Cumhurbaşkanı Gül`den Esnafa Darbe
Transkript
Cumhurbaşkanı Gül`den Esnafa Darbe
35 YKR YIL:3 SAYI:718 GÖREN ECZANESÝ Ecz. Tel: 441 24 26 Cep Tel: 0 555 858 18 98 22 AÐUSTOS 2008 CUMA Cumhurbaþkaný Gül’den Esnafa Darbe Bizler hediyelik eþya satan esnaflar olarak 365 gün 16-19 Aðustos'ta yapýlacak olan Hacýbektaþ Veli Etkinliðini sabýrsýzlýkla bekleriz. Bu bizim 3-5 ay can suyumuzdur. Bu sene hediyelik eþya satan arkadaþlarý 16 Aðustos sabahý bir sürpriz bekliyordu. 16.08.2008 sabahý 8 sularýnda dükknanýma geldiðimde dükkanýmýn önüne barikat kurmuþlardý. Dükkanýma gireceðim giremiyorum. Polisler engel oluyor "giremezsiniz" diyor. "Neden" diye sorduðumda "Cumhurbaþkaný gelecek" dediler.Kendi Durak ARSLAN Sev Binbir çiçekten arý sýrrý ile peteðe iþlenen bal gibidir. Aynamýz. O bizim mayamýz. Þah damarýmýz. O bizim en azýmýz, ama 2’DE dayanýlmazýmýzdýr. Enver Aysever www.enveraysever.com dükkanýma beni almadýlar. "Sadece ismi yazýlan bir kiþi girebilir" dediler. Daha önce oðlumun ismi yazýlmýþtý. Þaþýrmýþtým. Dükkan benim deyince zorla da olsa girdim.Esnaf olarak iþ yapamýyorsun ona mý yanarsýn, insan haklarý ihlali yapýlýyor ona mý yanarsýn, isim fiþlemesi yapýlýyor ona mý yanarsýn, doðrusu þaþýrmýþtým. Yazý: Naci Danacý 3’DE 1. Alevi Gençlik Formu (AGF) Sonuç Bildirgesi gerici AKP’ye vermiþ bulunuyor. AKP de, kendisine verilen taþeronluk görevini baþarýyla yürütebilmek için öncelikle, kaderciliði reddeden, “kerameti insanda arayan” Alevileri derdest etmek istiyor. Bu derdest etme serüvenine “iktidar nimetleri”nin kýrýntýlarýný da eklemekten geri durmuyor. Ýktidar nimet kýrýntýlarýna ortak ettiði bazý Aleviler eliyle Alevilerin kimlik mücadelesini sekteye uðratmak, Alevileri pasifize etmek ve Sünnileþtirmek istiyor. Milli Görüþ geleneðinin devamý olan bu iktidar Ýslamcý karakteri itibariyle Alevilerin özgün kimliklerini yok etmeye çalýþýyor. Bir yandan Kapitalizmin Ýslamcý ortaklarý Bu topraðýn iktidar genetiðinde bulunan saðcý kafanýn deðiþmesi söz konusu olmadýðýna göre, her dönem ezen-ezilen denkleminin güçsüz tarafýnda duran için acýlý bir yazgý kaçýnýlmazdýr. Cumhuriyetle birlikte kendini daha güvenli bir ortama taþýmayý umut eden Alevi yurttaþlar, her ne kadar bu iyi niyetli beklentilerinin karþýlýðýný asla göremediyseler de, günün birinde filizlenecek eþitlikçi toplumun düþüyle baðlýlýklarýný sürdürüyorlar. Yeni bir öðreti arayýþýyla kafasý bulanan dünya insanlarý, dinci kapitalistler eliyle kolaylýkla tavlanabiliyor. Üstelik Ýslamiyetin ticareti olumlayan doðasý, bizim gibi ülkeler için daha da kolay bir pazar ve sömürge olma olanaðý saðlýyor. 2’DE uyguladýðý sosyo-ekonomik politikalara itiraz etmeyen evcilleþtirilmiþ, “Dünyanýn efendisi” konumundaki ABD, Türkiye’nin de içinde bulunduðu Ortadoðu coðrafyasýnda kendisiyle iþbirliði yapabilecek “ýlýmlý Ýslam” hükümetlerinin yönetmesini istiyor. ABD, bölgenin enerji kaynaklarýný kontrol etmek isterken, bölge halklarýnýn kaderine razý edilmiþ bir ideolojik hegemonyaya teslim olmasýndan yarar umuyor. Bu nedenledir ki, Türkiye’deki Ilýmlý Ýslam projesinin taþeronluðunu uysallaþtýrýlmýþ, bir toplum istiyor, öte yandan uyguladýðý yöntemlerle bizleri muhalif kimliði aþýndýrýlmýþ bir kitleye dönüþtürmeye çalýþýyor. Üniversitelerde türban yasaðýný kaldýrarak gerçek niyetini ortaya koyuyor; Tuz Gölü artýk 2. büyük göl deðil öte yandan, Alevileri de ABD patentli Ilýmlý Ýslam projesine entegre etmek istiyor. Muharrem ayýnda verdiði iftar yemeðinde olduðu gibi Hýzýr Paþa sofralarý kurarak, Alevileri iktidar nimetleriyle pasifleþtirmeye çalýþýrken haddini de aþarak Aleviliði tanýmlamaya kalkýþýyor. 6’DA Serra Yýlmaz: Ýyimser Olmamý Gerektirecek Muhalefet Yok Yasaklardan pek yana deðilim ama beton konusunda yasak olmasýný çok isterdim. Kuzguncuk korusunu da týrtýklamaya baþladýlar. Yerel yönetim hep bir kâr, çýkar peþinde nasýl iyimser olayým ki? Ayrýca iyimser olmamý gerektirecek bir muhalefet yok, baþka bir parti yok. Tabii ki hiçbir þekilde iyimser deðilim. O kadar pervasýz, o kadar kýymet bilmez insanlarýn elinde ki yerel yönetimler, dolayýsýyla ne umudum olabilir ki? Þak þakçý bir sanattan yana hiç olmadým » "Parmaklýlar Ardýnda" adlý dizide kendi tecrübelerinizin faydasý oldu mu? Çünkü 90"lý yýllarda Avrupa Konseyi"nin iþkenceyi önleme raporuna tercümanlýk yaptýnýz. Tabii ki. Ben o cezaevlerini rahatça gezmiþ, insanlarla konuþmuþ biriyim. Onlarýn dertlerini yabancý dile aktarmýþ biriyim. Dolayýsýyla benim bayaðý bir fikrim var cezaevleri ile ilgili. F tipleride dahil buna. 5’DE Prag 1968-Sosyalist Hareketin Büyük Dönemeci Mihri Belli, kendi konumunu 27 Þubat 1968'de Türk Solu'nda yazdýðý "Her Devrim Milli Bir Yol Ýzler" baþlýklý makalesinde þöyle tanýmlýyordu: "Guevara gibi bir halk kahramanýnýn kaderine, devrimci dayanýþma ruhu içinde ilgi duymak ona dair þiirler basmak, ya da Castro'nun bir söylevine sütunlarýnda yer vermek bir þeydir; "Castrocu" olmak baþka þey (...) Her Türk antiemperyalisti... 4’DE Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliði Bölümü Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin, doktora tezi çalýþmalarý kapsamýnda Tuz Gölü ve Beyþehir Gölü’nün kýyý çizgilerinde yaþanan deðiþimleri incelediðini söyledi. Bu çalýþma kapsamýnda NASA’dan bile destek aldýðýný vurgulayan Ekercin, son yüzyýla ait ABD, Japonya ve Fransa uydu görüntüleri ile askeri haritalarý inceleyerek göllerdeki küçülmeyi tespit ettiðini bildirdi. Yaptýðý araþtýrma sonucunda Türkiye’nin ikinci büyük gölü olarak bilinen Tuz Gölü’nün 1915 yýlýnda haritalara göre 216 bin 400 hektar olduðunu ifade eden Ekercin, þunlarý kaydetti: 8’DE 2 22 Aðustos 2008 Cuma Enver Aysever Durak ARSLAN Sev Sihirli bir emirdir « Sev » demek. Ýyiki pek kolay olamýyor þýp diye herkesi herþeyi heran sevebilmek. Sevgiyi paylaþýrken titiz ve cimri olduðumuz doðrudur. Belki de sevginin kalitesi düþmesin diye. Çünkü o tonlarca sulu kumdan elenerek çýkarýlan gramlýk altýn madeni gibidir Binbir çiçekten arý sýrrý ile peteðe iþlenen bal gibidir. Aynamýz. O bizim mayamýz. Þah damarýmýz. O bizim en azýmýz, ama dayanýlmazýmýzdýr. Severek yaptýðýmýz hangi iþte baþarýsýz olduk ? Sevgiyle beslenmiþ hangi iliþkide hayal kýrýklýðýna uðradýk ? Çok sevdiðimiz hangi dostumuz bizi arkamýzdan vurdu ? Ben görmedim. Gördüm diyen o iliþkiye dönüp yeniden baksýn. Gizlenen sevgisizliði görene kadar iyice döne döne yeniden baksýn. Kör olmayan görecektir. Görecektir bir hesabýn, bir çýkarýn dýþa vurduðunu. Egonun, korkunun, hýrsýn o’nu nasýl kovduðunu görecektir. Evet. Sevgi bizim dinimiz. Biz Hesaplý seveceðiz ama hesabetmiyeceðiz. Hiç kimseden sevgimizi esirgemiyeceðiz ama kimseye de tepeletmiyeceðiz. Yýlan bile deliðinde tadabilecek tatlý dilimizden sevgiyi istediðinde. Kýnalý keklik de olsa koklýyamýyacaktýr bir tek dirhemini sahteliðiyle. Artýk devir deðiþti. Beden, ruh ile, Hegel, Nuh ile. Akýl, yürek ile buluþtu. O þimdi kocaman bir de Ve diyorki ; Seni seviyorum deme. Önce sev. Fýndýk Geçen Yýlýn Fiyatýyla Satýþta belirten Ergin, ""Bizlerin de temennisi fýndýk taban fiyatýnýn bir an önce açýklanmasý ve üreticilerin maðdur olmamasý"" diye konuþtu. Ordu sahil kesiminde fýndýk toplama tarihinin 3 Aðustos olarak belirlenmesinin ardýndan fýndýðýný toplayýp harmanlayan üretici, sezonun ilk ürününü pazara indirdi. Açýklanmayan taban fiyata raðmen ürününü pazara indiren Perþembe ilçesi Beyli köyünden Ahmet Ali Sakarya, gurbetten geldiðini ve fýndýk fiyatýnýn açýklanmasýný bekleyemeden fýndýðýný eski fiyat olan 2,5 YTL"den sattýðýný söyledi. Yaklaþýk 3 ton fýndýðýný eski