90. sayımızı okumak için tıklayın

Transkript

90. sayımızı okumak için tıklayın
“Sultan’ın
kabusu,
halkların
hayali”
Fırıncı Tumas
Amca…
Dr Samet Mengüç
S.5’da
Ve Üsküdar lider: 1-0
Yıl 3 Sayı 90
B
u hafta, 24 Nisan Cuma günü bu
topraklarda yaşanan en büyük acının 100. yıldönümü. 1915 Ermeni
Soykırımı’nın etkisi ve izleri bu ülkede hâlâ
yaşanıyor. Devlet bu trajediyle yüzleşmediği sürece sadece bir halkın yaraları kanamaya devam etmeyecek, aynı zamanda
bu ülke halkları kendini özgür ve huzurlu
hissetmeyecek.
Sevgili Hrant Dink’in yadigarı Agos gazetesinin genel yayın yönetmeni Yetvart
S.22’de
HDP ve
soykırım
S.17’de
Nükleer'e karşı Kadıköy'e
S.18’de
22 Nisan 2015 Çarşamba
"100. yıl yüzleşmeyi
düşünmenin
başlangıcı olsun"
Danzikyan ile bu hafta 1915 Ermeni Soykırımı’nı konuştum. Devletin inkâr politikasının toplumumuza etkilerini irdeledik.
HDP, siyasi partiler içinde bu meseleye
inkârcı yaklaşmayan tek parti oldu soykırımın 100. yıldönümünde de.
HDP’nin halkların kardeşliği şiarı ve
yüzleşme talebinin doğal sonucu bu tavır.
HDP, dün İstanbul’da görkemli bir toplantıda 2015 Seçim Bildirgesi’nin açıkladı.
‘Büyük İnsanlık’ kavramı ile bildirgesini
Yetvart Danzikyan ile Agos
Gazetesi'nin yeni binasında
buluştuk ve hükümetin, devletin,
siyasi partilerin ve halkın 1915
Ermeni Soykırımı konusundaki
tutumunu konuştuk. Gidenlerin
acısını içimizde hissederek...
tanımlayan HDP, bu seçimlerde de sonrasında da Türkiye siyasetini dönüştürmeyi
sürdürecek gibi görünüyor.
Kamuoyu, HDP’nin seçim bildirgesine
diğer partilerinkilerden daha fazla ilgi gösterdi. Medya ilgisi de öyleydi.
Bu da toplumun yeni bir siyaset beklentisini ortaya koyuyor.
HDP, ‘Yeni Yaşam’ vizyonunu toplumsallaştırmayı başarmış durumda. Bundan
sonrası daha kolay olacak.
HDP’nin barajı aşması bu ülkede demokrasi ve barış için şart oldu.
Haftaya görüşmek üzere.
Budak: "HDP'yi desteklemeliyiz
Avrupa'nın renkleri Maltepe'de
Katılımcı Demokrasi
Partisi (KADEP) Genel
Başkan Yardımcısı Sait
Budak gazetemizi ziyaret
etti ve güncel siyaset ve
HDP’ye ilişkin görüşlerini
açıkladı
S.2'de
“Comenius Projesi”
kapsamında Türkiye’ye
gelecek öğrenciler Maltepe’de buluşacak. 9 ülkeden gelen öğrenciler,
Maltepe’de ağırlanacak.
S.16'da
SOYLESI
2 SÖYLEŞİ
2015
22 Nisan
Çarşamba
KADEP Genel Başkan Yardımcısı Budak:
“HDP’yi desteklememiz gerekir”
Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkan Yardımcısı Sait Budak
gazetemizi ziyaret etti ve güncel siyaset ve HDP’ye ilişkin görüşlerini
açıklarken sorularımızı cevapladı:
İshak Karakaş
 Öncelikle hoş geldiniz. Hazır sizi ağırlamışken birkaç soru
yöneltmek istiyorum. Seçim arifesindeyiz, HDP size geldi, anlaşamadı. Neden?
Şimdi efendim benim bildiğim
kadarıyla genel başkanımız HDP
yetkilileriyle
görüştüğünde
bir
kontenjan talebinde bulunmuş, fakat
parti başkanlık divanınca böyle bir
kararımız olmamasına rağmen Diyarbakır İl Başkanımız böyle bir talepte
bulunmuş, bundan dolayı HDP yetkilileriyle anlaşamamışlar. HDP yetkilileri demişler ki; ‘’Biz bundan önceki
seçimde sayın Şerafettin Elçi’yi aday
gösterdik, birkaç partinin hakkını size
verdik, bundan dolayı siz önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinde bize aday
vermeyin, bize katılan yeni partiler
var, öncelikle hak onlarındır, onlara
vermemiz lazım.’’ Bu nedenle anlaşamamışlar.
 Siz neden şikayet ediyorsunuz? Benim bildiğim kadarıyla o karara bir tepkiniz var.
Ben Sait Budak olarak, genel başkan yardımcısı olarak benim tepkim
şundan ötürüdür; önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinde biz kardeşlerimizi
desteklememiz lazım. Çünkü HDP
bizim siyasi görüşümüze en yakın olan
partidir, en tercih ettiğimiz konuları
HDP dile getiriyor, haliyle bizim de
destek vermemiz gerekiyor.

Genel başkanınız bunu
biliyor mu? Yani sizin bu açıklamaları yapmanız partinizce sorun olmaz mı?
Hayır bu benim şahsımı ilgilendiriyor.
 Ama sizin bir sıfatınız var,
genel başkan yardımcısısınız.
Doğrudur, ben hakkımı kullanıyorum, benim dışarda kalmaya niyetim
yok, madem ki ben bir siyaset yapıyorum, açıkta kalacak halim olmayacağına
göre ben kendi taraftarlarımı başıboş
bırakamam, benim şahsi görüşüm beni
dinleyen arkadaşlarım varsa, taraftarlarım varsa önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye oy vermeliler.
 Peki genel başkan tarafını
hangi partiden koyacak? Siz tarafınızı HDP’den yana kullandınız ama genel başkanın ayrı bir
çağrısı olmaz mı?
Birinci toplantı da ve akabinde
yapılan ikinci toplantı da anlaşma
sağlanamadı, bunun arkasından anlaşma sağlanamadığını genel başkan
bizzat bana söyledi, bize kontenjan
verilmeyince biz de masadan kalktık ama biz onlara söyledik, yine de
oylarımızı size vereceğiz ama bunu
derken başkanlık divanının, parti
meclisinin bir kararı yok. Genel başkanın böyle söylemesi, kalkıpta karşı
çıkması, başka tarafa oy vermeleri
bence mantıklı değildir.
değil, kendi kitlenize de hitap
ediyorsunuz.
Bu benim partideki arkadaşlarıma,
kitlelerime davetimdir.
 Tekrar ediyorum bu açıklamanız sizin başınızı ağrıtmaz
mı? Sonuçta genel başkan yardımcısısınız, size bir görev verilmiş, sizin açıklamalarınız her
zaman partiyi bağlar, sıkıntı yaratmaz mı bu?
Doğrudur ama parti meclisi kararınca alınmış bir kararımız yok, demek
ki anlaşılıyor ki serbest bırakıldı, bugüne kadar alınmış bir karar yok. 21 Nisan’a kadar parti olarak bir kararımız
yok, karar olmadığına göre ben şahsi
düşüncemi, görüşümü ortaya koyuyorum, HDP’yi destekleyeceğiz.
 Son olarak eklemek istediğiniz, talepte bulunduğunuz bir
konu var mı?
Son olarak ben şunu söylüyorum,
ezilen tüm halkların sadece Kürd’ü
değil, Laz’ı, Çerkes’i, Alevisi ne varsa
çağrıda bulunuyorum, bu 7 Haziran
seçimlerinde oylarını HDP’ye vermelerini rica ediyorum, tavsiye ediyorum.

Sanırım salt birey olarak
 Çok teşekkür ederim.
Ben teşekkür ediyorum, beni davet
ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum,
Halkın Nabzı gazetesine de başarılar
diliyorum.

Çok sağolun.
HABER 3
2015
22 Nisan
Çarşamba
İşte HDP'nin seçim bildirgesi
H
alkların Demokrasi Partisi
2015 seçim bildirgesini dün
İstanbul’da açıkladı. Eş Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağ’ın okuduğu bildiride toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren önemli
öneri ve vaatler var.
Kadın ve gençler
-Kadın bakanlığı kurulacak
-8 Mart’ı bütün kadınlar için resmi tatil
ilan edilecek
-15-25 yaş arasına her ay 200 TL verilecek
-Oy verme yaşı 16, seçilme yaşı 18’e indirilecek
-Burs ve katkı payı ödemeleri ücretsiz
olacak
Vicdani ret
-Eline silah almak istemeyen her genç bu
bu haktan (vicdani ret) yararlanacak.
-Trans cinayetlerine karşı önlem alınacak
Çocuk hakları
-Çocuk işçiliğine izin verilmeyecek
-Çocuk cezaevleri kapatılacak
Eş Başbakanlık sistemi
-Sivil anayasa yapılacak
-Eş başbakanlık sistemi getirilecek
-Valileri halk seçecek
-Seçim barajı kaldırılacak
Yargı
-Savcılığa bağlı adli kolluk kurumu kurulacak
-Arama ve gözaltılarda keyfi uygulamalar olmayacak
-Hasta tutsaklar serbest kalacak
-Nefret suçları cezalandırılacak
-Politik suçlar suç kategorisi olmaktan
çıkacak
-Hakikat komisyonları kurulacak
-Koruculuk sistemi kalkacak
Medya
-Sansüre kaldırılacak
-Basını ve iletişimi kısıtlanması kalkacak
İnanç ve Din özgürlüğü
-Din dersleri isteğe bağlı olacak
-Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılacak
-Cemevleri ibadethane olarak tanınacak
Asgari ücret
-Asgari ücret net 1,800 TL’ye çıkarılacak. -18 yaşına kadar olanlara, engellilere ve
emeklilere toplu taşıma ücretsiz olacak.
-Her eve ayda 10 metreküp su, ayda
180 kw/h elektrik ücretsiz verilecek,
ısınma desteği sağlanacak.
-Taşeronluk sistemini kademeli olarak
kaldırılacak.
-Haftalık çalışma süresi 35 saate dü-
ABONELİK KARTI
1 Yıl Yurtiçi 60
Adı Soyadı :
ANADOLU YAKASINDA
GÖRÜNÜR OLMAK iÇiN
ilan Reklam ve Rezervasyon
hattı için bizi arayınız
T: 0216 457
46 46
F: 0216 457 13 12
e-mail: [email protected]
Adresi
:
e-mail
:
Tel-GSM :
şecek.
Emekliler ve engelliler
-En düşük emekli maaşı 1800 TL olacak
-Emeklilerden hastane katkı payı alınmayacak.
-Çalışan emeklilerden prim kesilmeyecek
-Engelliler Bakanlığı kurulacak
Eğitim
-Eğitim müfredatını tekçi, cinsiyetçi,
militarist ve şoven içerikten arındırılacak
- Eğitim ücretsiz olacak
-Atanamayan öğretmenler atanacak
Halkın Nabzı
Gazetesi
Süreli Yayın
AHİS Reklam Organizasyon
Prodüksiyon San. Tic. Ltd. Şti.
Adına İmtiyaz Sahibi ve Genel
Yayın Yönetmeni (sorumlu)
İSHAK KARAKAŞ
Editör: Ahmet TULGAR
Abonelik bedelini banka hesabına yatırdıktan sonra bilgileri lütfen
aşağıda belirtilen posta adresine veya e-mail e gönderiniz.
Grafik Mizanpaj
HALKIN NABZI
Hakan YILDIRIM
Bağlarbaşı Mahallesi 2. İlkokul Cad. No:39
Cihangir İş Mrk. Kat:2 D:7 Maltepe/İstanbul/Türkiye
T:+90 216 457 46 46 F:+90 216 457 13 12
[email protected]
www.maltepeninnabzi.com
AKBANK Maltepe Şubesi
TL HESABI: Şube Kodu: 00 29 Hesap No:0189926
IBAN:TR35000460002 9888000189926
Hukuk Danışmanı
Erdal BEKTAŞ
Av. Uğur KARAKAŞ
Grafiker
Danışma Kurulu
Spor Servisi
Fırat COŞKUN
Kültür Sanat
Bedros DAĞLIYAN
Avusturya Temsilcisi
Erdal BOYOĞLU
Viyana Temsilcisi
Emine BAŞKÖY
Fehim IŞIK
Samet MENGÜÇ
Fuat TOKAT
Bilgi İşlem:
Ufuk Karakaş
Yer: Bağlarbaşı Mh. 2. İlkokul
Cd. No: 39 Cihangir İş Merk.
Kat 2 D:7 Maltepe - İstanbul
Tel: 0216 457 46 46
Fax: 0216 457 13 12
[email protected]
Baskı: GÜN MATBAA Beşyol
Mah. Akasya Sk No 23/A
Sefaköy-Küçükçekmece - İST.
Tel: +90 212 426 63 00
4 HABER
2015
22 Nisan
Çarşamba
BaBaZuLa, Maltepe’yi coşturdu
B
aBaZuLa grubu, Maltepe
Belediyesi Prof. Dr. Türkan
Saylan Kültür Merkezi’nde
(TSKM), muhteşem bir konser verdi.
Japonya’dan gelen BaBaZuLa hayranı bir çiftin de salondaki yerini aldığı
etkinlikte, gruptan Murat Ertel, seyircilerin arasına karışarak büyüleyici bir
görsel şova imza attı.
Kendilerine has müzik tarzı ve sahne şovlarıyla dikkat çeken BaBaZuLa grubu, TSKM’de unutulmaz bir
konser verdi. Ağırlıklı olarak, Japonya’da listelerde uzun süre birinci olan
son albümleri “34 Oto Sanayi”deki
parçalar başta olmak üzere, “Abdülcanbaz”, “Bir Sana Bir de Bana” ve
“Efkarlı Yaprak” ezgilerini seslendiren
grup üyelerinden Murat Ertel, bir ara
seyircilerin içine de karışarak, büyüleyici bir görsel şova imza attı. Aynı zamanda her konserlerinde olduğu gibi
ressam Ceren Oykut, sahnede akrilik
boya eşliğinde ellerini kullanarak resim yaptı.
“Efkârlı yaprak’ı anneme adıyorum”
Kendine has dans ve teatral öğelerle hem müziğini hem de düşüncelerini
destekleyerek, adeta bir Şaman ayini
sunan “BaBaZuLa”nın solistlerinden
Murat Ertel, “Çok yakın bir zaman-
da annemi kaybettim. Onun için seslendirdiğim Efkârlı Yaprak adlı türkü
benim için çok büyük anlam taşıyor.
