Vekâlet Kuramı Perspektifinden Yönetim Kurulu Kompozisyonunun

Transkript

Vekâlet Kuramı Perspektifinden Yönetim Kurulu Kompozisyonunun
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Karoğlu, 2016: 02 (01)
Vekâlet Kuramı Perspektifinden Yönetim Kurulu Kompozisyonunun Finansal
Performans Üzerindeki Etkisi: BİST İmalat Sektörü Örneği
Ertuğrul KAROĞLU1
1
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Özet: Bu araştırmanın amacı, yönetim kurulu kompozisyonunun finansal performans üzerindeki etkisini ortaya
koymaktır. İşletmelerin yönetim kurulu kompozisyonu ile finansal performansları arasındaki ilişki, vekâlet kuramı bakış
açısı ile değerlendirilmiştir. Borsa İstanbul’da işlem gören 192 imalat işletmesinin 2014 yılına ait verileri kullanılarak
yürütülen analiz bulguları, yönetim kurulu büyüklüğünün ve yabancı yönetici oranının, finansal performans üzerinde
anlamlı ve pozitif yönlü etkisinin olduğu ortaya koymuştur. Bağımsız üye oranı ile işletmenin finansal performansı
arasında anlamlı ilişkiler tespit edilememiştir. Bu durumun altında yatan sebep olarak yönetim kurullarında bulunan
bağımsız yöneticilerin Türkiye bağlamında gerçekten bağımsız yönetici gibi çalışmadıkları düşünülmektedir. Ayrıca
kontrol değişken olarak ele alınmış olan yönetim kurulunda bulunan kadın üye sayısı, kadın bağımsız yönetici oranı ve
kadın yabancı yönetici oranı ile işletmenin finansal performansı arasında anlamlı ilişkiler bulunamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Yönetim kurulu kompozisyonu, finansal performans, kadın üye, vekâlet teorisi, bağımsız üye
The Impact of Board Of Directors’ Composition on Financial Performance
Through Agency Theory Perspective: An Example of BIST Manufacturing Sector
Abstract: The main purpose of this research is to examine the effect of board of directors’ composition on financial
performance. The relation between board of directors’ composition of firm and financial performance are considered
through agency theory perspective. The findings of the analysis conducted with 2014 data of the firms which is listed
in Borsa İstanbul suggested that the size of board and foreign board member rate have a positive and statistically
significant effect on financial performance. However, the results determined that there is not significant relation
between independent member rate and financial performance. The underlying reason of this situation is thought that
independent board members are not actually working independently on Turkey context. Besides there are no
significant relationships between firms’ financial performance and control variables such as foreign woman member
rate, independent woman member rate, and number of woman on boards.
Keywords: Board of directors’ composition, financial performance, women board member, agency theory,
independent board member
1. Giriş
İşletmelerin finansal başarısı ve bu başarının
belirleyicileri yönetim alanında çalışan pek çok
araştırmacı için ilgi odağı olmuştur (Anderson &
Reeb, 2003; Gaur, Bathula ve Singh, 2015; GomesCasseres, 1990; Hermalin & Weisbach, 1991). Son
yıllarda kurumsal yönetim konusuna ayrıcalıklı bir
önem atfeden öncül yazın ise çeşitli düzeylerde ele
alınabilecek kurumsal yönetim mekanizmalarının
söz konusu finansal başarının önemli bir
belirleyicisi olduğunu öne sürmektedir (Dwivedi &
Jain, 2005; Fauzi & Locke, 2012; Hillman & Dalziel,
2003). Kurumsal yönetim mekanizmalarının
bağlama ve iş sistemine özgü yapıları (La Porta,
Lopez de Silanes ve Shleifer, 1999; Whitley, 1994),
bu mekanizmaları, alanda çalışan araştırmacılar
için daha ilgi çekici bir konuma taşımaktadır. Böyle
bir iddia bir yandan farklı ülke bağlamlarında farklı
kurumsal yönetim mekanizmalarının işlev
göreceğini ima ederken, diğer yandan da söz
konusu mekanizmaların işletmenin performans
çıktıları üzerindeki etkileri konusunda uzlaşma
sağlanmasını zorlaştırmaktadır.
Farklı makro kurumsal çevrelerin farklı kurumsal
yönetim mekanizmalarını ön plana çıkaracağı
varsayımı, Türkiye bağlamının genel özellikleri
çerçevesinde yorumlandığında, Kıta Avrupası
hukuk sisteminin hâkim olduğu bir gelişmekte olan
ülke için yönetim kurullarının önemli bir kurumsal
yönetim mekanizması olarak işlev göreceği
söylenebilmektedir (Gökşen & Karataş, 2008).
Yönetim kurullarının finansal performans üzerinde
kurumsal yönetim mekanizmalarının etkili
olduğunu öne süren araştırmalar (Agrawal &
Knoeber, 1996; Bhagat & Black, 1999; Hermalin &
Weisbach, 1991) ise konuyu genel olarak vekâlet
kuramı çerçevesinde ele almışlardır. Vekâlet
kuramı bakış açısı genel olarak, pay sahibi değerini
maksimize etmeye odaklanırken, pay sahipleri ile
yöneticiler arasında ortaya çıkacak olan çıkar
çatışmalarını minimize edecek mekanizmalar
65
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
önermektedir. Kuram savunucuları bu noktada
belirli bir yönetim kurulu yapısını önermekte ve
daha fazla üyeden oluşan, bağımsız üye sayısının
nispeten fazla olduğu, çeşitli paydaş grupların
temsil edildiği bu ideal kurulun işletmenin pek çok
olumlu çıktısı üzerinde belirleyici olacağını öne
sürmektedirler.
Vekâlet kuramının ana sorunsalı olan asil-vekil
(principle-agent) çatışması sahipliğin dağınık
olduğu işletmeler için geçerlidir (Jensen &
Meckling, 1976). Ancak sahipliğin yoğunlaştığı, bir
başka ifade ile sahipliğin çok az sayıda kişinin ya da
grubun (aile sahipliği) elinde toplandığı durumda
ise asil-vekil çatışmasından ziyade büyük pay sahibi
ile azınlık pay sahibi arasında oluşan asil-asil
(principle-principle) çatışması ortaya çıkacaktır
(Chung & Luo, 2008; Douma, George ve Kabir,
2006; Wright ve ark., 2005; Young ve ark., 2008, s.
198).
Türkiye bağlamında da geçerli olan bu durumda,
vekâlet sorunsalı pay sahipleri ile yöneticiler
arasında değil çoğunluk pay sahipleri ile azınlık pay
sahipleri arasında oluşan bir çatışma görünümü
kazanacaktır (Kaymak & Bektas, 2008, s. 551).
Vekâlet kuramı bakış açısı ile yönetim kurulu
kompozisyonu ile işletme performansı arasındaki
ilişki üzerinde yapılan çalışmalar genel itibariyle
asil-vekil çatışması üzerinden çalışılmıştır (Jensen &
Meckling, 1976). Bu sebepten ötürü vekâlet
kuramının gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye
bağlamında farklı çalışabileceği ihtimali de gözden
kaçırılmamalıdır.
Türkiye
bağlamında
yapılan
çalışmalar
incelendiğinde bu görüşü destekleyecek nitelikte
çelişkili bulgular üretildiği dikkat çekmektedir
(örneğin, Okan, Sarı ve Nas, 2014; Şahin, Başfırıncı
ve Özsalih, 2011). Bu noktada aradaki ilişkiyi farklı
sektörlerde ele alacak yeni çalışmalara ihtiyaç
olduğu görülmektedir. Çalışmanın bu doğrultuda
şekillenen
amacı
ise
yönetim
kurulu
kompozisyonunun finansal performans üzerindeki
etkisini vekâlet kuramı bakış açısı ile ortaya
koymaktır.
Çalışmanın ilk bölümünde, ilgili yazın gözden
geçirilerek kavramsal bir çerçeve oluşturulmakta
ve araştırma hipotezleri geliştirilerek kullanılan
model açıklanmaktadır. Ardından araştırmanın
tasarımı ve bulguları sunulmaktadır. Daha sonra
sonuç ve tartışma bölümünde ret edilmiş olan
hipotezlerin neden ret edildiği ile alakalı sebepler
üzerinde durularak çalışma sonlandırılmaktadır.