fiyattan sattýðý için zarar ettiðini de kaydeden üretici Sakarya, ""Büyük umutlarla geldiðim Ordu"dan hayal kýrýklýðýyla dönüyorum. Ýnþallah benim gibi baþka fýndýk üreticisi de zarar etmez"" dedi. Fýndýðý satýn alan Alaattin Ergin ise özellikle gurbetten gelen fýndýk üreticilerinin geri dönüþü öncesi fýndýðýný sattýðýný söyledi. Birçok üreticinin ise fýndýðýný fiyat açýklanana kadar emanete býraktýðýný Fýndýk Üreticileri Sendikasý (FýndýkSen), fýndýðýn harmandan pazara indiði bugünlerde AKP hükümetinin hâlâ fiyat açýklamamasýna tepki gösterdi. Yaþananlarýn üreticilerde endiþe yarattýðýný belirten Fýndýk-Sen Genel Baþkaný Kutsi Yaþar, belirsizliðin ihracatçýlarýn çýkarýna olduðunu belirtti. Yaþar, üreticileri 2008 yýlý için açýkladýklarý 6,48 YTL referans fiyatýnýn arkasýnda durmaya ve tüm toplumsal kesimleri bu mücadeleye ortak olmaya davet etti. Konsey Üyelerine Çaðrý Fýndýk-Sen Genel Baþkaný, yaptýðý yazýlý açýklamada, “Bu sisli havanýn devam etmesini umut eden ihracatçýlar fýndýk kamuoyunda sürekli olarak bilgi kirlenmesi yaratýp bu endiþeden nemalanmak istemektedirler” dedi. Fýndýk fiyatlarýnda spekülatif fiyatlarý öne süren ve bilgi kirliliði yaratarak fýndýkta kaos yaratmak isteyenlerin ayný zamanda Ulusal Fýndýk Konseyi’nin ihracatçý grubunu temsil eden üyeler olduðuna dikkat çeken Yaþar, söz konusu temsilcilerin geri çekilmesini ve fýndýk üreticilerinin yanýnda yer almasýný istedi. Birgün 20.08.2008 www.enveraysever.com Kapitalizmin Ýslamcý ortaklarý Þeyh Bedrettin’i, müritleri Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’i kýlýçtan geçiren Osmanlý’yý düþündükçe, bu coðrafyanýn vahþet tarihine yeniden bakmak gerektiðini görüyorum. Erken sosyalist Bedrettin insaný merkeze koyan anlayýþla, elbet iktidarýn hoþuna gitmeyen, toplumcu, dayanýþmacý bir tutum sergilemiþti. Bugün özgürlük, çoðulculuk, demokratlýk çizgisinde olduðunu söyleyen kimi akademisyen, düþünür liberal; Osmanlý’nýn bir arada yaþama kültürü adýna doðru bir tasarým olduðundan söz etmekteler. Bu gerçekten böyle mi? “Dünyada kutsallýk yoktur. Kutsallýk yalnýz Tanrý’dadýr. O’nun yarattýðý her þey, her nimet insan içindir. Topraðýn tek sahibi Tanrý’dýr... toprak sahipleri ve zenginler aracýlýðý ile hiçbir kimse bu varlýklardan yoksun býrakýlamaz” diye yazan Bedrettin’e, Osmanlý düþüncesinin nasýl bir sonu uygun gördüðü ortadadýr. Bu topraðýn iktidar genetiðinde bulunan saðcý kafanýn deðiþmesi söz konusu olmadýðýna göre, her dönem ezen-ezilen denkleminin güçsüz tarafýnda duran için acýlý bir yazgý kaçýnýlmazdýr. Cumhuriyetle birlikte kendini daha güvenli bir ortama taþýmayý umut eden Alevi yurttaþlar, her ne kadar bu iyi niyetli beklentilerinin karþýlýðýný asla göremediyseler de, günün birinde filizlenecek eþitlikçi toplumun düþüyle baðlýlýklarýný sürdürüyorlar. Yeni bir öðreti arayýþýyla kafasý bulanan dünya insanlarý, dinci kapitalistler eliyle kolaylýkla tavlanabiliyor. Üstelik Ýslamiyetin ticareti olumlayan doðasý, bizim gibi ülkeler için daha da kolay bir pazar ve sömürge olma olanaðý saðlýyor. Cumhuriyetin kuruluþ yýllarýnda baþlayan ve 12 Eylül’le doruk noktasýna varan, sosyalist sürek avý, Anadolu’da kurulacak olan barýþý temelden dinamitlemiþtir. Bugün aldýðý biçimiyle ABD’ci bir milliyetçilik, küresel kapitalizme eklenmiþ bir Müslümanlýk anlayýþýyla daha ne kadar yol alýnabilir? Kendi insanýný sürekli korkutan, inancýna, diline saygý göstermeyen saðcý kafalar; bugün kapitalizmin özgürlük tezi olan liberal anlayýþla biçim deðiþtirmiþ, yine insanýný esir almaya koyulmuþtur. Þeyh Bedrettin ve müritleri için daraðaçlarý kuran kafa hep iktidardadýr. Onun takipçilerinin aðzýndaki özgürlük kavramý kanlý bir gelenekten beslenmektedir. Þimdilerde Sývas katliamý yeniden tartýþýlýrken, facianýn hangi elden çýktýðý yönünde büyük kavga yaþanmaktadýr. Oysa kimin emri verdiði önemli deðildir. Katillerden hangisinin daha iyi olduðunu seçmek zorunda kalan yurttaþlara devletin söyleyecek bir çift sözü olmalýdýr. Her kim o canlarý ateþe verdiyse fark etmez. Bedrettin’i daraðacýna çeken kafanýn devamýdýr... Soðuk savaþ döneminin sanal korkularla beslenen ortamý, elli yýl sonrasýný tasarlayanlar tarafýndan özel olarak kurgulanmýþtýr. Dünyanýn demokratik, özgülükçü diye bilinen tüm ülkelerinde solcular avlanmýþ, hele bizim gibi kutsallarý baþ tacý eden toplumlarda bu daha kolay olmuþtur. Bugün küresel bir oyuncu olarak ortaya çýkan kapitalist cemaat lideri Fethullah Gülen; 1960’lý yýllarda ‘Komünizmle Mücadele Derneði’nin kurucularý arasýnda yer almýþtý. O dernek ve öðretisinin yakýn tarihimizde ne türden düþünsel, toplumsal, darbeci eylemlerin kökünü oluþturduðunu, bilmem söylemeye gerek var mý? Ýslamýn kapitalizme yatkýn yapýsýndan hareketle geliþen ve dünyada karþýlýk bulan bu türden giriþimler, tam da yeni biçimlenen kölelik zincirinin meþru organlarýdýr. Farklý türden bir Ýslami yorumla, yeni-sömürgeci anlayýþý baltalanacak olan ABD, bulduðu bu ortaðý, aslýnda yýllarca özenli biçimde beslemiþ, palazlandýrmýþtý. Fark edemeyenler utansýn! Ýçinde bulunduðumuz süreç, sanýlanýn tersine ayrýþmalarýn keskinleþmesiyle sonuçlanacaktýr. Böyle günlerde susanlar, gelmekte olan bunalýmýn yaratýcýsý ve giderek yerleþen Bedrettin karþýtý anlayýþýn suç ortaðýdýrlar. Nasýl ki Osmanlý Sünni bilginleri Bedrettin’in öldürülmesi için fetva verememiþ, bir Þii olan Ýranlý Fahreddin’in aðzýndan çýkan “kaný helal, malý haram” komutuyla þeyhi Serez çarþýsýna astýrmýþlarsa, bugün de bizim insanýmýzý, yine onun güvendiði ellerce boðmaktadýr küresel kapitalizm... Bugün “Durmak Yok Yola Devam” diyen baþbakan, 7 Eylül 1994 tarihinde Karacaahmet Cemevi inþaatýnýn yýkýlmasý için belediyeyi seferber eden kiþidir. Bu yolun devamý için gayret gösterenler kiminle iþbirliði yaptýklarýna dönüp bakmalýdýrlar. Ancak herkesin bir yolu vardýr. Kimileri de Pir Sultan’ýn yolundan giderler... Kadýlar, müftüler fetva yazarsa, Ýþte boynum, iþte kement asarsa, Ýþte sinem, iþte hançer keserse, Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan. Cumhuriyet Dergi 22 Aðustos 2008 Cuma SATILIK TARLA Naci Danacý [email protected] Cumhurbaþkaný Gül’den Esnafa Darbe Bizler hediyelik eþya satan esnaflar korumalar ve medyadan baþka kimseyi olarak 365 gün 16-19 Aðustos'ta yapýlacak bulamadý. Müzenin etrafýndan etkinlik olan Hacýbektaþ Veli Etkinliðini sabýrsýzlýkla alanýna gitti. bekleriz. Bu bizim 3-5 ay can suyumuzdur. tören alanýnda da kendilerinin söz sahibi Aðustos sabahý bir sürpriz bekliyordu. olacaðýný ve kürsüyü ele geçirdiklerini 16.08.2008 sabahý 8 sularýnda dükknanýma hissetmiþti. Saat 11 e doðru vatandaþlarý geldiðimde dükkanýmýn önüne barikat alýþveriþ için býrakmaya baþladýlar. Ýþimin kurmuþlardý. Dükkanýma gireceðim yoðunluðundan dolayý etkinlik alanýna giremiyorum. Polisler engel oluyor gidemedim. Etkinlikteki geliþmeleri "giremezsiniz" diyor. "Neden" diye öðrendiðimde "kürsü darbesi" yapýlmýþtý. sorduðumda "cumhurbaþkaný gelecek" Belediye baþkanýnýn Hacýbektaþ'taki dediler.Kendi dükkanýma beni almadýlar. uygulamalarýna baktýðýmýzda "her þeyi ben "Sadece ismi yazýlan bir kiþi girebilir" bilirim ben yaparým" mantýðýnýn, deðiþik dediler. Daha önce oðlumun ismi yazýlmýþtý. versiyonunu cumhurbaþkanlýðý personeli Þaþýrmýþtým. Dükkan benim deyince zorla Hacýbektaþ etkinliðini "biz düzenleriz, biz ona mý yanarsýn, insan haklarý ihlali yapýlýyor ona mý yanarsýn, isim fiþlemesi yapýlýyor ona mý yanarsýn, doðrusu þaþýrmýþtým. Ýlçenin kaymakamýna telefonla ulaþtýðýmda aynen þunu söyledi: "benim de gücüm yetmiyor yapacak bir þey yok" dedi. Onun