Aslında bu ezgiyi dayım İlhan Selçuk’a yazmıştım. Bir gün annemle
konuşurken, ‘Anne efkâr ne demek’
diye sordum. O da bana dönüp, ‘Efkârın kökeni fikirdir, fikri olan insanlar
efkâr sahibi olur’ demişti. Bu ezgimiz,
34 Oto Sanayi adlı albümümüzde yer
aldı. Şimdiki dünyada sınırlar, bayraklar önemli değil. Önemli olan kültür,
biz de kültürümüzden esinlenerek müzik yaptık ve dünyaya açıldık” diye konuştu.
Altı el piyano Türkiye’de ilk kez TSKM’de çalındı
D
ördüncü Uluslararası Opus
Amadeus Oda Müziği Festivali’nin açılış konseri, Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan
Kültür Merkezi’nde (TSKM) gerçekleştirildi. 1 ay süreyle farklı kültür merkezlerinde devam edecek festivalde,
Türkiye’de ilk kez altı el piyano resitali
verildi.
TSKM, unutulmaz bir konsere
ev sahipliği yaptı. Dördüncü Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali’nin açılış konserinin
gerçekleştirildiği etkinlikte, Gökhan Aybulus, Kandemir Basmacıoğlu ve Özgür Ünaldı sahne aldı.
Bach-Kurtag, Mozart, Schubert,
Gounod, Panerai, Czerny, Schnittke ve von Weber’in eserlerinin icra
edildiği festivalin açılış konserinde
dört el ve Türkiye’de ilk altı el piyano resitali verildi.
Konsere büyük ilgi
Büyük bir ilginin gösterildiği konserde,
yoğun istek üzerine sanatçılar konser
bitiminde tekrar sahneye çıkarak Shubert’in eserlerini icra ettiler. Konser
sonrası bir konuşma yapan festivalin
sanat direktörü Mehmet Mestçi ise,
Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ve
TSKM yetkililerine teşekkür etti. Ayrıca sanatçılara TSKM yöneticileri tarafından çiçek takdim edildi.
Festivalin sponsorlarından olan
Maltepe Belediyesi adına TSKM’de,
18 Mayıs’ta bir kez daha konser verecek olan sanatçılar, 1 ay süreyle İstanbul’un farklı yerlerinde konser vermeye devam edecek.
YORUM 5
2015
22 Nisan
Çarşamba
“Sultan’ın kabusu,
halkların hayali”
FEHİM IŞIK
H
DP’nin de açıklamasıyla toplumun geniş bir kesimi tarafından yakından gözlenen 3 parti
seçmene projelerini sundu.
Öncelikle açıklanan bildirgelerin ruhundaki en temel farktan başlayalım.
Farkındaysanız, her partinin beyannamesini bir erkek açıkladı. HDP’nin beyannamesini açıklayanlar ise bir erkek ve bir
kadındı. “Kadınlar siyasete el koyuyor”
diyen HDP, eş başkanlar Figen Yüksekdağ
ve Selahattin Demirtaş’ın açıkladığı bildirgeyle, esasen geleceğin eşitlik üzerinden
kurulacağının güvencesini verdi...
Elbet tek fark bu değil ama farklara
bakmadan önce diğer partilerin seçmene
ne sunduğuna bakalım.
İlkin iktidarının 12 yılını tamamlayan
AKP’ye bakalım.
Önce bir soru: AKP’nin seçmene sunduğu beyannamede insanı gören oldu mu?
Ne yazık ki yok!
İnsanı görmeyen, büyük çoğunluğu ile
teknik, özgürlükleri dışlayan, üstüne üstlük
“olmazsa olmazımdır” dediği çözüm sürecini matbaaya giderken yolda düşüren bir beyanname açıkladı, AKP’nin lideri. O beyannamenin tek yenisi var; o da tekçi yönetimi
güçlendirecek Türk tipi başkanlık sistemi...
CHP’nin kabul etmek gerekir ki sosyal
ve ekonomik politikalar açısından üzerinde ince düşünülmüş, geçmişe nazaran gelişkin bir beyannamesi var. CHP 7 Haziran
Bildirgesi ile yüzünü daha çok AKP’nin oy
deposu olan yoksul semtlere dönmüş görünüyor. Ama adaylarının önemli bir kesiminin kimliği nedeniyle Alevilere daha fazla
hitap edeceğini, haklarını teslim edeceğini
düşündüğümüz CHP, buna rağmen Aleviler başta olmak üzere farklılıklara dönük
temel olgulara çözüm geliştirmekte hâlâ
ikircikli ve korkak davranıyor. Seçim bildirgesinde bir kez daha görüldü ki CHP,
“Siz yeter ki oy verin. Alevilerin de, Kürtlerin de, tüm farklılıkların da sorunlarını
ben çözerim, onlara ben hak veririm” anlayışından vazgeçmiş değil.
MHP henüz açıklamadı ama onun
beyannamesinde yer alan bir başlık, yani
“Güvenlik ve Terörle Mücadele” başlığı
Türkiye’ye yeni bir şey vaat etmediğini
göstermeye yetiyor.
Açıklanan ve açıklanmayan tüm bu beyannameler içinde, hiç kuşku yok Türkiye’ye sunulan en gerçekçi ve bir o kadar da
nitelikli beyanname, HDP’nin...
Dayatmayı dışlayan, farklılıkların tümünü gözleyen, herkesin kendini ifade
etmesindeki engelleri ortadan kaldıran anlayış HDP Seçim Bildirgesi’nin neredeyse
her zerresinde var.
Eş Başkanlar tarafından açıklanan bildirgede seçme ve seçilme yaşından, kadınlar ve gençler başta olmak üzere toplumun
tümüne yönelik sosyal güvenlik politikalarına; zorunlu askerlikten, LGBTİ’lerin yaşam zorluklarının ortadan kaldırılmasına;
çocuk haklarından her türlü otoriter ve
vesayetçi yaklaşımlara karşı, eşit yurttaşlığı
esas alan, insanlık esaslı, halkları ve kimlikleri gözleyen sivil bir anayasa yapılmasına; adaletle ilgili sorunlardan, güvenlik
anlayışının yeniden düzenlenmesine; nefret suçlarıyla ilgili düzenlemelerden, soykırımların araştırılması ve hakikatlerin gün
yüzüne çıkarılması amacıyla hakikat komisyonlarının kurulmasına; geri dönüşlerden koruculuk sisteminin kaldırılmasına;
hayvan haklarından doğanın ve yaşamın
korunmasına; Ortadoğu barışından AB
ile müzakere ve tam üyelik yaklaşımının
temel ilkeler gözardı edilmeyerek yeniden değerlendirilmesine; güvenceli yaşam
ekonomisinden, kamusal toplu taşıma güvencesine; işsizlik fonundan asgari ücretin
yaşanabilir bir düzeye çekilmesine kadar,
en azından sol ve Kürt yurtsever hareketi
açısından yeni olarak değerlendirebileceğimiz birçok yaklaşımı görmek mümkün.
Yeni diyorum, çünkü sol ve Kürt yurtsever hareketi şimdiye kadar hep büyük
fotoğrafı görmüş, lokal sorunlara çözümü
büyük fotoğrafın parçası olarak değerlendirmişti. Bu kez ise HDP, iddiası olan bir
parti olarak iktidara talip olduğunu, bu
nedenle ayakları yere basan yaklaşımlarla
seçmenin karşısına çıkmak istediğini gösteren bir yaklaşımı benimsedi. Bu yönüyle
HDP Seçim Bildirgesi gerçekçiliği esas almış, diyebiliriz. Yani yüzü daha fazla Türkiye’ye dönük olan bu bildirgede, temel
çözüm önerileri yerine herkese dokunan
lokal çözüm önerileri önemsenerek öne
çıkarılmış. Bu bildirge ile temel sorunlara
dönük çözümün olmadığı iddia edilemez
ama bu temel sorunlara dönük çözümün
de her birine tek tek dokunulan lokal sorunlardan üretilebileceğini, üstelik daha
demokratik, daha özgün bir biçimde üretilebileceğini görebilmek mümkün.
Şunu da belirtelim ki HDP, Türkiye’nin
geleceğini kurmanın yeni adı olarak öne
çıkıyor. “Sultan’ın kabusu da” da bu zaten. Ama bilmek gerekir ki yeni Türkiye’de “Sultan’ın kabusu, halkların hayali”
olacak...
6 YORUM
2015
22 Nisan
Çarşamba
Deniz Baykal, Erdoğan’ın
koltuk değneği mi?
ÖNDER BİROL BIYIK
O
ldum olası anlamaya çalışmışımdır Deniz Baykal’ın
Erdoğan aşkını. Bu aşk biraz karşılıksız kalsa da, bu güne kadar Erdoğan’ın en sıkıştığı anlarda
can simidi uzanmaktan imtina etmedi Baykal.
Dün gibi hafızalarda daha… Erdoğan, yasaklı olduğu dönemde siyasete
dönüşünü Deniz Baykal’a borçludur. Zülfi Livaneli hayıflanarak yazdı
bunu. “Sen musallat ettin bu adamı
başımıza” demeye getirdi.
Deniz Baykal’da lafa bunalır mı?
Şak diye yapıştırdı cevabı, “Şu kadar
oy almış bir partinin başkanına yasak
konulması benim demokrasi anlayışıma uymaz…”
Haksız da sayılmazdı doğrusu.
Ne yani, koskoca Deniz Baykal, 28
Şubat postallarının arkasına sığınıp
siyasette ikbal mi kovalayacaktı? Sonraları müstakbel rakibinden günde on
raunt aparkat yese de asker düdüğüne
güvenip minderi yasak etmek, civan
mert bir davranış olmazdı haliyle.
Baykal, o muhteşem demokratik
refleksini, örneğin yüzde 10 barajında
da gösterebilirdi değil mi? Ama hayır,
CHP genel başkanı iken yıllarca uyut-
tu tüm barajları. AKP iktidar olmak riyet elitlerinin lideri sanıyor kendisini.
için, Baykal’ın CHP’si ise ana muhaBunu bir kalem geçelim de biz solefette kalmak için aynı barajda kulaç rularımızı sormaya devam edelim,
attılar. Ona da bu kadarı yetiyordu CHP’nin kaç sırtı var, acaba? Bir de
zaten.
genetik CHP oyları ne kadar acep?
Ve geldik bugüne... 13 yıllık ikti- Şimdi Demirtaş çıkıp “Siz kendi kamdardan sonra, Erdoğan bir kez
burunuzu yükseltin paşam. Bidaha rejim değişikliği için
zim kimsenin sırtına ihtiyakolları sıvamışken, yine
cımız yok,” dese haksız
Baykal da
en sağlam desteği ana
mı yani?
bilmeli ki, HDP
muhalefetin eski geDeniz Baykal’ın
nel
başkanından
telaşına
bakarsak,
barajın altında
görüverdi işte. Fuat
aslında yedi göbekkalması, Türkiye’nin
Avni Ak Saray’ın
ten CHP’li ama “şu
çok kötü bir dikta
yollarında secdeye
HDP” de barajı gedurup nedamet geçiversin canım” direjimine dümen
tirse bu kadar sevinyen bayağı korkutucu
kırması demek
dirmezdi herhalde Erkitle var demek ki! Var
doğan’ı…
ki, Baykal boş atıp dolu
Ne demiş, yüzde 10 barajın
tutma çağlarını çoktan maziye
aşması için HDP’ye oy vermeye eği- havale etmiş bir tecrübeli politikacı
limli CHP tabanına seslenen Baykal “ olarak “Aman ha! Sakın ha!” demekAman ha merhametten maraz doğar. ten kendini alamıyor.
Biz Kızılay değiliz.” Bir de eklemiş
İyi de, Erdoğan’ın başkanlık siste“Halkın kararıyla barajı aşmasından miyle, tek adamlı bir dikta rejimine
mutluluk duyarım. Ama CHP’nin sır- geçeceğinden ürken kitleler senin görtından değil. Sakın ha!”
mek istemediğini görüp HDP’ye yöneGeçerken belirteyim, Baykal’ın şu liyorsa, ne demeli? Şimdi siyaseti onlar
halk ile CHP’lileri ayırma meselesine mı biliyor, sen mi?
şapka çıkarttım doğrusu. Hala cumhuHadi de bakalım, bu kerameti ken-
dinden menkul açıklamaların CHP’yi
mi ziyadesiyle mutlu ediyor, yoksa Erdoğan’ı mı? Nedir bu zurnanın zırt
dediği yerde Erdoğan’a koltuk çıkma
iştahı, bir açıklayıversen!
Peki neyin diyetini ödediğini anlamakta zorlandığımız Baykal, pek mi
itibarlı Erdoğan katında?
Hiç sanmıyorum… Erdoğan’a siyaset yolunu açan kendisiydi ama kaset
komplosunu aydınlatmak için kılını
kıpırdattı mı Erdoğan? Hayır. Aksine
“Siyaset yapmayacağım…” derken,
mevzunun rantını görünce meydan
meydan belden aşağı salvolara girişti.
Hep yenilgi ve hüsranlarla dolu siyasal tarihinden öğrendiği bir şey varsa, Baykal da bilmeli ki, HDP barajın
altında kalması, Türkiye’nin çok kötü
bir dikta rejimine dümen kırması demek.
Neyse ki dün CHP’ye oy verip de
onunla çoktan yollarını ayıran milyonlarca insan var ve onlar Türkiye’yi bekleyen karanlığı görüyorlar. Türkiye’nin
kaderini de dün hangi partiye oy vermiş olursa olsun, özgür ve demokratik
bir ülke için yüreği çarpan o yürekli
insanlar çizecek. Senin Kızılay’ın olsa
ne, olmasa ne?!
HABER 7
2015
22 Nisan
Çarşamba
Fuarla kalkınan ilçe Maltepe’nin “kardeşi” oldu
G
eçtiğimiz günlerde Çin’in
Anqing kentiyle ‘Kardeş Şehir’ olan Maltepe Belediyesi,
ikinci protokolü de Şangay bölgesinde
bulunan Changning Belediyesi ile imzaladı.
Çin Halk Cumhuriyeti’nde büyük
ilgi ile karşılanan Maltepe Belediyesi
heyeti, Şangay’da fuar merkezi ile büyük bir atılım gerçekleştiren 800 bin
nüfuslu Changning kenti ile de kardeş
şehir anlaşması imzaladı. İmza törenine Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Changning Belediye Başkanı Xie
Feng, Türkiye’nin Şangay Başkonsolosu Özcan Şahin, Maltepe Belediye
Meclis üyeleri ile Changning Belediyesi yetkilileri katıldı.