66
Karoğlu, 2016: 02 (01)
2. Kavramsal Çerçeve
Yönetim kurulunun büyüklüğü ile ilgili yazında bir
fikir birliğine ulaşılamamıştır. Bazı akademik
çalışmalar küçük yönetim kurullarının daha tercih
edilir olduğunu ileri sürerken bazı akademik
çalışmalar da büyük yönetim kurullarının daha
faydalı olduğunu ileri sürmektedirler. Yönetim
kurulu büyüklüğünün yönetim kurulunun izleme
yeteneğini etkilediği düşünülmektedir. Daha büyük
olan yönetim kurullarının üst yönetimin
uygulamalarını izlenmesi konusunda daha
yetenekli olduğuna inanılmaktadır. Yönetim
kurulundaki kişi sayısının fazla olması CEO’nun
yönetim kurulunu tahakküm altına almasını
zorlaştıracaktır (Mak & Roush, 2000, s. 149). Ancak
yönetim kurulundaki kişi sayısının fazla olmasının
bazı problemleri beraberinde getirmesi de
kaçınılmazdır. Yönetim kurulundaki kişi sayısı
arttıkça iletişim ve eşgüdümleme problemleri
artacak ve yönetim kurulunun yönetimi kontrol
etme yeteneği azalacaktır (Eisenberg, Sundgren ve
Wells, 1998, s. 37). Yönetim kurulundaki kişi sayısı
arttıkça karar almanın marjinal maliyetini
artacaktır (Kose & Senbet, 1998, s. 385). Ayrıca
yönetim kurulundaki kişi sayısının fazla olması
karar alma süresini de uzatacaktır (Dehaene, Vuyst
ve Ooghe, 2001, s. 392). Yönetim kurulunun büyük
olmasının da bürokratik sorunları beraberinde
getirmesi olasıdır (Xie, Davidson III ve DaDalt, 2003,
s. 300).
Yazın incelendiğinde yönetim kurulu büyüklüğü ile
ilgili çalışmaların oldukça fazla sayıda olduğu
görülmektedir. Yönetim kurulu büyüklüğü ile
işletme performansı arasındaki ilişki dikkate
alındığında birbirinden farklı sonuçlar karşımıza
çıkmaktadır. Yönetim kurulu büyüklüğü ve
performans ilişkisi sadece işletme özelliklerinden
değil aynı zamanda ulusal kurumsal özelliklerden
farklılıklar gösterebilmektedir. Farklı kurumsal alt
yapıları olan ülkelerde yönetim kurulu işlevleri
değişebilmektedir. Bu yüzden yönetim kurulu ile
performans ilişkisinin değişiklik göstermesi
beklenmektedir (Guest, 2009, s. 386).
Örneğin Gaur ve arkadaşlarının 2015 yılında yapmış
oldukları çalışmada yönetim kurulu büyüklüğünün
işletme performansı üzerinde pozitif etkisi olduğu
tespit edilmiştir (Gaur ve ark. 2015, s. 927).
İtalya’daki su dağıtım işletmeleri üzerinde yapılan
bir çalışmada daha büyük olan yönetim kurullarının
işletme performansı üzerinde pozitif etkisi olduğu
görülmektedir (Romano & Guerrini, 2014, s. 24).
Hindistan BSE 100 Index’inde olan işletmeler 2004
ile 2009 yılları arasında 5 yıllık periyodda
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Karoğlu, 2016: 02 (01)
incelenmiş ve daha geniş yönetim kurullarının
işletme değeri üzerinde pozitif etkisi olduğu
görülmüştür (Saibaba & Ansari, 2012, s. 108).
Kore’de yapılan bir çalışmada ise yönetim kurulu
büyüklüğü ile firma performansı arasında anlamlı
pozitif ilişki bulunmuştur (Choi, Park ve Yoo, 2007,
s. 949). Bir başka çalışmada yine yönetim kurulu
büyüklüğünün işletme performansı üzerinde
anlamlı pozitif etkisi olduğu tespit edilmiştir (Ali &
Nasır, 2015, s. 110). Fauzi ve Locke yapmış olduğu
çalışmada yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme
performansı arasında pozitif anlamlı ilişki tespit
etmişlerdir (Fauzi & Locke, 2012, s. 57). Bir başka
çalışmada ise yönetim kurulunun büyüklüğü ile
işletme değeri arasında pozitif ilişki ortaya
konulmuştur (Hillman & Dalziel, 2003).
(Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda, Danimarka,
İtalya) 1990 ile 1995 yılları arasındaki veriler
incelenerek yapılan çalışmada yönetim kurulu
büyüklüğü ile işletme performansı arasında ilişkiye
bakıldığında ise negatif ilişki görülmüştür (Conyon
& Peck, 1998, s. 302). İsviçre Borsası’nda 1980 ile
1995 yılları arasında kayıtlı olan işletmeler üzerinde
yapılan bir araştırma sonucunda yönetim kurulu
büyüklüğünün daha düşük işletme değerine
sebebiyet verdiği ortaya konulmuştur (Loderer &
Peyer, 2002, s. 190). Yeni Zelanda Borsası’nda
(NZSE) kayıtlı işletmelerin 1991 ile 1997 yılları
arasındaki verileri dikkate alınarak yapılmış olan
çalışmada yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme
performansı arasında negatif ilişki bulunmuştur
(Hossain, Prevost ve Rao, 2001, s. 138).
Büyük yönetim kurullarının koordinasyon, iletişim
problemleri ve daha yavaş karar alınması sebepleri
ile görevlerin yapılması hususunda daha düşük
verimliliğe sahip olacakları varsayımından hareket
ile (Charitou, Louca ve Vafeas, 2007, s. 252)
yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı
arasında negatif ilişki olacağı tahmin edilmektedir.
Ayrıca sosyal psikologlar grup kararlarının bireysel
kararlardan daha riskli olabileceğini belirtmişlerdir
(Huang & Wang, 2015, s. 97). Daha geniş olan
yönetim kurulları ile yüksek maliyetler arasında
anlamlı ilişkiler vardır (Huther, 1997, s. 263).
Bazı akademik çalışmalarda ise yönetim kurulu
büyüklüğü ile işletme performansı arasında anlamlı
ilişkiler bulunamamıştır. Dolayısıyla yönetim kurulu
büyüklüğünün yönetim kurulu kompozisyonundan
bağımsız olduğu yapılan çalışma sonucunda ortaya
konulmuştur (örneğin, Beiner ve ark., 2004, s. 354).
Amerika’da 957 büyük işletmenin örneklemi
oluşturmuş olduğu bir çalışmada (1991 yılı)
yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı
arasında bir ilişki bulunamamıştır (Bhagat & Black,
2002, s. 233).
Yönetim kurulu ile işletme performansı (finansal
performans, verimlilik vd.) arasında negatif ilişki
tespit etmiş olan birçok uygulamalı çalışma da
mevcuttur. Örneğin finansal performans ile
yönetim kurulu büyüklüğü arasında negatif ilişki
olduğunu destekleyen birçok çalışma mevcuttur
(Andres, Azofra ve Lopez, 2005; Eisenberg ve ark.
1998; Yermack, 1996). Çin’de 1999 ile 2009 yılları
arasında 139 firma ile yapılan bir çalışma
sonucunda yönetim kurulundaki kişi sayısının
işletme performansı üzerinde negatif etkisi olduğu
görülmüştür (Shan & Xu, 2012, s. 114). Hollanda’da
94 işletmenin 1996 yılı verileri analiz edilmiş ve
sonucunda yönetim kurulu büyüklüğünün işletme
üzerinde (market to book ratio) negatif etkisi
olduğu tespit edilmiştir (Ees, Postma ve Sterken,
2003, s. 48). Hermalin ve Weisbach’da
çalışmalarında yönetim kurulundaki yönetici sayısı
ile işletme performansı arasında negatif ilişki
bulmuşlardır (Hermalin & Weisbach, 2003, s. 8).
İngiltere’de 1981 ile 2002 yılları arasındaki veriler
dikkate alınarak, kayıtlı 2746 işletme üzerinde
çalışılmış ve yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme
performansı arasında negatif ilişki bulunmuştur
(Guest, 2009, s. 386). Avrupa’da değişik ülkelerden
Türkiye bağlamını ele alan çalışmalardan birinde ise
Ege Bölgesi’nde yer alan en az 5 yıldır anonim
şirketi olarak faaliyet gösteren 185 adet işletmenin
yönetim kurulu üyelerine anket uygulanarak,
ankete konu olan işletmelerdeki yönetim
kurulunda bulunan kişi sayısı ile işletme
performansı
arasında
anlamlı
bir
ilişki
bulunamamıştır (Elitaş, Ağca ve Aydemir, 2009, s.
111).
Yönetim kurulu büyüklüğü vekâlet kuramı
perspektifinden ele alındığında yazında farklı
yaklaşımlar söz konusudur. Bazı çalışmalarda
yönetim kurullarında bulunan kişi sayısı arttıkça
vekâlet maliyetlerinin azalacağı ileri sürülmüşken
bazı çalışmalarda ise yönetim kurullarında bulunan
kişi sayısı azaldıkça vekâlet maliyetlerinin
azalacağının altı çizilmiştir.
Büyük yönetim kurullarının vekâlet maliyetlerini
azalttığı varsayımını ortaya koymuş olan çalışmaları
örneklendirecek
olursak;
yönetim
kurulu
büyüklüğünün bilgi asimetrisini azaltacağını
savunan çalışmalar mevcuttur (Cormier ve ark.,
2010). Böylece vekâlet maliyetleri de azalacaktır.
