ile yürüyüş ve kültür-fizik
hareketlerine kadar bir dizi çalışma yapılmaktadır.
Yürütülen Proje hakkında görüşlerine
başvurduğumuz Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir YILDIZ, bu konuda şunları dile getirmektedir: “Haydi
Sağlıklı Bir Geleceğe Yürüyelim” Projemiz, AB Erasmus +Projeleri kapsamında
geliştirilen ve iki yıl sürmesi planlanan
bir projedir. Proje ile, sağlık için spor ve
Proje ortaklarımızla işbirliği içinde
şu ana kadar bir dizi etkinlik gerçekleştirdik. Okullarımızda öğrenim gören öğrencilerimizin, İzmir
Katip Çelebi Üniveristesi’nden Doktor Sayın Güney AKTAŞ tarafından
sağlık taramasından geçirilmesini
sağladık. Dünyanın ikinci büyük
huzurevisi olan Narlıdere Huzurevinde kalan sakinlere, okullarımızda okuyan gençlerin desteğiyle
bilgisayar ve interneti kullanma
kursları verdik.
Yine huzurevi sakinlerine yönelik
düzenlenen çeşitli kurslarda ürettikleri ürünlerle kermes düzenledik.
Bu kermese öğrenci ve velilerimiz
destek verdiler. Diğer bir etkinliğimiz de, Narlıdere sahilevlerinde yürüyüşler düzenledik. Bu yürüyüşe
üç kuşaktan insan topluluğu katıldı.
Yürüyüş sonunda kültür fizik hareketleri yapıldı, etkinlik sonunda da
topluca çimenlerin üzerinde kumanyalarla piknik yaptık ve katılımcılara katılım belgesi verdik.
Almanya, İspanya ve Letonya, projemizin yurtdışı ortaklarıdır. Projenin
yurtiçi ortakları olan Narlıdere İlçe
Milli Eğitim Müdürlüğü, İzmir Katip
Çelebi Üniversitesi ve Narlıdere Huzurevi Müdürlüğü’nün temsilcilerinden oluşan bir ekiple, bu yıl içinde
Almanya, İspanya ve son olarak da
aralık ayı başında beşer günlük geziler düzenledik.
Diğer yurtdışı gezilerimizde olduğu
gibi, Letonya gezisi de son derece başarılı, verimli ve renkli geçti. Örneğin Letonya gezimiz süresince, Türkiye Cumhuriyeti Riga Büyükelçiliği,
Letonya Eğitim ve Spor Bakanlığı,
farklı kademe ve türdeki eğitim kurumları, yaşlı bakım evleri, yetişkin
eğitim merkezleri ve sivil toplum kuruluşları gibi önemli birçok kurum
ve kuruluş yerinde ziyaret edildi,
yetkililerinden bilgiler alındı ve söz
konusu kurum ve kuruluşlarda gözlem ve incelemelerde bulunma imkanı elde ettik.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık,
Kültür ve Spor Daire Başkanı Akif SAVAŞ ise: “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitemiz, 2010 yılında İzmir’in 4. Devlet
üniversitesi olarak kuruldu. Üniversitemiz ismini 17. yy Osmanlı bilim
adamı Kâtip Çelebi’den almaktadır.
Prof. Dr. Galip AKHAN Rektörümüzün önderliğinde, yeni bir üniversite olmanın heyecanı ile, hayatın her
alanında yer almanın çabası içindeyiz. Gençler başta olmak üzere, her
yaş ve statüdeki insanımıza yararlı
olmak için bir çok etkinliğe imza atmaktayız. Bu amaçla yurtiçi ve yurtdışından birçok kurum ve kuruluş ile
işbirliğimiz ve ortak çalışmalarımız
söz konusudur. Narlıdere İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü ve Narlıdere Huzurevi Müdürlüğü de işbirliği içinde
olduğumuz kurumlardandır. “Haydi
9 - OCAK 2016
Sağlıklı Bir Geleceğe Yürüyelim” Projesi,
bu kurumlarımızla ortaklaşa yürüttüğümüz çalışmalardan önemli bir boyutunu
oluşturmaktadır. Narlıdere’deki okullarda öğrenim gören öğrencilerin genel
sağlık taramasından geçirilmesi, öğrenci, veli ve huzurevi sakinlerine akademisyen hocalarımız tarafından eğitimler
verilmesi işbirliği içinde gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan birkaç tanesini
oluşturmaktadır.” dedi.
Proje Koordinatörü ve Narlıdere Oğuzhan
Ortaokulu Beden Eğitimi Öğretmeni Rana
ÇİFTELERLİ ise: “Aktif yaşlanma, insanların yaşlandıkça hayat kalitelerini
iyileştirmek amacıyla bu kişilere yönelik
sağlık, katılım ve güvenlik konusundaki fırsatların en üst seviyeye çıkarılması
sürecidir. Bu çerçevede Avrupa genelinde yaşlı insanların sosyal kültürel ve
ekonomik yaşamın içerisinde aktif bir
şekilde yer almasının sağlanması yönünde pek çok etkinlik düzenlenmekte,
yenilikci uygulamalar ve araştırmalar
gerçekleştirilmekte ve politikalar geliştirilmektedir.
Bununla birlikte kuşaklararası işbirliği
ve dayanışmanın geliştirilmesi de bir
o kadar önem taşımaktadır. Araştırmalar kuşaklar arasında bir çok alanda çatışmaların olduğunu ve dayanışmanın
giderek zayıfladığını göstermektedir.
Kuşaklar arasındaki dayanışmanın güçlendirilmesi için önemli adımlar atılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Bu
konuda da bizlere önemli görevler düşmektedir. Hızla yaşlanan ülke nüfusumuz ve kuşaklar arasındaki diyalogların
zayıflaması bu konuda üzerimize düşen
.com
görevi yerine getirmek üzere bu projeyi
hazırladık.” dedi.
Narlıdere Huzurevi Müdür Yardımcısı Psikolog Nazan KAYRAN KÖSE ise: “Hayatta aktif katılım göstermenin en iyi
araçlarından biri spordur. Sporun ayrıca
psikolojik sağlığı da iyi geldiği ve bazı
psikiyatrik rahatsızlıklarda tedavi edici
özelliği olduğu bilinmektedir.
Egzersize katılımın, fiziksel ve fizyolojik
yararlarının yanında gerginliği azalttığı,
psikolojik iyilik sağladığı ve psikiyatrik
rehabilitasyon programlarının tedavi
yöntemleri arasında yer aldığı bilinmektedir.
Spor beyne biyolojik ve psikolojik anlamda yaptığı etkilerle ruh sağlığını kalkındırıcı özelliğe sahiptir. Aktivite esnasında salgılanan bir takım özel hormonlar,
(antidepresan ve haz almayı etkileyici)
beyinde haz almayı sağlamaktadır. Sporun diğer önemli bir özelliği doğal anti-depresan özelliği göstermesidir.
Düzenli spor yapanlarda depresyon neredeyse hiç görülmez. Sistemli ve düzenli yapılan sporla endorfin ve melatonin,
dopamin gibi mutluluk hormonlarının
salgısında artış gerçekleşir. Spor ayrıca
kişiler arasında etkileşim ve iletişimi
sağlamakta ve işbirliğini geliştirmektedir. Spor kişinin bedenini ve kendini
umursamasını, kendine verdiği değeri ve
benlik saygısını artırmaktadır. Hafif ve
orta şiddetteki depresyonlarda, sporun
tedavi edici etkisi olduğuna ilişkin çalışmalar bulunmaktadır.” Şeklinde görüşlerini ifade etti.
10 - OCAK 2016
.com
ÜNIVERSITE ÖNCESINDE GERÇEK ÜNIVERSITE DENEYIMI:
SABANCI ÜNIVERSITESI
LISE YAZ OKULU
Sabancı Üniversitesi
bu yıl Lise Yaz
Okulu’nun altıncısını
düzenliyor. Lise
öğrencilerine
üniversite deneyimini
yaşatan Sabancı
Üniversitesi Lise
Yaz Okulu, fen
bilimlerinden yönetim
bilimlerine; sanattan
sosyal bilimlere
uzanan zengin bir
içerik sunuyor.
11 – 22 Temmuz 2016 ve 25 Temmuz
– 5 Ağustos 2016 tarihleri arasında iki
dönem olarak uygulanacak Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’nda dersler, Fen
Bilimleri ve Mühendislik, Sosyal Bilimler, Sanat, Yönetim Bilimleri, Dil Eğitimi
ile Genel olmak üzere altı başlık altında
toplanıyor.
Ders dışı spor, sanat, kültür ve eğlence
etkinlikleriyle zenginleştirilen Sabancı
Üniversitesi Lise Yaz Okulu’na 1 Mayıs
2016 tarihine kadar web üzerinden başvuru yapılabilecek.
Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu zengin bir eğitim programı sunuyor
Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu 11 – 22
Temmuz 2016 tarihlerinde, ikişer haftalık 2 dönemden oluşuyor. Öğrenciler,
bir dönem içinde, farklı ders gruplarından en fazla 3 ders seçebilecekler. İsteyen öğrenciler her iki döneme de kayıt
yaptırabilecek. Okula tüm lise öğrencileri başvurabilecek.
Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’nda 1. dönemin müfredatında; Moleküler Biyoloji, Gen Mühendisliği ve Nano
Tıp; Tıp Bilimlerinde Yüksek Teknoloji:
Organ Tasarımı ve Yapımı; Sıvılarda Nanoteknolojik Uygulamalar: Tıp, Enerji ve
Sanayi; Beyin, Bilim ve Sihir; Endüstri
Mühendisliğine Giriş; Bilgisayar Programlamasına ve Veri Analizine Giriş;
Mühendislik Dallarında Eğitim ve Sektörler; Arttırılmış Mekanik 1; Malzeme
Bilimi ve Nano Mühendislik; Su ve Enerji: Fizik, Nanofizik, Kimya ve Jeopolitik
Açılardan; Astrofizik ve Diğer Yıldızların
Gezegenleri; Kozmoloji ve Evren; Psikoloji ve Felsefe; Ekonomi, Finans, Para ve
Sizin Geleceğiniz; Hukuk ve Ekonomi;
Uluslararası İlişkiler: Küreselleşen Dünyada Türkiye’nin Kurum ve Bireyleri için
Tehlike ve Fırsatlar; Uluslararası İlişkiler: Türkiye, Avrupa ve Amerika; Batı
Sanatının, Klasik Müziğin ve Tiyatronun
Büyük Eserleri; Görsel İletişim, Tasarım
ve Sanat; Bilgisayarda Animasyon ve Sanat Yaratın: Siz de Yapabilirsiniz; Temel
İngilizce II; Yaratıcı Zeka ve Yaratıcı
Etkinlik; Toplumsal Duyarlılık Projesi;
Yaşamımızı Zenginleştiren Meslekdışı
Etkinliklerimiz dersleri yer alacak.