yapacaðý bir þey yoktu. Çünkü o devletin adamýydý, emirlere uymak zorundaydý. Ayný anda kaymakamla kültür merkezi önünde yüzyüze geldik. O an ki öfkeyle "bu ilçeye cumhurbaþkaný yeni gelmiyor. halkýndan, esnafýndan korkan cumhurbaþkaný kime hizmet için geliyor. Bu alandan çok cumhurbaþkaný geçti. Hepsi halkla içiçe yürüdüler, korkuyorlarsa gelmesin" diye sert çýkýþtým. Kaymakam bey "siz haklýsýnýz benim yapacaðým bir þey yok, beni aþýyor" dedi. Cumhurbaþkanýnýn gelmesini stresli bir þekilde beklerken dükkanýma habertürk, showtv ve atv muhabirleri geldi. Bunlara: "bir demeç vereceðim, alýrmýsýnýz" dedim. "Neden" diye sordular, ben de Türbe karþýsýnda 3 katlý, 150 m2 Canel Market’in olduðu iþ yeri Kiralýktýr Esnafa yapýlan bu uygulamalarý görünce Bu sene hediyelik eþya satan arkadaþlarý 16 da olsa girdim.Esnaf olarak iþ yapamýyorsun 250 dekar8 parça tarla satýlýktýr. Müracat: Hasan Danacý Tel: 0384 441 31 62 HACIBEKTAÞ KÝRALIK ÝÞ YERÝ Necdet AKPINARLI Tel: 0 505 561 77 25 MUCU YERALTI TEKÝNDÜÐÜN SALONU Siz Deðerli Halkýmýzýn Adres:TEKÝN TÝCARET Ýkinci Pazar Yeri - MUCUR Tel:0.386 812 56 62 TEKÝN TÝCARET & KURUYEMÝÞ yaparýz" diyerek bir darbe yapmýþlardýr. Düðün,Niþan,Sünnet,Mevlüt,Cenaze Toplantýlarýnýzda Masa Sandalye Çadýr ve Tüm Düðün Malzemeleri Kiraya Verilir. Ayrýca Alkol kuruyemiþ Çeþitlerimizle Hizmetinizdeyiz. Sizler misafirsiniz böyle bir hakkýnýz yoktur ama o hakký size verdiler. Cumhurbaþkanlýðý özel müdürü "dostluk ve Ramazan TEKÝN ve Oðullarý barýþ ödülü" almýþ kiþiyi indirmesi tam bir Merkez:2.Pazar Yeri MUCUR/KIRÞEHÝR Tel:812 56 62 Gsm:0532 394 88 85 Þube:Karaburna Yolu Üzeri Cafer Baðýþ Apt. Altý Hacýbektaþ/NEVÞEHÝR skandal. Ödülü veren komitenin de olayý seyretmesi içler acýsý bir durum. Ödülü verdikleri kiþiye de, ödülü layýk görüp veren komiteye de saygýsýzlýk edildi. Dostluk ve barýþ ödülü verilirken uygulanan yöntem zalim, zulüm ve gaddarcadýr. Sayýn cumhurbaþkaný aslnalý çeþmeden su içmekle olmaz, gittiðiniz yerlerde cumhurbaþkaný geliyor diye çoluðumuzun çocuðumuzun rýskýyla oynamayýn. Halka 50 metre mesafede durarak halkýn cumhurbaþkaný olunmaz. Ülkeye demokrasiyi, barýþý, özgürlüðü, eþitliði söyleyerek getiremezsiniz. Bunlarýn uygulamasýný pratikte tüm toplumdaki insanlara ayný gözle, ayný düþünceyle KAÝM SPOR AYAKKABI & GÝYÝM MAÐAZASI HÝZMETÝNÝZDE ADÝDAS KNETIKS LOTTO NÝKE KONVERS yaklaþarak olabilir. Þimdiye kadar Hacýbektaþ Veli "dükkanlarýmýzýn kapalý olmasýnýn yanlýþ etkinliðinde yýllardýr özgür olarak çalýþan olduðunu, Hacýbektaþa cumhurbaþkanýnýn kürsüye hakaret edilmiþtir. Bu tüm alevi- ilk defa gelmediðini, þimdiye kadar gelen bektaþi toplumuna, demokrasiye, özgürlüðe cumhurbaþkanlarý döneminde dükkanlarýn bir kara leke olarak geçmiþtir. Hacýbektaþ kapanmadýðýný" söyledim. Sessizce dönüp belediye baþkaný kendi düþüncesinden farklý gittiler. Ben de arkalarýndan onlarýn duyacaðý düþünen insanlara burada aslan kesilirken þekilde "vaaah vah, medyanýn gelmiþ olduðu islamcý düþünen insanlara kedi olmuþtur. duruma bak" dedim. Bir tanesi döndü ve Atatürkçülüðü hiç dilinden düþürmeyen þunu söyledi: "senin söylediklerini çekeriz belediye baþkaný zaman gazetesine demeç ama yine yayýnlamazlar" dedi. Yani "biz verebiliyor. Hacýbektaþtaki etkinlik alanýný emir kuluyuz" anlamýna getirdi. Ýlerleyen onlara teslim edebiliyor. Siz insanlarý þu saatlerde cumhurbaþkaný geldi. Ziyaret edip düþünceden, bu düþünceden diyerek çýktýðýnda alan bomboþtu. Gözleri halký yanýnýzdan ayýrýrsanýz geleceðiniz nokta bu arýyordu ama ortalýkta görevli polisler, olacaðý belliydi. Herkesin bütçesine uygun modeller Tiþört & Eþofman & kot pantolon Uygun fiyatlarla kaynaðýndan alýn Nevþehir Caddesi/ Askerlik Þubesi karþýsý Hacýbektaþ Tel:03844413474 E-posta:kaimulas@hotmail. com GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT. T.M.O. Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop. TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi 441 30 09 441 34 10 441 39 77 441 31 01 441 31 02 441 37 44 441 30 16 441 30 48 441 30 10 441 35 20 441 30 15 441 36 32 441 32 49 441 35 38 441 35 38 441 30 18 441 30 19 441 33 94 441 30 22 441 36 87 441 26 97 441 36 66 441 38 08 441 30 20 441 37 74 441 31 08 441 30 56 441 35 37 453 51 30 455 61 29 441 35 55 441 30 11 441 35 07 441 33 26 441 30 74 441 37 42 441 32 76 441 31 42 441 36 80 4413338 441 39 47 441 20 06 441 30 43 441 33 59 441 21 73 441 25 25 441 27 97 22 Aðustos 2008 Cuma Çekoslovakya iþgaliyle kümelenme, artýk uluslararasý alandaki ideolojik teorik ve stratejik tartýþmalara da tamamen açýlmýþ olarak birbiri içinden koparak durmaksýzýn çoðalan günümüzdeki Türkiye sol/sosyalist hareketinin çok parçalý ve çok merkezli yapýsýnýn baþlýca çýkýþ kaynaðýný oluþturacaktý. Türkiye'de 1968'in baþ döndüren bir hýzla geliþen olaylarý sürüyorken, Çekoslovakya'da da dramatik bir süreç yaþanýyordu. 1962'den baþlayarak altý dolu yýl boyunca Türkiye Ýþçi Partisi (TÝP) çevresinde kümelenmiþ olan her eðilim, kendisinin ne kadar, "millici", "milliyetçi", "ulusalcý", "kökleri bu topraklarda" olduðunu açýklayabilmek için sonsuz sayýda söz sarf etmiþti. "Milli" ya da "Türk" sýfatýný herhangi bir politik kavramýn baþýna getirmeden herhangi bir sorunu anlatmaya ya da çözümlemeye giriþmek, neredeyse tuhaf karþýlanmaya baþlayabilirdi. Ancak son derece paradoksal bir biçimde TÝP içindeki çatýþmayý tayin edici evresine getiren, her eðilimin uluslararasý süreçleri ve: özellikle Çekoslovakya'da olanlarý deðerlendirirken takýndýðý tavýrlar oldu. Sovyet Ordularý Prag'daki Dubçek yönetimini alaþaðý edene kadar TÝP'te çatýþan iki eðilimin de kendilerini SSCB karþýsýnda konumlandýrýþlarý arasýnda neredeyse hiçbir fark yoktu denebilir. Mihri Belli, kendi konumunu 27 Þubat 1968'de Türk Solu'nda yazdýðý "Her Devrim Milli Bir Yol Ýzler" baþlýklý makalesinde þöyle tanýmlýyordu: "Guevara gibi bir halk kahramanýnýn kaderine, devrimci dayanýþma ruhu içinde ilgi duymak ona dair þiirler basmak, ya da Castro'nun bir söylevine sütunlarýnda yer vermek bir þeydir; "Castrocu" olmak baþka þey (...) Her Türk anti-emperyalisti... kapitülasyonlar Çin'ini... 700 milyonluk, baðýmsýz güçlü Çin Halk Cumhuriyeti durumuna yükselten Çin devrimcilerine karþý yakýn bir ilgi duyar... Ama bu yakýn ilgiyi duymak ya da Çin tutumuna karþý eðilimi bilinen bir Paul Sweezy'nin Ortadoðu üzerine incelemesine sayfalarýmýzda yer vermek baþka þeydir, "Maocu" olmak baþka þey"... "Bugün Rusya'yý yöneten Lenin'in kurduðu parti deðil de Romanov hanedanýndan bir Çar olsaydý bile gene de Amerikan üslerinden arýnmýþ baðýmsýz bir Türkiye'yi gerçekleþtirme amacýný güden her Türk yurtseveri, Amerika ile Rusya arasýndaki çeliþkiden kendi milli çýkarý açýsýndan yararlanma gereði duyardý"... "Ama Türkiye'nin, Türkiye emekçilerinin doðru olarak deðerlendirilen çýkarlarý gereði, Sovyetler Birliði'ne bu ülkeyi yöneten partiye karþý olumlu bir tutumu benimsemek ya da sayfalarýmýzda Moskova görüþüne yakýnlýðý bilinen Basil Radivas'ýn görüþlerine yer vermek baþka þeydir "Moskovacý" olmak baþka þey."