Hindistan’da yapılan bir çalışmada büyük yönetim
kurulları düşük vekâlet maliyetlerini de
67
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
beraberinde getirdiği ileri sürülmüştür (Dwivedi &
Jain, 2005, s. 169). Ayrıca yönetim kurulundaki kişi
sayısı arttıkça, daha fazla bilimsel bilgi, daha fazla
uzmanlık, izleme için daha yüksek kapasite ve iş
yükünün paylaşımı söz konusu olacağını (Larmou &
Vafeas, 2009, s. 62) ifade edilen çalışmada Larmou
ve Vafeas daha büyük yönetim kurullarının vekâlet
maliyetlerini azaltacak bir unsur olduğunu
savunmuşlardır. Yine bir başka çalışmada elde
edilen sonuçlara göre daha geniş yönetim
kurullarının vekâlet problemlerini (PP - Principle
Principle, PA – Principle Agent) azalttığı
görülmüştür (Ning ve ark., 2014, s. 821).
Küçük yönetim kurullarının vekâlet maliyetlerini
azalttığı varsayımını ortaya koymuş olan çalışmaları
örneklendirecek
olursak;
küçük
yönetim
kurullarının büyük yönetim kurullarına göre daha
verimli izleme yaptıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Örneğin S&P 500’de bulunan 110 işletme üzerinde
1992, 1994 ve 1996 yılları dikkate alınarak yapılan
çalışmaya göre daha küçük olan yönetim
kurullarının büyük yönetim kurullarına göre
izlemeyi daha verimli yaptıkları sonucuna
ulaşılmıştır (Xie ve ark. 2003, s. 305). Dolayısıyla
yönetim kurullarında bulunan yönetici sayısı
arttıkça yönetim kurulunda vekâlet problemleri
artacak yönetim kurullarında bulunan kişi sayısı
azaldıkça vekâlet maliyetleri de azalacaktır.
Böylece yönetim kurulları daha sembolik hale
gelecek ve yönetim sürecinin daha önemsiz bir
parçası haline gelecektir (Hermalin & Weisbach,
2003, s. 13). Yönetim kurullarının küçük olması
durumunda daha düşük iletişim maliyetleri
olacağından birbirine daha bağlı, üretken ve
kolektif karar alma konusunda daha hızlı hareket
edebilen yönetim kurulları ortaya çıkabilecektir. Bu
durum da işletmelerin yönetim kurulu boyutlarını
genişletme konusunda heveslerini kıracaktır (Chen,
2014, s. 64). Bir başka çalışmada Bekiris yönetim
kurulunda bulunan kişi sayısının az olması yani
küçük yönetim kurulları yönetim kurullarının
izleme yeteneklerini artırdığını ileri sürmüştür
(Bekiris, 2013, s. 361). Daha önceden de belirtildiği
gibi, Cormier ve ark. (2010) büyük yönetim
kurullarının bilgi asimetrisini azaltan bir unsur
olduğunu savunmuştur. Chen (2014) ise bu
varsayımın tam karşısında durarak büyük yönetim
kurullarında ortaya çıkan bilgi asimetrisi sebebi ile
izleme maliyetleri yüksek olacağını ileri sürmüştür
(Chen, 2014, s. 64).
Tüm bu yazından hareket ile yönetim kurulu
büyüklüğünün vekâlet maliyetlerini azaltacağı ve
yönetim kurulunda bulunan kişi sayısı arttıkça
68
Karoğlu, 2016: 02 (01)
işletmenin finansal performansının artacağı
varsayılmaktadır. Dolayısıyla vekâlet teorisi bakış
açısıyla aşağıdaki gibi bir hipotez geliştirmek
mümkündür.
H1: Yönetim kurulunda bulunan kişi sayısı arttıkça
işletmenin finansal performansı artacaktır.
Yazında yönetim kurullarında yabancı üye
bulundurmanın işletme performansı üzerinde
pozitif etkisi olduğunu ortaya koymuş olan
çalışmalar vardır. Örneğin, Oxelheim ve Randoy’un
birlikte yürütmüş olduğu çalışmada yönetim
kurullarında yabancı üye bulunmasının işletme
değeri üzerinde pozitif bir etkisi olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. (Oxelheim & Randøy, 2003). Yabancı
üye sayısı ile alakalı Nijerya bağlamını ortaya koyan
bir başka bir çalışmada yönetim kurulunda yabancı
üye sayısı ile işletme performansı arasında pozitif
bir ilişki olduğu görülmüştür (Ujunwa ve ark, 2012,
s. 616). İşletmeler yönetim kurullarında yabancı
üye bulundurmanın işletmeye değer kattıkları
düşünülmektedir. Farklı geçmişlere sahip olmaları
sebebi ile yabancı üyeler yönetim kurullarına
farklılaşan uzmanlıkları ile yerel üyelerin
sağlayamayacağı katkıları sağlayabilirler (Lee &
Farh, 2004). Yine bir başka çalışmada yabancı üye
bulundurmanın işletme performansını artırıcı bir
unsur olduğunun altı çizilmiştir (Mi Choi, Sul ve Kee
Min, 2012).
Yönetim
kurullarında
yabancı
yönetici
bulundurmayı vekâlet teorisi bakış açısı ile
değerlendirildiğinde pay sahiplerinin yönetimi
kontrol ve izlemesi için kullandığı önemli
kanallardan birisi de yönetim kurulu üyeliğidir (Mi
Choi ve ark. 2012, s. 208). Bu bağlamdan hareket
ile
yönetim
kurullarında
yabancı
üye
bulundurmanın
izlemeyi
kolaylaştırdığı
görülmektedir. Pay sahipleri için yönetim
kurullarındaki yabancı üyeler vasıtası ile yönetim
kurullarının aktif bir şekilde izlenebilmesine imkân
tanımıştır (Oxelheim & Randøy, 2003, s. 2372).
Tüm bu yazından hareket ile yönetim kurullarında
yabancı üye bulundurma veya yönetim
kurullarında yabancı üye sayısının artması pay
sahibi
açısından
izlemeyi
kolaylaştıracağı
varsayılmaktadır. Bu durum da vekâlet
maliyetlerini düşürecektir. Aksi yönde ise yönetim
kurullarında yabancı üye bulunmaması veyahut
yabancı üye sayının düşük olması vekâlet
maliyetlerini
artıracağı
düşünülmektedir.
Dolayısıyla; vekâlet teorisi bakış açısıyla aşağıdaki
gibi bir hipotez geliştirmek mümkündür.
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
H2: Yönetim kurullarında bulunan yabancı üye
oranı arttıkça işletmenin finansal performansı
artacaktır.
Günümüzdeki modern işletmelerde sahiplik ve
yönetimin birbirinden ayrılması durumu yönetim
kurullarını önemli içsel yönetişim mekanizması
olarak karşımıza çıkarmaktadır. Yönetim kurulları
sayesinde kişisel çıkarlarını maksimize etme
potansiyeli olan yöneticilere karşı yönetim
kurulları, pay sahiplerini temsil etmekle birlikte
haklarını da korumaktadırlar. Bu noktada bağımsız
yöneticiler ise kritik önem taşırlar. Çünkü bağımsız
yöneticilerin varlığı ile birlikte, yönetim kurulları
doğru bir şekilde izlenebilmektedir. Yani bağımsız
yöneticiler vasıtası ile pay sahiplerinin çıkarları
yönetim
fırsatçılığından
korunabilmektedir
(Charitou ve ark. 2007, s. 252).
Özellikle yasal sistem, kurumsal kontrol piyasaları
gibi dış kurumsal yönetişim mekanizmalarının zayıf
olduğu gelişmekte olan ekonomilerde yönetim
kurullarının
bağımsızlığı
ayrı
bir
önem
kazanmaktadır. Küçük pay sahiplerinin koruyan
diğer mekanizmaların eksikliği durumunda
yönetim kurulunun bağımsızlığı daha anlamlı
olmaktadır (Selekler-Goksen & Yildirim Öktem,
2009, s. 197).
Yönetim kurullarında bulunan bağımsız üye sayısı
ile işletme performansı arasındaki ilişkiyi araştırma
konusu haline getirmiş birçok çalışma yazında
mevcuttur. Ancak elde edilmiş olan sonuçlara göre
bir fikir birliğini olmadığı görülmektedir. Bazı
çalışmalarda yönetim kurulundaki bağımsız üyeleri
ile işletme değerleri arasında pozitif ilişki olduğu
bazı çalışmalarda ise negatif ilişki içerisinde
bulunduğu tespit edilmiştir. Bazı çalışmalarda ise
anlamlı ilişkilere rastlanamamıştır.