Fuar kalkındırdı
İki ilçe arasındaki ilişkinin Türkiye-Çin
bağlarını olumlu etkileyeceğini belirten
Changning Belediye Başkanı Xie Feng,
ilçelerinin fuarla kalkındığına ve hızla
zenginleştiğine dikkat çekerek, Maltepe’nin fuar projesine her türlü katkıyı
vereceklerini ifade etti. Başkan Ali Kılıç
da, insan odaklı bir belediyeciliği hayata
geçirmek için çalıştıklarını ifade ederek,
“İlçemizi, diğer inanç ve kültürlerle buluşturmak istiyoruz. Bizim temel felsefemiz sevgi ve ‘daima sevgi kazanacak’
diyoruz” şeklinde konuştu.
“M’expo ile işsizliği çözeceğiz”
Fuar projesi ile işsizliğin çözümüne katkı
sunacaklarını belirten Başkan Kılıç, “Bu
fuar projesi, 200 bin metrekare kapalı
alanıyla hizmet verecek. Fuarı, çevreci
bir anlayışla inşa edeceğiz. Desteğiniz
bize güç verecek” diye konuştu.
Maltepe heyeti Changning ilçesin-
Sosyal tepki reklam
panosunu söktürdü
H
aydarpaşa Tren Garı’nın
karşısında bulunan tarihi
mendireğe dikilen reklam
panosu sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine kaldırıldı.
Kadıköy Haydarpaşa Tren Garı’nın karşısında bulunan tarihi
mendireğe bir giyim firması tarafından yerleştirilen reklam panosu
sosyal medyada eleştiri konusu olmuştu. Kadıköy Belediyesi ‘de sosyal medya hesaplarında panonun
tarihi mendireğe zarar verdiğini ve
İstanbul siluetini bozduğunu belirterek TCDD'yi kararından vazgeçmesi için uyarmıştı. İstanbulluların da panodan şikayetlerini sosyal
medya hesaplarından dile getirmesi
ile birlikte firma reklam panosunu
kaldırdı. Panonun kaldırılmasını
Kadıköy Belediyesi sosyal medya
hesaplarından ‘’Birlikte oluşturduğumuz kamuoyuyla mendirekteki
reklam kaldırılıyor. İstanbul’un mirasını birlikte savunacağız’’ diyerek
duyurdu.
deki temasları kapsamında, kentsel
planlama merkezini de ziyaret etti.
İlçenin tarihsel gelişimi hakkında bilgi
alan heyet, halk merkezi ve yaşlı bakım
merkezi ile 720 bin kitabın bulunduğu
Changning Kütüphanesi’nde de incelemelerde bulundu.
Çinli iş kadınından dev destek
Maltepe Belediye Başkanı Ali Kı-
lıç, dünyanın en zenginleri listesinde yer alan Huamao Grup Başkanı
Zhang Ling Zhi ile de bir araya
geldi. Çinli iş kadını, M’expo projesini yakından takip ettiklerini ve
grup olarak tüm desteği vereceklerini söyledi. Kılıç, 4 bin 500 işçinin çalıştığı otomotiv yedek parçası
üretimi yapan Huanxin şirketine
ait fabrikayı da ziyaret etti.
8 HABER
2015
22 Nisan
Çarşamba
Pervin Buldan, medyada en çok yer alan
kadın milletvekili; Leyla Zana ise 3. sırada
S
iyasi partilerin, 7 Haziran seçimlerinde yarışacak milletvekili aday listelerini açıklamaları, siyaset gündeminde hareketli
günlerin yaşanmasını da beraberinde getirdi. Siyasi partilerin adayları
arasında kadınların temsil oranı damerak edilen detaylar arasındaydı.
Medya Takip Merkezi(MTM), yaptığı araştırmayla kadın milletvekillerinin medya yansımalarını ele aldı.
Pervin Buldan, Ayşenur İslam ve
Leyla Zana medyada en çok konuşulan isimler...
2015 Türkiye Genel Seçimleri
Milletvekili aday listesi Yüksek Seçim Kurulu’na sunuldu. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de en
fazla merak edilen konulardan biri,
kadın aday sayısıydı. Medya Takip
Merkezi’nin,1 Mart ile aday listelerinin teslim edildiği 7 Nisan arasındaki dönemi kapsayan araştırması,
partilerin kadın aday oranlarını ve
bu süreçte en çok konuşulan kadın
milletvekillerinin hangileri olduğunu
ortaya koydu. Buna göre HDP adayı Pervin Buldan ilk sırada yer aldı.
AKP milletvekili, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam listenin
ikinci sırasındayken, HDP kadın milletvekillerinden Leyla Zana listenin
üçüncü sırasında yer buldu.
2011 Türkiye Genel Seçimlerinde TBMM’nin sitesinde yayınladığı
başkanlık divanı, komisyonlar ve ida-
ri teşkilata göre cinsiyet dağılım istatistiklerinden oluşan tabloda dağılım
şöyle gerçekleşti:
AKP 45 kadın, 267 erkek milletvekili; CHP 17 kadın, 108 erkek
milletvekili; HDP 9 kadın, 20 erkek
milletvekili; MHP 3 kadın, 49 erkek
milletvekili; Bağımsızlar 1 kadın, 11
erkek milletvekili.
Kadın milletvekilleri meclisteki
sayının % 14,39’unu oluşturdu. HDP en fazla kadın milletvekili
oranıyla birinci sırada…
Siyasi partiler, 7 Nisan’da Yüksek Seçim Kurulu’na milletvekili
aday listelerini teslim ettiler. Listeler arasında en çok merak edilen
konular arasında kadın adayların
sayısıydı. Toplamda dört partiden
510 kadın aday gösterildi. Milletvekili adayları arasında AKP’den
99, CHP’den 103, MHP’den 40,
HDP’den 268 kadın aday listede yer aldı. Tabloya bakıldığında,
HDP’nin kadın aday sayısı, toplam
diğer üç partinin kadın aday sayısından fazla oldu.
25. dönem milletvekili genel
seçimleri kadın adayların oranı,
AKP’de yüzde 18, CHP’de yüzde
18, MHP’de yüzde 9, HDP’ de yüzde 48 oldu. 2011 genel seçimlerindeki sayıyla kıyasladığımızda HDP ve
CHP’deki kadın aday sayı ve oranlarındaki artış dikkatleri çekerken en
düşük aday sayısı MHP’de oldu.
Harem Otogarı taşınıyor!
İ
stanbul Anadolu yakasının tarihi otogarı Harem taşınıyor.
Filmlere konu olan ve 1970’ten
beri İstanbul’a gelen herkesin en
az bir kez yolunun düştüğü Harem Otogarı artık Ataşehir’de yeni
modern yerinde hizmet verecek.
Otogarın işletmesini ise İSPARK
yapacak. 2017 yılında açılması
planlanan ‘Cep Otogarı’ ile artık
Anadolu yakasının şehirlerarası yolcu trafiği Ataşehir’den başlayacak.
10 Bin otobüs seferi yapılacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulacak yeni tesisle günde 10 bin
otobüs seferi yapılırken 250 bin yolcuya
da hizmet verilmesi hedefleniyor. Yeni
otogar ile yılda yaklaşık 50 milyon yolcuya hizmet verilmesi de planlanıyor.
Otogarda son teknolojik sistemlere yer
verilecek. Yolcuların daha rahat ve zamanında seyahat etmeleri amacıyla da
teknolojik sistemlerle takip ve kontrol
yapılacak.
İstanbul nefes alacak
Harem Otogarı’nın şehir içinde kalması ve çevre yollarına uzaklığı bölge
trafiğini de olumsuz etkiliyor. Özellikle Üsküdar Sahil şeridi ve Kadıköy
hattı trafik yoğunluğu yaşıyor. Otogar’ın Ataşehir’e taşınmasıyla bölge
de rahatlamış olacak. Anadolu ve
Avrupa yakasında yaşanan yoğunluğu azaltacak. Ayrıca firmaların farklı noktalarda bulunan ofisleri de tek
çatı altında toplanarak dağınıklığın
önüne geçilecek.
Dokuz cep otogarı yapılacak
Alibeyköy ve Ataşehir’in ardından
cep otogarlarının sayısının artırılması
planlanıyor. İBB tarafından yapılacak yeni cep otogarlarının Avrupa
yakasında Esenler, Sefaköy, Bahçeşehir ile iki adet Silivri’de olması
planlanıyor. Anadolu yakasında ise
Kavacık, İMES, Ataşehir ve Pendik
düşünülüyor.
YORUM 9
2015
22 Nisan
Çarşamba
Gurunk-Turna katarı
H
er 24 Nisan anması benim,
bizim, hepimizin yeniden o
anları, sürgünlüğü, açlığı ve
ölümü tenimde, tenimizde hissetmemize neden olur. Aradan geçen onca
yıla karşın devlet nazarında halen küfür sayılan bir halkın evladıyım. Çocukluğumun ve delikanlı zamanlarımın en acı veren zamanlarını sokakta,
radyoda ve televizyonlarda küfür eder
gibi yüzümüze tiksintiyle bakarak,
kem söz edenlerin nefret dolu gözlerini, gözlerimize dikmişken yaşadık,
daha da yaşayacağız.
Her gelen hükümet bir öncekini
tasvip edercesine inkâr politikaları çerçevesi içinde sözde Ermeni soykırımı
cümlesini kullandılar. Bunu siyasetçiler dışında, koca koca üniversitelerin
o ismi cafcaflı profesörleri, doçentleri
de kullanmakta bir beis görmediler.
Öyle ki, her söylem o kanayan yaramıza tuz olarak döküldü… Yandık,
yakıldık kavrulduk; adeta kahrolduk.
Güçlü Türk Devletinin beton bir kalıp haline gelmesinde, devlet ve millet
bütünleşmesinin sağlanmasında, bu
inkârcılığın, Ermeni, Rum ve Yahudi
düşmanlığının rolü yadsınamaz.
Yalnız, Hrant Dink ’in katledilmesinden sonra, toplumda gelişen vicdani sorumluluk sonucunda, devletin
karşısında bu duruma isyan eden,
yazan, çizen ve paylaşan bir yurttaş
topluluğu da oluşmaya başladı ki: bu
durum hükümetin hiç beklemediği bir
konjonktürdü…
Vatikan’da Papa’nın bu yüzyılın ilk
soykırımı olarak Ermenilerden bahsetmesi ve Gregoryen takvimine göre
24 Nisana tekabül eden 12 Nisan günü
anma ayini yapması ve hemen akabinde Avrupa parlamentosunun Ermeni
soykırımını kabul etmesi, devlet aklının
tekrardan inkâr politikasına sarılmasına neden oldu. Bu yetmezmiş gibi 19
Mart günü, Çanakkale anma etkinliği
konuşmasında Cumhurbaşkanı, Türkiye’de yaşayan 100.000 Ermeni’nin
deport edilebileceğinin sinyalini vermesi, Ermeniler ’de ve akil insanlarda
isyana neden oldu. Ermenilerin her
biri bir akıl tutulması yaşadı bu geçtiğimiz günlerde… Sonra Başbakan’ın
o güya Osmanlı Ermenilerinden özür
dileyen konuşması yaramızı daha da
büyüttü
Şimdi 24 Nisan günü kendi söylemlerine göre 18 Mart’ı 24 Nisan’a çekerek Çanakkale savaşları adı altında
bir anma gerçekleştirecekler. Bir zorlamayla yapılacak bu oldubitti senaryo,
Ermeni Halkının bir kez daha yaralanmasına yol açacaktır. Ermeniler
bunca zor geçen yüzyılın her yıldönümünde acılarını kendi içlerinde üzgün,
kırgın ve acılı olarak tekrar tekrar yaşadılar. Geçenlerde kaybettiğimiz Sarkis Seropyan bir söyleşide şöyle demişti. “Ermeni çocuklarının masalları hiç
olmamıştır. Kimse anlatmadığı gibi,
bilmezler de. Lâkin her Ermeni dedesinin, Yayasının dizi dibinde sürgün
hikâyeleriyle büyümüştür. O hikâyeler
zihnine âdeta kazınmıştır. Öyle ki şimdi geçen bunca zaman zarfında artık
ağlayamamaktadırlar.”
Çocukluğun o zor yıllarında, ilkokulda okuduğumuz tarih kitaplarında ve
hikâyelerinde hep hain Ermeniler olarak
yer aldığımızdan dolayı utanır ve için
için ağlarken aslında her birimiz kendi
içimizde kaybettiğimiz atalarımıza, kardeşlerimize dökerdik gözyaşlarımızı…
Ta 1890’lar da başlayan ve süregelen katliamlar, kayıplar,1915’in toplu kırım ve tehciri içinde acılarla son
bulmuştur. Ermeniler, hem Kürt ağalarına, hem padişaha ayrı ayrı vergi
vermelerinden ötürü defalarca şikâyet
etmelerine karşın bir sonuç alınamayınca isyan etmek durumunda kalmışlardır. Bu isyanlar, her zamanki gibi
yok sayılmış, maalesef Anadolu’da
çıkan diğer isyanlar gibi kanla bastırılmış ve çeşitli kayıplar yaşanmıştır.
Aslında sadık olan Ermeni’nin isyana
meyli de yoktur. Ancak Adana’da yapılan pogromlarla Ermeniler isyan etmiş
gibi gösterilerek katliamlar yapılır. Üstelik bu da tarihe Adana İsyanı olarak
geçer ve Ermeniler bizi sırtımızdan
vurdu teranesi ortalığa yayılır.
Kevorkyan’ın kitabında şöyle bir
cümle var ki çok canımı yaktı…” Ermenilere öyle şeyler yapalım ki, sağ
kalanlar ilerde bunları anlatınca kimse
inanmasın” Oysa sadece tapu kayıtlarının bile açıklanması bir belge niteliğindedir. Asıl bizleri yakansa, “ Gelin
bütün belgelerimizi açalım tarihçiler
araştırsın diyoruz gelmiyorsunuz” yalanıdır. Her Ermeni ailesi bir belge niteliğinde değil midir?
Şimdi her Ermeni 24 Nisan günü
ve sonrasında tutuklanarak Çankırı ve
Ayaş’a sürülen, yol yapımında çalıştırılan ve sonra da katledilen aydınlarının
ve sürülen, yok edilen halkının, akrabalarının yasını tutarken, Hrant Dink’i
ve Sevak Balıkçı’yı da kayıplarının arasına koyuyor.
O acıyla kavruluyor, o acıyla yüzyılların geçmesini bekliyor.