... " 'Maocu', 'Castrocu', 'Moskovacý' yakýþtýrmalarýna cevabýmýz þudur: Biz ne oyuz, ne de bu, ve ne de beriki. Biz Prag 1968-Sosyalist Hareketin Büyük Dönemeci Türkiyeciyiz. Türkiye emekçilerinin davasýnýn savunucusuyuz biz." Mehmet Ali Aybar da 21 Kasým 1967'de Ant dergisinde neredeyse Mihri Belli'ninki ile kelime kelime ayný anlama gelebilecek bir "Türkiye sosyalizmi" tasavvuru ileri sürüyordu: "...Türkiye sosyalizminin üçüncü özelliði kýskançlýkla istiklâlci olmasýdýr... Baðýmsýzlýða kýskançlýkla sarýlmýþtýr. Bu ilke önce dýþ politikamýzýn temelidir. Bugün nasýl Amerikan emperyalizmine karþý duruyorsak, yarýn hangi yabancý devlet Türkiye'ye göz dikerse ona karþý da ayný azim ve þiddetle karþý koyacaðýz. Türkiye hiçbir yabancý devletin nüfuzu altýna girmeyecektir. TÝP'in iktidarýnda hiçbir devletin Türkiye topraklarýnda yeri olmayacaktýr... Ayný prensibe yabancý sosyalist partiler karþýsýnda da sýmsýký baðlýyýz. TÝP hiçbir milletlerarasý sosyalist örgüte baðlý deðildir. Hiçbir enternasyonal ile iliþkimiz yoktur. Bunu üstelik sosyalistçe dayanýþmaya da aykýrý sayarýz... Örneðin yeni baðýmsýzlýklarýna kavuþan milletler, sosyalizm yolunu hiçbir vesait kabul etmeden kendi güçleri ile araþtýrýyorlar ve buluyorlar. Herhalde biz TÝP'liler Türkiye sosyalizmini kendi anlayýþ çerçevemiz içinde, kendi gücümüzle, yani emekçi halkýmýzla el ele omuz omuza gerçekleþtireceðiz... sosyalizm önce milli ve insancýl anlamda milliyetçi bir harekettir." SSCB ve Varþova Paktý silahlý kuvvetleri ortak askeri harekat ile Aleksandr Dubçek rejimini alaþaðý etmek üzere Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti sýnýrlarýndan içeri girip operasyona baþlayýncaya kadar, bu ilkeler çerçevesinde gerek Mihri Belli çevresinin, gerekse TÝP yöneticilerinin Sovyet müdahalesine karþý çýkacaklarý sanýlabilirdi. Aybar Dubçek'ten, Belli Brejnev'den Yana. Ancak hiç de sanýldýðý gibi olmadý ve önce Türk Solu ardýndan Aydýnlýk'ta Mihri Belli çevresi Çekoslovakya'daki reform giriþimlerini "karþý devrimci ve revizyonist" olarak gördüklerini açýkladýlar ardýndan Sovyetler Birliði'nin müdahalesini kapitalizme karþý bir savunma önlemi olarak onayladýlar. Bunda sorunu bir dünya sorunu olarak deðerlendirme giriþiminden daha çok Türkiye'de anti-komünizm cephesinin Çekoslovakya'ya müdahaleyi kýnamayý meþruiyet ölçütü haline getiren bir çizgiyi kamuoyunda dayatmasý olduðu düþünülebilir. Mihri Belli çevresi Fidel Castro ve Küba Komünist Partisi'nin takýndýðý tavrý benimseyip, Çekoslovakya'daki karþý devrime ve emperyalizmin "güvenlik kordonu"na saldýrýsýna karþý bir önlem olarak deðerlendirerek müdahaleyi onayladý ve anti-komünizm kampýnýn karþýsýnda vaziyet aldý. Ancak bu vaziyet alýþýn daha önceleri TKP önderliðinin SBKP ve SSCB ile iliþkilerine yöneltilen eleþtiriler karþýsýnda yol açtýðý paradoks hala giderilmemiþ olarak duruyordu. Aybar'ýn kendisiyle tutarlý davrandýðý söylenebilir. Böylesi müdahaleler ortaya çýkmadan önce Aybar hangi tavrý takýnmýþ idiyse onu sürdürdü. Kamuoyu önüne çýkarak SSCB'nin müdahalesini eleþtirdi. Ancak, bu arada "Türkiye sosyalizmi"ni "hürriyetçi ve güler yüzlü" olarak tanýmlayarak, TÝP yönetimi içinde derin bir çatlak da açtý. Behice Boran ve Sadun Aren, bu "hürriyetçi sosyalizm" tanýmýna baþkaldýrarak Aybar'ýn "tek" olan bilimsel sosyalizmden sapmýþ olduðunu ilan ettiler ve kendisinin genel baþkanlýktan alýnmasý için 3.Kongre'ye giderken TÝP içinde Aybar'a karþý bir kampanya açtýlar. bir "sosyalizm" yada "toplumculuk" kavramý çevresinde hýzla geliþecekmiþ gibi görünen sosyalist hareket birbiriyle gevþek bir biçimde eklemlenmiþ parçacýklardan oluþan üç büyük küme halinde bölündü: Mihri Belli ile Doktor Hikmet Kývýlcýmlý'nýn teorik ve manevi önderliði altýnda Türk Solu ve Aydýnlýk çevresinde bir araya gelen, önemli bir bölümü TKP davasýndan hüküm giydikleri için TÝP'e üye olamayan ruhen Lenin ve Stalin'e sadýk "eski tüfekler" ve son beþ yýlda onlarýn çizgisini benimsemiþ TÝP içinden ve dýþýndan büyük çoðunluðu öðrenci olan genç devrimciler. Mehmet Ali Aybar, Kemal Nebioðlu, Tarýk Ziya Ekinci çevresinde TÝP içinde bir araya gelen, "anti-Leninist", "parlamentarist" ve "legalist" Türk ve Kürt solcularý ve sendikacýlar; Behice Boran, Sadun Aren, Nihat Sargýn çevresinde TÝP içinde Emek dergisi doðrultusunda bir araya gelen, FKF/ÝKP çizgisine yakýn, kýsmen öðrenci, aydýn ve bürokratlardan, kýsmen sendikacý ve iþçilerden oluþan Kürt ve Türk "sosyalistler" TÝP içinde ve Ant dergisi çevresinde bir araya gelen büyük çoðunluðu TÝP Ýstanbul þubelerinin yeni ve eski üyeleri Fethi Naci, Doðan Özgüden vb. genç aydýn ve öðrenciler. Doðrudan doðruya TÝP'te örgütlenmemekle birlikte onun etkinliklerine dýþardan ve dolaysýz müdahalelerde bulunan eski Yön çevresinden "asker-sivil aydýn zümre" mensuplarý bu bölünmede 1. Aybar, "Türkiye sosyalizmi" tezini yeni ortaya atmýþ deðildi. Bunu çok uzun zamandýr TÝP tabanýnda vulgarize edilmiþ olarak yayan parti propagandacýlarý kadar, Boran ve Aren de biliyorlardý. Ancak Aybar bu kez, açýk, dolaysýz, üzeri hiçbir þeyle örtülmeye gerek görülmeyen bir "anti-Leninizm", "parlamentarizm" ve "nasyonalizm" sergilemeye, Marx kadar Proudhon'un, Lenin kadar Rosa Luxemburg'un eserlerinin okunmasýný birdenbire salýk vermeye baþlamýþtý. Sosyalist hareket içinde sayýlarý birdenbire artan yayýnlar arasýnda gençlerin Türk Solu çevresinin de önerilerine uygun olarak Marx ve Lenin okumakta olduðu bir dönemde yapýlan bu "okuma" çaðrýlarý derhal anlaþýlmasý gerektiði gibi anlaþýldý. Saðcý basýn, her zaman olduðu gibi çeliþkinin üzerine yüklenmiþ, Barýþ Dünyasý, Son Havadis, Yeni Ýstanbul gibi organlarda Aybar'ý göklere çýkaran yazýlar yayýnlanmaya baþlamýþtý. Sadun Aren ve Behice Boran aslýnda kendileri de Çekoslavakya'ya müdahale konusunda Aybar'dan farklý bir tavýr takýnmýþ olmadýklarý halde, "sosyalizmin çokluðu" ve "hürriyetçi ve güler yüzlülüðü" tezleri karþýsýnda açýk tavýr almak zorunluluðu hissettiler. Aybar'ýn kiþisel çýkýþlarýný önlemek ve parti çizgisini "ortodoks" bir zemine oturtmak talebiyle gittikleri 3.kongrede yapýlan uzlaþmalar da hiçbir iþe yaramayýnca Ocak 1969'da gidilen olaðanüstü kongrede gene Aybar'ýn genel baþkanlýðý ile sonuçlanýnca TÝP fiilen iki baþlý hale geldi ve ArenBoran çevresi, SBKP ve Avrupa Komünist Partileri'nin çizgisine uyarlanmýþ olan bir ideolojik çizgiyi savunan Emek dergisini yayýnlamaya baþladýlar. Böylelikle daha üç yýl önce çok genel kümedekilerle ittifak halindeyken, Bizim Radyo ve Yeni Çað dergisiyle sürece müdahalelerde bulunan TKP 3. kümeyi destekliyordu. Bu kümelenme, artýk uluslararasý alandaki ideolojik teorik ve stratejik tartýþmalara da tamamen açýlmýþ olarak birbiri içinden koparak durmaksýzýn çoðalan günümüzdeki Türkiye sol/sosyalist hareketinin çok parçalý ve çok merkezli yapýsýnýn baþlýca çýkýþ kaynaðýný oluþturacaktý. Bu parçalanma büyük bir hýzla büyük kitle örgütlerine de yansýdý. FKF daha çok 1. ve 2. küme arasýndaki çekiþmelere konu olurken DÝSK yönetiminde çoðunlukla 2. ve 3. kümeden gelenlerin rekabet ettiði görüldü. Bu kümelenme, artýk uluslararasý alandaki ideolojik teorik ve stratejik tartýþmalara da tamamen açýlmýþ olarak birbiri içinden koparak durmaksýzýn çoðalan günümüzdeki Türkiye sol/sosyalist hareketinin çok parçalý ve çok merkezli yapýsýnýn baþlýca çýkýþ kaynaðýný oluþturacaktý. Ýki büyük öðretmen örgütünden ilkokul öðretmenlerinin Ýlkokul Öðretmenleri Sendikasý (Ýlk-Sen) 3. kümeye, Türkiye Öðretmenler Sendikasý (TÖS) 1. kümeye yakýn durmayý tercih etti.