SAMSUNLU SANATKÂR AVNİ DİLLİGİL İLE BİR SÖYLEŞİ

Transkript

SAMSUNLU SANATKÂR AVNİ DİLLİGİL İLE BİR SÖYLEŞİ
SAMSUNLU SANATKÂR
AVNİ DİLLİGİL İLE BİR
SÖYLEŞİ
BAKİ SARISAKAL
SAMSUNLU SANATKÂR AVNİ DİLLİGİL İLE BİR SÖYLEŞİ
Anadolu Turnesine çıkan Avni Dilligil bu günlerde Gazeteciler Cemiyeti yararına
da iki gece temsil verecek. Bu temsillerin cemiyet namına organizesini üzerime almış
olduğumdan bende bu gruba dahil biri gibi öteye beriye koşuyorum. Bazen bu işlerle
uğraşmaktan zevkte duymuyor değilim. Hakikaten sahnede büyüleyici, cezp edici bir kuvvet
var…
Hattı zatında onların bizden ayrı bir dünyaları var. Bunu yanlarına gidince insan
daha iyi anlıyor.
Yeni Ziraat Bankası’nın arkasında kısmen gotik tarzda inşa olunmuş olan eski
İstasyon Oteli’nde kendilerini ziyaret ettim. Loş bir dehlizden girilen otelin üst katında
sanatkârlar çalışmak için kendilerine fırsatta bulmuşlar. Uykusuz, yorgun vücutlarını salonun
şurasında burasında dinlendiriyor, kısmen bazı sahnelerin provalarını yapıyorlar.
Otel hali diye dağınıklığı gösteren Samsunumuzun yetiştirdiği değerli sanatkâr Avni
Dilligil bizi odasına buyur ettiler.
Konuşurken yüzünün gayri ihtiyari hatları geriliyor, gözlerinin bakışı değişiyordu.
Kısaca bir aktör hali her zaman fark ediliyordu.
— Amasya’da temsilleriniz çok tutulmuş.
— Yalnız Amasya’mı? Merzifon, bundan evvel gittiğimiz yerler bizi daima
tutmuştur. Amasya’da o gün futbol maçı vardı, bizde gittik. Seneler öncesi günleri hatırladım.
Bir gün Samsun’dan Amasya ile maç yapmaya gitmiştik. O zamanlar futbol oynardım. Şimdi
de seyretmesini seviyorum. Gayet iyi hatırlarım ufak bir çocuktum. O gün Amasya’da ilk
sakal tıraşını oldum diye hatıralarını anlatmaya
başladı.
— Samsun, Samsun başka. Bu şehrin
hamurunda yoğrulmuşuz ne de olsa. Samsun’u çok
severim. Bende unutamayacağım çok hatıraları
vardır. Memleketimdir, her gelişimde bir doğru
dürüst temsil veremem, çok üzülüyorum. Doğru
dürüst bir salon yok. Sanat hemşeri sevgisi denen şey
yok. Paraya tapan insanalrdan el aman.
Niyazi Bey sizi görmeyi çok arzuluyor
dedim. (Belediye encümen azası Niyazi Hamuloğlu,
konser fiyatlarını çıkarmak için encümene müracaat
ettiğimde ona söyle görüşelim) demişti. Birden
hatırlayıvermişim.
— Ah Niyazi Bey. Onlar benim
yetiştiricilerimdir. İnşallah göreceğim. Fırsat bulup
şöyle dostları gezemiyorum vesselam.
Bir arkadaş atıldı:
— Sizi Samsun’da çok tanıyan var mı üstat?
Avni Dilligil
— Tabi kardeşim Samsunluyuz. Borumu bu?
Denize cephesi olan pencereden iskeleleri göstererek, ah her gelişimde şu iskelelere bakarak
çocukluk günlerimi düşünür, iskele üzerinden denize atlamak isterim. Bu zapt edemeyeceğim
bir arzu. Şu deniz, şu mavnalar, babacığım. Bunlar hayatın hep canlı şahitleri 1930’da
Samsun’dan ayrıldım. O zamanlar siz dünyada yoktunuz belki. Babam öldü bir defa geldim.
Annemi kaybettim yine bir defa daha geldim. Ondan sonra bir Avrupa turnesi çıktı gittik.
Artık sahnenin olduk, bu havayı intibak ettik. Samsun’da en sevdiğim çocukluk ve gençlik
hatıralarım vardır. Her gelişimde de bunları düşünürüm.
ediyordu.
Bayağı gözleri dalmıştı. Eskiyi hatırlamak iyi ve kötüde olsa kendisini memnun
Samsun diye başladığı bir cümleyi tamamlamadan içeri kibar giyimli ve kibar tavırlı
bir hanımefendi girdi.
Karım diye tanıttığı bu Belkis Fırat’ın ta kendisi idi. Bir müddet beraberce sohbet
ettik.
Belkis Hanım çıktıktan sonra tekrar eskilerden söz açmıştık. Fakat işler bitmiyor ki,
siparişleri getirenler sahne dekoru diyaloglar hakkında (hocam bu böyle, hocam bu nasıl
olacak.) diye malumat sormaya gelen sanatkârlar vızır vızır odaya doluyor.
Avni Dilligil hakikaten üstat bir
sanatkâr. Aynı zamanda modern tiyatro tekniğine
vakıf ve yetiştirdiği elemanlara da bu yönde ön
ayak oluyor.
Türkiye’de tiyatroculukta öncülerden
olduğu unutulmamalı, geniş bilgisi, tecrübesi ve
enerjisi ile bu memleket daha ondan çok istifade
edecektir.
Samsunlu çocuklar çok çabuk büyür ve
olgunlaşırlar. Samsunlu gençlerin kendilerine has
sağlam bir karakteri vardır. Bu nerde olursa olsun
derhal fark edilir, diyordu.
Türkiye’de Hazım’dan sonra Avni
Dilligil’in rollerini oynayacak sanatkâr yoktur
denilebilir. Avni Dilligil kendisinden ve
sanatından emin cesaretle mesleki üzerindeki
hususlarda serbestçe konuşabiliyor. Buda bir
sanatkârın üstün yönüdür. Sık sık Anadolu’ya
turneye çıkan ve tiyatro adını yakalayan orta
oyunu bozuntusu bayağı esprili, ahlak
kaidelerinden uzak oyunlar yanında Avni
Dilligil’in kadrosunun temsilleri ihtiyacımızı
kısmen giderecektir. Buna inanıyoruz. 1
Avni Dilligil
1
Yeni Ses 2 Şubat 1957, Sayı: 1496

Benzer belgeler