ALELUYA
Tüm parlaklığıyla baktığında, ışığını
almışım ya, güneşin
Şimdi, körler diyarının yer göstericisiyim.
Yüz çizgilerimde, geçmişin hatıraları
Ne bir eksik ne bir fazla
Yalancısıyım ben klamların.
Bir ayağı Laliş’de, tedirgin
Bir ayağı Sincar’da
Ezidiyim ben firarda.
Kırk gün halvette kalmış,
Deyrul Zaferan’da, Süryani papazıyım
Tüm hünerini puşiye döken,
Keke’ Yako’yum tevatür
Avedis Ustanın hünerli elleriyle
yaptığı
İspitinden, foryasından, ter süzülen
Faytonun doru atıyım.
Usta bir Ermeni’nin yaptığı
Suyu şırıldayan, Hegnar çeşmesiyim.
Narin bir nar ağacıyım, taneleri
saçılan
Yağmalanmış bir evin,
Yanmayan ocağı gibi küllenen bir
aşkın
Son tansığıyım belki de…
Biliyorum; çünkü baktığımda
Yeşile batmış orman olan gözlerindeki
Her daim görmüş-geçirmiş hüznünü
Yakalamışım annemin miras gibi
Genç bir kızın gözyaşlarıyla süslenmiş
Saksıda unutulan mor menekşeler gibi
Boynunu büken,
Tokat yazmasındaki bir motifim
Yabani boranım, kalacak yeri olmayan.
Dicle’nin kıyısında sakince akarken
kelekler
Suya hasret kalmış,
Koca gözlü ceren gibi, mahzun
bakarken
Yem olmuşum zalimlere
Yirmi dört Abril günü
Aleluya ile girmişim Rabbin katına
Kadiş duasıyla çıkmışım ben
Doksan beş yıldır süren yastan.
Ten’den geçen can ile
Tevekkülle devam ediyorum lakin
Küskün değilim ben bu hayata.
BEDROS DAĞLIYAN
10 YORUM
2015
22 Nisan
Çarşamba
Yüreğimdeki
çoşkum B
u yazıyı Didim'den yazıyorum.
Bahar, Didim’de masmavi esiyor. Pırıl pırıl yüzlü insanları,
özgür bakışlı yoldaşlarımı seviyorum.
İnsan onuruyla karanlık olayları
aydınlatmaya emek veren, dayanışmamızı güçlendiren aşk-ı-ya düşlere sevgimle diyerek başlıyorum. İstanbul’a kardeşim Nusret’in düğününe katılmak için geldim. Düğünümüz çok güzel geçti. Nusret, çevresinde çok sevilen ve sayılan biri olduğu
için düğün oldukça kitleseldi. Düğünden sonra İstanbul kazan ben kepçe
yoğun bir koşturma oldu.
İlk buluşmamı Tozkoparan’da sevgili yoldaşlarım İsmail ve Gülizar ile
yaptık. Sürekli uğradığımız yere yemek
yemeğe gittik. Uzun bir sohbet sonrası
onlar tekrar Silivri’ye döndüler. Ahmet
Toprak’la buluşmak için Avcılar’a gittim. O akşam orada kaldım. Geç saatlere kadar sohbet ettik.
Taksim’de Martı Hotel’de ‘Teröristlerle konuşmak’ konferansına katıldım. Konferansın modaratörlüğünü
Seyfi Öngider yaptı. Panelistler Jonathan Paul ve Cengiz Çandar’dı. HDP’den milletvekili adayı Prof.
Dr. Tahsin Yeşildere ile buluştum. Seçim üzerine konuştuk. Büyükada’da
Cemalettin Efe, Selma Ulak ve Selami Gürel ile geçmişten ve günümüze
dair insan ilişkilerinden politik davranışlardan konuştuk. Almanya ve
Avusturya’nın siyasal gelişmelerinden,
yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve ayrımcılık üzerine sohbet ettik. Cemalettin
ile Büyükada’da yeni açılan HDP ilçe
binasına gittik. 3 Nisan günü LEMAN FIRTINA
annemizi güneşe yolculuğu için Cemalettin ile SODİD derneğinde buluşup Selimiye’ye gittik. 12 Eylül’ün en
vahşi saldırganlığı dönemimde cezaevlerinde devrimcilere sahip çıkan, onların sesi soluğu olan annemiz, ablamız,
Leman Fırtına’yı Selimiye’de toprağa
verdik. Cumartesi Anneleri ve Hasta Tutsakları’nın eylemine mutlaka katılıyorum. İstanbul Devrimci 78’liler Federas-
yon bürosunda 12 Eylül Utanç Müzesi
için hazırlık toplantısına katıldım. Büroda Ümit, İkbal, Levent, Recai,Lale,
Selahattin abi ile sohbet ettik. Mahmut Memduh Uyan ile Taksim’de araba içinde tanıştık. Araba
da İshak Karakaş, Ahmet Tulgar ve
Hakan Tahmaz’da vardı. Gazetemizin
ikinci yıl şenliğine katılmak için Maltepe’ye gittik. Gazetemizin şenliğine Lokman
Oğulmuş, Cemalettin Efe, Selma
Ulak, Seyfi-Dilek Öngider’i davet ettim. Dünya sorunları ve seçimler üzerine sohbet ettik. Benim taraf olduğum HDP’nin
dünyayı renklendiren tutkusu ortak insani duygularımız olduğu için sürekli
HDP’nin etkinliklerinde yer alıyorum.
Dersim yayınları sahibi yazar Şükran
Yılmaz ile Bostancı’da buluştuk, yayıncılık üzerine ve Yayın evlerinin dağıtım sorunlarından konuştuk.
Maltepe Sokak Kültür’de Sevgili
arkadaşlarım Ali Kemal İpek, NuhaHatice Oğuz, İdris’le sohbet ettik. 9
Nisan akşamı ‘Nefret’ Belgeseli gösterildi. Türkiye coğrafyasında ırkçı saldırıları ve kin ve nefret söylemlerini konu
olan belgeseli ilgiyle izledik. Yabancılaşma ise aradaki bağlantıyı
yitirdiğinde oluşuyor. Duygu ve düşüncelerimizin seviyelenmesi için; Gelmesin mi bahar? Gülmesin mi ağlayanlar? Bitmesin mi acılar? Sen de gel Katıl aramıza. İnsan türünün gelişmişlik ölçütü etik
değerler üzerinden gelişir. Salt ibadetleriyle yönünü bulan bir varlıktan söz
etmiyoruz. Eğer bu kadarla yetinmeyi
bilseydi insan; yani salt temel ihtiyaçlarını karşılayıp kenara çekilecek kadar
insan olaydı ne güç, ne iktidar isterdi. Dolayısıyla ruhumuzu ve duygularımızı bir ölçütle tartmak zorundayız.
Yani her şeyin ölçütü insanlık diyebilmeliyiz. Yaşadığımız coğrafyada
Rum tohumu, Ermeni dölü, Süryani
gavurcukları, vatan haini şakiler, eşkıya Kürtler, Kızılbaş Aleviler gibi ırkçı
Kitap çalışmamın son aşaması için terimler türemiştir. Bunları öldürenin
sevgili arkadaşım Felsefeci Mehmet cennete gideceğini ileri sürenlerin inAkkaya ile Şirinevler’de buluştuk. Sos- san olduğu düşünülebilir mi? Bebekleyolojik, psikolojik ve felsefe üzerine çok ri ağaçlara çivileyen dinciler ve milliçarpıcı ve değişik konularda konuştuk. yetçiler insan olabilir mi? İzmir’de yoldaşım Aziz Çınar’la Al1915 vahşetini inkar edenler, Ermesancak’da buluştuk. HDP’nin Basım- ni, Süryani katliamına kılıf arayanlar,
hane’de aday tanıtım toplantısı vardı. ne adına kılıf arıyorlar. Resmi tarihin
Aziz Abi ile yürüyerek Fuar’a gittik. yalanlarını sorgulamak ve lanetlemek
Ertuğrul Kürkçü’yü telefonla aradım. insanlık görevidir. İttihatçıların işleErtuğrul Abi ile Fuar’da buluştuk. dikleri vahşetin suçuyla yüzleşmek inToplantıya katıldık. sanlık onurudur. İttihak ve TerakkicileDidim’de iki gün kendime zaman rin katliamlarını merak eden var mı?
buldum. HDP seçim çalışmaları için Turancıların, insanlık dışı vahşetlerini
Aydın milletvekili adayımız Filiz Ko- hatırlayan var mı? çali geldi. Didimli HDP’li yoldaşlarla
Düşünceyle/Felsefeyle sahiden ilişki
birlikte esnafları ziyaret ettik. kurabilen, zalimden, zulümden uzak
Özel yaşam ve ortak yaşam birbirin- durur, bencilliğine gem vurur, nihayeden ayrılmaz, birbirine bağlıdır. Konu tinde eşit paylaşmak, özgür yaşamak
ne olursa olsun belli bir konu üzerine için insanlığı ölçüt alır. yürütülen her türlü çözümleme bilgi7 Haziran seçimlerinde tüm emekdir, dayanışmadır, yoldaşlıktır. çileri kucaklayan, solun yanyana gelDayanışma ve yabancılaşma arasın- mesini başaran HDP’de etkili ve elbirdaki denge kavramlarını insan ilişkile- liğiyle mücadele ederek dayanışmayı
rinde aramalıyız. Bencillik ve benlik inşa etmeliyiz, bölünmeden kendi güinsanlar arasındaki toplumsal bağın cümüzü korumalıyız, sevgimizi güçdurumuna ait bir göstergedir. lendirmeliyiz. İnsan ilişkisi ve elbirliği için bağEşitlikten, adaletten ve emekten
lantılılık gerekmektedir. Bağlantının yana olan insanları seviyorum. Harasosyolojideki karşılığı dayanışmadır. keti seviyorum, HDP’yi seviyorum.
YORUM 11
2015
22 Nisan
Çarşamba
HDP ve soykırım
İSHAK KARAKAŞ
H
DP’nin kurulduğundan bu
yana gösterdiği performans
ve siyasete getirdiği yeni soluk Türkiye’nin siyaset alanını yeniden tanzim ediyor.
HDP’nin yılmadan sürdürdüğü
çabalar sayesinde, özellikle de Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyası ile daha da
artan bir hızla, Kürt Özgürlük Hareketi’nin değer ve kabulleri toplumun
çok geniş kesimlerine yayıldı.
Bu değer ve kabullerin toplumda
bulduğu karşılık, ideolojik ve siyasi
olarak tıkanmış sistem partilerinin
utangaçca da olsa HDP’yi taklit etmesine yol açtı.
AKP ve CHP’nin farklı etnik ve
inanç kimliklerınden adaylara yönelmesi bunun en bariz sonuçlarından
oldu.
CHP ve AKP’nin Ermeni adaylar
göstermesinin sebebi bu olmalı.
Elbette, niyet okumuyoruz ama
geçen haftaki bir gelişme AKP ve
CHP’yi, yanlarına MHP’yi de alarak
bir araya getirdi ve sistem
partilerinin bu buluşmada makyajı
aktı.
Avrupa
Parlamentosu’nun Türkiye Devleti’ni 1915
Er meni
Soykırımı’nı
tanımaya çağırmasının ardından bu partilerden hemen
hemen aynı hamasilikte inkar söylemleri,
öfkeli açıklamalar geldi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş’ın soykırımı tereddütsüz
her Pazar 21.00'de
kabul ettiğini açıkladığı saatlerde bu
üç parti harıl harıl AP’ye karşı bir inkar belgesi hazırlıyordu.
Ortak metin çağrısını yapan da CHP
Genel
Başkanı
Kemal
Kılıçdaroğlu’ydu.
Katliamdan
geçmiş bir
halkın mensubunun bir
soykırımı
inkar ediyor
olması
ne
acıydı.
Gerçi biz bu
duruma alışığız,
bu partiler iktidar
ve rant kavgası yaparken birbirlerine en şiddetli
üslupla saldırsalar da, devletin kendilerince âli menfaatleri mevzu bahis
olunca hemen tek partiye dönüşürler.
Senelerce Kürtler’e karşı da aynı
tutum içinde olmadılar mı?
Meclis’teki tezkere görüşmelerinde kabul oyu için birbirleri ile yarışmadılar mı?
HDP, elbette bu partilerin ortak
açıklamasına katılmadı.
Yüzleşme ve adalet süreçlerini temel taleplerinden biri olarak gören
bir siyasi gelenekten gelen bir parti
olarak bir kez daha yüzleşmenin ve
adaletin gereğini ortaya koydu.
Şimdi HDP’nin bu ahlaklı tavrını
seçim kampanyalarında milliyetçi ve
ulusalcı oyları kazanmak için kullanacak olan bu devlet partileri bu defa
istediklerini elde edemeyeceklerdir.
Çünkü Türkiye’de ilk defa bu kadar geniş kesimler yakın tarihte ne
olduğunu öğrenmek istiyor, tartışıyor.
HDP’nin zamanı gelmiş gibi görünüyor.
Pazartesi günleri saat 16.00'da
SOYLESI
12 SÖYLEŞİ
2015
22 Nisan
Çarşamba
Yetvart Danzikyan
İshak Karakaş
 Bu yoğun gündeminizde
bizi kabul ettiğiniz için teşekkür
ederiz.
Ben teşekkür ederim.
 1915 Ermeni soykırımının
100. Yıldönümünde Türkiye’deki siyasi yapının konuya bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’deki siyasi yapı tam da 100.
yılda ne yapılmaması gerekiyorsa onu
yaptı. Sanıyorum ki kendilerini çok
büyük bir şeye sokmuşlardı, 100. yılda Ermenistan bizi sıkıştıracak gibi bir
ruh haline sokmuşlardı. Genel bir paranoya haline gelmiş olsa gerek ki Papa’nın ve Avrupa Parlamentosu’nun
açıklamasından sonra ortaya konan
reaksiyonlar bunu gösteriyor. 100. yılda devletin klasik görüşünden bir adım
sapmayalım, mazallah bir şey olur,
eğer biz bir şey yaparsak, bir gram
saparsak Türkiye’de bir delik açılmış
olur, dolayısıyla bir gram bile sapmayalım. ‘’99. yılda bir şey demiş olabiliriz, 101. yılda belki bir şey deriz’’ gibi
düşüncelerdeler. Türkiye aslında bunu
biraz paranoya yapmış kendi kendine
ve şimdi bu paranoyanın sonuçlarını
görüyoruz. Bir tür cinnet hali neredeyse. Geçen hafta gördüğümüz reaksiyonlar dizisi tam bir hesaplanmış
bir cinnet haliydi, tabii cinnet gerçekte
hesaplanmamış bir şeydir.