(EZÖ) * Bu yazý Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeler Ansiklopedisi, 7. ciltten alýnmýþtýr. (Bianet) 22 Aðustos 2008 Cuma Serra Yýlmaz: Ýyimser Olmamý Gerektirecek Muhalefet Yok Sanat hayatýnda sesiyle, oyunculuðuyla ve fikriyle bir duayen oldu. Rahat tavýrlarý ve samimi yaklaþýmýyla içtenliðini kanýtladý. Ferzan Özpetek filmlerinin kahramaný desek, siz de Serra Yýlmaz diyeceksiniz. Sanat hayatýna Þehir Tiyatrolarý"nda baþlayan Yýlmaz, Fransa’da Université de Caen, psikoloji bölümünden mezun oldu. Dostlar Tiyatrosu’nda yer aldý. ‘Parmaklýklar Ardýnda’ adlý diziyle herkesin Hayriye ablasý oldu Serra Yýlmaz. Yýllar önce Papa 16. Benedict’in Türkiye ziyaretinde çeviri yapmasýyla göze battý. Çok konuþuldu ama Yýlmaz için sýradan bir iþti. “Ben iþimi yaptým” diyor sohbetimiz sýrasýnda. Bir pazar söyleþisi için Cihangir’deki evine konuk oluyoruz. Yüzündeki gülümsemesi bir an eksik olmuyor. Serra Yýlmaz’ýn. “Þak þakçý bir sanattan yana deðilim. Sanat zaten aykýrýlýk, uyumsuzluktur.” diyor biraz öfkeli biraz da sitemli. » Türkiye’den birçok kiþi sizin yurt dýþýnda yaþadýðýnýzý sanýyor. Aslýnda hiç yaþamadýnýz deðil mi? Yurt dýþýnda hiç yaþamadým, bu çok yerleþmiþ bir ön yargý aslýnda. Herkes yurtdýþýnda yaþadýðýmý zannediyor haklýsýnýz. Ben de de sürekli olarak yaþamadýðýmý söylüyorum. Bence birçok kiþi “eðer ben de imkânlar olsaydý ben de yaþardým” gibi alttan alta bir ön yargý taþýyor ve dolayýsýyla da böyle düþünüyor. » Eðitiminizi Fransa’da yaptýnýz ama... Evet ben bütün eðitimimi Fransýzca yaptým. Ýtalya’da kalmadým zaten. Fransa da kaldým. » Tercihinizi Fransa’dan yana neden kullanmadýnýz? Ulus devlet lafýyla açýklamayayým, Türkiye deðil de Ýstanbul farklý benim için. Ýstanbul’u seviyorum. » Gelelim sinemaya, siz yýllarýnýzý bu iþe verdiniz. Ekranda, sinemada bilindik bir karaktersiniz. Eski sinema geleneði bugün yerini koruyamadý. Elbette deðiþime ayak uydurdu ama bir takým deðerleri de yok ettiðini düþünüyor musunuz bu deðiþimin? Dünya deðiþiyor sinema da deðiþecek. Sinemanýn Ýtalyan neo-liberalizminin bugün olmasý mümkün deðil. Yýlmaz Güney sinemasý dediðimiz þey Ýtalyan Neoliberalizmini taþýyan bir þeydi. Daha gerçekçi, kendi toplumsal sorunlarýna eðilen bir sinema vardý. Tabii Türkiye o dönemlerde kýrsal bir ülke olduðu için kýrsal kesimin sorunlarý ekrana yansýyordu. Oluþmamýþ bir burjuvazinin batý kopyasý bir takým hikâyeler de vardý bu ayrý bir þey ama sinema da ister istemez o günden bugüne deðiþim gösterdi. Ama bugün hâlâ yani benzer demeyeceðim ama bu tür kaygýlarý olan bir sürü filmler de var. Yok sayamayýz. » Bir hayli az... Zaten Türkiye’de kaç tane film yapýlýyor ki? » Son yýllarda bir patlama yaþandý gibi... Türk sinemasý adýndan bir hayli söz ettirdi... Sayýsal olarak prodüksiyonda çok büyük bir artýþ yok. Seyircinin niteliði deðiþiyor sadece. Seyirci Türk filmine gider oluyor, en büyük giþe hasýlatý Türk filmleri oluyor ve yabancý filmler dahi çok hasýlat elde etmiyor. » Neye baðlýyorsunuz? Birincisi ulusal sinema merkezi yok, sinemayý doðrudan destekleyici, -önemli düzeyde destekleyici- yani bir film bugün bilmem kaç milyara yapýlýyorsa sizde tutup 10 milyon veriyorsanýz filmciye bu bir destek deðil. Bu neredeyse bir sadaka. Netice itibariyle gerçek anlamda destek veren bir kurumun olmamasý, mesleðin örgütlü olmamasý, teknik ekip için söylüyorum çünkü ilk önce örgütlenen teknik kadrolardýr, oyuncular dünyanýn hiçbir yerinde doðru dürüst örgütlenip aðýrlýðýný koyamamýþlardýr, çünkü çok bireyciler. Bir çok þeyi birbirine açýklamaktan da çekinirler. Hiç kimse aldýðý parayý ötekine söylemek istemez. Genelde sinema da teknik ekibin kazanýmlarýndan yararlanýr oyuncular. Ama böyle bir durum söz konusu deðil tabii. Türkiye’de hâlâ orman kanunlarý geçerli, bir sürü þey de olduðu gibi. Yani Tuzla tersanesinde olanlara baktýðýnýzda trajik olan durum aslýnda bu toplumun ne açýda olduðunun bir özeti. Tersanede o düzeyde olan toplum sinemada da bu düzeyde. Buna çok þaþýrmamak gerekiyor. » Tüm bunlarý düzeltmek içinde gayret yok galiba.. Yok, kimsenin öyle bir derdi de yok. Bir þeyleri deðiþtirmek için sanatçýlarýn çok fazla örgütlü olmasý da gerekmiyor. Sanatçý netice itibariyle toplumun eleþtirel bakýþý olmakla yükümlü. Bunu örgütlü olmadan da yapabilirsiniz. Duruþunuzla yaparsýnýz, ifade edersiniz. Ýlla oyuncularýn bir sendikada olmasý gerekmez. Öyle bir duyarlýlýðý varsa bireysel olarak da bir yerde kalabilir. Kaldý ki az önce söylediðim gibi zor, sanatçýlarý örgütlemek. » Bir sinema oyuncusu olarak dizilerde görüyoruz sizi. Özellikle de sosyal içerikli filmlerde... Dizilere hangi pencereden bakýyorsunuz? Sadece para kaynaðý olsaydý seçici olmazdým. Yani dizi yapacaðým diye düþündüðümde yapacaðým dizininde farklý olmasýný isterim. ‘Parmaklýlýklar Ardýnda’ gerçekten bugüne kadar yapýlan tekliflerden farklý bir senaryoydu, senaryoyu beðendim ve kabul etim. » ‘Parmaklýklar Ardýnda’ aslýnda Türkiye’nin cezaevi koþullarýný bir yanýyla gösteriyor. Gardiyanlarýn ve polisin yaklaþýmý açýkça veriliyor. Sizi þaþýrtan durum oldu mu hiç? Beni hayrete düþüren þeyler oldu tabii. Bunlardan biri çok izleyici olmasýna raðmen dizide olan hiçbir þey bir tartýþma yaratmadý. Mesela ben ötanazi yaptýðý için hapishanede olan bir hemþireyi oynuyorum, insanlar seyrediyorlar sadece. Bazý þeylerin tepki uyandýracaðýný zannediyordum ama bizdeki toplum çok tuhaf. Ýnsanlarýn nerede alýnacaðýný ve nerede alýnmayacaðýný anlamak mümkün deðil. Mesela ‘Hamam’ filminden sonra hamamcýlar ayaklandý. “Biz eþcinsel deðiliz” diye. ‘Doktor Erol Bey’ diye bir klip vardý, hemþireler oynuyordu. O zaman da hemþireler ayaklandý. Böyle tuhaf bir üstüne alýnma, alýnganlýk ruhu var. Bende bu dizide de, hapishanede olanlardan gardiyanlar ve polisler üstüne alýnsýnlar istiyorum. Ama hiç kimse üstüne alýnmadý ya da bu normal düzendir diye algýladý. » Sokakta da mý karþýlaþmadýnýz peki tepkilerle? Ben Eminönü’nde çekim yaparken bir tane genç adam yaklaþtý. Dedi ki “sizin diziyi izliyorum, bende Bayrampaþa’da jandarmaydým.” Ben de eyvah þimdi eleþtirecek, biz bu kadar kötü deðiliz diye düþündüm. Ama “çok beðeniyoruz diziyi” dedi ve gitti. Kabulleniyorlar. Evet insanlar hapishanede eziyet görürler, dayak yerler, bu hiç tepki uyandýrmadý. Ben olsaydým tepkimi gösterirdim. Ben gardiyaným, infaz memuruyum böyle mi davranýyorum mahkûmlara demiyor. Bu gayet kabul edilen bir þey demek ki. » Alýþýlmýþlýk sanýrým... Korkarým ki öyle. En kötü olan þey þu: Ýçselleþiyor. Mesela yan kesici, yan kesicilik yapmaya baþladýðýnda kural olarak karakola düþtüðünde dayak yiyeceðini biliyor ve bunu kabullendiðinden dayak da yese, falakaya da yatýrýlsa bunun için ayrýca bir talep de bulunmuyor. Neredeyse mesleðin bir parçasý gibi görüyor dayak atanlarý. Bu kadar içselleþmiþ olmasý zaten korkunç. » Bu içselleþtirme nereye doðru götürüyor? Ýyi bir yere götürmediði belli. Zaten sindirilmiþ bir toplum bizim ülkemiz. Çok tepki veren bir toplum hiç olmadý. Çok sindirilmiþ... Çok rahatsýz edici þeyler olmadýðý sürece gayet rahatlar. » Bir yanda tepkisizlik bir yandan da tahammülsüzlük var ama... Bu birbiriyle çeliþkili þeyler deðil. En azýndan ben çeliþtiðini düþünmüyorum. Bütün farklýlýklara düþman bizim ülkemizdeki toplum. Sanýyorum o anlamda Osmanlý da bir farklýlýk var. Osmanlý’dan geçiþ çok tuhaf bir geçiþ olduðundan bu kadar milliyetçi, tahammülsüz ve farklýlýklarý kabul etmeyen bir toplum olduk. “Benim gibi düþünmüyorsun sen ölmelisin” diyor. Özeti bu. Bu 12 Eylül’den çok daha öncesine gidiyor. 