Örneğin bir çalışmada bağımsız yönetici ile karlılık
arasında pozitif ilişki olduğu tespit edilmiştir
(Dehaene ve ark. 2001, s. 383). Kore’de yapılan bir
çalışmada kriz sonrası işletmelerin durumu
incelenmiş ve bağımsız yönetici oranının işletme
performansı üzerinde anlamlı ve pozitif etkisi oldu
tespit edilmiştir. Bu etkiler işletmeye profesyonel
bağlarla bağlı olan bağımsız yöneticilerde “gri
yöneticilere” göre daha güçlü olduğu görülmüştür
(Choi ve ark. 2007, s. 942). Bir başka çalışmada ise
bilgi maliyetlerinin düşük olduğu işletmelerde
bağımsız yöneticilerin işletme performansını
artırdığı sonucuna ulaşılmıştır (Duchin, Matsusaka
ve Ozbas, 2010, s. 196). Bir başka çalışmada
yönetim kurullarında bağımsız yöneticinin
bulunması işletmenin piyasa performansını
Karoğlu, 2016: 02 (01)
artırdığını dolayısıyla işletmelerin yönetim
kurullarında bağımsız yönetici bulundurması
gerektiği ifade etmişlerdir (Schellenger, Wood ve
Tashakori, 1989, s. 463). 2002 finansal yılını ele
alarak 894 Amerikan işletmesi üzerinde yapmış
olduğu çalışmaya göre bu işletmelerin yönetim
kurullarında bulunan bağımsız yönetici oranı ile
işletmenin kredi derecesi arasında anlamlı pozitif
ilişki vardır (Ashbaugh-Skaife, Collins ve LaFond,
2006, s. 226). İngiltere’de 113 işletme üzerinde
yapılan araştırmaya göre yönetim kurullarındaki
bağımsız yönetici oranı ile finansal performans
arasında anlamlı pozitif bir ilişki tespit edilmiştir
(Ezzamel & Watson, 1993, s. 172). Yeni Zelanda
Borsası’nda (NZSE) kayıtlı işletmelerin 1991 ile
1997 yılları arasındaki verileri dikkate alınarak
yapılmış olan çalışmada yönetim kurulundaki
bağımsız yönetici oranı ile işletme performansı
arasında pozitif ilişki bulunmuştur (Hossain ve ark.
2001, s. 138).
Yönetim kurullarında bulunan bağımsız yöneticiler
ile işletme performansı arasındaki ilişki üzerinde
yapılan birçok çalışmada da anlamlı ilişkiler
saptanamamıştır. Örneğin Çin’de 1999 ile 2009
yılları arasında 139 firma ile yapılan bir çalışma
sonucunda
bağımsız
yöneticilerin
işletme
performansı üzerinde bir etkisi olmadığı
görülmüştür (Shan & Xu, 2012, s. 114). Bir başka
çalışmada ise bağımsız yöneticilerin varlığı ile
işletme performansı arasında ilişki bulunamamıştır
(Duchin ve ark. 2010, s. 196). Hermalin ve
Weisbach’ta yapmış oldukları çalışmada yönetim
kurulundaki bağımsız yöneticiler ile işletme
performansı
arasında
anlamlı
bir
ilişki
bulamamışlardır (Hermalin & Weisbach, 2003).
Mehran’ın tesadüfi olarak seçilmiş olan 153
işlemenin 1979-1980 verilerini dikkate alarak
yapmış olduğu çalışmada yönetim kurulunda
bulunan bağımsız yönetici oranı ile işletme
performansı
arasında
anlamlı
bir
ilişki
saptanmamıştır (Mehran, 1995, s. 178).
Amerika’da 957 büyük işletmenin örneklemini
oluşturmuş olduğu bir çalışmada yönetim
kurulunda daha fazla sayıda bağımsız yönetici
olması ile işletme performansı arasında bir ilişki
olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır (Bhagat &
Black, 2002, s. 248). Yine ABD’de yapılmış olan bir
başka çalışmada da Hermalin ve Weisbach’ın New
York Borsa’sına kayıtlı 142 işletme üzerinde
çalışmış ve elde edilmiş olan sonuçlara göre
yönetim kurulunun bağımsızlığı ile işletme
performansı
arasında
anlamlı
bir
ilişki
bulunamamıştır (Hermalin & Weisbach, 1991, s.
111).
69
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Türkiye’de 2003 yılında 386 KOBİ üzerinde yapılan
çalışmaya göre işletme performansı ile bağımsız
yönetici oranı arasında anlamlı bir ilişki
saptanamamıştır (Kula, 2005, s. 274). İşletme
performansı ile bağımsız yönetici arasında anlamlı
ilişki bulunamamasının altında yatan sebep olarak,
belki de bağımlı olan yöneticiler bağımsız
yöneticilere göre kaynak aktörü pozisyonunda
bulunması olduğu düşünülmektedir (Kula, 2005, s.
274).
Yönetim
kurullarında
bağımsız
yönetici
bulundurmanın işletmenin aleyhine olduğunu
ortaya koymuş olan birçok çalışma da yazında yer
almaktadır. Örneğin bilgi maliyetlerinin yüksek
olduğu işletmelerde bağımsız yöneticilerin işletme
performansını
düşürdüğünü
saptamışlardır
(Duchin ve ark. 2010, s. 196). Agrawal ve
Knoeber’in 383 büyük Amerikan işletmesi üzerinde
yapmış
olduğu
bir
çalışmada
yönetim
kurullarındaki bağımsız yöneticiler ile işletme
performansı arasında negatif ilişki bulunmuştur
(Agrawal & Knoeber, 1996, s. 390). Fauzi ve
Locke’nın 2007 ile 2011 yılları arasında Yeni
Zelanda Borsası’na (New Zeland Stock Exchange –
NZX) kayıtlı 79 işletmeden 395 gözlem yapılmıştır.
Bu gözlemler sonucunda elde edilmiş olan verilere
göre yönetim kurulunda bulunan bağımsız yönetim
kurulu üyeleri ile işletme performansı arasında
negatif yönlü anlamlı ilişki tespit edilmiştir (Fauzi &
Locke, 2012, s. 59). Amerika’da 1997 yılında S&P
500 işletmeleri üzerinde yapılan bir araştırma
sonucuna göre yönetim kurulunda bulunan
bağımsız yönetici oranı ile işletme performansı
arasında negatif ilişki bulunmuştur (Bhagat & Black,
1999, s. 28). Norveç, Oslo Borsası’nda 1996 yılında
120 finansal olmayan işletme üzerinde yapılan
çalışmanın sonuçlarına göre Ayrıca yönetim
kurulunda bulunana bağımsız yönetici oranı ile
işletme değeri arasında negatif ilişki saptanmıştır
(Mishra, Randøy ve Jenssen, 2001, s. 247).
Her ne kadar yönetim kurulunda bağımsız üyelerin
bulunması ile işletme performansı arasındaki
ilişkiyi ortaya koymuş olan çalışmalar farklı
sonuçlara ulaşmış olsa da konu ile alakalı genel kanı
yönetim
kurulu
bağımsızlığının
işletme
performansını artırdığı yönündedir. Ancak genel
kanı ile gerçekliğin bazı durumlarda uyuşmadığı da
görülmektedir. Örneğin Enron işletmesinde toplam
14 yönetim kurulu üyesinin 11’i bağımsız (Bhagat &
Black, 2002, s. 233) olmasına rağmen ortaya çıkan
skandalın boyutları tüm dünya ekonomisini
derinden etkilemiştir.
70
Karoğlu, 2016: 02 (01)
Modern işletmelerde yönetim kurulları yönetim
faaliyetlerini izlemek ile sorumludurlar. Bu durum
özellikle dışardan olan bağımsız yöneticiler için
doğrudur. Bağımlı olan yöneticiler CEO’ya muhalif
olma
konusunda
kendilerini
çok
rahat
hissetmeyebilirler. Bağımsız yöneticiler ise yönetim
aktivitelerini izleme konusunda daha iyi pozisyonda
oldukları ifade edilebilir (Choi ve ark. 2007, s. 941).
Yönetim kurullarındaki bağımsız yöneticiler ortaya
koyulmuş olan kuralları uydukları ve sorumlu
davrandıkları takdirde büyük oranda kurumsal
şeffaflığın sağlanmasına neden olacaklardır. Bu
durum da beraberinde kurumsal itibarı getirecektir
(Cuadrado-Ballesteros, Rodríguez-Ariza ve GarcíaSánchez, 2015, s. 892).
Konu ile alakalı öncül çalışmalardan birisi olan
Fama’nın (1980, s. 296-302) sahiplik yapısı ve
kontrol ile alakalı yapmış olduğu analizler bağımsız
yöneticilerin izleme faaliyetlerindeki rolünü
destekleyen teorik açıklamasına destekler
niteliktedir. Daha sonra Fama ve Jensen, (1983, s.
314-315-323)
Fama’nın
açıklamalarını
geliştirmişlerdir. Buna göre yönetim kurullarındaki
yüksek bağımsız yönetici oranının yönetim
kurulunun izlenmesi ve yönetimsel fırsatçılığı
sınırlanması noktasında daha verimli sonuçlar almış
olduğunu ortaya koymuştur.
Yönetim kurullarında bağımsız üyelerin varlığının
yönetim kurulunun izleme sorumluluğu üzerinde
anlamlı pozitif etkisi olduğu görülmektedir (Kang,
Cheng ve Gray, 2007, s. 197). Bir başka çalışma da
yönetim kurulunda bulunan bağımsız yöneticilerin
yönetim
kurullarının
izleme
yeteneklerini
artırdığını ortaya koymuştur (Bekiris, 2013, s. 361).