İkinci dönemde ise; Moleküler Biyoloji, Gen Mühendisliği ve Nano Tıp; Nano
Bilim ve Nano Teknoloji; Kuantum Mekanik ve Kuantum Bilgisayarları; Beyin
Sinyalleriyle Bilgisayar ve Robot Kullanımı; Endüstri Mühendisliğine Giriş; Bilgisayar Programlamasına ve Veri Analizine
Giriş; Mühendislik Dallarında Eğitim ve
Sektörler; Arttrılmış Mekanik II; Toplum, Enerji ve Politika; Hukuk ve Etik;
Mimarlık: Kültürel Birikim ve Geleceğin
Tasarımı; Bir Kentin Tarihi: Konstantinapolis/İstanbul; Psikoloji ve Felsefe;
Modern Sanatın, 20. Yüzyıl Müziğinin
ve Operanın Büyük Eserleri; Görsel İletişim, Tasarım ve Sanat; Temel İngilizce
Öğrenimi II; Yaratıcı Zeka ve Yaratıcı Etkinlik; Toplumsal Duyarlılık Projesi; Başarıya Ulaşmış Girişimciler dersleri yer
alacak.
bu yıl İngilizce dersler de yer alacak. Her
iki dönemde de müfredatta olan Society
and Culture ve Economy and Government dersleri İngilizce işlenecek.
Ders dışı etkinlikler
Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu, gün
içerisine yayılmış ders dışı etkinliklerle
öğrencilere sportif, kültürel ve sosyal
olanaklar sunuyor.
Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’nda
sunulan ders dışı etkinlikler arasında;
temel ilk yardım eğitimi, toplumsal duyarlılık projeleri, briç, fitness, tenis, voleybol, basketbol, futbol, grup egzersizleri, dans, yaratıcı drama, güzel sanatlar ve
ritim atölyesi yer alıyor.
Ücret ve program bilgisi
Her iki dönemde de yer alan Üniversiteler ve Meslekler: Bilgilenmek, Seçmek ve
Başarmak başlıklı derste farklı sektörlerden uzman isimler mesleklerini öğrencilere tanıtacaklar.
Adaylar, tercihleri doğrultusunda, dönemlerden birine veya her ikisine başvurabilecekler. Her dönem en fazla 3 ders
seçebilecekler. Ders başına ücret 900 TL.
Bütün adayların konaklamalı olarak kayıt yaptıracağı Sabancı Üniversitesi Lise
Yaz Okulu’nun, konaklama ve yemek ücreti, dönem başına 900 TL olarak belirlendi.
Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu
uluslararası bir ortam sunuyor
Detaylı program için: http://liseyazokulu.
sabanciuniv.edu/
Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’nda
11 - OCAK 2016
.com
I.DÖNEM 11 Temmuz - 22 Temmuz 2016 II.DÖNEM 25 Temmuz - 5 Ağustos 2016
SON BAŞVURU TARİHİ:
1 Mayıs 2016
liseyazokulu.sabanciuniv.edu
2011'den bu yana
Kültür gezileri ve
binlerce öğrenci
sosyal aktivite
Lise Yaz Okulu'na
programları
katıldı
Almanya, ABD,
Avusturya, İngiltere,
Suudi Arabistan,
Kıbrıs, BAE ve
İsveç'ten yüzlerce
yabancı öğrenci
programımızı
tercih etti
Dönem boyunca
40'tan fazla
üniversite dersi
12 - OCAK 2016
.com
AYDINLIK BIR GELECEĞI AYDINLATAN MEŞALE:
NEVVAR SALİH
İŞGÖREN VAKFI
Nevvar ve Salih İşgören çifti 90’lı yılların sonundan itibaren İzmir’in eğitim,
sağlık ve sosyal hayatına damga vurmuş hayırseverler olarak ön plana
çıkmıştır. İş hayatında kazandıklarını yine İzmir için harcayan çift özellikle
eğitim ve sağlık alanında kalıcı eserlere imza attı.
İzmir’de binlerce öğrencinin eğitim ve
öğrenim görmesi için çok ciddi yatırımlar gerçekleştiren Salih İşgören, bununla
da kalmayıp, eserlerin sonsuza kadar yaşaması, yardımların kendilerinden sonra
da devam etmesi için 2010 yılında Nevvar Salih İşgören Vakfı’nı kurdu. Nevvar
İşgören 2008, Salih İşgören ise 2011 yılında aramızdan ayrılırken, onların yaktığı meşalenin aydınlattığı yolda şimdi
Nevvar Salih İşgören Vakfı tarafından
hayır işlerine devam ediliyor.
Hayırsever Salih İşgören’in “Benim yaşam felsefem her zaman, bu toprağın
insanından yaptığım servetimi yine
bu toprağın insanına, İzmir’e ve ülkem
için harcamak. Öncelikle eğitim ve sağlık alanlarına önem verdim. Çünkü; bir
memleketin gençliğinin sağlıklı ve kültürlü olmaması halinde o memlekette
kalkınmadan söz edilemeyeceğini düşünüyorum” sözleri bugün de kurduğu
vakfın bir anlamda yol haritasını oluşturmaktadır.
Nevvar Salih İşgören Vakfı, Eğitim, Sağlık ve Sosyal anlamdaki yardımları ile
kuşkusuz İzmir’in en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olarak dikkat
çekmektedir. Hayırseverler merhum
Nevvar ve Salih İşgören çiftinin başlattığı ve daha sonra Nevvar Salih İşgören
Vakfı ile devam eden yardımları saymak
için öncelikle bunları belirli başlıklar
altında toplamakta yarar var. Burada en
önemli nokta gerek geçtiğimiz yıllarda
aramızdan ayrılan hayırseverler, gerekse
daha sonra bayrağı taşımaya devam eden
vakfın; nakdi yardımların yanı sıra ülkemize ve kentimize kazandırdığı kalıcı
eserlerdir. İşte şimdi bütün bunlara bir
göz atalım:
EĞİTİM ALANINDAKİ
KATKILARI
• İnşaatına
1986 yılında başlanan Salih
İşgören İlköğretim Okulu, İzmir’in
Konak ilçesinde yer almakta olup; 15
derslikten oluşmaktadır. 1987 yılında
tamamlanan okulun ana binası 786
öğrenci kapasitelidir.
• Karabağlar’da
bulanan Nevvar-Salih
İşgören Anadolu Lisesi inşaatı 1995 yılında başlayıp; 1 yıl sonra açılışı gerçekleştirilmiştir. 13 derslikten oluşan
okulda 632 öğrenciye eğitim görme
imkanı sağlanmıştır.
• Cumhuriyet
Nevvar-Salih İşgören
Anadolu Meslek ve Meslek Lisesi ve
100. Yıl Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü Tekstil Konfeksiyon
Binası 22 derslikten oluşmaktadır. Konak’taki okulun 1999’da başlayan inşaatı aynı yıl tamamlanmıştır. Okulda
1480 öğrenci eğitim görmektedir.
• Balçova
Nevvar-Salih İşgören Lisesi ana binasında 28 derslikte 764 öğrenciye eğitim ve öğrenim imkanı
sağlanmıştır. 2004 yılında inşaatına
başlanan okul 2005 yılında hizmete
açılmıştır.
• Gaziemir
Nevvar-Salih İşgören Anadolu Lisesi de yine 1 yıl içinde faaliyete geçen okullardan biridir. 369 öğrenciye eğitim öğrenim imkanı sağlayan
okul 24 derslikten oluşurken 2008
yılıda faaliyete girmiştir.
• Yine İzmir’in Gaziemir İlçesi’nde yaptırılan Nevvar-Salih İşgören İlköğretim Okulu ve Anaokulu 24 derslikten
13 - OCAK 2016
.com
SAĞLIK ALANINDAKİ
KATKILARI
oluşmaktadır. 2008 yılında inşaatına
başlanan okul 2009 yılında tamamlanmıştır. Okulda 400 öğrenci eğitim
görmektedir.
• Balçova’da
bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek
Yüksekokulu 80 derslikten oluşurken,
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik
Yüksekokulu da yine Balçova’da yer
almaktadır.
• İzmir’in Konak ilçesinde yer alan Nevvar-Salih İşgören Turizm Otelcilik ve
Meslek Lisesi’nin 2006 yılında başlayan inşaatı 2008’de tamamlanmıştır.
263 öğrenci kapasiteli okul 24 derslikten oluşmaktadır. Ayrıca; Nevvar-Salih İşgören Turizm Otelcilik ve M.L.
Restorasyonu ve C Blok Yapımı da yine
tamamlanarak Milli Eğitim Müdürlüğü’ nün hizmetine sunulmuştur.
NEVVAR-SALİH İŞGÖREN
EĞİTİM KAMPÜSÜ
Eğitim alanındaki eserler bununla da
bitmiyor. Nevvar Salih İşgören Eğitim
Kampusü, İzmir’de bir gurur abidesi
olarak yükselirken, şu birimlerden oluşmaktadır:
• 2006’da inşaatına başlanan Nevvar-Salih İşgören Eğitim Kampüsü Kız Tek-
nik ve Meslek Lisesi ana binası 22
derslikten oluşmaktadır. 2008’de tamamlanan okul 440 öğrenciye hizmet
vermektedir.
• Nevvar-Salih İşgören Eğitim Kampüsü
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi 22
derslik ve 527 öğrenci kapasiteli olup
2008 yılında tamamlanmıştır.
•Nevvar-Salih
İşgören Eğitim Kampüsü Denizcilik Meslek Lisesi’nde
237 öğrenci 20 derslikte eğitim görmekte olup, 2009 yılında hizmete
girmiştir.
• 2006
yılında inşaatına başlanan Nevvar-Salih İşgören Eğitim Kampüsü Ticaret Meslek Lisesi 2008 yılında hizmete açılmıştır. 448 öğrenci kapasiteli
okulda 24 derslik bulunmaktadır.
• Nevvar-Salih İşgören Eğitim Kampüsü
Turizm Otelcilik ve Meslek Lisesi’nin
ek bina ve bina restorasyonu 1996 yılında tamamlanmış olup, 414 öğrenci
kapasiteli okul, 30 derslikten oluşmaktadır.
• Bu arada kampüs alanında restorasyon
çalışmaları ile atölye binası onarımı
gerçekleştirilmiş, kampüse 1000 kişilik bir konferans salonu da kazandırılmıştır.
Sağlık alanında İzmir’e kazandırılan
eserler 300 yataklı Nevvar-Salih İşgören
Alsancak Devlet Hastanesi ile başlamaktadır. Bu çerçevede ayrıca Hatay Askeri
Hastane’nin tadilatı gerçekleştirilmiştir. Balçova Nevvar-Salih İşgören Sağlık
Merkezi, Nevvar-Salih İşgören Alsancak
Devlet Hastanesi’nin Ameliyathane Katı
Tadilatı, Nevvar-Salih İşgören Alsancak
Devlet Hastanesi’ne Kalp Cerrahi ve Anjiyo Cihazı, Kızılay Kan Merkezi’ne Kan
Ünitesi Alımı, Nevvar-Salih İşgören
Hastanesi’ne Ek Bina inşaatı da tamamlanarak İzmirlilerin hizmetine sunulmuştur. Gaziemir Nevvar-Salih İşgören
Devlet Hastanesi, Balçova’daki Dokuz
Eylül Üniversitesi Çocuk Hastanesi, Bornova’da bulunan Ege Üniversitesi (Kan-İlik-Organ Nakil Ünitesi) İç Hastalıkları
Kliniği 5. ve 6. Kat Tadilatı da yine sağlık
alanındaki hizmetler olarak İzmir’de öne
çıkmıştır.