 100. yılda onlar da boş durmadı diyorsunuz.
100. yıl için büyük bir bütün Cumhuriyetçileri, Kemalistleri kapsayan
bir şey yapmışlar, bütün inkar politikalarını toplu olarak özetleyen ve bütün
bir 100 yılda olan geleneği kapsayan
bir hazırlık yapmışlar.
 Peki toplum bu meseleye
nasıl bakıyor?
Toplum diye bir şey yok, tabii toplum birçok katmandan oluşuyor, şunu
görebiliyoruz ki yani iyi tarafından
bakmaya çalışalım, son 5-6 yıldır bu
konuya daha fazla insan ilgili, daha
fazla insan kulaklarını açmış, açmışlardır. Bu Türkiye’nin genel meselesi
aslında, sadece Ermeni meselesiyle
ilgili bir şeyden bahsetmiyorum. Bir
resmi görüş var ve toplumun bir kısmı bu resmi görüşle beraber yaşamayı seviyor, hatta Kürt meselesinde de
bunu görebiliyoruz. Resmi görüşü
artık AKP temsil ediyor mesela. AKP
savaş derse savaş diyen, barış derse barış diyen, çok özel bir görüşü olmayan,
Ermeni meselesi konusuyla ilgili görüşü olmayan bir grup var Türkiye’nin
içinde, bu grupla AKP’nin seçmeni
büyük olarak çakışıyor. Yani yüzde
50’lik bir seçmenden bahsediyoruz
ya, o yüzde 50’lik seçmen devlet ne
diyorsa onu benimseyen, devlet “a”
derse “a” diyen, “b” derse “b” diyen
kişilerden oluşuyor. Bu grup devlet
eğer inkar ediyorsa tabii ki de inkar
edecektir. Türkiye’nin bence en büyük
problemi bu. Yani toplumun devletten
bağımsız bir fikir oluşturamaması gibi
bir meselesi var. Gerek Kürdistan’da,
gerek Türkiye’nin batısında bu konuyla daha fazla ilgilenecek bir kesim olduğunu görüyorum.
 Peki Ermeni toplumunun
soykırım meselesinden beklentisi nedir?
Devlet toplumu birçok katmandan
oluşuyor. Ermeni toplumunun bir kısmı açıkçası bu konuyla çok fazla ilgilenmiyor. Neden ilgilenmiyorlar, çünkü çok yorulmuşlar artık, bu konular
gündeme geldiği zaman bunların geri
dönüşü onlara kötü oluyor. Yani 100
yıllık bir tarihle, 100 yıllık bir bilinçle
yaşayan Ermeniler var. Bu Ermeniler
SOYLESI 13
SÖYLEŞİ
2015
22 Nisan
Çarşamba
"100. yıl yüzleşmeyi
düşünmenin
başlangıcı olsun"
Yetvart Danzikyan, Agos Gazetesi genel
yayın yönetmeni. Öncesinde de kendisine
epey hayran kazandırmış bir yazar kimliği
olan Danzikyan, şimdi artık gazetesinin
başında ve anlattığı kadarıyla çalışma
odasından çıkmakta zorlanıyor.
ne zaman bu konu konuşulduğunda
peşinden kötü bir şey geleceğine tanık
oldular. Ne zaman Ermeni konusu tartışılırsa bunun milliyetçi görüşe sahip
kişileri tetiklediğini ve tek başlarına
kaldıklarını biliyorlar. Yani bundan
dolayı 100. yıl onlar için pek bir anlam
ifade etmiyor ama tabii ki her Ermeni
için bu bir yaradır. Her Ermeni içten
içe artık bu inkara bir son verilmesini
ister diye düşünüyorum.
 Bu soykırım devlette neyi
değiştirir?
Çok şeyi değiştirir. Toplumda kök
salmış olan Ermeni düşmanlığı nasıl
oluştu, benim resmi görüşüm devletin “Hayır aslında onlar bizi öldürdü,
asıl onlar suçlu” politikasıyla oluştu
ve bu yüzden bir faşizm var bu ülkede. Ermenilerin ne kadar konuşacağına, ne kadar konuşmayacağına hep
onlar karar vermek istiyor. 1915’te
Ermenilerin başına bir şey gelmesi
büyük oranda devletin ve toplumun
bir kısmının kötülük faaliyetleriydi.
Bu devlet tarafından kabul edilirse,
toplum devlet bir konuyu açmadan
ilgilenmediğinden yani en azından
bir kısmı için düşman gözünden kurtulabilmemiz için ilk adım olabilir.
 Ermeni cemaati, Ermeni
toplumu bir takım güçlerden
korkuyor, sizin de söylediğiniz
gibi faşist toplumdan.
Ermeni cemaati 60 bin kişiden oluşuyor. Samatya’da bir teyze oturuyor
75 yaşında, oğlu Amerika’ya gitmiş,
kızı evlenmiş Kadıköy’de oturuyor.
Yani bu kadın korkmasın mı mesela?
Korkar tabii ki de hayatı boyunca nelere tanık oldu, daha yeni Samatya’da
bir sürü cinayet işlendi ve hala cinayetleri kimlerin işlediği belli değil, Hrant
Yetvart Danzikyan ile Agos Gazetesi'nin
yeni binasında buluştuk ve hükümetin,
devletin, siyasi partilerin ve halkın 1915
Ermeni Soykırımı konusundaki tutumunu
konuştuk. Gidenlerin acısını içimizde
hissederek:
Dink cinayeti hala karanlıkta. Şunu
her Ermeni bilir ki devlet istediği zaman sertleşebilir ve cinayetlerin önünü
açabilir, istediği zaman da kapatabilir,
her şey devletin elinde. Bakın 5 yıldır
bir şey olmuyor, neden? Ergenekon
çıktı ama hiç kimse bir Ermeni’ye yarın ne olacağının garantisini veremez,
kimse devletin yargıda nasıl davranacağını bilemez, bakın bu bir hafta içinde bile dil nasıl değişti.
 Devletin özür dilememesi
bir yerde bunlara tazminat öderim korkusu mudur?
Devlet hiçbir şeyden korkmuyor,
devlet şöyle olmasını istiyor, böyle olmasını tercih ediyor. Çünkü bu hesaplanmış cinnet sayesinde müslümanlar
için Ermeniler ve Hristiyanlar hiyerarşik altlarında yaşayan bir toplum haline geliyor. Çünkü gerek ulusal akım,
gerek dindar akım hiçbir zaman Erme-
nilerle kendilerini eşit görmediler, her
zaman Ermenileri bastırılması gereken, sömürülmesi gereken, mallarına
el koyması gereken bir topluluk olarak
gördüler. 100 yıl önce de böyleydi şimdi de böyle. Devlet özür dilerse sanki
bu şey kırılacakmış gibi hissediyor, zaten tazminat ödenecek, kaçınılmaz bir
şey bu, bilakis bir tazminat davası da
açılacak ve ilerlenilecek. Ben devletin
bunu bilinçli olarak yaptığını düşünüyorum. Nasıl Kürt sorunu bir tercih
olduğu için bugüne kadar inkar edildi
daha sonra bir tercih olarak inkar edilmiyorsa bu da öyle.
 Çanakkale anmasının 24
Nisan’a denk getirilmesi Ermeni halkı tarafından nasıl karşılandı? Her zaman 18 Mart’ta
oluyor anmalar ama bu sene
Nisan 24’ünde, üstelik Ermeni
Cumhurbaşkanını da davet etti-
SOYLESI
14 SÖYLEŞİ
ler o anmaya.
Kırıcıydı. Bu aslında devletin ne
kadar pervasız olabilceğini gösteriyor
yani inkarın ötesine geçip artık bir şımarıklık haline gelmiş. Aynısını Kürt
sorununda da görüyoruz , HDP’ye
saldırmalar vs. Yani kendi iktidarlığına direnen bir şey gördükleri zaman
hemen el atıyorlar meseleye.
Çok kırıcı gerçekten daha da
uğraşsalar daha kırıcı bir şey
bulamazlar herhalde.
 Bu da bir yerde soykırımdır aslında diyorsunuz yani.
Hayır soykırım mantığının devamı ve sonucudur
bunlar açıkçası.
 Son günlerde biliyorsunuz hükümet, muhalefet hep Ermeni konularını konuşuyorlar.
HDP’nin Ermeni halkıyla ilişkisi ne durumda?
AKP, CHP, MHP Avrupa
Parlamentosu kararına
karşı ortak bir metin
imzaladı, HDP bunu imzalamadı bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kürt Siyasal Hareketi
5-6 yıldır bilinçli düzeyde
yaklaşıyor, bunun da Ermeni toplumunda bir karşılığı
oluyor yani HDP’ye biraz
Ermenileri kattığını görüyoruz. HDP döneminde değil,
Osman Baydemir belediye
başkanlığı döneminde de bu
konuda önemli adımlar atıldığını biliyoruz. Bunun tabii
ki de Ermeni toplumunda
bir karşılığı var ve HDP’nin
en başından beri Ermeni
aday çıkaracağını tahmin
ediyorduk ve oldu zaten.
Yani HDP’nin bu politikası
sanırım CHP’yide etkilemiş
gözüküyor, CHP’de Ermeni
aday gösterme ihtiyacı hissetti.
 Aday gösterdiler
zaten ve seçileceğini
bildikleri yere yerleştirdiler. Yani bu olay tezat
değil mi? Bir yerde Ermeni Soykırımı karşıtı
bildirge imzalıyor, bir
yandan böyle bir şey yapıyor.
CHP’nin herzaman böyle
2015
22 Nisan
Çarşamba
davranışları olmuştur. Hem sosyo-demokratik gibi davranmak istemek,
hem de yapamamak gibi bir karışık
durumu var. Bu da onlardan bir tanesi
ama işin doğrusu en garanti yer şu an
CHP’nin ki. Hani HDP’nin %10 barajı gibi bir meselesi var, bu da siyasetin cilvelerinden bir tanesi diyelim.
 100. yıl sebebiyle hükümete
bir çağrınız olacak mı?
Bir konu hakkında konuşmak başka bir şey, yüzleşmek başka bir şey.
Ben gerek Türkiye’nin batısının gerek
Türkiye’nin doğusunun yüzleşme konusunda 100. yılın bir başlangıç olma-
sını umuyorum çünkü siyaset önlese
de bazen toplum hakkından gelmesini
biliyor. Ben açıkçası en azından yüzleşmeyi düşünmenin başlangıcı olmasını
umarım, yani 100. yılı iyi değerlendiremedik, gerek siyasal gerek toplumsal
anlamda. Yani 3 aday varken AKP ve
CHP’nin bu soykırım meselesine tutumu açıkçası bir paradoks, bir
çelişki yani. HDP en azından
tutarlı davranıyor ama AKP ve
CHP’nin halleri hiç umut verici değil.
 Kürt Siyasal Hareketi onlardan daha önde diyorsunuz yani?
Onlardan bir adım daha
önde, Ermeni sorunu inşallah
bu sene çözülür.
 Ben Diyarbakırlıyım,
benim annem Ermenilerin komşuları olarak
büyüdü. Dönem dönem
bunu Ahmet Tulgar’a anlatıyorum; annem bir gün
oruç tutmuş, akşam olduğunda masaya otururken
Ermeni komşumuz bir tabak yemek getirmiş sofraya, annem, ‘’kadın gel bizim dilimizi konuş, bizim
dilimiz haktır’’ gibi sözler
söylemiş, Ermeni komşusu da ‘’ölüm mü makbuldür, yoksa dilim mi?’’ gibi
bir söz söylemiş. Biz aslında Ermenilerle Kürtler
olarak komşuluk yaptık,
Diyarbakır’daki zanaatkarların hepsi Ermeni neredeyse.
Yani dediğim gibi genel bir
yüzleşme olursa birkaç adım
ilerleme olacak, şimdi 10 yıl
önceye göre ne ilerleme oldu
diyecek olursanız daha fazla konuşulmaya başlandı, daha fazla
seminerler, toplantılar yapıldı,
daha fazla insan artık bu konuyla ilgili daha fazla kaynaklara
ulaşma şansları var. Soykırımla
ilgili kitap yoktu eskiden, bakın
şimdi artık çıktı kimse demesin
yani ben okumak istiyorum da
kitap yok diye.
 Bunda tabii ki de
Hrant Dink’in katkılarını da unutmamak lazım.
Söyleşi için çok teşekkür
ederiz.
Ben teşekkür ederim.
YORUM 15
2015
22 Nisan
Çarşamba
Zulmet ile vuslat arasında kalmak!
ŞEYHMUS DİKEN
K
emalist cumhuriyet aslında
sanıldığı gibi 1920’lerle birlikte adına Türkiye Cumhuriyeti
denilen Anadolu ve Mezopotamya topraklarında boyverip, yaşayan halkların
üstüne bir kabus gibi çökerek başlamadı. Öncesi var. 1915 Ermeni Soykırımı
bunun çarpıcı bir işaretiydi. Katliamın
uygulayıcıları İttihat ve Terakki Örgütü, tetikçileri Teşkilat-ı Mahsusa’cılardı. 1915’te Ermeni, Asuri-Süryani ve
Keldani halklarına yapılan zulüm çok
geçmeden onuncu seneyi devriyesinde
Kürtlere uygulandı. Şeyh Said Kıyamı gerekçe gösterilerek bu kez Kürt /
Kürdistan halkı katliama uğratıldı, yerinden yurdundan edilerek sürgünlere
uğradı.
Önce Ermenilere, sonrasında Kürtlere uygulanan zulüm, katliam, eza
ve cefa “Genç Cumhuriyet”in istediği tekçi, ırkçı, retçi ve inkârcı Türk
Etnisitesine dayalı “Ruhi Şekillenme
Birliği”ni yarattı. Bu öylesine bir Türki
etnik ruh yaratma ideasıydı ki önüne
geleni silip süpüren bir yapısal kurguya tekabül ediyordu. Türklük dışındaki
hiçbir varoluşa hayat hakkı tanımayan
yukarıdan aşağıya kimlik inşaının felsefesiydi cumhuriyetin hikâyesi.
En büyük zihinsel yapılanmayı
cumhurlukla birlikte henüz filizlenmeye başlayan entelektüel-aydın topluluk
üzerinde yarattı. 1930’lu yılların içinde hemen tümüyle kendini var eden
Güneş Dil Teorileri, Kafatası ölçümlemeleriyle Türk ırki karakterizasyonu
vurgusu, Türk Tarih Tezi üzerinden
dünyaya Türklüğün merkezde olduğunun ispatı vücudu!