Farklı bir çalışmada elde edilen sonuçlara göre
bağımsız
yönetim
kurullarının
vekâlet
problemlerini (PP - Principle Principle, PA –
Principle Agent) azalttığı görülmüştür (Ning ve ark.,
2014, s. 821).
Yönetim kurullarında bağımsız yönetici sayısının
az olması sebebi ile ortaya bilgi asimetrisi çıkacaktır
(Chen, 2014, s. 64). Yönetim kurulundaki bağımsız
üyelerin sayılarının fazlalığı işletmede vekâlet
sorunlarının olması durumunda daha anlamlı
olabilir (Gaur ve ark. 2015, s. 926). Yönetim
kurullarında bağımsız üye sayısı arttıkça yönetim
kurullarının izleme kalitesi de artmaktadır (Bekiris,
2013; Faleye, Hoitash ve Hoitash, 2011). Hem
akademik hem de pratik çalışmalar bağımsız
yöneticilerin klasik vekâlet problemlerinin
içerisinde bulunmadığı ya da az bulunmaları
sebebiyle izleme konusunda daha başarılı
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Karoğlu, 2016: 02 (01)
olduklarını göstermektedir (Nguyen & Nielsen,
2010, s. 551).
Özellikle
karmaşık
işletmelerde
bağımsız
yöneticilerin bağımlı yöneticilerle olan bilgi ilişkiler
sayesinde izleme maliyetleri yüksek olduğunda bu
ilişkiler sayesinde izleme maliyetlere düşürebilir.
Bu etki bağımsız yöneticilerin yararlı etkisi olduğu
söylenebilir (Duchin ve ark. 2010; Raheja, 2005).
Sadece bağımsız yöneticiler vekâlet problemlerini
verimli bir şekilde azaltabilir (Harris & Raviv, 2006,
s. 1798). Bağımsız yöneticiler pay sahiplerinin
çıkarlarını korumak ile yükümlüdürler. Aynı
zamanda bağımsız yöneticiler diğer yatırımcıların
ulaşamadığı
işletmeye
özgü
bilgilere
ulaşabilmektedirler (Connelly ve ark,. 2010, s.
1564). Bağımsız dışardan olan yöneticiler yönetimi
içerden olan yöneticiler göre daha verimli bir
şekilde izlemektedirler (Xie ve ark. 2003, s. 298).
Tüm bu yazından hareket ile yönetim kurullarında
bulunan bağımsız yöneticilerin varlığı veya yönetim
kurullarında bulunan bağımsız yönetici sayısının
fazla olması izlemeyi kolaylaştıracak ve vekâlet
maliyetlerini azaltacaktır. İşletmelerin yönetim
kurullarında bağımsız yöneticilerin bulunmaması
veyahut yönetim kurullarında bulunan bağımsız
yönetici sayısının az olması izlemeyi zorlaştıracak
bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İzlemenin
zor olması da vekâlet maliyetlerini arttıracaktır.
Dolayısıyla vekâlet teorisi yaklaşımına göre
aşağıdaki hipotezin geliştirilmesi mümkündür.
H3: Yönetim kurulunda bulunan bağımsız yönetici
oranı arttıkça işletmenin finansal performansı
artacaktır.
Yönetim Kurulu Kompozisyonu
 Büyüklük
 Yabancı üye oranı
 Bağımsız üye oranı
3. Yöntem
Çalışmanın evreni, Borsa İstanbul’da işlem gören ve
imalat sektöründe faaliyet gösteren işletmelerden
oluşmaktadır. Kamuyu Aydınlatma Platformu’ndan
(KAP) alınan bilgiye göre 2015 yılı itibari ile “imalat
sanayinde” faaliyet gösteren 192 adet işletme
bulunmaktadır
(www.kap.gov.tr).
Araştırma
verilerinin elde edildiği dönem itibari ile söz konusu
işletmelerin 2015 yılı finansal raporları henüz
yayımlanmamış olduğundan, yıllık finansal
raporların ulaşılabileceği son yıl olan 2014 yılı veri
yıl olarak ele alınmıştır.
Veri toplama aşamasında söz konusu işletmelerin
tamamına ulaşılarak araştırma modeli kapsamında
tanımlanan
değişkenlerin
elde
edilmesi
hedeflenmiştir. Ancak seçilen işletmeleri arasından
üç tanesinin finansal verilerine ulaşılamamıştır.
Yapılan analizlerde bu kayıp veriler, liste olarak
silme (listwise deletion) yöntemi ile silindiğinden
toplam 189 adet imalat işletmesi çalışmanın
örneklemini oluşturmuştur.
Araştırmanın bağımlı değişkenini oluşturan finansal
performansı
temsil
etmek
üzere
öncül
araştırmacılar da (Okan ve ark. 2014; Eisenberg ve
ark. 1998) referans alınarak; finansal performansın
ölçümünde aktif karlılığı (ROA) kullanılmıştır.
Belirtilen karlılık oranlarının hesaplanmasında
kullanılan veriler işletmelerin bağımsız denetimden
geçmiş finansal raporlarından elde edilmiştir.
Öncül yazınla ilgili açıklamalar ışığında geliştirilen
araştırma modeli Şekil 1’de görülmektedir.
H1, H2, H3
Finansal Performans
 ROA
Kontrol Değişkenleri
 Kadın üye oranı
 Bağımsız-kadın üye oranı
 Yabancı-kadın üye oranı
Şekil 1. Araştırmanın Modeli
71
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Karoğlu, 2016: 02 (01)
Bağımsız değişken olarak ele alınan yönetim kurulu
kompozisyonu ise, yönetim kurulu büyüklüğü
(kuruldaki toplam üye sayısı), bağımsız üye oranı
(bağımsız üye sayısının toplam üye sayısına oranı)
ve yabancı üye oranı (yabancı üye sayısının toplam
üye sayısına oranı) değişkenleri ile ölçülmüştür. Bu
değişkenlere dair bilgiler, KAP’ta yer alan şirket
bilgi sayfaları ve şirketlerin faaliyet raporlarından
elde edilmiştir.
Son olarak çalışmanın kontrol değişkenlerini
oluşturan, kadın üye oranı (kadın üye sayısının
toplam üye sayısına oranı), bağımsız kadın üye
oranı (bağımsız kadın üye sayısının toplam üye
sayısına oranı) ve yabancı kadın üye oranı (yabancı
kadın üye sayısının toplam üye sayısına oranı)
değişkenleri, faaliyet raporları ve şirket bilgi
sayfalarından elde edilmiştir (www.kap.gov.tr).
Kontrol değişken olarak kadın üyelerin dikkate
alınmasının sebebi olarak son dönemlerde yönetim
kurulunda kadın üyelerin bulunması ile ilgili
yazında bir ilginin olduğu ifade edilebilir (Adams &
Ferreira, 2009; Carter ve ark,. 2010; Carter, Simkins
ve Simpson, 2003). Kadın üye sayısı ile ilgili SPK
(Sermaye Piyasası Kurulu) çıkarmış olduğu
“Kurumsal yönetim ilkelerinin belirlenmesine ve
uygulanmasına ilişkin tebliğde (Seri: IV, No:56)
(Resmi Gazete, 2011) yönetim kurulunda kadın
üye bulunması ile ilgili ifadelerin bulunması sebebi
ile araştırmamızda kadın üye ile ilgili çeşitli
değişkenlere yer verilmiştir.
Tablo 1. Tanımlayıcı İstatistikler
Değişkenler
Performans (ROA)
YK Büyüklüğü
Bağımsız Üye Sayısı
Yabancı Üye Sayısı
Kadın Üye Sayısı
Bağımsız – Kadın Üye Sayısı
Yabancı – Kadın Üye Sayısı
72
N
189
192
192
192
192
192
192
3.1. Verilerin Analizi ve Bulgular
Değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri Tablo 1’de
özetlenmiştir. Değerler incelendiğinde imalat
sektöründe yer alan işletmelerin en az 3 üye ve en
çok 15 üyeden oluşan yönetim kurullarının
ortalama büyüklüğünün 6.79 (±2.20) kişi olduğu
görülmektedir. Söz konusu kurullarda yer alan
̅ =0,88
kadın üye ortalamasının oldukça düşük (𝑋
±0,91) olduğu ve kadın üye sayısının en fazla 3
olduğu görülmektedir. Kurullardaki bağımsız üye
sayısı en fazla 5 olmakla birlikte, hiç bağımsız üye
içermeyen kurulların da mevcut olduğu dikkat
çekmektedir. Bağımsız üye ortalaması ise 1.87
(±0.86) olarak hesaplanmıştır. Bununla birlikte,
̅ =0.17±0,40), Yabancı üye
Bağımsız kadın üye (𝑋
̅ =0.74±1.59) ve Yabancı kadın üye (𝑋̅=0,03±0,17)
(𝑋
değişkenlerinin nispeten düşük ortalamalara sahip
olmakla birlikte bu değişkenlerin standart sapma
değerlerinin yüksek olduğu görülmektedir.