SOSYAL HİZMETLER
ALANINDAKİ KATKILARI
T.S.K.G. Vakfı’na Kordon’da 2 İşyeri, İnciraltı’nda Villa, 5000m² Arsa, Mandalina Bahçesi ve Nakdi Bağış, T.S.K. Mehmetçik Vakfı’na Kordon’da 1 İşyeri, Şehit
Ailelerine Konak Tibaş İşhanı’nda İşyeri,
Ordu Yardımlaşma Vakfı’na Nakdi Bağış,
48 kişi kapasiteli Nevvar-Salih İşgören
Basın Sitesi Huzurevi, 120 kişilik Nevvar-Salih İşgören Bornova Huzurevi sosyal hizmetler alanındaki katkılardır.
DİĞER KURUMLARA
KATKILARI
Elbette kente katkılar bunlarla sınırlı değildir. İzmir Büyükşehir Belediyesi Nevvar-Salih İşgören Müzik ve Sahne Sanatları Merkezi, Balçova Karakolu ve 3 Katlı
Lojmanı, Narlıdere Polis Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Limontepe Camisi ve
1000m²’lik Arsa, Konak Kaymakamlığı
Engellilere Nakdi Bağış, Dünya Engelliler Merkezi’ne Nakdi Bağış, Çeşitli Kamu
Kuruluşlarına Nakdi Bağışlar gerçekleştirilmiştir. 2015 yılı da Nevvar Salih
İşgören Vakfı tarafından dolu dolu geçirilmiştir. Ramazan ve Kurban Bayram’
Nevvar Salih İşgören
Vakfı, Eğitim, Sağlık
ve Sosyal anlamdaki
yardımları ile kuşkusuz
İzmir’in en önemli sivil
toplum kuruluşlarından
biri olarak dikkat
çekmektedir.
larında İzmir Valiliği önderliğinde başta
kaymakamlıklar, belediyeler, emniyet,
Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ve çeşitli sivil toplum kuruluşları ile birlikte
yüzlerce ihtiyaç sahibi çocuğa giyim yardımında bulunulmuştur. Ayrıca bundan
önceki yıllarda olduğu gibi ihtiyaç sahibi
öğrencilere burs verilmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.
NEVVAR VE SALİH
İŞGÖREN KİMDİR?
Fatma Nevvar İşgören, 1930’da İzmir’de dünyaya gelmiştir. 1955’te
Eczacılık Fakültesi’ni bitirmiş, aynı
yıl Salih Bey’le evlenmiştir. Fatma
Nevvar Hanım, eşinin ticaret hayatında en büyük destekçisi olmuştur. 11.08.2008’de vefat eden Nevvar
Hanım’ın ismi, yaptırdığı okullarda
yaşayacaktır.
Salih Recep İşgören, 1925’te İzmir’de
dünyaya gelmiştir. Lise eğitimini
bitirdikten sonra 1945’te İzmir Borsası’nda ticaret hayatına başlamış,
sonraki yıllarda otomotiv alanında
iş hayatına devam etmiştir. Ticaret
hayatındaki başarılı çalışmalarıyla
İzmir’in saygın işadamlarından biri
olmuştur. 06.01.2011 tarihinde vefat
etmiştir. İşgören Ailesi uzun yıllar
sonunda biriktirmiş olduğu servetlerini, Eğitim, Sağlık ve Kültür
Hizmetleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağışta bulunarak İzmir halkının hizmetine sunmuştur.
14 - OCAK 2016
.com
ÇOCUĞUN OYUN GERÇEĞİ
VE YETİŞKİNLERİN OYUNA YÖNELİK TUTUMLARI
“Çocuğu anlamak konusu”, birçok bilim adamının uğraş alanı olmuştur.
İnsanoğlunun yaşamındaki bu dönemi, onun tüm yaşamına yön vereceğini
iddia edenlerin yanı sıra, kazasız belasız çabucak geçirilmesi gereken bir
dönem olduğunu söyleyenler de çıkmıştır.
Çocuğu anlamak konusunda İsviçreli
bilim adamı ve psikolog Piaget’in çalışmaları yirminci yüzyılın ikinci yarısından günümüze dek araştırmacılara ışık
tutmaktadır. Piaget, düşüncelerinin nasıl
şekillendiği üzerinden çocuk gelişimini
açıklamaktadır. Piaget’in çocuk gelişimi
konusundaki keşfi, çocukların, büyüklerin bakış açısına göre ne doğru ne yanlış
diye tanımlanamayacak bir biçimde; tutarlı ve akılcı düşünceler sistemine, kendine özgü biliş tarzına sahip olduklarıdır
(1). Öznenin varlığından ve düşüncenin
içselliğinden habersiz olduğu için çocuk,
gerçekçi bir varlıktır (2).
Amerikalı şair-yazar Walt Whitman, çocuğun her gördüğü nesneyle ilgilendiğini ve bu objelerin çocuğun bir parçası
olduğunu söyler. Whitman’ın deyişiyle
çocuk, “leylaklardan çimenlere, sabah
tan yerinin ağarmasından toprağın beyaz kırmızı örtülerine” kadar her şeyi
kendi parçası olarak algılar (3).
Yeterli beslenmek ve sevgiye doymanın
yanı sıra oyun oynama da çocuklar için
olmazsa olmazlardandır. Oyun oynamak,
çocukların en önemli etkinliğidir. Aslında çocukların “işi” oyun oynamaktır (4).
Yapılan araştırmalar, oyun oynamanın
çocuğun gelişiminin niteliğini ve yetişkinlikteki karakterinin şekillenmesi
üzerinde etkili olduğunu işaret etmektedir. Burdan yola çıkarak ,çocuğu yaşama
hazırlarken oyun oynamanın çocuk için
gerçekten bir “iş” olarak düşünülmesi ve
yeterince oyun oynaması sağlanarak işe
koşulması gerekmektedir.
Oyun, basitçe;
“hazır bilgiye
dayalı olmayan,
isteğe bağlı,
eğlenceli ve süreç
odaklı bir serbest
aktivite” olarak
tanımlanabilir.
Eğitimci Froebel: “Oyun insan gelişiminin çocukluktaki en yüksek dışa vurumudur” der. Oyun, çocuğun almak kadar
vermeyi de öğrendiği, dolayısıyla büyüme sürecinde yetişkin dünyasına adapte
olmasını sağlayan yollardan biridir. Çocuğun toplum içindeki yaşayışı öğrenmesi çeşitli etkenlere bağlıdır: Genetik
miras, ailesinin sosyal ve fiziksel geçmişi, eğitim olanakları, ebeveynleriyle ilişkisi ve oyun oynama olanakları (5).
“Çocuk Neden Oyun Oynar?” sorusu
belki birçok kişinin aklına bile gelmez.
Ebeveynler çocukları oyun oynadığı zaman genellikle mutlu olurlar.Bazen de
Selim Göksel AYIK
Uzman Eğitimci ve Eğitim Yöneticisi
çocukları başlarından savmak için kullandıkları bir çaredir oyun. “Haydi siz
şimdi oynayın biraz, bizim işimiz var,”sözleriyle çocukları en çok sevdikleri işe
gönderdiklerini bilmezler bile. Oyun, basitçe; “hazır bilgiye dayalı olmayan, isteğe bağlı, eğlenceli ve süreç odaklı bir serbest aktivite” olarak tanımlanabilir. Bu
tanımlama çerçevesinde baktığımızda,
“oyun”un tamamen çocuğun önceliğine
dayalı ve hayal gücü ile sınırlı; (malzeme,
çevre ile ilişki, oyun kuralları, katılımcıların rolleri vs.) elemanların oyun oynayan çocuk tarafından oluşturulduğu bir
kavram olduğunu görmekteyiz. Çocuk,
sadece sevdiği için oyun oynar; oyun oynamanın ona sağladığı bir beklenti veya
ödül yoktur (2).
Oyun oynamak onlar için, sosyal, fiziksel ve kavramsal gelişim konusunda en
iyi eğitim programıdır. Ayrıca, malzemeleri kullanarak, diğer çocuklarla iletişime geçerek, çocuklar çevrelerini kontrol
etmeyi, rekabet ve eğlence duygusunu
öğrenirler. Sonuç olarak, oyun oynamak,
tüm önemli beyin fonksiyonları ve öğrenme ile ilgili alanlardaki bütünleşmeyi
sağlar ki, son yıllarda yapılan araştırmalar, bu bütünleşmenin çocuk gelişimi
açısından çok önemli olduğunu ortaya
koymaktadır (4).
Oyun oynamak ayrıca çocukların etraflarındaki dünya ile ilgili temel bilgileri
edinmelerinin bir yoludur. Bu bilgiler,
daha sonra öğrenecekleri dil, matematik,
fen, sosyal bilimler, sanat ve tıp ile ilgili
temel bilimlerin yolunu açar (4).
Çocuğun eğitimi her yerde devam eder.
Okul onlar için biricik eğitim yeri değildir.Kaldı ki günümüzde ,çocukların
okullarda oyuna ayırdıkları zaman oldukça kısıtlanmaktadır.Oyun dışında
onlardan farklı performanslar beklen-
15 - OCAK 2016
mektedir. Ders programlarını oyuna
dayalı olarak işleyen öğretmenler de ne
yazık ki çoğunlukta değildir.
Yaratıcılık gücünün zengin-fakir, şehirde ya da kırsal alanda yetişen hemen
her çocukta olduğunu kabul edebiliriz.
Bu isteğin ortaya çıkmasında yardımcı
olan başka etkenler de vardır. Çocuğun
yaşamında önemli bir yeri olan, onun
oyunlarını onaylayan, yaptıklarını ilgi ve
saygıyla dinleyen “anahtar” biri olmalıdır. Ayrıca çocuğun oyun oynaması için
bir yer, özel bir alan ve yeterli zaman gereklidir. Bunların yanı sıra çocuğun yeni
şeyler keşfedebileceği ve içindeki merak
duygusunu uyandıran bir şeyler, oyuncaklar olmalıdır. Bu temeller üzerinde
çocuklar kendilerine bir dünya yaratarak yaşamları boyunca bunun etkilerini
üzerlerinde taşırlar (3). Froebel’in dediği
gibi “çocuğun en verimli anının oyun
oynadığı an” olduğunu dikkate alırsak,
yalnızca eğitimcilere değil, bütün yetişkinlere de bu konuda görev düşmektedir.Yetişkinler, çocuğun yaşamını dizayn
ederken oyun gereksinimini gidereceği
zaman aralıklarını ve yaşam alanlarını
da hesaba katmalıdırlar. Zira oyun oynamak çocukların hem yaşam sevinçlerini
hem de öğrenme kalitelerini artırmaktadır.