İşte bütün bu hengameyi anlatmama ve yazmama sebep geçtiğimiz ay
vefat eden Türk Sanat Müziğinin bütün dönemlerde “Baştacı” olarak dillendirdiği Müzeyyen Senar üzerinden
bir şarkı okuması yeniden vesile oldu.
Şarkı çok popüler ve her dönemin
çok dillendirilen bir parçası “Kimseye
Etmem Şikayet / Ağlarım Ben Hâlime”. Bestecisi ve söz yazarı Üsküdarlı
Kemençeci Ermeni Onnik Efendi’nin
Oğlu Kemani Sarkis Suciyan.
Kemani Sarkis Efendi 1885 yılında İstanbul Beşiktaş’ta doğar. Babasından ve ailesinden dolayı musikiye
çok yatkın bir sanatçıdır. 1910 yılına
gelindiğinde İstanbul genelinde çok
nam salmış biridir artık. 1915 Soykırı- taltif edilsinlerdi. Ama biraz gayretle
mı yaşandığında otuz yaşındadır. Öyle Müzeyyen Senar dahil cumhuriyet sabir travmaya, trajediye tanıklık eder natçılarının beslendiği kaynağın altyaki, Onbeş sonrasında içine kapanacak pısı kolaylıkla teşhir edilebilirdi. Yapılhâle gelir. 1920’li yıllarda adı anılan mıyordu ama.
“Kimseye Etmem Şikayet” şarkısının
Müzeyyen Senar’ın bir kaç popüler
sözlerini yazar.
parçasını yeniden dinledim.
Garip bir ruh hâli içiEvet çok hoş okuyordu,
Unutulmasın
nedir Kemani Sarkis
kendi yorumuyla. Fakat
Efendi. “Yalnızlık”
Kimseye Etmem ŞiSoykırım denilen
ve dahi “Sahipsizkayet’te sanki “arızabüyük felaket bir
lik” hayatının bunlı” bir durum kulağı
toplum
mühendisliği
dan sonrasına yön
tırmalıyordu. Aras
şeklinde sadece insana Yayıncılığın Kemaverecek olan verili
yönelik yapılmadı!
durumdur. İşte tam
ni Sarkis Efendi üzeda böylesine çaresizrine
yayınladığı “KeMala, mülke ve dahi
lik ortamında yazar
mani Sarkis Efendi
bütün değerlere
şarkının sözlerini.
Suciyan Hayatı ve Eser“Kimseye etmem şikâleri” kitabına bir başvuru
yet, ağlarım ben hâlime
kaynağı olarak baktığımda çıplak
Titrerim mücrim gibi, devri istikba- gerçek tokat gibi yüze çarpıyordu.
lime
Evet Kemani Sarkis Efendi 1921
Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım yılında devrin taassup İstanbul’unda
ikbalime
hiçbir gelecek görmeyen, görmediği
Titrerim mücrim gibi, baktıkça is- içinde terki diyar edip Paris’e yerleştikbalime...”
meye karar veren bir Ermeni sanatçıMüzeyyen Senar’ın vefatından son- dır ve şarkısını gitmeden önceki günraki günlerde görsel ve yazılı basında lerde yazıp bestelemiştir. Bu sebeple
muhteşem bir Senar sevici ruh hâli Kimseye Etmediği Şikayetini şarkısıüzerine yazılmış metinler okudum. Sa- nın sözlerine yedirmiştir. Geleceğinde
fiye Ayla ile birlikte cumhuriyetin ka- ışık görmediğinden “günahkâr” bir
dın sanatçılarının iki gözbebeği idiler. “suçlu muyum acaba sorusunu sorKolay değildi. Tabii ki “yüceltilecek- makta ve “titrerim mücrim gibi” delerdi” Eyvallah “en yücesinden yüce” mektedir. Geleceği karanlıktır ve bu
sebeple “zulmet” perdesi çekilidir geleceğe ve dahi ikballe ilgili hiçbir ışık
yoktur. Bu öngörü üzerine yazılmıştır
Kemani Sarkis’ce “Kimseye Etmem
Şikayet” şarkısı.
Peki Kemani Sarkis Efendi’ce böylesine bir karanlık ati çizili iken şarkıda nasıl olmuş da Müzeyyen Senar
usta bir kıvraklıkla zulmet’i “Vuslat”
yapmıştır. Sevgiliye kavuşma moduna eviriltmiştir. İşte amiyane tabiriyle
dananın kuyruğunun koptuğu değil,
koparıldığı nokta tam da burasıdır.
Zulmet’i Vuslat’a dönüştürme mahirliğidir. Yani perde-i vuslat mı çekilmiş
Senar’ın ikbaline, acaba kim bu vuslat’ın sahibi?
Unutulmasın Soykırım denilen büyük felaket bir toplum mühendisliği
şeklinde sadece insana yönelik yapılmadı! Mala, mülke ve dahi bütün değerlere! En çok da kültürel varoluşa,
bu sebepten Kültürel Soykırım kavramı da yerine oturuyor.
Bu sebeple cumhuriyet aydının bütün bir şeceresinin yeniden masaya
yatırılması gereken bir süreçten geçme
ve yüzleşme dönemi gerekiyor. Kimse
tarihiyle, geçmişiyle yüzleşmeden gelecek kurgusunda aktif rol alamaz, almamalı. Kemani Sarkis Efendi üzerinden
her defasında kimseye etmeyeceğiniz
şikayetinizi, galiba önce kendinize /
kendimize etmek durumundayız...
16 HABER
2015
22 Nisan
Çarşamba
“Avrupa’nın renkleri” Maltepe’de buluşacak
“
C
omenius Projesi” kapsamında Türkiye’ye gelecek
öğrenciler Maltepe’de bu-
luşacak.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yaklaşırken “Avrupa
Birliği Eğitim ve Gençlik Programları”ndan biri olan Comenius programı
kapsamında, 9 ülkeden gelen öğrenciler, Maltepe’de Fındıklı Mahallesi’ndeki Mürüvvet Hanım İlkokulu tarafından ağırlanacak.
9 Ülkeden 18 öğrenci
Maltepe Kaymakamlığı, Maltepe Belediyesi ve Maltepe İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğü tarafından desteklenen
proje hakkında konuşan Mürüvvet
Hanım İlkokulu Müdürü Selmin Yön,
Comenius programının kültürlerarası
iletişim aracılığıyla eğitimde kaliteyi arttırmayı hedeflediğini belirterek,
“Anaokulundan yükseköğrenime kadar her aşamada eğitim projelerini kapsayan
Comenius
programı
kapsamında, Yunanist a n ,
Almanya, Fransa, Belç i k a ,
Ro m a n ya, İspanya, İtalya,
Macaristan
ve Polonya’dan
gelen 18 öğrenciyle
okulumuzdan 18 öğrenci bir araya gelecek. Etkinlik
kapsamında hem 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve
Çocuk
Bayramı
etkinliği kutlanacak, hem
de ‘Genç
vatandaşlar Avrupa’yı
keşifte’
k o n u
başlığı
üzerine
sunum
yapılacak” dedi.
Tarihi yerler
gezilecek
Maltepe Belediye
Başkanı Ali Kılıç’ın da
bir konuşma yapacağı etkinlik
kapsamında, folklor, bayrak ve tango
gösterileri yapılacak ve 23 Nisan konulu şiirler okunacak. Ayrıca melodika dinletisinin de yapılacağı etkinlikte,
Mürüvvet Hanım İlkokulu İngilizce
Korosu da sahne alacak. 19-26 Nisan tarihleri arasında 9 ülkeden gelen
öğrencilerin ağırlanacağı etkinlikte,
İstanbul’un tarihi yerlerine geziler ve
toplantı yemek programları da düzenlenecek.
Maltepe Belediyesi’nden destek
Öte yandan projeye destek veren Maltepe Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nce okulda tamir ve yenileme çalışmaları yapıldı. Bu kapsamda, okulun
dış cephesi ve kapıları boyandığı gibi,
iç mekânda konferans salonunda boya
ve yenileme çalışmaları yapıldı. Ayrıca engelli vatandaşlar için de asansör
hazırlandı.
Tekerlekli sandalyeyle
TASFİYE HALİNDE,
özgürlüğüne kavuştu EĞİTİM İLGİLİLERİ KONUT YAPI
KOOPERATİFİ’NİN
SON GENEL KURULU
GÜNDEM
H
akkari’nin Yüksekova ilçesinde, elektrik akımına kapıldığı
için iki bacağı dizden aşağı
kesilen Harun Orhan’a İstanbul’dan
yardım eli uzandı.
İstanbul’da bulunan Pendik Tokatlılar Derneği, İHA tarafından yapılan haber üzerine Yüksekova ilçesinde tekerlekli sandalyesi olmadığı
için dışarı çıkamayan ve eğitimine
devam edemeyen 10 yaşındaki Harun Orhan’a yardım eli uzattı. Dernek, Harun için akülü bir tekerlekli
sandalye gönderdi.
İstanbul’dan gönderilen akülü sandalyeyi teslim alan Baba Ahmet Orhan Pendik Tokatlılar Derneği'ne teşekkür etti.
1. DİVAN KURULUNUN OLUŞTURULMASI ve SAYGI DURUŞU
2. DİVAN KURULUNA TUTANAKLARIN İMZALAMA YETKİSİNİN VERİLMESİ
3. 2012, 2013, 2014, 2015 YILLARININ ÇALIŞMA RAPORLARININ ve
BİLANÇOLARIN OKUNMASI
4. DENETLEME RAPORUNUN OKUNMASI
5. YÖNETİM ve DENETLEME KURULLARININ AYRI AYRI ELEŞTİRİSİ
6. YÖNETİM ve DENETLEME KURULLARININ AKLANMASI
7. KOOPERATİFİN KAPANIŞ (TASFİYE) KARARININ ALINMASI
8. DİLEK, TEMENNİLER ve KAPANIŞ
GENEL KURUL 27.05.2015 Saat 13:00’de MALTEPE-ESENKENT EĞİTİMCİLER SİTESİ LOKALİNDE YAPILACAKTIR.
TASFİYE KURULU
YORUM 17
2015
22 Nisan
Çarşamba
Fırıncı Tumas Amca…
Genel Cerrahi Uzmanı
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri
DR. SAMET MENGÜÇ
1
960'lı yılların sonları 70'li yılların başları, Diyarbakır Lale
Beg mahallesinde oturduğumuz
sokakta Tumas (Thomas?) adında
bir fırıncımız vardı. Evde yoğrulan
hamurlarımızı ekmeğimize dönüştüren bir Ermeni idi. Tumas Amca
oldukça zayıf, kısa boylu, aşırı sigara
içen, o yıllarda 50'li yaşlarında olsa
gerekti. Diyarbakır’ın 50 dereceye
varan sıcak yaz günlerinde bile gün
boyu odun ateşiyle içerisinin cehennem sıcaklığına dönüşen ortamında
Müslümanların ekmeğini pişirirdi.
Aşırı terleme ve nefes almada güçlük
çekilen bir şekilde harıl harıl teştlerin (hamur leğeni) birinin içindeki
hamurları fırın tezgahına döker, hamurlara ekmek şeklini verir ve sonrasında tahta kürekleriyle fırına gönderirdi. Boynundaki havlu veya bez
parçası ile yüzündeki terlerini bir şirip geldiklerinde, annemler sebebini
taraftan silerken, arada bir sigarasını sormuştu, Tumas Amca diye bir ifade
yaktığında ya da su içtiğinde
kullandılar… Sanki kıyamet
bile sırada bekleyenler
kopmuştu bizim havuşta
Payıma
tarafından eleştirilir
(avlu). Annem ve diğer
düşen bir
ya da uyarılırdı hep.
3 yengemde dahil
özür varsa ve
Çünkü her nedense
9-10 yaşlarındaki kız
bu
bir
anlam
ifade
fırına ekmek için
kardeşim ve kuzehamur getiren hernimi nasılda döveediyorsa geçmişten
kesin bir acelesi
günümüze tüm Ermeni rek azarlamışlardı.
olurdu.
Bir Ermeniye amca
kardeşlerimden
Şimdi
dönüp
dedikleri için… Bu
binlerce kez özür
baktığımda bu adambiz diğer çocuklara da
cağızın bir kez dahi
önemli bir ders olarak
diliyorum
kimseyle ağız dalaşına bile
veriliyordu.
girmeden nasılda çalıştığını haOrtaokul yıllarımızda sınıfıtırladığımda içim acır… Ermeni ol- mızdaki tek ermeni olan Adriyana’nın
duğu için mi bu kadar sabır küpüy- Din Dersleri’nde tek başına dışarı
dü?
çıkarak ötekileştirilmesi ve yalnızlık
Bir gün kız kardeşim ve kuzenim duygusuna hep nasıl terkedildiğini düfırından biraz gecikerek ekmekleri pi- şündüğümde tekrar tekrar içim acır…
Ağır bir suçlunun ceza infazı atmosferinde olurdu bu sınıftan çıkma merasimleri ne yazık ki? Sonra sonra çıkmamaya başlaması da bu atmosferden
olsa gerek…
Ermeniler bu ülkede sadece soykırıma uğramadı, köle edildi, ırgat edildi,
alındı, satıldı, cinsel obje oldu, dini değiştirildi, ibadeti engellendi, yok sayıldı… Peki durum şimdi değişti mi? Asla
değişmedi…
Din taciri, Ermeni düşmanı, hukuk
düşmanı, hak ve adalet düşmanlarını
baş tacı eden bir ülkede durum değişebilir mi?
Ermeni Soykırımı'nın 100. yılında
payıma düşen bir özür varsa ve bu bir
anlam ifade ediyorsa geçmişten günümüze tüm Ermeni kardeşlerimden
binlerce kez özür diliyorum, özür diliyorum, özür diliyorum…
18 HABER
2015
22 Nisan
Çarşamba
Nükleere karşı
Sinop ve Kadıköy’e
M
ersin, Sinop ve Trakya’ya
nükleer santral inşaatına
karşı 25 Nisan’da Sinop’ta,
26’sında ise Kadıköy’de eylem var.
Karadeniz İsyandadır Platformu ve
Kuzey Ormanları Savunması nükleer santrallere karşı eylem çağrısı yaptı. ‘’25 Nisan’da Sinop’a, 26’sında ise
Kadıköy’e’’ sloganıyla yapılan çağrıda
Çernobil felaketinin 29. yılı olduğu
hatırlatılarak, “Yağma, talan ve katliam projelerine karşı doğayı ve yaşamı
savunmak için herkesi, nükleere karşı
birlikte haykırmaya çağırıyoruz” denildi.