Değişkenler arasındaki Pearson korelasyon
katsayıları Tablo 2’de yer almaktadır. Katsayılar
incelendiğinde, çalışmanın bağımlı değişkenini
oluşturan finansal performans (ROA) değişkeninin
yönetim kurulu büyüklüğü ile pozitif yönlü (r=0.21;
P<0.05) ve yabancı üye oranı ile yine pozitif yönlü
(r=0.16; P<0.05) anlamlı ilişkilere sahip olduğu
görülmektedir. Bağımsız değişkenler arasındaki
ilişkiler genel olarak incelendiğinde bu katsayıların
çoklu doğrusal bağlantı (multicollinearity)
sorununa yol açacak düzeyde olmadıkları
görülmektedir.
Zira
bağımsız
değişkenler
arasındaki ilişki katsayısının 0.80 değerinin
üzerinde olması durumunda bu problemin ortaya
çıktığı söylenebilmektedir (Şencan, 2005: 222).
̅
𝑿
0.04
6.79
1.87
0.74
0.88
0.17
0.03
s.d.
0.11
2.20
0.86
1.59
0.91
0.40
0.17
Min.
-0.55
3.00
0.00
0.00
0.00
0.00
0.00
Max.
0.36
15.00
5.00
8.00
3.00
2.00
1.00
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Tablo 2. Pearson Korelasyon Katsayıları
Değişkenler
1-Performans (ROA)
2-YK Büyüklüğü
3-Kadın Üye Oranı
4-Bağımsız Üye Oranı
5-Bağımsız – Kadın Üye Oranı
6-Yabancı Üye Oranı
7-Yabancı – Kadın Üye Oranı
Karoğlu, 2016: 02 (01)
1
1
0.21*
-0.01
-0.05
-0.06
0.16*
0.03
2
3
4
5
6
7
1
-0.16*
-0.08
-0.15*
0.20*
0.14
1
-0.07
0.43*
-0.10
0.06
1
0.23*
-0.07
-0.05
1
0.14*
0.08
1
0.44*
1
* P<0.05
Geliştirilen araştırma modelinin testi için, çoklu
doğrusal
regresyon
analizi
kullanılmıştır.
Oluşturulan regresyon modelinde finansal
performans (ROA) bağımlı değişken olarak ele
alınmıştır. Yönetim kurulu çeşitliliği değişkenleri
olarak belirlenen yönetim kurulu büyüklüğü, kadın
üye oranı, bağımsız üye oranı, bağımsız-kadın üye
oranı, yabancı üye oranı ve yabancı-kadın üye oranı
ise
modelin
bağımsız
değişkenlerini
oluşturmaktadır.
Regresyon
analizi
sonuçları
Tablo
3’de
özetlenmektedir. Oluşturulan regresyon modelinin
uyum iyiliği konusunda fikir veren F istatistiği
incelendiğinde modelin bütünsel anlamlılığına
kanıt sağlandığı görülmektedir (F=2.25; P<0.05).
Modelin açıklayıcılık gücünü ifade eden R 2
istatistiği 0.07 olarak hesaplanmıştır. Bu değer,
Örneklemi oluşturan imalat işletmelerinin finansal
performansındaki değişimin yaklaşık %7’sinin
yönetim kurulu çeşitliliği değişkenleri tarafından
açıklanabildiğini göstermektedir.
Bağımsız değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki
etkilerine dair katsayılar (Tablo 3) incelendiğinde
ise yönetim kurulu büyüklüğü ile finansal
performans arasında (Beta=0.18; P<0.05) ve
yabancı üye oranı ile finansal performans arasında
(Beta=0.17; P<0.05) pozitif yönlü anlamlı ilişkilere
kanıt sağlandığı görülmektedir. Bununla birlikte,
diğer yönetim kurulu çeşitliliği değişkenleri için
anlamlı katsayılar elde edilememiştir (P<0.10).
4. Sonuç ve Tartışma
Genel çerçeve değerlendirildiğinde yazından
hareket ile geliştirilmiş olan hipotezlerden H1
(Yönetim kurulu büyüklüğü arttıkça finansal
performans artacaktır) ve H2 (Yabancı üye sayısı
arttıkça finansal performans artacaktır) hipotezleri
kabul edilmişken H3 (Bağımsız üye sayısı arttıkça
finansal performans artacaktır) hipotezi ise
reddedilmiştir.
Yönetim kurullarında bulunan bağımsız üyelerin
her ülke bağlamında farklı bağımsızlık derecelerine
sahip oldukları ile alakalı akademik çalışmalar
mevcuttur (Mi Choi ve ark. 2012; Üsdiken &
Yıldırım Öktem, 2008). Kore ve Türkiye bağlamının
benzer ulusal iş sistemi içerisinde bulunması
(Whitley, 1994) ve Kore’deki ve Türkiye’deki
işletme grup yapılarının birbirine benzemesi
yönetim kurullarında bağımsız üye ile ilgili olarak
bir analoji oluşmasına sebebiyet vermiş olabileceği
düşünülmektedir.
Tablo 3. Yönetim Kurulu Çeşitliliği Değişkenleri ve Finansal Performans Arasındaki Çoklu Doğrusal
Regresyon Analizi Sonuçları
Bağımlı Değişken: ROA
Betaa
SE
t
P
Bağımsız Değişkenler
YK Büyüklüğü
0.18
0.00
2.45
0.02
Bağımsız Üye Oranı
0.00
0.07
0.06
0.95
Yabancı Üye Oranı
0.17
0.05
2.08
0.04
Kontrol Değişkenleri
Kadın Üye Oranı
0.08
0.06
0.95
0.34
Bağımsız – Kadın Üye Oranı
-0.09
0.14
-1.03
0.30
Yabancı – Kadın Üye Oranı
-0.07
0.41
-0.82
0.41
Model F Değeri: 2.25 (P=0.04)
Açıklayıcılık gücü (R2): 0.07
N=189 (kayıp veriler liste olarak silinmiştir)
a
Standardize edilmiş regresyon katsayıları.
73
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Karoğlu, 2016: 02 (01)
Kore’de yabancı olmayan bağımsız yöneticilerin
tam bağımsız olmadığı düşünüldüğünden yabancı
olmayan bağımsız yöneticilere “gri bağımsızlar” da
denilmektedir. Bu yöneticiler kontrolü elinde
bulunduran pay sahiplerine yakın kişilerdir (Mi Choi
ve ark. 2012, s. 213).
Finlandiya, İzlanda, Fransa, Hollanda, İrlanda,
Güney Afrika ve İsrail) yönetim kurullarındaki kadın
üye oranı %25’in üzerindedir (De Jonge, 2014, s.
326). Bu sebepten ötürü işletmelerin yönetim
kurullarında bulunan kadın üyelerin seslerini yeteri
kadar duyuramadıkları düşünülmektedir.
Özellikle aile şirketlerinde bağımsız yöneticilerin
aile mensupları ile yakın ilişkiler içerisinde oldukları
da bilinmektedir (Cuadrado-Ballesteros ve ark.
2015, s. 892). Yönetim kurullarındaki bağımsız
üyelerin aile üyelerinin düşünce ve isteklerinden
güçlü bir şekilde etkilendikleri de görülmektedir
(Chen & Jaggi, 2000). Dolayısıyla aile kontrolünün
baskın olduğu işletmelerde bağımsız yöneticilerin
bağımsızlığı ile alakalı olarak soru işaretleri de söz
konusudur. Yapılan akademik çalışmalarda da bu
sonuç teyit edilmektedir. Örneğin; Türkiye
bağlamını incelemiş olan bir akademik çalışmada
elde edilen sonuçlar bağımsız olarak gözüken
birçok üyenin aslında bağımsız olmadıkları bir
başka deyişle bağımlı olduklarını göstermektedir
(Kaymak & Bektas, 2008, s. 559). Dolayısıyla
geliştirmiş olduğumuz H2 hipotezimizin ret edilmiş
olması da çok şaşırtıcı bir sonuç olarak
değerlendirilmemelidir.
Bir başka bakış açısından bakıldığında ise yazında
yönetim kurullarında bulunan kadın üye sayısı ile
işletmenin finansal performansı üzerinde yapılan
çalışmalardan bazılarında anlamlı ilişkiler tespit
edilemediği de görülmektedir (Bliss & Potter, 2002;
Chapple & Humphrey, 2014; Farrell & Hersch,
2005).
Analiz sonucunda elde etmiş olduğumuz bilgilere
göre Türkiye bağlamında bağımsız yöneticilerin
aslında tam anlamı ile bağımsız olmadıkları teyit
edilmiştir. Araştırmamızda kontrol değişkeni olarak
ele alınan yönetim kurullarında bulunan kadın
yönetici oranı ile işletmenin finansal performansı
arasında anlamlı ilişkiler tespit edilememiştir.
Yazında yıllar itibariyle yönetim kurullarında
bulunan kadın üye sayısının ve oranının arttığı ifade
edilmektedir (Isidro & Sobral, 2014; Virtanen,
2010). Türkiye bağlamında da zaman içerisinde
kadın üye sayısının arttığı görülmektedir (Menteş,
2010).