Bu durum yetişkinler tarafından, özellikle de çocuklarla seyahat ederken ve tatil planlanırken ihmal edilir. Uçaklarda,
otobüslerde, trenlerde yolculuk yapılırken çocukların oyunsu ritmik konuşma
girişimleri yetişkinlerce engellenir.Bazen ayıplanır çocuklar oyun düşündükleri için. “Oyunun sırası mı şimdi ,otur
oturduğun yere” gibi sözlerle paylanırlar. Toplu taşıma araçlarındaki yolculara
verilen ikramlar arasında oyuncak pek
yoktur örneğin. Varsa da ancak bir balon olur bu oyuncak. Biraz oynandıktan
sonra da söndürülüp evde oynanması istenir yetişkinlerce. Bu toplu taşıma araçlarında yolcular iyi zaman geçirsin diye
gösterilen filimler arasında çocuk filimleri yada çizgi filimler göremezsiniz pek.
Müzikler yine yetişkinlere yöneliktir.
Salt küçük firmalar değil, çok ünlü hava
yolları, en kaliteli otobüs firmaları bile
düşünememiş çocukların oyun gereksinimini.
Gözde tatil yerleri olan lüks otellerde de
durum aynıdır. Akşamları yetişkinler rahat dans etsin ve eğlensinler diye çocuklar bir görevlinin gözetiminde onlar için
ayrılan bölümde toplanırlar. Görevli de,
çocukların suratlarını boyayıp birtakım
komik hareketler yapmaktan öteye gidemez zaten. En çok başvurulan yöntem de
çocuklara resim yaptırmaktır. Otellerin
yöneticilerinin aklına çocukların oyun
oynama gereksinimi gelse de zaten nasıl
giderileceği hakkında kafa yormazlar.
Çocuklar yeni bilgiler öğrenmeyi, kendilerine yeni görevler edinmeyi severler;
çünkü sıkılmaktan nefret ederler, bildikleri şeyleri ve bir sonraki öğrenecekleri şeyi kendi kendilerine teşhis ederler
(4). Prof. Dr. Üstün Dökmen şöyle diyor:
.com
Çocuklar yeni
bilgiler öğrenmeyi,
kendilerine yeni
görevler edinmeyi
severler; çünkü
sıkılmaktan nefret
ederler, bildikleri
şeyleri ve bir sonraki
öğrenecekleri şeyi
kendi kendilerine
teşhis ederler
“Birtakım kararları sürekli çocuklar adına verdiğimiz zaman, onları gelecekte
özgür seçimler yapamayan, iradesi zayıf
kişiler haline getirebiliriz. Çocuklar duygularını, isteklerini fark etme ve ifade
etme becerisine sahip, spontan davranabilen varlıklardır. Bu yüzden, toplumsallaşma öncesinde çocukların irade sergileme potansiyeline sahip olduklarını
söyleyebiliriz” (6).
Oysa çocuk oyun oynayıp hem eğlenip
hem de oyun sayesinde yeni şeyleri öğrenebildiği yolculukları hiç unutmaz.
Lüks otellerde yediği yemeklerden çok
ne kadar oyuna doyurulduğunu hatırlar.
Ticari açıdan bakıldığında da, bu çocuklar geleceğin müşteri potansiyelidir aslında.İnsan mutlu olduğu ,eğlendiği yere
bir kez daha gitmek ister.Sonra bir kez
daha…Otellerde ve seyahat acentelerinde
çocukların oyun oynamasını planlayacak ve uygulayacak çalışanların istihdam
edilmesi gereklidir.Bu kişiler animatörler değil gerçek eğitimci yada çocuk
psikologları olmalıdır.Doğru ve yeterince düzenlenecek gurup ve bireysel oyun
oynama etkinlikleri çocuklarımızın gelişimini olumlu etkileyeceği gibi ,çok değerli anılar edinmelerini de sağlayabilir.
Şimdilik yetişkinlerin dünyasında yaşıyor ve onların tercihleriyle düzenliyoruz yaşam alanlarımızı. Ancak yaşadığımız dünyayı çocuklarla paylaştığımız
unutulmamalı. Geleceğin yetişkinlerini
sağlıklı yetiştirmek konusunda herkese
görev düşüyor.Zira o yetişkinler de çocuk yetiştirecekler ve bizden iyi örnekler
görmeleri olmazsa olmazlardan biridir.
Kaynakça
(1) Choi, S., (2001), “Kindergarten as Learning Center:
Children, Teacher and Computer in Classrooms”, M.
F.A. Design and Technology, Parsons School of Design, May 2001, New York, USA. / (2) Piaget, J., (2005),
“Çocuğun Gözüyle Dünya”, Dost Kitabevi Yayınları,
Birinci Baskı, Eylül 2005, Ankara. / (3) Singer, D., Singer J., (1998), “Çocuklarda Yaratıcılığın Gelişimi” (The
House of Make-Believe – Harvard University Press),
Gendaş A.Ş., Birinci Basım, Ağustos 1998, İstanbul. /
(4) Kim, T., (2001), “Kid’s Garden”, M. F.A. Design and
Technology Parsons School of Design, May 2001, New
York, USA. / (5) “Children at Play”, (1973), Design Bulletin 27, Department of Environment, London Her
Majesty’s Stationary Office, London. / (6) Dökmen,
Ü., (2005), “Yarına kim kalacak? Evrenle Uyumlaşma
Sürecinde Varolmak Gelişmek Uzlaşmak”, Sistem Yayıncılık, 14. Basım, Temmuz 2005, İstanbul / Gülveren Evrim ; Şehirde Çocuk Olmak, Oyun Oynamak;
İstanbul Metropolü Örneği,
YAŞAM
MİMARLARI
Öğretmen,
duruşuyla,
felsefesiyle
yaşamın içindeki
ayrıntıları
yakalayan ve
çevresinde
pozitif
yaklaşımlarıyla
deniz feneri
olabilen kişidir.
Öğretmen şekil veren, yol gösteren
yani değişim oluşturan kişidir. Bu
nedenle öğretmenlik, yaşamımızın
bir parçası olmalı. Sadece işte, okulda
mesai saatleri içinde ritüel haline gelmiş davranışları sergilemek olmamalı
öğretmenin yaşam felsefesi.
damlasına kadar akıtan sporcu yendiği zaman coşkusunu en iyi şekilde
yaşarken, yenildiği zaman da dünyaya
küsmüyor, rakibini hakemi kutladıktan sonra travmalar yaşamadan tekrar
yaşamına dönebiliyor. Bunun nedeni
şu:
Bilgilerini içselleştiren insanların
yaptığı işte daha inandırıcı ve etkili olduğu gerçeğini unutmamalıyız.
Öğretmen, duruşuyla, felsefesiyle yaşamın içindeki ayrıntıları yakalayan
ve çevresinde pozitif yaklaşımlarıyla
deniz feneri olabilen kişidir. Bir öğrencideki zekayı, yeteneği görmek ve
doğru yerlere gelmesinde o öğrencisinin elinden tutan kişi olabilmek, yeri
geldiğinde maddi koşulları yetersiz
ama zeki bir öğrencisine kol kanat
olabilmek yeri geldiğinde sosyal yetenekleri olan(resim, müzik, tiyatro ve)
bir öğrencisinin önüne düşerek mücadele ederek, onun bir yerlere gelmesinde başarı merdivenlerini birer
birer çıkmasında yaşam koçu olabilmektir.
- Elimden gelenin en iyisini yaptım
mı?
- Bunu yaparken coşkulu muydum?
Ve yine öğretmen; çevresine sevmeyi öğreten kişi olmalıdır. İnsanların
acımasızca yıkım yaptığı çıkar ilişkilerinin en üst düzeye tırmandığı bir
felsefenin hakim olduğu günümüz
dünyasında önce insanları, doğayı,
hayvanları, çiçekleri, kuşları sevdirebilmeli. Sevmeyi anlatan, öğreten,
daha da ötesi hisseden ve hissettiren
kişi olmalıdır öğretmen…
(yani keyif alarak mı mücadele ettim)
Ana felsefe bu... Yani biz süreçle ilgili olmalıyız, sonucu değiştiremeyiz.
Sportif olaylardaki bu felsefe aynı
zamanda yaşamımızın da felsefesi
olmalı. Her işimizde bu felsefeden
yararlanmalıyız. Bir işle uğraşırken
(ders çalışan öğrenci, işini en verimli yapmak isteyen usta, mühendis vs.)
Bu felsefeyi benimseyenler dünyaya
küsmez. Başarısız olduğu herhangi bir
konuda tekrar işe koyulmayı bilirler.
Burada verilebilecek en güzel örnek
şu olabilir: Edison ampulü icat edene kadar binlerce başarısız deneme
yapmıştı. “Yaşadığınız bu kadar başarısızlık size neler hissettirdi?” diye
sorulduğunda Edison, “Ben başarısız
olmadım ki sadece ampulün işlemeyen on bin çeşidini buldum.” demişti.
Bu dünyadaki en kutsal mesleğe sahip
tüm değerli meslektaşlarımın Yeni
Yılını kutluyorum. ATATÜRK ilke ve
inkılapları doğrultusunda sağlam aydınlık nesiller yetiştirmelerini diliyorum.
Gelişmiş ülkelerin sportif etkinliklerindeki sporcuları dikkatle gözlemlediğinizde, maç esnasında terlerini son
Osman OĞUZ
İZMİR FİNAL LİSESİ
YÖNETİM TEMSİLCİSİ
16 - OCAK 2016
.com
İZMİR ÜNİVERSİTESİ
D Ü N YA Ü N İ V E R S İ T E L E R İ A R A S I N D A
DOĞRU YOLDA İLERLİYOR.
Üniversitemizin her bölümü için teorik eğitim kadar mesleki uygulama becerisi de büyük
önem taşıyor. Bu nedenle iş dünyasının beklentilerini karşılayacak müfredatlar hazırlıyor, iş
dünyası ve sanayi işbirlikleri ile projeler gerçekleştirip öğrencilerimizin staj yaparak eğitimlerini
pekiştirmelerini sağlıyoruz.
Üniversitemiz ile ilgili sohbetimize
başlamadan önce okuyucularımıza
sizi daha yakından tanıtmak isteriz. Uzun yıllar yurt dışında eğitim
gördünüz, yurt dışı tecrübesini özel
sektör deneyimi ile birleştirdiniz.
Öğretim hayatınıza nerede başladınız, akademik hayat/ üniversite hayatınızdan bahseder misiniz?
İzmirliyim. Ortaokul eğitimimi Bornova
Anadolu Lisesi’nde aldıktan sonra Ankara Fen Lisesi’nde 3 yıl okudum. ODTÜ
Elektrik ve Elektronik Mühendisliği’nde
başladığım lisans eğitimimi kazandığım
PTT bursu ile İngiltere’de Manchester
Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Enstitüsü
Elektrik ve Elektronik Mühendisliği’nde
sürdürdüm. Yüksek lisans derecemi Salford Üniversitesi Elektronik Kontrol Mühendisliği’nden aldım. Bir yıl PTT Araştırma laboratuvarı ve Alcatel firmasında
çalıştıktan sonra, Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde başladığım doktorayı 1989 yılında tamamladım.