Çağrı metninde şunlar kaydedildi:
“Yaşamımızı, havamızı, suyumuzu,
toprağımızı, tüm canlıları, yüzyıllar
boyunca radyasyon belasına mahkum
etmiş olan Çernobil katliamının 29. yılında, egemenlerin doymak tükenmek
bilmeyen para hırsı için yaşamlarımız
üzerinde oyun oynanmasına izin vermeyeceğiz.
Bütün ölümlere ve bilimsel verilere
rağmen, devlet tarafından üstü küstahça örtülerek yok sayılan Çernobil’in ve
sonrasında Fukuşima’nın etkileri ha-
len sürerken ve yeni nükleer sızıntı/
kaza haberleri gelirken, bugün aynı
vurdumduymaz ve pişkin zihniyet hala
devam etmektedir.
Nükleer santrali evdeki tüp gaza indirgeyen, “Bekarlık nükleerden daha
risklidir” diyerek Sinop’a, Mersin’e
ve Trakya’ya nükleer santral yapmak,
Karadeniz’i ve Akdeniz’i nükleer atık
çöplüğüne çevirmek isteyen iktidar;
sözde enerji ve kalkınma yalanlarıyla
doğayı ve yaşamı hiçe sayan projeler
üretmeye devam ediyor. Radyasyona
bağlı hastalıklardan kaybettiğimiz binlerce yakınımızı ve sakat doğumları,
sigara kullanımına ve strese bağlayan
raporlar hazırlayıp insanlarla adeta
dalga geçiyor.
Akkuyu Nükleer Santrali için sahte imzayla ÇED raporu hazırlanması
gibi pek çok usulsüzlük normalleştiriliyor. Yoğun reklam ve PR çalışmalarıyla nükleer santrale karşı tepkiler
azaltılmaya çalışılıyor. Çok sayıda
doğa ve yaşam düşmanı projeden
tanıdığımız Cengiz İnşaat tarafından Akkuyu nükleer santralinin ilk
temelleri atılıyor.”
Kartal’da ilkbahar güzelliği
K
artal Belediyesi, ilçeyi ürettiği projelerle geleceğe taşıyan yatırımlarla imza
atarken aynı zamanda park, bahçe,
kavşak ve refüjlerde yapılan peyzaj
çalışmalarıyla da Kartal’a baharın
tazeliğini doyasıya yaşatıyor. Kartal’ın dört bir yanı lale, nergis, sümbül ve çiğdem çiçekleriyle donatıldı.
Kartal Belediyesi, ilçede yaptığı yatırımlarla yaşam kalitesini her geçen
gün artırıyor. İlçede kişi başına düşen düzenlenmiş yeşil alan miktarını
2009’da göreve geldikten sonra iki
katına çıkarak rekor kıran Kartal Belediyesi, aynı zamanda park, bahçe,
kavşak ve refüjlerde yapılan peyzaj
çalışmalarıyla da Kartal’ı çiçek bahçesine dönüştürerek kentin estetik gö-
rünümüne bambaşka renkler katıyor.
Park Bahçeler Müdürlüğü, yaptığı
çalışmayla Kartal Rıhtım Caddesi’nden başlayarak Kartallı Kazım
Meydanı, Sahil Belediye Hizmet binası çevresi, parklar ve caddeler çiçek bahçesine dönüştü. Rengarenk
lale, nergis, sümbül ve çiğdem çiçeği
canlılığı ve güzelliğiyle ilçede baharın
müjdecisi oldu. Osmanlı döneminden beri İstanbul’u süsleyen laleler,
Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ün özel girişimleriyle şenliğe dönüştürülerek, geleneksel hale
gelen lale günleriyle Kartal artık İstanbul’da lale ile özdeşleşen ilçe oldu.
Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, “Osmanlı’dan günümüze
gelen ve Kartal’ımızın da kültür de-
ğerlerden biri olarak kabul ettiğimiz
laleyi Kartalımız ile buluşturduk.
Vatandaşın laleye olan özlemini sona
erdirdik. Baharda cadde, sokak, yol
ve parkları süsleyen binlerce lale ile
halkımıza görsel bir ziyafet sunuyoruz. Çiçek kokuları ve renk cümbüşü ile fotoğraf severlerin de ilgisini
çeken laleler, fotoğraf karelerinde
de yerini alıyor. Büyük ilgi gören lalelerimiz de vatandaşımızın dikkat
ve özverisi ile korunuyor. Bu özverilerinden dolayı halkımıza teşekkür
ediyorum. İlçemiz vatandaşlarımız
sayesinde gelişiyor ve güzelleşiyor”
dedi.
YORUM 19
2015
22 Nisan
Çarşamba
AKP'nin topyekün savaş
konsepti
KEREM ÇİFTÇİ
A
KP toplumsal uzlaşı noktalarının tümüne seçim hesapları
için saldırı başlattı. Toplumda
artan barış desteği 'savaştan çok büyük kirli kazanç sağlayan' AKP'yi tedirgin etti. Toplumun dikkati bir anda
bu talana-yağmaya çevrildi. Kürt Özgürlük ve Demokrasi Hareketi başlattığı ''Onurlu barış hamlesi'' ile toplumun
demokratik uyanışında çok önemli bir
işlevliliğe ulaştı.
Toplumsal meşruiyet zemini kazan
bu hareket sistemin kirli yüzünü deşifre
etti. AKP ve onun hegemonik-despotik hayalperest emellerini toplumun
gözü önünde ortaya çıkardı, maskeleri
düşürdü. Şaibeli demogoglarına toplumun tanıklığında suçüstü yaptı.
Şu gerçek asla unutulmasın; Süleyman Şah'da Eşme Ruhu'nu yaratan
da, Ağrı-Tendürek'de askerleri ölüme
yollayanların oyununu boşa çıkaran
da aynı ''sabırla sınanmış'' iradedir.
Artık padişah çıplaktır! Değişen-dönüşen bir zihniyeti savunan ve köhneleşmiş sorunlara somut çözümler
öneren “makul barışçıl vicdanı” herkes tanıyor. Bunun karşısında statüko
da direten ve halkların kanı üzerin-
den ucuz siyaset yapanları da toplum
görüyor. Savaş ve şiddette ısrar eden,
barışa gelmeyen bu faşist muhafazakar
cenahtır.
Oy baskısı ve hırsızlığını yapanın da
kim olduğunu herkes çok iyi biliyor!
Ağrı-Tendürek olayı hükümetin senaristliğini yaptığı Çağlayan olayının
devamıdır. Anlaşılan gerdikçe gerecek
hırsızlık düzeninin baronları. Şöyle bir
bakalım, din bazirganlığını ve bölücülüğünü yapan kimdir? Kim ülkeyi
parsel parsel satılıyor? Yolsuzluğu bir
sektöre dönüştüren kimdir? Özelleştirme haritasına bir bakın, aş, iş, ekoloji elden gün be gün gidiyor. Ahlaki
yozlaşma had safhada. Kimin iktidarda bunlar yapılıyor?
AKP kendinden önceki bütün rejim
hilelerini-kirliliklerini kendinde toplamıştır, her ne kadar söylemi rahmani
olsada ameli şeytanidir.
AKP toplumsal bilinç üzerinde çok
kirli bir manipülasyon yürütüyor. Bu
negatif algı sahtekarlarına kanmayalım.! Virüslü gündemlerinin tuzaklarına sakın düşmeyelim.!
Açıkçası ben, yaratılmak istenen
kaotik-karamsar ruh halinin edilgen
toplumda karşılık bulmasından ürküyorum. Edilgen-bastırılmış entellektüel vicdan; bu kadar darbe yapıldı, bu
kadar gencecik ölümlere tanıklık ediyor, tepki göstermiyor buna şaşarım
işte!
Bilinir; insani refleks sinirleri alınmış kanıksayan bir topluluk felaketinin
tanıklığını utançla yapar.
Türkiye toplumu yeniliğe, kendi
yaşamı üstüne söz sahibi olma fırsatını kaçırmamalı, silkinebilmeli. Bu sefer, bu adaletsiz-gayri meşru rejim bir
yazgı-kader değildir. Ana-babalardan
çocuklarına kölelik prangalarını miras
bırakan halklarımız etrafına bakmalı,
umudunu direnişle kendisi artık yaratmalı. Kendimizi aldattığımız yalan
rüzgarlardan sıyrılalım, 21. yüzyıldayız!
Gelin bu seçimi bir ''barış ve toplumsal kurtuluş referandumuna''
çevirelim. 7 Haziran seçimlerine
hepimiz yüreğimizi ve umutlarımızı
koyalım.Her anı bu inançla yaşayalım, yaşatalım çevremize, hayat
memat meselesi yapalım, inanalım,
inandıralım. Bu seçimin getirisi ''özgür barışçıl bir yeni yaşamdır'', gö-
türüsü ''toplumsal kaostur, savaştır,
kandır.''
AKP aklını başına almalıdır, şunu
çok net bilmelidir ki; HDP'yi toplum
nezdinde şiddetle özdeşleştirme-yanlı
gösterme kurnazlığının “algı” operasyonlarına aklı başında hiç kimse asla
kanmayacaktır.
Yürekten inanıyorum, analarımızın ak sütü gibi pırıl pırıl ve tertemiz
halklarımızın birlikte yaşama iradesi
HDP'ye çelme takmak için yapılan karalama ayak oyunları ters tepecektir.
Yeter ki vicdanımızla bakalım yapılanlara.
Ülkede eşit bölüşülecek bir umut
tebessümüdür HDP. Devrim gülümüzün soldurulmasına izin vermeyelim,
kendi gündemimizi biz yaratalım, hileli politik kurnazlıkla yaratılan kanlı
gündemlerin içine çekilmeyelim, girmiyelim. Çünkü HDP kanlı gündemleri sonlandıracak tek umuttur, barajı
yıkarak umut gülümüzü zafere taşıyalım. Şunu da unutmayalım;
“Umut, uyanık insanların
rüyasıdır.”
Aristoteles
20 SPOR
TOPRAK
SAHA
Fırat Coşkun
M
erhaba futbolseverler; bu hafta
A.Üsküdar kendi sahasında ligde
play-off mücadelesi veren Kahramanmaraş BBSK ile karşı karşıya geldi.
Karşılaşmada galibiyet golünü Cenk’in
atmasıyla liderliği ele geçiren A.Üsküdar,
Ankara Demirspor’u geride bıraktı. Sezon
başından beri yetenekleriyle kendinden bahsettiren Cenk yeşil-beyazlı ekibin en büyük
kozlarından biri. Üsküdar temsilcisi ligin
bitimine az bir süre kala liderliği ele geçirdi,
umarız böyle devam eder ve A. Üsküdar’ı
bir üst ligde görürüz.
Gelelim Kartalspor’a; bu hafta kendi
sahasında Konya Anadolu Selçukspor ile
karşı karşıya gelen Kartalspor 1-0 üstünlükle üç puanı elde etmiş oldu. Bordo-beyazlı
ekip play-off potasına dair umutların tükenmediğini gösteriyor. Çok az da olsa play-off
şansının sonuna kadar sürebilmesi için galibiyetlerin devam etmesi gerekiyor. Zor ama
imkansız değil.
Pendikspor ise hem şampiyonluk umutlarını çokça azalttı, hem de taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı. Bu hafta deplasmanda
Fethiyespor ile karşı karşıya gelen Pendikspor
2-2’lik skorla bir puan alarak evine döndü.
Pendikspor’un şampiyonluk hayalleri suya
düştü diyebiliriz. Lider Yeni Malatyaspor ile
arasındaki puan farkı açılan kırmızı-beyazlı
ekip önündeki maçları kazanması lazım, ve
Y.Malatyaspor’un puan kaybetmesi gerek.
Öte yandan Pendikspor taraftarlarını da
unutmamak gerek, İstanbul’dan kalkıp takımının şampiyonluk yolunda yalnız bırakmamak için Fethiye yollarına düşen Pendikspor
taraftarları Fethiye’de 90 dakika boyunca
takımlarına destek çıktılar. Bu gönüldaşlarınızı kırmayın, onlara şampiyonluk armağan
edin, bunu hakediyorlar.
Maltepespor ise bu hafta deplasmanda
Dardanelspor ile karşı karşıya geldi, kırmızı-yeşilli ekip sahadan 1 puanla ayrıldı ve
bu sonuçla play-off umutları tamamen suya
düştü. Aslında bu maçta konuşulacak çok
fazla söz yok, Maltepespor önümüzdeki hafta ligde liderliği sürdüren Eyüpspor’la karşı
karşıya gelecek. Bu hafta Maltepespor ile
oynacağı karşılaşmada üç puanı elde ederse
şampiyonluğu garantilemiş olacak. Maltepespor takımının futbolcularına 15 yıl önce
yaşanan şampiyonluğun anlatılması, yaşanan bu mutluluğun tekrardan taraftarlarına
yaşatılmasını tüm Maltepelilerin istediğini
ve beklediğini vurgulamak gerekiyor.
Gelelim Ümraniyespor’a; bu hafta kendi sahasında Ankara temsilcilerinden Keçiörengücü ile karşı karşı gelen temsilcimiz
bu zorlu mücadeleden 1-1 beraberlikle ayrıldı. Ümraniyespor ligin bitimine iki hafta
kala play-off potasında kalmayı garantiledi.
Ümraniye ekibi son haftalarda kötü gidişatı
bizleri ve taraftarları üzmüş oldu ancak futbolcular kendilerini play-off ’lardan bir üst
lige çıkarak affettirebilirler.
Haftaya görüşmek, üzere hoşça kalın.
2015
22 Nisan
Çarşamba
Maltepespor berabere kaldı
T
ürkiye 3. Lig 2. Grup 31.
Hafta karşılaşmasında deplasmanda Çanakkale ekiplerinden Dardanelspor ile karşı karşıya
gelen Maltepespor karşılaşmadan 1-1
beraberlikle ayrıldı. İlk yarıyı Ensar’ın
golüyle 1-0 yenik kapatan Maltepe
ekibi, 61. dakikada Savaş’ın bulduğu
gol ile skoru 1-1 yaptı. Maçta başka
gol sesi çıkmayınca Maltepespor evine
bir puanla döndü. Maltepespor
önümüzdeki hafta kendi sahasında lider Eyüpspor karşı
karşıya gelecek.