Ayrıca SPK’nın tebliği (seri:4 No:56) ile yönetim
kurullarında en az 1 kadın üye bulunması gerektiği
ifade edilmektedir. Ancak örneklemimizde bazı
işletmelerin yönetim kurullarında halen kadın üye
bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda kadın üye
sayısı ile ilgili düzenlemelerin Türkiye bağlamında
halen kurumsallaşmadığını göstermektedir.
Ek olarak kadın üye sayısı yıllar itibariyle artıyor
olsa da arzu edilen seviyenin altındadır. Birçok
ülkedeki yönetim kurullarının karşılaştırmalı olarak
ele almış olan bir çalışmada yönetim kurullarındaki
kadın üye oranının halen göreceli olarak çok düşük
olduğu belirtilmektedir. 2012 verilerine göre
sadece Norveç ve bir grup ülkede (Danimarka,
74
Örneklemimizi oluşturan işletmelerin yönetim
kurullarında bulunan yabancı yönetici sayısı
düşüktür ancak yabancı kadın yönetici oranı
ise %0,3’tür. 192 işletmeden sadece 6 işletmede
yabancı kadın üye vardır (hepsi tek üye). Bir işletme
haricindeki diğer 5 işletmede yabancı payı
yüksektir. Dolayısıyla aslında yönetim kurullarında
yabancı kadın üye bulundurma sebebi yabancı
ortağın isteği doğrultusunda gerçekleştiği
düşünülmektedir.
Çalışmamız sadece Borsa İstanbul’a kayıtlı imalat
sektöründeki işletmeler üzerinde yapılmıştır. Bu
durum
çalışmamızın
bir
kısıtı
olarak
değerlendirilmektedir. İkinci olarak çalışmamızda
kesit veri yani sadece 2014 yılının verileri
kullanılmıştır. Her ne kadar 2011’deki SPK’nın
tebliğinden
sonra
işletmelerin
yönetim
kurullarında
ciddi
değişiklikler
olduğu
düşünülmüyor olsa da bu durum bir kısıt olarak
değerlendirilmiştir.
Gelecek araştırmalarda farklı sektörler üzerinde
çalışmalar yapılmasının bakış açımızı daha
genişleteceği
düşünülmektedir.
Ayrıca
çalışmamızdan farklı kontrol değişkenlerinin
kullanılmasının katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Son olarak çalışma farklı kuramsal bakış açıları ile
daha da zenginleşeceği ve o kuramlara uygun farklı
değişkenlerin kullanılması önerilmektedir.
Kaynakça
Adams, R. B., & Ferreira, D. (2009). Women in the
boardroom and their impact on governance and
performance. Journal of Financial Economics, 94(2),
291-309.
Agrawal, A., & Knoeber, C. R. (1996). Firm performance
and mechanisms to control agency problems between
managers and shareholders. Journal of Financial and
Quantitative Analysis, 31(3), 377-397.
Ali, A., & Nasır, S. B. (2015). Impact of board
characteristics and audit committee on financial
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
performance: A study of manufacturing sector of
Pakistan. Business Review, 10(1), 102-114.
Anderson, R. C., & Reeb, D. M. (2003). Founding family
ownership and firm performance evidence from the
S&P 500. The Journal of Finance, 58(3), 1301-1328.
Andres, P., Azofra, V., & Lopez, F. (2005). Corporate
boards in OECD countries: Size, composition,
functioning and effectiveness. Corporate Governance:
An International Review, 13(2).
Ashbaugh-Skaife, H., Collins, D. W., & LaFond, R. (2006).
The effects of corporate governance on firms’ credit
ratings. Journal of Accounting and Economics, 42(1-2),
203-243.
Beiner, S., Drobetz, W., Schmid, F., & Zimmermann, H.
(2004). Is board size an independet corporate
governance mechanism. Kyklos, 57, 327-356.
Bekiris, F. V. (2013). Ownership structure and board
structure: are corporate governance mechanisms
interrelated?
Corporate
Governance:
The
international journal of business in society, 13(4), 352364.
Bhagat, S., & Black, B. (1999). The uncertain relationship
between board composition and firm performance
Business Lawyer, 54(3), 921-963.
Bhagat, S., & Black, B. (2002). The non-correlation
between board independence and long term firm
performance. Journal of Corporate Law, 27(2), 231273.
Bliss, R. T., & Potter, M. E. (2002). Mutual fund managers:
Does gender matter? Journal of Business & Economic
Studies, 8(1), 1-15.
Carter, D. A., D'Souza, F., Simkins, B. J., & Simpson, W. G.
(2010). The gender and ethnic diversity of US boards
and board committees and firm financial
performance. Corporate Governance: An International
Review, 18(5), 396-414.
Carter, D. A., Simkins, B. J., & Simpson, W. G. (2003).
Corporate governance, board diversity and firm value.
The Financial Review, 38(1), 33-53.
Chapple, L., & Humphrey, J. E. (2014). Does board gender
diversity have a financial impact? evidence using stock
portfolio performance. Journal of Business Ethics,
122(4), 709-723.
Charitou, A., Louca, C., & Vafeas, N. (2007). Boards,
ownership structure, and involuntary delisting from
the New York Stock Exchange. Journal of Accounting
and Public Policy, 26(2), 249-262.
Chen, C., & Jaggi, B. (2000). Association between
independent non-executive directors, family control
and financial disclosures in Hong Kong. Journal of
Accounting and Public Policy, 19, 285-310.
Chen, M.-Y. (2014). Determinants of corporate board
structure in Taiwan. International Review of
Economics & Finance, 32, 62-78.
Choi, J. J., Park, S. W., & Yoo, S. S. (2007). The value of
outside directors: Evidence from corporate
governance reform in Korea Journal of Financial and
Quantitative Analysis, 42(4), 941-962.
Chung, C.-N., & Luo, X. (2008). Institutional logics or
agency costs: The influence of corporate governance
models on business group restructuring in emerging
economies. Organization Science, 19(5), 766-784.
Karoğlu, 2016: 02 (01)
Connelly, B. L., Hoskisson, R. E., Tihanyi, L., & Certo, S. T.
(2010). Ownership as a form of corporate governance.
Journal of Management Studies, 47(8), 1561-1589.
Conyon, M. J., & Peck, S. I. (1998). Board size and
corporate performance: evidence from European
countries. The European Journal of Finance, 4(3), 291304.
Cormier, D., Ledoux, M. J., Magnan, M., & Aerts, W.
(2010). Corporate governance and information
asymmetry between managers and investors.
Corporate Governance: The international journal of
business in society, 10(5), 574-589.
Cuadrado-Ballesteros, B., Rodríguez-Ariza, L., & GarcíaSánchez, I.-M. (2015). The role of independent
directors at family firms in relation to corporate social
responsibility disclosures. International Business
Review, 24(5), 890-901.
De Jonge, A. (2014). The glass ceiling that refuses to
break: Women directors on the boards of listed firms
in China and India. Women's Studies International
Forum, 47, 326-338.
Dehaene, A., Vuyst, V., & Ooghe, H. (2001). Corporate
performance and board structure in Belgian
companies. Long Range Planning, 34(3), 383-398.
Douma, S., George, R., & Kabir, R. (2006). Foreign and
domestic ownership, business groups, and firm
performance: evidence from a large emerging market.
Strategic Management Journal, 27(7), 637-657.
Duchin, R., Matsusaka, J. G., & Ozbas, O. (2010). When
are outside directors effective? Journal of Financial
Economics, 96(2), 195-214.
Dwivedi, N., & Jain, A. K. (2005). Corporate governance
and performance of Indian firms: The effect of board
size and ownership. Employee Responsibilities and
Rights Journal, 17(3), 161-172.
Ees, H. V., Postma, T. J. B. M., & Sterken, E. (2003). Board
characteristics and corporate performance in the
Netherlands. Eastern Economic Journal, 29(1), 41-58.
Eisenberg, T., Sundgren, S., & Wells, M. T. (1998). Larger
board size and decreasing firm value in small firms.
Journal of Financial Economics, 48(1), 35-54.
Elitaş, C., Ağca, V., & Aydemir, O. (2009). Yönetim kurulu
yapısı, işleyişi ve performans ilişkisi: Ege Bölgesi
örneği. Muhasebe ve Finansman Dergisi(42), 103-116.
Ezzamel, M., & Watson, R. (1993). Organizational form,
ownership structure and corporate performance.
British Journal of Management, 4(3), 161-176.
Faleye, O., Hoitash, R., & Hoitash, U. (2011). The costs of
intense board monitoring. Journal of Financial
Economics, 101(1), 160-181.
Fama, E. (1980). Agency problems and the theory of the
firm. The Journal of Political Economy, 88(2), 288-307.
Fama. E., & Jensen, E. (1983). Seperation of ownership
and control. Journal of Law and Economics, 26(2), 301325.
Farrell, K. A., & Hersch, P. L. (2005). Additions to
corporate boards: the effect of gender. Journal of
Corporate Finance, 11(1-2), 85-106.