Doktora çalışmam esnasında ziyaretçi
olarak İskoçya’nın Edinburgh Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü’nde çalışmalarda bulundum. Araştırma Mühendisi olarak Alcatel Portekiz ve Alcatel SEL
firmalarında çalıştıktan sonra ziyaretçi
profesör olarak Oregon Devlet Üniversitesi Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği
ve Kaliforniya Üniversitesi Davis Bilgisayar Bilimleri Bölümlerinde görev yaptım. Kaliforniya Devlet Üniversitesi San
Markos Bilgisayar Bilimleri Bölümünde
ise daimi kadroda çalıştım. Ege Üniversitesi Uluslararası Bilgisayar Enstitüsü’nde
ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde
de çalışmalarım oldu. 2009 yılından bu
yana da İzmir Üniversitesi Rektörü olarak görev yapmaktayım.
İlgi alanlarım dağıtık sistemler ve bilgisayar ağları. Türkiye’nin ilk ticari modemlerini yapan iki kişilik takımdaydım.
Özel sektörde uzun yıllar çalışmanın faydasını hem şahsi anlamda gördüm hem
de öğrencilerimiz görüyor. Üniversitemizde görev yapacak akademisyenlerin
farklı kültürlerle tanışmalarına olanak
sağlayan yurt dışı deneyime sahip olmasına önem veriyoruz. Bunlarla birlikte
tez öğrencilerine danışmanlık yapmaya,
ders vermeye ve kitap yazmaya devam
ediyorum.
İzmir Üniversitesi, Doğanata Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Kurucusu
rahmetli Necdet Doğanata tarafından temelleri atılan bir üniversite.
Bugün geldiği noktada ise öğrenci, fakülte ve yüksekokul sayısı ile
kapsamlı bir kuruma dönüştü. Bu
gelişim yolculuğundan bahseder
misiniz?
Sizin de bildiğiniz gibi Kurucu Mütevelli
Heyet Başkanımız rahmetli Necdet Doğanata bir eğitim duayeniydi. İleri görüşlülüğü ile kurduğu tüm eğitim kurumları
da O’nun vizyonu ile eğitim vermeye devam ediyor. Doğanata Eğitim Kurumları
çatısı altında İzmir Özel Fatih Koleji 50
yılı geride bıraktı. Anaokulundan liseye
uzanan eğitim zincirinin son halkası olan
üniversite kurmak da Necdet bey’in en
büyük hayallerinden biriydi. Bu hayalini
gerçekleştirebilmek için 15 yıl emek vermesi ve mücadele etmesi gerekti. 2007
yılında kurulan ve 2008-2009 akademik
yılında eğitim hayatına başlayan İzmir
Üniversitesi bugün 6 binden fazla öğrencisine 7 fakülte, 2 meslek yüksekokulu, 2
yüksekokul ve 3 enstitüsünde ön lisans,
lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi
vermekte.
İzmir’de artan üniversite sayısı ve
İzmir’deki öğrencilerin şehir dışını
da tercih ettiklerini de göz önüne
alırsak, İzmir Üniversitesi olarak
öğrenci sayınızdaki yükseklik dikkat çekiyor. Nasıl bir fark sunuyorsunuz ailelere ve öğrencilere?
Eğitim verilen 3 yerleşke de İzmir’in en
merkezi noktalarında yer alıyor. Merkez
ve Güzelyalı yerleşkelerimiz birbirine
yürüme mesafesinde ve Sağlık Yerleşkemiz de Karşıyaka’da. Her üç yerleşkemize de vapur, metro ve otobüs ile ulaşmak
mümkün. Öğrencilerimiz İzmir’de yaşamanın ve üniversite eğitimi almanın tüm
sosyal ve kültürel olanaklarından yararlanabiliyor.
yoruz. Üniversitemizde eğitim alan öğrencilerin yüzde 40’tan fazlasını burslu
öğrencilerimiz oluşturuyor. Üniversitemizin her bölümü için teorik eğitim kadar mesleki uygulama becerisi de büyük
önem taşıyor. Bu nedenle iş dünyasının
beklentilerini karşılayacak müfredatlar
hazırlıyor, iş dünyası ve sanayi işbirlikleri ile projeler gerçekleştirip öğrencilerimizin staj yaparak eğitimlerini pekiştirmelerini sağlıyoruz.
Tüm bunlara ek olarak öğrencilerimizin
eğitimlerini bir üst kademede yurt dışında sürdürmelerine ya da mesleklerini
Türkiye dışında yapmalarına olanak sağlayacak bir yabancı dil eğitimi veriyoruz
ki bu eğitimimiz kısa zaman önce Pearson Assured tarafından akredite edildi.
Bununla birlikte lise eğitimini başarı ile
tamamlayan her öğrencinin üniversite
eğitimi almaya hakkı olduğu düşüncesi
ile ücretlerimizi belirlerken sadece öğrencileri değil, ailelerini de düşünüyoruz.
Bu amaçla hem ücretlerimizi düşük tutuyor hem de öğrencilerimize yüzde 25’ten
yüzde 100’e varan oranlarda burs olanağı
sağlıyor, akademik başarılarını destekli-
Prof. Dr. Kayhan ERCİYEŞ
İzmir Üniversitesi Rektörü
17 - OCAK 2016
.com
Bundan sonra Pearson Quality Assurance
sertifikası ile mezun olan İzmir Üniversitesi öğrencilerinin yabancı dil yeterlikleri ABD’de, Avrupa’da ve Orta Doğu’da da
geçerli olacak.
İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bahsetmek istiyoruz. Beyaz Önlük Giyme Töreni ile öğretim hayatına başlayan öğrencilerin eğitim
hayatı nasıl devam ediyor?
Gerek Türkiye gerek dünya göz önünde bulundurulduğunda sağlık alanında
çalışan insan ihtiyacının hiçbir zaman
bitmeyeceğini hatta artarak devam edeceğini söylemek mümkün. Bu anlamda Türkiye, özellikle sağlık turizminde
dünya çapında hatırı sayılır bir başarıya
imza atıyor. Yine rahmetli Kurucu Mütevelli Heyet Başkanımızın ileri görüşlülüğü burada devreye giriyor. Bildiğiniz
gibi İzmir Üniversitesi Türkiye’de bir ilke
imza atarak afiliasyon anlaşması ile Tıp
Fakültesi eğitimi vermeye başlayan ilk
üniversite. Bu durum elbette öğrencilerimiz için büyük avantaj. Çünkü öğrencilerimiz, aldıkları eğitimi dünyanın dört bir
yanından gelen hastalara hizmet veren
İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde deneyimleme ve pekiştirme şansı
buluyorlar. Bu nedenle Karşıyaka’da bulunan Sağlık Yerleşkemizi hayata geçirdik
ve tüm sağlık bilimleri eğitimi veren bölümlerimizi orada bir araya getirdik. Tıp
ve Hemşirelik ile Fizyoterapi ve Rehabilitasyon lisans eğitimleri veriyorduk zaten.
Bunun yanına İlk ve Acil Yardım ile Fizyoterapi alanlarında ön lisans eğitimleri
vermeye de başladık. Sağlığa yatırımımız
devam edecek çünkü ihtiyaç var.
İzmir Üniversitesi’nin adını aynı
zamanda çok sayıda akademik proje
ve sosyal sorumluluk projeleri içinde duyuyoruz. Üniversitenin projelerinden bahsedebilir misiniz?
İzmir Üniversitesi kurulduğu günden bu
yana araştırma odaklı bir üniversite olma
hedefi ve çabasını vurguluyor. Uygulama ve araştırma merkezlerimiz aracılığı
ile yaptığımız Avrupa Birliği, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı, TÜBİTAK ve
İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA), destekli
ulusal ve uluslararası projeler hakkında
bilgi vermeliyim bu noktada. İzmir Üniversitesi Teknoloji Transfer Uygulama ve
Araştırma Merkezi, Kadın Çalışmaları
Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kent
Araştırmaları Uygulama ve Araştırma
Merkezlerimiz kapsamında halen devam
eden 8 ulusal ve uluslararası ortaklıklı
proje içinde Türkiye’yi temsil etmekten,
çalışmalarımız ile kentimize ve ülkemize hizmet vermekten gurur duyuyoruz.
Projelerimizin konularının üniversite
mezunu gençlerin işsizlik sorununa çözüm üretme, iş dünyası ile girişimcileri
buluşturma ve kentlerimizi daha akıllı
hale getirerek çevreye daha duyarlı, sürdürülebilir enerji kaynaklarını artırmaya
yönelik, teknoloji ve kültürü bir araya
getiren çalışmalar olması İzmir Üniversitesi olarak İzmir’e yapmak istediğimiz
katkının göstergesi oluyor.
Bununla birlikte özellikle kadınlar, engelliler ve çocukların daha konforlu bir
hayat sürmesi ve eğitim ihtiyaçlarının
karşılanması noktasında elimizi her platformda taşın altına sokuyor ve projelerde
yer alıyoruz. Son olarak Ege İş Kadınları
Derneği (EGİKAD) ve Dokuz Eylül Rotary
Kulübü birlikteliği ile KOSGEB eğitim
sürecini tamamlamış kadın girişimcilere
özel ‘En İyi Fikir Yarışması’ düzenliyoruz.
Bununla birlikte 2011 yılından bu yana
Karşıyaka Engelliler Spor Kulübü Basketbol Takımı sponsorluğumuz ve benzeri
desteklerimiz devam ediyor.
Karşıyaka Belediyesi, ESBAŞ ve Karabağlar Belediyesi ile ilgili yaptığınız anlaşmalarla ilgili okuyucularımızı bilgilendirmek isteriz. Bu
anlaşmalara değinebilir misiniz?
Üniversitemiz sadece bünyesindeki öğrencilere eğitim vermekle yükümlülüklerini yerine getirmiyor bizim anlayışımıza
göre. İçinde bulunduğumuz topluma ne
kadar destek verebilir, akademik bakış
açımızı ve bilgimizi yerel yönetimlerinden, iş dünyası, sanayi kurum ve kuruluşlarına kadar ne kadar halkımızın hizmetine sunabilirsek o kadar faydalı oluruz.
Bu nedenle belediyelerimiz ile yaptığımız
işbirlikleri bizim için çok önemli.
Kısa zaman önce Merkez yerleşkemizin
sınırları içinde bulunduğu Karabağlar
Belediyesi ile bir protokol imzaladık. Protokole göre geliştirilecek proje ile Karabağlar Belediyesi’ne bağlı Kavacık, Tırazlı
ve Uzundere köylerinin hem dokusu hem
de yaşam tarzı korunacak ve bu köyler
daha verimli bir hale getirilerek tanıtılacak. Karşıyaka Belediyesi ile yaptığımız
İzmir Üniversitesi,
Uygulama
ve Araştırma
Merkezlerimiz
kapsamında halen
devam eden 8 ulusal ve
uluslararası ortaklıklı
proje içinde Türkiye’yi
temsil etmekten,
çalışmalarımız ile
kentimize ve ülkemize
hizmet vermekten
gurur duyuyoruz.
protokolle Karşıyaka’da toplum sağlığını korumaya ve geliştirmeye yönelik
çalışmalar, ortak bilimsel araştırmalar
yapılacak. Belediye, Tıp Fakültesi öğrencilerinin ulusal ve uluslararası projelere
katılımını sağlayacak. Karşıyakalılara ücretsiz bilgilendirme hizmeti verilecek.