Dardanelspor: 1 - Maltepespor: 1
Stat: 18 Mart Hakemler: Ahmet Aslan, Rüştü
Baykal, Ata Bayraktar
Dardanelspor: Murat, Taner, Suat,
Umut, Uğur, Uğur, İlker, Nuri, Ensar,
Ufukcan (Dk.71 Mertcan), Okan
(Dk.79 Sertaç)
Maltepespor: Volkan, Serhat,
Egemen, Furkan (Dk.89 Yalçın), Ertuğrul, Semih, Ahmet (Dk.77 Samet),
Caner, Savaş, Abuzer, Bertun (Dk.46
Sefa)
Goller: Dk.36 Ensar (Dardanelspor)
1-1
- Dk.61 Savaş (Maltepespor)
Sarı Kartlar: Dk.24 Ensar, Dk.62
İlker, Dk.63 Okan, Dk.81 Suat Bozkurt (Dardanelspor) - Dk.42 Savaş,
Dk.63 Abuzer (Maltepespor)
Kırmızı Kart: Dk.84 Umut (Dardanelspor)
Ve A.Üsküdar lider
T
ürkiye 3. Lig
3.grupta
mücadele
eden
A.Üsküdar Beylerbeyi
stadında konuk ettiği
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyespor takımını 1-0
yendi. Kaptan Cenk Sarıtaş
maçın 54. dakikasında attığı gol ile takımına galibiyeti,
3 puanı ve liderliği getirdi.
A.Üsküdar aldığı bu galibiyetle ligde oynadığı 31 maçta
16 galibiyet, 9 beraberlik 5
yenilgi ile 57 puanla liderlik
koltuğuna oturdu, A.Üsküdar
önümüzdeki hafta Bayburt
deplasmanına gidecek.
1-0
A. Üsküdar: 1 - K.
Maraşspor
BŞB: 0
Stat: Beylerbeyi
75. Yıl
Hakemler: Sinan Cem İyihuylu, Çetin
Demirhan, Kasım Mutlu
A. Üsküdar: Eren, Samet,
Çağatay, Fatih, Yunus, Cenk,
Furkan, Nurettin, Doğan
(Dk.90 Furkan), Emre (Dk.56
Hüseyin), Seyit (Dk.85 Ömer)
K. Maraşspor BŞB: Ramazan (Dk.59 Ferdi), Devrim, Volkan, Sefa, Kağan,
Adlan (Dk.67 Aydın), Samet,
Hakan, Gökhan (Dk.46 Zafer), Sefa, Mehmet
Gol: Dk.55 Cenk Sarıtaş
(A.Üsküdar)
Sarı Kartlar: Dk.52 Doğan
(A.Üsküdar) - Dk.15 Gökhan,
Dk.25 Adlan, Dk.44 Mehmet, Dk.77 Sefa (K. Maraşspor BŞB)
SPOR 21
2015
22 Nisan
Çarşamba
Kartalspor Konya’yı fethetti 10
T
ürkiye 2. Lig Beyaz Grup
36. haftasında Kartalspor
kendi sahasında Konya
Anadolu Selçukspor ile karşı karşıya geldi. Özellikle karşılaşmanın ilk
yarısında sayısız gol fırsatını değerlendiremeyen Kartalspor, maçın
65.dakikasında Enes’in attığı gol
ile durumu 1-0 yaptı. Geriye kalan
dakikalarda rakibine gol izni vermeyen Kartal ekibi sahadan üç
puanla ayrıldı.
Kartalspor: 1 - Konya Anadolu Selçukspor: 0
Stat: Kartal
Hakemler: Tugay Numanoğlu,
Mutlu Çiğdem, Hidayet Zeybek
Kartalspor: Cüneyt, Anıl, Mehmet Sait Ulucan, Emrah, Enes, Savaş (Dk.60 Semih), Mehmet Gürkan
Öztürk (Dk.84 Zafer), Uğur, Savaş
(Dk.60 Sinan), Azad,
Oğuz
K. Selçukspor: Oğuzhan, Mehmet Abdullah, İsmail, Fikret,
Serhat, Yılmaz (Dk.80 Mahmut),
Ahmet, Aykut, Halil, Fatih (Dk.70
Tufan), Can
Goller: Dk.65 Enes (Kartalspor)
Sarı kartlar: Dk.35 Enes, Dk.63
Mehmet Sait Ulucan, Dk.64 Uğur,
Dk.85 Semih (Kartalspor) - Dk.82
Ahmet (K. Selçukspor)
Kırmızı kartlar: Dk.73 Halil İbrahim (K. Selçukspor)
Pendikspor’a ağır darbe
T
ürkiye 2. Lig Beyaz
Grup’ta şampiyonluk
mücadelesi veren Pendikspor deplasmanda Fethiyespor ile 2-2 berabere kalarak
şampiyonluk yarışında büyük
bir yara aldı. Pendikspor’un
gollerini 11. dakikada Umut
ve 45. dakikada Fahri kaydetti. Pendikspor’un şampiyonluk
yarışındaki rakibi Yeni Malatyaspor ise 34. haftayı 3-0 galibiyetle tamamlayarak Lig’in bitimine 2 hafta kala Pendikspor
ile puan farkını 3’e çıkardı. Son
2 hafta olası puan eşitliği durumunda ikili avaraj Pendikspor
lehine.
Pendikspor: 2 - Fethiyespor: 2
2-2
Stat: Şehir
Hakemler: Özgüç Türkalp,
Önder Yılmaz, Osman Karakaş
Pendikspor: Yakup, Hakan,
Fahri (Dk.86 İlyas), Hayrullah,
Umut, Ali (Dk.62 Emre), Tevfik, Yaser, İlhan, Uğur, Berat
Fethiyespor: Metin, Sabri,
Ümit, Seçkin, Serkan (Dk.46
Mert), Ramiz, Tunay, Aytaç
(Dk.87 Niyazi), Emre Okur,
İbrahim (Dk.70 Emre Öztürk),
Matteus
Goller: Dk.9 Umut, Dk.43
Fahri (Pendikspor) - Dk.34
Ümit, Dk.54 İbrahim (Fethiyespor)
Sarı kartlar: Dk.74 Tevfik
(Pendikspor) - Dk.68 Seçkin
(Fethiyespor)
Ümraniyespor
rölantide
T
ürkiye
2. Lig
B e yaz Grup
36. haftasında Ümraniyespor
sahasında Keçiörengücü ile karşı karşıya geldi. Karşılaşmanın 16. dakikasında Arif ’in
golüne engel olamayan ve 1-0
geriye düşen Ümraniye temsilcisi
maçın ilk yarısını mağlup bitirdi.
Maçın 68. dakikasında Bulut takımına bir puanı getiren golü kaydetti ve karşılaşma 1-1 beraberlikle
sonuçlandı. Öte yandan Ümraniyespor’dan haftaiçi sürpriz bir şekilde istifa eden İlker Erdem’in yerine teknik direktörlüğe Ercümend
Hülakü Coşkundere getirildi.
1-1
Ümraniyespor: 1 - Keçiörengücü: 1
Stat: Ümraniye Belediyesi
Hakemler: Nuri Karahançer,
Süha Adıyaman, Resul Özdemir
Ümraniyespor: Burak, Ziya,
Bulut, Aytek (Dk.66 Tahir), Bahadır, Ömer, Erol, Samet, Mehmet
(Dk.75 Rahman), Mücahit, Tarık
Keçiörengücü: Ulaş, Tarık,
Sinan (Dk.46 Samet), Mustafa,
Abdurrahman, Efe, Serdar Ümit,
Özkan, Mehmet (Dk.Ferit), Arif
(Dk.85 Coşkun), Hüseyin
Goller: Dk.68 Ziya (Ümraniyespor) - Dk.16 Arif (Keçiörengücü)
Sarı Kartlar: Dk.29 Samet,
Dk.89 Bulut, Dk.90+3 Burak
(Ümraniyespor) - Dk.15 Hüseyin, Dk.61 Tarık, Dk.89 Ulaş,
Dk.90+3 Efe Can (Keçiörengücü),
Kırmızı kartlar: Dk.90+3 Tarık
(Ümraniyespor)
22 YORUM
2015
22 Nisan
Çarşamba
Karanfil Apt. -TakipMUSTAFA İŞİTMEZ
Saat 07.52
Uyandım, saçımı taradım. Seher
aşiftesinin dışarı çıkmasını beklerken
topal babamın, işkolik annemin menfaat resmeden nutuklarına maruz kaldım. “Matematiğe özen göster” dedi
topal babam. Evden çıkarken 50 lira
bıraktı masaya. “Sigara içersen öldürürüm” diye de nutuğun son paragrafını başlattı. Annem, uzatma dakikalarında kontra bekleyen aç forvetler
gibi, “Elin oğlunu dövüp, başımıza iş
açma” deyip, son noktayı koydu. Ve
nihayet iki embesil kardeşimle başbaşa
kaldık.
yor, yapamıyor diyorlar. Al, yaptığım
hesaplamanın haricinde fonksiyon ve
dar açılı algoritmaların bana gündelik
yaşam da ne etkisi olabilir ki? Gözümü karartıp taksiye bindim. Öndeki
siyah Alman haydutunu -bir filmde
görmüştüm öyle söylüyorlardı- takip
etmesini söyledim. Kendimi Sherlock Holmes gibi olmasa da yardımcısı
Watson gibi görüyordum. İş yerine
doğru gittikleri apaçık ortada. Önce
3. sanayi, ardından Atatürk Stadı derken Gıda Çarşısı’na geldik. Ve elindeki bilgisayar çantasında etiketi olan
Kardeşler Pazarlama Ltd. Şti. tabelalı
bir yerin önünde durdular. Taksideki
dikiz aynasına gözüm çarptı, 17 TL.
yazıyordu. Kaldı geriye 33 TL. İkisi de
gülerek araçtan indi. Burada bir görünmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Planlarına sadık kalmak zorundalar,
öyle kafalarına göre sabah erkenden
otele veya aşk yuvalarına gidebilirler
mi? Elbette hesap verdikleri bir müdürleri veya mülki amirleri olmalı.
Ondan sonra müşteriye gidiyoruz bahanesiyle Seher, o yakışıklı adamı yoldan ve baştan çıkarıp türlü oyunlarla
cezbedecek. Adım gibi biliyorum. Bir
belgeselde izlemiştim, CİA ve FBI çift
ruhlu oyun oynayabildikleri için kadın
ajan kontenjanını yüzde 60’a çıkardığı
bölümü izlemiştim. Sefer salağının ne
bu belgeselden, ne de karısının bu kadar zeki olabileceğinden habersiz olması yüzde 101 ihtimaldir. Matematiğim kötü olduğu için böyle bir ihtimal
söz konusu mudur bilmiyorum, ama
keskin bir sonuç bildirimi için başıma
müptela olmuş matematikten böyle bir
örnek sunmayı tercih ettim.
Saat 08.00
Sefer puştu işe gidiyor olacak ki,
-her sabah bu saatlerde ayakkabısını
bağlamadan kapıyı açıp, apartman
önündeki çöp tenekesine balgam ataryine aynı iğrenç ses geldi. O dakika Seher’e hak verdim. Bu adamı koynuna
alıp yatmak kadar zor bir şey olamaz.
Akşama kadar iş tuttuğu sokakta tavla
atıp, Posta gazetesindeki ünlü bacaklarıyla erekte olup, akşam eve geldiğinde
masaya oturup, yemekten sonra televizyon karşısında dizi izleyip ve o ünlü
bacaklarını hayal ederek yatağa girip,
kadıncağızın üzerinde gidip geldiğini
düşününce Seher’e biraz daha acıdım.
Akşama kadar kendisine en ufak bir
kültürel birikinti yüklemeyen, her zaman vasatın altında kalan fikir ve düşünceleri olan, beni düzmeye başlamadan önce kendine malzeme toplayıp
cazibemi şişme kadın varyatosunda
gören bir adamı ben de aldatırdım. Az
bile söyledim. Kumar borçlarından,
hacizli alım satımlardan daha bahsetmedim bile.
Saat 08.20
Seher Hanım’ın sesi geldi.
“Ocağı açık unutma, evden çıkarken pencereleri kontrol et.”
IQ’su ayakkabı numarasından küçük olan apaçi saçlı oğluna seslenmişti.
Kapı sesi geldi. Ben de spor ayakkabılarımı giymiş, kapının öte tarafında
bekliyordum. Arkasından çıkıp kendimi takibe verdim. Dolmuş bekliyor. İş
yeri Gıda Çarşısı tarafında olduğu için
metro yerine enden dolmuşa biniyor?
Dakika 1 gol 1. Elinde telefon, geçen
arabalardan, dolmuşlardan çok gözü
telefonun ekranında. Akan trafikte
siyah bir Volkswagen yanaştı. Seher
gülümseyerek arabaya doğru ilerledi.
İşler sandığımdan daha kolay ilerliyor.
Biraz ilerde trafik sıkıştı. Cebimde 50
lira var, nasıl takip edeceğimi bilmiyo-
rum. Taksiye binsem, gideceğimiz yere
kadar 20 lira yazsa ve bu kadın gün
içinde iki kez taksiye binse, ben bütün
haftalığımı bu aşiftenin bir saatlik, yanındaki Georghe Clooney görünümlü adamın beş dakikalık bacak arası
zevkine şahit olmak için mi harcayacağım? Bir de bana matematik bilmi-
Saat 11.15
Güneş dik açılardan gelmeye başlamış olacak ki terlemeye başladım. Nemin bu kadar yüksek olmasına küfür
ettim. Büyükler diyor, “nem yüzünden
bu kadar sıcak” bildiklerinden değil de,
laf olsun torba dolsun manasında söylediklerinden eminim. Aynı geri zekalı
büyükler “çay harareti alır” diye bir
şey de tutturmuş. Fakir uleması, gariban tesellisi işte, aptallar. Hala içerdeler. Ve ben de hala o plazanın karşısında beklemeye devam ediyorum...
2015
22 Nisan
Çarşamba
Hasip Özcan, gönül dostlarını, ona inananları, ona
güvenenleri, barış, demokrasi ve insana yakışır özgürlük
için 25 Nisan Cumartesi saat 14:00’te Maltepe Park miting
alanında Kur’an tilaveti ve müzik şöleniyle ağırlıyor.
Halkın Nabzı gazetesi ve Bitlis Belediyesi işbirliği ile Bitlis'te
WIllIam Saroyan Küt üphanesi
açılıyor!
Büyük bir yazarın ve
bu toprakların Ermeni
halkının emeğine ve
anısına saygıyla...
Kitap bağışlarınızı bekliyoruz:
Bitlis Belediyesi
Saroyan Kütüphanesi
Bitlis / Türkiye

Benzer belgeler

130. sayımızı okumak için tıklayın

130. sayımızı okumak için tıklayın İyi de, Erdoğan’ın başkanlık siste“Halkın kararıyla barajı aşmasından miyle, tek adamlı bir dikta rejimine

Detaylı