12 Eylül netice itibariyle bir çeþit billurlaþmasý, yoðunlaþmasýdýr bu olanlarýn. Çok daha önce baþlamýþ bir takým politikalar var. 6-7 Eylül olaylarýný düþünün, 1954’de oldu. Bir takým þeylerin kökleri çok daha eskiye dayanýyor. » Peki bugün? Dünya açýsýndan umutlu deðilim. Ne toplumsal açýdan ne çevre açýsýndan. Ben geleceði çok da umut dolu göremiyorum. Karamsar olduðumu düþünebilirsiniz ama gerçekten þu arþýdaki manzaraya baktýðýmda karamsar olmamam mümkün deðil. Ne kadar korkunç beton ve çimento yýðýný var. Bence Türkiye’deki nüfusa betonun tamamen yasaklanmasý lazým. Yasaklardan pek yana deðilim ama beton konusunda yasak olmasýný çok isterdim. Kuzguncuk korusunu da týrtýklamaya baþladýlar. Yerel yönetim hep bir kâr, çýkar peþinde nasýl iyimser olayým ki? Ayrýca iyimser olmamý gerektirecek bir muhalefet yok, baþka bir parti yok. Tabii ki hiçbir þekilde iyimser deðilim. O kadar pervasýz, o kadar kýymet bilmez insanlarýn elinde ki yerel yönetimler, dolayýsýyla ne umudum olabilir ki? Þak þakçý bir sanattan yana hiç olmadým » "Parmaklýlar Ardýnda" adlý dizide kendi tecrübelerinizin faydasý oldu mu? Çünkü 90"lý yýllarda Avrupa Konseyi"nin iþkenceyi önleme raporuna tercümanlýk yaptýnýz. Tabii ki. Ben o cezaevlerini rahatça gezmiþ, insanlarla konuþmuþ biriyim. Onlarýn dertlerini yabancý dile aktarmýþ biriyim. Dolayýsýyla benim bayaðý bir fikrim var cezaevleri ile ilgili. F tipleride dahil buna. Ben kendi kanaatime sahibim. Bu neticede bir diziydi ve gerçeði birebir yansýtmasý da gerekmiyor. » Peki koðuþ sisteminden F tiplerine geçildi. Bu süreci yakýndan takip eden biri olarak nasýl deðerlendiriyorsunuz? Koðuþ düzenin hem iyi hem de kötü yaný var. Koðuþ düzenin sosyal bir yaný var bunu görmek lazým. Ýzolasyon getirmiyor. Fakat sakýncasý zaman zaman belirli siyasal gruplarýn hakimiyeti altýna giriyordu. O zaman o hayata katýlmak istemeyenler açýsýndan sýkýntý oluyordu. Netice itibariyle Avrupa"nýn önerdiði bir tiptir ama uygulamasý farklýdýr. Bizde f tipi Avrupa önerisi diye ilan edildi ama içerde uygulanan Avrupa önermesine uymuyor. Çok izole ediyorlar bu da elbette doðru deðil. » Sanatýn eleþtirel olmasý gerektiði aþikar. Peki Devlet tiyatrosu ya da devlet sanatçýsý sýfatýný nasýl deðerlendiriyorsunuz? Bence sanat eleþtirmek zorunda. Þak þakçý bir sanattan yana deðilim. Sanat zaten aykýrýlýk, uyumsuzluktur. Onun için benim açýmdan bakýldýðýnda devlet tiyatrosu lafý korkunçtu. Devlet tiyatrosu olmaz ulusal tiyatro olabilir. Ne bu ordu mu? Devlet Tiyatrosu! Devlet sanatçýsý! Tam anlamýyla görmedim, gösterme yarabbi türü bir þey. Katiyen öyle bir þey olmak istemem. Serra Yýlmaz kimdir? 1954 Ýstanbul doðumlu. Sainte Pulchérie, Saint Benoit mezunu. Caen Üniversitesi (Fransa) Psikoloji Fakültesi"ni bitirdi. Robert Abirached"den tiyatro eðitimi aldý. 19771979 arasýnda Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu"nda görev aldý. 1983"te `Þekerpare" ile sinemaya adým attý. O günden sonra birçok yerli ve yabancý filmde ve oyunda rol aldý. Yýllarca Ýstanbul Þehir Tiyatrolarý"nda oyunculuk, yönetmenlik ve Genel Sanat Yönetmenliði yaptý. Ayný zamanda konferans tercümaný olarak çalýþýyor. Aldýðý ödüllerden bazýlarý; Harem Suare, En Ýyi Yardýmcý Kadýn Oyuncu; Antalya film þenliði, 1999, Harem Suare, En Ýyi Yardýmcý Kadýn Oyuncu; Ýstanbul Film Festivali, 2002, 9, En Ýyi Kadýn Oyuncu; Sadri Alýþýk Ödülleri, 2003, 9, En Ýyi Kadýn Oyuncu. Oynadýðý filmlerden bazýlarý: Cahil Periler, Karþý Pencere, Tersine Dünya, Aðýr Roman, Anayurt Oteli, Gönlümdeki Köþk Olmasa, 9, Harem Suare. Gülþen ÝÞERÝ Birgün 22 Aðustos 2008 Cuma 1. Alevi Gençlik Formu (AGF) Sonuç Bildirgesi 2) Alevi öðretisinin tarihsel birikimini Gençliðin bir gölgeden öte ýþýðýn kendisi; bir esintiden öte rüzgarýn kendisi; bir dalgadan öte denizin kendisi olduðu düþüncesinden hareketle “gençlik yarýnýmýz deðil, bugünümüzdür” þiarýný önemseyen Alevi gençliði tam da en olmasý gereken yerde Pir’inin eþiðinde Serçeþme’sinde 17 Aðustos 2008 tarihinde ilk buluþmasýný gerçekleþtirdi. gözeten ve onun bugüne düþen gölgesinin doðru anlaþýlmasýný saðlayan eðitsel çalýþmalara aðýrlýk verilmesini ve bu konuda çalýþmalar yapýlmasýný amaçlayacaðýz. 3) Aleviliðin yasal olarak tanýnmasý ve asimilasyon çalýþmalarýna bir an önce son verilmesi ile zorunlu din derslerinin Baba Ýlyas'tan, Hacý Bektaþ Veli'den, Bedrettin'den Pir Sultan Abdal’a uzanan ulu bir yol olan Anadolu Aleviliði, yoksul Anadolu köylüsünün Selçuklu ve Osmanlý zulmüne karþý verdiði hak arama ve var olma mücadelesinin adýdýr. Haksýzlýða, katliamlara, þeriatýn kanlý kýlýcýna karþý yoksullarýn yaþama uðraþý felsefesi, kültürü, inancý tümüyle Anadolu'ya özgü bir "yol" yaratmýþtýr. Bu yol benzersizdir ve tümüyle bu topraklarýn ürünüdür. Bu topraklarýn binlerce yýllýk rengi, soluðu üzerine yükselir. Anadolu Aleviliðinin özünü "insan" oluþturur. "Benim kâbem insandýr", "Her ne arar isen insanda ara", "Okunacak en büyük kitap insandýr" deyiþleri, bu öðretinin özetidir. Ýnanç ve ibadetinde insancýllýk, akýl, hurafelere, yobazlýða karþý çýkýþ, gerçekçilik ve yaþanýlan dünyayý esas alma temel unsurlarýdýr. Cem törenleri, semahlar, deyiþler inançla felsefenin harmanlandýðý ve insanýn gündelik yaþantýsýndaki sorunlara, ihtiyaçlarýna yanýt veren deðerlerdir. Anadolu Aleviliði; dili, dini, ýrký, cinsiyeti ne olursu olsun tüm insanlara ayný gözle bakar, bir görür. "72 milletin tümü bizim için birdir" sözü ýrkçýlýðý, fetihçiliði, þovenizmi reddeden tüm yoksul insanlarýn eþitliðini ve kardeþliðini dile getiren anlama gelir. Bu nitelikleri ile binlerce yýllýk tarihselliði içerisinde Pir Sultan Abdal'ýn yolu, inancý olan Anadolu Aleviliði; çaðdaþ, evrensel, eþitlikçi, demokrat, laik bir felsefe, ulu bir yoldur… Petrol KIRÞEHÝR<------------>HACIBEKTAÞ Otel Ýnþaatý kavuþturulmasý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn kaldýrýlmasý, Madýmak’ýn müze olmasý gibi güncel ve bizler için hayati öneme sahip taleplerimizin gerçekleþtirilmesini saðlamayý önemseyerek gerekli çabayý þartsýz saðlayacaðýz. Alevilik, bugün, yüzlerce yýllýk baskýnýn yanýnda bir de “ideolojik bir kuþatma” altýnda bulunuyor. Bu kuþatma, her geçen gün, farklý yöntemlerle Alevileri, Aleviliðe yabancýlaþtýrýcý yeni yöntemlerle karþýmýza çýkýyor. Son yýllarda daha sistematik halde uygulanan bu kuþatma, tarihin de tanýklýk ettiði gibi, ihtiyaç duyulduðu anda yeni “Hýzýr Paþa”larla birlikte yapýlmak isteniyor. Alevilere yöneltilen bu kuþatmanýn amacýnýn asimilasyon olduðunun bilincinde olan bizler, bir yönüyle bu kuþatmayý yapanlarýn hevesini kursaklarýnda býrakmak; diðer yönüyle de sosyal, kültürel ve ekonomik yönden kuþatmaya alýnmýþ olan Aleviliðin, özünden koparýlmasýna karþý yürütülen mücadeleyi geliþtirmek istiyoruz. “Dünyanýn efendisi” konumundaki ABD, Türkiye’nin de içinde bulunduðu Ortadoðu coðrafyasýnda kendisiyle iþbirliði yapabilecek “ýlýmlý Ýslam” hükümetlerinin yönetmesini istiyor. ABD, bölgenin enerji kaynaklarýný kontrol etmek isterken, bölge halklarýnýn kaderine razý edilmiþ bir ideolojik hegemonyaya teslim olmasýndan yarar umuyor. Bu nedenledir ki, Türkiye’deki Ilýmlý Ýslam projesinin taþeronluðunu gerici AKP’ye vermiþ bulunuyor. AKP de, kendisine verilen taþeronluk görevini baþarýyla yürütebilmek için öncelikle, kaderciliði reddeden, “kerameti insanda arayan” Alevileri derdest etmek istiyor. Bu derdest etme serüvenine “iktidar nimetleri”nin kýrýntýlarýný da eklemekten geri durmuyor. Ýktidar nimet kýrýntýlarýna Fýrýn 587m2 Kýz Öðrenci Yurdu Erkek Öðr.Yurdu m2 Hüseyin Sümen’in evi m2 610 m2 609 634 2 617m 626m 2 638m2 Þ ÞTA -BE -------<--- ortak ettiði bazý Aleviler eliyle Alevilerin kimlik mücadelesini sekteye uðratmak, Alevileri pasifize etmek ve Sünnileþtirmek istiyor. Milli Görüþ geleneðinin devamý olan bu iktidar Ýslamcý karakteri itibariyle Alevilerin özgün kimliklerini yok etmeye çalýþýyor. Bir yandan uyguladýðý sosyo-ekonomik politikalara itiraz etmeyen evcilleþtirilmiþ, uysallaþtýrýlmýþ, bir toplum istiyor, öte yandan uyguladýðý yöntemlerle bizleri muhalif kimliði aþýndýrýlmýþ bir kitleye dönüþtürmeye çalýþýyor. Üniversitelerde türban yasaðýný kaldýrarak gerçek niyetini ortaya koyuyor; öte yandan, Alevileri de ABD patentli Ilýmlý Ýslam projesine entegre etmek istiyor. Muharrem ayýnda verdiði iftar yemeðinde olduðu gibi Hýzýr Paþa sofralarý kurarak, Alevileri iktidar nimetleriyle pasifleþtirmeye çalýþýrken haddini de aþarak Aleviliði tanýmlamaya kalkýþýyor. Laikliði, çaðdaþlýðý, bilimi, aydýnlanmacý düþünceyi týrpanlayan, demokrasiyi sadece kendisi için isteyen ve Alevileri asimile etmek için her yolu deneyen AKP’nin ve ona yön ve akýl veren “dünyanýn efendisi”nin sistemli yok etme politikalarýna karþý Alevilerin yürüttüðü mücadeleyi, toplumsal muhalif diðer güçlerle birleþtirerek, daha da yükseklere taþýmak istiyoruz. SATILIK ARSALAR Çep: 0535 764 26 72 Tel: 0384 441 32 65 4) Kurumlarýmýzda çalýþma yapan örgütlü genç arkadaþlarýmýzýn çalýþmalarýnýn keyfi ve kiþisel nedenlerle engellenmesi karþýsýnda birlikte güçlü bir karþý duruþ sergileyeceðiz ve gençliðin Alevi Kurumsalýnýn öznesi olmasý gerçeðini pekiþtireceðiz. 