Ege Serbest Bölgesi A.Ş. ile yaptığımız
protokol de iş dünyası ile yaptığımız işbirliklerine denk geliyor. ESBAŞ ile Ege
Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren firma yönetici ve çalışanlarının İşletme
Yüksek Lisans (MBA) eğitimi almaları
için bir protokol imzalandı. Üniversite-Sanayi işbirliğini bir adım daha ileriye
taşıyan protokolün gelecek yıllarda farklı
alanlarda da geliştirilmesi planlanıyor.
Öğrencilerin üniversite seçimleri
ile ilgili kafa karışıklıkları gün geçtikçe artıyor. Sizin öğrencilerinizin
bölüm seçme kararlarıyla ilgili söyleyeceklerinizi dinlemek isteriz.
Üniversite adayı öğrencilerimize her
zaman sevdikleri, geleceklerini üzerine
kurmayı hayal ettikleri mesleği seçmelerini öğütlüyorum. Ancak bu noktada
kişisel tercihleri ile ülkenin ve kentin
ihtiyaçlarını, iş dünyasının beklentilerini örtüştürmeleri avantajlarına olacaktır.
Üniversite eğitimi tüm hayatları boyunca
üzerinde ilerleyecekleri zorlu ve meşakkatli bir sürecin başlangıcı. Aldıkları eğitim çerçevesinde mesleki yaşamları belirlenecek ve hayatlarını kurgulayacaklar.
Kimse sevmediği bir meslekle ömrünü
geçiremez. O nedenle şartları değerlendirip ömür boyu mutlu olacakları bir tercih
yapmaları gerek.
Yeni yılın yaklaşması ile 2015’i nasıl
değerlendiriyorsunuz? 2016 projeleriniz nelerdir?
2015 yılı İzmir Üniversitesi için yine
başarılarla dolu bir yıl oldu. Yabancı öğrenci sayımızın artışı, uluslararası işbirlikleri ve destekleri içeren projelerimiz
gösteriyor ki İzmir Üniversitesi sadece
Türkiye çapında değil, dünya üniversiteleri arasında da doğru yolda ilerliyor.
2016 yılında da öğrencilerimize daha
verimli bir eğitim hizmeti verme, akademik çalışmalarımızı kentimiz ve ülkemiz yararında kullanma hedefimizi
sürdüreceğiz.
18 - OCAK 2016
.com
ETKİLİ DERS ÇALIŞMAK İÇİN
HEDEFLERİNİZİ TESPİT EDİN!
Bir insanın başarılı olabilmesi için
önce hedef belirlemesi, buna inanması
ve hedefe varmak için ne yapılması
gerekiyorsa yapması lazımdır.
Orhan KESKİN
GEDIZ ÜNIVERSITESI
Uzman Psikolojik Danışman
Hedefin tespit edilmesi ona uygun
hazırlıkların yapılmasında bir planın
çıkarılmasını kolaylaştırır.
Hedef belli olmazsa plan çıkarma ve
plana uygun çalışma yapma mümkün
değildir.
Hayatta Gayeniz Nedir? Hedef Tespit Üniversiteye hazırlanan bir öğrenci ken- Etmenin Önemi?
dine “hayatta gayen nedir?” sorusunu
sormalıdır. Toplumumuzda başarılı olmuş olanların hepsi gayesini bilen, hedefini belirlemiş kişilerdir. Mevlana “Gayesi olmayanın varlığından şüphe ederim”
demiştir. Umutsuzluğun, bezginliğin,
yılgınlığın en önemli sebebi hayata bir
mana verememe ve hiçbir ideal taşımamadır. Bu durumda olanlar kendilerine
güvenlerini yitirmiş, boş vermişlik duygusu ile hareket eden, hayat boyu huzursuz kimselerdir. Böyleleri kendileri
için hayatı işkence haline getirmişlerdir.
Çevresindekiler başarıdan başarıya koşarken kendilerinin yerinde saymaları
onları rahatsız eder. Huzursuz olurlar ve
daima suçu başkalarında ararlar. Bunlarda yakınma zamanla bir hastalık halini
alır.
Siz toplumda başarılı bir insan olmayı onlara faydalı olmaktan zevk almayı,
seçtiğiniz branşta yükselmeyi düşünmelisiniz. Bu arada başarılarınızdan dolayı
kimseye yüksekten bakmamalı, başkalarını ezerek yükselmeye çalışmamalısınız. Ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu
insan tipi kendinden çok toplumu düşünen insan tipi olduğunu unutmamalıyız.
Kendi kendinize hayatta gayem nedir?
Sorusuna tam cevap vermelisiniz.
Bir insanın başarılı olabilmesi için önce
hedef belirlemesi, buna inanması ve hedefe varmak için ne yapılması gerekiyorsa yapması lazımdır. Hedefin tespit
edilmesi ona uygun hazırlıkların yapılmasında bir planın çıkarılmasını kolaylaştırır. Hedef belli olmazsa plan çıkarma
ve plana uygun çalışma yapma mümkün
değildir.
Hedef Nasıl Belirlenir?
tesinden geleceğine inandığı bir hedefi
seçmelidir. İnsan bir işe başlarken ne istediğini bilmeli bu isteği elde etmek için
gerekli şartları yerine getirmelidir.
Üniversiteye Niçin Girmek İstiyorsunuz?
• Diploma sahibi olmak için
• Askerlikte rahat etmek için
• Kültürlü bir kişilik kazanmak için
• … mesleğini elde etmek için
• İdeal için
Mesleğini Seçerken
Niçin Seçici
Davranıyorsun?
• Kişiliğime uygun olduğu için
• Yeteneklerim ancak buna elverdiği için
• Ancak burayı kazanabileceğim için
• O mesleği sevdiğim için
• Temiz rahat bir meslek olduğu için
• İdealime uygun olduğu için
• Ailem o mesleği istediği için
Bazıların kalabalığın ilerlediği hedefe
doğru giderler. Bu yanlıştır. Herkesin
kendi durumuna uygun bir hedefi olmalıdır. Hedefini kalabalığa göre ayarlayanlar; enerjilerini o hedefe yoğunlaştıramayacağından başarılı olamazlar.
Dershanelere devam eden öğrencilerden
bir bölümü kalabalığın hedefine yöneldikleri, kendilerinin durumunu dikkate
almadan hedef belirledikleri için sene
ortasında “Ben bu bölümü yapamıyorum. Başka bölüme geçebilir miyim”
teklifiyle gelmektedirler.
• Zevkle
çalışacağım tatmin olacağım
bir mesleği elde etmek için vs.
Meslek seçiminde neye dikkat ediyorsunuz, seçtiğiniz meslek size uygun mu?
Kendi durumunuzu araştırıp uygunluğunu tespit ettiniz mi?
Üniversite girişinde hedefinizin ne olduğunu belirlemeniz gerekir. Böylece elde
etmek istediğiniz sonuca göre bir okulu
seçmeniz ve de ona göre hazırlık yapmanız gerekir.
Şehir seçiminizi, okul seçiminizi, meslek seçiminizi, ilgi alanınızı, kişilik özelliklerinizi, yetenekleriniz imkânlarınız
dikkate alarak yaptınız mı?
İnsan ilgi alanına bakmalı; nelere ilgi
duyuyor, kişilik özellikleri nelere uygun, yetenekleri hangi işleri başarmaya
yetiyor. Bunları tespit ettikten sonra üs-
Yukarıdaki seçimlerden bazıları hayattaki başarıyı engelleyecek rastgele seçimlerdir. Siz başarılı olmanızı sağlayacak
hedeflere yönelmelisiniz.
Bütün bunlar belirlendikten sonra üniversiteye hazırlıkta hedefiniz tespit edilmiştir. Geriye bu hedefe nasıl ulaşacağınız kalmıştır.
• Ailem ve çevrem öyle istediği için
• Kazançlı bir meslek elde etmek için
19 - OCAK 2016
.com
ÇOCUKLUK
DÖNEMINDE
FIZIKSEL AKTIVITE
ZEYNEP İNANLI
Beden Eğitimi Öğretmeni
Çocukluk ve gençlik döneminde kazanılan ve yaşam boyu korunan fiziksel
sağlık, bedenin en üst kapasitede işlev görmesi için zorunlu görülmektedir.
Çocuklarda egzersiz eğitimi, ona anlatılanları ve verilen mesajları anlayacak kadar büyüdüğünde başlamalıdır
Fiziksel Aktivitenin Çocukluk Döneminde Önemi
• Kemik, kas ve eklem gelişiminin sağlıklı olmasını
sağlar.
• Vücut ağırlığının kontrolüne yardımcı olur.
• Motor becerileri geliştirir.
• Kalp ve akciğerlerin etkili fonksiyon gelişimini sağlamaktadır.
• Anksiyete ve depresyon hislerinin kontrolü ve önlenmesi açısından önemlidir.
• Kendine güveni arttırır, başarı, sosyal iletişim, dayanışma
ruhunu geliştirir, zihin yorgunluğu ve gerginliği azaltır.
• Başarıyı arttırmada olumlu etkisi vardır.
• Sorumluluk alma ve öz disiplini geliştirir.
• Lider olma, sorulara cevap arama ve kurallara uyma
becerilerini geliştirir.
• Fiziksel aktivite ve spora katılan bireylerde;sigara
içme, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı ve şiddet davranışları gibi istenmeyen davranışların gelişimi daha az
görülür.
Çocuklar İçin Fiziksel Aktivite Önerileri
görüşmesi yerine yürüyüş yaparak sohbet etmeleri sağlanmalıdır.
• Okul takımlarında yer alması için cesaretlendirilmelidir.
• Çocukların yoğun aktiviteler sonrası yeterli
sıvı alımı desteklenmelidir.
• Açık hava aktivitelerinde fazla güneş altında
kalmaktan korunmalıdır.
• Sağlıklı beslenmesine dikkat edilmelidir.
• Özellikle yoğun ders programlarının olduğu dönemlerin dışında hafta sonu ya da yaz
tatillerinin
• iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
• Evde, televizyonda ve bilgisayarda geçirilen zamanın azaltılması çocuğun daha
hareketli olmasını sağlayacak ve fiziksel
uygunluğu giderek artacaktır.
• Arkadaşları ile geçirdikleri oyun saatleri , parkta, piknikte geçen zamanları bile
onlara sağlıklı fiziksel aktivitede bulunmasını sağlayacaktır.
Çocuklarda Yaş Grupla rına Göre Aktiviteler
2-3 YAŞ (büyük kas grupları)
• Çocuğun zevk aldığı aktiviteler seçilmelidir.
• Çift ayak sıçrar
• Her çocuğun yapabileceği kapasitede aktiviteler belirlenmeli
• Geri geri yürür
• Eğlenceli olmalıdır.