Fauzi, F., & Locke, S. (2012). Board structure, ownership
structure and firm performance: A study of New
75
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Zeland listed firms. Asian Academy of Management
Journal of Accounting and Finance, 8(2), 43-67.
Gaur, S. S., Bathula, H., & Singh, D. (2015). Ownership
concentration, board characteristics and firm
performance. Management Decision, 53(5), 911-931.
Gomes-Casseres, B. (1990). Firm ownership preferences
and host goverment restrictions: An integrated
approach. Journal of International Business Studies.
Gökşen, S., & Karataş, M. (2008). Impact of board
charecteristics on internationalization of business
group affiliates. Boğaziçi Journal, 22(1-2), 53-71.
Guest, P. M. (2009). The impact of board size on firm
performance: evidence from the UK. The European
Journal of Finance, 15(4), 385-404.
Harris, M., & Raviv, A. (2006). A theory of board control
and size. Review of Financial Studies, 21(4), 17971832.
Hermalin, B. E., & Weisbach, M. S. (1991). The effects of
board composition and direct incentives on firm
performance. Financial Management, 20(4), 101-112.
Hermalin, B. E., & Weisbach, M. S. (2003). Boards of
directors as an endogenously determined institution:
A survey of the economic literature. Federal Reserve
Bank of Newyork Economic Policy Review, 9(1), 7-26.
Hillman, A. J., & Dalziel, T. (2003). Boards of directors and
firm performance: Integrating agency and resource
dependence Perspectives. Academy of Management
Review, 28(3), 383-396.
Hossain, M., Prevost, A. K., & Rao, R. P. (2001). Corporate
governance in New Zeland: The effect of the 1993
Companies Act on the relation between board
composition and firm performance. Pacific-Basin
Finance Journal, 9(2), 119.
Huang, Y. S., & Wang, C.-J. (2015). Corporate governance
and risk-taking of Chinese firms: The role of board size.
International Review of Economics & Finance, 37, 96113.
Huther, J. (1997). An emprical test of the effect of board
size on firm efficiency. Economic Letters, (54), 259264.
Isidro, H., & Sobral, M. (2014). The effects of women on
corporate boards on firm value, financial
performance, and ethical and social compliance.
Journal of Business Ethics, 132(1), 1-19.
Jensen, M. & Meckling W. (1976). Theory of the firm:
Managerial behaviour, agency costs and ownership
structure. Journal of Financial Economics, 3(4), 305360.
Kang, H., Cheng, M., & Gray, S. J. (2007). Corporate
governance and board composition: diversity and
independence of Australian boards. Corporate
Governance, 15(2), 194-207.
Kaymak, T., & Bektas, E. (2008). East meets west? Board
characteristics in an emerging market: Evidence from
Turkish
Banks.
Corporate
Governance:
An
International Review, 16(6), 550-561.
Kose, J., & Senbet, L. W. (1998). Corporate governance
and board effectiveness. Journal of Banking & Finance,
22(4), 371-403.
76
Karoğlu, 2016: 02 (01)
Kula, V. (2005). The impact of roles, structure and
process of boards on firm performance: Evidence from
Turkey. Corporate Governance, 13(2), 265-276.
Kurumsal yönetim ilkelerinin belirlenmesine ve
uygulanmasına ilişkin tebliğ, Seri: IV, No:56. (2011). T.
C. Resmi Gazete. Sayı: 28158. 30 Aralık 2011.
La Porta, R., Lopez de Silanes, F., & Shleifer, A. (1999).
Corporate ownership around the world. The Journal of
Finance, 54(2), 471-517.
Larmou, S., & Vafeas, N. (2009). The relation between
board size and firm performance in firms with a history
of poor operating performance. Journal of
Management & Governance, 14(1), 61-85.
Lee, C., & Farh, J.-L. (2004). Joint effects of group efficacy
and gender diversity on group cohesion and
performance. Applied Psychology: An International
Review, 53(1), 136-154.
Loderer, C., & Peyer, U. (2002). Board overlap, seat
accumulation and share prices. European Financial
Management, 8(2), 165-192.
Mak, Y. T., & Roush, M. L. (2000). Factors effecting the
characteristics of boards of directors: An emprical
study of New Zealand initial public offering firms.
Journal of Business Research, 47(2), 147-159.
Mehran, H. (1995). Executive compensation structure,
ownership and firm performance. Journal of Financial
Economics, 38(2), 163-184.
Menteş, A. (2010). Cam tavan sorununun tespitinde nitel
unsurların önemi: IMKB 100 Endeksi şirketleri üzerine
bir araştırma. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Dergisi, (43), 97-108.
Mi Choi, H., Sul, W., & Kee Min, S. (2012). Foreign board
membership and firm value in Korea. Management
Decision, 50(2), 207-233.
Mishra, C. S., Randøy, T., & Jenssen, J. I. (2001). The
effect of founding family influence on firm value and
corporate governance. Journal of International
Financial Management and Accounting, 12(3), 235259.
Nguyen, B. D., & Nielsen, K. M. (2010). The value of
independent directors: Evidence from sudden deaths.
Journal of Financial Economics, 98(3), 550-567.
Ning, L., Kuo, J.-M., Strange, R., & Wang, B. (2014).
International investors’ reactions to cross-border
acquisitions by emerging market multinationals.
International Business Review, 23(4), 811-823.
Okan, T., Sarı, S., & Nas, T. (2014). Yönetim kurulu yapısı
ile finansal performans arasındaki ilişkide uluslararası
çeşitlenmenin aracılık etkisi, İ.Ü. İşletme Fakültesi
İşletme İktisadı Enstitüsü Yönetim Dergisi, 77, 39-78.
Oxelheim, L., & Randøy, T. (2003). The impact of foreign
board membership on firm value. Journal of Banking
& Finance, 27(12), 2369-2392.
Raheja, C. G. (2005). Determinants and board size and
composition: A theory of corporate boards. Journal of
Financial and Quantitative Analysis, 40(2), 283-306.
Romano, G., & Guerrini, A. (2014). The effects of
ownership, board size and board composition on the
performance of Italian water utilities. Utilities Policy,
31, 18-28.
Balkan and Near Eastern Journal of Social Sciences
Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi
Saibaba, M., & Ansari, V. A. (2012). Impact of board size:
An emprical study of companies listed in BSE 100
Index. Indian Journal Of Corporate Governance, 5(2),
108-119.
Schellenger, M. H., Wood, D. D., & Tashakori, A. (1989).
Board of director composition, shareholder wealth
and dividend policy. Journal of Management, 15(3),
457-467.
Selekler-Goksen, N. N., & Yildirim Öktem, Ö. (2009).
Countervailing institutional forces: corporate
governance in Turkish family business groups. Journal
of Management & Governance, 13(3), 193-213.
Shan, Y. G., & Xu, L. (2012). Do internal governance
mechanisms impact on firm performance? Empirical
evidence from the financial sector in China. Journal of
Asia-Pacific Business, 13(2), 114-142.
Şahin, K., Başfırıncı, C.S., & Özsalih, A., (2011). The impact
of board composition on corporate financial and social
responsibility performance: Evidence from publiclisted companies in Turkey. African Journal of Business
Management, 5(7), 2959-2978.
Şencan, H. (2005). Sosyal ve Davranışsal Ölçümlerde
Güvenilirlik ve Geçerlilik. Ankara. Seçkin Yayınları
Ujunwa, A., Okoyeuzu, C., & Nwakoby, I. (2012).
Corporate board diversity and firm performance:
Evidence from Nigeria. Review of International
Comparative Management, 13(4), 605-620.
Karoğlu, 2016: 02 (01)
Üsdiken, B., & Yıldırım Öktem, Ö. (2008). Kurumsal
ortamda değişim ve büyük aile holdingleri
bünyesindeki şirketlerin yönetim kurullarında icrada
görevli olmayan ve bağımsız üyeler. Amme İdare
Dergisi, 41(1), 43-71.
Virtanen, A. (2010). Women on the boards of listed
companies: Evidence from Finland. Journal of
Management & Governance, 16(4), 571-593.
Whitley, R. (1994). Dominant forms of economic
organization in market economies. Organization
Studies, 15(2), 153-182.
Wright, M., Filatotchev, I., Hoskisson, R. E., & Peng, M.
W. (2005). Strategy research in emerging economies:
Challenging the conventional wisdom. Journal of
Management Studies, 42(1), 1-33.
www.kap.gov.tr (22.12.2015)
Xie, B., Davidson III, W. N., & DaDalt, P. J. (2003). Earnings
management and corporate governance: The role of
the board and audit committee. Journal of Corporate
Finance, 9(3), 295-316.
Yermack, D. (1996). Higher market valuation of
companies a small board of directors. Journal of
Financial Economics, 40(2), 185-202.
Young, M. N., Peng, M. W., Ahlstrom, D., Bruton, G. D., &
Jiang, Y. (2008). Corporate governance in emerging
economies: A review of the principle-principle
perspective. Journal of Management Studies, 45(1),
196-220.
77

Benzer belgeler