5) Öðretisi gereði Türkiye’nin gerçek anlamda demokratik bir ülke olabilmesi için üzerimize düþen tüm sorumluluðu yerine getiriceðiz. 6) Birincisi gerçekleþtirilen bu forumun diðer kent ve ülkelerde de düzenlenmesini amaçlayacaðýz. 7) 1.Alevi Gençlik forumu benzeri çalýþmalar (yaz kamplarý, þenlikler, paneller, açýk-kapalý alan toplantýlarý gibi) yapmayý hedef olarak önümüze koyacaðýz. 8) Alevi gençliðinin ilkeli bir duruþla bir arada olmasýný önemseyecek, þehirlerde mahallerde, köylerde üniversitelerde kýsacasý Alevilerin yaþadýðý her yerde gençliðin tüm katmanlarýyla örgütlenmesi ve insanlarýn insanca yaþadýðý, eþitsizliklerin Bu tespitler doðrultusunda: ayrýmcýlýklarýn haksýzlýklarýn ortadan kalktýðý, Alevilerin Sorunlarýnýn çözüme 1) Alevi gençliði olarak Alevi örgütlerimizdeki demokratik iþleyiþinin önünü týkayan kiþi ve mantýðýn kaldýrýlmasý yönünde çaba sarf edeceðiz. kavuþtuðun, toplumsal barýþýn saðlandýðý bir dünya ve Türkiye için mücadele edeceðiz. Alevi Gençlik Formu (AGF) SATILIK EV SATILIK EV Nevþehir Yolu üzerinde Bala Mahallsi’nde, Terminalin Veliyettin Ulusoy’un evinin arkasýnda çift arsalý, yetiþmiþ yaný, arsalý ve bahçeli 2 katlý aðaçlarý ve bað’ý olan 180m2 ev satýlýktýr. üzerine kurulu,Tribleks ev Çep Tel: 0 535 951 98 44 sahibinden satýlýktýr. Ev Tel: 0 384 441 22 03 Tel: 0 384 441 30 05 ------>MERKEZ razisi mpus A site Ka r e iv n Ü 643m2 Ü it e ers n iv kaldýrýlmasý, cemevlerimizin yasal statüye Dedebað 45. Hacý Bektaþi Veli’yi Anma Etkinlikleri çerçevesinde Alevi Bektaþi Federasyonu (ABF) ile Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) çaðrýcýsý olduðu ve onlarca baðýmsýz Alevi gençlik örgütünün de katýlým saðladýðý 1. Alevi Gençlik Forumu’nda aþaðýdaki deðerlendirmeleri yaparak gelecek döneme iliþkin bir dizi kararlar almýþtýr. 7 22 Aðustos 2008 Cuma Türk Telekom’dan Telefon Ücretlerine Yüzde 5 Zam Yalova'nýn Sefine'si Acaba Kimin Definesi Türk Telekom yazýlý bir açýklamayla telefon ücretlerine yüzde 5 oranýnda zam yaptýðýný açýkladý. Buna göre þehir içi konuþma ücretinin dakikasýnýn, 7,1 YKR, þehirler arasý aramanýn dakikasýnýn 8,5 YKR olacak. BÝA Haber Merkezi - Ýstanbul Türk Telekom’dan yapýlan yazýlý açýklamada, “Standart HATT, YazlýkHATT, HesaplýHATT, KonuþkanHATT ve ÞirkettHATT tarife paketlerindeki 133 aramalarý, 11811 Türk Telekom, 11832 Turkcell, 11842 Vodafone, 11855 Avea Bilinmeyen Numaralar Servisleri ile 900’lü numaralara doðru yapýlan aramalarýn ücretleri hariç diðer aramalar ile þehir içi, þehirler arasý, uluslararasý ve cep aramalarýnýn dakika ücretlerine ortalama yüzde 5 oranýnda bir artýþ yapýldýðý” bildirildi. Buna göre; KDV dahil ve Özel Ýletiþim Vergisi (ÖÝV) hariç þehir içi konuþma ücretinin dakikasýnýn, 7,1 YKR, þehirler arasý aramanýn dakikasýnýn 8,5 YKR, milletler arasý konuþmanýn dakikasýnýn da 11,2 YKR olarak belirlendiði kaydedildi.(BÇ) 20 Aðustos 2008 Prim borçlarýnýn affý için Son 20 gün bulunmalarý durumda, borçlarýný 12 aya kadar varan süreyle taksitlendirebilecek. Resmi Gazete"de yayýmlanan ve dün yürürlüðe giren yasaya göre, prim borcu olanlar, peþin ödeme yolunu tercih etmeleri halinde, baþvuru tarihini izleyen ayýn sonuna kadar borç aslýnýn tamamýný ve baþvurunun yapýldýðý ayýn sonuna kadar gecikme cezasý ve gecikme zammýnýn yüzde 20’sini ödemeleri durumunda, borçlarýnýn gecikme cezasý ve gecikme zammýnýn kalan yüzde 80’i silinecek. SSK ve Bað-Kur"a olan prim borçlarýnýn yeniden yapýlandýrýlmasýnda iþveren ve sigortalýlarýn baþvurularý için 20 günlük süre uzatýmýný getiren yasa yürürlüðe girdi. Borçlular 20 gün içinde yazýlý baþvuruda Prim borcunun yüzde 50’sinin 12 aya kadar taksitle ödenmesi halinde ise gecikme cezasý ve gecikme zammýnýn yüzde 50’si silinecek. Birgün SATILIK EV Savat Mahallesi Çelikbilek Caddesin de 3 Katlý, 3 Daireli Müstakil ev Satýlýktýr. Tel: 0 544 342 71 80 Merdi YENAL SATILIK EV SATILIK EV TOKÝ konutlarýnda bulunan ev satýlýktýr. 2. Etap 10. Blok 1. Kat 5 nolu Daire satýlýktýr. Müracat: Müraacat: Hikmet Bozdað Tel: 0 505 663 73 80 1’ci etap, 1’ci blokta 23 no’lu Ýstanbul Tuzla’da, 3 iþçinin yaþamýný yitirdiði, 12 iþçinin de yaralanarak hastaneye kaldýrýldýðý “kobay iþçi” cinayetinin ardýndan tersaneler bölgesini ziyaret eden Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik’in “Tuzla’nýn tahliyesinden baþka çýkýþ yolu yoktur. Tuzla’dan belli sayýda tersaneler kalkmalýdýr ya da Tuzla kapatýlmalýdýr” sözlerinin nedeni anlaþýldý. Plan; gemi yapýmý, bakým ve onarýmýndan kazanýlacak paralarýn hükümetteki AKP’li ve aile iliþkileri çerçevesinde baðlantýlarý olan kiþi ve kurumlarýn kasalarýný doldurmak. AKP’lilerin Yalova tersanelerinde yatýrýmlarý olduðu ortaya çýktý. Yalova’daki tersane bölgesinin en doðusunda 135 dönümlük alaný ile yeni gemi inþasýna baþlayan Sefine Denizcilik Tersanecilik Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Þirketi’nin ortaklarý arasýnda Adalet ve Kalkýnma Partisi Yalova eski Ýl Baþkaný Reþat Sözen’in de bulunduðu ortaya çýktý. Sözen’in yaný sýra ortaklar arasýnda bir dönem adý Ulaþtýrma Bakaný Binali Yýldýrým’ýn çocuklarý Erkan, Bülent ve Bahar Büþra Yýldýrým ile Gaye Ýnþaat Turizm Otomotiv Þirketi’nden tanýdýk Ziya Alp Gülan’ýn da olduðu belirlendi. Ayrýca, Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan’ýn büyük oðlu Ahmet Burak Erdoðan’ýn gemicilik sektörüne girerek armatörlük yaptýðý, 4.5 milyon dolara “Safran-1” isimli bir gemi aldýðý geçtiðimiz yýl kamuoyunda çokça tartýþýlmýþtý. Yine eski Çevre ve Orman Bakaný Osman Pepe"nin çocuklarý Mehmet Halid Ýsmail Pepe ve Mustafa Talha Pepe’nin ortak olduðu Kar Ýnþaat adýna 9 trilyon teþvikle yaptýrýlan bir gemileri de bulunuyor. Tuzla'da 110 Ölüm Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde bugüne kadar iþ cinayetleri sonucu yaþamýný kaybeden iþçilerin sayýsý geçtiðimiz hafta 19 yaþýndaki Emrah Varol, 36 yaþýndaki Ramazan Ergün ve 25 yaþýndaki Ramazan Çetinkaya’nýn boðularak hayatlarýný kaybetmesi sonucu 107’e ulaþmýþtý. 11 Aðustos tarihinde Gisan Tersanesi’nde yapýmý tamamlanan 12 bin 500 grostonluk “Turquoise-T” adlý tankerin kontrolleri gerçekleþirken, ‘serbest düþme can filikasý’na kum torbalarý yerine iþçiler bindirilince üç iþçi yaþamýný yitirmiþ, 16 iþçi ise yaralanmýþtý. Limter-Ýþ’in en son yaptýðý açýklamaya göre ise çeþitli tarihlerde yaþamýný yitiren iþçilerin de eklenmesi ile Tuzla’daki tersanelerde iþ cinayetlerine kurban giden iþçi sayýsý 110’u buldu. 