• Durağan topa tekme atar.
• Özellikle obez çocuklar için enerji harcamasını sağlayan aktiviteler seçilmeli ve egzersize karşı yeteneğinin
olduğu güveninin kazandırılması sağlanmalıdır.
• Destekle merdiven iner
• Destelle öne takla atar.
3-4 YAŞ
• Kreş ve ilkokullardaki oyunlar ve spor aktiviteler
desteklenmelidir.
• 20 cm yükseklikten yere atlar.
• Doğru egzersiz saptanarak, uygun zamanda başlanmalıdır.
• Parmak ucunda yürür.
• Aileler çocuklarını fiziksel aktivite konusuna bilinçlendirmeli ve sevebileceği spor dallarına yönlendirmelidir.
• Çocuklara model olmak önemlidir.Öğretmenlerin, ailenin ve arkadaşların çocuğa örnek teşkil etmesi çocuk
ve gençlerin fiziksel olarak daha aktif olmalarını sağlamaktadır.
• Teknoloji çağında olduğumuzdan ne kadar zor da olsa;
çocuklarımızın arkadaşları ile internet veya telefonla
• Hareketli topa tekme atar.
• Üç tekerlekli bisiklete biner.
• Salıncakta sallanır.
• Kaydıraktan kayar.
• Öne takla atar.
• Ayak değiştirerek merdivene
çıkar.
• Havadan atılan topu tutar.
4-5YAŞ
• Tek ayak üzerinde 4-8 saniye durur.
• Değişik yönlere koşar.
• Dengede yürür.
• Çift ayak on kez sıçrar.
• 5 cm yükseklikteki ip üzerinden atlar.
• Altı kez geriye sıçrar.
• Top sıçtatır ve yakalar.
• Ayak değiştirerek merdiven iner.
• Tek ayak üzerinde beş kez sıçrar.
5-6 YAŞ
• Dengede ileri, geri ,yanlara yürür.
• İp atlar gibi sıçrar.
• İki elle top tutar.
• İp atlar.
• Sopa ile topa vurur.
• Paten kayar.
• İki tekerlekli bisiklete biner.
•
Kızak kayar.
• Tek ayak üzerinde 10 saniye durur.
• Barfikste 10 saniye asılı bekler.
Temel Hareketler Dönemi(2-6 yaş): Yaşamın ikinci yılından başlayarak yedinci
yılına kadar geçen süre temel becerilerin kazanıldığı dönemdir. Bunlar koşma, atlama, sıçrama, sekme, yakalama,
fırlatma, topa ayakla vurma gibi hareketlerdir.
Sporla
İlgili
Hareketler
Dönemi(7-12Yaş): Yedi yaşından sonra kazanılan temel beceriler spor etkinlikleri, oyun,dans gibi aktivitelerle
zenginleşir.Bu dönemde çocuklar
çok hızlı bir şekilde psikomotor olgunluğa erişir.
Kaynakça: Psikomotor Gelişim – Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin
Güçlendirilmesi Projesi Kitapçığı
– T.C. Milli Eğitim Bakanlığı
20 - OCAK 2016
.com
EÇEV 20 YILDIR
EĞITIMIN DESTEKÇISI…
e
r
Ege Çağdaş Eğitim
Vakfı Yönetim Kurulu
Başkanı Yasemin
REŞiTOĞLU ile
EÇEV’in faaliyetlerini
ve yeni yıl projelerini
konuştuk.
EÇEV Yönetim Kurulu başkanı olarak uzun yıllardır eğitim adına birçok başarıya imza attınız. Pek çok
sivil toplum kuruluşuna üyeliğiniz
olduğunu ve aktif olarak rol aldığınızı da biliyoruz. Ege Çağdaş Eğitim
Vakıf ile ilgili sohbetimize başlamadan önce kendinizden bize bahseder
misiniz? Eğitim döneminizi ve çalışma hayatınızı kısaca anlatır mısınız?
Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesinden
mezun olduktan sonra Köy Hizmetleri
Araştırma Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olarak çalıştım. Daha sonra Ekin
Koleji’nin kuruluşu aşamasında eğitimle
ilgili çalışmalarım başladı ve bu süreçte
“Eğitim Yönetimi ve Denetimi “ alanında yüksek lisansımı “İlköğretimde Yaratıcılık ve Eleştirel Düşünme Eğitimi”
alanında çalışarak tamamladım. Şu an
Ekin Koleji’nde Genel Müdür olarak gö-
rev yapmaktayım. Pek çok sivil toplum
kuruluşuna üyeyim. 9 yıldır yönetim
kurulu üyesi olarak görev aldığım Ege
Çağdaş Eğitim Vakfı’nda yeni görevimi
büyük bir onurla yerine getirmeye çalışıyorum.
Ege Çağdaş Eğitim Vakfı nasıl ve
kimler tarafından kuruldu?
Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV), ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak nesillerin eğitimine katkıda bulunmanın bir
yurttaşlık görevi olduğuna inanan 96
çağdaş, aydın ve eğitime gönül vermiş
kurucu üyemizin inançlı girişimi ile 1995
yılında yola çıktı. Ve yola çıktığı günden
bu güne her yaştan çocuk ve gencimizin
eğitim ve öğretimleri boyunca en temel
insan haklarından olan “eşit ve yetenekleri doğrultusunda eğitim” fırsatlarına
erişebilmeleri, çağdaş bilgilerle donanmış, kültürlü, görgülü, becerikli bireyler
olarak toplumda yer almalarını sağlamaya çalışıyor.
Sizin EÇEV de yer almanız nasıl gelişti? Neden EÇEV?
EÇEV ile 1998 yılında tanıştım. İlk tanıştığım yıllarda EÇEV’e çalıştığım okul
aracılığı ile kurumsal destek veriyorduk.
Daha sonra buna, bireysel olarak yaptığım gönüllü desteği eşlik etti. Dört dönem yönetim kurulunda farklı görevler
üstlendim. Bu dönem Yönetim Kurulu
Başkanlığı görevini yürütmekteyim.
Neden EÇEV? Olduğuna gelince; gönüllü olarak STK’larda görev yapmak benim
hayat felsefemle çok örtüşen bir eylem.
Tabii ki eğitimin içinden geliyor olmak
bu STK’nın eğitimle ilgili olmasına vesile oldu, ama ben eğitimci olmasaydım
da yine eğitim alanında hizmet veren bir
STK’nın gönüllüsü olmak isterdim. Çünkü ülkelerin insan kaynağının gelişimi
ve ülke genelinde refah ve demokratik
bir iklimin oluşması için en önemli argümanımızın eğitim olduğunu düşünüyorum. Yani espriyle yaygınlaşmış olsa
da “eğitim şart” diyorum. EÇEV ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak nesillerin
eğitimine katkıda bulunuyor.
EÇEV’in önderliğinde birçok projede yer aldınız. Bu çalışmalarda hangi firmalardan nasıl destek aldınız?
Bu süreçler nasıl ilerliyor? EÇEV
yararına gerçekleşen birçok kermes,
fotoğraf sergisi, tiyatro gibi çok keyifli etkinlikler düzenlendi. 2015
yılında hayata geçen pek çok proje
var. Bu etkinliklerden ve vâkıfa getirilerinden bahseder misiniz?
EÇEV, 20 yıldan bu yana kuruluş amacına uygun olarak, eğitimde marka olmuş
projelere imza atmış bir kurum. Gençlerimizi yarınlara hazırlayan ve eğitim
sisteminin en önemli bileşenlerinden
biri olan öğretmenlerimizin kişisel ve
mesleki gelişimini çok önemsiyoruz. Örneğin bu yıl 19 Mart’ta 13.sünü düzenleyeceğimiz “Yaratıcı Yenilikçi Öğretmen
Semineri”, öğretmenlerin sınıf içinde
yaptıkları başarılı ve yaratıcı eğitim uygulamalarını meslektaşları ile paylaştıkları, ulusal düzeyde katılımla her yıl
daha fazla büyüyen bir projemiz. Öte
yandan henüz üniversite öğrencisi olan
öğretmen adaylarımızın mesleğe ve hayata hazırlanmalarına katkıda bulunmak
da öncelikli hedeflerimizden. Eğitim
merkezlerimizde gerçekleştirilen akademik destek eğitimleri ve kültür, sanat
atölyelerinde, eğitim fakültesi öğrencilerimizin gönüllü eğitmen olarak görev
almalarını destekliyoruz. Bu amaçla ihtiyaç duyacakları meslek içi eğitim ve kişisel gelişim eğitimlerini “Eğitmenlerin
Eğitimi” projemiz kapsamında destek
veren eğitim kurumları ve sivil toplum
kuruluşlarıyla işbirliği yaparak her yıl,
yıl boyunca yürütüyoruz. Yine 14 yıldır düzenlemekte olduğumuz bir “EÇEV
Ödüllü Heykel Yarışmamız” var. Dokuz
Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel
Bölümü öğrencileri arasında her sene
yaptığımız bu yarışmayla ülkemizdeki
sanat eğitimini desteklemeyi ve teşvik
etmeyi amaçlıyoruz. Anne-babalara çocuklarını yetiştirirken sıklıkla karşılaştıkları sorunlarda rehberlik etmek
amacıyla yayınladığımız bir “Öykülerle
Eğitim” kitapları projemiz var. Bu yıl
3.sünü yayımladığımız bu kitapları belli
temalar özelinde hazırlıyor ve dezavantajlı bölgelerdeki ailelere ücretsiz olarak
dağıtıyoruz. Her yıl üniversite kayıtları
başladığında İzmir’e ilk kez okumaya
gelen öğrencilere ve ailelerine bir hafta
boyunca otogarda karşılama yaptığımız,
21 - OCAK 2016
.com
mız “İzmir Çocuk ve Gençlik Edebiyatı
Günü”. Genç nesillerde edebiyat hevesi
yaratmak, doğru okuma alışkanlıkları kazandırmalarını sağlamak amacıyla
öğretmen ve velilere rehberlik etmeyi
amaçladığımız bu edebiyat etkinliğinin,
ilk yılında gördüğü büyük ilgiyle, marka projelerimizden olma yolunda ilerlediğini büyük mutlulukla gördük. Yine
2015 içinde, bütünsel algılamayı teşvik
ederek kalıcı öğrenmeyi pekiştiren, sistem düşüncesi yaklaşımının eğitim sistemimizde yaygınlaştırılmasını hedefleyen Eğitimde Sistem Düşüncesi Projesi
ile eğitim sistemimizde çağdaş ve yenilikçi öğretim tekniklerini kazandırmayı
hedefliyoruz.
onları güvenilir koşullarda üniversitelerine ulaştırıp, şehrimizdeki yaşam ile
ilgili bilgilendirme yaptığımız “İzmir
Gençlere Kucak Açıyor” projemiz de yine
çok önemsediğimiz, İzmir Büyükşehir
Belediyesi himayesinde, 5 yıldır yürütülen bir çalışma.
Tüm bunların dışında gelir getirici pek
çok etkinlik de yapılıyor. Bunlar genellikle şirketlerin veya başka STK’ların yaptıkları etkinlikler oluyor. Artık geleneksel hale gelen ve yılda iki kez İzmir Türk
Koleji’nin ev sahipliğinde düzenlenen 2.
El Giysi Kermesi’nden ciddi bir gelir elde
ediyoruz. Bu yıl ELDOR firması, yaptığı
Fazıl Say konserinden elde ettiği geliri
vakfımıza bağışladı. Yine bu yıl Altındağ’daki eğitim merkezlerimizin bilişim
atölyesindeki bilgisayarlarımız VESTEL
Grubu tarafından yenilendi. Bireysel büyük bağışçılarımızın yanı sıra kurumsal
iş birliğimizin olduğu pek çok kurumda
var. Ayrıca bazı kurumsal firmalar kurum adına takdir ettikleri öğrenci burslarını EÇEV aracılığı ile vermektedirler.
3. MESLEĞİMİ
SEÇİYORUM FUARI
22 - 23 Aralık tarihlerinde, İzmir Ekonomi
Üniversitesi’nde 3. Mesleğimi Seçiyorum Fuarı
düzenlendi.
Fuar kapsamında, İzmir Ekonomi Üniversitesi konferans salonunda seminerle başlayan etkinlikte; öğleden sonra
İzmir Ekonomi Üniversitesi GSTF çok
amaçlı salonda tüm fakülte/bölümlerin
masalarının bulunduğu ortamda, aday
öğrenci ve rehber öğretmenler akade-
Tüm bağışçılarımıza bir kez de sizin
aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum.
Destekleri bizim için çok önemli.
Yeni yılın yaklaşması ile 2015’i nasıl
değerlendiriyorsunuz? 2016 projeleriniz nelerdir?
2015 EÇEV’in 20. kuruluş yıldönümü idi.
20. yılımızda vakfımızın vizyonuna uygun yeni eğitsel projelere de start verdik.
Bunlardan ilki, kentimizde çok büyük
bir eksikliği dolduracağına inandığı-
Şu an için yönetimimizin en sıcak
gündemi ise İzmir’e çağdaş bir kız öğrenci yurdu kazandırmak. Kız öğrencilerin eğitimlerini sürdürebilmeleri
için uygun maliyetle güvenli koşullarda barınma ihtiyacının ne denli önemli
olduğunun farkındayız. Manisa Kız Pansiyonumuz ve Soma Kız Öğrenci Yurdumuzla 10 yılı aşkın bir süredir biriktirdiğimiz tecrübeden güç alarak, yurt
projemizi en kısa sürede hayata geçirebilmek amacıyla büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle yakın temas halindeyiz. Yurt
binasını bağış olarak yapacak bir bağışçımız var; arsa bulunduğu anda kız yurdu
projemizi hızla hayata geçirebileceğiz.
SAINT-JOSEPHLILER,
VENEDIK’TE BULUNAN “ISTITUTI
PARITARI FILIPPIN”I ZIYARET ETTI
misyenlerle birebir görüşme imkânı
yakalamışlardır. İzmir, Manisa, Aydın
ve Uşak illerinden liselerin katıldığı etkinliğe; iki günün sonunda tümü liselerin son sınıf öğrencilerinden oluşan
1.065 öğrenci ve 61 rehber danışman
katılım sağlamıştır.
İzmir’in tek özel yabancı okulu olan Saint-Joseph dil eğitimindeki başarısına
İtalyanca’yı da ekledi. Okul, öğrencilerin üçüncü yabancı dil olarak öğrendiği İtalyancayı geliştirmeleri, pratik
yapmaları ve bu dili kültürüyle tanımaları amacıyla geçtiğimiz günlerde
Venedik’teki Istituti Paritari Filippin
ile bir değişim programı gerçekleştirdi. İtalya’nın Venedik şehrinde bulunan “Istituti Paritari Filippin”i ziyaret
eden İzmir Özel Saint-Joseph Fransız
Lisesi öğrencileri bu okulda İtalyanca
derslerinin yanı sıra sanat, felsefe ve
beden eğitimi derslerine de katıldılar. Saint-Josephli öğrenciler İtalyanca
diline Avrupa Birliği Dil Kriterleri’ne
göre B2 seviyesinde öğreniyorlar. Öğrencilerin ulaştığı seviye Università
per Stranieri di Siena (Siena Yabancılar
Üniversitesi) tarafından düzenlenen ve
İtalya Milli Eğitim Bakanlığı ile İtalya
Dış İşleri Bakanlığı tarafından tanınan
CILS sertifikası ile belgeleniyor.
22 - OCAK 2016
.com
BIR ZAMANLAR
DALIŞ
TARIHIN
SAYFALARINDAN (1)
İnsanoğlunun denize “ne zaman” ve “neden” girdiği, canlıların evrimindeki
gibi denizden karaya çıkış kavramı kadar belirgin değildir. Ancak insanın
karasal kaynakların tükenmesi veya azalması sebebiyle denizi yiyecek
aramak için kullandığı düşünülmektedir. Paleantologlar Baltık Denizi
kıyılarında kabuklu deniz canlıları yiyen insanların varlığını destekleyen
binlerce yıl öncesine ait fosillere rastlamışlardır.
mutasındaki Perslerle yapılan savaşta Scione’li Yunan
Scyllis ve kızı Cyane’nin çok iyi birer dalgıç oldukları
ve millerce mesafeyi sualtından yüzerek gemilerin çapa
iplerini kestikleri söylenmiştir (M.Ö. 500). Aslında basit
bir şnorkel kullanarak bu işi yaptıkları açıktır. Günümüzde birçok ülkenin modern silahlarla donatılmış,
her türlü zorluğa meydan okuyabilen, sualtı taarruz ve
savunma timleri vardır. Buralarda görev yapan donanma komandoları hava kabarcığı çıkarmayan kapalı devre soluma cihazları (rebreather) kullanıp düşman hatlarına nüfuz ederek görevlerini yaparlar.
Özellikle arkeolojik verilere bakarsak, Mezopotamya’da
yapılan kazılarda, M.Ö. 4500 yıllarında süs eşyası yapmak için insanın denize girmiş olduğu açıktır. Benzer
şekilde Mısır’da M.Ö. 3100 yıllarında incilerin süs eşyası olarak kullanılması, suya birilerinin girdiğini işaret
etmektedir. İnsanoğlunun yerkürede görülmesinden
sonra, denizle olan ilişkisini saptayamadığımız 30.000
yıllık karanlık bir devre söz konusudur. Tabi ki, insanın denizden daha önce akarsu veya durgun sularla
karşılaşmış olması daha yüksek bir olasılıktır. Yırtıcılardan korunmak, su ve besin ihtiyacını karşılamak,
bir yerden bir başka yere gitmek gibi amaçlarla insanoğlu su ortamına hep yakın olmuştur.
Suyun altında “ne olduğu” sorusu insan beynini hep
meşgul etmiştir. Eski çağlarda suyun sadece birkaç
metre altına dalabilmek için uğraşan insan, günümüzde
tek nefesle 200 metrenin altına inebilmiştir. Avusturyalı serbest dalıcı Herbert Nitsch 2012’in Haziran ayında
250 metrenin altına inerek, nefesle en derine dalan insan unvanını almıştır. Akdeniz ve Ege Denizi civarında,
özellikle Girit’te bulunan fresk ve seramiklerin üzerlerine çizilmiş ahtapot gibi deniz canlıları olması, bu dönemlerde (M.Ö. 3000-2000) yaşayan insanların denizle
olan ilişkisini kesin bir şekilde desteklemektedir. Mitolojide denizle uğraşanların koruyucusu kabul edilen
Glaukus’un Girit’te yaşamış bir dalgıç olduğu ve daha
sonra derinlerde yetişen bir yosunu yiyerek tanrılaştığı
anlatılır (M.Ö. 2500-1400). Aynı dönemde (M.Ö. 2200)
Çin İmparatoru Yü dalgıçlardan vergiyi inci ve kırmızı
mercan olarak almaktadır.
Savaşlar ve savaşçılar tarihin akışında çok önemli aktörler olmuşlardır. Homer’in İliada’sında değindiği Truva Savaşları, düşman teknelerine zarar vermek için çapa
iplerini kesen şnorkelli dalgıçlardan bahseder (M.Ö.
1194-1184). Rodoslu dalgıçların batan gemilerin mallarını çıkarmak için belli bir pay aldıkları ve derinlik
artıkça, alınan payın da artığı bilinmekteydi. Suya olan
ilgisi giderek artan insanoğlu, suyun altında daha uzun
süre kalmak ve daha derinlere dalmak için çok farklı
araç ve gereçleri tasarlamış ve hayata geçirmiştir. İlk
başta suyun yüzeyinde uzun mesafeler kat etmek için
boru benzeri araçları şnorkel olarak kullanmışlardır.
M.Ö. 900 yıllarında Asurlular bir hayvanın derisinden
yaptıkları tulumu sualtında hava kaynağı olarak ya da
bunları nehirleri aşmak amacıyla yüzmek için kullandıkları söylenmektedir. Heredot, Pers kralı XerXes ko-
Doç. Dr. F. OZAN
DÜZBASTILAR
Ege Üniversitesi
Glaukus’un denizci ve balıkçıları fırtınalardan
kurtarmak için geldiğine inanılırdı.
Asurlu dalgıçların kullandığı deri torba ve günümüzde sualtı
savunma ve hücum görevlerinde yer alan tam teçhizatlı
komandolar
Aristotle, Lebeta adı verilen, içi havayla dolu kazanlardan
(dalış çanı) bahsetmektedir (M.Ö. 360). Büyük İskender’in bizzat kendisinin ve dalgıçlarının dalış çanına
benzer bir araçla, Trre’nin sualtı barikatını tahrip etmeyi planladıkları bilinmektedir. Romalı Pliny, 77 yılında
Historia Naturalis isimli kitabında yine askeri dalgıçlardan bahseder. 1511’de basılan, ancak Vegetius tarafından
375 yılında kaleme alındığı bilinen kitapta -De re Militari-, hava borusu olan dalış başlığı ve giysisine verilebilecek ilk örneği anlatılmıştır.
Günümüzde açık ve kapalı devre SCUBA (Self-Contained Underwater Breathing Apparatus) sistemleri ile
sportif, profesyonel ve teknik dalışlar yapılmaktadır.
Bize en yakın dalış okulundan alacağımız bir dalış kursuyla derin maviliklere ilk adımı atmak mümkündür.
Tüm bu tarihsel süreç günümüz teknolojisinin gelişmesinde büyük önem taşımaktadır. Sualtında saatlerce
kalmak, hayal edilemeyen derinliklere inmek, sualtında haberleşmek ve her türlü konfora sahip dalışlar yapmak insan aklı sayesinde gerçekleşmiştir.
Vegetius bahsettiği ilkel başlık ve günümüzde
sanayi dalgıçlarının kullandığı modern dalış başlığı
Kaynak: Düzbastılar, M. K., Düzbastılar, F.O., 2007. Dalma
Tekniği. Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova-İzmir, 457s.
23 - OCAK 2016
.com
24 - OCAK 2016
.com

Benzer belgeler