11 Aðustos’taki iþ cinayetinin ardýndan tersaneler bölgesini ziyaret eden Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik, daha önceki yaptýðý açýklamalardan çok daha sert ifadeler kullandý. Radikal önlemler alýnacaðýný söyleyen Bakan Çelik, “Tuzla mutlaka tahliye edilmeli ya da kapatýlmalýdýr” demiþti. Bakan Çelik'in ‘Sert’ Sözleri Olayýn bir koordinasyon ve organizasyon eksikliðine iþaret ettiðini de belirten Bakan Çelik, bugünkü teknolojik imkânlar göz önüne alýndýðýnda 19 iþçinin filikaya test için oturtulmasýný anlamakta güçlük çektiklerini dile getirmiþti. Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Çelik, “Bu aþamadan sonra Tuzla’ya mutlaka neþter atacaðýz. Mühim olan Tuzla’nýn bu þekilde anýlýyor olmasýndan Tuzla’yý kurtarmak ve burada maðdur olan, gerçekten ölümle burun buruna olan ortamdan iþçilerimizi uzaklaþtýrmak. Bunun Tuzla’nýn tahliyesinden baþka çýkýþ yolu yoktur” sözleri ile tersane patronlarýna gözdaðý vermiþti. Bakan Çelik’in son dönemde Tuzla’ya iliþkin ifadelerinde gözlemlenen sert söylemlerinin arkasýnda yatanýn hiç de “Tuzla’yý” veya “ölümle burun buruna gelen iþçileri kurtarmak” olmadýðý anlaþýldý. Yalova'da AKP’nin Tanýdýðý Çok Bakan Faruk Çelik’in sert sözlerinin arkasýnda yatan sebebin AKP’lilerin Yalova’da yeni kurulan tersaneler bölgesinde gerçekleþtirdikleri yatýrýmlar olduðu ortaya çýktý. Yalova’daki tersane bölgesinin en doðusunda 135 dönümlük alaný ile yeni gemi inþasýna baþlayan Sefine Denizcilik Tersanecilik Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Þirketi’nin ortaklarý arasýnda AKP Yalova eski Ýl Baþkaný Reþat Sözen’in de bulunduðu ortaya çýktý. Sefine Tersanesi, bölgede “493-494495-496” parselleri üzerinde bulunuyor ve TOBB Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayýtlarýna göre bölgede en büyük alana sahip tersane olarak görünüyor. Yalova Hersek Köyü Kumluk Mevkii’nde kurulu bulunan Sefine Denizcilik Tersanecilik Þirketi’nin Çevresel Etki Deðerlendirmesi ve Planlama Müdürlüðü’ne baþvurarak, 19 Aralýk 2005’de “Olumlu” rapor aldýðý ve çalýþmalarýna baþladýðý belirlenirken, þirketin 2012 yýlýna kadar 8 geminin bitirilmesi üzerine anlaþma yaptýðý öðrenildi. AKP eski Ýstanbul Ýl Genel Meclisi Üyesi olarak da bilinen Reþat Sözen’in yaný sýra Sefine Denizcilik Tersanecilik Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Þirketi’nin ortaklar arasýnda bir dönem adý bakan Yýldýrým’ýn çocuklarý Erkan, Bülent ve Bahar Büþra Yýldýrým ile Gaye Ýnþaat Turizm Otomotiv Þirketi’nden tanýdýk Ziya Alp Gülan’ýn da olduðu belirlendi. Ayþegül Savaþta Birgün Chavez Yabancý Çimento Tuz Gölü artýk 2. büyük göl deðil Fabrikalarýný Kamulaþtýrdý ülkede 3 çimento fabrikasý, 30 küçük beton fabrikasý, bir yükleme terminaline sahip bulunuyordu. Meksika þirketinden bir yetkili, gece kamulaþtýrmayla ilgili verilen süre dolmadan saatler önce ulusal muhafýzlara baðlý güçlerin Maracaibo ve Barquisimeto’daki çimento fabrikalarýna el koyduðunu bildirdi. Venezuela, Devlet Baþkaný Hugo Chavez’in haziran ayýnda imzaladýðý çimento þirketlerinin millileþtirilmesi kararnamesiyle ilgili 60 günlük görüþme sürecinin gece dolmasý üzerine anlaþma saðlayamadýðý Cemex SAB’ýn fabrikalarýna el koydu. Petrol Bakaný Rafael Ramirez, doðudaki Anzoategui eyaletinde el konulan bir çimento fabrikasýnda iþçilere yaptýðý konuþmada, “Yönetimi ele geçirme operasyonlarý yapýyoruz” dedi. Ramirez, hükümetin Cemex SAB’ýn fabrikalarýnýn kamulaþtýrýlmasý iþleminin Chavez’in imzalayacaðý kararnameyle bugün resmileþtirileceðini söyledi. Devlet Baþkaný Yardýmcýsý Ramon Carrizalez de Cemex SAB’ýn ülkedeki faaliyetleri için 1,3 milyar dolar tazminat talep ettiðini ancak bunun þirketin faaliyetlerinin gerçek deðerinin üzerinde olduðunu ifade etti. Venezuela’da 1994 yýlýnda çalýþmaya baþlayan Cemex SAB’ýn, Bu arada Fransa’nýn Lafarge ve Ýsviçre’nin Holcim þirketleri ise hükümetle millileþtirme konusunda anlaþmaya vardý. Devlet Baþkan Yardýmcýsý Carrizalez, 60 gün içinde Lafarge’a yüzde 89 hisse karþýlýðýnda 267 milyon dolar ve Holcim’e yüzde 85 hissesi için 552 milyon dolar tazminat ödeyeceklerini, bu iki þirketin azýnlýk hisselerine sahip olarak faaliyetlerini sürdüreceðini söyledi. Chavez, petrol, elektrik, çelik ile telekomünikasyon þirketlerinin millileþtirilmesinden sonra sosyalizme doðru atýlan adýmlardan biri olarak çimento þirketlerinin millileþtirilmesini istemiþti. Venezuela’da, çimento þirketlerinin özel sektörde olmasý ve bu þirketlerin çok yüksek fiyat belirlemesi nedeniyle dünyanýn en pahalý çimentosunun üretildiðini söyleyen Chavez, devletin denetimindeki çimento fabrikalarýnýn fiyatlarýn düþmesine yardýmcý olacaðýný bildirmiþti. (Birgün 20.08.2008) ATKAYA MERMER MEZAR - MUTFAK ÝÞLERÝ YAPILIR Þahin ATKAYA Tel: 0542 646 05 81- 0546 515 60 04 Sanayi Sitesi F Blok No:2 Hacýbektaþ / NEVÞEHÝR Uzmanlara göre böyle giderse 2015'te Tuz Gölü kalmayacak. Kuraklýk Tuz Gölü'nü yedi, bitirdi. Beyþehir Gölü, Tuz Gölü'nü geçerek Türkiye'nin ikinci büyük gölü oldu AKSARAY - Küresel ýsýnma, kuraklýk ve bilinçsiz tarýmsal sulama yüzünden Tuz Gölü’nün 90 yýlda yüzde 85 küçülmesi nedeniyle Beyþehir Gölü, Türkiye’nin ikinci büyük gölü oldu. Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliði Bölümü Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin, doktora tezi çalýþmalarý kapsamýnda Tuz Gölü ve Beyþehir Gölü’nün kýyý çizgilerinde yaþanan deðiþimleri incelediðini söyledi. Bu çalýþma kapsamýnda NASA’dan bile destek aldýðýný vurgulayan Ekercin, son yüzyýla ait ABD, Japonya ve Fransa uydu görüntüleri ile askeri haritalarý inceleyerek göllerdeki küçülmeyi tespit ettiðini bildirdi. Yaptýðý araþtýrma sonucunda Türkiye’nin ikinci büyük gölü olarak bilinen Tuz Gölü’nün 1915 yýlýnda haritalara göre 216 bin 400 hektar olduðunu ifade eden Ekercin, þunlarý kaydetti: "Tuz Gölü o yýldan bu yana ciddi anlamda küçüldü. Tuz Gölü’nün su yüzey alanýnýn 1987 yýlýnda 92 bin 600 hektara gerilediðini tespit ettim. 2005 yýlýnda da gölün suyla kapladýðý alanýn 32 bin 600 hektara gerilediði uydu fotoðraflarýyla açýkça görülebiliyor. Kuraklýk, bilinçsiz tarýmsal sulama, göle ulaþan kaynaklarýn kurumasý gibi etkenler adeta gölün sonunu getirdi. Gölün suyla kapladýðý alanýn kýþ aylarýnda arttýðý söyleniyor. Böyle bir durum yok. Kýþ aylarýnda kýyý kesimleri bataklýk halini alýyor. Suyla kaplanan alan artýk deðiþmez oldu. Kýþýn kýyýda su yerine çamur görüyorsunuz." COÐRAFYA BÝLGÝLERÝ SÝL BAÞTAN Tuz Gölü’nde suyla kaplý alanýnýn 30 bin hektara kadar gerilediðini vurgulayan Ekercin, þöyle devam etti: "Türkiye’nin üçüncü büyük gölü olarak bilinen Beyþehir Gölü’nün kapladýðý alan ise 65 bin hektardan 50 bin hektara geriledi. Buna göre suyla kapladýklarý alanlar olarak ele alýndýðýnda Beyþehir Gölü 50 bin hektarlýk alanýyla Tuz Gölü’nden oldukça büyük. Özellikle 2000 yýlýndan sonraki uydu görüntüleri incelendiðinde göllerin büyüklük sýralamasýnýn deðiþtiði görülüyor. Artýk Türkiye’nin ikinci büyük gölü Beyþehir Gölü oldu." Türkiye’nin önemli gölleri arasýnda yer alan Akþehir Gölü’nün de kuruduðunu anýmsatan Ekercin, "Kuraklýk, coðrafya bilgilerini deðiþtiriyor. Bazý bilimciler göllerin yataklarýnýn durduðunu bu yüzden suyla kapladýðý alan olarak sýralama yapýlmasýnýn yanlýþ olduðunu söyleyebilir. Bu durumda 1 milyon yýl önce var olan Konya Gölü’nün de halen durduðunu söyleyebiliriz" dedi. Göllerin, sýrayla hýzla kuruduðunu belirten Ekercin, "Artýk ciddi önlemlerin alýnmasý gerekiyor. Böyle giderse býrakýn ikinci, üçüncülüðü Tuz Gölü 2015 yýlýna kadar varlýðýný sürdüremeyecek" diye konuþtu. (aa) Radikal 20/08/2008 KÝRALIK ÝÞ YERÝ Türbe karþýsýnda 3 katlý, 150 m2 Canel Market’in olduðu iþ yeri Kiralýktýr Necdet AKPINARLI Tel: 0 505 561 77 25